171
T.C GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BAHRÎ MEMLÛK DEVLETİ’NİN EĞİTİM SİSTEMİ VE MEDRESELER (1250-1382) Hazırlayan Yasemin Kaçar Tarih Ana Bilim Dalı Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Danışman Yrd. Doç Dr. Bahattin Keleş TOKAT-2006

BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

T.C

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

BAHRÎ MEMLÛK DEVLETİ’NİN EĞİTİM SİSTEMİ VE

MEDRESELER (1250-1382)

Hazırlayan

Yasemin Kaçar

Tarih Ana Bilim Dalı

Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

Danışman

Yrd. Doç Dr. Bahattin Keleş

TOKAT-2006

Page 2: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

BAHRÎ MEMLÛK DEVLETİ’NİN EĞİTİM SİSTEMİ VE MEDRESELER

(1250-1382)

Tezin Kabul Ediliş Tarihi: 03 /02 /2006

Jüri Üyeleri (Unvanı, Adı Soyadı) İmzası

Başkan : Prof. Dr. Münir ATALAR ……………

Üye : Yrd. Doç. Dr. Bahattin KELEŞ ..…………..

Üye : Yrd. Doç.Dr. Mustafa ASLAN ..…………..

Üye : ……………………………….. ..…………..

Üye : ……………………………….. ..…………..

Bu tez Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulunun

……/ …../…… tarih ve ……. sayılı oturumunda belirlenen jüri tarafından kabul

edilmiştir.

Enstitü Müdürü : Prof.Dr. Osman DEMİR Mühür

İmza

Page 3: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

i

TEŞEKKÜR

Yüksek lisans çalışmalarım süresince benden yardımlarını esirgemeyen ve

özel kütüphanesini hizmete sunan değerli hocam Prof. Dr. Münir Atalar’a, beni

görüşleriyle yönlendiren ve her zaman destekleyen değerli danışman hocam Yrd.

Doç.Dr. Bahattin Keleş’e, kaynaklarından ve bilgilerinden yararlandığım Yrd. Doç.

Dr. Ergin Erginer’e ve tez çalışmalarımda benden desteklerini esirgemeyen aileme

özellikle de ablam Hilal Kaçar’a teşekkürü bir borç bilirim.

Page 4: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

ii

ÖZET

Mısır ve Suriye’de yaklaşık iki buçuk asır hüküm süren Memlûk Devleti,

İslâm ve Türk tarihinde önemli bir yer alır. Ortadoğu’nun stratejik bölgelerinde

kurulan bu Türk devleti, pek çok alanda Türk kültürünün çeşitli öğelerini ve izlerini

taşır. Bahrî Memlûk Devleti, teşkilâtında en yetenekli gençlerin sivrilmeleri, idare

tarzının esasını teşkil etmesinden dolayı, ancak olağanüstü özelliklere sahip kimseler

işbaşına geçebilirdi. Bu nedenle genç köleler en mükemmel olanlardan seçildikleri

gibi, oldukça ciddî bir askerî terbiyeye tâbi tutularak yetiştirilirlerdi. Yetişen

emirlerin, ayrı olarak oluşturdukları gruplar sayesinde devleti merkezileştirerek

oluşturdukları ordular yakın-doğu tarihinde önemli bir rol oynamayı başarmıştı.

Memlûk Devleti bilimsel ve kültürel gelişmelerle Ortaçağa damgasını vuran

en önemli Türk devletlerinden biridir. Eğitim alanındaki gelişmelerde Memlûk

sultanlarının ve devlet adamlarının eğitimi ve bilim adamlarını desteklemesinin

büyük payı vardır. Bu dönemde yetişen bilim adamları yalnızca bulundukları bölgede

yenilikler ve eserler yapmakla kalmamış, aynı zamanda diğer ülkeleri de

etkilemişlerdir. Sanat ve mimarî alanında da bıraktıkları eserlerle diğer bilim

adamlarına rehberlik etmişlerdir.

Memlûk Devleti zengin bir kültürel mirâsa sahip olmasına rağmen, onların

kültürel hayatlarıyla özellikle de “Eğitim Sistemi” ile ilgili pek fazla çalışma

bulunmamaktadır. Bu nedenle Memlûk Devleti’nin eğitim sitemi ve o dönemdeki

medreselerle ilgili tez çalışmasını hazırlamanın bilim dünyasına ve yeni

araştırmacılara alt yapı oluşturması açısından faydalı olacağı kanaatindeyiz.

Page 5: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

iii

Bahrî Memlûk Devleti, 132 yıllık zaman dilimi içerisinde sadece eğitim

sistemiyle değil, aynı zamanda bu dönemde yetişen ve eserleri hala kaynak olarak

kullanılan önemli ilim adamları sayesinde de Türk tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Anahtar Kelimeler: Memlûk Devleti, memlûk (köle), eğitim sistemi,

medrese

Page 6: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

iv

ABSTRACT

Mamluk State which prevailed nearly 2,5 centuries in Egypt and Syra takes

an important place in Islamic and Turkish history. This Turkish State established in

strategical regions of the Middle East bears its Marks and various elements in many

areas.Since the foundation of Mamluk State is to promote the most gifted youth, only

thosse who are extremelly intelligent could come to pover and could be in the

administrative positions.For tihs reason as young slaves were selected from the most

capable ones, they would also take a very strict military training. Thanks to trained

military commanders’ groups armies which constituted centralized state, the state

played an important role in Near-East history.

Mamluk State is one of the most important states which earmarks Medieval

Era with scientific and cultural developments. In developments of educational parts,

there is a great allocation of Mamluk sultans and statesmen who supported education

and scientists. Scientists trained in this period not only contrubuted to innovations

but they also influenced other countries. They guided other scientists in the yields of

art and architecture.

Although Mamluk State has a rich cultural heritages, there aren’t enough

studies about their cultural life especially about “ Mamlukid education system”. For

this reason, we believe that a thesis on this subject will contribute to scholarly Works

and researchers.

In 132 years, Bahrî Mamlukid States, not only has an important place in

Turkish history with its education system, but also thanks to important scientists and

scholars, whose contributions are being used as a source in this time.

Key Words: Memlûk Devleti, slave, education system, madrasah

Page 7: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

v

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR………………………………………………………………………..i

ÖZET………………………………………………………………………………ii

ABSTRACT…………………………………………………………………….....iv

İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………..v

KISALTMALAR LİSTESİ………………………………………………………xiii

TABLOLAR LİSTESİ……………………………………………………………xiv

1.GİRİŞ…………………………………………………………………….……...1

2. BAHRÎ MEMLÛK DEVLETİ SULTANLARI……………….…………..…..4

2.1. İzzeddin Aybek el-Melik el- Muiz……………………………………….4

2.2. Melik el-Mansur Nureddin Ali b. Aybek………………………………...5

2.3. Melik el-Muzaffer Seyfeddin Kutuz……………………………………..6

2.4. Baybars el-Melikü’z-Zahir Rükneddin es-Salihi el-Bundukdâri………...7

2.5. Berke Han………………………………………………………………..9

2.6. Bedreddin Sülemiş……………………………………………………....9

2.7. Seyfeddin Kalavun……………………………………………………...10

2.8. Melik el-Eşref Selahaddin Halil b. Kalavun……………………………11

2.9. Nasiruddin Muhammed’in Birinci Saltanatı……………………………12

2.10. Zeyneddin Ketboğa……………………………………………………12

2.11. Hüsameddin Laçin el-Mansur…………………………………………13

2.12. Nâsıruddin Muhammed’in İkinci Saltanatı……………………………13

2.13. Melik el-Muzaffer Rukneddin Baybars el-Çeşnigir…………………...14

2.14. Nâsıruddin Muhammed’in Üçüncü Saltanatı………………………….15

Page 8: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

vi

2.15. Seyfeddin Ebubekir el-Mansur…………………………………………15

2.16. Alâaddin Küçük el-Melik el-Eşref……………………………………...16

2.17. Şihabeddin Ahmed en-Nâsır……………………………………………16

2.18. İmadeddin İsmail es-Salih……………………………………………....16

2.19. Melik el-Kamil Seyfeddin Şaban……………………………………….16

2.20. Zeyneddin el-Haccî el-Muzaffer ……………………………………….17

2.21. Nâsırüddin Hasan en-Nâsır……………………………………………..17

2.22. Selahaddin es-Salih……………………………………………………..17

2.23. Nâsırüddin Hasan en-Nâsır’ın 2. Saltanatı……………………………...18

2.24. Selahaddin Muhammed el-Mansur b. Zeyneddin I. Haccî……………...18

2.25 .Zeyneddin II. Şaban el-Eşref……………………………………………18

2.26. Alaaddin el-Mansur……………………………………………………..19

2.27. Zeyneddin el-Haccî es-Salih…………………………………………….19

3. MEMLÛK DEVLETİ’NİN EĞİTİM SİSTEMİ VE EĞİTİM KURUMLARI

3.1. Memlûkler’den Önce Eğitim Sistemi ve Eğitim Kurumları..…..……….22

3..2. Bahrî Memlûk Devleti’nin Eğitim Sistemi……………..………………27

3.3. MemlûklerDönemindeki Eğitim Kurumları……………….…………….28

3.3.1. Mektepler (İlköğretim Kurumları)………………………………...29

3.3.2. Câmiler (Mescidler)……………………………………………….32

3.3.3. Hangâh, Ribât ve Zâviyeler………………………………………..35

3.3.4. Hastaneler………………………………………………………….38

3.3.5. Kütüphaneler ………………………………………………………43

3.3.5.1. Umûmî Kütüphaneler…………………………………………44

3.3.5.2. Yarı Umûmî Kütüpheneler……………………………………44

Page 9: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

vii

3.3.5.3. Özel Kütüpheneler……………………………………………44

3.3.6. Medreseler………………………………………………………….45

Medreselerden Önceki Öğretim Yerleri

3.3.6.1. Küttâblar……………………………………………………...46

3.3.6.2. Saraylar ………………………………………………………46

3.3.6.3. Edebi Salonlar………………………………………………..47

3.3.6.4. Bâdiye (çöl)…………………………………………………..47

3.3.7. Medrese Öğretim Kadrosu…………………………………..……..52

3.3.7.1. Müderris (profesör)…………………………………………..53

3.3.7.2. Muid (Asistan)……………………………………………….53

3.3.7.3. Müfid (Doçent)……………………………………………...54

3.3.7.4. Öğrenciler……………………………………………………54

3.3.8. Medreselerin Fizikî Yapısı………………………………………...56

3.3.8.1.Avlu…………………………………………………………..55

3.3.8.2. Eyvan………………………………………………………...56

3.3.8.3. Kışlık Dershane………………………………………………56

3.3.8.4. Mescid………………………………………………………..56

3.3.8.5. Türbe………………………………………………………….57

3.3.8.6. Öğrenci Hücreleri…………………………………………….57

3.3.8.7. Aşhane………………………………………………………..57

3.3.9. Memlûk Askerî Eğitim Sistemi………...…………………………..57

3.3.10.Memlûk Devleti’nde Kadınlar’ın Eğitimi…………………………66

4. MEMLÛK MEDRESELERİ…………………………………………………..70

4.1. Daru’l-Tıblar……………………………………………………………..78

Page 10: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

viii

4.2 Daru’l-Kurrâlar…………………………………………………………......79

4.3. Daru’l-Hadisler…………………………………………………………….79

4.4. Medreselerin Mezhepler ve Okutulan İlimlere Göre Dağılımı…………....82

4.5. BAHRÎ MEMLÛKLER DEVRİNDE KURULAN MEDRESELER

4.5.1. Sahabiyye Medresesi…………………………………………………92

4.5.2. Zâhiriye Medresesi………………………………………………......93

4.5.3. el-Fârîkâniyye Medresesi…………………………………………....93

4.5.4. Mansuriyye Medresesi……………………………………………....94

4.5.5. et-Tıfciyye Medresesi………………………………………………94

4.5.6. el-Mencunmariyye Medresesi……………………………………...94

4.5.7. el-Nâsıriyye Medresesi………………………………………………94

4.5.8. Kerâsenkariyye Medresesi……………………...………...……….....95

4.5.9.el-Cemâliyye Medresesi……………………………………………...95

4.5.10. Taybarsiyye Medresesi………………………...…………………...95

4.5.11. es-Sâîdiyye Medresesi……………………………………………...95

4.5.12. el-Melikiyye Medresesi…………………………………………….96

4.5.13. el-Caveliyye Medresesi…………………………………………….96

4.5.14. el-Akbağciyye Medresesi…………………………………………..96

4.5.15. el-Kısrâniyye Medresesi……………………………………………96

4.5.16. Fârısiyye Medresesi………………………………………………...97

4.5.17. Sırğatmaşiyye Medresesi……………………………………….......97

4.5.18. Sultan Hasan Medresesi…………………………………………….97

4.5.19. el-Bedriyye Medresesi………………………………………………98

4.5.20. Hicâziyye Medresesi………………………………………………...98

Page 11: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

ix

4.5.21. el-Beşeriyye Medresesi………………...……………………………98

4.5.22. Sâbıkıyye Medresesi…………………………………………….......98

4.5.23. El-Cây-ı Yusufî Medresesi………………………………………….99

4.5.24. el-Bakariyye Medresesi…………………………………………......99

4.5.25. İbn Arâm Medresesi…………………………………………….......99

4.5.26. Memlûklerde Kadınların Yaptırdığı Medreseler……………………99

5. BAHRÎ MEMLÛKLER DÖNEMİNDEKİ ÜNLÜ ÂLİMLER

5.1. DİNÎ (NAKLÎ) İLİMLER

5.1.1. Hadis İlmi ve Muhaddisler…………………………………………...101

5.1.1.1. Nevevî , Muhyiddin Yahya b. Şeref …………………………....102

5.1.1.2. ez-Zehebî, Muhammed b. Ahmed……………………………….102

5.1.2. Fıkıh İlmi ve Bu Alanda Yetişmiş Ünlü Fâkihler…………..………..103

5.1.2.1. İzzeddin b. Abdusselam…………………………………………104

5.1.2.2. Takiyyuddin es-Subkî Ali b. Abdulkâfi el-Hazrecî ……………..104

5.1.2.3. Takiyyuddin Ahmed İbn Teyymiyye …………………………...105

5.1.3. Kıraat İlmi ve Kıraat Alanında Yetişen Âlimler……………………..106

5.1.3.1. İbn el-Cezerî…………………………………………………...106

5.1.4. Tefsir İlmi Ve Ünlü Memlûk Müfessirleri…………………………...107

5.1.4.1. Muhammed b. Ahmed el-Hazrecî el-Endelûsî (Kurtubî)………108

5.1.4.2. İbn Kesîr……………………………………………………….108

5.1.5. Tasavvuf İlmi ve Mutasavvıflar……………………………………...109

5.1.5.1. Ahmed el-Bedevî…………………………………………….....109

5.1.5.2. İbn Ataullah el-İskenderî……………………………………..110

5.1.5.3. Muhammed Vefa Şazelî………………………………………..110

Page 12: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

x

5.1.6. Kelâm İlmi…………………………………………………………...110

5.2.AKLÎ İLİMLER…………………………………………………………....111

5.2.1.Tarih Ve Coğrafya Alanında Yetişen Âlimler………………………..111

5.2.1.1. Baybars el-Mansûrî……………………………………….111

5.2.1.2. el-Yunînî, Kutbeddin Musa b. Muhammed……………......112

5.2.1.3. İbn el-Sukkâ’î, Fazlullah b. Ebi’l-Fahr……………………113

5.2.1.4. el-Himyerî, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdulmünim.…..113

5.2.1.5. Ebu’l-Fidâ, İmameddin İsmail b. Ali……………………….113

5.2.1.6. el-Nüveyrî, Ahmed b. Abdulvahhab………………………..114

5.2.1.7. İbn Seyyid el-Nâs, Muhammed b. Muhammed……….…….114

5.2.1.8. el-Birzâlî, Alemeddin el-Kasım b. Muhammed Yusuf……...115

5.2.1.9. el-Cezerî……………………………………………………115

5.2.1.10. el-Edfüvî………..………………………………………….115

5.2.1.11. İbnu’l-Verdî, Ömer b. Muzaffer el-Kuraşî…….……………116

5.2.1.12. İbn Fadlullah, Ahmed b. Yahya el-Umerî….…………….....116

5.2.1.13. Safedî, Halil b. Aybek………………………………………117

5.2.1.14. Moğoltay, b. Kılıç b. Abdullah el-Bakrâcî……….…………117

5.2.1.15. Kütübî, İbn Şakir……………………………………….......118

5.2.1.16. İbn Haldun………………………………………………….118

5.2.1.17. İbn Râfi, Takiyyüddin Muhammed b. Rafi…….…………...119

5.2.1.18. İbn Habîb Bedreddin el-Hasan b. Ömer el-Dimaşkî………119

5.2.1.19. İbn el-Furât………………………………………………...119

5.2.1.20. İbn Dokmak, İbrahim b. Muhammed Aydemir……….…….120

5.2.1.21. İbn el-Şıhne…………………………………………..……..120

Page 13: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

xi

5.2.1.22. İbn Hıccî, Şihabeddin Ebu’l-Abbas Ahmed………………..120

5.2.1.23. Kalkaşandî, Ahmed b. Ali………………………………….121

5.2.2. Riyâzî İlimler (Matematik, Geometri), Astronomi, Felsefe, Mantık

Ve Kimya Alanlarında Yetişen Âlimler…………………….….122

5.2.2.1. el-Huveyyi Muhammed b. Ahmed …………………….......122

5.2.2.2. Ali b. Muhammed Aladdin el-Bâcî ………………………..122

5.2.2.3. Şemseddin el-Mizzî………………………………...……....122

5.2.2.4. el-Kutb et-Tahtânî……………………………………........123

5.2.2.5. Ali b. Muhammed el-Cildekî……………………………....123

5.2.2.6. İbnu’ş-Şâtır Ali b. İbrahim ……………………………….123

5.2.2.7. Musa b. Muhammed el-Halilî………………….…………..123

5.2.2.8. İbnu’l-Mecdî Ahmed b. Receb b. Tanboğa…………............124

5.2.2.9. İbnu’l-Hâim Ahmed b. Muhammed………………………...124

5.2.2.10. Sıbtu’l-Mardînî ……………………………………..........124

5.2.3. EDEBİYAT……………………………………………...………..125

5.2.3.1. Şiir………………..…………………………………..……...125

5.2.3.2. Nesir…………………………………………………………126

5.2.3.3. Gölge Oyunları……………………………………...……….127

5.2.3.4. Hikâyecilik………………………………………………......128

5.2.3.5. Biyografi………………………………..…………………....129

5.2.3.6. Dilbilimi…………………………………...………………....130

5.2.3.6.1. İbn Malik, Muhammed b. Abdullah el-Ceyyanî…..…...130

5.2.3.6.2. İbn Manzur, Muhammed b. Mükerrem el-Hazrecî.……130

Page 14: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

xii

5.2.4. TIP İLMİ VE BU ALANDA YETİŞEN BİLİM ADAMLARI…...131

Ebu’l -Hasan Ali İbn’un-Nefis…………………………….……………131

Ebu Huleyka Reşidüddin b. Faris……………………………………….131

Ali b. Yusuf b. Haydara er- Rahabî……………………………………..132

İbnu’l-Lebbûdî Yahya b. Muhammed……… ………………………….132

Duneysirî Muhammed b. Abbas…………………….………………......133

İbn Said………………………………………………………………….133

İbn Cemâa Muhammed Ebubekr el-Mısrî …………………………….133

Ali b. Abdulkerim el-Kehhal el-Hamevî……………….………….........134

İbnu’l-Emşâtî Mahmud b. Ahmed el-Aynî………………...……………134

Muvaffakuddin Yakub b. Es-Sâmirî …………………………...………134

Yahudi Doktorlar…………..……………………………………………134

Veterinerler…….……………………………………………………….135

5.2.4.1.Göz Hastalıkları ………………………………..……………..136

5.2.4.2. Tıp Tarihi ……………………………………..……………..137

6. LİTERATÜR ÖZETİ............................................................................................138

7. MATERYAL VE YÖNTEM................................................................................143

8. BULGULAR.........................................................................................................144

9. SONUÇ………………………………………………………………………….145

BİBLİYOGRAFYA………………………………………………………………..148

ÖZGEÇMİŞ………..…………………………………………………………........155

Page 15: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

xiii

KISALTMALAR LİSTESİ

A. : Ansiklopedi

B.K.A. : Büyük Kültür Ansiklopedisi

c. : Cilt

ç. : çoğul

çev. : Çeviren

D.G.B.İ.T. : Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Târihi

F. : Fakülte

İ.A. : İslâm Ansiklopedisi

M.E.B. : Milli Eğitim Bakanlığı

Nşr. : Neşreden

S.D.K.S.İ.T. : Sosyal, Dini, Kültürel, Siyasal, İslâm Târihi

T.A. : Türkler Ansiklopedisi

T.D.V. : Türkiye Diyanet Vakfı

Terc. : Tercüme

T.İ.D. : Tarih İncelemeleri Dergisi

T.T.K. : Türk Tarih Kurumu

Ü. : Üniversite

Y. : Yayınevi, yayınları

Page 16: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

xiv

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No Tablo Adı Sayfa No

4.1. Nizamiye Medreseleri’nde İşlenen Dersler…………………………….77

4.2. Memlûk Medreseleri’nde Okutulan Dersler……………………...…….83

4.3.Memlûkler Döneminde Yaptırılan Medreseler, Hangâh, Ribat ve

Zaviyeler………………………………………………………………..…...89

Page 17: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

1

1. GİRİŞ

Memlûk kelimesi Arapça “meleke” fiil kökünden türemiştir ve sözlük anlamı

“bir kimsenin emrinde bulunan esir” demektir.

Terim anlamı olarak da, “savaşlarda esir düşerek ya da tüccarlardan satın

alınan beyaz köle” demektir. Bu anlam ise memlûk hükümdar veya emirlerin

muhafız birliklerinde görev yapan özel sosyal ve hukukî bir statüye sahip olan ücretli

askeri ifade etmektedir. Bunların kurdukları devlete de Memlûk Devleti adı

verilmiştir (Kopraman, 1992:433-434).

Memlûkler Mısır’da uzun süre hizmette bulunmuşlar ve orada birinci

derecede rol oynamışlardır. XIII.yüzyılın başlarında Eyyûbîler döneminde sayıları

artmıştı ve genellikle Ravza Adası’nda (Nil üzerinde bir ada) üslenen seçme bir

birlik oluşturuyorlardı. Bu yüzden “Bahrîler” adıyla anılmışlardır. Bunlar özellikle

Harizm ve Kıpçak kökenli Türklerdi. Ancak aralarında Çerkesler, Slavlar, Alanlar

yakın ya da uzak Asya’dan satın alınarak ya da kaçırılarak kervanlarla ve İtalyan

gemileriyle getirilmiş her çeşit insan vardı (Roux, 1998:171).

Memlûkler, Mısır ve çevre ülkeleri Eyyûbîler’den devraldılar. Moğol

istilâlarını Mısır kapılarında durdurarak İslâm âleminin tamamının müşrik

Moğollar’ın eline düşmesini engelleyerek dünya ve İslâm tarihinin akışını

değiştirmişlerdir (Öztuna, 1992:457).

Eyyûbîler dönemindeki askerler Türk memlûklerinden oluşuyordu. Onların

son dönemlerinde kardeş mücadeleleri nedeniyle iktidar memlûk emirlerin elindeydi.

1250’de iktidar, Turan Şah’ın öldürülüp Aybek’in sultan olmasıyla Memlûkler’in

eline geçti. İbn İyas bu tarihi “Türk devletinin başlangıcı” olarak kabul eder

(Rásonyı,1971:170).

Page 18: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

2

Memlûkler, İslâm uygarlığının ayrı bir özelliği olarak daha IX. yüz yılda

Müslüman ordularında önemli bir yer tutuyordu. Bağdat’ta Abbâsî halifesi

Mutâsım’ın başlattığı bu uygulama kısa sürede İslâm dünyasına yayıldı.

Uygulamanın siyasal sonucu da hemen her yerde aynı oldu. Köleler askeri güçlerini

kullanarak genellikle kısa, ama bazen şaşılacak kadar uzun sürelerle meşru siyasal

otoriteyi denetimleri altına aldılar. Mısır ve Suriye’yi yöneten Memlûk hanedanı

köle kökenli komutanların iktidarı ele geçirme sürecinin sonucu olarak ortaya çıktı

(Ana Britannica,1986: 250).

Memlûkler, Fâtimîler ve Eyyûbiler’den sonra Mısır’da kurulmuş olan bir

Türk devletidir. Bu devletin kurucu ve hükümdarları kölelikten geldikleri için bu adı

almıştır. Orta Doğu’nun o zamanki güçlü devletlerinden olan Fatımîler ve Eyyûbiler

savaşlarda esir veya satın aldıkları köleleri zamanla asker olarak devlet hizmetine

almışlar bu askeri komutanlar da kazandıkları başarılarla, ordu komutanlığı ve

başkomutanlığa kadar yükselmişlerdir. Zaman ve fırsatını bulunca da idareyi ellerine

geçirerek tarihte Memlûkler (Kölemenler) adı ile anılan bu devleti kurmuşlardır

(Büyük Kültür Ansiklopedisi,1984:3168).

Bu devletin târihi, genellikle sultanların menşeine göre iki döneme ayrılarak

incelenmiştir.

Birinci dönem ‘Bahrî Memlûkler’ ya da diğer adıyla ‘Türk Memlûkleri’

Dönemi’dir. 1250-1382 yılları arasında hüküm süren Memlûk sultanlarının

neredeyse tamamı Türk asıllıdır. Eyyûbi sultanlarından Salih Necmeddin Eyyûb

memlûklerin bir kısmını Ravza Adası’ndaki kalelere yerleştirmişti. Bu adanın

karayla bağlantısını Nil Nehri’nin kesmesi nedeniyle buradaki memlûklere “Bahrî

Memlûkler” adı verilmiştir (Sobernheim, MEB. İ.A., c.VII, 1979: 689)

Page 19: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

3

İkinci dönem ise ‘Burcî Memlûkler’ veya diğer adıyla ‘Çerkes Memlûkleri’

dönemidir.1382-1517 arasındaki bu devrede Kal’atu’l-Cebel’deki burçlarda ikâmet

etmeleri sebebiyle ‘el-Memâlikü’l- Burciyye’ lâkabını alan Memlûk sultanlarının

ikisi hariç tamamı Çerkes asıllıdır. Bu nedenle onlara ‘el-Memâlikü’l-Cerâkize’ adı

verilmiştir (Tekindağ, 1961:53).

Biz tez çalışmamızı, Bahrî Memlûk Devlet’nin eğitim sistemi ve o dönemde

kurulan medreseler üzerine yoğunlaştırdık. Tez, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci

bölümde Bahrî Memlûk Devleti’nin siyâsî tarihinden kısaca bahsedilmektedir.

İkinci bölümde, Bahrî Memlûkler’in eğitim sisteminden, eğitim

kurumlarından ve bu eğitim kurumlarından biri olan medreselerin fizikî yapısı

anlatılmaktadır.

Üçüncü bölümde, bu dönemde kurulan önemli medreseler ve medreselerde

okutulan dersler yer almıştır.

Dördüncü bölümde ise, bu dönemde yetişen âlimler, onların eserleri ve

eğitime yaptıkları katkılar zikredilmiştir.

Page 20: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

4

2. BAHRÎ MEMLÛK DEVLETİ SULTANLARI

Eski Türk devlet geleneğine göre hükümdar olabilmek için soylu olmak ve

hanedana mensup olmak şarttı. Ancak Memlûk Devleti’nde buna dikkat

edilmemiştir. Memlûk sultanları küçük yaşta esir pazarından satın alınıp uzun yıllar

sade birer asker olarak görev yapmışlardır. Memlûk Devleti’nde saltanat babadan

oğula geçen tabi bir hak olarak görülmüyordu. Buna rağmen sultanlar kendi

oğullarını veliaht tayin etmek suretiyle onlara sultanlık kapısını aralamak

istemişlerdir. Fakat bu yolla sultan olanların saltanatı uzun sürmemiş ve yerlerini

büyük emirlerden birine terk etmek zorunda kalmışlardır (Aktan, 1996:619).

Bu dönemde yirmi üç sultan hüküm sürmüştür. İlk tahta çıkan ve bir bayan

olan Şecerû’d-Dûr olsa da ilk sultan İzzeddin Aybek kabul edilir.

2.1. İzzeddin Aybek el-Melik el- Muiz (648-655/1250-1257)

Aybek tahta geçmeden önce Bahrî Memlûkler Şecerû’d-Dûr’u sultan ilan

etmişlerdi. İzzeddin Aybek de atabetü’l-asâkir olarak tayin edilmişti (Makrizî, 1956:

368).

Bahri Memlûkler’i saltanata götüren yolda köprü görevi gören Şecerû’d-

Dûr’un sultanlığına karşı gösterilen tepkiler üzerine Mısır ümerâsı tarafından sultan

ilan edilen İzzeddin Aybek, aslen Türk’tü. Memlûk birliklerinin kurucusu kabul

edilen Eyyûbî hükümdarı Melik Salih Necmeddin Eyyub’un Bahrî

Memlûkleri’ndendir. İzeddin Aybek’in Mısır tahtına oturmasıyla bir taraftan Haçlı

seferleri hala devam ederken diğer yandan doğudan gelen Moğol saldırılarının İslam

ülkelerini yıktığı bu dönemde bu iki düşmanı defalarca yenerek İslam bayrağını

şerefle dalgalandıran Bahrî Memlûkleri kurulmuştur. Ancak tahta Eyyûbi ailesinden

olmayan birinin gelmesi, Suriye Eyyûbî emirlerini harekete geçirdi. Sonuçta

Page 21: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

5

kendilerine kalkan görevi yapacak altı yaşındaki bir Eyyûbî prensi olan Musa’yı başa

geçirmeye karar verdiler. Aybek de ona atabek tayin edildi. Yani devlet işleri

bütünüyle yine İzzedddin Aybek tarafından yürütülüyordu. Eyyûbîler bunu da yeterli

görmeyince iki ordu Abbâsiye civarında karşılaştı.Yenilen Eyyûbîler Suriye’ye geri

çekildi. Bu zafer İzzeddin Aybek’in Mısır’daki durumunu sağlamlaştırdı(1251).

Aybek, iç ve dış düşmanlarına karşı başarılı bir mücadele vermiş, saltanatını tehdit

eden zorlukları aşarak tahtının temellerini sağlamlaştırdı. Suriye Eyyûbî emirleri ve

Mısır’daki muhaliflerine karşı kazandığı başarılarla Mısır’daki durumunu

sağlamlaştırdıktan sonra bazı Müslüman emirleri üzerinde nüfuz sağlamak için

teşebbüste bulundu. Bu amaçla Musul emiri ile akrabalık yoluyla ilişki kurmak için

kızıyla nişanlandı. Ama bu teşebbüsü hayatına maloldu (Yiğit, 1991:23-25).

Aybek iç ve dış tehlikelerin hepsini bertaraf edip, düşmanlarına başarı ile

karşı koyarak zorlukların hepsinin üstesinden gelmiş iken ölümü seksen gün

müddetle saltanatı tadan karısının elinden olmuştur. Şecerû’d-Dûr Aybek ile evlenip

tahttan feragat ederken bunu sadece Müslümanları tatmin etmek için yapmış fakat

bunu yaparken Aybek’e tahakküm ederek bütün devlet işlerini elinde bulundurmayı

kafasına koymuştu. Gerçekten de kocasına hükmederek onu ilk karısından ve oğlu

Ali’den ayırmıştır. Şecerû’d-Dûr’u öldürten de Aybek’in ilk karısıdır (Kopraman,

1992:448).

2.2.Melik el-Mansur Nureddin Ali b. Aybek(1257-1259)

Aybek’in öldürülmesinden sonra ileri gelen emirler toplanarak Aybek’in

oğlu Nureddin Ali’yi sultan seçtiler(1257). Kendisine el-Mansur ünvanı verildi. On

beş yaşında olduğundan ülkeyi koruyabilmesi ve güçlü emirlere direnebilmesi

mümkün değildi.

Page 22: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

6

Bahriye ümerâsı Mısır’ı ele geçirme teşebbüslerinde bulunuyorlardı. Moğol

tehlikesinin yaklaştığı haberlerinin Suriye’yi karışıklığa sevkettiği sırada el-Muğis

Ömer’i tekrar kendileriyle birlikte Mısır’ı almaya teşvik ettiler. Kutuz tekrar onları

yendi ve dağıttı (1258). Bu sırada Moğol tehlikesi gerek Memlûkler’i gerekse

Eyyûbiler’i tehdit etmeye başlamıştı (Kopraman, 1992:450).

Sultanın kısa süren saltanatı sırasında devlet işleri bütünüyle Kutuz tarafından

yürütülürdü. Saltanatı iki yıl sekiz ay süren Nureddin Ali’nin zamanı Dimaşk’a

kaçan Bahriye Memlûkleri’ne karşı verilen mücadele ile geçti (Yiğit, 1991:28).

Sultan Aybek döneminde Kutbiyye ve Sahabiyye Medreseleri inşa edilmiştir.

2.3. Melik el-Muzaffer Seyfeddin Kutuz(1259-1260)

İzzeddin Aybek tarafından alınan Kutuz onun “el-Muizziye” adı verilen

memlûkler arasına girdi. Üstün zekâ ve kâbiliyeti yanında cesaretiyle de kısa sürede

kendisini gösterdi. Askeri hiyerarşide yükselerek ikinci sultanlık olarak da anılan

“nâibü’s-saltana” makamına tayin edildi. Nureddin Ali zamanında bu makama geçti

daha sonra yönetimi bütünüyle eline alıp devam ettirdi (Yiğit,1991:28).

Kutuz sultan olduğu sıralarda Suriye Moğol istilasına maruz kalmıştı.

Memlûkler Moğol istilasına karşı birleştiler ve 3 Eylül 1260 günü Ayn-ı Calût

Savaşında Memlûkler Moğollar’ı büyük bir yenilgiye uğrattılar. Bu savaş tarihteki

önemli savaşlardan biridir. Bu zafer yalnızca Mısır’ı değil aynı zamanda Suriye’yi de

Moğol hakimiyetinden kurtarmıştır.

Ayn-ı Calût zaferinin en önemli sonuçlarından biri XII. yüzyıldan beri

Nureddin Mahmud Zengi ve Selahaddin Eyyûbî’nin bütün güçleriyle çabalayarak

sağladıkları Mısır ve Suriye birliğinin tekrar sağlanmış olmasıdır. Öte yandan bu

zafer Moğollar ile Müslümanlar arasında olduğu kadar Eyyûbî ve Memlûkler

Page 23: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

7

arasındaki mücadeleyi de ayıran bir savaştı. Böylece bu savaş Eyyûbî Devleti’nin

güneşinin battığının ve Memlûk devletinin yıldızının parladığının bir göstergesi

olmuştur. Ayn-ı Calût savaşından sonra Kutuz Fırat’tan itibaren bütün Mısır’ın

efendisi oldu (Kopraman,D.G.B.İ.T., C.VI, 1992:452-455).

Baybars da Ayn-ı Calut savaşının kazanılmasında önemli rol oynayan

emirlerden birisidir. Buradaki başarılarından dolayı Kutuz’dan Halep nâibliğine

tayinini istedi ancak kabul edilmedi. Hem bu isteğinin kabul edilmemesi hem de

Bahriye Memlûkleri’nin reisi Aktay’ın öldürülmesi işine karışmasından dolayı

Kutuz’a kin duyan Baybars ona suikast plânladı ve arkadaşlarının yardımıyla onu

öldürdü (1260) (Kopraman,TDV İslam Ansiklopedisi,1992:221).

Sultan Baybars’ın saltanatı esnasında Zâhiriyye Mâcidiyye, Muhedhibiya ve

Fârikâniyye medreseleri inşâ edilmiştir.

2.4. Baybars el-Melikü’z-Zahir Rükneddin es-Salihi el-Bundukdâri (658-

676/1260-1277)

Kıpçak kabilelerinden Borçoğlu veya Borlu kabilesine mensuptur. Emir

Alaaddin Aytekin el-Bundukdari tarafından satın alındı ve onunla birlikte Kahire’ye

gitti. Burada Bahriyye Memlûkleri’ne katıldı ve onların önde gelen liderleri arasına

girdi. Turan Şah zamanında Dimyat’ı ele geçirip ilerleyen Fransa Kralı’nın yenilgiye

uğratılıp esir düşmesinde rol oynadı. Bahriyye Memlûkleri’nin ileri gelenleri

Kutuz’un katli üzerine Baybars’ı sultan ilân ettiler. Baybars 1260’ta tahta geçti.Onun

tahta çıkışıyla Memlûk tarihinde yeni bir dönem başladı. On yedi yıllık saltanatı

sırasında Memlûk devletinin gerçek manada kurucusu oldu (Kopraman, TDV.İslam

Ansiklopedisi,1992:221-222).

Page 24: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

8

Sultan Baybars saltanatının ilk günlerinde önemli görevlere sâdık adamları

arasından atamalarda bulundu. Bahriye ümerâsını etrafına toplamaya çalıştı. Emirlere

ve halka iyi muamele etti. Kutuz’un Moğol savaşına hazırlık için koyduğu ağır

vergileri kaldırmasıyla halkın gönlünü kazandı (Yiğit, 1992:41).

Baybars Haçlılar’a karşı da başarıyla savaşmıştır. 1265’te Kayseriyye, Aslis,

Arsuf ve Yafa’yı, 1266’da ise Safed ve er-Remle şehirlerini aldı. Nisan 1268’de de

kısa bir kuşatmadan sonra Antakya’yı fethetti. Böylece Haçlılar’ın Doğu Suriye’deki

tahtı sona erdi. Bâtınîler üzerine de sefer düzenleyip onların Haçlılar’a ödedikleri

parayı Memlûkler’e ödemelerini sağlamıştır(Hitti, 1995:1092).

1271 yılında Baybars İlhanlılar’ı Harran’da yendi.1277’de İlhanlılar’ın

himayesinde bulunan Anadolu Selçuklular’ın üzerine yürümüştür. Baybars ve ordusu

Selçuklu ve İlhanlı ordusunu 1277’de yendi (Yaltkaya, 1941:84).

Baybars 1271’de Trablus Prensliği’ne saldırarak birçok şehir ve kaleyi ele

geçirdi. 1275’de tekrar Anadolu seferine çıkan Baybars Adana, Sis, Tarsus ve Ayas’ı

yağmaladı. Baybars Anadolu’ya düzenlediği bir seferde Elbistan Ovası’nda

Moğollar’la yaptığı savaşta onları yendi ve seferden döndüğü sıralarda aniden

hastalanarak vefat etti. Devlet idâresine getirdiği yenilikler ve kurduğu

müesseselerle haleflerinin gelecekte takip edecekleri siyasetin ana hatlarını çizmiş

halk hikayelerine konu olacak kadar büyük ün kazanmıştır. Cengiz yasasını uyguladı.

Düzenli ve çalışkan bir devlet adamı olarak ülkenin idaresini sıkı kontrol altında

tutar, adalete hak ve hukuka önem verirdi. Dört büyük Sünnî mezhep mensuplarının

işlerini görmek için her mezhebe ait ayrı ayrı kadıların başına kâdılkudâtlar tayin

etme işini ilk kez o yapmıştır. Devlete merkeziyetçi bir yapı kazandırmaya çalıştığı

gibi bütün ülkeyi düzenli bir yol şebekesiyle Kahire’ye bağladı. Mükemmel bir posta

Page 25: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

9

teşkilatı kurdu. Orduyu yeni silahlarla donattı, İskenderiye, Kahire, Dimyat

tersanelerini daha da geliştirdi. Baybars bir asker ve kumandan olarak Ortaçağ

İslam-Türk tarihinin büyük simalarından birisidir. Baybars’ın hayatı hakkındaki en

önemli kaynaklar onunla ilgili yazılan üç özel tarihtir. Bunlar;

1-İbn Abduzzâhir ,er-Ravzü’z-Zâhir fî-Sîreti’l-Meliki’z-Zâhir

2-İbn Şeddad, Sîretu’l-Meliki’z-Zahir Baybars

3-Şâfi b. Ali, Hüsnü’l-Menâkibi’s-Sırriyeti’l-Münteze‘a mine’s-Sîreti’z-

Zâhiriyye ‘dir (Kopraman,TDV. İslâm Ansiklopedisi,1992:222).

2.5. Berke Han (1277-1280)

Baybars’tan sonra tahtına oğlu ve veliahdı Nâsırüddin Berke Han geçti.

Henüz 18 yaşında olan sultan emirleri ve diğer devlet adamlarını birbirine düşüren

bir siyaset izledi. Yaşlı ve tecrübeli emirleri azledip yerlerine genç ve tecrübesiz

hasekiler atadı. Bu hasekilerin tahrikleri sonucu nüfuzlu emirlerden bazılarını

tutukladı. Bu uygulama muhalif ümerayı daha da kızdırdı. Onlar Dimaşk’ta bulunan

sultandan ayrılıp Mısır’a gittiler. Onların peşinden gelen sultanı Kal’atu’l-Cebel’e

giren sultanı kuşatma altına aldılar. Zor durumda kalan Berke Han saltanattan

ayrıldığını söyleyip kendisine Kerek emirliğinin verilmesini istedi ve kabul edildi.

Kerek’e gitti aynı yıl içinde orada vefat etti. Saltanatı esnasında önemli bir icraatı

olmadı (Yiğit, 1991:57).

2.6. Bedreddin Sülemiş (1280)

Berke’nin saltanattan ayrılmasını sağlayan emirler liderleri Seyfeddin

Kalavun’u tahta çıkarmak istediler ama o kabul etmedi. Bunun üzerine Baybars’ın 7

yaşındaki oğlu Bedreddin Sülemiş” el-Melik el-Âdil” ünvânıyla sultan ilan edildi.

Ancak idâre onun atabeyi olan Kalavun’un elindeydi. Onun sultanlık teklifini reddi

Page 26: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

10

saltanatın Baybars’ın soyunda kalma arzusundan değildi. Asıl amacı ordunun

çoğunluğunu oluşturan Baybars Memlûkleri’nin çıkarabileceği isyanları yatıştırmak

ve şartlar uygun olunca da Sülemiş’i tahttan indirip sultan olmaktı. Saltanata el

koymasına uygun şartlar oluşunca emirleri bir araya toplayarak, Sülemiş’in yaşının

küçüklüğünden bahsederek ülkenin ancak olgun biri tarafından idare edilebileceğini

söyledi. Emirler Sülemiş’i azlederek Kerek’e gönderdiler. Kalavun “Melik el-

Mansur” ünvanıyla sultan ilan edildi (Yiğit,1991:57).

2.7. Seyfeddin Kalavun (1279-1290)

Aslen Kıpçak Türklerindendir. Küçüklüğünde memlûk olarak Mısır’a

getirilmiştir. Memlûkler çoğu kez satın alınırken kendilerine ödenen miktara nisbetle

lâkaplandırılırlardı. Seyfeddin Kalavun da bin altına satın alındığı için “el-Elfî”

olarak adlandırılmıştır.1279’da “el-Melik el-Mansur” ünvanıyla tahta geçen Kalavun

selef ya da haleflerinin çoğu gibi saltanatını sağlamlaştırıncaya kadar kendisine

güvenerek tahta göz koyan emirlerin ve Baybars’ın oğullarının isyanlarıyla karşılaştı

(Yiğit,1991:61-63).

Sultan Kalavun İlhanlılar’a karşı Baybars’ın politikasını takip etti. 1280 ve

1281’de İlhanlılar’ın Suriye’ye yaptıkları iki hücumu bertaraf etti. 1285’e kadar

Sungur ile meşgul oldu. Haçlılar’la çatışmamaya özen göstererek on yıllık barış yaptı

ama bu barışı kendisi bozarak 1285’de el-Markab Kalesini aldı. Bu sırada Haçlılar

Batı Avrupa’dan gelen yardımların kesilmesi nedeniyle ölüm döşeğindeki hasta

gibiydiler. Memlûkler de Suriye’deki son Haçlı kalıntılarını temizlemek için harekete

geçtiler. Emir Hüsameddin Toruntay komutasındaki ordu Antakya Haçlı

Prensliği’nin son kalıntısı olan el-Lazikiyye’yi fethetti.(1287) Kalavun

memlûklerinden Çerkes ve As asıllı olan üçbinyediyüz askeri kale burçlarına

Page 27: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

11

yerleştirmiş ve onlara el-Burciyye” adını vermiştir (Kopraman, D.G.B.İ.T.1992:470-

471).

