14
ANAYASA BÖLÜM KARAR YILMAZ VE 2014/17225) Karar Tarihi: 18/4/2018

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

  • Upload
    others

  • View
    15

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

DAĞAZ YILMAZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/17225)

Karar Tarihi: 18/4/2018

Page 2: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

Başkan

Üyeler

Raportör

Başvurucular

Vekili

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

: Burhan ÜSTÜN

: Serruh KALELİ

Hasan Tahsin GÖKCAN

Kadir ÖZKA YA

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

: Murat İlter DEVECİ

: 1. Dağaz YILMAZ

2. Emrah YILMAZ

3. Fehmi YILMAZ

4. Ferhat YILMAZ

5. Fırat YILMAZ

6. Kadır YILMAZ

7. Kübar YILMAZ

8. Rojhat YILMAZ

: Av. Nezahat PAŞA

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; hukuka aykırı gözaltı işlemi nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği

hakkının, gözaltında işkence yapılması ve bu olay hakkında etkili ceza soruşturması

yürütülmemesi nedeniyle işkence ve kötü muamele yasağının, kamu görevlilerinin eylemi sonucu meydana gelen ölüm ve bu olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

il. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/10/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından

yapılmasına karar verilmiştir .

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)

gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.

7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

2

Page 3: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

111. OLAYLAR VE OLGULAR 8. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UY AP)

aracılığıyla temin edilen belgelere ve Van Cumhuriyet Başsavcılığından elde edilen soruşturma dosyası örneğine göre ilgili olaylar özetle şöyledir :

9. Başvurucu Kübar Yılmaz'ın eşi, başvurucu Kadir Yılmaz'ın kardeşi ve diğer başvurucuların babası M.Z.Y. kolluk görevlilerince 9/2/1994 günü saat 11.45 ile 10/2/1994 günü saat 11 .00 arasında nezarethanede tutulmuş ve sonra serbest bırakılmıştır. Salıverme işlemi nedeniyle düzenlenen tutanakta, M.Z.Y. ile birlikte salıverilen S.B. isimli kişinin de imzası bulunmaktadır.

10. M.Z.Y.nin kardeşi R.Y. 23/2/1994 tarihinde Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe vererek 22/2/1994 tarihinden beri M.Z.Y.den haber alınamadığını bildirmiş ve adı geçenin ilçede mevcut nezarethanelerde olup olmadığının araştırılmasını talep etmiştir.

11 . M.Z.Y.den haber alınamamasıyla ilgili derhal soruşturma başlatan Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı 24/2/1994 tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğüne ve İlçe Jandarma Komutanlığına müzekkere yazarak M.Z.Y.nin akıbetinin araştırılmasını istemiştir.

12. Dilektaşı köyü Muhtarı F.A., 25/2/1994 günü saat 10.00 sıralarında Dilektaşı köyü yol ayrımında bir ceset bulunduğunu İlçe Jandarma Komutanlığına bildirmiştir.

13. Olay yerine giden kolluk görevlileri, dere içinde sağ omzuna yatmış vaziyette duran, boynunda şal sarılı bir erkek cesedi görmüş ve olay yerinden uzun namlulu otomatik bir silaha ait 18 adet boş kovan ile bir adet mermi çekirdeği elde etmiştir. Olay yerine sonradan gelen başvurucu Kadir Yılmaz, cesedin M.Z.Y.ye ait olduğunu söylemiştir. Kolluk görevlilerince cesedin bulunduğu yeri gösterir bir kroki de çizilmiştir.

14. Yüksekova Cumhuriyet savcısının gözetiminde bir hekimce yapılan ölü muayenesi ve otopsi işleminde sonunda kafada iki kurşun giriş ve çıkış deliği , sırtta boyun ile bel arasında yirmi bir kurşun giriş ve çıkış deliği, her bir kolda ayrı ayrı üçer kurşun giriş ve çıkış deliği tespit edilmiş; kafanın sağ tarafı ile çenenin tamamen parçalı kırık durumunda olduğu ve beynin dışarıdan görülebilecek şekilde dışa aktığı görülmüş ve ölümün beyin dokusu harabiyeti ile solunum ve dolaşım yetmezliği sonucu meydana geldiği sonucuna varılmıştır. Ölüm nedeni tespit edildiği için klasik otopsi işlemine gerek görülmemiştir.

15. Kolluk görevlilerince 25/2/1994 tarihinde biri köy muhtarı olmak üzere iki kişinin ifadesi alınmıştır. Köy Muhtarı F.A., köy korucusu olarak görev yapan T.Y.nin tanımadığı bir erkek cesedi bulduğunu söylemesi üzerine dört beş köy korucusu ile birlikte cesedin yanına gittiğini, köy korucularının bölgeyi emniyete aldığını, kendisinin de olayı İlçe Jandarma Komutanlığına bildirdiğini söylemiş ve M.Z.Y.yi kimin öldürdüğünü bilmediğini beyan etmiştir. T.Y. ise odun toplamak için evden çıktığını, dere içindeki cesedi görüp köy muhtarı F.A.ya haber verdiğini, dört beş korucu ile birlikte bölgeyi emniyete aldığını, F .A.nın

haber vermesi üzerine İlçe Jandarma Komutanlığı görevlilerinin olay yerine geldiğini, tuzaklama ihtimaline binaen görevlilerin cesedin ayağına ip bağlayıp cesedi hafifçe çektiklerini, tuzaklama olmadığının tespit edilmesi üzerine cesedin Yüksekova'ya götürüldüğünü, M.Z.Y.yi kimin öldürdüğünü bilmediğini ifade etmiştir.

16. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı 28/2/1994 tarihinde M.Z.Y.nin dayısının

oğlu M.S.Y.nin müşteki sıfatıyla ifadesini almıştır. M.S.Y. ifadesinde, M.Z.Y.nin herhangi bir siyasi partiyle ilişkisinin olmadığını , bir gün karakolda kalması dışında kolluk görevlileriyle de herhangi bir irtibatının olmadığını, M.Z.Y.den haber alınamaması üzerine durumu kolluk görevlilerine bildirdiklerini, isimlerini bilmediği birkaç kişinin kayıp olduğu gün komando timlerinin M.Z.Y.yi aradıklarını söylediğini , M.Z.Y.nin cesedinin bulunmasından sonra olay yerine gittiğini ve on beş adet boş kovan bulduğunu, bu boş kovanları Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına teslim ettiğini söylemiştir.

3

Page 4: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

17. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığınca 2/3/1994 tarihinde ifadesine başvurulan başvurucu Kadir Yılmaz, M.Z.Y.nin bakkal dükkanı işlettiğini, olaydan kısa bir süre önce nezarethanede bir gece kaldığını, nezarethanedeyken uyarıldığını söylediğini, 22/2/1994 günü dükkanı açmak için sabahleyin evden çıktığını, daha sonra ondan haber alamadıklarını, civarda dolaşan çocukların "krem rengindeki bir minibüsten inen silahlı üç kişinin zorla M.Z.Y.yi minibüse bindirip götürdüklerini" anlattıklarını ve birkaç gün sonra M.Z.Y.nin cesedinin bulunduğunu ifade etmiştir.

18. İlçe Emniyet Müdürlüğü, M.Z.Y.nin dayısının oğlu A.Y.nin 8/3/1994 tarihinde ifadesini almıştır. A.Y. ifadesinde, M.Z.Y.nin cesedinin on gün kadar önce bulunduğunu söylemiştir.

19. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı 8/3/1994 tarihinde, M.Z.Y.nin ramazan ayından birkaç gün önce tutulduğuna ve serbest bırakılmadan önce "hareketlerine dikkat etmesi ve bundan sonra izleneceği" yönünde uyarıldığına dair iddialara değinerek gözaltına alma işleminin gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise nedeni ve neden haber verilmediği hususlarında İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazmış; ayrıca M.Z.Y.nin işyeri komşularının hazır edilmesini istemiştir .

20. İlçe Emniyet Müdürlüğünün Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına yazdığı 17/3/1994 tarihli yazıdan, hakkında mermi kaçakçılığı nedeniyle soruşturma yürütülen ve 10/2/1994 tarihinde mevcutlu olarak gönderilen Z.Y. ile olan isim benzerliğinden dolayı 9/2/1994 günü saat 11 .45 ile 10/2/1994 günü saat 11 .00 arasında nezarethanede kalan M.Z.Y.nin karakoldan salıverildiği, M.Z.Y.ye sözlü tehditte bulunulmadığı ve M.Z.Y.nin büyük kardeşi başvurucu Kadir Yılmaz'ın memur ile birlikte gönderildiği öğrenilmiştir.

Başvurucu Kadir Yılmaz'ın M.Z.Y.nin işyeri komşusu olup olmadığı, ifadesinin yeniden alınıp alınmadığı ve M.Z.Y.nin işyeri komşularının kim olduğu incelenen belgelerden tespit edilememiştir.

21. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı 22/3/1994 tarihinde daimi arama kararı vermiş ve on beş yıl olarak belirlediği zamanaşımı süresince faillerin araştırılmasına ve üçer aylık dönemler halinde yapılacak araştırma sonuçlarına ilişkin tutanakların gönderilmesine karar vermiştir. Söz konusu karar uyarınca ölüm olayının faillerinin tespit edilemediğine ve faillerin araştırılmaya devam edildiğine dair kolluk görevlilerince zaman zaman düzenlenen tutanaklar soruşturma dosyasına konulmuştur.

22. Bu arada İstanbul'da faaliyet gösteren bir demek, M.Z.Y.nin de aralarında bulunduğu bir grup insanın 1990'lı yıllarda yargısız infazlara kurban edildiğine veya zorla kaybettirildiğine ilişkin iddiaları içeren, beş yüz mağdur ve maktul yakınınca imzalanan dilekçeleri 23/5/2003 tarihinde Bakanlığa göndermiştir.

23. Bakanlık söz konusu dilekçeleri İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da Fatih Cumhuriyet Başsavcılığına iletmiştir. Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı ise M.Z.Y.nin de aralarında bulunduğu dokuz kişinin öldürülmesiyle ilgili soruşturma dosyasını 3/12/2003 tarihli yetkisizlik kararıyla Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

24. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı, Fatih Cumhuriyet Başsavcılığının

yetkisizlik kararıyla gönderdiği soruşturma dosyasına konu olaylar arasında irtibat bulunmadığı gerekçesiyle 29/6/2004 tarihinde tefrik kararı vermiş ve her bir olayı ayrı bir soruşturma sırasına kaydetmiştir. Aynı tarihte, M.Z.Y.nin ölümüyle ilgili soruşturma dosyası da daha önce yürütülmekte olan soruşturmayla birleştirilmiştir.

25. Başvurucu Ferhat Yılmaz 16/6/2004 havale tarihli, başvurucu Fırat Yılmaz ise 27/4/2005 havale tarihli dilekçe ile soruşturma dosyasının fotokopisini almıştır.

4

Page 5: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

26. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı, on beş yıllık zamanaşımı süresının

25/2/2009 tarihinde dolduğu gerekçesiyle 23/3/2009 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Söz konusu karar başvuruculara tebliğ edilmemiştir.

27. M.Z.Y.nin kardeşi M.R.Y. 26/1/2011 tarihinde, başvurucu Fehmi Yılmaz ise 6/2/2013 tarihinde soruşturma dosyasının fotokopisini almıştır. Ölü muayene işlemi sırasında çekilen resimler de negatiflerden tabedilerek 11/2/2013 tarihinde başvurucu Fehmi Yılmaz'a verilmiştir.

28. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı , zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu

gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı 11 /2/2013 tarihinde kaldırmış ve soruşturma görevinin kendisine ait olmadığı gerekçesiyle soruşturma dosyasını fezlekeye bağlayıp Van Cumhuriyet Başsavcılığına (Cumhuriyet Başsavcılığı) (TMK 10. maddesi ile görevli) göndermiştir.

29. Cumhuriyet Başsavcılığınca 6/3/2013 tarihinde daimi arama kararı verilmiştir.

30. Cumhuriyet Başsavcılığı, olay yerinden elde edilen on sekiz adet boş kovan ile bir adet mermi çekirdeğini ve M.S.Y.nin teslim ettiği on beş adet boş kovanı 11/4/2013 tarihli yazıyla Ankara, Diyarbakır ve Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlükleri ile Ankara Jandarma Kriminal Dairesi Başkanlığına göndermiş; söz konusu mermi çekirdeği ile boş kovanların incelenmesini ve kaç adet silahtan atıldığının tespit edilmesini istemiştir.

31. Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 2/5/2013 tarihli raporunda; mermi çekirdeği ve sekiz adet mermi kovanının oksitlenmesi nedeniyle incelenemediği, geriye kalan yirmi beş adet kovanın iki farklı silahtan atıldığı, arşivde kayıtlı silah ve kovanlar ile herhangi bir irtibat sağlanamadığı belirtilmiştir. Jandarma Kriminal Dairesi Başkanlığının 23/7/2013 tarihli raporunda da -yirmi beş adet kovanın iki farklı silahtan atıldığı hususu hariç- aynı hususlar ifade edilmiştir.

32. Diyarbakır ve Erzurum Kriminal Polis Laboratuvar Müdürlüklerince düzenlenen, sırasıyla 19/8/2013 ve 18/9/2013 tarihli raporlarda kovanlar ve mermi çekirdeği ile arşivde kayıtlı bulunan kovanlar arasında irtibat sağlanamadığı belirtilmiştir.

33 . Aralarında başvurucuların da bulunduğu dokuz kişi 31/5/2013 tarihinde, Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe vermiştir. Bu dilekçede; ölenin ailesinin soruşturmaya etkili katılımının sağlanmadığı ve dinlenmediği, olay yerinden elde edilen boş kovanların ve mermi çekirdeğinin menşei ve aidiyetinin tespit edilmediği, dinlenen tanıkların ifadelerinin tutanaklara yeterince yansımadığı, soruşturmanın tarafsız bir biçimde yürütülmediği ve bazı tanıkların ifadelerinin alınmadığı ileri sürülmüştür. Ayrıca dilekçede; Ş.M. ve kızı Ö.M.nin M.Z.Y.nin zorla bir araca bindirilip götürüldüğünü gördükleri ve Ö.M.nin "M.Z.Y.nin çok iri yapılı, kirli sakallı, pala bıyıklı, şapkalı, askeri kıyafetli yedi sekiz kişi tarafından zorla bir araca bindirilmeye çalışıldığı" konusunda bilgi sahibi olduğu iddia edilmiştir. M.Z.Y.nin kamu görevlilerince işkence edilerek öldürüldüğü ve M.Z.Y.nin kaçırıldığını gören pek çok kişi olmasına rağmen bu kişilerin tespit edilmediği iddialarına yer verilen dilekçede; olay yerinin bulunduğu bölgede görev yapan köy korucularının, olay tarihinde İlçe Jandarma Komutanlığında görevli rütbeli kişilerin ve dosya kapsamında dinlenen kişilerin yeniden dinlenmesine ve tanık

araştırması yapılmasına ilişkin talepler yer almıştır. Son olarak dilekçede, başvurucularca var olduğu iddia edilen Jandarma İstihbarat Terörle Mücadelenin (JİTEM) üyeleri ile yine başvurucularca var olduğu iddia edilen ve "Yüksekova çetesi" olarak adlandırılan grup üyelerinin tespiti ile grup üyelerinin ifadelerinin alınması istenmiştir.

Dilekçe sahipleri; Yüksekova ile ilgili bazı haber çıktılarını, TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun bir kısmının çıktısını ve hangi koşullarda dilekçe

5

Page 6: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

sahiplerince alındığı tespit edilemeyen ve başvurucu Fehmi Yılmaz tarafından Kürtçeden Türkçeye tercüme edildiği söylenen, başvurucu Kübar Yılmaz'ın, M.Z.Y.nin kardeşleri

M.E.Y. ve M.R.Y. ile başvurucu Kadir Yılmaz'ın, Ş.Y.nin ve soruşturma kapsamında

ifadeleri alınan T.Y. ile F.A.nın ifadelerini içerdiği öne sürülen çıktıları dilekçeye eklemişlerdir. Alınan ifadelerin kaydedildiği yoğun disk (CD) ise 15/1/2014 havale tarihli dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun bir kısmına ilişkin çıktının ölüm olayının sebep ve koşulları ile sorumluların tespitine imkan verecek herhangi bir bilgi içermediği anlaşılmıştır. Ayrıca dilekçe sahiplerince alındığı iddia edilen beyanlara ait çıktılarda, M.Z.Y.nin ne şekilde kaybolduğuna ve ölüm olayının kimler tarafından hangi amaçla ve ne şekilde gerçekleştiğine dair herhangi bir bilgi yer almadığı ve olaydan bir süre önce kolluk görevlilerince M.Z.Y.nin bir gün tutulup serbest bırakılmasından hareketle bazı kişilerin olayın kamu görevlilerince gerçekleştirildiğine dair şüphelerine ilişkin beyanlarının bulunduğu anlaşılmıştır. Öte yandan başvurucular Kübar Yılmaz ve Kadir Yılmaz'ın beyanlarına ait olduğu öne sürülen çıktılarda, M.Z.Y.nin gözaltında tutulduğu bir günlük süre zarfında işkenceye uğradığına dair iddiaların bulunduğu görülmüştür.

34. Cumhuriyet Başsavcılığı 18/11/2013 tarihinde istinabe suretiyle Ş.M.nin kızı tanık Ö.H.nin (Ö.M.) ifadesini almıştır. Ö.H. ifadesinde, M.Z.Y.nin kim ya da kimler tarafından öldürüldüğünü bilmediğini beyan etmiş ve M.Z.Y.nin götürülmesine ilişkin

herhangi bir beyanda bulunmamıştır.

35. Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesi istinabe suretiyle 19/2/2014 tarihinde alınan Ş.M., kendisine ait dükkanın M.Z.Y. tarafından kiralandığını, 1994 yılı ramazan ayı içinde evine gelen başvurucu Kübar Yılmaz'ın M.Z.Y.nin kayıp olduğundan söz ettiğini, muhtar olması nedeniyle ve yardımcı olmak gayesiyle İlçe Emniyet Müdürlüğüne giderek durumu bildirdiğini söylemiş ve yaklaşık on gün sonra M.Z.Y.ye ait cesedin bulunduğunu ifade etmiştir. Ancak M.Z.Y.nin dükkandan alınıp götürülmesi veya öldürülmesiyle ilgili herhangi bir bilgi vermemiştir.

36. Yirmi yıllık dava zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcılığı, silahlı suç örgütü kapsamında kasten öldürme suçu nedeniyle haklarında

soruşturma yürütülen meçhul kişiler hakkında 28/2/2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

37. Başvurucular tarafından yapılan, M.Z.Y.nin 9/2/1994 tarihinde Cumhuriyet savcısının haberi olmadan gözaltına alındığına, gözaltında işkence gördüğüne, kamu görevlilerince tekrar gözaltına alınıp öldürüldüğüne ve bunlarla ilgili etkili ceza soruşturması yürütülmediğine ilişkin itiraz, Van 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 8/9/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

38. Nihai karar başvurucular tarafından 1/10/2014 tarihinde öğrenilmiş olup başvuru 30/10/2014 tarihinde yapılmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

39. Konuyla ilgili ulusal hukuk Anayasa Mahkemesinin Maşallah Güzelsoy (B. No: 2014/14583, 18/5/2016, §§ 35-37) başvurusu hakkında verdiği kararda yer almaktadır.

B. Uluslararası Hukuk

40. Konuyla ilgili ulusal hukuk Anayasa Mahkemesinin Esma Çelebi (B. No:2014/17591, 19/4/2017, §§ 64-67) başvurusu hakkında verdiği kararda yer almaktadır.

6

Page 7: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

V. İNCELEME VE GEREKÇE

41. Mahkemenin 18/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

42. Başvurucular, Cumhuriyet savcısına haber verilmeden M.Z.Y.nin kolluk görevlilerince 9/2/1994 tarihinde gözaltına alınıp bir gün tutulduğunu ve bu hususta düzenlenen tutanağa rağmen herhangi bir işlem yapılmadığını iddia etmiş ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

43. Bakanlık görüşünde, söz konusu iddia ile ilgili değerlendirmede

bulunulmamıştır.

2. Değerlendirme

44. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddiasının özü, M.Z.Y.nin hukuka aykırı olarak özgürlüğünden yoksun bırakılmasına ilişkindir. Bu nedenle söz konusu iddia, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.

45. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).

46. Somut olayda M.Z.Y.nin 9/2/1994 tarihinde gözaltına alındığı ve 10/2/1994 tarihinde serbest bırakıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmı Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi dışında kalmaktadır.

4 7. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. İşkence Ve Kötü Muamele Yasağının ve Bu Yas akla Bağlantılı Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

48. Başvurucular, kolluk görevlilerince 9/2/1994 tarihinde gözaltına alınan

M.Z.Y.nin işkenceye maruz bırakıldığını, 10/2/1994 tarihinde serbest bırakılan M.Z.Y.nin var olduğunu iddia ettikleri JİTEM görevlilerince 22/2/1994 tarihinde gözaltına alındığını ve gözaltı sırasında M.Z.Y.ye etnik kökeni nedeniyle işkence edildiğini, bu olaylarla ilgili herhangi bir işlem yapılmadığını ve M.Z.Y. ile birlikte 10/2/1994 tarihinde salıverilen S.B. isimli kişinin beyanına başvurulmadığını ileri sürüp işkence ve kötü muamele yasağı ile adil yargılanma hakkının ve işkence ve kötü muamele yasağıyla bağlantılı eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.

49. Bakanlık görüşünde, söz konusu iddia ile ilgili değerlendirmede

bulunulmamıştır.

2. Değerlendirme

50. Anayasa'nın 5. maddesi şöyledir: "Devletin temel amaç ve görevleri, . . . kişilerin ve toplumun refah, huzur ve

mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engeller,

7

Page 8: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

kaldırmaya, insanın maddf ve manevf varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır. "

51 . Anayasa'nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, ... maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.

52. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013 , § 16). Başvurucuların iddialarının özü, yakınlarına gözaltı sırasında işkence edilmesi, serbest bırakıldıktan bir süre soma tekrar gözaltına alınan yakınlarının etnik kökeni nedeniyle yeniden işkenceye tabi tutulması ve bunlarla ilgili etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesidir. Bu nedenle başvurucuların adil yargılanma hakkıyla bağlantı kurarak ileri sürdükleri iddialar da işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir .

53. Anayasa Mahkemesi; Esma Çelebi başvurusunda, yakınlan yaşamını yitiren başvurucuların işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddialarını

incelemiş ve "başvurucuların kendileri bakımından doğrudan mağduriyetlerini ileri sürmeyip ölen yakınlarına yönelik eylemleri şikayet konusu yaptıkları" gerekçesiyle başvuruda mağdur statüsü bakımından bir sorun bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır.

54. Somut başvuruda iki farklı tarihte işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddia edilmiştir. Bu tarihlerden ilki M.Z.Y.nin gözaltında tutulduğu 9/2/1994 ile 10/2/1994 tarihleri arasına, ikincisi ise 22/2/1994 tarihine ilişkindir. M.Z. Y.nin 22/2/1994 tarihinde maruz kaldığı işkence sonrasında öldürüldüğü öne sürüldüğünden ikinci tarih yönünden başvurucuların "dolaylı mağdur" sıfatını taşıdıklarında şüphe bulunmamaktadır.

55 . İşkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğinin ileri sürüldüğü ilk tarihe gelince M.Z. Y nin 10/2/1994 tarihinde serbest bırakılmadan önce "hareketlerine dikkat etmesi gerektiği ve bundan soma izleneceği" yönünde uyarıldığına dair iddiaların bulunduğunu (bkz. § 19), M.Z.Y. serbest kaldıktan on iki gün gibi kısa bir süre sonra ortadan kaybolduğunu ve bu kadar kısa süre içinde M.Z.Y.nin yetkili makamlara başvuru yapmasını beklemenin makul olmadığını değerlendiren Anayasa Mahkemesi, somut olayın koşullarında 9/2/1994 ile 10/2/1994 tarihleri arasında yapıldığı iddia edilen işkence yönünden de başvurucuların

dolaylı mağdur sıfatını taşıdığı kanaatine varmıştır. Dolayısıyla başvuruda mağdur statüsü yönünden herhangi bir sorun bulunmamaktadır.

56. "Kişi yönünden yetki" bakımından eksiklik söz konusu olmamakla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden de değerlendirilmesi gerekmektedir.

57. Bireyin, bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa'nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması halinde olay hakkında etkili resmi bir soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir (Tahir Canan, § 25). Ancak bu konuda bir soruşturmanın başlatılabilmesi için öncelikle işkence ve kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her türlü makul şüpheden uzak kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Ancak bu uygun koşulların tespiti halinde bir soruşturma yükümlülüğünün bulunduğundan bahsedilebilir (Cuma Doygun, B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28).

8

Page 9: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

58. Somut olayda, M.Z.Y.nin gözaltında kaldığı 9/2/1994 ile 10/2/1994 tarihleri arasında işkenceye uğradığına dair başvurucular Kübar Yılmaz ve Kadir Yılmaz'ın

-M.Z.Y.nin anlatımına dayalı- soyut beyanları dışında herhangi bir delil veya emare bulunmamaktadır. Yapılan ölü muayenesi işleminde yalnızca M.Z.Y.nin ölümüne neden olan kurşun yaraları ve kemik kırıkları tarif edilmiş, işkenceye işaret eden herhangi bir yara izi tarif edilmemiştir. Başvurucular da iddialarını, adli bir rapora veya somut başka bir delile ya da delil başlangıcına dayandırmamışlardır. Bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığı, ilk bakışta işkenceyi gösteren bir kanıt bulunmadığından bu konuda bir soruşturma yapmamıştır.

59. Bu açıklamalar ışığında başvurucuların yakınının işkenceye tabi tutulduğunun ispatını mümkün kılar nitelikte somut bir verinin bulunmadığı, dolayısıyla Anayasa'nın 17. maddesinin uçuncü fıkrası kapsamındaki iddiaların soyut ve temellendirilmemiş

şikayetlerden oluştuğu anlaşılmaktadır.

60. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Y aşanı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

61. Başvurucular, var olduğunu iddia ettikleri JİTEM görevlilerince M.Z.Y.nin öldürüldüğünü iddia etmiş ve yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

Başvurucuların adil yargılanma, iki dereceli yargılanma ve etkili başvuru haklarıyla ve eşitlik ilkesiyle bağlantı kurarak ileri sürdükleri şikayetler ise şöyledir:

-Başvurucuların beyanları alınmamış ve başvurucular soruşturmaya dahil edilmemiştir.

-Faillerin bulunması için herhangi bir işlem yapılmamıştır.

-Olay yerinden elde edilen mermi kovanları ile mermi çekirdeğinin menşei ve aidiyeti tespit edilmemiş, silahların kimin zimmetinde olduğu araştırılmamıştır.

-İfadeleri yeniden alınması istenen kişilerin ifadeleri alınmamıştır.

-Kendilerince dinlenip beyanları kayda alınan kişilerin ifadeleri soruşturmada değerlendirilmemiştir.

-Olay yerinin bulunduğu bölgede görev yapan askeri yetkililerin, köy korucularının, -başvurucularca var olduğunu iddia edilen- JİTEM görevlilerinin ve bazı emniyet yetkililerinin ifadelerine başvurulmamıştır.

-M.Z.Y.nin götürüldüğü sırada sokakta kimlik kontrolü yapan güvenlik güçlerinin beyanları alınmamıştır.

-Olay yerinde keşif yapılmamıştır.

-Delilleri toplayan kişilerin failler veya faillerle beraber çalışan kişiler olması nedeniyle soruşturma makamları bağımsız değildir.

-Tanık araştırması yapılmamıştır.

-M.Z.Y.nin üzerinden çıkan kıyafetlerde inceleme yapılmamıştır.

-M.Z.Y. etnik kökeni nedeniyle öldürülmüştür ve bu nedenle failler korunmaktadır.

-Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet Başsavcılığından alınan mütalaa başvuruculara tebliğ edilmemiştir.

-Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itiraz üzerine duruşma

yapılmamış ve dosya üzerinden karar verilmiştir.

9

Page 10: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

-Başvuruculara tanıkları sorgulama hakkı verilmemiştir.

-Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen karar gerekçesizdir ve bu nedenle itiraz hakkı engellenmiştir.

-Yüksekova'da meydana gelen olay nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığınca

soruşturma yürütüldüğünden tabii hakim ilkesi ihlal edilmiştir.

-Soruşturmaya konu eylemler insanlığa karşı işlenen suçlardır ve bu suçlar için dava zamanaşımı söz konusu değildir.

62. Bakanlık görüşünde, başvurucuların özen yükümlülüklerini yerine getirmeyip olayın üzerinden on dokuz yıl geçtikten sonra birtakım iddialarda bulundukları, bu nedenle başvurunun süresinde yapılmadığı, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda müşteki olarak yalnızca M.R.Y. ile başvurucu Kadir Yılmaz'ın yer aldığı, bu nedenle başvurunun kişi

bakımında yetkisizliğe ve başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin kabul edilemezlik nedenleri yönünden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

63. Başvurucular Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında, önceki iddialarını tekrar etmişlerdir.

2. Değerlendirme

64. Anayasa'nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir :

"Herkes, yaşama ... hakkına sahiptir."

65 . Başvurucuların şikayetlerinin özü, yakınlarının etnik kökeni nedeniyle kamu görevlileri tarafından işkence edilerek öldürüldüğüne ve bu olayla ilgili etkili soruşturma yürütülmediğine ilişkindir. Bu nedenle başvurucuların adil yargılanma, iki dereceli yargılanma ve etkili başvuru hakları ve eşitlik ilkesiyle bağlantı kurarak ileri sürdükleri iddialar da yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir.

66. Bununla birlikte Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam

hakkının maddi boyutunun ve bu hakla bağlantılı eşitlik ilkesinin ihlal edilip edilmediği konusunda bir değerlendirme yapılmasına imkan sağlayacak nitelikte -makul şüphenin

ötesinde- kanıt, Anayasa Mahkemesinin elinde bulunmamaktadır. Olayın gerçekleştiği

koşullar, başka bir ifadeyle ölenin hangi nedenle ve kimler tarafından öldürüldüğü bir değerlendirme yapılmasına imkan sağlayacak nitelikte tespit edilememiştir.

67. Bu durumda başvurucuların yakınının etnik kökeni nedeniyle kamu görevlileri tarafından öldürüldüğü iddiasının Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan yaşam hakkının sadece etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu ile sınırlı olarak incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

68. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda başvurucular ölenin eşi, kardeşi ve çocuklarıdır. Başvurucuların tamamının ismi kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda yer almasa da başvurucuların Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına verdikleri dilekçede yer alan Ö.M. ve Ş.M.nin dinlenmesi talebi kabul görmüştür (bkz. §§ 33, 34, 35). Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara başvurucular tarafından yapılan itiraz da incelenmiştir (bkz. § 37). Bu nedenle başvuru ehliyeti açısından başvuruda bir eksiklik bulunmadığı ve tüketilmesi gereken kanun yollarının da başvurucularca tüketildiği kanaatine varılmıştır.

10

Page 11: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

69. Başvurucular, yakınlarının ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yaptıkları itirazın reddi üzerine başvuru süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır. Dolayısıyla başvuruda süre yönünden de bir eksiklik bulunmamaktadır.

70. Açıklanan gerekçelerle açıkça dayanaktan yoksun olmayan ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmayan yaşam

hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

71. Devlet, yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmi bir soruşturma yürütmek durumundadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).

72. Kamu görevlilerinin güç kullanımı sonucu gerçekleşen ya da gerçekleştirildiği iddia edilen ölümlere ilişkin soruşturmaların etkili olabilmesi için soruşturma makamlarının olaya karışmış olabilecek kişilerden bağımsız olması gerekir. Soruşturma makamlarının

sadece hiyerarşik ve kurumsal bağımsızlığı yeterli olmayıp aynı zamanda soruşturmanın da fiilen bağımsız olarak yürütülmesi gerekir (Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 96).

73 . Ceza soruşturmasının etkililiği için soruşturma makamlarının resen ve derhal harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedeninin veya sorumlu kişilerin belirlenmesi imkanını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma yükümlülüğüne

aykırılık oluşturabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).

74. Ceza soruşturmasının etkililiğini sağlayacak hususlardan biri de fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olmasıdır. Ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58).

75. Öte yandan yürütülen bu soruşturma makul bir özen ve süratle de yürütülmelidir (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013 , § 30). Bu husus, hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi yönünden bir gerekliliktir.

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

76. Somut olaya ilişkin soruşturmada, başvurucuların yakının kaybolması ile ilgili Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığınca ivedilikle harekete geçildiği, M.Z.Y.nin bulunması konusunda müzekkereler yazıldığı ve ölüm olayından soma ölü muayene işleminin vakit geçirilmeksizin yapıldığı anlaşılmaktadır (bkz. §§ 11 , 14). Bu nedenle ölüm olayı üzerine soruşturma makamlarının derhal harekete geçmesi gerektiğine ilişkin ivedilik ilkesi yönünden soruşturmada herhangi bir eksiklik tespit edilmemiştir.

77. Başvurucu Kadir Yılmaz dışındaki başvurucuların ifadelerine başvurulmamış olmakla birlikte başvurucular, soruşturma dosyasındaki belge ve resimlere istedikleri zaman erişebilmiş; soruşturmaya ilişkin taleplerini yetkili makamlara iletebilmiş ve soruşturma sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına da itiraz etme imkanı bulabilmiştir (bkz. §§ 25, 27, 33 , 37). Dolayısıyla başvurucuların soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılamadıkları da söylenemez.

11

Page 12: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

78 . Başvuruya konu soruşturmada olay yen, Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığının denetiminde kolluk görevlilerince incelenmiş ve olay yerindeki deliller kolluk görevlilerince toplanmışsa da ölü muayene işlemi Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığının gözetiminde bir hekimce yapılmış; M.S.Y.nin ve başvurucu Kadir Yılmaz'ın beyanı Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığınca alınmış ve M.Z.Y.nin zorla bir araca bindirildiği konusunda bilgi sahibi oldukları ileri sürülen Ş.M. ve kızı Ö.H.nin (Ö.M.) beyanları da Cumhuriyet Başsavcılığınca istinabe suretiyle alınmıştır. Başvurucular

soruşturma makamlarının bağımsız olmadığını iddia etseler de somut olayda bağımsız soruşturma yürütülmediğine dair herhangi somut bir unsur ileri sürmemiş ve Cumhuriyet savcısının bağımsızlığı yönünden de bir iddiada bulunmamışlardır. Bu nedenle somut olayın koşullarında, yürütülen soruşturmanın yeterince bağımsız olduğu sonucuna varılmıştır.

79. "Ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit edilmesi ve soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi" ilkeleri yönünden başvuru konusu soruşturmanın değerlendirilmesine gelince Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı ölü muayene işlemi yapmış, birkaç kişinin ifadesini almış, birkaç müzekkere yazmış ve 22/3/1994 tarihinde daimi arama kararı vermiştir (bkz. § 21 ). Daimi arama kararı verilmesinden olay yerinden elde edilen on sekiz adet mermi kovanıyla bir adet mermi çekirdeği ve M.S.Y. tarafından teslim edilen on beş adet boş mermi kovanının balistik incelemeye gönderildiği 11/4/2013 tarihine kadar ölüm olayının aydınlatılmasına ve faillerin tespitine imkan veren herhangi bir işlem yapılmamıştır. Aradan geçen uzun sürede mermi çekirdeği ve sekiz adet mermi kovanı oksitlenmiş, bu nedenle incelenememiştir (bkz. § 31). Oysa ateşli silah yaralanmasına bağlı tıbbi arazlar nedeniyle öldüğünde şüphe bulunmayan M.Z.Y.nin ölüm olayının aydınlatılmasında balistik incelemenin ne kadar önemli olduğu açıktır.

80. Öte yandan M.S.Y. isimlerini bilmediği birkaç kişinin kayıp olduğu gün komando timlerinin M.Z.Y.yi aradıklarını söylemiş; başvurucu Kadir Yılmaz da M.Z.Y.nin civarda dolaşan çocukların krem rengindeki bir minibüsten inen, silahlı üç kişinin zorla M.Z.Y.yi minibüse bindirip götürdüklerini anlattıklarını iddia etmiştir (bkz. §§ 16, 17). Maddi gerçeğin aydınlatılması için önemli olmasına rağmen ifadelerde geçen hususların doğruluğu araştırılmamış ve tanık oldukları iddia edilen kişilerin tespiti için çaba gösterilmemiştir.

81 . Faillerin tespiti için delil elde etme imkanına rağmen M.Z.Y.nin kıyafetleri üzerinde herhangi bir inceleme yapılmamıştır.

82. Olay yeri detaylı bir şekilde incelenmemiş, olay yerinde bulunan on beş boş mermi kovanı sonradan M.S.Y. tarafından Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmiştir(§ 16).

83. Sonuç olarak soruşturma kapsamında ölüm olayının nedenini ortaya çıkarmak için gerekli adımların zamanında atılmadığı, sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin toplanması konusunda gerekli özenin gösterilmediği , zamanaşımı süresinin önemli bir kısmında soruşturmanın ilerlemesini sağlayıcı herhangi bir işlem yapılmadığı, dolayısıyla yürütülen soruşturmanın Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği etkililik ve özende bir inceleme içermediği kanaatine varılmıştır.

84. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

D. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden 85. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir :

"(]) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir .. .

12

Page 13: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

86. Başvurucular, ihlallerin tespitini ve yol gösterici nitelikte karar verilmesini istemişler ve başvurucu Kübar Yılmaz için 150.000 TL maddi, 150.000 TL manevi; başvurucu Kadir Yılmaz için 50.000 TL manevi; diğer başvurucular için ayrı ayrı 30.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.

87. Başvuruda, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu durumda kararın bir örneğinin 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesi uyarınca ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

88. Bahse konu düzenlemeye göre, bir suç için kanunda öngörülen dava (suç) zamanaşımı süresinin sonradan yürürlüğe giren bir kanunla değiştirilmesi halinde, işlendiği iddia edilen suç için yönünden uygulanacak zamanaşımı süresi, kısa olan zamanaşımı süresidir. Bu bakımdan, 1/6/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun'da devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak ve kasten öldürme suçları için öngörülen dava zamanaşımı süreleri daha uzun olsa da somut olaya uygulanması gereken dava zamanaşımı süresi 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'da öngörülendir ve bu süre de uzun zaman önce dolmuştur. Dolayısıyla, zamanaşımına uğradığı anlaşılan başvuruya konu olay hakkında yeniden soruşturma yapılması için kararın bir örneğinin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi imkanı bulunmamaktadır.

89. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara müştereken net 27.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

90. Başvuru hakkında yapılan inceleme sonucunda yaşam hakkının esasının ihlal edildiği hususunda bir karar verilmemiş, bununla birlikte usul boyutunun ihlal edildiğine hükmedilmiştir. Başvurucular da uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine herhangi bir belge sunmamışlardır. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucuların uğradıklarını iddia ettiği maddi zarar ile tazminat talebi arasında illiyet bağı kurulması gerekir. Başvurucuların bu konuda herhangi bir belge sunmamış olmaları nedeniyle maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

91. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.980 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 2.816,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. İşkence ve kötü muamele yasağının ve bu yasakla bağlantılı eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

13

Page 14: ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM · dilekçe ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Haber çıktıları ve TBMM Susurluk Komisyonu tarafından düzenlenen raporun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/17225 : 18/4/2018

3. Y aşanı hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvuruculara yaşam hakkının usul boyutunun ihlali nedeniyle müştereken net 27.000 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 206,10 TL harç ve 1.980 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 2.186,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması halinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi ıçın Van Cumhuriyet Başsavcılığına

GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/4/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan

Burhan ÜSTÜN

Üye Kadir ÖZKA YA

Üye Serruh KALELİ

Üye

Üye Hasan Tahsin GÖKCAN

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

14