20
ÜCRETS‹Z ‹LAVED‹R ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR www.yeniasya.com.tr

ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

ÜCRETS‹Z

‹LAVED‹R

ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIRwww.yeniasya.com.tr

Page 2: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini
Page 3: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

3

Haz›rlayan: ‹smail Tezer • Tasar›m: ‹brahim Özdabak

c GAZETES‹N‹N ÜCRETS‹Z ‹LAVES‹D‹R Gülbahar Cad, Günay Sokak, No: 4, Güneflli / ‹stanbul Tel:0212- 655 88 59 (7 hat), Fax: 0212-651 92 09internet: www.yeniasya.com.tr e-mail: [email protected] Bask›: ‹hlas Gazetecilik A.fi. ‹stanbul, fiubat 2010 Copyright © Her hakk› mahfuzdur.

Tarih, 23 Mart 1960.Bediüzzaman Said Nursî Hakk›n rahmetine

kavuflur. Ayn› sene içerisinde Urfa’daki mezar›, bir

gece vakti k›r›l›r ve naafl› bilinmeyen bir yerenakledilir. Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur.

Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini düfl-manlar›n›n eliyle yerine getirmifl olur.

O “Kabrimi gayet gizli bir yerde, bir iki ta-lebemden baflka hiç kimse bilmemek lâz›m ge-liyor... Çünkü, dünyada sohbetten beni meneden bir hakikat, elbette vefat›mdan sonra da ohakikat bu surette beni mecbur ediyor” diyenbir ihlas abidesidir.

Hayat› boyunca nazarlar› kendine de¤il,“Kur’an’›n mal›” olarak gördü¤ü Risale-i Nureserlerine çevirmifltir.

“Size katiyen ve çok emarelerle ve kat'i ka-naatimle beyan ediyorum ki, gelecek yak›n birzamanda, bu vatan, bu millet ve bu memleket-teki hükumet, alem-i ‹slama ve dünyaya karfl›gayet fliddetle Risale-i Nur gibi eserlere muhtaçolacak; mevcudiyetini, haysiyetini, flerefini, me-fahir-i tarihiyesini onun ibraz›yla gösterecek-tir” demifltir.

Bugün 23 Mart 2010.Bediüzzaman’›n vefat›n›n üzerinden tam 50

y›l geçti. Dile kolay yar›m as›r.Said Nursî ve Risale-i Nur eserleri dünyaya

mal oldu. Hakk›nda ulusal ve uluslararas›, yurtiçi ve yurt d›fl›nda say›s›z sempozyum, panel vekonferans gibi etkinlikler düzenlendi.

Risale-i Nurlar 50’ye yak›n dünya dilineçevrildi.

Bugün dünyan›n pek çok yerinden insanlarSaid Nursî’nin eserlerini ilgi ve hayranl›klaokuyor.

Ya Türkiye?Türkiye’de de Risale-i Nur okuyucular›n›n

say›s› çok fazla. Her geçen gün daha da art›yor.Peki ayd›nlar, siyasetçiler, akademisyen-

ler… Onlar ne derece ilgililer?Gerçek flu ki, istisnalar hariç, bu ülke ayd›n›

hâlâ Said Nursî’yi ve Risale-i Nur’u yeteri ka-dar bilmiyor, belki de bilmelerine engel olunu-yor. ‹lerleyen sayfalarda Said Nursî’yle ilgili gö-rüfllerini de okuyaca¤›n›z Taraf yazar› RoniMargulies bak›n ne diyor:

“Said Nursî, benim kültürel radar›mda ya-

k›n geçmifle kadar iz b›rakan bir isim de¤ildi.Do¤ald›r, Kemalist Türkiye’de Kemalist bir e¤i-tim alarak büyüyen, sonra da sosyalist olan birkiflinin Said Nursî’yi salt bir isim olmaktan ötebilmesi, tan›mas› beklenemez.”

Bu ifadeler herhalde herfleyi anlat›yor olsagerek.

Evet, bu ülke ayd›n› ile Said Nursî aras›naKemalist resmi ideoloji taraf›ndan kas›tl› birperde gerildi. Bir dönem, bu ülkenin ilahiyatç›ayd›nlar›na bile, doçentlik veya profesörlük pa-yesi alabilmeleri için “Said Nursî ve Risale-iNur” aleyhinde bir kitap veya makale yay›nla-malar›n›n flart kofluldu¤u kimi hat›ralarda nak-ledildi.

Sadece ayd›nlar m›? Genifl halk kitleleri deürkütüldü, yanl›fl bilgilendirildi. Tabii bunda,resmi ideolojinin sözcülü¤ünü yapan medyan›nda rolü büyük. Risale-i Nur okuyanlar, sankibirer vatan hainiymifl gibi lanse edildi. Allah r›-zas› için bir araya gelip Risale-i Nur eserleriniokuyarak imanlar›n› kuvvetlendirmeye çal›flan-lar, sanki bir suç iflliyorlarm›fl gibi bask›na u¤-rat›ld› ve medyada yalan yanl›fl haberlere yerverildi.

‹flte o günlerden bugünlere gelindi.Said Nursî'nin vefat›ndan tam 50 y›l geçti.

Onu bu kez Türkiye entelektüellerine sorduk.“Said Nursî ismi sizde hangi manalar› ça¤r›flt›-r›yor? Onu nas›l tan›yor ve tan›ml›yorsunuz?”dedik. Onlar da cevaplar›n› yazd›lar. Tabii ki-mi “Hakk›nda bilgim yok, dolay›s›yla fikrimde yok” dedi. Kimi vefat›n›n 51. veya 52. y›l›n-da konuflmay› ümit etti¤ini söyledi. Kimisi dehakk›nda ne biliyorsa onu aktarmakla yetindi.Onunla bilinçli olarak ilgilenmifl, fikirleri üzeri-ne mesai sarf etmifl kimi ayd›nlarsa, daha de-tayl› fikirlerini bizimle paylaflt›lar.

Neticede, Said Nursî’ye dair bilgi ve fikriolan bu ülke ayd›n›n›n görüfllerini aktarmayaçal›flt›k bu ilavemizde sizlere.

Bu vesileyle, ilerleyen sayfalarda SaidNursî'yle ilgili fikirlerini de okuyaca¤›n›z Or-han Miro¤lu'nun ifadesiyle “Türkiye'deki mu-azzam de¤iflimde büyük rolü olan” SaidNursî'yi ve fikirlerini bir kez daha ülke günde-mine tafl›yabilirsek memnun olaca¤›z.

De¤erli fikirlerini bizimle paylaflan ayd›nla-r›m›za teflekkür ediyoruz.

fiimdi söz s›ras› onlarda:

Takdim

‹çindekilerTaha Akyol 4Roni Margulies 5Ertuğrul Özkök 8A. Turan Alkan 8Resul Tosun 8Doç. Dr. Önder Aytaç 9Necmiye Alpay 9Ahmet Taşgetiren 9Sevan Nişanyan 12Mustafa Akyol 12Teodora Doni 13Semih İdiz 13Adem Yavuz Arslan 13Cihan Aktaş 16Hüseyin Gülerce 17Av Turgut İnal 17Özcan Ünlü 17Orhan Miroğlu 18Can Dündar 18Prof. Dr. Mehmet Altan 23Mustafa Özcan 24Sırrı Süreyya Önder 25Cüneyt Ülsever 25Hilmi Yavuz 25Haşmet Babaoğlu 25Yusuf Kaplan 28Emre Aköz 28Keisuke Yamanaki 28Muhammed Akar 29Ian Markham 29Seyit Haşim Haşimi 29Jane Smith 29Thomas Michel 32Nazeema Ahmed 33Hakan Albayrak 33

Page 4: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

4

Said Nursî ça¤›m›zda neden önemli?Said Nursî’nin ça¤›m›zda sürekli bir flekilde ge-

nifl bir ‘talebe’ kitlesine sahip olmas› önemli birolayd›r. Gerçekten ‘Nurcular’ 1940’lardan beriTürkiye’nin gündemindedir. Son yirmi y›l› hariçtutarsak, her devirde, özellikle de askeri müdahaledönemlerinde bask›lara maruz kalm›fllar, yüzlercedefa takip ve hapsedilmifllerdir. Dahas›, Türkiyeeskisine göre daha flehirli, daha e¤itimli ve dünya-ya daha aç›k bir toplum haline geldi¤i halde Risa-le-i Nur yay›nlar› da ‘Nurcular’ da azalmam›fl, çe-flitli kollara ayr›lsalar da hem say›lar› hem etkinlik-leri artm›fl bulunuyor.

Bunun sebeplerini dikkatle ve gerçekçi bir göz-le analiz etmek gerekir.

‹slam ilimleri sahas›nda Cumhuriyet dönemin-de de bilinen Ahmet Naim Bey, Elmal›l› HamdiEfendi, Ahmet Hamdi Akseki, Hasan Basri Çan-tay, Ömer Nasuhi gibi gerçek ve büyük âlimler bu-lundu¤u halde hiç biri Said Nursî kadar etkili ola-mam›fl, ‘ak›m’ yaratmam›fllard›r. Tasavvufi tarafabakt›¤›m›zda da çeflitli tarikat fleyhleri günümüzdede bulunmakla beraber onlardan da hiç biri ZahidKotku’yu hariç tutarsak, entelektüel zümrede SaidNursî kadar etkili olamam›fllard›r.

Bunun sebepleri olmal›...Bediüzzaman Said Nursî’nin bütün risaleleri

2300 sayfa tutmaktad›r ve 2 cilt halinde Risale-iNur Külliyat› ad›yla bas›lm›flt›r. (Nesil Yay›nlar›)Afla¤›daki al›nt›lar› ben bu kaynaktan yapaca¤›m.

Risale-i Nur’lar›n cazibesindeki sebeplerden bi-ri hiç flüphesiz Said Nursî’nin henüz erken yafllar-da bile çevresinde ‘Bediüzzaman’ denilecek çaptaklasik-medrese ilimlerine, eski deyimle ‘ulum-u di-niye’ye vâk›f olmas›d›r. Risaleler okundu¤unda dabu görülür zaten. Di¤er bir faktör Said Nursî’ninsadece ‘okuma’ ya da ‘tahsil’le bu ilme ulaflm›fl ol-may›p, ilaveten, “ilm-i vehbî” denilen bir tür ‘Al-lah vergisi’ bir ilme sahip oldu¤una inan›lmas›d›r.Risalelerde, buna inan›lmas›n› sa¤layacak ‘iflaret-ler’ de vard›r. Ebced ve cifr gibi kadim edebi veesoterik metodlar uygulanarak klasik baz› dini me-tinlerde bu iflaretler bulundu¤u ifade edilmektedir.Sikke-i Tasdik-i Gaybî adl› ri-salede, bu risalenin ad›ndanda anlafl›laca¤› üzere, cifr me-

todu ile, Said Nursî’nin ve Risaleler’in ‘Gayb’denilham edildi¤ine, en az›ndan onayland›¤›na dairifadeler mevcuttur. Müminlerin rüyalar›nda Hz.Peygamber’in “Risale-i Nur’la münasebettar gö-rülmesi” böyle bir iflaret olarak anlat›l›r. (II, sf.2063)

Talebelerinin “Sadece Kur’an okurdu” diyeözenle vurgulamalar› da bu inan›fl›n bir ifadesidir.(Sf. 2144)

Mümin gönüllerde, hele de tasavvufi hassasiye-ti olanlarda bu ifadelerin son derece etkili olaca¤›aç›kt›r; etkili oldu¤u da bellidir zaten.

Meflrutiyet düflünürüFakat genifl sosyolojik ‘Nurculuk’ olgusunu

izah için bunlar›n da yeterli olmad›¤› kanaatinde-yim. Çünkü gerek dinî ilimler bahsinde, gerek‘Gayb’den tasvip edilme anlam›nda bu hususiyetle-ri çeflitli din âlimlerinde ve fleyhlerde de bulmakkolayl›kla mümkündür. Kald› ki Said Nursî bir ta-rikat fleyhi, Nurculuk da bir tarikat de¤il, olsa olsa‘cemaat’tir.

Bu “ilm” ve “Gayb” faktörlerinin yan›nda, Sa-id Nursî’nin ‘Meflrutiyet münevveri’ olmas›n›n fev-kalade önemine dikkat çekmek istiyorum. Klasikmedrese hocalar› veya Meflihat dersiamlar› gibi kö-flesine çekilip kitaplara kapanmam›fl, siyasetle veideolojik tart›flmalarla yak›ndan meflgul olmufl, budurum ona 20. yüzy›l›n siyasi, ideolojik, felsefi ve‘fenni’ kavramlar›yla, sual, mesele ve münakaflala-r›yla yak›ndan temas kurmas›n› sa¤lam›flt›r. Gerçisiyaseti “Eski Said”le birlikte terk etmifl, ömrününsonuna kadar ‘siyasetçilik’ yapmam›flt›r ama Mefl-rutiyet devrindeki siyasi tart›flmalar “hürriyet, is-tibdad, idare-i mutlaka, meflveret, flûrâ, kanun” gi-bi kavramlar› onun fikir dünyas›na kuvvetli bir fle-kilde yerlefltirmifltir. Nitekim Risale-i Nur Külliya-t›’›nda, eserin hemen tamam› Kur’an tefsiri, hadis,kelam, tasavvuf ve ahlak konular›nda olmakla be-raber, Meflrutiyet devresinin kavramlar›n›n da herhangi bir dinî kitapta olabilece¤inden çok fazlazikredildi¤ini görüyoruz.

‹ki ciltlik bu kitab›n indeksinde yapt›¤›m arafl-t›rmaya göre:

Hürriyet kavram› 51 sayfada, vicdan hürriyetikavram› 20 sayfada savunularak, yorumlanarakele al›nmaktad›r.

‹stibdat kavram› ise tam 67 sayfada elefltirile-rek, ‹slama ayk›r› bir kavram olarak ifllenmektedir.

Meflrutiyet, meflveret ve flûrâ kavramlar› top-lam 68 sayfada savunularak ele al›nm›flt›r. Özellik-le meflveret ve flura kavramlar› Nam›k Kemal’denitibaren çok defa parlamentoyu ça¤r›flt›ran demok-ratik bir kurum olarak alg›lanm›flt›r. Tarihte sade-

ce ‘dan›flma, görüflme’ anlam›n-da kullan›lan bu kavramlar›ndemokrasi yönünde yeniden yo-rumlanarak kullan›lmas› Mefl-rutiyet fikrinin önemli özellikle-

Said Nurs›, ‹slam düflüncesinde bir‘teceddüd’ gerçeklefltirdi

TahaAkyol

Milliyetyazarı

‘Said Nursî’ ismi, sizde hangi manalar› ça¤r›flt›r›yor? Said Nursî’yi nas›l tan›yor ve tan›ml›yorsunuz?

Soru:

^ ^

Page 5: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

5

rinden biridir. Bediüzzaman da bu kavramlar› ay-n› yönde kullanmaktad›r.

Felsefe kavram›n›n 101 sayfada,Fen kavram›n›n 60 sayfada,Medeniyet kavram›n›n 77 sayfada,Terakki kavram›n›n 37 sayfada zikredilmifl ol-

mas› da son derece önemlidir ve bu kavramlar odevrin tart›flmalar›ndaki en esasl› konulard›r.

Said Nursî’nin “maarif ve medeniyetle müceh-hez olan ‹slam” vurgusu yapmas› fevkalade önem-lidir ve önceki bütün ‹slam alimleriyle karfl›laflt›r›l-d›¤›nda kesinlikle bir yenili¤i (teceddüt) yans›t-maktad›r. (sf. 1996)

‘Asr›n idraki’Talebeleri Bediüzzaman’›n “maarif ve medeni-

yetle mücehhez olan ‹slam” vurgusuyla, merhumMehmet Akif’in “Do¤rudan do¤ruya Kur’an’danal›p ilham› / Asr›n idrakine söyletmeliyiz ‹slam’›”beyti aras›ndaki benzerli¤e dikkat çekiyorlar. (sf.2144)

Dahas› Said Nursî’nin kendisi MuhammedAbduh ve Cemaleddin Afgani’den takdirle bahset-mektedir. (sf. 1922, 1992) Mehmet Âkif de Safa-hat’ta Abduh ve Afgani’den takdirle bahseder.

Yaflad›¤› ça¤›n sorunlar›na temas etti¤i zaman“maarif ve medeniyetle mücehhez olan ‹slam” fik-rini savunan Said Nursî, bu ça¤da “ila-i kelimetul-lah›n maddeten terakkiye ba¤l›” oldu¤unu söyler!Avrupa’da materyalizmin büyük sorunlar ç›kard›-¤›n› belirterek, ‹slam için nas›l bir gelecek düflün-dü¤ünü flu ilginç cümle ile ifade eder:

“Asya’n›n baht›n›, ‹slam›n talihini açacak yal-n›z meflrutiyet ve hürriyettir – fakat fleriat-› gar-ra’n›n terbiyesinde kalmak flart›yla...

Tenbih: Mehasin-i medeniyet (medeniyetin gü-zellikleri) denilen emirler fleriat›n baflka flekle çev-rilmifl birer meselesidir” (sf. 1995 - 1997)

Osmanl› devletinin son y›llar›nda SaidNursî’nin yazd›¤› bu sat›rlar iki bak›mdan önemli-dir: fieriat› siyasi bir rejim de¤il “terbiye” olaraknitelemektedir ve “medeniyetin güzellikleri” ile“fleriat” kavram› aras›nda kuvvetli bir ba¤lant›kurmaktad›r.

Bugünkü Türkiye’de, Risale’lerdeki “hürriyet,maarif, medeniyet, flûrâ, meflveret, terakki, fen” gi-bi kavramlar› okuyanlar›n bu kavramlar› daha çokgünümüzdeki tan›mlar›yla alg›lamalar› do¤ald›r.Nitekim Nurcular daima demokrasinin yan›ndayer alm›fl, daima fliddete karfl› ç›km›fl, ‹slam dünya-s›ndaki radikal ak›mlar› tasvip etmemifllerdir.

Mevdudi ve Seyyid Kutup gibi yazarlar›n radikalve ‘aktivist’ Siyasal ‹slam anlay›fllar› Nurcular› hiçetkilememifltir.

‘Yetiflip geçmek’Risale’lerde “medeniyet, maarif, fen, felsefe”

gibi kavramlar›n kuvvetle vurgulanmas›, günü-müzde Nur cemaatlerinin neden bütün ‹slami ce-maatlerden daha fazla e¤itime, akademik kariyereve dünyaya aç›lmaya önem verdiklerini izah eder.Said Nursî, Muhakemat adl› risalesinde medrese-nin neden gerileyip “tedenni” etti¤ini anlat›rken,çok önemli bir tespitte bulunur: Medreseler “ki-taplar, evkat ve efkâr› kendine hasredip harice ç›k-mas›na meydan vermemeleri” sebebiyle çökmüfl-tür. (sf. 2000)

“Harice ç›kmak” yani hem sosyal ilifller olarakhem zihnimizi açma anlam›nda dünyaya, dünya-daki bilime, teknolojiye (fen), geliflmelere (terakki-yat) aç›k olmak... Öyle bir ça¤da yafl›yoruz ki,ulaflt›rma araçlar›n›n evrimi sayesinde “âlem birflehr-i vahid hükmüne geçmifl”tir, yani ‘bir flehir’haline gelmifltir! Bunu belirten Said Nursî, bütün‹slam dünyas› için bu alanlarda bir motivasyon, biryar›fl dinamizmi yaratmak ister: “Yetiflip geçece-¤iz.” (sf. 1997)

Dindarl›k, dindarl›¤›n sa¤lad›¤› manevi huzur

ve misyon duygusu, ‘cemaat’ ruhunun kazand›rd›-¤› dayan›flma, birlikte çal›flma ve ifl disiplini gibiözellikler bir bak›ma Weber sosyolojisinin dikkatçekti¤i kavramlard›r. Bunun yan›nda “hürriyet,maarif, fen, terakki” ve nihayet “yetiflip geçme”ruhu, Nurculara ça¤›n yeniliklerine aç›k olma ba-k›m›ndan ciddi bir dinamizm kazand›rm›flt›r.Onun içindir ki, Türkiye geliflip ‘ayd›nland›kça’yok olmas› beklenen Risale-i Nur etkisi, tam tersi-ne, entelektüel ve akademik seviyede de kendinigöstermektedir. Said Nursî geleneksel dindarl›klaça¤›m›zdaki modern hürriyet, demokrasi, e¤itim,kalk›nma, rekabet, piyasa ekonomisi gibi kavram-lar›n sentezlenebilece¤i bir ‹slam’› anlatmaktad›r.Bunun modern insan için “zorlaflt›r›lm›fl” de¤il,“kolaylaflt›r›lm›fl” bir ‹slami anlay›fl oldu¤u aç›kt›r.Bunun sosyolojik özelli¤inin yan›nda ‘Gaybi tas-dik’e sahip oldu¤una inan›lmas› da ba¤l›lar›na‘vecd’ vermekte, hayatlar›na büyük bir ‘mânâ’ ka-zand›rmaktad›r. Bu iki sebepten, sadece halk sevi-yesinde de¤il, yüksek e¤itimli kesimlerde de ‘tale-beler’i bulunmakta, hatta uluslararas› akademikaraflt›rmalara konu olmaktad›r.

Bu, geleneksel medrese ve tekke ‹slam›yla karfl›-laflt›r›ld›¤›nda ça¤›m›zda hem ‹slam düflüncesindehem ‹slam ruhiyat›nda ‘teceddüd’ü ifade ediyor; za-man ilerledikçe cazibesini sürdürmesi bundand›r.

Ahmet Naim Bey Elmal›l› Hamdi Efendi Ahmet Hamdi Akseki Hasan Basri Çantay Ömer Nasuhi Bilmen M. Zahid Kotku

RoniMargulies

Tarafyazarı

Kemalizmin düflman ilan etti¤iher fley gibi, Nurculuk da ilgimi çekiyor Said Nursî, benim kültürel radar›mda ya-

k›n geçmifle kadar iz b›rakan bir isim de¤ildi.Do¤ald›r, Kemalist Türkiye’de Kemalist bire¤itim alarak büyüyen, sonra da sosyalist olanbir kiflinin Said Nursî’yi salt bir isim olmaktanöte bilmesi, tan›mas› beklenemez.

Son y›llarda ise, Kemalizmin düflman ilanetti¤i her fley gibi, Nurculuk da ilgimi çekti, bi-raz bilgilenmeye çal›flt›m. Cemaat, tarikat, biatetmek gibi kavramlar bana çok uzak elbet,ama hem genifl kitleleri etkileyen hem de devle-tin fleytanlaflt›rd›¤› her ak›m benim ilgimi çe-ker. Bu aç›dan, okumak istedi¤im kitaplar lis-tesinde Risale-i Nur da var bir zamand›r.

^

Page 6: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

6

Laik ve cumhuriyetçi e¤itim alm›fl, devletine¤itim sisteminde büyümüfl bir TürkiyeCumhuriyeti vatandafl› olarak Said Nursî ile ilgiligörüflüm, onun "Nurcular›n ruhani lideri" oldu¤ufleklindeydi. Samimi olmak gerekirse, bu, iyi birizlenim de de¤ildi. Said Nursî hayat›m boyuncailgi alan›mda fazla yer almad›. Fethullah Gülenhareketinin geliflmesiyle birlikte, Said Nursî'yeolan ilgim de artmaya bafllad›. fiu an görüfllerimeskisi kadar kat› de¤il. Hakk›nda çok fazla bir fleyde okumad›m. Türkiye de¤ifliyor, bizler dede¤ifliyoruz ve art›k bir zamanlar bizlere yabanc›hissetti¤imiz dünyalara aç›l›yoruz. Ben buna,"Baflkas›n› tan›mak, kendimizi tan›tmak" sürecidiyorum. Herkes için bunu yapman›n zarurioldu¤una inan›yorum. Ne dinle ilgili herkesmürteci, ne de laiklik hassasiyeti olan herkes

jakoben laikçidir. Ne her türban›n alt›nda bir öcü,ne her flarap kadehinin arkas›nda bir öcü var.Ülkemizin ortas›ndaki bu çok genifl ve engin ortakyaflama alan›n› iskana açamazsak, bu düflmanl›k

bitmeyecek. O nedenle bir süredir dikkatle oku-maya bafllad›m. Ama beni en çok flafl›rtan yan›,sinemaya olan ilgisini keflfetmemdi. Bunu önceZaman Gazetesi'nin Genel Yay›n YönetmeniEkrem Dumanl›'n›n sinema yaz›lar›nda okudum.Oradan hareketle çok ilginç bir makaleye ulaflt›m.Bunu da Hürriyet'te yazd›m. Bu kadar uhrevi birinsan›n bu kadar dünyevi bir fleyden zevk almas›do¤rusu beni flafl›rtt›. Kendi dünyan›za yabanc› birflahsiyetin böylesine insani bir taraf›n› keflfedince,ona daha fazla ilgi duymaya bafll›yorsunuz.Diyece¤im, bu soruyu bana gelecek y›l veya dahasonraki y›llarda düzenlenecek kongreler içinsorarsan›z, size Said Nursî'nin daha derinlerinenüfuz etmifl duygu ve düflüncelerimi aktara-bilece¤im. Yani bu söylediklerimi, bir tür "samimimukaddime" olarak de¤erlendirebilirsiniz.

ErtuğrulÖzkök

Hürriyetyazarı

Sinemaya ilgisi beni flafl›rtt›

A. TuranAlkan

Zamanyazarı

Büyük bir vicdan, bir flahsiyetabidesi

Said Nursî, ‹s-lâm'›n büyük zelzele-lere maruz kald›¤›f›rt›nal› zamanlarda‹slâm ahlak›n› veiman›n› savunmakiçin sa¤›na solunabakmadan do¤ru bil-di¤ini seslendirmiflbüyük bir vicdand›r.Bir flahsiyet abidesi-dir. Yetiflmesine vesi-le oldu¤u insanlar se-bebiyle büyük bir sa-daka-i cariye sahibi-dir. Allah ondan raz›olsun.

ResulTosun

Yeni Şafak yazarı22. Dönem TokatMilletvekili,

Cesur birdava adam›

Said Nursî benimgözümde 20. yüzy›l›nörnek simalar›ndanbiridir. Hayat›yla ör-nektir. Mücadelesiyleörnektir. Tebli¤iyleörnektir. Allah deme-nin yasak oldu¤u dö-nemlerde risaleleriyleiman hakikatlar›n›hayk›ran cesur bir da-va adam›d›r. Milletindinini iman›n› muha-fazada eme¤i geçenle-rin bafl›nda gelen fev-kalade önemli birflahsiyettir. Unutul-maya yüz tutmufl ha-kikatleri tüm bask›la-ra ra¤men yaflatmayaçal›flm›fl örnek bir ön-derdir. Rahmetullahialeyhi.

Page 7: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

7

Doç. Dr.ÖnderAytaç

Tarafyazarı

Militarizmekarfl› sivil birbaflkald›r› O

Militarizm ve polis devletine karfl› sivil bir baflkald›r›o. Ancak bu bir isyan de¤il, onurlu bir durufl. Müsta¤nibir davran›fl ve kucaklay›c› bir yaklafl›m. fianl›urfa, Kas-tamonu, Barla, Eskiflehir, Afyon, Emirda¤, Isparta zo-runlu iskâna tabi tutuldu¤u yerlerden baz›lar›. Ama bu-ralar Anadolu insan›n›n onu ba¤r›na buyur etti¤i ve sine-sine sard›¤› mekânlardan bir demet. O gitti¤i her yerde;'Gelse celalinden cefa, yahut cemalinden sefa, ikisi de ca-na feda, lütfun da hofl, kahr›n da hofl' diyen bir irade.'Ne yapay›m acele ettim k›flta geldim, sizler cennet âsâbir baharda geleceksiniz' diyen yol aç›c› bir aksiyon insa-n›. Ruslara karfl› talebeleriyle birlikte gönüllü alay ko-mutan› olarak savaflma, aktif siyaset için Ankara'ya ilkTBMM için gelme, sonra da eserlerini kaleme almak içinher fleyden elini ete¤ini çekme... Van’da kayal›klardandüflece¤i anda bile, 'Eyvah davam' diye hayk›rarak eser-lerini kaleme alma. K›sacas› 'etraf› sekiz yafl›ndan seksenyafl›na kadar bütün nesiller taraf›ndan sar›lan bahtiyarbir ihtiyar' olma. Zaman ihtiyarlad›kça o ve onun eser-leri hep gençlefliyor. O halde; 'Evet, ümitvar olunuz, fluistikbal ink›lab› içerisinde en yüksek ve gür seda ...' diye-bilme. Atom çekirde¤i ile kozmik dünya ve gezegenleraras›nda seyahat imkân› sunan yazd›¤› eserlerde, hepMuhammedi yaklafl›m› ve Rabbe yak›nl›¤› hissetme.

Sorulan soru; 'Said Nursî' ismi, Önder Aytaç'ta han-gi manalar› ça¤r›flt›r›yor? Önder Aytaç, Said Nursî'yi na-s›l tan›yor ve tan›ml›yor?' Öyle zor bir soru ki bu... ‹çim-de çok fley duyar, çok heyecanlan›r›m ama bu heyecan-lar›m› dile getirmeye muktedir bir insan de¤ilim. Ben onâmeden müteheyyicim ki yoktur ihtimali terennümüm.

A¤lar›m a¤latamam, hissederim anlatamam, dili ba¤-l› kalbimin bundan pek bîzar›m. Ben kim, onu hakk›ylatan›mak ve tan›mlamak kim? Önemli olan onun biziorada tan›mas›, tan›mlamas› ve 'Evet bizdendir' demeside¤il mi? Ben 'maddi ve manevi ilme sahip olmay›'onunla pekifltirdim.

'Ukba ve dünya saadetini' de ondan ö¤rendim. 'Ema-netinde emin olup, can›m› flehit olarak teslim etmeyi' deonun ö¤retilerinde gördüm.

NecmiyeAlpay

Radikalyazarı

Ad›na ya dafoto¤raf›narastlad›kçaderin birsayg›yladolar›m

Kendisinin ad›n› ilk kez Konya Ere¤li-si'nde lise 1. s›n›f ö¤rencisiyken, 1961 y›l›n-da duydum. Bir arkadafl›m›z Said Nursî'denrisaleler getirmiflti. Bir risaleyi okumaya ça-l›flt›¤›m› hat›rl›yorum.

Akl›mda yaln›zca büyük harflerle yaz›l-m›fl sözcükler içeren ve içeri¤iyle ilmihaliça¤r›flt›ran bir metin kald›. Ben daha çokedebiyat okuruydum ve siyasal yay›n olarak,yine bir arkadafl›m›z›n getirdi¤i Yön dergisi-ni daha ilginç ve anlafl›l›r buluyordum. Nur-culuk diye bir ak›m oldu¤unu da o s›ralar

duymufl olabilirim. Ancak, ‹slamiyet içi tar-

t›flmalar çekici gelmemiflti bana.

Daha sonra üniversite y›llar›ndan baflla-

yarak Kürt sorunuyla ilgilendi¤im s›rada Sa-

id Nursî'nin Kürt oldu¤unu, di¤er ad›n›n Sa-

id Kürdî oldu¤unu ö¤rendim ve zihnimde

onun ad› ezilen bir kategori ile birleflmifl ol-

du. Ad›na ya da foto¤raf›na rastlad›kça dü-

flünen ve düflünceleri u¤runa ac› çekmeyi gö-

ze alan bir insan›n uyand›rd›¤› derin bir say-

g›yla doldu¤umu hissederim.

AhmetTaşgetiren

Bugünyazarı

Hayat›, ‹slam için ödenenbedellerle geçti

Bediüzzaman Said Nursî, bir bü-yük ‹slam alimi. Bir büyük iman ha-reketinin merkez yüre¤i. Hayat›, ‹s-lam için ödenen bedellerle geçmiflbir Allah dostu. Risale-i Nur gibiiman hakikatlar›n› te'lif ederek, ne-sillerin kalbini iman ›fl›¤› ile bulufl-turmufl bir rehber insan. Ça¤›n ‹s-lam'la ilgili "bilgi açl›¤›"n›n, husu-siyle, imani mevzularda yo¤unlaflt›-¤›n› görerek, eserlerini bu alandaveren bir büyük mütefekkir. Ülke-mizin ve ‹slam dünyas›n›n en buna-l›ml› son yüz y›l›nda Nur risaleleriile toplumun ve insanlar›n önüne›fl›k tutmufl bir önder.

