26

BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan
Page 2: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Editör Prof. Dr. Nail Öztaş

BÜROKRASİ

Page 3: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

BÜROKRASİEditör: Prof. Dr. Nail Öztaş

Yayın No. : 2228Yönetim Siyaseti ve Uluslararası İlişkiler No. : 096ISBN : 978-605-7895-37-0Basım Sayısı : 1. Basım, Şubat 2019

© Copyright 2019, NOBEL AKADEMİK YAYINCILIK EĞİTİM DANIŞMANLIK TİC. LTD. ŞTİ. SERTİFİKA NO.: 40340Bu baskının bütün hakları Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti.ne aittir. Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz.

Genel Yayın Yönetmeni : Nevzat Argun [email protected]ın Koordinatörü : Gülfem Dursun [email protected]

Redaksiyon : Süleyman Gezgin [email protected] Tasarım : Leyla Kurt [email protected] Tasarım : Mehtap Yürümez [email protected]ı ve Cilt : Atalay Matbaacılık / Sertifika No.: 15689-

Büyük Sanayi 1 Cad. Elif Sok. No.:7/236-237 İskitler / ANKARA

Genel Dağıtım ATLAS AKADEMİK BASIM YAYIN DAĞITIM TİC. LTD. ŞTİ. Adres: Bahçekapı mh. 2465 sk. Oto Sanayi Sitesi No:7 Bodrum Kat Şaşmaz-ANKARA - [email protected] Telefon: +90 312 278 50 77 - Faks: 0 312 278 21 65E-Satış: www.nobelkitap.com - www.atlaskitap.com - Bilgi: [email protected] - [email protected]

Dağıtım ve Satış Noktaları: Alfa Basım Dağıtım, Ana Basım Dağıtım, Arasta, Arkadaş Kitabevi, Başarı Dağıtım, D&R mağazaları, Dost Dağıtım, Güneş Dağıtım, Kitapsan, Nezih Kitabevleri, Prefix, Remzi Kitabevleri, TveK Mağazaları

Kütüphane Bilgi KartıÖztaş, Nail.Bürokrasi / Nail Öztaş1. Basım. VIII + 396 s. 17x24 cm. Kaynakça ve dizin var. ISBN: 978-605-7895-37-01. Bürokrasi 2. İdare 3. Örgüt

Page 4: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

III

Bölüm Yazarları

Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş

Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu

Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan En Üstün ÖrgütDr. Nail Öztaş

Bürokrasinin Siyasi Gerekçesi: Devlet Neden Var? Süleyman Sıdal

Bürokrasinin İktisadi Gerekçesi: Piyasa Başarısızlıkları B. Mert Demir, Tuğçe Gür Türkdoğan

Ortodoks Marksizmde Devlet ve Bürokrasi Erdem Ayçiçek

Faşizm ve Bürokrasi Süleyman Sıdal

Anarşizm ve BürokrasiDr. Abdullah Metin

Modern Elit Teorileri ve Bürokrasi Yalçın Murgul

Bürokrasilerin Cinsiyeti Merve Suna Özel Özcan

Page 5: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Post Modernizm ve Bürokrasi Dr. İbrahim İrdem

Bürokrasi ve Hastalıkları: Büropatolojiler Vildan Armağan

Peter İlkesi ve Parkinson Kanunu Dr. Fatma Gül Gedikkaya

Kamu Tercihi Okulu ve Bürokrasi Yıldırım İbişoğlu

Vekâlet Teorisi ve BürokrasiTurgay Altun

Kurumsal Kuram ve Bürokrasi Dr. Metin Özkaral

Yeni Kamu İdaresi ve Bürokrasi Ömer Gündüz

Yeni Kamu Yönetimi ve Bürokrasi Dr. M. İlker Haktankaçmaz

Yeni Kamu Hizmeti ve Bürokrasi Kenan Polat

Bürokrasiye Bakışlar: Bir İddia Bir SavunuDr. Selman S. Kesgin

Dijital Çağda Bürokrasi Fatih Şahin

IV

Page 6: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

V

Takdim

Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi doktora programında, 2013 yılında Kamu Bürok-rasisi dersi vermeye başladığımda bir zorlukla karşılaştım: Dersin “zorunlu” meraklılarına temel okuma olarak ne(ler) önerilmeliydi? Bürokrasi literatürünü derleyen ve eldeki klasik malzemeyi işleyerek üzerine az da olsa bir şeyler ekleyen Türkçe veya İngilizce bir kaynak bulamadım. Alanda bir boşluk vardı. Hem de bürokrasi gibi hakkında pek çok şey yazılmış ve yapılmış bir konuda.

Bu “pek çok şeyi” tespit etmek, tasnif etmek, ardından da meraklısına derli toplu bir başvuru eseri olacak bir çalışmayla takdim etmek için kolları sıvadık. Elinizdeki cilt, bu ni-yetin ve gayretin ürünü. Bu amaçla, fasılalarla da olsa 5 yıl boyunca emek harcadık. İlk önce, genç, ilgili ve yetenekli meslektaşlarımızı çeşitli bölümlerin hazırlanması sorumluluğunu alma konusunda tespit ve teşvik ettik. Geçen yıllar boyunca vazgeçenler, taslakları bizim beklentilerimizle uyuşmayanlar oldu; onlarla yollarımızı ayırdık. Uzun toplantılarımıza, de-ğerlendirmelerimize ve düzeltme taleplerimize sabırla katkı ve karşılık veren genç meslek-taşlarımızla çalışmayı tamamladık. -Tabi her çalışma da olduğu gibi planımızda yer alan ve hazırlatamadığımız bölümlerimiz de yok değil.

Elinizdeki çalışmanın ilerleyen sayfalarında ifade edilecek olduğu üzere bürokrasi, sa-nılanın aksine, çok yaygın bir olgu. Bürokrasi bir örgütlenme ve iş yapış biçimi. Yeryüzünde bürokratik örgütlenmemiş devlet örgütü yok. Bürokratik örgütlenme tarihte yerini almış devletlerde de yaygın. Sanayi devrimi sonrası büyüyen ve özellikle kitle üretimi yapan fab-rikaların, hizmet örgütlerinin, finansal kuruluşların, üniversitelerin neredeyse tamamı az ya da -genellikle- çok bürokratik örgütlenme biçimini ve işleyişini uyguluyor: Yazılı kurallar, arşiv, memurlar eliyle işgörme, kurallara ve usullere bağlılık, hiyerarşi, teknik uzmanlık, gay-ri şahsilik… kamu sektöründe ve özel sektörde çok yaygın olarak karşımıza çıkan özellikler.

Coğrafi, sektörel ve tarihi olarak çok yaygın olan bürokrasi olgusu hakkında dünya ge-nelinde tartışılan yurtdışı kaynaklı pek çok çalışma yapılmış. Elinizdeki kitabın sayfalarında görecek olduğunuz gibi bu çalışmaların bazıları bürokrasiyi çok överken diğer bazıları ise gereksiz ve hatta tehlikeli bulduğu için ortadan kaldırılmasını önermiş. Ancak, bürokrasi fikriyatı ve uygulamaları hakkındaki bilgiler ve değerlendirmeler dağınık. Dünya literatü-ründe, bürokrasi hakkında üretilmiş belli başlı bilgi birikimini derlemek ve tartışmak için hatırı sayılır bir zaman ve emek harcamak gerekiyor.

İdareyi çalışan Türk bilim camiasının dünyada var olan bilgi birikimini izlemenin ya-nında bir sonraki adıma geçmesi ve “bilgileri kullanması” ve bu yolla herkes için yeni “öğ-renilecekler-yeni bilimsel bilgiler- üretmesi” gerekiyor. Bunun anlamı ise; Türk bürokrasi

Page 7: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

uygulamalarının, tarihinin, bürokratlarının, liderlerinin, işleyişinin ve sorunlarının incelen-mesi, açıklanması ve kavramsallaştırılarak dünya bilimi için yeni bilgi dağarcıkları üretil-mesidir. Elinizdeki eser bu ikinci adıma geçişi hızlandırmak niyetiyle tasarlandı. Bürokrasi talebelerine birincil kaynaklardan ve yoğunlaştırılmış, derli toplu bir başvuru malzemesi sunabilirsek hızlı bir şekilde mevcut bilgi birikiminin üstüne yeni bilgiler katmayı olanaklı hâle getirecek basamağa ilerlenilebileceğini varsaydık. Dolayısıyla elinizdeki eser dünyadaki bürokrasi hakkındaki mevcut bilgi birikiminin bir kısmını derli toplu sunmak amacı güdü-yor. Bunun için, bölümlerin yazarı olan meslektaşlarımızla ortaklaşa aldığımız kararlarda “her bir konunun mümkün olduğunca birincil kaynaklardan ve orijinal eserlerin tadını ve tonunu hissettirmeye yetecek kadar alıntılarla yapılmasını” ilke olarak belirledik. Bu karara elimizden geldiğince riayet ettik.

Konuların tespitinde değil, daraltılmasında zorlandık. Bu seçkiye girmesini arzu etti-ğimiz klasik elitizm ve bürokrasi, işlem maliyetleri kuramı ve bürokrasi, neo-marksizm ve bürokrasi, mizah ve bürokrasi, sanat ve bürokrasi, özel sektörde bürokrasi, üçüncü sektörde bürokrasi gibi başlıklarımız eksik. Tamamlanmayı bekliyor. Belki ikinci cilt olur mu diye gönlümüzden geçirdiğimiz Roma İmparatorluğunda Bürokrasi, Britanya İmparatorluğunda Bürokrasi, İslam Devletlerinde Bürokrasi, Selçuklularda Bürokrasi, Osmanlıda Bürokrasi, Rus Devletleri Bürokrasisi, Çin Bürokrasisi, Katolik Kilisesi Bürokrasisi benzeri konu ve baş-lıklar da var. Konuların erbabı meslektaşlarımız bunu bir davet olarak kabul buyursunlar.

Elinizdeki çalışmanın ortaya çıkartılabilmesi için ciddi ve samimi emek harcandı. Buna rağmen kolaylıkla tespit edecek olduğunuz eksikler ve hatalar bizim. Kitabın bölümlerini ya-zan meslektaşlarıma gösterdikleri sabır, emekleri ve destekleri için şükranlarımı sunuyorum. Her biri, fırsat ve destek bulabilmeleri hâlinde Türk bilim camiasının gurur duyacağı eserler üretmeye hazır kıymette olan kimseler.

Nobel yayınevinin destekleyici tutumu, dizgileri yapan Leyla Kurt hanımefendi baş-ta olmak üzere dizgi, tasarım, basım ve dağıtım aşamalarında görevlerini profesyonellikle yürüten yayınevi personeli takdiri ve teşekkürü fazlasıyla hak ediyor. Türkiye’de yayınevleri ve yayıncılık kurumsallaşmadığı ve sıkı düzenlenmediği sürece bilim ve sanat üretiminin beklenen şahlanmayı gerçekleştirmesi güç gözüküyor.

Dostluklarını her hâl ve şartta koşulsuz bulduğum ve bunun için şükrettiğim Prof. Dr. Hikmet Kavruk ve Prof. Dr. Tevfik Erdem’in akademik çalışmalarımda sağladıkları maddi ve manevi destek benim için paha biçilmez. İyi ki dostlarım(ız) var.

Son teşekkür, desteğini hiç esirgemeyen Kıymetli Eşim Meryem Öztaş Hanımefendiye. Bana; “İletişimi nezaket, otoritesi merhamet, arşivi letafet, kültürü nezahet, kaideleri manevi-yat, teşkilatı muhabbet üzerine kurulu ve tamamen şahsi” -yani gayribürokratik- hayatımızın ortaklığını sunan Meryem Hanımın hakkını ödemem mümkün değildir.

Çalışmanın bürokrasi talebelerine hayırlı olması ve bir sonraki adım olan yeni bilgi üretimine geçişi kolaylaştırması temennilerimle.

Nail Öztaşİstanbul Gelişim Üniversitesi

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi BölümüÖğretim Üyesi

İstanbul. 18.10.2018VI

BürokrasiVI

Page 8: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

VII

İçindekiler

Bürokrasi Nedir?1. Bürokrasi Anlamları Derlemesi ................................................................................12. Antik Çağda Bürokrasi .............................................................................................9 3. Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan En Üstün Örgüt .............................................. 254. Bürokrasinin Siyasi Gerekçesi: Devlet Neden Var? ................................................. 455. Bürokrasinin İktisadi Gerekçesi: Piyasa Başarısızlıkları ........................................... 69

‘İzm’lerde Bürokrasi6. Ortodoks Marksizmde Devlet ve Bürokrasi ........................................................... 817. Faşizm ve Bürokrasi .............................................................................................1098. Anarşizm ve Bürokrasi ..........................................................................................1359. Modern Elit Teorileri ve Bürokrasi ........................................................................15310. Bürokrasilerin Cinsiyeti ........................................................................................17311. Post Modernizm ve Bürokrasi ..............................................................................193

Bürokratik İşleyiş ve Tahliller12. Bürokrasi ve Hastalıkları: Büropatolojiler .............................................................20913. Peter İlkesi ve Parkinson Kanunu ..........................................................................23114. Kamu Tercihi Okulu ve Bürokrasi ........................................................................24515. Vekâlet Teorisi ve Bürokrasi ................................................................................26116. Kurumsal Kuram ve Bürokrasi ..............................................................................28317. Yeni Kamu İdaresi ve Bürokrasi ...........................................................................29918. Yeni Kamu Yönetimi ve Bürokrasi .......................................................................31319. Yeni Kamu Hizmeti ve Bürokrasi .........................................................................33120. Bürokrasiye Bakışlar: Bir İddianame ve Bir Savunma ............................................ 35321. Dijital Çağda Bürokrasi ........................................................................................367

Page 9: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

137

Anarşizm ve BürokrasiBölüm 8

Dr. Abdullah Metin

1. GİRİŞYunanca kökenli bir terim olan anarşi “erkin, iktidarın yokluğu” anlamına gelir. İktidar

deyince akla devlet iktidarı gelmekle birlikte, anarşistler iktisadi ve sosyal hayatta iktidar içe-ren her türlü hiyerarşik ilişkiyi de bu bağlamda değerlendirir ve reddederler. Siyasi hayatta yöneten ve yönetilen ilişkisi, iktisadi hayatta üretim ilişkileri içerisindeki işçi-işveren ilişkisi ve hatta kişinin yaratıcı ile olan manevi ilişkisi, bünyesinde hiyerarşiyi ve iktidarı barındır-dığı için anarşistler tarafından reddedilir. Meksikalı anarşist Flores Magon devlet, sermaye ve kilise şeklinde formüle ettiği bu iktidarları “karanlık kutsal üçlü” olarak nitelemektedir (Düz, 2007: 10).

Anarşi terimi her ne kadar bir karşıtlıktan doğsa da (an-archia) anlam olarak hiyerarşiye ve iktidara muhalif olmaktan ibaret değildir. Nitekim Kanadalı anarşist George Woodcock’un (1912-1995) şu cümleleriyle belirttiği üzere otoriteyi yadsıyan ve ona karşı savaşan herkesi anarşist olarak adlandırmak mümkün değildir: “Tarihsel olarak anarşizm, var olan toplumu eleştiren bir doktrindir; arzu edilen topluma ilişkin bir görüştür ve birinden diğerine geçmenin bir yoludur. Düşünceye dayalı olmayan isyan, insanı anarşist yapmaz; dünyevi iktidarın felsefi ya da dinsel bir reddi de” (1998: 13). Anarşistler iktidar ilişkilerinin ortadan kaldırılmasının akabinde yeni bir toplum kurulmasını tahayyül ederler. Ne var ki devletin ortadan kaldırılması konusunda anarşistler arasında ittifak olmakla birlikte, bu ortadan kaldırmanın yöntemi ve yeni kurulacak toplumun ilkeleri konusunda aralarında bir ittifak görülmez. Kimi anarşistler iktidar ilişkilerine şiddet ve hatta bazen terör eylemleri yoluyla son verilmesini savunurken di-ğer bir takım anarşistler pasif direnişi tavsiye ederler. Yeni kurulacak toplumda kimileri bireyi merkeze koymakta ve hatta toplum düşüncesini tümüyle reddetmekteyken, daha ağır basan görüş ibreyi topluma kaydırmaktadır. Henri Arvon’un da belirttiği üzere her iki görüşte de kaygı aynıdır: birey iradesinin özerkliğini koruma (2013: 72). Birey özerkliğini tehdit eden her iktidar ilişkisi, her düzen ve hatta her süreç -medenîleşme gibi- anarşizmin hedefi hâline gel-miştir. Anarşizmin bu iki yönlü felsefesi anarşizmin tanınmış simalarından Emma Goldman’ın (1869-1940) tanımında da müşahede edilebilir. “Anarşizm: İnsan yapımı yasalarla kısıtlanma-mış özgürlük üzerine kurulu yeni bir toplumsal düzen felsefesi, bütün yönetim biçimlerinin şid-dete dayandığını ve bu yüzden yanlış, zararlı ve gereksiz olduğunu savunan teori” (2013: 14).

Anarşizm özgürlüğü merkeze almakla birlikte, liberalizmden ziyade sosyalizm ve ko-münizm ideolojilerine daha yakın görülür. Bunun sebebi, klasik anarşist düşünürlerin çoğu-nun bireyin özgürlüğünü toplum içinde aramalarıdır. Ne var ki anarşizm ile sosyalizm devlet sonrası toplumun niteliği ve kurulma yöntemi konusunda derin görüş ayrılıklarına düşerler.

Page 10: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Bürokrasi138

2. ANARŞİZM VE SOSYALİZM: KAPANMAYAN UÇURUM

Komünizm ile anarşizmin birlikteliğine gön-derme yapan bir sembol

Rus anarşistlerinden Mihail Bakunin (1814-1876) 1865 tarihli anarşist manifestosunda her üyenin ilk önce sosyalist olması gerektiği ilkesini koymuştu (Chomsky, 2013: 135). Ne var ki bu görüş tüm anarşistler tarafından paylaşılmaz. Di-ğer yandan, bu görüşe sahip çıkan anarşistlerin sosyalizme yükledikleri anlam da değişkenlik gösterebilmektedir. Sosyalizmi savunan bazı anarşistler devletin karşısında konumlanmış bir organizasyon olarak topluma sahip çıkarken, di-ğer bir takım anarşistler (özellikle Sovyet kültü-ründen beslenenler) sosyalizm kavramı ile ikti-sadi hayatın tanzimini, genellikle üretim araçlarının kolektif mülkiyetini kastederler. Anarşizmin sol fraksiyon içerisinde yer aldığına dair hemen hemen bir ittifak bulunmakla birlikte,

sosyalist ideoloji içerisinde mi yer aldığı yoksa müstakil bir ideoloji mi olduğu sorusu farklı ce-vaplar bulmaktadır. Aslında anarşizmi ideoloji olarak tanımlama hususunda da aceleci olmamak gerekir. Dar anlamda devlete, geniş anlamda ise her türlü iktidar ilişkisine karşı olarak şekillenen ve kavramsal bir özgürlük anlayışı üzerine oturan anarşizm için doktrin ya da felsefe nitelemeleri de yapılmaktadır. Her ne kadar anarşizm içinde bireyci anarşizm, Hristiyan anarşizm gibi okullar olsa da bu okulları felsefî solun içerine dâhil etmekte bir sakınca görülmez.

Josef Stalin, anarşizmi sosyalist geleneğin içerisine yerleştirenlerden birisidir. Ortodoks marksizmi sosyalizmin ana damarı olarak sunarken, bu geleneğin diğer iki ayağı olarak zik-rettiği reformizm ve anarşizmi mahkûm eder (1974: 10). Bir başkası -Adolph Fisher- “her anarşist bir sosyalisttir ama her sosyalist bir anarşist değildir” (Chomsky, 2013: 135) öner-mesiyle sosyalizmin dışında bir anarşizm düşüncesine yer bırakmaz. Rus anarşistlerinden Alekseyeviç Kropotkin (1842-1921) “Anarşizm kaçınılmaz olarak komünizme varır, dayanır, komünizm de anarşizme; kaldı ki bunların her ikisi de çağdaş toplumlara egemen olan aynı büyük sevdanın, eşitlik sevdasının ifadesidirler” diyerek iki felsefenin/ideolojinin ortak nokta-sını vurgular (2015a: 24). Bununla birlikte anarşizmin ana vurgusunun eşitlik değil özgürlük olduğu akılda tutulmalıdır. Burada anarşistlerle sosyalistlerin en önemli ayrışma noktaların-dan birine değinmek gerekiyor: sosyalistler, devlet ve toplum değerlendirmelerinde iktisadi temelden hareket ederek üretim ve dağıtım ilişkilerine merkezî bir rol atfedeler. Amerikan anarşistlerinden Voltairine de Cleyre (1866-1912) ise anarşizmin asıl vurgusunun iktisadi olmadığını şu cümlesiyle belirtir: “Anarşinin artık neredeyse tamamen insanların duygu ve düşünce ilişkileri ile alakalı olduğu, üretim ve dağıtımının pozitif yapılanması ile bir ilgisinin olmadığı ortadadır” (2015: 12). Sosyalistlerin, anarşistleri sosyalizmin içerisinde değerlendi-ren yaklaşımlarına rağmen, bahsedilen sebeplerden dolayı, tüm anarşistlerin sosyalist sıfatı-nı kabul etmeye gönüllü olduklarını söylemek zordur.

Anarşizm ve sosyalizm, her ne kadar yakın ideolojiler gibi görünseler de bireye ve dev-lete bakışları birbirinden oldukça farklıdır. Ayrışmanın kökeni, devlet-toplum-birey ilişki-

Page 11: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Anarşizm ve Bürokrasi 139

sini kurma biçimlerinden ileri gelir. Anarşizm için ölçü, birey ve onun özgürlüğüdür. Sos-yalizm ise bireylerden oluşan toplumu ve toplumun özgürlüğünü ön plana çıkarır. Devlete bakışları bu iki ideoloji arasındaki uçurumu iyiden iyiye derinleştirir. Anarşizme göre devlet gereksiz bir kötülüktür, bireyi sınırlandıran tüm yapılar gibi onun da ortadan kaldırılması gerekir. Sosyalizm (bilhassa ortodoks marksizm) ise devleti, ortadan kaldırılması değil, dö-nüştürülmesi, tekrar yapılandırılması gereken bir mekanizma olarak görür. Devlet ve toplum ilişkisine dair teoriyi Karl Marks şöyle kurar: “Feodalite döneminde devlet toplumun yansıma-sıydı. Üretim araçları gelişip zenginliklerin dolaşımı artınca devlet ve toplum arasındaki bağ koptu. Sosyalizm, bu bağı tekrar kurmanın adıdır” (Arvon, 2013: 15-21). Anarşistler ise farklı düşünür. Onlara göre, devlet ve toplum karşıtlığını uzlaştırmak yerine, toplumu devlet dışı ilkelerle kurmak daha isabetlidir.

Sosyalizm ile anarşizmin metodolojik farklılığını Stalin’in şu cümleleri bariz bir şekilde ortaya koymaktadır (1974: 11):

Marksizm ve anarşizm, her ikisi de mücadele arenasına sosyalizm bayrağı ile gir-melerine rağmen, bütünüyle farklı ilkeler üzerine kurulmuşlardır. Anarşizmin te-mel taşı bireydir. [Anarşizmin] öğretilerine göre, [bireyin] kurtuluşu, yığınların, [yani] kolektif vücudun kurutuluşunun baş koşuludur. Anarşizmin öğretilerine göre, birey kurtulmadıkça yığınların kurtulması olnaksızdır. Buna uygun olarak, sloganı, “Her şey birey için”dir. Oysa Marksizmin temel taşı yığınlardır. [Marksiz-min öğretilerine göre], yığınlar kurtulmadıkça, bireyin kurtulması olanaksızdır. Buna uygun olarak, sloganı, “Her şey yığınlar için”dir.

Woodcock’un da tespit ettiği üzere “tüm anarşistler, kendisini özgür ve toplumsal uyum içinde yaşamaya muktedir kılan tüm nitelikleri insanın içinde taşıdığı önermesini kabul ederler. İnsanın doğal olarak iyi olduğuna inanmasalar bile, insanın doğal olarak toplumsal olduğuna hararetle inanırlar.” (1998: 27). Bu noktada anarşistler arasında ikinci bir ayrım görülür: birey mi, toplum mu? Bir kısım anarşistler için cevap bireydir; bir iktidar (devlet) ortadan kaldırılmışken bireyin üzerinde başka bir iktidar (toplum) tesis edilmemelidir. Ço-ğunluğu teşkil eden diğer bir kısım anarşistler ise hiyerarşi içermeyen yatay bir örgütlenme içerisinde toplumun kurulmasına ve birlikte yaşamanın ilkelerinin tespit edilmesine daha olumlu bakmaktadırlar. Bununla birlikte, asıl amaçlarının toplum olmadığı, bireyin merkezî konumunu devam ettirdikleri, bireyin özgürlüğünü koruyabilecek en iyi yapı olarak toplu-mu kurmak istedikleri unutulmamalıdır. Çoğu anarşiste göre bu iki olguyu (birey ve toplum) birbirine muhalif görmek doğru değildir. İngiliz anarşist William Godwin (1756-1836) şu düşüncededir: “Toplum, bireylerin toplamından fazla bir şey değildir. Toplumun istekleri ve görevleri, bireylerin istekleri ve görevlerinin toplamı olmalıdır, biri diğerinden kopuk ve keyfi olmamalıdır. Benim görevim olan her şeyi toplumun benden yerine getirmemi isteme hakkı vardır, ama daha fazlasını isteyemez.” (1793: 90). Godwin’in iddiasının (ve aynı zamanda ideali) sosyolojik gerçeklikle bağdaştığı söylenemez. Nasıl ki ağaçların birlikteliği “ağaçlar” olarak değil de ekolojik ilişkileri daha iyi tanımlayan başka bir isim (orman) ile niteleniyorsa, bireylerin birlikteliğinin “bireyler” olarak değil de “toplum” olarak nitelenmesinin ardında da bir ilişkiler ve kurumlar ağı bulunduğu aşikârdır. Neyse ki bir anarşist -Emma Goldman- birey ve toplum arasındaki ilişki formülünü dengeye oturtmuş gözükmektedir: “Birey toplu-mun kalbidir ve toplumsal hayatın özünü muhafaza eder; toplum, hayat özünü [bireyi] saf ve güçlü kılan unsuru sağlayan akciğerlerdir” (2013: 16).

Page 12: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Bürokrasi140

3. FARKLI ANARŞİST EĞİLİMLERTüm anarşist okullar devletin, onun tahakküm veya hegemonya mekanizması olan bü-

rokrasinin ve hiyerarşik iş gücü örgütlenmesinin ortadan kalkması konusunda hemfikirdir. Ayrışma noktalarının ise şu iki konu olduğu söylenebilir: Devrimci yöntemler (özellikle şid-det kullanımı) ve ekonomik örgütlenme (Woodcock, 1998: 26). Literatürde anarşist okullar tasnif edilirken okuldan hareketle kişilerin tespit edilmediği, kişilerden hareketle okulların isimlendirildiği görülür. Yani her isim bir ekoldür. Mesela, Hristiyan ya da dindar anarşizm olarak isimlendirilen okula Lev Tolstoy’un haricinde ikinci bir örnek gösterilmemektedir. Bireyci anarşizm Max Stirner, akılcı anarşizm William Godwin, komünist anarşizm Bakunin ve Kropotkin ile özdeşleşmiştir.

3.1. Bireyci Anarşizm

En önemli ve en uç temsilcisi Alman Max Stirner’dır (1806-1856). Biricik ve Mülkiyeti isimli kitabında her türlü iktidar ilişkisinden soyutlanmış bireyi müdafaa eder: “Tanrı ve İn-sanlık, her ikisi de davasını hiçbir şey üzerine kurmaz, yani kendinden başka hiçbir şey üzerine. Keza ben de tıpkı Tanrı gibi kendi davamı Kendim üzerine kuruyorum, çünkü Ben diğer herkes için hiçim, çünkü Ben kendim için her şeyim, çünkü Ben kendim için biriciğim” (2016: 17). Mutlak tekçilik düşüncesindeki Stirner, bireyin etkinliğini kendi amacına bağladığını, bireyi kısıtladığını ve bu kısıtlamanın somut görünümü olduğunu ileri sürdüğü devlete karşı çı-kar. Toplumsal yaşamın doğal hâlimiz olduğunu kabul etmekle birlikte, Toplum’un fiiliyatta Ben’e hizmet etmek yerine, Ben’i baskı altına aldığına, Ben’e topluma dair görevler verdiğine ve aşkın bir hâle büründüğüne dikkat çeker. Toplumu “dernek”leştirmek gerektiğini belirtir. Anarşistlerin ekseriyetinde görülen toplumun iyiliği, ortak çıkar gibi düşünceler Stirner’da görülmez. Devlet ve toplum karşıtlığını şu cümleleriyle dile getirir: “Devlet ve Ben birbiri-mize düşmanız. Bu “insan toplumu”nun refahı ve mutluluğu beni hiç ilgilendirmiyor. Ben ona hiç fedakârlıkta bulunmam, sadece onu kullanırım; ama onu tamamıyla kullanabilmek için, onu kendi mülküm, kendi yaratımım hâline getirmeye çalışırım; yani onu imha edip yerine bir Egoistler Birliği kurarım (2016: 222). Stirner toplum karşıtlığını “Halk öldü. Yaşasın Ben!” (2016: 268) şeklinde sloganlaştırmıştır.

3.2. Pozitif Anarşizm

Pozitif anarşiyi bir ekol olarak nitelemek doğru olmamakla birlikte, anarşizmin menfi bir anlam çağrışımı yaptığı ve anarşiz-min felsefesini benimseyenlerin bu sıfatı kullanmakta tereddüt ettiği günlerde Fransız düşünür Joseph Proudhon (1809-1865) Mülkiyet Nedir isimli kitabında bu sıfata sahip çıkarak (2016: 261-2) anarşi kavramını pozitifleştirdiği söylenebilir. Proudhon, hayat tasavvurunun merkezine bireyi koymakla birlikte bir yö-nüyle Stirner’dan ayrılır: Stirner, egoist bir bireyci, Proudhon ise toplumsal bir bireycidir. Proudhon’a göre toplum bireylerin toplamından ibaret değildir. Toplum, üyelerinin gücünden ve karakterinden farklı bir kolektif güç ve kolektif karakter yaratır (Woodcock, 1998: 114). Proudhon toplumu ortadan kaldırmak Proudhon’un “Mülkiyet

Nedir” eserin ilk baskısı

Page 13: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Anarşizm ve Bürokrasi 141

değil, yeniden inşa etmek ister. Bu yeninden inşa sürecinde devleti, hükûmeti ve hiyerarşik bir bürokrasiyi içermeyen, sözleşmeye dayalı bir iş birliği sistemini önerir.

3.3. Rasyonalist Anarşizm

William Godwin rasyonalist anarşizmin temsilcisi olarak zikredilir. En önemli eseri, hükûmete dayalı tüm toplum sistemlerini reddettiği ve anarşist bir toplumun iktisadî yapısını ve kavramlarını tasvir ettiği Politik Adalet Üzerine Araştırma’dır. Godwin, Thomas Paine’i an-dıran bir şekilde “devletin, insanlığın vicdanını ve muhakemesini gasp etmesi sebebiyle, kötü olduğunu belirtir” (1793: 382). Devletle birlikte hukuka da karşı çıkar ve aklın düşmanı oldu-ğunu söyler. “Hukuku babalarımızın bilgeliği olarak biliriz. Oysa çoğu zaman onların tutkula-rının, çekingenliklerinin, kıskançlıklarının dışavurumudur” diyen Godwin (1793: 773) hukuka mutlak bir anlam verildiğinde onun da baskıcı olacağını söyler. Devletin karşısına toplumu koyar. Stirner’in bencil bireyciliğinin aksine, toplumsal yaşamın merkezine diğerkâmlığı yer-leştirir. Adalet ve akıl adına insanın arzularını tabi kılmak zorunda olduğu mutlak bir ahlaki ölçüt tasarlar. Evlilik de dâhil olmak üzere her türlü karşılıklı bağa karşı çıkar.

3.4. Dini Anarşizm

Anarşistlerin neredeyse tamamı dine karşıdır. Dinin, kişi ile tanrı arasında hiyerarşik bir ilişki öngördüğünü ve bu sebeple insan özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia ederler. Bunun tek istisnası Rus düşünür ve edebiyatçı Lev Tolstoy’dur (1828-1910). Tolstoy, her ne kadar ken-dini anarşist olarak adlandırmasa da inancı onun anarşist düşüncelerine il-ham vermiştir. Diğer anarşistlerin gün-deminde yer alan birey-toplum-devlet karşıtlıkları Tolstoy’da merkezî bir yer işgal etmez. Onun amacı İncil’in gerçek ruhunu ve Hz. İsa’nın gerçek mesajını

ortaya koymak, kendi hayatını da ona göre tanzim etmektir. Temel felsefesi; kötülüğe şiddet yoluyla direnmemektir. Muhtemeldir ki İncil’deki şu ayetten ilham almaktadır: “Göze göz, dişe diş dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin. Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün“ (Matta 5: 39-41). Tolstoy, bu felsefenin filli uygulayıcısı Gandi’yi takdir etmiştir.

Tek meşru iktidarın tanrının iktidarı olduğunu belirten Tolstoy, devletin varlığının Hristiyan öğretisinin uygulanmasıyla bağdaşmayacağını düşünür. Mülkiyeti insanın insan üzerindeki tahakkümünün aracı olarak gören Tolstoy, devletin varlık nedeninin mülkiyet ilişkilerinin devam etmesini sağlamak olduğunu söyler. Devletin, hukukun ve mülkiyetin ortadan kalktığı, onların yerini kooperatif üretimin aldığı bir toplumu tahayyül eder (Wo-odcock, 1998: 239).

Page 14: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Bürokrasi142

3.5. Sosyalist\Komünist Anarşizm

Rus anarşistler Bakunin ve Kropotkin komünist anarşizmin en önemli temsilcileridir. Bireyin özgürlüğü vurgusu komünist anarşistlerde görülmez. Onlar, devletin yerini toplu-mun, özel mülkiyetin yerini kolektif mülkiyetin almasını, toprağın ve her türlü üretim aracı-nın toplumun ortak mülkiyeti hâline gelmesini talep ederler. Sosyalistlerin anarşizmi sosya-list gelenek içerisinde tasnif etmesine sebebiyet veren nokta, komünist anarşistlerin iktisadi görüşleridir. Anarşizmin bu okulu Birinci Enternasyonal içerisinde de faal şekilde yer almış, Bakunin ile Marks’ın mücadelesinden Marks’ın galip çıkmasıyla Enternasyonal’den uzak-laştırılmıştır. Anarşizmi sosyalizme ve komünizme yaklaştıran bu okulun, anarşist okullar içerisinden sadece bir tanesi olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Bakunin’in sosyalizm anlayışı genellikle “kolektivist anarşizm” olarak nitelendirilmek-tedir. Özgürlüğü ise şu şekilde tanımlar: “Özgürlük; bugün herkesin önüne çıkan tüm dogma-tik, metafiziksel, siyasal ve hukuki engelleri yok ederek herkese, kolektiflerin yanısıra bireylere de etkinlikleri ve gelişimlerinde onları her türlü denetleyici, düzenleyici ve koruyucudan ilk ve son olarak kurtararak tam özerklik sağlayacak büyük insan özgürlüğüdür” (2012: 47). Baku-nin düşlediği özgürlükleri gerçekleştirebilmek için diğer anarşist okullardan farklı bir yönte-mi savunur: şiddet. Avrupa’da birçok ülkede işçi ve halk ayaklanmalarına bilfiil katılmış olan Bakunin, gerektiğinde şiddet kullanmakta tereddüt edilmemesini ister. Bu konudaki görüşü-nü Almanya’da Gericilik isimli makalesinin sonunda şu sözlerle ortaya koyar: “Yalnızca tüm yaşamın anlaşılmaz ve ebedi yaratıcı kaynağı olduğu için, yıkan ve yok eden ruha güvenelim. Yıkma tutkusu aynı zamanda yaratıcı bir tutkudur!” (Bakunin, 1842).

Bakunin’den sonra bu okulun en önemi temsilcisi olan Kropotkin de devlet şiddetine karşı koyabilmek için şiddete başvurmanın meşru olduğuna inanır. Bakunin ve Kropotkin, her ikisi de devrim düşüncesini taşımakla birlikte, Bakunin hızlı bir yıkımla devrimin hız-landırılabileceğini düşünür. Kropotkin ise devrimi bir sürecin sonucu olarak değerlendirir (Woodcock, 1998: 192).

Toplumcu anarşizmi savunanlar içinde bireyci anarşizme en şiddetli eleştiriyi getiren isimlerin başında Murray Bookchin (1921-2006) gelir. Bookchin Toplumsal Anarşizm Mi

Yaşamtarzı Anarşizm Mi isimli eserinde, orta sınıfların bireyciliğe, kişiselciliğe, mistisizme ve narsizme yönel-diklerini ve bu eğilimlerin sol gruplara da yansıdığını belirtmekte ve eğilimi eleştirmektedir. Bookchin’e göre anarşizm bireyci bir yaşamtarzı olarak görülemez, anar-şizmin toplumsal bir ideali vardır ve bu idealin gerçek-leşmesi için mücadele edilmelidir.

Yaşam tarzı olarak anarşizmin kişiselci, bireyci ve apolitik olduğunu belirten Bookchin (1998: 8), bilinçli ya da bilinçsiz olarak birçok yaşam tarzı anarşistinin, toplumsal devrim yerine, ezilenlerin halk meclislerinde, konseylerinde ve/veya konfederasyonlarında kurumsal-laşmış bir şekilde yetkilendirilmeleri talebini değil, muğ-lak ve kozmik bir iktidar eleştirisine dayanan, Michel Foucault’nun “kişisel isyan” yaklaşımını dile getirdik-lerini ve bu akımın sosyalist ya da komünist anarşizme Mikhail Bakunin

Page 15: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Anarşizm ve Bürokrasi 143

temelde zarar verdiğini belirtir (1998: 23). Ona göre yaşam tarzı anarşizmi, bugün ana ifadesini, sprey boyayla yazılan grafitilerde, postmodernist nihilizmde, akıl karşıtlığın-da, yeni ilkelcilikte, teknoloji karşıtlığında, Yeni-durumcu (neo-situationist) “kültürel terörizmde”, mistisizmde ve “kişisel isyan”ın “uygulanmasında” bulmaktadır (1998: 34). Bookchin yaşam tarzı anarşistlerini kendi is-teklerine düşkünlük, iptidailik, disiplinsizlik ve tutarsızlık ile suçlar (1998: 72).

Bir dönem Avrupa’da ve Rusya’da sui-kastler, cinayetler ve terör eylemleriyle gün-deme gelen anarşist eylemlerin temelinde Bakunin’in “yıkma tutkusu yaratıcı bir tutku-dur” felsefesinin yattığı iddia edilmiştir. Şid-detin bir sebep değil sonuç olduğunu düşünen Bakunin’in yöntemini birçok anarşist destek-lemiştir. Hatta bu eylemleri teşvik edenler de olmuştur. Bir anarşist (Paul Brousse) şöyle de-mektedir: “Bir insanın katli binlercesinin katli-

ni önlüyorsa, siyasi cinayetleri salık verdiğimiz için bizi nasıl suçlarsınız” (Duclos, 1979: 10). Bununla birlikte Bookchin, terör ve suikast eylemlerinin toplumcu anarşistler değil bireyci anarşistlerin marifeti olduğunu iddia etmektedir (1998: 20-21).

3.6. Bilimsel Anarşizm

Bilimsel anarşizm iki türlü ifade edilebilir: anarşizmin bilimsel incelemesi ve bilimin anarşist incelemesi. Birincisine Kropotkin, ikincisine ise Feyerabend örnek olarak verilebilir. Kropotkin modern doğa biliminin kazanımlarını anarşizmin sosyolojik kavramlarının ge-liştirilmek için kullanıma sunmakla birlikte, asıl amacının anarşizmin toplumsal fikirlerini buradan türetmek olmadığını, insan toplumlarının karmaşık olaylarında örnek aramaktan-sa, pozitif bilimlerce gözlemlenen olaylarda daha kolay kavranan ilişkileri daha iyi ortaya sermek için (2015b: 8) doğa bilimlerine başvurduğunu belirtir.

Feyerabend ve Kuhn gibi isimler ise bilimdeki otoriteye karşı çıkarak, bilimsel tahak-kümcülük ve tek biçimciliğe karşı koyarlar; bilim otoriterliğinin arka yüzündeki çelişkileri ve akıl dışılıkları açığa çıkararak, bilimsel hegemonyanın insan özgürlüğüne ve genel anlamda doğruya olan karşıtlığını vurgulamaya çalışırlar (Aktaş, 1992: 55-56). Bilime bu anarşist yak-laşım, otoritenin ve tahakkümün olduğu her alanda anarşizmin yeni bir bakış açısı kazandı-rabileceğinin örneğini sunmaktadır.

3.7. Anarko-Sendikalizm

Birinci Enternasyonal’in ardından sosyalistlerle yolları ayrılan anarşistler Fransa, İtal-ya ve İspanya’da anarko-sendikalist akımı başlatmışlardır. Örgütlenmenin her türüne karşı çıkan anarşistler sendikal örgütlenmeye karşı çıkmakla birlikte, anarko-sendikalistler anar-

Anarşist şiddet eyleminin sembolü hâline gelen Fransız Ravachol’ün tutuklanması

Page 16: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Bürokrasi144

şizm ideallerine ulaşabilmek için bu örgütlenmeyi bir araç olarak görmüşler en önemli mü-cadele yöntemi olarak da genel grevi benimsemişlerdir.

Anarko-sendikalizmin teorik varsayımları liberter veya anarşist sosyalizmin öğreti-lerine dayalıyken örgütlenme biçimi büyük oranda 1900 ile 1910 yılları arasında özellikle Fransa’da gözle görülür bir yükselme göstermiş olan devrimci sendikalizmden örnek alın-mıştır (Rocker, 2000: 69). Anarko-sendikalistler politik işçi partilerinin en karakteristik özelliği olan merkeziyetçiliğin açık muhalifidirler. Onlara göre, merkeziyetçilik daima ve-rimsiz bir rutinin gözetimi altındadır ve bu da bireysel düşünceyi ezer, ölü bir disiplin ve bürokratik kemikleşme ile tüm kişisel inisiyatifi öldürür ve herhangi bağımsız bir eyleme izin vermez. Anarko-sendikalizmin örgütlenmesi federalizm ilkelerine dayalıdır, aşağıdan yukarıya serbest birleşmeyi içerir ve her üyenin kendi kaderini tayin hakkını her şeyin üze-rinde görür (Rocker, 2000: 75).

Rocker’ın kitabı için bir takdim yazısı kalem alan Martyn Everett, anarko sendikalizmin karşıtları kadar destekçileri tarafından da yanlış anlaşıldığını belirtip, sade ve net ifadelerle anarko-sendikalizmi şöyle tasvir etmiştir (2000: 10-11):

Anarko-sendikalizm kapitalist sanayinin kontrolünü ele geçirip onu daha iyi yönet-mekle ilgili değildir ve işçilerin kontrolü ele alması gibi kısıtlı bir kavramla karıştı-rılmamalıdır. Anarko-sendikalizm tüm sanayi üretiminin temeline karşı çıkmanın bir yoludur. Rocker’ın da anlattığı gibi anarko-sendikalizm sınırlı amaçları olan dar bir ideal değil, kapitalizmin yıkılması ve insan toplumunun, toplumsal olarak ken-di kendini yönetmesi kavramı temelinde yeniden üretilmesi için bir programdır.