Franklar Müslümanlara ait yerleşim yerlerini yağmalamışlardı Kalavun

hazırlıklarını yapıp Kahire’den ayrıldı bu sırada hastalanarak öldü (1290) (Makrizî,

1956:238).

Kalavun imâr işlerine büyük önem vermişti. Yaptırdığı binaların en meşhuru

laboratuarları, mutfakları, erzak ve ilaç depoları ve büyük koğuşların bulunduğu

hastanedir.”el-Maristan el-Mansurî” adını taşıyan bu hastanede, çeşitli hastalıklara

mahsus özel bölümler vardı. Hastanenin yanına da 1283’de cami, medrese bir de

kendisi için türbe yaptırmıştı (Yiğit,1991:63).

Sultan Kalavun’dan sonra aşağı yukarı bütün sultanlar başarı veya ihtilal

yoluyla geçmişlerdir. Bu yüzden birçok sultanın saltanat süresi çok kısa olurken otuz

kırk yıl gibi uzun saltanat sürenler de olmuştur (Büyük Kültür

Ansiklopedisi,1984:3168).

Sultan Kalavun uzun süre tahtta kaldığı için onun zamanında daha fazla

medrese, hangâh, câmii ve hastane inşâ edilmiştir. Mansuriyye, Tıfciyye,

Mencunmariyye, Nâsıriyye, Cemâliyye, Taybarsiyye, Sâidiyye, Melikiyye,

Caveliyye ve Bektemiriyye Medreseleri bu dönemde yapılmıştır. Buradan Sultan

Kalavun’un eğitime çok fazla önem verdiği anlaşılmaktadır.

2.8. Melik el-Eşref Selahaddin Halil b. Kalavun (1290-1293)

Kalavun 1290’da ölünce veliaht tayin ettiği oğlu Halil ümerânın biâtıyla

sultan oldu. 1291’de babasının ölümüyle yarım kalan Akka seferini tamamlayarak bu

şehri fethetti. Ayrıca Sur, Hayfa, Antartus, Aslis kaleleri ele geçirildi. Yaklaşık 200

yıl süren Haçlı Seferleri sona erdi ve Suriye sahilleri Haçlılar’dan temizlendi.

Page 28: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

12

Sultanın kötü ahlaklı oluşu ve yönetimdeki beceriksizliği nedeniyle umerâyla

ilişkileri bozuldu. Emirler bir komplo hazırlayarak onu öldürdüler (1293)

(Kopraman, 1992:473-475).

2.9. Nâsiruddin Muhammed’in Birinci Saltanatı (1293-1294)

Dokuz yaşında tahta çıkarılmıştır. Üç kez sultanlık görevini üstlenmiştir.

Memlûk sultanları içinde ve İslâm tarihi boyunca en uzun süre iktidarda kalan

sultanlardan biridir. İdare saltanata çıkarılmasında büyük rol oynayan Zeyneddin

Ketboğa ve Alemüddin Sencer’in elindeydi. Birincisi nâibü’s-saltana, ikincisi

vezirdi. Ancak kısa süre sonra bu iki emir birbirine düştüler. Vezir Şucâi de yönetimi

tümüyle ele geçirmek istiyordu. Ancak zor durumda kalınca Ketboğa’ya teslim oldu

ve yolda öldürüldü (Yiğit,1991:66).

Böylece Ketboğa devlet işlerinde tek söz sahibi kişi oldu. O sadece sultan

lâkabını kullanmıyor ve saltanat alâmetlerini taşımıyordu. El-Eşrefiyye

Memlûkleri’nin isyanı dolayısıyla durumu görüşmek için ümerayı toplayarak onlara

en-Nâsır’ın yaşının küçüklüğü sebebiyle memlûklerin reayânın hakkına tecâvüz

etmeye başladığını yaşlı biri sultan olmadıkça düzelmeyeceğini söyledi.Umerâ da

yerine Ketboğa’nın sultan olmasını kararlaştırdı (Kopraman,D.G.B.İ.T.,1992:477-

478).

2.10. Zeyneddin Ketboğa (1294-1296)

Ketboğa 1261’deki Humus savaşında esir edilen Moğollardandı. İdaresine

bazı önemli tayinlerle başladı. Hüsameddin Laçin’i nâibü’s-saltana Fahreddin el-

Halilî’yi de vezir olarak tayin etti. İlhanlı ülkesinden ayrılan Moğol asıllı Uyrat

kabileleri kendisi de Moğol asıllı olan Ketboğa’nın ülkesine sığındı. Ketboğa bu

mültecileri ülkenin çeşitli yerlerine dağıttı ve onları bazı önemli devlet görevlerine

Page 29: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

13

getirdi. Bu diğer Memlûk emirlerine çok ağır gelmişti. Aynı yıl içinde büyük bir

kıtlık yaşandı. Fiyatlar yükseldi, veba salgını başladı. Sultanın mültecilerden tayin

ettiği emirlere meyli diğer emirlerin ona düşman olmasına neden oldu.

Ona karşı muhalefet liderliğini Hüsameddin Laçin yapıyordu. Amacı tahtı ele

geçirmekti. Bu nedenle Ketboğa’yı öldürmek için plan hazırladı. Ama Ketboğa bu

planı duydu ve Dimaşk’a kaçtı. Laçin “el-Mansur” ünvânıyla sultan oldu (1296)

(Yiğit, 1991:67-68).

2.11. Hüsameddin Laçin el-Mansur (1296-1299)

Hüsameddin Laçin Sultan Kalavun’un memlûklerindendir. Laçin emirlere

ters düşmemek için bağlılık yemini etti. Ketboğa da Laçin’in iktidarının istikrar

kazanması ve Suriye emirlerinin onu desteklemesi üzerine Dimaşk’taki emirlerle

toplantı yaptı ve Laçin’e itaat ettiğini bildirdi. Affedilerek Serhad valiliğine atandı.

Mısır nâibü’s-saltanalığını Şemseddin Karasungur el-Mansurî’yi atadı ama sonra

emirlere verdiği sözü unutarak görevden aldı onu ve bazı arkadaşlarını tutuklattırdı.

Laçin, Nâsıruddin Muhammed yüzünden de tedirgindi. Bu sorunu kendisinin

Nasır’ın vekili olduğunu açıklamakla halletmeye çalıştı. Devlet işlerini

yönetebileceğine inandığında saltanatı hemen teslim edeceğini söyleyip onu Kerek’e

gönderdi. Naibü’s-saltana Mengü Temür sultanı muhaliflerine karşı kışkırttı (Yiğit,

1991:68-69).

2.12. Nâsıruddin Muhammed’in İkinci Saltanatı (1299-1309)

Onun tekrar tahta çıkmasında babası Kalavun’un memlûklerinin rolü

büyüktür. Seyfeddin Salar nâibü’s-saltana, Baybars el-Çaşngir’de üstaddâr

(memlûklerde sultanın özel mallarına bakan ve onların gelirlerini toplayıp harcayan

emir) tayin edildi. Dolayısıyla devlet yönetimi bu iki emirin yönetimine geçti. Bu

Page 30: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

14

emirlerin tahakkümü sultanın bıkıp saltanatı terketmesine kadar sürdü. Nâsıruddin

Muhammed’in bu ikinci saltanatı İlhanlılar ve Moğollar’la mücadeleyle geçti (Yiğit,

1991:70-71).

Suriye’deki, İlhanlı tehdidine ek olarak Mısır’da da Araplar isyan ettiler.

Bunlarla savaş için ulemâ ve kadılardan fetva alındıktan sonra üzerlerine asker

gönderildi. Araplar’ın birçoğu öldürüldü geri kalanlar da esir edildi. Diğer yandan

emirlerin baskısı nedeniyle Nâsır Muhammed emirlerden, Bektemür Salar ve

Çaşngir’den kurtulmak için yardım istedi ancak onlar bunu haber aldılar ve sultanı

kuşattılar. En basit haklarından bile mahrum edilen ve bir yardımcı bulamayan en-

Nâsır Muhammed Hacca gitmek bahanesiyle ülkeyi terk etmek için izin istedi. El-

Kerek Kalesi’ni ikamet yeri seçip Baybars ve Salar’a mektup yazarak tahttan

ayrıldığını bildirdi ve böylece ikinci saltanatı son buldu

(Kopraman,D.G.B.İ.T.,1992:484).

2.13. Melik el-Muzaffer Rukneddin Baybars el-Çeşnigir (1309-1310)

Mısır ümerâsı tarafından Memlûk tahtına oturtulan ilk Çerkes asıllı sultandır.

Halletmesi gereken ilk sorun Mısır içinde ve dışında büyük saygınlığı olan

Nâsıruddin Muhammed idi. Baybars onu ve taraftarlarını memnun etmek için

Kerek’i verdi. en-Nasır Muhammed Kerek’te boş durmadı. Onun faaliyetleri

Baybars’ı endişelendiriyordu. En-Nasır Suriye’deki emirlerin de büyük bir kısmını

kendisine kattıktan sonra, Mısır’a yürüyüş için hazırlıklara başladı.Umerânın

çoğunluğu ve halkın bir kısmının Baybars’ı tek başına bıraktıklarını gören Salar

onunla konuşarak ümera ve Memlûklerin en-Nasır’ın yanına gittiklerini ve onun

tahta dönmesine karar verdiklerini onun en-Nâsır’a elçi gönderip bir yere

gönderilmesini eğer yapmazsa en-Nasır’ın askerlerinin herkesi mahvedeceğini

Page 31: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

15

söyledi. Baybars da tahttan feragat ettiğini ilan edip en-Nasır’a elçi gönderdi ve af

diledi. Kahire’de kalmanın kendisi için tehlikeli olduğunu fark edip hazinedeki her

şeyi alıp şehirden ayrıldı (Kopraman, D.G.B.İ.T.,1992:485-488).

2.14. Nâsıruddin Muhammed’in Üçüncü Saltanatı (1309-1341)

Yirmibeş yaşında üçüncü kez tahta geçti ve son saltanatı 32 yıl sürmüştür. En

uzun süre tahtta kalmanın yanında, bazı tarihçiler onu devletin sultanları içinde en

azâmetlisi ve muktediri olarak görmüşlerdir. En-Nâsır içte iktidarı sağlamış dışta da

başta komşu Müslüman devletler olmak üzere dostane ilişkiler kurmuştur. O âlimlere

büyük değer verir onlarla sıkça toplantı yapardı. Büyük târihçi Ebu’l-Fidâ, büyük

âlim İbn Teymiyye onun önem verdiği kişilerdi. Sultan Nâsır Muhammed önemli

görevlere getireceği şahıslar hakkında güvendiği âlimlerle istişâre ederdi. İmâr

işlerine önem veren Nâsır arkasında önemli eserler bırakmıştır. O dönemde pek çok

cami, medrese, tekke, han, hamam ve saray inşâ ettirmiştir. Bu eserlerin bazıları hala

ayaktadır. İmâr işlerine tahsil etmek için belli bir meblağ tahsis etmişti (Yiğit,

1991:79-81).

Bazı emirler onu önceden olduğu gibi hafife almak istediler tahttan indirmek

için çalıştılar ama Nâsır Muhammed buna izin vermedi. Büyük bir kifâyet ve

dirâyetle devleti idare etti. Bu son iktidarında kurduğu düzen sayesinde devletin

iktisadî durumu düzeldi. Bu dönemde devlet en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Haçlılar’ı

Suriye’den kovup İlhanlılar’ı yenip onların oluşturdukları tehlikeyi ortadan

kaldırmıştır (Kopraman, D.G.B.İ.T.,1992:489-490).

2.15. Seyfeddin Ebubekir el-Mansur (1341)

Nâsır Muhammed, oğullarından Seyfeddin Ebubekir’i veliaht tayin etti ve

oğlu el-Melik el-Mansur ünvânıyla tahta çıkarıldı. Devlet idâresi tahta çıkmasında

Page 32: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

16

önemli rol oynayan Emir Kûsun’un elindeydi. Ama bir süre sonra sultanla Emir

Kûsun arasında ihtilaf oldu. Emir Kûsun sultanın davranışlarından hoşnut olmayan

emirlerle anlaşarak henüz 2 aydır sultan olan Seyfeddin Ebubekir’i tahttan indirdi.

Yerine kardeşi Alaaddin Küçük tahta çıkarıldı(Yiğit,1991:82).

2.16. Alâaddin Küçük el-Melik el-Eşref (1341-1342)

Alaadddin Küçük el-Eşref lâkabıyla tahta oturtuldu. Daha küçük yaşta bir

çocuk olduğundan idare yine tamamen Emir Kûsun’un elindeydi. Beş ay kadar

saltanat süren Alaaddin Küçük’ün yerine kardeşi Ahmet sultan ilan edildi

(Kopraman, D.G.B.İ.T.,1992:492).

2.17. Şihabeddin Ahmed en-Nâsır (1342)

Lâkabı en-Nâsır’dı. Sultan ilan edildiği sıralarda el-Kerek’te oturuyordu.

Mısır’a geldikten kısa bir süre sonra da resmi daireleri Mısır’da bırakarak oraya

döndü. Bu nedenle ülkenin durumu kötüleşti. Kahire’de karışıklıklar çıkınca emirler

onun taht şehrine dönmesini istediler o da bunu kabul etmeyince onu tahttan indirip

yerine kardeşi İsmail’i sultan ilan ettiler (Kopraman, D.G.B.İ.T.,1992:492-493).

2.18. İmadeddin İsmail es-Salih (1342-1345)

Es-Salih ünvanıyla tahta çıktı. Devlet işlerinden çok eğlenceyle ilgilendi.

Onun döneminde devlet gelirleri çok azaldı. İmâr faaliyetleri yarım kaldı. Kardeşi

Ahmed’in katledilmesinde önemli rol oynadı. Bir süre sonra kendisi de hastalanarak

öldü (Kopraman, D.G.B.İ.T.,1992:493).

2.19. Melik el-Kamil Seyfeddin Şaban (1345-1346)

Kardeşinin ölümü üzerine sultan ilan edildi. O da devlet işleriyle pek ilgili

değildi. Bu nedenle ümerâ ona kızgındı. Kardeşleri Hacı ve Hüseyin’i öldürmek

Page 33: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

17

istedi ama sonunda kardeşi Hacı tarafından kendisi öldürüldü (Kopraman,

D.G.B.İ.T.,1992:493).

2.20. Zeyneddin el-Haccî el-Muzaffer (1346-1347)

El-Melik el-Muzaffer ünvanıyla tahta çıkarıldığında henüz 15 yaşındaydı.

Çok sert birisiydi. Dimaşk naibü’s-saltanası Tanboğa el-Yahyavi isyan çıkardı. Haccî

zamanında önlem alarak muhalifleri dağıttı, bazılarını tutukladı gönderdiği kuvvetler

isyanı bastırarak Yahyâvî’yi öldürdüler. Kardeşleri gibi o da eğlenceye meraklıydı.

İdaresinden memnun olmayan emirler onu uyardı ama o kendisini uyaran umerâyı

tehdit etti. Ümera da isyan ederek onu yakalayıp öldürdü. Yerine kardeşi Hasan en-

Nasır geçirildi (Yiğit, 1991:86).

2.21. Nâsırüddin Hasan en-Nâsır (1347-1351)

Onbir yaşında tahta çıktı. İdare umerânın elindeydi. İdarede altı emirin sözü

geçiyordu. Onun dönemindeki en önemli olay vebâ salgınıydı. Salgın bir yıl boyunca

devam etmiş Mısır’da iktisadî durum bütünüyle çökmüştür.

1350’den itibaren Hasan en-Nâsır idarede etkili olmaya başladı. İdarede etkili

emirleri tutuklayarak idareyi fiilen ele aldı. Bu emirlerle arasının açılmasına sebep

oldu. İsyan eden muhalif emirler onu tahttan indirerek yerine kardeşi Selahaddin’i

sultan ilân ettiler (Yiğit,1991:86).

2.22. Selahaddin es-Salih (1351-1354)

Bu dönemde ülkenin idaresi Seyhun, Sargıtmış ve Tâz’ın elindeydi.

Saltanatta isminden başka hiçbirşey yoktu. Bu yüzden onun saltanatı da diğer

kardeşlerinde olduğu gibi kalede hapsedilerek son buldu. Ümerâ onun yerine tahta

tekrar Hasan’ı getirdi (Kopraman, D.G.B.İ.T.,1992:493).

Page 34: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

18

2.23. Nâsırüddin Hasan en-Nâsır’ın 2. Saltanatı (1354-1361)

İdare Hasan’ın kendi elindeydi. Akıllı, cömert ve halkı seven bir

hükümdardır. Bazıları günümüze kadar ulaşan güzel eserler inşâ ettirmiştir.

Umerânın işlerine karışmasından kendini tamamen kurtaramadı. Emir Yelboğa’nın

kendisini yakalamasıyla saltanatı sona erdi ve Yelboğa’nın memlûkleri tarafından

öldürüldü. Böylece Nâsır Muhammed’in oğullarının saltanat dönemi sona erip,

torunlarının devri başlamıştır (Kopraman, D.G.B.İ.T.,1992:493).

Fârısiyye, Sirğatmaşiyye, Bedriyye, Hicâziyye, Sâbıkıyye, Beşeriyye

Medreseleri ve en güzel medreselerden biri olan Sultan Hasan Medresesi bu

dönemde inşa edilmiştir.

2.24. Selahaddin Muhammed el-Mansur b. Zeyneddin I. Haccî (1361-

1363)

Sultan I.Haccî’nin oğlu Selahhaddin Muhammed el-Mansur ünvanıyla 12

yaşında Emir Yelboğa ve arkadaşları tarafından tahta çıkarıldı. Üzerinde en fazla

nüfuzu olan emir Yelboğa idi. Dedesi Nasırüddin Muhammed’in politikasını takip

etmek isteyen sultan, bazı uygulamalara son verdi. Bazı vergileri kaldırdı. Kadınların

erkeklere erkeklerin de kadınlara şarkı söylemesini yasakladı. Saltanata çıkmasının

üzerinden 2 yıl geçtikten sonra sultanın devleti fiilen yöneten Yelboğa ile arasında

anlaşmazlıklar oldu. Yelboğa sultanı tutuklattı yerine Zeyneddin Şaban’ı tahta

çıkardı (Yiğit,1991:90).

2.25. Zeyneddin II. Şaban el-Eşref (1363-1376)

Tahta oturduğunda on yaşındaydı. 1366’nın sonlarına kadar Yelboğa’nın

hükmü altında kaldı. Onu bu durumdan Yelboğa’nın öldürülmesi kurtardı. Bu

dönemdeki en önemli olay 1365’te İskenderiye’ye Haçlılar’ın saldırmasıdır.

Page 35: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

19

Memlûkler hazırlıksız yakalandıkları saldırıda büyük kayıplar verdiler. Kahire’den

şehri kurtarmaya gönderilen kuvvetleri duyunca Haçlılar şehri terkettiler. 1375’te Sis

Ermeni Krallığı üzerine gönderilen Memlûk ordusu başkenti ve diğer şehirleri

zabtetti. II. Şaban Yelboğaviyye Memlûkleri tarafından öldürüldü (1376)

(Yiğit,1991:91-92).

Beykeriyye, Cây-ı Yusufî Medresesi, Bakariyye ve İbn Arâm Medreseleri

Şaban el-Eşref zamanında yapılmıştır.

2.26. Alaaddin el-Mansûr (1376-1381)

Alaaddin Ali babasının yerine tahta çıkarıldığında yedi yaşındaydı. İdare onu

tahta çıkaran emir Karatay’ın elindeydi. Ama Karatay ile mücadele eden Aybek el-

Bedrî onu sürgüne gönderdi. Sonraki mücadele Aybek el-Bedri ve Emir Yelboğa en-

Nasırî arasında geçti. En-Nasırî’yi destekleyen Berkuk ve Berke de büyük nüfuz

kazanmışlardı. Daha sonra Berkuk, sultan üzerinde nüfuz kurdu ancak karşısında

yeni bir memlûk grubu kuran Berke ve arkadaşlarını buldu. Berke başarı

sağlayamadı. Bu mağlubiyet Mısır’da Türk hâkimiyeti için bir dönüm noktası

olmuştur. Çünkü Berke ve arkadaşlarının tutuklanmasıyla Memlûk devletinin kaderi

tamamen Berkuk’un eline geçmiştir (Yiğit,1991:93).

2.27. Zeyneddin el-Haccî es-Salih (1381-1382)

Berkuk Zeyneddin II. Haccî’nin saltanata çıkarılmasını teklif etti ve es-Salih

ünvanıyla tahta çıkarıldı. Sultan daha 11 yaşında olduğu için devlet yönetimi sultan

vekili Berkuk’un elindeydi. Aslen Çerkes olan Berkuk önemli devlet görevlerini

Çerkes emirlere verdi. Bu durum Türk emirleri sinirlendirdi. Sultanın ilk saltanatı 14

ay sürdü. Yedi yıl sonra Berkuk’u Kerek’e sürgüne gönderen Yelboğa en-Nâsırî

tarafından tekrar tahta çıkarıldı. Bu saltanatı da 8 ay sürdü. Berkuk Memlûk tahtına

Page 36: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

20

oturdu. Böylece II. Haccî ile Türk Memlûkleri dönemi sona ermiş oldu

(Yiğit,1991:94).

Memlûkler, sultanın kendi kullarının yapının en üst kademesinde yer aldığı

karışık bir hiyerarşik sisteme sahipti. İktidar başarısı için gulâm sistemi esastı.

Sultanın mutlak iktidarı büyük emirler ve bürokrasi tarafından denetleniyordu.

Memlûkler Eyyûbîler’in kuvvetli Sünnî siyasetlerini devam ettirdiler.

Ülkenin sınırları batıda Sirenayka, güneyde Nubya ve Massava, kuzeyde

Toros dağlarına kadar genişledi ve Arabistan’ın kutsal şehirlerini himaye ettiler

(Bosworth, 1980:83-84).

Türk Memlûklerin en önemli siyasi başarıları arasında Haçlılar’ı

Ortadoğu’dan çıkarmaları ve Moğollar’ı Filistin ve Suriye’de bozguna uğratmaları

sayılır. Böylece İslam uygarlığını yıkımdan kurtarmış bütün Müslümanların

övgüsünü kazanmışlardır.

Memlûkler İslâm dünyasındaki konumlarını pekiştirmek için Moğollar’ın

1258’de ortadan kaldırdığı “halîfelik” kurumunu canlandırdılar ve Kahire’de kendi

vesâyetleri altında yeni bir halife ilân ettiler (Ana Britannica, c.XXII, 1986:250).

Memlûk idaresindeki Mısır ve Suriye ekonomik refaha büyük kültürel ve

sanatsal gelişmelere sahne oldu. Özellikle mimarî, seramik ve metal işçiliği gibi

alanlarda büyük başarıları olmuştur. Hanedanda arma kullanma (heraldik) ilminin

kökeninin Memlûk devrine kadar indiği anlaşılmaktadır (Bosworth, 1980:84).

Memlûkler ilk zamanlarda yaptıkları seferler ve kazandıkları zaferlerden pek

çok ganimet aldılar. Haçlı artıkları ve Ermenileri ortadan kaldırarak, hazinelerini çok

zenginleştirdiler.Bu para ile saraylar, camiler, kaleler, mescitler yaptırarak ülkelerini

bayındırlaştırdılar ve güzel sanatların gelişmesini sağladılar.

Page 37: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

21

Memlûkler döneminde Türk dili Mısır ve Suriye’de yaygın hale geldi. Arapça

devletin resmi diliydi ama sarayda ve orduda Türkçe konuşuluyordu. Memlûk

sultanları arasında Arapça bilen pek azdı. Sultanlar adına Türkçe eserler yazıldığı bir

gerçekti. Memlûkler devri mimarî gelişme bakımından bugün bile etkisini

hissettirmektedir.Kahire’de bulunan yapıların çoğu Memlûkler döneminden

kalmadır. Memlûklere kadar yapılan binalar daha ziyâde İran üslûbu ile yapılırken bu

devir türbeleri yüksek kubbeleriyle Türk üslûbunun Mısır’a girdiğini belli eder

(Uluçay, 1977:140-142).

Memlûk şehirlerinde özellikle Kâhire’nin mimârî manzarasının canlılığı inkâr

edilemez. Kamu binalarının tümünde önceden tanınan tarz, yapı ve temaların rolünün

olduğu bir sanatın gelişmesi ve parlaklığı gözlenmektedir. Bu dönemde güzel eserler

doğmuştur. Bu sanat ürünleri günlük hayatta kullanılan ev balkonlarında ve

sultanların meşhur türbe-cami komplekslerinde görülebilir. Bunlar sanatkârların

bütün hünerlerini gösteren geometrik hacim ve şekillerin ustaca kullanıldığı

eserlerdir (Miquel, 1991:316).

Memlûkler zamanında Mısır ve Suriye’de tunç, bakır gümüş, cam işleri

oymacılık ve dokumacılık çok ileri gitmiştir (Uluçay, 1977:140-142).

Page 38: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

22

3. MEMLÛK DEVLETİ’NİN EĞİTİM SİSTEMİ VE EĞİTİM KURUMLARI

3.1. Memlûk’lerden Önce Eğitim Sistemi ve Eğitim Kurumları

Ortaçağ’da, dünyada Doğu’da Müslümanlık, Batı’da Hristiyanlık olmak

üzere iki büyük din gelişmiştir. Bu zamanda, dünyaya egemen olan eğitim ve

düşünce hareketleri, büyük ölçüde bu iki büyük dinin etkisinde kalmıştır. İslâm

inancına göre Tanrı ilk eğiticidir. Bundan sonra peygamberin davranışları ve Kur’an

gelir.

Doğu’da eğitim camilerde ve bunlara bağlı okullarda verilirdi. Eğitim

yöntemi ve disiplin konusunda, Ortaçağ’da Batı’da durum Doğu’dan pek farklı

değildir. Batı’daki okullar Doğu’daki okullardan daha fazla dinsel etki altındaydı.

Okulları da kiliseler yönetiyordu. Herşey kilisenin gözetimi altındaydı ve sıkı bir

disiplin hüküm sürüyordu (Binbaşıoğlu, 1982:41-62).

Dünya tefekkür târihi bakımından İslâmiyet’in önemi, eğitim ve öğretimi,

eski devirlere göre fark edilir şekilde teşkilâtlandırmasında, sistemleştirmesinde ve

ilmi yaymasından kaynaklanmaktadır (Bilgiç, Haziran 1980:3).

Günümüzde birçok medenî devlette öğretim kademeleri ilköğretim,

ortaöğretim, yükseköğretim, lisansüstü araştırma ve inceleme olmak üzere dört kısma

ayrılmıştır. Bu kademelerin Ortaçağ’da Müslümanlar tarafından tanınıp ayırt edilmiş

olması dikkat çekicidir. Ancak günümüzde uygulandığı gibi bu kademeleri

birbirinden ayıran çizgiler belirlememişlerdir (Çelebi,1976:387).

İslâm’da öğretim ilk önce camide başlamıştır. Mescidin bütün insanlara açık

olması tartışılmaz bir gerçektir (Çelebi,1976:297).

Hz. Muhammed (s.a.v.) câmilerin İslâmî bir merkez olmasını istemişti.

Bundan dolayı camide “suffa” denilen bir okul kurdurmuştu. (Hamidullah, 1980: 65)

Page 39: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

23

Dört halife döneminde eğitim biraz daha geliştirilmiş bir şekilde câmilerde

verilmeye devam etmişti. Bu dönemde Kahire, Medine ve Dimaşk önemli ilim

merkezleri arasındaydı (Kazıcı,1996:15).

Emevîler döneminde de farklı bir eğitim sistemi gözlenmemiştir. Bu

dönemde Hz. Peygamber ile başlayan ve mescidlerde merkezileşen eğitim ve öğretim

faaliyetleri iyice yoğunlaşmıştır. Yine Emevîler döneminde de ağırlık merkezini dini

ilimler ve bunlarla yakından ilgili olan İslâm Târihi oluşturuyordu (Yiğit,TDV. İslam

Ansiklopedisi, c.XI,1988:96).

Şam, devrin en önemli eğitim merkeziydi (Kazıcı,1996:15).

Abbâsîler devrinde de câmiler hem bir ibâdethane hem de eğitim kurumu

olarak kullanılmışlardır. Yükseköğretim kurumu ise, Halife Me’mun tarafından

Bağdat’ta kurulan “Beytu’l-Hikme”dir. Burası bir tercüme merkezi ve akademi

olmanın yanı sıra halka açık bir kütüphane olarak da hizmet veriyordu. Bu

kütüphaneler de birer eğitim müessesesi sayılabilir.

İslâm dünyasında çeşitli kurumlar ve ilimler bu dönemde şekillenmiş zamanla

gelişip modern Avrupa medeniyetinin doğmasında etkili olmuştur. Filolojik, dinî,

sosyal ve tabii ilimler alanındaki ilk çalışmaların bir kısmı Emevîler döneminde

başlamakla birlikte bu çalışmaların sistemli bir şekilde ele alınıp müstakil birer ilim

dalı haline gelmesi Abbâsîler döneminde olmuştur (Yetkin, İ.A, c.I, 1988:40-41).

Ancak daha sonra “Beytu’l-Hikme”lerin yerini Daru’l-İlm denilen kurumlar

almıştır. İlk Daru’l-İlm, Musul’da IX.-X. yüzyıllarda kurulmuştur. Bu müesseselerin

en meşhurları Fâtımîler zamanında açılanlardır (Şeşen, 1987:322).

Fâtımîler döneminde Mısır’da eğitim özel bir renge bürünmüş ve belli bir

istikâmete yönelmiştir. Bu, devletin halifelerinin sarıldıkları İsmâiliye Mezhebi’nin

Page 40: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

24

yayılmasıydı. Bu mezhebin yayılma propagandası o zamana kadar hiç görülmeyen

bir tarz getirmiştir. Böylece derslerin konusu da yöntemi de tamamen değişmiş

tamamen kapalı bir kimliğe bürünmüştür. İslâm dünyası Şi‘a liderlerince yazılan pek

çok orijinal kitabı kaybetmiştir. Bu eserler, Sünnî Müslümanlar tarafından yok

edilmiştir. Onlar Şi‘a propagandalarının insanları Hak Din’den saptırdığı

düşüncesiyle bunu yapmışlardır.

Mısırlılar’ın çoğu Fâtımîler’in hükümranlığı süresince Fâtımîler’in ve devlet

adamlarının taşkınlıklarından korunabilmek için İsmâiliye mezhebini benimsemiş

gibi görünmüşlerdi. Yani bu zulümden kurtulmak için bir gösterişten ibaretti. Bu

nedenle Fâtımî Devleti çok geçmeden düştü (Çelebi, 1976:400-428).

Gazneliler ve Samanoğulları zamanında camilerin haricinde eğitim merkezi

olarak devlet adamları ve bazı özel şahısların yaptırdığı medreseler vardı (Köymen,

1992:348).

Selçuklular, kuruluşlarını tamamlayıp Sünnî İslâm âleminin lideri oldukları

zaman, temsilcisi oldukları kesim için Hristiyan Bizans ve Şiî Fâtımîler olmak üzere

iki tehlikeyle karşılaşmışlardı. Fâtımîler, iç tehlike olarak Sünnî düşünceyi ve onun

temsilcisi Abbâsî halifeliğini tehdit ediyordu. Fâtımîler yalnızca ele geçirdikleri

yerlerde yaşayanları Şiîleştirmeye çalışmakla kalmamış, nüfuzları altında olmayan

bölgeleri de kendi taraftarlarını desteklemek suretiyle Abbâsîler’in otoritesini

sarsmak, Sünnîliği zarara uğratmak yolunu takip etmişlerdi. Selçuklular’ın Sünnî

dünyanın liderliğini ele geçirmelerinden sonra Fâtımîler’in propaganda faaliyetleri

gerileme sürecine girmiştir. Bu nedenle Fâtımîler’in öncelikli hedefi Selçuklular

olmuştur. Propaganda faaliyetlerine Şiîleştirme çalışmalarına devam etmişler ve buna

“Bâtınîlik” unsurunu da eklemişlerdir.

Page 41: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

25

Bâtınîler’in (İsmâilîler) İslâm alemi için büyük bir tehlike oluşturduğunu anlayan

Selçuklular Ehl-i sünnet mezhebini güçlendirmek istemişlerdi. Bu nedenle Sünnî

medreseler açma gereği duyuldu. Böylece yalnızca Fâtımîler’e karşı askeri olarak

değil Bâtınîler’e karşı da bu şekilde başarı kazanılacaktır. Sultan Alparslan, silaha

silahla düşünceye düşünceyle cevap verme gereğini kavradığından yıkıcı ve bölücü

hareketlerle mücadele için medreseler açmak ve burada yetişen insanlarla

mücadelesini yürütmek istemiştir. Böylece Sünnî düşünceyi yayacak olan

medreselerin o dönemde üniversite özelliği taşıyan “Nizâmiye”ler açılmaya

başlamıştır (Ocak, Türkler A., c. V,2002:721-722 ).

İslâm dünyasında ilmî ve dinî bilgilerin verilmesinde Selçuklular’ın etkisi

büyüktür (Alptekin, 1985:176).

Eğitim ve öğretim bakımından Selçuklular çağının bir dönüm noktasıdır.

Önceleri dağınık ve özel şekilde yapılan öğretim ilk kez Alp Arslan zamanında

programa bağlanmış ve devlet himayesi altına alınmıştır (Kafesoğlu,1976:902).

Selçuklular, İslâm dünyasının siyasî olarak parçalanmış fakat ilim ve kültürel

açıdansa zayıflamaya başladığı bir dönemde ortaya çıkmıştır. Devlet teşkilâtı, ordu,

ve diğer ekonomik ve sosyal kurumlar daha sonra kurulan Türk-İslâm ve diğer İslâm

devletlerinde derin izler bıraktığı gibi Avrupa’yı da çeşitli alanlarda etkilemiştir.

Selçuklu bimâristanları ve medreselerinin üslûp ve muhtevâları itibâriyle Avrupa’ya

çok şeyler kattığı tespit edilmiştir (Yazıcı, 2002:324-326).

Eyyûbîler dönemi İslâm tarihinin en canlı devirlerinden biridir. İlmî hayat

Nureddin ve Selahaddin ile başlamıştır (Kopraman, D.G.B.İ.T., c.V, 1992:412).

Selçuklular’dan sonra Fâtımîler’in Şiîliği yayma çalışmalarına 1171 yılında

Eyyûbîler son vermiştir (Makrizî,c.II,374).

Page 42: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

26

Selahaddin, çok fazla güçlükle karşılaşmadan İsmâiliye mezhebini bertaraf

etti ve yerine Sünnî mezhebini yerleştirdi. Sonra devlet düzenini değiştirme

faaliyetlerine girişti. Biri Şafi‘î diğeri Mâlikî fâkihlerine ait olmak üzere Mısır’da iki

medrese kurdu ve Şi‘a taraftarı bütün Mısır Kâdı’larını azletti. Yalnızca Şâfiî

mezhebinden olanların göreve getirilmesini istedi. Böylece Şi‘a mezhebi bir daha

ortaya çıkamadı ve Mısır’dan tamamen silinip gitti (Çelebi, 1976:428).

Fâtımî-Şiî propagandasına karşı Sünnîliği savunmak amacıyla X. yüzyılda

Horasan ve İran’da medreseler açılmıştı. Bu medreselerde açılış amaçlarına uygun

olarak daha çok dinî ilimler özellikle de Kur’an, hadis ve fıkıh ilimleri öğretiliyordu.

Matematik ve tabii ilimler daha çok hastaneler ve özel yerlerde okutuluyordu.

Dinî ilimlere göre daha önemsiz görüldüklerinden dolayı bu ilimlerin öğretimi için

özel medreseler açılmamıştı. Bu ilimlerin öğretimi için açılan ilk medreseler

Eyyûbîler devrinde el-Kâmil’in başhekimi ed-Dahvar’ın yaptırdığı tıp medresesi ve

Necmeddin el-Lebdûdî’nin yaptırdığı Dâru’l-Hendese’dir.

Bu dönemin ilk medreseleri dört mezhebin kendi fıkhını öğretmek amacıyla

açtıkları medreselerdir. Bunlardan sonra, birden fazla mezhebin öğretildiği

medreseler açılmaya başlandı. Bunların yanı sıra Kur’an ilimlerinin öğretimi için

Dâru’l-Kurrâlar ve hadis öğretimi için Dâru’l-Hadisler kurulmuştur. Tasavvuf

eğitimi ise, daha çok hangâhlarda yapılıyordu.

Câmiler de bu dönemde eğitimdeki önemli yerlerini korumuşlardır.

Câmilerde çeşitli ilimlerin okutulduğu halkalar ve köşeler vardı. Bunların en

meşhurları Umeyye Câmisi’ndeki Gazzâli köşesi ve Kahire’deki Amr Câmii’ndeki

Şafiî Zâviyesi’dir. Ayrıca bu medrese ve camilerde kütüphaneler de yapılmıştı

(Kopraman, D.G.B.İ.T., c.V, 1992:412).

Page 43: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

27

Ortaçağ İslâm dünyasında bilimsel çalışmaların devamında ve gelişmesinde

hükümdarlar ve vezirler gibi yüksek mevki sahibi kimselerin rolleri büyük önem

taşır. Çünkü İslâm dünyasında bilgiye verilen değer büyük ölçüde faydacılık ilkesine

dayanıyordu. Araştırma faaliyetleri için büyük masraflara ihtiyaç duyulduğundan

bunların hükümdarlar ve nüfuz sahibi varlıklı kişiler tarafından desteklenmesi

gerekiyordu (Sayılı, 1985:5).

3.2.Bahrî Memlûk Devleti’nin Eğitim Sistemi

Hulefâ-i Râşidîn döneminden itibaren İslâmî ilimlerin en önemli merkezleri

arasına giren Kahire ve Dimaşk şehirleri Memlûkler zamanında, sadece bu devletin

değil bütün İslâm dünyasının en büyük iki kültür merkezi idi. Moğol istilası ve Haçlı

seferleri sebebiyle İslam dünyasının tarihte gördüğü en önemli krizi yaşadığı bir

sırada kurulan Mısır ve Suriye’yi bu iki düşmandan kurtaran Memlûk Sultanlığı

himayesine sığınan tüm Müslüman mültecilere kucak açmıştı. Bu mülteciler arasında

doğu ve batı İslam dünyasının en değerli ilmî şahsiyetleri de bulunuyordu. Moğol

saldırılarını durdurarak müslümanları ve İslâm medeniyetini kurtaran Memlûk

devletinin başşehri Kahire, kısa süre içinde Abbâsî başkenti Bağdat’ın yerini almıştı.

Moğollar tarafından ortadan kaldırılan Abbâsî hilâfetine ve diğer müslüman

devletlere tâbi topraklarda yetişmiş pek çok âlim orada bir araya geldi. Memlûk

ülkesine olan bu âlim akışı, sadece doğu İslâm dünyasından değildi. Endülüs ve

Kuzey Afrika’da ortaya çıkan karışıklıklar ve savaşlar yüzünden pek çok Endülüslü

ve Kuzey Afrikalı âlim de zamanın en istikrarlı İslâm ülkesi olan Memlûk ülkesine

geldiler (Yiğit,c. VII, 1991:243-244).

Bu âlimlerin katılmasıyla Memlûkler’in başkenti Kahire, Moğollar’ın tahrip

ettiği önemli bir kültür merkezi olan Bağdat’ın yerini almıştır. Abbâsî Hilâfeti’nin

Page 44: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

28

Memlûk himâyesinde Kâhire’de yeniden kurulması da Memlûk başkentini aynı

zamanda İslâm dünyasının en önemli siyasî ve dinî merkezi haline getirmişti. Bu

gelişme ülkeye gelen âlimlerin sayısında da büyük bir artış olmuştur. Selahaddin

Eyyûbî ve halefleri tarafından yaptırılan birçok medrese zamanın en ünlü âlimlerini

bir araya getiren kurumlar olmuştur. Doğu ve Batı İslâm dünyasının ilim yıldızlarını

bünyesinde toplayan Kâhire ve Dimaşk medreselerinde merkezileşen ilmî hareket

Memlûk sultanlarının desteğiyle daha da gelişmiştir. İlme ve ilim adamlarına büyük

önem veren sultanlar ve devlet adamları çok sayıda medrese inşâ ettirdiler ve

buradaki müderrisler, öğrenciler ve hizmetlilerin ihtiyaçlarını karşılamak için

vakıflar tahsis ettiler. Kahire ve Dimaşk’ta yaptırılan bu müesseselerden günümüze

kadar ayakta kalanlar Memlûk eğitiminin canlı şahitleridir (Yiğit, Türkler A., c. V,

2002:748).

3.3.MemlûklerDönemindeki Eğitim Kurumları

İslâm dünyası bilim adamları saflarında yer almaktan başka Türkler’in gerek

bilimsel çalışmaların teşvik ve himayesinde gerekse bilimsel kurumların oluşturulup

geliştirilmesinde büyük katkıları vardır.

Ortaçağ İslâm dünyası bilim ile öğretim ve hayır kurumlarının oluşup

gelişmesi bakımından önem taşır. Bu doğrultuda da Türkler’in büyük katkısı olduğu

bilinmektedir. Bu kurumlar hastane, rasathane, kütüphane ve medreselerdir (Sayılı,

1985:5-9).

Hızla gelişen İslâm toplumu, kişilerin ve toplumun gittikçe artan ihtiyaçlarını

karşılamak için her alanda eğitimi zorunlu görerek daha ilk devirlerde akademik

müesseseler açmışlardı. Böylece İslâm toplum, bilim ve siyâset alanlarında hızla

gelişimini sürdürebilmiştir (Bayraktar, 1992:15).

Page 45: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

29

3.3.1. Mektepler (İlköğretim Kurumları)

İslâm’da ilköğretim işi, Peygamberimizin Bedir Savaş sonunda savaş

esirlerinden okuma-yazma bilenlerin, bilmeyen Müslümanlar’a okuma-yazmayı

öğretmeleri şartıyla serbest bırakmasıyla başlar. Bu eğitim İslâmiyet’in ilk

devirlerinde cami ve mescitlerde başlamıştır. Buna mektep denen okullar eklenmiştir

(Bayraktar, 1992:15).

Memlûkler döneminde, medreselerin üniversite seviyesinde olduğu kabul

edilirse, mektepler ilkokul seviyesinde eğitim ve öğretim yapan müesseselerdi

(Kopraman, D.G.B.İ.T., c.VII,1992:43).

Genellikle camilere bitişik olarak yapılan bu kurumlara küttâb da denirdi

(Akyüz, 1994:41).

"Küttâb" veya "mekteb" denilen bu yerlerin esas amacı yazı yazmayı ve

okumayı öğretmekti. Zaman içinde okuma-yazmanın yanı sıra Kur'anı okuma, basit

dinî bilgiler ve ibadet şekilleri, hattâ zamanla basit hesaplama yolları da öğretilmeye

başlandı ve bu kurum çok yönlü bir eğitim kurumu haline geldi.

Bu şekilde ortaya çıkan mektepler kısa zamanda İslâmiyetin yayıldığı her

yere yayıldı. Burada ders veren öğretmenlerin vergiden ve askerlikten muaf olmaları,

yaptıkları eğitim-öğretim karşılığında ailelerden belli bir ücret "hak" almaları bu

okulların hızla yayılmalarına neden oldu (Ergün, www. egitim.aku.tr/ergun3htm).

Memlûkler devrinde, özel ve genel olmak üzere iki tür mektep vardı.