^

Page 8: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

8

2005'te ç›kan "Ankara'n›n Do¤usundaki Tür-kiye" adl› kitab›mda Van yak›n›ndaki bir da¤danbahsederken Said Nursî'yi flöyle anlatm›flt›m.

"Bediüzzaman Said Nursî 1924'te Türkiye'ningidiflinden ümitsizli¤e düflüp bu yak›ndaki metrukbir kilisede inzivaya çekilmifl. ‹ki y›l süreyle kendi-ni ibadet ve tefekküre vermifl. Yaln›z bafl›na düflün-menin vatana zararl› oldu¤u öngörüldü¤ünden tu-tup götürmüfller. Isparta'n›n Barla's›nda ikametemecbur etmifller. Barla'da da, kasabadan uzak, gö-lün k›y›s›nda bir a¤aç üzerine kulübe yap›p birkaçy›l orada yaflam›fl. Orada da düflünmekten ve yaz-maktan vazgeçmedi¤i için, son çare 1935'te hapse-dip aral›klarla 1950'ye kadar içeride tutmufllar."

Resmi ideolojinin flakflakç›l›¤›na tenezzül et-meden, özgün ve dürüst bir düflünce gayretine gir-mifltir. Bunu yapmaya yeltenen herkes gibi Cum-huriyetin sillesini yemifl, hayat› zindan edilmifltir.Van'da inzivaya çekildi¤i harabeyi ve Barla'da s›-¤›nd›¤› a¤açl›¤› ziyaret ettim, her ikisinden çok et-kilendim. ‹çinde bulundu¤u ça¤›n ahlâkî sefaleti-ne isyan eden bir insan›n 盤l›¤›n› duyar gibi ol-dum.

Yazd›klar›n› biraz okumaya çal›flt›m. Derininenüfuz edemedim. Bu benim s›¤l›¤›mdan m›d›r,yoksa ça¤› çoktan kapanm›fl bir ideolojinin yard›-m›yla vermeye çal›flt›¤› cevaplar›n yetersizli¤indenmidir, onu bilemem tabii.

SevanNişanyan

Tarafyazarı

Resmi ideolojinin flakflakç›l›¤›natenezzül etmedi

Said Nursî isminin bende uyand›rd›¤› en güçlüduygu sayg›d›r. Merhuma büyük sayg› duyuyorum,çünkü inand›¤› mukaddes de¤erleri savunmak içinçileli bir hayat sürmüfltür. Tek Parti devri gibi a¤›rbir istibdat alt›nda verdi¤i idealist mücadeleyi, fikir-lerine kat›lmayan fakat adalet duygusuna sahip in-sanlar›n da takdir edece¤ine, etmesi gerekti¤ine ina-n›yorum.

Türkiye'deki seküleristler toplumdaki her türlüdinî hareketin "din sömürüsü" amaçl› oldu¤unu ka-bul ederler, ve bazen ne yaz›k ki bu ezberi do¤rula-yan örnekler karfl›m›za ç›kar. Bediüzzaman ise b›ra-k›n "din sömürüsü"nü, dinden en ufak bir menfaatsa¤lamad›¤› gibi onun u¤runda türlü zulümlere ma-ruz kalm›flt›r. Bu aç›dan tam anlam›yla örnek bir da-

va adam› oldu¤unu düflünüyorum.Öte yandan savundu¤u görüfller ve ortaya koy-

du¤u ‹slamî perspektif de benim aç›mdan k›ymetli-

dir. Asr›m›zda ortaya ç›kan ve ‹slam'a faydadan çok

zarar veren siyasal ‹slamc› ak›ma itibar etmemifl, "‹s-

lam Devleti" yoluna sapmam›fl, bunun yerine iman

ve ahlak› ön plana ç›karan, bar›flç›, demokrat ve

hürriyetçi bir çizgi benimsemifltir. Türkiye resmi ide-

olojisinin bunu bile kabullenemeyip Bediüzzaman'a

ve talebelerine bask› uygulamas› ise, bu ideolojinin

laiklik anlay›fl›n›n ne denli otoriter ve ‹slamofobik

oldu¤unun önemli örneklerinden biridir.

Sonuçta, bugün her meseleye Bediüzzaman'›n ya-

r›m as›r önce bakt›¤› gibi bakmasam da, merhumun

samimiyet ve cesaretinden ilham al›yor, kendisini

sayg› ve rahmetle an›yorum.

MustafaAkyol

Staryazarı

Bar›flç›, demokrat ve hürriyetçibir çizgi benimsedi

Eski Van fiehrinin 1850’lerde yap›lm›fl bir gravürü

Page 9: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

‹tiraf etmek gerekirseüniversiteye kadar ad›n›bile duymam›flt›m. Za-man zaman ‘Nurculuk’üzerine çevremden kula-¤›ma çal›nan ‘k›r›nt›lar’vard› ve benim için bu‘k›r›nt›lar’ pek de bir fleyifade etmiyordu.

Fakat ‘fazla merakl›’oldu¤um üniversite y›lla-r›nda ve sonras›nda SaidNursî ve Risaleler fazlas›yla ilgimi çekti.

Kitaplar›n› okudukça baflka bir dünyay› keflfet-tim. Her keflif yeni dünyalar›n da kap›s›n› açt›.

Tabi ki sonradan tan›d›¤›m Said Nursî ve ‘halakavramaya çal›flt›¤›m’ Risaleler hakk›nda ahkâmkesecek de¤ilim.

Ama fluras› kesin; Said Nursî, üzerinde çokça ko-nuflmay›, araflt›r›lmay› hakeden; hem ça¤›na hem degelecek as›rlara damgas›n›vuran/vuracak olan müte-fekkirlerden.

Adeta, Peygamberanebir hayat sürmüfl. Ayn› za-manda ‹slam’›n ve insanl›-¤›n dertleriyle muzdarip,çilekefl bir aksiyon insan›.Ömrünü gayesine adam›flbir ilim, mana, iffet ve hiz-

met kahraman› da denebi-lir.

D›fl görünüflü itibariyles›radan, herhangi bir ay›rdedici özelli¤i olmayan, te-vazu abidesi bir insan ola-rak; bütün ömrünü kitapve Sünnet’in gölgesinde,tecrübesinde ve mant›¤›nkanatlar› alt›nda sürdür-müfl.

Benim aç›mdan flucümlesini okuduktan sonra Said Nursî baflka bir ye-re oturmufltu. Bu nas›l bir ruh hali, nas›l bir teslimi-yettir? Kim baflkas› için cehennemde yanmay› pefli-nen kabullenebilir ki? “Milletimin iman›n› selâmet-te görürsem Cehennem'in alevleri içinde yanmayaraz›y›m. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gü-listan olur.”

Yaflad›¤› zaman dilimi-ni göz önüne al›rsak eser-lerindeki mant›k örgüsüve ruh zenginli¤i itibariylebugün milyonlarca takip-çisinin olmas›na flafl›rma-mak gerek.

Her fley bir yana, önyarg›s›z bir flekilde okun-may›, anlafl›lmaya çal›fl›l-may› tart›flmas›z bir flekil-de hak ediyor.

9

Said Nursî isminin bana ça¤r›flt›rd›klar›: Önce-likle iman ve Bismillah … Sonra Bediüzzaman… Fe-na ve beka (fani dünya ve ebedi ahiret yurdu)…Merhamet ve zulüm… Tevbe ve günah… Ödül veceza… Cennet ve cehennem (“Zalimler için yaflas›ncehennem” sözü unutulmaz)… Sonra yine iman, ençok iman…

Bana göre Said Nursî: Bir ‹slam savaflç›s›… Kal-biyle bir ‹slam savaflç›s›… ‹man dolu kalbiyle… Bey-niyle bir ‹slam savaflç›s›… Her hücresi Kur’an nu-ruyla ayd›nlanm›fl beyniyle… Bedeniyle bir ‹slam sa-vaflç›s›… Cephelerde savaflan, sürgünlerde, zindan-larda yaflayan ama y›k›lmayan bedeniyle…

Kalemiyle bir ‹slam savaflç›s›… ‹slam milletineRisale-i Nurlar› arma¤an eden kalemiyle… Diliylebir ‹slam savaflç›s›… Bütün sorulara eksiksiz cevapveren, insanlar› Hakka ça¤›ran diliyle… Farkl› birzekâ, genifl bir ufuk…

Ancak anlafl›lmad›¤›n› düflünüyorum. Hatta hay-ran görünüp de asl›nda istismar edenlerin zaten hiçanlamaya gerek duymad›¤›n›, bu yüzden de yanl›flanlafl›ld›¤›n› ve bunun anlafl›lmamaktan daha kötüoldu¤unu düflünüyorum.

Bugünlerde Said Nursî çok s›k geliyor akl›ma,birçok aç›l›m›n Türkiye’nin gündeminde oldu¤u bugünlerde, zaman zaman keflke Said Nursî flu andahayatta olsayd› dedi¤im oldu.

Ancak zaman zaman iyi ki bugünleri görmedi de-di¤im de oldu, çünkü maalesef Mehmet Akif Ersoy,Said Nursî, Necip Faz›l K›sakürek, Sezai Karakoç gi-bi büyük bilgelerin, ‹slam sevdal›lar›n›n de¤eri bilin-medi ve bilinmiyor. Bilinseydi ve onlar›n fikirlerin-den yararlan›lsayd›, bugün yaflad›¤›m›z a¤›r sorun-

larla belki de hiç tan›flmam›fl bile olurduk. Herfleyden önce bir anneyim ve çocuklar›m Said

Nursî gibi Kürt kökenli. Gündemdeki Kürt sorunu,‹slam’›n bütünlefltirici ruhunun ve söyleminin sem-bol isimlerinden biri ve ayn› zamanda Kürt olan Sa-id Nursî’den ba¤›ms›z çözülemez. Bunun için Kürt-lerin de Türklerin de Said Nursî’yi çok iyi anlamala-r› gerekti¤ine inan›yorum.

Said Nursî’yi yeni nesle tan›tmak ve sevdirmekiçin yap›lan çal›flmalar›n ve gösterilen çabalar›n ye-terli olmad›¤› aç›kça ortada.

Yeni nesil, Said Nursî’nin b›rak›n eserlerini oku-may›, hayat hikâyesini bile bilmiyor. Hayat hikâye-sini bile okusalar büyük bir kazanç.

Bir yabanc› olarak, Türkiye’de flunu da fark ettimki ço¤u insan Said Nursî’yi, fieyh Said Palevi ile ka-r›flt›r›yor. Said Nursî ile fieyh Said ayn› kifli san›l›yor.Sadece bu durum bile milletin Said Nursî’den ne ka-dar uzak oldu¤unu gösteriyor.

Rabbim bu topraklar›n insanlar›na yeniden ken-di öz de¤erleriyle buluflmay›, birbirleriyle bar›flmay›ve yeni Bediüzzamanlar yetifltirmeyi nasip etsin.

TeodoraDoni

Yeni Şafakyazarı

Kalemiyle Bir ‹slam savaflç›s›

Semihİdiz

Milliyetyazarı

Din içerikli birdüflünce

ak›m›n›n önderi

Said Nursî hakk›nda çok bilgim yok.Din içerikli bir düflünce ak›m›n›n önderi ol-du¤unu biliyorum. Türkiye'de bir kesim ta-raf›ndan nefretle, baflka bir kesim taraf›n-dan hayranl›k ve sevgi ile an›ld›¤›n› biliyo-rum. Bu arada Dervifl Vahdeti’nin ç›kard›¤›ve "31 Mart vak›as›n›" haz›rlayan ve des-tekleyenlerden olan Volkan gazetesinin ra-dikal yazarlar›ndan oldu¤unu biliyorum.Bir de flahsen be¤endi¤im “Cahillerle girdi-¤im tüm tart›flmalar› kaybetmiflimdir” sö-zünün kendisine atfedildi¤ini duydum. Bil-diklerim bundan ibarettir.

AdemYavuzArslan

Bugünyazarı

Çilekefl bir aksiyon insan›Bu nasıl bir ruh hali, nasıl bir

teslimiyettir? Kim başkası için cehennemde yanmayı peşinen kabullenebilir ki? “Milletiminimanını selâmette görürsem Cehennem'in alevleri içinde

yanmaya razıyım. Çünkü vücudumyanarken gönlüm gül gülistan olur.”

^

Page 10: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

10

Çocuklu¤um Erzincan civar›nda bir kasabadageçti. Kitaplarla haflir neflir, her gün gazete oku-nan, her tür kitab› okumaya aç›k bir evde yetifltim.Bir elimde Sabahaddin Ali olurdu, bir elimde Cen-giz Da¤c›. Cronin roman›n› bitirir, evliyalar›nmenk›belerini okumaya bafllard›m. Kasaba d›fl›na,büyük flehirlere tahsil görmeye gidip de tatilleregeri dönen akraba çocuklar›, baflka tür bir bilgi-lenmeye arac›l›k ediyorlard›. Said Nursî ismi, hemgazete haberlerinin, hem de ellerinden kitap düfl-meyen üniversiteli akraba çocuklar›n›n izlenimle-rinden kopan cümlelerin etkisiyle, merak uyand›-ran bir mevcudiyete sahipti yaflad›¤›m ortamda.“‹man› kurtarmak” diye özetlenebilecek bir amaçdo¤rultusunda faaliyet gösteren insanlar, “Nur-cu” olarak suçlan›yor, tutuklan›yor, sürgüne gön-deriliyorlard›. Evler bas›l›yor, insanlar Nur Risale-leri okuduklar› için tutuklan›yor, Nur Risaleleri is-mi etraf›nda ele al›nan kitaplar birer suç ayg›t› ola-rak alg›lan›yordu. Kitab›n suç unsuru olarak orta-ya konulmas›na karfl› bir tav›r bu flekilde benli-¤imde geliflmifl olmal›. “Dini” diye isimlendirilenkitaplar okumaya yönelik merak›mda ise, bir e¤it-men olan dedemin etkisi kadar, bazen okuma yaz-ma bilmeyen mahalle kad›nlar›na okudu¤um ga-zetelerde yer alan “Nur Risaleleri”ni suç unsuruolarak gösteren haberlerin de katk›s› büyüktür.

Bu haberler daha ayr›nt›l› olarak, 80’li y›llar›nikinci yar›s›nda kütüphane arflivlerinde Tanzi-mat’tan Günümüze K›l›k K›yafet ve ‹ktidar isimlikitab›m için çal›fl›rken ç›kt› karfl›ma. ‹ki örnek ve-reyim: Ocak 1968’de Fethiye’de liseli gençler so-kakta gördükleri ve “Nurcu” olarak adland›rd›k-lar› baz› sakall› adamlar› zorla berber dükkanlar›-na sürüklemifller, ilerici ve uygar bir davran›fltabulunduklar› düflüncesiyle, bu adamlar›n sakalla-r›n› kestirtmifllerdi. Bu gençlere direnenler aras›n-da çeflitli yerlerinden yaralanarak hastaneye kald›-r›lanlar olmufltu. (Milliyet, 30 Ocak 1968)

Nur Risaleleri okuyanlar o y›llarda ak›l almazsuçlamalara ve muamelelere maruz kal›yorlard›.Evlerine yap›lan bask›nlar sonucunda bu risaleler-den okuduklar› tespit edilenler aras›nda kimileriak›l hastanesine bile gönderiliyordu. (Bugün, 27Kas›m 1970)

Çok erken yafllarda modernleflme ve ça¤dafllafl-ma ad›na dayat›lan tek tip hayat tarz›n›n kibirli vebo¤ucu mizac›n› sorgulamaya bafllad›m. Bununbir nedeni etraf›mda yaflayan sevip sayd›¤›m üm-mi denilen insanlardan hayat tarzlar›n› koruma vegelifltirme ba¤lam›nda yükselen endifleli ifadelerolmufltur. Ayn› yafllarda Said Nursî, kendini ‹sla-mi aç›dan ifade etme ve e¤itme alan›ndaki güçlük-lerine ra¤men yaflad›¤›-m›z topraklar›n sahip ol-du¤u büyük anlam› iflaretetmeye devam eden birsebat ve sadakat sembolü

olarak göründü bana.Said Nursî hem Osmanl› döneminin muhalifi-

dir, hem Cumhuriyet döneminin. SöylemleriCumhuriyet’ten sonra devletin ve devlet ideolojisi-nin gücüyle sürdürülen büyük bir toplumsal mü-hendislik çabas›n›n oluflturmaya çal›flt›¤› düflünmebiçiminin ötesinde yer alan apayr› bir okuma, an-lama biçimine evrilir.

Müslüman toplumun laikçi toplumsal mühen-dislikler taraf›ndan eritilmemesi konusunda Risa-le-i Nur hareketinin ortaya koydu¤u cemaatleflme-ler, benzeri cemaatleflmeler için söz konusu bütünavantajlar ve sorunlar bir yana, bir taraftan kendi-ni yer alt›nda gelifltirirken, modern dünyan›n bire-yi yaln›z b›rakan ve laikçi stratejilerin de dindarl›-¤› bütün görünürlü¤üyle iç dünyalar›n›n s›n›rlar›-na çekilmeye zorlayan bask›lar› karfl›s›nda bir s›-¤›nma alan› oluflturmay› sürdürmüfltür.

Cumhuriyet’ten sonra Müslümanlar›n varl›k-lar›n› koruma ve gelifltirmeleri yönünde belirginlikkazanan bir model oluflturmufltur, Said Nursî’nintevhidî bir imana dayanan söylemleri ve hayat›.

Risale-i Nur hareketi tarikat modeline özgü eme¤iönceleyen bir hayat tarz›yla iman› koruma ve yay-ma hedefini gerçeklefltirmeye çal›flm›flt›r. Bu hare-ket genellikle sessiz ve derinden sürdürdü¤ü müca-delesiyle bir taraftan “kaç›n›lmaz olarak kirli”sayd›¤› siyasetin uza¤›nda dururken, her zaman si-yasi ba¤lam› ilgilendiren bir öneme sahip oldu. Si-yasette do¤rudan bir temsilden kaç›n›rken, uzundönemler boyunca sistemle çat›flmaya girmemekad›na zaman zaman, sa¤ politikalar zeminindekonjonktürel flartlar› gözeten uzlaflmac› bir ifadey-le yer tuttu.(*) Siyasal alanda mevcut olan bofllu-¤un yerini ise süreç içinde k›smen cemaatleflmenindestekledi¤i teknolojik/araçsal donan›m ve geliflmeile doldurma e¤ilimi ald›. Said Nursî’nin söylemle-rinde hakim olan ilmi analiz ve dini meseleleri aç-ma çabas›, geçen zaman içinde takipçilerinin pre-modern bir üslubu benimsemeleri, Bat› ilim ve fen-nini bütün imkânlar›yla kullanma konusunda sis-temli bir çabaya giriflmeleri gibi bir sonuç getirdi.

Kuflkusuz zor bir dönemde benimsenen strate-jileri daimi bir karakter özelli¤ine dönüfltürme gi-bi bir handikap› vard›r Risale-i Nur hareketinin.Bu nedenle de takipçilerinin ve elbette genifl birba¤lamda ise Müslüman okur-yazarlar›n soylu birdirenifl adam›n›n dini felsefesini konjonktürel stra-teji ve yorumlar›n ötesinde yeni, tazeleyen bir göz-le okunmas›n›, bu önemli ilim ve aksiyon adam›-na borçlu oldu¤unu düflünüyorum.

......................................................(*)Yeni Asya’n›n Notu: Said Nursî, bütünüyle

‘tarikat’ konusunu ele ald›¤› “Telvihat-› Tis’a” isim-li risâlesinde, Kur’anî bir yol olarak tarikatlardan‘ulvî bir s›rr-› insanî ve bir kemâl-i beflerî’, ‘uhuvve-tin (kardeflli¤in) inkiflaf›na ve inbisat›na en birinci,tesirli ve hararetli vas›ta’ gibi sitayiflkâr ifadelerlesöz etmekle birlikte; eserlerinin pek çok yerinde“Risale-i Nur mesle¤i, tarikat de¤il, hakikattir, sa-habe mesle¤inin bir cilvesidir. Bu zaman tarikat za-man› de¤il, iman› kurtarmak zaman›d›r” (Emirda¤Lâhikas›, s. 61, Y. Asya Nefl.) gibi ifadeleriyle de Ri-sale-i Nur’un mesle¤inin tarikat de¤il “hakikat / sa-habe mesle¤i” oldu¤unu vurgulam›flt›r.

……Öte yandan Said Nursî, masumlara zarar gel-

memesi için ‘müsbet hareket’ prensibi gere¤i sis-temle fiilî bir çat›flma içerisine girmekten kaç›nd›y-sa da, ‘kendisini ve eserlerini mahkûm eden sis-temle bar›flmak’ anlam›ndaki bir ‘uzlaflmac› tav›r’içerisine de asla girmemifl ve bunun bedelini ken-disine bizzat sistem taraf›ndan çeyrek yüzy›l› aflk›nsüreyle reva görülen sürgün, hapis ve gözalt› gibizulümlerle ödemifltir. Dolay›s›yla, Kemalist sis-

temle uzlaflmak, as-la, Said Nursî’nin veonun ‘sad›k takipçi-leri’nin sergiledi¤i birtav›r olmam›flt›r.

CihanAktaş

Tarafyazarı

Bir sebat ve sadakat sembolü

Page 11: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

11

Üstad Bediüzzaman Said Nursî, hayat›m›z›n körnoktalar›na de¤dirdi¤i flifreli anahtarla ça¤› do¤rualg›lamam›z› sa¤lad›. Bugün çözümsüz gibi duran/görünen ve asl›nda bir medeniyet projesiyle ihya edi-lebilecek sorunlara dair sundu¤u reçetelerle, Üstad,al›fl›lagelmiflin d›fl›nda bir imkan sundu hepimize.Bugün, demokratik aç›l›mla yeniden masaya yat›r›-lan Do¤u ve Güneydo¤u problemini, iki dev güçaras›nda peflkefl çekilen Kafkaslar meselesini, gençli-¤i, e¤itimi, ça¤›n yaralar›na merhem olabilecek birderinlik ve yetkinlikte iflledi risalelerinde. Co¤rafi,dini ve ›rkî bütün saplant›lar›n ötesinde, merkeze in-san› alarak, insan›n sorunlar›na çözüm için kafayorarak haz›rlad› reçetesini.

Dolay›s›yla Üstad Said Nursî, milyonlarca insangibi benim zihnimde de, 'tehlike an›nda cam› k›r›n›z'uyar›s› yap›c› büyük bir deha. Çözümsüzlü¤e, an-lams›zl›¤a, kaosa, gürültüye, karmafl›kl›¤a ve için-den ç›k›lamazl›¤a her zaman ve hemen yetiflen birsimya...

'Kör noktalar'a tutulan bir ›fl›k...

Said Nursî Hazretlerinin ismi, bende öncelikle;Allah r›zas›na adanm›fl bir ömre ra¤men, yaflad›¤›y›llarda kendisine milletçe sahip ç›k›lmam›fl, ç›k›la-mam›fl, k›ymeti bilinmemifl mazlum ve ma¤dur bü-yük bir insan› ça¤r›flt›r›yor. Ama ayn› zamanda sar-s›lmayan bir iman›, y›k›lmayan bir iradeyi, daimadik durmay› ça¤r›flt›r›yor. Her devrin bir yi¤itler yi-¤idi olur. Bediüzzaman da, öyle bir yi¤it. Öyle bir ce-saret kayna¤› ki, bugün onun nurlu yolu, dünyan›nbütün co¤rafyalar›nda tesirli oluyor. Hele bilimleiman›n yan yana yürüyüflü, kalp kafa izdivac›, yep-yeni bir ça¤›, muhteflem bir bahar› müjdeliyor.

Vicdan, insanî de¤erlerin kürsüsüdür. Bediüzza-man bu kürsüden sesleniyor. Vicdanlar› harekete ge-çiriyor. Bugün, bütün dünyada insan ve insanî de-¤erler öne ç›k›yor. Üstad hazretlerinin, bugüne sesle-niyor olmas› bir ufuk enginli¤idir.

Bugünün sosyal problemlerinin çözüm yollar›n›da onda buluyoruz. Özellikle ülkemizin yar›m as›r-d›r enerjisini tüketen, toplum olarak bizi kutuplaflt›-ran, gerilim ve çat›flmay›, binlerce insan›n hayat›na

mal olacak flekilde devam ettiren problemlerine sun-du¤u çözümler, vazgeçilmezdir. Birkaç as›rd›r farkl›vadilerde dolaflan müminleri, art›k aradaki engellerikald›rarak Allah ile buluflmaya ça¤›rmaktad›r. ‹nsa-nî bir medeniyet kurulacaksa, bu insan›n insanl›¤ayükselmesi ile mümkün olacakt›r.

Said Nursî Hazretleri, bu yükselmenin kavga ileolmayaca¤›n› anlat›yor. ‹nsanlar›n birbirine s›rt›n›

dönmeleri ile olmayaca¤›n› vurguluyor. Anlatt›¤›çok önemli bir hakikat de fludur: Mademki en bü-yük güç imandad›r, o halde özlenen medeniyetin in-flas›, manevi hayata, ruha muhtaçt›r. O ruh ‹slami-yet’te var. Kur’an ahlâk› ile ahlâklanm›fl Müslüman-lar, Kur’an’›n talebeleri, temsil güçleriyle örnek in-sanlar olarak, yeryüzünü yeniden yüksek bir mede-niyetin iyilik ve güzellikleri ile donatabilirler.

Said Nursî Hazretlerinin, bugün Birleflmifl Millet-ler flemsiyesi alt›ndaki medeniyetler ittifak› projesinemaya olacak flu ifadeleri, ça¤› ve insan› nas›l do¤ruokudu¤unun bir baflka kan›t›d›r:

“fiimdi ehl-i iman, de¤il Müslüman kardeflleriyle,belki H›ristiyanlar›n dindar ruhanileriyle ittifak et-mek ve medar-› ihtilaf meseleleri nazara almamak,niza etmemek gerektir. Çünkü küfr-ü mutlak hücumediyor.” (Emirda¤ Lahikas›, s. 179)

Bediüzzaman, zulme, haks›zl›¤a, fliddet ve teröre,inançs›zl›¤a ve sefahate karfl› adalet, do¤ruluk, yar-d›mlaflma, sevgi, hoflgörü eksenli evrensel bir bar›fltavsiye etmektedir.

HüseyinGülerce

Zamanyazarı

Sevgi ve sulh insan›: Said Nurs› Hazretleri

Büyük bir deha

ÖzcanÜnlü

Yeni Şafakyazarı

Said Nursî, ömrümün altm›fl y›l›nda bana ya-banc› bir kifliydi. Hatta dogma fikir ve düflünce-lerle kendisine alerji duydu¤um bir kifliydi. Öy-lesine koflulland›r›lm›flt›m ki, çeflitli mahkemekararlar› ile ve çekti¤i cezalarla kendisi cumhuri-yete, demokrasiye, ça¤dafl fikre ve özgürlü¤ekarfl› despotik yap›l› din bilgileri içerisinde hare-ket eden ve dünyay› sadece o gözle gören bir ki-fli olarak bilirdim.

Bundan yaklafl›k 10 y›l önce Bal›kesir’deki ar-kadafllar›m, beni, onun ad›na verilen bir konfe-ransa davet ettiler. Ricalar› k›rmadan zoraki git-tim. Hatibin Said Nursî hakk›ndaki konuflmalar›bittikten sonra yan›mdaki vali muavini arkada-fl›m ile iki hukukçu arkadafl›ma, bir saati aflan bukonferans› bafltan sona kadar dinledi¤imi ve hiç-bir suç unsuru bulmad›¤›m›, hatta ayd›nlat›c›yönlerinin a¤›r bast›¤›n› ve bana kapal› olan birçok konularda da bilgiler edindi¤imi söyledim.

Ama inan›n bu konferans için tahkikat aç›la-ca¤›n› söyledim. Ve befl gün sonra nezaket ziya-reti yapt›¤›m Cumhuriyet savc›lar›na, bu konfe-rans› tesadüf eseri izledi¤imi ve çok da yararl›buldu¤umu, ama bu camia hakk›nda daima da-valar aç›ld›¤›na tan›k oldu¤umu dile getirdim.Ve dedim ki: “Bu konferanstaki konuflman›n al-t›na ben de imzam› atar›m. Konferansta yan›m-daki hukukçu arkadafllar da beni do¤rulad›lar.”

Ondan sonra peflin fikirlerden yavafl yavafls›yr›lmaya bafllad›m ve objektif olarak de¤erlen-dirmeye çal›flt›m.

Sonuç olarak; Said Nursî’den MehmetAkif’e, Aziz Nesin’den Naz›m Hikmet’e kadarinsanlar›m›z› ve de¤erlerimizi peflin hükümlerlede¤erlendirmenin ülkemize ne kadar zararlarverdi¤ini, dünün az›l› düflmanlar› gördü¤ümüzkiflileri için bugün “Yurttafll›¤a kabul etmeliyizve geç kal›yoruz” kampanyas›n›n Türkiye’ye ya-y›ld›¤›n› görmekteyim.

Av.Turgutİnal

Hukukçuyazar

Said Nurs›’nin fikirleriayd›nlat›c›

^

^

Page 12: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

12

Benim kufla¤›m›n, ‹slami referanslarla aras› pekiyi de¤ildi. Sosyalist ideolojiye duydu¤umuz kat›ba¤l›l›k, ‹slami de¤erlere, baflka fikirlere ve siyasikültürlere ait birikimi görmemizi ve anlamam›z› en-gelliyordu zaten. Dünyadaki bütün fikirler bir yan-dayd›, ama sosyalizm bir yanda. Dünyan›n ve haya-t›n gri bölgesi yoktu hiç..

Sosyalizm gibi modern bir ideolojiyi savunuyor-duk, ama Türkiye’nin her fleyden önce entelektüeldamarlar›n› derinden etkilemifl ve halka mal olmuflSaid Nursî hakk›nda ve mesela Necip Faz›l, CemilMeriç gibi ayd›nlar›m›z hakk›nda hemen hiçbir fik-rimiz yoktu. Sosyalizmin Alfabesi, Komünist Mani-festo, En Güzel Dünya gibi eserler baflucu kitaplar›-m›zd›. Bunlar›n yan›nda bir de, her birinin gerçektende çok trajik olarak yaflanm›fl hayat hikayelerine ba-k›p, dersler ç›karmaya çal›flt›¤›m›z ve ulusal kimlikaray›fllar›m›za referans olarak kabul etti¤imiz a¤a-beylerimiz vard› ve Musa Anter bu etnik referansla-r›n merkezinde yaflayan en önemli politik flahsiyetti.

Said Nursî’nin fikirleri hakk›ndaki tart›flmalarbugün de sürüyor. Ama benim için o, her fleyden ön-ce, siyasal iktidarlara ve onlar›n fliddetine boyun e¤-memifl bir mütefekkirdir. Kendisinin de belirtti¤i gi-bi, olgunluk döneminde akl› ve kalbi sentezlemeninmücadelesini vermifltir. Onun ö¤rencisi FethullahGülen’in de söyledi¤i gibi, ‘‹nsanl›¤›n gelece¤ini ak›lve bilim belirleyecektir. Ak›l ve bilimsel geliflmeler›fl›¤›nda yap›lacak olan ‹slami yorumlar›n, gelece¤i-mizin flekillenmesinde büyük katk›s› olacakt›r.’

Türkiye’nin bugünkü siyasi tablosuna ve gidiflatabakt›¤›n›zda, yaflanmakta olan muazzam de¤ifliminsiyasi referans›n›n dayand›¤› kodlarda, bu düflünce-nin etkisini görebilirsiniz.

Said-i Kürdi (Ona inananlar bu s›fat› da kullan›r-lard›) ‹ngilizler’in ‹stanbul’u iflgal etmelerine karfl›durdu, Mustafa Kemal’i Milli Mücadele y›llar›ndadestekledi. Ama Kemalist kadrolar›n yeni bir ulus-devlet infla sürecinde uygulamak istedikleri planlar›nfark›na vard›¤›nda Van’a geri döndü. Kemalistlerlearas›na mesafe koydu ve yeni dönemin jakoben uy-gulamalar›na karfl› koyacak ‘entelektüel aç›danmuktedir’ bir toplumsal gücün oluflmas› gerekti¤ineinand›. Hayat›n› bu amaca adad›.

Yaflad›¤› dönemdeki Kürt siyasi hareketlerine veisyanlara ilgi duydu¤u söylenemez. fieyh Sait hareke-tini de kardefl kavgas›na yol açacak endiflesiyle des-teklememifltir zaten.

Onun Kürt co¤rafyas›nda modern ve dinsel bi-limleri Arapça, Türkçe ve Kürtçe ö¤retecek bir üni-versitenin aç›lmas› projesi--ki bunun ad›n› Medrese-tü’z-Zehra koymufltu--hala güncel. Mardin’de Artu-ko¤ullar› Üniversitesi bünyesinde aç›lmas› düflünü-len ‘Yaflayan Diller’ bölümünü, az çok bu fikrin ha-yata geçmesi olarak görmek mümkündür. Ama birfarkla ki, Said-i Kürdi Kürtçe e¤itimi savunmufl vebu dili sadece ‘arkaik’ bir dil olman›n ötesinde bire¤itim dili olarak görmüfltür.

Said Nursî’nin Türkiye’deki her fley gibi ‘Türk-lefltirildi¤ini’ unutmadan onu hat›rlamak çok do¤-ru olmaz diye düflünüyorum. Onun fikirleri sözkonusu oldu¤unda, bu Türklefltirmenin yaratt›¤›haks›zl›k, Nur Hareketi içinde ve en az›ndan Kürt

Nurcular› aras›nda y›llar y›l› hep üzüntüyle hat›r-lanm›fl ve hissedilmifltir. Bu ‘Türklefltirmenin’ birsonucu olarak, Risale-i Nur Külliyat› içinde geçen‘Kürt’ ve ‘Kürdistan’ sözcüklerine yap›lan at›flar›nortadan kald›r›lm›fl olmas›, Bediüzzaman’›n dü-flünsel miras›na ayk›r› ve ahlâkî olmayan bir dav-ran›fl olarak görülmüfltür.(*)

Geçmiflin bu yan›n› düflündü¤üm ve hat›rlad›¤›m

her zamanda, bir fleye çok hay›flan›r›m. Nas›l olmuflda dünyan›n en önemli düflünürlerinin kitaplar›n›yutarcas›na okudu¤um o gençlik y›llar›nda SaidNursî gibi bir alimin kitaplar›n›, risalelerini hiç oku-mam›fl ve onun hayat›n› hiç merak etmemiflim!.

Bu merak› y›llar sonra ve asl›na bak›l›rsa benimiçin bir hayli geç zamanlarda duymufl olmama bu-gün gerçekten üzülüyor ve hay›flan›yorum.

...............................................

(*)Yeni Asya’n›n Notu: Risale-i Nur Külliyat›içerisinde hâlen “Kürt” veya “Kürdistan” kelime-leri pek çok yerde bulunmakla birlikte, bizzat mü-ellifi Said Nursî taraf›ndan 1950’li y›llarda kimiyerlerdeki “Kürdistan” kelimelerinin, konununmalum sebeplerle hassasiyet kazand›¤› bir ortam-da istismar›na meydan vermeme endiflesiyle, “vi-layat-› flarkiye” (do¤u illeri) fleklinde de¤ifltirildi¤ide vakidir. Risale-i Nur yay›nc›lar›n›n, sa¤l›¤›ndabizzat müellifinin kendi eserlerinde yapt›¤› bu ta-sarrufa dokunmalar› ise, etik olarak, elbette bek-lenemez ve düflünülemez.

OrhanMiroğlu

Tarafyazarı

Türkiye’deki muazzam de¤iflimde,onun etkisini görebilirsiniz

Bediüzzaman’›n sizin için belgesel de¤eri tafl›-yan özelli¤i nedir?

Ayr›nt›lar› çok tart›flmak istemem; ama ‹s-lam’› ele al›fl biçimi ideolojik olarak beni ilgilen-dirdi. Medreseden esarete uzanan bir hayat› var,dünyan›n neresine gitseniz bu bir belgesel konu-sudur. Bak›yorsunuz hem I. Meclis’te var, hempadiflah›n yan›nda hem de Adnan Menderes veaskerî dönemde var. Görüfllerini yay›fl biçimi deönemli. Bugünün internet koflullar›nda gerçek-lefltirilebilecek bir fleyi o dönemin zor flartlar›içinde yapm›fl birisi. Birçok aç›dan bugüne kadarçoktan yap›lmas› gereken bir belgesel. Düflüncesistemati¤ini anlamak için çok fley okumak la-z›m. Yaz›lar›na kapand›¤›n›z zaman da sizi çok

ayr› dünyalara götürüyor. Öte yandan ne yafla-

d›¤›n› anlamak için de çok az belge var. Bir yan-

da onu bafl tac› edenler, bir yanda nefret edenler

var. Bugünün siyasetine ciddi yans›malar› olan

birisi. Onu gerçekten yaflad›¤›yla anlatt›¤›n›z za-

man ‘vay can›na’ dedirtiyor. Kaç kifli onun Mec-

lis’te konufltu¤unu, Atatürk’le diyaloglar›n› bile-

bilir ki? Bugünün Türkiye’sinde ona inanan in-

sanlar ve devam eden bir gelenek var. Bu aç›lar-

dan çok etkileri olaca¤›na inan›yorum, yeter ki

hakk›yla yapal›m.

Belgesel flu an hangi aflamada? Bir y›ld›r görüflüyoruz. Bir ay öncesinde Mar-

din, Siirt, Urfa ve Van bölgelerini gezdik, mekan-

lar› gördük, kabaca çekimlerini yapt›k. Do¤rusu,

bunu yapmay› çok arzu ediyordum. Türkiye’nin

tarihinde önemli bir isim. Fakat efsane ve tevatür

çok. Onlar› ay›klay›p gerçe¤e ulaflmada sorunu-

muz var. Biz de kendi araflt›rmam›z› yap›p kendi

gözlemimizi de ortaya koyal›m istedik. ‹lk elden

tan›klara ulaflmaya çal›fl›yoruz. Yapt›¤›m›z za-

man dört bafl› mamur, belgeye dayanan bir bel-

gesel olacak.

(Zaman, Turkuaz, H. Salih Zengin'in röpor-

taj›, 14.8.2005)

CanDündar

Milliyetyazarı

Bediüzzaman’›n hayat› insana‘vay can›na’ dedirtiyor

Page 13: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

Said Nursî, dinin siyasallaflmaktan kurtar›l-mas› ve do¤ru yaflanmas› için gösterdi¤i gayretler-le derin izler b›rakt›.

Onun söylediklerinin, yorumlar›n›n özel ola-rak etüd edilmesi gerekir, bunu yapan genifl birkesim var.

Ama belki bu çabay›, bu ö¤reti içinden gelme-yen, söylenenlere daha az vak›f birilerinin, ciddibir çal›flmayla ele al›p, kendi alg›lar›n› popüler birdille daha da genifl kesimlere aktararak tart›flt›r-mas› da anlaml› olur… Said Nursî’nin çal›flmala-r› bilenlerin de¤il bilmeyenlerin de gündemine gi-rer…

Konuya vak›f olmayan ama o dili bilen birininarac›l›¤›yla daha objektif ve daha yayg›n bir resimortaya ç›kabilir…

Çünkü Said Nursî cumhuriyet taraf›ndan ilkd›fllanan insanlardan biri.

Hat›rlayal›m… Son elli y›ld›r, ilk kez, Baflbakan Erdo¤an, par-

tisinin son kongre konuflmas›nda “devletin” ve“resmi görüflün” görmezden geldi¤i; üstelik pekço¤una da zulmetti¤i on üç ismi sayarak, “de-

mokratikleflme aç›l›m›n›” daha elle tutulur, dahainand›r›c›, daha y›¤›nsal bir hale getirmiflti…

O hakk› yenenler aras›nda ise en büyük alk›fl,Baflbakan’›n “Türkiye’nin maneviyat› noksan ka-l›r” dedi¤i “Bitlisli Said Nursî” ismi zikredilincepatlad›. Baflbakan Tayyip Erdo¤an, Adnan Men-deres’ten sonra “Said Nursî” ad›n› resmen telaf-fuz eden ikinci baflbakan…

Bizim geçmiflimizde, sa¤’a sol’a, Kemalizm d›-fl›nda her yana kapal› olan “laik rejimin” en bü-yük fobilerinden biri de Bediüzzaman lakab› ilean›lan Said Nursî Kürdi idi... Hâlbuki Said Nursîiçin ansiklopedi, “Nurculuk olarak bilinen ‹slam-c› ak›m›n kurucusu, düflünce ve siyaset adam›”diye yaz›yor.

Medrese ö¤renimini tamamlad›ktan sonra ‹s-lam Bilimleri konusunda icazet alm›fl... Medrese-tü’z-Zehra ad›n› verdi¤i büyük bir okul projesiniuygulayabilmek için yard›m almak amac›yla1907’de ‹stanbul’a gitmifl... Ama kuflku üzerinetutuklanm›fl. Serbest b›rak›ld›ktan sonra ‹ttihatTerakki liderleriyle görüflmek üzere Selanik’e git-mifl... Buradaki konuflmalarda 2. Abdülhamit yö-

netimini elefltirerekmeflrutiyeti öv-müfl... ‹stanbul’adöndükten sonrada bir süre ‹ttihat-ç›larla iliflkisinisürdürmüfl.

1909 y›l›nda ‹t-tihad-› Muhamme-di Cemiyeti’ninkurucular› aras›n-da yer al›p, Cemi-yet’in yay›n organ›Volkan’da ateflliyaz›lar yay›nla-m›fl... 31 MartOlay›’n›n tahrikçi-lerinden oldu¤ugerekçesiyle Di-van-› Harb-› Ör-fi’de yarg›lan›p be-raat etmifl.

1910’da Van’a, ertesi y›l da fiam’a gitmifl. V.Mehmed Reflat’›n Rumeli gezisine kat›lmak üzere‹stanbul’a ça¤r›lm›fl... Teflkilat-› Mahsusa’da gö-rev alm›fl. Birinci Dünya Savafl› s›ras›nda Kafkascephesinde savafla kat›lm›fl... Ve Ruslara esir dü-flerek Sibirya’ya sürülmüfl. Ama kaçmay› baflara-rak 1918 y›l›nda Avrupa üzerinden ‹stanbul’adönmüfl... Anadolu’da bir Kürt devleti giriflimleri-ne karfl› ç›km›fl. ‹ngilizlerin ‹stanbul’u iflgal etme-leri üzerine yazd›¤› bir risaleyle iflgali k›nam›fl.1920’de fieyhülislaml›¤›n Kurtulufl Savafl› aleyhi-ne verdi¤i fetvaya da karfl› ç›km›fl. 1922’de Mus-tafa Kemal Atatürk taraf›ndan Ankara’ya davetedilmifl, Meclis’te ulusal hareketi destekleyen birkonuflma yapm›fl.

Daha sonra Van’a gitmifl ve 1923 ile 1925 y›l-lar› aras›nda ö¤rencileriyle Erek Da¤›’nda inziva-ya çekilmifl.

1925’te fieyh Sait Ayaklanmas› dolay›s›yla ‹s-tanbul’a getirilmifl ve ‹stiklal Mahkemesi’nce yar-g›lanarak sürgüne gönderilmifl. Risaleleri nede-niyle birkaç kez daha mahkûm olmufl.

1950 seçimlerinde Demokrat Parti’yi destekle-mifl... Karfl›l›¤›nda seçimleri kazanan DemokratParti’den destek görmüfl.

Ölümünden sonra Halilü’r-Rahman Camisimezarl›¤›na...27 May›s 1960 hareketinden sonraise cesedi askeri birliklerce Isparta’ya götürülerekbilinmeyen bir yere gömülmüfl.

Bunlar “tarafs›z” ansiklopedilerde yazanlar…Nitekim, Ansiklopedi Nurculuk’u da “Said

Nursî’nin kurdu¤u ‹slamc› dinsel siyasi ak›m” di-ye tan›ml›yor. Ve ekliyor: “Nurculu¤un temel il-keleri Said Nursî’nin Risale-i Nur adl› yap›t›ndabelirlenmifltir. Buna göre ça¤dafl Müslüman’›n enönemli görevi modern bilim ve felsefeye karfl›iman› korumak ve kurtarmakt›r”.

AK Parti Kongresi’nde en büyük alk›fl› nedenSaid Nursî ald›? Çekti¤i zulmün haddi hesab› ol-mayan inançl›lardan biridir… Düflünün ki, Mus-tafa Kemal’in Kurtulufl Savafl› s›ras›nda Anka-ra’ya ça¤›rd›¤› Said Nursî’yi 1960 y›l›nda askeridarbe “mezars›z” b›rakt›…

Bu k›sa anlat›m›, Said Nursî’nin görüfllerininyayg›nlaflmas›, onun düflüncesi etraf›nda bir tar-t›flman›n ortaya ç›kmas›, dolay›s›yla normallefl-meyle birlikte daha derinlefltirir, sosyal yaflam›niçine daha fazla çekebiliriz.

Ve böylece normalleflmeyle birlikte Said Nur-sî’nin düflünce ve alg›s›na yönelik resim tam ola-rak ortaya ç›kar.

AKP Kongresi’nde en çok alk›fl alan “manevi-yatç›” kimli¤iyle yayg›nlafl›r…

Kemalizmin yasakl› listesi biraz daha güçsüz-leflir… Ço¤ulcu demokrasi ise biraz daha güçle-nir…

Prof. Dr.MehmetAltan

Staryazarı

Said Nurs› derin izler b›rakt›^

13

Page 14: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

14

‹sviçreli Kalvinist ve dindar bir aileye mensupolan Jan Jack Rousseau dramatik bir hayat yaflam›fl-t›r. Romantizm ak›m›yla (Age of Sensibility) birliktean›l›r. Belki kendisine ‘romantizm asr›n›n imam›’ ön-cüsü anlam›nda)’ da denilebilir. Rousseau’nun birbaflka özelli¤i ise Ayd›nlanma ça¤›n› bafllatan düflü-nürlerden olmas›d›r. Bir di¤er özelli¤i ise JakobenKulüp(Jacobin Club)’ün üyeleri aras›nda yer almas›-d›r. Çok renkli bir kifliliktir. Ve içtimai mukavele/sos-yal akit kavram›yla birlikte de an›lmaktad›r. Ütopikbir devrimcidir ve dolay›s›yla yaflant›s›yla Bediüzza-man’›n ‘Mübala¤a, devrimcidir’ sözüne de intibak et-mektedir. Frans›z Devriminin ilham kaynaklar›ndanbirisidir. Elbette Bediüzzaman’la ilgili mukayese sa-has› onun ‹tiraflar› veya benzeri eserleri de¤ildir. La-kin onun 1742 y›l›nda Paris’e gelmesi ve bu flehirde-ki dura¤an sular› harekete geçirmesi gibi Bediüzza-man da 1907 y›l›nda ‹stanbul’a gelmifltir. Ayn› etkiyimeydana getirmifltir. Rousseau Paris’e 1742 y›l›ndayerel ve köylü k›l›¤›nda gelmifl ve çevresinde hayran-l›k uyand›rm›flt›r. Rousseau kaba bir köylü k›yafetiy-le ve pervas›z tavr›yla Paris’e ilk defa olarak geldi¤izaman, klasik edebiyat-kuruma¤a yüz tutmufl bir çi-çek gibi- inhitata bafllam›flt›. “ Hatta asaletini de mu-hafaza edemeyip 盤›r›ndan ç›km›flt›” diyen münek-kitler, “ Zaman ile fikirler ve zevklerde bir hayli de-¤iflmiflti. Yeni bir 盤›r aç›p da yol gösterecek bir ce-sur müceddid de zuhur etmemiflti. Islahat nam›nakorkak ve beceriksiz teflebbüslerden baflka bir hare-kette görülmüyordu.” diye mühim mülahazalar be-yan ediyorlar. Rousseau, acayip k›yafetiyle Paris’inen kibar salonlar›na ve mahfillerine kabul edilmifl vesöz söylemekte riayet olunan adaba ve teflrifata hiçehemmiyet vermeyerek ihlas ve samimiyetle düflün-dü¤ünü söylemifltir. Fevkalade acip bir cazibesi vemüessir bir samimi hali varm›fl. .. (Tevfik Fikret, R›-za Tevfik Bölükbafl›, S: 42)”

Bu sat›rlar veya Rousseau’nun Paris’teki hali haya-t› size bir yerlerden tan›d›k geliyor mu? Bir baflka ki-flili¤i hat›rlat›yor mu? Elbette tan›d›k geliyor. Bediüz-zaman’›n ‹stanbul’daki ilk zuhur hali de böyle olmufl-tur ve g›pta ve hayranl›k aras›nda insanlar›n dikkatle-rini çekmifltir. Özellikle ihlas ve samimiyeti tan›yanla-r›n ve görenlerin hayretine mucip olmufltur. Bu hal ay-n› zamanda Bediüzzaman’›n ihlas gibi ‹slam’›n mane-vi ve tekvini emirlerine riayet edenlerin bat›l da olsagalip olabileceklerini söylemesinin tasdiki mahiyetin-dedir. Bu ihlas ve samimiyet s›rr› Jan Jack Roussea-u’da tecelli etmifltir. Baz› fikirleri bat›l da olsa. O bat›-l›ndaki dane-i hakikatler ve onun istinat etti¤i ihlasRousseau’yu baflar›ya götürmüfltür.

*1907 y›l›nda da benzeri yerel k›yafetleriyle Bedi-

üzzaman da ‹stanbul semalar›nda görünür. Ve son-ras›nda 1909 ve 1910 y›llar›nda ve akabinde ‹stan-bul’dad›r. Ona göre ‹stanbul bikarar olan bir flehir-dir. Burada insan iliflkileri ‹spanyol nezlesi gibidir.Bediüzzaman dertlidir ve derdi de Hazreti ‹brahimgibi misyonundan kaynaklanmaktad›r. Bediüzza-man ‹stanbul’da Rousseau gibi birçok çevre ve dostedinir. Bunlar aras›nda çeflitli ülkelerden veya diyar-

lardan gelen ulema da vard›r. ‹stanbul’a gelmesi mis-yonla yüklüdür ve II. Abdulhamid Han’a flark vila-yetlerinin ›slah›yla alakal› bir layiha takdim eder. Bulayiha daha öncesinde Muhammed Abduh’un e¤i-timle alakal› taleplerini akla getirmektedir. ‹stan-

bul’da edindi¤i ve tan›flt›¤› ulema aras›nda M›s›rMüftüsü Muhammed Bahit el Mutii de vard›r. Birbaflkas› daha sonra ‘Irak imam›’ olarak temayüzeden Emced Zehavi’dir. Mütareke y›llar›nda ise birtaraftan ‹ngilizlere yönelik olarak Hutuvat-› Sitte’yikaleme al›r ve Anglikan Kilisesi’nin ‹stanbul’un bo-¤az›na binen ‹ngilizlerin siyasi gücünden güç alarak‹slam’›n üzerine çullanmak istemesiyle ilgilenir ve la-kin Anglikan Kilisesinin sorular›n› kabil-i hitap bul-maz. Sadece ‘soysuzlar›n yüzüne tükürün’ der.

Bediüzzaman flark vilayetleri ve Kürtlerin teali-siyle ilgilendi¤i kadar ve oranda ve belki de fazla-s›yla ‹ttihad-› ‹slam’la ilgilenir ve Kürtlerin saadet-lerinin ancak ‹ttihad-› ‹slam dairesinde ve Osman-l› ittihad-› anâs›r›nda oldu¤unu görür. Bu görüflle-rini Münazarat adl› risalesinde ortaya koyar. ‹kiMekteb-i Musibetin fiahadetnamesi gibi eserlerinide ‹stanbul günlerinde yazar. Burada Gazali gibibir buhran devresi geçirir ve bu buhran y›llar›ndaDarü’l Hikmet’ül ‹slamiyye azas›d›r ve dine olanlakaytl›k onda bir buhrana neden olur. Bu buhran

Gazali’nin yaflad›¤› buhran gibidir. Buhran onuderinleflmeye sevk eder ve bu ba¤lamda Abdulka-dir Geylani’nin Futuhu’l Gayb’daki ‘ente fi’d-da-ri’l hikmetiü’l ‹slamiyye utlup tabiben’ maneviikaz›yla karfl›lafl›r. Ve Geylani’nin manevi hitapla-r› onda manevi eczalara dönüflür. Mütareke günle-rinden sonra Ankara’ya u¤rar ard›ndan Van’a dö-ner ve sonras›nda sürgün günleri bafllar. Ve Ispar-ta ve Barla’da bunu yeniden do¤ufl günleri takipeder. ‹sevilikte yeniden do¤ufl kavram› vard›r. Buyeniden do¤ufl hali Müslümanlarda da vard›r veGazali’nin fiam’daki buhran günleri ve akabindegelen yeni dönem bir manevi do¤uflu simgeler.

Bu do¤um tecdit vazifesidir.fiunu söylemek laz›md›r ki, Bediüzzaman ile

Mehmet Akif birbirlerine çok benzer. ‹kisi de ahlakabidesidir. Gelenekçi de¤ildir. Lakin gelene¤e sayg›-l›d›r. Zira gelenek içinde eski devirlerin tortular› davard›r. Modernist de de¤illerdir. Zira, modernizmzaman dalgas›n›n içinde edilgen hale gelmifl bir anla-y›fl ve yap›y› temsil eder. Dolay›s›yla zaman karfl›s›n-da savrulan hareketlere modernist hareketler diyo-ruz. Halbuki, rabbani ulema zaman› ve insan› mut-laklaflt›rmam›fllar aksine onlara harfî mana nazar›y-la bakm›fllard›r. Bu anlamda, hakikat mesle¤i (Hak-kaniye) flu kavramla ifade edilmektedir: Dur haysüdare’l hakk. Yani zaman›n savrulmalar› karfl›s›ndahakka ve sabit hakikate tutun. Dolay›s›yla moder-nistler asrî ve zamanperesttirler. Müslüman ise ‹ski-lipli At›f Hoca’n›n deyimiyle a’saridir ( bükün as›rla-r›n insan›d›r). Zamanperestler hakikat yerine zama-n› ve getirdiklerini esas al›rlar. Bu anlay›fl› temsiledenler için de geçmiflte flu tabir kullan›lm›flt›r: Durhaysü dare’z-zaman. Yani zaman gülü gibi ol ve za-man ne yana eserse sen de o yana dön. Dolay›s›ylaBediüzzaman bu anlamda Mevlana’n›n pergel ben-zetmesini temsil eder. Bu noktada, Muhammed Ab-duh gibilerden ayr›l›r. Gelenekçi olmad›¤› gibi mo-dernist de de¤ildir. Bu anlamda, Bediüzzaman sko-lastik bir hoca olmad›¤›n› vurgular. Lakin bununlabirlikte Muhammed Abduh’un Mutezile’den tevarüsetti¤i tekellüflü tevilatlar›na da kat›lmaz. Bediüzza-man moderndir lakin modernist de¤ildir. Zaman›nruhu ile fleriat›n hakikatinin bulufltu¤u noktada bu-lunur ve Hegel gibi zaman›n ruhunu inkâr etmez,teslim eder ve ilcaat-› zamana riayet eder ve zaman›nbir müessir oldu¤unu söyleyerek zaman›n Kur’an in-cilerine hâvî oldu¤unu ve zaman afl›ld›kça bu za-manda gizlenmifl Kur’an cevherlerinin ve hazineleri-nin aç›laca¤›n› ve keflfedilece¤ini ifade eder. “Zamanihtiyarlad›kça Kur’an gençleflir” der. Zira Kur’›n za-man ve mekan üstüdür.

Kur’an karfl›s›nda zaman ve insan harfî bir mana-d›r. Bundan dolay› eskiler ‘Arifi’l hakka tarif ehlehu’demifllerdir. Yani hakikati insanla de¤il, insan› haki-katle tan›. Dolay›s›yla zaman› Kur’an’la anlamakesast›r. Yoksa Kur’an zamana tabi olmaz. Zaman›ndo¤rular› da e¤rileri de vard›r. Bediüzzaman gele-nekçi ve modernist de¤il, belki gelene¤e sayg›l› veKur’an ve Sünnete ba¤l› zaman› da ihmal etmeyenbir karakter ve müceddittir. Suriye’ye yola ç›kmadanönce 1910 y›l›nda Bediüzzaman ‹stanbul’dad›r. Son-ra bir rüya ve istikbalde bir ›fl›k görür. Bu rüyan›n ve›fl›¤›n peflinde ve izinde bir ömür tüketir. Medrese-tü’z-Zehra da bu gördü¤ü ›fl›k içindedir. ‹nflallah1910 y›l›n›n yüzüncü y›l›nda bu rüyas› ‹stanbul se-malar›nda ete kemi¤e bürünür ve istikbalde gördü¤ü›fl›k ve fecr-i sad›k ‹stanbul semalar›ndan tulu eder.

MustafaÖzcan

Vakit ve MilliGazete yazarı

Rousseau Paris’te Bediüzzaman ‹stanbul’da

Bediüzzaman moderndir lakinmodernist de¤ildir. Zaman›n ruhuile fleriat›n hakikatinin bulufltu¤u

noktada bulunur ve Hegel gibi za-man›n ruhunu inkâr etmez, teslimeder ve ilcaat-› zamana riayet ederve zaman›n bir müessir oldu¤unu

söyleyerek zaman›n Kur’an incileri-ne hâvî oldu¤unu ve zaman afl›ld›k-

ça bu zamanda gizlenmifl Kur’ancevherlerinin ve hazinelerinin aç›la-ca¤›n› ve keflfedilece¤ini ifade eder.

Page 15: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

15

Soru: ...Said Nursî ‹slâm medeniyetinin Bat›medeniyetine galebe çalaca¤›n› söylüyor.

Ben Bediüzzaman’›n vizyonuna sahip de¤ilim.Onun kuflat›c› bir ufku var. Gelece¤e yönelik ç›kar-samalar yapabiliyor. Biz meselelere verili de¤erlerüzerinden yorum getiririz. Onlar büyük vizyon sa-hipleri…

Soru: Said Nursî hakk›ndaki görüflleriniz neler? Ben Bediüzzaman’›n büyük bir din düflünürü

oldu¤u kan›s›nday›m. Onun söylediklerinin, Tür-kiye’de, özellikle laik kesimler taraf›ndan incelen-meden hurafe ve irtica olarak alg›lanmas›ndan bü-yük rahats›zl›k duyuyorum. Bediüzzaman büyük-bir din bilgini ve önemli bir k›lavuz.

Soru: Sizin estetik vurgunuza Bediüzzaman“Do¤unun yükselifli san'atla” olacakt›r tespitindebulunuyor…

‹flte teflhis bu! (Büyük bir hayranl›kla söylüyor.)

(Yeni Asya, H. Hüseyin Kemal'in röportaj›,19.10.2009)

Benim Said Nursî'yidin aç›s›ndan de¤erlendir-mem mümkün de¤il. Çün-kü o konuda kendimi her-hangi bir flekilde ihtisassahibi hissetmem. Amaflunu çok rahatl›kla söyle-yebilirim ki, benim gö-zümde Said Nursî, bu top-raklarda yetiflmifl, 20. yüz-y›l›n en büyük fikir adam-lar›ndan biridir. Nedenböyle söylüyorum, çünküSaid Nursî'nin o güne ka-dar genelde dinlerde, özel-de de ‹slam dininde görülmeyen bir fiil açm›fl olma-s›d›r. fiöyle ki: Dinler, özde de ‹slam, daha çok var-l›klar›n var olma nedenleri, yok olufllar›, daha do¤ru-su içlerindeki ruh ile ilgilenir ve bunlara aç›klama ge-tirirken, varl›klar›n mekanik faaliyetlerini adeta gözard› etmekteydi. Yani dinler aç›s›ndan varl›klar›n na-s›l davrand›klar› ve bu davran›fl biçimlerinden ne gi-bi faydalar edilece¤ine dair bir görüfl veya görüfl al›fl-verifli yoktu. Halbuki Said Nursî, varl›klar›n meka-

nik davran›fl biçimlerininde esas›nda adeta Allah’›nayetleri gibi, yani fizik,kimya, biyolojinin de kuru-lu düzenleri oldu¤unu vebir Müslüman›n bunlarlada ilgilenmesi gerekti¤inisöyleyerek, tarihsel olarakadeta dinler ve bilimler ayr›fleylermifl gibi görülürken,bunlar›n bir anlamda bir-leflmesini teflvik etmifltir.Müslümanlara Kur’an’› an-lamak kadar, fizi¤in, kim-yan›n, biyolojinin de anla-

fl›lmas› gerekti¤ini söyleyerek, Müslüman insanlar›medeniyet seviyesinde daha öteye tafl›maya ve dün-yevi iliflkilerde de fen bilimlerinin nimetlerinden da-ha fazla yararlanmas› için teflvik etmifltir. Bunun so-nucu olarak okullaflma olay›n›n ve fizik, kimya, ma-tematik vb. bilimlerin üzerine ihtisaslaflacak okulla-r›n aç›lmas›na da ön ayak alarak, bence ‹slam dün-yas›nda yeni bir kap›n›n aç›lmas›na çok büyük kat-k›da bulunmufl bir insand›r.

Said Nursî'nin bende ça¤r›flt›rd›¤› en belir-gin husus, dinden devlete kadar hayat›n heralan›nda egemenlerin ve muktedirlerin statü-kosuna bir gün bile bafl e¤meyen ve onu verikabul etmeyen bir dava adam› olmas›d›r.

“Ben Kürdistan da¤lar›nda büyümüflüm.Kaba olan ahvalimi Kürdistan kapan›yla tart-mal›, hassas olan medenî ‹stanbul mizan›ylatartmamal›s›n›z. Öyle yaparsan›z, maden-i sa-adetimiz olan Dersaadet’ten önümüze sedçekmifl olursunuz; hem de ekser Kürdleri t›-marhaneye sevketmek lâz›m gelir. Zira Kür-distan’da en revaçl› olan ahlâk, cesaret, izzet-i nefs, salâbet-i diniye, muvafakat-› kalb ve li-sand›r. Medeniyette nezaket denilen emr, on-larca müdahenedir" fleklinde bafllay›p;

"Bütün insanlar mecnundur. Fakat insan-lar›n arzu ve istekleri say›s›nca delilik çeflitlerivard›r. E¤er müdahene, temelluk, tazarru-usennurî, menfaat-› umumiyeyi menfaat-› flah-siyeye feda etmek akl›n muktezas›ndan adde-dilmek laz›m gelirse, flahid olunuz, ben o ak›l-dan istifam› veriyorum. Divanelikle -ki, bencebir mertebe-i masumiyet gibidir- iftihar ediyo-rum” diyerek biten hitap ve itham›n› da hat›r-lay›p hiç unutmad›klar›m aras›nda saymamgerekmektedir.

Sayg›lar›mla.

CüneytÜlsever

Hürriyetyazarı

20. yüzy›l›n en büyükfikir adamlar›ndan biri

HilmiYavuz

Zamanyazarı

HaşmetBabaoğlu

Sabahyazarı

Bediüzzaman’›nkuflat›c› birvizyonu var

SırrıSüreyyaÖnder

Senaristyönetmen

Egemenlerinstatükosunabir gün bilebafl e¤medi

Beni bu soruflturmadan muaf tutman›z dahaanlaml› olur, diye düflünüyorum. Çünkü hemenakl›ma gelenleri s›ralamak hem Said Nursî’yehaks›zl›k olur, hem de benim entelektüel formas-yonuma uymaz. Bizim topraklar›m›z›n ‹slami dü-flün gelene¤ine çok uzun zamand›r aflina olmama

karfl›n Nursî’nin düflüncelerine ve do¤rudan kay-naklar›na yak›n zamana kadar epeyce uzak kal-d›m. Belki vefat›n›n 51. veya 52. y›l›nda yap›lacakbir soruflturmada söyleyeceklerim olur, diye dü-flünmekteyim.

Sevgiler, sayg›lar

Said Nurs›’ye haks›zl›k etmek istemem

^

Page 16: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

16

Said Nursî’nin ilginç ve s›rad›fl› hayat hikâyesi bendederin bir hayranl›k etkisi b›rakt›. Türkiye’nin do¤u ucun-da, taflra say›labilecek, k›rsal bir kesim olan Bitlis gibi biryerde dünyaya gelmesine ra¤men, böylesi genifl bir ufkave entelektüel birikime sahip bir âlimin yetiflmifl olmas›beni flafl›rtan fleylerin bafl›nda gelmektedir. Genellikle birdin adam› olarak tan›nan Said Nursî, bana göre dinadaml›¤›n›n yan› s›ra çok genifl bir ufka sahip ve di¤erilimlere vak›f olan ve ciddî önem veren, uluslar aras› tec-rübe sahibi bir bilim adam›d›r. Böylesi bir âlimin hayat›boyunca eziyet çekmifl olmas› da beni hep flafl›rtm›flt›r.

(Yeni Asya, 31.1.2010)

Türkiye’deki ‹slamidüflünceye büyük kat-k›da bulunmufl bir dü-flünür bir kere kendisi.Bu önemli. ‹kincisi,toplumsal ve siyasi me-selelerle ilgilenen vekendi ça¤›nda, kendigününde, kendi yaflad›-¤› y›llarda önemli öne-rilerde, tekliflerde bu-lunan ve yol gösterenbirisi.

Üçüncüsü de, bugün k›saca Nurculuk ad›-n› verdi¤imiz bir toplumsal oluflumun, cema-atleflmenin kurucusu, yol göstericisi.

Dolay›s›yla Türkiye tarihinde-özelliklecumhuriyet dönemini kastediyorum-her nekadar itilip kak›lsa da-mezar›na yap›lanlar›zaten biliyoruz-, tüm bunlara ra¤men çok

önemli bir figürolarak karfl›m›zaç›k›yor. Kendisineonca fley yapanla-r›n kendileri ya daçocuklar› bugünherhalde biraz pifl-man olmufllard›rdiye düflünüyo-rum.

Toparlarsak; üçtemel alanda, yani

toplumsal sorunlar, ‹slami düflünce ve insanla-r› bir araya getirerek bir hareket oluflturma aç›-s›ndan çok önemli etkileri olmufl bir düflünür.

Bugün de çeflitli cemaatlere ve inançtan ha-reketle kurulmufl olan toplumsal örgütlenme-lere onun düflüncesi ›fl›k tutuyor. Sadece nur-cular olarak de¤il, di¤er kesimlerin de yarar-land›¤›n› görüyoruz.

Bediüzzaman neden son yüzy›l›n en büyük düflü-nürüdür ve Bediüzzaman'›n yapt›¤› fley nedir?

Bediüzzaman'›n ayn› anda 4 ça¤›n adam› olmas›ve iki esasl› dil kurmas›d›r. Bediüzzaman, hem Os-manl›'n›n son ça¤›n›n tan›¤›d›r; hem Türkiye ça-¤›'n›n tan›¤›d›r; hem ‹slâm tarihi ça¤›'n›n tan›¤›d›r,hem de dünya ça¤lar›n›n tan›¤›d›r. Hem bütün ça¤-lar› tan›yan ve bütün ça¤lar›n tan›d›¤›; hem de bütünça¤lar›n tan›¤› ve kendisine tan›k oldu¤u bir figür.

Bu, insana ne oldu¤unu hat›rlatan peygamberîsözü ve solu¤u yaflayan ve yaflatan âlim, ârif ve ha-kîm figürüdür.

Bediüzzaman, ancak âlim, ârif ve hakîm figürle-rinin özelliklerini üzerinde bar›nd›ran bir kiflinin ya-pabilece¤i bir fleyi yapm›flt›r: ‹ki dil gelifltirmifltir. Bi-rinci dil, kendine mahsûs gelifltirdi¤i Türkçe'dir. BuTürkçe, bugün Türkiye'de hiç kimsenin vâk›f olama-d›¤› ama en fazla vukûfiyet kesbetmeye ihtiyaç his-setti¤imiz muhteflem ve muazzam bir Türkçe'dir;hem etimolojik, hem lingüistik, hem de semantik ya-p›s› aç›s›ndan sadece Bediüzzaman'a mahsus, sem-bolik ve metaforik dünyas› son derece derin ve zen-gin bir dildir ve Türkçe'nin bir an›t-eseri, bir flâhika-s›d›r. (…)

Bediüzzaman'›n Türkçe'nin bir an›t-eserini, birflâhikas›n› ortaya koymas›n› sa¤layan as›l fley, kurdu-¤u ikinci dildir. Birinci dil, vas›ta'd›r; ikinci dil, va-sat'a aittir. Bu iki dil, birbiriyle kopmaz bir irtibat hâ-lindedir; biri olmadan, öteki de olmaz ve var olamaz.Bu ikinci dil, bütün bir ‹slâm medeniyeti birikimini,

münhas›ran da tefsir, hadis, akaid, f›k›h, kelam, ta-savvuf, felsefe, tarih, gramer, mant›k, lisan gibi ilim-lerden müteflekkil bütün bir ‹slâm düflüncesi gelene-¤ini harekete geçirerek kurulmufl bir dildir. Dünya vehayat tasavvurumuzun kayna¤›n› oluflturan kavram-lar›m›z›n ‹slâmî bir düflünce inflas› ameliyesi ile flifre-lenerek yeniden deflifre edilmesi çabas›d›r bu.

Bediüzzaman, Osmanl›'dan Cumhuriyet'e geçiflsürecinde düflüncesini kuran, hem ‹slâmî ilimlere,hem de ça¤dafl dünyan›n bütün dünyay› büyük uçu-rumlar›n efli¤ine f›rlatan felsefî sorunlar›na derinle-mesine ve vukûfiyetle vâk›f, tek ve son düflünürdür:Yani anahtard›r. Ve her bak›mdan anahtar ondad›r.

‹slâm'›n kap›s›n›, ‹slâm düflüncesinin kap›s›n›, ‹s-lâm medeniyetinin kap›s›n› ve bütün bunlar› müm-kün k›lacak, her alanda, ‹slâmî bir dil (bir varolufl ve

söyleyifl biçimi) gelifltirebilme çabas›n›n kap›s›n› Be-diüzzaman anahtar›yla açabiliriz ancak.

Medeniyetimizin solmaya yüz tutan dilini, bu di-le hayat›n› ve hayatiyetini kazand›ran ruhu, ruh-kö-künü kavrayabilmek ve yeniden üretebilmek için Be-diüzzaman'› tan›mak zorunday›z.

Bir dil, t›pk› Bediüzzaman'›n iki dil'i gibi, bir me-deniyeti ifade ediyorsa ve bir medeniyetin -bütün bo-yutlar›yla- ifadesiyse hakîkî bir dildir; ve o dil üzerin-den yeni yemifller devflirebilmek için yürünebilir veyeni koridorlar aç›labilir ancak.

(Yeni fiafak, 04.07.2006)***(…) Bediüzzaman'›n üfledi¤i ruh, önce Türki-

ye'de, sonra da Nur Talebeleri'nin y›lmak bilmezcehdleri neticesinde bütün dünyada karfl›l›k bulma-ya bafllam›flt›r.

As›l yap›lmas› gereken fley, bundan sonrad›r: Be-diüzzaman'›n gelifltirdi¤i medeniyet projesinin flifre-lerini deflifre etmek ve bunu dünyan›n entelektüel uf-kuna tafl›yabilecek yetkin düflünürler, sanatç›lar, ya-zarlar yetifltirmektir.

Bediüzzaman gibi sistematik düflünce üretmeyenve ça¤›m›z›n Gazali'si olan büyük düflünürler, ancakbir yüzy›l sonra düflünce dünyas›nda tam olarak kefl-fedilebilirler. O zaman art›k gelmifltir. Bundan son-ra, Bediüzzaman'› ülkemizin ve dünyan›n düflünceufkuna ve idrakine sunmak zorunday›z.

(Yusuf Kaplan, Yeni fiafak, 29.7.2006)

YusufKaplan

Yeni Şafakyazarı

Bediüzzaman’› dünyan›n düflünce ufkuna tafl›mal›y›z

‹slam› düflünceye büyükkatk›da bulunmufl bir düflünür

EmreAköz

Sabahyazarı

KeisukeYamanaki

Japonya’nın AnkaraBüyükelçiliği Müsteşarı

Said Nurs›’yehayran›m

^

^^

Page 17: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

17

Said Nursî ‹slâm’›n öncü formu, diyalojik(diyalo¤a aç›k), modernite, Bat› ve H›ristiyanl›kile müsbet hareketi ça¤r›flt›r›yor bana. SaidNursî’nin 20.yüzy›l›n en etkili Müslüman düflü-nürlerinden birisi oldu¤u flüphesizdir (tart›fl›l-mazd›r). Onun düflünceleri küresel (global)Müslüman hareketini do¤urmufltur.

Said Nursî Kur’ân’a olan derin teslimiyeti,Hz. Muhammed’e (asm) olan ba¤l›l›¤› ile yeni-lenmesi, bar›fla ve diyalo¤a ba¤l› olan ‹slami for-mu ile tan›mlanan öncü bir temsilcidir. ‹man› vezekâs› Said Nursî’yi etkili (güçlü) bir düflünüryapmaktad›r. (Tercüme: Tuba Gürsül)

Genel mânâda impa-ratorlu¤un gidiflat›n›,özel olarak da Kürt me-selesini temelden kavra-yan ve fikir üretenlerdenbiri de BediüzzamanHazretleridir. Bat›n›nilim ve teknoloji alanla-r›nda h›zl› yükselifli kar-fl›s›nda ‹slâm âleminingeri kalm›fll›¤› onu de-rinden üzüyor, düflün-meye sevk ediyordu. Be-diüzzaman, II. Meflrûtiyetin ilân edilmesi üzerinefiark vilâyetlerini bafltan sona gezmifl, halk kesimi,afliret reisleri ve ulema ile uzun görüflmeler yap-m›fl, yeni idarî sistemin güzelliklerini, hürriyet vemeflrûtiyetin önemini anlatm›flt›. Kürt meselesi ileilgili özellikle üç temel mesele onun zihninde yeralm›flt›r; cehalet, sefalet ve ihtilâf üzerinde durmuflve bu konularda çözüm önerileri sunmufltur.San’at, marifet, ittifak silâh› ile meselelerin hallo-laca¤›n› söylemifltir. Özellikle e¤itim meselesi üze-rinde durmufl ve flarkta bir üniversitenin kurulma-s› hususunda büyük gayret göstermifltir. 100 y›l

önce Müslüman Kürtle-rin meseleleri ile yak›n-dan ilgilenip, çözümönerilerini en yüksekmakamlara kadar gö-türmüfltür.

100 y›l geçti¤i halde,Bediüzzaman’›n Kürtmeselesine iliflkin sundu-¤u reçete tek ç›kar yol gi-bi görünüyor. 100 y›lsonra dönüp dolafl›p Be-diüzzaman’›n önerdi¤i

noktaya gelmek ne garip bir fley. Onca y›l sonraKürtler yine yokluk ve yoksulluk içinde. Milliyetçit›rman›fl›n Türkiye’yi getirdi¤i t›kanma ortada. Çö-züm olarak da do¤uda sosyal ve iktisadî kalk›nmahamlesi bafllatmak, özgürlükleri ve demokrasiyi ge-niflletmek bu meselenin halli için temel teflkil edi-yor. Yani Bediüzzaman’›n 100 y›l önce önerdi¤inoktaday›z. Peki, kaybetti¤imiz onca y›l› geri geti-rebilecek miyiz? Yitip giden onca can› geri getirebi-lecek miyiz? Bari bir yüz y›l daha kaybetmeyelim…

(Yeni Asya, H.Hüseyin Kemal’in röportaj›,3.02.2010)

Soru: …Said Nursî’nin bölge insan›n› bir aradatutmak için öngördü¤ü Medresetü’z-Zehra projesi-ni nas›l buluyorsunuz?

Sadece bölge insan› de¤il ki, bütün bir ‹slâmdünyas›na sesleniyor o proje. Bak›n benim hep söy-ledi¤im bir fley var. Bugün Kürt meselesinde konu-flabildi¤imiz fleyleri 20 y›l önce konuflabilseydik, bumesele flimdiki kadar büyümezdi. Olmad› ve mese-le çok büyüdü. Medresetü’z-Zehra projesi ise bildi-¤im kadar›yla 1900’lerin bafl›nda dile getiriliyor. Oproje olsayd›, hem Osmanl› son dönemde, hem deCumhuriyet döneminde Kürt meselesi hiçbir flekil-de bu kadar büyümezdi. (…)

Soru: Said Nursî’nin Kürt meselesi konusundane gibi bir de¤er tafl›d›¤›n› düflünüyorsunuz?

Sürekli olarak ortak de¤erler diyoruz de¤il mi?Said Nursî bu ortak de¤erlerin bafl›nda gelir. HemKürtlerin, hem Türklerin sayg› gösterdi¤i, sevdi¤i,takip etti¤i bir isim. Daha da önemlisi o zaman Do-¤u meselesi denilen Kürt meselesi konusunda so-mut önerileri olan biri. Bu sorun daha yeni yenibafllarken, “Bir fleyler yapmal›y›z, yoksa gelece¤i-mizi kaybederiz” diyen biri. Bak›n somut bir örnekbir vereyim: Baz›lar› biliyorsunuz, Kürtçe duyuncasanki baflka bir dünyadan gelmifl gibi bak›yor. (…)Said Nursî’nin medrese projesi gerçekleflseydi,Kürtçe normalleflirdi ve hiç kimsenin ne Kürtlerle,ne de Kürtçe ile sorunu olurdu. Kimse de kalk›pyanl›fl siyasetleri y›llarca uygulamaya kalk›flmazd›.(…) Kaç y›l geçmifl, (Said Nursî) hâlâ insanlar›nnezdinde muteber bir isim. (…)Türkiye’nin nor-malleflmesini isteyen bir çizgiyi temsil ediyor. Dahaaç›k söylersek, toplumsal bar›fl› temsil ediyor.

(Yeni Asya, H. Hüseyin Kemal’in röporta-j›,13.10.2009)

MuhammedAkar

Şeyh Said’in torunuİnsan HaklarıSözcüsü

Tek ç›kar yolBediüzzaman’›n reçetesi

IanMarkham

HartfordSeminary

JaneSmith

Harvard Üniversitesi

En etkili Müslüman düflünürlerden biri

SeyitHaşimHaşimi

Senaristyönetmen

Said Nurs›toplumsal bar›fl›

temsil ediyor

Said Nursî’yi Hartford Semi-nary’deki ö¤rencilerim sayesindetan›d›m ve onu 20. yüzy›l›n enbüyük düflünürlerinden birisi ola-rak takdir ederim. Modern Müs-lümanlar›n yaflay›fl› için Kur’ân’›yaflayan (canl›) ve uygun bir tarz-da tefsir etmifltir.

(Tercüme: Tuba Gürsül)

Kur’an’› ‘yaflanan’ bir tarzda

tefsir etti

^

Page 18: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

18

Röportaj: Umut Yavuz...............................

Bediüzzaman Said Nursî ismi bat› dünyas› için neifade etmektedir?

Said Nursî'nin sadece Bat› toplumuna de¤il mo-dern ça¤da yaflayan bütün insanl›¤a çok önemli me-sajlar› vard›r. Günümüz insanlar›n›n, din ve bilimibirbirine z›t görmeyen insanlardan bir fleyler iflitme-ye ihtiyac› var. Onlar›n duymak istedikleri fley günü-müz dünyas›nda Allah'a inanan aktif insanlar olma-n›n mümkün ve gerekli oldu¤udur. Sadece inananbir insan olmak de¤il, ayn› zamanda Allah'› hayatla-r›m›z›n merkezine koyan bir yaflay›fla sahip olmam›zgerekiyor. Allah inanc›n› ve ona hizmet etmeyi haya-t›m›z›n merkezine almazsak e¤er, bu ça¤da yaflayaninsanlar olarak küreksiz bir sandal gibi oluruz. Dal-galar bizi bir geri bir ileri atar durur. ‹flte Said Nursî,Allah inanc›n›n, adeta bizi do¤ru yöne sürükleyenkürekler oldu¤unu bize gösteriyor.

Peki sizin dünyan›zda ‘Said Nursî’ ismi hangi ma-nalar› ça¤r›flt›r›yor? Siz onu nas›l tan›yor ve tan›ml›-yorsunuz?

Modern dünyada Allah’a ibadet ve hizmet etme-nin nedenlerini insanlara keflfettirmek için bir isim-dir Said Nursî. Modern seküler zaman Allah’› insan-lar›n bilinçalt›n›n uzak köflelerine itmeye çal›flt›¤›n-dan, Nursî’nin yaflam boyu süren projesi zaman›m›zinsanlar›na Allah’› hayatlar›n›n merkezine nas›l ko-yacaklar›n› göstermektedir.

Ankara Üniversitesi’nde ders verirken, SaidNursî’yi ilk defa ö¤rencileri sayesinde duydum. Ozamandan beri Risale-i Nur’u tan›d›m ve okumakta-y›m. Nursî’yi 20.yüzy›l›n en büyük hakiki Müslü-man düflünürlerden birisi olarak görmekteyim. Da-ha ötesinde, ben onu Allah dostu ve kendim ve di¤erinsanlar›n çok fley ö¤renebilece¤i bir isim olarak gör-mekteyim.

Bildi¤iniz üzere, modern dünyada bilhassa 11Eylül'den sonra ‹slâm'›n imaj› ne yaz›k ki terör ile efl-de¤er olarak alg›lanm›flt›r. Ancak bildi¤imiz gibi ‹s-lâmiyet özünde bu de¤ildir. Sizce insanlar ‹slâm'›ngerçek bar›flç›l yüzünü nas›l görebilirler?

‹nsanlar›n ‹slâm'›n bar›fl ve kardefllik dini oldu-¤unu anlamalar›, ancak ve ancak ‹slâmiyeti hayat›n-da tam düstur edinmifl insanlarla karfl›laflt›klar›ndamümkün olabilir. Bu insanlar›n, hoflgörülü olan vehayat›n› bar›fl içinde yaflamaya adam›fl Müslümanlarile do¤rudan bir iliflki ve diyalog içine girmeleri ge-rekmektedir. Ça¤›m›z›n insan› bu tür Müslümanlar-la karfl›laflmad›¤› sürece, medyada gördükleri önyar-g›lara ve hurafelere inanmak durumunda kalacak-lard›r.

Bütün dünyada özellikle de Avrupa'da Müslü-man nüfus giderek artmakta. Sizce neden bu insan-lar ‹slâmiyet'e ilgi duyuyorlar?

Uzun süre boyunca seküler bir toplumun içindeyaflayan insanlar art›k bundan bunal›p, kendilerini

Allah'›n yoluna götürecek ve Allah r›zas› için yafla-yabilece¤i bir yol aramaya bafllam›fllard›r. ‹flte ça¤›-m›zda bir çok insan, ‹slâmiyet'in özünde, hayatlar›-n›n her aflamas›nda uygulayabilecekleri, Allah'›n ira-desine ve iste¤ine uygun kapsaml› ve flümullü birprogram bulmaktad›r.

Yap›lan baz› araflt›rmalara göre ‹slâmiyet'i seçeninsanlar›n bir ço¤u kad›nlardan olufluyor. Halbukibiliyoruz ki, biraz da medyan›n kötü propagandas›yüzünden bat› dünyas› için ‹slâm'da kad›n imaj› ol-dukça olumsuzdur. O halde bu kad›nlar neden ‹slâ-miyet'i seçiyor?

‹slâmiyet'i seçmifl olan ve benim tan›d›¤›m kad›n-lar›n hepsi birbirinden farkl› sebeplerle bu dini seç-mifl kiflilerdi. Bunlar›n hepsini tek bir kategori alt›n-

da de¤erlendirmek biraz zor. Ancak bunlar›n hep-sinde ortak olan bir fley var ki, hepsi de Allah'› ara-d›klar› uzun bir hayat yolculu¤u sonunda, ‹slâmi-yet'i tan›d›ktan sonra kendilerini, "bir insan›n ken-dini evinde hissetmesi" gibi rahat hissetmifllerdir.

Sizce Müslüman ve H›ristiyanlar aras›nda ortaknoktalar nelerdir?

H›ristiyan ve Müslümanlar aras›ndaki en önemliortak noktalardan biri, Allah'›n iradesini yorumlay›flbiçimimize göre, yapabilece¤imiz en iyi flekilde Allahyolunda hizmet etme arzumuzdur. Dinimizin pratik-lerinde ve detaylarda bir çok noktada farkl›l›klar ta-fl›sak da, Allah'› bilmek, sevmek ve ona hizmet etme-ye karfl› hissetti¤imiz derin arzu, gerçek H›ristiyanla-r› ve Müslümanlar› birlefltirmektedir. Risale-i Nureserlerinde, san›r›m 10. Söz'ün ‹kinci Hakikat k›s-m›nda, Said Nursî flu ifadeleri kullanmaktad›r:"Hem, hiç mümkün müdür ki, o Rahmân-› Ra-hîm’in kendini tan›tt›rmas›na mukabil, imân ile tan›-makla ve sevdirmesine mukabil, ibâdetle sevmek vesevdirmekle ve rahmetine mukabil flükür ile hürmetetmekle mukabele eden mü'minlere bir dâr-› mükâ-fat›, bir saadet-i ebediyeyi vermesin?"... ‹man ile ta-n›mak, ibadetle sevmek, rahmeti için flükretmek veonun ebedî saadet vaadini ümit etmek... Nursî, ben-ce burada çok veciz bir flekilde Müslüman ve H›ris-tiyanlar›n buluflabilece¤i ortak noktalar› göstermifloluyor...

Müslüman ve H›ristiyanlar ayn› Allah'a m› ina-n›rlar?

Ben tam kanaat getirmiflim ve iman etmiflim ki,Müslümanlar ve H›ristiyanlar ayn› Allah'a inan-maktad›r. Bu bizleri sevgiyle yaratan ilah›m›za, Hz.‹sa (as)'›n "Baba" diyerek hitap etmifl olma inanc›,bildi¤imiz anlamda biyolojik babal›k ya da zürriyetanlam›nda anlafl›lmamal›d›r. Ancak ve ancak meca-zi olarak Allah'›n bize olan merhametinin bir baba-n›n evlad›na olan merhameti gibi olmas›n› temsilenanlafl›labilir. Biz inan›yoruz ki, Yahudilerin de Müs-lümanlar›n da inand›klar› Allah bizim inand›¤›m›zlaayn› ilâht›r.

Peki bir Müslüman'›n Hz. ‹sa'n›n (as) peygam-berli¤ine iman etti¤i gibi, bir H›ristiyan da Hz. Mu-hammed'in (asm) peygamberli¤ine inanabilir mi?

Bir H›ristiyan için Hz. Muhammed'in (asm) pey-gamberli¤i meselesi, bir Müslüman için Hz. ‹sa'n›n(as) peygamberli¤i meselesine nazaran daha karma-fl›k ve zor bir meseledir. Bunun sebebi ise, Hz Mu-hammed'in (asm) do¤umunun, H›ristiyanl›k kutsalmetinlerinin yaz›l›fl›ndan çok sonra vuku bulmas›d›r.Nitekim Katolik Kilisesi daha bugüne kadar Hz.Muhammed'in (asm) risaleti hakk›nda kesin ve netbir aç›klama yapmam›fl, kural koymam›flt›r. Bununmanas› fludur ki, Katolik H›ristiyanlar kendi anlay›fl-lar› ve tercihlerine göre Hz. Muhammed'i (asm) birpeygamber olarak kabul etmekte serbesttirler. Be-nim flahsî kanaatim ise, yüce yarat›c›m›z Allah'›n,Hz. Muhammed'i (asm) insanlar› tek olan Allah'aibadet etmeye ça¤›rmas› için görevlendirmifl oldu¤u-dur. T›pk› antik ça¤da yaflam›fl Edessal› (bugünküfianl›urfa) Patrik Timothy'nin söyledi¤i gibi söylüyo-rum: "Muhammed'in yürüdü¤ü yol peygamberlerinyoludur..."

20. yüzy›l›n en büyük Müslüman düflünürü

Thomas Michel kimdir?Prof. Dr. Thomas Michel S.J., ABD’nin Mis-

souri eyaletine ba¤l› St. Louis flehrinde 1941’dedo¤du. Felsefe ve ilahiyat disiplinlerinde yürüttü-¤ü çal›flmalardan sonra, 1967’de bir Katolik ra-hip olarak görev ald›. M›s›r ve Lübnan’da Arap-ça ve ‹slamî araflt›rmalar konusunda çal›flt›. Prof.Fazlurrahman’›n yönlendirmesi alt›nda ‹bn Tey-miye’nin yaz›lar› üzerine doktora tezini tamamla-mas›ndan sonra, 1978’de Chicago Üniversite-si’nden “‹slam düflüncesi” alan›nda doktor unva-n›n› kazand›. Dr. Michel, 1978-1981 y›llar› ara-s›nda Endonezya’n›n Yogyakarta flehrindeki Sa-nata Dharma Üniversitesi’nde ö¤retim üyeli¤igörevinde bulundu. 1981’de Vatikan’›n DinlerAras› Diyalog Konsülü’nün Asya Masas›’na ta-yin edildi. 1988’de Vatikan’›n ayn› departman›-n›n bölüm baflkan› oldu. 1994-1996 y›llar› ara-s›nda, merkezi Tayland’›n baflflehri Bangkok’tabulunan Asyal› Piskoposlar Konferanslar› Fede-rasyonu’nun Ekümenik ve Dinler Aras› ‹liflkilerOfisi’nin (FABC-OEIA) genel sekreter yard›mc›-s› olarak hizmet gördü. Ayr›ca Roma’daki DinlerAras› Diyalog ‹çin Cizvit Sekreteryas›’n›n genelsekreterli¤i ve de Asyal› Piskoposlar Konferans-lar› Federasyonu’nun ekümenik sekreterli¤ini yü-rütmüfltür. Halihaz›rda ABD'deki GeorgetownÜniversitesi'nde ö¤retim üyeli¤i yapmaktad›r.

ThomasMichel

GeorgetownÜniversitesi

Page 19: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini

19

Röportaj: Zübeyir Tercan..................................

Bediüzzaman’› nas›l tan›yorsunuz?Toplumlar›n kutuplaflmas›n› netice veren milli

ve kültürel kimliklerin gittikçe daha da çokayr›flmas› ile karakter kazanan küreselleflen

dünyan›n genel jeopolitik görünümünü anlam-land›rmaya tak›ld›¤›m zamanlarda BediüzzamanSaid Nursî’nin ilk olarak “Hutbe-i fiamiye” isimlieserini okuma imtiyaz›na erifltim.

Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hutbe-ifiamiye’de bu ça¤›n ruhsal ve sosyo-politikhastal›klar›n›n canland›r›c› ve keskin bir analiziniyap›yor: Keder ve umutsuzluk, ihtilaf ve husumet,zorba yönetim ve sosyal uyum eksikli¤i. ÜstadBediüzzaman Said Nursî bu derin yaralara gerek-li olan ayd›nlat›c› ve sa¤lam çözümü öneriyor:Ümit ve do¤ruluk, devaml› kardefllik ve sosyalhayatta müzakere.

Bediüzzaman Said Nursî ismi sizede hangimanalar› ça¤r›flt›r›yor?

Benim için Bediüzzaman Said Nursî ismi,iman›n temellerinin temelsiz felsefi söylemler,ateizm, tabiatperestlik ve mütecaviz sekülerizmgibi tehditler alt›nda bulundu¤u bir modernizm

ça¤›nda imana ve yüce Kur’ân’a hizmetle eflanlaml›.

Üstad Bediüzzaman Said Nursî ilham eseriolan Risale-i Nur’u modern asr›n soru sorarakö¤renmeye çal›flan zihinleri için yazd›. Ancaksebepli delil ve argümanlarla tatmin olan zihinlereÜstad Said Nursî bütün delilleri yüce Kur’an’danalarak mükemmel bir flekilde cevap verdi.

Üstad Said Nursî bu dünyaya Risale-i Nurad›nda fevkalade bir hazine b›rakt›. Bunun ispat›olarak Afrika k›tas›n›n en güney noktas›ndaki bukad›n›n da dâhil oldu¤u dünya üzerindeki mil-yonlarca kifli flevkle Risale-i Nur’u okuyor. ÜstadBediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur’u, be-nim hayat›m› geri dönülmesi mümkün olmayacakflekilde sonsuza dek de¤ifltirdi.

Üstad›ma en samimi hürmetlerimle…(Nazeema Han›m burada belirtti¤i fikirlerinin

kendine ait fikirler oldu¤unu özellikle belirtiyor)

NazeemaAhmed

Güney Afrika Cum.Başkan Vekili Parlemento Memuru

Üstad Said Nurs› fevkalade bir hazine b›rakt›

Bu ülkede baflka bir resmî tabu da Said Nursî…Cumhuriyeti, meflrûtiyeti, parlamenter sistemi sa-vundu¤u halde devlet Said Nursî’ye neden bu kadartepkili?

Tek parti dönemindeki tepki, her fleyden evveldin düflmanl›¤›ndan kaynaklan›yordu. ‘Din terakki-ye manidir’ diyerek imana savafl açan kadrolar, ima-n›n ihyas› için canla baflla çal›flan Said Nursî’ye el-bette difl bileyeceklerdi. Çok partili dönemde ceberutlaiklik biraz yumuflad›, din düflmanl›¤› irtifa kaybet-ti, ama Said Nursî’ye tepki sürdü. Said Nursî’nincumhuriyetçi olmas› fayda etmedi, zira ona düflmanolanlar genellikle cumhursuz bir cumhuriyet istiyor-lar ve fakat Said Nursî cumhuru temsil ediyor.

Said Nursî sizce Türkiye’nin siyasî ve sosyal ha-yat›na nas›l etki b›rakm›flt›r?

Bu ülke hâlâ ‹slâm ülkesi diye an›labiliyorsa,

bunda Bediüzzaman’›n pay› büyük. Cenâb-› Hakk

ganî ganî rahmet eylesin.

Entelektüel veya ayd›n dedi¤imiz kimselerin ço¤u

Said Nursî’nin düflüncelerini bilmiyor. Bu Türki-

ye’ye bir kay›p olarak geri dönüyor mu sizce?

Tabiî ki. ‹man tazelemeye hepimizin ihtiyac› var

ve Risâle-i Nur Külliyat› iman tazelemek için bire

bir. Üstad›n Türk-Kürt beraberli¤i konusundaki fi-

kirleri ve gayretleri ile meflveret ve flûrâya yapt›¤›

vurgular da çok önemli. Bunlar do¤ru dürüst bilin-

seydi, bunlar›n mânâ ve ehemmiyetleri idrak edilsey-

di, ülkemiz her halde daha güzel bir ülke olurdu.

Devlet Said Nursî’yle ne zaman bar›flacak dersi-

niz? Bu konuda yap›lmas› gerekenler neler?

TRT’de Bediüzzaman’›n hayat›n›, mücadelelerini

ve çekti¤i çileleri anlatan bir dizi -belgesel yahut dra-

ma- güzel bir bafllang›ç olacakt›r. fiükür ki, art›k

böyle bir fley imkâns›z görünmüyor.

(Yeni Asya, H.Hüseyin Kemal’in röportaj›,

8.3.2010)

HakanAlbayrak

Yeni Şafakyazarı

Said Nurs› Cumhuru temsil ediyor

^

^

Page 20: ASYA’NIN BAHTININ M‹FTAHI, MEfiVERET VE fiÛRÂDIR · Hayat›n› hazmedememifl resmi ide-oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini