Upload
others
View
29
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
FABAD J. Pharm. Sci., 22, 27-38, 1997
SCIEN11FIC REV!EWS / BiLiMSEL TARAMALAR
Rekombinant DNA Teknolojisi ile Üretilen Peptid-Protein İlaçlar
Hocamurat HUDA YBERDİYEV*, Filiz ÖNER* 0
Rekombinant DNA Teknolojisi ile Üretilen Peptid~Protein ilaçlar
Özet : Rekombinant DNA teknolojisi ile üretilen peptit/protein ilaçlar Farmasötik Biyoteknolojinin önemli bir konusudur. Bu teknoloji eczacılık alanında yaklaşık yirmi yıldan beri yaygın olarak kullanılmakta olup bu derleme yazısında rekombinant DNA teknolojisi ile üretilen ilaçlar hakkında bilgi veribniştir. Biyoteknoloji ürünü ilaçların üretiminde kullanılan konakçı hücreler, klonlama ve ürünlerin saflığı konularına da değinilmiştir. Biyoteknoloji ürünü peptı:tlprotein ilaçlar; kardiyovasküler ilaçlar, kanser ilaçları, hormonlar ve büyüme faktörleri olarak üç grnpta sıniflandınlmış ve derlennıiştir.
Anahtar kelimeler : rekombinant DNA teknolojisi,
Geliş
Düzeltilerek geliş Kabul
GİRİŞ
peptitlprotein ilaçlar.
: 13.5.1996 : 21.10.1996 : 29.11.1996
Yeni biyoteknolojinin gelişmesi DNA yapısının aydınlatılması ile hücre biyolojisi ve moleküler biyoloji alanında yapılan buluşlar sayesinde olmuştur. İlk olarak 1973'te Cohen ve Boyer'in DNA molekülünü kesme ve ekleme işlemlerini gerçekleştirilmesi ve klonlama işleminin başanlması ile yeni biyoteknolojinin temelleri atılrnıştır1 . 1982'de ilk farmasötik biyoteknoloji ürünü olan rekombinant insan insülini (Humu!in® FDA tarafından onaylanmıştır2. Günümüzde 20 den fazla biyoteknoloji ürünü onaylanmış olup, çeşitli hastalıkların tedavi ve teş
hisinde kullanılmaktadır. Ayrıca, yüzlerce yeni ilaç keşfedilmiş, bunlardan 400 kadarı da insanlarda kli-
Peptide&protein therapeutics produced by recombinant DNA technology
Summary : Peptide/protein therapeutics produced by recombinant DNA technology is an importanf subject of Phar
maceutical Biotechnology. This technology is extensively used in the area ofpharmacy for alması twenty years. in this review article drngs which are produced by Recombinant DNA technology are reviewed. Host cells used for biotechnology derived drugs, cloning oftheir genes and the pur
ity of products are also included. Biotechnology derived pep
tide/protein drugs are classified and reviewed in three groups whih are being cardiovascular drugs, cancer cheıno
therapeutics, hormon es and growth factors.
Key words: recombinant DNA technology, peptide/protein
drugs.
nik deneme aşamasına gelmiştir. Bu ilaçlarla AIDS, otoimmün bozukluklar, kanser, kardiyovasküler hastalıklar, enfeksiyon hastalıkları, enflamatuvar bozukluklar ve bazı nörolojik hastalıklar gibi henüz tedavi edilemeyen hastalıklar tedavi edilebilecektir. Rekombinan.t DNA (rDNA) teknikleriyle terapötik proteinleri ticari ölçeklerde üretmek mümkündür. Bu maddelerden interferonlar, interlökinler, monoklonal antikorlar, koloni uyarıcı faktörler, insan büyüme hormonları, antikoagülanlar, insan insülini ve aşılar en çok bilinenlerdir3-7.
REKOMBİNANT DNA TEKNOLOJİSİ
Rekombinant DNA teknolojisi bir türün genlerini
* Hacettepe Üniversitesi, Eczac!,ık Fakültesi, Farmasötik Biyoteknoloji Anabilim Dalı, 06100 Sıhhiye-ANKARA Yazışma Adresi : Hacettepe Universitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Biyoteknoloji Anabilim Dalı, 06100 Sıhhiye-ANKARA
27
Iiııdayberdiyev, Öner
veya DNA'sını diğer bir türün genleri veya DNA'sı ile birleştirme esasına dayalı bir teknolojidir. Bu teknoloji öncelikle en kritik proteinlerin üretimi için kullanılmaktadır. Yöntemde pek çok basamak olmakla beraber ilk basamak istenen proteini kodlayan genin klonlanmasıdır. Restriksiyon enzimleri ile kesilen DNA ile gen taşıyıcı olarak kullanılan plazmit veya virus DNA'sı ligazlar ile birleştirilmekte ve böylece oluşturulan rekombinant DNA konakçı hücreye yerleştirilerek istenilen proteinin çok miktarda üretimi sağlanmaktadır8. Kullanılan DNA genomik veya komplemanter DNA (cDNA) olabilir. DNA örnekleri bakteri, virüs, bitki veya hayvan kaynaklı olmaktadır .Örnekler DNA kütüpaneleri veya gen bankaları denilen koleksiyonlar halinde bulunınaktadır. Genomik DNA kütüpanelerinde genomun herbir DNA sının nükleotid dizinlerinin kopyaları, cDNA kütüpanelerinde ise yalnız mRNA molekülüne ait DNA dizinleri bulunınaktadır. Birtek doku veya hücre topluluğundan alınan mRNA' dan revers transkriptaz ve DNA polimeraz ile çift sarmal cDNA oluşhırumaktadır. Seçilen DNA'nın çoğaltılması biyolojik ortamda klonlama ile veya polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile laboratuvarda yapılmakta ve istenilen nükleotid dizininin milyonlarca kopyası birkaç saatte çıkartılabilmektedir. Rekombinant DNA uygulamalarında genellikle bir ökaryotik protein bir bakteriyel hücrede ürerildiği için , bakteri de intron denilen kodlama yapmayan bölgeleri etkin olarak uzaklaştıramadığı için genomik DNA yerine cDNA tercih edilmektedir. Optimum düzeyde protein üretimi için iki aşamalı bir süreç uygulanmalıdır. Birinci aşamada hücrelerin optimum koşullarda fazla miktarda çoğaltılması gerekmektedir. Daha sonra ise ·klonlanmış genin yazılımını uyarmak üzere uygun promoter (ilerletici) belirlenmekte ve ilerletici ile uyumlu sıcaklık ve l<lmyasal maddeler uygulanmaktadır. Genellikle üreme ortamına salgılanan rekombinant protein dayanıklı ve biyolojik olarak aktif kalacak şekilde saflaştırılmakta ve formüle edilınektedir9 . Bu işlemler sırasında kullanılan konakçılar; bakteriler, mayalar ve hayvan hücreleri olmak üzere üç çeşittir. Bu konakçıların üstünlükleri ve bunlarla ilgili sorunlar Tablo l,2,3'te verilmektedirıo. Bakteriler ve hayvan hücreleri genellikle ilaç endüstrisinde, mayalar ise sanayi enzimleri ve rekombinant Hepatit B aşısı üretiminde kullanılmaktadırl ı.
28
Tablo 1. Konakçı Organizma Olarak E. coli11
Avantajları Günümüzdeki problemler
1. Genetiği ve moleküler 1. Potansiyel endotoksin biyolojisi iyi araştırılmıştır. kaynağıdır.
2. İyi konakçı/vektör 2. Proteinler çözünmez ve sistemleri vardır. saflaştırma güç olabilir. 3. Ucuz ortamlarda hızlı 3. Bazı proteinler N -büyüme yeteneğine sahiptir. terminal metiyoıi.in artığı
içerir. 4. Proteinler glikolizlenemezler. 5. Proteinler genellikle ortama salınmaz.
Tablo 2. Konakçı Organizma Olarak Mayalar11
Avantajları Günümüzdeki problemler
1. Genetiği, moleküler 1. Ekspresyon düzeyleri biyolojisi ve fizyolojisi iyi düşüktür.
araştırılmıştır. 2. G!ikolizasyon yüksek 2. Patojenik değildir ve gıda ökaryotlardan farklıdır. endüstrisi için uygundur. 3. Salgılanan peptitlerin 3. Fennentasyon kapasitesi hepsi uygun bir şekilde yüksektir. işlenemez.
4. Salım mekanizması iyi 4. Büyük molekül ağırlıklı araştırılmıştır. proteinler az salgılanır. 5. Bazı heterolog proteinler 5. Ekspresyon için ticari hücre içinde çözünür işlemlerin geliştirilmesi
şekilde birikirler. sürmektedir.
Tablo 3. Konakçı Olarak Memeli Hücreleri11
Avantajları Günümüzdeki problemler
1. Doğal halde protein 1.Hücreleri çoğaltmak üretilir. pahalıdır. 2. Üriin ortama salgılanır. 2. Moleküler biyolojisi 3. Bazı hücreler için serum üzerinde çalışmalar içermeyen ortam sürmektedir. kttllamlabilir. 3. Bazı hücrelerin uzun 4. Ürün verimi yüksektir. süreli stabilitesi b,elli 5. Translasyon sonrası değildir.
doğru modifikasyonlar 4. Düzenleyici otoritelerin yürütülür. virüs kontaminasyonu gibi
bazı konularda endişeleri mevcuttur.
Gen Klonlama
'Klon' ortak bir atadan türemiş tümüyle aynı özel
likleri taşıyan bakteri veya hücrelerin topluluğudur. Klonlama yapabilmek için istenen gen parçasını ek
leyecek bir taşıyıcı gerel<lr. Bu taşıyıcı klonlayıcı
vektör olarak adlandırılır. Klonlayıcı vektörler bakteriyel plazmitler, fajlar veya kozrnitler olabiJirl 1.
FABAD J. Pharm. Sci., 22, 27-38, 1997
Bakteriyel plazmitler - Bakteride kromozom dı-
. şmda bulunan dairesel, çift sarmal halinde ve bağımsız olarak kendisini eşleyip çoğaltabilen DNA molekülleridir: 1-15 kb büyüklüğünde DN A moleküllerini kabul ederler. Kendilerini bir hücreden diğerine transfer edebilme yeteneğine sahip olan plazmitler ve antibiyotiklere direnç sağlayan plazrnitler vardır.
Fajlar - Genellikle plazrnit vektörlere göre daha büyük yabancı DNA'yı yapısında taşıyabilen doğrusal DNA molekülüne sahip yapılardır. Fajlar 10-20 kb uzunluğunda DNA parçalarım kabul edebilirler. Bu da fajların plazrnitlere göre en önemli üstünlüğüdür.
Kozmitler - Plazmit ve fajların en göze çarpan özelliklerini birleştirirler, dolayısıyla daha büyük DNA parçalarının klonlanmasına olanak sağlarlar. Kozmitler bakteryofaj A.ONA'sının bazı özel nükleotid dizelerini bulunduran plazmitlerdir. Kozmitler 35-50 kb uzunluğunda ONA moleküllerini kabul ederler12.
Rekombinant ONA Teknolojisi ile Elde Edilen Ürünün Saflığı ve Safsızlıklar
Proteinler üreme ortamına salgılandıktan sonra
mümkün olduğunca saflaştınlmalı veya safsızlıklar en aza indirilmelidir. Son ürün stabilitesini önemli şekilde etkileyebilen eser proteazların ortamdan
uzaklaştırılması çok zordur13•14. Safsızlıklar; ONA kalıntıları, büyüme faktörleri, konakçı hücre pro
teinleri, endotoksinler ve ortamda bulunan artık hücresel proteinlerdir. Çok yaygın biçimde karşılaşılan safsızlıklar ve saptama yöntemleri Tablo 4'te verilmiştir15.
Bu tabloda verilenlerin dışında proteinlerin safsızlıklardan arındırılmasında kullanılan ve iyi sonuçlar veren birkaç yöntem daha vardır. Bunlardan Hızlı Protein Sıvı Kromatografisi (FPLC) pro
teinlerin saflandırılması için geliştirilen ve HPLC
de olduğu gibi yüksek kararlılıkta ve hızlı sonuç veren bir kromatografik yöntemdir. Ayrıca, günümüzde doğal ve rekombinant proteinlerin saflandırılması ve analizinde jel filtrasyon, iyon değişim, hidroksiapatit, ters faz, hidrofobik etkileşim,
afinite kromatografisi gibi kromatografik yöntemlerle beraber elde edilen protein ürünün ana
lizinde yüksek basınçlı elektroforez kromatografisi (HPEC), SOS-PAGE, İzotakoforez, IEF, çift yönlü jel
elektroforezi gibi elektroforetik teknikler yaygın olarak kullanılmaktadırlS-18.
Tablo 4. Bi oteknoıo·i Ürünlerinde Safsızlık ve Kontaminantlarl3,14 Safsızlık ve a Kontp.minantlar Sa tama Yöntemi
Safsızlıklar
Endotoksin Konakçı hücre proteinleri Diğer protein safsızlıkları DNA Mutant proteinler Formil meti yenin Yükseltgenmiş metiyoninler Proteolitik ayrılma ürünleri Agregatlaşmış proteinler Deamidasyon ürünleri Monoklonal antikorlar Aminoasit değişiklikleri Kontaminantlar Mikrobiyal (bakteri, maya, mantar) Mikoplazma Virüsler (endojen ve ekzojen)
a Sodyum Dodesil Sulfat-PoliakrilamidJel Elektroforezi. c lzoelektrik odaklama e Yüksek basınçlı iyon değişim kromatografisi. g DNA bağlayıcı florokrom. i Hemadsorpsiyon.
Bakteryal endotoksin testi, Pirojen testi SDS-PAGE3 , İmmunoassay SDS-PAGE, HPLCb, İmmunoassay DNA hibridizasyon, UV spektrofotometre, Protein bağlama Peptit haritalama, HPLC, IEFc, MSd Peptit haritalama, HPLC, MS Peptit haritalama, Aminoasit analizi, FIPLC, Edman bozunma analizi, MS IEF, SDS-PAGE(indirgenmiş), HPLC, Edman bozunma analizi SDS-PAGE, HPSECe IEF, HPLC, MS, Edman bozunma analizi SDS-PAGE, lmmunoassay Aminoasit analizi, Peptit harital~a, MS, Edrnan bozunma analizi
Mikrobiyal sınır testleri, Sterilite testi, Mikrobiyolojik testler Modifiye edilmiş CFR 21 metoduf, DNAFg CPEh ve Hadi (ekzojen viriisler için), Ters transkriptaz aktivitcsi, MAPi
b Yüksek-basınçlı sıvı kromatografisi. d Mass spektrometre {külle spektrometresi). f Draft guidelines relating to code of Federal Regulations, Title 21. h Sitopatik etki. j Sıçan antikor üretimi.
29
Hudüyberdiyev, Öner
Tablo 5. Rekombinant Ürünlerin 1994-2000 Yıllarında Sahş Rakamları4,5
İlaclar Kardivovasküler:
EPO tPA v,_ - .
DiO-erleri Toplam
Kanser:
CSF'ler İnterferonlar İnterlökinler
Diğerleri
Toplam Hormonlar ve Büyjjme Faktörleri :
hGH .
Diı'Z:er büvüme faktörleri İnsan insülini
Diğerleri
Toplam
Bu ilaçlar hakkında kısa bilgiler aşağıda derlenmiştir.
ONAYLANAN ve KULLANILMAKTA OLAN RE
KOMBİNANT PEPTİT ve PROTEİNLER
Günümüzde FDA tarafından onay almış peptit/
protein ilaçlar ve bunların 1994 ve . 2000 yıllarında
sahş rakamları Tablo 5'te verilmektedir.
KARDİYOV ASKÜLER İLAÇLAR
Eritropoe!in (EPO)
Rekombinant insan eritropoetini (epoetin) Amerika
Birleşik Devletlerinde ilk hematopoetik büyüme hor
monu olarak tedaviye ginniştir. Böbrekte üretilen
eritropoetin doza bağlı olarak eritroid prekürsör hüc
relerin olgun eritrositlere dönüşümünü stimüle
eder2D. Epoetin yaygın olarak kronik böbrek yet
mezliği olan hastaların hemodiyalizinde kul
lanılmaktadır21,22. Bununla beraber, böbrek yet
mezliği prediyalizi, AIDS'e bağlı anemiler, erken
(prematur) doğum anemisi, tümör ve sisplatin te
davisinden kaynaklanan anemiler dahil diğer alan
larda da kullanılmak üzere çalışmalar sür
mektedir23. Rekombinant ürün yapısal olarak insan
eritropoetinine çok benzer, ama özdeş değildir. Haf-
30
1994 vılı 2000 vılı
(Mil "On ABD $)
1.430 3.100 260 420 00 rye
- 30
1.725 3.620
870 2.580
835 2.830
40 80
o 350
1.745 5.840
235 510 o 150
600 980
o 450
835 2.090
tada üç gün vücut ağırlığına göre 50-150 U /kg
dozda uygulandığında hematokrit düzeyleri doza
bağlı olarak her hafta yaklaşık %1-2 artrnışhr (21).
Klinik çalışmalarda hematokritin %30-33, he
moglobin düzeylerinin de 10-12 g/ dL olması he
deflenmiştir24.
Alteplaz
Doku plazminojen aktivatörü (tP A) veya alteplaz kli
nikte kullanılmak üzere onay alan ve üretilen ilk re
kombinant proteinler arasında yer almakta ve gü
nümüzde akut miyokard infarktüsünün tedavisi için
kullanılmaktadır. Çeşitli klinik araştırmalar hastada
ilk semptomlar ortaya çıkhktan sonra 4-24 saat içinde
trombolitik tedavi uygulanırsa ölüm yüzdesinin
önemli derecede azalabileceğini göstermiştir. Al
teplaz pıhhdaki protein molekülünü hedef alarak
bağlanmakta ve etkisini göstennektedir25,26.
Süperoksit Dismutaz
Süperoksit dismutaz (SOD) metal içerikli bir en
zimdir. Süperoksit anyonu aerobik organizmalarda
oksijen kullanımı sırasında ortaya çıkan bir yan
FABAD J. Pharm. Sci., 22, 27-38, 1997
üründür. İskemi veya tıkanıklığı takiben re
perfüzyon sırasında hücre içersinde ve hücre dı
şında süperoksit radikalleri açığa çıkar27,28. Aynca,
akut miyokard infarktüsünden sorua, trombolitik te
davi ve koroner anjioplastiden sonra, veya açık kalb
ameliyatı sonrasında görülür. Süperoksit molekülü
ve türevlerinin fazlası hem DNA yapısını bozar,
hem de ınembran lipitlerinin doymanuş yağ asidi
içeriklerini etkiler, dolayısıyla hücre membramnı ha
sara uğratır. Normalde, aerobik hücreler SOD sal
gılayarak kendilerini superoksit radikallerine karşı
korurlar; ancak iskemi sonrası endojen 500' m ak
livitesi hemen hemen %50 kadar azalır29.
Sığır eritrosit-türevi olan SOD'ın nonparenteral ve
topik formülasyonları birçok Avrupa ülkesinde os
teoartritler dahil, kas-iskelet iltihaplanrnalarmın te
davisinde klinikte kullanılmaktadır. Parenteral sığır
SOD formülasyonunun immünojenliği ile ilgili so
runlar nedeniyle son yıllarda miyokard iskemisini
ve çeşitli organların transplantasyonunu takiben
oluşan yara reperfüzyonunu önlemek üzere re
kombinant insan SOD'ı geliştirilmiştir29-33. Ayrıca,
yetişkin solunum sıkıntısı sendromu (adult res
piratory disstres sendrom), akut hipertansiyona
bağlı serebral vasküler yaralar, beyinde travınatik
yaralar ve radyasyon sonucu doku hasarı gibi diğer
patolojik durumlarda da rekombinant SOD kul
lanılmasına ilişkin klinik deneyler artış gös
termektedir34.
Rekombinant Antihemofilik Faktör
Son yıllarda, hemofili ve diğer kanama has
talıklarının tedavisinde kullanılan rekombinant pıhtı
faktörleri üzerinde klinik araştırmalar artnuştır. He
mofili A faktör VHI molekülünün yetınezliği ile ilgili
bir genetik hastalıktır. Kullanılmakta olan, insan
plazmasından üretilen faktör VI!I preparatları he
mofilik hastalara uygulandığında alloantijenlerin, he
patit ve HN virüsları gibi bazı vira! hastalıkların bu
laşma riski vardır. Oysa rDNA türevi faktör VIII ile
hepatit ve HIV virüslerinin bulaşma riski yoktur. İlk
kez 1984' te faktör VIII için gen klonlanmış ve eks
presyonu başarılnuştır35. Schwartz vd. tarafından
yapılan çalışmada plazma türevi faktör Vlll ve re
kombinant faktör Vlll uygulandıktan sonra kısmi
tromboplastin aktifleşme zamanı benzer derecede
azalnuş, rekombinant ürünün ortalama kalış süresi
ise plazma türevi ürüne göre daha fazla bu
lunmuştur. Ayrıca, rekombinant ürün kanamalı veya
ameliyatlı hastalarda klinik olarak iyi sonuçlar ver
miştir ve plazma türevine göre daha az antijenik ol
duğu saptanınıştır. Bir çalışmada 107 hastadan hiç
birisinde rekombinant preparatla az miktarda bu
lunan fare ve sıçan proteinine karşı antikor ge
lişmemiştir, fakat seyrek olarak yüksek düzeylerde
nötralize edici inhibitör antikorlar salgılandığı göz
lemniştir36.
KANSER TEDAVİSİ İÇİN KULLANILAN
İLAÇLAR
Koloni Uyarıcı Faktörler
Koloni uyana faktörler (CSF!er) miyeloid progenitör
hücrelerin olgunlaşmasını uyarır, granillosit ve mo
nositlerin oluşmasını düzenler37. Bu faktörlerin kul
lanunı daha çok kanser tedavisi ve ilik nakli üzerinde
yoğunlaşmış.trr. Konakçının savunma hücrelerinin sa
yısını artırmakla kalmayıp, nötrofil, makrofaj ve eo
zinofillerin mikroorganizmaları yoketıne yeteneğini
de artırmaktadır38-45.Bu nedenle, CSFler infeksiyon
hastalıklarının tedavisinde önemli rol oynarlar. He
matopoetik büyüme faktörlerinden granülosit koloni
uyarıa fak!6r (G-CSF) ve granülosit rnakrofaj-koloni
uyana faktör (GM-CSF) biyoteknolojik yöntemlerle
çok saf olarak üretilmektedir46-48. G-CSF, eritropoetin
ve zidovudin'in bileşimi AIDS tedavisinde kul
lanılmaktadır ve hastalarda tedaviye toleransı ar
tırmaktadır49. Koloni uyarıcı faktörlerin kanser te
davisi dışında yara iyileşmesine yönelik olarak
kullanılmaları üzerinde de çalışılmaktadır5D.Sl.
İnterferon a, ~. "(
İnterferonlar anti-viral etki dahil olmak üzere immün
sistem üzerinde pek çok etkiye sahip proteinlerdir.
Antijenik, biyolojik ve fizikokimyasal özellikleri dik
kate alınarak interferon a, ~ ve ö olmak üzere üç
31
Hudayberdiyev, Öner
grup altında toplanmışlardır52. Her üçünün genleri
de cDN A ve genom DNA'larından hareketle klon
lanmışlardu (53). Günümüzde interferonların her
üç sınıfı üzerinde yoğun klinik çalışmalar sür
mektedir. Bunuıila beraber, 1986 Haziranda in
terferon a2a ve interferon a2b saçlı hücre lösemisi
tedavisi için, 1989 Ekimde interferon an3 genital si
ğillerın tedavisi için, 1990 Aralıkta interferon tllb
kronik granülamatoz hastalıkların tedavisi için
onaylanmıştır. Deneysel kanıtlara dayanılarak
r!FN- ti kronik granülamatoz hastalıkların te
davisinde terapötik etki gösterdiği için FDA ta
rafından kolay izin alrnıştır54,55.
Rekombinant interferon-a r!FN-a ile yapılan de
nemeler saçlı hücre lösemisi ve kronik miyelojen lö
semiler dahil, yaygın olmayan tümörlere karşı ilacın
anlamlı terapötik aktiviteye sahip olduğunu ortaya
koymuştur56-59. Ayrıca, non-Hodkin's lenfoma dahil
bazı lenfoma türleri6(), T-hücre lenfoması61-63, böbrek
hücreleri karsinoması64, AIDS'e bağlı Kaposi sar
komasında etkili olduğu gözlenınektedir65-67. r!FN-a
ile mesane papillomasının tedavisinde yaklaşık ola
rak %60 olumlu sonuç alınmıştır68.
İnterlökinler
Hematoloji ve immünoloji açısından çeşitli in
terlökinlerin ve özellikle interlökin-2 (IL-2)'nin klinik
önemi giderek artınaktadır. Otoimmün hastalıklar,
enfeksiyon hastalıkları, irnınün yetmezlik has
talıkları ve tümörlerin tedavisinde yararlı bir far
masötik ajandır69.
IL-2 Jemfositler ve monositlerde üretilen bir si
tokindir ve bağışıklığın düzenlenmesinde önemli rol
oynar. Sitoı;pksik hücrelerin aktivasyonu nedeni ile
oluşan antitümör etkinin sağlanmasında kritik bir
önemi vardır. Lemfositler bir spesifik antijen ile ak
tive olunca IL-2 üretilir ve salgılanır7°. Yapılan klinik
çalışmalarda IL-2 ve IL2+LAK hücreleri en azından
kanserli hastalardan bir kısmında etkili olabilmiştir7ı.
32
İnterlökin-3 (JL-3)'ün hematopoetik sistem üzerinde
çeşitli koloni uyarıcı faktörlerde olduğu gibi bir dü
zenleyici etkisi olduğu gösterilmiştir. IL-3 stem hüc
relerinin plateletlere dönüşümünü uyarmaktadır,
oysa diğer koloni uyarıcı faktörlerde platelet üretimi
artmaz. Trornbositopeni komplikasyonu olan has
talıklarda klinik önemi büyüktür.
İnterlökin-4 (IL-4) ve İnterlökin-5 (IL-5) B lem
fositlerin antikor üretimini uyarır, çeşitli antijenik
uyarana karşı humoral cevabı modifiye eder ve im
münoglobulin üretimini düzenler. IL-5 eozinofillerin
farklılaşmasında rol oynar. İnter1ökinlerin, özellikle
IL4'ün antikor üretimini uyarması nedeniyle irnınün
yetersizlikte ve aşı adjuvanı şeklinde klinik uy
gulamaları yaygındırn
Monoklonal antikorlar
Monoklonal antikorlar öncelikli olarak hastalıkların
tanısında ve organ naklinde doku reddini önlemek
üzere kullanılmakla birlikte kanser tedavisinde ve
bakteriyel hastalıkların tedavisinde kullanılmak
üzere üzerinde çalışılan maddelerdir. Kanser te
davisinde özgüllüğü fazla olan antikor hücre veya
endotoksin gibi bir yapıya bağlandıktan sonra bağışık yanıtı engellemekte veya hücre ölümüne neden
olmaktadır.Günümüzde monoklonal antikor üret
mekte yaygın olarak kullanılan teknik hibridoma tek
niğidir. Bu tekniğin bazı sınırlamaları bu
lunmaktadır. Genellikle az sayıda hücre füzyona
uğramakta ve bunların da bir kısmı istenilen an
tikoru salgılamaktadır. Bu yöntemin daha gelişmiş
şeklinde fare ve insan antikorlarının birleştirilmesi
ile elde edilen şimerik antikorların üretimi ya
pılmaktadır.· Burada insan antifare antikor yanıtı
azalmakta ve özgüllük artınaktadır. Son zamanlarda
fare monoklonal antikorlarına karşı bağışık yanıt
oluşması nedeni ile ve monoklonal antikorları te
davide daha verimli olarak kullanabilmek üzere re
kombinant DNA teknolojisi ile üretim yapılabilmesi
için çalışılmaktadır.r-DNA ve monoklonal antikor
tekı1olojilerinin terapötik proteinler üretmek üzere
birleştirilmesi için çalışmalar sürecektir.
FABAD J. Pharm. Sci., 22, 27-38, 1997
1. HORMONLAR VE BÜYÜME FAKTÖRLERİ
İnsan İnsülini
Rekombinant insan insülini E. coli de proinsülin kod
layan genin klonlanması ile üretilmektedir. Pro
insülin bu bakteri hücrelerinde üretildikten sonra saf
laştırılır ve enzimatik işleme tabi tutularak insan
insülini elde ediJir73. Rekombinant insan insülinin bi
yolojik aktivitesi, terapötik etkinliği ve farmasötik
şekli saflaştırılmış domuz insülinine benzer. Ya
yınlarda insan insülininin subkütan uygulamadan
sonra domuz insülinine göre daha hızlı absorbe ol
duğu, ancak etki süresinin daha kısa olduğu be
lirtilmiştir. Genel olarak, farklar çok az olduğu halde
bazı hastalar hayvan kaynaklı insülinden insan in
sülinine geçtiklerinde periferde glukoz kon
santrasyonunun artmasıyla kilo artışı gibi klinik so
runlar gözlenmiştir74. Domuz insülinine göre daha
az immünojenik olması insan insülininin en büyük
avantajıdır75-76_ Rekombinant insan insülininin avan
tajları şöyle sıralanabilir77;
1. Diabetli hamilelere uygulanabilir.
2. Hayvan kaynaklı insülin ile glukoz kontrolünün yetersiz olduğu durumlarda yararlıdır.
3. Yeni tanı konulmuş hastalar için daha uygundur.
4. İnjeksiyon bölgesinde lipodistrofi oluşturmaz.
5. Kısa süreli etki istenilen durumlarda uygundur.
6. Dinsel veya başka nedenlerle hayvan kaynaklı insülin gibi kullanımın kabul edilmemesi problemi
yoktur.
Rekombinant insan insülini parenteral dozaj şek
linde iki ayrı firma tarafından üretilmektedir. Bu
nunla birlikte, farklı uygulama yollan üzerinde de
çalışmalar yapılmaktadır78,79
Büyüme Hormonu
bir proteindir ve hipofiz bezinin ön lobundan salgılanır.
Büyüme hormonu bu hormonun yetersiz olduğu kısa
boylu çocuklarda büyümeyi uyarmanın yanısıra me
tabolizma üzerinde anabolik, lipofilik ve diyabetojenik
yan etkiler de yapar8°. Büyüme hormonu yanıklar, ya
ralar, şişmanlık, osteoporoz, iyileşmeyen kemik kı
nklan ve malabsorpsiyon dahil diğer birkaç hastalığın
tedavisinde de kullanılmaktadır81.
Rekombinant büyüme hormonu büyümeyi uyarma
ve anabolik etkilerinden dolayı sporcular arasında at
letik performansı artırmak amacıyla suistimal edi
lebilmektedir.
Büyüme Faktörleri
Yara iyileşmesinde epiderma! rejenerasyonun peptit
büyüme faktörleri ile düzenlenebileceğine ina
nılmaktadır82. Bunlar platelet türevi büyüme faktörü,
doku büyüme faktörü-a ve ~' epidermal büyüme fak
törü, sinir büyüme faktörü, insulin benzeri büyüme
faktörü ve fibroblast büyüme faktörüdür. Bu faktörler
epitel hücreleri, endotel hücreler ve fibroblastlarda mi
tojenik uyarı yaparlar83. Her bileşiğin farklı özellikleri,
potansiyel klinik uygulama için farklı üstünlükleri var
dır. Epidermal büyüme faktörü bu peptitlerden biri
olup, hücrelerin ONA ve RNA sentezini uyardığı bi
linınektedir84. Rekombinant epidermal büyüme fak
törü son zamanlarda yara iyileşmesini hızlandına et
kisi nedeniyle klinik değerlendirme aşamasındadır.
Yara iyileşmesi başlangıç inflamasyon fazını izleyen
granülasyon dokusu oluşumu ve en son matriks olu
şumu şeklinde ilerlemektedir85. Fibroblast büyüme
faktörü dahil diğer büyüme faktörleri de preklinik ve
klinik deneme aşamasındadır.
Biyoteknoloji ürünü ilaçlardan 1994 yılı sonuna
kadar FDA tarafından onaylanan ve klinikte kul
lanılmakta olan ilaçlar Tablo 6' da görülmektedir. Bu
ilaçların farklı endikasyonlari için veya yeni ilaçların
onaylanması için ise klinik çalışmalar sürmektedir
(Tablo 7). Görüldüğü gibi yakın bir gelecekte bi
yoteknoloji iirünü ilaçlar tedavide kullanılmakta olan
Rekombinant insan büyüme hormonu 191 aminoasitli ilaçlar içersinde büyük bir yüzdeye ulaşacaktır.
33
Hudayberdiyev, Öner
.. /k(~efir~~··•f.j~;····· }·••.••.·•·•(. G-CSF (Neupogen"')
··ıki~dJ~i~;ıtffrJta~rk"'X•.•····.
34
Staumonabb Pendeıide Kolorcktal ve )~mıurtalık kanserlerinin
Wa"ft~~f;j{i(;;;.'?/ik~ı~tJ c + ~~ii~tı~ıew;.·.•n·•··r·ti t!Htx··•···•·••·•·• <'.•\Hl)? Epoeıin alfa (Erytlıropoetin, Prokriı"', Epogen"', Amgen"')
%~t~~~~i51J/iJ1·<······;················ . "' lnlerferon f3-lb (Betaseron )
FABAD J. Pharm. Sci., 22, 27-38, 1997
Tablo 7. Klinik Deneme Aşamasıııdaki Biyoıcknoloji Türevi İlaçlar'·'·'·'·'
Jfaçlar
Koloni-uyarıcı fak/ör/er
İnterferonlar
Endika.<.ı•onları
Kenıoıerapötik etkiler. AIDS, lösemi, aplastik anemi, kemik iliği
transplantlan, ternıal yanıklar. rniyclodisplasıik sendrom, kolesterol azalması.
AlDS, erken doğumlar, romatoid artritler, !can transfüzyonu autologlan tarafmdan
Kanser, enfeksiyon hastalıkları, romaıoid artrit, böbrek hücreleri karsinoması, genetik siğiller. geni tal herpesler. AlDS. AIDS' e bağlı hastalıklar,nrnltipl skleroz. hcpalİL
•1P»••·••••·t·•··•••·;~ Jl!•••···•·ım .••••·•••••'·••·••·•·••·••••···•
Moııokloııa! antikorlar Graft-versus-lıost lıastalığıııııı önlenmesi. kanser, kan pıhtılaşmasını
önleyen antitrombositlcr. septik şok geri çeHilen transplantlar. romatoid artrit.
35
Hudayberdiyev, Öner .
Kaynaklar: 1. Richards BM, Biotechnology: Principles, Potential and
Pitfalls, Pharm.Med., 8, 145-151, 1994. 2. Johnson IS, Human Insulin From Recombinant DNA
Technology, Scieııce, 219, 632-637, 1983. 3. Banga AK, Reddi IK, Biotechnology Drugs: Phar
maceutical Issues, Phann.Tinıe, 3, 68-76, 1994. 4. Shamel RE, 'Keough M, Sales of U.S. Bi
opharmaceutical Products Expected to Triple by 2004, Gen. Eng. News, 15 (6), 6, 1995.
5. Shamel RE, Keough M, Double-Digit Growth Predicted for Biotechnology Products in Next Decade, Gen. Eng. News, 15 (21) 6, 1995.
6. Finley RS, Overview of Biotechnology in Health Care, J. Pharm. Prac., 4, 80-86, 1991.
7. Black Wj, Drug Products of Recombinant DNA Technology, Anı. J. Hosp. Phann., 46, 1834-1844, 1989.
8. Liu DT, Phannaceutical Proteins and Peptides: a cotemporary prospective, in Crommelin DJA, Midha KK (eds), Topics in Pharmaceutical Sciences 1991, Medpharm Scientific Publishers, 13-21, 1992.
9. Schwab H, Strain Improvement in Industrial Microorganizms by Recombinant DNA Techniques, Advances in Biochemical Engineering / Biotechnology, Vol.37, Springer-Verlag, Berlin, Heidelberg, 130-160, 1988.
10. Emtage S. Biotechnology and Protein Production, in Davis S.S., lllum L. and Thomlinson E. (eds) Delivery Systenıs for Peptide Drugs, New York and London, Plenum Press, 23-33, 1986.
11. Gamick RL, Solli NJ, Papa PA, The Role of Quality Control in Biotechnology: An Analytical Perspective, Anal. Chem., 60, 2546-2557, 1988.
12. Imanaka T. Application of Recombinant DNA Technology to the Production of Useful Materials, Advances in Biochemical Engi,neering / Biotechnology, Vol.33, Springer-Verlag, Berlin, Heidelberg, 2-23, 1986.
13. Garnick RL, Ross MJ, DuMEe CP, Analysis of Recorribinant Biologicals, in, Swarbrick J, Boylan JC (eds), Encyclopedia of Pharmaceutical Technology, vol.1, Marcel Deccer !ne., 253-313, 1988.
14. Biotechnology Derived Articles USP 23, 1849-1859, 1995.
15. Lillehoj EP, Malik VS, Protein Purification, Advances in Bioclıemical Engineering / Biotechnology, Vol.40, Sprinı;er-Verlag, Berlin, Heidelberg, 20-25, 1989.
16. Oner F, Tian X, Son K, Klegerman ME, Groves Mj. Characterisation of the Antigen 85 Complex Fibronectin-Binding Proteins Derived From Aged Culture Filtrates of Mycobacterium Bovis BCG, Tice( Substrain, Microbios, 78, 69-81, 1994.
17. Strickley RY, Anderson BD, Solid-state stability of human insulin.1.Mechanism and the effect of water on the kinetics of degradation in lyophiles !rom pH 2-5 solutions, Pharm. Res., 8, 1142-1153, 1996.
18. Chan HK, Au-Yeung KL, Gonda I,Effects of additives on heat denaturation of rhDNase in solutions, Pharnı.Res., 5, 756-761, 1996.
36
19. Kinstler OB, Brems DN,Lauren SL, Paige AG, Hamburger JB, Treuheit MJ, Characterization and stability of N- terminally PEGylated rhG-CSF, Plıarm. Res., 7, 996-1002, 1996.
20. Faulds D, Sorkin EM, Epoetin (Recombinant Human Erythropoietin), Drugs, 38, 863-899, 1989.
21. Bommer J, Kugel M, Schoppe W, Brunkhorst R, Samtleben W, Bramsiepe P, Scigalla P, Dose-Related Effects of Recombinant Human Erythropoeitin on Erythropoiesis: Results of a Multicenter Trial in a Patients With End-stage Renal Disease, Contrib.Neplırol., 66, 85-93, 1988.
22. Eschbach JW, Egrie JC, Downing MR, Browne )K, Adamsan JW, Correction of the Anemia of End-stage Renal Disease With Recombinant Human Erythropoeitin: Results of Combined Phase I and II Clinical Trials, N. Engl. f. Med., 316, 73-78, 1987.
23. Casati S, Passerini P, Campise MR, Graziani G, Cesana B, Perisic M, Ponticelli C, Benefits and Riscs of Protracted Treatment With Human Recombinant Erythropoeitin in Patients Having Hemodialysis, Br. Med. J., 295, 1017-1020, 1987.
24. Schafer RM, Kuerner B, Zech M, Denninger G, Borneft C, Heidland A, Treatment of the Anemia of Hemodialysis Patients With Recombinant Humarı Erythropoeitin, Int. f. Artif. Organs, 11, 249-254, 1988.
25. Gruppo ltaliano perlo Studio della Streptochinasi nell'Infarto Miocardico (GISS!): Effectiveness of lntravenouse Thrombolytic Treatment in Acute Myocardial Infarction, Lancet, 1, 397-401, 1986.
26. AIMS Trial Study Group: Effect of Intravenouse APSAC on Mortality After Acute Myocardial Infarction: Preliminary Report of a Placebo-Controlled Clinical Trial, umcet, 1, 545-549, 1988.
27. McCord ), Oxygen-Derived Free Radicals in Postischemic Tissue Injury, N. Engl. J. Med., 312, 159-163, 1985.
28. Ferrari R, Ceconi C, Curello S, Ghielmi S, Albertini A, Superoxide Dismutase: Possible Therapeutic Use in Cardiovascular Disease, Plıannacol. Res., 21, 57-65, 1989 (suppl).
29. Ambrosio G, Weisfeldt LM, Jacobus EW, Flaherty JT, Evidence for a Reversible Oxygen Radical-Mediated Component of Reperfusion Injury: Reduction by Recombinant Superoxide Dismutase Administered at the Time of Reflow, Circulatioıı, 71, 282-291, 1987.
30. Burton KP, Superoxide Dismutase Enhencers Recovery Following Myocardial lschemia, Am. J. Physiol., 248, 8637-643, 1985.
31. jolly SR, Kane WJ, Bailie MB, Abrams GD, Lucchesi BR, Canine Myocardial Repefusion Injury: Its Reduction by the Combined Administration of Superoxide Dismutase and Catalase, Circ. Res., 54, 277-285, 1984.
32. Gallagher KP, Buda AJ, Pace D, Gerren RA, Shlafer M Failure of Superoxide Disrnutase and Catalase to Alter Size of Infarction in Consciouse Dogs After 3 Hours of Occlusion Folloved by Reperfusion, Circı.ılation, 73, 1065-1076, 1986.
FABAD J. Pharm. Sci., 22, 27-38, 1997
33. Najima J, Canfield DR, Manders WT, Knight DR, Cohen MV, Fallon JT, Vatner SF Failure of Superoxide DismutaS·e and Catalase to Alter Size of Infarct and Functional Recovery in Conscious Dogs With Reperfusion, Circulation, 76, IV-198, 1987.
34. Hammond B, Kontos HA, Hess ML, Oxygen Radicals in the Adult Respiratory Distress Syndrome, in Myocardial Ischemia and Reperfusin Injury, and in Cerebral Vascular Darnage, Can. J. Physiol. Pharmacol., 63, 173-187, 1985.
35. Wood WI, Capon DJ, Simonsen CC, Eaton DL, Gitschier j, Keyt B, Seeburg PH, Smith DH, Hollingshead P, Wion KL, Delwart E, Tuddenham EGD, Vehar GA, Lawn RM Expression of Active Humarı Factor VIII From Recombinant DNA Clones, Nature, 312, 330-337, 1984. .
36. Schwartz RS, Abildgaard CF, Aledort LM, Arkin S, Bloom AL, Brackmann HH, Brettler DB, Fukui H, Hilgartner MW, Inwood Mj, Kasper CK, Kernoff PBA, Levine PH, Lusher JM, Mannucci PM, Scharper I, MacKenzie MA, Pancham N, Kuo HS, Allred RU, and the Recombinant Factor VIII Study Group Buman Recombinant DNA Derived Antihemophilic Factor (Faclor Vill) in the Treatment of Hemophilia A, N. Engl. J. Med., 323, 1800-1805, 1990.
37. Hollingshead LM, Goa KL, Recombinant Granulocyte Colony-Stimulating Factor (rG-CSF), Drugs, 42, 300-330, 1993.
38. Chen BD-M, In Vivo Administration of Recombinant Human lnter!eukin-1 Macrophage Colony - Stimulating Factor (M-CSF) Induse a Rapid Loss of MCSF Receptors in Mouse Bone Marrow Cells and Peritoneal Macrophages: Effect of Administration Route, Blood, 77, 1923,1928, 1991.
39. Griffin JD, Editorial: Hemopoietins in Oncology: Fac!oring Out Myelosupression, J. Clin. Oncol., 7, 151-155, 1989.
40. Edi!orial: More is Betler, J. Clin. Oncol., 6, 1365-1367, 1988.
41. Antman KS, Griffin JD, Elias A, Socinski MA, Ryan L, Cannistra SA, Oette D, Whitley M, Frei El, Schnipper LE, Effect of Recombinant Human GranulocyteMacrophage Coloriy Stimulating Factor on Chemotherapy-Induced Myelosupression, N. Engl. J. Med., 319, 593-598, 1988.
42. Ulich TR, Castillo J, Watson LR, Yin S, Gamick MB, in Vivo Hematologic Effects of Recombinan-i 'H-uman Macrophage Colony-Stimulating Factor, Blood, 75, 846-850, 1990.
43. Steward WP, Granulocyte and GranulocyteMacrophage Colony-Stimulating Factors, Lancet, 432, 153-157, 1993.
44. Donahue RE, Wang EA, Stoİıe Dk, Karnen R, Wong GG, Sehgal PK, Nathan DG, Clark SC, Stimulation of Haematopoiesis in Primates by Continuous Infusion of Recombinant Human GM-CSF, Nature, 321, 872-875, 1986.
45. Emerson SG, Yong YC, Clark SC, long MW, Human Recombiiıant Granulocyte-Macrophage Colony Stimulating Factor and Interleukin-3 Have Overlapping but Dist4tct Haematopoietic Activities, ]. Clin. Invest., 82, 1282-1287,1988.
46. Miyajima A, Otsu K, Scherus J, Bond MW, Abrams JS, Arai K, · Expression of Murine and Human Granulocyte-Macrophage Colony-Stimulating Factors in S.cerevisiae: mutagenesis of the potential glycolisation sites, EMBO J., 5, 1193-1197, 1896.
47. DeLamarter JF, Mermod Jj, Liang CM, Elias JF, Thatcher DR, Recombinant Murine GM-CSF From E.coli has Biological Activity and is Neutralized by a Specific Antiserum, EMBO J., 4, 2575-2581, 1985.
48. WongGG, Witek)AS, Temple PA, Wilkens KM, Leary AC, Luxenberg DP, )ones SS, Brown EL, Kay RM, Prr EC, Shoemaker C, Golde DDW, Kaufman Rj, Hewick RM, Wang EA, Clark SC, Human GM-CSF: Molecular Cloning of the Complementaıy DNA and Purification of the Natural and Recombinant Proteins, Sciences, 228, 810-815, 1985.
49. Bhalla K, Birkhofer M, Grant S, Graham G, The Effect of Recombinant Human Granulocyte-Macrophage Colony-Stimulating Factor (rGM-CSF) on 3'-Azido -3'deoxythymidine (AZT)- mediated Biochemical and Cytotoxic Effects on Normal Human Myeloid Progenitor Cells, Exp. Hematol., 17, 17-22, 1989.
50. Memişoğlu E, Öner F, Başaran İ, Hıncal AA , Wound Healing Effectiveness of rHuGM-CSF From Different Topical Formulations, Proceed. lst World Meet.Pharm.Biopharm, Pharm.Teclı., 742-743, 1995.
51. Matuszewska B, Keogan M, Fisher DM, Soper AK, Hoe C, Huber AC, Bondi JV, Acidic Fibroblast Growth Factor Evaluation of Topical Formulations in a Diabetic Mouse Wound Healing Model, Pluırm. Res., 11, 65-71, 1991.
52. Gülmezoğlu E, Ergüven S, İmmünoloji, Hacettepe-Taş, 143, 148, 1994.
53. Word•ll C), Use of Beta lnterferon in Multiple Sclerosis, Hosp. Phann., 28, 802-807, 1993.
54. Talpaz M, Kantarjian HM, McCredie K, Trujillo )M, Keating MJ,, Gutterman JU, Hematologic Remission and Cytogenetic lmprovement lnduced by Recombinant Human Interferon Alpha A in Chronic Myelogenous Leukemia, N. Eng. J. Med., 314, 1065-1069, 1986.
55. Todd PA, Goa KL, lnterferon Gamma-lb, Drugs, 43, 111-122, 1992.
56. Quesada JR, Reuben J, Manning )T, Hersh EM, Gutterman JU, Alpha Interferon for Induction of Remission in Hairy-Cell Leukemia,, N. Eııg. J. Med., 310, 15-18, 1984.
57. Schulof RS, Lloyd Mj, Stallings Jj, Mai D, Phillips TM, )ones G), Schechter GP, Recombinant Leukocyte A Interferon in B-Cell Chronic Lymphocytic Leukemia: in Vivo Effects on Autologous Antitumor Immunity, ]. Biol. Resp. Modif., 4, 310-323, 1985.
58. Foon KA, Bottino GC,, Abrams PG, Fer MM, Longa DL, Schoenberfger CS, Oldham RK, Phase il Trial of Recombinant Leukocyte A Interferon in Patients with Advanced Chronic Lymphocytic Leukemia, Anı. J. Med., 78, 216-220, 1985.
59. Dorr RT, Salman SE, Robertone A, Bonnem E, Phase 1-11 Trial of Interferon Alpha 2b by Continuous Subcutaneous Infusion Over 28 Days,]. Iııterf. Res., 8, 717-725, 1988.
37
Hııdayberdiyev, Öne~
60. O'Connell Mj, Coldan JP, Oken MM, Ritts RE, Kay JNE, Itri LM, Oinical Trial of Recombinant Leukocyte A Interferon as lnitial Therapy for Favorable Histology Non-Hodkin's Lymphoma's and Chronic Lymphocyte Leukemia. An Eastern Cooperative Oncology Group Study, J. Clin. Oncol., 4, 128-136, 1986.
61. Bunn PA, Ihde DC, Foon KA, The Role of Recombinant lnterferon Alpha 2a in the Therapy of Cutaneous T-Cell Lymphomas, Cancer, 57, 1689-1695, 1986.
62. Bunn PA, Foon KA, lhde DC, Longo DL, Şddy j, Winkler CF, Veach SR, Zeffren J, Shervin S, Recombinant Leukocyte A Interferon: An Active Agent in Advanced Cutaneous T-Cell Lymphomas, Ann. Intern. Med., 484-487, 1984.
63. O!sen EA, Rosen ST, Vollmer RT, Variakojis D, Roenigk HH, Diab N, Zeffern j, Interferon Alpha 2a in the Treatment of Cutaneous T-Cell Lymphoma, J. Anı. Acad. Dernıatol., 20, 395-407, 1989.
64. Muss HB, Costanzi JJ, Leavitt R, Williarns RD, Kempf RA, Pollard R, üzer H, Zekam Pj, Grunberg SM, Mitchell MS, Caponera M, Gavigan M, Ernest ML, Venturi C, Greiner J, Spiegel RJ, Recombinant Alpha Interferon in Renal Cell Carcinoma: A Randomized Trial of Two Routes of Administration, J. Clin. Oncol., 5, 286-291, 1987.
65. Lane HC, Fienberg ), Davey Y, Deyton L, Baseler M, Manischewitz ), Masur H, Kovacs JA, Herpin B, Walker R, Metkalf JA, Salzman N, Qujnnan G, Fauci AS, AntiRetroViral Effects of Interfuron Alpha in Af[)S.Associated Kapos1s Sarooma, Lancet, 26, 1218-1222, 1988.
66. Rios A, Mansell PW A, Newell GR, Reuben JM, Hersh EM, Gutterman JU, Treatment of Acquired Immunodeficiency Syndrome-Related Kaposi's Sarcoma With Lymphoblastoid Interferon, J. Clin. Oncol., 3, 506-512, 1985.
67. Groopman JE, Gottlieb MS, Goodman ), Mitsuyasu RT, Conant MA, Prince H, Fahey JL, Derezin M, Weinstein WM, Casavante C, Rothman J, Rudnick SA, Volberding PA, Recombinant Alpha 2 Interferon Therapy for Kaposi's Sarcoma Associated With the Acquired Immunodeficiency Syndrome.. Ann. Intenı.
Med., 100, 671-676, 1984. 68. Torti FM, Shortliffe LD, Williams RD, Pitts WC,
Kempson RL, Ross JC, Palmer ), Meyers F, Ferrari M, Hannigan ), Spieggel R, McWhirter K, Freiha F, Alpha Interferon in Superficial Bladder Cancer: A Northern Califomia Oncology Group Study, J. Clin. Oncol., 6, 476-483, 1988.
69. Aulitzky WA, Schuler M, Peschel C, Huber C, Interleukins: Clinical Pharmacology and Therapeutic Use, Drugs, 48, 667-677,1994.
38
70. Arai K. Lee F, Miyajima A, Miyaıake S, Arai N, Yokota T.. Cytokines: Coordinators of Immune and Inflammatory Responses, Ann. Rev. Biochenı ... 59, 783-836 .. 1990.
71. Winkelhake JL, Gauny SS, Humarı Recombinant lnterleukin-2 as an Experimental Therapeutic, Pharn1. Rev., 42, 1-28, 1990.
72. Hadden JW, Correction of Secondery T-Cell Immunodeficiencies With Biological Substances and Drugs, Cancer Det. Prev. Suppl., l, 409-421, 1987.
73. Petrides D, Sapidou E, Calandrianis J.. ComputerAided Process Analysis and Economic Evaluation for Biosynthetic Human Insulin: production - a case study, Biotech. Bioeng., 48, 529-541, 1995.
74. Brodgen RN, Hell RC, Human Insulin, Drugs, 34, 350-371, 1987.
75. Fineberg.SE, Galloway JA, Fineberg NS, Rathbun Mj, Hufferd S, Immunogenicity of Recombinant Human lnsulin, Diabetologia, 25, 465-469, 1983.
76. Gale EAM, Hypoglycaemia and Human Insulin .. Lancet, 5, 1264-1266, 1989.
77. Lilly's Humulin Humarı Insulin First to get NHS Approval, Aust.]. Pluırm., 67, 765-767, 1989.
78. Cho YW, Flynn M, Oral Delivery of Insulin, Lancet, 30, 1518-1519.
79. Hudayberdiyev H, Öner F, Hıncal AA, Oral WOW Multiple Emulsion Forn1ulations for Recombinant Human lnsulin, 4th Eur. Symp. Cani. Dnıg Del., 191-193, 1996.
80. Thorner MO, Vance ML, Growth Hormon, 1988, J. Clin. Invest., 82, 745-777, 1988.
81. Salomon F, Guneo RC, Hesp R, Sönksen PH, The Effects of Treatment With Recombinant Human Growth Hormone on Body Composition and Metabolism in Adults With Growth Hormone Deficiency, N. Eng. J. Med., 321, 1797-1803, 1989.
82. Sporn MB, Roberts AB, Peptide Growth Factors and Inflammation .. Tissue Repair, and Cancerr J. Clin. Invest., 78, 329-332, 1986.
83. Sporn MB, Roberts AB, Peptide Growth Factors are Multifun~ional, Nature, 332, 217-219, 1988.
84. Brown GL, Curtsinger L, Brightwell JR, Ackerman DM, Tobin GR, Polk HC)r, George-Nascimento C, Valenzuela P, Schultz GS, Enhencement of Epidermal Regeneration by Biosynthetic Epidermal Growth Factor .. J. Exp.Med., 163, 1319-1324, 1986.
85. Brown GLr Nanney LBr Griffen Jr Gramer AB, Yancey JM, Curtsinger LJ, Holtzin L, Schultz GS, jurkiewicz Mj, Lynch JB, Enhencement of Wound Healing by Topical Treatment With Epidermal Growth Factor .. N. Eng. J. Med., 321, 76-79, 1989.