16
15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 7 Say›: 145 16-31 Aral›k 2008 Fiyat›: 1 YTL e-mail:[email protected] Yunanistan’da patlayan öfke egemenleri kayg›land›r›yor Yunanistan, 15 yafl›ndaki bir gencin polis taraf›ndan öldürülmesinin ard›ndan bafllayan eylemlere sahne oluyor. Devletin e¤itimden sa¤l›- ¤a hemen tüm kamu hizmetlerini ve kurulufllar›n› özellefltirmek iste- di¤i ülkede halk; yaflanan yoksulluk, iflsizlik, yolsuzluk, polis fliddeti ve AB-ABD gibi güçlere ba¤›ml›l›¤›n derinleflmesi nedeniyle uzun sü- redir tepkiliydi. Emek örgütlerinin genel greve haz›rland›klar› bir sü- reçte gerçekleflen bu polis cinayeti, yukar›daki sorunlar nedeniyle iç- ten içe kabaran öfkenin sokaklara taflmas›na vesile oldu. CERRAH B‹Z‹ TEHD‹T ED‹YOR, FARKINDA MISINIZ? Polisin toplum üzerinde estirdi¤i terör çeflitli vakalarla gündeme gelirken, devletin gözde ‘emniyet’ müdürü Celalettin Cerrah, konuya iliflkin yapt›¤› aç›klamalar› ile toplumu adeta tehdit etti. Sahte polis olaylar›nda ortaya ç›kan devletin yaratt›¤› polis vizyonu, demokratik kitle örgütlerinin sert tepkisini çekerken, Cer- rah, kendi polisinin ‘kimlik göster’ diyenlere gösterdi¤i devlet ‘flefkatini’ ise topluma karfl› tehdit olarak kulan›yor. Cerrah, “Her yelekliyi polis sanmay›n, kimlik sorun” diyedursun, yap›lan anketler, ülkemizdeki her 100 kifliden 99’unun polise kimlik sormaktan ‘çekindi¤ini’ ortaya koyuyor. Cerrah’›n bu tavsiyesine uyan- lar›n polis fliddetine maruz kalmalar›, 1 May›s eylemlerinde herkesin gördü¤ü, izledi¤i, yafla- d›¤›, polis terörünün ‹stanbul ‘emniyeti’nin ko- nu ile ilgili haz›rlad›¤› raporda hiçbir flekilde yer almamas› yüzde 99’un korkusunun hiç de as›ls›z olmad›¤›n› ortaya koyuyor. AZARLAR SINIF TAVRI/‹smail Uçar Yerel seçimler EME⁄‹N KÜRSÜSÜ/Dursun Bafltu¤ Krize karfl› esas olan do¤ru yönelimdir ÖNCÜ KADIN/Rojda Demir Yönetme, yönetilme ve kad›n -I- UFUK Ç‹ZG‹S‹/Bak›fl Can Teori, pratik ve devrimcilik -II- GENÇ YORUM/Sinan Çak›ro¤lu Yerel yönetimler ve gençlik KONUK YAZAR/M. Kemal Coflkun Emek örgütleri ve kriz 3 6 7 9 13 16 Y Adli T›p Kurumu, taciz ve tecavü- ze u¤rayan küçük yafltaki k›zlar için ‘ruh sa¤l›¤› bozulmam›flt›r’ raporu vermeye devam ediyor. Öyleki babas› ve amcas›n›n taci- zine u¤rad›¤› hastane raporlar›yla kesinleflen 14 yafl›ndaki küçük k›z çocu¤una, tacizden dolay› psiklojisinin bozulmad›¤› yönde rapor verdi. Bu tip raporlar›n ar- tarak ç›kt›¤› Adli T›p Kurumu’nda pedagog veya çocuk psikiyatr› bulunmuyor! SAYFA 15 19-22 Aral›k “Devrimci Kahramanl›k Haftas›”n›n y›l dönümünde, bundan 8 y›l önce yaflanan devlet kat- liam›n› ve devrimci tutsaklar›n yaratt›¤› flanl› direni- fli unutturmayacaklar›n› söyleyen Yeni Demokrasi fiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i, “Köklerimize tutuna- rak umudu büyütüyoruz” fliar›yla YÇKM’de bir etkin- lik düzenledi. SAYFA 14 Adli T›p tecavüz(cü)lere hizmet ediyor Köklerimize sar›larak umudu büyütüyoruz Bir süre önce gösterime giren Bahoz, kamu- oyunda hem teknik aç›dan, hem de kurgu aç›- s›ndan be¤eni toplayan bir film oldu. Kürt sine- mas›n›n ülkemizdeki zorlu seyrinde sa¤lam ad›mlar atan Kaz›m Öz’le, bu yürüyüflte karfl›lafl- t›¤› zoruluklar› ve Bahoz’u konufltuk. SAYFA 12 GÜNCEL CHP ‘de¤iflim’ mesajlar› m› veriyor? SAYFA 3 PERSPEKT‹F Proleter devrimci bellek üzerine k›sa notlar SAYFA 8 KAZIM ÖZ’LE BAHOZ ÜZER‹NE IIIIIIII IMF, HÜKÜMET EL‹YLE HALKIN ÜMÜ⁄ÜNÜ SIKACAK AÜ’DE YEMEKHANE ‹fiÇ‹LER‹N‹N D‹REN‹fi‹ SÜRÜYOR ‹flçi, köylü ve emekçileri yak›ndan ilgilendiren hükümet ile IMF toplan- t›lar› anlaflmaya do¤ru gidiyor. fiu ana kadar yap›lan görüflmeler Bafl- bakan’›n iflçi, köylü ve emekçilerin ‘ümü¤ünü’ s›kmakta kararl› oldu- ¤unu gösteriyor. Her kriz dönemin- de IMF ve benzeri emperyalist fi- nans kurulufllar›n›n ete¤ine sar›lan devlet, bu kurumlara verdi¤i taa- hütler do¤rultusunda ald›¤› borçlar› yoksul halktan toplad›¤› vergilerle, ücret kesintileri ile, özellefltirmeler ile ödemeye çal›fl›yor. AKP hükü- meti, IMF’ye sosyal haklar›n buda- naca¤›n›, iflten ç›kartmalara gidile- ce¤ini, özellefltirmelerin sürece¤ini, vergilerin artt›r›laca¤›n› ve kamu harcamalar›nda yeni kesintilere gi- dilece¤ini taahüt ediyor. SAYFA 13 Ankara Üniversitesi Rektörlü¤üne ve TADAL-Tamsofra tafleronuna kar- fl›, güvenli gelecek ve insanca yafla- maya yetecek ücret talebiyle mü- cadele yürüten yemekhane iflçileri, ö¤renciler ve ö¤retim üyeleri, poli- sin sald›r›s› ile direnifllerinin bitirile- meyece¤ini duyurdu. Yapt›klar› ifl- gal eylemine polis sald›r›s›n›n ard›n- dan bir araya gelen Ankara Üniver- sitesi Meclisi direnifli devam ettirme karar› alarak, yeni yol haritas›n› aç›klad›. toplant›da, iflçilerden ve sendika temsilcisinden oluflan bir ifl- çi komitesi oluflturuldu. SAYFA 9 GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 4 ‘LA‹KL‹K VE DEMOKRAS‹ ‹Ç‹N D‹YANET‹fiLER‹ BAfiKANLI⁄I LA⁄VED‹LS‹N’ Aleviler demokratik taleplerinde ›srarl› olduk- lar›n› aç›klamaya devam ederken ayn› za- manda, devletlefltirilmifl Alevi aç›l›mlar›na da tepkilerini yükseltiyorlar. Alevilerin tepkileri- nin merkezinde ise Alevili¤in asimile edilmesi- ne hizmet eden Cem Vakf› ve AKP hükümeti geliyor. AKP’nin sözde aç›l›m›n›n Aleviler tara- f›ndan tart›fl›ld›¤› bu süreçte, Aleviler içerisin- de de Cem Vakf› gibi, Alevilerin demokratik kitle örgütlerinden ba¤›ms›z, devletçi çizgide hareket edenlerin varl›¤›, AKP’nin iflini kolay- laflt›r›yor. Cem Vakf›’n›n zaman zaman Alevi- lerin taleplerine tezat ç›k›fllar yapmas› AKP ta- raf›ndan, “Alevilerin taleplerini dikkate alabil- memiz için önce kendi aralar›nda birlik olma- lar› gerekiyor”, “muhatap al›nacak bir birlik yok” fleklinde propaganda malzemesi olarak kullan›l›yor. GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 5 ‹SMA‹L BEfi‹KÇ‹ Türkiyelileflme çabalar›n›n Kürtlere hiçbir yarar› yoktur HASAN B‹LD‹R‹C‹ Uygarl›k çekirge gibidir MKM bünyesinde yer alan Kürt sinemac› Kaz›m Öz’ün k›sa bir süre önce gösterime giren Ba- hoz (F›rt›na) filmi Yüz Çiçek Aç- s›n Kültür Merkezi (YÇKM)’nde gösterime giriyor. Bir kurflun ve patlayan öfke Günlerdir sokaklar› terk etmeyen binlerce kifli devlet dairelerini, polis karakollar›n›, bankalar baflta olmak üzere uluslararas› flirketleri hedef al›yor. “Biz gelece¤imiz için sokaktay›z” diyen 23 yafl›ndaki Konstan- tinos Sakkas, “Bankalar gibi büyük finansal iflletmeleri hedef al›yo- ruz, çünkü say›s›z insan karn›n› zar zor doyururken, bu kurumlar bü- yük bir haks›z kazanç elde ediyorlar ve ülkeyi boyunduruk alt›na al›- yorlar” sözleri ile kitlenin hedefini do¤ru bir flekilde belirledi¤ini orta- ya koyuyor. ‘Gelece¤imiz için sokaktay›z’ Altayl›, medya ve namus Kad›nlar› toplumsal düzen içeri- sinde kimliksizlefltiren ve öteki- lefltiren ‘namus kavram›’, burjuva medyan›n ve temsilcilerinin ‘zehri’ olmaya devam ediyor. Sayfa 7 ‹nsan haklar›n›n ad› var kendisi yok Kriz üretici köylüyü vuruyor Geçti¤imiz y›l kurakl›¤›n vurdu¤u ve büyük bir borç bat›¤›na sürükle- di¤i üretici köylü; bu y›l ise ekono- mik krizin pençesinde kan kaybe- diyor. Sayfa 6 BAHOZ YÇKM’de ‹RT‹BAT: www.yckm.info FORUM sayfa 11 KÜRT ULUSAL SORUNU VE YEREL SEÇ‹MLER... Yunanis’tanda, bir gencin polis taraf›ndan öldürülmesinin ard›ndan bafllayan kitlesel eylemlerde uluslararas› flirketler hedef al›n›rken, krizin derinleflmesi ve halka dönük ekonmik sald›r›lar›n artmas›yla bu eylemlerin birçok yerde yaflanmas› muhtemel görünüyor ‹nsan Haklar› Beyannamesi’nin kabul ediliflinin 60. y›ldönümünde kimileri insan haklar›nda ileri olduklar› ile övünseler de gerçekler tam aksini gösteriyor. Sayfa 2

16 - 31 Aralık 2008 - Sayı 145

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.

Citation preview

Page 1: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 7 • Say›: 145 • 16-31 Aral›k 2008 • Fiyat›: 1 YTL e-mail:[email protected]

Yunanistan’da patlayan öfke egemenleri kayg›land›r›yor

Yunanistan, 15 yafl›ndaki bir gencin polis taraf›ndan öldürülmesininard›ndan bafllayan eylemlere sahne oluyor. Devletin e¤itimden sa¤l›-¤a hemen tüm kamu hizmetlerini ve kurulufllar›n› özellefltirmek iste-di¤i ülkede halk; yaflanan yoksulluk, iflsizlik, yolsuzluk, polis fliddetive AB-ABD gibi güçlere ba¤›ml›l›¤›n derinleflmesi nedeniyle uzun sü-redir tepkiliydi. Emek örgütlerinin genel greve haz›rland›klar› bir sü-reçte gerçekleflen bu polis cinayeti, yukar›daki sorunlar nedeniyle iç-ten içe kabaran öfkenin sokaklara taflmas›na vesile oldu.

CERRAH B‹Z‹ TEHD‹TED‹YOR, FARKINDAMISINIZ?

Polisin toplum üzerinde estirdi¤i terör çeflitli

vakalarla gündeme gelirken, devletin gözde

‘emniyet’ müdürü Celalettin Cerrah, konuya

iliflkin yapt›¤› aç›klamalar› ile toplumu adeta

tehdit etti. Sahte polis olaylar›nda ortaya ç›kan

devletin yaratt›¤› polis vizyonu, demokratik

kitle örgütlerinin sert tepkisini çekerken, Cer-

rah, kendi polisinin ‘kimlik göster’ diyenlere

gösterdi¤i devlet ‘flefkatini’ ise topluma karfl›

tehdit olarak kulan›yor. Cerrah, “Her yelekliyi

polis sanmay›n, kimlik sorun” diyedursun,

yap›lan anketler, ülkemizdeki her 100 kifliden

99’unun polise kimlik sormaktan ‘çekindi¤ini’

ortaya koyuyor. Cerrah’›n bu tavsiyesine uyan-

lar›n polis fliddetine maruz kalmalar›, 1 May›s

eylemlerinde herkesin gördü¤ü, izledi¤i, yafla-

d›¤›, polis terörünün ‹stanbul ‘emniyeti’nin ko-

nu ile ilgili haz›rlad›¤› raporda hiçbir flekilde yer

almamas› yüzde 99’un korkusunun hiç de

as›ls›z olmad›¤›n› ortaya koyuyor.

AZARLAR

SINIF TAVRI/‹smail UçarYerel seçimler

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ/Dursun Bafltu¤Krize karfl› esas olan do¤ru yönelimdir

ÖNCÜ KADIN/Rojda DemirYönetme, yönetilme ve kad›n -I-

UFUK Ç‹ZG‹S‹/Bak›fl CanTeori, pratik ve devrimcilik -II-

GENÇ YORUM/Sinan Çak›ro¤luYerel yönetimler ve gençlik

KONUK YAZAR/M. Kemal CoflkunEmek örgütleri ve kriz

3

6

7

9

13

16

YAdli T›p Kurumu, taciz ve tecavü-ze u¤rayan küçük yafltaki k›zlariçin ‘ruh sa¤l›¤› bozulmam›flt›r’raporu vermeye devam ediyor.Öyleki babas› ve amcas›n›n taci-zine u¤rad›¤› hastane raporlar›ylakesinleflen 14 yafl›ndaki küçükk›z çocu¤una, tacizden dolay›psiklojisinin bozulmad›¤› yönderapor verdi. Bu tip raporlar›n ar-tarak ç›kt›¤› Adli T›p Kurumu’ndapedagog veya çocuk psikiyatr›bulunmuyor! SAYFA 15

19-22 Aral›k “Devrimci Kahramanl›k Haftas›”n›n y›ldönümünde, bundan 8 y›l önce yaflanan devlet kat-liam›n› ve devrimci tutsaklar›n yaratt›¤› flanl› direni-fli unutturmayacaklar›n› söyleyen Yeni Demokrasifiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i, “Köklerimize tutuna-rak umudu büyütüyoruz” fliar›yla YÇKM’de bir etkin-lik düzenledi. SAYFA 14

Adli T›p tecavüz(cü)lere hizmet ediyor

KKöökklleerriimmiizzee ssaarr››llaarraakk uummuudduu bbüüyyüüttüüyyoorruuzzBir süre önce gösterime giren Bahoz, kamu-

oyunda hem teknik aç›dan, hem de kurgu aç›-s›ndan be¤eni toplayan bir film oldu. Kürt sine-mas›n›n ülkemizdeki zorlu seyrinde sa¤lamad›mlar atan Kaz›m Öz’le, bu yürüyüflte karfl›lafl-t›¤› zoruluklar› ve Bahoz’u konufltuk. SAYFA 12

GÜNCEL CHP ‘de¤iflim’ mesajlar› m› veriyor? SAYFA 3PERSPEKT‹F Proleter devrimci bellek üzerine k›sa notlar SAYFA 8

KAZIM ÖZ’LE BAHOZ ÜZER‹NE

IIIIIIII

IMF, HÜKÜMET EL‹YLE HALKINÜMÜ⁄ÜNÜ SIKACAK

AÜ’DE YEMEKHANE‹fiÇ‹LER‹N‹ND‹REN‹fi‹ SÜRÜYOR

‹flçi, köylü ve emekçileri yak›ndanilgilendiren hükümet ile IMF toplan-t›lar› anlaflmaya do¤ru gidiyor. fiuana kadar yap›lan görüflmeler Bafl-bakan’›n iflçi, köylü ve emekçilerin‘ümü¤ünü’ s›kmakta kararl› oldu-¤unu gösteriyor. Her kriz dönemin-de IMF ve benzeri emperyalist fi-nans kurulufllar›n›n ete¤ine sar›landevlet, bu kurumlara verdi¤i taa-hütler do¤rultusunda ald›¤› borçlar›yoksul halktan toplad›¤› vergilerle,ücret kesintileri ile, özellefltirmelerile ödemeye çal›fl›yor. AKP hükü-meti, IMF’ye sosyal haklar›n buda-naca¤›n›, iflten ç›kartmalara gidile-ce¤ini, özellefltirmelerin sürece¤ini,vergilerin artt›r›laca¤›n› ve kamuharcamalar›nda yeni kesintilere gi-dilece¤ini taahüt ediyor. SAYFA 13

Ankara Üniversitesi Rektörlü¤üneve TADAL-Tamsofra tafleronuna kar-fl›, güvenli gelecek ve insanca yafla-maya yetecek ücret talebiyle mü-cadele yürüten yemekhane iflçileri,ö¤renciler ve ö¤retim üyeleri, poli-sin sald›r›s› ile direnifllerinin bitirile-meyece¤ini duyurdu. Yapt›klar› ifl-gal eylemine polis sald›r›s›n›n ard›n-dan bir araya gelen Ankara Üniver-sitesi Meclisi direnifli devam ettirmekarar› alarak, yeni yol haritas›n›aç›klad›. toplant›da, iflçilerden vesendika temsilcisinden oluflan bir ifl-çi komitesi oluflturuldu. SAYFA 9

GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 4

‘LA‹KL‹K VE DEMOKRAS‹‹Ç‹N D‹YANET‹fiLER‹BAfiKANLI⁄I LA⁄VED‹LS‹N’

Aleviler demokratik taleplerinde ›srarl› olduk-

lar›n› aç›klamaya devam ederken ayn› za-

manda, devletlefltirilmifl Alevi aç›l›mlar›na da

tepkilerini yükseltiyorlar. Alevilerin tepkileri-

nin merkezinde ise Alevili¤in asimile edilmesi-

ne hizmet eden Cem Vakf› ve AKP hükümeti

geliyor. AKP’nin sözde aç›l›m›n›n Aleviler tara-

f›ndan tart›fl›ld›¤› bu süreçte, Aleviler içerisin-

de de Cem Vakf› gibi, Alevilerin demokratik

kitle örgütlerinden ba¤›ms›z, devletçi çizgide

hareket edenlerin varl›¤›, AKP’nin iflini kolay-

laflt›r›yor. Cem Vakf›’n›n zaman zaman Alevi-

lerin taleplerine tezat ç›k›fllar yapmas› AKP ta-

raf›ndan, “Alevilerin taleplerini dikkate alabil-

memiz için önce kendi aralar›nda birlik olma-

lar› gerekiyor”, “muhatap al›nacak bir birlik

yok” fleklinde propaganda malzemesi olarak

kullan›l›yor.

GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 5

‹SMA‹L BEfi‹KÇ‹Türkiyelileflme çabalar›n›nKürtlere hiçbir yarar› yoktur

HASAN B‹LD‹R‹C‹Uygarl›k çekirge gibidir

MKM bünyesinde yer alan Kürtsinemac› Kaz›m Öz’ün k›sa birsüre önce gösterime giren Ba-hoz (F›rt›na) filmi Yüz Çiçek Aç-s›n Kültür Merkezi (YÇKM)’ndegösterime giriyor.

Bir kurflun ve patlayan öfke Günlerdir sokaklar› terk etmeyen binlerce kifli devlet dairelerini, poliskarakollar›n›, bankalar baflta olmak üzere uluslararas› flirketleri hedefal›yor. “Biz gelece¤imiz için sokaktay›z” diyen 23 yafl›ndaki Konstan-tinos Sakkas, “Bankalar gibi büyük finansal iflletmeleri hedef al›yo-ruz, çünkü say›s›z insan karn›n› zar zor doyururken, bu kurumlar bü-yük bir haks›z kazanç elde ediyorlar ve ülkeyi boyunduruk alt›na al›-yorlar” sözleri ile kitlenin hedefini do¤ru bir flekilde belirledi¤ini orta-ya koyuyor.

‘Gelece¤imiz için sokaktay›z’

Altayl›, medya venamus

Kad›nlar› toplumsal düzen içeri-sinde kimliksizlefltiren ve öteki-lefltiren ‘namus kavram›’, burjuvamedyan›n ve temsilcilerinin ‘zehri’

olmaya devam ediyor. Sayfa 7

‹nsan haklar›n›n ad›var kendisi yok

Kriz üretici köylüyüvuruyor

Geçti¤imiz y›l kurakl›¤›n vurdu¤uve büyük bir borç bat›¤›na sürükle-di¤i üretici köylü; bu y›l ise ekono-mik krizin pençesinde kan kaybe-

diyor. Sayfa 6

BAHOZ YÇKM’de

‹RT‹BAT: www.yckm.info

FORUMsayfa 11

KÜRT ULUSAL SORUNUVE YEREL SEÇ‹MLER...

Yunanis’tanda, bir gencin polis taraf›ndan öldürülmesinin ard›ndan bafllayan kitlesel eylemlerde uluslararas› flirketler hedef al›n›rken,

krizin derinleflmesi ve halka dönük ekonmik sald›r›lar›n artmas›yla bu eylemlerin birçok yerde yaflanmas› muhtemel görünüyor

‹nsan Haklar› Beyannamesi’nin kabulediliflinin 60. y›ldönümünde kimileriinsan haklar›nda ileri olduklar› ileövünseler de gerçekler tam aksini

gösteriyor. Sayfa 2

Page 2: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

2 16-31 Aral›k 2008 güncel

Yunanistan’da yaflanan çat›flmalarla ilgili yorumlarda, bir kiflininölümü üzerinden yaflanan olaylar›n büyüklü¤ünden bahsediliyor.Burjuva bas›n Yunanistan’da yaflananlar› “demokrasi düflmanla-r›”n›n sald›r›lar› olarak sunarken, asl›nda ‘alt› üstü bir kifli ölmüfl,bu kadar olaya ne gerek var?’ mesaj› veriyor. Zira neredeyse hergün -oldukça iyimser bir rakamla- en az bir kiflinin polis fliddetinemaruz kald›¤› ülkemizde, polislerin insanlar› sokak ortas›nda öl-dürmesi, panzerle çocuklar›n ayaklar›n› paramparça etmesi ola-¤an bir fley olarak karfl›lan›yor. Polis taraf›ndan vurulan Baran Tur-sun’un babas› Mehmet Tursun, bir baban›n ac›l› yüre¤i ile Yuna-nistan’daki duyarl›l›¤a dikkat çekerek ülkemizdeki duyars›zl›¤a,kan›ksam›fll›¤a aç›kça sitem ediyor: “Yunanistan ve Türkiye fark›ortaya ç›kt›. Ben ortal›k yak›l›p y›k›ls›n demiyorum, ama insanla-r›n olaya verdi¤i duyarl› tepkiye de imreniyorum.”

Mehmet Tursun’un, o¤lunu polis kurflunuyla kaybetmifl bir babaolarak, bu cinayete karfl› çok s›n›rl› bir tepki d›fl›nda refleks göste-rilememifl olmas›n›n ve katiller ile onlar› yönetenlerin ellerini kol-lar›n› sallayarak sokaklarda dolaflmalar›n›n verdi¤i ac›yla, sitemediyor ve Yunanistan’a imrendi¤ini söylüyor. Hakl› de¤il mi? Mil-yonlarca kifli ülkemizde yaflanan polis cinayetlerinin çetelesinitutman›n, kendilerinin bile zor duyacaklar› k›s›k bir sesle ah vahetmenin ötesinde bir fley yapm›yor. Cinayetlere karfl› verileme-yen tepkiler tamda, krizin sorumlusu tutulmam›z›n, gasp edilenhaklar›m›za karfl› duyars›zlaflmam›z›n vb birçok fleye vermedi¤i-miz tepkinin bir baflka görüntüsü de¤il mi? Yunanistan’daki dire-nifl hiçbir fley de¤il ise bile Yunanistan devletine, kimsenin can›-n›n ucuz olmad›¤›n› göstermifltir.

Yunanistan’dakine benzer bir flekilde ülkemizde de polis, halk›n‘emniyetini’ sa¤lamak ad› alt›nda Yunanistan’dakinden çok dahafazla cinayete, iflkenceye, sald›r›ya imza at›yor, devlet ad›na vedevletin yönlendirmesiyle. AKP’nin yetkisini oldukça geniflletti¤i,silah kullan›m›n› polisin keyfiyetine b›rakt›¤› yasalar sonucunda;sokakta ‘durmad›¤›’ için ölenlerin, polis ‘düflünce’ silah› patlad›¤›için ölenlerin, iflkence görenlerin, kimlik sordu¤u için polis taraf›n-dan ölesiye dövülenlerin, polis taraf›ndan ölümle tehdit edilenle-rin say›s› her geçen gün art›yor. Buna paralel bir flekilde halk›n,tüm öfkesine karfl›n polisten duydu¤u korku da art›yor. Ve deni-lebir ki devletin halk›n üzerinde korku yaratmak suretiyle onlar›daha rahat yönetme ve kendisini tek güvenilir güç olarak göster-me emelinin önemli bir k›sm›, polis eliyle yaratt›¤› bu korku üze-rinden gerçeklefltiriliyor. Bas›nda genifl yer bulan sahte polis va-kalar›, özellikle bir kad›n›n saçlar›ndan sürüklenerek bardan ç›kar-t›ld›¤› sahneler ve yine ayn› görüntülerde polis yelekleri karfl›s›n-da y›lm›fl, genç kad›n› kurtarmak için en ufak bir giriflimde bulun-maya cesaret edemeyen onlarca kifli, polisin yaratt›¤› bu korku-nun çarp›c› örnekleri olarak önümüzde duruyor.

Yapt›¤› iflkenceler, katliamlar, ya¤d›rd›¤› tehditler ile halk›n üzerin-de hat›r› say›l›r bir korku yaratm›fl olan devletin ‘kap›kulu’ polisle-rin ‹stanbul’daki flefi Celalettin Cerrah, sanki halk›n korktu¤u polis-lerin icraatlar›n›n koordinatlar›n› belirleyen, cinayet iflleyen polisle-ri koruyan kendisi de¤ilmifl gibi, “polisim diyenden kimlik sorun”aç›klamas› yap›yor. Bu aç›klama ile trajikomik bir hal alan durumunsosu, Emniyet Genel Müdürü O¤uz Köksal’›n aç›klamas› oluyor. Kök-sal, ‘büyük teflkilattaki bu küçük olaylar’ fleklinde tarif etti¤i ve fli-rin göstermeye çal›flt›¤› polis cinayetlerini duyunca çok üzüldü¤ü-nü ve iki gün uyuyamad›¤›n› söylüyor. Köksal, polis taraf›ndan öl-dürülen kiflileri “küçük olaylar” olarak görüyor. Asl›nda Köksal tam-da devletin anlay›fl›n› dillendirerek yaflamlar›m›z›n bu devlet için“küçük olaylar” olmaktan öte birfley olmad›¤›n› itiraf ediyor.

Devletin; polisi, askeri, yarg›s›, M‹T’i, J‹TEM’i ve bilimum teflkilatlar›ile üzerimize çullanmas›, yaflamlar›m›z üzerinde her türlü tasar-rufta bulunmas› bizleri isyan etmeye götürecekken, bizler sus-kunlu¤umuza biraz daha gömülmeyi tercih ediyor, “bana dokun-mayan y›lan bin y›l yaflas›n” sözünü yaflam felsefemiz haline ge-tiriyoruz. Do¤al›nda bin y›l yaflayan y›lan›n bizleri de sokmas› ka-ç›n›lmaz oluyor. Biz suskunlu¤umuza gömülüp kabu¤umuza çe-kildikçe onlar aram›zdan birilerini alarak bizleri eksiltiyorlar. Bizlerkabu¤umuza çekildikçe onlar emperyalizmin krizinin faturas›n›omuzlar›m›za bindiriyor, iflten ç›kartmalar› h›zland›r›yor, ifl cina-yetlerini s›radanlaflt›r›yor, ülkemizi bi uçtan bir uca uzanan bir ha-pishaneye ve bir iflkencehaneye çeviriyorlar. Biz suskunlafl›p ka-bu¤umuza çekildikçe onlar, her sokak bafl›na koyduklar› kamera-larla, dinleme istasyonlar› ile daha fazla yaflam›m›za giriyorlar. Bizsustukça onlar namus cinayetlerini alk›fllayarak bizleri kardeflleri-mize, sevdiklerimize, babalar›m›za öldürtmeyi sürdürüyorlar. Vebiz suskunlaflt›kça onlar, bizim olan bu güzelim ülkeyi, bu güze-lim ülkenin her türlü zenginli¤ini daha rahat bir flekilde efendileriemperyalist güçlere peflkefl çekiyorlar. Biz suskunlaflt›kça IMF ileyeni anlaflmalar imzal›yor, bizleri bo¤az›m›za kadar borcun içinesokuyorlar, açl›k s›n›r›n›n alt›ndaki ücretlerle çal›flmam›z› dayat›-yorlar, komflu ülkenin halklar›n› iflgal için ABD’nin ordusunda safal›yorlar.

Küçük bir kesim d›fl›nda hepimiz susuyor ve tüm bunlar› kabulle-niyoruz. Bu da asl›nda bizi, “küçük olaylar” olmaya do¤ru götürü-yor. Yani kurflunla de¤ilse de açl›ktan ölmememiz için yak›ndahiçbir nedenimiz kalmayabilir. Bu cendere içerisinde direnebilen-ler de, tamda bu uyuflukluktan memnun olanlar›n can›n› s›k›yorki sald›r›lar gerçeklefltiriliyor. Ankara Üniversitesi’nde devrimci ö¤-renciler ve hocalarla birlikte bir örgütlülük yaratarak direnebilenTADAL iflçilerinin direnifli buna örnek. Direnifle yüzlerce polisle sal-d›ran devletin bu tepkisi ise dedi¤imiz gibi rahats›z olman›n kork-man›n ve sindirmenin örne¤i. Elbette ki temel nedenini TADAL ifl-çilerinin çözümün mücadele etmenin d›fl›nda hiçbir flekilde gel-meyece¤inin bilincine varm›fl olmalar›d›r. Art›k zaman›d›r. Baka-l›m, görelim, susmayal›m. Biz konufltukça, karfl›lar›na dikildikçe,haks›zl›klara ve zulme karfl› isyan ettikçe, üzerlerine gittikçe on-lar geri çekilecektir. Kurtulman›n ve bu cendereyi k›rman›n tekyolu budur! Bir ad›m öne!

Tüm dünyaya demokrasinin, özgürlüklerin ve insan

haklar›n›n ‘befli¤i’ olarak gösterilen Avrupa, insan

haklar›nda hiç de masum de¤il. Özellikle son zaman-

larda ç›kar›lan bask› yasalar›, emekçilerin ekonomik-

sosyal haklar›n›n budanmas›, göçmenlere yönelik

uygulamalar Avrupa’n›n insan haklar›nda gösterildi-

¤inin aksine hiç de ileri olmad›¤›n› gösteriyor.

‹nsan haklar›na emsal gösterilen A‹HM, Uluslararas›

Ceza Mahkemesi, Adalet Divan›, Savafl Suçlular› Mah-

kemesi gibi kurumlara sahip Avrupa’da hak ihlalleri

artarak devam ediyor. Uluslararas› insan haklar› savu-nucusu kurumu ICAD (Uluslararas› Kay›plara Karfl› Ko-mite)’›n, insan haklar› haftas› nedeniyle yay›mlad›¤›bildiride Avrupa’daki ihlallere dikkat çekti. ICAD aç›k-lamada özellikle 11 Eylül’den sonra ‘güvenlik gerek-çesiyle pefl pefle ç›kar›lan ‘anti terör’ yasalar›yla top-lumun gözetim ve bask› alt›nda tutuldu¤una; AB çer-çevesinde belirlenen bu yasalarla iflçi ve emekçilerindirenifllerinin, mücadelelerinin ‘terörizm’ kapsam›naal›nd›¤›na de¤indi. Bundan hareketle baflta ‹ngilte-re’de olmak üzere birçok AB ülkesinde herkesin po-

tansiyel ‘flüpheli’ görüldü¤ü, gözalt› sürelerinin uzat›l-

d›¤›, ‘terör bilgi bankalar›n›n’ oluflturuldu¤u uygula-

malar›n yasalaflt›r›ld›¤› belirtildi. Göçmenlere yönelik

ç›kar›lan yasalarla Avrupa’da ›rkç›l›k ve ayr›mc›l›¤›n

pekifltirildi¤ine ve bu nedenle birçok göçmenin s›n›r

d›fl› edildi¤ine, yaflam›n› yitirdi¤ine dikkat çekti. Aç›k-

lamada, son zamanlarda ç›kar›lan neo-liberal y›k›m

yasalar›yla iflçi ve emekçilerin haklar›n›n gasp edildi-

¤ine, yoksullu¤un art›r›ld›¤›na ve geliflebilecek muha-

lefetin önüne geçilmek istendi¤ine dikkat çekildi.

’den

Birleflmifl Milletler Genel Kurul’u taraf›ndan 10 Aral›k

1948 tarihinde Paris’te yap›lan oturumda kabul edilen

‹nsan Haklar› Beyannamesi’nin kabul ediliflinin 60. y›ldö-

nümü nedeniyle çeflitli kesimler kendi cephesinden

dünyadaki hak ihlallerine dikkat çekti, insan haklar› ha-

t›rlat›ld›, kutland› ya da an›ld›. Kimi kesimler insan hak-

lar›nda ne kadar ilerledikleriyle övünürken, kimileri de

en temel haklar›n yok say›ld›¤›n›, insanl›¤›n felaket için-

de oldu¤unu, insan haklar› ve eflitli¤i noktas›nda derin

uçurumlar oldu¤unu belirtti.

Milletin ‘vekilleri’ halinden memnun: ‹nsan

haklar›nda ilerdeyiz

Vekillinden bakanlara, cumhurbaflkan›na kadar devlet

ad›na yap›lan aç›klamada, insan haklar›nda bir standart

yakaland›¤› ve durumun iyi oldu¤u yalan› dillendirildi.

Standard›n yakaland›¤› do¤ru, ama nas›l bir standart,

hangi ölçüte göre stardart? AB kriterleri de bir standart,

‘iflkenceye s›f›r tolerans’, demokratikleflme ad› alt›nda

yap›lan iflkenceler, katliamlar, tutuklamalar, infazlar da

bir standart. ‹flkence, polis kurflunuyla insanlar›n öldü-

rülmesi, hapishanelerdeki bask›lar, çocuklar›n yafllar›n›n

büyütülerek idam edilmeleri, 13 yafl›ndaki çocuklar›n

‘terörist’ denilerek kurflunlanmalar›, hapsedilmeleri, ço-

cuklar›n kolunun k›r›lmas›, kad›nlara fliddet ve töre-na-

mus cinayetleri, düflüncesini ifade etti¤i için insanlar›n

linç edilmesi, hapis yatmalar›, öldürülmeleri, en ufak bir

hak talebine en inan›lmaz bask›lar ve fliddetle yan›t ve-

rilmesi… hepsi insan haklar›nda yakalanan standart›n

ürünü. Hiçbiri ‘münferit’ de¤il, devletin insan haklar›

standard› çerçevesindeki sistemli uygulamalar›!

Ülkemizde insanlar haklar›n›n karfl›l›¤›n› yukardaki seçe-

neklerden biri üzerinden al›rken, polis cinayetine iliflkin

haz›rlanan raporlarda ‘münferit’, ‘fliddet gerekli oldu¤u

yerde kullan›l›r’, ‘polisin psikolojisi bozulabilir’ de¤erlen-

dirmesi yap›l›rken, TBMM ‹nsan Haklar›n› ‹nceleme Ko-

misyonu, ‹nsan Haklar› Haftas› vesilesiyle yapt›¤› aç›kla-

mada; “Görevimiz, insan haklar›n› gelifltirmek, hak ihlal-

lerini incelemek, sorunlar›n çözümü için öneriler getir-

mektir. Hak ihlallerini en aza indirmektir. Biz de bunu

yapmaya çal›fl›yoruz” dedi! Bunu, cumhurun reisinin

“Türkiye yapt›¤› reformlarla insan haklar›na sayg› bak›-

m›ndan yüksek standartlara sahip bir ülke haline gel-

mifltir. Söz konusu yüksek standartlar›n uygulanmas›n›n

kusursuz ve kapsay›c› hale getirilmesi yönünde Türk

toplumunda ortak bir bilincin geliflmifl olmas› memnuni-

yet vericidir” sözleri takip etti ve gerçekler görmezden

gelinerek, bir bayram havas›nda kutlamalar yap›ld›.

T‹HV: ‹hlaller artarak devam ediyor

Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf› (T‹HV) Genel Baflkan› Yavuz

Önen, ülkemizde geçti¤imiz y›l yaflanan hak ihlalleri

ile ilgili veriler sundu. Önen, iflkencenin sistemli olarak

artt›¤›n›n tespit edildi¤ini dile getirdi. Polis Vazife ve

Salahiyetleri Kanunu’nun polise keyfi davranma ola-

na¤› tan›d›¤›na dikkat çeken Önen, ifade özgürlü¤ü

konusundaki bask›lar›n artarak devam etti¤ini vurgu-

lad›. 2007 y›l›nda A‹HM’e yap›lan baflvurular›n üç kat

artt›¤›n› da ifade eden Önen, Kürt sorunu, toplant› ve

gösteri yürüyüflü özgürlü¤ü, kad›n haklar› alanlar›nda

sorunlar›n artarak devam etti¤ine dikkat çekti.

‹HD: Kürt illerinde hak ihlalleri daha yo¤un

‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) ‹stanbul fiubesi ise Sulta-

nahmet’te yapt›¤› aç›klamayla bu y›l›n ilk alt› ay›nda

451 iflkence vakas› yafland›¤›n› belirtti. ‹HD ‹stanbul

fiube Baflkan› Gülseren Yoleri, ‹nsanlar› yaflam sava-

fl›na mahkûm eden devletlerin insan haklar› konu-

sundaki samimiyetsiz yaklafl›mlar›n›n bugün kendi

ülke vatandafllar› aç›s›ndan da etkisini gösterdi¤ine

dikkat çekerek yaflam hakk› yan›nda e¤itim, sa¤l›k,

adalet anlay›fl›, adalete ulafl›m, hukuk, yarg› ba¤›m-

s›zl›¤›, çal›flanlar›n haklar›, çocuk ve kad›n haklar›, et-

nik kimliklere yaklafl›m, Kürt sorunu, farkl› inanç ve

düflüncelere yaklafl›m konular›nda sorunlar ve tart›fl-

malar›n devam etti¤ini söyledi.

‹HD’nin verilerine göre, Kürt illerindeki hak ihlallerine

iliflkin oranlar çok daha yüksek olarak yafland›. Buna

göre, bölgedeki illerde 2008 y›l›n›n ilk 10 ay›nda ya-

flanan 32 bin 115 hak ihlalinin neredeyse her alanda

yafland›¤›na dikkat çekildi.

‹NSAN HAKLARINI “ANMAK”

“EY ‹NSANLAR YILIN B‹R HAFTASINDA HAKKINIZ VAR”

‘Demokrasi cenneti’ Avrupa’da insan haklar› ihlalleri art›yor

“‹nsan›n zulüm ve bask›ya karfl› son çare olarak ayaklanmaya mecbur kalmamas› için insan haklar›n›n bir hukuk re-jimi ile korunmas›n›n esasl› bir zaruret...” Birleflmifl Milletler ‹nsan Haklar› Beyannamesi’nin önsöz k›sm›ndan al›nm›fl-t›r bu aç›klama. Dünyan›n durumuna bak›nca yukar›da söylenmek istenen çok daha net anlafl›labilir.

Dünya halklar›n›n yoksulluk ve yoksunluklar›yla ilgili sürekli raporlar haz›rlayan, öneriler sunan, insanlara ‘yard›m-da’ bulunan ve açl›kla terbiye eden, ama her zaman için sömürüyü devam ettirme misyonerli¤indeki BM de söz söy-ledi bu hafta için. ‹kiyüzlülü¤ünü bir kez daha ortaya serdi. Timsah gözyafllar› dökerek kaç kiflinin açl›ktan öldü¤ü-nü, kaç yoksulun oldu¤unu, insanlar›n savafltan etkilendi¤ini, ihlallerin artt›¤›n› vb s›ralad›.

BM, ‹nsan Haklar› Haftas› kutland› ya da BM Yüksek Komiserli¤i üst düzey görevlisi Craig Mokhiber’in deyimiyle “an›l-d›.” Kutlamak demek durumu anlatm›yor mu da “an›ld›”! Mokhiber, “Dünyada zorluklar içinde yaflayan birçok insan

için kutlanacak bir durum olmad›¤›n›” ifade ediyor, “anman›n” daha do¤ru ol-du¤unu vurguluyor. Ama hiçbir tan›mlama gerçekleri de¤ifltirmiyor.

Evet, belki de Mokhiber hakl›, insan haklar›n›; hiçe say›ld›¤›, ayaklaralt›na al›nd›¤› için anmak gerek. Mesela Guantanamo Hapishane-si’nde BM üyesi ABD’nin terörist olarak tan›mlad›¤› ve her gün tür-lü iflkenceden geçirdi¤i kiflilerin haklar›n› “anmak” gerek. Irak iflga-linin sadece ilk günlerinde tecavüze u¤rayan 4000 kad›n›n (aradan

geçen sürede bunlara eklenen binlerce kad›n›n) haklar›n›“anmak” gerek. BM’ye göre sadece Etiyopya, Somali, Erit-

re ve Cibuti’de açl›k tehlikesi ile karfl› karfl›ya olan 17milyon kiflinin haklar›n› “anmak” gerek. Y›llarca inkâr

edilen ve imha edilmek istenen Kürt ulusunu, top-raklar›ndan edilen ve her gün katledilen, milyonla-

r› mülteci olan Filistin halk›n› ve tüm ezilen ulusve milliyetleri “anmak”, yer alt› ve yer üstü zen-ginlikleri için birbirine k›rd›r›lan ve BM’nin göz-leri önünde kara Afrika’da yaflanan soyk›r›m-lar› “anmak” anmak gerek. Dünyan›n gözüönünde dünyayla hiçbir iletiflimi olmayan veadeta bir aç›k hava hapishanesine çevrilen g›-das›z, ilaçs›z, elektriksiz, yak›ts›z Gazze ilefliddetle, silah zoruyla evlerinden, toprakla-r›ndan kovulan Bat› fieria’da yaflayan ‘insan-lar› “anmak” gerek. Polis kurflunu ile öldü-rülenlerin, iflkence ile öldürülenlerin hergeçen gün artt›¤› ülkemizde devlet terörüile her an ölebilecek olan insanlar›n hakla-r›n› “anmak” gerek! Açl›k s›n›r›n›n alt›ndakiücretlerle kölece çal›flt›r›l›rken ifl cinayetle-rine ‘kurban’ giden iflçi ve emekçilerin,

üretimden kopart›lan ve yoksullu¤unpençesine at›lan köylülerin haklar›n›

“anmak” gerek.

Kalemin ve k⤛d›n s›¤d›ramayaca¤›istatistik veriler listelere dâhil ola-

cak dünya halklar›n›n az›nl›k s›-n›f karfl›s›nda olmayan haklar›-n› “anmak” evet, BM ‹nsan Hak-

lar› Günü’nde yap›labilecek tekfley “anmak” olur.

Page 3: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

Devletin kurucu partisi ünvan›n›, Kemalizm ve ‘Cumhuri-yetin’ bekçili¤i misyonunu her daim övünç konusu edenCHP, yerel seçimler öncesine de denk düflen son günler-de arka arkaya aç›l›mlar yap›yor. Aç›l›mlar ister istemezçeflitli kesimleri ‘flafl›rt›p’ gündemlerini meflgul ediyor, birtak›m sorular›n sorulmas›na vesile oluyor. ‘Cumhuriyet vedevrimleri için zaruriydi’ yönünde savunulan tek partilidönem ve zihniyeti bizzat CHP lideri Deniz Baykal taraf›n-dan elefltirildi. Çarflaf aç›l›m›na gelen sert tepkilere yan›tveren Baykal, “Tek parti döneminin yasakç› anlay›fl›na ge-ri mi dönelim?” CHP’nin tek partili dönem elefltirisi birçokyazar taraf›ndan ‘laik cumhuriyet’ slogan›yla toplumunüstten ve zorla de¤ifltirmenin ve siyasetten din gibi bir ol-gunun azledilmesi stratejisinin art›k kabul edilemeyece¤i-nin itiraf› fleklinde de¤erlendirildi. AKP deneyiminden dersç›karm›fl olacak ki CHP, yerel seçimler ve bundan sonrakisiyasi biçimlenifli düflünerek çeflitli aç›l›mlar getiriyor. Yada CHP yaflama ayak uydurabilmek için Can Dündar’›n

‘Mustafa’ filminden dersler ç›kartm›fl olacak ki baz› temelmeselelerin yaflama uyarlan›p güncellenmesi eyleminegirme yolunu tutuyor. Karfl›m›zda eskiyen Kemalizm’in‘‹nsan Mustafa’yla güne uyarlanmas›; ölen cumhuriyetinise insan Mustafa’yla birlikte yeni aç›l›m ve söylemlerlediriltilmesi süreci iflliyor!

‘fieriata geçifl yok’tan ‘Ne olursan ol gel’e ‘Laiklik elden gidiyor’ 盤›rtkanl›¤› ile türban tart›flmalar›n-daki tavr›n›n, ‘cumhuriyetin güçlerini’ seferberli¤e kalk›fl-t›¤› cumhuriyet mitinglerindeki bayrakç›l›¤›n›n vb üzerin-den daha çok geçmemiflken CHP flimdi, türbanl› kad›nlar›rozet töreni eflli¤inde partisine üye yap›yor. Türbanl›lar›nda siyaset yapma hakk›n›n oldu¤unu söyleyen Deniz Bay-kal aç›l›mlar›n› teorize ederek, savunmaya çal›fl›yor. “‹n-sanlar›n yasalar çerçevesinde ve özel yaflam alan›nda k›-l›k-k›yafetlerini özgürce seçmelerine, kullanmalar›na say-g› gösterilmesini istemek, k›yafeti bir siyasal d›fllama, biretiketleme, bir yaftalama nedeni saymay› reddetmek›l›ml› ‹slam’›n ifadesiyse, dini siyasi simge niteli¤indeki k›-yafetlerin kamusal alanda kullan›lmas›n› sa¤lamak içinanayasa de¤iflikli¤i girifliminde bulunmak neyin ifadesi-dir?’’ sözleriyle halk›n inançlar›na ve özgürlük taleplerinesayg›l› olduklar› ikiyüzlülü¤ünü göstermeye çal›fl›yor.

Baykal, yo¤un elefltiri ve sert tepkileri de he-saba katarak bu aç›l›m›n AKP’nin anlay›fl›n-dan apayr› bir fley oldu¤unu belirtme ihtiya-c› hissediyor. AKP ve geçmiflteki örnekleri-nin projelerinin ›l›ml› ‹slam ad› alt›nda bir

din projesi, bir siyaset projesi oldu-¤unu söyleyen CHP, aç›l›mlar›n›n

siyasi bir niteli¤inin olmad›¤›n›ekliyor, bundan da herkesinmutluluk duymas›n› talepediyor! “Laikli¤in ve cumhuri-yetin bekçisi” CHP, geçmifli

gözlerden ›rak tutarak, böylecebu aç›l›m›n laikli¤e ve cumhuri-

yete ters olmad›¤›n›n savunusunagiriyor. Lakin kimsenin inanas› gelmiyor, zi-

ra arkada koca bir 85 y›ll›k cumhuriyet tari-hi ve prati¤i duruyor.

Laiklik sorununu çözen CHP flimdi de Kürtsorununu çözüyor!Çarflaf aç›l›m›yla laik, demokrat, özgürlükçüve de de¤iflimci görüntüsü vermeye çal›flanCHP, h›z›n› alamad›, Kürt raporu haz›rlayarak‘aç›l›m’ patlatt›. Gerek seçimlere gerekse deönümüzdeki süreçteki siyasi haritas›na yat›-r›m yapan CHP, Kürt ulusuna yönelik bugü-ne kadar imha ve inkâr politikalar›n› uygu-layan devletin ve ideolojisinin partisi oldu-¤unu unutarak, Kürt sorunun çözümününkendisinden geçti¤ini iddia ediyor. AKP’denbekleneni kendisinin de karfl›layabilece¤inivitrine sokan CHP, son günlerdeki Kürt ulu-suna yönelik ›rkç› ve imhac› söylemlerini birkenara alarak Kürt halk›na, ‘Cumhuriyetin›fl›¤› ve ilkeleri’ do¤rultusunda halklar›n bir-birine kaynaflmas›n›n sa¤lanabilece¤i ça¤r›-s›nda bulunuyor. Bilindi¤i üzere ayn› CHP1989 y›l›nda buna benzer bir rapor haz›rla-m›flt›. Ne var ki ‘çeflitli nedenlerle!’ hayatageçirilememiflti. Kürt ulusunun uygulananher türlü politikaya ra¤men imha ve asimileedilemedi¤ini anlam›fl ki CHP, bunu farkl› fle-kilde gerçeklefltirmenin yollar›n› ar›yor. Dü-ne kadar ‘Kürt’ laf›n› dahi kabullenemeyen,buna tahammül edemeyen, Kürt kelimesini‘terörle’ eflitleyen CHP, Kürt sorunundan, da-ha da ötesi çözümünden dem vuruyor. Di-¤er yandan Kürt sorunundan ve çözümün-den bahsetmeyen, ad›m at›yoruz demeyenne bir parti ne de baflbakan-cumhurbaflka-n› kald›. Bugün devlet bile bu durumun far-

k›nda. Yaln›z her ‘çözüm’, ‘çözüm için ad›mlar’ vb dendi-¤inde daha fazla inkâr daha fazla imha politikalar›n›n uy-guland›¤› bilinen-görülen bir gerçeklik.

‘Etnik kimlik flereftir’; ama bu flerefin yaflanmas›na izinvermeyiz! CHP lideri Baykal, özelde seçimler çerçevesin-de yapt›¤› gezilerin fianl›urfa dura¤›nda, “Etnik kimlik fle-reftir ve bu kimlik devlet taraf›ndan sorgulanamaz” de-

magojisiyle Kürt sorununda ne kadar demokrat, ne kadarçözümcü oldu¤u havas› estirmek istedi. Fakat ayn› ko-nuflmada e¤itim birli¤ini bozacak önerilere ve etnik talep-lere s›cak bakmad›¤›n›n alt›n› çizerek, ‘flerefli olan etnikkimli¤in’ Kürt ulusunun ve di¤er milliyetlerin bunu yafla-mas›na izin vermeyeceklerine iflaret etti. Bir yandan öz-gürlük havarili¤ine soyunurken di¤er yandan aba alt›n-dan sopa göstermifl oldu. Baykal, etnik kimli¤in ve bun-dan do¤an haklar›n sorgulanamayaca¤›ndan bahseder-ken, ‘ancak’ diyerek bu haklar›, bireysel insan hak ve öz-gürlüklerine yönelik taleplere indirgiyor. Hem etnik kim-lik ve demokratik-kültürel haklar›ndan bahsedecek hemde bunun bireysel bir hak talebiyle olabilece¤ini söyleye-cek! Bu da bir ulusu, milliyeti ve mensuplar›n› inkar et-mek ve asimile etmeye tekabül ediyor.

CHP’den Kürt raporu imha ve inkâr› tekrar ediyor: ‘Kürtsorununun çözümü’ noktas›nda AKP ile ordu aras›ndakimutabakata ters olmayan hatta bu yönde siyasi rota be-lirlemeye koyulan CHP, yerel seçimler gündemiyle de bir-likte Kürt raporu hamlesi gelifltirdi. AKP’nin takti¤ine ben-zer bir flekilde CHP, raporu Kürt kökenli vekillere haz›rlatt›.

Haz›rlanan ve Genel Merkeze sunulan raporda Kürt soru-nunun çözümünün CHP’de oldu¤u belirtilerek, ‘K›smi af’,Kürt Kimli¤inin tan›nmas›’ ve ‘Kültürel haklar›n verilmesi’gibi konulara yer veriliyor. Ayr›ca parti program ve tüzü-¤ünün bu sorunlar› da içine alacak flekilde yeniden dü-zenlenmesi düflünülüyor. Haz›rlanan raporda Kürt illerin-de sosyal-ekonomik-bölgesel kalk›nma planlar›n›n haya-ta geçirilmesi öngörülüyor.

‘Türkiyelilik’ ve Türkiye Vatandafll›¤›n›n’ propaganda edil-mesi, bundan hareketle Kürt kimli¤inin tan›naca¤›n›nKürtlere anlat›lmas›, raporda yer alan baflka bir madde.Yan› s›ra 12 y›ll›k zorunlu e¤itim sürecinde isteyenlerin,seçmeli ders yoluyla Kürtçe ö¤renebilece¤i, bunun içindershanelerin aç›labilece¤i, baflta bölgedeki üniversiteler-de olmak üzere Kürt Dili ve Edebiyat› Fakülteleri’ ile ‘KürtKültürünü Araflt›rma ve Gelifltirme Enstitülerinin’ aç›lmas›de¤erlendirmeleri yer al›yor. Hemen hemen her Kürt so-runun çözümü gündeminde söylenen de, vaat edilen deCHP’nin Kürt raporundan farkl› de¤il ve özellikle son y›llar-da çokça dillendiriliyor. Hele ki CHP gibi, 85 y›ll›k imha-in-

kâr-asimilasyon vb politikalar›n›n sahibi ve temsilcisi birkurucu devlet partisinin Kürt aç›l›m› Kürt ulusuna yönelikgeleneksel devlet politikas›ndan ayk›r› olmay›p, bu politi-kaya devam niteli¤ini tafl›maktad›r.

‘Terör sorunu de¤il, entegre olamama sorunu’: CHP’ninhaz›rlad›¤› raporda dikkati çeken nokta Kürt ulusunun birtürlü asimile edilip entegre edilemedi¤inin itiraf› oldu. Ra-porda, Kürt sorunu ‘terör’ sorunu olarak tan›mlanmay›p,halklar›n entegre olamama sorunu olarak de¤erlendirili-yor. Bu de¤erlendirmede bile Kürtlerin bir türlü imha edi-lemedi¤i, asimile edilemedi¤i, bunun bir flekilde yap›lma-s› gerekti¤i ima edilmekte. PKK’ ye olan sempatinin ise,gerçeklerin çarp›t›lmas› ve entegre olamaman›n verdi¤iiçgüdüsel tepkilerden kaynakland›¤› ifade ediliyor. fiirinde¤erlendirmeler alt›nda bugüne kadar uygulanan resmipolitikalar›n devam›nda ›srar›n tekrarland›¤› raporda dahada ileri gidilerek, muhatap al›nmas› yönünde kendisiniiflaret eden CHP, Kürt halk›n›n meflru taleplerini istismaredenlerin itibarlar› ve güçlerinin ellerinden al›nmas› ge-rekti¤ini, Kürtlerin eskiden oldu¤u gibi yeniden CHP’yeyönelece¤i ve Cumhuriyet ilkeleri ›fl›¤›nda entegrasyonauyum sa¤layacaklar›n› raporuna kaydederek bir yönüyleKürt ulusal hareketinin imhas›n› iflaret etmifl oldu. CHPaç›l›mlar›n›n kerameti nedir, yoksa kendinden mi menkulsorular› bir kenarda dursun önümüzdeki günler resmedil-mek istenen tablonun belirginleflece¤i aç›k. Yerel seçim-leri de hesaba katarak, bu perdenin kapanmas›yla yenive büyük bir sahnenin cereyan edilmesi için bir y›¤›n ne-den duruyor.

ABD öncülü¤ündeki müttefiklerin ‘PKK projesi’ somutlan›yorABD nezaretinde Türk devleti ve Bölgesel Kürt Yönetimiaras›ndaki yo¤un diplomasi somut ad›mlar›n yeflerdi¤i ifl-birli¤ini boyutland›r›yor. Türk Devleti’nin PKK ve Kürt soru-nu ekseninde aylard›r yürüttü¤ü yo¤un diplomasi yavaflyavafl meyvelerini vermeye bafllad›. Hat›rlanaca¤› üzeregeçti¤imiz haftalarda ABD-TC-Kürt Bölgesel Yönetimi-Mer-kezi Irak Yönetimi aras›nda gerçekleflen kapsaml› toplan-t›da Kürt Yönetimi’nin PKK’nin silahs›zland›r›lmas› üzerinebir projeyi hayata geçirmesi karar› ç›km›flt›. Bununla birlik-

te Türk devleti taraf›ndan bölgede birden fazla irtibat vekoordine bürolar›, heyetleri oluflturulmufl, en çok da M‹T’ina¤›rl›¤›nda bir sürecin bafllat›lmas› hayata geçmiflti. Top-lant›n›n üzerinden birkaç hafta geçmeden, bas›na yans›d›-¤› kadar›yla, Kürt Yönetiminin yapt›¤› aç›klamada al›nankararlar›n prati¤e geçirilmeye baflland›¤› duyurulmufl oldu.Yap›lan aç›klamada KYB ve KDP’nin, PKK’yi ‘yasad›fl›’ ilanetmesi gündeme getirildi. Bu paralelde PKK’ ye silah b›rak-mas› yönünde bask› uygulanarak “Türkiye’ye dön”mesiça¤r›s› yap›lacak. PKK’nin ‘eve dönüflünü’ öngören plandaöngörülen bu geçiflin Birleflmifl Milletlerin (BM) denetimi-gözetiminde yap›lmas› düflünülüyor.

Kürt sorununun çözümü etraf›nda tart›flmalar›n yo¤unlafl-t›¤› ve taraflar›n birbirlerine göz k›rpt›¤› bu süreçte PKKaç›klama yaparak, son zamanlardaki politik söylemlerinive taleplerini yineledi. Geçen hafta ANF’ye yapt›¤› röpor-tajda KCK Yürütme Konseyi Baflkan› Murat Karay›lan, Türkdevletine çift tarafl› bir ateflkes ça¤r›s›nda bulundu. Tektarafl› ateflkesin bugüne kadar sonuç vermedi¤ini belirtenKaray›lan, çat›flmal› durumdan bar›fl ve demokratik çözü-me geçmek için çift tarafl› ateflkes anlaflmas›na haz›r ol-duklar›n› ifade etti. Çat›flmal› durumun devam etmesi du-rumunda yerel seçimlerin meflrulu¤unun kalmayaca¤›n›nuyar›s› ise dikkatleri üstüne çekmekte. Böylesi bir uyar›bir yönüyle çözüm noktas›nda bir beklentinin oldu¤unuve bunun için haz›r beklediklerini gösterirken, di¤er yan-dan PKK’nin bir politik-taktik yönelim içerisinde de oldu-¤unu sal›k veriyor. PKK bu uyar›s›yla politik kozunu ifllet-mekle beraber, yerel seçimleri iflaret ederek de facto uy-gulayabilece¤ini, taleplerin yaflamsallaflmas› için kendimeflruluklar›n› ortaya koyabilece¤ini iflaret etmeye çal›fl-makta. Nitekim somut gerçekli¤e bak›ld›¤›nda yerel se-çimler Kürt ulusal hareketi taraf›ndan önemsenmekteulusal-demokratik taleplerin elde edilmesi aç›s›ndan cid-di bir argüman oluflturmaktad›r. En az›ndan DTP’nin yerelseçimlere ‘demokratik özerklik’ projesiyle giriflmesi bir ta-k›m hassasiyetlerin gözetildi¤ini gösteriyor. Madalyonundi¤er yüzünde de PKK’nin ‘çözüm’ noktas›ndaki suleti var.Kabul edelim ki PKK, bugün itibariyle gelinen aflaman›nbir ‘çözüm süreci’, kendisinin de bu sürecin asli öznesi ol-du¤unu görüyor. Keza bu de¤erlendirmeleri emin bir fle-kilde yapmaktad›r da. Çözüm tart›flmalar›n›n ‘bir sürece’tekabül buyruldu¤u bu günlerde PKK’siz ad›m at›lmas› vedo¤rudan bir diyalogun olmamas› (PKK’nin rahats›zl›¤›n›oluflturuyor) ise bir handikap oluflturuyor. Hem Türk dev-leti bu tablonun fark›nda, hem de PKK ve ABD. Tüm taraf-lar sürecin hassasiyetini ve önemini biliyor. Buna uygunbütünlüklü ve ivedi yönelimin yaz›ld›¤› çizildi¤i de malum.

Kürt sorununun çözümü ya da Kürt ulusal hareketinin tas-fiyesinin gündem oldu¤u bu günlerde CHP’nin yapt›¤› aç›-l›m belki direk olmasa da dolayl› bir iliflkilenmeye dayan›-yor. Bu meseledeki olas› geliflmelere göre konum almak,do¤acak siyasi rant› ifllemek gayet tabi CHP’nin de hamlegelifltirmesine neden olmufltur. Birkaç gün önce de AhmetTürk baflkanl›¤›nda DTP’nin Kürt Bölgesel Yönetimini ziya-ret edip Barzani ve Talabani’yle görüflmesi dikkate de¤erbir geliflmedir. Kuflkusuz bu ziyaret bir mezar ziyareti ya dabayramlaflma ziyareti fleklinde görülemez. Kendindenmenkul bir hamle de olmasa gerek. Kuflkusuz yo¤un dip-lomasi ve tart›flmalar sarmal›nda, PKK’ye yönelik öngörü-len projenin prati¤e geçiriliyor oldu¤una dair aç›klamalar›nortas›nda DTP, bu ziyaretle politik hamle gelifltirmifltir. Gö-rüflme sonucu ise görüflmelerin olumlu geçti¤i, Kürt soru-nunun çözümünde taraflar›n çaba sarf edece¤i ve Kürtleraras›nda bir kavga-çat›flma döneminin bitti¤i yönündeyans›t›ld›. Yüksek ihtimalle bu görüflmede PKK’nin silahs›z-land›r›lmas›, Kürt sorununun çözümü, DTP’nin bu konudaneler yapabilece¤i gibi taraflar›n tasarruflar›n›n ne olabile-ce¤i istiflare edilmifltir. PKK’nin tasfiye edilmesi ve Kürt so-rununun ABD-TC’nin istedi¤i flekliyle çözümü noktas›ndaivedi bir stratejinin oldu¤u her haliyle görülüyor. Ne var kibu konuda herhangi somut söylem, bir emare yok, ya dabir tak›m hesaplar çerçevesinde iffla edilmemekte. Ancakönümüzdeki günlerde bu yönde geliflmeler kendisini gös-terecektir.

316-31 Aral›k 2008güncel

Yerel seçimler yaklaflt›kça her kesim bulundu¤u noktadan sürece iliflkinhaz›rl›klar›n› h›zland›rarak bu yerel seçimler sürecinden kendi lehine kaza-n›mlarla ç›kman›n yo¤un hesaplar›n› yapmakta. Düzen partileri aç›s›ndandurum tam bir yar›fla dönüfltürülerek “sa¤›n merkez partisi AKP” ile “solunmerkez partisi CHP” kamplaflmas› zemininde kitlelere esasta bu iki kamparas›nda “tercih” yapmalar› sal›k verilmektedir. Bu genel tabloya asl›ndaDTP”yi de eklemek mümkün. Son genel seçimlerde Kürt kitlesinden hat›r›say›l›r oy alm›fl olan AKP’nin yerel seçimler sürecinde de devlet partisi ola-rak öne ç›kar›lmas›, di¤er düzen partilerinin dolayl› da olsa bölgede AKP’yidestekleyecek bir konum alm›fl olmas› Kürt illerinde DTP ile AKP’nin hesap-laflmas› görüntüsü yaratmaktad›r. DTP bu sürece iliflkin merkezi yaklafl›m›-n› flu anda yönetimde oldu¤u belediyeleri koruman›n yan›nda toplamda100 belediyede seçimi kazanma hedefiyle ortaya koyarak, genelde AKP-CHP aras›nda süregiden yar›fla Kuzey Kürdistan boyutuyla dahil olmufl du-

rumda. Kürt ulusal hareketi ve DTP bu süreci ayn› zamanda Kürt sorunu-nun, Kürt ulusal hareketi elimine edilerek “çözülmesi” yönelimine karfl›güçlü bir direnifle zemin haz›rlanmas›, yerel yönetimlerin fiili-özerk yöne-timlere dönüfltürülmesi noktas›nda da de¤erlendirmek istiyor.

Genel kamuoyu aç›s›ndan yerel seçimlerin “belirleyenleri” olarak AKP-CHPve Kürt illeri boyutuyla DTP öne ç›ksa da DTP’nin de bir parças› oldu¤u de-mokratik kesimler içerisinde de süreç yo¤un olarak tart›fl›lmakta, AKP, CHPve di¤er düzen partilerine karfl› demokratik kesimlerin mutabakat›yla de-mokratik bir alternatifin yarat›lmas› ve kitlelerin gündemine sokulmas› he-deflenmekte. Ancak önceki süreçlere k›yasla devrimci-demokratik kesim-lerin daha fazla önemseyerek yapt›klar› ve ciddi ilerleme sa¤lanan bu tar-t›flmalardan halen net olarak birlik-ortaklaflma karar› ç›km›fl ve kamuoyu-na sunulmufl de¤il.

Demokrasi güçleri aç›s›ndan bu yerel seçimler sürecinden kazan›mla ç›k›l-mas› kuflkusuz önemli. Ancak her bir meselede oldu¤u gibi ‘kazan›m’danda neyin anlafl›ld›¤› farkl› siyasal çizgiler söz konusu olunca ciddi orandade¤iflebiliyor. Dolay›s›yla farkl› siyasal programlara sahip olan demokrasigüçlerinin ortak devrimci-demokratik paydalarda somutlaflm›fl bir kaza-n›m hedeflemesi ve bu ortak hedef do¤rultusunda kitlelere gitmesi, onlar-la birlikte bir alternatif yarat›lmaya çal›fl›lmas› en makul olan›d›r. Aksi du-rumda bir birlik-ortakl›k gelifltirmek çok da olanakl› görünmemektedir.

Bu süreçte DTP’nin devletin genelde Kürtlere yönelik özelde kendi varl›k-lar›na yönelik sald›r›lar›n› gerekçe yaparak Kuzey Kürdistan’› demokrasigüçlerinin ortak hareket etme hedefli tart›flmalar›n›n d›fl›nda tutmas› ve bubölgenin d›fl›nda ortak hareket etme tart›flmalar›na dahil olmas› eksik ve

kendi içerisinde problemli bir yaklafl›md›r. Her bir bölgedeki somut durumve bu somut durum içerisindeki demokrasi güçlerinin kitleler içerisindekietkisi kuflkusuz ki gözard› edilmemelidir. DTP’nin Kuzey Kürdistan’dakikuvveti yok say›larak mutlak eflitlikçi bir anlay›fl›n savunulmas› do¤ru ol-mad›¤› gibi gerçekçi de de¤ildir. Ancak ayn› flekilde DTP’ninde ‘ben bura-larda gücüm’ diyerek Türkiye Kuzey-Kürdisan genelinde, gerçek anlamdaortak demokratik müfltereklerde buluflmufl, kitlelerin ç›karlar› eksenli biryerel seçimler sürecinin örgütlenmesini zay›flatan bu politikadan vazgeç-mesi gerekir. Sadece bat›da ortak hareket etme ve adaylar› ortaklaflt›rmaçabalar› önemli olmakla birlikte eksiktir, yetersizdir ve esasta da güce da-yal› siyaset yapman›n götürdü¤ü do¤al sonuçtur. Demokrasi güçleri ara-s›ndaki birlik ve ortaklaflma gereklili¤inin zay›fl›¤›n ve da¤›n›kl›¤›n nedenoldu¤u bir zorunluluk zemininde kavranmas› bir anlay›fl sakatl›¤›d›r.DTP’nin Kürt illerindeki gücüne yaslanarak buray› ortak hareket etme tar-t›flmalar›n›n d›fl›nda tutma tavr›, bugün ortak hareket edelim dedi¤i di¤erbölgelerde de Kürt illeri kadar etkisi olsa zorunlu kalmad›kça ortak hare-ket etmek istemeyece¤inin belirtisi kabul edilmelidir. Ayn› tutum devrim-ci hareket içerisinde de geçmiflten bu yana etkisini sürdürmektedir.

Yerel seçimler ve DersimYukar›da k›saca özetledi¤imiz tart›flmalar›n, özgünlü¤ünden dolay› olumluanlamda hayat bulaca¤› yerlerden birisi Dersim’dir. Yeni demokrasi güçle-rinin yerel seçimlere iliflkin genel siyaseti ile demokrasi güçlerinin bu an-lay›fl zemini üzerinden ortaklaflt›r›lmas›n› hedefleyen pratik yönelimiönemsenmelidir. Anlay›fl çerçevesinde genel kabul gören bu yaklafl›m pe-kâlâ Dersim somutunda nesnelli¤e dönüfltürülebilir. Çal›flmalar› aylar önce-

sinden bafllayan faaliyet bugün Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› ola-rak genifl bir kesimin içerisinde yer ald›¤›, sadece yer almakla da kalmay›pkendi öz çal›flmas› olarak sahiplenip sürdürdügü bir boyuta geldi. Bu çal›fl-man›n as›l hedeflerinden birisi demokratik halkç› yerel yönetimler zemi-ninde il merkezi ve ilçelerde güçlü alternatifler yaratmak ve bununla dayetinmeyerek çevreye do¤ru yay›lan güçlü bir etkiye ulaflmakt›r. Bu he-deflere ulaflmak, Dersim’i alternatif bir yerel demokrasi prati¤inin nüvele-riyle donatmak mümkün ve gereklidir. Demokrasi güçleri içerisindeki tümodaklar, bu olana¤› halk›n ç›karlar› do¤rultusunda kullanman›n sorumlulu-¤unu tafl›mal›d›r. Bilinmelidir ki devrimci-demokratik kurumlar›m›z kendiaralar›ndaki iliflkide asgari demokratiklik k›staslar›n› pratik olarak yaflamageçirmiyorlarsa halkla birlikte yönetme, bir kesimin de¤il tüm halk›n tem-silcisi olma noktas›nda söylenenler gerçekleflmeyecek vaatler olmaktanöteye gidemez.

Aradan y›llar geçmifl olmas›na karfl›n hala yerel seçimler söz konusu oldu-¤unda, 7 ayl›k Fatsa deneyimi olumlu olarak örnek gösterilmektedir. Ho-zat ve birkaç örne¤in d›fl›nda olumlu örnek olarak gösterilebilecek baflkabir yerel yönetim prati¤i gösterilememektedir. Dersim ve ilçeleri bugünaç›s›ndan bu olumlu örnekleri ço¤altman›n dinamiklerini tafl›maktad›r.E¤er gerçekten hedefimiz demokratik halkç› yerel yönetimler zeminindeburalar› kitlelerle birlikte her bir bölgenin yerel yönetim organlar› olarakele almak ise o zaman hiçbir ön koflul, dayatma, kifli ve grup-çevre ç›kar›gözetmeksizin program zemininde bir araya gelmeli ve kimden olursa ol-sun içimizdeki ve çevremizdeki “en iyileri” öne ç›kararak kitlesel bir sefer-berlik bafllatabilmeliyiz.

SINIF TAVRI

‹smail UÇAR

Yerel seçimler

CHP’nin, yapmaya çal›flt›¤› ‘aç›l›mlar’ beraberinde bu-güne kadarki devlet partisi özelli¤inden s›yr›l›p, is-mine yarafl›r bir flekilde ‘halk›n partisi’ olmayam› karar verdi ve ‘Ergenekon operasyonudevlete de bir çeki düzen verdi, statüko siya-setine neflter att›, bu de¤iflim içerisinde CHPde bir pozisyon al›yor, devletin siyasetindeifade bulman›n siyasi kanallar›n› oluflturmak’için mi de¤iflim rüzgarlar› estiriliyor? fleklindekisoru ve tart›flmalarla CHP önemli bir gündem yap›-larak yak›ndan izlenmeye al›nm›fl durumda. KuflkusuzCHP’deki ‘aç›l›m›n’ arkas›nda bunlarla birlikte baflkaca da ne-denler aranabilir. Nitekim CHP’nin aç›l›mlar› tam da bize Erge-nekon operasyonu ekseninde Türk hakim s›n›flar›n›n hat›r›say›l›r bir yap›land›rmadan geçti¤i hengameli süreci gözleri-mizin önüne getiriyor. Gözlerimizin önüne sadece Ergenekonve anlam› olan devletin emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultu-sunda yap›land›r›lmas› gelmesin. Bununla birlikte emperya-lizmin kendisini temel yönleriyle yap›land›rmas› ve bununtüm dünya genelinde gerçeklefltirmesi süreci-bu sürecin ka-releri gelsin (yaflanmakta olan kriz ve bu krizle birlikte olas›de¤iflim-dönüflümler vb.). Acaba Ergenekon meyvelerini al-maya m› bafll›yor? CHP, temsil ettikleri, bunlar›n paradigmas›yenilgisini mi ilan etti? Görünen o ki de¤iflime ayak direyenya da diretti¤i yan›lsamas› verenler pes edip ‘de¤iflen dünya-ya’ ayak uydurma karar›na vard›lar. Daha düne kadar ‘itiraz’eden CHP, bunun tam z›tt› söylem ve pratiklerle, arenadaderhal yer edinmenin, konum alman›n telafl›na giriyor.

CHP, aç›ktan ba¤›r›yor: Bu süreçte rol almak istiyorum, benialternatif olarak görebilirsiniz. Buna göre kendimi sars›yo-rum, k›sacas› AKP misyonunu ben almak istiyorum, AKP’le-flebilirim! Bas›na yans›d›¤› kadar›yla CHP’deki ‘yeni’ siyasisöylemler ve aç›l›mlar basit bir seçim yat›r›m› fleklinde de-¤erlendirmemeyi isabetli k›l›yor. Afakî, abart› de¤erlendir-melere gerek yok; fakat bu ‘de¤iflim’ hamlelerinin hakim s›-n›flara-devlete karfl› m› yoksa onun deste¤i ve refakatiylemi olaca¤› sorusu temel espriyi oluflturuyor. De¤iflimin ‘dev-lete karfl›’ de¤il aksine, devletin deste¤iyle oldu¤unu ya daolaca¤›n› söylemek yanl›fl bir kan› olmayacak. Ki bu aç›l›mtarih sayfalar›na geçen yap›land›rma, konumland›rma ham-lesine ters düflmemekte. Mesela CHP aç›l›mlar›n›n, ABD ön-cülü¤ünde AKP-ordu aras›nda sa¤lanan mutabakata (birçoktemel noktada) ters düflmedi¤i aleni. Sürecin gerisinde sey-reden ve bunun ceremesini çeken CHP ve cemaati böylecesürece ifltirak etmeye nail oldu.

B‹R ‘DE⁄‹fi‹M‹N’ ARKA PLANI

‘Ben de altarnatifim’ çabas›

Daha düne kadar ‘itiraz’ eden CHP, bunun tam z›tt› söylem ve pratiklerle, arenada der-hal yer edinmenin konum alman›n telafl›na giriyor ve aç›ktan ba¤›r›yor: Bu süreçte rolalmak istiyorum, beni alternatif olarak görebilirsiniz. Buna göre kendimi sars›yorum,

k›sacas› AKP misyonunu ben almak istiyorum, AKP’leflebilirim!

Page 4: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

4 16-31 Aral›k 2008 güncel

- “‹nin lan afla¤›”... “Kimli¤ini ç›kar”... “Hadi lan h›zl› ol, iflimiz var”...

* “Pardon siz kimsiniz?”

- “Biz devletiz”

* “Kimli¤inizi görebilir miyim?”

- “Al o... çocu¤u sana kimlik”

Polis, Avc›lar’da polis yelekleri ile “rahatça terör estiren kiflileri”yakalamas›n›n ard›ndan, “Hiçbir suçlu elimizden kaçamaz” ha-vas›yla gazete ve televizyonlara servis etti¤i görüntülerin, ken-dilerinin bafl›na dert olaca¤›n› bilmiyordu. Kalabal›k içerisindebirini rahatça kaç›ran, sald›rgan, tecavüzcü kiflileri yakalamas›y-la alk›fl almay› bekleyen polis, gelen elefltiriler karfl›s›nda hayalk›r›kl›¤›na u¤ram›flt›. Görüntülere yans›yan tecavüzcüler yaka-lanm›flt› ama halk görüntülerin arka plan›nda yatan gerçek zan-l›lar›n yakalanmas›n› talep etmiflti.

Kimdi bu as›l zanl›lar?Polis taraf›ndan servis edilen kaç›rma görüntülerinin medyada“flehir eflkiyalar›”, “herkes izledi”, “flehir eflkiyalar› polisler tarf›n-dan yakaland›” gibi manfletlerle yans›t›lmas›yla gizlenmeye çal›-fl›lan bir gerçek de ortaya ç›km›fl oldu. Bu gizlenen gerçek ne po-lisin baflar›s›n› gösteriyordu, ne de insanlar›n duyars›z oldu¤unu.Görüntülerde ortaya ç›kan ve devlet taraf›ndan gizlenen gerçek,halk›n her daim tan›k oldu¤u ve terörü ile karfl› karfl›ya kald›¤› birgerçekti. Ve bu gizlenen gerçe¤i yeniden yaflayan halk o görün-tülerde yer almayan as›l zanl›lar› istiyor. Kendilerini bask› alt›ndatutan, rahat b›rakmayan, vuran, döven, tecavüz eden, iflkenceeden zanl›lar› istiyor.

fiimdi olay›m›za geri dönelim, zanl›lar› ortaya ç›kartal›mPolisin ‘kahramanl›¤›n›’ yükseltecek, sahte polislerin yaratt›¤› te-

rörü belgeleyen görüntülerin analizini yaparak bafllayal›m. Müzi-kolde onlarca insan içip e¤leniyor. ‹ki-üç kifli geliyor. Üzerlerindepolis yele¤i var, arabalar›nda polis lambas›. Önce önlerine gelengüvenli¤e yöneliyorlar. “Yelek”lerine karfl› koyacak bir davran›flsergilemeyen, bafl› afla¤›da teslim olmufl adam›, yere yat›r›yorlar,sopayla vuruyorlar. Vuracaklar... Üzerlerindeki ‘yelek’ tek bafl›nadurumu kurtarm›yor, bir de o yele¤in sundu¤u ve bu zamana ka-dar yaratt›¤› davran›fllar› sergilemeleri gerekiyor, yoksa inand›r›c›-l›¤› olmaz. Bunu iyi biliyorlar ve hatta polislerin psikolojik durum-lar›na kendilerini o kadar kapt›r›yorlar ki “yele¤in’ daha neler ya-pabilece¤ini kan›tlamak için daha da azg›nca davran›yorlar. Sonraiçeri giriyorlar, hem de ilk girdikleri gibi de¤il. Unutmam›fllard›, da-ha önce gelmifllerdi buraya, talepleri müzikol görevlileri taraf›n-dan geri çevrilmiflti ve karfl› koyamayacaklar›n› anlayarak efendiefendi oradan uzaklaflm›fllard›. fiimdi ilkinde oldu¤u gibi ‘savun-mas›z’ de¤iller, üzerlerinde herkese nasip olmayan ‘yelekleri’ var,ve davran›fllar›ndan da bu yele¤in onlara nas›l bir rahatl›k verdi¤igözlemleniyor. Çok rahatlar müzikol kap›s›ndan içeri girdiklerinde.Bir ‘yelek’li gidiyor, müzikol sanatç›s›n› elindeki sopayla dövüyor.Hekes onlar› izliyor. Gözler yeleklerde, kimse elini k›p›rdatm›yor.Korkuyorlar, çünkü sald›rganlar ulafl›lmazlar; güçlüleri temsil edenyelekleri görüyorlar ve tereddüte düflmüyorlar. Zaten düflerlerseve karfl› bir davran›fl sergilelerlerse kendi statülerinde olanlar›nbafllar›na gelen ‘korunç’ olaylar› hat›rl›yorlar ve olduklar› yerdekendilerine yönelmemeleri için sessizce duruyorlar. Sonra birkad›n ‘yelek’li iki kifli taraf›ndan saçlar›ndan tutulup d›flar›ya do¤-ru sürükleniyor, onlarca insan›n aras›ndan. Orada bulunan insan-lar yine oturduklar› yerlerinde, güvencede olmalar›n›n rahatl›¤›y-la izliyorlar. Rahat izliyorlar, ki bu davran›fl› ‘yele¤in’ davran›fllar›içerisinde görüyorlar. Terreddüte düflmüyorlar: Bunlar polis. O ye-le¤e sahip olan›n böylesi büyük yetkileri ve davran›fllar› var. Or-adaki hiç kimse ses ç›karm›yor. Davran›fl› sergiliyenleri daha ön-ceki benzer olaylardan tan›yorlar ve korkuyorlar. Çünkü halka hertürlü fliddet ve bask›y› uygulayan polisti bu. Görüntülerin analizik›saca böyle. Görüntülerde yatan ve devlet taraf›ndan gizlenengerçek, ülkemizdeki insanlar›n polis karfl›ndaki konumlan›fl›yd›.

Polis kimdir?Polisin halk üzerinde etkilerini fazla anlatmaya gerek yok. Zatentoplumsal düzen içerisinde polisin, devlet taraf›ndan yarat›lan viz-yonuyla beraber eline sunulan s›n›rs›z yetkilerine yaslanarakgiriflti¤i ‘koruyucu’ müdahalelerinden hepimiz bir nasip alm›fl›zd›r.

O hep ‘do¤rudur’. O hep ‘koruyucudur’. O hep en ‘güçlüdür’. Ohep ‘toplumu hizaya getirendir’. O hep toplum içerisinde ‘bir nu-marad›r’. Bu nedenle hiçbirimiz ona iliflemeyiz, ulaflamay›z, o bi-ze ulafl›r, o bize iliflir. O’nu sorgulayamay›z, o bizi sorgular. O’nakimlik soramay›z, o bize kimlik sorar. Biz ona karfl› ç›kamay›z, ç›-karsak o bize müdahale eder, da¤›t›r, gözalt›na al›r, iflkenceylesorgular, çok itiraz edersen ‘dur ihtihar›na uymayanlar›n aras›n-da yer ald›rarak’ ya da, Festus Okey gibi silah› sana zorla ald›rma-ya çal›flt›r›p bu arbedede vurur, öldürür. Gel gelelimki ülke tari-hinde polis, muhalefetin s›rt›na devletin copunu indirmesi ile,yarg›s›z infazlar›yla, kad›nlar› kaç›rarak tecavüz etmesiyle, dev-rimcileri ve komünistleri sorgulamak ad›na yapt›¤› iflkenceleri ile,dur ihtihar›na uymayanlar›n kafas›na s›kmas› ile, tokad›yla, co-puyla, silah›yla bilinir. Bir de her ‘kanunsuz’ davran›fl›n›n ard›ndanTC mahkemeleri, amirleri ve devlet erkan›n›n onlar› korumas›yla.

fiimdi gelelim Cerrah’aDevletin gözde emniyet müdürü, iflkenceci, dayakç› polislerin ko-ruyucu amiri Celaletin Cerrah ‘lütfen’ ön ekiyle sesleniyor bize;“Her yelekliyi polis sanmay›n, kimlik sorun”

Cerah’›n bu konuflmas›n› kimileri durumu kurtarmaya dönük, ki-mileri toplumun polise güvenmesini sa¤lamak ad›na oldu¤ufleklinde yorumlasada aç›kça söyleyelim Cerrah ‘yele¤e/polise’devlet taraf›ndan verilen misyonla hareket ederek, toplumu aç›k-ça tehdit ediyor. Yaz›m›z›n bafl›nda aktard›¤›m›z konuflma cüm-leleri bir polis noktas›nda çevrilen bir insan›n bafl›ndan geçenler...Küfür ettikten sonra ‘yelek’li polisler, yeleklerinin vizyonunu ko-ruman›n ve onlara verilen talimatlar› yerine getirmenin, manevirahatl›¤›na eriflmek için ifle koyuluyorlar. Ve kimlik soran insan›-m›z geceyi karakolda, sabah› ise hastanede, yo¤un bak›mda ge-çiriyor. Böylece polisler, devletin gücünü “yelek” üzerinden vatan-dafl›na gösteriyor. Çünkü O’nun görevi toplumu devlete göre fle-killendirmek ve devletin istedi¤i flekilde hareket etmesini sa¤la-mak. fiimdi Cerrah aç›ktan hepimizi tehdit ediyor: “Kimlik sorun”!

100 kifliden 99’u polise kimlik sormaktan korkuyor‹stanbul Barosu Avukat Haklar› Merkezi'nden U¤ur Poyraz, vatan-dafl›n polise kimlik sorup soramayaca¤› tart›flmalar› üzerine yap-t›¤› bir de¤erlendirmede, polislere kimlik sorulmas›n›n mukave-met etme olarak de¤erlendirildi¤ini, bu nedenle sokaktaki insa-n›n polise karfl› çok ciddi bir güvensizlik yaflad›¤›n› belirtiyor. “Va-tandafl polise kimlik soruyor mu? diye soruyorsan›z yüzde 99'usormaz” diyen Poyraz, Polis Vazife ve Selahiyeti Kanunu’ndaki‘durdurma ve kimlik sorma' bafll›¤›nda, “polis görevini yerine ge-tirirken, kendisinin polis oldu¤unu belirleyen belgeyi gösterdik-ten sonra kiflilere kimli¤ini sorabilir” fleklindeki düzenlemede, va-tandafllar›n polise kimlik sorabilece¤inin aç›kça belirtildi¤ini deekliyor. 24 y›ld›r avukatl›k yapan Poyraz, bu düzenlemenin uygu-lamada hiç ifllemedi¤ini, polise kimlik soruldu¤u taktirde birçoks›k›nt›l› olay yafland›¤›n› aç›kl›yor. Avukatlar›n da benzer neden-lerle sorun yaflad›¤›na dikkat çeken Poyraz, geçti¤imiz yaz yafla-nan Avukat Muammer Öz olay›n› örnek veriyor. Öz, ailesiyle bir-likte Moda Park›’nda otururken kendisine kimlik soran polislereönce kendilerinin kimlik göstermelerini istedi¤i için, burnu ve ko-lu k›r›lm›fl, kaburgalar›nda çatlak oluflmufltu. Bu da yetmezmifl gi-bi polise mukavemetten hakk›nda dava aç›lm›flt›. Polisin bu tutu-mu nedeniyle, vatandafllar›n bafl›ma bir fley gelecek kayg›s›ylaürktü¤ünü belirten Poyraz, bu çekinceyle hareket edildi¤ini ve100 kifliden 99’unun, kimlik gösterip oradan bir an önce uzaklafl-mak istedi¤ini söylüyor.

CERRAH TOPLUMU TEHD‹T ETT‹ FARKINDA MISINIZ?

Baflbakan’›n Hakkari ziyaretinde polispanzerinin ezmesi sonucu ayaklar›parçalanan 14 yafl›ndaki çocuk, yeniyasal düzelemelerle paral› hale getiri-len sa¤l›k düzenlemeleri yüzünden te-davi olam›yor. Ailesi ise sorumlular›nyarg›lanmas›n› isterken çoçuklar›n›nsa¤l›¤›na kavuflabilmesi için yard›m ta-lebinde bulundu.

‹lk önce polis panzeri ezdi, flimde deparal› sa¤l›k!Bir yandan sa¤l›ktaki ‘reform’larla, di-¤er yandan insan haklar›na getirdikleri‘düzenleme’lerle ülkeyi daha iyi yafla-nabilir hale getirdiklerini söyleyenlerera¤men, devletin ülke insan›na yükle-di¤i ac›lar halen artarak sürüyor. Bafl-bakan Recep Tayyip Erdo¤an’›n 2 Ka-s›m’da Hakkari’ye yapt›¤› ziyaret s›ra-s›nda yaflanan eylemlerde, polis pan-zerinin alt›nda kalan ve yaral›yken yi-ne ayn› panzerin ikinci kez üstündengeçmesiyle a¤›r yaralanan Sinan Çift-

çi’nin ekonomik nedenlerden dolay›

tedavisi yap›lamad›.

Polis panzerinin ezdi¤i 14 yafl›ndaki Si-

nan Çiftçi, Van Devlet Hastanesi’nde bir

süre tedavi edildikten sonra gerekli te-

davinin yap›labilmesi için Mersin’in

Tarsus ‹lçesi’ndeki özel bir hastaneye

sevk edildi. Ancak hastane masraflar›-

n›n yüksek olmas› nedeni ile Sinan’›n

ailesi, tedavi için gerekli paray› bir tür-

lü bulamad›. Aileye devlet kurumlar›n-

dan ise hiçbir yard›m yap›lmad›.

“Tedavi edemiyoruz”Sinan Çiftçi’nin ailesi, duyarl› kaku-

oyundan yard›m talebinde bulundu.

Polis panzerinin yaflam›n› mahvetti¤i

Sinan Çiftçi’nin amcas› Avdel Çiftçi, olay

ile ilgili flunlar› söyledi: “35 günden be-ri Tarsus’ta özel bir hastanede tedavietmeye çal›fl›yoruz. Biz ailece elimizdene var, ne yok harcad›k. Bugüne kadariki defa ameliyat oldu. Diz kapaklar›n›nparçalanmas›ndan dolay› yatalak du-rumda. fiu an iki aya¤›n› da kullanam›-yor. Doktorlar tedavinin 5 ay daha sü-rece¤ini söyledi. Ancak maddi olanak-lar›m›z olmad›¤› için yar›m kalacak.Özel hastanenin geceli¤i 180 YTL ve bizart›k verecek durumda de¤iliz”.

“Yaral›yken bir kez daha ezdiler”Sinan’›n yaflam›n› kabusa çeviren olaygününü ise Çiftçi, flu sözlerle anlatt›:“Evimiz Biçer Mahallesi’nde. Yani özelharekat biriminin konuflland›¤› yerde.Özel harekat timleri Sinan’› ezdikten

sonra ikinci kez gelip ezdiler. Sinan

arac›n alt›nda 20 metre sürüklendi.

Sonra yaral› haldeyken gözalt›na alma-

ya çal›flt›lar, ancak çevredekiler buna

izin vermedi. Bunun tek sorumlusu

Baflbakan’d›r”.

“Pefllerini b›rakmayaca¤›z”Yaflanan olaydan sonra ‹HD ve savc›l›k

baflta olmak üzere gerekli bütün yerle-

re baflvurduklar›n› dile getiren sinan›n

anne ve babas› ise, olay›n sonuna ka-

dar takipçisi olacaklar›n› kaydetti. So-

rumlular›n adalet önüne ç›kar›lmas›

gerekti¤ini de belirten Çiftçi ailesi, bafl-

ta insan haklar› kurulufllar› ve Kürt ifl-

verenleri olmak üzere yetkililerden

destek talebinde bulundu.

Polis panzeriyaflam›n› kabusaçevirdi;Paral› sa¤l›k isetedavisine engel

‹STANBUL- ‹stanbul’da yaflamayan kalmad›, bütün dünya izle-di, ama ‹stanbul Emniyet Müdürü ve ‹stanbul Valisi görmedi.Vali ve Emniyet Müdürü’ne göre ‹stanbul’da 1 May›s’taki terö-rün uygulay›c›s› polisin hiçbir suçu yokmufl!Yüzlerce insan›n hastanelik edildi¤i 1 May›s gösterilerindeki po-lis fliddetini ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü görmemifl. Öylekimedyada günlerce tart›fl›lan, polislerin hastanenin acil servisinebilinçli flekilde att›¤› gaz bombalar›n› bile görmemifl. 1 May›s’tapolisin sald›r›s›n› soruflturan ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’nünraporuna göre, polis ‘orant›l› güç’ kullanm›fl, bu nedenle suçlumemur yok! ‹stanbul Valili¤i de, rapor do¤rultusunda cezai birifllemin yap›lmamas›na karar vererek, ‹stanbul Emniyet Müdür-lü¤ü’ne destek verdi.

Herkes gördü, onlar görmemifl‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü, Valilik talimat›yla iddialar hakk›n-da araflt›rma bafllatm›flt›. Öncesinde de ‹nsan Haklar› Derne¤i(‹HD) Genel Baflkan Yard›mc›s› Kiraz Biçici ve 8 arkadafl› 1 Ma-y›s’ta fliddet gördükleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulun-mufllard›. Araflt›rma sonucu haz›rlanan raporda, suç duyurusukapsam›nda konu edilen, fiiflli Etfal Hastenesi Acil Servisi’ne gazbombas› at›lmad›¤› iddia edildi. Hastane Baflhekimi Dr. Ali ‹hsan

Dokucu’nun rapora geçen ifadesinde, hastane içinde toplananbir grubun hastane önünde slogan at›p yolu kapatt›¤› yer ald›.Hastanenin güvenlik flefi Metin Y›ld›r›m’›n raporda yer alan ifa-desinde ise, göstericilerin acil servis ve kafeteryada pankartaçarak eylem yapt›¤›, eylemcilerin yaral› polisi getiren ambu-lans›n yolunu kapatmas› üzerine gruba müdahale edildi¤i ilerisürüldü.

Rüzgâr yönlendirmifl!Raporda yer alan bir di¤er ilginç tespit ise, müdahale s›ras›ndahastane içine gaz bombas› at›lmad›¤›, kafeteryada bulunanlar›nrüzgâr›n etkisiyle s›zan gazdan etkilendi¤i yönündeki belirlemeoldu. Raporda ayr›ca, suç duyurusunda yer alan CHP’li grubayönelik müdahale konusu da yer ald›. Bu çerçevede, da¤›lmas›yönünde ikazlar yap›ld›ktan sonra gruba su s›k›larak kademeliolarak zor kullanma yoluna gidildi¤i, ikaz sonuç vermeyincegöz yaflart›c› gaz ile müdahale edildi¤i vurguland›. Raporda, da-¤›lmamakta ›srar eden gruba son olarak gazla müdahale edilip,“Direnme ve sald›r›n›n nitelik ve derecesine göre zor kullan›ld›-¤› ve zor kullanman›n ‘orant›l›l›k’ ilkesine uygun olarak yerinegetirildi¤i” aç›kland›. fiikâyetçilere yönelik müdahalenin, “Yafla-m› tehlikeye sokan bir durum olmad›¤›, basit bir t›bbi müdaha-

le ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte oldu¤u” belirtildi.

Raporu haz›rlayana bakEmniyet Müdürlü¤ü, iddialar›n soyut ve genel nitelikte olmas›,kifli veya olay belirtilmemesi, iddialar›n ciddi bulgu ve belgele-re dayanmamas› nedeniyle raporun iflleme konulmamas›n› ta-lep etti. ‹stanbul Valili¤i de talebi uygun gördü. Kitab›na uydu-rularak yap›lan araflt›rman›n ise, 6 Mart 2005’teki Dünya Emek-çi Kad›nlar Günü’nde polisin fliddetine karfl› gelen tepkiler nede-ni ile Çevik Kuvvet Müdürlü¤ü görevinden al›nan ve halen ‹stan-bul Emniyet Müdür Yard›mc›s› olan Mehmet K›z›lgünefl taraf›n-dan haz›rland›¤› ortaya ç›kt›

Emniyet bu raporda ilk söyledi¤ini yalanlad›‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü, 1 May›s olaylar›yla ilgili olarakTBMM ‹nsan Haklar› Komisyonu’na sundu¤u raporda, fiiflli EtfalHastanesi’ne at›lan gaz bombas›n›n, “Yaral› polisin palaskas›natak›larak kazara patlad›¤›”n› iddia etmiflti. Raporda, Acil’e götü-rülen yaral› memur Hakan Balc›’n›n araçtan indirilmesi s›ras›n-da memur Muammer Karademir’in üzerindeki gaz bombas›n›npiminin, Balc›’n›n palaskas›na tak›ld›¤› ve gaz ç›k›fl› oldu¤u anla-t›lm›flt›.

Polisten flafl›rt(may)an rapor

Devletin gözde emniyet müdürü, iflkenceci, dayakç› polislerin koruyucu amiri Celaletin Cerrah ‘lütfen’ ön ekiyle sesleniy-or bize; “Her yelekliyi polis sanmay›n, kimlik sorun”. Cerah’›n bu konuflmas›n› kimileri durumu kurtarmaya dönük, kimi-leri toplumun polise güvenmesini sa¤lamak ad›na oldu¤u fleklinde yorumlasada aç›kça söyleyelim Cerrah ‘yele¤e/polise’devlet taraf›ndan verilen misyonla hareket ederek, toplumu aç›kça tehdit ediyor.

Page 5: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

516-31 Aral›k 2008güncel

levi kurumlar›n›n Anka-ra’da düzenledikleri mi-tingin ard›ndan AKP hü-kümetinin sözde aç›l›m-lar›yla gündemde olanAlevi sorunu, yeni gelifl-melerle tart›fl›lmaya de-

vam ediyor. Alevi kurumlar›n›n talepleri, hükü-met taraf›ndan Türk devleti için zararl› olabile-ce¤i düflüncesiyle karfl›lan›rken, AKP hüküme-ti, Alevilerin, talepleri noktas›nda birlik olama-d›klar›n› savunarak, bir taraftan da onlar› böl-me amaçl› giriflimlerini sürdürüyor. Alevilerinbu süreçteki temel elefltirisi, devletin kendi-sine ba¤l›, yani yolu asimilasyondan geçen birAlevilik yaratmak istemesi oldu. Devletin buyönlü giriflimleri için ise bafl›n› Cem Vakf›’n›nçekti¤i çevreler haz›r k›ta bekliyor. Cem Vakf›,birçok Alevi kurumunun ve dedelerinin Alevi-

lik için asimilasyon tehlikesi gördü¤ü taleplerkonusunda AKP ile pazarl›k yap›yor.

Dedelere maafl asimilasyondurDaha önce Muharrem ay›nda Alevi iftar› ç›k›-fl›yla sözde aç›l›m›n›n start›n› veren AKP, bura-dan bafllayarak, sözde aç›l›m›n› güçlendirecekbir pazarl›k süreci bafllatt›. Alevilerin kutsal ka-bul etti¤i ve yas tuttu¤u bu ayda, Sünni gele-neklerine göre ‘Muharrem iftar›’ düzenlemekisteyen AKP’ye Alevi dedeleri taraf›ndan Alevi-li¤i asimile etmek istedi¤i yönünde elefltirileryap›l›rken, buraya kat›lan Alevilerin de düflkünkabul edilece¤i aç›klanm›flt›. Bu giriflimle,AKP’nin kendi anlay›fl› çerçevesinde bir Alevilikyaratmak istedi¤i, bu giriflimin biçimiyle aç›kl›-¤a kavuflurken, buraya kat›lan Alevi dernekle-rinin tabela derne¤i olduklar› da burjuva bas›-n›na yans›m›flt›. Alevi dedelerine devlet kadro-su verilmesi, maafl ba¤lanmas› gibi önerilerinbas›na yans›t›ld›¤› bu toplant› nedeniyle büyüktepki alan AKP hükümeti, bir yandan da Sünni‹slam’›n ö¤retildi¤i zorunlu din dersleri ile ilgilitalepleri mahkeme kararlar›na ra¤men gör-mezden geliyordu. Alevili¤in yok say›ld›¤› veasimilasyon politikas›n›n sürdürüldü¤ü bu sü-reçte, AKP’nin sözde aç›l›m›n›n Alevili¤i asimileetme amac› tafl›d›¤› Alevi dedeleri ve kurumla-r› taraf›ndan aç›kça belirtilerek elefltirildi.

Marafl’›n, Çorum’un, Sivas’›n aktörlerindenaz›lar› bugün AKP’deEmperyalizmi 70’li y›llarda ülkemizde gelifltirdi-¤i bu a¤›r karfl› devrimci süreçte Türkiye-KuzeyKürdistan’›n emekçi halk› büyük eziyet gördü.‹flçiler, köylüler ve emekçilerin yo¤un bask›gördü¤ü bu süreçte, ezilen ulus ve inançlar dabask›dan katmer katmer etkilendiler. Kürtler

ve Alevilerin bu süreçte maruz kald›¤› bask›n›nuygulay›c›lar›ndan olan devlet kadrolar›n›nönemli bir k›sm› bugün AKP, MHP, DYP gibi dü-zen partilerinde siyaset yapmaktad›rlar. Emper-yalist politikalar›n hizmetinde olduklar› aç›kolan bu kiflilerden eski AKP ‹çiflleri Bakan› Ab-dülkadir Aksu, 1978 y›l›n›n Aral›k ay›nda ger-çeklefltirilen Marafl katliam› s›ras›nda bu ilinemniyet müdürlü¤ü görevini yürütüyordu. M‹T,polis gibi devlet teflkilatlar›n›n ülkücü faflistlereliyle gerçeklefltirdi¤i bu katliamda hedefteolan Alevilerdi. Devlet kendi Alevi’sini yaratmakistiyordu ve bu, bugünkü gibi maafl ba¤lamayoluyla de¤il, bugüne kadar Kürtlere de yap›l-d›¤› gibi silahla, iflkenceyle bask› alt›na alarakyap›l›yordu. Bir devlet politikas› olarak hiçbirsüreçte eksik olmayan katliamlar›n uygulay›c›-lar› hala devlet makamlar›nda rollerini sürdürü-yorlar.

Asimilasyon flimdi de ‘Ali Cengiz’ oyunlar›yladayat›l›yorDevlet politikas›n›n gere¤i olarak sürdürülenasimilasyonun hedefindeki Aleviler, bugünulaflm›fl olduklar› örgütlülü¤ün bir yans›mas›olarak, kendi taleplerini tart›flt›rabilmekteler.Her ne kadar hükümet taraf›ndan kabul edil-mese ve özü çarp›t›larak yans›t›lsa da, Alevilerdemokratik taleplerinde ›srarl›lar. Aleviler, ken-dilerini ait hissetmedikleri ve karfl›s›nda yer al-d›klar› devlet düzeninin, kendileri için bar›nd›r-d›¤› tehlikenin de fark›nda. Marafl’ta, Çorum’da,

Sivas’ta, Gazi’de katleden ‘modern zaman›ndevleti’, bu kez de ‘Ali Cengiz’ oyunlar› ile ilerli-yor. Alevili¤e tan›naca¤› söylenen haklar (Cemevlerinin yasal ibadethane kabul edilmesi, Ale-vi dedelerinin devlet kadrosuna al›nmas› vekendilerine maafl ba¤lanmas› vs.), Alevi dedele-rinin ve kurumlar›n›n hakl› olarak söylediklerigibi, asimilasyoncu anlay›fl›n ürünü. Dedeler, di-ni inan›fllar›n›n biçimi ve özü gere¤i sürdürdük-leri görevlerinin, bir iktidar taraf›ndan maaflaba¤lanmas›n› kabul edilemez bir asimilasyonuygulamas› olarak de¤erlendiriyorlar.

AKP’nin elini Cem Vakf› tutuyorAKP’nin sözde aç›l›m›n›n tart›fl›ld›¤› bu süreçte,Aleviler içerisinde de Cem Vakf› gibi, Alevilerindemokratik kitle örgütlerinden ba¤›ms›z, dev-letçi çizgide hareket edenlerin varl›¤›, AKP’niniflini kolaylaflt›r›yor. Cem Vakf›’n›n zaman za-man yapt›¤› ç›k›fllar, AKP taraf›ndan, “Alevilerintaleplerini dikkate alabilmemiz için önce kendiaralar›nda birlik olmalar› gerekiyor”, “muhatapal›nacak bir birlik yok” fleklinde propagandamalzemesi olarak kullan›l›yor. Devletçi, Kema-list yan› a¤›r basan Cem Vakf›, bu süreçte“AKP’nin elini tutuyor.” Dedelere maafl ba¤lan-mas›, zorunlu din derslerinde Alevili¤in de oku-tulmas›, cem evlerinin yasal statüye kavufltu-rulmas›, Diyanet’te Alevili¤i temsil edecek birkurumun oluflturulmas› gibi talepleri olan buVak›f, di¤er Alevi örgütlerinin ve Alevi dedeleri-nin demokratik taleplerini ‘uç’ bulanlar aras›n-da. Alevi kurumlar›n›n Ankara’da düzenledi¤imiting hakk›nda yorum yapan Vak›f Baflkan› ‹z-zettin Do¤an, gerici Zaman’›n manfletine tafl›d›-¤› “provokasyon” de¤erlendirmesini yapm›flt›.Oysa Aleviler bu mitingde demokratik talepleri-ni hayk›rm›fl, ulaflt›klar› kitlesellik ile de, AKP’niniddia etti¤inin tersine, muhatap al›nacak bir güç

olduklar›n› göstermifllerdi. Sonraki günlerde deTBMM Baflkan› Köksal Toptan’› ziyaret eden bukurumlar, taleplerinde ›srarc› olduklar›n› yinele-diler. Ayn› tarihlerde Ankara’da toplanan Alevidedeleri de, devletin kendine ba¤l› olarak birAlevilik yaratmak istedi¤ine vurgu yaparak, asi-milasyon tehlikesine dikkat çekmifllerdi.

AKP hükümetinin Baflbakan› Tayyip Erdo¤anile Dolmabahçe’de görüflen ‹zzettin Do¤an,kendi talepleri noktas›nda olumlu bir görüflmeoldu¤unu aç›klad›. Cem Vakf›, AKP’nin sözdeaç›l›m›n›n seçim yat›r›m› olmad›¤›n› da savun-du, oysa Ankara’daki mitinge destek verenDTP’yi bu noktada elefltirmekten geri durma-m›flt›. Dolmabahçe’deki zirveye Alevilerin fikir-lerine ‘uç’ diyen Bakan Said Yaz›c›o¤lu ile Alevikurumlar›n›n düflkün ilan etti¤i Reha Çamuro¤-lu da kat›ld›.

Alevi kurumlar› ve dedelerinin AKP ve CemVakf›’na tepkileri‘AKP Alevileri parayla vuracak’- Alevi Bekta-fli Federasyonu (ABF) Genel Baflkan› Ali Balk›z:AKP Alevileri parayla vuracak, en yumuflakkarn›m›z da odur. Paraya tamah edebilecek ki-mi insanlar›n aram›zdan ç›kabilece¤ini tahminediyorduk, o tahminimiz gerçe¤e dönüfltü. ‹z-zettin Do¤an bütün Alevi kamuoyuna, bütünAlevi dedelerine, mitinge kat›lan ve onlar› des-tekleyen milyonlarca insana ra¤men dedelerepara istedi… Bizi katliamlar bozmad›, sürgünler,k›y›mlar bozmad›, ama para mikroptur, bulafl›r

ve bozar. Dedelere maafl› da rüflvet kabul edi-yoruz… Bu do¤rudan Alevili¤in özüne nüfuz et-meye çal›flan bir sald›r›d›r.

‘Sistem sorunu’- Avrupa Alevi Birlikleri Konfe-derasyonu (AABK) Baflkan› Turgut Öker, AKP veCem Vakf›’n›n birçok ortakl›¤› oldu¤unu belir-terek flunlar› söyledi: ‹kisi de bu toplumun mu-hafazakar, dinsel, geri unsurlar›n› örgütleyerekayakta duruyorlar. O anlamda yan yana gel-meleri sürpriz de¤il… Baflbakan yar›n ABF’yi demasaya ça¤›rsa bir görüflme ile bu sorun çö-zülmez. Sistem sorunu. Türkçülük ile Sünniliküzerine kurulu devlet yap›s›n›n demokratiklefl-tirilmesi, ülkenin farkl›l›klar›n›n zenginlik ola-rak kabul edilmesi bir sistem de¤iflikli¤i ile ola-bilecek bir fley.

‘Alevilik öldürülmek isteniyor’- Hac› Bektafl-›Veli Dergâh› Postnifli Velayettin Ulusoy: Üzerin-de önemle ve dikkatle duraca¤›m›z en önemlikonulardan birisi de dedelere, zakirlere maaflverilmesidir. Bu teklif ancak Alevi-Bektafli inan-c›n› içinde özümsemeyen veya bilmeyenler ta-raf›ndan yap›labilir. Alevi-Bektafli yolu, bir r›za-l›k yoludur. E¤er Dedelere maafl verilir ve top-lumumuzdan buna heves eden olur ise, bunlaryolumuza ihanet edenlerdir. Alevi-Bektafliinanc› ve toplumu taraf›ndan asla kabul gör-meyecektir. Bunlar ancak kendi Alevi’sini ya-ratmak isteyen zihniyetin ürünü olur. fiimdiyekadar Aleviler öldürülüyordu, flimdi ise Aleviliköldürülmek isteniyor. Mevcut durumda soru-numuz, ‹slam içi meflruiyetimizin tescili vebaflbakanl›¤a veya bir bakanl›¤a ba¤l› bir genelmüdürlük veya diyanette temsil de¤il, kültürelve bireysel düzeyde eflitlik ve özgürlük eldeetmektir. Diyanet ise laiklik ve demokrasi aç›-s›ndan la¤vedilip, inanç tercihlerinin inananlarab›rak›lmas› gerekmektedir.

Cumhuriyet rejimi, 1919-1923 aras› kanl› iç savafl-lar›n ard›ndan kuruldu. Befl koalisyon orta¤›n› ker-te kerte tasfiye ettikten sonra, iktidar oldu. Komü-nistler, siyasal ‹slamc›lar, Kürtler, Çerkesler ve Ale-viler, adeta, birer mendil gibi kullan›l›p kenara f›r-lat›ld›lar. ‹lelebet düflman› olan Komünistler, bu-günkü özgül ortamdan ötürü, rejimin, önceliklerlistesinde bulunmuyor. Yoksa rejim, komünizmlearas›ndaki antagonizman›n gayet bilincindedir.Çerkesler’in ise, bugün, sadece folklörik az›nl›k ol-man›n ötesinde hiçbir özellikleri kalmam›flt›r. Re-jim’in, Kürtler, siyasal ‹slamc›lar ve Aleviler’le ara-s›ndaki çeliflki ise katiyen, antagonist de¤ildir. Do-lay›s›yla, bugünün özgül koflullar›, rejimin, bunlarlabir mutabakata varmas›n› zorunlu k›lmaktad›r. Hermutabakata, kanl› çat›flmalar›n ve uzlaflmazm›fl gi-bi gözüken büyük pat›rt›lar›n nihayetinde var›l›r.Eh, art›k 85 sene sonra, dünyan›n ve bölgenin öz-gül koflullar›, taraflar›, mutabakat hatt›na sokmufl-tur. Velhas›l, büyük bir seferberlik bafllam›fl gibigözüküyor. Sonucu flimdiden belli olmayan bu se-ferberlik, resmi ideolojiyi dolay›s›yla da, resmi tari-hi, yeniden tanzim etmeyi amaçl›yor. Yeni konjonktürde, suyun üzerinde biriken ya¤tortusu misali, gözüken elementler s›ras›yla flunlar:1- Kas›m 2006’da, Perinçek’in Kaynak Yay›nlar›,Celal Bayar’›n fiark Raporu’nu yay›nlad›. Celal Ba-yar’›n, ‹ktisat Bakan› s›fat›yla, 30’larda kaleme al-d›¤› bu rapor, fieyh Sait ve A¤r› isyanlar› sonras›,Kürt milli meselesinin feodalizmden kaynakland›-¤›na iflaret ediyor ve Kürdistan pazar›n›n, Türkiyepazar› ile entegre edilmesinin zorunlulu¤una de-¤iniyor. (Bu senenin 10 Kas›m’›ndaki "SiyasetMeydan›"›nda da, Ali K›rca, kendisine tarihçi Ce-mal Kutay taraf›ndan gönderilen bu raporu, stüd-yo konuklar›yla tart›flarak, Türkiye’yi, böylesi birraporun varl›¤›ndan haberdar etti.)2- Aral›k 2007’de, Susurluk ve Ergenekon’un gö-nüllü avukat›, muh(a)bir Sayg› Öztürk’ün, ‹smet‹nönü taraf›ndan, 1935’de kaleme al›nan Kürt Ra-poru’nu derledi¤i bir çal›flmas›, Do¤an Kitap tara-f›ndan yay›nland›. Kitab›n ad›, ‹smet Pafla’n›n KürtRaporu. Rapor, yeni bir fley söylemeyip, klasikdevlet politikas›n›n devam ettirilmesini savun-maktad›r. Kitab›n ise en önemli yan›, derleyicisi-nin seçti¤i bafll›kta yatmaktad›r.3- Ocak 2008’de, 12 Eylül öncesinin MHP’li, bugün-lerin liberal kalemflörü Taha Akyol’un, Ama HangiAtatürk (Do¤an Kitap) adl› incelemesi yay›nland›.Akyol’un kitab›n›n en önemli yan›, Mustafa Ke-mal’in, ABD Mandas›’ndan, Bolfleviklerle iliflkisine,‹slamc›lar ve Kürtlerle kurdu¤u dirsek temas›na,velhas›l, bilumum pragmatizmine dikkat çekmesive bunu öve öve bitirememesidir. (Hat›rlanacak-t›r. Kaypakkaya, y›llar evvel bu pragmatizme "ikiyüzlülük" demiflti.) Akyol, kitab›nda adeta, "ma-dem rejim Kemalist, o halde, fievket Sürreya Ay-demir, Do¤an Avc›o¤lu, Atilla ‹lhan ya da Do¤u Pe-rinçek’in y›llard›r, Mustafa Kemal’e biçtikleri‘Sol’cu dona bugün gerek yok" demeye çal›fl›yor.Akyol, okuyucuya, global dünyaya uygun yeni birMustafa Kemal profili çiziyor. (24 Kas›m’da, solçevrelerin "a¤abey"i Oral Çal›fllar da, Radikal’dekiköflesinde, Akyol’un kitab›na övgüler diziyor.)4- 10 Kas›m 2008’de, Can Dündar’›n "insan" Mus-tafa Kemal’i anlatt›¤› Mustafa’s› vizyona giriyor.(Ortal›ktaki onca toza ve dumana ra¤men, enönemli geliflme, 14 Kas›m’da yay›nlanan, 32.Gün’de, fiu Ç›lg›n Türkler’in yazar› Turgut Özakmanile nedense, bütün devrimcilerin ve ilericilerin can-la baflla, ba¤›ms›z vekil adayl›¤›n› destekledi¤i es-ki Ayd›nl›k yeni Agos yazar›, Bask›n Oran’›n, arala-r›ndaki kimi nüans farkl›l›klar›na ra¤men, esasen,Mustafa Kemal meselesinde hemfikir olduklar›n›nbeyan edilmesidir.) Sevilebilmesi ve rahat haz›medilebilmesi için, ortalama erke¤in profiline uygunolarak, Can Dündar’›n, bol sigara, bol içki, bol ka-d›n magaziniyle, "insan" Mustafa’y› anlatmaya ça-l›flmas›nda flafl›lacak bir fley yok. Belgesel’in aras›-na, bugünkü konjonktür gere¤i, Taha Akyol’unbahsetti¤i pragmatizmden bir tutam at›p, Musta-fa’n›n, asl›nda, Kürtlere muhtariyet vermek iste-mesinden bahsedilmesi de sansasyonel bir yeni-likmifl gibi sunuluyor. Devrimci çevrelerin sempa-tiyle bakt›klar› Dündar (bunu bir türlü anlayabil-mifl de¤ilim), "insan" Mustafa’da, Mustafa Ke-mal’in, Çerkes Ethem ve onun gerilla ordusuna,Mustafa Suphi ve yoldafllar›na, Koçgiri’de isyaneden Kürtlere ya da, Meclis’te, kendisine muhale-fet eden karfl› klik mensuplar›na (mesela, Trabzonvekili Ali fiükrü’ye) nas›l "insani" (!) davrand›¤›n-dan hiç bahsetmiyor.5- 1993-1995 aras› Hakkari Da¤ Taburu’nun ku-mandan› Osman Pamuko¤lu’nun reklam filmi di-yebilece¤imiz Kan Uykusu adl› belgeselinin (2007)yap›mc›s›, flehit edebiyatç›s› Serdar Akinan, bü-yük bir "u" dönüflü yap›yor. 17-21 Kas›m tarihle-ri aras›nda, "Kan Uykusundan Uyanmak" bafll›¤›alt›nda, toplam, 20 saatlik aç›k oturumlar serisin-de, Akinan, Kürt Sorunu’nu tart›flt›r›yor. Kat›l›mc›-lar›n aras›nda yok yok. MHP Genel Baflkanl›¤›’naadayl›¤›n› koymufl olan Ümit Özda¤, DTP’li S›rr› Sa-k›k, Aysel Tu¤luk, Hasip Kaplan, CHP’li Onur Öy-men, Troçkist Sungur Savran, ‹slamc› Ali Bulaç, fie-rafettin Elçi, Özden Sanberk, Mehmet Metiner, Ke-mal Burkay, Hüsammetin Cindoruk... Sayd›¤›m

aktörlerin hepsi, Kürt Sorunu’nun çözümü içintart›fl›yor. 6- 16 Kas›m’da, CHP lideri Baykal, Mustafa Ke-mal’in pragmatizmini örnek alarak, "Bafl örtülüsü,türbanl›s›, aç›k bafll›s›, genci, yafll›s›, kad›n›, erke¤ihep birlikte yola ç›k›yoruz. Kardeflçe, birbirimizede¤er vererek, sayg› göstererek yola ç›k›yoruz.Yolunuz, yolumuz aç›k olsun" diyerek, kara çar-flafl› kad›nlara parti rozeti tak›yor.7- 17 Kas›m’da, Milliyetçi Hareket Partisi, "alevi kar-defllerimizin sorunlar›n›n çözümü için bu konuda‘karfl›l›kl› anlama ve anlafl›lma’ süreci bafllat›lmas›-na katk›da bulunmaya samimiyetle haz›rd›r" diyenDevlet Bahçeli, vaktiyle, Mustafa Kemal’in, Alevilerekarfl› izledi¤i pragmatist politikay› hat›rl›yor.8- AKP geri kal›r m›? 21 Kas›m tarihli NTV-MSNBC’nin haberine göre, "Hükümet Alevilerintaleplerini resmiyete döküyor. Devlet Bakan› SaitYaz›c›o¤lu ve Alevi kökenli AKP milletvekili RehaÇamuro¤lu’nun" (kendisi, Türkiye’nin ilk anarflistdergisi Kara’y› ç›kartand›r) "inisiyatifinde bafllat›-lan çal›flman›n ana hatlar› flunlar: "- Aleviler Kültür Bakanl›¤› ya da Baflbakanl›k’aba¤l› bir birimde temsil edilecek"- Cemevlerine yasal statü getirilecek"- Alevi dedelerine maafl ba¤lanacak"- Hükümet tüm Alevi kurulufllar›yla diyalog ku-racak"- Alevi aç›l›m› için tüm siyasi partilerle görüflülecek"- Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› süreci destekleyecek"9- Gene ayn› tarihte, AKP hükümeti, ‹mral›’da ye-ni düzenlemelere gidilece¤ini duyuruyor.10- 22 Kas›m tarihli Radikal’de Çengiz Çandar,ABD ile Irak hükümetleri aras›nda yap›lan anlafl-ma gere¤i, 2011’den itibaren ABD ordusu,Irak’tan çekildi¤i taktirde, Irak’›n olas› bir iç sava-fla sürüklenmesi beklenmekte oldu¤u için, Türki-ye’nin elini çabuk tutup, Kürtlerle bir an evvelanlaflmas›n› öneriyor.Suyun üzerindeki elementlerin bafll›calar› bunlar.Ve tabii tüm bunlar, aktörlerin ortak ideolojilerigere¤i ve o ideolojinin bir kurumu olan rejiminbekas› esas al›narak yap›lmaktad›r. Bu element-lerin birincil ifllevi, niteliksel olarak birbirindençok farkl›ym›fl gibi gözüken aktörler üzerinden,kendilerini tart›flt›rtmas›d›r. ‹zleyicinin, okurun,ezberini bozup, resmi ideoloji ve resmi tarihte"bilinmeyen" ne çok "yenili¤in" varoldu¤unainand›r›p, hayrete düflürmektir. Geriye, taraflar›nkendilerini bulacaklar› bir Anayasa’n›n haz›rlan›poylat›lmas› kalacakt›r. Sonunda da tüm bunlar bir"devrim" (!) olarak takdim edilecektir. Kaç›n›lmazolarak, bu yeni "devrim" furyas›, farkl› mezhepve milliyetlerden ezilen s›n›flar› bir süreli¤ine kan-d›rsa bile, onlarla rejimin kendisi aras›nda kökleriderinlerde yatmakta olan çeliflkileri çözemeye-cek, bilakis, daha da keskinlefltircektir. ‹nanmayan tarih okusun. Zira bu eski bir oyundur.Tarihte onca örne¤i vard›r. Mesela, 1848-1851 ara-s› Fransa’da (resmi ideolojinin de kendisine örnekald›¤› ülke) yaflanan büyük alt üst olufllar gibi. Ya-z›m›za, Marx’›n, o alt üst olufllar› irdeledi¤i, eflsiztespitiyle son verelim:"Bir devrimle güçlü bir hareket gücü kazand›¤›nainanan bütün bir halk, birdenbire, ortadan kalkm›flbir ça¤a aktar›lm›fl buluyor kendisini, ve bu geridüflüfle iliflkin hiçbir kuruntunun olanakl› olmama-s› için, uzun zamandan beri derin bilginlerin ve an-tikac›lar›n alan›na girmifl bulunan eski tarihler, es-ki takvimler, eski adlar ve eski fermanlar, ve çok-tan beri bozulup da¤›lm›fl gibi görünen eski hiz-metkarlar, yeniden ortaya ç›k›yorlar..."19. yüzy›l›n toplumsal devrimi, fliirsel anlat›m›n›,geçmiflten de¤il, ancak gelecekten alabilir. Geçmi-flin bütün hurafelerinden kendisini s›y›rmadan,kendisiyle bafllayamaz. Daha önceki devrimlerinkendi içeriklerini kendilerinden gizlemek için tarih-sel an›msamalara gereksinimleri vard›. 19. yüzy›l›ndevrimi ise, kendi içeri¤ini gerçeklefltirmek için, b›-rakmal›d›r ölüler kendi ölülerini gömsünler. Eski-den söz içeri¤i afl›yordu, flimdi içerik sözü afl›yor..."18. yüzy›ldaki gibi burjuva devrimleri, h›zla bafla-r›dan baflar›ya at›l›rlar, onlar›n dramatik etkisi ken-dilerini de aflar, insanlar ve fleyler, elmaslar›n par›l-t›lar›n›n cazibesine yakalanm›fl gibidir, ruh her günesirdir, ama bu devrimler k›sa ömürlüdür, çabucak,en yüksek noktalar›na var›rlar ve devrimin f›rt›nal›döneminin sonuçlar›n› so¤ukkanl›l›kla ve a¤›rbafll›-l›kla sindirmeyi ö¤reninceye kadar, uzun bir huzur-suzluk toplumun yakas›na yap›fl›r. Buna karfl›l›k,19. yüzy›ldaki gibi proletarya devrimleri, durmadankendi kendilerini elefltirirler, s›k s›k kendi ak›fllar›n›durdururlar, yeni bafltan bafllamak üzere daha ön-ce yerine getirilmifl gibi görünene geri dönerler, ilkgiriflimlerinin karars›zl›klar› ile, zaaflar› ile ve zaval-l›l›¤› ile alay ederler, has›mlar›n›, salt topraktan ye-niden güç almas›na ve yeniden korkunç bir güçlekarfl›lar›na dikilmesine meydan vermek için yereserermifl gibi görünürler, kendi amaçlar›n›n belirsizsonsuzlu¤u karfl›s›nda durmadan geri çekilirler, taki, her türlü geri çekilifli sonunda olanaks›z k›landurum yarat›l›ncaya ve bizzat koflullar ba¤›r›ncayakadar: Hic Rhodus, hic salta! Gül burada, buradaraks etmelisin! "(Karl Marx, Louis Bonaparte’›n 18Brumma›re’i, Sol Yay›nlar›, Ankara, 1976, s. 15-18)

� Marx

“GÜL BURADA BURADA, RAKS ETMEL‹S‹N”Alevilerden AKP’ye ve Cem Vakf›’na tepkiler yükseliyor

Devlet politikas›n›n gere¤i olarak sürdürü-len asimilasyonun hedefindeki Aleviler,bugün ulaflm›fl olduklar› örgütlülü¤ün biryans›mas› olarak, kendi taleplerini tart›flt›-rabilmekteler. Her ne kadar hükümet tara-f›ndan kabul edilmese ve özü çarp›t›larakyans›t›lsa da, Aleviler demokratik taleple-rinde ›srarl›lar

A

Emrah Cilasun

Page 6: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

6 16-31 Aral›k 2008 emek

ABD’de patlak veren ekonomik krizin ard›ndanyabanc› sermayenin, ülkemizdeki s›cak paras›-n› çekmesi nedeniyle döviz fiyatlar›nda büyükbir art›fl yafland›. Dövizdeki art›fl nedeniylegübre fiyatlar› yüzde 130 oran›nda artt› ve bu-nu tar›msal ilaç ve tohum fiyatlar›ndaki büyükart›fllar izledi. Maliyetlerdeki art›fl nedeniyle fi-yatlar›n artmas› ve yine al›c› ülke ekonomileri-nin yaflad›klar› çalkant›, yurt d›fl›na yap›lan ta-r›msal sat›fllar›n düflmesine neden oldu. Özel-likle Avrupa Birli¤i, Amerika ve Rusya’ya ihraçedilen baflta f›nd›k, zeytin, zeytinya¤›, yaflmeyve ve sebze olmak üzere tüm ihraç ürün-lerinde büyük s›k›nt› yaflan›yor. Ükemize enfazla ihracat geliri getiren f›nd›k fiyatlar› sade-ce kas›m ay›nda yüzde 43 oran›nda düfltü.Meyve ve sebze mamullerinde ihracat yüzde22.35 azal›rken, ayn› dönemde zeytin ve zey-tinya¤› ihracat›nda yüzde 14.51, tütünde yüz-de 22.39, tar›ma dayal› ifllenmifl sanayi ürünle-ri ihracat› da yüzde 22.21 oran›nda geriledi. ‹h-racattaki bu düflüfllerin, ekonomik kriz süresin-ce devam etmesi bekleniyor. D›flar›ya sat›fl›ndüflmesi; ülke içinde afl›r› bir ürün birikmesineve üretici köylünün ürününü maliyetinin alt›n-da satmak zorunda kalmas›na neden oluyor.

Elbette burada, ülkemizde henüz tam anla-m›yla bir kapitalist üretimin infla edilememiflolmas› sonucunda, üretici köylünün pazarlado¤rudan bir ba¤ kurmaktan öte; tüccarlarüzerinden ürünlerini pazara sürmelerinin ya-ratt›¤› büyük haks›z kazanca da dikkat çek-mek gerekiyor. Ürününü maliyetinin alt›ndasatan üreticinin üzerine akbabalar misali üflü-flen ve stok yapan tüccarlar, vurgunlar› için pi-yasalar›n normalleflmesini bekleme pozisyo-nundalar.

Kriz tekstili, tekstil ise pamu¤u vurduEkonomik kriz ve Çin’in ucuz ürünleri ile dün-ya pazarlar›na büyük oranda nüfuz etmesi ül-kemiz tekstil sektörünün küçük ve orta ölçek-li aktörlerini iflas›n efli¤ine getirmifl durumda.

Tekstilde yaflanan bu durum do¤al›nda pamuküretimine de yans›yor. Dünyada pamuk fiyat-lar› h›zla düflerken, eylül ay›nda 2.20 YTL olanlif pamuk fiyat› kas›m ay›nda 1.75 YTL’ye kadargeriledi. Bunda, kriz nedeniyle ülkemizdeki371 iplik fabrikas›ndan 201’inin kapanmas› dabüyük rol oynad›.

‹flas f›nd›k üreticisinin kap›s›n› çal›yorDevlet ad›na f›nd›k al›m› yapan ve en büyükf›nd›k al›c›s› konumundaki Toprak MahsulleriOfisi, krizi ve piyasada fazla f›nd›k olmas›n› ge-rekçe göstererek, f›nd›k üreticisine ödemeyapm›yor. Üretim sürecinde bankalardan vetefecilerden borç alan küçük ve orta ölçeklif›nd›k üreticisi, TMO’nun ödeme yapmamas›nedeniyle zor durumda. Özellikle Orta ve Do¤uKaradeniz’de f›nd›¤›n en büyük ekonomik gelirkayna¤› oldu¤u dikkate al›nd›¤›nda, TMO’nunbu tutumunun bölge halk›n› ne denli güç birduruma soktu¤u daha iyi anlafl›lacakt›r.

Yafl sebze ve meyve ihracat›

tehdit alt›ndaSüregiden ekonomik kriz, ithalatç› ülkelerinekonomik kriz ortam›nda daha seçici ve agre-

sif zorlamalarla hareket etmeleri, yafl sebzeve meyve ihracat› için büyük bir tehdit olufl-turuyor. Ekim ay›nda yafl sebze ve meyve ih-racat›nda gözlenen yüzde 2'lik düflüfl, kas›may›n›n ilk 24 günlük periyodunda yüzde 22.4'eç›kt›. Y›l içerisinde Rusya ile yaflanan siyasalgerilim sonras›nda, Rusya Federasyonu’nunülkemizden ithal etti¤i yafl sebze ve meyve-ye engel ç›kartmas›, yine Avrupa Birli¤i üyesiülkelerin ilaç kal›nt›s› tafl›d›¤›n› ileri sürerekülkemizden ald›klar› yafl sebze ve meyveüzerindeki denetimi artt›rarak ithal ettiklerimiktar› azaltmalar› da üreticiyi olumsuz etki-leyen geliflmeler oldu.

Zeytinde de tablo karanl›kDünyan›n en büyük zeytin ve zeytinya¤› üreti-cisi olan ‹spanya’da ve di¤er üretici ülkelerdeyaflanan fiyat düflüflleri, ülkemizde de zeytinve zeytinya¤› fiyatlar›n›n düflmesine neden ol-du. Zeytinya¤› fiyatlar› 4.5 YTL’den 2.5 YTL’yedek düflerken, zeytin fiyatlar› ise 1.5 YTL’ye ka-dar geriledi.

Tar›msal üretimde oldu¤u gibi hayvansal ürün-lerde de benzer s›k›nt›lar yaflan›yor. Süt fiyat-lar› yüzde 10 civar›nda düflerken, hayvan fiyat-lar› da benzer bir düflüfl içerisinde.

Küçük ve orta ölçekli üretici köylü

üretimden çekiliyorBir yandan tar›m› bitirmek için yar›flan hükü-metlerin AB, IMF ve Dünya Bankas› patentli po-litikalar› hayata geçirmeleri ile ald›¤› darbeler-le kan kaybeden küçük ve orta ölçekli üreticiköylü, krizin y›k›c› etkisi ile birlikte üretimdenayr›l›yor. Kendisine baflka bir seçenek sunul-mayan küçük-orta ölçekli üretici köylünün,do¤ru bir siyasal yönelime sahip örgütlülü¤eolmamas›, kendi seçene¤ini yaratma imkan›n›da ortadan kald›r›yor.

Döviz fiyat› artt›, mahsul elde kald›

Kayseri'nin P›narbafl› ilçesinde,krom madeninde, tafleronaba¤l› çal›flan 205 iflçi, 3 aydanberi maafllar›n› alamad›klar›için oturma eylemi bafllatt›.Ali Coflkunca adl› iflçi yapt›¤›aç›klamada, 3 aydan beri ma-afllar›n› alamad›klar›n› ve ma-dende çal›flan 205 iflçinin tafle-rondan yaklafl›k 750 bin YTLalacaklar› bulundu¤unu söyle-di. “Saha sahibi holding yetkili-lerinden, tafleronlar› ile konu-flup problemlerimizi çözmeleri-ni istiyoruz” diyen Coflkunca,bafllatt›klar› oturma eylemine,maafllar›n› alana kadar devamedeceklerini söyledi.

SSK emeklisi olan Avukat SenihÖzay, fleker hastas› oldu¤u içinkulland›¤› 51.45 YTL’lik ilac›nSSK taraf›ndan karfl›lanmamas›üzerine Sa¤l›k Bakanl›¤›, Çal›fl-ma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›-¤›, Tepecik E¤itim ve Araflt›rmaHastanesi ve ‹zmir Eczac› Odas›aleyhine açt›¤› davay› kazand›. 9fiubat 2005’te, SSK hastaneleri-nin Sa¤l›k Bakanl›¤›’na devredil-di¤i gün, biten ilac›n› kendi im-kanlar›yla almak zorunda kalanÖzay’›n, ‹zmir Bölge ‹dare Mah-kemesi’ne baflvurarak ilaç bedeliolan 51.45 YTL’si maddi, 2YTL’si manevi olmak üzere53.45 YTL’lik dava dosyas› 4 y›lmahkeme mahkeme dolaflt›ktansonra ‹zmir 3. ‹fl Mahkeme-si’nde karara ba¤land›. Mahke-me Özay’›n ödedi¤i ilaç bedeliile 2 YTL’lik manevi tazminat›nödenmesine karar verdi.

Memur Sendikalar› Konfede-rasyonu (Memur-Sen), 4 kifli-lik bir ailenin asgari mutfak gi-derleri göz önüne al›narak he-saplanan açl›k s›n›r›n›n 816YTL 969 YKr, yoksulluk s›n›r›-n›n 2.251 YTL 734 YKr oldu¤u-nu aç›klad›.

Türk-‹fl’in mali krizin iflçiler üzerindeki etkisine iliflkinyapt›¤› araflt›rma, krizle birlikte iflsizli¤in artt›¤›n› or-taya koydu. Yap›lan araflt›rmada; kriz sürecinde 27bin iflçinin iflten at›ld›¤›, yaklafl›k 10 bin iflçinin de zo-runlu olarak ücretsiz ‘izne’ ayr›ld›¤› aç›kland›.

Türk-‹fl’in araflt›rma sonuçlar›nda çefllitli ifl kollar›ndayaflanan iflten atmalar flöyle aç›kland›: Dok Gemi-‹flSendikas›’n›n örgütlü oldu¤u tersaneler bölgesinde

sendika üyesi 250 iflçi ifllini kaybetti. Türk Metal Sen-

dikas›’n›n örgütlü oldu¤u iflyerlerinde 5 bin 277 iflçi,

di¤er iflyerlerinde bin 881 iflçinin ifline son verildi. 4

bin 328 iflçi ücretsiz izne ç›kar›ld›. Petrol-‹fl Sendika-

s›’na üye 229 iflçinin ifl akdi feshedildi, 436 iflçi ücret-

siz izinde. Tekstil sektöründe son 3 ayda 2 bin 520 ifl-

çi iflten ç›kar›ld›, 2 bin 72 iflçi ücretsiz izne ç›kart›ld›.

Böylece tekstilde son bir y›lda iflsiz kalan iflçi say›s›

10 bine ulaflt›. Çimento, toprak, cam ifl kolu Ç‹MSE-‹fl

sendikas›n›n örgütlü oldu¤u ifl yerlerinde son bir y›l-

da 9 bin 200 sendikal› iflçi iflten ç›kar›ld›, yaklafl›k 3

bin iflçi ücretsiz izne ç›kart›ld›. Deri-‹fl Sendikas›’n›n

örgütlü oldu¤u iflyerlerinde 217 iflçinin ifl akdi feshe-

dildi. K⤛t, g›da ve a¤aç ifl kollar›nda da Türk-‹fl’e üye

166 iflçi iflten ç›kar›ld›.

‘Kriz 27 bin iflçiyi iflinden etti’

Madencilerdenoturma eylemi

Açl›k s›n›r›817 YTL

SSK ödemedi¤iilaçtan dolay›ceza ald›

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

Dursun BAfiTU⁄

Esas olan do¤ru yönelimdir

Örgütlü olmayan toplumlarda, geliflmekte olan sald›r›lar›n boyutu farkl› ol-du¤undan, bu sald›r›lara karfl› ortaya konan refleksler de kendili¤inden biçim al-maktad›r. Fakat bizlerin temel görevi kendili¤inden geliflmekte olan kitle hare-ketlerine do¤ru önderlik ederek, elde edilecek kazan›mlar› dönemsel olmaktanç›kar›p, kal›c› hale dönüfltürmektir. Bu sebepledir ki, her mücadele kendi içeri-sinde anlaml› olsa da, bizler aç›s›ndan önemli olan, bu mücadelenin genel he-defleridir. E¤er sadece sorunun varl›¤›na dikkat çeker, do¤ru yönde bir mücade-le gelifltiremezsek, oluflacak sonucun da de¤iflmesini bekleyemeyiz.

Ancak bu krize karfl› tutarl› bir mücadele gelifltirmek ve bu krizin faturas›-n› uflaklara ödetmek pek de kolay de¤il. Çünkü ülkenin sosyo-ekonomik yap›-s›ndan dolay›, yaflanan geliflmeler karfl›s›nda baflar›lar elde etmek, dünden bu-güne geliflen örgütlü güçlerin durumuna ba¤l›d›r. E¤er bu örgütlü güçlerden yok-sunsak, çal›flanlara yüklenmek istenen faturan›n engellenmesi mümkün ola-maz. Ancak her daim yap›lmas› geren, bu krizin yarataca¤› sonuçlar› düflünerekkitlelerin mücadeleye dahil edilmesini sa¤lamakt›r. Bunu yapman›n temel ikinedeninden biri, kitlelerin yaflad›¤› ekonomik tahribat› aza indirgemek, ikincisiise; bu krizlerin bir daha yaflanmamas› için kökten çözüm için mücadele yürüt-mektir. Bu kökten çözüm, kitlelerin gelece¤ini güvenceye alacak bir iktidar mü-cadelesidir. Bu mücadele olmadan ortaya konan bütün çözüm önerileri gelip ge-çici olur.

Sorunlar› de¤erlendirirken, bu sorunlar›n çözümüne dair ortaya sürülen dü-flünceler itibariyle, sa¤dan ve soldan yaklafl›mlar elbette olacakt›r. Bu yaklafl›m-lar›n nedeni, ekonomik ve politik mücadeleyi önemseme düzeylerinden kay-naklanmaktad›r. Bunlar›n diyalektik ba¤lar› bir yana, bizlerin genel anlamda sa-vunaca¤›m›z politik mücadelenin öne ç›kmas› esas oland›r. Çünkü ekonomik ta-leplerle elde edilecek haklar›n tek güvencesi siyasal kazan›mlard›r. Siyasal ka-zan›mlar olmadan ekonomik kazan›mlar›n uzun vadede yaflamas› mümkün de-¤ildir. Ancak bahsini etti¤imiz politik-siyasal taleplerle, bizlerin dar örgütsel ç›-karlar›m›z› ifade etmek de¤ildir. Mevcut ekonomik kriz karfl›s›nda, IMF, DB veemperyalistlerle olan iliflkilerin kesilmesi, haftal›k çal›flma saatlerinin 35 saateindirilmesi, özellefltirmelere son verilmesi, gibi talepler politik talepler iken, ya-p›lan zamlar›n geri al›nmas›, çal›flanlar›n zararlar›n›n ödenmesi vb. gibi taleplerise ekonomik taleplerdir.

Politik ve siyasal talepleri önde tutmam›z, ekonomik taleplerden veya so-runlardan bahsetmeyece¤imiz anlam›na gelmez. Her ne kadar siyasal sorunla-r›n temelinde ekonomik nedenler dursa da, ekonomik mücadele ile ekonomikkurtuluflun ayn› olmad›¤›n› düflünerek, bunlar›n fark›n› görmeliyiz. Bundan do-lay› ekonomik mücadeleyi yok sayarak, sadece politik mücadeleye yönelme-miz, kitlelerin alg›s›nda sorun yaratabilir. Bu iki yönelim birbirinden kopmaz ikiparçad›r. Mevcut tabloya bakt›¤›m›zda sendikal hareketin mücadelenin sadeceekonomik boyutunu, devrimci hareketin ise büyük oranda politik boyutu pra-tiklefltirerek sonuç almaya çal›flt›¤› göörülmektedir. Ancak bu iki yaklafl›m yeri-ne ekonomik ve politik, siyasal mücadelenin diyalektik ba¤›n› kurarak bir bütü-nü ifade etmenin en do¤rusu oldu¤unu görmek gerekir. Böylesi durumlarda, te-mel yönelimimiz, kitlelerin yaflad›¤› yak›c› sorunlar› temel almak olmal›d›r. E¤erbu boyutunu örgütleyip istedi¤imiz sonuca varabilir isek, hakim güçlerin bu ge-liflmeler karfl›s›nda seyirci kalmas› beklenemez. Yap›lacak müdahaleler karfl›s›n-da kitlelerin neden kendi iktidar mücadelesini vermeleri gerekti¤ini daha kolayanlatm›fl oluruz. Çünkü faflizm veya gerici iktidarlar›n kendi kurulu düzenlerinikorumak için ellerinden geleni yapacaklar›n› ve gerekti¤inde kan dökeceklerinibilmekteyiz. Bu tutum bizlerin kitlelerle birlikte hareket etmesini sa¤layacak veverdi¤imiz politik mücadelenin, onlar›n ekonomik talepleriyle birleflmesini ko-laylaflt›racakt›r.

Fakat bahsini etti¤imiz bu ekonomik ve politik mücadelenin birlikteli¤inisavunup hayata geçirmenin bugün aç›s›ndan pek kolay olmad›¤›n› görmek ge-rekir. Özellikle sendikal hareketin mevcut durumlar›ndan dolay›, sadece ekono-mik talepleri dillendirdiklerini ve yine devrimci hareketin de kendisine yönelensald›r›lardan kaynakl›, yüzünü politik ve siyasal yana çevirerek ekonomik boyu-tu fazlaca önemsemedi¤i görülmektedir. Yani sendikalar›n yürüttü¤ü ekonomikmücadele ile devrimci hareketin yürüttü¤ü politik mücadele ayr› iki parça ha-linde yürümektedir. Tam da bugünlerde yaflanmakta olan krize karfl›, bu iki ça-l›flmay› birlefltirerek hayata geçirmenin hayati önem tafl›d›¤›n› görmek gerekir.E¤er kitleleri harekete geçirmek istiyorsak, onlara götürdü¤ümüz siyasetin canal›c› yerde durdu¤unu görmek durumunday›z. Mesela bir yürüyüflte iktidarperspektifli söylemler kadar, yaflanan ekonomik sorunlar› da dile getirmek bü-yük önem tafl›maktad›r.

Ülkemizdeki sendikal hareketin, Avrupa sendikac›l›¤›na özenerek, mevcutkoflullardan ba¤›ms›z k›sa vadeli sonuçlar almaya çal›flmas›, nesnel gerçekli¤i ol-mayan öznel yaklafl›md›r.

Yunanistan hükümeti, 155 emeklilik fonunu, yeni bir yasal düzenlemeyle5 fonun çat›s› alt›nda toplamay› hedefleyen sosyal güvenlik reformunu günde-me getirirken, buna karfl› yap›lan genel grev hayat› durdurdu. Yine Fransa’da ça-l›flanlar›n haklar›na dönük sald›r›lar karfl›s›nda gerçeklefltirilen grevler ülkede ha-yat› felç etti. Fakat bizim ülkemizde Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›gibi a¤›r kay›plar› getiren bir de¤iflime karfl› yap›lan eylemler belli bir seviyeyigeçmedi. Bu da toplumsal yap›n›n iç dinamiklerini belirleyen sosyo-ekonomikyap›yla alakal›d›r. Ancak gerek Yunanistan’daki genel grev, gerekse de Fran-sa’daki genel grevler iktidar› hedefleyecek duruma gelmedikçe, bu eylemlerink›sa vadede getirisi olsa da, uzun vadede bu kazan›mlar›n kayba dönüflmesi ka-ç›n›lmazd›r. Her iki ülkedeki eylemlere bak›ld›¤›nda, iktidar› hedefleyen bir yer-de durmamaktan ziyade, burjuva demokrasisinin nimetlerini korumaya dönük-tür. Var olan haklar› büyütmek de¤il, kendilerinden al›nmak istenene karfl› ge-lifltirilen bir direnifltir. Dünyan›n birçok yerinde, sendikal hareket zay›flayarakegemen s›n›f iflbirlikçili¤ine dönüflmüfltür. Bunun temel nedeni devrimci ve ko-münist hareketin kan kaybetmesiyle önderlikte oluflan boflluktur.

‹flte bu gerçekli¤i görerek, mevcut sorunlar›n üstesinden gelmenin imkan-lar›n› zorlamal›y›z. Bu sald›r›lara karfl›, sadece kendi güçlerimize dayanarak birsonucun al›nmas›, bugün aç›s›ndan hayli güç. Bundan dolay›d›r ki, sürecin ihti-yaçlar›n› karfl›lamak için bütün kesimlerin mücadelesini birlefltirmek durumun-day›z. Öyleyse, sendikal bürokrasinin Avrupa hayranl›¤›na seyirci kalmadan, te-mel görevimiz ideolojik ve politik önderli¤i sa¤lamakt›r. Yerellerde halk güçle-riyle yürütece¤imiz parçal› mücadeleyi sendikal hareketin devrimci taban›ylabirlefltirebiliriz. Bu bir yandan bizlerin sendikal hareket içerisinde etkinleflmemi-zi sa¤larken, di¤er yandan da sendikal hareket içerisinde ekonomist yaklafl›m-lara karfl› daha tutarl› mücadeleyi gelifltirir.

‹ç hukuk düzenlemelerini yapmad›¤› gerekçesiyle Ankara Valili¤i'nin baflvurusuyla kapat›lmak istenen Çiftçi Sen-

dikalar› Konfederasyonu (Çiftçi-Sen) ile ilgili olarak aç›lan kapatma davas›n›n ilk duruflmas› 2 Aral›k’ta, Ankara Ad-

liyesi’nde görüldü. Çiftçi-Sen yöneticileri, çiftçilerin ve üretici köylülerin sendika kurma ve sendikal› çal›flma hak-

k›n›n engellenmemesine yönelik savunma verdikleri duruflma sonras›, dava 10 fiubat 2009 tarihine ertelendi.

Duruflma sonras› Çiftçi Sen ad›na bir aç›klama yapan Genel Baflkan Abdullah Aysu, “ILO ve uluslar aras› anlaflma-

larla güvence alt›na al›nan üreticilerin sendikal› olma hakk›n›n hem yasal hem de meflru oldu¤unu” söyleyerek,

hükümetin ivedilikle iç hukuk düzenlemesini yapmas›n› ve iç hukuk düzenlemesi yap›lana kadar da davan›n ge-

ri çekilmesini istedi.

Çiftçilerinörgütlenmesiengellenmekisteniyor

‹ZM‹R�

ANKARA�

KAYSER‹�

Geçti¤imiz y›l kurakl›¤›n vurdu¤utar›m, üretimin düflmesi ve buna ba¤l›olarak fiylar›n büyük oranda artmas›,tüketimin azalmas› sonucunda büyükbir yara alm›flt›. Kurakl›¤›n vurdu¤u

üretici köylü borçlar›n› öde(yeme)me-nin s›k›nt›s› içerisindeyken; tar›m buy›l da, ekonomik krizin pençesinde

kan kaybediyor

Page 7: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

716-31 Aral›k 2008kad›nÖNCÜ KADIN

Rojda DEM‹R

Yönetme, yönetilme ve kad›n -I-

Dünyan›n farkl› yerlerindeki seçim dönemlerinde yürütülentart›flmalar, seçimde aday olan partilerin ve adaylar›n›n müca-delesi s›ras›nda yaflananlar ve yürütülen mücadelenin biçimive niteli¤i, ilginç ve çarp›c› veriler sunuyor bizlereTrajik olan fluki; izlenen ve üzerine yorum yap›lan, takip edilen bu süreçler-de yönetmeye aday olanlar›n istedikleri gibi flekil verdikleri busenaryo ile de¤iflen-de¤ifltirilen, izleyici konumundaki milyon-lar›n yaflamlar› oluyor.

Yüzy›llard›r devam eden bu ayn› yönetme ve yönetilme bi-çiminin kendini her geçen gün daha da gelifltirerek güçlenme-sinin, ezilen milyonlar›n Kendi yaflam›n›n ya¤malanmas›n›, ege-menlerin ihtiyaçlar›na göre en küçük detaylar›yla programlan-mas›n› film izler gibi izlemelerinin ve yorumlamalar›n›n neden-leri nelerdir?

Birçok neden s›ralanabilir önem derecelerine göre. Ancaken önemlisi devlet dedi¤imiz mekanizman›n sars›lmaz, de¤ifl-mez ve mutlak bir otorite olarak yaflam›m›zda en yüksek biryere, hatta bizim bile dokunamayaca¤›m›z, elde edemeyece¤i-miz kutsal bir mertebeye oturtulmufl olmas›d›r. Tanr›lara isyanederek onun taraf›ndan cezaland›r›lmay› göze alan insano¤lu,flimdi kendisinin üretti¤i bu ‘somut tanr›ya’ tapmaya, ona tap›-n›lmas›n› zorlamaya devam ediyor.

‹kinci önemli neden de ezilme durumunun yüzy›llard›r ken-di içerisinde bir gelene¤i, kültürü, yaflam biçimini içsellefltirmiflolmas›, kendi sözü, eylemi düflüncesi olmadan ad›na ‘temsili-yet’ denilen ama asl›nda kölenin efendisini seçme özgürlü¤ün-den farkl› olmayan bir yönetilme durumuna boyun e¤erekkendine yabanc›laflmas›d›r. Bu iki önemli nedeni bir de kad›n-lar›n penceresinden sorgulad›¤›m›zda sonuçlar›n›n çok dahaciddi boyutlarda oldu¤unu rahatl›kla görebiliriz.

Kad›n›n yönetilme durumu ve yönetilme kültürüne hapso-luflu en güçlü, en yayg›n ve en köklü iktidar biçimi olmaya de-vam ediyor. Erkek egemenli¤i, tüm egemen sistemlerin maya-s›nda olan ve bugüne kadar kökleflerek derinleflen, devlet ge-lene¤i kadar eski ve güçlü bir olgu olarak yaflamlar›m›z› kuflat-maya, zehirlemeye devam ediyor. T›pk› yoksulluk kültürününyoksullu¤u aflan bir durum olmas› gibi yönetilme kültürü, ka-d›n›n yönetilen taraf olmas›ndan çok daha derin sonuçlara yolaçmaktad›r yaflam›nda. Ezilenin, yoksul olan›n de¤iflmez bir ka-der gibi gösterilen bu tan›mlamaya uygun bir alg›s›, yaflam tar-z›, be¤enileri ve kültürü de oluflmaktad›r. Bu kültür, ayn› za-manda düzeni vareden bu kültürü ayakta tutarak milyonlar›nbilincini çarp›tarak kendine eklemledi¤i, milyonlar› yönetti¤i birezenler zümresini var etmeye yaramakta ve onlar›n iktidar›n›nen güçlü dayanaklar› olmaya devam etmektedir. Ezilen toplu-mun y›¤›nlar halinde ezenler taraf›ndan bu kadar rahat yöneti-lebilmeleri, mevcut üretim iliflkileri sonucu oluflan bu nesneldurumdan kaynakl›d›dr. Ezilen y›¤›nlar, kendilerinin ne oldu¤uile bulunduklar› durumu tamamen özdefl olarak görmekte, buyan›lsamada onlar›n her iktidar›n varl›k zeminini oluflturan engüçlü dinamik olmalar›na hizmet etmektedir. Bu kültür, ege-menlerin yönetebilmesi için gereklidir. Bugün egemenlerinyoksul kitlelere, varofllarda yaflayanlara yönelik özel politikalaruygulamalar› bu gerçekli¤in ürünüdür. Torba torba da¤›t›lanunlar, kömürler kadar bu yoksul kesimlerin mekanlar›na gide-rek pefli s›ra yalanlar› s›ralamak için dahi orada bulunmak “al-çak gönüllülük”, “halka inmek”, “yerellere inmek”, “kitle faaliye-ti yürütmek” olarak gösterilebiliyor, takdir edilebiliyor.

Kad›n ister bu iktidar›n ‘öznesi’ ister nesnesi olsun her du-rumda asl›nda yöneten olmaktan uzakt›r. Peki iktidarda az sa-y›da da olsa yönetim mekanizmalar›nda yer alan, ünlü patroni-çeler, milletvekilleri, bakan ve hatta baflbakan olan, olabilenkad›nlar hangi kategoriye giriyor, neyi temsil ediyor?

D›flar›dan bak›ld›¤›nda bu kad›nlar, gelebilecekleri en üstaflamaya gelmifl, gücünü ispatlam›fl ve erkeklerle eflit derece-de temsiliyet ve yönetme hakk›na sahip gibi duruyorlar. Kad›n-lar›n egemen iktidar içerisinde ona benzemeden var olma ko-flullar›n›n olmad›¤›n› tekrar anlatmaya gerek yok. Ancak kad›-n›n erkekle ayn›laflarak onunla eflitmifl yan›lg›s›yla kendini engüçlü olarak duyumsad›¤› anlarda dahi karfl›laflt›¤› sald›r›lar,perdede yans›yan›n bir oyun oldu¤unu, çok trajik bir biçimdeörneklerle göstermeye devam ediyor.

Dünyay› yöneten ABD’de sürdürülen son seçim yar›fllar›ndaDemokrat Parti ad›na yar›flan iki isim olan Bayan Clinton ve BayObama aras›ndaki rekabet dönemlerinde Clinton’a karfl› yürütü-len kampanya, kad›n›n asl›nda asla iktidar olamayaca¤›n›, er-kekle eflit olamayaca¤›n› da bir kez daha gösterdi. Clinton’atemsil etti¤i cins kimli¤i üzerinden a¤za al›namayacak derecedea¤›r hakaretlerde bulunulmaktan biran olsun geri durulmad›.‘sen git gömleklerimi ütüle’, ‘difli köpek’, ‘kal›n bacak’ …Siyaset-te belden afla¤› vurman›n bu kadar kolayl›kla yap›labilmesi vedünyay› yönetmeye aday olan bir kad›n›n dahi bu uygulamala-ra maruz kalmas›, tüm dünyan›n gözleri önünde afla¤›lanmakiçin kad›n olman›n en güçlü gerekçe oldu¤unu, ‘zenci olman›n’,‘az›nl›k olman›n’, ‘az›nl›k dine mensup olman›n’ vs. dahi böyle-sine yayg›n ve aleni bir afla¤›lamaya maruz kalmad›¤›n› aç›kçagösteriyor. ‹flte dünyay› yönetme azmiyle önüne ç›kan engelle-ri aflarak yar›fla eflit flartlarda girdi¤ini düflünen en güçlü kad›n›ndüfltü¤ü durum bu. Peki bu mevcut düzenle bu kadar bar›fl›kolan ve milyonlarca ezilenin ve ezilen kad›n›n ezilmesine hiz-met etmekten kaç›nmayan kad›nlar›n dahi gerçekli¤i buyken,kad›nlar› özgürlefltirecek ve kurtaracak bir temsiliyetin bu ze-minde söz konusu olabilece¤ini savunmak mümkün mü?

Kad›n› iktidara tafl›man›n ve kad›n› kendi kendini yönetebi-lecek bir güce dönüfltürmenin yolu ve yöntemi devlet gelene-¤inden ve onun güçlü, kurumsal mekanizmalar›ndan geçmiyor.

Fatih Altayl›, geçmiflte Eren Keskin’in‹nsan Haklar› Derne¤i’nde çal›flt›¤›dönemlerde yurt d›fl›nda yapt›¤› birkonuflmada ordu için kulland›¤› ifa-deler nedeniyle, Keskin’e aç›kça te-cavüz tehditleri savurmas›yla ad›n-dan çokça bahsettirmiflti. GazeteciGülay Göktürk’ü ‘elefltiren’ yaz›s›nda,“Han›mefendi o ordu asl›nda neyikoruyor biliyor musunuz? Ne yan›tverece¤ini bilmiyorum… Han›mefen-di belki fark›ndas›n›z, belki de¤ilsinizama o ordu sizin bacak aran›z› dakoruyor… Türk ordusuna sallayanhan›mefendi bilmelidir ki, Türk ordu-su Türkiye’nin s›n›rlar›n› korur. O s›-n›r ne yaz›k ki, kad›nlar›m›z›n bacakaras›na kadar uzan›r” diyen Altayl›,orduya yönelik elefltirilere karfl› ta-hammülsüzlü¤ün ötesine geçerek,kad›n›n cinsel kimli¤ini alenen afla¤›-layan sözler sarf ediyor. Bunun üze-rine kendisine yönelik elefltirel yaz›-lar yay›nlayan (Yeni fiafak Yazar› Ay-fle Böhürler Akflam Yazar› MehveflEvin, Taraf Yazar› Y›ld›ray O¤ur, Radi-kal Yazar› Perihan Ma¤den…) yazar-lar›n yaz›lar› karfl›s›nda da ayn› ta-hammülsüzlük ve aymazl›¤› sergile-mekten geri durmuyor. 8 Aral›k tari-hinde yine ayn› sitede “Bu bir aç›kla-ma, bu bir piflmanl›k yaz›s› de¤ildir”bafll›¤›yla yay›nlad›¤› ikinci yaz›s›ndada ayn› tehditkar tavr› ve hakaretle-ri kullanmaktan geri durmuyor.

“Bilirsiniz, hakl›l›¤›ma inand›¤›m za-man bunlar› umursamam. Yineumursam›yorum. Beni kad›n düfl-man› ilan ettiler. Güldüm. Bana ‘Bi-zim namusumuzun bekçisi sen mi-sin’ diyenler var.

Bana ne sizin namusunuzdan… Be-nim söz etti¤im namus onlar›n in-sanl›k onurudur. Onlar da bunun zer-resi yoksa elbette ki, bana küfreder-ler” diyen Altayl› kendisi gibi, resmiideolojinin bafl temsilcisi olan ordu-ya biat etmeyenleri onursuzlukla,namussuzlukla suçluyor. Ordu savu-nuculu¤una kendisini fazlas›yla kap-t›ran Altayl›, kad›n›n cinsel kimli¤inehakaret niteli¤indeki sözleri nede-niyle kendisini elefltiren Gazeteci Pe-rihan Ma¤den’e de, “Perihan Ma¤denisimli yarat›k herkese sald›rd›¤› gibi,her f›rsatta bana da sald›r›yor” gibihakaretler savuruyor. Ve elefltiri ad›alt›nda ele al›namayacak tehdit, ha-karet dolu sözlerini ordunun y›prat›l-mamas›, korunmas›, önemi gibi ha-kim güçlerin borazanl›¤›na yaslanansözlerle aç›klamaya çal›fl›yor.

Altayl›’n›n onurdan anlad›¤›, insanla-r›n kimliklerini, dillerini, kültürleriniyok saymaksa; bu do¤rultuda hertürlü bask›, zulüm, katliam› kendinehak görmekse, bu ülkede hala insa-ni de¤erlerini yitirmemifl olan bir ke-sim var ve bu kesim böyle bir ‘onur’alg›lay›fl›n› sahiplenmiyor.

Altayl›’ya k›namaAltayl›’n›n ‘Ordu kad›nlar›n bacak

aras›n› da korur’ sözleri, Kad›nlar›n

Medya ‹zleme Grubu taraf›ndan ya-

p›lan yaz›l› bir aç›klamayla k›nand›.

MED‹Z (Kad›nlar›n Medya ‹zleme Gru-

bu) yaz›l› bir aç›klama yaparak, hem

Fatih Altayl›’y›, hem de onun yaz›la-

r›n›n yay›nlanmas›na zemin sunan

yay›n kurulufllar›n› k›nad›. Aç›klama-

da, “Fatih Altayl›’n›n bu ifadelerle

yapt›¤› kad›nlara yönelik hak ihlalle-

rini yani yanl›fllar›n› s›ralamak çok

uzun olaca¤› için biz sadece Fatih Al-

tayl›’n›n sürekli olarak görmezden

geldi¤i do¤rulardan bir kaç›n› s›rala-

makla yetinece¤iz” diyen MED‹Z, 6

bafll›k alt›nda flunlara de¤indi:

“1- Kad›nlar toprak ya da eflya de¤il-

dir! 2- Kad›nlar›n ak›llar›, fikirleri, dü-

flünceleri vard›r! 3- Kad›nlar kimse-

nin mülkü de¤ildir! 4- Kad›nlar›n be-

denleri, bacak aralar›, dirsekleri, to-

puklar› veya herhangi bir uzuvlar›

savafl alan› ya da kimsenin koruma

alan› de¤ildir. 5- Kad›nlar ve beden-

leri ve cinsellikleri ve kad›nlara karfl›

ifllenebilecek tecavüz gibi suçlar

medya mensuplar›n›n, siyasilerin,

herhangi bir siyasi tart›flman›n mal-

zemesi ya da tehdit arac› de¤ildir!

6- Erkek gazeteciler, yazarlar, fikrine

kat›lmad›klar› kad›nlara yan›tlar›nda

o konudaki farkl›, karfl›t fikirlerini ya-

zabilirler. Fikir k›tl›¤› çekmeleri söz

konusu olsa dahi kad›nlar›n ‘bacak

aralar›’, ‘yatak odalar›’ yani cinsellik-

lerini anarak sald›rmak yoluna gide-

mezler. Erkeklerle tart›fl›rken yap›l-

mayan bu bedensel ve cinsel at›flar›

kad›nlarla tart›fl›rken kullanmak cin-

siyet ayr›mc›l›¤› ve kad›n düflmanl›¤›

yapmak demektir. Böyle yap›ld›¤›

durumda, tekil olarak o kad›na ve

onun flahs›nda tüm kad›nlara yöne-

lik cinsiyet ayr›mc›l›¤› ve taciz söz

konusudur! Cinsiyet ayr›mc›l›¤› yap-

mak ve cinsel taciz gazetecilik eti-

¤iyle asla ba¤daflmayaca¤› gibi yasal

olarak da suçtur!”

Altayl›’n›n daha önce de fikrine kat›l-

mad›¤› kad›nlarla olan tart›flmalar›n-

da ‘bacak aralar›n›’, ‘yatak odalar›n›’

yani cinsiyetleri ve cinselliklerini ha-

t›rlayan ve hat›rlatmay› al›flkanl›k

haline getiren ifadeler kulland›¤›na

de¤inilen aç›klamada, Altayl›’ya bu

bilgileri bir gazeteci olarak dikkate

almama lüksü ve sorumsuzlu¤u için-

de olamayaca¤› hat›rlat›ld›. Ayr›ca

“Gazetecili¤i, kad›nlara yönelik flid-

det ve suç arac› haline getiren bu ve

benzer yaz›lar› yoluyla yapt›¤› cinsel

tacizlerinden dolay› Fatih Altayl›’y›

ve bu tür ifadeleri yay›nlayarak söz

konusu suçlara ortak olan tüm med-

ya kurulufllar›n› k›n›yoruz!” denildi.

icle Üniversitesi (DÜ) Fen Edebiyat Fa-kültesi Sosyoloji Bölümü Ö¤retim ÜyesiDoç. Dr. Mazhar Ba¤l› baflkanl›¤›nda, ‘tö-re’ ve ‘namus’ cinayetlerine iliflkin 46hapishanede, töre ve namus cinayetiiflleyen 190 kifli üzerinde yap›lan arafl-

t›rman›n sonuçlar› aç›kland›. 8 kiflilik bir ekip taraf›n-dan 18 ayda tamamlanan araflt›rma sonucunda, töreve namus cinayetlerinin toplum, kamuoyu ve akade-mik düzeyde do¤ru alg›lanmad›¤›na dikkat çekildi.

‘Aileler faillerin fedakârl›k yapt›¤›n› düflünüyor’Töre ve namus cinayeti iflleyen 190 kifli üzerinde

yap›lan araflt›rma sonuçlar›na göre, öldürülenlerinyüzde 58.4’ü kad›n, yüzde 32.6’s› ise erkek. Eflini öldü-renler yüzde 25.3 ile ilk s›rada yer al›rken; annesini,eflini, k›z kardeflini taciz edeni öldürenlerin oran› yüz-

de 16.3; k›z kardeflini veya ablas›n› ‘namusunu’ koru-

yamad›¤› gerekçesi ile öldürenlerin oran› ise yüzde

14.7 olarak belirtiliyor.

Araflt›rmada, cinayeti iflleyenlerin yüzde 47’sinin

piflman olmad›¤›n› söyledi¤i belertilirken, yüzde

44’ünün ise piflman oldu¤u yer al›yor. Ayr›ca cinayeti

iflleyenlerin yüzde 42’si ailelerinden, yüzde 46’s› da

çevrelerinden olumlu tepki ald›klar›n› söylerken, yüz-

de 50’sinden fazlas›na ailesinin bakt›¤› belirtiliyor. Efli-

ni öldüren bir damad›n ihtiyaçlar›n›n fedakârl›k yapt›-

¤› düflüncesi ile kay›npederi taraf›ndan karfl›lanmas›

ise, töre ve namus cinayetlerinin toplumsal alg›da na-

s›l karfl›land›¤›n› çarp›c› bir biçimde ifade ediyor.

‘Önyarg›lar gerçekli¤i yans›tm›yor’Doç. Dr. Mazhar Ba¤l›, töre ve namus cinayetleri-

ne iliflkin gerçekli¤in do¤ru kavranmad›¤›n› belirterek,

Ankara, ‹zmir ve ‹stanbul gibi büyük kentlerde ifllenen

töre cinayetlerini iflleyenlerin Kürt kökenli oldu¤u yö-

nündeki önyarg›lar›n do¤ru olmad›¤›n› vurgulad›. Ba¤-

l›, “Trabzon, Çank›r›, Zonguldak ve Amasya gibi illerde

de töre ve namus cinayeti iflleyenleri gördük. Bu cina-

yetleri iflleyenlerin yüzde 24'ü bu bölgede do¤mufl.

Bu cinayetlerin k›rsalda m› kentlerde mi ifllendi¤i yö-

nündeki araflt›rmaya göre, k›rsalda çok daha yayg›n

gibi bilinmesine ra¤men k›rsal alanla kent aras›nda

büyük fark›n olmad›¤›n› tespit ettik” dedi. ‘Namus’ ci-

nayeti iflleyenlerin aras›nda k›rsal kökenli ancak yafla-

m›n›n büyük kesimini büyük kentlerde geçirenlerin

oran›n›n yüzde 50 oldu¤unu söyleyen Ba¤l›, genel gö-

rüfllerin aksine ‘töre’ ve ‘namus’ cinayetlerinde erkek-

lerin de kad›nlar kadar ma¤dur oldu¤unu ileri sürdü.

ALTAY’LI VE ‘NAMUS’

D

Töre ve namuscinayetleri do¤rukavranm›yor

Gündelik yaflam›m›zda, yaz›l› ve gör-sel bas›nda s›kça karfl›laflt›¤›m›z bir-çok verili örnek üzerinde kendisinigösteren medyada kad›n sorunu busomut örneklere s›k›flt›r›lamayacakkadar çok boyutlu ve derinlikli birgerçekli¤e sahiptir. Kimi zaman birotomobil reklâm›nda karfl›m›za ç›kanç›plak kad›n figürlerinde, kimi zamanise art›k s›radan bir hal alan kad›n›afla¤›layan, onun cinsel kimli¤ini önplana ç›karan ve erkek alg›lay›flla eleal›nan haberler vesilesiyle dönemseltart›flmalara yol açsa da hem top-lumsal alg›lay›flta çarp›k ve bulan›kbir ortakl›k yaratan, hem de sistemindevaml›l›¤›n› sa¤lamada en önemliarac› haline gelen medyada kad›nsorunu, çok daha bütünlüklü olarakele al›nmal›d›r.

Medyada kad›n sorunu, haber kay-naklar›ndan tutal›m da, dil, foto¤rafgibi biçimlerde haberin yans›t›l›fl›nda,toplumsal sorunlar› ele alan konula-ra iliflkin programlarda medya ala-n›nda çal›flan kad›nlar›n yok say›l›fl›-na, yine kad›n çal›flanlara yönelik üc-ret vb. konularda uygulanan cinsiyetayr›mc›l›¤›na kadar çok genifl bir yel-

pazeye yay›lmaktad›r.

Bu sorunlar›n en görüneni gerek haberlerde, gerek-se medya sektöründe çal›flanlara kadar uzanan ka-d›n›n cinsel bir meta olarak görülmesidir. Ana haberbültenlerinin sunumundan tutal›m, muhabirli¤e, çe-flitli programlar›n sunuculu¤una kadar al›nan e¤i-tim, mesleki bilgi, deneyim ve beceriden önce vehatta temel olarak ortaya koyulan ölçüt, kad›n›n fi-ziki görünümü olmaktad›r. Bu kategoride ele al›na-bilecek bir di¤er sorun da konuyla uzaktan yak›n-dan bir ba¤lant›s› olmayan bol dekolteli, güzelli¤iy-le göz dolduran kad›nlar›n ya da daha yerinde birifadeyle ‘kad›n bedenlerinin’ reklâmlarda kullan›l-mas› fleklinde tan›mlanabilir. Haberin içeri¤i ve yan-s›t›l›fl biçiminin yan› s›ra, medya sektöründe çal›flankad›nlar›n karfl›laflt›klar› sorunlar da medya ve ka-d›n sorunu kapsam›nda ele al›nmas› gerekenönemli bafll›klardan birisidir. Zira bu alan›n kad›nla-r›n kendilerini mesleki bilgi ve yetilerinden ziyadefiziksel görünüflleriyle yer edinebilecekleri bir nite-li¤e sahip oldu¤unu kim yads›yabilir ki? Ya da ülkegündemine damgas›n› vuran herhangi bir toplum-sal konu hakk›nda kad›n gazeteci-yazar vb. kiflileringörüfllerine baflvuruldu¤unun örneklerinin yayg›noldu¤unu kim savunabilir?

Sadece öne ç›kan temel baz› bafll›klar dahi bizleremedyada kad›n sorunsal›n›n ulaflt›¤› boyutlar›n vebiçimlerin ne denli çarp›c› boyutlarda yafland›¤›n›gösteriyor.

Medy

a ve k

ad›n

SKY Türk’te yay›nlanan “Kan Uykusundan Uyanmak” adl› programda gazeteci GülayGöktürk’ün orduya yönelik elefltirel görüfllerini aç›klamas›n›n ard›ndan, Fatih Altayl›’n›n Haber Türk’ün inter-

net sitesindeki köflesinde, 24 Kas›m’da yay›nlanan yaz›s›nda kulland›¤› baz› ifadeler, medyada kad›n›n eleal›n›fl› üzerine birçok tart›flmay› da beraberinde getirdi. Altayl›’n›n yaz›s› baflta kad›n örgütleri olmak üzere,

çok say›da gazeteci ve demokratik kitle örgütü taraf›ndan tepkiyle karfl›land›

Page 8: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

Marksizm doktrininin ilk kurucular›, Marks ve Engels’tir. Marksizm, geliflme-yen ölü bir dogma de¤il, geliflen canl› bir olgudur. Somut koflullara uyarla-narak biçim almas›, tarihsel ve toplumsal flartlara, yani de¤iflen dünya flart-lar›na paralel olarak geliflip ilerlemesi, onun dogmatizme düflman canl› ru-hudur. Marksizm’in bu geliflmesini, Lenin taraf›ndan gelifltirilen Marksizm’inikinci nitel geliflim aflamas› olan, Leninizm aflamas› oluflturur. Üçüncü nitelgeliflim düzeyi ise, Mao Zedung taraf›ndan temsil edilen Maoizm’dir. Mark-sizm’in oluflum ve nitel geliflim aflamalar› bu üç aflamad›r. Marksizm geli-flerek Leninizm ve Maoizm düzeyine ç›km›flt›r. Doktrinin tam ifadesiMarksizm-Leninizm-Moizm (MLM)’dir. MLM, statik, de¤iflip geliflmeyen haz›rreçeteler dizini de¤il, bir eylem k›lavuzudur. Marksizm-Leninizm (ML) savu-nulmadan Maoizm savunulamaz, Maoizm savunulmadan ML savunulamaz.

MLM komünist ideolojinin evrensel ilkeleri; parti, devrim, devlet ve KültürDevrimi dörtlüsünün niteli¤i alt›nda toplan›r.

Bir; devrim, ça¤›m›z›n en modern ve devrimci s›n›f› olan proletaryan›nideolojisiyle donanm›fl ve onun en ileri örgüt biçimi olan komünist partiönderli¤i alt›nda gerçek ve nihai kazan›mlar›na ulaflabilir. Proletarya d›-fl›nda hiç bir s›n›f ve siyasi partisi bu dinamiklere ve yetene¤e sahip de-¤ildir. Maoist komünist partinin devrime önderli¤i flartt›r. Proletarya dik-tatörlü¤ünün bir arac› olarak komünist parti; iflte komünist partinin ro-lü ve önemi...

‹ki; devrim, proletaryan›n damgas›n› tafl›yarak proletaryan›n siyasi önder-li¤ini tesis etme görevini icra eder. S›n›f egemenli¤ini ters yüz ederek, ge-rici s›n›flar› zor yoluyla iktidardan alafla¤› edip devrimci s›n›flar› iktidaratafl›may› benimser. Proletaryan›n s›n›f savafl›m›nda kulland›¤› biricik silahkomünist partisidir. Her devrimin temel sorunu siyasi iktidar sorunudur.Devrimde, zor ilkesi evrensel ve de¤iflmez bir kanun olarak geçerlidir.Devrim olmaks›z›n, siyasi iktidar›n s›n›f orijinli el de¤ifltirmesi beklene-mez. Gerici egemen s›n›f iktidar›n› y›kmak, gerici devlet mekanizmas›-n› da¤›tmak flartt›r.

Üç; devrim, proletarya diktatörlü¤ü perspektifini tafl›yarak,proletarya devletini infla görevini gerçeklefltirir. Proleterdevlet iktidar›, gerici s›n›flar üzerinde s›n›f diktatörlü¤ü vehalk kitleleri için demokrasi anlam›na gelir. Proletaryadiktatörlü¤ünün anlam› öz olarak budur. Komünist partiönderli¤i olarak proletarya diktatörlü¤ü, iflte proletarya diktatörlü-¤ünün biçimi budur. Proleter karekterdeki devlet, bütün halk›n en ger-çek ç›karlar›n› temsil eder. Proleter devlet, kendisi de dahil, her türlü dev-letin ortadan kalmas›n›n koflullar›n› haz›rlayarak devletsizli¤i hedefler.Devletin ortadan kalkmas›n›n en etkin koflullar›ndan biri proletarya dik-tatörlü¤ünün güçlendirilmesidir. Proleter devlet, tarihsel-toplumsal ko-flullar›n zorunlu sonucu olup, bir geçifl devleti biçimidir.

Dört; MLM k›lavuzlu¤unda komünist parti, sosyalizmde s›n›flar›n varl›¤›n› ves›n›f mücadelesinin daha da fliddetlenerek sürdü¤ünü kabul eder. Proletar-ya diktatörlü¤ü koflullar›nda-alt›nda antogonist s›n›f çat›flmas› zeminindenhareketle devrimlerin devam ettirilmesini öngörür. Proleter kültür devrim-leriyle proletarya diktatörlü¤ünü koruyup güçlendirerek, devletin kendili-¤inden sönüp gidece¤i komünist toplum koflullar›na ulaflmay› mümkün k›-lar. Komünizm, proletarya diktatörlüklerinin Proleter Kültür Devrimleri va-s›tas›yla ilerletilmesi suretiyle sa¤lanacak flartlarda kurulacakt›r. Devlet gi-derek gereksizleflip ihtiyaç olmaktan ç›karak yok olacak ve devletsiz tekdünya toplumu biçiminde komünist dünya kurulacakt›r.

MLM komünist ideoloji, proletarya enternasyonalizmini benimser. Bunauygun olarak, enternasyonlist proletaryan›n ç›karlar›n› en yüksekte tutar,enternasyonalist görevleri esas al›r. Somut enternasyonalist görevi, herparçadaki bölü¤ün kendi devrimini gerçeklefltirme olarak belirler. Parçada-ki devrimleri, proleter dünya devriminin parçalar› ve zorunlu duraklar› ola-rak de¤erlendirir. Enternasyonalizmle millili¤i karfl› karfl›ya koymadan, bi-rinciyi öz, ikinciyi biçim sorunu olarak aç›klar. Bir komünist hem enternas-yonalist olup ayn› zamanda milli olabilir mi? sorusuna, olabilir demektenöteye olmas› gerekir diye yan›t verir.

Enternasyonalist proletaryan›n en yüksek uluslararas› örgütlülü¤ü, komü-nist enternasyonaldir. Komünist enternasyonal, komünist teori ve ideolojiönderli¤inde dünya ülkeleri komünist partileri ve devrimci s›n›f güçlerininortak, tek pratik örgütü ve dünya halklar›n›n ortak mücadele arac›-silah›-d›r. (Günümüzdeki nüvesi, DEH’tir.) Ulusal çaptaki örgütlülü¤ü ise, komünistpartisidir. Komünist partinin uluslararas› çizgisi, proletarya enternasyonaliz-midir. Komünist partinin ideolojisi komünizmdir. Komünizm ideolojisi, ev-rensel ideoloji olup, enternasyonalizmi savunur. Enternasyonal Komünistideoloji, bütün ülkelerden iflçiler ve ezilen halklar birleflin! ça¤r›s›nda bu-lunur. Ulusal ve uluslar aras› ölçekte, tüm gerici hakim s›n›flara karfl›, s›n›fdayan›flmas›, birli¤i ve mücadelesini örgütleyerek önde tutar. Parça-bütünuyumsuzlu¤u ikileminde, bütünün ç›karlar›n› esas al›r, parçay› bütüne fedaeder. Tek ülke devrimini reddetmeyip tarihsel-toplumsal flartlar›n nesnelbir zorunlulu¤u olarak kabul eder-aç›klar. Ve bu devrimleri, proleter dünyadevrimini olanakl› k›lan gerekli ad›mlar olarak görür. Proleter dünya devri-mi, tek tek ülke devrimlerinin gerçeklefltirilmesi yolunu izler.

Toptan çöküfl ve toptan zafer tezi, mümkün olmay›p revizyonist teoridir Dengesiz geliflme yasas›, tüm gerici sistemlerde mutlak hüküm süren ge-çerli yasad›r. Dünya çap›nda tek devrim, mümkün olmayan Trotskist-reviz-yonist görüfltür. MLM, özü s›n›f iflbirlikçili¤i olan üretici güçler teorisini re-vizyonist politika olarak de¤erlendirip reddeder. Yine, ‘bar›fl içinde yar›fl,bar›fl içinde geçifl, bar›fl içinde bir arada yaflama’ fleklindeki revizyonist özlüs›n›f iflbirlikçi teoriyi reddeder. Revizyonizm, MLM’nin özünü boflaltmakkayd›yla temel ilkelerine sald›rarak onu yozlaflt›ran ideolojik bir ak›md›r.MLM’nin ideolojik cephede bafl düflman› revizyonizmdir. MLM’nin devrimciöz ve niteli¤ine karfl›n, revizyonizm evrimci yoldur. Revizyonizmin özü,devrimi reddeden devrim tasfiyecisili¤idir.

MLM ideolojisi, Uluslar›n Kendi Kaderlerini Tayin Etme Hakk› ilkesine ba¤l›kalarak, bütün uluslara tam hak eflitli¤i ve bütün uluslardan halklar›n birli-¤i fliarlar›n› savunur. Uluslar›n Kendi Kaderlerini Tayin Etme Hakk›’n› kay›t-s›z flarts›z savunurken, ayr›lma hakk›n›n kullan›lmas›n› somutta destekle-yip desteklemeyece¤ini ayr› bir sorun olarak ele al›r. Ayr›lma hakk›n›n kul-lan›lmas›n›, proletaryan›n ortak davas›n›n ç›karlar›na uygun olarak destek-ler ya da desteklemez. Ancak, ayr›lma hakk›n›n kullan›lmas›n›n önünde,hiç bir flartla fiili engelleme yoluna gitmez, bunu reddeder.

MLM, Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Etme Hakk›n›n ihlal edilmesi baflta ol-mak üzere, her türlü ulusal ayr›mc›l›k, bask›, eflitsizlik ve zulme kararl› ola-rak karfl› ç›kar. Milli zulmün amans›z düflman› olarak ona her biçim ve bo-yutta karfl› koyarak teflhir eder ve savafl›m yürütür. Tek devlet s›n›rlar›içinde sorunun çözümünü, proletarya önderli¤inde Milli Demokratik Dev-rim yöntemiyle gerçeklefltirir. Çeflitli millet ve milliyetlerden halklar›n ortak

s›n›f örgütlenmesini esas alarak, sosyal kurtulufl mücadelesiyle ulusalsorunun gerçek çözüme kavuflturulabilece¤ini savunur. Millet ve milliyettemeline göre örgütlenmeyi reddeder, iflçi s›n›f›n›n millet ve milliyetleregöre örgütlenerek s›n›f hareketinin bölünüp parçalanmas›n› burjuva mil-liyetçi yaklafl›m-politika olarak mahkum eder. Proletaryan›n kendi iktida-r› alt›nda ulusal sorunun giderilmesine iliflkin somut politikas›, genifl de-mokratik özerklik ve yerel kendi kendini yönetim sistemidir. Ulusalözerklik slogan›n› burjuva milliyetçi niteli¤inden ötürü reddeder.

MLM, uluslar aras›nda kurulacak iliflkilerde, büyük ulus-küçük ulus ayr›fl›-m› fleklindeki düzenlemeyi esas alan yaklafl›m› flöven sayarak benimse-mez ve kabul etmez. Komünistlerin bundaki temel yaklafl›m›, uluslaratam hak eflitli¤i ilkesidir. Uluslar ars›ndaki iliflkilerde, her türlü imtiyaz, üs-tünlük ve eflitsizli¤e karfl› koyar; ulusal s›n›rlara karfl›l›kl› sayg›, iç ifllerinekar›flmama ve ulusal ç›karlar›n karfl›l›kl› olarak korunmas› prensipleriylehareket eder. Bu temellere dayanan onurlu bar›fl koflullar›n›n sa¤lan›pkorunmas› kay›d›yla, uluslar aras›ndaki iliflkileri onaylar ve sürdürmeyibenimser.

Emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›Ça¤›m›z, emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›d›r. Serbest rekabetçi ka-pitalizm dönemi kapanm›fl, emperyalizm dört bafl› mamur do¤mufltur. Bu-nunla, eski biçim sömürgecili¤i geride b›rakarak daha karl› ve “kabul edilir”biçime bürünmüfl olan yeni sömürgecilik dönemini, yani yar›-sömürgecilikdönemini açm›flt›r. Emperyalizmi öncesinden ay›ran belli bafll› temel özel-likleri; meta ihrac›n›n yerini sermaye ihrac› alm›flt›r, sanayi sermayesiylebanka sermayesinin iç içe geçmesiyle mali sermaye-mali oligarfli do¤mufl-tur, tekeller-uluslararas› tekeller do¤arak pazara hakim olmufltur, dünyaemperyalistlerce bölüflülmüfl ve bu bölüflüm tamamlanm›flt›r fleklindeözetlenir. ‹flte emperyalizm bu özelliklerle karakterize olmufl, vücut bul-mufltur. Emperyalizm, kapitalizmin en yüksek ve en son aflamas›, çürüyen-can çekiflen halidir. Emperyalizm, dünyay› ahtapot misali kollar›yla sar-malam›fl bir dünya sistemidir. Emperyalist sistemi, kriz, bunal›m, burhankayna¤› olup, iflgal, ilhak, talan, savafl ve kan demektir.

Emperyalist sistemin iki temel s›n›f› burjuvazi ve proletaryad›r. Burjuvazikendi mezar kaz›c›s› olan proletaryay› yaratm›flt›r. Emperyalist sistemin iççeliflkisinin yaratt›¤› sonuçlar proleter dünya devriminin üzerinde yükse-lece¤i zemindir. Emperyalizm, asalak, çürüyen ve devrimci s›n›flar karfl›s›n-da tamamen gerici bir ayak diremeden ibarettir. Kapitalist bireysel özelmülkiyeti s›n›rs›z gelifltirme, bu u¤urda sömürü ve zulmü hak sayarak s›-n›rs›z serbestiyle sürdürme, üretim anarflisiyle dengesiz üretimi esas alma-s›, tüketime dönük tek yönlü üretimin afl›r› birikime karfl›l›ks›z, yani tüke-tim gücünü düflüren sebeplerle birlikte yol açmas› ve tüketimin üretimikarfl›layamamas›, ihtiyaca de¤il kar ve tüketime dönük üretim yapmas›,haks›z kazanc› meflrulaflt›rarak azami kar ilkesiyle azg›n bask› ve sömürüpolitikas›n› halklara reva görüp uygulamas› ve ›rkç›l›¤a vard›rmas›, kar h›r-s›n›n dünyan›n tek hakimi olma düzeyine ç›kmas›yla iflgal, ilhak savafllar›sald›rganl›¤›n›n canl› bir kudurganl›k olarak öne ç›kmas›, geliflmeleri top-lumlar›n hizmetine de¤il, bencil kiflisel menfaatlere sunmas› ve elinde tut-mas›, toplumsal zenginliklerin toplumsal paylafl›m›n› uygulamayarak buzenginlikleri az›nl›k bir zümrenin elinde toplamas›, toplumsal geliflmeler vetüm geliflmelerin önünde s›n›f ç›karlar› ve karekteri gere¤i köstek olmas›,vb. bütün bunlar onun gerici karekterini göstermekle birlikte, ortadan kal-d›r›lmas›n›n da zeminini döfleyen olgulard›r. “Demir pençe” alt›nda ezilendevrimci s›n›flar›n devrime kalk›flmaktan baflka bir tercihi yoktur. S›n›f sa-vafl›m› tüm canl›l›¤›yla gündemdedir. Gerici bask›, devrimci isyan›, devrim-ci isyan ise devrimi do¤urur. Emperyalizm yeni bir nitel aflamaya varman›n

dinamiklerine sahip de¤ildir. Devrimci-ilerici rolü yoktur, tamamen gerici-dir. Yeni nitel bir aflama, proletarya önderli¤inde gerçeklefltirilen devrimlemümkündür. Emperyalizm kendisini yats›maz, onu yads›yacak olan, çelifl-kinin dinamik yan› olan karfl›t› s›n›flard›r. Tekleflmifl dünya gerçek mana-da tek kutuplu dünya, yani s›n›f ve çeliflkilerinin ortadan kalkarak do¤a ileinsan aras›ndaki çeliflkinin egemen oldu¤u dünya; ancak ve ancak komü-nizmde mümkündür.

Zincirin zay›f halkalar›ndan k›r›lmas› kac›n›lmazd›rEmperyalizmin dengesiz geliflme yasas›, proleter devrimlerin emperyaliz-min zay›f halkalar›ndan patlak vermesini koflullamaktad›r. Proleter devrim-lerle proleter dünya devrimine yürümek kaç›n›lmazd›r.

Ça¤›m›zda burjuvazi devrimci barutunu tüketmifl, burjuva demokratik dev-rimler dönemi kapanm›flt›r. Burjuva milliyetçi önderli¤e sahip ulusal hare-ketlerin ba¤›ms›zl›kç› çizgide devrimlerini gerçeklefltirip ba¤›ms›z devletle-rini kurma flans› kalmam›flt›r. Bu devrimler proletaryan›n omuzlar›na yük-lenmifltir. Proletarya bu devrimlere, ideolojik-politik ve örgütsel olarak ön-derlik yapmaktad›r. Biçimde burjuva demokratik, özde proleter olan yenitipte (YDD) demokratik devrim-milli demokratik devrim, ça¤›m›zda geçerliolan bu tip devrimlerin yeni niteli¤idir. Yeni demokratik devrim, burjuvademokratik devriminin görevlerini tamamlamakla yerinde çak›l›p kalmaz,kesintisiz olarak sosyalizmin inflas›na geçer.

Emperyalist dünyan›n temel çeliflkisi, emek-sermaye çeliflkisinin siyasi s›-n›f alan›ndaki ifadesi olan proletarya-burjuvazi çeliflkisidir. Emperyalizm iledünya halklar› ve ezilen mazlum uluslar aras›ndaki çeliflki bafl çeliflkidir.Dünya halklar› ve mazlum uluslar›n bafl düflman› ABD emperyalizmidir.Gerici s›n›flar, iktidarda olup devleti elinde bulundurmaktad›rlar. Bu koflul-larda, gerici s›n›flar kendili¤inden iktidar› b›rakmaz, kendi r›zalar›yla devle-ti devrimci s›n›flara vermezler. Bu, s›n›fsal ç›karlar›yla do¤ru orant›l›d›r. Nevar ki, proletaryan›n iktidar› ele geçirip devletini kurmas› tarihsel bir zorun-luluk ve toplumlar tarihinin geliflme yasas›na uygun bir kaç›n›lmazl›kt›r.Proletaryan›n iktidar› ele geçirip devletini kurmas› için, kanl› ve çetinlikler-le dolu geçen s›n›f savafl›yla burjuvaziyi yere sermesi zorunludur.

Devrimci zor yads›narak devrimci iktidar tesis edilemezProletarya ve onun önderli¤inde genifl devrimci halk kitleleri, iktidar› ge-rici s›n›flar›n elinden almak için, iktidardaki s›n›flar› zora dayal› olarak y›k-makla yüz yüzedirler. Gerici s›n›flar›n iktidardan uzaklaflt›r›lmas› suretiy-le mülksüzlefltirilmeleri ve özel mülkiyet dünyas›na son verilmesi; illa daiki s›n›fsal zorun-iki s›n›f›n karfl› karfl›ya gelmesi, yani s›n›f savafl›n›n ya-flanmas›n› gerekli k›lar. Devrimci zoru koflullayan, tamamen gerici s›n›fla-r›n zora dayal› örgütlenmesi ve devrimci s›n›flara karfl› gerici zora bafl vu-rup uygulamalar›d›r. Zorun iki niteli¤ vard›r. Bunlardan, gerici s›n›flar›ntemsil edip uygulad›klar› zor; s›n›f karekterlerinin gere¤i olarak, gerici vekarfl›-devrimci olup tamamen haks›z zordur. Buna karfl›n, proletarya vedi¤er devrimci s›n›flar›n bafl vurduklar› zor ise, tamamen hakl› olup dev-rimci zordur.

Devlet bir zor örgütlenmesidir. ‹ktidardaki s›n›flar, yönetilen durumda bu-lunan karfl›t s›n›flar› kontrol ve denetim alt›nda tutup yönetmek ve ege-menliklerini koruyup sürdürebilmek ere¤iyle, bask› uygulama yoluna gi-derler. Devlet, bir bask› mekanizmas›n›n bütünüdür. Bir s›n›f›n di¤er s›n›füzerindeki bask› ve egemenlik arac›d›r. Devletin temel bask› kurumlar›;polis, ordu, mahkeme ve hapishanelerdir. Hükümet ise devletin bir yöne-tim biçimi veya arac›d›r.

Devrim; bir s›n›f›n di¤er s›n›f› zor ve fliddete dayal› olarak y›k›p iktidar› elegeçirmesi hareketidir. ‹lerici s›n›flar›n bu hareketi devrim, gerici s›n›flar›nki

ise karfl›-devrimdir. Proleter devrim; Yeni Demokratik ve direk ProleterSosyalist ve Kültür Devrimi olmak üzere üç nitelik gösterir. Bu nitelikler; ta-rihsel ve toplumsal koflullar›n özelliklerine ba¤l› olarak ulusal biçimde ay-r›fl›r ama MLM’nin ortak evrensel ilkelerinde-özde birleflirler.

Proletaryan›n devrimini gerçeklefltirmek üzere, ac›mas›zl›klarla süren s›n›fsavafl›mlar›na haz›rlanmas› ve örgütlenmesi flartt›r. Genel olarak bu haz›r-l›k; örgütlenmede, proletarya önderli¤inde bütün devrimci s›n›f ve katman-lar›n birlefltirilmesi ve proletaryan›n öncü kurmay› olarak komünist partiönderli¤inin tesis edilmesi... Mücadele metodunda, devrimin zora dayal›gerçeklefltirilmesi prensibini temel alarak her türlü mücadele araç ve biçi-minin siyasi iktidar perspektifiyle kullan›l›p birlefltirilmesi ve bütün bu ça-l›flma ve haz›rl›klar›n; devrimin proletarya diktatörlü¤ü hedefiyle yola ç›k›pproletarya diktatörlü¤ünü gerçeklefltirmesi ve sonras›nda proletarya dik-tatörlü¤ünden Kültür devrimi vas›tas›yla Komünist topluma ulaflma ama-c›yla ele al›nmas›n› kapsar.

Yar›-feodal, yar›-sömürge olan ülkemizde silahl› mücadele ve illegal ör¤ütlenme esast›rÜlkemiz ve benzeri ülkelerde bu haz›rl›k, ayn› özü takip etmekle birlikte,kendine has toplumsal özelilkelere uygun olarak kimi farkl› somut biçim-ler ve özel ilkeler gösterir. Türkiye-Kuzey Kürditan yar›-feodal, yar›-sö-mürge sosyo-ekonomik yap›ya sahiptir. Emperyalizme ba¤›ml›l›k realite-si, yar›-sömürgelik statüsünü; feodalizmin kal›nt›lar› olarak feodal üretimiliflkilerinin hakimiyeti ise yar›-feodal niteli¤ini oluflturur. Ülkemizde dev-rim, bafl›ndan sonuna kadar silahl› mücadele içinde geliflme yolu izler,devrim ile karfl›-devrim silahl› savafl içindedirler. Zor ilkesinin özgülümüz-de ald›¤› somut biçim budur. Dolay›s›yla, silahl› mücadele ve illegal örgüt-lenme esast›r. Tüm örgütlenmeler içinde parti örgütlenmesi esast›r. Par-ti, siyasi savafl partisidir. Esas örgütlenme biçimi ordu örgütlenmesidir.Bu, ülkemizde demokrasinin olmamas›n› ve devlet karekterinin ve yöne-tim biçiminin sürekli faflizm olmas›n›n yaratt›¤› sonuçtur.

Ülkemizde, devrim k›rl›k bölgelerden flehirlere do¤ru geliflme yolu izler.‹ktidar parça parça K›z›l Siyasi ‹ktidarlar vas›tas›yla ele geçirilecektir. Bu,eflitsiz geliflme yasas›na ba¤l› olarak, s›n›flar›n konumlan›fl›, pozisyonu,niteli¤i, devrim ile karfl›-devrimin güçler dengesi iliflkisi ve devrimin nite-li¤ine ba¤l›d›r.

Devrimimizin niteli¤i, Yeni Demokratik Devrim’dir. Devrimin yolu Halk Sa-vafl› stratejisidir. Devrimin önder gücü proletarya, temel gücü köylülük-tür. Devrimimiz, proletarya önderli¤inde iflçi-köylü temel ittifak› esas›üzerinde, flehir küçük burjuvazisi ve milli burjuvazinin sol kanad› gibi tümdevrimci s›n›f ve katmanlar›n ittifak›n› öngörerek, bu itici güçlerüzerinden geliflecektir. Halk›m›z›n devrimde kullanaca¤› üç temel silah,Maoist komünist parti, bu partinin önderli¤inde halk kurtulufl ordusu veyine komünist partisinin önderli¤inde yarat›lacak olan halk›n devrimci bir-leflik cephesidir.

Devrimimizin düflmanlar›, emperyalizm-feodalizm-komprador bürokratkapitalizmdir. Bu s›n›flarla genifl halk y›¤›nlar› aras›ndaki çeliflki toplumu-muzun temel çelikisidir. Bunlardan, feodalizm ile genifl halk y›¤›nlar› aras›n-daki çeliflki bafl çeliflkidir. Emperyalizm ile ülke halk› aras›ndaki çeliflme,burjuvazinin kendi aras›ndaki çeliflme, proletarya ile burjuvazi aras›ndakiçeliflme, ezen Türk ulusu hakim s›n›flar›yla ezilen Kürt ulusu aras›ndaki çe-liflme di¤erleriyle birlikte ülkemizdeki bafll›ca çeliflmeleri olufltururlar.

Farkl› biçimlerde ama ayn› öze sahip proleter devrim nitelikleri; MLM ide-olojisinin öngörerek ileri sürdü¤ü, komünist parti önderli¤inde olma, dev-rimci yolla siyasi iktidar› ele geçirme, proletarya diktatörlü¤ünü kurup ger-çeklefltirme ve proletarya diktatörlü¤ü alt›nda devrimi sürdürme-kültürdevrimleriyle komünizme ilerleme gibi MLM’nin evrensel ilkelerini benim-semek ve üzerinde yükselmek durumundad›rlar.

Proletarya diktatörlü¤ü bir zorunluluktur S›n›f mücadelesi proletarya diktatörlü¤ü koflullar›nda da antogonist uzlafl-mazl›k biçiminde sürmektedir. ‹ktidar›n› kaybeden s›n›flar onu geri almakiçin yeniden örgütlenip proletarya iktidar›na karfl› savaflacaklard›r. Bunakarfl›, proletarya, iktidar›n› korumak ve sürdürerek komünizme ulaflmakiçin proletarya diktatörlü¤ü niteli¤inde örgütlenmek zorundad›r.

Devrimde, ideolojik-politik-örgütsel aç›lardan devrimci halk kitlelerine ön-derlik yapan s›n›f proletaryad›r. Proletarya ça¤›m›z›n en devrimci, kararl›,geliflkin ve en modern s›n›f›d›r. Proletaryadan baflka hiç bir s›n›f, kendi var-l›¤›na da son vermek üzere aya¤a kalkarak devrime kalk›flm›fl de¤ildir.

Proletaryan›n iktidar savafl›m›nda örgütten baflka bir silah› yoktur. Prole-tarya, devrimde, komünist parti arac›l›¤›yla önderli¤ini tesis eder. Komü-nist parti, komünizm yürüyüflünde stratejik bir araçt›r. maoist komünistparti, proletaryan›n en seçkin unsurlar›n› ba¤r›nda toplayarak onun ön-derli¤ini temsil eden öncü müfrezesi ve savafl kurmay›d›r. Parti, profes-yonel devrimcilerden teflkil olunur. Komünist parti olmadan proletarya-n›n önderli¤i tesis edilemez. Proletaryan›n komünist parti arac›l›¤›yla dev-rimlere önderlik yapmas› flartt›r. Bu önderlik d›fl›nda baflka bir önderlikalt›nda geliflen devrimler ba¤›ms›zl›klar›n› koruyamayarak emperyalistburjuvaziyle ilflkiler içinde ona yedeklenmekten ve burjuva diktatörlük-lerine dönüflmekten kurtulamazlar. Komünist topluma, ancak, proleterideoloji ve MLM bilimiyle donanm›fl Maoist komünist partisi önderli¤indedevrimlerin gerçeklefltirilip proletarya diktatörlü¤ünün kurularak sürdü-rülmesi koflullar› alt›nda gidilebilir.

Devrimin ilkelerinden ar›nd›r›larak savunulmas› revizyonizmdir Özetle, dünya proleter devrimler cephesinin tüm parçalar›ndaki her pro-leter devrimci çal›flma, mutlaka, MLM’nin asgari düzeyde özetlenmifl olanbu ilkeler belle¤i taraf›ndan ayd›nlat›lm›fl olup yönetilmek durumunda-d›r. Devrim, kaç›n›lmaz olarak belli ilkeleri takip eder, bu ilkeler temelin-de yükselir. ‹lkesizlik, oportünizmin siyaset tarz›d›r. Oportünizm, ilkesizlikve ilkesiz siyasetin davran›fl biçimidir. Devrimin, ilkelerinden ar›nd›r›lm›flsavunusu revizyonizmdir. Devrimin temel ilkeleri, devrimin geçerli oldu-¤u flartlarda ve devrimin evrensel ilkeleri de evrensel çapta de¤iflmez.Revizyonist politika ile devrimci politika taban tabana bir birine tezatt›r.‹lkelerden kopan siyaset, günü birlik aray›fl ve teorik kaos içinde gidilenideolojik bozulma, ne ad›na olursa olsun, kabul edilemez. Neo liberal et-kilerle harmanlan›p yenilik ve geliflme ad›na ileri sürülen tasfiyeci reviz-yonist bulamaç teorilerine itibar edilemez. Devrime, devrimci yoldan gi-dilebilir. Her nitelikte s›n›flar›n hükmünde olan dünya toplumlar›n›n dev-rimlerle sars›l›p s›n›fs›zl›¤a varmas›, s›n›flar mücadelesi yasas›n›n önlene-mez ak›fl›d›r. devrimler zorunlu, Komünizm kaç›n›lmazd›r!

Her geliflme belli bir sistematik izler. Feodalizmden, kapitalizm atlanarak sosyalizme geçilemez. Burjuva demokratik devrim ta-mamlanmadan -ça¤›m›zda Yeni Demokratik Devrim- es geçilerek, proleter sosyalist devrim gerçeklefltirilemez. Devlet olmadan dev-letsizli¤e gidilemez. Burjuva devlet, devletsizli¤in devleti olamaz. Devletsizli¤e do¤ru giden devlet niteli¤i, proletarya devletidir.Proletarya devletine geçiflin arac› proletarya partisi olup, geçifl biçimi ise, bu partinin önderli¤inde proleter devrimdir. Devrim ol-madan yeni bir nitel toplumsal düzen getirilemez. Komünizm için porleter devrim çal›flmas›n›n proleter devletle tamamlanmas› ba-flar›s› ve oradanda Proleter kültür devrimleri at›l›mlar›yla ilerlemek flartt›r. “Düflman lokma lokma yutulacakt›r.’’

Proleter devrimci bellek üzerine k›sa notlar8 16-31 Aral›k 2008 perspektif

Page 9: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

916-31 Aral›k 2008gençlik

nkara Üniversitesi Cebeci Kampusuyemekhanesinde iflçilerin bafllatm›floldu¤u iflgal polis sald›r›s›yla son bu-lurken, sald›r›n›n ard›ndan bir arayagelen Ankara Üniversitesi Meclisi, rek-törlü¤e ve tafleron Tam Sofra flirketi-ne karfl› direniflin devam edece¤iniaç›klad›. ‹flten at›lan yemekhane iflçi-lerinin ifle geri al›nmalar›n› ve tafleron

sisteminin hak gasplar›ndan kurtulmalar›n› hedefleyendirenifl, AÜ kampuslar›nda yemekhane boykotlar›n›n ör-gütlenmesi ve daha fazla kamuoyu oluflturulmas› hedef-leriyle devam edecek.

TADAL gitti, Tam Sofra geldiEkim ay›nda Ankara Üniversitesi yemekhanesinde tafle-ron firmaya ba¤l› çal›flan iflçiler, ücretlerinin ödenmeme-si, keyfi iflten ç›karmalar, SSK primlerinin yat›r›lmamas›gibi bask›lar karfl›s›nda, ö¤rencilerle birlikte direnifl bafl-latm›fllard›. ‹flçilerin direniflini örgütlemek amac›yla, iflçi-lerin, ö¤rencilerin ve ö¤retim görevlilerinin yer ald›¤› An-kara Üniversitesi Meclisi oluflturulmufltu. Meclisin bafllat-t›¤› yemekhane boykotu, tafleron TADAL flirketini zor du-ruma sokmufl ve flirket Rektörlü¤ün arac›l›k yapmas› ileiflçilerin taleplerini kabul etmiflti. Bu direnifl sürecinde ifl-çiler de D‹SK’e ba¤l› OLEY‹S sendikas›na üye oldular. Ta-lepleri kabul edildikten sonra ifle devam eden iflçiler, TA-DAL flirketinin maafllar›n› ödememesi sonucunda grevegittiler. ‹flçilerin grevi devam ederken, TADAL firmas› daihaleye girmeyerek, üniversitedeki iflinden çekildi. Ard›n-dan gelen Tam Sofra isimli tafleron flirket de iflçilerin da-

ha önce TADAL taraf›ndan kabul edilen taleplerini kabuletmeyerek, iflçileri ifle almayaca¤›n›, kendi iflçilerini bura-da çal›flt›raca¤›n› aç›klad›. Yeni tafleron flirket, iflçilerD‹SK’e ba¤l› OLEY‹S sendikas›nda örgütlü oldu¤u için on-lar› çal›flt›rmak istemiyordu. Bunun üzerine Ankara Üni-versitesi Meclisi, Cebeci Kampusu’ndaki ana yemekhane-yi iflgal etti. ‹flgalle birlikte üniversitenin di¤er kampusla-r›nda da yemek da¤›t›m› engellendi. Bu flekilde devameden iflgalin 17. gününde rektörlük taraf›ndan verilenizinle polis iflgale müdahale etti. Daha önce ‘emekten ya-na’ oldu¤unu söyleyen AÜ Rektörü Cemal Talu¤, sürendirenifl karfl›s›nda acizleflerek polisi üniversiteye ça¤›rd›.Durumu f›rsat bilen polis, üniversiteyi ablukaya ald›. Po-lisin müdahale s›ras›nda içerdekilere, “zorluk ç›karmay›n,burada bulunmam›zdan rektörlük sorumludur” dedi¤iö¤renildi. Sabah saat 5 sular›nda yemekhaneye giren po-lis, buradaki iflçi ve ö¤rencileri gözalt›na ald›. Gözalt›naal›nan yemekhane iflçileri ve ö¤renciler, “kamu binas›n›iflgal, zorla ve tehditle çal›flmay› engelleme ve h›rs›zl›k”iddialar›yla tutuksuz olarak yarg›lan›yorlar.

Rektörlük ve polis bask›s›na ra¤men direnifl devamedecekAnkara Üniversitesi Meclisi’nin sürdü¤ü yemekhane iflga-linin polis sald›r›s›yla sona ermesinin ard›ndan, 14 Aral›kgünü tekrar bir araya gelen Meclis, direnifli devam ettir-mek amac›yla yeni kararlar ald›. Daha önce denenen ifl-gal yöntemi yerine, tüm kampuslarda yap›lmas› hedefle-nen yemekhane boykotu, direniflin kamuoyuna dahafazla yans›t›lmas› ve bu süreçte iflçilerin ekonomik ihti-

yaçlar›n›n giderilmesi hedeflendi.

AÜ Meclisi’nin bir araya geldi¤i toplant›da, iflçilerden vesendika temsilcisinden oluflan bir iflçi komitesi oluflturul-du. ‹flçi komitesi, direniflle ilgili al›nan kararlar›n daha h›z-l› hayata geçmesini sa¤layacak ve gerek rektörlükle, ge-rekse de tafleron flirketle görüflmeleri do¤rudan kendisigerçeklefltirecek. Toplant›da ‘yemekhane çal›flanlar›’ im-zas›yla direnifli anlatan bir metin haz›rlanmas› kararlaflt›-r›l›rken, kamuoyunun daha fazla dikkatini çekmek verektörlük üzerinde bask› uygulamak amac›yla demokra-tik kitle örgütleri, sendikalardan destek talep edilecek.Direniflteki iflçilerin maddi s›k›nt›lar›n› gidermek için debir dayan›flma etkinli¤i örgütlemesi karar› al›n›rken, De-mokratik Gençlik Hareketi (DGH)’nin direniflle ilgili haz›r-lam›fl oldu¤u sinevizyonun ço¤alt›larak, buradan da iflçi-lere gelir elde edilmesi kararlaflt›r›ld›. Tam Sofra adl› tafle-ron flirketin Gaziantep Üniversitesi’nde iflletti¤i yemekha-nede de Ankara’daki direnifle destek olmas› amac›yla birboykot örgütlenmesi planlan›rken, iflçilerin talepleri do¤-rultusunda D‹SK, KESK ve milletvekillerinden rektörlüklegörüflme gerçeklefltirmeleri için harekete geçmeleri iste-necek.

Toplant›da konuflan iflçiler, iflgal ve boykot önerileri tar-t›fl›l›rken, iflgal fikrine s›cak bakmad›lar. Ekonomik flartla-r›n›n kötü olmas› ve polis bask›s› gibi nedenlerle iflgalekarfl› ç›kan iflçiler, ö¤rencilerin gerçeklefltirece¤i boykotfikrinin ise olumlu oldu¤unu ifade ettiler. Boykot sürecin-de iflçiler, ö¤rencilerle birlikte bildiri da¤›t›mlar›na kat›la-cak, akademisyenleri ziyaret edip, onlardan rektörlü¤ebask› uygulamalar›n› isteyecekler.

AÜ’deyemekhaneiflçilerinindirenifli sürüyor

GENÇ YORUM

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Halk için yerel yönetimler

ve gençli¤in dinamik rolüDemokratik Haklar Federasyonu, geçti¤imiz haftalarda,

yerel seçim çal›flmalar›na yön veren yaklafl›m ve ilkelerini“2009 Yerel Seçimlerinde Gerici Sald›r›lar Karfl›s›nda Halk›nÇ›karlar›n› Temsil Edebilmek için Demokrasi Güçlerinin Birli-¤ini Anlay›fl ve Program Zemininde Gerçeklefltirelim!” bafll›k-l› aç›klamas›yla deklere etti. Halk› “oy kullanan”, yerel yöne-tim çal›flmalar›n› ise “benim aday›m kazans›n” düflüncesiyles›n›rlayan anlay›fllar›n elefltirilerinin aç›k ve net bir biçimdeyap›ld›¤› aç›klamada, Yeni Demokrasi güçlerinin amaç vehedefleri de ortaya koyuldu.

“Halk için yerel yönetimler” eksenli bafllat›lan çal›flmala-r›n merkezine bu sürecin haz›rl›k aflamas›nda ve sonras›ndaelde edilecek yönetimlerde as›l inisiyatifin kitlelerde olmas›anlay›fl› oturtulmaktad›r. Devrimci hareketin, özelde iseMaoist örgütlenmelerin bugünkü mevcut kitle ba¤lar›n›nçok da güçlü olmad›¤› gerçekli¤inden hareket edersek, yerelseçimlere iliflkin iddial› ama gerçekçi söylemlerimizin yaflambulabilmesi için bu sürecin kitlelerin kendi sorunlar›na sahipç›kt›¤›, bu sorunlara yine kendi ihtiyaçlar› do¤rultusundamüdahil oldu¤u ve alternatiflerini üretti¤i kanallar› yarata-cak bir zemin üzerinden ele al›nmas› temel bir gereksinim-dir. Farkl› kesimlerin özgün çeliflkileri göz ard› edilmeden kit-lelerin aktif bir konuma getirilebilece¤i seferberli¤in bugün-den oluflturulmas›nda tüm güçlerin kendi hedef kitleleriüzerinden daha etkin bir rol oynamas› çal›flmalar›n verimlili-¤inde ve baflar›ya ulaflmas›nda etkin bir rol oynayacak veyerel seçimler vesilesiyle at›lan bu ad›mlar›n 2009 Mart’›sonras›na tafl›nmas› bir süreklilik yaratacakt›r.

Yeni Demokrasi güçlerinin, halk›n kat›l›mc›s› oldu¤u ye-rel yönetimleri hakim k›labildi¤i alanlarda halk›n ihtiyaçlar›do¤rultusunda hizmet veren ve do¤rudan halk›n kontrol vedenetiminde olacak yönetimlerin yaflam bulabilmesi ve kit-lelere güven vermesi seçim çal›flmalar› süresince yaklafl›m›-m›z olacakt›r. “Nas›l bir yerel yönetim?” sorusunun yan›tlar›-n› halkla birlikte aramayan, bunun propagandas›n› halklabirlikte yapamayan herhangi bir güç, kitleler karfl›s›ndakiinand›r›c›l›¤›n› daha yolun bafl›nda yitirmifl demektir. Bu yö-nüyle yerel yönetimlerde uygulan›lacak politikalar kadarönem tafl›yan di¤er bir husus da 2009 Mart’›na kadar süre-cek olan çal›flmalar› kitlelere ra¤men ve kitleler ad›na olanhatal› yaklafl›mlardan uzak ve bu gibi anlay›fllarla uzlaflma-yarak halk›n içersinde ve halkla birlikte örgütlemektir. Bu-günden att›¤›m›z her ad›m, yar›n için bir gösterge ve baflar›-lar›m›z›n zemini olacakt›r.

Bu çerçevede halk›n yönetime etkin kat›l›m›n› sa¤lamakiçin mahalle meclisleri, kad›n meclisleri, gençlik meclisleri gi-bi organlar oluflturulmas› ça¤r›s› yerel seçimlerin sonras›ndahayata geçirilecek bir proje olarak alg›lanmamal›d›r. Halk›nsorunlar›n› tart›fl›p çözümlerini üretmede söz, yetki ve kararhakk›n›n ellerinde oldu¤u bu meclislerin oluflturulabilmesiiçin, Yeni Demokrasi güçlerinin bugünden bu modellerin ilkad›mlar›n› atmalar› ertelenemez bir ihtiyaçt›r. Özellikle degençlik, niteli¤i gere¤i daha bask›n olarak sahip oldu¤u dina-mizmini, en genifl çevresiyle birlikte harekete geçirerek ye-rel seçim çal›flmalar›n›n kitlelerle buluflmas›nda etkin rol oy-namal›d›r. Merkezi ve yerel örgütlenmelerini oluflturmuflolan gençlik, kendisine özel bir faaliyet plan› beklemeksizin,tüm güçlerini ve olanaklar›n› merkezi amaç ve hedefler da-hilinde organize edebilmelidir. Zira, bizleri bekleyen bu yo-¤un pratik sürecin en verimli flekilde hayata geçirilebilme-sinde, Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n birçok ilinde kurumsal ya-p›s›n› oluflturmufl olan halk gençli¤inin bu yükün bir k›sm›n›omuzlamas›n›n önemli derecede rol oynayaca¤› aflikard›r.Liselerde, üniversitelerde, semtlerde, köylerde k›sacas› tümfaaliyet alanlar›ndaki gücün ele al›narak ihtiyaçlar dahilindeyerel seçimler çal›flmalar›na kanalize edilebilmesi sa¤land›¤›taktirde, “halk için yerel yönetimler” iddiam›z›n nesnellefl-memesinin hiçbir nedeni yoktur.

Tüm çal›flmalar›m›zda oldu¤u gibi yerel seçim çal›flmala-r›nda da güçlerimizi merkezi politikaya en uygun flekildeyönlendirebilmek için yo¤unlafl›lm›fl bölgelerin tespiti, esas-tali ayr›mlar›n›n yap›lmas› gereklidir. Gençli¤in kendi mevcutalan faaliyetlerinin seçim çal›flmalar›yla karfl› karfl›ya getiri-lerek, biri di¤erine tercih edilecek bir yaklafl›m, gençli¤inkendi sorunlar›n› toplumsal sorunlardan yal›tarak, kendi içdeviniminde çözümsüzlü¤e iteklemek anlam›na gelecektir.Buradan hareketle bütünlüklü bir alternatif sa¤lamasa dayerel yönetimleri elde etmenin sunaca¤› olanaklar do¤ruanlafl›lmal› ve halk gençli¤inin dinamik, yarat›c› yap›s› ile bueksenli yürütülen çal›flmalar zenginlefltirilerek kitlelere ta-fl›nmal›d›r. Yeni Demokrasi güçlerinin mevcut potansiyeligöz önünde bulunduruldu¤unda, halk gençli¤inin de önündeduran ilk öncelikli bölge, yerel yönetimi kazanman›n koflul-lar›n›n bulundu¤u Dersim olmal›d›r. Yeni Demokrasi güçleri-nin aylar öncesinde Dersim'de bafllatm›fl olduklar› çal›flmalarbugün belirli bir olgunlu¤a eriflmifl bulunmaktad›r. Halkgençli¤i bu geliflmelere kay›ts›z kalmadan, gençli¤in bu ça-l›flmalardaki etkinli¤inin önemine uygun, hiçbir fedakarl›k,özveriden kaç›nmayan bir anlay›fl bütünlü¤üyle kendi öne-rilerini, plan, program›n› ç›kartarak tüm güçlerini "halk içinyerel yönetimler" projesinin somut bir kazan›ma dönüflme-si için seferber etmelidir.

Ankara Üniversitesi Meclisi’nin sürdürdü¤ü yemekhane iflgalinin polis sald›r›s›yla sona ermesinin ard›n-dan, 14 Aral›k günü tekrar bir araya gelen Meclis, direnifli devam ettirme do¤rultusunda yeni kararlar ald›

AA

“Bu ülkede hükümete gelmenin yolu Beyaz Saray’dan geçer”sözünü üniversitelere uyarlad›¤›m›zda, üniversiteye rektör ola-bilmenin yolu da hükümetten geçiyor. Üniversitelerde son y›l-larda yap›lan rektörlük seçimleri(!), egemen s›n›flar›n farkl› klik-lerinin üniversitelerde kadrolafl›p, üniversiteleri kendilerine ye-deklemek için yapt›klar› etkiyi gözler önüne seriyor. Sözde seçim yönetmeli¤i, sadece ö¤retim görevlilerinin içindeyard›mc› doçentlerin, doçentlerin ve profesörlerin oy kullana-bilmesini olanakl› k›larken, di¤er akademik kadronun ve üni-versitenin di¤er bileflenleri olan ö¤rencilere ve üniversite çal›-flanlar›na herhangi bir söz hakk› vermeyi gerek görmüyor. Ya-p›lan bu seçim içinden en fazla oyu alan alt› aday YÖK taraf›n-dan herhangi bir kritere ba¤l› olmaks›z›n üçe indirilerek cum-hurbaflkanl›¤›na gönderiliyor. Cumhurbaflkan› da yine herhangibir kriter aramadan bu üç aday içinden herhangi birini rektörolarak at›yor. ‹flleyen bu sözde seçim yönetmeli¤i, kuruldu¤ugünden itibaren üniversiteler üzerine karabasan gibi çökenYÖK’e ve cumhurbaflkanl›¤›na kritik misyonlar biçiyor. Dolay›-s›yla cumhurbaflkanl›¤›n› ve onun atamas›yla flekillenen YÖK’üelinde tutan taraf, üniversitelerde kadrolaflmay› sa¤lay›p, üni-versiteleri ç›karlar›-ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekillendirme hak-k›n› elde etmifl oluyor. Bir önceki cumhurbaflkan› Ahmet Nec-det Sezer döneminde rektör adaylar›n›n hakk›nda çeflitli istih-barat raporlar› toplanarak mümkün mertebe, söylemlerindeorduyu göklere ç›kartan Kemalist adaylar›n atanmas›, AbdullahGül döneminde ise flu ana kadar yap›lan 43 rektör atamas›nda41’nin AKP’ye yak›n adaylar ya da kendisini aç›ktan AKP’li ola-rak ifade eden adaylar›n atanm›fl olmas› olmas› tablonun vaha-metini sergiler niteliktedir. Son y›llarda laiklik-gericilik tart›flmas› üzerinden yap›lan bu “kö-fle kapmaca oyunu”, özellikle sahte demokrasi söylemleri üze-rinden meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Bu kurumlar› ele geçirmekiçin sahte demokrasi söylemleriyle halk› aldatan AKP, bu ku-rumlar› ele geçirdikten sonra daha önce Kemalistlerin yapt›¤›n-dan farkl› bir fley yapmayacakt›r -zaten böyle bir fley yapmas›beklenemez-. Daha önce bu atamalar› yapan Kemalistlerin isebu kurumlar› kaybettikten sonra AKP’den sahte demokrasisöylemlerini devralmas› her iki kesimin de üniversiteleri “Eskitas, eski hamam” usulü yönetti¤inin, yönetece¤inin göstergesi-dir. Zira üniversite bileflenlerinin edilgen k›l›nd›¤›, her türlü aka-demik, demokratik, ekonomik hak ve taleplerinin zorla bast›r›l-

d›¤› bir yönetim anlay›fl›ndan baflka bir fley de beklenemez.Üniversite gençli¤ini idare-polis iflbirli¤i ile haz›rlanm›fl sorufltur-ma, gözalt› ve tutuklama terörüyle sindirmeye çal›flanlar, sivilfaflistleri onlara sald›rtanlar, kendi fikirleri d›fl›nda hiçbir fikreyaflam flans› tan›mayanlar, “ücretli kölelik” flartlar›nda çal›flmakistemeyen ve sosyal y›k›m politikalar›na karfl› mücadele edenüniversite emekçilerini kap› d›fl›na koymaya çal›flanlar elbetteki kendilerinin rahatça at koflturabilecekleri bir üniversite mo-deli oluflturmaya çal›flacaklard›r. Bu konuda son dönemde rektörlük seçimleriyle gündemde

olan ‹stanbul Üniversitesi’nin rektör adaylar›n›n vaatleri de bu-nu do¤rular niteliktedir. Rektör adaylar›n›n befl y›ld›zl› otel, al›fl-verifl merkezi, helikopter, teknopark, fuar alan›, ulusal TV, ö¤re-tim görevlileri için huzur evi gibi vaatleri en çok göze çarpan-lardan. Yaklafl›k 500 milyon YTL’lik bütçesiyle rektörlük içinadeta ifltah kabartan ‹stanbul Üniversitesi, rektör adaylar›n›nvaatlerinin daha çok oy hakk› bulunan ö¤retim görevlilerineyönelik “rüflvet” niteli¤inde olmas›, di¤er üniversite bileflenleri-nin herhangi bir akademik, demokratik ve ekonomik talebininyer almamas› egemenler aç›s›ndan çok anlaml› olmal›d›r.

“Üniversite yönetiminde söz, yetki, karar hakk› istiyoruz!”

Nas›l bir üniversite istiyoruz?Bu duruma karfl› yürütülecek mücadele bu sorundanmuzdarip herkesin taleplerini içeren bir hatta ilerlemelidir.Dar grupçuluktan kaç›n›l›p üniversite bileflenlerinin ortaktalepleri etraf›nda örülmelidir. Bu konuda özellikle üniver-sitelerde uygulanan k›flla uygulamalar›na dikkat çekilerek,örgütlü, örgütsüz birçok kesimi rahats›z eden fakülteleraras› geçifl yasa¤›, Özel Güvenlik Birimi (ÖGB) ve polisinüniversitelerde “arama “ maskesi alt›nda uygulad›¤› terör,üniversitelerde ö¤rencilerin kendilerini gelifltirecekleri kül-tür, sanat kurumlar›na bütçe ayr›lmamas›n›n teflhiri yap›l-mal›d›r. Üniversite bileflenleri kendilerine uygulanan buanti-demokratik uygulamalara karfl›, birlikte ortak taleplerekseninde hareket etmelidirler. Bu konuda Ankara Üni-versitesi’nde yaflanan TADAL direnifli örnek teflkil etmeli-dir. Ayn› flekilde son günlerde ‹stanbul Üniversitesi özgü-lünde yaflanan rektörlük atamas›na ve di¤er atamalara karfl› da tüm üniversite bileflenleri ortak hareket etmelidirler.Yap›lan seçimlerin! göstermelik oldu¤unu, demokrasi havarili¤i yapanlar›n üniversitenin di¤er bileflenlerine yönetim-de söz hakk› vermeyerek demokrasiyi hiçe sayd›¤› kavran›lmal›d›r. Ayn› zamanda üniversite ve ba¤l› kurumlar›n yö-netiminin tüm yetkisinin üniversite bileflenlerinin içinde yer ald›¤› kurullara devredilmesi gereklili¤i anlat›lmal›d›r. Üni-versitelerin, egemen s›n›flar›n ideolojisinin empoze edildi¤i, flovenizmin afl›land›¤›, gençli¤in sahte gelecek hayalleriy-le kand›r›ld›¤›, üniversite emekçilerinin sosyal y›k›m politikalar›yla ücretli kölelik flartlar›nda yaflamaya zorland›¤›, aka-demisyenlerin bilimsel çal›flmalar›n›n engellendi¤i bugünkü durumundan kurtarmak için bu kurullar›n gereklili¤i an-lat›lmal›d›r. Üniversitelerin “Yüz çiçek açs›n yüz fikir ak›m› yar›fls›n” fliar› etraf›nda örgütlenerek, farkl› düflüncelerinkendini özgürce ifade etti¤i alanlara dönüflmesinin zorunlulu¤u anlat›lmal›d›r.

Page 10: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

10 16-31 Aral›k 2008 dünya

unanistan, polisin 15 yafl›ndaki bir genci öl-dürmesinin ard›ndan öfkesini soka¤a tafl›yanhalk›n eylemleri ile sars›l›yor. Eylemlerin 5.gününde ülkedeki iki büyük sendikan›n dabir günlük genel grev ilan ederek eylemedestek vermesi, ülkede yaflam› durma nokta-s›na getirdi.

Yunanistan Baflbakan› Kostas Karamanlis olaylar› “300-500 maske-li ya¤mac›”, “demokrasi düflman›”na y›karak ülkede t›rman›fl göste-ren polis terörünü ve derinleflen ekonomik y›k›m› gizleyerek, ken-dilerini güvenilir tek güç olarak göstermeye çal›fl›yor. Kimi “sol”cu“kanaat önderleri” de, gençleri “kör bir fliddete teslim olmak”la suç-layarak Karamanlis’in korosuna ses katsa da, kitle eylemlerinin he-defleri bu söylemleri bofla ç›kart›yor. Sokaklara isyanlar›n› tafl›yankitlenin uluslararas› flirketleri, devlet dairelerini, polis karakollar›n›ve bankalar› hedef al›nmas›, asl›nda hedeflerini iyi seçtiklerini orta-ya koyuyor. Zira Yunanistan’da iflçi-emekçi ve ö¤renciler; devletine¤itimden sa¤l›¤a hemen her alan› özellefltirmeye çal›flmas›na,uluslararas› tekellerin ülkeyi soymas›na, ülkede art›fl gösteren po-lis-devlet sald›r›lar›na, emperyalist devletlere olan ba¤›ml›l›¤›n de-rinleflmesine, öfkeliler ve tam da bu nedenle hedeflerini bu flekildebelirlemifl görünüyorlar. Bir gencin öldürülmesinin ard›ndan budenli genifl kitle eylemlerinin bafllamas›, grev ilan edilmesi, iflçi-emekçilerin sokaklara ç›kmalar›n›n alt›nda yatan temel etken debu yaflananlara yönelik öfke olsa gerek. Tekelci medyan›n, halk›nbu meflru eylemleri karfl›s›nda avaz avaz ba¤›rarak yaflananlar› çar-p›tmas› ve bir grup “demokrasi düflman›”n›n ifli olarak göstermeside, asl›nda kitlenin hedefinin do¤ru belirlendi¤ini gösteriyor. Sözü-nü etti¤imiz bu medyan›n (sahiplerinin) kendilerini yanan bankalar-la, uluslararas› flirketlerle, polis karakollar› ile özdefllefltirmeleri, ey-lemlerin gerçek niteliklerini gayet iyi anlad›klar›na iflaret ediyor!

Beklenen bir tepkinin d›fla vurumu...Bizlere refah›n, zenginli¤in ve demokrasinin anahtar› olarak sunu-lan Avrupa Birli¤i’nin üyesi olan Yunanistan, son y›llarda yo¤uneylemlere sahne olan bir ülke. AB politikalar› çerçevesinde sosyalgüvenli¤in tasfiye edilmesine dönük ad›mlar›n at›lmas›, ülkedehalk›n büyük tepkisine neden olmufltu. Bunu, özel üniversitelerin

aç›lmas›na izin veren yasanan ç›kart›lmas› ve e¤itimin özellefltiril-mesinin önünü açan düzenlemelerin yap›lmas› karfl›s›nda patakveren ve halk›n da büyük destek verdi¤i kitlesel ö¤renci eylemle-ri izlemiflti. Sosyal ve ekonomik sald›r›yla atbafl› bir flekilde ülke-deki polis teflkilat›n›n güçlendirilmesi, polislerin halka karfl› dahada sald›rgan bir hal almas›n› beraberinde getirmiflti. Yunanistan

halk› gibi, ülkede yaflayan çok say›da göçmen de devletin bu sal-d›r›lar›ndan fazlas›yla etkileniyordu. Böylesi bir tablo içerisindeAlexandros Grigoropoulos adl› gencin bir polis taraf›ndan öldürül-mesi, barda¤› tafl›ran damla oldu. Ne var ki ekonomik y›k›m›n de-rinleflmesine ve iflçi-emekçilerde büyük bir tepki yaratmas›nakarfl›n sendikalar›n devletle iyi geçinme kayg›lar›, bu eylemlerin

çok daha güçlü bir flekilde a盤a ç›kmas›n›n önünü ald›.

Bu arada hükümeti istifaya ça¤›ran muhalefetteki PASOK partisi-nin, kitle eylemlerini besleyen özellefltirme politikalar›n›n bafllat›-c›s› ve yine Aleksis’i öldüren polisin ba¤l› oldu¤u birimin kurucu-su olmas› ise, PASOK’un ve düzen partilerinin sahtekar nitelikleri-nin çapr›c› bir göstergesi.

Görünen o ki, 15 yafl›ndaki Aleksis’in öldürülmesi, Yunanistan hal-k›n›n düzene tepkisini daha da derinlefltirmifl bulunuyor. Bu an-lamda Karamanlis’in; “demokrasi düflmanlar›” söylemi bir gerçek-li¤i de ifade ediyor. Yunanistan halk› sadece sermaye sahiplerineve devlet erkan›na hizmet eden bir demokrasiye düflman. Henüzgerçek manada bilince ç›kartm›fl olmasa da, talep edilen genifl kit-leler için bir demokrasidir, yani gerçek demokrasi! Sokaklaraç›kan binlerin ortaya koyduklar› militan ve hedefi belli eylemler,do¤ru bir önderlik ve örgütlülükten büyük oranda yoksun olmas›nedeniyle bir ç›kmaz ile karfl› karfl›ya olsa da, belirli kazan›mlarelde etmesi kuvvetle muhtemel görünüyor.

Polis cinayetlerine tek yan›t birleflik direnifltir!Aralar›nda Maoist Komünist Partisi (MKP)’nin de yer ald›¤› Balkan‹flçi ve Komünist Partiler Konferans›, polis cinayetine iliflkin yaz›l›bir aç›klama yaparak tüm ilerici güçlere eylemleri desteklemeça¤r›s›nda bulundu. “Bu cinayet göstermifltir ki, burjuvazi sadecedemokratik hak ve özgürlükleri çi¤nemekle kalm›yor, ayn› za-manda halklar›m›z›n evlatlar›n› sokaklarda aç›kça katletmektende geri durmuyor. Derinleflen ekonomik krizle birlikte iflçi veemekçilere yönelik her türlü bask› da t›rmanmaya devam ede-cektir. Ancak yi¤it Yunan halk› polis cinayeti karfl›s›nda susmam›flve Yunan sol hareketi polis terörünü derhal ve militanca yan›tla-m›flt›r” ifadelerine yer verilen aç›klamada, “Balkan Komünist ve ‹fl-çi Partileri Konferans› olarak bizler, polis terörüne karfl› tüm araç-larla militanca direnen Yunan halk›yla dayan›flmam›z› ifade edi-yoruz. Tüm ilerici, anti-emperyalist, devrimci ve komünist güçleri,bu keyfili¤i ve bask›y› protesto etmeye, ülkelerindeki Yunan kon-solosluklar› önünde protesto eylemleri gerçeklefltirmeye, burjuvadevletin sald›r›lar›na tüm yollarla direnen ve adalet isteyen Yunanhalk›yla dayan›flma göstermeye ça¤›r›yoruz.” denildi.

YÖNEL‹M

Kaz›m C‹HANYazar›m›z›n yaz›s› gelmedi¤inden dolay›

yay›nlayam›yoruz

Somali’nin sadece Mogadiflu kentinde hakim olan ABD yanl›-s› “devlet baflbakan›” Nur Hasan Hüseyin, Somali aç›klar›ndaonlarca yabanc› gemiyi kaç›ran korsanlar› tek bafllar›na dur-duramayacaklar›n›, uluslararas› güçlerden yard›m istedikleriniaç›klad›. BM flemsiyesi alt›nda bir gücün ülkeye konumland›-r›lmas› isteyen Hüseyin, bu durum gerçekleflmeden Etiyop-ya’n›n Somali’deki askerlerini çekmemesini istedi.

Bilindi¤i üzere Hüseyin baflkanl›¤›ndaki hükümet ABD taraf›n-dan do¤rudan ve Etiyopya eliyle dolayl› olarak desteleniyor.Ne var ki söz konusu hükümet ülkenin sadece Mogadiflu ken-tine hakim, ülkenin di¤er alanlar› ABD ve Etiyopya karfl›t› ‹s-lam Mahkemeleri Birli¤i’nin denetimi alt›nda. Hüseyin’in BMflemsiyesi alt›nda asker istemesi, bir anlamda ülkede ABDdestekli hükümetinin tek iktidar haline gelmesi amac›n› dabar›nd›r›yor. Söz konusu güçlerin Somali’de konufllanmalar›‹slam Mahkemeleri Biri¤i’ne yönelmeleri halinde ülkede bü-yük bir y›k›m›n yaflanmas› kaç›n›lmaz duruma gelecektir.

Resmi ziyaret için Hindistan’a giden Rusya Devlet Baflkan›Dmitriy Medvedev, ‘Mumbai sald›r›s›n›n ayd›nl›¤a kavuflmas›ve olas› yeni sald›r›lar›n›n engellenmesi için’ Hindistan’a yar-d›m sözünde bulundu.

Hindistan hükümetinin ülkedeki tehlike ile ilgili uyar›lar›nara¤men Hindistan’a giden Medvedev, gazetecilerin terör sald›-r›lar›ndan korkup korkmad›¤› yönündeki sorular› karfl›s›nda,“E¤er bu sald›r›lardan çekinip gelmeseydik, teröristler as›l oza-man hedeflerine ulaflm›fl olurlard›” dedi. Medvedev’in bu söz-leri, Rusya’n›n Mumbai’deki sald›r›n›n, Rusya-Hindistan iliflkile-rinin geliflmesinin engellenmesi için gerçeklefltirildi¤i düflünce-sinde oldu¤u fleklinde yorumland›. Medvedev’in Hindistan zi-yaretinde, Rusya’n›n Hindistan’da iki nükleer santral infla et-mesi, Hindistan’›n Rusya’dan 80 askeri tafl›ma helikopteri al-mas› konusunda anlaflma imzaland›¤› aç›kland›.

Budapeflte'deki uluslararas› Ferihegy Havaalan›’nda 10 Ara-l›k’ta bafllayan grev devam ediyor.Aralar›nda uçufl kontrolörleri, yer hizmetleri ve güvenlik per-sonelinin de bulundu¤u havaalan› çal›flanlar›n›n ücret art›fl›talebiyle yapt›klar› grev nedeniyle Macaristan Havayollar›(MALEV) seferlerinin büyük bölümünü iptal etmek zorundakal›rken, grevdeki iflçiler, grevin ancak talepleri kabul edildi-¤inde bitirilece¤ini kaydettiler.

YUNAN‹STAN: G‹ZLENENLER VE GERÇEKLER

“Biz küçük dükkanlara yönelik eylemlere karfl›y›z. Bankalar gibi büyük finansal iflletmeleri hedef al›yo-ruz; çünkü say›s›z insan karn›n› zar zor doyurabilirken, bu kurumlar büyük bir haks›z kazanç elde edi-yorlar ve ülkeyi boyunduruk alt›na al›yorlar. Amac›m›z sesimizi duyurabilmek. Ama duyurmaya çal›flt›-¤›m›z sadece bizim de¤il, hepimizin sesi.” (Konstantinos Sakkas-23 yafl›ndaki bir eylemci)

Y

ABD emperyalizminin Peru yönetimini eline al-mas›, Latin Amreki’daki sol ideolojiyi yenidengündeme getirirken, bu süreç PKP’nin de gücü-nü artt›rmas›na sahne oldu.

PKP’nin giderek büyüyen askeri gücü ve kontroletti¤i alanlar sonucunda, Peru’da, “devlet içindedevlet” olma durumu ortaya ç›kt›. PKP’nin lider-li¤i bu nedenle sürekli bir flekilde ABD destekligerici Peru devletinin hedefi olageldi. Gonzalo veçok say›da önder kadronun ABD destekli gericiPeru devletine tutsak düflmesinin ve PKP’nin bü-yük bir güç kayb› yaflamas›n›n ard›ndan, yeniönderlik kademesi de, PKP’nin toparlanmas›n›engellemeye çal›flan ABD destekli Peru devleti-nin bafll›ca hedefi oldular. PKP, bugün faaliyetle-rini esasta Apurimak ve Ene ›rmaklar› boyuncauzanan ormanl›k alanda yo¤unlaflt›rmaktad›r.

Peru Komünist Partisi (PKP) geri dönüyorPeru devleti her ne kadar PKP’nin sadece bir kaçyüz gerillas›n›n kald›¤›n› iddia etse de, PKP geril-lalar› gerici Peru güçlerine a¤›r darbeler vurmay›sürdürüyor ve bu darbeler gittikçe s›klafl›yor.PKP, 80. kurulufl y›ldönümü olan bu y›l içerisindeülkedeki etkinli¤ini ve devlet güçlerine vurdu¤u

darbeleri artt›raca¤›n› duyurdu. Bu çerçevede

yap›lan 9 ekim eyleminde 14 Peru askeri gerilla-

lar taraf›ndan saf d›fl› edilmiflti. PKP ayn› ay içe-

risinde ülkede faaliyet yürüten ABD’ye ait Doe

Run maden firmas›n›n çal›flma sahas›n› basarak

götürebildi¤i tüm teknik, t›bbi ve g›da malzeme-

lerini kamulaflt›rd›.

Kas›m ay› da PKP’nin yo¤unlaflan eylemlerine ta-

n›k oldu. 12 Kas›m günü PKP gerillalar›na dönük

bir sald›r› için arazi taramas› yapan helikopter

gerillar taraf›ndan vuruldu, 2 asker yaraland›.

Bunu, Huallaga Vadisi’nde gerçeklefltirilen ve 27

askerin öldü¤ü sald›r› izledi. Kas›m ay›ndaki son

sald›r›, Huallaga’n›n ac›s›yla gerillalar› imhaya

kalkan gerici Peru odusuna indirilen son y›llar›n

en büyük darbesi oldu. Askerlere pusu kuran

gerillalarla Peru ordusu aras›nda 29 Kas›m günü

ç›kan çat›flmada 60 Peru askeri öldü.

PKP’nin, 29 Kas›m’da Peru’nun baflkentinde ger-çeklefltirilen ve aralar›nda ABD Devlet Baflkan›Bush, Rusya Devlet Baflkan› Medvedev’in de bu-lundu¤u çok say›da gerici devlet baflkan›n›n biraraya geldi¤i Asya Pasifik Ekonomik ‹flbirli¤i Ör-gütü (APEC)’ne yönelik sald›r› haz›rl›¤› yapt›¤›, ey-lem plan›n›n Peru devletinin eline geçmesi ne-deniyle sald›r›n›n iptal edildi¤i Peru bas›n›nayans›m›flt›.

Peru devrimini destekleyelimGeçmiflte Peru devrimine verilen destek bir hayligüçlüydü. PKP’nin ald›¤› darbeden sonra yaralar›-n› sarmaya ve yeniden aya¤a dikilmeye baflla¤›-d› bu dönemde, DEH içindeki ve d›fl›ndaki tümMaoist partiler, devrimci-ilerici tüm kurum, parti,örgüt ve kifliler yeniden flahlanma sürecine girenPKP ve onun önderli¤i alt›ndaki Peru devrim mü-cadelesini desteklemek görevi ile karfl› karfl›ya.

Peru Komünist Partisi eylemlerini artt›rd› Peru Komünist Partisi, 1980 y›l›ndaDevrimci Enternasyonal Hareket’ekat›lmas›n›n ard›ndan Halk Savafl›yolunu tutmufltu. PKP, Gonzalo’nunbaflkanl›¤›ndaki yeni önderlik tara-f›ndan yeni bir düzenlemeye tabiitutulmufl, kadro ve kitleler BaflkanMao’nun siyasal çizgisi do¤rultu-sunda konumland›r›lm›flt›

Hindistan’›n Tamar bölgesindedevriye gezen polis arac› Hindis-tan Komünist Partisi (Maoist)’eba¤l› Halk Kurtulufl Gerilla Ordu-su taraf›ndan vuruldu. 6 Aral›kgünü gerçeklefltirilen eylemde5 polisin öldü¤ü, Maoistlerin,polislerin silahlar›n› alarak geriçekildikleri aç›kland›.

Hindistan maden iflçilerindenMaoistlere destekUttar Pradesh bölgesindeki ma-den iflçileri, maden ç›kartmakiçin kullan›lan çeflitli patlay›c›la-

r› Maoistlere tafl›yarak, Maoist-lerin mücadelelerine destekoluyor.Hindistan polisinden bir yetkiliyerel bir gazeteye yapt›¤› aç›k-lamada, HKP(M) taraf›ndan çe-flitli bölgelerde kullan›lan patla-y›c›lar›n maden ç›kartmada kul-lan›lan türden oldu¤una dikkatçekerek, “Aç›k ki Maoistler ma-den sektöründe güçlü iliflkileresahipler” ifadesinde bulundu.Bu y›l Kas›m ay›na kadar ülke-nin çeflitli yerlerinde Maoistlereait 35 bin fünye, 3 bin elektirik-

li fünye, 700 kilo patlay›c›, 2 binfitil, 33 ton amonyum nitrat ve200 patlay›c› fifle¤in ele geçiril-di¤ini söyleyen polis yetkilisi,bu patlay›c›lar›n büyük bölü-münün Chandauli, Mirzapur, Al-lahabad, Mahoba, Mugalsaray,Balrampur ve Sonebhandra gibiMaoistlerin etkin olduklar› vemaden iflletmelerinin bulundu-¤u bölgelerde ele geçirildi¤ineiflaret ederek, bunun, Maoistle-rin madenciler içinde güçlü birörgütlülü¤e sahip oldu¤unu or-taya koydu¤unu belirtti.

Hindistan’da Maoistlerden eylem

Afganistan'daki NATO veABD birliklerine askeriteçhizat götüren 96 kam-yon, s›n›r›n Pakistan ta-raf›nda atefle verildi.Sald›r›da 160'dan fazlaaskeri araç kullan›lamazhale gelirken, polis olay-da, yaklafl›k 250 milita-n›n Pakistan'›n Peflaverkenti yak›n›ndaki iki ter-minale füze ve di¤er si-lahlarla sald›rd›¤›n› kay-detti. Peflaver'den Afga-nistan'a giden yol Afga-nistan'da görev yapanBat›l› birlikler için önemlibir ikmal hatt›.

El-Fetih ve Hamas aras›n-daki siyasi gerginlik, çoksay›da Filistinli mültecininyaflad›¤› Lübnan’da silahl›çat›flmaya dönüfltü. 9 Ara-l›k günü El-Fetih ve Ha-mas taraftarlar› aras›ndaLübnan’›n güneyindekiSayda kenti yak›nlar›ndayer alan Miye Filistin mül-teci kamp›nda yaflanançat›flmada bir kiflinin öldü-¤ü, iki kiflinin de yaralan-d›¤› bildirildi.

Pakistan'da NATOve ABD konvoyunabüyük sald›r›

El Fetih-Hamas gerginli¤i çat›flmaya dönüfltü

Somali kanl› bir çat›flmaya do¤ru gidiyor

Medvedev’denHindistan’a yard›m

Budapeflte havaalan›ndabafllayan grev sürüyor

Page 11: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

11forum 16-31 Aral›k 2008

Uygarl›k, çekirge gibidir. Tarih boyunca bir yerdenötekisine z›plam›fl durmufl. Bir zamanlar dünyan›nhakimi Roma ‹mparatorlu¤u idi. Bütün yollar Ro-ma’ya ç›k›yordu. ‹ngiltere, güneflin batmad›¤› bir im-paratorluk idi. ‹ngiltere’nin hakimiyeti alt›ndaki top-raklar o kadar geniflti ki, ayn› anda gece ve gündüz,akflam ve sabah yaflan›yordu. Onun için Günefl’inbatmad›¤› ülke deniyordu. Uygarl›k ve güç çekirgesidaha sonra Amerika’ya s›çrad›. Servet avc›lar›n›n, al-t›n aray›c›lar›n›n, Avrupa’daki feodal bask›dan kaçan-lar›n, keflif tutkunlar›n›n, iflsizlerin, haydutlar›n, ka-nun kaçaklar›n›n gidip yerlileri katlederek kurdukla-r› devletten; dünyaya hükmeden bugünkü ABD ç›k-

t›... Para, güç ve servet için yola ç›km›fl bu kadar insafs›z ve gö-zü pek insan›n yaflad›¤› ülkenin dünya birincisi olmas› çok nor-mal...

Dünya birincisi kalabilmek için ise silahlar›n ve sanayinin mo-derne edilmesi yetmez. Kanunlar›n ve yasalar›n da modern ol-mas› gerekiyor. Bugün hala Roma Hukuku’nun geçerli oldu¤u-nu söylersek, dünya gücü olabilmek için imparatorluklar›n ayn›zamanda nas›l bir hukuk savafl› verdiklerini anlatm›fl oluruz.

ABD Ortado¤u’da ç›karlar› için vard›r

Ancak sistem ve devlet büyüdükçe bu devletin, bu sistemin ih-tiyaçlar› da art›yor. Dünya enerjisinin en çok kullanan› olup, an-cak kulland›¤› enerji kaynaklar›n›n çeyre¤ine dahi sahip olama-mak ABD’nin en büyük ç›kmaz›. Onun için ABD’yi Ortado¤u’yasalan strateji uzmanlar› flöyle demifllerdi: “ABD’nin gelecek elliy›lda dünya lideri olarak kalabilmesi için Ortado¤u’nun ve oraülkelerinin enerji kaynaklar›n›n Amerika’n›n kontrolünde olma-s› gerekiyor.”

ABD’nin Ortado¤u’daki varl›¤›n›n temel gerekçesi budur. Ameri-ka’n›n Ortado¤u’da bulaflt›¤› çeliflkiler ise, varl›¤›n kal›c›l›¤›n› sa¤-layacak sorunlard›r. Sorunlar› bazen çözer gibi görünür, bazengerçekten çözer, bazen çözülmüfl bir sorunu yeniden kafl›r. Bü-tün bunlar› yaparken tek amaç güdülür: Amerikan sisteminintemel ç›karlar›. Amerika’n›n temel ç›karlar› o gün için sükunetgerektiriyorsa ABD gerçekten iyi bir arac› rolü oynar. Savafl ge-rekiyorsa, kendi yaratt›¤› Bin Ladin için Afganistan’›, y›llarcakomflular›na karfl› bir el bombas› gibi kulland›¤› Saddam’› vurur.Tabii Saddam’› vurunca da, y›llarca Saddam bask›s› alt›nda ka-lanlara bir miktar özgürlük ve statü düfler. Bu, bütün savafllar›nve alt üstlerin do¤al sonucudur. Irak’ta Kürtler ve fiiiler bir mik-tar özgür olamayacaksa, Saddam’› düflürmenin bir mant›¤› her-halde olmazd›.

Türk sistemi çökerse Bat› sistemi çökebilir

Fakat tafllar yerinden oynad› m› bu kez baflka fleyler oluyor. Ör-ne¤in, normalde üç benzemezli Irak’tan Yugoslavya gibi üç ay-r› devletin ç›kmas› gerekirken, bu kez devreye Türk devletininKürt özgürlü¤ü kayg›s› girdi ve da¤›t›lan Irak’›n birli¤inin sa¤lan-

mas› bu kez ABD’nin yeniden temel u¤rafl› halini ald›.

Neden?

Ortado¤u’da Türk sistemi çökerse Bat› sistemi çöker. Borsalar

alt üst olur. Dünya krizi kontrol d›fl›na ç›kar. Ortado¤u’da Bat›

de¤erleri, Bat› egemenli¤i, Bat› güvenli¤i çöker. Amerika ve Av-

rupa’n›n; dünyan›n bütün sistemlerini de¤ifltirdikleri bir ça¤da,

Türkiye sistemini ufak tefek reformlarla ayakta tutmak isteme-

lerinin tek nedeni budur: ‹slam radikalizmine ve do¤udan gele-

cek açlar›n sald›r›lar›na karfl› bir duvard›r Türkiye... Bat› sistemi-

ni koruyan bir duvar. Onun için Türk sisteminin zaafa u¤rama-

mas›, zaafa u¤rad›¤› yerde ekonomik ve askeri desteklerle ye-

niden aya¤a kald›r›lmas› kendileri için çok önemli...

Fakat iflte Türkiye’yi de on parça olmufl Kemalist de¤erlerleayakta tutmak çok kolay de¤il. Yeni felsefelere, yeni ideolojile-re ihtiyaç var. Amerikan destekli 12 Eylül’ün gündeme koydu¤uve bugün iktidarda olan Türk-‹slam sentezi flimdiki zamanlariçin düflünülmüfltü. Ad›na Il›ml› ‹slam diyorlar. Fethullah Gülenzaten bu ifl için Amerikan korumas› alt›nda. Parçal› Türk devletyap›s›na ve güvenli¤ine güvenilmedi¤i için Amerika’ya apar to-par götürüldü.

San›r›m, Ortado¤u’da kartlar henüz kar›lmad›. ABD, ‹ran ve Suri-ye rejimlerini de y›kmak istiyor, ama Irak’ta h›z› kesildi. Asl›ndaABD’nin Irak’taki h›z›n› Türk devleti kesti. E¤er ABD ilk gün Irak’›üçe bölüp ç›ksayd› burnu bu kadar sürtmeyecekti...

ABD’yi Ortado¤u’da Irak’›n birli¤i çabas› çok güç durumda b›rak›r.Irak federalizminin sosyolojik bir temeli yok. fiimdiye kadar öleninsan say›s›n›n bir buçuk milyon oldu¤u söyleniyor ki, do¤rudur.Hangi sosyalist devrimde bir buçuk milyon insan öldü? Herhangibir sosyalist ülkede ufac›k bir insan hakk› ihlalini da¤ büyüklü-¤ünde sorun haline getiren Bat›, 20 milyonlu Irak’ta bir buçukmilyon insan›n ölmesini önemsemedi...

AKP, Amerikan projesidir

AKP, Amerika’n›n Irak’a müdahalesi hesaplanarak Türkiye içindüflünülmüfl bir iktidar biçimidir. AKP, bir Amerikan projesidir.Güdümlü Il›ml› ‹slam’›n iktidarda olmas› Irak müdahalesi aç›s›n-dan ABD için çok önemliydi. AKP iktidardayken hiçbir camideABD karfl›t› hutbeler okunmad›, cami ç›k›fl› ABD bayraklar› yak›l-mad›, Türk ‹slamc›l›¤› taraf›ndan ABD düflman ilan edilmedi. Hal-buki ABD, ‹slamla özdeflleflmifl flehirleri en geliflmifl silahlar›ylavurdu. Bunlar olurken oportünist Türk ‹slamc›l›¤› suskundu. Hat-ta ABD’nin iflini kolaylaflt›r›yordu.

Bir Amerikan projesi olan AKP, neo faflist bir partidir. Temeli 12Eylül askeri diktatörlük döneminde at›ld›. Daha adil ve insancabir ülke ve dünya için mücadele veren on binlerce de¤erli Türkve Kürt genci öldürülürken, iflkencelerden geçirilirken Türk-‹s-lam sentezinin tosuncuklar› ‹mam Hatiplerde veya devrimcileritasfiye edilmifl üniversitelerde bugün için yetifltirildi. Devlet bü-rokrasisi, M‹T, polis teflkilat› art›k bu tür insanlardan oluflma.Il›ml› ‹slam’›n etkin hale getirildi¤i neo faflist bir düzen hakimTürkiye’de.

Zaten Amerika’n›n gelecekte ön gördü¤ü Türkiye de bu Türkiye.Bat› de¤erlerinin k›r›nt›lar›yla buluflmufl ‹slam a¤›rl›k bir ülke.Bat›’n›n ‹slam›... Reform edilmifl ‹slam... Bat›’n›n güvenli¤ini koru-yan ‹slam... Art›k ne ad verirseniz verin. ABD’nin Bin Ladin’li Ye-flil Kuflak’› tersine dönünce, ›l›ml›s›na el at›ld›. Tabii, ›l›ml› kal›r-sa...

Türk-‹slam senteziyle donanm›fl neo-faflist bu zihniyetin Türki-ye’de Kürt sorununu çözmesini beklemek, gerçekçi bir beklen-ti de¤il. Türkiye, tepeden t›rna¤a yanl›fl iliklenmifl bir palto gibi-dir. Alt veya üst dü¤melerini çözmekle paltoyu do¤ru iliklemiflolmuyorsunuz. Türkiye paltosunun do¤ru iliklenebilmesi içinbafltan afla¤› tüm dü¤melerin aç›lmas› gerekiyor.

Birbirinin gözünü oyan kardefllik

Kürt sorununu temel alm›fl DTP’nin ufku ve beklentileri Türki-ye’nin yanl›fl iliklenmifl tüm dü¤melerini çözmeye yönelik de¤il.Temelsiz bir kardefllik söylemiyle bu ifli çözece¤ini san›yor ama,sonunda birbirinin gözünü oyan problemli bir kardefllik ç›kt› or-taya. Ayr›ca kardefllik feodal bir kavramd›r. Aileseldir. Bat›, feo-dal ayr›cal›klara karfl› mücadele ederek, anayasal vatandafll›ksistemi kurarak sorunlar›n›n ço¤unu çözdü. Kürtlerin ve Türkle-rin hala bu devirde birikmifl sorunlar›n› bofl bir kardefllik söyle-miyle çözeceklerini sanmalar›, farkl› kimliklerden ve inançtaninsanlarla dalga geçmektir. Bunun ‹slami karfl›l›¤› Ümmetçiliktir.Laik karfl›l›¤› anayasal Türklüktür... Kardeflli¤in Osmanl›’daki kar-fl›l›¤› ise kementti.

Padiflah öldü¤ünde, padiflah›n tabutunun yan› s›ra bir sürü deküçük tabut yürütülürdü. Bu tabutlarda, Osmanl› saltanat›n›ngelece¤i için boyunlar›na kement at›lm›fl ölen padiflah›n çocuk-lar›, yani yeni padiflah›n kardefllerinin cesetleri olurdu. Her padi-flah›n haremi ve haremde yüzlerce cariyesi oldu¤u için, yaflad›-¤› süre içinde padiflah yüzünü görmedi¤i bir çok çocuk dünya-ya gelirdi. Bu çocuklardan biri tahta ç›kar, ötekilerin hepsi öldü-rülürdü. Ölen padiflahla birlikte kement at›lm›fl birçok padiflahçocu¤unun gömülmesi bir hüzündü. ‹mparatorlu¤un hüznüydü.

Osmanl›’da kardefllik kurumu buydu. Hem madem bu kadarkardefllik isteniyor, o zaman küçük kardefl Kürtlerin, a¤abeyolan Türk devletinin her koflulda sözünü dinlemesi gerekiyor.Bu itiraz neden?

Demokratik Özerklik projesi tutmaz

PKK’nin söylediklerini bile anlamakta s›k›nt›s› olan DTP’nin De-mokratik Özerklik projesi tutmaz. Demokrasi, siyasal bir kav-ramd›r, bir statü de¤ildir, ayr›ca biçimi iktidarlara göre de¤iflebi-lir. Halbuki Kürtlerin; sa¤, sol veya dinci iktidarlara göre de¤ifl-meyecek kal›c› bir statüye ihtiyaçlar› var. Bunun da en iyi çözü-mü federal sistemdir. Dünyan›n geliflmifl tüm ülkeleri federaldir.Federasyondan etnik bölünme sonucu ç›kar›lmamal›. Türkiyeetnik bölücülü¤e, etnik s›n›rlara elveriflli bir ülke de¤il. Türkiyebasit bir aya¤a kalk›flla yedi bölgesini yedi federasyon yapabi-lir. Güney Do¤u ve Do¤u Anadolu olarak adland›r›lan k›sma, öz-günlü¤ünden dolay› Kürdistan Federasyonu ad› verilir. Genel in-san haklar›na ters düflmeyecek ufak tefek farkl›l›klar d›fl›nda, fe-derasyonlardaki yasalar benzer olur. Nüfusa göre federasyon-lardan ç›kan milletvekillerinden genel Türkiye parlamentosuoluflur. Diyarbak›r’›n anadilinin Kürtçe, ‹stanbul’un anadilininTürkçe olmas› vatandafll›k haklar›n›n kullan›lmas›nda bir sorunyaratmaz.

Örne¤in ‹sviçre’de Cenevre Frans›zca, Zürih Almanca konuflur. Buiki flehrin insanlar›na hanginiz ‹sviçre’yi daha çok seviyorsunuzdiye bir soru sorulamaz. ‹sviçreliler bu konuda öyle ileri bir nok-tadalar ki, ayn› sosyalist partinin Zürih dili Almanca, Tesin dili‹talyanca, Cenevre dili Frans›zca’d›r...

Federasyonlara göre örgütlenmifl bir Türkiye’de devletin Kürdis-tan aya¤›n›, yani yüzde otuzunu diyelim kurum ve kurulufllar›y-la Kürtlefltirip demokratiklefltirirseniz, sorunu çözmüfl olursu-nuz. Kürt-Türk ayr›m› o zaman kalkar gündemden. Diyarbak›r’ayerleflecek bir Türk, federasyonun tüm vatandafll›k haklar›ndanbir Kürt vatandafl gibi kay›ts›z flarts›z yararlan›r. Kürt as›ll› biri de‹stanbul’un tüm hak ve özgürlüklerinden faydalan›r.

Yerel yönetim seçimlerinin, Kürtler için siyasal anlam› büyüktür. Kürtler, yerel yöne-timlerde güç olma durumunu korumal›d›r ve gelifltirmelidir. 2004 yerel yönetim se-çimlerinde Van, A¤r›, Siirt, Bingöl gibi illerde kay›plar yaflanm›flt›r. 29 Mart 2009 seçim-lerindeyse, mevcut olanlar›n korunmas› yan›nda, 2004’te kaybedilmifl belediyelerinyeniden al›nmas› hedef olmal›d›r. Hükümet bir y›l› aflk›n bir zamand›r Diyarbak›r üze-rinde bir söylem gelifltiriyor. Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, Kas›m ay› bafllar›nda,Diyarbak›r, Van, Hakkari gibi Kürt flehirlerine ziyaretler yapm›flt›. Bu ziyaretlerde Bafl-bakan çok yo¤un ve sürekli protestolarla ve tepkilerle karfl›laflt›. Örne¤in, Diyarba-k›r’da bofl bir flehirle karfl›laflt›. Bu protestolardan sonra, art›k, Diyarbak›r’dan vazgeç-mifl görünüyor. Daha do¤rusu Diyarbak›r’› alman›n olanaks›z oldu¤unu anlam›fl görü-

nüyor. Buna ra¤men, Kürtler Diyarbak›r üzerinde ›srarla durmak durumundad›r. Ada-let ve Kalk›nma Partisi’nin, hükümetin gelifltirece¤i uygulamalar› hükümsüz b›rakma-n›n yolunu bulmal›d›r. Kömür, un, fleker, çay, ya¤, makarna, zeytin, peynir gibi temelmaddeleri da¤›tmak, bunlar› oya çevirmek hükümetin, partinin önemli bir uygulama-s› olabilir. Demokratik Toplum Partili belediyeler de bu uygulamalar›, Kürtlerle, dahagenifl ittifaklar kurarak aflabilirler. Kürtlerin Türk soluyla kurdu¤u ittifakta bir art› biriki etmemektedir. Ama, Kürtlerin Kürtlerle kurdu¤u ittifakta bir art› bir ikiyi de geçe-bilir. Bu sürecin Kürtlerde bir moral yarataca¤›, bir sinerji yarataca¤› aç›kt›r. Türkiyeli-leflme çabalar›n›n, çat› partisi anlay›fllar›n›n Kürtler için hiçbir yarar› yoktur. Resmi ide-oloji, resmi ideolojinin gere¤i olan politikalar, Kürtlerin milli de¤erlerini da¤›tm›flt›r. Bu

politikalara uyarl› uygulamalar›n hedefi Kürt milli de¤erlerini çürütmektir. Bu bak›m-dan, baflta anadil olmak üzere Kürt milli de¤erleri etraf›nda toparlanma kaç›n›lmaz ol-mal›d›r.

Baflbakan, 2005 y›l›nda, “Kürt sorunu benim sorunumdur, bu konuda devletin de hata-lar› olmufltur. Bu sorun daha fazla demokrasiyle çözülecektir” demiflti. Fakat bu sözle-ri dile getirdikten sonra, söylediklerinin arkas›nda durmad›. Yukar›da, k›saca sözünü et-ti¤im geziler s›ras›nda da, “ya sev, ya terk et” noktas›na kadar geldi. Anayasa Mahke-mesi’nin, 2008 yaz›nda, Adalet ve Kalk›nma Partisi hakk›nda verdi¤i karardan sonra, ar-t›k, AKP’nin, Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an’›n Kürt sorunu konusunda, 2005’te oldu-¤u gibi sa¤l›kl› bir tutum sergilemesi mümkün görünmüyor. Art›k, geleneksel devletgörüflleriyle, resmi görüfllerle, daha s›k› bir bütünleflme içinde olmas› kaç›n›lmazd›r.

Kürtlerin TBMM’de temsil edilmeleri önemli olabilir. Ama, yerel yönetimlerde bir güçolmalar›, çok daha önemlidir. Diyarbak›r, Batman, Van, Hakkari, Dersim, K›z›ltepe, Nu-saybin, Yüksekova, Malazgirt, Do¤ubeyaz›t, Silvan, Bismil, Tatvan, Cizre, Silopi gibi fle-hirlerde yerel yönetimlerde olmak, Kürtler için büyük bir moral kayna¤› olacakt›r. Ye-rel yönetimlerde güç olma, “çözüm” için elveriflli bir ortam›n oluflturulmas›na büyükkatk›lar sa¤layacakt›r.

Soruda, “Kürt sorununda taraflar”dan söz ediliyor. Devlet Kürt sorununu kabul etmiyor.‹nkarc› ve imhac› tutumunu sürdürüyor. Kürtlerle bir araya gelip soruna çözüm aramaolas› görünmüyor. Bu bak›mdan Kürtlerin kazan›mlar› fiili kazan›mlar olacakt›r. Bu dabütün insanlar›n, bütün halklar›n do¤al olarak sahip olduklar› haklara, Kürtlerin nedensahip olmad›klar›n›n bilincine varmakla bafllar. Ortado¤u’da Araplar›n, Farslar›n, Türkle-rin sahip oldu¤u haklara Kürtler neden sahip de¤il? Bu yasaklar›n, eflitsizliklerin bilinci-ne varanlar herkesin do¤ufltan sahip oldu¤u haklara, Kürtlerin de sahip olabilmesi içinmücadeleye bafllar. Bu haklar, bireysel haklar de¤il, elbette kolektif haklard›r.

Dünyada hiçbir anayasada, “Herkes özgürce su içebilir”, “Herkes özgürce hava alabilir”fleklinde maddeler yoktur. Bunun gibi, “Herkes anadilini özgürce konuflabilir” fleklindemaddeler de yoktur. Çünkü anadilini kullanma, anadili ile yaflama, su içmek gibi, ha-va almak gibi do¤al kabul edilmifltir. Bunun, anayasada veya yasalarda belirtilmeye-cek kadar do¤al oldu¤u kabul edilmektedir. Ama, herkes için, bütün halklar için do¤alolan, ola¤an olan bu temel haklar, kiflilik haklar›, Kürtler için yasaklanm›flt›r. Kürt so-runu dedi¤imiz sorun da, do¤al olandan, olmas› gerekenden, ola¤an olandan sap›lma-s› nedeniyle ortaya ç›kmaktad›r. Cumhuriyet döneminde, Kürtçe’yi yasaklaman›n,Kürtleri asimile etme çabalar›n›n, devlet terörü eflli¤inde yürütüldü¤ü de aç›kt›r.

Bugün, devlet en çok ‘terör’den flikayet etmektedir. Devlet, ‘terör’ tarifini bat›l›lara, Av-rupa Birli¤i, Avrupa Konseyi, ‹slam Konferans› gibi kurumlara kabul ettirmifl durumda-d›r. Halbuki, do¤al olan›n yasaklanmas› süreci irdelendi¤i zaman, bütün bu iliflkilerintemelinde devlet terörünün oldu¤u aç›kça ortaya ç›kmaktad›r. Anadil Kürtçe yasak-lanm›fl. Yasaklanan bu kategorilerden söz etti¤iniz zaman, bunlar› talep etti¤iniz za-man art›k, siz bir ‘terörist’siniz. Anadilin talep edilmesi ise çok do¤al, ola¤an bir du-rumdur. Devlet, bu tür talepleri önlemek için yine devlet terörüne baflvurmakta, ya-lana dayal› politikalar üretmektedir. Yalan› yeni yalanlarla gizlemek yine baflvurulanbir politika ve uygulama olmaktad›r. Bu bak›mdan, ‘terör’ denen sürecin temelindedevlet terörünün oldu¤unu görmek kaç›n›lmazd›r.

Türkiyelileflme çabalar›n›n Kürtlere hiçbir yarar› yoktur

Uygarl›k çekirge gibidir

HA

SAN

B‹L

D‹R

‹C‹

‹SMA‹L BEfi‹KÇ‹

Page 12: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

12 16-31 Aral›k 2008 kültür-sanat

—Tek dil, tek bayrak, tek millet söyleminin devlet politikas›olarak yükseltildi¤i bir ülkede, ötekilerden biri olarak henüzdo¤makta ve geliflmekte olan Kürt sinemas› son y›llarda, ‹ran,Suriye ve Türkiye-Kuzey Kürdistan yap›mlar›yla ciddi bir gelifl-me kaydetti ve Kürtleri beyaz perdeye tafl›d›. Sizin Kürt sine-mas›na bak›fl aç›n›z nedir?Son y›llarda gerek ülkede gerekse Avrupa’da –diasporada- Kürt si-nemas›yla ilgili büyük geliflmeler oldu. Kürt filmlerinin say›s› art-maya bafllad›. Konusu bir flekilde Kürtleri ele alan filmler k›smende olsa artmaya bafllad›. Biraz daha Kürt kimli¤iyle, Kürt prodük-siyonlar›yla ortaya ç›kan filmler artmaya bafllad›. Bu tabi ki bir si-neman›n do¤uflu olarak de¤erlendirilebilir. Ve bunlardan baz›lar›dünya çap›nda büyük baflar›lar elde ettiler. S›n›rlar› aflan çeflitlifilmler ortaya ç›kt›. Sadece Kürtlerin izledi¤i de¤il, dünya seyircisi-nin çokça izledi¤i filmler dolaflmaya bafllad›. Uluslararas› festival-lerde büyük baflar›lar ortaya ç›kt›. Bu da asl›nda gözleri Kürt sine-mas›na çevirdi. Bu önemli bir geliflme, bunun temelinde, Kürtlerinverdi¤i mücadelenin yaratt›¤› etki yer al›yor. fiu an yaflanan mü-cadele, savafl bir flekilde sinemay› etkileyen, besleyen bir fley. ‹le-riki dönemde bu ürünlerin daha da fazla artaca¤›n› tahmin et-mekteyim.—Kaz›m Öz Kürt sinemas› için ne yapmak istiyor?Sineman›n kendisi bir anlat›m biçimi. Sizin dünyaya dönük, yafla-d›¤›n›z çevreye dönük, yaflad›¤›n›z tarihe dönük bir tavr›n›z, onuanlama çaban›z, e¤iliminiz asl›nda. Burada yaflayan bir birey ola-rak beni etkileyen, toplumu etkileyen, çevremdeki insanlar› etki-leyen olaylar›, olgular› anlamaya, anlatmaya çal›fl›yorum. Sonuçtasinemay›, sanat› sadece bir yans›ma olarak da görmüyorum. Ya-flama bir müdahale arac›d›r asl›nda sinema. Kendinizi ifade eder-ken, sadece bireysel olarak da ifade etmiyorsunuzdur asl›nda,toplumsal bir kesimi, bir çeliflkiyi ortaya koyuyorsunuzdur. Dola-y›s›yla bir yönüyle bir taraf oluyorsunuz. Mücadelenin bir parças›olabiliyorsunuz. Bu anlamda bir birey olarak da üzerime düflensorumluluklar› yerine getirmeye çal›fl›yorum. Bu film ve Kürtmeselesiyle ilgili daha önce yapt›¤›m birkaç film henüz bafllang›çaflamas›nda. Bir halk›n kendi dilini, kendi kültürünü hala rahat birflekilde yaflayamamas›, konuflamamas›, bunun yaratt›¤› fliddet or-tam›, toplumsal olarak Türkiye’nin gördü¤ü, Kürtlerin gördü¤ü za-rarlar bireysel olarak bizim gördü¤ümüz, etkilendi¤imiz psikolojikortam bizi ciddi bir flekilde etkiliyor. Asl›nda buna bir tav›r gelifltir-meye çal›fl›yoruz. Bir flekilde haklar› ellerinden al›nm›fl insanlar›-m›z›n mücadelesini vermeye çal›fl›yoruz asl›nda. — Bir röportaj›n›zda Kürtlerin halk olarak yafla-d›¤› sorunlardan dolay› Kürt sinemas›n›n flim-dilik sadece uluslararas› alanda baflar›lar gös-terebilece¤ini ifade etmiflsiniz? Bunun nedeni?Kürdistan’da bizim sinemam›z›n geliflme koflulla-r› s›n›rl›. Mesela Bahoz’u Kürdistan’›n her yerindegöstermek istiyoruz ama bunun teknik alt yap›-s› yok. B›rakal›m onu, sinema olmayan dünyakadar flehir var Kürdistan’da. Dolay›s›yla göstere-memifl oluyorsunuz. Gösterimle ilgili çeflitli en-geller önünüze ç›kabiliyor. Yan› s›ra Kürdis-tan’da çok yo¤un bir savafl yaflan›yor. Savafl or-tam›nda sanat›n de¤eri, rolü çok anlafl›lamayabilir. Bu noktadaeksikliklerimiz, yetersizliklerimiz söz konusu. Dolay›s›yla dünyaseyircisi biraz daha iyi anlayabilir, daha iyi karfl›layabilir.—Burada asimilasyon ve inkar politikalar›n›n pay› da çokönemli bir yer tutuyor…Tabii toplumsal bask› burada çok büyük bir problemdir. Biraz da-ha özgür alanlarda daha rahat bir flekilde izlenebilir.—Kürtler kendi dillerinde bir film izleme flans›na çok geç kavufl-mufllard›r. Özellikle Türkiye’de yap›lan filmlerde Kürt karakter-ler hep “k›r›k Türkçe” konuflan köylü karakterler olarak veril-mifltir. Kürt sinemas› ise beyaz perdede Kürtçe konuflan karak-terler ile bu afla¤›lamay› k›rarak Kürt kimli¤ini sahiplenmeninönünü aç›yor. Bu noktada sinema sanat›n› nas›l bir araç olarakgörüyorsunuz?Türkiye sinemas›nda Kürtlerin kullan›l›fl› bafll› bafl›na bir tez… Çokbüyük çözümlemeler belki birçok anlay›fl› ortaya ç›karabilir. Y›l-larca Kürt hikayeleri, Kürt destanlar›, Kürt karakterleri çarp›t›larakifllendi Türk sinemas›nda. Sadece afla¤›lanma olarak de¤il, yi¤itlikkahramanl›k ö¤elerinin de adlar› de¤ifltiriliyor. Mesela Keflanl› AliDestan› çarp›t›larak Keflan’a konulmufl, ancak Marafl’t›r hikayeninkayna¤›. Bunu yapanlar da salonlara ad›n› veren edebiyata isminiyazd›rm›fl birileri. Bunlar nas›l konuflulup tart›fl›lacak? Yeni ürün-lerle, yeni çal›flmalarla madalyonun di¤er yüzü gösterilmifl olacak.Bir taraftan da Kürtler, Kürt kimliklerinden kaynakl› afla¤›lanma iç-güdüsüyle perdeye tafl›nm›fllard›r. Karikatür fleklinde diyebilece-¤imiz bir tip haline getiriliyor. Y›llarca Kürtler gülünecek, dalga ge-çilecek, afla¤›l›k karakterler gibi yans›t›lm›fl oldular. Son on y›ld›rbaz› sinemac›lar›n yapt›¤› ifllerde de¤ifliklikler oldu, fakat buradada baflka bir siyaset uygulanmaya baflland›. Kürtlerin verdi¤i mü-cadeleler görülmeyip, Kürtlerin hepsi çok feodal, çok geri, çokköylü gibi gösterilmeye çal›fl›ld›. Diziler sömürünün bir arac› ola-

rak kullan›ld›. Mardin’de, F›rat’ta diziler çekildi. Dizilerde yarat›lanatmosferle Kürdistan’daki atmosferin birbiriyle alakas› yok. Bir ke-re savafl›n etkisini görüyorsunuz. Dizilerde; a¤al›k sistemi varm›flda Kürtler bu sistem içersinde çal›fl›yormufl gibi yans›t›l›yor. Mü-cadelenin ortaya ç›kard›¤› yeni insan›, yeni kültürü, yeni yaflam›görmek istemeyiflle ilgili bir yaklafl›m söz konusu. Art› dilin kulla-n›l›fl›yla ilgili bir fley var… Kürdistan’da geçen hikayeler çekiliyormesela, Kürt hikayeleri çekiliyor. Hiçbir yönetmen Kürtçe diyalogkoyma kayg›s› duyulmuyor. Kendilerine devrimci, demokrat di-yen yönetmenlerin de böyle fleyleri olabiliyor. Diyelim Bitlis’tefilm çekiliyor. Kürt hikayesi, Kürt mekan›, Kürt karakterleri amabozuk Türkçe konufluyorlar. Burada milliyetçi bir yaklafl›m söz ko-nusu. Sömürgeci bir anlay›flla, psikolojiyle hareket etme durumusöz konusu. Bahoz’da Türkçe a¤›rl›kl› ama gerçek neyse onu ko-yuyoruz. Kürt ö¤renciler aralar›nda büyük oranda Türkçe konuflu-yorlarsa bunu Kürtçe yapal›m demiyoruz. Tersi bir milliyetçi yak-lafl›m›m›z yok, ama Kürtçeyi kullanmaktan çekinmiyoruz. Bir or-tamda Kürtçe konufluluyorsa orada en iyi flekilde Kürtçe konufl-turmaya çal›fl›yoruz.—Kürt Sinemas› denilince zihinlerimizde beliren temalar; özgür-lü¤ü, kendi kimli¤ini, dilini ve kültürünü yaflatmak için verilenmücadelelerdir. Siz, Bahoz’un bu noktada nas›l bir yerde durdu-¤unu düflünüyorsunuz?Bahoz’da benzer bir tema söz konusu. Kendi kimli¤ini, kendi hal-k›n›n gerçekli¤ini keflfedifl söz konusu. Kendi co¤rafyas›n›, kültü-rünü kendi varl›¤›n› keflfetme hikayesi… Tabii ki Kürt sinemas›n›ntemalar› do¤al olarak Kürt yaflam›n›n çok belirgin problemleri,bask›n özellikleri… Kürtlerin Türk sinemas›nda ifllenifli ile ilgili birtespitte bulunmufltuk benzer bir tespit devrimci karakterlerinKürt sinemas›nda ifllenifli ile de yap›labilir. Y›llarca Türk sinemas›n-da devrimci karakterler karikatürist bir yaklafl›mla ortaya kondu.En fazla tip olabilecek bir konumda oldular. Onlar da kaba, geri,

kas kafal›, anlamayan, sonunda yenilen, umutsuz, tepkici yani çoknegatif bir flekilde ele al›nd›lar Türk sinemas›nda. Tabiî ki devrim-ci mücadele içerisinde böyle karakterler vard›r, ama büyük kah-ramanl›k gösteren, çok inançl›, sonuna kadar mücadele eden, ha-yat›n› bunun için feda eden dünya kadar devrimci olmufltur bumemlekette. Bununla ilgili bir fley konulmam›flt›r, tersine bunlarçarp›t›lm›flt›r. Bugün Türkiye devrimci hareketi aç›s›ndan bakt›¤›-m›zda bile belki kazan›lm›fl çok fley olmayabilir, birçok yenilgi ya-flanm›fl olabilir. Yenildiler ama ölmediler, yenildiler ama vazgeç-mediler olgusu da var Türkiye devrimci hareketi içerisinde. Türki-ye devrimci hareketi ile ilgili film yapt›¤›n›zda bunu da görmek zo-rundas›n›z. Sadece ihaneti, sadece kaçan› göremezsiniz. Bilinçli biryaklafl›m var burada. Kald› ki Kürt devrimcileriyle ilgili, Ortado-¤u’da yap›lan filmlerde Kürt karakterler, Kürt devrimciler feodal,gerici, kötü özellikleri olan insanlar olarak gösterildi. Böyle bir ger-çeklik yok asl›nda. Bask›n olan o de¤il, onun için mücadeleler sü-rüyor. Kendini feda eden, bunun mücadelesini veren inançl› in-sanlar var ki devam ediyor. Bahoz’la birlikte bunu de¤ifltiriyoruz,k›r›yoruz asl›nda. Filmimizde yenilen de var ama büyük orandainanan, devam eden, koflturan, çal›flan karakterler, devrimcilersöz konusu. Filmin finalinde de yenilmiyorlar, flartlar gelip dayat-t›¤›nda baflka bir alana gitmeyi, baflka bir seçene¤i düflünen ka-rakterlerimiz var.—Bahoz, 1990’l› y›llarda üniversitedeki devrimci ö¤rencilerinmücadelesini, özellikle Kürtlerin mücadelesini konu ediniyor.Filmde kürt ulusal mücadelesine ve kimlik bilincine önemli birvurgu var. Peki, neden ’90’l› y›llar?O y›llar›n Kürtler aç›s›ndan büyük bir önemi var. Kürtlerin halk ola-rak kendi kimli¤ini keflfedifli ‘90’l› y›llara dayan›r asl›nda. Öncesin-de de çok büyük mücadeleler var ancak kitleselleflti¤i bir dönem,özellikle gençli¤in kendisini mücadeleye katt›¤› bir dönem, k›sa-cas› Kürt gençli¤inin ‘68’i gibi bir dönem ’91- 92 y›llar›. Ben de ay-

n› dönemde üniversiteyi okumufl biriyim. Bunun kiflisel ola-rakbenim üzerimde büyük bir etkisi var. Di¤er yandan ‘90’l› y›llarTürkiye aç›s›ndan da, dünyadaki geliflmeler aç›s›ndan da büyükk›r›lmalar›n yafland›¤› bir dönemdir. Böyle bakt›¤›m›zda hikayeyi‘90’l› y›llarda tutmak, bugüne de getirebilirdik hikayeyi ama üze-rinden zaman geçtikten sonra daha sa¤duyulu bakabiliyoruz. Bu-gün yapm›fl olsayd›k birçok insan propaganda filmi diye bakabi-lirdi. Bizim özellikle bir taraf çabas›yla, propaganda arac› olarak si-nemay› kulland›¤›m›z yan›lsamas›na girebilirlerdi. Objektif bakma-ya çal›flt›k. Bu yönüyle daha do¤ru oldu ‘90’larda kalmak.—Rojda, Cemal ve Orhan karakterleri nas›l do¤du?Cemal karakterini tercih etmemin sebebi kendi kimli¤ini tama-men reddeden bir yap›da olmas›d›r. Bu de¤iflim süreci ilgimi çek-ti. Belli bir ulusal bilince gelen bir kiflinin de¤iflimi film aç›s›ndançok etkili olmayabilir ama tamamen reddedip, devletten tokat yi-yip peflinden yaflam›n içinden tokat yiyip yavafl yavafl kendi kim-li¤ini keflfetmesi iyi bir hikaye asl›nda. Rojda’da s›n›fsal biri, zen-gin bir aileden geliyor. Onda bir intihar, bir red, bir de¤iflim duru-mu söz konusu. Çok iyi izleyemedik gerçi onu. Belki filmin içindedaha genifl bir anlat›m gerekiyordu. Milletvekili çocu¤u olup da¤aç›kan hikayeler vard›. Biraz da ondan esinlenerek yapt›m. Orhanise; biraz daha farkl› bir karakterdi. Ulusal bilincinin fark›nda olan,oradaki çat›flmalardan etkilenip içine giren biri.—Cemal’in üniversitede babas›yla karfl›laflt›¤›nda derin bir çelifl-ki yaflad›¤›n› görüyoruz. Ama bu sahnenin diyalogsuz verilme-si seyirciye bu an› çözmede daha etkili bir olanak sa¤l›yor… BuCemal’deki dönüflümü daha net ortaya koyuyor… Filmde Ce-mal’in eve gitme olas›l›¤› da vard›. Ama film bafl›ndan itibarenCemal’i savaflç› yapman›n üzerine kuruluydu. Do¤ru mu?Asl›nda bizim öyle olmas›n› istememizle ilgili bir fley de¤ildi. Hika-yenin sonu bir flekilde da¤da bitecekti. Seyircinin karakteri nere-ye götürebilece¤ini ona b›rakt›m. ‹yi izlendi¤inde film hiçbir çelifl-ki b›rakmayacak kadar aç›k. Sinemada kimi zaman dolayl›, kapa-l› anlat›m daha çekici olabiliyor. Dedi¤iniz o sahnede çok düflün-düm, diyaloglar yazd›m, çizdim, hiçbir diyalog yak›flmad› oraya.Bir cümle ç›kt› sadece “Niye böyle oldu?”, “Böyle olmas› gerekiyor-du.”. Baba ile o¤ul aras›nda büyük bir uçurum oluflmufl. Seyircininde düflünebilece¤i, hikayeye dahil olabilece¤i, kendini katabilece-¤i biçimde film yapmak daha güzel geliyor bana.—Devrimci sanata yönelik sansürler hala devam ederken, s›n›rötesi harekat›n, halka, Kürt ulusuna yönelik katliamlar›n yo-¤unlaflt›¤›, devletin Kürt ulusunun taleplerini görmezden geldi-¤i bir dönemde filminizin engellenmemesini nas›l de¤erlendiri-yorsunuz?Tabiî ki iktidar›n birçok takti¤i, manevralar› olabiliyor. Bahoz’un fluanda gösteriliyor olmas› ilginçlikleri de bar›nd›r›yor. Daha do¤rusufilm yasaklansa flafl›rmazs›n, çünkü Türkiye’de neler yap›lm›yor ki.Ama engelleme sonuçta onlar› da y›pratacakt›r. Mesela bizim Axadl› filmimiz yasaklanm›flt›r. AB uyum sürecinin yap›lan görüflme-lerle Türkiye’de bir tak›m zorunlu reformlara yol açt›¤›n› söyleye-biliriz. Yoksa biz flu an gösteriyor olamazd›k Bahoz’u. BuradaDTP’nin mecliste oluflunun ve politikas›n›n bahsetti¤imiz fleylerüzerinde etkisi oldu¤unu da belirtmek gerekir. DTP son birkaç y›l-l›k siyasetiyle literatürü biraz k›rd›. Türk toplumunu bu kavramla-ra al›flt›rd›. Öcalan’›, PKK’ yi tart›flt›, tart›flt›rd›. Kürt meselesine ilifl-kin, PKK’ye iliflkin daha aç›k siyaset yürütüyor. Biz ayn› zemindehareket ediyoruz, belki büyük oranda hedeflerimiz ayn› ama yön-temlerimiz farkl›. Her gün bas›nda bu yönlü aç›klamalar varken birfilmi yasaklamak onun gerisinde kalacakt›r. Vermifl oldu¤u siyasalmücadeleleri Kürtlerle ilgili haklar›n pratik tehdidi olarak kullan›l-mas›na yol açm›fl. Bir di¤er etken de asl›nda halk da burada çokaç›k bir tav›r koymufltur. Özellikle Kürt illerinden aç›kça PKK’yi, çe-flitli kavramlar›, Kürdistan kavram› içinde bahsetti¤imiz her fleyisokak zaten tart›fl›yor, aç›kça yap›yor. Baflbakan bile Kürt illerindeciddi protestolarla karfl›land›. Yani sokakta bunca fley yaflan›rkenBahoz çok da anormal bir gösterim süreci yaflam›yor. Hatta birazgerisinde bile diyebiliriz. Mecliste bile bunlar tart›fl›l›rken biz birfilmde bunu tart›flm›fl›z çok bir fley de¤il. fiöyle bir durumda var;filme dönük bir engelleme yok ama çok da rahat hareket edemi-yoruz. Mesela Antalya Alt›n Portakal Film Festivali filmi kabul et-medi. Adana Alt›n Koza yar›flmaya almad›. Ön seçici kurullar› bu-nu elediler. Elemelerinin temel sebebi filmin politik olmas›d›r. Giz-li bir sansür durumu söz konusudur. Birçok salonda bizim filmimizçok iyi gitmesine ra¤men gösterimden ç›kar›ld›. Belki tehdit ald›-lar, belki rahats›z oldular. Bir engelleme durumu yok ama filmiçok rahat bir flekilde da¤›tam›yoruz.—fiimdi neler yapmay› düflünüyorsunuz? Çal›flmalar›n›za nas›ldevam edeceksiniz?Düflündü¤ümüz yeni birkaç proje var. Birkaç y›ld›r projelerimiz-

den biriydi Bahoz. Baflka projeler var ama onlar için biraz daha dü-flünmek gerekiyor. Asl›nda biraz da dinlenmek istiyoruz. Benimyeni bir belgeselim geliyor. Çekimleri bitti, montaj› tamamlanmaküzere. 1- 2 ay sonra gösterimde olacak. Ad› “fiAVAKLAR”, do¤abelgeseli, kültür, insan belgeseli. Bu teman›n d›fl›nda bir belgesel,biraz daha farkl› olacak…

Kendi kimli¤ini, kendi halk›n›n gerçekli¤ini keflfedifl

KAZIM ÖZ BAHOZ’UN ÖYKÜSÜNÜ ANLATIYOR...Dili yasak, kültürü yasak bir ulusu, Kürtleri kimli¤iyle, diliyle, kültürüyle görü-nür k›lan Kürt sinemas›, son y›llarda kendi alan›n› yaratma olanaklar›n› gelifltir-di. Devlet politikas›n›n bir uzant›s› olarak hayat bulan, egemen dilin ve kültü-rün etkisiyle yap›lan sineman›n yaratt›¤› cendereyi k›ran Kürt sinemas›n›n üre-timleri, son y›llarda takdire de¤er bir art›fl yaflad›. Uzun metrajl› filmler, belge-seller vb. üretimlerle festivallerde ilgi çeken yönetmenler, Kürt sinemas›n›ngeliflimine ve kök salmas›na katk›da bulunuyor… Sinemada beyaz perdeyeyans›ma olana¤›na geç kavuflan, öte yandan gerici kültür içerisinde kimli¤i, dilive kültürü inkar edilen Kürtler, Türk filmlerinde, dil bak›m›ndan sadece bir fli-veydiler ve figüranl›ktan öteye gidememekteydiler. Kürtler, Kürt yönetmenle-rin üretimleri olan, mücadelenin kazan›mlar›ndan ve açmazlar›ndan beslenenfilmlerle -sansür vb. yapt›r›mlarla birlikte- ilk defa kendilerini kimlikleriyle gör-

me ve gösterme olana¤›na kavufltu diyebiliriz. Bu üretimler beyaz perdedegenifl izleyici kitlelerine ulaflarak, imha ve inkar politikalar›n›n müdahale alan›-n› sinema sanat› ile k›rarken, ayn› zamanda kimli¤ine yabanc›laflt›r›lan Kürtle-rin de kendilerini görme ve tan›ma görevini üstlenmektedir. Çünkü sinema birulusun ya da Kürt yönetmenlerin kendilerini dünyaya gösterme arac› olmas›y-la birlikte, esas olarak kimli¤ine yabanc›laflt›r›lan Kürtlerin kendilerini görmeve tan›ma arac›d›r. Çünkü kimli¤i, kültürü yok say›lan Kürtler, sinema yoluyladünyan›n çeflitli yerlerindeki seyircilere Kürtçe seslenerek kendilerini ve ya-flamlar›n› anlatt›lar. Kürt filmleri yak›ndan incelendi¤inde yönetmenlerin Kürt-lerin içinde bulunduklar› sosyal, siyasal ve ekonomik çeliflkilerden beslendi¤ive iflledi¤i, bunu yaparken de Kürtlerin mücadelelerini simgeleyen birçok te-may› kulland›klar› göze çarpmaktad›r. Bu aç›dan Kürt sinemas› ve filmleri sa-

natsal bir u¤rafl› olmakla birlikte politik bir üretimdir de. Kürt Sinemas›’n›n ge-lece¤i elbette Kürtlerin mücadelesiyle, bir ulusun kendisini var etme mücade-lesiyle paralellik tafl›r. Ancak mücadelenin talepleri do¤rultusunda, inkar edilenKürt ulusunun kültürü görünür k›l›nabilir. Bundan hareketle bask› ve engellergöz önüne al›nd›¤›nda Kürt sinemas› asimilasyon politikalar›na karfl› sergilenengüçlü bir tav›rd›r da ayn› zamanda. Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) bünyesinde 1995 y›l›nda çal›flmalar›nabafllayan Kaz›m Öz’ün k›sa bir süre önce gösterime giren Bahoz filmi ise hemteknik aç›dan hem de kurgu aç›s›ndan be¤eni toplayan bir film oldu. Kaz›mÖz’ün senaryosunu yazd›¤› film, 1990’l› y›llarda Kürt ö¤rencilerin mücadelesinikonu ediniyor. Daha önce Ax, Dûr, Foto¤raf gibi çal›flmalar› olan yönetmen Ka-z›m Öz’le Bahoz üzerine konufltuk.

Bahoz’da kendi kimli¤ini, kendi halk›n› gerçekli¤ini keflfediflsöz konusu. Kendi co¤rafyas›n›, kültürünü kendi varl›¤›n› kefl-fetme hikayesi… Temalar tabiî ki Kürt sinemas› do¤al olarakiçerisinde var olan fleyleri Kürt yaflam›n›n çok belirgin prob-lemleri, bask›n özellikleri… Kürtlerin Türk sinemas›nda iflle-nifli ile ilgili bir tespitte bulunmufltuk benzer bir tespit dev-rimci karakterlerin Kürt sinemas›nda ifllenifli ile de yap›labilir

Page 13: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

13yorum

rizle birlikte, IMF’nin kendisine ba¤lad›¤› ül-kelerde nas›l bir ekonomik politika izlenece-¤i tart›flmalar›n›n ortas›nda Baflbakan Tay-

yip Erdo¤an, “Ümü¤ümüzü s›kt›r-may›z, bizim belirledi¤imiz ko-flullar› dikkate al›rsa buyursungelsin…” ç›k›fllar›yla IMF’ye efe-lenmiflti. Ne var ki bu külhani ç›-k›fllar yerini, efendileri karfl›s›ndael pençe divana b›rakt›. “IMF’yeümü¤ümüzü s›kt›rmayaca¤›z”diyen Baflbakan, efendilerineolan ba¤›ml›l›¤›n› hat›rlayarak busözünden çark etmifl oldu. Slo-gan›n› ise, ‘IMF ile el ele, mevcutkrizin faturas›n› halka yükleye-rek halk›n ümü¤ünü s›kacak birprogram imzalama’ fleklinde for-müle etmifl oldu.

IMF ile anlaflmada oldu bittiyöntemi‘Ümü¤ümüzü IMF’ye s›kt›rmay›z’biçimindeki “diretme” tümüylebir göz boyamayd›. Özlü bir ifa-deyle; IMF ile olan ba¤›ml›l›k ilifl-kileri, yeni bir kapsaml› anlafl-mayla oldu bittiye getiriliyor. Di-retiyor görüntüsüyle IMF’yemeydan okuyanlar sonunda pesedip IMF’nin dedi¤ine gelmifl bu-lunuyor. Yeni bir stand-by anlafl-mas› için herhangi bir pürüz yok.IMF’nin sundu¤u reçeteye ta-mam deyip, Baflbakan’›n deyi-miyle y›lbafl›ndan önce anlafl-maya var›lmas› düflünülüyor.IMF’nin taleplerinin aras›nda ol-du¤u iddia edilen, ülkenin 2009y›l› için büyüme hedefi öngörüsüher ne kadar hâkim s›n›flar tara-f›ndan ç›k›fla sebep olmuflsa da,bunun pek bir anlam›n›n olma-d›¤› ortadad›r. Zira IMF gibi em-peryalist bir kurum, kendisineba¤›ml› hiçbir devlete yüzde s›f›rbüyüme öngörüsünde bulun-maz, bulunmam›flt›r da. Geçti¤i-miz haftalarda IMF’nin Ukrayna,Macaristan ve Pakistan’la yapt›¤›anlaflmalarda en az›ndan ‘s›f›rbüyüme’ öngörüsünün olmad›¤›görülmüfltür.

IMF’den beklentiler ve bu bek-lentilerin bofllu¤uIMF ile anlaflma noktas›nda baz›konularda bir homurdanma olsada bugün için bir rahatlamayaulafl›lm›flt›r. Her fleyden öncedünyada yaflanan bir mali krizsöz konusu ve bu krizden etki-lenmemek, krize karfl› ihtiyatitedbir almak kayg›s› söz konusu.Bunun IMF’siz olmas› bizim ki gi-bi ülkeler için mümkün görün-mez. Emperyalist sermayeninkrize girmesi, ayn› zamanda bi-

zim ki gibi ülkelerin mali sistemi-nin, ithalat- ihracat dengesinin, cari ifllemlerin, serma-ye dolafl›m›n›n iplikte sallanmas› demektir. Böylesi birrisk IMF’nin reçetelerini zorunlu k›l›yor.

Türk hâkim s›n›flar› bir yandan ‘kriz bizi etkilemez’ di-

yedursun, di¤er yandan kur flokunun, s›cak para giri-flinin, sermaye dolafl›m›n›n, iç pazar› canl› tutman›nderdine düflüyor. fiekle büründürülen düflünce de,IMF ile anlaflarak baflta s›cak para giriflini sa¤lamak,böylece ekonomik istikrar› sa¤lamak. Anlafl›lan o ki2001 krizindeki yöntem tekrar edilmek isteniyor. Oy-saki o döneme bakt›¤›m›zda emperyalist sermayeninbir likidite bollu¤u vard› ve IMF ba¤›ml› devletlere bolkeseden para ak›t›yordu. Bugün ise o ‘refah devri’ sözkonusu de¤il.

Kim demifl IMF’nin ekonomiyi büyüttü¤ünü?Di¤er yandan IMF’nin anlaflma sonucunda verece¤i 25milyar dolar›n cazibesine kap›l›p hüsnü kuruntulariçerisine giriliyor. Buna göre IMF ile anlaflmaya var›ls›n,kaynak gelsin, gelsin ki iç talep geliflsin, ekonomi bü-yüsün, istikrar sa¤lans›n düflüncesi gelifltirildi. Ne varki bu yöntem tamam›yla yan›lsamad›r. fiu soruyu so-ral›m: IMF kendisine ba¤›ml› hangi ülkeye ve ne za-man bir büyüme-geniflleme politikas› izlemesine ola-nak tan›m›flt›r? Bugüne kadar IMF’nin asli görevi, em-peryalizme ba¤›ml› ülkelerin ekonomilerini kendi ser-maye sistemlerine entegre etmek, sömürü kayna¤›sa¤lamak olmam›fl m›d›r? Bizim ki gibi ülkelerde birbüyüme-genifllemeden bahsedilecekse flayet, bu,sermaye sisteminin izledi¤i stratejinin gereklili¤i de¤ilmidir? Dolay›s›yla büyüme-kalk›nma-geniflleme bizimki gibi ülkeler örne¤inde her zaman için emperyaliz-me uyum sa¤lama paralelinde olmufltur ve dolay›s›y-la yan›lsamal›d›r. Bununla birlikte, emperyalist ekono-mik sistem bugün için bir kriz yafl›yor. Bu kriz hâkimdevletlerin ekonomilerinde küçülme yarat›yor, küçül-meyi en aza indirmek için planlar gelifltiriliyor. Gerekd›flta gerekse de içte ekonomik canl›l›k-talep yok, ih-racat donuk, sermaye geçifli k›rm›z› ›fl›kta vb. ‹nsaf, buhalde ba¤›ml› ülkelerin hangi büyümesinden bahse-dilebilir? Ya da IMF ve emperyalist ülkeler kendindenvazgeçip, d›fl halkadaki ülkelerin ekonomisini büyüte-cek programlar m› önerecek? Zira ülkemiz ekonomisi-nin üretim kab›zl›¤› ve kangrenleflen yap›s› y›llard›r iz-lenen IMF reçeteli politikalar neden olmam›fl m›d›r?

IMF reçetesinde hangi talep ve öngörüler var?Kendisine olan ba¤›ml›l›k durumundan ve bu ülkelerinkrizden her flekilde etkilenecekleri gerçekli¤i ve kayg›-s›ndan hareketle IMF, elinde bir y›¤›n koz-gerekçe tut-makta. Türk devletinin IMF ile anlaflmas› ve bununkarfl›l›¤›nda 25 milyar dolar›n cebine indirmesi karfl›l›-¤›nda hangi taahhütlerin verildi¤ine bakal›m.

IMF, mali disiplin ad› alt›nda vergilerin artt›r›lmas›n›,kamu harcamalar›n›n k›s›lmas›n› buyuruyor. Keza bubuyruktan hemen sonra Baflbakan ve flürekâs›n›n a¤-z›ndan bas›na dökülen KDV’nin yüzde 8’den yüzde18’e ç›kar›lmas› sözleri yer ald›. E¤itim, sa¤l›k, tar›m vbharcamalar›n›n mümkün oldu¤unca k›s›lmas› IMF’ninistek listesinde yer al›yor. ‘‹stikrar’ ad› alt›nda 2009’daenflasyonun yüzde 14-15’lerde tutulmas› ve 2009 y›l›için öngörülen yüzde 4’lük büyümenin yüzde 2.3 ci-var›na çekilmesi isteniyor. Anlaflma imzalanan tümülkelerde afla¤› yukar› ayn› standarttaki IMF reçete-sinde ayr›ca yüksek reel faiz izlenmesi, sermayeyehareketlerinde serbestlik (engel olan her fleyin yasa-larca da desteklenerek budanmas› anlam›na geliyor),daralt›c› mali politikalar›n uygulanmas›, d›fl borçlar›nödenmesi ve bu anlamda kamu kaynaklar›n›n kulla-n›larak yabanc› yat›r›mc›lara güvence sa¤lanmas›, üc-retlerin düflürülmesi vb sal›k veriliyor.

IMF reçetesinde göze çarpan önemli bir nokta da IMFve Dünya Bankas› (DB) eliyle haz›rlanan Kamu Perso-nel Reformu’nun rafa kald›r›lmas›n›n istenmesi. Zira bureform kamu personelinin maafl›n›n art›fl›n› öngörü-yordu. Yan› s›ra sa¤l›kta ‘dönüflümün’ devam etmesiile bu alanda en sert k›s›nt›lara gidilmesi buyruluyor.

IMF anlaflmas›yla halk›n ümü¤ü nas›l s›k›lacak? IMF ile anlaflmaya var›ld›, ifl imzalara kald›. Bu anlafl-man›n ilk aflamas› 18 ayl›k bir dönemi kapsamaklabirlikte ilerleme oldu¤u takdirde ihtiyati stand-by an-laflmas›yla daha da güçlendirilecek. Anlaflma nokta-s›nda taraflar memnun görünürken, el ele verereközelde bu anlaflman›n genelde de emperyalizmin kri-zinin maliyetini emekçi halklara yüklemeye koyula-cakt›r. Emekçi halklara maliyetinin ne oldu¤unu sor-du¤umuzda flöyle bir özet yapmak mümkün:

‹flsizlik ve yoksulluk artacak: Düflük birekonomik büyümenin öngörülmesi beraberinde

iflsizli¤i getirecek. ‹ç piyasan›n cans›zl›¤›, üretim düflük-lü¤ü, ithalat ba¤›ml›l›¤› vb sonuçta istihdam› etkileye-cektir. 2009 y›l› için öngörülen yüzde 4 oran›ndakiGayri Safi Yurt ‹çi Hâs›la (GSYH)’n›n, IMF anlaflmas›ylabirlikte yüzde 2’ler hatta daha afla¤›da tutulmas› iste-niyor. GSYH ayn› zamanda bir ülkenin yoksulluk ve is-tihdam›yla do¤ru orant›l›d›r. Di¤er yandan kamu kay-naklar›ndaki k›s›nt›lar (Bütçeden 8–10 milyar YTL’likbir k›s›nt›dan söz ediliyor), çeflitli sektörlere yat›r›m›engelledi¤inden iflsizlik sorununu a¤›rlaflt›racakt›r.

Al›m gücü düflecek, pahal›l›k artacak:Anlaflma koflullar›nda enflasyonun yüzde 14-

15’lerde gerçekleflmesi öngörülüyor. Bunun içinKDV’nin yüzde 8’den yüzde 18’e ç›kar›lmas› düflünü-lüyor. Bu da ihtiyaç maddelerinin pahal› olmas›n›, do-lay›s›yla al›m gücünün düflmesini ve iç pazarda tale-bin düflmesini do¤uracak. Para kurlar›nda yüksek fa-iz uygulamas› düflüncesi haliyle enflasyonun artma-s›na neden olacakt›r. Gerek dünya gerekse de ülkebankalar›n›n piyasaya verdikleri paralar›n yüksekkurdan-faizden hesaplanmas› ciddi bir enflasyon ar-t›fl›n› getirecek. Sonuç olarak emekçi kesimlerin mut-fa¤›n›n temel g›da ihtiyaçlar›nda bir pahal›l›k olacak,bu da zaten yoksul olan emekçi kesimlerin durumu-nu perçinleyecektir.

Kamu emekçilerinin maafllar› k›rp›lacak:Daha önce IMF direktifleriyle yasalaflt›r›lan vebüyük tepkileri üstüne çeken Kamu Personel

Reformu, IMF ile yap›lacak yeni anlaflmayla flimdilikrafa kald›r›lacak. Bu uygulaman›n rafa kald›r›lmas› ise,kamu emekçilerinin maafllar›nda kesintilere, düflüflle-re ve di¤er haklar›n›n budanmas›na neden olacak. Ni-tekim bunun için 2009’da yasalar ç›kart›lmas› taahhütedildi.

Sa¤l›k ve sosyal güvenlik haklar› ve har-camalar› dibe vuracak: ‘Sa¤l›kta dönüflüm’

ad› alt›nda SSGSS, ‹stihdam Paketi, K›dem Tazminat›,Sendikalar Kanunu gibi de¤iflikliklerin yasalaflt›r›lma-s›yla uygulanan sosyal-sa¤l›k y›k›mlar›, IMF ile yenianlaflman›n temel koflulunu oluflturup bu y›k›mlaradevam edilmesi kararlaflt›r›ld›. Sa¤l›k ve sosyal alanaayr›lan bütçenin düflürülmesi ve harcamalar›n en azaindirilmesi öngörülüyor. Bu nedenle sa¤l›k hakk›n›nkullan›lmas›nda ciddi engeller oluflacak, sa¤l›k hak-k›ndan yararlanma zorlaflacak. ‹flçi-emekçilerin sos-yal-ekonomik haklar›n›n gasp› yo¤un bir flekilde de-vam ettirilecek.

Yerel yönetimlerin bütçesinde kesintiolacak: Kaynak aktar›m›n›n düflürülmesi ve har-

camalar›n kesintisinden belediyeler de nasibini alacak.IMF ile yap›lacak olan anlaflmaya göre, yerel yönetimle-re bütçeden ayr›lan 4 milyar YTL’nin 1.7 milyar YTL’si‘Piyasan›n canl› tutulmas›’ gerekçesiyle kesilecek. Yerelyönetimlere kaynak kesintisi çeflitli altyap›lar›n olufltu-rulmas›n›n, baraj, yol ve çeflitli inflaat yap›m›n›n önündeengeller oluflturacak. Ayn› zamanda istihdam sorunu dayaratacak. 1.7 miyar YTL’lik kesinti AKP’nin yerel seçimiçin yaratt›¤› bir yat›r›m olarak de¤erlendiriliyor.

16-31 Aral›k 2008

IMF ile kal›nan yerden devam: Halk›n‘ümü¤ünü s›kma’ anlaflmas›na var›l›yor

UFUK Ç‹ZG‹S‹

Bak›fl CAN

Teori-pratik ba¤lam›nda devrimcilik -II-Teorinin do¤rulu¤unun ispatlad›¤› yer, pratik sahad›r. Denek

tafl› pratiktir. Pratikte s›nanmam›fl teori, kan›tlanmaya muhtaç

olup kesinlik kazanmam›fl bir teoridir. Y›¤›nca toplumsal-sosyal

pratik taraf›ndan geçer not alamam›fl bir teori, bilimsel bir teori

olamaz. Teori, prati¤e girmedikçe bir y›¤›n laftan öteye anlam›

olmaz. Ka¤›t üzerinde kal›p prati¤e sokulmayan teorinin, “beygir

teze¤inden daha de¤ersiz olaca¤›” aç›kt›r.

fiayet prati¤in önemi ve belirleyicili¤i hakk›nda söylenmifl bu

belirlemelerin bir anlam› olmam›fl olsayd›, o vakit bütün burjuva

ayd›n ve ideologlar son derece sayg›n devrimciler olurlard›. Kit-

leleri yönetilmeye muhtaç koyun sürüsü olarak görüp, kendile-

rine haiz olan kölelikle yetinip büyük insanlar›n (ayd›nlar›n-bil-

ginlerin-kurtar›c›lar›n vb.) ifli olan siyasete-felsefeye bulaflma-

malar›n› ö¤ütleyerek boylar›n› aflan ifllere-devrime, iktidar›n al›n-

mas›na, s›n›f mücadelesine yani yaln›zca bir avuç elitin (mürek-

kep yalam›fl cahil anlay›n siz) mahareti olan ifllere kalk›flmama-

lar›n› söyleyerek, bilim karfl›s›nda gerici durumda olan ayd›n mü-

vetteleri, yar›-ayd›n silüetler, lllafazanlar ve hatta gevezeler iyi

devrimciler say›l›rlard›.

Ve e¤er prati¤in önemi üzerine söylenenler yerinde fleyler

olmam›fl olsayd›, kitapl›klar, anfiler, paneller, sanal internet or-

tamlar› vb. yeterli olur ve iflçi ve köylülerin pratik hareketlerine

kat›l›p onlarla birlikte yürümeden, savafl prati¤ine, s›n›f mücade-

lesinin bedellerini gö¤üsleyen pratiklere girmeden oturdu¤umuz

yerden devrimi örgütleyip, yönetirdik (örgütlenip yönetilecekler

her kimse!?), devrimci eylem ve prati¤in bilumum zorluklar›na

girmeden devrimimizi gerçeklefltirirdik. Pratikten prati¤e koflan

devrimci önderler düflünememifl(!?) olmal› ki, teoriyle yetinme-

mifl gereksiz(!?) yere y›¤›nca ter döküp devrimi örgütlemifl, be-

deller ödemifller… Oysa, köleler k›y›mlar›na yol açan ayaklanma-

lara giriflmeseydi köleci imparatorluklar sars›l›p y›k›lamaz, top-

lumsal sistemler ilerleyemezdi…

Bütün bunlar›n toplam›nda, teori-pratik birli¤inin zorunlulu¤u

ve önemi ortaya ç›kmakla birlikte, gerçek devrimci niteli¤in pra-

tikte kilitlendi¤i kesinlik kazanm›fl oluyor. Devrimci teorinin yolu;

teori, pratik, yine teori, yine pratiktir. Yani, teori pratik içindir, pra-

tik ise teorinin anas›d›r. Teorinin kaderi, prati¤in elindedir. Halk

kitleleri aya¤a do¤rulup harekete geçmeden, teori pratikle bulu-

flup maddi güce dönüflmeden; en güçlü teori bile, kendi bafl›na

devrimci dönüflüme yol açmay› b›rakal›m, kurtlanm›fl bir a¤ac›

dahi deviremez. Devrimci teorinin özü prati¤in dilidir. Bu dili unu-

tan teori, devrimci teori olmaktan çok burjuva oportünist teoridir.

Devrimci bir parti, devrimci pratikten ne kadar çekilir ve ne

kadar s›n›rl› devrimci pratikte yay›l›r-devrimci çal›flmas›n› s›rlar-

sa, o derece devrimci özünden uzaklafl›r, çürümeye yüz tutar. Bir

devrimci, içinde oldu¤u devrimci pratikle orant›l› olarak devrim-

ci yan›n› koruyup ilerletebilir. Yaflam aktivitemizin toplam›n›n

içeri¤i, düflüncelerimizin niteli¤ini de belirler. Gerçek devrimci

yaflam ve devrimci bütünlük için, yo¤un ve canl› devrimci para-

ti¤e at›lmak flartt›r. Bir ayak devrimde, bir ayak düzende olarak

yürünemez.

Devrimcili¤in bozulmalara u¤ramas›nda, tasfiyeci e¤ilimlerin

güçlenmesinde, lafazanl›k ve elefltiri hastal›¤›n›n geliflmesinde

vb. vs. tüm bu hastal›klarda maddi yaflam koflullar›n›n büyük rol

oynad›¤› inkar edilemez. Madde düflünceyi belirliyorsa, canl›

devrimci pratikten kopuk olan, bireysel yaflamla devrimci yafla-

m›n bütünlefltirilmeye çal›fl›ld›¤› devrimcilik tarz›nda yani düflük

devrimci aktivite koflullar›nda yabanc› düflünce ve e¤ilimlerin or-

taya ç›kmamas› düflünülemez. Hele bir de genel koflullar ve em-

peryalist burjuvazinin ideolojik-politik-kültürel tasfiye sald›r›lar›

düflünüldü¤ünde bozulma hepten boyutlanmaktad›r. Bozulma-

ya karfl› gerçek direnç, dünyay› de¤ifltirme prati¤ine biraz de¤il

tamamen kat›lmakla oluflturulabilir. Gerçek devrimciler, sorum-

luluk ve görevlerini keyfiyetle-kiflisel arzular›na göre de¤il, dev-

rimin ve devrimci partinin ihtiyaçlar› temelinde belirler-yürütür-

ler. Elefltirmek de¤ifltirmenin bir parças›d›r, salt elefltiri yorumda

kalan yetersizliktir, elefltirel tutumla do¤ruyu pratikte temsil et-

mek de¤ifltirmenin en devrimci halidir.

“Araflt›rma yapmayan›n söz hakk› yoktur“ sözü, mekanik

olarak yorumlanmaz, bilimsel bir derinli¤e sahiptir. Bilmeden ve

yaflamadan konuflup elefltirmek ne kadar anlaml› olabilir ki? Ye-

terince bilmedi¤imiz, yapmad›¤›m›z, yani araflt›rmad›¤›m›z fleyler

hakk›nda, herkesten çok konuflup elefltirmek, yaflay›p yapanlar-

dan ve bilenlerden daha çok konuflup elefltirmek hak olabilir mi?

Bilmek neyle ilgilidir; yaflamak, yapmak ve araflt›makla yani do-

layl›-dolays›z bilgilerle ö¤renmekle ilgili de¤il midir? Yaz›k ki ye-

terince araflt›r›p ö¤renmedi¤imiz halde, sürekli ve hep elefltirdi-

¤imiz, herkesten -en az›ndan daha çok konuflmas› gerekenler-

den- daha çok konufltu¤umuz karfl›lafl›lan bir durumdur. Bu, bir

yan›yla elefltiri hastal›¤›, bir yan›yla da gerçekleri –zaaflar› sözle

gidermeye çal›flma çabas› ve konuflmaktan öteye yetene¤i ol-

mayan ama kibirden de sak›nmayan tipik burjuva ayd›n tutu-

mudur. Her fleyin konuflmayla haledilebilece¤ini düflünmek ta-

mamen hatal› bir tarzd›r.

Devrimci tarzda, mutlaka sözün bitip s›ran›n eyleme gelme-

si gerekmektedir. Yorumlay›n ama de¤ifltirin, konuflun ama ya-

p›n, elefltirin ama durmay›n! Yanl›fl› görün ama do¤ruya gözleri-

nizi kapay›p beyninizi inkar çubu¤uyla terbiye etmeyin. Hep

yanl›fl› gören aç›dan kalk›p do¤rular› da görebilece¤iniz yere otu-

run. Bak›fl aç›n›z› düzeltip, yapma fiilini öne ç›kararak ad›m at›n!

Unutmayal›m ki, devrimcilik de¤ifltirmektir. De¤ifltirmenin bir zo-

runlulu¤u ise de¤iflmektir. Korkmadan deneyin!

Düflünmek iflin yar›s›ysa, yapmak tamam›d›r. Salt düflünüp

ad›m atmamak pasifizm batakl›¤›d›r. Sonuç, sebeplerin do¤umu-

dur. Sebeplerle ilgilenip sonuçla ilgilenmemek ve ayn› biçimde

düflüncede durup eyleme geçmemek halleri, de¤iflim do¤ura-

maz, devrimci olamaz. ‘‘Bilmek yapmakt›r‘‘ sözü fevkalede an-

laml›d›r. Yapmayan›n bilenden say›lmas›, yarat›c› eme¤i ve dev-

rimci dinami¤i inkar eden lafazanl›¤›n yüceltilmesi teorisidir.

Yapmakla bilmenin tamamlay›c› iliflki ba¤› içinde aç›klanmas› ve

ele al›nmas› ise do¤ru devrimci yaklafl›md›r. Kazanaca¤›m›z dün-

ya, edilgen dura¤anl›¤›n dar kuflatmas› ve pratik ruhtan yoksun

devrimci lafazanl›¤›n tutan engellerinden kurtularak, özgürlefl-

mifl engin devrimci ufuklarla s›n›f mücadelesi prati¤ine dalman›n

ürünü olacakt›r.

‹ktisatç›lar krizin merkezi olanABD, ‹ngiltere gibi ülkelerde uy-gulanan kriz önlemlerinin tamtersinin emperyalist sermayeyeba¤›ml› ülkelere IMF arc›l›¤›ylaönerildi¤ini ifade ediliyor.IMF’nin Türk devletine önerdik-lerinin krizi derinlefltirece¤iuyar›s›nda bulunuyor.

‹ktisatç› Korkut Boratav: “Ma-liye politikas›n› daha da s›k, fa-izleri yüksek tut, iflgücü piyasa-lar›n› esneklefltir. Özel sektö-rün, öncelikle bankalar›n d›flborçlar›n› devlet üstlensin vs.Bunlar IMF’nin isteyecekleri. Al-ternatif düflünmeye yatk›n de-¤ilseniz bunu kabul edersiniz.Ama bu reçetenin reddedilme-sinin zaman›n›n geldi¤ini düflü-nüyorum” de¤erlendirmesindebulunuyor. Boratav, de¤erlen-dirmesinin devam›nda flu uyar›-y› yap›yor: “IMF politikalar›n›nyerine her fleyi yeni bafltan ta-n›mlayacak, sermaye hareket-lerini denetleyecek, sermayekaç›fl›n› kontrol alt›na alacak, içpiyasaya yeni bafltan önem ve-recek, Gümrük Birli¤i anlaflma-s›n› revizyona tabi tutacak ve-ya ask›ya alacak, döviz politika-s›n› yeniden aktif hale getire-cek, iflsizli¤e karfl› kararl› ön-lemler alacak bir tutuma ihti-yaç var.”‹ktisatç› Hayri Kozano¤lu:IMF’nin krizli havalar› sevdi¤ini,anlaflmayla birlikte sermayekesiminin günahlar›n›n yine sa-de yurttafllar, emekçiler taraf›n-dan ödenmesi anlam›na gele-ce¤ini söylüyor.

Kanadal› ‹ktisatç› DavidMcNally: IMF’nin aktaraca¤› pa-ralar› geri alabilmek için kamuharcamalar›nda k›s›nt›ya gidil-mesini öngörece¤ini, bu dur-gunlukta k›s›nt›ya gitmeninekonomik düflüflü do¤uraca¤›n›söylüyor. Kamu harcamalar›kayna¤›n›n emekçilerden olufl-turuldu¤unu, bu nedenle IMFile yap›lacak anlaflmadanemekçilerin olumsuz yönde et-kilenece¤ini ekliyor.

Baflbakan’›n “Ümü¤ümüzüs›kt›rmay›z” ç›k›fl›yla ya-ratmaya çal›flt›¤› IMF’ye‘mecbur de¤iliz’ görüntü-sü, yerini anlaflmaya b›-rakt›. Efendi-uflak el elekrizin maliyetini emekçile-re fatura etmeye haz›rla-n›rken, anlaflmayla birlikteba¤›ml›l›k iliflkilerinin dahada güçlendirilmesi, sosyal-ekonomik haklar›n budan-mas›, yoksulluk ve iflsizli-¤in artt›r›lmas›, kamu har-camalar›nda kesintilere gi-dilmesi öngörülüyor

‹ktisatç›lar uyar›yor:IMF ile anlaflma ülkedekrizi derinlefltirir

1

3

5

4

2

K

Page 14: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

16-31 Aral›k 2008

NNaarreenncciiyyee üürreettiicciilleerriihhüükküümmeettii uuyyaarrdd››

“Hayata dönüfl” operasyonu ve flanl› dire-nifl: 19-22 Aral›k 2000 tarihlerinde 20’yi aflk›n ha-pishanede ‘Hayata dönüfl’ ad› alt›nda efl güdümlüolarak düzenlenen operasyonda 28 devrimci tutsakyaflam›n› yitirmifl, onlarcas› da yaralanm›flt›. Hal-k›n öncü güçlerini etkisizlefltirmek, onlar› düflünceve ideallerinden koparmak isteyen devlet güçleri,bedenlerinden baflka karfl› koyacak hiçbir fleyi ol-mayan devrimci tutsaklar› silahlarla, gaz bombala-r›yla katlederek, teslim almak istemiflti. Ancak gün-lerce süren sald›r›lar karfl›s›nda, tutsaklar›n beden-lerini siper ederek gösterdikleri can bedeli direnifl,zalimlerin zulmü karfl›s›nda bafl e¤meyenlerin tari-hinde yerini alm›flt›. Ve tutsaklar bir kez daha, hiç-bir koflulda ve bask› karfl›s›nda halk›n kurtulufluiçin yürüttükleri mücadelede ›srar etmekten vaz-geçmeyeceklerini gösterdi.

Ailelerden örgütlü mücadele ça¤r›s›: 19-22Aral›k “Devrimci Kahramanl›k Haftas›”n›n y›l dö-nümünde, bundan 8 y›l önce yaflanan devlet katli-am›n› ve devrimci tutsaklar›n yaratt›¤› flanl› direni-fli unutturmayacaklar›n› söyleyen Yeni Demokrasifiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i, “Köklerimize tutuna-rak umudu büyütüyoruz” fliar›yla YÇKM’de bir et-kinlik düzenledi. Aileler ad›na yap›lan sunumlabafllayan etkinlik, flehit yak›nlar›n›n konuflmalar›y-la devam etti. “Biz onlar›n yan›na gidip gelirken on-lardan çok fley ö¤rendik” diyen R›za Cangöz, onla-r›n düflüncelerini yaflatmak için engellerden, zor-luklardan kaç›lmamas› gerekti¤ini vurgulad›. Dev-letin 19-22 Aral›k tarihlerinde tutsaklar› katletmesigibi politikalar›n›n karfl›s›nda, ailelerin de üzülmek,s›zlanmakla yetinmeyerek baflka fleyler de yapabi-leceklerini belirten Vural Akdeniz, onlar›n düflün-celerinin yaflat›labilmesi için ailelerinin de örgüt-lenmesi gerekti¤ini vurgulad›. H›d›r Sabur ise ege-menlerin tarih boyunca kendisine karfl› direnenlerikatletti¤ini ifade ederek, “Devletin en çok korktu¤ufley silahl› mücadeledir. Onlar› silahs›z b›rakmak is-tediler ama b›rakamad›lar. Umutsuz de¤iliz. Varti-nik, Kardelen, Mercan gibi birçok tecrübemiz var”dedi. 650’den fazla flehidimiz olmas›na ra¤men on-lar›n ailelerinin büyük ço¤unlu¤unun etkinlikte bu-lunmad›¤›na dikkat çeken Haydar Kayar daha çokailenin bu çal›flmalara kat›lmas› gerekti¤ini belirtti.

Ailelerin konuflmalar›n›n ard›ndan “19 Aral›k’taharlanan direnifl ateflini unutma” bafll›kl› sinevizyo-nun gösterimi yap›ld›. Ailelerin tecrit karfl›t› müca-delelerini, 19 Aral›k sald›r›lar›n› ve sald›r›lar sonu-cu ölümsüzleflen tutsaklar› konu edinen sinevizyongösterimi s›ras›nda aileler coflkulu ve duygulu anlaryaflad›. Sinevizyon gösterimi bittikten sonra, “Sizler

de bize kat›l›n” adl› tiyatro oyunu gösterildi. Oyu-nun bitiminde oyuncalar taraf›ndan “Atefl düfltü¤üyeri yakar demeyin, Tutufltuk evlatlar›m›zla hala-ya” yazan Yeni Demokrasi fiehit ve Tutsak AileleriBirli¤i imzal› pankart aç›lmas› izleyicilerin olumlutepkileriyle karfl›land›. Etkinlik son olarak ailelerinverdi¤i müzik dinletileriyle son buldu.

KKöökklleerriimmiizzee ssaarr››llaarraakk uummuudduu bbüüyyüüttüüyyoorruuzz

9 Aral›k 2004’te Dersim’in Mazgirt ilçesindegirdikleri çat›flmada flehit düflen Ebru Aslanve Ecevit Bulut’u sayg›yla an›yoruz. An›lar›-lar› mücadelemizde yaflayacak.

9 Aral›k 2004’te Dersim’in Maz-girt ilçesinde girdikleri çat›flma-da flehit düflen Ebru Aslan’› say-g›yla an›yoruz. ‹dealleri idealim,kavgalar› kavgamd›r.

‹stanbul Sar›gazi’denbir yoldafl›

9 Aral›k 2004’te Dersim’in Mazgirtilçesinde girdikleri çat›flmada fle-hit düflen Ebru Aslan’› sayg›ylaan›yoruz. An›lar› mücadele bayra-¤›m›zd›r.

Demokratik GençlikHareketi

YEN‹ DEMOKRAS‹ fiEH‹T VETUTSAK A‹LELER‹ B‹RL‹⁄‹

8 Aral›k 1989’da Dersim’in Alibo¤az mevki-inde girdikleri çat›flmada flehit düflen YeterKoç ve Hasan Ben’i sayg›yla an›yoruz. An›la-r›lar› mücadelemizde yaflayacak.

YEN‹ DEMOKRAS‹ fiEH‹T VETUTSAK A‹LELER‹ B‹RL‹⁄‹

14 16-31 Aral›k 2008 güncel

Irak’a ziyaret gerçeklefltiren George W. Bush, Irakl› bir ga-zeteci taraf›ndan ayakkab› f›rlat›larak protesto edildi

Bush, Irak’a gerçeklefltirdi¤i ziyarette yap›lan bas›n top-lant›s›nda gazeteci Muntasar El Zeydi taraf›ndan protestoedildi. Ayakkab›s›n› ç›kartarak Bush’a f›rlatan gazeteciZeydi, olay›n ard›ndan sorguya al›nd›. Irak Baflbakan› Nu-ri El Maliki’nin makam korumalar› taraf›ndan sorgulananZeydi’nin ayakkab›lar›na da, delil olarak el konuldu. Yet-kililerden protestoya iliflkin gelen aç›klamada ise hayli il-ginç oldu. Zeydi’nin alkol ve uyuflturucu testinden geçiril-di¤ini aktaran yetkililer bu eylem için kendisine para ve-rilip verilmedi¤inin araflt›r›laca¤›n› söyledi.

El Zeydi’ye ülkesinden destekZeydi’nin ayakkab›l› protestosunu yay›nlayan El Ba¤daditelevizyonu Zeydi’nin serbest b›rak›lmas›n› istedi. Irak’taiflgal karfl›t› yay›nlar yapt›¤› için yasaklanan ve Kahire’denyay›n yapan kanal›n yöneticisi Abdülhamid El Sayeh, mu-habirlerinin serbest b›rak›lmas› için herkesi seferber ettik-lerini, dünya çap›nda birçok kuruluflun da kendileriyle bir-likte oldu¤unu ifade etti. Kanal, El Zeydi’nin serbest b›ra-k›lmas› için dünya çap›nda tüm gazetecilere dayan›flmaça¤r›s›nda bulundu. Amerikan bayraklar› yakan gösterici-ler "Bush Bush dinle bizi, kafanda iki pabuç izi" sloganla-r› atarak Bush’u protesto etti. Yap›lan birçok aç›klamadada El Zeydi kahraman olarak nitelendirilirken, eylem içi‘Bush için uygun bir u¤urlama’ de¤erlendirilmesi yap›ld›.

K›br›s'ta sulama hortumlar›n› yakma eylemi ger-çeklefltiren narenciye üreticileri, narenciye politi-kas›n› protesto ederek, uyar›da bulundu.

Hükümetin narenciye sektörüne çözüm getirme-mesi ve üreticilerin zor durumda kalmas› narenci-ye üreticilerinin tepkisiyle karfl›lafl›yor.

Hükümetin narenciye sektörünün sorunlar›na çö-züm getirmesini talep eden Güzelyurt’taki üretici-ler, eylem gerçeklefltirdi. Güzelyurt-Lefkofla anayo-lu üzerinde düzenlenen eylemde üreticiler, sulamahortumlar›n› yakt›. Üreticiler hükümetin narenciyepolitikas›n› protesto ederek 11 ayd›r ödenmeyenürün girdi destek paralar›n›n verilmesini istedi.

K›br›s Türk Narenciye Üreticiler Birli¤i, KuzeyK›br›s Narenciye Üreticiler Birli¤i, Lefke Güzel-yurt Narenciye Üreticiler Birli¤i, Kamyoncular Bir-li¤i, Kesim Ekipleri Birli¤i ve ‹hracatç›lar Birli¤i veAkdeniz Narenciye Üreticileri Birli¤i’nin düzenle-di¤i eylemde “Bin y›l çal›fl didin, üret, 20 kg. ürün-le al bir ekmek”, “Fuhufla, kumara destek, ürete-ne köstek”, “Üretim olmayan yerde kalk›nma ol-maz”, “Haklar›m›z› söke söke alaca¤›z”, “Üretenyiz, yiyip bitiren siz” sloganlar› at›ld›. Üreticiler,sorunlar›n›n çözülmemesi durumunda eylemi 26Aral›k günü Lefkofla’ya, Baflbakanl›k önüne tafl›-yacaklar›n› belirttiler.

‹LAN ANMA

Yeni Demokrasi fiehit ve Tutsak Aile-leri Birli¤i, “Devrimci Kahramanl›kHaftas›”n›n y›l dönümü vesilesiyle, 14Aral›k Pazar günü, Yüz Çiçek Açs›nKültür Merkezi’nde(YÇKM) bir etkin-lik düzenledi. Ailelerin 19 Aral›k kat-liam›n› ve devrimci tutsaklar›n busald›r› karfl›s›nda gösterdi¤i direniflikendi yaflad›klar›ndan anlatmas›n›nard›ndan, sinevizyon gösterimi yap›l-d› ve etkinlik yine ailelerden baz›lar›-n›n söyledi¤i ezgilerle son buldu

Maosit Komünist Partisi (MKP)dava tutsaklar› yaz›l› bir aç›kla-ma yaparak, 8. y›l›na giren 19Aral›k direniflini selamlad›klar›n›duyurdular. Devletin 20’yi aflk›nhapishanede efl zamanl› olarakdüzenledi¤i yok etme sald›r›s›karfl›s›nda devrimci tutsaklar›nyaratt›klar› flanl› direniflin dünyahapishaneler tarihinde önemlibir kilometre tafl› oldu¤una vur-gu yap›lan aç›klamada, Maoistöncünün bu bilinçle 19-22 Aral›ktarihlerinde devrimci ve komü-nistler taraf›ndan yarat›lan flanl›iradeyi “Devrimci kahramanl›khaftas›” olarak ilan etti¤i hat›rla-t›lat›ld›.

“Özgürlük savaflarak kazan›l›r”:Hakim s›n›flar›n, halk üzerinde

sömürücü, bask›c› politikalar›n›hayata geçirebilmek için, hapis-hanelerde ‘hayata dönüfl’’ ironi-siyle komünist ve devrimcilerikatletti¤ini aktaran aç›klamada,buna karfl› tutsaklar›n kahra-manca direnerek, özgürlü¤ün sa-vafl›larak kazan›laca¤›n›n da ensomut örne¤inin yafland›¤›nadikkat çekildi. Hapishanelerde20 Ekim’den 19 Aral›k’a uzananbüyük direniflin kazan›mla so-nuçland›¤›n›n ifade edildi¤i aç›k-lamada, “Kazan›ld› diyoruz çün-kü yirmi hapishanede ayn› andatek yumruk, tek yürek, tek bari-kat kuruldu. ‹nsanlar bilinçlerin-den barikatlar yaratt›lar” denildi.19 Aral›k direnifli ve ondan önce-ki direnifllerle, fiziki tutsakl›¤›nzay›fl›k olmad›¤›n›n kan›tland›¤›-

na dikkat çekilen aç›klamada,

“‹nsan bilincinin özgürlü¤ü kö-

relmedi¤i müddetçe, her zaman

özgürlük için savaflan kardelen-

ler vard›r, var olacakt›r” denildi.

“Zulüm varsa, direniflte var”F tiplerinin kamuoyunda olum-

suzluklar›yla s›kça anlat›ld›¤›na

dikkat çekilen aç›klamada, ko-

münist ve devrimci tutsaklar›n

buralar› da yaflan›labilir müca-

dele alanlar›na çevirdi¤i ise flu

sözlerle anlat›ld›: “Unutmayal›m

ki yaflam›n oldu¤u her yerde dai-

ma hareket ve mücadele vard›r,

dolay›s›yla buralarda faflizmin

zulümkar gerçe¤i ile birlikte dire-

nerek yaflam› anlaml› ve mutlu

k›lan direnifl de var”

MMKKPP’’llii TTuuttssaakkllaarr,, 1199 AArraall››kk ddiirreenniiflfliinnii sseellaammllaadd››

‘Bush için uygun biru¤urlama’

fiÜKRÜ ERBAfifi‹‹R D‹NLET‹S‹BARIfi AYDINHALK OYUNLARIBAHARA ÇA⁄RI MÜZ‹K GRUBUTAR‹H:27 ARALIK 2008 CUMARTES‹SAAT:19:00YER: CAN DÜ⁄ÜN SALONU UfiAK

DÜZENLEYEN: UfiAK DEMOKRAT‹K HAKLAR DERNE⁄‹

Page 15: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

1516-31 Aral›k 2008

“Maden parçac›klar›n›n yerine bir zar yerlefltirdi ve za-r› titreflimlerine göre direnci de¤iflen bir elektrik dev-resine ba¤lad›. Sonra telin öbür ucunda çal›flmaktaolan asistan›na seslendi: Bay Watson, gelin! Size ihti-yac›m var.” 10 Mart 1876’da asistan›na seslenen Gra-ham Bell oldukça önemli bir buluflun müjdesini verdi;Telefon... Telgraf› gelifltirme çal›flmalar› sonucunda te-lefonu bulan Alexander Graham Bell buldu¤u fleyinbugün cebe girmenin de ötesinde birçok teknolojiyiiçerisine alan bir teknoloji harikas› olabilece¤ini muh-temelen hayal bile etmedi. Mors alfabesi ile telgrafhatlar›ndan ulaflt›r›lmaya çal›fl›lan mesajlar GrahamBell ile yerini sese b›rakt› ve 1973 y›l›nda ilk cep tele-fonunun mucidi olan Martin Cooper ile de ses ‘ceb’egirdi. Motorola’da mühendis olarak çal›flan Cooper’›n ilkcep telefonu, çok da öyle cebe girecek cinsten de¤ildi,fakat bugün oldukça küçülen ve incelen teknoloji hari-kas› telefonlar›n ‘anas›’ idi. Cooper’›n tu¤la cep telefonu850 gram a¤›rl›¤›nda, 25 cm yüksekli¤inde, 8 cm derin-li¤inde, 4 cm geniflli¤indeydi. En az telefonun bulunma-s› kadar önem tafl›yan cep telefonunun amac›n› Cooperflöyle ifade ediyor, “Temel hayalimiz insanlar›n araba-larda konuflmas›yd›. ‹nsanlar bir masay› ya da bir du-var› aramak istemiyorlard›. Di¤er insanlar› aramak isti-yorlard›.” Yani Cooper’›n amac› da Graham Bell gibi in-sanlar›n iflini kolaylaflt›rmak, iletiflim kurabilmelerinisa¤lamak, pratik ve rahat bir yöntem yaratmak idi.

‹htiyaçtan öte bir fley!Telefon, yaflam›m›zda kolayl›k sa¤layan en önemliicadlardan bir tanesi olma özelli¤ini hala koruyor. 1973y›l›ndan buyana cep telefonunun geliflim sürecine ba-k›l›nca gerçekten h›zl› ve önemli bir de¤iflim geçirdi¤igörülebilinir. ‹lk icad edilen cep telefonun özellikleriürün tan›t›m etiketinde flöyle geçiyor; “Fonksiyonlar›:Konuflma, dinleme ve tufllu arama.” Bugün telefondayap›labileceklerle hayli uzun bir liste oluflturmakmümkün. Cep telefonundaki son geliflmelerden bir ta-nesi olan 3G (Third Generation) olarak adland›r›lanüçüncü nesil uyumlu telefon ile yeni özellikler bu lis-tede yerini al›yor. ‹nternet ba¤lant›s› olan, görüntülü-sü, foto¤raf çekeni, video çekeni, onu yapan› bunu ya-pan› vs vs. Telefonlarda her geçen gün artan özelliklerve bunlara paralel olarak da ihtiyaçlar›m›z›n artt›r›lma-s›. Yap›lan her de¤iflikli¤in ard›ndan nedense hemenona ihtiyac›m›z oldu¤unu fark ediyoruz! Telefondaoyun oynamak Cooper’un ilk tu¤la telefonu ç›kt›¤›ndaihtiyac›m›z de¤ildi, foto¤raf çekmek ihtiyaç de¤ildi vedaha birçok özellikler. Bir y›ll›k getirisi milyar dolarlahesap edilen cep telefonu sektörü, do¤al olarak busektördeki flirketleri cep telefonunda sürekli yenilikler

yapmaya, “盤›rlar” açmaya itiyor. Yap›lan reklâmlarve pazarlama taktikleri ile ç›kan her yeni marka, yap›-lan her de¤ifliklik akl›m›zda olmad›¤› bir anda karfl›m›-za ç›k›p, ihtiyac›m›z oluveriyor. Özellikle bizimki gibiülkelerde cep telefonu gibi tüketim ürünleri daha bircan al›c› ve her kesimce tüketilmesi zorunlu bir fleyoluveriyor. Ülkemizde toplam 65 milyon cep abonesibulunuyor. Her 11-14 ay içerisinde kifliler cep telefo-nunu yeniliyor ve bu yenilemelerle binlerce telefonçöpe gidiyor. Ülkemizde 2007 y›l›nda baz› kaynaklartaraf›ndan belirlenebilen rakamlara göre bir ayda 1milyon cep telefonu sat›fl› yap›l›yor. Ayr›ca telefonlar-da yer alan e¤lence özellikleri ile de, konuflman›n d›-fl›ndan ayda 1 milyar YTL harcan›yor. Ülkemizde gene-lin ekonomik durumuna bak›ld›¤›nda cep telefonlar›-n›n bu denli fazla tüketiliyor olmas› nas›l bir tüketimkültürünün içerisine sürüklenildi¤inin göstergesi. Ken-dini ifade etmenin, bir yerlere ait oldu¤unu kan›tlama-n›n arac› haline getirilen cep telefonlar›, kiflilerce özel-likleri ne kadar çok olursa statünün o kadar yüksek ol-du¤u anlay›fl› ile tüketilebiliyor. ‹nternet kullan›m›n›nda yine en az telefon kadar sa¤l›ks›z ve ihtiyaçlar öte-sinde kullan›ld›¤› ülkemizde bunun telefona da tafl›n-mas› tam bir teknoloji kirlili¤i yarat›yor. Msn’nin cebetafl›nmas›ndan sonra flimdi de 3N ile “facebook” gibi“sosyal” network siteleri de cepten kullan›labilecek.

Elbette internetle birlikte insanlar› asosyallefltiren, ya-banc›laflt›ran sitelerin alanlar›n›n yayg›nlaflmas› vebunlar›n bir de bu 3N ile telefonlara tafl›nmas› telefon-lar›n sat›fllar›nda pazar› canland›r›yor ve bizim de yan›-m›zda tafl›yabilece¤imiz, cebimize girebilecek kadarpratik bir Msn’ye, Facebook’a ihtiyac›m›z oluveriyor vebu da yeni bir telefon demek… Ülkemizde 1 milyon709 bin 131 facebook üyesi var ve bunlar›n büyük birk›sm› için 3N teknolojisi art›k bir ihtiyaç! Büyük bir tü-ketim ç›lg›nl›¤› hortumuna kap›lan bizler flirketlerinmilyar dolarlarla her geçen gün karlar›n› katlamalar›n›sa¤larken, önemli oranda bir yabanc›laflmay› da ci¤er-lerimize kadar teneffüs etmifl oluyoruz.

Devasal bir pazar; cep telefonuTeknolojik geliflmelerle içerisine bir sürü özelliklerin s›-k›flt›r›ld›¤› cep telefonu ayn› zamanda oldukça önemlibir ticari ürün. Telefonda yap›lan her de¤ifliklik telefonve operatör flirketlerine milyarlarca dolar kar olarakgeri dönüyor.

Cep telefonu üretiminde dünyan›n en büyük ikinci fir-mas› olan Motorola, 100 milyon dolar ciro hedefi ilekurdu¤u cep telefonu bölümünden, sadece 2002 y›l›n-da 3.3 milyar dolarl›k ciro yapt›. Pazarlama tekniklerinoktas›nda s›n›r tan›mayan ve yarat›lan tüketim ç›l-

g›nl›¤› ile cep telefonu tüketimini her geçen y›l artt›r›l›-yor. Ve bu art›fl telefon üreticileri ve operatör flirketleriçin milyar dolarla ifade edilen kar anlam›na geliyor.Araflt›rmalara göre dünyada cep telefonu kullan›c› sa-y›s› 3 milyar 300 milyon dolay›nda. Sadece 2002 y›l›n-da dünya genelinde 423 milyon adet cep telefonu sa-t›ld›. 2006 y›l›nda belirlenen rakamlara göre cep tele-fonlar› sat›fllar› yüzde 22.5 oran›nda artt›. Önemli oran-da karlar›n sözünün edildi¤i cep telefonu pazar›n›ndevlerinin s›ralamas› ise flöyle: Nokia birinci, Motorolaikinci ve Sony Ericcson üçüncü s›rada. Ve 65 milyoncep abonesinin bulundu¤u ülkemizde mobil telefonpazar› ise her y›l yüzde 15.3 oran›nda büyüyor. Tele-fonda yap›lan her de¤ifliklik pazar›n canlanmas›na ne-den oluyor ve bu da daha fazla kar anlam›na geliyor.

Son olarak ç›kart›lan ve ülkemizde lisans ihalesi ger-çeklefltirilen 3N teknolojisi de bunlardan bir tanesi. Buteknolojinin kullan›m›nda Turcell, Avea ve Vodafon’unyar›flt›¤› lisans ihalesi sonras›nda devletin cebine girenpara miktar› 969 milyon Euro. 3. nesil olarak adland›r›-lan bu teknolojik de¤iflikli¤in piyasaya girmesi ile ülke-mizde 8 milyon cep telefonu çöpe gidecek ya da ikin-ci el piyasas›nda kay›t d›fl› sat›lacak. Çünkü 3N’nin sun-du¤u, görüntülü görüflme, TV seyredebilme, h›zl› inter-net kullan›m› gibi birçok özellikler fluan kullan›lan ceptelefonlar›yla mümkün olmuyormufl!

Teleses Yönetim Kurulu Baflkan› Recep Uzelli yapt›¤›yaz›l› aç›klamada, yeni telefonlarla saniyede 2 mega-bayt h›zla internete ba¤lan›ld›¤›n›, kullan›c›n›n konu-muna ba¤l› olarak gelifltirilen reklam, sohbet, arkadafl-l›k uygulamalar› sayesinde dünyada 2010 y›l› itibari ile1 milyar adet GPS'li telefon olaca¤›n› söyledi. Uzelli, ay-n› dönemde internetten indirilen flark›lar›n ekonomikbüyüklü¤ünün de 32 milyar dolara ulaflaca¤›n› aç›kla-d›. Mobil e¤lence pazar›n›n da 77 milyar dolara ç›kaca-¤›n›n belirtildi¤i aç›klamada, 2010 y›l› sonuna kadar fa-cebook gibi sitelerde cep üzerinden 175 milyon abo-nenin hizmet almas›n›n beklendi¤i ifade ediliyor.

Cep’in zararlar›Cep telefonlar›n›n ekonomik, sosyal zararlar›n›n yan›n-da kuflkusuz sa¤l›¤a ve çevreye verdi¤i zararlar da gözard› edilemeyecek kadar büyük. Yeni telefon al›m›n-dan sonra ikinci el olarak sat›fl› yap›lmayan telefonlarçöpe at›l›yor, a¤›r metal ve plastik içeren bu telefonlaryak›l›yor ve bu da çevreye ve insan sa¤l›¤›na büyükoranda zarar olarak geri dönüyor. Milyonlarca telefonsat›fl›n›n yap›ld›¤› ve her de¤iflik özelli¤in bizi cezb etti-¤i, s›k s›k telefon de¤iflimine götürdü¤ü flu durumda,çöpe at›lan telefonlar›n say›s›n› da az çok kestirmekmümkün ve bu tablo da oldukça ürkütücü. Ayr›ca kalprahats›zl›klar›, haf›za zay›flamas› ve beyin tümörü, yo-¤un stres ve yorgunluk hissi, kal›c› iflitme bozukluklar›,kan hücrelerinin bozulmas› gibi birçok sa¤l›k sorunlar›da telefonlar› kulland›¤›m›z süre meydana gelebileceksa¤l›k sorunlar› içerisinde. Ayr›ca GSM iletifliminin kap-sama alan›n› geniflletmek amac› ile binalara kurulanmikrodalga yayan baz istasyonlar› da telefon kullan-masak da her flekilde hayat›m›z› tehdit ediyor. Baz is-tasyonlar› taraf›ndan yay›lan mikrodalgalar hücrelerinkimyas›n› bozuyor. Bunun sonucunda da; sinir zarlar›n-da bozulma, uykusuzluk, sinirlilik, unutkanl›k, depres-yon, bafl a¤r›s›, bafl dönmesi, Alzheimer, Parkinson,Multipl Skleroz gibi dejeneratif beyin hastal›klar› veDNA tahribine neden oluyor.

Tu¤la cep telefonundan ‘cihan-› alem’i içine alan tele-fon evrimine gelen süre zarf›nda, telefon tekelleri, tek-neloji ad›na oldukça önemli bir geliflme gibi her dafa-s›nda piyasaya sürdükleri ‘yeni’ ürünleri ile, insanlar›sosyal, ekonomik ve kültürel aç›dan, cep telefonun içi-ne hapsetmifl gibi gözüküyor.

güncel

Vakit gazetesi yazar› Hüseyin Üzmez 'i kurtaran raporu iletart›flmalar yaratan Adli T›p Kurumu, taciz ve tecavüze u¤ra-yanlar için ‘ruh sa¤l›¤› bozulmam›flt›r’ raporu vermeye de-vam ediyorAli T›p Kurumu’nun cinsel istismara u¤rayan çocuklar hakk›n-da düzenledi¤i raporlar, sadece tacizcileri aklamak için ifllevgörüyor. Üzmez’in cinsel istismarda bulundu¤u 14 yafl›ndakiB.Ç hakk›nda ‘bedensel ve psikolojik bir sorun yaflamad›¤›’yönünde rapor veren Adli T›p Kurumu 6’nc› ‹htisas Dairesi’nintek sorunlu raporu bu de¤il. Adli T›p’›n, ‹zmir’de babas› veamcas› taraf›ndan cinsel tacize u¤rayan 17 yafl›ndaki E.U içinde ayn› raporu verdi¤i ortaya ç›kt›. Amcas› H.U ve babas› H.Utaraf›ndan taciz edilen E.U bu kifliler hakk›nda flikâyette bu-lunmufl, baba ve amca tutuklanm›flt›. E.U’nun ifadeleri üzeri-ne amca ve baba hakk›nda Cumhuriyet Savc›s› taraf›ndan 8y›la kadar hapis cezas› istendi. 5 ay tutuklu kalan kifliler dahasonra tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›lar.

“Utanmasalar” tecavüz ruh sa¤l›¤›na iyi gelir diyecekler!Babas› ve amcas› taraf›ndan taciz edilen E.U hakk›nda 9 EylülÜniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi ile Manisa Ruh ve SinirHastal›klar› Hastanesi’nden verilen iki ayr› rapor da genç k›-z›n, cinsel istismara u¤rad›¤› yönünde oldu. Fakat bu raporla-ra karfl›n ‹stanbul Adli T›p Kurumu’nun raporu ise cinsel istis-mara u¤rayan geç k›z›n ruh sa¤l›¤›n›n bozulmad›¤› yönündeoldu. Genç k›za ‘ruh sa¤l›¤› bozulmam›flt›r’ raporu veren ku-rumun bu karar› ise Üzmez ile bafllayan tart›flmalar› yenidencanland›rd›. Daha önce Urla ilçesinde Barbaros Çocuk Kö-yü’nde meydana gelen tecavüz ma¤durlar›ndan biri olan E.Ubu olay›n ard›ndan ailesi ile kalmaya bafllam›flt›. Fakat bu de-fa da babas› ve amcas›n›n cinsel tacizlerine ma¤ruz kalan 17yafl›ndaki E.U’ya Adli T›p’›n hala ‘ruh sa¤l›¤› bozulmam›flt›r’yönünde rapor verebiliyor olmas› ise ak›llara durgunluk ve-ren bir olay. Daha öncesinde böyle bir olay› yaflam›fl ve son-ras›nda da aile içinde böyle bir fliddete ma¤ruz kalm›fl birisi-nin ruh sa¤l›¤›n›n bozulmamas› daha öncede psikologlar›ndabelirtti¤i gibi mümkün de¤ilken, Adli T›p tamamen tersini dü-flünüyor.

Bu nas›l heyet?Üzmez baflta olmak üzere verdi¤i kararlarla asl›nda ‘tacizcile-ri aklama kurumu’ olarak görev yapan Adli T›p Kurumu’ndabir tane bile pedagog veya çocuk psikiyatr› yok. Taciz ve te-cavüze u¤rayan kiflilerin neredeyse hepsine ‘ruh sa¤l›¤› bo-zulmama›flt›r’ raporu veren heyet üyeleri flöyle; Dr. CemalYalç›n Ergezer (Baflkan - Ruh sa¤l›¤› ve hastal›klar› uzman›)Dr. Yasemin Çakmak (Adli t›p uzman›), Dr. Gökhan Erifl (Adlit›p uzman›), Prof. Dr. Seyfettin Uluda¤ (Kad›n hastal›klar› vedo¤um uzman›), Doç. Dr. Gülgün Engin (Radyoloji uzman›) veProf. Dr. Hamdi Özkara (Üroloji uzman›).

‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Baflkan› Kadir Topbafl, SamaDubai firmas›n›n almak istedi¤i, ancak mahkeme karar› ilesat›fl› iptal edilen ‹ETT arazisi ile ilgili soruya “Çok inatç› birtavr›m›z var. Vazgeçmeyece¤iz. Paray› kasam›za koymak is-tiyoruz” diyerek cevap verdi.Topbafl, arazinin sat›fl›n› engellemek isteyenlerin bunu marifetsayd›klar›n› söyleyerek, "Bu arazinin sat›fl›na karfl› ç›kanlar var.Baz› insanlar›m›z bir yerlere çomak sokuyor. Bu ifli durdurmay›maharet say›yorlar. ‹fli engelleyip bunu maharet sayanlar flim-di gitsinler orada piknik yaps›nlar" fleklinde konufltu.

“Vazgeçmeyece¤iz”Levent’teki araziyi satmaktan vazgeçmeyeceklerini ve 1 mil-yar 156 milyon dolar geliri kasalar›na koymak istediklerinibelirten Topbafl, "Oras› bizim için bir kaynakt›. Engel olmak-tan baflka bir fley yapm›yorlar. Bu ifl iptal edilirse dünyayayans›mas› farkl› olur. Küresel sermaye ülkemize gelmektedaha dikkatli davran›r. Bu arazi ile ilgili aç›lan davalar tektek düflüyor. Hem iflsizlikten bahsediyorlar, hem de paran›ngelmesini engelliyorlar. Kimse bu arazilere halat tak›p biryerlere götürmeyecek" ifadelerine yer verdi.Topbafl, "Çok inatç› bir tavr›m›z var. Vazgeçmeyece¤iz. Para-y› kasam›za koymak istiyoruz. 20 ay geçmifl olsa da bu pa-ray› kasaya koyma çal›flmam›z devam ediyor. ‹htiyac›m›z davar. E¤er bu ifl iptal edilirse kimse güvenmez küresel serma-ye art›k bu flehre gelmekte daha dikkatli davran›r" dedi. ‹s-tanbul Büyükflehir Belediye Baflkan› Topbafl daha önce de‹ETT’nin Levent’deki arazisine iliflkin, “Arazimizi en iyi flekildede¤erlendirece¤iz, bize para laz›m, paras› olan herkese aç›-¤›z” demiflti.

Cep telefonlar›n›nekonomik, sosyalzararlar›n›n yan›n-da kuflkusuz sa¤l›-¤a ve çevreye ver-di¤i zararlar dagöz ard› edileme-yecek kadar bü-yük. Yeni telefonal›m›ndan sonraikinci el olarak sa-t›fl› yap›lmayan te-lefonlar çöpe at›l›-yor, a¤›r metal veplastik içeren butelefonlar yak›l›yorve bu da çevreyeve insan sa¤l›¤›nabüyük oranda zararolarak geri dönü-yor

Adli T›p tecavüz(cü)lere

hizmet ediyor

Topbafl, ‹stanbul’u peflkefl çekmekte kararl›

Teknolojik geliflmelerle içerisine bir sürü özelliklerin s›k›flt›r›ld›¤› cep telefonu, ayn› zamanda oldukça önemli bir ticariürün. Telefonda yap›lan her de¤ifliklik telefon ve operatör flirketlerine milyarlarca dolar kar olarak geri dönüyor

YEN‹ NES‹L CEPLER GEL‹YOR PARALAR CEPTEN G‹D‹YOR

Page 16: 16 - 31 Aralık 2008 -  Sayı 145

Yaflanan küresel mali kriz ile birlikte özellikle ileriki günlerdereel sektörün giderek daha fazla etkilenece¤ini söylemekyanl›fl olmaz. Elbette ki böylesi bir durumda emekçi aileleri-nin pay›na düflen, iflsizlik, yoksulluk, sendikas›zl›k, ücretlerindüflürülmesi vb.den baflka bir fley olmayacakt›r. Devletin pi-yasaya müdahalesi de bilinen sosyal refah devleti modeli gi-bi olmayacakt›r. Önümüzdeki süreç sosyal refah devleti gibibir beklenti içine düflenlerin nas›l hayal k›r›kl›¤›na u¤rayacak-lar›n› gösterecek gibi görünüyor. Zira, devletin piyasaya mü-dahalesi, bundan sonra emekçilerin sömürülmesinin sadecepiyasa mekanizmas› arac›l›¤›yla de¤il ayn› zamanda devletinzor ayg›tlar›n›n kullan›lmas›yla gerçekleflece¤i anlam›na gelir.

Kriz ile birlikte emekçilerin taleplerini de yükseltmeleri gere-kir. Böylesi krizlerde sendikalar aç›s›ndan tek çare mücadele-dir ve mücadele de ancak emekçilerin kat›l›m›yla olur. Ne varki hali haz›rda emekçilerin sendikalara güveni son derece za-y›ft›r. Emekçilerin sendikalara güveni sa¤lanmaks›z›n hiçbirgiriflimin baflar›ya ulaflmas› mümkün de¤ildir. Di¤er taraftanemekçiler taraf›ndan dillendirilecek talepler burjuva demok-ratik talepleri aflan bir niteli¤e bürünmek zorundad›r. Çünküart›k eski refah devleti dönemine dönmeyi arzulay›p o döne-me iliflkin talepleri ortaya sürmenin emekçiler aç›s›ndan hiç-bir faydas› yoktur. Yani sosyal refah devletine dönmeyiamaçlayan ve ona yönelik taleplerle yola ç›kan bir emek ha-reketi, asl›nda geriye gidiyor demektir.

Ne yaz›k ki özellikle KESK’in yay›nlam›fl oldu¤u “Krize Karfl›,Emekçilerin Ekonomik, Sosyal ve Demokratikleflme Program›(Taslak)” ile bu türden talepler üretti¤ini gördük. KESK, bugünülkede yaflanan sorunlar› demokratikleflme ve insan haklar›meselesine indirgemekte, meseleyi s›n›f mücadelesi çerçe-vesinde ele almamaktad›rlar. Dolay›s›yla krizden ç›k›fl içinönerilen talepler de fazlas›yla reformist özellikler göster-mektedir. Örne¤in taslakta geçen “yeni K‹T’ler kurularak, ser-maye-yo¤un ileri teknoloji kullanan sanayi yat›r›mlar›na yö-nelinmelidir” gibi sermayeye ve hükümete yol gösterme id-dias›nda olan öneriler tam da böylesi reformist talepleringöstergeleridir. Asl›nda bu türden öneriler kriz durumlar›n-dan çok normal dönemlerde sendikalar taraf›ndan öne sürü-len talepler zaten. Ancak kriz dönemleri, daha farkl› müca-dele biçimleri ve dolay›s›yla daha ileri talepler gerektiren or-tamlar yarat›rlar.

Ne var ki talepler aras›nda sistemin devaml›l›¤›n› sa¤lamayayönelik örnekler de var. Örne¤in “Makro Politikalar” bafll›¤› al-t›nda “çal›flanlar›n kat›l›m›yla yeniden befl y›ll›k ve y›ll›k plan-lar yap›lmal›, planlar kamuya emredici, özel sektörü özendi-rici olmal›d›r” talepler zincirinden bahsedilmekte. Al›nan ka-rarlara çal›flanlar›n da kat›lmas› demokratik görünmekle be-raber, sömürü düzeninin devam›na iliflkin politikalara iflçileride alet etmekten, dolay›s›yla sistemi onlar›n gözünde dahafazla meflrulaflt›rmaktan baflka bir ifle yaramaz halbuki. Böy-lesi talepler, krizin gerçek nedenini göz ard› ederek krizin ta-mamen hükümetten kaynakland›¤› gibi yanl›fl ve tehlikeli birdüflünce uyand›rmaktad›r. Kim emekçilerin bu taleplerle kur-tar›laca¤›n› düflünebilir? Bu türden talepler sistemin devaml›-l›¤›n› sa¤layacak, dolay›s›yla emekçileri sömürüden kurtar-mak yerine onu tekrar sömürü zincirlerine ba¤layacak öneri-ler de¤il midir?

Kald› ki “yerli üretim ve istihdam desteklenmelidir” gibi biröneri, büyük bir olas›l›kla ileriki dönemlerde burjuva s›n›f›n›nen fazla ihtiyaç duyaca¤› politikalardan birisi olacakt›r. Zirakrizin olumsuz etkilerinin sonucu devletin piyasaya müdaha-lesi, her ülkenin kendi ulusal sermayesini korumac› politika-lar gelifltirmesi olacakt›r. Bunun siyasal ve ideolojik alandakisonucu, ister istemez milliyetçilik/ulusalc›l›k/›rkç›l›k politika-lar›n›n gelifltirilmesi olacakt›r. Bu durumda yerli üretimin des-teklenmesine yönelik bir öneri, egemen s›n›flar d›fl›nda bafl-ka hiç kimsenin ifline yaramayacak bir politika olacakt›r. Böy-lesi bir öneriyi ise bizzat emek örgütlerinin dillendirmesi iseflafl›lacak fleydir.

Burada KESK gibi bir sendikan›n neden böylesi reformist ta-leplere yöneldi¤ini de aç›klamak gerekir. Bu durumun temelnedeninin gerek KESK’in gerekse ona ba¤l› en büyük sendikaolan E¤itim Sen’in yönetimlerinin, son y›llarda fazlas›yla sos-yal diyalogcu ve sivil toplumcu anlay›fla sahip yurtsever ha-reket ve DSD’nin Ufuk Uras kanad›ndan oluflmas› oldu¤u söy-lenebilir. Dolay›s›yla bu türden yönetimlerle “devrimci, s›n›fperspektifli” bir sendikal anlay›fl oluflaca¤›n› düflünen ve bu“kutsal ittifak›” destekleyen di¤er devrimci gruplar bütünüy-le yan›lm›flt›r. Bu konuyu baflka bir yaz›da uzunca tart›flmaküzere burada b›rakal›m.

Oysa gerek sendikalar›n gerekse di¤er emek örgütlerininyapmas› gereken, krize karfl› politikalar üretmek ve bunu ya-parken kapitalist sisteme karfl› iflçi s›n›f›n› devrimci politikalaretraf›nda birlefltirmektir. Bu kriz ortam› iflçi s›n›f›n› tam da buçerçevede örgütleme olanaklar›n› yarat›r ayn› zamanda. E¤erkapitalist sistemi do¤rudan hedef alan politikalar üretilmezve buna yönelik eylemler örgütlenmezse var›lacak yer siste-min yeniden üretimini sa¤layacak mekanizmalar›n oluflturul-mas›na payanda olmaktan baflka bir fley de¤ildir. Bu yollasosyal refah devletine varacaklar›n› ve iflçi s›n›f›n›n yaflam ko-flullar›n›n düzelece¤ini sananlar büyük bir yan›lg› içindedirler.S›n›f› devrimci politikalar çerçevesinde mücadeleye çekmekiçin yar›n çok geç olabilir.

Emek Örgütleri ve Kriz

KONUK YAZAR M. Kemal Coflkun

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTEN Yay›n Türü: Yayg›n Süreli

YYöönneettiimm YYeerrii:: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

‹‹ZZMM‹‹RR:: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 � KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Dai-re:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 � MMEERRSS‹‹NN: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 � MMAALLAATTYYAA:: Dabakhanemah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 � KKOONNYYAA:: B. Hekim Mah. Kale Önü Sokak NO:2-7 Meran Tel Fax: :

(0332) 351 59 55 � AAMMEEDD:: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed � AATT‹‹NNAA:: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] � YYDD TTEEMMSS‹‹LLCC‹‹LL‹‹⁄⁄‹‹::Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: [email protected]

TTeekknniikk HHaazz››rrll››kk:: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3

Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96

BBaasskk››:: SM. Matbaac›l›k Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A

Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

BBÜÜRROO

LLAARR

ANKARA– Demokratik Haklar Federasyonu(DHF)’nun tan›t›m kampanyas› çerçevesindeAnkara Demokratik Haklar Derne¤i (AnkaraDHD), tan›t›m ve örgütlenme kampanyas›n›yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla sonland›rd›¤›n›aç›klayarak, demokratik haklar mücadelesinidaha da yükselteceklerini deklare etti. YükselCaddesi’nde toplanan federasyon üyeleri,“Eme¤in ve Gelece¤in ‹çin, Demokratik HaklarMücadelesine Kat›l” pankart›n› açarak, “Kah-rolsun AB, ABD Emperyalizmi”, “Yaflas›n De-mokratik Haklar Mücadelemiz” sloganlar›n› at-t›. Grup ad›na yap›lan aç›klamada, “Demokra-tik Haklar Federasyonu Yeni Demokrasi Müca-delesi’ni yükseltme hedefiyle hareket etmek-tedir” denildi. Aç›klamada, DHF’nin Ankara ye-relinde sürdürdü¤ü 5 haftal›k kampanya faali-yetlerinin öncelikle semtlere tafl›nd›¤›, kitlele-

re, sorunlar›na sahip ç›k›p çözümde özne ol-mas› bilincinin verilmeye çal›fl›ld›¤›n›n alt› çi-zildi. Ankara Üniversite Yerleflkesinde direniflsergileyen yemekhane iflçilerinin destek ver-di¤i aç›klama, “Eme¤in ve Gelece¤in ‹çin De-mokratik Haklar Mücadelesine Kat›l” ça¤r›s›y-la sonland›r›ld›.

ADANA- DHF’nin 3 Kas›m’da bafllatm›fl oldu¤ukampanyan›n Çukurova aya¤›, Adana’da yap›-lan bas›n aç›klamas›yla sonland›r›ld›. Aç›klama-ya Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) destek-lerini sundu. DHF temsilcisinin okudu¤u aç›kla-

mada, “Ülkemizin demokratik haklar mücade-lesi tarihinde yerini alan Demokratik Haklar Fe-derasyonu, faaliyetinin merkezine baflta iflçi s›-n›f› ve emekçi köylülerimiz olmak üzere tümezilen halk›n kurtulufl kavgas›n› koymaktad›r.Toplumda ezilen, hor görülen, ötekilefltirilen,etnik, dini ve cinsel kimli¤inden kaynakl› ay-r›mc›l›¤a ve zulme maruz kalan tüm kesimlerinyan›nda oldu¤umuzu ve bu kesimlerin demok-ratik haklar›n›n kazan›m› için çal›flma yürüte-ce¤imizi bu kampanyam›z ile hayk›rm›fl bulun-maktay›z” denildi. Aç›klama, “Eme¤in gelece-

¤in için DHF’ye kat›l, TADAL iflçileri yaln›z de¤il-dir, Bask›lar bizi y›ld›ramaz, yaflas›n devrimcidayan›flma” sloganlar›yla son buldu.

‹STANBUL- ‹stanbul Gazi Mahallesi’nde biraraya gelen DHF üyeleri, ‘Krize, yoksullu¤a, ifl-sizli¤e karfl› demokratik haklar mücadelesinibüyütelim’ vurgusuyla bir eylem gerçekleflti-rerek, kampanyay› sonland›rd›¤›n› duyurdu.Gazi Mahallesi Eski Karakol Meydan›'nda biraraya gelen DHF üyeleri, “Krize, yoksullu¤a, ifl-sizli¤e karfl› demokratik haklar mücadelesinibüyütelim” pankart›n› açarak, sloganlar eflli-¤inde Cemevin’in oldu¤u alana kadar kortejlereflli¤inde yürüdü. Yürüyüfl s›ras›nda “Zamlargeri çekilsin”, “Haklara özgürlük kahrolsun fa-flist diktatörlük”, “Yaflas›n demokratik haklarmücadelemiz”, “Söz yetki karar halka”, “Yoz-laflmaya, çeteleflmeye, karfl› mücadeleyi bü-yütelim”, “Biji bratiya gelan”, “Krizin bedelinibiz ödemeyece¤iz” dövizlerini açan DHF üye-leri, ayr›ca ses arac›ndan da Gazi halk›na yö-nelik sesli ajitasyon yapt›lar.

DHF’nin tan›t›m ve örgütlenme kampanyas›Dersim’de yap›lan halk dayan›flma gece-siyle sonland›r›ld›Dersim Demokratik Haklar Derne¤i’nin ''Ba-¤›ms›z bir ülkede özgür bir halk olarak yafla-mak için demokratik haklar mücadelesine ka-t›l'' fliar›yla düzenledi¤i halk ile dayan›flma ge-cesi 13 Aral›k Cumartesi günü kapal› spor sa-lonunda gerçeklefltirildi. Devrim, sosyalizm vekomünizm mücadelesinde flehit düflenler içinbir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllayan gecesonras›nda DHF’nin haz›rlam›fl oldu¤u tan›t›msinevizyonu gösterildi. DHF ad›na Ozan Do¤anyapt›¤› konuflmada; Demokrasi mücadelesiniyükseltmek için Demokratik Haklar Federas-yonun önemini, ekonomik krize, her türlü im-ha ve inkâr politikalar›na de¤inerek önümüz-deki yerel seçimler sürecinde gerici düzenpartilerine karfl› halk› hakl› mücadeleleriniyükseltmek için örgütlenmeye ça¤›rarak buaher zamankinden daha fazla ihtiyaç oldu¤unavurgu yapt›.Burhan Gün'ün tek kiflilik 'insan' adl› tiyatrooyununun sergilenmesinin ard›ndan 2009 ye-rel seçimlerine yönelik Dersim DemokratikHalk Dayan›flmas› ad› alt›nda oluflturulan de-mokrasi güçlerini temsilen H›d›r Mercan ko-nuflma yapt›. Söz alan Hozat Belediye Baflkan›Cevdet Konak konuflmas›nda yerel seçimlerede¤inerek, Demokratik Haklar Federasyonu’namücadelesinde baflar›lar diledi. Kat›l›m›n yo-¤un oldu¤u gecede Kürt sanatç› Hozan Beflir veGrup Munzur sahne ald›. Beflir ve Grup Munzur,söyledikleri türkü ve marfllarla geceye coflkukatt›lar. Etkinlik, EMEP ‹l Baflkanl›’¤›, Ovac›k Kül-tür Derne¤i, Dersim Halk Cephesi ve gazetemi-zin Malatya temsilcili¤inin göndermifl oldu¤umesajlar›n okunmas›yla son buldu.

DHF, kampanyas›n› baflar›yla sonuçland›rd›¤›n› duyurdu DHF, "Eme¤in ve gelece¤in için, demokratik haklar mü-cadelesine kat›l" fliar›yla ülke genelinde bafllatm›fl oldu-¤u kampanyas›n›, baflar›yla sonuçland›rd›¤›n› duyurdu

Ünlü foto¤rafç› Gérard Rancinan, s›k s›k sansürle karfl›laflan Delacroix’n›ntablosundaki gö¤üsleri ç›plak kad›n› çarflafl› olarak tasvir etti.Türkiye’de 5 y›l boyunca “‹lkö¤retim Vatandafll›k ve ‹nsan Haklar› E¤iti-mi” 7. s›n›f ders kitab›nda yer alan 19. yüzy›l Frans›z ressam› Eugene De-lacroix’n›n “Halka Yol Gösteren Özgürlük” yap›t›n›n da, özgürlü¤ü simge-leyen kad›n›n “gö¤üslerinin ç›plak olmas›” gerekçe gösterilerek 2005 y›-l›nda Milli E¤itim Bakanl›¤› (MEB) taraf›ndan yenileme izni ifllemleri s›ra-s›nda ders kitaplar›ndan ç›kar›lm›flt›. S›k s›k yaflanan bu sansür olay›dünyaca ünlü foto¤raf sanatç›s› Gérard Rancinan’›n çal›flmas›na ilginç birbiçimde yans›d›.

Hapishanedeki tutsaklar taraf›ndan haz›rlanan Mahsus Mahal dergisinin ödüllerininikincisi veriliyor. Hapishane ve edebiyat dergisi Mahsus Mahal Ödülleri’ne fliir ve öy-künün yan› s›ra bu y›l karikatür ödülleri de eklendi. fiiir, öykü ve karikatür dal›ndaverilecek yar›flmaya son kat›l›m tarihi 27 Mart 2009 olarak belirlendi.Yar›flmaya sadece hapishanelerdeki tutsaklar kat›labilecek. Kat›l›mc›lar, alt› nüshaolarak haz›rlad›klar› eserleri, k›sa özgeçmiflleri ve iki adet foto¤raf›, Mahsus Mahaldergisi PK.138 Beyo¤lu/ ‹stanbul adresine gönderebiliyor. Yar›flmaya son kat›l›m ta-rihi 27 Mart 2009 olarak belirlendi. Jüride Müge ‹plikçi, Dervifl Zaim, fiükrü Erbafl, Se-mih Poroy gibi kifliler yeral›yor.

Çarflafa Dolanan Özgürlük!!! Mahsus Mahal Dergisinin ödülleri sahiplerini ar›yor

Nurtepe halk› iflsizli¤i ve zamlar› protesto ettistanbul Nurtepe halk› bireylem gerçeklefltirerekkrize, zamlara ve iflsizli¤ekarfl› tepkisini dile getir-di. Demokratik HaklarFederasyonu, Dayan›fl-ma Sendikas›, Toplumsal

Özgürlükler Platformu, EzilenlerinSosyalist Platformu, Halk KültürMerkezleri, Proleter Devrimci Du-rufl ve Sosyalist Dayan›flma Platfor-mu’nun da kat›ld›¤› eylem, NurtepeMahallesi fiehit Kubay ‹lkö¤retimOkulu önünde bir araya gelen kitle-nin yürüyüfle geçmesiyle bafllad›.Yürüyüfl boyunca s›k s›k “‹nsancayaflamak istiyoruz”, “Yap›lan zam-lar geri çekilsin”, “Zam, zulüm, ifl-kence, iflte AKP”, “Yaflas›n devrim-ci dayan›flma”, “Susma, sustukçayeni zamlar gelecek”, “‹flçilerin bir-li¤i sermayeyi yenecek” sloganlar›at›ld›. Güzeltepe Meydan›’na kadarsüren yürüyüflün ard›ndan kitlead›na ortak bas›n aç›klamas› okun-du. Aç›klamay› okuyan Oktay As-lan, “Dünyada herkese yetecek ka-dar su ve ekmek varken egemenle-rin para h›rs› biz emekçileri her ge-çen gün açl›¤a ve yoksullu¤a sürük-lemeye devam ediyor” dedi. Seçim-

lerden sonra ülkenin durumunundaha da kötü olaca¤›na dikkat çe-ken Aslan, krizin emekçilere yap›-lan zamlarla kapat›lmaya çal›fl›ld›-¤›n› söyledi. “Krizlerde yoksullardaha da yoksullafl›yor zenginler da-ha da zenginlefliyor” diyen Aslan,emekçilere harcanmas› gereken pa-ralar›n kardefl Kürt halk›na bombaolarak kullan›ld›¤›na dikkat çekti.AKP’nin sözde krize karfl› aç›klad›-¤› önlem paketinin sadece iki mad-

desinin dahi paketin kimin için ç›-

kart›ld›¤›n› ortaya koydu¤unu söy-

leyen Aslan, bu iki maddenin “ ‹flçi

ç›kartmalar›n› önlemek için ücretle-

rin yar›ya düflürülmesi ve sözde kri-

zi önlemek ad›na iflverenlerin vergi-

sinin düflürülmesi” oldu¤unu belirt-

ti. Krizin ülkemizle s›n›rl› olmad›¤›-

na dikkat çeken Aslan, “emekçiler

sokaklara ç›karak bu krizin fatura-

s›n› burjuvaziye ödetmelidir” dedi.

ANKARA ‹STANBUL