Anarşizm ve sanayileşme ilişkisine Noam Chomsky farklı bir pencereden bakar. Chomsky, anarşist kavramların sanayi öncesi dönemine ait olmasının zorunlu olmadığını, anarşizmin ileri sanayi toplumu için rasyonel bir örgütlenme olabileceğini belirtir. Ona göre, sanayileşme ve teknolojinin ilerlemesi, önceki dönemde hiç var olmayan geniş bir yelpazede öz yönetim imkânları yaratabilecektir (2013: 152).

4. ANARŞİZMİN BÜROKRASİYE BAKIŞIÖncelikle belirtmek gerekir ki anarşistler bürokrasiye dair derin analizlere girişmemiş-

lerdir. Onların hedef aldığı yapı devlettir. Anarşistlerin gözünde bürokrasi devlet tahakkü-münün en önemli aracı olmakla birlikte, araçtan ziyade yapının kendisi hedef alınmıştır. Bir başka deyişle “kökü yanlış olanın dalı, budağı tartışılmaz” felsefesi geçerlidir. Klasik anarşist-lerin bürokrasiye olan eleştirileri önemli oranda Sovyet bürokrasisine yönelmiştir. Bilindiği üzere Sovyet tipi komünizm, devrimin başarıya ulaşması için geçici bir yönetim örgütü ku-rulmasını elzem görür. Bu örgütlenme proletaryanın diktatörlüğü olarak isimlendirilir. Pro-letaryanın diktatörlüğünün amacı yeni bir devlet kurmak değil, bir daha devlete hiç ihtiyaç kalmayacak şekilde iktisadi ve sosyal hayatı yapılandırmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için tesis edilen bürokratik yapının zaman içerisinde ortadan kalkması öngörülmüştür. Ne var ki Sovyetler Birliği örneği, mevcut uluslararası siyaset ve ticaret dengeleri içinde bir ülkede ida-renin lağvedilmesinin mümkün olmadığını göstermiştir. İdarecilerin ellerinde bulundukları iktidarı gönüllü bir şekilde devretmek gibi bir arzu içinde olmadıklarını da hesaba katmak

Page 17: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Anarşizm ve Bürokrasi 145

gerekir. Anarşistlerin komünistlere getirdikleri eleştiri de burada yoğunlaşmaktadır: bürok-ratik yapı bir kez tesis edildi mi, ister komünistlerin ister burjuvazinin elinde olsun, bir baskı aygıtına dönüşür ve kendini yeniden üretmenin yollarını arar.

Anarşistlerin içerisinde bir grup, özellikle devlet ve bürokrasinin kurumlarını yıkmak için şiddet kullanılması gerektiğini düşünenler, sendikal yapılanmalara da karşı çıkmışlardır. Bu düşünceyi taşıyanlar, sendikaların da bürokratik bir yapılanma olduğunu, içinde hiye-rarşi barındırdığını, mevcut düzene karşı yeterince mücadele veremediklerini ve en önem-lisi, işçi sınıfı adına karar alma ve konuşma hakkını kendilerinde gördüklerini belirtirler. Zira anarşizm, bir ferdin bir diğerinin temsilcisi olmasına karşı çıkar. Bu düşünceyi savunan isimlerden birisi, 1968 işçi ve öğrenci olaylarında öğrenci lideri olan Fransız Daniel Cohn-Bendit’tir. Anarşizm: Komünist Bürokrasiye Karşı isimli eserinde olaylar sırasında Komünist Parti’sinin düzen yanlısı politika güttüğünü iddia etmekte ve onun şahsında hiyerarşi içeren tüm yapılara karşı olan eleştirilerini şöyle dile getirmektedir: “Bütün devrimci faaliyet kolek-tiftir. Bu yüzden de belirli bir örgütlenmeyi gerektirir. Bizim karşı çıktığımız, böylesi bir örgüt-lenme ihtiyacı değil, bir devrim liderliği, bir parti ihtiyacıdır” (1969: 147). Partiye karşı çıkış sebebi şudur: “Yanılgıya düşmeyeceğinden emin olan bir parti, kendini, işçi sınıfı çıkarlarının doğal sözcüsü ve savunucusu tayin eder ve bu sıfatla, onların adına iktidarı ele alır, yani bir bürokrasi gibi davranır” (1969: 148). Bendit bir adım daha ileri giderek “işçi bürokrasisi”ni, kapitalizmin bugünkü döneminin en belirgin niteliklerinden biri olarak gördüğünü belirtir (1969: 46). Bendit bir anlamda bürokrasi ile kapitalizm arasında özdeşlik kurmakta ve bü-rokrasi içeren iktisadi örgütlenmeleri sol ideallerden uzaklaşıp kapitalizme yakınlaşmakla itham etmektedir. İşçi bürokrasisinin sendikalar ve endüstri idarecileri olmak üzere iki ta-bakadan meydana geldiğini iddia etmesi (1969: 47) sol bürokrat-kapitalizm yakınlaşması ithamını pekiştirir mahiyettedir.

Anarşistlerin bürokrasi eleştirileri devlet eleştirilerinden ve Sovyet bürokrasisi eleştiri-sinden ayrı düşünülemeyeceği için bu eleştirilerin her birinin ayrı bir başlıkta incelenmesi daha uygun olacaktır.

4.1. Devlet Eleştirisi

Anarşistler devlete ve onun dikey/hiyerarşik örgütlenmesine (bürokrasi) karşı çıkarlar. Devletin karşısına bireyi ve toplumu yerleştirirler. Toplumun devlete neden yeğlenmesi gerektiği sorusunun cevabını Thomas Paine Sağduyu (Common Sense) kitabında şöyle verir (2006: 2):

Bazı yazarlar toplumu hükûmetle öylesine karıştırırlar ki aralarında ya küçük bir fark kalır ya da hiç kalmaz; oysa toplum ve hükûmet farklı olmanın yanı sıra ayrı kökenle-re sahiptirler. Toplumu yaratan bizim ihtiyaçlarımız, hükûmeti yaratan ise kötülüğü-müzdür. Toplum her hâlükârda bir lütuftur, hükûmet ise en iyi durumda bile zorunlu bir kötülükten başka bir şey değildir, en kötü durumda ise tahammül edilemez bir kö-tülüktür.

Sol düşüncesi devlete bakışı tek tip değildir. Thomas Jefferson “en iyi devlet en az yö-neten devlettir” diyerek liberter devlet görüşünü yansıtmıştır. Sosyalistler, devletin önce proletaryanın diktatörlüğü altında örgütlenip sonra ortadan kalkması gerektiğini belirtir-

Page 18: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Bürokrasi146

ler. Anarşist isimlerden Thoreau ise “en iyi dev-let hiç yönetmeyen dev-lettir” (2016: 7) der. Ama bununla birlikte “Bir vatandaş olarak konuşa-cak olursam, kendilerini devlet karşıtı olarak nite-leyenlerin aksine, devle-tin feshedilmesini değil, işe yarar olmasını iste-rim” (2016: 9) diyerek devletin varlığına dair

bir şerh düşer. Anarşistlerin ekseriyetinin düşüncesi ise, devletin doğduğu andan itibaren toplumun bir kesiminin lehine işleyeceği ve birey özgürlüğünü ve toplumsal yaşamı tehdit edecek şekilde işlemeye başlayacağıdır. O hâlde liberter, sosyalist ve anarşistlerin devlet gö-rüşlerini sırasıyla şöyle ifade edebiliriz: gerekli kötü, geçici kötü, gereksiz kötü.

Sosyalistler ve Marksistler devletin dönüştürülebilir olduğuna inanırlar, anarşistler bu düşünceye şiddetle karşı çıkarlar. Anarşistlere göre devletin sınırlı olması, daha az bürok-ratik olması veya işçi sınıfının elinde bulunması devletin mevcudiyetinin ortaya çıkaracağı arızaları ortadan kaldırmaz. Nitekim Godwin, toplumsal kötülüklerin sebebinin devletin bi-çimlerinde değil1, varlığında aranması gerektiğini söyler (Rocker, 2000: 16). Anarşizm ikti-sadi bir temelden değil, soyut bir kavram olarak birey ve onun özgürlüğünden hareket ettiği için devleti maddî ölçütlere göre değerlendirmez. Devletin somut iktidarının kimin elinde olduğu ve devletin sebep olduğu maddi eşitsizlikler anarşistlerin gündeminde değildir. Dev-letin tamamen iktisadi boyutla açıklanamayacağını, var oluşun temelinde başka amillerin de yer aldığını düşünürler. Cleyre’nin belirttiği gibi “devlet salt yönetici sınıfların bir aracı de-ğildir; kökleri insan doğasının dini gelişimine kadar uzanır ve sadece sınıfların ve mülkiyetin feshedilmesi ile ortadan kalkmayacaktır” (2015: 17).

Devlet yasalar temelinde örgütlenir. Bu yasaların kimler tarafından ve hangi şartlar al-tında oluşturulduğu devletin karakterini belirler. Godwin’in “yasaların atalarımızın tutkula-rının, çekingenliklerinin ve kıskançlıkların ürünü olduğu” tezi üzerinden gidilirse, ataların tutku ve ihtiraslarıyla sonraki nesillerin bağlanmaması gerektiği gibi bir sonuç ortaya çıkar. Bunun yolu da hiç yasa yapmamaktır. Yasalar olmadığı zaman tutkular, çekingenlikler, ihti-raslar başka zeminlerde ifade edilmek zorunda kalacaktır, zira bu duyguları ortadan kaldır-manın imkânı yoktur. Bakunin bir konferansta şöyle diyordu: “… ben devletin yıkılmasını istiyorum; insanları ahlaklı yapmak ve onları medenileştirmek bahanesiyle şimdiye dek on-ları hep köleleştiren, baskı altına alan, sömüren ve mahveden otorite ilkesinin ve devletin koruyuculuğunun yıkılmasını istiyorum” (Rocker, 2000: 19). Bakunin’e göre devlet, insanın ahlaksızlığın baş müsebbibi olduğu hâlde insanları daha ahlaklı kıldığını iddia etmektedir. Burada belirtmek gerekir ki anarşistler insanın kusursuz olduğunu iddia etmemektedirler.

1 Devlet biçiminin anarşistler açısından önemli olmadığını Kropotkin bir mahkeme savunma-sında şu sözlerle dile getirir: “Biz özgürlük istiyoruz ve özgürlüğün varlığının, kökeni ve biçimi ne olursa olsun, ister seçilmiş olsun ister dayatılmış, ister monarşist olsun ister cumhuriyetçi hiçbir iktidarın varlığıyla bağdaşmadığına inanıyoruz” (2015b: 109).

Page 19: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Anarşizm ve Bürokrasi 147

İnsanın kusurlu yanını kabul ederler ama bu kusurun insanın yapı ile ilişkisi neticesinde tebarüz ettiğini düşünürler. Kropotkin’in satırları anarşizmin bu düşüncesini özetleyecek ni-teliktedir: Devletin ve tüm organların ortadan kaldırılmasını talep ettiğimizde, gerçekte olma-dıkları kadar mükemmel insanlardan oluşan bir toplum hayal ettiğimiz söyleniyor bize. Hayır, bin kere hayır! Tek istediğimiz, bu tür kurumların, insanları gerçekte olduklarından daha kötü kılmamasıdır! (2015b: 34).

4.2. Komünist Bürokrasi Eleştirisi

Marksizmin tarihsel materyalizm teorisi, toplumlar içinde mukadder olan sınıf çatış-malarının yeni bir toplumun ortaya çıkışına zemin hazırlayacağını öne sürer. İlkel toplum, köleci toplum, feodal toplum, kapitalist toplum, sosyalist toplum aşamalarının geçilmesiyle nihayet komünist topluma ulaşılacaktır. Sosyalist toplumdan komünist topluma geçişin ise sınıf çatışması şeklinde değil, proletaryanın diktatörlüğünün sonucu olacağı belirtilir. 1917 Rus devrimi ile iktidarı ele geçiren sosyalistler tek parti öncülüğünde proletarya diktatör-lüğünü kurdular. Devrimin en önemli ismi olan Lenin, anarşistlerle nihai amaçlarının aynı olduğunu ama yöntemlerinin farklı olduğunu şöyle belirtiyordu: “Ana ilkeler ve hedefler: bunlar iki ayrı şeydir. Hedefler konusunda anarşistler de bizimle aynı düşüncede olacaklardır. Ama ilkeler ve bunların detayları konusunda asla. Bu bağlamda bizi anarşistlerden ayıran şey nedir? Geçiş döneminde proleterya diktatörlüğü kurmak ve devlet zoruna başvurmak” (Kro-potkin, 2015a: 24). Devlet zoruna başvurma lüzumunu ise Stalin şu sözlerle açıklar: “Prole-teryanın sosyalist diktatörlüğü, proleteryanın, burjuvaziyi mülksüzleştirebilmesini sağlamak, toprağı, ormanları, fabrikaları, değirmenleri, makinaları, demir yollarını vb. tüm burjuvazinin elinden alabilmesini sağlamak için gereklidir” (1974: 56).

Görüldüğü üzere komünist partinin fikir babaları ve liderleri devlet ve bürokrasi aygı-tını muhafaza ederek ve hatta özellikle bürokrasiyi daha da kuvvetlendirerek bir geçiş dö-nemi tasarlıyorlardı. Karşı çıktıkları mekanizmayı kendi hedeflerine ulaşabilmek için geçici bir araç olarak kullanmaya devam edeceklerdi. Anarşistler komünistlerin bu yöntemini ikna edici bulmadılar. Onlara göre uğruna mücadele verilen değerler için, geçici bir süre de olsa, inanılan değerler rafa kaldırılamazdı. Kaldı ki bu sürecin geçici olacağına kimse garanti ve-remezdi ve komünist bürokrasi bunun emarelerini göstermeye başlamıştı. Anarşistler gayet net bir şekilde proletarya diktatörlüğüne karşı olduklarını ifade ediyorlardı: “Biz anarşistler diktatörlük için son hük-mü verdik… Biz biliyo-ruz ki niyetleri ne kadar dürüst olursa olsun, her diktatörlük devrimin ölü-müne yol açacaktır. Biz biliyoruz ki…. diktatörlük düşüncesi her zaman köle-liği sürdürmeye çabalamış olan hükûmet fetişizminin tehlikeli bir ürününden başka bir şey değildir” (akt. Stalin, 1974: 72).

Page 20: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Bürokrasi148

Bolşevizmin proletarya diktatörlüğünün sadece burjuvaziye baskı yapmadığı, aynı za-manda kooperatifleri bastırarak, sendikaları devlet kontrolüne alarak sosyalist bir toplum düzeninin en değerli filizlerini vahşice tahrip ettiği tespitini yapan Rocker (2000: 79), pro-letarya diktatörlüğünün bugün neredeyse faşist devletlerdeki tiranlığa yaklaşan korkunç bir despotizme dönüştüğünü belirtir (2000: 269). Nitekim Bakunin, Marks’ın başını çektiği Al-man Sosyalistlerini, Alman Otoriter Komünistleri olarak nitelemektedir (2012: 15). Bolşe-viklerin yöntemine dair en çarpıcı eleştiriyi getiren Kropotkin ise şöyle diyordu: “Rusya bize sosyalizmin hangi yolla gerçekleştirilemeyeceğini göstermiştir”.

Proleterya diktatörlüğünün egemenlik alanı aynı zamanda bir devlete tekabül edecektir. Bakunin’e göre bir devleti kabul etmek aynı zamanda diğer devletlerin varlığını onaylamak-tır. Birkaç devletin varlığı ise kaçınılmaz olarak rekabete ve savaşa sebep olacaktır (2012: 42). Bu rekabetin içerisine girecek olan proletarya diktatörlüğü kendisini feshetmek bir yana güçlendirmeye çalışacak, egemenlik alanını ve buna mukabil bürokratik yapılanmasını mü-temadiyen genişletecektir. Nitekim tarih Bakunin’i haklı çıkarmış görünmektedir.

Anarşistler -ya da daha doğru bir ifadeyle toplumcu anarşistler- komünistlerle hemen hemen aynı idealleri paylaşsalar da onların yöntemine ve araçları amaç hâline getirmesine karşı çıkarlar. Anarşistler dikey örgütlenmenin ve hiyerarşinin her türlüsüne karşıdırlar. Ni-tekim Cleyre’nin belirttiği üzere, hem sosyalizm hem de komünizm ideal anarşizme uygun olandan daha fazla müşterek çaba ve yönetim talep eder (2015: 24). Örgütlenmeye şüpheyle bakan bir diğer anarşist isim Rocker, örgütün kendisi bir amaç olduğunda üyelerinin ruhunu ve hayati inisiyatifini öldürdüğünü ve tüm bürokrasilerin ortak özelliği olan vasatlığın ege-menliğini yerleştirdiğini belirtir (2000; 77).

Anarşizm hiyerarşi ve otorite içeren en sade ve en küçük ölçekli örgütlenmeden en kar-maşık ve en büyük ölçekli örgütlenmeye kadar tüm yapılanmaya karşıdır. Toplumun sınıfsal yapılanmasına da karşı çıkarlar. Bakunin, “sınıf ”, “iktidar” ve “devlet”in, her biri zorunlu ola-rak diğerlerini gerektiren ve hepsi, kitlelerin siyasal tabiiyeti ve ekonomik sömürüsü sözcük-leri ile kesin olarak özetlenebilecek birbirinden ayrılmaz üç terim olduğunu belirtir (2012: 63). Bu sebeplerden ötürü anarşistler, en bariz olarak Bakunin, Sovyet bürokrasisini, yani kızıl bürokrasiyi, yüzyılımızda yaratılmış en korkunç ve en kepaze yalan olarak nitelemişler-dir (Chomsky, 2013: 133).

4.3. Bürokrasi Eleştirisi

Bürokrasi kavramı sol düşünce geleneği içinde önemli bir yer işgal etmez. Yukarıda da belirtildiği üzere, solun siyasal düşüncesi topluma ve devlete odaklanmıştır. Anarşist dü-şünce içerisinde bürokrasi üzerine yazılmış nadir kitaplardan birini kaleme alan, Kuralla-rın Ütopyası, Teknoloji, Aptallık ve Bürokrasinin Gizli Zevkleri Üzerine isimli kitabın yazarı David Graeber, kitabının başlarında bu noktaya dikkat çekmiş ve sol bürokrasi eleştirisinin eksik olduğunu belirterek şu itirafı yapmıştır: “Sağın en azından bir bürokrasi eleştirişi var. Çok iyi eleştiri değil ama en azından var. Solun yok. Sonuç olarak, kendisini solla özdeşleştiren-ler bürokrasi hakkında ne zaman olumsuz bir şeyler söyleyecek olsalar, genellikle sağ-kanadın eleştirisinin sulandırılmış bir versiyonunu benimsemek zorunda kalıyorlar” (2016: 11).

Sol gelenek içerisinde kabul edilen anarşizm, toplum ve devlet üzerine yoğunlaşmak-la birlikte devletin bürokratik örgütlenmesini detaylı bir analize tabi tutmamıştır. Özellikle

Page 21: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Anarşizm ve Bürokrasi 149

20. yüzyılın ilk yarısında yaşayan anarşistler için bürokrasi deyince akla genellikle Sovyet bürokrasisi gelir. Avrupa’daki iktidarları devlet yapılanması, Sovyetlerdeki iktidar yapılan-masını ise bürokratik bir yapılanma olarak görme eğilimindedirler. Sovyet bürokratik yapı-lanmasına yönelik sert eleştirilerine yukarıda değinilmişti. Sovyetler dışındaki ülkelerde ise bürokratik yapılanma değil, doğrudan devletin varlığı hedef alınmıştır. Bürokrasi devletin tahakküm mekanizması olarak görülmüş ve genelde devlet eleştirisinin içerisinde ismi zik-redilerek eleştirilmiştir. Mesela Kropotkin bir eleştirisinde şöyle der: “Beşikten mezara kadar bütün davranışlarımıza ‘devletin, hükûmetin gücüne boyun eğme’ ilkesi yön veriyor. Sosyoloji ya da hukukla ilgili herhangi bir kitabı açtığınızda hükûmetin, onun örgütleri ve eylemleri-nin son derece önemli bir yer kapladığını göreceksiniz.” (2015a: 32). Bu alıntıda Kropotkin’in hükûmetin örgütleri olarak bahsettiği kurumlar bütünü bürokrasidir ve bürokrasinin insa-nın doğumundan ölümüne kadar insan davranışlarına yön verdiğinden şikâyet edilmektedir. Dolayısıyla bürokrasi insan eylemlerini kısıtlayan, yönlendiren, kısacası, insan özgürlüğü-nün önüne set çeken bir mekanizma olarak görülmektedir. O hâlde anarşistlerin gözünde bürokrasi özgürlük karşıtıdır.

Rocker bürokrasiyi bir başka açıdan eleştirir: “Beşikten mezara insanı denetleyen ve koruyan ruhsuz bir politik bürokrasinin gittikçe artan gücü, insanların dayanışma içinde yaptıkları iş birliğinin önüne gittikçe daha büyük engeller çıkartmakta ve her tür yeni gelişim olanağını yok etmekte” (2000: 15). Buradaki eleştiri, bürokrasinin toplumdaki dayanışmayı yok ettiği yönündedir. Anarşistler genelde toplumcudur. Devletin ve bü-rokrasinin olmadığı bir toplumda işlerin toplumsal dayanışma ve iş birliği içerisinde yürüyeceğini iddia ederler. Devlet ise ülke genelinde toplama ve dağıtım işlevini büyük oranda tekeline almıştır. Bu işlevini bürokrasi aracılığıyla yerine getirir. Devletin tahak-küm boyutunu bir kenara bırakarak düşünecek olursak, vatandaş ile devlet arasındaki ilişkide vatandaş vergi veren ve karşılığında devletten hizmet alan kimsedir. Devlet ver-giyi meşru zor kullanma gücünü kullanarak topladığı için (yani vergi vermenin ihtiyarî olmaması sebebiyle) vatandaş işlerin görülmesinin devletin vazifesi olduğuna inanmaya başlar. Devletin hizmet getirmesi dışında, imece/yardımlaşma usulü iş görme unutulur. Neticede toplum içi dayanışma, yardımlaşma ve birlikte hareket edebilme yetisi ortadan kalkar. Devlet hizmeti “vatandaş” üzerinden sunulduğu için kişilerde ferdiyetçi duygular ön plana çıkar, kişi diğer insanlarla bağ kurma ihtiyacı hissetmez, vatandaş için bağ kur-ması gereken tek merci devlet olur. Anarşistler nazarından bakıldığında, devlet-toplum dengesi devlet lehine bozulmuş olur.

Anarşizmin klasik simalarından Kropotkin, kendi döneminde gördüğü bazı bürokratik esneklikleri veya değişen bürokrasi uygulamalarını anarşizm idealleri lehinde yorumlamaya çalışmıştır. Mesela demir yollarında aylık, yıllık bilet satılmasını, müzelere herkesin gire-bilmesini, kütüphanelerden kitap alırken kimlik dışında bir şey sorulmamasını toplumun komünizme meyletmesi olarak görmüştür (2015a: 28 ve 120). Kropotkin’in bir başka ümidi teknolojinin gelişmesidir. O, teknolojik gelişmesinin insanı özgürleştirdiğini düşünüyordu. Günümüz ile kıyaslandığında Kropotkin dönemindeki teknoloji hayli sönük kalmaktadır. Dolayısıyla teknolojik gelişmenin bürokrasiyi geriletip özgürlüğe alan açıp açmadığını Kro-potkin yeterince müşahede edemedi. Anarşist perspektiften bu sorunun cevabını alabilmek için son dönem anarşistlere kulak vermek gerekecektir. David Graeber onlardan birisidir.

Graeber Kuralların Ütopyası isimli kitabında bürokrasiyi, gündelik hayattaki uygulama-ları üzerinden eleştirir. Gelişen teknolojinin bürokrasiyi azaltmadığını ve hatta daha da kar-

Page 22: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Bürokrasi150

maşıklaştırdığı iddia eder. Graeber’e göre küreselleşme gerçekte bürokratikleşme anlamına gelir (2016: 34). O hâlde küreselleşmenin hızlanması ve kesifleşmesi, bürokrasinin de hızlı artması ve kesifleşmesi demektir. Graeber bürokrasi eleştirisine anarşist aidiyetini ve bakış açısını da katar ve bürokrasiyi “yapısal şiddet”in bir biçimi olarak görür (2016: 58-9):

Kabaca tarif edersek, mesele, bürokratik prosedürlerin yapıları itibariyle aptalca olması, hatta kendilerinin bile aptalca diye tanımladığı davranış biçimleri üretme eğilimi de-ğildir -gerçi bunu yaparlar ama- daha ziyade, yapısal şiddet temeline dayandıkları için zaten aptalca olan yapısal durumları yönetme yöntemleri olmalarıdır. Bence bu yakla-şım bürokrasinin hayatımızın her alanını istila edecek noktaya nasıl geldiğini ve neden bunun farkında olmadığımızı önemli ölçüde açıklama potansiyeline sahip.

Graeber’in bürokrasiye dair kitabının kapağı bürok-ratik bir belge şeklinde tasarlanmış.

Önceki paragraflarda devletin bürokrasi ka-nalıyla hizmet götürmesini anarşist zaviyeden açıklarken “devletin tahakküm boyutunu bir kenara bırakarak düşünecek olursak” şeklin-de bir şerh düşmüştük. Bürokrasinin yapısal şiddet olarak tanımlanması bu şerhi tekrar devreye sokmayı icap ediyor. Nitekim hizme-tin aracı olan bürokrasi, bir başka açıdan, devlet şiddetinin kurumsallaşmış aracı olarak da okunabilir.

Graeber bürokrasinin akılcı bir teme-linin olmadığını belirtir. Bürokrasi işlerin yürüyebilmesi için vardır ama bazen, belki çoğu zaman, işlerin yavaşlatılmasına sebep olur. Bu noktayı eleştiren Graeber, “kızını Londra müzik okuluna yazdırmak için kırk sayfalık başvuru formunu doldurmak zorun-da kalmış biri için, bürokrasinin, verimliliği bir yana bırakın, akılcılıkla herhangi bir iliş-kisi olmadığını” belirtir (2016: 43). Günü-müzde bilişim teknolojisinin ilerlemesiyle birlikte bürokrasinin azalması öngörülüyor-du. Kâğıt kullanımının ciddi oranda azaldı-ğı söylenebilir ama bürokrasinin azaldığını söylemek zordur. Zira bürokrasi bilgisayara

taşınmıştır. Anarşist perspektiften bakıldığında kâğıt bürokrasisi ile bilgisayar bürokrasisi arasında fark yoktur. Her ikisi de devletin tahakküm aracıdır. Graeber’in ifadelerine ba-kılırsa, bilgisayar bürokrasisine geçiş karmaşıklığı ve bürokrasiye bağlılığı, bürokrasinin gücünü daha da arttırmıştır.

Bürokrasi ile dil ilişkisine dikkat çeken Graeber, dilin bürokratik tahakkümün etkisi-ni artırıcı veya azaltıcı olabileceğini müşahede etmiştir. Aynı zamanda bir antropolog olan düşünür, Madagaskar’da yaptığı gözlemlerde küçük memurların, keyfi emirler vermek iste-dikleri zaman, neredeyse istisnasız, hep Fransızca konuşmaya başladıklarını belirtir (2016:

Page 23: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Anarşizm ve Bürokrasi 151

64). Dilin gücü bürokrasinin gücünü artırmaktadır. Düşünürün diğer bir tespiti, devletin toplumsal hayata müdahalesinin, bürokrasi çerçevesinde gerçekleştiğidir. Devlet toplumsal alana müdahil oluyorsa bürokratik bir iş de üretiliyor demektir. Ya da diğer bir deyişle, toplumsal hayat herhangi bir bürokrasi işi çıkarıyorsa devlet müdahil olmaktadır. Mesela, polisin mutlaka işe karıştığı kavgalar, sadece, herhangi bir tür kırtasiye işi üreten kavgalardır (Graeber, 2016: 73). Bürokratik mekanizmanın harekete geçmesini gerektirmeyen olaylar ve durumlar devletin müdahale alanı dışında kalabilmektedir.

Stirner devletin ve bireyin her ikisinin de aynı anda güçlü olamayacağını belirtir; devlet kendi ayakları üzerinde durduğu müddetçe bireyin kendi ayakları üzerinde duramayacaktır (2016: 276). Ona göre kültürün, eğitim ve öğretimin amacı kişinin kendini gerçekleştirme-sini sağlamak değildir; devletin amacı kişiyi kendi yararı doğrultusunda biçimlendirmek, “işe yarar bir araç hâline” getirmektir (2016: 276). Stiner’ın bu satırları Louis Althusser’ın devletin ideolojik aygıtları söylemini çağrıştırmaktadır. Bu perspektiften anarşizmin gözüyle bürokrasiye bakarsak, bürokrasi, devletin halkına hizmet götürme aracı değil, devletin hal-kını biçimlendirme ve halkı kendisine hizmet ettirme aracı olarak görünür.

5. ANARŞİSTLER NE ÖNERİYORDevlete ve onun bürokratik mekanizmasına karşı olan anarşistler toplum hayatının dü-

zenlenmesi için muhtelif düşünceler geliştirmişlerdir. Bu düşünceler arasındaki en önemli bölünme bireyci anarşistler ile toplumcu anarşistler arasındadır. Bireyci anarşistlere göre toplum hayatının düzenlenmesinde birey merkeze alınmalıdır. Onların endişesi, toplumun birey üzerinde baskılayıcı bir konuma gelmesidir. Toplumcu anarşistler toplumun genel menfaati temin edildiği zaman bireyin menfaatinin de korunduğunu, toplumun özgürlüğü-nün bireyin özgürlüğü anlamına geldiğini belirtirler.

Bireyci anarşizmin önemli ismi Stirner’a göre anarşist toplum bireyin toplumla olan yaptığı sözleşmeden değil, her bir bireyin bir diğeriyle yaptığı sınırsız sayıda sözleşmeden oluşur. Stirner toplumu dernekleştirmek ve “egoistler birliği” kurmak arzusu taşır. Stirner’ın idealinden farklı olarak toplumda bir iş birliği sistemi oluşturmak isteyen anarşistler ufak, bağımsız, kendi kendine her işin altından kalkan, özgürce işbirliği yapan komünler kurmak isterler; bu günümüzde, eski dünya anarşistlerinin pek çoğu tarafından kabul edilen ekono-mik idealdir (Cleyre, 2015: 19, Chomsky, 2013: 148).

Devlete, bürokrasiye, merkeziyetçiliğe ve kapitalizme karşı çıkan anarşistler hem top-rakların hem de insan faaliyetlerinin desantralizasyonunu savunurlar. Kropotkin’e göre, merkezden periferiye doğru uzanan mevcut hiyerarşi yerine basitten karmaşığa doğru giden serbest federasyon ruhunun, yerel ve şahsi inisiyatif ruhunun gelişimi sağlanmalıdır (2015b: 53). Yeni kurulacak toplumun tek amacı her bireyin ihtiyaçlarını karşılamak olacak, toplum-sal birlik içinde özel çıkarları olan ayrıcalıklı azınlıkların oluşmasına izin verilmeyecek, tüm üretici güçlerin işbirliği içinde emeğe dayalı özgür iş birliği gerçekleşecektir. Tüm işler kar-şılıklı anlaşma ve serbest bağlantı yoluyla hâlledilecek, toplulukların federasyonu bu ilkeler çerçevesinde şekillenecektir (Rocker, 2000: 13). Bakunin de tarım ve fabrika işçilerinin oluş-turacağı komünlerin ve bölgeler arasındaki serbest ortaklıkların hayalini kurar (2012: 63).

Devletin ortadan kalkmasının akabinde kurulacak olan anarşist toplumun iç işleyişinin nasıl olacağını Kropotkin yukarıdaki alıntıları da tasvip ederek şöyle tasvir eder (2015b: 51):

Page 24: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Bürokrasi152

Anarşizm, toplumun yönetimsiz olarak tasarlandığı bir yaşam ve davranış teorisine ya da ilkesine verilen addır. Böyle bir toplumda uyum itaat ya da yasa yoluyla değil, hem üretim ve tüketim amacıyla hem de uygar insanın sonsuz çeşitlilikteki ihtiyaç ve özlem-lerini tatmin amacıyla özgürce oluşturulmuş, bir toprak parçasına ya da mesleğe grup-lar arasında akdedilen özgür anlaşmayla sağlanır. Bu özellikler temelinde gelişen bir toplumda, insan faaliyetinin tüm alanlarını şimdiden kaplamaya başlamış olan gönüllü birlikler, devletin tüm işlevlerini üstlenecek şekilde çok büyük bir yaygınlık gösterirler. Bu birlikler mümkün olan her amaç için -üretim, tüketim, mübadele, iletişim, sağlık düzenlemeleri, eğitim, karşılıklı destek, toprak savunması, vs; diğer yandan da bilim-sel, sanatsal, edebi ve toplumsal- alanda giderek artan ihtiyaçların tatmini için, -yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası- geçici ya da az çok kalıcı- her boyut ve derecede, sonsuz çeşitlilikte grup ve federasyondan oluşan iç içe geçmiş bir ağı temsil ederler.

Anarşist toplumun somut görünümü üzerine en fazla kafa yoran isim belki de Proudhon’dur. Proudhon’un anarşist toplum tasavvuru bilhassa iktisadi düzen üzerine odak-lanmıştır. Bu husustaki en radikal iddiası mülkiyetin hırsızlık olduğudur. Mülkiyet Nedir? isimli eserinde bu iddiasının sebebini şöyle açıklar (2016: 15):

“Kölelik nedir?” sorusuna cevap vermem gerekseydi ve tek kelimeyle cinayettir de-seydim, ne kastettiğim derhâl anlaşılırdı. Bir insandan düşünme yetisini, iradesin, şahsiyetini almak kudretinin hayat memat meselesi olduğunu ve bir insanı köleleş-tirmenin onu öldürmek olduğunu göstermek için uzun söze hacet kalmayacaktı. Öyleyse niçin “Mülkiyet nedir?” sorusuna “hırsızlıktır” diye cevap veremiyorum?

Proudhon toplumu ortadan kaldırmak değil yeniden inşa etmek ister ve geleceğin dün-yasını kendi ekonomik araçlarını elinde bulunduran ve her bireye kendi emeğinin ürününü temin edecek mübadele ve karşılıklı kredi sözleşmeleriyle birbirlerine bağlı olan ve küçük gruplar modeline dayanan büyük bir komünler ve işçi federasyonu olarak tasarlar (Wood-cock, 1998: 24-5). Küçük üreticiler, kooperatifler ve komünler arasındaki anlaşmalara daya-nan Proudhon’un görüşü, içine doğduğu yerel zanaat dünyasının havasını taşımıştır (Bookc-hin, 1998: 15-16). Proudhon iktisadi hayatın teşekkülünde bankaya özel bir önem vermiştir;

her metanın üretimi için gerekli iş gücü saatini temsil eden emek çekleri aracılığıyla ürünlerin maliyet değerine kendi arala-rında mübadele etmeye razı olmuş olan ve üretime katılan herkesin karşılıklı güvenine dayanan bir bankaydı bu (Kro-potkin, 2015b: 58). Bu bankaya Halk Bankası ismini vermişti. Meclis üyeliği döneminde bu bankanın kurulabilmesi için finansman aramış fakat yeterli desteği bulamamıştır. Anarşistler ne istiyor:

Kapitalizmsiz bir dünya, devletsiz bir toplum

Page 25: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Anarşizm ve Bürokrasi 153

Proudhon’un anarşist toplumunda devlet toplumun nezaretçisi, rehberi, eğiticisi ve düzenleyici olmaktan çıkacak ve Proudhon’un ona verdiği alt role inerek artık basit bir iş bürosu, toplumun hizmetinde bir çeşit merkezi takas odası dışında bir şey olmayacaktır (Bakunin, 2012: 27). Adem-i merkeziyetçilik, federalizm ve işçilerin doğrudan denetimi Proudhon’un toplum taslağında yer alır. Mahkemeler yerini hakemliklere bırakacak, ulusal bürokrasilerin yerini merkezi olmayan doğrudan idare alacak, büyük sanayi ya da ulaşım iş-leri işçi birlikleri tarafından yönetilecek, eğitim ana babaların ve öğretmenlerin denetiminde olacaktır (Woodcock, 1998: 141).

KAYNAKÇAAKTAŞ, Ümit; Anarşizm, Bengisu Yayınları, 1992ARVON, Henri; Anarşizm, Fransızcadan çev. Ahmet Kotil, İletişim Yayınları, 2. baskı, 2013

(Orijinali Fransızca, L’anarchisme ismiyle 1951 yılında yayımlanmıştır.)BAKUNİN, Mihail; “Almanya’da Gericilik”, 1842 Erişim Adresi https://theanarc-

histlibrary.org/library/mikhail-bakunin-the-reaction-in-germany, Erişim Tarihi 23.03.2017

BAKUNİN, Mihail; Devlet ve Anarşi, İngilizceden çev. Murat Uyurkulak, Agora Kitaplığı, 2006 (Orijinali Rusça, Государственность и анархия (Gosudarstvennost’ i anarkhiia) ismiyle 1873 yılında yayımlanmıştır.)

BAKUNİN, Mihail; Bakunin Marx’a Karşı, İngilizce’den çev. Murat Yurttaş, Yazılama Ya-yınları, 2. baskı, 2012 (Bakunin’in 1867-1873 yılları arasına yazdığı makalelerden der-leme çeviri.)

BOOKCHİN, Murray; Toplumsal Anarşizm Mi, Yaşamtarzı Anarşizm Mi: Aşılamaz Uçu-rum, İngilizceden çev. Deniz Aytaş, Kaos Yayınları, 1998 (Orijinali İngilizce, Social Anarchism or Lifestyle Anarchism: An Unbridgeable Chasm ismiyle 1995 yılında yayım-lanmıştır.)

CHOMSKY, Noam; Anarşizm Üzerine, İngilizceden çev. Tamer Tosun, Agora Kitaplığı, 2013 (Orijnali İngilizce, Chomsky on Anarchism ismiyle 2005 yılında yayımlanmıştır.)

CLEYRE, Voltairine De; Anarşizm ve Doğrudan Eylem, çev. Burcu Denizci, Altıkırkbeş Ya-yın, 2015 (Orijinali İngilizce, Direct Action ismiyle 1912 yılında yayımlanmıştır.)

COHN-BENDİT, Daniel; Anarşizm Komünist Bürokrasiye Karşı, çev. Samet Çağan, Ant Yayınları, 1969 (Orijinali Almanca, Linksradikalismus Gewaltkur Gegen Die Alters-krankheit Des Kommunismus ismiyle 1968 yılında yayımlanmıştır.)

DUCLOS, Jacques; Anarşizm, Sol Adına Sola İhanet, çev. Babür Kuzucu, Ant Yayınları, 1969 (Orijinali Fransızca, Anarchistes D’hier Et Daujourd’hui ismiyle 1968 yılında ya-yımlanmıştır.)

DÜZ, Orhan; Anarşist Felsefe, Birey Yayıncılık, 2007GOLDMAN, Emma; Anarşizm Neyi Savunur?, İngilizceden çev. Derya Kömürcü, Agora

Kitaplığı, 2. baskı, 2013 (Orijinali İngilizce, Anarchism and Other Essays ismiyle 1910 yılında yayımlanmıştır.)

Page 26: BÜROKRASİ - anarcho-copy.org · Bölüm Yazarları Bürokrasi Anlamları Derlemesi Dr. Nail Öztaş Antik Çağda Bürokrasi Fatih Kocaoğlu Weberyen Bürokrasi: Teknik Açıdan

Bürokrasi154

GODWIN, William; An Enquiry Concerning Political Justice and Its Influence on General Virtue and Happiness, Volume 1, London: G. G. J. and J. Robinson, 1793. İnternet Eri-şimi (http://oll.libertyfund.org/titles/godwin-an-enquiry-concerning-political-justice-vol-i). Erişim Tarihi, 21.03.2017

GRAEBER, David; Kuralların Ütopyası: Teknoloji, Aptallık ve Bürokrasinin Gizli Zevkleri Üzerine, İngilizceden çev. Muammer Pehlivan, Everest Yayınları, 2016 (Orijinali İngi-lizce, The Utopia of Rules: On Technology, Stupidity, and the Secret Joys of Bureaucracy ismiyle 2015 yılında yayımlanmıştır.)

KROPOTKİN, Pyotr Alekseyeviç; Ekmeğin Fethi, Rusçadan çev. Mazlum Beyhan, Agora Kitaplığı, 2. baskı, 2015a (Orijinali Fransızca, La Conquête du Pain ismiyle 1892’de ya-yımlanmıştır.)

KROPOTKİN, Pyotr Alekseyeviç; Anarşi: Felsefesi-İdeali, Fransızcadan çev. Işık Ergüden, Kaos Yayınları, 5. baskı, 2015b (Orijinali Fransızca, L’anarchie, Sa Philosophie-Son Idéal ismiyle 1896 yılında yayımlanmıştır.)

PAINE, Thomas; Common Sense, Cosimo Classics, 2006 (Orijinali İngilizce, 1776 yılında yayımlanmıştır.)

PROUDHON, Pierre-Joseph; Mülkiyet Nedir?, Fransızcadan çev. Devrim Çetinkasap, İş Bankası Yayınları, 5. baskı, 2016 (Orijinali Fransızca, Qu’est-ce Que La Propriété? ou Recherche sur le principe du Droit et du Gouvernement ismiyle 1840 yılında yayımlan-mıştır.)

ROCKER, Rudolf; Anarko Sendikalizm, İngilizceden çev. Rudolf Rocker, Kaos Yayınları, 2000 (Orijinali Anarcho-Syndicalism: Theory and Practice. An Introduction to a Subject Which the Spanish War Has Brought into Overwhelming Prominence ismiyle 1938 yı-lında yayımlanmıştır.)

STALİN, Josef; Anarşizm mi? Sosyalizm mi?, Fransızcadan çev. Muzaffer E. Kabagil, Sol Yayınları, 1974 (Orijinali Rusça Anarkhizm ili sot︠ s︡ ializm ismiyle 1907 yılında yayım-lanmıştır.)

STİRNER, Max; Biricik ve Mülkiyeti, Almancadan çev. Selma Türkis Noyan, Kaos Yayınla-rı, 2. baskı, 2016 (Orijinali Almanca, Der Einzige und sein Eigentum ismiyle 1844 yılın-da yayımlanmıştır.)

THOREAU, Henry David; Sivil İtaatsizlik, İngilizceden çev. Melis Olçum, Kafekültür Ya-yıncılık, 5. baskı, 2016 (Orijinali İngilizce, Civil Disobedience ismiyle 1849 yılında ya-yımlanmıştır.)

WOODCOCK, George; Anarşizm, Bir Düşünce ve Hareketin Tarihi, İngilizceden çev. Alev Türker, Kaos Yayınları, 3. baskı, 1998 (Orijinali İngilizce, Anarchism, A History of Li-bertarian Ideas and Movements ismiyle 1962 yılında yayımlanmıştır.)