68
AYRIMCILIĞA KARŞI DERSLER TEMEL KAVRAMLAR: Ayrımcılık, ırkçılık, nefret suçu, nefret söylemi İLGİLİ KAVRAMLAR: milliyetçilik, cinsiyetçilik, homofobi Tartışma: Medyaya düşen rol: İfade Özgürlüğü mü Nefret Söylemi mi?

AYRIMCILIĞA KARŞI DERSLER

  • Upload
    hye

  • View
    94

  • Download
    0

Embed Size (px)

DESCRIPTION

AYRIMCILIĞA KARŞI DERSLER. TEMEL KAVRAMLAR: Ayrımcılık, ırkçılık, nefret suçu, nefret söylemi İLGİLİ KAVRAMLAR: milliyetçilik, cinsiyetçilik, homofobi Tartışma: Medyaya düşen rol: İfade Özgürlüğü mü Nefret Söylemi mi?. KAYNAKLAR:. - PowerPoint PPT Presentation

Citation preview

AYRIMCILIĞA KARŞI DERSLER

TEMEL KAVRAMLAR: Ayrımcılık, ırkçılık, nefret suçu, nefret söylemiİLGİLİ KAVRAMLAR: milliyetçilik, cinsiyetçilik, homofobi

Tartışma: Medyaya düşen rol: İfade Özgürlüğü mü Nefret Söylemi mi?

KAYNAKLAR:• Melek Göregenli- Hrant Dink Vakfı Nefret Söylemi ve Medya Dersi Müfredat

Geliştirme Projesi Ders Notları• Ulaş Karan, Nefret Söylemi ve Yakından İlişkili Diğer Kavramlar. Ayrımcılık, Nefret

Suçu ve Hakaret, içinde Mahmut Çınar (der.) Medya ve Nefret Söylemi, Hrant Dink Vakfı, 2013• Ulaş Karan, Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı: Hukuksal Çerçeve, içinde Kenan Çayır,

Müge Ayan Ceyhan (der.), Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar, İstanbul Bilgi Üni. Yay., 2012• Kenan Çayır, Gruplararası İlişkiler Bağlamında Ayrımcılık, içinde Ayrımcılık Çok

Boyutlu Yaklaşımlar • Hatice Çoban Keneş, «Biyolojik Mitten Kültürel mite: Yeni Irkçılık Nedir», Dipnot,

sayı 9, 2012• Balibar, Irkçılık ve Milliyetçilik, içinde Balibar ve Wallerstein, Irk Ulus, Sınıf, Metis,

2007

Ayrımcılık Nedir?

• Gruplararası eşitsizliğin sürdüğü modern toplumlarda bazı gruplar diğerlerine oranla daha baskın, hakim, güçlü. Bu baskın gruplar azınlık, madun, alt konumlu olarak adlandırılabilecek zayıf grupları damgalayabilir, tanımlayabilir, etiketlendirebilir. Damgalamayla birlikte baskın grup madun gruplarla ilgili kalıpyargılar üretir.• Kalıpyargıların bir kısmı doğruluk payı taşıyabilir. Ancak

kalıpyargılar bir grubun tüm üyelerini aynılaştırır, insanları bireysel niteliklerinden soyutlayarak damgalanmış bir grubun üyesi haline getirir.• Bu da bir çok alanda ayrımcılığa neden olur.

• Damgalanmış gruplar kendileriyle ilgili kalıpyargılara ya da kendilerine yüklenen rollere uygun davrandığında ayrımcılık gibi sorunlar toplumsal bir mesele haline gelmez.• Ancak bu kalıpyargılara uygun olmayan bir role talip olduğunda sorun çıkar.

• Baskın grupların kaynaklar üzerindeki hakimiyetini ve konumlarını meşrulaştıran birçok «meşrulaştırıcı ideoloji» mevcut. • Cinsiyetçilik, erkeği ve kadını bir hiyerarşi içinde belirli rollerle

tanımlar.• Heteroseksizm eşcinselliğin sapkınlık olduğunu ileri sürer.• Fitizm «fit» olmayan insanların sağlıksız, iradesiz ve alt statülü

olduklarına dair kalıpyargılar üretir.

• Bu yargılar ders kitapları, medya, gündelik oyunlar, öyküler vb. aracılığıyla sürekli yeniden üretilir.• İnsanların birden fazla gruba aidiyeti vardır. Baskın ve alt konumlu

gruplararası ilişkiler tek boyutlu değildir.• Bir grup karşısında baskın olan biri, başka bir grup karşısında alt

konumda olabilir. Ya da kendisi de ayrımcılığa uğrayan birisi başka bir gruba karşı ayrımcılık üretebilir.

Ayrımcılık:• Etnik köken ve cinsel yönelik gibi yasaklanan temellerde bir kişiye veya

gruba yönelik, aleyhe sonuç doğuran ve hukuken haklı kılınamayan herhangi bir fark gözetme….• «Kamusal veya özel yaşamda, insan haklarının eşitlik temelinde

tanınmasını, haklardan yararlanılmasını veya hakların kullanılmasını ortadan kaldırma veya zayıflatma amacını taşıyan veya böyle bir etki doğuran, herhangi bir ayrımcılık temeline dayanan, herhangi bir fark gözetme, dışlama, sınırlama veya kısıtlama ya da öncelik tanıma».

