Upload
others
View
13
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1. ELEKTRİK ENERJİSİ ve ÖZELLİKLERİ
Günümüz elektrik enerjisi çağıdır. Kullanılan enerjinin büyük bir bölümü elektrik enerjisidir.
Evlerde ve iş yerlerinde elektrik enerjisi ışık enerjisine çevirerek, aydınlatma amacıyla
kullanılmaktadır. Yine elektrik enerjisini ısı enerjisine kolayca çevirebilen, elektrik ocakları ve
sobaları, kullanılmasının basit ve temizliği nedeniyle vazgeçilmez durama gelmiştir. Ülkemizin
çoğu bölgesinde buna ilaveten kullanılması kolay ve elektrik ocaklarına oranla elektrik tüketimi
daha az olan elektrik enerjisinden beslenen klimalar son yıllarda yerlerini almıştır.
En ileri düzeydeki haberleşme cihazlarının çalıştırılmasında elektrik enerjisinden yararlanılır.
Radyo, televizyon, telefon, hesap makineleri ve bilgisayar gibi birçok cihaz, elektrik
enerjisinden başka bir enerji çeşidi ile çalışmazlar. Yine evlerde kullanılan süpürge, çamaşır,
bulaşık makinesi ve diğer birçok küçük cihazlarda mekanik enerjinin elde edilmesinde, elektrik
motorlarının kullanılması kaçınılmazdır. Elektrik motorlarının diğer motorlara göre daha küçük
boyutta yapılabilmesi çalıştırılıp durdurulmasının basit bir anahtarla mümkün olması, özel bir
bakım gerektirmemesi ve sessiz çalışmaları, ev cihazlarında elektrik enerjisinin kullanılmasının
en önemli nedenlerindendir.
Elektriğin sanayide kullanılma yerleri de sayılmayacak kadar fazladır. Elektrik makinelerinin
verimlerin yüksek olması, yani kaybın minimum olması, kumandalarının kolaylığı ve
yapılarının basit olması, diğer enerji makinelerinin yanında öne öne geçmelerine neden
olmuştur. Elektrik enerjisinin ısı etkisinin diğer bir uygulama alanı da endüksiyon fırınlarıdır.
Bu fırınlarda ısı enerjisi, ısıtılacak olan maddenin her yerinde aynı ölçüde meydana
getirildiğinden, her yeri aynı anda pişer veya ergir. Örneğin bir endüksiyon fırınında pişen
ekmeğin, her tarafı aynı anda ısınıp pişeceğinden kabuk oluşmaz. Bunlara evlerde kullanılan
mikrodalga fırınları da örnek gösterilebilir.
Kullanılacağı yere kadar en az kayıp ile götürülebilen en uygun enerji, elektrik enerjisidir, aynı
zamanda diğer enerji çeşitlerine en kolay çevrilebilen enerjidir. Elektrik santrallerinde üretilen
elektrik enerjisi, binlerce kilometre uzaklıktaki yerleşme merkezlerine, iletim hatları ile kolayca
iletilebilir. Kullanma amacına uygun olarak mekanik, ısı veya ışık ve kimyasal enerjilere
kolaylıkla çevrilir.
Elektrik enerjisi, akülerde kimyasal enerjiye dönüştürülerek depo etme olanağı bulunduğu gibi,
küçük ve kısa süreli de olsa, elektik enerjisi kondansatörlerde de doğrudan depo edilebilir.
1.1 Elektrik Enerjisinde Temel Kavramlar
Bilinen 109 tür element; metal, ametal ve yarı metaller olarak sınıflandırılır. Metaller elektriği
İletirken, ametaller ise elektriği iletmezler. Yarı metaller ise metaller ile ametaller arasında bir
yer alırlar. Bir elementin bu tür sınıflandırılmasında etken olan serbest elektronlarının sayısıdır.
Dolayısıyla serbest elektronları fazla olanlar metallerdir.
Başka bir yaklaşımla maddenin atomlarının son yörüngelerindeki elektron sayıları maddenin
iletken, yalıtkan ve yarı iletken olmasına etkendir. Atomlarının son yörüngelerinde dörtten az
elektronu bulunanlar iletken, dörtten fazla elektronu bulunanlar yalıtkan ve dört elektronu
bulunanlar yarı iletkenler sınıfına girmektedir.
İyi bir iletken madde ile iyi bir yalıtkan madde arasındaki fark, bir sıvı ile bir katı arasındaki
fark kadar büyüktür. Her iki madde özellikle, maddenin atom yapısı ile ilişkilendirilir.
Akışkanlığı katılar ile sıvılar arasında bulunan maddeler olduğu gibi, elektrikte de iletken ve
yalıtkan olan maddelerde vardır. Böyle maddelere “yarı iletken” denir. Bu maddelerin
bulunması ve kullanılmaya başlamasıyla bugün elektroniğin hızlı gelişimini sağlamıştır. Bu
maddeler germanyum, silisyum ve karbon gibi.
1.1.1. Akım
Bir iletken içinde ve üzerinde elektrik taneciklerinin hareket etmesine elektrik akımı denir.
Taşıdıkları elektrik yükleri miktarı 1.60 x 10-19 C olan elektronların 6,242.1018 (624 milyar)
tanesinin bir iletkenden bir saniyede geçmeleri, elektrik akım şiddeti olan 1 Amper’e
(Coulomb/s) eşittir ve bu eşitliği bulan Fransız matematikçi / fizikçi Andre Marie Ampere’den
dolayı Amper olarak adlandırılmıştır. Elektrik akımının yönü kaynağın pozitif kutbundan
negatif kutbuna doğrudur.
I = Q / t
Örnek: Bir iletkenden 1,5 saniyede 6 C’luk elektrik yükü geçmektedir. Bu iletkenden geçen
akım kaç Amper’dir? I = Q / t =6/1,5=4 A
1.1.2. Gerilim
İki farklı elektrik yükü ile yüklenmiş, iyonlaşmış atomların bulunduğu bir sistemde yüklerin
arasında sahip oldukları potansiyel enerjilerinden dolayı bir potansiyel fark oluşur. Bu fark
gerilim olarak tanımlanır. Pozitif ve negatif elektrik yüklerini ayırarak birer kutupta toplayan
aygıtlar üreteç, veya gerilim kaynaklarıdır. 1 Coulomb’luk bir yükün potansiyel enerjisi 1 Joule
ise potansiyeli 1 Volt (Jolue/Coulomb veya Newton.metre(Nm)/Coulomb)’dur. Gerilim
denklemlerinde ve projelerde (V) harfi ile temsil edilir. Elektrik potansiyeli birimi, 1745-1827
yılları arasında yaşayan İtalyan fizikçi olan Alessandro Volta’nın adını almıştır.
1.1.3.Devre Elemanları
Direnç
Direnç, elektrik akımına gösterilen zorluk olarak tanımlanır. Bir iletkenin elektrik akımına
gösterdiği zorluk (yani o iletkenin direnci), iletkende hareket eden elektronlarla, o iletken
içindeki atom ve diğer parçacıklar arasındaki sürtünmelerden meydana gelir. Bu konuda, bir
borudan akan suyun karşılaştığı zorluğu örnek olarak gösterebiliriz. Boru dar ve iç yüzeyi fazla
girintili çıkıntılı ise suyun akışına karşı belli bir zorluk ortaya çıkaracaktır. Aynı şekilde
borunun uzunluğu arttıkça, içinden geçen suya gösterdiği direnç artacaktır.
Bir iletkenin direnci de, o iletkenin boyuna, çapına cinsine göre değişir. Örneğin bir iletkenin
uzunluğu ile direnci doğru orantılıdır. İletkenin uzunluğu arttıkça direnç de artar. Buna karşılık
iletkenin kesiti ile direnç ters orantılıdır. Buna göre iletkenin kesiti arttıkça direnç azalır, kesiti
azaldıkça direnç artar. Bunlardan başka, direnç, iletkenin cinsine göre de değişir. Örneğin aynı
uzunlukta ve aynı kesitte bakır ile alüminyum iletkenin dirençleri birbirinden farklıdır. Burada
öz direnç kavramı karşımıza çıkar. Özdirenç, 1 metre uzunluğunda ve 1 mm2 kesitindeki bir
iletkenin direncidir ve bütün iletkenin özdirençleri birbirinden farklıdır. Özdirenç ρ sembolü
ile gösterilir ve ro olarak okunur. Bütün bunlardan başka, ortamın sıcaklığı da iletkenin
direncini etkileyen faktördür. Aşağıdaki tabloda, bazı iletkenlerin özdirençleri gösterilmektedir.
İLETKEN ÖZDİRENÇ(ρ)
Gümüş 0.016
Bakır 0.017
Altın 0.023
Alüminyum 0.028
Demir 0.12
Bu tablodaki değerler, iletkenlerin oda sıcaklığındaki (20 C) özdirençleridir.
Bir iletkenin direnci aşağıdaki formülden hesaplanır.
R =𝐿
𝑆
Bu tablodaki değerler, iletkenlerin oda sıcaklığındaki (20 C) özdirençleridir.
Bir iletkenin direnci aşağıdaki formülden hesaplanır.
Bu formüldeki harflerin anlamı ve birimleri;
R: İletkenin direnci (ohm)
L: İletkenin uzunluğu (metre)
ρ: İletkenin özdirenci (ohm)
S: İletkenin kesiti (mm2)
Örnek: Uzunluğu 10 metre, kesiti 4 mm2 olan bakır telin direncini hesaplayınız. Bakırın özdirenci
ρ=0.017 ohm
R =𝐿
𝑆 R=
10
4• 0.017 = 0.0425Ω
İletken bir maddeden akan akım a karşı, hareketli parçacıklar ile atom ve moleküller arasındaki
sürtünmeden dolayı oluşan bir direnç gösterilir. Bu dirençle birlikte, sürtünmeler sonucunda
elektronların kinetik enerjisi ısı enerjisine dönüşerek iletken ısınır. Bu iletkenden geçen akımın
oluşturduğu bu özelliğinden dolayı ısıtıcı iletken teller yapılır. Endüstriyel ısıtma ile konut ve
işyeri ısıtmasında kullanılan ısıtıcılarda genelde bu iletken teller kullanılır. Bu telin direnci
denklem (1.12) ile hesaplanabilir. Ancak R direncine sahip iletkenden bir I akımının akabilmesi
için iletkenin iki ucu arasında bir V potansiyel farkının olması gerekir. Bu farkı oluşturmak için
iletken uçlarına bir gerilim (potansiyel farkı) kaynağı bağlanır. İletkendeki akım gerilim ve
direnç arasında;
R (ohm) =𝑉 (𝑉𝑜𝑙𝑡)
𝐼 (𝐴𝑚𝑝𝑒𝑟)
bağıntısı bulunur. Görüldüğü gibi, gerilim sabit ve bu direnç ne kadar büyükse, akım o oranda
azalacaktır. Devrelerde kullanılan dirençleri üçe ayırabiliriz. Bunlar: Sabit dirençler, Ayarlı
dirençler, Özel dirençler.
Sabit Dirençler
Bu dirençler Karbon film dirençler, Tel (rezistanslı) dirençler, Film dirençler, Cerment dirençler
şeklinde sınıflandırılabilir.
Karbon dirençler: Elektronik devrelerde en çok kullanılan dirençlerdir. Küçük güçlerde
yapılırlar. Karbon dirençler karbon ve plastik karışımı bir malzemeden yapılırlar.
Tel (rezistanslı) dirençler: Porselen veya seramik üzerine krom-nikel tel sarılarak elde
edilirler.
Film dirençler: Karbon film dirençler ve metal film dirençler olmak üzere iki çeşittirler.
Cerment dirençler: Porselen üzerine yüksek sıcaklıklarda karbon kaplayarak elde edilir. Çok
hassas ve kararlıdırlar.
Ayarlı Dirençler
Üzerinde yazılı direnç değeri isteğe göre ayarlanarak değeri değiştirilebilen dirençlerdir. Ayarlı
dirençler Potansiyometreler, Trimpotlar, Reostalar olarak üç grupta toplanır.
Özel Dirençler
Bu grup dirençler, Foto dirençler, Termistörler, Varistörlerdir.
Foto dirençler: Üzerine ışık düşürüldüğünde direnç değeri değişen dirençlerdir. LDR
olarak da tanımlanırlar.
Termistörler: Direnç değeri ısı ile değişen dirençlerdir. Pozitif ısı katsayılı (PTC) ve negatif
ısı katsayılı (NTC) olarak iki çeşittir.
Varistörler: Direnç değerleri uçlarına uygulanan gerilim ile değişen dirençlerdir. VDR
olarak ta tanımlanırlar.
Direncin Omik Değeri
Dirençlerin omik değerleri ya üzerinde doğrudan doğruya rakamla yazılır. Yada renk kodları
aracılığı ile belirtilir. Genellikle, dirençlerin üzerinde dört (4) tane renk bandı bulunur. Bu
bantların soldan üç tanesi direncin omik değerini; en sağdaki bant ise direncin toleransını verir.
Örnek:
Bir direnç üzerindeki renk bantlarının, soldan itibaren sarı, mor, portakal ve gümüş yaldız
renginde olduklarını kabul edelim.
Buna göre en soldaki sarı 4 sayısını temsil ettiği için direnç değerinin rakamı 4 olur. Soldan
2.renk mor ve direnç değerinin 2. rakamı 7 olur. Böylece 47 rakamı bulunur. Soldan 3. renk
turuncudur ve turuncu rengi 3 rakamına karşılık geldiği için, 47 sayısının yanına üç tane 0(sıfır)
konulur ve direncin omik değeri olarak 47,000 Ω veya 47 kΩ bulunmuş olur. Soldan 4. rengin
toleransı gösterdiğini biliyoruz. Bu dirençte soldan 4. renk gümüş yaldız olduğundan, toleransı
%10 olarak bulunur. Buna göre bu direncin omik değeri;
R= 47 kΩ ± %10
Toleransın %10 olması demek, bu direncin değeri, çevre şartlarına göre (örneğin ısı) %10
artabilir veya azalabilir demektir.
Örnek: 1 k Ω± %5 değerinde olan direncin, renk sırası nasıl olmalıdır?
Ohm (Kanunu) Yasası
1820'lerde Goerge Simon Ohm (1784-1854), aşağıdaki şekil de verilen basit bir devrede
gerilimi değiştirerek her kademede gerilim ve akımı ölçen bir deney yapmıştır. Deney
sonucunda, tüm konumlarda E/I oranının sabit olduğu görülmüştür. Bu sabit değere direnç
denmektedir. Denklem ile verilen bu bağıntı aslında Şekil de gösterilen doğrunun eğimidir.
Başlangıçta gerilim sıfır olduğundan akım da sıfırdır. S anahtarı kapatılıp E1 gerilimi
uygulandığında, I1 akımı akar. Gerilim zamanla arttırıldıkça aynı oranda akım da artar. Bu
gerilim akım oranları, doğrunun eğimi olup her aşamada sabit kalır yani değişmez. Bu kurala
ohm yasası denir. Direncin tersi iletkenlik olduğuna göre;
olur.
Burada direnci oluşturan malzemenin özdirenci gamma, =1/ [m/Ωmm2]ise direnci
oluşturan malzemenin öz iletkenliğidir. Dolayısıyla öz iletkenliğe bağlı olarak direnç,
R=l/(.S) ile tanımlanabilir. İletken birçok metalin direnci sıcaklıkla doğru orantılı olarak
artmasına karşılık, kömür, elektrolitik iletkenler ve yalıtkan maddeler gibi bazı maden
alaşımlarının direnci sıcakla azalır. Dolayısıyla iletkenlikler de bu değişimin tersi olarak
görülür.
Bir malzemenin direnci, sıcaklık dışında, malzemenin hal değiştirmesi ile de değişir. Yani
örneğin katı halden sıvı veya gaz haline geçişte büyük direnç değişiklikleri gösterirler. Cıva
gibi sıvı halde iyi iletmeyen elementler buharlaşınca iletken hale gelirler. Bazı elementler ışığa
duyarlı olup ışık ile direnç değiştirirler. Bunlara örnek olarak selenyum elementi verilebilir.
Selenyumun direnci ışık etkisi ile azalır. Bu özellikten yararlanılarak aydınlatma şiddeti
ölçümünde ve ışığa duyarlı denetim devre elemanlarında yararlanılır. Bizmut gibi bazı
elementlerin direnci ise manyetik alanlardan etkilenir. Benzer olaylar yarıiletkenlerde de
görülür. Yarıiletken tip malzemelerde ise akım bir yönde çok kolay geçmesine karşılık diğer
yönde ihmal edilebilecek kadar az geçer. Dolayısıyla doğrultuculardan temel mantık
devrelerine, tümleşik devrelerden statik bellekler ve bilgisayar işlemcilerine kadar teknolojinin
altyapısı ve sonuç ürünleri konumundaki donanımlarda bu özelliklerden yararlanılır.
Şekil de doğrusal olmayan bir direncin öz eğrileri de gösterilmiştir. Diyot ve benzer
yarıiletkenler, bobinler ve kondansatörler gibi elemanlar doğrusal olmayan direnç özeğrileri
gösterdiklerinden bu elemanların kullanıldığı devrelerde dirençlerle birlikte kullanılmış olsalar
bile ohm yasası geçerli olmaz.
Elektrik Devreleri
Elektrik enerjisi ile çalışan herhangi bir aygıtın çalıştırılabilmesi için, içinden sürekli elektrik
akımı geçmesi gereklidir. Bu da ancak aygıtın devresine bağlanan elektrik enerjisi kaynağı ile
temin edilebilir. Enerji kaynağının bir ucundan çıkan elektrik yükleri, bir yol takip ederek, diğer
ucuna ulaşırlar. Elektrik enerjisi kaynağı yardımı ile elektrik aygıtının çalıştırılabilmesi için
elektrik akımının kesintisiz olarak geçtiği yola “elektrik devresi” denir.
Şekil: Basit elektrik devresi
Kaynak/Üreteç: Her hangi bir enerjiyi, elektrik enerjisine dönüştüren aygıtta elektrik enerji
kaynağı veya üreteç denir. Pil, akümülatör, dinamo, alternatör v.b.gibi;
Anahtar (Devre Kesici): İstenildiği zaman elektrik akımının geçmesini veya elektrik akımını
keserek alıcının çalışmasını durduran devre elemanına denir.
Alıcı/Yük: Elektrik enerjisini istenilen başka bir enerjiye dönüştüren aygıtlara alıcı/yük denir.
Elektrik sobası, elektrik motoru, elektrik ocağı gibi
Sigorta (Devre koruyucu): Elektrik devresinden geçen akım şiddeti bazen istenilmeyen
değerlere yükselebilir. Bu gibi durumlarda devre elemanları zarar görür.
Akım şiddetinin belli bir değerinin üstüne çıkmasını önlemek için elektrik devresini sigorta ile
korunur.
İletken: Elektrik devre elemanlarının birbirine bağlantıları metal tellerle yapılır. Bu tellere
uygulamada iletken denir. İletkenler, elektrik akımına karşı çok az zorluk gösteren bakır,
alüminyum gibi metallerden, genellikle daire kesiti olarak yapılırlar.
Elektrik devrelerinin özelliklerine ve amaçlarına göre değişik devre elemanları ve ölçü aletleri
de aynı devreye ilave edilebilir. Bu elemanları ve ölçü aletleri olan Ampermetre, Voltmetre
Wattmetre gibi; ilerki konularla birlikte laboratuvarda tanıtılacaktır.
ELEKTRİK DEVRE ÇEŞİTLERİ
Elektrik devreleri;
Çalıştıkları alıcılara(yüklere) göre; Zil devresi, aydınlatma devresi, motor devresi, radyo
devresi, vs.
Uygulanan gerilim büyüklüklerine göre; Alçak gerilim devresi, orta gerilim devresi, yüksek
gerilim devresi.
Devreden geçen akımın şiddetine göre; Zayıf akım devresi, kuvvetli akım devresi
Devreden geçen akımın, yükten geçmesine göre; açık devre, kapalı devre ve kısa devre,
olarak adlandırılırlar.
Açık devre: Devre akımının, isteyerek veya istemeden devreden geçmesini önlediği, devrenin
bir noktadan açıldığı alıcının(yükün) çalışmadığı devrelerdir. Diğer bir tarifle direncin sonsuz
olduğu durumdur. Bu durum karşımıza sıkça rastladığımız devrelerde araştırma yaparken çok
dikkat etmemiz gereken durumdur. Bu durumu net bir şekilde tarif etmek gerekirse elektrik
akımının yolunu tamamlayamadığı dolayısıyla “0” olduğu, ama gerilimin var olduğu durumdur.
Şekil: Elektrik devre tipleri
Kapalı Devre: Elektrik akımının normal olarak geçtiği, yükün, normal çalıştığı devredir.
Kısa Devre: Devre akımının, yüke ulaşmadan kısa yollardan devresinin tamamlamasıdır.
Genellikle istenmeyen bir devre çeşidi olup, yapacağı hasardan devre elemanlarının korunması
için, mutlaka bir sigorta ile korunması gerekir. Diğer bir tarifle direncin sıfır olduğu duruma
kısa devre denir.
Dirençlerin bağlanma çeşitleri ve Kirchoff (Kirşof) kanunları
1. Dirençlerin Seri Bağlanmaları
Bir devrede bulunacak direnç sayısı her zaman bir tane değildir. Birden fazla sayıdaki direnç
birbirlerine ard arda bağlanmaları ile seri bir bağlantı oluşur.
Şekilde görülen iki dirençli bağlantı uçlarına bir gerilim uygulandığında geçecek olan akımın
izleyeceği yol R1 ve R2 dirençleridir. Akımın geçebileceği başka bir yol yoktur. Bu durumda
seri bir bağlantıda akım tektir.
R1 direnci üzerinden geçen akım direnç uçlarında Ohm kanununa göre UR1= I.R1 gerilimini, R2
direnci üzerinde UR2= I.R2 gerilimini gösterir. Geçen akım tek bir gerilim kaynağından
sağlandığı için dirençlerin üzerinde bulunan UR1 ve UR2 gerilimlerini aynı kaynak
sağlamaktadır. Demek ki, devreye uygulanan gerilim R1 ve R2 dirençleri üzerinde direnç
değerlerine bağlı olarak farklı gerilim değerleri görülmesine neden olur.
Kirşof’un gerilimler kanununa göre; seri bir devrede dirençler üzerine düşen gerilimlerin
toplamı devreye uygulanan gerilimlerin toplamına eşittir.
Bu durumda ; U = UR1 + UR2 diyebiliriz.
U = I.R1 + I.R2 şeklinde yazabiliriz. U = I.( R1 + R2 )
U / I = R1 + R2 ( U / I = R olduğundan ) R = R1 + R2 olarak yazılabilir.
R değeri devredeki dirençlerin toplamına eşittir. Bunu genel tanımlamada eşdeğer direnç olarak
söyleyebiliriz. Bu durumda toplam direnci RT veya eşdeğer direnci olarak Reş şeklinde
gösterilebilir.
RT veya Reş = R1 + R2 + R3 + ......... + Rn
Direnç elemanı farklı şekillerde seri bağlanabilir. Aşağıdaki şekilde farklı seri bağlantılar
gösterilmiştir. Dikkat edilirse üzerlerinden aynı akımın geçtiği görülür. Seri bağlantıda
elemanlar üzerinden geçen akım aynıdır
Şekil. Dirençlerin seri bağlanması
2. Dirençlerin Paralel Bağlanmaları
Şekildeki gibi iki direncin birer uçları kendi aralarında birleştirilerek paralel bağlantı
oluşturulur. Bu bağlantıya bir gerilim uygulandığında dirençler bir akım çekecektir.
Kaynaktan çekilen akım düğüm noktasına geldiğinde iki kola ayrılarak R1 ve R2 dirençlerinden
geçer. O halde kaynağın sağladığı akım, dirençlerden geçen akımları toplamı kadar olmalıdır.
Kirşof’un akımlar kanununa göre; bir düğüm noktasına gelen akımların toplamı o noktadan
ayrılan akımların toplamına eşittir.
I = IR1 + IR2
Uygulanan gerilimin her iki direncin uçlarında da aynı değerdedir. Ohm kanununa göre eşitliği
şu şekilde yazabiliriz:
( U / R ) = ( U / R1 ) + ( U / R2 ) Buradan eş değer direnç:
I = IR1 + IR2
( 1 / RT ) = ( 1 / R1 ) + ( 1 / R2 )
1
𝑅𝐸Ş=
1
𝑅𝑇=
1
𝑅1+
1
𝑅2+ ⋯ +
1
𝑅𝑛
Aşağıdaki Şekilde çeşitli paralel bağlama ve akımın bu elemanlar üzerinden akış şekilleri
görülmektedir.
Şekil. Dirençlerin paralel bağlanması
3. Kirşof’un gerilimler kanunu
Kapalı bir elektrik devresinde, seri bağlı dirençlerin üzerinde düşen gerilim düşümlerinin
toplamı devreye bağlanan gerilim kaynağının uçlarındaki gerilime eşittir. Bu ifade ettiğimiz
tanımı bir devre üzerinde gösterirsek;
U = UR1 + UR2 + UR3 + ......... + URn
Gerilim Bölücü devre
Yukarıdaki şekilde olduğu gibi bir gerilim kaynağı ve seri bağlı dirençlerden oluşan devreye
gerilim bölücü olarak adlandırılabilir. Her direncin üzerine düşen gerilim I.Rx formülü ile
hesaplandığını biliyoruz.
Aynı şekilde devre akımı I=U/REŞ formülü ile bulunduğunu biliyoruz. Burada akım değerini
U=I.Rx formülünde yerine yazarak seri bağlı herhangi bir direncin uçlarındaki gerilim
düşümünü bulabiliriz.
Bu açıklamalardan sonra gerilim bölücü formülünü çıkartırsak;
UX = I.RX
kaynaktan çekilen akım I = 𝑈
𝑅𝑒ş ise bu eşitliğe yukarıdaki denklemde yerine yazarsak;
UX = 𝑈
𝑅𝑒ş .RX olur ve denklem düzenlenirse, her bir direnç için gerilim bölücü denklemi;
UX = 𝑅𝑥
𝑅𝑒ş . U
Şeklinde olur.
Bu formül doğrudan direncin üzerinde düşen gerilimi verir. Bu formülde kullanılan
karakterlerin anlamı ve birimini açıklayalım.
U : Kaynak gerilimi (Volt)
REŞ : Eşdeğer(toplam) direnç (ohm)
RX : Üzerinde düşen gerilimi hesaplanacak direnç (ohm)
UX : RX direnci üzerinde düşen gerilim (Volt)
4. Kirşof’un akımlar kanunu
Kirchhoffun akımlar kanunu bir elektrik devresinde bir noktaya giren akımların toplamı, o
noktayı terk eden yani çıkan akımların toplamına eşittir. Bu tanımını diğer bir tarifle giren
akımların toplamı ile çıkan akımların cebirsel toplamı 0(sıfır)’a eşittir. Paralel bağlı devrelerde
sıkça başvuracağımız bu tanımlama (akımlar kanunu) bize devrelerin çözümünde faydalı
olacaktır.
IT = IR1 + IR2 + IR3 + ......... + IRn
Devrede gerilim kaynağından çekilen IT akım paralel bağlı dirençler üzerinden geçerek tekrar
IT olarak gerilim kaynağına değeri değişmeden girmektedir.
Bu devrede nasıl giren akım çıkan akıma eşitse tüm paralel devrelerde aynıdır. Bu örneğimizden
bu durumu formül haline aldırır ve bu formülü genelleştirirsek aşağıdaki formül oraya çıkar;
IG1 + IG2 + IG3 + ........ + IG(n) = IÇ1 + IÇ2 + IÇ3 + ........ + IÇ(n)
bu formüle kirchhoffun akımlar kanunu denir. Formüldeki harflerin anlamı;
IG=Düğüme giren akım (Amper )
IÇ=Düğümden çıkan akım ( Amper )
Kondansatör
İletken maddelerin elektrik akımını geçirdikleri yalıtkanların ise tam tersi davranmaktadır. İki
iletken birleştirilip uçlarına gerilim uygulandığında elektrik akımı yine geçecektir. Acaba bu
iletkenlerin arasına yalıtkan bir madde konulursa ne olur? Herhalde bu soruya verilecek cevap
“elektrik akımı geçmez” olacaktır. Tabii ki levha şeklindeki iki iletken arasına yalıtkan
yerleştirildiğinde, levhaların gerilim kaynağının pozitif ve negatif kutupları sayesinde farklı
elektrik yükleri ile yüklenecekleri dikkatten kaçmamalıdır.
Şekil. Kondansatörün yapısı ve gösterim şekilleri
Kondansatör iki uçlu enerji depolayan elektronik bir elemandır. İletken levhalar arasına konulan
dielektrik (elektriği iletmeyen) maddesi elektrik yükünü depo etme özelliğine sahiptir. Çünkü,
elektron ve protonlar yalıtkan maddede hareket ederek bir yere gidemezler. Yalıtkan
maddelerin yük depo edebilme özelliklerinden yararlanılarak en temel elektronik devre
elemanlarından biri olan kondansatör imal edilmiştir.
Kondansatörler
Kapasite
Kondansatörün yük depo edebilme yeteneğine kapasite adı verilir. Her kondansatör istediğimiz
kadar yük depo edemez. Kondansatörün yüklendiği elektrik yükü miktarını o kondansatörün
kapasitesi olarak tanımlanır. Bir kondansatörün kapasitesi, onun levhalarının büyüklüğü,
levhalar arasındaki uzaklık, kullanılan yalıtkanın cinsi gibi fiziksel özelliklerine bağlı olarak
değişir. Yalnız kondansatöre uygulanan gerilimin büyüklüğü de önemlidir. Gerilim değerinin
büyük olması kondansatörün levhalarının yüklenebileceği elektrik yükü miktarının büyük
olmasına dolayısı ile kondansatörün delinmesine(yanmasına) neden olabilir. Bu her
kondansatörün belli bir çalışma gerilim değerinin olduğunu gösterir. Bir kondansatör uçlarına
1 Voltluk gerilim uygulandığında o kondansatör üzerinde 1 Coulomb’luk bir elektrik yükü
oluşuyorsa kondansatörün kapasitesi 1 Farad demektir.
C = 𝑄
𝑈 (FARAD)
Örnek:
Levhaları arasında 2,5 C’luk elektrik yüklü 0,1 F’lık kondansatör uçlarında görülecek gerilim
ne kadardır?
Kondansatörler sabit ve ayarlı olmak üzere ikiye ayrılırlar. Sabit kondansatörler, kapasitesi
değişmesi mümkün olmayan kondansatörlerdir. Kullanılan yalıtkan malzemenin cinsine göre
kâğıt kondansatörler, seramik ve mikalı kondansatörler, elektrolitik kondansatörler olarak
isimlendirilirler.
Kağıt kondansatörlerin kapasiteleri 1nF ile 20 μF arasındadır. Güç kaynaklarında, ses frekans
devrelerinde, alternatif akım alıcılarında güç katsayısı düzeltici olarak kullanılırlar.
Seramik ve mikalı kondansatörler yüksek frekans devrelerinde kullanılırlar. Kapasite değerleri
üzerinde harf ve rakamlarla belirtilir. 50 piko-farad ile 500 pikofarad arasında küçük
kapasiteleri elde etmek için imal edilirler.
Ayrıca; Kondansatörler kutuplu veya kutupsuz olabilir. Kutuplanmış bir kondansatör, devreye
bağlanırken uzun olan bacağı pozitife, kısa bacağı ise toprağa (nötr veya negatife) bağlanması
gerekir. Kutupsuz kapasitörler ise herhangi bir yönde bağlanabilir.
Seramik kapasitörleri kutupsuzdur.
Elektrolitik kapasitörler ise kutupludur.
Kondansatör değerinin okunması
Dirençlerde olduğu gibi kondansatörlerin değerleri de üzerindeki işaretlerden anlaşılabilir.
Seramik disk (mercimek) kondansatörler iki veya üç haneli olarak basılır. İlk iki sayı
kondansatörün değerini ve üçüncü sayı (varsa) çarpandaki sıfırların sayısını tanımlar. Okunan
değer pikofarad (10-12) cinsindendir.
Farklı değerlerdeki kondansatörler
Örneğin, bir kondansatörün üzerinde 10 yazıyorsa, çarpanı 1 olur ve sadece 10pF olarak okunur.
Öte yandan, eğer 101 okuyorsak, 10 pF değeri 101 ile çarpılarak 100pF olduğunu okuruz. 104
için ise 10pF değeri 104 ile çarpımı 10.000pF olarak okunur.
Kondansatörlerin değerini tanımlarken olabildiğince en küçük haneye indirgeyerek yapmamız
anlaşılırlık açısından önemlidir. 10.000pF yerine 10nF veya 0.01uF olarak belirtebiliriz.
F cinsinden kondansatör değerleri
Bu sayıların yanında bir harf bulunuyorsa bu harf değeri ise, kondansatörün üretim
toleransını ifade eder:
Harf Tolerans
A ±0.05 pF
B ±0.1 pF
C ±0.25 pF
D ±0.5 pF
E ±0.5%
F ±1%
G ±2%
H ±3%
J ±5 %
K ±10%
L ±15%
M ±20%
N ±30%
P –0%, + 100%
S –20%, + 50%
W –0%, + 200%
X –20%, + 40%
Z –20%, + 80%
Elektrolitik kondansatörleri okumak biraz daha kolaydır. Kapasitans ve gerilim
derecelendirmeleri doğrudan üzerlerinde yazılıdır. Belirtilen gerilim derecesinde olmamız
gerekmiyor. Kondansatör üzerindeki gerilim derecesi, besleme geriliminin bu değerden daha
fazla aşılmaması gerektiğini belirtmesi açısından önemlidir.
Elektrolitik kondansatörler
Elektrolitik kapasitörlerde, kapasitörün negatif elektrodu eksi işaretli şerit ile gösterilir.
Kondansatörlerin seri ve paralel bağlanması
Kondansatörlerin kapasiteleri tiplerine göre çeşitli değerlerdedir. Oysaki istenilen kapasite
değeri mevcut olanlardan daha farklı ise bu takdirde kondansatörleri seri veya paralel
bağlayarak arzu edilen kapasite değerine ulaşmak mümkündür. Yalnız dikkat edilmesi gereken
nokta kondansatörün çalışma gerilim değeridir.
Seri Bağlantı
Şekildeki devrede üç kondansatör seri bağlı ve bu uçlara bir U gerilim kaynağı bağlanmıştır.
Seri bağlı kondansatörler
Kondansatörün yükleri kaynağın verdiği yükle eleman üzerlerindeki yükler eşit oluncaya kadar
akım akmakta yükler eşit olunca akım akışı durmaktadır. Bu durumu;
QT=Q1=Q2=Q3
yazılır.
Kirşofun gerilimler kanunundan;
U=U1+U2+U3
𝐶 =𝑄
𝑈 denkleminde U yu çekersek; 𝑈 =
𝑄
𝐶 olur. Bu ifadeleri gerilim denkleminde yerine
yazarsak.
𝑄𝑇
𝐶𝑇=
𝑄1
𝐶1+
𝑄2
𝐶2+
𝑄3
𝐶3
Q (yükler) birbirine eşittir, dolayısıyla her iki tarafı Q’ya bölüp sadeleştirildiğinde;
1
𝐶𝑇=
1
𝐶1+
1
𝐶2+
1
𝐶3
olduğu görülür.
Paralel Bağlantı
Kondansatörler paralel bağlandıklarında kaynaktan çektikleri akım kollara ayrılarak devresini
tamamlayacaktır. Kaynağın gerilim değeri bu elemanlar üzerinde aynen görülecektir.
Kaynaktan çekilen yük elemanlar üzerinde görülecek bu yüklerin toplamı kaynağın yüküne eşit
olacaktır.
Kondansatörler paralel bağlandıklarında her biri kapasiteleri kadar yüklenirler. Şekle göre C1
kondansatörü Q1= C1.U, C2 kondansatörü Q2=C2.U ve C3 kondansatörü de Q3=C3.U kadar
elektrik yükü ile yüklenirler. Bu durumda QT= CT.U olarak ifade edilebilir. Kondansatörlerin
gerilim kaynağından çektikleri elektrik yükü miktarı her bir kondansatörün elektrik yükü
miktarlarının toplamı kadar olacaktır. Bu durumda toplam elektrik yükü miktarı;
QT=Q1+Q2+Q3
Kirşofun gerilimler kanunundan; U=U1=U2=U3 gerilimler eşitti. Dolayısıyla;
CT.U= C1.U+ C2.U+ C3.U
CT.U= (C1+ C2+C3).U
Denkleminde U’lar sadeleştirilirse.
CT= C1+ C2+C3
olduğu görülür.
Doğru akımda kondansatör
Kondansatörün uçlarına gerilim uygulandığında elektrik yükü ile yüklendiklerini ve yükün
değerinin kondansatör kapasitesine bağlı olduğunu biliyoruz. Levhaları farklı elektrik yükleri
ile yüklenmiş kondansatörün levhaları arasında bir potansiyel fark (gerilim) oluştuğu da
dikkatten kaçmayacaktır. Bu olayı kısaca kondansatörün dolması (şarj) olarak tanımlarız.
Yüksüz (boş) bir kondansatör alıp gerilim uyguladığında gerilim kaynağının kutuplarındaki
pozitif ve negatif yükler kondansatör levhalarına doğru elektron hareketlerinin başlamasına
neden olurlar. Yani devreden bir akım geçişi başlar. Kondansatör levhaları elektrikle
yüklendikçe uçlarındaki gerilim değeri büyüyeceği için, çekilen akım azalmaya başlar ve
gerilim kaynağının potansiyeli kondansatör levhaları arasındaki potansiyele eşit olduğunda
kondansatör artık kaynaktan akım çekmez. Bu an, kondansatörün dolduğu andır.
Boş bir kondansatörün dolması ya da dolu bir kondansatörün boşalması aniden meydana
gelmez. Gerek dolma gerekse boşalma olayları devrenin zaman sabitine bağlı olarak değişir.
Seri RC devresinde zaman sabiti C kapasite değeri ile kondansatöre seri olarak bağlı olan
dirençlerin toplamının çarpımına eşittir. Devrenin zaman sabiti ile gösterilir ve;
τ = RC[s]
bağıntısı ile hesaplanır.
Boş bir kondansatörün anahtar kapatıldıktan 1 süresi sonunda uçlarında kaynak geriliminin
%63’ü kadar bir gerilim ile şarj olur. 5 süresi sonunda ise kondansatör uçlarındaki gerilim,
kaynak geriliminin yaklaşık %99’una erişir.
Dolu bir kondansatör yine aynı değerli direnç üzerinden boşaltılacak olursa, 1 süresi sonunda
uçlarındaki gerilimin %37’sine düşer.
Kondansatörün şarj-deşarj grafikleri
Kondansatörün şarjında uç geriliminin zamanla doğru orantılı değişmediği, aynı şekilde akımın
değişiminin de doğrusal olmadığı aşağıdaki grafikte görülmektedir. Kondansatörden geçen
akımın ve uçlarındaki gerilimin herhangi bir andaki değerleri;
𝑈Ş𝑎𝑟𝑗 = 𝐸. (1 − 𝑒−𝑡 𝑅.𝐶⁄ )
𝐼Ş𝑎𝑟𝑗 = (𝐸 𝑅⁄ ). 𝑒−𝑡 𝑅.𝐶⁄
Kondansatör şarj eğrileri ve denklemleri
𝑈𝐷𝑒ş𝑎𝑟𝑗 = 𝑈𝐶 . 𝑒−𝑡 𝑅.𝐶⁄
𝐼𝐷𝑒ş𝑎𝑟𝑗 = (𝑈𝐶 𝑅⁄ ). 𝑒−𝑡 𝑅.𝐶⁄
Kondansatör deşarj eğrileri ve denklemleri
DA devrelerinde; 5 süresi sonunda kondansatör uçlarındaki gerilim, kaynak geriliminin
yaklaşık %99’una erişir. Yani Kondansatör devrede açık devre özelliği gösterir ve
üzerinden akım akmaz. Bağlı olduğu uçlarda gerilim olur.
Örnek: Şekildeki devreden akan toplam I akımını bulunuz.
DA devrede sürekli halde; kondansatör açık
devre özelliği gösterir. Dolayısıyla
kondansatörün bulunduğu koldan akım
akmaz. Bu durumda;
𝐼 =𝑈
𝑅𝑇=
24
10 + 2= 2 𝐴𝑚𝑝𝑒𝑟
Bobin
Bir iletkenden akım geçtiğinde iletkenin etrafında da mıknatısın manyetik alanına benzer bir
alan meydana gelir. Mıknatısın manyetik alanının N kutbundan S kutbuna doğru bir yönü
vardır. İçinden/üzerinden akım geçen iletken etrafında oluşan manyetik alanın da benzer şekilde
bir yönü vardır. Bu alanın yönü iletkenden geçen akımın yönüne bağlı olarak değişir.
Manyetik alan içinde hareket eden bir iletken, manyetik kuvvet çizgilerini keser. Bunun sonucu
olarak iletkende bir endüksiyon emk(elektro motor kuvveti) meydana gelir ve iletkenden bir
akım akar. İletkende meydana gelen bu emk nın değeri Faraday kanunu ile bulunur. Endüksiyon
emk nın değeri 1851 yılında Faraday tarafından şu şekilde ifade edilmiştir. Manyetik akının
değişim hızı ve sarım sayısı ile doğru orantılıdır. Manyetik alanın (φ), Δt zaman aralığında olan
değişimi Δφ olsun. Manyetik alanın değişim hızı da,
∆𝜑
∆𝑡
olmaktadır. Bu ifade, manyetik akının birim zamandaki değişimidir. Buna göre endüksiyon
bobininde emk’nin değeri
𝐸 = 𝑁∆𝜑
∆𝑡
E: Bobinde indüklenen endüksiyon emk (Volt)
N: Bobinin sarım sayısı
Δφ: Manyetik alandaki değişim(Weber) [Vs]
Δt: Zaman aralığı
Elektrik devrelerinde Bobinin gösterilişi Farklı tipte bobinler
İçinden akım geçen bir iletkenin etrafında bir manyetik alan meydana gelir. Eğer bu iletken
bobin haline getirilirse, etrafındaki manyetik alan şiddetlenir. Böylece bobin içinden geçen
akım değişiminin meydana getirdiği değişken manyetik alan ortamı içinde bulunur. Yani bobin,
bizzat kendisi tarafından meydana getirilen değişken manyetik alan içinde olduğundan, bobinde
bir endüksiyon emk meydana gelir.
Şekil. Özindüksiyon olayı, Bobin
Bobinden geçen akımdaki herhangi bir değişikliğe, bobinin karşı koyma yeteneğine, bobinin
“özendüktansı” denir. Kısaca bobinin endüktansı diye anılır. Endüktans L harfiyle gösterilir ve
birimi Henridir. Henri H harfiyle gösterilir.
Bir bobinde saniyede 1 amperlik değişiklik 1 voltluk emk endüklüyorsa, bobinin endüktansı 1
Henri’dir denir.
Bir bobinde manyetik akının zamana göre değişimi sonucu o bobinde meydana gelen emk’nın
değeri bulunmuştu. Eğer aynı bobinde manyetik akının, zamana göre değişimi alınırsa, bobinin
endüktansı aşağıdaki gibi olur.
𝐿 = 𝑁∆𝜑
∆𝑖
Bu formülde,
L= Bobinin endüktansı (Henri) [ Vs/A]
N= Bobinin sarım sayısı
Δφ=Manyetik alandaki değişim (Weber)
Δi=Akımdaki değişim (Amper)
Bir bobinin endüktansı, bobinin ölçüleri ile değişir. Bobinin endüktansını artırmak için
ferromanyetik malzemeler çok kullanılır. Buna göre bobinin endüktansı;
𝐿 =𝑁2. 𝜇. 𝑆
𝑙
olarak yazılabilir.
Bu formülde;
L=Bobinin endüktansı (Henri)
N=Bobinin sarım sayısı
μ=ortamın geçirgenliği (Henri/metre)
S=Bobinin çekirdeğinin kesiti (metre2)
l=Bobinin uzunluğu (metre)
Bobin, iyi bir şekilde izole edilmiş bir iletken telin nüve adı verilen bir eleman üzerine üst üste
ya da yan yana sarılarak yapılır.
Hava Nüveli Bobin; Nüve kısmı hava ile oluşan bobin türüdür. Omik dirençleri
küçüktür ve endüktans değerleri oldukça küçüktür.
Ferit Nüveli Bobin ; Nüve kısmı ferit denilen malzemeden yapılmış bobin türüdür. Bu
tip bobinlerin endüktans değeri µH seviyelerindedir. Yüksek güçlü devrelerde
kullanılırlar.
Demir Nüveli Bobin; Bir ucu yalıtılmış demirlerin birbirine yapıştırılması ile elde
edilen nüvedir. Düşük frekans üretirler. Transformatörler bu bobin türüne en büyük
örnektir.
Bobinlerin Bağlantı Şekilleri
Bobinlerin Seri Bağlanması
Bobinlerin değerlerini artırabilmek için birbirine seri bağlanır. Bobinler seri bağlandıklarında
üzerlerinden geçen akım tüm elemanlarda aynıdır.
Şekildeki gibi n tane bobin seri bağlandıklarında bu bobinlerin eşdeğer(toplam) endüktansı,
devredeki bobin endüktanslarının toplamına eşittir.
LT= L1+ L2+L3+ .. + Ln
Bobinlerin Paralel Bağlanması
Paralel bağlı bobinlerde akımlar kollara ayrılarak devrelerini tamamlarlar. Uçlarındaki gerilim,
tüm paralel bağlı bobinlerde aynı değeri gösterir.
N tane bobin paralel bağlandığında bunların tek bir bobin haline aldırılmasına toplam endüktans
denir. Toplam endüktans formülünü aşağıdaki gibi olur.
1
𝐿𝑇=
1
𝐿1+
1
𝐿2+
1
𝐿3+. . +
1
𝐿𝑛
Doğru Akımda Bobin
Bobini oluşturan iletkenler olduğuna göre bu iletkenlerin bir R direnci vardır. Bu bobinin
endüktansına seri bir direnç ile gösterilir. Bir bobine gerilim uygulandığı anda akım sıfırdan
itibaren artarak büyür. İlk anda akım sıfır olduğu için bobinin direnci (R) üzerinde bir gerilim
düşümü olmayacağı için uygulanan gerilimin tamamı bobinin endüktansında (L) görülür
(E=UL). Akım arttıkça bobinin iletken direncinden dolayı bobin üzerinde bir gerilim düşümü
olacaktır(UR). Akımın artması endüktansı küçülteceğinden bu kez bobin direnci üzerindeki
gerilim düşümü artar. Bu artış bobinden geçen akımdaki artış sona erdiğinde, yani bobin direnci
üzerindeki gerilim düşümü uygulanan gerilime eşit olduğunda sona erer (UR=E).
Bobin direncinden dolayı gerilim düşümünün belli bir süre sonra uygulanan gerilim değerine
ulaştığı görülüyor. Bu süre zaman sabitesi olarak anılır ve bir bobindeki zaman sabitesi;
𝜏 =𝐿
𝑅 [s]
Bobinde; gerilim altında ve gerilim yokken Akım eğrileri.
Gerilim altındayken ; 𝐼 =𝐸
𝑅. (1 − 𝑒−𝑡/𝜏) =
𝐸
𝑅. (1 − 𝑒−𝑡(
𝑅
𝐿))
Bobinde endüklenen gerilim; 𝑈𝐿 = 𝐸. 𝑒−𝑡 𝑅.𝐶⁄
DA devrelerinde; 5 süresi sonunda Bobin uçlarındaki gerilim, “0” a iner. Yani bobin,
iletken tel gibi davranır (kısa devre özelliği gösterir). Bağlı olduğu uçlarda gerilim “0”
olur üzerinden devre akımı akar.
Örnek; Şekildeki devrede UR3 gerilimini bulunuz
1. Yol: R3 direnci (R1+R2) dirençlerine paralel olur. Bu durumda REş;
𝑅𝐸ş =12.12
12 + 12= 6Ω
𝐼𝑇 =𝑈
𝑅𝐸ş=
60
6= 10 𝐴𝑚𝑝𝑒𝑟
Paralel kollardaki direnç değerleri eşit olduğundan her bir koldan 5 amper akım akacaktır.
𝑈𝑅3 = 𝐼𝑅3. 𝑅3 = 5.12 = 60 𝑉𝑜𝑙𝑡
2. Yol: R3 direncinin kaynağa paralel olduğu görülür. Paralel kollarda gerilimler eşittir.
𝑈𝑅3 = 𝑈 = 60 𝑉𝑜𝑙𝑡 Olur.