8
ANSIKLOPEDISI CİLT XXXII t F^SJ_K-ÎLL- TURFAM KAZILARI EMEL ESİN \ ;J^lpJll- DEVLET KİTAPLARI MİLLİ EĞİTİM BASIKİEVİ ANKARA — 1*9 8 2 / Tek-Esin Vakfı Tek-Esin Vakfı

ANSIKLOPEDISI Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/52.pdf · Rus eleştirmecisi V. G. Belinskiy (b. bk.) ile kurduğu ya kınlık dönemimle bu nefro t bir ka

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ANSIKLOPEDISI Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/52.pdf · Rus eleştirmecisi V. G. Belinskiy (b. bk.) ile kurduğu ya kınlık dönemimle bu nefro t bir ka

ANSIKLOPEDISI CİLT X X X I I

t

F ^ S J _ K - Î L L -

T U R F A M K A Z I L A R I

E M E L ESİN

\ ;J^lpJll-D E V L E T KİTAPLARI

M İ L L İ E Ğ İ T İ M B A S I K İ E V İ A N K A R A — 1*9 8 2 /

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 2: ANSIKLOPEDISI Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/52.pdf · Rus eleştirmecisi V. G. Belinskiy (b. bk.) ile kurduğu ya kınlık dönemimle bu nefro t bir ka

14 T U R F A N K A Z I L A R I — T U R G E N E V , tvan Sergeeviç

Dr.Emel Esin K Ü T Ü P H A N E S İ

D»mirb. 00 052 no:

T«nlf ^ M . &

•* TUR

'3eı

yüksek tabaka, G ö k T ü r k k ıyafe t in i giymekte idiler . Er ­keklerin kaf tan la r ı diz h i za s ına in iyor ve sola i l ik len iyor ­du. Ev içi resimlerinde, G ö k T ü r k k a f t a n ı n d a n ba şka , Ç i n u s u l ü n d e , uzun merasim entarileri de g ö r ü l ü r . Börk -ler, Tabgaç la rdan bir boy beyinin icat ettiği şekildedir . Bey­ler in uzun saçı topuz gibi t o p l a n ı y o r ve y u m u ş a k b i r b ö r k içinde düğümleniyordu. Ev içi resimlerinde kadın lar da Tab-gaç hanımlar ı gibi , geniş kol lu, T ü r k ç e " te r inçek" denen yeldirmeler g iymiş lerd i . K o ç o ' d a k i I t a p ı n a ğ ı n d a k i b i r re­simde ve A s t â n c heykelciklerinden baz ı l a r ında , k a d ı n l a r ı n kıyafet i , Kumderya m u m y a l a r ı n ı n k i g ib i , b i r h ı r k a ve etek­ten ibaretti . Bunun a l t ına giyi len çakş ı r , at ü s t ü n d e k a d ı n heykellerinde g ö z ü k m e k t e d i r . Bi r at l ı j j ân ım, Kumderya m u m y a l a r ı gibi b a ş ı n a b ö r k , ü s t ü n e h ı r k a ve çakş ı r g iymiş olarak tasvir ed i lmiş t i . G ö k T ü r k h a n ı m l a r ı , kuzey çev­relerinde de etek ve h ı r k a g iy iyordu (örnek o l a « k K ö l T i -g in ' in eş in in heykeli) . A s t â n e heykelciklerinde Sui devri Ç i n k a d ı n kıyafet i de d ikka t i çeker . Belki Çin l i cariyeler veya kaynaklardan bi l indiği üze re , Ç i n k ıyafe t in i kendine yak ı ş t ı r an yerl i h a n ı m l a r temsil ed i lmiş t i . A s t â n e erkek heykelciklerinin çoğu , Kumderya m u m y a l a r ı g ib i , çakş ı r "ve h ı rka , ça r ık yahut ç i zme ile gös ter i lmiş t i . A t ü s t ü n d e duran, bazen elde bayrak tutan alplar, Uygur devrinden Tur fan y a n ı n d a k i Toyuk m e z a r ı n d a ç ı k a n l a r ile ayn ı tarzda, t u l -ga ve pu l lu z ı rh g iymiş le rd i . Bi r A s t â n e heykelc iğ i ç ö ğ e n oynarken tasvir ed i lmiş t i .

T. vahasında Uygur devri V I I I . yüzyılda başlamıştı ve 850 s ı r a l a r ında , K o ç o ile Beşba l ık Uygur başşehi r le r i o lun­ca, sanat eserleri çoğa ld ı . K o ç o , Beşba l ık ve Yar-hoto 'daki sayısız Buddhist âbideler , saraylar, bulunan sikkelere göre, genellikle Uygur devrindendir. Koço 'daki Mani tapınağı (Grünvvedel , K ) da Uygur lar t a r a f ı n d a n yap t ı r ı lmış t ı . Tu r ­fan v a h a s ı n d a , V I I I . yüzy ı ldan sonraki devre ait k a z ı l a r d a ç ıkan la r , Uygur sana t ı çe rçeves inde an la t ı lmı ş bulunmakta-

j d ı r (bk. U Y G U R S A N A T I ) . Burada, ancak, Tur fan vaha­s ında ve çevres inde yap ı l ab i l en baz ı kaz ı ve a r a ş t ı r m a yer­ler in in ad l a r ı ve r i l eb i l i r : D o ğ u d a n Turfan 'a , K a m i l , A r a ­t an ı , İ l iköl , L o p ç u k Toyuk s ı ra lan ı r . Turfan 'dan güneye doğ ru L u k ç u n , B i r k i p , Çong-h i sa r , K iç ik -h i sa r bulunmakta­dır . Ba t ıdak i harabeler Y a r şehr i ile Bu lay ık ve Sas ık -bu l ak ' t ır . K o ç o kuzeyinde, şehr in pek y a k ı n ı n d a , A s t â n e , Sen-g im-ağz ı , M u r t u k - Bezeklik, Ç ı k a n k ö l , Kuru tka , öneml i merkezlerdir. Beşba l ık ancak b i r k a ç arkeolog t a r a f ı n d a n ziyaret ed i lmiş , fakat kaz ı yap ı lmamış t ı r . Bu * yerler h a k k ı n d a mufassal bi lgi ler şu a rkeo log la r ın eserlerinde bu­lunmaktad ı r : F. H . Andrews, F. Bergman, B. V. DoTbejev, A. Griinwedel, R. Hatani, S. Hedin, A . Herrmann, I . Kle-mentz, N . Kumagai, A . von Le Coq, S. F. Oldenburg, M . A . Stein, A . Regel, S. Y o ş i m u r a . Kısa l t ı lmış b i l g i Türk kül­türü cl kitabı, seri I I ( İs tanbul , 1972), E. Esin, "Burkan ve M a n i dinler i çevres inde T ü r k s a n a t ı " . Resimler, A . Gr i inwe­del, M . A . Stein ve yeni yapılan kazıları tanı tan şu eserden alınmıştır : Xinjiangdtn kczivclingan medenî yâdikârlıklar (Pekin 1975). (E. Esin)

T U R G A L , Hasan Fehmi (Uzunköprü 1883 -30.5.1939), Türk öğretmeni ve kütüphanecis i . İlk ve orta öğrenimini doğ­duğu yerde yapmıştır . Babası Sofya civarında Etropole kasa­basından göçmen olarak gelmiş Hacı Derviş oğul lar ından bakkal H a c ı Mustafa Efendi 'dir . Y e t i ş m e s i n d e o k u d u ğ u rü ş -diyenin başöğretmeni Karlovalı Behçet Efendi'nin büyük ro­lü olmuştur. 9 temmuz 1894'te öğrenim görmek için İstan­bul'a gönderilmiş, Fatih civarında Abdülgaffar Efendi Mcd-

resesi'nde okumuş, beş yıl sonra icazet almış, medrese tah­silinden sonra Edirne Darü ' l -mual l imin (öğretmen okulu) ' ine girmiş, 4 şubat lCOO'de mezun olmuştur. İ lk okul öğretmen­liğine Şarköy 'de 14 aral ık 1902'de başlamış, sırasıyla Maydos, Kil idülbahir , Enez, Mürefte ve Semendirek okul lar ında ça­lışmış, 13 mart 1909'da Edirne merkez sancağına i lk öğretim müfet t i ş i o lmuş tu r . Arada Yemen'de, San'a'da A r a p ç a ve Farsça öğretmenliği yapmış, Arap isyanı üzerine Mekke' den İzmir 'e dönmüştür . Bir süre Edirne'de Darü ' ledeb adlı Katil okulun müdür lüğünü ve. i lk öğretim müfett işl iğinden sonra da Edirne Lisesinde 20 m a y ı s 1912-13 haziran 1913 tarihleri a r a s ında F a r s ç a öğ re tmen l iğ i y a p m ı ş , sonra da Ü s ­k ü d a r ' a A r a p ç a ve F a r s ç a öğ re tmen l iğ ine a t anmış t ı r . B u ara­da pol i t ikaya a t ı lmış , Ş e h z a d e b a ş ı İ t t i ha t ve Terakk i K l ü b ü başkanl ığ ı yapmış , M ü t a r e k e y ı l l a r ında tutuklanarak Bek i r ağa Bölüğüne atılmış, buradan çıkınca Anadolu'ya geçmiş, 8 ara­lık 1921'de Sinop'ta Muhakemat Müdürü olmuş, zaferden sonra M i l l i Eğ i t im Bakan l ığ ı Bursa Müzes i m ü d ü r l ü ğ ü n e ve lise Farsça öğretmenliğine a tanmışt ı r (29 ekim 1922). 8 mart 1926'da Mustafa Necati Bey taraf ından Kütüphane le r Şubvsi m ü d ü r l ü ğ ü n e ge t i r i lmiş , ö l ü m ü n e kadar bu gö revde k a l m ı ş ­tır.

K ü t ü p h a n e l e r m ü d ü r l ü ğ ü d ö n e m i Anado lu k ü t ü p h a n e l e - ' r in ın yeniden düzen lend iğ i ve ko leks iyon la r ın ın ar t ı r ı ld ığ ı yı l lar o lmuş tu r . Yazma eserleri d e ğ e r l e n d i r m e k için i l k K ü ­t ü p h a n e l e r Tasnif Komisyonu da onun gayretiyle k u r u l m u ş ­tur. 1928'de harf ink ı lâb ı haz ı r l ık l a r ına i l k memur edilen D i l E n c ü m e n i üyes idi r . T ü r k Ta r ih K u r u m u ' n u n i l k üyeler i a r a s ında yer alan T. , T ü r k D i l K u r u m u ' n u n T ü r k ç e Söz lük komisyonunda da görev a lmış t ı r .

Millî Mücadele yı l lar ında Kastamonu'da çıkan "Açık S ö z " d e , daha sonra Ç a n k ı r ı ve Bursa gazetelerinde, " Ü l k ü " , " U n " ve "Konya" gibi delgilerde yazıları yayınlanmışt ı r . Ba­sılı eserleri : Anadolu Selçukîleri ( M ü n e c c i m b a ş ı y a göre) [1935] , Karahanlılar ve Anadolu Selçukîleri [2 . bas. 1939]. ( M . Cunbur)

T U R G A Y , Kazakis tan ' ın Kustanay ve Aktübinsk böl­gelerinde bir ı rmak. Uzunluğu aş. yu . 640 km dir. Kara-turgay ve Jaldama ı rmaklar ın ın bir leşmesinden meydana ge­len T. ırmağı, T. havzasının güney bölümünden geçer. Bir­çok kola ayr ı ldıktan sonra bir takım göller meydana geti­rir , l ig iz ırmağı ile birleşerek Çelkar Tengiz'de kaybolur. Turgay (b. bk.) şehri T . ı rmağ ı k ıy ıs ında k u r u l m u ş t u r .

T U R G A Y , Kazakis tan ' ın Kustanay bölgesinde, Turgay ı rmağı k ıy ıs ında , A k m o l i n s k - K a r t a l ı demir yo lu ü z e r i n d e bi r şehir . Çev re s inde hububat (buğday , dar ı ) yet iş t i r i ldiği g ib i , hayvanc ı l ık da gel işmişt i r .

T U R G E N E V , İ v a n S e r g e e v i ç (Orel 1818 - Bougival, Paris 188.il, Kus yazarı. Geniş topraklara sahip bir ailenin oğlu i d i . Ç o c u k l u ğ u n d a annesinin, t o p r a k l a r ı n d a y a ş a y a n k ö ­lelere karşı ağır davrandığına tanık oldu. Bu bakımdan kö­lelik düzenine karşı derin bir nefret duymuştur . Tan ınmış Rus eleştirmecisi V. G. Belinskiy (b. bk.) ile kurduğu ya­kınlık dönemimle bu nefrot bir ka t daha derinleşmişt ir .

1827*dc T. Moskova'da bir pansiyonda kalmış, 1833't e Moskova Üniversitesine yazılmıştır. 1834'te Petersburg Üni­versitesine geçen T., 18.37'de Edebiyat Bölümünü bi t i rmişt i r . Üniversite öğrencisi olarak Alman düşünür ler i (özellikle He-geD'ne karşı büyük bir i l g i duymuştur . Sonradan 1838 - 1840 yılları aras ında Bat ı Avrupa'da bulunduğu s ı ra la rda Alman felsefesiyle daha köklü olarak uğraşmışt ır .

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 3: ANSIKLOPEDISI Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/52.pdf · Rus eleştirmecisi V. G. Belinskiy (b. bk.) ile kurduğu ya kınlık dönemimle bu nefro t bir ka

T U R F A N K A Z I L A R I 13

Turfan 'a gelip K o ç o ile B e ş b a h k T ele geçi rd i ve Y a r ı ş i l ine (Cungar i l i ) de uzanan, i k i başlı bir hakanl ık kurdu. Kendi­ne " G ö k o ğ l u " diyen h a k a n ı n başşehr i Beşba l ık , ka rde ş in in -k i Koço id i . Kuzey-doğulu bu T'ie-le'ler henüz Iç Asya gö­çebe kül türüne mensup idiler. Gök, yer ve atalara taparak at ve koç kurban ediyor, kadın kamlar ın da nağmeler söy­lediği âyinler icra ediyorlardı . Erkek kamlar kıl ıçlar üzerine ateş yakıp, kadın kamlar bu kıl ıçlar ile dans ederek, kötü ruhla­rı kovalıyorlardı . Alplar başlar ına tüy takıyordu ve T'ie-le bav-rağında bir kaplan tasviri vardı. Sanat eseri olarak T'ie-le' lerin Çin sarayına yolladığı hediyeler aras ında, göçebe kül­türünün tezahürü, altın ve gümüş levhalar (bunlarda av sah­neleri ve mitoloj ik konular tasvir edi l i rdi) ve oklar bulunu­yordu. T a b g a ç l a r d a n karş ı l ık gelen hediyeler, Tur fan vaha­s ında Ç i n sana t ın ı y a y ı y o r d u . Hediyeler a r a s ı n d a , h ü k ü m d a r ­lara mahsus, T ü r k ç e "sa l" denen Ç i n cilâsı ile boya l ı "kang-l ı " (kağnı)Tar , ucu k ıv r ık direklere asılı şemsiyeler , taht, ya­tak t ak ımla r ı , ipek k u m a ş l a r bulunuyordu. T a b g a ç sarayla-r ı n d a k i T'ie-le'ler g ib i , Tur fan v a h a s ı n d a y a ş a y a n l a r da ar t ık göçebe k ü l t ü r ü n d e n ayr ı l ıp şehirl i o lmakta idiler . Tu r -fan'dan s ü r ü l d ü k t e n sonra, A l t a y dağ l a r ı na giden, fakat V I . yüzyı l ın b a ş ı n d a , Yu lduz vadisinden 300 k m kadar k u ­zeyde olup Tur fan beyine k ız veren G ö k T ü r k sülâles i , 536 s ı r a l a r ında , T ' ie- lc ' ler i yenmiş t i . Fakat T'ei-le Tur fan hakan l ığ ı b i rkaç yıl daha devam edip Juan-juan' lann h ü ­c u m l a r ı n a karş ı koydu. J u a n - j u a n ' l a r ı ve A k H u n ' l a r ı 556 -567 a r a s ında m a ğ l û p eden G ö k T ü r k l e r b ü t ü n İç Asya ' ya ve Tur fan v a h a s ı n a da h â k i m oldular! "Bu devirde, T'ic-le'lerrlcn başka Basmıl, Çiğil, Çıımuk, Karluk, Türg i ş gibi pek çok T ü r k boy l a r ı n ın ad la r ı , Tur fan ve kuzeyindeki illerde geçmek ted i r . Tur fan T' ie- le ' ler i , 6 0 5 - 6 1 1 a r a s ı n d a G ö k T ü r k l e r e ka r ş ı isyan ederek Baga adl ı beyi , K o ç o , k u ­zeyindeki Tamgan d a ğ ı n d a hakan i lân ettiler. T'ie-le hakan­lığı A k u y n ı ve daha b a t ı d a k i K u ç a ' y ı i lhak e t t i . G ö k T ü r k ­ler i syanı bas t ı rab i ld i le r ise de, 630 s ı r a l a r ında , Ç i n himaye­sine giren T'ie-le'ler, bu sefer Ç i n o r d u l a r ı ile b i r l ik te gele­rek, Tur fan ve Beşba l ık ' ı a ld ı la r . Tur fan i l i b i r Ç i n vi lâyet i o ldu, fakat idare T'ie-le beyleri ile G ö k T ü r k sü lâ les inden Çin ta ra f ta r la r ı elinde i d i . Ç i n c e Tu-pu ve Şe-küe ad la r ı ile an ı l an G ö k T ü r k beyleri K o ç o ve Beşba l ık ' t a makam t u t m u ş ve müs t ak i l o lmuş l a rd ı . Tibe t is t i lâlar ı 692 s ı r a l a r ında b a ş ­lay ınca , Tur fan için savaş , Tibe t ile Ç i n a r a s ı n d a devam et t i . K a r l u k Tü rk l e r i T ibe t ' i , bu s ı r ada b ü y ü k b i r devlet olma­ğa namzet bulunan T' ie- le ' ler in Uygur boyu ise, Ç in ' i t u ­tuyordu. Beşbal ık bazen K a r l u k , bazen Basmı l T ü r k l e r i n i n , K o ç o ise Uygurlar veya Türg i ş le r in idaresinde i d i . K o ç o ' d a Tü rg i ş sikkeleri bulundu. Türg iş lc r , Soğd yazısı ile T ü r k -çeyi yazmakta idiler . Sonunda, V I I I . yüzyı lda , Uygur lar ar t ık Tur fan v a h a s ı n a sahip o l m u ş ve âb ide le r inşa etmeye baş lamış la rd ı (bk. U Y G U R S A N A T I ) .

M . S. V I - V I I . yüzyılların savaş içinde geçmesine rağ­men, Tur fan vahas ı ge l i şmeğe devam e tmiş t i . Vahada, V . yüzy ı lda ancak sekiz m ü s t a h k e m yer leşme merkezi bulunur­ken V I . yüzyı lda b u n l a r ı n sayısı 22'ye ç ıkmış t ı . Ü z ü m ve pa­muk ekilen ve r iml i vahada ş a r a p yap ı l ıyor ve T ü r k ç e "boz" (bez) denen pamuklu dokunup ih raç edi l iyordu. Sanat ta r ih i b a k ı m ı n d a n V I - V I I . yüzyı l lar , D o ğ u T ü r k i s t a n ' d a , i k inc i Budtlhist devre veya erken Türk Btıddhist sanatı safhası adı ile t a n ı n m a k t a d ı r . B u üs lûp , Taspar K a ğ a n ı n Burkan dinine intisap ile bu dini devlet dini payesine çıkarması ve Buddhist âb ide le r yap t ı rmas ı ile baş lamış t ı . G ö k T ü r k l e r i n Buddhist âbideler i , muhtemelen, G ö k T ü r k l e r i n Bat ı ko lunun D o ğ u

T ü r k i s t a n ' d a k i merkezi olan A k t a ğ g ü n e y i n d e k i Buddhist şeh i r le rde , A k u y n ı ve onun ba t ı s ı ndak i K u ç a ( T ü r k ç e K ü ­sen) c iva r ında i d i . O çevredek i K u m Tura kü l l iyes inde , he­n ü z o k u n m a m ı ş , G ö k T ü r k ve Brahmi yazıs ıyla T ü r k ç e k i ­tabeler b u l u n m a k t a d ı r . K ü s e n ha lk ı , o devirde, be lk i tam T ü r k l c ş m e m i ş t i . T ü r k l e r i n T o h r ı dediği , b u g ü n k ü Avrupa dil lerine yak ın bir l ehçe k o n u ş a n sar ış ın bir kavmin Buddhist eserler v ü c u d a get i rd iği , kalan yazmalardan anlaş ı l ıyor . Bu kav im T ü r k l e r i ç inde zaman ile eriyecekti. "Erken T ü r k Buddhist s a n a l ı " denen ü s l û b u n özell iği , şah ı s tasvirlerinin Yunan ve H i n t güzel l ik ü l k ü s ü n d e n g i t t ikçe ayr ı l ıp görü­nüş ve kıyafet b a k ı m ı n d a n T ü r k l e r e benzemesi i d i . Erken T ü r k Buddhist ü s l û b u n u n ö rnek le r i Tur fan v a h a s ı n a da gelmişt i ( K o ç o ' d a T 1 , Lambda ve M u t a p ı n a k l a r ı , K o ç o y a n ı n d a Toyuk ' t a 10 n u m a r a l ı t ap ınak ) . Fakat b u n l a r ı n y a n l a r ı n d a k i T ü r k ç e kitabeler, Soğd yaz ı s ından a l ın ıp T ü r k -çeye uygulanan ve Uygur la r gelişt irdiği için, Uygur yazı­sı denen harfler ile id i ve muhtemelen Uygur eseri olarak görülebi l i r . T 1 t a p ı n a ğ ı n d a k i resim V I I I . yüzy ı ldan önceki b i r " T a v ı ş g a n " (Tavşan ) y ı l ında yap ı lmış t ı ve erken T ü r k Buddhist ü s l û b u n d a n biraz ayr ı lmış t ı . Erken T ü r k Buddhist ü s l û b u n d a , beyaz zemin üze r ine , gök , yeşil , kara renkler ile t e m a y ü z eden duvar resimleri yap ı l ıyo rdu . T 1 t a p ı n a ğ ı n ­daki resim, daha sonraki Uygur eserleri g ib i , al renkler­de id i . Erken T ü r k Buddhist ü s l û b u n d a heykeller, o devir­de Buddhist b i r T ü r k h ü k ü m d a r ı n a atfen, K a ğ a n - stûp.ı denen Beşba l ık ' t a da bulundu.

G ö k T ü r k devrinde baş l ay ıp Çin i şga l inden sonra da k u l ­lanılan, Koço yanındaki As tâne mezarl ığında ise, gök-yer-ata-lar ibadetinin Çin 'de aldığı şekiller görünüyordu. Koço şehrini idare eden, yerli de olsa Çin kül türüne intisap etmiş yüksek memurlar ın ve eşlerinin gömüldüğü aile mezarlı­ğ ında , kitabeler Ç ince i d i . G ö k T ü r k l e r e de hizmet e tmiş bir yüksek memurun "otağın solunda duran" payesinde bulundu­ğu da kaydedi lmişt i . Tabut örtüleri üzerinde, ruhun, yer al­t ından kurtulup ışıklı ve sıcak dünyaya, gök kubbeye çık­ması için öngörülen remizler yer almıştı . Bunlar aras ında gü­neş, ay, yıldızlar ve Çinliler gibi Türkler in de ibadet ettiği Yetiken ( B ü y ü k a y ı ) manzumesi bulunuyordu. Kâinat ın bütün tezahürlerinin terkibinde bulunan, b i r i sıcak ve parlak, diğe­r i soğuk ve karanl ık i k i "nefes"in timsalleri, Çin usulünde, efsanevî kral Fu-hsi ve eşi şekl inde gösteril iyordu. Mi to lo j ik çift, yarı insan yan ejder şeklinde tasvir edi l i rdi . Tü rkçe "ya ruk" (parlak) ve " k a r a r ı ğ " (karan l ık ) denen ve b i r i erkeklere, diğeri kadın lara teşmil edilen " i k i nefes"in birleş­mesi sonuçlar ından bir i olarak, ejder şeklindeki feleğin dev­ranı ile, ölenin ruhunun tekrar doğması temenni ediliyordu. Ruhun, yer a l t ından yükselince, i lk önce bitkilere ve çiçek­lere konacağına inanı ldığından, ölülere çiçekli maskeler takı­lıyor, yapma çiçekler ve çiçekli, ağaçlı kumaşlar mezarlara konuyordu. Bu k u m a ş l a r ı n ç o ğ u n u n Tur fan v a h a s ı n d a do­k u n d u ğ u an l a ş ı lmak tad ı r . Bazı k u m a ş l a r ı n ü z e r i n d e , inc i l i b i r daire iç inde , hayvan tasvirleri bulunmakta i d i . H e n ü z T ü r k i s t a n s ana t ı n ın i y i b i l inmediğ i devirde, bu m o t i f Sasa-n î çevres ine bağ l anmış t ı . Daha sonra, bu m o t i f i n T ü r k i s ­tanl ı beylerin o n g u n l a r ı n ı ve mertebe işareti olarak t ak ı l an inci ge rdan l ık la r ı temsil ett iği anlaş ı ld ı . G ö k T ü r k devri Turfan eserlerinde, aile m e z a r l ı k l a r ı n d a , yüksek memur­ları ve eşlerini bazen mi to lo j ik şahs iyet ler şek l inde de gös­teren resimlerde ve maiyeti tasvir eden, boya l ı tahtadan k ü ­çük heykellerde, G ö k T ü r k devri Tu r fan l ı l a r ın sima ve kı­yafetleri akse t t i r i lmiş t i . G ö k T ü r k devrinde, K o ç o beyi ve

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 4: ANSIKLOPEDISI Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/52.pdf · Rus eleştirmecisi V. G. Belinskiy (b. bk.) ile kurduğu ya kınlık dönemimle bu nefro t bir ka

12 T U R F A N K A Z I L A R I

(Pazır ık hal ıs ı ) . Ondan sonra gelen ve M. S. I I I - V. yüzyıl­lara ait d ü ğ ü m l ü ha l ı l a r , Lop-nor ve Kumderya mezar l ık la r ında, cesetler İle bir l ikte gömülmüştü. T'ie-leler de halı sahibi boylar i d i , fakat o çevrede ve devirde, meşhur halı dokuyucular ı , Çinlilerin T u - y ü - h u n adını verdiği ve belki Türk olan bi r boy i d i . G ö k T ü r k ve Uygur devirlerinden, Tur fan i l inde de d ü ğ ü m l ü ha l ı l a r bulundu. Bun la r ı n V I - X I I I . yüz ­yıllara ait olduğu san ı lmaktadı r (bk. UYGUR S A N A T I ) .

Gök Türk ve Uygur devirleri ( V I - X I V . y ü z y ı l ) : G ö k T ü r k l e r i n k a ğ a n (hakan) sülâlesi boyu, M . S. I V - V . y ü z ­yıl larda, Çin s ın ı r lar ında, son Hım devleti olan, Çinlilerin Tsü-k'ü adını verdiği kavmin topraklar ında yaşıyordu (Kan-su i l i ) . Bir diğer T ü r k boyu olan Tabgaç sülâlesi ( M . S. 335 - 556), kuzey Ç i n ' e h â k i m olunca, T ü r k i s t a n ' ı da i lhak etmek isteyip yol üstü olan Hun devletini yıktı . Çoğu kılıç­tan geçir i len H u n ve G ö k T ü r k beylerinin hayatta k a l a n l a r ı , dağdan boyları toplayıp Goln çölünü aşarak büyük zorluk­larla i lk ö n c e Lop-nor çevres ine , sonra Tur fan i l ine 439'da vardı lar . H u n beyleri , esasen kendilerine tâb i bulunan K o ç o ve Yar şehir ler ini ele geçirdi ler . Çek i len s ık ın t ı l a r ın ha t ı r a s ı , Gök T ü r k l e r i n tü rey iş efsanesinde yüzyı l la rca unutulmayacak-:ır. Tü rey i ş efsanesine göre , G ö k T ü r k nesillerine hamile bu lu­lan dişi " b ö r i " (kur t ) , bir göl y ö n ü n d e n u ç a r a k Tur fan i l inde j i r m a ğ a r a y a s ığ ınmış ve çocuk la r ın ı d ü n y a y a ge t i rmiş t i . B u l ağ ın yeri h a k k ı n d a k i tahminler a r a s ında , K o ç o ' n u n kuzeyin-leki Tamgan (ş imdiki Boğdo Ula) dağ sırası da ha t ı r a gcl-

T U R F A N K A Z I L A R I : Hoço 'da , G ö k Türk devrinden Astâne mezarlığında bulunan, boyalı tahtadan küçük

heykeller

T U R F A N K A Z I L A R I : Beşbalık'ta bulunmuş G ö k Türk devrinden kalma boyalı pişmiş toprak baş

inektedir. Tsü-k'ü sülâlesi ise, Burkan dinine intisap etmiş ve çak dindar idiler. Tabgaç ve Uygur Buddhist sanatının temeli Tsü-k 'ü Hun devrinde atı lmış ve mukaddes şahsiyet­lerin Hun - Tabgaç - T ü r k görünüşünde temsili geleneği baş­lamıştı . Koço'da bilinen en eski Burkan dini tapmağın ın da bir Tsü-k'ü Hıın beyi taraf ından yaptır ı ldığı , bulunan kita­beden öğrenilmiştir (GrünwedeTin M harfi ile adlandırdığı mabet). Fakat K o ç o ' d a , K u ş a n Buddhist sana t ı e tki ler i de bir d iğer t a p ı n a k t a bulunan heykelden anlaş ı l ı r (Yunan Mu harfi ile ad landı r ı lan t ap ınak ) . Hun - Kuşan - Tabgaç Buddhist s ana t ı n ın e tk i ler in i aksettiren üs lûp la r , Tur fan va­has ındak i Burkan dinine ait an ı t l a r ın i l k safhası s ay ı lmak­tad ı r .

H a n l a r ı n ve G ö k T ü r k l e r i n Turfan i l ine h â k i m i y e t i , Çinl i ler in Juan-juan ad ın ı verd iğ i b i r göçebe le r devletinin h ü c u m u ile 460'ta sona erdi. Bundan sonra, Tur fan için m ü c a d e l e , Juan-juan'lar ve Yuld ı ı z vadisi, A k t a ğ ve A k u y -nı 'yı ele geç i ren A k Hanla r ile T a b g a ç l a r ı n himayesi a l t ın­da, her ikisine karş ı gelen T'ie-lc T ü r k l e r i a r a s ı n d a cereyan etti . Eskiden beri Ba rkö l i l inde o lduk la r ı bi l inen Tie-le ' ler, Turfan kuzeyi ile K a r a ş e h r ' c d o ğ r u i ler lemiş bulunuyorlar­dı . V . yüzyı l h a k k ı n d a b i lg i veren Çin k a y n a k l a r ı n a göre , bu sahada dokuz T'ie-lc boyu vc a r a l a r ı n d a , O ğ u z l a r sa­n ı lan , Çin l i le r in Wu-huan dediği boy bulunuyordu. T' ie-le ' ler in Tur fan v a h a s ı n d a k i s ın ı r lar ı , 480 s ı r a l a r ında , K o ç o ' nun kuzeyindeki " a l kayalardan d a ğ l a r ı n " ( b u g ü n k ü Kı -zıl tağ) 35 k m kadar ö te s inde i d i . Tie-le valisi K o ç o ' d a m ikanı tutuyor ve T'ie-le h ü k ü m d a r ı n ı n tayin et t iği k i m ­se K o ç o beyi o luyordu. Çin l i le r in K a o - ç ' e ded iğ i , b ü y ü k tekerlekli kağn ı la r ı ile göç eden boylar da T'ie-lc'lere mensup id i . Bunlardan b i r i , 485 s ı ra lar ında, kuzey-doğudan

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 5: ANSIKLOPEDISI Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/52.pdf · Rus eleştirmecisi V. G. Belinskiy (b. bk.) ile kurduğu ya kınlık dönemimle bu nefro t bir ka

T U R F A N K A Z I L A R I 11

T U R F A N K A Z I L A R I : Hoço'da G ö k Türk devrinden Astâne mezarlığında bulunan, boyalı tahtadan küçük

heykel

zenginlerde ipekten yapılan, yanları yır tmaçlı h ı rkalar ve kaftanlar (bunlar Türklerdeki gibi, sola i l ik lenmiş t i ) ; keçe­den ve bazen kürklü börkler bulunuyor, T ' ie- l f "boylarındaki gibi, börklere tüyden sorguçlar takılmışt ı . Mezarlara, ceset ile bir l ikte gömülen eşya, ruh hakkındaki görüşleri aksettiri­yordu. Kumderya 'da y a t a n l a r ı n gö rünüş le r i , gök-ye r -a t a l a r ibadetinin Çin ve Türk metinlerinde anlat ı lan kavramlar ı ha­t ı r la tmaktadır . Ruhun, bayat ve ölüm içinde devran halinde olup (Çin'de aynı ailede) tekrar doğacağına inanı l ıyordu. Te­zahür için yeni doğmuş bir vücut arayan ruh, toprak unsu­runun soğuk vc karanl ık sayılan dünyasından kur tu lmağa , yeryüzüne, b i tk i â lemine, güneşin par ladığ ı ve ateş unsuru­nun ısıttığı seviyeye çıkmağa çabal ıyordu. Ruhun bu çabasın­da yardımcı olacak biçimde sayılan eşya mezara konmakta ' d i . Yeniden d o ğ u m ve bahar s embo lü bi tki lerden, Kumder-

ya m e z a r l a r ı n d a , Ephedra denen ve ö l ü m s ü z l ü k iksir i san ı l an Hint içkisinin (soma) yapıldığı çalı yapraklar ı çok sayıda bulunuyordu. Bazı cesetlerin eline bir ılgın dalı verilmişti. Uçmak remzi kuş tüyleri , sorguçlarda ve gerdanl ık larda be-lir iyordu. Sorguçlar , uçan ruh renizi su kuşu (ördek) tüyün­den idi ve erkeklerde olduğu gibi , kadınlara da takılmıştı . Mezar eşyası ve mimar î ile heykel kalınt ı ları hep ısıtıcı ve bayat verici ateş rengi kızıla boyanmıştı (Çin 'de ve Gök T ü r k l e r d e , ö rnek olarak Kö l T i g i n abidesi de böy le id i ) . Mezara konan ve ölenin yeralt ı hayat ında kul lanacağı düşü­nülen eşya, oklar, içinde yemek bulunan sepetler ve gerdan­lıklar, Çin 'de ve Türk le rde olduğu gibi, ateş sembolü üçgen­ler ile süs lenmişt i (Kumderya 'da bunlar da k ı rmız ı id i ) . A y ­nı motifler ile süslenmiş, bir sopayı yutan yılan şekl inde eşyanın anlamı anlaş ı lamamış t ı r . Çin'de, Türk le rde ve gö­rüleceği gibi T. vahasında, mezar eşyasına par lakl ık sembolü ve hayat verici semboller olarak güneş, ay ve yıldızlar yanın­da, felek ça rk ı da say ı lan ve T ü r k ç e K ö k luu denen yı ldız manzumesinin de çift ejder b i ç i m i n d e tasviri konmakta i d i . Semantik mahiyeti anlaş ı lamayan yılan resmi ise, M . O. V I I I . yüzyılda ölen, Tokuz Oğuzlardan Baz Kağan oğlunun mezarın­da da g ö r ü l m e k t e d i r . Kumderya m e z a r l a r ı n ı n ü s t ü n e , yine Türk le rde olduğu gibi , direkler dikilmişti (bunlara kurban­ların postu as ı l ı rd ı ) . Direklerin bazıları , muntazam sıra larda dizilmiş vc al renge boyanmış olup bir çatıyı taşıdıkları an­la ş ı lmak tad ı r . G ö k T ü r k l e r devri T ü r k abidelerinde, benzeri çok sütunla ve çatılı yapı larda , "yağışl ık" denen, otağ şeklin­de kurban yerleri bulunurdu. Kumderya sü tun la r ı a l t ı n d a da öküz kemikleri ve boynuzları yığılmıştır. Türkçe "sin" veya "be-d i z " denen mezar heykelleri , G ö k T ü r k l e r d e t a ş t an , Batı O ğ u z l a r ı n d a tahtadan yap ı l ı rd ı . Kumderya m e z a r l a r ı n d a k i al renge b o y a n m ı ş , ç ıp lak k a d ı n ve erkek hey kelleri tahtadan id i . T'ic-lâ, Uygur, Oğuz boylarının gömme usullerine yakınlıkları sebebiyle, Kumderya meza r l a r ı belki o boy la r ın a t a l a r ı n d a n bir kavme ait i d i . Daha güneyde, Lop-nor mezarl ıklar ında o l d u ğ u g ib i , Kumderya 'da da k i l i m ve d ü ğ ü m l ü ha l ı par­çaları bulundu. En eski bilinen düğümlü balı, Altay dağ­l a r ında , T ' ie- le ' - ler in a t a l a r ı , Çin l i le r in Ting- l ing dediği kav­me atfedilen, M . Ö . V - I I I . yüzy ı l l a rdan b i r mezarda çıkt ı

T U R F A N K A Z I L A R I : Hoço 'da , G ö k Türk devrinden Astâne mezarlığında bulunan, boyalı tahtadan küçük

heykel

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 6: ANSIKLOPEDISI Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/52.pdf · Rus eleştirmecisi V. G. Belinskiy (b. bk.) ile kurduğu ya kınlık dönemimle bu nefro t bir ka

10 T U R F A N K A Z I L A R I

?sM*e?' T U R F A N K A Z I L A R I : Ya r şehr i harabelerinden bi r g ö r ü n ü ş

r ı n d a n b i r i say ı lacak t ı . M . S. i l k yüzy ı lda Çin l i le r de K ü - ş i ' y i i lhak teşebbüs le r ine b a ş l a y a r a k , Ç ince adı K a o - ç ' a n g ( T ü r k ­çe a d ı : K o ç o ) olan, Tur fan v a h a s ı n ı n ba t ı s ı ndak i surlu şehr i inşa ettiler. Ç i n t a r z ında m i m a r î , tahta direklerden b i r çe rçe ­ve içine ö rü l en tuğ la yap ı la r , oyma l ı tuğ la la r ve ki remit ler , bu devirde Turfan 'da ba ş l ad ı . Eski Çin u s u l ü n d e , o r tas ı delik ve makas şek l inde sikkeler ile göbekl i t u n ç t a n Ç i n ayna l a r ı da Tur fan ve çevresi k a z ı l a r ı n d a b u l u n m u ş t u r . G ö k - y e r ve atalar dininin Hunlarda ve Türk le rdek i şekline yakın olan ve Çin-de hâkim bulunan Taoizm'in Kü-şi ilinde de tapınaklar ı var­dı. Belki , Ki-lo-man da­ğında merkezi bulunan gök ibadeti ile Taoizm aras ındaki yakınl ık Tao dininin yayılmasına yar­dımcı oluyordu. M . S. 489'da, Ba rkö l i l inde i k i Taoist, i k i Buddhist t ap ınak bulunuyordu. Güney Orta Asya'da devlet kuran Kuşan bo­yunun Burkan dinine girmesi sonucunda, bu din kuzeye ve doğuya da der lemişt i .

Hun ve Çin saldırı­ları ve savaşları sıva­s ında, başka boylar da T . i l i ve çevresine göç e tmiş le rd i . Ç in kaynak­l a r ında k ı rmız ı saçlı ve yeşil göz lü kişi ler olarak, Wu-sun ad ı ile bahsedilen kavim de, doğudan batıya göç ederken, Tur fan kuze­yinden geçmişt i . T ü r k ­lerden Kı rg ız la r da, k ı r ­mızı saçlı ve yeşil göz ­lü bir boy olarak Ç i n ­lilerce tasvir edi l iyordu ve onlar, M . Ö . 58 yıl­l a r ında b a t ı d a n d o ğ u y a göî etmişlerdi. Kır-

T U R F A N K A Z I L A R I : H o ç o ' d a , G ö k Türk devrinden Astâne mezarlığında bulunan, boyalı

tahtadan küçük heykel

gızlar ın çoğu kuzeye g i tmiş , fakat bazı boylar Turfan i l ine, Ba rkö l ile Yu lduz vadisindeki A k t a ğ a ra s ına ge lmiş lerd i ve orada k a l a c a k l a r d ı . Tur fan i l i vc çevres indeki sar ış ın insan­lar, Wu-sun veya Kı rg ız l a r ın ahfadı sanı l ı r . Ç u p a n ( Ç i n c e ' Y ü e - p a n ) adlı T ü r k boy lan da M . Ö. 93 y ı l ında , Ç in sı­n ı r l a r ı n d a n ba t ıya göç e tmi ş ve b i r k ısmı Kı rg ı z l a r ile aynı alanda ka lmış t ı (daha ba t ı ya gidenler T ü r g i ş b o y l a r ı n d a n b i r i olarak tarihlerde yer al ı r) . Çin l i le r in T'ie-lc ad ın ı ver­diği vc U y g u r l a r ı n da mensup o lduğu , çok say ıda T ü r k boy­lar ının b i rkaç ın ın , M i l â t s ı r a l a r ında Barkö l i l inde bulun­d u ğ u n a dair b i r kay ı t va rd ı r .

Turfan çevres in in g ü n e y i n d e ve Tur fan b o y l a r ı n d a n b i r i ­ne yahut onlara çok y a k ı n olan Lop-nor b o y l a r ı n a ait b i r meza r l ık . M i l â t s ı r a l a r ında , Tur fan ' l ı l a r ın g ö r ü n ü ş ü ve k ı ­yafetleri h a k k ı n d a b i lg i vermektedir. Tur fan vahas ın ın gü-ney-ba t ı çevres indeki çö l l e rde , eskiden Lop-nor g ö l ü n e akan, ş imdi k u r u m u ş Kumderya vadisinde, 1934'te İsveçl i ar­keolog F . Bergman, k u r u çöl sayesinde b o z u l m a m ı ş mum­yalar bu ldu . Kumderya , M i l â t s ı r a l a r ında , D o ğ u T ü r k ç e s i n -de tograk denen kavak ve ılgın ağaç la r ın ın bit t iği b i r çev­rede a k ı y o r d u ve Tur fan v a h a s ı n d a n Lop-nor g ö l ü n e g i ­den yollardan b i r i ü z e r i n d e i d i . Bu meza r l ı ğ ın benzerleri, daha ö n c e , M . A . Stein t a r a f ı n d a n daha g ü n e y d e bulunup ü ç sınıfa ayr ı lmış t ı : Çinl i ler in ve Çin k ü l t ü r ü n d e yer l i ler in g ö m ü l ü o lduğu , Ç ince yazı l ı vesikalar bulunan m e z a r l ı k l a r , H i n t l i l e r i n ve H i n t k ü l t ü r ü n d e Buddhistlerin H i n t yazı lar ı ile t e m a y ü z eden g ö m ü l m e yerleri ; yer l i ler in meza r l ık l a r ı . Kumderya mezar l ığ ı yer l i m e z a r l ı k l a r ı n d a n i d i . M e z a r l ı ğ ı n y a n ı n d a ye r l e şme merkezi iz i b u l u n m a y ı p ancak ç a n a k ç ö m l e k ka l ın t ı la r ı g ö r ü l d ü ğ ü n d e n , Kumderya top lumunun o vadiyi otlak olarak kul lanan y a n göçebe le r o l d u ğ u an­laşı lmışt ı r . Tograk t a h t a s ı n d a n tabutlar ç u k u r l a r d a değildi ve çok az derinl ikte, belki de T'ic-le T ü r k l e r i n i n âdet i üze ­re aç ık ta duruyordu.

I r k b a k ı m ı n d a n , Kumderya m e z a r l a r ı n d a yatanlar, bu­g ü n k ü T ü r k i s t a n l ı l a r a benziyordu. H o m o Alp inus s ınıf ına gir­meleri muhtemeldir (orta boylu, geniş başlı , kumral ile es­mer a raş ı l . Ara lar ında , bugünkü kuzey Avrupal ı lara benze­yen kırmızı saçlılar ve bugünkü Aloğolları and ı ran la r da vard ı , fakat az say ıda i d i . Kumderya cesetlerinin kıyafet­leri , en eski devirden günümüze kadar te Asya halkının giy­diklerine benziyordu. Yünden veya deriden çakşır ile çarık veya Uygur resimlerinde görülen yandan dikişli çizme (ka­dınlar çakşır üs tüne etek de giyebil iyordu); yünden veya

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 7: ANSIKLOPEDISI Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/52.pdf · Rus eleştirmecisi V. G. Belinskiy (b. bk.) ile kurduğu ya kınlık dönemimle bu nefro t bir ka

T U R F A N K A Z I L A R I

T U R F A N K A Z I L A R I : H o ç o ' d a AsSâne mezarlığında bir tabut ö r t ü s ü

i lmekted i r . K o ç o kuzeyindeki dağ ile Beşba l ık ' a Ç i n c e vo­len, a l im ile i l g i l i adlar (K in - l i ng , Kin-man) T ü r k l e r i n asıl i t am A l t u n yış (Al tay) ' ın Ç i n c e ad ına benzemekte i d i . Tur -m vadisinin ba t ı baş şeh r in in ad ı , Ç ince , " Y a r " sesi ç ıka ra -ılcn bir harf ile yaz ı l ı rd ı . Kü- ş i ' n in d o ğ u s u n d a k i Barköl 'Un ince adı , muhtemelen T ü r k ç e Barsköl (Pars gö lü ) ' den gel-ıcktc i d i . K ü l t ü r b a k ı m ı n d a n da Kü-şi ha lk ın ın T ü r k l e r e enzed iğ ine işaret edilmektedir. Kü-ş i ha lk ı , o devirde T ü r k ­

ler g ib i , erkeklerin de saç ın ın uzun ve ö r ü l ü o lmas ı ve kaf­t an l a r ın ın sola i l iklenmesi ile t e m a y ü z ed iyor la rd ı (Çinliler ka f t an la r ın ı sağa i l ik le rd i ) . Yine T ü r k l e r g ib i , Kü-ş i ha lk ı da yayla ile k ış lak a r a s ında mevsim göçleri yap ıyo r l a rd ı . Y a ­zın sürüler i ile T iyen - şan vadilerinde, Y u k l u z ı rmağı boyun­ca otlaklara gidiyor, kış ın o tağ la r ın ı surlu bir mahal içine d ik iyor la rd ı . İ lk devirde şehir ler yoktu . Kü-ş l h ü k ü m d a r l a r ı ­nın kuzeydeki başşehr i t a ş t an yap ı lmış b i r kale i d i . G ü n e y d e ­k i başşeh i r Yar şehri surlu bi r mahal olup ancak h ü k ü m d a r a ait bulunurdu. Tur fan v a h a s ı n ı n ver iml i t o p r a k l a r ı n d a , Kü-ş i ha lk ı t a r ım ile uğ ra ş ıyo rdu . D a ğ l a r d a n demir madeni ç ıka ­r ıp s i lâhlar , özel l ikle ok, yay ve kıl ıç yap ıyo r l a rd ı . B a r k ö l ' dekilerin M . Ö . V I I . yüzy ı lda yap t ık la r ı , yeşim taş ın ı bile kesebilen kı l ıcın efsanesi Ç i n ' d e ' i n b u l m u ş t u . Kü-ş i ha lk ı , yer leş im merkezlerinde, al renkte ve kara çizgiler ile bo­y a n m ı ş bir cins seramik k u l l a n ı y o r d u . A y n ı seramik K ü - ş i ' n in güney indek i merkezlerde de. ş imdiki Tun-huang'da ve Kumderya vadisinde ku l l an ı l ı yo rdu ve bu durum Kü-ş i ' n in güney ile sıkı t e m a s ı n a işaret ediyordu. Ba rkö l çevres inde , A r a t ö r ü k ' t e bulunan, t u n ç t a n dağ keçisi heykelc iğ i b ü t ü n Avrasya göçebe â l e m i n d e yaygın ve bazen bayrak alemi olarak gözüken bir m o t i f i d i .

Turfan vahası ve çevres in i , M Ö. 202 s ı r a l a r ında . Ç i n c e Hiung-nıı denen Doğu İhın devleti ilhak elti ve I l ımla r Kü-şi halkı ile karıştı . Bazı yerlerde Kü-şi halkı güney-batıya sü­rülerek, yerlerini Hunlar aldı. Hunlarıtı Kü-şi 'deki merkez­leri Barköl c iva r ında K a m i l ( bugünkü Kaııuı l veya Hami) id i . O çevredek i K a r l ı k t a ğ ' a , H u n di l inde " g ö k " m a n a s ı n a gelen ve Ki-lo-nıan şeklinde Çlnceye geçen bir ad veriliyordu. Kaynaklar , Tur fan i l inde de göğe ibadet edi ldiğini b i ld i r i r . Ki - io -man, G ö k T ü r k devrinde de gök tanr ı s ın ın makamla-

T U R F A N K A Z I L A R I : H o ç o ' d a G ö k T ü r k devrinden A s t â n e m e z a r l ı ğ ı n d a bu lunan boya l ı t ab ladan heyke lc ik

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 8: ANSIKLOPEDISI Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/52.pdf · Rus eleştirmecisi V. G. Belinskiy (b. bk.) ile kurduğu ya kınlık dönemimle bu nefro t bir ka

T U R F A N K A Z I L A R I

T U R F A N K A Z I L A R I : Arkeolojik alan olarak Turfan leski Tü rkçede Turpan) , kuzey-doğu Türkis tan 'da , doğu T i -fcn-şan dağ sırasının güne bakan eteklerinden akan derele-• n 4 2 - 4 3 ° kuzey, 8 9 - 9 0 ° doğu çevresinde teşkil ettikler!, deniz seviyesinden aşağ ıda bulunan vahaya verilen bir add ı r . V a h a n ı n en d o ğ u s u n d a b u g ü n k ü P î ç â n (42° 30 ' K , 90° DX i n bat ıs ında şimdi Toksun adı verilen şehir b u l u n m a k t a d ı r ) Vahanın kuzeyinde, eski Tü rkçede Tamgan (Çince Kin-üng i

ppupı 5ü

•F A 1 ' İ

M A ' l K i İM

mm> mm 9

T U R F A N : Bezeklik'te deva adı verilen tanrılara ait bir duvar resmi ( V I I I - I X . yüzyı l )

a ras ındaki şehre varıyor ve T ü r k ç e Yarış adı verilen, bugün­kü Cungarya'ya d a y a n ı y o r d u . Tur fan çevres i , b a t ı d a T ü r k ­çe A k u y n ı denen b u g ü n k ü K a r a ş e h r ile onun kuzeyindeki A k t a ğ ve Bagraş g ö l ü n e akan Yuiduz vadisine değ iyo rdu . G ü n e y d e ise Tur fan çevres i , K u m t a ğ , tuzlu bozk ı r ve Çö l -tağ ç izgis inden ö teye , Kuruk ts ığ ' a ve Lop-nor tuz gö lüne va r ıyo rdu .

Arkeo lo j ik seviyeler b a k ı m ı n d a n Tur fan ve çevres inde bulunan eserler, b i r k a ç devreye ayrıl ır .

M . Ö. I I I . yüzy ılda, Tur fan i l i ve çevres i , ya ln ız en ya­kın komşu la r ı ile temasta bulunuyordu. Daha uzajc sanat çev­relerinin etki ler i , göç eden ve Turfan 'dan geçen yahut yerle­şen boylar vası tası ile gelmekte i d i . Ç in ile Batı T ü r k i s t a n a r a s ında ticaret yol lar ı M . Ö . I I . yüzy ı lda iş leyince, Turfan ke rvan la r ın geçtiği b i r vaha olarak i k i u ç t a n gelen etkiler a l ­t ı nda ka ld ı . M . S. i l k beş yüzyı l iç inde , g ü n e y d e n ilerleyen Burkan (Buddha) d i n i , H i n t ve kuzey Orta Asya k ü l t ü r ü n ü yaymakta i d i . M . Ö . yüzy ı l l a rda , Tur fan ve çevres inde i l k önce tek bi r devlet, daha sonra i k i ve en sonunda sekiz bey­l ik idaresinde y a ş a y a n mil le te , Çinl i le r Kü-ş i ad ın ı vermekte id i . Kü-ş i ' n in mensup o l d u ğ u ı rk ve sanat eserleri h a k k ı n ­da, b i lgi pek azdı r . Bazı a raş t ı r ıc ı la r , Kü-ş i kavmin in İ ran -H ı r t - Avrupa ı rk ından b u l u n m a s ı gerekt iğ i d ü ş ü n c e s i n d e ­dirler. Kü-şi ad ı . M i l â t t a n ö n c e Ç i n s ın ı r l a r ında iken, M . O. 176 s ı r a la r ında . Orta Asya güney ine göç edip b ü y ü k bi r devle! kuran K u ş a n boyunun a d ı n a benzetilmektedir. K u ş a n boyu ise, kimisine gö re İ r an - H i n t - Avrupa soyundan, d iğer­lerine göre de T ü r k i d i . Başka araş t ı r ıc ı lar , Kü-ş i ' n in T ü r k olup Türg i ş b o y l a r ı n d a n K u ş u (veya K o ş u ) ile i l g i l i o lmas ı ih t imal i üze r inde d u r m a k t a d ı r l a r . F r a n s ı z T ü r k o l o ğ u Pcll iot , Turfan vahas ın ın b a t ı d a k i başşeh r in in T ü r k ç e adı K o ç o ' y u da K u ş u veya K o ş u ' y a b a ğ l a m a k t a d ı r . K u ş u boyu Turfan 'dan daha b a t ı d a bi l inmekle b i r l ik te , Kü-ş i ' n in kuzey başşehr i Beş-ba l ık ile i l g i l i idi ler . Onlar h a k k ı n d a k i t a r ih î k a y ı t l a r d a n ö n c e , K u ş u boyu Bcşba l ık c iva r ında y a ş a m ı ş o lab i l i rd i . Kü-ş i ' n i n T ü r k o l d u ğ u n u sanan diğer ler i b a ş k a noktalara da d ikka t i

enen, b u g ü n k ü kuzey Kız ı l t ağ ve Boğdo U l a îıra dağlar ı yüksel i r . T . v a h a s ı n ı n g ü n e y s ınır ı , do­ğuda K u m t a ğ ile tuzlu (şor) b i r bozk ı r , ba t ı da Çöl tağ tepeleridir. V a h a n ı n d o ğ u d a k i merkezine, eski T ü r k ç e d e K o ç o (Çince K a o - ç ' a n g ) deniyordu. Bu şehr in harabeleri ş imdi Kara H o ç o ad ın ı ta­ş ımakta ve Yakub Bey'in yaptırdığı kalen in yanın­da b u l u n m a k t a d ı r . Tur fan vahas ın ın ba t ı merke-ei, b u g ü n k ü Tur fan şehr in in ba t ı s ı nda , i k i dere or tas ındaki yar (yamaç la r ) üze r inde bulunup es­kiden beri Ya r adı ile an ı lan Yargö l şehri i d i Kül tür ve sanat ta r ih i b a k ı m ı n d ı m Turfan vaha­sı, daha geniş b i r çev ren in o r t a s ında bulunuyordu. Tarih boyunca bu geniş çevre , Turfan vahas ı ile tek bi r idar î b i r l i k teşkil e tmiş t i . Tur fan ha lk ı , sürülerini ot latmak a m a c ı ile veya g ö ç - zorlana­rak bu geniş çevre iç inde yüzyı l la rca göçebe İlti­fa t ı yaşad ı . Böylece , Tur fan ve çevresi ortak bir lanat ü s l û b u n a sahip oldular. Tur fan v a h a s ı n ı n Çevresi, d o ğ u d a T i y e n - ş a n ' m son zirvesi K a r l ı k -lağ ve o civardaki Ba rkö l (göl) ile K a m u l (es­ki T ü r k ç e d e K a m i l , b u g ü n k ü H a m i ) şehr ine ka­dar u z a n ı y o r d u . Kuzeyde, Tur fan çevres i . T i -l e n - ş a n sıra dağ la r ın ı a ş a r a k T ü r k ç e Bcşbal ık

Ç i n c e Kin-man) denen, b u g ü n k ü Cimsa ve G u ç e n

zzzjZLM^

^\Z\

' Z y* i-r^Z i ' ı~A w

, A A i$m? l ~ s T " ı İM

j T U R F A N K A Z I L A R I : H o ç o ' d a I t a p m a ğ ı n d a G ö k T ü r k devri

duvar resmi (Bir azizin bi r h a s l a y ı kur tarmak için i şkenceye razı

o luşu tasvir ed i lmiş t i r )

L

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı