40
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr SAYI 22 - 28 Şubat 2016 1060 Sayfa 12 Sayfa 14 Sayfa 6 Viva Bilgi Teknolojileri, kurumsal dönüşüm çalışmalarını tamamlayarak, yeni hedeflere yelken açtı: Gelecek, yazılım tanımlı yapılarda Mehmet Göktaş Türkiye’de Ar-Ge için yatırım yapılıyor ama ürün ve hizmete dönüştürmede sıkıntılar yaşanıyor. Sadece Ar-Ge tek başına yeterli değil Prof. Dr. Ahmet Acar Türkiye pazarında hosting başlığında yerini alan STRATO, bu pazarın potansiyeline yanıt vermek adına kapsamlı ürün portföyü ile hizmet sunacak. En güçlü fiyat/ performans dengesi hedefleniyor Dr. Christian Böing Bilgi Toplumu Stratejisi tamamlanıyor Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, toplam proje tutarı 235.591 milyon lira olan ‘Bütçe 2016’yı açıkladı. Bütçe 2016’da Türkiye bilişim pazarının 2015 yılı büyüklüğü de 76,34 milyar lira olarak belirtiliyor. Bütçe 2016 açıklandı. BT altyapısı yaygınlaştırılıyor Özel Haber Sayfa 3-4 Sedef Özkan

BThaber Sayı 1060

  • Upload
    bthaber

  • View
    258

  • Download
    2

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: BThaber Sayı 1060

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

SAYI

22 - 28 Şubat 20161060

Sayfa

12

Sayfa

14

Sayfa

6

Viva Bilgi Teknolojileri, kurumsal dönüşüm çalışmalarını tamamlayarak, yeni hedeflere yelken açtı:

Gelecek, yazılım tanımlı yapılarda

Mehmet Göktaş

Türkiye’de Ar-Ge için yatırım yapılıyor ama ürün ve hizmete dönüştürmede sıkıntılar yaşanıyor.

Sadece Ar-Ge tek başına yeterli değil

Prof. Dr. Ahmet Acar

Türkiye pazarında hosting başlığında yerini alan STRATO, bu pazarın potansiyeline yanıt vermek adına kapsamlı ürün portföyü ile hizmet sunacak.

En güçlü fiyat/performans dengesi hedefleniyor

Dr. Christian Böing

Bilgi Toplumu Stratejisi tamamlanıyor

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, toplam proje tutarı 235.591 milyon lira olan‘Bütçe 2016’yı açıkladı. Bütçe 2016’da Türkiye bilişim pazarının 2015 yılı büyüklüğü de 76,34 milyar lira olarak belirtiliyor.

Bütçe 2016 açıklandı. BT altyapısı yaygınlaştırılıyor

ÖzelHaberSayfa

3-4

Sedef Özkan

Page 2: BThaber Sayı 1060
Page 3: BThaber Sayı 1060

GÜNDEM 3

TL toplam yıllık tasarruf. Diğer yandan 2023/2035 ‘Otoyol Ağı Hedefi’ 7.800 Km. İstanbul-İzmir Otoyolu; İstanbul-İzmir arasını 3 saate indiriyor. İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü’nün 2016 yılı mayıs ayı itibarıyla tamamlanarak trafiğe açılması hedeflenmekte. Çanakkale 1915 Köprüsü; 2023 metre orta açıklık ile dünyanın en uzun asma köprüsü. Avrasya Tüneli 2016 yılı sonunda hizmete sunuluyor. Akıllı Ulaşım Sistemleri ile gerçek zamanlı verilerle daha güvenli, daha konforlu ve daha hızlı ulaşım amaçlanıyor. Demiryollarında ‘Yüksek Hızlı Tren Ağı’nın yaygınlaştırılması planlanmakta. 2004 yılından bugüne kadar 1.805 km demiryolu yapılmış

BT altyapısı yaygınlaştırılıp Bilgi Toplumu Stratejisi

tamamlanıyorUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı - ‘Bütçe 2016’da yatırım durumu incelendiğinde; toplam proje sayısı 3705 adet olarak kaydediliyor. 235.591 milyon TL olan toplam proje tutarının gerçekleşen rakamı; 126.168 milyon TL, kalan kısmı ise 109.423 milyon TL. Bakanlığın toplam istihdamı 225.664 kişi olarak belirtilmekte. 2003-2015 yılları zarfında bakanlığın gerçekleşen ulaştırma ve haberleşme toplam 253,3 milyar TL yatırımının sektörel dağılımı da şu şekilde: 161,1 milyar TL (yüzde 64) ile karayolu, 46,8 milyar TL (yüzde 19) ile demiryolu, 26 milyar TL (yüzde 10) ile haberleşme, 16 milyar TL (yüzde 6) ile havayolu, 3,4 milyar TL (yüzde 1) ile denizyolu. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun 2015 toplam bütçe ödeneği 2 milyon TL iken 2016 için tasarlanan toplam bütçe ise 2.518.210 TL. PTT’nin 2016 için tasarlanan bütçesi 2.809.339 TL olarak açıklanırken TÜRKSAT’ın ise 1.147.347 TL olarak kaydedilmekte.

Tarihi İpek Yolu canlanıyor!

‘Bütçe 2016’da; bölünmüş yolların toplam uzunluğu 24.280 km olarak belirtilirken sağladığı faydalar ve tasarruf şöyle sıralanıyor: 3,25 milyon ton daha az karbondiyoksit salınımı, 10 milyar 147 milyon TL iş gücü ve akaryakıt tasarrufu, 16 milyar 197 milyon

olup 3.057 km demiryolunun ise yapımı devam ediyor. 603 km’lik Ankara-Sivas demiryolu 405 km’ye düşürülerek seyahat süresinin 12 saatten 2 saate indirilmesi hedeflenmekte. Ankara-İzmir YHT projesiyle de 624 km’lik mesafenin 3,5 saat olacağı vurgulanmakta. ‘Bütçe 2016’da “Çin’den Avrupa’nın içlerine kadar ulaşacak kesintisiz bir ulaşım koridoru kurmak istiyoruz. Bunun için ülke olarak Trans Asya orta koridorunu geliştirmek öncelikli hedeflerimizden” ifadesi kullanılıyor. Modern İpek Demiryolu, Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu ile sağlanıyor. Elektrifikasyon çalışmaları;

22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

Sedef Özkan

Devamı 4. sayfada

‘Bütçe 2016’da ‘Fiber Altyapısının Geliştirilmesi’ ile ilgili “Ülkemizde genişbant altyapısının yaygınlaştırılması için, ulusal genişbant stratejisi çalışmaları kapsamında fiber yatırımlarının kolaylaştırılması ve teşvik edilmesi için seferberlik ilan edeceğiz” ifadesi kullanılmakta. Fiber altyapısı uzunluğu; 2015 yılında 261.337 km, fiber abone sayısı ise 2015 yılı sonunda 1,67 milyon olarak kaydediliyor. 2023 hedefleri arasında yer alan ‘her hane ve işyerine yeni nesil teknolojiler

aracılığıyla en az 100 Mb/s hızında genişbant erişimin sağlanması’ hedefi çerçevesinde; genişbant internet erişiminin yaygınlaştırılmasına yönelik öneriler geliştiriliyor: Elektronik Haberleşme Altyapısı Bilgi Sistemi (EHABS)’ın kurulması ve tüm altyapısının sayısal haritalara aktırılarak, elektronik haberleşme altyapısının etkin ve verimli kullanımıyla yaygınlaştırılması amacıyla yürütülen çalışmaların karar destek süreçlerini kolaylaştırılması amaçlanıyor.

Fİber yatırıMları İçİn seFerberlİk İlan eDİlİyor – eHabs kuruluyor

Page 4: BThaber Sayı 1060

GÜNDEM4 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

2.196 km’lik konvansiyonel hatta devam ediyor. 2003 yılında yüzde 19 olan elektrikli hat oranı 2015’te yüzde 31’e çıkartılmış durumda. Yatırım programında yer alan 106 adet YHT seti temini kapsamında en az yüzde 53 yerlilik oranıyla ülkemizde üretilecek YHT setleri 2018 yılından itibaren filoya katılacak. Demiryolu sanayisinde yerli hamleyle, Türkiye bölgesinde ileri demiryolu sanayi merkezi olma hedefinde. Sektörün serbestleşmesi ile demiryolları yeniden yapılandırılıyor.

Türksat 6A, Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nde üretiliyor

UDHB ‘Bütçe 2016’da; 2002 yılında 32 olan iş jeti sayısının bugün itibarıyla 114’e ulaştığı belirtilmekte. Türkiye, iç hatlarda Avrupa’nın en hızlı büyüyen ülkesi olarak kaydediliyor. İstanbul Atatürk Havalimanı Avrupa yolcu sıralamasında 2003 yılında 14. iken bugün 3. sırada yer almakta. Türkiye, havayolu yolcu sayısında 2014 yılında dünyada 9. Avrupa’da 3. sırada bulunuyor. Türksat 4A Şubat 2014’te, Türksat 4B Ekim 2015’te uzaya fırlatıldı. Türksat 5A ve 5B uydularının 2016 yılında üretimine başlanılması ve 2018 yılında uzaya fırlatılması hedeflenmekte. Yerli Haberleşme Uydusu Projesi Türksat 6A’da UDHB ve TÜRKSAT müşteri kurum, TÜBİTAK Uzay Enstitüsü proje yönetici kurum, TAI, Aselsan ve CTech proje yüklenici kurumlar olarak yer almakta. Türksat 6A’nın sözleşmesi 15 Aralık 2014 tarihinde imzalandı ve ön tasarımı tamamlandı.

Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nde (USET) üretilecek olan Türksat 6A Uydusu’nun, 2019 yılında tamamlanması ve uzaya fırlatılması planlanıyor. Yerli uydu üretmek amacıyla TUSAŞ arazisinde SSM, TUSAŞ ve Türksat işbirliğiyle gerçekleşen USET kurulumu tamamlandı ve 21 Mayıs 2015 tarihinde açıldı. Yerli Haberleşme uydusu Türksat 6A’nın da üretiminin devam ettiği USET Merkezi’nde birden fazla uydunun aynı anda montaj, entegrasyon ve test faaliyetleri gerçekleştirilebilmekte. 2023 hedefleri doğrultusunda, gelişmiş ülkelerin mücadele verdiği uzay yarışına Türkiye de Uzay Ajansı’nı 2016 yılında kurarak katılıyor. Türkiye Uzay Ajansı’nın faaliyet alanları şöyle sıralanıyor: Gözlem, haberleşme ve bölgesel yer belirleme uyduları, uzay istasyonları, fırlatma sistemleri, ortaya çıkacak teknolojilerin günlük kullanıma aktarılması.

Yerli, milli üretim destekleniyor

‘Haberleşme’ bölümüne geniş yer ayırılan ‘Bütçe

2016’da; hedefler şu şekilde sıralanıyor: Bilgi ve iletişim altyapısının güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması ile Bilgi Toplumu Stratejisi’nin tamamlanması. Genişbant altyapısının ve kullanımının yaygınlaştırılması. Sektörde etkin rekabetin ve tüketici refahının daha fazla geliştirilmesi. Yerli, milli üretimin desteklenmesi. e-Devlet Kapısı’ndan sunulan hizmetlerin artırılması. Siber güvenlikle ilgili tedbirlerin alınması. Acil yardım haberleşmesinin entegre edilmesi.

Türkiye bilişim pazarı 2015 yılı toplam pazar büyüklüğü de; 76,34 milyar TL olarak kaydedilmekte. 4,5 G (IMT Hizmet ve altyapılarına ilişkin yetkilendirme) ihalesi 26 Ağustos 2015 tarihinde yapıldı. 2N ve 3N için tahsisli 183,8 MHz’e ilave olarak 365,4 MHz frekans ihale edildi. İhale bedelinde asgari değer, 8.662.317.856 TL, elde edilen gelir ise 12.811.973.612 TL olarak belirtiliyor. Böylece 1 Nisan 2016’dan itibaren fiili olarak hizmet sunumuna başlanacak ve halen ülkemizde

de kullanılan 3’üncü nesil mobil hizmetlere göre en az 10 kat daha hızlı internet erişimi sağlanacak. 4.5G ile her yerde, tünellerde dahi hızlı internet erişimine sahip olacak, yerli üretim ve milli Ar-Ge yeteneğinin geliştirilmesine katkı sağlanacak.

Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları

‘Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları’ başlığında; tüketicilerin eksiksiz bilgilendirilmesi sağlanacağı, işletmecilerin tüketici refahına daha fazla önem vereceği vurgulanıyor. Bu kapsamda; Adil Kullanım Noktası’nın altı çiziliyor. Abonelik tesisinin elektronik ortamda yapılabilmesi, katma değerli hizmetlerin sunumunda tüketicilerin net olarak bilinçlendirilmesine yönelik düzenlemeler oluşturulacağı aktarılıyor. Abonelik sözleşmesi, kampanya, taahhütname gibi abone açısından sorumluluk doğuran işlemler için abonelerden alınan irade beyanlarına elektronik ortamda ulaşılabilmesi

sağlanıyor. Diğer yandan, tarife ve kampanyaların içeriğine işletmeci tarafından kullanıcının isteği dışında ilave ücret karşılığı hizmet eklenememesi temin ediliyor. Tüketicinin bir aboneliğinden kaynaklanan borcu nedeniyle diğer sözleşmelerine konu hizmet sunumunun engellenememesi sağlanıyor. Belli bir ücretin altında kalan faturalar için faturalandırmanın bir sonraki döneme bırakılabilmesi hayata geçiriliyor. ‘GSM Kapsama Alanlarının Genişletilmesi ve İyileştirilmesi Projesi’ ile nüfusu 500’ün altında olan ve mobil kapsaması olmayan 1799 yerleşim yerinin Evrensel Hizmet Projesi ile kapsanması planlanmakta. Halihazırda, 1792 adet yerleşim yeri kapsama altına alınmış durumda.

PTT elektronik hizmetleri gündemde

‘Posta Hizmet Sağlayıcıları’ başlığında, BTK ile PTT arasında 21 Temmuz 2014 tarihinde ‘Görev Sözleşmesi’nin imzalanarak yürürlüğe girdiği belirtiliyor. Buna göre, 14 Kasım 2014 tarihinde yetkilendirme süreci tamamlanan ve yetki belgesi almaya hak kazanan 7 şirkete yetki belgeleri yapılan bir törende teslim edildi. Mevcut durum itibarıyla 28 Posta Hizmet Sağlayıcısı yetkilendirildi. PTTBank’ın aylık ortalama işlem aded 30 milyon olarak açıklanmakta. PTT, her ay Türkiye nüfusunun yüzde 20’sine hizmet sunmakta. 29 Ocak 2013 tarihinde PTTCELL hizmeti devreye alındı ve abone sayısı 417.664 olarak görünüyor. PTT’nin elektronik hizmetleri ise şöyle sıralanıyor: KEP, e-Tebligat, Birleşik Posta, e-Ticaret.

‘Siber Güvenlik’ başlığında şu maddeler yer alıyor: Siber olayları bertaraf etmek için kurul oluşturuldu. Strateji ve Eylem Planı hazırlandı. Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) açıldı. Kurum ve kuruluşlarda Siber Olaylara Müdahale Ekipleri (SOME) oluşturuluyor. Siber tatbikatlar ile kurumların siber tehditlere karşı hazırlıkları test ediliyor. Siber

kapasite inşası ve mücadelesi de 7/24 devam ediyor. ‘Kamu Entegre Veri Merkezi’ başlığında yer alan maddeler ise şöyle: Proje fizibilite projesi olarak yatırım programına alındı. Fizibiliteye ilişkin teknik şartname hazırlandı. İhaleye ilişkin yaklaşık maliyet belirlendi. İhale onay sürecine başlandı. ‘Bütçe 2016’da ‘2015-2019 Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem

Planı’ başlığında, hazırlanan taslağın 16.11.2015 tarihinde www.edevlet.gov.tr portali üzerinden tüm paydaşların resmi görüşüne açıldığı kaydedilmekte. 2023 yılına kadar kamu kurumlarının sunduğu tüm hizmetlere e-Devlet Kapısı üzerinden ulaşılması hedefleniyor. 2015 yılında 61 milyon aylık ortalama ile toplam 735 milyon hizmet kullanımı gerçekleşti.

kaMu enteGre Verİ Merkezİ İçİn İHale onay sürecİne başlanDı

baştarafı 3. sayfada

Page 5: BThaber Sayı 1060

E-TOPLUM 522 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

‘Büyük Veri Analitiği ve Güvenliği Kamu Çalıştayı’, 11 Şubat tarihinde Gazi Üniversitesi’nde düzenlendi. Çalıştay öncesi, ‘Gazi Üniversitesi Büyük Veri ve Bilgi Güvenliği Merkezi (BIDISEC) Laboratuvarı’, Adana Milletvekili Prof. Dr. Necdet Ünüvar’ın da katılımıyla açıldı.

‘Büyük Veri Analitiği ve Güvenliği Kamu Çalıştayı’; ülkemizde büyük veri ve bilgi güvenliği alanlarındaki problemleri belirlemek, bunlara beraber çözüm önerileri bulmak, ortak çalışmalar yapmak, en iyi örnek uygulamaları geliştirmek ve en önemlisi kamuda mevcut verilerin güvenle işlenerek farklı ve yeni değerler elde edilmesine katkı sağlamak amacıyla Gazi Ünivesitesi’nde gerçekleştirildi. Kamu ve özel sektör çalışanlarıyla, akademisyenler, öğrenciler ve uzmanları bir araya getiren çalıştay; olası iş birliklerinin artması ve ortak çözümler geliştirilmesi hedefiyle düzenlendi. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber’in de katıldığı programın açılışında konuşan Adana Milletvekili ve TBMM Bilişim ve İnternet Araştırma Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Necdet Ünüvar, internet ortamında yer alan veri miktarının her geçen gün arttığını vurguladı. Ünüvar, “Attığımız her adımın veriye dönüştüğü bir dünyada yaşıyoruz. Bu gelişmeler, imkânları yanında riskleri de beraberinde getiriyor. Açılışını yaptığımız laboratuvar alınması gereken tedbirlerin başında geliyor.

‘4.5G’den 5G’ye Geçiş ve Yerli Sanayinin Önemi Çalıştayı’ 9 Şubat tarihinde Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nda gerçekleştirildi. Çalıştayda, MİLAT Projesi’nin sözleşmesi de, SSM Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Demir ve Argela Genel Müdürü Bülent Kaytaz tarafından imzalandı.

Mobil teknolojilerin geleceğini şekillendirecek olan 5G’ye geçiş sürecinde Türkiye’de sürdürülen çalışmalarla, bu alandaki yol haritası ve iş birliği olanakları konularının tartışıldığı çalıştayda; aynı zamanda SSM tarafından başlatılan ‘Yazılım Tanımlı Ağ (SDN) Teknolojilerinin Geliştirilmesi (MİLAT) Projesi” imza töreni de düzenlendi. SSM Proje Müdürü Hikmet Kangal açılış konuşmasında; “Bu ülkenin kendi haberleşme teknolojilerini

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) IEEE Öğrenci Kulübü tarafından YTÜ Teknopark ve YTÜ Teknoloji Transfer Ofisi destekleri ile gerçekleştirilen Yıldızlı Projeler Yarışması 16, proje alımına başladı. IEEE Öğrenci Kulübü’nün “Fikrini Geleceğe Taşı” sloganıyla 8’incisini düzenlediği Yıldızlı Projeler Yarışması 16’da birçok yenilik, projesini hayata geçirmek isteyen girişimci üniversite öğrencilerini bekliyor. Yıldızlı Projeler’de kategori sistemi ile projeler, kendi alanlarındaki projelerle yarışacak ve her kategoride birden fazla proje destek bulabilecek. Bilişimden makinaya, enerjiden sağlığa, elektrikten kimyaya her alandan projeler uzman isimler tarafından değerlendirilecek ve en güzel projeler seçilerek desteklenecek.

23 Mayıs’ta düzenlenecek final programında projelerin değerlendirmesini akademisyenlerden oluşan Bilim Kurulu ve başarılı sanayicilerden

oluşan Sanayi Kurulu yapacak. Final Günü’nde melek yatırımcıların proje sahiplerini takip edeceği bir ortam da olacak. Yarışmaya TC veya KKTC üniversitelerinde öğrenim gören ön lisans, lisans ve yüksek lisans öğrencileri katılabilirken, başvuru adresi de www.elektrikport.com/proje.

Yıldızlı Projeler’de kategori sistemi ile projeler kendi alanlarındaki projelerle yarışacak ve her kategoride birden fazla proje destek bulabilecek. Bilişimden makinaya, enerjiden sağlığa, elektrikten kimyaya her alandan projeler alanlarında uzman isimler tarafından değerlendirilecek ve ihtiyaçlara çözümler getiren en güzel projeler seçilerek desteklenecek. Bu arada, 29 Şubat’a kadar Bilişim kategorisinde belirli sorulara cevap veren projeler, Silikon Vadisi geçmişi olan kişilerden mentorluk desteği ve Silikon Vadisi’ne giderek yatırımcıyla buluşma fırsatı da yakalayacak.

Dijital dünyayla donanımlı bir nesil yetiştirmek zorundayız

5G teknolojilerinde eşgüdüm ile çalışılmalı

Fikrini geleceğetaşıyanlar yarışıyor

Laboratuvarda görülen yapının ardında ciddi bir yazılım mevcut. Bizler, dijital dünyayla donanımlı, dijital okur-yazarlığı yüksek, veri mühendisliğine kanalize şekilde bir nesil yetiştirmek zorundayız. Ancak bu şekilde güçlü bir ülkede yaşarız” değerlendirmesini yaptı.

Büyük Veri Analitiği ve Güvenliği Kamu Çalıştayı Başkanı Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu, verilerin analiz edilmesi ve gerekli çözümlerin sağlanması gerektiğine dikkat çekerek artık akıllı verilerden söz edildiğini kaydetti. Sağıroğlu, “Veri, zeki çözümler üretmek için gerekli. Verilerimiz güvenilir de olmak zorunda. ‘Büyük Veri’ bundan sonra daha anlamlı hale gelecek. ‘Büyük Veri’; büyük bakış açısı ve büyük çözümler getirmemizi sağlıyor. Verilerin en değerli varlıklarımız olduğunu bilmemiz gerekiyor. Veri yoksa değer de yok. Diğer yandan ‘Büyük Veri’, büyük problem de demek. Yeni yatırımlara ihtiyaç var. Büyük veri analitiği için uzmanlar yetiştirilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. Oracle adına sunum yapan Dr. Pelin Özbozkurt da; özel sektör ve akademi

kendi yaratması gerekiyor” ifadesini kullandı. Netaş İcra Kurulu Üyesi Öner Tekin,”5G ile hayatımızda iki önemli teknoloji olacak: Nesnelerin İnterneti ve Büyük Veri. ULAK ile elde edilen bilgi birikimiyle 4.5 G LTE Laboratuvarı kurduk ve iş ortaklarımızla beraber uluslararası Ar-Ge çalışmalarına başladık. 5G’nin temellerini LTE oluşturacak” dedi. Argela olarak kendilerini 5G teknoloji şirketi olarak konumlandırdıklarını söyleyen Argela Genel Müdür Yardımcısı Selim Sarper de, “Bugün 5G’nin sahibi olarak da SSM’yi görüyorum. Devlet katında 5G’nin sahiplenilmesi

arasındaki boşluğu doldurmaya çalıştıklarının altını çizdi.

Laboratuvarda nitelikli bilişim elemanı yetiştirilecek

Oracle’ın katkılarıyla kurulan ‘Gazi Üniversitesi Büyük Veri ve Bilgi Güvenliği Merkezi (BIDISEC) Laboratuvarı’ hakkında bilgi veren Oracle Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cem Şatana şunları kaydetti: “Laboratuvar, tam olarak üniversite-sanayi iş birliğinin yansıması oldu. Oracle olarak laboratuvarın büyük veri makinesi ve yazılımlarını sağladık. Uzman arkadaşlarımız dönemsel olarak burada ders de verecekler. Laboratuvarın iki amacı mevcut. İlki; burada, kamunun ve özel kurumların, üniversite iş birliğiyle projeler üretecek olması. Laboratuvar, tüm kurumlara açık olacak. Burasını altyapı olarak kullanılıp çıktılarını da kendi kurumlarında sonuç olarak değerlendirebilecekler. Herkes gelip bu kapıyı çalabilir. Diğer önemli konu; burada nitelikli bilişim elemanı yetiştirilmesi sağlanmış olacak ki bu da beni çok heyecanlandırıyor. Büyük veri analitiği konusu ilk kez burada ele alınacak.”

çok önemli” değerlendirmesini yaptı. ASELSAN Tasarım Grup Başkanı Ertuğrul Kolağasıoğlu, 2020 yılına kadar dünyada yıllık 5 milyar dolarlık Ar-Ge bütçesi öngörüldüğünü söyleyerek ‘Hücresel Ağ Pazarı’nın önemine değindi. Kolağasıoğlu, “5G standartları için yapılacak tüm katkılar; ulusal-uluslararası patentlerle güvence altına alınmalı” dedi.

SSM Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Demir konuşmasında; SSM’nin 5G’nin hamisi olacağını vurgulayarak ilgili kuruluşlarla doğrudan irtibatta olacaklarını kaydetti. Demir, “5G teknolojileri kapsamında eşgüdüm içinde

ortaklıkla çalışılması çok önemli. Güvenliğin çeşitli katmanları, ortak koordinasyon içinde yürütülmeli” açıklamasını yaptı. Konuşmaların ardından, Türk Telekom iştiraklerinden Argela’nın, SSM tarafından teknik yeterliliği karşılayan tek şirket olarak değerlendirilerek yer alma hakkı kazandığı MİLAT Projesi’ne yönelik sözleşme, SSM Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Demir ve Argela Genel Müdürü Bülent Kaytaz tarafından imzalandı. MİLAT Projesi, Türkiye’nin kamu güvenliği alanındaki ağ altyapısının ve bilgi güvenliğinin en üst seviyeye taşınmasının amaçlandığı en önemli savunma

sanayi Ar-Ge projelerinden biri olarak değerlendiriliyor. Güvenli, milli 5G ağ altyapısıyla, bu alanda dışa bağımlılığı en aza indirmeyi amaçlayan projenin iki yıl içerisinde tamamlanması hedefleniyor. Proje tamamlandığında; Türkiye’nin kritik öneme sahip bilgi ve iletişim ağ altyapılarında ihtiyaç duyulan dinamik siber güvenlik ve savunma mekanizmaları için de önemli kazanımlar sağlanmış olacak. MİLAT Projesi, uçtan uca güvenli, tamamen milli bir 5G ağ altyapısı oluşturmayı amaçlıyor. MİLAT projesi ile kurulması hedeflenen güvenli ağ altyapısı, son aşamasına gelen ve ULAK Projesi olarak adlandırılan Milli LTE-A / 4.5G baz istasyonu geliştirme çalışmalarına da entegre edilecek şekilde geliştirilecek.

Page 6: BThaber Sayı 1060

E-TOPLUM6 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin ve dünyanın en önemli üniversitelerinden birisi olan ODTÜ ve bünyesinde bulunan merkezleri ve Teknokent’i ziyaret ettik. Aslında bir nevi yıllardır duyduğumuz Ar-Ge çalışmalarını, bu çalışmaların sonuçlarını, teknokentlerdeki durumu, şu ana kadar neler yapıldığını, neler yapılması gerektiğini en üst düzey yöneticilerden duyma fırsatını yakaladık. Ayrıca Türkiye’deki üniversitelerin durumu ve yapılması gerekenler konusunda ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar’ı da dinledik.

Üniversite merkezleri, YÖK tarafından onaylı birimler ve üniversite bünyesinde fakülteler ve enstitüler dışında faaliyet gösteriyorlar. Bu merkezler fiziksel olarak da ayrı binalarda faaliyetlerini yürütüyorlar. ODTÜ’deki merkezler yurtdışındaki benzerleri ile kıyaslandığında oldukça ileri seviyelerde yer alıyor. Mikro Elektro Mekanik Sistemler (MEMS) Merkezi, Güneş Enerjisi Araştırma Merkezi (GÜNAM), Rüzgar Enerjisi Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (RÜZGEM), Biyomalzeme ve Doku Mühendisliği Mükemmeliyet Merkezi (BIOMATEN), ODTÜ’de teknoloji geliştiren merkezler arasında yer alıyor. Bu merkezlerde ısıya duyarlı kameralardan çiplere, biyomedikal cihazlara kadar birçok ürün ve teknoloji geliştiriliyor, araştırma faaliyetleri yürütülüyor. Bu merkezlerin hepsinin en büyük amacı yurtdışından ithal edilen ürün ve teknolojilerin Türkiye’de üretilmesi ve geliştirilmesi, böylelikle Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak. Bu konuda oldukça önemli yollar kat edilmiş. Örneğin şu an yurtdışından ithal edilerek özellikle savunma sanayisinde kullanılan termal ve kızıl ötesi kameralar bu merkezlerde geliştirilmiş ve kullanıma hazır. Yine bu merkezlerde geliştirilmiş, patenti alınmış yapay kornea, yapay menisküs gibi biyomedikal protezler de mevcut. Bu merkezlerde geliştirilmiş, ürün haline gelmiş ve projelerde yer almayı bekleyen birçok teknoloji ve ürün bulunuyor. Bunların hepsini burada anlatmak ne yazık ki mümkün değil.

Geliştirilen ürün ve teknolojilerin ticarileştirilebilmesi için destek bekleniyor

Türkiye’de son yıllarda Ar-

Sadece Ar-Ge tek başına yeterli değil

Ge konusunda çok önemli gelişmeler elde edildi. Geçtiğimiz yıl TÜİK tarafından yapılan araştırmaya göre, kamu kuruluşları, vakıf üniversiteleri ve ticari sektördeki anket sonuçları ile devlet üniversitelerinin bütçe ve personel dökümlerine dayalı olarak yapılan hesaplamalara göre Türkiye’de gayrisafi yurtiçi Ar-Ge harcaması 2013 yılına göre yüzde 18,8 artarak 17 milyar 598 milyon TL oldu. 2013 yılında yüzde 0,95

olan gayrisafi yurtiçi Ar-Ge harcaması 2014 yılında yüzde 1,01’e yükseldi. Fakat sadece Ar-Ge faaliyetleri tek başına yeterli olmuyor. Bu faaliyetler sonucunda ortaya çıkan ürün ve teknolojilerin ürün ve hizmetlere dönüştürülmesi gerekiyor. Bu noktada üniversite merkezleri devlet ve özel sektörden destek bekliyor. Bu merkezlerde geliştirilen ve şu an yurtdışından ithal edilen birçok ürün ve teknoloji bulunuyor.

Yurtdışına açılan kapı ODTÜ TEKNOKENT

Türkiye’nin uluslararası arenada rekabet gücünü artıracak teknolojileri geliştiren ve üreten şirketlere, araştırmacılara ve akademisyenlere çağdaş alt ve üst yapı olanakları sunmak amacını güden ODTÜ TEKNOKENT’te 320’nin üzerinde şirket yer alıyor. Bu şirketlerde çalışanların yüzde 90’ının üniversite, doktora veya yüksek lisans mezunu olduğu 5000’den fazla kişi çalışıyor. 2015

yılı Haziran ayı sonu itibariyle faaliyet gösteren şirketlerin yüzde 49’u yazılım ve bilişim, yüzde 21’i elektronik, yüzde

15’i makine ve tasarım, yüzde 5’i enerji, yüzde 4’ü medikal teknolojiler ve kalan yüzde 6’sı tarım, gıda, uzay ve havacılık, otomotiv gibi alanlarda araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürütüyorlar. ODTÜ TEKNOKENT bünyesinde hem yurtiçinden hem de yurtdışından yatırım almış birçok şirket bulunuyor. Geliştirilen teknolojilerin ve girişimlerin

ticarileşmesini hızlandırmak için 2013 yılında TeknoJUMP programı hayata geçirilmiş. 2014 yılında Washington’da savunma sanayi odaklı, 2015 yılında ise Malezya’da BT odaklı iş geliştirme ofisleri açılmış. 2015 yılında ise San Franciso’da T-Jump Hızlandırma Merkezi faaliyete geçmiş. Bu merkezler TEKNOKENT bünyesindeki irili ufaklı birçok şirketin dünyaya açılan kapıları olmuş.

Bülent NevresANKARA

Türkiye’de Ar-Ge için yatırım yapılıyor ama ürün ve hizmete dönüştürmede sıkıntılar yaşanıyor.

Yükseköğretim Kanununda, lisans ve ön lisans eğitimi yapan üniversite anlayışı öne çıkıyor. Araştırma ve lisansüstü eğitim ağırlıklı üniversitelerin gelişmesi ve başarısı önünde ciddi engeller var. Son yıllarda devlet üniversitesi ve öğrenci sayılarındaki artış kadar bütçeler artmadı. Yükseköğretimde kalite sorunu devam ediyor. Üniversite mezunlarının işsizlik oranı da çok yüksek. Türkiye’de devlet üniversitelerine ayrılan kadro ve kaynaklarda üniversiteler arasında belirgin bir farklılık gözetilmiyor. Lisansüstü eğitim veren, öğretim üyesi ve sanayi için araştırmacı yetiştiren, bilgi üreten, bilgi transferi yapan, teknoloji geliştiren üniversiteler için çok da tutarlı bir vizyon yok. Uluslararası düzeyde eğitim-araştırma yapacak, Türkiye’ye rekabet gücü sağlayacak teknolojileri geliştirecek, inovasyon süreçlerinde rol oynayacak üniversitelere yönelik tutarlı ve kapsayıcı politikalara ihtiyaç var.

“Özlük hakları yeterli düzeyde değil”Dünya ölçeğinde başarılı üniversite yaratmanın, J. Salmi’nin söylediği gibi, 3 temel gereği var. Birincisi “nitelikli insan gücü”, ikincisi “yeterli maddi kaynaklar”, üçüncüsü ise “iyi yönetim”. Şu

anda devlet üniversitelerinde çalışan akademisyenlerin ve idari personelin özlük hakları hiç yeterli düzeyde değil. Bugün, devlet üniversitelerinde yardımcı doçent olarak çalışmaya başlayan, dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitim almış akademisyenlere verilen maaş dört bin lira civarında; vakıf üniversitelerinde ve sanayide bu rakam rahatlıkla 8-10 bin liraya kadar çıkabiliyor. Ücretler açısından devlet üniversitelerinin, vakıf üniversitelerine ve özel sektöre göre dezavantajlı olduğu ortada. Nitelikli öğretim elemanı çekmekte bizim esas avantajımız, ODTÜ isminin itibarı ve çalışma ortamının cazibesidir. Özgür ortamın ve liyakata dayalı kurum kültürünün ODTÜ’yü cazip

kıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir diğer avantajımız ise, genç öğretim üyelerimize verdiğimiz mesleki destek ve kendilerini geliştirmeleri için sağladığımız çalışma ortamı. ODTÜ’de görev yapan bir öğretim üyesi rahatlıkla “Ben, ODTÜ’de kendimi geliştirebilirim, alanımda dünyanın sayılı kişilerden biri olabilirim” diyebiliyor.

“Üniversite ve sanayinin birbirini tamamlaması gerekir”Ulusal inovasyon sistemi içerisinde araştırma üniversitesinin konumu bellidir. Bir yenilik fikrinin ürüne dönüşüp nihai kullanıcıya ulaştığı noktaya kadar olan süreçte, üniversitenin ve

sanayinin birbirini tamamlaması gerekir. Üniversitenin bilgi birikiminin sanayiye aktarılmasında, sanayinin üniversitenin bünyesindeki bilgi birikimini inovasyona dönüştürmesinde sorunlar yaşanıyor. Üniversite bünyesinde yürütülen bilimsel araştırmalar, çoğu durumda sanayinin gündemiyle, ihtiyaçlarıyla örtüşmüyor. Bunun için, son yıllarda sanayiyle birlikte araştırma yapmaya özen gösteriyoruz. Sanayinin ihtiyacına göre araştırma yapılırsa, bilgi aktarımı çok daha hızlı oluyor. Dolayısıyla, sanayiyle üniversitenin ortak hareket etmesi ve el sıkışması gerekiyor. Bu nedenle, ODTÜ olarak San-Tez gibi programların geliştirilmesine öncülük ettik. Ülke olarak verimlilik bazında rekabet eden bir ülke konumundan, inovasyon bazında rekabet eden bir ülke konumuna geçmeye çalışıyoruz. Bu anlamda, sanayiyle stratejik, yani uzun soluklu ve geniş kapsamlı, işbirliklerine ihtiyaç var. Büyük sanayi kuruluşlarıyla veya sektör şemsiye kuruluşlarıyla üniversiteler arasında sürekliliği sağlanan, uzun vadeli vizyona sahip işbirliklerinin desteklendiği ulusal sistemleri geliştirmemiz gerekiyor.

“yükseköğretİMDe kalİte sorunu DeVaM eDİyor”

oDtü rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar

Page 7: BThaber Sayı 1060

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

BT HABER 286X406.pdf 1 18/02/16 15:19

Page 8: BThaber Sayı 1060

8 E-TOPLUM Edip Emil Öymen [email protected]

Independent: Son baskı

Mantarlar yesin beni

Dünyada uygulama (app) geliştiricilerin durumuna bakan “Küresel Ekonomide Uygulama Ekonomisi: Kazananlar, Kaybedenler” başlıklı raporda Türkiye’de app yazılımcı sayısının çok, ama bunun katma değerinin az olduğu hesaplandı.

Rapora alınan 37 ülke içinde sadece ABD, Japonya ve Finlandiya, az biraz da Çin, yazılımcı sayısından daha yüksek oranda katma değer üretebilen 4 ülke. Geri kalan herkes, Türkiye gibi, nüfusuna oranla “çok” sayıda üreticisi olsa dahi, üretim katma değeri az. Bu nedenle, bizim yazılımlar, dışarıya ihraç için değil, % 79 oranında yurt içi piyasa için yazılıyor. Türkiye bu konuda dışa açık değil, içine kapalı. Yazılımlar Türkçe yapılıyor. Karşımızda yine dil sorunu var.

Ama şu, bir teselli olabilir mi? Bizim de içinde bulunduğumuz “düşük milli gelirli” 19 ülkede yazılımcıların %

69’u ihracat yapamıyor. (Digital Winners&Losers of Global App Economy 2016. Mozilla Foundation desteğiyle Caribou Digital’ın raporu).

Raporu hazırlayanlar, ülkemizde 183 uygulama yazılımcısı saptamışlar. Sayısal bakımdan en çok app yazılımcısı ABD’de 1,567 kişi. Sonra Çin: 776 kişi. İngiltere: 456 kişi. Güney Kore: 395 kişi. Japonya: 351 kişi diye gidiyor. 20 ülke arasında Türkiye, 14’üncü sırada. İstanbul’da 92, Ankara’da 44 kişi bu işle uğraşıyormuş. ABD’de ise 416 kişi San Fransisco-Silikon Vadisi’nde, 157 kişi New York’ta meşgul. Bu nüfusla ABD, uygulama yazılımlarının % 97’sini dünyaya ihraç ediyor Rapor sadece bu kadar değil elbette, ama ana fikri açık: İngilizceye odaklanıp, yazılımı dünyaya satacak orijinallikte ve o küresel dilde üretmemiz gerek. Yoksa, kendimiz pişirip, kendimiz yemeye devam edeceğiz.

Yazılımda içimize kapalıyız

22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

30 yıl önce, 1986 Ocak ve Şubat ayları, İngiliz basın tarihinde örneği görülmemiş bir itiş kakışa sahne oldu. Medya imparatoru Rupert Murdoch’la çalışmak istemeyen bir grup gazeteci, bağımsız bir gazete kurmaya karar verdiler. The Independent böyle doğdu. Aradan geçen 30 yılda ise bugün Independent, baskıdan vazgeçiyor, Nisan’dan itibaren internet gazetesine dönüşüyor. İlk kez bir büyük İngiliz gazetesi artık basılmayacak.

30 yıl önce İngiltere’de Margaret Thatcher başbakandı. Dizginsiz bir liberal ekonomi, özelleştirme, sendikasızlaştırma ve kapitalizmi “halka yayma” programıyla muhalefeti sıfıra indirmişti. Bu siyasi atmosfere rağmen İngiliz sendikaları hala güçlüydü. Murdoch, gazete basım ve dağıtımını sürekli engelleyen grevlere çözüm bulamıyor, Başbakan da sendikaları sevmiyorsa da hukuk, gazeteciden yana ağır basıyordu.

Hükümet, taa İkinci Savaş’tan beri yıkık duran çok çok büyük eski liman tesislerinin toptan ayağa kaldırılması, buraların rezidans, ofis, iş yerleri ve eğlenceye ayrılması için bir bayındırlık projesi başlattı. Londra’nın doğu tarafında Docklands adlı bu yörede yüzlerce vinç ve binlerce işçi burada cam-çelik binalar yapmaya başladılar. Meğerse bu inşaatlardan biri de Murdoch’unmuş.

Bazı dinlerde ölüler yakılır. Kimi, sanayi tipi fırınlarda (krematoryum), kimi açık havada (Hindistan). Ölüsünü yakmayan, gömen kültürler de var. Gömmeyen, ortalıkta (bir dağ başında örneğin) bırakanlar da var.

Güney Kore kökenli Amerikalı Jae Rhim Lee ve Mike Ma adlı iki tasarımcı, ölülerin daha kolay “gübre” haline dönüşmesi için mantardan ürettikleri bir ölü giysisi tasarladılar. Ölüye bu giysi giydiriliyor ve mantarlar 7/24 işe koyuluyor.

Böyle bir giysi planlamada ikinci bir neden daha var: Vücudumuzdaki zararlı kimyasallar, ölümle birlikte toprağa karışıyor. Çevre kirliliği durumu. Mantarlar, bu zararlılarla mücadelede baş oyuncu.

Bu yenilikçi girişimdeki büyük sorun şu: Giysiyi, henüz hayatta olan, ama öldüğünde giydirilecek kişiye satmak. Yani, kanlı canlı birine kefen satmak gibi. İslam kültüründe bu, sanki daha kolay ama Hristiyan kültürüne gayet yabancı.

İşte bu “sorunu” sempatik hale getirmek için Jae Hanım, bir TED Konferansı verdi. Üzerinde bu giysiyle...

Batı’da böyle Zihni Sinir Tabut Proceleri bir kaç yıl arayla çıkıveriyor. Müslüman kefeninin daha fennisi bunlar. Ama daha da fennisini önerenler var. Örneğin İsveç’li Promessa şirketi: Cenaze, tabuta konulur. Tabut, sıvı nitrojen dolu bir hazneye indirilir. Eksi 196 dereceye soğutulur. Cenaze kırılgan hale gelir. Tabut, yaylı bir sistemle vibrasyonla sarsılır. Cenaze, kırılarak un ufak hale gelir. Civa ve benzeri tehlikeli metaller güçlü mıknatıslarla

ayrıştırılır. Geriye 25-30 kilo ağırlığında bir un kalır. Bu toz, mısır ve patates unundan yapılma bir kutuya aktarılır.

Kutu gömülür. Cenaze

ve kutu tamamen organik olduğu için 6-12 ayda toprağa karışır.

Bugün asla gizlenemeyecek böyle bir inşaat, 30 yıl önce kimsenin ruhu duymadan bir modern gazete binasına dönüştürülmüştü.

Murdoch, 25 Ocak 1986 Cumartesi günü gazetelerinin bütün çalışanlara kişisel bir mektup göndererek şöyle dedi: “Pazartesiden itibaren şu adresteki yeni binamızda çalışmaya başlayacağız. Ama şartım var: Sendikadan istifa edeceksiniz. Eğer teklifimi kabul ederseniz 2 bin Sterlin bonus maaşınıza eklenecek. Etmezseniz, istifa etmiş olacaksınız.”

Sadece Murdoch gazetelerine değil, bütün medyaya bomba gibi düşen bu ultimatomun ardından olanlar oldu. Bir kısım gazeteci gerçekten yeni binaya taşındı. Ama gitmeyenler de vardı. Yeni binanın

önü her akşam, gazete dağıtım kamyonlarının yolunu kesmeye çalışan protestocularla polis arasında gazlı, coplu arbedeye sahne oldu. Ama bir süre sonra protestolar azaldı, Murdoch yeni “kalesinde” işine devam etti.

Ondan ayrılanlar Independent’i kurdular. 7 Ekim 1986’da yayına başladı. Medyaya taze bir hava getirdi. Gel zaman git zaman gazeteyi kuran takım eridi. Gazete boyut değiştirip ufaldı. Yeni sahibi, o yıllarda Rus havayolları Aeroflot’un üçte bir hissedarı (2013’te sattı) ve Londra’nın akşam gazetesi Evening Standard’ın sahibi Alexander Lebedev oldu. Zamanla kaliteli içerik sağlayıcılar azaldıkça tiraj da azaldı. Zaten tablette daha çok okunuyordu. Ve sonuçta baskıya son...

Page 9: BThaber Sayı 1060

KoçSistem’in, VMware’in ve Juniper’in ortak çalışması ile kurulan NSX Demo Ortamı sayesinde KoçSistem; 2016

yılı içinde müşterileriyle çeşitli test senaryolarını bu demo odasında ger-çekleştirmeyi ve bu çözümleri müş-terilerinin veri merkezlerinde, onlara maksimum fayda sağlayacak şekilde konumlandırmayı amaçlıyor.

NSX ile sürdürülebilir başarı geliyor

Ağ, veri merkezlerinin en önem-li bileşenlerinden biri. Diğer bir de-yişle önemli bir maliyet kalemi. Ağ sanallaştırma, altyapıyı donanımdan bağımsız hale getirirken, bir yandan da mikro bölümlendirme (Micro Seg-mentation) ile güvenliği de en üst düzeye çıkarıyor. Bu sayede veri mer-kezlerinin en önemli sorunları olan yönetilebilirlik ve güvenlik konula-rındaki gereksinimleri tam anlamıyla karşılanabiliyor. NSX de bu noktada ağ sanallaştırma konusunda akla ge-len ilk isim olarak öne çıkıyor.

VMware sunucu sanallaştırma ile veri merkezlerinde ilk devrimi gerçek-leştiren firma, şimdi de ağ sanallaştır-

ma ile ikinci devrimi gerçekleştiriyor. NSX konusundaki VMware referansları hem dünyada hem de Türkiye’de hızla artıyor. Dünya genelinde 250’nin üze-rinde kurum üretim ortamında NSX teknolojisini kullanıyor. Türkiye’de de 3 büyük referansla pazara hızlı bir giriş yapıyoruz. NSX SDN konusunda sektörün kabul ettiği standart bir plat-form haline geliyor. Şimdiden 33 mar-ka ürünlerini NSX uyumluluk sertifikalı hale getirmiş durumda. 2016 içinde bu sayının elliye ulaşması bekleniyor.

“KoçSistem, Türkiye’nin lider sistem entegratörlerinden, hem ya-zılım hem de donanım konusunda ciddi kadrolara ve uzmanlıklara sa-

hip, buna çok farklı sektörlerde yıllar boyunca elde ettiği deneyimi de ek-lediğimizde ortaya çok güçlü bir yapı çıkıyor.” şeklinde açıklama yapan Vmware Ülke Müdürü Murat Medi-çeler şöyle devam ediyor:

“KoçSistem’in SDN konusunda NSX’e inanması ve yatırım yapması bi-zim açımızdan çok sevindirici. Juniper de ağ konusunda kendisini ispatlamış bir firma ve açık sistemleri destekle-diğini yaptığı bu yatırımla gösteriyor. VMware olarak biz de bu işbirliğine gereken tüm desteği sağladık. Bu işbirliğinin Türkiye’de network konu-sunda yaşanacak dönüşümde büyük bir itici güç olacağına inanıyorum.”

KoçSistem NSX Demo Ortamı ilemüşterilerine fayda sağlıyor

Geleceğe yönelik adımlar atmayı vizyon haline getiren KoçSistem, VMware ve Juniper ilegerçekleştirdiği işbirliği ile Software Defined Data Center çözümü NSX Demo Ortamı’nı hayata geçirdi.

advertorial

Randevu ile çözümler incelenebiliyor

KoçSistem uzman kadrosundan yararlanıyor

Bu demo merkezinde, veri merkezlerinde kullanılan çeşitli uygulama topolojilerini (3-tier app, db, web gibi) adresleyebilecek şekilde; network sanallaştıma (VXLAN), distributed routing (DLR), distributed firewalling (DFW), advanced services insertion (3rd party uygulama seviyesi FW entegrasyonu) ve NSX platformunun önde gelen kullanım alanlarından olan “Micro-Segmentation” çözümlerini görmek mümkün. Müşteriler randevu alarak, bahsi geçen çözümleri inceleme fırsatına da sahip olacaklar.“Juniper Networks’ün ve VMware`in

uzun süredir karşılıklı teknolojik iş birliği ve bunun meyvesi olarak bir çok ortaklaşa çözümleri bulunduğunu ifade eden Juniper Networks Kıdemli Sistem Mühendisi Bülent Şahin, bu ortaklaşa çözümlerin vSphere, vRealize Operations (vROps), NSX ve vCloud Air kullanan oldukça geniş bir ölçekteki bir müşteri portföyü için Juniper Network’ü tercih edilen network ve güvenlik firması haline getirdiğini belirtiyor. Şahin, çözümleri şu şekilde özetliyor: l Vmware ve Juniper Networks

ürünleri arasında karşılıklı bilgi alışverişi, otomasyon ve izleme özellikleri ile operasyonel etkinlik

ve maliyetlerde azalma sağlanıyor.l Vmware NSX ile entegre

olan yüksek performanslı ASIC tabanlı Juniper Networks ürünlerinde, veri merkezi iç ve dış trafiğinin anahtarlama ve yönlendirme işlemlerinin donanımsal olarak gerçekleştirebilirsiniz.

l Vmware çözümleri ile entegre olan Juniper Networks sanal ve fiziksel yeni nesil güvenlik duvarı çözümlerinin şube uyarlamarından, hiper ölçekli veri merkezlerine kadar geniş bir skalada güvenliğin sağlanmasının basitleştirebilirsiniz.

KoçSistem’in, sunucu-masaüstü-uygulama sanallaştırma alanındaki kadrosu ile ağ ve güvenlik alanındaki kadrosunu bir araya getirerek, yeni bir sinerji ile NSX alanında uzman bir kadro oluşturduğunu söyleyen KoçSistem Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Can Barış Öztok, yakın zamana kadar birbirinin sahasına girmeyen farklı teknolojik alanlarda çalışan personelin, teknoloji katmanlarının iç içe girmesi ile beraber çapraz teknolojileri de öğrenip, kullanmaya başladığını ifade ediyor. Öztok, sözlerini şöyle sürdürüyor:“KoçSistem, gerekli insan kaynağı oluşturup bu ekibin uzmanlığının artması için kaliteli zaman ayırabilmelerini sağlarken, ekibin bu yeni teknolojideki deneyiminin artması için de gerekli ekipman ve donanım yatırımının gerçekleştirilmesini sağlıyor. Müşterilerimizin tam anlamıyla NSX çözümünü analiz edip faydalarını değerlendirmek ve kendi altyapılarını nasıl hayata geçireceklerini anlamak için ayrı bir demo odası oluşturulmuştur. Böylelikle müşterilerimiz önceden randevu alarak, farklı kullanıcı senaryolarını KoçSistem uzman ekibi ile bu sistemlerde test edebilme imkanlarına sahip oluyor.”

Murat MediçelerVmware

Ülke Müdürü

Can Barış ÖztokKoçSistem Pazarlama ve Satış

Genel Müdür Yardımcısı

Alper SoyakJuniper Networks

Satış Müdürü

Page 10: BThaber Sayı 1060

BİLİŞİM DÜNYASI10 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

Dünyanın dört bir yanından 3D tasarımla ilgili uzmanları ve iş ortaklarını bir araya getiren Solid Works World,

31 Ocak – 3 Şubat tarihleri arasında ABD’nin Dallas şehrinde düzenlendi. Yaklaşık 8 bin katılımcıya ev sahipliği yapan etkinlikte, 110 şirket kurulan fuaye alanında ürün ve hizmetlerini sergiledi. Çeşitli eğitimlerden ürün ve teknoloji tanıtımlarına kadar birçok konuda paralel oturumlar düzenlendi.

Etkinlik SolidWorks CEO’su Gian Paolo Bassi’nin konuşmasıyla başladı. Konuşmasında esneklik ve inovasyona dikkat çeken Bassi, artık problemleri hızlı bir şekilde çözebilecek araçlar sunmanın ön plana çıktığını ve daha iyi ürünler ortaya çıkarabilmenin kilit noktasının yaratıcılık ve yeni iş modellerinden geçtiğini söyledi. Uber ve Airbnb örneklerini veren Bassi konuşmasına şöyle devam etti: “Artık teknoloji tek başına yeterli değil. Yeni düşünceler gerekiyor. İşleri daha da büyütmenin yeni ekonomik modeli bulut bilişim. Bilgiye her yerden, her zaman ulaşmak mümkün. Bu sayede şirketler yeni çözümlerle daha karmaşık ürün ve prototipleri çok daha kısa bir sürede oluşturabilme imkanına sahip”.

Bassi’den sonra söz alan

Darüşşafaka’nın bu yıl ilk defa düzenleyeceği 3D Yazıcı Atölyesi ve Yarışması ile lise öğrencileri, temel 3D yazıcı eğitimi aldıktan sonra, tasarlayıp üretecekler. Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nın 3Durak, Sigma3D, Zaxe ve Özyeğin Üniversitesi Girişim Fabrikası işbirliğiyle düzenleyeceği 3D Yazıcı Atölyesi ve Yarışması, İstanbul’dan lise öğrencilerinin katılımıyla 5, 6 ve 12 Mart tarihlerinde gerçekleştirilecek.

Okullar atölye ve yarışmaya 5’er kişilik takımlar halinde

katılabiliyor. Ön eleme ile belirlenen 15 okulun katılacağı atölye ve yarışmanın ilk gününde takımlar, 3 boyutlu yazıcılarla tanıştırılarak uzmanlardan girişimciliğe, tasarıma ve modellemeye giriş eğitimleri alacak. Bu eğitimin ardından, takımlardan kendilerine verilen görev çerçevesinde çalışmaları ve bunu bir iş fikrine dönüştürerek 3D yazıcı yardımıyla tasarım yapmaları istenecek. Takımlar, tasarım ve iş fikirlerini 12 Mart’ta jüri üyelerine sunacak. Takımların bu çalışmaları,

jüri üyeleri tarafından değerlendirilecek ve dereceye giren okullar ödüllendirilecek. Detaylar www.3dyaziciatolyesi.com sitesinde yer alıyor.

SolidWorks World 2016’da yeni iş modelleri ve inovasyon konuşuldu

Dassault Systèmes Başkanı ve CEO’su Bernard Charlès ise 3DEXPERIENCE platformu ile dünyanın çeşitli yerlerinde hayata geçirilen çeşitli projelerden bahsetti. Bernard Charlès konuşmasında özellikle inovasyonun gücünü küçük ve orta ölçekli işletmeler ile bireylere getirmenin

günümüz dünyasında çok büyük önem taşıdığını belirtti ve SolidWorks’ün yeni çözümleriyle inovasyonu hedeflediğini söyledi. Charlès ayrıca SolidWorks’ün çok büyük bir ekosisteme sahip olduğunu sadece SolidWorks topluluğunda 30 binin üzerinde okul, 175 bin

sertifikalı kullanıcı ve 5 milyona yakın kullanıcı bulunduğunu açıkladı.

Yeni uygulamalarSolidWorks World

2016’da yeni uygulamalar da duyuruldu. Bu uygulamalardan ilki şirketlerin 3 boyutlu tasarımlarını hızlı ve doğru

bir şekilde fotoğraflara dönüştürebilmelerini sağlayan SolidWorks Visualize oldu. Uygulama, birkaç tıklama ile üç boyutlu tasarımın hızlı bir şekilde gerçekçi bir fotoğrafa dönüştürülebilmesini sağlıyor. Oluşturulan fotoğraflar özellikle pazarlama alanında ve prototipler oluşturulması aşamasında şirketlere büyük avantajlar sağlıyor.

Duyurulan ikinci ürün ise SolidWorks PCB oldu. Altium işbirliği ile geliştirilen uygulama kart tasarımlarının kolay ve hızlı bir şekilde geliştirilmesine yardımcı oluyor. Son dönemde nesnelerin interneti kavramının yaygınlaşması ve bu yönde geliştirilen ürünlerin sayısının artmasına cevap olarak geliştirilen uygulama üreticilerin işlerini kolaylaştırmayı amaçlıyor.

SolidWorks çocukları unutmadı

SolidWorks World 2016’nın en dikkat çeken duyurularından birisi de çocukların tasarım yapabilmelerini sağlamayı amaçlayan SolidWorks Apps for Kids oldu. 4 – 14 yaş arası çocukları hedefleyen uygulamalarla çocuklar herhangi bir şeyin fotoğrafını çekip, şekillendirebiliyor ve oluşturdukları şeyleri iki ya da üç boyutlu olarak yazdırabiliyorlar. Uygulamalar henüz beta aşamasında ve önümüzdeki yıla kadar tamamlanmaları planlanıyor.

SolidWorks World 2016, bulut uygulamaları, elektronik tasarım ve üç boyutlu tasarımların fotoğrafa dönüştürülmesini

kolaylaştıran yeni uygulamaları ve çocuklara özel sürümle çeşitli yeniliklere ve gelişmelere imza attı.

Darüşşafaka’dan 3D yazıcı atölyesi ve yarışma

bülent nevresDallas

Page 11: BThaber Sayı 1060

2016 yılında Securitas Güvenlik ve İştirakleri olarak, cirolarını yüzde 23 düzeyinde artırıp 460 Milyon TL rakamını aşmayı hedeflediklerinin altını çizerek konuşmasına başlayan Murat Kösereisoğlu, güvenlik sektöründe de yüzde 20 gibi bir ciro büyümesi öngördüklerini aktardı. Kösereisoğlu, şirket olarak teknolojiye büyük önem verdiklerini vurgulayarak “2015 yılını, projelerimizi ‘Entegre Güvenlik Çözümleri’ne dönüştürmek için yaklaşık 4 Milyon TL’lik bir teknoloji yatırımıyla tamamladık. 2016’da da bu rakamın artarak devam etmesini planlamaktayız. 2016 için yeni bir yol haritası oluşturduk. Hedeflerimiz arasında; 2020’de idari kadroda 500 kişi, sahada 20 bin çalışanımızın olması da bulunuyor. 8 bölge müdürlüğümüzün sayısının 12’ye ulaşmasını, ‘insan ve teknoloji’nin bir arada verildiği hizmetlerimizde ciroda yüzde 11 artış sağlamak istiyoruz” değerlendirmesini yaptı.

“Securitas olarak ortak bir amaçla, ortak bir strateji ve ortak bir bakış açısıyla başarının devamlılığının sağlandığına inanıyoruz” ifadesini kullanan Kösereisoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu sebeple belirli dönemleri kapsayan yol haritalarımız bize yol göstermekte yardımcı oluyor. Her birinin amacı; başarımızın, markamızın sürdürülebilirliği ve en iyi olmaya devam etmek. Strateji, hedef, vizyon bizim için yeni değil ama her yol haritasında biraz daha ileri ve uzağa gidebilmek için hem sektörün hem de Securitas’ın ihtiyaçları doğrultusunda yenilikler yapıyoruz. 2016-2020 yol haritamızı hazırlarken; insan, bilgi ve teknolojiyi bir potada topladık. Hangi kaynaklarla, nasıl bir stratejiyle ve ne zaman yapacağımızı planladık. Alanında uzman çalışanlarla hizmet kalitesini daha da artırmayı hedefliyoruz. Farklı yetkinliklerle yeni iş alanları yaratacağız. Sunduğumuz hizmetin içerisine son yıllarda entegre olmuş olan teknolojinin daha geniş alanlarda hayata geçmesini hedefliyoruz. Bu doğrultuda güvenlik teknolojilerine hakim insan kaynağı oluşturmaya devam edeceğiz.”

Güvenlikte bilgi lideri misyonları doğrultusunda, bilgiyi, hizmeti üretmek için gereken

Securitas Türkiye Güvenlik Metodolojisi oluşturuldu

tüm alanlarda derinleşerek kullanmaya devam edeceklerini söyleyen Kösereisoğlu, “Bilginin, hizmetin tasarlanması, sunulması ve kontrolünde temel bir unsur olması nedeniyle Securitas Türkiye, Güvenlik Metodolojisi’ni oluşturduk” dedi ve sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bilgi teknolojileri, Securitas’ın idari

yapısının verimliliğini yükseltmek amacıyla da kullanılıyor. İş ortaklarımız için hizmette farklılık yaratmak, maliyeti düşürmek ve riski minimize etmek amacıyla kullanılan ‘Güvenlik Teknolojisi’ne yönelik çalışmalarımız devam edecek. İnsan, bilgi ve teknolojiye yönelik belirlediğimiz yol haritamızda önemli nokta;

ortaya koyduklarımızın farklı, verimli ve sürdürülebilir olması. Farklı çözümleri üreterek insan, bilgi ve teknoloji elementlerini, kaynaklarını verimli kılarak iş ortaklarımıza sunduğumuz hizmette de verimlilik hedefliyoruz. Bu da Securitas markasının, kalitesinin sürdürülebilirliğine etki ediyor.”

Haber Merkezi Securitas Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu, 2015 yılında 4 Milyon TL’lik teknoloji yatırımı yaptıklarını kaydederek 2016’da

da yatırımlarını artırarak devam ettireceklerine dikkat çekti.

securitas ülke başkanı Murat kösereisoğlu

BİLİŞİM DÜNYASI 1122 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

Page 12: BThaber Sayı 1060

BİLİŞİM DÜNYASI12 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

Deutsche Telekom kardeş kuruluşu olan, barındırma hizmeti sağlayıcısı STRATO AG, ürünlerini www.strato.com adresinde Türkçe olarak sunmaya başladı. Konuyla ilgili İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında Türkiye hosting pazarına girdikleri bilgisini veren STRATO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Christian Böing, küresel bazda ilk hosting portalını İstanbul’da tanıtmaktan mutlu olduklarını dile getirdi. Uygun fiyatlar, yüksek veri güvenliği ve 19 yıllık hosting tecrübesinin önemine işaret eden Böing, Almanya, Hollanda ve İspanya gibi doymuş hosting pazarlarında da büyümeyi sürdürdüklerini belirtti. Böing, bu başlıkta tecrübelerine işaret ederek şu bilgileri verdi:

“Türkiye pazarına dair tüm operasyonu Berlin ofisimizde, orada görev alacak Türkçe bilen ekibimizle yürüteceğiz. Her yapının tek ofiste olması, bir avantaj. STRATO’yu farklı kılan; hosting pazarında en iyi fiyat/performans dengesini sunma stratejisi. Bu yönüyle STRATO, örneğin Almanya gibi rekabetin yüksek olduğu ve doygunluğa ulaşmış bir pazarda da sözleşme bazlı verilere göre en hızlı büyüyen hosting sağlayıcısı. Türkiye pazarında hızlı büyüme hedefliyor ve bu pazarda kapsamlı ürün portföyü sunuyoruz.”

Büyük ve rekabeti yoğun bir pazar var

Almanya, Hollanda, İspanya, İngiltere, Fransa ve İtalya pazarlarında faaliyet gösterdiklerini, Türkiye pazarı için de strato.com yapısını

Unico Sigorta, Bimeks ile “Alacak Sigortası” işbirliği kapsamında teknoloji alışverişlerinden doğan Bimeks’in taksitli alacaklarını sigortalıyor. Bu işbirliği ile tüketiciler, Bimeks’ten 24 aya kadar vadeli alışveriş yapabilecekler. Unico Sigorta ve Bimeks, bu işbirliği ile Bimeks’in 58 ile yayılan 140 mağazasından ürün satın alan tüketicilerin 24 aya varan vadelerde taksit imkânını elde etmesine olanak sağlıyor.

“Bu işbirliği ile Bimeks’in tüketicilere vade imkanı vermesine olanak sağladık” diyen

Unico Sigorta Genel Müdürü Cenk Tabakoğlu, böylece hem tüketicilerin teknolojiye ulaşımını kolaylaştırdıklarını hem de perakende sektörünün yaşadığı bir soruna çözüm getirdiklerini

belirtti. Cenk Tabakoğlu, perakende sektöründe güçlü markalarla işbirliklerine devam edeceklerini de vurguladı.

Bimeks Başkan Yardımcısı Dr. Ahmed Akgiray da, “Sektörümüzdeki ilk ve tek taksitli satış sistemi olan “bi imza” ile müşterilerimize, kredi kartı dışında bir vadeli ödeme imkânı getirdik.

Unico Sigorta işbirliği ile de taksitli satışlardan doğan alacaklarımızı sigortalayarak muhtemel tahsilat risklerimizi güvence altına aldık” bilgisini verdi.

En güçlü fiyat/performans dengesi hedefleniyor

Taksitli alacaklar sigorta kapsamında

lanse ettiklerini belirten Böing, sorularımızı şöyle yanıtladı:

“Küresel yaklaşım, ama bunu yaparken yerelleştirme, yerel ihtiyaçlara çözüm sunmak bizde esas. Bu kapsamda Türkiye

için ürünleri ve Türkçe desteği duyurduk. Türkiye coğrafi konumu, büyüyen ekonomisi, yüksek internet kullanıcı sayısı, KOBİ’lerin web hosting yatırımlarının artması beklentisi ile öne çıkan bir pazar. Bu

beklentiler ışığında 2018 yılına kadar web pazarı ikiye katlanacak. Türkiye’de büyük ve rekabeti yoğun bir pazar var. Ama bu kadar çok şirkete rağmen, Website Builder (Hazır Web sitesi) konusunda yeterli destek

yok. Alman veri koruma kuralları bizim için esastır, ama bir taraftan da Deutsche Telekom’un kurallarına bağlıyız, ki bunlar çok daha sıkı. Türkiye pazarına, çözüm portföyümüzün tamamını sunacağız. Hedefimiz tüm pazarı kapsamak, iş dünyası ve bireysel ihtiyaçlara yanıt vermek, esnek ve uygun fiyat politikası uygulamak, uçtan uca ürün portföyü sunmak.”

Handan Aybars

Türkiye pazarında hosting başlığında yerini alan STRATO, bu pazarın potansiyeline yanıt vermek adına kapsamlı ürün

portföyü ile hizmet sunacak.

cenk tabakoğlu Dr. ahmed akgiray

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

partnera_09.02.2016_con.pdf 1 09/02/16 09:46

n Türkiye pazarını bir köprü olarak değerlendirmek gündeminizde mi?

Böyle bir stratejimiz yok. Türkiye, kendi başına çekici bir pazar. Deneyimlerimize gördük ki, bir ülkede hosting ürünlerinizi sunarsanız, ama pazarda yüzde 60-70 pay ile tek büyük rakip varsa, o pazara girmek zordur. Ama Türkiye pazarında farklı ölçeklerde çok fazla rakip var. Bunların her birinin pazar payı yüzde 10-20 aralığında ve pazarda egemen tek bir şirket yok, bu da iyi bir özellik. Böylece tüketicilere kıyaslama imkanı doğuyor. Türkiye çeşitliliği olan, çekici bir pazar. Hosting pazarı her zaman lokalize ve her ülkenin kendine göre kuralları var. Türkiye pazarının potansiyelini görünce, ihtiyaçlara uygun çözümler sunmamız

gerektiğini anladık. Bir pazarda edindiğimiz deneyim, o ülkede gelişim için fırsat, ama bizim için başka bir pazara girip orada ilerlemek için araç da değil. Sonuçta fiyat, içerik gibi her başlığı yerelleştiriyoruz.

n Pazarlama stratejiniz nasıl olacak?

Türkçe web sitemizi açtık ve Türk ekibimiz Berlin’de hizmet verecek. Hem büyük ölçekli şirketleri hem KOBİ’leri hedefliyoruz. Tüm pazarlarda ilerlediğimiz strateji paralelinde, Türkiye için de başlangıç noktamız performans pazarlaması olacak. Kullanımı yoğun olan Facebook ve Twitter platformlarında olacağız. Özellikle Facebook’ta kampanyalar yapacağız. İlk hedefimiz marka farkındalığını geliştirmek. Böylece potansiyel müşteriler bizi tanıyacak.

n İş ortakları olacak mı? Açık konuşmak gerekirse,

Almanya veya İspanya’da bile net bir iş ortağı programımız yok. Herşey lokalde ilerliyor. Müşteri tabanımız satın alma işlemlerini kendileri yapıyor. Ayrıca KOBİ’ler için çalışan ajanslar da web sitelerini tasarlıyor. Bu yönüyle bizim de müşterimiz ajans oluyor. Bunun dışında somut bir iş ortağı programımız yok ve bu konuda özel yatırımlar yapmıyoruz.

n Peki ya orta ve uzun vadeli hedefler?

Her yıl gelir ve müşteri başlığında yüzde 10 seviyesinde istikrarlı bir büyümemiz var. Küresel bazda birçok rakibimizin bu oranda büyümediğini biliyoruz. Zaten bu yüzden sektörde satın alma ve birleşmeler hız kazanıyor.

En iyi performansı ve en düşük fiyatı sunabileceğiniz fazla pazar yoktur ve biz bunu hedefliyoruz. Bu yerel odaklılığımız sayesinde operasyon ve karar alma sürecimiz hızlı oluyor. Şirkette her birimde her çalışanın benimsemesine önem verdiğimiz çevik yöntemlerle iki haftalık iş planları ile çalışıyoruz. Böylece proje geçişleri ve tamamlanmaları arasında hız sağlıyoruz.

yerelİn Gücüne İnanıyoruz

Dr. Christian Böing

Page 13: BThaber Sayı 1060

VMWare Türkiye, geçtiğimiz günlerde hem dünyadaki hem de Türkiye’deki gelişmeleri değerlendirmek üzere VMWare Türkiye Genel Müdürü Murat Mediçeler’in katıldığı özel bir basın buluşması gerçekleştirdi. Mobil teknolojilerin herkesin istenilen her yerde, her zaman iletişim kurabilme, ürün satın alabilme ya da hizmet sunabilme imkanı tanımasından dolayı çok büyük önem taşıdığını belirten Mediçeler sözlerine şöyle devam etti: “Artık cep telefonları ve bu telefonlarda çalışan uygulamalar sayesinde milyarlarca insan istedikleri her şeye erişebiliyorlar ve bu hizmetlerin aynısını sizden istiyorlar. Bu beklenti işletmeleri dönüşüme itiyor. Dikkat çekici bir diğer gelişme ise nesnelerin interneti. Bu teknolojiyi önümüzdeki günlerde günlük hayatı kolaylaştıran, verimliliği artıran ve maliyetleri büyük ölçüde düşüren etkili bir çözüm olarak daha sık göreceğiz. İşletmeler için verimlilik artırıcı bir unsur, son kullanıcılar içinse hayatı kolaylaştırıcı bir yenilik.”

Önümüzdeki haftalarda Türkiye’de de verilmeye başlanacak olan 4.5G hizmeti ile Türkiye’de yeni bir dönemin başlayacağını ifade eden Mediçeler, “4.5G teknolojisi Türkiye’de hem altyapı yatırımları tarafında hem de uygulamalar tarafında ciddi bir ekosistem yaratacak. Oluşacak iş hacmi ile ilgili kesin bir öngörüde bulunmak zor olsa da, 4.5G ihalesinin toplam tutarı olan 3.96 milyar avronun, oluşacak iş hacminin büyüklüğü ile ilgili bir fikir verebileceğini düşünüyorum. Akıllı telefonlar iş yapma biçimlerimizi ve rekabet ortamının dinamiklerini değiştirdi. Mobilitenin önemi 4.5G ile birlikte daha da artacak ve daha iyi anlaşılacak. VMware telekom şirketleriyle çok yakın çalışan bir firma. Bu konuda hem dünyada hem de Türkiye’de çok ciddi bir tecrübeye sahibiz. Yazılım Tanımlı

Dünyanın çehresi değişiyor

Veri Merkezi ve Network Sanallaştırma konularında sunduğumuz çözümler ve telekom firmalarına özel NFV (Network-Function Virtualisation) çözümlerimiz 4.5G altyapısında kullanılabilecek çözümler. Bununla birlikte Hybrid Cloud (Melez Bulut) ve Mobilite konusundaki ürün ve hizmetlerimiz de kurumların ve kullanıcıların 4.5G ile birlikte daha da fazla kullanacağı çözümler olacak” dedi.

VMware Türkiye’de yüzde 43 büyüdü

Son dönemde Türkiye’de çok önemli atılımlar gerçekleştirdiklerini belirten Mediçeler, “Bir yıl içerisinde çalışan sayımızı iki katına çıkarttık, şu an 2 distribütör ve 60 kurumsal iş ortağımızla hizmet sunuyoruz. Türkiye’de 2015’deki yıllık hedefimizi yüzde 30 aşarak 2014’e göre yüzde 43’lük bir büyüme gerçekleştirdik. 2014’deki yüzde 25’lik büyümenin üzerine gelen bu rekor büyüme ile ciromuzu 2 yılda 2 katına çıkardık.

Kanala çok ciddi yatırımlar yaptık, uzmanlıkları artırdık, Premier iş ortağı sayısı 10’a çıktı. VMWare dahilinde EMEA bölgesinde en başarılı ülke olduk. Özellikle finans ve telekom sektöründe yüzde 80’lerin üzerinde kullanım oranlarına ulaştık” dedi.

2016 yılında ağ sanallaştırma ve mobilitenin öne çıktığını, bunların yanında güvenliğe de büyük önem verdiklerini aktaran Mediçeler, 2015 yılında çok önemli referans projelere imza attıklarını ve meyvelerini bu yıl toplamaya başlayacaklarını söyledi: “Ağ sanallaştırma 205 yılına kadar çok yeni bir konseptti. Birçok şirket henüz erken olduğunu düşünüyordu. Burada bir kırılma noktası yakaladığımızı düşünüyorum. Ağ sanallaştırma ürünlerimizin, sunucu sanallaştırma ürünlerinde olduğu gibi bir standart haline gelmesini bekliyorum.”

2015 yılında elde ettikleri başarıyı 2016 yılında da elde etmeyi hedeflediklerini sözlerine ekledi.

Bülent Nevres VMWare Türkiye Genel Müdürü Murat Mediçeler’e göre Dünya, kaskatı ve

fiziksel bir yapılanmadan; dijital, mobil ve bulut tabanlı, değişken bir forma

bürünüyor.

BİLİŞİM DÜNYASI 1322 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

VMWare türkiye Genel Müdürü Murat Mediçeler

Page 14: BThaber Sayı 1060

BİLİŞİM DÜNYASI14 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

BT’nin değişen yüzüne, yatırım önceliklerine, profesyonel bir yönetim yapısı kurgulanmaya odaklanıldı.

“Önceliğimiz; şirketin know-how üreten orta boy bir sistem entegratörüne dönüştürülmesi yönünde oldu” diyen Viva Bilgi Teknolojileri İş Geliştirme Direktörü Mehmet Göktaş; temel hedeflerini müşterilerle kalıcı işbirlikleri yapan, büyük projelerde görev alan, bunlarda sunduğu know-how ile yüksek kâr elde eden bir firma kimliğine kavuşmak olarak özetledi. Bu amaçla izlenebilecek yöntemler konusunda çalışmalar gerek kurumda İK gelişimini, dikey pazarlarda hangi ürün ve teknolojilere odaklanılacağını da ortaya koydu. “Müşterilerde küresel BT standartları, geleceğin BT’si gibi konuları içeren danışmanlık hizmetlerimiz belli bir sistematiğe bağlı. Kadro entegrasyonu süreçlerini belli bir noktaya getirdik ve ‘iş geliştirme’ odaklı çalışmalara başladık” diyen Mehmet Göktaş, üreticilerdeki kimliği ve partnerlik seviyesini de artırmaya yönelik arayışlara girdiklerini vurguladı. VMware, IBM ve EMC gibi önde gelen BT şirketleri ile çalışan ve yetkinlikte gelişim sergileyen şirket, bunlara yeni markaları da adım adım ekliyor. Mehmet Göktaş, süreci şöyle anlattı: “İlk etapta şirketin arka tarafındaki servis iş yükünü üstlenen, nitelikli bir kadroyla buluşulması vardı. Bu doğrultuda kurumsal seviyede çalışma yapabilen 4 arkadaşı bünyemize kattık. Bizi belli bir müşteri potansiyeline ulaştırabilecek satış kadrolarını edinmek için satış kadrosunda da 2 yeni arkadaşımızla çalışmaya başladık. Bundan sonraki dönemde de mevcut kadronun bu yeni ekiple entegre olması, mevcut kadronun yeni iş biçimine uyumu konusunda düzenli olarak iç eğitimler vermeye başladık. Satış temsilcilerinin, müşterileri ve bizim aramızda doğru köprü olmaları, olası fırsatları sezebilecek düzeyde sektörel dinamikleri bilmeleri bu eğitimlerde temel hedef.” Bu bakış açısı, Mehmet Göktaş’a göre, iş yapma kültüründe değişimi de gerektirdi. Yani daha önce müşteriden doğan ihtiyaçlara yanıt verirken, artık proaktif olarak müşteriyi ve

Gelecek, yazılım tanımlı yapılarda

ihtiyacını tespite odaklanan, bunu bir çözümle karşılayan yaklaşım hakim oldu, gerçek dönüşüm kendini tam da burada gösterdi. Göktaş, süreci ve hedeflerini şöyle anlattı:

n Bu yapılanmanın hayata geçirilmesi ardından ne gibi çalışmalar öne çıktı?

Bu kadronun tam olarak entegre olması, yönetim anlayışının bu doğrultuda değişmesi ile ilgili çalışmalarımızı devam ettirdik ve EMC, VMware gibi bazı üreticilerdeki dikey uzmanlıklarımızı geliştirdik. BT’nin kalbi sistem entegratörlüğü ve çekirdek veri merkezinin olduğu bu bölümde faaliyet alanlarımız var. Danışmanlık, verimlilik gibi alanlarda da çalışabilir, bütünsel olarak veri merkezini de yeniden yapılandırabiliriz. Mühendis kimliğimiz ile müşterilerde ‘güvenilir danışman’ olarak durmayı başarıyor, ihtiyaca yönelik çözümden, müşteri yararından yana oluyoruz. Uzun soluklu ilişkileri tercih ettiğimiz

için müşteride daha uzun süre kalabileceğimiz çalışmalara odaklanıyor, ‘satışçı’ bakış açısını geri planda tutuyoruz. Danışmanlık yaptığımız ve uçtan uca veri merkezini ya da süreçlerinin değişimini planladığımız büyük ölçekli müşterilerimiz var. İş yapma biçimimizin temelinde müşteriye kalıcı, trend analizi doğru yapılmış bir çözümü sunmak var. Bu hedef ekseninde doğru ölçeklendirmeler de bahsettiğim müşterilerin bizi tercih etmesini sağlıyor. Dikey pazar odaklanmaları kurumsal kültür değişimi çerçevesinde kadromuz da genişleyecek.

Öte yandan, örneğin VMware, sanallaştırma başlığında birçok başlıkta entegrasyonu içeriyor ve burası, müşteriye kendimizi daha kolay ifade edebildiğimiz bir alan. Bu başlıkta ‘end user computing’ ile ilgili ciddi projeler yaptık. Odaklandığımız bir başlık da ‘Mobile device management (MDM) ve bu odaklanma, VMware MDM çözümü AirWatch adına önemli oldu.

n Gelecek yazılım tanımlı yapılarda diyebilir miyiz?

Evet, gelecek SDN’lerde. SDN’de üç önemli dönüşüm noktası var: Operasyonel modelin değişimi, servis verme biçiminin değişimi, uygulamanın sunulma biçiminin değiştirilmesi, yani uygulama transformasyonu. Bunun sonucunda veri merkezini mobile taşıma evresinde istemcilerin erişim biçimleri ve bunların denetimleri, izlenmesi gibi konular MDM konuları. Türkiye’de 2016 ve 2017 yılında bu işin katlanarak büyüyeceğini görebiliyoruz. Çünkü büyük ISP’lerin çalışmaları birçok orta ölçekli şirketi içine aldı. Bunlar hizmet satın almaya başladılar ve operasyonel maliyetler de düşüyor.

n Yani bulut bilişim yolu açıldı mı?

Kesinlikle. İç müşteriler artık bu sistemlere erişirken mobil araçlarla bunu yapacak ve entegrasyonla veri toplanıp analiz edilecek, mobil uygulamalarının önemi

anlaşılacak. Bu dikey pazar Türkiye’de gelişecek. VMware’in bu konuda yurtiçi ve yurtdışı eğitimlerine katıldık. Yatırım yapacağımız alanları böylece daha net görebiliyoruz. Türkiye’de NSX uzmanlığını da ilk bitirmiş firmayız. Network sanallaştırma konusu da bu yönüyle bizim için önemli. Bu başlıkta POC ortamını ortaya koyabilmek bile bir güç ve kalite demek. Müşteri bizden network sanallaştırmayı istediği günün hemen ertesi, kendi cihazlarımızla müşteri ortamında uçtan uca POC’yi yapabiliyoruz. Bu yatırımı yapmak cesaret gerektiriyor, ama bundan ne beklediğiniz de önemli.

Siz neler bekliyorsunuz? Yaptığımız yatırımlarla ve

hedeflerimizle bu işin ciddi bir süre BT firmalarını taşıyacak zemin olduğunu görüyoruz. Odak noktası telekom sektörü ve onların yeni teknolojilere uyumu hızlı gerçekleşiyor. Bu stratejiyi, büyük kurumlarda çalışabilecek bir firma olmanın yolu olarak seçtik. Ağ sanallaştırma farklı bir uzmanlık ve dikey pazarda bu başlıkta uzmanlaşarak telekom sektörüne yoğunlaşmayı tercih ettik. Sonuçta gelecek sanallaştırmada, yazılım tanımlı yapılar üzerinde, bu öngörülerimiz ekseninde kendimizi sürekli geliştiriyor, iş yapma biçimini bunun üstünde şekillendiriyoruz.

n Müşteri setinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunların önemli bir kısmı üretim sektöründe ve KOBİ ölçeğinde. Üretim sektöründe işleyişi biliyor, onların çekirdek BT’si ile çalışıyoruz. Kurumsal alanda genelde büyük holdingler ile çalışıyoruz. Bunların içinde doğal olarak birden fazla iş kolu var ve her zamanki gibi ana odağımız çekirdek BT. Kurumsalda müşterilerimizde çekirdek BT ve bunun ekseninde oluşabilecek iş sürekliliği, felaket kurtarma, erişilebilirlik, verimlilik gibi konuların tümünde, markadan bağımsız olarak çalışabiliyoruz. Kurumlara tarafsız bir gözle, BT sistemlerini detaylı inceleyerek sorunlarını ve hedeflerine paralel bir SWOT analizi sunuyoruz. Bu konuda araçlarımız ve bu araçlardan aldığımız sonuçları değerlendirme becerimiz var. Yeni BT yolunu adresleyerek müşterimize ışık tutmaya çalışıyoruz.

BT alanındaki değişimlerle

tüketici tarafında yapılan işlerin de değişmeye

başlaması, Viva Bilgi

Teknolojileri’nin kendi

yapılanmasında ve bunun paralelinde

kurumsal önceliklerinde

değişimi beraberinde

getirdi.

Handan aybars

Hedefler: “Dikey pazarlarda uzmanlaşarak finans ve telekom sektörlerinde büyük ölçekli kurumlara gitmek istiyoruz. Zira orta ölçekli bankalar, sigorta şirketleri ve Forex şirketleri ile halihazırda ilişkilerimiz mevcut. Pazarlama odaklı olmadığımız için her bir müşterimizi bir doktor gibi detaylı inceliyoruz ve bu hiç de kolay bir süreç değil. Bu yöntemde müşteri ile birlikte

çalışmaya önem veriyoruz. Danışmanlık önceliğimiz ile firmanın BT kadrolarının bir bağlantısı, onların dikey uzmanlığı olmayan alanlarda onların iş ortağı olmayı hedefliyor, kalıcı işbirliklerine önem veriyoruz. Bu mantıkla terzi usulü çalışmaktan memnunuz.” 2016 yılı öncelikleri: “Üç dikey pazarda hem kadro teşekkülü sağlamak, hem bunlarla ilgili yetkinliği profesyonel

aşamaya çıkartmak, hem de bunlar üzerinden üç alanda müşteriler üzerinde çalışmalar yapmak önceliğimiz. Şirketimizin İK kalitesini ve niteliğini sürekli geliştirmek ise her dönem önceliğimiz. Bu strateji uzun soluklu müşteri ilişkilerinin itici gücü. Sonuçta insana yatırım önemli. SDN uzmanlığı ile kendini yetiştiren ve bu alanda öne çıkan bir firma olma istiyoruz.”

strateJİMİzİn teMelİnDe İnsana yatırıM Var

Viva bilgi teknolojileri İş Geliştirme

Direktörü Mehmet Göktaş

Page 15: BThaber Sayı 1060

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

VE16312_BT Haber Trinoks ilan.ai 1 08.02.2016 14:10

Page 16: BThaber Sayı 1060

BİLİŞİM DÜNYASI16 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

TÜBİTAK’IN 1501 Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı kapsamında destek alan atık yönetimi çözümü HEWIN’i geliştiren HEAT, bu proje özelinde Microsoft’un en üst düzey akreditasyonu olan CFMD sertifikasını almak için VeriTest başvurusunu yaptı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın düzenlediği, Verimlilik Proje Ödülleri Yarışması’na ‘Atık Yönetim Çözümü’ ile başvuran firma, yapılan değerlendirmede 100 üzerinden 97 puan aldı. Aynı proje ile IX.İstanbul Bilişim Kongresi’nde Çevre ve Atık Yönetimi panelinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Atık Yönetimi Daire Başkanı Ahmet Varır’ın elinden teşekkür plaketi ve hemen ardından CIO 2015 ödülünü aldı. Üç yıl içinde ikisi TÜBİTAK tarafından desteklenen üç projesini hayata geçirdi ve bu projeler kapsamında üç patent başvurusu yaptı. “Bugün bu noktaya, uyum içinde çalışan 26 kişilik genç ve dinamik ekibimiz sayesinde ulaştık. Başarımızın arkasında takım gücü bulunuyor” diyen HEAT Bilgi Teknolojileri Direktörü Kadir Sığınmış, Atık Yönetim Çözümü ‘HEWIN’ ile ilgili detaylı bilgi paylaşımında bulundu.

Dünyada artan atık miktarıyla mücadele etmek, kaynak israfının önüne geçmek ve atıkların çevreye olan etkisini azaltmak üzere atık bertaraf

Atık yönetimi bir bütün olarakdeğerlendirilip sürdürülebilirlik hedefleniyor

yönetimlerine alternatif olarak atığın geri dönüşümü, yeniden kullanımı ve atıktan enerji kazanımı gibi yöntemlerin teşvik edilmesine yönelik politikalar geliştirildiğini söyleyen Sığınmış, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye’de yaklaşık 3.500 belediye bulunmakta ve AB müktesebatına uyum gereğince belediyeler kendi atıklarını bertaraf etmek durumundalar. Atıkların bertarafı konusunun dünyada ve Türkiye’de giderek önem kazanması, bu alanda yeni işletmelerin oluşmasını, yatırımların yapılmasını ve sistem kurulumlarının gelişmesini de sağlamakta. Ancak sektörün hızla gelişmesine karşın, sektörde faaliyet gösteren işletmeler için kapsamlı bir katı atık yönetim yazılımı bulunmamakta. Söz konusu ürünümüz, belediyeler, belediye birlikleri ve sektördeki firmaların tüm iş süreçlerini düzenleyecek ve yönetsel kolaylıklar sağlayacak entegre katı atık yönetim sürecine ilişkin yenilikçi bir yazılım uygulaması.” Sığınmış, projenin Türkiye’de öncü niteliğe sahip olduğunu aktararak “ Nihai proje çıktısının kullanıcıları katı atık firmaları, belediyelere ve belediye birliklerine hizmet sağlayan özel sektör kuruluşları. Yazılım uygulamasını bünyesine entegre

eden şirketlere hem maliyet hem de süreç takibi açısından katkı sağlanmakta. Mevcut durumda uygulanan depolama yönteminin yol açtığı can ve mal kaybı da ortadan kaldırılmakta ve sağlık koşulları açısından daha hijyenik bir altyapı sağlamakta. Aynı zamanda ürünün yurt dışına satış potansiyeli de bulunuyor, bu da ülke ekonomisine katkı demek” değerlendirmesini yaptı.

‘HEWIN’ sadece işletmelere değil, belediyeler ve vatandaşlara da hizmet veriyor

Entegre katı atık yönetimi; atık yönetiminde etkinliğin ve güvenliğin sağlanması için insan ve çevre sağlığı üzerinde en az etkiyi doğuracak şekilde atıkların azaltılması, kaynağında önlenmesi, geri kazanımı, tekrar kullanımı, kompostlaştırılması, enerji kazanımı için yakma ve depolama gibi katı atık yönetimi uygulamalarının birlikte ele alınması süreci. “Entegre atık yönetiminde atık yönetiminin tüm unsurları bir bütün olarak değerlendirilerek hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürülebilirliğin sağlanması hedeflenir” ifadesini kullanan Sığınmış, “Bu çerçevede entegre atık yönetiminin yalnızca tek bir atık türüne ya da tek bir kaynağa

yönelik olması beklenemez. Proje çıktısı ürün Türkiye’de gelişmeye ve hızla yaygınlaşmaya başlayan ‘katı atıkların yönetimi ve bertarafı’ süreciyle ilgili olarak, bu işi yapacak tesis ve işletmelerin, atıkların toplanmasından başlayarak bertaraf edilme süreçlerinin tamamını kapsayan bir çözüm ve yönetim yazılımı paketidir. Bu paket; süreçlere ilave olarak, toplanan atıklardan biyogaz elde edilmesi, biyogazın yakılarak elektrik enerjisine dönüştürülmesi, daha sonra kompost ve gübre üretilmesine

kadar uzanan sürecin yönetim organizasyonunu da sağlar. Bu açıdan değerlendirildiğinde; Türkiye ve dünyada sayısı artmakta olan geri dönüşüm ve bertaraf tesislerinin yönetilmesine ve entegre bir şekilde enerji ve gübre üretiminin izlenmesine imkan sağlayan bir yazılım olduğu söylenebilir. Evsel atıkların bertaraf sürecini de içerdiğinden, sadece işletmelere yönelik değil, belediyeler ve tüm vatandaşlara hizmet eden bir çözüm” açıklamasını yaptı. ‘HEWIN’in, atıkların verimli bir şekilde kaynağında toplanabilmesi için konteyner ve güzergah planlaması, toplama araçlarının ve ekiplerinin yönetilmesini sağladığını aktaran Kadir Sığınmış, “Evsel, hayvansal, tarımsal, tıbbi ve tehlikeli atıklar da dahil olmak üzere birçok çeşit atığın bertaraf edilmesini sağlar. Maliyet, verimlilik ve süreç takibi analizlerini yapar. Atık bertarafı ve üretim simülasyonları sayesinde gelen atıklardan oluşacak ürünleri önceden planlar. Coğrafi bilgi sistemi entegrasyonu sayesinde; toplama araçlarının sahadaki durumlarından, ne kadar ve ne çeşit atık topladıklarına, sahadaki konteynırların hangi konumda ve ne çeşit atık içeriğine sahip olduklarına kadar takip eder. Tesis içerisindeki ekipmanların bakım ve onarım ömürlerinin takibini yapar, ilave maliyetlerin oluşmasını ve tesisin plansız duruşlarla zarar etmesini engeller” şeklinde konuştu.

Haber Merkezi HEAT Bilgi Teknolojileri Direktörü Kadir Sığınmış, ‘HEWIN’in tüm iş süreçlerini düzenleyecek ve yönetsel kolaylıklar

sağlayacak entegre katı atık yönetim sürecine ilişkin yenilikçi bir yazılım uygulaması olduğunu vurguladı.

Heat bilgi teknolojileri Direktörü kadir sığınmış

2000 yılında kurulan TeknoSA, 300’e yakın mağazası ile tüketicilere götüren TeknoSA, geçtiğimiz 15 yıl içerisinde toplamda yaklaşık 1,5 milyar kişiyi ağırlayarak 130 milyonun üzerinde ürün satışı gerçekleştirmiş. Bu rakamlara bakıldığında mağazayı ziyaret eden her 11 kişiden birisinin ürün satın aldığı görülüyor. TeknoSA kurulduğu günden bu yana yaklaşık 15 bin kişiye de kariyer olanağı sağlayarak Türkiye ekonomisine önemli katkılarda bulunmuş.

TeknoSA’nın kuruluşunun 15’inci yılı için düzenlenen basın toplantısında Sabancı Holding Perakende ve Sigorta Grup Başkanı Haluk Dinçer ve TeknoSA Genel Müdürü Bülent Gürcan, 2015 yılına kadar olan rakamlarla

TeknoSA 15. yılını kutluyorbirlikte gelecek hedeflerini de paylaştılar.

Dinçer, TeknoSA’nın geride bıraktığı 15 yıla ilişkin olarak; “15 yılda 130 milyon adet ürünü teknolojiseverlerle buluşturduk ve Türkiye’yi teknoloji ile donattık. Bugün 300’e yakın mağazamızla doğudan batıya tüm Türkiye’de teknoloji ürün ve hizmetleri sağlıyoruz.” şeklinde konuştu.

TeknoSA’nın 15 yıl önce, 3 ilde 5 mağaza ve 163 çalışan ile yola çıktığını aktaran Haluk Dinçer sözlerine şöyle devam etti “Bugün geldiğimiz noktada 300’e yakın mağazamızla Türkiye’nin dört bir yanına

10 binlerce teknoloji ürünü götürüyoruz. Geleceğimizi inşa ederken güven ve insan odaklı yaklaşımımızın üzerine her zaman “merak” ve “değişim” potansiyelimizi koyduk.

Perakende sektörüne “bilimsel perakendecilik” ve son yıllarda üzerinde çalıştığımız “deneyimsel perakendecilik” kavramlarını TeknoSA kazandırdı. Büyüme ve yatırımlarımız 2016’da

da hız kesmeyecek. Yaklaşık 40 milyon TL’lik bir yatırım planımız var. Hem 2015 yılında yapılan atılımların meyvelerini toplayacağız hem de teknolojide ürün, hizmet ve çözümün bir arada sunulduğu perakendecilik anlayışını zenginleştireceğiz.”

2016 yılında mağazacılıkta yüzde 10, e-ticarette yüzde 50’ye yakın büyüme hedeflediklerini belirten TeknoSA Genel Müdürü Bülent Gürcan ise, bu yıl 15 yeni adres ile mağaza yatırımlarına devam edeceklerini, yeni ürün ve hizmetlerle, farklı işbirlikleriyle yeniliklerin merkezi olmayı sürdüreceklerini açıkladı. Gürcan; “Bu yıl 4 boyutlu büyüme stratejimiz var ve 2016’yı “4D yılı” olarak tanımladık. 4D’nin açılımı da Derinleşme, Dönüşüm, Dayanışma ve Deneyim” dedi.

Türkiye’deki önde gelen

teknoloji mağazası

zincirlerinden olan TeknoSA,

15’inci yılını kutluyor.

Page 17: BThaber Sayı 1060

BThaber

DOSYA 22 - 28ŞUBAT 2016www.bthaber.com

Bilgi ve Döküman Yönetimi

Verimliliğin anahtarı bilgi ve doküman yönetimi

Kurumların en değerli varlığı olan bilginin, en etkin şekilde korunması, işlenmesi ve muhafaza edilmesi gerekiyor. Bu nokta da kurumlar için hayati önem taşıyan bilgi ve doküman sistemlerinin yönetimi,

kurumların rekabet ortamında öne çıkmalarını sağlayarak; iş süreçlerini takip etmelerini kolaylaştırıyor ve minimum maliyetle maksimum verimlilik elde etmesini sağlıyor. Rekabetçi piyasa koşullarında değişen pazar dinamiklerine ve dijitalleşmenin tetiklediği kitlesel değişime ayak uyduran kurumlar, karar alma süreçlerini basitleştirmek, hizmet kalitesinin arttırmak ve zamanı daha verimli bir şekilde kullanmak için bilgi ve doküman yönetimi alanına yatırımlarını arttırıyor. Yeni teknolojiler, şirketlerin rekabet etme güçlerini değiştirirken, bilgiye sürekli ve hızlı erişim sağlayan kurumlar, kendilerini bir adım daha ileriye taşıyor.

17

simay yaylacı

Page 18: BThaber Sayı 1060

18 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaberBİLGİ VE DÖKÜMAN YÖNETİMİDOSYA

PAzArDA BAŞArılı olmAnın AnAHTArı “ BilGi YönETimi”

BilGiYE Hızlı vE kESinTiSiz UlAŞmAk çok önEmli

DEğiŞimE AYAk UYDUrAn kUrUmlAr Bir ADım önE GEçiYor

Günümüzde mobil teknolojilerin iş hayatımıza başrol oyunculuğuna yükselmesi ve şirketler tarafından verilen hizmet çeşitliliğinin kaliteli bir şekilde artması ciddi bir rekabet ortamı yarattı. Bu rekabete uyum sağlamanın yolu hızlı takip, raporlama ve iş akışlarını yönetebilme yeteneğinden geçiyor. Raporlama ve iş akışları için gerekli verileri artık akıllı mobil cihazların kameraları ile bile üretmek mümkün. Bunun sonucunda üretilen ve yönetilmesi gereken, gerek yazılı gerek ise dijital olan veri boyutunu normalin çok üstüne çıkıyor. Bu da pazarda etkin olabilmeyi hedefleyen bütün şirketler için “Bilgi Yönetimini” kaçınılmaz hale getiriyor.

Şirketler yürüttükleri bütün operasyonlar için muhasebe, lojistik, insan kaynakları gibi değişik uygulamalar kullandıklarını söyleyen Canon İş Çözümleri Danışmanı Bora Şar’a göre; etkinlik kavramının öneminin günümüzde hat safhaya çıkması ile bu uygulamaları tek bir çatı altında yetkilendirilmiş, insan hatası ihtimalini en aza indirgeyen raporlar ile ölçümlenen bir şekilde yönetme fikri, şirketler için her geçen gün çok daha

çekici hale gelmeye başladı. Bilgi yönetimi sistemlerinin şirketlerin iş akışını en etkin hale getirmesi yürütülen operasyonun iş akışlarının doğru analizi ile mümkün oluyor. Bu noktada operasyonlarının etkinliğinin üst seviyelere çıkması fikri, analiz için yatırım yapma konusunda çok daha istekli davranmalarını sağlıyor.

Bilgi yönetimi kavramı kendi güncelliğini sağlayacak kadar güçlü bir kavram olduğuna dikkat çeken Bora Şar sözlerine şöyle devam etti:

“Operasyona bir yerden dâhil olan bilgi sisteminde kullanıcılar yürüttükleri günlük operasyonlardaki iş yükünün ve hata riskinin azalmasını fark ederek, iç yönetimlerine konu ile ilgili kendi taleplerini iletiyorlar. Bu durum iç yönetim için bilgi yönetim sistemlerini diğer departmanlarda kullanılması adına, otomatik bir farkındalık yaratığı gibi aynı zamanda karar vericiler için gelen taleplerin raporlar ile maliyetler değerlendirmesinin yapılmasını çok kolaylaştırıyor. “

Bilgi yönetim sistemleri genel anlamda şirketlerin kendi veya diğer iş ortakları ile yürüttükleri operasyonları ile ilgili

farkındalıklarını arttırıyor. Bir sistemi ölçümleyebildiğiniz kadar yönetebilirsiniz. Bilgi sistemleri size bu ölçümlemeleri bütün sistemler ile entegre çalışarak, istediğiniz bütün detayları

net olarak raporlar ile ortaya koyuyor. Bu verilerin ışığında etkinlik, maliyet, zaman hatta iletişim şekli gibi geliştirilmesi gereken bir nokta varsa ortaya çıkıyor. Bu da ileriye dönük, doğru kararın alınması için şirketlere en doğru zemini hazırlamış oluyor.

Kamu ve bankacılık sistemleri konusunda Türkiye’nin birçok ülkeye yol gösterecek kadar ileri seviyede olduğunu vurgulayan Bora Şar, ekliyor:

“Kimlik numaraları ile beraber yurtdışına çıkışınız, ne zaman ne şekilde vergi vereceğiniz, hangi toplu taşıma aracına binebileceğiniz bile sabit kimlik numaranız üzerinde iletişim kuran birkaç sistem ile yönetilebiliyor. Bunun doğal sonucu olarak, bu sistemler kimlik doğrulaması yöntemleri ile içeri ve dışarı veri aktarabilir duruma geliyorlar. Fakat farklı organizasyonlar farklı sistemler ürettikleri verileri bankacılık veya e-devlet sistemleri gibi sistemler birbirlerini anlayabilecekleri dile çevirebilecek bir “Tercüman” a ihtiyaç duyuluyor. Bilgi yönetim sistemleri bu noktada devreye girerek, bu soruya mükemmel cevap veriyor. “

Veri miktarı her geçen gün, inanılmaz bir şekilde artıyor. Son kullanıcı tarafında fotoğraflar, videolar ve müzik dosyalarının hacmi sürekli artış gösterirken, sosyal medya platformları, bu artışı daha da hızlandırıyor. Kurumsal tarafta ise yasalar gereği tutulması gereken kayıtlar söz konusu. Verilerin inanılmaz artışı, bilgi ve dokümanların güvenilir ortamlarda korunmasını gerekli kılıyor. İstenilen an istenilen yerden bilgiye ulaşarak işlemleri gerçekleştirebilmek, kurumların en temel ihtiyaçlarından biri.

Synology Türkiye Ürün Müdürü Volkan Yiğit’e göre; kurumlar

yapılandırılmış ve yapılandırılmamış veriler ile baş etmek zorunda ve BT yöneticileri, bu eğilim sonrasında yeni teknolojilere yöneliyorlar. Bu gelişme de veri depolama alanında bazı değişimleri zorunlu kılıyor. İçerik üreten cihazların sayısındaki artış, veri depolama ihtiyacını ön plana çıkarıyor. Veri düzenli bir şekilde artarken, veri depolamanın ve yönetmenin şekli değişiyor. Bu gelişmeler ışığında şirketler; uygun maliyetli, performansı yüksek veri depolama çözümleri ve ürünleri tercih ediyor. Hatta artık kurumlar, yazılım ve donanım gibi bileşenlere ayrı ayrı odaklanmaktan ziyade, uçtan uca

çözümleri tercih ediyor. Kurumların yüksek performanslı,

güvenilir, daha fazla kapasiteye sahip, kullanıcı dostu, verimli cihaz ve çözümleri tercih etmeleri, bilgi ve doküman yönetiminde avantajlar sağlıyor. Volkan Yiğit, bunları şöyle sıralıyor:

“İhtiyaçlara uygun, daha az güç tüketimine sahip, ölçeklendirilebilen ve değişen ihtiyaçları adresleyen hızlı ve esnek çözümler, kurumların uygun maliyetler ile işlemlerini yönetebilmelerini mümkün kılıyor. Özellikle veri yedekleme, güvenilirlik, esneklik, ölçeklendirebilme, kolay kullanım, yüksek ulaşılabilirlik,

uzaktan erişebilirlik avantajlarına odaklanılmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Günümüzde bilgiye hızlı ve kesintisiz ulaşmanın, rekabette öne geçmek olduğunu da bilmek gerek.”

Kamunun e-Dönüşüm çalışmaları, her ölçekten kurumun uçtan uca hizmetlere yönelmesini sağlıyor. Tek platform üzerinden daha düşük maliyetli çözümler sunan tümleşik çözümler, yerel pazarın haricinde, küresel pazarda da söz sahibi olabilmeyi mümkün kılıyor. Bu tür dönüşüm uygulamalarına uygun teknolojilerin kullanımı, mobilitenin gelişimiyle daha da ön plana çıkıyor.

Günümüzün hızlı ve rekabetçi dünyasında, bilgiye her zaman, her yerden ve her cihazdan ulaşabilmek, kurumlar ve çalışanları için kritik öneme sahip. Her gün e-posta, mesajlar, iş uygulamaları, sosyal işbirlikleri gibi farklı uygulamalar üzerinden akan bilgiye ihtiyaç olduğu anda ulaşabilmek, bilgiyi toplamak kadar önemli. Bu birbirinden

bağımsız araçlar üzerinden gelen parça parça bilgi akışı karşısında bilgiye ulaşmak için harcadığımız efor ise göz ardı edilemeyecek kadar fazla. Diğer yandan, çalışanlar bilgiye ulaşmak veya ekip arkadaşları ile paylaşmak için çoğu zaman kurum BT politikaları tarafından desteklenmeyen Dropbox, WeTransfer gibi uygulamaları da

kullanabiliyor.

‘Kullandıkça öde’ yapısı maliyetleri azaltıyor

Rekabet hızının, aynı zamanda kurum ve çalışan ihtiyaçlarını da değiştirdiğini belirten Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu, çoğunlukla kurumların yaptıkları yatırımın maliyetini çıkarmadan,

yeni yatırımlara ihtiyaç duyduklarını vurgulayarak, ekliyor: “Değişen iş süreçlerine uyum gösteren, sürekli yenilenen ve devamlı güncel sürümlü sistemler kullanmaya imkan veren ‘kullandıkça öde’ gibi yatırım maliyeti gerektirmeyen bulut tabanlı çözümlerin sağladığı avantajları da mutlaka dikkate almaları gerekiyor.”

canon İş çözümleri Danışmanı bora şar

Page 19: BThaber Sayı 1060

Teknolojinin işinizi nasıl bir dönüştürme gücüne sahip olduğunu ve inovasyonun bir vizyonla desteklenmezse ne kadar etkisiz kaldığını çok iyi biliyorsunuz. Organizasyonunuz içerisindeki rolünüzü ve kurumunuzu hiç olmadığı kadar etkili bir şekilde ileri taşımak için çaba gösterirken size şu sözü veriyoruz: her adımınızda sizinle birlikte olacağız.

İşinizi ileriye mi taşımak istiyorsunuz?Gelin ve size nasıl destek verebileceğimizi görün.

www.canon.com.tr/canonforbusiness

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

canon CFB BT HABER.pdf 1 8/17/15 12:35 PM

Page 20: BThaber Sayı 1060
Page 21: BThaber Sayı 1060
Page 22: BThaber Sayı 1060

22 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaberBİLGİ VE DÖKÜMAN YÖNETİMİDOSYA

DoğrU BASkı ürünlEri mAliYETlEri DüŞürüYor

DokümAn YönETimi SiSTEmlErini GüncEl

TUTmAk GErEkiYor

DokümAnlAr, ŞirkETlErin En BüYük SErmAYElEri

Her ölçekte şirketin farklı baskı ihtiyaçları olmakla birlikte; şirketlerin hemen hemen hepsinin baskıda kalite, verimlilik, uygun maliyet ve güvenirlilik ihtiyacı vardır. Baskı sistemleri ihtiyacı, yazıcı ve sarf malzemelerine ek olarak, cihazların bakım, servis paketlerini ve doküman yönetimini kolaylaştıracak çözümleri de içermekte. Şirketler baskı sistemleri ihtiyaçlarını belirlerken mutlaka doğru bir analiz sürecinden geçmeleri gerektiğini vurgulayan HP Türkiye Baskı Sistemleri Kategori Müdürü Serkan Bayır, şu bilgileri ekliyor:

“Baskı maliyetleri, doğru bölüm veya kişilere doğru ürün konumlandırılarak düşürülebilir. Özellikle büyük ölçekli firmalarda bu analiz BT şirketlerinin teknoloji danışmanları tarafından yapılmalı ve doğru bir baskı sistemi filosu

konumlandırılmalı. Renkli veya siyah-beyaz, A4 veya A3 formatları gibi farklı baskı ihtiyaçlarına göre çeşitli konumlandırılmalar yapılabilir. Baskı ihtiyacına göre doğru teknolojili ürün konumlandırılarak, maliyetler yarı yarıya azaltılabilir. Doğru ürün konumlandırmada en önemli kriter, gerçek baskı hacmine cevap veren ürünlerin konumlandırılması ve ürün konsolidasyonu ile maliyetlerin düşürülmesi.”

Maliyetler yönetilebilir hale geldi

Günümüzde içerik hacminin çok fazla artmasıyla şirketlerin de özellikle doküman yönetimi tarafında çözüm arayışları artıyor. Özellikle e-arşivleme; belge yönetimi konusunda bir ihtiyaç haline gelmiş durumda. Bu arşivleme

yöntemi sayesinde, şirketler hem ihtiyaç olduğunda dokümanlara daha kolay ulaşıyor hem de arşivlemede depo maliyetlerini düşürebiliyorlar. Müşteriler artık sadece yazıcı ihtiyaçlarıyla değil, tamamen yazılımları ve servisleri de içeren baskı sistemi ihtiyaçlarıyla üretici firmalara başvuruyorlar. Serkan Bayır, baskı sistemlerinde bütünselliğin, öncelikle maliyet anlamında müşterilere avantaj sağladığını belirterek, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Baskı maliyetleri hem daha kontrol edilebilir hem de yönetilebilir hale geldi. Ayrıca farklı yazılımların ürünlere eklenmesi, mobilitenin arttığı günümüzde her yerden bu dokümanlara ağ üzerinden ulaşılabilmesini sağlayarak, baskı ihtiyaçlarının yönetimini kolaylaştırmakta.”

HP türkiye baskı sistemleri kategori Müdürü serkan bayır

Her ölçekte şirket için her geçen gün önem kazanan bir yapıyı oluşturan ‘doküman yönetim sistemleri’, bütünüyle bir kurumun ihtiyaçlarını karşılıyor. Kendi dokümantasyon süreçlerini analiz etmeyi başaran her ölçekte şirket, kendine en uygun çözümleri de rahatlıkla bulabiliyor. Bu tür analiz mekanizması olmayan şirketler için ise bu süreçte danışmanlık desteği önemli bir fırsat sunuyor. Özellikle danışman firmaların sektörde belli bir bilinirliğe sahip olmaları ve bilgi birikimleriyle şirketlere gerekli yönlendirmeleri yapmaları, onların tercih edilmelerinin de gerekçesi oluyor.

Birçok yazılım sistemlerinde olduğu gibi ‘doküman yönetim sistemleri’ yazılımlarının da her geçen gün gelişen yazılım teknolojileri ile birlikte güncel tutulması önemli. KETS İş Geliştirme Yöneticisi Yasin İlhan, “Şirketlerin, yatırımlarını yaptıktan bir süre sonra, işlerinin gelişmesi ve ihtiyaçlarının artmasıyla birlikte, kullandıkları sistemin yetersiz

kalmasının önüne, sistemlerini sürekli güncel tutarak geçilebilirler. Böylece yatırımları garantiye alınmış olur. Örneğin; bir sistemi seçerken öngördüğünüz kapasite, o gün için doğru olabilir. Ancak işlerinizin büyümesi, seçtiğiniz sistemin niteliklerini yetersiz kılabilir ve sizi yeni bir yatırıma mecbur bırakabilir. Dolayısı ile sistemin güncel tutulması, büyük bir yatırımdan sizi kurtarmış olacak” diyor.

Bilgi ve doküman yönetimi her ölçekteki firmanın ihtiyacı olan bir konu haline geldiğini vurgulayan MechSoft Yönetici Ortağı Gökhan Erdoğdu, şöyle devam ediyor:

“Dokümanlar artık insan kaynağından sonra, şirketlerin en büyük sermayeleri. Özellikle şirketlerin gelen-giden evrak yapısı, İK, kalite, satın alma, hukuk gibi departmanlarında ‘belge ve doküman yönetimi’ olmazsa olmazlar arasında. Şirketler artık, ürün sunan şirketlerden

ziyade, kendilerine çözüm sunan ve

ilgili konularda danışmanlık verebilecek yetkinlikte şirketlerle çalışmaya yöneliyorlar. Bu da verilen danışmanlık desteklerinin her geçen gün artmasını sağlıyor. “

Bilgi ve doküman yönetimi konusunda yapılan bir yatırımın, şirketlere sağladığı en büyük avantajların zaman yönetimi ve verimlilik olduğunu söyleyen Gökhan Erdoğdu, “İhtiyaç olan dokümana, ihtiyaç olduğu zamanda sistem üzerinden, daha kolay bir şekilde erişebiliyoruz. Doküman yönetim sistemi sayesinde hem dokümanın istenilen versiyonuna, hem de geçmişine kolay bir şekilde, vakit

kaybetmeden ulaşabiliyoruz. Tüm bunlara ek olarak, iş

süreçlerini de kişilerden bağımsız şekilde

yönetebilmek mümkün

oluyor” bilgisini

veriyor..

Page 23: BThaber Sayı 1060
Page 24: BThaber Sayı 1060

24 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaberBİLGİ VE DÖKÜMAN YÖNETİMİDOSYA

DoğrU DokümAn YönETimi ErP SiSTEminizE Güç kATAr

kUrUmlAr için En önEmli AvAnTAjlAr zAmAn vE

mAliYET TASArrUfU

İş akışı ve doküman yönetim sistemi, ERP gibi kurumsal sistemleri destekleyen çözümlerin önemine dikkat çeken GGSoft Yazılım Satış Direktörü Tolga Eşiz; şirketlerin bir tane ERP uygulamalarından alarak, bütün işlerini de bu uygulamalarla çözmeye çalıştığı eleştirisini yapıyor. Ancak zaman içerisinde şirketler, ERP sistemlerine fazla yüklendiklerini ve iş akışlarının bir kısmını, iş akışı araçları ile çözmelerinin hem daha az maliyetli hem de uyarlamasının çok daha kolay olduğunu da fark etmeye başladılar. Bilgi ve doküman yönetimi konusunda yapılan yatırımların şirketlere ne gibi avantajlar sağlığını Tolga Eşiz şöyle sıralıyor:

“Bilginin akışını ve hizmet kalitenizi yükseltir. Süreçlerinizdeki problemli yerlerinin ortaya çıkmasına yardımcı olur. Kaynak kullanımını optimize eder. Karar verme süresini kısaltır. Tüm dolaşımın izlenebilir ve

kontrol edilebilir olmasını sağlar. Dokümanlarınızın yaratılmasından, onay noktalarını arasında dolaşımını içeren süreci kısaltır. Operasyon maliyetlerinizi düşürür ve hataları azaltır. Akış süreçlerinizin otomasyonu ile verimliliğiniz artar. Değişen koşullar karşısında, süreçlerinizin hızlıca uyum göstermesini sağlar. Gelen iş yükü, çalışanlar arasında iş yükü durumuna göre dağıtılır. Böylece sistem otomatik olarak, gelen işleri aynı işi yapanlar arasında eşit olarak dağıtır. Belgelere ve bilgiye hızlı ve kolay erişim sağlanır. Her türlü uygulama ile entegrasyon yapılır. Yanlış dosyalamaların sayısı azılır. ‘Arşivleme Sistemi’ ile tasarruf sağlanır. Dokümanların eskime ve yıpranmasının engellenmesinin yanında, aynı dokümanın çoklu kullanımı sağlanır. İşler arasında koordinasyonun düzenlenmesi yapılırken, bilginin kontrolü ve güvenliği sağlanır. Tüm bunların

sonucunda verimlilik artışı olur ve kurumsal altyapının geliştirilmesine katkı sağlanır.”

Kamunun adımları, işletmelere yol gösteriyor

Devlet yasal düzenlemeler ile Kayıtlı Elektronik Posta (KEP), e-İmza ve elektronik yazışma paketinin kullanımı ile ilgili düzenlemeleri tamamlamış bulunuyor. Günümüzde belgelerin e-faturada olduğu gibi, elektronik olarak arşivlenmesi ve güvenli olarak kurumlara ulaştırılmasının mümkün hale geldiğine dikkat çeken Tolga Eşşiz, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Örneğin; EPDK’nın abone şikâyetlerine elektronik yazışma paketi ile KEP üzerinden enerji şirketlerine göndermesi ve cevabının da aynı şekilde elektronik yazışma paketi ve KEP ile gönderilmesini istediği uygulamayı kullanılmaya başlandı. Böylece kurumlar artık birbirleri arasında, bilgi ve

belgeleri elektronik yazışma paketi standardıyla e-imza ve KEP ile birbirleriyle paylaşmaya başladılar. Artık fiziksel ve ıslak imzalı belge gönderimine gerek kalmadı. Bu tür uygulamaların artması, elektronik ortamda paylaşımı teşvik edecek ve doküman yönetimi pazarını genişletecek.”

Dijitalleşme, bilgi ve doküman yönetiminde son derece önemli bir role sahip. Dijitalleşmeyi pek çok kişi, kâğıt kullanmaması şeklinde algılansa da, aslında tam olarak kastedilen bu değil. Fatura, irsaliye, fiyat teklifi gibi dokümanlar, pek çok işletmenin yapısını göre bastırılmak ve düzenlenmek zorunda. Dijitalleşme sürecinde, bu dokümanlara erişim ve düzenleme çok daha kolay yapılıyor. Bunun yanında, personel yönetimi ve iletişimi çok daha efektif bir hal alıyor. Bu sürece girmiş ve bunu tamamlamış işletmelerde en değerli şey olan ‘zaman’ daha verimli şekilde kullanılıyor. Yönetimsel verimlilikle şirket içi tasarruf ve harcama kontrolü elde edilebiliyor. Bu noktada bilgi ve dokümanlara erişim konusu ön plana çıkıyor. Bu da yüksek güvenlik ihtiyacı demek. Bilgi ne kadar çok paylaşılabilir olursa, güvenlik önlemlerinin de aynı derece iyi yapılması gerektiğine dikkat çeken Epson Türkiye Müşteri Hizmetleri Müdürü Ahmet Gürle sözlerine devam ediyor:

“Şifreleme, gelişmiş yetki denetimi, e-imza desteği, donanımsal güvenlik modülü desteği, konfigüre edilebilir log sistemi, felaketten kurtarma yeteneği

gibi güvenlik yöntemleri en başta izlenmesi gereken yöntemler. En temel ihtiyaçların başında yüksek kalite ve yüksek kapasitede çalışan tarayıcılar geliyor. Teknolojik yatırımlar, değişim ve gelişmelere bağlı olarak sürekli güncellenmeli. Bilgi ve doküman yönetimi bütünlük içinde işleyen bir süreç. Farkındalık konusunda, gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda aramızda hala mesafe var. Ancak son yıllardaki gelişmeler, bu sürecin Türkiye içinde de hızlanarak arttığını gösteriyor. İster yurt içi ister yurt dışı rekabet olsun, piyasada tutunmak için bu şart.”

Zaman en kıymetli kavram. Yönetim sistemleri bilgiye erişimi güvenli bir şekilde kolaylaştırdığı için zaman kazanımı anlamında kurumlara avantaj sağlıyor. Bilgi ve dokümanları dijital ortamda arşivlemek mekânsal bir avantaj sağlıyor.

GGsoft yazılım satış Direktörü tolga eşiz

BilGi vE DokümAn YönETimi ŞirkETlErE BüYük AvAnTAjlAr SAğlıYor

Bilgi ve doküman yönetiminin şirketlerin iş süreçlerinde artık çok önemli bir rol oynadığını belirten Asseco SEE Finansal İş Uygulamaları Direktörü Mutlu Özdemir, bilgi ve doküman yönetiminin müşteri memnuniyeti, verimlilik, kurumsallık, standartlaşma, kalite, maliyet gibi yaşamsal fonksiyonları iyileştirerek kesintisiz çalışabilmeyi mümkün kıldığını sözlerine ekledi. Bilgi ve doküman yönetimi

çalışmalarını destekleyen uygulamaların başında bulut bilişim tabanlı sistemlerin geldiğini vurgulayan Özdemir sözlerine şöyle devam etti:”Bilgi ve doküman yönetimi şirketlere rekabet, hız, maliyet tasarrufu, verimlilik, müşteri memnuniyeti sağlama gibi birçok avantaj sağlıyor. Ayrıca şirketlerin müşterilerine ulaşırken belirleyecekleri stratejilerin oluşturulmasında da büyük kolaylıklar sağlıyor.”

Page 25: BThaber Sayı 1060

2522 - 28 ŞUBAT2016

BThaberBİLGİ VE DÖKÜMAN YÖNETİMİ DOSYA

kUrUmlArın fArkınDAlığı HAYATi önEm TAŞıYor

kUrUmSAl HAfızA kUrUmlArın HEDEfE UlAŞmAlArınDA BüYük önEm TAŞıYor

Bilgi ve doküman yönetimi sistemleri yatırımlarının kurumlarda, müşteri memnuniyeti, verimlilik, etkinlik, kurumsallık, standartlaşma, kalite, maliyet, motivasyon, hız, performans, otomasyon ve

koordinasyon gibi yaşamsal göstergeleri direkt olarak olumlu yönde etkilediğini belirten Bimser Çözüm Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Babalık, gelişimi şöyle anlatıyor:

“Kurumlarda bu konularla ilgili iyileştirmeleri ön planda tutarak, bu konuda yatırımların yapılması sağlanabilir. Rekabetin en üst seviyede olduğu günümüzde, karar alma sürecinin basitleştirilmesi, hızlandırılması, hizmetteki kalitenin arttırılması ve zamanın daha verimli bir şekilde kullanılması modern toplumsal yaşamın ve başarının bir gereği olarak ortaya çıkmakta.

Bunun sonucu olarak; elektronik sistemlere dayalı teknolojilerin kurumsal hizmetlerin sağlanmasında kullanılmaya başlanması, bu tip sistemlerin dünyada hızlı bir şekilde yayılmasını tetikliyor. “

Kurumsal hafıza güçleniyor

Bilgi ve doküman yönetim sistemlerine yapılan yatırımlar, çağın ve kullanıcıların değişim hızına paralel olarak farklılaşan bir yapıyı kurumlara taşıyacak. Kurumlarda yeni iş ihtiyaçları ile örtüşen, bilgiye ve kaynağa en kısa yoldan ve hızlı erişebilmeyi mümkün kılan, kurum içi ve kurumlar arası bilgi ve doküman paylaşımını sunan ve bu hizmeti sürdürülebilir kılan ‘bilgi ve doküman yönetim sistemlerine’ önümüzdeki dönemde daha fazla ihtiyaç duyulacak. Bu sistemlerin

yaygınlaşması ile kurumsal hafızaların güçlendirilmesi, üretilen her türlü bilginin saklanması ve istenildiğinde güvenli bir şekilde mobil ortamlar dâhil her yerden anlık erişimin sağlanacağı olanaklar çoğalacak.

e-Dönüşüm’ün vizyoner bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Sedat Babalık’a göre; Türkiye’deki büyük ölçekli şirketler, bu dönüşüme öncülük ediyor. Kamu ve KOBİ kategorisinde de benzer yaklaşımlarla ilerleme söz konusu. Doküman yönetim sistemleri şirketlerde genelde form bazlı olmayan, bilgi, belge, doküman gibi yazılı ya da görsel öğelerden oluşan statik dokümanların yönetimini akıllara getiriyor. İşletmenin her noktasında masadan masaya dolaştırılan formların doldurulması, onaylanması, kurumsal veri

kaynaklarından veri alıp, veri yazabilmesi, toplanan bilgilerin analizlerinin yapılabilmesi, verilerin raporlanabilmesi, kurumların önemli ihtiyaçları arasında başı çekiyor.

Büyüklüğünden bağımsız olarak tüm kurumların öncelikle kurumsal hafızalarını oluşturmaları gerektiğini belirten Aksis Satış ve Pazarlama Müdürü Didem Demirkaya’ya göre kurumların hedeflerine koşarken güvenli ve hızlı olarak ihtiyaç duyduğu her türlü veriye, dokümana ve içeriğe kolayca ulaşmasını ve kullanabilmesini sağlayacak altyapılar kurarak kurumsal hafızayı oluşturmak mümkün. Kurumsal Hafıza altyapısını oluştururken, iş sahiplerinin önceliği, ihtiyaç duydukları anda, ilgili içeriğe araç ve konumdan bağımsız olarak, kullanımı gerçekten kolay arayüzlerle erişebilmek. Diğer öncelikli ihtiyaç, dokümanı veya içeriği sisteme kazandırma sürecinde, esas işleri için kullandıkları kurumsal uygulamalar üzerinden bu sistemlerle haberleşebilmek. İçerikle ilgili süreci yönetmek yerine, sistemin süreci onlar için yönetebilmesi ve yönlendirebilmesi. Demirkaya, “Özet olarak iş yapış

sürelerini kısaltmak üzere içerik yönetimini her anlamda kolaylaştıran müşteri deneyimi sunmamız bekleniyor” diyor.

çAğın DEğiŞim Hızı, kUrUmlArın YAPıSını DA ETkiliYor

bimser çözüm yönetim kurulu başkanı sedat babalık

Her boyuttaki şirketin ihtiyaçları birbirine benziyor. Ancak kullanım ve uygulama alanları farklılık gösterebiliyor. Üretilen bilgi ve belgelerin belirli bir süreç içerisinde üretilmesi, kullanılması ve erişilebilecek şekilde yönetilmesi farklı iş birimlerinde farklı şekillerde vücut buluyor. Şirketler ise hem kendi işleyişlerini en iyi kendileri bildikleri için hem de süreçleri ve işleyişi değiştirmek

istemedikleri için danışmanlık çalışmalarına çok sıcak yaklaşmıyorlar.

Şirketlerin genelde bilgi ve doküman yönetimi başlığında yatırımlarını tek seferlik ve sadece destekle ileriye taşınabilecek şekilde değerlendiği belirten CDT Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Alpay Göğüş, sözlerine devam ediyor:

“Aslında geliştirmek ve daha efektif kullanmak için hem ürünler bazında hem de süreçlerde iyileştirmeleri

hayata geçirmek gerekiyor. Bu konudaki farkındalık, genelde

ihtiyaçlar sonucunda oluşuyor. Ama önceden planlama

yapılmadığında sıkıntı çekiliyor. Bilgi ve

doküman yönetimi konusunda yapılan bir yatırım, şirketlerin hem hatalarını aza indirmesi hem de izlenebilirlik noktasında büyük faydalar sağlıyor.”

aksis satış ve Pazarlama Müdürü Didem Demirkaya

Page 26: BThaber Sayı 1060

BİLİŞİM DÜNYASI26 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

Sony’nin Bağımsız Sertifikalı Uzman (ICE) isimli eğitim programı bünyesinde eğitim veren, birçok reklam

filmi ve sinema filmi projelerinde yer alan görüntü yönetmeni Oytun Orgül, Sony Profesyonel müşterilerine yönelik eğitimler veriyor ve ürün tanıtımları yapıyor. Oytun Orgül, 4K teknolojisi ve 4K ekipmanları konusunda sorularımızı yanıtladı.

n 4K teknolojisi hayatımızda neleri değiştirecek?

4K, HD çözünürlüğünün yaklaşık 4 katı daha fazla piksel sunan bir video çözünürlük formatı. HD’ye kıyasla çok daha etkileyici görüntüler sunan bir format. Renklerin daha doygun ve renk tonlarının daha çeşitli olması, bugüne dek televizyon ekranlarında göremediğimiz kalitede görüntüler görmemizi sağlıyor. Tabii hem yayının 4K olması hem de izlenen monitör ya da televizyonun 4K çözünürlüğü destekliyor olması gerekiyor. Hayatımızdaki öncelikli ve en büyük değişiklik, 4K’yı destekleyen yeni televizyonlara veya ekranlara geçiş olacaktır. Tabii gözle görülür çözünürlük artışının etkisi ile televizyon veya sinema filmi izleme keyfi de artacaktır.

n 4K’ya geçiş sürecinde, Türkiye’yi ve dünyayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir süreç bizi bekliyor?

Süreç, tüm dünyada olduğu

Türkiye’nin 4K’ya geçiş süreci hızla ilerliyor

gibi ülkemizde de son derece hızlı ilerliyor. 4K yayın yapan televizyonların sayısı giderek artıyor. En geç iki yıl içerisinde tüm yeni televizyonlar 4K’yı ve hatta HDR (High Dynamic Range) teknolojisini destekliyor olacak. Ayrıca, 4K projeksiyon cihazlarının kurulduğu yeni sinema salonlarının sayısında da artış var. Bugün 4K projeksiyon cihazlarının kurulu olduğu salon sayısı 300’ün üzerinde. Önümüzdeki sene, bu sayının 400’ü geçmesi bekleniyor. Bu süreçte, tüketicilerden daha çok yayıncı kuruluşlara büyük bir görev düşüyor. Daha fazla 4K içerik üretmek için 4K iş akışına ve yayıncılık altyapısına yatırım yaparak, bu çözünürlüğü olabildiğince fazla sayıda tüketiciye ulaştırmaya

yönelik bir süreç takip etmeleri gerekiyor.

n 4K’ya geçerken ekipman seçimlerinde nelere dikkat etmek gerekir?

4K yatırımı yaparken, 4K çekim yapabilen kameralardan daha çok, 4K iş akışına dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. 4K çözünürlüğünde çekim yapabilen kameraların sayısı giderek artıyor. Geleceğe dönük kamera yatırımı yapmak isteyenler, mutlaka 4K çekim yapabilen bir kamera tercih etmeli. XAVC gibi 4K iş akışında son derece verimli çalışan kodeklere sahip kameralar tercih edilirse, 4K çözünürlüğünde çalışırken maksimum performans elde edilebilir.

4K hem daha fazla işlemci gücü hem de daha fazla saklama alanı gerektirdiği için, asıl dikkat edilmesi gereken alan post-prodüksiyon süreci olmalı. Hızlı, pratik ve etkili bir iş akışı için mutlaka 4K çözünürlüğünü kaldırabilecek sistemler edinilmeli. Ayrıca, saklama ve arşivleme gibi ihtiyaçlar için çok daha yüksek kapasiteli sabit diskler tercih edilmeli.

n Sinema, dizi ve reklam sektörünün 4K teknolojisine bakış açıları nasıl?

4K destekleyen mecraların sayısı arttıkça, 4K içerik üretimi de artacaktır. Örneğin sinema salonlarındaki 4K projeksiyon cihazlarının sayısı arttıkça, reklam verenler de bu

teknolojiyi destekleyen içerikler üretmek isteyecektir. Bu da 4K çekilecek reklam filmlerinin sayısında artışa sebep olacaktır. Sinema ve dizi gibi mecralarda 4K çekim yapmanın bazı teknik avantajları bulunuyor. Elinizde bulunan 4K çözünürlüğünde çekilmiş bir görüntüyü, dijital olarak stabilize etmek veya dijital olarak yeniden kadrajlamak; HD çözünürlüğündeki bir görüntüyü stabilize etmek yada kadrajlamaya kıyasla çok daha verimli. Sadece bu nedenle yayını 4K olmayacak bazı içerikler bile 4K çözünürlüğünde çekilebiliyor. Ancak daha fazla çözünürlük, aynı zamanda daha fazla detay ve daha fazla hatanın görülmesi riskini beraberinde getiriyor. Büyük ekranlarda çok daha yüksek çözünürlükle bir filmi izlerken, çekim esnasında yapılan bazı teknik hataların (ışık, kamera hareketi, dekor ve makyaj vb.) görünürlüğü de artıyor. Bu da dizi ve sinema filmi içerik üreticilerinin dikkat etmesi gereken bir husus.

n Sanal gerçeklik teknolojisi, gelecekte sinema ya da televizyonlarda yer alabilir mi?

Bu alanda yaşanan gelişmeler umut verici. Şimdilik, mobil mecralarda giderek daha fazla popüler hale gelen sanal gerçeklik, yakın zamanda evlerimize ve hatta sinema salonlarına da girecek. Sürekli yeniliklere ihtiyaç duyan teknoloji dünyası ve sinema endüstrisinin bir sonraki önemli gelir kaynağının sanal gerçeklik olması da kaçınılmaz gibi görünüyor.

Video güvenlik sektörü kendini önemli ölçüde yeniledi ve Full HD pazarı güçlendi. 2016’da 4K ve yüksek çözünürlük teknolojisi gelişmeye devam edecek ve bu yönüyle izleme ürünlerinin özellikleri de sürekli yenilenecek. Gelecek 12 ay içinde öne çıkması beklenen gelişmeler de şöyle sıralanıyor:

4K: Analog teknoloji hala pazarın bazı kısımlarına hakim. Belirli dikey pazarlar ise HD ve IP’ye geçmekte tereddüt ediyor. 2016’da ise yeni nesil, yüksek performanslı IP kameralar (4K) pazarda kendisine yer bulacak. Bu da güvenlik müşterilerini geçişe yatırım yapmaya sevk

İzleme yapısı baştan sona güncelleniyor

edebilecek. 4K teknolojisinin faydaları sektörde daha fazla kabul görmeye başlayacak. Azalan kamera sayısı ve daha iyi iş akışı, kurulum ve çalıştırma maliyetlerinde tasarruf burada öne çıkacak.

HD artık herkese hitap ediyor ve 2016, birçok güvenlik müşterisinin video güvenlikte 4K’yı benimseyeceği bir yıl olacak.

Bant genişliği: Sektör, yüksek çözünürlük için

hassasiyetten ödün vermek zorunda olmadığını görecek. Zaten birkaç yıl önce üretilen IP kameralar, günümüzün 4K kameralarından daha fazla bant genişliği kullanıyor. Daha fazla güvenlik müşterisi Full HD çözümlerin avantajlarını görürken, bu da 4K’nın yükselişini tetikleyecek. Geçişin eskisinden çok daha kolay olması da buna yardımcı olacak. Pazara daha fazla ürünün girmesi, çok yönlü bir çözüme yatırım yapma fırsatı da sunacak.

Modernlik: Günümüzün video güvenlik çözümleri önceki yıllara göre çok daha modern ve hem mevcut

hem de yeni sistemlere uyarlanabiliyor. 2016’da CCTV, alarm sistemleri ve erişim kontrolü gibi çoklu güvenlik kaynakları altyapıya daha fazla entegre edilecek. Böylece üreticiler ve kurulumcular pazara yalnızca güvenlik değil, beraberinde aydınlatma, ısıtma ve havalandırmayı da içeren daha birleşik çözümler sunacak. Daha entegre ortam ile kullanıcılar, koşulları kontrol etme ve iskân edilen ya da yüksek önceliğe sahip alanları izleme olanağına sahip olurken, iskân edilmeyen alanlardaki kaynaklardan tasarruf sağlayabilecekler.

simay yaylacı

4K yayın yapan

mecraların sayısı

artıkça 4K içerikler de

artacak

Page 27: BThaber Sayı 1060
Page 28: BThaber Sayı 1060

Hedef:• Tek platform üzerinden

tüm kameralara erişmek ve görüntüleri işlemek

• Saha donanımlarını tek yazılım üzerinden kontrol etmek

Yaklaşım:• Uygun donanım tercihi için

benchmark karşılaştırılması• Yüksek işlemci ve yüksek

performans sağlayan işlemcinin bulunması

Teknolojik ilerleme:• 15 adede kadar kamera

tek iş istasyonu üzerinden işlenebiliyor.

• Tünel içerisindeki güvenlik kameraları ve olay algılama yazılımları sayesinde operatörler olası kazalara dair önceden bilgilendiriliyor ve yapılan erken müdahale kaza riskini en düşük seviyeye indiriyor.

Elde edilen iş sonuçları:• ISSD Elektronik bu projeyle

tünel olay algılama sistemleri sektöründe yerli üretim yapan tek firma durumuna geldi.

Kuruluşunun üzerinden geçen yaklaşık altı yılda doğru yatırım ve yönetim teknikleri ile 4,5 milyon TL bütçeli bir elektrik-elektronik ve yazılım mühendisliği firması haline gelen ISSD Elektronik, 13 ilde faaliyet gösterdiği Türkiye’de, kendi alanında pazar lideri konumunda. Karayolları Bölge Müdürlükleri için “tünel olay algılama sistemleri” geliştiren şirket, karayollarındaki trafik güvenliğine yönelik önemli bir projeye odaklanmış durumda.

Hedef: Tek yazılım üzerinden donanım kontrolüTünel olay algılama sistemleri, araç geçişlerinin yaşandığı tünellerde giriş ve çıkış noktalarında bulunan kameralardan alınan görüntülerinin, uygun görüntü işleme teknikleriyle işlenmesi sonucu, önceden tanımlanan senaryoların gerçekleşmesi durumunda, tüneli izleyen operatörlere bilgi verilmesi amacıyla kullanılıyor. Trafikte can ve mal güvenliği açısından büyük önem taşıyan bir tünel olay algılama sistemi projesini üstlenen ISSD Elektronik, projede tek platform üzerinden tünel içerisinde bulunan tüm kameralara, tek yazılım üzerinden de sahada bulunan donanımlara (kamera ve iş istasyonları) erişim ve kontrol sağlamayı amaçlıyordu.

ISSD Elektronik HP Z İş İstasyonlarını kullanarak karayollarında can ve mal güvenliğini sağlıyor!Karayolları tünellerinde yaşanabilecek olası kazalara karşı tünel operatörlerini sesli ve görüntülü olarak uyaran SPECTO tünel olay algılama sistemi, HP Z640 iş istasyonu sayesinde tek platform üzerinden tüm görüntü kameralarını kontrol edebiliyor.

Page 29: BThaber Sayı 1060

Yüksek işlemci gücüne ihtiyacımız varISSD Elektronik Yüksek Sistem Mühendisi Enes Yüncü, projenin özgün ihtiyaçlarını şöyle anlatıyor: “Önceki dönemde, tünellerde yer alan olay algılama sistemleri, servis ve hizmet almadaki yetersizlikler nedeniyle güncel teknolojileri benimseyemiyor ve verimsiz çalışıyorlardı. Tünel projelerinde çok sayıda donanım ile çalışamıyorsunuz. Bu nedenle en uygun çözüme en az sayıda donanım kullanarak ulaşmak gerekiyor. Sayıları 50 ila 300 arasında değişen kameradan elde edilecek görüntülerin 7/24 işlenmesi ve sistemin uzun yıllar sorunsuz ve yüksek performanslı çalışabilmesi için özellikle ihtiyaç duyduğumuz konu, donanımın yüksek işlemci gücüydü.”

Projede kullanılacak olan tünel olay algılama sistemi ISSD’nin SPECTO ürünüydü. Tünellerde oluşabilecek anormal durumlarda operatörü bilgilendirerek reaksiyon süresini en kısa süreye indirmeyi amaçlayan bağımsız SPECTO sistemi, görüntü tabanlı olay algılama özelliği sayesinde tünel içerisindeki yayaları, gereğinden hızlı ya da yavaş giden araçların yanı sıra kaza yapan araçları algılayabiliyor. Yangın, duman ve sis gibi görüş mesafesini etkileyen durumları anlık olarak tespit eden SPECTO, tüm bu durumlara dair operatörlere görsel ve sesli uyarılar iletiyor. ISSD Elektronik’in gerçekleştireceği projede SPECTO’nun verimli çalışmasını sağlayacak yüksek performanslı ve yüksek işlem gücüne sahip iş istasyonlarına ihtiyaç duyuluyordu. 2014 yılında başlayan geliştirme faaliyetleri kapsamında uygun iş istasyonlarının değerlendirilme süreci gerçekleştirildi. Sürecin devamını ISSD Elektronik Yazılım Mühendisi Erkan Acun anlatıyor: HP Türkiye partneri EREN BİLGİ İŞLEM

ELEKTRONİK LTD. ŞTİ’den başta iş istasyonu seçimi olmak üzere sürecin her aşamasında destek aldık. Yol güvenliğini en önemli öncelik olarak benimseyen bir projede HP, servis ve garanti konusunda sağladığı şartlarla bu alandaki tercihimiz oldu.”

HP Z640 farkıISSD Elektronik’in sağlayacağı çözümde 7/24 çalışma prensibi büyük önem taşıyordu. Olay algılama sistemlerinde kullanılan yüksek çözünürlüklü ve yüksek RAM kapasiteli kameralar için piyasada bulunan standart işlemciler yetersiz kalıyordu. HP Z640 iş istasyonu, çift işlemci mimarisi ve Xeon işlemcisi sayesinde ekibin özellikle hesaplama çözümlerinde yüksek performans elde etmesini sağlayabilecekti. HP Z640 iş istasyonu, kendi alanındaki en ince iş istasyonu olması sayesinde de rack kabininde daha az yer kaplıyor ve sessiz çalışıyordu.

Üç tünel kontrol altındaİlk resmi siparişin ardından ürün Haziran 2015’te hazır hale geldi ve hemen devreye alındı. Halen geliştirme faaliyetlerinin sürdüğü ürün için olay algılama sistemi görüntü işleme algoritmaları geliştirildi. Geliştirilen algoritmalar iş istasyonlarına aktarılarak tek cihaz üzerinde birden fazla kamera görüntüsünün işlenebileceği bir platform oluşturuldu. Tüm hazırlıkların ardından, projenin ihtiyacı olan bileşenler tamamlanmıştı. HP iş istasyonları üç farklı tüneli kapsayan projede iki farklı amaç için kullanıldı. Bir iş istasyonu üzerinde merkezi yazılım çalıştırılıyor, kalan 7 iş istasyonu tünel içlerinden alınan kamera görüntülerini işliyordu.

Tek iş istasyonundan 15 kamera kontrol edilebiliyorSonuç tam bir başarıydı. Farklı marka/model kameralarla çalışabilen, farklı tünellerde rahatlıkla devreye alınabilecek bir sistem ortaya çıkmıştı. SPECTO, benzerlerinin aksine her kamera için ayrı işlemci gücü kullanmıyor, 15 adede kadar kamerayı tek iş istasyonu üzerinden işleyebiliyordu. Böylelikle hem donanım sayısı azaltılmış hem de bakım kolaylığı sağlanmıştı. Tünel içerisindeki güvenlik kameraları ve olay algılama yazılımları sayesinde operatörler olası kazalara dair önceden bilgilendiriliyor ve yapılan erken müdahale kaza riskini en düşük seviyeye indiriyordu. ISSD Elektronik bu projeyle rekabet avantajı da elde ediyor, tünel olay algılama sistemleri sektöründe yerli üretim yapan tek firma durumuna geliyordu.

Partner şirket vedonanım özenle seçilmeliKarayolları güvenliği açısından model teşkil edeceği tahmin edilen projenin sonuçlarına dair konuşan ISSD Elektronik Yüksek Sistem Mühendisi Enes Yüncü şunları söylüyor: “Benzer projelerde yer almak isteyen firmalar için öncelikli önerimiz proje için gerekli olan isterlerin belirlenmesi aşamasında mutlaka idareler ile birlikte çalışmalarıdır. Bir diğer ve önemli önerimiz ise proje kapsamında kullanacakları ürünleri daha önceden mutlaka uzun süre deneyimlemiş olmalarıdır. Son olarak bu büyüklükte projelerde birlikte çalışacakları partner şirket ve markaları iyi seçmeleri. Bu konuda EREN BİLGİ İŞLEM ELEKTRONİK LTD. ŞTİ. ile çalışmış olmaktan memnuniyet duymaktayız. Proje süresince sağladıkları katkı sayesinde, bundan sonraki tüm projelerimizde danışman ve tedarikçi bir çözüm ortağı kazanmış olduk.”

HP Inc.Saray Mahallesi Dr.Adnan Büyükdeniz Caddesi

No:4 Akkom Ofis Park Blok No: 2 Kat 7-834768 Ümraniye - İstanbul / Türkiye

Telefon: (216) 636 61 00 Faks: (216) 636 65 92

Ayrıntılı bilgi için, lütfen HP satış danışmanınızla temas kurunuz ya da Web sitemizi ziyaret ediniz: www.HP.com

Bir bakışta HP çözümü

• HP Z640 iş istasyonları üç farklı tüneli kapsayan projede iki farklı amaç için kullanılıyor.

• Bir iş istasyonu üzerinde merkezi yazılım çalıştırılırken, kalan 7 iş istasyonu tünel içlerinden alınan kamera görüntülerini işliyor.

• Tünel içerisinde oluşabilecek her türlü olumsuz durumda kameralardan elde edilen görüntüler işleniyor, karşılaşılan durum anında operatöre bildiriliyor.

HP Workstation Business Specialist

Page 30: BThaber Sayı 1060

BTnet com tr30 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber. .

barındırıyor. Bu G tuşlarına Logitech’in oyuncu yazılımı üzerinden çeşitli işlevler atamak mümkün. Kafanın üst kısmına gelen yer, süngerle doldurularak kulaklığın son derece ergonomik olması sağlanmış. Günde yaklaşık 6 – 7 saat kullanmama rağmen en ufak bir rahatsızlık çekmedim, ağrıyla karşılaşmadım.

Sürücülerin bulunduğu kısımların dış tarafında birer tane kapak var. Bu kapaklardan birinin altına kablosuz alıcısı yerleştirilebiliyorken diğerinin içerisinde eskidiğinde kolayca değiştirilebileceğimiz batarya bulunuyor. Hazır batarya demişken ürünün micro USB üzerinden şarj olduğunu ve yaklaşık 8 – 10 boyunca aralıksız kullanılabildiğini belirteyim. Birazdan bahsedeceğimiz aydınlatması kapatıldığında ise 12 saate kadar kullanılabiliyor. Beraberinde gelen şarj kablosu ise

aydınlatmaları da keyfi olarak Logitech G yazılımı üzerinden düzenleyebiliyoruz. Herhangi bir ekstrası yok.

Ürünün mikrofonu sol tarafta yer alıyor ve son derece iyi bir şekilde saklanmış. Mikrofonu yerine yerleştirildiğinde sesi otomatik olarak komple kesebiliyor, yerinden çıkardığımızda ise otomatik olarak açılabiliyor.

Ses kalitesi harikaLogitech G933’ün içerisinde

40 mm boyutunda ve 20 Hz

Oyun oynarken kablolardan kurtulun

Kara deliklerin sırrının çözümünde önemli adım

Facebook Messenger’da satranç oynayın

Oyunlarda, özellikle online FPS oyunlarında sesin nereden geldiğini anlamak önemli. İyi bir kulaklıkla düşmanın ne yönden geldiği anlaşılabiliyorken tek kişilik oyunlarda da atmosferin daha iyi yaşanması sağlanıyor. Bu doğrultuda çevresel sesleri başarılı bir şekilde oyuncuya iletebilen kulaklıklar önem kazanıyor. Logitech G933 de oyunculara çevresel sesi, kaliteyle ve kablosuz olarak aktarmayı hedefleyen, biraz irice bir kulaklık.

Kulağı komple kavrayan pedler

Logitech G933, fazlasıyla ergonomik bir kulaklık. Sürücü bölümleri bir hayli büyük olan G933, biraz sertçe bir kumaş – sünger ped kullanıyor. Sert olması sayesinde kafada daha düzgün duran ürün, sol kulağın arkasında ses ayar, mikrofon ayar ve programlanabilir G tuşlarını

şu zamana kadar gördüğüm en uzun micro USB kablosu olabilir.

G933’ü taktığımızda, kulak arkasına denk gelen kısımlarda ve dış tarafa doğru bakan aydınlatmalar mevcut. Bu

Albert Einstein, bundan 100 yıl önce yerçekimi dalgaları ve genel görelilik teorilerini ortaya attı. Yerçekimi dalgaları, iki karadeliğin birbirinin çekim alanına girmesinden sonra dönerek birbirlerine yaklaşırken ışık hızının yarısına ulaşmaları ve tam birleşmenin gerçekleşmesi esnasında uzayda, uzay zamanın dalgalanmasına sebep olacak dalgaların yayılması anlamına geliyor. Daha anlaşılabilir bir şekilde söyleyecek olursak bu dalgalar, zamanın küçük bir miktar uzayıp kısalmasına sebep olan bir dalga diyebiliriz.

Yerçekimi dalgalarının gözlemlenebilmesi için hazırlanan LIGO isimli araştırma merkezi, bu dalgaları ölçmek için ışıktan faydalanıyor. Yerçekimi dalgalarının uzay zamanda yarattığı dalgalanma, dalganın geçtiği tüm nesnelerin zaman kavramında hızlanmalara ve yavaşlamalara sebep olurken bu hız değişiminde etkilenmeyen tek şey ışık. LIGO ise “L” şeklinde yerleştirilmiş 4’er kilometrelik tünellerde yer alan lazer – optik sistemler, ışığın ne kadar sürede gidip geleceğini hesaplıyor ve bunu sürekli olarak ölçüyor. “Zaman” kavramında herhangi bir kayma gerçekleştiğinde ışık

yoluna aynı hızda devam ettiği için ölçümlerde farklılaşmaya sebep oluyor. “L” şeklinde konumlandırılan iki tünel kullanılmasının sebebi ise dalgaların uzay zamanı dikeyde uzatma, yatayda daraltma biçiminde değiştirmesi. 90 derecelik açıyla yerleştirilmiş lazer tünelleri, böylece dalganın hangi yönden geldiği konusunda da bilgi verebiliyor.

14 Eylül 2015’te insanlık tarihinde ilk defa, LIGO sayesinde yerçekimi dalgası ölçüldü. Ölçümlerin anlamlandırılması sonucunda bu dalganın, 2 karadelik birleşmesiyle ortaya çıktığı belirtiliyor. Kara deliklerin birleştiği noktanın 1.3 milyar ışık yılı uzakta gerçekleştiği de ortaya çıkan sonuçlar arasında. Kara deliklerden birinin 29, diğerininse 36 Güneş büyüklüğünde

olduğu belirtilirken ikisinin birleşiminden doğan yeni kara deliğin 62 Güneş büyüklüğünde olduğu söyleniyor. 3 Güneş büyüklüğündeki kütlenin de yerçekimi dalgasına dönüştüğü belirtiliyor.

Bu gözlemle beraber elde edilen veriler, Albert Einstein’ın 100 yıl önce ortaya attığı görelilik teorisinin doğruluğunu kanıtlarken ilkel cihazlarla yaptığı gözlemler ve “akıl yürütme” ile böyle bir formülü ortaya çıkarmış olduğunu gördük. Bu, aynı zamanda Einstein’ın gerçek bir dahi olduğunu da ispatlar durumda.

Gözlemin bize yeni ufuklar açacağı aşikar. Uzayı ve kara delikleri daha iyi anlamamızı sağlayacak olan yerçekimi dalgalarının uzun vadede bize nasıl fayda sunacağı ise büyük bir merak konusu.

Büyük yazılım şirketleri, kullanıcılarına ufak sürpriz yumurtalar hazırlamayı seviyorlar. Zira sürprizler, hali hazırda hizmetlerden faydalanan kullanıcıları mutlu ederek markaya daha bağlı olmalarını sağlarken, aynı zamanda hizmetten faydalanmayanların da ilgisini o yöne çekiyor. Google’ın arama çubuğuna “do a barrel roll” yazarak ulaşabileceğimiz çeşitli sürpriz yumurtalarının yanı sıra daha pek çok servisinde ufak sürpriz bulunuyor. İnsanlar bunları deneyip paylaştıkça hem reklamı yapılmış oluyor, hem de kullanıcılar mutlu oluyor.

Facebook da benzer bir sürpriz ile karşımıza çıkıyor. Facebook Messenger’da (mobil, uygulama veya tarayıcının herhangi birinde) @fbchess yazıldığında artık satranç oynayabiliyorsunuz. Bir Reddit kullanıcısı tarafından keşfedilen bu özellik, şimdilik sadece komutlarla oynanabiliyor. “@fbchess play white”, “@fbchess e4”, “e8=Q” gibi komutlar kullanılarak oyununun oynanabildiği görülüyor.

Facebook Messenger’daki satranç oyunu, henüz bir fare ya da dokunmatik komutla oynanabilir durumda değil. Fakat

Facebook’un bu konu üzerinde çalıştığını tahmin ediyoruz. Eğer sosyal ağ devi Messenger üzerinde gerçekten satranç oynanmasını istiyorsa, oynamayı kolaylaştırmalı, sadece satranç müdavimlerinin anlayacağı komut sisteminden çıkmalı.

Bunu kurcalarken BThaber ekibi olarak “@dailycute” komutunu da fark ettik. Bu komutla da arkadaşlarımıza rastgele bir sevimli hayvan fotoğrafı gönderebiliyoruz. Özellikle @dailycute ile güzel vakit geçirilebileceğini tahmin ediyoruz.

Facebook’un satranç özelliğini kullanıcı dostu haline getirip getirmeyeceği veya ne zaman getireceği konusunda henüz bir bilgi bulunmuyor.

ila 20 KHz sesleri verebilen sürücüler bulunuyor. Ses kalitesi ise gerçekten çok başarılı. Derin basları, net tizleri ve ortaları gayet temiz verebiliyorken ses seviyesini çok yüksek miktarlara çekmemize rağmen seste bozulmalara sebep olmadı. Çevresel ses efektini fazlasıyla başarılı sunabilen ürünün en çok DTS Headphone 7.1 – Super Stereo Wide modunu beğendik. Müziği dinlerken çok geniş bir ortamda dinliyormuş hissi verirken, oyunda da atmosferi en iyi şekilde hissetmemize olanak sağlıyor.

Her ne kadar Logitech G933 oyuncuları hedef alan bir ürün olsa da oyuncular haricinde de satın alınabilecek bir ürün. Malzeme kalitesi çok iyi, ses kalitesi harika, ergonomi muhteşem. Fakat fiyatı 800 TL seviyelerinde dolaşıyor. Bu noktada fiyatının biraz fazla olduğunu söyleyebiliriz.

IncelemeBTnet

Ruşen Göbel

Page 31: BThaber Sayı 1060
Page 32: BThaber Sayı 1060

BTnet com tr32 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber. .

üzerinde 2 tane 10’ar cm’lik fan bulunduruyor. Ekran kartının üst yüzeyinin çok büyük bir kısmını bu fanlar dolduruyor. Kartın üst yüzeyi fanlarla beraber metal malzemeyle kapatılarak sağlamlık hissiyatının yüksek olması sağlanmış. Fakat kartın arka yüzeyince koruyucu metal tabaka bulunmuyor.

AMD’nin 28 nanometrelik Tonga GPU’sunu kullanan Sapphire Nitro Radeon R9 380, bu GPU’yu 985 MHz hızında çalıştırıyor. 1792 tane paralel işlemci barındıran R9 380’ın 2 ve 4 GB olmak üzere iki ayrı modeli

AMD FX-9590 ile beraber yaptığımız testlerde Sapphire Nitro Radeon R9 380’in performansının ideal bir seviye olduğunu gördük. Bu kartla 1080p çözünürlükte yeni nesil oyunları orta ila üst seviye arasında oynamanız mümkün. Her ne kadar 1440p için uygun olduğu kutusunda belirtiliyor olsa da 1440p için çok da uygun bir ekran kartı olmadığını düşünüyorum. 1440p’de yeni nesil oyunları anca düşük ila orta seviye arasında akıcı bir şekilde oynamak mümkün olacaktır. 3D Mark: Fire Strike testide 7165

Sapphire’dan orta seviyeye NitroHer ne kadar oyun için “PC’ler konsollardan çok daha güçlüdür” desek de PC’ye gerçek anlamda maksimum gücü elde etmek için yapmamız gereken yatırım miktarı oldukça yüksek. Özellikle ekran kartının maliyeti, komple konsol fiyatının üzerine çıkabiliyor. Bu noktada oyun hedefli fakat cep yakmayan orta seviye ekran kartları ön plana çıkıyor. Sapphire’ın R9 380 Nitro modeli de orta seviyeye hitap eden bir kart.

Güzel görünüyorSapphire Nitro Radeon R9 380,

bulunuyor. Test merkezimize gelen üründe 4 GB’lik GDDR5 bellekler, 5800 MHz hızında çalışıyordu. Bellekler 256 bit veriyolu üzerinde çalışıyor.

Ürünün yan tarafında 2 tane 6 pinli PCIe güç girişi yer alıyor. Bu girişlerle beraber kart, yük altında maksimum 225 watt güç tüketebiliyor. Güç tüketimi çok da düşük olmayan R9 380, neyse ki Sapphire’ın güçlü ve sessiz soğutması sayesinde fazla ısınmıyor. Testler esnasında bile kartın herhangi bir gürültüye sebep olduğunu duymadım.

Oyunlar orta – yüksek arası

puan elde ederken, tessellation efektlerinin ağırlıkta olduğu Unigine Heaven testinden de 35 fps almayı başardı. Puanlar, Sapphire Nitro Radeon R9 380’in Radeon R9 285’ten biraz daha güçlü olduğunu gösteriyor.

Ürünün arka tarafında 2 tane DVI, 1 tane HDMI, 1 tane de DisplayPort yer alıyor. Neyse ki DVI’ların bir tanesi DVI-D; böylece çevirici yardımıyla VGA çıkışı da alabiliyoruz. Sapphire Nitro Radeon R9 380, 850 – 900 TL arası bir fiyat etiketine sahip. Ürünün bir de 2 GB’lik sürümü bulunuyor; aradaki fiyat farkını göze alıp 4 GB’lik sürümünü almanızı tavsiye ediyoruz.

Bütün yollar Kuzey Kore’ye

çıkıyor2014 Kasım ayında Sony’ye düzenlenen siber saldırı konusunda oklar bir kez daha Kuzey Kore’yi gösterdi.

2014 Kasım ayında Sony’ye düzenlenen saldırı sonucunda, şirkete ait bir çok gizli doküman, çalışanlara ait bilgiler ve üst düzey yöneticiler arasındaki geçen mail trafikleri açığa çıkmıştı. Geçen süre zarfında Sony, oldukça zor günler geçirirken, şirket önemli ölçüde güven ve prestij kayı yaşamıştı.

Olayın üzerinden bir seneden fazla bir süre geçmesine karşın Sony, olayın ardındaki isimleri netleştiremedi. Yapılan son araştırmalara baktığımızda, karşımıza yine Kuzey Kore çıkıyor. Buna göre geçtiğimiz yıl FBI tarafından gerçekleştirilen araştırmalarda saldırının ucu Kuzey Kore’ye kadar dayanmış, ilgili grubun farklı siber saldırılarda da izine rastlanmıştı.

IncelemeBTnet

Page 33: BThaber Sayı 1060

33KARİYER22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

Kariyer.net, İstihdam Endeksi verilerinin Ocak 2016’ya ait rakamlarını açıklandı. Buna göre Ocak 2016 döneminde Kariyer.net’te toplam 51 bin 892 iş ilanı yayınlandı. Ocak’ta yayınlanan 14 bin 566 yeni iş ilanıyla 51 bine yakın kişi yeni iş fırsatı yakaladı. Yeni iş ilanı sayıları; bir önceki aya kıyasla yüzde 5, 2015’in Ocak ayına göre ise yüzde 3 düştü. Ocak ayı toplam iş ilanı sayısı da aynı biçimde, 2015 Aralık’ına göre yüzde 2, geçtiğimiz yılın aynı ayına

göre ise yüzde 3 azaldı. Kariyer.net Genel Müdürü

Yusuf Azoz da, toplam iş ilanı ve yeni iş ilanı sayılarında düşüşe işaret ederken, piyasaların 2016’yı temkinli karşıladığı yorumunu yaptı. Ancak Azoz, yeni iş ilanlarında azalmaya rağmen, iş günü ortalamasına göre yeni ilan sayısında geçen aya göre yüzde 9 artışa dikkat çekti. Azoz şöyle devam etti:

“Sitemizde yayınlanan 60 bine yakın iş ilanının yaklaşık

yüzde 52’si Anadolu’da istihdam edilecek pozisyonlar için yayınlanıyor. Bu verilerden, Anadolu’da istihdamın çok daha büyük bir hızla arttığını gözlemliyoruz. Sitemizde gözlediğimiz bu artışta, bölgedeki istihdam fırsatlarının artmasını yanı sıra internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, internetten iş ve personel arama süreçlerinin yaygınlaşmasının etkisi var.”

İstihdam Endeksi’ne göre

Ocak ayında, İstanbul genelinde toplam 35 bin 621 ilan yayınlandı. Bunu sırasıyla Ankara (6.135), İzmir (4.015), Bursa (3.532) ve Kocaeli (3.075) izledi.. Hizmet sektörü; Hatay, Mersin, Edirne, Burdur, Afyon ve Kırıkkale’deki işe alım piyasasını Ocak ayında canlandırdı. Aydın’da %19’luk artışla Sağlık sektörü; Manisa’da ise %15’lik artışla Üretim sektörü Ege Bölgesi’nde bir önceki yılın aynı dönemine göre işe alımı hareketlendirdi.

Tekstil sektörü, Ocak ayında da 5.570 başvuru yapılan ilan sayısı ile liderliğini korurken, Ocak ayında en çok ihtiyaç 7 bin 602 ilan ile Satış Temsilcisi pozisyonunda yoğunlaştı. Bunu sırasıyla Mühendis (5.265), Muhasebe Elemanı (2.224), Satış Müdürü (1.167), Teknisyen (1.076), Mağaza Müdürü (919), Tekniker (774), İnsan Kaynakları Uzmanı (734), Çağrı Merkezi Elemanı (570) ve Yazılım Uzmanı (551) ilanları izledi.

İstihdam piyasasında yaprak kıpırdamıyor ama…

Tümleşik iletişim çözümleri sağlayan Unify’da Kanal Satış Müdürlüğü görevine Oben Melih Tunç geldi. 1996 yılında bilişim teknolojileri üzerine teknik hizmetler personeli olarak iş hayatına başlayan Tunç, 20 yıla yakın süredir Panasonic, Servus, Avnet Teknoloji, Fujitsu Siemens, British Telecom, NGN gibi firmalarda Satış Yöneticisi, Ürün Müdürü, İş Geliştirme Yöneticisi, Satış Müdürü görevlerinde bulundu. Tunç, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Mühendislik

eğitiminin ardından, aynı üniversitenin İktisadi Bilimler Fakültesi’nde işletme yönetimi yüksek lisansını tamamladı. Londra’da Kensington College of Business’dan MBA derecesi alan Tunç, Unify kanal satış stratejisi doğrultusunda Türkiye’de kanal satış yapısının geliştirilmesinden sorumlu olacak.

Güvenlik firması Pronet’in İnsan Kaynakları ve Organizasyonel Gelişim Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonuna İpek Ötügen Dinçer atandı. California Üniversitesi İletişim ve Medya Bölümü mezunu olan Ötügen, kariyerine 2000 yılında MCdonalds’ta başladı. 2002’de İnsan Kaynakları Uzmanı olarak girdiği Inditex Group’ta Dinçer, 2005 yılından bu yana Zara, Massimo Dutti, Zara Home, Bershka, Pull & Bear ve Oysho gibi giyim markalarının bağlı olduğu

grubun İnsan Kaynakları Direktörlüğü’nü üstleniyordu.

Oben Melih Tunç

İpek Ötügen Dinçer

unify kanal satış Müdürü tunç oldu

Pronet’te atama

E T K İ N L İ K L E R Y U R T D I Ş I

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

22-25 Şubat 2016

GSMA Mobile World CongressBarselona, İspanyaAYRINTILI BİLGİ: www.mobileworldcongress.com/

14-18 Mart 2016

CeBITHannover, AlmanyaAYRINTILI BİLGİ: www.cebit.de/home

23-25 Şubat 2016

“embedded world” Exhibition&Conference Nürnberg, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.embedded-world.de/en/

E T K İ N L İ K L E R

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Y U R T İ Ç İ

23 Şubat 2016

UXİstabul Conference 16’Dedeman OtelAYRINTILI BİLGİ: http://uxistanbul.org

25 Şubat 2016

Finans’ta Dijital İnovasyonHilton İstanbul BosphorusAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

25 Şubat 2016

Bilgi ve Doküman YönetimiHilton İstanbul BosphorusAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

25 Şubat 2016

SASMarriot Otel Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.sas.com/tr_tr/home.html

27 Şubat 2016

Bilişim ve Teknolojide Lider KadınlarBoğaziçi Üniversitesi AYRINTILI BİLGİ: buecieee.com/liderkadinlar/

27-28 Şubat 2016

Ankara StartupBilkent CyberparkAYRINTILI BİLGİ: http://www.ankarastartup.com/Program

3-4 Mart 2016

VII. Bilgi Teknolojileri Yönetişim ve Denetim KonferansıMilli Reasürans Konferans SalonuAYRINTILI BİLGİ: www.btyd.org.tr

4-6 Mart 2016

BİLMÖKŞanlıurfa Harran ÜniveristesiAYRINTILI BİLGİ: www.bilmok.org.tr

10 Mart 2016

BTvizyon / KocaeliAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

16-18 Mart 2016

6. CityExpo / Antalya Expo CenterAYRINTILI BİLGİ: http://www.antalyacityexpo.com/#

19-20 Mart 2016

III. Ulusal Yönetim Bilişim ZirvesiBeykent Üniversitesi- Ayazağa KampüsüAYRINTILI BİLGİ: http://ybzirvesi.com

23 Mart 2016

Kamuda BT Yönetişimi Teknoloji PlatformlarıAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

23 Mart 2016

Biyometri ve Güvenlik Teknoloji PlatformlarıAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

25-26 Mart 2016

BETA 2016 Sektör Günleri Boğaziçi ÜniveristesiAYRINTILI BİLGİ: buec.boun.edu.tr/beta/

Konaklama sektöründe bilişime uygun eğitim‘Üç 20’ kuralı, ofislere hakim olmalı

Konaklama ve ağırlama sektörlerine teknoloji çözümleri sunan Protel, Protel Akademi ile bu sektörlerin eğitimli personel istihdam etmesini destekleyici faaliyetler yürütüyor. Protel Akademi’nin eğitim ve sertifika programlarından, turizm ve otelcilik okullarında eğitim gören öğrencilerden akademisyenlere, sektör çalışanlarından yöneticilerine kadar tüm paydaşlar yararlanabiliyor. Tamamen özgün içeriklerin kullanıldığı Protel Akademi’de, e-öğrenme ve uygulamalı eğitim

olmak üzere iki farklı model var. E-öğrenme modelinde, internet erişiminin olduğu her yerden eğitim alınabilirken, uygulamalı sınıf eğitimlerinde ise çözümleri yerinde tanıma ve kullanma imkanı sunuluyor. Eğitimler, talep doğrultusunda özelleştirilebilen sertifika programları ile de destekleniyor.

Konaklama ve ağırlama sektörlerinde teknoloji kullanımının yaygın olduğunu belirten Protel Genel Müdürü Murat Sıcakkanlı,

“Sektördeki yaygınlığımızın, eğitim anlamında da sorumluluklar yüklediğine inanıyoruz. Bu amaçla kurduğumuz Protel Akademi’de verdiğimiz eğitimlerden yararlananlar, kullanılan güncel teknolojik çözümleri tanıyor, işlerini daha iyi yapma fırsatı yakalıyorlar. Bugüne dek Protel Akademi’de eğitim alan ya da sertifika programlarına katılan öğretim görevlisi, öğrenci ve sektör çalışanlarının sayısı 2 bini aştı” bilgisini verdi.

Gün içinde mobil cihazlara çok sık bakmamız, göz sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Batıgöz Sağlık Grubu hekimlerinden Prof. Dr. İbrahim Altınsoy, her 4 kişiden en az birinin uzun süreli olarak mobil cihaz ekranına bakma nedeniyle göz yorgunluğundan şikayetçi olduğunu belirtiyor. Normalde dakikada en az 15 defa kırptığımız gözlerin, küçük ekranlı akıllı telefonlara bakarken, bu sayının sadece yarısı kadar kırpıldığını, omuz ve boyun kaslarımızın gerildiğini, gözlerin normalden daha fazla yorulduğunu, bu yorgunluğun da omuz ve sırt ağrısı, göz kuruluğu ve bulanık görme gibi semptomları beraberinde getirdiğini dile getiren Altınsoy, bunları “Bilgisayar Görme Semptomu” olarak tanımlıyor.

Altınsoy, bu problemlere çözümün ise gözleri dinlendirmek için düzenli molalarla “20-20-20” kuralını uygulamak olduğunu ifade ediyor. Yani, en azından her 20 dakikada bir, 20 saniye süreyle 20 metre kadar uzaktaki bir objeye bakmanın faydası söz konusu. Bu şekilde göze dinlenme fırsatı sağlanırken, bu kural sürekli olarak tekrarlandığında da mobil cihazlardan kaynaklanan rahatsızlıkların en aza inmesi sağlanabiliyor.

Page 34: BThaber Sayı 1060

araya getirecekmiş. Yeni yıl takvimimizde bunu işaretleyelim ve süreci takip edelim.

Gelelim haftanın ödüllerine… Kreatif ajansların kâr amacı gütmeyen bir brief doğrultusunda hazırladıkları YouTube videolarının değerlendirildiği ‘Film Hack Türkiye’ yarışmasının sonuçları, tüm dünyada ve ülkemizde Güvenli İnternet Günü olarak kutlanan 9 Şubat’ta açıklandı. Türkiye Bilişim Vakfı evsahipliğinde ve YouTube’un desteğiyle düzenlenen “Güvenli İnternet” temalı yarışmanın birincisi de ‘Pamuk Prenses Günümüzde Yaşasaydı’ çalışmasıyla Leo Burnett’ın olmuş. İkinciliği Olmaz ‘Öyle Şey Project House’, üçüncülüğü ise ‘İnternetin En Büyük Düşmanları: Ebeveynler’ çalışması ile TBWA almış. YouTube’dan takip etmezsen olmaz…

TeknoSA da Roamler Türkiye’nin, Marketing Türkiye işbirliği ile gerçekleştirdiği ‘En Sosyal Markalar Araştırması’nda, teknoloji mağazaları kategorisinde ‘En Sosyal Marka’ seçilmiş. Yüzlerce tüketici üzerinde yapılan araştırmada, ‘turuncu’ renk duyulduğunda akla gelen ilk markanın da yine TeknoSA olduğu belirlenmiş.

Haftayı yine sanatsal bir haberimle tamamlıyorum. Avrupa’nın önde gelen sanat merkezlerinden Barbican Centre’ın yarattığı Digital Revolution sergisi 12 Haziran’a kadar Zorlu Holding’in desteğiyle, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde, sergi alanı Sky Lounge’da bizi bekliyor. Bu özel serginin biletleri zorlupsm.com, Zorlu PSM gişeleri ve Biletix üzerinden satışta. Müziklerini pek sevdiğin will.i.am ve Björk’ün çalışmaları da bu sergide desem sana yeter herhalde…

Bu hafta da bu kadar, yeni bir gündemle haftaya buradayım,

34 MEKTUPYeni bir haftadan merhaba,

Kış mevsimini bitiriyoruz madem, seyahat gündemimizi yenilemenin de tam vakti. İşte bir fırsat: Moderatörlüğünü seyahat uzmanı Tale’den Onur Kutlu Gago ve Interfly’dan Mert Ödemiş’in yapacağı Uzakrota Turizmde Pazarlama Zirvesi 25 Mart’ta Ramada Plaza Şişli’de. Turizm sektörünün önemli isimlerinin konuşmacı olacağı, 400 turizm profesyoneli ve blogger’ların buluşacağı etkinlikte birçok başlık detaylı biçimde ele alınacak. Etkinlik biletleri ve detaylar http://summit.uzakrota.com sitesinde…

Gezip tozmaktan bahsetmişken, Pegasus’un web sitesi flypgs.com da farklı bir seyahat deneyimi için yenilenmiş. Yeni flypgs.com’da bilet ve ek hizmet alımından check-in işlemlerine, otel rezervasyonu ve araç kiralamadan otopark rezervasyonuna, bütçeye göre arama uygulamasından, gidilecek şehirler ilgili detaylı rehber ve etkinlik takvimine varan özellikler bir arada. Yani gezginlerin tüm ihtiyaçları tek uygulama altında. Ayrıca site üzerinden blog.flypgs.com’a ulaşıp, seyahatle ilgili deneyimleri ve önerileri okuyabileceğini de hatırlatmak isterim.

Brocade’in evsahipliğinde 12 Şubat Cuma günü Renaisance Hotel’de biraraya gelen farklı alanlarda faaliyet gösteren şirketlerin CIO’ları, hem haftanın yorgunluğunu atma hem de yaptıkları çalışmalar hakkında fikir alışverişinde bulunma fırsatını yakaladılar. CIO Grup üyelerinin bu buluşmaları geleneksel olarak devam edecek.

Türkiye Vodafone Vakfı çatısı altında toplumsal değişim ve dönüşümün öncüsü olma hedefiyle sosyal sorumluluk projelerine imza atan Vodafone, üniversiteli gençlere sosyal sorumluluk

bilinci aşılamak için harekete geçmiş. Gençleri Türkiye Vodafone Vakfı’nın sosyal sorumluluk projeleriyle tanıştırmayı hedefleyen Vodafone, ilk etapta, ODTÜ ve İTÜ öğrencilerini Düşler Akademisi’nin İstanbul Ataşehir’deki merkezinde ağırlamış. Biliyorsun, Düşler Akademisi projesi, engelli bireyleri topluma kazandırma hedefiyle Türkiye Vodafone Vakfı, Alternatif Yaşam Derneği ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ortaklığında Kasım 2008’de hayata geçirildi ve bugüne kadar 3 bin 500 gence ulaşıldı. Hayat hepimiz için ve

bu yolda işbirliği ve destekleri için tüm yapılara teşekkürler…

Toplumsal faydayı bir kenara bırakıyor, tamamen bireysele odaklanıyorum bu bölümde. Çünkü Becel, yeni ‘Kalbini Sev’ uygulaması ile tüketicileri aktif yaşama çağırıyor. Uygulamayı indiren kullanıcılar hem farklı yürüyüş ve koşu parkur alternatifleri arasından seçim yapabiliyor hem yürürken harcadıkları kaloriye uygun kalp dostu pratik yemek tariflerine ulaşabiliyormuş. Yetmez ama atılan her adımda kalp toplayan kullanıcıları da sürpriz hediyeler bekliyormuş. Ofis çalışanıyız, sporla aramız yok, ama mobili

de seviyoruz madem, en azından bu gibi yararlı uygulamalarla kendimize biraz olsun iyi bakmayı öğrenelim. Becel ‘Kalbini Sev’ uygulamasını AppStore’dan ve Google Play’den ücretsiz olarak indirilebilirsin.

Bu haftanın çevresel başlığını bir etkinlik haberi ile yapmak istiyorum. Türkiye’de uluslararası anlamda hem kongre hem fuar hem B2B etkinliklerinin bir arada gerçekleştirildiği EIF – 9. Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı 3-4 Kasım’da ATO Congresium’da dünyanın önde gelen enerji sektörü karar alıcılarını, uzmanlarını, özel sektör temsilcilerini bir

22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

CIO’lar buluştu…

YIL 22SAYI 106022 - 28 ŞUBAT2016

www.bthaber.com

Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş.Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBULTel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495

Satış GrubuEvrim Koç DemirciPerihan Kıtay ÖzdenÖzge KarataşCanan Şahin

Reklam Rezervasyon [email protected]

REKLAM SATIŞ GRUBU

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına SahibiAyhan Sevgi

[email protected]

www.linkedin.com/groups/BThaber

twitter.com/bthaber

www.facebook.com/BThaber

Bültenlerinizi

[email protected] adresine gönderebilirsiniz

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

Abone ve Dağıtım SorumlusuKutay Göç[email protected]

BThaber GrubuYayın KoordinatörüAyhan [email protected]

Yazı İşleri Müdürü(Sorumlu)Bülent [email protected]

EditörlerHandan Aybars [email protected] Özkan (Ankara) [email protected][email protected]

Haber MerkeziRuşen Gö[email protected] Yaylacı[email protected]

Okur TemsilcisiBehçet Envarlı

[email protected]

Görsel Tasarım Nevzat Karataş [email protected]

Mukadder Keskingö[email protected]

Page 35: BThaber Sayı 1060
Page 36: BThaber Sayı 1060

IT infrastructure expands, Information Society Strategy gets completed

Ministry of Transportation, Maritime Affairs and Communication announced ‘Budget 2016’ as total project budget of 235.591 million TL. In Budget 2016 stated Turkish informatics market 2015 size as 76.34 billion TL.

Ministry of Transportation, Maritime Affairs and Communication examines ‘Budget 2016’ and stated the total project number as 3705. The total project cost of 235.591 million TL is completed by 126.168 million TL, the remaining budget is 109.423 million TL. Total employment of the ministry is 225.664 people. The total investment of 253.3 billion TL on transportation and communication during 2003-2015 by the ministry is distributed to the sectors as the following: 161.1 billion TL (64%) for highways, 46.8 billion TL (19%) for railways, 26 billion TL (10%) for communications, 16 billion TL (6%) for airway, 3.4 billion TL (1%) for seaway. Information and Communication Technologies Authority’s 2015 total budget was 2 million TL while the total planned budget for 2016 is 2.518.210 TL. PTT’s planned 2016 budget is stated as 2.809.339 TL, while TÜRKSAT’s is 1.147.347 TL.

Domestic – National production is supported

In ‘Budget 2016’, Communication has a wide section with the following goals: Strengthening and expanding the information and communication infrastructure, completing information society strategy, expanding the usage and infrastructure of broadband, improving the sector’s effective competition and the customers’ wellbeing, supporting domestic production, increasing the number of services offered by e-Government portal, taking measures for cyber security, integrating emergency communication.

Turkish IT market 2015 total size is recorded as 76.34 billion TL. 4,5 G (authorization for IMT services and infrastructure) tender was held on August

will be made via electronic environment and the customers will be informed clearly on value added services. The intent declaration forms for subscription agreements and campaign agreements which generate responsibility for customers will be accessed via the electronic media. On the other hand, extra fees for tariffs and campaigns beyond the content of the users cannot be added by the operators in return of added services. It is agreed that due to the debt of a consumer for a subscription, other services and subscriptions cannot be affected. Invoicing for a certain low amount can be pushed to the following month. With the ‘Expansion of GSM Coverage Area and Improvement Project’, locations with a population of less than 500 and do not have a mobile coverage are planned to be covered by the Universal Service Project. Currently, such 1792 locations are covered.

PTT electronic services are on the agenda

In the ‘Mail Service Providers’ section, it is stated that a ‘Task

Agreement’ is signed between BTK and PTT in July 21, 2014. Accordingly, on November 14, 2014 the authorization process had been completed and authorization of 7 companies was announced with a license ceremony. Currently, 28 Postal Service Providers are authorized. PTTBank’s average monthly transaction number is stated as 30 million. PTT serves for the 20% of Turkish population every month. On January 29, 2013 PTTCELL came into service and the subscriber number reached 417.664. PTT’s electronic services are as follows: KEP, e-Notification, United Mail, e-Commerce.

Tender approval process began for the Public Integrated Data Center

The following points are stated in the ‘Cyber Security’ section: A committee is formed to eliminate cyber incidents. Strategy and Action Plan is prepared. National Cyber Incidents Response Centre (USOM) is opened. Cyber Incidents Response Teams are being formed (SOME) in

institutions and organizations. Through cyber-drills; institutions are being tested in preparation against cyber threats. Cyber capacity efforts continue 7/24.

The issues in the ‘Public Integrated Data Center’ section are stated as the following: The project is taken into the investment program as a feasibility project. A technical specifications sheet is prepared for the feasibility study. The approximate cost is determined for the tender. The tender approval process began. The draft is available in ‘Budget 2016, 2015-2019 National e-Government Strategy and Action Plan’ section, from the date of 16.11.2015 in www.edevlet.gov.tr. The target is to make sure that all services offered by the public institutions are reached through e-Government by 2023. In 2015, 61 million transactions took place monthly and the total was 735 million service usages.

Mobilization is declared for fiber investments - EHABS is being established

In the ‘Budget 2016, it is stated that for ‘Development of Fiber Infrastructure’; we will all work together for the promotion and expansion of the broadband infrastructure in our country and within the framework of national broadband strategy studies, fiber investments will be easier and supported. The length of fiber infrastructure was 261.337 km and the number of fiber subscribers was recorded as 1.67 million at the end of 2015. For the 2023 target of enabling every household and office to have at least 100 Mb/h broadband accesses via new generation technologies; new recommendations are being created for promoting the broadband internet access. Electronic Communications Infrastructure Information System (EHABS) establishment and all infrastructures being transferred to a digital map will enable easier decision processes via effective usage of electronic infrastructure.

26, 2015. In addition to the allocated frequency for 2N and 3N 183,8 MHz, 365,4 MHz frequency got into the tender. The minimum value of tender price is stated as 8.662.317.856 TL, while the income is stated as 12.811.973.612 TL. Thus, from April 1, 2016 the actual usage of services will begin and at least 10 times faster internet access will be possible compared to the 3rd generation mobile services provided in our country. With 4,5 G, high speed internet access will be available everywhere, even in the tunnels. It will contribute to the development of domestic production and national R&D capabilities.

Consumer Rights in Electronic Communications Sector

In the section of ‘Consumer Rights in Electronic Communications Sector’; it is emphasized that the consumers will be informed thoroughly, and the operators will pay more attention to the consumer wellbeing. In this context; Fair Use Point is underlined. Subscriptions

36 ICT NEWS 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

Page 37: BThaber Sayı 1060
Page 38: BThaber Sayı 1060

38 ICT NEWS 22 - 28 ŞUBAT2016

BThaber

The future is software – defined structures

Strongest price/performance balance is targeted

Installment receivables are now covered by the insurance

Deutsche Telekom’s sister institution, the hosting service provider STRATO AG began offering its products in the Turkish www.strato.com address. At a press conference held in Istanbul on the topic, STRATO Chairman Dr. Christian Böing gave the information of them entering the Turkish hosting market, expressing how glad they are to introduce their first global hosting portal in Istanbul. Pointing out the

importance of Reasonable prices, high data security and 19 years of hosting experience; Böing stated that they continue to grow in saturated markets such as Germany, Netherlands and Spain hosting markets. Böing pointing out the experience they have on these titles; gave the following information:

“All operations for the Turkish market will be held in our Berlin office with a

Turkish speaking team. Each structure is in a single office, it is an advantage. STRATO is differentiated by the best prices in the market / the best performance balance strategy. STRATO at this aspect; is the fastest growing hosting provider according to the contract-based data in saturated markets with high level of competition as Germany. We aim at rapid growth in the Turkish market as well and offer a comprehensive

product portfolio to the market. Turkey is an attractive

market itself. According to our experience, if you offer your hosting products in a country, but if there’s one major competitor in the market with a share of 60-70 percent, it is difficult to enter the market. But there are too many competitors in different scales in the Turkish market. Turkey is an attractive market with diversity. Hosting market is

always localized and has its own rules in each country. When we saw the potential of the Turkish market, we understand that we need to provide appropriate solutions to the needs. Our experience in one market is an opportunity for development of that country, but for us it is not a step to take in order to move up to another market. At the end, we localize prices and many other titles for each country.”

Unico Insurance insures Bimeks installment receivables of technologic product sales within the cooperation of “Receivables Insurance”. With this cooperation, the costumers will be able to shop from Bimeks with 24 installments. Unico Insurance and Bimeks enable customers that buy products from 140 stores with 24 months of installments.

“With this cooperation, we

enabled Bimeks to give the opportunity to its customers to buy in installments.” said Unicom Insurance General Manager Cenk Tabakoğlu stating that they facilitated access to technology for consumers and they brought a new solution to the problems experienced by the retail sector. Cenk Tabakoğlu stressed that they would continue their cooperation with strong brands in the

retail sector.Bimeks Vice President

Dr. Ahmed Akgiray stated that: “We introduced our customers to an installment opportunity apart from the credit cards with the “one signature” system which is the first and only installment sales system in our industry. We ensured our installment sales receivables by cooperation with Unico Insurance, as well.”

The changes in the IT field triggering the changes in the works of the consumers bring together Viva Information Technologies’ structure improvements and changing corporate priorities.

The changing face of IT is more focused on investment priorities and forming a professional management structure. Viva Information Technologies Business Development Director Mehmet Göktaş states that “Our priority is the company’s turning into a know-how producing medium scale system integrator.” Göktaş summarized the situation as they would like to be a company with creating long lasting partnerships with the customers, taking roles in big projects and via the offered know-how, receiving high profits. For this purpose, methods will be focused on the HR development and certain products and technologies in vertical markets. Mehmet Göktaş says that: “The global IT standards and our consulting services including issues such

as the ICT of the future are brought together in our company and we focused on ‘business development’ for our customers.” He emphasized that they are seeking new ways to increase the manufacturers’ identity and partnership levels.

Working with the leading ICT companies such as VMware, IBM and EMC, the company continues its improvements and adds new brands along the way. Mehmet Göktaş informs us about the process:

“The first step was to meet the service work load needs with a qualified staff. We’ve hired 4 friends who work professionally in the corporate level. In order to receive a certain potential customer profiles, we started working with our 2 new friends. The next period was to make sure the integration of the new team was complete; hence we began to give regular internal trainings on the business to create the team spirit and business format adaptation. Sales representatives are bridges between the brand and customers, so the main target of the trainings was teaching them the industrial dynamics enabling them to seize the possible opportunities. This perspective, according to Mehmet Göktaş requires a change in the culture of doing business. So before the aim was responding to the needs arising from customers, now it is focused proactively on determining the customer needs and approaching with a solution. The real transformation is fully felt at this point.

Turkey’s 4K transforming

process speeds up Oytun Orgül; a trainer of Sony’s Independent Certified Experts (ICE) training program, a cinematographer taking parts in many commercials and film projects gives trainings to Sony Professional customers and make product promotions. Oytun Orgül gives information on the 4K technology and equipment:

“4K resolution is a video format that offers about 4 times more pixels HD resolution. It is a much more impressive compared to HD. It enables colors to be more diverse and saturated and it allows us to see the quality of the images we have not seen on the television screen so far. Of course, both the broadcast and the monitors or TVs are supposed to support 4K resolution. The biggest change in our lives on the topic will be the transition to a new television that supports 4K. Needless to say, the clearly visible improvement in the

resolution will increase the watching TV or movies pleasure.

The process is moving extremely fast in our country as well as the whole world. The number of 4K broadcasting television channels is increasing. Within two years at the latest, all new television sets will be supporting 4K and even HDR (High Dynamic Range) technologies. In addition, there is an increase in the number of new movie theaters with a 4K projector. Today the number of movie theaters with 4K projectors is over 300. The next year, that number is expected to exceed 400. In this process, large tasks are on broadcasters than on the consumers. They need to produce more 4K content and broadcasting infrastructure by investing in a 4K workflow in order to reach as many consumers as possible with this new resolution technology.”

Page 39: BThaber Sayı 1060
Page 40: BThaber Sayı 1060