17
T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] du.tr www.omu.edu. tr

avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] Kurupelit Kampüsü

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr Kurupelit Kampüsü

T.C.ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ

VEZİRKÖPRÜ MESLEK YÜKSEKOKULU

Çocuk Bakımı ve Gençlik Hizmetleri Bölümü

Çocuk Gelişimi Programı

Anne-Baba Eğitimi

Aile Kuramları

5-6. Hafta

Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr

Page 2: avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr Kurupelit Kampüsü

1

1 Aile KuramlarıAile ve ebeveynlerle ilgili başlıca kuramlar şunlardır:

1. Beş Faktör Kişilik Kuramı

2. Yapısal İşlevsel Kuram

3. Aile Sistemleri Kuramı

4. Aile Ekolojisi Kuramı

5. Bağlanma Kuramı

6. İnsancıl (Hümanistik) Kuramlar

7. Sosyal-Bilişsel Kuramlar

8. Sosyal Alışveriş Kuramı

9. Sembolik Etkileşim Kuramı

10. Feminist Aile Kuramı

11. Sosyal Çatışma Kuramı

Kaynak:

http://www.mabasar.com/ABE-Kuram-1.pdf

1.1. Beş Faktör Kişilik KuramıAyırıcı özellik ve kişiliğin temel boyutlarını belirleme çalışmalarını, faktör analizi

tekniğini kullanarak, kişiliğin sürekliliği ve yapısını incelemeye çalışan bu iki araştırmacı öncelikle “dışadönüklülük” ve “duygusal tutarsızlık (nevrotizm)” boyutlarına odaklanmışlardır. Kısa bir süre sonra ise “deneyime açıklık” adını verdikleri yeni bir boyut keşfetmişlerdir. Daha sonra yapılan çalışmalarla “Uyumluluk” ve “sorumluluk boyutlarını eklemişlerdir.

Kişilikle ilgili beş faktör ve özellikleri şu şekildedir:

a) Dışadönüklük: Bireyin ilişkilerindeki rahatlık seviyesiyle ilişkilidir. Sosyal insanlar dışadönüktür. Dışadönük bireyler başkalarıyla konuşurken rahattırlar ve kendilerine güvenleri fazladır. Konuşkan olmalarının yanında yeni kişilerarası ilişkilere açıktırlar, iddialı ve girişkendirler.

Dışa dönük bireyler aynı zamanda kararlı ve aktiftirler. Grup içindeki diğer bireylerle kolay iletişim kurarlar, kaynakların bulunması ve kullanılmasına öncülük ederler. Dış dünyaya açıktırlar.

Bu boyutun karşıtı içedönüklülüktür. İçedönük bireyler daha az sosyaldir ve kendilerine olan güvenleri azdır. İçedönük bireylerin diğer özellikleri ise sessiz, utangaç ve ihtiyatlı olmalarıdır. Tek başlarına olmaktan mutluluk duyarlar. Araştırma sonuçlarına göre dışadönük bireyler yüksek düzeyde iletişim becerisi gerektiren pazarlama, satış ve üst düzey yönetim pozisyonlarında içedönük bireylere nazaran daha fazla kendilerine yer bulurlar.

Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr

Page 3: avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr Kurupelit Kampüsü

2

Dışa dönük ebeveynlerin daha iyi ebeveyn olmaları beklenir. Bu kişilik özelliği olan ebeveynler; duyarlı, ilgili, duygusal yakınlık gösteren, çocuk için zengin yaşantılar sağlarlar.

b) Duygusal Dengelilik (İstikrar): Bu boyut, bireylerin sinirli olup olmamalarıyla, kendilerine güven derecesiyle, ne derece iyimser, kötümser, sıkılgan, duygusal ve endişeli olduklarıyla ilişkilidir. Bu boyut, duygusal tutarlılık ve nevrotizm olarak da bilinmektedir. Duygusal tutarsızlık boyutu, bir bireyin kendini ne derece rahat, güvende ve endişeden uzak hissettiğini ortaya koyar.

Duygusal olarak tutarlı bireyler dengeli, sakin, esnek ve diğer bireylerle ilişkilerinde rahattırlar. Duygusal istikrarı daha az olan bireyler ise daha heyecanlıdırlar, diğer bireylerle ilişkilerinde endişelidirler ve ruh halleri çok hızlı değişebilir. Duygusal istikrarı yüksek olan bireyler duygusal istikrarı az olan bireylere nazaran başkalarını yönetmenin stresiyle daha iyi başa çıkabilirler.

Duygusal dengeliliği yüksek ebeveynler; çocuklarına daha olumlu, tehditkâr, korkutma ve küçük düşürücü davranışlardan arınmış mesajlar verirler.

c) Uyumluluk (Yumuşak Başlılık): Uyumluluk, bir bireyin diğer insanlarla iyi ilişkiler içinde olma becerisidir. Uyumlu bireyler, işbirlikçi, nazik, anlayışlı ve diğer bireylerle ilişkilerinde iyi niyetlidirler. Arkadaş canlısıdırlar ve başkalarıyla birlikte çalışmayı severler. Hoşgörü sınırları oldukça geniştir ve yumuşak kalplidirler ve karşı tarafa güven aşılarlar.

Bu boyuttan düşük puan alan bireyler ise hemen sinirlenirler, inatçıdırlar, yardım etmekten hoşlanmazlar ve diğer insanları rahatsız eden davranışlar sergileme eğilimindedirler. Uyumluluk boyutundan yüksek puan alanlar ilişkilerinde daha samimi ilişkiler kurma eğilimindedirler.

Uyumluluk boyutu yüksek ebeveynler, çocuklarını iyi motive eder, esnek, dürüst, iyi ve uyumlu tavırlarla onların ihtiyaçlarını gidermeye yönelik çalışır ve iyi iletişim kurarlar. Az uyumlu ebeveynler ise çocuklarıyla yakın iş ilişkileri kurma konusunda daha az başarılıdırlar.

d) Özdenetim / Özdisiplin (Sorumluluk): Bu boyuttan yüksek puan alan bireyler, güvenilirdirler, azimli ve başarı odaklıdırlar, işlerini dikkatli, planlı ve programlı yaparlar, kendilerine verilen sorumluluğun farkındadırlar ve adımlarını temkinli atarlar. Sorumlu bireyler aynı zamanda disiplinlidirler.

Bu boyutu düşük bireyler ise dikkatsiz, sorumsuz, disiplinsiz ve plansızdırlar. Çeşitli araştırma bulgularına göre, bu boyuttan yüksek puan alan bireylerin hem özerk hem de hiyerarşik yapı içerisinde her türlü görevde daha başarılı oldukları görülmüştür. Öz-disiplin, dikkat dağıtıcı faktörlere ve sıkılmaya rağmen bir göreve devam edebilme ve sabırlı kalabilme yeteneğini ifade eder. Öz disiplini yüksek bireylerin başarı ihtiyaçları fazladır ve başarıya ulaşmak için kararlı bir şekilde çalışma eğilimindedirler. Bu boyuttan düşük puan alan bireyler ise çabuk pes ederler.

Bu özellikteki ebeveynler, sorumlu ve düzenli olmakla birlikte, çocuklara katı ve otoriter yaklaşımda bulunabilirler. Çocukların özerk, yaratıcı ve sorgulayıcı bireyler

Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr

Page 4: avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr Kurupelit Kampüsü

3

olarak yetişmelerini engelleyebilir. Özdisiplinde aşırılık çocuk-ebeveyn ilişkilerine zarar verebilir.

e) Yeni Deneyimlere (Gelişime) Açıklık: Bu boyut, bireylerin ne derece kültürlü, meraklı, orijinal fikirlere sahip, geniş düşünceli, zeki, sanatsal düşünen, hayal gücü kuvvetli ve entelektüel olduklarıyla ilişkilidir. Gelişime açıklık düzeyi yüksek olan bireyler yeni fikirleri dinlemeye ve yeni bilgiler edindikçe kendi düşüncelerini ve varsayımlarını değiştirmeye açıktırlar. İlgi alanları çok geniştir ve yaratıcılar. Bu özelliklere sahip bireyler özellikle değişim ve yaratıcı fikirleriyle oldukça fayda sağlarlar. Aynı zamanda gelişime açıklık boyutu yüksek olanlar yeni durumlara kolay uyum sağlarlar ve farklı bakış açılarına sahip kişileri dinlemekten kaçınmazlar. Bu boyutta düşük puan alanlar ise değişime dirençli, yeni fikirlere kapalı ve dar görüşlüdürler.

1. 2. Yapısal İşlevsel KuramBu yaklaşımın çerçevesini aile içi ilişkiler, toplumdaki diğer sistemlerin aile

üzerindeki etkileri ile aile sistemlerindeki denge ve uzun süreli değişimler oluşturmaktadır. Yapısal işlevsel kurama göre; aile toplumun sürekliliğini sağlayan sosyal bütünü oluşturan unsurlardan biridir. Bu yaklaşımın ele aldığı aile tipleri: Aterkil geniş aile ve Çağdaş çekirdek ailedir. Yapısal işlevsel kuram; ailenin işlevleri nelerdir?, Diğer sosyal sistemlerle aile arasındaki işlevsel ilişkiler nelerdir? Aile üyelerine karşı ne gibi işlevleri yerine getirmelidir? soru türlerine odaklanır.

Evrensel bir kurum olan ailede bazı evrensel fonksiyonlar yerine getirilmekte toplumun devamı açısından belli temel gereksinimlerin karşılanması gerekmektedir. Aile bu fonksiyonları en iyi biçimde karşılar. Tüm toplumlarda ailenin dört temel işlevi olduğundan söz edilir: Cinsellik, ekonomik işbirliği, eğitim ve üreme.

ABD’li sosyolog Paarsons’a göre ise ailenin iki temel işlevi vardır:

1. Çocuğun sosyalleşmesinin sağlanması,

2. Kişiliğin dengelenmesini sağlama.

Parsons’ın sosyalleşme sürecine bakışı; çocuğun güçlü ebeveynler tarafından kültürlerle donatılması ile güçlü bir kişilik geliştirmesinin sağlanmasıdır.

1.3. Aile Sistemleri KuramıBu kuram, aileyi, tutarlı bir davranış sergileyen ve birbirleriyle ilişki içerisinde olan

unsurların toplamıyla sınırlandırılmış bir sistem olarak tanımlamıştır. Aile, birtakım düzenli etkileşimler ve karşılıklı ilişkilerle birbirine bağlı bireyler ya da bir topluluk olarak açıklamaktadır. Aile sistemleri kuramı, ailenin iç ve dış sorunlarla baş edebilmek için bir sistem oluşturduğuna işaret etmektedir.

Bu kurama göre aile, sistemleri olan, birbirine bağlı, çevreyle yarı geçirgen bir sınırı olan bir organizma ya da makine olarak görülmektedir.

Kuram içerisinde pek çok temel kavram yer almaktadır. Bunlar aile bireyleri ve gerçekleştirdikleri rolleri içeren birbirine bağlı bileşenler, girdi ve çıktılar, sınırlar,

Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr

Page 5: avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr Kurupelit Kampüsü

4

sistem hiyerarşisi, kurallar, amaçlar, dönüt mekanizması, sistem, değişim ve aynı sonucu paylaşma olarak sıralanmaktadır.

Aile Sistemleri Kuramının Özellikleri

* Aile bir sistem olarak görülmektedir. Aile sisteminin yapısı ve birbirleriyle ilişkisi içinde olan elemanları vardır.

* Tüm aileler sürekli bir değişim durumundadır. Aile sistemi bu değişimler sırasında dengeyi aramaktadır. Bu dengeyi de kendilerine özgü iletişim biçimlerini kullanarak sağlarlar.

* Aile üyelerinin davranışları sistemin tüm iyelerini etkilemektedir. Üyelerden birinin değişimi, sistemin yenilenmesi ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır.

* Aile sistemleri üyelerini kontrol etmek için kurallar ve mesajlar kullanmaktadır. Bu kural ve mesajlar aile üyesinin davranışlarını belirleyip sınırlandırmaktadır.

Aile sistemleri kuramı, aile ile ilgili çalışmalarda iki alan açısından yararlı olmuştur. Bu alanlardan biri aile terapisi, diğeri ise evlilik, aile iletişimi ve etkileşimi alanıdır.

Sistem kuramları aile araştırmacıları tarafından, bireylerin aileleriyle ilişkilerini açıklamada ve karmaşık ilişkiler konusunda yol göstermede kullanılmaktadır.

1.4. Aile Ekolojisi KuramıSistem kuramlarına benzer olarak ekolojik kuram da sosyal bilimler alanına yakın

zamanda girmiştir. Kuramın temel varsayımı, “gelişim ve değişimin, gelişmekte olan şey ile bulunduğu çevre şartları arasındaki etkileşim sonucunda gerçekleştiği”dir. Çocuk çevreyle etkileşim halindedir ve gelişimi üzerinde sadece ailenin değil pek çok sistemin etkisi görülmektedir. Okul ve aile arasında kurulan güçlü etkileşim sonucunda, çocukların hayata hazırlanmaları, sosyalleşmeleri; öte yandan anne babaların çocuklarını gözlemlemeleri, beceri ve yeterliliklerini fark etmeleri ve onları desteklemeleri sağlanmaktadır.

1.5. Bağlanma KuramıBebeklik dönemi olarak tanımlanan 0-2 yaş arası, çocuğun, fiziksel, zihinsel ve

duygusal yönden en hızlı geliştiği dönemdir. Bu nedenle bu dönemde çocuğun sadece fiziksel gereksinimlerinin giderilmesi yeterli değildir. Henüz becerilerinin yeterli derecede gelişmemiş olmasına bağlı olarak bebeğin, kendisine bakım veren kişiye bağımlı olduğu görülür, bu bağımlılık sürecinde bakım verenle kurduğu birebir ilişki ise, onun zihinsel ve duygusal gelişimi için son derece önemlidir.

Bebeğin, biyolojik yetersizliği dikkate alındığında, bakım verenine karşı bir bağlanmanın oluşması kaçınılmazdır. Bağlanma terimi ise, bebeklerle anne-babaları ya da bakım verenleri arasında kurulan, duygusal olarak olumlu ve yardım edici bir ilişkinin varlığını ifade eder. Yenidoğanın bu dönemde sosyal gereksinimini karşılamak için başvuracağı kişi kendisiyle ilgilenen kişiden ibarettir ki, bu kişi genellikle anne olmaktadır. Anne, çocuğun bağlanma gereksinimini tatmin ettiği bir "öteki" olarak da adlandırılabilir. İlk yıllarda anne ile kurulan bu bağ, çocuğun

Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr

Page 6: avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr Kurupelit Kampüsü

5

kişiliğinin önemli bir kısmını oluşturmakta ve bu özellikler hayat boyu değişime karşı bir direnç göstermektedir.

Ebeveynle güvenli bir bağ oluşturan çocuk, olumlu toplumsal ilişkiler kurmaktadır. Çünkü;

a) bu güvenli bağ çocukların toplumdan beklentilerine de yansımakta,

b) çocuk ailesinden gördüğü ilgi ve duyarlılığı, ilişki kurduğu diğer insanlara da yansıtmakta,

c) ailesinden destekleyici bir yaklaşım gören çocuk, öz değer ve öz yeterlik duygularını geliştirmektedir.

1. 6. İnsancıl (Hümanistik) KuramlarÇağdaş bir psikoloji akımıdır. Özellikle insanı ele alışları açısından öteki ekollerden

ayrılırlar. Bu yaklaşıma göre insan kendine göre bir değerdir, belli bir toplum düzeninin ya da iş örgütünün aracı haline getirilmemelidir. İnsan kendisinden, davranışlarından, oluşturacağı kimliğinden kendisi sorumludur. Hayatı kendisi için yaşamaya değer, anlamlı bir hale getirmek kişinin kendisine düşer. Ölümlü olan insanın hiçbir yaşantısı tekrar etmeyecektir. Geçmiş ya da gelecek değil, içinde yaşanılan an önemlidir.

Hümanistik düşünceye göre her birey, kendisini güçlü bir kişilik yapacak ve özalgısını sağlamlaştıracak birtakım beceriler ve kaynaklarla doğar. Bu ekolün ulaşmak istediği, kişinin bu beceri ve kaynaklarını kendisi için doğru olan alanlara yönelterek kullanmasıdır.

Ebeveynlerin destekleyici, yardım edici tutumları önemsenir. Katı disipline dayalı tutumlar eleştirilir. Çocukların gelişiminin desteklenmesinde dıştan denetim yerine içsel denetim geliştirmeleri önemsenir.

1.7. Sosyal-Bilişsel KuramlarBandura’ya göre gözleyerek öğrenme; sadece bir kişinin diğer kişilerin

etkinliklerini basit olarak taklit etmesi değil, çevredeki olayları bilişsel olarak işlemesiyle kazanılan bilgidir. Gözlem yoluyla öğrenme, taklidi içerebilir de, içermeyebilir de.

Ör: Sınavda yanındaki arkadaşının kopya çekerken yakalandığını ve cezalandırıldığını gören bir öğrenci, böyle bir duruma düşmemek için soruları kendisi cevaplamaya çalışır. Bu durumda öğrenci gözlemleri yolu ile öğrenmiş ancak taklit etmemiştir.

Davranışlarımızın çok büyük bir kısmı, diğer insanların gözlenmesi, yani davranışı gösteren bireylerin model alınması sonucu öğrenilir. Öğrenmenin etkili olmasında, gözlenen davranışların taklit edilmesi ve bunun sonucunda alınan ödül veya ceza etkilidir.

1. 8. Sosyal Alışveriş Kuramı

Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr

Page 7: avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr Kurupelit Kampüsü

6

Bu yaklaşıma göre aile karşılıklı etkileşim içinde bulunan üyelerden meydana gelmektedir.

Anahtar kavramları; ödül, kaynak, maliyet, karşılıklı davranış, güç, adaletli olma, normlar ve ilişki memnuniyetidir. İlişkileri maliyet-fayda odaklı inceler. Kuramın merkezinde eşitlik ve karşılıklılık kavramları yer almaktadır.

Bir sosyal alışveriş içinde bireylerin memnun olabilmeleri için dengeli bir karşılıklılık olduğunu hissetmeleri gerekmektedir. Eğer ilişkiye yaptıkları yatırım ile sağladıkları kazanç eşitse daha iyi hissetmektedirler. Bu alışveriş süreci içinde, insanlar hep en fazla kazanç sağlayacağı ilişkiyi aramaktadır. Kazanç sağlayamadıkları takdirde, en az düzeyde yatırım yapma eğilimi gösterirler.

Sosyal alışveriş kuramının çerçevesinde kazanç ve yatırıma verilen önemin, bireyin yaşamının bazı dönemlerinde farklılık gösterdiğini boşanma üzerinden açıklamaya çalışan White ve Booth (1991), boşanmaların ( %30-%40 gibi) büyük oranda evliliğin ilk 5 yılında gerçekleştiğini ortaya koymuşlardır.

Bir araştırmanın sonucunda anne babaların, çocuğu olmayan ailelere göre daha fazla masrafları olmasına karşın, çocuk sahibi olmaktan duydukları mutluluğu ödül olarak gördükleri bulunmuştur.

1.9. Sembolik Etkileşim KuramıSembolik etkileşim kuramına göre, insanlar arası sosyal etkileşimlerin temelinde

anlam oluşturma vardır. İnsanlar dil ve işaretler gibi ortak simgeleri paylaşmaktadır. Kuramın temelinde bu simgeleri yorumlama ve anlamlandırma vardır.

Bu kuram, anlam algı, durumu tanımlama, iletişim, benlik ve kişilik olgularına işaret etmektedir.

Sembolik etkileşim yaklaşımı; bireylerin kendi davranışlarını ya da diğerlerinin davranışlarını açıklamada yararlı olmaktadır.

Bu yaklaşıma göre, aile üyelerinin her birinin kendi kimliğini günlük aile yaşamındaki iletişimden türetebileceği varsayılmaktadır. Bu durum "ailesel kimlikler" olarak da adlandırılabilmektedir.

Ailede herkesin belli bir yeri vardır ve belli rolleri yerine getirmesi gerekmektedir. Bu rol aile beklentilerine uygundur. Etkileşimciler, eş seçimi aile içi roller, evlilik etkileşimi ve çocuğun toplumsallaştırılması gibi konular üzerinde durmaktadır. Bu yaklaşım "aile ile diğer sosyal unsurlar (okul, akraba ilişkileri, mahalle vb.) arasındaki ilişkileri zaman zaman ihmal ettiği için eleştirilmiştir.

Sembolik etkileşim kuramının temel varsayımları şunlardır:

* Davranışa yüklenen anlam önemlidir. Davranışın ortaya çıkmasındaki nedenler ve davranışın ne anlam taşıdığını bilmek davranışın kendisinden daha önemlidir.

* Bireylerin sosyal etkileşimleri davranışa anlam yükleme durumunda etkili olmaktadır.

Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr

Page 8: avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr Kurupelit Kampüsü

7

* Tüm davranışlar sosyal olarak öğrenilir. İnsanların sosyal yönleri doğuştan gelmez. Zamanla mesajları almaya ve bunları içselleştirmeye başlarlar.

Sembolik Etkileşim Kuramı ve İletişim: Ortak yaşam, toplumsal etkileşimlerin ayrılmaz parçası olan sembollerin kullanımını ve iletişim sistemlerinden bir ya da bir kaçının bir arada işlerliğinin sağlanmasını gerektirmektedir.

Bireyin grup içindeki rollerinin çoğunda, diğer bireyler onu bir takım kişilik özellikleriyle birlikte algılamakta, bir bütün olarak ona karşı belirli bir tutum edinebilmektedir.

İletişim, bireylerin karşılıklı olarak çok sayıda sembolleri, anlamları aktardığı bir süreçtir.

Bu nedenle iletişim, insanlar arası etkileşiminin belirleyici bir öğesi olmaktadır.

Aile ve Etkileşim: Birey kendi gelişimini aile içindeki diğer üyelerle etkileşimi sonucunda gerçekleştirir. Aile çocuğun temel sosyalizasyonunun ortaya çıktığı yerdir. Çocuk, yetişme süreci içinde, iletişim içinde olduğu ev halkı ve akrabaları ile doğrudan ya da dolaylı olarak etkileşim içindedir. Bu etkileşim süreci onun düşünme, yorumlama, kendi kendinin bilincine varmasında etkili olmaktadır.

Aile içi iletişim modelleri dört bölümde incelenebilir:

1. Eşitlikçi iletişim biçimi: Her birey iletişime eşit bir katılım göstermektedir. Böylece aile üyeleri birbirleriyle güvenli bir uyum sağlamaktadır. Aile üyeleri birbiriyle doğrudan iletişim içindedir. Bireyler arası uzaklık ortadan kalkmıştır. İletişim aile kimliğinin yerleşmesine yardımcı olmaktadır.

2. Dengeli dağılan iletişim biçimi: Belirli alanlarda uzman olan aile üyeleri, bu yöndeki rollerini daha iyi yerine getirirler. Bu iletişim şeklinin ortaya çıkmasındaki diğer koşul, kadının ve erkeğin uzmanlık alanlarının eşit dağılım içinde olmasıdır.

3. Dengesiz dağılan iletişim biçimi: Bireylerden biri, bu iletişim biçimi ile daha baskın hale gelmektedir.

4. Tekelci iletişim biçimi: İki ya da üç kuşağın birlikte yaşadığı geleneksel aile tipinde, evin en yaşlı erkeği ya da o toplumun kültürüne göre en etkili aile üyesi baskın bir karakter kazanmıştır.

1.10. Feminist Aile Kuramı1970’lerden itibaren feminizmin ivme kazanmasıyla birlikte, feministler, yaptıkları

araştırmalarda kadınların pek çok alandaki sorunları üzerine yoğunlaşmışlardır. Kadın sorununu ele aldıkları ortamlardan biri de ailedir. Aileyi bir toplumsal kategori olarak kadın gözüyle incelemiş ve yeni bakış açılarının ortaya çıkmasına katkıda bulunmuşlardır.

Bu kuramın temel amacı, sosyal yapıların değişmesini teşvik etme ve kadını güçlendiren yapıların oluşturulmasını sağlamaktır. Toplumsal anlayışların kadına bakışının değişimi üzerine odaklanmıştır.

Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr

Page 9: avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr Kurupelit Kampüsü

8

Feminist bakış açısı, cinsiyeti sosyal bir yapı olarak yorumlar. Cinsiyeti, kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılıktan ziyade, toplumun beklediği kadın erkek davranışları, tutumları ve değerleri betimlemektedir.

Aile üyeleri arasında görevlerin cinsiyete dayalı bir iş bölümü ilkesi çerçevesinde dağıldığını belirten feministler bu iş bölümünün aile ekonomisine katkı konusunda eşitsiz bir durum yarattığını belirtmektedirler. Bu işbölümünde kadın çok veren ama az alan taraf durumundadır. Ancak son yıllarda modernleşme ve sanayileşmeyle beraber toplumsal şartların değişmesi, aile içindeki rollerin dağılımını da etkilemiştir. Çalışan kadınların sayısı giderek artmakta ve kadının aile-toplum içindeki statüsü güçlenmektedir.Feminist bakış açısına göre tipik bir aile formu yoktur. Özellikle ataerkil aile modeli üzerine oluşturulmuş ideal bir aile formu önermek yanlıştır.

Her kuram aileyi farklı bir bakış açısıyla incelemektedir. Bu bakış açıları evlilik, aile içi yaşam, çocuk yetiştirme, şiddet, boşanma, çocuk bakımı, ebeveyn olma gibi pek çok farklı konuda yapılacak araştırmalara temel oluşturmaktadır.

Öğretmenin bu faktörleri göz önünde bulundurarak çocuğu değerlendirmesi, çocuğu gelişim ve eğitim süreci etkinliklerinin niteliğini artıracaktır. Okul öncesi eğitim kurumlarında çalışanların bu kuramlardan haberdar olarak çocuğu, ailesi ve çevresiyle bir bütün olarak düşünüp her ailenin kendine özgü yapısını, özelliklerini, aile bireylerinin birbirleriyle ilişkisini, sosyal çevrelerini dikkate alarak çocuğu tanımaları ve bireysel ihtiyaçlarını belirlemeleri gerekmektedir.

Aile diğer sosyal çevrelerin, çocuk ta ailesinin izlerini taşımaktadır. Dolayısıyla aileyi tanımak çocuğu da tanımada yol göstericidir. Okulun aile ile işbirliğine dayanan, tutarlı ve karşılıklı güven duygusunu içeren bir yaklaşım göstermesi, hem çocuğun gelişimine ve eğitimine doğrudan etki edecek hem de ailenin, çocuğunun eğitiminde ve gelişimindeki rolü üzerinde olumlu etki sağlayacaktır.

1.11. Sosyal Çatışma KuramıBu kuram; aileyi güç, hakimiyet ve çatışma kurumu olarak ele almaktadır. Ailesel

yaşamın dinamizmini açıklayabilmek için ailenin içinde çıkar çatışmalarının olduğu ve ortak amaçlar için ittifakların yapıldığı bir gruplaşma olarak dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir. Bireyler ya da gruplar arasındaki çatışma sürecini vurgulayan bu kuram evlilikte eşler arasında karar verme, şiddet, evlilik sistemi, boşanma gibi konuları ele almaktadır. Bu kuramın temel varsayımları şunlardır:

a) Çatışma, insan yaşamının temel bileşenidir.

b) Sosyal gruplar arasında çatışma kaçınılmazdır.

c) Çatışma, sosyal bir kurum olan ailenin özünde var olduğundan, aile içinde cinsiyet ve yaş katmanlaşmasından kaynaklanan güç sistemleri bulunmaktadır.

Çatışmaya ilişkin temel kavramlar ve aileyle bağlantıları:

Rekabet: Kısıtlı kaynakların paylaşımı ve hedefe ulaşmada izlenen yol nedeniyle aile bireylerinin çatışmasıdır.

Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr

Page 10: avys.omu.edu.tr · Web view9 T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr Kurupelit Kampüsü

9

Güç: Fazla otoriteye sahip olan bireyler, diğer bireyleri de etkileyebilecek güce sahiptirler.

Pazarlık ve Uzlaşma: Pazarlık, ailedeki herkesin en üst düzeyde çıkar sağlamaya çalışması, uzlaşma ise, herkes için en uygun çözümün aranması sürecidir.

Atılgan ya da Saldırgan Davranışlar: Kendi hakları için uğraşan aile bireyleri atılgan davranış biçimleri sergilerken, saldırgan davranışlar, aile bireylerinin diğerlerinin zarar görmesi pahasına kendi gereksinimlerini karşılamaya çalışmaları durumunda ortaya çıkmaktadır.

Tehdit ve Vaatler: Hem tehdit hem de vaatler, otorite sahibi aile üyesinin, kendi çıkarları için diğer aile üyelerini etkilemesine hizmet etmektedir.

Sosyal çatışma kuramına göre, evlilikte kimin gücü elinde bulundurduğu büyük önem taşımaktadır. Genellikle erkeklerin kadınlardan daha fazla güce sahip oldukları belirtilmektedir. Tichenor, aile bireylerinin değişen rollerinin (çalışan kadınların) ailedeki güç dengesini değiştirdiğini ve bunun da çatışma sürecine işaret ettiğini belirtmiştir.

Kaynak:

http://www.mabasar.com/ABE-Kuram-1.pdf

Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr