52
HABER SAYI 38 EKİM KASIM ARALIK 2015 2016 çalışan, üreten ve paylaşanların yılı oun!

2016 - izeltas.com.tr · büyümenin gerçekleşmesi, ihracat ve ithalatın dengeli bir şekilde gelişmesi ve yatırım eğilimi teşvik edilerek istihdam kapasitesinin arttırılmasını

  • Upload
    others

  • View
    18

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

HABER

SAYI 38EKİMKASIMARALIK2015

2016çalışan,üreten ve

paylaşanlarınyılı o�un!

Servislere pratik çözümler...

5 ÇekmeceliMobil Takım Dolabı

www.izeltas.com.tr

3 Merkezi kilit ve çekmeceler için ayrıcaAçma mekanizması.

3 Tam açılabilen ve 30kg.taşıma kapasiteli 3 çekmece(75x350x550mm)ile 45kg. taşıma kapasiteli derin2 çekmece olarak, toplam 5 çekmece.(180x400x550mm)

3 1mm gövde sac kalınlığıile yüksek dayanımlı

elektrostatik toz boya.

3 2+2 frenli, 100mm güçlü tekerlekler.

3 8 bölmeli sağlam

ve dayanıklıABS plastik üst

malzeme tabla.

İÇ

İN

DEK

İLER

‘İzeltaş Haber’ izeltaş A.Ş.’nin ücretsiz yayınıdır.Yerel süreli yayındır.

Katkıda Bulunanlar

Emre ARBAK

Yiğit ERÇAYHAN

İlkay ADANIR ÖCAL

Yılmaz ÖZKAN

Vedat ÖĞER

Fikret ÇAKAR

Dr. Mustafa APAK

İmtiyaz Sahibiİzeltaş El Aletleri San. ve Tic. A.Ş adınaSuat DOĞAN

Sorumlu MüdürAyşegül UĞUŞ

Yayın KuruluSuat DOĞANAyşegül UĞUŞ

[email protected]

Yönetim YeriKemalpaşa Cad. No. 41 35070 Işıkkent - İZMİRT. 0232 472 13 75 (Pbx)

HABER

S. 36 // Y. 15EKİMKASIMARALIK2015

2016çalışan,üreten ve

paylaşanlarınyılı o�un!

İÇ

İN

DEK

İLERBaşkandan

Baş Yazı

Enerji Yönetim Sistemi

İGİD’den İzeltaş’a Ödül

Geleceğin Mühendisleri

Kompozit Malzemeler Sempozyumu

AB Projesi ve İzeltaş

Yeni Ürünler

İzeltaş Tanıtım Aracı

Erma Teknik

İdris Şahin Metal

İşitme Sağlığının Korunması

İzeltaş Her Zaman Zirvede

Diyabet

Unesco Miras Listesi’nde Türkiye

İl İsimleri Nereden Geliyor?

2

3

5

8

11

14

16

20

23

24

28

36

38

42

46

49

GrafikÇınar Ajanscinarajans.com.tr0232 431 0 431

Baskı:Yabaneri MatbaacılıkAmbalaj - YayıncılıkSan. Tic. Ltd. Şti.Bornova Cad. No: 9/6 BÖztim iş Merkezi35070 Işıkkent / İZMİRTel: 0232 472 21 22 (Pbx) Faks: 0232 472 24 54

Basım Tarihi29.12.2015

20

4638

5

Merhaba,

Uzun bir aradan sonra “bizi” anlatan dolu dolu bir sayıyla yine sizlerle birlikteyiz… İzeltaş Haber Dergimizin bu yeni sayısındaki birbirinden renkli, keyifli haberleri ve sohbet-leri ilerleyen sayfalarda beğenerek okuyaca-ğınızı umuyorum.

Aylar, yıllar, göz açıp kapayıncaya kadar hızlı geçiyor. Yeni yıla sayılı günler kaldı. Her yeni yıl yeni umutlar, yeni başlangıçlar, etrafınız-daki şartlar ne olursa olsun hayata sıkıca sa-rılma isteği demektir.

Bugün başımıza gelenler dün düşündükleri-miz, yarın başımıza gelecekler ise bugün dü-şünmekte olduklarımızdır. O halde olumsuz her ne varsa bir yana bırakıp, olumlu düşü-nerek, hayatımıza hep güzellikleri çağırarak yüzümüzdeki kocaman tebessümle yeni yılı karşılayalım gönülden, tüm coşkumuzla…

Yeni yılla birlikte herkesin düşleri gerçek ol-sun. Barışın, sağlık ve huzurun, sevginin ege-men olduğu bir dünyada, NİCE GÜZEL YILLARA…

Sevgiyle kalın…

Ayşegül Uğuş

EDİTÖRDEN

BAŞKANDAN

Merhaba,

Son 1 yıldır siyasi gerilimler ve çatışma-lar sebebiyle, politik konuların ön plana çıktığı ve ekonominin büyük ölçüde geri planda kaldığı bir süreç geçirdik. Özellikle birbiri ardına yaşadığımız seçimler, eko-nominin siyasetin gölgesinde kalmasına sebep olmuştur. 7 Haziran seçimleri so-nucunda çıkan koalisyon arayışlarından sonuç alınamaması yeni bir seçimi zorun-lu kılmış ve Türkiye önemli bir zaman kay-bına uğramıştır.

Bununla birlikte ülkemizde yaşanan terör olayları ile ülkemiz ısrarla bir kaos ortamı-na sürüklenmeye çalışılmaktadır. Suriye’li mülteci krizi ve yüzlerce vatandaşımızın ölümüne neden olan terör eylemleri, bu-nun en somut göstergesidir.

Gündemin tamamen politik eksene kay-ması sonucu ekonomik reformların sek-teye uğraması ve iş dünyamızın önünü görememesi yatırımların da ötelenmesine ve 2015’in kayıp bir yıl olmasına sebep ol-muştur.

Zira her şeyden önce büyüme oranımızda ciddi bir ivme kaybı gözlenmiştir. Bunun-la birlikte; sanayi üretim endeksinin arzu edilen düzeyde gerçekleşmemesi, enflas-yon oranının yükselmesi, ihracatımızdaki düşüş, işsizlik oranının çift haneyi test et-mesi, güven endekslerinin kriz seviyeleri-ne ulaşması, 1 doların 3 TL’yi görmesi gibi hususlar ekonomik gelişmemiz konusun-da olumsuz gelişmeler olarak sayılabilir.

Açıklanan G20 bildirgesinde yer alan güçlü ve kapsayıcı büyüme ile istihdam vurgusu 2016’da Türkiye için de öne çıka-cak bir vurgudur.

Bunun için de, ilgili tüm ortamlarda dile getirdiğimiz ülkemizin ivedilikle yeni bir sanayi modelini ve üretim hikayesi-ni gerçekleştirmeye ihtiyacı olduğudur. Bu bağlamda, ekonomik programların ve 2015-2018 dönemini kapsayıcı Sanayi Stratejisi Belgesi’nin ivedilikle uygulama-ya konması gerekmektedir.

Zira, 2002-2008 döneminde yapılan re-formlarla %6,9 büyümeyi başarmış bir Türkiye tablosu karşısında, 2009 sonra-sında yapılamayan reformlarla ortalama %3 büyüme ile gelişmesi yavaşlamış bir Türkiye ile karşı karşıyayız. O nedenle de; eğitimden, vergiye hukuktan insan hakla-

rına kadar bekleyen çok geniş bir alanda yapılması gereken reformların altını çizi-yorum.

Bu açıdan, 1 Kasım seçimleri sonucunda Sayın Başbakanımızın ifade ettiği “Tek ba-şına iş başına” sloganını çok önemsiyoruz. Çünkü, gerçekten ivedilikle çözüm bekle-yen konularımız ve önceliklerimiz var.

Önümüzdeki döneme ilişkin de özellikle altını çizmek istediğim husus; ekonomide-ki önceliklerimizdir. 2007 yılından bu yana askıya alınan re-formlar;

• Çift haneye yerleşen, mültecilerle ye-niden gündeme oturan işsizlik ve meslek-sizlik sorunu

• Aralık ayında FED’in faiz artırım ka-rarı ile gelişmekte olan ülkelere yansıması

• Değişen dünya düzeni içerisinde; gerek ticari anlamda, gerekse enerji ala-nındaki jeopolitik birliktelikler, TTIP, TPP gibi bölgesel serbest ticaret anlaşmaları

Küresel ekonominin gelecek senaryoları içinde enerji ve sanayi 4.0’daki gelişmeler yer almaktadır.

Ekonomideki önceliklerimiz bunlar olmak-la birlikte, Hükümetimizden en öncelikli beklentimiz kuşkusuz barış ve güvenliğin yeniden tesis edilmesidir. Zira, terör olay-ları küresel platforma taşınarak, toplumsal

huzuru ve barışı önemli derecede boz-muştur.

Üretmemek, ülkenin ihtiyaç duyduğu malları ithal etmesine, dolayısı ile de hem ülkenin dış borç açığı vermesine hem de işsizlik sorunlarının baş göstermesine se-bep olmaktadır. Sanayileşmenin ülkelerin kalkınmasında çok önemli bir yeri vardır. Sanayileşme ile birlikte gelen istihdam halkın refah seviyesini yükseltmektedir. Ayrıca işsizliğin azalması, işsizliklere ay-rılan fonların yükünü de kaldıracak bu sayede verilmesi gereken hizmetlere ak-tarılan kaynaklar artacaktır. Kaynakların hizmet olarak değerlendirilmesi ise halkın sağlık, refah, eğitim ve sosyal hayat gibi temel insani ihtiyaçları devlet eliyle daha hızlı ve daha iyi bir şekilde almasını sağ-layacaktır. Mutlu ve refah seviyesi artmış olan ülkelerde yaşam standartları hep yükselmektedir.

Gençlere sanayileşmenin ,mesleki eğiti-min ne kadar önemli olduğunu anlatmalı ve teşvik etmeliyiz. Yine tüm halkımıza, pek çoğu dünya standartlarında olan TÜRK MALLARI ‘nı tercih etmeleri bilincini aşılamalıyız. Türk Malı yerine yabancı malı tercih etmek, üretimi ve yatırımı azaltıp işsizliği arttırmaktadır. Halbuki üretme-yen toplumlar kalkınamazlar. Ülke olarak üretmemiz gerekir. Bu anlamda üretimin ve yatırımların teşvik edilmesi en önemli önceliklerimizden biridir.

Ülkemizin hak ettiği istikrarı, kalkınmayı ve toplumsal gelişimi yakalayabilmesi için bizler de üzerimize düşen her türlü so-rumluluğu yerine getirmeye hazırız. İzel-taş Ailesinin bir parçası olan sizlerin de bu süreçte yanımızda olduğunuzu bilmek, bize her zaman güç ve güven vermekte-dir…

Türkiye; dinamik özel sektörü, genç nü-fusu, jeopolitik avantajı, doğal kaynakları ile daima dünyanın merkezinde olma po-tansiyeline sahip bir ülkedir. Yeter ki, birlik ve beraberliğimizi koruyabilelim ve yeter ki ortak aklı işleterek geleceğe doğru hızlı hamleler yapabilelim.

Bu düşünceler ile sağlıklı mutlu başarılı bir yıl dilerim.

Ender YORGANCILARYönetim Kurulu Başkanı

2

BAŞ YAZI

Değerli Okurlarım,

Uzun bir aradan sonra, bu köşeden

sizlere merhaba diyerek seslenmenin

mutluluğunu yaşıyorum. Ara verdiğimiz

bu uzun dönemde İzeltaş’tan haberler

veremedik ama elinizdeki bu sayı ile

geçmişin bir özetini ve yeni konuları

sizlere ulaştırmaya çalıştık.

Bu sayımızda sizlerle birkaç konu başlığını

ele alarak bilgileri tazelemeye çalışacağız:

Bildiğiniz gibi; tezgahtar kardeşlerimizin

katıldığı son toplantı, aradan uzun bir

zaman geçmesine rağmen ses getirmeye

devam ediyor. Bu tür toplantıların hem

satıcılarımız hem de bizim açımızdan son

derece yararlı olduğunu söylemeliyiz. Bir

el aletinin nasıl üretildiğini görmek, onun

değerini daha farklı şekilde anlamaya

yol açıyor. Bu organizasyonların aynı

zamanda iyi bir eğitim fırsatı verdiğini

belirtmek isteriz.

Zaman zaman piyasa atmosferini görmek

amacıyla yaptığımız anketlerde kullanıcı

ve satıcılarımızdan çok özel, takdir

dolu cevaplar almaktayız. İzeltaş olarak

fabrikamız, bu takdir dolu görüş ve

düşüncelere layık olmaya çalışmaktadır.

Yoğun bir faaliyet göstererek, piyasa

taleplerinize cevap verme gayretleri

içindeyiz. Buna rağmen, bazı kesimlerde

ucuz fiyatlarla alınıp satılan taklit ürünlere

rastlandığı bilgileri gelmektedir. Konu ile

ilgili muhtelif tarihlerde yayınladığımız

mektup ve yazılar ülke çapında tüm

kesimlere ulaştırılmış olup bu tür taklit

ürünlerin alınıp satılmasının sonuçlarına

katlanılması gerektiği anlatılmaya

çalışılmıştır. Tüm bayi ve satıcılarımızın,

kullanıcılarımızın konu hakkında dikkatli

olmalarını ve müşterilerini uyarmalarını

rica ediyoruz.

Değerli okurlar,

1 Kasım Genel Seçimlerinin sonucu

ortaya çıkan tek parti hükümetinin,

ülkemizde istikrarlı bir ekonomik

gelişme sağlayacağını ümit ediyoruz.

Toplumsal barış ortamında ekonomik

büyümenin gerçekleşmesi, ihracat ve

ithalatın dengeli bir şekilde gelişmesi ve

yatırım eğilimi teşvik edilerek istihdam

kapasitesinin arttırılmasını diliyoruz. Bu

arada komşu ülkelerle olan ilişkilerin

sağlam temellere oturtulması, ekonomik

gelişmemizin önemli koşullardan biri

olduğu bilinmektedir. Kuzey’deki

Komşumuz’un, krizi uzatma konusundaki

ısrarcı tutumunu sürdüreceği anlaşılıyor.

Dileğimiz, bu olumsuz ilişkilerin Ülkemiz

ekonomisine vereceği zararların daha

fazla büyümeden krizin atlatılmasıdır.

Tüm okurlarımıza, İzeltaş’la birlik ve

beraberlik içinde, sağlık ve huzur içinde

yeni bir yıla girmeyi diliyorum.

Saygılarımla;

İZELTAŞ A.Ş.

Suat DOĞAN

Satış ve Pazarlama Müdürü

3

Kuruluşlar için enerji kayıplarını ve

artan maliyetleri azaltmanın en etkin

yolu enerji tüketimini azaltmaktan

geçmektedir. Bunu başarmak için en

iyi yol; enerji yönetimine sistematik

bir yaklaşım sağlayan Enerji Yönetim

Sistemi’dir (EYS).

ISO 50001, enerji yönetimindeki mevcut

ulusal ve yerel standartların üzerine

inşa edilmiş en iyi uygulamaları temsil

etmektedir. Bu standart, 60’tan fazla

ülkeden enerji yönetimi konusundaki

uzmanın bir araya gelerek, uzun yıllar

sonunda oluşturdukları bir çerçevedir.

ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi,

kuruluşların aksiyon planlarını

oluşturmalarını sağlar. Enerji tüketimini

azaltmak için, hedeflerin belirlenmesini,

enerji performans göstergelerinin

oluşturulmasını; enerji performansını

geliştirmek için, iyileştirme fırsatlarının

belirlenmesini, önceliklendirilmesini ve

kayıt altına alınmasını sağlamaktadır.

Bununla beraber enerji tipi ne olursa

olsun, daha etkin, daha sürdürülebilir

enerji tüketimi şeklinde sürekli iyileştirme

için gereklilikler üzerine kurallar

koymaktadır.

ISO 50001: 2011 standardı, Haziran

2011’de ISO Uluslararası Standardizasyon

Organizasyonu tarafından yayınlanmıştır

ve ülkemizde TS EN ISO 50001 olarak

Aralık 2011’de yürürlüğe girmiştir.

Kuruluşların enerji tüketimlerini

yönetmek ve azaltmak için ISO 50001

Enerji Yönetim Sistemini kullanmaları şu

faydaları sağlayabilir:

Maliyetleri azaltır: Enerji tüketimini

belirlemek, ölçmek ve yönetmek

için yapısal bir yaklaşım kullanarak,

maliyetleri azaltmanıza yardımcı olur.

Sera Gazı Emisyonlarını azaltarak, yasal

yükümlülüklere uyumu kolaylaştırır.

Mevcut ya da gelecekte gönüllü ya da

zorunlu olabilecek enerji hedeflerinize

ya da sera gazı emisyonu kanunlarına ve

paydaşlarınızın mevcut veya gelecekteki

beklentilerine uyumu kolaylaştırır.

Enerji temininde güveni artırır: Enerji

risklerinize dair açıklarınızı anlamanıza

ve kuruluşunuzun risk altında olduğu

alanları görmenizi sağlar.

İş performansını geliştirir: Davranışsal

değişiklikler yaratmak ve maliyet etkin

teknik çözümleri sistematik olarak

belirlemek ve önceliklendirmek suretiyle

enerji tüketiminizi en aza indirerek

üretkenliğinizi artırmanıza katkıda

bulunur.

ENERJİ YÖNETİM SİSTEMİ BELGEMİZİ ALDIK

ISO 50001 ENERJİYÖNETİM SİSTEMİNİNFAYDALARI

BİZDEN HABERLER

4

İZELTAŞ’ta mevcut olan dört yönetim

sistemine ek olarak, gelişen teknoloji,

makine parkuru ve enerji kullanımının

artması gibi nedenler ile;

Enerji tüketimini belirlemek, ölçmek,

yönetmek,

Enerji tüketim hedefleri ve politikalarını

resmileştirmek,

Yasal yükümlülüklere uyum sağlamak,

Davranışsal değişiklikler yaratarak

tasarruf etmek,

Maliyet etkin teknik çözümleri

sistematik olarak belirlemek ve

önceliklendirmek amacıyla TS EN

ISO 50001 Enerji Yönetimi Sistemi

kurulmuştur.

İzeltaş olarak, günümüzde pek çok

kuruluş gibi çalışmakta olduğumuz

iş ortaklarımıza ve çevreye karşı olan

sorumluluklarımızı yerine getirmek

çabasındayız. Ayrıca enerji tüketimini

azaltıp, enerji temininin sürekliliğini

sağlamak işletme olarak temel

hedeflerimizden biridir.

Enerji hedeflerini ve politikalarını

resmileştirir: Kuruluşunuzda Enerji

Yönetim Sisteminizi mevcut yönetim

sistemlerinizle entegre ederek

maksimum fayda sağlayabilirsiniz.

BİZDEN HABERLER

5

BİZDEN HABERLER

Döv-sa Sac İşleme tesisimiz olarak

2013 yılının Kasım ayında Turgutlu’daki

12.000 m2’lik kapalı alan üretim sahasına

sahip yeni fabrikamıza geçiş yaptık.

Yeni fabrikamızda, sac işleme

sektöründeki son teknolojilerle

donatılmış makine parkurumuzla hizmet

vermekteyiz. Sac kesiminde rulodan

kesim teknolojisi ile çalışan makinemiz

sayesinde firesiz ve hızlı kesim imkanına

sahip olduğumuzdan seri üretim

mamullerde hızlı ve kaliteli olarak

cevap verebilmekteyiz. Bünyemizde

oluşturulan yeni dizayn departmanımız

ile yeni ürünlere, tasarımlara, esnek

üretim tarzımızla çabuk olarak cevap

verebilmekteyiz. Bu gelişmeler ile

birlikte sahip olduğumuz işgücünü ve

üretim kapasitemizi de 3 kat arttırmış

bulunmaktayız.

Üretim anlayışımızdaki “önce kalite”

felsefemizi yeni tesisimize geçiş ile birlikte

ISO 9001 belgesiyle sertifikalandırmış

bulunmaktayız.

Tüm bu gelişmelerin yanı sıra yüzey

işlem tesisinde çevre dostu olan NANO

kaplama kullanılmaktadır. Genelde

kullanılan fosfat banyolara göre çamur

oluşumu minimuma indirilmiş olan bu

sistemde aynı zamanda boya tutunma

kalitesinde de artış olmuştur. Endüstriyel

ürünlerin boya kalitesi, tuz testlerinde

300 saat yeterli görülmekteyken

bünyemizdeki konveyör sistem yüzey

işlem ve boya hattımızdan çıkan ürünler

yaklaşık olarak 750-1000 saat arası

sonuçlar vermektedir. Genel felsefemiz

olan yüksek kalite üretim anlayışımızı her ürünümüzde olduğu gibi tüm sac ürünlerimize

de yansıtmaktayız. Bunun dışında tesisimizin tamamlayıcı ünitesi olarak Endüstriyel

ve Biyolojik Arıtma tesisiyle çıkan atığı Organize Bölge’ye vermeden önce kendimiz

arıtmaktayız.

TAKIM DOLAPLARIMIZDÜNYA’YA İHRAÇ EDİLİYOR

6

BİZDEN HABERLER

7

İzeltaş Yönetim Kurulu Başkanı Ender

Yorgancılar, bilgi çağı ve onun gereği

olan inovasyonun ekonomi ve şirketler

için taşıdığı öneme dikkat çekerek,

“İnovasyon kavramı şirketler için

dünyanın yeni belirleyici kavramı haline

geldi. Türk ekonomisi ancak inovasyon

ile daha öne çıkabilir. Şirketler bu

alanda yatırım yaparak sektörlerinde

söz sahibi olabilirler ve uluslararası

başarılar kazanıp, hedeflerine daha

kolay ulaşabilirler.” dedi.

İzmir Genç İş Adamları Derneği

(İGİD)’nin üniversiteler, kamu ve

meslek kuruşlarının katkıları ile

düzenlediği İzmir İnovasyon Ödülleri

Yarışması’nda üretmiş olduğu ürünle

İzeltaş ödül aldı.

İzmir İnovasyon Ödülleri Yarışması,

ürün ve konsept proje olarak iki

ayrı dalda gerçekleşti. Sıra dışı ve

birbirinden iddialı inovatif ürün ile

projelerin yarıştığı İzmir İnovasyon

Ödülleri’nin ikincisini de Ar-Ge merkezi

bünyesinde tasarladığı ve ürettiği

Ayarlı Montaj Anahtarı ile İnovatif

Ürün Dalı’nda İzeltaş Mansiyon Ödülü

kazandı.

İş dünyası ve üniversitelerden 400

kişinin katıldığı ödül töreninde konuşan

İGİD Başkanı Selim Doğanata, Türkiye

ve ekonomisinin hedeflerini ancak

inovasyon ile gerçekleştirebileceğini,

firmaların inovatif oldukları ölçüde

gelecekte var olabileceklerini dile

getirdi.

İzeltaş’ın Ar-Ge merkezinde üretmiş

olduğu ve tek anahtarla farklı

boyuttaki cıvataları sökebilme özelliği

taşıyan bu yeni ürünü, sektörde beğeni

ile karşılandı. Üç yıl önce Ar-Ge

Merkezi Belgesi alan ve bu merkezde

pek çok yeni ürün araştırması ve

tasarımını gerçekleştiren İzeltaş, el

aletleri sektörünün en başarılı ismi

konumunda.

İGİD’DEN İZELTAŞ’A ÖDÜL

Törende ödül alan Ayarlı Montaj

Anahtarı’nı tanıtan ve ödülü

İzeltaş adına alan Ar-Ge merkezi

yöneticilerinden Yiğit Erçayhan

“Başarı için ekip çalışması çok önemli.

Biz de Ar-Ge merkezi faaliyetleri

kapsamında el aletleri sektörü için

inovatif ürünler üretmeyi hedefliyoruz.

Önümüzdeki dönemlerde de sektörün

ihtiyacına yönelik yeni ve gelişmiş

ürünler tasarlamayı ve üretmeyi

hedefliyoruz.” dedi.

BİZDEN HABERLER

8

İzeltaş olarak etkinlikte sergilenmeye

hak kazanan Ar-Ge projemiz olan

“Demir Dışı Metal Malzemelerden

Dövme Yöntemi ile El Aleti Üretimi”

konulu projemiz etkinlik süresince

sergilendi. Proje hakkında bilgi almak

isteyen kişilere hem proje hem de

genel olarak firmamız hakkında bilgi

verildi. İnovasyon haftasına katılan

Ar-Ge Merkezi Yönetici Yard. Yiğit

Erçayhan “Bu etkinlik, inovasyon

ve inovatif düşünce hakkında ufuk

açan, yurt içi ve yurt dışında çeşitli

sektörlerde inovasyon alanında yapılan

çalışmaları öğrenmek açısında çok

İzeltaş, İstanbul Kongre Merkezi’nde

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)

tarafından gerçekleştirilen “Türkiye

İnovasyon Haftası”na katılım gösterdi.

İnovasyon Haftası’nda TİM Başkanı

Sn. Mehmet BÜYÜKEKŞİ yaptığı

konuşmada, Türkiye’de Ar-Ge ve

inovasyonun önemini dile getirdi;

son 10 yılda Ar-Ge çalışmalarının

arttığını ancak, halen yapılan bu Ar-Ge

çalışmalarının yeterli olmadığını, 2002

yılında 29.000 Ar-Ge personelinin

2014 yılı itibari ile 105.000 personele

ulaştığını, nitelikli personel sayısının

2023 hedefleri doğrultusunda

artış göstermeye devam etmesi

gerektiğini, günümüzde %0,95 olan

Ar-Ge harcamalarının ciroya oranının

2023 yılında %3 olarak hedeflendiği,

nitelikli bilginin iyi kurgulanması için

üniversite-sanayi işbirliğinin daha çok

arttırılmasının gerekli olduğunu ve bu

konuda firmaların desteğinin artması

gerektiğini vurguladı.

İzeltaş, etkinlikte stant kurdu, özellikle

Ar-Ge merkezine sahip firmalar ve

üniversite stantları ziyaret edilerek

yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi

alındı, karşılıklı fikir alışverişinde

bulunuldu. Ayrıca etkinlikte çeşitli

inovatif projeler sergilendi.

TÜRKİYE İNOVASYONHAFTASINDAYDIK

faydalı olmuştur. Yapılan konferanslar

ve konuşmalar sonucunda İzeltaş A.Ş.

Ar-Ge merkezi kapsamında nitelikli

personel (yüksek lisans / doktora

mezunu) sayısının arttırılması, daha

nitelikli, yenilik içeren Ar-Ge projeleri

yürütülmesi, özellikle yeni ürün

anlamında katma değer yaratacak

yurt içi satışların yanı sıra ihracatımızı

arttıracak yeni ve teknolojik, fark

yaratan ürünler üretilmesi Ar-Ge

çalışmalarımızın niteliğini arttıracak

dolayısıyla İzeltaş’ı güçlendirecektir.”

dedi.

PROJEMİZ SERGİLENDİ

BİZDEN HABERLER

9

İzeltaş Ar-Ge Merkezi Yönetici

Yardımcıları Yiğit Erçayhan ve

Murat Delibalcı 10.12.2014 tarihinde,

Congresium Ankara ATO Uluslararası

Kongre ve Sergi Sarayı’nda T.C. Bilim,

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından

gerçekleştirilen “3. Özel Sektör Ar-Ge

Merkezleri Zirvesi”ne katıldı.

3. ÖZEL SEKTÖRAR-GE MERKEZLERİZİRVESİ’NE KATILDIK

İZELTAŞ, MARMARA ÜNİVERSİTESİMAKİNE MÜHENDİSLİĞİGÜNLERİ’NDE..İzeltaş Ar-Ge Merkezi Yönetici Yardımcısı Yiğit Erçayhan, 14.04.2015 tarihinde

Marmara Üniversitesi Makine Mühendisliği Günleri’ne katıldı.

Yiğit ERÇAYHAN, Makine Mühendisliği Bölümü öğrencilerine, firmamızı tanıttı,

sektördeki makine mühendislerinin hangi alanlarda çalışabilecekleri ve işverenlerin

makine mühendislerinden neler beklediği hakkında iki saatlik bir sunum yaptı. Yiğit

ERÇAYHAN, Ar-Ge Merkezi faaliyetlerimizden biri olan üniversite-sanayi işbirliğini

güçlendirmek adına; üniversitelerin düzenledikleri kariyer günlerine katılmanın çok

faydalı olduğunu, kariyer günlerinin, sektöre ve Ar-Ge çalışmalarına katkı sağlayabilmesi,

yeni mezun olan makine mühendislerinin çalışma hayatına yönlendirilmesi ve istihdam

yaratma olasılığı açısından verimli etkinlikler olduğunu dile getirdi. Etkinlik sonunda,

etkinliği düzenleyen Marmara Üniversitesi Makine Mühendisliği Kulübü, İzeltaş A.Ş. ve

Yiğit ERÇAYHAN adına TEMA Vakfı’na birer adet fidan bağışında bulundu.

BİZDEN HABERLER

10

Zirve’de T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji

Bakanı Sn. Fikri IŞIK konuşmasında “2008

yılından itibaren verilen Ar-Ge teşvikleri

ile yapılan Ar-Ge çalışmaları arttı ancak,

2023 hedeflerine ulaşılması için çok

daha fazla Ar-Ge projesinin yapılması

gerekmektedir. Bu sebeple özel sektör

firmalarının Ar-Ge harcamalarının ciroya

oranı %3, ihracatımız da 500 milyon $

olarak hedeflenmektedir.” dedi.

BİZDEN HABERLER

11

İzeltaş, Sosyal Sorumluluk kapsamında

çeşitli okullara ve üniversitelere eğitim

ve malzeme desteği eğitimleri, pratiğe

dökme fırsatını buluyor.

Tüm bunların yanında özellikle proje

yönetimi, takım çalışması, maliyet ve

pazarlama konularında da tecrübe

kazanıyor.

Meydana çıkan yeni nesil araçlar, yurt

dışında çeşitli yarışmalara katılıyor

ve dünyanın çeşitli yerlerinden farklı

üniversitelerin araçlarıyla bir araya

geliyor.

Son olarak Yıldız Teknik Üniversitesi,

İstanbul Teknik Üniversitesi ve Celal

Bayar Üniversitelerinin formula

takımlarının araçları İzeltaş ile şekillendi.

İzeltaş bu üniversitelerdeki genç

mühendis adaylarına malzeme desteği

vererek, çalışmalarında katkıda bulundu.

Projeleri çizilen araçlar İzeltaş ürünleriyle

şekillenerek meydana çıktı.

İzeltaş’a yapmış olduğu katkılardan

dolayı teşekkür eden İstanbul Teknik

Üniversitesi Mühendislik Fakültesi

öğrencisi Uğur Cem Yılmaz, Yönetim

Kurulu Başkanımız Ender Yorgancılar ve

Başkan Vekilimiz Akın Dalan ‘a bir plaket

takdim ederek teşekkür etti.

GELECEĞİN MÜHENDİSLERİ İZELTAŞ’LA YETİŞİYOR…

BİZDEN HABERLER

TÜRKİYE’nin lider el aletleri kuruluşu

İzeltaş, uluslararası otomotiv endüstrisi

fuarı Automechanika’da yerli yabancı tüm

ziyaretçilerin beğenisini topladı.

Orijinal otomotiv ekipmanları üretimi

ve satış sonrası sektörü alanında dünya

çapında başarılı fuarlar anlamına gelen

Automechanica’da el aletlerinin yanı sıra

elektrikli el aletlerinin tanıtımını yapan

İzeltaş, uygulamalı anlatım ve eğitimleri ile

yoğun ilgi gördü. Yönetim Kurulu Başkanı

Ender Yorgancılar, “Türk ve Avrupa imalat

endüstrilerini bir araya getiren bu fuar,

Türkiye için olduğu kadar çevre ülkeler için

de önemli bir buluşma platformu haline

geldi. İnovasyon ve yeni iş bağlantıları ile

dolu dolu geçen 4 günlük fuarda, İzeltaş’ın

sektördeki lider konumunu sergilemenin

gururunu yaşadık.” şeklinde konuştu.

2016 yılında katılacağımız fuarlar:

• 11-14 Şubat 2016

Win (World Of Industry ) Metal

Working / Tüyap Beylikdüzü Fuar

Merkezi -İstanbul

• 06-08 Mart 2016

International Hardware Fair / Köln -

Almanya

• 07-10 Nisan 2016

Win Automechanica / Tüyap

Beylikdüzü Fuar Merkezi -İstanbul

Fuarda sergilenen ve İzeltaş çalışanları tarafından yapılan, tamamı el aletlerinden oluşan motorsiklet ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gördü.

İZELTAŞ’A FUARDA TAM NOT

12

13

İzeltaş çalışanları her yıl belirli

aralıklarla periyodik olarak düzenlenen

Kızılay Kan Bağışı Kampanyası’nın

sonuncusunu geçtiğimiz aylarda

gerçekleştirdi.

İzeltaş çalışanlarının, kan vermenin

önemini ve bunun bir insanlık görevi

olduğunun bilincinde olduğunu belirten

İzeltaş Halkla İlişkiler Sorumlusu

Ayşegül Uğuş, “Arkadaşlarımız

büyük bir duyarlılıkla yaptığımız

kampanyalara katılıyorlar. Ülkemizin en

büyük sivil toplum kuruluşlarından biri

olan Kızılay’a kan vererek destek olmak

hepimizin görevi. Çünkü kan sürekli

bir ihtiyaç. Ayrıca verilen her bir ünite

kan 3 ayrı hastada kullanılıyor. Yani

3 kişiye hayat veriyor. Bunun manevi

mutluluğu paha biçilemez.” diyerek

kampanyada kan bağışında bulunan

tüm İzeltaş personeline teşekkür etti.

KIZILAY KAN BAĞIŞI GÜNLERİ

Kemik iliğinin yağlanmasını önleyip,kan yapımı canlı tutulur.

Verilen kanın yerine, anında vücuttan genç hücreler dolaşımına katıldığı için, bağışçı daha dinç ve canlı olur.

Kandaki yüksek yağ oranı düşer.

Kan bağışı kalp krizi ihtimalini %90 azaltır.

Kan bağışlayan kişide baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesinde çok büyük katkısı olur.

Kan bağışçısı her kan verdiğinde:

AIDS, Hepatit B, Hepatit C, Sifiliz, kan grubu taramasından ücretsiz olarak yararlanmış olur.

SOSYAL SORUMLULUK

III. EGE KOMPOZİTMALZEMELER SEMPOZYUMU’NASPONSOR OLDUKİlki 2011 yılında düzenlenen

Ulusal Ege Kompozit Malzemeler

Sempozyumu’nun ikincisi Ege

Üniversitesi Mühendislik Fakültesi

ev sahipliğinde 05-07 Kasım 2015

tarihlerinde Kuşadası Pine Bay

Oteli’nde gerçekleşti.

Uluslararası akademisyenlerin ve İzmir

Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Sn.

Prof. Dr. Mustafa GÜDEN gibi değerli

katılımcıların katılım gösterdiği bu

sempozyuma İzeltaş sponsor oldu ve

sempozyuma İzeltaş’ı temsilen Ar-Ge

Merkezi Yönetici Yardımcılarımız Yiğit

ERÇAYHAN ve Murat DELİBALCI ile

Ar-Ge Merkezi Araştırmacımız Yılmaz

ÖZKAN katıldı. Otomotiv sektöründen

hava-uzay, inşaat, kimya, sağlık ve

tekstil sektörüne kadar oldukça

yaygın kullanım alanına sahip olan

kompozit malzemelerin araştırılması,

geliştirilmesi, üretimi ve onarımı gibi

konularda tüm alanları da kapsayan,

akademisyen ve endüstriden gelen

kişilerin karşılıklı olarak bilgi alışverişini

amaçlayan bu sempozyumda aynı

zamanda stant açılarak Ar-Ge

kapsamında üretilen ürünlerimizin

sergisini yaptık.

Üniversite - sanayi işbirliğinin gelişmesi

anlamında önemli bir etkinlik olan

bu sempozyumda, üniversitelerin

akademisyenleri ve sanayiden gelen

firmalar ile görüşmeler yapıp, yapılan

sunumları da inceleyip önümüzdeki

dönemlerde yapılabilecek Ar-Ge

çalışmalarımıza ışık tutacak bilgiler

edindik ve projelerimizi sergiledik.

BİZDEN HABERLER

14

BİZDEN HABERLER

1995 yılında İzeltaş Dış Ticaret

Bölümü’nde çalışmaya başlayan ve tam

20 senedir İhracat Müdürü görevini

yürüten Gürol Elmalı, geçtiğimiz ay

itibariyle emekliye ayrıldı.

Gürol Elmalı’ya İzeltaş Dış Ticeret

Bölümü’nde düzenlenen bir törenle

plaket verildi. Duygulu anların yaşandığı

törende bir konuşma yapan Gürol Elmalı

“20 yıldır İzeltaş’ta çalışmak ve İzeltaş’ın

bugün bu konumda olduğunu görmek

ve bunda emeğinizin olduğunu bilmek

benim için çok gurur verici. İzeltaş çok

büyük, çok güzel bir aile. Bu ailenin bir

parçası olduğum için çok mutluyum.

Çok güzel günlerim geçti İzeltaş’ta.

Hayatımın 20 yılını burada geçirdim.

Burada bölüm olarak çok yoğun çalıştık

ve artık emeklilik hakkımı kazandığımı

düşünüyorum. Ancak kalben her zaman

İzeltaş’ın yanında olacağımı, geride

kalan ekibe her zaman her türlü bilgi ve

desteği vereceğimi belirtmek isterim.

Paylaştığımız tüm güzel ortak değerler

için İzeltaş Ailesine çok teşekkür ederim.”

dedi.

Gürol Elmalı’nın konuşmasının

ardından kendisine bir plaket vererek

teşekkür eden İzeltaş Yönetim Kurulu

Başkanı Ender Yorgancılar, “20 yıldır

şirketimizde başarıyla görev yapan

sevgili Gürol arkadaşımız emeklilik

kararı almıştır. Kendisine bunca senedir

göstermiş olduğu emek ve yaptığı

katkılar nedeniyle İzeltaş adına teşekkür

ediyorum. Bugün, İzeltaş kırkı aşkın

İZELTAŞ’TA DEVİR TESLİM20 senedir İzeltaş Dış Ticaret Müdürü

olan Gürol Elmalı emekliye ayrılarak

görev bayrağını teslim etti.

ülkeye ihracat gerçekleştiren bir firmadır

ve bu başarıda tüm İzeltaş çalışanları

gibi Gürol Elmalı’nın da katkısı büyüktür.

Kendisine bundan sonraki yaşamında

sağlıklı ve huzurlu günler diliyorum.”

dedi.

Gürol Elmalı’nın emekli olmasından sonra,

İzeltaş İhracat Müdürlüğü görevine, 2002

senesinden beri İzeltaş İhracat Bölge

Satış Müdürü olan Ece Güler getirildi.

Biz de İzeltaş Haber olarak, sevgili

arkadaşımız Gürol Elmalı’ya çok sevdiği

çiftlik evinde, ailesi ve sevdikleriyle

birlikte sağlıklı, mutlu, uzun bir ömür

diliyor, bayrağı teslim etmiş olduğu

arkadaşımız Ece Güler’e de, yeni

görevinde başarılar diliyoruz.

Ece Güler - İhracat Müdürü

1992’de Saint Joseph Fransız Lisesi, 1997’de

Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari

Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun

olan Ece Güler, 2002 yılı Ocak ayından beri

İzeltaş Dış Ticaret Bölümü’nde, Bölge Satış

Müdürü olarak görev yapmaktaydı.

Ece Güler İngilizce, Fransızca ve İtalyanca

bilmektedir.

15

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

AB Koordinasyon Dairesi Başkanlığı,

Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin

Kalitesinin Artırılması Hibe Programı

Gaz Yakıcı Cihazların Teknik Eğitimi

(Technical Training on Gas Burning

Devices) projesi kapsamında belirlenen

mesleki ve teknik okullarda görev yapan

21 teknik öğretmene yönelik İZELTAŞ

İzmir El Aletleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Işıkkent üretim tesislerinde “Gaz yakıcı

cihaz sistemlerinde kullanılan el ve ölçüm

aletleri” konusunda, 10.06.2015 tarihinde

teknik gezi düzenlendi. Teknik gezide el

aletlerinin teknik kullanımı ve imalatları

konusunda genel bilgilendirme yapıldı.

Projenin genel hedefleri

Gaz yakıcı cihazlar sektörünün imalatı,

montaj ve servis teknikleri alanında yurt

içi ve AB merkezli sektör ile işbirliği

sağlanarak, meslek öğretmenlerinin

mesleki deneyim, bilgi ve becerilerini

artırmak.

İzmir ve Ordu’da bulunan meslek

okullarında, usta öğretici ve teknik eğitim

alan kişilerin, yeterliliklerinin ölçülmesi,

becerilerinin geliştirilmesi ve bu kişileri

uluslararası rekabete hazırlamak için iki

adet eğitim merkezi oluşturmak.

AVRUPA BİRLİĞİ’NİN PROJESİNE İZELTAŞ’TAN DESTEK

Projenin özel hedefleri

Sektör ile işbirliği içerisinde Mesleki

Teknik Eğitim Gelişim Projesi ve Mesleki

Yeterlilikler Kurulu kaynak alınarak

mesleki eğitim kursu müfredatı ve

modüler eğitime yönelik on iki modüle

e-öğrenme materyallerini hazırlamak.

Sektördeki farkındalığı artırmak amacıyla,

bir takvime uygun olarak e-öğrenme

modülleri ile 200 usta öğreticiye

profesyonel yeterliliklerinin geliştirilmesi

ve 120 öğrenciye mesleki kariyer gelişimi

için eğitimler vermek.

BİZDEN HABERLER

16

Çalıştay yapıldı

Gaz Yakıcı Cihaz Teknikleri Modül

Geliştirme Çalıştayı, İzmir Kaya Prestige

Otel’de, gaz yakıcı cihazlar alanında

hizmet veren sektör temsilcileri ve

sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle

düzenlendi. Çalıştay; İzeltaş başta

olmak üzere Alarko Carrier, Alhas

Isıtma Soğutma, Bosch Termoteknik,

DemirDöküm, Ege Soğutma Sanayicileri

ve İş Adamları Derneği (ESSİAD),

Immergas, İklimlendirme ve Soğutma

Eğitim Danışma ve Araştırma Derneği

(İSEDA), Mesleki Eğitim ve Gelişim

Derneği, Rothenberger, Termodinamik

Makina Sanayi, Testo, Vaillant, Wolf,

Gazi Üniversitesi ve MEB Milli Eğitim

Bakanlığı temsilcilerinin katılımıyla

düzenlendi. Çalıştayda; Gaz Yakıcı

Cihazların Teknik Eğitimi projesinin ana

hedefi doğrultusunda, sektör ile işbirliği

içerisinde Mesleki Teknik Eğitim Gelişim

Projesi ve Mesleki Yeterlilikler Kurulu

kaynak alınarak kurs müfredatı ve

modüler eğitime yönelik on iki modüle

e-öğrenme materyalleri hazırlanmasına,

modüllerin temel bilgileri kapsayacak

şekilde olmasına ve MEB gaz yakıcı

cihazlar dersinin modüllerinin bilgi

sayfalarını kapsayacak şekilde olmasına

karar verildi. Çalıştay sonucunda Bloom

Taksonolisi kullanılarak, mesleki eğitim

kursu müfredatı ve modüler eğitime

7 adet eğitim müfredatı hazırlanarak,

sektörün hedeflediği temel becerilerin

kazandırılacağı eğitim müfredatlarının

revize edilmesi üzerine MEB temsilcilerine

görüş bildirildi. MEB tesisat teknolojisi

ve iklimlendirme alanı bünyesinde yapı

tesisat sistemleri dalında öğretilen

gaz yakıcı cihazlar dalının, ayrı bir dal

olması gerektiği ve bu sayede nitelikli

teknik eleman sağlanabileceği belirtildi.

Çalıştay sonucunda MEB Ulusal Mesleki

Yeterlilikler Çerçeve Programları

doğrultusunda hazırlanması hedeflenen

kurs müfredatları ile MEB Tesisat

Teknolojisi ve İklimlendirme Alanı Gaz

Yakıcı Cihazlar ders müfredatı, sektörün

görüş ve önerileri doğrultusunda

değerlendirildi. Oluşturulacak program

çerçevesinde gaz yakıcı cihazlar

konusunda hazırlanacak e-materyalleri

ile ders kitapları içerikleri belirlenerek

çalışmaların sektör ile paylaşılması

ve sektör çalışanlarının eğitiminde

kullanılması uygun görüldü.

BİZDEN HABERLER

17

Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzeltaş

Yönetim Kurulu Başkanı Ender

Yorgancılar’ın ‘il genelindeki 118 meslek

lisesinde açılacak ve kapanacak

bölümlere detaylı bir inceleme ve

araştırma sonrasında karar verilmesi’

çağrısı kabul gördü.

Avrupa’nın ikinci büyük cam üretim tesisi

sahibi olmalarına rağmen, böylesine

güçlü bir sektörün elemana ihtiyacı

yok denilerek, var olan mesleki eğitimle

ilgili bölümün kapatılmak istendiğini

söylerken “Sebep; öğrenci yok. Oysa

bunun analizini yaparken Sanayi Odası,

Esnaf Teşkilatı, Ticaret Odası, belediye

ve ilgili meslek kuruluşlarından mutlaka

destek alınmalı. Kapatıyoruz demek

çözüm değil” dedi.

Talebi değerlendiren İzmir Valisi Mustafa

Toprak, mesleki eğitimde açılacak ve

kapanacak yeni bölümlere, Milli Eğitim,

İŞKUR, Sanayi Odası, Esnaf Teşkilatı,

Ticaret Odası, belediye, ilgili meslek

örgütleri ve sektör temsilcilerinden

oluşan komisyonun incelemesinin

ardından karar verileceğini açıkladı.

İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu,

İzmir Valisi Toprak’ın başkanlığında Vali

Yardımcısı Hüseyin İçten, İzmir Esnaf

ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı

Zekeriya Mutlu, İŞKUR İl Müdürü Kadri

Kabak, Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı,

EBSO Meclis Başkan Yardımcısı Işın

Yılmaz, il düzeyinde kurum müdürleri,

yerel yönetim ve sendika temsilcilerinin

katılımıyla Ender Yorgancılar’ın yönetim

kurulu başkanIığını yürüttüğü İzeltaş’ta

(İzmir El Aletleri Sanayi ve Ticaret

Anonim Şirketi) toplandı. Toplantıda,

istihdam ve mesleki eğitim politikalarının

oluşturulması, istihdamı koruyucu,

geliştirici ve işsizliği önleyici tedbirler ile

uygulanacak aktif işgücü programlarının

belirlenmesi, istihdam etkinlikleri ve

mesleki eğitim uygulamalarına yönelik

çalışmalar değerlendirildi. Toplantının

önemli gündem maddesi ise kent

genelinde otuz ilçede 118 mesleki eğitim

kurumunda açılacak ve kapanacak

bölümler oldu.

İL İSTİHDAM VE MESLEKİ EĞİTİM KURULU TOPLANTISI İZELTAŞ’TA YAPILDI.

BİZDEN HABERLER

18

SEKTÖRÜNDENÖRNEK VERDİ!

“Ülkeyi el birliği ile kalkındıracağız!”

“Bekleyen değil giden olmalıyız!”

Türkiye’de eğitim sistemindeki sıkıntılara

dikkat çeken İzeltaş Yönetim Kurulu

Başkanı Ender Yorgancılar, 1 milyon ton

cam üretimi gerçekleştiren Avrupa’nın

ikinci büyük cam üretim tesisinin sahibi

olduklarını belirterek, “Bunun 700 bin

tonunu iç piyasaya, 300 bin tonunu

yurt dışına ihraç ediyoruz. Böylesine

güçlü bir sektör için ‘elemana ihtiyacı

yok’ denilerek, varolan mesleki eğitimle

ilgili bölüm kapatılmak isteniyor. Sebep,

öğrenci yok. Oysa bunun analizini

yaparken sanayi odasından, esnaf

odasından, ticaret odasından mutlaka

destek alınmalı. Kapatıyoruz demek

çözüm değil” diye konuştu.

İzeltaş Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar,

Almanya’nın Münih kentinde faaliyet

gösteren Maximilians Üniversitesi’ni

örnek göstererek “Oradaki sistemi buraya

getirmek gerekiyor. Bu ülkeyi el birliği ile

birlikte kalkındıracağız. Türkiye Odalar

ve Borsalar Birliği, 81 ilde 81 meslek lisesi

yapma kararı aldı. Sanayi Bakanı’na ‘ruhsat

verdiğiniz her Organize Sanayi Bölgesi’ne

meslek lisesi yapma mecburiyeti

getirin’ önerisinde bulunduk. İşbaşı

eğitim sisteminin en güzel uygulanma

yöntemi, OSB’lerinde kurulacak olan

meslek liseleridir. Dolayısıyla sektör

temsilcilerinin de olduğu bir alt komisyon

kurulmalı ve meslek liselerinde açılacak,

kapanacak bölümler, Milli Eğitim, İŞKUR,

Sanayi Odası, Esnaf Teşkilatı, Ticaret

Odası, belediye ve sektör temsilcilerinin

de yer aldığı bir komisyon tarafından

detaylı biçimde analiz edilmeli. Kurul,

komisyonun hazırlayacağı analizden

sonra karar vermeli” dedi.

İzmir Valisi Mustafa Toprak da işsizliğin

neden olabileceği sorunlara dikkat

çektiği konuşmasında yeniliklere açık

olunması gerektiğini söyledi. Vali Toprak,

“Eğitim, mesleki eğitim çok önemli. Bu

konuda işbirliği, koordinasyon içinde

çalışmak durumundayız. Biz bekleyen

değil, giden olmalıyız. Yani eleman

ihtiyacı olan firmalar, sektörler gelip milli

eğitimi ziyaret etmiyorsa onların gelip

talepte bulunmasını sağlamalıyız. Bölüm

açmakla olmuyor. Kurulumuzun amacı

da arz ve talep edenleri bir noktada

buluşturmak. Mesele budur” dedi.

Vali Toprak, bu hedef doğrultusunda

mesleki eğitimde açılacak ve kapanacak

yeni bölümlere Milli Eğitim, İŞKUR, Sanayi

Odası, Esnaf Teşkilatı, Ticaret Odası,

belediye, ilgili meslek örgütleri ve sektör

temsilcilerinden oluşan komisyonun

incelemesinin ardından karar verileceğini

açıkladı.

BİZDEN HABERLER

19

ELEKTRONİKÇİ YAN KESKİ

Yüksek karbonlu krom nikel çeliği, kesici

ağızlar indüksiyonda sertleştirilmiş, PVC

izoleli.

ELEKTRONİKÇİ TEPE KESKİ

Yüksek karbonlu krom nikel çeliği, kesici

ağızlar indüksiyonda sertleştirilmiş, PVC

izoleli.

ELEKTRONİKÇİ YUVARLAK UÇLU KARGABURUN

Yüksek karbonlu krom nikel çeliği, PVC

izoleli.

ELEKTRONİKÇİ DÜZ UÇLU KARGABURUN

Yüksek karbonlu krom nikel çeliği, PVC

izoleli.

ELEKTRONİKÇİ DÜZ UÇLU UZUN KARGABURUN

Yüksek karbonlu krom nikel çeliği, kesici

ağızlar indüksiyonda sertleştirilmiş, PVC

izoleli.

ELEKTRONİKÇİ SİVRİ UÇLU KARGABURUN

Yüksek karbonlu krom nikel çeliği, PVC

izoleli.

ELEKTRONİKÇİ SİVRİ UÇLU EĞRİ KARGABURUN

Yüksek karbonlu krom nikel çeliği, PVC

izoleli.

ELEKTRONİKÇİ PENSE

Yüksek karbonlu krom nikel çeliği, kesici

ağızlar indüksiyonda sertleştirilmiş, PVC

izoleli.

AR-GEYENİ ÜRÜNLER

ÜRÜNLERİMİZ

20

YENİ

ÜRÜNLERİMİZ

KABLO KESME MAKASI

20 mm çapına kadar olan kabloları

kesebilmektedir.

T TİPİ MANYETİK BİTS TUTUCU

Teknik Özellik: Sapın T şeklinde olması

çalışma kolaylığı sağlamaktadır.

AĞIR TİP KOMBİNE PENSE VE YAN KESKİ

Sert telleri kesebilmektedir.

AYARLI MONTAJ ANAHTARI

6-22 mm ebatlarında ve farklı

geometrilere cıvata başına sahip

cıvataları açar.

SÜNGÜSÜ İZOLELİ MANYETİK BİTS TUTUCU TORNAVİDA

Elektriğe yüksek dayanım özelliğine

sahiptir.

YAYLI FORT PENSE

Ayar mekanizmasının yaylı olma özelliği

rahat kullanımı sağlar.

MASTER KONTROL KALEMİ

Ergonomik sap kullanım kolaylığı

sağlamaktadır.

TORX KOMBİNE ANAHTAR

Farklı geometriye sahip cıvata başına

sahip cıvataları açar.

FLEXIBLE MANYETİK BİTS TUTUCU TORNAVİDA

Sap kısmının esnek özelliğe sahip olması

çalışma alanında kullanım kolaylığı

sağlamaktadır.

21

YENİ

Yapı marketler Türkiye’de son 10

yıldır hayatımıza giren bir kavram. Ev

dekorasyonu, inşaat gibi işlerde küçük

işletmeler ve nalburlar yoğun olarak

tercih ediliyor. Ancak son yıllarda birbiri

ardına pazara giren yapı marketler

Türkiye’deki tüketicinin ilgisini buralara

da çekiyor.

Pazarın büyüklüğüne rağmen organize

yapı marketleri pazarda ancak %5

oranında bir paya sahip. Tüketiciler, %95

oranında geleneksel etki ve tercihlerin

geçerli olduğu kanalları kullanıyor. Yapı

marketlerinin satışını gerçekleştirdiği

ürün grupları içerisinde inşaat

sektöründe kullanılan ürünler ortalama

%30’luk bir paya sahipken, %70’lik

kısmı ise ev dekorasyonu ile ilgili ürün

grupları oluşturuyor. Yapı marketleri

son zamanlarda “kendin yap” kavramı

ile tüketicisinin beğenisini kazanmaya

başlamıştır. Bu marketlerde bulunan

ürünler şu şekilde sınıflandırılmıştır: Ev

gereçleri, elektrik, halı, mobilya, hırdavat,

boya, el aletleri, oto aksesuarları,

sıhhi tesisat, bahçe, ahşap, inşaat

malzemeleri gibi. Yapı sektöründe yer

alan her markanın, her ürününü bu

marketlerde bulmak mümkündür. Uygun

maliyet ile evini yenilemek isteyenler

yapı marketlerde alışveriş yapmayı

tercih etmektedir. Aynı zamanda yapı

marketleri tercih edenler arasında hobi

olarak yapı işiyle ilgilenen kişiler de

bulunmaktadır.

ŞİMDİ HAYATIMIZDAYAPI MARKETLER VAR

Türkiye pazarına baktığımızda geleneksel

nalbur ve hırdavatçıdan satın alım çok

yüksek seviyede. Şunu söyleyebiliriz

ki; profesyonel kesim bu geleneksel

satınalma yöntemini kullanmaktadır.

BİZDEN HABERLER

22

BİZDEN HABERLER

Devamlı gelişen ürün çeşidini yerinde

ziyaretlerle fabrikalara, servislere, sanayi

bölgelerine, tamirhanelere, okullara ve

mesleki eğitim veren kurumlara tanıtmak

için Promotek araçlarıyla Türkiye’nin

dört bir yanını dolaşıyor.

En son çeşit ürünlerle ve teknik donanımla

yenilenen Promotek araçları kullanıcılara

en iyi hizmeti sunabilmek için tasarlandı.

İzeltaş Promotek Araçları ile:

• Ürünlerimiz hakkında bilgiler vermek

• El aletlerinin doğru ve etkin kullanımı

hakkında bilgilerimizi paylaşmak

• Gelişen teknolojiyi, emniyet kuralları ile

birlikte nasıl uygulayacağınızı anlatmak

• Karşılaştığınız problemlere anında

ve pratik çözümler önermek için

taleplerinizi bekliyoruz.

PROMOTEK TANITIM ARAÇLARIMIZ TÜRKİYE’Yİ GEZİYOR…El aletleri sektörünün lideri İzeltaş,

profesyonel müşterilerin talepleri

doğrultusunda ürün çeşidini ve

hizmetlerini arttırmaya devam ediyor.

Siz de tanıtım araçlarımızın işletmenizi

ziyaret etmesini istiyorsanız:

www.izeltas.com.tr adresinden talep

formunu doldurarak, ya da

[email protected] adresine e-posta

göndererek başvuruda bulunabilirsiniz.

Uzman ekibimiz en kısa zamanda sizleri

ziyaret edecektir. Yenilenen araçlarımızlaher zaman yanınızdayız…

23

BAYİLERİMİZ

İzeltaş Haber’in bu sayıdaki ilk konuğu

İzmir’den Erma Teknik ve Erma Teknik‘in

sahibi sevgili Şöhret Hanım ve eşi Maruf

Bey.

Erma Teknik’te sistemli ve kurumsal

bir işleyiş var. Görev ve sorumluluklar

ayrılmış durumda. Şöhret Hanım işin

teknik-satış ve finansal bölümlerinden

sorumlu; son derece başarılı, yeni

çağa uygun modern bir iş kadını. Aynı

zamanda iki çocuk annesi. Oğlunun

Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden

mezun olduğunu, ancak ticaret yapmayı

tercih ettiğini belirtiyor. Kendisinden

hem hukuki olarak destek aldıklarını,

hem de onun firmanın bilgi işlem altyapı

sistemlerinden sorumlu olduğunu

söylüyor. Kızının ise Orta Doğu Teknik

Üniversitesi İktisat Bölümü’nden yeni

mezun olduğunu ve master yapmak için

yurt dışına gitmek istediğini anlatıyor.

Şöhret Hanım, hırdavat sektörü

genellikle erkek ağırlıklı bir sektör

olarak bilinir. Siz bu işi başarıyla götüren

sayılı bayan firma sahibinden birisiniz.

Öncelikle nasıl başladığınızı ve sektörün

bugünkü durumunu anlatır mısınız

bizlere?

Aslında son derece amatörce başladık

diyebilirim. Ben de, eşim de farklı

işlerde çalışıyorduk. 90’lı yılların başı. O

dönem hava ambargosu vardı. Gemiyle

yurt dışına çıkılıyordu. Ben o gemilerin

acentesiydim. Maruf da Aliağa’da,

Petkim’de çalışıyordu. Bu bölgede sanayi

de yeni yeni kuruluyordu. Eşimin eniştesi

o dönem dükkân açar mısınız, kendiniz

bir şeyler yapar mısınız, burada ihtiyaç

var dedi. Biz de düşündük, yapar mıyız,

yapamaz mıyız ve 50 m2’lik küçük bir

dükkân tuttuk. Bu işe başlamış olduk.

O zaman dükkânın başında eniştemiz

duruyordu. Biz sistemi bozmadık, işten

ayrılmadık, çalışmaya devam ediyoruz iş

yerlerimizde. Saat 6 gibi iş çıkışı dükkâna

geliyoruz, bakıyoruz nasıl gidiyor, olacak

mı olmayacak mı diye. Son derece

amatörce başladık yani.

İlk olarak Maruf işten ayrıldı. 1993

senesiydi Petkim’i bıraktı. İşin başına

geçti. Ben de 1998’e kadar iki taraflı

devam ettim, 98’de artık iki tarafa birden

yetişemediğime karar verip, acenteliği

bırakıp tam zamanlı burada çalışmaya

başladım. Zamanla büyüdük, yanımız,

karşımız derken işte bu günlere geldik.

Babadan kalma değil, sonradan olma

hırdavatçıyız biz.

Kısmetimizde bu varmış. Maruf işin

kontrol kısmına geçti. Bazı cihazların,

teknik bakım ve kontrol işlemlerini de

yapıyoruz. Yan tarafta bir laboratuvar

binamız ve orada çalışan 6-7 tane

mühendis arkadaşımız var. İşin teknik-

teknik-satış- ve mali kısmı bende.

Toplamda da bünyemizde 86 kişi

çalışıyor.

Hem toptan, hem de perakende satışımız

var. Aliağa’daki satış şubemizde özellikle

Petkim’e yoğun hizmet verdiğimiz için,

ERMA TEKNİK HIRDAVAT / İZMİRŞÖHRET ERÇELTİK

İZELTAŞ DEMEK, KALİTE DEMEKTİR...

“50 metrekarelik küçük bir dükkân ile işe başladık.”

24

Aliağa’da küçük bir irtibat büromuz

vardı. Önceleri oraya hizmeti İzmir’den

veriyorduk. Sonra o irtibat bürosunu

büyüttük, tefriş ettik ve satış mağazası

haline getirdik. Orada da bir mağaza

olması bizim açımızdan da iyi oldu.

Peki İzeltaş’la yolunuz nasıl kesişti?

Çalışmaya nasıl başladınız?

Senelerdir başka markaların bayiliğini

yapıyorduk. Sonra satınalma yaptığımız

firmaların birinden bize iki tane İzeltaş

panosu geldi. Çok çeşitli yerlerden

alıyorduk ürünlerinizi ancak bayi olmamız

henüz çok yeni sayılır. Gerek İzeltaş

olsun, gerekse sattığımız diğer ürünler

olsun, genellikle müşterinin her istediği

markayı ya da ürünü bulundurmaya

çalışıyoruz.

Aşağı yukarı yirmi beş yıldır bu sektörün

içindesiniz o zaman. Sizce sektörün en

önemli sorunları neler?

Sektörün en önemli sorunları dersek, bir

dönem çok ağır bir Çin baskısı vardı artık

o azaldı. Fonlar sebebiyle küçükler ya da

başka bir ifadeyle kiloluk ürünler elendi,

kalmadı. Dolayısıyla bundan sonrasının

daha iyi olacağına inanıyorum. Fiyatlar

artıyor tabii ama olması gereken yere

geliyor diyebilirim. Yani bir pensenin 2 TL

olduğu bir ortamda o pensenin hakkı

değildir. Emektir sonuçta. Ürün fiyatı da

bu kadar ucuzlayınca bu sefer insanlar

sarf malzemesi muamelesi yapıyor,

kıymetini bilmiyor yani. Gerçek anlamda

kalite de ortadan kalkıyor. Sektörün

bir diğer sıkıntısı pazarlama sıkıntısı.

Gerçi sadece el aleti sektörünün değil,

tüm hırdavat sektörünün sıkıntısı bu.

Sektörün lokomotif firmalarının ortak

sorunu. Pazarlama şartları, birbirleriyle

rekabet şartları. Arz çok fazla. Talepten

çok arz var. En büyük sorun bu. Herkes

bir malı birilerine satabilme hakkını

görüyor kendinde. Benim mağazam

var, personelim var, aracım, servisim,

giderlerim var. Bunların da bana bir

maliyeti var. Ama birisi gelip diyor ki “ben

bunu ona satarım” yani biraz kendine

göre birşeyler yapan pazarlamacı hemen

kendine dükkân açma arayışlarına giriyor.

‘Ben satayım, ben kazanayım’ mantığı

işliyor. Bir yerden bulup getirip satıyor

da. Ama onun kâr beklentisi çok düşük.

Belki de hiç yok. Sadece iş olsun diye

yapıyor. O anda satıyor karnını doyuruyor

ancak senin piyasanı da allak bullak

ediyor. Bizim sektör bu konuda kötü.

Bir personel alıyorsun, yetiştiriyorsun.

Müşteriyi ve pazarı öğretiyorsun. Ben

yaptım, artık kendime kazanacağım

diyor, ayrılıyor. Ben oradan ayrıldım,

artık sana bu fiyata vereceğim diyor.

Müşteri de başta inanıyor, çünkü işine

geliyor. Ama mal temini, ödeme, finansal

zorluklar sebebiyle devamını getiremiyor.

Bayi zinciri ve dağıtım ağları daha sağlıklı

olmalı. Günlük, çantalı, ara satıcıların artık

pazardan çekilmesi lazım. Bence pazarın

en büyük sıkıntıları bunlar...

“Kendine göre bir şeyler yapan

pazarlamacı, hemen kendine dükkân

açma arayışlarına giriyor.”

BAYİLERİMİZ

25

facebook.com/izeltaselaletleri

twitter.com/izeltastr

SOSYAL MEDYADA

BİZİ TAKİP EDİN!

youtube.com/izeltastv

BAYİLERİMİZ

Piyasadaki satınalmacıların mantığının

da değişmesi lazım. Her zaman en ucuz

en iyi değildir. Firma sahiplerinin de bunu

öğrenmesi lazım.

Aynı zamanda ödeme ahlakının da

oturması gerekiyor. Bankaların yurt

dışındaki gibi sistemin içine girmesi

lazım. O zaman gerçek anlamda ticaret

olur.

İzeltaş’tan aldığınız hizmetten ve İzeltaş

bayisi olmaktan memnun musunuz?

Evet İzeltaş bir İzeltaş Bayisi olarak

söyleyebilirim ki ürün kalitesi ve satış

sonrası hizmetiyle çok iyi.

Her gün servisimiz geliyor. Fiyatlardan

da memnunuz. Alış ve satış şartları belli.

Bu da bir marka için önemli. Bayilik zinciri

bir marka için çok önemli.

Teknoloji gelişti, buna bağlı olarak

trendler de değişti. El aletleri sektörü

sizce bu durumdan nasıl etkilendi? Neler

yapıldı ya da neler yapılmalı sizce?

Bir kere her şeyden önce teknolojiyi ve

trendleri takip etmek ve dijital dünyaya

ayak uydurmak lazım. Online satışlar

ve web siteleri çok önemli. Bunlara

ağırlık vermek şart. E-ticaret önem

kazandı. Bütün dünya bu yönde ilerliyor.

Hepimizin, tüm firmaların bir e-ticaret

uyumu olması lazım. Çünkü artık piyasa

böyle dönüyor. Bunun yanında bayilik

yapısı kuvvetlendirilmeli, zincir güzel

planlanmalı.

Erma Teknik için bundan sonraki

planlarınız, hedefleriniz neler? Neler

yapmak istiyorsunuz?

Önümüzdeki süreçte hayalimiz biraz

daha şubeleşmek. Ama daha derli

toplu, daha kontrollü bir yapıyla bunu

gerçekleştirmek.

Oğlum bizimle çalışmaya başladı. Bir

takım görev ve sorumlulukları ona

devretmeye çalışıyorum. Bunun yanında

bizim baştan beri çok büyük hırslarımız

olmadı. Ciromuz şu kadarken birden

bire çok çok yüksekleri hedeflemedik.

Kontrollü büyümekten yanayız. İlk

hedefimiz, Manisa Organize Sanayi

Bölgesi’nde bir mağaza açmak. Şube

açmak da öyle hemen olmuyor maalesef.

Onunla ilgili çalışmalar devam ediyor.

Bununla ilgili önce bir sistem altyapısı

oluşması, daha doğrusu oluşturulması

gerekiyor. Buradan oranın kontrol

edilebilmesi gerek. Ayrıca oradan da

müşteriye gerekli hizmetin verilebilmesi

önemli. Kısacası sadece şube açmak

değil, aranılır firma olmak, hizmette fark

yaratmak önemli. Bunun için çalışıyoruz.

“Bayilik zinciribir marka içinçok önemli.”

facebook.com/izeltaselaletleri

twitter.com/izeltastr

SOSYAL MEDYADA

BİZİ TAKİP EDİN!

youtube.com/izeltastv

BİZDEN BİRİ

Tesadüfen karşılaştık Mustafa Usta ile…

İzmir’in Çankaya semtinde 30 senedir

demircilik yapıyor. Birbirinden güzel

ferforje ürünler, dükkânını süslüyor.

Perakende satışı yok. Yaptığı ürünleri

özellikle tarihi binaların restorasyonunda,

Alaçatı ve Bodrum’daki taş evlerin ve

otellerin dekorasyonunda kullanıyor.

Mustafa Usta ile karşılaşmamıza sebep,

kendisinin fiilen 30 senedir kullandığı

ve bu sene kendi deyimiyle emekliye

ayırarak duvara astığı ‘boru anahtarı’

oldu.

Bu işe başlarken almış olduğu boru

anahtarını 30 sene kullanmış. Sonunda

bir el aletinin de yorulabileceğini ve

üretim ömrünü tamamlaması gerektiğini

düşünmüş, artık kullanmamaya karar

vermiş. Boru anahtarını emekliye

ayırarak dükkânının duvarına asmış.

Demirci Mustafa Usta’nın hikayesini kendi

ağzından aktarmak istiyorum sizlere…

“Benim babam nalbanttı. Manisa

Saruhan’lıyız biz. Çocukluğumda, ilkokul

sıralarında yardım etmeye giderdim

babama. Askerden sonra devlet memuru

oldum ama yapamadım ve istifa ettim.

Bu demir tozu kokusu girmiş bir

kere hayatıma. 30 senedir demircilik

yapıyorum. Daha çok dekorasyon

ağırlıklı çalışıyorum. Eski tarihi bina

restorasyonunda kullanılan demirleri,

ferforje aksesuarları yapıyorum.

Eskiden çok daha ağır işler yapardım

30 YILLIK EMEK

ama senelerdir demir dövmekten artık

kollarım ağrıyor. Ben de daha uzun

zamanda yapılacak, daha rahat ve keyifli

işler seçiyorum artık. Özellikle eski bina

restorasyonlarında kullanılan orijinaline

uygun demirleri yapıyorum.

Ayrıca Alaçatı ve Bodrum’daki taş evlerin

ve butik otellerin dekorasyonlarında

kullanılan, kapı, avize, sehpa, çeşitli

aksesuarlar gibi parçaların üretimini

yapıyorum. Tam 30 yıldır aynı yerdeyim

ve aynı işi yapmaktan da büyük keyif

alıyorum. Bu boru anahtarı da tam olarak

işe ilk başladığımda yani 30 sene önce

alındı. 30 sene kesintisiz kullandıktan

sonra artık yeter dinlensin dedim ve

emekliye ayırdım. Çünkü bir el aleti için

30 sene, fiilen ve ağır şartlarda hizmet

vermek akla hayale sığmayacak bir

durum.

Düşünün malzeme o kadar kaliteli ki

herhangi bir deformasyona uğramadı, bir

gün yarı yolda bırakmadı. Daha kullanır

mıydım, evet kullanırdım. Ama insan

bile 30 senede emekli oluyorsa, bu alet

neden olmasın? O yüzden kendisini artık

emekliye ayırdım ve baş köşeye astım.“

İzeltaş denildiğinde aklına ne geliyor diye

soruyorum kendisine… “Kalite” diyor.

“İzeltaş denildiğinde aklıma ilk kalite

geliyor. Anahtarda desen kalite, pensede

desen kalite, çekiçte desen, mengenede

desen kalite… Bir gün bir müşterim

bana şu lafı söylemişti “Usta şartlar ne

olursa olsun çizgiyi bozma…” Ben de

bozmayacağından emin olmakla birlikte

aynı şeyi İzeltaş’a söylemek istiyorum.

“Çizgiyi asla bozmayın!”

Mustafa Usta ile karşılaşmamıza sebep, kendisinin fiilen 30 senedir kullandığı ve

bu sene kendi deyimiyle emekliye ayırarak duvara astığı boru anahtarı oldu.

Mustafa Abalı

27

BAYİLERİMİZ

“Bayilerimiz” köşesinde bu sayımızdaki

ikinci konuğumuz, Tekirdağ Malkara’dan

Mesut Şahin. Babaları İdris Şahin’in adını

taşıyan firmalarında, 29 senedir hizmet

veriyorlar. Geniş bir alanda hizmet

veren İdris Şahin Metal’in Tekirdağ ve

Gelibolu’nda mağazaları bulunuyor.

Mesut Bey’e, 2012 yılında hizmete giren

Malkara’daki yeni mağazasında konuk

olduk.

Merhaba Mesut Bey. Bize biraz kendinizi

ve firmanızı tanıtır mısınız? Hırdavat

sektörüne nasıl girdiniz?

Firmamız, 1986 yılında Malkara’da

kuruldu. Alüminyum profil satışıyla işe

başladık. Sonraki yıllarda demir profil

ürünlerini bünyemize kattık. Bugün,

sanayi bölgesinde, ağırlıklı alüminyum

profil ve demir üzerine hizmet veriyoruz.

2002 yılından bu yana şirket

yönetimindeyim. Firmayı kardeşimle

birlikte işletiyorum. Babamız da

başımızda. Başta Trakya olmak üzere

Marmara Bölgesi’ne hizmet vermeye

çalışıyoruz. Evliyim, 10 yaşında bir oğlum

var.

2007 yılında hırdavat sektörüne

girdik. Hırdavat işine girince de İzeltaş

olmazsa olmaz diye düşündük, 2008

yılında bünyemize kattık. İzeltaş’ı

seçme sebebimiz yerli üretim bir marka

olmasıdır.

İzeltaş’ın bölgenizdeki durumunu

değerlendirir misiniz?

Bizim bölgemiz, tarımsal bir bölge

olduğu için, fiyata önem verilen ve

satın almalarda fiyatın ön plana çıktığı

bir alandır. İzeltaş bunun önlemini Elta

grubu ürünlerini çıkararak aldı. İzeltaş

kalitesi zaten her zaman tercih ediliyor.

Müşteriler bu anlamda çok bilinçli.

Devamlı kullanıcılara baktığımızda

istenilen tek ürün İzeltaş.

Türk el aleti pazarıyla ilgili düşünceleriniz

neler?

El aletleri, kendi sektörü için aynı bir evin

peyniri ekmeği gibi ihtiyaçtır; olmazsa

olmazıdır yani. Bu dönem alımlarda biraz

daha kısıtlanmaya gidiliyor ama sonuçta

sektörün olmazsa olmazı. Sektör şu an

durağan gitse de aslında bu satıcılardan

kaynaklanıyor. Bu dönem şartlar

belirsizliğini koruyor, dolayısıyla da

bazı satıcılar stoktan kaçmaya çalışıyor.

Sonuç olarak, bu tüm piyasaya yansıyan

bir olay.

Ancak krizler her dönem vardı. Yansımaları

halka çoktu, azdı ama her dönem az çok

vardı. Gider rakamları da çok fazla. Bu

kısıtlamaların yaşanması normal. Sektör

olarak elbette ki atlatılacak bu dönem.

Satıcı firmaların güçlü olması gibi, üretici

firmaların da güçlü olması gerekiyor.

Onlar güçlü durduğunda satıcılar da bu

gücü arkalarında hissederek daha dik

duruş sergileyebilirler. İzeltaş gibi büyük

ve güçlü bir firmanın bizim arkamızda

olduğunu bilmek bayi olarak bizlere de

güven veriyor.

İDRİS ŞAHİN METAL / TEKİRDAĞMESUT ŞAHİN

28

KALİTEDEN ÖDÜN VERMEYEN DURUŞU

İZELTAŞ’IN GÜCÜNE GÜÇ KATIYOR...

İzeltaş sizce pazar payını arttırmak için

neler yapabilir?

İzeltaş yıllardır kalitesinden ödün

vermeyen bir firma. Vermemesi de

gerekiyor zaten. Bu yüksek kalite

muhakkak ki maliyetlere de yansıyor

ancak kaliteden ödün vermeyen duruşu

İzeltaş’ın gücüne güç katıyor. Bu da

elbette ki İzeltaş’ın pazarda bugünkü

konumunu son derece net açıklıyor.

İzeltaş’ın yeni ürün çeşitleri hakkında

görüşleriniz neler?

Bir markanın ürün çeşidinin gelişmesi,

ürün çeşitliliğinin arttırılması elbette ki

o marka adına sevindirici ve müşteriyi

de memnun edicidir. Ürün gruplarında,

yurt dışındaki gibi özellikle otomotiv ve

yapı grubu ürün çeşitleri dikkate alınarak

çalışmalar yapılabilir.

Firma olarak ileriye dönük hedefleriniz

neler?

Bizim firma olarak ana konumuz demir-

çelik. Bu çok farklı bir alan. Elbette ki

ileriye yönelik yatırım çalışmalarımız var.

Hırdavat olarak baktığımızda internetten

bir online satış sistemimiz var. Bunu da bir

şube olarak görüyorum ben. Satışlarımızı

tıpkı ayrı bir şubeymiş gibi arttırdığını

düşünüyorum. Perakende pazar payımız

artıyor. Firma olarak biz, öncelikle kendi

bölgemizde çok iyi olmak, bölgeye iyi,

kaliteli ve hızlı hizmet sunmak istiyoruz.

İnternet sitemizde genel olarak sanayinin

ihtiyacı olan her şeyi bulunduruyoruz.

İnternet satışı artık tüm dünyada revaçta.

Biz satıp da almıyoruz, alıp da satıyoruz. Dolayısıyla stoktaki malı çok kısa sürede

müşteriye gönderebiliyoruz. Açıkçası bu da tercih edilmemizi sağlıyor. Firma olarak,

teknolojiyi ve son trendleri takip etmeyi seviyoruz; hem maliyetlerimiz düşüyor,

hem de zamandan kazanıyoruz. Ayrıca bu şekilde kampanyalarımızı müşterilerimize

rahatlıkla duyurabiliyoruz. Bu süreçte İzeltaş’a da çok güveniyoruz. Firma olarak her

zaman yanımızda olduğunu biliyoruz. Kurumsal çizgiyi hiçbir zaman bozmadığını

görüyoruz. Bu da bayi olarak bizleri son derece memnun ediyor.

29

BAYİLERİMİZ

TEKNİK

İzeltaş, kurulduğu 1968 yılından bu yana,

yüksek kaliteli ürünleri ile profesyonel el

aleti pazarında yüksek güven yaratmış

ve markasını ulusal olduğu kadar yurt

dışı piyasalarda da iyi bir seviyeye

taşımıştır.

Bugün ürün yelpazesi; anahtarlardan

tornavida ve allenlere, montajlı

aletlerden servis alet ve ekipmanlarına,

makaslardan çektirmelere, keski ve

zımbalardan atölye dolaplarına kadar

uzanmaktadır. Son yıllarda makine/

ekipman bakım ve onarım konularındaki

gelişmelere istinaden ürün yelpazesine

elektrikli aletleri de dahil edilmiştir.

İzeltaş’ın 43 yıllık deneyimini yansıtan

kalite, dayanım ve rahat kullanım

özelliklerini taşıyan elektrikli aletler grubu,

toplam 13 adet üründen oluşmaktadır.

Akülü grubunda 10.8 V; 14.4 V ve 18 V

olmak üzere 3 adet vidalama ve matkap

makinesi; 710W SDS-plus darbeli matkap,

800W ve 900W SDS-Plus kırıcı delici;

avuç taşlama grubunda 115 mm, 180 mm

ve 230 mm taşlamalar; 190 mm/1100 W

daire testere ve 710 W dekopaj testere

yelpazedeki ürünlerdir.

CE belgesine sahip elektrikli aletler grubu

güçlü elektrik motorları, hızlı şarj edilebilir

bataryalar, kararlı batarya kontrol

üniteleri, dayanıklı dişli kutuları, sağlam

plastik gövde ve rahat tutamaklarla

teçhiz edilmiştir.

ELEKTRİKLİ EL ALETLERİNDEDİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR VE POTANSİYEL HASAR NEDENLERİ

30

Elektrikli aletler grubu; İzeltaş el

aletlerinde olduğu gibi profesyonel

kullanıcıya ve kullanım koşullarına hitap

etmektedir. Günümüzde bakım onarım

faaliyetlerinin hızlı, ilk defada ve güvenilir

şekilde tamamlanması öngörüldüğünden

İzeltaş elektrikli aletler profesyonel

kullanıcı taleplerini tam anlamıyla

karşılamaktadır.

Sağladığı hız ve gücün yanında, elektrikli

alet kullanımı dikkat edilmediği takdirde

bazı riskler taşımaktadır. Bu yüzden

kullanıma başlamadan evvel ürünün

aşağıda kısaca açıklandığı gibi genel

bir kontrolden geçirilmesi ve yapılacak

işe uygun iş güvenliği ekipmanının

giyilmesi/takılması, çevrede iş güvenliği

önlemlerinin alınması hem kullanıcı hem

çevredeki diğer çalışanlar hem de ürün

emniyeti için şarttır:

1- Ürünün ana gövde ve aksesuarlarının

mekanik/elektrik işlevselliğini inceleyiniz

ve kontrol ediniz (kablo, koruma, disk

somunu, mandren, kilit butonları, disk,

testere, matkap ucu vs.).

2- Ürünün kablosunun kırık, kesik,

izolasyonu sıyrılmış, elektrik izolasyon

bandı ile sarılmış “olmamasına” dikkat

ediniz. Kablonun bağlı olduğu elektrik

tesisatında sigorta ve/veya kaçak akım

rölesi bulunduğundan emin olunuz.

3- Doğru elektrik kaynağı ile

çalıştığınızdan emin olunuz, şüphe

varsa yetkili bir elektrikçiye kaynağın

220V/50Hz olduğunu kontrol ettiriniz.

4- Ürünü güvenli bir vücut pozisyonunda

kullanınız.

5- Kullanım sırasında kömürlerde

kıvılcım çıkıp çıkmadığını kontrol ediniz.

6- Ürünü çalışırken dinleyiniz, dişlilerden

veya motordan gelebilecek farklı seslere

duyarlı olunuz.

7- Ürüne göre fonksiyonlarını kontrol

ediniz (kırma, darbe, sarkaç, lazer

hizalama, ışık, değişken hız, yumuşak

başlama, fren, kilitleme butonu vs.)

8- Kusurlu elektrikli aleti kullanmayınız,

servise başvurunuz.

31

TEKNİK

Servisimizde ürünlerle ilgili

karşılaştığımız en yoğunluklu sorunlar

aşağıdaki gibi sıralanabilir.

Akülü matkap ve vidalamalarda:

• Aşırı zorlanmadan kaynaklı motor

arızası, stator sargı yanması, kömürlerin

dengesiz aşınması,

• Stator sargılarında aşırı zorlanma

sonucu, yüksek ısı sebepli kısa devre,

• Mandren içinde toz ve çapak birikmesi,

• Şanzuman dişlilerinde gres azalması

sonucu kırılma, aşınma,

• Şanzumanda aşırı yükleme sebepli

aşınma sonucu ses oluşumu,

• Aşırı yük ve elektrik dalgalanmaları

nedeni ile elektronik kartta arıza,

• Çalıştırma butonunda toz birikmesi

sonucu çalıştıramama,

• Akülerde darbe nedeni ile gövdenin

kırılması, akü kontakların temas

etmemesi, akü elektronik kartında

arıza.

Avuç taşlamalarda:

• Aşırı yükleme nedeni ile motor arızası,

stator sargı yanması, kömürlerin

dengesiz aşınması,

• El tutamağı ile ürüne ilave yükleme,

• Disk kilidinin fren olarak kullanılması

sonucu kilidin fonksiyonunu yitirmesi,

• Darbe sonucu disk muhafazasının

kırılması,

• Kabloların ezilmesi sonucu emniyetsiz

çalışma,

• Aşırı yükleme nedeni ile dişlilerin

dengesiz aşınması,

• Taşlama diski dışında üründe geniş

zımpara/polisaj diski kullanımı sonucu

dengesiz yüklenme ve muhafazanın

zarar görmesi,

Aşırı yükleme sonucu oluşan yüksek

akım neticesinde komütatörün ark

yapması ve fonksiyonunu bozması,

Aşırı yük armatür sargılarında yanma

Avuç taşlamada uygun olmayan

zımpara/polisaj diski kullanımı

Akünün darbe ile kırılması

Kırıcı delici iç mekanizması

Dekopaj testere armatür, piston mili ve

sarkaç mekanizması

Aşırı yük nedeni ile stator sargılarında

yanma

Kırıcı delicilerde:

• Aşırı yüklenme sonucu yüksek ısı ve

yüksek akım nedeni ile motor armatür,

stator ve kömürlerinin yanması,

aşınması,

• Toz girmesi sonucu O-ring ve

pistonların zarar görmesi,

• Aşırı yükleme sonucu osilasyon

rulmanının aşınması,

• Mandrende toz, çapak birikmesi

ve aşırı yükleme ile hasar görmesi,

Dekopaj testerelerde:

• Testere kilit mekanizmasının aşınması,

• Testere sarkaç mekanizmasının

aşınması,

• Testerenin desteğinden çıkması,

• Testere dişinin kopması,

• Piston milinin yağlama eksikliği nedeni

ile aşırı aşınması.

32

TEKNİK

Kullanıcının; ürüne kaldırabileceğinden

fazla yük uygulamaması ve uzun süreli

kesintisiz ağır yükte çalıştırmaması gibi

iki temel konu dikkate alındığında, ürün

uzun yıllar hizmet verecektir.

Daire Testere:

• Daire testere dişinin kopması,

• Aşırı yüklenme sonucu yüksek ısı ve

yüksek akım nedeni ile motor armatür,

stator ve kömürlerinin yanması,

aşınması,

• Daire testereye yan yük uygulanması,

kesilen malzemenin, testerenin yan

yüzeyine sürtmesi.

Dengesiz kömür aşınması

Komütatörde ark atlaması Aşırı ısı nedeni ile stator sargılarında

kavrulma

33

BÖLÜMLERİMİZ

Kalite kontrol faaliyetlerimiz şartnamelere

göre hammadde giriş kontrolü ile

başlamaktadır. Hammadde kabulünden

sonraki üretimin her aşamasında

süreç kontrol personelimiz ile üretimin

talimatlara uygunluğu kontrol edilir.

“Kontrol kalitemizi pekiştirmek amacı

ile bir örnek verecek olursak, kombine

pense üretiminde yaklaşık 55 aşama

bulunmaktadır, bunun da kalite

kontrol olarak karşılığı bu ürün 55 defa

kontrol edilerek kayıtlarının tutulduğu

manasına gelmektedir.” İmalat ve süreç

kontrol aşamaları tamamlanan ürünlere

paketleme öncesinde standartlara

veya talimatlara uygun olarak

boyutsal, kimyasal ve mekanik testler

uygulanmaktadır.

Laboratuvarımızda bulunan standart

test cihazları; moment test cihazı, kesici

ağız ömür test cihazı, cırcır kol ömür

test cihazı, bilgisayar kontrollü moment

test cihazı, sertlik ölçme cihazı, biçin

değişikliği test cihazı, mikroskop, mikro

vickers sertlik ölçme cihazı, bagalite

alma cihazı, metalografik yüzey parlatma

cihazı, korozyon test cihazı, kaplama

kalınlığı ölçme cihazı, profil projeksiyon

ve 3 boyutlu koordinat ölçüm cihazından

oluşmaktadır. Bu test cihazlarının

yanında elektriğe dayanıklı ürünlerin

KALİTE KONTROL İŞ BAŞINDAİzeltaş kuruluşundan itibaren

profesyonel müşteri nezdinde kalitesini

hep üst düzeyde tutmuştur. Kalitemizi

korumak ve hep daha iyiye taşıyarak

müşteri beklentilerini karşılamak için

kalite yönetim sistemleri dahilinde kalite

kontrol faaliyetleri yürütülmektedir.

(TÜV-GS) DIN EN 60900 standardı kapsamında testlerini gerçekleştirmek için yanma

test cihazı, 10 kV dielektrik test cihazı, 5kV delme test cihazı, sap sıyırma test cihazı ve

darbe test cihazı bulunmaktadır.

34

Testlerimizin tamamı TS EN ISO 9001

kalite yönetim sistemi dahlinden

hazırlanan ve ürün standartlarını

kapsayan talimatlar çerçevesinde

yapılmaktadır. Testlerimizi TS 18001

iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi

kapsamında belirlenen iş güvenlik

ekipmanları kullanılarak yapmaktayız.

Ayrıca test cihazları için TS 18001 ve TS

14001 çevre yönetim sitemi dahilinde

hazırlanan risk değerlendirmeleri ile

çevreye zarar vermeden testlerimiz

gerçekleştirilmektedir. Son olarak 2015

tetkiklerini gerçekleştirdiğimiz TS EN

50001 enerji yönetim sistemi sayesinde

imalat ve test aşamalarında enerji

tüketimimizi optimum seviye ye taşıma

adına çalışmalarımız başlatılmıştır.

Saydığımız yönetim standartları İzeltaşın

Entegre Yönetim Sistemini (EYS)

oluşturmaktadır. İzeltaş el aletlerinin

yanında otomotive sıcak dövme yöntemi

imal edilen parçaların yan sanayisi

konumundadır.

Otomotiv için imal edilen ürünler ISO TS

16949 kapsamında hazırlanan yönetim

sitemi dahilinde üretim ve kontrol

aşamalarından geçmektedir. ISO TS

16949 sistemi ile üretim esnasında

kullanılan takım-aparat, tezgah ve

cihazlar tanımlanmıştır, aynı şekilde

kontrol aşamasında hangi ölçüm cihazı

ile kontrol edileceği ne sıklıkla kontrol

edileceği gibi detaylı tanımlamalar

yapılmıştır. Ayrıca otomotiv parçalara

3 boyutlu koordinat ölçüm cihazımız ile

0,001 mm hassasiyetinde ölçü kontrolleri

yapılmaktadır.

İzeltaş içerisinde yürüttüğümüz kalite

kontrol faaliyetlerimize ek olarak

müşterilerden gelen geri bildirimlerine

8D çalışmalarımız ile anında geri dönüş

yapılmaktadır. Ayrıca müşteriler yerinde

ziyaret edilerek müşterin kullandıkları

el aletleri hakkında fikirleri alınmaktadır,

bu fikirler sayesinde ürünlerimizde

standartlar çerçevesinden iyileştirmeler

yapılmaktadır.

48. yılımızda bulunduğumuz 2015 yılı

itibari ile kalitemizi korumakta ve müşteri

ihtiyaçlarına göre geliştirmekteyiz. Kalite

kontrol ekibi olarak misyonumuz “İzeltaş

kalitesini kontrol altında tutmaktır”,

vizyonumuz ise “İzeltaş kalitesini yönetim

sistemlerimiz ve ürün startlarımız ile

sürekli ileri taşımaktır”.

35

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

KULAK NASIL ÇALIŞIR?

Kulağın üç ana bölümü vardır: dış

kulak, orta kulak, iç kulak. Dışarıdan

görebildiğimiz parça olan dış kulak kendi

kanalına açılır. Kulak zarı dış kulak yolunu

orta kulaktan ayırır. Orta kulaktaki örs,

çekiç ve üzengi kemikçikleri iç kulağa

sesin iletilmesine yardımcı olurlar.

İç kulakta işitme ve dengeye hassas

hücrelerle, beyine giden işitme siniri

vardır.

GÜRÜLTÜNÜN SEBEP OLDUĞU

İŞİTME KAYBI TİPLERİ

İletim Tipi İşitme Kaybı: kulak zarında ve

orta kulak kemiklerinde meydana gelen

kayıplardır.

Algı Tipi İşitme Kaybı: İç kulakta duyma

hücrelerinde meydana gelen kayıplardır.

GÜRÜLTÜNÜN İŞİTME KAYBI

DIŞINDAKİ ETKİLERİ

• Konsantrasyon, dikkat ve reaksiyon

kapasitesi zayıflayabilir.

• Yorgunluk, uyku bozuklukları ve geç

uyuma halleri görülebilir.

• Merkezi sinir sistemi bozuklukları, baş

ağrıları ve stresler görülebilir.

Metobolik ve hormonal bozukluklar

görülebilir.

Herhangi bir ses kaynağı kulağa titreşim

veya ses dalgaları gönderir. Bunlar dış

kulak yolu vasıtasıyla iletilir ve kulak

zarına çarparak zarın titresimini sağlar.

Bu titreşimler orta kulağın küçük

kemikçiklerine iletilir ve kemikçikler

yoluyla iç kulağa buradan da işitme

sinirine geçerler. Titreşimler iç kulakta

sinir uyarıları haline dönüştürülür ve

direkt olarak beyne giderler. Beyne

gelen uyarılar müzik, kapı çarpması gibi

ses olarak algılanır.

Ses çok fazla olduğu zaman iç kulaktaki

sinir uçlarını öldürmeye başlar. Yüksek

sese maruz kalma süresi uzadıkça daha

fazla sinir ucu harap olur. Sinir ucu

sayısı azaldıkça da işitme azalır. Ölü sinir

uçlarını canlandırmak mümkün değildir

ve hasar kalıcıdır.

Gürültü Yönetmeliği - (23 Aralık 2003/25325)

KULAĞI TEHDİT EDEN SESLER (GÜRÜLTÜ)

Kalıcı işitme kaybının en sık nedeni

gürültüdür. Metal ve ağaç işçileri, gemi,

uçak, otomobil sanayi, çalışanları, iş

makinelerini kullananlar, havaalanı

çalışanları gibi birçok iş kolunda

uzun süreli yoğun gürültüye maruz

kalınmaktadır.

Sesin siddeti doğrudan kulak zarına

ulaşan mekanik basınçla ilişkilidir ve

desibel (dB) (ses siddeti ölçüm birimi)

olarak ölçülür. Kulağımız 0-140 dB

arası sesleri algılar. 140 dB kulakta ağrı,

kulak zarında yırtılma gibi etkiler yapar.

Gürültüye bağlı işitme kaybı 90 desibel

üzerindeki şiddette ses gürültüsüne

maruz kalma sonucunda ortaya

çıkabilmektedir.

GÜRÜLTÜ VE KULAK / İŞİTMESAĞLIĞININ KORUNMASI

0

20

30

40

50

60

70

80

90

100

110

120

130

140

İşitme eşiği

Sessiz bir orman

Fısıltı ile konusma

Sessiz bir oda

Şehir içinde bir büro

Karsılıklı konusma

Dikey matkap

Yüksek sesle konusma

Kuvvetlice bağırma

Dokuma salonları

Havalı çekiç, Ağaç isleri

Bilyeli değirmen

Uçakların yanı

Ağrı Esiği, Tüfek sesi

GÜRÜLTÜ KAYNAKLARI VESES DÜZEYLERİ (dB):

36

KULAĞI GÜRÜLTÜDENKORUMA YÖNTEMLERİ

İş yerlerinde gürültü konusunda alınması

gereken önlem İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği

Tüzüğünün 78. maddesinde belirtilmiştir.

Alınacak önlem sırası (1) gürültünün

kaynağında, (2) yansıma kaynaklarının

ortadan kaldırılması (3) alıcıda yani

kulakta engellemektir.

a) Gürültünün Kaynağında;

• Gürültü düzeyi düşük makineler

seçilmeli ve değiştirilmeli

• Gürültü düzeyi daha az olan işlem

seçilmeli

• Gürültü kaynağı izole edilmeli

b) Gürültülü Ortamda;

Makinelerin yerleştirildiği zeminde;

gürültü kaynağı ile maruz kalan kişi

arasına engel konulmalı ve uzaklık

arttırılmalı.

Sesin geçebileceği ve yansıyabileceği

duvar, tavan, taban gibi yerleri ses emici

malzeme ile kaplamak.

a) Gürültüye Maruz Kalan Kişide;

• Gürültüye maruz kalan kişinin, sese

karşı iyi izole edilmiş bir bölme içine

alınması,

• Gürültülü ortamdaki çalışma süresinin

kısaltılması,

• Gürültüye karşı etkin kişisel koruyucu

kullanmak.

b) Gürültülü Ortamda;

Makinelerin yerleştirildiği zeminde;

gürültü kaynağı ile maruz kalan kişi

arasına engel konulmalı ve uzaklık

arttırılmalı.

Sesin geçebileceği ve yansıyabileceği

duvar, tavan, taban gibi yerleri ses emici

malzeme ile kaplamak.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

5 - 16

20 - 35

7,5 - 32

20 - 45

12 - 48

PAMUK

PARAFİNLİ PAMUK

CAM PAMUĞU

KULAK TIKACI

KULAKLIK

KULAK KORUYUCULARININGÜRÜLTÜ ENGELLEME /AZALTMA DEĞERLERİ (dB)

37

ANİ VE ŞİDDETLİ GÜRÜLTÜNÜN

ETKİLERİ

• Kan basıncı (tansiyon) yükselmesi

görülebilir.

• Kan dolaşımı bozukluğu görülebilir.

• Solunum hızı değişmesi ve

• Terlemenin artması gibi hususlar

görülebilir.

Kulak koruyucularını muhakkak sessiz

ortamda takarak gürültülü ortama

girmek gerekiyor. Aksi taktirde 80 - 85

desibel gürültüde iç kulakta bulunan

işitmemizi sağlayan kısa tüycükler yatık

durumdan dik duruma geçiyor ve bu

da tehlikeyi başlatıyor bu tüycükler dik

konuma geçtikten sonra kulak koruyucu

takılınca gürültü de kulağa hapsediliyor

ve bu sefer koruyucu korumaktan çok

zarar veriyor. Gürültülü bölgelerde kulak

koruyucusu takılınca konuşmaları veya

uyarı sinyallerini duymama endişesi

yersizdir. Hatta sesler daha rahat

işitilmektedir.

KULAK KORUYUCUSU KULLANILMASI TALİMATI

Bölüm sorumlusu, kişinin kulağına uygun

koruyucuyu vermeli ve nasıl

kullanılacağını öğretmelidir.

Kulak koruyucularının kullanılması

aşağıdaki gibi bir alıştırma programına

göre başlanılmalıdır.

1.

2.

3.

4.

5.

GÜN

GÜN

GÜN

GÜN

GÜN

Öğleden önce

30 dk. 30 dk.

1 sa. 1 sa.

2 sa. 2 sa.

3 sa.

Tüm mesai boyunca

3 sa.

Öğleden sonra

Eğer 5. günden sonra da koruyucu

kullanmakta sıkıntı çekiliyorsa işçi

sağlığı ve iş güvenliği görevlisine durum

bildirilmelidir.

Kulak koruyucuları yıprandığında,

sertleştiğinde veya şekilleri

bozulduğunda değiştirilmelidir.

Kulak koruyucusu herhangi bir yerde

unutulmuşsa veya kaybedilmiş

ise, mutlaka yeni bir koruyucu alıp

kullanılmalıdır.

Kirli kulak tıkacı, asla kullanılmamalıdır.

Kulak tıkaçları günde en az bir kere

sabun ve su ile yıkanmalıdır.

Uygun bir bakımla kulak tıkaçları (ear

plugs) aylarca, tüm kulağı kaplayan

koruyucular (earmuffs) yıllarca

kullanılabilir.

Kulak koruyucularının kullanılması konusunda hatırlanması gereken diğer konular da şunlardır;

• En iyi kulak koruyucusu kulağa iyice uyan yani rahatça kullanılabilendir.

• Tıkaçla kulak yolundaki küçük bir açıklık koruyucunun etkinliğini önemli ölçüde azaltır. Bu nedenle iyi bir koruyucu kulağa iyice oturandır.

• Kulak tıkaçları takıldıktan sonra konuşma veya herhangi bir şeyi çiğneme sonucu yerinden çıkabilir.

Bu nedenle çalışırken zaman zaman kontrol edilerek yerine iyice yerleştirilmelidir.

HOBİ KÖŞESİ

İZELTAŞHER ZAMAN ZİRVEDE!Gecenin karanlığında yürüyüşe başlıyoruz

amacımız 5.137 metre yüksekliğe sahip

olan Türkiye’nin çatısına ulaşmak. Bir ses

geliyor yukardan “MAŞALLAH” bizden

önce yürüyüşe başlayan İran’ lı ekibin

rehberi, arkadaşlarına moral vermek için

sesleniyor. Tüm yürüyüş boyunca bu ses

kulağımızda çınlıyor.

Ağrı Dağı iki zirveden oluşmaktadır: 5.137

metrelik Atatürk Zirvesi (Büyük Ağrı)

ve 3.898 metrelik İnönü Zirvesi. Burası

aynı zamanda Türkiye’nin en büyük

buzuludur.

Marco Polo‘nun “hiç bir zaman

çıkılamayacak” dediği Ağrı Dağı’na,

Estonyalı bilim adamı ve gezgin Profesör

Friedrich Wilhelm Von Parrot 09 Ekim

1829 tarihinde, beş kişilik bir ekip ile

zirveye ulaşarak tırmanışı gerçekleştirmiş

ve zirveye ulaşmıştır. Bu tarih aynı

zamanda, Türkiye’de ve Estonya’da

dağcılığın başlangıcı olarak kabul

edilmektedir.

Ağrı dağı ile ilk tanışmam Eylül 2009

yılında oldu. Profesör PAROT‘un dağa

çıkışının 180. Yılı kutlamaları kapsamında

Estonyalı Dağcılar ve çeşitli ülkelerin

elçiliklerinin de katılımıyla gerçekleştirilen

tırmanışa Arama Kurtarma Ekibi olarak,

Hocamız Mustafa ARIZ liderliğinde dokuz

kişilik bir ekip olarak dahil oluyoruz. Daha

sonrasında çetin kış şartlarında Mart 2010

tarihinde karlara bata çıka 4.200 mt.

kampına kadar ulaşabiliyoruz. Maalesef

şartlar o tarihte zirve yapmamıza izin

vermiyor.

Son olarak da Ağustos 2014 tırmanışımızı

yapmak üzere harekete geçiyoruz. Van

uçağında üç kişiyiz. Ekibin dört üyesi

Ankara aktarmalı olarak Van’a bizden

önde ulaşıp Doğubeyazıt’a geçiyor.

Ayrıca üç kişide bir haftalık Karadeniz

turundan sonra Doğubeyazıt’a geliyor.

Şansımıza arıza sebebiyle 45 dk. uçakta

bekliyoruz. Sonunda anons yapılıyor

elektrik arızası giderildi, birazdan

havalanacağız. Ağrı Dağı gelmemizi

istemiyor galiba diye şakalaşıyoruz.

Uçağımız sonunda Van havaalanına

iniyor. Valizleri alıp garaja ulaşmak için

yarım saatimiz var, aksi taktirde Van’da

konaklamak zorunda kalacağız. Bu

durum tüm programımızın aksamasına

yol açabilir. Çantaları toplayıp taksiyle

garaja geçiyoruz. Bir gün önce kardeşini

ziyarete gelen Sinan arkadaşımız

Doğubeyazıt minibüsünü bizim için

bekletiyor. Araç tam garajdan çıkarken

taksi ile önünü kesiyoruz. Macera

devam ediyor. Yaklaşık dört saatlik bir

yolcuk sonunda Doğubeyazıt’tayız,

otele yerleştikten sonra yemeğe

çıkıyoruz. Ekibimizin ahçısı Sadun

abinin liderliğinde hazırladığımız erzak

listesine göre alışverişimizi yapıp otele

dönüyoruz. Ertesi gün sabahtan hareket

edeceğiz. Bakalım Ağrı Dağ’ı zirvesine

çıkmamıza izin verecek mi?çıkmamıza

izin verecek mi?

Sabah erkenden kalkıp kahvaltıya

geçiyoruz. Ekipteki heyecan giderek

artıyor. Bizi 2.200 mt’ye götürecek

minibüs otelin önüne geldi bile, çantaları

aracın üstüne yerleştiriyoruz. Dağ ile

aramızdaki son engel olan resmi işlemleri

halletmemiz gerek. Bunun için Jandarma

Komutanlığı’na gideceğiz. Nüfus

cüzdanlarını ve Dağcılık Federasyonu’na

ait lisanslarımızı veriyoruz. Daha

önceden konu ile ilgili bilgilendirme faksı

gönderilmesine rağmen izinlerin çıkması

bir saati buluyor, artık gidebiliriz. Görevli

askerlere “Allah’a emanet olun!” diyerek

oradan ayrılıyoruz.

İran transit yolundan ayrılarak toprak yola

giriyoruz. Minibüsümüz tozlu yollardan

geçerek yükseliyor. Camları kapatıyoruz

ama ne fayda; her yer toz toprak.

Araçların biri geliyor biri gidiyor. Yukarısı

çok kalabalık anlaşılan bir saatlik yolculuk

sonunda geniş bir virajda duruyoruz.

Burası yürüyüşe başlayacağımız yer.

Çok sayıda ekip dönüş hazırlığında.

Malzemelerde karışıklık olmaması için

minibüsün üstünden aldığımız çantaları

bir yere toplayıp katırlara yüklenmesi için

hazırlıyoruz. Sadece birinci kampa kadar

ihtiyacımız olan malzemeleri yanımıza

alıyoruz. “Yürüyüş için güzel bir hava,

hadi hayırlısı” diyerek başlıyoruz.

38

Yolda tırmanışı tamamlayan gurupların

gülen yüzleri ile karşılaşıyoruz, moral

verip şans diliyorlar bize. Geniş toprak

yol bitiyor patikadan devam ediyoruz

İnternetten hava durumuna baktığımızda

öğleden sonra yağmur görünüyor.

Havada hiçbir belirti yok bir süre

“Yolda tırmanışı tamamlayan gurupların

gülen yüzleri ile karşılaşıyoruz,

moral verip şans diliyorlar bize.”

yürüdükten sonra aşağımızda kalan ovaya

bakınca doğudan yağmur bulutlarının

gelmeye başladığını görüyoruz; yavaş

yavaş bulunduğumuz yerde rüzgar

artıyor. Yağmur bizi de etkilemeye

başlıyor. Yaylacıların olduğu yerlerden

geçerken çadırlarında bizi ağırlıyorlar;

ayran ve çay ikramında bulunuyorlar.

Yağmurun yavaşlaması ile yürüyüşe

devam ediyoruz. Yük dolu katırlar

yolda bizi geçiyor; Yolu ezberlemişler.

Sonunda güzel bir düzlükte kurulmuş

bir sürü çadırın olduğu 3.200 mt.’deki

kamp alanına ulaşıyoruz: Birinci gün

yürüyüşümüz burada tamamlanıyor.

Kendimize uygun bir yer bulup

yerleşiyoruz. Biraz dinlenip yemek işine

girişiyoruz, aç dağcıları doyurmak kolay

değil, ocaklar yanmaya başlıyor. Güzel

bir ziyafetin ardından diğer ekiplerle

tanışıyoruz. Hava kararmaya başlıyor

yavaştan, Norveç’ten gelen bir Türk

ile sohbet ediyoruz. Turizm firması ile

anlaşmış, karma bir grup olarak çıkış

yapacaklar, gurubumuzda iki Çinli, bir

Alman, bir de diyor sözünü kesiyorum “bir

de Türk var değil mi?” gülüşüyoruz fıkra

gibi. Norveç’ten dağcılık ile ilgili bilgiler

aktarıyor. Çok sayıda dağ evi olduğunu,

buralarda kalan kişilerin kullandıkları

malzemelerin parasını kutuya atarak

ödediğini, görevlilerin belli zamanlarda

gelerek eksikleri tamamladığını anlatıyor.

Ülkemiz için düşününce bunlar bize

maalesef hayal gibi geliyor. Başka bir grup

halay çekiyor, ısınmak için iyi bir yöntem.

Ruslar yan tarafta toplanmış bizim içinde

bulunduğumuz yemek çadırına gölge

oyunu ile kurt şekli yapıyorlar hemen Van

Gölü canavarımızla karşılık veriyoruz.

Arkasından kahkaha sesleri geliyor.

Çadırımıza çekiliyoruz yarın yorucu bir

gün olacak.

Kahvaltı sonrasında etrafı taşlık, belirgin

bir patikadan çıkışa başlıyoruz. Bu etap

ilk güne göre daha dik, eğim iyice artıyor.

3.800 mt’lerde Kum Kampı dediğimiz

bölgeye geldiğimizde Türkiye’nin en

yüksekteki bakkalı ile karşılaşıyoruz,

etrafı taşla çevrili bir yer burası, gelip

geçenlere içecek satıyorlar, fiyatlar el

yakıyor. Girişimcilik ruhu burada devreye

girmiş, küçük bir moladan sonra yola

devam ediyoruz. Yukarıya baktığımızda

patikada ikişer kişilik gruplar halinde

inenleri görüyoruz. Arkadan gelen

önündekinin çantasını tutmuş ağır ağır

iniyor. Sebebini anlıyoruz Antalyalı

Görme Engelliler, Türkiye Dağcılık

Federasyonu Antalya İl Temsilciliği,

Akdeniz Dağcılık ve Doğa Sporları

Kulübü, Toroslar Doğa Sporları Kulübü

işbirliği ile bu organizasyonu yapmışlar.

Başarılı bir zirve çıkışından sonra inişe

geçiyorlar. Hepimiz çok duygulanıyoruz.

“Gerçek Dağcılar Onlar” diye içimden

geçiriyorum.

“...Gerçek dağcılar onlar diye içimden

geçiriyorum.”

2.GÜN

39

HOBİ KÖŞESİ

4.200 mt’deki kamp görünmeye başladı.

Hemen yanında bulunan Öküz Deresi

denen büyük vadinin yukarısından araba

büyüklüğünde kayaların düştüğünü

görüyoruz: Ne ihtişamlı bir karşılama

töreni. İkinci kamp alanında çadır

kurulacak yer sayısı az, kalabalık ekiplere

denk geldiğiniz taktirde sıkıntı olabiliyor.

Çünkü burası çok kayalık bir bölge,

tırmanışı tamamlayan ekiplerin inişe

geçmesi sayesinde rahat yer buluyoruz.

Yükseklik kendini göstermeye başlıyor.

Normalde deniz seviyesinde % 21

oranlarında olan oksijen irtifa ile birlikte

azalıyor. Bunun sonucunda kişiden kişiye

değişen tepkiler meydana gelebiliyor. En

belirgin özelliği baş ağrısı, baş dönmesi,

nitekim bu belirtiler ile karşılaşıyoruz ve

tüm gün sürüyor. Akut dağ hastalığına

kadar gidebilen bu durumu aşmak için

dinlenmek, bol sıvı almak ve ara ara bir

şeyler atıştırmak gerekiyor. Neyse ki

belirtiler akşama doğru geçiyor.

Gün içinde zirvenin zaman zaman

bulutlardan arındığını görüyoruz. Yüzünü

göstermek istemeyen nazlı bir kız gibi,

bize kendisini gösteriyor, gözümüz

hep onda. Muhteşem bir gün batımı

manzarası ile akşamı yapıyoruz.

Çantalarımızı şimdiden hazırlamaya

başlıyoruz. Ortak kullanacağımız teknik

malzemeleri ip ve buz vidalarını aramızda

paylaşıyoruz. Bu malzemeleri 4.900

mt’den sonra cam buz olması ihtimaline

karşı yanımıza alıyoruz. Krampon,

emniyet kemeri, termos, ilk yardım seti

ve ihtiyacımız olan her şey hazır. Yarın

büyük gün: “Zirve Günü” hadi hayırlısı…

Gece saat 01:00’de kalkıp zifiri karanlıkta

hazırlanmaya başlıyoruz. Hareket

saati geldi, ekip hazır 02:00 yürüyüşe

başlıyoruz. Herkesin tepe lambaları

açık, hava çok soğuk değil, rüzgar yok

denecek kadar az, güzel bir günün

belirtileri sanki bunlar. Kayaların ve

taşların arasından dolana dolana labirent

şeklinde yükselerek hedefimiz olan

5.137 mt’ye doğru harekete geçiyoruz.

Şuan durduğumuz yerden kimler

Şuan durduğumuz yerden kimler

geçti diye bakarsak pek çok ünlü kişi

var içlerinde, ama en ilginç olanlarını

şöyle sıralayabiliriz. Amerikalı

astranot James IRWİN, Apollo 15′

uzay aracı ile Ay’a inen sekizinci

astronot ve ‘Ay taşıtını’ ilk kullanan

astronot olarak bilinir.

Önümüzde İranlı dağcılar var. Gerilerde

başka ekiplerin ışıklarını görüyoruz. Uzun

bir yürüyüş sonunda, gecenin karanlığı

yerini doğacak olan güneşin habercisine

bırakmaya başlıyor ve yavaş yavaş

hava aydınlanıyor. Doğan güneşin etkisi

ile meydana gelen o muhteşem Ağrı

Dağı’nın piramit şeklindeki gölgesini

bu sefer göremiyoruz maalesef. 4.900

mt’lerdeki buzula yaklaşmaya başlıyoruz.

Bu noktada üç kilo olan yüksek irtifa

botlarımıza yetmezmiş gibi ilave olarak

bir kilo ağırlığındaki kramponlarımızı da

takıyoruz. İnsan bazen kendini sorguluyor

“Ne İşim var burada?” diye, ama öyle

bir an yaşıyorsunuz ki belki de bir çok

insanın görmediği ve göremeyeceği

muhteşem bir manzara size her şeyi

sorgulamayı unutturuyor ve o an neden

orda olduğunuzu anlıyorsunuz.

O an orada olmanız gerektiğini

anlıyorsunuz ve yaşadığınız tüm sıkıntılar,

zorluklar bir anda anlamsızlaşıyor.

İşte sonunda zirveye iyice yaklaştık

derken zirvedeyiz… Etrafında başka bir

yükseltinin olmaması ve 360 derece

bir görsellik sunmasının etkisiyle

açık havalarda İran ve Ermenistan’ı

bile görebiliyorsunuz Büyük Ağrı’nın

zirvesinden.

Ayrıca en anlamlısı da 1937

yılında Binbaşı Cevdet SUNAY

başkanlığında 15 subay ve 50

askerden oluşan bir askeri birlik

zirveye hareket eder, içlerinden

8 kişi zirveye ulaşır ve Atatürk

büstü dikerler. Bu askerlerin

dağa ilk çıkışlarıdır. O zamanlar

binbaşı olan Cevdet SUNAY, dağa

tırmandığında 38 yaşındadır. Daha

sonra Türkiye’nin 5. Cumhurbaşkanı

olacaktır. Ekipte bir de şair vardır.

Teğmen Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

40

HOBİ KÖŞESİ

Türk bayrağımız, Dağcılık kulübümüzün

flaması ve İZELTAŞ flaması ile fotoğraflar

çekilip zirveden ayrılıyoruz. Aynı gün

Doğubeyazıt’a ineceğimiz için zirvede

fazla zaman kaybetmeden hızlı bir

şekilde hareket etmemiz gerekiyor.

4.200 Kampına sağ salim ulaşıyoruz.

Arız Hocamız Zirveye çıkışımızı kutlamak

için kavun ikram ediyor. Bir süre

dinlendikten sonra çadırımızı toplayıp

dönüş hazırlıklarına başlıyoruz. İzmir’den

başka bir ekip yüksekliğe alışmak için

4.200 kampına çıkıp, sonrasında 3.200

kampına inerek burada geceleyecekler.

Bu şekilde yüksekliğe uyum sağlamayı

planlıyorlar.

“Bazen zirveye 50 mt. kala geri dönme kararı

aldığınız zamanlar olur dağcılıkta,

önemli olan ekip olarak sağ sağlim tamamlamaktır.”

Ağrı Dağı tehlikeli bir dağdır. Ne zaman

ne olacağı belli olmaz. Hava günlük

güneşlikken, beş dakika sonra göz gözü

görmeyen fırtınalı bir duruma gelebilir,

teknik zorluktan çok mukavemete dayalı

zorluğu olan bir dağdır. Bazen zirveye

50 mt. kala geri dönme kararı aldığınız

zamanlar olur dağcılıkta, önemli olan

ekip olarak sağ sağlim tamamlamaktır

faaliyeti. Dağ her zaman oradadır çünkü,

her zaman gidebilirsiniz. Bizim farkımız

da burada ortaya çıkıyor, üç gün gibi bir

sürede tırmanışı tamamlıyoruz. Güzel

havanın ve iyi performansın da burada

etkisi var tabi ki.

İniş esnasında Güney Kore ve Rusya

dan gelen dağcılar ile karşılaşıyoruz,

öyle görünüyor ki jeolojik öneminin yanı

sıra, tufandan sonra “Nuh’un Gemisine”

ev sahipliği yaptığı inancıyla kutsal bir

anlam da taşıyan Ağrı Dağı, bir çok

ülkeden insanların da ilgisini çekiyor.

Bizi gören yaylacıların çocukları bir

şeyler satmak için koşarak geçeceğimiz

patikalara çıkıyorlar tüm şirinlikleriyle,

Şivesiz düzgün Türkçe konuşmaları

bizi şaşırtıyor; televizyonda izledikleri

dizilerden diyerek açıklama yapıyor

bir arkadaşımız. Kalan yiyecekleri

paylaşıyoruz ve en nihayet uzun bir

yürüyüş sonunda araçların olduğu

yere geliyoruz. Şöförümüzün elindeki

karpuzlar kendisine olan sevgimizi daha

da arttırıyor açıkçası. Bu güzel ikramdan

sonra ekibin kalanının gelmesini

beklerken dinleniyoruz.

Çantalarımızı son bir kez daha aracın

üstüne yükleyip yola çıkıyoruz.

Doğubeyazıt garajından Van’a geçiyoruz.

İzmir’e uçuş öncesinde yorgun

bedenlerimizi ödüllendirip güzel bir

ziyafet çekiyoruz burada. Faaliyet evde

başlar evde biter sözü kulaklarımızda,

hayırlı yolculuklar...

Şehitlerimizin anısına ithaf edilmiştir…..

Ekip Üyeleri:

Vedat ÖGER,

Sadun KURAT,

Sinan TOPLU,

Raşit ADIGÜZEL,

Ali CAN,

Alime ÇINAR,

Rabia YORULMAZ,

Türkay ÖRS,

Muhlis AKGÜN,

Yılday KANDEMİR,

Mustafa ARIZ

Yazan: Vedat ÖGER

Fotoğraflar: V.ÖGER

41

DOKTORUM

Kan şekeri (glukoz) vücut için gerekli

olan enerjiyi sağlar. İhtiyaçtan fazla

şeker, gerektiğinde kullanılmak üzere

karaciğer ve yağ hücrelerinde depolanır.

Şekerin vücutta enerji olarak kullanılması

ve depolanması için insüline gereksinim

vardır. İnsülin, şekerin kanda yükselmesini

önleyen bir hormondur, midenin

arkasında pankreas adlı organın beta

hücrelerinde yapılır ve kana salgılanır.

Yemekten sonra kan şekeri yükselince

pankreastaki insülin yapan hücreler

uyarılır ve kana insülin verilir. İnsülin kan

şekerinin hücre içine girmesini sağlar.

Böylece kan şekeri normal düzeyde

tutulur, yükselmez. Hücrelere giren şeker

burada yakılır ve enerji olarak kullanılır.

İnsülin eksikliğinde veya etkisizliğinde

şeker hastalığı “diyabet” ortaya

çıkar. Kanda şeker miktarı artar ve

böbreklerden idrarla dışarı atılır.

Diyabetli kişilerde sıklıkla aşağıdaki

belirtiler görülür;

• Aşırı susama ve su içme

• Sık sık idrara çıkma

• Kilo kaybı

• Aşırı iştah ve çok yeme

• Bulanık görme

• Cilt enfeksiyonları

• İyileşmeyen yaralar

• Halsizlik

Tip I diyabetin belirtileri daha erken

yaşlarda ortaya çıkar. Tip II diyabetli

hastaların bir kısmında teşhis edildikleri

anda yukarıdaki şikayetler söz konusu

olmayabilir.

KİŞİ DİYABETLİ OLDUĞUNUNASIL ANLAR?

Diyabetin iki tipi vardır:

Tip I diyabet (insüline bağımlı diyabet)

Bu hastalarda pankreastan insülin yapımı

ya çok azalmış veya durmuştur. Bu

durumda kanda insülin yoktur. Kan şekeri

düzeyini dengelemek için dışarıdan

insülin vermek zorunludur. Genellikle

çocuklarda ve genç erişkinlerde, yaşamın

erken dönemlerinde ortaya çıkar.

Tip II diyabet (insüline bağımlı olmayan

diyabet)

Bu hastalarda pankreasta ileri yaşlara

kadar normale yakın düzeyde insülin

yapımı vardır. Hatta bazen normalden

fazla bile insülin yapımı söz konusu

olabilir. Ancak insülin yeterli etkiyi

sağlayamamaktadır. Şişmanlık ve

yanlış beslenme insülinin istenen etkiyi

göstermesini engeller, kan şekeri yükselir.

Hastaların çoğunluğu 40 yaşın üzerinde

ve şişmandır, ailelerinde diyabetli vardır.

Diyabetes MellitusŞEKER HASTALIĞI

Vücudun kan sekerini uygun sekilde

kullanamaması ve depolayamamasıdır.

Diyabet42

KİMLERDEDİYABETGELİŞEBİLİR?

DİYABET TANISI

DİYABETNASIL TEDAVİEDİLİR?

Diyabet herkeste söz konusu olabilir.

• Yakın akrabalarında diyabet olanlar risk

altındadırlar.

• Yaş artışıyla beraber diyabet gelişme

riski artar.

• 40 yaşın üzerinde ve şişman kişiler

diyabete yatkındırlar.

• Gebelikte diyabet gelişen kadınlarda

ileriki yıllarda Tip II diyabete yakalanma

sıklığı çok fazladır.

• Eğer bir kişide Tip II diyabet varsa

ailenin diğer üyeleri de risk altındadır.

Tip II diyabet için risk faktörleri

• Aşırı kilo

• Hareketsiz yaşam tarzı 

• Ailede diyabet hikayesi

Vücut Kitle İndeksi (BMI) 30 ve üzerinde

olanların diyabete yakalanma riski normal

kişilere göre 5 kat fazladır.

12 - 13 saatlik açlık kan şekerine bakılması uygundur.

• Açlık kan şekeri 126 mg/dl’den yüksek ise,

• Diyabet belirtileri bulunuyor ve rastgele ölçülen kan şekeri düzeyi 200 mg/dl’den

yüksek ise,

• Şeker yükleme testi sırasında kan şekeri düzeyi 200 mg/dl veya üzerinde ise,

Yukarıdaki kriterlerden birisi söz konusu ise o kişi diyabetli olabilir ve doktora

başvurmalıdır. Şeker Yükleme Testi olarak bilinen Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT),

diyabet tanısında çok önem taşır. Doktor önerisi ile yapılmalıdır.

Açlık kan şekeri ve OGTT’nin yanı sıra

diyabet takibinde kullanılan diğer

laboratuvar testleri de aşağıdaki gibidir:

HbA1c :  Yaklaşık 1 - 3 ay boyunca ortalama

kan şekeri düzeylerini yansıtan bir test

parametresidir. Diyabetli hastada, uzun

dönemde yapılan tedavinin etkinliğinin

ve hastanın tedaviye uyumunun

izlenmesinde önemlidir. HbA1c bu yönde

değerli bir testtir.

Fruktozamin: Yaklaşık 2 hafta boyunca

ortalama kan şekeri düzeylerini yansıtır.

C - peptid:  İnsülin tedavisi gören

diyabetik hastalarda vücut insülin

deposunun göstergesidir. Pankreas

tarafından yapılan insülin düzeyini

yansıtır.

Diyabet tedavisinde öncelikle

diyabetlinin eğitimi önemlidir. Diyabetli

kişiye takip ve tedaviye ilişkin gerekli

bilgiler verilmelidir. Edinilen bilgilerin

günlük yaşama uygulanması ve sürekliliği

önemlidir. Diyabetin tedavisinde

insülin enjeksiyonları, diyabet ilaçları

ve beslenmenin düzenlenmesi kadar

günlük egzersiz de önemli bir tedavi

yoludur. Düzenli ve bilinçli yapılan

egzersiz vücudun insülini daha etkili

kullanmasına yardımcı olarak, kan şekeri

düzeyini düşürür.

DOKTORUM

43

DOKTORUM

DİYABET NE TÜR HASTALIKLARA YOL AÇAR?

Diyabet tanısı konmuş kişiler en az

altı ayda bir defa diyabet uzmanı bir endokrinolog tarafından kontrol

edilmelidir. Yılda bir defa göz hastalıkları

uzmanına kontrollerini yaptırmalı,

diyabet konusunda uzman bir diyetisyen

ve egzersiz fizyolojistinin programlarını

dikkatli bir şekilde uygulamalıdır.

Diyabetli kişiler aynı zamanda günlük

kan şekeri düzeylerindeki değişiklikleri

izleyebilmek için evde kan şekeri ölçüm

cihazlarını kullanmasını öğrenmelidirler.

Bu uygulama dengeli beslenme, egzersiz

ve ilaç uygulamalarının ne ölçüde istenen

sonucun elde edildiğini göstermesi

açısından önem taşımaktadır. 

Tip II diyabeti olanlarda kilo fazlalığı

varsa diyet, spor ve zayıflama ile

diyabet kontrol altına alınabilir. 

Diyet; 

• Hastanın diyabetinin tipine yani Tip I

veya Tip II oluşuna,

• Yaşına,

• Kilosuna,

• Yüksek tansiyon, damar sertliği gibi

durumların olup olmamasına,

• Kullanılan ilaçlara göre doktor

tarafından düzenlenmelidir.

Egzersiz;

• Kan şekerini düşürür ve vücudun

glukozu kullanma yeteneğini artırır. 

• Şişmanlığın sonucu olarak oluşan

insülin direncinin düzelmesine yardımcı

olur.

• Kalp hastalıkları için risk faktörlerini

azaltır. LDL Kolesterolü (kötü

kolesterol) düşürür. HDL Kolesterolü

(iyi kolesterol) yükseltir.

• Egzersiz sırasında kan basıncı düşer.

• Egzersiz, iyi bir diyetle birlikte TİP

II diyabeti ilaç tedavisine gerek

kalmadan kontrol altında tutar. Düzenli

bir egzersiz ve aktivite diyabetlilerde

kan şekerinin düzenlenmesinde etkili

bir yoldur.

Diyabet hastalarının beslenme, egzersiz

ve ilaç tedavisi konusunda gerekli özeni

göstermemeleri halinde uzun vadede

karşılaşacakları diğer tıbbi sorunları şu

şekilde sıralayabiliriz;

• Kalp krizi

• İnme

• Körlük

• Böbrek yetmezliği

• Damar bozuklukları

Kan şekeri düzeyleri normal sınırlara

yakın şekilde kontrol altında

tutulduğunda bu komplikasyonların

%50 veya daha fazla oranda azalması

söz konusudur.

Tip II diyabetiklerde kan şekeri ve insülin

düzeylerinin yüksekliğine ek olarak

trigliserid gibi bazı kan yağlarında da

artış görülmektedir.

Bu durumda insülin ve kan

yağlarının yüksek seviyelerde

olması ileri dönemde

komplikasyonların ortaya

çıkmasında etkilidir.

Diyabetli hastaların sağlıklı kişilere

göre grip ve zatürreye bağlı

komplikasyonlardan ölüm oranı 3 kat

fazladır. Bu nedenle grip aşısı diyabetli

hastalar için koruyucudur.

DİYABET ÖNLENEBİLİR Mİ?Tip I diyabetli vakaların çok yakın

akrabaları üzerinde yapılan incelemelerde

gelecek beş yıl içinde diyabet gelişme

riski olan kişilerin saptanabileceği

konusunda umut verici bulgular elde

edilmektedir. Dengeli bir biçimde kilo

vererek ve fazla zorlanmadan yapılacak

olan günlük egzersizle, Tip II diyabet

riskinin %58 oranında önlenmesinin

mümkün olduğunu gösteren araştırma

bulguları vardır.

44

“Diyabetik Diyet” diye bir şey yoktur.

Diyabetli birçok kişi yapılan tüm bilimsel

açıklamalara rağmen hâlâ mucizevi

bir diyet olduğunu düşünmekte ve

bu yiyecekleri yediklerinde diyabet

sorunlarının ortadan kalkacağına

inanmaktadır. Bu yanlış inanç mutlaka

değiştirilmeli, düzeltilmelidir. Doktor

kontrolünde, doğru eğitim ve sağlıklı

beslenme kurallarına uyularak her

diyabetli kişi sağlıklı bir kişinin

yiyebileceği her şeyi yiyebilir.

Diyabet, şekerli gıda yememek değildir.

AMD, American Diabetes Association’un

1994 yılında belirlediği önerilere kadar

diyabetik kişilerin şeker içeren gıdalar

yerine patates ve tahıllarda bulunan

kompleks karbonhidratları tüketmesi

gerektiği kanısı hakimdi. Yeni yaklaşımda

diyabetik vakaların gün içinde yedikleri

gıdalardaki toplam karbonhidrat

miktarının dengede tutulmasının önemi

vurgulanmaktadır. Dengeli beslenme ile

kan şekeri düzeylerini istenilen sınırlar

içinde tutmak mümkündür.

İnsülin tedavisine gerek duyulmayan

vakalarda her öğünde ne miktar

karbonhidrat tüketilmesi gerektiği

diyetisyenler tarafından belirlenmektedir.

İnsülin tedavisinde olanlar ise hangi

tür gıdayı ne miktarda tüketmeleri

gerektiği konusunda daha dikkatli

davranmalıdırlar.

 

Et ve yağ dışındaki gıdaların hemen

hemen tümü belirli oranda karbonhidrat

içermektedir. Karbonhidratlar ise kan

şekeri düzeyini en hızlı artıran unsurdur.

Bir kişinin günlük tüketmesi gereken

karbonhidrat miktarı o kişinin kilosu, ne

DOKTORUM

zaman ne miktarda egzersiz yaptığı,

diyabet tedavisi için kullandığı ilaçlar,

yaşı ve kan yağlarının ne düzeyde

olduğuna bağlı olarak belirlenmelidir.

Örneğin;  180 cm boyunda 90 kg

ağırlığındaki bir kişi mevcut kilosunu

koruyabilmek için, gün içinde 350 gram

karbonhidrat tüketebilir. Bu miktar

gün boyunca eşit dağıtıldığı takdirde

kan şekeri düzeyinin ani yükselmesi

engellenmiş olur. 

Diyabetli kişilerde sıklıkla karşılaşılan

bir sorun da kan yağları ve kolesterol

düzeylerinin yüksek olmasıdır. Kilolu

olmasalar dahi bu kişiler beslenmelerinde

tükettikleri yağ miktarına dikkat

etmelidirler.

Dr. Mustafa APAK

45

KÜLTÜR KÖŞESİ

TARİHİ SAFR ANBOLU ŞEHRİ - 1994Safranbolu 1950´lerde Anadolu´da

gerçekleşen modern şehirleşmeden

fazla etkilenmemiştir. Bu nedenle

mimari gelenekleri, özellikle yarı

ahşap, üç odalı Pontian Yunan stilinde

depreme dayanıklı evleri korunmuştur.

TÜRKİYE’DEN DÜNYAYA15 MİRAS

Kapadokya 60 milyon yıl önce;

Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın

püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu

yumuşak tabakaların milyonlarca yıl

boyunca yağmur ve rüzgâr tarafından

aşındırılmasıyla ortaya çıktı. Hititler´in

yaşadığı topraklar daha sonraki

dönemlerde Hristiyanlığın en önemli

merkezlerinden biri oldu.

Cami 1228–29 yıllarında Mengücekli beyi

Ahmed Şah tarafından; Dârüşşifa ise aynı

tarihte, Ahmed Şah´ın eşi Turan Melek

tarafından Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem

Şah adlı bir mimara yaptırıldı. Plan tipi

ve süsleme olarak benzeri olmayan bir

eserdir.

İstanbul, yerleşim tarihi son yapılan

Yenikapı´daki kazılarla bulunan liman

doğrultusunda 8500 yıl, kentsel tarihi

yaklaşık 3 bin, başkentlik tarihi 1600 yıla

kadar uzanan Avrupa ile Asya kıtalarının

kesiştiği noktada bulunan bir dünya

kentidir.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya

değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere “Dünya Mirası” statüsü tanınmaktadır. 2015 yılı itibariyle Dünya genelinde UNESCO

Dünya Miras Listesi’ne kayıtlı 1007 kültürel ve doğal varlık bulunmakta olup bunların 779 tanesi kültürel, 197 tanesi doğal, 31 tanesi

ise karma (kültürel/doğal) varlıktır.Ülkemizden UNESCO Dünya Mirası listesine giren 15 kültürel mirasımız vardır.

K APADOK YA V EGÖREME MİLLİ PARKI - 1985

DİV RİĞİ ULU CAMİİ V EDARÜŞŞİFASI - 1985

TARİHİ İSTANBUL YARIMADASI - 1985

HATTUŞAŞ:HİTİT BAŞKENTİ - 1986

Hitit Devleti´nin başkenti olan Hattuşaş

sanat ve mimarlık alanında gelişmiş bir

bölge olan Hattuşaş, Çorum´un Sungurlu

ilçesinin güneydoğusunda yer alıyor.

Yapılan kazılarda 5 kültür katı ortaya

çıktı. Bu katlarda Hatti, Asur, Hitit, Frig,

Galat, Roma ve Bizans dönemlerinden

kalma kalıntılar bulundu.

BERGAMAANTİK KENTİ - 2014İzmir’de bulunan Bergama, Antik

metinlerde Pergamon ya da Pergamonos

olarak geçiyor. Pergamon, Kuzey

Ege’de Kaikos (Bakırçay) Irmağı’nın

doğu-batı yönünde uzandığı graben

vadisinin kıyısında yer alıyor. Pergamon

Tepesi’ndeki Akropol’de ilk yerleşim

izleri M.Ö.7.-6. Yy.’a kadar gitmektedir.46

KSANTOS - LETOON - 1988

XANTHOS: Fethiye’ye 46 km. uzaklıkta, Kınık köyü yakınlarında bulunan Xanthos, Antik Çağda Likya’nın en büyük idari merkezi idi. M.Ö. 545’te Perslerin egemenliğine girene kadar bağımsız olan kent, bundan yaklaşık olarak yüzyıl kadar sonra tamamıyla yanmıştır. Bu yangından sonra şehir tekrar inşa edilmiş, M.Ö. II. yy.da Likya Birliğinin başkenti olma görevini üstlenmiştir. Daha sonra Romalıların kontrolüne giren kent, bundan sonra Bizans egemenliğine girmiş ve 7. yy.daki Arap akınlarına kadar Bizans egemenliğinde kalmıştır. LETOON: Xanthos’a 4 km. uzaklıkta bulunan Letoon, Antik Çağda Likya’vnın dini merkezi konumundaydı. Bu kutsal alanda Leto, Apollon ve Artemis tapınakları ile birlikte, bir manastır, bir çeşme ve Roma Tiyatrosu kalıntıları bulunmaktadır. Artemis ve Apollo’nun annesi Leto’ya adanmış olan en büyük tapınak, batıda bulunan ve peripteros tarzında yapılmış Leto Tapınağı’dır.

KÜLTÜR KÖŞESİ

EFES ANTİK KENTİ - 2015

İzmir’in Selçuk İlçesinde bulunan Efes

Antik Kenti, “Dünyanın Yedi Harikası”ndan

biri olan Artemis Tapınağı´na ve asırlardır

dini merkez işlevi gören Selçuk Meryem

Ana Evi´ne ev sahipliği yapmaktadır.

Efes; gerek Anadolu uygarlıklarının

çeşitliliğini yansıtan eşsiz bir kültür mirası

ve kültürlerarası diyaloğu yüz binlerce

ziyaretçi yoluyla canlı olarak temsil eden

önemli bir hac mekanıdır.

NEMRUT DAĞI - 1987

Dünyanın 8 harikasından biri olan

Nemrut Dağı, Adıyaman’da bulunuyor.

Kommagene kralı Antiochus Theos,

MÖ 62 yılında bu dağın tepesine, pek

çok Yunanve Pers tanrısının heykelinin

yanı sıra kendi mezar-tapınağını da

yaptırmıştır. Mezarda, bir kartalın başı

gibi, tanrıların taş oymaları bulunur.

PAMUKKALE VEHIERAPOLIS MİLLİ PARKI - 1988

Pamukkale, güneybatı Türkiye´deki

Denizli ilinde doğal bir mevkidir.

Kent kaplıcaları ve akan sulardan

kalan karbonat mineralleri teraslarını,

travertenleri kapsıyor. Türkiye´nin

Ege bölgesinde, ılıman bir iklimi olan

Menderes Nehri vadisinde bulunur.

Antik kentin M.Ö. II. yüzyılda Bergama

krallarından II. Eumenes tarafından

kurulduğu, adını ise Bergama’nın

kurucusu Telephos’un eşi Heira’dan

aldığı sanılmaktadır. Eski kaynaklara

göre metal ve taş işlemeciliği, dokuma

kumaşları ile ünlü olan kent, Büyük

Konstantin döneminde Frigya bölgesinin

başkentliğini yapmış, Bizans döneminde

Piskoposluk merkezi olmuştur.

CUMALIKIZIK KÖY Ü - 2014

Bursa ilinin Yıldırım ilçesine bağlı bir

mahalle olan Cumalıkızık, Uludağ´ın

kuzey eteklerinde kurulmuş 5 Kızık

köyünden biridir. Cumalıkızık Etnografya

Müzesi burada bulunmaktadır. Kuruluşu

yaklaşık 1300´lü yıllara uzanan köyde,

tarihi doku çok iyi korunmuştur ve

Osmanlı erken döneminin kırsal kesim

sivil mimari örnekleri günümüze ulaşmayı

başarmıştır.

47

NEOLİTİK DÖNEMÇATALHÖYÜKKALINTILARI - 2012

Çatalhöyük, Orta Anadolu’da,

günümüzden 9 bin yıl önce iskân edilmiş,

çok geniş bir Neolitik Çağ ve Kalkolitik

Çağ yerleşim yeridir. Höyükler kabaca 2

bin yıl kesintisiz iskân edilmiştir. Özellikle

neolitik yerleşimin genişliği, barındırdığı

nüfusu, oluşturduğu güçlü sanat ve kültür

geleneği ile son derece dikkat çekicidir.

Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri

olan bu yerleşimin sakinleri, ilk tarımcı

topluluklardan da biridir.

DİYARBAKIR SURLARI VEHEVSEL BAHÇELERİ - 2015

Diyarbakır Kalesi kökeni milattan

önce 3 binlere dayanan önemli bir

savunma yapısı olmanın yanı sıra içinde

barındırdığı Helen, Latin, Süryani,

Ermeni ve Arap dillerindeki yazıtlarla

Anadolu´da iç içe geçmiş uygarlıkları

belgeleyen üstün evrensel değere sahip

bir kültür varlığıdır. Binlerce yıldır kaleyle

bağlantısı olan Hevsel Bahçeleri ise

Asurlulardan günümüze, şehrin yiyecek

ihtiyacını karşılayan önemli bir doğal

alandır.

KÜLTÜR KÖŞESİ

TRU VA ANTİK KENTİ - 1998

Antik kent, Çanakkale merkez ilçesini

bağlı Tevfikiye köyünün batısında,

“Hisarlık Tepesi”nde bulunur. Homeros

tarafından yazıldığı sanılan iki manzum

destandan biri olan İlyada’da bahsi

geçen Truva Savaşı’nın gerçekleştiği

antik kent, 1870’lerde Alman amatör

arkeolog Heinrich Schliemann tarafından

keşfedilmiştir.

SELİMİY E CAMİİ V EKÜLLİY ESİ - 2011

Selimiye Camii Edirne’de bulunan,

Osmanlı padişahı II. Selim’in Mimar

Sinan’a yaptırdığı camidir. Sinan’ın

90 (bazı kitaplarda 80 olarak geçer)

yaşında yaptığı ve “en iyi eserim” dediği

Selimiye Camii gerek Mimar Sinan’ın

gerek Osmanlı mimarisinin en önemli

yapıtlarından biridir.

48

KÜLTÜR KÖŞESİ

Yaşadığımız toplumda kişiler yaşadıkları şehrin isminin nereden geldiğini ve de

anlamını oldukça merak etmektedir. Yaşanılan şehrin dışında çoğu kişi, diğer şehir

isimlerinin de kökenlerinin ne olduğunu merak ederler. Bu anlamda, aşağıda verilen

bilgiler çeşitli rivayetlere, inanışlara, efsanelere, söylentilere ve de varsayımlara göre

şekillenmiştir.

Bu şehri, Amazon kralı olan Amasis

kurmuş ve de şehre Amasis şehri

anlamındaki “Amasesia” ismini vermiştir.

Bu bilgi, tarihçi Strabon’a göredir.

Söylentilere göre bu isim Çoğurum

kelimesinden gelir. Çoğurum kelimesi

ise, bu bölgeden zamanında yaşayan

Rum’lardan gelmektedir.

Bu şehre ismini Atatürk vermiştir. Avrupa,

adı Hıtaylar olan yarı göçebe kabilelerin

Çin’in kuzeyini işgal ettikleri için Çin’in

kuzeyine Hıtay demişlerdir. Atatürk,

Hıtaylıların Antakya bölgesine geldiğine

inanıyordu ve bu nedenle bu şehre Hatay

ismini vermiştir.

Bu kentin ismi Osmanlı arşivlerine

göre Kırıkkal şeklindedir. Bizansın kale

komutanı, akıncıların kaleye doğru hücum

ettiğini öğrenir ve eğer mağlup gelinirse

barut dolu fıçıların havaya uçurulmasını

emreder. Bizans kale komutanı mağlup

olur ve barut fıçıları her yeri yerle bir eder.

Şehrin ismi şehirdeki kahramanlıkları

ifade eder.

İslam kaynaklarına göre Nuh’un gemisi

bu bölgedeki Cudi dağına oturmuştur.

Şehir ise Şehr-i Nuh adıyla kurulmuştur.

İl olarak Şerneh denilmiştir.

Şehir Argoslar tarafından kurulmuştur.

Şehre ismini ise Anadolu beylerinden

birisi olan Aydınoğlu Mehmet Bey’den

almıştır.

Bu şehri Roma döneminde imparator

olan Hadrianus kurmuştur ve şehre

Hadrianopolis ismi verilmiştir. Sonradan

değişimlere uğramış ve Edirne kelimesi

kullanılmaya başlanmıştır.

Eski dönemlerde Bu bölge Bitinya

bölgesinin başkentidir. Şehir ismini ise

Bitinya kralı olan Prusias’tan almıştır.

Şehrin eski adı Ayıntab’dır. Kelime anlamı

ise pınarın gözü demektir. Bu kelime halk

tarafından Antep olarak değiştirilmiştir.

Gazi kelimesi ise Kurtuluş Savaşındaki

destek ve başarıdan dolayı verilmiştir.

İL İSİMLERİ NEREDEN GELİYOR?

AmasyaÇorum

Hatay

Kırıkkale

Sırnak¸

Aydın

Edirne

BursaGaziantep

49