40
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr SAYI 7 - 13 Eylül 2015 Gelişmiş tehditler için gelişmiş güvenlik* çözümü. McAfee Advanced Threat Defense *AV-TEST raporuna göre imzasız gelişmiş inatçı tehditlerde (APT) %99,98 oranında tespit 1037 Sayfa 12 Sayfa 28 Sayfa 10 El izi, parmak izi, göz izi derken artık dövme de biyometrik tanımlamaya dahil oldu. High Tech Port by MÜSİAD'ın yeni durağı Katar olacak. Türkiye’de üretilen stratejik teknolojiler, Katar ve Körfez pazarına tanıtılacak. Dövmeden biyometrik tanımlama artık mümkün İşbirliğinin şartları net: İş modeli ve sabır Hakan Kurt Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon konseptini geleceğin dijital fabrika teknolojisi ‘e-F@ctory’ başlığı altında buluşturuyor. Bilimkurgu film değil, apayrı bir sanayi devrimi Tolga Bizel Yeni uygulamalar yolda, M2M patlama yapabilir Özel Haber Sayfa 14 Sayfa 15 Dünya, mobille dönmeye doyamayacak BT ve mobil teknolojilerin hız kesmeyen gelişiminin değerlendirildiği Ericsson Mobilite Raporu, mobilitenin 2020 yılına kadar yaşayacağı değişime de ışık tutuyor. Sayfa 16 Ekrem Uçman 4.5G ihale sürecinin ardından iş dünyasının da beklentileri arttı. İş dünyasını ve süreçlerini yeniden şekillendirecek bu hızlı iletişim döneminde, hem farklı uygulamalar ortaya çıkacak hem de kurumlar daha verimli bir ortama kavuşacak. Son kullanıcı tarafında 4.5G neleri değiştirecek? Ziya Erdem

BThaber Sayı 1037

  • Upload
    bthaber

  • View
    255

  • Download
    4

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: BThaber Sayı 1037

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

SAYI

7 - 13 Eylül 2015

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ASRACK_3.pdf 1 6.01.2015 15:55

Gelişmiş tehditleriçin gelişmişgüvenlik* çözümü.

McAfee AdvancedThreat Defense

*AV-TEST raporuna göre imzasız gelişmiş inatçıtehditlerde (APT) %99,98 oranında tespit

1037

Sayfa

12

Sayfa

28

Sayfa

10

El izi, parmak izi, göz izi derken artık dövme de biyometrik tanımlamaya dahil oldu.

High Tech Port by MÜSİAD'ın yeni durağı Katar olacak. Türkiye’de üretilen stratejik teknolojiler, Katar ve Körfez pazarına tanıtılacak.

Dövmeden biyometrik tanımlama artık mümkün

İşbirliğinin şartları net: İş modeli ve sabır

Hakan Kurt

Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon konseptini geleceğin dijital fabrika teknolojisi ‘e-F@ctory’ başlığı altında buluşturuyor.

Bilimkurgu film değil, apayrı bir sanayi devrimi

Tolga Bizel

Yeni uygulamalar yolda, M2M patlama yapabilir

ÖzelHaberSayfa

14

Sayfa

15

Dünya, mobille dönmeye doyamayacak BT ve mobil teknolojilerin hız kesmeyen gelişiminin değerlendirildiği Ericsson Mobilite Raporu, mobilitenin 2020 yılına kadar yaşayacağı değişime de ışık tutuyor.

Sayfa 16

Ekrem Uçman

4.5G ihale sürecinin ardından iş dünyasının da beklentileri arttı. İş dünyasını ve süreçlerini yeniden şekillendirecek bu hızlı iletişim döneminde, hem farklı uygulamalar ortaya çıkacak hem de kurumlar daha verimli bir ortama kavuşacak.

Son kullanıcı tarafında 4.5G neleri değiştirecek?

Ziya Erdem

Page 2: BThaber Sayı 1037
Page 3: BThaber Sayı 1037

GÜNDEM 3

e-Kimlik, e-Maliye, milli eğitim, e-Gümrük, e-Tüzel, Coğrafi Bilgi Sistemleri, e-Sağlık, e-Sigorta, e-Devlet kapısı ve Kamu Ortak Veri Merkezi gibi bir ülkedeki e-Devlet altyapısının temel bileşenlerinden oluşuyor. Programın başarısıyla paralel olarak Türksat, sistem entegratörlüğünde milli bir tecrübe kazanıyor. Yakın bir gelecekte bu sistemi başka ülkelere de pazarlamak mümkün olabilecek. KKTC e-Devlet Programı, TÜRKSAT yönetiminde tamamı ulusal altyüklenicilerimizle gerçekleştiriliyor. Bu durum bilişim sektöründeki firmalarımızın da bilişim alanında tecrübe sahibi olmasının önünü açacak. KKTC’de ilk fazı tamamladık; e-Kimlik dağıtılmaya ve kullanılmaya başlandı. Bu arada 2.fazın analizleri bitti, ihale süreçleri başlıyor, 3.fazın da analizleri yapılıyor. Tüm bu çalışmalar paralel yürütülüyor. e-Devlet’i Kıbrıs’ta sıfırdan kuruyoruz. e-KKTC çok uluslu bir proje; çok fazla paydaşı ve geniş bir habitatı bulunuyor. Artık projelerde işleyen bir sistem var. Kıbrıs’ta bu işleri yapan Türksat’ın

KKTC e-Devlet projesi milli bir tecrübe

“Proje yönetim yaklaşımımızdaki en önemli nokta; yüzde 100 başarı” diyerek konuşmasına başlayan Cemal Tunalı, yönetim olarak göreve geldikleri günden bu yana mevcut projelerin tamamlanması ve yeni projelere başlanması süreçlerinde bu yaklaşımı esas aldıklarını ifade etti. Tunalı, “Bilişim projelerinde altyapı üç temel öğeden oluşuyor; insan, teknoloji ve süreç. Bunları ne kadar bütünleşik yönetebiliyorsanız o denli başarılı oluyorsunuz” dedi. 29 Nisan 2015 tarihinde düzenlenen ‘BELGENET – Elektronik Belge Yönetim Sistemi Konferansı’nda bir buçuk yıllık bir emek olduğuna ve rekor bir katılım sağlandığına dikkat çeken Tunalı, etkinliklerin bu bakış açısıyla doldurulması gerektiğini ifade etti. Tunalı, “Altyapının desteklenmesi ve özel sektör reflekslerine sahip olmak temel avantajlarımız. Güzel işleri paydaşlarımızla birlikte devam ettirmek istiyoruz. Yürüttüğümüz projelerin kamuya tanıtımına da önem veriyoruz” dedi.

KKTC; e-Devlet sistemini komple gerçekleştirecek büyük bir proje

KKTC e-Devlet programı hakkında da bilgi veren Tunalı, “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın ve Türksat’ın planlı, eşgüdümlü çalışmaları neticesinde 4 yıl önce başlatılan projede, yaklaşık bir yıl gibi çok kısa bir süre içerisinde önemli ilerlemeler kaydedildi. Bu boyutta bir programın başarısı hem bakanlığımız hem Türksat hem de ülkemizin bilişim kabiliyetleri adına büyük bir ilerleme olacaktır” şeklinde konuşup proje süreçlerini aktardı ve şunları aktardı: “e-KKTC, 3 fazdan oluşan bir program; 17 projeyi içeriyor. e-Devlet sistemini komple gerçekleştirecek devlet ölçeğinde bir teknolojik yaklaşım. Burada bir ülkenin bütün e-Devlet sistemindeki yapıyı kurmak zorundasınız. KKTC e-Devlet Programı, e-Devlet teknoloji bileşenlerinin tamamını içeren model bir çalışma. e-Nüfus,

koordinasyonundaki Türk firmalarıdır; buradaki yatırım ve tecrübe Türkiye’ye dönüyor. Hizmet ise KKTC vatandaşlarına kalıyor!”

BELGENET için her türlü yatırımı yapıyoruz

Tunalı, BELGENET’i de yeniden gündeme getirerek “Kamunun ortak bir EBYS sistemi olmasını arzu ediyoruz” dedi. Kamunun ortak bir dil ile iş yapabilmesinin önemine dikkat çeken Cemal Tunalı, “20’ye yakın kamu kuruluşu BELGENET’i kullanıyor. BELGENET, Türksat’ın kendi mühendisleriyle geliştirdiği bir proje. Daha mükemmel bir yapıyla, daha çok katılımcısı olan dünya çapında bilinen, tanınan bir proje olsun istiyoruz. Bu milli ürünümüzü, uluslararası bir başarı öyküsü haline getirmeyi arzuluyoruz ve gerekli her türlü yatırımı yapıyoruz. Aslında Türksat olarak soyunduğumuz işlerde, en iyisini yapmaya gayret ediyoruz” açıklamasını yaptı. Tunalı, bulut teknolojisinin de yükselen bir alternatif olduğunu kaydetti ve bunun bir tercih ve yatırım meselesi olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Kamuya zaten barındırma hizmeti veriyoruz; kurumlar bulut sistemimize dahil olduğunda daha düşük bir maliyetle çözüme ulaşıyorlar. Bu büyük bir avantaj. Bildiğiniz gibi bilişim hizmetleri buluta doğru gidiyor. Gerçekleştirdiğimiz BELGENET etkinliğinden sonra büyük bir farkındalık oluştu; talepler önemli oranda arttı. Bütün kamunun BELGENET’i sahiplenmesini istiyoruz. Geri dönüşleri de sağlayarak BELGENET’i tüm kamunun elektronik belge yönetim sistemi konumuna getirmek istiyoruz. Aynı KKTC e-Devlet programında olduğu gibi burada da başarıyı herkes sahiplensin arzusundayız. Tüm bu çalışmalarla ilgili olarak kendimize güvenimiz tam.”

7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

RİSK

NEDEN

ALASINIZ Kİ ?

Dıș ortam CCTV, Data Networklerinde; iç ortam için üretilen switch ve fiber dönüștürücü kullanılmaz. Endüstriyel / Hardened standartlarında üretilen -40°C ile +75°C arası sıcaklıkta çalıșabilen ürünler kullanın ki; sorunsuz, güvenli bir Network altyapınız olsun.

http://global.etherwan.com

Ağır Hava Koșulları, Yanlıșın Bedelini Ağır Ödetir…

EtherWan Türkiye Genel DistribütörüBağlantınız Olsun!www.erete.com.tr

TÜRKSAT Genel Müdür Yardımcısı Cemal Tunalı, BELGENET ve

KKTC e-Devlet projeleri hakkında bilgi vererek başarıyı herkesin

sahiplenmesini istediklerini dile getirdi.

TÜRKSAT Genel Müdür Yardımcısı Cemal Tunalı

Page 4: BThaber Sayı 1037

E-TOPLUM4 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın iştiraki olan STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret, geleceğin savaş alanının analizini yaptı. Geleceğin savaşlarının hangi sahalarda yoğunlaşacağının, hangi teknolojilerin savaş alanlarına girmeye başlayacağının analiz edildiği makalede önemli tespitler var. Makalede, iletişim teknolojilerinin gelişmesi, jeopolitik gelişmeler ve örgütler, mikro milliyetçilik, terörizm gibi devlet dışı aktörlerin ön plana çıkmasıyla savaşların yeni taktik ve sistemlerle yapılması gerektiğinin altı çiziliyor. Analize göre, günümüzde özel kuvvetler personelleri, muharip pilotlar, radar operatörleri gibi farklı sınıflardaki askerlerin eğitim ve tecrübeleri için gereken zaman, altyapı ve bütçe birçok modern orduyu zorlayıcı seviyelerde. Bu da personelin çatışma sırasında karşılaşacağı fiziksel ve ruhsal risklere karşı korumasının üst

24-28 Ağustos tarihinde Bilgi Güvenliği Derneği tarafından Gazi Üniversitesi Gölbaşı Sosyal Tesisi’nde Siber Güvenlik Yaz Kampı düzenlendi. Bilgi Güvenliği Derneği’nin Gazi Üniversitesi ve Bilgi Güvenliği Akademisi iş birliği ile düzenlediği Siber Güvenlik Yaz Kampı, ülkemizin ihtiyaç duyduğu siber güvenlik uzmanı eksikliğinin giderilmesi ve kapasite geliştirmek amacıyla gerçekleştiriliyor. Kampa; 37 üniversiteden 958 öğrenci başvurdu. Bu üniversitelerin lisans, yüksek lisans ve doktora programlarına kayıtlı öğrencilerinin arasından sınavla seçilen 28 katılımcı ‘Siber Güvenlik Uzmanı Yetiştirme Kampı’nı başarıyla tamamlayarak sertifikalarını aldı. Düzenlenen sertifika töreninde; Bilgi Güvenliği Derneği Kurucusu Prof. Dr. Mustafa Alkan, HAVELSAN Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay, TSK Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü Emekli Korgeneral Orhan Akbaş ve Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber

konuşma yaptı. Kampa katılan öğrenciler arasında yapılan Bayrak Yarışmaları’nı birincilikle bitiren gruba Bilgi Güvenliği Derneği, HAVELSAN ve Türkiye Bilişim Derneği tarafından çeşitli ödüller verildi. Törende ayrıca katkılarından dolayı, HAVELSAN, STM, NETAŞ, 4S Bilgisayar, Labris Networks, General Mobile ve Siber Güvenlik Akademisi’ne plaket verildi.

Siber Güvenlik Yaz Kampı süresince yoğun eğitim faaliyetinin yanı sıra akşamları da katılımcılar arasında çeşitli yarışmalar düzenlenerek, eğitimin uygulamalı çıktıları da test edildi. Eğitim Kampı, siber saldırı/savunma tekniklerini

içeren kapsamlı müfredatıyla bu alanda uzman olmayı düşünen gençler için önemli bir adım oldu. 5 günlük kamp boyunca, daha uzun süreli ve geniş katılımlı eğitimlerin düzenlenmesinin gerektiği, yapılan başvuru sayısı dikkate alındığında kampların yılda birden fazla kez düzenlenmesi ve katılımcıların sayısının artırılması gerektiği gözlemlenmiş ve söz konusu hususlara ilişkin BGD bünyesinde çalışmalar başlatılmasına karar verildi. Ayrıca acil olarak benzer bir kamp çalışmasının kamu çalışanlarına yönelik de planlanması gerektiği aktarıldı.

Kurumsal yazılım şirketi Etiya, çalışanlarının fikirlerini ortaya koyup olgunlaştırmalarını sağlamak amacıyla firma-içi inovasyon laboratuarını, Etiya Labs’ı hizmete açıyor. Etiya Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Aslan Doğan, Etiya Labs’ın şirket içi inovasyon kültürünün yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla kurulduğunu vurguladı ve şu bilgileri verdi:

“Yaklaşık altı ay önce başlattığımız bu çalışma, bir fikir olarak doğdu. Etiya Labs, şirket çalışanlarının inovasyon ve ürün yönetim süreçlerini daha iyi anlamamıza, müşteri odaklı çözümler yaratmamıza ve bunları hayata geçirmemize yardımcı olacak. Etiya Labs ile belirli dönemlerde yapılacak olan ‘inovasyon çağrıları’na bağlı olarak, her bir Etiya çalışanının fikir üretmesine ve üretilen fikirlerin projelendirilip bir ürün veya hizmete dönüşmesini sağlamayı

hedefliyoruz.”Öte yandan Etiya, şu an sadece

şirket çalışanlarına açık olan Labs’ı önümüzdeki dönemlerde dışarıya da açmayı hedefliyor. Etiya Labs İnovasyon Laboratuvarı girişimine ayrıca Gelecekhane

de destek veriyor. Etiya Labs tanıtımında konuşan Gelecekhane CEO’su Halil Aksu, “Türkiye’de inovasyon alanında büyük potansiyel görüyoruz. Etiya ile inovasyon çalışmalarımızı geliştireceğiz” dedi ve şöyle devam etti: “Herkesin

inovasyon yapması, imkansızı düşünmek, farklı açılardan bakabilmek ve daha önce kimsenin gitmediği bir yoldan gitmek gerek. Aksi taktirde, var olan ürün ve hizmetlerin benzerleri ile karşılaşmaya devam ederiz. İnovasyon çalışmalarında müşteri deneyimi ön planda tutularak yaşam kalitesini arttıracak insan odaklı çözümler geliştirilmesi hedeflenmeli.”

Kazananı artık teknoloji belirleyecek

Üniversiteliler Siber Güvenlik Yaz Kampı’nda terledi

Tüm çalışanlarbirer yaratıcı

seviyeye çıkartılmasını önemli kılıyor. Makalede öne çıkan başlıklar şöyle sıralanıyor:

• Savaşın açık arazi ve meydanlardan şehir, orman, dağlık bölge gibi zorlayıcı ortamlarda, asimetrik tehdit unsurlarına karşı icra edilmesi, silahlı kuvvetlerin daha az sayıda personel barındırmaya başlaması ile münferit asker üzerinde psikolojik ve fiziksel yükü artırdı. Gelişen teknoloji ile sayısı ve çeşitliliği artan iletişim, hedefleme, komuta – kontrol ve silah sistemleri de buna eklenince, askerin maruz kaldığı yük, sadece özel eğitim ve idmanlarla kaldırılabilir olmaktan çıkmaya başladı. Bu kapsamda, önümüzdeki dönemde yaralanma ve travmaları hızla tedavi

edebilecek, askerin ortam şartlarına uyum sağlamasını kolaylaştıracak, çeviklik, güç ve psikolojik durumunu artıracak takviye çözümlerin artması bekleniyor.

• Nanoteknoloji ve akıllı malzeme alanlardaki gelişmeler, kendi kendini onarabilen, şekil hafızalı, ısı ve benzeri koşullara göre kendini uyarlayabilen malzemelerin üretilmesini

mümkün kılıyor. Böylece hasar aldığında kendini onarabilen zırhlar, yüksek mukavemeti de düşük ağırlık ve hacimde sağlayan plakalar, sürat ve irtifaya göre en uygun formu alabilen uçak kanatlarının üretimi söz konusu olabilecek.

• Üç boyutlu üretim teknolojileri, tasarımdan üretime tüm endüstriyel süreçlerin otomasyonunu sağladığı için uzaktan üretim, insansız fabrika gibi konseptlerin geliştirilmesi mümkün oldu. Örneğin ordular

ileri harekât bölgelerinde ihtiyaç duydukları yedek parçaları hızla üretebilmekte, ikmal hatlarının karmaşıklığından kurtulmakta.

• “Dördüncü Nesil Savaş” olarak adlandırılan yeni yaklaşım çok daha küçük, hareket kabiliyeti yüksek, ağ merkezli bir yapıda birbirine bağlı birliklerin; siyasi, ekonomik ve sosyal harekâtların bir parçası olarak

kullanılacak. • BT alanındaki gelişmeler,

neredeyse tüm sistem ve araç gerecin birer bilgisayar bileşeni taşımasını sağlıyor. Bu gelişmeler, bilgisayarların işlem kapasitelerinin artması ile 3 boyutlu sanal gerçeklik çözümleri askeri ve sivil alanda giderek daha yoğun kullanılmaya başlandı. Modelleme ve simülasyon teknolojileri, eğitim, karar destek, durum analizi gibi kullanım alanlarında katma değer yarattı.

• Yakıt ve güç sistemlerinde gelişmeler ile 24 saat ve daha fazla sürelerde kesintisiz görev yapan insansız platformlar veya yakıt ikmaline ihtiyaç duymadan çok uzun mesafeleri kat edebilen füzeler gibi sistemlerin geliştirilmesi artık mümkün. Bu alanda bir diğer çalışma konusu, sesin 4 – 5 kat ve daha fazla süratinde uçan, hipersonik hava araçları ve bu füzeler ile dakikalar içinde binlerce kilometre mesafede bir hedefin vurulması mümkün.

Aslan Doğan

Page 5: BThaber Sayı 1037
Page 6: BThaber Sayı 1037

Anadolu Sigorta, sigortalılarına ücretsiz bir hizmet olarak verdiği endüstriyel tesislerin risk analizi ve risk raporu üretme süreçlerini hızlandırmak ve standart hale getirmek için yeni bir mobil tablet uygulaması geliştirdi. RiskPad uygulaması ile risk mühendisleri ve satış ekipleri, sigortalılarına daha hızlı hizmet verebilecek. Endüstriyel tesislerin risk analizi ve risk raporu üretme süreçlerini hızlandırmak ve standart hale getirmek için geliştirilen RiskPad uygulaması ile Anadolu Sigorta’nın risk mühendisleri ve satış ekipleri, gerçekleştirdikleri saha ziyaretleri sırasında, yönlendirmeli ve çoktan seçmeli sorulara aldıkları cevapları hemen o esnada sisteme girerek, otomatik ve anlık risk raporları üretebiliyorlar.

Yazılım, ayrıca GPS ile haberleşerek bulunulan konum ile ilgili, Anadolu Sigorta veri tabanında yer alan ve sel, heyelan,

toprak kayması gibi risklerin işlenmiş olduğu sayısal haritaları kullanıcının önüne getiriyor, böylece risklerin doğru tespitine yardımcı oluyor. Uygulama hem çevrimiçi hem çevrimdışı olarak kullanılabiliyor. Cihazın kamerası ile çekilen fotoğraflar, anlık olarak raporun ilgili bölümüne eklenebiliyor ve her fotoğrafın altına not yazılabiliyor.

Uygulamada veri girişine göre

otomatik iyileştirme önerileri üretilirken, kullanıcı hangi önerilerin raporda yer alması gerektiğini uygulama üzerinden seçebiliyor. Tüm raporlar ortak ağ yapısında saklanıyor, bunlar arasında hem uygulama hem de rapor formu olarak arama yapılabiliyor. Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Levent Sönmez, RiskPad uygulaması konusunda şu bilgileri verdi:

“Büyük hasarlarda, maddi hasarların yanı sıra işletmelerin prestij kayıpları da söz konusu. Ayrıca firma tekrar faaliyete geçene kadar pazar payını, rekabet avantajını kaybedebilir. Uzman risk mühendislerimiz tarafından sigortalılarımıza ücretsiz olarak verilen bu hizmeti her zaman yapmayı amaçlıyoruz. RiskPad’i, sigortalılarımıza ve iş ortaklarımıza daha hızlı ve kaliteli hizmet verme hedefimizde önemli bir aşama olarak görüyorum.”

E-TOPLUM6 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

Türk Tasarım Danışma Konseyi 12.Toplantısı, Bakan Fikri Işık’ın katılımıyla 26 Ağustos’ta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda düzenlendi. Bakan Işık, toplantının açılış konuşmasında, ülkenin orta ve uzun vadeli gündemini, hedeflerini her zaman korumak durumunda olduklarının altını çizerek “Demokratik kalkınma ile sosyal ve ekonomik kalkınma birbirinden bağımsız alanlar değil. Ekonomideki yapısal dönüşüm programlarımız hazır. ‘25 Öncelikli Dönüşüm Programı’ ile ekonomik ve sosyal kalkınmamıza ivme katacak, bizi bir üst seviyeye taşıyacak alanları da eylemleri de belirlemiş durumdayız. Türkiye, hem kamu hem de özel sektör olarak, ekonomide niteliği ve katma değeri yüksek ürünleri artırmak konusunda büyük bir motivasyon içerisine girdi. Bu anlamda nitelik, rekabet ve katma değer artışının en önemli unsurlarından biri olan tasarım konusu da bizim öncelik verdiğimiz alanların başında geliyor” açıklamasını yaptı.

Tasarım, ihracatta kilit faktör

Bilişim Yıldızları e-Dönüşüm Yarışması için geri sayım başladı

Tasarım ofisleri Ar-Ge merkezleri gibi desteklenecek

“Tasarımı; ihracatımızdaki kilogram başına fiyatı 1,7 dolardan 3 dolarlara çıkaracak kilit faktör olarak görüyoruz.

Bakanlığımız bünyesindeki ‘Girişimci Bilgi Sistemi’nin verilerine göre de; tasarım, Ar-Ge ve ihracat yapan firmaların daha fazla kâr ettiklerini görüyoruz”

şeklinde konuşan Işık, Tasarım Konseyi bünyesindeki çalışmalara da bu amaç doğrultusunda, kararlı bir şekilde, ara vermeden sürdürdüklerine vurgu yaparak şunları aktardı: “Tasarım adına çalışmalar yürüten kalıcı mekanizmalardan olan Tasarım Konseyi’nin kurumsallaşma sürecinde gelmiş olduğu nokta son derece önemli. Şüphesiz

dinamik bir alan olan tasarım konusunda çok hızlı ve farklı gelişmeler yaşanıyor. Bugünkü toplantımızın önemli gündem maddelerinden birini de oyuncak tasarımı konusu oluşturuyor. Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde Bakanlığımız ve Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) iş birliğiyle Oyuncak Sektörü Çalıştayı’nı

gerçekleştirdik. Bakanlık olarak tasarıma yönelik yeni destek mekanizmalarını en kısa zamanda hayata geçireceğiz. Üzerinde önemle durduğumuz konulardan biri de tasarım ofislerini Ar-Ge Merkezleri gibi destelemektir. 10 tasarımcı çalıştıran tasarım merkezlerimize de, Ar-Ge Merkezi gibi destek vereceğiz. Yine tasarım ofislerinden alınan tasarım hizmetlerini de destekleyeceğiz. Böylelikle sanayimize daha nitelikli tasarımları kazandıracağız. Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ndaki eylemler, burada bulunan paydaş kurumların çalışmaları neticesinde birer birer hayata geçiyor. Bugünkü toplantımızda Tasarım Strateji Belgesi’nin 2015 yılı eylemlerinin gerçekleşme durumlarını da görüşeceğiz. Strateji Belgesi’nde yer alan 5 hedef kapsamındaki 34 faaliyeti hayata geçirmeyi başardığımızda ülkemiz tasarım ve tasarım üretimi konusunda çok daha iyi bir noktaya gelecektir.”

Levent Sönmez

APC by Schneider Electric Smart - UPS Kesintisiz güç kaynağı çözümleri ile, bilgisayar ağınızı her zaman canlı tutun! Smart UPS çözümleri ile, anahtar ve yönlendiricicihazlarınızı korurken aynı zamanda;

> Maliyetli güç problemlerinden kaçının.

> Patentli yeşil çalışma modu ile masraflarınızı azaltın.

> Uzaktan bağlantı ile zaman kazanın.

> İhtiyaçlarınıza göre farklı ayar seçeneklerini kullanarak, verimlilik sağlayın.

Bir saatlik enerji kesintisinin işinize maliyeti nedir?

TURİZM

1 saat için> 4.168 TL

MEDYA

1 saat için> 12.930 TL

SİGORTA ŞİRKETLERİ

1 saat için> 40.057 TL

PERAKENDECİLİK

1 saat için> 26.398 TL

BANKACILIK

1 saat için> 14.098 TL

Daha fazla bilgi için sereply.com’u ziyaret edip, kataloğumuzu indirebilirsiniz.Kod: 58076p

00129 998-1212288_GMA-TR 28x40cm.indd 1 12/08/15 16:14

Türkiye Bilişim Derneği ve Bahçeşehir Üniversitesi tarafından 2 Ekim tarihinde gerçekleştirilecek “Bilişim Yıldızları e-Dönüşüm Yarışması”, internet üzerinde dönüşüm sağlamış veya iş yapısını internet ortamına taşımış farklı web projelerinin daha iyi tanıtılması ve e-dönüşüme olan ilginin artmasını amaçlıyor.

2009 yılından bu yana TBD desteği ile düzenlenen “Bilişim Yıldızları e-Dönüşüm Yarışması” konusunda uzman ve tecrübeli jüri üyelerinin katılımıyla Türkiye’de oluşturulan başarılı internet e-dönüşüm çalışmalarını değerlendirmeyi amaçlıyor. Jüri oylamasının yanı sıra halk oylaması ile de

değerlendirme yapılırken, bu sayede etkinliğe olan katılımın çok geniş bir yelpazeye yayılması sağlanıyor.

Oylama ve değerlendirme sürecinden bahsetmek gerekirse, Bilişim Yıldızları e-Dönüşüm Yarışması jüri üyeleri, her ana kategoride başvuran farklı Bilişim Yıldızları E-dönüşüm Yarışması kategorileri üzerinden en iyi e-dönüşüm yapısını belirliyor. Bu değerlendirmeler sonucunda, 6 farklı kategoride ödül veriliyor.

Her kategoride ilk üçe girenler belirlenerek sertifikaları verilirken, birinci olan “En İyi e-Dönüşüm Çözümü” ödül töreninde ödülünü alıyor.

Sigortada tüm süreçlermobilde buluşuyor

Page 7: BThaber Sayı 1037

APC by Schneider Electric Smart - UPS Kesintisiz güç kaynağı çözümleri ile, bilgisayar ağınızı her zaman canlı tutun! Smart UPS çözümleri ile, anahtar ve yönlendiricicihazlarınızı korurken aynı zamanda;

> Maliyetli güç problemlerinden kaçının.

> Patentli yeşil çalışma modu ile masraflarınızı azaltın.

> Uzaktan bağlantı ile zaman kazanın.

> İhtiyaçlarınıza göre farklı ayar seçeneklerini kullanarak, verimlilik sağlayın.

Bir saatlik enerji kesintisinin işinize maliyeti nedir?

TURİZM

1 saat için> 4.168 TL

MEDYA

1 saat için> 12.930 TL

SİGORTA ŞİRKETLERİ

1 saat için> 40.057 TL

PERAKENDECİLİK

1 saat için> 26.398 TL

BANKACILIK

1 saat için> 14.098 TL

Daha fazla bilgi için sereply.com’u ziyaret edip, kataloğumuzu indirebilirsiniz.Kod: 58076p

00129 998-1212288_GMA-TR 28x40cm.indd 1 12/08/15 16:14

Page 8: BThaber Sayı 1037

8 E-TOPLUM Edip Emil Öymen [email protected]

Avrupa’nın trafiksiz günü

İnovasyondu, ticari oldu

Yukardaki fotoğrafı Ankara Gazi Üniversitesi Bilgisayar ve Eğitim Teknolojileri Eğitimi Bölümü’den Doç. Dr. Selçuk Özdemir 22 Ağustos’ta Twitter’da yayınladı: “Okullarda verilen elektrik-elektronik projelerini yapan dükkanlar var, ve biz neden icat çıkaramıyoruz diye ağlıyoruz. Derdimiz öğrenmek, bilgi-beceri kazanmak değil, karne notu! Çok pahalıya patlıyor bu ülkeye.”

Bu tweet’e gelen bazı yanıtlar:

“Ankara Ulus üniversite elektrik-elektronik ödevleri ile geçinir :D. Bu, üniversite çağındaki öğrencilerde de devam ediyor. Sonuçta tahsilli sayılıyorlar ama pratik vs. olunca tık yok. Hocam yüksek lisans, doktora tezlerini uzman ekipleriyle yazan yerlerin fotoğrafını unutmuşsunuz! Amaç, öğrenmekten çıkıp diploma toplamak olunca böyle oluyor. Maalesef yüksek not amaç olunca, amaca giden her yol

mubahtır.”*Milliyet’te Abbas

Güçlü’nün 21 Ağustos’ta “Ekranla uyutuyor, tatille kandırıyoruz” başlıklı yazısından:

“Tableti, öğretmenin, okulun, kitabın yerine koymak gibi bir yanılgının içersine girdiler. Ama Allahtan uzun sürmedi. Şimdi ondan vazgeçtiler ama arkası gelmiyor... Eğitimi mühendislerden uzak tutmak gerekir. Çünkü onlar öğrenciyi bir insan olarak değil, tıpkı ekonomistler gibi bir sayı veya bir ürün gibi görürler. Sanki her biri, bir diğerinin kopyası gibi düşünüp, genel projeler üretip, herkese aynı reçeteyi sunuyorlar.”

*MEB Nabi Avcı, 8 ay önce şöyle demişti: “FATİH Projesi sadece bir donanım projesi değildir, aynı zamanda bir içerik projesidir ve yakın zamanda inşallah açıklamasını da yapacağız.” (İTÜ’de faaliyete başlayan Bilim Okulu’nun açılışı. 17.01.15)

Eğitimden izlenimler

7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

Avrupa’da 833 şehir, 16-22 Eylül arasında merkezlerini trafikten arındıracak. Türkiye’yi bir tek İzmir, ilk kez geçen yıl temsil etti. Önemli bir caddesini (Plevne Bulvarı) trafiğe kapatarak Avrupa listesine girdi. Bu yıl da 16 Eylül günü aynı caddede “İzmir Otomobilsiz Kent Günü” yapacağını duyurdu. Avrupa’da ise en minik şehir devletlerinden Andorra’dan, 243 kent ve kasabasını kapatacak olan Avusturya’ya, 174’le Macaristan’a, 169’la İspanya’ya, Atina’dan Selanik’e, Sırbistan’a, Rusya’ya kadar bir liste bu... Hatta, konuya Avrupa duyarlılığıyla yaklaşan Güney Kore’den iki şehir de o gün trafiği yasaklayacak.

AB, şu hesabı dünyanın gözüne sokuyor: “Motorlu bir araç yerine bisikletle kat edilen her kilometre, AB ekonomisine 0.97 Euro tasarruf sağlamaktadır. Örneğin Amsterdam’da her gün bisikletle kat edilen 2 milyon kilometre, yılda 700 milyon Euro tasarruf sağlamaktadır. Danimarka’da kişi başına bisikletle ulaşım mesafesi yılda ortalama 965 kilometredir. Eğer bu düzeyi bütün AB ülkeleri tutturabilse, AB’nin ulaşımdan kaynaklanan karbon salımı % 25 daha az olurdu.” (Eurocities tarafından yayınlanan “Thematic Guidelines,” s.6).

Amsterdam elbette “çok özel” bir örnek: Merkezinde 800 bin kişinin yaşadığı bu küçük kentte bisiklet sayısı 2013’te 880 bini aşıyordu: Şehirdeki otomobil sayısının

Geçen yıl bu zamanların bir haberi, bir yılda gelişti: Moda dünyasının star markalarından Ralph Lauren giyilebilir teknolojiye girmişti. Gömlek kumaşına yedirdiği biyosensörler ve “şeylerin interneti” (IoT) düzeneği, giyenin yaşamsal verilerini bir ekrana yansıtıyordu. İlk kez geçen yıl ABD Açık Tenis Turnuvası’nda, top toplayıcı çocuklara bu yeni gömlekleri giydirdiler, çocukların

stresini ekrandan izlediler. Ralph Lauren’in gömlek

kumaşında, gümüş içeren dokuma vardı. Gömlek-ekran ilişkisini sağlayan buydu. Kalp atımı, solunum hızı ve hacmi, deri duyarlığı ile ölçülen stres düzeyi, yakılan kalori miktarı, atılan adım sayısı, derin nefes alma sayısı, vücudun çalışmasına dair her veri gömlekten ekrana gidiyordu.

Böylece ilk kez bir modaevi, kitlesel tüketicinin

ihtiyaçlarına yanıt verecek şıklık, rahatlık, stil ve kullanışlılıkta bir modasal IoT ürünü sunmaya hazırlanıyordu.

Aradan geçen bir yılda ne

oldu? Ralph Lauren, şimdi bunları PoloTech markasıyla 295 Dolardan satmaya başladı: İnovasyondu, ticari oldu. Bunu OmSignal adlı Kanadalı bir startup’la

ortak gerçekleştirdi. Bir de uygulama (app) geliştirdi. Ralph’ın önce erkekler için tasarladığı akıllı t-shirtlerde sırada kadınlar ve mayolar var.

Bu uygulamada Ralph Lauren şıklık ve teknolojide önde. Ama başka markalar da başka IoT “şeyleri” yapıyor. Google ve Levi’s kumaş yüzeyindeki hareketle, telefon kullanımını kolaylaştıracak bir teknoloji (Project Jacquard) geliştirdiler. Joe’s Jeans, kumaşın hareketiyle iPhone’un şarj olmasını sağlıyor (#Hello jeans).

4 katı... Ama bu “durum” kendiliğinden oluşmadı. Bundan 50 yıl önce de Amsterdam’da bisiklet kültürü yine vardı, ama şehrin dar sokaklarını araçlarla paylaşıyorlardı. Şehir içi ulaşımına daha akılcı çözümler üretmek amacıyla Üniversite bünyesinde Kentsel Bisiklet Enstitüsü (Urban Cycling Institute) kuruldu. Yerel yönetim, akademi, kamu elele vererek Amsterdam’ı bir bisiklet cennetine çevirdiler.

Orası kadar cennet başka yerler de var: Örneğin Kopenhag merkezde 550 bin nüfusa 650 bin bisiklet düşüyor. Ama şehre çalışmaya her gün 100 bin kişi bisikletle geliyor. Günde, bisikletle 1.3 milyon km yol kat ediliyor. Halen şehirde 397 km bisiklet

yolu var. Sadece bisiklet için otoyol bile yapıldı. 2005’ten bu yana sırf bu alt yapıya 152.2 milyon USD yatırıldı. Şimdi, otomobille gidilen her kilometre, ekonomide 0.86 USD net kayıp yaratırken, bisikletle gidilen her kilometre 0.25 USD net kazanç (tasarruf) sağlıyor. Hiç bir tasarruf, kendiliğinden olmuyor. Siyasi irade gerekli.

Böyle bir siyasi iradeyi bütün AB ülkelerinin göstermesi amacıyla AB Komisyonu, şehir içi ulaşım sorununa alternatif seçeneklerin pekala uygulanabileceğini anlatmak amacıyla her yıl Eylül’ün ikinci haftasını “Hareketlilik Haftası” ilan ediyor. Hareketlilik=mobility, bir yerden bir yere ulaşım anlamına.

Teknolojinin işinizi nasıl bir dönüştürme gücüne sahip olduğunu ve inovasyonun bir vizyonla desteklenmezse ne kadar etkisiz kaldığını çok iyi biliyorsunuz. Organizasyonunuz içerisindeki rolünüzü ve kurumunuzu hiç olmadığı kadar etkili bir şekilde ileri taşımak için çaba gösterirken size şu sözü veriyoruz: Her adımınızda sizinle birlikte olacağız.

İşinizi ileriye mi taşımak istiyorsunuz?Gelin ve size nasıl destek verebileceğimizi görün.

www.canon.com.tr/canonforbusiness

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

canon CFB BT HABER.pdf 1 8/17/15 1:36 PM

Page 9: BThaber Sayı 1037

Teknolojinin işinizi nasıl bir dönüştürme gücüne sahip olduğunu ve inovasyonun bir vizyonla desteklenmezse ne kadar etkisiz kaldığını çok iyi biliyorsunuz. Organizasyonunuz içerisindeki rolünüzü ve kurumunuzu hiç olmadığı kadar etkili bir şekilde ileri taşımak için çaba gösterirken size şu sözü veriyoruz: Her adımınızda sizinle birlikte olacağız.

İşinizi ileriye mi taşımak istiyorsunuz?Gelin ve size nasıl destek verebileceğimizi görün.

www.canon.com.tr/canonforbusiness

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

canon CFB BT HABER.pdf 1 8/17/15 1:36 PM

Page 10: BThaber Sayı 1037

BİLİŞİM DÜNYASI10 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

6-8 Ekim’de 65 şirketin katılımı ile gerçekleştirilecek olan High Tech Port by MÜSİAD Katar, kamunun da katılımı ile

Türk savunma sanayii sektörünün Katar önderliğinde bölgeye tanıtılmasını sağlayacak. Küresel firmalara kapalı, bu yönüyle Türkiye’ye özel bir ‘kapalı devre’ etkinlik, Katar emirinin himayesinde hayata geçecek. Projenin yurtdışına taşınmasında Katar’ın seçilmesinin birçok önemli sebebi var. Katar küçük bir ülke, dünyanın en büyük dördüncü doğalgaz rezervleri burada, ama petrol üretimi az. 1971 yılında bağımsızlığını kazanan Katar ile Türkiye’nin ilişkileri, devletler arasında 2005’ten itibaren geliştirilmeye başlanmış. “Katar’ı bir kanal olarak gördük” diyen High-Tech Port by MÜSİAD Genel Direktörü Hakan Kurt, bu konudaki bir ortaklarının Savunma Sanayii Müsteşarlığı olduğunu belirtti.

Fuarda 65 şirket kendini tanıtacak, stratejik özelliği öne çıkan bir dikey sektör buluşması hayata geçecek. Müsteşarlıkta yapılan toplantılara da bu şirketleri çağırdıklarını, iş modeli gerekliliğini ve önemini onlara anlattıklarını vurgulayan Kurt, eklemeden geçmedi: “Ülkeler arasındaki ilişkiler dolayısıyla Türk firmalarına ilgi olabilir, ama bunun iş modeli halini almadığını gördükleri anda çekiliyor, yok yere para harcamıyorlar.” Etkinliğe katılacak şirketlerden savunma yazılımları geliştiren 10’u aşkın firma, sivil ve askeri havacılıkta 30’a yakın şirket var. Geri kalanı da genel savunma. Savunma

İşbirliğinin şartları net: İş modeli ve sabır

teknolojileri çok entegre sektörler ve şirketler de sistem üreticisi ve yazılımcı kimlikleri ile öne çıkıyorlar. “Onların da bizim de eksik olduğumuz konular var” diyen Kurt’a göre, Katar bir dünya markası çıkartmak istiyor. Aynı Güney Kore’nin ‘Samsung’u gibi. Bunu da Qatar Airways olarak seçmiş. İşte bu nedenle farklı başlıklarda işbirliği anlaşmalarına yönelik potansiyel yüksek. Detaylar Hakan Kurt’tan geldi:

n High-Tech Port by MÜSİAD konsepti hakkında bilgi verir misiniz?

MÜSİAD 2011 yılında bir araştırma ile bir rapor ortaya koydu ve sonuç netti: Orta

gelir tuzağı. Gelişmiş ülkeler orta gelir tuzağından, yani 10 bin dolarlardan 25 bin dolarlara sıçramayı 32-33 yılda becerebilmişler. Güney Kore ile Tayvan ise 17-18 yılda bunu başarmış. Bundan çıkış yolu; yüksek teknolojiyi merkeze alan katma değerli üretim. Yani orta gelir tuzağından çıkmak için çözüm net.

Yüksek teknolojide savunma sanayii önemli. Tüm dünyada teknoloji, önce savunma sanayiinde yerini alıyor. Devletler yarattıkları gücü önce savunma için kullanıyor. Örneğin internet, ABD ordusunun iç iletişim için kullandığı bir araçken, bugün küresel bir ağ. Türkiye savunma sanayiinin eğilimini önemsiyoruz.

n Nasıl bir süreç var? 2004 yılında üçüncü Savunma

Sanayii İcra Komitesi’nde hazır alım projelerine ‘dur’ denilmiş, Türkiye ihtiyaçlarına yönelik ve kendi ürünlerini kendisinin geliştirebilmesi odaklı strateji kararı alınmış. 10 yıllık dönemde elimizde birçok kazanım, ATAK helikopterimiz, Altay milli tankımız, bir gemimiz var ve ikincisi yapılıyor. Milli uydu başlığında hem istihbarat uydusu olarak Göktürk 2’nin önemli bir kısmını yerleştirdik, hem haberleşme uydusu konusunda Türksat 5A ve 5B’nin yüzde 25’ini, 6A’nın da yüzde 100’ünü yerli üretim sağlayacak. Milli piyade tüfeğimizin seri üretimi de geçen ay başladı. Bu stratejinin bir de ihracat kısmı var.

n İhracat neleri içeriyor? Mühendislik hizmetlerinde

çok iyi bir ülkeyiz. Eksik tarafımız finansman. Dolayısıyla sermaye altyapısına ihtiyaç var. Tüm High-Tech Port çıkışı da buradan oluşan bir olgu. Orta gelir tuzağını biliyor, bundan çıkış yöntemini gösteriyor, bunun için pazar geliştirme projesi ortaya koyuyor, analiz, öneri ve uygulama yapıyoruz.

n Bizim eksiklerimiz neler? Tüm katılımcılarımızla birebir

görüşüyoruz ve hep şuna vurgu yapıyoruz: İş modeliniz ve sabrınız olmalı. Türkiye sabırsız bir ülke. Körfez bölgesi ise sabır gerektiriyor. Çok kârlı işler var, ama işi almak, sözleşmeyi imzalamak çabuk olmuyor. Firmalarımızın en büyük eksiği ellerinde iş modeli yok. Bekliyorlar ki vitrine ürünü koyalım, Katarlıların parası var, gelsinler alsınlar. Oysa Katar’a giderken ellerinde bir model olması lazım. Katar’da 10 büyük aile ve 270 bin Katarlı var. Herkes birbirini tanıyor, herkesin gelir düzeyi yüksek ve herkes her sektöre yatırım yapabiliyor. Yani Katarlı’nın senin sektörünün detaylarını bilme imkanı yok. Dolayısıyla iş modelini onun değil, senin üretmen, kendi iş modelini ortaya koyman lazım.

n Katar başka neler istiyor? Öncelikle Körfez bölgesini iş

modelinizle ikna edeceksiniz. İkincisi firmanız şeffaf, açık,

uluslararası denetim şirketlerince denetlenebilir bir firma olacak. Bunların ardından Katar’da sabrederseniz ve doğru iş modeli ile ilerler, onlara kazanacaklarını net gösterebilirseniz kazanırsınız. O bölgeye giderken firmalarımızın elinde, bölgenin gerçeklerini baz alan iş modeline ihtiyaçları var. Her firma kendi yeteneklerine göre bu modeli üretmeli. Ayrıca Ortadoğu ve Körfez bölgelerinin birbirine benzemediğini bilmek gerek. Türk firmaları bu ayrımı yapamıyor. Oysa Körfez bölgesi kendini geliştirmiş, çok profesyonel 6 ülkeden oluşuyor. Nelere yatırım yapacağını, ihtiyacını bilerek hareket ediyor. Ekonominin yüzde 92’si devletin elinde. Yani sürecin tamamına hakimler ve Katar’ı özel şirket gibi yönetiyorlar. Bu iyi bir model ve yıllık 200 milyar dolar milli gelirleri var, 2 trilyon dolar civarında fon çeviriyorlar. Katar’ın savunma sanayisine yatırım, iki ülkenin ilişkilerinin gelişimi adına önemli bir fırsat. Ama firmalarımızın iş modeline ve sabra ihtiyaçları var.

n Sizin stratejiniz nedir? ‘Cooperaction’ modeli oluştu

‘kurumsal aksiyon’ başlığında. Firma ve kurumları Katarlı yetkililerle buluşturacağız. Katar’da Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Qatar Airways gibi 5 tane önemli kurum ve şirketin yetkilileri ile birebir görüşmeler için özel odalar hazırladık. Yani sergi alanıyla sınırlı kalmayacak bilgiler, firmalarımız yetkililer ile görüşecek. Tüm bu randevu sistemi de bizde. Etkinlik kapalı devre. Çünkü savunma sanayiinde ABD, İngiltere, Fransa, İsrail, Almanya, Çin gibi ülkeler ön planda. Biz uluslararası savunma sanayii fuarına gittiğimiz zaman alıcılar önce onları bitiriyor, sonra bize geliyorlar. Oysa savaş uçağını dünyada 5 ülke yapabiliyor ve biz de 6’ıncı ülke olacağız X35 ile. Bu zaman alacak bir süreç, bu nedenle önemli olan irade.

n Peki ya geri dönüşler? Katar emirinin himayesinde

etkinlik hayata geçecek ve bölge ülkeleri adına bu çok önemli bir referans. Ama 2014 ihracatı da sadece 465 milyon dolar. Bu rakamların milyar dolarları görmesi lazım. Katar’da belirttiğim 170 milyar dolarlık yatırımın işletme sistemlerinin üretilmesi konusunda beklentileri var. Orada anahtar teslim projeleri işletme ihtiyacı büyük. Bu nedenle etkinliği önemsiyorlar.

İlki 2014 yılında 15. MÜSİAD Uluslararası Fuarı kapsamında İstanbul’da gerçekleştirilen High Tech Port by MÜSİAD’ın

yeni durağı Katar olacak. Türkiye’de üretilen stratejik teknolojiler, Katar ve Körfez pazarına tanıtılacak.

Hakan Kurt

Handan Aybars

Suudi Arabistan’ın yıllık savunma sanayii harcaması 62 milyar dolar. Bu İngiltere’den fazla ve o pazara entegre olabilmek için Türkiye’nin kanala ihtiyacı olduğunun altını çizen Hakan Kurt, şunları kaydetti:“Tüm bölgeler için böyle bir kanal yapısıyla ilerlemek işin doğrusu. Katar’ın yatırımları var. Örneğin Katar Silahlı Kuvvetleri ile BMC ortak. Digiturk, Arvento, Pozitron satın alması Katar’dan. 2022 FIFA Dünya Kupası Katar’da olacak. 170 milyar dolarlık alt ve üst yapı yatırımı yapacaklar. Bunun için yapılacak binaların

işletilmesi ve bilişim altyapılarının sağlanması lazım. Türk firmaların çok hızlı yürüyebileceği bir alan burası. Kurum ve firmalarımız için Katar’da büyük fırsatlar, orada iş yapan şirketlerimiz var. 30-35 yıl sonra Katar’ın doğalgaz kaynakları bitecek. Dolayısıyla elde ettikleri fonu, orta ve uzun vadede katma değere dönüştürecek bir sanayiye yatırım yapma ihtiyaçları var. Onların da bizim gibi bir ulusal strateji belgeleri var. Orada ‘eğitimli Katarlıların yatırımlarını verimli hale dönüştürmesi’ baz alınıyor. Katar küçük bir ülke. Ama potansiyeli ve vizyonu büyük.

İHRACAT İçİn KAnAlA İHTİYAç vAR

Page 11: BThaber Sayı 1037
Page 12: BThaber Sayı 1037

Prime Yaz Fayda WiFi 28x40.indd 1 24/08/15 11:17

BİLİŞİM DÜNYASI12 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

Üretimde daha verimli, daha hızlı, daha kontrollü, daha kaliteli bir endüstri dönemi için Mitsubishi Electric’in e-F@ctory konsepti; birçok sektörde üretim aşamasında kullanılan dijital fabrika ürünlerini, mekanik, elektronik ve yazılım hizmetleri bir arada ‘mekatronik’ biçimde sunuyor. “Avantajımız; fabrika otomasyonu içinde tüm süreçleri kapsayan bir çözüm üretilebilmemiz” diyen Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri İş Geliştirme Yöneticisi Tolga Bizel’in de dikkat çektiği gibi, e-F@ctory konseptinin önemli avantajları var. Hızlı bağlantı ve kısa yenileme süresi, ayrıca bilgisayar kullanılan bir sistem olmadığı için de bilgisayarın çökmesi veya virüs girmesi gibi riskleri bertaraf edebilmesi, sistemdeki enerji ölçüm cihazları ile üretilen her bir ürün için ne kadar enerji harcandığının görülebilmesi, daha doğru maliyet hesabını yapabilmek bunun ilk akla gelen örnekleri. Tolga Bizel, çevrimiçi izlenebilen sistem sayesinde üretimin de istenen zamanda ve yerde kontrol edilebildiğini belirtirken, eklemeden geçmedi: “Sistem, üretim aşamasında ihtiyaç duyulan pek çok bilgiye ulaşmayı mümkün kılıyor. Böylece, örneğin hatalı bir ürün olursa geriye dönüp üretim hattında bir sorun olup olmadığına bakılabiliyor.”

e-F@ctory konseptinin oluşturulmasını sağlayan iQ Otomasyon Platformu, tüm önemli otomasyon bileşenlerini tek yapıda birleştiren bir ürün ailesi. Bunun bütünleşik yapı sunmasının yanında toplam sahip olma maliyetinin en düşük seviyede olması, fabrika otomasyonu yönetim sistemleri arasında tam ve sorunsuz

Bilimkurgu film değil, apayrı bir sanayi devrimi

bütünleştirme, yüksek verimlilik ve hızlı iletişim gibi avantajlara işaret eden Bizel’in belirttiği gibi, böylece otomasyon süreçlerinde azalan maliyet ve yatırımdan yüksek geri dönüş elde ediliyor, ölçeklendirme yapılabiliyor. Yani büyük bir tesiste tüm hatların otomasyonu kadar, evde kullanılan tek bir makinenin kontrolünü de sağlamak bu yapıda mümkün. Potansiyeli Tolga Bizel anlattı:

n Bu yapı ne gibi faydalar sağlıyor?

e-F@ctory konsepti Mitsubishi Electric’te 2008 yılından beri kullanılıyor. Amaç; fabrika otomasyonu içindeki tüm otomasyon ürünlerinin birbiri ile haberleşmesi. Yani IoT ve M2M bir arada. Ama bunları yapabilmek için bir platforma ve altyapıya ihtiyacınız var. Böylece üretim hatları rehabilite edilirken, maliyet avantajı daha esnek üretim için kullanılabilecek. e-F@ctory platformu M2M haberleşen konseptlere altyapı sağlayacak otomasyon ürünlerini oluşturmayı amaçlıyor. Konseptin anlamı; tüm süreç unsurlarının birbiri ile haberleşmesi.

n Bu yeterli mi? Hayır değil. Sonuçta bu,

fabrikanızın sadece bir bölümü. Oysa yönetim tarafında da

birşeyler yapmak gerek. Çünkü fabrikanın özkaynaklarını yöneten bir ERP sistemi var, bunun da altında bir altyapı sistemine ihtiyacınız var. Bizim otomasyon ailemizdeki tüm ürünler, bu yapılarla konuşabilecek şekilde entegre. Anlık olarak sisteminizi takip edebiliyorsunuz. Bence siber fizik bu. Tasarım aşamasından günlük hayata, oradan geleceğe yönelik ilişkiler yumağı oluşturuyor. Böylece üretim bandında üretim maliyetlerini en aza indirip, rekabet ortamında size nefes aldırıyor. Bireysel olarak süreci takip etmeniz yeterli.

n Böyle bir yatırım için yapılması gerekenler neler? Birim birim mi, yoksa bütünsel geçişi mi gündeme almalı?

Mitsubishi Electric’in bu amaçla oluşturup yönettiği, küresel bazda bir takım firmaların bir araya gelmesi ile oluşan ‘e-F@ctory Alliance’ isimli topluluk var. Bu firmaların hepsi de belirttiğiniz soruların yanıtlarını verebilecek firmalar veya iş ortakları, yazılımlar ve donanımlardan oluşuyor. Biz diyoruz ki, ‘ürünlerim bu partner firmaların bu analizleri yapan donanım ve yazılımlarıyla entegre çalışıyor, bu entegrasyonu senin için yaptım, senin ekstra uğraşman gerekmiyor.” Bu yönüyle küresel bir danışmanlık ve faaliyet yapısı sunuyoruz. Bizi rakiplerimizden ayıran temel bir unsur bu.

n Bu iş ortaklarını nasıl seçiyorsunuz?

İş ortağının yetkinliği ve bunun sürekliliğini takip etmek lazım. Endüstri 4.0 ve e-F@ctory konseptinde beklentim şu: Hayatımıza girecek olan makinaları tasarlayan yazılımların hepsi, makinanın hayat döngüsünde her şeyi kontrol eder hale gelecek. Bir çamaşır makinasında yazılım ortamında her bir parçanın takip edilmesi ve tanımlanması ile ileriki yıllarda makinanın bir parçasında sıkıntı olduğu zaman, geriye doğru o sıkıntıdan otomasyon olarak haberdar olmanız ve tasarımını

yeniden yapmanız mümkün olacak. Bunlar da ‘üretim hayat döngüsü yönetimini’ ortaya koyuyor. Ayrıca tasarım aşamasında, bu makinenin ihtiyaçlarını da tasarlayan bir yapı hayali var. Daha makineyi geliştirirken, bunu işleten yazılımlar da olacak. Süreç içinde her şey paralel ilerleyecek. Böylece gelecekte mesela ‘makine renklileri yıkamıyor’ dediğiniz zaman, tüm makinenin tasarımını değiştirecek, yeni çıkan hattın rehabilite edilmesi sağlanacak. Böylece cihaza standart değil, kişiselleştirilmiş bir yapı sunuluyor. Eskiden teknoloji bunu desteklemediği için seri üretim mantığı vardı. Oysa bugün bu yapı uçtan uca değişti, ‘endüstri 4.0’ adını aldı.

n Bu gelişim, dev bir ‘büyük veri yığılmasına’ da yol açacak. Şirketler bu verileri korumaları ve sürekli işlemeleri gerektiğini biliyor mu?

Veri madenciliği de burada öne çıkıyor. Doğru verilerin ayıklanması, güvenlikten bile önemli. Güvenlik, bunun bir sonraki aşamasında. Yani öncelikle binlerce veri arasından hangisi benim için doğru veya hangisini korumalı, hangisini korumamalıyım? Fabrika ve makina otomasyonları çok radikal süreçler. Bazı kesimlerde bu başlıklarda ‘kağıt üstünden kontrol’ gibi eski moda süreçler devam edebiliyor, ama bunlar artık sürdürülebilir değil.

Endüstri 4.0 ile bu tutuculuk bertaraf olacak. Buzdolabınızın ihtiyaçları bilip, bunu markete iletmesi, markete sevkiyat ve üretim sistemlerinin buna ayak uydurması, CRM yapısının kullanımı böylece öne çıkacak. e-F@ctory yapısında cihazları ve yetkin platformu ortaya koyuyor, sektöre özgü yapıların da buna uygun inşa edilmesini sağlıyoruz.

n Türk şirketlerinin ilgisi ne seviyede?

Finans ve telekom, teknoloji kullanımında en yetkin sektörler. Bu gelişim, ülkenin siyasi ve politik, dolayısıyla ekonomik pozisyonu ile bağlantılı. Sonuçta küresel ve bölgesel ekonomik sıkıntılar kırılganlığımızı artırdı, ama yine de bölgede en güçlü üretim merkezi Türkiye. Küresel bazda otomotiv, beyaz eşya, ilaç, kimya gibi birçok sektör şirketinin üretim ve Ar-Ge merkezleri burada. Bu coğrafyada bu, azımsanmayacak bir güç. Umudumuz şu: Coğrafyamızdaki bu kaos durumu düzelecek, bu da yeni altyapı ihtiyaçlarının karşılanmasını gerektirecek. Bu nedenle bu bölgede olmamız bizim için şans. Bu zorlu bir görev ve sabırlı olmayı da gerektiriyor.

n Reel sektöre çözümleri anlatırken nasıl bir strateji ile ilerliyorsunuz?

Buna, merkezde uzun yıllar önce başladığımız bir eğitim süreci yapılanması ile yanıt veriyoruz. Türkiye’de de öncelikli olarak önümüzdeki ‘5 artı 5 yıl’ boyunca reel sektörde görev alabilecek yetkin insan kaynağına temel tabanda ürün eğitimi vermeye çalışıyor, bunu ücretsiz yapıyoruz. Onların yanında risk alarak, zamanımın bir kısmını buna ayırarak uyguluyorum. Merkez de bu başlıkta potansiyeli görüyor ve biz bu paralelde, önümüzdeki yıllarda reel sektörde görev alacak kişilere bu değişimi anlatmaya çalışıyoruz. Böylece geleceğe yatırımımızı yapıyoruz.

n Peki ya 2015 bu başlıkta nasıl geçiyor?

Bir yandan zor, ama bir yandan da faydalı bir süreç. Çünkü ekonomik yavaşlamada, insanların ev ödevlerini yapacakları zaman artıyor. İmalat döngüsünden kafanızı kaldırıp bakıyorsunuz ‘daha neler yapabilirim?’ diye. Bunlar da bizim için güzel fırsatlar oluşturuyor. Satış kanallarımızda sistem entegratörleri var. Amacımız bu entegratörleri hızlı biçimde üniversitelerdeki çalışmamızla beraber oluşacak eğitim merkezlerinde sertifikalandırmak, son kullanıcılardaki hizmet kalitesini yukarı çekmek.

Türkiye’de robot teknolojisi konusunu sahiplenmeyi hedefleyen Mitsubishi Electric, ‘endüstri 4.0’ olarak

adlandırılan bu yeni dönemde Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon konseptini geleceğin dijital fabrika teknolojisi

‘e-F@ctory’ başlığı altında buluşturuyor.

Tolga Bizel

Handan Aybars

Page 13: BThaber Sayı 1037

Prime Yaz Fayda WiFi 28x40.indd 1 24/08/15 11:17

Page 14: BThaber Sayı 1037

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan 4.5G ile yaşanacak süreci şu cümlelerle değerlendiriyor: “1 Nisan 2016 tarihinden itibaren Türkiye’nin kamuoyunda bilinen adıyla interneti mevcut hızın en az 10 katı hızla kullanacağımız 4.5G teknolojisi ile tanıştırmış olacağız. Burada sadece

kazan kazan değil, 3K diye ifade edebileceğimiz kazan, kazan, kazan formülü hayata geçti. Operatörler, yatırım maliyetleri açısından, devlet ihale bedeli ve daha sonra oluşacak vergi gelirleri açısından, tüketici ise daha kaliteli hizmeti daha da uygun şekilde elde etme açısından kazançlı çıkacak. Kısaca burada kazanan Türkiye oldu.”

KAzAnAn TÜRKİYe olACAK

BİLİŞİM DÜNYASI14 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

4.5G’nin sektörlere katacaklarından söz etmeden önce yeni iletişim altyapısından en basit haliyle söz etmek gerek. Tamamen IP tabanlı ve veri taşımak üzere geliştirilen 4.5G teknolojisiyle ses, SMS ve veri gibi her tür aktarım, tek bir ortamda, başka bir deyişle internet üzerinden gerçekleşecek. Bu doğrultuda daha akıcı ve gelişmiş internet deneyimi sunacak olan yeni nesil iletişim teknolojisi 4.5G, kurumların ve şirketlerin iş süreçlerine esneklik katacak.

Özellikle gecikme süresinin kısalmasıyla, online işlem ve faaliyetler gerçek zamanlı yapılabilecek. Bu da iş süreçlerinde önemli ölçüde verimlilik artışını, rekabetçiliği ve maliyet avantajını beraberinde getirecek. İş dünyası, daha akıllı ve yenilikçi iş yapma biçimlerini benimseyerek dijitalleşmeyi mümkün olan en hızlı şekilde gerçekleştirecek.

Makinaların iletişim dönemi başlayacak

2013 yılında 341 milyon M2M bağlantılı cihaz varken bu sayısının 2020 yılında 32 milyara yükseleceği öngörüsü, gelecekte bizi teknoloji konusunda nelerin

Yeni uygulamalar yolda, M2M patlama yapabilir

beklendiğine ışık tutuyor. Özellikle 3G ile başlayan bu “mobil çağ” 4.5G ile yepyeni bir boyut kazanacak. 4.5G ile iyice genişleyecek ve çeşitlenecek olan mobil dünya, iş süreçleri ve dünyası üzerinde de etkisini en yoğun şekilde hissettirecek. Küçücük bir SIM kart sayesinde

birbiriyle konuşan makineler, sadece iş süreçlerini iletişime geçirmekle kalmayacak, aynı zamanda daha büyük bir bağlantı ekonomisine de hayat verecek. Bu ekonominin değerinin 2020’de 90 trilyon dolar olacağı hesaplanıyor. Çok yakında buzdolaplarının, otomobillerin hatta ofisinizdeki

kahve makinesinin bile birbiriyle iletişim halinde olacağı bir gelecek bizleri beklerken, 4.5G destekli M2M sayesinde, iş süreçlerinin hızlanması, akıllı kentlerde yaşama geçiş, eğitimden sağlığa, tarımdan belediyeciliğe birçok alanda verimlilik artışı mümkün olacak. Özetle

bundan yıllar sonra bu dönemi sektörlerin birbirleriyle olan bağlarını sıkılaştırdığı bir süreç olarak hatırlayacağız.

İş süreçleri daha enerjik ve hızlı

4.5G ihale sürecinin ardından iş dünyasının önemli bir dönüşüm yaşayacağını ifade eden Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel konuyla ilgili düşüncelerini şu şekilde aktarıyor: “Gün geçtikçe ses ve mesajlaşmanın yanında gerek sabit gerekse mobil genişbant hayatımızda daha büyük yer tutmaya başladı, devam da edecek. Mobil iletişim teknolojileri, sadece bireysel haberleşme ihtiyaçlarımızı karşılamakla kalmıyor; sağlıktan tarıma, finanstan eğitime, yenilikçi hizmetler sunarak, yatay kestiği sektörlerde sağladığı verimlilik artışıyla ekonomik büyümenin de lokomotifi oluyor. Nisan 2016 itibariyle hizmete girecek 4.5G de mobil genişbant teknolojilerin en yeni temsilcisi olarak hayatımızda önemli değişiklikler yaratacak.

4.5G’yi, önceki genişbant teknolojileriyle kıyasladığımızda, daha yüksek aktarım hızları, kapasite ve kalite sağladığını görüyoruz. 4.5G teknolojisi, yüksek veri hızları ve düşük gecikme süreleri ile tüketicilerin bilgiye erişimini hızlandıracak. Bu teknolojiyle 3G’nin en az 10 katı hızlara ulaşılacak. Bu teknoloji, gecikme süresini de kısaltarak, daha hızlı yanıt verilmesini, böylece kullanıcıların geri kalma ve duraklama gibi durumlarla karşılaşmamalarını mümkün kılacak. 4.5G teknolojisi ayrıca, daha güvenilir bir altyapı sunacak ve spektrum genişliği de daha fazla olacak.”

Ekrem Uçman

4.5G ihale sürecinin ardından iş dünyasının da beklentileri arttı. İş dünyasını ve süreçlerini yeniden şekillendirecek bu

hızlı iletişim döneminde, hem farklı uygulamalar ortaya çıkacak hem de kurumlar daha verimli bir ortama kavuşacak.

Dr. Ömer Fatih Sayan

Şirketlerin ve kurumların 4.5G yatırımlarını yaparken bulut bilişimi unutmamaları gerekiyor. İşlerinde verimlilik ve tasarrufun anahtarı haline gelen bulut bilişim altyapılarını kurmak üzere gerekli bilgi teknolojilerine yatırım yaparak önemli

bir maliyet avantajı sağlayabilecekler. Bu noktada hayatımıza girmeye hazırlanan 4.5G iletişim altyapısı yüksek performanslı bulut platformlarına erişim, ses ve görüntü akışı gibi hizmetlerde kullanıcı

deneyimini önemli ölçüde artırırken, sağlık, güvenlik ve eğitim gibi alanlarda yenilikçi uygulamalar sunulmasına imkân tanıyacak. 4.5G ile beraber önemli bir ivme kazanacak bulut bilişim ile iş uygulamaları artık bir donanıma ya da bir

konuma bağlı olmadan gerçekleşebilecek. Bu sayede konuma ve cihaza bağlı olarak çalışmaktan kurtulan şirketler ve kurumlar, sahip olacakları esnek yapıyla birlikte iş süreçlerine büyük bir verimlilik yakalamayı başaracaklar.

4.5G YATIRIMI YAPARKen BUlUT GÖz ARDI eDİlMeMelİ

Page 15: BThaber Sayı 1037

Cep telefonlarında böyle uçuk hızlara ulaşabiliyor olmamız, elbette ki farklı uygulamaların da önünü açacaktır. Şu sıralar akıllı telefonlarımızda kullanmakta olduğumuz standart sosyal medya uygulamalarında, oyunlarda fazla bir değişiklikle karşılaşmayacağız. Fakat Periscope gibi canlı yayın uygulamaları, çok daha yüksek potansiyele sahip olacaklar. Hali hazırda akıllı

telefon kameraları inanılmaz bir kaliteye ulaşmış durumda. İnsanlar, 4K çözünürlükle akıllı telefonlar sayesinde tanıştılar. 4K canlı video yayını yapmak, LTE Advanced ile mümkün hale gelecek. Diğer taraftan YouTube üzerinden rahat bir şekilde 4K videoları dahi izleyebiliyor olacağız.Eğer Türkiye’de evlere ve ofislere verilen internetlerin hızlarında ve fiyatlarında

ciddi bir değişiklik olmazsa ev kullanıcıları da sim kartlarını takacakları birer minik modemle yüksek hızlı internet kullanmaya yeltenebilirler. Tabii bu noktada kafalarda soru işareti oluşturacak en büyük kriter kota miktarı. 2, 5, hatta 10 GB gibi komik miktarlarda kotalar fahiş fiyatlarla sunulursa elbette ki ev kullanıcısını çekmesi mümkün değil.

HIz ARTIşI Bİze neleR GeTİReCeK?

Günümüzde Türkiye’de pek çoğumuz akıllı telefonlarında internet paketleri kullanıyor.

Gerek sosyal medya için, gerek Whatsapp üzerinden mesajlaşma için, gerekse iş e-postamızın anlık olarak kontrolü için 3G veya 3.5G olarak bilinen mobil şebeke hizmetlerinden faydalanıyoruz. Mobil internet, artık çoğu teknoloji meraklısı için “olmazsa olmaz” durumunda. Daha önce bilgisayarda internetle tanışmamış orta yaş üstü kitle, cep telefonları aracılığıyla Facebook’u ve Whatsapp’ı tanıdılar.

Mobil internet teknolojisi, 3. nesilde (3G) son kullanıcıya ciddi anlamda hız artışı sağlayarak gerçek anlamda kullanılabilmesini sağladı. 3.5G ise çeşitli modifikasyonlarla beraber 20 Mbps gibi hızlar elde edilebilmesini sağlıyor. Türkiye’deki 3.5G desteğine baktığımızda mobil şebekelerin normal şartlarda bu hıza yaklaşabildiğini görüyoruz. Türkiye, 3.5G konusunda oldukça başarılı işler çıkardı. Her ne kadar 3.5G’nin şebeke ile telefon arasında kurduğu bağlantı hızı yüksek olsa da özellikle yoğun yerlerde yoğun saatlerde şebekelere giden kablolu internet altyapısı konusundaki eksikler sebebiyle ciddi hız düşüşleri yaşanabiliyor.

Öncelikle “4G”İşin detayını çok

kurcalamayan kullanıcılar tarafından 4G olarak bilinen LTE teknolojisi, aslında 4G ile aynı şey değil; 4G bağlantı standartlarına uyumlu bir bağlantı. WiMax de LTE gibi bir 4G teknolojisi olma özelliğine sahip.

3G – 3.5G ile LTE arasında ciddi bir performans kapasitesi farkı bulunuyor. “Kapasitesi” diyorum, çünkü tam anlamıyla kullanabilmek için aynı zamanda ciddi bir internet altyapısı da gerekiyor. Zira gelen bağlantı hızı yetersiz olması durumunda LTE değil, direkt fiber kabloyla bağlansanız da elde edeceğiniz verim sınırlı olacaktır. Kullanmakta olduğumuz 3.5G teknolojisi ile 20 Mbps’ye yakın bir hız elde edilebiliyorken LTE’de üst sınır

Son kullanıcı tarafında 4.5G neleri değiştirecek?

100 Mbps.LTE’nin 3.5G’ye göre en

büyük avantajı ise standart sesli görüşmeleri de internet bağlantısı üzerinden gerçekleştirebiliyor olması. Telefonunuzda hiç Skype, Whatsapp veya Viber gibi VoIP uygulamaları üzerinden görüşme yaptınız mı? Ses kalitesi ne de güzel geliyor bu uygulamalarda, değil mi? 3.5G ve öncesinde sesli görüşmeler için ayrılan mobil bağlantı alanı, internet için

ayrılan bağlantıdan ayrıydı. Yani telefonda görüşme başladığı anda otomatik olarak düşük kaliteli banda geçiş yapılıyordu ve ses kalitesi haliyle düşüyordu. LTE’de ise VoIP uygulamalarındaki gibi direkt olarak internet bağlantısı üzerinden gerçekleştiriliyor; ayrılmış bir bant yok. Mobil operatörler ekstra bir kısıtlama getirmediği takdirde LTE ile beraber harika bir görüşme kalitesi yakalanabiliyor.

LTE değil, LTE Advanced

Ülkemizde son günlerde 4.5G olarak dile getirilen bağlantı biçimi LTE Advanced, LTE’ye göre belli başlı avantajlara sahip. Bunlardan ilki elbette ki daha yüksek bant genişliği sunuyor olması. LTE Advanced, 300 Mbps hızına destek verebiliyorken üzerinde yapılan oynamalarla 450 Mbps’ye ulaşabiliyor.

LTE Advanced’in tek avantajı sadece hızı değil.

Aynı zamanda şebekeler arasında geçiş, LTE’ye göre çok daha yumuşak. Özellikle yolculuk esnasındaki uzun konuşmalarda gerçekleşen şebeke değişimine bağlı kesilmeler, LTE Advanced’te yaşanmıyor.

450 Mbps evlere ulaşmadan…

Günümüzde çoğu evde ve küçük çaplı ofiste kabloyla 16 Mbps – 25 Mbps arası internet bağlantısı kullanılıyorken 450 Mbps’lik bant genişliği biraz “uçuk” görünüyor. Zaten böyle bir hıza ilk etapta hiçbir operatör ulaşamaya çalışmayacaktır. Belirli bir süre düşük hızda kullandıktan sonra altyapı durumuna göre sessiz sedasız hız artırımına gidilecektir diye tahmin ediyorum.

İşin en kafa karıştıran tarafı ise kota sınırlandırmaları. Günümüzde çoğu akıllı telefon kullanıcısı ortalama 1 veya 2 GB’lik kotayla bir ay geçirmeye çalışıyor. Kota dolduktan sonra ya ekstra ücret ödemek durumunda kalıyorlar ya da internet bağlantıları kesiliyor. Her iki durumun da son kullanıcının hoşuna gitmediğini söylememiz mümkün. Türkiye’deki mobil operatörler, ortalama 10 Mbps internet bağlantısı veriyor diyelim. 10 Mbps bağlantı ile saniyede 1.25 MB download yapılabiliyor. 2 GB kotayı doldurmak için bu hızla yaklaşık 1600 saniye (27 dakika) boyunca aralıksız veri indirme yapmamız gerekiyor. LTE Advanced’in üst limiti olan 450 Mbps’yi es geçtik; 300 Mbps ile saniyede 37.5 MB download hızı elde ediliyor. Bu hızla 2 GB’yi doldurmak sadece 53 saniye sürüyor. Bu durumda kotalarda ciddi bir değişikliğe gidilmesi gerekiyor.

Telefonum LTE Advanced destekliyor mu?

Apple’ın, Huawei’nin, Samsung’un, HTC’nin, LG’nin ve Microsoft’un (Nokia’nın) son bir sene içerisinde çıkmış neredeyse tüm modellerinde LTE Advanced desteği bulunuyor. Bazı telefonlar 150 Mbps’ye kadar destek verirken, bazı modeller 450 Mbps’yi komple destekliyor. Bu noktada yeni akıllı telefon almayı düşünen kullanıcıların LTE Advanced desteğine ve desteklediği hıza dikkat etmeleri gerekiyor.

Geçtiğimiz günlerde ihalesi yapılan ve Türkiye’nin teknoloji gündemine oturan 4.5G son kullanıcı için ne ifade ediyor?

Son kullanıcı gözüyle 4.5G’yi değerlendiriyoruz.

BİLİŞİM DÜNYASI 157 - 13 EYLÜL2015

BThaber

Ruşen Göbel

Page 16: BThaber Sayı 1037

BİLİŞİM DÜNYASI16 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

Ericsson Mobilite Raporu’na göre, mobil veri trafiğinin 2020 yılına kadar dünya genelinde 9 kat artması öngörülüyor. Ayrıca 2020 yılında dünya nüfusunun yüzde 70’inin LTE kapsama alanında olacağı, bunun sonucunda 3,7 milyar kişinin LTE kullanacağı tahmini yapılıyor. Bu arada, Türkiye’deki 3G kullanıcılarının da yüzde 40’ı, akıllı telefonlarından sınırsız mobil veri kullanmak isterken, yüzde 41’i hizmet kalitesinin iyileştirilmesi durumunda daha çok mobil veri kullanabilecekleri bilgisini veriyor.

Global Mobilite Raporu ve Türkiye’nin de yer aldığı Ortadoğu ve Kuzey Doğu Afrika bölgesi ekini yayınlayan Ericsson, konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyerek, duruma ve beklentilere dair soruları da yanıtladı. BT ve mobil teknolojilerin hız kesmeyen gelişiminin değerlendirildiği raporda, mobilitenin 2020 yılına kadar yaşayacağı öngörülen değişime de ışık tutuluyor.

Mobil veri trafiğinde aslan payı videoda olacak

Rapora göre 2020 yılında mobil abone sayısı 9,2 milyara; mobil geniş bant kullanıcı sayısı ise 7,7 milyara ulaşacak. Teknoloji yatırımlarının devamıyla beraber 2020’ye kadar, dünya nüfusunun yüzde 70’i LTE kapsamasında olacak ve 3,7 milyar kişi LTE kullanacak.

Akıllı telefon pazarındaki gelişimin sürekliliği paralelinde, akıllı telefon kullanıcı sayısı ise iki kattan fazla artış gösterecek. Böylece küresel nüfusun yüzde 70’i akıllı telefon kullanacak ve toplam mobil veri trafiğinin de yüzde 80’ini akıllı telefonlar oluşturacak. Bunların sonucunda da mobil veri trafiği 2020’ye kadar 9 kat artacak. Bu artışta ise video başı çekecek. Rapora göre, video, her yıl yüzde 55 oranında büyüyecek, 2020 yılında toplam mobil veri trafiğinin yüzde 60’ını oluşturacak.

Mobilde veri kullanmaya iyice alıştık

Rapora göre, Türkiye’de akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 65’i kapsama ve kesintisiz iletişim konularına duyarlı. 3G kullanıcıları da, yoğun veri tüketen birçok mobil servisi yoğun biçimde

Dünya, mobilledönmeye

doyamayacak

kullanıyor. Bu noktada, 3G kullanıcılarının yüzde 40’ı ‘sınırsız veri planı’ isterken, yüzde 41’i daha iyi bir kapsama ve servis kalitesi olması halinde, mobil veri kullanım miktarını arttırabileceğini iletiyor.

Araştırma sonuçları ile ilgili detayları paylaşan Ericsson

Türkiye Genel Müdürü Ziya Erdem de, BT sektöründeki dönüşümün küresel hızına karşılık, bu hızın Türkiye’de ise olağanüstü olduğu tanımını yaptı.

”Geçtiğimiz seneki araştırmalarımızdan 3G kullanıcılarının neredeyse yarısının 4G’ye geçmek

istediğini biliyoruz” bilgisini veren Erdem’e göre, bu hız isteği, tamamen kullanıcıların yeni teknolojilere ulaşma isteğinden kaynaklanıyor. Yani kullanıcılar artık sınırsız internet paketleri kullanmak istiyor, kapsama ve kalite konularında ise eskiye kıyasla çok daha hassaslar. Bu

verilerden hareketle Erdem, şu saptamayı yaptı:

”Önümüzdeki dönemde 4.5G’nin hizmete sunulmasıyla, kullanıcılardan ciddi talep oluşacağını ve ileri teknoloji kullanımında diğer ülkelerdeki penetrasyon seviyelerine hızla ulaşacağımızı öngörüyoruz.”

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da veri trafiği büyümesi, dünyanın tozunu attıracak

Araştırma, dünyada 2020 yılında mobil abone sayısının 9,2 milyara ulaşacağını ve bu abonelerin 3,7 milyarının LTE kullanacağını öngörüyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi’nde ise 2014 sonu itibariyle 680 milyon olan mobil abone sayısı, 2020’ye kadar 970 milyona ulaşacak. 2020 yılında teknolojinin geleceği nokta ile artan mobil aboneliklerin, bölgedeki bağlanabilirliği daha önce görülmemiş seviyelere taşıması bekleniyor. 2014 sonu itibariyle dünyadaki mobil abone sayısının yüzde 10’u, LTE abonelerinin ise sadece yüzde 1’i, Türkiye’nin de içinde yer aldığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesine ait.

Bu başlıkta 2020 yılı projeksiyonlarına bakıldığında, dünyada LTE kullanıcı sayısının 3,7 milyar olması beklenirken, bu kullanıcıların 210 milyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi’nde olacağı üzerinde duruluyor. Bu da bölgede ciddi bir veri kullanımı artışı demek ve öyle ki, bölgedeki mobil veri trafiği büyümesi, dünya genelindeki büyümeyi geride bırakıyor. Araştırmaya göre, bölgede 2014-2020 yılları arasında mobil veri trafiğinde 14 kat büyüme beklenirken, bu beklenti dünya genelinde ise 9 kat olarak öngörülüyor.

Haber Merkezi

BT ve mobil teknolojilerin hız kesmeyen gelişiminin değerlendirildiği Ericsson Mobilite Raporu, mobilitenin

2020 yılına kadar yaşayacağı değişime de ışık tutuyor. ericsson Türkiye Genel

Müdürü Ziya Erdem

Küresel olarak baktığımızda, gelecek 5 yılda nüfusu yoğun ve kullanımı az ülkeler öne çıkacak. Ericsson Ortadoğu Bölgesi Strateji ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Alp Uysal’ın paylaştığı bilgilere göre, akıllı telefon sahipliği 2020 yılında küresel nüfusun yüzde 70’ine ulaşacak. Asya, Pasifik ve Ortadoğu ile Afrika bölgesi ise bu artışta başrolü üstlenecek. Veri trafiğinin 2020 yılına kadar 9 kat artması da tüm taşınabilir

cihazlarda veri kullanımının katlanarak büyümesi demek. ”2020 itibariyle video trafiği 13 kat artacak ve toplam veri trafiğinin yüzde 60’ını oluşturacak” diyen Alp Uysal, şöyle devam etti: ”Ses başlığında ’Wi-Fi Calling’ öne çıkacak. Burada operatör; internet ve ses paketine Wi-Fi da ekleyecek. Böylece Skype veya WhatsApp’a alternatif sunmaya çalışacak. VoLTE (voice over LTE) ile aynı frekans bandında daha çok

ses taşıyacağız. Bu küresel beklentilerin yanında Türkiye’ye baktığımızda ise teknolojik gelişmelerin yakından takip edildiğini ve kullanıldığını görüyoruz. Örneğin sosyal ağ kullanımı İngiltere ve ABD’den yüksek. Tüketicilerin yüzde 35’i 4G’yi destekleyen yeni bir telefon almayı düşünüyor. Bunu, yani LTE hizmetini almak isteyenlerin SIM kartı da değiştirmesi, USIM olması gerekiyor. Operatörler bir süredir USIM veriyor, ama şu an için sayı az.”

KUllAnICI, Yenİlİğe İlGİ GÖSTeRİYoR

ericsson ortadoğu Bölgesi Strateji ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan

Yardımcısı Alp Uysal

Page 17: BThaber Sayı 1037

BThaber

DOSYA 7 - 13EYLÜL 2015www.bthaber.com

Kamu veBT Yaklaşımları

Kamu ve özel sektör ortak yol haritasında ilerleyebilmeli

Kamu kurumlarında 2015 yılnda, 2014 yılından bugüne süregelen büyük kurumsal dönüşüm projelerinin yanı sıra dijital dönüşüm projeleri ve bütünleştirme çalışmaları da devam etmekte. Buradaki temel hedef de; vatandaşın hayatını kolaylaştıracak, onların iş çözümlerine değer katacak e-Devlet uygulamalarını hayata geçirebilmek. Hedefe de; Ar-Ge odaklı yaklaşımla ulaşabileceği konusunda tüm paydaşlar hemfikir. Bu noktada

teknolojik ürünlerin gelişiminde devletin sağladığı Ar-Ge destekleri ön plana çıkıyor ancak geliştirilmesi sonrasında yaygınlaştırılması için de yine kamu desteğine önemli ölçüde ihtiyaç bulunuyor. Ürün ve geliştirici firma için belirlenecek standart ve akreditasyonlar; firmaları hem teknolojik olarak geliştirecek hem de kamunun daha iyi, güvenilir ve ekonomik açıdan en ucuz hizmeti almasını getirecek. Bu da son kertede

firmaların uluslararası standartlarda ürün geliştirmelerini sağlayıp dünya pazarında yer almalarına yol açacak. Aksi halde kamuya yazılım üreten firmaların, uluslararası firmalar karşısındaki şansı yok olabilir. Bu noktada, kamunun yerli markaların önünü açacak daha çok politika üretmesi bekleniyor. Diğer yandan kamu kurumlarında uzman kişilerin ihale süreçlerini yönetmesi, beklentiler sıralamasında ön plana

çıkıyor. Gerek kamu gerekse özel sektörde üst düzey yöneticilerin projeleri sahiplenmeleri büyük önem taşıyor. Zaten kamu ve özel sektördeki karar vericilerin müşterek hedefler ve birlikte benimsenmiş yol haritalarından kopmamaya özen göstermeleri şart. Ankara’nın sıcak günleri daha süreceğe benziyor; KKTC e-Devlet dönüşümü ve Ulusal Kamu Entegre Veri Merkezi Projesi ve diğerleriyle…

17

Sedef Özkan

Page 18: BThaber Sayı 1037

18 7 - 13 EYLÜL2015

BThaberKAmu vEBT YaklaşımlarıDOSYA

ÜST DÜZEY YÖNETİCİLER PROJELERİ SAHİPLENMELİDışişleri Bakanlığı olarak yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın konsolosluk işlemlerini ilgili Bakanlıklar adına yürütmeye ve bu işlemlerin en az zaman ve iş gücü harcanarak, daha da önemlisi vatandaşlarımıza yük getirmeyecek bir teknolojik yapı üzerinden gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Konsolosluk birimlerimizde nüfus, askerlik, pasaport ve noterlik gibi işlemlerini gerçekleştirdiğimiz uygulamalarımız, 2014 sonlarından itibaren İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Savunma Bakanlığı’nın Askere Alma Dairesi Başkanlığı ile bütünleşik bir temelde web servisler üzerinden çalışır hale getirildi. Söz konusu bütünleştirme çalışmalarımızın geliştirilme süreci 2015 yılında da devam etti.

Bu yıl için planladığımız yeni bir bütünleştirme projesi ise; yine bir konsolosluk hizmeti olan noterlik işlemlerinin de Türkiye Noterler Birliği ile bütünleşik çalışacak biçimde gerçekleştirilmesi. Henüz analiz ve kodlama çalışmalarının başındayız. Ancak güçlü bir kadroyla çalışıyoruz ve kısa süre içinde bu uygulamayı tamamlayıp test ve yayın aşamasına geçmeyi ve vatandaşlarımızın yurt dışında gerçekleştirdiği noterlik işlemlerini tamamen elektronik ortama taşımayı öngörüyoruz. Yalnızca konsolosluk hizmetlerinin sunulmasında değil, Bakanlık personelinin günlük çalışma saatlerinde ihtiyaç duydukları

elektronik yazışma, kurumsal bilgi bankası, mali işlemlerin hesap ve yönetimi gibi birçok alanda geleneksel yöntemlerin yerine bilişim araçlarından, kendi bünyemizde geliştirdiğimiz BT çözümlerinden yararlanılan yeni

metotlar hayata geçiriyoruz. Bu da emekten, enerjiden, kağıttan ve diğer harcamalardan önemli bir tasarruf sağlıyor.

Somut olarak rakamlarla ifade edilmesi güç de olsa, Bakanlığımız ülkemize ve yurt dışında yaşayan

Türk toplumuna sunulan hizmetlere katma değer sağlıyor. Öte yandan, Yüksek Seçim Kurulu ile birlikte yürüttüğümüz çalışmalar sonucu, yurt dışında oy kullanma işlemlerini mümkün kılan bilişim altyapısını, son iki seçimde Bakanlığımız üzerinden hayata geçirdik. Bu konuda dış temsilciliklerimizde de Ankara’daki ekiplerimizde de bir tecrübe birikimi oldu. Önümüzdeki parlamento seçimlerinde de yurt dışı oy kullanma işlemlerinin sorunsuz tamamlanması için YSK ile birlikte ortak çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Bizce, özel sektör ve kamunun birlikte çalıştığı projelerde her iki tarafın da üzerine düşen, üst düzey yöneticilerin projeleri sahiplenmesi. Projeleri icra eden ve çözümleri geliştiren teknik ekiplerin – ister kamu personeli ister firma çalışanı olsun - birtakım sorunlar ve anlaşmazlıklar yaşayabildiğini, bazen küçük ve önemsiz sorunların bile büyüyerek projenin nihai sonucunu etkileyebilecek niteliğe ulaşabildiğini bizler yaşayarak görüyoruz. Bu gibi durumlarda anlaşmazlıkların hızla çözümlenmesini ve çalışanların motivasyonlarını kaybetmemelerini teminen kamudaki ve özel sektördeki karar vericilerin müşterek hedefler ve birlikte benimsenmiş yol haritalarından kopmamaya özen göstermeleri gerekiyor. Bu husus, projenin akamete uğramadan başarıyla tamamlanması için ehemmiyet arz ediyor.

Dışişleri Bakanlığı Bilişim Teknolojileri Daire Başkanı ve elçi Haldun Koç

Page 19: BThaber Sayı 1037

Daha Fazla Bilgi İçinwww.NetApp.com/AltaVault

NetApp®’tan Türkiye’nin verilerini güvenlik çemberine

alacak çözüm

Yedekleme stratejilerinin değişmesi gerekiyor.Bulut tabanlı depolama size yardım edebilir.

Şu faydaları bir düşünün:

Maliyetleri indirirBazı bulut tabanlı araçlar ile veri kümelerini 30 kat azaltabilirsiniz.

Yüzbinlerce dolar tasarruf edersiniz

Tape yedeklemesine kıyasla verilerinizin geri yüklemesini 32 kata kadar hızlandırabilirsiniz.

Veri geri yükleme süresini kısaltır, ticari hedeflere daha kolay ulaşırsınız

Verilerinizi harici bulut sistemine göndererek tape medyaları fiziksel olarak taşımak ve yönetmek zorunda kalmazsınız. Ayrıca ikinci bir yedekleme aracına da ihtiyaç duymazsınız.

BT çalışanları stratejik çalışmalara daha fazla zaman ayırabilir

Karmaşıklığı azaltırRiskleri düşürür

Sonuç: Sonuç: Sonuç:

NetApp®; geleceğin teknolojilerinden hibrit bulut sistemlerini kamu kurumları için fırsata dönüştüren çözümler sunuyor. Önümüzdeki 10 yıl boyunca hibrit mimarisinin BT sektöründe kullanılacak en yaygın modellerden biri olacağını öngören NetApp®; uçtan uca veri sistemi mimarisi ‘data fabric’ vizyonuyla hibrit BT’yi sadeleştiriyor, hızlandırıyor ve daha güvenli hale getiriyor. Ayrıca kamu kurumları ihtiyaçları değiştiğinde bulut tercihlerini de değiştirebilirken NetApp® da ihtiyaç değiştiğinde farklı bir buluta geçmek için uygun altyapıyı müşterilerine sunabiliyor.

Dahili çözümlere kıyasla kamunun yüzde 90’a kadar daha az maliyetle verilerini herhangi bir bulut sistemine hızla yedeklemesine imkan tanıyan AltaVault® ve all-flash yeniliğinden yararlanan uygulamalar için optimize edilmiş FlexPod çözümleri ile NetApp®, kamu kurumlarına flash  ile hızlandırılmış ve bulut ile bütünleşmiş depolama çözümleri için paylaşımlı ve bağımsız altyapılar sunuyor. Böylece kamu kurumları verilerini yedeklerken veri tekilleştirmesi, sıkıştırması ve şifrelemesini en üst seviyede yaparak depolama alanlarını daha verimli kullanıp, bulut ortamlarında maksimum güvenliğe ulaşılabiliyor.

Verimliliği Artırır,Maliyetleri Düşürür

Bulut tabanlı veri depolama kazandırır

NetApp AltaVaultdahili depolama çözümlerine kıyasla toplam sahip olma maliyetlerini

(TCO) %90’a kadar azaltan bulut tabanlı tek depolama çözümüdür

® ®

Kurulumu ve yönetimi kolaydır

Bulut içerisindeki verilerin güvenliğini ve esnekliğini aynı anda sağlar

Önde gelen bütün depolama ve arşivleme yazılımları ile uyumludur

Verilerin kurtarılabilirliğini sağlamlaştırır

Kaynak azlığı, veri yoğunluğu, ağır iş yükü gibi sorunlar nedeniyle geleneksel yöntemler karşısında inovatif çözümlere en çok ihtiyaç duyan sektörlerden biri olan kamu sektörü için NetApp®, ileri teknoloji altyapısı üzerine inşa ettiği çözümler sunuyor.

Günümüzde kamu dünyasının ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak geleneksel dahili veri depolama ve kurtarma çözümlerine karşın NetApp®’ın ileri teknolojilerle donatılmış bulut tabanlı çözümleri, kamu kuruluşlarında verimliliği maksimumum seviyeye çıkarırken maliyetleri minimum seviyeye çeker.

Günümüzün geleneksel depolama çözümlerinin üç büyük eksiği:

Aşırı pahalı

Çok yavaş ve karmaşık

Çok riskli

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Page 20: BThaber Sayı 1037

BİLİŞİM ALTYAPILARI İÇİN ‘DİNAMİK’ HEDEFLER2014 yılından bugüne devam eden büyük kurumsal dönüşüm projelerimizin yanı sıra 2015 yılında başladığımız dijital dönüşüm projelerimizi bugünlerde devam ettiriyoruz. Özellikle Spor Genel Müdürlüğü ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’nde başlattığımız dijital değişim ve dönüşüm projelerinde kayda değer şekilde yol aldık ve bu projelerin meyvelerini geçtiğimiz aydan itibaren toplamaya başladık.Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda kullanılan yazılımımız ihtiyaçlara cevap veremeyecek duruma geldiği günden itibaren sistemli bir şekilde durum tespit analizleri yaparak yeni sistem için çalışmaya başladık. Yeni sistemle, daha hızlı çalışan, ihtiyaçlara cevap verebilen ve kolay kullanılabilen bir yapı hedefledik. Tabii ki sistemin tasarımı sırasında kurumun iş süreçlerinde verimliliği, tasarrufu ve diğer katma değerlerini ayrıntılarıyla düşündük. Çalışmalarına 2015’in ilk aylarında başlanan ve yurt başvuru modülünü 1. fazda tamamladığımız sistemimizle ağustos ayında yurt başvurularını kabul ettik. Başvuruların birinci gününde 200 bin gibi bir rekor başvuru alarak hem sistemimizin ne kadar hızlı çalıştığını hem de kullanıcılar tarafından ne kadar çok beğenildiğini görmüş olduk.

Spor Genel Müdürlüğü için de Spor ve Kulüpler, Federasyonlar gibi tüm bileşenlerinin verilerinin eksiksiz ve hatasız kayıt altına alınabileceği, izlenebileceği ve iş süreçlerinin verimli yürütülebileceği bir sistem tasarladık. Bu sisteme de ‘DİNAMİK’ ismini vererek bilişim altyapımızda neyi hedeflediğimizi ismine yansıtmış olduk.

Her iki yeni sistemde de amacımız kurum iş süreçlerinde verimlilik, hız ve kalite için bilgi teknolojilerini doğru kullanmak oldu diyebiliriz. Diğer yandan pek çok kurumsal projemiz de var. Bunlardan NUSRAT Mobil Oyun Projesi en çok değer verdiğimiz ve geniş kitlelere ulaşması

için çaba harcadığımız proje oldu. Öyle ki Çanakkale Zaferimizin 100. yılı onuruna geliştirdiğimiz NUSRAT şu anda 4.ayında olmasına rağmen ve yaklaşık 800 binden fazla indirildi ve sürekli olumlu yorumlar alıyoruz. Bu proje kamuda ilk olması ve eğitimde oyunlaştırma açısından başarılı olması

sebebiyle yapımcıları olarak bizi çok sevindiriyor ve çok kısa zamanda yeni ve genişletilmiş bölümleri ile NUSRAT 2’yi sizlerle buluşturacağımızın haberini de vermek isteriz.

Bizim projelerimizin uygulanmasıyla gözlemlediğimiz iki temel katma değer unsuru var. Bunlardan biri iş süreçlerinin daha hızlı, sağlıklı ve verimli yürütülmesi. Diğeri ise yaptığımız işin niteliği itibarıyla kurumumuzda ve hatta bazı projelerimiz gereği ilk ve farklı olmasından kaynaklanan kamu hizmetlerinde beğenilen olmayı başarmasıdır. Öyle ki vatandaşa dokunan uygulamalarımızda hızı, kullanışlılığı, kolaylığı ve estetiği yakaladığımızda olumlu geri bildirimler alıyoruz ve kamu görevlisi olarak buna seviniyoruz. Biz bu sonucun da kaynağını yani etkin ve verimli BT’nin kullanımında yaptığımız ve yapılması gerekli doğru süreci şöyle tanımlıyoruz: Projelerde öncelikle kurum, iş süreçleri ve ihtiyaçlar iyi analiz edilmeli daha sonra mevcut teknolojilerle neyi, nasıl tasarlamalı ve üretmeliyim diye detaylı düşünmeliyiz. Bilişim teknolojilerinde artan uzmanlaşma konuları ve kamunun her teknolojik alanı hizmetlerinde kullanma gereksinimi kamu özel sektör iş birliği modellerini artırmakta. Bu nedenle bizim bazı firmalarla uygulamaya çalıştığımız Stratejik İş Ortaklığı modelinin çıkış noktası da buna benzer ihtiyaçlardır. Fakat iş birlikleri katı prosedürlerle değil ülkemizin ortak çıkarları doğrultusunda karşılıklı kazanç ilişkisiyle kurulmalı. Biz bizim teknoloji hizmetlerimize değer katacak, kendi hizmetlerini de bizim projelerimizde geliştirecek firmalarla her zaman çalışmaya hazırız.

Gençlik ve Spor Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Huzeyfe Yılmaz

20 7 - 13 EYLÜL2015

BThaberKAmu vEBT YaklaşımlarıDOSYA

Page 21: BThaber Sayı 1037
Page 22: BThaber Sayı 1037

22 7 - 13 EYLÜL2015

BThaberKAmu vEBT YaklaşımlarıDOSYA

KAMUDAKİ HEDEFLERE AR-GE ODAKLI YAKLAŞIMLA ULAŞILABİLİR

SAĞLIK BİLİŞİMİNDE KAMU DESTEĞİNE İHTİYAÇ VAR

Türkiye’de 2000’li yıllardan itibaren ilk adımları atılan ve her geçen gün daha büyük bir önem taşıyan ‘kamuda bilgi teknolojileri dönüşümü’ kapsamında devlet kurumları teknolojiyle olan bağlarını her geçen gün daha da geliştiriyor. Ankaref olarak ODTÜ Teknokent’te faaliyet gösteriyoruz. Kamu projelerimiz kütüphane, arşiv, müze, demirbaş takibi, halk sağlığı gibi çok sayıda alanda devam ediyor. Temelde nesnelerin interneti (IoT) konusunda uzmanlaşan Ankaref; kimliklendirme ve izleme takip çalışmalarının söz konusu olduğu alanlarda da doğru çözümler sunuyor. Kamu projelerini uygularken de temel hedefimiz; son kullanıcıların hayatını kolaylaştıracak, onların iş çözümlerine değer katacak uygulamaları hayata geçirebilmek. Bu hedefe de Ar-Ge odaklı yaklaşımımızla ulaşabileceğimize inanıyoruz.

Kamu işlerimiz ya da özel sektöre yönelik projelerimiz diye bir ayrım yapmadan, imza attığımız tüm işlerde katma değer sunmak adına çok çalışıyoruz. Kütüphane ve müzecilik gibi alanlarda uyguladığımız projelerle hem çalışanların hem de kullanıcıların faydalanacağı efektif çözümler sunuyoruz. Kültür varlıklarının korunmasına da katkı sağlayarak, bu değerlerin gelecek nesillere daha sağlıklı aktarılmasına da çok önemli katkılar sağlıyoruz. Buna benzer şekilde halk sağlığı alanındaki çözümlerimizle de sağlık çalışanlarının iş süreçlerini

kolaylaştırırken, nihai kullanıcıların da bu hizmetlerden en etkin şekilde yararlanmalarını hedefliyoruz.

Ankaref imzasını taşıyan ve Sağlık Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Aşı Takip Sistemi’ni kamunun bilgi teknolojileri ile dönüşümünde önemli bir kilometre taşı olarak görüyoruz. Karekod destekli soğuk zincir takip ve stok yönetim sistemiyle aşı ve anti serumların muhafaza edildikleri tüm noktaları tek bir merkezden takip edebiliyoruz. Aşı ve anti serumların muhafaza edildiği depo ve dolapları, ürünlerin nakledildikleri araçlardaki sıcaklık takibini gerçek zamanlı ve kesintisiz şekilde izlenmesine imkan veren bir uygulamanın ülkemizde kullanılmasının önünü açtık. Projeyle, eskiden ‘manuel’ yapılan ve bu nedenle kişilerin duyarlılığı oranında ilerleyen bir sistemi tamamen dijital ortama aktardık.

Bizim beklentilerimiz sektöre yönelik. Kamu kurumlarını yöneten isimlerin özellikle bilişim alanında ‘made in Turkey’ markalarının önünü açacak politikalar üretmeleri en temel beklentimiz. Kamunun BT alanında dönüşmesi sadece etkin, hızlı, kaliteli, sürekli ve güvenilir bir hizmetin önünü açmakla kalmıyor aynı zamanda yerli firmaların bu yönde adımlar atmasını da teşvik ediyor. İşte tam da bu noktada teşviklerin sadece özel teşebbüslerin girişimleriyle değil, kamunun oyun kurucu rolüyle de gerçekleşmesini temenni ediyoruz.

Toplam 8 ilde oluşturduğumuz PPP ( Kamu Özel Ortaklıkları ) projeleri büyüklüğündeki kent konsolidasyonlarıyla hastanelerimizi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği çatısı altında birleştirerek tek bir merkezden yönetilebilir hale getirdik. Tüm hastanelerin verileri konsolide edilerek Genel Sekreterlik bünyesinde kurulan merkezi sunucu, ildeki tüm hastaneler, tek bir hastane gibi ama her hastanenin kendi işlerini ve verilerini görebileceği şekilde çalışması sağlandı.

Genel Sekreterlikler, il içi tüm hastanelerde tek bir HBYS olacak şekilde çalışmakta. Firmamız da bu yeni yapıya uygun çözümler geliştirdi ve Sisohbys yazılımı ile illerde tek bir sunucu ve tek bir merkezi veri tabanında yer alan sistemler kurmaya başladı. PPP projelerinin yönetim ve kârlılık kalemlerinin en iyi şekilde başarıya ulaşmasını sağlayacak olan en önemli faktörlere sahibiz. Bu faktörleri 28 yıllık tecrübemizle harmanlayarak kamunun gücüyle özel sektörün dinamizmini birleştiren PPP Projelerinde klinik süreçlerin verimliliğini artırmak, hataları en aza indirmek, israfı önleyerek maliyetleri denetim altına almak, kanıta dayalı tıbba uygun yazılımlar geliştirmek, doğru ilacın doğru hastaya uygulandığını bilmek, sağlık hizmetlerini, kolay erişilebilir ve sürdürülebilir kılmak, vb. özellikleri sağlayarak mutlak başarıya ulaşmak ve yurt dışında da aynı temayı uygulayarak firmamızı bir dünya markası haline getirmek hedefindeyiz.

Türkçe dışında 7 ayrı dille çoklu dil desteğine sahibiz. Bu sebeple halen, KKTC, Senegal, Nijerya ve Azerbaycan’da projelerimiz mevcut, ayrıca ürünlerimizin kalitesi ve geniş yelpazesi sayesinde başarılarımızın artarak devam edeceğine güveniyoruz. Bu sayede Sisoft’un dünya devleri arasında yer almasını ve ülkemizde gelişen ve değerlenen yazılımlarımızın, yurt dışına ihracatının artırılmasını ve pazar payımızı büyütmeyi amaçlıyoruz.

Teknolojik ürünlerin gelişiminde devletin sağladığı Ar-Ge destekleri çok önemli, ancak geliştirilmesi sonrasında yaygınlaştırılması içinde yine kamu desteğine önemli ölçüde ihtiyaç ortaya çıkıyor. Bu kapsamda Sağlık Bakanlığımızın konuya yönelik duruşu önem arz ediyor: Ürün ve geliştirici firma için belirlenecek standart ve akreditasyonlar, firmaları hem teknolojik olarak geliştirecek hem de kamunun daha iyi, güvenilir ve ekonomik açıdan en ucuz hizmeti almasını sağlayacaktır. Firmaların ürün geliştirme süreçlerinde, Bilgi Güvenliği, Ortak Kriterler (CC) ve SPICE gibi süreçleri kullanması, özellikle Servis Odaklı Mimari kullanarak, güncel ifade ile web tabanlı yazılım geliştirmesinin özendirilmesi, bugün için fiyata dayalı rekabeti, teknoloji endeksli fiyat rekabetine çevirecektir. Bu da nihai olarak firmaların uluslararası standartlarda ürün geliştirmelerini sağlayacak ve dünya pazarında yer almalarına imkân sunacaktır. Aksi durum, kamuya yazılım üreten firmaların, uluslararası firmalar karşısındaki şansını yok eder.

Ankaref Genel Müdürü erhan Binici Sisoft Genel Müdürü Ömer Siso

AYDES İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR AFET YÖNETİMİ SİSTEMİ OLUŞTURULUYOR Netaş olarak ‘Küresel standartlarda çalışan, Türkiye’nin ve bölgenin bir numaralı sistem entegratörü olmak’ vizyonu doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 48 yıllık tecrübemizle finans, sağlık, kamu gibi bir çok sektörde faaliyet gösteriyor, büyük firmalar için projeler geliştiriyoruz. Bu yıl itibarıyla devam eden kamu projelerimizden bazıları şöyle: FATİH Projesi’nin ilk adımında Netaş olarak, 110 adet hizmet içi uzaktan eğitim sınıfının bütünleştirmesini başarıyla tamamladık ve okullara altyapı kurulumunu içeren 2. Faz Yerel Alan Ağ Kurulumu’na da böylece başlamış olduk. Aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 46 ilde 9.052 okulda yerel alan ağı kurulumunun yapılması, öğretmen ve öğrencilerin eğitim dokümanlarıyla bilgi ihtiyacının elektronik ortamda karşılanması, okulllardaki elektronik paylaşımın kullanımına yönelik istatistik verilerinin merkezden sağlanması konusundaki

çalışmalarımız devam ediyor. Adalet Bakanlığı’na ait ‘Türkiye’nin En Büyük Ses ve Görüntü Ağı Projesi; SEGBİS’; hükümlü ve tutukluların duruşmalar için bulundukları yer dışındaki mahkemelere gönderilmesi zorunluluğunu kaldırıyor. Türkiye genelinde kurulumu tamamlanan proje dahilinde Netaş olarak, 2.870 mahkeme salonunu ve 543 cezaevini video konferans sistemiyle birbirine bağladık. Proje tamamlandığında; Türkiye’deki tüm mahkeme salonlarının ve cezaevlerinin dahil olduğu 4.000’e yakın noktada, SEGBİS sisteminin kullanılmasını hedefliyoruz.

Diğer yandan Netaş olarak Polatlı-Konya Yüksek Hızlı Tren hattı projesinde görev aldık ve hat bütünleşik haberleşme çözümü sağladık. Bu kapsamda ETCS Seviye 1 ve Seviye 2 uyumlu GSM-R, SDH transmisyon, telefon, yolcu bilgilendirme ve anons sistemlerini tesis ettik. Halen Ankara-İstanbul Hızlı Tren Hattı’nın Haydarpaşa-

Gebze-Köseköy kesimindeki telsiz ve telli haberleşme projesini hayata geçiriyoruz. Buna ek olarak, TCDD’nin Bandırma-Balıkesir-Manisa-Menemen hattındaki Sinyalizasyon ve Telekomünikasyon Sistemleri projesi kapsamında, GSM-R iletişim sisteminin kurulumunu üstlendik. Kesintisiz mobil iletişim hizmeti sağlayan GSM-R sisteminin kurulumunu gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, Irmak-Zonguldak tren hattının modernizasyonu projesinde de haberleşme altsistemi tedarikçisi olarak, SDH transmiyon, telefon, yolcu bilgilendirme ve anons sistemlerini temin ve tesis ediyoruz. İşletmeye sunduğumuz ve kurmakta olduğumuz projelerdeki hat uzunluğu 1.000 km seviyesine ulaşmış bulunuyor. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile yürütülen AYDES ile; acil durum yönetiminde ihtiyaç duyulan kurumların ürettiği verilere bütünleştirme sağlanarak, sürdürülebilir bir afet yönetimi ve bilgi

sistemi oluşturuluyor. Vatandaşların e-Devlet kapısı hizmetlerine erişimini artırmak için sunulan KİOSK- e-Devlet projesi kapsamında; havaalanları, postaneler ve otobüs, tren garları gibi lokasyonlar başta olmak üzere Türkiye genelinde 86 noktaya kiosklar konumlandırılarak, vatandaşların e-Devlet kapısı hizmetlerine erişim oranı artırıldı.

KKTC’nin e-Devlet sistemi kapsamında; TÜBİTAK’ın e-Kimlik sistemiyle bütünleşik çalışan uygulama yazılımları, ‘KKTC’nin Sayısallaştırma ve Nüfus Sistemleri’ için sıfırdan geliştirildi. e-Nüfus projesinin sayısallaştırma kısmı tamamlandığında, 1 milyondan fazla kişiye ait nüfus kayıt verisi dijital hale gelecek. Bugün olduğu gibi gelecekte de gerçekleştireceğimiz projelerle “Türkiye’nin teknoloji üssü” olmayı hedefliyor, bu doğrultuda teknolojik yetkinliğimizi inovasyonla birleştirerek “sürdürülebilir büyüme”ye katkı sağlamaya devam ediyoruz.

netaş Kamu ve Savunma Sektörü Genel Müdürü Kamil orman

Page 23: BThaber Sayı 1037

237 - 13 EYLÜL2015

BThaber KAmu vEBT Yaklaşımları DOSYA

TARIMSAL İSTATİSTİKLEREANLIK ULAŞIM SAĞLANDI

KAMUYA ÜCRETSİZ VE SERTİFİKALI EĞİTİM VERİLİYOR

Vodafone Türkiye olarak, Dijital Dönüşüm vizyonumuz doğrultusunda ülke ekonomisindeki sürdürülebilir büyümeye katkı sunmayı hedefliyoruz. Bu hedefle, Temmuz 2014’te hizmete sunduğumuz Yarına Hazırım Platformu ile Türkiye’de kurumların dijital dönüşümünü sağlayarak, ülkemizde özel sektör gibi kamunun da küresel olarak hızla değişen dijital dinamiklere hazırlanmalarına destek oluyoruz. Vatandaşlarımızın yaşamına değer katmak için sağlık, sosyal güvenlik, eğitim, savunma, çevre ve istihdam alanlarında çözümler geliştiriyoruz. Kamu kaynaklarının doğru yönetimi ile kamu kuruluşları ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine katkı sağlıyoruz. Bu konuda, geçtiğimiz yıl “Kamuda Dijital Dönüşüm” çalıştayını düzenleyerek kamu kurumlarının daha etkin, daha verimli ve daha az maliyetli iş yapmasına katkıda bulunacak, en yüksek vatandaş memnuniyetini ve sosyal faydayı sağlayacak çözümleri masaya yatırdık.

Nisan 2015’te Accenture iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz kamuya özel Dijitalleşme Endeksi ile amacımız, kamu kurum ve kuruluşlarımız ile belediyelerimizin dijitalleşme karnesini çıkarmak ve buradan çıkacak sonuçlara göre aksiyon almak.

Vatandaşlarımızın yaşamına değer katmak için sağlık, sosyal güvenlik, eğitim, savunma, çevre ve istihdam alanlarında çözümler geliştiriyoruz. Kamu kaynaklarının doğru yönetimi, kamu kuruluşlarına verimlilik katma ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine katkı sağlıyoruz. Bugüne kadar pek çok önemli kamu projesini hayata geçirdik. Bu projelerle, Adalet Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Devlet Demiryolları (TCDD), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) gibi kurumların dijital dönüşümle verimlilik ve vatandaş memnuniyetini artırma hedeflerine katkı veriyoruz.

Vodafone Türkiye olarak, Casper Bilgisayar Sistemleri iş birliğiyle SGK için geliştirdiğimiz tablet projesi ile Türkiye’de kamuda ilk önemli mobil projelerden birine imza attık. Proje kapsamında, SGK’nın saha denetim ekiplerine Vodafone 3G Süper İnternet desteği olan 2 bin adet Casper Via tablet sağladık. Böylece,

SGK çalışanları her an her yerden dünyanın en gelişmiş 3G internet ağıyla buluştu; SGK’nın kayıtdışı işçi denetimleri hızlanırken, kurum içi operasyonel verimliliği arttı. Benzer bir tablet projesini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı için hayata geçirdik. Tarımsal İzleme ve Bilgi Sistemi Projesi (TARBİL) kapsamında, 12 bin uzman personel, tabletlerindeki Vodafone 3G mobil internetle her an her yerden dijital bağlantılı çalışarak, zirai saha denetim süreçlerinde hız ve operasyonel verimlilik kazandı. Böylece tarımsal istatistiklere anlık ulaşım sağlanmış oldu. Türkiye’de küresel deneyimimizle akıllı şebeke çözümlerini hayata geçiriyoruz. Yüzde 40’a varan enerji tasarrufu ve yüzde 25’e varan karbon salımı düşüşü sağlayabiliyoruz. Vodafone Türkiye, IBM ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım A.Ş. iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz ‘İstanbul Hareket Halinde’ projesi kapsamında, şehiriçi toplu taşıma sisteminde etkin planlamayı mümkün kıldık; İstanbul’daki toplu ulaşım ağlarını vatandaşların yolculuk alışkanlık ve hareketlerine uyarlayarak trafiğin optimize edilmesini sağladık.

Kamu kurum ve kuruluşları, ister Vodafone kullanıcısı olsun, ister diğer operatörlerin kullanıcısı olsun, hiçbir ücret ödemeden dijitalleşme endekslerini yarinahazirim.com üzerinden ölçebilir, ihtiyaçlarını belirleyebilir. Sorumluluklarımız arasında vatandaşlarımızı da dijital dönüşüme taşımak var. Kamu kurumlarının sıçrama yaparak dijital dönüşümü iş süreçlerine katması ve vatandaşa daha etkin hizmet vermesi mümkün. Dijital stratejiler, kamu hizmetlerinin daha az maliyetle daha verimli gerçekleşmesine öncülük ediyor. Kamunun, özel sektöre örnek olup dijital dönüşümde ortalamayı aşması gerektiğini düşünüyoruz.

Kaspersky Lab olarak hedefimiz kamunun ihtiyaçlarına uygun olarak çözümlerimizi bir bütün halinde anahtar teslim olarak sunabilmek ve ayrıca gerekli olan teknik destek hizmetlerini bizzat Ankara’da uzman kadromuzla sağlamak. Tüm kamu müşterilerimize ücretsiz ve sınırsız sertifikali eğitim sağlıyoruz. Ayrıca belli bir sayının üzerindeki kurumların kurulumlarını Kaspersky olarak bizzat kendimiz üstleniyor ve teslim ediyoruz. Bunun da ötesinde uzman teknik kadromuzla, oluşabilecek tüm teknik sıkıntılara uzaktan ya da yerinde müdahale edip

çözüm sağlayabilecek durumdayız. Kamuda güvenlik algısının geçmişe göre

gelişmesi bizim için heyecan verici ancak birçok nedenden dolayı kullanılan sistemler ve yazılımlar hâlâ yeni değil ve yetkisiz kullanımlardan dolayı tehditlere oldukça açıklar. Kurulum öncesi uzmanlarımız tarafından detaylı bilgilendirme yapılıyor ve donanımsal/yazılımsal eksiklikler liste halinde müşteriye sağlanıyor. Kurulum sonrasında ilgili kullanıcılar zaten tarafımızdan eğitilmiş oldukları için olası problemlerde bize pek fazla iş düşmüyor.

vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı engin Aksoy

Kaspersky lab Türkiye Ülke Müdürü Sertan Selçuk

Page 24: BThaber Sayı 1037

24 7 - 13 EYLÜL2015

BThaberKAmu vEBT YaklaşımlarıDOSYA

ÜLKESEL KAYNAKLARLA ÖZEL ÇÖZÜMLER SUNMAK İSTİYORUZ

VERİMLİLİĞİ ARTIRIRKEN GÜVENLİKTEN FERAGAT ETMEMEK GEREK

Bilsan olarak 2015 yılında ‘Milli Savunma Bakanlığı Ağ Entegrasyonu’, ‘Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Veri Merkezi’, ‘Suudi Arabistan Veri Merkezi ve Ağ Entegrasyonu’, ‘TRT Genel Müdürlüğü Ağ Entegrasyonu’ projelerine devam ediyoruz. Hedefimiz; ülke menfaatleri doğrultusunda, teknolojik çözümleri en uygun fiyatlarla sunmak, insan eğitimine önem vermek, yerli üretim ve insan odaklı çözümler sunmak, firma değerleri ve insani değerler çerçevesinde hizmet verecek alt yapıları oluşturmak. Ülkesel kaynaklarla özel teknolojiler üretmek ve çözümler sunmak istiyoruz. Güvenlik; biyometri çözümlerimiz, kurumlara özel yazılım ve özel elektronik ve teknolojik çözümlerimiz bulunuyor. Hacettepe Üniversitesi Teknokent yerleşkesinde de faaaliyetlerimize başladık.Teknokent yapılanmasını oluşturarak ‘Yerli Üretim’ ile kurumlara ucuz, doğru, güvenilir projeler sunmayı hedefliyoruz.

BT, toplumsal değişimi hızlandırdı. Sosyal medya uzakları yakın, bilinmezleri bilinir kıldı. Ancak bilgiye kolay ulaşmanın dayanılmaz vurdum duymazlığı dezenformasyon ve yönlendirmeyi de beraberinde getirerek bilgiyi ve kabiliyetleri daha değerli duruma soktu. Gelişen toplumsal temel ihtiyaçları otomatikleştirmek ve işleri kolaylaştırmak yine kamunun görevi. Ancak sınırsız ihtiyaçların kıt kaynaklarla karşılanması ve kamusal bilgi bütünleştirmesinin bürokratik hantallığı eksik kadrolarla birleşince kamudaki hizmet kalitesi düştü. Bu eksikliklerin farkında olan firmamız, ihtiyacın planlanması ve dizayn edilmesi noktasındaki ısrarcı davranış şekliyle çalıştığı kurumlardaki BT

çalışanlarını bilinçlendirerek, ihtiyaç fazlasının planlamasını önlemek suretiyle katma değer oluşturuyor. Ayrıca enerji tüketiminin hat safhaya ulaştığı BT ekipmanlarının en verimli şekilde nasıl çalıştırılacağı üzerinde zaman harcayarak yeşil BT çalışmalarını da sürdürüyor.

Sosyolojik bir yaklaşımla olması gereken, kişisel olarak ben nasıl ihtiyaçlarım için harcama yapıyorsam, kamunun da sadece ihtiyaçlarını satın almasını beklemek hayalci bir yaklaşım olmasa gerek. Şu anda kamu ihale mevzuatı (4734 ve 4735 sayılı sözleşme kanunu) kaliteli hizmet gerektiren projelerin doğru ve işin erbabı şirketlere verilebilmesi için uygun değil. İstekli firmaların çok ciddi çaba harcaması gerekiyor. Rekabet yaratması ve fiyat odaklı projeler durumu zorluyor. Bunun sonucun da, hizmetin kalitesi düşüyor, projelerin istenildiği gibi sonuçlanmaması ya da başarısızlığa uğrama riski artıyor. İhale sürecinde teklif veren kişi veya kuruluşların sürece itirazlarda bulunması ihalenin sonlandırılmasını geciktirmekte, bu da idare ve firmanın mağduriyetine, hizmetin daha geç verilmesine neden olabilmekte. Bunun

engellenmesi için kamu kurumlarından uzman kişilerin ihale süreçlerini yönetmesi, süreci hızlandıracaktır. Projelerin nasıl yapılacağı, artılarının neler olacağı, neleri çözüp neleri çözemediği gibi konuların detaylı olarak, hem kamu gözüyle hem de özel sektör gözüyle irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun neticesinde hem kamudaki tüzük ve yönetmeliklerin dışına çıkmadan hem de firmaların kurumsal işlemlerini doğru, hızlı ve güvenilir biçimde tamamlamasını sağlayacak projeleri hayata geçirebiliriz.

Bilişim teknolojileri olarak tüm dünyada gelişimini sürdüren bulut teknolojilerinin kamuda da yaygınlaşmasını bekliyoruz. Bulut teknolojileri; doğası itibarıyla, güvenlik-verimlilik terazisinin iki ayrı kefesinde duruyor. Verimliliği artırırken güvenlikten feragat etmemek gerekiyor. Ancak aşırı güvenlik kaygısıyla verimlilikten vazgeçip maliyetleri en yüksek seviyeye çıkararak projeleri durdurma ikileminden de hızlı bir şekilde kurtulmamız gerekiyor. Bu sayede, yapılan mükerrer projelerin önüne geçilebilir. Ayrıca her zaman üzerinde durduğumuz gibi yerli katma değeri artırmak en önemli hedeflerden biri olmalı. Özellikle müşterileri vatandaşlar olan kamunun, bütün şirket ve kurumlarla veri ilişkisi içinde bulunan bir platform olan bulut teknolojilerinden faydalanabileceği çok ciddi potansiyeli olduğunu düşünüyorum. ‘Kamu bulutu’ çerçevesinin kamu adına kimin veya hangi kurumun yürüteceğinin net

bir şekilde ortaya konmamış olması, buradaki en temel eksiklik olarak ortaya çıkıyor.

Özellikle kamu kurumlarının arasında oluşan ‘başarılı proje’ rekabetinin vatandaşa yansıması önemli şartlardan bir tanesi. Bu anlamda yapılmış ve hâlihazırda hayata geçmiş projeleri biraz daha farklı yöntemlerle yapıyor olmanın müşteri, yani vatandaşa bir katma değeri olmuyor. Bu anlamda kurumlar arası etkileşim ile bilgi ve veri paylaşımı, verimliliğin artması için çok önemli bir rol oynuyor. Projelerin bütün aşamaları için kamudan temel beklentimiz, sektör dinamiklerine uygun süreçler oluşturulması ve bunların da kamu kültürünün içerisinde kendine yer bulması. Türkiye’de bu öncelikleri ön planda tutan ve sürekliliği olan birçok proje hayata geçmiş durumda. Bu nitelikte daha fazla projenin hayata geçmesi için proje yönetim süreçlerini tekrar hayata geçirmemizin hayati öneme sahip olduğunu belirtmek gerekir.

Bilsangrup Genel Müdürü Doğan Bacaksız

netApp Ankara Bölge Müdürü Burak Koç

ANA TEMA: SOSYAL İNOVASYONHDS Türkiye olarak uzun yıllardır kamu kurumlarının BT’ye yapmayı planladıkları yatırımları takip etmekteyiz. Kalkınma Bakanlığı tarafından paylaşılan yatırım projeleri özellikle e-Devlet hizmet ve uygulamalarıyla zenginleşmekte. Buradaki hedeflerimiz; mevcut kamu kuruluşlarının gerçekleştirmeyi planladıkları projelerde kaliteli ve uygun maliyetli çözümleri bünyelerine nasıl katacakları konusunda yardımcı olmak. Diğer bir deyişle verinin hızlı büyümesine paralel olarak mevcut sistemle

bütünleşmesini, kolay yönetilebilir olmasını ve sürekli erişilebilir durumda olan bir altyapının uçtan uca her noktasında hizmet verebilmesini sağlamak.

Birbirinden farklı uygulamalar ve her bir platformun ortak olarak çalışabilmesi aynı zamanda kaçınılmaz hale geldi. HDS olarak bütün bu ihtiyaçları tüm dünyada farklı Ar-Ge merkezlerimizde hassasiyetle inceliyor, bünyemizde farklı endüstri tecrübelerimizi kullanıp Ar-Ge merkezlerimizde harmanlıyor, verinin doğmasından son kullanıcıya

dokunduğu noktaya kadar bütün geçen süreçte belirlenen ihtiyaçlara uygun çözümler geliştiriyoruz. Ana temamız olan Sosyal İnovasyon, insan hayatının veri ile bütünleştiği, bu verilerin insan hayatının nasıl daha kolaylaştıracağı yönündeki yaklaşımımız HDS’i farklılaştıran en büyük katma değer bu. Geniş çözüm portföyümüz yazılım ve donanım ihtiyaçlarının yanı sıra farklı endüstrilerdeki çözüm ihtiyaçlarını da adresleyebilmekte.

Türkiye’de gerçekleştirilmeye çalışılan birçok kamu projeleri mevcut. En büyük beklentimiz, vermeye

çalıştığımız çözümün kurumların ihtiyaçlarına hem bugün hem de gelecek için sonuna kadar uyum sağlaması. Bütün proje aşamasında kurumlarla beraber çalışarak, ihtiyaçları tam olarak anlamak ve sonucunda opsiyonlarıyla beraber çözümleri sunmak böylece projelerin hedeflerine daha rahat ve kolay şekilde varmasını, başarılı sonuçlar alınmasını istemekteyiz. Artıları ve eksileriyle beraber kurumlarımızın istediği en uygun çözümleri verebilecek portföyümüz ve konusunda uzman satış ve destek ekiplerimiz bulunuyor.

Hitachi Data Systems Türkiye Ülke Müdürü Serdar Sayar

Page 25: BThaber Sayı 1037

BİYOMETRİK ÇÖZÜMLER HAYATIMIZA DAHA ÇOK GİRECEK

PROJELERDE İLK SIRAYI GÜVENLİK ALIYOR

KAMU İŞ SÜREKLİLİĞİNİÖNDE TUTMALI

Parmak izi, damar izi, yüz tanıma ve diğer çeşitli kimlik doğrulama araçlarına yönelik geniş ürün ailesiyle kamuya biyometrik çözümler sunmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda e-Pasaport’u hayata geçirdik ve Bolu’da gerçekleştirilen yeni nesil e-Kimlik pilot projesinde yer aldık. Aynı şekilde tüm özel hastanelerde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi’nde kullanılmak üzere BioPOS cihazını geliştirdik. Ayrıca şehir güvenliği alanında akıllı çözümlerimizle hizmet verdiğimiz gibi Türkiye’nin akıllı yazılımlarla bütünleştirilmiş pek çok şehir güvenlik projesinde de yer alıyoruz. Biyometrik sistemlerin gelişimi için bundan sonraki süreçte çeşitli çalıştaylar, toplantılar ve ortak çalışma gruplarına katkıda bulunmayı da planlamaktayız.

Teknoloji çözümlerimizle kamuya maksimum katma değer sağlamayı hedeflemekteyiz. Kurumlara özel geliştirdiğimiz teknolojiler en üst seviyede verimlilik ve tasarruf sağlamakta. Kamu veya özel tüm müşterilerimize 6 aylık ya da bir senelik yatırımlarının sonunda ne kadar kâr edebileceklerini gösteriyoruz. Örneğin, sağlık hizmetlerinde yapılacak tasarruf, kaynakların da farklı alanlara yönlendirilebilmesini sağlayacak. Biyometrik çözümleri Türkiye’de T.C. kimlik kartının dönüşümüyle hayatımızda daha çok göreceğiz. Öyle ki yeni T.C. kimlik kartlarının içerisinde biyometrik bir resmin yanı sıra parmak damar izi, avuç damar izi ve parmak izi olması planlanmakta.

Dünyada 11 Eylül’den sonra yaşanan güvenlik kaygılarına en verimli çözümü biyometri

sunuyor. Bu bilincin ülkemizde de yaygınlaştığını görmekteyiz. SGK’nın biyometri tabanlı kimlik doğrulama projesinin yanı sıra ileriki dönemde kullanımı başlayacak olan elektronik T.C. kimlik kartlarının da biyometri tabanlı teknolojilere sahip olması bunun bir göstergesi. Bu nedenle kamunun her alanda olduğu gibi bu alanda da öncü güç olmaya devam etmesi ve yatırımlrı teşvik etmesi gerekiyor.

Ankara’da kamu kurumları ve özel sektörde ‘Masaüstü ve Uygulama Sanallaştırma’ konusunda Citrix kullanılarak birçok proje yapılmaya başlandı. Son 3 yıllık süreye baktığımızda bu konuda ciddi bir ivme görüyoruz. Hangi ihtiyaçtan dolayı bu projelerin sayılarının arttığı irdelendiğinde; ilk sırayı güvenlik, ikinci sırayı ise masaüstü veya uygulamaların merkezileştirilmesi alıyor.

Internet kullanımının iç ağdan tamamen ayrı olması gereken bir müşterimiz kullanıcıya iki ayrı PC vermek yerine, ‘thinclient’lar üzerinden tarayıcı sanallaştırarak

kişisel bilgisayar yönetiminde kolaylık elde ediyor.Diğer taraftan, dağınık yapıda uç kullanıcıda PC’lerin yönetimi yerine (anti virüs, yama, güvenlik güncellemeleri, işletim sistemi güncellemeleri, işletim sistemi geçişleri gibi işlemler) Citrix Xendesktop çözümü ile merkezde tek bir imaj oluşturup bunu kullanıcılarına daha basit ‘thinclient’lar üzerinden normal bir kişisel bilgisayar deneyimiyle sunan kurumları görüyoruz. Böylece merkezde tutulan tek bir masaüstü imajının güncellemelerini, kullanıcının haberi olmadan yaparak hem bant genişliği kullanımını optimize

edebiliyor hem de uç kullanıcı yönetiminden tasarruf edebiliyorlar.

Kurumlar artık bir uygulama dükkânı oluşturarak, aktif dizin ile bütünleşmiş bir şekilde kullanıcı haklarına göre uygulamalarını kullandıracaklar. Bu şekilde uygulamaların güvenlik yamalarını, sürüm güncellemelerini uçtaki kullanıcı makinasında değil kendi veri merkezinde yapabilecek. Kullanıcı hiçbir ayar veya yükleme yapmadan uygulamanın son halini kullanmaya devam edecek. Şu anda Ankara’da rastladığımız örneklerden biri de şu: Uygulamalarını kullanıcının kişisel bilgisayarında ‘.exe’ dosyası ile çalıştıran

kurumların en büyük sorunu uygulama güncellemelerinin sık bir şekilde ve 400-500 MB büyüklükte olması. Bu güncellemeler ciddi bir zaman kaybına yol açarken çok yüksek bant genişliği ihtiyacından dolayı kullanıcı şikâyetleri oluşuyor. Bu noktada ‘xenapp’ ile uygulama sanallaştırılıp kullandırılsa, güncellemelerini merkezde yaparak hem bant genişliği yatırımından kazanacaklar, hem de binlerce kişisel bilgisayara bu güncellemeleri geçmek zorunda kalmayacaklar. Bu tarz projelerin çok hızlı bir şekilde yatırım geri dönüşü sağlayacağına Citrix olarak eminiz.

Veeam’in çözümlerinin kamu sektöründeki en büyük katma değeri ürünlerimizin kolay yönetilebilir olması ve belirli Hizmet Seviyesi Anlaşmaları’na göre raporlama yapabilmesi. Kamuda genelde bilgi işlem birimlerinde kısıtlı insan kaynağıyla iş yapılıyor. Veeam’in kolay ara yüzü, kolay kullanımı, yedekleme avantajı, iş sürekliliği için ekstra personel istihdam etmeye gerek kalmadan, mevcut istihdam ile verimli sonuçlar doğuruyor. Veeam olarak hedefimiz daha az insan gücüyle daha etkin iş sürekliliği oluşturarak kamu kurumlarımızın verimliliklerini arttırmak ve iş sürekliliği hedeflerine daha hızlı, kolay ve uygun maliyetlere ulaşmalarını

sağlamak.Kamu sektörü BT altyapılarını

kurarken iş sürekliliğini önde tutmalı ve sanallaştırmanın avantajlarından mutlaka faydalanmalı. İşleyen bir operasyonun durma noktasına gelmesini beklemeden, sistemi her noktadan izleyerek önleyici çözümler üretmek iş gücü kaybını önleyecek, riskleri azaltacak ve iş sürekliliğini sağlayacaktır. Veeam olarak özellikle sanal altyapılar için izleme ve kapasite planlama çözümlerimizle iş sürekliliğini ve verimli kaynak kullanımını en etkin şekilde gerçekleştirebiliyoruz. Bunun yanı sıra iş sürekliliği için önemli olan bir diğer konu ise veri kaybından kaçınmaktır. Veeam olarak bu konuda sağladığımız en büyük fark, sanallaştırmanın ve modern veri depolama ünitelerinin özelliklerinden de faydalanarak kurumlar için RTPO değerini (geri dönüş noktası ve kurtarma zamanı hedefi) 15 dakikanın altına çekmek.

Kamu kurumlarında hâlihazırda genelde eski nesil altyapılar mevcut. Bu kurumların çoğu, modern veri merkezlerine geçiş süreçleri planlama aşamasında. Sanallaştırma, Modern Veri Depolama sistemleri ve Bulut teknolojisi ‘Modern Veri Merkezi’ni oluşturan ana unsurlar. Kurumlara tavsiyemiz; yeni BT altyapılarını tasarlarken mutlaka bu altyapıyı uçtan uca izleyecek, raporlayacak, yönetecek ve koruyacak çözümün yanında tüm dosyalara ve uygulamalara anlık ve problemsiz ulaşmayı da düşünmeleri olacaktır. Projenin gerçekleştikten sonra, tercih edilen çözümün tüm özelliklerinden doğru olarak faydalanmak ve daha etkin bir veri koruma stratejisi oluşturabilmek için VMCE (Veeam Sertifikalı Mühendis) sertifikasyon eğitimlerine mutlaka kurumdan ilgili ekiplerin katılımı sağlanmalıdır.

Proline Satış Yöneticisi emre Avşaroğlu

Citrix Türkiye Ülke Lideri Altan Cengiztekin

veeam Software eMeA Başkan Yardımcısı olivier Robinne

257 - 13 EYLÜL2015

BThaber KAmu vEBT Yaklaşımları DOSYA

Page 26: BThaber Sayı 1037

26 7 - 13 EYLÜL2015

BThaberKAmu vEBT YaklaşımlarıDOSYA

GERÇEKÇİ DANIŞMANLIK HİZMETİ ALINMASI ŞARTZyXEL olarak projelerde öncelikle kurumların ihtiyaçları doğrultusunda uçtan uca komple bir çözüm ve destek sunmaya odaklanmış durumdayız. Sağladığımız katma değer ise, farklı bileşenlerden oluşuyor. ZyXEL çözüm ortaklığı programımız ZyPartner ile üyelerimizle birlikte Türkiye’nin her yerinde kurulum, servis ve destek hizmetleri sunuyoruz.

Ülkemizde özellikle kamu sektöründe kurumsal satın almalar yanlış yapılıyor. Gerçek ihtiyacın çok

üzerinde kapasitelere yönelik ürünler ve büyük sistem satışları gerçekleşiyor. Haliyle devasa bir sistemin küçük bir bileşeninde arıza olması durumunda da aslında o hastanenin altyapısını baştan aşağı yenileyebilecek bir maliyet söz konusu oluyor. Böyle bir harcama istenmediği için de arızalanan küçük bir bileşen için tüm sistem çöpe atılıp yeni bir sistem için ihale sürecine çıkılabiliyor. Bunun önüne geçebilmek için kamu sektöründe doğru ihtiyaç analizi yapılabilmesi ve gerçekçi bir

danışmanlık hizmeti alınması şart. ZyXEL olarak biz bu konuda oldukça hassas davranıyor ve kurumları gereksiz ve abartılı harcamalardan uzak tutmaya çalışıyoruz. Sağladığımız en büyük katma değerlerden birisi de aslında bu.

Kamudan beklentimiz; genel olarak herhangi bir proje öncesinde doğru ihtiyaç analizleri yapılması ve danışmanlık hizmetleri konusunda daha aktif bir yaklaşım izlenmesi. Proje esnasında ve sonrasında ise kamu kurumlarının BT ekipleri aracılığıyla

daha aktif bir biçimde projeleri sahiplenmeleri gerekiyor. Bu sayede hem kurum içi farkındalık artmış, hem de daha yapıcı ve paylaşımcı bir süreç yönetilmiş oluyor. Bunun sağlanması için kamudaki BT ekiplerinin daha güçlü ekipler haline gelmesi ve BT politikaları konusunda daha fazla söz sahibi olabilmeleri önemli. Ayrıca kurum içi personelin BT ekipmanları, kurum içi BT politikaları, siber tehditler gibi konularda eğitimi de bizce çok önemli.

zyXel Türkiye Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Ömer Faruk erünsal

HEDEF: YÜKSEK VATANDAŞ MEMNUNİYETİŞu an 4’ü bakanlık olmak üzere 9 kamu kuruluşuyla gerçekleştirdiğimiz iş birliği neticesinde toplam 10 farklı projede vatandaşlarımıza hizmet sunuyoruz. ALO 182 Merkezi Hastane Randevu Sistemi (MHRS), ALO 184 Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi (SABİM), Milli Eğitim Bakanlığı MEBİM 147, Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Çağrı Merkezi, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) İletişim Merkezi, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Sistemi Etkileşim Merkezi, PTT, Kültür ve Turizm Bakanlığı İletişim Merkezi, Gaziantep Belediyesi, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü hizmet verdiğimiz kamu kurum ve kuruluşları arasında yer alıyor. Bu iletişim merkezlerine gelen çağrıların büyük kısmını ilk kontakta çözümlerken, kuruma danışılması gereken noktaları da etkin ve hızlı bir biçimde sonuçlandırıyoruz.

Yazılımlarımız ve sahip olduğumuz teknolojiyle binlerce kamu çalışanına bütünleştirdiğimiz altyapımız sayesinde vatandaş talep/soru/işlem ve şikayetlerini ilgili kamu kurumundaki yetkili kişilere ulaştırıyor, yetkili kişilerin cevaplarını da vatandaşa çok hızlı bir şekilde iletiyoruz. Sunduğumuz uçtan uca çözümlerimiz sayesinde vatandaşa ilk çağrıda çözüm sağlarken, gelen talepler doğrultusunda kamu kurumlarının da iç kaynak ihtiyaçlarıyla ilgili girdi sağlıyoruz.

Hedefimiz kamuya hizmet sunduğumuz kanallarda yüksek vatandaş

memnuniyeti oluşturmak. Vatandaş memnuniyetinden mesai tasarrufuna, kırtasiye masraflarına kadar birçok konuda kamu kuruluşlarına katkı veriyoruz. İlk kontakta çözüm oranımızı yükselterek kurumların iş yükünü azaltıyoruz. Teknoloji, süreç ve insan kaynağı yönetimi deneyimimizle kurumların iş hedeflerine azami katkı sağlıyoruz. 35 milyon vatandaşı Sağlık Bakanlığı, 4 milyon vatandaşı da Milli Eğitim Bakanlığı hizmetleri ile buluşturduk. Elbette sunduğumuz hizmetin sonucunda, hizmet verdiğimiz kamu kuruluşlarından da olumlu geri dönüşler alıyoruz.

Kamudan proje öncesi beklentilerimiz ağırlıklı olarak kurum taleplerinin ve hedeflerinin net olarak tanımlanması. Proje gerçekleşme aşamasında ise

beklentimiz; birden fazla firmanın hizmet sağladığı ve iş ortaklığı yaptığı durumlarda, projenin tek elden koordinasyonu ve tüm tarafların görev ve sorumluluklarını azami gayretle yerine getirmelerinin sağlanması. Proje sonrasında ise; kurumların projeyle ilgili gelişim önerilerini destekleyici, yapıcı bir zemin oluşturmalarını bekliyoruz. Önümüzdeki dönemde, kamuda vatandaş odaklı hizmet anlayışının artacağını ve dolayısıyla kamu kurumlarının vatandaşa daha

etkin ve hızlı hizmet sunmak için dış kaynak çağrı merkezi kullanımlarının artacağını düşünüyoruz. Turkcell Global Bilgi olarak bizler de kamu alanındaki çalışmalarımızı artırarak sürdürmeye ve memnun vatandaşın garantisi olmaya devam edeceğiz.

Turkcell Global Bilgi Yurtiçi İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Akın Akalın

Page 27: BThaber Sayı 1037

GÖRÜŞ 277 - 13 EYLÜL2015

BThaber

‘Bağlantısız bir gün’kabusundan nasıl uyanacaksınız?*KORAY AKARSU

Ülkenin her yanında bayileri olan bir restoran işlettiğinizi düşünün. Aniden çok sert bir fırtına ağınızı çökerterek kredi kartı kullanımını imkansız hale getiriyor; hem de akşamın o hareketliliği, yoğunluğu başlamak üzereyken. Ve de; tüm masalarınız da yemeklerini nakit yerine kredi kartıyla ödemeyi planlayan müşterilerinizle dolu. Ödemeleri kabul etmenin hiçbir garantili yolu yoksa insanları geri çevirmekten başka bir şansınız da yoktur ve bu; ağınızın kapalı olduğu her saat işletmeniz için kayıp milyonlar anlamına gelebilir.

Ağ arızaları her an meydana gelebilir ve etkileri her tür kurum için yıkıcı olabilir. Günümüzün merkezileştirilmiş BT ortamlarında bağlantı kaybı kullanıcıların kritik uygulamalar ve verilere erişimini olanaksız hale getirebilir. Üreticiler saha sorgularını yanıtlamak için ihtiyaç duydukları envanter verilerine erişim sağlayamaz. Örneğin; sağlık hizmetleri kuruluşları gereken yerlerde hasta bilgilerini veya test sonuçlarını alamaz ve sağlık görevlilerini güvendikleri klinik sistemleriyle destekleyemez. Perakendeciler ve finans hizmetleri işlemler gerçekleştiremez. VoIP ve diğer haberleşme kanalları hasar görerek hem çalışma ekiplerini hem de müşterileri zor durumda bırakır. Çalışanlar işlerinin gerektirdiği merkezi hizmetlere ulaşamaz ve iş durma noktasına gelir.

Tamamen çökmeyen ağlardaki küçük sorunlar bile işlerinizi hızlı ve kötü bir şekilde etkileyebilir. Bu her zaman doğal bir gecikme veya teknik sorun kaynaklı olmaz; rutin video kullanımı, sohbet ve hatta müzik akışı bile daha önemli iş uygulamalarını kesintiye uğratacak bir trafiğe neden olabilir. Gecikme büyüdükçe kullanıcılar ve müşterilerin rahatsızlığı da büyür. Birkaç saniye sürmesi gereken işlemler dakikalarca uzayabilir. İstikrarsız performans hizmet kalitesinin gelişigüzel ve

tutarsız görünmesine neden olur. Çalışanlar ve müşteriler işlem sürelerinin bir günden diğerine neden bu kadar farklılık gösterdiğine anlam veremez duruma gelir. Telefon görüşmeleri anlaşılmaz bir hal alır. Genel verimlilik ve yanıt verme hızı düşer ve bir bütün olarak kurum ağırkanlı görünür.

Daha hızlı bir yola ihtiyacınız var

Geleneksel olarak BT kurumları bant genişliği sorunlarını WAN optimizasyonuyla giderir. Ancak gerçekte, grafik yoğun tasarım araçları, VoIP ve HD video gibi birçok yüksek bant genişlikli iş uygulamaları optimizasyona pek yer bırakmaz. WAN bant genişliğinin MPLS hizmetleriyle ölçeklendirilmesi maliyetlidir, aylarca süren görüşmeler ve kurulumlar gerektirir ve şirketleri uzun vadeli sözleşmelerle bağlar. Ağınızı şirketlerinizin ihtiyaçlarına adapte etmek, kullanıcılarınız ve müşterilerinizin talep ettiği güvenilir yüksek performansı sağlamak için daha hızlı ve akıcı bir yola ihtiyacınız var.

WAN sanallaştırma, farklı

konumlara dağılmış ve sürekli çalışan şubelere sahip modern işletmelerin talep ettiği yüksek kaliteli bağlanabilirliği sürdürmek için yeni bir yaklaşım sunuyor. Birden fazla MPLS ve geniş bantlı yollar, herhangi bir tekli bağlantının sunabileceğinden daha büyük bir bant genişliği, dayanıklılık ve esneklik sunan tek bir sanal WAN içinde mantıksal olarak birleşir.

Sanal WAN üç temel beceri sunar:

• Ağ birleştirme – Birden fazla MPLS ve geniş bantlı yol tek bir sanal WAN içinde birleşir. Bu, kurumların yüksek maliyetli MPLS bağlantılarını maksimum bant genişliği için düşük maliyetli geniş bant çözümleriyle zenginleştirmesine olanak tanır. Çoklu WAN bağlantılarının kritik trafiği aynı anda taşıma becerisi paket kaybı ve kesintilerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olur.

• Akıllı yol seçimi – Bir sanal WAN optimum bant genişliği verimliliği için paket-başına bazında her iki yönde ağ yolları seçebilir.

• Uygulama farkındalığı – İş açısından kritik

uygulama trafiğini belirleyip önceliklendiren sanal WAN, en kritik uygulamaların en iyi performans gösteren WAN bağlantılarına erişim sağlamasına olanak tanır. Bir veya daha fazla yol arızalanırsa, iş için en fazla önem taşıyan uygulamalarda kesintisiz verimlilik için temel uygulamalar kalan yol veya yollara hızlıca taşınabilir.

Sadece MPLS ağ stratejisinden daha fazla esneklik ve dayanıklılık sunmaya ek olarak bir sanal WAN, ağ hizmeti hızınızı da artırabilir. Aynı anda birden fazla ağı sorunsuz bir şekilde kullanmaya ek olarak kullandığınız diğer hizmetleri etkilemeden bir hizmet ekleme, değiştirme ve düşürme becerisiyle kendi zaman diliminizde ağ sağlayıcısına dair kararlar alabilirsiniz.

Sanal bir WAN kullanmaya karar vermek, şu altı soruyu ele aldığınızda şirketiniz için doğru olandır:

• İşiniz, şubelerdeki çalışanlarınızın uzak bağlantılar üzerinde barındırılan veya merkezileştirilmiş uygulamalara

erişim becerilerine mi güveniyor?

• Haberleşme için IP üzerinden ses hizmetleri kullanıyor musunuz?

• Bir MPLS yükseltmesinin yüksek maliyeti ve katılığı olmadan daha büyük bir bant genişliği talebini karşılamanız mı gerekiyor?

• Yakın zamanda ağ arızaları veya performans sorunları nedeniyle iş kaybına uğradığınız oldu mu?

• Yenilenmesi gereken uzun vadeli bir ağ bağlantısı sözleşmeniz mi bulunuyor?

• Sadece bir ağ arızası olduğunda kullanılan yedek WAN bağlantılarınız mı var?

Bu sorulardan herhangi birine evet yanıtını verdiyseniz, sanal bir WAN uygulama güvenilirliğini artırmanıza, bant genişliğini ölçeklendirmenize ve ağ bağlantısı maliyetlerini azaltmanıza yardımcı olabilir. MPLS yükseltmelerine harcadığınız her kuruş, ağınızı günümüzün her an çalışan iş yeri ortamının gereksinimlerine uygun olarak dönüştürmek için kaçan bir fırsat demektir.

Ağınızın en iyi şekilde çalışması ve küçük bir kesintinin neden olabileceği kayıplardan kaçınmak için ne gerekiyorsa yapıyor musunuz? Bunu bir kere daha düşünmenizde fayda var.

*Citrix Kıdemli Sistem Mühendisi

Page 28: BThaber Sayı 1037

BTnet com tr28 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber. .

bir alanda lider olan bir şirketle işbirliği yapmaktan çok memnun olduklarını aktaran Intel CEO’su Brain Krzanich, “ İnsansız hava araçlarının, tüketim ürünlerini sunmaktan, afet bölgelerinde inceleme yapmaya kadar birçok alanda ve birçok şekilde yaşamlarımızı olumlu yönde değiştirme potansiyeline sahip olduğunu düşünüyoruz. Yuneec’in Intel teknolojisi ile geliştirilecek yeni akıllı, insansız hava araçları inanıyoruz ki çok daha fazla

Dövmeden biyometrik tanımlama artık mümkün

Intel drone’lara yatırım yapıyor

Facebook Siri veCortana’ya rakip oluyor

Güvenlik tehditleri her geçen gün şekil değiştirirken, son dönemin gözde güvenlik sistemleri arasında yer alan biyometri alanı da her geçen gün güvenlik duvarını sağlaştırıyor. El izi, parmak izi, göz izi derken artık dövme de biyometrik tanımlamaya dahil oldu.

Biyometrik sistemlerde her geçen gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Biyometri alanında dünyanın önde gelen firmalarından olan Morpho Safran’ın ABD’deki kuruluşu Morpho Track, son olarak dövme tanıma teknolojisi geliştirdi. Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST), MorphoTrak’ın algoritmasıyla gerçekleşen dövme tanıma teknolojisi olan ‘Tatt-C’nin dünyada bir ilk olduğunu onayladı.

Soruşturmalara yardımcı olacak

Biyometri sistemlerinde, dövme görüntüleri geleneksel yumuşak biyometrik olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle henüz tek başına “Kişiyi tanımlama” olarak kullanılamamıştı. Ancak, görsel bilgilerin birleştirilmesinde kriminal soruşturmalarda aday aralığını daraltmakta işe yarıyor.

MorphoTrak’ın geliştirdiği algoritmayla, dövmenin farklı örnekleri tespit edilebiliyor. Ayrıca, dövme içinde küçük bir alanı bulma ve dövme özelliğinin belirlenmesi sağlanıyor. “Dövme tanımlama” parmak izi ve yüz tanıma ile birleştirildiğinde, adli soruşturmalarda araştırma alanı iyice daraltılmış olacak.

Başta FBI olmak üzere, ABD’deki güvenlik sistemlerinde MorphoTrack’ın yüz ve iris tanımlama teknolojisi kullanılıyor. Bu güne kadar, ABD’deki kriminal veri tabanında parmak ve yüz izine ek olarak ejderha ve kafatası dövmeleri kelime olarak kullanılıyordu. MorphoTrak algoritması sayesinde, farklı dövmeler de görüntülü olarak arama motoruna eklenebilecek.

Tatt-C neleri içeriyor?Morpho’nun geliştirdiği kısa

adı Tatt-C olan “Dövme Tanıma Teknolojisi (Tattoo Recognition Technology – Challenge)’in birçok operasyonel kullanım alanları mevcut. Öncelikle dövme algılama özelliği ile bir görselin dövme olup olmadığını kolayca algılayabiliyor. Bunun

yanı sıra farklı dövmeler arasındaki benzerlikleri tespit edebiliyor ve dövme tanımlama özelliği ile benzer dövmelerin farklı örneklerini eşleştirebiliyor. Dövmenin bütünlüğü içinde küçük alandan tanımlama yaparak alan tespitinde bulunabiliyor. Ayrıca farklı dövmeler arasında tarama yaparak benzer ve ilgili dövmelerin tanımlamasını yapabiliyor.

Intel Capital, Yuneec Holding’e 60 milyon doları aşkın yatırım yaptı. İki şirketin işbirliği yeni ürünlerde de devam edecek.

İnsansız hava araçları ya da kısa adıyla Drone’ların hayatımıza dahil olması beklenen de hızlı oluyor. Gelecekte pek çok sektörde başrol alacağı düşünülen ürünlerin önde gelen üreticilerinden Şanghay merkezli Yuneec’e Intel 60 Milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdi. Yeni ve önemli

olanaklar sunacak” dedi.“Üretim alanında sahip

olduğumuz kapsamlı fikir mülkiyeti ve kontrol mekanizması sayesinde, Yuneec olarak kendimizi tüketicilere yönelik insansız hava aracı pazarını genişletmek üzere konumlandırdık,” açıklamasını yapan Yuneec CEO’su Tian Yu ise İnsansız hava araçlarının, ‘kutudan çıkar çıkmaz’ uçmaya hazır ve stabil video çekimi yapabilecek şekilde tasarlandığını sözlerine ekledi.

Bir süredir Siri ve Cortana benzeri bir sanal asistan geliştirmek için çalışan Facebook, Messenger uygulaması üzerinde çalışacak “M” kod adlı sanal asistan ile ilgili iddiaları kabul etti.

Son dönemde Siri, Cortana ve Google Now gibi sanal asistanlar kullanıcılar tarafından oldukça ilgi görüyor. Geniş bir kullanıcı portföyü bulunan Facebook’un da bir süredir bu tarz bir sanal asistan üzerinde çalıştığı,hatta bu uygulamanın isminin James Bond filmlerinden de hatırlayacağımız “Moneypenny “ adını taşıyacağı iddia ediliyordu.

Facebook Messenger departmanında çalışan David Marcus’un yaptığı açıklama, son dönemde ortada dolaşan iddiaları nihayet doğruladı. Dijital asistan olarak

adlandırılan Facebook M, Siri, Cortana ve Google Now gibi sanal asistan özelliği taşısa da belirli özellikleriyle rakiplerinden ayrılıyor.

Facebook yakın bir zaman diliminde hayata geçirmeyi planladığı “Dijital Asistan M”, kullanıcılarına sunacağı özelliklerle dikkat çekiyor. Siri, Cortana ve

Google Now’dan, kullanıcıların yönlendirmeleriyle rezervasyon ve alışveriş gibi işlemleri gerçekleştirebilen M, bir bakıma Facebook’un uzun süredir sürdürdüğü e-ticaret hamlesinin de kullanışlı bir uzantısı olabilir.

Facebook tarafından uygulamanın ne zaman hayata geçeceği konusunda bir bilgi verilmese de, M üzerinde çalışan ekibin servisin düzgün çalışması konusunda yoğun bir çalışma içerisinde olduğu bilgisi verildi.

Page 29: BThaber Sayı 1037

BTnet com tr 297 - 13 EYLÜL2015

BThaber. .

yatmadan evinden takip edilirken, anlık meydana gelen bir sağlık bozukluğunun ilk belirtileri de basılı elektronik çip tarafından anında hastanın doktoruna uyarı olarak gönderilecek.

Günümüzde, şeker hastaları insulin değerlerini belli bir seviyede tutabilmek için sıkıntılı bir uğraş veriyor.

Giyilebilir sağlık çipleri ile hastalara anında müdahaleXerox PARC’ın üzerinde çalıştığı giyilebilir sağlık teknolojisi ile yakın gelecekte hastalıkların izlenme ve tedavisinde yeni bir döneme girilecek.

Doktorların çalışma şeklini tanımlayacağı akıllı minyatür sağlık çipleri eczanelerde yer alacak, 3D yazıcılarda basılacak. Bu akıllı sağlık çipleri kolayca hastanın vücuduna yerleştirilerek hastanın nabız, tansiyon, şeker gibi yaşamsal verilerini anlık kontrol edecek, acil sağlık durumlarını önceden saptayacak, anında hastanın doktorunu uyaracak. Akıllı sağlık çipleri ilaç alma zamanlarında da hastaya ilacını enjekte edecek.

Akıllı gözlük ve saat gibi cihazlarla hayatımıza giren giyilebilir teknolojiler, sağlık ve tıp alanında da karşımıza çıkmak üzere. Giyilebilir teknolojilerin sağlık alanındaki ilk uygulamalarından biri de, Xerox PARC ile Smart Design adlı şirketin birlikte yürüttüğü bir çalışma.

Xerox PARC bilim insanlarının uluslararası bir kongrede açıkladıkları konsept projelerine göre, basılı elektronik devreler içeren giyilebilir sağlık çipleri insan vücuduna bir yara bandı gibi yapıştırılarak kullanılacak. Giyilebilir sağlık çipleri tedavi sürecinde kişinin yaşamsal verilerini mekandan bağımsız her ortamda kontrol edecek. Çipler, hasta kişilerin sağlık verilerini anlık olarak doktoruna iletecek, acil durumları önceden sezerek kişiyi uyaracak, istenirse düzenli kullandığı ilaçları vücuduna enjekte edecek.

Xerox PARC bilim insanları, doktorların içeriğini belirlediği ve programladığı basılı elektronik devre reçetelerini, eczanelerin 3D yazıcılarıyla basarak hastanın vücutlarına yerleştireceğini söylüyor. Xerox PARC bilim insanlarının üzerinde çalıştığı giyilebilir sağlık çiplerini hastaların kendisi bile vücutlarına yerleştirebilecek.

Akıllı sağlık çipleri, örneğin kalp ritim bozukluğu olan bir hastanın kalp atış hızını ve EKG’sini doktorların anlık olarak uzaktan takip etmesini sağlayacak. Kişi hastaneye

Hastalar günün belirli saatlerinde parmaktan alınan kanın şeker seviyesini dijital bir ölçüm cihazı ile kontrol ediyor ve çıkan değerlere göre vücuduna insulin iğnesi vuruyor. Xerox PARC ve Smart Design’ın üzerinde çalıştığı basılı çiplerle, farklı işlemler yapmadan vücudun o anki şeker seviyesi tespit edilerek

insüline ihtiyaç duyuluyorsa insulin otomatik olarak hastanının vücuduna zerk ediliyor olacak. Hasta şekerini

düzenli takip etmeyecek ve şeker yükselme ve alçalma hareketlerinden belki haberi bile olmayacak.

Page 30: BThaber Sayı 1037

BTnet com tr30 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber. .

hareketlerinin yapılmasına imkan sağlıyor. Son derece şık görünen monitörün ayar tuşları ekranın alt kısmında yer alıyor.

U3477PQU, 34 inçlik panelinde 3440 x 1440 piksel barındırıyor. 21:9 (Ultra Wide) formatındaki ekran, çift monitör kullanmaya alışkın kullanıcılara tek monitör çözümü vadediyor. IPS panel teknolojisi kullanan U3477PQU, 178 derecelik görüş açısını rahatlıkla verebiliyor.

İş için U3477PQUÇoklu monitörde çalışmaya

alışkın olan kullanıcılara tek monitör çözümü sunan U3477PQU, özellikle görsel işler üzerine iş yapan çalışanları mutlu edecektir. Kolay bir şekilde döndürülüp yatırılabiliyor olmasının yanı sıra renk isabetinin son derece yüksek olması, gerek fotoğraf, gerek video çalışmaları ürünü biçilmiş kaftan haline getiriyor. Zaten AOC bu ürünü profesyonel amaçlara yönelik hazırladığını belirtiyor.

OKI, piyasaya sunduğu toner bazlı çözümleriyle sadece beyaz kağıda baskı bağımlılığına son veriyor. Yazıcılar, doğrudan ve transfer medyalar aracılığıyla farklı yüzeylere renkli ve beyaz baskı yapılmasını sağlıyor. Siyah ve renkli yüzeylere beyaz baskı yapma özelliği ile ekonomik ve etkili sonuçlar yaratan çözüm, karmaşık süreci de kısaltıyor. Beyaz tonerli C711WT, C920WT, ES7411WT,

ES9420WT yazıcılar çeşitli sektörlerde, tişört tasarımından satış noktaları uygulamalarına kadar birçok alanda çözümler sunuyor. CMYW tonere sahip yazıcılarla medyalara direkt olarak, tekstil ve çeşitli sert zeminlere ise OKI yazıcıları ile uyumlu transfer medyalar aracılığıyla kişiye özel

baskılar gerçekleştirilebiliyor. OKI LED teknolojisi kullanılarak geliştirilen A4 C711WT ve A3

C920WT yazıcılar da uygun toplam satın alma maliyetleri ile sayısal baskı merkezleri,

hediyelik eşya dükkanları, promosyon firmaları ve tasarımını baskı olarak görmek ve göstermek isteyen tasarımcılar için çözümler sunuyor. OKI C711WT

ve C920WT ile mürekkep püskürtme tabanlı ya da serigrafi baskı teknolojileri kullanılarak birkaç aşamada gerçekleştirilen baskı işlemleri daha hızlı ve hesaplı yapılıyor. CMYW toner kullanan bu yazıcılar sayısal LED teknolojisine sahip ve LED kafaları da baskı esnasında bozulmuyor, tıkanmıyor ve yazıcı üzerinde 10 yıl garanti ile satılıyor.

Hem oyunda hem işte muhteşem görüntü kalitesi

Kişiye özel baskı beyaz tonerde hayat buluyor

Maximus VIII Ranger ile yeni nesile merhaba

Bilgisayarlarımızda yaptığımız her işlemin “çıktı” bölümünü oluşturan monitörler, günümüzde biraz daha fazla önem kazanmaya başladı. Ofislerde yapılan işlerin biraz daha karışıklaşmasıyla beraber ikinci monitör ihtiyaçları doğdu. Diğer taraftan akıllı telefonlarda aşırı sık piksellere sahip ekranları gördükten sonra masamızdaki Full HD monitörlerin iri iri pikselleri gözümüzü rahatsız etmeye başladı. Çözüm 4K mı? Hayır, ona da yeterince hazır değiliz. AOC’nin U3477PQU model monitörü bu noktada tam aradığınız şey olabilir.

Tam 34 inç!AOC U3477PQU 34 inçlik

panele sahip dev gibi bir monitör. Yatayda yaklaşık 85 cm yer kapladığı için satın alırken masanızda koyacak yer olup olmadığını da hesaba katmanızı tavsiye ederim. Ürünün ayak kısmı, hem yükseltme - alçaltma, hem sağa - sola döndürme, hem de öne – arkaya yatırma

Asus’un yeni anakartı Maximus VIII Ranger, 6. seri Intel Core işlemcilerden maksimum verim elde edilmesini hedefleyen bir anakart.

Intel, bir tik-takın sonuna daha gelip, yeni Skylake mimarisine sahip işlemcileriyle ortaya çıktı. 14 nanometrelik Skylake mimarisine sahip işlemciler, bilgisayarın performansın bir tık daha yukarı çekmeyi hedefliyor. Intel’in üst uç seviye işlemcilerindeki üstünlüğü, 6. nesil işlemcilerle biraz daha netleşiyor. 6. nesil Core işlemci ailesi için hazırlanan Z170 çipseti, Asus’un Maximus VIII Ranger anakartının temelini oluşturuyor. Şimdi bu anakart bize neler sunuyor, yakından bakalım.

Ferah RAM alanı

Ranger, üzerinde çılgın miktarda soğutucu bulunduran bir anakart değil. İşlemci çevresindeki güç kapasitörlerinin ve çipsetin üzerinde küçük soğutucular yer alıyor. Anakartın yerleşimi standart. RAM’ler ile işlemcinin arasında yeterince boşluk bırakılmış. Böylece RAM’lerin büyük işlemci soğutucusunun altında kalma ihtimali azaltılmış.

Maximus VIII Ranger’ın üzerinde 4 tane RAM slotu yer alıyor. Bu slotlar, DDR4 RAM’ler ile uyumlu ve 3400 MHz’e kadar destekliyor. DDR3’lerden çok daha yüksek saat hızlarında çalışabilen DDR4 RAM’ler, yavaş yavaş standart

hale gelecek. Crossfire ve SLI desteğini bir arada bulunduran Ranger’da 3 tane PCIe 3.0 (x16) slotunun yanı sıra 3 tane PCIe x1 slotuna yer verilmiş.

2 tane SATA 3.0 portunun yanı sıra 2 tane SATA Express bağlantısına da yer verilmiş. SATA Express, daha yüksek performans getiriyor olmasına rağmen IDE kablolarını andıran geniş kabloları ve bağlantı noktaları sebebiyle çok da beğenmediğimi belirtmek isterim. SATA Express portları üzerindeki 4 ayrı SATA portuna normal bir şekilde SSD’lerimizi

veya hard disklerimizi de bağlayabiliyoruz.

USB 3.1’e ve Type-C’ye de merhaba

Asus’un bu anakartında gelen yeni teknolojiler henüz bitmedi. Ürünün arka

paneline baktığımızda 4 tane USB 2.0 ve 2 tane USB 3.0’ın yanı

sıra 1 tane de olsa kırmızı USB 3.1’i

(Type-A) görüyoruz. Asıl dikkat çekici şey ise akıllı telefonlarla beraber hızla yaygınlaşacak olan USB 3.1 (Type-C) bağlantısına da yer verilmiş olması.

Arka panelde 5 tane 3.5 mm ses bağlantısının yanı sıra optik ses çıkışına da yer verilmiş. Ethernet portu da arka panelde yerini almış durumda. İşlemci içerisindeki GPU’dan faydalanmak isteyenler, arka panelde yer alan HDMI ve DisplayPort bağlantılarını kullanabiliyorlar.

Oyun için U3477PQUAOC, U3477PQU’yu

profesyonel amaçlı hazırladı diye oyun oynayamayacak mıyız? Oynarız, hem de bal gibi oynarız. U3477PQU, ilginç bir şekilde şu zamana kadar kullandığım en iyi oyun monitörü.

Yüksek çözünürlük, oyunlardaki görüntünün inanılmaz bir keskinlikte sunulmasına imkan sağlıyor. Renk kalitesi hali hazırda iyi olan monitörde oyunlar muhteşem görünüyor. 21:9 formatı, özellikle FPS ve yarış oyunlarında ciddi bir fark yaratıyor. 21:9 desteklemeyen RTS’ler ve MOBA’larda ise 16:9 formatında 25 inçlik 2560 x 1440 piksel çözünürlüklü, kenarları boş olan bir monitör haline geliyor.

2560 x 1440 veya 3440 x 1440 piksel çözünürlükleri hem ekran kartını 4K kadar yormuyor, hem de Full HD’den çok daha net görüntü sağlıyor. Monitörün tek olumsuz yanı 3400 TL civarında olan fiyatı. Evet, biraz fazla pahalı fakat tekrar ediyorum: Ben böyle bir şey görmedim.

e tt sBTnet

e tt sBTnet

Page 31: BThaber Sayı 1037

BTnet com tr 317 - 13 EYLÜL2015

BThaber. .

Oldukça hafifPhilips SHB5500,

neredeyse tamamen plastikten oluşuyor. Sadece kulaklara oturacağı kısımlara derimsi bir malzeme yerleştirilmiş ki kulaklarımızı acıtmasın. Kafanın üst kısmına gelen bölümünde herhangi bir ekstra ergonomi sağlayacak bir sünger filan yok. Haliyle bir süre kullandıktan sonra kafanın üst kısımda ufak

Akıllı telefonlarla müzik dinlerken kullandığımız kulaklıklar konusunda en büyük sıkıntı elbette ki kablolar. Cepte kendi kendine düğümlenmeyi başarabilen kulaklık kabloları, telefonun 3.5 mm girişine takıldığı takdirde cihazın cebe konmasını da engelleyebiliyor. Bu tip durumların yaşanmaması için en iyi çözüm ise bluetooth destekli kulaklıklar. Philips’in SHB5500 modeli, müziği kablosuz olarak sunmayı hedefleyen uygun bir kulaklık.

çaplı acıya sebep olabiliyor. Ayrıca malzeme kalitesi olarak da pek tatmin edici olduğunu maalesef söyleyemeyeceğim.

Ürün, tüm akıllı telefonlara ve tabletlere bluetooth üzerinden bağlanabiliyor.

Ses kalitesi başarılıÜrün, 10 ila 22.000

Hz arasındaki sesleri verebiliyor. 30 mW

3 boyutlu parmak izi teknolojisi şimdi Türkiye’deTürkiye’deki distribütörlüğünü Proline’ın üstlendiği, Touchless Biometric Systems tarafından 3 boyutlu parmak izi teknolojisiyle geliştirilen cihazlar Türkiye’de satışa sunuldu. Parmak izi teknolojisinde yaşanan birtakım sıkıntıları ortadan kaldıran 3 boyutlu parmak izi teknolojisi, bilinen parmak izi okuyucularının aksine herhangi bir temas gerektirmiyor. Okuma işlemi ise cihazın üzerindeki boşluğa parmağın hafifçe sokulmasıyla gerçekleştiriliyor.

Zamanla parmak izi sensörleri üzerindeki yağ, kir veya parmak üzerindeki nem gibi etkenlerden dolayı, sistemlerde parmak izi okuyamama problemleri oluşabiliyor. 3 boyutlu parmak izi teknolojisinde ise bu durum ortadan kalkıyor. Cihazların alt kısmında yer alan kameralar sayesinde parmağın geniş açı temassız izi alınarak önce imajı, daha sonra benzer algoritmalarla şifresi oluşturuluyor.

gücündeki neodmiyum sürücüleri, oldukça başarılı bir ses kalitesi sunabiliyor. Tiz sesler tertemiz duyuluyorken bas sesler de beynimize işleyebiliyor. Yalnız bir eşik var ve o eşiğin altında kalan frekanstaki derin baslarda ses seviyesini biraz yüksekte tutarsak bir anda seste bozulmalar meydana gelmeye başlıyor.

Ses iyi, malzeme kötüe tt sBTnet

Page 32: BThaber Sayı 1037

Microsoft Türkiye, Microsoft Student Partner (MSP) programı ile üniversite öğrencilerine yeni kariyer ve eğitim fırsatları sunmaya devam ediyor. Bilişim sektörüne kalifiye insan gücü yetiştirmeyi ve yerel ekonomiye katkı sağlamayı amaçlayan program için başvurular 9 Eylül’e kadar yapılacak. Öğrenciler program sayesinde, teknoloji dünyasını ve Microsoft’un

kültürünü tanıma fırsatını yakalarken, girişimcilik hakkında da bilgi sahibi olacak. MSP programına başvurması yeterli olan gençlerin, Microsoft Store Üyeliği, Microsoft yöneticilerinden mentörlük sunan Microsoft Coaching Program, staj imkanı, yurtdışı MSP projelerinde

yer alma gibi avantajlar sağlayan program için başvuruları 9 Eylül’e kadar kabul edilecek. 6 ayda bir düzenlenen ve tüm üniversitelere açık olan programa katılım için Microsoft’ta çalışmak için istekli olmak ilk sırada. Ayrıca başvuru sayfasındaki sorulara yanıt vermek

ve 2’şer dakikalık kişisel tanıtım videoları paylaşmak da gerekli. Microsoft Student Partner programına katılan öğrenciler Microsoft Türkiye İstanbul Ofisi’nde düzenlenen ve yaklaşık 3 gün süren oryantasyon sürecine dahil oluyor, uzman eğitmenlerden çeşitli

konularda eğitim alıyor ve birlikte çalışacakları MSP’lerle tanışma imkanı buluyor. MSP’likleri boyunca çeşitli Microsoft teknolojileriyle tanışan MSP’ler farklı uygulamalar geliştirip, okullarında eğitimler, seminerler ve etkinlikler düzenliyor, çeşitli projelerde, farklı teknolojiler ile çalışma şansı buluyor, üst düzey yöneticiler ile tanışma imkanı ediniyor.

32 KARİYER 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

iLab Holding Yatırımı Emlakjet.com’un Genel Müdürlük görevini Gizem Moral Kunter üstlendi. 18 yıllık iş tecrübesine sahip olan, iş hayatına Türk Henkel’de stratejik pazarlama göreviyle başlayan Kunter, ardından Turkcell’de yine aynı görevi üstlendi. Kunter, 11 yıllık Turkcell kariyerinde; stratejik pazarlamanın ardından satış ve pazarlama departmanında bilgi yönetimi ve bütçelemeden sorumlu olarak şirketin gelir ve gider bütçelerinin hazırlanması ve planlanması süreçlerini yürüttü. Daha sonra, pazarlama öngörüleri ve müşteri bilgileri yöneticisi olarak yaptığı çalışmalar ile şirketin pazarlama stratejileri geliştirmesine ve karar verme süreçlerine katkıda bulundu. Çevrimiçi kredi ve hizmet karşılaştırma

platformu Hangikredi.com ile Hangisi.net‘teki direktörlük görevlerini sürdüren Yılmaz Sonışık da Hangikredi.com Genel Müdürlük görevine getirildi. Yılmaz Sonışık, 1996 yılından başlayarak elde ettiği 19 yıllık iş tecrübesini yazılım odaklı bilişim teknolojileri, kartlı ödeme sistemleri, telekomünikasyon hizmetleri, internet, dijital pazarlama, proje yönetimi, yeni iş geliştirme alanlarında oluşturdu ve çeşitli girişimlerde de aktif olarak yer aldı.

Gizem Moral Kunter

Yılmaz Sonışık

ilab Holding Yatırımışirketlerinde atamalar

Öğrenciler için kariyer deneyimi fırsatı

ING Bank; Türk bankacılık sektöründe ve ING ülkeleri arasında bir ilke imza atarak, mobil yazılımını çalışanların ihtiyaçları doğrultusunda tamamen kendisinin oluşturduğu “ING Akademi Eğitim ve Gelişim Platformu” ve “ING Akademi Mobil” uygulamalarıyla çalışanlarının her zaman her yerde, zahmetsizce eğitime ulaşmalarını sağlıyor. İki uygulama da çalışanların kişisel ve mesleki gelişimlerini desteklemenin yanı sıra, hobilerini ve liderlik özelliklerini geliştirebilecekleri platform niteliğinde. ING Bank Liderlik Yetenek ve Organizasyonel Gelişim Grup Müdürü Fatih Çına, çalışma ile ilgili şu bilgileri verdi: “ING Akademi olarak hayatımızın merkezine iç müşterilerimizi, çalışma tarzımızın merkezine de

teknoloji ve inovasyonu yerleştirdik. Bu iki faktör bir araya gelince ortaya devamlı müşteri ile temas halinde, aklında hep müşterisini bir adım ileri taşıyacak değer önermesini geliştiren bir takım çıkıyor. Bu takım ING Bank çalışanlarının gelecekte oluşabilecek ihtiyaçlarını da anlayıp, teknoloji ve inovasyon odağıyla çözümler üretiyor.” Her iki mobil uygulaması ile banka çalışanları e-eğitim, video ve eğitim dokümanlarına bilgisayar ve akıllı telefonlar üzerinden internet erişimi olan her yerden ulaşabilecekler. Banka çalışanları hazırlanan eğitim filmlerine, ürün ve kişisel gelişim videolarına erişebilecekleri gibi, 300’den fazla teknik bankacılık ve kişisel gelişim e-eğitim içeriğine istedikleri zaman ve mekanda ulaşabilecek.

E T K İ N L İ K L E R

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Y U R T İ Ç İ

E T K İ N L İ K L E R Y U R T D I Ş I

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

4-9 Eylül 2015

IFA / BerlinAYRINTILI BİLGİ: http://b2b.ifa-berlin.com/

9-13 Eylül 2015

1st International Conference on Environmental Science and Technology (ICOEST) Bosna HersekAYRINTILI BİLGİ: www.icoest2015.com

6-8 Ekim 2015

International Test Conference Anaheim, ABDAYRINTILI BİLGİ: www.itctestweek.org

7-10 Kasım 2015

26th ISF Annual World Congress Atlanta, ABD

AYRINTILI BİLGİ: www.securityforum.org/events/isf-annual-world-congress/

8-12 Kasım 2015

Gartner Symposium/ITxpo 2015 BarselonaAYRINTILI BİLGİ: www.gartner.com/events/emea/barcelona-symposium

10 Eylül 2015

SAP Bankacılık Zirvesi - Dijital BankacılıkRaffles Istanbul Hotel, Zorlu CenterAYRINTILI BİLGİ: www.sapbankacilik.com

10-13 Eylül 2015

SIGN İstanbul 2015Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İstanbulAYRINTILI BİLGİ: www.signistanbul.com

17-20 Eylül 2015

ISAF Fuarı ve Güvenlik Konferansıİstanbul Fuar MerkeziAYRINTILI BİLGİ: www.isaffuari.com/

1 Ekim 2015

Teknoloji Platformu / Gömülü Sistemler ve IoT Gayrettepe Dedeman Otel, İstanbulAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.teknolojiplatformlari.com

1 Ekim 2015

Teknoloji Platformu / Büyük Veri Stratejileri Gayrettepe Dedeman Otel, İstanbulAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.teknolojiplatformlari.com

2 Ekim 2015

7. Bilişim Yıldızları e-Dönüşüm Yarışması Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbulAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimyildizlari.org

TBD 2015 yılı etkinlikleri

2 Ekim: Bilişim Yıldızları – İstanbul 15-18 Ekim: 17. Kamu-BİB Kamu Bilişim Platformu - Girne 12-14 Kasım: 4. Uluslararası Bilişim Hukuku Kurultayı – İzmir 18-19 Kasım: 9. İstanbul Bilişim Kongresi 3-5 Aralık: Bilişim 2015 (TBD 32. Ulusal Bilişim Kurultayı) ve CITEX 2015 (2. Ankara Bilişim Fuarı) www.tbd.org.tr

3-4 Ekim 2015

Security For You Bilgi Güvenliği KonferansıKoç Üniversitesi Kuluçka Merkezi, Şişli, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.sec4u.org

8 Ekim 2015

ISC Secure TurkeyDeloitte Values House, İstanbulAYRINTILI BİLGİ: http://www.cvent.com/events/-isc-secureturkey-conference-2015/event-summary-6e9ed179315240a6a57175212285fd3f.aspx olmalı ama biraz uzun :/

12 -14 Ekim 2015

ADVED’15- International Conference On Advances In Education, And Social SciencesNippon Otel - İstanbulAYRINTILI BİLGİ: www.ocerint.org/adved15/

27 Ekim 2015

PMI Summit / TOBB ETÜ Sosyal Tesisler AnkaraAYRINTILI BİLGİ: www.pmiturkey/summit/ankara

22 Ekim 2015

BTvizyon ToplantılarıSwissotel AnkaraAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.btvizyon.com.tr

30 – 31 Ekim 2015

8. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı (ISCTurkey2015)ODTÜ Kongre ve Kültür Merkezi AnkaraAYRINTILI BİLGİ: http://www.iscturkey.org/

4-6 Kasım 2015

EIF – 8. Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı ATO CongresiumAYRINTILI BİLGİ: www.enerjikongresi.com

5 Kasım 2015

BT Vizyon ToplantılarıTrabzonAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/www.btvizyon.com.tr

19 Kasım 2015

BTvizyon ToplantılarıKonyaAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/www.btvizyon.com.tr

2 - 5 Aralık 2015

BakutelBakü, AzerbaycanAYRINTILI BİLGİ: www.bakutel.az/2015/

3 Aralık 2015

Design Awards Zirve Ödülleri Töreni / İstanbulAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/www.btvizyon.com.tr

10 Aralık 2015

BTvizyon Toplantıları/GirneAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/www.btvizyon.com.tr

Eğitim her kanalda devam ediyor

Page 33: BThaber Sayı 1037
Page 34: BThaber Sayı 1037

ile Fotoğrafya” yarışması da sonuçlanmış. 28 binden fazla kullanıcının katıldığı yarışmada LG G4 ile bulundukları şehrin en güzel fotoğrafını çeken kullanıcılar ödülleri almış. Yarışma kapsamında etkileşimli Türkiye haritası üzerinden yarışmacılar çektikleri fotoğrafları ve diğer yarışmacıların fotoğraflarını anında görme şansı elde etmiş. Böylece 33 bin 369 fotoğrafın paylaşıldığı yarışmada yarışmacılar kendi fotoğraf performanslarını da test etmiş.

Bu arada, Türk Telekom Grubu da dünyanın en prestijli iş ödülleri arasında yer alan ‘The International Business Awards’da “Yılın İnsan Kaynakları Takımı” kategorisinde gümüş madalyaya layık görülmüş. Çevik Stüdyo uygulamasıyla alınan bu ödül, Türk Telekom Grubu’nun yenilikçi uygulamalarının başarısını uluslararası arenada bir kez daha ortaya koymuş.

Huawei de P8’le, “European Imaging and Sound Association - Avrupa Görüntüleme ve Ses Birliği (EISA)” tarafından, üst üste üçüncü yılında, “Avrupa’nın Tüketici Odaklı Akıllı Telefonu - European Consumer Smartphone” ödülüne layık bulunmuş.

Ödüller bir yana, şimdi sıra kitaplarda… ‘Geç Kalmışlar Mangası’nın yazarı Burç Doğu, bu kez burukça mutlu, boşvermiş ama umutlu, absürd ve incelikli bir öykü kitabı ile karşımızda:

‘Mine’nin Masasındaki Çikolatalar’. Edinelim, ama bu bir.

İkinci kitap önerim ise gazeteci yazar Haluk Şahin’in toplu şiirlerini içeren ‘Uçuşur Ege Rüzgârında’. Daha önce, yine Yitik Ülke Yayınları’nca ‘Büyüyor Üzümler Bağlarda’ adlı haiku tarzı şiirleri yayımlanan Şahin’in bu kitabı üç bölümden oluşuyormuş. Çok fazla detay vermiyorum, alıp okumak için fırsat olsun.

Bu hafta da bu kadar, yeniliklerle haftaya yine buradayım.

34 MEKTUPEn sonunda sonbaharla merhaba,

Haftaya senin pek sevmeyip genelde pas geçtiğin bir mevzu ile başlayacağım: Kahvaltı. Yemek.com, bu öğünü neden önemsemek gerektiğini Kahvaltının Önemini Gözler Önüne Seren Bilimsel 7 Kanıt başlığı altında ortaya koymuş. İşte başlıklar: Obezite ve diyabetik hastalıklara yakalanma riskini azaltır, yeni öğrenilen bilgilerin her zaman taze kalmasını sağlar, enerjinizi gün boyunca korumanıza yardım eder, ruh halinizi geliştirerek mutlu olmanızı sağlar, vücudun ihtiyacı olan besinleri depolayabilir, kilo vermenize yardımcı olur, konsantrasyonunuzu geliştirir. Bu kadar gerekçe de yetmediyse daha ne diyeyim ben…

Sofradan kalkıp gündeme bakalım. Sualtı fotoğrafçısı ve görüntüleme yönetmeni Tahsin Ceylan, Çanakkale Savaşları’nın 100. yıldönümünde önemli bir projeye imza atmaya hazırlanıyormuş ve savaş batıklarını 10 yıldır yürüttüğü çalışmalarla görüntülemeyi başaran sanatçı, eserlerini de ortaya çıkartıyor. TAV’ın katkılarıyla Ankara Esenboğa Havalimanı’nda 2 Eylül’de açılışı yapılan ‘100. Yılında 100 Fotoğrafla Sualtından Çanakkale’ sergisi 1 ay süreyle gezilebilecekmiş. Kaçırmayalım.

Sırada çevre haberlerimle birlikte acı gerçeklerde: Hayatımızdaki toksik maddelerin farkında mıyız? Bu sorunun yanıtı Dr. Sinan Akkurt’tan geliyor. Toksinler en fazla Çin malı ucuz ürünler, oyuncaklar, giysiler, pişirme kapları, temizlik ve kozmetik malzemelerden alınıyor. Bazı ürünleri frekans analizine soktuklarını belirten Dr. Akkurt, kitapta formaldehit, ucuz çatallarda kobalt, kozmetik malzemelerde fitalat, içme suyunda kurşun ile karşılaştıklarını belirtiyor. Bu kadar da değil… Örneğin amalgam diş dolguları civa, deodorantların birçoğu

alüminyum, raf ömrü uzatılmış paketli ürünler koruyucu kimyasallar içeriyor. Havada, mobilyada, deterjanlarda, aşılarda, gıda katkılarında, oyuncaklarda, temizlik ve kozmetik malzemelerinde bulunabilen toksik maddelerin hayatımızdaki yerini küçültmenin yollarını da anlatan Dr. Akkurt, başta yapay tatlandırıcı içerenler olmak üzere katkı maddesi ilave edilmiş paketli gıdaların tüketilmemesini önermiş, her şeyin daha doğalının arayışında ve doğal yollarda çözüm bulma çabasında olmamız gerektiğini vurgulamış. Gündelik hayatta bu felsefeyi umarım benimseriz.

Sırada tahammül edemediğimiz bir kirlilik, ‘gürültü’ var. Biliyorsun, gelişmiş

ülkelerde; yoğun trafiği olan otoyollarda çevrede oturanları etkileyen gürültüyü azaltmak için doğal veya yapay gürültü perdeleri kullanılıyor. Ne kadar yayılır bilmem ama Türkiye’de de ses yalıtımı giderek önem

kazanıyor. Öyle ki, İstanbul ve İzmir’de bunun ilk uygulamaları başlamış. İstanbul Kavacık’tan sonar, Atatürk Havalimanı çevresine yerleştirilecek ses emici tepecikler ve yalıtım panelleri ile Ataköy, Yeşilköy ve Florya sakinleri uçakların iniş ve kalkışlardaki aşırı gürültüsünden korunacakmış.

Bornova ve Balçova ilçelerindeki kavşaklara da 2 metre 55 santim yüksekliğinde özel yapım fiber şeffaf ses perdeleri takılarak ses

yalıtımına gidilmiş. CANPA’nın Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özcan, Ankara’da da trafiğe bağlı gürültü kirliliğinin had safhada olduğunu belirtip,

ses yalıtımı uygulamalarına başvurulması gerektiğini vurgulamış.

Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirmesine neden olan maden faciasının acısı içimizde hiç

bitmeyecek. Arkası kesilmeyen bu kazalar sonrası daha da önem kazanan madencilik teknolojileri, güvenliği ve ekipmanlarının ilk kez yer aldığı Mining Expo Turkey ile tünel açma makineleri, delme patlatma, havalandırma sistemleri gibi sistemlerin tanıtıldığı “Tunnel Expo Turkey”, İstanbul Fuar Merkezi’ndeydi. Demos Fuarcılık, Tünelcilik Derneği (TÜNELDER) ve Türkiye Madenciler Derneği (TMD) tarafından organize edilen “Tunnel Expo Turkey” ve “Mining Expo Turkey”, farklı ve sağlıklı kömür çıkartma ve olası riskler karşısında hayat kurtarma imkanlarına yer vermiş.

Memleket gerçeklerinin ardından sıra ödüllerde… Kuveyt Türk, dünyanın önemli ekonomi ve finans dergilerinden Global Finance’in en iyi dijital bankaları seçtiği ödüllerde “Avrupa’nın En iyi Dijital Katılım Bankası” ödülüne layık görülmüş.

LG Electronics Türkiye tarafından düzenlenen “LG G4

7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

Madencilerin hayatını kurtarmak aslında hiç zor değil

YIL 21SAYI 10377 - 13 EYLÜL2015

www.bthaber.com

Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş.Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBULTel 0216- 291 13 90

ISSN 1300-6495

Satış GrubuEvrim Koç [email protected] Kıtay Ö[email protected]Özge Karataş[email protected] Ş[email protected] Toksö[email protected]

REKLAM SATIŞ GRUBU

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına SahibiAyhan Sevgi

[email protected]

www.linkedin.com/groups/BThaber

twitter.com/bthaber

www.facebook.com/BThaber

Bültenlerinizi

[email protected] adresine gönderebilirsiniz

Abone ve Dağıtım SorumlusuKutay Göç[email protected]

BThaber GrubuYayın KoordinatörüAyhan [email protected]

Yazı İşleri Müdürü(Sorumlu)Bülent [email protected]

EditörlerHandan Aybars [email protected] Özkan (Ankara) [email protected]

Haber MerkeziEkrem Uç[email protected] Yaylacı[email protected]şen Gö[email protected]

Okur TemsilcisiBehçet Envarlı

[email protected]

Görsel Tasarım Nevzat Karataş [email protected]

Mukadder Keskingö[email protected]

Page 35: BThaber Sayı 1037
Page 36: BThaber Sayı 1037

New applications on the way, M2M may take off

4.5G tender process increased the expectations of business world. In this fast communication era reshaping the business world and processes, various applications will emerge and institutions will have a more efficient environment.

Before mentioning about what 4.5G would bring the sector; the new communication infrastructure should be described simply. Voice, SMS and all kinds of data will be transmitted in a single environment, in other words, over the internet via 4.5G technology; fully IP-based and developed to carry data. A new generation of communications technology 4.5G offering an enhanced internet experience will add flexibility to companies’ and institutions’ business processes.

In particular, by means of the shortening of the latency period, online transactions and activities will be done in real time. This will bring a significant increase of efficiency in business processes, competitiveness and cost advantages. Business world will actualize digitalization in the fastest way possible by adopting smarter and innovative ways of doing business.

Communication era of machines will begin

In 2013, there were 341 million M2M connected devices; while the number is predicted to rise to 32 billion in 2020. This sheds a light on what is waiting for us in the future of technology. Especially, “mobile age” which started with 3G will gain a brand new dimension with 4.5G. Expanding and

such as education, health, agriculture and municipality productivity increase will be possible. In summary, we will remember these years later, as a process in which sectors tightening their connections with each other.

Business processes are more energetic and faster...

Vodafone Turkey Executive Vice President Hasan Süel expresses that the business world will have a significant transformation following 4.5G’s tender process and gives more information as: “Day by day, along with voice and messaging; fixed or mobile

broadband began to take a greater place in our lives, and they will continue. Mobile communication technologies do not only meet our needs of individual communication; but also become the locomotive of the growing economy by giving services to sectors such as health, agriculture, finance, education and providing efficiency. 4.5G will be in service in April 2016 as the new representative of mobile broadband technologies to create significant changes in our lives.

Compared with the previous broadband technologies; 4.5G provides higher transfer speeds, capacity and quality.

4.5G technology will speed up the access to information for consumers with its high data speed and low latency periods. With this technology, we will reach a speed which is at least 10 times faster than 3G. This technology, by shortening the delays, enables faster responses to be given, so as not users to face latencies. 4.5G technology will also provide a more reliable infrastructure and spectrum will be wider. “

Cloud should not be ignored while investing for 4.5G

Companies and institutions need to keep cloud computing in mind while investing in 4.5G. By investing in the necessary information technologies to establish cloud computing infrastructure which has become the key to efficiency and savings; companies will be able to provide a significant cost advantage. at this point, 4.5G communications infrastructure -getting prepared to be a part of our lives- will significantly improve user experience in accessing to high-performance cloud platform services, streaming audio and video as well as enable offering innovative applications in areas such as health, security and education. Business applications, carried out with cloud computing which will gain significant momentum with 4.5G, will now be realized without being connected to a hardware or location. Thus, companies and institutions not depending on the devices or locations will catch a greater efficiency in their business processes with the flexibility they will have.

Information and Communication Technologies Authority approves 4,5G tenderThe board approved the

tender committee’s official reports on IMT- Advanced Authorization tender carried out by BTK (Information and Communication Technologies Authority) on August 26, in Ankara. The board’s decision of approval regarding IMT- Advanced Authorization Tender was announced by Information Technologies and Communications Authority Chairman Dr. Ömer Fatih Sayan on August 28, in Istanbul with a ceremony notifying the three winning operators, Turkcell, Avea and Vodafone. Sayan said in his

speech at the ceremony that; “The tender for 4.5g was among Turkey’s three mobile operators Turkcell, Avea and Vodafone and there was a close and gentleman race in fair competition. As we came up with 2.3 billion euros in the tender for 390.4 MHz frequency; 3 billion 359 million euro bid were given for 365.4 MHz frequency, plus we reached a figure of 3 billion 960 million euros with VAT. This tender is the largest tender in the industry for the past 10 years; also in terms of figures achieved, the tender has the highest figures after the privatization of the

state stakes in Turk Telekom. Turkcell had offered a total of 1,915,682,896 euros including VAT in 8 packages; Avea had offered a total of 1,126,520,159 euros in 5 packages, while Vodafone offering a total of 918.009.862 euros for 5 packages.” he said.

The value reached in tender is 13.2 Billion TL

“13.2 billion TL has been reached in the tender when we expressed the figures in Turkish Liras.” expressed Sayan, he continued: “3 operators will pay 2.6 million TL per day for

14 years for frequencies which a large part of were unused until today. In this way, 1.5 times of the estimated value has been reached. The tender was fully transparent and held in front of the eyes of the whole public; taking fair competitive conditions as a base. The tender was broadcasted live by the BTK to the world. The next step is giving the authorizations to the winning operators which will be valid until April 30, 2029; after necessary payments are made. Also necessary amendments will be made in 2G and 3G concession contracts considering

the specification requirements.” Dr. Ömer Fatih Sayan gave these

details in his speech: “From April 1, 2016, we will be introducing 4.5G technology which will enable us to use the internet at least 10 times faster than the current speed. Here not only win-win, but also what we can express as 3W win, win, win formula comes to life. Everybody wins; operators, in terms of investment costs, the state in terms of contract costs and then occurring tax revenues, and the consumers in terms of reaching higher quality services more easily. In short, Turkey is the winner here.”

diversifying with 4.5G, the mobile world will make us feel its impacts on business processes and business world most intensively. Machines speaking with each other through a tiny SIM card will not only make business processes communicate, but also animate a greater connection economy. The estimated value of this economy is calculated as 90 trillion USD in 2020. Soon enough refrigerators, cars or even the coffee maker in your offices will be contacting each other; due to 4.5G supported M2M; acceleration of business processes, transition of cities into smart cities, in many areas

36 ICT NEWS 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

Page 37: BThaber Sayı 1037
Page 38: BThaber Sayı 1037

38 ICT NEWS 7 - 13 EYLÜL2015

BThaber

KKTC e-Government project is a national experience

All processes of insurance gathered in mobileAnadolu Sigorta (Insurance) has developed a new mobile tablet application in order to set a standard in and to speed up the process of producing risk analysis and risk reports which are given as a free service to its customers of industrial facilities. Via Riskpad application, risk engineers and sales teams will be able to provide faster service to policyholders. Developed in order to speed up the process

of producing risk analysis and risk reports and to standardize; RiskPad application enables Anadolu Sigorta’s risk engineers and sales teams to produce risk reports immediately and automatically in their field visits by entering the replies of customers to many questions asked into the system.

The software also brings the digital maps showing the floods, landslides etc. in the database of

Anadolu Sigorta in front of the users by communicating with your current location via GPS, so it helps to accurately identify the risks. The application can be used as both online and offline. Photos taken with the device’s camera can be added to the relevant sections of the report as a snapshot and notes can be written on the bottom of each photo.

The application makes suggestions to improve the data

entry automatically; the user can select the suggestions on the application to be included in the application report. All reports are stored on shared network infrastructure; a search can also be done in both application form and the report form. Anadolu Sigorta Deputy General Manager Levent Sönmez gave the following information regarding the application RiskPad:

“In large damages, there is

property damage as well as loss of prestige in businesses. In addition, the company may lose its competitive advantage and its market share until it stand up again. Our engineers give this service for free of charge to our customers and we intend to do it all the time. I see RiskPad as an important step for our goal of offering faster and better quality service to our policyholders and business partners.”

Türksat Vice President Cemal Tunalı providing information about BELGENET and the e-government projects in KKTC said that they wanted everyone to embrace the success. “The most important point in our approach to project management is 100% success.” Cemal Tunalı began his speech; adding that since the day they came into office as management; they adopted this approach for the completion of existing projects or initiating new projects. Tunalı expressed that “The infrastructure in IT projects consists of three basic elements; people, technology and processes. If you can manage those three in an integrated way, you reach success.” Held on April 29, 2015; BELGENET - Electronic Document Management System Conference was a result of one and a half years of hard work and attracted a record attendance, said Tunalı. He pointed out: “Our advantages are the support given for our infrastructure and the private sector reflex we have. We want to continue the good work with our stakeholders. We also care about the public presentation of the projects we undertake.” Giving information on KKTC e-government program Tunalı told that: “In the project started by Transport, Maritime Affairs and Communications Ministry and Türksat after being planned coordinately for 4 years and a significant progress has been recorded in a very short time; approximately one year. The success of a program of this size will be a big progress in the name of our ministry, of our country’s ICT capability and of Türksat.” He also informed us about the project processes: “e-KKTC is a program consisting

of 3 phases and 17 projects. It is a technological approach in the scale of the state to actualize the e-government system completely. Here, you have to build the entire structure of the e-government system in the country. KKTC e-Government Program is a working model that includes all components of e-government technology. It consists of the main components of the e-government infrastructure such as e-registry, e-identity, e-finance, national education, e-customs, e-legal, geographical information systems, e-health, e-insurance, e-government portal and the Public Common Data Center. Türksat, in line with the program’s success, gains a national experience in system integration.

In the near future, it will possible to market this system to other countries. KKTC e-Government Program is carried out by all our national subcontractors under the Türksat’s management. This situation will pave the way for our information technology companies to gain experience in the ICT sector. We completed the first phase in the KKTC; e-identity began to be distributed and used. Meanwhile, the second phase analysis is over, we are starting the procurement processes; the analysis is being done for the third phase. All these activities are carried out in parallel. E-Government is being constructed from scratch in Cyprus. E-KKTC is a multinational project; has a wide range of stakeholders and habitats. We now have a functioning system in the project. Turkish companies in KKTC are engaged in this work managed by Türksat; hence

investment and experience are returning back with us to Turkey. Only the services stay in KKTC for its citizens!”

We make all investments we can for BELGENET

Tunalı, bringing BELGENET again up in the agenda, gave some explanations: “We hope that the public have a common EBYS system. It is important for a public to do business with a common language. Approximately 20 public institutions use BELGENET. BELGENET is a project developed by Türksat’s own engineers. We want the project to be known globally with its perfect structure and many participants, which is known worldwide,. This is our national product, we would like to make an international success story out of it and we are doing the necessary investment. We are trying to do our best in all the works we undertake as Türksat.”

Tunalı noted that the cloud technology is an emerging alternative and it is a matter of choice and investment, and he said: “We already provide hosting services to the public; institutions which adopt our cloud system reach a lower cost solution. This is a big advantage. As you know, IT services are going towards the cloud. After we organized the BELGENET event, there came a huge awareness; the demand has increased significantly. We want all the public to embrace BELGENET. Considering the feedbacks, we want BELGENET to be the public’s electronic document management system. As in e-Government program of KKTC, we would like everyone to embrace the success. We have full confidence in ourselves about these projects.”

Cooperation conditions are clear: Business model and patience

The next station of High Tech Port by MÜSİAD, firstly organized in 2014 at the 15th MÜSİAD International Fair in Istanbul, will be Qatar. The strategic technologies produced in Turkey will be introduced to the Qatar and the Gulf markets.

The High Tech Port by MÜSİAD Qatar will be held with the participation of 65 companies in 6-8 October and it will introduce the Turkish defense industry to the region via the leadership of Qatar. The ‘closed circuit’ event will be closed for global companies, in this aspect it will be special for Turkey and the event will be implemented under the auspices of the Qatari emir. There are many important reasons for choosing Qatar while moving the project abroad. Qatar is a small country, but the fourth largest natural gas reserves in the world are there, there is a small amount of oil production. The country gained its independence in 1971 and the Turkey’s relations with Qatar began to develop among the states since 2005. “We see Qatar as a channel,” said the High-Tech Port by MÜSİAD General Director Hakan Kurt, he said that their partner on this issue is the Undersecretariat of

Defense Industry.65 companies will

introduce themselves at the fair, a prominent feature of strategic vertical industries meeting will actualize. Kurt said that they called on these companies for a meeting with the Undersecretariat and expressed the necessity and importance of a business model; then he added: “Thanks to the relations between countries, there will be an interest in Turkish companies, but if they do not see a business model up front, they do not spend money for nothing.” The event will host more than 10 software companies that develop defense software; and nearly 30 companies that are active in civil and military aviation. The rest of companies are active in general defense. Defense technologies are highly integrated in terms of the involving sectors and companies also come forward as system manufacturers and software developers. “We both have issues that we are in efficient at.” according to Kurt; Qatar wants to create a global brand. Such as South Korea’s Samsung. It is selected as Qatar Airways. That’s why the high potential for cooperation is foreseeable on different topics.

Page 39: BThaber Sayı 1037
Page 40: BThaber Sayı 1037

www.novell.com/[email protected] 216 663 60 10