AYRIMCILIK

Sadece kendi grubunun

avantajını düşünen ve/veya diğer

grubun dezavantajını

görmezden gelen ya da pekiştiren

«adaletsiz ve diğerine acı verici» tutum ve davranış

KADINLAR

FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

NEDENİYLE ENGELLENENLER

ÇOĞUNLUKTAN FARKLI DİNİ İNANCA SAHİP İNSANLAR

ÇOĞUNLUKTAN FARKLI DİNİMEZHEBEMENSUP İNSANLAR

FARKLI TEN RENGİNDEKİLER

HETEROSEKSÜELLİKTEN FARKLI CİNSEL YÖNELİME SAHİP OLANLAR

FARKLI ETNİK KÖKENLİ İNSANLAR

MUHALİFLER

Ayrımcılık, önyargılardan beslenen, bir dışlama ve tahakküm mekanizması; teorik olarak kökeninde tanımlama olan bir tür yerleştirme mekanizmasıdır.

İnsan ilişkileri hangi dışlama-dışlanma formlarında kurulmaktadır ?

Ayrımcılık hangi tür sistematik tanımlamalar içerisinde oluşturulmaktadır?

Hak sorunu mudur? Adalet sorunu mudur?

AYRIMCILIĞIN SOSYALİZASYONU

BEN

BİZ

BEN: Zeka, kişilik, yetenek, cinsiyet vb.

BİZ: Din, etnik köken, toplumsal cinsiyet rolleri, takım vb.

GRUP

“BİZ OLMAYAN”

GRUP

“ONLAR”

“FARKLILIKLARIMIZ AYRIMCILIĞA YOL AÇMAZ.”

Ayrımcılık:• Ayrımcı nitelikte taciz, bir başkasına yönelik ayrımcılık yapılması

talimatı, engellilik veya din veya inanç gibi temellerde herhangi bir kişinin ya da kuruluşun, bir hükmün, ölçütün veya uygulamanın beraberinde getirdiği dezavantajların ortadan kaldırılması için uygun tedbirlerin alınmaması…• Karşılaştırılabilir durumda olan kişiler arasında makul ve nesnel bir

nedene dayanmaksızın farklı muamele veya aynı muamele…

Ayrımcılık:• Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne göre ayrımcılık şöyle

tanımlanır:• «Ayırma, dışlama, kısıtlama veya ırk, renk, cinsiyet, dil, din, ulusal ya

da toplumsal köken, mülkiyet, doğum, siyasi ve diğer görüşlere dayalı olarak gerçekleştirilen, bütün hak ve özgürlüklerin herkes tarafından tanınmasını ve kullanılmasını engelleyecek, sınırlandıracak ayrım»

• AB Irk Ayrımcılığı ve İstihdamda Eşit Muamele Direktiflerine göre ayrımcılık:• Irk, etnik köken, din, inanç, yaş, engellilik, cinsel yönelim gibi

nedenlerle bir kişinin diğerine zarar vermek ve aşağılayıcı, düşmanca, onur kırıcı, hakaret edici veya saldırgan bir ortam yaratmak amacıyla bir fiilde bulunması, kişinin görünüşü, kıyafeti, kişisel özellikleri nedeniyle alay, utandırıcı şakalar, yorumlar, düşmanca hareketler, fiziksel temas, cinsel amaçlı talepler, fiziksel saldırıda bulunması…

• Ayrımcılık, isteyerek veya istemeyerek, icrai veya ihmali biçimde, bir hukuk sisteminde eşit durumda olduğu düşünülen kişilere, bir hak veya yükümlülükle ilgili olarak aralarında geçerli bir neden olmaksızın eşit davranılmaması olarak tanımlanabilir. • Ancak, bir hukuk sisteminde eşit durumda olmadığı düşünülen kişiler

arasında bir hak ve yükümlülükle ilgili olarak geçerli bir neden olmaksızın eşit davranılması da ayrımcılık oluşturabilir.• Eşit durumda olanlara eşit davranmamak veya farklı durumda olanlara

eşit davranmak ayrımcılıktır.

Doğrudan ayrımcılık:• Doğrudan ayrımcılık: aynı veya benzer konumda olan kişiler arasında

fark yaratılmasıdır. Bir kişi veya kişi grubunun insan hak ve özgürlüklerinden, aynı veya benzer konumda olduğu diğer kişilerle eşit bir şekilde yararlanmasını engelleme niyet ve etkisine sahip her türlü fark, dışlama, sınırlama, tercih, farklı muameleyi kapsar.• (Bir Çingenenin kamuya açık bir restorana girmesine izin verilmemesi,

bir engelli çocuğun engelli olduğu gerekçesiyle bir okula kaydının yapılmaması…)

Dolaylı ayrımcılık:• Farklı muamele kadar, aynı muamelenin de eşit olmayan sonuçlar

yaratması…• Ayrımcı etkileri doğuran aynı muamele… Farklı durumdakilere aynı

muamele, eşitsizlik yaratabilir, ya da eşitsizlikleri pekiştirip artırabilir.• Herkes için aynı ve görünüşte tarafsız olan, ancak bazı kişiler ve

gruplar üzerinde diğerleri üzerinde yarattığından farklı veya daha olumsuz etkiler yaratan yasal düzenleme, uygulama, tedbirler…

Pozitif ayrımcılık:• Bir kişinin ırk veya etnik kökeni, yaşı, cinsiyeti vb. özelliklerinden ötürü

farklı muamelelerle karşılaştığı durumlarda bu kişinin bu özelliklerinden kaynaklanan dezavantajlarının ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler.

Irkçılık• AB 2000/43/EC sayılı Konsey Direktifi: Irk Ayrımcılığı Direktifine göre

ırk ayrımcılığı:Bir kimsenin, karşılaştırılabilir durumlarda ırk veya etnik kökene dayalı olarak bir diğer kişiye göre daha az tercih edilir bir muameleye tabi tutulmasıdır.

BM Her Türkü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına Dair Uluslararası Sözleşme md.4’e göre:• Taraf devletler, bir ırkın veya belli bir renge veya etnik kökene mensup

bir grubun üstünlüğü fikirlerine ya da teorilerine dayanan ya da her ne şekilde olursa olsun ırkçı nefreti ve ayrımcılığı haklı çıkarmaya ya da yüceltmeye çalışan tüm propaganda ve tüm örgütleri kınarlar ve bu tür ayrımcılık faaliyetleri ile ayrımcılığı teşviki ortadan kaldırmaya yönelik acil-olumlu önlemler almayı üstlenir.• Irkçı üstünlüğe ya da nefrete dayalı tüm fikirlerin yayılmasını ırk

ayrımcılığını teşviki, herhangi bir ırka ya da başka bir renk ya da etnik kökene mensup bir gruba yönelik şiddet eylemlerini ya da bu tür eylemleri teşviki … yasayla cezalandırılacak suç olarak ilan edeceklerdir.

• Avrupa Irkçılık ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele Komisyonu (ECRI) 7 No.lu tavsiye kararı:• Ayrımcılık, nefret ya da şiddete yönelik kamusal kışkırtma, kamusal

hakaret, aşağılama, tehditler, bir grup insanı ırkçı bir amaçla, ırk, renk, dil, din, milliyet, milli veya etnik köken gibi temellerden dolayı aşağılayan, kötüleyen veya üstün sayan bir ideolojinin kamusal ifadesinin yasa tarafından yasaklanmasını ister.

IRKÇILIK• Irkçılığın geniş tanımı, «biyolojik kuramlaştırmaları olsun olmasın, tüm

dışlama ve azınlıklaştırma biçimlerini hesaba katar… Özellikle de farklılıkların doğallaştırılmasında kullanılan ortak mekanizmayı inceleyebilmek için, biçimsel olarak eşitlikçi bir toplumda toplumsal grupların (etnik grupların, fakat aynı zamanda kadınların, farklı cinsel yönelimlerin, akıl hastalarının, proleteryanın altındakilerin vb.) «ırklaştırılması» görüngülerine yol açan azınlıkların ezilmesi görüngüleri ırkçılıktır.• Bu, ırksız ırkçılıktır. Baskın tema biyolojik soyaçekim değil, kültürel

farklılıkların aşılmazlığıdır. Balibar, bunu yeni ırkçılık olarak adlandırır.• Bireyleri ve grupları, bir doğa gibi algıladığı kültüre hapseder.

• Meta ırkçılık, gruplar arasındaki farklılıkları ve eşitsizlikleri tarihsel ve kültürel değişmezlere bağlar. Bunu yaparken sürekli kendisine referans verip ırkçı olmadığını, çünkü farklılıkları biyolojik değil, kültürel ya da dilsel olarak kurguladığını savunur (Murat Ergin, 2009). • Bir yandan dil, gelenek, yaşam biçimi gibi kültürel öğelerin etrafına

aşılmaz duvarlar örerken, bir yandan kendisini ırkçılık karşıtı bir düşünce olarak gösterir.

• Günümüzde ırkçılık, dilde temellenir, kültür odaklıdır, söylemsel bir nitelik kazanmıştır. • Kültürel ırkçılık, alt grupların çalışma ahlakı, kendine güven, kendini

disipline etme ve bireysel başarı gibi değerler konusunda küçümsenmesine dayanır.• Kurban suçlanır; azınlıkların konumunun daima aynı kalması, onların

gayretlerinin yetersizliği, aile yapılarının gevşekliği, uygunsuz değerlere sahip olma gibi kültürel özelliklerle açıklanır.• Bu bakış açısıyla asimilasyon zorunludur. Ötekilerle, onların farklılıklarını

kabul ederek bir araya yaşamak mümkün görünmemektedir.

• Farklı kültürlerin bir arada yaşamaya engel oluşturduğu düşüncesinden yola çıkan kültürel ırkçılık, farkçı ırkçılık olarak da adlandırılır. • Yeni ırkçılık, özellikle öteki olarak nitelenen gruplara karşı duyulan

önyargının örtük olarak yapılandığı bir ırkçılıktır. Geleneksel değerleri savunmak, kültürel farkları abartmak ve bu farkları mahkum etmek, bu türden ırkçılığın dayanaklarıdır.• Daha çok söylemsel olarak işler.

Nefret Suçu• AGİT nefret suçunu şöyle tanımlar:• Mağdurun, mülkün ya da işlenen bir suçun hedefinin, gerçek veya

hissedilen ırk, ulusal ya da etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel yönelim vb. faktörlere dayalı olarak benzer özellikler taşıyan bir grupla gerçek ya da öyle algılanan bağlantısı, ilgisi, bağlılığı, desteği ya da üyeliği nedeniyle seçildiği kişilere veya mala karşı işlenen her türlü suç.

• Nefret suçunun oluşması için iki unsurun gerçekleşmesi gerekiyor:• Suç ve nefret• Fiziksel saldırı, şiddet ya da saldırı tehdidi, taciz, mülke ya da eşyalara

zarar verme, ırkçı nefret içerikli, saldırgan duvar yazıları, kundaklama, saldırgan broşürler ve posterler, okulda ya da işyerinde zorbalık…• Nefret suçunu diğer suçlardan ayıran en önemli fark, bu suçların diğer

suçlardan farklı bir önyargı ile işlenmiş olması.

NEFRET SUÇLARI: Bir kişi ya da gruba, ait olduğu kimliği, inancı, politik görüşü, cinsiyeti ya da cinsel yönelimi gibi nedenlerle, farklı biçimlerde zarar verme amacıyla saldırılması sonucunda oluşan suçlar genel olarak nefret suçları olarak adlandırılmaktadır. Nefret suçları, suçun kurbanlarının herhangi bir eylemi nedeniyle yani gerçekleştirilen bir edim sonucunda değil, gerçek ya da algılanan renkleri, milliyetleri, cinsel yönelimleri, görünümleri, etnik kökenleri, bir başka söyleyişle “eylemleri değil var oluşları nedeniyle” maruz kaldıkları saldırganlık içeren davranışlardır. Diğer suç tiplerinden farklı olarak nefret suçları, saldırganların, kurbanlarının var oluşlarına yönelik tehditlerdir ve kurbanlar bireysel, kişisel özellikleri ya da edimleri değil, ait oldukları grubun varlığı, o gruba aidiyetleri nedeniyle nefret suçlarının hedefidirler.

Nefret Suçu (yanlılık suçu) Nedir?

Bir kişi ya da gruba

kimliği

inancı

dini inancı

cinsiyeti

cinsel yönelimi

politik görüşü

etnik kökeni

Sözlü taciz

ırkı

rengi

yaşı

fiziksel engeli

zihinsel engeli

Tehdit edici davranışAd veya lakap takma

Postayla, telefonla, mesajla rahatsız etme

Fiziksel saldırıDuvar yazısı

soygun

hırsızlık gasp

taciz tecavüzsarkıntılı

k cinayet

Aile içi şiddet kundaklama

Mülke ya da eşyalara zarar verme

Saldırgan broşür ve posterler

El-kol hareketleriGözdağı

(Göregenli, 2009; Halis, 2009)

“Nefret suçu”, bir kavram ve bir suç türü olarak, Amerika’da ırk, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim konularında artan farkındalık düzeyinin bir sonucu olarak 1980’li yılların ortalarına doğru ortaya çıkmıştır.

Nefret Suçları terimi John Conyers, Barbara Kennelly ve Mario Biaggi’ye aittir.

1985 ’te “Nefret Suçları İstatistikleri Hareketi” adlı bir tasarı hazırlayan yazarlar, bu tasarı ile ABD Adalet Bakanlığı’ndan “ırk, din ve etnik önyargı” temelli gerçekleştirilen suçların sayısıyla ilgili istatistikleri toplamasını ve yayınlamasını talep etmişlerdir.

1985 ’ten günümüze kadar, kavramın kullanımı, günlük gazetelerde de kullanılmaya başlanmasıyla birlikte giderek artmıştır. Amerika’da 1985’te ulusal gazetelerde 11 nefret suçu makalesi yayınlanmış, bu sayı 1993’de, 1000 ’e ulaşmıştır.

ABD’de nefret suçlarıyla ilgili istatistikler ırksal önyargı ve ayrımcılıktan kaynaklanan ve nefret suçları kapsamına giren saldırıların ilk hedefinin siyahlar olduğunu göstermektedir.

Türkiye’de benzer istatistikler olmamasına hatta henüz bu tür saldırıların “nefret suçu” olarak teşhis edilmesinde bir söz birliği bulunmamasına karşın, medyada yer alan haberlerden ve insan hakları örgütlerinin verilerinden hareketle, nefret suçlarının mağdurlarının en büyük sıklıkla, cinsel yönelimleri ve etnik kökenleri nedeniyle bu saldırıların hedefi olduğunu söyleyebiliriz.

Nefret Söylemi

Nefret Suçu

Kişilerarası İlişkiler

MedyaGeleneksel ve sosyal medya

Şaka ve fıkralar

Dil Düşünce Duygu Davranış

Nefret Söylemi• Bir kişiyi ya da grubu ırkı, cinsiyeti, yaşı, etnisitesi, milliyeti, dini, cinsel

yönelimi, cinsel kimliği, engelliliği, ahlaki ya da politik görüşleri, sosyoekonomik sınıfı, mesleği ya da görünüşü, zihinsel kapasitesi vb. özelliği nedeniyle küçük düşürmeye, yıldırmaya, onlara karşı şiddet veya önyargıyı kışkırtmaya niyet eden söylemler.

Nefret söylemi• Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun 1997 tarihli tavsiye kararına göre

«nefret söylemi, ırkçı nefret, yabancı düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı ve hoşgörüsüzlük temelli diğer nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her türlü ifade biçimi»dir.• AİHM nefret söylemini «demokratik bir toplumda hoşgörüsüzlüğe

tahrik eden, hoşgörüsüzlüğü yayan, savunan veya mazur gösteren her türlü ifade» olarak tanımlar.• Hoşgörüsüzlük temelli nefret, saldırgan milliyetçilik ve etnik

merkeziyetçilik, ayrımcılık ve azınlıklara, göçmenlere, göçmen kökenli kişilere karşı düşmanlık yoluyla ifade edilen hoşgörüsüzlüktür.

• Avrupa Konseyi, nefret söyleminin medya aracılığıyla yayılmasının daha da zararlı olabileceğini vurgular.• 2007 tarihli Parlamenter Meclisi kararı kişi ya da gruplara yönelik

nefret, ayrımcılık ve şiddete tahrik eden açıklamaların yasalarla suç olarak tanımlanması gerektiğini söyler.

İLGİLİ KAVRAMLAR

•MİLLİYETÇİLİK•TOPLUMSAL CİNSİYET•HOMOFOBİ

Eski Usul Irkçılık

Yeni Bir Irkçılık Biçimi;

SEMBOLİK IRKÇILIK: (Modern Irkçılık)

 IRKÇILIK Psikologlar ırkçılık terimini çoğu zaman “ırksal önyargı” olarak açıklamışlardır. Sosyologlar ise bu terime daha belirli bir açıklama getirip; ırksal üstünlüğü ve inançları içeren bir ideoloji olarak açıklamışlardır.

Irkçılığın en geleneksel açıklamaları bu iki fikri içerir fakat günümüzde “sembolik” veya “modern” ırkçılık diye adlandırılan ve geleneksel iki fikrin üstünde boyutlar da içeren ırkçılığın yeni bir boyutu ortaya çıkmıştır. 

Ayrımcılığın ve şiddetin politik olarak mahkum edildiği “gelişmiş” yaşama biçimleri içinde “normalleştirilmiş” yeni biçimleriyle yer almaktadır.

Pettigrew ve Meertens (1995):

SEMBOLİK IRKÇILIK

Geleneksel değerlerin korunması

Kültürel farklılıkların abartılması

Olumlu duyguların inkar edilmesi

“Kürtler zaten, eşit haklara sahip Cumhurbaşkanı bile

oldular”,

“Sadece kürtler mi fakir”

“büyük şehirleri işgal ettiler”

“kapkaç , töre cinayetleri vb. olguları Kürtlükle

birleştirmek”

“Yoksullar yeteri kadar çaba sarf etse çalışsa çabalasa bu durumda olmazlardı.”

“Eşcinsellere karşı olumsuz bir düşüncem yok, sadece yolda kıvırta kıvırta yürümesinler adam olsunlar”

MİLLİYETÇİLİK Bir akademik terim olarak milliyetçilik; "ideoloji", ulus devletlerin oluşumunda bir "süreç", bir "siyasi hareket" ve bireysel düzeyde cereyan edişi anlamında "politik yönelim" gibi farklı anlamlar taşır.

Milli kimliklerin nicelik ve nitelik olarak yapısı

Kimliğinden hoşnut olma

Ait olduğu etnik grubun diğer tüm gruplardan üstün olduğunu düşünme Sosyal psikoloji literatürü, insanların içinde yaşadıkları

coğrafyada, etnik köken olarak benzerlik taşıdıkları diğer insanlarla paylaştıkları, milliyetle ilgili duygu, düşünce ve tutumlarını farklı düzeylerde ele alır:

Milliyetçilik, doğal olarak şekillenen, herkesin ülkesi ya da etnik kökenine karşı geliştirdiği olumlu duygular değil, milli kimlikler üzerinden geliştirilen açık bir ayrımcılık ideolojisidir.

Dolayısıyla milliyetçilikten beslenen her politik davranış, doğası gereği bir başka milliyetten olan insanlara zarar verme potansiyelini içinde taşır.

Bölgesel - Milli Tutumlar: Dünyanın özel coğrafyalarına, insanlarına, dünyaya ve insanoğluna ilişkin uluslar arası tutumlar da ayırt edilebilirÖrneğin; AB duygusu, AB sevgisi, AB tercihi, AB üstünlüğü ve giderek Avrupa Milliyetçiliği

Arap ülkeleriyle ilgili tutumlar (Arap olma duygusundan Araplığa ya da Arap düşmanlığına)

40

Irkçılık ve Milliyetçilik• Balibar, ırk ve ulus söylemlerinin bir inkar biçimi

altında da olsa hiçbir zaman birbirlerinden çok uzak olmadıklarını belirtir.• Irkçılık, kuramsal söylem ve kitle görüngüsü olarak

modern çağda her yerde var olan «milliyetçilik zemininde» gelişmiştir.• Milliyetçilik ırkçılığın tek nedeni değilse de ortaya

çıkışının belirleyici koşuludur.• Irkçılık, tarihsel ya da kültürel bir üründür.

41

• Irkçı hareketleri hesaba katmadan, bunlara yol açan çağdaş milliyetçilikten ayrılamayacak olan toplumsal ilişkilere uzanmadan milliyetçiliği tanımlamak mümkün değildir. • Irkçılık, milliyetçilikle aynı zemine yerleşir.

• Ancak bu, ırkçılığın milliyetçiliğin kaçınılmaz bir sonucu olduğu anlamına gelmez.

• Her zaman bir iyi, bir de kötü milliyetçilik vardır: • bir devlet ya da bir cemaat oluşturmaya çalışan ile boyun eğdirmeye, yok etmeye

çalışan; • hukuğa başvuran ile kuvvete başvuran; • diğer milliyetçiliklere tahammül gösteren ile emperyalist ve ırkçı bir bakış açısıyla

onları kökten dışlayan.

42

• Irkçılık, bütün milliyetçiliklerde ya da onların tarihlerinin her anında belirgin değilse de, kurulabilmeleri için gerekli bir eğilimi temsil etmektedir.• Son çözümlemede bu çakışma durumu, tarihsel olarak tartışmalı topraklar

üzerinde kurulu ulus devletlerin nüfus hareketlerini kontrol etmeye ve hatta sınıfsal bölünmelerden üstün siyasal bir cemaat olarak «halk» kavramını üretmeye çabaladıkları durumlarla bağlıdır.

43

• Milliyetçiliğin tarihsel zemininde milliyetçilik ve ırkçılık arasındaki belirlenimde her zaman karşılıklılık vardır. • Bu karşılıklılık kendini öncelikle milliyetçiliğin gelişiminin ve devlet

tarafından resmen kullanılmasının, uzlaşmazlıkları ve başka bir kökenden olana yapılan zulümleri modern anlamda ırkçılığa dönüştürmesi biçiminde gösterir.

44

• Bu karşılıklı belirlenim kendini, çok sayıda etnik gruptan oluşan bir devletin heterojenliğine, bir ulusun siyasal ve kültürel birliğini kazandırmayı hedefleyen tüm 19. ve 20. yüzyıl «resmi milliyetçiliklerinin» antisemitizmi kullanma biçimlerinde gösterir.

45

• Az çok kurgusal olarak birleşmiş bir kültür ve milliyetin (Rus, Alman, Romen) asimilasyona mahkum olan, hiyerarşize edilmiş çeşitli «azınlık» kültürler ve etnik gruplar üzerindeki tahakkümünü telafi etmek, aynada yansıtmak için,• tahakküm altındaki tüm kültürlerin, tüm halkların ortak iç

düşmanı gibi gösterilen, kendi toprağı, ulusal dili olmayan, tekil bir sahte etnik grubun ırkçı bir zulme uğratılması...

• İster ilk sömürgeletirmenin eski imparatorluklarına karşı, ister hanedanlara dayanan çokuluslu devletler ya da modern sömürge imparatorluklarına karşı olsun, tüm ulusal kurtuluş savaşlarının tarihinde bu belirlenim kendini gösterir.

46

• Örn. Yerli soykırımı, ABD’nin bağımsızlığının hemen ertesinde sistematik hale gelmesi rastlantı değildir.• Bağımsız Cezayir’in sömürgeciliğin çok kültürlü mirasıyla

çatışıp «Berberiler»i asimile edip Araplaştırması...• İç ve dış düşmanlarına şiddetle saldıran İsrail Devleti’nin

bir «İsrail ulusu» kurmak için hem doğulu Yahudilere hem de topraklarından sürülen ve sömürgeleştirilen Filistinlere karşı geliştirdiği ırkçılık...

47

• Bütün bunlar, bize milliyetçilikten sürekli olarak ırkçılık çıktığını göstermektedir. Sadece dışarı doğru değil, aynı zamanda içeri doğru da...• ABD’de ilk yurttaşlık hakları hareketini engelleyen ırk

ayrımının sistematik olarak kuruluşu, Amerikalıların emperyalist dünya rekabetine girmeleri ve Kuzey ırklarının hegemonyacı misyonu düşüncesine katılmalarıyla aynı zamana denk gelir.• Fransa’da »toprak ve ölüler»in geçmişine kök salan bir

Fransız ırkı» ideolojisinin hazırlanışı, yoğun göçün başlangıcıyla, Almanya’dan öç alma hazırlıkları ve sömürgeci imparatorluğun kurulmasıyla aynı zaman denk düşer.

48

• Milliyetçilik ırkçılıktan çıkar.• Siyonizm antisemitizmden ve üçüncü dünya milliyetçilikleri de sömürgeci

ırkçılıktan ileri gelir.

• Ancak, ırkçılık ve milliyetçiliğin temsilleri ve pratikleri arasındaki mesafe her zaman var olagelmiştir.• Irkçılık milliyetçiliğin bir dışavurumu değil, milliyetçiliğe bir ektir. • Ona oranla her zaman aşırıdır; ama onun inşası için her zaman

gereklidir ve bununla birlikte onun projesini tamamlamakta her zaman yetersiz kalır.

49

• Milliyetçilik kuramları, stratejileri her zaman için evrensellik ve yerellik çelişkisini barındırır.• Gerçekte milliyetçilik rasyonelleştirici, tekleştiricidir. Her türlü dağılmadan

korunması gereken, kökenlerden gelen bir ulusal kimliğin fetişlerini geliştirir.• Irkçılık, bu çelişkiyi gözler önüne serer.

• Irkçılık hem evrensel alanda hem de yerel alanda temsil edilir. Milliyetçilikten fazla yanı, milliyetçiliğe getirdiği ek, hem onu evrenselleştirmeye, ondaki evrensellik eksiğini kapamaya, hem de yerelleştirmeye, özgüllük eksiğini kapamaya yatkın olmasıdır.

50

• Irkçılık ek bir özellik olarak önce bir üst-milliyetçilik şeklinde ortaya çıkar. • Sadece siyasal bir milliyetçilik, rekabet ve sürüp giden bir savaş evreninde

uzlaştırıcı bir pozisyon olarak algılanır, yetersiz görülür. • Irkçılık, «eksiksiz» bir milliyetçilik olmayı arzular; • bu milliyetçiliğin de ancak ulusun dışarıya ve içeriye karşı bütünlüğü

üzerine kurulduğu takdirde bir anlamı olacaktır.

51

• Kuramsal ırkçılığın «ırk» ya da kültür» olarak adlandırdığı şey, ulusun sürekli bir kaynağı ve «sadece» yurttaşlara ait olan niteliklerin yoğunlaşmış bir şeklidir.• Ulus, kendi kimliğinin saf halini, «çocuklarının ırkı»nda görebilecektir.

O halde ulus ırkın etrafında toplanmak zorundadır.• Ulus, kendisi olabilmek için ırksal ya da kültürel olarak saf olmak

zorundadır. • Öyleyse «sahte», «dış», «melez», «kozmopolit» unsurları saf dışı

etmeden ya da bunları dışarı atmadan önce kendi içine dönmesi gerekmektedir.

52

• Bu ister hayat tarzı, ister inanış, isterse etnik köken açısından olsun, birleştirici özellikleri dıştalık ve katışıklığın izleri haline getirilen toplumsal grupların ırklaştırılmasından sorumlu olan bir zorunluluktur.

• İlke olarak, görünüş ya da davranışa bağlı bazı güvenilir ölçütlere dayanarak kimin «gerçek bir yurttaş» ya da «esas yurttaş» olduğunu keşfedebilmek gerekir.

53

• «Bu noktada ırkçılık aynı anda hem milliyetçiliğe eklemlenir, hem de onunla çelişir. • Bir elitizmi yeniden yaratmayı değil, bir popülizm oluşturmayı, halkın

tarihsel ve toplumsal heterojenliğinden kuşkulanmayıp onun esas birliğini ortaya koymayı hedefleyen milliyetçi amaçla ters istikamete gider.

54

• Burada ırkçılık ve milliyetçilik arasında kurulan ilişki aracılığıyla:• Gerçek yurttaşların, ırksal-kültürel kimliği görünmez kalır, fakat bu

kimlik kendisini «sahte yurttaşlar»ın (sözde vatandaşların) yarı hayali, sözde görünürlüklerinin karşıtı olarak ortaya çıkarır ve kendini güvenceye alır.• Sahte yurttaşlar, Yahudiler, göçmenler, yerleşik yabancılar, yerliler,

siyahlar vb.dir.

55

• Ne var ki, sahte olanın fazla görünür olması, gerçek olanın yeterince gerçek olduğunu garanti etmez. • Böylece ırkçılık, yurttaşların ortak özünü sınırlamaya çalışırken,

bulunması mümkün olmayan bir bozulmamışlığın çekirdeğini aramaya başlar. • Uç noktasında ırksal-ulussal saflık bulunamadığından, bu saflığı bir

üst-insan idealine uygun olarak imal etmeye girişecektir. • Nazi soyarıtımı bunun örneğidir.• Aynı yönelim tüm toplumsal insan seçme ya da ayıklamak

tekniklerinde, örneğin eğitim geleneğinde, pedagojik uygulamalarda ortaya çıkar.

TOPLUMSAL CİNSİYET:Cinsiyet, kişinin doğuştan getirdiği, doğumdan önce ve doğumdan sonra erişkinliğe kadar geliştirdiği biyolojik özelliklerine göre tanımlanmaktadır.

Toplumsal cinsiyet, kadın ya da erkek olmaya toplumun ve kültürün yüklediği anlamları ve beklentileri ifade etmektedir. Bireyi kadınsı ve erkeksi olarak karakterize eden psikososyal özellikler olarak tanımlanmaktadır.

Toplumsal cinsiyet rolü, kadına ve erkeğe uygun bulunan kişilik özellikleri ve davranışları olarak ifade edilir ve kültürel beklentileri içerir.Cinsiyet Rolü Teorisi Toplumsal yapıyı kişiliğin oluşumuyla birleştirir. Bireylerin toplumsal ilişkilere yerleştirilmesini betimlemek üzere basit bir çerçeve önerir. Temel görüş, bu sürecin “rolün öğrenilmesi” “toplumsallaştırma veya içselleştirme” aracılığıyla gerçekleştiğidir.

Bu argüman ile “toplumsallaştırma etkenleri”ne yönelik bir ilginin uyanmasına yol açmıştır. Bu etkenler; anne, aile, öğretmenler, arkadaş gurupları ve medyadır.

Açık Cinsiyetçilik Örtük CinsiyetçilikDüşmanca Cinsiyetçilik Korumacı

CinsiyetçilikKlasik Cinsiyetçilik Modern CinsiyetçilikGeleneksel Cinsiyet Rolleri Sembolik Cinsiyetçilik

Doğru….Kadınlar genelde pek yetenekli değillerdir….!!!

Kadın yerine erkek müdürü tercih ederim!!!

Kadınlar el üstünde tutulmalı ve korunmalıdır!!!Türkiye’de kadına

karşı ayrımcılık artık bir problem değildir !!!

CİNSİYETÇİLİK: kadının ekonomi, sosyal ve politika gibi birçok alandan dışlanması, adından uzaklaşma ve erkeğin üstünlüğünün abartılması olarak ele alınır ve erkeği norm olarak yapılandırır.

HOMOFOBİ

dış grup

Eşcinseller

Hastalık’tan ideoloji’ye homofobi kavramı

Olgu, zihinsel bir düzensizlik olarak, eşcinseller veya eşcinselliğe ilişkin irrasyonel korkularla ilişkilendirilerek anlaşılmaya çalışılmıştır. Diğer fobi türleri gibi bireysel düzeyde cereyan eden bir düşünce bozukluğu olarak ele alınmıştır.

İlk çalışmalarda Günümüzde

Kültür ve anlam sistemleriyle, kurumlar ve sosyal geleneklerle ilişkili olarak ele alınması gereken, politik bir alanda oluşan, gruplar arası bir sürece işaret etmektedir.

Eşcinselliğe yönelik tutumların dinsel arka planları

Cinsiyete dayalı ötekiler yaratma süreçleri

Heteroseksüellikten farklı cinsel yönelimlere sahip olan insanların bazı yurttaşlık haklarının inkar edilmesi

Konuya toplumun politik düzenlenişiyle ilgili birtakım boyutlar eklemektedir; dolayısıyla bu

konuda söylenebilecek her söz politiktir ve sadece eşcinsellerle ilgili olamaz.

HOMOFOBİ

IRKÇILIK

SEKSİZM

Sosyal psikologlara göre;

Homofobi, bu anlamda seksizmin önemli bir silahıdır. Heteroseksüellikten farklı cinsel yönelimlere sahip insanlara karşı şiddet, bir anlamda cinsiyetçi kullanımıyla “insanlığın korunması ve kontrolü” için bir mekanizma haline gelmektedir.

Heteroseksizm - Heteronormatiflik

Anti-gay ve lezbiyenlere yönelik önyargının yaradılışının en iyi nasıl kavramsallaştırılacağına ilişkin önerilen alternatifler;

Önyargılı bireylerin değer ve inanç sistemine daha net olarak odaklanan çok boyutlu bir inşa olan “HOMONEGATİVİZM” (Hudson ve Rickets, 1980) ve gay ve lezbiyen literatüründe genişçe yer alan ve heteroseksüelliğin cinselliğin üstün veya doğal/normal/kabul edilebilir biçimi olduğu inancının temelini oluşturmaya gönderen “HETEROSEKSİZM” terimlerini içerir.

Heteronormatiflik:

Psikolojik bir zihin durumuna vurgudan çok durumun kültürel ve sosyal kökenleri ve politik yanlarına vurgu yapmaktadır.

Heteroseksizm:

Bir tür ırkçılıktır. Kadınlara yönelik ayrımcılık olan seksizmin (cinsiyetçilik), heteroseksüel olmayanlara yönelik halidir. Heteroseksizm, heteroseksüelliği bir zorunluluk olarak görme ve biricik varoluş biçimi olarak dayatma halidir.

ERKEKLİĞİN KORUNMASI

İNSANLIĞIN KORUNMASI

HETEROSEKSİZM

SEKSİZM

HOMOFOBİ

>

>

İfade özgürlüğü mü nefret söylemi mi?• AİHM politikacıların hoşgörüsüzlüğü alevlendirecek bir dil kullanmama

sorumluluğu olduğunu belirtir.• Gazeteci başkalarının yaptığı açıklamaları bildirebilir, ancak gazetecinin

kendisinin böyle bir dil kullanması kabul edilemez.

• Medya Derneği: Türkiyeli Gazeteciler için Etik İlkeler• Kamu yararı: Haberler hiçbir şekilde kışkırtıcı veya ayrımcı bir dil

kullanmamalıdır. Saldırgan görüşleri aktarmada görevlerine bağlı kalmayı sürdürürken zararı en aza indirebilecek seçenekler bulmalıdır.• Takipçilerine, büyük resmi anlamalarını sağlayacak bilgiyi vermelidir. …

Kamuoyuna bağlamı da sunma sorumluluğumuz vardır.• Nefret suçu içeren ifadelerin veya diğer malzemelerin kullanılmasına,

ancak haber değeri olduğuna hükmedildiğinde, bir meseleye veya olaya ışık tuttuğunda, kamusal yarar söz konusu olduğunda izin verilebilir.

• Türkiye Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti) 2009• Gazetecinin temel görevleri ve ilkeleri:• 3. MADDE: Gazeteci, başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere,

insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. • Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı

yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır.• İnsanlar, topluluklar ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici

yayından kaçınır.

• Bir ulusun, bir topluluğun ve bireylerin kültürel değerlerini e inançlarını (veya inançsızlığını) doğrudan saldırı konusu yapamaz.• Kimlik veya özel durum: Açık kamu yararı olmadıkça ve olayla

doğrudan ilgisi, bağlantısı bulunmadıkça, bir insanın davranışı veya işlediği suç, onun ırkına, milliyetine, dinine, cinsiyetine, cinsel eğilimine, hastalığına veya fiziksel, zihinsel özürlü olup olmamasına dayandırılmamalıdır.