45
22 Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar VERBS AND TENSES (FİİLLER VE ZAMANLAR) Fiiller öznenin ne yaptığını, ne durumda olduğunu veya kendisine ne yapıldığını bildiren kelime veya kelime gruplarıdır. Bir cümle fiilsiz kurulamaz. A. ORDINARY VERBS (Sıradan Fiiller) Cümledeki asıl işi, oluşu, hareketi, durumu bildirir. Diğer fiillerle beraber kullanılmalarına gerek yoktur. 1 Actions verbs (Hareket Bildiren Fiiller) Bir işin devam ettiğini veya değişebilirliğini gösterip cümlede yapılan hareket ve işleri bildirirler. Şimdiki zamanla kullanılırlar. a Activity verbs (Hareket Fiilleri) He is watching TV. (TV izliyor-süreklilik-eylem sürüyor) to write: yazmak to ask: sormak to answer: cevaplamak b Process verbs (Değişim Fiilleri) We’re getting older.(Yıldan yıla yaşlanıyoruz.- değişim) to change: değişmek to grow: büyümek to ripen: olgunlaşmak 2 State Verbs (Durum Bildiren Fiiller) Hareket fiilerinin aksine, aktif iş değil de sabit bir durum belirten kelimelerdir. Şimdiki zamanla kullanılmazlar. a to be Olmak , (am, is are): I’m happy. He is married. We are at school. b Senses (Duyular) to feel: hissetmek, dokunmak(hareket) to smell: kokmak, koklamak (hareket) to taste:tadında olmak, tatmak (hareket) to see: görmek, buluşmak (hareket) to hear: işitmek c Mental Activities (Zihinsel Eylemler) to know: bilmek to want: istemek to think: kanısında olmak, düşünmek to realize: farketmek to recognize: tanımak to agree: kabul etmek to understand: anlamak to need: ihtiyaç duymak to believe: inanmak to remember: hatırlamak to disagree: uyuşamamak to guess: tahmin etmek d Possession (Aitlik) to have: sahip olmak, yapmak to belong: ait olmak to possess: sahip olmak to own: sahip olmak e Emotional State (Duygusal Durumlar) to care: umursamak to amaze: şaşırtmak to enjoy: zevk almak, eğlenmek to love: sevmek to like: hoşlanmak to prefer: tercih etmek to desire: arzu etmek to dislike: sevmemek to hate: nefret etmek to appreciate: takdir etmek to surprise: şaşırtmak to want: istemek f Other States (Diğer Durumlar) to look: görünmek, bakmak to weigh: ağırlığında olmak, tartmak to appear: gibi görünmek, belirmek to look like: görünmek to sound: duyulmak to exist: var olmak to include: içermek to seem: görünmek to resemble: benzemek to cost: değerinde olmak to consist of: -de oluşmak to matter: önemi olmak 3 Transitive Verbs (Geçişli Fiiller): Bu fiiller kendilerinden sonra mutlaka bir nesne alırlar. He’s opening the door. (Kapıyı açıyor.) a (Fiil + Nesne + Fiil) She saw him go into the house. (Tüm olayı baştan sona gördü.) She saw him going into the house. (Sadece o sırada gördü.) b (Fiil + Edat + Nesne) I often listen to music . (Sık sık müzik dinlerim.) Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 1 / 45 Enjoy your lesson!

BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

Embed Size (px)

DESCRIPTION

English Grammar Summary for KPDS; YDS; UDS

Citation preview

Page 1: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

VERBS AND TENSES (FİİLLER VE ZAMANLAR)

Fiiller öznenin ne yaptığını, ne durumda olduğunu veya kendisine ne yapıldığını bildiren kelime veya kelime gruplarıdır. Bir cümle fiilsiz kurulamaz.

A. ORDINARY VERBS (Sıradan Fiiller)

Cümledeki asıl işi, oluşu, hareketi, durumu bildirir. Diğer fiillerle beraber kullanılmalarına gerek yoktur.

1Actions verbs (Hareket Bildiren Fiiller)

Bir işin devam ettiğini veya değişebilirliğini gösterip cümlede yapılan hareket ve işleri bildirirler. Şimdiki zamanla kullanılırlar.

a Activity verbs (Hareket Fiilleri)He is watching TV. (TV izliyor-süreklilik-eylem sürüyor)

to write: yazmak to ask: sormakto answer: cevaplamak

b Process verbs (Değişim Fiilleri)We’re getting older.(Yıldan yıla yaşlanıyoruz.- değişim)

to change: değişmek

to grow: büyümek

to ripen: olgunlaşmak

2State Verbs (Durum Bildiren Fiiller)

Hareket fiilerinin aksine, aktif iş değil de sabit bir durum belirten kelimelerdir. Şimdiki zamanla kullanılmazlar.

a to be Olmak, (am, is are): I’m happy. He is married. We are at school.

b Senses (Duyular)

to feel: hissetmek, dokunmak(hareket)to smell: kokmak, koklamak(hareket)

to taste:tadında olmak, tatmak(hareket)to see: görmek, buluşmak (hareket)

to hear: işitmek

cMental Activities (Zihinsel Eylemler)

to know: bilmekto want: istemekto think: kanısında olmak, düşünmek

to realize: farketmekto recognize: tanımakto agree: kabul etmek

to understand: anlamakto need: ihtiyaç duymakto believe: inanmak

to remember: hatırlamakto disagree: uyuşamamakto guess: tahmin etmek

d Possession (Aitlik) to have: sahip olmak, yapmak to belong: ait olmak to possess: sahip olmak to own: sahip olmak

eEmotional State (Duygusal Durumlar)

to care: umursamakto amaze: şaşırtmakto enjoy: zevk almak, eğlenmek

to love: sevmekto like: hoşlanmakto prefer: tercih etmek

to desire: arzu etmekto dislike: sevmemekto hate: nefret etmek

to appreciate: takdir etmekto surprise: şaşırtmakto want: istemek

f Other States (Diğer Durumlar)

to look: görünmek, bakmakto weigh: ağırlığında olmak, tartmakto appear: gibi görünmek, belirmek

to look like: görünmekto sound: duyulmakto exist: var olmak

to include: içermekto seem: görünmekto resemble: benzemek

to cost: değerinde olmakto consist of: -de oluşmakto matter: önemi olmak

3 Transitive Verbs (Geçişli Fiiller): Bu fiiller kendilerinden sonra mutlaka bir nesne alırlar. He’s opening the door. (Kapıyı açıyor.)

a (Fiil + Nesne + Fiil)She saw him go into the house. (Tüm olayı baştan sona gördü.)

She saw him going into the house. (Sadece o sırada gördü.)

b (Fiil + Edat + Nesne) I often listen to music. (Sık sık müzik dinlerim.)

c (Fiil + Nesne + Edat) She accused her friend of stealing her money. (Arkadaşını para çalmakla suçladı.)

d (Fiil + Nesne + Sıfat) They painted the wall green. Ali made the teacher angry. (Duvarı yeşile boyadılar. Ali öğretmendi kızdırdı.)

4Ditransitive Verbs (İkili Geçişli Filler)

Bu fiiller hem nesne hem de dolaylı tümleç alırlar.

She gave the money to the child. (Parayı çocuğa verdi.)

a(Fiil + Nesne + Edat + Dolaylı Tümleç)

I gave all my money to him. (Ona bütün paramı verdim.)

My sister made cake for me. (Kardeşim benim için kek yaptı.)

b (Fiil + Dolaylı Tümleç + Nesne)I gave him all my money. (Bütün paramı ona verdim.)

My sister made me cake. (Karşemi bana kek yaptı.)

5Intransitive Verbs (Nesnesiz Fiiller)

John is sleeping. (John uyuyor.) ("Neyi uyuyor?" şeklinde sormak mümkün değildir.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 1 / 39 Enjoy your lesson!

Page 2: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

6 Ergative Verbs The sun melted the ice. (Güneş buzu eritti.) The ice melted. (Buz eridi.)

7 Ambitransitive Verbs She’s playing football. (Futbol oynuyor.) She’s playing. (The football is playing) (O oynuyor.)

8 Linking verbs (Bağıntı Fiilleri) Özneyi tanımlayıcısına bağlarlar.He became the president. (He’s reading the book.) (Başkan oldu.)

a Fiil + Sıfat She looks intelligent. (Zeki görünüyor.)KendisiShe spoke English fluently.(İngilizceyi akıcı konuştu)İngilizceyi

b Fiil + İsimHe became the president. (Başkan oldu.)Kendisi

He’s reading the book. (Kitabı okuyor.) Kitabı

c Fiil + Edat Mountains usually appear in the shape of triangle.

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 2 / 39 Enjoy your lesson!

Page 3: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

FİİLLERİN YALIN,2. VE 3. HALLERİDÜZENLİ FİİLLER DÜZENSİZ FİİLLER

Yalın Hali 2. Hali 3. Hali Yalın Hali 2. Hali 3. Hali

play: oyna played playedto write: yazmak wrote written

to be was/were been

YARDIMCI FİİLLER: 1. Cümlede zaman kurma 2. Cümleyi “not” eki alarak olumsuz yapma 3.Özneyle yer değişerek soru cümlesi yapmada kullanılırlar.

TO BE DO HAVE BASIC MODALSZaman

Tekil IÇoğu

lTekil I

Çoğul

Zaman Tekil I Çoğul

Zaman

Tekil IÇoğul

cancouldcould wellmustshouldneedshallwillwouldmaymightmay/might as welldareought tohad betterwould ratherwould preferwould sooner

ŞimdikiGeniş is am are does do

Genişhas have

YakınGeçmi

şcan

Geçmişwas were did

Geçmiş had

UzakGeçmi

şKullanımı + - ? - ? + - ? + - ?

Fiil Takıları

-ing

Tekil-s

Geniş

-ed (v3)written (v3)

-------------

(+)

Tekil,I,Çoğul

-ed (V2)wrote(V

2)Geçmi

ş(+)

FİİLLERİN AKTİF İSİM CÜMLELERİ İLE ZAMANLARA GÖRE ÇEKİLMESİŞİMDİKİ, GENİŞ, GEÇMİŞ ZAMAN YAKIN GEÇMİŞ ZAMAN UZAK GEÇMİŞ ZAMAN

to be (birşey olmak) to have been (birşey olmuş olmak) had been (birşey olmuştu)

İSİM CÜMLELERİİ Zamanlar Olumlu Cümle Olumsuz Cümle Soru Cümlesi

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 3 / 39 Enjoy your lesson!

Page 4: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

1Geniş ve Şimdiki Z. İsim Cümlesi(Üzgünüm.)

He is sad.

He is not sad.

Is hesad ?I am I am not Am I

They are They are not Are they

2Bitmiş Geçmiş Z. İsim Cümlesi(Üzgündüm.)

HeI was

sad.HeI was not

sad.Was

heI sad ?

They were They were not Were they

3Yakın Geçmiş Z. İsim Cümlesi(… zamandan beri üzgünüm.)

He has been sad.

He has not been sad.

Has Hebeen sad ?I

Theyhave

IThey

have not Have Ithey

4Uzak Geçmiş Z. İsim Cümlesi(… zamandan önce üzgündüm.)

HeIThey

had been sad.HeIThey

had not been sad.

Had HeIThey

been sad ?

5Modals: Can (Üzgün olabilirim. )

HeIThey

can be sad.HeIThey

can not be sad. Can HeIthey

be sad ?

KISALTMALAR

TO BE HAVE CAN

am=’m, is=’s, are=’re

am not=’m not, is not=isn’t, are not=aren’t has=’s, have=’ve had=’d

Have not=haven’t, has not=hasn’thad not=hadn’t

can not=can’twas not=wasn’t, were not=weren’t

FİİLLERİN AKTİF CÜMLELERLE ZAMANLARA GÖRE ÇEKİLMESİŞİMDİKİ, GENİŞ, GEÇMİŞ ZAMAN YAKIN GEÇMİŞ ZAMAN UZAK GEÇMİŞ ZAMAN

to play (oynamak) to have played (oynamış olmak) had played (oynamıştı)AKTİF Fiil CÜMLELERİ 1

F Zamanlar Olumlu Cümle Olumsuz Cümle Soru Cümlesi

1Geniş Zaman Cümlesi(Oynarım. Yazarım.)

He does------do

play-swrite-s

He does not play.write.

Does heplaywrite ?I

Theyplay.write.

IThey

do not Do Ithey

2Bitmiş Geçmiş Zaman Cümlesi(Oynadım. Yazdım.)

HeIThey

did------

played HeIThey

did not play.write.

Did heIthey

play ?wrote.

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 4 / 39 Enjoy your lesson!

Page 5: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

3Yakın Geçmiş Zaman Cümlesi(… zamandan beri oynadım.)(… zamandan beri yazdım.)

He has played. written.

He has not played. written.

Has heplayed written ?I

Theyhave

IThey

have not Have Ithey

4

Uzak Geçmiş Zaman Cümlesi(… zamandan önce oynamıştım.)(… zamandan önce yazmıştım.)

HeIThey

hadplayed. written.

HeIThey

had not played. written.

Had heIthey

played written ?

5Modals:Can(Oynayabilir. Yazabilirim.)

HeIThey

canplay.write.

HeIThey

can not play.write.

Can HeIthey

playwrite ?

6Modals: Can (Oynamış olabilirim. ) (Yazmış olabilirim.)

HeIThey

can

have played.have written.

HeIThey

can not

have played.have written.

Can HeIthey

have playedhave written ?

KISALTMALAR:

do not=don’t, does not=doesn’t did not=didn’t

FİİLLERİN AKTİF CÜMLELERLE ZAMANLARA GÖRE ÇEKİLMESİŞİMDİKİ, GENİŞ, GEÇMİŞ ZAMAN YAKIN GEÇMİŞ ZAMAN UZAK GEÇMİŞ ZAMAN

to be playing (oynuyor olmak) to have been playing (oynamakta olmak) had been playing (oynamaktaydı)

AKTİF Fiil CÜMLELERİ 2F Zamanlar Olumlu Cümle Olumsuz Cümle Soru Cümlesi

1Şimdiki Zaman Cümlesi(Oynuyor. Yazıyor.)

He is playing.writing.

He is not playing.writing.

Is heplayingwriting ?I am I am not Am I

They are They are not Are they

2Sürekli Geçmiş Zaman Cümlesi(Oynuyordu. Yazıyordu)

HeI was playing.

writing.

HeI was not playing.

writing.Was

heI playing

writing ?They were They were not Were they

3

Sürekli Yakın Geçmiş Z. Cümlesi(… zamandan beri oynamakta.)(… zamandan beri yazmakta.)

He has

been playing. been writing.

He has not

been playing. been writing.

Has he

been playingbeen writing ?I

Theyhave

IThey

have not Have Ithey

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 5 / 39 Enjoy your lesson!

Page 6: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

4

Sürekli Uzak Geçmiş Z. Cümlesi(… zamandan önce oynamaktaydı.)(… zamandan önce yazmaktaydı.)

HeIThey

hadbeen playing.been writing.

HeIThey

had not been playing. been writing.

Had heIthey

been playingbeen writing ?

5Modals:Can (Oynuyor olabilirim.) (Yazıyor Olabilirim)

HeIThey

canbe playing.be writing.

HeIThey

can not be playing.be writing.

Can HeIthey

be playingbe writing ?

6Modals: Can (Oynamakta olabilirim.) (Yazmakta olabilirim.)

HeIThey

can

have been playing. have been writing.

HeIThey

can not have been playing. have been writing.

Can HeIthey

have been playing. have been writing.

?

FİİLLERİN AKTİF CÜMLELERLE ZAMANLARA GÖRE ÇEKİLMESİŞİMDİKİ, GENİŞ, GEÇMİŞ ZAMAN YAKIN GEÇMİŞ ZAMAN UZAK GEÇMİŞ ZAMAN

to be to play (oynayacak olmak)to be to be playing (oynuyor olacak olmak)

to be to have played (oynamış olacak olmak)to be to have been playing (oynamakta olacak olmak)

AKTİF Fiil CÜMLELERİ 3F Zamanlar Olumlu Cümle Olumsuz Cümle Soru Cümlesi

1

Gelecek Zaman C.(Oynayacak.)Sürekli Gel.Z. C.(Oynuyor olacak)

He is to going to play.

be playing.

He is not to going to play.

be playing.

Is he to going to play

be playing ?I am I am not Am IThey are They are not Are theyHe,IThey

willHe,IThey

will not WillHe,IThey

2

Gelecek Zaman C.(Oynayacaktı.)Sürekli Gel.Z. C.(Oynuyor olacaktı.)

HeI was to

going to play.

be playing.

HeI

was not to

going to play.

be playing.

Washe

to going to play

be playing ?

IThey wer

e They were

not Were they

He,IThey

wouldHe,IThey

would notWould

He,IThey

3 Gelecekte Yak. G. He is to have played. He is not to have played. Is he to have played

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 6 / 39 Enjoy your lesson!

Page 7: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

Z.(Oynamış olacak.)Gelecekte S. Y. G. Z.(Oynamakta olacak.)

going to

have been playing.

going to

have been playing.

going to

have been playing ?

I am I am not Am IThey are They are not Are theyHe,IThey will

He,IThey will not Will

He,IThey

4

Gelecek Zaman C.(Oynamış olacaktı.)Sürekli Gel.Z. C.(Oynamakta olacaktı.)

HeI was to

going to

have played.

have been playing

HeI

was not to

going to

have played.

have been playing.

Washe

to going to

have played

have been playing

?

IThey wer

e They were

not Were

they

He,IThey

wouldHe,IThey

would notWould

He,IThey

KISALTMALAR:

will not=won’t

ZAMANLARIN KULLANIMLARI

1Geniş Zaman Cümlesi(Oynarım. Yazarım.)

He does------do

play-swrite-s

He does not play.write.

Does heplaywrite

?IThey

play.write.

IThey

do not Do Ithey

FİİL + S run + s wat-ch, kis-s, fini-sh, g-o, fi-x + es bu-z + zes study-stud + ies play + s have-has

GENİŞ ZAMANDA KULLANILABİLECEK ANAHTAR KELİMELER%0 %25 %50 %75 %100

never: aslanot at all: hiç bir zaman değilnot ever: hiç değil

almost never: nerdeyse aslararely: nadirenbarely: güç bela, zar zorhardly (ever): hemen hemen hiçseldom: nadiren, seyrek

occasionally: arada sıradasometimes: bazanat times: bazen, ara sıranow and then: zaman zamannow and again: zaman zamanfrom time to time: bazen

usually: genelliklegenerally: genelliklemostly: çoğunluklamost of the time: çoğu zamanoften: sık sıkfrequently: sık sık

always: daimaall the time: sürekli, durmadanevery day/week…:her gün/hafta

a Günlük ve Düzenli Eylemler

She visits her uncle twice a week. (Amcasını haftada iki kez ziyaret eder.)

They go abroad every July. (Her Temmuz yurt dışına gidiyorlar.)We watch football matches in a local coffee most of the time. ( Çoğu zaman yerel bir kahvede futbol maçı seyrederiz.)

bGenel ve Süreklilik Bildiren Eylemler

She lives in New York. (O, New York’ta yaşar.)

He speaks English besides French. (Fransızcanın yanısıra İngilizce de konuşur.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 7 / 39 Enjoy your lesson!

Page 8: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

c Bilimsel Gerçekler ve DoğrularWater boils at 100 C. (Su yüz derecede kaynar.)

Coffee grows in Brazil. (Kahve Brezilya’da yetişir.)

d Basın Dili

Iraqi people gather to protest the new government. (Irak halkı yeni hükümeti protesto etmek için toplandı.)Galatasaray beats Leeds: 2-1 (Galatasaray, Leeds’i yendi.)

The Prime-minister meets Clinton. (Başbakan, Clinton ile görüşecek.)

eProgramlanmış EylemlerZaman Tablolarındaki Olaylar

The Oxford train arrives at 1 p.m. tomorrow. (Oxford treni yarın saat 1’de gelecek)

The concert starts at 10 p.m. on Friday. (Konser Cuma günü saat 10’da başlayacak.)

The meeting ends at 2 p.m. (Toplantı saat 2’de bitecek.)

f Masal ve Hikaye AnlatımıThe poor family lives in a small cottage. The father gets up early.(Fakir aile, küçük bir kulübede yaşar. Baba erken kalkar…)

gŞartlı Neden-Sonuç / Bilimsel GerçekIf + Geniş Zaman, Geniş Zaman

If you heat ice, it melts. (Eğer buzu ısıtırsan, erir.)

hŞartlı Geleceğe Yönelik OlasılıkIf + Geniş Zaman, …

If I go to İstanbul, I will visit Topkapı Palace. ( Eğer İstanbul’a gidersem, Topkapı Sarayı’nı ziyaret edeceğim.)

ZAMANLARIN KULLANIMI

2Şimdiki Zaman Cümlesi(Oynuyor. Yazıyor.)

He is playing.writing.

He is not playing.writing.

Is heplayingwriting ?I am I am not Am I

They are They are not Are they

FİİL + INGwrite-writing

see-seeing

reading

holding

studying

playing

sit-sitting

opening (1. Hece vurgulu)

beginning (2. hece vurgulu)

lie-lying

ŞİMDİKİ ZAMANDA KULLANILABİLECEK ANAHTAR KELİMELERnow(şimdi), right now(hemen şimdi), at the moment (şu an), currently(bugünlerde, şu anda), at present(şu ara, şu anda), presently(şimdilik), for the time being(şimdilik), these days(bu günlerde) nowadays (bu günlerde), this month(bu ay), this week(bu hafta)

I am doing my homework right now.I am reading a novel at the moment.Teenagers are eating pizza nowadays.

Look! (Bak) Listen! (Dinle) Be careful!(Dikkatli ol) Look! My sister is coming.

aKonuşma Anında Gerçekleşen Eylemler

The teacher is checking the exam papers right now. (Öğretmen şu anda sına kağıtlarını okuyor.)

bGeçici Bir Süreliğine Yapılan Eylemler

Normally, I live with my parents, but I am staying with my aunt for the time being. (Normalde ailemle yaşarım, ama şimdilik halamla kalıyorum.)

cGeleceğe Yönelik Yapılması Planlananlar

They arge getting married next June. (Onlar Haziran’da evleniyorlar.) Kesinlik

dYapılanlardan ve Durumlardan Şikayet

always (daima), constantly(sürekli), continually(sürekli), invariably(her zaman) gibi ifadelerle şikayet için kullanılabilir.They are always making noise. (Sürekli gürültü yapıyorlar.)

eZamanla Gelişen/Değişen Durumlar

day by day(günden güne), gradually(yavaş yavaş, azar azar), more and more(gittikçe) gibi ifadelerle. The conditions in our office are getting more and more unbearable. (Bizim iş yerindeki şartlar gittikçe dayanılmaz oluyor.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 8 / 39 Enjoy your lesson!

Page 9: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

ZAMANLARIN KULLANIMI

3Sürekli Geçmiş Zaman Cümlesi(Oynuyordu. Yazıyordu)

HeI was playing.

writing.

HeI was not playing.

writing.Was

heI playing

writing ?They were They were not Were they

aGeçmişte Bir Noktada Hevam halinde Olan ve Bir Süre Devam Eden Eylemler

Everybody except me was sleeping last night. (Dün gece benim dışımda herke uyuyordu.)I was trying to finalise my research project at this time yesterday. (Dün bu vakitte araştırmamı bitirmeye çalışıyordum.)

bGeçmişte Başlayıp Devam Eden Bir Olayın Başka Olay Tarafından Kesilmesi

When(-dığında, -iken), while(-iken), as(-iken,-dığı sırada), just as(tam …-iken)Jus at I leaving home, the phone rang. (Tam ben evden ayrılırken telefon çaldı.)Tourists were visiting the museum when the bomb exploded. ( Bomba patladığında turistler müzeyi geziyordu.)The electricity went out as we were watching the match. (Biz maçı izlerken elektrikler kesildi.)

cGeçmişte Aynı Anda İki Farklı Özne Tarafından Yapılan Süren Eylemler

While I was cooking, my son was watching me. (Ben yemek yaparken, oğlum beni izliyordu.)They were having their dinner while I was reading newspaper. (Ben gazete okurken onlar yemeklerini yiyorlardı.)

dGeçmişte Giderek Gelişen/Değişen Durumlar ve Olaylar

Her health was deteriorating day by day until she gave up smoking. (Sigarayı bırakana kadar sağlığı günden güne kötüye gidiyordu.)

ZAMANLARIN KULLANIMI

4Bitmiş Geçmiş Zaman Cümlesi(Oynadım. Yazdım.)

HeIThey

did------

played HeIThey

did not play.write.

Did heIthey

play ?wrote.

FİİL + ed hope-hoped grab-grabbed(ünsüz+ünlü+ünsüz) try-tried enjoy-enjoyed

BİTMİŞ GEÇMİŞ ZAMANDA KULLANILABİLECEK ANAHTAR KELİMELER

yesterday(dün), two days/weeks/months… ago(iki gün/hafta/ay…önce), in 1960 (1960 yılında)during the 1960s(1960’lı yıllar esnasında), between 1960 and 1990(1960 ve 1990 arasında)from 1980 to 2000( 1980’den 2000’e kadar), at that time (o zaman)

He lived in İstanbul from 1965 to 1980.(1965’den 1980’e kadar İstanbul’da yaşadı.)

aGeçmişte Olup Tamamlanmış Eylemler

People suffered from hunger during the World War 1. (İnsanlar Birinci Dünya Savaşı boyunca açlıktan çektiler.)

bBirbiri Ardına Meydana Gelen Olaylar

When the teacher entered the class, the students stood up. (Öğretmen sınıfa girdiğinde öğrenciler ayağa kalktı.)

cGeçmişteki Alışkanlıklar ve Durumlar

He wore / used to wear a brace on his teeth as a boy. (Çocukken dişteli takardı.)

dIt’s (high/about) time + Özne + V2

It’s time to go. (Gitme vakti!). It’s time we went. (Gitme vakimiz geldi.)It’s about the time the lesson started. (Ders başlamak üzere.)

eI wish / If only + Özne + V2 (Keşke…)

I wish you were with me right now. (Keşke şimdi benimle olsa. Ama değilsin anlamında.)If only I could speak French. (Keşke Fransızca konuşabilseydim Ama konuşamıyorum.)

f as if + as though + Özne +V2 She treats us as if we were her own daughters. (Bize sanki kendi kızlarıymış gibi davranır. Ama

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 9 / 39 Enjoy your lesson!

Page 10: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

(Sanki…) değiliz.)

gwould rather +özne+V2(Tercih ederim.)

They would rather I spoke Turkish all the time. (Onlar benim her zaman Türkçe konuşmamı tercih ederler.)

h Şartlı Cümleler 2. Tip.If I had enough money, I could buy a large house. (Yeteri kadar param olsaydı, büyük bir ev alırdım. Ama yok…)

ZAMANLARIN KULLANIMI

5Yakın Geçmiş Zaman Cümlesi(… zamandan beri oynadım.)(… zamandan beri yazdım.)

He has played. written.

He has not played. written.

Has heplayed written ?I

Theyhave

IThey

have not Have Ithey

YAKIN GEÇMİŞ ZAMANDA KULLANILABİLECEK ANAHTAR KELİMELER

Since(-den sonra) + Geçmiş Zaman Cümlesi, since + zaman başlangıcı,since then/ever(o zamandan beri)

He hasn’t served anything since I arrived. (Vardığımdan beri hiçbirşey servis etmedi.)I have worked in this bank since 2000. (2000’den beri bu bankada çalıştım. Hala çalışıyorum.)I came here in 1998. Ever since,I’ve worked. (Buraya 1998’de geldi. O zaman beri çalıştım.)

for + zaman dilimi: for 15 years / 5 days / 3 hour. I haven’t seen him for 15 years. (15 yıldır onu görmedim.)

lately / recently: son zamanlardaThere has been an increase in prices lately. (Son zamanlarda fiyatlarda bir artış var.)

so far, hitherto, up to now, up till now, to date: şu ana kadar He has visited about 76 cities so far. (Şimdiye kadar 76 şehir ziyaret etti.)

in/during/over/for the last/past month/year etc.Over the past 5 years, the mankind has experience many unexpected disasters.(İnsanlık son 5 yılda, birçok beklenmedik filaket yaşadı.)

all my life( bütün yaşamım boyunca), all the week (bütün hafta)…

I have worked all morning. (Bütün sabah yaşadım.)

just (az önce,henüz): Olumlu cümle yet(henüz): Olumsuz cümledealready(daha önce,çoktan): Olumlu cümledebefore (önce, daha önce)ever (hiç): Soru cümlelerinde ve en üstünlük sıfatlarında

She has just arrived. (Henüz/şimdi geldi.)I haven’t finished it yet. (Henüz bitirmedim.)I’ve already seen it. (Onu daha önce gördüm.)I have never seen her before. (Onu daha önce hiç görmedim.)Have you ever eaten Chinese food? (Hiç Çin yemeği yedin mi?)

This morning, this term(bu dönem), this year We have taken two exams this term. (Bu dönem iki sınava girdik.)

aGerçekleşme Zamanı Bilinmeyen Olaylar

She has been abroad twice. (İki defa yurtdışında bulundu. Zaman değil, sadece eylemin gerçekleştiği önemlidir.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 10 / 39 Enjoy your lesson!

Page 11: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

bGeçmişte Başlayıp Devam Eden Olaylar

I have lived in Ankara for 5 years. (5 yıldır Ankara’da yaşadım. Hala yaşamaktayım.)

cTekrarlanmanın İfade Edildiği Eylemler

I have called you so many times today. (Bu gün seni defalarca aradım.)

dHayat Boyunca Yaşanan Tecrübeler

Have you ever eaten Chinese food? (Hiç Çin yemeği yedin mi?I have never been abroad. (Hayatımda hiç yurtdışına çıkmadım.)

eYapılan Eylemin Sonucundan Bahsetme

The mechanic has repaired the car. (Tamirci arabayı tamir etti.)They have painted the house. (Onlar evi boyadılar.

fSıra Sayı ve En Üstünlük Sıfatlarıyla

This is the most difficult exam I have ever taken. (Bu şimdiye kadar girdiğim en zor sınav.)

ZAMANLARIN KULLANIMI

6

Sürekli Yakın Geçmiş Z. Cümlesi(… zamandan beri oynamakta.)(… zamandan beri yazmakta.)

He has

been playing. been writing.

He has not

been playing. been writing.

Has he

been playingbeen writing ?I

Theyhave

IThey

have not Have Ithey

aGeçmişte Başlayıp Devam Eden Eylemler

I have been living in Ankara for 10 years. ( 10 yıldır Ankara’da yaşamaktayım.)

I have been learning English for 5 months. (5 aydır İngilizce öğrenmekteyim.)

b Eylemin Etkisi Hala Görülebiliyorsa She looks exhausted. He has been working all day. (Yorgun görünüyor. Bütün gün çalışmakta.)

cVurgu Halen Yapılan Eylem Üzerindeyse

The mechanic has been repairing the car. (Tamirci arabayı tamir etmekte. ) Vurgu eylemde.The mechanic has repaired the car. (Tamirci arabayı tamir etti. Vurgu sonuçta.

ZAMANLARIN KULLANIMI

7

Uzak Geçmiş Zaman Cümlesi(… zamandan önce oynamıştım.)(… zamandan önce yazmıştım.)

HeIThey

hadplayed. written.

HeIThey

had not played. written.

Had heIthey

played written ?

aGeçmişte Yapılan Eylemlerden Daha Önce Meydana Gelen Eylemler

When he entered the class, the lesson had already started. (Sınıfa girdiğinde ders çoktan başlamıştı.)By the time we arrived, the train had already left. (Vardığımızda tren çoktan kalkmıştı.)We arrived after the train had left. (Tren kalktıktan sonra vardık.)The train had left before we arrived. (Biz varmadan önce tren kalkmıştı.)

bI wish / If only + Özne+ had (Keşke…)

She didn’t come to the party. If only she had come. (Partiye gelmedi. Keşke gelseydi.)

cas if + as though +Özne +had (Sanki…)

She behaved as if she hadn’t killed the man. (Sanki adamı öldürmemiş gibi davrandı.)

d would rather+özne+had(Tercih She married Can, but I would rather she hadn’t married her. (Can ile evlendi, ama onunla evlenmemesini

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 11 / 39 Enjoy your lesson!

Page 12: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

ederdim.) tercih ederdim.)

eŞartlı Cümleler 3. Tip.If + had, would/could/might have + v3

If you had come to the party last week, you could have met her.(Eğer geçen hafta partiye gelmiş olsaydın, onunla tanışmış olabilirdin.)

ZAMANLARIN KULLANIMI

8

Sürekli Uzak Geçmiş Z. Cümlesi(… zamandan önce oynamaktaydı.)(… zamandan önce yazmaktaydı.)

HeIThey

hadbeen playing.been writing.

HeIThey

had not been playing. been writing.

Had heIthey

been playingbeen writing ?

aGeçmişteki İki Eylemden Daha Önce Başlayıp Devam Etmekte Olanı

When she came, I had been waiting for half an hour. (O geldiğinde yarım saattir beklemekteydim.)

bGeçmişteki Bir Eylemin Süren Etkisi

She was tired. She had been working all the day. (Çok yorgundu. Bütün gün çalışmaktaydı.)

ZAMANLARIN KULLANIMI

9

Gelecek Zaman C.(Oynayacak.)Sürekli Gel.Z. C.(Oynuyor olacak)

He is to going to play.

be playing.

He is not to going to play.

be playing.

Is he to going to play

be playing ?I am I am not Am IThey are They are not Are theyHe,IThey

willHe,IThey

will not WillHe,IThey

GELECEK ZAMANDA KULLANILABİLECEK ANAHTAR KELİMELERtomorrow(yarın), tomorrow morning…(yarın sabah…),in 2050 (2050’de),two weeks later (iki hafta sonra)in/within 2 days (iki gün içinde),shortly/briefly/soon(yakında), next year(gelecek yıl), before long(çok geçmeden)

will (Basit Gelecek) In 2030, population of Turkey will double. (2030 yılında Türkiye’nin nüfusu ikiye katlayacak.) TahminI hope she will pass the exam. (Sınavı geçeceğini ümit ediyorum.) Ümit, BeklentiWe expect that she will pass the class. (Sınavı geçeceğini bekliyoruz.) Ümit, Beklentia Tahminler, Beklentiler ve Ümitler

bKonuşma Anında Verilen Ani Kararları Gerçekleştirme İstekliliğini Anlatmak

A: Today’s Ali’s birthday. (Bu gün Ali’nin doğum günü.)B: Really! I will call him immediately. (Gerçekten mi? Hemen onu arayayım.)

cŞartlı Geleceğe Yönelik OlasılıkIf + Geniş Zaman, will

If I go to İstanbul, I will visit Topkapı Palace. (Eğer İstanbul’a gidersem, Topkayı Sarayı’nı ziyaret edeceğim.)

dTanıdık Hakkında Çıkarımlarda Bulunma

He will be late again and won’t apalogize. (Yine geç gelecek ve özür dilemeyecek.)

eGelecekte Meydana Gelecek Gerçekler

My father will be 50 next Tuesday. (Önümüzdeki Salı babam 50 yaşında olacak.)

will be + fiil + ing: -yor olacak This time tomorrow, I will be travelling. (Yarın bu saatlerde seyahat ediyor olacağım.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 12 / 39 Enjoy your lesson!

Page 13: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

At this time next year, we’ll be living in Spain. (Gelecek yıl bu vakitlerde, İspanya’da yaşıyor olacağız.)aGelecek Bir Zamanda Devam Edecekler

to be going to (Planlı Gelecek) They are going to get married on July 1st. (1 Temmuz’da evlenecekler.)We are going to meet tomorrow afternoon. (Yarın öğleden sonra buluşacağız.)

a Gelecekle İlgili Planlar

b Mevcut İpuçlarından ve Kanıtlardan Çıkarımlarda Bulunmak

She is pregnant. She is going to have a baby. (O hamile. Doğum yapacak.)Look at the black clouds. It’s going to rain. (Kara bulutlara bak! Yağmur yağacak.

ZAMANLARIN KULLANIMI

10

Gelecek Zaman C.(Oynayacaktı.)Sürekli Gel.Z. C.(Oynuyor olacaktı.)

HeI was to

going to play.

be playing.

HeI

was not to

going to play.

be playing.

Washe

to going to play

be playing ?

IThey wer

e They were

not Were they

He,IThey

wouldHe,IThey

would notWould

He,IThey

aNiyetlenip Yapamadığımız Eylemler

I was going to call you, but I didn’t have time. ( Seni arayacaktım, ama zamanım olmadı.)

ZAMANLARIN KULLANIMI

11

Gelecekte Yak. G. Z.(Oynamış olacaktı.)Gelecekte S. Y. G. Z.(Oynamakta olacak.)

He is to going to have played.

‘ve been playing.

He is not to going to have played.

‘ve been playing.

Is he to going to have played

‘ve been playing

?

I am I am not Am IThey are They are not Are theyHe,IThey will

He,IThey will not Will

He,IThey

will + have + v3

By Friday, I will have finished my project. (Cumaya kadar projemi bitirmiş olacağım.)We will have had our meal by the time they arrive. ( Onlar geldiğinde yemeğimizi yemiş olacağız.)a

Gelecekte Bir Zaman NoktasındanÖnce Tamamlanmış Olacak Eylemler

Will + have + been + fiil + ingIn 2020, I will have been working for this company for 20 years. (2020’de bu şirkette 20 yıldır çalışmakta olacağım.)b

Gelecekte Bir işi Ne Kadar SüredirYaptığımızı İfade Etmek İçin

BASIC MODALS (KENDİLERİ YARDIMCI FİİL OLAN KİPLER) MIXED MODALS (BAŞKA YARDIMCI FİİL ALAN KİPLER)

can -ebilmek to be(am,is,are) able to -ebilmekcould -ebilmek, -ebildi to be supposed to beklenmekcould well -ebilmek to be allowed to izinli olmakmay -ebilmek, -ebildi to be going to -ecek

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 13 / 39 Enjoy your lesson!

Page 14: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

might -ebilmek, -ebildi to be prohibited to yasaklı olmakmay /might well -ebilmek to be bound to olması kuvvetle olasımust -meli to be used to alışkın olmakshould -sen iyi olur to be accustomed to alışkın olmakneed -men gerek to need to -men gerekshall -elim (gidelim) to be forbidden to yasaklı olmakought to -sen iyi olur to be likely to olması olasıhad better -sen iyi olur to be unlikely to olması olası değilwill -ecek to use to -e alışık olmakwould -ecekti, -erdi to get used to -e alışmakwould rather tercih ederim/ederdim. to get accustomed to -e alışmakwould prefer to tercih ederim/ederdim. to have to -mek zorunda (yazı dili)

would sooner tercih ederim/ederdim. to have got to -mek zorunda (konuşma dili)

KİPLERİN KULLANIMIABILITY: YETENEK, -EBİLİRLİK

She can play the guitar. (O, gitar çalabilir.) GenişShe is able to play the guitar. (O, gitar çalabilir.) Genişa

can + V0 : -ebilmekto be able to + V0: -ebilmek

bcould + : -ebildi.was/were able to + V0:-ebildi.

When I was young, I could/was able to climb any tree in the forest.(Küçükken ormandaki her ağaca tırmanabilirdim.)He read the message but he couldn’t wasn’t able to understand it. (Mesajı okudu ama onu anlayamadı.)

b

Gelecek Yetenek By the time he finishes his course, he will be able to speak German well. (Kursunu bitirdiğinde Almanca’yı iyi konuşabilecek.)We shall be able to learn the results of the games when he arrives. (O geldiğinde maçların sonuçlarını öğrenebileceğiz.)

shall/will be able to: -ebilecek

KİPLERİN KULLANIMIPOSSIBILITY: OLASILIK We may sign the contract at the end of the week. (Hafta sonunda kontratı imzalayabiliriz.)

We might go on holiday next month. (Gelecek ay tatile gidebiliriz.)They could reach an agreement after these negotiations. (Bu müzakerelerin ardından bir anlaşmaya varabilirler.)NOT: Gelecek olasılıkta “can” kullanılmaz.

a

Olması Muhtemel veya Geleceğe Yönelik Tüm Olasılıklar

may/might/could

b

Teorik, Bazı Durumlara Bağlı ve Her Hangi Bir Zaman Olabilir Olasılıklar

You can find a list of irregular verbs at the end of this section. (Bu bölümün sonunda düzensiz fiiler listesini bulabilirsiniz.)Anybody can learn German. (Herkes Almanca öğrenebilir.)Teorik OlasılıkMeasles can be fatal. (Kızamık ölümcül olabilir.) Duruma bağlı olasılık.can

c Bazı Yardımcı Fiil Alan Kiplerle Olasılık

Some people are likely to suffer back problems. (Kimi insanların sırt ağrısı çekmesi olasıdır / çekebilirler.)Ahmet is unlikely to pass the class. (Ahmet’in sınıfı geçmesi muhtemel değildir / geçemeyebilir.)

to be likely to + V0 : muhtemel, olası

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 14 / 39 Enjoy your lesson!

Page 15: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

to be unlikely to + V0: olasılık dışıto be bound to + V0 : kuvvetle olası If you have problems at home, it is bound to affect your work. (Evde sorunların varsa, işini etkilemesi

kuvvetle olasıdır.)d may/might/could well: -ebilmek He may/might/could well find the course difficult. (Kursu zor bulabilir/ Kurs ona zor gelebilir.)

KİPLERİN KULLANIMIREQUESTS: RİCALAR Can / Could you pass pass the salt please? (Tuzu uzatır mısın, lütfen?)

Will / would you listen to me? (Beni dinler misin?)a can,could, will, would

b

would you mind + V + ing Would you mind opening the window? (Pencereyi açmanın sakıncası var mı?) Karşı taraf yapar.Would you mind if I smoked in here? (Burada sigara içmemin sakıncası var mı?) Başkası yapar.

would you mind if + özne + V2

KİPLERİN KULLANIMIPERMISSIONS: İZİNLER A: May I go out with my friends tonight? (Bu gece arkadaşlarımla dışarı çıkabilir miyim?)

B: All right. You can go out, but don’t be late. (Tamam, çıkabilirsin ama geç kalma.)a may, might, can, could

KİPLERİN KULLANIMIYASAKLAMA

You mustn’t/can’t smoke here. (Burada sigara içmemelisin/içemezsin.)You aren’t allowed to enter this room. (Bu odaya girmeye izinli değilsin.)It is prohibited/forbidden to smoke here. (Burada sigara içmek yasaklıdır.)a

mustn't, can’tto be forbidden/prohibited to,not to be allowed to

KİPLERİN KULLANIMIOBLIGATION AND NECESSITY(Zorunluluk ve Gereklilik)

My grades are poor. I must study a lot.) (Notlarım kötü. Çok çalışmalıyım.)a

İçten Gelen Zorunlulukmust

b

Dışardan Gelen Zorunluluk (Yazı Dili) You have to work overtime tomorrow. (Yarın fazla mesai yapmak zorundasın.)

She has to hand the project in by Monday. (Pazartesi’ye kadar projeyi teslim etmek zorundadır.)have to(I,You,They)/has

to(he,she,it)

cDışardan Gelen Z.(Konuşma Dili) We have got to go there at ten tomorrow. (Yarın 10’da oraya gitmek zorundayız.)

He has got to learn English. (İngilizce öğrenmek zorundadır.) have got to/has got to(he,she,it)

d

Zorunluluğun olmaması You needn’t / don’t need to/don’t have to wait for me. (Benim için beklemene gerek yok/ beklemek zorunda değilsin.)He needn’t /doesn’t need to/ doesn’t have to work. (Çalışmasına gerek yok, çalışmak zorunda değil.)

needn't (don’t/doesn’t need to)don’t /doesn’t have to

eGeçmişteki Zorunluluk

The car didn’t come, so I had to wait for a long time. (Araba gelmedi beklemek zorunda kaldım.)had to

fGeçmişteki Zorunluluğun Olmaması We ordered pizza, so I didn’t have/need to cook anything. (Pizza ısmarladık, herhangi birşey pişirmemize

gerek kalmadı.)didn'have to / didn’t need to

KİPLERİN KULLANIMIADVICE (Tavsiyeler) A: I have an unbearable headache. (Dayanılmaz bir baş ağrım var.)

B: You must see a doctor soon. (Hemen bir doktora görünmelisin.)a Güçlü Tavsiyeler

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 15 / 39 Enjoy your lesson!

Page 16: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

must

bYumşak Tavsiyeler

You should see this film. (Bu filmi izlesen iyi olur.)should, ought to, had better

cOlumsuz Tavsiyeler

You mustn’t eat anything for 5 hours. (5 saat boyunca hiçbirşey yememelisin.)She shouldn’t/ought to not/had better not go on smoking. (Sigara içmeye devam etmesen iyi olur.)Mustn't, shouldn’t, ought not to,

had better not

KİPLERİN KULLANIMIDEDUCTION (Çıkarımlar)

He has worked for 13 hours today. He must be very tired now. (Bugün 13 saat çalıştı. Şimdi yorgun olmalı.)a

Olumlu Çıkarımmust

bOlumsuz Çıkarım He has just eaten 3 hamburgers. He can’t be hungry. (Henüz 3 hamburger yedi. Aç olamaz.)

They mustn’t be at home. Look! Their lights are off. (Evde olmamalılar. Bak. Işıkları kapalı.)mustn't, can’tKİPLERİN KULLANIMI

AKIL DANIŞMAShall we paint the living room? (Oturma odasını boyayalım mı?)Should I leave margins on this page? (Bu sayfada kenar boşluğu bıraksam mı?)a shall, should

KİPLERİN KULLANIMIHABITS (Alışkanlıklar) She is used to getting up early. (O, erken kalkmaya alışkın.) fiil

I am accustomed to typing fast. (Ben hızlı yazmaya alışkınım.)fiilI am used to physical work. (Ağır işlere alışkınım.)isima

to be used/accustomed to + Ving

to be used/accustomed to + noun

bto get used/accustomed to + Ving

to get used/accustomed to + noun

I hope he will get used to working with us soon. (Yakında bizimle çalışmaya alışacağını umuyorum.)I got accustomed to living in Ankara at last. (Sonunda Ankara’da yaşamaya alıştım.)

cGeçmişteki alışkanlıklar They used to smoke too much. (Aşırı çok sigara içerlerdi. Ama şimdi içmiyorlar.)

She would take us to the cinema at weekends. (Hafta sonları bizi sinemaya götürürdü.)AnıHe wore a brace on his teeth when he was a child. (Çocukken diş teli takardı.)

to use to, would, bitmiş geçmiş zaman

KİPLERİN KULLANIMIPREFERENCES (Tercihler) I would rather stay at home than go out. (Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.)Genel

TercihI’d rather be sleeping at home than (be) working.(Çalışıyor olmaktansa evde uyuyor olmayı tercih ederim.) Memnun değilI’d rather have listened to him carefully. (Onu dikkatli dinlemiş olmayı tercih ederdim. Ama dinlemedim.)I would rather not speak German at home. (Evde Almanca konuşmamayı tercih ederim.)

awould rather …(than)would sooner… (than)

bwould rather + öznewould sooner + özne

I would rather she didn’t smoke. (Sigara içmemesine tercih ederim.)I would rather John had accepted the offer. (John teklifi kabul etmiş olmasını tercih ederdim.)

cwould prefer to + V0 … (rather than)

I would prefer to stay at home rather than (to) go out. (Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.)I would prefer to be sleeping at home rather than (to be) working. (Çalışıyor olmaktansa uyuyor olmayı tercih ederim.)I would prefer to have listened to him carefully. (Onu dikkatli dinlemiş olmayı tercih ederdim.)I would prefer not to speak German at home. (Evde Almanca konuşmamayı tercih ederim.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 16 / 39 Enjoy your lesson!

Page 17: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

dto prefer: tercih etmekprefer + isim + to + isimprefer + Ving + to + Ving

I prefer tea to coffee. (Çayı kahveye tercih ederim.)I prefer drinking tea to eating sandwich. (Çay içmeyi sandviç yemeye tercih ederim.)I prefer to drink rather than to eat sandwich. (Çay içmeyi sandviç yemeye tercih ederim.)

KİPLERİN KULLANIMIEXPECTATIONS (Beklentiler) The film is to start at 7 p.m (Film saat 7’de başlayacak.)

I was to come here. (Buraya gelecektim.)The Prime Minister was to have announced the final decision yesterday. (Başbakan son kararı dün açıklamış olacaktı.)

a to be to: -ecek olmak

b to be supposed to: beklenmekThe show is supposed to finish at 2 a.m. (Gösterinin saat 2’de bitmesi bekleniyor.)You were supposed to attend the meeting. (Toplantıya katılman bekleniyordu.)

KİPLERİN KULLANIMI

a Kipler + be Ving

Ali is in his room. He must be sleeping. (Odasında uyuyor olmalı.)Jane’s lights are off. He can’t be studying. (Jane’nin ışıkları sönük. Ders çalışıyor olamaz.)

b Kipler + have + V3

She didn’t attend the meeting. She may have forgotten about it. (Toplantıya katılmadı. Unutmuş olabilir.)You needn’t have bought any bread. I had already bought. (Ekmek almana gerek yoktu. Ben zaten almıştım.)

FİİLLERİN PASİF CÜMLELERLE ZAMANLARA GÖRE ÇEKİLMESİto be played (oynanmak) to have been played (oynanmış olmak) had been played (oynanmıştı)

PASİF FİİL CÜMLELERİ 1F Zamanlar Olumlu Cümle Olumsuz Cümle Soru Cümlesi

1Geniş Zaman Pasif Fiil Cümlesi(Oynanır. Yazılır.)

He isplayed.written.

He is not played.written.

Is heplayedwritten ?I am I am not Am I

They are They are not Are they

2Bitmiş Geçmiş Zaman Pasif Fiil C.(Oynandı. Yazıldı.)

HeI was

played.written.

HeI was not

played.written.

WasheI played

written ?They were They were not Wer

ethey

3Modals Pasif Cümle:Can (Oynanabilir.Yazılabilir.)

HeIThey

canbe played.be written.

HeIThey

can not be played.be written.

Can HeIthey

be played.be written. ?

4

Yakın Geçmiş Zaman Pasif Fiil C.(… zamandan beri oynandı.)(… zamandan beri yazıldı.)

He hasbeen played. been written.

He has notbeen played. been written.

Has hebeen played been written ?I

Theyhave

IThey

have notHave

Ithey

5Modals Pasif Cümle:Can (Oynanmış olabilir.)

HeIThey

can

have been played.have been written.

HeIThey

can not

have been played.have been written.

Can HeIthey

have been playedhave been written

?

6 Uzak Geçmiş Zaman Pasif Fiil C.

HeI

had been played. been written.

HeI

had not been played. been written.

Had heI

been played been written

?

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 17 / 39 Enjoy your lesson!

Page 18: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

(… zamandan önce oynanmıştı.)(… zamandan önce yazılmıştı.)

They They they

Ayşe was given a present by Jimmy. (Ayşe’ye Ali tarafından bir hediye verildi.)A present was given to Ayşe by Jimmy. (Bir hediye Ali tarafından Ayşe’ye verildi.)A difficult test has been prepared. (Zor bir test hazırlandı.)A new bridge was built by Smith. (Smith tarafından yeni bir köprü inşa edildi.)The work must be finished by 7. (İş 7’ye kadar bitirilmeli.)A cease-fire is expected later. (Daha sonra bir ateşkes beklenir.)The new proposal will be discussed. (Yeni öneri tartışalacak.)Three new houses will have been built by the end of next year. (Gelecek yılın sonuna kadar üç yeni ev inşa edilmiş olacaktır.)She is known to be treated badly. (Ona kötü davranıldığı biliniyor.)She is believed to have been killed. (Öldürüldüğüne inanılıyor.)I dislike being waited. (Bekletilmekten hoşlanmıyor.)She denies having been accused of cheating in the exam. (Sınavda kopya çekmekten suçlanmayı reddediyor.)The game was called off because of the rain. (Yağmurdan dolayı maç iptal edildi.)It is said that he is in the habit of stealing money. (Onun para çalma alışkanlığının olduğu söyleniyor.)

FİİLLERİN PASİF CÜMLELERLE ZAMANLARA GÖRE ÇEKİLMESİto be being played (oynanıyor olmak) to have been being played (oynanmakta olmak) had been being played (oynanmaktaydı)

PASİF FİİL CÜMLELERİ 2F Zamanlar Olumlu Cümle Olumsuz Cümle Soru Cümlesi

1Şimdiki Z. Pasif Fiil Cümlesi(Oynanıyor. Yazılıyor.)

He isbeing played.being written.

He is not being played.being written.

Is hebeing playedbeing written ?I am I am not Am I

They are They are not Are they

2

Sürekli Geçmiş Z. Pasif Fiil C.(Oynanıyordu. Yazılıyordu.)

HeI was

being played.being written.

HeI

was not being played.

being written.

WasheI being played

being written ?They wer

eThey were

notWere

they

3Modals Pasif Cümle:Can (Oynanıyor olabilir.)(Yazılıyor olabilir.)

HeIThey

canbe being played.be being written.

HeIThey

can not be being played.be being written.

Can HeIthey

be being playedbe being written ?

4

Sürekli Yakın G. Z Pasif Fiil C.(… zamandan beri oynanmakta.)(… zamandan beri yazılmakta.)

He has

been being played.been being written.

He has not

been being played.been being written.

Has he

been being playedbeen being written ?I

Theyhave

IThey

have not

Have

Ithey

5Modals Pasif Cümle:Can (Oynanmakta olabilir.) (Yazılmakta olabilir.)

HeIThey

can

have been being played.have been being written.

HeIThey

can not

have been being played.have been being written.

Can

HeIthey

have been being playedhave been being written

?

6Sürekli Uzak G. Z. Pasif F. C.(… den önce

HeIThey

hadbeen being played.been being written.

HeIThey

had not

been being played.been being written.

Had heIthey

been being playedbeen being written ?

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 18 / 39 Enjoy your lesson!

Page 19: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

oynanmaktaydı.)(… den önce yazılmaktaydı.)

Many slums are being demolished to make way for new buildings. (Yeni binalara yol açmak için birçok gece kondu yıkılıyor.)

FİİLLERİN PASİF CÜMLELERLE ZAMANLARA GÖRE ÇEKİLMESİto be to be played (oynanacak olmak) to be have been played (oynanmış olacak

olmak)to be to being played (oynanıyor olacak olmak) to have been being played (oynanmakta olacak

olmak)PASİF Fiil CÜMLELERİ 3

F Zamanlar Olumlu Cümle Olumsuz Cümle Soru Cümlesi

1

Gelecek Zaman C.(Oynanacak.)Sürekli Gel.Z. C.(Oynanıyor olacak)

He is to going to

be played.be being played.

He is not to going to

be played.be being played.

Is he to going to

be playedbe being played

?I am I am not Am IThey are They are not Are theyHe,IThey

willHe,IThey

will not WillHe,IThey

2

Gelecek Zaman C.(Oynanacaktı.)Sürekli Gel.Z. C.(Oynanıyor olacaktı.)

HeI was to

going to

be played.be being played.

HeI

was not to

going to

be played.

be being played.

Washe

to going to

be playedbe being played

?

IThey wer

e They were

not Were they

He,IThey

wouldHe,IThey

would notWould

He,IThey

3

Gelecekte Yak. G. Z.(Oynanmış olacak)Gelecekte S. Y. G. Z(Oynanmakta olacak.)

He is to going to

have been played.

have been being played.

He is not to going to

have been played.

have been being played.

Is he to going to

have been played

have been being played

?

I am I am not Am IThey are They are not Are theyHe,IThey will

He,IThey will not Will

He,IThey

4 Gelecek Zaman C.(Oynanmış olacaktı.)

HeI was

to going to

have been played.

HeI

was not

to going to

have been played. Was

he to going to

have been played

?I

They wer They were Were they

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 19 / 39 Enjoy your lesson!

Page 20: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

Sürekli Gel.Z. C.(Oynanmakta

e

have been being played.

not

have been being

have been being played

He,IThey

wouldHe,IThey

would notWould

He,IThey

FİİLLERİN YALIN,2. VE 3. HALLERİDÜZENLİ FİİLLER DÜZENSİZ FİİLLER

Yalın Hali 2. Hali 3. Hali Yalın Hali 2. Hali 3. Hali

play: oyna played playedto write: yazmak wrote written

to be was/were been

FİİLLERİN AKTİF CÜMLELERLE ZAMANLARA GÖRE ÇEKİLMESİto be (birşey olmak) to have been (birşey olmuş olmak) had been (birşey olmuştu)to play (oynamak) to have played (oynamış olmak) had played (oynamıştı)to be playing (oynuyor olmak) to have been playing (oynamakta olmak) had been playing (oynamaktaydı)to be to play (oynayacak olmak)to be to be playing (oynuyor olacak olmak)

to be to have played (oynamış olacak olmak)to be to have been playing (oynamakta olacak olmak)

FİİLLERİN PASİF CÜMLELERLE ZAMANLARA GÖRE ÇEKİLMESİto be played (oynanmak) to have been played (oynanmış olmak) had been played (oynanmıştı)to be being played (oynanıyor olmak) to have been being played (oynanmakta olmak) had been being played (oynanmaktaydı)to be to be played (oynanacak olmak) to be have been played (oynanmış olacak

olmak)to be to being played (oynanıyor olacak olmak) to have been being played (oynanmakta olacak

olmak)

CAUSATIVES (ETTİRGEN CÜMLELER)

a

have + İşten Etkilenen + V3

get

I have/get my clothes ironed every Sunday. (Hez Pazar elbiselerimi ütületirim.)She got her tooth pulled yestrday. (Dün dişini çektirdi.)We’ll have his hair cut tomorrow. (Yarın dişini çektireceğiz.)

bhavelet + işi yapan + V0

make

I have my mother iron my clothes every Sunday. (Her Pazar anneme elbiselerimi ütületirim.)She made me carry the boxes. (Bana kutuları taşıttı)Her parents don’t let her go out. (Anne babası onun dışarı çıkmasına izin vermezler.)

c get I will get my secretary to file these documents. (Bu belgeleri sekreterime dosyalatacağım.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 20 / 39 Enjoy your lesson!

Page 21: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

forcewant + işi yapan + to V0

asktell

She forced tle little boy to leave the room. (Küçük çocuğu odadan çıkmaya zorladı.)They want me to prepare the cake for them. (Benim onlar için kek yapmamı istiyorlar.)

c help + işi yapan + (to) V0 I helped Allison to do /do his homework. (Allison’un ödevini yapmasına yardım ettim.)

GERUNDS (İSİM FİİLLER: FİİL + ING)

a Özne Olarak (Subject)

Listening to music when you are alone makes you feel relaxed. (Yalnızken müzik dinlemek seni rahat hissettirir.)Reading and listening are two key elements of learning a language. (Okuma ve dinleme dil öğrenmenin iki kilit unsurudur.)

b Nesne Olarak(Object)

I enjoy travelling by bus. (Otobüsle seyahat etmeyi çok severim.)Değişmeyen durumHe admits stealing the money. (Parayı çalığını kabul ediyor.)Geçmişteki durumThe doctor suggested taking the pills twice a day. (Doktor ilaçları günde iki kez almayı önerdi.)Tavsiye

c Edat + GerundThey are good at playing tennis. (Masa tenisi oynamada iyiler.)at + gerundBy selling the valuables,he saved the necessary money. (Değerli eşyaları satarak, gerekli parayı topladı.)by + gerund

d Özne tamamlayıcısı His leisure time activity is reading detective stories. (Boş vakit aktvitesi detektif hikayesi okumadır.)

e go + gerund We went climbing in the Alps last month. (Geçen ay Alp’lerde tırmanmaya gittik.)f aitlik sıfatı + gerund I am happy about my sister’s getting married. (Kız kardeşimin evlenmesinden mutluyum.)

gDiğerinden önce gerçekleşen eylemlerde

They denied having taken part in the illegal activities. (Yasa dışı eylemlerde yer aldıklarını inkar ettiler.)aktifShe concelead having been arrested for fraud. (Dolandırıcılıktan tutuklanmış olduğunu gizledi.)

INFINITIVES (MASTARLAR: TO + FİİL)

a Özne Olarak To be a student is really a difficult job. (Öğrenci olmak gerçekten zor.)

b Nesne OlarakThey are planning to go abroad as soon as possible. (Mümkün oldunca kısa sürede yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.)

c Özne Tamamlayıcısı My only aim is to get a high score. (Tek amacım yüksek bir not almak.)d Belirli Sıfatlardan Sonra It is important to take the necessary precautions. (Gerekli önlemleri almak önemli.)e for + isim ifadesi + mastar It is essential for you to study hard. (Çok çalışman gerekli.)f sıfat + of + ifade + mastar It is rude of him to shout at you. (Sana bağırması onun kabalığı.)

g isim + mastar His ability to play basketball is great. (Onun basketbol oynama yeteneği harikadır.)

h too… + mastar She is too young to get married. (Evlenmek için çok küçük.)

ı too… + mastar He is experienced enough to run this shop. (Bu mağazayı işletecek kadar deneyimli.)i Amaç Belirtmek She went to the bookstore to buy a book. (Bir kitap almak için kitapçıya gitti.)

j to have + v3 (…mış olmak) He is believed to have killed his father. (Babasını öldürdüğüne inanılıyor.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 21 / 39 Enjoy your lesson!

Page 22: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

k to be + v3 (yapılmak) Banana is known to be eaten by monkeys. (Muzun maymunlar tarafından yenildiği bilinir.)

l to have been + v3 Nutuk is known to have been written by Atatürk. (Nutuk’un Atatürk tarafından yazılmış olunduğu bilinir.)

GERUND OR INFINITIVE? (İSİM FİİL Mİ YOKSA MASTAR MI?

amean + Ving: anlamına gelmek Being a father means having lots of responsibilities. (Baba olma, bir çok sorumluluk sahibi olma

anlamına gelir.)I didn’t mean to hurt you. (Seni incitmek istemedim. İncitmeyi kastetmedim.)mean + to: kastetmek

btry + Ving: denemek I tried playing football. (Futbol oynamayı denedim.)

You must try to learn English. (İngilizce öğrenmek için çabalamalısın.)try + to: çabalamak

cstop + Ving: birşeyi bırakmak Stop shouting. (Bağırmayı kes/bırak.)

We stopped to buy something to eat. (Yiyecek birşey almak için durduk.)stop + to: birşey için durmak

dforget + Ving: yaptığını unutmak She never forgot seeing Himalayas for the first time. (Himalayaları ilk görüşünü asla unutmadı.)

She forgot to lock the door. (Kapıyı kilitlemeyi unuttu.)forget + to: yapacağını unutmak

e

remember + Ving: yaptığınıı hatırlamak I don’t remember signing such a contract. (Böyle bir kontrat imzaladığımı hatırlamıyorum.)

I remembered to bu some bread. (Ekmek alacağımı hatırladım.)remember + to: yapacağını hatırlamak

fregret + Ving: -den pişmanlık duymak I regret telling to you. (Sana yalan söylediğime pişmanım.)

I regret to tell you that you are fired. (Söylediğime üzgünüm ama işten çıkarıldın.)regret + to: üzülmek

g

go on + Ving: değişiklikle devam etmek We went on talking about the problems. (Sorunları konuşarak devam ettik.) Başladık.

We went on to talk about the problems. (Sorunları konuşmaya devam ettik.) Devam ettik.go on + to: değişikliksiz devam

etmek

hcome + Ving: nasıl geldiğini belirtmek She came running. (Koşarak geldi.)

She came to understand us. (Bizi anlamaya başladı.)come + to: -e başlamak

ALGI FİİLLERİ + (İSİM FİİL + MASTAR) see(gör), hear(işit), watch(izle), feel(hisset), listen(dinle)

aAlgı fiili +mastar He watched the barman prepare the drink. (Barmenin içeceği hazırlamasını seyretti.)Baştan

sona kadraBaştan sona tanık olmak

bAlgı fiili + isim fiil I saw him going home two hours ago. (İki saat önce onu eve giderken gördüm.)Bir

kısmınıBir kısmına tanık olmak

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 22 / 39 Enjoy your lesson!

Page 23: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

ADJECTIVES (SIFATLAR)

Sıfatlar bir ismi niteleyip niteledikleri ismin rengi, boyu, büyüklüğü, durumu, yaşı vb. hakkında bilgi veren kelimelerdir.

İSİMDEN SIFAT YAPAN BAZI EKLER(-ic,-(i)al,-able,-ful,-ent,-ive,-ous,-less)

historyhistoric (tarihtarihi) politicspolitical (siyaset-siyasi)beautybeautiful (güzellikgüzel)

dependdependent (bağlılıkbağlı)

effecteffective (etkietkili)dangerdangerous (tehliketehlikeli)

hopehopeless (umutumutsuz)

fashionfashionable (modamodaya uygun)

FİİLDEN SIFAT YAPAN BAZI EKLER (-ing,-ed, V3)

to interestinteresting (ilgilendirmekilginç)ing

to interestinterested (ilgilendirmekilgili)-ed to breakbroken (kırmakkırık) (V3)

SIFATLAR NASIL KULLANILIR?

a sıfat + to + fiil It is not difficult to learn English. (İngilizce öğrenmek zor değil.)

b sıfat + that + cümleShe is worried that she cannot answer the questions in two hours. (İki saatte soruları yanıtlamayacağından endişeli.)

c sıfat + wh- soru kelimeleri She wasn’t sure which direction she would choose. (Hangi yönü seçeceğinden emin değildi.)

d sıfat + isim A serious assault was hardly avoided owing to his help. (Yardımı sayesinde bir saldırı önlendi.)

ebağıntı fiil + sıfatbağıntı fiil + like + isim

I feel a bit exhuasted. (Biraz yorgun hissediyorum.)My pillow feels like a stone. (Yastığım taş gibi)

ffiil + ing= sıfat (etkileyen)

The movie was very fascinating (Film çok büyüleyiciydi.)We were all very excited. (Çok heyecanlıydık.) fiil + ed=sıfat (V3)

(etkilenen)

h

fiil + ing= sıfat (tamamlanmamış) The admission of application is a continuing process. (Başvurunun kabulü devam eden bir

süreçtir.)The USA is a fully developed country. (ABD tamamen gelişmiş bir ülkedir.) fiil + ing= sıfat

(tamamlanmamış)

ı bağıntı fiil + sıfatThe noise is annoying. (Gürültü sinir bozucu. Sıfat) The noise is annoying me. (Gürültü beni kızdırıyor. Şimdiki Zaman Fiil)

i İsimsel Sıfatlar The blind (kör olan tüm insanlar) The poor (tüm yoksullar) The sick (tüm hastalar)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 23 / 39 Enjoy your lesson!

Page 24: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

-an ile bitmeyen ulus isimleriThe French are …(Fransızlar) The British are …(İngilizler)

The Germans (Almanlar) The Russians (Ruslar)

Soyut olan isimsel sıfatlar The unexpected is... The supernatural has been.... (Tekil)

j Sıfatların Sıralaması

Belirteç Kanı Boyut Yaş Şekil Renk Köken V3 SıfatMalzeme

Amaç İsim

a, an, the, this, his, her, my, Ali's

easysillyhorribledifficult

smallbigtinyhuge

newyoungoldancient

fatslimroundsquare

blueblackwhiteviolet

GreekTurkisheasternwestern

madecookedfriedknown

woodenpapercottonsilk

touringhuntingschoolhat

cargunbagshop

I hate this silly enormous old round red Indian handmade cotton school bag.

k good X well The baby smells so good. (Bebek oldukça iyi kokar.) Kim:Bağ fiil, He swims well.(O iyi yüzer.)Nasıl: Zarf

l bad X badly I feel bad. (Kötü hissediyorum.) Kim:Bağ fiil, Rob did badly in the exam.(Rob sınavda kötü yaptı.)Nasıl: Zarf

ADVERBS (ZARFLAR)Zarflar bir cümlede ya bir sıfatı, ya da başka bir zarfı niteleyerek derecelerini artırır ya da doğrudan fiili nitelerler.zarf + sıfat The new improvements in the condition of the country are awfully great. (Ülkenin durumundaki yeni düzelmeler oldukça iyidir.)

zarf + zarfShe behaved unexpectedly cowardly and didn’t want to face with him. (Beklenmedik şekilde korkakça davrandı ve onunla yüzleşmek istemedi.)

fiil + zarfThe space crafts are still going on being upgraded continuously. (Uzay araçları halen sürekli olarak geliştirilmeye devam ediyor.)

DÜZENLİ ZARFLAR (SIFAT + LY) DÜZENSİZ ZARFLARfrank-ly (açık-ça), obvious-ly (açık-ça) fastfast (hızlıhızlıca), goodwell(iyiiyi bir şekilde)

ADVERBS OF DEGREE (DERECE ZARFLARI)

a(badly/awfully/terribly) + zarf : We are terribly/badly/awfully dissappointed with the result he got. (Aldığı sonuçtan çok fazla hayal

kırıklığına uğradı.)He swims terribly. (Kötü şekilde yüzer.)

çok fazla, oldukça (tek olarak: kötü şekilde)

b(rather/far/a little /a bit/much) + too: He is rather too thrilled. (Oldukça çok fazla heyecanlı.)

This boy is a little too shy. (Bu çocuk biraz aşırı çekingen.) negatif anlamda gereğinden çok

cbarely, hardly, scarcely, little: They hardly know about me. (Onlar beni zar zor tanıyorlar.)

We could hardly/barely/scarcely answer the questions. (Soruları güçlükle cevaplayabildik.)The proffessor little knew about his new assistant. (Profesör yeni asistanını zar zor tanıyordu.)

neredeyse hiç, güç bela , zar zor(olumlu cümle yapısı olumsuz anlam)

d

almost, nearly, practically: az kalsınWe almost/nearly/practically overcame the unforeseen troubles. (Beklenmedik sıkıntıların az kalsın üstesinden geliyorduk.)We virtually overcame the unforeseen troubles. (Beklenmedik sıkıntıların gerçekten üstesinden geldik.)We hardly/barely/scarcely overcame the unforeseen troubles. (Beklenmedik sıkıntıların zar zor üstesinden geldik.)

virtually: gerçekten

efairly, rather: oldukça I haven’t quite completed the whole design yet. (Daha bütün tasarımı tamamen bitirmedim.)

He felt rather tired. (Oldukça yorgun hissetti.)quite: tamamen manasında oldukça

f a fairly/rather + sıfat + isim a fairly well-known teacher: oldukça iyi bilinen bir öğretmenquite a boring program:oldukça sıkıcı bir programquite a sıfat + isim

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 24 / 39 Enjoy your lesson!

Page 25: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

a rather good boy/rather a good boy: oldukça iyi bir çocuka rather /rather a + sıfat + isim

gCümle Zarfları Frankly, I think that the suggestion is ridiculous. (Açıkcası, önerinin komik olduğunu

sanıyorum.)Maybe I visit you. (Belki seni ziyaret ederim.)frankly(açıkcası), maybe(belki),…

hVurgu Zarfları

I speak only English. (Sadece İngilizce konuşurum.)Even Ali passed the class. (Ali bile sınıfı geçti.)even(hatta) only(sadece),

mostly(çoğunlukla)

ı İki taraf arasında kıyaslama

short-er(daha kısa),taller(daha uzun),richer(daha zengin) etc. (Tek heceliler)more interesting(daha ilginç), more exhaustive (daha yorgun) (Çok heceli sıfatlar)short-shorter, interesting-more

interesting

i more + zarf + ly (early hariçearlyearlier(daha erken), more carefully(daha dikkatli), more hastily(daha acele), more frankly(daha açık)

j Karşılaştırma Zarfı + than She works harder than I/me/I do/do I. (Çalıştığımdan daha sıkı çalışır.)

kDüzensiz Karşılaştırma Sıfatları/Zarfları

goodbetter (sıfat), wellbetter(zarf) (iyidaha iyi)badworse (kötüdaha kötü) much/manymore (fazladaha fazla)littleless (azdaha az)

farfarther(daha uzak), further(daha fazla)old older (daha eski), elder(daha yaşlı)latelater (daha sonra), latter(ikincisi)

l Derece Zarfları + Karşılaştırma Zarfı She is much more beautiful (O çok daha güzel.) (Ali is rather taller. (Ali çok daha uzun.)

mThe more…, the more…: ne kadar…o kadar…

The more money you have, the better you live.(Ne kadar çok paran varsa, o kadar iyi yaşarsın.)l

n

as…as: … kadar (Genellikle Olumlu Cümlede)

You should drive as carefully as you can. (Yapabildiğin kadar dikkatli araba kullanmalısın.)Living in the village doesn’t cost so much as living in big cities.(Köyde yaşama büyük şehirlerdeki kadar pahali değildir.)We haven’t met as/so studious a boy as him so far. (Bugüne kadar onun kadar çalışkan bir çocukla karşılaşmadık.)

so…as:… kadar (Genellikle Olumsuz Cümlede)so/as + sıfat + isim + as

o such + sıfat + isim + asIt isn’t easy job to find such useful medhods as these. (Bunlar kadar faydalı metotlar bulmak kolay bir iş değildir.)

p

as/so + sıfat/zarf + as to: yapacak kadar He isn’t so qualified as to get the post. (İşe girecek kadar nitelikli değil.)

She isn’t such a qualified candidate as to deal with the trouble.(Sıkıntıyla mücadele edecek kadar nitelikli bir aday değil.)such + sıfat + isim + as to: yapacak

kadar

rhalf/twice/three as … as: … kadar… kat

The second exam was twice as difficult as the previous one. (İkinci sınav birincisinin iki katı kadar zordu.)

s the same … as: … ile aynı Tony is the same weight as me. (Tony benimle aynı ağırlıkta.)

jso + sıfat/zarf + that: o kadar…ki… The exam was so difficult that few people were able to pass. (Sınav o kadar zordu ki çok az kişi geçebildi.)

She was so efficient a secretary that the boss promoted her. (O kadar çalışkan bir sekreterdi ki, patron onu terfi etti.)so + sıfat + isim + that

k so … that (Devrik Cümle olabilir.)

The exam was so difficult that few people were able to pass it. (Sınav o kadar zordu ki çok az kişi geçebildi.)So difficult was the exam that few people were able to pass it. (Sınav o kadar zordu ki çok az kişi geçebildi.)

lsuch + sıfat + isim + that:…o kadar ki…

It was such a difficult exam that few people were able to pass it. (Öyle zor bir sınavdı ki çok az kişi geçebildi.)Such a difficult exam was it that few people were able to pass it. (Öyle zor bir sınavdı ki çok az kişi geçebildi.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 25 / 39 Enjoy your lesson!

Page 26: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

mtoo + sıfat/zarf + to +fiil:-emeyecek kadar

The coffee is too hot to drink. (Kahve içelemeyecek kadar sıcak.)There is too complicated a question to answer. (Çözülemeyecek kadar karışık bir soruydu.)too + sıfat + isim + to + fiil

nsıfat/zarf +enough+ to + fiil:…kadar yeterli

She is not old enough to enter the disco. (Diskoya girmek için yeterince yaşlı değil.)I don’t have enough experience to get the post. (İşe girmek için yeterince deneyime sahip değilim.)enough + isim + to + fiil

oEn az üçü kişi arasında kıyaslama

the shortest(en kısa), the longest (en uzun) Tek hecelilerthe most beautiful(en güzel), the most expensive(en pahalı)Çok hecelilershortthe shortest, the most

beautiful

rDüzensiz En ÜStünlük Sıfatları/Zarfları

good/wellbetterthe best (iyidaha iyien iyi)bad/badlyworse the worst (kötüdaha kötüen kötü)much/manymorethe most (fazladaha fazlaen fazla)littlelessthe least (azdaha azen az)

farthe farthest(en uzak), the furthest (en fazla)old the oldest(en eski), the eldest(en yaşlı)latethe latest (en son), the last (sonuncu)

s by far , quite… + en üstünlük zarfı She is by far the best worker in our factory. (O, fabrikamızdaki diğerlerinden kat kat en iyi olan işçidir.)

t“more,most, least, better, best” fiili nitelerse “the” almazlar.

I like this red dress best. (En çok bu kırmızı elbiseyi seviyorum.)Of these two dresses, I want to buy this blue one better. (Bu iki elbiseden,bu mavi birini daha çok almak istiyorum.)

umost + sıfat/zarf: very(çok) (the olmadan)

It was a most beautiful morning. (very beautiful) (Çok güzel bir sabahtı.)

v like/such as + isim : gibi Work hard like/such as your father. (Baban gibi sıkı çalış.)w such + isim + as: … gibi Such people as Derek and his mother… (Derek ve annesi gibi insanlar.)x as + cümle: -dığı gibi Work hard as your father does. (Babanın yaptığı gibi sıkı çalış.)v as + isim: …olarak She works as a secretary. She works like a secretary. (Sekreter olarak çalışır. Sekreter gibi çalışır.)

ADJECTIVAL/RELATIVE CLAUSES (SIFAT CÜMLELERİ)

1İsmi Açıklayan Sıfat Cümleleriwho:insan, which:nesne, that:her ikisi

One who/that dares to teach must never cease to learn. (Öğretmeye cesaret eden birisi asla öğrenmeyi bırakmamalıdır.)The things which/that are to be talked in this meeting… (Bu toplantıda konuşulacak şeyler…)

2Ekstra Bilgi Veren Sıfat Cümleleri(Who ve which kullanılıp, that kullanılmaz.)

The sun, which shines to the earth all the time, also… (Sürekli dünyayı aydınlatan güneş aynı zamanda…)My parents, who live in the village, are very old. (Köyde yaşayan anne-babam çok yaşlılar.)

CÜMLEDEKİ GÖREVİNE GÖRE SIFAT CÜMLELERİa Özne Konumunda Olan Sıfat Cümleleri This is the salesman who/that stealed the money.. (Bu, parayı çalan tezgahtar.)

bNesne Konumunuda Olan Sıfat Cümleleri

Where did you put the scissors which/that/X I bought? (Satın aldığım makası nereye koydun).Where did you put the scissors, which I bought. (That kullanılmaz, which de atılamaz.)The men who(m)/that/X I saw on the street, were strangers. (Yolda gördüğüm adamlar yabancıydı.)The men, who(m) I saw on the street, were strangers. (That kullanılmaz, who(m) da atılamaz.)

c edat + whom/which/whose The child who(m)/that/X you were talking to was seven. (Konuştuğun çocuk 7 yaşındaydı.)The child to whom you were talking was seven. (Edat sadece “whom/which/whose” da başa gelebilir.)

d Aitlik: whose + isim The book whose cover is yellow…. (Kabı yeşil olan kitap…) İnsan Dışı Varlık

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 26 / 39 Enjoy your lesson!

Page 27: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

(İnsanlar ve Diğer Varlıklar İçin) The man whose brother is a doctor… (Kardeşi doktor olan adam…) İnsan

eAitlik: İsim + of which(Sadece İnsan Dışındaki Varlıklar)

The book the cover of which is yellow… (Kabı yeşil olan kitap…) İnsan Dışı VarlıkThe man brother of which is a doctor…

fedat + whose + isimedat + isim + of which

The mountain on whose top you see snow… (Tepesinde kar gördüğünüz dağ…)The mountain on top of which you see snow… (Tepesinde kar gördüğünüz dağ…)

gYer(Nerede, Nereye): Where(Dolaylı Tümleç Konumunda)

This is the town which/that/X I grew up in. This is the town where I grew up. This is the town in which I grew up. (Bu büyüdüğüm kasabadır.)

Van which is a big city… (Büyük bir şehir olan Van…)Van where is a big city… (Özne konumunda)

h why (for + which): -nın nedeniThe reason for which/that/X he came here is a secret. (Buraya gelmesinin nedeni bir sırdır.)The reason why he came here is a secret.

ıwhen (Olayın ne zaman gerçekleştiği.)

The day which/that/X I saw you… (Seni gördüğüm gün…)The day when I saw you… The day on which I saw you…

iTüm Bir Cümleyi Niteyen Sıfat Cümleleri

She didn’t visit me this year, which surprised me a lot. (Beni ziyaret etmedi ki bu beni çok şaşırttı.), which kullanılır.

j Miktar Yapısı + of + who/which/whose

I have two real friends, both of whom are in Ankara. (İkisi de Ankara da yaşayan iki gerçek arkadaşım var.)Ali read an article, most of which is about economy. (Ali, çoğu Türkiye hakkında olan bir makale okudu.)Mehmet, two of whose brothers are doctors, visited us. (Kardeşlerinin ikisi doktor olan Mehmet bizi ziyaret etti.)

REDUCTION OF ADJECTIVAL CLAUSES ( SIFAT CÜMLELERİNİN KISALTILMASI)Kısaltma yapabilmek için sıfat cümlesinin özne konumunda olması şarttır. a Etken (Aktif) Cümle: Fiili etken çatılı olan cümlenin zamanı ne olursa olsun fiil + ing olarak kısaltılır.

1 Açıklayıcı Sıfat CümlecikleriThe men who worked in the bank were from Italy. (Bankada çalışan adamlar İtalya’dandı.)

The men working in the bank were from Italy. (Bankada çalışan adamlar İtalya’dandı.)

2 Ekstra Bilgi Veren Sıfat Cümlecikleri The men, who worked in the bank from Italy.The men working in the bank from Italy.Working in a bank, the men were from Italy.

b Edilgen (Pasif) Cümle:Geniş,Bitmiş, Yakın Geçmiş ve Uzak Geçmiş Zamanda V3; Şimdiki, Sürekli Geçmiş /Yakın Geçmiş/Uzak Geçmiş yapılarda ise being V3 getirilir.

1

Geniş zamanBitmiş Geçmiş ZamanYakın Geçmiş ZamanUzak Geçmiş Zaman

The money which is stolen from the bank….The money which was stolen from the bank..The money which have been stolen from the bank…The money which had been stolen from the bank…

The money stolen from the bank…(Bankadan çalınan para…)

2 Şimdiki ZamanSürekli Geçmiş Zaman

The patient who is being examined… .The patient who was being examined… .

The patient being examined…(Muyane edilen hasta…)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 27 / 39 Enjoy your lesson!

Page 28: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

Sürekli Yakın Geçmiş ZamanSürekli Uzak Geçmiş Zaman

The patient who have been being examined… .The patient who had been being examined… .

c to be + sıfat öbeği (to be atılır.) The man who is responsible for the bank… The man responsible for the bank… (Banka için sorumlu adam.)

d to be + edat öbeği (to be atılır.) The man who is at the door says… .The man at the door says… (Kapıdaki adam söyler…)

e “to + fiil” şeklindeki kısaltmalar

1the first/second/the last/the next…(Sıra sayı sıfatları)

The first man who landed on the moon… .The man person to land on the moon… (Aya adım atan ilk adam…)

2 the only (Teklif Bildiren Sıfat) The only woman who won the Nobel… .The only woman to win the Nobel … (Nobel’i kazanan ilk kadın…)

3 en üstünlük dereceli sıfatlar The oldest man who lives here…The oldest man to live here…(Burada yaşayan en yaşlı adam...)

Edilgen yapıda iseler “to be v3/v3” olurlar.

The first man who was chosen…The first man to be chosen as… (… Olarak seçilen ilk adam…)The first man chosen as…

f Etken Kiplerde “to + fiil” kullanılır. The man who will visit us…The man to visit us… . (Bizi ziyaret edecek adam…)

1Edilgen Kiplerde “to be + v3” kullanılır.

The thing that must be done… The thing to be done… (Yapılması gereken şey…)

CLEFT SENTENCES (HER HANGİ BİR ÖĞEYİ VURGULAMA CÜMLELERİ)Bir cümlenin fiil hariç herhangi bir öğesini vurgulamak için o öğeyi içinde bulunduğu cümleden çıkartıp “It” ile başlayan bir yapının ardından getirilmesidir.

Ali answeredthe question easily because he had studied hard enough.(Ali yeterince çok çalıştığı için soruya kolaylıkla cevap verdi.)

It was Ali who answered the question easily because he had studied hard enough.(Yeterince çok çalıştığı için soruya kolaylıkla cevap veren Ali idi.)It was the question that Ali answered easily because he had studied hard enough.(Yeterince çok çalıştığı için Ali’nin kolaylıkla cevap verdiği şey soruydu.)It was because he had studied hard enough that Ali answered the question easily.(Ali’nin soruyu kolaylıkla cevaplaması yeterince çok çalıştığı içindi.

NOUN CLAUSES (İSİM CÜMLELERİ)

1Belirli ve Net Durumlar:a) that: -dığıb) the fact that: -dığı gerçeği

I know it. She knows the truth. (Biliyorum. O doğruyu biliyor.)

I know (that) she knows the truth. (Onun doğruyu bildiğini biliyorum.)That atılabilir.

He will recover from the illness. This is certain.(Hastalıktan iyileşecek. Bu kesin.)

That he will recover from the ilness is certain.(Hastalıktan iyileşeceği kesin.) Baştaki that atılamaz.

aedat + the fact that (that tek kullanılmaz.)

The judge drew attention to it. Ali was to defend himself.(Hakim ona dikkat çekti. Ali kendini savunacaktı.)

The judge drew attention to the fact that Ali was to…Hakim Ali’nin kendini savunacağı gerçeğine dikkat çekti.)

b sıfat + that cümlesi I’m glad that you got the Visa. (Vize aldığına memnunum.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 28 / 39 Enjoy your lesson!

Page 29: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

c“soyut isimler + that” kullanımı yaygındır.

It is a miracle that we were able to get there on time. (Oraya vaktinde varabilmiş olmamız bir mucize.)

2Belirli ve Net Olmayan Durumlar:a) Wh- soru kelimeleri, Howb) Whether / If :..-ip.. -mediğini

I want to know. What will the President tell about this crisis? (Bilmek istiyorum. Başkan bu kriz hakkında ne söyleyecek.)I want to know what the President will tell about this crisis. (Başkanın bu konu hakkında ne söyleceğini bilmek istiyorum.)

a edat kullanımıWill you tell me? Who will you live with? (Söyleyecek misin? Kiminle yaşayacaksın.)Will you tell me who/whom you live with? (Kiminle yaşayacağını söyleyecek misin?)Will you tell me with whom you live? Edat kullanıldığında, who kullanılmaz.

bWhether/if: …-ip…-mediğini

I wonder whether/if they have applied for the post. (İş için başvurup vurmadıklarını merak ediyorum.)I wonder whether or not have applied for the post. Whether’den sonra “or not” kullanılabilir.I wonder whether have applied for the post or not. Whether ile kurulan cümlede “or not” sonda kullanılabilir.I wonder if they hav applied for the post or not. If ile “or not” kullanılacaksa mutlaka sonda kullanılır.

Özne konumunda sadece if kullanılmaz.

Whether they have applied for the post or not is not known. (İşe başvurup vurmadıkları bilinmiyor.) If kullanılmaz.

İSİM CÜMLECİKLERİN KULLANIM YERLERİ1 Cümlenin Öznesi Olarak That he committed the crime is obvious. (Suçu onun işlediği açık.)that /the fact that mutlaka kullanılıp

atılmazlar.)It is obvious that he committed the crime. a Boş özne olarak kullanımı yaygındır.

bWh- soru kelimeleri, how, whetherThat, the fact that kullanılıp if kullanılmaz.

Where she leaves her purse is very secret. (Cüzdanını nereye bıraktığı çok gizli.)Whether(If) he will come is unknown. (Gelip gelmeyeceği bilinmiyor.)

2Cümlenin Öznesi Olarak (Sınırlama Yok)

The professor has asked me when I will hand the project. (Profesör bana projeyi ne zaman teslim edeceğimi sordu.)

aedat + isim cümleceği (that, if kullanılmaz.)

I’m very happy about the fact that Ali will come. (Ali’nin gelecek olmasından çok mutluyum.)

3 Bağıntı fiilleri (if kullanılmaz.)The problem is whether(if) he will atend the meeting. (Sorun, onun toplantıya katılıp katılmayacağıdır.)

4 -ever kelimeleri (her… Wherever I went is a secret. (Her nereye gittiğim bir sırdır.)REDUCTION OF NOUN CLAUSES ( İSİM CÜMLELERİNİN KISALTILMASI)

Kısaltma yapabilmenin temel şartı ana cümlenin öznesi ile isim cümlesinin öznesinin aynı olmasıır.

1 to V0

She is happy that she is here. She is happy to be here. (O burada olmaktan mutlu.)I am glad that I have seen her. I am glad to have seen her. (Onu görmekten mutluyum.)I don’t know how I ‘ll do this. I don’t know how to do this. (Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.)

2Boş Öznelerin Kısaltılması It’s necessary that you pass the exam. It’s necessary for you to pass the exam. (Sınavı geçmen

gereklidir.)for + nesne + to V0

3Gereklilik, Zorunluluk, Öneri Belirten Dilek Kipleri (should gizlidir.)

I recommend that Ali (should) take this pill twice a day. (Ali’nin bu ilacı günde iki kez almanı tavsiye ederim.)It’s essential that the contract (should) be signed before Monday. (Kontratın Pazartesi’nden önce imzalanması gereklidir.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 29 / 39 Enjoy your lesson!

Page 30: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

ANA CÜMLEDEKİ ZAMANA BAĞLI OLARAK İSİM CÜMLESİNDE MEYDANA GELEBİLECEK DEĞİŞİKLİKLER

1Ana cümle yakın geçmiş, geniş ve şimdiki zamansa isim cümlesinde değişiklik olmaz

She passed the exam last week. (Sınavı geçen hafta geçti.)I have heard that she passed the exam last week. (Sınavı geçen hafta geçtiğini duydum.)

2Ana cümle bitmiş geçmiş zamansa isim cümlesi gerçek zamanı değil, bir derece geçmiş hali kullanılır.

She passed the exam last week. (Sınavı geçen hafta geçti.)I heard that she had passed the exam last week. (Sınavı geçen hafta geçtiğini duydum.)She will certainly pass the exam. (Sınavı kesinlikle geçecek.)The assured me that she would certainly pass the exam. (Onun sınavı kesinlikle geçeceğine dair beni temin ettiler.)

aGenel geçerliliği olan durumlarda bu kural istisnadır.

Sars is a respiratory disease. (Sars bir solunum yolu rahatsızlığıdır.)Scientists agreed that Sars is a respiratory disease.(Bilim adamları sars’ın bir solunum yolu hastalığı olduğunda uzlaştılar.)

bAna Cümlesi Bitmiş Geçmiş Zaman Olup Genel Geçerliliği Olmayan İsim Cümleleri Zaman Değişiklikleri

do,doesdid

have,has,did,hadhad

am,is/arewas/were

was,werewas,were/had been

shall,shouldshould

can,couldcould

will,wouldwould

may,mightmight

Mustmust/had to

ought toought to

used toused to

YARDIMCI FİİLLERİN ÇEŞİTLİ KULLANIMLARI

1 either: de, da (Olumsuz Cümlede)

There were no zebras at the zoo. There were no giraffes,either.(Hayvanat bahçesinde hiç zebra yoktu.Zürafa da yoktu.)Tom doesn’t want to stay at home tonight. I don’t want to stay at home tonight. Sadece özneleri farklı.Tom doesn’t want to stay at home tonight. I don’t either. (Tom bu gece evde kalmak istemiyor. Ben de.)

a

neither: de yapmaz (en az iki kişi)nor: de yapmaz (tek kişi)(Olumlu , Devrik Cümle, Olumsuz Anlam)

I don’t watch TV. Ali and Veli don’t watch TV.

I don’t watch TV. Neither do Ali and Veli.(Ali and Veli don’t, either.)(Ben TV izlemem. Ali ve Veli de.)

I don’t eat meat. Can doesn’t eat meat.I don’t eat meat. Nor does Can.(Tom doesn’t, either.)(Ben et yemem. Can da.)

2 ,too: de, da (Olumlu Cümle)

There were lions at the zoo. There were elephants,too. (Hayvanat bahçesinde aslanlar vardı. Filler de vardı.)I will come to the party. Ali will come to the party. Sadece özneler farklı.I will come to the party. Ali will,too. (Ben partiye geleceğim. Ali de.)

a so: de (Olumlu, Devrik Cümle)Ayşe came home late. Ali came home late. Sadece özneler farklı.Ayşe came home late. So did Ali. (Ali did,too). (Ayşe eve geç geldi. Ali de.)

b also:de, da (yardımcı fiilden sonra) Ali speaks French. He can also speak Russian. (Ali Fransızca konuşur. Rusça da konuşabilir.)

cas well: de, da (genelde cümle sonunda)

Ali speaks French. He can speak Russian as well. (Ali Fransızca konuşur. Rusça da konuşabilir.)

3 but: ama (ters yönde anlam)Ali was happy, but I wasn’t. (Ali mutluydu ama ben değil.)Ali didn’t study, but I did. (Ali ders çalışmadı ama ben çalıştım.)

4 to do so: öyle yapmak He wanted me to come early and I will do so. (Benden erken gelmemi istedi öyle yapacağım.)5 so + özne + yardımcı fiil: evet, öyle. A: I am very beautiful. B: So you are. (A: Çok güzelim. B: Evet öylesin.)

6 so:öyle, not: … olmazA: I hope she will not fail in the exam. B: I hope not. (Umarım sınavda başarısız olmayacak. B: Umarım olmaz.)A: Ali is very ugly. B: I don’t think so. (A: Ali çok çirkin. B: öyle düşünmüyorum.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 30 / 39 Enjoy your lesson!

Page 31: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

QUESTION TAGS (DEĞİL Mİ SORULARI)

1 I, you, he, she, it, we, theyAli passed the exam, didn’t he? (Ali sınavı geçti, değil mi?)Ali doesn’t study very much, does he? (Ali çok ders çalışmaz, değil mi?)

a there There is a car in the garden, isn’t there? (Bahçede bir araba var,değil mi?)

b

someone(somebody), anyone(anybody)everyone(everybody), no one (nobody)

Everybody can answer this, can’t they? (Bu soruya herkes cevap verebilir, değil mi?)

csomething, anything, everything, nothing

Anything can be happen, can’t it? (Herhangi birşey olabilir, değil mi?)

dno,never,neither,none,nothing,no one, nobody, hardly, barely, scarcely, rarerly, seldom, few, little

She never listens to me, does she? (Beni asla dinlemez, öyle değil mi?)He could answer hardly any question, could he? (Neredeyse hiç soru cevaplayamadı, değil mi?)Few students passed the exam, did they? (Çok az öğrenci sınavı geçti, değil mi?)

e Emir Cümleleri, will you?Don’t make noise, will you? Study lesson, will you? (Gürültü yapma, tamam mı?, Ders çalış,tamam mı?)

f Let’s, shall we? Let’s make tea, shall we? (Hadi çay yapalım, tamam mı?/olur mu?)g Ana cümle olumlu ve I öznesi varsa I think that she is the murderer, isn’t she? (Onun katil olduğunu sanıyorum, katil değil mi?)h Ana cümle olumsuz ve I öznesi varsa I don’t think she can pass the class, can she? (Sınıfı geçeceğini sanmıyorum, geçebilir mi?)

hAna cümlede I yoksa ana cümleye bakılır.

She thinks that his father will forgive her, doesn’t she? (Babasının onu affedeceğini sanıyor, değil mi?)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 31 / 39 Enjoy your lesson!

Page 32: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

CONDITIONALS (ŞARTLI CÜMLELER)

a

Type 0: If + Geniş Zaman, Geniş Zaman If the earth doesn’t turn around itself,day and night don’t occur.(Dünya kendi etrafında dönmezse gece

gündüz oluşmaz.)Ice melts if you heat it. (Isıtırsan buz erir.)Neden-sonuç, evrensel gerçek, genel

geçer

b

Type 1: Durumların gerçekleşmesi olasıdır.

If you sleep, you will feel better. (Eğer uyursan daha iyi hissedeceksin.)He may leave the office if he has finished the task. (Eğer işi bitirdiyse ofisten ayrılabilir.)If we should miss the 10 o’clock train,we can’t get there on time.(Saat 10 trenini kaçırırsak oraya zamanında varamayız.)If he is studying, don’t disturb him. (Eğer ders çalışıyorsa, onu rahatsız etme.)If he gets my letter in time, he will be able to change his plan. (Mektubumu vaktinde alırsa, planını değiştirebilecektir.)If you should meet him, let him know his exam result. (Olurda onu görürsen, onu onun sınav sonucunu bildir.)

(should düşük olasılık bildirir, will, shall, may, might, could kullanılmaz.)

If + Geniş ZamanŞimdiki ZamanYakın Geçmiş Zamancan, must,have toshould(olasılık az)ought to

will /shallcancouldmaymightmust, have toEmir Cümleleri

will,shall,may,might,could

c

Type 2: Şuanki / gelecekteki durumun aksi

If I knew how it worked, I could tell you what to do. (Nasıl çalıştığını bilsem, sana ne yapman gerektiğini söylerdim.)I would be sleeping if I weren’t here now. (Şimdi burda olmasam uyuyor olurdum.)If I should see her tomorrow, I would give him money. (Onu yarın görecek olsam, ona para verirdim.)If you could speak English, you might get the job. (İngilizce konuşabilseydin, işe girebilirdin.)

If + Bitmiş Geçmiş Sürekli Geçmişcould ,had to,should

would (be Ving)might (be Ving)could (be Ving)

d

Type 3: Geçmişteki durumun aksi If you had explained your problem, I would have helped. (Problemini açıklamış olsaydın, yardım etmiş olurdum.)He could have passed the class if he could have studied hard.(Sıkı çalışmış olabilseydi,sınıfı geçmiş olabilirdi.)If he had given his number, I would have telephoned. (Onun numarasını vermiş olsaydın, telefon etmiş olurdum.)

If + Uzak GeçmişSürekli Uzak Geçmişcould have

would havemight havecould have

e

Karışık Tip 1:Geçmiş durumun şimdiye etkisi

If we hadn’t sold our car, we wouldn’t be waiting at the bus stop now. (Arabamızı satmamış olsaydık, şimdi otobüs durağında bekliyor olmazdık.)We couldn’t be skating todayif there hadn’t been a very sharp frost last night. (Eğer geçen gece çok şiddetli bir don olmasaydı, bugün kayıyor olamazdık.

If + Type 3 Type 2now, today, at the moment

fKarışık Tip:Olmayan durumun geçmişe etkisi If I were a rich man, I could have bought that car yesterday.

(Zengin bir adam olsaydım, dün o arabayı satın almış olabilirdim.)If + Type 2 Type 3

ŞARTCÜMLELERİNİN DEVRİK HALE GETİRİLMESİ

aType 1: should + yan cümle, ana cümle

If you need my help again, just give me a ring. (Eğer yardımıma ihtiyacın olursa, sadece bana telefon et.)Should you need my help again, just give me a ring.

b Type 2: were + fiilsiz cümle, ana cümle

If I were you, I would call the police. Were I you, I would call the police. (Senin yerinde olsam, polisi arardım.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 32 / 39 Enjoy your lesson!

Page 33: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

Were + Özne+ to + fiil, ana cümleIf I had lots of money, I would help the poor. (Çok param olsa fakirlere yardım ederdim.)Were I to have lots of money, I would help the poor.

c Type 3: had + yan cümle, ana cümleIf you had come to the party, you could have met her. (Partiye gelmiş olsan onunla tanışmış olabilirdin.)Had you come to the party, you could have met her.

ŞART ANLAMI VEREN ÇEŞİTLİ YAPILAR

a provided/providing (that): koşuluylaProvided(that) you study hard, you can pass the exam. (Sıkı çalışman koşuluyla, sınavı geçebilirsin.)

bas long as: -dığı süreceso long as: -dığı sürece(Olumsuz Cümlede)

You can work here as long as you obey the rules (Kurallara uyduğun sürece burada çalışabilirsin.)So long as you don’t break the rules, you will not be penalized. (Kuralları çiğnemediğin sürece, cezalandırılmayacaksın.)

c only if: ancak…-sa You can be successful only if you study hard. (Ancak çok çalışırsan başarılı olabilirsin.) heee

d even if: -se bile, -e rağmenEven if he invites me to his wedding, I will not go there. (Beni düğününe davet etse bile oraya gitmeyeceğim.

e unless: -mezse, -medikçe She will not forgive him unlesss he apologizes. (Özür dilemedikçe onu affetmeyecek.)

fsuppose/supposing that: varsayalım ki

Suppose that you are the winner of this week’s lottery, what would you do?(Varsayalım ki bu haftanın piyango talihlisi sendin, ne yapardın?)

g what if…? ya…-sa/-saydı What if she doesn’t keep your secret? (Ya senin sırrını saklamazsa ne olacak?)

h on condition that:… şartıyla/koşuluylaOn condition that you work hard, you can earn much money. (Sıkı çalışman şartıyla, çok para kazanabilirsin.)

ı(Just) in case + cümle:-e ihtimaline karşılıkIn case of + isim:durumunda

In case it rains, take your umbrella. (Yağmur yağma ihtimaline karşı, şemsiyeni al.)In case of an accident, call the police. (Bir kaza durumunda polisi ara.)

i If it weren’t for: … olmasaIf it weren’t for your great contributions, I would have trouble doing my homework.(Senin önemli katkın olmasa ödevimi yapmakta sıkıntı çekerdim.)

j If it hadn’t been for:…olmasaydıIf it hadn’t been for your help, I couldn’t have passed the exam.(Senin yardımın olmasaydı, sınavı geçmiş olamazdım.)

k but for: …olmasa, …olmasaydı But for her support, Jim can’t do anything. (Onun yardımı olmasa, Jim hiçbirşey yapamaz.)

l but: amaI would have visited you yesterday, but I didn’t have any time. (Seni dün ziyaret etmiş olacaktım ama zamanım yoktu.)

motherwise /or else: yoksa, aksi takdirde

You must study hard, otherwise/or else you can’t pass the exam. (Sıkı çalışmalısın, yoksa sınavı geçemezsin.)

n Without:-siz,-meden Without any help, you can’t walk. (Hiç yardım olmaksızın, yürüyemezsin.)

o then: o zamanIf only we had a car. Then, we could get there on time. (Keşke arabamız olsaydı. O zaman oraya vaktinde varabilirdik.)

WISH CLAUSES (KEŞKE’li DİLEK CÜMLELERİ)

1 I wish/ if only: keşke (Şimdiki Zaman)I wish /if only she were with me now. (Keşke şimdi benimle olsaydı.)I wish/if only I could speak Russian. (Keşke Rusça konuşabilseydim.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 33 / 39 Enjoy your lesson!

Page 34: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

2Gelecek Zaman (Özneler Farklı ise): would

I wish/if only you would pass your exam. (Keşke gelecek haftaki sınavını geçsen.)

aÖzneler Aynı ise: could / bitmiş geçmiş z.

I wish/if only I could attend the party tomorrow. (Keşke yarınki partiye katılabilsem.)I wish/if only I didn’t have to get up earl tomorrow. (Keşke yarın sabah erken kalkmak zorunda olmasam.)

3Geçmiş Durumlar İçin Pişmanlık (had V3)

I wish we hadn’t gone to the cinema. (Keşke sinamaya gitmemiş olsaydık.)

COMPOUND SENTENCES (BİLEŞİK CÜMLELER)

1

for: çünkü, and: ve, nor: …ne de…then:daha sonra, so: bu yüzdenbut: ama, or: veya, yet:yine de, ama

I told her that I would leave, for I was very tired. (Ona gideceğimi söyledim, çünkü çok yorgundum.)I haven’t been asked to resign,nor do I intend to do so. (Benden istifa etmem istenilmedi,ne de öyle yapmaya niyetim yok.)There weren’t enough beds, so I had to sleep on the floor.(Yeterince yatak yoktu, bu yüzden yerde uyumak zorunda kaldım.)

CORRELATIVE CONJUNCTIONS (BAĞLAYICI BAĞLAÇLAR)

1not only … but also:sadece…değil,aynı zamanda

She is not only honest but also hardworking. (Sadece dürüst değil, aynı zamanda çalışkan da.)Not only can he run, but he can (also) swim. (O sadece koşmayıp aynı zamanda yüzebilir de.)Not only can he run, but he can swim (also/as well.)

2 both…and: hem…hem de… I both cleaned the house and tidied my room. (Hem evi temizledim hem de odamı topladım.)

3either…or: ya…ya da…either…or:ne …ne de (olumsuz cümlede)

Either he forgot about the meeting or he deliberately stayed away. (O ya toplantıyı unuttu ya da bilerek gelmedi.)The baby cannot either speak or walk. (Bebek ne konuşabilir ne de yürüyebilir.)

4neither…nor: ne…ne de (olumlu cümle)

They can neither speak German nor understand it. (Bebek ne almaca konuşabilir ne de anlayabilir.)

ZITLIK BİLDİREN ZARF CÜMLECİKLERİ

1

(al)tough,even though, much as, even if Much as he wasn’t a member of the club,he was allowed to go in. (Kulüp üyesi olmamasına rağmen içeri

girmesine izin verildi.)-e rağmen, -dığı halde, -se de + cümle

2

,though/however/neverthless/nonetheles, They spent a lot of money. Their house, though, is still shabby. (Çok para harcadılar ama evleri halen

biçimsiz.)They spent a lot of money. Their house is still shabby, though.buna rağmen (cümle içinde veya

sonunda)

3while,whilst:-iken, -e rağmen, -se de

While/Whilst it has proved to be useful,this method is not without pitfalls.(Kullanışlı olduğunu kanıtlamasına rağmen, bu metod kusursuz değil.)

4 despite/ in spite of + isim: -e In spite of his poverty, he was very generous. (Fakirliğine karşın, çok cömertti.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 34 / 39 Enjoy your lesson!

Page 35: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

rağmendespite/inspite of the fact that + cümle

Despite the fact that he is rich, he doesn’t have a luxurious life. (Zengin olması gerçeğine rağmen, lüks bir hayatı yok.)

5however+sıfat / zarf:ne kadar…-se de

However hungry I am, I can’t finish a whole pizza. (Ne kadar aç olsam da bir tam pizzayı bitiremem.)

6 no matter how: ne kadar…-se deNo matter how hungry I am, I can’t finish a whole pizza. (Ne kadar aç olsam da bir tam pizzayı bitiremem.)

7 zarf/sıfat + as:…-se de, -e rağmen Difficult as the exam was, I was able to pass it. (Sınav zor olsa da geçebildim.)

8zarf/sıfat + though:…-se de, -e rağmen

Difficult though the exam was, I was able to pass it. (Sınav zor olsa da geçebildim.)

9try as he may/might: çok uğraşmasına rağmen

Try as he may/might, he couldn’t pass the class. (Çok uğraşmasına reğmen sınıfı geçemedi.)

10 whereas:halbuki, oysaHe is at around sixty, whereas his wife looks about thirty. (O 60 yaş civarında, oysa eşi yaklaşık otuz görünüyor.)

SONUÇ BİLDİREN ZARF CÜMLECİKLERİ1 so …that: o kadar…ki She drives so carefully that she never has an accident. (O kadar dikkatli sürer ki, asla kaza yapmaz.)2 so (that): bu yüzden She felt very tired, so (that) she went to bed early. (Çok yorgun hissetti, bu yüzden erken uyudu.)

3otherwise,or else,else: yoksa, aksi takdirde

She has to have the operation, or (else) she will die soon. (Amaliyat olmak zorunda, yoksa yakında ölecek.)

AMAÇ BİLDİREN ZARF CÜMLECİKLERİ1 so that/in order that:-sın diye He studied very hard so that he can pass the classs. (Sınavı geçebilsin diye çok sıkı çalıştı.)

2for fear that /lest: korkusuyla –mez diye

He bought two breads for fear that he can’t find bread there. (Orada ekmek bulamaz diye iki ekmek aldı.)

NEDEN BİLDİREN ZARF CÜMLECİKLERİ

1as,because, since: -dığı için, -den dolayı

Because she studied very hard, she passed the class. (Çok sıkı çalıştığı için sınıfı geçti.)

2 seeing that/as: -dığına göre,-dığı içinSeeing that/as he is a doctor, he could give you some advice. (Doktor olduğuna göre sana biraz tavsiye verebilir.)

3 inasmuch as: -dığına göre, -dığı için I felt sorry for you inasmuch as you couldn’t pass the class. (Sınıfı geçemediğin için üzgünüm.)

4 now(that): -dığına göre, madem kiNow (that) Ali is here, we can begin the breakfast. (Ali burda olduğuna göre, kahvaltıya başlayabiliriz.)

5(just) in case: ihtimaline karşılık,-r diye

I should take the umbrella (just) in case it rains. (Yağmur yağma ihtimaline karşılık, şemsiyeyi alsam iyi olur.)

6in so far as/in as far as-mesi bakımından, -dığı ölçüde, kadarıyla

She cities other academicians’work only in so far as it supports her own theories.(Diğer akademisyenlerin eserlerinden sadece kendi teorilerini desteklediği ölçüde alıntı yapar.)

7

because of, due to, owing to, thanks toon account of, in view of-den dolayı, -dığı için, -nın sayesinde

They didn’t go out for a walk an account of bad weather. (Kötü havadan dolayı yürüyüşe çıkmadılar.)She is experienced. Thanks to this, she knows people well. (Deneyimlidir. Bunun sayesinde, insanları iyi bilir.)

a in view of: fikrinde, düşünüldüğünde She is in view of buying a new house. (Yeni bir ev alma fikrinde.)

8on the grounds that:-mesi gerekçesiyle

They oppose the bill on the grounds that it is very restrictive.(Çok kısıtlayıcı olduğu gerekçesiyle, kanuna karşı çıkıyorlar.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 35 / 39 Enjoy your lesson!

Page 36: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

9 in that: -mesi bakımından, -den dolayı In that it is very hot, we can’t go out. (Çok sıcak olmasından dolayı dışarı çıkamayız.)OLAYLARIN GERÇEKLEŞME ZAMANINI İFADE EDEN YAPILAR

a after: sonra After you had left, I got a phone call. (Sen ayrıldıktan, bir telefon aldım.)b before: -meden önce Clean up that mess before your father sees it. (Baban görmeden önce bu dağınıklığı topla.)c as soon as: -r…-mez As soon as I get home from work, I will call you. (İşten eve gelir gelmez seni arayacağım.)d when:-dığında, -dığı zaman When he saw me, he waved. (Beni gördüğünde el salladı.)e while:-iken She sprained her ankle while she was playing tennis. (Tenis oynarken ayak bileğini burktu.)

f once:bir…-sen, -r…-mezIt gets easier to play once you learn the basic rules. (Temel kuralları bir öğrensen oynaması kolaylaşır.)

gthe moment (that)=as soon as:-r…-mez

I will send the ticket the moment (that) I get the money. (Parayı alır almaz bileti göndereceğim.)

h immediately = as soon as:-r…-mez I recognized her immediately I saw her. (Onu görür görmez tanıdım.)ı until/till: -e kadar, -e değin Until I learn German, I will take course. (Almanca öğrenene kadar kurs alacağım.)i by the time: -e kadar By the time police arrived, the thief had alreadly left. (Polis vardığında hırsız çoktan ayrılmıştı.)

j(Just) as: -ken,-dıkça, -dığında,-dığı gibi

He is taking life more serously as he gets older. (Yaşlandıkça hayatı daha ciddiye alıyor.)

k (The) last time: son…-dığındaThe last time we went to the cinema, we saw a horror movie. (Sinemaya son gittiğimizde bir korku filmi izledik.)

l(the) next time: gelecek sefer…-dığında

The next time you visit me, we can go to a picnic. (Gelecek sefer beni ziyaret ettiğinde, pikniğe gideriz.)

m no sooner…than: tam…-mıştıki No sooner had he put the phone down than it rang again. (Tam telefonu kapatmıştı ki, tekrar çaldı.)

n whenever/every time: her…-dığındaWhenever you get into a trouble, you are always calling me. (Ne zaman sıkıntıya düşsen sürekli beni arıyorsun.)

OLAYIN NASIL MEYDANA GELDİĞİNİ BELİRTEN ZARF CÜMLECİKLERİ

1 as if/ as though: sanki…-mış gibiTake an umbrella. It looks as if it is going to rain. (Şemsiyeni al. Sanki yağmur yağacakmış gibi görünüyor.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 36 / 39 Enjoy your lesson!

Page 37: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

ÖZNELERİ AYNI OLAN ZARF CÜMLECİKLERİNİN KISALTILMASI

1(Bağlaç)+ Etken Fiil (Ving)

If it gets too hot, an engine starts to smoke. (Eğer çok ısınırsa bir motor duman çıkarır.)(If) getting too hot, an engine starts to smoke.

(Bağlaç)+ having V3 (eylemin önce olmasını vurgulamak)

After he had finished his homework, he watched TV. (Ev ödevini bitirdikten sonra, TV izledi.)(After) having finished his homework, he watched TV.

2(Bağlaç)+ Edilgen Fiil (V3)

When he was admitted to the hospital, he had high blood pressure. (Hastanaye yatırıldığında yüksek tansiyonu vardı.)(When) admitted to the hospital, he had high blood pressure.

(Bağlaç)+ having been V3 (eylemin önce olmasını vurgulamak)

After the cake had been cooked, it was served. (Kek pişirildikten sonra, servis yapıldı.)(After) having been cooked, it was served.

İSİM CÜMLELERİNDE “TO BE”NİN KISALTILMASI

1 “to be” nin atılmasıWhile she was in the U.S., she was very happy. (Amerikadayken çok mutluydu.)While in the US, she was very happy.

ÖZNELERİ FARKLI OLAN ZARF CÜMLECİKLERİNİN KISALTILMASI

1Cümle başında etken Özne + Ving

As the teacher came late, the lesson was cancelled. (Öğretmen geç geldiği için ders iptal edildi.)The teacher coming late, the lesson was cancelled.

özne+having V3(zaman önceliğini vurgulamak)

After the students had come, the lesson started. (Öğrenciler geldikten sonra ders başladı.)The students having come, the lesson started.

aCümle başında edilgen Özne + V3

When Ali was admitted to the hospital, the doctor came. (Ali hastaneye yatırılınca doktor geldi.)Ali admitted to the hospital, the doctor came.

özne+having been V3(zaman önceliği)

After the cake had been cooked, Ali served it. (Keş pişirildikten sonra Ali servis yaptı.)The caek having been cooked, Ali served it.

2 Cümle sonundawith + özne The students left the school since the lesson was cancelled. (Ders iptal edildiği için öğrenciler okuldan ayrıldı.)The students left the school with the lesson cancelled.

“AND” BAĞLACININ ATILMASI

1 Aktifand atılır: Ving kullanılır.Ali was doing his homework and watching Tv. (Ali ev ödevini yapıyor ve TV izliyordu.)Ali was doing his homework, watching TV.

2 Pasifand atılır: V3 kullanılır.The invitation cards were written and sent to the guests. (Davetiye kartları yazıldı ve misafirlere yollandı.)Written,the invitations cards were sent to the guests.

INVERSIONS (DEVRİM CÜMLELER)

A Olumsuz anlam katan yapılar + özneShe didn’t say a single word. Not a single word dis she say. (Tek bir kelime söylemedi.)

She little knows about me. Little does she know about me. (Hakkımda çok az biliyor.)

B Olumlu Devrim CümlelerThe room is so hot that we can’t sit. So hot is the room that we can’t sit. (Oda o kadar sıcak ki oturamıyoruz.)

DETERMINERS (BELİRTEÇLER)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 37 / 39 Enjoy your lesson!

Page 38: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

aa lot of/lots of/plenty of: çok, birçok(Çoğul ve sayılamayan isimlerle kullanılır.)

Plent of people were killed in the riots. (İsyanlarda birçok insan öldü.)Lot of patience is needed for learning. (Öğrenmek için çok sabıra ihtiyaç duyulur.)

b

a number of, a good many, quite a few,a good few, a great many, a large number of, scores of, large numbers of:birçok(Sadece çoğul isimlerle kullanılırlar.)

Scores of people fainted in the heat. (Sıcakta birçok insan bayıldı.)The book has got a good few pages. (Kitap birçok sayfaya sahip.)We have a large number of problems. (Birçok sorunumuz var.)

c

a good deal of, a great deal of, a vast amount of, a large amount of, a great quantity of: çok(Sadece sayılamayan isimlerle kullanılırlar.)

I had a large amount of money. (Çok param vardı.)A large amount of milk is needed. (Çok süte ihtiyaç var.)

d many: birçok, many of…: -nın birçoğu Many children suffer from loneliness. (Birçok çocuk yalnızlıktan sıkıntı çeker.)

eseveral: birkaç several of…: -nın birkaçı

Several questions remained unanswered. (Birçok soru yanıtsız kaldı.)

fa few:birkaç, few: çok az sayıda(yetersiz)

A few friends visited me. (Birkaç arkadaş beni ziyaret etti.)

g much:çok (sayılamayan isimlerle) I don’t have much time. (Zamanım yok.)

ha little:biraz, little: çok az (sayılamayan)

We have got a little milk. (Biraz sütümüz var.)

ı

Çoğul veya sayılamayan isimlerle

Most people like football. (Birçok insan futbolu sever.)Any person can do this. (Herhangi birisi bunu yapabilir.)I have no time. (Hiç zamanım yok.)There is some milk in the bottle. (Şişede biraz süt var.)There isn’t any milk in the bottle. (Şişede hiç süt yok.)

most: çoğu,pekçok any:herhangi(olumlu cümle),hiç(olumsuz c.)some:birkaç(sayılan), biraz(sayılamayan)no:hiç (olumlu cümle yapısı olumsuz anlam)

iboth:her ikisi de, either: ikisinden birineither: ikisinden hiçbiri

Neither plays football very well. (İkisinden hiçbiri futbolu çok iyi oynamaz.)Both students are 10 years old. (Her iki öğrenci de 10 yaşında.)

jeach:bir gruptan her birievery: bir grubun bütünü olarak her

Each child finished the cake. (Her bir çocuk keki bitirdi.)Every student wants to pass the class. (Her öğrenci sınıfı geçmek ister.)

k

all:hepsi, bütün (çoğul veya sayılamayan)whole:tamamı (tekil veya sayılamayan)

All bread gets stale quickly. (Bütün ekmek çabucak bayatlar.)

l

no + isim: hiç(olumlu yapı, olumsuz anlam)none: hiçbiri (olumlu yapı, olumsuz anlam)

I have got no plans. (Hiç planım yok.)None of this cheese is any good. (Bu peynirin hiçbiri iyi değil.)

m half (of):yarısı Half (of)the answers are wrong. (Cevapların yarısı yanlış.)

nmany a/an: birçok (tekil isim, tekil yapı)

Many a man has gathered to protest the government. (Hükümeti protesto etmek için birçok kişi toplandı.)

o other + çoğul isim: başka, diğerWe should find other ways of cooking this meal. (Bu yemeği pişirmenin diğer yollarını bulsak iyi olur.)

p Others: diğerleri Some students passed the class, others failed. (Birkaç öğrenci sınıfı geçti, diğerleri kaldı.)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 38 / 39 Enjoy your lesson!

Page 39: BİTMİŞ GRAMER ÖZETİ

22

Feke Anatolian Teachers Training High School YDS Grammar

r another: diğer bir (tekil) Can you come another day? (Diğer birgün gelebilir misin?)

Hasan Eşiyok (English Teacher) Sayfa 39 / 39 Enjoy your lesson!