Geçimini öğretmenlikle kazanmak isteyen şahıslar tarafından açılan özel ilkokullarda

velilerden belirli bir ücret alınırdı. Genel mektepler ise, sultanlar, diğer devlet

adamları ve büyük tüccarlar tarafından sırf Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla

Page 46: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

30

yaptırılır, bütün ihtiyaçları devlet ya da bu eserlerin sahiplerince yapılan vakıflarca

karşılanırdı. Genellikle cami, medrese ve hastanelerin bünyesinde yer alan ve asıl

amaç yetim çocukları himâye etmek olduğu için Mekâtibu’l-eytâm/yetim

mektepleri adıyla bu mekteplere yetim çocukların yanı sıra fakir ve asker çocukları

da giderdi. Mekteplerde okuma yazma öğretiminin yanında Kur’an-ı Kerim ve bazı

hadis metinleri okutulur, hafızlık yaptırılır, yazışma usulleri, ilmihâl bilgileri, temel

hesap bilgileri öğretilirdi. İlköğretimin amacı, çocukların en uygun yöntemlerle iyi

bir şekilde yetişmelerini sağlamak ve onları faydalı birer insan olmaya hazırlamaktı.

Bu amaçla edep ve görgü kuralları üzerinde önemle durulur, çocuklara anne ve

babalara itaat etmeleri, iyi alışkanlıklar edinmeleri ve kötülüklerden uzak durmaları

öğretilirdi. Mekteplere başlamak için en uygun yaş yedi olmakla birlikte, çoğu aile

çocuklarını daha küçük yaşlarda gönderirlerdi. Öğretim süresi çocuğun

kabiliyetlerine göre değişirdi (Yiğit, Türkler A., c.V,2002:749).

Çocuk ergenlik çağına gelince mektepten ayrılma zamanı gelirdi. Mektepte

okuyan çocukların eğitimine oldukça özen gösterilirdi (İbnu’l-İhve,1976:171-172).

Ancak hâfızlıklarını tamamlamak gibi özel durumları olanlara, bir süre daha

devam izni verilirdi. Ayrıca her mektebe devam edecek öğrencilerin azamî sayısı

vakfiyelerde yazılırdı (Yiğit, Türkler A., c.V, 2002:749).

Mekteplerin kendine has programları vardı. Bu planları eğitimciler

hazırlamaktaydı (Çelebi, 1976:399).

Mekteplerde günlük program güneşin doğmasından itibaren başlar ve

ikindiye kadar devam ederdi. Cuma günleriyle dinî bayramlardan önce ve sonra

birkaç gün resmî tatil olurdu. Mekteplerde hafızlıklarını tamamlayanlar için görkemli

hatim merasimleri yapılır, güzel bir şekilde giydirilen hâfızlar, süslü atlara

Page 47: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

31

bindirilerek şehrin caddelerinde dolaştırılırdı. Mektepleri başarıyla tamamlayanların

büyük bir kısmı medreselere devam ederlerdi (Yiğit, Türkler A., c.V,2002:749).

Memlûk mekteplerinde başarıyla okuyan öğrencilerin vakıflar ihtiyaçlarını

karşılayıp burs verirdi (Makrizî, c. III,?:163).

Burada ders veren öğretmenlere "kâtib", "fâkih", "muallim" gibi adlar

verilmiştir ve bizim kültür çevrelerimizde "muallim" ismi yaygın kabul görmüştür.

Burada ders veren öğretmenlerin yardımcılarına da "kalfa" (halife) denirdi. (Ergün,

www.egitim.aku.tr/ergun3htm)

Mekteplerdeki çocukların eğitimlerinden müeddibler ve onların yardımcısı

olan “ârif”ler sorumluydu (Aşur,1963:150).

İlkokul öğretmenlerinde güzel ahlâk sahibi, ilim ve amel bakımından ehil

kimseler olmaları şartı aranırdı. Muallimlerin ehl-i salâh kişilerden, güvenilir, iffet

sahibi iyi hesap bilen, hâfız ve güzel yazı yazan biri olması şart koşulurdu. Evli

olması tercih edilir, güzel ahlâk ve dindarlığıyla tanınmış çok yaşlıları hariç

bekarların mektep açmasına izin verilmezdi. Muallimlik izni, ancak ehliyetinin kesin

olarak bilinmesi ve güvenilir kimselerin tezkiresi şartıyla verilirdi. Bu şartlar çoğu

kez mektepler için hazırlanan vakfiyelerde yer alırdı. Mekteplerde çalışan diğer

görevlilerde de güzel ahlâk şartı aranırdı (Yiğit, Türkler A., c.V,2002:749).

Nuveyrî ünlü eseri Nihâyetu’l-Ereb fî-Funûnu’l-Edeb adlı kitabında Sultan

Mansur Kalavun’un fakihlere yaptırdığı Mekteb-i Sebîl’de eğitim alan çocuklara

yazlık ve kışlık giyecek, günlük üç rıtıl ekmek ve her birine otuz dirhem harçlık

verildiğinden bahsetmektedir (Nüveyrî, 1990:202-203).

Page 48: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

32

3.3.2. Câmiler (Mescidler)

Câmi ve mescitler İslâmiyet’ten önce de var olan ve içinde Allah'a ibâdet

edilen yapılardır, İslâmiyetten sonra değişik boyutlarda binlerce yeni câmi ve mescit

yapıldığı gibi eskiden kalma çeşitli yapılar ve ibadethaneler de câmi ve mescitlere

çevrilmişlerdir (Ergün, www.egitim.aku.tr/ergun3htm).

İslâm’da öğretim ilk önce cami’de başlamıştır (Çelebi,1976: 297).

Hz. Muhammed (S.A.V.) câmilerin islâmî bir merkez olmasını istemişti.

Bundan dolayı camide “suffa” denilen bir okul kurdurmuştu. Câmilerin ibadetin

dışında bir başka fonksiyonu da eğitimdir. Câmide eğitim suffada yapılırdı. Burada

okuyan öğrenciler geceleri de suffa da kalırlardı. Câmilerde aynı zamanda dışardan

gelen heyetler de kabul edilir görüşmeler burada yapılırdı. Bunun dışında hapishane

olarak da kullanılmıştır (Hamidullah, 1980:65-76).

Buradan anlaşılıyor ki Hz. Peygamber devrinde câmiler devletin pek çok

işinin yapıldığı bir yer olmuştur.

Eğitime hizmet vermesi açısından camiyle medrese arasında temelde bir fark

yoktu. Medreselerin kurulmasından sonra bile câmiler bir eğitim kurumu olarak

hizmet vermeye devam etmiştir. İbn Batuta Bağdat’ın Mansur Câmii’nde hadis

dersleri dinlemiştir. Bu faaliyetlerin medreselerin en parlak dönemine rastlaması

câmilerin eğitim öğretime hizmetlerine sağladıkları katkı büyüktür (Eyice, MEB.İ.A.,

C.V, 56).

Câmilerde devrin bilinen bütün ilimlerinin eğitimi verilirdi. Dinî ilimlerin

yanında tarih, felsefe, tıp, astronomi aruz gibi ilimler öğretilirdi. (Kazıcı, 1995:23)

Page 49: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

33

Câmi ve mescitlerde ibadetle öğretim her zaman iç içe olmuştur (Ergün,

www.egitim.aku.tr/ergun3htm).

Câmiler bütün insanlara açıktır. Orada oluşturulan halkalar kayıtsız şartsız,

öğrencilerin öğretimlerini parasız olarak temin etmek için hazırlanmıştı. Dinlemek ve

öğrenmek amacıyla halakaya yeniden katılmak isteyen kimselerin oturması için

halakada bir boşluk bırakmak ders geleneklerindendi. Müderrisin ders meclisinde

dinleyicilerden birisine imtiyazlı bir yer ayırmaması, huzurunda bulunan herkesi eşit

tutması gerekirdi. Hangi öğrenci önce gelirse kendilerine ayrılan kısmın bir yerine

rastgele otururdu. Ayrıca müderrisin fakirlere zengin muamelesi yapması da dikkat

etmesi gereken prensipleri arasındaydı. Müderrisler fakir öğrencileri sadece

kollamakla kalmayıp, aynı zamanda bu öğrenciler için kurulan zengin vakıflardan

onların faydalanmalarını sağlamışlardır. Bütün bunların öğretimin gelişmesinde

önemli ölçüde rolü olmuştur. Müslümanlar arasında fakir tabakaya mensup ünlü

âlimler vakıflar ve müderrisler sayesinde yetişmiştir (Çelebi, 1976: 297-300).

Bir ilim merkezi olan Memlûk câmileri bu fonksiyonlarını medreselerden

sonra da devam ettirmiştir. Ülkenin büyük câmileri dinî ilimlerin okutulduğu önemli

medreseler durumundaydı. Câmi ve mescidlerde kurulan ders halkalarına

öğrencilerin yanında normal cemaatten kimseler de katılabildiğinden herkese açık bir

öğretim kurumu olma özelliği taşıyor ve bütün halkın aydınlatılmasına katkıda

bulunuyordu.

Ortaçağ’da İslâm sanatında belli bir dönemden sonra Türk üslûbunun hâkim

olması bazı bölgelerde bunun yerli üsluplarla karışarak yeni ve değişik üslupların

ortaya çıkmasına neden olmuştur. Memlûkler devrinde özellikle Kâhire’de yeni bir

Page 50: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

34

üslup doğmuştur. Tamamen Asya’daki Türk sanat zevki ve geleneğinin izlerini

taşıyan bu tarz Memlûkler’in yaptığı eserlerde en güzel ifadesini bulmuştur. Ama bu

üslûp yerel ve dışardan gelen Türk kökenli unsurların kaynaşması sonucu ortaya

çıktığından her ikisinin de özelliklerine sahiptir. İnşaatlarda taş kullanıldığı gibi

genel olarak ahşap düz bir çatıyla örtülü eyvana yer verilmiş, çini tezyinâtının yerini

renkli taş kaplamalar almıştır. Baybars’ın 1269’da Kahire’de yaptırdığı cami bu

özellikleri taşır. Fakat burada plânda yerli geleneğe bağlı kalınmıştır. Geniş bir

avluyu takip eden harîm, kıble duvarına paralel payeli altı sahndan ve mihrap

önündeki büyük maksure (camilerde parmaklıklarla çevrilmiş yer) kubbeden oluşur.

1340’da yapılan Merdanî Camii’nde de revaklı (üstü örtülü) avlu ve sütunlu harîm

korunmuştur. Türkler’in dört eyvanlı cami-medrese tipi Mısır’da özellikle de

Kahire’de cami mimarisi üzerinde oldukça etkili olmuştur. Kalavun’un 1284-1285’te

yaptırdığı hastane, medrese ve türbeye bağlı olarak kurulan Kalavun Camii bunun en

güzel örneğidir. Bu caminin dış cephesi de abidevî kemer ve pencere dizileriyle

gösterişli bir görünüşe sahiptir. Süslemede Selçuklu, Arap ve Gotik unsurları vardır.

Üç kat halinde olan minare altta kare şeklinde üstte yuvarlaktır. Avlunun karşı

tarafında medrese bulunmakta yan kenarlarında da hücreler sıralanmaktadır. Dört

eyvanlı camii örneklerinden Melik Camii’nde (1319) esas harîmi oluşturan büyük

eyvanın avlu genişliğini de aşan enine bir salon halindedir. Dört eyvanlı büyük

Memlûk manzumelerinin şüphesiz en mükemmel örneği 1356-1363’de yapılan

Sultan Hasan Medrese, camii ve türbesidir. Kesme taştan yapılmış yüksek ve çok

katlı cephesi ve yüksek cümle kapısı dikkat çeker. Ortadaki büyük avlunun etrafında

dört eyvan bulunsa da bunlardan sadece güneyde olan büyük eyvan camidir. Binanın

dış sınırıyla dört eyvanın aralarında kalan kısımlar küçük avlular etrafında toplanan

Page 51: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

35

hücrelerden oluşan birer medresedir ki, bunların her biri dört mezhepten birine tahsis

edilmiştir (Eyice, TDV.İ.A., c.VII, 1993:75).

Fetihlerden sonra Mısır’da yapılan ilk câmi olan Amr b. As Câmii’nde

Memlûkler döneminde fıkıh öğretimi yapılan sekiz ders salonu bulunuyordu. Yine

Baybars tarafından tamir ettirilip tekrar açılan el-Ezher Câmii de ilim meclisleriyle

meşhurdu. Hakim Câmii’nde dört mezhep fıkhı yanında hadis ve nahiv (cümle

bilgisi) dersleri de veriliyordu. Şam’daki sekiz ders salonu ve o dönemin meşhur

âlimlerine ait ders halkasının olduğu Ümeyye Camii şehrin en önemli ilim

merkezlerinden biriydi (Yiğit, T.A. c. V, 2002:751).

Medreseler camilerin bir parçasıdır. Örneğin el-Ezher Câmisi ve

Akboğaviyye Medresesi’nin duvarları ve pencereleri ortaktı. Medreseler sonradan

tamamen câmiye bağlandı (Eyice, TDV.İ.A. c.VII, 1993:57 ).

Memlûk kadınları da han, hangâh cami, mescid gibi kamu yararına yapılar

yaptırdılar. Örneğin Sultan en-Nâsır’ın karısı ve oğlu Ânuk’un annesi Hond Tugay’ın

yaptırdığı “ Hangâh Umm Ânuk”, Sultan en-Nâsır’ın dadısı Sitt Hadak’ın yaptırdığı

“Câmii es-Sitt Hadak”, yine en-Nâsır’ın cariyesi Sitt Miske’nin yaptırdığı “Câmi’es-

Sitt Miske” Sitt Gazâl’ın yaptırdığı “Mescid-i Gazâl” gibi eserler bunlardan

bazılarıdır (Kortantamer, 2002:407).

3.3.3. Hangâh, Ribât ve Zâviyeler

Hangâh, tarikata mensup dervişlerin bir şeyh idaresinde topluca yaşadıkları,

konum olarak şehir, kasaba ve köy yolları üzerinde kurulan ve oradan gelip geçen

yolculara yiyecek, içecek ve kalacak yer sağlayan dinî kurumlardır (Şaman

veYazar1991:305).

Page 52: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

36

"Zâviye" ise "köşe" anlamındadır ve genellikle Batı ve Kuzey Afrika'da yer

alan küçük tasavvuf tekkeleri idi. "Ribât"lar da sınırlarda cihat edenlerin oturdukları

bir nevî sınır karakolları durumunda idiler; kendi tarikatlarını ve tasavvufî görüşlerini

sınır bölgelerinde yaymak isteyen şeyhlerin ve dervişlerin kaldıkları yerlerdi (Ergün,

www.egitim.aku.tr/ergun3htm).

İslâm eğitim tarihinde hangâh, ribât ve zâviyelerin medreselerle sıkı bir

ilişkilerinin bulunduğu dikkat çeker. Çünkü ibâdetle eğitim birbirinden ayrı

düşünülemediği için buralarda da dini eğitim veriliyordu (Kazıcı, 1995:60).

Hangâhlar şeyhler tarafından yönetilirdi. Ama şeyh bu iş için başka bir kişiyi

de görevlendirebilirdi. Bu kişilere “peşrev”, “emîr” ya da “mukaddem” denirdi.

Hangâhlara yapılan vakıflar, bağışlar dervişlerin ihtiyaçlarını karşılamak için

kullanılırdı.

Burada tasavvuf eğitiminin yanı sıra başta hadis, tefsir, fıkıh, akâid olmak

üzere çeşitli konularda dersler verilir, kitaplar yazılırdı. Dinî musikîye de önem

verilir şiir ve ilahiler okunur, semâ yapılırdı. Hangâh ve çevresinin bakımlı ve temiz

olması için işbölümü yapılır, görevini yerine getirmeyenler çeşitli şekillerde

cezalandırılırdı (Uludağ, T.D.V.İ..A., c. XVI,1993:43).

Memlûkler zamanında da sayıları oldukça artan hangâh, ribât ve zâviyeler,

müridlerin barınağı olmanın yanında tasavvuf ve diğer dinî ilimlerin öğretildiği birer

eğitim ve öğretim kurumuydu (Yiğit, S.D.K.S.İ.T, c.VII, 1991:247).

Memlûkler devrinde tasavvufun oldukça yaygınlaşması göz ardı edilemez.

Bunun bazı nedenleri vardır. Bunlardan ilki çeşitli ülkelerden şeyhlerin Mısır’a

gelmesi, Endülüs ve Fas’tan zor durumda kalarak Doğu’ya göç eden Müslümanlar’ın

Page 53: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

37

Mısır’da kabul görmesi, Haçlı ve Moğol tehlikesinin yanında sıkça kıtlık ve salgın

hastalıkların olduğu bir ortamda sûfilerin davetleri güçlü bir taraftar bulmuş,

kendilerine fukara denilen bir sûfî kitlesi oluşmuştur (Kopraman, D.G.B.İ.T.,

c.VII,1992:44).

İslâm tasavvufunun altın çağını yaşadığı bu dönemde, tarikatlara ait

müesseselerin sayısı da oldukça artmıştı. Sultanlar, emirler, büyük tüccarlar tekke ve

zâviye inşâ ettirmek için birbirleriyle yarışırlardı. Sûfîlerin barındığı ve tarikat

adâbını yerine getirdiği bir ibadet yeri olmanın yanında zengin kütüphaneleri olan

birer eğitim-öğretim kurumu olma özelliğini de taşıyordu. Burada tasavvufla birlikte

diğer ilimler de okutulurdu. Örneğin Şeyhû Hangâhı’nda dört mezhep fıkhı, hadis,

kırâat dersleri, Baybars el-Çaşnigîr Hangâhı’nda da hadis dersleri veriliyordu.

Kadınlara özel ribatlarda da tasavvuf eğitiminin yanı sıra bayan öğretim üyeleri

tarafından vaaz verilir ve fıkıh dersleri okutulurdu. Bağdadiye Ribatı, eşlerinden

ayrılan bayanlara tahsis edilmişti. Eşlerine dönene kadar ya da başka bir erkekle

evlenene kadar burada korunurlardı. Bu öğretim merkezlerinin sayısı oldukça

fazlaydı. Makrizî Kahire’de 22 hangâh, 11 ribât ve 25 zâviye hakkında bilgi

vermiştir. Nuaymî Şam’da 29 hangâh, 21 ribât ve 25 zâviyeden bahsetmektedir.

Bazı meşhur âlimler bu kurumlarda görev almışlardır. İbn Haldun, Baybars Hangâhı

şeyhliğini yapmıştır. İbn Hacer de orada hadis imlâ ettirmiş, Şeyhûniyye

Hangâhı’nda da hadis ve fıkıh dersi vermiştir. Şeyhûniyye şeyhliği yapan Muhyiddin

el-Kâfiyeci pek çok öğrenci yetiştirmiştir. Uzun süre müderrislik ve hangâh şeyhliği

yaptıktan sonra Kahire dışında yaptırdığı zaviyesine yerleşip bütün ihtiyaçlarını

bizzat karşıladığı öğrencileriyle ilgilenen Burhaneddin İbnâsî Şeyhûniyye Hangâhı

sûfilerindendir (Yiğit, T.A. c. VII, 2002:751-752).

Page 54: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

38

Bu arada bazı hangâhlar mezheblerin birine ait olup, aynı zamanda medrese

görevini yürütüyordu. Kadınlara mahsus ribâtlarda kadın şeyhelerin gözetiminde

tasavvufî eğitim yanında fıkıh da okutulmaktadır (Yiğit, S.D.K.S.İ.T,c.VII,

1991:247).

Yaygın eğitim kurumları olarak da adlandırabileceğimiz bu kurumlar, dinî,

pedagojik ve hatta tıp alanında hizmet verip, halkı aydınlatan bir kurumdur. Bu

anlamda o devrin mektebi, hastanesi, dinlenme alanı ve moral kaynağı, güzel sanatlar

akademisi, edebiyat ve fikir ocağıdır. Tasavvuf düşüncesinin,anlayış ve terbiyesinin

işlendiği, derinleştirildiği ve halka sunulduğu yerlerdir. Kısacası, insanların hayrına

olan her şeydir ve İslâm kültür ve tarihinde önemli bir yeri vardır (Kazıcı, 1995:60-

61).

Ancak bu kurumlar devletin son zamanlarına doğru oldukça bozulmuş, usül

ve erkânı zedelenerek toplum üzerindeki etkileri azalmıştır (Kopraman, D.G.B.İ.T.,

c.VII,1992:44).

3.3.4. Hastaneler

Hastaneler çeşitli alanlarda uzmanlaşmış doktorları bir araya getiren ve tıp

öğrencilerinin ihtisas yaptıkları tıp merkezleridir (Şeşen, 1987:315).

Bilim kurumlarının doğup gelişmesi açısından Ortaçağ İslâm dünyası

olağanüstü önem taşır. Hastanenin İslâm dünyasında doğmasında ve bir hayır

kurumu olması yanında bilimsel tıbbın tutarlı bir biçimde uygulandığı ve

uzmanlaşmış bir tedavi yerine dönüşerek kurumsallaşmasında Türkler’in büyük bir

paya sahip olduğu bilinmektedir. İslâm dünyasında hastane tarihte ilk kez bilimsel

tıbbın kaleleri haline gelmiş tıp kurumu olarak ortaya çıkmıştır (Sayılı, 1985:5-9).

Page 55: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

39

İslâm âlimleri, tıp ilmine önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Müslümanlar

insan sağlığının önemini çok iyi takdir ederler. İslâm ülkelerinde birçok dârü’ş-

şifâlar ve bimâristanlar kurulmuştur. Bu hastaneler zamanının en gelişmiş

hastaneleriydi (Keskioğlu, 1980:41).

İslâm hastaneleri özellikle Selçuklular döneminde çok yaygınlaşmıştır. Bu

hastanelerde ayrıca klinik ya da serirî tıp öğretimi geleneğinin yerleştiği görülür.

Ortaçağ İslam hastaneleri Batı Avrupa’yı hem mimârî hem de klinik tıp öğretimi

bakımından etkilemiştir (Sayılı, 1985:5-9).

Selçuklular tarafından inşâ edilen hastanelerin kurulduğu şehirlerde, bunların

yanında (câmiler, medreseler, imâretler, tekkeler gibi) diğer dinî, kültürel ve sosyal

kurumların da mevcut olduğu bilinmektedir. Bu kuruluşlar ayrı ayrı fakat birbirine

yakın yerlerde inşa edilmişler dolayısıyla eğitim açısından da bir bütün oluşturarak,

belirli bir kültür ortamı yaratmışlardır. Bu ortam devletin kuruluşu ile birlikte

gelişmeye başlamıştır. Medreselerle hastanelerin yan yana olmaları teorik ve pratik

eğitimin beraber yürütülebilmesine imkan sağlamaktadır. Bu uygulama sonucunda

yeni bir tıp eğitimi anlayışı ve modeli gelişmiştir (Adıvar, 1982:27).

Memlûk hükümdarlığı tıp ilmi alanında yol gösterici rol oynamıştır (B.K.A.,

c. VII, 1984:3168).

Sultanlar ve devlet adamları tarafından yaptırılan ve zamanına göre son

derece gelişmiş olan hastanelerin eğitim-öğretim kurumları arasında önemi büyüktü.

Hastanelerde teorik ve pratik dersler bir arada yürütülüyordu. Tıp öğretiminin

yapıldığı bu birimler tıbbî aletlerle ve bu alanda yazılmış kitaplarla donatılmıştır.

Burada yetişen doktorlar alanlarına farklı kitaplardan sınava alınır, kazananlara

hekimlik icâzeti verilirdi (Yiğit, T.A. c. V, 2002:752).

Page 56: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

40

Memlûk sultan ve emirlerinin yaptırdığı hastanelerde eğitim yapılan

kısımlarda her türlü tıbbî alet vardı. Buralarda tıp eğitimi alan öğrenciler pek çok

imkana sahipti (Yiğit, 1991:250).

Hayli gelişmiş ve çeşitli uzmanlık alanlarından oluşan Kalavun’un kurduğu

hastane bunun bir göstergesidir. Çeşitli bilim alanlarında birçok ünlü bilgin

yetişmiştir. Birçok alanlarda bilimi ve bilim adamlarını korumuşlar ve

desteklemişlerdir (B.K.A., c. VII, 1984:3168).

Bu hastanenin yapılış sebebi, Sultan Melik Mansur Kalavun Anadolu

Seferine yöneldiği bir sırada h. 675 yılında çok şiddetli bir kulunç hastalığına

yakalandı. Sultan Şam’daki Şehid Nureddin Hastanesine götürüldü ve doktorlar

sultanı orada tedavi ettiler. Nureddin Hastanesi Sultan Mansur Kalavun’un hoşuna

gitti. Sultan bu hastanede iyileştikten sonra çıktı ve Allah kendisine mal verirse böyle

bir hastane yaptıracağına söz verdi. Sultan Kahire’ye dönünce “Dâru’l-Kutbî”

denilen yerin alınmasına karar verdi ve hastanenin yapılması için emir Alamüddin

Sencer eş-Şücai’yi görevlendirdi. Sultan Mansur Kalavun Mısırdaki malından bu

hastane için vakfetti. Onun dışındaki Meliklerde yılda yaklaşık bir milyon dirhem

gelir getiren emlâk vakfettiler. Bu hastaneyi sultan bütün hastalara tahsis etti.

Buraya ordu mensupları, melikler, emirler, küçük çocuklar, büyükler, hürler, köleler,

fakirler ve zenginler gelebiliyordu. Mansûriye Hastanesine bütün hastalıklar için

ihtiyaç duyulan mütehassıs doktorları atandı. Hastaneye doktorların yanısıra

hastabakıcılar ve hizmetçiler tayin edildi. Hastaneye erkek ve kadın hastalar için ayrı

ayrı yatakhaneler yaptırıldı. Her hastalık için ayrı ayrı bölümler vardı. Sıtma hastalığı

için bir bölüm, göz hastalığı için bir bölüm, kadın hastalıkları için bir bölüm, genel

cerrahi için ayrı bir bölüm vardı. Her bölümde yemekhane ve eczane mevcuttu,

Page 57: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

41

Diğer hastaneler için bir model teşkil eden bu hastaneye çok sayıda hasta gelirdi.

Zengin fakir ayrımı yapılmayan bu hastanede hastaların yatması için belirli bir süre

sınırlaması getirilmemişti. Taburcu olan hastalara hastane tarafından bir kat elbise

giydirilirdi. Hastanede ölenler ise, hastane tarafından defnedilirdi. Sultan Mansur

Kalavun’un kurmuş olduğu bu ünlü hastane Mısır’da devlet kuran Memlûklerin tıp

ilmine ve insan sağlığına verdikleri önemi göstermesi bakımından çok önemlidir

(Keleş, yayınlamamış makale:3 ).

1284’te Kalavun’un kurduğu Kalavun Hastanesi Nureddin Hastanesi örnek

alınarak yapılmıştır. Burada pratik ve teorik tıp eğitimi birlikte yapılmaktaydı.

Buranın büyük bir kütüphanesi vardır. Sekiz bin kişinin yaşadığı Kutbiyye adlı bir

Fâtımî Sarayı Kalavun tarafından çeşitli değişiklikler ve ilaveler yapılmak suretiyle

dört eyvanlı bir hastane şekline getirilmiş ve yanında yer alan bir tıp medresesi ve

kendi türbesiyle birlikte külliye biçiminde kurulmuştu (Makrizî, c.II, 406-408).

Bu hastane; Kahirede özel korunan bir bölgede iki saray arasında, Kâmiliye,

Sâlihiyye ve Zâhiriyye Medreseleri yolu üzerinde, Kâmiliyye Medresesi’nden Bâb-ı

Zühümeye, Şems’ul Havas Mesrur, Hacer ve Fakiha hanlarına, ipekçiler ve

hurdacılar vs. yönüne giderken sağ tarafa düşer. Hastaneyi vakfeden kişi, vakfetme

gayesini ve burada tedavi edilecek hastalıkları, bu hastanenin önemini, Memlûkler

asrında çeşitli halk kitlelerinin sağlığı için yapılan hizmetleri Sultan Kalavun vakfı

vesikalarında belirtilmiştir. Bu hastane bütün hastalıkların tedavi edildiği genel bir

hastane idi. Hastane biri erkeklere, diğeri kadınlara ait olmak üzere iki kısma

ayrılıyordu. Bu kısımlardan her biri (kendi arasında) çeşitli bölümlere ayrılıyordu.

Bu bölümlerden biri iç hastalıklara, bir diğer bölüm göz hastalıkları, bir diğer bölüm

ise ortopedi (kırık çıkıkların tedavi edildiği) ye aittir. İç hastalıklara ait bölümde,

Page 58: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

42

hastalıkların çeşitli olmasına binaen küçük bölümlere ayrılır. Hastanenin

kısımlarından her biri için her kısmın genişliğine ve hastaların sayısına göre

doktorlar bulunuyordu. Her kısmın bir bölüm başkanı ve hastane iç hastalıkları,

cerrâhî hastalıkları ve göz hastalıkları bölüm başkanları bulunuyordu.

Bu vesikanın tıp ilminin gelişmesi ve tıp tahsili konusuna eğilmesi

(vesikanın) önemini ortaya koymaktadır. Aynı zamanda hastanelerin sadece hastaları

tedaviye hizmet etmekle sınırlı kalmadığı ve yine tıp ilminin eğitim ve öğretimine

önem gösterildiğini belgelemektedir. Profesörlerin gözetiminde hastalar üzerinde bol

bol uygulama yapılabilmesi yönüyle günümüz araştırma hastanelerine tıp

fakültelerinin dahil edilmesi durumuna son derece benzemektedir. Mansûriye

Hastanesi’nin işleyişine dair vakıf vesikaları; hastane doktorlarının arasında en

yetenekli profesörlerden birinin seçilerek kendisine hastanede kürsü kurulması ve

öğrencilerine tıp tahsili vermesini şart koşmuştur.

Bu vakfiyede hastanelerde hastaların hiçbir ücret ödemeden muayene

olduklarını, ameliyat olduklarını ve hastanede kaldıkları süre içerisinde her türlü

ihtiyaçlarının hastane tarafından karşılandığını öğrenmekteyiz.

Ayrıca tıp öğrencilerine hangi derslerin uygulamalı olarak verildiğini ve

doktorların gerek teorik ve gerekse pratik bilgileri nasıl verdiklerini de

öğrenmekteyiz. Bu belge bize o dönemde doktorla hasta ilişkilerinin de nasıl

işlediğini, hastaların yalnızca hastanede değil evlerinde de muayene edilebildiklerini

yani alile hekimliğinin o dönemde de olduğu göstermektedir (Keleş, yayınlanmamış

makale, 8-12 ).

Kaynaklara göre Bimâristan-ı Mansûrî adıyla da bilinen Kalavun

Hastanesi’nde Selçuklu hastanelerindeki gibi her türlü hasta tedavi edilir, çok sayıda

Page 59: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

43

doktor tarafından tıp öğrencilerine dersler verilirdi. Buranın Osmanlılar döneminde

XVII. yüzyılda bile İslâm dünyasının en ünlü tıp merkezi olarak görev yaptığı

bilinmektedir (Terzioğlu,T.D.V.İ.A., c. VI, 1993:170).

Kalavun’un 1284’te yaptırdığı hastanedeki doktorlar dört köşkte her hastalık

için ayrı olarak yapılan odalarda yatan hastaları tedavi ediyorlardı (Turan, 1998:348).

Bu odalar çeşitli hastalıkları birbirinden ayırt edebilmek için özel olarak

yapılmıştı. Aynı zamanda burada laboratuarlar, erzak depoları, hamamlar, dispanser

ve mutfak vardı (Hitti,1995:1099).

Tabipler reisinin (başhekim) öğrencilere ders verdiği bir salon vardı.

Buradaki doktorların ve diğer çalışanların maaşları ve tahsisatı zengin vakıflar

tarafından temin ediliyordu. Hastaneleri ve vakıfları idare eden bir divan ve birçok

memur vardı (Turan, 1998:348).

3.3.5. Kütüphaneler

İlmî hayat kitap ve kütüphanelerle sıkı sıkıya bağlıdır (Kopraman,1992:42).

En eski kütüphane kurucuları ve kitapseverler arasında Türkler şerefli bir

yere sahiptir (Sayılı, 1985:12).

Kütüphaneler, ulemânın ilim yaymak için başvurdukları bir yoldu. Yazma

eserler pahalı olduğundan, zenginlerden başkasının kendi şahsı için kitap alması

zorlaşınca eğitimi seven ve destekleyen kimseler kütüphanelerin inşâsına ve

kapılarını halka açma yoluna başvurdular.

Kitap koleksiyonları Bağdat’ta “Beyt’ül-Hikme” ve Kahire’deki “Dâr’ul-

Hikme” gibi ilk İslâm üniversitelerinin ilk nüvesini oluşturmuştur. Bu durum

tarihçileri buraların medrese mi yoksa kütüphane mi kabul edileceği konusunda

ihtilafa düşürmüştür. İster devletin yaptırdığı ister fertlerin yaptırdığı, olsun bu tür

Page 60: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

44

kuruluşlara örnek teşkil etmiştir. Böylece kütüphaneler İslâm dünyasında öğretim

kurumlarının görevini görürken aynı zamanda günümüzdeki modern kütüphanelerin

yaptığı hizmeti de yerine getirmişlerdir.

Kütüphaneler öğretim hizmetindeki rollerine göre gruplandırılmıştır. Buna

göre kütüphaneler;

1- Umûmî Kütüphaneler

2- Yarı Umûmî Kütüpheneler

3- Özel Kütüpheneler

3.3.5.1. Umûmî Kütüphaneler

Bu tür kütüphaneler; orada ders okuyanların ya da oraya gelip gidenlerin

faydalanmaları için başlangıçta mescitlerde kurulduğu gibi bazen de öğrencileri

barındıracak ve onların eğitim görmelerini sağlayacak bir kurumun nüvesini teşkil

etmek üzere yaptırılmıştır. Daha sonra medreselerin ortaya çıkıp yaygınlaşmasıyla

onlara bitişik olarak yaptırılmaya başlanmıştır. Bu kütüphanelerin sayısı oldukça

fazladır.

3.3.5.2. Yarı Umûmî Kütüphaneler

Bu kütüphaneler bütün halk tabakalarının girişine izin verilmediği için

umûmî değildi. Bunlar ilim ehli olduklarını göstermek için halifeler ve hükümdarlar

tarafından yapılan kütüphanelerdi. Bu kütüphanelere girmek özel izin gerektirirdi. Bu

tür kütüphanelerin çoğu, zamanla umûmî kütüphaneye dönüştürülmüştür.

3.3.5.3. Özel Kütüphaneler

Bu kütüphaneleri ulemâ ve edibler kendi ihtiyaçlarını karşılamak için özel

olarak kurmuşlardır. Bu tip kütüphaneler çoktur ve yaygın durumdadır. Öyle ki

Page 61: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

45

araştırması sırasında başvuracağı bir kütüphaneye sahip olmayan bir âlim ya da edib

bulmak zordur (Çelebi, 1976:133-197).

Memlûkler devrinde de hem çeşitli ilimlere dair kitaplar yazılmış hem de

kitap toplama ve kütüphane kurmaya büyük önem verilmiştir. Kütüphane kurma

işinde sultanlar başta geliyordu. Bu sebeple Kalatu’l-Cebel’de bir kütüphane

kurmuşlar ve bu kütüphanede değerli kitaplar toplamışlardı. Çeşitli zamanlarda

yangınlar geçirmesine rağmen bu kütüphane devletin yıkılışına kadar varlığını

sürdürmüştür.

Memlûkler zamanında her medrese ve camiinin birer kütüphanesi vardı.

Medreseyi yaptıran sultan veya emir bunun devamını temin eden mali kaynağı

sağladıktan sonra başta tefsir, hadis, fıkıh, edebiyat, tıp ve Arap dili olmak üzere

çeşitli alanlarda yazılmış kitaplardan oluşan bir de kütüphane kuruyordu. Bu

kütüphanelerde kitapları düzenleyen, koruyan ve gerektikçe tamir eden hâfız-ı

kütübler ve diğer görevliler bulunurdu. Kütüphaneler satın alma ve istinsah

yollarıyla yeni kitaplar edinerek mevcutlarının sayısını artırırdı.

Câmi ve medreselerdeki herkesin istifadesine açık olan kütüphanelerin yanı

sıra, sultan ve umerânın bazıları özel kütüphaneler yaptırmışlardı

(Kopraman,1992:43-44).

Sultan Kalavun Mansuriyye Medresesi’nin kütüphanesine birçok tefsir, fıkıh,

hadis, edebiyat dil ve tıp kitapları getirtmiştir (Aşur, 1976:345).

3.3.6. Medreseler

Medrese teriminin kelime anlamı, “ders okunan yer”dir. Bu kurumlar kendi

içinde ilk , orta ve yüksek kademelerden oluşurdu (Cicioğlu, 1985:8).

Page 62: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

46

Medreselerin kuruldukları dönemde bugünkünden çok farklı bir manası vardı.

Bunlar devrinin üniversite ve yüksek okulları ile orta öğretim müesseseleri olarak

devlet hayatında önemli bir rol oynuyorlardı (Aslanapa, 1963:34).

İslâmiyet ilme büyük önem vermiştir. Hz. Peygamber’in hadisleri, Kur’an-ı

Kerim’in bir çok âyeti inananları sadece dinî bilgileri değil pozitif bilimleri de

öğrenmeye teşvik etmiştir. Bunun uygulama alanı olarak da karşımıza eğitim ve

öğretim yerleri olan okullar çıkar. İslâm Târihi’nde çok farklı yerler ve kurumlardan

okul olarak yararlanılmıştır. Camiler, küttablar, mescitler, saraylar hatta çölden bile

okul olarak faydalanılmıştır. Bu oldukça uzun gelişim sürecinden sonra medreseler

ortaya çıkmıştır. Medreseler İslâm eğitim öğretim tarihine Selçuklular’ın hediyesidir.

Burada şunu belirtmek gerekir ki ilk medrese Selçuklu Nizâmiye

Medreseleri değildir. Ancak Nizâmiyeler sistemli ve tam anlamıyla her şeye sahip

olan ilk medreselerdir. Bu nedenle bazı kaynaklarda ilk kurulan medrese olarak yer

alır. Bu doğru değildir (Yazıcı, 2002:333).

Medreselerden Önceki Öğretim Yerleri

3.3.6.1. Küttâblar:

Bir çeşit sibyan mektebi ya da anaokulu denebilir. Burada okuma yazma ve

ilk dinî bilgiler öğretilirdi. Bunun yanında Arapça gramer ve Hz. Peygamber’in

hadislerini öğreniyorlardı. İki tür küttâb vardı. Birisinde yalnızca Kur’an ve İslâm

dininin esasları öğretilirdi. Diğerinde ise, Kur’an ve din dersleri yanında gramer,

aritmetik ve şiir öğretilirdi. Böylece ilkokul dersleri sona ererdi

3.3.6.2. Saraylar:

Devlet kademelerinde görev alacak kimselerin buna göre eğitim görmesi

gerekiyordu. Bu nedenle halifelik makamlarında ve hükümdarlık saraylarında özel

Page 63: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

47

bir eğitim programı uygulanmaktaydı. Bu programı diğerlerinden ayıran özelliklerin

başında eğitim programının tesbiti geliyordu. Tecrübelerinden dolayı baba eğitim

müfredatını tesbit eden kimseydi. İlk eğitimden sonra da sarayda eğitim devam

ederdi. Bu programlar zamana göre değişirdi. Saraylarda ders okutan hocalara

“müeddib” denirdi. Müeddib hem edeb hem de bilgi öğretmek zorundadır. Öğrenci,

burada çocukluk çağını atlatıncaya kadar bilgi almaya devam eder. Küttâb

öğrencileri seviyesinde bilgi kazandıktan sonra cami ve medreselerdeki ders

halkalarında yetişen öğrencilerin gördüğü dersleri görürdü.

3.3.6.3. Edebi Salonlar:

İslâm dünyasında ilk halifeler devrinden itibaren bu tür toplantılar görülür.

Ancak bu salonların gelişip yayılması Abbâsîler döneminden itibaren başlar. Edebi

salonlar daha çok yabancı âdet ve kültürlerin etkisi altında gelişme göstermişlerdir.

Bu toplantılara katılan üyeler belli zamanlarda gelir, belli usüllere göre yerlerini

alırlardı. Burada şiir yarışmaları, edebi konuşmalar, dinî tartışmalar ve çeşitli

münâkaşalar yapılırdı.

3.3.6.4. Bâdiye (çöl):

Eğitim cahiliye devrinden beri önemli bir konuydu. İyi bir hatip ya da şâir

olmak isteyenler iyi bir mertebeye gelmek için doğru ve fasih Arapça bilmek

gerektiğini düşünüyorlardı. Bunu da şehrin dışına çıkıp çöllerde dolaşarak bâdiye

halkından bir şeyler öğrenerek sağlarlardı. Örgün bir eğitim şekli olmamakla birlikte

zengin kimseler de bu yola başvururlardı.

Emevî halifeleri döneminde eğitim için genel ve kararlaştırılmış bir sistem

yoktu. Onlara göre Şam Bâdiyesi bir bir medrese konumundaydı. Çocuklar orada

eğitim gördükten sonra bir bakıma mezun olup Arapça ve şiir öğreniyorlardı. O

Page 64: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

48

dönemde pek çok kimse doğru Arapça öğrenebilmek için çöllere gitmiştir (Kazıcı,

1995:17-37).

İslâmiyet’in doğuşundan itibaren dinî öğretime büyük önem veren

Müslümanlar, mescidlerde öğretim görmeye başlamış ve devam etmişlerdir. Burada

dersler, ders veren hocaların ünvanına ve ününe göre rağbet görürdü. Mescidlerde

ders veren hocalara “allâme”, “fâkih”, “hoca” dendiği gibi müderris de denilirdi.

Ders esnasında müderrislerle öğrencilerin konuşma ve tartışmaları yüzünden

camilerde namaz kılan ve Kur’an okuyanların sükûneti bozulurdu. Buradaki eğitimin

cemaatin ibadet faaliyetlerine zarar vermemesi için câmi ve mescidler dışında bir

eğitim mekanına ihtiyaç duyulmuş böylece İslâm dünyasında medreseler doğmuştur

(Şeker ve Genç,1999:154).

Diğer bir konu da zamanın değişmesi ve eğitim sisteminin ilerlemesiyle

ilimlerin de gelişmesidir. Kelâm, ilm-i cedel (münâkaşa ilmi) ve münâzara gibi bazı

ilim dallarının öğretimi daha çok muhâvere (karşılıklı konuşma ) ve tartışmaya

dayandığından bu tür derslerin öğretim şekli camiye gidip gelenlerin takınmaları

gereken sükûnet ve saygı prensiplerine aykırı düşüyordu.

Diğer bir yandan da hem vaktinin büyük bir kısmını eğitimle geçiren bir

taraftan da basit sanat yoluyla geçimlerini sağlamaya gayret eden bir grup insan

vardı. Onların ihtiyaçlarını karşılayacak kadar ücret temin etmek için de

medreselerin kurulması zarûrîydi (Çelebi, 1976:108-109).

Medreseler ve mescidler arasında işlevsel olarak pek fark yoktur. Çünkü bazı

mescidlere müderris tayin edildiği halde, bazı medreselere de müezzinler tayin

edilmiştir. Hatta medreselerde hutbe okunması için minber de konulmuştur. Bu

durum medreselerin câmi gibi câmilerin de medrese gibi hizmet verdiğini

Page 65: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

49

göstermektedir. Medreselerin en önemli fizikî özelliği “ eyvan” adı verilen

dershanelere sahip oluşudur. Eyvansız medrese olmaz (Şeker ve Genç, 1999:154).

Medrese müderrisi orada ders vermek üzere medresenin sahibi tarafından

tayin edilirdi ancak mescidlerin müderrisleri kimse tarafından tayin edilmeksizin ders

vermek üzere orada otururlardı (Çelebi,1976:109-110).

Medreselerde öğrenci sayısı belirli ve sınırlı olurken, mescidlerdeki

öğrenciler cemaatten ve ders okumak isteyen değişik gruplardan farklı sayıda

kimseler olurdu. İşte bu sebeplerden dolayı camiler daha çok ibadete yönelik

faaliyetler için olup, ilim tahsili için medreselere geçildiği görülmektedir (Şeker ve

Genç, 1999:154).

Câmilerde her yaş ve meslekten adam öğrenci yerinde otururken

medreselerde belli yaşlarda örgün bir öğrenci grubu vardı. Câmilerde halka şeklinde

olan ders düzeni medreselerde normal sınıf düzeninde idi.

Câmiler medreselere kaynaklık etmemişler, yalnız medreselerin Suriye'de

yayılmaları sırasında karşılıklı etkileşime gitmişlerdir. Ancak, sabahları medreselerde

yapılan örgün eğitimin, öğleden sonra o yerleşim yerinin büyük câmilerinden birinde

örgün-yaygın karışımı genel bir derse dönüştüğü ve karşılıklı dayanışmanın sonuna

kadar devam ettiği de unutulmamalıdır (Ergün, www.egitim.aku.tr/ergun3htm).

İlk medreseler Belh, Nişabur, Buhâra gibi doğu bölgelerinde açılmasının

farklı sebepleri vardır. Ancak en güçlü neden, Uygur Türklerine ait Budist

Vihara’ların (külliye) taklidi olarak ortaya çıktıklarıdır (Kazıcı, 1995:51).

İslâm Târihi’nde medrese kurmada öncülük Mâveraünnehr ve Horasan

bölgesine aittir. Mâveraünnehr’de bilinen ilk örnek, Karahanlılar devrinde Abdülaziz

Page 66: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

50

b. Salih el-Halvânî’nin adlı bir Türk-İslâm âliminin kurduğu müessesedir. Bunun

dışında Tamgaç Buğra Karahan İbrahim’in 1066’da Semerkant’ta kurduğu

medresesidir (Yazıcı, 2002:333).

Böylece bir yükseköğretim kurumu olan medrese hemen hemen tümüyle

Türkler’in İslâm kültür ve uygarlığına önemli bir katkısı olarak karşımıza

çıkmaktadır (Sayılı, 1985:5-9).

En ince teferruatına kadar teknik medrese düşünülürse ilk medrese Nizâmiye

Medresesi kabul edilebilir (Kazıcı, 1995:49).

İslâm dünyasında yüksek öğretim kurumu olarak onbirinci yy. ortalarında

resmî bir hüviyetle ortaya çıkan medrese sistemi Selçuklular’ın eseridir (Sayılı,

1985:5-9).

Selçuklular devletlerini kurduklarında kendilerinden önce kurulan

devletlerden birçok müesseseyi miras olarak aldıkları ya da ihtiyaçları doğrultusunda

önceki örneklerden faydalandıkları gibi medrese yaptırma çabalarına da vakit

kaybetmeden başlamışlardır (Yazıcı, 2002:334).

Selçuklular ilim ve kültürün gelişmesi için çok çaba harcamışlardır. Bunun

için de Selçuklu hükümdar vezir ve devet adamları bir çok medrese inşâ ettirmişlerdi.

Tuğrul Bey Nişabur’da, Çağrı Bey ve Vezir Kündürî Merv’de, Alparslan Bağdat’ta

medreseler yaptırmışlardır (Merçil, 1997:174)

Ancak şüphesiz Nizâmü’l-Mülk’ün medreseler konusundaki yeri ve önemi

ayrıdır.

1066 yılı İslâm eğitim-öğretim târihinde bir dönüm noktası kabul

edilmektedir. Bu yılda Selçuklu veziri Nizâmü’l-Mülk’ün yaptırdığı medreselerin ilki

Page 67: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

51

Bağdat’ta açılmıştır. Bunlar, bu merkezî yerlerdeki büyük medreselere ek olarak

kasabalara köylere varıncaya kadar her yere yayılmışlardır.Daha sonra pek çok

hükümdar ve devlet adamı Nizamü’l-Mülk’ün yolunu izlemişlerdir (Çelebi,1976:31).

Nizâmü’l-Mülk’ten önceki medreseler uzun ömürlü olmayan ilmî hayatta

güçlü bir iz bırakmayan sınırlı ve yüzeysel kurumlardır. Nizâmiyeler’in farkı ise

aralıksız olarak devam eden öğretim faaliyetleridir (Kazıcı, 1995:49).

Medreseler kurulunca fakirlerin ilim tahsil etme fırsatı daha geniş daha

avantajlı ve daha kapsamlı hale gelmiştir. İslâm medreselerini inşa edenler eğitim

öğretim alanında başarı sağlayanların pek çoğunun geçim sıkıntısı olan fakir

ailelerden geldiklerini idrâk etmişlerdi. Çünkü varlık ve konforun sağladığı imkanlar

zengin öğrencileri ilim için fedakârlık yapmaktan ve derinlemesine bilgi edinmekten

alıkoymuştur. Fakir öğrenciler çoğunlukla içinde bulunduğu eksiklikleri ilimle

tamamlamaya çalışmıştır. Bu sebeple medrese kurucuları, fakir öğrencilerin

yaşayışını kolaylaştırmaya büyük özen göstermişlerdir. Nizâmü’l-Mülk bunların

öncüsüdür. O kendi medreselerinde herkesin öğrenim yapabilme hakkına sahip

olduğunu, derslerin karşılıksız verileceğini ilan etmiş, ayrıca muhtaç olan öğrencilere

de muntazam maaş bağlamıştı. Bağdat Nizâmiyesi’nde aralarında ülkenin en ileri

gelenlerinin çocukları yanında en fakir ailelerin de çocuklarının bulunduğu 6000

öğrenci eğitim-öğretim gıdasını alıyordu (Çelebi,1976:301).

Selçuklular devrinde medreseler yanında başka eğitim kurumları da vardır,

bunlar daha çok sûfîlere mahsus olan ribâtlardır. Önceden sûfîlerin toplanıp ibâdet

edecekleri yerler olan zâviyeler yanında sonradan tasavvufî nitelik kazanan ribatlar

da zaviye haline dönüştürülmüştü. Hangâh, ribât ve zâviyeler olarak ifade edilen ve

işlevleri aynı olan kurumlar, sûfîlere hizmet vermenin yanı sıra eğitim, öğretim ve bir

Page 68: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

52

te’lif merkezi haline gelmiştir. Medreselerden sonra görüşlerini Sünnî çerçevede

şekillendiren ribâtlar da eğitim kurumları olarak Selçuklular ve Sünnî İslâm

anlayışına büyük hizmette bulunmuşlardır. Selçuklu Devleti sadece Şafiî Mezhebi

üzerine eğitim yapan Nizâmiyeler’i değil diğer Ortadoks mezheplerin medreselerini

de desteklemişlerdir. Amaç, Mezhep birliği sağlamak olduğundan yıkıcı ve bölücü

mezhepler hariç bütün görüşler desteklenmiştir. Sultanlar, Hanefî mezhebinde

olduklarından Hanefî medreseleri de açmışlardır (Ocak, 2002:724-725).

Büyük Selçuklular’dan sonra medrese kurma faaliyetleri sürekli devam etti.

Selçuklular’dan sonra gelenler de onların takip ettiği sistemi devam ettirdiler. Bu

amaçla köylere varana kadar her tarafa medreseler yaptırıldı.

Medreselerin geniş anlamda devlet eliyle kurulup teşkilatlanması ve vakıf

suretiyle tahsilin parasız hale getirilmesi Selçuklular’ın eseridir (Kazıcı,1995:46-48).

Memlûk Devleti’ne gelince, Memlûk sultanlarının ilmî faaliyetlere verdikleri

önemin bir göstergesi de, onların çoğu zaman bir medrese vazifesi de gören camilere

ilaveten yaptırdıkları medreselerdir. Memlûk sultanları, züht ve takvalarına bir delil

olmak ve böylece halk nazarındaki durumlarını güçlendirmek maksadıyla medreseler

yaptırmışlardır. Medrese yaptırmada Memlûk umerâsı, sultanlarla adeta

yarışıyorlardı (Kopraman, 1992:42-43).

3.3.7. Medrese Öğretim Kadrosu

Medreselerin ortaya çıkmasıyla başlayan medrese dönemi eğitimi bir ya da

birkaç kişinin öğrencilere bilgi vermesi ve onları belli bir sistem çerçevesinde

eğitmesi sonucu öğretim kadrosu oluşmuştur (Kazıcı, 1995:53).

Medreselere bir nâzır (yönetici), müderris, müderris yardımcısı olarak da

mu‘id (asistan) atanırdı (Makrizî, 1956:1040).

Page 69: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

53

Ayrıca bazı medreselerde müfidler (doçent) de vardı. Bu öğretim

elemanlarının görevleri:

3.3.7.1. Müderris (profesör)

Müderris, medreselerde ders okutan kimse anlamındadır. İslâmın ilk

dönemlerinden itibaren ilim tahsilinde bir öğreticiye ihtiyaç duyulduğundan bir

öğretici olmaksızın kendi başına kitapla uğraşmak pek hoş karşılanmamıştır. Ayrıca

insanların bildiklerini başkasına öğretmek için gayret göstermesi teşvik edilmiştir.

Bütün bunlar medreselerin yaygınlaşmasıyla birlikte her tarafta saygı gören

müderrislerin yetişmesine neden olmuştur. Bu zümrenin gerek fikir ve çalışma

hürriyeti gerekse büyük bir mâlî imkana sahip olması onların daha iyi bir şekilde ilmi

faaliyetlerde bulunmalarını sağlamıştır. Müderrislere lojmanlar da tahsis edilmiştir.

İlk başlarda hükümdar, emir veya vakfı kuran herhangi bir kimse tarafından atanan

müderris, dönemin en seçkin alimleri arasından seçilirdi. O hemen hemen bütün dinî

ilimler hakkında bilgi sahibidir.

Zamanın seçkin bilgini olması, yabancı dil bilmesi, dindar olması, vakarlı

olması, gibi şartlar seçimde büyük rol oynar (Kazıcı, 1995:53).

3.3.7.2. Muîd (Asistan)

Muîd, müderrisin dersten ayrılmasından sonra onun dersini öğrenciye tekrar

eden kimsedir. Muîde müzâkereci de denilebilir. Bu görev medreselerin kurulmasıyla

birlikte ortaya çıkmıştır. Eyyûbîler devrinde muidlik, aranan bir görev haline

gelmiştir. Muîdlerin bir görevi de öğrencilerin disipliniyle meşgul olmaktı. Her

medresede bir muîd vardır. Hatta bazı medreselerde her müderris için iki muîd tayin

edilmiştir. Bazen Mısır’da görüldüğü gibi bir medresede müderris diğerinde muîd

olanlara rastlanmaktadır (Kazıcı, 1995:55).

Page 70: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

54

3.3.7.3. Müfîd (Doçent)

Yalnızca Mısır medreselerinde olan ve müderrisle muîdin görevlerinden

farklı bir anlam ifâde eden müfidlik günümüzde doçentliğe karşılık geldiği

söylenebilir. Suyûtî müfidlik görevinin yalnızca Hadis ilmiyle ilgili olabileceğini

belirtmiştir. Suyûtî “müfîdlik”in muhaddisten üstün “hâfız”dan küçük bir mertebe

olduğunu söylemiştir. Ama bunun yalnızca hadisle ilgili olmadığı medrese öğretim

kadrosu içinde bulunan daimî bir görev olduğu anlaşılmaktadır (Kazıcı, 1995:56).

3.3.7.4. Öğrenciler

Eğitimin esas unsurudur. Onların gerek zekâ gerekse bedenî yapı bakımından

sağlam olmalarına dikkat edilirdi. Bu bakımdan hocalar tarafından zekâ testleri

yapılmıştır. Bunun sonucuna göre hocalar öğrenci olarak seçecekleri kişileri

belirlerlerdi. Böylece zeki veya az zeki olan insanların aynı yerde bulunmaları hoş

karşılanmamıştır. Çünkü bu tür bir uygulama zeki çocukları geri bırakacağı gibi zekâ

olarak fazla gelişmemiş olanlara zorluklar yaşatır.

Öğretim için belli bir yaş her ne kadar söz konusu olmasa da bazı

müderrislerin belli ilimlerde öğrenme kâbiliyetini dikkate alarak belli bir yaş

grubundan öğrenci seçtikleri olmuştur. İlim tahsil etmek isteyen kimselerin bir

ölçüde genç yaşta olması gerekirdi (Kazıcı,1995:57-58).

Ayrıca, öğrencilerin daha iyi yetişmeleri için onlarla ders dışında da

ilgilenirlerdi. Öğrenciler diledikleri dinî derslerin eğitimini alabilirlerdi. Müderrisler

öğrencilerden bir nakîb (başkan) seçerlerdi (Makrizî,1956:1040 ).

Öğrenci sayısı genellikle vakfı kuranların isteklerine bağlı kalmışsa da bazen

bu sayı değişebilmektedir. Mısır medreselerinde öğrenci sayısı 3-100 arasında

Page 71: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

55

değişir. Bazen bu sayı çoğaldığında, bunları hocaların iki kısma ayırdığı

bilinmektedir (Kazıcı, 1995:58).

Medreselerin seviyesi, orada ders vermek üzere tayin edilen şahsın kültür

seviyesine göre değerlendirilir. Eğer medrese asistanlara bırakılmış ya da oraya

ilimlerde fazla ihtisası olmayan bir müderris tayin edilmişse bu ortaöğretim

seviyesinde öğretim yapan bir medrese kabul edilirdi. Medreseye bilgisinin derinliği,

kültürünün genişliği ve anlatışının mükemmelliğiyle tanınmış seçkin bir müderris

tayin edilmişse, o zaman yüksek öğretim kurumlarına benzeyen bir medrese olurdu.

Pek çok medresenin seviyesi orada ders veren müderrisin seviyesine göre

değişegelmiştir. Fakat Nizâmiye Medreseleri gibi bir takım medreseler,

yükseköğretim kurumu olma kimliğini her zaman korumuştur (Çelebi, 1976:391).

Medreseler genellikle bir dershane ve etrafındaki öğrenci hücrelerinden

oluşur. Başlangıçtan beri İslâm dünyasında medreseler vakıflar tarafında idare

edildiği için medrese binalarına mâlî duruma göre imâret, kütüphane, hamam gibi

diğer kısımlar eklenirdi. Bu nedenle, her medresenin bir vakfiyesi bulunması gerekir.

Burada vakfı kuran kimsenin, şartlara göre medresenin nasıl işleyeceği, müderris,

öğrenci ve memurların ne kadar maaş alacağı belirlenir.

Medrese, kare şeklinde ve avluya açılan dört eyvanlı bir yapıydı. En büyük

eyvan kıble ekseni üzerinde kıble duvarına bitişik olandır. Daha dar olan iki eyvan

duvarların orta yerlerinde, medresenin giriş holü olması gereken en dar eyvan ise,

esas eyvanın tam karşısındadır. Kısacası, avlu ortasında kesişen iki eksenin uçlarına

yerleştirilmiş dört eyvan ve bunların arasındaki hücre odalardan oluşan bir binaydı.

Şunu belirtmek gerekir ki, medreselerin plan ve yapılarının hepsi aynı değildir.

Page 72: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

56

3.3.8. Medreselerin Fizikî Yapısı:

3.3.8.1.Avlu:

Medreselerin en önemli elemanıdır. Çünkü bina düzeni avlu etrafına

kuruludur. Avlular üstü kapalı ve açık olmak üzere iki türlüdür. Üstü örtülü

olduğunda avlu yatay bir boşluk olmaktan çıkarak mimârî bir mekan ifadesine

kavuşur. Üstü açık olduğunda da revâklarla etrafı çevrildiğinden binanın iç düzenini

kuran organik bir mekan ifadesindedir.

Kapalı avlulu medreselerde avlu kare ya da kareye yakın dikdörtgen şeklinde, açık

avlulu ise genellikle dikdörtgen şeklinde düşünülmüştür. Böylece dikdörtgenin uzun

kenarlarına öğrenci hücresi yerleştirmek mümkün olmuştur. Kapalı avlulu

medreselerde de bazen revaka rastlanmakla birlikte revâklar, açık avlulu

medreselerin doğal bir parçasıdır.

3.3.8.2.Eyvan

Avluya anlam veren mimarî bir elemandır. Eyvan, medreslerde mezhep

sayısına göre değişmektedir. Fonksiyonu, kapalı olmayan medresenin güneşten

korunmuş çalışma ve dinlenme yeridir. Medreselerde eyvan sayısı bir ile dört

arasında değişirdi.

3.3.8.3.Kışlık Dershane

Gerek kapalı gerekse açık avlulu medreselerde sıcak mevsimlerde dersler,

eyvanlarda verilirdi. Ancak her iki türde de soğuk havalarda kullanılmak amacıyla

kışlık dershaneler yapılmıştır. Bu tip medreseler genellikle ana eyvanın sağına veya

soluna bitişik olarak yapılırdı.

3.3.8.4.Mescid

Page 73: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

57

3.3.8.5.Türbe:

Bazı medreselerde türbe önemli yer tutar. Medreseyi kuranların öldükten

sonra medrese içindeki türbeye defnedilmeleri bir çeşit gelenek halini almıştı. Bu

türbeler medreselerin değişik yerlerinde bulunur.

3.3.8.6.Öğrenci Hücreleri:

Genellikle avlunun iki yanına konulmuştur.

3.3.8.7. Aşhane:

Medreselerin ön kısmında bulunan bir oda mutfak olarak kullanılır. Hatta

bunların bir çeşit imarethane olduğu söylenebilir (Kazıcı, 1995:62-68).

Bir medresenin yapımı tamamlanınca, başta sultan olmak üzere umerâ,

fukahâ, kadılar ve ayânın hazır bulunduğu büyük bir törenle açılış merasimi yapılır

ve ziyafet verilirdi. Medresenin yapımında çalışan mimar, mühendis, usta ve diğer

görevlilere hil’atler giydirilirdi (Kopraman, 1992:43).

3.3.9. Memlûk Askerî Eğitim Sistemi

Memlûkler’in hayatları hakkında en az bilgiye sahip olduğumuz dönem

okullarda (tıbâk) geçirdikleri dönemdir. Okul binalarının nasıl olduğu, hangi

derslerin ders programında yer aldığı, disiplinin nasıl sağlandığı, günlük yaşam

aktivitelerinin neler olduğu hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Bu konuda en çok

faydalanılan kaynak Makrizî’nin el-Hitât adlı eseridir (Kızıltoprak,T. A., c.V,

2002:333 ).

Devletin ilk dönemlerinde memlûkler (köleler) Mısır’a küçük çocukken

getirilip, kendi ırkından olanlara tahsis edilen tabaka’ya yerleştirilip, orada genç

kölelerin eğitimini üstlenen hâdıma emanet edilirdi. Genç memlûkler önce dinî, daha

sonra askerî eğitim görürdü. Her grup öğrenci için Kur’an’ın temel bilgileri, İslâm

Page 74: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

58

dininin temelleri ve duaları öğretmek için her gün gelen bir fâkih ve din hocası vardı.

Fâkih öğrencilerinin kafalarına din biliminin unsurlarını tekrarlayarak yerleştirirdi.

Memlûk yetişkinlik yaşına yaklaştığı zaman silah kullanma zanaatını (envâu’ l-harb)

öğrenirdi.

Bunun yanında onlara dersleri takip edebilecek ve ihtiyaçlarını

karşılayabilecek kadar da Arapça öğretilmekteydi. Askerî konularda da sırasıyla “ata

binme, mızrak, ok, kılıç kullanma ve gülle atma” gibi beş temel alanda eğitim

verilirdi. Dersler farklı öğretmenler tarafından verilirdi. Her alanın farklı bir uzman

öğretmeni vardı (Koca, 2005:155-156).

Bu askeri eğitim sırasında onlara hâdımlar ve ru’ûs en-nuvvâb tarafından katı

bir disiplin uygulanırdı. Askerî eğitime ayrılan saatlerde bir askerin ya da bir emirin

okul öğrencileriyle konuşmasına hatta onlara yaklaşmasına dahi izin verilmezdi.

Disipline ufak bir karşı geliş büyük cezalara yol açardı. Fakat zamanla bu disiplin

gevşemeye başlamıştır (Ayalon, T.İ.D., s.IV, 1989: 226).

Askeri okulların başlıca personeli hâdımlardan oluşurdu. Onların en önemli

görevi ders saatleri dışında öğrenciler arasında düzeni sağlamak ve karışıklıkları

önlemekti. Her tabakada tavaşiyât el-tıbâk, hüddâm el-tıbâk ve savvâkün adlı hâdım

görevliler vardı.Tabakanın başında mukaddem el-tabaka denen hadım bulunurdu.

Bütün tabakaların başında ise mukaddem el-memâlik es-sultâniye vardı. Onun

yardımcısı da nâib mukaddem el-memâlik el-sultâniyye idi. Hâdımlar yönetici

görevine gelmek için memlûk sistemine uygun şekilde eğitimden geçerek

yükselirlerdi. Bütün tabakaların başında bulunan hadımın rütbesi en aşağı kırklar

emiriydi. Yardımcılarının rütbesi ise onlar emiriydi.

Page 75: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

59

İbn Haldûn’a göre İslâm diniyle birlikte verilen eğitim, askerlik mesleğini

motive ediyordu. Askerî eğitim için ayrılan saatlere uyma konusunda katı disiplin

kuralları vardı. Bu zaman sürecinde bir asker ya da emirin okul öğrencileriyle

konuşması ve onlara yaklaşması dahi yasaktı. Memlûklerin bütün davranışları

hâdımlardan başka “ru’ûs’ul-nüvvâb” adlı görevlilerce takip ediliyordu. En küçük bir

disiplinsizlik için sert cezalar verilirdi. Ancak zamanla bu katı disiplin azalmaya

başladı (Kızıltoprak,T.A., c.V, 2002:333 ).

Acemi memlûkler eğitimlerini tamamlayıncaya kadar kışlalarda kalmak

mecburiyetindeydi. Bu süre içinde dışarı çıkmalarına ve evlenmelerine izin

verilmezdi. Yalnızca temizlik ihtiyaçlarını görmek için, haftada bir gün başlarında

bir refakatçiyle birlikte şehrin hamamına gitmelerine izin verilirdi (Koca,

2005:155).

Bir ordunun başarılı olmasının önemli şartlarından birisi eğitim sistemi ve bu

sistemin pratikte uygulanma biçimidir. Memlûk tarihi kaynakları pratik askerî eğitim

konusunda furûsiyye idmanları hakkında geniş bilgiler verir.

Furûsiyye, uzman olacak bir atlının sistematik bir çalışma dahilinde,

yetenekli bir asker olana kadar yapacağı her şeyi kapsamaktadır. İdmanlarda başarı

ve tecrübe sahibi olmak bir ön gereklilikti. Bu idmanlarda ve gösterilerde yüksek

yeterlilik bazen kemalât (mükemmeliyet, başarı), ya da feda’il (erdem, üstün

kabiliyet) olarak adlandırılırdı. Furûsiyye eğitimi “meyâdin” denilen dev

hipodromlarda yapılırdı. Kahire ve yakınlarında çok sayıda hipodrom bulunurdu.

Furûsiyye şu bölümlerden oluşurdu :

a) Kargı (mızrak) eğitimi dönemi

b) Polo oyunu

Page 76: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

60

c) Kabak oyunu

d) Okçuluk eğitimi

e) Kılıç eğitimi

f) Gürz eğitimi

g) Güreş eğitimi

h) Avcılık

i) At yarışı

j) Mahmal (sevk el-mahmil) ve bu törenler eşliğindeki oyunlar.

Bu oyunlarda başarılı olan memlûkler hem kendi grupları içinde hem de

yöneticiler nezdinde itibar elde edip kariyerlerinde yükselirlerdi. Asgari başarıyı

gösteremeyenler ise ya pasif görevlere getiriliyor ya da ordudan uzaklaştırılıyorlardı

(Kzıltoprak,T.A., c. V, 2002:333 ).

Sultan memlûkleri arasında bir grup imtiyazlılar vardı, onlar satın alındıkları

anda sultanın beğenisini kazanmış ve tabaka’ya gönderilmemişlerdi. Bu köleler

sultanın çocuklarıyla birlikte sarayda yetiştirilirlerdi. Bu memlûkun kısa süre içinde

yükselmesi için bir lütuftu (Ayalon, T.İ.D., sayı IV, 1989:226).

Memlûklerde istisnaları olmakla birlikte sultan ve emirlerin memlûkleri ciddî

bir eğitim aldıktan sonra askerî hizmetlere başlatılırdı. Sultanın satın aldığı bir

memlûk önce Tıbâk veya Atbâk (tekili tabaka) denilen askeri okula yerleştirilirdi. Bu

askeri okul, Kahire kalesinin kışlalarındaydı. Bu okullara genellikle genç köleler

alınırdı. Bunlar tıbâkta askerî ve dinî eğitim alırdı. Onların eğitimi yetişkin

olmalarına ve askeri bakımdan mükemmel yeteneklere ulaşana kadar devam ederdi.

Öğrenimlerini bitiren memlûkler azâd edildikten sonra askeri techizatlarını alıp

sultanın memlûk bölümüne tayin edilirdi.

Page 77: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

61

Baybars döneminden itibaren Memlûk sultanları birçok tıbâk yaptırmışlardır.

Bunların en meşhurları Sultan Kalavun’un yaptırdıklarıdır. Kâhire’de çok sayıda

tıbâk olduğu Memlûk kaynaklarında yer almaktadır. Sadece Kâhire’deki Kal’at’ul-

Cebel’de 12 tane tıbâk vardı. Bunların her biri yaklaşık olarak bin memlûke barınma

ve eğitim imkânı sağlayacak büyüklükteydi. Askerî birlikler ödeneklerini bağlı

bulundukları tıbâklara göre alırlardı. Bu ödenekler geçit törenleri esnasında ödenirdi.

Genellikle dört tıbâkın ödenekleri bir ödenek töreninde verilirdi. Bu tıbâkların sayısı

6-17 arasındaydı. İbn Şahin el-Zâhirî’ye göre toplam tıbâk sayısı 12 taneydi. Bu

tıbâkların herhangi biri bir mahalle kadar büyüktü. İçinde 100 kadar memlûk

barındırabilirdi. Her tıbâkın özel bir ismi vardı. Bu tıbaklar genellikle hâdım adlarını

ya da bunların en çok yaptıkları görevlerin adını taşıyorlardı. Tabakat el-Zimam,

Tabakât el-Hazindâr, Tabakât el-Tavâşî bunlara örnek verilebilir.

Eğitim gören memlûkler, eğitimlerini tamamladıktan sonra azâd edilerek

resmen askeri görevlerine başlarlardı (Kızıltoprak, T.A., c. V, 2002:333 ).

Sultanlar memlûklerin yetişkin yaşa gelmeden azâd edilmemelerine dikkat

ederlerdi. Bir memlûk okula çok genç yaşta girdiyse azâd edilmek için uzun yıllar

orada kalması gerekiyordu. Memlûkler, azâd edilişin İslâm kurallarına uygun olarak

yapılmasına çok dikkat ederlerdi. Eğer bir kölenin azâd edilişi yasal değilse veya

kurallara uygun telaffuz edilmediyse, emir ya da yüzler emiri rütbesine gelmiş olsa

bile tekrar satış ya da azâd ediliş işlemi yapılırdı. Eğer Mısır’a getirilen memlûkler

arasında Müslüman saygıdeğer kişiler varsa ve kimlikleri ispat edilirse satışları iptal

edilirdi ve onlara hür insan imtiyazları geri verilirdi.

Kuttâbî azâd edilir edilmez eğitilmiş bir askerin hakkı olan her şeye

kavuşurdu. Yeni askerler; oklar, yaylar, ok kılıfları, kılıçlar ve zırh gibi tüm silah

Page 78: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

62

çeşitlerini alırlardı. Onlara mezuniyetleri için “cavk”adı verilen özel bir ahırdan

getirilen atlar verilirdi. Askerî geçit töreninde kuttâbî öğreniminin sonunu belirten

“itâka” denilen bir diploma alırdı bu diploma azad edilişini ve eğitim görmüş bir

asker olduğunu belgelerdi. Kuttâbiyelerin mezuniyetine “harc” denirdi. Sultan

memlûkleri genellikle büyük gruplar halinde azâd edilirlerdi (Ayalon, T.İ.D., sayı

IV, 1989:233).

Azâd edilen köle, memlûk olarak orduya katılır ve bir asker olarak maaş

almaya hak kazanırdı. Askeri okuldan mezun olmak hem özgürlüğü elde etmek hem

de maaş ve diğer ödenekleri elde etmek açısından önemliydi. Ancak bu onların

kariyerlerinin ilk adımıydı. Orduya katılan genç memlûkler hiyerarşik memlûk

sistemi içinde yüksek rütbelere ulaşmak için sürekli yarış halindeydiler. Rütbe

bakımından ilerlemek için en önemli şart ise, mesleki başarı ve liyâkattı. Bu nedenle

aldıkları pratik eğitimin önemi büyüktü (Kızıltoprak,T.A., c. V, 2002:333 ).

Memlûkler devlette bir üst sınıf oluştururlardı. Bu sınıfa ulaşmak için belirli

şartları yerine getirmek gerekirdi. Bu şartlar:

a- Müslüman kökenli olmamak,

b- Memlûk Devleti dışında, tercihen Kıpçak bozkırlarında ya da Kafkas’ta hatta

başka bölgelerde, doğmuş olmak,

c- Küçük yaşta satın alınmış olmak.

Bir memlûkun oğlu hem Müslüman olduğundan hem de Memlûk Devleti’nde

doğduğu için elit sınıfta olamayıp, bir alt sınıfa geçerdi. Ancak şartların yerine

getirilmesine her zaman dikkat edilmezdi.

Köleler, bazen kariyer açısından tehlikeye uğrayabilirdi. Normal bir vatandaş

tarafından satın alınma riski vardı, bu tür satış yasaktı ama bu durum için ağır

Page 79: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

63

tedbirler alınmazdı. Köleler için bir başka risk de emirler tarafından satın alınmaktı

çünkü emir memlûkleri sultan memlûklarına göre daha alt seviyedeydi. Emir

memlûkları bir sultanın hizmetine tayin edildiklerinde sultan memlûku olabilirlerdi o

zaman onlara “seyfiyye” denirdi ama bu gruptaki yerleri ikinci derece olurdu.

Bir memlûkun başarılı olabilmesi için sultan tarafından satın alınması ya da

azad edilmesi gerekiyordu. Bu sultanın himayesini ve üstün bir askerlik eğitimini

garantilemenin bir yoluydu. Emir memlûklerinin askerî formasyonu sultan

memlûklerine nazaran Kal’atu’l-cebel’deki askerî okula sadece bunlar

girebildiklerinden daha düşüktü. Bu sultanın emirlerine karşı üstünlüklerinden birini

oluşturuyordu.

Eğitimlerini Kal’atu’l-Cebel’deki askerî okulda alan sultan memlûkları

oradan basit birer asker olarak çıkarlardı. Kaynaklara göre subay yetiştirmek için

özel bir okul yoktu.

İmtiyazlı memlûklerle birlikte yetiştirilen sultanların oğulları genellikle üst

sınıftan çıkarılmış olurlardı. Hiyerarşinin belli bir noktasına kadar “eşitlik anlayışı”

vardı. Büyük mevki sahiplerinin, subayların generallerin çoğu aynı ara dönemlerden

geçmek zorundaydı (kölelik, sultan tarafından alınma, Kal’atu’l-Cebel’de askerî

okulda eğitim, okuldan basit bir asker olarak çıkış). Yani kölelerin büyük bir

çoğunluğunun başlangıçları aynıydı. Bir kariyeri kolaylaştıran güzellik, ırk, aile

ilişkileri, torpil, kabiliyet ve eğitim gibi faktörler vardır. Son iki faktörün etkisi

büyüktür ve bu faktörlerin bu devlette Müslüman ordularının en iyilerinden birinin

kurulabilmesinin nedenlerinden biridir. Kâbiliyet ve eğitimin askerî kariyerde

önemini kaybetmesi memlûk ordusuna büyük bir darbe olmuştur.

Page 80: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

64

Memlûku satın alan ve azâd eden efendileri “mu’tik” üstâd nadiren de

“seyyid” veya “mevlâ” diye adlandırılırlardı. Köleler yalnızca bu efendisine karşı

sıkı bağlarla bağlanırdı ve ona sonuna kadar sadık kalırdı. Azâd edilen köleye “atîk”

(ç. utakâ) veya “ma’tûk”(ç. Ma‘âtik) denirdi. Eğer bir memlûk azâd edildikten sonra

yeni bir efendinin hizmetine geçerse o zaman efendisine “mahdûm” memlûkuna da

“müstahdem” denirdi. Ancak aralarında sıkı bağlar olmazdı. Köleler bazen önceki

efendisine bağlı kalmakta inat edebilirdi. Bunun nedeni o kişi tarafından azad edilme

noktasına getirilmiş olmasıydı.

Memlûk azâdlık arkadaşlarıyla da dayanışma içinde olmalıydı. Arkadaşlarına

hucdâş ya da huşdâş denirdi. Davranışlarında da birlik içindeydiler. Aralarından

birini sultan ilân etmeye çalışırlardı ve bunu başarırlarsa iktidarı sağlamlaştırmak için

her şeyi yaparlardı. Huşdâş sultan olunca onları tutar ve mevkiler sağlardı. Diğer

güçlü emirlerle onların arkadaşlarını iktidardan uzaklaştırırdı. Bir huşdâşa yardımı

reddetmek, ona karşı savaşmak ya da onu öldürtmek hainlik sayılırdı. Sultan Şecer

ud-Dûr Sâlihiyye Memlûklerinin huşdaşasıydı ve onun iktidara gelişi bunların

yardımıyla olmuştu huşdâşlar onun öldürülmesini engellemeye çalıştılar ama

sonuçsuz kaldı.

Bu karşılıklı dayanışma yaşça büyük memlûkun askerî okulda daha küçük

memlûku gözetmesi için görevlendirildiği durumlarda daha da artardı. Büyük

memlûka “ağa” küçük memlûka da “inî” adı verilirdi. Ağa inî’nin bir nevî

eğiticisiydi onunla meşgul olup onu, koruması gerekiyordu. Okul bitip kölelik

dönemi üzerinden zaman geçtikten sonra aralarında sıkı bağlar oluşurdu. Çoğu

memlûk ağasının tavsiyesiyle yükselirdi. Ağa’nın ünvanları lâkapları ve isimleri

inî’ye geçebilirdi. Devletin daha yüksek mevkilerine ulaşmak için başka

Page 81: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

65

memlûkların ağaağa’sı olmak önemli bir avantajdı. Yüksek görevler verilirken

bunlara öncelik sağlayan alışılmış usuller vardı. Eğer bir emir sultanın gözünden

düştüyse etkili kişilerin inî’si ya da ağa’sı olma sıfatı cezayı azaltabilirdi.

Kölelik devri memlûkun şahsiyeti ve yaşam şekli üzerinde güçlü bir damga

vururdu. Azâd edildikten sonraki kariyeri büyük ölçüde kölelik yıllarında çizdiği

yolun doğruluğuna bağlıydı. Yani bu dönem sadece her kölenin kaderini etkilemekle

kalmayıp aynı zamanda Memlûk toplumunun karakterini belirleyen bütün bir ilişki

ağını tayin ederdi. Bunun temelini de memlûkun onu satın alan ve azâd eden

efendisine sadâkati ve hoşdâşlarıyla dayanışması oluştururdu (Ayalon, T.İ.D., s. IV,

1989:236-245).

Memlûk Devleti, memlûk sistemi sayesinde daha çok barışçıl araçlarla

muazzam sayıda, İslâm’a yeni girenleri kazanarak Doğu’ya yayıldı ve Pasifik

Okyanusu’nun adalarına kadar uzandı.

Bu sistem Ortaçağ’ın başından sonuna kadar Ortadoğu ve çevresindeki

Müslüman ülkeler arasında askerî ve idârî bakımdan büyük rol oynamıştır. Memlûk

terimi, Ortaçağ dünyası ve Mısır için yabancı bir terim değildir. O dönemdeki bütün

İslâm devletlerinde, bu sistemin değişik versiyonları vardır. Fakat el-Mu’tasım

döneminden itibaren İslâm toplumlarının bir parçası olan Türk Memlûkleri’nin ayrı

bir önemi vardır. Onlar profosyonel asker olarak İslâm toplumuna girmişler zamanla

güçlenerek iktidarı ele geçirmişlerdir.

Türkler’in Memlûk sınıfının ideal üyesi olmasının pek çok sebebi vardır.

Türkler’in Emevî ve Abbâsîler’e yakın bir coğrafyada yaşaması en önemli faktördür.

Diğer bir faktör de Türkler’in üstün askeri nitelikleridir. Türkler, yaşadıkları

bölgenin iklim ve coğrafî özelliklerinden dolayı Araplara karşı askerî bakımdan

Page 82: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

66

üstündüler. Bozkır kültürünün bir özelliği olarak, Türkler’in mertlikleri ve aldıkları

görevleri yerine getirme ilkeleri kültürel açıdan onlara bir üstünlük sağlıyordu.

Avrupa steplerindeki insan kaynakları Arap steplerinden fazlaydı. Bu memlûk

sisteminin kuruluşu için önemli bir adımdı.

Memlûklerin sıkı bir yöntem ve planlamaya göre asker olarak seçilip

eğitilmesi profosyonelce yapılıyordu. Her İslâm ülkesinde bu süreç farklı şekilde

gelişti. Farklı ülkelerde farklı memlûk sistemleri ortaya çıktı. Memlûk sistemini en

başarılı şekilde uygulayan devlet Memlûkler’dir. Bu sistemle kazanılan en önemli

başarılar Haçlılar ve Moğollar’a karşıdır. Memlûkler sayesinde Ortadoğu’da Haçlı

varlığı sona erdirilmiştir. Aynı zamanda Ayn-Calût Savaşı’nda Moğollar’ı yenerek

Moğol istilasını da durdurmuşlardır. Böylece Ortadoğu’nun kaderinde büyük rol

oynamışlardır.

Mısır’da bu sistem uzun süre ayakta kalmıştır. Mısır bir anlamda bütünlüğünü

bu sisteme borçludur. Bu sistemi 1811’de Kavalalı Mehmet Ali Paşa alternatif bir

ordu kurduktan sonra ortadan kaldırmıştır (Kızıltoprak, T.A., c.V, 2002:333-334).

3.3.10. Memlûk Devleti’nde Kadınların Eğitimi

Memlûk toplumunda kadın konusu incelenecek olursa burada da Türk

kültürünün izleri görülebilir. Buna en çarpıcı örneği de onların ilk ve tek kadın

sultanı Şecer ud-Dûr teşkil eder. Eyyûbî sultanı el-Melik es-Salih’in önce cariyesi,

sonra eşi olan Türk asıllı Şecer ud-Dûr, son Eyyûbî sultanı Turan Şah’ın ölümünden

sonra ilk Memlûk hükümdarı olmuştu. Türkler’de kadının toplumdaki yeri siyasette

hatta hükümdar ve naibe olarak oynadığı rol göz önüne alınırsa Bahrî Memlûkler’in

bu durumu yadırgamadıkları görülür. Ancak dış baskılar artınca Şecer ud-Dûr üç

Page 83: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

67

aylık tek başına iktidardan vazgeçip tahtı eşi Aybek’e bıraktı ama iktidarda söz

sahibi olmaya devam etti onun ulaştığı konuma hiçbir sultanın eşi ulaşamadı.

Târihçiler Memlûk döneminden bir çok eğitimli bayanın adını vermektedir.

Ortaçağ İslâm âleminde kadınların eğitim imkânlarının çok sınırlı olduğu

bilinmektedir. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi yalnız erkek çocuklara eğitim

veren okullar kızlara kapalıydı. Kızlar evde akrabaları ya da müeddibler tarafından

eğitilirdi. Memlûk kadınlarının biyografileri incelendiğinde okuyan kadınlarının

büyük bir kısmının eğitimli ailelerden oldukları dikkat çeker. Muhaddise, râviye,

vâize, şeyhe, şair gibi bayanların hemen hemen hepsi ya bir kâdı’nın, şeyhin, hatibin,

muhaddis ya da tarihçinin kızı, kız kardeşi, eşi veya torunuydular. Tarihçiler pek çok

örnekte kadınların küçük yaştan itibaren babaları şeyh kızı Sitt el-Fukehâ ve başkadı

kızı Şuhde gibi ya da dedeleri (kadı kardeşi Esma ve Harib kızı Âişe gibi) tarafından

eğitildiklerini yazarlar.

Hanımlar ailelerinin dışındaki kişilerce de eğitilirlerdi. Sitt el-Vüzerâ ve

Zeyneb Bint el-‘Alem gibi hemcinslerinin eğitimleriyle ilgilenirlerdi veya onlara

Fatımâ Bint İbrahim gibi icazet verirdi.

Akraba veya hemcinslerinin dışında erkek hocalar tarafından da eğitilirlerdi.

Hanımlar bilimsel toplantılara gidip, ayrı bir yerde oturarak dersleri

dinleyebiliyorlardı ve icâzet alabiliyorlardı. Tanınmış tarihçilerden de icâzet alanlar

vardı.

Memlûk toplumundaki orta sınıf kadınlarından çok fazla okuyan olduğu göze

çarpmaktadır. Özellikle hadis bilimi, okumuş kadınların en sevdiği alan olduğundan,

o dönemdeki kadın biyografilerinde bir çok muhaddisenin ve vâizenin isimleri

geçmektedir. Bu iyi eğitimli bayanlar grubu içinde Arap asıllı kadınların yanında

Page 84: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

68

Türk asıllı bayanlar da vardı. Muhaddise olarak Zümrüd b. Ayrak,Tatar et-

Tanûhiyye, Bay Hatun ed-Dimaşkiyye, Bay Hatun el-Kâdiriyye, raviye olarak Şeyhe

Umm el-Hayr Bint Kaymaz, Gümüş Bint Abdullah et-Türkiyye, Umm İsmail Bint

Aybek ve vâize olarak İbn Teymiyye’nin takdirini kazanan Fatımâ Bint Ayyâş

bunların arasında sayılabilir.

Okumuş hanımlar arasında erkeklerin takdirini kazanan şairler de vardır;

Şeyh Muhammed’in kızı Mu’nise, Ebu Hayyan’ın torunu Nizâr Berkuk’un sarayında

yetişen Türk asıllı Sûl bu şairlerdendir. Dönemin Arapça halk şiirlerinde

Memlûkler’in etkisi görülmektedir. Mısırlı şairler şiirlerinde Moğol ve Haçlılar’a

karşı kazandıkları başarıları, kurdukları medreseleri överlerdi. Ayrıca şiirlerinde bazı

Türkçe kelimeleri kullanarak hayran oldukları Türk güzelliğini de işliyorlardı.

Şiirlerdeki güzellik anlayışı değişmiş, Arap şiirlerindeki büyük gözlerin yerini

Memlûk halk şiirindeki çekik gözler almıştır.

Özellikle dinî bilim dallarında çok faal olan hanımlar, belirli bir ilmî

seviyeye gelince kadınların dışında erkeklere de ders verirlerdi. Bayan hocalar

derslerini takip eden öğrencilere icâzet verirlerdi, Mü’mine bint Abdullah ve Sitt eş-

Şam bunlara örnek teşkil eder.

Tanınmış bazı Memlûk tarihçileri de bayan hocalardan ders ve icazet

almışlardır. El-Makrizî’nin hocalarından birisi Fatımâ Bint Ali ve İbn Hacer el-

Askalânî’nin hocalarından birisi Esen Bint Ahmed’di. Memlûk tarihçileri eserlerinde

bayan hocalardan ders dinlediklerini açık bir şekilde ifade ederler. Bu, bilimle

uğraşan bayanların erkek meslektaşlarından takdir ve destek gördüklerinin bir

göstergesidir.

Page 85: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

69

Bilimle uğraşan bayanların genellikle maddi sıkıntılar çekmeyip rahat bir

hayat sürdürdükleri görülmektedir, ama bazen hayatlarını kazanmak zorunda

kalırken çok sıkıntı çekerlerdi. Terzilikle geçinen Âişe Bint Muhammed bunlardan

biridir.

Bu dönemde hanımlar Arapça dilbilgisiyle de ilgilendiler. Bazı bayanlar

tasavvufa meyledip zâviye ve ribâtlarda şeyhe olarak onlara dini eğitim verirlerdi;

Ribât el-Bağdadiyye’nin şeyhesi Hüccâb, Ribât Darb el-Mihrânî’nin şeyhesi Sitt el-

Ulemâ ya da kendi zâviyesinde bayanları eğiten Türk asıllı şeyhe Fatımâ Bint Cemal

ed-Din b. Sunkur gibi.

Memlûk eğlence hayatında cariyeler önemli bir yer tutar. Bazı cariyeler

sultan hareminin yönetiminde önemli bir yere gelip, kendilerinden

sözettirebilmişlerdir. Sesleri güzel olan câriyeler, küçük yaşlardan itibaren tanınmış

erkek ve bayan hocalardan müzik dersleri alırlardı, bazıları da ayrıca bir müzik aleti

çalmayı dans etmeyi öğrenip şöhreti yakalamaya çalışırlardı. Üst sınıfın edebî

toplantılarına katılmak isteyen cariyeler güzel seslerinin yanı sıra yüksek bir eğitim

almak zorunda olup, geniş bir kültür ve edebiyat bilgisine sahip olmaları gerekirdi

(Kortantamer, 2002:406-409).

Page 86: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

70

4. MEMLÛK MEDRESELERİ

Tamamiyle bir Türk müessesesi olan medreseler ilk kez Gazneli Sultan

Mahmut zamanında Şiîliğe karşı sünnîliği geliştirmek için Beyhâkiyye, Sa‘idiye, Ebu

Saâd el Astrabadî ve Ebu İshak el-Isfarainî olarak dört medrese halinde, ancak

mahalli bir görünüş olarak ortaya çıkmıştır. Bundan elli yıl kadar sonra Büyük

Selçuk Sultanları Tuğrul Bey, Alparslan ve Melikşah zamanında Sünnîliği

kuvvetlendirmek için medreseler açılmıştır. Selçuklu sultanlarının vezirliğini yapmış

olan Nizâm’ül- Mülk, geniş ölçüde medreseler kurma hususunda sultanların

emirlerini yerine getirmiştir. Gaznelilerin ilk dört medresesinin resmi bir mahiyeti

yoktu. Halbuki Büyük Selçuklularda bu bir devlet müessesesi haline geliyor ve

devlet memurları buralardan yetişiyordu. Bunun için birçok yerde medreseler

yaptırılmış bunlardan ilki Nişâbur’da kurularak ilk kez medrese adı kullanılmıştır.

Bağdat, Tus, Basra, Isfahan, Herat, Belh şehirlerinde büyük medreseler kurularak

mimarî bakımdan da bir medrese tipi ortaya çıkmıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nin

dağılmasından sonra kurulan yeni devletlerle Türk hükümdarları tarafından bu çeşit

medreseler Suriye, Irak, Mısır ve Anadolu’ya yayılmıştır (Aslanapa, 1963:34).

Medrese kelimesi ilk defa 10. yüzyılda Horasan-Çayardı (Maveraü'n-nehir)

yöresinde kullanılmıştır. Bu kullanım, genel olarak ders verilen yer, okul

anlamındadır. Ancak XI. yüzyıldan itibaren "medrese" kelimesi yüksekokul

anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Mısır ve Suriye'de şiîliğe karşı yenik düşen

sünni mezhepler kendilerini doğuda güçlendirmek için bu yörelerde özel evlerde

küçük medreseler kuruyorlar veya ileri gelenler tarafından sünnî âlimler için dikkati

çekmeyecek küçük okullar açıyorlardı. 1000'li yılların başlarında Merv, Âmul,

Page 87: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

71

Tabaran, Gazne, Nişabur, Buhara gibi şehirlerde değişik boyutlarda bu tip medreseler

kurulmuştu.

Medreseler, Karmâtî manastır okullarının bir değişmiş şeklidir. Karmâtî

manastırları İran ve Türkistan'da, Arap âleminde Dârü'l-İlmlerin yaptığı işi

yapıyorlardı. Bunların manastır okullarından yetişen propagandacılar o kadar etkili

oluyorlardı ki, sünnî mezhepler buna karşı kendi silahı ile mücâdele etmek gereği

duydular ve medreseleri kurdular. Gerçekten de 10. yüzyıl sonlarına doğru Fergana,

Horasan, Cürcân, Taberistan, Gazne, Çayardı ve Hindistan yörelerinde Karmatiler

önemli bir güç haline gelmişlerdi. Bu yörelerdeki sünnîler Karmâtî manastırlarını

kendileri için bir tehlike olarak görüyorlardı. Maturûdî; Semerkant'ta 17 Karmatî ve

Mutezile Medresesi’nden söz etmektedir. Tarihte Karmatîlere karşı en büyük

harekâtı düzenleyen Gaznelî Mahmut, bu görüşü terkedenleri öğretim görevinde

bıraktığı gibi, onların kurdukları medreseleri de sünnî medreseleri olarak devam

ettirdi, denmektedir (Ergün, www.egitim.aku.tr/3htm).

Selçuklular, kuruluşlarını tamamlayıp Sünnî İslâm âleminin lideri oldukları

zaman, temsilcisi oldukları kesim için Hristiyan Bizans ve Şiî Fâtımîler olmak üzere

iki tehlikeyle karşılaşmışlardı. Fâtımîler, iç tehlike olarak Sünnî düşünceyi ve onun

temsilcisi Abbâsî halifeliğini tehdit ediyordu. Fâtımîler yalnızca ele geçirdikleri

yerlerde yaşayanları Şiîleştirmeye çalışmakla kalmamış, nüfuzları altında olmayan

bölgeleri de kendi taraftarlarını desteklemek suretiyle Abbâsîler’in otoritesini

sarsmak Sünnîliği zarara uğratmak yolunu seçmişlerdi.

Selçuklular’ın Sünnî dünyanın liderliğini ele geçirmelerinden sonra

Fâtımîler’in propaganda faaliyetleri gerileme sürecine girmiştir. Bu nedenle

Fâtımîler’in öncelikli hedefi Selçuklular olmuştur. Propaganda faaliyetlerine

Page 88: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

72

Şiîleştirme çalışmalarına devam etmişler ve buna “Bâtınîlik” unsurunu da

eklemişlerdir.

Batınîler’in (İsmailîler) İslâm âlemi için büyük bir tehlike oluşturduğunu

gören Selçuklular Ehl-i sünnet mezhebini güçlendirmek istemişlerdi. Bu nedenle

Sünnî medreseler açma gereği duyuldu. Böylece yalnızca Fâtımîler’e karşı askeri

olarak değil Batınîler’e karşı da bu şekilde başarı kazanılacaktır.

Sultan Alparslan silaha silahla düşünceye düşünceyle cevap verme gereğini

kavradığından yıkıcı ve bölücü hareketlerle mücadele için medreseler açmak ve

burada yetişen insanlarla mücadelesini yürütmek istemiştir. Böylece Sünnî düşünceyi

yayacak olan medreselerin o dönemde üniversite özelliği taşıyan “Nizâmiye”ler

olarak açılmaya başlamıştır (Ocak, 2002:722).

Selçuklu Devleti devamlılığını medreselerle sağlamak istemiştir. Ülkenin

önemli merkezlerinin medreselerle donatılması devletin hayatiyetini koruma çabası

olarak değerlendirilebilir. Kültür birliği, inanç bütünlüğü sağlamak, devlete memur

ve din adamı yetiştirmek, bilginleri devlete faydalı halde ve denetim altında tutmak,

fakir ama yetenekli öğrencileri topluma kazandırmak hedeflenmiştir (Arabacı ve

Küçükdağ, 1999:181).

Bu yapı faaliyetlerinin ilki Nizâmü’l-Mülk’ün çabalarıyla Nişâbur’da

kurulmuştur. Kazvinî’ye göre Alparslan bir gün Nişabur’da bir mescidin önünden

geçerken üstü başı kötü bir grup fakir ve öğrenci gördü. Bu kişiler sultana ne saygı

gösterdiler ne de dua ettiler. Buna şaşıran sultan ve veziri kim olduklarını sorup fakir

ilim öğrencileri olduklarını öğrenince vezir Nizâmü’ül-Mülk onlar için eğitim görüp

kalabilecekleri bir yer inşâ ettirmek için Sultan’dan izin istedi. Sultan ve vezirinin

öğrencilerin içinde bulunduğu duruma acıyarak merhamet göstermesi medreselerin

Page 89: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

73

açılma nedenlerinden birisidir. Eğitim ve öğretim kadrosuyla birlikte diğer

çalışanlarına da vakıflar sayesinde parasız eğitim ve geçim sağlayan Bağdat

Nizamiye Medresesi 1067’de hizmete açılmış bunu diğerleri takip etmiştir. Daha

sonra açılan medreseler de onu takip etmiştir. Bu nedenle Bağdat’taki bu medresenin

açılış tarihi Türk-İslâm eğitim-öğretim tarihinde bir dönüm noktası sayılmaktadır.

Bilim adamlarının devleti destekleyen bir unsur haline gelmesi, eğitim kurumlarının

yanı sıra bilim adamlarının desteklenmesi de yine bu dönemdedir.

İlim, ilim adamları ve öğrencilere yapılan yatırımlar kısa zamanda sonuç

vermiş, ülkenin her tarafında açılan eğitim kurumlarından mezun olanlar görev

almaya başlamıştı. Yetişmekte olan ilim adamları sayesinde siyasî ve Sünnî

düşünceyi yeniden canlandırılmıştı.

Nizâmü’l-Mülk zamanında ülkenin her tarafında en küçük yerleşim

merkezlerinde bile medreseler kurulmuş ve hepsine “Nizâmiye Medreseleri” adı

verilmiştir. Gerek Nizâmiye Medreselerine gerekse daha sonra yaptırılan medreselere

zengin vakıflar tahsis edilmiş, böylece ilim korunup teşvik edilmiş hem de eğitim-

öğretimin parasız yapılması sağlanmıştır. Dünya eğitim tarihinde ilk kez öğrencilere

burs verme geleneği bu dönemde başlamış Nizâmiye Medreseleri buna öncülük

etmiştir. Medrese kurma faaliyetlerini daha sonraki devletler de devam ettirmiştir.

Bunlar arasında Nureddin Zengî’nin Şam’da kurduğu medreseler de ünlüdür.

Mısır’da Eyyûbîler’in kurduğu medreseler bu bölgede Şiî anlayışını zayıflatıp

Sünnîliğin güçlenmesini sağlamışlardır (Şeker ve Genç, 1999:157-158).

Selçuklular, medreselere zengin vakıflar tahsis etmiş, onları bol ve sürekli

gelire kavuşturmuşlardır. Daimî bir gelire sahip olmanın yanında, maaşlarıyla geçim

kaygısından kurtulup kendilerini mesleklerine veren öğretim üyeleri, aldıkları burslar

Page 90: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

74

ve kaldıkları yurtlarla öğrenim görme imkanı bulan öğrenciler yalnız o zamana göre

değil şimdiye göre de ileri bir müessese sayılabilir. Bu amaçla Nizâmiye’ye bir çarşı

ve çeşitli emlak vakfedilmişti. Vakıflardan elde edilen gelir, medresenin hoca ve

öğrencilerin ihtiyaçlarını karşıladığı gibi personelin yiyecek, giyecek, ısınma,

aydınlanma ihtiyaçlarını ve eğitim için gerekli olan kırtasiye ihtiyaçlarını da

karşılamaya yetiyordu.

Nizâmiye Medreseleri, kendinden önce kurulan medreselerden ders programı,

öğrencilerin yemek, yatak ve ders araçları gibi ihtiyaçları bakımından diğerlerinden

ayrılmakla kalmamış daha sonra kurulan medreselere de örnek olmuştur. Medreseler

öğrencilerin barınma okuma ve diğer ihtiyaçları göz önünde bulundurularak

yapılmıştır. Bu medreseler bu anlayışın da ötesinde mükemmel bir şekilde

plânlanmış ve inşâ edilmiştir. Nizâmiye’nin büyüklüğü ve güzelliği herkesi

büyülemiş hiçbir medrese Nizâmiye’ye denk görülmemiştir. Nizâmiye

Medreseleri’nde öğrencilerin ders görebileceği dershaneler, geniş konferans

salonları, depo, erzak kileri, mutfak ve hamam vardı. Ayrıca öğrencilerin ibâdetleri

için mescit mevcuttu.

Nizâmiye Medreseleri, ücretli müderrislere sahip ilk kuruluş olma özelliğine

sahiptir. Vakıf gelirlerinin zengin olması ve devletin eğitime önem vermesi nedeniyle

maaşların yüksek tutulmuştur (Ocak, 2002:722-723).

Nizâmiyelerden önceki medreselerde müderrislik için belirli bir şart

aranmazken, Nizâmiyeler’de daha ziyade önceden müderrislik yapmış kişiler tercih

edilmişti. Sonradan ilimde rüştünü ispat etmiş kişilerin de tayin edildiği görülmüştür.

Müderris olabilmek için ilmî kabiliyetini ispat etmiş olmak ya da bir müderrisin

Page 91: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

75

kendisine referans vermesi yeterliydi. Müderrislerin atanmaları için gerekli olan

menşur vezir emriyle veya hükümdar fermanıyla oluyordu.

Müderrisler, genellikle bir seccade ya da post üzerine oturarak ders verirler

öğrenciler de halka halinde hocanın dersini dinlerlerdi. Bu post o müderrisin ders

verme yetkisinin işaretiydi. Hoca kalabalık derslerde bir kürsüde oturarak ders

verirdi. Müderrisler ders verirken siyah bir cübbe giyer ve başlarını özel bir sarıkla

sararlardı. “Tarha” denilen bu sarık da ders verme yetkisine işaretti. Görevden

azledilen müderris cübbe ve sarığını iâde etmek zorundaydı. Müderrisler genellikle

ölünceye kadar görevlerini yürütürlerdi. Görevden ayrılmak şahsın kendi isteği ya da

azli ile mümkündü (Ocak, T.A, c.V, 2002:723).

Bağdat Nizâmiye Medresesi’nde fıkıh dersleri Hanefî ve Şafiî mezheplerine

göre, Kelâm dersleri Eş’arî doktrinine göre okutuluyordu. Ferâiz ilmi de burada

okutulan dersler arasında yer alıyordu (Köymen, 1992:379).

Dersler Nizâmiye Medreseleri’nde değişik şekillerde işlenirdi. Derse

namazdan sonra Kur’an okumayla başlanırdı. Ders sırasında karşılıklı sorular

sorularak, hem dersin anlaşılması kolaylaştırılır hem de tartışma ortamı oluşturularak

öğrencinin dikkati çekilirdi. Bazen hoca anlatır öğrenciler diler, bazen de (hadis

dersinde olduğu gibi) hoca öğrencilere yazdırmak suretiyle not aldırırdı. Ders

sırasında metin üzerinde uzun müzâkereler (görüşmeler) yapılarak kapalı noktalar

açıklanırdı. Bu iş yapılırken hoca ile öğrenciler arasında çetin tartışmalar olduğu gibi,

bazen de bu tartışmalar öğrenciler arasında olurdu. Nizâmiye müderrisleri, sadece

medrese öğrencilerine ders vermez, onların bilgi ve ilimlerinden halk da

yararlanırdı. Müderrisler, uzmanlaşmış kişiler arasından seçilirdi (Ocak, T.A, c.V,

2002:723).

Page 92: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

76

Müderrisler, vezirin bir menşuru ile ehliyetli bilim adamları arasından atanır

ve genellikle ölünceye kadar görevde kalırlardı. Her medresede esas olarak bir

müderris vardı. Müderrislerin toplumda itibarları yüksekti ve maaşları dolgundu

(Akyüz, 1994:41).

Ders programlarında kürsü sistemi ve ihtisasa yer verilerek her ders o alanın

uzman hocası tarafından verilirdi.

Burada öğrenci olmak için belirli bir yaş şartı aranmazdı. Belirli kitapları

okuyarak geçmek esas olduğu için eğitim süresini belirlemek zordu. Bunun bir

nedeni de öğrencilere istediği hocadan ders alma şansının tanınmasıydı. Hocanın da

ondan ders alacak öğrencileri belirleme yetkisi vardı. Kişinin ilme olan ilgisi ve

kabiliyeti onun öğrenci olması için yeterliydi (Ocak, T.A, c.V, 2002:723).

Öğrenciler bursluydu ve medreselerde barınırlardı. Medrese odalarına

alınacak, burs verilecek ve kendilerine maddî yardım yapılacak öğrencileri seçme

yetkisi müderristeydi (Akyüz, 1994:41).

Ortaçağ medreseleri bugünkü üniversitelerin gelişmemiş şekli olup, ders

programları Hukuk, Edebiyat, İlahiyat Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Fen

Fakültesinin birleştirilmiş halidir. Yani bu fakültelerde verilen bütün dersler

Nizamiyeler’de okutulmuştur. Burada örgün eğitim yanında geniş halk kitlelerine

hitap edecek yaygın eğitim faaliyetleri de yürütülürdü.

Nizâmiyelere, devletin ihtiyaç duyduğu adlî, dinî, malî ve bürokratik alanda

çalışacak insanların yetiştirilmesi sağlanmış, mezun olanlar devletin yüksek

mevkilerinden yer almışlardır (Ocak, T.A, c.V, 2002:723-724).

Nizâmiye Medreseleri’nde içinde bulunulan şartlar dolayısıyla öncelik dinî

ilimlere verilmiştir. İlerleyen dönemlerde gerek Selçuklular’da gerekse onları örnek

Page 93: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

77

alan diğer devletlerde kurulan medreselerde dinî ilimler ve hukuk yanında filoloji,

astronomi ve matematik gibi müsbet ilimler de öğretilmiştir. Avrupa’da benzerlerinin

daha geç dönemlerde kurulmuş olması dikkate alınırsa Bağdat Nizâmiye Medresesi

dünyadaki ilk üniversite olarak nitelendirilebilir (Yazıcı, 2002:337).

Nizâmiye Medreselerinde işlenen dersler aşağıda tablo şeklinde

gösterilmiştir.

Tablo 4.1.

Din ve Hukuk Dersleri

Dil, Edebiyat Dersleri

Felsefe Dersleri

Müsbet Bilim Dersleri

Kur’an Okuma

Arap Edebiyatı

Felsefe

Tıp

Tefsir

Fars Edebiyatı

Mantık

Cerrahi

Hadis

Nahiv

Riyaziye

Fıkıh

Sarf

Hesap

Kelam

Hitabet

Hendese

Şiir

Müsellesat

Cerh ve Tadil

Nücûm

Tarih

Heyet

Edeb

Tabiiyet

Kaynak: (Akyüz, 1994:40).

Dini bakımdan Hanefî ve Şafiî fıkıhlarını öğreten Bağdat Nizâmiyesi ilim ve

fikir hayatında önemli rol oynamış , yüksek vasıflarda bilginler yetiştirmiş, buradan

çıkanlar devletin yetkili şahsiyetleri olarak yüksek makamlara gelmişlerdir. Bağdat

Nizâmiyesi’nin ders konuları ve programları bütün İslâm ülkelerinde Türk-İslâm

Page 94: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

78

devletlerinde asırlarca uygulanmıştır. Medreselerin devletin sivil idare kadrosuna

memur yetiştirmesi itibariyle önemi büyüktür (Kafesoğlu, 1976:902).

Selçuklular’da Medreselerin Yayılma ve Önem Kazanma Sebepleri

Daha önce bahsi geçen nedenleri maddeler halinde sıralayacak olursak:

1. Genişleyen imparatorluğun yönetimi için memur yetiştirme ihtiyacı

2. İslâmiyet’i yeni benimseyen Oğuz topluluklarının yeni inançlarının

pekiştirilme gereğinin duyulması

3. Sünnî-Hanefî olan Selçukluların, çevrelerindeki Şiî ve Fâtımîler’in

propagandalarına karşı koyma ihtiyacı. Böylece medreseler dört Sünnî

mezhebin koruyuculuğunu üstlenmiştir.

4. Din adamı yetiştirme ihtiyacı

5. Yeni ele geçirilen ülkelerin manevî olarak da fethini sağlamak için gerekli

insanları yetiştirme ihtiyacı.

6. Yoksul ya da yetenekli öğrencileri okutup topluma kazandırma düşüncesi

7. Devlet adamlarının eğitim ve bilimseverliği (Akyüz, 1994:40).

Hem Selçuklular’da hem de daha sonraki dönemlerde kurulan İslâm

devletlerinde genel medreseler yanında bazı ihtisas medreseleri de kurulmuştur

(Yazıcı, 2002:338).

Bunlar:

4.1. Daru’l-Tıblar:

Daru’l-Tıblar tıp eğitimi ve tedavinin birlikte yürütüldüğü kurumlardır.

Daru’t-Tıb, Daru’l-Merzâ, Daru’ş-şifa, Bîmaristan, Mâristan gibi adları vardır

(Kazıcı,1995:70).

Page 95: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

79

Onüçüncü asırda tıp medreselerinin doğmasında Türkler’in etkisi büyüktür.

Fakat bu medreseler çok fazla yaygınlaşamamıştır. İslâm hastanelerindeki “klinik”

veya “serirî tıp” öğretim yöntemi Avrupa’yı özellikle Rönesans sıralarında etkilediği

bilinmektedir (Sayılı, 1985:17).

4.2. Dâru’l-Kurrâlar

Özellikle Kur’an ilimlerinin öğretildiği yerlerdir. Kur’an-ı Kerim’in yedi harf

üzerine indirilmesi, onun yedi lehçe ile okunmasına ve buna bağlı olarak kıraat

ilminin doğmasına neden olmuştur. Dâru’l-Kurrâlarda Kur’an’daki kelime ve

ibarelerin telaffuzuyla okunuştaki ihtilafları, nakledenlere dayandırarak bildiren

“Kıraat ilmi”nin eğitimi verilmekteydi (Kazıcı,1995:71-72).

4.3. Dâru’l-Hadisler:

Bu medreselerde de hadis eğitimi verilmiştir (Yazıcı,2002:338).

Selçuklu devlet adamları eğitim öğretime ve bilimin gelişmesine önem

vermişlerdir. Âhilik denilen yaygın eğitim kurumu ve şehzadelerin yetiştirilmesi için

atabeylik uygulaması ortaya çıkmıştır. Bu dönemde medreseler çok gelişmiş ve

ülkenin her tarafına yayılmıştır (Akyüz, 1994:38).

Medreseler İslâm dünyasında bir eğitim kurumu olarak ortaya çıkışından

itibaren Ehl-i Sünnet kültürünü güçlendirmek gibi önemli bir misyon üstlenmişti.

1055’te Bağdat’a girerek Abbâsî Halifesini Şiî Büveyhoğulları’ndan kurtaran

Selçuklu sultanları, bu hanedan zamanında halk arasında yayılmış olan aşırı Şiî

düşünce ve inançları ortadan kaldırarak, Ehl-i Sünnet ilkelerini hakim kılmak için

ilmî hareketi canlandırmaya büyük önem vermişlerdir. Bu amaçla dinin doğru

öğretilmesini sağlayacak kurumlar olarak gördükleri medreseler yaptırarak kısa

sürede sayılarını artırdılar ve böylece ilmi geniş kitlelere yaymaya çalıştılar. Sultan

Page 96: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

80

Alparslan ve Vezir Nizâmü’l-Mülk yaptırdıkları Nizâmiye Medreseleriyle bu konuda

kendilerinden sonrakilere öncülük etmişlerdir.

Başta Fıkıh olmak üzere dinî ilimler ve Arap dili öğretimine dayanan medrese

geleneği, Selçuklular’dan sonra Zengîler ve Eyyûbîler tarafından da devam ettirildi.

Suriye’de ilk medreseler, Nureddin Zengî tarafından inşâ edildi. Mısır’da da

Eyyûbîler’in kurucusu Selahaddin Eyyûbî tarafından yaptırıldı. Şiî Fâtımî

Devleti’nin enkazı üzerine devlet kuran Selahaddin Eyyûbî, dört Sünnî mezheb üzere

medrese açtı. Amacı, Şiî düşüncenin izlerini silmek ve Sünnî mezhepleri

güçlendirmekti. Suriye’yi aldıktan sonra Dimaşk’ta da yeni medreseler kurdu.

Halefleri ve diğer devlet adamları da büyük şehirlerde çok sayıda medrese

yaptırdılar.

Mısır ve Suriye tahtını Eyyûbîler’den devralan Memlûk Devleti’nin

kurulduğu yıllarda ülkede birçok medrese bulunuyordu. Eyyûbî sultan ve devlet

adamlarını örnek alan Memlûkler medrese, cami, hangâh ve zâviye gibi önemli

kültür merkezi olan müesseseler yaptırmak için birbirleriyle yarıştılar. Müderrisleri

bizzat kendileri tayin eden Memlûk sultanları, müderris ve öğrencilerin ihtiyaçlarını

karşılamak konusunda çok cömert davrandılar. Bazıları bu medreselere giderek,

zamanın meşhur âlimlerinin verdiği dersleri takip etmişlerdir.

Fıkıhla birlikte diğer dinî ilimlerin ve değişik dillerin de okutulduğu bu

medreseler, dört medreseden birine ait fıkıh medresesi hüviyetini taşıyordu. Bazı

medreselerde iki, üç ya da dört mezhebin fıkhı birlikte okutuluyordu. Bu

medreselerin yanında, Daru’l-Kur’an ve Daru’l-Hadis denilen Kur’an ve Hadis

ilimlerine mahsus ihtisas medreseleri vardı. Bu şekilde dinî ilimler ve Arap dilinin

Page 97: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

81

okutulduğu medreselerin sayısı Memlûkler devrinde büyük rakamlara ulaşmıştı.

Başkent Kahire’de bazıları faal olmamakla birlikte 74 medrese vardı.

Memlûkler döneminde Dımaşk’ta (Şam) bulunan medreseler, sayı bakımından

Kâhire medreselerinin iki katından fazlaydı. Nuaymî, bu medreseleri ve oralarda

görev yapan müderrisleri tanıttığı “ed-Dâris fî-Tarih-i Medâris”adlı eserinde, toplam

olarak 159 medrese hakkında bilgi vermiştir. Onun tasnifine göre, fıkıh medreseleri

Kâhire’dekilerden farklı olarak tek mezhebe aittir, yine burada Kâhire’de adı

geçmeyen Dâru’l-Kur’an’lar ve müstakil tıp medreseleri vardı. Şam medreselerinin

ilimlere ve mezheblere göre dağılımı şöyledir:

Daru’l-Kur’an 7

Daru’l-hadis 16

Daru’l-Kur’an ve’l- hadis 3

Şafiî Medreseleri 63

Hanefî Medreseleri 52

Mâlikî medreseleri 4

Hanbelî medreseleri 11

Tıp Medreseleri 3

Toplam 159

Page 98: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

82

4.4. Medreselerin Mezhepler ve Okutulan İlimlere Göre Dağılımı

Şafiî Medreseleri 14

Mâlikî Medreseleri 4

Hanefî Medresleri 10

Şafiî-Malikî Medreseleri 3

Şafiî-Hanefî Medreseleri 6

Malikî-Hanefî Medreseleri 1

Dört Mezheb Medreseleri 4

Dâru’l-Hadis 2

Mezheb belirtilmeyenler 25

İnşaat halindekiler 5

Toplam 74

(Yiğit, T.A., 2002:750)

Medreseler aklî ve dinî ilimlerin birlikte okutulması sayesinde öğrencilerin

birkaç bilim dalında yetişmesine imkan sağlamıştır. İslâmî ilimlerin yanı sıra pozitif

bilimlerin de okutulması o bölgede kültür seviyesinin yükselmesinde oldukça etkili

olmuştur. Pek çok ansiklopedist âlim bu dönemde yetişmiştir (Kazıcı, 1996:28).

Page 99: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

83

Memlûk Medreselerinde okutulan dersler aşağıda tabloda gösterilmiştir.

Tablo 4.2

Dinî İlimler

Dil, Edebiyat Dersleri

Felsefe Dersleri

Müsbet Bilim Dersleri

Kıraat

Arap Edebiyatı

Felsefe

Tıp

Tefsir

Nahiv

Mantık

Cerrâhi

Hadis

Sarf

Oftamoloji

Fıkıh

Hitabet

Riyâziyye

Kelâm

Nesir

Hesap

Şiir

Hendese

Târih

Nücûm

Coğrafya

Heyet

Cerh ve Tadil

Tabiiyet

Marifet-i Âmme

Selçuklular’da olduğu gibi Memlûk Devleti’nde de dersler çoğunlukla sabah

namazından sonra başlar öğlene kadar devam ederdi. Kıraat dersleri ikindiden güneş

batımına kadar ya da başka herhangi bir vakitte yapılırdı. Kıraat derslerinde

öğrenciler okur müderris de dinlerdi. Derse Âyet el-Kürsî okunarak başlanırdı

(Habib, 1986: 434).

Memlûk medreselerinde dersler teorik ve uygulamalı olarak veriliyordu

(Batuta, 1996:110).

Ortaçağ’ın öğretim yöntemleri ezber ve anlatım (takrir) metoduyla

yapılıyordu. Otoritelerin görüşleri, en kuvvetli dayanak noktasıydı. Bu çağda gözlem

ve deney söz konusu değildi. Öğretimde pek araç-gereç kullanılmazdı. Medreselerde

Page 100: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

84

karşılaştırmalar yaparak sonuçlar çıkarılmasına önem verilirdi. Bundan yüksek

öğretimde tümevarım ve tümdengelim yöntemlerinin uygulandığı anlaşılıyor. Ancak

tümevarım bugünkü gibi koşulları tam olarak gerçekleştirilen bir tümevarım değildir.

Koşulları eksiktir. Buna “biçimsel tümevarım” “Aristoteles tümevarımı” veya

“biçimsel mantık” gibi adlar verilmiştir (Binbaşıoğlu, 1995:52).

Medreselerde başlangıçtan beri Kur’an, Hadis, fıkıh ve Felsefe

okutulmaktaydı. İbn Haldûn Mukaddime’de İslâmî ilimlerin bütünü hakkında bilgi

vermektedir. O bu ilimleri “ulûm-u nakliyye” ve “ulûm-u tabiiyye” diye ikiye ayırır.

İlki Allah tarafından bildirilen vahiylere, diğeri de doğal gözlem ve mantıkî

muhakemeye dayanmaktadır. Bu nedenle bunlara felsefiyye ya da akliyye

denilmektedir. Öğretim yöntemleri zamanla değişiklikler göstermiştir (Kazıcı,

1995:52).

Kur’an dersleri, telkin yöntemiyle öğretilirdi. Hadis ilmi, eğitimi veren

muhaddisler de hadis kitaplarını yüksek bir kürsüde, öğrencilerin huzurunda yüksek

sesle okuyarak dersi yaparlardı. Ayrıca şiir ve nesir de yazılarak okutulurdu (Batuta,

1996:110).

Bu dönemin en önemli alimlerinden İbn Haldûn, Mukaddime’de bilimler

öğrenilirken uzun uzadıya incelemeler yapmak gerektiğine değinmiştir. Öğretimde

kolaydan zora gitmek gibi öğretim ilkelerine yer verilmesini ister. Çocuğun yeti ve

yeteneklerinin her şeyde göz önünde bulundurulması gereklidir. Öğrenilen bilgilerin

kalıcılığının sağlanması için de sürekli alıştırmalar yapmak gerektiğine işaret

etmiştir. Önemli düşüncelerinden biri de, öğretimde iki şeyin bir arada

öğrenilmemesidir. Böyle olursa kalp ve düşüncenin bölüneceğine inanır.

Page 101: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

85

Ayrıca İbn Haldûn, çocuk eğitiminde çocuğa sert davranmanın zararları

üzerinde durur. En büyük zararın çocuğun ruhunu baskı alına aldığı, kötü

alışkanlıklara yol açtığı, çalışma ve iş sevgisini yok ettiği kanısındadır. Ancak

zorunlu hallerde de başka yapılacak bir şey olmadığını kabul eder (İbn Haldun,

1989:160-170).

Minhâc’ül-Müteallim adlı eserde, zeka testlerinden bahsedilmektedir. Buna

göre “Öğretmenin yeni başlayan çocuğun yapısını- zekâlı ve gerizekâlı oluşu

yönünden ve tâkatının üstünde bir yük yüklenmemesi gerektiği belirtilir. Eğer

öğrencinin üzerine fazla varılırsa, ilim tahsilinden ümidini keser ve çocuğun

öğretimi güçleşir. Bu devirde İslâm âlimlerinin kullandıkları zekâ testleri hakkında

tarihçiler ve âlimler ayrıntılı bilgi vermemişlerdir. Bu konudaki vesikalar,

eğitimcilerin tecrübeye dayanmış olduklarını ifade etmektedir. Onlar önce çocuğa

öğretip daha sonra elde ettikleri sonuca göre bir hükme varıyorlardı. Ayrıca

öğrencinin zekâsını kontrol ederek onun, ezbere mi, yoksa araştırma ve düşünmeye

mi daha yatkın olduğunu belirliyorlardı. Eğer ilk gruba dahilse mesela Hadis ilmini

okutuyorlar; ikinci gruba dahilse ona da Felsefe, Münâzara, Cedel ve Kelâm

ilimlerini tedris ediyorlardı. Eğer öğrenci testten geçirilmeden yöneltilir ya da kendi

kendine bir halkaya katılır da hoca sonradan bu durumu hissederse; öğrencinin

hemen bu halkadan ayrılıp bir başkasına gitmesi uygun olurdu. Hoca bu sonucun

öğrenciye duyurulmasında çekingen davranır ona meşgul olduğu bilim dalını

değiştirip başka bir branşta çalışmasının daha uygun olacağı konusunda nasihat

ederdi (Çelebi, 1976:306-307).

Ortaçağ’da ders veren ve ders vermeyi meslek edinmemiş âlimler arasında

ayırım yapılmadığı bir gerçektir. Ücretli ya da ücretsiz hepsi de ders halkaları teşkil

Page 102: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

86

etmek veya kitaplar yazıp yayınlamak suretiyle halkın kültür seviyesini yükseltmek

ve onlara bir şeyler öğretmek için çalışırlardı.

Müslümanlar ilmi ders veren hocalardan öğrenmeye özen göstermişler ve

öğrencilerin ilmi tek başına kitaplardan almalarına şiddetle karşı çıkmışlardır.

Bilginin öğretmen için tek başına yeterli olamayacağını idrâk etmeleri, aynı zamanda

bilgiye eğitim tekniğinin de eklenmesi gerektiğinin bilincindedirler. Bu sayede hoca

öğrenciye tam verimle öğretme, onun seviyesine inme ve öğrenciyle sevgi saygı

bağları kurma imkânı elde etmiştir. Diğer yandan ev-mektep münâsebeti ve

öğrencilerin başarısı üzerinde evin oynadığı rol önemlidir (Çelebi, 1976:207-209).

Sultanlar, müderrislerin tayinlerini inşâ divânında yazılan bir beratla yapardı.

Ayrıca bu beratta müderrisin vereceği dersler de yazılırdı. Sultan müderrislere

öğrencilere karşı güler yüzlü olmasını, onlarla kendi çocuğu gibi ilgilenmesini, ilmin

bütün inceliklerini açıklamasının gerektiğini bu beratlarda bildirirdi (Aşûr,

1976:344).

Sultanlar ayrıca müderrislerin sürekli öğrencilerle ilgilenmesini ve onları ilme

teşvik etmesini isterdi (Nüveyrî, 1990:341).

Memlûkler, ülkenin pek çok yerinde açtıkları medreseler sayesinde ilim ve

kültürün yükselmesine önemli katkılarda bulundular. Bu devirde ilim öğenme yolları

açık ve kolaydı. Memlûk medreseleri çeşitli dinî ve aklî ilimlerin birlikte okutulması

sayesinde öğrencilerin birkaç ilim dalında çok yönlü olarak yetişmelerine imkân

sağlıyordu. Bu sayede o devirde birçok bilgin ve ansiklopedist yetişmiştir. Bu

medreselere mâlî kaynak ve teşkilâtlanma açısından devlet yardımının yanında

vakıfların da büyük katkıları olmuştur (Kazıcı, 1996:28).

Page 103: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

87

Memlûkler devrinin çok miktarda olan edebî yayınlarının ekonomik temelini,

daha önce Abbasiler döneminde kurulan, Suriye ve Mısır’da geniş oranda artmış olan

vakıf sistemi oluşturuyordu. Vakıf usûlü Irak’ta olduğu gibi vakıf yapana ve onun

varislerine biraz gelir sağlayan büyük servetleri, devlet mâliyesinin el koymasından

kurtararak çoğu zaman emniyet altına almaya yarıyordu. Ancak bu dinî vakıflar

sayıları gittikçe artan geniş bir halk kitlesini faal hayattan uzaklaştırıyor ve onları

birer tarikat mensubu ya da derviş sıfatıyla Allah rızası için murâkabe (Allah rızası

için çile çekme) hayatına sürüklüyordu. Bu vakıflar aynı zamanda büyük arazi

parçalarının özel müteşebbisler tarafından verimli bir şekilde ekilip dikilmesine engel

olarak doğunun ekonomik düşkünlüğünün sebeplerinden birini teşkil ediyordu.

Bunun dışındaki vakıfların çoğu gelirlerini küçük ticaret mağazaları veya sınâî

tesisler için kiraya verme şekillerine bağlayan şehirlerin gayrimenkûlleri üzerine

kurulmuştu (Brockelmann, 1992:196-197).

Vakıflar, İslâm dünyasındaki öğretim harcamalarına gelir sağlayan önemli bir

kaynaktır. Ancak bazı durumlarda öğretim masrafları devletin genel bütçesinden

karşılanıyordu. Medreselere yapılacak harcamalar şöyle sıralanabilir:

1- Harcamaya önce medresenin imâretinden başlanır; lamba, hasır, kilim, kandil,

mum ve diğer ihtiyaç duyulan şeyler alınır.

2- Müderrise bir çuval buğday, arpa ve 130 dirhem para verilir.

3- Geri kalanın onda biri hizmet, geliş-gidiş ücreti karşılığı, vakıf malına bakan

kimseye verilir.

4- Her yıl yüz dirhem ayrılır ve bununla helva, kayısı alınarak vakıf

sorumlusunun uygun gördüğü şekilde Berat Kandili’nde dağıtılırdı.

Page 104: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

88

5- Gelirin geri kalanı, fâkihlere, fıkıh öğrencisine, müezzine ve medreseyi

temizleyip düzenleyen kayyim’e verilirdi.

Vakıf sahibi, medresedeki tüm görevlilerin ve öğrencilerin dürüst,

iyiliksever, ehl-i sünnet inançlı kişiler olmasını isterdi. Bir taraftan da uygun bir mâlî

seviyede tutulmasını belirtir (Çelebi, 1976:379-382).

Medrese yaptıran sultan veya emir, inşaatın başlama safhasında ya da açılış

töreninde, medreseye tahsis ettiği vakıfları açıklardı (Yiğit,2002:750).

Türk Memlûkler’i devrinde birçok vakıf kurulmuş olup bu vakfiyelerin çoğu

elimize ulaşamamıştır. Fakat Sultan Baybars tarafından kurulan bir vakfın 667/1268-

69 tarihli vakfiyesi İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Sinan Paşa Koleksiyonu’nda 185

numarada kayıtlıdır. Sultan Nâsır Muhammed b. Kalavun tarafından kurulan bir

vakfın vakfiyesi Hasan b. Ömer b. Habîb (ö.779-1377)’in yazdığı Tezkiretü’l-Nebih

fî-Eyyami’l-Mansûr ve Benih adlı eserin III. cildinde yer almaktadır. Bu vakfiyede

özellikle Memlûkler’in yaptırdığı medreseler hakkında bilgi verilmiştir. Bu eserde o

dönemde medreselerde okutulan dersler, hocaların maaşları ve öğrenci sayıları gibi

her türlü bilgi bulunmaktadır (Keleş, 1998:XVI).

Memlûkler döneminde bir müderrise 800 dirhem, asistana 350 dirhem ve

öğrencilere de 200 dirhem aylık veriliyordu (Keleş, 1998:181).

Page 105: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

89

Bu dönemde inşâ ettirilen medreselerin sayısı oldukça fazladır. Bu

medreseler, hangâh, ribât ve zâviyeler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Tablo 4.3.

Tarih

Sultan İsmi Eser İsmi

Eserin

Yapıldığı

Tarih

H.648/1250 Muiz Aybek Medresetü’l- Kutbiyye H.650/1252

H.655/1257 Muiz Aybek Medresetü’s-Sahabiyye H.654/1256

H.657/1259 Muzaffer Kutuz Medresetü’z-Zahiriyye H.660/1261

H.663/126 “ “ Medresetü’l-Macidiyye H.663/1264

“ “ Camiu’l-Efrem H.663/1264

“ “ Camiu’z-Zâhir H.665/1266

“ “ Medresetü’l-Muhedhibiya -

“ “ Medresetü’l-Fârikâniyye H.676/1277

H.676/1277 Saîd Berkehan b.

Baybars

- -

H.678/1279 Adil Sülemiş b.

Baybars

- -

H.679/1279 Mansur Kalavûn Medresetü’l- Mansuriyye H.684/1285

“ “ Bimaristan-ı Kalavûn H.684/1285

“ “ Zâviyetü’l-Câ’barî H.682/1283

“ “ Zâviyetü’l-Hilâvî H.683/1284

“ “ Zâviyetü’l-Cemberî H.687/1288

“ “ Hankâh-ı Bunduktariyye H.688/1289

H.689/1290 Eşref Halil b. Kalavûn Akka Kalesi -

H.693/1293 Nâsır Muhammed b.

Kalavûn (I. Saltanatı)

- -

H.694/1294 Âdil Kitboğa - -

H.696/1296 Mansur Lâçin Cami-i İbn-Tûlûn’un H.696/1296

Page 106: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

90

Restorasyonu

“ “ Medresetü’l- Tıfciyye H.698/1298

“ “ Medresetü’l-

Mencunmariyye

H.698/1298

H.698/1298 Nâsır Muhammed b.

Kalavûn (II. Saltanatı)

Medresetü’n-Nâsıriyye H.699-703/

1299-1303

“ “ Medresetü’l-

Kerâsenkariyye

H.700/1300

“ “ Medresetü’l-Cemâliyye H.703/1303

“ “ Mescid-i Ezher’in

Restorasyonu

H.703/1303

“ “ Mescid-i Tılâ

“ “ Mescid-i Taybars H.707/1307

H.708/1308 Muzaffer Baybars

(Çaşnigir)

Hankâh-ı Baybars H.706-709/

136-1309

H.709/1309 Nâsır Muhammed b.

Kalavûn (III. Saltanatı)

Medresetü’t-Taybarsiyye H.709/1309

H.709/1309 “ “ Zâviyetü’l-Hımsâ H.709/1309

“ “ Camiu’l-Câkî H.713/1313

“ “ Hasru’l-Kâla H.713/1313

“ “ Medresetü’s-Sâîdiyye H.712/1315

“ “ Hânkâh-ı Arslan H.717/1317

H.709/1309 Nâsır Muhammed b.

Kalavûn (III. Saltanatı)

Camiu’l-Kâla H.718/1318

“ “ Emir Hasan Camisi H.719/1319

“ “ Medresetü’l-Melikiyye H.719/1319

Nâsır Muhammed b.

Kalavûn (III. Saltanatı)

Medresetü’l-Caveliyye H.723/1323

“ “ Makberet-i Erdutcîn H.724/1324

Page 107: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

91

“ “ Medresetü’l-

Mahmandariyye

H.725/1324

“ “ Medresetü’l-

Bektemiriyye

H.726/1325

“ “ Camiu’l-Hazânî H.729/1328

“ “ Camiu’l-Mazz H.730/1329

“ “ Camiu’l-Berkiyye H.730/1329

“ “ Cami-i Kûzân H.730/1329

“ “ Cami-i Sarucâ H.730/1329

“ “ Medresetü’l- Akbağciyye H.730/1329

“ “ Taşdemir Kümbetî H.734/1333

“ “ Kasr-ı Biştâk H.735/1334

“ “ Hankâh-ı Kavân H.736/1335

“ “ Hankâh-ı Seryâkûs H.736/1335

“ “ Cami-i Biştâk H.737/1336

“ “ Cami-i Aydemir H.738/1337

H.740/1339 Mansur Ebu Bekir Cami-ü’t Türkmânî H.740/1339

“ “ Cami-i Sitti Miske H.740/1339

H.742/1341 Eşref Küçük (Gücük) Cami-i İbn Gâzî H.741/1340

H.742/1341 Salih İsmail - -

H.746/1345 Kâmil Şaban Cami-ü’t Tuvâşî H.745/1344

H.748/1347 Nâsır Hasan Cami-i İbn Tıbbah H.746/1345

“ “ Cami-i Gücük H.747/1346

“ “ Cami-i Aksungur H.747/1346

“ “ Cami-i İsmailî H.747/1346

“ “ Cami-i Kutluboğa H.748/1347

“ “ Cami-i Asyûtî H.749/1348

“ “ Hankâh-ı Ah Enûk H.749/1348

“ “ Hankâh’ıl- Cîğâ H.750/1349

“ “ Cami-i Mancık H.750/1349

Page 108: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

92

“ “ Cami-i Şeyho H.750/1349

“ “ Medresetü’l -Harûbe H.750/1349

“ “ Havz-ı Lâçin H.750/1349

“ “ Medresetü’l-Kısraniyye H.751/1350

H.752/1351 Es-Salih Salih b. Nâsır - -

H.755/1354 Nâsır Hasan

(II.Saltanatı)

Hankâh-ı Şeyho H.756/1355

“ “ Medresetü’l –Fârisiyye H.756/1355

“ “ Medresetü’l-

Sırğatmaşiyye

H.756/1355

“ “ Medresetü’l-Sultan

Hasan

H.757/1356

H.755/1354 Sultan Nâsır Hasan Medresetü’l-Bedriyye H.758/1356

H.755/1354 “ “ Medresetü’l-Hicaziyye H.761/1359

“ “ Medresetü’l-Beşeriyye H.761/1359

H.762/1360 Mansur Muhammed Medresetü’s-Sabıkıyye H.763/1361

H.764/1362 Eşref Şaban Kümbet-i Tılıyye H.765/1363

“ “ Cami-i Şaban H.771/1369

“ “ Medrsesetü’l-Beykeriyye H.772/1370

“ “ Medresetü’l-Cây-ıYusufî H.775/1373

“ “ Medresetü’l-Bakariyye H.775/1373

H.778/1376 Mansur Ali b. Şaban Medresetü’l-İbn Arâm H.782/1380

H.783/1381 Es-Salih Hacı b. Şaban Ümmî Salih Kümbeti H.783/1381

(Razzaz, 384-388)

4.5. MEMLÛKLER DEVRİNDE KURULAN MEDRESELER

4.5.1. Sahabiyye Medresesi

Bu medrese Mısır’da Atik Camii yakınında Kandiller Sokağı’ndadır. 654

yılında Vezir Bahaeddin Ali Bin Muhammed Bin Selim Bin Hanâfî inşâ ettirmiştir

(Makrizî, 370).

Page 109: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

93

4.5.2. Zâhiriye Medresesi

Zâhiriye Medresesi Kahire’de Beyne’l-Kasreyn semtindedir ve 660 yılında

imar edilmeye başlandı ve yapımı iki yılda tamamlandı (Makrizî, ?:378).

İnşaatın başladığı günlerde Baybars, bu medreseye tahsis ettiği vakıfların

listesini Emir Cemaleddin Yağmur’a göndererek ona bu inşaatta hiçbir şekilde

ücretsiz usta ve işçi çalıştırılmamasını ve çalışanların ücretlerinin eksiksiz şekilde

ödenmesini emretmiştir (Yiğit,T.A., c.V, 2002:750).

Sultan Baybars devrinde inşâ edilen bu medresenin en önemli özelliği dört

mezhebe göre eğitim vermesidir (Kalkaşandî, 1987:415).

Öğrenciler alacakları derslere ve mezheplere göre farklı eyvanlarda eğitim

görürlerdi (Suyûtî, 1997:228).

Bahrî eyvanında Hanefîler hocaları es-Sadr Mecduddin Abdurrahman ile,

Şafiîler kıble eyvanında ders hocaları Şeyh Takiyuddin Muhammed b. Hasan’la ders

işlerlerdi. Şeyh Şerafeddin Abdu’l-mü’min b. Halef Şarkî eyvanında Hadis dersi

verirdi. Kurrâlar da Garbî eyvanında Fâkih Kemaleddin Mıhlî’den ders alırlardı.

Medresenin ders programını Sultan Baybars bizzat kendisi hazırlardı (Makrizî,379).

Baybars medreseye bir de kütüphane yaptırmıştı. Bu kütüphane, çeşitli ilim

dallarında yazılmış eserlerden oluşuyordu. Ayrıca medresenin yanında Müslüman

yetim çocukların Allah’ın kitabını öğrenmelerini sağlamak için bir mektep

yapılmıştı. Bu çocuklara da burs ve elbise dağıtılırdı (Yiğit,2002:750-751).

4.5.3. el-Fârîkâniyye Medresesi

Bu medrese Kâhire’de Bâb-ı Züveyle’nin dışında el-Bakr yokuşuyla

Tolunoğlu Camii arasındadır. Şu anda Farikânî Hamamı’nın yanındadır. 672 yılında

Emir Rükneddin Baybars el-Fârikânî tarafından inşâ ettirilmiştir (Makrizî, 399).

Page 110: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

94

4.5.4. Mansûriyye Medresesi

Kalavun devrinde 684 yılında yaptırılmıştır. Kâhire’de Beyne’l-Kasreyn

civarındadır. Fâkihler burada tıp dersleri, hadis, fıkıh ve tefsir olmak üzere dört grup

ders okuturlardı. Bu medresenin kubbeli bir yapısı vardı. Burada her bir kubbenin

altında dört mezhebe göre farklı dersler verilirdi (Makrizî, 379).

O dönemin ünlü âlimleri Hanbelî İmad İbn Şemseddin ve Muhammed b.

Ahmed b. Ömer burada ders vermişlerdir (Şuhbe, 1994:175).

Kadı Takiyuddin Subkî de Mansûriyye Medresesi’nde ders vermiştir.

(Makrizî, 1956:179)

Kalavun bu medresenin yanına uygulamalı olarak tıp eğitimi verilen bir de

hastane yaptırdı (Suyûtî, 1997:229).

4.5.5. et-Tıfciyye Medresesi

et-Tıfciyye Medresesi el-Bakr yokuşundadır. 698 yılında Emir Seyfeddin

Tıfcî el-Eşrefî tarafından inşâ edilmiştir (Makrizî, 397).

4.5.6. el-Mencunmariyye Medresesi

Kâhire’de Bahaeddin Medresesi’nin yakınındadır. El-Emir Seyfeddin

Mencunmariyye el-Husâmî tarafından inşâ edilmiştir. Yapımı 698 yılında

tamamlandı. Mâlikîler’e ders vermek amacıyla yapılmıştır. Şeyh Şemseddin Ebi’l-

Kasım burada Hanefîlere de ders verilmesini kararlaştırdı. Buraya kütüphaneyi Şam’

daki bir vakıf yaptırdı. Bu medrese en güzel medreselerdendir (Makrizî, 387).

4.5.7. el-Nâsıriyye Medresesi

Mısır’da İmam Muhammed b. İdris eş-Şâfiî Türbesi’nin yanındadır. Sultan

Melik el-Nâsır Selahaddin Yusuf b. Eyyûb tarafından inşa ettirilen bu medrese 703

yılında tamamlanmıştır. Başkadı Zeyneddin Ali b. Mahluf el-Melikî burada eğitimi

Page 111: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

95

düzenleyen ilk kişidir. Bu medresede hem Şafiîler hem de Hanbelîler ders

vermişlerdir. Şafiîler Bahrî eyvanını, Hanbelîler de Garbî eyvanı ders vermek için

kullanmışlardır. Her şehrin tanınmış müderrisleri eğitim vermeleri için 40 dinara

buraya getirilmiştir. Ayrıca burada içinde çok kıymetli kitaplar bulunan bir de

kütüphane bulunmaktadır (Makrizî, 397-400).

4.5.8. Kerâsenkariyye Medresesi

Bu medrese es-Silah Said’us- Suadâi Hangâhı’nın karşısındadır. H. 700

yılında Emir Seyfeddin Karasungur el-Mansurî tarafından yaptırılmıştır. Yanına da

mescid ve Müslüman yetimlerin eğitimi için okul inşâ edilmiştir (Makrizî, 388).

4.5.9. el-Cemâliyye Medresesi

Kâhire’de Raşid yolu yakınındadır. 703 yılında Emiru’l-Vezir Alaaddin

Meğâtî el-Cemâlî tarafından yaptırılmış ve burası Hanefî medresesi haline

getirilmiştir. Sûfîler için de hangâh inşa edilmiştir. Burada Şeyh Alaaddin b. Osman

et-Türkmânî el-Hanefî tasavvuf eğitimi verirdi. Sonra oğlu Kadı’l-Kudât (başkadı)

Cemaleddin Abdullah et-Türkmânî ve oğlu Başkadı Sadreddin Muhammed b.

Abdullah et-Türkmânî el-Hanefî de ders vermeye devam etti (Makrizî, 388).

4.5.10. Taybarsiyye Medresesi

Taybarsiyye Medresesi Kahire’de el-Ezher Câmii yakınındadır. Bu medreseyi

Emir Alaaddin Taybars el-Hazendârî 709 yılında inşa ettirdi. Burada Şafiî fakihlerin

ders vermesi kararlaştırıldı (Makrizî, 383).

4.5.11. es-Sâîdiyye Medresesi

Bu medrese Kâhire’nin dışında el-Bakr Yokuşu’nda el-Mesâvik Caddesi

üzerindedir. Kal‘atu’l-Cebel ve el-Fîl Gölü arasındadır. Emir Şemseddin Sencer es-

Page 112: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

96

Sa‘di burayı 715 yılında yaptırdı. Buraya bayanlar için ribât da yapılmıştır (Makrizî,

397).

4.5.12. el-Melikiyye Medresesi

Kâhire’de el-Hüseynî Türbesi civarındadır. Bu medreseyi Emiru’l-Hacc

Seyfeddin Ali Meliku’l-Cevkendâr 719 yılında yaptırmıştır. Bu medresede Şafiî

fâkihleri ders vermiştir. Buraya kütüphane de yapılmıştır. Burası sayılı vakıflardan

bir haline geldi. Şu ana kadar gelmiş geçmiş en ünlü medreselerdendir. Sonra bu

medrese İbn Dâr-ı İbn Kermûn Sahru Meliku’s-Salih olarak bilinen kısımda yer

almıştır (Makrizî, 392).

4.5.13. el-Caveliyye Medresesi

Bu medrese Mısır’la Kâhire arasında el-Kebeş yakınındadır. Emir İlmedin

Sencer el-Cavelî tarafından 723 yılında inşâ ettirilmiştir. El-Cavelî Memlûk Sultanı

Zahir Baybars’ın emirlerinden birisidir (Makrizî,398).

4.5.14. el-Akbağciyye Medresesi

el-Ezher Câmisi’nin sol tarafındadır. H.734 yılında Melikü’n-Nasır

Muhammed’in hocası el-Emir Alaaddin Akboğa Abdulvahit tarafından inşâ

edilmiştir. Yanına oymalı taşlardan minare ve kubbe de yaptırdı. Bu Mansuriyye’den

sonra Mısır diyârında taştan yapılan ilk minaredir. Bundan önce Nâsıriyye

zamanında medrese binasının karşısında başmühendis Muallim İbn es-Suyûfî

Medresesi vardı (Makrizî, 383).

4.5.15. el-Kısrâniyye Medresesi

Bu medrese Sâhabiyye Medresesi yakınındadır. Başkadı Şemseddin

Muhammed b. İbrahim el-Kısrânî 751 yılında ölmeden önce burayı medrese olarak

vakfetti ve 752’de de ölmüştür (Makrizî,394).

Page 113: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

97

4.5.16. Fârısiyye Medresesi

Fârısiyye Medresesi Kâhire’de el-Fahâddin civarındadır. Hicri 756 yılında

inşa ettirilmiştir. Emir Fârısuddin el-Bekî bu medreseyi yıktırdı. Tekrar inşâ edilen

bu medrese ihtiyacı olanlara vakfedildi (Makrizî, 393).

4.5.17. Sırğatmaşiyye Medresesi

Bu medrese Kâhire dışında Emîr-i Ebî Abbas Tolunoğlu Ahmed Câmii ve

Kal‘atu’l-Cebel arasındadır. Emir Seyfeddin Sırğatmeş en-Nâsırî burayı aldı ve yıktı

756 yılında medreseyi yaptırmaya başladı. Yapımı 757’de tamamlandı. Bu medrese

en mükemmel binalardan biri haline gelmiştir (Makrizî,403).

4.5.18. Sultan Hasan Medresesi

Sultan Hasan döneminde yapılmıştır. H. 757 yılında yapılmaya başlanmış ve

üç yılda tamamlanmıştır (Suyûtî, 1997:232).

Bu dönemde Kâhire’de yeni bir üslûp ortaya çıkmış ve câmilerin

cephelerinde göze çarpmaktadır. Bu camilerin yüksek ve yassı taştan yapılmış olan

duvarları, çatı saçağına kadar uzanan ve stalaktid şeklindeki kabartmalarla sonlanan

düz oymalarla mafsallandırılmıştır. Oymalara iki katlı pencereler yerleştirilmiş ve

çatı mazgallı(kale duvarlarındaki içi geniş dışı dar delik) bir saçakla süslenmiştir.

Kapı çoğunlukla birkaç basamaklı merdivenle çıkılan derin bir oymanın köşesinde

bulunur. Suriye-Babilonya sanatının yaşamaya devam ettiği bu üslûp

Mezopotamya’nın kuzeyinde mevcudiyetini korumuştur. Bu uslûp Sultan Hasan

Câmii ve Türbesi’nde ve dört İslâm mezhebine mahsus bir tedris salonunu içeren

medresede çok parlak bir şekilde canlandırılmıştır (Brockelmann, 1992:198).

Bu medrese aynı zamanda Kâhire’deki en büyük medresedir. Büyük

eyvanları vardır ve bu eyvanlarda dört mezhebin de dersleri veriliyordu. Bu

Page 114: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

98

medresede diğerlerinden farklı olarak Ferâiz dersleri de verilmekteydi (Suyûtî,

1997:232).

4.5.19. el-Bedriyye Medresesi

Bu medrese Sâlihiyye Medresesi’ne yakındır. 758 yılında yaptırılmıştır

(Makrizî, 391).

4.5.20. Hicâziyye Medresesi

Kâhire’de Hicâziyye Sarayı yakınındadır. Sultan Kalavûn’un kızı ve Emir

Bektemir el-Hicâzî’nin hanımı Seyyide Celile el-Kübra inşâ ettirdi. Bu medrese

Şafii fâkihlerinin ders verdiği bir medrese haline getirildi. Şeyhülislâm Sirâcuddin

Ömer orada Mâlikî fâkihlerin de ders vermesini kararlaştırdı ve minber yaptırdı

(Makrizî, 382).

4.5.21. el-Beşeriyye Medresesi

Kâhire’nin dışında el-Fîl Gölü’nün üzerindedir. Sencer es-Sa‘di Mescidi

olarak bilinen bir mescid konumundaydı. Es-Sâdiyye Medresesini inşâ ettiren Emir

Tavâşî Sadedin Beşir el-Cimdâr burayı yıktı ve hicrî 761 yılında el-Beşiriyye

Medresesi’ni buraya yaptırdı. Kütüphane de inşâ ettirmiştir. Seçkin medreselerden

biridir (Makrizî,399).

4.5.22. Sâbıkıyye Medresesi

Bu medreseyi 763 yılında et-Tavâşî Emir Sâbıkıddin Miskâl inşâ ettirdi.

Sâbıkiyye Medresesi günümüze kadar ulaşmıştır. Şafiî fâkihlerin eğitim vermesi için

yaptırıldı. Şeyhülislâm Seraceddin Ömer b. Ali el-Ensârî’nin eğitim vermesi

kararalaştırıldı. Müslüman yetimlerin kitap okumaları için de kütüphane yaptırıldı

(Makrizî, 393).

Page 115: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

99

4.5.23. El-Cây-ı Yusufî Medresesi

Bu medrese Bâb-ı Züveyle dışında Kal’atu’l-Cebel yakınındadır. El-Emirü’l-

Kebir Seyfeddin el-Cây tarafından inşâ edilmiştir. H. 775’te tamamlandı. Şafiî ve

Hanefî fâkihlerin ders vermesi için yaptırıldı. Bu medrese saygın medreselerdendir.

Celaleddin el-Barânî el-Hanefî de burada ders vermiştir (Makrizî,399).

4.5.24. el-Bakariyye Medresesi

el-Bakariyye Medresesi Hâkimî Camisi’nin karşısındaki sokaktadır. Bu

sokak el-Atûf bölgesindedir. Vali Şemseddin Şakir b. Ğazîl İbn’il-Bakarî tarafından

yaptırılmıştır. Bu medrese çok yeni ve güzel bir modelde inşâ edilmiştir. Şafiî

fâkihlerin eğitimi de burada yapılırdı. Daha sonra Şeyh Siraceddin Ömer b. Ali el-

Ensârî’nin burada ders vermesi kararlaştırıldı (Makrizî,391).

4.5.25. İbn Arâm Medresesi

Bu medrese Emir Hüseyin Câmisi yakınında Kahire’nin dışında el-Garbî

Körfezi’ndedir. 782 yılında Emir Selahaddin b. Arâm tarafından inşâ edilmiştir

(Makrizî,391).

4.5.26. Memlûklerde Kadınların Yaptırdığı Medreseler

Bilim ve eğitimde büyük rol oynayan Memlûklerde yaptırılan çok sayıdaki

medresenin arasında kadınların inşâ ettirdikleri de vardır. Sultan en-Nâsır’ın kızı ve

Emir Bektemur el-Hicâzî’nin eşi olan Hond el-Tatar el-Hicâziyye” Kahire’de

yaptırdığı el-Hicâziyye Medresesi’nde ders vermek için hem Şâfiî hem de Mâlikî

fâkihler namaz kıldırmak için bir imamı görevlendirip bir kütüphane, kendine bir

türbe, bir minber bir minare ve yetimleri için de bir okul yaptırdı orada çocuklara

ders vermek için bir öğretmen görevlendirdi. Çocuklara her gün ekmek, bir miktar

para, kıyafet tahsis etti. Kahire’de sultan eşleri ve annelerinin yaptırdığı diğer

Page 116: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

100

medreseler; Sultan el-Melikü’s-Salih’in annesinin yaptırdığı “Medreset-Turbetu

Umm es-Salih”, Sultan Melik el-Eşref Şaban’ın annesi Berke’nin yaptırdığı

“Medresetu’l-Umm es-Sultan” bir emirin eşi olan Aytekin’in yaptırdığı “el-Medrese

es-Sagîra”, bir emirin eşi olan es-Sitt’Âşûrâ’nin inşâ ettirdiği “el-Medrese el-

Âşûriyye”dir. Tek kadın sultan olan Şecer ed-Dûr da Kahire’de kendi adına medrese

yaptırmıştı. Zengin Memlûk hanımlarının yaptırdığı medreseler de vardır. Örneğin

hadis âlimesi Fatıma bint Süleyman ed-Dimaşkiyye’nin Suriye’de yaptırdığı birkaç

medrese ve tekkeler, Ergun Hatun’un Trablusşam’daki medresesi “el-Medresetü’l-

Hatuniyye” bunlar arasındadır (Kortantamer, 2002:406-407).

Medreselerin öğrenci mevcudu medrese binalarının ve vakıf gelirlerinin

kapasitesine göre değişiyordu. O dönemdeki tarihçilerin “dünyada benzeri yok”

dedikleri Sultan Hasan Medresesi’nin mevcudu 400 kişiydi. Bu dönemde sayıları

oldukça fazlalaşan medreseler ilim ve te’lifle uğraşan yeni nesillerin yetişmesine ve

yoğun birer ilmî faaliyete zemin hazırladı. İslami ilimlere yeni bir altın çağ yaşatan

dönemin âlimleri alanlarında yerleri doldurulamayan çok değerli eserler yazdılar.

Memlûk medreselerinde yetişen âlimlerin Osmanlı ilmî muhitinin

oluşumunda büyük katkıları olduğu görülmektedir. İlk Osmanlı Medresesi olan İznik

Medresesi’nin başmüderrisi Davud el-Kayserî bu âlimlerin başında gelir. Tahsilini

Mısır’da tamamlayan bu âlim 20 yıl başmüderrislik yapmış, ilmî şahsiyetiyle

öğrenciler üzerinde etkili olmuş, Osmanlı ülkesinde tasavvufun benimsenmesini

sağlamıştır. Ünlü Osmanlı âlimi Molla Fenârî de Mısır’da tahsil yapıp tasavvufun

yayılmasında etkili olmuştur. Yine Molla Gürânî ve İbnu’l-Cezerî de Mısır’da eğitim

gören âlimler arasındadır (Yiğit, 2002:751).

Page 117: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

101

5. MEMLÛKLER DÖNEMİNDE YETİŞEN ÂLİMLER

Bu dönemde ilimleri dinî ilimler ve aklî ilimler olmak üzere iki alanda

inceleyebiliriz.

5.1. DİNÎ (NAKLÎ) İLİMLER

Memlûkler’in hükümran olduğu uzun zaman dilimi içinde, dinî ilimlerin her

branşında bir çok büyük âlim yetişmiştir. Tek bir alanda uzmanlaşmak yerine birçok

ilim dalında birden derinleşmenin söz konusu olduğu bu dönemde âlimler birkaç ilim

dalında kendilerini yetiştirmişlerdir (Yiğit,2002:752).

5.1.1. Hadis İlmi ve Muhaddisler

Hadis, Hz. Peygamber’in sözlerini ve uygulamalarını içerir. Hadis ilmi

medreselerde başlı başına bir ilim konusu olmuştur. Peygamberin herhangi bir

konuda söylediği sözler ya da yaptığı uygulamalar çevresinde toplanan arkadaşları

tarafından büyük bir titizlikle tesbit edilmiş, yazılı ve sözlü anlatımlarla daha sonraki

kuşaklara aktarılmaya çalışılmıştır. Bu arada belirli belirsiz nedenlerle peygamberin

söylemediği sözler ya da yapmadığı işler de ona mâledilmek istenmiştir. İşte

peygambere ait söz ve işleri bilimsel tarih yöntemleriyle belirlemeye çalışan bilime

hadis denir. Hadis bilimi sayesinde pek çok tarihî olaylar da ortaya çıkmış ve

ispatlanmıştır. En önemlisi rivâyet değerlendirmeye yönelik bir tarih bilimi

yönteminin geliştirilmesidir. Felsefe, ahlâk ve kelâm birbirleriyle ilgili olduklarından

bazen birlikte bazen de ayrı okutulmuştur (Bilhan, 1988:90-91).

Memlûkler devri, hadis ilmi açısından verimli bir dönemdir. Bu dönemde

yazılan hadis şerhleri ve ricâl kitapları bu alanın en güvenilir eserleri arasında yer

alır. Bu devirdeki hadis çalışmaları başlıca hadis kaynaklarına yazılan ayrıntılı ve

Page 118: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

102

mükemmel şerhleriyle dikkat çekmiştir. Bu şerhlerin en önemlileri İbn Hacer, Aynî

ve Kastalânî’nin Sahih-i Buhârî şerhleri, Nevevî’nin de Sahih-i Müslim şerhi gelir.

Memlûkler devri hadis çalışmalarında, dikkat çeken bir diğer unsur da çok

sayıda bayan hadisçinin yetişmiş olmasıdır. İbn el-Cezerî’nin hocalarından Sittü’l-

Arabî, İbn Hacer’in hocalarından Âişe bint Muhammed ve Sehâvî’nin” onun

ölümüyle Mısır Hadis rivâyeti bakımından bir derece kaybetti” diyerek övdüğü Sâra

bint Cemâa bunlara birer örnektir (Yiğit,2002:752).

Bu dönemde yetişen meşhur muhaddisler:

5.1.1.1. Nevevî , Muhyiddin Yahya b. Şeref (1233-1277)

Dimaşk’da doğdu. Öğrenimine tıp tahsiliyle başladı ancak kısa bir süre sonra

İslâmî ilimlere geçti. Hadis alanında otorite olarak kabul edilen Nevevî “İmâmu’l-

Haremeyn” ünvanını kazanmıştır. Hadis ve Şafiî fıkhı alanında büyük bir yol

katetmiştir (Yiğit, 1991.274).

Önemli eserleri:

1- el-Minhâc fî-Şerhi Sahih-i Müslim

2- el-Takrib ve’t-Teysîr li-Ma’rifet-i Sünnet-i Beşîr-i Nezir

3- Meka’sidu’n-Nevevî

4- Riyâzu’s-Salihîn min-Kelami Seyyidi’l-Murselîn (Tağriberdî, 1992:278).

5.1.1.2. ez-Zehebî, Muhammed b. Ahmed (1273-1347):

Dimaşk’da doğdu. Aslen Türk’tür. Kuran, hadis, fıkıh ve tarih eğitimi

almıştır. İslâm tarihinde hadis ve tarih alanında yetişmiş en ünlü âlimlerdendir.

Yaklaşık 235 eseri vardır. Bunlardan 148’i tarih alanındadır. Bu tarih kitaplarının

üçte biri tarih konusunda orijinal telif, üçte biri biyografi, üçte biri de muhtasâr ve

Page 119: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

103

seçmelerdir. Târih konusundaki eserler dahi biyografi ağırlıklıdır. İslâm târihinin en

önemli biyografi müelliflerindendir. Eserlerinden bazıları şunlardır:

1- Târih el-İslâm

2- Siyeru A‘lâm el-Nübela

3- El-İber fî-Haberi men-Ğaber

4- Düvel el-İslâm

5- Mizân el-İ’tidâl fî-Nakd er-Ricâl

6- Kitâb el-Müştebih fî-Esmâ er-Ricâl (Şeşen, 1998:185-188).

Bunların dışında Dimyatî, Abdulmü’min b. Halef; Mizzî, Yusuf b.

Abdurrahman ed-Dimaşkî eş-Şâfiî; İbn Recep, Abdurrahman b. Ahmed ed-Dimaşkî;

Zekeriya el-Ensârî de bu dönemdeki muhaddisler arasında yer alır (Kesîr,1932:113).

5.1.2. Fıkıh İlmi ve Ünlü Fâkihler

Fıkıh, günümüzdeki hukuk fakültelerin programında yer alan derslere karşılık

gelmektedir. Hukukun her alanı fıkıh derslerinde inceleme konusu olmuştur (Bilhan,

1988:90).

Birkaç ihtisas medresesi haricindeki tüm medreseler fıkıh medresesi olup

ağırlıklı olarak fıkıh dersleri verilmekteydi. Âlim ve öğrenci sayısının çok büyük

artış gösterdiği bu dönemde fıkıh çalışmalarının mezhepçilik ve taklit damgası

taşıdığı ve çalışmalarda nakilcilik ve ezberciliğin fazlalığı dikkat çeker. Memlûkler

dönemi dirâyetli fıkıh âlimlerinin çokluğu açısından büyük bir zenginlik arzeder

(Yiğit, 2002.753).

Bu dönemde medreselerde fıkıh dört mezhebe göre işlenmiştir. Fâkihler dört

mezhebin dışına çıkmaktan çekinmişlerdir. Bunda siyasî baskıların etkisi büyüktür.

Çünkü dört mezhebin dışına çıkanlar bazen işkencelere mâruz kalmışlardır.

Page 120: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

104

Memlûkler devrinde kurulan medreselerin sayısı Dimaşk’ta 130, Kahire’de

70 Kudüs’te 40 civarındadır. İbn Kesîr her bir mezhepte 30 fâkihin ders verdiğini ve

sonradan bu sayının 54’e ulaştığından bahsetmiştir (Kesîr,1932:113).

Bu dönemdeki fâkihler:

5.1.2.1. İzzeddin b. Abdusselâm (1181-1262):

Ünlü Şafiî fâkihlerinden biridir. Fahrettin b. Asâkir’in öğrencisidir.

Seyfeddin el-Âmidî’den usûl, Sühreverdî’den de tasavvuf dersleri almıştır. Dimaşk

ve Kahire’deki medreselerde müderrislik yapmıştır. İslâmî ilimler alanında büyük

bir yol katederek müctehidliğe (âyet ve hadislere dayanarak yargıya varan din

düşünürü) kadar yükselmiştir.

Eserlerinden bazıları şunlardır.

1- Muhtasar-u Sahih-i Müslim

2- Tefsiru’l-Kur’an

3- Hallu’r-Rumûz

4- Mezahibu’l-Mustafa ve Şemâiluhu

5- Fetevây-i Mısriyye (Tağriberdî, 1992.208, Suyûtî,1997:314-315).

5.1.2.2. Takiyyuddin es-Subkî Ali b. Abdulkâfi el-Hazrecî (1285-1355):

Kâhire’de yetişmiştir. Ünlü Şâfiî fâkihlerindendir. Bunun yanında tefsir,

kıraat, kelâm ve hadisle de ilgilenmiştir. Hatta hadis alanında da yükselerek hadis

hafızı olmuştur. Kahire ve Dimaşk’ta pek çok medresede müderrislik görevi

yapmıştır. Yaklaşık 150 tane eseri vardır. Bunlardan bazıları:

1- el-Kâfiye

2- Muhtasar-u Tabakâti’l-Fukahâ

3- Ziyâret-ü Hayri’l-Enâm (Hitti, 1995:1114, Yiğit, 1991:294 ).

Page 121: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

105

5.1.2.3. Takiyyuddin Ahmed İbn Teyymiyye (1263-1328)

Urfa Harran’da doğmuştur. Babası Moğollar’dan kaçıp Dimaşk’a sığınmıştır.

Bu nedenle Dimaşk’ta tahsil yapmıştır. Zekâ ve yeteneğiyle daha genç yaştayken

meşhur olmuştur. Fıkıh, hadis ve akâid alanlarında ilmî çalışmalar yapmıştır.

Kelâm, akîde ve ilahiyât gibi konularla da ilgilenmiş Sünnî ve muhafazakar

bir düşünce yapısına sahiptir. İbn Teymiyye, Kur’an, hadis ve icmâdan başka hiçbir

unsura hukuk kaynağı olarak değer vermez ve her çeşit yenilik (bid’at) getiren

teşebbüse sesinin bütün gücüyle karşı çıkar bu arada evliya gibi ulu kimselere dinî

ta’zim göstermek, kabirlere adak adamak ve türbe ziyaretinde bulunmak gibi

konularda muhalefetini belirtmektedir. Ahmed b. Hanbel’in kurduğu Hanbelî

mezhebine bağlı bir diğer zümre Vahhâbilik adı altında daha sonraları (18. asrın

sonu ve 19.asrın başı) tamamen İbn Teymiyye’nin prensip, fikir ve yorumlarını

benimseyerek Necd bölgesinde dini-siyasi bir hareket olarak ortaya çıkmıştır (Hitti,

1995:1114).

Düşünceleri nedeniyle kendinden sonraki âlimlerin bazıları tarafından kabul

görmüş bazıları tarafından da eleştirilmiştir (Fığlalı, 1996:72-73).

Genel olarak Hanbelî Mezhebinin görüşlerine bağlı kalan İbn Teymiyye’nin

yaklaşık 500 eseri bulunmaktadır (Kesîr, 1932:135).

Memlûkler devrinde yetişen diğer önemli fâkihler; İbn Dakîk, Muhammed b.

Ali Takiyuddin el-Kuşeyrî(1227-1302), Kazvinî Muhammed b. Abdurrahman (1268-

1338), İbn Kayyim el-Cevziyye(1297-1350), Tâceddin es-Subkî Abdulvahhab b.

Ali’dir(1327-1370) (Yiğit, 1991:284).

Page 122: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

106

5.1.3. Kıraat Alanında Yetişen Âlimler

Kıraat, Kur’an’ın okunuşu ve tilâvet ilmidir (Şeşen, 1987:343).

Bu ilim dalının Kur’an’ın okunuş tarzı (tecvîd), Kur’an müziği yani Kur’an

okunurken uygulanan çeşitli musikî makamları, Kur’an ile başlanan bu makamların

müziğe yetenekli çocukların tesbiti ve bu sayede ünlü müzik üstâdlarının

yetiştirilmesine büyük katkısı olmuştur (Bilhan, 1988:90).

Memlûkler zamanında da gerek câmilerde gerekse medreselerde öğretiliyordu

(Şeşen, 1987:343).

Kıraat alanında yetişen ilim adamlarının çoğu diğer dinî ilimlerle de

ilgilenmişlerdir (Yiğit, 1991:257).

Bu dönemde yetişmiş ünlü kıraat âlimleri şunlardır:

5.1.3.1. İbn el-Cezerî (1350-1424):

Dimaşk’da doğdu. Hadis ve kıraat alanlarında eğitim aldı. Daha küçük

yaşlardayken hâfız olmuştur. Dimaşk’da bir Dâru’l-Kur’an yaptırdı ve burada

müderrislik de yaptı. Kıraat dersleri vermiştir. Eserleri şunlardır:

1- Tayyibetü’n-Neşr

2- Ed-Durretu’l-Mu’ziyye fî-Kıraati’l-Eimmeti’s-Selâse

3- En-Neşr fî-Kıraati’l-Aşara

4- Et-Temhîd fî-İlmi’t-Tecvîd

5- Gâyetu’n-Nihaye fî-Tabakâti’l-Kurrâ

Kıraat alanındaki diğer önemli ilim adamları İmam Nevevî (el-Tıbyân fî-

Adâbi Hamâleti’l-Kur’an), Muhammed b. Süleyman eş-Şâtıbî (Şerefü’l-Merâtib ve’l-

Menâzil), İbn el-Bârızî’dir. (eş-Şir’a fi’l-Kıraâti’s-Seb‘a) (Yiğit, 1991:258).

Page 123: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

107

5.1.4. Tefsir İlmi ve Ünlü Memlûk Müfessirleri

Kur’an âyetlerinin açıklanıp yorumlanması anlamına gelen tefsir zamanla

güçlü bir ilim dalı olmuş özellikle muhkem denilen ve hukukî müeyyideler ortaya

koyan âyetlerin günün şartlarına ve olayların akışına göre açıklanmaya çalışılması

siyasî, ekonomik ve hukuki kavramların gelişmesinde büyük rol oynamıştır. (Bilhan,

1988:90)

Memlûkler dönemdeki müfessirler tefsir târihinin en geniş örneklerini ilim

dünyasına sunmuşlardır. Rivâyet, dirâyet ve ahkâm tefsirlerinin en güzel örneklerini

yazmışlar tüm tefsirleri tek bir kitapta toplamışlardır. İhtisâr (özetleme,kısaltma) ve

sûre tefsiri geleneği de oldukça yaygındır. Pek çok önemli müfessir bu dönemde

yetişmiştir. Ahkâm tefsiri özelliği taşıyan ve dirâyet tefsir yöntemine göre yazdığı

tefsir örneğiyle Kurtubî, rivâyet tefsirinin sağlam örneklerinden birini kaleme alan

İbn Kesîr, Celaleyn tefsirinin yazarlarından Celaleddin Mahallî ve eğitimini

Endülüs’te tamamladıktan sonra Kahire’ye gelerek müderrislik yapan tefsirde nahiv,

kıraat ve i‘râb konularına geniş yer veren Ebu Hayyan el-Endelûsî bu dönemde iz

bırakan önemli müfessirlerdendir (Yiğit, 2002:752).

Memlûk medreselerinde tefsir, diğer derslere göre daha öncelikli olarak

okutuluyordu (Makrizî, ?:379).

Tefsir dersleri, müftüler tarafından medreselerin kubbe bölümünde verilirdi.

Derslere katılan öğrenci sayısı otuz civarındaydı (İbn Habîb, 1986:348).

Bu dönemde yetişen önemli müfessirler;

Page 124: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

108

5.1.4.1. Muhammed b. Ahmed el-Hazrecî el-Endelûsî (Kurtubî) (ö. 1273)

Endülüs’te yetişen büyük âlimlerdendir. Mısır’a gidip Münyetü Hasib’e

yerleşerek ölene kadar orada yaşamıştır. Tefsir, hadis ve Malikî fıkhı alanlarında

kendini yetiştirmiştir. Önemli eserleri:

1- el-Cami li-Ahkâmi-l-Kur’an

2- et-Teazkâr fî-Efdâli’l-Ezkâr

3- et-Tezkire bi-Umûri’l-Âhire

4- Kamu’l-Hırs bi’z-Zühd ve’l-Kanâa (Yiğit, 1991:263).

5.1.4.2. İbn Kesîr (1300-1373) :

Busra’da doğdu. Dimaşk’a gidip burada Burhaneddin el-Fezârî, İbn

Teymiyye, Zehebî, el-Mizzî gibi önemli alimlerden ders aldı. Zehebî ölünce onun

yerine müderris olarak atandı. İbn Kesîr muhaddis ve tarihçidir. Eserleri.

1- el-Bidâye ve’n-Nihaye: Önemli bir İslâm Târihi kitabıdır. Ancak siyasî

târih bakımdan zayıf biyografi bakımından zengindir. Bu eserini el-

Kevakib ed-Derârî adlı eserinde özetlemiştir.

2- Kitab el-Tekmîl: Hadis âlimlerinin hayatlarından bahseder.

3- El-Fusûl fî-Sîret el-Rasûl: Peygamberin sîretinden bahseden bir kitaptır.

4- Tabakât el-Şâfiiyye: Şâfii fâkihlerin hayatlarını anlatan bir kitaptır.

5- Kitâb el-Cami: Hadisçilerin ve sahâbelerin hayatlarını konu alır.

6- Kitâb el-Fiten: Kıyâmet alâmetlerinden bahseden bir kitaptır (Şeşen,

1998:196-198).

İbnü’l-Nakîb el-Makdisî (ö.1298) de bu dönemin meşhur müfessirlerindendir.

50 değişik tefsiri bir araya toplayarak ayrıntılı bir tefsir meydana getirmiştir (Yiğit,

1991:262).

Page 125: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

109

5.1.5.Tasavvuf İlmi ve Mutasavvıflar

Memlûkler döneminde tasavvuf altın çağını yaşamış ve sosyal hayata

damgasını vurmuştur. Şeyhlere büyük hürmet gösteren sultanların ve devlet

adamlarının desteğiyle ülkedeki tekke, hangâh, ribât ve zâviyelerin sayısı oldukça

artmıştı. Bu kurumlar sûfîlere aitti (Yiğit, 2002:753-754).

Burada oturulacak ve ibâdet yapılacak yerlerin yanında dinî eğitim verilen

yerler de vardı (Suyûtî, 1997:230).

Memlûkler döneminde tasavvuf desteklenmiş, halk da genellikle bir tarikata

mensup olmuştur. Bu dönemdeki en yaygın tarikatlar, Rıfâiyye, Bedeviyye,

Şâzeliyye ve Düskiyye’dir. Ancak IX. yüzyılda tarikatlarda bozulmalar başlamıştır.

Bunun nedeni, dini bilmeyen sûfîlerin ortaya çıkmasıdır (Makrizî, ?:414).

Bu dönemin ünlü mutasavvıflarından bazılar;

5.1.5.1. Ahmed el-Bedevî (1200-1276):

Fas’ta doğdu. Yüzünü Afrika bedevileri gibi örttüğü için el-Bedevî lakabı

verilmiştir. Bedevi’nin Kuzey Afrika özellikle de Mısır’ın dinî-tasavvufî hayatında

derin izleri olduğu gibi tasavvuf tarihi içinde de önemli bir yeri vardır. O Mısır halkı

tarafından büyük bir kurtarıcı olarak tanınmıştır. Bedeviyye tarikatı mensuplarının

Haçlılar’a karşı zorlu bir mücâdele verdikleri bilinmektedir. Bedevî’nin eserleri:

1- Evrâd

2- Salavât

3- Vesâyâ: Bu eser Bedevî’nin halifesine hitaben söylediği nasihatlerden oluşur

(Kara, İ.A. c.II, 1998:47-48).

Page 126: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

110

5.1.5.2. İbn Ataullah el-İskenderî (ö. 1309):

İmam Şazelî’nin öğrencilerindendir. İbn Teymiyye ile çok mücâdele etmiştir.

Önemli eserleri:

1-el-Hikemu’l-Atâiyye

2-Tâcu’l-Arûs (İbn Hacer, 1966:273).

5.1.5.3. Muhammed Vefa Şazelî (ö. 1364)

Mısır’daki Şazelî tarikatının şeyhiydi. Mâlikî fıkhı eğitimi almıştır. Eserleri

şunlardır:

1- Divân

2-el-Ezel

3- Nefâisu’l-İrfân (İbn Hacer, 1966:273).

Dusûkî, Seyyid İbrahim Burhaneddin, İbn Vefâ Ali b. Muhammed, Kûrânî,

Yusuf b. Abdullah el-Kürdî bu dönemdeki diğer mutasavvıflardır (Yiğit, 1991:305-

307).

5.1.6. Kelâm İlmi

Kelâm ilmi, diğer dinî ilimler kadar ilgi görmemiştir. İbn Haldûn, Kelâm’ın

zorunlu bir ilim olmadığını belirtmiştir. Az sayıda da olsa bu alanda önemli eserler

yazan kelâmcılar yetişmiştir. Bu âlimlerin en önemlileri İbn Teymiyye ve öğrencisi

İbn Kayyim gelmektedir (Yiğit, 2002:753).

İbn Teymiyye’nin kelâm alanındaki önemli eserleri:

1- Kitâbu’l-Furkân

2- Kitâbu’l-İstikâmet

3- Kitâbu İktizâi’s-Sırati’lMüstakim

4- Şerhu’l-İsfahâniyye

Page 127: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

111

5- Risâletu’l Kadâ ve’l-Kader (Beneheneb,1979:825-826 ).

5.2. AKLÎ İLİMLER

5.2.1.Târih ve Coğrafya Alanında Yetişen Âlimler

XIV ve XV. yüzyıllarda İslâm târihçiliğinin ağırlık merkezi Şam ve Mısır

bölgesidir. Bu iki asırda Mısır’da yetişen tarihçilerin sayısında artış oldu. Memlûk

sultanları ve devlet adamları târihçileri himâye edip onlara önemli görevler

vermişlerdir. Hem bürokratlardan hem de din âlimleri arasından târihçiler çıkmıştır.

Genel İslâm târihi yazanlar önceki dönemlere ait malzemeyi çeşitli kaynaklardan

alıntı yapmışlardır, yaşadıkları döneme ait târihî malzemeyi de son bölümde

vermişlerdir. Son bölümdeki bilgiler kendi gözlemlerine, olaylara şâhit olan

kimselerden aldıkları hatıralara ve arşiv malzemelerine dayanıyordu (Şeşen,

1998:176).

Memlûk târihçileri çoğunlukla fazla yaratıcı olmamalarına karşın çok sayıda

vakâyiname, biyografi ve ansiklopedik bilgiler içeren eserler bıraktılar. Gelişme ve

verimlilik çağlarını Memlûk toprakları dışında Mağrip’te (Kuzey Afrika) geçiren İbn

Haldun bu kuralın dışında kalan özgün bir yazardı (Ana Britannica, c,XXII,

1986:250).

Bu dönemin önemli târihçileri:

5.2.1.1. Baybars el-Mansûrî:

Memlûk döneminin ünlü emir, fâkih ve tarihçilerindendir. Sultan Kalavun’un

kölelerinden olduğu için el-Mansûrî denmiştir. (Çubukçu,İ.A, c.V, 1998:220 )

1247’de dünyaya gelen Baybars el-Mansûrî, iyi bir asker olarak yetişmiştir.

Kalavun’la çeşitli savaşlara katılmıştır. 1281’de Kerek’e nâib tayin edildi. 1293’te

en-Nâsır Muhammed b. Kalavun tahta çıkınca binler kumandanlığına yükseldi.

Page 128: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

112

Divân el-İnşâ başkanlığı olan Büyük Devâdar makamına getirildi. Sultan Nâsır 3. kez

tahta geçtiğinde Baybars el-Mansûrî Mısır’da saltanat nâibi oldu. Bir süre sonra

azledilerek hapsedildi. Daha sonra serbest bırakılarak itibârı iâde edildi. 1325’te

öldü. Tarihçi asker ve idareciliğinin yanında ünlü bir Hanefî fâkihiydi. Katibi İbn

Keber’in yardımıyla üç önemli târih kitabı yazmıştır. Bunlar:

1- Zübdet el-Fikre fî-Tarih el-Hicre

2- el-Tuhfet el-Mulûkiyye fîd-Devlet el-Türkiyye

3- el-Latâif fî-Ahbâr el-Halâif

İlk kitap Baybars Târihi olarak da bilinir. Bu aynı zamanda iyi bir İslâm târihi

kitabıdır. 25 cilt civarında olan bu eserin büyük bir kısmı İbn el-Esîr tarihinden

alınmıştır. Nüveyrî, Mufaddal b. Ebi’l-Fadâil, el-Aynî, el-Cezerî bu eserden

yararlanmışlardır.

İkinci eser de kısmen Memlûk tarihinden bahseder. Üçüncü kitap ise genel

bir târih kitabıdır (Şeşen, 1998:176-177, Çubukçu, 1998:220).

5.2.1.2. el-Yunînî, Kutbeddin Musa b. Muhammed:

1242’de Şam’da doğdu. Babasından ve çeşitli âlimlerden ders almıştır.

Ba’lebek ulemâsının şeyhiydi. Hadis, fıkıh ve târih alanlarında âlimdi. El-Yunînî

1326’da vefat etti. Tarih alanındaki en önemli eserleri:

1- Zeylü Mir’âtu’z-Zaman: Dört ciltten oluşan bu eser, el-Cevzî’nin Mir’ât el-

Zaman adlı tarihine zeyl(bir eser için tamamlamak için yazılan ek) olarak

yazılmıştır. Memlûk devri târihi için başlıca kaynaklardandır.

2- Mir’ât ez-Zaman–ı el-Muhtâr min-Mir’ât ez-Zaman adıyla bu eseri kısaltmıştır.

Bunun çeşitli nüshâları günümüze kadar ulaşmıştır.

3- es-Sîret el-Nebeviyye

Page 129: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

113

4- El-Şeref el-Bâhir fî-Menâkib el-Şeyh Abdulkadir

5.2.1.3. İbn el-Sukkâ’î, Fazlullah b. Ebi’l-Fahr:

Dimaşk’ta 1229’da doğdu. Memlûkler devrinde kâtiplik yapan

hristiyanlardandır. Dört incili bir İncil haline getirmiştir. İbn Hallikân’ın Vefeyâtu’l-

Âyân adlı eserine Tâlî Kitâb-i Vefeyâtu’l-Âyân adlı bir zeyl yazmıştır. Bu kitap

Şam’da 1974’te Fransız Enstitüsü’nde yayınlanmıştır. İbn el-Amîd tarihine de bir

zeyl yazmıştır. Vefeyâtu’l-Âyân’ı kısaltmıştır. Ayrıca musikîşinaslar hakkında da bir

kitabı vardır (Şeşen, 1998:177-178).

5.2.1.4. el-Himyerî, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdulmünim:

XIII. asrın sonlarında Sebte’de doğmuştur. Ebû İshak el-Ğafikî ve Ebu’l-

Kasım b. el-Şat’tan ve zamanın diğer âlimlerinden ders almıştır. 1327’de vebâdan

ölmüştür. Hadis, lûgat ve coğrafya alanında el-Ravz el-Mi’târ fi-Haber el-Aktâr

adında bir eser yazmıştır. Bu eser daha çok coğrafya ve târih kitaplarına dayanır.

1975’te Beyrut’ta yayınlanmıştır. Özellikle Afrika ve Endülüs ülkeleri hakkında

geniş bilgi verir (Şeşen, 1998:178).

5.2.1.5. Ebu’l-Fidâ, İmâmeddin İsmail b. Ali:

Eyyûbî ailesinden gelen en büyük âlimlerdendir. 1273’te Şam’da doğdu

(Şeşen, 1998:178-179).

Sultan el-Nâsır zamanında Hamâ valisi oldu. Başlıca eserleri şunlardır:

1- el-Muhtasar fî-Tarihi’l-Beşer: İbnü’l-Esîr’in yaratılıştan 1329’a kadar olan

olayları anlatan genel İslâm Târihi mahiyetindeki eserinin özetidir.

2-Takvimü’l-Buldân: Coğrafya alanında yazılmış bir eserdir.

3-Tarihu Devleti’l-Harezmiyye (Kesîr, 1932:158).

Page 130: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

114

Ebu’l-Fidâ’nın Muhtasâr el-Letâif es-Seniyye fi’t-Tevârih el-Mulûk adlarında

iki eserinden daha söz edilmektedir (Şeşen, 1998:180).

5.2.1.6. el-Nüveyrî, Ahmed b. Abdulvahhab (1279-1332):

Mısır Nüveyre’de doğduğu için Nüveyrî ismi verilmiştir (İbn Kesîr,

1932:164).

1279’da doğdu. Arapça, hadis, tarih, edebiyat ve inşâ sanatıyla ilgili dersler

almıştır ( Şeşen,1998:180).

Yazısı güzel olduğundan müstensihlik yaptı. Daha sonra kâtiplik,

muhtesiplik ve nâzıru’l-ceyşlik gibi idarî, mâlî ve askerî görevlerde bulundu.

Nüveyrî, Mısır ansiklopedi ekolünün ilk temsilcisidir (Yiğit,1991:335-336).

En önemli eseri Nihâyetu’l-Ereb fî-Funûni’l-Edeb’dir. Bu kitapta bir kâtip

için gerekli olan bütün bilgileri vermiş bütün bilimleri içeren bir ansiklopedi

oluşturmuştur. Edebiyat, târih, coğrafya, astronomi, adâlet, siyâset, idâre, hayvanlar

ve bitkiler hakkında bilgi vermiştir (Şeşen, 1998:181).

Eser 27 cilttir ve 21 cildi tarihe ayrılmıştır (Yiğit, 1991:336). 5.2.1.7. İbn Seyyid el-Nâs, Muhammed b. Muhammed (1273-1334):

Müverrih, edip ve hadis hâfızı olan İbn Seyyid en-Nâs Kâhire’de doğdu.

Eğitimini de burada ve Dimaşk’da tamamladı. Çeşitli medreselerde müderrislik yaptı

(Yiğit,1991:181-182).

Zâhiriyye Medresesi’nde hadis dersi verdi. Çok sayıda şiir yazmıştır. Eserleri:

1- Uyûn el-Eser fî-Fünûn el-Meğâzî ve’ş-Şemâil ve’s-Siyer: Pegamberimizin

hayatına dair yazdığı bu eserle meşhur olmuştur. Daha sonra bu eserin

muhtasârını yazdı. Eser çeşitli kişiler tarafından şerhedilmiştir.

2- El-Câmii es-Sahîh: Bu eser Tirmizî’nin eserinin şerhidir (Şeşen,1998:182).

Page 131: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

115

5.2.1.8. el-Birzâlî, Alemeddin el-Kasım b. Muhammed Yusuf (1267-1339):

Târihçi ve muhaddistir ( Yiğit, 1991:337).

Şam’daki Eşrefiyye, Nuriyye, Zâhiriyye ve Nefîsiyye medreselerinde

başmüderrisliğe kadar değişik kademelerde görev aldı. Yazısının güzelliğiyle de ün

yapmış pek çok kitabı istinsâh ederek zengin bir kütüphane oluşturmuştur. Eserleri

şunlardır:

1- el-Muktefâ fî’t-Târih: Ebû Şâme’nin ez-Zeyl ‘ale’r-Ravzateyn adlı eserinin

zeylidir.

2- Mu’cem eş-Şuyûh

3- Kitabu’ş-Şurût: Fıkıh kitabıdır.

4-Meşyehâtu’l İbn Cemâ‘a

5- Meşyehâtu’l-Makdisî (Yardım,1998:216).

5.2.1.9. el-Cezerî (1260-1338):

Dimaşk’da doğmuştur. İyi bir konuşmacıdır. Havâdis ez-Zamân ve Enbâuhû

ve Vefâyat el-Ekâbir ve’l-Ayân min-Ebnâihi adında genel bir İslâm Tarihi kitabı

vardır. Bu eser Tarih el-Cezerî olarak da bilinir. El-Cezerî hocalarından bahseden bir

de meşyehâ düzenlemiştir (Şeşen, 1998:184).

5.2.1.10. el-Edfüvî (1286-1347):

Mısır’da Edfü Kasabası’nda doğdu. Fıkıh, edebiyat, ferâiz, musikî ve târih

dersleri almıştır ve bu alanlarda eserler yazmıştır ( Şeşen,1998:189).

Eserleri:

1-et-Tâliu’s-Saidi’l-Câmi li-Esmâi Enhâis-Said: Bu eser Yukarı Mısır’da

yetişen âlimlerden bahseder bu bölge hakkında yazılan ilk biyografidir.

2- el-Bedru’s-Safîr

Page 132: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

116

3- el-İmtâ bi-Ahkâmi’s-sema

4- Ferâidu’l-Fevâid: Feraiz kitabıdır (Yiğit, 1991:337).

5.2.1.11. İbnu’l-Verdî, Ömer b. Muzaffer el-Kuraşî (1292-1349):

Târihçi, şâir, edip, fâkih,ve filologdur. Menbiç ve Halep’te kadılık yaptı, ders

verdi ( Şeşen, 1998:191).

Eserleri:

1-Tetimmetü’l-Muhtasâr: Ebu’l-Fidâ’nın tarihine zeyl olarak yazmıştır.

2-Lâmiyât: Ahlâkî manzume.

3-Tahrîru’l-Hasâsa: İbn Mâlik’in “Elfiye”sinin nesre çevrilmiş şeklidir.

4-El-Elfiye (Yiğit, 1991:338).

5.2.1.12. İbn Fadlullah, Ahmed b. Yahya el-Umerî (1301-1349):

Dimaşk’da doğdu. Fıkıh ve lûgat alanlarında eğitim aldı. Nâsır

Muhammed’in üçüncü saltanatı sırasında Memlûk sarayına girdi. Divânu’l-İnşâ’da

çalıştı. Görevi sırasında resmi yazışmalar konusunda önemli yenilikler yaptı.

Coğrafya, topoğrafya ve tarihle özellikle de Uzakdoğu milletlerinin tarihiyle

ilgilendi.Ansiklopedi çağının ikinci temsilcisidir. Eserleri:

1- Mesâlikü’l-Ebsar fî-Memâliki’l-Emsâr: Bu eser 20 cilttir. Coğrafya ve

insanlık târihi için önemli bir kaynaktır.

2- Muhtasâru Kalâidi’l-Ikyân

3- et-Ta‘rif bi’l-Mustalahi’ş-Şerif

4- ed-Dâire beyne’l-Mekke ve’l-Bilâd

5- Memâlik Ubbâdi’s-Salîb (Yiğit, 1991:338-339).

Page 133: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

117

5.2.1.13. Safedî, Halil b. Aybek (1296-1363):

Tanınmış İslâm âlim ve tarihçilerinden olan Safedî Türk asıllıdır (Yiğit,

1991:339 ).

Babası İzzeddin Aybek, memlûklerdendi (Şeşen, 1998:341).

Eğitimini Dimaşk’da tamamladı. Safed, Kâhire, Halep ve Rahbe’de kâtiplik

yaptı. Sonra bir süre Divânü’l-İnşâ başkanlığı yapmıştır. Eserlerinden birkaçı

şunlardır:

1- el-Vafî bi’l-Vefâyât: Bu eser 30 ciltlik bir biyografi ansiklopedisidir.

2- Ayânu’l-Asr veA’vânu’n-Nasr: Çağdaşlarının biyografilerini içeren altı

ciltlik bir eserdir.

3- Mesâlikü’l-Ebsâr fî-Memaliki’l-Emsâr

4- Tarih el-Vâfî

5- Eş-Şuûr bi’l-Ûr: Yalnızca bir gözü kör olanların biyografilerinin

bulunduğu bir kitaptır.

6- Naktu’l-Hımyân fî-Nüketi’l-Umyan: Ünlü âmâ şahsiyetlerin biyografilerini

içerir (Yiğit, 1991:340).

5.2.1.14. Moğoltay, b. Kılıç b. Abdullah el-Bakrâcî (1291-1361):

Târih ve hadis alanlarında ünlüdür. Anadolu Türklerindendir. Zâhiriye,

Muzafferiyye, Baybarsiyye ve Nâsıriyye Medreseleri’nde hadis müderrisliği

yapmıştır. ez-Zehr el-Bâsim adlı peygamberimizin siretinden bahseden eseri vardır.

İkmâlü Tehzib el-Kemal adlı eseri hadis târihiyle ilgilenenler için önemlidir.

Bunlardan başka el-İşâra ilâ-Siret el-Mustafa ve Asâr-ı men ba’dehu min-el-Hulefâ,

el-Vâzih el-Mübîn adlı eserleri vardır. İbn Nokta’nın el-Mü’telif ve’l-muhtelif adlı

Page 134: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

118

eserine zeyl olarak el-Vâzıh el-Mübîn fî-men Üstüşhide min-el-Muhibbîn, el-İttisâl fî-

Muhtelif el-Nisbe adlı tarihle ilgili eserleri vardır (Şeşen, 1998:192).

5.2.1.15. Kütübî, İbn Şakir (1287-1363):

Târihçi ve edebiyatçıdır (Yiğit, 1991: 340).

Büyük hadis ve târih âlimlerinden ders almıştır. Kütübî’nin iki önemli târih

kitabı vardır. Birincisi Uyûn et-Tevârih adlı büyük İslâm târihidir. İkinci eseri de İbn

Hallikân’ın Vefeyât el-A’yân adlı eserine zeyl olarak yazdığı Fevât ve’l-Vefeyât’tır.

Alfabetik olarak düzenlenen bu eserde İbn Hallikân’dan sonra yaşayan önemli

kişilerin biyografileri yer alır (Şeşen, 1998:194-195).

5.2.1.16. İbn Haldun (1332-1406):

Tunus’ta doğdu. En büyük târihçilerdendir. Asıl adı Abdurrahman olup İbn

Haldûn adıyla tanınmıştır. Tunus’ta önce babasından daha sonra diğer âlimlerden iyi

bir eğitim aldı. Saray kâtipliği ve kadılık görevlerinde bulundu. İslâmî ilimlerde her

konuya dair bilgi edindi. Hem naklî hem de aklî ilimlerde bilgi sahibidir. Mukaddime

adlı kitabı onun tefsir, fıkıh, hadis, târih, edebiyat konularında derin bilgisi olduğunu

gösterir. Bu eseri 1380 yılında tamamladı. Her bilim dalından bilgi verdiğinden

ansiklopedik bir eserdir. Mukaddime’de ilim sahiplerinin çoğunun İranlı ve Türk

Müslümanlar arasından yetiştiğini, İslâm ilimlerinin onlar sayesinde geliştiğini ve

bunun sebeplerini anlatır. Eğitim yöntemini anlatır ve ezberciliğin doğru olmadığını

savunur. Ayrıca tarihle sosyoloji arasında köprü kurmuştur. Daha sonra Kitâbu’l-

İber ve Divânü’l-Mübtedâ ve’l-Haber fî-Eyyâmi’l-Arab ve’l-Acem ve’l Berber adlı

ünlü târihini yazdı (Keskioğlu. 1980:56-60).

Page 135: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

119

5.2.1.17. İbn Râfi, Takiyyüddin Muhammed b. Rafi (1304-1372):

Hadis ve târih alanlarında eserleri vardır. Biyografiyle de uğraşmıştır. Bunlar:

1- el-Vefeyât: el-Birzâli’nin el-Muktefâ adlı kitabına zeyl olarak yazmıştır.

1337-1371 yılları arasında vefât eden âlimlerin, mutasavvıfların ve

kadıların hayatlarını anlatır.

2- El-Muhtar el-Müzeyyel bihî alâ-Târihi: İbn el-Neccâr’ın Bağdat Târihi adlı

zeyline yazmıştır.

3- Mu’cem eş-Şuyûh

4- Zeylü Müştebih el-Nisbe (Şeşen, 1998:198).

5.2.1.18. İbn Habîb Bedreddin el-Hasan b. Ömer el-Dimaşkî (1310-1377):

Dimaşk’ta doğdu. Hadis, fıkıh, târih ve edebiyat alanlarında büyük bir âlimdi.

Eserlerini genellikle manzum ya da secîli yazardı. En önemli eserleri:

1- Dürret el-Eslâk fî-Devlet el-Etrak: 1250-1375 yıllarındaki Memlûk

tarihinden bahseder.

2- Cüheynet el-Ahbâr: Muhtasâr bir İslâm Tarihi kitabıdır.

3- Meanî ehl el-Beyân min-Vefeyât el-Ayân

4- Tezkiretü’n-Nebih fî- Eyyâm el-Mansur ve Benîh

5- El-Müktefâ fî- Zikr Fezâili’l-Mustafa (Şeşen, 1998:199-201).

5.2.1.19. İbn el-Furât (1335-1405):

Hadisçi ve müverrihtir. Müderrislik de yapmıştır. Büyük bir târih yazmayı

kararlaştırdı. En önemli eseri et-Târih el-Vâzıh el-Meslûk ilâ-Terâcim el-Hulefâ ve’l-

Mülûk adındaki 20 ciltlik İslâm târihi kitabıdır (Şeşen, 1998:201).

Page 136: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

120

5.2.1.20. İbn Dokmak, İbrahim b. Muhammed Aydemir(1349-1407):

Siyâsî târih, biyografi ve sîret alanlarında çok bilgilidir. Yaklaşık 200 ciltlik

eseri vardır. Bu eserlerin en önemlileri şunlardır:

1- Nüzhet el-Enâm fî-Târih el-İslâm: 12 ciltlik genel İslâm Tarihi

2- el-İntisâr li-Vâsıtati İkd el-Ensâr: Bu kitapta Mısır târihinden ve

coğrafyasından bahsetmiştir.

3- Târih ed-Devlet et-Turkiyye: Memlûk târihinden bahseden iki ciltlik bir

kitaptır.

4- el-Cevheru’s-Semîn fî-Sîreti Hulefâi Ve’s-Selâtîn: Hz. Ebubekir

döneminden 797 yılına kadar İslâm Devletleri târihini anlatan bir kitaptır

(Şeşen,1998:202 ).

5.2.1.21. İbn el-Şıhne (1348-1412):

Târihçi ve Hanefî fâkihidir. Müderrislik ve kadılık yapmıştır (Yiğit,1991:

345).

Yazdığı önemli eserler:

1- er-Rıhle

2- es-Sîretü’n-Nebeviyye

3- Ravdu’l-Menâzir fi-İlmi’l-Evâil ve’l-Evâhir: Ebu’l-Fidâ’nın târihinin

kısaltılmış şekli ve zeylidir.

4- Muvâfakatu’l-Umeriyye (Şeşen, 1998:203-204).

5.2.1.22. İbn Hıccî, Şihabeddin Ebu’l-Abbas Ahmed:

1350’de Dimaşk’da doğdu. Müderrislik yapmış, çok sayıda kitap istinsâh

etmiştir. Kâhire’ye elçi olarak gönderildi. Öğrencisi İbn Kadı Şuhbe onu İslâm’ın

târihçisi olarak anar. Târih alanındaki en önemli eseri ed-Dâris min-et-Târih el-

Page 137: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

121

Medâris’tir. İkinci eseri İbn Kesîr’in el-Bidâye ve’n-Nihâye adlı eserine yazdığı

zeyldir. Bu eserin adı İber el-A’sâr ve Haber el-Emsâr’dır. Ayrıca çeşitli ilimlere

dair konulardan bahseden Cem el-Müfterîk adlı bir eseri daha vardır (Şeşen,

1998:204-205).

5.2.1.23. Kalkaşandî, Ahmed b. Ali (1355-1418):

Memlûkler devrinin büyük târihçi ve ansiklopedistlerindendir. Uzun bir süre

müderrislik ve kadılık görevlerinde bulunmuştur. Bir taraftan da târih ve coğrafyayla

ilgileniyordu (Yiğit, 1991: 345).

Onun eserleri târih, edebiyat ve fıkıh alanlarındadır. En önemli eseri 7 ciltten

oluşan Subhu’l-A’şâ fî-Sınâati’l-İnşa’dır. Bu kitapta Divân el-İnşâ ve diğer idarî

konulardan bahseder. On makale olmak üzere düzenlenmiştir. Her bir makalede

farklı konular yer alır. Diğer eserleri:

1-Nihâyet el-Ereb fî-Ma’rifeti Ensâb el-Arab: Kitap bir mukaddime, bir hatime ve

bir maksaddan oluşmuştur. Hatimede, Arapların dinlerinden, kabilelerinden,

savaşlarından maceralarından bahsedilir. Mukaddimede, Arapların tarifinden ve

neseplerinin tabakalarından bahsedilir.

2- Kalâid el-Cumân fi’t-Tarîf bi-Kabâili Arab ez-Zaman

3- Kaside fî-Medhi’n-Nebî

4- Meâsir el-İnâfe fî-Meâlim el-Hilâfe: Kitapta hilâfet şartları, lâkaplar, târih ve

hilâfetle ilgili evrak örnekleri yer alır.

5-el-Kevâkil ed-Dürriyye fî’l-Menâkib el-Bedriyye

6- Nazmü Sîret el-Mü’eyyed (Şeşen, 1998:205-207).

Page 138: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

122

5.2.2. Riyâzî İlimler (Matematik, Geometri), Astronomi , Felsefe, Mantık Ve

Kimya Alanlarında Yetişen Âlimler

5.2.2.1. el-Huveyyi Muhammed b. Ahmed

Aynı zamanda Şafiî fâkihlerinden olan Huveyyi, Kudüs, Halep,Dimaşk’da

kadılık görevlerinde bulunmuştur. Hey’et ve cebir ilimlerinde temâyüz etmiş, gerek

bu ilmlerde gerekse dinî ilimlerde eserler yazmıştır. Bazı eserleri:

1. Ekâlimü’t-Teâlim (ilimlerin tasnifine dair bir eserdir)

2. el-Cebr ve’l Mukâbele

3. el-Hey’et

4. Nazmu Ulûmi’l-Hadis

5.2.2.2.Ali b. Muhammed Aladdin el-Bâcî(ö. 1315)

Mısırlı usûl, mantık ve hesap âlimidir. Kerek beytü’lmâl vekilliği görevinde

bulunmuştur. Te’lif ettiği kitaplardan bazıları şunlardır:

1. el-Ferâiz

2. el-Hisâb

3. er-Reddu al’l-Yehûd

4. Keşfu’l-Hakâik

5.2.2.3. Şemseddin el-Mizzî (1349)

Hey’et, hesap ve felek ilminde şöhret kazanmıştır. Emevî Câmii’nde

muvakkitlik yapan Mizzî, bu ilimlerde çok sayıda eserler vermiştir. Eserleri:

1. Keşfu’l-Reyb Fi’l-Amel bi’l -Ceyb

2. Risâle fi’l-Usturlâb

3. el-Amel bi-Rub’i’d-Dâire

Page 139: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

123

5.2.2.4. el-Kutb et-Tahtânî (ö. 1365)

Hikmet ve mantık âlimidir. Felsefe ve mantık ilimlerine dair yazdığı

eserlerden bazıları şunlardır:

1. el-Muhâkemât (mantık)

2. Takriru’l-Kavâidi’l Mantıkiyye

3. Levâmiu’l-Esrâr

4. Tahkik Ma’nâ’t-Tasavvur ve’t-Tasdîk

5.2.2.5. Ali b. Muhammed el-Cildekî (ö. 1342)

Kimyâ ve gizli ilimlere dâir kitaplar yazmıştır. Bazı eserleri:

1. el-Misbâh fî-Esrâr İlmi’l-Miftâh

2. Netâicu’l-Fiker fî-Ahvâli’l-Hacer

3. Kenzü’l-İhtisâs fî-Ma’rifeti’l- Havass

4. el-Bedru’l-Munîr fi-Ma’rifeti Esrâri’l İksîr

5.2.2.6. İbnu’ş-Şâtır Ali b. İbrahim (ö. 1375)

Felek, hendese ve matematik âlimidir. Dimaşk’ta başmüezzin olarak da görev

yapan İbnu’ş-Şatır çok sayıda eser yazmıştır. Eserlerinden bazıları:

1. Urcûze fi’l-Kevâkib

2. el-Usturlâb

3. Muhtasâr fi’l-Amel bi’l-Usturlâb

4. ez-Zîccü’l-Cedîd

5.2.2.7. Musa b. Muhammed el-Halilî (ö.1404)

Muvakkit ve astronomi (hey’et) ilminde zamanın en ünlü bilginidir. Yazma

olarak bize ulaşan önemli eserleri şunlardır:

Page 140: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

124

1. Telhîs fi-Ma’rifeti Evkâti’s-Salâti ve Ciheti’l-Kıble ‘ınde Ademi’l-

Âlât

2. Risâle fî’r- Rub‘i’l-Muşattar bi-Ardı Dimaşk

3. Risâle fi’l-Usturlâb ve Ma’rifeti’l-Evkât

5.2.2.8. İbnu’l-Mecdî Ahmed b. Receb b. Tanboğa (ö. 1412)

Sehâvî’nin “ matematik, hendese, astronomi, ferâiz ve vakit ilimlerinde

tartışmasız en büyük isim” olarak tanıttığı Kahireli bir âlimdir. Yazdığı eserlerden

bize ulaşanları:

1. İbrâzü Letâifi’l-Ğavâmiz fi-İhrâzi Sınâati’l-Ferâiz

2. İrşâdü’l-Hâir ilâ-Tahdîd Fadli’d-Devâir

3. et-Teshîlu ve’t-Takrib fi-Beyâni Turuki’l-Hall ve’t-Terkîb

4. Ta’dilu Zuhâl

5. Buğyetu’l-Fehîm fi-Sınâati’t-Takvîm

5.2.2.9. İbnu’l-Hâim Ahmed b. Muhammed

Mısır’da yetişmiş büyük matematikçilerdendir. Matematik ve astronomiye

dair eserler kaleme almıştır. Zamanımıza kadar ulaşan eserlerinden bazıları:

1. el-Lüma’ (matematik alanında, yayınlanmıştır)

2. Ğâyetu’s-Sûl (cebir ve mukabele)

3. Mürşidü’t-Tâlib (matematik)

4. el-Mukni‘ (cebir)

5. Muhtasâru Vecîz fî-İlmi’l-Hisâb

5.2.2.10. Sıbtu’l-Mardînî Muhammed b. Muhammed el-Ğazzâl ed-Dimeşkî

Kâhire’de yetişmiş astronom ve matematikçidir. Ezher muvakkiti olarak

çalışmıştır. Alanında pek çok eserler yazmıştır. Bu eserler:

Page 141: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

125

1. Tuhfetu’l-Ahbâb fî-İlmi’l-Hisâb

2. Cedâvil Resmi’l Münharifât ale’l-Hitân

3. Hâvi’l-Muhtasarât

4. Şerhu Fusûli İbni’l-Hâim

5. Dekâiku’l-Hakâik Hisâbi’d-Derci ve’-Dekâk (Yiğit, 1991:323-326).

5.2.3. EDEBİYAT

Bu dönemde edebiyat genellikle derleme, oradan buradan alma bir sanat dalı

olarak kalmıştır. Ancak yine de bu derleme edebiyatta onlar, zekâ, tecrübe ve büyük

devlet olma özelliklerini katarak kalıcı ve büyük eserler vermişlerdir.Belki de

Memlûk döneminin en belirgin özelliklerinden birisi, canlı halk edebiyatıyla yüksek

zümre ve ilim edebiyatını yan yana içi içe sergilemesidir. Bu dönemin

özelliklerinden hareketle edebi eser ve yazarlarını tanımaya imkan sağlayan işaret

noktaları vardır. Bu dönemi tanıma konusunda “Binbir Gece Masallar”nı unutmamak

gerekir (Miquel, 1991:315-316).

5.2.3.1. Şiir

Bu dönemde pek çok şair yetişmiştir (Hitti, 1995:1114).

Şiir sanatları bol miktarda kullanılmıştır. Marangoz, terzi gibi farklı meslek

sahipleri de şiirler yazmıştır. Bu çağda şiirle târih düşürme özelliği ortaya çıkmıştır

(Koçak,1985:129-130).

Ancak bunların en önemlisi Berberî soyundan gelen Şeref’ud-Din

Muhammed el-Busirî (1213-1296)’dır. Kendisi meşhur “ Kaside-i Burde” adını

taşıyan eserini bir ara paralitik (inme,nüzul) bir şoka girdiğinde rüyasında

Resululllah ‘ın kendi sırtına onun meşhur Burde (Hırka-i Şerif)’sini örttüğünü

görmesinden sonra mucizevi bir şekilde iyileşmesi üzerine yazmıştır. Bu eserden

Page 142: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

126

başka aynı konuda nazmedilmiş hiçbir Burde kasidesi, halk nazarında onunki kadar

ün kazanmamıştır. Onun bu kasidesi üzerine Arapça, Türkçe, Farsça ve Berberîce

doksan şerh yapılmış ve ayrıca bu dillere yani Türkçe, Farsça, Almanca, Fransızca,

İngilizce ve İtalyancaya tercüme yapılmıştır.

Kaside-i Burde’nin mısraları hala Müslümanlar arasında ilahi olarak

okunmakta hatta bugün bile Dürzîler cenaze kaldırırken bu kasidenin mısralarını

söylemektedirler (Hitti, 1995:1114).

Bûsirî’nin eserleri:

1- Divanu’l-Bûsirî

2- Zuhru’l-Mead alâ-Vezni Benad Suad

3- el-Lâmiyetu’l-Ûlâ

4- et-Tevessül bi’l-Kur’an (Yiğit, 1991:365-366).

5.2.3.2. Nesir

Hicrî VIII. ve IX. yüzyıllarda Mısır’da edebiyat ve fikrî hayat zirveye

ulaşmıştır. Bu devir ilmî ansiklopediler ve edebiyat çağı olmuştur.Sultanlar

edebiyatın gelişmesi için Mısır’ın diplomatik işleri, diğer milletlerle olan ilişkiler,

hükümet iç ve dış siyaset işlerinin yürütüldüğü Divânu’l-İnşâ’ya önem vermişlerdir.

Bu nedenle de Divânu’l-İnşâ en parlak dönemini Memlûkler zamanında yaşamıştır.

Divânu’l-İnşâ’da Umerî, Nüveyrî ve Kalkaşandî gibi değerli münşî ve edipler görev

almışlardır. Kalkaşandî edebiyat, belâgat ve nesir alanında uzmandı. Subhu’l-A’şâ fî-

Sınaati’l-İnşâ adlı 14 ciltlik eserinde divan başkanlarının ihtiyaç duyacağı her çeşit

bilgiyi bu eserde bulmak mümkündür. (İnan, 1991:77-78)

Otuz ciltten oluşan nesir yazıları bulunan Şihab Mahmud b. Süleyman da bu

dönemde yetişmiş ediplerdendir. (Yiğit, 1991:360)

Page 143: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

127

Ordu ve saray dili Türkçe olduğundan bu dönemde Türkçe burada büyük

önem kazanmıştır. Oldukça fazla edebi eser yazılmıştır. Mısır’da XIII. yy. içerisinde

Türkçe’nin öğretilmesi için birçok eserler yazılmıştı. Dil bilgini İbn el-Vâsıtî Türkçe

biliyordu ve birçok öğrenci yetiştirmişti. Bu yüzyılda Mısır’da Türkçe-Arapça bir

sözlük Houtsma tarafından bastırılmıştır ancak sözlüğün yazarı belli değildir. Türkçe

Eyyûbîler devrinde önem kazanmış, Memlûkler devrinde güçlenmiştir. 1344’te ölen

Gırnatalı Ebu Hayyan Kitab al-İdrâk li-Lisân al-Atrâk adlı eseriyleTürk filologları

arasına girmiştir. Fahreddin Mehmet b. Mustafa (1233-1313) da Kavâid-i Lisanü’t-

Türk adında bir eser yazmıştır. İbn Mühenna Türk diline ait Nadir ed-Dahr, ‘ala-

Malik al-Asr, Haliy al-Mulk, Tuhfat al-Mulk üç eski eserden söz etmektedir. Bunlar

lûgattır. XIV. yüzyılda Mısır ve Suriye’de İbrahim Şayh Sarayî ve Ahmad İbn Ebî

Yazid al-Sarayî Farsça, ve Türkçe eserler yazmıştır (Koçak, 1985:29).

52.3.3. Gölge Oyunları (Karagöz)

Onüçüncü asrın sonlarına doğru gölge oyunuyla ilgili hayli yüksek bir

edebiyat örneği, Tayf’ul-Hayal fî-Ma’rifeti Hayâl’iz- Zîl adı altında Muhammed

İbn Dâniyâl el-Huzâ’î el-Mavsılî tarafından telif edilen eser olmuştur. Aslı

itibariyle Yahudi veya Hristiyan bir aileye mensup olması muhtemel bulunan bu

yazar Müslüman bir doktordu ki, bu kişi Baybars zamanında ortaya çıkmıştır. Onun

bu eseri Ortaçağ İslâm dünyasından günümüze kadar gelen nazım tarzında işlenmiş

tek ve eksiksiz bir dramatik edebiyat örneğidir. Gölge oyunlarının Uzakdoğu’da

ortaya çıkmış olma ihtimali vardır. Müslümanlar bunu Hindistan ya da İran’dan

almışlardır. Dokuzuncu asrın sonlarına doğru Müslümanlar arasındaki hikâye

anlatıcıları bunlara kendi millî bünyelerine uygun düşen bir takım tip ve kahramanlar

katmaya ve bunlardan dinleyiciler üzerinde bir takım güldürücü sonuçlar elde etmeye

Page 144: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

128

başlamışlardı. Onikinci asırdan itibaren de kukla oyunlarını sahnelemeyi

başarmışlardır. Müslüman İspanya’daki bu “gölge oyunu” (Hayâl’uz-Zıll)’ na dâir

ilk yazılı bilgileri on birinci asır yazarlarından olan İbn Hazm’ın eserindeki bir

bölümde yer almıştır. Böylece Batı Asya ve Mısır üzerinden olmak üzere bu gölge

oyunları, Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopol’a kadar sıçramış ve

daha sonra bu oyunların en başta gelen karakteri, Karagöz olarak gelişmiştir.

Osmanlılar devrinde görülen “Türk kukla tiyatrosu” bir takım unsurların Binbir

Gece Masalları’ndan alınma şeyler olduğu söylenebilir. Osmanlı Türkleri arasında

gelişen bu Karagöz’ün ise başta Charlie Chaplin olmak üzere modern Batılı sahne

sanatkârlarının oynadığı tipe etkilediği söylenebilir (Hitti,1995:1115).

5.2.3.4. Hikâyecilik

Ortadoğu İslâm ülkelerinde günümüzde geniş dinleyici kitlelerini kendine

çekip onları eğlendirme konusunda başarısını sürdüren eserler Antar ve Baybars

adındaki hikâyelerdir. Bu iki hikâye, bugünkü çerçevesine Memlûkler devrinde

kavuşmuş bulunuyordu. İslâm âleminde daha az popüler olmakla birlikte batıda

gerçekleştirilen çeşitli dillerdeki tercümeleriyle milletlerarası alanda ölümsüzlüğe

ulaşan “Binbir Gece Masalları”(Elf leyle ve’l-Leyle) da aynı şekilde kendine has

nihâî formuna o devirden önce henüz kavuşamamış bulunuyordu. Belli zaman

aralıklarında yapılan spor müsabakaları, okçuluk, çeşitli açık hava sporları, sürek

avları ve süvarilik alanlarında pek meraklı olan Memlûkler, bilhassa Haçlı

seferlerinin sürüp durduğu devirde ideal kahramanlar ve yiğit savaşçılar olarak halk

tarafından kabullenmişler ve onların temsil ettiği efsaneleşmiş bahadırlık olay ve

maceraları İslâm âleminde işlenip daha da güzelleştirilmekten geri kalınmamıştır.

Binbir Gece Masalları’nda görülen halkın benimseyip kabullendiği davranış, yaşayış

Page 145: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

129

tarzı ve gelenekler, bu hikâyeleri dile getirenlerin bizzat kendi etraflarında yani

Memlûkler idaresi altındaki Kahire’de görüp duydukları toplumsal şartlar ve

gerçeklerden alınmış düzenleme ve ilhamlardan ibaretti (Hitti,1995:1116).

5.2.3.5. Biyografi (Tercüme-i hâl) Eserleri

Memlûkler devrinde sosyal ilimler alanında en başta gelen çalışma ve gayret,

biyografik eserlerde gösterilmiştir. Müslümanlar arasında yetişen en büyük biyografi

yazarı aynı devirde Dimaşk şehrinde yetişmiştir. Yahyâ el-Bermekî’nin ailesinden

gelen Şems’ud-Din Ahmed İbn Muhammed İbn Hallikân 1211’de İrbil’de(Erbil)

doğdu. Halep ve Şam şehirlerinde tahsil görmüş ve 1261 yılında da Şam’da çalışma

bürolarını kurmak suretiyle Suriye Başkadısı olarak çalışmalarını

yürütmüştür.1282’de ölümünden kısa bir zaman önce araya giren yedi yıllık bir

kesiklik devresi bir yana, bu makamdaki görevini ömrünün sonuna kadar

sürdürmüştür. Onun telif etmiş bulunduğu Vefâyât’ul-Â’yân ve Enbâ’u Ebnâ’iz-

Zaman adlı büyük eseri, İslâm târihinde gelmiş geçmiş en seçkin 865 şahsiyetin

hayat hikayelerini anlatan en doğru en tafsilatlı ve en dakik bir kolleksiyondur ki

buna aynı zamanda İslâm târihinde meydana getirilen ilk biyografik lûgat gözüyle

de bakılabilir. Yazar bu eserinde isimlerin harekelendirilerek doğru okunuşunu

vermek, tarih ve senelerini tesbit etmek, soyunu araştırmak, olayları tahkik etmek,

yazarların belli başlı eserlerine işaret etmek, bazı önemli olayları özetle anlatmak ve

bunların bir takım şiir ve menkıbelerle süsleyip açıklamak hususunda hayli zahmetli

bir iş başarmıştır. Bütün bunlara bakarak sonuç, bazı kimseler tarafından daha önce

yazılmamış en mükemmel biyografi kitabı şeklinde değerlendirilmiştir (Hitti,

1995:1111).

Page 146: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

130

Daha önce bahsi geçen özellikle târih âlimlerinin pek çoğu bu alanda da

değerli eserler yazmışlardır.

5.2.3.6. Dilbilimi

Memlûkler zamanında dilbilimi alanında önemli eserler yazılmıştır.

Diğerlerinde olduğu gibi bu alandaki çalışmalarda da daha önceden yazılmış eserlere

şerhler ve hâşiyeler yazılmıştır. Bu dönemdeki önemli dilbilimciler;

5.2.3.6.1.İbn Malik, Muhammed b. Abdullah el-Ceyyanî (1203-1273)

İspanya Ceyyan’da doğmuştur. İbnel-Hacib ve İbn Yaiş’den ders almıştır.

Tanzim ve ibâreleri daha sadeleştirerek sarf (dilbilgisi) ve nahiv (cümle bilgisi)

ilminin rahat bir şekilde öğrenilmesini sağlamıştır. Önemli eserleri:

1- el-Kâfiyetu’ş-Şâfiye

2- Teshilü’l-Fevâid

3- İkmâlü’l-İlâm bi-Teslîsi’l-Kelam.

5.2.3.6.2.İbn Manzur, Muhammed b. Mükerrem el-Hazrecî (1232-1311)

Arapça yazılmış en geniş lûgat olan 20 ciltten oluşan Lisânu’l-Arap adlı

eserin yazarıdır. Bu kitapta sarf, nahiv, edebiyat, hadis, tefsir ve fıkıh hakkında bilgi

vermiştir. Diğer önemli eserleri :

1-Letâifu’z-Zehira

2- Muhtâru’l-Eğâni

3- Nesâru’l-Ezhâr fi’l-Leyl ve’n-Nehâr (Yiğit, 1991:308-310).

Bu dönemin diğer dilbilimcileri; Ebu Hayyân el-Endelûsî (1256-1345) İbn

Hişâm, Abdullah b. Yusuf el-Ensâri, İbn Nubâte (1287-1366); İbn Akîl (1294-1367);

İbnü’s-Saiğ Muhammed b. Abdurrahman (ö. 1374)’dır.

Page 147: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

131

5.2.4. TIP İLMİ VE BU ALANDA YETİŞEN BİLİM ADAMLARI

Mısır ve Suriye ülkelerini de içine alan Memlûk hükümdarlığı tıp alanında

yol gösterici bir rol oynamıştır. Hayli gelişmiş ve çeşitli ihtisaslardan oluşan

Kalavun’un kurduğu hastahane Mısırlılar’ın tıb ilmine karşı besledikleri yakın ilginin

bir göstergesidir (Hitti, 1995:1107).

Bu dönemde tıp alanında yetişmiş ünlü bilim adamları;

Ebu’l -Hasan Ali İbn’un-Nefis (-1289)

Tıp tahsilini Dimaşk’da tamamlamış ve daha sonra da yine bu şehirde hayata

gözlerini yummuştur. Kalavun’un kurduğu hastanenin başhekimliğini yapmıştır.

Portekizli Hristiyan tıp âlimi Servetus’un tıp alanındaki büyük keşfi olarak batıda

kabul edilip gösterilen, kalp ve ciğerler arası “küçük kan dolaşımı” sistemini

Servetus’dan tam üç asır önce keşfedip Şerh Teşrîh’il-Kânun adlı eserinde yazdı.

(Hitti,1995:1107)

Mûcez fî’t-Tıp kitabında ise böbrek taşlarının nerede olduğunu, hastalığın

belirtilerini tedavi yöntemlerini ve ilaçlarını anlatmıştır (Keskioğlu, 1980:43-44).

Diğer eserleri:

1- Kitabu’ş-Şamil fi’t-Tıb

2- el-Mühezzeb fi’l-Kuhl

3-Şerhu Fusûl-i Hipokrates

4-er-Risaletu’l-Kamiliyye fi’s-Sîreti’n-Nebeviyye (Yiğit,1991:320).

Ebu Huleyka Reşidüddin b. Faris (1195-1262)

Tıp öğrenimini Dimaşk’da yapmıştır ve bu alanda büyük şöhret kazanmıştır.

Aynı zamanda iyi bir eczacı olan Ebû Hulaykâ Memlûk sultanı Baybars’ın

doktorluğunu yapmıştır. Birçok eseri vardır. Bunlardan bazıları :

Page 148: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

132

1. Makâle fî-Hıfzı’s-Sıhha

2. el-Emrâz ve Esbâbuha ve Alâmâtuha (Hastalıklar, sebepleri,

alâmetleri ve tedavilerine dair)

3. el-Muhtâr fî-Elf Akkâr

4. Zarûratü’l-Mevt

Ali b. Yusuf b. Haydara er- Rahabî (1187-1268)

Aynı zamanda iyi bir şair de olan Ali b. Yusuf b. Haydara er- Rahabî ilk tıp

eğitimini babasından almıştır. Diğer bazı ilimlerle de meşgul olmakla birlikte tıp

ilminde temâyüz etmiştir. Bir süre Nureddin Zengi tarafından yaptırılmış olan “el-

Bimâristanü’n-Nûri el-Kebir” adlı hastanede çalışmıştır. Daha sonra aynı hastanenin

tıp külliyesinde müderrislik yapmıştır. Eserlerinden bazıları şunlardır:

1. Hallku’l-İnsân ve Hey’etü A’zâihi

2. Telhîsü Şerhi Fusûlî Hippokrates

3. İbn Sinâ’nın Kanun’una Hâşiye

4. İbn Ebî Sadık’ın “Mesâilü Huneyn” e yazdığı şerhe hâşiye

İbnu’l-Lebbûdî Yahya b. Muhammed (ö.1271)

Hâkim, edip ve doktor olan İbnu’l-Lebbûdî Dimaşk’da yetişmiştir. Bir ara

Humus meliki Mansur’a vezirlik yaptı. Eserlerinden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

1.el-Lemeât

2.Ğayetu’l-Ğâyât fî’l-Muhtâc İleyh min-Oklides ve’l-Mutavassıtât

3- er-Risâletu’l-Kâmile fi-İlmi’l-Cebr

4- Tahkikü’l-Mebâhisi’tTıbbiyye

Page 149: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

133

Duneysirî Muhammed b. Abbas(ö. 1287)

Suriye ve Mısır hastanelerinde tıp tahsili yapmıştır. Dimaşk’a yerleşerek “en-

Nûrî” hastahanesinde görev almıştır. Onun tıp alanında telif ettiği kitapların en

meşhurları :

1. el-Makalâtu’l-Mürşide fî-Derc’l-Edviyeti’l Müfrede

2. Nazmu’t-Tiryaki’l-Farukî

3. Kitâb fi-Mukaddimeti’l-Ma’rife li Hipokrates

4. Kitâb fi-Mihridatum

İbn Said

İbnu’l Efkânî olarak da bilinen İbn Said, Kâhire’de tıp ve matematik tahsili

görmüştür. Bu iki alanda yazdığı eserler:

1. ed-Dürrü’n-Nâzım

2. Ravdatu’l-Etıbbâ fi-Ahbâri’l Etibba

3. el-Lübâb fi’l-Hisâb

4. Nihâyetu’l-Kasd fi-Sınâati’l Fasd

İbn Cemâa Muhammed Ebubekr el-Mısrî

İbn Haldûn’un öğrencisidir. Naklî ve aklî ilimlerin çoğuna temâyüz etmiştir.

Usûl, lûgat, fıkıh ve hadisin yanında nücûm, remel, zîc ve tıp sahalarında şöhret

kazanmıştır. Birçok eseri vardır. Bunlardan bazıları:

1. Lüm’atü’l-Envâr (anatomi)

2. el-Câmi (tıp)

3. Hâşiye ale’l-Muğnî

4. Muhtasâru’s-Sîret’n-Nebeviyye

5. el-Ümniyye fî- İlmi’l-Furûsiyye

Page 150: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

134

Memlûkler zamanında yetişen diğer meşhur doktorlar ve eserlerini şöyle

sıralayabiliriz:

Ali b. Abdulkerîm el-Kehhâl el-Hamevî

1. el-Kânûn fî-Emrâdi’l-Uyûn

2. el-Ahkâmu’n-Nebeviyye fi’s-Sınâati’t- Tıbbiye (neşredildi)

İbnu’l-Emşâtî Mahmud b. Ahmed el-Aynî

1. el-Müncez fî-Şerhi’l-Mûcez li-İbnn’n-Nefs

2. Te’sîsü’s-Sıhha bi-Şerhi’l-Lemha

3. el-İsfâr fî-Hukmi’l-Esfâr

Muvaffakuddin Yakub b. Es-Sâmirî (ö. 1320)

1. Şerhu’l Kulliyât min-Kanun İbn Sînâ

2. el-Medhal ilâ-İlmi’l-Mantık ve’t-Tabii ve’l-İlâhî

3. Künnâşü’s-Sâmirî (Yiğit, 1991: 318-322)

Yahudi Doktorlar

Eyyûbîler devrinden itibaren başlamak üzere Mısır’daki tıp ilmi İbn

Meymun’un geliştirdiği tecrübe ve geleneklere dayanan bir takım Yahudi

doktorların hâkimiyeti altına girmişti. Fakat bugünkü gözle baktığımızda, yaratıcı

güç denilen yeni bir şey ortaya koyma, önceden hiç söylenmemiş ve tamamen

orjinal bir görüş, beyan ve iş yapma şeklinde bir faaliyeti ne bu yahudi doktorlarda

ve ne de Müslümanlar arasından yetişen tıp adamlarında görebilmekteyiz. Mısır

Yahudi attârlarından yani”farmacist”lerinden olan el-Kuhin’ul-Attâr yaklaşık 1260

yılında Kâhire’de Minhâc’üd-Dukkân ve Dustûr’ul-Â’yan adlı eczacılıkla ilgili

Arapça bir eser yazmış bulunuyordu ki bu eser İslâm dünyasında kendisinden

Page 151: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

135

faydalanılması hususunda uzun ömürlü olamamıştır. Yine onüçüncü asırda er-

Râzî’nin ilk defa tıbb rûhânî yahut ilâc nefsânî yani “ruh tebâbeti” şeklinde özel

bir terimle ilim dünyasına tanıttığı hekimlik konusu o devirde yakın bir ilgiyle

karşılanmaktadır. Bu hekimlik alanı günümüzdeki psiko-terapi konusu ile yakın bir

ilişkiye sahiptir. Bu tıp ekolünün Mısırlı ilk mütehassıslarından biri, Yahudi bir

hekim olan Salâh’ud-Dîn Hibet’ullah İbn Cumey’ (yahut İbn Cemi’) olmuştur; onun

en başta gelen eseri el-İrşâd lî-Mesâlik’il-Enfâs ve’l-Ecsâd (Ruh ve Bedenin

İyileştirilmesi Hakkında Aydınlatmalar) adlı eseridir. İbn Cumey’ bir gün önünden

geçmekte olan bir cenâze alayında, taşınmakta olan ölünün ayağının düşüp yayılmak

yerine dik ve düz durduğunu gözlemek suretiyle onun henüz ölmemiş olduğunu

keşfetmiş bir tıp adamıdır.

Veterinerler

Saray baş veterineri Ebû Bekr İbn’il-Munzîr el-Baytar (ö.1340) tarafından

hayvan hastalıkları ile ilgili olarak yapılan ve Kâmil’us-Sınâ’ateyn: el-Baytara ve’z-

Zartaka adlı Arapça yazılmış konu ile ilgili en önemli eserlerden biri Kalavun’un

oğlu En-Nâsır’a ithaf edilmişti. Grekçe’de hippiatros olarak geçen ve Arapça’da

hayvan hastalıkları ile ilgili ameliyat ve tedaviler için kullanılan “baytar” teriminin

de gösterdiği gibi her ne kadar daha sonraki sistematik bilgiler ve geliştirilmiş

veterinerlik teknikleri Bizans kaynaklarına bağlanabilirse de Araplar, Bedevî hayatı

ve yaşadıkları asırlardan beri atlar ve develerle ilgili son derece geniş bir takım

emprik bilgilere sahiptiler. Sultan Kalavun ve Berkuk gibi Memlûk sultanlarının

çoğu, damızlık atların yetiştirildiği muhteşem tavlalara sahiptiler. At yetiştiriciliği ve

atların özellikleriyle ilgili olarak telif edilen en mükemmel eserler bu devirden

kalmadır; Kalavun’un kurduğu Mansûriyye Medresesinin öğretim üyelerinden

Page 152: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

136

Abd’ul-Mu’min ed-Dimyâtî tarafından Fazl’ul-Hayl (Atın Faziletleri ) adlı eser

bunlar arasında gösterilebilir. (Hitti,1995:1107)

Memlûklerin bilimsel alandaki en büyük başarıları tıp alanındadır. Bu

alandaki gelişmelerle Memlûkler öncü bir devlet haline gelmiştir diyebiliriz.

5.2.4.1.Göz Hastalıkları

Müslümanlar eliyle çok erken bir devirden itibaren geliştirilen tıp dallarından

biri olarak göz hastalıkları ilmi (oftamoloji), on iki ve onüçüncü asırlar boyunca

dünyanın herhangi bir başka yerinde olduğundan daha çok Mısır ve Suriye’de olmak

üzere tamamen ilmî temeller üzerine oturtulmuştur. Onikinci asırda bu konuda

Arapça yazılmış en fazla dikkati çeken eser Kâhire’de göz mütehassısı Ebu’l-Fedâ’îl

İbn’un –Nakîd (ö.1188-9) tarafından Mücerrebât (deneyden geçmiş reçeteler) adlı

tıp kitabıdır. Fakat daha sonra Suriye aynı konuda liderliği ele geçirmiştir. Aynı iki

asır boyunca bu bölgede iki ilmî eser meydana getirilmiştir:

1. 1256 yılına doğru gelişip isim yapan Halepli Halife İbn Ebî’l-

Mehâsin tarafından telif edilen el-Kâfî fî’l- Kuhl (Göz ilaçlarıyla ilgili yeterli kitap)

2. 1296’ya doğru Hamâ şehrinde doktor olarak çalışan Salah’ud-Dîn İbn

Yusuf tarafından meydana getirilen Nûru’l-Uyûn ve Câmi’ul-Funûn (Gözlerin Nuru

ve fenlerin özenle toplandığı kitap)’dır.

Halîfe İbn Ebî’l-Mehâsin bir cerrah olarak mesleğinden o derece emin bir

vaziyetteydi ki kataraktı olan tek gözlü bir hastasının göz ameliyatını yapmakta

tereddüt etmemişti. Memlûk Hânedânı devrinde Suriyeli ilim adamları daha çok iç

kısımlardaki şehirlerde yetişmişlerdi; bunun sebebi, başlangıçta sahil bölgelerin

tamamen Haçlı Hristiyanlarının işgali altında tutulması ve daha sonra ise Haçlıları

buralardan söküp atan Kalavun ve daha sonra gelen vârisleri tarafından Memlûkler

Page 153: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

137

idaresi altına sokulmuş bulunmasıdır ki, işte bu ilim adamları Haçlı Frankların

buralara tekrar bir saldırıda bulunacaklarından çekinmekteydiler.

5.2.4.2. Tıp Târihi

Tıp târihiyle ilgili olarak İslâm dünyasının çıkardığı en seçkin ilim adamı,

Muvaffak’ud-Din Ebû’l-Abbas Ahmed İbn Ebû Usaybi’a (1203-1270)’dır ve

kendisi Memlûkler devrinin başlangıç yıllarında yetişip ün yapmıştır. İbn Ebû

Usaybi’a, Dimaşklı bir göz doktorunun oğludur ve kendisi de bir tabiptir. Doğduğu

şehirde ve Kahire’de tıp tahsili yapmış, şöhretli İbn Baytar ile birlikte Botanik

(Nebâtât) üzerinde uzun uzadıya çalışmalarını sürdürmüş, bir ilim adamı bir tabip

olan ‘Abdullah Lâtif el-Bağdadî ile mektuplaşma yoluyla ilişki kurmuştur. İbn Ebû

Usaybi’a’nın baş eseri Müslüman olsun, eski Yunan’dan gelen olsun dört yüz tıp

adamının biyografisini içine alan ve geniş bir biyografi kitabı olan Uyûnu’l-Enbâ’

fî’t-Tabakâti’l-Etıbbâ’dır. Genellikle o devrin tıp adamlarının çoğu aynı zamanda

filozof, astronomi mütehassısı, fizikçi ve matematikçi olduklarından onun bu eseri

diğer yandan genel hatlarıyla İslâmî ilimler târihi için vazgeçilmez ve değerli bir

kaynak olma durumundadır. Bu kitaba en yakın düşen kitap Kıftî tarafından ortaya

konmuş bulunmaktadır ki eserin adı, İhbâru’l-Ulemâ bi-Ahbâri’l-Hukemâ’dır. Bu

kitap günümüze kadar tam bir metin olarak değil de özet denilebilecek bir şekilde

ulaşabilmiştir. (Hitti,1995: 1108-1110)

Page 154: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

138

6. LİTERATÜR ÖZETİ

Memlûkler (Kölemenler) dönemiyle ilgili olan eserler daha çok Arapça’dır.

Bunun en önemli nedeni Arapça’nın o dönemde bilim dili olmasıdır. Konuyla ilgili

kaynakları tahkik ve tetkik eserler olarak iki bölümde inceleyebiliriz.

1- Tahkik Eserler

A- Nüveyrî, Şihâbeddin Ahmed b. Abdulvehhâb el-Berkî, el-Kindî

1279’da doğdu. Arapça, hadis, târih, edebiyat ve inşâ sanatıyla ilgili dersler

almıştır. Yazısı güzel olduğundan müstensihlik yaptı. Daha sonra kâtiplik,

muhtesiplik ve nâzıru’l-ceyşlik gibi idârî, mâlî ve askerî görevlerde bulundu.

Nüveyrî, Mısır ansiklopedi ekolünün ilk temsilcisidir.

En önemli eseri Nihayetu’l-Ereb fî-Funûni’l-Edeb’dir. Bu ansiklopedi

niteliğindeki kitap zamanın bütün bilimlerini içerir. Edebiyat, târih, coğrafya,

astronomi, adâlet, siyâset, idâre, hayvanlar ve bitkiler hakkında bilgi vermiştir.

Kitabın beşinci bölümü târihe ayrılmıştır. Bu bölüm kitabın büyük bir kısmını teşkil

eder. Bu bölümün ilk üç cildi İslâm öncesi târihe, diğer ciltleri de İslâm Târihine

ayrılmıştır. Toplam 27 ciltten oluşur ve 21 cildi tarihe ayrılmıştır. Türk târihinin en

önemli kaynaklarındandır.

B- İbn Kesîr, İmameddin İsmail b. Ömer

1300 yılında Busrâ’da doğdu. İbn Kesîr, ünlü bir hadisçi ve tarihçidir. En

önemli eseri 14 ciltten oluşan el-Bidâye ve’n-Nihâye adlı büyük İslâm tarihidir. Eser

siyasî tarih bakımından zayıf, biyografi bakımından zengindir.

Page 155: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

139

C- İbn Habîb Bedreddin el-Hasan b. Ömer el-Dimaşkî (1310-1377):

1310’da Dimaşk’da doğdu. Haleb’de zabıt ve inşâ katipliği yaptı. Hadis,

fıkıh, târih ve edebiyat alanlarında büyük bir âlimdi. Eserlerini genellikle manzum ya

da secîli yazmıştır.

Kalavun ve ailesinin tarihi hakkında yazdığı Tezkîretü’n-Nebîh fî-Eyyâm el-

Mansûr ve Benîh adlı eser 1279-1368 yılları arasındaki Memlûk târihinden bahseder.

Bu eser iyi bir inceleme ürünüdür.

D- Kalkaşandî, Ahmed b. Ali (1355-1418):

Memlûkler devrinin büyük târihçi ve ansiklopedistlerindendir.Uzun bir süre

müderrislik ve kadılık görevlerinde bulunmuştur. Fıkıh ve edebiyat alanlarında da

eserleri vardır. Târihle ilgili en önemli eseri 7 ciltten oluşan Subhu’l-A’şâ fî-

Sınâati’l-İnşa’dır. Kalkaşandî, bu eserinde Divân el-İnşâ ve diğer idârî konulardan

bahseder.

E- İbn Haldûn (1332-1406):

Tunus’ta doğdu. En büyük târihçilerdendir. Asıl adı Abdurrahman olup İbn

Haldun adıyla tanınmıştır. Saray kâtipliği ve kadılık yapmıştır. 1380 yılında

tamamladığı Mukaddime adlı eserinde tefsir, fıkıh, hadis, târih, edebiyat konularında

kısacası hemen hemen her bilim dalından bilgi verdiğinden ansiklopedik bir eserdir.

Bu eserin en önemli özelliklerinden birisi de eğitim yönteminden bahsetmesidir. Bu

kitapta tarihle sosyoloji arasında bir köprü kurulmuştur.

F. el-Makrizî, Takıyyüddin Ahmed b. Ali

Kâhire’de doğmuş ve burada yetişmiştir. Makrizî, en meşhur Memlûk

târihçilerinden biridir. Gerek anne gerekse baba tarafından ilimle uğraşan bir aileden

gelir. Fıkıh, hadis, edebiyat, târih alanlarında âlimdi. Astronomi ile de uğraştı. Önce

Page 156: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

140

1386’da babası gibi Divan el-İnşâ’da muvakkî (tuğracı) oldu. Sonra Kâhire

camilerinde vaaz etti, hadis müderrisliği yaptı. 1399-1404 yıllarında muhtesiplik

görevinde bulundu. Kahire’de Amr b. As Camiinde Hasan Medresesi’nde vâizlik

yaptı. Müeyyediyye Medresesi’nde hadis okuttu. 1407’den itibaren Dimaşk’da el-

Eşrefiyye, el-İkbâliyye Medreselerinde müderrislik, el-Kalânisiyye Medresesi ile

Nureddin Hastanesi’nin mütevellîliklerini yaptı. Sultan en-Nâsır Ferec b. Berkuk ile

1413 yılında hac yaptı. Bundan sonra kendisini ilme bilhassa târih ilmine verdi.

Makrîzî herşeyden önce büyük bir târihçidir. Siyasî târih yanında kültür târihinin

çeşitli kollarıyla da ilgilenmiştir. Mısır târihi sahasında en büyük târihçidir.

Eserlerinin en önemlisi Mısır-Kâhire târihinden kültür hayatından, çeşitli

kurumlardan bahseden el-Mevâiz ve’l-İ’tibar bi-Zikri’l Hıtât ve’l Âsâr adlı eseridir.

Kısaca el-Hitât denir. Mısır ve topografya (bir kara parçasının özelliklerinin kağıt

üzerinde çizgilerle gösterilmesi)sından, tarihinden, şehirlerinden, sokaklarından,

çarşılarından, medreselerinden, tersânelerinden, kanallarından, kalelerinden,

bahseder. Siyâsî târihe dâir değerli bilgiler verir. Bugün Mısır kültür târihine dâir

bildiklerimizin yarısı bu esere dayanır. Kitap doğudaki ve batıdaki âlimlerin dikkatini

çekmiş onlar tarafından bol bol kullanılmıştır. 1987’de Kâhire’de basılmıştır. Bu

baskının Beyrut ve Bağdat’ta yenileri yapılmıştır. Erken devirde Latince’ye

çevrilmiş1724 yılında tercüme edilerek basılmıştır. Son olarak Eymen Fuad Seyyid

tenkitli neşrini hazırlamış, bu çalışma el-Furkan yayınları arsında

neşredilmiştir.1995’te Gastan Wiet neşri Frankfurt’ta tekrarlanmıştır.

İkinci önemli eseri es-Sülûk fî-Ma’rifet-i Düveli’l-Mülûk’tür. Eser Mısır

târihinden bahseder. 1171 yılı olaylarıyla başlar 1441’e kadar gelir. Son derece

önemlidir. Kültür târihine, iktisat târihine, kronolojiye dâir önemli bilgiler vermiştir.

Page 157: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

141

Kitap erken devirlerde araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Quatremetre bu eseri

Fransızca’ya çevirip iki ciltlik kısmını yayınlamıştı. Yirminci yüzyılda Mustafa

Ziyâde, eseri edisyon kritikli neşre başlamış 1934’te birinci cildini, 1958’de ikinci

cildini yayınlamıştır. Sonra Said Abdülfettah Âşûr üçüncü ve dördüncü ciltlerini

neşretmiştir.

G-İbn Hacer el-Askalânî

1361’de Kâhire’de doğdu. Ünlü hocalardan ders almıştır. İbn Hacer, başta

tarih ve hadis olmak üzere çeşitli konularda 270 eser yazdı. En önemli eseri ed-

Dureru’l-Kâmine fî-A‘yân el-Miet es-Sâmine’dir. Bu eserde hükümdarların,

âlimlerin, edib ve şairlerin biyografileri vardır. Türk târihi, Anadolu ve kültür târihi

bakımından değerlidir. Kitabın nüshâları zamanımıza kadar gelmiştir.

H-İbn Tağriberdî, Cemaleddin Ebu’l-Mehâsin Yusuf

1410 yılında Kâhire’de doğdu. Berkuk tarafından satın alınıp memlûk olarak

yetiştirildi. Sultan Ferec devrinde Atabeku’l-Asâkir (genelkurmay başkanı) oldu.

Dimaşk nâibliği yaptı. El-Aynî, Makrizî ve İbn Hacer gibi önemli âlimlerden ders

aldı. Tarihle ilgilendi.

En ünlü ve önemli eseri en-Nücûmu’z-Zahire fî Mulûki Mısr ve’l-Kahire’dir.

Eser 641 yılında Mısır’ın fethiyle başlar 1467’ye kadar gelir. Kitap hükümdarların

devirlerine göre düzenlenmiştir. Eserde Eyyûbiler ve Memlûkler dönemi etraflı

olarak anlatılır. Mısır’daki camiler, binalar ve Nil nehri hakkında da bilgi verir.

İslâm târihi için önemli bir kaynaktır.

2- Tetkik Eserler

Türk Memlûkler’in (Kölemenler) eğitim sistemiyle ilgili olarak yazılmış özel

bir eser bulunmamaktadır. Ancak Arapça, Türkçe ve İngilizce bazı makâleler vardır.

Page 158: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

142

Ansiklopedilerde ve siyâsî, sosyal ve kültürel tarih kitâplarında bölümler halinde

kısaca incelenmiştir.

Said Abdulfettah Aşûr, Asru’l-Memâlik fî-Mısr ve’ş-Şam adlı kitabında

Memlûkler ve Eyyûbîler döneminin siyâsî, askerî ve kültürel târihinden bahsetmiştir.

el-Müctemau’l-Mısrî fî-Asri’l Selâtini’l-Memâlik adlı eserinde Memlûkler

döneminin sosyal durumu ve o dönemdeki eğitime yer vermiştir.

Prof. Dr. İsmail Yiğit Siyâsî, Dinî, Sosyal ve Kültürel İslâm Târihi adlı eserin

VII. cildinde Memlûk Devleti’ni incelemiştir. Burada Memlûk Devleti’nin eğitimine

ve bu dönemde yetişen ilim adamlarına geniş yer vermiştir. Yine Türkler

Ansiklopedisi’nin V. cildinden Memlûk Devleti’nin ilmî hayatıyla ilgili makâlesi

bulunmaktadır.

Prof. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman Doğuştan Günümüze Büyük İslâm

Tarihi’nin VI. cildinde Memlûkler’in siyâsî tarihinden VII. cildinde de Memlûk

devletinin ilmî ve dinî hayatından sözetmektedir.

Doç Dr. Samira Kortantamer’in Türkler Ansiklopedisi’nin V. cildinde

Memlûk toplumunda kadının durumunu ve eğitimini anlatan bir makâlesi

bulunmaktadır. Bunun dışında David Ayalon’un Tarih İncelemeleri Dergisi’ndeki

Memlûkler’in Askerî Eğitim Sistemi ile ilgili makâlesini Türkçe’ye çevirmiştir.

Prof. Dr. Ramazan Şeşen, Müslümanlar’da Tarih-Coğrafya Yazıcılığı adlı

kitabında İslâm devletlerindeki pek çok ünlü âlimin biyografilerine ve eserlerine yer

vermiştir. Bahrî Memlûkleri döneminde pek çok târihçi yetiştiğinden bu eserde

onlara geniş yer verilmiştir.

Page 159: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

143

7. MATERYAL VE YÖNTEM

Araştırmamızın temelini “Bibliyografya” kısmında zikredeceğimiz Türk ve

yabancı kaynak ve tetkik eserler, ansiklopediler, makâleler ve bildirilerden elde

edilen bilgiler oluşturmaktadır.

Bahrî Memlûk Devleti’nin eğitim sitemini ve medreseleri araştırıp

inceleyerek o döneme ışık tutabilecek her türlü bilgi belge ve kaynaklardan

yararlanılmaya çalışılmıştır.

Page 160: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

144

8. BULGULAR

Bahrî Memlûkler döneminde, bilimsel hayatın ve eğitimin gelişmesinde bu

ülkeye gelen önemli bilim adamlarının etkisi oldukça fazladır. Bunda devletin bu

âlimleri desteklemesinin de payı olduğu söylenebilir.

Bu âlimler, Nizâmiye Medreseleri’nin eğitim sistemi örnek alınarak öğretim

yapan Memlûk Medreseleri’nde ders vermişlerdir. Bu medreselerde başta dinî eğitim

olmak üzere her türlü eğitim verilirdi. Ayrıca özel ihtisas medreseleri de vardı. Bu

medreselerdeki müderrisler sâdece bir alanda değil, bir kaç bilim dalında kendilerini

yetiştirmişlerdir.

Bu dönemde en fazla gelişmenin tıpta özellikle de göz hastalıkları alanında

olduğu görülmektedir.

Edebiyat derleme bir sanat dalı olarak kalsa da, gölge tiyatrosunun önemli bir

yeri vardır. Gerek Osmanlı Devleti’ni gerekse batı ülkelerini bu alanda

etkilemişlerdir.

Bu dönemde pek çok Türk bilgini ve eserleri hala kaynak olarak kullanılan

tarihçiler yetişmiştir. Ordu ve saray dili Türkçe olduğu için Türkçe oldukça önem

kazanmıştır.

Page 161: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

145

9. SONUÇ

Memlûkler Mısır ve Suriye’de Eyyûbîler’in zengin mirâsını devraldılar. O

dönemdeki İslâm devletlerinde olduğu gibi Eyyûbîler de kendilerini asker-gulâm

muhafızlarla desteklemeyi gerekli gördüler ve böylece Memlûk Devleti ilk kez, el-

Melik es-Sâlih Necm ed-Din Eyyûb’un oluşturduğu Türk askerlerinden ortaya çıktı.

Türk asıllı Müslüman ve genelde Sünnî olan Memlûk sultanları ve halkının

tarihteki önemleri, tarih boyunca dünyanın en karışık ve en eski medeniyetlerine

sahne olan Mısır gibi bir bölgede kurulmuş ve yaşamış olmasından

kaynaklanmaktadır.

Siyasal alanda kazandıkları birçok başarıların yanında Memlûklerin

kölelikten gelme olmalarına rağmen kurdukları yüksek medeniyet ve geniş imâr

çalışmaları onların târihî rollerini daha da artırmıştır. Suriye ve Mısır’ı Haçlılardan

temizleyen Memlûkler, Ortadoğu için büyük tehlike oluşturan ve kuzeydoğudan

gelen İlhanlı (Hülagü) ve Timur’un saldırılarını önlemiş, bu yıkıcı kuvvetlerin,

dünyanın en eski ve en önemli medeniyet merkezleri olan bu beldeleri yakıp

yıkmalarını büyük ölçüde engellemişlerdir.

Memlûk Devleti’nde bilimsel ve kültürel hayatın gelişmesinde, Haçlılar’dan

kaçarak o dönemin en güvenli İslâm ülkesi olan Memlûkler’in himâyesine sığınan

mülteciler arasında bulunan seçkin âlimler etkili olmuştur. Memlûk sultanlarının

desteğiyle ülkeye gelen âlimlerin sayısı daha da artmıştı. İlme ve ilim adamlarına

önem veren sultanlar ve devlet adamları çok sayıda medrese yaptırdılar ve eğitim

görenlerin ve müderrislerin ihtiyaçlarını karşılamak için de vakıflar tahsis

etmişlerdir.

Page 162: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

146

Bu dönemde eğitim faaliyetlerinin temelini dinî eğitim oluşturuyordu. Bir

kimse hangi alanda eğitim alırsa alsın mutlaka belirli bir seviyede din eğitimi de

alırdı. Askerî okullarda da sultanlar tarafından satın alınan genç kölelere hem dinî

hem de askerî eğitim birlikte verilirdi.

Eğitim mekteplerde başlar, burada çocuklara okuma yazma matematik,

Kur’an gibi dersleri öğretilirdi. Bu ilköğretime denkti. Câmiler, hangâh, ribât ve

zâviyeler, hastaneler, kütüphaneler ve en önemlisi medreseler bu dönemde eğitim

verilen diğer merkezlerdi.

Medreseler plânlı, düzenli ve güçlü bir örgün eğitim kurumuydu. Memlûkler

döneminde medreselerde dersler dört mezhebin fıkhına göre işleniyordu. Bazı

medreseler sadece bir mezhebe göre bazıları da dört mezheb fıkhına göre eğitim

verebiliyordu. Her bir mezhebin dersi medresenin ayrı bir eyvânında yapılıyordu.

Medreselerde hem dinî ilimler hem de pozitif bilimler bir arada verilmekteydi. Bu

medreselerden başka bir de ihtisas medreseleri vardı (Daru’l-Kur’an, Daru’l-Hadis,

Daru’t-Tıb) gibi.

Medreselerin öğretim metodu daha çok ezbere dayalıydı ama bazen hararetli

tartışmalar da olurdu. Soru-cevap tekniği kullanılırdı. Medreselerde belirli bir

öğretim süresi yoktu. Yıl bitirme değil belirli kitapları okuma amaçlanırdı.

Memlûkler dönemi müspet ilimlerde özellikle de tıpta yol gösterici olmuştur.

Sosyal bilimler alanında daha ziyade biyografik eserler yazılmıştır. Tarih yazıcılığı

da teşvik ve himâye edilmiştir. Bunun dışında edebiyat, hikmet ve öğüt alanlarında

kitaplar yazılmıştır. Şiir o dönemin hemen hemen her alanda yazılmış eserlerinde

(tarih, coğrafya, tıp vb.) konunun uygun bir yerinde yer almaktaydı. Sultanlar

genellikle edebiyat, târih, islâmî ilimlerle ilgili konularda eserler yazdırmıştır. Bu

Page 163: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

147

dönemde pek çok Türk bilgini ve târihçisi yetişmiştir. Türkçe oldukça önem

kazanmıştır. Bu dönemde edebiyat genellikle derleme, oradan buradan alma bir sanat

dalı olarak kalmıştır. Fakat yine de onlar, zekâ, tecrübe ve büyük devlet olma

özelliklerini katarak kalıcı ve büyük eserler vermişlerdir.

Bayanların eğitimine gelince, Memlûkler zamanında kızlar daha çok aileleri

tarafından eğitilirdi. Memlûk toplumundaki orta sınıf kadınlarından çok fazla okuyan

olduğu göze çarpmaktadır. Bayanlar özellikle hadis alanında ön plâna çıkmışlardır.

Memlûk kadınının eğitim ve bilim alanındaki aktif rolü ve erkek bilim

adamları tarafından gördükleri önem dikkate alınırsa batıdaki kadınların eğitim

durumunun Memlûkler dönemindeki kadınlardan çok daha alt seviyede olduğu

görülür.

Memlûkler dönemindeki bilim adamlarının bir özelliği de birden fazla alanda

uzmanlaşmış ve eserler vermiş olmalarıdır. Bu o dönemin eğitim sisteminin ne kadar

gelişmiş olduğunun bir kanıtıdır.

Page 164: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

148

BİBLİYOGRAFYA

Adıvar, A. (1982), Osmanlı Türklerinde İlim, Remzi Kitabevi, İstanbul.

Aktan, A. (1996), “Bahrî Memlûklerden Sultan Kalavun Hânedânı” Belleten

Dergisi, (226):605-620.

Akyüz, Y. (1994), Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1993’e), Kültür Koleji

Yayınları, İstanbul.

Alptekin, C. (1985), Dimaşk Atabegliği, Marmara Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi

Yayınları, İstanbul.

Ana Britannica, “Memlûkler”,(1986) (16):250, Ana Yayıncılık, İstanbul.

Arabacı C. ve Küçükdağ Y. (1999), Selçuklular ve Konya, Damla Matbaacılık,

Konya.

Aslanapa, O. (1963), “Ortaçağın En Eski Yatılı İlim ve Kültür Müesseseleri”, Türk

Kültürü Dergisi, (12):34-43.

Aşur, S. A. (1976), Asru’l-Memâlik fî-Mısr ve’ş-Şam, Kâhire.

Aşur, S.A., (1963), el-Müctemau’l-Mısrî fî -Asri’l Selâtini’l-Memâlik, Kâhire.

Ayalon, D.(1989), “Memlûk Devletinde Kölelik Sistemi”, Tarih İncelemeleri

Dergisi, (Çev. Kortantamer, S.) (IV):221-226.

Bayraktar, M. (1992), İslâm’da Bilim ve Teknoloji Tarihi, Rehber Yayınları, Ankara.

Beneheneb, M. (1979), “İbn Teymiyye”, İslâm Ansiklopedisi, (XII):825-826

MEB.Yayınları, İstanbul.

Bilgiç, E. (1980), “Türkler’in İslâm’a ve İlme Hizmetleri”, Milli Kültür Dergisi, II

(1):1-5.

Page 165: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

149

Bilhan, S. (1988), Orta Asya Bilgin Türk Hükümdarlar Devletinde Eğitim-Bilim-

Sanat, TDV Yayınları, Ankara.

Binbaşıoğlu, C. (1982), Eğitim Düşüncesi Tarihi, Binbaşıoğlu Yayınları, Ankara.

Bosworth, C.E. (Çev. Merçil, E. ve İpşirli, M.)(1980), İslâm Devletleri Tarihi, Oğuz

Yayınları, İstanbul.

Brockelmann, C. (1992), İslâm Ulusları ve Devletleri Tarihi, (çev. Çağatay, N.),

T.T.K Yayınları, Ankara.

Büyük Kültür Ansiklopedisi, (1984), “Memlûkler”, (VIII):3168, Başkent Yayınları,

Ankara.

Cicioğlu, H. (1985), Türkiye Cumhuriyetinde İlk ve Ortaöğretim (Târihî Gelişimi),

Ankara Ü. Eğitim Bilimleri F. Yayınları, Ankara.

Cürcânî, S.Ş. (1997), Arapça-Türkçe Terimler Sözlüğü “Kitâbu’t-Ta‘rifât”, Bahar

Yayınları, İstanbul.

Çelebi, A. (1976), İslâm’da Eğitim Öğretim Târihi, (çev. Yardım, A.), Damla

Yayınları, İstanbul.

Çubukçu, A. (1998), “Baybars”, İslâm Ansiklopedisi, (V):220, TDV. Yayınları ,

İstanbul.

Devellioğlu, F., (1970), Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 2. Baskı, Ankara

Ergün, M. “İslâmiyetten Sonraki Türk Eğitim Târihi,” 26 Kasım 2005.

(http://www.egitim.aku.tr/ergun3htm.).

Eyice, S. (1998), “Câmi” İslâm Ansiklopedisi, (VII):75, TDV. Yayınları , İstanbul.

Fığlalı, E. R. (1996), Çağımızda İtikadî İslâm Mezhepleri, İstanbul.

Hamidullah, M. (1980), İslâm Müeseselerine Giriş, (çev.Sırma, S.) Beyan Yayınları,

Erzurum.

Page 166: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

150

Hitti, P. (1995), Siyâsî ve Kültürel İslâm Târihi, (çev.Tuğ, S.), (VII):294, İstanbul.

İbn Batuta, (1996), Rıhletu İbn Batuta Tuhfetu’n-Nuzzâr fî-Garâibi’l-Emsâr ve

Acâibi’l-Esfâr, (tahkik, el-Kassa M. ve Uryan, M. A.), Beyrut.

İbn Habîb, Ömer b. Hasan, (1966), Tezkiretu-n-Nebih fî-Eyyâmi’l-Mansûr ve Benih ,

(tahkik, Aşur, S.A. ve Muhammed b. M. Emin), (III):348, Kahire.

İbn Hacer el-Askalânî, (1966), ed-Dürerü’l-Kâmine fî-A‘yân el-Miet es-Sâmine,

Kahire.

İbn Haldun, (1989), Mukaddime, c.III, (çev. Ugan, Z. K.), MEB. Yayınları, İstanbul.

İbn Kesîr, İ. İ. ed-Dimeşkî (1932), el-Bidâye ve’n-Nihâye, (XIV):113, Kâhire.

İbn Tağriberdî, Cemaleddin Ebu’l-Mehâsin Yusuf b. Tağriberdî el-Atabekî (1992),

en-Nücûmu’z-Zâhire fî-Mulûki Mısr ve’l-Kahire, (Takdim: Şemseddin, M.

H.), Beyrut.

İbnu’l-İhve, Muhammed b. Ahmed el-Karşî (1976), Meâlimu’l-Kube fî-Ahkâmi’l-

Hisbe, (Tahkik, Şanab M. ve Sadık Ahmet İsa el-Mûtî ), Kahire.

İnan, M. A. (1991), Muverrihu Mısri’l-İslâmiyye ve Masâdiru’l-Târih-i İslâmiyye,

Kâhire.

Kafesoğlu, İ. (1976), “Kültür ve Teşkilât”, Türk Dünyası El Kitabı, Türk Kültürünü

Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara.

Kafesoğlu, İ. (1976), “Memlûkler”, Türk Dünyası El Kitabı, Türk Kültürünü

Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara.

Kalkaşandî, Ahmed b. Ali, (1987), (Tahkik, Şemseddin, M. H.), Subhu’l-Aşâ fî-

Sınâati’l-İnşâ, Beyrut.

Kara, M. (1998), “Ahmed el Bedevî”, İslâm Ansiklopedisi, (II):47-48, TDV.

Yayınları , İstanbul.

Page 167: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

151

Kazıcı, Z. (1995), Anahatlarıyla İslâm Eğitim Târihi, Marmara Ü. İlahiyat Vakfı

Yayınları, İstanbul.

Kazıcı, Z. (1987), İslâm Kültür ve Medeniyeti, İstanbul.

Keleş, B. (1998), Bahrî Memlûklar’da İktisâdî ve Ticârî Hayat, yayınlanmamış

doktora tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri.

Keleş, B., Eyyûbîler ve Memlûkler Döneminde İnşâ Edilen Bazı Önemli Hstaneler ve

Ünlü Tabipler, Yayınlanmamış makale, 2 Eylül 2002.

Keleş, B., Memlûkler Dönemine Ait Tıp Eğitimi ve Uygulama Hastaneleri İle İlgili

Bir Vakfiye, Yayınlanmamış makale, 2 Eylül 2002.

Keskioğlu, O. (1980), Müslümanların İlim ve Medeniyete Hizmetleri, DİB. Yayınları,

Ankara.

Kızıltoprak, S. (2002), “Memlûk Sistemi”, Türkler Ansiklopedisi, (V):320-333, Yeni

Türkiye Yayınları, Ankara

Koca, S. (2005), Selçuklular’da Ordu ve Askerî Kültür, Berikan Yayınları, Ankara.

Koçak, İ. (1985), “Türk Memlûkleri ve el-Bûsirî”, Milli Kültür Dergisi, (49):29-30.

Kopraman, K.Y. (1992), “Eyyûbîler” Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, (VI,

VII):412, Çağ Yayınları, İstanbul.

Kopraman, K.Y. (1992), “Baybars” İslâm Ansiklopedisi, (V):221-222, TDV.

Yayınları , İstanbul.

Kortantamer, S. (2002), “Memlûk Toplumunda Kadın”, Türkler Ansiklopedisi,

(V):406, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara.

Köymen, M. A. (1992), Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Ankara.

Page 168: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

152

Makrizî, Takiyuddin Ahmed b. Ali (?)1, el-Mevâiz ve’İtibâr bi-Zikri’l-Hıtât

ve’l-Asâr, Beyrut (Daru’s-Sadr).

Makrizî, Takiyuddin Ahmed b. Ali (1956), es-Sulûk lî-Ma’rifet-i Duveli’l-Mulûk,

(Nşr: Ziyade M.), Kâhire.

Merçil, E. (1997), Müslüman Türk Devletleri Târihi, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu

Yayınları, Ankara

Miquel, A. (1991), İslâm ve Medeniyeti (Doğuştan Günümüze), (çev. Fidan A. ve

Menteş, H.), Birleşik Dağıtım Kitabevi, Ankara

Nuveyrî, Şihâbeddin Ahmed b. Abdulvahâb (Tahkik:Muhammed Abdulhadi Şerîa ve

Ziyâde M.) (1990), Nihâyetu’l-Ereb fî-Funûni’l-Edeb, Kâhire.

Ocak, A. (2002), “Nizâmiye Medreseleri ve Büyük Selçuklular’da Eğitim”, Türkler

Ansiklopedisi, (V):722, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara.

Öztuna, Y. (1992), “Memlûkler” Büyük Târih Ansiklopedisi, (II):457.

Razzaz, H. (?)2, Avâsım-ı Mısrı’l-İslâmiyye, Kâhire.

Rásonyı, L. (1971), Târihte Türklük, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları,

Ankara.

Roux, J. P. (1998), Türklerin Târihi, (çev. Üstün G.), Milliyet Yayınları, İstanbul.

Sayılı, A. (1985), Ortaçağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri, Türk Kültür, Dil

ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi, Türk Kültüründen

Görüntüler Dizisi I, Ankara.

Sobernheim, M.(1979), “Memlûkler”, İslâm Ansiklopedisi(VII):689, İstanbul

Suyûtî, Cemaleddin, Ahmed b. Muhammed (1997), Hüsnü’l-Muhâdara fî-Ahbâri

Mısr ve’l-Kâhire, (II):232 Beyrut.

1 Tarih belirtilmemiştir. 2 Tarih belirtilmemiştir.

Page 169: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

153

Şaman, N. ve Yazar, T. (1991), “Kayseri Köşk Hankâhı”, Vakıflar Dergisi,

(XXII):305.

Şeker, M. ve Genç S. (1999), Türk Medeniyeti Târihi, Anadolu Ü. Açıköğretim F.

Yayınları, Eskişehir.

Şeşen, R. (1998), Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, İSAR Vakfı Yayınları,

İstanbul.

Şeşen, R. (1987), Selahaddin Eyyûbî ve Devlet, İstanbul.

Şuhbe, Ebu Bekr b. Kadı (1994), Târihu İbn Kadı Şuhbe, (III):175, Damas.

Tekindağ, Ş., (1961), Berkuk Devrinde Memlûk Sultanlığı, İstanbul Ü. Edebiyat

Fakültesi Yayınları, İstanbul

Terzioğlu, A. (1992), “Hastane”, İslâm Ansiklopedisi, (VI):169-170, TDV. Yayınları,

İstanbul.

The Mamluk (Slave) Dynasty,13 Şubat 2005, (http://www.sunnahonline.com).

Turan, O. (1998), Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti, Boğaziçi Yayınları,

İstanbul.

Türkçe Sözlük I-II, (1988), TDK Yayınları, Ankara.

Uluçay, Ç. (1977), İlk Müslüman Türk Devletleri Târihi, MEB. Yayınları, İstanbul.

Uludağ, S. (1997), “Hankâh”, İslâm Ansiklopedisi, (XVI):43, TDV. Yayınları,

İstanbul.

Yaltkaya, Ş. (1941), Baybars Târihi, el-Melik ez-Zâhir Baybars Hakkındaki Târih,

(II), TTK. Yayınları, İstanbul.

Yardım, A. (1992), “Birzalî”, İslâm Ansiklopedisi, (VI):216, TDV. Yayınları,

İstanbul.

Yazıcı, N. (2002), İlk Türk İslâm Devletleri Târihi, TDV Yayınları, Ankara.

Page 170: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

154

Yetkin, Ş. (1988), “Abbâsiler”, İslâm Ansiklopedisi, (I):40-41, TDV. Yayınları,

İstanbul.

Yiğit, İ. (1995), “Emevîler”, İslâm Ansiklopedisi, (XI):96, TDV. Yayınları, İstanbul.

Yiğit, İ., (1991), Siyâsî, Dinî, Kültürel, Sosyal İslâm Târihi, (VII), Kayıhan

Yayınları, İstanbul.

Yiğit, İ, (2002), “Memlûkler Dönemi İlmî Hareketine Genel Bir Bakış”, Türkler

Ansiklopedisi, (V):748-752.

Page 171: BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E Ğİ TİM S İSTEM İ VE ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · BAHRÎ MEMLÛK DEVLET İ’N İN E ĞİTİM S İSTEM İ VE

155

ÖZGEÇMİŞ

1980 yılında Tokat’ta doğdu. Tokat Gazi Osman Paşa İlkokulu, Atatürk

Ortaokulu ve daha sonra Tokat Anadolu Öğretmen Lisesi’nde 1997 yılında eğitimini

tamamladı. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Arapça

Öğretmenliği’ni kazandı. Burada beş yıllık eğitimini bitirdikten sonra 2003 yılında

Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı

Ortaçağ Tarihi Bilim Dalında yüksek lisans yapmaya başladı. 2004 yılında Tokat

Borsa İlköğretim Okulu’nda İngilizce Öğretmenliği yaptı. Halen üniversitede

yüksek lisansına devam etmektedir.