84
İÇİNDEKİLER Dergi Yönetiminden . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .3 Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe . . . . . . . . . . . .5 Pier-Giorgio ZACCHEDDU Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu . . . . . . . . . . . . . . . .19 Cengizhan İPBÜKER, Mustafa YANALAK, Cihangir ÖZŞAMLI Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi . . . . .29 Erdal KÖKTÜRK Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .42 Volkan ÇAĞDAŞ, Mehmet GÜR Türkiye’de “Gecekondu ve İmar Aff›” Üzerine Bir İnceleme . . . . . . . . . .49 Erdal KÖKTÜRK Emlak Vergisi ve Kadastro . . . . . . . . . . . . . .67 Volkan ÇAĞDAŞ, Mehmet GÜR, Zerrin DEMİREL Sempozyum, Konferans, Seminer . . . . . . . . .77 Kitap Tan›t›m› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .81 Etkinlikler Takvimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .81 Sahibi Hüseyin ÜLKÜ Genel Yay›n Yönetmeni A. Fahri ÖZTEN Yaz› İşleri Müdürü Prof. Dr. Ahmet AKSOY Editör Prof. Dr. Ahmet AKSOY Prof. Dr. Ahmet YAŞAYAN (Yrd.) Yay›n Kurulu Doç. Dr. Rahmi Nurhan ÇELİK Doç. Dr. Haluk KONAK Cengiz DAĞDELEN Nihal ERDOĞAN Sebahat YILDIZ Hakem Kurulu AÇLAR Ahmet (Prof. Dr.) AKSOY Ahmet (Prof. Dr.) AKYÜZ Feyza (Prof. Dr.) ALGÜL Emirhan (Prof. Dr.) ALKIŞ Ayhan (Prof. Dr.) ALTAN Orhan (Prof. Dr.) AYAN Tevfik (Prof. Dr.) AYDIN Ömer (Prof. Dr.) BAYKAL Orhan (Prof. Dr.) DEMİREL Hüseyin (Prof. Dr.) DEMİREL Zerrin (Prof. Dr.) DENİZ Rasim (Prof. Dr.) DİLAVER Arslan (Prof. Dr.) ERKAN Hüseyin (Prof.) GÜRKAN Onur (Prof. Dr.) HEKİMOĞLU Şerif (Prof. Dr.) IŞIK Burhan Celil (Prof. Dr.) İZ Hüseyin Baki (Prof. Dr.) KOÇAK Erdal (Prof. Dr.) KUŞÇU Şenol (Prof. Dr.) KÜLÜR S›tk› (Prof. Dr.) MAKTAV Derya (Prof. Dr.) ÖZTÜRK Ergün (Prof. Dr.) SELÇUK Mehmet (Prof. Dr.) ŞERBETÇİ Muzaffer (Prof. Dr.) TOZ Gönül (Prof. Dr.) UÇAR Doğan (Prof. Dr.) ÜNAL Tamer (Prof. Dr.) YAŞAYAN Ahmet (Prof. Dr.) Bu Say›da Konuk Diğer Uzmanlar KÖKTÜRK Erol (Doç. Dr.) YALIN Denizhan (Dr.) Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› Sümer 1 Sokak No: 12/10 K›z›lay - ANKARA Tel: 0312.232 57 77 • Faks: 0312.230 85 74 GSM: 0533.762 28 13 e-posta: [email protected] • Web: www.hkmo.org.tr hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi Say› 2003/89 • 6 ayda bir yay›mlan›r. • Ücretsizdir 1954

1954 hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi DergisiGenel Yay›n Yönetmeni A. Fahri ÖZTEN Yaz› İşleri Müdürü ... and on necessary organisational circumstances to implement

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

İÇİNDEKİLER

Dergi Yönetiminden . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .3

Towards Spatial Data Infrastructures

(SDIs) in Germany and Europe . . . . . . . . . . . .5

Pier-Giorgio ZACCHEDDU

Winkel Tripel’e Alternatif Olarak

Ginzburg V Projeksiyonu . . . . . . . . . . . . . . . .19

Cengizhan İPBÜKER,

Mustafa YANALAK,

Cihangir ÖZŞAMLI

Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi . . . . .29

Erdal KÖKTÜRK

Sürdürülebilir Kalk›nma ve

Kadastroda Evrim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .42

Volkan ÇAĞDAŞ, Mehmet GÜR

Türkiye’de “Gecekondu ve

İmar Aff›” Üzerine Bir İnceleme . . . . . . . . . .49

Erdal KÖKTÜRK

Emlak Vergisi ve Kadastro . . . . . . . . . . . . . .67

Volkan ÇAĞDAŞ, Mehmet GÜR,

Zerrin DEMİREL

Sempozyum, Konferans, Seminer . . . . . . . . .77

Kitap Tan›t›m› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .81

Etkinlikler Takvimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .81

SahibiHüseyin ÜLKÜ

Genel Yay›n YönetmeniA. Fahri ÖZTEN

Yaz› İşleri MüdürüProf. Dr. Ahmet AKSOY

EditörProf. Dr. Ahmet AKSOY

Prof. Dr. Ahmet YAŞAYAN (Yrd.)

Yay›n KuruluDoç. Dr. Rahmi Nurhan ÇELİK

Doç. Dr. Haluk KONAKCengiz DAĞDELEN

Nihal ERDOĞANSebahat YILDIZ

Hakem KuruluAÇLAR Ahmet (Prof. Dr.)AKSOY Ahmet (Prof. Dr.)AKYÜZ Feyza (Prof. Dr.)ALGÜL Emirhan (Prof. Dr.)ALKIŞ Ayhan (Prof. Dr.)ALTAN Orhan (Prof. Dr.)AYAN Tevfik (Prof. Dr.)AYDIN Ömer (Prof. Dr.)BAYKAL Orhan (Prof. Dr.)DEMİREL Hüseyin (Prof. Dr.)DEMİREL Zerrin (Prof. Dr.)DENİZ Rasim (Prof. Dr.)DİLAVER Arslan (Prof. Dr.)ERKAN Hüseyin (Prof.)GÜRKAN Onur (Prof. Dr.)HEKİMOĞLU Şerif (Prof. Dr.)IŞIK Burhan Celil (Prof. Dr.)İZ Hüseyin Baki (Prof. Dr.)KOÇAK Erdal (Prof. Dr.)KUŞÇU Şenol (Prof. Dr.)KÜLÜR S›tk› (Prof. Dr.)MAKTAV Derya (Prof. Dr.)ÖZTÜRK Ergün (Prof. Dr.)SELÇUK Mehmet (Prof. Dr.)ŞERBETÇİ Muzaffer (Prof. Dr.)TOZ Gönül (Prof. Dr.)UÇAR Doğan (Prof. Dr.)ÜNAL Tamer (Prof. Dr.)YAŞAYAN Ahmet (Prof. Dr.)

Bu Say›da Konuk Diğer UzmanlarKÖKTÜRK Erol (Doç. Dr.)

YALIN Denizhan (Dr.)

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas›Sümer 1 Sokak No: 12/10 K›z›lay - ANKARA

Tel: 0312.232 57 77 • Faks: 0312.230 85 74GSM: 0533.762 28 13

e-posta: [email protected] • Web: www.hkmo.org.tr

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi DergisiSay› 2003/89 • 6 ayda bir yay›mlan›r. • Ücretsizdir

1954

Mizanpaj ve Tasar›mYay›n Kurulu

Teknik Haz›rl›[email protected] • 0312.442 86 56

Bask›Berkay Matbaac›l›k

Değerli okurlar, sevgili meslektaşlar›m›z,

Ekrem Hocam›z› kaybettik. Türkiye Harita ve Kadastro

Mühendisliği tarihinde bir bölüm, birinci bölüm kapan-

d›. Mesleğimizin kurucular›, kendilerine şükran borçlu

olduğumuz ve sayg›yla and›ğ›m›z Macit Erbudak Hoca-

m›z ve Burhan Tansuğ Hocam›z gibi, değerli bilim ada-

m›, büyük insan, görev bilinci yüksek, davran›şlar› ile

bizlere hep örnek olmuş sevgili Ekrem Ulsoy Hocam›-

z› da ebediyete uğurlad›k. Derin üzüntü içindeyiz. Te-

sellimiz b›rakt›ğ› eserlerdir ve bu eserler örnek al›narak

Türkiye’de Harita ve Kadastro Mühendisliğinin gelişe-

rek güçleneceğine ve ülke sorunlar›na ak›lc›, tutarl› ve

bilimsel çözümler getirileceğine olan inanc›m›zd›r.

Mesleğimizde büyük izler, imajlar ve yank›lar b›rakan

bu büyük insan›n manevi huzurunda sayg›yla eğiliyo-

ruz.

“Baki kalan şu kubbede hoş bir seda imiş."

Harita ve Kadastro Mühendisliği Dergisi’nin 89.,

hakemli dergi olarak geliştirilmiş ikinci say›s›n›, değer-

li hocam›z Prof. Dr. h.c Ekrem Ulsoy‘a ithaf ederek il-

gilerinize sunuyoruz.

Hakemli Dergi olarak yeni düzenlemede ilk say›ya

ilişkin değişik meslektaş çevrelerinden övgü ve yap›c›

eleştiriler ald›k. Bu ilgi derginin haz›rlanmas›nda görev

alan tüm arkadaşlara mutluluk verdi.

Değerli okuyucular›m›z›n da k›smen değindiği gibi,

birinci say›da baz› olumsuzluklar› önleyememiş oldu-

ğumuzun fark›nday›z. Örneğin baz› yaz›m hatalar› göz-

den kaçm›ş ve hece ay›r›m çizgileri sat›r içlerine kay-

m›şt›r. Değerli yazarlar›n hece ay›r›m›n› bir komutla

otomatik yapmam›ş olmalar› da hece ay›r›m›ndaki bu

hatalara neden olmaktad›r.

Yaz›lar›n tek sütunla sonuçland›r›lmas› güzel bir gö-

rünüm sergilememiştir. Birbirine yak›n boyda iki

sütunda sonuçlanacak biçimde düzenlenmesine özen

gösterilmesi yerinde olacakt›r. Birbirini izleyen yaz›la-

r›n aras›nda bir sayfa, bazen daha çok boşluk kalmas›

da güzel görünmemektedir.

Sayfalarda üst yaz› olmamas› da olumsuz görünüm-

lerden bir tanesi olarak alg›lanm›şt›r. Dergi bundan

böyle makalelerde üst yaz›l› ç›kacakt›r. Bu durum Der-

gi Kurallar›nda baz› değişiklikleri de beraberinde getir-

miştir. İlginize ve dikkatinize sunuyoruz.

Derginin tek renkli ç›kmas› albenisini olumsuz etki-

lediği gibi, baz› şekillerin etkisini azaltm›şt›. Bu soru-

nun çözümüne de çaba gösterilmiştir. Oda yönetimimi-

zin konuya parasal özverili yaklaş›m›n› teşekkürle kar-

ş›l›yoruz.

Bir k›s›tlama konulmam›ş olmakla beraber, yaz›la-

r›n ilgiyi azaltacak kadar uzun olmamas›na çaba göster-

tilmesi yazarlardan beklentimizdir.

Değerli yazarlar›m›zdan diğer bir beklentimiz, ya-

z›lar›nda yazar say›s›n› yapay olarak art›rmaktan ka-

ç›nmalar›d›r. Bir yaz›n›n yazarlar›n›n yaz›ya katk›lar›

olup olmad›ğ› kesin olarak bilinemez. Hele ekip oluştu-

rularak yap›lan proje çal›şmalar›nda ve özellikle özen-

dirilmesi gereken, değişik disiplinlerin kat›l›m› ile ve

geniş kapsaml› projelerin sunumunda yazar say›s›nda

fazlal›k doğal ve istenen bir durumdur. Ancak yaz›n›n

konu ve kapsam› itibariyle, yazar say›s›n›n yapay ola-

rak art›r›ld›ğ› izlenimini verecek bir durumun, derginin

imaj›n› olumsuz etkilemesinden endişe duyulmaktad›r.

Bu durumun bilimsel etiğe de ters düşeceği görüşün-

deyiz. Bu derginin, bir meslektaş›m›z›n vurgulad›ğ› gi-

bi, Harita ve Kadastro Mühendisliği mesleğinde bilim-

sel bilgi ve iletişimin yayg›nlaşt›r›lmas› konusunda ha-

Dergi Yönetiminden

-3-

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954

kemli Türkçe bir kaynak olarak önemli bir görev üst-

lenmesi amaçlanmaktad›r. Bu bağlamda derginin imaj›-

n› olumsuz etkileyeceğini düşündüğümüz gelişmelere

karş› duyarl› olman›n hepimizin görevi olduğunu düşü-

nüyoruz. Yazar say›s›na ilişkin yaz›l› bir ilke yoktur.

Zaten olamaz da. Özellikle İngilizce yay›nlar›n teşvik

edildiği bir dönemde, dergimize ilginin art›r›lmas› ko-

lay değildir ve büyük titizlik gerektirmekte ve dergi yö-

netimine büyük sorumluluk yüklemektedir. Çabam›z,

yazar say›lar›nda olumsuz etki yaratacak yapay çoğal-

ma olmamas› dahil, derginin "Hakemli Dergi" özelliği-

ni tüm yönleri ile taş›mas›n› sağlayacak bir gelişme

içinde olmas›d›r. Dergi bizlerindir ve amac›m›z bu ko-

nuda konulmuş kural gereğince belli bir aşamadan son-

ra bilimsel endekslerce taranmaya değer düzeye gelme-

sidir. Ülkemizde değişik üniversitelerde 7 bölümde ak-

tif olarak mesleki öğretim yap›lmaktad›r ve uygulama-

da 8 bini aşk›n mühendis vard›r. İnan›yoruz ki dergimi-

zi gün geçtikçe geliştirerek sayg›nl›ğ›n› art›rmak için

birikimimiz vard›r ve yeterlidir

Daha iyiye ulaşmak için ilgi ve desteklerinizi bek-

ler, sayg›lar›m›z› sunar›z.

DUYURU

Odam›z›n hakemli bilimsel dergisi olan “Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi YönetimiDergisi”, 2004 y›l›ndan başlayarak kargo yoluyla ve ücreti al›c›dan ödenmek koşuluyladağ›t›lacakt›r.

Y›lda iki say› yay›mlanacak olan dergimizi, düzenli olarak edinmek isteyenlerin adres bilgilerini

içeren başvurular›n› yaz› ile iletmeleri gerekmektedir.

Üyelerimize önemle duyurulur.

Bu derginin ekinde, şubelerimizin ve merkeze bağl› temsilciliklerimizin genel kurul tarihleri duyurusu yer almaktad›r.

-4-

Dergi Yönetiminden hkm 2003/89

Abstract

For decades maps served as the basic medium for storage and ma-

intenance of geographic information. Topographic maps were

used as the basis to be linked with thematic information.

Recently databases have taken over the role for storage and

maintenance of this spatial information. Here high quality referen-

ce data have kept their role as the common basis to which thema-

tic data is referenced.

The European Union has realized the necessity to support the

availability of spatial information for the formulation, implemen-

tation and evaluation of Union policies as well.

This presentation gives an impression about new concepts

with view to a homogenous national spatial data infrastructure for

Germany and it will convey the vision of a European Spatial Da-

ta Infrastructure (ESDI). The significance of reference data as a

core of spatial data infrastructures to obtain integrated spatial re-

ferencing will be pointed out.

Notwithstanding, an overview is given on the responsibilities

and on necessary organisational circumstances to implement spa-

tial data infrastructures in the Federal Republic of Germany and

in Europe as well.

In view of spatial data infrastructures the conventional geo-

detic tasks have been expanded. The new challenges for young ge-

odetic engineers as communication interface between all stakehol-

ders in the field of geo information will be emphasized.

Key WordsGeo(graphic) information, GIS, Spatial data infrastructure, Refe-

rence data, ATKIS, ALKIS, IMAGI, EuroGlobalMap, EuroRe-

gionalMap, SABE, GDI-DE, INSPIRE.

Özet

Avrupa ve Almanya’da JeodezikVeri Taban›na Doğru

Onlarca y›ldan beri haritalar coğrafik bilgilerin depoland›ğ› ve

bak›m›n›n yap›ld›ğ› basit bir veri ortam› olarak hizmet verdiler.

Topografik haritalar tematik bilgilerin bağland›ğ› temeller olarak

kullan›ld›lar. Son günlerde bu mekansal bilgileri depolama ve ba-

k›m›n› yapma rolunü veritabanlar› üstlendi. Yüksek kalitede refe-

rans verileri burada tematik verilerin referanslar› olan genel te-

meller olarak onlar›n yerini ald›.

Bir süre önce Avrupa Birliği, mekansal verinin birlik ilkeleri

kapsam›nda formulasyon, uygulama ve değerlendirmede kullan›-

labillirliğinin desteklenmesi gerekliliğini farketti.

Bu sunum Almanya için bir homojen ulusal mekansal veri alt-

yap›s›n›n yeni yaklaş›mlar›na bak›ş›n ve Avrupa Mekansal Veri

Altyap›s› (ESDI) vizyonuna taş›nmas›n›n bir izlenimini vermekte-

dir. Bütünleşik referanslaman›n elde edilmesi için mekansal veri

altyap›s›n›n bir çekirdeği olan referans verinin anlaml›l›ğ›na dik-

kat çekilecektir.

Her ne kadar, Federal Almanya mekansal veri altyaps› için

sorumluluk ve gerekli organizasyon koşullar› için genel bir bak›ş

verildiyse de Avrupa’da da benzer bir yap› vard›r.

Mekansal veri altyap›s› göz önünde bulundurularak gelenek-

sel jeodezik ödevler genişletilmiştir. Genç jeodezi mühendislerinin

yeni mücadelelerinin jeoinformasyon alan›nda bulunan tüm pay-

daşlar aras›nda iletişim arabirimi olduğu üzerinde durulacakt›r.

Anahtar SözcüklerJeo(grafik)informasyon, GIS, Mekansal Veri Altyap›s› , Referans

Veri, ATKIS, ALKIS, IMAGI, EuroGlobalMap, EuroRegional-

Map, SABE, GDI-DE, INSPIRE.

1. Introduction

Issues related to spatial aspects are as old as the human ra-

ce:

- Where am I?

- Where do I find…?

- Where is the next…?

- How do I get to…?

- How far is it to…?

- Where does this way lead to?

These questions are always related to a specific part of the

earth. The information needed to answer these questions is

called geo(graphic) information.

Geo(graphic) information describes and explains our en-

Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe1

Pier-Giorgio ZACCHEDDU2

___________________________________________________________1

16-19 May›s 2003 tarihlerinde gerçekleştirilen “II.Genç Haritac›lar Günleri”nde yap›lan konuşma, konuşmac› taraf›ndan gözden geçirilerek genişletilmiş

ve Dergi Kurallar›‘na uyarlanm›şt›r. 2

Dipl.-Ing., Bundesamt für Kartographie und Geodäsie, Richart Strauss Allee 11,60598 Frankfurt / Germany

-5-

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954

vironment on the basis of models, which consist of feature

definitions and relations and include the spatial reference to

points, locations, areas or regions as specific feature.

Therefore, it is not the need for this geo(graphic) infor-

mation that has changed in the course of time but the tech-

nology for their production, management and distribution.

Its range of application includes the fields of: regional

planning, traffic control, environment and nature protec-

tion, national defence, international security, civil defen-

ce, health care, agriculture and forestry, insurance sys-

tems, etc. as well as citizen involvement in administrati-

ve decisions. About 80 % of all information is estimated

to be spatially referenced. From this, a huge potential for

spatial referenced data arises which has not been exhaus-

ted until today.

The flood disasters across Europe in 2002 raised public

awareness with regard to the provision of up to date spatial

referenced information as a prerequisite for a modern dis-

aster management. What is being done and what remains to

be done in this field to improve and to promote the situati-

on in Germany and Europe?

2. Terms and meaning

What is GIS?

A Geo(graphic) information system (GIS) is an organized

collection of computer hardware (computers and periphe-

rals), software, geo(graphic) data, and personnel, designed

to efficiently capture, store, update, manipulate, analyse,

and display all forms of georeferenced information. Simply

put, a GIS combines layers of information about a place to

give you a better understanding of that place.

What layers of information you combine depends on yo-

ur purpose – finding the best location for a new store, analy-

sing environmental damage, viewing similar crimes in a

city to detect a pattern, and so on.

The experts differentiate between the following definiti-

ons:

Geo(graphic) information

Information that is referenced to the earth’s surface, whet-

her by coordinates (direct referencing) or by identifiers such

as addresses or postal codes (indirect referencing). This in-

formation can be digital or analogue.

Geo(graphic) data/spatial data

Computer-readable geo(graphic) information.

In addition, this data can be further classified into two types

of data models, the Vector data model (feature data) andthe Raster data model (coverage data). Content repositori-

es of geo(graphic) data are organized either in coverage or

in feature databases. Raster data refer to gridded data like

scanned maps, satellite images or orthophotos. Vector data

refer to points, lines and polygons (areas).

Geo(graphic) data - Reference data and Thematic data

Two forms of geo(graphic) data can be classified:

1. Data which were or are being collected in the speci-

alist context surveying and topography, but were

planned to be used (as a basis) in specialist informa-

tion systems from the beginning. These authoritative

(basic) spatial data are called reference data. They

can be real estate-describing (i.e. cadastre, land re-

gister) or landscape-describing (i.e. topography, land

cover,…).

Simply put, reference data describe the landscape,

the parcels/properties and the buildings in an integ-

rated spatial referencing (system).

2. Thematic data were or are being collected in a speci-

alist context as well, but were not planned to be used

(as a basis) in other specialist information systems.

They were rather used to be the basis for spatial re-

lated decision making in specialist areas (i.e. statis-

tics, environment, security,…).

The reference to the earth’s surface (= spatial ref-

erencing) can be given either by direct referencing or

by indirect referencing.

Examples for the deployment of GIS:

Fleet ManagementIn the year 2000, German forwarding services completed

360 billion kilometres of service, 30% of which were with-

out load.

By using satellite technology (GPS) and communication

services, these transport services can be made more flexib-

le and efficient equally for freight suppliers and haulers.

The amount of freight, the respective locations and ro-

utes from the vehicle technology used are accordingly

shown and processed further with the support of GIS sys-

tems. These systems are used for the transport of hazardous

loads, for personal security, transport of goods, passenger

services, etc.

The advantages for both sides are reduced transportati-

on costs, flexible transportation management and the avoid-

ance of empty runs. By using such fleet management sys-

tems, the search for suitable freight tenders, as well as con-

trolling and checking of the same can be improved aiming

at cost optimisation. Optimising routes and making more ef-

ficient use of vehicles at the same time also contribute to re-

ducing environmental pollution.

For further information: e.g. http://www.webfleet.de

Deployment of GIS technology in disaster managementFor effective planning, implementation and control of

aid measures in extensive danger areas, comprehensive in-

formation is necessary on the types of danger, possibilities

for its aversion, as well as aid potential with respect to per-

sonnel and materials.

-6-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89

Appropriate information systems supply information

regarding decisions to be made to the offices responsible

(Federal departments, departments for individual States,

municipalities, aid organisations and supranational institu-

tions).

Information on where an event occurs, data on the event

and, where necessary, any available forecasts or prognoses

are collected and introduced into the information system as

an "Event Layer". Besides data, which are partially auto-

matically recorded by the sensors of the various logging

systems, it is also possible to integrate the latest observati-

on reports. In this way, additional information on aid and

risk potential close to the event is made available for use in

damage control as well as protection.

For further information: e.g. http://www.dfd.dlr.de

Presently, precious spatial information is available at local

to international level, but it is difficult to exploit in a broader

context for a variety of reasons. 5 main obstacles can be de-

termined preventing the widespread use of spatial informa-

tion to support sustainable development (INSPIRE wep p.):

- gaps in spatial data: spatial data is often missing or in-complete

Full European coverage for certain datasets in accor-

dance with minimum quality criteria is essential for effici-

ent use of data from a variety of sources. However, there re-

main important gaps in Europe even for the most essential

spatial datasets.

- lack of documentation: description of available spatial da-ta is often incomplete

In many cases, data documentation does not exist, mak-

ing it impossible to know and access existing information

(insufficient metadata); existing data documentation is ava-

ilable in a variety of formats.

- spatial data is not compatible/inter-operable – spatial da-ta from different sources can not be combined/integrated

Most uses of spatial data require data from various sour-

ces (e.g. combine environmental information with basic to-

pographic data, combine information on environment and

health), but data from various sources is often not compa-

tible because of different standards and scales/resolutions

(lack of standardisation in the codes used to represent the

features described). This requires repeated adaptation of da-

ta sources or discourages the use of the spatial data.

- incompatible information systems: systems to find, accessand use spatial data often function in isolation only

Technology progress allows us today an integrated dis-

covery, access and use of spatial data from different sour-

ces, located at different sites. Several communities have set

up their own mechanisms for exchanging spatial data, but

often these initiatives are not coordinated across the boun-

daries of the communities involved, leading to duplication

and forgone potential economies of scale. Furthermore the

dates of updating and observation are often incompatible. In

Europe, an overarching initiative is needed that will bring

together the existing and emerging initiatives into one con-

sistent framework.

- barriers to sharing and re-use: cultural, institutional, fi-nancial and legal barriers prevent, discourage or delay theuse of existing spatial data

Important barriers exist of a procedural, legal or finan-

cial nature for access and use of spatial data, even between

public sector bodies. There is often no culture of sharing of

information between public sector bodies. Therefore, possi-

bilities for reuse of information between different level of

government are limited, leading to duplication of data col-

lection and maintenance. In addition, many public bodies

apply prohibitive charges or licensing conditions for the re-

use of spatial data (including to other public bodies).

Several of these obstacles are of importance in direct-

ing the measures that are needed concerning data access,

data harmonisation and data coverage. In general they lead

to fragmentation, gaps in availability of GI and duplication

of collection of information.

Concept of a Spatial Data Infrastructure (SDI) (SDI 2000):

Whereas in the past Geo(graphic) Information Systems

(GIS) were largely designed to serve specific projects or

user communities, the focus is now increasingly shifting to

the challenges associated with integrating these systems in-

to a society perspective (BURROUGH and MASSER

1998).

According to the SDI Cookbook ("Developing Spatial

Data Infrastructures: the SDI Cookbook", version 1.1 of 15

May 2001, http://www.gsdi.org), an SDI is the relevant ba-

se collection of technologies, policies and institutional ar-

rangements that facilitate the availability of and the access

to spatial data.

Regarding the German National Spatial Data Infrastruc-

ture (NSDI) as well as the European Spatial Data Infrastruc-

ture (ESDI) – which will be explained in more detail in

chapter 6.1 and 6.2 – this definition is extended in a way

that not only the access to reference data is being facilitated

but also the mandatory provision of reference data as a pub-

lic infra-structure task.

As such, an SDI can be considered as a general strategy

or framework to manage and integrate the different spatial

data sources (local, regional, national, international) for the

benefit of the overall user community (SDI 2000).

-7-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89

An SDI includes:

- geo(graphic) data/spatial data and attributes,

- sufficient documentation (headword: metadata),

- a means (methods, ways) to discover, visualise and

evaluate the data (headword: catalogues and web

mapping),

- some methods to provide access to geo(graphic) data

and

- (to make an SDI functional) the technical (= stan-

dards) and organisational agreements (= legal issues)

needed to coordinate and administer it on a local, re-

gional, national or trans-national scale.

The basic principle is: "To keep the data where it is and

provide access to it"

3. Reference data – the core of geo (graphic) data

The following information is based on the content of the two

key documents: the "SDI cookbook" from GSDI (SDI 2000)

and the ETeMII (European Territorial Management Infor-

mation Infrastructure ) "White paper" (ETeMII wep p.).

The origin of the term "reference data" lies with two ma-

in ideas that

- Firstly, there is a series of datasets that everyone in-

volved with geo(graphic) information uses to refe-

rence their own data as part of their work; another

view of the situation is that reference data are the

"skeleton" (framework) for GI applications,

- The second idea is that when people use reference da-

ta, they provide a common link between applications

and thereby provides a mechanism for the sharing of

knowledge and information amongst people (to en-

sure that information is correctly related in a spatial

context).

Reference data must fulfil three functional requirements:

- Provide an unambiguous location for a user's infor-

mation,

- Enable the merging of data from various sources,

- Provide a context to allow others to better under-

stand the information that is being presented.

The concept of reference data changed with the move

into the digital era. In the past, the different components we-

re combined in the form of multipurpose products (such as

topographic maps). In the digital era, we are now trying to

separate out these different components to increase the fle-

xibility of their use. This provides a range of different com-

ponents and themes that can be "mixed and matched" as

appropriate.

Therefore, reference data that allows the integration of

these themes and components must also be developed to

support this approach.

It is useful to describe the three different aspects associ-

ated with the concept of reference data:

- Framework data that enables the location of data –

either directly in terms of coordinates, e.g. geodetic

reference systems, or in relation to reference data

components, e.g. addresses, units of property rights,

units of administration.

- Real world features, i.e., those reference data com-

ponents that are visible on the earth’s surface, e.g.,

roads and rivers and

- Context data, which provides users with an under-

standing of the context in which they are operating,

e.g. ortho-imagery.

Reference data, traditionally has been local or national in

scope – driven by local and national policy needs. How-

ever, as the European Union is developing, this will also

change the needs for European reference data.

3.1. Components of reference data

- Geodetic reference data (Geodetic control points, Level-

ling benchmarks, Permanent satellite obser vation stations,

tide gauges, Geodetic Reference System definition and

transformation data):

It is essential that all coordinates are associated with an

unambiguous and perfectly defined reference system, there-

fore using well-known standards. This also applies for the

coordinates of all the other components of reference data.

Precision of the coordinates and of the transformations must

be known.

From the European point of view Coordinate Reference

Systems will be used both in GIS and in geodesy. Both app-

lications correspond to different accuracy classes (one or

more meters in GIS; several decimetres or less in geodesy).

At regional level also GIS information moves to higher ac-

curacy (like cadastre) with (adequate) regional geodetic re-

ference systems becoming more important. It has been re-

cognised that ETRS89 and additional projections as well as

EVRS2000 are the most appropriate datum to use within

Europe.

- Units of administration:Each national territory is divided into administrative units.

The administrative units are divided by administrative bo-

undaries. The administrative division forms an indirect spa-

tial reference system. The reference to an administrative

unit provides a spatial dimension to data without using co-

ordinates.

On the national level, data sets of administrative boun-

daries are available in most European countries. The nati-

onal data sets differ with respect to resolution, data model

and geometry of international boundaries.

-8-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89

- Units of property rights (cadastral parcels, build-ings):Parcels, as the fundamental features of the cadastre (or land

administration system), give reliable and complete informa-

tion of the legal situation of the land by providing

- basic information for planning institutions, for econo-

mic development, for transparency of administration activi-

ties, - information for taxation, - a basis for planning and

real estate regulations, - a proof for the scope of any kind

of rights on real properties.

As part of the cadastre or land administration system the

data are already available at local level in several EU mem-

ber states. But, the costs for data collection are very high

and time consuming. To build up a parcel cadastre takes at

least 10 years.

A building is a key element to define a property. This

element is requested at the local and regional level for many

property related applications. Scale(s)/resolution(s) are dif-

ferent with respect to the source (cadastre/national map-

ping).

- Addresses:The address is the fundamental navigation instrument to

find a location. It could be used to connect information of

other non-geometrical data sets, e.g. owners, land value, ta-

xation. Addresses will be very important for future socalled

Location Based Services (LBS) applications.

- Selected topographic themes (hydrography, transport

networks, Elevation):

Topography is just the elements of the real world that ever-

yone can understand in "normal" life. They are facts evident

to all. As part of these "important" features, three elements

that are specifically identified are:

Hydrography data include surface water features such as

lakes and ponds, streams and rivers, canals, oceans and sho-

relines. The hydrological components should constitute an

integrated water network.

The transport component should comprise an integrated

transport network, and related features, that are seamless

within each national border. Transportation data include to-

pographic features related to transport by road, rail, water,

and air. It is important that the features form networks whe-

re appropriate, and that links between different networks are

established i.e. multi-modal nodes, especially at the local le-

vel, in order to satisfy the requirements for intelligent trans-

port systems such as Location Based Services (LBS) and te-

lematics. The transport network should also reflect the

transport flow to enable our navigation services.

Height/Elevation data should be available in two forms;

contours and Digital Elevation Models (DEMs). Contour

data – showing heights by isolines, and including within the

same data set spot heights, high and low water lines, break-

lines, and bathymetry.

DEM data - showing spot heights in a regular grid.

DEMs can be of two types DTM (Digital Terrain Models)

and DSM (Digital Surface Model, representing the upper

surface, including buildings, woodland etc.).

- Ortho-imagery:Ortho-imagery is airborne or spaceborne image data of the

surface of the earth.

Apart from the potential use as background layer, ortho-

imagery is playing an important role in the identification

(and subsequent use) of landscape features (= change detec-

tion and updating, both of reference data components and

thematic data components).

- Geographical names:Geographical names are proper names designating certain

places or areas of the earth’s surface. They have to be dis-

tinguished from geographical appellatives like "sea", "mo-

untain" or "town". Clear and consistent use of geographical

names is important for postal services, telecommunication,

health services, transportation, tourism and in other impor-

tant areas of life.

The gazetteers shall as a minimum include all the names

that are part of the reference data according to the definiti-

on in ISO19112 (ISO wep p.).

It is assumed that these reference data components alre-

ady exist within each country in some form – and that with

effort, this information can be integrated to form a consis-

tent national or European dataset.

There are some common aspects:

- Metadata Metadata are the information and documentation, which

make data understandable and shareable for users over time.

Therefore, all Reference data should be documented by me-

tadata.

Three aspects of metadata must be considered: disco-

very, access and use.

A metadata profile compatible with ISO 19115 should

be developed. The results of quality measurements should

be documented in dedicated ISO 19115 fields.

- Geodetic reference system The geodetic reference system is considered to be a compo-

nent as well as a common aspect in which the projections

are treated.

- QualityThe quality of the reference data should be known, adopting

ISO 19113 quality principles and ISO 19114 quality evalu-

ation procedures. Quality definition and quality control is

primarily linked to the spatial content of data and its attri-

bute.

- Maintenance Reference data must be maintained regularly. In most of

the current GIS systems two important related questions

are not properly tackled; the management of time and of

changes.

- Inter-operability (= the ability to operate between)

-9-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89

Within the context of reference data, the term inter-operabi-

lity ("the ability to operate between") is used to describe the

process of using the same data across different applications

and/or the same application using data from different sour-

ces over the same territory. In fact, the challenge of inter-

operability is considerable when various geodata products,

in different formats and cartographic projections and diffe-

rent languages co-exist and need to be integrated and exc-

hanged among various applications.

- Resolution/scale and implementation priorities Scale (or resolution) of reference data components is a

complex issue with huge impact on the costs and the timef-

rame of the implementation of a GIS or SDI. Nevertheless,

the Reference data components should be collected and

maintained at the largest possible scale, generally at local

level.

Currently, there is a range of resolutions/scales that are

available for the geometry of each of the reference data ele-

ments. While, different resolutions and scales will still be

required for some years, in the long run it may be possible

to derive them from a single dataset through the use of gen-

eralisation techniques. As such, any work on specifications

should ensure that there is compatibility between the diffe-

rent resolutions that are considered - and that each of these

representations has consistent relationships with other com-

ponents.

- Language and culture Language and cultural aspects are important factors to be ta-

ken into account in several areas, e.g. metadata as well as

reference data specification, aiming at a provision of data

sets for national and international purposes. For the storing

of alphanumeric (diachritical) character sets the use of inter-

national standards is recommendable, e.g. the UNICODE

standard.

When planning a GIS or a SDI these common aspects

should always be kept in mind and it should be noted that

the major risk that exists for reference data is that it will not

be created in a consistent and coordinated manner. When

there are needs within countries (or within industries) to

create suitable reference data sets, e.g., roads or rivers, this

effort could go ahead without any links being put in place

to other reference data components. The absence of links

between the reference data components would significantly

reduce the overall benefits.Work on different reference da-

ta "projects" in Europe has taught some important lessons:

The need to deal with the issues associated with diffe-

rent "representation" of the same element in different count-

ries, e.g., that the way in which an administrative boundary

is portrayed in Finland may not be the same as in Ireland

which may not be the same as in Spain and there are discre-

pancies in the use of geometry at/across national borders. In

the case of digital map data, this problem extends to the di-

gital specification that is used to define the feature (seman-

tic), the geometry (including the topology) and the attribute

information.

These discrepancies arise for a variety of reasons inclu-

ding the use of different geodetic reference systems in co-

untries, the accuracy of surveys conducted and selection cri-

teria depending on differing resolution levels - as well as

administrative and cultural reasons. The consequence is that

features such as roads and rivers that cross national boun-

daries may be inconsistent, i.e. they do not join or their le-

vel of importance may be different.

To create consistent reference datasets across borders

(national or across Europe), one of the first things to agree

on is the specification for the data - in terms of content,

structure and quality. As part of this, there are a number of

issues that are particularly important to resolve (especially

in the European context).

3.2. Benefits of reference data

The evaluation of benefits of GI - and in particular for ref-

erence data - is difficult mainly because of the difficulties

associated with assigning an economic value to the range of

intangible benefits that arise from its existence and use. Ho-

wever, it is essential that policy makers gain some unders-

tanding of these benefits - and hence there are some studies

to have tried to quantify these benefits.

In a recent study (1999) in the UK, it was estimated that

£100 billion (USD 160 billion) of economic activity depen-

ded on data and services provided by Ordnance Survey (one

of the organisations that provides reference data in the UK)

- excluding non-quantifiable social and environmental be-

nefits. This benefit arises because of the provision of a con-

sistent national referencing system and complete mapping

of the country that supports a wide variety of users and app-

lications.

3. 3. Policies for pricing

The price at which reference data should be made available

has raised many debates. Different attitudes exist within in-

dividual countries - from charging a "market price" to the

provision of data for the "cost of distribution". Essentially, it

is a political issue for the bodies supplying reference data and

their respective governments. In the context, the significant

issue is that the provision of data that meets a specification -

in terms of content, structure and quality - will cost money.

The greatest benefits for Europe arise from the greatest use

of this data AND this use will only continue if the data is fo-

und to be reliable, upto-date, easy to use and affordable.

At present, there are four basic policies for pricing that

are in use:

-10-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89

- Free: Data is made available to users free of charge.

(This may include costs associated with replication, but no-

ne of the costs for collection and maintenance of the data

are passed to the user). The prime example of this is the

United States Geological Service in the USA where a range

of data sets are available on their web site.

- Partial cost recovery: Users are charged a price that

partially contributes to recovering the costs associated with

data collection and data maintenance. This is the model that

is pursued by most national mapping and cadastral organi-

sations. The intention is to complement national grants with

toll-fee in order to reduce the public money involved in the

process. Currently, there is an ongoing discussion in France

relating to the cost of "essential" data. Members of parli-

ament are aware of the situation and are creating political

support for balancing the user requirement for lower pricing

and the government's budgetary need to lower public ex-

penditure.

- Cost recovery: Users are charged a price that repre-

sents the cost associated with the collection and maintenan-

ce of the data. The intention is that those who make use of

the data are those who pay for its provision.

- Profit making: The users are charged a price in

order to maximise the profit of the data owner. Two price

setting models exist: - Based on production costs: This mec-

hanism is typically used when there is a monopoly on the

supply of data and is used for defining a "fair" price for the

data. - Market price. This is the price that is charged in the

market - assuming appropriate levels of competition. There

are various models that can be used to define the price, but

it comes down to how much users are willing to pay for da-

ta. Within the reference data components defined here, most

examples of this type of pricing occur within ortho-imagery

where there are typically a number of possible suppliers of

similar data.

4. Official surveying and mapping in theFederal Republic of Germany

Summary:

The structure of the government in Germany has three dis-

tinct levels of public authority: local, regional and national,

all of which are generators and holders of public informati-

on.

Official surveying and mapping in the Federal Republic

of Germany belong to the responsibilities of the 16 states

(Länder).

Each of the Länder is responsible for its own topograp-

hic service, land and property register, environmental and

statistical data collection, and in general for data policies.

Data collection is largely decentralised and carried out

mostly on the regional and local level, which means that the

processing and maintenance of data is mostly tailored to lo-

cal and regional requirements. The different Länder have is-

sued laws (‘Surveying and Cadastral Acts’) that regulate the

work, the responsibilities etc. of the surveying and mapping

authorities.

Whereas the mapping agencies of the states (Länder) are

responsible for supply of medium scale reference data, the

work, the responsibilities etc. of the surveying and mapping

authorities.

Whereas the mapping agencies of the states (Länder) are

responsible for supply of medium scale reference data the

local cadastre offices have to perform the tasks of the real

estate cadastre and to provide large scale reference data (->

the cadastral surveys are very often carried out/performed

by licensed surveyors).

Based on authorisation by law or agreements between

the administrations, third parties too are involved in the sett-

lement of these tasks. The states are being supported by the

Federal Agency for Cartography and Geodesy (Bundesamt

für Kartographie und Geodäsie - BKG) (BKG wep p.) as

well as by other administrative bodies at state or commune

level fulfilling the relevant staff requirements .

The relevant administrations of the Länder collabo-

rate in the Working Committee of the Surveying Authori-

ties of the States of the Federal Republic of Germany (Ar-

beitsgemeinschaft der Vermessungsverwaltungen der

Länder der Bundesrepublik Deutschland - AdV) . To the

AdV belong the Federal Ministry of Defence (represented

by the Military Geographic Service, AGeoBw), the Fede-

ral Ministry of Transport, Building and Housing and the

Federal Ministry of the Interior (represented by the BKG).

Permanent guests of AdV are the German Geodetic Com-

mission (DGK), representing the universities, education

and scientific surveying and the Bund/Länder Working

Committee for Rural Development (ArgeLandentwick-

lung), responsible for land consolidation and rural deve-

lopment in Germany. AdV provides common documenta-

tions of the geo(graphic) data available as well as of data

policy (AdV wep p.).

Consequently, coordination activities are crucial in a fe-

deral system like Germany.

To sum up, the states (Länder) are responsible for the

provision of reference data - as vector and raster data and

for establishment and maintenance of corresponding topog-

raphic map series - of large scales/resolution (larger than

scale 1:200,000), while the smaller scales are compiled by

the BKG.

4.1. Survey and Cadastre Administrations of the States (Länder)

The majority of the survey and cadastre administrations of

the states is assigned to the Departments of the Interior of

the states and shows, in general, a three-stage organisational

-11-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89

structure ("Land", "Regierungsbezirk", "Kreis/kreisfreie

Stadt" corresponding to NUTS 1-3; NUTS classification of

levels of national administrative hierarchies for EU mem-

bers, as defined by EUROSTAT).

The range of services of the survey and cadastre admi-

nistrations includes:

- The permanently operating satellite positioning servi-

ce of German state survey - SAPOS®;

- The geodetic control networks and their proof in the

Authoritative Control point Information System AFIS®;

- The Authoritative Topographic-Cartographic Informa-

tion System ATKIS®;

- The task of furnishing proof on about 62 millions of

land parcels within the official real estate cadastre (Auto-

mated Real Estate Map - ALK, Auto-mated Real Estate Re-

gister - ALB and in the future the Authoritative Real Estate

Cadastre Information System ALKIS®);

- The topographical map series, aerial photography and

thematic mapping.

Current situation: The product line ATKIS® (GDZ wep p.):

The product line ATKIS® includes its digital landscape

models, the digital topographic maps, the digital terrain mo-

dels and the digital orthophotos. As ATKIS® is based on 16

slightly different data models, efforts are under way to in-

tegrate them more closely.

Digital Landscape Models (DLM)The DLMs describe the topographic features of the land-

scape and the relief of the earth’s surface in the vector for-

mat. The ATKIS® Feature Catalogue ('ATKIS®-Objektar-

tenkatalog', ATKIS®-OK online) specifies what feature

types are contained in the DLM and how the features are to

be created.

The features are assigned to a specified feature theme

and defined by their physical location, by their type of ge-

ometry, by descriptive attributes and by their relations to ot-

her features.

The databases contain the following six themes/feature

types. Each theme contains one or more data layers: settle-

ments, transport, vegetation, hydrography, relief, other

areas (e.g. islands, national parcs, etc.).

Currently, three DLMs are being produced within AT-

KIS®. There content is based on the content of different

conventional topographical maps:

- Base-DLM (1:5,000 – 1:25,000, horizontal accuracy

+/- 3m)

- DLM250 (content of NATO VMap level1, 1:250,000

JOG, +/- 125m)

- DLM1000 (content of 1:500,000, +/- 250 – 500m)

Several member states of the AdV are in the process of

developing a generalisation tool, which automates to a lar-

ge extent from the Base-DLM the mechanism and updating

of the digital landscape model 50 (DLM50) and the deriva-

tion of the digital topographic map 1:50 000 (DTK50).

With the help of the appropriate GIS, the DLMs can be

visualized as simple map graphics.

The obvious choice is often to use the DLM in combi-

nation with Digital Topographic Maps (DTK) that have a

high-quality map face.

Digital Topographic Maps (DTK)The DTKs are either derived directly from the DLM (e.g.

DTK25) or obtained by scanning the analogue topographic

maps (e.g. DTK25-V). Other DTKs are DTK50, DTK100,

DTK200, DTK500 and DTK1000.

Digital Terrain Model (DGM)For the uniform description of the relief of the area of the

Federal Republic of Germany the following digital terrain

models of various quality degrees (high but also varying ac-

curacies) are built up within the framework of the ATKIS®

project by the German national survey. The DGMs are in

raster format by a point set that is geo-referenced in positi-

on and height and that is arranged in a regular grid:

- DGM5 (grid width 10-20m, height +/- 0,5–1m)

- DGM-Bund (planned for 2004) (50m, +/- 1-3m)

- DGM50 (M745) (1"x1" ca. 30x20m, +/- 20m)

- DGM250 (resampling of DGM 50) (200_m, +/- 20m)

- DGM1000 (1000_m, +/- 50-100m)

Quasigeoid for the Federal republic of Germany (Sat-Niv-Geoid)For the direct conversion between GPS heights and official

heights from leveling, geoids or quasigeoids can be used.

For the territory of the Federal Republic of Germany a com-

bined satellite-geodetic gravimetric levelling quasigeoid

was derived that allows a transformation between GPS he-

ights in ETRS89 with reference to the reference ellipsoid

GRS80 and official heights in the DHHN92 (NHN) with an

accuracy of about 2 cm (height accuracy is of 1cm in the

plain, 2-3cm in the highlands and 3-5cm in the high moun-

tains). The geoid is delivered for the whole territory of the

Federal Republic of Germany or for four parts.

The purpose is the realization of a quasigeoid for public

and private users. The grid width in each model is 1’x 1,5’

in geographical coordinates.

Real Estate Cadastre – towards ALKIS® (AdV wep p.) :

The real estate cadastre is recorded in the ALB (Auto-

mated Real Estate Register) data set and ALK (Automated

Real Estate Map) - in the public interest, neutral to the par-

ties concerned, comprehensive, up to date and reliable.

Current situation: contents of ALB and ALKALB (Automated Real Estate Register) data set includes in-

formation about the parcels (key numbers, location, area,

history, cultivation, etc.), plot of land (key numbers from

land register, type of property), stand of parcel (proprie-

tor/owner).

-12-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89

ALK (Automated Real Estate Map) data set includes ca-

dastral boundaries, land parcels, nature of use, buildings,

special topography, name of streets and districts, house

number, etc.. It is divided into subjects. The information,

which belongs together from the technical point of view, is

allocated to layers (e.g. complete data of buildings are bro-

ught together on one layer, the names of streets and water

are integrated on another layer).

Whereas the ALB is available on a country-wide level,

the recording and updating of the ALK is not yet completed

in the Länder.

Future situation: ALK+ALB -> ALKIS®In the near future ALKIS® (Authoritative Real Estate Ca-

dastre Information System) is to replace existing solutions

such as ALK and ALB and the coordinate register simulta-

neously and consistently – to reduce the duplication (redun-

dancy) in collection - in a standardized and homogeneous

information system with compliance to the ISO family of

standards 19100 - geographical information (=> horizontalintegration).AFIS® ALKIS® ATKIS® application scheme (AAA) inUML (Unified Modelling language)

In the long-term the present solutions ALK, ALB (as re-

al-estate-describing data) and ATKIS® (as landscape-desc-

ribing data) as well as AFIS® (geodetic control net-work)

are combined into the common application scheme based on

ALKIS®, keeping a standardized and to large extend redun-

dancy-free object/feature view (=> vertical integration).Major strong points of the AAA application scheme:

- integrated reference and data model

- unified modelling language (UML)

- integration of meta and quality data

- history management

- AAA is based on ISO standards

- new standard oriented data exchange NAS

- semantic harmonisation of feature catalogues

The data model of ATKIS® than will be identical to AL-

KIS®. Because of the unique data model for ALKIS® and

ATKIS® and a systematic semantic harmonisation of the

feature catalogues, it will be possible to use collected data

on both the cadastral level and the surveying and mapping

level. This "vertical integration" will lead to the final appro-

ach that data should only be collected once and should be

used for different scales.

One of the most urgent tasks is to derive the future digi-

tal topographic maps from these data in graphics suited to

new media. In order to solve the complex and integrated

processes occurring with the model and cartographic gener-

alisation, AdV has initiated in 2001 the research and devel-

opment project "ATKIS®- Model Generalisation and Car-

tographic Generalisation". As a first partial project tenders

on the European level have been invited for the develop-

ment of a program system serving to derive ATKIS®-

DLM50. The order was awarded to Laserscan, Cambridge,

U.K.; the state mapping agency of Baden-Württemberg will

attend to the project.

4.2. The Working Committee of the SurveyingAuthorities of the States of the FederalRepublic of Germany (AdV)

As mentioned before, the relevant administrations of the

Länder collaborate in the AdV, dealing with matters of prin-

ciple or of national importance producing guidelines of a re-

commendable character to the Länder (AdV wep p.).

Responsibilities of the AdV:

- Elaboration of recommendations and regulations for a

uniform approach to establishment, maintenance and furt-

her development of the geodetic reference, of the topograp-

hic survey, of ATKIS®, of the topographic map series and

of the real estate cadastre;

- Joint carrying out of state-overlapping projects;

- Co-operation in development and application of new

technical methods;

- Comments on draft bills;

- Discussion of questions related to organisation, staff,

training, examination and discussion of issues concerning

costs, licensing and use rights;

- Co-operation with relevant authorities and administra-

tive bodies and institutions of geodetic science and educati-

on, and

- International co-operation in the field of development

aid (AdV wep p.).

4.3. Responsibilities of the Federal Government

The Federal Agency for Cartography and Geodesy (BKG)

The BKG is a federal authority assigned to the Federal Mi-

nister of Interior, as it came out of the former "Institut für

Angewandte Geodäsie" (Institute for Applied Geodesy) in

1997.

It is divided into three divisions/departments:

- Geo information, - Geodesy, - Central Services

The central tasks of BKG consist in advising the Federal

Government in the fields of geodesy and geo information as

well as in safeguarding the special relevant interests of the

Federal Government at an international level and in provi-

ding in close cooperation with the mapping agencies - to-

pographic reference data on the territory of the Federal Re-

public of Germany - as vector and raster data and corre-

sponding topographic maps at small-medium scales (at sca-

le 1:200.000 and smaller) (BKG wep p.).

On the basis of an administrative agreement concluded

-13-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89

with the federal states (Länder) the national GeoData Cen-tre (GDZ) was founded in 1996 . It is a part of the BKG and

supplies the harmonized reference data of ATKIS® (Autho-

ritative Topographic-Cartographic Information System) on

a nation-wide level and across the boundaries of the indivi-

dual states (Länder) (GDZ wep p.).

A metadata information system informs potential users

about the availability and quality of ATKIS® data as a cent-

ral service of the German national survey (AdV). The nati-

onal GeoData Centre functions as service centre, data refi-

ner and partner of the national mapping agencies.

The German Military Geographic Service (AGeoBw = ex

AMilGeo + other military administration divisions)

All surveying and mapping tasks with relevance for the dep-

loyment of the armed forces and for the performance of ot-

her spatial referencing tasks of the German Military are be-

ing provided by the German Military Geographic Service

(AGeoBw).

Within the common civil-military maps (1:50.000,

1:250.000) and the development of ATKIS® as well, there

is a close co-operation between the federal administrations

AGeoBw and BKG.

4.4. The Interministerial Committee for Geoinformation (IMAGI)

In order to improve the coordination of GI of the Federal

administration, the federal government established in 1998

the Interministerial Committee for Geoinformation (IMAGI

-"Interministerieller Ausschuss für Geoinformationswe-

sen") and transferred its secretariat to the BKG (Federal

Agency for Cartography and Geodesy). Members of IMA-

GI are the federal ministries. The AdV attends the IMAGI

sessions as a permanent guest.

IMAGI tries to organise an effective data collection and

continues its successful coordinative and conceptual work

towards an efficient management of geo(graphic) data by

the Federation.

By means of the GeoMIS.Bund®, the online metadata

information system for accessing federal information on

geo(graphic) data (comprising reference data and thematic

data) will be provided which will facilitate access to and use

of the databases enormously. The centrally organised meta-

data information system already concluded with the federal

states (Länder) at the national GeoData Centre of the BKG

supplying harmonised reference data will be part of the de-

centrally organised GeoMIS.Bund® (broker-system).

This superior search system is platform-independent and

will incorporate all specialist meta information systems of

the Federal authorities. GeoMIS.Bund® will be a service

available to authorities, industry and the general public.

It is to become an integral part of the future federal ge-

odata portal [German designation: GeoPortal.Bund®],

which will provide users with different services, service

performance and information.

Moreover, IMAGI is elaborating a clear and userfri-

endly pricing and licensing scheme for the use of geo(grap-

hic) data of the Federation.

In accordance with the resolution of the German parli-

ament (Bundestag) of 15 February 2001, the IMAGI was re-

quested to promote and coordinate the establishment of a

national spatial data infrastructure and to strengthen the co-

operation between federal government, federal states, in-

dustry and science.

4.5. DDGI-German Umbrella Organisation for GI

The German Umbrella Organisation for GI (DDGI - De-

utscher Dachverband für Geoinformation) is a forum brin-

ging together institutional players and data providers from

across the country, with members from the private sector

and academia. DDGI promotes economic interests in the GI

sector and stimulates the construction and the application of

GI on national and international level. It is a non-profit and

neutral organisation. Through its initiatives it promotes syn-

ergy across the main stakeholders at state level, and linka-

ges to the European dimension via EUROGI.

5. Reference data projects in Europe – Euro Geographics

In the past reference data in each European country were

and still are created to meet the national needs. So the resul-

ting "data infrastructure" is not seamless between countries

and only a few European wide databases are available with

seamless coverage and secured up-dating.

EuroGeographics - the Association of the European Nati-

onal Mapping Agencies, with 40 members from 38 countries -

was established in September 2000 from the merger of the for-

mer European organisations CERCO and MEGRIN and conti-

nues the relevant activities. One of the aims of EuroGeograp-

hics is the structuring of the reference data with view to a Eu-

ropean spatial data infrastructure (ESDI) (EUROGEO.wep p.).

The BKG contributed substantially to the elaboration of

a specification on the economic use of national data inven-

tories.

Within the scope of the EU- eContent programme devel-

opment, funds for the setup of the data sets EuroGlobalMapand EuroRegionalMap could be acquired.

5.1. EuroGlobalMap (EGM)

EuroGlobalMap is a topographic dataset that covers the

whole of Europe at the scale 1:1 Million. It is produced in

-14-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89

cooperation by the National Mapping Agencies of Europe,

using official national databases. So far 36 countries have

agreed to contribute to the dataset.

Major strong points of EuroGlobalMap:

- Seamless database over Europe

- 6 themes including total 14 layers

- Harmonised data specifications syncronized with DI-

GEST (NATO standard)

- Metadata according ISO19115 standard

- Official data provided by the National Mapping

Agencies

- Common pricing and licensing policy agreed by Euro-

Geographics

As regional co-ordinator responsible for the Netherlands,

Belgium, Germany, Austria, Czech Republic, Slovenia, and

Croatia the BKG assumes the task of supervising the data

deliveries of the member countries as well as the integrati-

on and harmonisation of these data at the regional level. The

datasets will be maintained at the source level by the Nati-

onal Mapping Agencies.

EGMcontent:

The database will contain the following six feature themes.

Each theme contains one or more data layers:

- Administrative boundaries

- Hydrography

- Transport

- Settlements

- Elevation

- Named location (geo-graphical names)

The first edition of EuroGlobalMap will be ready in the co-

urse of 2003. It is aimed to cover most of the EU countries

and also some of the candidates (Baltic Countries, Poland,

Slovenia, ..., Turkey). The second edition containing further

countries will follow at the end of 2003. A subset of these

data will constitute the European contribution to the Global-

Map initiative, a global topographic data set.

5.2. EuroRegional Map (ERM)

EuroRegionalMap has been conceived as a multifunctional,

topographic reference data set related to the scale 1:250.000

suitable for spatial analysis and as a geographic backdrop

for presentation and visualisation.

The project started in a demonstration phase, the pro-

duction of the EuroRegionalMap database with the partici-

pation of 6 National Mapping Agencies.

The resulting product will cover France, Germany, Bel-

gium, Luxemburg, Denmark, Ireland and Northern Ireland

and will be the best compromise in terms of harmonisation

that the Consortium members can achieve on their existing

data collections at a reasonable cost for reengineering.

ERM content:

The database contains the following seven spatial data the-

mes. Each theme contains one or more data layers:

- Administrative boundaries

- Hydrography

- Transport

- Settlements

- Miscellaneous (i.e. pumping stations, national parks,

pipelines, fortification, ruins,…)

- Named location (geographical names)

- Vegetation and Soils

It will also be tried to obtain a harmonisation of the spe-

cifications of EuroGlobal Map and EuroRegional Map.

5.3. SABE (Seamless Administrative Boundaries of Europe)

The dataset "Seamless Administrative Boundaries of Euro-

pe (SABE)" has been compiled from source data provided

by 32 National Mapping organisations, all of them members

of EuroGeographics.

It contains all administrative units from the country le-

vel down to commune level. The term "seamless" means

that there are no gaps or overlaps between polygons initially

derived from different sources.

Initially created in 1991 (to allow links to census statis-

tics) and revised in 1995 and 1997, the SABE2001 version

is now available. In this version the status of the national

administrative data refers to the census date in the countri-

es.

SABE content:

- Boundaries of administrative units,

- Names of different levels in national administrative

units and the relations between them,

- Names and codes of administrative units on the basis

of the national nomenclature and representing the national

administrative hierarchy,

- a unified coding system for all the administrative le-

vels including also names of different national administrati-

ve levels and the relations between them,

- Location of residences of authorities of the units for

the countries (not for all countries).

The SABE 2001 Version 1.0 dataset covers: Austria, Bel-gium, Croatia, Cyprus, Czech Republic, Denmark, Estonia,Finland, France, Germany, Great Britain, Greece, Hun-gary, Iceland, Ireland, Italy*, Latvia, Liechtenstein, Latvia,Lithuania, Luxembourg, Malta, The Netherlands, NorthernIreland, Norway, Poland*, Portugal, Slovakia, Slovenia,Spain, Sweden, Switzerland, Ukraine

(* - the data is the same as it was in SABE97)Since the transition of MEGRIN to EuroGeographics

the BKG has taken care of the SABE data set in its capacity

as project coordinator.

-15-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89

5.4. Euro Spec Project

Besides the short-term need for pan-European data in Euro-

pe with harmonised and seamless content, the products Eu-

roGlobalMap, EuroRegionalMap and SABE are not yet in

compliance with the SDI principles (e.g. "To collect data

once at the largest possible scale and use them for different

scales") - because harmonised but new data sets are being

(or will be) created, which content is not equal to the nati-

onal ones.

The smaller scales should be derived from the data col-

lected at the largest scale possible. At European level this

only can be the long-term vision but does not satisfy the da-

ta required already today.

The requirements for implementing the EuroGeograph-

ics core mission (achieve interoperability of mapping andother GI data within 10 years) and the initial steps envis-

aged by Infrastructure for Spatial Information in Europe-

INSPIRE for developing the ESDI (European Spatial Data

Infrastructure) converge in recognizing the need for com-mon specifications for reference data.

This is the challenge that the EuroSpec project has ac-

cepted to meet.

EuroSpec is a long term process – 10 years –that will de-

velop by stages. The ultimate goal – interoperability of all

reference data, and other geolocated data, across boundari-

es, themes and resolution ranges – will be aimed at by a

step-by-step approach. Practically, it is envisaged to focus

firstly on some themes and scale ranges, selected according

to priority user requirements, and to realistic assessment of

operational result expected in the short and medium terms.

These first stages will be based on the analysis of the cur-

rent state of the art, and the sharing of best practice in the fi-

elds relevant to the initiative.

5.5. New Projects

In order to meet the growing demand all over Europe for da-

ta on roads and related services, EuroGeographics is star-

ting a project initiative called Road Data & Services, which

is intended to promote co-operation of national survey aut-

horities and private data suppliers in this specific field.

BKG is involved in this project within the scope of its

regular tasks of providing reference data on the complete

area of Germany.

6. Towards a Spatial Data Infrastructure – An Optimistic View For The Future

The possibility for private, public and commercial users and

providers to research and use geo(graphic) data in a net-

worked information company/society is described as the

spatial data infrastructure (E-ESDI 2001).

6.1. The German Spatial Data Infrastructure –GDI-DE®

Spatial Data infrastructure – a public task for a modern sta-

te.

In its resolution of the 15th

February 2001, the lower ho-

use of the German Parliament promotes the furtherance and

development of geo information as a measure towards a

public infrastructure.

The IMAGI was charged to promote and coordinate the

construction of the Spatial Data Infrastructure for Germany

[German designation: GDI-DE®]. GDI-DE

®creates the pre-

requisites for obtaining, evaluating and applying geo infor-

mation on the basis of a National Geodata Basis [NGDB =

(reference and thematic data + metadata) + net-work + ser-

vices + standards] with the aid of a geo information network

of services and standards.

This can be guaranteed by means of transparent and

open data retention as well as the construction of the afore-

mentioned userfriendly geodata portal (GeoPor-tal.Bund®)

on the Internet.

GeoPortal.Bund®

will be the main component of the

GDI-DE®

and functions as a central point of entry for Ger-

many providing a large variety of services: search for data

availability, visualisation of spatial data, e-commerce func-

tions, etc.

GDI-DE®

will be linked to the geoportals of the Länder,

as well as to specific sector databases and services. With re-

gard to the planned EU (INSPIRE) geoportal the Geo-Por-

tal.Bund will be able to form a node with it.

Realisation of GDI-DE®

The realisation of a Spatial Data Infrastructure Germany

[GDI-DE®] will be a prolonged and complex process.

The IMAGI in its work to-date with its working and spe-

cialist groups set up for this purpose, has envisaged a 3-

step-concept for the development of the Spatial Data Infra-

structure for Germany [GDI-DE®].

- The aim of the first step is to create smooth access to

federal information on geo(graphic) data by means of the

aforementioned online metadata information system [Ger-

man designation: GeoMIS.Bund®,

http://www.geoMIS.bund.de].

- In the second step the harmonisation of feature cata-

logues, the development of interfaces, conversion modules,

standards and procedures for data integration will be qu-

ickly developed further. This happens of course in a Euro-

pean context. The new AFIS®ALKIS®ATKIS® data mo-

del will be the obvious choice for serving as a common ba-

sis for a cross-departmental feature type catalogue given its

ISO conformity.

- The implementation of the National Geodata Basis

(NGDB) in stages based on the integration concepts devel-

oped at the second stage represent the third step.

-16-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89

The coordination efforts also encompass agreements

with the private sector, such as the telecommunication in-

dustry, that has large databases of addresses central to geo-

referencing activities.

6.2. The INSPIRE initiative – INfrastructure for SPatial IfoRmation in Europe

Good policy relies on quality information.

The general situation on spatial information in Europe is

one of fragmentation of datasets and sources, gaps in avail-

ability, lack of harmonisation between datasets at different

geographical scales and duplication of information collec-

tion. These problems make it difficult to identify, access

and use data that is available.

INSPIRE (Infrastructure for Spatial Information in Eu-

rope) is a recent initiative launched by the European Com-

mission and developed in collaboration with Member States

and accession countries which intends to set the legal fra-

mework for the gradual creation of a SDI.

INSPIRE can be considered as the first step of a cross-

sectoral initiative, that will initially focus on spatial infor-

mation needed for environmental policies and that will gra-

dually be extended to other sectors (e.g. agriculture, trans-

port, etc.).

The target users of INSPIRE include policy-makers,

planners and managers at European, national and local level

and the citizens and their organisations.

The INSPIRE policy vision is to make harmonised and

high quality geo(graphic) information readily available for

formulating, implementing, monitoring and evaluating

Community policy and for the citizen to access spatial in-

formation, whether local, regional, national or internati-

onal.

INSPIRE will contribute to further European integration

and enable more coherence in Community policies, thereby

promoting sustainable development and increased protecti-

on of the environment (INSPIRE Web p.).

INSPIRE Principles:

- ESDI should fall back on national spatial data infra-

structures NSDIs,

- Data should be collected once (at the largest possible

scale) and maintained at the level where this can be done

most effectively,

- It must be possible for information collected at one le-

vel to be shared between all the different levels, e.g. deta-

iled for detailed investigations, general for strategic purpo-

ses,

- Geographic data must become easy to understand and

interpret because it can be visualised within the appropriate

context and selected in a user. It must be easy to discover

which geographic information is available, fits the needs for

a particular use and under what conditions it can be acqu-

ired and used (metadata),

- It must be possible to combine seamlessly spatial in-

formation from different sources across Europe and share it

between many users and applications.

The INSPIRE concept:

The INSPIRE implementation will follow a step-wise app-

roach, starting with unlocking the potential of existing spa-

tial data and to fall back on national spatial data infrastruc-

tures (e.g. GDI-DE“) and then gradually harmonising the

documentation and the data and provide integrated spatial

information services (e.g. visualisation of data, spatial and

temporal analysis, etc.) allowing eventually the seamless in-

tegration of systems and datasets at different levels into a

coherent European spatial data infrastructure.

INSPIRE envisages a distributed network of databases,

linked by common standards and protocols to ensure com-

patibility and interoperability of data and services. Achiev-

ing this objective will require the establishment of appro-

priate coordination mechanisms and common rules for data

policies.

The goal is an open, cooperative infrastructure for ac-

cessing and distributing information products and services

online via Internet by a (INSPIRE-) EU-Portal. A portal is

here defined as a site featuring a suite of commonly used

services, serving as starting point and frequent gateway to

the web for a user community. The EU-Portal shall provide

facilities that, for selected thematic policies, link to certain

functionality (publish metadata and data, find geo(graphic)

information, context-related viewing of GI, delivery of GI,

analyse of GI, support multi-lingual queries,…). Where

appropriate and possible, the INSPIRE portal will link to

national (existing) portals (e.g. in Germany to the GeoPor-tal.Bund®

), and to sector specific data and services.

INSPIRE will link with relevant initiatives at the global

level such as the work to develop the Global Spatial Data

Infrastructure (GSDI).

The INSPIRE legislation process:

The INSPIRE legal framework is being developed by the

European Commission services with officials and experts in

Member States and accession countries from the national,

regional and local levels.

Preparation work: 2001 – 2002

Commission proposal: by late 2003

The proposal is to be sent for legal act to the European

Parliament and the Council for adoption. The ESDI is to be

implemented through the EU from 2006/2007 onwards.

7. Conclusion

The introduction of the technology, in terms of hard- and

software, in the many organizations having the traditional

-17-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89

mandate to produce, manage and distribute GI and maps is

an important step which, however, does neither allow to re-

move the lack of technical interoperability nor the organi-

zational obstacles to data exchange and hence to support the

creation of real added value

Luckily, awareness is growing at national and EU level

over the need for quality geo-referenced information for un-

derstanding the complexity and for containing the negative

impacts of the ever-increasing human activity in the EU.

Germany has taken the opportunity to work on the nec-

essary improvement for the gradually creation of the Ger-

man SDI (GDI-DE®).

In the European context, INSPIRE is the legal frame-

work being developed by the Commission services with of-

ficials and experts in Member states and accession countri-

es from the national, regional and local level resulting in a

European Spatial Data Infrastructure (ESDI) that will deli-

ver integrated spatial information services based upon a

distributed network of databases linked by common stan-

dards and protocols to ensure inter-operability of data and

services. The national mapping agencies, through Euro-Ge-ographics, are actively contributing to the implementation

of a ESDI in a number of areas - including specifications for

and the harmonisation of reference data.

As such, a SDI will help avoid fragmentation, gaps in

availability of GI, duplication of information collection and

problems of identifying, accessing or using the available da-

ta. A SDI addresses thus both technical and non-technical

issues, ranging from technical standards and protocols, or-

ganisational issues, data policy issues including data access

policy and the creation and maintenance of GI for a wide

range of themes.The geodata market can be a job machine:

Every year, research projects of 450 million _ which are

producing geo(graphic) data (as main or by-product), are

funded by the German Government. A volume of more than

250 million _ is estimated for the geo information market in

Germany, with annual growth rates of 10 – 30%. Thus, an

increase in high quality employments is expected.

Within Europe almost 10 thousand million (Mrd.) _ are

being invested in the provision of public information. 50 %

of this are allotted to the sector geo information. It has been

estimated, that this public investment will create a volume

of about 65 thousand million (Mrd.) _ in the sector of geo

information.

The USA, for example, demonstrate how the geo(grap-

hic) data market is becoming a job machine. By the year

2000 around 100,000 new jobs were created there only be-

cause of the application markets of the satellite navigation

system GPS. Until 2004, an annual increase of about 10 %

is being expected in the USA for the sectors cartography

and geodesy!

It should also be noted that, under certain circumstances,

private data producers may offer production capacity to

public bodies, or possibly sell data directly onto the market

themselves. In some Member states there is a thriving pri-

vate sector geo(graphic) information industry supplying da-

ta and services directly to the commercial market.

With view to spatial data infrastructures the conventi-

onal geodetic tasks has been expanded. New and manifold

challenges and thereby new job prospects for young geode-

tic engineers as communication interface between all stake-

holders in the field of geo information has been created.

Contact addresses of the responsible authorities and or-

ganisations as well as further information can be retrieved

from the following websites:

- AdV (Working Committee of the Surveying

Authorities of the States of the Federal Republic of

Germany); www.adv-online.de

- ArgeLandentwicklung (Bund-/Länder Working

Committee for Rural Development); www.landent-

wicklung.de

- Research & Development DGK (German Geodetic

Commission); www.dgfi.badw.de

- Federal Agency for Cartography and Geodesy

(BKG); www.bkg.bund.de

- Interministerial Committee for Geoinformation

(IMAGI), www.image.de

- German Umbrella Organisation on GI (DDGI),

www.ddgi.de

- INSPIRE initiative; www.inspire.jrc.it

References

AdV (Working Committee of the Surveying Authorities

of the States of the Federal Republic of Germany,

http://www.adv-online.de, April 2003

BKG (Federal Agency for Cartography and Geodesy),

http://www.bkg.bund.de, May 2003

BURROUGH P. and MASSER I. (Eds.), European

Geographic Information Infrastructures. GISDATA, 5.

Taylor and Francis: London, 1998.

E-ESDI Organisation and E-ESDI Action Plan,

20 December 2001,

http://www.ec-gis.org/inspire/, April 2003

ETeMII (EuropeanTerritorial Management Information Infrastructure),

http://ec-gis.org/etemii, March 2003

EUROGEO (Eurogeographics),

http://www.eurogeographics.org, April 2003

GDZ (GeoData Centre) at the Federal Agency for Cartography

and Geodesy (BKG),

http://www.geodatenzentrum.de, May 2003

INSPIRE (Infrastructure for Spatial Information

in Europe) position papers,

http://www.inspire.jrc.it, May 2003

ISO homepage, http://www.iso.org, March 2003

Global Spatial Data Infrastructure, SDI cookbook. May

2000, http://www.gsdi.org, March 2003

-18-

Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89

Özet

CNIIGAiK 1950 projeksiyonu olarak da adland›r›lan Ginzburg Vprojeksiyonu eski Sovyetler Birliği’nde yayg›n kullan›m alan› bul-muş değiştirilmiş polikonik bir projeksiyondur. Bat›l› kaynaklardaçok fazla tan›nmamaktad›r. Projeksiyonu tan›mlayan matematikeşitlikler mevcut değildir. Rusça kaynaklarda 10’ar derece enlemve boylam aral›klar›na karş›l›k gelen düzlem koordinatlar tablolarhalinde yer almaktad›r. Bu çal›şmada, tüm yerkürenin gösterimiiçin uygun deformasyon büyüklüklerine sahip Ginzburg V projek-siyonunun tan›t›lmas› amaçlanm›şt›r. Ginzburg V projeksiyonudeğişik kaynaklarda Winkel Tripel projeksiyonuna bir alternatifolarak sunulmaktad›r. Bu nedenle, hem coğrafi pafta ağ›n›n gö-rüntüsü hem de deformasyonlar›n dağ›l›m› bak›m›ndan benzerliğinedeniyle Winkel Tripel projeksiyonu ile bir karş›laşt›rma yap›la-rak sonuçlar› verilmiştir.

Anahtar SözcüklerGinzburg Projeksiyonlar›, Winkel Tripel Projeksiyonu, Multiku-

adrik Enterpolasyon

Abstract

Ginzburg V Projection Alternate To The Winkel Tripel

Ginzburg V projection, which is also called CNIIGAiK 1950 pro-jection, is a modified polyconic projection which is commonly pre-fered in the old USSR. It is not well known in Occidental literatu-re sources. There exist no mathematical equations which definethe projection. In the Russian literature, the plane coordinates be-long to the geographical latitude and longitude in 10∞ interval aregiven in tables. In this study, it is aimed to present the Ginzburg Vprojection which possesses suitable deformation values for map-ping the whole world and to gain it to the Turkish literature. Ginz-burg V projection is presented as an alternate to the Winkel Tripelin several sources. Therefore, a comparison is made with the Win-kel Tripel projection between the shape of the map grid and thedistribution of distortions and the results are presented.

Key WordsGinzburg Projections, Winkel Tripel Projection, Multiquadric In-

terpolation

1. Giriş

Ginzburg V veya diğer ad›yla CNIIGAiK 1950 projeksiyo-

nu "Rusya Jeodezi, Kartografya ve Hava Fotogrametrisi

Merkezi Araşt›rma Enstitüsü"nden (CNIIGAiK)

G.A.Ginzburg taraf›ndan 1950 y›l›nda geliştirilmiş, "değiş-

tirilmiş polikonik" bir projeksiyondur. Coğrafi pafta ağ›,

matematik eşitlikler ile değil çeyrek küre için 10’ar derece

enlem ve boylam aral›klar› için verilen x,y tablo değerleri

ile tan›ml›d›r (GINZBURG 1952, GINZBURG 1957).

Alan deformasyonu ile ilgili bir kritere göre yap›lan bir s›-

ralamada, incelenen 100 projeksiyon aras›nda Ginzburg V

projeksiyonu birinci s›rada yer almaktad›r (CAPEK 2001).

Pafta ağ›n›n yap›s› ve ayr›ca aç› ve alan deformasyonlar›-

n›n dağ›l›m› bak›m›ndan Winkel Tripel projeksiyonuna

çok benzediği değişik kaynaklarda belirtilmektedir. Bu ne-

denle Winkel Tripel projeksiyonu ile birlikte küçük ölçek-

li dünya haritalar›n›n yap›m› için tavsiye edilmektedir

(FRANCULA 1971).

Polikonik projeksiyonlar, özellikle eski Sovyetler Birli-

ği gibi geniş paralel daire kuşaklar› boyunca uzanan ve ar-

tan enlem değerleri ile genişleyen kara parçalar›n›n harita-

lar›n›n yap›m› için tercih edilmişlerdir. Transversal konum-

lu silindirik projeksiyonlar›n yayg›nlaşmas› ile her ne kadar

eski önemlerini yitirseler de küçük ölçekli haritalar›n yap›-

m›nda sayg›nl›ğ›n› korumaktad›rlar.

Ülkemiz yer küre üzerinde orta enlem kuşağ›nda doğu-

bat› doğrultusunda, yani yaklaş›k 20o

boylam aral›ğ›nda ve

10o

enlem aral›ğ›nda uzanmaktad›r. Bu bağlamda, örneğin

küçük ölçekli tematik Türkiye haritalar›n›n yap›m›nda, dü-

zeltilmiş polikonik projeksiyonlar s›n›f›na giren projeksi-

yonlar›n kullan›m› tercih konusu olabilir.

Bu çal›şmada, bu s›n›fa giren projeksiyon türleri ara-

s›nda bir alternatif olarak Ginzburg V projeksiyonunun ta-

n›t›lmas› amaçlanm›şt›r. Ginzburg V projeksiyonu ulusla-

raras› literatürde değerlendirildiğinde baz› özellikleri ba-

k›m›ndan Winkel Tripel projeksiyonuna bir alternatif ola-

rak gösterilmektedir (CAPEK 2001, FRANCULA 1971).

Bu çal›şmada, Ginzburg V projeksiyonunun Winkel Tripel

projeksiyonu ile karş›laşt›r›lmas› için değişik veriler üre-

tilmiştir.

Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu

Cengizhan İPBÜKER1, Mustafa YANALAK2, Cihangir ÖZŞAMLI3

___________________________________________________________1

İTÜ, İnşaat Fak., Jeodezi ve Fotogrametri Müh. Böl., Kartografya Anabilim Dal›, 34469 Maslak, İstanbul, Tel: 2856565, e-mail: [email protected]

İTÜ, İnşaat Fak., Jeodezi ve Fotogrametri Müh. Böl., Ölçme Tekniği Anabilim Dal›, 34469 Maslak, İstanbul, Tel: 2856684,e-mail:[email protected]

İTÜ, İnşaat Fak., Jeodezi ve Fotogrametri Müh. Böl., Jeodezi Anabilim Dal›, 34469 Maslak, İstanbul, Tel: 2853823, e-mail:[email protected]

-19-

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954

2. Ginzburg V Projeksiyonu

Şekil-2’de verilen Dünya haritas›nda da görüldüğü gibi,

Ginzburg V projeksiyonunda, orta meridyen ve ekvator

doğru parças› olarak gösterilmektedir. Orta meridyen ve ek-

vatora göre bir simetri vard›r. Orta meridyen ekvatorun

0.5211 kat› uzunluğundad›r. Meridyenler, orta meridyene

doğru içbükey eğriler şeklinde gösterilmektedir. Paralel da-

ireler kutuplara doğru ara uzakl›klar› artan biçimde eğriler

şeklinde yeralmaktad›r. Tablo-1’de verilen ilgili koordinat

değerleri kullan›larak hesap yap›ld›ğ›nda, Ekvator harita

düzlemine 0.96 oran›nda küçültülerek aktar›lmaktad›r. Ku-

tuplar ekvatorun 0.2186 kat› ve orta meridyenin 0.4194 ka-

t› uzunluğunda eğri parçalar› şeklindedir.

G.A. Ginzburg, bu projeksiyonu için dikdörtgen bir re-

sim alan› içerisinde, paftan›n kutuplara yak›n köşelerine

doğru 260o

doğu ve bat› meridyenlerine kadar genişletilmiş

bir ağ tasar›mlam›şt›r. Ginzburg V projeksiyonu coğrafi

pafta ağ› yap›s› çeyrek yar›küre için Şekil-1’de gösterilmek-

tedir. Pafta ağ›, 10’ar derece aral›kl› enlem ve boylam de-

ğerlerine karş›l›k gelen x ve y koordinat art›mlar›n› ifade

eden tablo değerleri ile tan›ml›d›r. Söz konusu grid çeyrek

yar›küre için 246 noktadan oluşmaktad›r. Koordinat değer-

leri, R=6371116 m küre yar›çap› için, Tablo-1’de verilmek-

tedir.

Ginzburg V projeksiyonu gibi, projeksiyon eşitlikleri bi-

linmeyen, coğrafi pafta ağ› yap›s› grafik veya amprik olarak

elde edilmiş tablo değerleri ile belirli projeksiyonlar›n çözü-

münde multikuadrik enterpolasyon yöntemi önerilmektedir.

Bu çözüm için gerekli algoritma, yazarlar›n daha önceki ça-

l›şmalar›nda yay›nlanm›şt›r (İPBÜKER 2002). Multikuad-

rik enterpolasyon yöntemi kullan›larak, Ginzburg V projek-

siyonunda harita koordinatlar›, coğrafi koordinatlar› bilinen

herhangi bir (i) noktas› için

yi = ∑Cyj (lj - li)2 + (jj - ji )2 (1a)

xi = ∑Cxj (lj - li)2 + (jj - ji )2 (1b)

eşitliklerinden hesaplanabilir. Burada (jj, lj) değerleri s›ra-

s›yla Tablo-1’de verilen 10’ar derece aral›kl› enlem ve boy-

lam değerleri olarak al›nacakt›r (j=1,2,3,…,n ve n=246).

Eşitliklerde yer alan Cyj ve Cxj multikuadrik yüzey katsay›-

lar› bu tablo değerleri kullan›larak İPBÜKER (2002)’de ve-

rilen program kullan›larak hesaplanm›ş ve Tablo-2’de veril-

miştir. Burada yer alan katsay›lar›n hesab›nda orijinal tablo

değerleri,

k =10000000

6371116

değeri ile çarp›larak kullan›lm›şt›r. Dolay›s›yla bu katsay›-

lar ve bu katsay›lar kullan›larak elde edilecek harita koordi-

natlar› (cm) biriminde tan›ml›d›rlar.

Şekil 1: Ginzburg V projeksiyonu coğrafi pafta ağ›

Ginzburg V projeksiyonunda (1a) ve (1b) eşitliklerine göre

hesaplanm›ş koordinatlarla çizdirilmiş bir dünya haritas›

Şekil-2’de gösterilmiştir. Ginzburg’un literatürde yer alan

orijinal haritas›na karş›l›k, orta meridyen 0omeridyeni seçil-

miş ve harita 180o

doğu ve bat› meridyenleri ile s›n›rland›-

r›lm›şt›r.

Ginzburg V projeksiyonu, multikuadrik enterpolasyon

yöntemine göre ç›kar›lm›ş eşitlikler kullan›larak deformas-

yonlar aç›s›ndan incelenmek istenirse,

= ∑Cyj (2a)

= ∑Cyj (2b)

= ∑Cxj (2c)

= ∑Cxj (2d)

k›smi diferansiyelleri kullan›lmal›d›r (İPBÜKER 2002).

Herhangi bir Pi (ji , li) noktas›nda deformasyon büyüklük-

leri için 10’ar derece aral›kl› enlem ve boylam değerleri (ji, li) ve multikuadrik yüzey katsay›lar› (Cyj ,Cxj) kullan›-

larak (2) eşitliklerinde belirtilen ard›ş›k toplamlar al›nacak-

t›r. Burada Cyj ve Cxj katsay›lar› yine Tablo-2’de veril-

mektedir.

-20-

İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu hkm 2003/89

[ ]n

j=1

1 2

[ ]n

j=1

1 2

[(jj - ji )2 + (lj - li)]

ji - jj

1 2

∂y

∂j i( )

n

j=1

[(jj - ji )2 + (lj - li)]

li - lj

1 2( )

n

j=1

∂y

∂l i

[(jj - ji )2 + (lj - li)]

ji - jj

1 2( )

n

j=1

∂x

∂j i

[(jj - ji )2 + (lj - li)]

li - lj

1 2( )

n

j=1

∂x

∂l i

-21-

İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonuhkm 2003/89

Tab

lo 1

: G

inzb

urg

V p

roje

ksi

yonu t

ablo

değ

erle

ri

jl

xy

jl

xy

jl

xy

jl

xy

jl

xy

00

0.0

00

0.0

00

20

60

23.4

62

52.9

12

40

90

48.5

21

70.9

35

60

90

69.9

23

58.3

89

80

50

89.3

38

23.4

02

010

0.0

00

9.1

45

20

70

23.9

04

61.7

23

40

100

49.4

69

78.7

77

60

100

70.6

74

64.8

46

80

60

89.5

07

28.0

81

020

0.0

00

18.2

91

20

80

24.4

14

70.5

30

40

110

50.5

15

86.6

06

60

110

71.5

04

71.2

93

80

70

89.7

06

32.7

58

030

0.0

00

27.4

36

20

90

24.9

91

79.3

33

40

120

51.6

61

94.4

22

60

120

72.4

13

77.7

30

80

80

89.9

35

37.4

34

040

0.0

00

36.5

81

20

100

25.6

36

88.1

31

40

130

52.9

05

102.2

22

60

130

73.3

99

84.1

55

80

90

90.1

95

42.1

08

050

0.0

00

45.7

27

20

110

26.3

49

96.9

24

40

140

54.2

48

110.0

06

60

140

74.4

64

90.5

68

80

100

90.4

86

46.7

80

060

0.0

00

54.8

72

20

120

27.1

30

105.7

11

40

150

55.6

89

117.7

73

60

150

75.6

08

96.9

67

80

110

90.8

07

51.4

50

070

0.0

00

64.0

18

20

130

27.9

79

114.4

92

40

160

57.2

28

125.5

22

60

160

76.8

29

103.3

52

80

120

91.1

59

56.1

19

080

0.0

00

73.1

63

20

140

28.8

95

123.2

70

40

170

58.8

66

133.2

50

60

170

78.1

28

109.7

21

80

130

91.5

41

60.7

84

090

0.0

00

82.3

08

20

150

29.8

79

132.0

37

40

180

60.6

01

140.9

58

60

180

79.5

04

116.0

74

80

140

91.9

54

65.4

47

0100

0.0

00

91.4

54

20

160

30.9

30

140.7

96

40

190

62.4

33

148.6

44

60

190

80.9

58

122.4

10

80

150

92.3

97

70.1

08

0110

0.0

00

100.5

99

20

170

32.0

49

149.5

47

40

200

64.3

63

156.3

07

60

200

82.4

89

128.7

27

80

160

92.8

71

74.7

65

0120

0.0

00

109.7

44

20

180

33.2

35

158.2

89

40

210

66.3

89

163.9

45

60

210

84.0

97

135.0

26

80

170

93.3

75

79.4

19

0130

0.0

00

118.8

90

20

190

34.4

88

167.0

21

40

220

68.5

12

171.5

59

60

220

85.7

81

141.3

04

80

180

93.9

10

84.0

70

0140

0.0

00

128.0

35

20

200

35.8

09

175.7

44

40

230

70.7

31

179.1

46

60

230

87.5

42

147.5

61

80

190

94.4

75

88.7

16

0150

0.0

00

137.1

81

20

210

37.1

97

184.4

56

40

240

73.0

46

186.7

05

60

240

89.3

79

153.7

96

80

200

95.0

70

93.3

59

0160

0.0

00

146.3

26

30

033.3

58

0.0

00

50

055.5

97

0.0

00

60

250

91.2

92

160.0

08

80

210

95.6

96

97.9

98

0170

0.0

00

155.4

71

30

10

33.4

03

8.4

29

50

10

55.6

45

7.2

51

60

260

93.2

80

166.1

97

80

220

96.3

52

102.6

33

0180

0.0

00

164.6

17

30

20

33.5

39

16.8

57

50

20

55.7

89

14.5

00

70

077.8

36

0.0

00

80

230

97.0

38

107.2

63

0190

0.0

00

173.7

62

30

30

33.7

64

25.2

83

50

30

56.0

29

21.7

47

70

10

77.8

63

5.6

53

80

240

97.7

55

111.8

88

0200

0.0

00

182.9

07

30

40

34.0

80

33.7

06

50

40

56.3

64

28.9

90

70

20

77.9

46

11.3

06

80

250

98.5

01

116.5

08

0210

0.0

00

192.0

53

30

50

34.4

86

42.1

25

50

50

56.7

95

36.2

28

70

30

78.0

82

16.9

57

90

0100.0

75

0.0

00

10

011.1

19

0.0

00

30

60

34.9

81

50.5

39

50

60

57.3

22

43.4

60

70

40

78.2

74

22.6

07

90

10

100.0

85

3.4

97

10

10

11.1

38

9.0

64

30

70

35.5

67

58.9

48

50

70

57.9

44

50.6

84

70

50

78.5

20

28.2

55

90

20

100.1

14

6.9

95

10

20

11.1

92

18.1

27

30

80

36.2

43

67.3

50

50

80

58.6

62

57.8

99

70

60

78.8

21

33.9

00

90

30

100.1

64

10.4

92

10

30

11.2

84

27.1

90

30

90

37.0

08

75.7

44

50

90

59.4

75

65.1

04

70

70

79.1

26

39.5

42

90

40

100.2

33

13.9

88

10

40

11.4

11

36.2

53

30

100

37.8

64

84.1

29

50

100

60.3

83

72.2

98

70

80

79.5

86

45.1

80

90

50

100.3

22

17.4

84

10

50

11.5

75

45.3

15

30

110

38.8

09

92.5

05

50

110

61.3

87

79.4

79

70

90

80.0

50

50.8

14

90

60

100.4

30

20.9

80

10

60

11.7

76

54.3

77

30

120

39.8

44

100.8

70

50

120

62.4

85

86.6

47

70

100

80.5

69

56.5

43

90

70

100.5

58

24.4

75

10

70

12.0

13

63.4

38

30

130

40.9

68

109.2

24

50

130

63.6

77

93.7

99

70

110

81.1

43

62.0

67

90

80

100.7

06

27.9

69

10

80

12.2

86

72.4

98

30

140

42.1

81

117.5

65

50

140

64.9

65

100.9

34

70

120

81.7

70

67.6

85

90

90

100.8

74

31.4

62

10

90

12.5

96

81.5

56

30

150

43.4

84

125.8

93

50

150

66.3

46

108.0

52

70

130

82.4

53

73.2

97

90

100

101.0

61

34.9

54

10

100

12.9

43

90.6

14

30

160

44.8

75

134.2

06

50

160

67.8

21

115.1

52

70

140

83.1

89

78.9

02

90

110

101.2

68

38.4

45

10

110

13.3

26

99.6

70

30

170

46.3

56

142.5

05

50

170

69.3

90

122.2

31

70

150

83.9

80

84.4

99

90

120

101.4

95

41.9

35

10

120

13.7

45

108.7

24

30

180

47.9

25

150.7

86

50

180

71.0

53

129.2

88

70

160

84.8

25

90.0

89

90

130

101.7

42

45.4

23

10

130

14.2

01

117.7

77

30

190

49.5

83

159.0

51

50

190

72.8

09

136.3

23

70

170

85.7

23

95.6

70

90

140

102.0

08

48.9

10

10

140

14.6

93

126.8

28

30

200

51.3

29

167.2

97

50

200

74.6

57

143.3

35

70

180

86.6

76

101.2

42

90

150

102.2

93

52.3

96

10

150

15.2

21

135.8

76

30

210

53.1

63

175.5

24

50

210

76.5

98

150.3

21

70

190

87.6

83

106.8

05

90

160

102.5

99

55.8

80

10

160

15.7

86

144.9

22

30

220

55.0

85

183.7

32

50

220

78.6

32

157.2

80

70

200

88.7

43

112.3

58

90

170

102.9

24

59.3

63

10

170

16.3

88

153.9

65

30

230

57.0

95

191.9

18

50

230

80.7

57

164.2

12

70

210

89.8

57

117.9

00

90

180

103.2

68

62.8

44

10

180

17.0

26

163.0

05

30

240

59.1

92

200.0

83

50

240

82.9

73

171.1

15

70

220

91.0

25

123.4

31

90

190

103.6

33

66.3

23

10

190

17.7

00

172.0

42

40

044.4

78

0.0

00

60

066.7

17

0.0

00

70

230

92.2

46

128.9

51

90

200

104.0

17

69.8

01

10

200

18.4

10

181.0

75

40

10

44.5

28

7.8

99

60

10

66.7

56

6.5

00

70

240

93.5

21

134.4

59

90

210

104.4

20

73.2

76

10

210

19.1

57

190.1

05

40

20

44.6

78

15.7

96

60

20

66.8

75

13.0

00

70

250

94.8

48

139.9

54

90

220

104.8

43

76.7

51

20

022.2

39

0.0

00

40

30

44.9

28

23.6

91

60

30

67.0

73

19.4

98

70

260

96.2

29

145.4

36

90

230

105.2

86

80.2

23

20

10

22.2

73

8.8

22

40

40

45.2

77

31.5

82

60

40

67.3

51

25.9

92

80

088.9

56

0.0

00

90

240

105.7

48

83.6

94

20

20

22.3

75

17.6

43

40

50

45.7

27

39.4

68

60

50

67.7

07

32.4

83

80

10

88.9

71

4.6

81

20

30

22.5

45

26.4

63

40

60

46.2

76

47.3

47

60

60

68.1

43

38.9

69

80

20

89.0

17

9.3

62

20

40

22.7

83

35.2

82

40

70

46.9

25

55.2

19

60

70

68.6

57

45.4

49

80

30

89.0

93

14.0

43

20

50

23.0

89

44.0

99

40

80

47.6

74

63.0

82

60

80

69.2

51

51.9

23

80

40

89.2

01

18.7

23

-22-

İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu hkm 2003/89

Tab

lo 2

: G

inzb

urg

V P

roje

ksi

yonu i

çin m

ult

ikuad

rik y

üze

y k

atsa

y›l

ar›

lC

xC

yj

lC

xC

yj

lC

xC

yj

lC

xC

yj

lC

xC

y0

00.3

0808

0.3

8225

20

60

-0.0

0633

-0.0

0810

40

90

-0.0

0425

-0.0

0365

60

90

-0.0

0168

-0.0

0128

80

50

0.0

2792

-0.0

3816

010

0.0

6578

0.0

3239

20

70

-0.0

0660

-0.0

0832

40

100

-0.0

0523

-0.0

0374

60

100

-0.0

0243

0.0

0117

80

60

0.0

2858

-0.0

4591

020

0.0

7403

0.0

5236

20

80

-0.0

0703

-0.0

0860

40

110

-0.0

0608

-0.0

0372

60

110

-0.0

0318

-0.0

0123

80

70

0.0

2886

-0.0

5370

030

0.0

6980

0.0

4840

20

90

-0.0

0747

-0.0

0903

40

120

-0.0

0724

-0.0

0380

60

120

-0.0

0414

-0.0

0199

80

80

0.0

3202

-0.0

6188

040

0.0

6719

0.0

4547

20

100

-0.0

0803

-0.0

0944

40

130

-0.0

0840

-0.0

0374

60

130

-0.0

0497

-0.0

0179

80

90

0.0

3459

-0.0

6924

050

0.0

6615

0.0

4366

20

110

-0.0

0874

-0.0

0993

40

140

-0.0

0973

-0.0

0373

60

140

-0.0

0597

-0.0

0186

80

100

0.0

3698

-0.0

7502

060

0.0

6630

0.0

4286

20

120

-0.0

0958

-0.0

1044

40

150

-0.0

1114

-0.0

0367

60

150

-0.0

0717

-0.0

0183

80

110

0.0

3985

-0.0

8581

070

0.0

6739

0.0

4243

20

130

-0.0

1060

-0.0

1083

40

160

-0.0

1267

-0.0

0362

60

160

-0.0

0834

-0.0

0182

80

120

0.0

4292

-0.0

9524

080

0.0

6930

0.0

4253

20

140

-0.0

1168

-0.0

1179

40

170

-0.0

1448

-0.0

0331

60

170

-0.0

0970

-0.0

0174

80

130

0.0

4641

-0.1

0376

090

0.0

7201

0.0

4287

20

150

-0.0

1301

-0.0

1222

40

180

-0.0

1639

-0.0

0309

60

180

-0.0

1103

-0.0

0172

80

140

0.0

5006

-0.1

1275

0100

0.0

7548

0.0

4329

20

160

-0.0

1445

-0.0

1270

40

190

-0.0

1850

-0.0

0263

60

190

-0.0

1258

-0.0

0167

80

150

0.0

5407

-0.1

2214

0110

0.0

7970

0.0

4395

20

170

-0.0

1624

-0.0

1312

40

200

-0.0

2160

-0.0

0124

60

200

-0.0

1429

-0.0

0139

80

160

0.0

5829

-0.1

3173

0120

0.0

8469

0.0

4464

20

180

-0.0

1842

-0.0

1341

40

210

-0.0

2738

0.0

0342

60

210

-0.0

1616

-0.0

0124

80

170

0.0

6283

-0.1

4181

0130

0.0

9054

0.0

4521

20

190

-0.0

2156

-0.0

1294

40

220

-0.0

3890

0.0

1560

60

220

-0.0

1798

-0.0

0063

80

180

0.0

6754

-0.1

5259

0140

0.0

9733

0.0

4589

20

200

-0.0

3965

-0.0

0241

40

230

-0.0

5487

0.0

6778

60

230

-0.0

1774

0.0

0582

80

190

0.0

7260

-0.1

6402

0150

0.1

0523

0.0

4624

20

210

-0.0

2455

-0.0

4298

40

240

-0.1

0415

-0.0

7152

60

240

-0.0

2384

0.0

1010

80

200

0.0

7792

-0.1

7686

0160

0.1

1455

0.0

4652

30

00.0

2336

0.0

8261

50

00.0

1298

0.0

6580

60

250

-0.0

6033

-0.0

3292

80

210

0.0

8337

-0.1

9188

0170

0.1

2574

0.0

4645

30

10

-0.0

1836

-0.0

4834

50

10

-0.0

0725

-0.0

3684

60

260

-0.1

7266

-0.3

1083

80

220

0.0

8920

-0.2

1195

0180

0.1

3962

0.0

4570

30

20

-0.0

0471

-0.0

0978

50

20

-0.0

0108

-0.0

0664

70

00.0

0401

0.0

4838

80

230

0.0

9601

-0.2

5932

0190

0.1

5686

0.0

4469

30

30

-0.0

0354

-0.0

0685

50

30

-0.0

0074

-0.0

0418

70

10

0.0

0400

-0.0

2763

80

240

0.0

9291

-0.2

6933

0200

0.1

5901

0.0

5206

30

40

-0.0

0332

-0.0

0593

50

40

-0.0

0074

-0.0

0332

70

20

0.0

0278

-0.0

0591

80

250

0.1

3375

0.1

9928

0210

0.5

7378

-0.0

5637

30

50

-0.0

0338

-0.0

0559

50

50

-0.0

0097

-0.0

0288

70

30

0.0

0287

-0.0

0432

90

0-0

.13974

0.0

2907

10

00.0

1559

0.0

7793

30

60

-0.0

0353

-0.0

0557

50

60

-0.0

0137

-0.0

0273

70

40

0.0

0276

-0.0

0410

90

10

-0.0

5297

-0.0

1163

10

10

-0.0

8457

-0.1

0884

30

70

-0.0

0394

-0.0

0576

50

70

-0.0

0180

-0.0

0263

70

50

0.0

0282

-0.0

0423

90

20

-0.0

5348

0.0

0898

10

20

-0.0

4862

-0.0

4696

30

80

-0.0

0446

-0.0

0599

50

80

-0.0

0253

-0.0

0259

70

60

0.0

0104

-0.0

0450

90

30

-0.0

5141

0.0

2124

10

30

-0.0

4242

-0.0

3800

30

90

-0.0

0502

-0.0

0626

50

90

-0.0

0336

-0.0

0265

70

70

0.0

0830

-0.0

0495

90

40

-0.0

4989

0.0

3282

10

40

-0.0

3954

-0.0

3462

30

100

-0.0

0584

-0.0

0649

50

100

-0.0

0419

-0.0

0276

70

80

0.0

0076

-0.0

0565

90

50

-0.0

4900

0.0

4410

10

50

-0.0

3816

-0.0

3305

30

110

-0.0

0664

-0.0

0684

50

110

-0.0

0523

-0.0

0256

70

90

0.0

0228

-0.0

0291

90

60

-0.0

4832

0.0

5523

10

60

-0.0

3774

-0.0

3271

30

120

-0.0

0760

-0.0

0709

50

120

-0.0

0625

-0.0

0245

70

100

0.0

0196

-0.0

1820

90

70

-0.0

4795

0.0

6633

10

70

-0.0

3788

-0.0

3293

30

130

-0.0

0862

-0.0

0741

50

130

-0.0

0732

-0.0

0230

70

110

0.0

0165

-0.0

0419

90

80

-0.0

4794

0.0

7742

10

80

-0.0

3848

-0.0

3364

30

140

-0.0

0972

-0.0

0751

50

140

-0.0

0870

-0.0

0208

70

120

0.0

0156

-0.0

0816

90

90

-0.0

4812

0.0

8848

10

90

-0.0

3961

-0.0

3449

30

150

-0.0

1110

-0.0

0774

50

150

-0.0

0998

-0.0

0186

70

130

0.0

0111

-0.0

0869

90

100

-0.0

4830

0.0

9963

10

100

-0.0

4122

-0.0

3571

30

160

-0.0

1246

-0.0

0778

50

160

-0.0

1143

-0.0

0167

70

140

0.0

0090

-0.0

0950

90

110

-0.0

4865

0.1

1117

10

110

-0.0

4318

-0.0

3700

30

170

-0.0

1418

-0.0

0796

50

170

-0.0

1300

-0.0

0133

70

150

0.0

0053

-0.0

1028

90

120

-0.0

4911

0.1

2288

10

120

-0.0

4551

-0.0

3835

30

180

-0.0

1608

-0.0

0767

50

180

-0.0

1480

-0.0

0078

70

160

0.0

0013

-0.0

1129

90

130

-0.0

4972

0.1

3483

10

130

-0.0

4840

-0.0

3979

30

190

-0.0

1849

-0.0

0724

50

190

-0.0

1677

-0.0

0012

70

170

-0.0

0018

-0.0

1229

90

140

-0.0

5036

0.1

4703

10

140

-0.0

5181

-0.0

4114

30

200

-0.0

2486

-0.0

0264

50

200

-0.0

1883

0.0

0066

70

180

-0.0

0068

-0.0

1337

90

150

-0.0

5101

0.1

5961

10

150

-0.0

5583

-0.0

4238

30

210

-0.0

3495

0.0

0007

50

210

-0.0

2127

0.0

0204

70

190

-0.0

0125

-0.0

1466

90

160

-0.0

5191

0.1

7279

10

160

-0.0

6081

-0.0

4359

30

220

-0.0

2194

-0.0

2925

50

220

-0.0

2407

0.0

0477

70

200

-0.0

0179

-0.0

1610

90

170

-0.0

5281

0.1

8658

10

170

-0.0

6714

-0.0

4438

30

230

0.0

1844

-0.0

4225

50

230

-0.0

2310

0.0

2605

70

210

-0.0

0245

-0.0

1765

90

180

-0.0

5368

0.2

0138

10

180

-0.0

7554

-0.0

4448

30

240

0.1

2926

-0.3

9847

50

240

-0.0

6803

-0.0

2144

70

220

-0.0

0326

-0.0

1953

90

190

-0.0

5481

0.2

1753

10

190

-0.0

8917

-0.0

4272

40

00.0

1771

0.0

7422

60

00.0

0829

0.0

5724

70

230

-0.0

0341

-0.0

2624

90

200

-0.0

5594

0.2

3555

10

200

-0.1

4039

-0.0

2323

40

10

-0.0

1219

-0.0

4207

60

10

-0.0

0259

-0.0

3189

70

240

-0.0

0417

-0.0

5396

90

210

-0.0

5710

0.2

5700

10

210

-0.0

2472

-0.1

0140

40

20

-0.0

0263

-0.0

0788

60

20

0.0

0036

-0.0

0569

70

250

0.0

1078

-0.0

5757

90

220

-0.0

5845

0.2

8306

20

00.0

2951

0.0

9054

40

30

-0.0

0198

-0.0

0518

60

30

0.0

0056

-0.0

0352

70

260

0.0

7680

0.0

8008

90

230

-0.0

5960

0.3

0252

20

10

-0.0

2930

-0.0

5833

40

40

-0.0

0180

-0.0

0426

60

40

0.0

0036

-0.0

0261

80

00.0

1168

0.0

3605

90

240

-0.0

8659

0.7

4482

20

20

-0.0

0886

-0.0

1310

40

50

-0.0

0207

-0.0

0387

60

50

0.0

0028

-0.0

0221

80

10

0.0

3582

-0.0

2964

20

30

-0.0

0713

-0.0

0961

40

60

-0.0

0240

-0.0

0364

60

60

-0.0

0051

-0.0

0199

80

20

0.0

2794

-0.0

1826

20

40

-0.0

0655

-0.0

0857

40

70

-0.0

0291

-0.0

0360

60

70

-0.0

0210

-0.0

0185

80

30

0.0

2702

-0.0

2386

20

50

-0.0

0638

-0.0

0825

40

80

-0.0

0363

-0.0

0360

60

80

-0.0

0148

-0.0

0202

80

40

0.0

2701

-0.0

3082

Şekil 2: Ginzburg V projeksiyonunda dünya haritas›

-23-

İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonuhkm 2003/89

Tablo 3: Ginzburg V projeksiyonu deformasyon katsay›lar›

j l x y h k p w∞ a b0 0 0.0000 0.0000 0.8877 0.6940 0.6084 16.7514 0.9033 0.673630 0 52.3581 0.0000 1.0160 0.7080 0.7191 20.6461 1.0164 0.707460 0 104.7179 0.0000 1.0050 0.9711 0.9758 2.1459 1.0065 0.969585 0 148.4699 0.1168 1.0038 3.3833 3.3095 67.1613 3.3914 0.97580 30 0.0000 43.0630 0.8918 0.8567 0.7625 4.2884 0.9065 0.841130 30 52.9954 39.6837 1.0131 0.8701 0.8772 10.4104 1.0257 0.855160 30 105.2766 30.6037 1.0156 1.1649 1.1643 12.9345 1.2082 0.963685 30 148.7680 19.1996 1.0537 4.2124 4.2460 75.9886 4.2243 1.00510 60 0.0000 86.1261 0.9477 0.8538 0.8085 6.4375 0.9511 0.850030 60 54.9056 79.3251 1.0557 0.8705 0.9037 15.2808 1.0866 0.831660 60 106.9561 61.1651 1.0564 1.1663 1.1582 21.0473 1.2945 0.894785 60 149.2663 38.3902 1.1825 4.2076 4.2563 76.5240 4.2546 1.00040 90 0.0000 129.1892 1.0173 0.8544 0.8688 10.1556 1.0186 0.852930 90 58.0871 118.8865 1.1239 0.8696 0.9453 20.9083 1.1681 0.809360 90 109.7500 91.6464 1.1222 1.1688 1.1503 29.7624 1.3947 0.824785 90 150.1179 57.5570 1.3715 4.2063 4.2836 77.4239 4.3113 0.99350 120 0.0000 172.2523 1.1059 0.8564 0.9469 14.6561 1.1062 0.855930 120 62.5384 158.3239 1.2152 0.8686 1.0031 26.6400 1.2663 0.792160 120 113.6582 122.0037 1.2097 1.1657 1.1305 38.8150 1.5018 0.752785 120 151.3174 76.7007 1.5991 4.2049 4.3232 78.6174 4.3896 0.98480 150 0.0000 215.3170 1.2112 0.8587 1.0401 19.6110 1.2112 0.858730 150 68.2517 197.5996 1.3273 0.8674 1.0768 32.2793 1.3805 0.779960 150 118.6730 152.1978 1.3134 1.1647 1.1066 47.7780 1.6164 0.684685 150 152.861 95.8071 1.8514 4.2009 4.3715 80.0473 4.4861 0.97440 180 0.0000 258.3801 1.3196 0.8607 1.1352 24.3753 1.3201 0.859930 180 75.2223 236.6712 1.4577 0.8666 1.1660 37.7137 1.5098 0.772260 180 124.7881 182.1878 1.4311 1.1633 1.0755 56.6629 1.7373 0.619085 180 154.7487 114.8579 2.1197 4.1927 4.4285 81.6369 4.5984 0.9630

(2a), (2b), (2c) ve (2d) k›smi diferansiyelleri

kullan›larak Ginzburg V projeksiyonu için 30’ar derece

aral›kl› enlem ve boylam değerleri ile tan›ml› noktalarda,

meridyen doğrultusundaki uzunluk deformasyonu katsay›s›

(h), paralel daire yönündeki uzunluk deformasyonu

katsay›s› (k), alan deformasyonu katsay›s› (p), maksimum

aç› deformasyonu katsay›s› (w) ve maksimum ve minimum

uzunluk deformasyonu katsay›lar› a ve b hesaplanarak

Tablo-3’de verilmiştir.

Tablo-3’de verilen deformasyon büyüklükleri

kullan›larak, 30 derece aral›kl› Ginzburg V projeksiyonu

coğrafi pafta ağ› üzerinde çeyrek yar›küre için eş alan

deformasyonu eğrileri ve eş aç› deformasyonu eğrileri

çizdirilerek s›ras›yla Şekil-3 ve Şekil-4’de gösterilmiştir.

Ayr›ca, Ginzburg V projeksiyonunda deformasyon elipsleri

çizdirilerek Şekil-5’de gösterilmiştir. Deformasyon elipsleri

800 kat büyütülerek çizdirilmiştir.

Şekil 3: Ginzburg V projeksiyonunda eş alan deformasyonu

eğrileri

Şekil 4: Ginzburg V projeksiyonunda eş aç› deformasyonu

eğrileri

3. Winkel Tripel Projeksiyonu

Winkel Tripel projeksiyonu Alman matematikçi Oswald

Winkel (1873-1953) taraf›ndan 1921’de geliştirilmiş, "de-

ğiştirilmiş azimutal" bir projeksiyondur. Winkel bu projek-

siyonuna "üçlü" anlam›na gelen almanca "tripel" ismini ver-

miştir (WINKEL 1921). Bu isim ile projeksiyonda, alan, aç›

ve uzunluk gibi üç temel eleman›n en uygun deformasyon

değerlerine sahip olmas› gerektiğini ifade ettiği tahmin edil-

mektedir (KESSLER 2000).

Şekil 5: Ginzburg V projeksiyonunda deformasyon elipsleri

Winkel Tripel projeksiyonu alan ve aç› korumaz. Ekvator

ve orta meridyen düz doğru şeklinde gösterilir. Diğer

meridyenler ekvator üzerinde eşit aral›kl› ve orta

meridyene doğru içbükey eğrilerdir. Orta meridyen

ekvatorun 0.6111 kat› uzunluğundad›r. Orta meridyen ve

ekvatora göre bir simetri vard›r. Ekvator harita düzlemine

0.82 oran›nda küçültülerek aktar›lmaktad›r. Kutuplar

ekvatorun 0.3889 kat› ve orta meridyenin 0.6365 kat›

uzunluğunda doğru şeklinde gösterilir. Bu oran meridyen

boylar› koruyan silindirik projeksiyonun standart

paraleline bağl› olarak değişir. Diğer paraleller en yak›n

kutba doğru içbükey eğriler şeklinde gösterilir. Ekvator ve

orta meridyene göre simetriktir. Orta meridyen boyunca

ölçek korunur. Ekvator boyunca sabittir (SNYDER 1989).

Literatürde değiştirilmiş (modified) azimutal bir projeksi-

yon olduğu belirtilse de baz› tan›mlamalara göre polikonik

projeksiyonlar s›n›f›nda da değerlendirilmektedir (LEE

1994, SNYDER 1989).

Oswald Winkel, literatürde bilinen üç adet projeksiyon

geliştirmiştir. Winkel ilk projeksiyonunu sinüzoidal

projeksiyon ile meridyen boylar› koruyan silindirik

projeksiyonun ortalamas› olarak 1914’de sunmuştur. İkinci

projeksiyonu 1918’de Mollweide ve meridyen boylar› koru-

yan silindirik projeksiyonun ortalamas› olarak geliştirmiş-

tir. Üçüncü ve en çok tan›nan projeksiyonu olan Winkel

Tripel Aitoff projeksiyonu ile meridyen boylar› koruyan si-

lindirik projeksiyonun ortalamas› olarak ortaya ç›km›şt›r

(İPBÜKER 2002, KESSLER 2000, SNYDER 1989, WIN-

KEL 1921).

Winkel Tripel projeksiyonu koordinatlar› :

y1,x1= Aitoff projeksiyonu koordinatlar›

y2,x2= meridyen boylar› koruyan silindirik projeksiyon

koordinatlar› olmak üzere

y =1

(y1 + y2)(3)

2

x =1

(x1 + x2)(4)

2

şeklinde verilmektedir.

-24-

İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu hkm 2003/89

Aitoff projeksiyonu koordinatlar›

y1 = 2R arccos cos j cos ∆l 1- (5)

x1 = R arccos cos j cos ∆l (6)

eşitlikleri ile verilmektedir. Burada

y1 = 2R arccoscos j cos

∆l (7)

şeklinde de yaz›labilir.

Meridyen boylar› koruyan kesen silindirik projeksiyo-

nun koordinatlar›

y2 = R∆ l cosjo (8)

x2 = Rj (9)

eşitlikleri ile verilmektedir. Burada standart paralel Winkel

taraf›ndan jo=50o.467 olarak kabul edilmiştir (WINKEL

1921).

Ortalama al›nd›ğ›nda Winkel Tripel projeksiyonu eşitlikleri

ekvatoral konum için

y =1

R 2arccos cos j cos ∆l+∆lcosjo

(10)

2 2

x =1

R arccos cos j cos ∆l

+ j (11)

2 2

olarak düzenlenebilir (BUGAYEVSKI 1995, CANTERS

1989, HAKE 1994).

∆l = l - lo olmak üzere

C = arccos cosj cos∆l (12)

2

D = 1- cos2j cos

2 ∆ l (13)

2

ve R = 1 için

y =1 2C cosj sin ∆l + ∆lcosjo (14)

2 D1/2

2

x =1 C sinj + j (15)

2 D1/2

şeklinde basitleştirilebilir (İPBÜKER 2002, SNYDER

1989). (14) ve (15) eşitlikleri kullan›larak, Winkel Tripel

projeksiyonunda orta meridyen 0o

meridyeni al›narak 10’ar

derece aral›kl› bir coğrafi pafta ağ› üzerinde k›y› çizgilerini

içeren bir dünya haritas› çizdirilmiş ve Şekil-6’da

gösterilmiştir.

Winkel Tripel projeksiyonunda deformasyon

büyüklüklerinin hesaplanabilmesi için kullan›lacak k›smi

diferansiyeller

= sin ∆ l sin 2j C

sinj sin ∆ l

(16a)

4D D3/2 2

= 1

+ C

cosj cos ∆l

sin2 j + cosjo (16b)

2 D D

3/22

= 1

+ C

1-cos2 ∆l

cos j + 1 (16c)

2 D D3/2

2

= 1

- C

sin j cos2 j sin ∆l (16d)

8 D D3/2

şeklinde kullan›lacakt›r (FRANCULA 1971), (UÇAR ve

İPBÜKER 1998).

(16a), (16b), (16c) ve (16d) k›smi diferansiyelleri kulla-

n›larak Winkel Tripel projeksiyonu için 30’ar derece aral›k-

l› enlem ve boylam değerleri ile tan›ml› noktalarda, merid-

yen doğrultusundaki uzunluk deformasyonu katsay›s› (h),

paralel daire yönündeki uzunluk deformasyonu katsay›s›

(k), alan deformasyonu katsay›s› (p), maksimum aç› defor-

masyonu (w) ve maksimum ve minimum uzunluk defor-

masyonu katsay›lar› a ve b hesaplanarak Tablo-4’de veril-

miştir.

Tablo-4’de verilen deformasyon büyüklükleri kullan›la-

rak, 30 derece aral›kl› Winkel Tripel projeksiyonu coğrafi

pafta ağ› üzerinde çeyrek yar›küre için eş alan deformasyo-

nu eğrileri ve eş aç› deformasyonu eğrileri çizdirilerek s›ra-

s›yla Şekil-7 ve Şekil-8’de gösterilmiştir. Ayr›ca, Winkel

Tripel projeksiyonunda deformasyon elipsleri çizdirilerek

Şekil-9’da gösterilmiştir.

-25-

İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonuhkm 2003/89

sin2 j

( ]

[ ]

[)1-cos

2 j cos2 ∆l

2

2

1 2

cosj sin ∆l

(

( )

)1-cos

2 j cos2 ∆l

2

2

2

sin j

( )1-cos

2 j cos2 ∆l

2

2

cosjsin ∆l

1-cos2 j cos

2 ∆l2

[ ]

][

(

( )

)√

sin j

1-cos2 j cos

2 ∆l2

2

][

[ ]

∂y

∂j

∂y

∂l

∂x

∂j ( )

cos2 j sin

2 ∆l2

[ ]sin

2 j cos2 ∆l

2

∂x

∂l [ ]sin2 j sin

∆l2

-26-

İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu hkm 2003/89

Şekil 7: Winkel Tripel projeksiyonunda eş alan

deformasyonu eğrileri

Şekil 8: Winkel Tripel projeksiyonunda eş aç›

deformasyonu eğrileri

Şekil 6: Winkel Tripel projeksiyonunda Dünya Haritas›

Şekil-9: Winkel Tripel projeksiyonunda deformasyon

elipsleri

4. SONUÇ

Şekil 2 ve Şekil 6’da verilen dünya haritalar›

karş›laşt›r›ld›ğ›nda, yerkürenin görüntüsü bak›m›ndan her

iki projeksiyonun benzer özelliklere sahip olduğu

görülmektedir. Ginzburg V projeksiyonunda kutuplar

eğriler şeklinde, Winkel Tripel’de ise doğru parçalar›

şeklinde gösterilmektedir. Şekil 5 ve Şekil 9’da verilen

deformasyon elipsleri karş›laşt›r›ld›ğ›nda, maksimum ve

minimum uzunluk deformasyonu katsay›lar›n›n Ginzburg V

projeksiyonunda Winkel Tripel’e nazaran tüm pafta ağ› için

birbirleri ile daha uyumlu olduğu görülmektedir.

Eş deformasyon eğrilerinin dağ›l›m›na ve şekline

bak›larak projeksiyonlar karş›laşt›r›lmak istendiğinde

yayg›n olan pratik bir uygulama belirli bir limite kadar olan

deformasyon değerinin korunduğu alan›n büyüklüğünün

yorumlanmas›d›r. Bu alan hangi projeksiyonda büyük ise o

projeksiyonun diğerine göre daha üstün olduğu

söylenebilmektedir. Bu karş›laşt›rmada deformasyon

limitlerinin, alan deformasyonu için 1.5 kat› ve maksimum

aç› deformasyonu için 40 derece al›nmas›n›n uygun olacağ›

önerilmektedir (CAPEK 2001).

Şekil 3 ve Şekil 7’de verilen eş alan deformasyonu

eğrileri incelendiğinde 1.5 eğrisinin kaplad›ğ› alan›n

Ginzburg V için daha büyük olduğu görülmektedir. Buna

karş›l›k Şekil 4 ve Şekil 8’de verilen eş aç› deformasyonu

-27-

İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonuhkm 2003/89

Tablo 4: Winkel Tripel projeksiyonunda deformasyon katsay›lar›

j l x y h k p w a b

0 0 0.0000 0.0000 0.0000 0.0000 0.0000 0.00000 0.0000 0.0000

30 0 52.3598 0.0000 1.0000 0.8910 0.8910 6.60276 100000 0.8910

60 0 104.7197 0.0000 1.0000 1.2411 1.2411 12.35282 1.2411 0.9999

85 0 148.3529 0.0000 1.0000 4.3962 4.3962 78.00751 4.3962 1.0000

0 30 0.0000 42.8440 1.0057 0.8182 0.8229 11.80005 1.0057 0.8182

30 30 52.6381 40.3858 1.0399 0.8897 0.8969 16.91090 1.0982 0.8166

60 30 105.1122 32.4296 1.0383 1.2342 1.2411 17.61253 1.2999 0.9547

85 30 148.4829 20.0292 1.0563 4.3750 4.3396 78.47624 4.3909 0.9883

0 60 0.0000 85.6881 1.0235 0.8182 0.8375 12.80170 1.0235 0.8182

30 60 53.4967 80.6423 1.0853 0.8856 0.9107 22.24964 1.1602 0.7849

60 60 106.3053 64.4736 1.1281 1.2129 1.2385 26.13397 1.4007 0.8841

85 60 148.8673 39.8628 1.1965 4.3120 4.1701 79.85795 4.3722 0.9537

0 90 0.0000 128.5321 1.0553 0.8182 0.8635 14.54005 1.0553 0.8182

30 90 55.0116 120.6153 1.1178 0.8779 0.9298 23.48834 1.1853 0.7844

60 90 108.3455 95.7044 1.2281 1.1750 1.2261 33.23180 1.4860 0.8251

85 90 149.4889 59.3106 1.3644 4.2091 3.8899 82.09756 4.3326 0.8978

0 120 0.0000 171.3762 1.1045 0.8182 0.9038 17.12785 1.1045 0.8182

30 120 57.3253 160.0927 1.1588 0.8652 0.9542 24.70948 1.2139 0.7860

60 120 111.3078 125.6044 1.3174 1.1166 1.1953 38.76817 1.5436 0.7743

85 120 150.3184 78.1946 1.5118 4.0693 3.5048 85.15515 4.2625 0.8222

0 150 0.0000 214.2202 1.1775 0.8182 0.9635 20.74376 1.1775 0.8182

30 150 60.6759 198.7465 1.2200 0.8444 0.9837 27.40902 1.2628 0.7790

60 150 115.2871 153.5068 1.3921 1.0317 1.1364 43.66455 1.5755 0.7213

85 150 151.3133 96.3579 1.6055 3.8982 3.0273 89.06156 4.1523 0.7290

0 180 0.0000 257.0643 1.2853 0.8182 1.0517 25.66001 1.2853 0.8182

30 180 65.4498 236.0196 1.3101 0.8102 1.0158 32.31978 1.3414 0.7573

60 180 120.3773 178.5245 1.4509 0.9125 1.0390 48.91994 1.5835 0.6561

85 180 152.4174 113.6751 1.6241 3.7036 2.4794 93.97568 3.9961 0.6204

eğrileri incelendiğinde 40 derece eğrisinin kaplad›ğ› alan

Winkel Tripel için daha büyüktür. Söz konusu alanlar

aras›nda çok büyük farkl›l›k olmad›ğ›ndan bu projeksiyon-

lardan birinin diğerinden daha üstün olduğunu söylemek

kolay değildir.

Bu bağlamda, Ginzburg V projeksiyonunun uluslararas›

üne sahip Winkel Tripel projeksiyonuna ciddi bir alternatif

oluşturduğu söylenebilir. Ginzburg V projeksiyonu

kullan›larak yap›lacak uygulamalarda kalabal›k tablo

değerleri ile çal›ş›lmak zorunda olunmas› bir dezavantaj

olarak görülebilir. Fakat günümüz bilgisayar olanaklar›

bunu yük olmaktan ç›karm›ş bulunmaktad›r.

TEŞEKKÜR

Ginzburg projeksiyonlar› hakk›nda bizlere ilettiği değerli

dokümanlar, aç›klay›c› bilgi ve yard›mlar› için Çek

Cumhuriyeti Charles Universitesi Kartografya ve

Geoinformatik Bölümünden say›n Prof. Dr. Richard

Capek’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Kaynaklar :

BUGAYEVSKI, L., SNYDER, J.P.: Map Projections: A

Reference Manual. Taylor and Francis, London, England,

328 p., 1995

CANTERS, F., DECLAIR H.: The World in Perspective: A

Directory of World Map Projections, Chichester, England,

John Wiley and Sons, 1989

CAPEK, R.: Which is the Best Projection for the World Map,

Proceedings of the 20th International Cartographic

Conference, Vol:5, pp.3084-3093, Beijing, China, 2001

GINZBURG, G.A.: Matematiceskoje obosnovanie kart

komplexnych mirovyh geograficeskich atlasov, (Kar›ş›k

dünya atlaslar›ndaki coğrafya haritalar›n›n matematik

prensipleri) Trudy CNIIGAiK, Vol:91, Moskva, 1952 (Rusça)

GINZBURG, G.A., SALMANOVA, T.D.: Atlas dlja vybora

kartograficeskich projekcij, (Kartografik projeksiyonlar›n

seçimi için atlas) Trudy CNIIGAiK, Vol:110, Geodezizdat

Moskva, 1957, 239pp. (Rusça)

FRANCULA, N.: Die Vorteilhaftesten Abbildungen in der

Atlaskartographie, Dissertation, Rheinischen Friedrich-

Wlhelms Universitaet, Bonn 1971

HAKE, G., GRÜNREICH D.: Kartographie, 7.Auflage, de

Gruyter Lehrbuch, Walter de Gruyter, Berlin-NewYork, 1994.

İPBÜKER, C., ÖZŞAMLI, C., YANALAK, M.: Ginzburg IV

Projeksiyonu, Harita Dergisi, Say›:127, s.34-47, Ocak 2002

İPBÜKER, C.: An Inverse Solution to the Winkel Tripel

Projection Using Partial Derivatives, Cartography and

Geographic Information Science, Journal of the American

Congress on Surveying and Mapping, January 2002

KESSLER, F.C.: A Visual Basic Algorithm for the Winkel

Tripel Projection, Cartography and Geographic Information

Science, Vol.27, No.2, pp.177-183, 2000

LEE, L.P.: The Nomenclature and Classification of Map

Projections, Empire Survey Review, Vol.VII, No.51, pp.190-

200, 1944

SNYDER, J.P., VOXLAND, P.M.: An Album of Map

Projections, U.S. Geological Survey Professional Paper 1453,

Washington, Government Printing Office, 1989.

UÇAR. D., İPBÜKER, C.: Kartografik Projeksiyonlarda

Deformasyon Elipslerinin Grafik Görselleştirilmesi, Harita

Dergisi, Say›:119, s.30-44, Ocak 1998

WINKEL, O.: Neue Gradnetzkombinationen, Petermanns

-28-

İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu hkm 2003/89

Özet

Tükiye’de var olan kadastro sistemi, sürekli artan istekleri, bek-lentileri, gereksinmeleri karş›layamad›ğ› gibi, etkili ve verimli deolamamaktad›r. Bu yüzden, Türkiye kadastrosunda taş›nmazlar›ns›n›rlar›n› ve üzerindeki haklar› güvenilir biçimde belgeleyen yeniyaklaş›mlara gereksinme vard›r. Bu yeni yaklaş›m, var olan çizgi-sel kadastro haritalar›n›n say›sallaşt›r›larak yenilenmesi ve tapusicilinin güncelleştirilmesi yoluyla Kadastro Bilgi Sisteminin(KBS) kurulmas›d›r.

Cumhuriyetin kuruluşu (1923) ard›ndan başlayan kadastro-nun, Cumhuriyetin 100. kuruluş y›ldönümüne kadar (2023) ülkegenelinde tamamlanmas› ve bu güne değin üretilen kadastro ve ta-pu sicili bilgilerinin bilgisayar destekli yürütümünün gerçekleşme-si hedeflenmelidir. Bu nedenle, Türkiye’nin, "Kadastro 2023" ola-rak adland›r›labilecek bir reforma gereksinmesi vard›r.

Makalede, Türkiye kadastrosunun, 78 y›l sonra (1925-2003)geldiği bu aşamada, Türk hukuk sisteminin kadastro ve mülkiyetebak›ş›, ikinci kadastro, kadastro bilgi sistemi konular› incelenmek-te ve bu incelemeler ›ş›ğ›nda, al›nmas› gereken önlemlere ve budoğrultuda önerilere yer verilmektedir.

Anahtar SözcüklerTürkiye Kadastrosu, Tarihsel Görev, Kadastro Bilgi Sistemi, Ka-

dastral Yenileme, Tapu Sicilinin Güncelleştirilmesi

Abstract

The Historical Mission of Cadastre of Turkey

In addition to its unproductiveness, and ineffectiveness, Turkey’scurrent cadastral system is far to meet new expectations and inc-reasing demands. So, some new approaches that guarantee the bo-undary limits and rights of a real property are to be needed in Tur-kish Cadastre. This new approach can be described as establis-hing the Cadastral Information System (CIS) by renewing the cur-rent graphical cadastral maps using digitizing technology and up-dating the registered records.

Cadastral applications have been started after establishment ofTurkish Republic (1923) and should be aimed to maintain andcomplete the registration until the 100th anniversary of the estab-lishment of Turkish Republic (2023). So, Turkey needs a reformnamed "Cadastre 2023".

Cadastral sitution after 78 years (1925-2003), cadastre and ow-nership in Turkish Law, second cadastre, and cadastral informa-tion system were investigated in this article. Finally, some recom-mendations and proposals were made according to results of thisinvestigation.

Key WordsTurkish Cadastre, Historical Mission, Cadastral İnformation

System, Cadastral Renovation, Updating The Registered Records

1. Giriş

Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik ve toplumsal miras›n›

devrald›ğ› Osmanl› İmparatorluğu’nda, fethedilerek üç k›ta-

ya (Afrika, Asya ve Avrupa) yay›lan topraklar›n üzerindeki

az›nl›k haklar› korunmuş, mülkiyetlerinin Devlete (Padişa-

ha) ait olduğu kabul edilerek, kullan›m haklar› tar›msal üre-

tim ve vergi karş›l›ğ›nda köylülere b›rak›lm›şt›r.

Ülke topraklar›n›n feodal geliri, askeri hizmet karş›l›-

ğ›nda padişaha bağl› görevlilere dağ›t›l›rken, halk ise, top-

rağ› kullanmak, bunun karş›l›ğ›nda resmi görevlilere vergi

ödemek ve savaş ç›kmas› halinde orduya kat›lmakla görev-

lendirilmiştir.

Osmanl› İmparatorluğu’nda, Tanzimat’›n ilan›na kadar

(1839), taş›nmazlar›n sicilleri devlet taraf›ndan tutulmam›ş-

t›r. Özellikle, vergi almak amac›yla zaman zaman fetihler-

den sonra yap›lan arazi yaz›mlar›, bir tapu sicili olarak gö-

rülmemiştir. Taş›nmazlar›n türlerine göre edinilmesi, yal-

n›zca yararlanma hakk›n›n bulunmas›, haklar›n sözleşme-

lerle devri ve miras yoluyla bir diğerine geçmesi nedeniyle,

günümüzdeki içeriğiyle bir tapu sistemi ve bundan sorumlu

bir kuruluş oluşmam›şt›r (GÜRSOY 1970: 140), (OZA-

NALP 1976: 11).

Dolay›s›yla Osmanl› devlet yönetimi, Türkiye Cumhuri-

yeti’nin kuruluşuna kadar (1923), başl›ca üretim arac› olan

toprağ›n merkezden denetimine dayanarak varl›ğ›n› sürdür-

müş, benimsediği mülkiyet anlay›ş› ve izlediği toprak poli-

tikas›n›n bir sonucu olarak, sağl›kl› bir tapu sistemini kura-

mam›şt›r. Osmanl› döneminde, bütün taş›nmazlar›n s›n›r-

land›r›lmas› ve yaz›m› konusundaki ilk ciddi önlem,

05.02.1912 tarihli Emvali Gayrimenkulenin Tahdit veTahriri Hakk›ndaki Kanunu Muvakkat ile öngörülen ka-

dastro çal›şmalar›d›r. Bu yasaya dayanarak, Konya ilinin

Çumra ilçesinde kadastro çal›şmalar›na başlanm›şsa da,

1911’de Trablusgarp Savaş›, arkas›ndan Balkan Savaş›, ar-

kas›ndan 1. Dünya Savaş›, Ruslar›n karş›s›nda büyük yenil-

gi, Çanakkale Savaş›, Suriye-Irak-Filistin cepheleri ve niha-

Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi

Erdal KÖKTÜRK1

___________________________________________________________1

Dr., Beykoz Belediyesi Başkan Yard›mc›s›, [email protected]

-29-

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954

yet Milli Mücadele... Türkiye 11 y›l bütün cephelerde sa-

vaşt›ğ›ndan, bu yasa uygulanamam›şt›r. Gerçek anlamda

kadastro çal›şmalar›na Cumhuriyet döneminde başlanm›şt›r

(KÖKTÜRK, Erdal, 2003). Osmanl› döneminde, özel mülkiyete konu (mülk) taş›n-

mazlar için şer’i mahkemelerce verilen belgeler, devlete ait

(miri) arazilerle ilgili timar, zeamet sahipleri ve daha sonra

bunlar›n yerini alan mültezimler ve muhass›llarca verilen bel-

geler ve vak›f arazileri için mütevelliler taraf›ndan tutulan ka-

y›tlar ve verilen belgelerin neden olduğu düzensizlikler, ülke-

mizde bir senetsiz tasarruf ortam›n›n doğmas›na yol açm›şt›r.

Senetsiz tasarruflar, tapuda kay›tl› olmayan ya da kayd›

bulunmakla birlikte, tapu d›ş› al›mlarla ve sat›mlarla elden ele

geçen ve böylece zilyetliğe dayanan bir tasarruf (kullanma)

biçimidir. Türk Medeni Kanunu ve ard›ndan ç›kar›lan başta

kadastro (ve tapulama) yasalar› olmak üzere, yap›lan pek çok

düzenlemelerle, bu durumun bir an önce tasfiye edilmesi

amaçlanm›şt›r. Ancak, Türk Medeni Kanunu’nun, mülkiyet

hakk›n›n kazan›lmas› için tapu kütüğüne yaz›m›n zorunlu ol-

duğuna ilişkin kural›, uygulamada ciddi s›k›nt›lar yaratm›şt›r.

743 say›l› Türk Medeni Kanunu’nun uygulanmas›n›n

önündeki engellerin kald›r›lmas› için, pek çok hukuksal ön-

lemlere gerek duyulmuş ve bu amaçla çeşitli yasalar ç›kar›l-

m›şt›r (Çizelge 1). Yap›lan tüm düzenlemelere karş›n, Türk

Medeni Kanunu ile öngörülen kadastro çal›şmalar›n›n bir

an önce tamamlanmas› ve çağdaş bir tapu sicilinin kurulma-

s› için zamana, akçal› (mali) kaynaklara, teknik işgücüne ve

araç - gerece gereksinme olduğu anlaş›lm›şt›r.

Günümüzde ise, Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü

kadastro çal›şmalar›, gerçek anlamda, yerel birimleri ülke

genelinde tüm il ve ilçelere yay›lan, 317 kadastro müdürlü-

ğü ve 1001 tapu sicil müdürlüğünün bağl› bulunduğu (DPT

2001: 87, 106), Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü taraf›n-

dan yürütülmektedir (Çizelge 2).

Bu verilere göre, Türkiye’deki harita mühendislerinin

yaklaş›k %8’i kadastro hizmetlerinde çal›şmakta, kadastro

personelinin önemli bir k›sm› da, kadastro hizmeti tamamla-

nan yerlerde görev yapmaktad›r (DPT 2001: 117). Y›lda 250

işgünü varsay›m›na göre, tapu sicil müdürlüklerinde görevli

personel baş›na düşen günlük işlem say›s› ise, 2’den azd›r.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne devlet bütçesinden

ayr›lan pay ise, 1955 y›l›nda %0.9, 1970 y›l›nda %0.5 ve

1998 y›l›nda %0.2 dolay›ndad›r (Çizelge 3). Görülmektedir

ki, 40 y›l içinde, Türkiye bütçesinden tapu ve kadastro hiz-

metlerine ayr›lan pay 4.5 kat azalm›şt›r. Buna karş›n, kadast-

ro çal›şmalar› tamamlanan bölgelerden elde edilen tapu

harçlar›, Türkiye’de kadastro hizmetlerine ayr›lan pay›n 5

kat›ndan fazlad›r. Tapu ve kadastro hizmetlerinin devlet büt-

çesine olan katk›s› artarken, Devletin, bu hizmetlere ay›rd›ğ›

kaynağ› sürekli olarak azaltmas› düşündürücüdür.

Dolay›s›yla, Türkiye’de kadastro çal›şmalar›nda, teknik

ve hukuksal sorunlar yan› s›ra, mali kaynaklara ilişkin so-

runlar da devam etmektedir. Var olan durumda, Devletin,

kadastro çal›şmalar›na gereken önemi verdiği söylenemez.

Bunun bir kan›t› da, Cumhuriyet döneminde, kadastronun

hukuksal olduğu kadar teknik bir işlem olduğunun göz ard›

edilmesidir. Kadastro yönetimine de egemen olan bu anla-

y›ş yüzünden, tüm çal›şmalar, ülke genelinde yaşanan "ta-pusuzluk" sorununun çözümüne yöneltilmiştir.

Bu nedenlerle, Türkiye’de çok amaçl› kadastro sistemi

kurulamam›şt›r. Ayr›ca, 1925 y›l›ndan bu yana üretilen çiz-

gisel kadastro haritalar› ve buna dayal› tapu sicili sistemi de,

yenileme ve güncelleme faaliyetleri yap›lamad›ğ› için, bilgi

sistemlerine yönlendirilememiştir. Tapu ve Kadastro Genel

Müdürlüğü’nün, varolan sorunlar›n çözümünde ve bilgi sis-

temi kurulumunda yetersiz kald›ğ› ve kalmaya da devam et-

tiği görülmektedir.

2. Türk Hukuk Sisteminin Kadastroya Bak›ş›

Türk hukuk sistemi, en yal›n anlat›m›yla, kadastroyu,

"...tespit tarihinde taş›nmazlar›n geometrik ve hukuksaldurumlar›n›n saptanmas›, tescile tabi taş›nmazlar›n sicild›ş› b›rak›lmamas›..." olarak tan›mlamaktad›r.

Taş›nmazlar›n s›n›rlar›n›n arazi ve harita üzerinde belir-

tilmesi ve hukuksal durumlar›n›n tespit edilmesi şeklindeki

kadastro tan›mlar›nda yer alan, "tespit tarihi" büyük önem

taş›maktad›r. Kadastro ekiplerince gerçekleştirilen ve 1987

tarihli ve 3402 say›l› Kadastro Yasas›’n›n 7., 25., 26. ve 27.

maddelerinde belirtilen, "kadastro tutanağ›n›n kesinleşti-ği tarih", Yarg›tay’a göre (İ.B.G.K.Karar›, 06.06.1997,

E.1994/5, K.1997/2), "tespit tarihi"ni ifade etmektedir. Bu

durumda, bir yerin kadastrosunun yap›lm›ş say›lmas› için,

bu yerin tutanağ›n›n düzenlenmesi ve ask› ilan› sonucunda

tutanaklar›n›n kesinleşmesi gerekmektedir.

743 say›l› Türk Medeni Kanunu’nun tüm kurallar›, yü-

rürlüğe girdiği 1926 y›l›nda, ülke genelinde geçerli ve uy-

gulanmas› zorunlu hale gelmiştir. Kadastronun, Türkiye’nin

her taraf›nda uygulanarak, tüm taş›nmazlara ilişkin tutanak-

lar›n ayn› anda düzenlenmesi, ask› ilanlar›n›n yap›lmas› ve

kesinleşmesi için ne mali, teknik işgücü ve araç-gereç ola-

naklar› vard›, ne de bu faaliyetleri yürütecek kurumsal yap›

yeterliydi. Bu yüzden, kadastro çal›şmalar›na, son derece

k›s›tl› olanaklarla, öncelikle belediye s›n›rlar› içinde başlan-

m›şt›r. Anayasa Mahkemesi de (18-19.06.1968 Tarihli ve

E.1966/19, K.1968/25 Say›l› Karar), kadastro çal›şmalar›-

n›n Türkiye’nin her taraf›nda ayn› anda başlat›lmas›n›n

maddi bak›mdan olanakl› olmamas› nedeniyle, kadastro

görecek yerlerin s›raya konulmas› yetkisinin idareye b›ra-

k›lmas›n›n, yasama yetkisinin idareye b›rak›ld›ğ› şeklinde

yorumlanamayacağ›n› belirterek, bu durumu, "...işin niteli-ğinin zorunlu bir sonucu..." olarak değerlendirmiş ve ana-

yasaya ayk›r› bulmam›şt›r. Yarg›tay da (H.G.K. Karar›,

18.12.1991, E.1991/1-544, K.1991/646), geometrik durumu

belirlenmemiş, pafta ve parsel numaras› verilerek haritalar›

kesinleşmemiş tespitleri, kadastro olarak kabul etmemiştir.

Bu durumda, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün tek-

lifi ve bağl› bulunduğu Bakan›n onay› ile kadastrosu yap›la-

cak bölgelerin belirlenmesi işlemleri önem kazanm›şt›r.

Ayr›ca, kadastro hizmeti götürülen bölgelerdeki taş›n-

mazlar›n s›n›rlar›n›n ve yüzölçümlerinin belirlenmesinin

dayanağ› olan kadastro haritalar›n›n (plan›n), uyuşmazl›kla-

r›n çözümü için yeterli teknik standartlara sahip olacak şe-

kilde üretilmeleri de, harita mühendisliğinde tart›şmalar›n

odağ›n› oluşturmuş ve oluşturmaya da devam etmektedir.

Bu iki konu, bir yerde kadastronun yap›lm›ş say›lmas› için,

üzerinde en hassas durulan konular aras›nda yer alm›şlard›r.

-30-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89

-31-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89

Çizelge 1 : Türkiye Kadastrosunun Yasal Dayanaklar›

Yürürlükte Olan

Yürürlükte Olmayan

17.02.1926 Tarihli ve 743 Say›l› Türk Medeni Kanunu

22.11.2001 Tarihli ve 4721 Say›l› Türk Medeni Kanunu

TAPU KADASTRO

K›rsal AlanlarKentsel Alanlar

22.04.1925 Tarih ve 658 Say›l› Kadastro Kanunu

19.04.1926 Tarih ve 810 Say›l› Kanun

11.05.1929 Tarih ve 501 Say›l› TBMM Karar›

02.06.1929 Tarih ve 1515 Say›l› Kanun

05.12.1934 Tarih ve 2-3642 Say›l› Kadastro ve Tapu

Tahriri Kanunu

23.12.1934 Tarih ve 2613 Say›l› Kadastro ve Tapu

Tahriri Kanunu

08.10.1930 Tarihli Tapu Sicil

Tüzüğü

16.03.1950 Tarih ve 5602 Say›l›

Tapulama Kanunu

17.07.1964 Tarih ve 509 Say›l›

Tapulama Kanunu

28.06.1966 Tarih ve 766 Say›l›

Tapulama Kanunu

29.09.1934 Tarih ve 2644 Say›l›

Tapu Kanunu

07.06.1994 Tarih ve 21953 Say›l›

Tapu Sicil Tüzüğü21.06.1987 Tarih ve 3402 Say›l› Kadastro Kanunu

-32-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89

Çizelge 2: Türkiye’de Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlükleri ve Görevli Personel Say›lar› (DPT 2001)

Çizelge 3: Türkiye Cumhuriyeti Bütçesi içinde Kadastro Bütçesi ve Tapu Harçlar› (1000 TL)

Türkiye’de

Tapu Sicil

Müdürlüğü Toplam Toplam Kişi Baş›na

Y›l› Say›s› Personel İşlem Say›s› İşlem Say›s›

1985 712 5.803 1.399.161 241

1990 959 4.954 2.195.000 443

1995 998 5431 2.335.621 430

1999 1.001 5.475 2.500.000 457

Tapu ve Kadastro Tapu ve Kadastro

Y›l Türkiye Bütçesi (A) Bütçesi (B) B/A Yat›r›m Bütçesi C/B Tapu Harçlar›

(C) (D)

1955 2.789.060 25.860 0,93% ___ ___ ___

1960 7.281.695 54.912 0,75% ___ ___ ___

1965 14.021.419,1 86.279 %0.62 7.713 %8.9 186.027

1970 28.260.265,5 132.411 %0.47 41.081 31% 47.446

1975 107.680.514,8 402.223 %0.37 70.451 %17,50 129.319

1980 706.687.182 2.306.239 %0.33 350.141 %15,20 727.283

1985 5.412.082.000 14.139.445 %0.26 2.490.737 %17,60 61.813.387

1990 63.925.354.000 221.848.000 %0.35 36.142.000 %17,60 657.725.000

1991 105.217.150.000 391.629.000 %0.37 57.785.000 %15,00 847.409.000

1992 207.545.328.000 766.300.000 %0.37 89.459.000 %11,70 1.407.020.000

1993 398.710.000.000 1.217.520.000 %0.31 133.957.000 %11,00 2.558.932.000

1994 823.396.307.000 1.853.411.000 %0.23 148.000.000 %8,00 6.240.485.000

1995 1.335.978.053.000 2.980.000.000 %0.22 134.000.000 %4,50 12.947.217.000

1996 3.558.506.822.000 5.101.500.000 %0.14 214.387.000 %4,20 25.114.787.000

1997 6.344.685.500.000 10.571.104.000 %0.17 515.797.000 %4,90 53.136.245.000

1998 13.050.370.000.000 21.640.000.000 %0.17 746.000.000 %3,40 98.659.000.000

Türkiye’de

Harita Görevli

Mühendisi Toplam Harita

Y›l› Say›s› Say›s› Personel Mühendisi

1990 4.115 245 6.511 362

1995 5.400 297 7.84 439

2001 7.500 317 5.922 532

Türkiye’de Kadastro Müdürlükleri

Ülke topraklar› üzerinde, y›llar önce oluşmuş haklar› ve bu

haklara ilişkin belgeleri, işlemleri, kullanma biçimlerini in-

celeyen kadastro;

1. Hak sahiplerinin doğru olarak saptanmas›n›,

2. Tapu siciline kayd› gereken taş›nmazlar›n sicil d›ş› b›-

rak›lmamas›n›,

3. Taş›nmaz s›n›rlar›n›n ve yüzölçümlerinin kadastro

haritalar›na (plana) dayal› olarak belirlenmesini,

amaçlamaktad›r. Türk Medeni Kanunu ve Tapu Sicil Tüzü-

ğü de, kadastronun içeriğini, yaln›zca taş›nmaz mülkiyeti ve

mülkiyetin d›ş›nda eşya hukuku ile s›n›rl› tutmuştur. Özel-

likle, 4721 say›l› Türk Medeni Kanunu, kadastro sonucu

üretilen mülkiyet ve mülkiyet d›ş›ndaki haklara ve yüküm-

lülüklere ilişkin bilgilerin ve belgelerin düzenlenmesini şu

ilkelere bağlam›şt›r;

1. Taş›nmaz mülkiyetinin kazan›lmas› için tapu siciline

tescil ilkesi (Madde: 705, 780, 795, 826, 840, 856,

882, 1022).

2. Yolsuz tescilin geçersizliği ilkesi (Madde: 1024).

3. İyi niyete dayal› kazan›lan haklar›n korunmas› ilkesi

(Madde: 1023).

4. Tapu sicilinin ilgisini inan›l›r k›lanlara aç›k olmas› il-

kesi (Madde: 1020).

5. Tapu sicilinin tutulmas›ndan doğan bütün zararlardan

Devletin sorumlu olmas› ilkesi (Madde: 1007).

6. İlgililerin yaz›l› oluru ya da mahkeme karar› olmadan

tapu sicilinde düzeltme yap›lamayacağ› ilkesi (Mad-

de: 1027).

7. Tapu sicilinde kay›tl› taş›nmaz yüzölçümlerinin ve s›-

n›rlar›n›n tapu plan›na (kadastro haritas›na) dayal›

olarak belirleneceği ilkesi (Madde: 719).

8. Taş›nmaz s›n›rlar›n›n belirlenmesi için arz üzerine s›-

n›r işaretlerinin konulmas› yükümlülüğü (Madde:

720).

Yarg›tay İçtihad› Birleştirme Genel Kurulu karar›nda,

(06.06.1997 Tarihli, E.1994/5, K.1997/2 Say›l› Karar)

"...Kadastro Kanunu tasfiyeyi öngören özel ve geçici birkanundur. Kadastro Kanunu ile eylemli durumun yasalhale getirilmesi amaçlanm›ş ve zilyetliğe ağ›rl›k verenhükümlere yer verilmiştir. Yurt düzeyinde kadastro ta-mamlan›nca Kadastro Kanununa gerek kalmayacak,Kanun kendiliğinden yürürlükten kalkacakt›r. Kanu-nun yürürlükte kalma süresi, sözü edilen amac›n ger-çekleşmesi ile s›n›rl›d›r..." denilmektedir. Yarg›tay tara-

f›ndan, Kadastro Kanunu’nun işlevi, "... niteliği ve özelliğiitibariyle genel hükümlerden ayr› ve genel hükümlereayk›r› baz› hükümler içermektedir..." şeklinde aç›klan-

m›şt›r. Öngörülen düzenlemelerin, yasa yap›l›rken düşülen

bir yan›lg› ya da yanl›şl›k sonucu değil, taş›nmazlar üzerin-

deki fiili durumun, hukuki duruma uydurulmas› amac›yla,

Medeni Kanuna ayk›r› biçimde, zorunlu olarak yap›ld›ğ› be-

lirtilmiştir. Türk Medeni Kanunu’na ayk›r› olan kurallar, tapulu ta-

ş›nmazlar›n bir bölümünün veya pay›n›n zilyetlikle kazan›l-

mas› (3402, Madde: 13, 14), tapu d›ş› paylaş›ma değer ve-

rilmesi (3402, Madde: 15), muhdesat›n beyanlar hanesinde

gösterilmesi (3402, Madde: 19), ölü kişi aleyhine dava aç›-

labilmesi (3402, Madde: 29), tapulu taş›nmaz›n tapu d›ş› bir

yolla temlikine geçerlik tan›nmas› (3402, Madde: 13/B-b)

şeklinde say›labilir.

Görülmektedir ki, ülke genelinde, tüm parseller (taş›n-

mazlar) tapu siciline kaydedildiğinde, özel ve geçici nitelik-

te olan ve tasfiyeyi öngören kuruluş kadastrosuna gerek kal-

mayacak ve işlevsiz kalan bu kurallar kendiliğinden yürür-

lükten kalkacakt›r. Dolay›s›yla, kuruluş (tesis) kadastrosu

olarak adland›r›lan 3402 say›l› yasa ile öngörülen hizmetle-

rin ülke geneline götürülmesi ard›ndan, Kadastro Yasa-

s›’n›n yeni baştan ve bir sonraki amaca uygun biçimde ye-

niden ele al›nmas› gerekecektir.

Anayasa Mahkemesi’ne göre (08.02.1973 Tarihli,

E.1972/52, K.1973/5 Say›l› Karar), kadastro ile güdülen

amaç, kamu düzenini kurmak ve korumak, kamu yarar›n›

sağlamakt›r. Bunun için, Türk hukuk sisteminde, kadastro-

nun hedefi, "...Türk Medeni Kanununun öngördüğü ta-pu sicilini kurmak..." olarak verilmiştir. Bunu gerçekleş-

tirmek bak›m›ndan, Osmanl› dönemindeki arazi tahriri yeri-

ne, Cumhuriyet döneminde kadastro haritalar›na (plana) da-

yal› kay›t sistemi benimsenmiş ve Türk Medeni Kanunu ile,

"...Taş›nmaz mülkiyetinin kazan›lmas›, tescille olur..."kural› getirilerek (Eski Madde: 633, Yeni Madde: 705); ta-

ş›nmaz mülkiyetinin, s›n›rlar›n›n, hak ve yükümlülüklerin

korunmas›n›n tek güvencesi olarak tapu sicili görülmüş ve

bunu oluşturan kadastroya özel bir önem verilmiştir.

Yukar›daki aç›klamalardan görülüyor ki, başta Anayasa

Mahkemesi ve Yarg›tay olmak üzere, gerek Türk hukuk sis-

teminde ve gerekse doktrinde (öğretide), Türkiye’deki ka-

dastro (ve tapulama) yasalar›n›n, "...uyuşmazl›klar› kesinolarak çözmeyi amaçlayan, kamu düzenini sağlamak vekorumak amac›yla yürürlüğe konulan ve bir defayamahsus olarak uygulanacak, bir tür tasfiye yasalar›..."olduklar› kabul edilmiştir (OZANALP 1976: 18), (TÜZÜN

ve CANSEL 1991: 190), (ÖZMEN ve ÇORBALI 1995:

183). Bu kesinleşmiş ve kararl›l›k haline gelmiş değerlen-

dirmelerin tersine, başta Tapu ve Kadastro Genel Müdürlü-

ğü olmak üzere, baz› çevreler taraf›ndan, "Kadastro bitti-ği gün, yeniden başlar" deyişi tercih edilmektedir (ÖZ-

MEN ve ÇORBALI, 1995: 898). Bu deyiş, kadastronun ev-

rimsel gelişmesini yans›tmaktan çok mevcut durumu koru-

maya yönelik çağr›ş›mlar taş›mas› aç›s›ndan yanl›şt›r. Çün-

kü, bir tasfiye yasas› olmas› bak›m›ndan, sürekli değil geçi-

ci nitelikte olan kadastronun, kesin olarak sona ermesiyle,

kadastro yasas›n›n da uygulanma alan› kalmayacakt›r

Türkiye’de 1925 y›l›nda başlayan kadastro hizmetleri-

nin, 780 000 km2olan ülke yüzölçümünün %55’ine götürül-

mesi planlanm›şt›r. 01.01.2001 tarihine kadar, ülke geneli

için öngörülen toplam 430 000 km2’lik hedefin %84.5’inde

kadastro çal›şmalar› tamamlanm›ş ve 32 321 764 adet par-

sel tapu siciline kaydedilmiştir (KÖKTÜRK, Erdal 2002).

Belirtilen oran %100 olduğu zaman, kadastro yasas›n›n ta-

mam›n›n değişmesi kaç›n›lmaz görünmektedir.

Ancak günümüzde, Türkiye kadastrosunda nitelik deği-

şimi ile kadastro yasas›n›n yeni biçimi konular›nda, gerekli

ve yeterli değerlendirmelerin yap›ld›ğ› söylenemez. Kadast-

roya ilginin, eskiye göre, ciddi düşüş içerisinde olduğu gö-

rülmektedir. Türkiye’de, kadastro konusunun, son y›llarda

bu denli gündemden düşmesinin önemli nedenlerinden biri,

-33-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89

kadastrosu yap›lacak alanlar›n oldukça azalm›ş olmas›d›r.

Bununla birlikte, 1950’li y›llardan 2000’li y›llara doğru, ka-

dastro üzerindeki tart›şmalar›n şiddeti azal›rken, kadastroda

nitelik değişimine ilişkin değerlendirmelerin azl›ğ› da dik-

kat çekicidir.

Kadastroya konu alanlar›n tamam›nda, parsellerin tuta-

naklar›n›n kesinleşmesi durumunda, kuruluş kadastrosu gö-

revini tamamlam›ş olacak ve kendiliğinden yürürlükten kal-

kacakt›r. Bu durum, kadastronun işlevini tamamlad›ğ› anla-

m›na gelmemektedir. Kuruluş kadastrosunun tamamlanma-

s› ile birlikte, kadastro yasas›n›n, bundan sonraki amaca uy-

gun biçimde yeniden ele al›nmas› gerekmektedir.

Dolay›s›yla, kadastro yasas›n›n, kuruluş kadastrosuna

ilişkin kurallar›n yürürlükten kalkmas› ard›ndan, bir başka

amaca, kadastronun yenilenmesine ve bilgi sistemlerinin

kurulmas›na yöneltilmesi gerekmektedir. Bu konuya, ileriki

bölümlerde değinilecektir.

3. Mülkiyet ve Kadastro İlişkileri

Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesi ard›ndan, feodal

ve askeri sisteme dayanan tarihi ve özel koşullar›n yaratt›ğ›

Osmanl› arazi yönetim biçimi terk edilirken, Roma Huku-

ku’ndan gelen, bat›l› ve çağdaş mülkiyet anlay›ş› ve arazi

rejimi benimsenmiştir. Bu tercih, Cumhuriyet döneminde,

anayasalara da yans›m›ş ve mülkiyet hakk›, s›n›rs›z bir hak

şeklinde kabul edilmemiş ve kişi yarar› ile toplum yarar›n›n

karş›laşt›ğ› alanlarda, toplum yarar› üstün tutulmuştur. Ana-

yasa Mahkemesi de (28.04.1966 Tarihli, E.1966/3,

K.1966/23 Say›l› Karar), "...Türk toplumunun sosyal ya-p›s›n›n özel mülkiyet esas› üzerine kurulmuş olduğu-nu..." belirterek, kadastro (ve tapulama) yasalar›n›n, anaya-

saya ayk›r› olup olmad›klar›n›n saptanmas› için, mülkiyet

hakk›n›n ve zilyetliğin incelenmesi gerektiğine karar ver-

miştir (Anayasa Mahkemesi Karar›, 17.05.1963,

E.1963/175, K.1963/114).

Türk hukuk sistemi de, mülkiyet hakk›n›n, bir devlet dü-

zeni ile bağdaş›r ilkelere dayanmas› ve onu kazanma, kay-

betme nedenleriyle de bunlara uygun biçimde düzenlenme-

si gerektiğini savunmaktad›r. Bununla birlikte, Anayasa,

mülkiyet hakk›na ilişkin kurallar› koymakla beraber, bu

hakk›n bir tan›m›n› yapmam›şt›r. Bu tan›m›n, anayasan›n

diğer ilkelerine başvurularak belirtilmesi gerekmektedir.

Bu doğrultuda yap›lan değerlendirmelerin bir sonucu

olarak, Anayasa Mahkemesi’ne göre, mülkiyet hakk›, eski

anlam›nda bireyin dilediği şekilde kullanabileceği bir hak

ve s›n›rs›z bir özgürlük olma niteliğini çoktan yitirmiştir.

Anayasa ile benimsenen mülkiyet anlay›ş›, bu hakk›n, bir

bak›ma, sosyal yap›da bir hak olduğu yolunda gelişmiş ve

bir çok haklar gibi bu hakk›n da kamu yarar› amac›yla s›n›r-

lanabileceği ilkesi kabul edilmiştir.

Cumhuriyet dönemi anayasalar›n›n benimsediği bu an-

lay›ş›n bir sonucu olarak, mülkiyet hakk›n› yasayla s›n›rla-

mak devletin hakk›, yükümlere ve koşullara uymak da ta-

ş›nmaz iyesinin borcu olarak görülmüştür (Anayasa Mahke-

mesi Karar›, 28.04.1966, E.1966/3, K.1966/23).

Anayasa Mahkemesi taraf›ndan aç›kl›k getirilen mülki-

yet hakk›n›n kapsam›, kazan›lmas› ve kaybedilmesine iliş-

kin kurallara, Türk Medeni Kanunu’nda yer verilmiştir. An-

cak, Türk Medeni Kanunu’nun, taş›nmaz mülkiyetinin ka-

zan›lmas› için tapu siciline tescil koşulu ve bunun yan› s›ra,

taş›nmazlar›n bir başkas›na devrinde sözleşmelerin resmi

şekilde yap›lmas› zorunluluğu getiren kurallar›, uygulama-

da ciddi s›k›nt›lar yaratm›şt›r. Türkiye’deki taş›nmazlar›n, o

dönemlerde (1926) %60’›n›n, fiili (eylemsel) sahibi ile hu-

kuksal sahibinin farkl› olmas›, bu durumun bir an önce tas-

fiye edilmesi için önlemler al›nmas›n› gerektirmiştir. Bunun

için, Türk Medeni Kanunu’na ayk›r› yasalar›n ç›kar›lmas›-

na ve bu kurallar›n Medeni Kanun ile birlikte yürürlükte

kalmalar›na göz yumulmuştur.

Kadastro (ve tapulama) yasalar› ile, kay›t (belge) sahibi

ile araziyi kullanan aras›nda yap›lm›ş, ancak yasal şekli (ta-

pu sicilinde resmi sözleşmeye dayal› tescil koşulu) eksik b›-

rak›lm›ş bir anlaşmaya, Türk Medeni Kanunu’nun öngördü-

ğü kurallara ayk›r› biçimde geçerlik tan›narak, şekil eksik-

liğinin bir kereye özgü tamamlanmas›na olanak verilmiştir.

Böylelikle, toplumsal ve hukuksal düzensizliğe son veril-

mesi ve bu yüzden kar›ş›k bir durumda olan hukuk düzeni-

ni ve taş›nmaz rejimini düzene koymak amaçlanm›şt›r.

Kadastro ile eski tapu kay›tlar›n›n tasfiyesi ve yenilen-

mesi, yeni sicillerin oluşturulmas› amaçland›ğ›ndan, yasa

koyucu, kapsamlar› ve koşullar› farkl› olmakla birlikte, za-

manaş›m›na dayanan zilyetlikle taş›nmaz edinme ve tapu

d›ş› al›m-sat›m işlemlerinin bertaraf edilmesi için bütün ka-

dastro yasalar›nda bunlarla ilgili düzenlemelere yer vermiş-

tir. 810, 501, 1515 (5519), 2613, 5602, 509, 766 ve 3402 sa-

y›l› yasalarda da, bu kurallar ağ›rl›kl› olarak yer alm›şlard›r.

Bu yüzden, kadastro (ve tapulama) yasalar›n›n, kamu düze-

nini korumak amac›yla ç›kar›ld›ğ› ve bir tür tasfiye niteliği

taş›d›ğ› belirtilmiştir.

743 say›l› Türk Medeni Kanunu’ndan önce, 1858 tarih-

li Arazi Kanunu ve sonras›nda ç›kar›lan irade, fetva, tüzük

ve yasalarla yasaklanmas›na karş›n, tapulu ya da tapusuz ta-

ş›nmazlar›n tapu d›ş› yollarla el değiştirmesi önlenememiş

ve böylece Devlet, Cumhuriyet dönemi ile birlikte, yasala-

ra ayk›r› oluşan eylemli arazi kullan›m durumlar›n› hukuk-

sallaşt›rmak zorunda kalm›şt›r.

Tapu d›ş› işlemlerin (senetsiz tasarruflar›n) yoğunluğu

ve tapusuzluk sorununun önemli boyutlara ulaşmas› yüzün-

den, şiddetle başvurulan ve bir çözüm yolu olarak görülen

zilyetliğe, Anayasa Mahkemesi taraf›ndan hukuksal değer

verilerek, bunun hak doğurucu bir durum olduğu kabul edil-

miştir. Dolay›s›yla, Anayasa Mahkemesi taraf›ndan

(17.05.1963 Tarihli, E.1963/175, K.1963/114 Say›l› Karar),

zilyetlik, "...bir şey üzerinde fiilen tasarruf etmek yetki-sidir. Zamanaş›m›, doğrudan doğruya mülkiyet hakk›bahşetmeyip, mülkiyetin iktisap (edinme) sebeplerindenbiridir...kanunun arad›ğ› şartlar yerine getirilmiş olma-d›kça, anayasan›n himayesine mazhar bir mülkiyet hak-k›ndan bahsedilemez..." şeklinde değerlendirilmiştir.

Böylelikle, zilyetliğin baz› kay›t ve koşullar alt›nda mül-

kiyetin tespitinin istenmesi yetkisi verdiği benimsenmiştir

(Anayasa Mahkemesi Karar›, 18-19.06.1968, E.1966/19,

K.1968/25). Özellikle, 4721 say›l› Türk Medeni Kanu-

nu’nun 713. Maddesindeki (Eski Madde: 639) olağanüstü

zamanaş›m›na ilişkin kural ile tapu sicilinde kay›tl› olma-

-34-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89

yan bir taş›nmaz› davas›z ve aral›ks›z yirmi y›l süreyle ve

malik (iye) niteliğiyle bir taş›nmaz› zilyetliğinde bulundu-

ran ve dolay›s›yla fiilen kullanan bir kişinin tescil talebinde

bulunabilmesi, onun kazan›lm›ş hakk› olarak görülmüştür.

Türk Medeni Kanunu’na göre, zamanaş›m›yla kazan›lan

hak, tescil isteminde bulunma hakk› olup, mülkiyetin ken-

disi değildir. Zilyet, ancak ad›na yap›lm›ş olan kadastro tes-

pitinin veya mahkemece verilen karar›n kesinleşmesi üze-

rine taş›nmaz mal›n mülkiyetini kazan›r. Bu yolla, mülkiyet

kazan›lmad›kça, zilyetlik, yaln›zca taş›nmaz üzerindeki bir

tür kullanma biçimi ya da eylemli egemenliktir. ESMER

(1983: 1059)’e göre, kadastro (ve tapulama) yasalar›n›n ge-

reği ve özü, kazand›r›c› zamanaş›m›na ve zilyetliğe dayal›

olarak mülkiyet hakk›n›n belirlenmesine ilişkin esaslarda

görülmelidir. Anayasa Mahkemesi de (07.06.1983 Tarihli,

E.1982/1, K.1983/10 Say›l› Karar), kazand›r›c› zamanaş›-

m›yla mülk edinme yolunun, 1926 y›l› görünümüyle toprak-

lar›n›n yar›ya yak›n bir bölümü tapuda kay›tl› olmayan ül-

kemizde, büyük bir boşluğu doldurduğu görüşündedir. Ta-

ş›nmaz rejiminin ve tapu sicilinin düzene sokulmas› için zo-

runlu olarak başvurulan ve benimsenen bu uygulamalar,

Anayasa Mahkemesi’nce (18-19.06.1968 Tarihli,

E.1966/19, K.1968/25 Say›l› Karar), "...sosyal ve ekono-mik yap› zorunlu k›lm›şt›r..." şeklinde değerlendirilmiş-

tir.

Tapu sicilinin tam olarak kurulamad›ğ› gerçeği göz önü-

ne al›narak, oluşan eylemli durumun bir an önce tasfiye

edilmesi ve Türk Medeni Kanunu’nun amac›na ulaşmas›n›

sağlamak için, zorunlu olarak başvurulan bir çözüm ve ay-

r›k bir uygulama olarak kabul edilen kadastro (ve tapulama)

yasalar›ndaki bu kurallar›n, Türk Medeni Kanunu’na ayk›-

r›l›ğ› belirtilmekle beraber, anayasaya uygunluğu kabul

edilmiştir. Bu durum, Anayasa Mahkemesi taraf›ndan (18-

19.06.1968 Tarihli, E.1966/19, K.1968/25 Say›l› Karar),

"... kanunlar›n anayasaya uygunluğunun yarg› yolu iledenetlenmesi s›ras›nda; iptali istenen hükmün öteki ka-nunlara karş› olan durumunun ya da onlarla çelişir ve-ya çelişmez nitelikte oluşunun değil, Anayasa ilkelerineve bu ilkelerin dayand›ğ› genel hukuk kurallar›na uy-gun olup olmad›ğ› araşt›r›ld›ğ›ndan kadastro (ve tapula-ma) yasalar›n›n, Türk Medeni Kanunu aç›s›ndan yap›-lan tart›şmalar›na değinilmeksizin, konunun doğrudanAnayasa ilkeleri aç›s›ndan incelemesine geçilmesi..." ge-

rekçesiyle aç›klanm›şt›r. Dolay›s›yla, çeşitli yasalar aras›n-

da çelişir nitelikte hükümler bulunmas›n›n anayasaya ayk›-

r›l›k nedeni oluşturmayacağ› belirtilerek, bu konu üzerinde

durulmas›na yer olmad›ğ›na karar verilmiştir. Anayasa

Mahkemesi, bu kararla, birbirlerine ayk›r› kurallara sahip

olan yasalar›n, ayn› anda yürürlükte kalmalar›na, "...kamuyarar› ve kamu düzeninin zorunlu k›lmas› nedeniyle..."göz yumulduğunu kabul etmiştir.

Kadastro (ve tapulama) yasalar›n›n kimi kurallar›n›n,

Türk Medeni Kanunu’na ayk›r› olduğu gerek Türk hukuk

sisteminde ve gerekse öğretide s›kça dile getirilmiştir.

OZANALP (1976: 18)’e göre, kadastronun kesin olarak so-

na ermesiyle, bu ayk›r›l›klar›n da bir işlevi kalmayacakt›r.

Bu aç›dan, yasa koyucu, tapusuz taş›nmazlar›n tapulanma-

s›n› ve senetsiz tasarruflarla oluşan eylemli durumun, ülke

gerçekleri ve adalet kurallar›na uygun biçimde hukuksallaş-

t›r›larak tasfiyesini gerçekleştirmek için, bu tür kurallar› ka-

bul etmekte bir sak›nca görmemiştir.

Yarg›tay’a göre, "...kadastrodan önceki ve kadastros›ras›nda doğan tüm uyuşmazl›klar›n çözümlenmesi...",

kadastronun amaçlar› aras›ndad›r. Böylelikle, Türk hukuk

sisteminin de, kadastronun taş›nmazlarla ilgili uyuşmazl›k-

lar› kesin olarak çözmeyi amaçlad›ğ›n› kabul ettiği söylene-

bilir.

Harita - Kadastro Reform (HAKAR) Projesinde (TÜBİ-

TAK 1986: 3-4), 1985 y›l›na kadar kadastro gören alanlar›n

%16.7’sinde (3 266 934 adet parselde) kadastro tespitine

yani mülkiyete itiraz edildiği belirtilmiştir. Yap›lan incele-

melere göre, bu parsellerin %4’ünün mülkiyet durumu mah-

kemelerce karara bağlanmak üzere yarg›ya geçmiştir. Söz

konusu uyuşmazl›klar, çoğunlukla, kamu ile kişiler aras›n-

da olmakla birlikte, yine de kayda değer olduğu kabul edil-

melidir. 21. yüzy›la girerken, kadastro mahkemeleri ile di-

ğer mahkemelerden gelen ve Yarg›tay’da biriken dava say›-

lar›, 1965 y›l›na göre %58 azalarak, 70 075 dolay›na gerile-

diği (DİE 2000: 4) görülmektedir (Çizelge 4). Bu veriler,

kuruluş kadastrosu ile birlikte meydana gelen uyuşmazl›k-

lar›n, zamanla giderek azald›ğ›n›n işaretleridir. Bu durum,

ayn› zamanda, Türk hukuk sistemi taraf›ndan kadastronun

amaçlar› aras›nda görülen arazi uyuşmazl›klar›n›n kesin

olarak kadastro ile çözülemediğini de göstermektedir.

Çizelge 4: Kadastro (ve Tapulama) Mahkemelerine Gelen

ve Karara Bağlanan Davalar

Aradan y›llar geçse de, Türkiye’de, ekonomik aç›dan ta-

sarruflar›n daha verimli alanlar yerine, toprağa yat›r›lmas›

ve taş›nmazlar›n bir sosyal güvence olarak görülmesi konu-

sundaki anlay›şlar değişmemektedir. Bu durum, taş›nmaz

mülkiyetinin, ülkemizde ne denli mutlaklaşt›r›ld›ğ›n›n da

bir göstergesidir. Türkiye kadastrosunun;

• Ülkemizin çağdaş kimliğinin bir sembolü,

• Taş›nmaz yüzölçümlerinin kesin ve gerçek tan›m›,

• İmar›n ve mekana ilişkin düzenlemelerin ilk koşulu,

• Arazi ›slah›n›n (iyileştirme) tek arac›,

• Taş›nmazlar›n vergilendirilmesinde Devletin dayand›-

ğ› büyük kuvvet,

-35-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89

Toplam Karara Gelecek

Dava Bağlanan Y›la

Hakim Say›s› Dava Say›s› Devreden

Y›l› Say›s› A B Dava Say›s›

1965 59 166.898 55.530 111.368

1970 66 174.529 49.264 125.265

1975 88 151.041 39.203 111.838

1980 106 218.836 41.913 176.923

1985 197 229.196 61.373 167.823

1990 221 182.920 67.311 115.609

1991 713 170.243 66.235 104.008

1995 837 115.682 43.515 72.167

1996 837 104.231 40.786 63.445

1997 - 91.477 35.550 55.927

1998 - 820.38 33.189 48.849

1999 - 70.75 31.718 38.357

Kadastro (ve Tapulama) Mahkemeleri

• Ulusal dayan›şmay› bozan etkenleri ortadan kald›ran

toplumsal bir varl›k,

• Taş›nmazlarla ilgili yat›r›mlar›n en güvenli koruyucu-

su,

olarak görülmesi durumunda (Anayasa Mahkemesi Karar›

08.02.1973, E.1972/52, K.1973/5), tarihsel görevini tam an-

lam›yla yerine getirmiş say›lacağ› söylenebilir.

Bunun sağlanmas› için, kadastro sisteminin temel ilkele-

rinin; planl› kalk›nma, kamu ve toplum yarar›, herkese aç›k-

l›k, kentsel ve k›rsal alanlarda yap›lacak arsa ve arazi dü-

zenlemelerinde ilk koşul, coğrafi bilgi sistemlerinin kurulu-

munda bir bilgi deposu olarak görülmesi gerekmektedir. Bu

tercihlerin amac›na ulaşabilmesi için, öncelikle, kadastro

bilgilerinin güncellenmesinin ve yenilenmesinin mevcut

durumda yetersiz olan hukuksal dayanaklar› yeniden tan›m-

lanmal›d›r.

4. İkinci Kadastro

Yasa koyucu, 1966 tarihli ve 766 say›l› Tapulama Kanunu

(Madde: 46) ile, daha önce kadastro (ve tapulama) gören

yerlerin, yeniden kadastrosunun yap›lamayacağ›na, bu gibi

yerler ikinci kez kadastroya konu olmuşsa, ikinci kadastro-

nun bütün sonuçlar›yla hükümsüz say›lacağ›na karar ver-

miştir. 1966 tarihli yasay› yürürlükten kald›ran 1987 tarihli

ve 3402 say›l› Kadastro Kanunu da (Madde: 22), baz› istis-

nalar (ayr›k durumlar) d›ş›nda, ikinci kadastronun geçerli

olmad›ğ›n› kabul etmiştir. İkinci kez yap›lan (mükerrer) ka-

dastronun, yasa ile yasaklanmas›n›n nedeni;

1. Ortaya çelişkili durumlar›n ç›kmamas›,

2. Boş yere emek ve para harcanmamas›,

3. Ayn› yer hakk›nda ikinci kez tapu kayd›n›n düzen-

lenmesinin önlenmesi,

şeklinde aç›klanm›şt›r (KILIÇ 1999: 1169).

Türk hukuk sistemi, arazi ile ilgili olarak, çeşitli dönem-

lerden gelen sorunlar›n ve sonuçlar›n Türk Medeni Kanunu

doğrultusunda bir çözüme bağlanmas›n›, Devletin başta ge-

len temel ödevleri aras›nda saym›ş, tapu ve kadastro çal›ş-

malar›n›n kamu düzeni ve kamu yarar› düşüncesi ile birlik-

te değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu benimsemiştir.

Bunun doğal bir sonucu olarak, Türk Medeni Kanunu’na

dayanarak yap›lan kadastro ile oluşan tapu sicilinin tutul-

mas›ndan doğan bütün zararlardan, Devletin sorumlu oldu-

ğu kabul edilmiştir (Madde: 1007). Bu durum, kadastro bil-

gilerinin ne şekilde değişeceğinin, herkes taraf›ndan anlaş›-

labilen kesin kurallara bağlanmas›n› gerektirmiştir.

Bilindiği üzere, bir çal›şma alan›nda, kadastro tamam-

land›ğ›nda, teknik ve hukuksal belgeler 30 gün süre ile ilan

edilmektedir. 30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava

aç›lmayan kadastro tutanaklar›na ait s›n›rland›rma ve tespit-

ler kesinleşmektedir. Bu durumda, 3402 say›l› Kadastro Ka-

nunu da, kadastrosu tamamlanan çal›şma alan› içerisinde

kalan eski tapu kay›tlar›n›n, işleme konu kay›t niteliğini

kaybettiklerini belirtmektedir (Madde: 12). Türk Medeni

Kanunu da, kadastrosu kesinleşerek tapu siciline kaydedilen

yerlerde, hiçbir kimsenin tapu sicilindeki bir kayd› bilmedi-

ğini ileri süremeyeceğini ve böyle bir durumu bilmemiş ol-

mas›na dayanarak kendi yarar›na bir hukuksal durum yara-

tamayacağ›n› öngörmektedir (madde: 1020).

Görülüyor ki, gerek Türk hukuk sisteminde ve gerekse

yarg› kararlar›nda, kadastro gören yerlerde, Devlet güven-

cesi taş›yan ve tapu sicilinde kay›tl› bulunan kadastro bilgi-

lerinin ikinci kadastro gerekçesiyle iptal edilmesi kabul gör-

memektedir. Kald› ki, Devletin sorumluluğunda yürütülen

ve devlet güvencesi taş›yan çal›şmalar›n, her ne gerekçeyle

olursa olsun yok say›lmas›, devlete olan güvenin sars›lma-

s›na yol açmas› aç›s›ndan tehlikelidir.

Her ne şekilde yap›l›rsa yap›ls›n, ikinci (mükerrer) ka-

dastronun kabul edilmesi, mevcut kadastronun reddedilme-

si anlam›na geldiğinden, milyonlarca kişinin kazan›lm›ş

haklar›n›n bir anda iptal edilmesiyle, bu kişilerin devlete

olan güvenleri sars›lacağ›ndan ve ülke çap›nda bir belirsiz-

lik ve karmaşa oluşacağ›ndan, hiç bir hukuk sisteminin,

böyle bir duruma izin vermesi düşünülemez. Anayasa Mah-

kemesi taraf›ndan, kadastro (ve tapulama) yasalar› ile güdü-

len amac›n, kamu düzenini kurmak ve korumak, kamu ya-

rar›n› sağlamak olduğu benimsendiği sürece, Devletin, ka-

mu düzenini kendi eliyle ve ikinci kadastro gerekçesiyle

bozmas› beklenemez. Türk hukuk sistemi de konuya bu aç›-

dan yaklaşmaktad›r.

Türk hukuk sistemine göre, kamu düzeni düşüncesi, bu-

nu sağlamaya yönelen önlemlerin sürekli ve kararl› olmas›-

n› zorunlu k›lmaktad›r. Bu nedenle, kadastro haritalar›nda

ve hak sahiplerini doğru olarak saptamak için oluşturulan

tapu sicilinde, süreklilik ve kararl›l›k unsurlar›n›n bulunma-

s› gerekmektedir. Kadastro haritalar›na dayanarak düzenle-

nen tapu kütükleriyle belirlenmiş bulunan hukuksal duru-

mun kararl›l›k göstermesi, ancak kadastrodan önceki hu-

kuksal duruma dayan›larak kadastro üzerine konulmuş bu-

lunan tapu sicilindeki kay›tlar›n değiştirilmesini gerektire-

cek davalar›n önlenmesi ile sağlanabileceği; davalar›n ön-

lenmesi için en uygun yolun "hak düşüren süre" yolu ol-

duğu kabul edilmiştir.

3402 say›l› Kadastro Kanunu’na göre (Madde: 12), ka-

dastro tutanaklar›nda belirtilen haklara, s›n›rland›rma ve

tespitlere tutanaklar›n kesinleştiği tarihten başlayarak 10

(on) y›l geçtikten sonra, itiraz edilememekte ve dava aç›la-

mamaktad›r. Anayasa Mahkemesi’ne göre (10.02.1970 Ta-

rihli, E.1969/60, K.1970/8 Say›l› Karar), bu kural, "... eskihukuksal durumlardaki karars›zl›klar› sona erdirmekve gerçek hukuksal durumu saptamak için konulmuştur... Eğer böyle bir önleyici yol benimsenmeyecek olursa,uzun y›llar geçtikten sonra bile kadastroya dayanan ta-pu kütüklerinin silinip değiştirilmesi ve herkesin tapukütüklerine karş› beslemesi gerekli güvenin sars›lmas›sak›ncalar› doğacakt›r ..." Mülkiyet hakk›n›n, belli bir sü-

re geçtikten sonra, eski olaylara dayan›larak tart›şma konu-

su yap›lmamas› ve kamu düzeninin sağlanmas› için konulan

kural, Anayasa Mahkemesi’nce, "... s›n›rland›r›lan ...mülkiyet hakk› değil ... hak arama özgürlüğüdür ..."şeklinde aç›klanm›şt›r. Bu kararla, dava hakk›n›n tescil tari-

hinden başlayarak 10 y›ll›k hak düşürücü süre ile s›n›rland›-

r›lmas›n›n;

1. Kamu düzeni düşüncesine uygun olduğu

2. Tan›nan sürenin hakk›n kullan›lmas›na elverişli ol-

duğu

-36-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89

yönlerinden anayasaya ayk›r› olmad›ğ›na karar verilmiştir.

Dolay›s›yla, Anayasa Mahkemesi (08.02.1973 Tarihli,

E.1972/52, K.1973/5 Say›l› Karar), kadastroya dayanarak

kurulan sicillere karş› aç›lacak davalar›n hak düşürücü bir

süreye bağlanm›ş olmas›n›n, hukuk ilkelerine ve kurallar›na

ayk›r›l›k oluşturmad›ğ›n› benimsemiştir.

Yarg›tay’a göre, bir yerin kadastrosunun (ya da tapula-

mas›n›n) yap›lm›ş say›lmas› için, bu yerin tutanağ›n›n dü-

zenlenmesi ve ask› ilan› sonucunda tutanaklar›n›n kesinleş-

miş bulunmas› gerekmektedir (16. H.D. 26.10.1987, E.206,

K.1746). OZANALP (1976: 691)’de, daha önce yap›lm›ş

olan kadastronun (veya tapulaman›n) kesinleşmiş olmas›n›,

taş›nmazlar›n "...parsel numaras› al›p kütüğe geçirilebilecek

bir durumda bulunmas›..." şeklinde aç›klam›şt›r. Taş›nmaz-

lara (parsellere) ada ve parsel numaralar› verilerek tutanak-

lar› düzenlenmiş ve malikleri tespit edilmiş, ancak kadastro

haritas› (plan) yap›lmad›ğ› için yüzölçümü belirlenmemiş

olan durumlarda da, bitmiş yani tamamlanm›ş bir kadastro-

dan söz edilemeyeceği belirtilerek, Yarg›tay taraf›ndan (8.

H.D.Karar› 24.10.1996, E.1996/2303, K.1996/8875) böyle-

si işlemler, bir tür tahrir (arazi yaz›m›) olarak kabul edil-

mektedir. Görülüyor ki, kadastronun geçerli say›lmas› için,

teknik yan›n›n da kesinleşmiş olmas› zorunludur.

1987 tarihli ve 3402 say›l› Kadastro Kanunu uyar›nca,

kadastro çal›şma alanlar›n›n tespitinde il, ilçe, belediye ve

köy s›n›rlar› dikkate al›nmakta ve tespit edilen s›n›r harita

ve ölçü krokisinde gösterilmektedir. Kadastro çal›şma alan›

s›n›r tutanağ›n›n ilan edilmesinden başlayarak 7 gün içinde

yap›lacak itirazlar, kadastro müdürü taraf›ndan 7 gün içinde

sonuçland›r›lmakta; kadastro mahkemesine itiraz edilmesi

halinde ise, mahkemece 15 gün içinde karar verilmesi ge-

rekmektedir. Böylece belirlenen kadastro çal›şma alan› için-

de bulunan parsellerin tespitleri yap›l›rken, bu s›n›r›n d›ş›n-

da kalan yerler, kadastro tespiti d›ş›nda b›rak›larak, "ka-dastro harici" ya da "tapulama harici" deyimiyle kadast-

ro haritas›nda belirtilmektedir. Yarg›tay’›n kararl›l›k haline

gelmiş içtihatlar›na göre (H.G.K. Karar›, 13.06.1990, E.7-

248, K.350; 06.03.1991, E.16-25, K.105), "...tespit d›ş› b›-rakma, bir kadastro işlemidir..."

Dolay›s›yla, kadastro (ve tapulama) d›ş› b›rakma işlemi,

taş›nmaz›n geometrik (teknik) durumunun belirlenmemesi

nedeniyle tespit işlemi değilse de, kadastro görevlilerince,

bu yerlerin tescile konu olmad›klar›n›n saptanmas› nedeniy-

le, bir kadastro işlemi olduğu ve bu yerlerin ikinci kez ka-

dastrosunun yap›lamayacağ› kabul edilmektedir. Türk hu-

kuk sistemine göre, kadastrosu yap›l›p ta tespit d›ş› b›rak›-

lan ve böylelikle niteliği belirtilerek devletin hüküm ve ta-

sarrufu alt›nda olduğu tespit edilen yerler kadastro görmüş

say›lmaktad›r. Yarg›tay’›n kararl›l›k haline gelmiş içtihatla-

r› karş›s›nda, kadastro (veya tapulama) harici b›rak›lan yer-

leri işgal ederek yasal olmayan kullanma biçimi oluşturan-

lar, bu yerleri edinebilmek için, imar aff› seçeneğini zorla-

maktad›rlar. Bu konuda amaçlar›na da ulaşmaktad›rlar. Gö-

rülüyor ki, arazi yönetimi ve taş›nmazlar politikas› aç›lar›n-

dan, kadastro d›ş› b›rak›lan, ancak kadastro görmüş say›l-

d›klar› kabul edilerek 2. kez kadastroya tabi tutulmalar›na

izin verilmeyen devletin hüküm ve tasarrufu alt›ndaki yer-

lerin geleceği, san›ld›ğ› kadar güvence alt›nda değildir.

Türkiye’nin en büyük alt› kentinde kuruluş kadastro-

sunun durumu incelendiğinde (çizelge-5), bu kentlerdeki

kadastro çal›şmalar›n›n 1967 y›l›ndan önce tamamland›ğ›

anlaş›lmaktad›r. Yukar›da yap›lan aç›klamalar›n ›ş›ğ›nda,

bu yerlerde, kuruluş kadastrosu yerine, mevcut kadastro bil-

gilerini güncelleştirme ve yenileme çal›şmalar›n›n yap›l-

mas› gerektiği söylenebilir. Ancak, güncelleştirme ve yeni-

leme faaliyetlerinin yasal dayanaklar›n›n yetersizliği yüzün-

den (KÖKTÜRK 2002), bu konuda herhangi bir çal›şma ya-

p›lamad›ğ› anlaş›lmaktad›r.

766 say›l› Tapulama Kanunu ile daha önce kadastro gö-

ren yerlerde, her ne şekilde olursa olsun, ikinci kadastronun

yap›lamayacağ› kabul edilmesine karş›n, bunu yürürlükten

kald›ran 3402 say›l› Kadastro Kanunu ile baz› istisnai (ay-

r›k) durumlarda, ikinci kadastronun yap›labileceği kabul

edilmiştir.

İkinci kadastroya konu olabilecek ayr›k durumlar şun-

lard›r;

1. Tapuda kay›tl› olmalar›na karş›n, kadastro (veya tapu-

lama) s›ras›nda unutularak tespit d›ş›nda b›rak›lan, kişilere

ait tapulu taş›nmazlar.

2. Kamu kurum ve kuruluşlar›na ait olup, tapulu ya da

tapusuz taş›nmazlar.

Çizelge 5: Türkiye’nin En Büyük Alt› Kentinde Kuruluş

Kadastrosunun Tamamlanma Süresi

Yukar›da belirtilen yerlere ek olarak;

1. 23.06.1983 tarihli ve 2859 say›l› Kanuna göre yeni-

leme yap›lacak yerler,

2. 2981 say›l› Kanun ve değişiklikleri hükümlerine tabi

yerlerde,

3402 say›l› Kadastro Kanunu’nun, ikinci kadastronun hü-

kümsüz say›lacağ›na ilişkin kural›n›n geçerli olmad›ğ› be-

lirtilmiştir.

ÖZMEN ve ÇORBALI (1995: 895)’ya göre, yukar›da

belirtilen istisnai durumlara ek olarak, 3402 say›l› Kadastro

Kanunu ile;

1. Tar›m alan›na dönüştürülmesi veya ekonomik yarar

sağlanmas› mümkün olan yerlerde (madde: 18),

2. Onanm›ş imar planlar›n›n kapsad›ğ› alanlar ile kamu-

laşt›rma karar› kesinleşmiş olan ve toplu halde bulu-

nan taş›nmaz mallar›n (madde: 39),

3. Kooperatif, şirket veya tüzel kişiliğe sahip olmayan

şah›s topluluklar›n birden çok yap› ve tesis yaparak

sahip olduklar› taş›nmaz mallar›n (madde: 44),

ikinci kez kadastrolar›n›n yap›lmas›na olanak sağland›ğ› be-

lirtilmiştir.

-37-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89

Kuruluş Kadastrosunun

İl Başlad›ğ› Y›l Bittiği Y›l Tamamlanma

Süresi (Y›l)

İstanbul 1925 1967 42

Ankara 1925 1962 37

İzmir 1929 1952 23

Adana 1935 1955 20

Konya 1926 1936 10

ÖZMEN ve ÇORBALI (1995: 897-898)’n›n değerlen-

dirmelerine göre, tespit d›ş› b›rak›lan yerler için, genel mah-

kemelerde, Türk Medeni Kanunu uyar›nca (Yeni Madde:

713, Eski Madde: 639), davas›z ve aral›ks›z olarak yirmi y›l

süreyle ve malik niteliğiyle zilyet olanlar tescil davas› aça-

bilmektedirler. Bu değerlendirmenin devam›nda, daha da

ileri gidilerek, bu gibi yerlerde, genel mahkemelerde dava

açmaya da gerek kalmadan, "... tespit d›ş› b›rak›lan tapusuz

yerlerin de ikinci kez kadastrosu yap›labilmelidir..." görüşü

savunulmaktad›r. Bu tür görüşleri, Türkiye’de, senetsiz ta-

sarruflar›n tasfiyesi için onlarca y›ld›r verilen mücadeleden

vazgeçilmesi ve Türk Medeni Kanunu’na ayk›r› uygulama-

lar›n yolunun tamamen aç›lmas› şeklinde değerlendirmek

olanakl›d›r. KILIÇ (1999: 1172-1173)’da, kadastro (ve ta-

pulama) d›ş›nda b›rak›lan kuru dere yatağ› niteliğinde olan

taş›nmazlar›n, maliye kuruluşuna bilgi verilmesi ve istemde

bulunulmas› halinde, ikinci kez kadastrosunun yap›lmas›

gerekir görüşündedir.

Görülmektedir ki, Anayasa Mahkemesi ve Yarg›tay ta-

raf›ndan, yaşam› amac›yla s›n›rl›, geçici tasfiye kanunlar›

olarak tan›mlanan ve kamu düzeninin sağlanmas› ve korun-

mas› amac›yla yürürlüğe konulduklar› kabul edilerek, bir

kereye özgü uygulanmas› gerektiği belirtilen, kuruluş ka-

dastrosuna ilişkin kurallar›n, kal›c› ve sürekli duruma geti-

rilmesi için bir çaba harcanmaktad›r. Bu çabalar›n, kadastro

harici b›rak›lan devletin hüküm ve tasarrufu alt›ndaki yer-

lerde, k›y›larda, ormanlarda ve benzeri alanlarda mevcut iş-

gallerin veya diğer yasal olmayan yollarla oluşan kullanma

biçimlerinin hukuksallaşt›r›lmas›n› amaçlad›ğ› görülmekte-

dir.

Yarg›tay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.06.1990 tarihli ve

E.7-248, K.350 say›l› karar›nda, "...tespit d›ş›nda b›rak-ma, bir kadastro işlemidir..." denilmesi ard›ndan, tapusuz

taş›nmazlar›n, 3402 say›l› Kadastro Kanunu’nun 22/2. mad-

desi uyar›nca kişiler ad›na tescil edilemeyeceği karar›na,

(ÖZMEN ve ÇORBALI 1995: 897) taraf›ndan verilen mu-

halefet şerhinde, "...tespit d›ş› kalan yerin yeniden kadastro-

su yap›ld›ğ›nda bunun hükümsüz say›lacağ›na, 3402 say›l›

Kadastro Kanununun 22/2. maddesinde yer verilmediği..."

şeklindeki iddia yerinde değildir.

Yarg›tay’›n, farkl› dairelerinin benzer kararlar›nda,

"...766 say›l› Tapulama Yasas›’n›n 46. maddesi ve buhükümden sonra yürürlüğe konulan 3402 say›l› Kadast-ro Yasas›’n›n 22/1. maddesinde (evvelce kadastrosu ya-p›lan yerlerin) ikinci kez kadastrosunun yap›lamayaca-ğ›..." öngörülmüş, ikinci kez (mükerrer) kadastro yap›ld›ğ›-

n›n kabul edilebilmesi için, "...birlik veya çal›şma alan› s›-

n›r› içinde taş›nmazlar›n evvelce tespit, tescil veya s›n›rlan-

d›rma suretiyle kadastro veya tapulamas›n›n yap›larak eki-

bin o yerden ayr›lm›ş olmas›..." gerektiği belirtilmiştir.

OZANALP (1976: 693)’de, "...sorun ikinci kadastronun(veya tapulaman›n) hükümsüz say›lmas› sorunu değil-dir. Önemli olan yön, gerçekten mükerrer tapulama bu-lunup bulunmad›ğ›n›n saptanmas›d›r..." görüşündedir.

Yarg›tay (1.H.D. 26.11.1987 Tarihli, E.9329, K.10889

Say›l› Karar), ikinci kadastro nedeniyle bir uyuşmazl›k ç›k-

mas› halinde, sonradan yap›lan kadastro işlemine değer ve-

rilemeyeceğini belirtmektedir. Eş bir anlat›mla, uyuşmazl›-

ğ›n, sonraki kadastro (veya tapulama) tespitinde ortaya ç›-

kan mülkiyet durumuna göre değil, ondan önceki kay›tlara

ve haklara bak›lmak suretiyle çözümleneceği benimsen-

miştir.

Yarg›da bile, kadastro harici b›rak›lan yerlerde işgal,

imar-ihya, özel parselasyon veya hisseli sat›ş yoluyla za-

manla oluşan zilyetliğe ve tapu d›ş› al›m-sat›m işlemlerine

hukuksal geçerlik kazand›r›lmas› kabul görmektedir. Bu du-

rum, Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü sisteme ayk›r›

taş›nmaz edinme biçimlerini özendirmesi bak›m›ndan sa-

k›ncal›d›r.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün yönlendirme-

siyle haz›rlanan 8. Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› (2001-2005)

Harita Tapu ve Kadastro Özel İhtisas Komisyonu Rapo-

ru’nda, kadastronun teknik yan›n›n (kadastro haritalar›n›n-

plan›n ve dayanağ› ölçü verilerinin) yetersizliği ve eksikliği

yüzünden uygulama yeteneğini yitirdikleri ve bu durumun

2859 say›l› yasayla da düzeltilemediği gerekçesiyle, 3402

say›l› Kadastro Kanunu’nun 22. maddesinin iptal edilmesi

ve ikinci kadastroya olanak sağlanmas› görüşü dikkat çeki-

cidir (DPT 2001: 136-137).

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün, soruna yanl›ş

tan› koymas› bir yana, bu kez, daha da ileri giderek, baz›

çevrelerle işbirliği halinde, gerek Türk hukuk sistemine ve

gerekse yarg› kararlar›na ayk›r› çözüm aray›şlar› dü-

şündürücüdür.

Oysa, kadastro gören yerlerde, kadastro bilgilerinin

%92.1’i çizgisel (analog), %7.9’u ise say›sal (analitik)

yöntemlerle üretilmiştir (DPT 2001: 134). Bu durumda,

çözümlenmesi gereken en önemli sorun, mevcut kadastro-

nun ikinci kadastro gerekçesiyle iptal edilmesi değil, çiz-

gisel olarak üretilmiş kadastro bilgilerinin, say›sal duru-

ma dönüştürülmesi ve tapu sicilinde kay›tl› bilgilerin be-

lirli bir ücret karş›l›ğ›nda herkes taraf›ndan edinilebilmesi-

nin (aleniyetin) sağlanmas›d›r. Tersi durumda, Tapu ve

Kadastro Bilgi Sisteminin (TAKBİS) oluşturulmas› ola-

naks›zd›r.

Mevcut durumda, kadastro sonucu tapu siciline kayde-

dilen her bir parselin, ülke nirengi ağlar›na dayal› köşe nok-

ta koordinatlar›n›n elde edilerek, taş›nmaz s›n›rlar›n›n ve

yüzölçümlerinin koordinatlarla belirlenmesi ve bu işlemle-

re hukuksal geçerlik sağlanmas› gerekmektedir. Kadastro

bilgilerinin, bilgi sistemlerine haz›rlanmas› olarak adland›-

r›labilecek olan bu işlemler, ayn› zamanda, kadastral yeni-

leme olarak da değerlendirilmektedir (KÖKTÜRK, Erdal

2002). Türkiye’nin ikinci kadastroya değil, kadastral yeni-

leme projesine ihtiyac› vard›r ve Türk hukuk sisteminde bu

gereksinmeyi karş›lamak üzere yeni düzenlemelerin yap›l-

mas› kaç›n›lmaz görünmektedir.

-38-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89

5. Kadastro Bilgi Sistemi

Türkiye’de var olan kadastro durumunu da dikkate alarak,

bir bilgi sistemine hemen geçilip geçilemeyeceği, son y›l-

larda tart›şma konusu olmaktad›r. Özellikle, kadastro bilgi

sistemi tabanl› bir coğrafi bilgi sistemine duyulan gereksin-

menin her geçen gün giderek artt›ğ›n›n icra organ›nca da ka-

bul edilmesi (DPT 2001: 141), bu konudaki tart›şmalar› ar-

t›rmaktad›r.

Bilgi sistemine hemen geçilmesini isteyenler, çizgisel

kadastro haritalar› üzerinden doğrudan say›sallaşt›rmaya gi-

dilmesini, böylelikle, tüm kadastro parsellerinin köşe nokta

koordinat bilgilerine ulaş›labileceğini savunmaktad›rlar. İlk

(orijinal) kadastro verilerinin, tek baş›na kartografik say›-

sallaşt›rma ile bilgi sistemlerinde kullan›lmas› zordur

(KÖKTÜRK, Erdal 2002). Devlet güvencesi ve sorumlulu-

ğu taş›yan kadastro bilgileri, çizgisel durumdan say›sal du-

ruma getirilmeden ve say›sal duruma getirilen bilgilere de

hukuksal geçerlik kazand›r›lmadan, geçici değerlerin kesin-

leşmiş kabul edilerek kullan›ma sunulmalar› kamu düzeni

aç›s›ndan sak›ncal›d›r. Harita-Tapu ve Kadastro sektöründe,

bu konuda nas›l bir düzenleme yap›lmas› gerektiğine deği-

nen çal›şmalar yetersizdir.

Türkiye’de, harita ve kadastro hizmetlerini tan›mlaya-

rak, buna uygun bir Harita-Kadastro Bilgi Sisteminin

(HKBS) içeriğini seçip, modelini tasarlayan en kapsaml› ça-

l›şma, Harita-Kadastro Reform (HAKAR) Projesidir. Hari-

ta ve kadastro bilgilerinde bir sistem kavram›n›n olmad›ğ›-

n› belgeleyen HAKAR projesi (TÜBİTAK 1986), harita ve

kadastro bilgilerini oluşturup yaşatacak, etkinliklerin ve

bunlar› yürütecek kurumlar›n (ya da kuruluşun) bir çerçeve

düzenlemesinin tasarlanmas› ve bir eylem plan›n›n haz›r-

lanmas›n› öngörmüştür. HAKAR projesi;

1. Oluşturma

• İlk oluşturma (kadastro hizmeti götürülmemiş yöre-

lerde)

• Var olan yap›n›n harita kadastro bilgi sistemine uyar-

lanmas› (kalan yörelerde)

2. Güncel tutma ve gereksinmeleri karş›lama

• Harita ve kadastro bilgi sisteminin güncel tutulmas›

ve gereksinmelerin karş›lanmas› (oluşturman›n ta-

mamland›ğ› yörelerde)

• Gereksinmelerin karş›lanmas› (oluşturman›n tamam-

land›ğ› yörelerde)

olmas› gerektiği düşünülerek haz›rlanm›şt›r.

Harita Tapu ve Kadastro sektöründe, bilgi sistemi mo-

delinin ortaya konulmas› ve bunun yöntembilimsel aç›dan

ele al›nmas›n›n ilk örneği olan HAKAR projesi, dört aşama

olarak tasarlanm›ş, ancak ilk iki aşamas› icra organ›na sunu-

labilmiştir. Harita Tapu ve Kadastro sektöründe, HAKAR

projesinin öngördüğü sistem yaklaş›m›ndan yeterince yarar-

lan›lamam›şt›r.

HAKAR projesi ile, Türkiye’deki tüm harita, tapu ve

kadastro faaliyetlerini tek elde toplayan bir bilgi sistemi

yaklaş›m› öngörülmüş ve bu model için merkeziyetçi bir

yap› düşünülmüştür. Bu proje ile, kadastroyu da içeren kap-

saml› bir bilgi sistemi ve ülke çap›nda tüm kurum ve kuru-

luşlar› kapsayan bir örgütlenme modeli öngörülmüştür. Bu

durum, başta Türk Medeni Kanunu olmak üzere pek çok ya-

sada değişikliklerin yap›lmas›n› ve yeni yasalar›n ç›kar›l-

mas›n› gerektirmiştir. Yap›lacak düzenlemelerle, gerek tek-

nik ve gerekse hukuksal alanda, kapsaml› bir reform yap›l-

mas› gündeme gelmiştir. Ayr›ca, konunun harita mühendis-

liği yan› s›ra, hukuk, siyaset, bilişim gibi çok say›da uzman-

l›k alan›n›n işbirliğini gerektirmesi ve ülkede yeni bir tart›ş-

ma ortam› yaratacak olmas› da, icra organ›n›n, HAKAR

projesinden geri durmas›na neden olmuştur.

HAKAR projesinin ard›ndan, 1990 y›l›nda, Tapu ve Ka-

dastro Genel Müdürlüğü taraf›ndan, Tapu ve Kadastro Bil-

gi Sistemi (TAKBİS) projesi haz›rlanm›şt›r. Tapu ve Ka-

dastro Genel Müdürlüğü’nün var olan örgütsel yap›s›na uy-

gun tasarlanan TAKBİS projesine, kadastro haritalar›ndaki

bilgilerin hukuksal durumunu gösteren tapu sicili (öncelik-

le mal sahipleri sicilinin otomasyonu) ile başlanacağ› öngö-

rülmüştür. 6 ili kapsayacağ› belirtilmesine karş›n, yaln›zca

Ankara-Çankaya ilçesi 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’nde-

ki mal sahipleri sicilini temel alan pilot çal›şmas› tamam-

land›ğ›nda, ülke geneline yayg›nlaşt›r›lacağ›n›n belirtilmesi

ile yetinilmiştir.

TAKBİS projesinin, Tapu Sicil Tüzüğü’nün tan›mlad›ğ›

(Madde: 6),4’ü ana sicil ve 4’üde yard›mc› sicil olmak üze-

re, toplam 8 sicil aras›ndan, yaln›zca yard›mc› sicillerden

biri olan mal sahipleri sicilinde otomasyona geçmeyi hedef-

lemesi (ÜNAL 1991: 136-137), tapu kay›tlar›nda gerçek bir

otomasyon anlam›na gelmemektedir (DÖRTGÖZ 1995:

14). TAKBİS projesinin, 6. BYKP Harita Tapu ve Kadast-

ro Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda öngörüldüğü belir-

tilmesine karş›n (ÜNAL 1991: 135), komisyon raporu ince-

lendiğinde, TAKBİS yerine, "...öngörülen sistemin Ka-dastro Bilgi Sistemi (KBS) biçiminde ve bu ad alt›ndaoluşturulmas›..." ilkesine yer verilmiştir (DPT 1990: 89).

8. BYKP Harita Tapu ve Kadastro Özel İhtisas Komis-

yonu Raporu’nda da, "...önceki plan döneminde (7. BYKP)

önerilen ve proje numaras› da alm›ş bulunan TAKBİS, ye-

ni ihtiyaçlar ve gelişmeler dikkate al›narak daha fazla ge-

ciktirilmeden oluşturulmal›d›r..." görüşüne yer verilmiş ve

TAKBİS’in uygulanabilir k›l›nmas› için, "bilgi ve bilgistandard› kanunu"nun ç›kar›lmas› gerektiği belirtilmiştir

(DPT 2001: 122).

Bu kez, 2000’li y›llarda, TAKBİS ad›yla yeni ve önce-

kine benzer bir girişim başlat›lm›şt›r. Yeni TAKBİS proje-

si ile, pilot uygulama birimi olarak yine Ankara-Çankaya il-

çesi Tapu Sicil Müdürlükleri tercih edilmiştir. Görülüyor ki,

aradan y›llar geçse bile, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlü-

ğü’nün bilgi sistemine yaklaş›m›nda, gerek uygulama me-

kan› ve gerekse bak›ş aç›s›nda değişen bir şey yoktur (MA-

TARACI vd. 2002).

-39-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89

Oysa, 21. yüzy›la girerken, Türkiye kadastrosunun te-

mel sorunu;

1. bilgi standard›n›n

2. bilgi değişim standard›n›n

henüz belirlenmemiş olmas› olarak görülmekte (DPT

2001: 148), bilgi ve değişim standard›n›n belirlenmesinin

ard›ndan, kadastro parsellerinin teknik verileri ile tapu sici-

line ait mülkiyet verilerinin ilişkilendirilmeleri ve buna iliş-

kin veri tabanlar›n›n haz›rlanmas› gerektiği belirtilmektedir

(KÖKTÜRK, Erol ve KÖKTÜRK, Erdal 2002).

Bilgi sistemi tasar›mlar›nda, kadastro gören ve görme-

yen yerlerdeki müdürlüklerin işlevleri ve görev tan›mlar›

aras›ndaki farkl›l›klar›n gözetilmesi zorunludur. Bu durumu

yads›yarak, doğrudan bilgi sistemi tasar›m›na yönelmek

yanl›ş bir tercihtir. HAKAR projesi, bir yerin kadastro hiz-

meti görüp görmemesine göre bir model önermiştir. Ve bu-

na göre, ilk oluşturma ile güncel tutma ve gereksinmeleri

karş›lama gibi ayr› faaliyetlere yer vererek tan›mlam›şt›r.

Oysa, TAKBİS projesini konu alan çal›şmalar incelendiğin-

de (ÜNAL 1991), (MATARACI vd. 2002), Tapu ve Ka-

dastro Genel Müdürlüğü’nün, bu durumu göz ard› ettiği gö-

rülmektedir.

21. yüzy›la girerken, tapu ve kadastro bilgilerinin, ulu-

sal standartlar› belirlenmiş bir bilgi sistemi öngörüsüne sa-

hip olmad›klar› ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) içinde

ilişkilendirilmeleri konusunda da herhangi bir çal›şman›n

bulunmad›ğ› belirtilmektedir (KÖKTÜRK, Erol ve KÖK-

TÜRK, Erdal 2002). Görülüyor ki, Türkiye’de, öncelikle

kadastro bilgi sisteminin ilkelerinin ve standartlar›n›n ke-

sinleştirilmesi gerekmektedir.

6. Genel Değerlendirme ve Sonuç

Türkiye kadastrosunun üstlendiği işlevlerin başlang›çtan

günümüze taş›d›ğ› sonuçlar, sorunlar ve tarihsel görev, ha-

rita-tapu ve kadastro konular›nda evrensel ölçekte ortaya ç›-

kan gelişmeler çerçevesinde değerlendirildiğinde;

• Türkiye kadastrosu, devral›nan Osmanl› arazi yönetim

biçiminin yaratt›ğ› sorunlar›n ağ›rl›ğ› ve tüm faaliyetlerin

"miri arazi rejiminin" tasfiyesi ve "tapusuzluk" sorunu-

nun çözümüne yöneltilmesi nedeniyle çok amaçl› nitelik

kazanamam›şt›r.

• Türkiye kadastrosu, kendisinden önce doğan arazi

uyuşmazl›klar›n› çözmek için devreye konulmuştur ve ka-

dastro bittiği zaman, yeni yaklaş›mlara ve kadastroda nite-

lik değişikliklerine gereksinme vard›r.

• Kuruluş kadastrosu yasalar›, ömürleri amaçlar›yla s›-

n›rl›, geçici nitelikte ve bir kereye özgü uygulanan tasfiye

yasalar›d›r. Kuruluş kadastrosu tamamland›ğ›nda, kadastro-

da bir amaç değişikliği yapmak ve bir sonraki aşama için

yeni düzenlemelere gitmek gerekmektedir. Kadastro hizme-

ti götürülen yerler ile götürülmeyen yerlerde ayn› kurallar›n

uygulanmas›nda ›srar etmek yanl›şt›r. Bu nedenlerle;

1. Kadastro faaliyetlerinin tasar›m›nda;

• Kadastro hizmeti götürülen yerlerle,

• Kadastro hizmeti götürülmeyen yerlerin,

ayr› ele al›nmas› gerekmektedir. Mevcut durumda;

• Kadastro görmeyen alanlar için, 3402 say›l› Kadast-

ro Yasas› ile kapsaml› düzenlemeler öngörülmüştür. Bu ya-

sa içinde, başta 41. madde olmak üzere, kadastro gören yer-

leri de ilgilendiren çeşitli kurallara yer verilmesi yerine, bu

konular›n ayr› yasal düzenlemelere tabi tutulmas› ge-

rekmektedir.

• Kadastro gören yerlerdeki uygulamalar ise, 2859

say›l› Yasa başta olmak üzere, pek çok yönetmelik, yöner-

ge ve genelgelerle düzenlenmişlerdir. Bu düzenlemelerin

yaln›zca teknik çal›şmalar› kapsad›ğ›, mülkiyet ve buna iliş-

kin haklar›n inceleme d›ş›nda b›rak›ld›ğ› belirtilmiştir. Bu-

nun nedeni, 4721 say›l› Türk Medeni Kanunu’nda yer alan,

"Taş›nmaz›n s›n›rlar›, tapu planlar› ve arz üzerindekis›n›r işaretleriyle belirlenir. Tapu planlar› ile arz üzerin-deki işaretler birbirini tutmazsa, as›l olan plandaki s›-n›rd›r" kural›d›r (Madde: 719). Kadastronun başlad›ğ› y›l-

lardan günümüze kadar, parsel s›n›rlar› arz üzerinde işaret-

lenmediğinden, taş›nmaz s›n›rlar›n›n, "tapu planlar›" (ka-

dastro haritalar›) ile güvence alt›na al›nd›ğ› kabul edilmiştir.

Bugüne kadar çizgisel olarak üretilen kadastro haritalar›, sa-

y›sal duruma getirilmeden kadastro bilgi sisteminin nas›l

kurulacağ› sorusu da yan›tlanamam›şt›r. Kadastro hizmetle-

rinin yavaş, yetersiz ve pahal› olmas› yerine, h›zl›, güveni-

lir ve çağdaş olmas› için ivedilikle önlemler al›nmal›d›r.

Bunun için, öncelikle; çizgisel kadastro bilgileri say›sal du-

ruma getirilmelidir. Kadastro bilgi sisteminin kurulmas›

için, öncelikle taş›nmaz s›n›rlar›n›n ve yüzölçümlerinin ül-

ke nirengi ağlar›na dayal› parsel köşe nokta koordinatlar› ile

belirlenmesi sağlanmal›d›r. Halen, ayn› amaca yönelik iş-

lemlerin, farkl› kurum ihtiyaçlar› için ayr› düzenlemelere

konu yap›lmalar› yerine, 3402 say›l› Kadastro Kanunundan

ayr› olarak ç›kar›lacak yeni bir yasa içinde birleştirilmeleri

sağlanmal›d›r. Dolay›s›yla, kadastro gören yerlerde;imar, kamulaşt›rma, arazi toplulaşt›rmalar›, çeşitli ku-rumlar›n planlama, teknik altyap› ve proje faaliyetleriile kadastro aras›ndaki ilişkileri kurumsallaşt›racak ye-ni bir çerçeve yasaya ihtiyaç bulunmaktad›r.

2. 4721 say›l› Türk Medeni Kanunu’nun 1003. madde-

sinde, "planlar›n nas›l haz›rlanacağ› tüzükle belirlenir"denilmekte, öngörülen bu kuralla, bugüne kadar üretilen ka-

dastro haritalar›n›n nas›l yenileneceğine değinilmemekte-

dir. Kald› ki, Tapu Planlar› Tüzüğü’nün, halen yürürlükte

olan pek çok yönetmelik ve bunlara dayal› ç›kar›lan yöner-

ge ve genelgeleri birleştirme d›ş›nda bir işlev yüklenmeye-

ceği de anlaş›lmaktad›r. Oysa, Türkiye’nin temel ihtiyac›,

çizgisel kadastro verileri üzerinden işlemlerin sürdürülmesi

-40-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89

yerine, hukuksal geçerliğe sahip say›sal bilgilere ulaşmak-

t›r. Türkiye’de 78 y›ld›r (1925-2003) üretilen kadastro bil-

gilerinin, Türk hukuk sisteminin öngörüleri ve yarg›n›n ke-

sinleşmiş ve süreklilik haline gelmiş kararlar›na göre, ikin-

ci kadastro gerekçesiyle iptal edilmeleri olanaks›zd›r. Bu

durumda, ikinci kadastro yerine, kadastral yenileme deyimi

tercih edilmelidir. Mevcut durumda, gerek parsel koordinat

bilgilerinin (X, Y, Z) ve gerekse tapu sicilindeki mülkiyet

bilgilerinin, kullan›c› olabilecek herkese bedeli ödenmek

kayd›yla aç›k olmas› Türk hukuk sisteminde tan›mlanmal›-

d›r. Ayr›ca, kadastro parsellerine ilişkin çizgisel ilk (oriji-

nal) bilgilerin, çoğunlukla yerel yönetimler taraf›ndan ger-

çekleştirilen fiziksel planlama ve proje uygulamalar› ile sa-

y›sal duruma getirilmeleri beklenmeden yenilenebilmeleri

konusunda, yetkili kurum olan Tapu ve Kadastro Genel

Müdürlüğü taraf›ndan da, re’sen (doğrudan) bir çal›şma ya-

p›labilmelidir. Böylesi bir yaklaş›m›n tercih edilmesi, ikin-

ci kadastro gerekçe gösterilerek başlat›lacak sonu belirsiz

tart›şmalarla ülkemizin zaman yitirmesini de önleyecektir.

3. Kadastro görmeyen alanlar›n büyük bir bölümünün

ormanla ilişkili köylerden oluştuklar› ve bu alanlardaki or-

man kadastrosunun da tescile esas bilgilere sahip olmad›ğ›

bilinmektedir. Son zamanlarda, anayasay› bile değiştirecek

güce ulaşan, orman d›ş›na ç›kar›lan yerler sorununun çözü-

münü de içeren mülkiyet, orman, mera gibi çeşitli adlar al-

t›nda yürütülen kadastro faaliyetlerinin, Tapu ve kadastro

Genel Müdürlüğü çat›s› alt›nda yürütümü sağlanmal›d›r.

Çal›şmalar›n bir an önce tamamlanmas› için harita özel ke-

simi de devreye konulmal›d›r.

4. Tapu sicilinde, çeşitli tarihlerde ve çeşitli kurumlar›n

istemleri üzerine konulmuş bulunan şerhler, ipotekler, be-

yanlar ve benzeri kay›tlardan, süresi geçmesine karş›n ilgili

kurum talebi olmad›ğ› için terkin işlemi yap›lamayanlar›n

yaratt›ğ› karmaşay› gidermek bak›m›ndan, bunlar›n tapu si-

cil müdürlüklerince de kald›r›labilmeleri için doğrudan in-

celeme yapma olanağ› sağlanmal›d›r.

5. Kadastro faaliyetlerinin tasar›m›nda,

1. Bilgi standard›,

2. Bilgi değişim standard›,

yan› s›ra,

• Teknik,

• Hukuksal,

• İdari,

• Mali

konular› da kapsayan yeni düzenlemelere ihtiyaç vard›r.

Türkiye kadastrosunun tarihsel görevi, Cumhuriyetimizin

100. kuruluş y›ldönümü olan 2023 y›l›na kadar, kadastro-

nun ülke genelinde tamamlanmas›, bu güne kadar üretilen

çizgisel ve sözel bilgilerin yenilenmesi ve güncellenmesi

yoluyla bilgi sistemlerinin kurulmas›d›r. Bunun için, "Ka-dastro 2023" ad›yla bir reform projesi haz›rlanmal› ve bu

proje ivedilikle devreye konulmal›d›r.

Kaynaklar:

DİE : Adalet İstatistikleri, Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara,

2000.

DÖRTGÖZ, G.Ö.: Tapunun Otomasyonundan Beklentilerimiz,Mülkiyet Dergisi, Tapu ve Kadastro Müfettişleri Derneği

Yay›n›, Say›: 17, 1995, s: 14-15, Ankara.

DPT : VI. Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› Harita Tapu ve KadastroÖzel İhtisas Komisyonu Raporu, Yay›n No: 2210, ÖİK:

356, Ankara, 1990.

DPT : VIII. Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› Harita, Tapu Kadastro,Coğrafi Bilgi ve Uzaktan Alg›lama Sistemleri Özel İhtisas

Komisyonu Raporu, Devlet Planlama Teşkilat›, Ankara, 2001

ESMER, G. : Mevzuat›m›zda Gayrimenkul Hükümleri veTapu Sicili, Olgaç Matbaas›, Ankara, 1983

GÜRSOY, K. T.: Türk Eşya Hukukunda Zilyetlik ve TapuSicili, AÜ Hukuk Fakültesi Yay›n No: 257, Sevinç Matbaas›,

Ankara, 1970

KILIÇ, H.: Kadastro Davalar›, Cilt: 2, Sözkesen Matbaas›,

Ankara, 1999,

KÖKTÜRK, Erdal : The Preparation Conditions of Cadastre ofTurkey in to GIS, International Sym-posium on Geographic

Information Systems - Including Annual Meeting of FIG

COM 3 - Spatial Information Management, 23 – 26 September

2002, Istanbul -Turkey.

KÖKTÜRK, Erdal : Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Gelişimi,9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultay›, 31 Mart-4

Nisan 2003, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas›

Yay›n›, Ankara, s: 627-667.

KÖKTÜRK, Erol., KÖKTÜRK, Erdal.: Convertion andExchange Problems of The Data in Geo -InformationSystem, International Symposium on Geographic Infor-

mation Systems - Including Annual Meeting of FIG COM 3 -

Spatial Information Management, September 23 - 26, 2002

Istanbul - Turkey.

MATARACI, O., BAKICI, S., İLKER, M. BOYNUKALIN, R. :

TAKBİS - Turkey’s Way in to a Land Re-gis-try andCadastre for The 21st Century, Internatio-nal Symposium On

Geographic Information Systems (Including Annual Meeting

of FIG COM 3 - Spatial Information Management), 23-26

September 2002, Istanbul-Turkey.

OZANALP, A. N.: Tapulama Kanunu Şerhi, İstanbul, 1976,

ÖZMEN, İ., ÇORBALI, H.: 3402 Say›l› Kadastro KanunuŞerhi, Genişletilmiş Üçüncü Bask›, Seçkin Yay›nevi, Ankara,

1995

TÜBİTAK, Harita ve Kadastro Reform (HAKAR) Projesi,Görev Tan›m› ve Ön Etüd Raporu (1. Aşama), Türkiye

Bilimsel ve Teknik Araşt›rma Kurumu, Yap› Araşt›rma

Enstitüsü, Ankara, 1986.

TÜZÜN, S., CANSEL, E.: Anayasa Mahkemesi’nin 14. 03.989Tarihli ve E. 1988 / 35, K.1989 / 13 Say›l› Karar›na Karş›Oy Yaz›s›, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Say›: 25,

Ankara, 1991, s: 183-210.

ÜNAL, N. N.: Tapu ve Kadastro Genel MüdürlüğündeTAKBİS Oluşturma Çabalar›, Türkiye III.Harita Kurultay›,

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› Yay›n›,

-41-

Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89

Özet

Günümüzde küreselleşme, sürdürülebilir kalk›nma, kentleşme veteknolojik gelişmeler toprağ›, kullan›m›n›n planlanmas›n›, kayd›n›ve dolaş›m›n› daha da önemli k›lmaktad›r. Bu gelişme kadastroyu,vergilendirme ve iyeliğin güvencesi olma’dan çok amaçl› kadast-ro ve taş›nmaz idaresine (land administration) evrimleştirmekte-dir. Makalede, sürdürülebilir kalk›nma ekseninde evrim sürecininulaşt›ğ› toprak yönetimi (land management) ve taş›nmaz idaresikavramlar› ele al›nm›ş, taş›nmaz idare sistemi üzerinde durulmuş-tur.

Anahtar SözcüklerSürdürülebilir Kalk›nma, Toprak Yönetimi, Taş›nmaz İdaresi, Ka-

dastro, Çok Amaçl› Kadastro.

Abstract

Sustainable Development and Evoulation of the Cadastre

Nowadays, land, land use planning, registration and circulationbecome more important due to globalization, sustainable develop-ment, urbanization and technological developments. These drivershave been transforming cadastre from being guarantee of owners-hip and taxation to multi-purpose cadastre and land administrati-on system. In this paper, evolution phases of this progress, landmanagement and land administration concepts, which are occur-red and shaped in the sustainable development context, are consi-dered.

Key WordsSustainable Development, Land Management, Land Administrati-

on, Cadastre, Multipurpose Cadastre.

1. Giriş

İkinci Dünya Savaş›’n›n ard›ndan bar›ş› güvenceye alan il-

ke ve kurumlar yarat›l›rken, yeryüzünün doğal ve kültürel

değerlerini giderek yok edecek bir sanayileşme ve kalk›nma

politikas› yürürlüğe konmuştur (TANİLLİ 1997). Bu döne-

min ard›ndan ortaya ç›kan küreselleşme, bilişim teknoloji-

lerindeki değişimlerle birlikte mal, hizmet ve sermayenin

serbestçe dolaş›m›na olanak tan›yan yeni bir dünya düzeni

oluşturma çabas›na girmiştir. Küreselleşmeyle birlikte, etki-

leşimli çal›şan yeni piyasalar; çok uluslu şirketler; geniş bil-

gi ağlar›, taş›n›r telefonlar gibi yeni kurumlar ve yeni araç-

lar ortaya ç›km›şt›r. ‘Yeni dünya düzeni’ olarak tan›mlanan

küreselleşme, liberal politikalar›n güdümünde; sosyal dev-

let kavram›n› y›kmaya çal›şan, ulus devletlerin politika ala-

n›n› daraltan, egemenlik haklar›n›n bir k›sm›na ortak olma-

ya çal›şan ya da bu haklar› k›s›tlayan yeni uluslararas› ku-

rumlar (Birleşmiş Milletler, Dünya Bankas›, Uluslararas›

Para Fonu vd.) yaratm›şt›r.

Çevresel kaliteyi ve doğal kaynaklardaki bozulmay› dik-

kate almadan geliştirilmiş bu model salt ekonomik büyüme-

ye önem vermiş, sonucunda doğal kaynaklar tümden bir y›-

k›m tehlikesi ile yüz yüze gelmiştir. AKTAN ve ŞEN

(1999)’un da belirttiği gibi, bu tehlike temelde iki biçimde

ortaya ç›kmaktad›r: Bunlardan biri, denetimsiz sanayileş-

me, diğeri ise fakirliğin tüm dünyada h›zla artmas›d›r. Çok

uluslu şirketler, maliyetlerin getirdiği ek yüklerden kurtul-

mak için sanayi etkinliklerini gelişmiş ülkeler yerine çevre

tüzesinin daha gevşek olduğu ülkelere yöneltmektedirler.

Bu durumda, gelişmiş ülkelerde etkinlik gösteren firmala-

r›n, çevre standartlar›n›n yüksekliği dolay›s›yla rekabet gü-

cü zay›flamakta, bunun sonucunda gelişmiş ülkeler de çev-

re standartlar›n› düşürmektedir. Çevreye zarar veren bir

başka etmen ise küreselleşmenin tüm dünyada nüfusun bü-

yük bir kesimini h›zla fakirleştirmesidir. Fakirlik, insanlar›n

çevreye bağ›ml›l›ğ›n› artt›rmakta, bireylerin aş›r› ölçüde do-

ğal kaynak kullan›m›n› zorunlu k›lmaktad›r.

Çevre sorunlar›n›, kalk›nman›n doğal ve katlan›lmas›

gereken bir sonucu olarak gören küresel ekonomi stratejile-

ri; doğal kaynaklar›n tükenmeye ve çevre kirliliğinin ulusal

s›n›rlar› aşarak tüm dünyay› etkilemeye başlamas›yla eleşti-

rilmiş, küreselleşmenin neden olduğu çevresel, ekonomik

ve kültürel y›k›ma, sistem kendi ürettiği uluslararas› kurum-

lar arac›l›ğ›yla çözüm yollar› aramaya koyulmuştur. Bu

amaçla Birleşmiş Milletler (United Nations-UN) 1987 y›-

l›ndan başlayarak, 1992 ‘Rio Yeryüzü Zirvesi’, 1994 ‘Kahi-re Nüfus ve Kalk›nma Konferans›’, 1995 ‘Kopenhag SosyalGelişme Konferans›’, 1995 ‘Pekin Dördüncü Dünya Kad›nKonferans›’ ve 1996 ‘İstanbul Habitat II.Kent Zirvesi’nde

geliştirilerek ortaya konan ‘sürdürülebilir kalk›nma’ ile bu

aray›şlar›n› sürdürmüş ve sürdürmektedir.

Dünya Çevre ve Kalk›nma Komisyonu’nun, Birleşmiş

Milletler (United Nations-UN) Genel Kurulu ad›na 1987 y›-

l›nda haz›rlad›ğ› ‘Ortak Geleceğimiz’ (Our Common Futu-

Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrim

Volkan ÇAĞDAŞ1, Mehmet GÜR2

___________________________________________________________1

Arş. Gör., YTÜ İnşaat Fakültesi, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›, 34349, Beşiktaş/İstanbul2

Arş. Gör., YTÜ İnşaat Fakültesi, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›, 34349, Beşiktaş/İstanbul

-42-

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954

re) adl› raporda; ekoloji ile ekonomik kalk›nma aras›nda

denge kurulmas› ve kalk›nman›n ‘sürdürülebilir’ nitelikte

olmas› önerilmektedir. Ana amaçlar›; insanl›ğ›n temel ge-

reksinimlerinin karş›lanmas›, herkes için yaşam kalitesinin

iyileştirilmesi ve güvenli bir geleceğin sağlanmas› olarak

özetlenebilecek sürdürülebilir kalk›nma kavram› bu rapor-

da; "bugünün gereksinim ve beklentilerini, gelecek kuşakla-r›n gereksinim ve beklentilerini karş›lama olanaklar›ndanödün vermeksizin karş›lama" biçiminde tan›mlanm›şt›r. Ku-

rumsal ve teknolojik gelişmeleri gelecek nesillerin sürekli-

liğine ve gereksinimlerine yönlendirmeyi amaçlayan, top-

rak ve doğal kaynaklar›n yönetimi ve korunmas›n› temel

alan sürdürülebilir kalk›nma, öncelikle ekonomik gelişimi

hedefleyen ama kalk›nma için gereken kaynaklar›n ak›lc›,

idareli kullan›m›n› ve gelecek kuşaklar için korunmas›n›

öngören, toplumsal, ekolojik, ekonomik, konumsal ve kül-

türel boyutlar› olan bir kavramd›r (GÜR 2001). Sürdürüle-

bilir kalk›nma modeli, mesleğimizle doğrudan ilintili iki ye-

ni kavram›n ortaya ç›kmas›na da neden olmuştur: ‘Toprakyönetimi’ (land management) ve ‘taş›nmaz idaresi’ (land

administration).

2. Toprak Yönetimi ve Taş›nmaz İdaresi

Uluslararas› Ölçmeciler Birliği (Fédération Internationale

des Géomètres-FIG) ve UN’nin 1999 y›l›nda ortaklaşa ya-

y›mlad›klar› ‘Sürdürülebilir Kalk›nma için Taş›nmaz İdareSistemleri Bathurst Bildirgesi’ (The Bathurst Declaration

on Land Administration for Sustainable Development), top-rak yönetimi kavram›n›; "toprağ›n bir –toplumsal k›t- kay-nak olarak hem ekonomik hem de çevresel aç›lardan sürdü-rülebilir kalk›nmaya yönelik yönetimiyle ilişkili eylemlerintümü", taş›nmaz idaresi kavram›n› ise; "toprak yönetim po-litikalar›n›n uygulanmas› s›ras›nda, taş›nmaz iyeliğine, de-ğerine ve kullan›m›na ilişkin bilgileri saptama, kaydetme veyay›mlama süreci" biçiminde tan›mlamaktad›r. Tan›mlarda

geçen toprak; "dünyan›n yer yüzeyi olup, yerin alt›nda, üs-tünde ya da üzerinde sabitlenmiş her şeyi kapsar" olarak

ifade edilmektedir (UNECE 1996).

Bu çal›şmada, toprak yönetimi ve taş›nmaz idaresi ola-

rak adland›r›lan kavramlar başka sözcüklerle de tan›mlana-

bilir, tart›ş›larak geliştirilebilir.

Türk Yurttaşlar Yasas› (Türk Medeni Kanunu) taş›nmaz

iyeliğinin konusunu, "arazi, tapu kütüğüne kaydedilen ba-ğ›ms›z ve sürekli haklar, kat mülkiyeti kütüğüne kay›tl› ba-ğ›ms›z k›s›mlar" olarak s›ralam›şt›r. Kavram›n bu tüzel içe-

riği, kadastro sistemimizin oluşumunu da etkilemiş, onu

‘tüzel kadastro’ niteliğinde yap›land›rm›şt›r. Bu çal›şmada

‘taş›nmaz’ kavram›, ülkemizdeki tüzel tan›m›ndan daha

kapsaml›, iyeliği, niteliği, kullan›m› ne olursa olsun, toprak

ve toprağa bağ›ml› tüm doğal ve yapay yap›lar› kapsayacak

biçimde alg›lanmakta, ormanlar, madenler, k›y›lar vd. doğal

kaynaklar› da içermektedir. Öte yandan, ‘yönetim’ ve ‘ida-re’ kavramlar› aras›nda da anlam bak›m›ndan yak›n bir iliş-

ki bulunmaktad›r. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde yönetim;

"yasalara, kurallara veya belli şartlara uygun biçimde ça-l›şmay› sağlamak, idare etmek, tedvir etmek", idare ise; "ül-ke işlerinin yürütülmesi, kamuya ilişkin hizmetlerin bütünü"olarak tan›mlanmaktad›r. Tan›mlar› birbirine bu denli yak›n

iki ayr› sözcüğün kullan›lmas›yla, toprak yönetimi ve taş›n-

maz idaresi aras›ndaki farkl›l›ğ›n vurgulanmas› amaçlan-

m›şt›r. Çünkü toprak yönetimi, ülke kaynaklar›n›n kullan›m

politikalar›n›, taş›nmaz idaresi ise, bu politikalar›n haz›rlan-

mas›nda gereksinim duyulan verileri sağlayan yap›y›, başka

bir deyişle çok amaçl› kadastronun çağ›n gereksinimlerine

göre yeniden düzenlenmiş biçimini anlatmaktad›r.

Doğal kaynaklardan en uygun yararlanmay›, hem k›rsal

hem de kentsel alanlarda ekonomik ve toplumsal sürdürüle-

bilir kalk›nmay› desteklemesi öngörülen toprak yönetimi,

değinilen hedeflere ulaş›rken taş›nmaz idare sisteminden

yararlanacakt›r. Taş›nmaz idare sistemi, sürdürülebilir kal-

k›nmada, toprağa ilişkin işlemlerin yürütülmesinde toprak

politikalar›n›n temelidir ve bu politikalar›n›n uygulanmas›-

na yönelik işlevsel araçlara sahiptir (MOLEN 2002).

3. Kadastrodan Taş›nmaz İdaresine

Tüm dünyada, son birkaç yüzy›l içinde toprağa ve kadastro-

ya bak›ş önemli ölçüde değişmiştir. Önce bir zenginlik ara-

c› olan toprak, ard›ndan bir ticari mal, sonra k›t bir kaynak

ve günümüzde toplumsal bir k›t kaynak olma özelliklerini

de kazanm›ş ve kadastro; basit iyelik kay›tlar›ndan mali

araçlara dönüşmüş, taş›nmaz piyasalar› ile planlaman›n te-

mel taş› biçimine gelmiştir (Bkz. Çizelge 1). Başka bir de-

-43-

Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrimhkm 2003/89

Çizelge 1: Toprağa bak›ş ve kadastronun evrimi (ENEMARK 2001)

ToprakZenginlik Arac›

Mali KadastroDeğerleme ve

Vergilendirme Modeli

Tüzel KadastroToprak Piyasas›

Modeli

Taş›nmaz İdaresiSürdürülebilir

Kalk›nma Modeli

Feodalizm

Feodal Toplum

Endüstri Çağ›

Endüstri Toplumu

Savaş Sonras›

Yap›lanma

Bilgi Çağ›

Bilgi Toplumu

1800 1950

Kadastral Uygulamalar›n Evrimi1980

İnsan - Toprak Evrimi

Çok Amaçl› KadastroToprak Yönetimi

Modeli

ToprakTicari Mal

ToprakK›t Kaynak

ToprakToplumsal

K›t Kaynak

yişle, kadastro; iyeliğin korunmas› ve vergilendirme amaç-

lar›ndan, çevresel yönetim, sürdürülebilir kalk›nma, ekono-

mik gelişim ve sosyal adalet kavramlar›na hizmet eden bir

yap›ya kavuşmuştur (WILLIAMSON ve TING 1999-1).

Teknolojik, toplumsal ve ekonomik değişimler ile sür-

dürülebilir kalk›nma ekseninde ortaya ç›kan toprak yöneti-

minin gereksinimleri; bu geleneksel kadastronun taş›nmaz

idaresine doğru yeniden yap›lanmas›n› zorunlu k›lm›şt›r.

FIG’in 1995 y›l›nda haz›rlad›ğ› ‘Kadastro Raporu’, UN ve

FIG’in 1996 y›l›nda ortaklaşa yay›mlad›klar› ‘KadastralReform Üzerine Bogor Bildirgesi’, FIG taraf›ndan 1998 y›-

l›nda yay›mlanan ‘2014 Kadastrosu’ ve UN ile FIG’in 1999

y›l›nda ortaklaşa yay›mlad›klar› ‘Sürdürülebilir Kalk›nmaİçin Taş›nmaz İdaresi Bathurst Bildirgesi’nde de bu eğilim

ortaya konmaktad›r.

Kadastro ölçmeleri, tescil, değerleme ve planlama ile

bunlar›n taş›nmaz piyasalar›n›n işletilmesindeki rolleri; te-

mel hedefi sürdürülebilir kalk›nma olan bütüncül bir siste-

min bileşenleri olarak alg›lanmaktad›r. Böylesi geniş ve bü-

tüncül bir yaklaş›m sonucunda, toprağa ilişkin tüm hak, k›-

s›tl›l›k ve sorumluluklar›n Çizelge 2’de gösterildiği gibi ta-

sarlanmas› ve yönetilmesi gerekir. Bu içerik, geçmişteki

klasik kadastro ya da tescil sistemlerinden çok daha kap-

saml›d›r. Bunun sonucunda, geçen yüzy›l›n son çeyreğinde

ortaya ç›kan çok amaçl› kadastro kavram› bir gerçeklik ola-

rak karş›m›za ç›kmaktad›r. Bir başka sonuç ise taş›nmaz

idaresinin sürdürülebilir kalk›nman›n altyap›s› olarak görül-

meye başlanmas›d›r (WILLIAMSON ve TING 1999-2),

(WILLIAMSON vd. 1999).

FIG taraf›ndan 1995 y›l›nda yay›mlanan ‘Kadastro Ra-poru’, kadastronun bir arazi bilgi sistemi olarak sosyal ve

ekonomik kalk›nmadaki önemini vurgulamakta, kadastro-

nun kurulabilmesi ve sürdürülebilmesi için gerekli teknik,

kurumsal ve yasal ilkeleri ortaya koymaktad›r. Kadastro

Raporu, sürdürülebilir kalk›nman›n desteklenmesi amac›yla

kadastronun; iyeliğe bağl› krediler için güvence oluşturacak

ve taş›nmaz vergilendirmesini destekleyecek biçimde yap›-

lanmas›n› öngörmekte, bunun yan›nda devlet topraklar›n›n

korunmas›, s›n›r anlaşmazl›klar›n›n azalt›lmas› ve toprak re-

formlar›n›n uygulanmas›nda, doğal kaynaklar›n izlenmesi,

geliştirilmesi ve kullan›m planlar›n›n tasarlanmas›nda, çev-

re yönetiminin desteklenmesi ve istatistiksel verilerin üreti-

minde etkin rol oynamas›n› vurgulamaktad›r. Toprak yöne-

timini; "doğal kaynaklar›n›n kullan›m ve gelişiminin yöne-tilme süreci" biçimde tan›mlayan Kadastro Raporu, yöne-

tim politikalar›na ilişkin hedeflerin başar›ya ulaşabilmesi

için toprak ve doğal kaynaklar›n kapasitesine, elmenliği ve

kullan›m›na ilişkin bilgilere gereksinim duyulduğunu belirt-

mekte ve kadastronun tan›m›n› şöyle yapmaktad›r: "Ka-dastro, toprağa ilişkin hak, k›s›tl›l›k ve sorumluluk kay›tla-r›n› içeren parsel bazl› güncelleştirilmiş bilgi sistemidir.Kadastro genelde parselin geometrik tan›m›n›, parsele iliş-kin hak ve k›s›tl›l›k kay›tlar›n›, iyeliği ya da bu haklar›n de-netimini ve kimi durumda parselin değerini içerir. Kadast-ro, mali (değerleme, vergileme) ve tüzel boyutu ile toprakkullan›m›n›n yönetimine yard›mc› olmak (planlama) ve sür-dürülebilir kalk›nma ile çevresel korumay› sağlamak içinkurulabilir." (FIG 1995).

18-26 Mart 1996 tarihinde Endonezya’n›n Bogor ken-

tinde yap›lan ‘UN Bölgeleraras› Kadastro Uzmanlar› Top-lant›s›’ (United Nations Interregional Meeting of Experts

on the Cadastre) sonucunda yay›mlanan ‘Kadastral ReformÜzerine Bogor Bildirgesi’ (The Bogor Declaration on Ca-

dastral Reform) 1995’de yay›mlanan Kadastro Raporu’nda-

ki kadastro tan›m›n› geliştirerek, geleceğin kadastrosunun;

taş›nmaz piyasalar›n›n etkinliğini kolaylaşt›racak, toprakla

ilgili tüm haklar› koruyacak, uzun erimli sürdürülebilir kal-

k›nma ve toprak yönetimini destekleyecek çağdaş bir yap›-

ya kavuşmas› gerektiğini öngörmektedir. Bogor Bildirgesi;

kadastronun basit, etkili, nüfusun yap›s›na ve büyüme h›z›-

-44-

Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrim hkm 2003/89

Çizelge 2: Çok amaçl› kadastroda hak, k›s›t ve sorumluluklar›n çak›şmas› (WILLIAMSON ve TING 1999-2)

İyelik alan›

Kültürel koruma alan›

Korunan türlerin yaşam alan›

Sel bölgesi

Önerilmiş yol geçkisi

İmara aç›k alan

Fay hatt›

Maden alan›

Enerji nakil hatt› irtifak›

Kullan›m› k›s›tl› alan

Parsel

na uyumland›r›labilir olmas›, toprağa ulaşmay› sağlamas›,

ulusal ve konumsal veri altyap›s›n›n bir parças› olmas› ge-

rektiğini belirtmektedir (UN ve FIG 1996).

Kadastro sistemlerine ilişkin bir başka araşt›rma, FIG’in

‘Kadastro ve Toprak Yönetimi’ (Cadastre and Land Mana-

gement) isimli yedinci komisyonu taraf›ndan 1998 y›l›nda

yay›mlanan ‘Geleceğin Kadastral Sistemlerine İlişkin BirVizyon-Kadastro 2014 Raporu’dur (Cadastre 2014: A Visi-

on for A Future Cadastral System). Kadastro 2014; insan

toprak ilişkisinin değişimi üzerine eğilmiş, geleceğin ka-

dastrosuna ilişkin alt› ilke ortaya koymuştur:

1. Doğal kaynaklar›n korunmas›nda, kadastroya araziye

ilişkin tüm özel-kamusal hak, k›s›tl›l›k ve sorumluluklar›

sistematik arşivleme -başka bir deyişle, arazi bilgi sistemi

oluşturma- görevi düşmektedir.

2. Kadastro ve tapu sicilinin ayr› kurumlar›n denetimin-

de olduğu klasik sistem, tapu sicili ile bütünleşik bir kadast-

roya dönüşmelidir.

3. Geleceğin kadastrosunda, klasik kadastral harita üre-

timinin yerini, derlenmiş bir veritaban›ndan farkl› ölçek ve

veri yap›s›na esneklik tan›yan modelleme alacakt›r. Böyle

bir yap›yla, haritalar›n tip, ölçek ve içeriği gereksinimlere

göre düzenlenebilecek, veritaban›ndaki bilgilerden ayn› ve-

riler kullan›larak farkl› ürünler üretilebilecek ve say›sal ve-

ri değişimi yard›m›yla kadastral bilgilerin yay›mlanmas› ve

dağ›t›lmas› kolaylaşacakt›r.

4. Bilişim teknolojisi ve geomatik uygulamalar› gelece-

ğin kadastrosunda etkin rol oynayacakt›r.

5. Kadastro hizmetleri yüksek oranda özelleştirilecek,

kamu sektörü denetim-gözetim işlevi üzerinde yoğunlaşa-

cakt›r.

6. Önemli maliyet gerektiren kadastronun işletilmesi ve

sürdürülebilmesi, kamu finansman› yerine, yararlananlar-

dan geri al›narak oluşturulacak fonlarla sağlanacakt›r (KA-

UFMANN ve STEUDLER 1998).

UN ile FIG taraf›ndan 18-22 Ekim 1999 tarihleri aras›n-

da Avustralya’n›n Bathurst kentinde düzenlenen ‘Sürdürü-lebilir Kalk›nma İçin Toprak Elmenliği ve Kadastral Altya-p›lar Semineri’ (Bathurst Workshop on Land Tenure and

Cadastral Infrastructures for Sustainable Development) s›-

ras›nda alt› çal›şma grubu oluşturulmuş; ‘İnsan-Toprak İliş-kilerinin Dinamiği’; ‘Sürdürülebilir Kalk›nmada Toprağ›nRolü’; ‘G›da, Su ve Toprak’; ‘Toprak Elmenliği ve Taş›n-maz İdaresi’; ‘Piyasalar›n, Toprak Tescili, Planlama veDeğerleme ile Arakesiti’; ‘Taş›nmaz İdare SistemlerininYeniden Tasar›m›’ konu başl›klar› alt›nda tart›şmalar yap›l-

m›şt›r. ‘Sürdürülebilir Kalk›nmada Toprağ›n Rolü’nün tar-

t›ş›ld›ğ› çal›şma grubunda, sürdürülebilir kalk›nma aç›s›n-

dan toprağ›n birbiriyle çelişen niteliklerinin olduğu ortaya

konulmuş; duyarl› ve k›t bir kaynak olmas›ndan dolay› hem

çevresel koruman›n bir nesnesi olarak görülmesi gerektiği

hem de zenginlik üreten, yat›r›mlar› çeken ekonomik ve

sosyal bir değere sahip olduğu belirtilmiştir. Seminer so-

nunda ‘Bathurst Bildirgesi’ ad›yla an›lan bir bildirge ya-

y›mlanm›ş, toprak elmenliği için etkili yasal güvencenin

sağlanmas›; tüm bireylere toprakla ilgili ekonomik eylem-

lerde f›rsat eşitliği yarat›lmas›; taş›nmaz idare sisteminde

sürdürülebilir kalk›nmay› destekleyecek düzeltimler yap›l-

mas›; bu düzeltimlerin başar›ya ulaşmas› için taş›nmaz ida-

re sistemi altyap›lar›na yat›r›m yap›lmas›; uluslar›n, ulusla-

raras› kurumlar ve sivil toplum örgütlerinin Bathurst Bildir-

gesi ilkelerine uyum sağlamalar› için desteklenmesi; taş›n-

maza yönelik bilgilerin farkl› devlet kurumlar› aras›nda ya

da devlet kurumlar› ile kamu aras›nda kolayca ak›ş›n›n sağ-

lanmas› için çeşitli önerilerde bulunulmuştur (UN ve FIG

1999).

Bu görüşlerin oluşumunda, özel iyelik ve serbest piya-

sa ekonomisine geçiş süreci yaşayan eski ‘Doğu BlokuÜlkeleri’ ile gelişmekte olan ülkeler için yepyeni bir ka-

dastronun tasarlanmas› ve küresel sermaye için yeni ta-

ş›nmaz piyasalar› yaratma amac›n›n etkili olduğu da söy-

lenebilir.

4. Taş›nmaz İdare Sisteminin Yararlar›

Taş›nmaz idare sistemi genelleştirilmiş veriler yerine parsel

baz›nda ayr›nt›l› bilgilerle ilgilenir ve bu yap›s›yla hem bi-

reysel hem de toplumsal gereksinimlere yan›t verir. Taş›n-

maz idare sisteminin belli başl› yararlar› ‘UN Avrupa Eko-nomi Komisyonu’nun (United Nations Economic Commis-

sion for Europe-UNECE) 1996 y›l›nda yay›mlad›ğ› ‘Taş›n-maz İdaresi K›lavuzu’nda (Land Administration Guideli-

nes) şöyle s›ralanmaktad›r:

İyelik güvencesi sağlama: Sistem toprak iyeliğini gü-

venceleyen tapu senetlerini düzenleyerek ve s›n›r anlaşmaz-

l›klar›n› çözerek taş›nmaz dolaş›m›nda güven sağlar, bu da

toplumsal düzenin oluşumuna yard›mc› olur.

Taş›nmaz piyasas›n›n gelişimi ve denetimi: Taş›nmaz

piyasas›n›n saydam ve etkin işleyebilmesi, spekülasyonla-

r›n önlenebilmesi; taş›nmaz al›c›-sat›c›lar›n›n güncel, güve-

nilir ve kamuya aç›k taş›nmaz kay›tlar›na ulaş›m› ile ola-

nakl›d›r.

Vergilendirmenin desteklenmesi: Doğru ve güncel taş›n-

maz kay›tlar›, taş›nmaza dayal› vergilerin toplanmas›nda

verimlilik ve etkinlik sağlayarak, vergi yükümlülerince de

kabul görecek hakça bir sistemin oluşmas›na hizmet eder.

Kredi güvenliğinin sağlanmas›: Taş›nmazlar›n çeşitli

araçlar ile likiditesi, yat›r›m için sermaye sağlaman›n yolla-

r›ndan biridir. İyeliğin güvence alt›nda olmas› ve taş›nmaz-

la ilintili tüm hak, k›s›tl›l›k ve sorumluluklar›n kay›t alt›nda

bulunmas› kredi sağlayan mali kurumlar için güvence oluş-

turmaktad›r.

Toprak reformunun kolaylaşt›r›lmas›: Taş›nmaz idare

sistemi, topraks›z çiftçilerin toprakland›r›lmas›, arazi toplu-

laşt›rmas› ve tar›m topraklar›n›n etkin kullan›m› için plan-

lanmas›nda gereksinim duyulan iyelik, toprak kullan›m› gi-

bi veriler ile toprağ›n tar›msal verimliliğine, kimyasal ve bi-

yolojik yap›s›na ilişkin bilgileri sunmal›d›r.

Konumsal planlama ve altyap› hizmetleri: Taş›nmaz

idare sistemi iyelik, değer ve kullan›ma ilişkin verileri, fi-

ziksel planlamay› destekleyecek sosyolojik, ekonomik ve

çevresel veriler ile bütünleştirerek planlama süreçleri ve

plan uygulamalar›na h›z kazand›r›r.

Devlet topraklar›n›n korunmas›: Devlet topraklar› üze-

rindeki yasad›ş› yap›lanman›n önüne geçilmesi, bu taş›n-

mazlar›n kamu yarar›na hizmet eden biçimde kullan›m›;

-45-

Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrimhkm 2003/89

devlete ait taş›nmazlar›n özel iyelikteki taş›nmazlar gibi ka-

y›t alt›na al›nmas› ve dökümünün ç›kar›lmas› ile olanakl›d›r.

Çevresel yönetimin desteklenmesi: Taş›nmaz idare siste-

mi; arkeolojik ya da çevre koruma alanlar›n›n kay›t alt›na

al›nmas›, çevresel etki değerlendirme raporlar›n›n haz›rlan-

mas› ve çeşitli bay›nd›rma projelerinin sonuçlar›n›n izlen-

mesinde etkin rol oynamaktad›r.

İstatistiksel verilerin üretimi: İyelik, değer ve toprak

kullan›m›na ilişkin istatistiksel veriler üretilerek, kalk›nma

programlar›nda öngörülen hedeflerin gerçekleşme oran› iz-

lenebilir, kamu, toprak yönetimine ilişkin politikalar› bu ve-

rilerle gözden geçirebilir, değiştirir.

5.Taş›nmaz İdare Sisteminin Temel Bileşenleri

İşlevi ve yararlar› yukar›da s›ralanan taş›nmaz idare siste-

minin; tüzel, düzenleyici, ekonomik ve bilgi yönetimi biçi-

minde dört temel bileşeni olduğu görülmektedir. Tüzel bile-

şeni; iyelik haklar›n›n saptanmas›, s›n›rland›r›lmas› güven-

celenmesi ve dolaş›m› süreçlerinden oluşur. Mali bileşeni

ise toprağ›n ekonomik yararlar› üzerine odaklan›r. Bu bile-

şen vergi gelirlerinin art›r›lmas›n›, toprağ›n toplulaşt›r›l›p

yeniden dağ›t›lmas›n› ya da salt belli amaçlar için kullan›l-

mas›n› sağlayabilir. Düzenleyici bileşeni çoğunlukla topra-

ğ›n kullan›m› ve gelişimine ilişkin verilerle ilgilenir. Bu bi-

leşen, planlama sistemince zorlanan gelişim ve kullan›m k›-

s›tlamalar›n›, mekânlar›n özel gereksinimler için tasarlan-

mas›n› ve tarihsel bölgelerden duyarl› çevresel alanlara ka-

dar s›n›fland›r›lmas›n› kapsar. Bilgi yönetimi bileşeni ise

yukar›da değinilen üç bileşenin bütünleyici bir parças› ola-

rak tan›mlanabilir (DALE ve MCLAUGHIN 1999).

ENEMARK (2001)’e göre, iyelik ve değerleme alanla-

r›nda yap›lacak hakça bir sistem tasar›m›; verimli bir taş›n-

maz piyasas›n›n oluşmas›na, toprak kullan›m› denetimi ve

gelişimi alanlar›nda yap›lacak hakça bir sistem tasar›m› ise;

etkili bir toprak kullan›m yönetiminin kurulmas›na öncülük

edecektir. Verimli bir taş›nmaz piyasas› ile etkili toprak kul-

lan›m yönetiminin bileşimi; ekonomik, sosyal ve çevresel

gelişme için sürdürülebilir bir yaklaş›m olacakt›r.

5.1. Taş›nmaz İdare Sisteminin Tüzel Bileşeni

Bu bileşen, toprağa bağl› haklar ile k›s›tlar›n derlenmesi ve

güvencelenmesini kapsar. Taş›nmazlar üzerindeki tüm ya-

sal haklar›n belirliliği ve güvenliği; taş›nmaz iyelerinin ta-

ş›nmazlar›n› likidite ederek fon sağlamas› ve kredi kurum-

lar›n›n risklerinin azalt›lmas› aç›s›ndan önem taş›r (Bkz. Çi-

zelge 3). En önemli beklentilerden biri de taş›nmaz idare

sistemi ile etkili ve verimli bir taş›nmaz piyasas›n›n oluştu-

rulmas›d›r. Bunun için, taş›nmaz idaresi kamuya aç›k olma-

l›, bireylerin taş›nmaz piyasas›na ilişkin doğru ve güncel

bilgilere h›zl› biçimde ulaşmas›n› sağlamal›d›r.

5.2. Taş›nmaz İdare Sisteminin Mali Bileşeni

Merkezi ve yerel yönetimlerin en önemli gelir kaynaklar›n-

dan biri olan taş›nmaz vergilerinden en uygun yarar› sağla-

mak için vergilendirme sisteminin hakça ve sosyal hedefle-

re hizmet eden bir yap›da tasarlanmas›, bu niteliğinin vergi

yükümlüleri taraf›ndan kabul edilmesi gerekir. Hem taş›n-

maz piyasas›n› düzenleyici hem de yönetimlere gelir getiri-

ci bir araç olan taş›nmaz vergileri; taş›nmaz idare sisteminin

mali kadastro boyutu ile yaşama geçirilir (Bkz. Çizelge 3).

Taş›nmaz idare sisteminin mali boyutu DALE ve MCLA-

UGHIN (1999)’e göre şu nitelikte olmal›d›r:

1. Vergiye konu olan taş›nmazlar›n tan›mlanmas› ve ha-

ritalanmas›;

2. Kentsel ve k›rsal alanlardaki tüm taş›nmazlar›n s›n›f-

land›r›lmas›, değer etmenleri ve değerleme için ge-

reksinilen ekonomik ve çevresel verilerin kaydedil-

mesi;

3. Taş›nmazlar›n sat›ş fiyatlar› ve sat›ş tarihleri, kiralar›,

bak›m-onar›m giderleri, net gelirleri vb. gibi piyasa

verilerinin derlenmesi ve analizi;

4. Taş›nmazlar›n vergiye esas olacak zemin ve yap› de-

ğerlerinin kestirimi;

5. Her bir taş›nmaz için vergi yükümlüsünün tan›mlan-

mas›;

6. Vergi yükümlülerince ödenmesi zorunlu olan vergi

miktar›n›n belirlenmesi;

7. Yerel ya da bölgesel düzeyde taş›nmaz fiyatlar›n›n iz-

lenmesi, istatistiksel bilgilerin üretimi.

5.3.Taş›nmaz İdare Sisteminin Düzenleyici Bileşeni

Taş›nmaz idaresinin temel hedefi, sürdürülebilir kalk›nma-

y› sağlayacak toprak yönetimi politikalar› için gerekli veri-

leri sunmakt›r. Toprak kullan›m›n›n istenilen yön ve biçim-

de denetimli gelişmesi, planlama merkezlerinin gereksindi-

ği verileri kapsayan bir taş›nmaz idare sistemi ile olanakl›-

d›r. Bunun için taş›nmaz idare sisteminin toprağ›n s›n›flan-

d›r›lm›ş nitelik verilerini de kapsamas› gerekir.

Hem üst düzey hem de fiziksel planlama aç›s›ndan

önemli olan nitelik verileri kademelenmiş planlama anla-

y›ş›na uyan yap›da olmal›, toprağ› niteliğine göre genel-

den özele doğru dikey yönde s›n›fland›rmal› ve s›n›flar ke-

sin çizgilerle birbirinden ayr›lmal›d›r. Nitelik verileri ayr›-

ca, k›rsal alanlar için toprağ›n fiziksel ve kimyasal yap›s›,

üretim türü gibi veriler, kentsel alanda ise; imar plan› uy-

gulamalar›n› kolaylaşt›racak veriler üzerine yoğunlaşmal›-

d›r. Bu nedenle, taş›nmaz idare sisteminin, tüm plan örgüt-

leri ile plan uygulay›c›lar› taraf›ndan kabul edilmiş stan-

dart bir taş›nmaz s›n›fland›rma yap›s›na sahip olmas› ge-

reklidir.

-46-

Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrim hkm 2003/89

5.4. Taş›nmaz İdare Sisteminin Bilgi Yönetimi Bileşeni

Taş›nmaz idaresinin anahtar bileşeni toprak ve iyelik ile il-

gili verilerin yönetimidir. Yönetim eylemlerinden en çok

yarar› sağlamak; temelde veri niteliğine, verilerin güncel,

duyarl›, tam, kapsaml›, anlaş›labilir ve erişilebilir olmas›na

bağ›ml›d›r.

Toprağa yönelik bilgi sistemleri; toprak yönetiminin iş-

levlerini yerine getirmek amac›yla, genelde dört temel bi-

çimde s›n›fland›r›labilir:

1. Kadastro Bilgi Sistemi: Toprak üzerindeki hak, k›s›t-

l›l›k ve sorumluluklar› yani iyeliği, kullan›m ve de-

ğer verilerini kaydederek; saydam bir taş›nmaz paza-

r›n›n oluşumuna hizmet eder.

2. Altyap› Bilgi Sistemi: Metro, ulaş›m, gaz, su, elektrik,

iletişim gibi kamu hizmetlerinin yönetimiyle ilgilidir.

Bu sistemler daha çok kentsel alanlar için önemlidir.

3. Çevre Bilgi Sistemi: Özellikle toprağ›n fiziksel ve je-

olojik yap›s›, su kaynaklar›, bitki örtüsü ve doğal ya-

şamla ilgilenir. Doğal kaynaklar›n en uygun kullan›-

m› için gereken bilgileri üretir. Bu tür sistemler daha

çok k›rsal toprak yönetiminde önem kazan›r.

4. Sosyo–Ekonomik Bilgi Sistemi: Toplumun ekonomik

ve sosyal yap›s›n› tan›mlayacak sağl›k, eğitim, eko-

nomik gelişmişlik vb. veriler üzerine yoğunlaşarak,

üst düzey planlar›n şekillenmesinde rol oynar.

Taş›nmaz idaresi aç›s›ndan bu sistemlerin içinde en

önemli olan› parsel tabanl› kadastro bilgi sistemidir. Ancak,

toprak yönetimi için gerekli olan tüm bilgilerin kadastro bil-

gi sistemlerinde tutulmas› ve kullan›m› olanaks›zd›r. Bu ne-

denle toprak yönetiminin çeşitli işlevlerinden sorumlu olan

kurumlar, tasarlayacaklar› bilgi sistemlerinde; kadastro bil-

gi sistemlerince üretilen ‘tek bir parsel numaras›n›’ anahtar

olarak kullanmal›, tüm sistemler birbirleriyle bütünleşebile-

cek yap›da olmal›d›r (DALE ve MCLAUGHIN 1999).

-47-

Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrimhkm 2003/89

Çizelge 3: Taş›nmaz idare sisteminin tüzel ve mali boyutu (ROBERGE 2000)

Taş›nmaz İdare Sistemi

Tüzel Boyut Mali Boyut

Taş›nmaz İşlemlerinde

Güven Sağlama

Anlaşmazl›klar›n

Azalt›lmas›Vergi Gelirlerini

Güvenceleme

Kamu Hizmetleri

Kalitesinin Artmas›

Daha İyi Toprak

Yönetimine Liderlik

Yat›r›mlar›n Artmas›

Taş›nmaz Ederlerinin

Yükselmesi

Ülke Topraklar›n›n

Küresel Değerinin

Artmas›

Daha İyi Ekonomik,

Sosyal, Fiziksel Bir

Çevrenin Oluşumunu

Sağlama

Daha İyi Toprak

Kullan›m›-Toprak

Korumas›

SürdürülebilirKalk›nma

Az risk=

Ucuz kredi

Kredi Kurumlar›n›n

Haklar›n› KorumaVergilendirme

İyelik Hakk›n›

Koruma

6. Sonuçlar

Toprak yönetimi, sürdürülebilir kalk›nma için toprağa bağ-

l› sorunlar› çözüme kavuşturan bütüncül bir sistemdir. Ta-

ş›nmaz idaresi; toprak yönetim sistemi içinde toprağ›n iye-

liği, değeri ve kullan›m› ile ilgilenir. Daha aç›k bir anlat›m-

la bu sistem; toprak, toprak üzerindeki hak, k›s›tl›l›k ve so-

rumluluklar ile toprağ›n özniteliklerini yasal olarak belirle-

me, dökümünü ç›karma ve bu verileri etkin bir taş›nmaz pi-

yasas›n›n oluşumu için paylaşmakla sorumludur. Bir anlam-

da, çok amaçl› kadastro kavram›n›n sürdürülebilir kalk›nma

ve küreselleşme gereksinimlerine göre yeniden düzenlen-

miş biçimidir. Taş›nmaz idare sistemi; planlama, taş›nmaz

değerlemesi ve vergilendirmenin gereksinim duyduğu veri-

leri üretir, ama bu görevleri üstlenmez. MOLEN (2002)’e

göre, taş›nmaz idaresi ve toprak yönetimi, yap›lar› nedeniy-

le kültüre, tarihe ve insan davran›ş›na bağ›ml›d›r. Bu neden-

le ülkeden ülkeye farkl›l›k gösterir.

Kadastro, bugün tüm dünyada sürdürülebilir kalk›nma

ve çevresel gelişimi sağlamak için yeniden tasarlanmakta-

d›r. Bu tasar›m iyelik, değer ve kullan›ma ilişkin bilgilere

ulaş›m› kolaylaşt›rarak; sosyal ve ekonomik politikalar

oluşturulmas›na, planlama ve planlar›n uygulanmas›na, alt-

yap› hizmetlerinin geliştirilmesine, doğal kaynaklar›n ko-

runmas› amac›yla çevresel denetime, k›saca toprağ›n yöne-

timine olanak tan›ma biçiminde taş›nmaz idaresine doğru

olmaktad›r.

Küreselleşmenin neden olduğu sorunlara, sürdürülebilir

kalk›nma kavram› ile çözüm yollar› arayan uluslararas› ku-

ruluşlar›n bir yandan da küresel sermayenin yat›r›mlar›n›

yönlendireceği yeni taş›nmaz piyasalar› oluşturmaya çal›ş-

mas›, ayr› bir paradokstur. Bu nedenle, temel ilkelerini özet-

lediğimiz çal›şmalarla öngörülen hedeflerin, ‘toplum yara-r›’ ilkeleriyle bağdaş›r bir yap›yla ülkemize uyarlanmas› ge-

rektiği kan›s›nday›z.

Toprak yönetiminin ülkemizdeki tüzel durumuna bakt›-

ğ›m›zda, temel ilkeler yönünden geride olmad›ğ›m›z› söyle-

yebiliriz. Yap›lmas› gereken; Anayasa’n›n toprak yönetimi

kapsam›nda değerlendirebileceğimiz maddeleri uyar›nca ç›-

kar›lm›ş olan yasalar›n, Anayasa’n›n ‘toplum yarar›’ ilkesi

doğrultusunda uygulanmas›n›, toprak yönetiminden sorum-

lu örgütlerin hiyerarşik yap›daki görev ve hedeflerinin yeni-

den tan›mlanmas›n›, bu örgütler aras›nda eşgüdüm kurul-

mas›n› ve kadastro sistemimizin iyelik kadastrosu yap›s›n-

dan s›yr›larak toprak yönetim politikalar›n›n haz›rlanmas›n-

da başvuru kaynağ› olmas›n› sağlamak olmal›d›r.

Kaynaklar:

AKTAN C., ŞEN H.: Globalleşme, Ekonomik Kriz ve Türkiye,Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek

Menuplar› ve Yöneticileri Vakf› (TOSYÖV) Yay›nlar›,

Ankara, 1999, http://www.canaktan.org/yeni-

trendler/globallesme/ana sayfa-globallesme.htm, 08.10.2002.

DALE P. F., MCLAUGHIN J. D.: Land Administration, Oxford

University Publications, ISBN 0-19-823390-6, New York,

USA, 1999.

ENEMARK S., SEVETDAL H.: Cadastres, Land InformationSystem and Planning, Fédération Internationale des

Géomètres (FIG) and United Nations (UN) Conference on

Land Tenure and Cadastral Infrastructures for Sustainable

Development, 25-27 October 1999, Melbourne, Australia,

http://www.sli.unimelb. edu.au/UNConf99/session/session2

/enemark.pdf, 15.10.2002.

ENEMARK S.: Land Administration Systems A MajorChallenge For The Surveying Profession, XVIII.Survey and

Mapping Educators Conference, 2001, USA, http://surveying.

wb.psu.edu/ suredu/wb/Papers/Enemark.pdf 15.10.2002.

FIG: Statement on the Cadastre, Fédération Internationale des

Géomètres (FIG), Commission 7-Cadastre and Land

Management, 1995, http://www.fig7.org.uk/publications

/cadastre /statement_oncadastre.html, 20.09.2002.

FIG ve UN: The Bogor Declaration, United Nations Interregional

Meeting of Experts on the Cadastre, Fédération Internationale

des Géomètres (FIG) and United Nations (UN), 18-22 March,

1996, Bogor, Indonesia, http://www.sli.unimelb.edu.au/fig7/

Bogor/BogorDeclaration.html, 20.09.2002.

FIG ve UN: The Bathurst Declaration on Land Administrationfor Sustainable Develepment, Fédération Internationale des

Géomètres (FIG) and United Nations (UN), Publication

No:21, Copenhagen, Denmark, 1999.

GÜR M.: Türkiye Koşullar›nda K›rsal Toprak ve YerleşimDüzenlemelerine Genel Yaklaş›m, Yüksek Lisans Tezi,

Y›ld›z Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2001.

KAUFMANN J., STEUDLER D.: Cadastre 2014: A Vision forA Future Cadastral System, Fédération Internationale des

Géomètres (FIG), Commission 7-Cadastre and Land

Management, 1998, Brighton, UK, http://www.swisstopo.ch/

figwg71/cad2014 /cad2014/titlepage.htm, 20.09.2002.

MOLEN P.: Land Administration Theory: Thinking in Termsof Migration of Systems, XXII.International Fédération

Internationale des Géomètres (FIG) Congress, 19-26 April

2002, Washington DC, USA.

ROBERGE D.: Protecting Land Rights, A Key Factor inSustainable Development: The Quebec Example, 1st

International Seminar on Cadastral System, Land

Administration and Sustainable Development in Bogota, 3-5

May 2000, Bogota, Colombia, http://www.swisstopoch/fig-

wg71/doc/bogota00/robergebogota. htm, 15.10.2002.

STEUDLER D., WILLIAMSON I. P.: A Framework forBencmarking Land Administration Systems, XXII.

International Fédération Internationale des Géomètres (FIG)

Congress, 19-26 April 2002, Washington DC, USA.

TANİLLİ S.: Yarat›c› Akl›n Sentezi: Felsefeye Giriş, Adam

Yay›nlar›, ISBN-975-418-460-7, Birinci Bask›, İstanbul,

1997.

WILLIAMSON I. P., TING L.: Cadastral Trends-A Synthesis,The Australian Surveyor, Volume:44, 1999-1, No:1, Page:46-

54, Australia.

WILLIAMSON I. P., TING L.: Land Administration andCadastral Trends-A Framework for Re-engineering,Computers, Environmental and Urban Systems, No:25, 1999-

2, Page:339-366, USA.

WILLIAMSON I. P., TING L. and GRANT D.: The EvolvingRole of Land Administration in Support of SustainableDevelopment, The Australian Surveyor,Volume:44, 1999,

No:2, Page:126-135, Australian.

UNECE: Land Administration Guidelines, Un›ted Nations

Economic Commission for Europe (UNECE), New York,

USA, 1996.

-48-

Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrim hkm 2003/89

1954

Özet

Türkiye’de, taş›nmaz mülkiyetinin kazan›lmas›, tapu siciline tescil-le olmaktad›r. Bu yüzden, taş›nmaz mülkiyetinin devrini amaçla-yan sözleşmeler, resmi şekilde düzenlenmektedir. Bu kesin kuralakarş›n, çeşitli ekonomik ve toplumsal nedenlerin de etkisiyle, ta-ş›nmazlar›n bir başkas›na devrinde, resmi şekilden ve Türk Mede-ni Kanunu’nun öngördüğü düzenden uzaklaş›lm›şt›r.

Kamu ya da özel mülkiyete konu yerler üzerinde, yasal olmayaneylemsel kullanma biçimleri ve tapu d›ş› taş›nmaz devirleri, al›nantüm önlemlere karş›n engellenememiştir. Bu durumu ortadan kal-d›rmak için, 1948 y›l›ndan başlayarak 55 y›l içinde 16 gecekonduve imar aff› yasas› ç›kar›lm›şt›r. Bu konuda en kapsaml› düzenle-me olan, 1966 tarihli ve 775 say›l› Gecekondu Kanunu ile sorun-lar çözülememiş ve 1983 sonras› 2805, 2981, 3290, 3366 say›l› ge-cekondu ve imar aff› yasalar› devreye konulmuştur.

Son 20 y›lda (1983-2003), belediyeler, kadastro ve tapu sicilmüdürlükleri ile harita özel sektörünün faaliyet alanlar›n›n önem-li bir bölümünü gecekondu ve imar aff› uygulamalar› oluştur-muştur. Bu uygulamalarla, belirli dönemlerde yasal olmayan ara-zi kullan›mlar›n›n ve tapu d›ş› taş›nmaz devirlerinin tasfiye edil-mesi ve tüm işlemlerin kadastro ve tapu sicilinde yap›lmas› amaç-lanm›şt›r. Bununla birlikte, gerek kentsel alanlarda ve gerekse k›r-sal alanlarda beklenen gerçekleşmemiş ve tapu d›ş› taş›nmaz sa-t›şlar› engellenememiştir.

Bildiride, buna yol açan gelişmeler ele al›nmakta, gecekonduve imar aff› konusu, harita mühendislik hizmetleri aç›s›ndan ince-lenmektedir

Abstract

An Investigation on to ‘Squatter and The Amnesty ofUnouthorized Buildings’ in Turkey

In Turkey, the gaining of immovable proprietorship is done by re-gistration into title deed register. For this reason, contracts whichaim the revolve of immovable proprietorship are arrenged offici-ally. In spite of this certain rule, also by the influence of variouseconomic and social reasons in the revolve of immovables.to another person, it is digressed from official way and the orderwhich is anticipated by Turkish Civil Code

On the places, which are subjected to public or private propri-etorship illegal active usage types and immovable revolutionswhich do not have a title deed could not be prevented despite alltaken measures. In order to remove this situation, starting from1948, in 55 years 16 squatter and the law of amnesty of unautho-rized buildings were adopted. By squatter law dated 1966 andnumbered 77 which is the most comprehensive arrangement in thissubject, problems were not solved and after 1983, 208, 2981-3290-3366 numbered squatter and amnesty of unauthorized buil-dings laws were put into effect.

The applications of squatter and the amnesty of unauthorized

buildings has been an important part of working areas of munici-palities, cadastre and title deed registre offices with surveying pri-vate sector in last 20 years (1983-2003). By these applications,eliminations of immovable revolution without title deeds and ille-gal land usages in certain periods and realization of all operationin cadastre and title deed registre has been aimed. Neverthless,neither in urban areas nor in rural areas the purpose has not co-me true and the sales of immovables without title deeds couldn’tprevented.

In this paper, the developments which cause to squatter and theamnesty of unauthorized buildings are considered, the subject ofsquatter and the amnesty of unauthorized buildings is investiga-ted by means of surveying engineering services.

1. Giriş

Türkiye’de, konut gereksinmesinin imar planlar› doğrultu-

sunda ve düzenli bir yerleşme içinde karş›lanmas› için, ön-

celikle arsa sorununun çözülmesi ve ard›ndan yap›lacak ya-

p›lar›n plana uygunluğunun denetlenmesi gerekmektedir.

Bu denetimin en etkin araçlar›ndan biri, anayasan›n 128.

maddesinde belirtilen kamu görevlileri eliyle yürütülen ve

bir kamu görevi olan "yap› izin belgesi (ruhsat)" ve "ya-p› kullanma izni (iskan)" belgeleridir.

Türk hukuk sistemi, yap› denetimini, özel kişilere devri

olanaks›z bir kolluk görevi niteliğinde ve bir kamu görevi

olarak tan›mlamaktad›r. Planlaman›n arsa ve yap› süreci ile

ortaya ç›kan gelişmeleri önceden yönlendirmesi ilkesine

uygun olarak, yap› izni ve buna bağl› olarak yap› kullanma

izni verme yetkisi, belediye ve komşu alanlarda belediyele-

re, d›ş›nda ise valiliklere verilmiştir. Belediyeler ve valilik-

lerce verilen bu belgelerin varl›ğ›, bir yerde arsa sorununun

çözüldüğünü ve yap› sürecinin imara uygun biçimde yürü-

tüldüğünü göstermektedir. Ayr›ca bu belgeler, tapu sicili ve

kadastro bilgilerinin güncelleşmesini de sağlayan "cins tas-hihi" için zorunludur.

Yap›lar›n imar plan›na ve imar yasas›na uygun biçimde

ruhsata bağlanmas› ile sağlanmak istenen nihai (son) amaç

kamu yarar›d›r. Bu konuda getirilecek bir istisnai (ayr›k)

kural›n, kamu düzenini, güvenliğini, esenliğini zedeleyece-

ği ve kamu yarar›n›n gerçekleşmesini engelleyeceği kabul

edilmektedir (Anayasa Mahkemesi, 11.12.1986, E.1985/11,

K.1986/29).

Türkiye’de arsa ve yap› üretimi süreci, çeşitli yasalarla

ve yarg› kararlar› ile kontrol ve denetim alt›na al›nmaya ça-

Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme

Erdal KÖKTÜRK1

-49-

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr

___________________________________________________________1

Dr., Beykoz Belediyesi Başkan Yard›mc›s›, [email protected]

l›ş›lmaktad›r. Buna karş›n, 21. yüzy›la girerken, Türkiye’de

hiçbir kurum, bina say›lar› ve nitelikleri konusunda kesin

bir bilgiye sahip değildir. Yap› izin belgesi olan ya da olma-

yan yap›lar hakk›ndaki bilgiler yaklaş›k olarak verilmekte-

dir. Bunun nedeni, belediyeler ve diğer kamu kurumlar›n›n

envanter ve arşiv sistemlerinin yetersiz ve sağl›ks›z olmas›-

d›r (İTO 2001: 2, 7). Bu yüzden, 1940’l› y›llarla birlikte gi-

derek artan gecekondu ve kaçak yap›laşma, günümüzde

devletin ve yerel yönetimlerin önlemekte yetersiz ve güçsüz

kald›klar› bir yerleşme biçimine dönüşmüştür. Bu süreç

içinde:

1. İmar plan› olmayan yerlerdeki kaçak yap›lar,

2. İmar planlar›nda yap› yasağ› bulunan (yol, park, yeşil

alan, eğitim ve sağl›k tesisleri gibi) yerlerdeki kaçak

yap›lar,

3. İmarl› alanlarda yap› izin belgesi (ruhsat) al›nmaks›-

z›n inşa edilen kaçak yap›lar,

4. İmarl› alanlarda yap› izni olmakla birlikte, yoğunluk

art›r›m› ve fonksiyon ayk›r›l›ğ› şeklinde, ruhsat ve

eklerine ayk›r› inşa edilen yap›lar,

5. Yap› kullanma izni (iskan) al›nmadan tamamlanan ve

kullan›lan yap›lar,

bir türlü önlenememiştir. Türkiye’deki kentleşme, devletin

ve yerel yönetimlerin denetiminde ve bir kent plan›na göre

değil, devletin ve bağl› kurumlar›n boş b›rakt›ğ› alanlarda

kontrol ve denetimden uzak, istedikleri gibi davranan yasa-

d›ş› gruplar›n, devlet ve birbirleri karş›s›ndaki göreli güçle-

rine karş› biçimlenmiştir (KONGAR 1998). Bu yüzden

kentlerimiz, kaçak yap›laşman›n sistemli duruma geldiği bir

çok farkl› biçimi bir arada bar›nd›rmaktad›r (TOKİ 1996:

99), (İTO 2001: 6), (Çizelge 1).

Gecekondu ve kaçak yap›laşman›n, normalden sapma

olmaktan ç›k›p, sistemin temel bir unsuru durumuna gelme-

si, yani imar sistemine uygun olan›n ayr›k (istisna), kaçak

yap›laşman›n kural olarak görülmesi:

1. Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik koşullar›n›n,

2. Aş›r› nüfus art›ş›n›n,

3. H›zl› kentleşme sürecinin,

4. Köylerden kentlere yoğun göçün,

5. Belediyelerin fiziksel planlama ve uygulama konula-

r›ndaki başar›s›zl›klar›n›n,

6. Konut sunusundaki yetersizliklerin,

7. Ve benzeri nedenlerin,

bir ürünüdür (KELEŞ 1978), (TEKELİ 1982), (KELEŞ

1996), (TOKİ,1996).

Kentsel alanlarda yasa d›ş› rant›n çekiciliği, gelir yeter-

sizliği nedeniyle bar›nma sorununu ucuz yoldan giderme

aray›şlar› da imara ayk›r› yap›laşmay› körüklemektedir.

Türkiye’de göreve gelen her içişleri ya da bay›nd›rl›k ve

iskan bakan›, "kaçak ve ruhsats›z yap›laşman›n önlenme-si" ile ilgili genelge yay›nlayarak (BİB 1993), hakk›nda y›-

k›m karar› bulunan ruhsats›z ya da ruhsata ayk›r› yap›lar›n

y›k›m işlemlerinin, bir daha izin ya da emir beklenmeden so-

nuçland›r›lmas›n› istemişlerdir. Gecekondu ve imar yasalar›-

na ayk›r› yap›laşmaya izin veren ya da yasal işlem yapmaya-

rak yürürlükteki kurallara ayk›r› davranan yetkililer hakk›n-

da yönetsel ve yarg›sal tüm işlemlerin geciktirilmeden uygu-

lanacağ›, ülke genelinde tüm valilere ve belediye başkanlar›-

na duyurulmakla beraber, kaçak yap›laşma önleneceğine gi-

derek artm›şt›r. Bu konuda benzer emirler yay›nlayan valiler

de etkili olamam›şlard›r (İV 1999). Bunun önemli bir nede-

ni, yasa ve emirlere karş› gelenlere uygulanacak mali ve ce-

zai yapt›r›mlar›n, cayd›r›c›l›ktan uzak olmas›d›r.

Türkiye’de, kaçak yap›laşmaya karş› mücadelenin top-

luma mal edilememesi yüzünden oluşan çarp›k ve düzensiz

kentleşme nedeniyle, k›rsal alanlardaki sorunlar kentlere ta-

-50-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89

Çizelge 1: Kaçak Yap› Türleri

KAÇAK YAPILAR

(İmara Ayk›r› Yap›lar)

Özel Mülkiyete Konu Taş›nmazlar ÜzerindeKamu Taş›nmazlar› Üzerinde

Kendi Parseli ÜzerindeBaşkas›na Ait Parsel Üzerinde

Ruhsat ve Eklerine

Ayk›r›l›ğ›

Giderilebilecek

Yap›lar

Ruhsat ve Eklerine

Ayk›r› Yap›lar

Ruhsat Al›nmadan

Yap›lan Yap›lar

İzin, İrtifak, Tahsis

Kararlar›na Ayk›r›

Özel ve Tüzel

Kişilere Ait Yap›lar

Ruhsats›z Kamu

Binalar›Gecekondular

ş›nmakta ve k›rsal yoksulluk kentsel yoksulluğa dönüşmek-

tedir. Bu nedenlerin bir sonucu olarak ortaya ç›kan gece-

kondular›n:

1. Kente gelmemeleri,

2. Y›k›lmalar›,

3. Tapu vererek hukuksallaşt›r›lmalar›,

gibi çeşitli yollar denenmiştir. Ancak bunlar›n hiç biri soru-

nu çözmemiştir. Çünkü sorunun özünde toplumun s›n›fsal

yap›s› bulunmaktad›r ve gecekondu sorunu, toplumun s›n›f-

sal yap›s›n›n mekandaki bir görüntüsüdür (TEKELİ 1982:

201-202). Türkiye’nin mevcut yap›sal sorunlar›na ek ola-

rak, yerel yönetim ve imar sistemlerindeki boşluk ve belir-

sizlikler yüzünden oluşan ve hemen her türlü denetimden

uzak etkili bir düzenlemeden yoksun koşullar›n yaratt›ğ› ge-

cekondu ve kaçak yap›lar›n, her yönüyle yasalara ayk›r› ol-

duğu, toplumun tüm kesimlerince de bilinmesine karş›n, et-

-51-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89

Çizelge 2: Türkiye'de Gecekondu ve İmar Aff› Yasalar›

SIRA YASA TMMM DE YAYINLANDIĞI YASANIN ADI

NO NO KABUL RESMİ GAZETE (Yürürlükten Kald›ran Yasa - Madde No)

TARİHİ TARİH - SAYI

1 5218 14.06.1948 22.06.1948-6938 Ankara Belediyesine, Mesken Yapacaklara Belirli

Şartlarla Arsa Tahsisi ve Temliki Veren Yasa

(6188-madde: 30)

2 5228 28.06.1948 06.07.1948-6950 Bina Yap›m›n› Teşvik Yasas› (6188-madde: 30)

3 5431 06.06.1949 11.06.1949-7230 Ruhsats›z Yap›lar›n Y›kt›r›lmas›na Dair Yasa

(6785-madde: 60)

4 6188 24.07.1953 29.07.1953-8470 Bina Yap›m›n› Teşvik ve İzinsiz Yap›lan Binalar

Hakk›nda Yasa (775-madde: 42)

5 7367 21.07.1959 29.07.1959-10265 Hazineden Belediyelere Devredilecek Arazi ve Arsalar

Hakk›nda Yasa (775-madde: 42)

6 327 05.09.1963 12.09.1963-11503 6785 Say›l› İmar Kanunu'na Geçici Bir Madde Eklenmesi

Hakk›nda Yasa (775-madde: 42)

7 775 20.07.1966 30.07.1966-12362 Gecekondu Yasas› ( Halen Yürürlükte)

8 1990 15.05.1976 15.05.1976-15588 " " " "

9 3016 20.06.1984 20.06.1984-18437 " " " "

10 3414 02.03.1988 11.03.1988-19751 " " " "

11 3520 10.02.1989 10.02.1989-20076 " " " "

12 2805 16.03.1983 21.03.1983-17994 İmar ve Gecekondu Mevzuat›na Ayk›r› Olarak Yap›lan

Yap›lara Uygulanacak İşlemler Hakk›nda Yasa

(2981-madde: 23/a)

13 2981 24.02.1984 08.03.1984-18335 İmar ve Gecekondu Mevzuat›na Ayk›r› Yap›lara Uygulanacak

Baz› İşlemler Hakk›nda Yasa (Halen Yürürlükte)

14 3290 22.05.1986 07.06.1986-19130 " " " "

15 3366 18.05.1987 26.05.1987-19471 " " " "

16 4736 08.01.2002 19.01.2002-24645 Kamu Kurum ve Kuruluşlar›n›n Ürettikleri Mal ve Hizmet

Tarifeleri ve Baz› Kanunlarda Değişiklik Yap›lmas›

Hakk›nda Yasa (madde: 2)

kili çözümler bir türlü uygulamaya konulamam›şt›r. Görül-

mektedir ki, Türkiye’de, cumhuriyetin duyurulmas›n›n

(1923) ard›ndan ortaya ç›kan ve 2. Dünya Savaş› ile birlik-

te giderek artan gecekondu ve kaçak yap›lar, yasakland›ğ›

halde önlenememiş, yasa kurallar›na ve mahkeme kararlar›-

na karş›n y›k›lamam›ş ve zaman içinde tek çözüm yolu, ta-

pu vererek yasallaşt›r›lmalar› şeklinde görülmüştür. Bunun

için, 1948 y›l›ndan başlayarak 55 y›l içinde, 16 "gecekon-du ve imar aff› yasas›" ç›kar›lm›şt›r (Çizelge 2).

AYBAY (1989: 4)’a göre, hukuka ayk›r› fiili (eylemsel)

durumlar› hukuksallaşt›rman›n temelinde "toplumsal ya-rar" vard›r. Eğer eylemsel durum, toplumsal huzursuzluk-

lara yol aç›yorsa, siyasal iktidar, böyle bir karar verebilir.

Bununla birlikte, Devlet, kural olarak, başkas›n›n özel mül-

kiyetine tecavüz edici nitelikte bir imar aff› karar› veremez.

KELEŞ (1996: 228)’de, y›kmakla yaln›z bir ulusal servetin

yitip gitmiş olmayacağ›, bundan çal›şma yaşam›n›n da etki-

leneceği görüşündedir. Görülüyor ki, gerek Türk hukuk sis-

teminde ve gerekse öğretide, toplumsal ve ekonomik koşul-

lar›n zorunlu k›ld›ğ› ayr›k durumlarda, kamu düzeninin ko-

runmas› aç›s›ndan imar suçlar›n›n bağ›şlanabileceği kabul

edilmektedir.

Her bağ›şlama, o güne kadar yap›lanlar› hukuksallaşt›ra-

rak önlemeyi amaçlamaktad›r. Uygulamadan edinilen dene-

yimler göstermektedir ki, imar suçlar›n›n bağ›şlanmas›

(imar aff›), gecekondu ve kaçak yap›laşmay› önleyeceğine

özendirmekte ve bir süre sonra yenisinin ç›kacağ› beklenti-

sine yol açmaktad›r. Oluşan beklentiler de hiçbir zaman bo-

şa ç›kmamaktad›r.

1966 tarihli ve 775 say›l› Gecekondu Yasas› ile başlayan

süreç içinde, gecekondu sorunu:

1. "Tasfiye", korunmas› olanaks›z olanlar›n kald›r›lma-

s›,

2. "Islah", mülkiyet ve teknik alt yap› sorunlar› iyileş-

tirilerek mevcut durumlar›n›n düzeltilmesi,

3. "Önleme", yeniden gecekondu yap›lmamas›n› sağla-

ma,

şeklinde öngörüye sahip çeşitli programlara karş›n sürekli

artm›şt›r. Bu gün gelinen noktada, hiç bir yasal dayanağ› ol-

madan, eylemsel olarak kamu mal›n›n kullan›lmas›n›n ya da

kat mülkiyeti d›ş›nda kalan ve tapu sicilinde tan›mlanmayan

"kay›t d›ş›" yap› yapman›n normal karş›land›ğ› ülkemizde,

zamanla ç›kar›lan "af" yasalar› ile bu tür haks›z yararlanma-

lar›n bağ›şlanmas› ve o yerlerin işgalcilerine devriyle so-

nuçlanmas›, kentleri yaşanmaz bir kaçak yap› stokuna çe-

virmiştir.

KELEŞ (1996: 228)’e göre, kentleşme, yerleşme ve

imar konular›nda yasalar› çiğneyenlerin, topluma verdikle-

ri zararlar›n ortadan kald›r›lmas› olanaks›zd›r. Ve bu kişi-

ler, imar suçlar›n›n bağ›şlanmas› sonucunda, bu yollar› ye-

niden denemeyeceklerine ilişkin bir güvence de vermiş ol-

mazlar. K›saca, imar suçlar›n›n bağ›şlanmas›nda, sorunun,

nedenleriyle değil, sonuçlar›yla uğraşma çabas› vard›r.

Böyle olunca, her imar aff›, yeni imar aflar›n›n bir başlan-

g›c›, bir nedeni olmaktad›r. Bu nedenle, s›k s›k imar suçla-

r›n› bağ›şlay›c› yasalar ç›karmak yerine, kentleşmeye dü-

zenli ve sağl›kl› bir biçim vermek gerekmektedir. Türki-

ye’de, toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel ve sosyolojik

aç›lardan ele al›narak, üzerinde en çok araşt›rma yap›lan,

buna karş›n, harita mühendislik hizmetleri aç›s›ndan yete-

rince değerlendirilmeyen konular›n baş›nda gelen, "gece-

kondu ve kaçak yap›lar", başlang›çta hazine arazileri üze-

rinde yap›l›rken, daha sonra kamu taş›nmazlar› yan› s›ra,

özel mülkiyete konu hisseli araziler üzerinde de gelişmiş-

lerdir. 1980’li y›llarla birlikte, gecekondulaşma, büyük

kentlere göç etmiş düşük gelir gruplar›n›n dar anlamda

"bar›nma" olarak görülebilecek gereksinmelerini karş›la-

yan bir konut arz› şeklindeki amac›ndan ç›k›p, tamamen

rant amaçl› bir olgu durumuna gelmiştir (İTO 2001: 10).

Bunun nedeni, "kent hukuku d›ş›nda oluşan alanlar›n"ürettiği yasa d›ş› rant›n, hem halk›n hem de politikac›lar›n

yağma arzular›n› s›n›rs›z biçimde kamç›lamas›d›r. KON-

GAR (1998: 570), ister düzen içi ister düzen d›ş› olsun,

tüm siyasal gruplar›n ve kişilerin bu rant yağmas›na kat›la-

rak, kentlerin yaşanmaz duruma gelmesinde katk›lar›n›n

bulunduğu görüşündedir. Gecekondu ve kaçak yap›lar›n

al›m›nda ve sat›m›nda as›l kazanç ise, yap›n›n kendisinden

değil, arsas›ndan sağlanmaktad›r. Dolay›s›yla, "gecekondu

ve imar aff›" konusunda sorun, "arsa mülkiyeti"nde dü-

ğümlenmektedir. Kentleşmenin bir kentsel toprak politika-

s› olduğu kabul edildiğinde, sağl›ks›z kentleşme olan yer-

lerde sağl›ks›z bir toprak politikas› bulunmaktad›r (KÖK-

TÜRK ve KÖKTÜRK 2002). Kentsel mekan›n yeniden

üretilmesi yoluyla, sağl›kl› kentleşmenin gelişiminin dene-

tim alt›nda tutulmas› için benimsenecek arsa ve toprak po-

litikas›nda ise, toprak üzerindeki mülkiyetten değil, toprak-

tan yararlanmadan söz edilmesi daha doğrudur.

Bununla birlikte, Türkiye’de, kamu arazilerinin beledi-

yeler eliyle gecekondu sahiplerine aktar›lmas› geleneği de

sürmektedir. Kamu arsalar›n›n gecekondulara dağ›t›lmas›

gereksinmelere yan›t vermediği gibi, kentlere göçü daha da

özendirmektedir. "Arsa" da düğümlenen gecekondu sorunu-

nun çözümü için, tapu sicili ve kadastroyu da kapsayan pek

çok faaliyet bulunmaktad›r. Bu faaliyetler içinde, harita ta-

pu ve kadastro sektörünü ilgilendirenlerin baş›nda, gece-

kondu ve kaçak yap›lar›n tespiti ve değerlendirilmesi ve bu

yap›lar›n üzerinde yer ald›ğ› yerlerin topografik ve kadast-

ral durumlar›n›n belirlenmesi gelmektedir.

Günümüzde, gecekondu ve kaçak yap› sürecine egemen

olan işlem biçimi ise, Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü

resmi biçime ayk›r› olan tapu d›ş› işlemlerdir. Bu duruma

son verilerek, ülke genelinde tüm taş›nmazlarla ilgili işlem-

lerin yasalara ve yürürlükteki kurallara uygun yürütülmesi

beklenirken, süreç tersi yönde gelişmiştir. Bunun bir sonu-

cu olarak, taş›nmazlar üzerinde ayni hak ilişkilerini doğru

olarak yans›tmas› gereken tapu sicilinin, yürürlükteki kural-

lara uyularak, kesintisiz ve devingen bir kent planlama-uy-

gulama süreci ile birlikte güncelleşmesi ve yenilenmesi sağ-

lanamam›şt›r. Kentsel alanlarda tapu d›ş› al›mlar›n ve sa-

t›mlar›n yoğunluğu yüzünden tapu sicili eksiksiz bir taş›n-

maz envanteri olma özelliğini yitirmiştir. Bu yaz›da, buna

yol açan gelişmeler ele al›nmakta, gecekondu ve kaçak ya-

p› sorunu, harita mühendislik hizmetleri aç›s›ndan incelen-

mektedir.

-52-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89

2. Türkiye’de Gecekondu ve İmar Aff› Uygulamalar›

1966 tarihli ve 775 say›l› Gecekondu Kanunu’nun yürürlük-

te olduğu sürelerde, sorunlar› çözmesi bir yana, gecekondu-

laşman›n giderek artmas› üzerine, bu yasan›n varl›ğ› devam

ederken, bu kez, yasalara ayk›r› yap›lar›n ve yasal olmayan

arazi kullan›mlar›n›n hukuksallaşt›r›lmas› için 16.03.1983

tarihli ve 2805 say›l› yasa ve bunu yürürlükten kald›ran

24.02.1984 tarihli ve 2981-3290-3366 say›l› yasalar ç›kar›l-

m›şt›r. Bu düzenlemelerle:

1. Yasalara ayk›r› yap›larla ilgili sorunlar›n aç›k, çabuk,

kolay, kesin ve s›k›nt›s›z bir şekilde çözülmesi

2. Gecekondulara tapu vererek, sorunun köklü bir şekil-

de sonuçland›r›lmas›

3. Hisseli (payl›) taş›nmazlar› bir kereye özgü yasallaş-

t›rarak, bundan sonra payl› parsel oluşmas›na kesin-

likle izin verilmemesi

4. Kişilerin kendi bildirimlerine güvenilmesi

amaçlanm›şt›r.

Bu düzenlemeler, Cumhuriyet döneminin en kapsam-

l› "gecekondu ve imar aff›" düzenlemeleridir. Genel ya da

yerel seçimler öncesinde ç›kar›lm›şlard›r ve politikac›lar ta-

raf›ndan gecekondulara ve kaçak yap›lara bir seçim sözü

olarak verilmiş ve kabul edilmişlerdir. Ayr›ca, kentsel alan-

larda arsa, gecekondu ve kaçak yap› spekülasyonu yapan ki-

şilere çok büyük rant sağlam›şlard›r. Bu durum, politikac›-

lar›n, bir yandan gecekondular› yasallaşt›r›rken, diğer yan-

dan yap›lmas› yasaklanan gecekondulara göz yumduklar›-

n›n bir kan›t›d›r (Çizelge 3).

İmar suçlar›, yap›lar›n yap›l›ş tarihlerine göre bağ›şlan-

m›şlard›r. Son bağ›şlama tarihi, gecekondular için 02 Hazi-

ran 1981, kaçak yap›lar için 01 Ocak 1983 iken, peş peşe ç›-

kar›lan yasalarla bu tarihler 10 Kas›m 1985’e kadar uzat›l-

m›ş ve bağ›şlama konusundaki işlemler de kolaylaşt›r›lm›ş-

t›r. Bağ›şlama kapsam› d›ş›nda tutulan yap›lar›n ortadan

kald›r›lmas› (tasfiyesi) için ise, bu güne kadar herhangi bir

çal›şma yap›lmam›şt›r.İstanbul Ticaret Odas› (İTO 2001: 15)’na göre, kaçak

yap›laşman›n en yoğun olduğu dönem, "imar aff›" yasalar›-

n›n en s›k ç›kar›ld›ğ› 1983-1987 dönemidir. Bu dönemde ç›-

kar›lan, 2805, 2981, 3290, 3366 say›l› yasa uygulamalar›:

1. "Orman d›ş›na ç›kar›lan yerlerde", 17.10.1983 ta-

rihli ve 2924 say›l› Orman Köylülerinin Kalk›nmala-

r›n›n Desteklenmesi Hakk›nda Kanun (madde: 13),

2. "İstanbul Boğaz›’nda", 03.05.1985 tarihli ve 3194

say›l› İmar Kanunu (geçici madde: 7),18.11.1983 ta-

rihli ve 2960 say›l› Boğaziçi Kanunu (geçici madde:

5, 6, 7, 8, 9, 13),

3. "Devletin hüküm ve tasarrufu alt›nda olan yerler-de", 21.06.1987 tarihli ve 3402 say›l› Kadastro Ka-

nunu (madde: 10, 22),

ile daha da kolaylaşt›r›lm›şt›r.

İstanbul Boğaz›’nda, özel yasa ç›kar›l›ncaya kadar, ba-

ğ›şlama d›ş›nda b›rak›lan yerlerde yap› yasağ›n› kald›rarak,

gerek Boğaziçi öngörünüm bölgesini yap›lanmaya açan ve

gerekse İstanbul ve Çanakkale Boğazlar›’n› "imar aff›" kap-

sam›na alan İmar Kanunu kurallar› (madde: 47/g, geçici

madde: 7), Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edilmiştir

(11.12.1986, E.1985/11, K.1986/29). Boğazlar›n, k›y› ve

sahil şeridi yönünden hiçbir ayr›ma bağl› tutulmadan bağ›ş-

lama kapsam›na al›nmas›n›n; k›y›lar›n, devletin hüküm ve

tasarrufu alt›nda olmas›, deniz göl ve akarsu k›y›lar›yla, de-

niz ve göllerin k›y›lar›n› çevreleyen sahil şeritlerinden ya-

rarlanmada öncelikle kamu yarar›n›n gözetilmesi gerekçele-

riyle iptali öncesi, 2981 say›l› Kanunda 07.06.1986 tarihli

ve 3290 say›l› Kanun ile yap›lan bir değişiklikle (madde:

14/f), İstanbul Boğaz› sahil şeridi ve öngörünüm bölgesin-

de imar aff›n›n uygulanmas› kabul edilmiş ve bu kurallar da

Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edilmiştir

(28.06.1989, E.1988/61, K.1989/28).

Gecekondu ve imara ayk›r› yap›lar›n, k›y›larda ve bo-

ğazlarda bağ›şlanmas›n›n iptali ard›ndan, bu kez 6831 say›-

l› Orman Kanunu’nun 2/B maddesi ile orman d›ş›na ç›-

kar›lan yerlerin, 2981 say›l› Kanun ile (geçici madde: 2/e)

gecekondu sahipleri ad›na tapuda tescilini ve sat›ş›n› öngö-

ren kurallar, "...yasa koyucunun belirtilen alanlar›n kul-lan›c›lar›na ya da başkalar›na, hatta orman içi köylerhalk›na sat›lmas›n› veya bu amaçla devredilmesini sağ-

-53-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89

Çizelge 3: 1983 Sonras› Gecekondu ve İmar Aff› Yasalar›n›n Yürürlük Tarihleri ve Seçim Tarihleri

(1) : Milletvekilleri Seçimleri

(2) : Yerel Seçimler

(3) : 84/8484 Say›l› Bakanlar Kurulu Karar›yla

30.09.1984 Tarihine Kadar Uzat›lm›şt›r

İmar Aff› Seçim Tarihi Affa Konu Affa Konu İmar Aff› Tespit ve

Gecekondular›n Kaçak Yap›lar›n Değerlendirmelerin

Yasa No-Yürürlük Tarihi Son İnşa Tarihi Son İnşa Tarihi Son Başvuru Tarihi Sonuçland›ğ› Tarih

2805-21.03.1983 06.11.1983 (1) 02.06.1981 01.01.1983 21.06.1983 21.10.1984

2981- 08.03.1984 25.03.1984 (2) 02.06.1981 01.10.1983 08.09.1984 (3) 08.12.1984

3290- 07.06.1986 - 10.11.1985 10.11.1985 08.12.1986 08.06.1987

3366- 26.05.1987 29.11.1987 (1) 10.11.1985 10.11.1985 08.12.1986 07.12.1987

layacak bir düzenleme yapmas› olanakl› değildir..." ge-

rekçesiyle, anayasan›n 169. ve 170. maddelerine ayk›r› bu-

lunarak iptal edilmiştir (Anayasa Mahkemesi, 27.09.1995,

E.1995/13, K.1995/51).

Görülmektedir ki, gecekondu ve kaçak yap›laşman›n he-

men her alanda bağ›şlanmas› uygulamalar›n›n bir çoğu,

anayasaya ayk›r› bulunarak iptal edilmişlerdir. Bu durum,

hukuka ayk›r› faaliyetlerin tasfiyesi için, anayasaya ayk›r›-

l›ğ›n bile göze al›nd›ğ›n› göstermektedir.

2805, 2981-3290-3366 say›l› yasalara göre, bağ›şlanma

için, 2.5-3 milyon dolay›nda gecekondunun başvurmas›

beklenirken, başvurular 1.5-2 milyon dolay›nda kalm›şt›r.

Anayasa Mahkemesi (21.10.1986, E.1986/16, K.1986/

25)’ne göre bunun nedeni, kişilere ait gecekondular›n ve ka-

çak yap›lar›n kay›t alt›na al›nmalar› durumunda y›kt›r›labi-

lecekleri endişesidir.

Buna karş›n, kentteki tüm yap›lar›n yaln›zca %7’sinin

ruhsatl› olduğu İstanbul’da, 1983-1987 döneminde ç›kar›-

lan "imar aff›" yasalar›n›n verdiği olanaklardan 750 000 do-

lay›nda yap› yararlanm›şt›r (İTO 2001: 2,8). Bu yüzden, ge-

cekondu, ülkemizde, bir büyük kent ve gelişmiş bölge soru-

nu olarak değerlendirilmektedir (KELEŞ 1996: 387).

Düzensiz ve çarp›k yap›laşma sonucu inşa edilen ve sa-

y›lar› büyük rakamlara ulaşan, çoğunluğu gecekondu niteli-

ğinde olan yap›lar›n, işçi çal›şt›r›lmadan, aile bireyleri tara-

f›ndan ya da karş›l›kl› yard›mlaşma yoluyla yap›ld›klar› ka-

bul edilerek, bağ›şlama kapsam›na giren ve inşas› tamam-

lanm›ş yap›lara Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) primleri-

nin ve cezalar›n›n uygulanmayacağ› belirtilmiştir (2981-

3290-3366, madde: 19).

Bir yandan, yasalara ayk›r› yap›ld›klar› için İmar Yasa-

s›’na göre verilmiş cezalar, diğer yandan, imara ayk›r› bina

inşa etmiş olan kişilerin borçlu olduklar› SSK primlerini ve

cezalar›n› ödemelerinin bağ›şlanmas›, "...ayr›cal›kl› birdurum yarat›lm›ş..." şeklinde değerlendirilerek, bu du-

rum, "...ayr›ml› bir işlem niteliğinde ve eşitlik ilkesineters düşebilecek bir görünüme sahip olduğu söz götür-mez..." olarak aç›klanm›şt›r. Bununla birlikte, yap›mlar› s›-

ras›nda büyük ölçüde işçi çal›şt›r›lmad›klar› ifadesi ile, bu

yap›lar için, SSK primlerinin ve cezalar›n›n bağ›şlanarak

vatandaşla idare aras›nda sonu gelmez uyuşmazl›klar›n ko-

lay, kesin ve s›k›nt›s›z bir şekilde çözümlenmesinde kamu

yarar› olduğu kabul edilerek, bağ›şlama konusu, "imar af-f›"n› başar›ya ulaşt›rma gerekçesine bağlanm›şt›r (Anayasa

Mahkemesi, 21.10.1986, E.1986/16, K.1986/25).

KAHVECİ (1989: 17), Türkiye’de 1980 öncesi yaşanan

yoğun gecekondulaşma ile gerek topluma ve gerek bu kişi-

lere haks›zl›k yap›ld›ğ›, gecekondulaşmaya f›rsat tan›man›n

en büyük adaletsizlik olduğu, gecekondu imar aff›ndan öğ-

renilen çok ac› derslerin bulunduğu, bunun en çarp›c› örne-

ğinin, bir gecekonduya götürülen ve 1989 y›l›nda 4500-

6000 USD dolay›nda olan su, yol, kanalizasyon gibi teknik

altyap› hizmet giderlerinin planl›, düzenli bir kente götürü-

len altyap› hizmetlerinden 4-5 kat daha fazla olduğu ve do-

lay›s›yla gecekondu yapan kişilerin kulland›klar› yerlerin,

teknik altyap›s› tamamlanm›ş, imara uygun duruma getiril-

mesinin çok pahal› ve çoğu kez olanaks›z olduğu görüşün-

dedir. Görülmektedir ki, gerek bağ›şlama yasalar› ve gerek-

se yarg› kararlar› ile öngörülen hoşgörülü tutumlar ve tan›-

nan geniş olanaklara karş›n, "gecekondu ve imar aff›" uy-

gulamalar›, başar›ya ulaşmak bir yana, kentleri içinden ç›k›-

lamaz hale getirmiştir.

1983 sonras› yürürlüğe konulan "gecekondu ve imaraff›" yasalar›:

1. Arsa

2. Yap›

şeklinde iki konuda bağ›şlay›c› kurallar içermektedir. Gece-

kondular:

1. Korunacaklar

2. İyileştirilerek korunacaklar

3. Y›k›lacaklar

olmak üzere üç türde değerlendirilmekte, işgal ettikleri fi-

ili durumlara göre yasallaşt›r›lmalar› ve arsa tapular›n›n ve-

rilmesi amaçlanmakta; yap› izin belgeli (ruhsatl›) olup kat

irtifak› kurulmuş yap›larda ise, "kaçak katlar" diye adlan-

d›r›labilecek yap› bölümlerinin ruhsata bağlanarak taş›n-

maz üzerinde daha önce kurulmuş kat irtifak› ile kaynaşt›-

r›lmalar› öngörülmektedir (Anayasa Mahkemesi,

18.01.1989, E.1988/3, K.1989/4). Bu iki durumda da, yap›-

lar›n:

1. 10 Kas›m 1985’den önce yap›lm›ş olmalar›,

2. 07 Aral›k 1986 tarihine kadar ilgili kurumlara (bele-

diye, valilik, defterdarl›k, vak›flar gibi) başvurmala-

r›,

3. 07 Eylül 1987 tarihine kadar her bir parsele ait dosya-

lar›n Yeminli Özel Teknik Bürolar taraf›ndan ilgili

kurumlara teslim edilmesi

4. 07 Aral›k 1987 tarihine kadar ilgili kurumlar taraf›n-

dan tespit ve değerlendirme işlemlerinin tamamlan-

m›ş olmas›,

koşullar› getirilmiştir. Belirtilen tarihlere kadar başvurma-

yan ya da işlemlerini tamamlamayan yap›lar hakk›nda, bu

tarihlerden sonra kurumlar›n doğrudan tespit ve değerlen-

dirme işlemleri yapamayacaklar› ve bu tür yap›lar›n bağ›ş-

lama d›ş›nda kalacaklar› belirtilmiştir. Tersine bir değerlen-

dirmenin, belirli bir dönemde yap›lan yap›lar›n bağ›şlanma-

s›n› öngören yasalar›n, belirsiz bir zaman süreci içinde uy-

gulanmas› sonucunu doğuracağ› ve bunun da "imar aff›" ya-

salar›n›n amac›na ayk›r› düşeceği kabul edilmiştir (Dan›ştay

6. Daire, 31.10.1989, E.1989/1142, K.1989/2021;

11.12.1989, E.1989/2043, K.1989/2436).

Bağ›şlanma kapsam›ndaki gecekondular için:

1. Adres ve yerinin belirlenmesi, krokiye bağlanmas› ve

tapu tahsis belgesi verilmesi

2. Gecekondu bölgelerinin topografik haritalar›n›n ve

buna dayal› ›slah imar planlar›n›n yap›lmas›

3. Islah imar planlar›n›n araziye uygulanmas› (parselas-

yon) ve tapular›n verilmesi

aşamalar›ndan oluşan bir süreç öngörülmüştür. Bay›nd›r-

l›k ve İskan Bakanl›ğ› (TAU, 23.07.1984 tarihli ve

7524/1442 say›l› Genelge), gecekondu ve kaçak yap›lar›n

tespitinde ve değerlendirmelerinde, adresleri belirleyen ve

yak›n çevredeki (herhangi bir sabit nokta olarak tan›mla-

d›ğ›) röperlere bağlant›y› gösteren bir krokinin yeterli ol-

duğunu ve böyle bir krokide harita mühendislerinin imza-

s›na gereksinme bulunmad›ğ›n› belirtmiştir. TMMOB Ha-

rita ve Kadastro Mühendisleri Odas›’n›n tepkisini alan bu

karar üzerine başvurulan Devlet Bakan› görüşme istemine

-54-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89

yan›t vermemiştir (HKMO 1985: 12).

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› (HKMO) rapor-

lar›nda (HKMO 1985: 15-23):

1. gecekondular›n işgal ettikleri yerlerin mülkiyet du-

rumlar›n›n

2. gecekondu ve kaçak yap›lar›n fiilen kulland›klar› yer-

lerin ve s›n›rlar›n

harita mühendislik hizmetleri kapsam›nda ve haritac›l›k

tekniğine uygun olarak belirlenerek, elde edilen doğru bil-

gilere göre röperli kroki ve tapu tahsis belgelerinin düzen-

lenmesi önerilmiş, tersi durumda;

1. teknik elemanlar›n mesleki ahlak ve disiplinlerinin

bozulacağ›

2. ileride giderilmesi olanaks›z hatalar›n oluşacağ›

uyar›s›nda bulunulmuştur. Yap›lan öneri ve uyar›lara gere-

ken duyarl›k gösterilmemiştir. Bu konudaki tüm faaliyetler,

farkl› meslek sahiplerince kurulan Yeminli Özel Teknik

Bürolar taraf›ndan yürütülmüştür. Türk imar sisteminde ilk

kez bu tür bir yöntem denenmiştir.

Yeminli Özel Teknik Bürolar taraf›ndan düzenlenen

belgelerde ise, bir parsel üzerinde bulunan birden çok yap›-

n›n işgal ettikleri yerlerin toplam› hiçbir zaman parsel yü-

zölçümüne eşit ç›kmam›şt›r. Baz› durumlarda, fiili kullan›m

alanlar› toplam›n›n parsel yüzölçümünün birkaç kat›na ulaş-

t›ğ› görülmüştür. Bu tür yanl›şl›klar(!), ›slah imar plan› uy-

gulamalar›nda ve tapu verme aşamas›nda ciddi sorunlara

yol açm›şt›r.

Kamu taş›nmazlar› üzerindeki gecekondulara, ilke ola-

rak, yap›n›n işgal ettiği arsa tapusunun verilmesi öngörül-

müştür. Ancak, ›slah imar planlar›n›n ve parselasyon çal›ş-

malar›n›n zaman alacağ› düşünülerek, gecekondular›n fiili

kullan›m alanlar› kay›t sahibi kamu kuruluşunca gecekondu

sahiplerine tahsis edilmiş ve bu işlem tapu sicilinin beyan-

lar hanesinde gösterilerek, ilgililerine ileride verilecek tapu-

nun bir güvencesi olarak "tapu tahsis belgesi" verilmiştir.

Düzenlenen tapu tahsis belgelerinin, bir mülkiyet belgesi

değil fiili kullanmay› belirleyen zilyetlik belgesi olduğu; bu

belgenin ilgilisine kişisel hak sağlad›ğ›; tek baş›na tahsis

edilen yerin gecekondu sahibi ad›na tapuda tescilini sağla-

mayacağ› kabul edilmiştir. Tapu tahsis belgesine dayanarak

tescil karar› verilebilmesi için, gecekondunun bulunduğu

yerde ›slah imar planlar›n›n yap›lmas› ve bağ›ms›z imar

parsellerinin oluşturulmas› koşulu getirilmiştir (Yarg›tay

H.G.K.Karar›, 04.12.1996, E.1996/14-763, K.1996/864;

14.H.D. Karar›, 30.04.1999, E.1999/2535, K.1999/3253).

2981-3290-3366 say›l› yasan›n 20. maddesinde, "...zo-runlu durumlarda ve h›zla gecekondulaşma ve kaçakyap›laşma eğilimi gösteren alanlarda, 3194 say›l› İmarYasas›’n›n imar plan› yapma koşullar› ve standartlar›aranmadan, buralarda yap›lacak yap›lara H=12.50m (4kat) imar hakk› verileceği..." belirtilmiştir. Çok özel ko-

şullar›n ve ayr›k durumlar›n varl›ğ›nda öngörülen bu kural,

amac› d›ş›nda ve ülkenin her yerinde uygulamaya konul-

muştur. Böylelikle, gecekondu ve kaçak yap›lar›n bağ›şlan-

mas›nda, ülkemizin önemli bir bölümünün deprem kuşağ›n-

da olduğu, bir yerin jeolojik/jeoteknik etüdleri yap›lmadan

yerleşime uygunluk kararlar›n›n verilemeyeceği göz ard›

edilmiş ve her yer yasayla imara aç›lm›şt›r. Düzenli, sağl›k-

l› bir çevre ve yerleşme ortam›n› öngören bir planlama an-

lay›ş› çerçevesinde arazi kullan›ş kararlar› verilmesi yerine,

gecekondular›n işgal ettikleri fiili durumu değişmeden ko-

ruyan ve işgali imarlaşt›ran bir yaklaş›m benimsenmiştir.

Ayr›ca, 2981-3290-3366 say›l› yasan›n 13. maddesinde

yer alan, "...imar plan› olan yerlerde mevcut imar plan-lar› gerektiği takdirde ›slah imar plan› şeklinde yenidendüzenlenir..." kural› ile bağ›şlama d›ş›nda hiçbir gecekon-

du ya da kaçak yap›n›n kalmamas› hedeflenmiştir. Yasan›n

aş›r› hoşgörülü kurallar›, idarelerin pek çok yanl›ş uygula-

malar yapmalar›na da yol açm›şt›r. Özellikle, belediyeler ta-

raf›ndan, bulunduklar› yerde korunmas› olanaks›z olan ge-

cekondularla, belediyelere devredilmeyen kamu arazileri

üzerindeki gecekondular›n, 2981-3290-3366 say›l› yasalara

göre sahip olduklar› belgeler tapu gibi değerlendirilerek,

resmi olmayan yap› projeleri, "avan proje" ad›yla onayla-

narak imara ayk›r› yap›laşmaya izin verilmiştir.

Böylelikle, gecekondu ve imara ayk›r› yap›laşmay› orta-

dan kald›rmak için ç›kar›lan bağ›şlama yasalar›, yatayda tek

katl› olan gecekondular›n yerine, dikeyde çok katl› yeni bir

kaçak yap›laşmaya yol açm›şlard›r. İstanbul’da, 1984 son-

ras›, imara ayk›r› yap›lar›n büyük bir k›sm›, bu uygulama-

lardan yararlanarak yap›lm›şlard›r.

Bağ›şlama kapsam›ndaki yap›lara, ruhsat ve kullanma

izni verilmesi işlemleri, bir kereye özgü uygulanacağ›ndan,

bundan sonraki uygulamalar›n ›slah imar planlar›n› gelişti-

ren imar planlar›na göre yap›lmas› öngörülmüştür (madde:

20). İlçe belediyeleri, ›slah imar planlar›n› bir kez uygula-

d›ktan sonra, imar planlar›n› yapmak yerine ve 1984 tarihli

ve 3030 say›l› Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hak-

k›nda Kanun’un denetiminden de kaçarak (madde: 14), ›s-

lah imar planlar›n› s›k s›k değiştirmişlerdir. Kişisel rant uğ-

runa yaz boz durumuna gelen ›slah imar planlar›ndaki deği-

şiklikleri önlemek için, Dan›ştay taraf›ndan, "...›slah imarplan›nda, varsa mevcut hatan›n giderilmesine yönelikdeğişiklik yap›lmas› d›ş›nda, ›slah imar plan› tadilat› ad›alt›nda değişikliğe konu edilmesinin olanaks›z olduğu-na..." karar verilmiştir (Dan›ştay 6. Daire, 19.09.1996,

E.1995/7412, K.1996/3658; 24.12.1997, E.1997/689,

K.1997/5115).

Gecekondu bağ›şlama yasalar›nda, bir ad›m daha ileri

gidilerek, belediyeler ya da valiliklerce istemde bulunulma-

s› durumunda, kadastro gören yerlerde, 3402 say›l› Kadast-

ro Yasas› ile "imar aff›" yasalar›n›n birlikte uygulanmas›

benimsenmiştir. 3402 say›l› Kadastro Yasas›’n›n 22. mad-

desinde yer alan, "...2981 say›l› Kanun ve değişikliklerihükümlerine tabi yerlerde bu madde hükmü uygulan-maz..." kural› gereğince, daha önce kadastro gören yerler-

de yap›lan ›slah imar plan› uygulamalar› ikinci kadastro ola-

rak kabul edilmemiştir. Buna göre, ›slah imar planlar›n›n

yap›l›p yap›lmad›ğ›na ve 3402 say›l› Kadastro Kanunu’nda

belirtilen onaylar›n al›nmas›na, duyurular›n yap›lmas›na,

komisyonlar›n kurulmas›na bak›lmaks›z›n, kadastro müdür-

lükleri taraf›ndan gecekondu sahipleri belirlenerek adlar›na

tescillerin yap›lmas› öngörülmüştür (madde: 10/b).

Kadastro müdürlüklerince yap›lacak uygulamalar d›ş›n-

da, belediyeler taraf›ndan gerçekleştirilecek olan uygulama-

larda, öncelikle; 1) mülkiyet incelemesi, 2) arsa bedellerinin

belirlenmesi, 3) ›slah imar plan› uygulamas› yap›lmas› ön-

görülmüştür.

-55-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89

2.1. Mülkiyet İncelemesi

Tapu tahsis belgesi alan gecekondu sahibinin; kendisinin,

eşinin, reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve kom-

şu alan s›n›rlar› içinde arsa ya da konut sahibi olmamas› ön-

görülmüştür (madde: 13). Yasada, "oturduğu il" yerine

"oturduğu belediye" deyiminin kullan›lmas›yla, bir çok

belediyenin bağl› olduğu büyük şehir belediyelerinde, bir

kişinin, her bir belediyede gecekondu sahibi olabilmesi sağ-

lanm›şt›r. Bu kez, Dan›ştay taraf›ndan (6. Daire,

30.10.1989, E.1989/109, K.1989/156) birden çok gecekon-

dusu olanlar›n, hak sahibi olabileceği gecekondu d›ş›ndaki

diğer gecekondular›n› satabileceği kabul edilmiştir. Ayr›ca

tapu işlemleri tamamlanmayan gecekondular›n bir kereden

çok el değiştirmelerinin engellenemeyeceği karar› ile, Türk

Medeni Kanunu’na ayk›r› tapu d›ş› al›m-sat›m işlemlerine

geçerlik sağlanm›şt›r.

Yasada öngörülen mülkiyet incelemesi ve yarg› kararla-

r›, ilk başta, gecekondulaşmay› k›s›tlayan bir önlem gibi gö-

zükmektedir. Oysa benimsenen kurallar›n, birden çok gece-

kondu sahibi olmay› engellemek bir yana, bunu özendirdiği

söylenebilir. Yasa ve yarg› kararlar›, gecekondu al›m› ve sa-

t›m› ile mücadele etmenin fazla etkili olamayacağ›n› ve ge-

cekondu ticareti yapanlar karş›s›nda devletin ve yerel yöne-

timlerin ne kadar çaresiz olduklar›n› göstermektedir. Gece-

kondu ve imar aff› yasalar›n›n uyguland›ğ› dönemlerde, mal

sahipleri sicilinin bilgisayar destekli yürütülmemesi ve tapu

sicilindeki bilgilerin herkese aç›k olmamas› yüzünden, tapu

sicil müdürlüklerinin mülkiyet incelemesini gereği gibi

yapt›klar› ve denetimlerin eksiksiz yerine getirildiği konu-

sunda kuşkular vard›r. Bunun bir kan›t›, her bir tapu tahsis

belgesi sahibi ve eşine ait tapuda kay›tl› taş›nmaz olup ol-

mad›ğ›na ilişkin incelemenin, onlarca ciltten oluşan tapu

kütüğü sayfalar›n›n tek tek gözden geçirilerek yap›lmas› iş-

lemidir. Böyle bir inceleme ile sonuç al›namayacağ› görül-

düğünden, tapu sicil müdürlükleri, herhangi bir inceleme

yapmadan, belediyelere "tesadüf edilememiştir" ya da

"rastlan›lamam›şt›r" şeklinde yüzeysel bilgiler vermişler-

dir. Bu durum, gerçekçi bir mülkiyet incelemesi yap›lmad›-

ğ›n›, yaln›zca yasa ile öngörülen bir işlemin, şeklen bürok-

ratik olarak yerine getirildiğini göstermektedir. Yasada ön-

görülen mülkiyet incelemesinin doğru bir şekilde yap›labil-

mesi için, tapu sicilini de kapsayan bir kadastro bilgi siste-

minin zaman yitirilmeden kurulmas› gerekmektedir.

2.2. Arsa Bedellerinin Belirlenmesi

Gecekondu bağ›şlama yasalar›nda (2805, 2981-3290-3366),

"...bu kanunda belirtilen esaslara göre tespit edilecekarsa bedeli..." deyimi (madde: 8), yasa gereği kurulan fon

yönetmeliğinde, "...gecekondular›n sahipleri taraf›ndanbeyan edilen arsa ve arazi bedelleri..." şeklinde belirtil-

miştir (madde: 9). Emlak vergisine dayanak oluşturan so-

kak/cadde birim değerlerine göre, gecekondu sahipleri tara-

f›ndan "beyan" edilecek değerler, "arsa bedeli" olarak ka-

bul edilmiştir.

Bununla birlikte, belediye ve valiliklerin, arsa bedelleri-

ni, 1983 tarihli ve 2942 say›l› Kamulaşt›rma Kanunu’na gö-

re yeniden belirleyebileceklerine de yer verilmiştir (madde:

18/b). Yeniden belirlenecek bedel, "tespit bedeli" olarak

tan›mlanm›şt›r. Bu durumda, beyan edilen bedel, tespit edi-

len bedelin 2/3’ünden az değilse, beyan edilen bedelin esas

al›nacağ›, tersi durumda tespit edilen bedelin arsa bedeli

olarak kabul edileceği belirtilmiştir.

Kamu arazilerinin sat›ş›nda, arsa bedelini al›c›lar›n be-

lirlemesi (takdir etmesi) şeklindeki kural dikkat çekicidir.

Bu al›ş›lm›ş bir durum değildir. Ayr›ca, gecekondular›n,

y›llarca kulland›klar› kamu taş›nmazlar› için, kira ya da kul-

lan›m bedeli ödememeleri, imar suçlar›n›n bağ›şlanmas›nda

gecekondular lehine hoşgörünün ne kadar geniş tutulduğu-

nu göstermektedir. İmar suçu işleyenlere gösterilen hoşgö-

rü karş›s›nda, imar disiplininin, bundan böyle nas›l, ne za-

man ve ne şekilde sağlanacağ› belirsizliğini korumaktad›r.

2.3. Islah İmar Plan› Uygulamalar›

İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere, büyük kentlerin

gelişme alanlar›nda, başta hazine arazileri olmak üzere, ge-

rek özel mülkiyete konu ve gerekse kamuya ait olan ve yü-

zölçümü birden çok kişinin konut yapmas›na elverişli top-

raklar, müşterek (payl›) mülkiyet kurallar›na bağl› olacak

şekilde, özel parselasyon ile küçük paylara ayr›lm›ş, ard›n-

dan payl› sat›şa konu yap›lm›şlard›r. Pay (hisse) sat›n alan-

lar payl› taş›nmaz›n paylar›n› karş›layacak belirli bir bölü-

mü üzerine "yap›" yapm›şlar ve bu şekilde paydaşlar ara-

s›nda, "...kay›tta payl› (şayi), eylemsel olarak bağ›m-s›z..." bir kullanma biçimi oluşmuştur (Yarg›tay 1.H.D.

12.10.1978, E.1978/10739, K.1978/10612). Gecekondu ba-

ğ›şlama yasalar› ile, kişilerin özel parselasyon sonucu pay-

daş olduklar› arsa ve arazilerin herhangi bir yerinde oluştur-

duklar› "fiili durum", ›slah imar planlar›nda dikkate al›na-

rak, arsa paylar› oran›nda ya da fiili kullan›m durumlar›na

göre bağ›ms›z parseller oluşturulmuş ve kişiler ad›na doğru-

dan (re’sen) tescil edilmişlerdir.

Görülüyor ki, gecekondu ve imar bağ›şlama yasalar›,

belediyelere, üzerinde gecekondu bulunan kamu arazileri

ile kaçak yap› bulunan hisseli arazilerde ›slah imar plan›

yapma ve uygulama yetkisi vermiştir (madde: 10/c). Bu yet-

kinin kullan›lmas› s›ras›nda, düzenlemeye giren parsellerin

yüzölçümlerinden %35’e kadar olan k›sm›, "düzenlemeortakl›k pay›" ad›yla yol, yeşil alan, çocuk bahçesi, park,

meydan, otopark, cami, karakol gibi sekiz ayr› fonksiyon

için kesilmiştir (madde: 18/c). Bu uygulamalarla, imara ay-

k›r› yap›laşman›n yer ald›ğ› parseller ile hisseli parsellerin

bulunduğu alanlarda yap›lan özel parselasyon planlar›yla

oluşan fiili duruma en az kar›şarak, bu yerleri yeniden dü-

zenlemek, bir başka anlat›mla, kaçak yap›laşmay› bir ölçü-

de hukuka uygun duruma getirmek amaçlanm›şt›r.

2981-3290-3366 say›l› "gecekondu ve imar aff›" yasa-

lar› uyar›nca yap›lan ›slah imar plan› uygulamalar›yla, 15

y›l içinde (1984-1999), 619 071 adet parsel tapu siciline

kaydedilmiştir. Bu parsellerin kaplad›ğ› alan 334.4

km2’dir. Bu alana, %35 düzenleme ortakl›k pay› da eklen-

diğinde, ›slah imar plan›na konu alanlar, Türkiye’de 1925-

-56-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89

1999 y›llar› aras›nda 354 244.66 km2’lik kadastro hizmeti

götürülen alan›n binde 1.3’ünü oluşturmaktad›r (DPT

1990: 62), (DPT 1995: 38), (DPT 2001: 112), (Çizelge 4).

Islah imar plan› uygulamalar› sonucu oluşan parsellerin

%5’i, İstanbul’da Şişli ve Kağ›thane ilçelerinde yap›lan

çal›şmalardan elde edilmiştir. Bu çal›şmalar›n verilerine

göre, 1 m2

uygulama bedeli 40-70 USD olarak gerçekleş-

miştir (Çizelge 5).

Islah imar plan› uygulamalar›, harita özel kesimine

önemli miktarda sermaye aktarm›şt›r. 1984-1999 dönemin-

de, belediyeler, kadastro ve tapu sicil müdürlükleri ve hari-

ta özel kesiminin faaliyet ve çal›şma alanlar›n›n büyük bir

bölümünü ›slah imar plan› uygulamalar› oluşturmuştur.

Beş y›ll›k Islah İmar Plan› Uygulamalar› Sonucu

Tapuda Kay›tl› Parseller

Dönemler Parsel Say›s› Parsel

Yüzölçümü

Toplam›(Dönüm)

1984-1989 461 301 234 000

1990-1994 93 751 54 474

1995-1999 64 019 45 950

TOPLAM 619 071 334 424

Çizelge 4: 2981-3290-3366 Say›l› Yasa Uygulamalar›

Çizelge 5: İstanbul Şişli ve Kağ›thane İlçelerinde 2981,

3290, 3366 say›l› yasa uygulamalar›

Gecekondu ve kaçak yap›lar, her ne kadar imara ayk›r›

olsalar da, sahipleri fiilen kulland›klar› yerleri, adlar›na ta-

puda tescil edilmiş gibi benimsediklerinden, mevcut du-

rumlar›ndan farkl› bir yerleşim öneren ›slah imar plan› uy-

gulamalar›na karş› çoğu kez endişe ile bakm›şlard›r. Özel-

likle, tapu siciline dayanarak hisseli tapu alanlardan, hisse-

sinden fazla yer işgal ederek bina yapanlar›n, fiili kullanma

durumlar› dikkate al›narak ›slah imar plan› yap›lmas› duru-

munda korunacaklar›, buna karş›l›k ayn› şekilde hisseli yer

almakla beraber hissesine göre daha dar bir alana bina ya-

panlar›n ya da hiç yapmayanlar›n ise mağdur olacaklar›;

yani fiili kullan›m durumlar›n›n göz önünde bulundurulma-

s›yla, kimi pay sahiplerinin mülkiyet haklar›n›n s›n›rlana-

cağ› iddia edilmiştir. Anayasa Mahkemesi (11.05.1999,

E.1997/43, K.1999/16), "...mevzuata ayk›r› yap›laşmayaşehircilik ilkeleri doğrultusunda hukuksal bir boyut ka-

zand›rmak amac›yla..." böyle bir düzenleme yap›ld›ğ›

görüşündedir. Anayasa Mahkemesi’ne göre, fiili kullan›m

durumlar› dikkate al›nmaks›z›n, tek baş›na pay oranlar›na

göre yap›lacak bir düzenlemenin, bu oranlar› aşan yap›lar›n

y›k›lmas›na neden olabileceği gerçeği göz önünde bulun-

durularak getirilen bu tür bir çözümün, mülkiyet hakk› ile

kamu yarar› aras›nda bir denge kurulmas›n› amaçlad›ğ› ve

işin niteliğinden kaynaklanan bu s›n›rlaman›n, uyuşmazl›k-

lar› çözümlemek ve kaçak yap›laşmay› hukuka uygun du-

ruma getirmek gibi kamu yarar›na dayand›ğ›, bu nedenler-

le demokratik toplum düzeninin gereklerine ayk›r› olmad›-

ğ› kabul edilmiştir.

Yarg›tay’da (1.H.D. 02.02.2000, E.2000/827,

K.2000/847), kadastro parselinde tüm paydaşlar› bağlayan

eylemsel (fiili) bir kullan›m biçimi oluşmuş ise, bu duru-

mun göz ard› edilemeyeceği görüşündedir. Müşterek mülki-

yetli bir taş›nmaz, tüm paydaşlar aras›nda yap›lan bir anlaş-

ma ile eylemsel olarak bölünerek bir kullanma biçimi oluş-

muş ve paydaşlar uzun süre bu durumu benimsemişlerse, bu

oluşumun:

1. İmar uygulamas› ya da mahkeme karar›na dayana-

rak tapu kütüğünde yap›lacak bir resmi bölünmeye (taksi-

me),

2. Payl› durumun (şüyuun) sat›ş yoluyla giderilmesine,

kadar korunmas› gerektiği "akte vefa" kural› yan› s›ra,

Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesindeki "iyi niyet" kura-

l›n›n da bir gereği olduğu, tersi durumda pek çok kişinin za-

rar göreceği, toplum düzeni ve bar›ş›n›n bozulacağ› belirtil-

miştir (Yarg›tay 1.H.D. 15.03.2001, E.2001/2472,

K.2001/2912). Paydaşlar aras›nda elatma konusunda ortaya

ç›kan uyuşmazl›klarda, tüm paydaşlar› bağlayan bir fiili

kullan›m biçimi ortaya ç›km›ş ise, uyuşmazl›ğ›n buna göre

çözümlenmesi, fiili kullan›m hiç oluşmam›ş ise Türk Mede-

ni Kanunu’nun müşterek mülkiyet kurallar›na göre karar

verilmesi yarg› taraf›ndan benimsenmiştir.

Türk hukuk sisteminin benimsediği görüşlerin bir sonu-

cu olarak, ›slah imar plan› uygulamas› ile fiili kullan›m du-

rumunu gösteren tapu tahsis belgesinde, yaz›l› miktardan

daha az yer verilmesi hukuka ayk›r› bulunmam›ş (Dan›ştay

6. Daire, 27.02.1997, E.1990/1511, K.1992/749), ayr›ca ta-

puda kay›tl› parsellerden ya da paylardan düzenleme ortak-

l›k pay› düşüldükten sonra kalan miktarlar ile fiilen kullan›-

lan ve ›slah imar plan› uygulamas› sonucu oluşan parselle-

rin yüzölçümleri aras›ndaki eksilmelerin veya art›şlar›n be-

delle denkleştirilmesi öngörülmüştür. Yasa, eksilen ya da

artan miktarlar›n, 2942 say›l› Kamulaşt›rma Kanunu’na gö-

re belirlenecek bedellerinin peşin ödenmesi için tescil önce-

si bankaya yat›r›lmas› ya da parsel sahipleri aleyhine kanu-

ni ipotek kurularak tapu sicilinden silinmesi kurallar›na yer

vermiştir (madde: 10/c).

2981-3290-3366 say›l› yasalarla öngörülen bedele dö-

-57-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89

Kağ›thane 120 996 269 042 +24,5 8 1108 25 282 $1 060 357

Şişli 284 534 250 478 -2,4 11 476 9 091 $ 647 644

TOPLAM 19 1584 34 373 $1 708 001

Nüfusu2981 - 3290 - 3366 Say›l› Yasa

Uygulamalar›Y›ll›k

Nüfus

Art›ş

Oran›

%

Toplam

Alan

(Ha)

Parsel

Say›s›

Parselasyon

için Harcanan

Bedel (USD)

19901989

İlçe Uygula

ma

Yap›lan

Mahalle

nüştürme yolunun, düzenleme alanlar›nda küçük hisselerin

yaratacağ› teknik ve hukuksal sorunlar›n önlenmesi, küçük

oranl› hisseli imar parselleri oluşturmay› önleme ve bu tür

taş›nmazlarda ferdileşmeyi sağl›kl› bir duruma getirme

amac›na yönelik olduğu aç›klanm›şt›r (Dan›ştay 6. Daire,

17.11.1994, E.1994/1213, K.1994/4338). Yasa ile öngörü-

len kurallar, yarg›n›n aç›kl›k getirmesine karş›n kötüye kul-

lan›lm›şt›r. Bedele dönüştürme, çoğunlukla, 2942 say›l› Ka-

mulaşt›rma Kanunu’na göre değil, emlak vergisi değerleri-

ne göre yap›lm›ş ve bu bedeller bankaya yat›r›lmadan, uy-

gulama sonuçlar›, belediyeler taraf›ndan tapu sicil müdür-

lüklerine verilen yükümlenme (taahhüt) belgeleri üzerine

tapuda tescil edilmiştir.

Ayr›ca, gecekondu ve kaçak yap›lar›n fiili kullanma du-

rumlar›n›n korunmas› pahas›na, özel mülkiyete konu tapu-

da kay›tl› parseller ve paylardan bağ›ms›z, imar parseli

oluşturabilecek büyüklüğe sahip olanlar bile bedele dönüş-

türülerek, pek çok kişi mağdur edilmiştir. 1985 tarihli ve

3194 say›l› İmar Kanunu’nun 19. maddesi uyar›nca, bele-

diye encümeni ya da il idare kurulu karar›yla tapuda tescil

edilen uygulama sonuçlar›, tapuda kay›tl› maliklerin adres-

lerine yaz›l› olarak, doğrudan bildirilmemiştir. Bu yüzden,

uygulamalardan zarar görenlerin dava açma haklar› sakl›

kalm›ş ve aradan y›llar geçmiş olmas›na karş›n, uygulama-

lar›n iptal edilmesi için idari yarg›da çok say›da dava aç›l-

m›şt›r. Yarg›tay (1.H.D. 03.07.1992, E.1992/8159,

K.1992/8857; 1.H.D. 18.02.1994, E.1994/1514,

K.1994/1963)’a göre, bu işlemler, belediye encümeni ya da

il idare kurulu kararlar› sonucu oluştuğundan, idari nitelik-

tedir ve çözüm yeri idari yarg›d›r. Tapuya tescilin nedenini

oluşturan işlem, idari yarg›da iptal edilmedikçe, adli yarg›-

da kadastral mülkiyetin eski duruma getirilmesi için dava

aç›lamayacağ› ve bu yarg› yollar› denenmeden, yanl›şl›k

yap›ld›ğ› iddias›yla ikinci bir idari kararla tapuda düzeltme

yap›lamayacağ› belirtilmiştir (Yarg›tay H.G.K.

24.01.1979, E.1978/1-526, K.1979/47). Görülüyor ki, ge-

cekondu ve imar aff› uygulamalar› s›ras›nda yap›lan ve ta-

pu siciline kaydedilen yanl›şl›klar›n düzeltilmesi, san›lan›n

ötesinde zor ve yarg› sürecinin ağ›r işlemesi yüzünden

uzun sürmektedir.

Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü resmi biçime yani

sözleşmelerin tapu sicil müdürlüğünde resmi şekilde yap›l-

mas›na ayk›r› olan tapu d›ş› işlemlerin tasfiyesi için devre-

ye konulan imar suçlar›n›n bağ›şlanmas› yasalar›n›n, yaln›z-

ca kentlerimiz bak›m›ndan değil, ayn› zamanda, pek çok ki-

şi bak›m›ndan da ileride giderilmesi olanaks›z sorunlara yol

açt›ğ› görülmektedir. Türkiye’de gecekondu ve kaçak yap›-

laşman›n olağan kabul edilmesinde büyük rolü bulunan ta-

pu d›ş› işlemlerin (harici sat›şlar›n) incelenmesi ve buna

Türk hukuk sisteminin nas›l bakt›ğ›na değinilmesi gerek-

mektedir.

3. Türk Hukuk Sisteminin Tapu D›ş›İşlemlere Bak›ş›

Türk hukuk sistemine göre, taş›nmaz mülkiyetinin kazan›l-

mas›, tapu siciline tescille olmaktad›r. Taş›nmaz mülkiyeti-

nin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmas› ise, res-

mi şekilde düzenlenmesine bağl›d›r. Bu konuya çeşitli yasa-

larla aç›kl›k getirilmiştir:

1. 22.11.2001 tarihli ve 4721 say›l› Türk Medeni Kanu-

nu (madde: 706)

2. 22.04.1926 tarihli ve 818 say›l› Borçlar Kanunu

(madde: 11, 213)

3. 22.12.1926 tarihli ve 2644 say›l› Tapu Kanunu (mad-

de: 26)

4. 23.06.1965 tarihli ve 634 say›l› Kat Mülkiyeti Kanu-

nu (madde: 10)

5. 18.01.1972 tarihli ve 1512 say›l› Noterlik Kanunu

(madde: 60, 89)

6. 21.06.1987 tarihli ve 3402 say›l› Kadastro Kanunu

(madde: 1, 13).

Taş›nmaz mülkiyetinin geçirilmesi (nakledilmesi) söz-

leşmesi yapmaya, tapu sicil müdürü ya da memuru yetkili-

dir. Tapu sicil müdürlüğünde yap›lacak resmi şekil s›ras›n-

da düzenlenecek sözleşmenin, bir kan›t koşulu değil, geçer-

lilik koşulu olduğu, buna uyulmamas›n›n sözleşmenin ve

dolay›s›yla işlemin geçersizliği sonucunu doğuracağ› be-

nimsenmiştir.

Taş›nmaz mülkiyetini devir borcu doğuran sözleşmele-

rin, resmi şekil koşuluna bağl› tutulmas›, bir başka deyişle,

taraflar›n taş›nmaz›n devrine ilişkin iradelerini resmi me-

mur önünde aç›klamalar› ve bunun resmi senede geçirilme-

si, yaln›zca taraflar› çabuk kararlar almaya karş› korumaya

yöneltmez:

1. Tapu siciline yap›lacak olan tescil işlemi için sağlam,

sağl›kl› ve güvenilir dayanak elde edilir.

2. Hukuksal işlemin konusunu aç›k bir şekilde belirte-

rek, kan›tlar›n korunmas› ve hukuk güvenliğini sağ-

lar.

3. Taraflar›n yetersizlik (ehliyetsizlik), irade bozukluğu

ya da sözleşme koşullar›na ilişkin değişik ve gelişi

güzel karş› ç›k›şlarda (itirazlarda) bulunmalar›n› ön-

ler.

4. Kan›t (ispat) yükü ve kolayl›ğ› yönünden kesin ipucu

(delil) oluşturur.

Yarg›tay (İ.B.G.K. 30.09.1988, E.1987/2, K.1988/2)’a

göre, belirtilen konular›n resmi şekil ile gerçekleşmesinde,

yaln›zca taraflar›n değil, kamunun da yarar› bulunmaktad›r.

Anayasa Mahkemesi (19.06.1968, E.1966/21, K.1968/26)’de,

taş›nmaz mülkiyetine etki yapacak sözleşmelerin, Türk

Medeni Kanunu’nda öngörülen şekle bağl› tutulmas›nda,

anayasada belirtilen, "...herkes, sözleşme hürriyetine sa-hiptir..." kural›na (madde: 48) ayk›r›l›k olmad›ğ› görüşün-

dedir.

-58-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89

Türk hukuk sistemi, tapuda kay›tl› olan ya da olmayan

taş›nmazlar›n edinilmesini ayr› kurallarla düzenlemiştir:

1. Tapu kütüğünde kay›tl› olmayan bir taş›nmaz›, dava-

s›z ve aral›ks›z yirmi y›l süreyle ve malik s›fat›yla

zilyetliğinde bulunduran kişi, o taş›nmaz üzerindeki

mülkiyet hakk›n›n yarg› yoluyla ad›na tescilini iste-

yebilir (Türk Medeni Kanunu, madde: 713). Görülü-

yor ki, kazand›r›c› zamanaş›m› koşullar›n›n oluşma-

s› ile taş›nmaz üzerindeki zilyetlik kendiliğinden

mülkiyet hakk›na dönüşmemektedir. Türk Medeni

Kanunu ile öngörülen koşullar›n oluşmas› durumun-

da, zilyet yarar›na taş›nmaz üzerindeki mülkiyet

hakk›n›n tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini

mahkemeden isteme hakk› doğmaktad›r. Yarg›tay

(İ.B.G.K. 04.12.1998, E.1996/4, K.1998/3)’a göre,

kazand›r›c› zamanaş›m› yoluyla tapusuz taş›nmazla-

r›n edinilmesine ilişkin mahkemelerce verilen tescil

kararlar›, yap›c›-kurucu-yenilik doğurucu nitelikte-

dir ve mülkiyet hakk› bu kararlar›n kesinleştiği anda

kazan›lmaktad›r.

2. Tapu kütüğünde kay›tl› olan taş›nmazlar›n sat›ş›nda

(mülkiyetin devrini amaçlayan sözleşmelerde) ge-

çerlik koşulu olarak öngörülen şekle uyulmamas›,

kesin geçersizlik (hükümsüzlük) olarak kabul edil-

mektedir. Bununla birlikte, tapuda kay›tl› taş›nmaz-

lar›n sat›ş› sözünü veren (vaat eden) ve noterlerce

düzenlenen sat›ş vaadi sözleşmeleri de tapuda mül-

kiyet hakk›n› geçirme s›ras›nda geçerli kabul edil-

mektedir (Yarg›tay İ.B.G.K. 24.04.1978, E.1978/3,

K.1978/4).

Gerek yasalar ve gerek yarg› kararlar›n›n kesin kuralla-

r›na karş›n, ülkemizde tapulu ya da tapusuz taş›nmazlar›n

kullan›lmas›nda, çeşitli toplumsal ve ekonomik nedenlerin

etkisiyle, resmi şekilden ve Türk Medeni Kanunu’nun ön-

gördüğü düzenden uzaklaş›lm›şt›r. Bunun nedeni, kişilerin,

kamu ya da özel mülkiyete konu yerler üzerinde kendi is-

tekleriyle yaratm›ş olduklar› yasal olmayan eylemsel kul-

lanma biçimlerinin ve tapu d›ş› taş›nmaz devirlerinin bir

türlü önlenememesi ve bu uygulamalar›n sistemin temel bir

unsuru durumuna gelmesidir.

Tapu sicil müdürü ya da memuru önünde, yasan›n ön-

gördüğü şekilde yap›lmayan her türlü taş›nmaz sat›ş›na "ta-pu d›ş›" ya da "harici sat›ş" denilmekte ve resmi şekil ko-

şuluna uyulmadan yap›lan bu tür sat›ş sözleşmeleri, tapu si-

cilinde mülkiyetin al›c›ya geçişine dayanak oluşturmamak-

tad›r. Türk Medeni Kanunu’ndaki resmi şekli bir kereye öz-

gü aramayarak özel sözleşmeye değer veren (harici sat›şa

ilişkin) kurallara ise, ilk kez kadastro (ve tapulama) yasala-

r›nda yer verilmiştir:

1. 1934 tarihli ve 2613 say›l› Kadastro ve Tapu Tahriri

Kanunu (madde: 22/E)

2. 1950 tarihli ve 5602 say›l› Tapulama Kanunu (mad-

de: 13)

3. 1964 tarihli ve 509 say›l› Tapulama Kanunu (madde:

32/c, 34)

4. 1966 tarihli ve 766 say›l› Tapulama Kanunu (madde:

32/c, 34)

5. 1987 tarihli ve 3402 say›l› Kadastro Kanunu (madde:

13/B-b, 15).

Kentlere göre k›rsal alanlarda daha çok olan tapu d›ş› el

değiştirmelerin, tapulama yasalar›yla hukuksallaşt›r›lmas›,

"hakkaniyet esaslar›na uygun düşmüştür" şeklinde aç›k-

lanm›şt›r (Yarg›tay İ.B.G.K. 17.04.1972, E.1970/8,

K.1972/8). Kadastro (ve tapulama) yasalar›nda, zilyetliğe

ve tapu d›ş› işlemlere (harici sat›şa) değer veren kurallar ço-

ğunluktad›r. Zilyedin durumunu ağ›rlaşt›ran hiçbir kurala

ise, yer verilmemiştir. Kural olarak, tapu d›ş› bir yolla mül-

kiyetin ya da zilyetliğin geçişini (naklini) öngören sözleş-

meler geçersiz olmakla birlikte, belirli koşullar›n varl›ğ› du-

rumunda, bu sözleşmelere kadastro (ve tapulama) yasalar›n-

da geçerlik tan›nm›şt›r. Bu durum, kadastro ile eski tapu ka-

y›tlar›n›n tasfiyesi ve eylemli arazi kullan›m›n›n yasal duru-

ma getirilerek, ülke gerçeklerinin karş›lanmas› şeklinde

aç›klanm›şt›r (Yarg›tay İ.B.G.K. 06.06.1997, E.1994/5,

K.1997/2). Kadastro (ve tapulama) yasalar›ndaki tapu d›ş›

işlemler (harici sat›şlar) yan› s›ra, özel parselasyona dayal›

payl› sat›şlar›n ortadan kald›r›lmas›na yönelik kurallar da,

"örtülü bir af" niteliğindedir.

Kadastro (ve tapulama) yasalar› ile, tapu sicil düzeninin

tam olarak kurulamad›ğ› gerçeği göz önünde bulundurula-

rak oluşan eylemli kullan›m durumlar›n›n, bir an önce orta-

dan kald›r›lmas› (tasfiyesi) ve Medeni Kanunun amac›na

ulaşmas›n› sağlamak için, bir kereye özgü olmak üzere,

"şekil şart›"na, yani tapu sicil müdürü ya da memuru

önünde taş›nmazlar›n resmi sözleşme ile devri koşuluna,

kamu yarar› ve kamu düzeni düşüncesiyle bir istisna (ayr›k)

konulmuştur. Anayasa Mahkemesi (19.06.1968, E.1966/21,

K.1968/26; 18-19.06.1968, E.1966/19, K.1968/25), taş›n-

mazlar›n, Türk Medeni Kanunu’ndaki şekillere uyulmaks›-

z›n el değiştirmesinin kabul edilmiş olmas›n›, "...hukuksalve sosyal bir düzensizlik yerine düzen getirmektedir..."gerekçesiyle anayasaya ayk›r› bulmam›şt›r.

Kadastro (ve tapulama) yasalar›nda, "harici sat›ş"a hu-

kuksal geçerlik tan›n›rken, tapu d›ş› yap›lan sat›şla hak sa-

hibi olabilmek için, edinme tarihinden başlayarak en az 10

y›l geçmesi bir ön koşul olarak kabul edilmiştir. 10 y›ll›k

sürenin, kadastronun kesinleştiği "tespit tarihi"ne göre he-

saplanmas› öngörülmüştür (Yarg›tay İ.B.G.K, 06.06.1997,

E.1994/5, K.1997/2). Kadastro (ve tapulama) yasalar› ile,

kadastro öncesinde:

1. Tapuda kay›tl› taş›nmazlar›n iyeleri (malik) veya ya-

sal mirasç›lar›

2. Tapuda kay›tl› olmayan taş›nmazlar›n ise zilyetleri

aras›nda bölündüklerinin belirlenmesi (özel parselasyon)

durumunda, bu yerlerin, bölünme gereği kullan›c›lar› ad›na

-59-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89

belirlenerek, tapu siciline kaydedilmesi öngörülmüştür.

1987’den sonra, ay›rmay› gerektiren bölmelerde, ay›rma ta-

rihindeki imar yürütmeliğinin (mevzuat›n›n) göz önünde

bulundurulacağ› belirtilmiştir (3402, madde: 15). Tapu d›ş›

(harici sat›şa) ilişkin bu kurallar, kadastro faaliyetleri ile s›-

n›rl› ve kadastroya özgüdür. Kadastrosu tamamlanan ve ke-

sinleşen taş›nmazlar hakk›nda uygulanma olanağ› bulunma-

d›ğ›ndan, bir yerin kadastro görmesi ard›ndan oluşan tapu

d›ş› işlemler ve yasal olmayan eylemsel kullanma biçimleri

hakk›nda, "gecekondu ve imar aff›" yasalar› devreye konul-

muştur. Kadastrosu kesinleşmiş taş›nmazlarda tapu d›ş› (ha-

ricen) sat›şlarda, arsa sahibi ile haricen alan kişinin anlaş-

malar› durumunda 2981-3290-3366 say›l› "gecekondu ve

imar aff›" yasalar›n›n ve bu yasalara göre yap›lacak ›slah

imar planlar›n›n bu anlaşmay› gözeteceği belirtilmiştir

(Yarg›tay 14.H.D. 10.02.1994, E.1994/756, K.1994/1377).

Bu tür tapu d›ş› sat›şlarda, 3402 say›l› Kadastro Kanu-

nu’nun 13/B-b maddesinin uygulanmamas›, "...taş›nmaz›nilk kadastrosu yap›lm›ş ve o husus tamamlanm›şt›r. Ya-p›lan işlem ›slah imar çal›şmas›d›r..." gerekçesiyle aç›k-

lanm›şt›r.

Yarg›tay’›n ilk kararlar›nda (22.11.1944), tapuda kay›tl›

olmayan yerlerdeki zilyetliğin bir bedel karş›l›ğ›nda devri,

bir sat›ş sözleşmesi olarak kabul edilerek, resmi şekilde ya-

p›lmad›ğ› gerekçesiyle geçerli say›lmam›şt›r. İki y›l sonra

(Yarg›tay İ.B.G.K. 09.10.1946, E.1946/6, K.1946/12), bu

karardan vazgeçilmiş ve Türk Medeni Kanunu’nun yaln›z-

ca tapulu taş›nmazlar›n devrini şekle bağlad›ğ›; tapusuz

olanlar hakk›nda özel bir şekil öngörülmediği; şekilsiz bile

olsa, sat›lan bir taş›nmaz›n, sözleşmenin yerel geçerliliği

nedeniyle geri al›nmas›n›n olanakl› olmad›ğ› gerekçeleriyle

bu tür yerlerin sat›ş›n›n bir taş›nmaz sat›ş› olarak kabul edi-

lemeyeceğine karar verilmiştir. Bu kararla, tapuda kay›tl›

olmayan taş›nmazlar›n "haricen" yani "tapu d›ş›" sat›ş›n›n

olanakl› ve geçerli olduğu kabul edilmiştir GÜRSOY

(1970: 152), bu karar›n, ülkenin önemli bir gereksinmesine

yan›t vermesi nedeniyle herkes taraf›ndan onayland›ğ› gö-

rüşündedir.

Anayasa Mahkemesi’nin bir karar›nda (18-19.06.1968,

E.1966/19, K.1968/25), "...yasa koyucu, devletin hükümve tasarrufu alt›nda bulunan sahipsiz yerlerin, kişilertaraf›ndan işgal, imar, ihya ya da başka biçimlerde ke-sin olarak edinilmesi için neden ve koşul oluşturmak zo-runda değildir. Hatta, bir yasayla, bu tür kurallar›n tü-münü ortadan kald›rarak, bu gibi yerler üzerinde zilyet-lik yoluyla bir hak doğamayacağ›n› da duyurabilir..."denilmiş ve ard›ndan var olan yasalara göre kazan›lm›ş hak-

lar›n sonradan ç›kar›lacak yasalarla tan›nmas›n›n zorunlu

olduğu belirtilmiştir. Bu kararla, bir kez bağ›şlama kabul

edildiğinde, bunun daha sonra yap›lacak düzenlemelerle ge-

ri al›nmas›n›n hukuk devletinde olanakl› olmad›ğ›na aç›kl›k

getirilmiştir. Anayasa Mahkemesi ve Yarg›tay’›n, birbiriyle

çelişir nitelikteki "resmi şekil" ile "fiili durum"u zorla-

mal› biçimde birlikte gözeterek, kamu düzeninin korunma-

s› aç›s›ndan ayn› anda yürürlükte olmalar›na göz yummala-

r›, Türkiye’de, taş›nmaz rejiminin ve tapu sicilinin bir tür-

lü düzene sokulamad›ğ›n› göstermektedir.

Tapu ve vergi kayd› bile olmaks›z›n, kişilerin, özel mül-

kiyetlerinde gibi kabul ettikleri ve kulland›klar› taş›nmazlar,

onlar›n kazan›lm›ş haklar› olarak görülmekte, çeşitli yasal

düzenlemelerle bu duruma hukuksal geçerlik tan›nmakta-

d›r. Oysa, devletin hüküm ve tasarrufu alt›nda bulunan yer-

lerde, Türk Medeni Kanunu uyar›nca (madde: 715), özel

mülkiyet kurulmas› olanaks›z olduğu gibi, bu yerlerin tapu

siciline tescil edilmeleri de gerekmemektedir (madde: 999).

Bu kurallar, devletin hüküm ve tasarrufu alt›nda bulunan

yerlerin, ihya işlemleri ile kültür arazisi durumuna getirilse-

ler bile, edinilemeyeceklerini vurgulamakta, ayr›ca yasalar-

la devlete kalan ve özel mülkiyete konu olabilecek nitelik-

teki taş›nmazlar üzerinde de kazand›r›c› zamanaş›m›n›n iş-

lemeyeceğine aç›kl›k getirmektedir (Anayasa Mahkemesi,

07.06.1983, E.1982/1, K.1983/10). Dolay›s›yla, tapuda tes-

cil edilme olanağ› bile bulunmayan yerlerle birlikte, doğal

kaynaklar ve servetler kapsam›ndaki (k›y›lar, ormanlar,

dağlar, tepeler gibi) yerlere de s›çrayan gecekondu ve kaçak

yap›lar yüzünden, bu yerler hukuka ayk›r› biçimde h›zla el-

den ç›kar›lmakta, arazi rejiminde ve imar sisteminde bir di-

siplin kurulmas› olanağ› giderek ortadan kalkmaktad›r.

Görülmektedir ki, bir taraftan kadastro (ve tapulama)

yasalar› ile ülke genelinde tüm taş›nmazlar tapu siciline

kaydedilirken, diğer yandan baz› taş›nmazlar›n resmi olma-

yan (tapu d›ş›) sözleşmelerle el değiştirmelerine "gecekon-

du ve imar aff›" ad›yla geçerlik kazand›r›lmaktad›r. Bu du-

rum, Türkiye’deki arazi rejiminin iki farkl› tutumu olarak

göze çarpmaktad›r.

4. Özel Parselasyon ve Hisseli Sat›şlar

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 1975 y›l› ve sonra-

s›na ait baz› genelgelerinde (TKGM 1975), "...büro ve tica-ret şirketleri ile baz› kişilerin gazetelere verdikleri duyu-rularla, büyük kentlerde ve turizm alanlar›nda özel par-selasyona dayal› payl› (hisseli) sat›ş yapt›klar› ve al›c›la-r›n bilgilendirilmelerine karş›n, bunlar› önleme konu-sunda yeterli olunamad›ğ›..." belirtilmiştir. Hükümetin

uyar›lar› ve belediyelerin olumsuz görüş vermelerine karş›n,

al›c›lar›n sat›n almada ›srar etmeleri durumunda, tapu sicil

müdürlüklerinin, sat›ş s›ras›nda düzenlenecek sözleşmeler-

de (resmi senet) bu konuyu belirtmeleri emri verilmiştir.

Ekonomik ve toplumsal yap›n›n bir ürünü olan ve kent

planlama eylemlerinin başar›s›n› olumsuz etkileyen payl›

taş›nmaz sat›şlar›, al›nan tüm önlemlere karş›n engellene-

memiştir. Bunun üzerine, 1985 tarihli ve 3194 say›l› İmar

-60-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89

Kanunu ile (madde: 18/son f›kra):

1. Veraset yolu ile geçen paylar

2. İmar Kanunu uyar›nca yap›lan hisselendirmeler

3. Kat Mülkiyeti Kanunu uyar›nca yap›lan hisselendir-

meler

4. Cebri icra yolu ile sat›şlar

5. Tar›m ve hayvanc›l›k, turizm, sanayi ve depolama

amac› için yap›lan hisselendirmeler

d›ş›ndaki, imar plan› olmayan yerlerde, her türlü yap›laşma

amac›yla taş›nmazlar› paylara ay›racak özel parselasyon

planlar› ve sat›ş vaadi sözleşmeleri yasaklanm›şt›r (Yarg›-

tay 14.H.D. 26.05.1998, E.1998/3520, K.1998/4156). Ayr›-

ca, İmar Kanunu’nun 42. maddesinde, "...özel parselasyonile hisse karş›l›ğ› belirli bir yer satana ve alana para ce-zas› verilmesi..." öngörülmüş ve teknik sorumluya da bu

cezan›n 1/5’inin uygulanacağ› belirtilmiştir. Bu arada, ayn›

parselde paydaş (hissedar) olanlar›n aralar›nda yapt›klar›

pay sat›şlar›n›n, İmar Kanunu’nda belirtilen yasak kapsa-

m›nda olmad›ğ› kabul edilmiştir (Yarg›tay 14.H.D.

23.12.1993, E.1993/2968, K.1993/10321).

1980 y›l› öncesi, "...birçok yönden gecekondu ile öl-çülemeyecek derecede yasalara uygun, daha pratik vegüvenceli bir yol..." olarak aç›klanan payl› taş›nmazlar

üzerindeki yap›lar ve harici sat›şlara ilişkin anlaşmalar, yar-

g› taraf›ndan da kabul edilmekteydi (Yarg›tay, 1.H.D.

12.10.1978, E.1978/10739, K.1978/10612). İmar Kanu-

nu’nun yürürlüğe girmesinden sonra, özel parselasyona da-

yal› payl› yer sat›şlar›n›n "idari" yolu t›kand›ğ›ndan, bu kez

yasadaki ayr›k (istisnai) durumlardan yararlanma yolu ter-

cih edilmiş; 1) mahkeme kararlar›, 2) cebri icra, 3) tar›m ve

hayvanc›l›k, turizm, sanayi ve depolama yollar›yla payl› ta-

ş›nmaz oluşturma faaliyetleri yoğunluk kazanm›şt›r.

4.1. Payl› Taş›nmaz Oluşturma Faaliyetleri

Özel parselasyon yap›lan taş›nmazlardan tapu d›ş› pay sat›n

alan kişiler, pay›n değerine göre tapu iptali ve tescili dava-

lar› açm›şlard›r. Bu davalarda, tapuda pay sahibi olan dava-

l›, tapu d›ş› (haricen) pay alanlar ise davac› olmuşlard›r.

Mahkemede daval› olan pay sahibi davay› kabul etmiş ve

mahkemeler davaya bakmak zorunda kalm›şlard›r. Anaya-

san›n 138. maddesindeki, "...idare, mahkeme kararlar›nauymak zorundad›r..." kural› gereği, tapu sicil müdürlükle-

ri, mahkeme kararlar›n› uygulamak zorunda kalm›ş ve tapu

d›ş› sat›n al›nan paylar› tescil etmişlerdir (KAVLAK 1998:

64), (GÜLTEKİN 1999: 36).

Paydaşlar›n özel anlaşmalarla kendi kullan›mlar›na ayr›-

lan paylar›n› üçüncü kişilere satmalar› durumunda, diğer

paydaşlar›n şuf’a (önal›m) hakk›n› kullanamayacaklar› ve

bu yer üzerinde el atman›n önlenmesine karar verilebilece-

ğine ilişkin yarg› kararlar› da, özel parselasyon ve hisseli sa-

t›şlara bir ölçüde işlerlik kazand›rm›şt›r. Bu uygulamalar,

21. yüzy›la girerken, Yarg›tay taraf›ndan (14.H.D.

06.02.1990, E.1990/295, K.1990/1192), "...yasan›n kabuletmeyip engellediği bir konuda; daval›n›n, davay› kabuletmesi hukuki sonuç sağlamaz. Bu yol izlendiği takdir-de, diğer yasalar›nda engellediği olaylar›n yarg› yolu ileyasaya ayk›r› biçimde oluşturulmas› gibi, hukuka, kamudüzenine ayk›r› sonuçlar ortaya ç›kacakt›r..." gerekçe-

siyle iptal edilmişlerdir. Bu karara ayk›r›l›kta ›srar eden

mahkemelerin, Adalet Bakanl›ğ› taraf›ndan uyar›lmalar› ile,

bu yol tamamen kapanm›şt›r.

İmar plan› olmayan yerlerde, imara ayk›r› yap›laşmay›

ve çarp›k kentleşmeyi önlemek amac›yla, İmar Kanunu ile

getirilen, özel parselasyon planlar› ve sat›ş vaadi sözleşme-

lerinin yap›lamayacağ›na ilişkin kurallara karş›n yürütülen

bu uygulamalar›n, yarg› taraf›ndan durdurulmas› üzerine,

pek çok kişi, bu kez, bir başka ayr›k durum olan "cebri ic-ra" yoluyla sat›ştan yararlanmak için icra müdürlüklerine

başvurmuştur. Bu uygulamada, tapuda pay sahibi görünen

borçlu, tapu d›ş› (haricen) pay sat›n alan alacakl› görünmüş-

lerdir. Pay sahibine karş› düzenlenen borç senedi ile gerçek-

te olmayan bir alacağ›n güvencesi için ipotek tesis edilmek-

te ve alacak haciz işlemine konu yap›lmaktad›r. Haciz kara-

r› al›nd›ktan sonra, taş›nmaz, icra müdürlüğü taraf›ndan iha-

leye ç›kar›larak, alacak karş›l›ğ› olarak gösterilen hisseler

tapu sicil müdürlüklerine gönderilen yaz›lar üzerine tapu d›-

ş› sat›n alanlar ad›na tescil edilmektedir. Adalet Bakanl›-

ğ›’n›n başvurusu üzerine, bir çok yarg›ç, payl› parsel sat›ş-

lar›n› özendirici kararlar ald›klar› için, "Hakimler ve Sav-c›lar Yüksek Kurulu" taraf›ndan cezaland›r›lm›şlard›r. Bu

yapt›r›mlara karş›n, gerek kamu düzenine ve gerek hukuk

sistemine zarar veren özel parselasyona dayal› hisseli yer

sat›c›lar›n›n, "...kendi düşüncelerine uygun hakim bul-mak için Türkiye’yi kar›ş kar›ş tarad›klar›..." belirtil-

miştir (HKMO 1997a: 36), (HKMO 1997b: 32-35).

Mahkemeler ve cebri icra yolunun kapanmas› üzerine,

bu kez tüm faaliyetler, tapu sicil müdürlükleri taraf›ndan da

duraksamalara neden olan, "Tar›m ve Hayvanc›l›k, Tu-rizm, Sanayi ve Depolama" amac›yla yap›lan payl› sat›ş-

lara yönelmiştir. Bu tür hisseli sat›şlarda, parsel büyüklüğü

olarak hangi miktar›n temel al›nacağ›na ilişkin genel ya da

bölgesel bir ölçüt getirilmemesi ve ayr›ca payl› sat›şlar›n

böylesi amaçlara uygunluğunun uzmanl›k gerektirmesi, uy-

gulamada sorunlar yaratm›şt›r.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 07.11.1985 ta-

rihli ve 1477 say›l› genelgesinde yeterli aç›kl›k getirilme-

mesi üzerine ç›kar›lan 04.07.1989 tarihli ve 1500 say›l› ge-

nelgede, "...imar plan› olmakla beraber henüz uygulamas›

yap›lmayan yerlerdeki taş›nmaz mallarda, 5 000 m2ve daha

fazla yere isabet eden ve belirtilen amaca yönelik olduğu

kabul edilen taleplerin tapu sicil müdürlüklerince doğrudan

karş›lanmas›..." kabul edilmiştir. Bay›nd›rl›k ve İskan Ba-

-61-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89

kanl›ğ›’n›n, "...5 000 m2veya benzeri bir rakam›n hisseli sa-

t›şlarda kesin bir ölçü olarak al›namayacağ› ve belli bir yü-

zölçümün en az miktar olarak önerilmesinin İmar Kanu-

nu’nun amac›na ayk›r› olduğu..." şeklinde karş› ç›k›ş› üzeri-

ne, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 03. 10.1997 tarihli

ve 1997/12 say›l› genelge ile yeni düzenlemeler getirmiştir.

Buna göre, payl› sat›şa konu taş›nmaz, bölge ya da çevre

düzeni plan› kapsam›nda kals›n ya da kalmas›n, yetkili ku-

ruluşun (örneğin tar›m ve hayvanc›l›k konusunda tar›m il

müdürlüklerinin) "sak›nca bulunmad›ğ›" görüşü vermeleri

yan› s›ra, ilgililerinin payl› sat›ş›n belirtilen amaca yönelik

olduğunu "kabul ve beyan etmeleri" durumunda istemlerin

karş›lanabileceğine yer verilmiştir.

İmar Kanunu’nda, "...imar plan› olmayan yerlerde..."

her türlü yap›laşma amac›yla taş›nmazlar› paylara ay›racak

özel parselasyon planlar›n›n ve sat›ş vaadi sözleşmelerinin

yap›lamayacağ› şeklindeki kural, imar plan› olan yerlerde

k›s›tlama olmad›ğ› şeklinde anlaş›lmakla beraber, bu konu-

ya genelgelerle aç›kl›k getirilmeye çal›ş›lm›şt›r. Tapu ve

Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 03.10.1997 tarihli ve

1997/12 say›l› genelgesinde:

1. İmar uygulamas› sonucunda oluşan ve tapuda tescilli

bulunan imar parsellerine yönelik payl› sat›ş istemle-

rinin doğrudan karş›lanmas›

2. İmar planlar› (naz›m imar plan› ve uygulama imar

plan›) kapsam›nda kalan taş›nmazlara yönelik istem-

lerin, valilik (bay›nd›rl›k ve iskan il müdürlükleri) ya

da belediyelerden al›nacak görüş doğrultusunda yön-

lendirilmesi

gerektiği belirtilmiştir. İmar plan› kapsam›nda olmakla be-

raber, arsa ve arazi düzenlemeleri (parselasyon) yap›lmayan

taş›nmazlar hakk›nda ilgili kuruluşa dört soru sorulmakta-

d›r:

1. Payl› sat›şa konu taş›nmaz›n imar plan› veya bölge ya

da çevre düzeni plan› kapsam›nda kal›p kalmad›ğ›?

2. Plan kapsam›nda kalmakta ise, hangi amaca özgülen-

diği (tahsis edildiği)?

3. Parsel üzerinde yap› var ise, bu yap›n›n 2981-3290-

3366 say›l› yasa kapsam›nda kal›p kalmad›ğ›?

4. Talep edilen işlemin yap›lmas›nda sak›nca bulunup

bulunmad›ğ›?

Bu sorularla, payl› sat›şa konu taş›nmaz›n:

1. İmar parseli olup olmad›ğ›n›n?

2. Taş›nmaz üzerindeki yap›n›n, ruhsat ve eklerine uy-

gun inşa edilip edilmediğinin?

yan›tlar› aranmaktad›r. İmar plan› içinde kalmakla birlikte

yap› yasağ› bulunan (yol, park, yeşil alan, eğitim ve sağl›k

tesisleri gibi) alanlara rastlayan ya da imar plan› ile öngörü-

len toplam inşaat hakk› (TAKS) her bir paydaşa bağ›ms›z

bölüm verilmesine yeterli olmayan taş›nmazlar›n yaratt›ğ›

sorunlar bir yana, taş›nmaz üzerinde ruhsats›z ya da ruhsat

ve eklerine ayk›r› inşa edilen yap›lar›n bulunduğu yerlerde-

ki payl› sat›şlar hakk›nda "sak›nca bulunup bulunmad›ğ›"

sorusuna yan›t istenmesi dikkat çekicidir.

Türk imar sistemine göre, ruhsat al›nmadan yap›ya baş-

land›ğ› ya da ruhsat ve eklerine ayk›r› yap› yap›ld›ğ›n›n be-

lirlenmesi durumunda, verilen süre içinde yap›n›n ruhsata

uygun duruma getirilmemesi ya da ruhsat al›nmamas› halin-

de ruhsata ayk›r› veya ruhsats›z binan›n belediye encümeni

veya il idare kurulu karar› ard›ndan y›k›lmas› (3194 say›l›

yasa, madde: 32) ya da kamu taş›nmazlar› üzerinde kal›c›

veya geçici bütün izinsiz yap›lar›n inşa s›ras›nda olsun ya da

iskan edilmiş bulunsun, hiçbir karar al›nmas›na gerek kal-

maks›z›n belediye veya Devlet Zab›tas› taraf›ndan derhal

y›kt›r›lmas› (775 say›l› yasa, madde:18) öngörülmüştür.

Ayr›ca, ruhsat ve eklerine uygun inşa edilmediği için yap›

kullanma izni (iskan) verilmeyen yap›lar›n su, elektrik, ka-

nalizasyon, doğalgaz, telefon gibi teknik alt yap› hizmetle-

rinden yararlanamayacaklar› belirtilmiştir (3194 say›l› yasa,

madde: 31). Ruhsats›z inşa edilen ya da ruhsat ve eklerine

ayk›r›l›ğ› belirlenen ve haklar›nda yukar›da aç›klanan kural-

lar›n uygulanmas› gereken yap›lar›n inşa edildiği parsele

ilişkin payl› sat›ş isteminde, "sak›nca bulunup bulunmad›ğ›"

sorusuna, Türkiye’de herhangi bir kurumun (başta belediye-

lerin ve valiliklerin) uygun görüş vermesi olanaks›zd›r.

İmara ayk›r›l›ğ› nedeniyle yap› kullanma izni alamayan

ve bu yüzden tapu sicilinde "cins değişikliği" yap›lamayan

parseller üzerindeki yap›larda, proje d›ş› inşa edilen "kaçak

katlar" ya da "kaçak bağ›ms›z bölümlerin" sat›ş› s›ras›nda

yöneltilen sorular, sorunu çözme konusunda yetersizdir.

Yap›n›n, ruhsat ve eklerine uygun inşa edilip edilmediği ve

yap› kullanma izni al›p alamayacağ›n›n sorulmas› gerekir-

ken, "sak›nca olup olmad›ğ›" ya da "yap›n›n 2981-3290-

3366 say›l› yasa kapsam›nda kal›p kalmad›ğ›" şeklindeki

sorularla çözüm aranmas› uygulamada pek çok sorunu da

yan› s›ra getirmektedir.

İmar Kanunu ve mevzuat›n›n yasaklad›ğ› bir ayk›r›l›ğ›,

"...belediyenin gidereceği bir sorun..." olarak değerlendi-

rerek, "...yap›n›n imara ayk›r› olmas› mülkiyetin nakliniengelleyici bir husus değildir..." demekle (GÜLTEKİN

1999: 35) sorunlar çözülmediği gibi, onayl› projelere ve ya-

p› izin belgesine ayk›r› inşa edilen kaçak katlar›n ve bağ›m-

s›z bölümlerin, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü taraf›n-

dan yöneltilen sorularla tapuda al›m›na ve sat›m›na olanak

sağland›ğ› görülmektedir.

İmar plan› olan yerlerde, bir parsel üzerinde inşa edile-

cek bir yap›n›n kaç katl› olacağ› ya da ne kadar bağ›ms›z

bölümden oluşacağ› önceden bilinmekte ve hesaplanabil-

mektedir. Buna rağmen, imara ayk›r› biçimde fazladan inşa

edilen "kaçak katlar" ya da "kaçak bağ›ms›z bölümle-rin", bir daha imara uygun duruma getirilmeleri olanaks›z

olduklar› halde, gerek tapuda ve gerekse tapu d›ş› işlemler-

le "topraktan kat sat›ş›" ad›yla el değiştirmesinin yoğun

bir şekilde devam etmesi ile imarda disiplin yitirilmiştir.

-62-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89

Yasal olmayan yollarla aş›r› kazanç elde etmenin en geçer-

li yollar›ndan biri olarak görülen bu tür imara ayk›r›l›klar,

yukar›da da belirtildiği üzere, yasal yollarla ortadan kald›r›-

lacağ›na (tasfiye edileceğine), sistemin temel bir unsuru du-

rumuna gelmiştir.

Dolay›s›yla, kadastro ve tapu sicilindeki işlemlerin:

1. Sorunu tam kavramayan, çözümde yetersiz ve yanl›ş

anlamalara aç›k sorulara

2. Belediye yönetimlerinde etkin ve egemen olan siyasi

otoritenin her zaman değişebilir takdirlerine

3. İdarenin keyfi yetki kullan›m›na bağ›ml› duruma ge-

tirildikleri anlaş›lmaktad›r.

1965 tarihli ve 634 say›l› Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre,

binada kat mülkiyeti kurulmuş ise, kat maliklerinin, bağ›m-

s›z bölümleri başkalar›na sat›şa ya da sat›ş vaadinde bulun-

maya yetkili olduklar›, sat›ş vaadi sözleşmelerinin ise noter-

ler taraf›ndan düzenleneceği öğretide ve uygulamada durak-

samaya yer vermeyecek kadar aç›kt›r. Ayr›ca, tapuda kay›t-

l› bir taş›nmaz›n mülkiyetini devretmeyi öngören, ancak

Türk hukuk sisteminin benimsediği resmi biçime uygun ya-

p›lmad›ğ›ndan geçersiz olan tapu d›ş› sözleşmelere dayan›-

larak aç›lan "cebri tescil davalar›" da, kural olarak kabul

edilmemektedir (Yarg›tay H.G.K. 07.10.1987, E.1987/13-7,

K.1987/705).

Bu yerleşmiş kararlara karş›n, Yarg›tay (İ.B.G.K.

30.09.1988, E.1987/2, K.1988/2), Kat Mülkiyeti Kanu-

nu’na göre yap›m›na başlan›lan taş›nmazdan bağ›ms›z bö-

lüm sat›ş›na ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan, taraflar›n

bağ›ms›z bölüm sat›m›nda anlaşarak al›c›n›n tüm borçlar›n›

ödemesi, sat›c›n›n da bağ›ms›z bölümü teslim ederek al›c›-

n›n onu malik gibi kullanmas›na karş›n sat›c›n›n tapuda

mülkiyetin devrine yanaşmamas› durumunda; olay›n özelli-

ğine göre, yarg›c›n, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesin-

deki "iyi niyet" kural›n› gözeterek aç›lan tescil davas›n› ka-

bul edebileceğine karar vermiştir.

Sözleşmelerin resmi şekilde yap›lmas› zorunluluğuna

karş›n, harici taş›nmaz sat›ş›n› kabul eden bu karar, "...yatamamen, resmi şekil hukuk ve düzenini kald›racaks›n›zveya ayr›cal›k getirmeyeceksiniz..." şeklinde eleştirilmiş-

tir (ARSLAN 1988). Kat mülkiyeti ya da kat irtifak› henüz

kurulmayan bağ›ms›z bölüme düşen arsa pay› oran›n›n sat›ş

vaadi sözleşmesinde belirlenmemiş olmas›n›n sözleşmenin

geçerliliğine engel oluşturmayacağ› karar› da (Yarg›tay

İ.B.G.K. 24.04.1978, E.1978/3, K.1978/4), pay sat›şlar›nda,

ruhsat ve eki onayl› projelere uygunluk koşulunu aramama-

s› nedeniyle isabetli değildir. Bu durum, imara ayk›r› kaçak

katlar›n ya da bağ›ms›z bölümlerin de, "topraktan kat sa-t›ş›" ad›yla işlem görmesine yol açmakta, uygulamada be-

lirsizlikleri ve imara ayk›r› yap›laşmalar› azaltacağ›na art›r-

maktad›r.

4.2. Özel Parselasyon ve Payl› Sat›şlardaPara Cezas›

1985 tarihli ve 3194 say›l› İmar Kanunu’nda, "...özel parse-lasyon ile hisse karş›l›ğ› belirli bir yer satana ve alana500 000 TL’dan 25 000 000 Liraya kadar para cezas› ve-rilir. Ayr›ca fenni mesule bu cezalar›n 1/5’i uygulan›r..."denilmektedir (madde: 42). Bu para cezalar›, 07.12.1988 ta-

rihli ve 3506 say›l› yasayla Türk Ceza Kanunu’na eklenen

bir kuralla, üç kat›na ç›kar›lm›ş ve cezalardaki art›şlar, me-

mur maaş katsay›s›na bağlanm›şt›r. Buna göre, para cezala-

r›n›n hesaplanmas›nda 1988 y›l› Bütçe Yasas›’nda 84 olarak

belirlenen memur maaş katsay›s›n›n art›r›lmas› durumunda,

her 30 puanl›k art›ş bir birim olarak kabul edilmiş ve

12.12.1989 tarihli Resmi Gazete’de yay›nlanan 3591 say›l›

yasa ile 30 rakam› 75 olarak değiştirilerek, yasadaki en az ve

en çok para miktarlar›n›n bu birim say› ile çarp›larak para

cezalar›n›n hesaplanmas› öngörülmüştür. Bu durumda, 1999

y›l› memur maaş katsay›s›=9975, birim say›=9975-

84/75=131 olmak üzere, en az para cezas›=1 500 000 TL*

131=196 000 000 TL, en çok para cezas›=75 000 000 TL*

131=9 825 000 000 TL şeklinde olmuştur.

Türk Ceza Kanunu ve diğer yasalarda yer alan imar pa-

ra cezalar›, ekonomik koşullar ve paran›n sat›n alma gücün-

de ortaya ç›kan değer kay›plar› yüzünden etkinlik ve cayd›-

r›c›l›k özelliğini yitirmiştir. Ceza adaletinin sağlanmas› ve

enflasyona koşut art›r›lmas› amac›yla, 28.07.1999 tarihli ve

4421 say›l› yasayla "Yeniden Değerleme Oran›" sistemi

getirilmiştir. 2000 y›l› ile birlikte, para cezalar›n›n, her tak-

vim y›l› baş›ndan geçerli olmak üzere Bakanlar Kurulu’nca

belirlenecek oranlarda art›r›lmas› öngörülmüştür. 1999 y›l›-

n›n en az ve en çok para cezalar›n›n, 2000 y›l› değerleme

oran› olan %52.1 kadar art›r›larak 2000 y›l›na ilişkin mik-

tarlar bulunmuştur. Yeniden değerleme oran›, 2001 y›l› için

%56, 2002 y›l› için %53.2 ve 2003 y›l› için %59 olarak ka-

bul edilmiştir (Çizelge 6).

Y›l En Az Para En Çok

Cezas› (TL) Para Cezas› (TL)

1999 196 500 000 TL 9 825 000 000 TL

2000 298 876 500 TL 14 943 825 000 TL

2001 466 247 340 TL 23 312 367 000 TL

2002 714 290 925 TL 35 714 546 244 TL

2003 1 135 721 100 TL 56 786 055 000 TL

Çizelge 6: Özel Parselasyon ile Hisse Karş›l›ğ› Yer Satana

ve Alana Verilecek Para Cezalar›

İmar Kanunu uyar›nca tek eylem nedeniyle tek ceza

uygulanmas›, eylemin her tekrar›nda bir önceki para ceza-

s› miktar›n›n iki kat›n›n verilmesi ve bu para cezalar›n›n

doğrudan doğruya belediyeler veya en büyük mülki amir

-63-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89

taraf›ndan uygulanmas› öngörülmüştür. Özel parselasyon-

la oluşan parsellerin her birinin tapu d›ş› sat›şa konu yap›l-

mas› durumunda, pay karş›l›ğ› yer alanlara ve satanlara

uygulanacak mali yapt›r›m›n ne denli büyük olduğu görül-

mektedir. Belediye ve mücavir alan içinde belediye encü-

menleri, d›ş›nda ise il idare kurulu taraf›ndan yürürlükteki

en az ve en çok miktarlar aras›nda serbest olarak takdir

edilecek olan para cezalar›na, 7 gün içinde itiraz edilebile-

ceğine ilişkin kural, Anayasa Mahkemesi taraf›ndan

(15.09.1997, E.1996/72, K.1997/51) iptal edilmiş ve iti-

razlar›n, sulh ceza mahkemeleri yerine, 01 Ağustos 2001

tarihinden başlayarak idare mahkemelerine yap›lmas› ön-

görülmüştür.

İdarenin, hizmetlerini gereği gibi ve ivedilikle görebil-

mesi için, yapt›r›m uygulama yetkilerine gereksinmesi ol-

duğunu belirten Anayasa Mahkemesi’ne göre, kişilerin dü-

zene ayk›r› davran›şlar› nedeniyle verilen ve idari yapt›r›m-

lar›n en önemlilerinden biri olan para cezas›n› diğer cezalar-

dan ay›ran en belirgin nitelik, onlar›n idari makamlar tara-

f›ndan verilmesi olarak görülmüştür. Kesinleşen para ceza-

s› üzerine düzenlenen ödeme emrinin, kendisine bildirim

(tebligat) yap›lacak kişinin bulunamamas› durumunda,

oturma (ikametgah) adresinde bulunanlardan ya da iş yerle-

rinde memur ya da müstahdemlerden birine tebliğ edilmesi,

buna karş›n bildirilemez ise, "ilanen tebliğ" yoluna başvu-

rulmas› gerekmektedir (213 say›l› yasa, madde: 103). Para

cezalar›na gecikme zamm› uygulanamayacağ› gibi (6188

say›l› yasa, madde: 51), ödeme süresi ve vade günü belirlen-

meden ödeme emri de düzenlenemez. Bununla birlikte, pa-

ra cezas› borçlular› taraf›ndan ertelenmesi (tecili) istenildi-

ğinde; 1) %54 cari oranda "tecil faizi" al›nmas›, 2) iki y›l›

aşmamak ve taksitlerle ödenmek koşuluyla tecilinin olanak-

l› olduğu kabul edilmiştir.

Başlang›çta çok az belirlenen para cezalar›n›n cayd›r›c›

olmas› bir yana, gülünç kald›ğ› düşüncesinde olan ÖZKA-

YA (2000: 593)’ya göre, "istisnalar d›ş›nda özel parse-lasyon ile hisse karş›l›ğ› pay satan ve alan" deyimi pek

anlaş›lamad›ğ›ndan, uygulamada duraksamalara (tereddüt-

lere) neden olmaktad›r. Yap›lar hakk›ndaki imar para ceza-

lar› imar müdürlükleri taraf›ndan yürütülürken, özel parse-

lasyon ile payl› yer satan ya da alanlara uygulanacak para

cezalar›n›n, belediyelerde, hangi müdürlük taraf›ndan ve ne

şekilde yürütüleceği belirsizdir. Gerek mahkemelerde aç›-

lan davalar ve gerek kadastro ve tapu sicil müdürlüklerine

yap›lan başvurularda, özel parselasyon planlar›n› yapanlar

ve buna dayal› payl› yer satanlar ve alanlar belgeleriyle bi-

lindikleri halde, bu güne değin (1985-2003), herhangi bir

kişi hakk›nda mali ya da cezai yapt›r›m uygulanmad›ğ› gö-

rülmektedir.

Özel parselasyon planlar›, her ne şekilde olursa olsun,

"kay›t d›ş› işlem" olarak kabul edilseler de, bu faaliyetle-

rin, harita tapu ve kadastro sektörü kapsam›nda değerlendi-

rilmeleri gerekmektedir. Bu yüzden, para cezas› işlemleri

harita mühendisleri taraf›ndan yürütülmelidir. Ancak para

cezalar›n›n, belediyelerde, harita mühendislik hizmetlerinin

kurumsallaşmam›ş olmas› nedeniyle bu güne kadar uygula-

ma bulmad›ğ› anlaş›lmaktad›r.

İmar Kanunu’nda, belediyelerin ve valiliklerin cumhuri-

yet savc›l›ğ› arac›l›ğ›yla, idare mahkemelerine (01 Ağustos

2001 öncesi sulh ceza mahkemelerine) başvurmalar› duru-

munda, bu mahkemelerce, ceza verilen "teknik sorumlu ve

yüklenicilerin" bir y›ldan beş y›la kadar mesleklerinden ya-

saklanabilecekleri, ayr›ca bu mahkeme kararlar›n›n bakanl›-

ğa ve ilgili meslek odalar›na bildirileceği belirtilmektedir

(3194 say›l› yasa, madde: 42). Ancak uygulamada, beledi-

yelerin ve valiliklerin, yasada belirtilen amaçla mahkemele-

re başvurduklar›na rastlan›lmad›ğ› gibi, Türk Mühendis ve

Mimar Odalar› Birliği (TMMOB) ve bağl› odalar›n da bu

kural› uygulad›klar› bilinmemektedir.

İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere, kentsel

alanlarda gecekondu ve imara ayk›r› yap›laşma sürerken,

özel parselasyon ve hisseli sat›şlara ilişkin İmar Kanu-

nu’nda öngörülen yapt›r›mlar hiç uygulanmamaktad›r. Ay-

r›ca, başta harita mühendislik hizmetleri olmak üzere, diğer

meslek kuruluşlar› ya da kurumlar› taraf›ndan da olmas› ge-

rektiği biçimde izlenmemektedir. ABAMA (1996: 601)’ya

göre, "...bir yasan›n yürütülmesinden sorumlu tutulanidarenin, denetim göreviyle de sorumlu tutulmas›..." ge-

rekmektedir. Oysa, uygulamada denetim görevi, İmar Ka-

nunu’nun uygulanmas›ndan sorumlu olmayan İçişleri Ba-

kanl›ğ›’nca yap›lmaktad›r. Bu yüzden, gerek imar ile ilgili

işlemlerin ve gerekse harita, tapu ve kadastro ile ilgili iş-

lemlerin gereği gibi denetlendikleri söylenemez.

5. Genel Değerlendirme ve Sonuç

Türk Medeni Kanunu ve Tapu Sicil Tüzüğü uyar›nca, mül-

kiyete ilişkin s›n›r gösterme işlemlerinde temel al›nan, ya-

p›m›nda ve kontrolünde harita mühendislerinin görevli,

yetkili ve sorumlu olduklar› parselasyon haritalar› ile, te-

sis-kuruluş kadastrosu sonucu oluşan kadastro parsellerine

ilişkin bilgiler tamamen değişmekte ve yeni bir kadastral

durum yarat›lmaktad›r. Görülüyor ki, imar plan› uygulama-

lar› (arsa ve arazi düzenlemeleri), mülkiyete ilişkin son du-

rumu gösteren kadastro haritalar› ve tapu sicili bilgilerini,

imar plan› verilerine ve plan notlar›na göre, "imar parse-li" oluşturarak değiştirmektedir. Bu süreç, imar plan› yap›-

lan tüm alanlarda tamamland›ğ›nda, "özel parselasyon vehisseli sat›şlar›n" teknik ve hukuksal dayanaklar› da orta-

dan kalkm›ş olacakt›r. Ayr›ca, bunlar›n yol açt›ğ› gecekon-

du ve imara ayk›r› yap›laşman›n gerekçeleri aras›nda say›-

lan, "arsa" ya da "imar parseli" sorunu da çözümlenmiş

olacakt›r.

-64-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89

Türk imar sistemi de, kadastro parsellerinin imar plan›

doğrultusunda yap›lacak uygulamalarla, arsa ya da imar

parseli durumuna gelmelerini ve ard›ndan bu parseller üze-

rindeki yap› sürecini disiplin alt›na alan kurallar içermekte-

dir. Ayr›ca, imar ve planlama ile ilgili kurallar Bay›nd›rl›k

ve İskan Bakanl›ğ› taraf›ndan, kadastro ve tapu siciline iliş-

kin kurallar ise Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü taraf›n-

dan izlenmekte ve geliştirilmekte; taş›nmaz sahiplerinin is-

temleri üzerine ya da belediyelerin veya valiliklerin doğru-

dan Devlet İhale Kanunu’na göre yapt›rd›klar› imar plan›

uygulamalar›nda işin bedeli (birim fiyatlar) ise; 1) İller

Bankas› Harita Dairesi Başkanl›ğ›, 2) TMMOB Harita ve

Kadastro Mühendisleri Odas› taraf›ndan ayr› ayr› haz›rlana-

rak, her y›l harita üreten ve uygulayan kurumlar›n kulla-

n›mlar›na sunulmaktad›r.

Bu sisteme ayk›r› biçimde gelişerek, hiçbir resmi niteli-

ği olmayan "kay›t d›ş›" olarak değerlendirilen özel parselas-

yon planlar› ve buna dayal› payl› taş›nmaz sat›şlar›, Türk

hukuk sistemi taraf›ndan kamusal (resmi) bir şekilde düzen-

lenmedikleri için geçerli say›lmad›klar› halde, bir türlü ön-

lenememekte ve oluşan fiili durum, peş peşe ç›kar›lan yasa-

larla bağ›şlanmakta ve hukuksal geçerlik kazanmaktad›r.

Oysa her bağ›şlama, gecekondu ve imara ayk›r› yap›laş-

may› özendirmektedir. Haks›z olarak sahiplenilen kamu ta-

ş›nmazlar›n›n işgalcilerine devredilmesi ile sorunlar çözül-

memekte, kaçak yap›laşma eğilimi bir toplumsal al›şkanl›k

haline gelmektedir. Kamu taş›nmazlar›n›n geleceğinin, ida-

renin her zaman değişebilir takdirine b›rak›lmas› da, bu

alanlar›n h›zla elden ç›kar›lmalar›na ve giderek yok olmala-

r›na yol açmaktad›r.

Türkiye’de, harita, tapu ve kadastro faaliyetleri de için-

de olmak üzere, pek çok sektörün başar›s›zl›klar›n›n ve ih-

mallerinin sonucu daha da artan gecekondu ve kaçak yap›-

laşma; hukuk sistemini, ortak yaşama ve davran›ş değerle-

rini aş›nd›ran, kamu düzenini tehdit eden gelişmelerin kay-

nağ› haline gelmiştir.

Bu durumda, kentleşme ve imar düzeninde, yeni bir sis-

temin oluşturulmas› gerekmektedir ve bunun için yeniden

yap›lanma da içinde olmak üzere, farkl› bir sistem aray›ş›na

gidilmelidir. Çünkü, insanlar›n can ve mal güvenliklerinin

sağlanmas› için, sistemin kendi içinde tutarl› bir biçimde

oluşturulmas› zorunludur.

Toplumun ve kişilerin, kurumlarla ve kurallarla beraber

yaşamalar›n› sağlamak gerekmektedir. Bu konudaki başar›,

kentleşme ve yerleşme anlay›şlar›nda değişim getireceği gi-

bi, yasalar›n herkese eşit uygulanmas› toplum içinde ve ki-

şiler aras›nda eşitliği ve toplumsal adaletin yerleşmesini

sağlayacakt›r.

Bu nedenle:

1. Kentlere olan göçün ve aş›r› nüfus art›ş›n›n verimsiz

ve gereksiz bir y›ğ›lma biçimini almas› önlenmelidir. Önle-

me konusundaki düzenlemeler, gecekondu ve imar sistem-

leri yan› s›ra yönetim sistemi, çal›şma, sosyal güvenlik,

ekonomi gibi alanlar› da kapsamal›d›r.

2. 17 Ağustos 1999 günlü Marmara Depremi ve ard›n-

dan meydana gelen diğer depremler bile, kaçak yap›laşma

sürecine son verememiştir. Bununla birlikte, deprem sonra-

s› oluşan psikolojik ortam›n, kaçak ve sağl›ks›z yap›laşma-

n›n tehlikelerinin toplumsal düzeyde daha iyi anlaş›lmas› ve

bir değişim sürecinin başlat›lmas› aç›s›ndan bir dönüm nok-

tas› olarak kullan›lmas› kesinlikle sağlanmal›d›r.

3. Gecekondu ve imara ayk›r› yap›lar›n bağ›şlanmas›na

son verilmelidir.

4. Haks›z olarak kullan›lan ve sahiplenilen kamu taş›n-

mazlar›n›n, fiili kullan›m durumlar›na göre işgalcilerine

devredilmeleri yerine, kentsel yenileme projeleriyle, bu

alanlarda planl› ve çağdaş yerleşmelerin kurulmas›na ve her

aileyi konut sahibi yapacak sosyal politikalara gereksinme

vard›r ve bunun için arsa tapusu yerine, kat mülkiyeti kurul-

muş bir yap›da konut tapusu verilmesini amaçlayan düzen-

lemeler yap›lmal›d›r.

5. Veraset yolu, İmar Kanunu ve Kat Mülkiyeti Kanunu

d›ş›nda, her türlü yap›laşma amac›yla arsa ve parselleri his-

selere ay›racak özel parselasyon planlar› ve sat›ş vaadi söz-

leşmeleri yasaklanmal›d›r. Mahkemeler taraf›ndan, belirti-

len istisnalar d›ş›nda hisselendirmeyi, hisse devrini ve tem-

likini gerektiren kararlar al›nmas› yasaklanmal›d›r. Bunlara

ayk›r› davrananlar hakk›nda, cayd›r›c› ve etkili mali ve ce-

zai yapt›r›mlar öngörülmeli, bu yapt›r›mlar›n hangi kurum-

lar taraf›ndan, nas›l ve ne şekilde uygulanacağ› herhangi bir

boşluk, kuşkulu durum ya da belirsizlik yarat›lmadan aç›k-

l›ğa kavuşturulmal›d›r.

6. Uygulama imar planlar›n›n yürürlüğe girmesinden

hemen sonra, bu planlar›n, belirlenen etaplar halinde ve ar-

sa ve arazi düzenlemeleri yoluyla araziye (zemine) uygu-

lanmas› zorunlu k›l›nmal›d›r.

7. İmar parselleri oluştuktan sonra, parsel sahiplerini

imar plan›na uygun yap› yapmaya zorlamak gerekmektedir.

Kentsel alanlarda, arsa politikas›n›n, yaln›zca toprak huku-

ku ve vergisel araçlarla amaca ulaşmas› ve başar›l› olmas›

olanaks›zd›r. Konut yap›m›n› kolaylaşt›rmak için, ayr›ca

kredi ve vergi indirimi gibi parasal desteklere de gereksin-

me vard›r.

8. Parsel sahiplerince yap›lacak mimari-elektrik-maki-

ne-tesisat projelerinin belediyeler veya valilikler taraf›ndan

onaylanarak yap› izin belgesi (ruhsat) verilmesi ard›ndan,

öngörülecek süre içinde, 1965 tarihli ve 634 say›l› Kat Mül-

kiyeti Kanunu uyar›nca tapuda kat irtifak› kurulmas› ve

"cins değişikliği" yap›lmas› zorunlu k›l›nmal›d›r. Kat irti-

fak› ya da kat mülkiyeti kurulmayan yap›lara su, elektrik,

kanalizasyon gibi teknik alt yap› hizmetlerinin götürülmesi

yasaklanmal›d›r. Tersine davrananlar hakk›nda cayd›r›c› ve

etkili mali ve cezai yapt›r›mlar öngörülmelidir.

9. Hazineye, belediyelere, özel idarelere ya da katma

-65-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89

bütçeli dairelere ait arazi ve arsalar üzerinde veya devletin

hüküm ve tasarrufu alt›nda bulunan yerlerde izinsiz yap›lan

yap›lar›n mülkiyet ve tasarruf hakk›, hiçbir işlem yap›lma-

s›na gerek olmaks›z›n, kendiliğinden yap›n›n yap›ld›ğ› ara-

zi veya arsan›n sahibi olan idareye geçmesini sağlay›c› ku-

rallar konulmal›d›r.

10. Belediyeler ya da valilikler taraf›ndan verilen "y›k›m

kararlar›", yap›lar›n üzerinde yer ald›klar› parsellerin kay›t-

l› olduklar› tapu kütüğüne şerh düşülerek, imara ayk›r›l›k

giderilinceye kadar, bu taş›nmazlar›n sat›ş›, bağ›ş›, trampa-

s› gibi tasarruf haklar› k›s›tlanmal›d›r.

11. Ruhsats›z yap› yapanlar ve yapt›ranlar; yap› ruhsat›

olmayan inşaatlara ve yap› kullanma izni bulunmayan yap›-

lara teknik alt yap› hizmeti sağlayan kamu görevlileri ile bu

hizmetlerden kaçak olarak yararlananlar; imar mevzuat›na

ayk›r› yap›lar hakk›nda al›nan kararlar› uygulamayan kamu

görevlileri hakk›nda cayd›r›c› ve etkili mali ve cezai yapt›-

r›mlar öngörülmelidir.

Kaynaklar

ABAMA (ABACIOĞLU), M.: Aç›klamal› ve İçtihatl› İmarKanunu Mevzuat› ve Uygulamas›, 6. Bask›, Seçkin

Yay›nevi, Ankara, 1996

ARSLAN, İ. İ.: Yarg›tay 13. Hukuk Dairesi Üyesi, 30.09.1988Tarihli ve E. 1987/2, K. 1988/2 Say›l› Yarg›tay İçtihad›Birleştirme Genel Kurulu Karar›na Karş› Oy Yaz›s›.

AYBAY, A.: İmar Aff›, Tapu ve Kadastro Dergisi, Tapu ve

Kadastro Genel Müdürlüğü Yay›n›, Y›l: 1, Say›: 2, Ankara,

1989, s: 4-7.

BİB, Bay›nd›rl›k ve İskan Bakanl›ğ› (BİB) Teknik Araşt›rma ve

Uygulama Genel Müdürlüğü’nün (TAU) 11.11.1993 / 22707

Say›l›; 23.06.1994 / 11131 Say›l›; 10.11.1995 / 15365 Say›l›;

12.02.1998 / 1479 Say›l›; 23.08.1999 / 10720 Say›l›; İçişleri

Bakanl›ğ› Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün 04.08.1999

/ 53882 Say›l› Genelgeleri, 1993.

DPT: VI. Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› Harita ve Tapu KadastroÖzel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT Yay›n No: 2210,

ÖİK: 356, Ankara, 1990

DPT : VII. Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› Harita ve Tapu KadastroÖzel İhtisas Komisyonu Raporu, Yay›n No: DPT: 2554-

ÖİK: 570, Ankara, 1995

DPT : Devlet Planlama Teşkilat› (DPT) 8.Beş Y›ll›k Kalk›nma

Plan› Harita, Tapu Kadastro Coğrafi Bilgi ve UzaktanAlg›lama Sistemleri Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT

Yay›n›, 2001

GÜLTEKİN, T.: Hisseli Sat›şlar, Mülkiyet Dergisi, Tapu ve

Kadastro Müfettişleri Derneği Yay›n›, Say›: 32, Ankara, 1999,

s: 33-38.

HKMO : 30. Dönem Çal›şma Raporu, TMMOB Harita ve

Kadastro Mühendisleri Odas› Yay›n›, Ankara,1985

HKMO 1997a: Hileli Hisseli Parsel Sat›şlar› Tatilden Döndü,Harita Bülteni, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri

Odas› Yay›n›, Y›l: 7, Say›: 36, Ankara.

HKMO 1997b : Çanlar Bursa İçin Çal›yor-Hukuk Savaş›ndaBaşar›ya Doğru, Harita Bülteni, TMMOB Harita ve Kadastro

Mühendisleri Odas› Yay›n›, Y›l: 7, Say›: 37, Aral›k 1997,

Ankara.

İTO : İstanbul’da Kaçak Yap›laşman›n Nedenleri, İstanbul

Ticaret Odas› Yay›n›, Kas›m 2001,154+75s.İV, İstanbul

Valiliği’nin (İV) Özel Kalem Müdürlüğü Ç›k›şl› 18.10.1999 /

13 – 1219 Say›l›; 02.03.2001 / 13 - 222 Say›l›; 18.06.2002 / 13

- 632 Say›l› Emirleri, İstanbul, 1999.

KAVLAK, H.: Hisseli Sat›şlar, 1. Mülkiyet Sempozyumu, Tapu

ve Kadastro İstanbul Bölge Müdürlüğü, s: 62-68, İstanbul,

1998.

KELEŞ, R.: 100 Soruda Türkiye’de Şehirleşme, Konut veGecekondu, Genişletilmiş 2. Bask›, Gerçek Yay›nevi,

İstanbul, 1978

KELEŞ, R.: Kentleşme Politikas› (3.Bask›), İmge Kitabevi,

Ankara, 1996

KONGAR, E., 21. Yüzy›lda Türkiye (2000’li Y›llarda Türkiye’nin

Toplumsal Yap›s›), Remzi Kitabevi, 1998

KÖKTÜRK, Erol, KÖKTÜRK, Erdal : Konut Sorunu ile ArsaSunumu Sürecinin Etkileşimi Üzerine Düşünceler, Konut

Kurultay›, 22 - 24 May›s 2002, TMMOB Şehir Planc›lar›

Odas›, İstanbul.

ÖZKAYA, E. : Aç›klamal› ve Uygulamal› İmar Kanunu Şerhive Mevzuat›, Yenilenmiş 2. Bask›, Seçkin Yay›nc›l›k,

Ankara, 2000.

TEKELİ, İ.: Türkiye’de Kentleşme Yaz›lar›, Turhan Kitabevi

Yay›nlar›, Ankara, 1982.

TKGM :Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 23.09.1975 /6160 - 6166 Say›l›; 24.06.1977 / 431 - 4437 Say›l›;16.08.1977 / 5481-5487 Say›l›; 06.06.1979 / 1436 Say›l›Genelgeleri, Ankara, 1975.

TOKİ, BM Habitat II: Türkiye Ulusal Rapor ve Eylem Plan›,TOKİ Yay›n›, Haziran 1996, İstanbul, 1996.

-66-

Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89

Özet

Emlâk vergisi, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkede yerel yö-netim hizmetlerine para desteği sağlayan temel gelir kaynaklar›n-dan biridir. Ayr›ca, kaynak kullan›m›n› yönlendiren niteliğiyle,toprak yönetiminin mali uygulama arac› olarak da görülmektedir.Bu çal›şmada emlâk vergisinin temel nitelikleri üzerinde durul-muş, kadastro ile etkileşimi ele al›nm›şt›r.

Anahtar SözcüklerVergilendirme, Emlâk Vergisi, Kadastro, Mali Kadastro, Toprak

Yönetimi, Taş›nmaz İdaresi.

Abstract

Property Tax and Cadastre

Property tax is the fundamental source of revenue for local go-vernment services in most developed and developing countries. Al-so, it has been accepted a fiscal tool of land management due toits attribute that directs usage of resources. In this paper, basicattributes of property tax and its interrelationship with cadastreare considered.

Key WordsTaxation, Property Tax, Cadastre, Fiscal Cadastre, Land Manage-

ment, Land Administration.

1. Giriş

Toprak yönetimini ve taş›nmaz piyasas›n›n denetimini sağ-

layan emlâk vergisi, ayn› zamanda yerel yönetimlere özerk-

lik kazand›rarak yerinden yönetime olanak tan›yan bir mali

araçt›r. Ülkemiz belediyelerinin öz kaynaklar›ndan say›lan

emlâk vergisine ilişkin dünyada farkl› uygulamalar yürür-

lüktedir. Pek çok ülkede de kadastro, vergi sistemini destek-

lemektedir.

2. Vergi Kavram› ve Türleri

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi vergi kavram›n›;

"devlet hazinesini güçlendirmek, kamu hizmetlerinde har-

canmak üzere hükümetin ya da yerel yönetimlerin yasalarauygun olarak dolays›z ya da kimi mal ve hizmetlerin fiyat-lar›na ekleyerek dolayl› yoldan kişi ya da topluluklardantoplad›ğ› para", YILMAZ (1996) ise; "kamusal hizmetleringerektirdiği giderler ile kamu borçlar› dolay›s›yla ortayaç›kan yükleri karş›lamak amac›yla, devletin egemenlik gü-cüne dayanarak, karş›l›ks›z olarak, gerçek ve tüzel kişiler-den zorla ald›ğ› parasal değerler" olarak tan›mlamaktad›r.

Vergiler, dolayl› ve dolays›z olmak üzere iki ana grupta

toplanabilir. Dolayl› vergi; mal ve hizmetlerin fiyatlar›na

eklenerek, tüketiciden dolayl› olarak al›n›r. Sat›ş vergisi bu-

na bir örnektir. Dolays›z vergi ise doğrudan yükümlüden

al›nan vergi türüdür. Gelir ve servet vergisi dolays›z vergi-

ye örnektirler.

Vergi, çoğunlukla gelir, gider ve servete bağl› ölçütler

üzerinden al›nmaktad›r. Bu nedenle, gelir üzerinden al›nan,

gider üzerinden al›nan, servet ve servet aktar›m› üzerinden

al›nan vergiler olarak da ayr›labilir. Gelir, vergi ödeme gü-

cü ve ayn› zamanda ekonomik hareketlilik göstergesi oldu-

ğundan, vergilendirmede en çok kabul gören ölçüt olmuş-

tur. Ülkemizde yürürlükte olan gelir vergisi ve kurumlar

vergisi, gelir ölçütü üzerinden al›nmaktad›r. Gider üzerin-

den al›nan vergiler ise dolayl› vergi niteliğindedir. Dolays›z

vergilere göre yönetimi daha kolay olan gider ölçütlü vergi-

ler, önemli gelir sağlad›klar›ndan ve çok çeşitli mal ve hiz-

metler üzerine yay›ld›ğ›ndan büyük ölçüde başvurulan bir

vergi grubu niteliğindedir. Gider üzerinden al›nan vergilerin

diğer vergilerden en önemli fark›, kişiden değil işlem üze-

rinden al›nmas›d›r. Servetin, zenginliğin ölçüsü ve vergi

ödeme gücünün önemli bir göstergesi olduğunun kabul

edilmesiyle, servetten ve servetin aktar›m›ndan da vergi al-

ma yoluna gidilmiştir. Servet vergileri, gerçek ve tüzel kişi-

lerden çeşitli iktisadi varl›klara sahip olmalar›ndan dolay›

al›nan vergilerdir. Servet üzerinden al›nan vergilerin tüm

biçimlerinde, bir taraftan devletin mali gereksinimlerini

karş›lama isteği, diğer taraftan toplumsal adaleti sağlama

düşüncesi etkin olmuştur. Ancak, özellikle ekonomik geliş-

mişlik düzeyi düşük olan ülkelerdeki siyasal yap› ve serve-

tin hesaplanma tekniğinden kaynaklanan güçlüklerden do-

lay›, servete bağl› vergiler yeterince etkin toplanamamakta-

Emlak Vergisi ve Kadastro

Volkan ÇAĞDAŞ1, Mehmet GÜR2, Zerrin DEMİREL3

___________________________________________________________1

Arş. Gör., YTÜ İnşaat Fakültesi, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›, 34349, Beşiktaş/İstanbul.2

Arş. Gör., YTÜ İnşaat Fakültesi, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›, 34349, Beşiktaş/İstanbul.3

Prof. Dr., YTÜ İnşaat Fakültesi, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›, 34349, Beşiktaş/İstanbul.

-67-

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954

d›r. Ülkemizde uygulanan emlâk vergisi ile motorlu taş›tlar

vergisi, servet vergisi, veraset ve intikal vergisi ile taş›t al›m

vergisi servet aktar›m› üzerinden al›nan vergiler kapsam›n-

dad›r (YILMAZ 1996).

3. Emlâk Vergisi

Emlâk vergisi, en eski ve yayg›n vergilendirme biçimlerin-

den biridir. Emlâk vergisiyle sağlanan gelir, yerel hizmetle-

re para desteği sağlad›ğ› için çoğunlukla yerel bir vergi ola-

rak görülür.

Emlâk vergisinin gelişmiş, gelişmekte ve serbest piyasa

ekonomisine geçiş süreci yaşayan ülkelerde farkl› biçimler-

de uyguland›ğ› görülmektedir. En yayg›n uygulama, belirle-

nen bir vergi ölçütüne dayal› olarak taş›nmazlardan her y›l

düzenli olarak al›nan türüdür. Bunun yan›nda, baz› ülkeler-

de taş›nmazlar›n sat›ş›yla edinilen gelir üzerinden ve kamu

yat›r›mlar› sonucu oluşan değer art›ş› üzerinden de vergi

al›nd›ğ› görülmektedir. Verginin konusu; baz› ülkelerde salt

toprak, baz›lar›nda salt yap›, çoğunda da hem toprak hem de

yap›d›r. Vergi yükümlülüğü de ülkelerin çoğunda fakl›laş-

makta, vergi kimi ülkelerde taş›nmaz iyelerinden, kimile-

rinde kullan›c›lardan, kimi ülkelerde de al›c› ve sat›c›lardan

al›nmaktad›r (MUNRO 2000).

Vergi koyma yetkisi, ülkelerin siyasal ve yönetsel yap›-

s›na bağ›ml› olarak anayasal düzenlemelerle merkezsel,

bölgesel ya da yerel yönetimlere verilmektedir. Gelişmiş ve

serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini yaşayan pek çok

Avrupa ülkesinde vergi koyma gücü merkezsel yönetimle-

rin elindedir. Bununla birlikte, emlâk vergi gelirlerinin ta-

mam› ya da büyük bir bölümü yerel yönetimlere aktar›l›r.

Merkezsel yönetimler bu noktada, yerel yönetimlere emlâk

vergi oranlar›n› ve vergi muafiyetlerini (bağ›ş›kl›klar›n›)

belirleme konusunda k›s›tl› haklar tan›maktad›r. Ayr›ca ye-

rel yönetimler, merkezsel yönetimler taraf›ndan belirlenmiş

s›n›r değerler içinde kalmak koşuluyla, oranlar üzerinde

azaltma ya da art›rma yapma yetkisine de sahiptir (ALMY

2001). Yerel yönetimler bu yolla, toprak kullan›m›n›n dene-

timini sağlayabilmektedirler.

3.1. Yerel Bir Gelir Kaynağ› OlarakEmlâk Vergisi

Taş›nmazlar üzerinden al›nan vergiler tüm ülkelerde yöne-

timlerin en küçük gelir kaynaklar›ndan biridir. Örneğin,

gelişmekte olan ülkelerde emlâk vergisinden elde edilen

gelirlerin gayrisafi milli has›laya (GSMH) oran› ortalama

%0,4; tüm vergi gelirleri içindeki pay› ise %2 dolay›nda-

d›r. Bu oran, Ekonomik İşbirliği ve Kalk›nma Teşkilat›na

(Organisation for Economic Co-Operation and Develop-

ment-OECD) üye ülkelerde ise ortalama %1,33’tür (Bkz.

Tablo 1).

Tablo 1: Emlâk vergi gelirlerinin GSMH içindeki pay›

(BIRD ve SLACK 2002)

Ülkeler 1970-1980 1980-1990 1990-2000

OECD Ülkeleri(Ülke Say›s›) %1,24 %1,31 %1,44

(16) (18) (16)

Gelişmekte Olan Ülkeler(Ülke Say›s›) %0,42 %0,36 %0,42

(20) (27) (23)

Geçiş Ülkeleri(Ülke Say›s›) %0,34 %0,59 %0,54

(1) (4) (20)

Tüm Ülkeler(Ülke Say›s›) %0,77 %0,73 %0,75

(37) (49) (58)

Yerel yönetimler bak›m›ndan ise emlâk vergisi en önemli

gelir kaynağ›d›r. Tablo 2’den de görüldüğü gibi, emlâk

vergisinin yerel gelirler içindeki pay›, gelişmekte olan ül-

kelerde, gelişmiş ve serbest piyasa ekonomisine geçiş sü-

recini yaşayan ülkelerden daha büyüktür. Yerel vergiler

içinde de emlâk vergisi önemli paya sahiptir. Bu pay,

1990’l› y›llarda, gelişmekte olan ülkelerde %40, gelişmiş

ülkelerde %35 ve serbest piyasa ekonomisine geçiş süreci

yaşayan ülkelerde %12 dolay›ndad›r (BIRD ve SLACK

2002).

Tablo 2: Emlâk vergi gelirlerinin yerel gelirler içindeki pa-

y› (BIRD ve SLACK 2002)

Ülkeler 1970-1980 1980-1990 1990-2000

OECD Ülkeleri(Ülke Say›s›) %17,40 %17,00 %17,90

(16) (18) (16)

Gelişmekte Olan Ülkeler(Ülke say›s›) %27,60 %24,30 %19,10

(21) (27) (24)

Geçiş Ülkeleri(Ülke Say›s›) %6,70 %8,51 %8,80

(1) (4) (20)

Tüm Ülkeler(Ülke Say›s›) %22,80 %20,40 %15,60

(38) (48) (59)

3.2. Toprak Yönetimi ve Kullan›m›n›n Denetim Arac› Olarak Emlâk Vergisi

Klasik ekonomi teorileri, ekonomide zenginlik üreten üç

araç olduğunu ve bunlar›n; emek, sermaye (anamal) ve top-

rak olduğunu öne sürmektedir. Toprak, üretim faktörleri

içinde ayr› bir niteliğe sahiptir. Bu niteliği, diğer üretim fak-

törlerinin yaşamas›n› ve etkinliklerini sürdürmesini sağlar.

Çünkü toprak olmadan, hem emek hem de anamal›n üretim-

de bulunmas› olanakl› değildir (DALE ve MCLAUGHLIN

1999). Başka bir deyişle toprak, çevresel ve toplumsal aç›-

dan duyarl› ve k›t bir kaynak, ekonomik aç›dan ise zengin-

lik üreten, yat›r›mlar› çeken bir üretim faktörüdür. Ama bu

-68-

Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastro hkm 2003/89

nitelikleri çoğu zaman çelişir ve ona yap›lan yat›r›mlar› çe-

şitlendirir.

ARSLAN (1997)’nin de belirttiği gibi, taş›nmazlar› bir

üretim faktörü olarak gören yat›r›mlar ile üretim amac› d›-

ş›nda kazanc› art›rmak ya da taş›nmazlar üzerinden emeksiz

kazanç elde etmek için yap›lan yat›r›mlar› birbirinden ay›r-

mak gerekir. Taş›nmazlar üzerinden emeksiz kazanç sağla-

may› hedefleyen spekülatif yat›r›mlar, ekonomik, sosyal ve

kültürel etkenlerce yönlendirilir. Ekonomik etkenler aras›n-

da; getiri sağlayan seçenek yat›r›m araçlar›n›n yeterli olma-

mas› ya da var olanlar›n güven verici bulunmamas›, kazanç

oranlar›n›n görece daha düşük olmas› ve yat›r›mc›lar›n üre-

tim riskini üstlenmekten kaç›narak kolay yoldan kazanç

sağlamay› amaçlamalar› say›labilir. Taş›nmaz sahibi olma-

n›n sağlad›ğ› toplumsal konum ve güvence ise, sosyal ve

kültürel etkenler aras›nda değerlendirilebilir. Taş›nmazlara

yat›r›m yaparak emeksiz kazanç elde etmeyi düşünen spe-

külatörleri, niteliklerine göre iki s›n›fta değerlendirmek ola-

s›d›r: ‘Aktif spekülatör’ ve ‘pasif spekülatör’. Aktif spekülatör; kamu kuruluşlar›n›n eylemlerinden ve

kentsel gelişme sonucunda ortaya ç›kan toprak değer art›ş-

lar›ndan yararlanmak amac›yla; elindeki toprağ› boş tutma-

y›, kentin gelişme alanlar›nda ucuz fiyatlarla boş bekletil-

mek üzere toprak sat›n al›p fiyat art›şlar›ndan kazanç sağla-

may› uğraş durumuna getirmiş olan kimsedir. Pasif spekü-

latör ise; iyesi bulunduğu taş›nmaz›n zamanla artan değe-

rinden yarar sağlayan, paras›n› taş›nmazlara yat›rarak gü-

vence alt›na alan, bu işleri ya hiç kazanç güdüsü olmaks›z›n

ya da aktif spekülasyonda olduğu ölçüde güçlü bir kazanç

güdüsü ile yapmayan spekülatör türüdür (AÇLAR ve ÇAĞ-

DAŞ 2002).

Spekülatif yat›r›mlar›n ülke ekonomisine bir katk›s› ol-

mad›ğ› gibi, ekonomik kalk›nmay› geciktirici, hatta engelle-

yici bir etkisi de vard›r. Anamal birikiminin az ve yavaş ol-

duğu ülkelerde, birikimlerin kalk›nma amaçl› kullan›lmas›

yerine taş›nmazlara bağlanmas›, kaynaklar›n en uygun kul-

lan›m›n› olanaks›zlaşt›rmakta, artan nüfusun gereksinimleri-

ni karş›layacak verimli tar›m topraklar›n› büyük bir h›zla

kentsel arsaya dönüştürmektedir. Böylelikle, iyeliği elinde

bulunduranlar haks›z kazançla zenginleşmekte, emeğiyle ka-

zanan kesimler ise giderek fakirleşmekte ve gelir dağ›l›m›n-

daki adaletsizlikler daha da artmaktad›r (ARSLAN 1997).

Toprağ›n bu çelişen nitelikleri aras›nda uyum sağlan-

mas›na, çevre ile ekonomik kalk›nma aras›nda denge ku-

rulmas›na ve kalk›nman›n ‘sürdürülebilir’ nitelikte olmas›-

na yönelik yap›lan uluslararas› çal›şmalar sonucunda bü-

tüncül yeni yaklaş›mlar ortaya konmuş, ‘sürdürülebilirkalk›nma’ (sustainable development), ‘toprak yönetimi’(land management) ve ‘taş›nmaz idaresi’ (land administra-

tion) gibi yeni kavramlar doğmuştur. Uluslararas› Ölçme-

ciler Birliği (Fédération Internationale des Géomètres-FIG)

ve Birleşmiş Milletler’in (United Nations-UN) 1999 y›l›n-

da ortaklaşa yay›mlad›klar› ‘Sürdürülebilir Kalk›nma içinTaş›nmaz İdare Sistemleri Bathurst Bildirgesi’ (The Bat-

hurst Declaration on Land Administration for Sustainable

Development), toprak yönetimi kavram›n›; "toprağ›n bir-toplumsal k›t- kaynak olarak hem ekonomik hem de çevre-sel aç›lardan sürdürülebilir kalk›nmaya yönelik yönetimiy-le ilişkili eylemlerin tümü", taş›nmaz idaresi kavram›n›

ise; "toprak yönetim politikalar›n›n uygulanmas› s›ras›nda,taş›nmaz iyeliğine, değerine ve kullan›m›na ilişkin bilgile-ri saptama, kaydetme ve yay›mlama süreci" biçiminde ta-

n›mlamaktad›r (FIG ve UN 1999).

Toprak yönetiminin en önemli mali arac› olarak değer-

lendirebileceğimiz vergilendirme, toprak kullan›m›na ka-

munun biçim ve yön vermesini sağlar. DALE ve MCLA-

UGHIN (1999)’in de belirttiği gibi bu araç; en uygun top-

rak kullan›m›n› sağlamak için taş›nmaz piyasas›n› düzenle-

yici ya da belli bir yat›r›m biçimini özendirici hedefler için

kullan›labilmekte, böylece taş›nmaz iyelerinin taş›nmazlar›-

n› daha etkin kullanmas›, boş kalm›ş topraklar›n değerlendi-

rilmesi ya da gereksinenler için sat›lmas› özendirilmektedir.

Vergilendirme ile anamal›n yap› ya da toprağa bağlanarak

spekülatif amaçlarla kullan›lmas› ve emek karş›l›ğ› olma-

yan kazanç elde edilmesi önlenebilecek; konut üretiminin

özendirilmesi; kamusal hizmetler ve altyap›n›n getirilme-

sinden kaynaklanan değer art›şlar›n›n tekrar kamuya kazan-

d›r›lmas› sağlanabilecektir (ARSLAN 1997).

KELEŞ (1996)’ya göre, toprak yönetim politikalar›n›n

uygulanmas› s›ras›nda, taş›nmazlardan değişik amaçlarla,

değişik ölçütler üzerinden, değişik oranlarda vergi al›nabi-

lir. Bunlardan birincisi boş duran topraklar›n vergilendiril-

mesidir. Boş duran topraklar› vergilendirmekle, kamu, bun-

lar› artan nüfusun gereksinimlerini karş›lamaya yöneltmiş

olur. Kamu, kent imar›n›n yerini ve türünü etkileyici bir

vergi de koyabilir. Böyle bir vergiyle, kent içinde, istenilen

yerde, istenilen biçimde toprak kullan›m›na olanak sağlan›r.

Yat›r›mc›lar›n yoğun olduğu bölgelerde bu verginin oran›

yüksek, daha az yeğlenen alanlarda ise düşük olabilir. Ta-

ş›nmaz›n el değiştirmesi durumunda ya da taş›nmaz›n değe-

rindeki art›ş üzerinden de vergi al›nabilir. Bu vergi ile hem

arsalar›n gereğinden fazla el değiştirmesi ve taş›nmaz eder-

lerinin artmas› önlenmekte hem de taş›nmaz sat›şlar›ndan

kamunun pay almas› sağlanmaktad›r. Taş›nmazlardan al›-

nan diğer vergi ise emlâk vergisidir. Servet gelirleri aras›n-

da bulunan emlâk vergisi, taş›nmazlardan elde edilen geli-

rin bir k›sm›n› kamuya kazand›rmay› amaçlar.

4. Emlâk Vergi Sistemlerinin Temel İlkeleri

Emlâk vergi sistemleri; toplumsal hedeflere yönelecek, ka-

mu gelirlerini art›racak, vergi yükünün ülke bütününde hak-

ça dağ›lmas›n› ve kaynaklar›n dengeli kullan›lmas›n› sağla-

yacak bir yap›da tasarlanmal›d›r (DALE ve MCLAUGHIN

1999). Başka bir deyişle, adil, kolay anlaş›l›r, etkili ve yan-

s›z bir yap›da olmal›d›r.

Emlâk vergisinin değinilen ilkeleri sağlamas› ve tek tip

bir vergi yap›s›n›n oluşturulabilmesi için; ülke düzeyinde

tüm taş›nmazlar›n değerlendirilmesi, hiçbirinin vergilendir-

me d›ş›nda tutulmamas›; her taş›nmaz›n vergilendirmeye

ölçüt olacak sürüm değerinin belirlenmesi; vergi yükümlü-

leri taraf›ndan kabul görecek ve yönetimlere yeterli gelir

sağlayabilecek bir vergi oran›n›n belirlenmesi gerekir. An-

cak, böyle bir ideal sistem, siyasal ve pratik olarak ulaş›la-

bilir değildir. Emlâk vergi gelirlerinin verimi; belirli tip ta-

ş›nmaz ya da belirli tip vergi yükümlülerinin vergilendirme

-69-

Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastrohkm 2003/89

d›ş›nda tutulmas› ya da bu taş›nmazlara vergi indirimlerinin

sağlanmas›, değerlemenin nesnel biçimde yap›lmamas› vb.

nedenlerle beklenen düzeye ulaşamamaktad›r. Emlâk vergi-

si ayr›ca, siyasal aç›dan kabul edilebilirliğe ve yönetsel aç›-

dan uygunluğa da bağl›d›r. Örneğin elektrik, gaz vb. gibi

yerel hizmetlere uygulanan dolayl› vergilerin toplanmas›,

yönetsel aç›dan daha kolay ve ucuzdur. Bunun yan›nda, bu

vergiler ilgili faturalarda k›smen gizlenmiş olduğundan, tü-

keticilerde hoşnutsuzluk yaratmaz. Emlâk vergisi ise siyasal

aç›dan daha duyarl› bir nitelik taş›r. Çünkü bu vergilerin

doğrudan ödenmesi gereklidir ve dolayl› vergilerin toplan-

mas›ndaki yönetsel kolayl›klardan farkl› olarak, taş›nmazla-

r›n belirlenme, verginin hesaplanma ve toplanma süreci da-

ha karmaş›k ve zorlay›c›d›r (IULA-EMME 1991).

ALMY (2001), emlâk vergi sistemlerinin kurulma süre-

cinin şu temel ad›mlardan oluştuğunu belirtmektedir:

• Vergi konusunun seçilmesi,

• Vergi yükümlüsünün tan›mlanmas›,

• Vergi ölçütünün belirlenmesi,

• Değerleme ölçütlerinin oluşturulmas›,

• Vergi oranlar›n›n saptanmas›,

• Vergilendirme d›ş›nda tutulacak taş›nmaz ve taş›nmaz

iyelerinin tan›mlanmas›.

4.1. Emlâk Vergisinin Konusu

Emlâk vergisinin konusu; baz› ülkelerde salt toprak, pek

az›nda ise salt yap›d›r. Çoğu ülkede ise hem toprak hem de

yap› emlâk vergisine bağ›ml›d›r. Diğer yandan, baz› ülke-

lerde makine ve işletme donat›lar›n›n da emlâk vergisi kap-

sam›na al›nd›ğ› görülmektedir (Bkz. Tablo 3) (BIRD ve

SLACK 2002).

4.2. Emlâk Vergisi Yükümlülüğü ve Bağ›ş›kl›ğ›

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, ‘vergi yükümlü-lüğü’ kavram›n›; "herkesin ortak kamu giderlerine, özellik-le devlet ya da kamu kuruluşlar›, yerel yönetimler giderle-rine kat›lmas›", ‘vergi bağ›ş›kl›ğ›’ kavram›n› ise; "belirli ki-şi ya da gruplar›n, kendileri için doğmas› gereken vergi yü-kümlülüğünün k›smen ya da tamamen ya da geçici olarakd›ş›nda tutulmas›" olarak tan›mlamaktad›r.

Emlâk vergisi yükümlüsü, genellikle taş›nmaz›n iyesi ya

da kullan›c›s›d›r. Emlâk vergisinde hangi taş›nmazlara bağ›-

ş›kl›k tan›nacağ› ya da vergi indirimi uygulanacağ›, bağ›ş›k-

l›ğ›n kapsam›; ülkelerin siyasal ve yönetsel yap›s›na bağl›

olarak merkezsel ya da yerel yönetimlerce belirlenmekte, ge-

nellikle iyelik, kullan›m, iyenin ya da kullan›c›n›n nitelikleri

vb. gibi çeşitli etmenler üzerinden tan›mlanmaktad›r (BIRD

ve SLACK 2002). Devletin, kamu kurum ve kuruluşlar›n›n

iyeliğinde ya da kullan›m›nda olan taş›nmazlar, eğitsel yap›-

lar, dini tesisler, sağl›k tesisleri vd. kamu tesislerine tan›nan

vergi bağ›ş›kl›klar›; iyelik ve kullan›mdan kaynaklan›r.

Emekli, dul, yetim vb. gibi yard›ma muhtaç kişilere tan›nan

vergi indirimleri ya da bağ›ş›kl›klar ise iyenin niteliğinden

kaynaklanan bağ›ş›kl›klar kapsam›nda değerlendirilebilir.

4.3. Emlâk Vergisi Ölçütü

Vergilendirmede genel olarak iki temel ölçüt kullan›lmak-

tad›r. Bunlar değer ve değer d›ş› ölçütler olarak s›n›fland›-

r›labilir. Değer ölçütü olarak çoğunlukla sürüm değeri kullan›l-

maktad›r. Taş›nmazlar›n sürüm değerini kestirmek için ge-nelde üç yöntem kullan›l›r. Bunlar; karş›laşt›rma, maliyetve gelir yöntemleridir. Karş›laşt›rma yöntemi, nitelikleribenzer taş›nmaz sat›ş fiyatlar›n›n karş›laşt›r›lmas› ilkesinedayan›r. Taş›nmaz piyasas›nda örnek taş›nmazlar›n olma-mas› ve yap›n›n görece ender niteliklere sahip olmas› duru-munda maliyet yöntemine başvurulur. Bu yöntem genellik-le endüstriyel taş›nmazlar›n değerlemesinde kullan›l›r. Ge-lir getiren taş›nmazlar›n değerlemesinde ise gelir yöntemikullan›l›r. Gelir yönteminde, taş›nmazlar›n net geliri piyasakapitalizasyon oran› ile sürüm değerine dönüştürülür(BIRD ve SLACK 2002).

Değer d›ş› ölçütler aras›nda en s›k kullan›lan ölçüt isealan ya da kullan›labilir (net) aland›r. Sürüm değerinin kul-lan›lmas›n›n olanaks›z olduğu durumlarda en uygun vergiölçütü olarak görülür. Alan ölçütlü vergilendirme sistemin-de vergi tutar›; taş›nmaz›n alan› ile birim metrekare için be-lirlenmiş vergi oran›na bağ›ml›d›r. Bu sistemde, vergi oran›yap› ve toprak için ayn› ya da farkl› olabilir (ALMY 2001).

Tablo 3: Seçilmiş baz› ülkelerdeki emlâk vergisi konusu ve ölçütü (BİRD

ve SLACK 2002)

Ülkeler Vergi Konusu Vergi Ölçütü

OECD ÜlkeleriAvustralya Toprak ve yap›lar Sürüm değeri,

kira değeri

Kanada Toprak ve yap›lar Sürüm değeri

Japonya Toprak ve yap›lar Sürüm değeri

Almanya Toprak ve yap›lar;

makineler, çiftlik

hayvanlar› Sürüm değeri

Birleşik Krall›k Toprak ve yap›lar;

fabrika ve makineler Sürüm değeri,

kira değeri

Doğu-Orta AvrupaMacaristan Boş toprak; yap› Alan, sürüm değeri

Litvanya Toprak ve yap›lar Sürüm değeri

Polonya Toprak ve yap›lar Alan

Ukrayna Toprak Alan

Latin AmerikaArjantin Toprak ve yap›lar Sürüm değeri

Şili Toprak ve yap›lar Alan,

maliyet değeri

Kolombiya Toprak ve yap›lar Sürüm değeri

Nikaragua Toprak ve yap›lar Bildirge değeri

Meksika Toprak ve yap›lar Sürüm değeri

AsyaÇin Boş toprak;

toprak ve yap›lar Alan, sürüm değeri, kira değeri

Hindistan Toprak ve yap›lar Gelir değeri, sürüm

değeri, alan

Endonezya Toprak ve yap›lar Sürüm değeri

Filipinler Toprak, yap› ve

makineler Sürüm değeri

Tayland Toprak ve yap›lar Kira değeri,

sürüm değeri

AfrikaGine Toprak ve yap›lar Kira değeri

Kenya Toprak Alan, sürüm değeri

Tunus Toprak ve yap›lar Alan, gelir değeri

Güney Afrika Toprak ve yap›lar Sürüm değeri

-70-

Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastro hkm 2003/89

Ancak alan ölçütlü sistemler, verginin hakça hesaplan-

mas› yönünden pek çok sak›ncalara sahiptir. Bunlardan bi-

ri, alan ölçütlü vergilendirme sistemlerinde taş›nmaz›n ko-

numu ve yap› kalitesi gibi niteliklerin dikkate al›nmamas›-

d›r. Ayr›ca, alan ölçütlü vergi sistemlerinde, düşük gelirli

taş›nmaza sahip vergi yükümlüleriyle yüksek gelirli taş›n-

maza sahip vergi yükümlüleri ayn› düzeyde vergi ödemek-

tedirler. Benzer olarak, yaşl› ve bak›m-onar›m gereksinme-

si olan yap›lar, değer ölçütlü vergilendirme sistemlerine gö-

re daha yüksek düzeyde vergi ödemektedirler (BIRD ve

SLACK 2002). Bu ölçüte göre kurulmuş sistemlerin yöne-

timi; piyasa verilerinin toplanmas› ve analizini, yeniden de-

ğerleme yap›lmas›n› gerektirmediğinden, değer ölçütlü sis-

temlere göre daha kolayd›r. Ayr›ca, alan ölçütlü sistemlerin,

değer ölçütüne göre tasarlanm›ş sistemlerden daha nesnel

olduğu da söylenebilir. Ancak, değer ölçütüne göre tasar-

lanm›ş vergi sistemleri, alan ölçütlü sistemlerden çok daha

hakça bir yap›dad›r (ALMY 2001).

4.4. Emlâk Vergisi Oran›

Emlâk vergisi oranlar›, merkezsel ya da yerel yönetimler ta-

raf›ndan belirlenmektedir. Dünyadaki uygulamalar incelen-

diğinde, Japonya, Ukrayna, Tayland ve Tunus’da vergi

oranlar›n›n merkezsel yönetimler taraf›ndan, Kanada, Ar-

jantin gibi ülkelerde ise yerel yönetimler taraf›ndan belir-

lendiği görülecektir. Macaristan, Kolombiya ve Filipin-

ler’de ise yerel yönetimlere, merkezsel yönetimin belirledi-

ği s›n›r değerler aras›nda kalmak koşuluyla değişiklik yap-

ma hakk› tan›nm›şt›r (BIRD ve SLACK 2002).

Pek çok ülkede yerel yönetimler, farkl› taş›nmaz türleri

için farkl› vergi oranlar› uygulamaktad›rlar. Bu yöntem, ye-

rel yönetimlere, vergi yükünün farkl› tür taş›nmazlar üzeri-

ne dağ›t›m›nda kolayl›k sağlar. Değişken vergi oranlar›n›n

yararlar› pek çok aç›dan kan›tlanabilir. Bunlardan biri, yerel

yönetimler taraf›ndan yap›lan kamu yat›r›mlar›ndan taş›n-

maz türlerinin ayn› düzeyde etkilenmemesidir. Diğeri ise,

yerel yönetimlerin toprak kullan›m hedeflerine ulaşmak için

yat›r›mlar› değişken vergi oranlar› ile yönlendirebilmesidir

(BIRD ve SLACK 2002).

Emlâk vergisi; yasalarla belirlenmiş sabit vergi oranlar›

üzerinden ya da y›ll›k enflasyona göre yeniden düzenlenmiş

oranlar üzerinden ya da yönetimlerin bütçe gereksinimleri-

ne göre her y›l yeniden belirlenen oranlar üzerinden al›n-

maktad›r. Vergi oran› bütçe gereksinimlerine dayal› olarak

belirlenecekse, ilk ad›mda kamu harcamalar› için gereksini-

len bütçenin (b), emlâk vergisi d›ş›ndaki diğer vergi ve

harçlarla sağlanacak gelirlerin (vd) ve yöredeki taş›nmaz

değerlerinin (d) toplam›n›n hesaplanmas› gerekir. Bu yön-

temde vergi oran› (o), (1) no’lu eşitlikten belirlenebilir

(ALMY 2001).

o = b - vd (1)

∑d

5. Kadastronun Emlâk VergisineYönelik İşlevleri

Kadastro, ekonomik gelişme ve çevre yönetimindeki işlevi

nedeniyle küreselleşme düzeni içinde daha da önem kaza-

nan bir etkinlik alan› olmuş, veriye erişim kolaylaşt›kça kul-

lan›c›lar; iyelik, planlama, değerleme ve bunlar›n eşgüdümü

ile ilgili daha çok bilgiye gereksinim duymuş, bu da kadast-

ral veriye duyulan dolayl› ve dolays›z istemin büyümesi so-

nucunu doğurmuştur (DEMİREL vd. 2003). Bu durum, ka-

dastro kavram›n› taş›nmaz idaresine doğru evrimleştirmek-

tedir.

Taş›nmaz idaresi kavram›n›n; tescil, kadastral ölçmeler

ve haritac›l›k, mali, tüzel, çok amaçl› ve parsel bazl› güncel

bilgi sistemlerini kapsad›ğ›, toprak kullan›m› ve taş›nmaz

değerleme-vergilendirme sistemini desteklediği düşünülür.

Taş›nmaz idaresinin özünü ya da temelini, toprağa ilişkin

hak, k›s›tl›l›k ve sorumluluklar›n kayd›n› oluşturan parsel

bazl› güncel bilgi sistemi olarak tan›mlanan kadastro oluş-

turur (STEUDLER ve WILLIAMSON 2002).

Taş›nmaz idare sistemleri; tüzel, mali, düzenleyici ve

bilgi yönetimi biçiminde dört temel bileşene sahiptir. Tüzelbileşen; iyelik haklar›n›n saptanmas›, s›n›rland›r›lmas›, gü-

vencelenmesi ve dolaş›m› süreçlerinden oluşur. Mali bile-şen ise, toprağ›n ekonomik yararlar› üzerine odaklan›r. Bu

bileşen vergi gelirlerinin art›r›lmas›n› sağlar. Düzenleyicibileşen çoğunlukla toprağ›n kullan›m› ve gelişimine ilişkin

verilerle ilgilenir. Bu bileşen; planlama örgütleri taraf›ndan

zorlanan gelişim ve kullan›m k›s›tlamalar›n›, mekânlar›n

özel gereksinimler için tasarlanmas›n› ve tarihsel bölgeler-

den duyarl› çevresel alanlara kadar s›n›fland›r›lmas›n› kap-

sar. Bilgi yönetimi bileşeni ise, yukar›da değinilen üç bile-

şenin bütünleyici bir parças› olarak tan›mlanabilir. Özetle,

tüzel kadastro, toprağ›n kay›t alt›na al›nmas›n›, mali kadast-

ro değerleme ve vergilendirmeyi, s›n›fland›rma ve bilgi sis-

temi ise planlama uygulamalar›n›n kolaylaşt›r›lmas›n› he-

defler (DALE ve MCLAUGHIN 1999).

Toprağa bağ›ml› haklar ile k›s›tlar›n saptanmas› ve gü-

vencelenmesini kapsayan tüzel bileşen, vergisel gereksi-

nimlere yan›t verecek biçimde; emlâk vergi yükümlülerinin,

vergilendirilecek, vergi bağ›ş›kl›ğ› ya da indirimi uygulana-

cak taş›nmaz türlerinin tan›mlanmas›n› sağlar. Vergi yöne-

timleri, taş›nmaz idare sistemlerinin bu boyutuyla sağlanan

verilerden yararlanarak, etkili ve verimli bir taş›nmaz piya-

sas›n›n oluşumu için, yerel ya da ülkesel düzeyde çeşitli

vergi biçimlerini yürürlüğe koyabilir, taş›nmaz piyasas›n›n

kamu yarar› doğrultusunda gelişimini sağlayabilir. Ayr›ca

sistem, kamunun iyeliğindeki taş›nmazlara ilişkin bir dö-

küm de sağlayacağ›ndan, vergi bağ›ş›kl›klar›n›n belirlen-

mesi, klasik yaklaş›m›n aksine çok daha kolay gerçekleşti-

rilecektir.

Taş›nmaz idaresinin vergilendirmeyle doğrudan ilişkili

olan mali boyutu, daha çok taş›nmazlar›n değer ve ekono-

mik nitelikleri üzerinde yoğunlaş›r. STEUDLER ve WILLI-

AMSON (2002), taş›nmaz idare sisteminin mali boyutunun,

değerleme-vergilendirme süreciyle çok yak›n ilişki içinde

olmas›na rağmen, bu işlevleri üstlenmediğini belirtmekte-

dirler. Sistemin buradaki görevi; vergi örgütleri ve değerle-

-71-

Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastrohkm 2003/89

me kurumlar›na gerekli verileri sunmak ve bu verileri gün-

cel tutmakla s›n›rl›d›r. Vergilendirmeyi kolaylaşt›racak bir

taş›nmaz idare sisteminden, mekânsal bilgi sistemi temel

verilerinden olan jeodezik harita bilgilerini üretmenin ya-

n›nda; vergiye konu olacak tüm taş›nmazlar› tan›mlamas›;

boyut, tip, yap› türü gibi kullan›m niteliklerine göre s›n›f-

land›rmas›; değerlerine etkiyen temel etmenleri saptamas›;

sat›ş fiyatlar›, kiralar, yap› maliyet bedelleri vb. gibi değer-

leme için gereksinilen ekonomik ve çevresel verileri kay-

detmesi; vergi ödemekle yükümlü kişi ya da kişileri tan›m-

lamas›; taş›nmaz ederlerindeki değişimleri izleyerek, değer

haritalar› bilgilerini üretmesi beklenir.

Toprak kullan›m›n›n istenilen yön ve biçimde denetimli

gelişmesi, planlama ve vergilendirme merkezlerinin gerek-

sindiği verileri kapsayan bir taş›nmaz idare sistemi ile ola-

nakl›d›r. Bunun için taş›nmaz idare sistemlerinin; taş›nmaz-

lar›n s›n›fland›r›lm›ş nitelik verilerini de kapsamas› gerekir.

Taş›nmaz türleri, vergilendirmede çekinceye yer b›rakma-

yacak biçimde tan›mlanmal›, taş›nmazlar›n cins değişiklik-

leri güncel tutulmal› ve değişiklikler vergi yönetimlerine

doğrudan aktar›lmal›d›r. Bu nedenle, taş›nmaz idare sistem-

leri ve vergi yönetimlerinin üzerinde uzlaşt›klar› bir vergiye

konu taş›nmaz tan›mlamas› yap›lmal›d›r.

6. Emlâk Vergisinin Ülkemizdeki Yap›s›

Ülkemizde vergi ve vergilendirmeye yönelik temel düzen-

leme, 1982 Anayasas›’n›n 73’üncü maddesinde; "Herkes,kamu giderlerini karş›lamak üzere, mali gücüne göre, vergiödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengelidağ›l›m›, maliye politikas›n›n sosyal amac›d›r. Vergi, resim,harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla koyulur, değiş-tirilir veya kald›r›l›r. Vergi, resim harç ve benzeri mali yü-kümlülüklerin muafl›k, istisnalar ve indirimleriyle oranlar›-na ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukar› ve aşağ›s›n›rlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kurulunaverilebilir." hükmüyle yap›lm›ş ve vergi bir yurttaşl›k öde-

vi olarak görülerek, verginin toplumsal adalet ilkeleriyle

uyumlu olmas› gerektiği vurgulanm›şt›r. Emlâk vergisine

yönelik ilkeler ise 11.08.1970 tarihinde yürürlüğe giren

1319 say›l› Emlâk Vergisi Kanunu ile düzenlenmiş, yasada

günümüze değin çeşitli değişiklikler yap›lm›şt›r.

Tablo 4: Vergi gelirlerinin türlerine göre dağ›l›m›

(DPT 2001)

Y›llar Gelir Servet Tüketim D›ş Ticaret

Vergileri Vergileri Vergileri Vergileri

1923-1925 %29,92 %12,62 %29,73 %27,72

1926-1930 %8,95 %16,58 %48,80 %25,67

1931-1935 %22,67 %16,40 %31,95 %29,97

1936-1940 %30,95 %8,60 %32,15 %28,18

1941-1945 %37,78 %9,46 %41,98 %10,73

1946-1950 %35,07 %4,14 %41,90 %18,38

1951-1955 %28,75 %2,66 %45,50 %23,04

1956-1960 %37,46 %1,80 %40,51 %20,23

1961-1965 %34,06 %1,57 %38,85 %26,02

1966-1970 %31,27 %1,89 %37,38 %27,45

1971-1975 %41,11 %1,22 %35,20 %22,47

1976-1980 %54,87 %0,89 %27,57 %16,68

1981-1985 %48,92 %1,49 %23,59 %11,86

1986-1990 %43,22 %0,73 %26,34 %15,32

1991-1995 %37,51 %0,71 %27,56 %13,11

1996-2001 %33,02 %0,79 %33,93 %12,37

Emlâk vergisinden cumhuriyetin ilk y›llar› d›ş›nda önemli

bir gelir sağlanamam›şt›r. Emlâk vergisinin de içinde bu-

lunduğu servet vergilerinden sağlanan gelirler; 1923-1935

y›llar› aras›nda tüm vergi gelirlerinin yaklaş›k %13’ünü

oluştururken, 1981-2001 y›llar› aras›ndaki süreçte bu oran

%1’in alt›na düşmüştür. Toplumun varl›kl› kesiminden al›-

nan servet vergisi oran› giderek azal›rken (1996-2001 y›l-

lar› aras›nda %0,79), toplumun geneline yay›lan ve birey-

lerden doğrudan değil dolayl› al›nan tüketim vergisi %34

(1996-2001 y›llar› aras›) oran›na yükseltilmiştir (Bkz. Tab-

lo 4).

Emlâk vergi gelirlerinin belediye vergileri içindeki pay›

1965-1981 y›llar› aras›nda en çok %76,9’a ulaşm›ş, ortala-

ma %40’lar düzeyinde seyretmiştir. Bu pay, 1991-1998 y›l-

lar› aras›ndaki süreçte ise %3-%11 aras›nda değişmiş, en

çok %11,4’e ulaşm›şt›r. Emlâk vergisinden sağlanan gelir-

lerin belediye gelirleri içindeki pay› ise 1965-1981 y›llar›

aras›nda en çok 1981 y›l›nda %46 düzeyine ç›km›ş, ortala-

ma %20’ler dolay›nda seyretmiştir. Bu pay, 1991-1998 y›l-

lar› aras›ndaki süreçte oldukça düşmüş ve %1-%7 aras›nda

değişerek, en çok %7’ye ulaşm›şt›r (Bkz. Tablo 5 ve Tablo

6). Oysa bu oran, OECD ülkelerinde ortalama %18, geliş-

mekte olan ülkelerde ortalama %19, serbest piyasa ekono-

misine geçiş süreci yaşayan ülkelerde ise ortalama %9 do-

lay›ndad›r.

Tablo 5: 1965-1981 y›llar› aras›ndaki süreçte irat ve servet

vergilerinin belediye vergileri ve gelirleri içindeki pay›

(TODAİE 2003)

Y›llar Belediye Vergileri Belediye Gelirleri

İçindeki Pay› İçindeki Pay›

1965 %26,9 %14,9

1966 %25,2 %12,4

1967 %29,5 %15,8

1968 %29,6 %14,9

1969 %34,6 %17,1

1970 %36,3 %17,9

1971-1979 - -

1980 %66,1 %32,1

1981 %76,9 %46,3

Çoğu ülkede, yerel yönetimlere vergi oranlar›n› değiştir-

me ve vergi bağ›ş›kl›klar›n› belirleme konusunda s›n›rl› yet-

kiler tan›n›rken, ülkemiz yerel yönetimleri bu alanda düzen-

leme yapmaya yetkili değildir. Anayasa’n›n yukar›da deği-

nilen 73’üncü maddesi; "…Vergi, resim, harç ve benzerimali yükümlülükler kanunla koyulur, değiştirilir veya kald›-r›l›r…" hükmü, vergisel kaynaklar›n yasa ile düzenlenebile-

ceğini ifade etmektedir. KELEŞ (1997)’in de belirttiği gibi

bu hükümden, vergi gelirlerinin tamam›n› bölüşen yerel yö-

-72-

Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastro hkm 2003/89

netimler ile imar planlar›n›n uygulanmas›ndan sorumlu olan

belediyelerin, vergi konusunda bir esnekliğe sahip olmad›ğ›

anlaş›lmaktad›r (Bkz. Tablo 7).

Tablo 6: 1991-1998 y›llar› aras›ndaki süreçte emlâk vergi-

lerinin belediye vergileri ve gelirleri içindeki pay› (TODA-

İE 2003)

Y›llar Belediye Vergileri Belediye Gelirleri

İçindeki Pay› İçindeki Pay›

1991 %6,1 %4,0

1992 %4,7 %2,8

1993 %3,0 %1,6

1994 %11,4 %7,0

1995 %6,1 %3,8

1996 %3,7 %2,3

1997 %2,1 %1,2

1998 %9,7 %6,0

Tablo 7: Emlâk vergi gelirlerinin paylaş›m›

Vergi Gelirlerinin Paylaş›m› Büyükşehir Büyükşehir

İçinde D›ş›nda

Büyükşehir Belediyeleri Pay› %58,5 -

İl Özel İdareleri Pay› %7,5 %15

İlçe, Belde Belediyeleri Pay› %34 %85

6.1. Emlâk Vergisinin Konusu

Ülkemizde Emlâk Vergisi Kanunu’na göre, yurt s›n›rlar›

içindeki tüm binalardan ‘bina vergisi’, arazi ve arsalardan

‘arazi vergisi’ al›n›r.

Emlâk vergisinin konusunu oluşturan bina, arsa ve arazi

kavramlar› ile neyin ifade edildiği, yan›tlanmas› gereken en

temel sorudur. Bina kavram› yasan›n ikinci maddesinde;

"Bu kanunda bina tabiri, yap›ld›ğ› madde ne olursa olsun,gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaat›n hepsinikapsar. Bu Kanunun uygulanmas›nda Vergi Usul Kanunun-da yaz›l› bina mütemmimleri de bina ile birlikte nazara al›-n›r. Yüzer havuzlar, sair yüzer yap›lar, çad›rlar ve nakil va-s›talar›na tak›l›p çekilebilen seyyar evler ve benzerleri binasay›lmaz." olarak tan›mlanmaktad›r. Bu hükümden, yasan›n

salt yasal süreçlere uygun yap›lan binalar› vergiye bağ›ml›

tutmad›ğ›n›, yasad›ş› yollarla inşa edilen yap›lar ve gece-

kondular›n da bina vergisine bağ›ml› olacağ› anlaş›lmakta-

d›r. Bir diğer dikkat çekici nokta da emlâk vergisi konusu-

nun yaln›z taş›nmaz›n türüne göre belirlenmiş olmas› ve

kullan›m›n dikkate al›nmam›ş olmas›d›r.Arsa kavram› ise yasan›n 12’inci maddesinde; "Beledi-

ye s›n›rlar› içinde Belediyece parsellenmiş arazi arsa say›-l›r. Belediye s›n›rlar› içinde veya d›ş›nda bulunan parsel-lenmemiş araziden hangilerinin bu kanuna göre arsa say›-lacağ› Bakanlar Kurulu Karar› ile belli edilir. Aksine hü-küm olmad›kça bu kanunun diğer maddelerinde yer alanarazi tabiri arsalar› da kapsar." biçiminde tan›mlanmakta-

d›r. Ancak, hangi arazilerin arsa say›lacağ› uzun süre tart›-

ş›lm›ş ve bu alandaki karmaşa Bakanlar Kurulu’nun 1984

y›l›nda ald›ğ› ‘Arsa Say›lacak Parsellenmemiş Arazi Hak-k›nda Karar’› ile çözümlenmiştir. Karar uyar›nca; belediye

ve bitişik (mücavir) alan s›n›rlar› içinde parselasyon planla-

r› belediyece onaylanm›ş araziler, imar planlamas› sonucu

yerleşim alan› olmuş ya da yerleşim alan› olarak belediye ve

kamu hizmetlerinden yararlanan ama boş tutulan, tar›m

amaçl› kullan›lmayan arazilerle belediye ve bitişik alan s›-

n›rlar› d›ş›nda kal›p, turizm, sanayi, konut alan› olarak tüze-

sine uygun parsellenmiş veya yerel imar planlamas› yap›lan

ana ulaş›m yollar› ile akarsu, göl, nehir kenarlar› ve civar›n-

daki araziler arsa say›lacakt›r. Ancak, Maliye Bakanl›ğ› Ge-

lirler Genel Müdürlüğü’nün 17.05.2001 tarih ve 948/29612

say›l› bildirimi uyar›nca; değinilen alanlarda zirai amaçl›

kullan›lan araziler, arsa olarak değerlendirilmeyip, araziye

ait oran üzerinden vergilendirilecek, zirai amaçla kullan›l-

mad›ğ›, başka amaçlara tahsis edildiği, boş ya da iki y›l üst

üste nadasa b›rak›ld›ğ›n›n belirlenmesi durumunda da arsa-

ya ilişkin ilkelere göre vergilendirilecektir.

Emlâk vergisi, vergi yükümlüleri taraf›ndan yükümlülü-

ğün başlang›c›nda ve taş›nmaz›n vergi değerini etkileyecek

değişikliklerin oluşmas› durumunda, ilgili belediyelere ve-

rilen ‘bildirimler’e dayal› olarak hesaplanmaktad›r. Bildi-

rimler, taş›nmaz›n tüzel durumunu yans›tan öznitelik verile-

rinden oluşmaktad›r. Ancak, ülkemiz büyük kentlerinin ço-

ğunda yaşanan gecekondular›n vergilendirilmesinde bildi-

rimler nas›l yap›lacak, kapsam› nas›l olacakt›r? Uygulama-

da, kamu topraklar› üzerine inşa edilmiş gecekondular›n sa-

hipleri taraf›ndan belediyelere verilen bildirimlerde, yaln›z

yap›ya ilişkin verilerin bulunduğu, kamu mal›n› işgal eden-

lerin toprak için hiçbir vergi ödememekte olduğu görülmek-

tedir. Bir başkas›n›n iyeliğinde bulunan topraklar üzerine

inşa edilen gecekondular için verilen bildirimlerde de ben-

zer sorunlar yaşanmaktad›r. Bu tür taş›nmazlarda, gecekon-

du sahiplerinin bina bildirimi, toprak sahibinin ise arsa ya

da arazi bildirimi vermesi gerekecektir. Değinilen aksakl›k-

lar temelde, verginin hakça toplanmas›n› engellemektedir.

Çünkü, yerel hizmetlerden ve bu hizmetlerin oluşturduğu

değer art›ş›ndan yararlanan, kamu mal›n› işgal eden gece-

kondu sahiplerinin toprak vergisi ödeme yükümlülüğü bu-

lunmamaktad›r. Kamu topraklar› ya da özel iyelikteki top-

raklar üzerinde yap›lanm›ş gecekondular ile imar tüzesine

ayk›r› yap›lanm›ş kaçak yap›lar ayr› bir s›n›fta değerlendi-

rilmeli, bu tür yap›lar için cayd›r›c› vergi oranlar› yürürlüğe

konmal›d›r.

6.2. Emlâk Vergisi Yükümlülüğü ve Bağ›ş›kl›klar›

Emlâk vergisi yükümlüsü, taş›nmaz›n iyesi, varsa intifa

hakk› sahibi, her ikisi de yoksa taş›nmaz› iye s›fat›yla kul-

lananlard›r (elmen). Taş›nmaza payl› iye olanlar, paylar›

oran›nda vergi yükümlüsüdürler. Elbirliği iyelikte, iyeler

vergiden birlikte sorumludurlar.

Emlâk Vergisi Kanunu’nun dördüncü maddesinde; dev-

let, kamu kurum ve kuruluşlar›, üniversiteler, il özel idare-

leri, belediyeler, köy tüzel kişilikleri vd. baz› kurumlar›n

-73-

Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastrohkm 2003/89

iyesi olduklar› taş›nmazlara iyelikten kaynaklanan; sağl›k,

dini, ulaş›m, altyap› tesisleri vd. baz› taş›nmazlara da kulla-

n›mdan kaynaklanan bağ›ş›kl›klar tan›nm›ş, bu taş›nmazlar

vergilendirme d›ş›nda b›rak›lm›şt›r. Ayr›ca, vergi bağ›ş›kl›-

ğ› tan›ma yetkisi verilen Bakanlar Kurulu, tek konutu olup,

gelirleri yasayla kurulan sosyal güvenlik kurumlar›ndan al-

d›klar› ayl›klardan ibaret bulunanlar›n ya da bunlardan ken-

dileri üzerine kay›tl› konutu olmayanlar›n an›lan kurumlar-

dan ayl›k almayan ve herhangi bir geliri de bulunmayan eş-

leri ile şehitlerin dul ve yetimlerine ve gazilere ait tek konu-

tun bina vergisi oran›n› s›f›ra indirmektedir.

6.3. Emlâk Vergisi Ölçütü ve Oran›

Bina ve arazi (arsa, arazi) vergisinin ölçütü, Emlâk Vergisi

Kanunu uyar›nca belirlenen ‘vergi değeri’dir. Bina vergi

değerlerinin hesaplanmas›nda; Maliye ile Bay›nd›rl›k ve İs-

kan Bakanl›klar›n›n ortaklaşa belirledikleri ‘bina metrekarenormal inşaat maliyetleri’ ile k›ymet takdir komisyonlar›

taraf›ndan belirlenen arsa ya da arsa pay› değeri ölçüt al›n›r.

Arazi vergisi içinde değerlendirilen arsan›n vergi değeri;

k›ymet takdir komisyonlar› taraf›ndan her mahallede cadde,

sokak ya da değer bak›m›ndan farkl› bölgeler temel al›narak

belirlenen birim değerlere göre saptan›r. Arazilerin vergi

değerleri ise; her il ya da ilçe için arazinin cinsi (k›raç, ta-

ban, sulak) gözetilerek kestirilen birim değerlere göre he-

saplan›r.

Emlâk Vergisi Kanunu’nun 2002 y›l›nda yap›lan deği-

şiklikten önceki uygulamas›nda vergi değeri; "Emlâk vergi-sinin mevzuuna giren bina ve arazinin rayiç bedeli" olarak,

rayiç bedel ise; "bina ve arazinin beyan tarihindeki normalal›m sat›m bedeli" biçiminde tan›mlanmaktayd›. 2002 y›l›n-

da yap›lan düzenlemelerle bu tan›mlar yürürlükten kald›r›l-

m›ş, vergi değerini belirleme görevi taş›nmaz iyelerinden

al›narak belediyelere verilmiştir.

Emlâk vergisine ölçüt olacak arsa ve arazi birim değer-

lerinin belirlenmesi, Vergi Usul Kanunu hükümleri uyar›n-

ca oluşturulacak k›ymet takdir komisyonlar› taraf›ndan ya-

p›lmaktad›r. Bu komisyonlar; belediye başkan› ya da ataya-

cağ› bir memurun başkanl›ğ› alt›nda, belediyenin yetkili bir

memuru ile tapu sicil müdürü ya da atayacağ› bir memur ve

ticaret odas›nca seçilmiş bir üye ile ilgili mahalle ve köyün

muhtar›ndan oluşur. Araziye ait asgari ölçüde birim değer

belirlenmesinde görevli takdir komisyonlar› ise, valinin

başkanl›ğ› alt›nda defterdar, Tar›m ve Köy İşleri Bakanl›ğ›

il müdürü ile il merkezlerindeki ticaret ve ziraat odalar›ndan

seçilmiş birer üyeden oluşur. Ayr›ca, büyük şehirlerde tak-

dir komisyonlar›n›n belirlediği değerleri inceleme, denetle-

me ve gerektiğinde değişiklikler yapmaya yetkili ‘merkezkomisyonlar›’n›n kurulmas› öngörülmektedir. Merkez ko-

misyonlar›; vali ya da vekalet vereceği memurun başkanl›-

ğ›nda, defterdar ya da vekalet vereceği memur, vali taraf›n-

dan görevlendirilecek tapu sicil müdürü, ticaret odas›nca

görevlendirilecek bir üye, serbest muhasebeci mali müşa-

virler odas›nca görevlendirilecek bir üye ile esnaf ve sanat-

karlar odalar› birliğince görevlendirilecek bir üyeden oluş-

maktad›r. Ancak, hem k›ymet takdir hem de merkez komis-

yonlar›nda görev alan üyelerin nitelikleri, mesleki formas-

yonlar›, yeterliliklerine ilişkin herhangi bir düzenlemeye

vergilendirme tüzesinde yer verilmemiştir. Bu nedenle, ko-

misyonlarda yer alanlar›n değerleme alan›ndaki yeterlilikle-

rinin nas›l saptanacağ› belli değildir (AÇLAR vd 2003).

Bina ve arsa vergi değerleri, yükümlülüğün başlang›ç

y›l›n› takip eden y›ldan başlayarak her y›l, bir önceki y›l

vergi değerinin ‘yeniden değerleme oran›’n›n yar›s› oran›n-

da art›r›lmas›yla güncellenir. Vergi Usul Kanunu’nun

298’inci maddesinde tan›mlanan ve 1984 y›l›ndan bugüne

değin Maliye Bakanl›ğ› taraf›ndan hesaplanarak yay›mla-

nan yeniden değerleme oranlar› özetle; ‘Toptan Eşya FiyatEndeksleri’ndeki (TEFE) y›ll›k art›ş yüzdesini ifade etmek-

tedir. Taş›nmaz değerlerinin sürekli art›ş göstermesi, buna

karş›l›k değer belirleme dönemlerinin dört y›lda bir yap›l-

mas› nedeniyle verginin enflasyona karş› duyarl›l›ğ› yeni-

den değerleme oran› ile sağlanmaya çal›ş›lm›şt›r. Ancak,

TEFE’deki y›ll›k değişimi ifade eden bu oran›n kullan›lma-

s› yan›lt›c› sonuçlar verebilir. Çünkü taş›nmaz değerleri,

enflasyon ya da ekonomik değişimlerin yan› s›ra, taş›nma-

z›n niteliklerindeki değişimler ile çeşitli bölgesel ve çevre-

sel faktörlerden de etkilenir ve taş›nmaz değerlerindeki de-

ğişim ülke bütününde eş düzeyde gerçekleşmez. Bu neden-

le, zemin değerlerinin güncellenmesi için arsa değer en-

deksleri oluşturulmal›, yap› değerleri ise halen TEFE’nin

hesaplanmas›nda da kullan›lan ‘bina inşaat› maliyet en-deks’inden yararlan›larak güncellenmelidir (GÜR vd.

2002). Değerlemede kullan›lan bir diğer veri türü ise; ‘binametrekare normal inşaat maliyetleri’ ve 'yap› y›pranmaoranlar›’d›r. Ancak, diğer değerleme verilerinde olduğu gi-

bi bunlar›n da üretiminde çeşitli tutars›zl›klar bulunmakta-

d›r. Örneğin yap› değerinin belirlenmesinde önemli bir fak-

tör olan y›pranma oranlar›, yaln›z inşaat türlerine ve yap›

yaş›na bağl› olarak düzenlenmekte, fonksiyonel ve çevresel

pek çok aş›nma etkisi göz ard› edilmektedir (AÇLAR ve

ÇAĞDAŞ 2002).

Tablo 8: Ülkemizde yürürlükte olan emlâk vergisi oranlar›

Taş›nmaz Vergi Büyükşehir Büyükşehir

Türü Ölçütü Belediyeleri Belediyeleri

D›ş›nda İçinde

Vergi Vergi

Oran› (%) Oran› (%)

Diğer Binalar Vergi Değeri 0,2 0,4

Konut Vergi Değeri 0,1 0,2

Arazi Vergi Değeri 0,1 0,2

Arsa Vergi Değeri 0,3 0,6

Emlâk Vergisi Kanunu uyar›nca, bina vergisinin oran›

konutlarda %0,1; diğer amaçlarla kullan›lan yap›larda

%0,2’dir. Arazi vergisinin oran› ise %0,1; arsalarda

%0,3’tür. Bu oranlar, büyükşehir belediye s›n›rlar› ve mü-

cavir alanlar içinde %100 art›r›ml› olarak uygulanmaktad›r

(Bkz. Tablo 8). Ayr›ca, yasada belirlenmiş bu oranlar üze-

rinde Bakanlar Kurulu’nun %50 azalt›m ve %30 art›r›m

yapma yetkisi vard›r.

-74-

Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastro hkm 2003/89

7. Türkiye Emlâk Vergi Sistemi ve Kadastrosu

Türkiye kadastrosunun emlâk vergi sistemi ile ilişkisi, baş-

ka bir deyişle mali boyutu; tarihsel gelişimde genel çizgile-

riyle şöyle özetlenebilir:

Cumhuriyet döneminin ilk kadastro çal›şmalar›; 1924 y›-

l›nda ç›kar›lan 474 say›l› yasayla Kars, Ardahan ve Artvin

illerinde başlat›lm›şt›r. Yasa uyar›nca taş›nmazlar›n iyeleri

belirlenecek, gelirleri ve değerleri ‘tahmin’ ve ‘tayin’ edile-

cek, taş›nmazlar ölçülerek plana bağlanacakt›r. K›s›tl› bir

bölgede uygulanan bu yasa yerine, 1925 y›l›nda tüm yurtta

uygulanacak 658 say›l› Kadastro Kanunu yürürlüğe girmiş-

tir. Yasan›n amaç maddesinde kadastronun işlevi; "Taş›n-mazlara ait hukuki işlemlerin yap›lmas›na ve belgelenmesi-ne, taş›nmazlar›n geometrik konumlar›n›, yüzölçümlerini,mevkilerini ve geometrik durumlar›n› göstermeye; taş›nmazvergisinin belirlenmesine yarayacak defter ve belgelerin dü-zenlenmesi ve korunmas›…" biçiminde tan›mlanmaktad›r.

Çağdaş çok amaçl› kadastroya yönelik bir anlay›ş içeren bu

yasan›n gerekçesinde kadastro; her türlü taş›nmaz›n değeri-

ni belirlemeye altl›k olan, sosyal ve ekonomik her tür sorun

ve yat›r›mlara ilişkin bilgileri veren bir kamu hizmeti olarak

da görülmüştür. 1926 y›l›nda Türk Medeni Kanunu’nun

(Türk Yurttaşlar Yasas›) yürürlüğe girmesi, 658 say›l› Ka-

dastro Kanunu’nun da yenilenme gereksinimini doğurmuş

ve 1934 y›l›nda 2613 say›l› Kadastro ve Tapu Tahriri Kanu-

nu yürürlüğe konmuştur. Yasan›n amaç maddesi kadastro-

nun işlevini şöyle tan›mlamaktad›r: "Kadastro, taş›nmazmallar›n hukuki ve geometrik durumlar›n› tespit eder vegösterir." Bu hükümden, kadastro işlemlerini h›zl› ve eko-

nomik biçimde sonuçland›rma isteğinin egemen olduğu, ka-

dastronun mali boyutunun göz ard› edildiği anlaş›lmaktad›r.

Bu yasan›n gerekçesinde; taş›nmazlar›n değerlerinin belir-

lenmesinin yasalar gereğince Maliye Bakanl›ğ› Gelirler Ge-

nel Müdürlüğü’nün işi olduğu, bu nedenle kadastro ekiple-

rince yap›lacak değerleme işinin hem emek, hem de para

kayb›na neden olacağ› belirtilmiş ve yasa uyar›nca kadastro

ekiplerine değer belirlemeye ilişkin görevler verilmemiş,

kadastronun h›zl› ve ekonomik üretimi amac›yla 658 say›l›

Kadastro Kanunu’nun çağdaş kadastro yaklaş›m› kesintiye

uğrat›lm›şt›r. Ayr›ca, 2613 say›l› yasa özellikle kentsel alan-

lar için öngörülmüştür. Bu dönemde tar›m›n önem kazan-

mas› üzerine, köy ve bucaklar›n kadastrosunu yapmak üze-

re 1950 y›l›nda 5602 say›l› Tapulama Kanunu yürürlüğe

konmuş, bu yasa önce 509, daha sonra 766 say›l› Tapulama

Kanunlar› ile değişikliğe uğram›şt›r. Ancak, bu yasalarda da

kadastronun mali niteliğine ilişkin herhangi bir düzenleme

yer almamaktad›r (ERKAN 1997). Günümüzde, 1987 y›l›n-

da kabul edilen 3402 say›l› Kadastro Kanunu yürürlüktedir.

Yasan›n amac› birinci maddesinde; "…memleketin kadast-ral topografik haritas›na dayal› olarak taş›nmaz mallar›ns›n›rlar›n› arazi ve harita üzerinde belirterek hukuki durum-lar›n› tespit etmek ve bu suretle Türk Medenî Kanunununöngördüğü tapu sicilini kurmak" olarak belirtilmiş, vergisel

amaçlara yer verilmemiştir. Bu nedenle, ülkemizde kadast-

ro tüzel kadastro işlevlerini sağlamaktan öteye gidememek-

te, Türk Yurttaşlar Yasas› uyar›nca konusu; "arazi, tapu kü-tüğüne kaydedilen bağ›ms›z ve sürekli haklar, kat mülkiyeti

kütüğüne kay›tl› bağ›ms›z k›s›mlar" olarak s›ralanan taş›n-

maz iyeliğini güvence alt›na alma görevini sürdürmektedir.

Emlâk vergisindeki verim düşüklüğüne neden olan ve

kadastrodan kaynaklanan sorunlar› üç ana başl›kta irdeleye-

biliriz. Bunlar, veri içeriğinden kaynaklanan sorunlar; veri

niteliğinden kaynaklanan sorunlar; eşgüdüm eksikliğinden

kaynaklanan sorunlard›r.

Veri içeriğinden kaynaklanan sorunlar: Kadastronun

vergi yönetimlerine, gereksinim duyulan verileri sunama-

mas›ndan kaynaklanmaktad›r. Ülkemiz tapu sicilinin gün-

cel durumunu incelediğimizde, taş›nmazlar›n konumsal bil-

gilerini; yüzölçümünü; cins ve türünü; iyelik bilgilerini;

edinme nedeni, edinme tarihi ve sat›ş fiyat›n›; üzerindeki ir-

tifak haklar› ve taş›nmaz yükümlülüklerini; rehin haklar›n›;

baz› haklar› k›s›tlayan ya da yasaklayan şerhleri; taş›nmaz-

larla ilgili yasal durumlar›n bilinmesi için beyanlar bölümü-

nü kapsamakta olduğu görülmektedir. Doğru ve güncel sa-

t›ş fiyatlar›, değer endeksleri, değer haritalar›, taş›nmaz ge-

lirleri, kapitalizasyon oranlar› vb. gibi değerlemeye ilişkin

pek çok veriyi üretemeyen kadastronun mali boyutu, değer-

leme birimlerine veri sunumunu gerçekleştirmek amac›yla

yeniden ele al›nmal›d›r.

Veri niteliğinden kaynaklanan sorunlar: Kadastral veri-

lerin güncel ve doğru olmamas›ndan kaynaklan›r. Bu durum

özellikle, sat›ş fiyatlar›n›n güvenilir olmamas›ndan ve taş›n-

maz türlerindeki belirsizliklerden oluşur. Bunun çözümü

için kadastronun, tüm kurumlar›n üzerinde uzlaşt›klar› tek

tip bir taş›nmaz s›n›fland›rma sistemine sahip olmas› gerek-

mektedir. Taş›nmaz türlerinin kesin olarak tan›mland›ğ› ve

cins değişikliklerinin güncel tutulduğu dinamik bir sistem-

le, farkl› taş›nmaz türleri için değişik ölçüt ya da oranlar

üzerinden vergi almak da kolaylaşacakt›r. Ayr›ca, etkin bir

vergilendirme için kadastroya, taş›nmaz piyasas›n› izleme

ve edinilen bilgileri yorumlayarak kamuoyuna sunma göre-

vi de düşmektedir. Bu yolla hem taş›nmaz piyasas›n›n say-

damlaşmas› hem de vergi veriminde art›ş sağlanacakt›r.

Eşgüdüm eksikliğinden kaynaklanan sorunlar: Emlâk

vergisi tutar›, taş›nmaz sahiplerinin dört y›lda bir ilgili bele-

diyeye verdikleri ve taş›nmazlar›n›n öznitelik bilgilerinden

oluşan bildirimlere dayanarak ilgili belediyeler taraf›ndan

hesaplanmakta ve toplanmaktad›r. Bu noktada, belediyeler

ve kadastro örgütleri aras›nda eşgüdüm kurulamamakta, ta-

ş›nmaz sahiplerinin verdikleri bildirimlerin denetimi yap›la-

mamaktad›r. Bildirimler taş›nmaz iyeleri yerine kadastro

örgütleri taraf›ndan yap›lmal›, vergi yükümlülerinin, vergi

bağ›ş›kl›ğ› tan›nacaklar›n dökümü kadastro taraf›ndan oluş-

turulmal›d›r. Ancak bunun için temel koşul, kadastronun

güncel olmas›d›r.

Özetle, kadastroyu bir an önce tamamlama ve iyeliği gü-

vence alt›na alma yaklaş›m›n›n egemen olduğu dönem art›k

hem ülkemizde hem de dünyada sona ermektedir. Bunun

göstergelerinden biri de FIG’in ‘Kadastro ve Toprak Yöne-timi’ (Cadastre and Land Management) isimli yedinci ko-

misyonu taraf›ndan 1998 y›l›nda yay›mlanan ‘GeleceğinKadastral Sistemlerine İlişkin Bir Vizyon-Kadastro 2014Raporu’dur. Ülkemiz kadastrosu da, tüm ülkelerce benim-

senen 2014 Kadastrosu’na yönelik yap›lanmas›nda; bu ilke-

leri göz önünde tutmak, vergilendirmedeki işlevselliğini ar-

t›rmak, mali boyutunu etkinleştirmek durumundad›r.

-75-

Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastrohkm 2003/89

8. Sonuçlar

Tüm dünyada yerel bir vergi olarak görülen emlâk vergisi,

ülkemizde merkezsel yönetimin yetki s›n›rlar› içinde kal-

m›ş, salt gelir getirici bir kaynak olarak görülmüş, taş›nmaz

piyasas›n› düzenlemedeki işlevi göz ard› edilmiştir. Bu yak-

laş›m sonunda, vergi gelirlerinin tamam›n› alan yerel yöne-

timlerin yetkisi vergi tutar›n› belirleme ve vergi toplama ile

s›n›rland›r›lm›şt›r. Bu aç›dan yap›lmas› gereken temel dü-

zenleme; emlâk vergisinin yerel bir vergi niteliği kazanma-

s›n›n sağlanmas› ve yerel yönetimlere merkezsel yönetimin

denetimi alt›nda, vergi oranlar›, bağ›ş›kl›ğ›, indirimlerini

belirleme konusunda değişiklik, düzenleme yapma yetkisi

tan›ma ve bu yolla yerel yönetimlerin taş›nmaz piyasas›n›

düzenleme etkinliğini art›rmak olmal›d›r.

Taş›nmazlar üzerinden al›nan verginin tüm biçimlerinin

ve özellikle emlâk vergisinin iki ana hedefi vard›r. Bunlardan

biri, yerel hizmetlerin yerine getirilmesinde gereksinim du-

yulan kaynaklardan bir bölümünün zenginliğin ölçüsü olarak

görülen taş›nmazlardan karş›lanmas› ve bu yolla toplumsal

dengenin oluşturulmas›, diğeri ise kaynak kullan›m›n›n de-

netlenmesidir. Buna karş›n, ülkemiz emlâk vergi sistemi ta-

ş›nmaz piyasas›n› düzenlemeye yönelik işlevler yüklenme-

miş, yaln›z taş›nmazlardan gelir elde etmeyi amaçlam›ş, ama

bunu sağlayacak örgütlenmeyi henüz oluşturamam›şt›r.

Var olan emlâk vergi sisteminin yap›s› incelendiğinde,

yaşanan pek çok sorunun ve verim düşüklüğünün önemli

bölümünün ülkemiz kadastrosunun vergilendirmeye yöne-

lik yap›lanmamas› ve iyelik-tüzel kadastro anlay›ş›ndan

kurtulamamas›ndan kaynakland›ğ› görülmektedir. Oysa gü-

nümüze kadar olan süreç içinde kadastronun mali boyutu

kapsam›nda; vergiye konu olacak tüm taş›nmazlar›n tan›m-

lanmas› ve haritalanmas›; taş›nmazlar›n boyut, tip, yap› tü-

rü vb. gibi kullan›m niteliklerine göre s›n›fland›r›lmas›; sa-

t›ş fiyatlar›, kiralar, yap› maliyet bedelleri vb. gibi piyasa

verilerinin toplanmas› ve analizi; her parsel ve üzerindeki

yap›n›n değerinin saptanmas›; vergi yükümlülerinin tan›m-

lanmas›; değerleme sicillerinin haz›rlanmas› işlemleri (DA-

LE ve MCLAUGHIN 1999) düzenlenmeliydi.

Kadastro, bugün tüm dünyada sürdürülebilir kalk›nma

ve çevresel gelişimi sağlamak için yeniden yap›land›r›lmak-

tad›r. Bu yap›lanma iyelik, değer ve kullan›ma ilişkin bilgi-

lere ulaş›m› kolaylaşt›rarak; sosyal ve ekonomik politikalar

oluşturulmas›na, planlama ve planlar›n uygulanmas›na, alt-

yap› hizmetlerinin geliştirilmesine, doğal kaynaklar›n ko-

runmas› amac›yla çevresel denetime, k›saca toprağ›n yöne-

timine olanak tan›ma biçiminde taş›nmaz idaresine doğru

olmaktad›r. Böyle bir değişimin gerisinde kalamayacak

olan ülkemiz kadastrosunun; vergilendirme, planlama ve

yat›r›mlar›n düzenlenmesinde etkin bir araç olarak kullan›-

m›ndan sağlanacak ekonomik ve toplumsal yarar› güçlen-

dirmek için mali boyutu da yap›land›r›lmal›d›r.

Kaynaklar:

AÇLAR A., ÇAĞDAŞ V.: Mühendis Mimar ve Uzmanlar İçinTaş›nmaz (Gayrimenkul) Değerlemesi, Türk Mühendis

Mimar Odalar› Birliği, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas›

(HKMO) Yay›n›, ISBN 975-395-551-0, Ankara, 2002.

AÇLAR A., DEMİREL Z., DEMİR H., ÇAĞDAŞ V., GUR M.,

KURT V.: Taş›nmaz Değerlemesi Sistem Tasar›m›,9.Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultay›, 31 Mart-04

Nisan 2003, Sayfa: 129-145, Ankara, 2003.

ALMY R.: A Survey of Property Tax Systems in Europe, The

Ministry of Finance Republic of Slovenia, Department of

Taxes and Customs, March 2001.

ARSLAN R.: Arazi Kullan›ş Ekonomisi, Y›ld›z Teknik

Üniversitesi Yay›n›, Yay›n No: YTÜ.MF.YK-97.0315,

İstanbul, 1997.

BIRD M. R., SLACK E.: Land and Property Taxation: A

Review, World Bank, March 2002, http://lnweb18.

worldbank.org/ESSD / essdext.nsf/25DocByUnid/233C6310

146A909285256B9C006F1189/$FILE/ enidslack_taxation_

pdfcomplet.pdf, 18.02.2003.

DALE P. F., MCLAUGHIN J. D.: Land Administration, Oxford

University Publications, ISBN 0-19-823390-6, New York,

USA, 1999.

DEMİREL Z., AÇLAR A., DEMİR H., GUR M., KURT V.,

ÇAĞDAŞ V.: Toprak Düzenlemelerinde Yeni Gelişmeler veYap›lanmalar, 9.Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultay›,

31 Mart-04 Nisan 2003, Sayfa: 145-169, Ankara, 2003.

DPT: Sekizinci.Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› Vergi Özel İhtisasKomisyonu Raporu, Devlet Planlama Teşkilat› (DPT),

Ankara, 2001, http://ekutup.dpt.gov.tr/vergi/oik608.pdf,

10.05.2003.

ERKAN H.: Kadastro Tekniği, Türk Mühendis Mimar Odalar›

Birliği, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› Yay›n›,

3.Bask›, Ankara, 1997.

FIG ve UN: The Bathurst Declaration on Land Administrationfor Sustainable Develepment, Fédération Internationale des

Géomètres (FIG) and United Nations (UN), Publication

No:21, Copenhagen, Denmark, 1999.

GÜR M., ÇAĞDAŞ V., DEMİR H.: A General Overview ofReal Estate Valuation Applications in Turkey,XXII.Fédération Internationale des Géomètres (FIG)

Congress, 19-26 April 2002, Washington DC, USA.

IULA-EMME, Kentsel Mali Kaynaklar›n Yönetimi,Uluslararas› Yerel Yönetimler Birliği-Doğu Akdeniz ve

Ortadoğu Bölge Teşkilat›, (IULA-EMME), Yerel Yönetim El

Kitaplar› Serisi, ISBN 975-7741-03-05, İstanbul, 1991.

KAUFMANN J., STEUDLER D.: Cadastre 2014: A Vision forA Future Cadastral System, Fédération Internationale des

Géomètres (FIG), Commission 7-Cadastre and Land

Management, 1998, Brighton, United Kingdom,

http://www.swisstopo.ch/figwg71/cad2014/cad2014/titlepage.

htm, 20.09.2002.

KELEŞ R.: Kentleşme Politikas›, İmge Yay›nevi, 4.Bask›, ISBN

975-533-053-4, Ankara, 1996

MUNRO P. F., Best Practices for Property/Land Tax andValuation Administration in a Decentralized System,International Conference on Land Policy, 26 July 2000,

Jakarta, Indonesia.

STEUDLER D., WILLIAMSON I. P.: A Framework forBencmarking Land Administration Systems, XXII.

International Fédération Internationale des Géomètres (FIG)

Congress, 19-26 April 2002, Washington DC, USA.

YILMAZ H.: Türkiye’de Vergi Yap›s› ve 1980’den SonraSektörel Vergi Yüklerinin Gelişimi, Uzmanl›k Tezi, Devlet

Planlama Teşkilat›, İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel

Müdürlüğü, Proje Yat›r›mlar› Değerlendirme ve Analiz

Dairesi, Ankara, 1996.

(TODAİE): Türkiye Ortadoğu Amme İdareleri Enstitüsü,Yerel Yönetimler Araşt›rma ve Eğitim Merkezi, http://

www.yerelnet.org.tr/yerelyonetimler/belediyegelirgiderler.

php, 10.05.2003.

-76-

Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastro hkm 2003/89

1954

9. TÜRKİYE HARİTA BİLİMSEL VETEKNİK KURULTAYI 31 Mart-4 Nisan 2003Tarihlerinde Ankara’da yap›ld›

1987 y›l›ndan beri iki y›lda bir TMMOB Harita Kadastro

Mühendisleri Odas› taraf›ndan düzenlenmekte olan Kurul-

taylar›n dokuzuncusu 31-Mart 4-Nisan günlerinde Ankara

Bilkent Otelde gerçekleştirildi.

Bilim ve teknoloji ›ş›ğ›nda insanoğlunun yaşam› her ge-

çen gün h›zla değişime uğramaktad›r. Teknolojiyi yönlen-

dirme durumunda olan bilim; ürettiği teknolojinin yaratt›ğ›

sermaye gücünün etkisiyle insanl›ğ›n söz konusu değişim-

den tam anlam›yla olumlu yönde etkilenmesi için bazen ye-

terli olmamakta, teknolojiyi besleme ve geliştirme döngüsü

içine s›k›şarak kendisi de zarar görmektedir. Oysa özgür dü-

şüncenin ürünü olan bilim, insanl›k için en güçlü ›ş›k kay-

nağ› olarak gelişimin s›n›rs›zl›ğ›na olduğu kadar paylaş›m›n

eşitliğine de arac› olmal›d›r.

Harita ve Kadastro; Jeodezi ve Fotogrametri Mühendis-

liği bilim ile en güçlü bağlara sahip olan bir mühendislik di-

siplinidir. Yeryuvar›n›n kendisi ile üzerinde doğal ve yapay

nesnelerin geometrisinin, yeryuvar›n›n gravite alan›n›n be-

lirlenmesini ve bunlar›n zaman içindeki değişimlerini ince-

leyen, yeryuvar›-insan-mülkiyet ilişkisinden başlayarak in-

san oğlunun sosyal, kültürel, ekonomik ve fiziksel yaşam›-

n›n planlanmas›nda en önemli veriyi, yaşan›lan mekanla

ilişkilendirilmiş bilgiyi sağlayan Jeodezi ve Fotogrametri

Mühendisliği, yeryuvar› ve yak›n çevresinin insanoğlunun

yaşam alan› olarak evriminde vazgeçilmez rolü oynayan

mühendislik disiplinlerinin baş›nda gelmektedir.

Bilgiyi üretme ve yönetme üzerine geliştirdiği birikim

ve becerileri ile Harita ve Kadastro Mühendisliğinde evreni

tan›ma, izleme ve yararlanma faaliyetlerinin yoğunlaşmak-

ta olduğu bilinmektedir. Günümüz dünyas›n›n her coğrafya-

s›nda yaşan›lan olumsuz süreçler dikkate al›nd›ğ›nda, Hari-

ta ve Kadastro mühendisliği aç›s›ndan değişim sarmal›na

yön çizme gereği ortaya ç›kmaktad›r. Bu yön insanl›ğ›n ya-

rar› hedefinden asla sapmamal›d›r.

Bu düşüncelerden ç›k›ş alarak gerçekleştirilmesi planla-

nan 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultay›n›n lo-

gosunda yer alan "Değişim, Gelişim, Nereye?" sorgusuyla

gelecek günleri işaret ederken, 9. Türkiye Harita Bilimsel

ve Teknik Kurultay› dünyam›z›n varoluşundan bu yana de-

ğişim evrelerini temsil eden, maviden başlayan ve günü-

müzde gri olan yeşil rengin tehlikeli geleceği olan k›rm›z›-

y› durduracak, değişimi yeniden yeşile, maviye dönüştüre-

cek bir gelişim aray›ş› ile ifade edilmiştir.

Beş gün süren 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik

Kurultay›n›n aç›l›ş oturumunda, Kurultay Başkan› Prof. Dr.

Ayhan Alk›ş, Kurultay Yürütme Kurulu Başkan› Prof. Dr.

Tevfik Ayan, Prof. Dr. Orhan Altan, Odam›z Genel Başka-

n› Hüseyin Ülkü, TMMOB Başkan› Kaya Güvenç ile baz›

kamu kurumlar› yöneticileri birer konuşma yapm›şlard›r.

Kurultayda mesleğimizin farkl› alanlardaki bilimsel ça-

l›şmalar, önemli projeler ile çağr›l› bildiriler onüç oturumda

sunulmuş ve tart›ş›lm›şt›r. İlk oturumda yüksek öğretimde

kalite güvenliği ile mesleğimiz geleceğe projeksiyonlar› ele

al›nm›şt›r. İkinci oturum Kamu Ölçmeleri ve Kadastro ko-

nusundaki bildirilerin sunumuna ayr›lm›şt›r. Ülkemizdeki

kadastro çal›şmalar›n›n yabanc› ülkelerdeki kadastro uygu-

lamalar› ile karş›laşt›r›lmas›na olanak haz›rlayan bu oturum-

da kadastro kavram›n›n genişletilmesi de tart›ş›lm›şt›r. Dör-

düncü oturumda Ulusal Temel Ağlar konusunda bilgi sunul-

muş ve TUTGA’ n›n genel amaçl› kullan›m› yak›n bir ilgi

ile izlenmiş ve tart›ş›lm›şt›r. Beşinci oturumda ise mesleği-

mize yeni aç›l›mlar sağlayan ve önemi bütün kesimlerce

Sempozyum, Konferans, Seminer

-77-

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr

kavranan taş›nmaz yönetimi konusu tart›şmaya aç›lm›şt›r.

Alt›nc› oturumda fotogrametrinin yeni teknikleri ile uzaktan

alg›lama kullan›m alanlar› tart›ş›lm›şt›r. Yedinci, sekizinci

ve dokuzuncu oturumlarda coğrafi bilgi sistemi konusu iş-

lenmiştir. Bilgi sistemi tasar›m konusundaki çağr›l› bildiri-

yi, uygulamada çal›şmalar› sürdürülen TAKBİS, e-devlet,

Arazi ve Çiftçi Kay›t Sistemi, Mülki Emlak otomasyonu

Projesi, Internet CBS uygulamalar›, CBS destekli tarihi ya-

p›lar Bilgi Sistemi gibi projeler üzerindeki bilgilendirmeler

sunumlar› ile bilgi sistemi tasar›m› üzerindeki araşt›rma so-

nuçlar›n› kapsayan bildiriler izlenmiştir. Onbirinci ve

onikinci oturumlarda analiz, hesap yöntemleri ve mühendis-

lik ölçmeleri konular›nda bildiriler yer alm›ş, mühendislik

ölçmeleri uygulamalar› komisyonunun bir çal›şmas› uygula-

malar ve bu alandaki sorunlar› dile getirmiştir. On üçüncü

oturumda GPS verilerinin değerlendirilmesi, Eğimölçerler,

k›y› ve deniz haritalar› hakk›nda bildiriler yer alm›şt›r.

Kurultayda yukar›da k›saca aç›klanan Bilimsel-teknik

oturumlardan başka bir oturumda, haz›rl›k çal›şmalar› ta-

mamlanan teknik yönetmeliğin tan›t›m›na ve geniş kat›l›ml›

bir platformda tart›ş›lmas›na ayr›lm›şt›r. Teknolojideki deği-

şimleri uygulamaya yans›tma hedefi olan yönetmelik taslağ›

uygulamac›lar taraf›ndan ilgiyle izlenmiş ve tart›ş›lm›şt›r.

Dokuzuncu kurultayda yer alan tek panelin konusu "Ye-

ni Dünya Düzeni, Mühendislik, Toplum ve Savaş" t›r. Ya-

vuz Önen’ in yönettiği panele, iktidar ve muhalefet partile-

rinden iki milletvekili kat›lm›şt›r. Kurultay süresince dünya

kamuoyunu ve ulusumuzu yak›ndan ilgilendiren Irak sava-

ş› ve Türkiye’ nin Savaş politikas› tart›ş›lm›şt›r.

Kurultay program›nda yer alan forumda ise 2002 y›l› so-

nunda odam›z taraf›ndan düzenlenen mesleki sorunlar ku-

rultay›n›n sonuçlar›n›n, daha geniş bir platformda tart›ş›lma-

s› ve çözümlerin bir eylem plan›na dönüştürülmesi amaçlan-

m›şt›r. Mesleğimizin değişik kesimlerinin sorunlar› s›ralan-

m›ş, meslek yelpazesinde yer alan farkl› kesimlerin sorunla-

r› ve çözümleri aras›ndaki arakesitler ortaya konmuştur.

Meslek sorunlar›n›n ve çözümlerinin söylemden öteye, ey-

leme geçirilmesinin yöntemleri ve yollar› aranm›şt›r.

Kurultay›n iki oturumunda mesleğimizin geleceğini çok

yak›ndan ilgilendiren bir konu olan kamu ihale yasas› ile

uluslararas› hizmet ticareti anlaşmas›, uluslararas› mühen-

dislik mimarl›k hizmetleri konular›ndaki bildirilerle, devle-

tin yeniden yap›land›r›lmas› ve yönetişim hakk›ndaki bildi-

rilere yer verilmiştir.

Kurultaya sunulmak üzere gönderilen çok say›daki, de-

ğerli araşt›rma sonuçlar›n› içeren ancak sözlü sunum olana-

ğ› yarat›lamayan bildirilere iki ayr› poster oturumunda yer

verilmiştir.

9. Türkiye Harita ve Bilimsel Teknik Kurultay›nda ilk

kez bir sertifika program› düzenlenmiştir. Kamulaşt›rma,

Emlak, Cebir ve Arsa ofisi yasalar› hakk›nda verilen bilgi-

den sonra, taş›nmaz likiditesi, değerleme yöntemleri, temel

finans matematiği konular›nda bilgiler sunulan "Taş›nmaz

Değerlemesi" konular›n›n derinlemesine anlat›ld›ğ› progra-

ma 32 kat›l›mc›, sembolik bir ek ücret ödeyerek kat›lm›şt›r.

Kat›l›mc›lara birer sertifika verilmiştir. Program, Y›ld›z

Teknik Üniversitesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği

Bölümü, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›n›n özverili öğre-

tim desteği ile gerçekleşmiştir.

Yine bu kurultayda ilk kez Jeodezi ve Fotogrametri Mü-

hendisliği öğretimi veren dört üniversitenin temsilcilerine

bir oturum ayr›lm›ş, mesleğimizin genç mensuplar›n›n fikir-

lerini dile getirebilecekleri bir platform haz›rlanm›ş, gençli-

ğin kararlara kat›l›m› için zemin haz›rlanm›şt›r. Eğitim, staj,

meslek içi eğitim sorunlar›na değinen gençlik temsilcileri,

mesleğin geleceği üzerindeki düşüncelerini de aç›klam›şt›r.

Kurultay›n bir diğer boyutu da mesleğimizle ilgili tek-

nolojinin izlenmesine olanak veren donan›m ve yaz›l›m ser-

gileridir. Ayn› zamanda kurultay›m›z›n gerçekleşmesinde

-78-

Sempozyum, Konferans, Seminer hkm 2003/89

finans desteği de yaratan bu sergilerde firmalar en yeni

ürünlerini tan›tm›şlar ve izleyiciler de donan›m ve yaz›l›m

alan›ndaki güncel gelişmeleri tan›ma f›rsat› yakalam›şlar-

d›r. Sergiye toplam 20 firma kat›lm›ş 360 m2

alan kullan›l-

m›şt›r. Uzaktan alg›lama görüntülerinin sergilendiği bir

standt da, kurultay süresince ABD’ nin Irak bombard›man›n

günü gününe izlenebiliyor olmas› teknolojinin ve mesleği-

mizin insanl›k ve insan yaşam› ile doğrudan ilgisini anlatan

bir olay olarak belleklerde iz b›rakm›şt›r.

Kurultayda haritac› ressamlar›n da kat›ld›ğ› bir resim

sergisi yer alm›şt›r. Yine sosyal programlar aras›nda yer

alan kokteyle çok say›da milletvekili, üst düzey bürokrat ve

konuk kat›lm›ş, odam›z kanal›yla mesleğimize destek veren

gazetecilere ve son iki y›l içinde emekli olan öğretim üyele-

rine plaketler verilmiştir.

9. Türkiye Harita ve Bilimsel Teknik Kurultay›na kay›t-

l› 694 Harita Kadastro Mühendisi ve 164 konuk kat›lm›şt›r.

Kat›l›mc›lara kurultay›n ilk gününden itibaren kurultay bil-

dirilerinin yer ald›ğ› kitap verilmiş, tart›şma oturumu, panel,

forum konuşmalar›n›n ve tart›şmalar›n›n yer alacağ› kurul-

tay kitab› ikinci cildinin, bask›s› tamamland›ğ›nda kat›l›m-

c›lara gönderilmesi planlanm›şt›r.

Meslektaşlar›n 9. Türkiye Harita ve Bilimsel Teknik

Kurultay›na gösterdikleri ilgi, kat›l›mc› say›s›, bildiri say›s›,

oturumlarda görülen düzeyli tart›şmalar gelecek kurultaylar

için iyi bir potansiyel oluşturmaktad›r.

Tevfik Ayan / İstanbul

GENÇ HARİTACILAR GÜNLERİ"nin ikincisi16-19 May›s 2003’de Trabzon’da yap›ld›.

Genç haritac›lar›n yeni teknolojileri ve gelişmeleri tan›ma-

lar›na, meslektaşlar› ile tan›şarak bilgi al›ş-verişlerinde bu-

lunmalar›na ve konferans, tart›şmalar ve bilgi değişimleri

sonucu mesleğimizin geleceğine ilişkin bir perspektif ka-

zanmalar›na katk› sağlamak amac› ile, ilki İstanbul’da, 17-

19 May›s 2001 tarihlerinde düzenlenen ve bir gelenek ola-

rak iki y›lda bir 19 May›s Gençlik ve Spor Bayram› kutla-

malar› kapsam›nda yap›larak, onun ruhuyla örtüşmesi öngö-

rülen "Genç Haritac›lar Günleri"nin ikincisi 16-19 May›s

2003 tarihlerinde yeşille mavinin, doğayla tarihin, kültürle

insan›n iç içe olduğu Trabzon’da yap›lm›şt›r.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› Trabzon Şube-

since, Karadeniz Teknik Üniversitesinin desteği ve

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› Genel

Merkez ve diğer şubelerinin katk›lar›yla gerçekleştirilen et-

kinlik, Trabzon Yürütme Kurulu ve 2001 etkinliğinde de

görev alm›ş İstanbul Çal›şma Grubu üyelerinin eşgüdümlü

çal›şmalar› ile düzenlenmiştir.

Genç Haritac›lar Günleri 2001’de olduğu gibi, bu etkin-

likte de, gençlere yönelik organizasyonlara önem veren ki-

şiler ve kuruluşlar önemli destek sağlam›şlar, bu bağlamda;

Mühendislik firmalar› : Ad›m, And, Atay, Bil-Tek, B2, Ge-

ofen, Cemre, Gözlem, G›slab, Har-Tek, İmge, Mehmet Tur-

can, Özlem, Pelit, Paksoy (Topcon), Seyhan, Sahara,

Harita Firmalar›: Geocad Borat, Sebat, Star, Stfa, Tice, Sü-

mela,

Diğer Firmalar: Seba Proje, Ark Proje, Atlas Yay›nc›l›k,

Akademi Kitabevi, Boran Şirketler Grubu, İmece Gayri-

menkul Yat›r›m, Kartallar Şirketler Grubu, Güneş G›da, Eti

G›da, Özçay, Biz Tensilcilik ve

KTÜ Rektörlüğü ve KTÜ Karadeniz Teknik Eğitim

Vakf›’n›n değerli katk›lar› program›n başar›s›nda önemli

etkileri olmuştur.

Etkinliğe Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği eğitimi

veren Y›ld›z Teknik Üniversitesi (58), Zonguldak Karael-

mas Üniversitesi (45), Samsun 19 May›s Üniversitesi (42),

Konya Selçuk Üniversitesi (41), Afyon Kocatepe Üniversi-

tesi (26), İstanbul Teknik Üniversitesi (22) ve ev sahibi Ka-

-79-

Sempozyum, Konferans, Seminerhkm 2003/89

radeniz Teknik Üniversitesi’nden öğretim elemanlar› ve

genç haritac› adaylar› kat›lm›şlar ve ayr›ca , HKMO Merkez

ve Şubelerinin mensuplar›, kamu kurumu görevlileri ve özel

sektör çal›şanlar› etkinliğe büyük ilgi göstermişler ve yurt

d›ş›ndan kat›l›mc›larla, çoğunluğu öğrenci, 551 kay›tl› kat›-

l›mc›, dostluk, sevgi ve paylaş›m›n egemen olduğu bu et-

kinlikte bir araya gelmiştir.

16 May›s etkinliğin ilk gününde, konaklama yerlerine

yerleştikten sonra kay›t işlemlerini tamamlayan kat›l›mc›-

larla gruplar halinde, ev sahibi genç haritac› adaylar›n›n

rehberliğinde, Atatürk Köşkü, Ayasofya Müzesi ve Bozte-

pe’ye şehir turlar› düzenlenmiş, öğle saatlerinde Esiroğlu-

Maçka’da "Genç Haritac›lar Orman›" aç›l›ş› yap›lm›ş, ar-

d›ndan yurt içi ve yurt d›ş›ndaki üniversitelerden 10 grubun

kat›ld›ğ› "Üniversiteler aras› Orienteering Yar›şmas›" ger-

çekleştirilmiştir. Yar›şmac› genç haritac›lar bu yar›şmada,

harita kullanma yeteneklerini, doğayla baş başa fiziksel ve

zihinsel verimliliklerini sergileyerek, rekabetçi ve centil-

menlik ruhuyla, neşeli ve heyecanl› anlar yaşam›şlard›r. Et-

kinliğin ilk günü, KTÜ Sahil Tesisleri’nde düzenlenen

"Aç›l›ş Kokteyli" ile tamamlanm›şt›r.

17 May›s günü KTÜ Atatürk Kültür Merkezi’nde bira-

raya gelinmiş ve Düzenleme Kurulu Başkan› prof. Dr. Ah-

met Aksoy’un a盺 konuşmas›ndan sonra, Harita ve Kadast-

ro Mühendisleri Odas› Başkan› Hüseyin Ülkü ve KTÜ Rek-

törü Prof. Dr. Türkay Tüdeş birer konuşma ile izleyicilere

hitap etmişlerdir. Bu konuşmalar› "Bilgilendirme Konfe-

ranslar›" izlemiş ve bu çerçevede, çağr›l› konuşmac›lar ola-

rak, Prof. Dr. Hermann Seeger, "ITRF, EUREF, ETRF’nin

gelişimi ve Geleceğe Yönelik Hedefler", FIG başkan yar-

d›mc›s› Dr. Andreas Drees, "Uluslar Aras› Mesleki Kuru-

luşlar" , Almanya Kartografya ve Jeodezi Kurumu (DGK)

uzmanlar›ndan Dipl.-Ing. Pier Giorgio Zaccheddu "Mekan-

sal Bilgi Sistemleri: Almanya ve Diğer Avrupa Ülkelerin-

deki Uygulamalar" ve KTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr.

Tahsin Yomral›oğlu "Harita Mühendisliğinde Yeni Ödev-

ler" adlar› alt›nda, yeni yüzy›l›n mesleki perspektiflerine

ilişkin konferanslar vermişlerdir.

17 May›s günü öğleden sonraki oturumda tamamen öğren-

ciler taraf›ndan düzenlenen ve yürütülen "Genç Haritac›lar

Forumu" yap›lm›şt›r. Bu forum haz›rl›klar› için Jeodezi ve

Fotogrametri Mühendisliği öğrencilerinin oluşturduğu ça-

l›şma gruplar› aylarca, süren çal›şmalar sonucunda gelece-

ğe yönelik düşüncelerini paylaşmak için tart›şacaklar› ve

bilgi paylaş›m› yapacaklar› konular› belirlemişler, senaryo-

lar üretmişler ve deneme forumlar yapm›şlard›. "Genç Ha-

ritac›n›n Eğitimi" başl›kl› bugünki forumda, "Genel Eği-

tim Politikalar› ve Akreditasyon Çerçevesinde Eğitim-Öğ-

retim", "Meslekiçi Eğitim-Öğretim", "Mesleki Kariyer-

Etik" ve "Öğrenci Örgütlülüğü" konular› tart›ş›larak karar-

lar al›nm›ş ve haz›rlanan sonuç bildirgesinde özetlenmiş-

tir.

Forumun ard›ndan organizasyona paralel yürütülen ve

her yaşta genç ve katk› verme heyecan›yla dolu genç harita-

c›lar›n birikimlerini değerlendirme f›rsat› bulduklar›, "Ha-

ritac›l›kta Genç Ufuklar Yar›şmas›", "Poster Yar›şmas›" ve

"Üniversiteler Aras› Orienteering Yar›şmas›"n›n ödül tören-

leri yap›lm›kşt›r.

17 May›s akşam› Zorlu Grand Hotel’de "Karadeniz Gece-

si"nde bir araya gelen genç haritac›lar günün yorgunluğunu

atarak yeni kurulan dostluklar›n› pekiştirmişler, Karadeniz-

li sanatç› Volkan Konak’›n sahne ald›ğ› gecede geç saatlere

kadar eğlenceli anlar yaşanm›ş, arada etkinliğe katk›da bu-

lunanlara plaketleri takdim edilmiştir.

18 May›s günü genç haritac›lar Sumela Manast›r›nda

buluşmuşlar, tarihi ve geleceği birlikte yaşarken, umutlar›n›

ve coşkular›n› büyütmüşlerdir. Verizana-Maçka’daki pik-

nik şöleninden sonra, yeşilin her tonuyla bezenmiş doğa gü-

zelliğinin keyfini ç›karan genç haritac›lar, Zigana’ya t›rma-

narak doğa yürüyüşü yapm›şlard›r.

Etkinliğin son günü olan 19 May›s’da, gruplar halinde

Uzungöl, Ayder Yaylas› ve Sarp S›n›r›’na geziler düzenle-

nerek, kat›l›mc›lar Doğu Karadeniz’in büyüleyici güzellik-

lerini tan›ma f›rsat› bulmuştur.

2. Genç Haritac›lar Günleri’nde yaşanan unutulmaz 4

günün ard›ndan genç haritac›lar, 3. Genç Haritac›lar Günle-

ri’nin şimdiden özlemi içinde Trabzon’a veda etmişlerdir.

Ayr›nt›l› bilgi: www.gencharitacilar.org

Arif Çağdaş Ayd›noğlu / Trabzon

-80-

Sempozyum, Konferans, Seminer hkm 2003/89

1954

Türk Haritac›l›ğ› Bibliyografyas›2 – Makaleler – Bildiriler (1924 – 2000 )Prof. Dr. Muzaffer ŞERBETÇİ

230 sayfa

YTÜ yay›n›, 2000.

1924 y›l›ndan 2000 y›l›na kadar yay›nlanm›ş olan yak-

laş›k 5000 makale ve bildiri kitapta belirli bir düzende lis-

telenmiştir. Meslek alan› ve yak›n ilgi alanlar› 27 gruba ay-

r›larak ve yazarlar›n soyad› s›ras› ile makale ve bildiriler

yay›nland›klar› dergi adlar›, ya da sunulan toplant› ad› ve

tarihi gibi gerekli bilgilerle verilmektedir. Kitab›n sonunda,

yazarlar›n soyad› s›ras›na göre düzenlenen listede ise ma-

kalenin, ya da bildirinin grup ve s›ra numaras› belirtilmek-

tedir.

Kitab›n girişinde, makalelerin yay›nland›ğ› yurtiçi ve

yurtd›ş› dergiler, bildirilerin sunulduğu mesleki ve diğer

toplant›lar listelenmiştir. Yabanc› dilde, Türk yazarlar›n›n

da yer ald›ğ›, yurt d›ş›nda yap›lm›ş tüm yay›n ve bildiriler

de kitapta yer almaktad›r.

Yoğun bir emek sonucu haz›rlanm›ş olan bu kitaba

girmemiş yay›nlar›n olabilmesi doğald›r. Nitekim, kitab›n

ön sözünde, yazar da "bütün çabalara ve gayretlere rağmen

elde olmayan yanl›şl›klar ve unutulan, gözden kaçan maka-

le bildiri vb" olabileceği ifade etmektedir.

Ahmet Yaşayan / İstanbul

Türk Haritac›lar›Prof. Dr. Muzaffer ŞERBETÇİ

166 sayfa

YTÜ yay›n›, İN.JFM-2002.002

ISBN:975-461-332-X

Kitab›n önsözünde, Harita ve Kadastro Mühendisleri

Odas›na kay›t olma zorunluluğu kald›r›ld›ktan sonra sadece

üyelerinin say›s› ile ilgili bilgilerin verebildiği ve mühendis

diplomas› olan, sektörde çal›şan-çal›şmayan kişilerin say›s›

ve diğer istatistik bilgilerin hiçbir yerde bulunmad›ğ›na de-

ğinilmekte, mühendis yetiştiren bölümlerden, önceleri oldu-

ğu gibi, mezun listelerinin düzenli olarak gönderilmediği ,

ya da bu bilgilerin Oda merkezi taraf›ndan gereği gibi de-

ğerlendirilmediğine işaret edilmektedir. Bu gerekçe ile ha-

z›rlanan ve yay›nlanan bu kitab›n giriş bölümünde, 1 Ocak

2002 tarihi itibari ile, üniversitelerdeki yedi bölümün duru-

mu hakk›nda bilgi verilmekte, bu bölümlerden mezun olan

mühendislerin say›lar› verilmektedir. Bu bölümlerdeki öğ-

retim kadrosu başlang›c›ndan günümüze verilmektedir. Bö-

lümler, aç›l›ş s›ras›na göre s›ralanm›şt›r.

Daha sonraki bölümlerde, mezun olunan bölümler

ölüm ve mezuniyet y›l›na göre mezunlar›n listeleri yer al-

maktad›r.

Kitab›n sonunda üç ayr› dizin bulunmaktad›r : Dok-

tora, Yüksek Lisans ve Lisans. Bu dizinlerde soyad› s›ras›-

na göre isimler listelenmektedir. Mezuniyet y›l› ve bölümün

ad› verilmektedir.

Ahmet Yaşayan / İstanbul

Etkinlikler Takvimi

Temmuz 200320-24 Temmuz, Vancouver, Kanada

GML Developers Conference 2003

http://www.gmldev.org/

20-24 Temmuz, Vancouver, Kanada

GML Developers Conference 2003

http://www.gmldev.org/

20-25 Temmuz Cambridge, İngiltere

National Mapping - shaping the future. Cambridge

Conference 2003. Organised by Ordnance

Survey.http://www.cambridgeconference2003.com

21-25 Temmuz Cambridge, Toulouse, Fransa

International Geoscience and Remote Sensing

Symposium, IEEE/IGARSS 2003

http://www.igarss03.com/

Ağustos 200310-16 Ağustos, Durban, Güney Afrika

21st International Cartographic Conference and 12th

Kitap Tan›t›m›

-81-

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr

General Assembly of the International Cartographic

Association. http://www.icc2003.gov.za/

14-19 Ağustos, Székesfehérvár, Macaristan

GI in Land Management. International Summer

School. Organised by the University of West Hun-

gary. http://www.geo.info.hu/giss

25-27 Ağustos, Kuming, Cin (Mart 2004 de ertelen-

di.) 4th International Conference on Mobile Map-

ping Technology. Co-organised by FIG Commission

5 Working Group 5.3. Contact: Prof. Vincent Tao,

York University, E-mail: [email protected] or Dr. Gang

Deng, Kunming Univ. of Science and Technology,

e-mail: [email protected]

Eylül 20031-5 Eylül, Stuttgart, Almanya

49th Photogrammetric Week

http//:www.ifp.uni-stuttgart.de

5-16 Eylül, Fredericton, NB, Kanada

University New Brunswick-FIG Meeting on Marine

Cadastre Issues.

Contact: Michael Sutherland, e-mail:

[email protected]

More information from FIG Commission 4 web site.

17-19 Eylül, Hamburg, Germany

Intergeo 2003.

http://www.intergeo.de

19-21 Eylül, Krakow, Polonya

2nd Cadastral Congress. In conjunction to this

congress also FIG Commission 7 Annual Meeting

and Symposium.

www.sgp.geodezja.org.pl

22-25 Eylül, Zurich, İsviçre

6th Conference on Optical 3-D Measurement

Techniques. Organized by Institute of Geodesy and

Photogrammetry, Swiss Federal Institute of

Technology, Zurich and Department of Applied and

Engineering Geodesy, Vienna University of

Technology. Co-sponsored by FIG Commission 6.

http://www.photogrammetry.ethz.ch/optical3d/

23-25 Eylül, Canberra, Avustralya

The Spatial Sciences Conference (SSC 2003). First

Conference of Spatial Sciences Institution SSI after

ISA, AURISA, IEMSA, MSIA and RSPAA joined

in 2003.

http://www.spatialscience.org/Conference/

24-26 Eylül, Konya

Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Jeodezik Ağlar Çal›ştay›

http://atlas.sulcuk.edu.tr/tujk2003.thml

29 Eylül - 3 Ekim, Belo Horizonte, Brezilya

XXI Brazilian Cartographic Congress - Cartog-

raphy, Instrument of Political Renovation and Tech-

nological Innovation. Organised by the Brazilain So-

ciety of Cartography, Photogrammetry and Remote

Sensing (SCB).

e-mail: [email protected]

30 Eylül - 4 Ekim, Antalya

XIX International Symposium CIPA 2003 - New

Perspectives to Save Cultural Heritage. Organised

by CIPA Heritage Documentation and co-sponsored

by ISPRS.

http://www.cipa2003-antalya.org/

Ekim 20031-4 Ekim, Edinburgh, İskoçya

UN ECE WPLA Workshop - Organisational Susta-

inability and Capacity Building. Organised by UNE-

CE WPLA and Registers of Scotland.

http://www.ros.gov.uk

16 Ekim, Munich, Almanya

From OEEPE to EuroSDR - 50 Years of European

Spatial Data Research and beyond. 50th Anniversary

Seminar of Honour of EuroSDR formerly OEEPE.

http://www.eurosdr.org

22-24 Ekim, Sofya, Bulgaristan

The South East European Spatial Data Infrastructure

Conference

Web site: http://www.tu-sofia.bg; http://gisit.it/gi-

see/

23-24 Ekim, Lisbon, Portekiz

National Meeting of Applied Geodesy. Organized by

the National Laboratory for Civil Engineering

(LNEC).

http://www-ext.lnec.pt/LNEC/news_tmp/Folhe-

to.pdf

30-31 Ekim 2003, İstanbul

I. Ulusal Mühendislik Ölçmeleri Sempozyumu

http://www.hkmo.org.tr/muholcsemp.htm

Kas›m 20033-7 Kas›m, Hong Kong, Cin

The 7th South East Asian Survey Congress - "From

Compass & Pacing to Cyber Spacing - How Does

-82-

Kitap Tan›t›m›, Etkinlikler Takvimi hkm 2003/89

SE Asian Surveying Measure up". Co-sponsored by

FIG and FIG Commissions 4 and 5.

http://www.seasc2003hk.org/

6-7 November, Sofia, Bulgaria

Modern Technologies, Education and Professional

Practice in the Globalizing World. International

Symposium organised by the Union of Surveyors

and Land Managers in Bulgaria. Co-sponsored by

FIG. Contact: Prof. Dr. Eng. Georgi Milev, e-mail:

[email protected]

Aral›k 20032- 5 Aral›k, Marrakech, Fas

2nd FIG Regional Conference and the 10th Anniver-

sary of ONIGT - "Urban-Rural Interrelationship for

Sustainable Environment". Organised by FIG and

Ordre National des Ingénieurs Géomètres-Topog-

raphes ONIGT. Co-sponsored by FAO, UN-

HABITAT, UNEP, UN ECA and the Arab Urban

Development Institute AUDI and the Arab

Federation of Surveyors. Including FIG Commis-

sions 3.Annual Meeting. Contact: FIG Office, email:

[email protected] • www.fig.net/figtree/morocco/

Ocak 200426-28 Ocak, Ostrava, Çek Cumhuriyeti

1st international symposium, GIS Ostrava 2004

http://gis.vsb.cz/GISEngl/Conferences/GIS_Ova_20

04/gis_ostrava_2004.htm

Gelecekteki Önemli Etkinlikler

12-23 Temmuz, ISPRS 2004, İstanbulhttp://www.isprs2004-istanbul.com/homepage.htm

Dünyadaki Genel Mesleki Etkinlikleritakip etmek için web sayfalar›

FIG

http://www.fig.net/figtree/events/events.htm

ISPRS

http://www.isprs.org/calendar.html

http://www.isprs.org/calendar/other_calendar.html

IAG

http://www.gfy.ku.dk/~iag/symposia.html

ICA

http://www.icaci.org/en/agenda.html

-83-

Kitap Tan›t›m›, Etkinlikler Takvimihkm 2003/89

1954

1. Genel Yay›m Kurallar›

Hakemli Dergi olarak Yay›n Hayat›na giren Harita ve Kadastro Mühendis-liği Dergisi (hkm jeodezi, jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi);Bilimsel araşt›rma ve geliştirme çal›şmalar›na, güncel teorik bulgular›n kapsaml› ve

ilgi uyand›racak uygulamalar›na, yeterli say›da bilimsel yay›n› tarayarak güncel bir

konuyu yorumlayan derleme yaz›lara, bilimsel değerde ve güncel tercümelere, bilim-

sel etkinlikleri özetleyen k›sa haberlere, yeni yay›nlar hakk›nda k›sa değerlendirme-

lere, derginin özelliklerine uygun diğer haber ve tan›t›mlara, düzeyli yorum, görüş ve

tart›şmalara yer verecektir.

- Dergi, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas›nca, özel say›lar ha-

riç, düzenli olarak y›lda iki kez (Ocak-Temmuz aylar›nda ) yay›mlan›r.

- Dergide Yay›mlanan yaz›lardan ve içeriklerinden, yazarlar› sorumlu olup, Oda

ve Dergi Tüzel Kişiliği sorumlu değildir.

- Yay›mlanan yaz› ve resimlerin her hakk› sakl› olup, önceden izin almak veya

kaynak gösterilmek koşulu ile yararlan›labilir.

- Yay›mlanmak üzere gönderilen yaz›lara al›nd› yaz›s› gönderilir ve hakem de-

ğerlendirmelerine tabi tutulur. Değerlendirmede dergi ilkelerine uygun bulunmayan

yaz›lar iade edilmez, yazarlar› sonuç hakk›nda bilgilendirilir.

- Çeviri yaz›larda, hangi yay›ndan çevrildiği, dili, eserin ad›, yazar›n ad›, yay›n

evi ile bas›m tarihi belirtilmeli ve çevirisi yap›lan eserin asl› ya da fotokopisi de gön-

derilmelidir.

- Çevrilerden doğacak her türlü sorumluluk ve gerekiyorsa çevrilebileceğine iliş-

kin izin yaz›s› al›nmas› çevirene aittir ve varsa bu izin yaz›s› da gönderilmelidir.

- Yaz›lar›n, ayn› veya kapsam ve içerik yönünden değiştirilmemiş benzerinin

başka bir yerde yay›nlanmam›ş olmas› gerekir. Özgün çal›şmalarda, yazarlar›n, yaz›-

n›n başka bir yerde yay›nlanmad›ğ›na ilişkin imzal› beyan›n› içeren bir belge başvu-

ruya eklenmelidir.

- Yaz›lar, belirtilen yaz› standard› ve alan›nda 80 graml›k A4 boyutunda beyaz

kağ›da bas›lm›ş üç örneği ile birlikte ve ek olarak elektronik ortamda (microsoft

uyumlu taş›nabilir manyetik ortamda kay›tl› ya da e-posta ekinde s›k›şt›r›lm›ş dosya

biçiminde) gönderilmelidir.

- Yay›mlanan yaz›lara telif ücreti ödenir ve yaz›lar›n, 10 (on) adet kopyas› yaza-

r›na ücretsiz olarak gönderilir.

2. Yaz›m Kurallar›:

Yaz›lar, Microsoft Word format›nda olmak üzere bilgisayarda; Times New Roman ti-

pi karakterlerle, bask›ya haz›r olarak, aşağ›da belirtilen kurallara göre yaz›lmal›d›r:

1* Türkçe yaz›larda Türk Dil Kurumu’nca belirlenen yaz›m kurallar›na ve bu

kurumun en son yay›mlad›ğ› sözlük diline, İngilizce yaz›lm›ş olan yaz›larda ise bu di-lin kurallar›na uyulmal›d›r. Yaz›mda yal›n bir dil, üçüncü tekil şah›s ve edilgen fiil-

ler kullan›lmal› ve devrik tümcelerden kaç›n›lmal›d›r.

2* Sayfa büyüklüğü DIN A4 (210*297 mm) standard›nda olmal›d›r. Yaz›larda

her sayfada sağdan ve soldan 17.5 mm, alttan 22 mm, üstten, her yaz›n›n birinci say-

fas›nda 40 mm, diğer sayfalarda 25 mm boşluk b›rak›lmal›d›r.

3* Yaz›n›n Başl›ğ› olabildiğince k›sa ve çal›şman›n içeriğine uygun olmas› gö-

zetilerek ilk sayfada, baş harfleri büyük, 14 punto koyu harflerle, sola dayal› yaz›l-

mal›d›r.

4* Yazar adlar›, yaz› başl›ğ›ndan sonra bir sat›r aral›k b›rak›l›p, ayn› sat›rda vir-

gülle ayr›larak (baş harfi büyük) isim ve (büyük harflerle) soyad› biçiminde, 11 pun-

to harflerle koyu, yazar adresleri bir sat›r aral›kla 8 punto harflerle " "dipnot" olarak,

ayn› adresteki yazarlar›n ünvanlar›, üst indis kullan›larak , ayn› sat›rda olmak üzere,

alt alta yaz›lmal›d›r.

5* Yazar isimlerinden sonra, iki sat›r boş b›rak›larak, özetler ve yaz›n›n metni

çift sütunda birer aral›kla yaz›lmal›d›r. Her sütunun genişliği eşit ve sütunlar aras›

boşluklar 5mm olmal›, yaz›lar, tek sütunla değil, yak›n boyda paralel iki sütunda

sonland›r›lmal›d›r.

Başl›klar alt›nda ve genel olarak resim, çizelge ve formül sonlar›nda b›rak›lan

boş sat›rlardan sonra ilk paragraflar sola dayal› başlamal›, diğer paragraflar 5mm sa-

ğa kay›k olarak, paragraf aralar›nda boş sat›r b›rak›lmaks›z›n yaz›lmal›, sat›r sonla-

r›nda, ilişkin komutla, otomatik olarak hece ayr›m› yap›lmal›d›r ve sütunlar sağa, so-

la yaslanmal›, noktalama işaretlerinden sonra 1 harflik aral›k b›rak›lmal›, sayfa numa-

ras› verilmemelidir.

6* İlk sütunun birinci sat›r›na , sola dayal›, 1 nk kal›nl›ğ›nda bir yatay çizgi çi-

zilmeli ve ikinci sütun bu çizginin hizas›nda başlat›lmal›d›r.

Çizgiden sonra bir sat›r aral›k b›rak›larak Türkçe ve İngilizce (İngilizce yaz›lar-

da önce İngilizce) özetler yer almal›d›r :

- Başl›k olarak "Özet" sözcüğü, 11 punto koyu harflerle italik, özet metni, baş-

l›ktan sonra bir sat›r aral›k b›rak›larak 9 punto, yine italik harflerle bir sat›r aral›k-

larla yaz›lmal›d›r.

- Türkçe özet 100 sözcüğü geçmemelidir. Özet bölümlerinde çal›şman›n gerek-

çesi, yöntemler ve ulaş›lan sonuçlar k›saca belirtilmelidir. (Bkz. TÜBİTAK Öz Ha-

z›rlama Klavuzu)

- Özet metninin sonunda bir sat›r boş b›rak›larak, düz yaz› ile, 10 punto, koyu

"Anahtar Sözcükler" başl›ğ› ve onun alt›na 9 punto anahtar sözcükler yaz›lmal›d›r.

- İki sat›r aral›k b›rak›ld›ktan sonra, Türkçe özetin içeriğine ve şekline uygun

olarak en çok 200 sözcüklü bir İngilizce özet ve Türkçe’sine uygun anahtar sözcük-

ler yaz›lmal›d›r.

İngilizce özette 11 punto koyu "Abstract" başl›k sözcüğünden sonra, bir sat›r boş

b›rak›l›p 10 punto koyu harflerle, ortalanm›ş olarak yaz› başl›ğ›n›n İngilizce karş›l›ğ›

yaz›lmal› ve bir sat›r boş b›rak›ld›ktan sonra bunu İngilizce özet metni izlemelidir

7* Özet bölümünden sonra iki sat›r aral›k b›rak›larak başlat›lan yaz› metni genel

olarak ; Giriş, Ana ve Ara Bölümler, Say›sal Uygulama, İrdelemeler, Sonuç ve Öne-

riler, (varsa) k›sa tutulacak teşekkür, Kaynaklar ve (varsa) Ekler şeklinde bölümlen-

dirilmelidir.

8* Özetlerden sonra tüm metin 10 punto ile yaz›lmal›, bölüm başl›klar›, baş harf-

leri büyük, ard›ş›k numaraland›r›larak, giriş ve ana bölümler 12, ara ve alt ara bölüm-

ler s›ras› ile 11 ve 10 puntolarla koyu harflerle ( örneğin 1. Giriş, 2. Ana Bölüm,2.1. Ara Bölümler, 2.1.1. Alt Ara Bölümler) şeklinde yaz›lmal›d›r. Bölüm sonlar›n-

da ikişer sat›r aral›k, bölüm başl›klar›ndan sonra birer sat›r aral›k b›rak›lmal›d›r. Bö-

lüm başl›ğ› sütun sonunda yaln›z kal›yorsa, izleyen sütuna kayd›r›lmal›d›r.

9*Giriş bölümünde çal›şman›n temel amac›, konuyu ele al›ş biçimi anlat›lmal›-

d›r. İzleyen bölümlerde kuramsal temeller, kullan›lan ya da önerilen yöntemler ve sa-

y›sal uygulamalar belirtilmeli, İrdelemeler bölümünde elde edilen bulgular tart›ş›lma-

l› ve Sonuç bölümünde ulaş›lan sonuçlar ile varsa yazar›n önerileri yer almal›d›r

10* Şekiller, Grafikler, Tablolar, Resimler vb. blok halinde ortalanmal›d›r. Ge-

rekiyorsa bu alanlar ortalanm›ş olarak, her iki sütun alan›n› kapsayabilir ya da Tablo-

larda yaz› ve rakamlar bulunduğu sütunlara s›ğd›r›lmas› için 8 puntoya kadar küçül-

tülebilir. Tan›t›m bilgileri; şekil, grafik ve resimler, özel alanlar›n›n alt›na bu kelime-

lerden sonra bir harf boş b›rak›larak, bu alanlar›n sol s›n›r›na dayal› yaz›lacak olan

"ard›ş›k s›ra numaras›: , ad" bilgileri ile tan›mlanacak, tablolarda ise ayn› anlamdaki

bilgiler, benzer olarak ard›ş›k numara ve ad› ile, tablo ve çizelge alan›n›n üstüne ya-

z›lacakt›r. Örnek: Şekil * : ad, Tablo * : ad. Bu alanlarla metinler aras›nda bir sat›r,

bu alanlar birbirini izliyorsa aralar›nda iki sat›r boş b›rak›lacakt›r.

Resimlerin ve özel altl›klara çizilmiş olarak şekillerin metinden ayr› olarak ori-

jinal kopyalar› gönderilebilir. Bu durumda bunlar›n metin içindeki yerleri, adlar› be-

lirtilerek boş b›rak›lmal› ve bu şekil ve resimlerin kağ›t bask›lar›, metnin eki olarak

da gönderilmelidir. Bu resim ve şekiller say›sal ortamda bulunuyorsa bask›ya uygun

çözünürlükte (en az 300 dpi) olmal›d›r

11* sola dayal› yaz›lacak denklemlere parantez içinde sağa dayal› ard›ş›k s›ra

numaras› verilmelidir. Matrisler büyük harflerle, vektörler küçük harflerle, her ikisi

de koyu gösterilmelidir. Harflere verilen anlamlar ve k›saltmalar ilk geçtikleri yerde

tan›t›lmal›d›r.

12* Metin içerisinde - Al›nt›lar t›rnak içinde, Göndermeler, büyük harflerle, "soyad›", parantez için-

de "y›l", ikiden fazla yazar için "ilk yazar›n soyad›, vd".,"y›l", şeklinde yaz›lma-

l›d›r. Örnekler: "DEMİR (1998)’e göre...", "KAYA ve TOPRAK (1997)’nin

hesaplamalar›nda...", "BERKAN vd. (1996)’n›n araşt›rma sonuçlar›na göre..."

- Kaynaklar, parantez içinde büyük harflerle "soyad›", "y›l"..şeklinde belirtilme-

lidir. Örnek: "......olduğu gösterilebilir (SERKAN 1995), (DEMİR ve KOŞAR

1993), (KIRGIZ vd. 1992). Web sayfalar›, tan›mlay›c› bir k›saltma ile, buna

“wep p.” kelimesi de eklenerek verilmelidir. Örnek (HKMO web p. )

13* Göndermeler ve kaynaklar, 9 punto koyu “Kaynaklar” başl›ğ› alt›nda met-

nin sonunda, metin içindeki ilk yazarlar›n alfabetik soyad› s›ras›na göre listelenmeli,

büyük harflerle soyad› ve bir harf kayd›r›larak ad›n›n, nokta ile bitirilen baş harfi, var-

sa, virgüllerle ayr›larak ayn› düzende diğer yazarlar verilmeli, üst üste iki nokta ile

ayr›larak kaynak metni koyu harflerle olmak üzere diğer bilgiler ikinci sat›r ve sonra-

s›nda, 5mm sağa kayd›r›lm›ş olarak, 9 punto harflerle aşağ›daki kurallara göre yaz›l-

mal›d›r:

Kaynak ya da Gönderme; Periyodikler, Dergiler vb. içinde makale ise:

Yazarlar, makalenin ad›, dergi ya da periyodik ad›, cilt numaras›, say›s› (yay›m tari-

hi), başlad›ğ› ve bittiği sayfa numaralar›, yeri.

Kitap, Yay›mlanm›ş Ders Notu vb. ise:

Yazarlar, kitap ad›, yay›n evi, yay›m numaras› ( ya da ISBN), yeri, tarihi.

Bildiri, Poster, Seminer vb. ise :

Yazarlar, bildirinin tam ad›, etkinliğin tam ad› ve düzenlenme tarihi, (yay›mlanm›şsa

bildiriler cildinin aç›k ad›, varsa cilt numaras› ), bildirinin bulunduğu ilk sayfa-son

sayfa, yeri, tarihi.

Tez, Araşt›rma Raporu vb. ise:

Yazarlar, tez yada raporun tam ad›, araşt›rma kurumu, araşt›rma birimi, tarihi.

Diğerlerinde:

Soyad, ad, eserin ya da araşt›rman›n ad›, etkinliğin ad›, varsa yay›m numaras›, çal›ş-

man›n bulunduğu ilk sayfa- son sayfa, yeri, tarihi.

Yararlan›lan internet siteleri ya da yazar ad› olmayan kaynaklar:

Alfabetik s›radaki k›saltmas›ndan sonra, Sitenin ad›, kaynağ›n tam ad›, sitede

kaynağ›n bulunduğu sayfas›n›n adresi, kaynağ›n al›nd›ğ› günün tarihi bilgileri ile

verilir.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas›hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi Kurallar›

-84-

hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr