54
Kızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da Bakırköy Cumartesi Pazarı Alanı’nda Buluşalım... Bağımsızlık Türkülerini Grup Yorum’la ve Büyük Halk Korosuyla Birlikte Söylemek İçin, Bağımsızlık Halayında Kavgamızı Büyütmek İçin www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 263 10 Nisan 2011 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com Bayrampaşa Katliamı Davası: Yalanlar Yıkılıyor... Zulmünüz Sizin Kendi Tufanınız Olacak! 30 Mart’ta Yine Kızıldere’deydik Her 30 Mart’ta Orada Olacağız!

- Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

  • Upload
    vokiet

  • View
    224

  • Download
    2

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Kızıldere’de Israr, Kavgada IsrardırKızıldere’de Israr,

Devrim ve Sosyalizmde Isrardır17 Nisan’da Bakırköy Cumartesi

Pazarı Alanı’nda Buluşalım...

Bağımsızlık Türkülerini Grup Yorum’la ve

Büyük Halk Korosuyla Birlikte Söylemek İçin,

Bağımsızlık Halayında Kavgamızı Büyütmek İçin

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.com

Haftalık Dergi / Sayı: 26310 Nisan 2011

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Bayrampaşa Katliamı Davası: Yalanlar Yıkılıyor... Zulmünüz Sizin Kendi Tufanınız Olacak!

30 Mart’ta Yine Kızıldere’deydik Her 30 Mart’ta Orada Olacağız!

Page 2: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Şehitlerimize artık daha yakınız.

Şehitlerimizle ilgili bilgiler, ozgurluk.org sitesi-ne yüklendi.

ozgurluk.org’da Şehitlerimiz başlığındanşehitlerimizle ilgili tüm bilgilere ulaşmak çokkısa bir süre sonra mümkün olacak.

Şehitlerimiz sayfasının açılışıyla birlikte, onlarıtanıyabilmek, onlardan öğrenebilmek, artıkhepimiz için daha kolay ve pratik hale gelecek.

İşçiler, köylüler, memurlar, gençlerimiz, öğrenci-ler, ev kadınları, esnaflar, serbest meslek sahiple-ri, aydınlar!

Hepiniz onlara ilişkin belgelerde, anlatımlardainanıyoruz ki çok şey bulacaksınız. Bu zengintarihsel miras, bizi yanlışlardan uzaklaştıracak,yaşamımız, mücadelemiz için ışık olacaktır.

ozgurluk.org’daki Şehitlerimiz bölümüne şuan binlerce sayfalık belge konulmuştur.Şehitlerimizin bir çoğuna ilişkin konulacak dahabir çok belge de var. Onlar da zaman içinde site-ye eklenecek.

Şehitlerimiz sayfaları gün gün daha tam, dahagelişmiş ve şehitlerimize daha layık hale gelecek.

Tüm okurlarımızı, devrimcileri merak eden,öğrenmek isteyen herkes, çok yakında okurlarınziyaretine açılacak olan

ozgurluk.org’da yer alan Şehitlerimiz bölü-mündeki sayfaları ziyaret etmeye davet ediyo-ruz.

Şehitlerimiz onurumuzdur.

Şehitlerimiz geleceğimizdir.

Şehitlerimiz öğretmenimizdir.

Sahibi: Halit GüdenoğluSorumlu Yazıişleri Müdürü: Eda ARIAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 241 26 41

Faks: (0-212) 241 11 16

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-Sanayi Cad.Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Yitirdiklerimiz

1966 To kat Al mus, Ar mu ta lan Kö yü do ğum lu. İki ço -cuk an ne siy di. 1989’da İs tan bul’a gö ç e dip Kü çü kar-mut lu’ya yer leş ti. Bu ra da mü ca de le ye ka tıl dı. Te miz likiş le ri ne gi den bir emek çiy di. TA YAD’ın yıl maz hak veöz gür lük sa vaş çı la rın dan bi riy di.

F Ti pi sal dı rı sı na kar şı dı şa rı da ölüm oru cu ya pıl -ma sı öne ri si ni ilk ge ti ren ler den bi riy di. Kü çü kar mut -lu’da, adı da ha son ra di re niş evi ola cak olan ken di

evin de, oğ lu nun ve kı zı nın ya nın da ölü me yat tı. 22 Ni san 2001’de ço -cuk la rı nın, ge ce kon du yok sul la rı nın ya nı ba şın da ölüm süz leş ti.

Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

“Halkı ve vatanı için ölümü göze alan bir insanın meşruiradesinden siyasal haklılığından daha güçlü bir güç olmadığını”görmeye devam edecekler Gür sel AK MAZ

“(...) Şenay abla deyince aklıma kararlılığı ve düşmana duydu-ğu sonsuz kini, öfkesi gelir. Bu yanları kendini gözaltılarda öyle dışavururdu ki, onu gözaltına alan işkenceciler, çevik kuvvet polislerialdıklarına da, alacaklarına da pişman olurlardı. Beraber bir, iki göz-altım olmuştu... Çevikler aldığında otobüsün içinde de saldırır, ba-şımızı eğdirmeye çalışırlardı. Biz karşı çıkar, başımızı dik tutardık.Şenay ablayla başa çıkamazlardı.

Halktı Şenay. Onun yaşamı halk gerçekliğimizi öğrenmek içintemel ders kitabıdır.

Anadır Şenay. Şehit düştüğünde kızı Pınar 10, oğlu Erdem 6 ya-şındaydı. Onların gözleri önünde ölüm yürüyüşünü sürdürdü. Ya-tağına aldı, sevdi, öptü, kokladı... Onlarla birlikte o çok sevdiği “Ka-rahisar Kalesi” türküsünü söyledi. Ölürken yaptı bütün bunları. “Ka-dın duygusallığı”, “ana duygusallığı” ardına sığınıp, sözünden dön-medi, tereddüt etmedi. Aksine onun annelik duygularını sömüre-

rek direnişten vazgeçirmek is-teyenlere karşı tavrını net koy-du. Bir anne olarak duygularıyok muydu, acı çekmiyor muy-du? Elbette acı da çekiyordu,annelik duyguları da güçlüydü.Ama o yaşamının gerçekliğinikavramıştı, bu sömürü, haksız-lıklar düzeninde geleceği ka-zanmak, yaşatmak için yeri geldiğinde ölmesini de bilmek gereki-yordu. Henüz ölüm oruçları başlamamıştı. TAYAD’lı Aileler’in yap-tıkları eylemlerle F Tiplerini tartıştırmaya başladıkları günlerdi. Ana-lar CHP Beyoğlu İlçe Başkanlığı’nı işgal etmişlerdi. İçeriden CHP’li-ler, dışarıdan polis ailelere baskı yaparak işgali bitirmek istiyorlar-dı. Polis’in parti binası önüne yığınak yaptığını duyan Şenay, Ar-mutlu’da o anda yanına aldığı bir kaç kişiyle soluğu parti binası-nın önünde almıştı. Yanında bir kaç kişiyle binanın kapısının önün-de set olmuşlar, onların kararlılığı ve cüretinden etkilenen diğer in-sanların katılımıyla birlikte etten, kemikten ciddi bir barikat oluş-muştu polisin önünde. Polis girmeye cesaret edemedi sonuçta. İşteböyleydi Şenay, direniş dedin mi en öndeydi...

Anıları MirasımızBir Yoldaşı Şenay Hanoğlu’nu Anlatıyor

1961 Ela zığ do ğum lu. Dev rim ci Ha re ke tin mi li -tan kad ro la rın dan dı. Faşist Teröre Karşı SilahlıMücadele Ekipleri (FTKSME) içe ri sin de yer al -dı. Be ya zıt’ta fa şist bir oda ğın da ğı tıl ma sı ey le -mi sı ra sın da jan dar ma lar la gir di ği si lah lı ça tış -ma da ya ra lı ele geç ti. Te da vi si nin ge cik ti ril me siso nu cu 16 Ni san 1980’de şe hit düş tü.

1960 De niz li Acı pa yam İl çe si Ya zır Kö yü do ğum lu.Mü ca de le ye 12 Ey lül ön ce si ka tıl dı. Acı pa yam’dayok sul köy lü lü ğün ör güt len me sin de yer al dı. Tut sak -lık lar ya şa dı. 1988’de yurt dı şı na çık tı. Av ru pa’da daemek çi, dev rim ci özel lik le ri ni kay bet me di. Av ru -pa’nın yoz lu ğu nu red det ti, kav ga nın için de yer al dı.Bir sü re son ra da ül ke si ne ge ril la ola rak dön dü.

1998’de Ege dağ la rın da tut sak düş tü. Tec rit sal dı rı sı na kar şı Bu caHa pis ha ne si’nde ölüm oru cu 3. eki bin de di re ni şe baş la dı. 16 Ni -san 2001’de ölüm süz leş ti.

Adil CAN

1969 Si vasİm ran lı İl -çe si do -ğum lu.1992’de Af -yon İk ti sa -di İda ri Bi -

lim ler Fa kül te si’n de öğ -ren ciy ken dev rim ci genç -lik için de mü ca de le ye ka -tıl dı. Üç ay lık tut sak lıkya şa dı. 17 Ni san 1995’debir ey lem ha zır lı ğı sı ra sın -da si la hı nın elin de pat la -ma sı so nu cu şe hit düş tü.

Nu ran DE MİR1965 Si vas do ğum lu. Mü ca de le nin çe şit lialan la rın da ye r al dı. Bir dev rim ci nin na sıl ya -şa ma sı ve öl me si ge rek ti ği ni mü ca de le do luya şa mı ve kah ra man ca ölü müy le gös ter di. 16-17 Ni san’da yol daş la rı nın kat le dil me si nin he -sa bı nı sor mak için ger çek leş ti ri len bir ey lemsı ra sın da, 20 Ni san 1992’de İs tan bul Top ka -pı’da kat le dil di.

Ön derÖZ DO ĞAN

Gür sel AK MAZ

Umu dun dağ lar da ki adı ol du lar.20 Ni san 1995’ te, To kat’ın Nik -sar İl çe si Ça tak Kö yü ci va rın daçı kan ça tış ma da, bir as ker ölür ken3 Cep he ge ril la sı da şe hit düş tü.

Su at Al kan, Art vin Be şa ğıl Kö yüdo ğum lu. 1980’le rin son la rın daniti ba ren Ka ra de niz’de ha re ke tin

ör güt len me sin de en çok eme ği ge çen ler den bi -riy di. 1992’de tut sak düş tü. Tut sak lı ğı so na er -dik ten son ra ge ril la ya ka tıl dı.

Ze li ha Gü de noğ lu, Kon ya do ğum lu. Dev rim ci -le ri or tao kul yıl la rın da ta nı dı. Kon ya DLMKiçin de ve Öz gür-Der için de ye ra la rak mü ca de leet ti.

Du ran Ak baş, To kat Zi le do ğum lu. İs tan bul’da ve Zi le Hal -ke vi’nde ki fa ali yet ler de ye r al dı. 1994 ya zın da kır ge ril la bir li -ği ne ka tıl dı.

Su at AL KAN

Şe nayHA NOĞ LU

Ze li haGÜ DE NOĞ LU

Du ran AK BAŞ

16 Nisan -22 Nisan

DÜZELTMEÖnceki sayımızda ŞirinErol’un özgeçmiş bilgiler-ine bir başka şehidimizeait özgeçmiş bilgilerinineklenmesiyle bir karışıklık

olmuştur. Şehidimizin yakın-larından ve okurlarımızdan özür dileriz. ŞirinErol’un öz geçmişinin doğrusu şöyledir:

Şi rin EROL, 1974 To kat do ğum lu. KızMeslek Lisesi'ni Zile'de bitirdi. Ailesininmaddi koşulları ona lüks sayılabilecek biryaşam sunuyordu. Fakat o, düzenin ye -ri ne dev rim saf la rını seçti. 1995’te AnkaraBatıkent’te bulundukları üste şehit düştü.

Şirin EROL

Page 3: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

İ ç i n d e k i l e r21 Kızıldere’de ısrar kavgada

ısrardır!

27 Silahlı mücadeleninzorunluluğu, zafere açılantek kapı olmasından dolayıdır

30 Halk Düşmanı AKP:AKP farklı inançların

düşmanıdır

31 Devrimci Okul:Hedefli çalışma

35 Gençliğin Gündeminden

35 Gençlik Federasyonu’ndan:Kızıldere, Dev-Gençliler’inen değerli mirasıdır

37 1 Mayıs’ı çatışa çatışakazandık! (Bölüm 1)

39 1 Mayıs Dalcılar’lakazanılmıştır!...

41 Devrimci Memur Hareketi:Zabıtalar! Emekçilerinkarşısında değil, yanında

olmalısınız!

42 Emek haberleri

43 Vazgeçin bu yoldan!

4 Bağımsızlık mümkün vezorunludur

6 Bağımsızlık uğruna al kanlaraboyandık

7 Savaşımız Bağımsız Türkiye için

(Bölüm 4)

10 Grup Yorum’dan çağrı“Bağımsız Türkiye düşünügerçeğe çevireceğiz”

12 Öğretmenimiz: Halktanbeslenmeyenler düzendenbeslenirler

13 Cepheli: Cepheli fedakardır

14 Zulmünüz kendi tufanınızolacak!

17 588 Şehit: Bağımsız demokratiksosyalist Türkiye için şehitdüştüler

19 41 yıldır destan destan yazılan

tarih bizimdir!

44 CHP nedir? Ne değildir?

45 Röportaj: Bizler emekçimühendis ve mimarlarınmücadelesine hizmet

ediyoruz

46 Direnmeyi devrimcilerden

öğreneceksiniz!

47 Savaşan Kelimeler:Savaşımızın kavramları 3

47 Haberler

48 Libya’da tek bir gerçek var:Emperyalist saldırı vekuşatma sürüyor!

50 Ters tepen demokrasicilikoyunu ve TÜSİAD

51 Haberler

53 Avrupa’da Yürüyüş

53 Avrupa’daki Biz: Kumara

karşı çıkmıyor, sınırlıyorlar

54 Kadın, devrimci sanatçı,ölüm orucu direnişçisi,yurdu için ölmesini bilen:

İDİL

55 Yitirdiklerimiz

Ülkemizde Gençlik

Bağımsızlık DüşünüGerçeğe Çevireceğiz

"Bağımsız Türkiye"Halk Konseri

Bağımsız Türkiye” DüşünüGerçeğe Çevireceğiz…

İZMİRTARİH: 16 Nisan 2011 Cumartesi Toplanma Yeri: İzmir Alsancak Tren GarıTelefon: 0-531 919 00 43 0-534 432 26 69 0-538 268 30 15

AFYONTARİH: 17 Nisan 2011 Pazar Toplanma Yeri: Afyon Lisesi ÖnüTelefon: 0-505 521 34 96

GEMLİKTARİH: 17 Nisan 2011 Pazar Toplanma Yeri: Gemlik Haklar DerneğiTelefon: 0-224 513 34 98 0-538 266 13 74

BURSATARİH: 17 Nisan 2011 Pazar Toplanma Yeri: Eski Hal Üst Geçit YanıTelefon: 0-538 414 50 14

30 Mart’taKızıldere’deydik!

Page 4: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

30 Mart’ta Kızıldere’deydik. Ame-rikan uşağı, oligarşinin bekçileri,

köylüleri kapılarınızı açmayın, köyesokmayın diye günler öncesindentehdit etmiş, o kerpiç evi yüzlerce as-kerle, panzerlerle kuşatmışlardı. Bu,Amerikan uşaklarının korkusudur.Korkuları hiç değişmedi, 39 yıl önceneyse yine o. Mahirler’in sesi, 39 yılsonra yine aynı kararlılıkla, aynıinançla yankılanıyor Kızıldere’de.39 yıl sonra Mahirler “KahrolsunAmerikan Emperyalizmi!” demeye,“Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye”demeye devam ediyorlar.

Amerikancılar, haklı olduğumu-zu biliyorlar ve korkuyorlar.

Kararlılığımızı, Kızıldere’nin yo-lundan döndürülemeyeceğimizi bi-liyorlar ve korkuyorlar. Kızıldere’yeher gidişimiz, korkularını büyütüyor.

Emperyalizmin ve oligarşinin sal-dırıları ne denli şiddetli olursa ol-

sun biz bağımsız, demokratik, sos-yalist Türkiye için mücadeleyi bü-yüteceğiz. Çünkü halklar için kurtu-luşun ön şartı; emperyalist bağımlı-lıktan kurtulmaktır.

Evet, biz bağımsızlık diyoruz.Emperyalist sömürüden kurtul-

madan halklar için kurtuluş yoktur.Emperyalizme, onun işbirlikçilerinekarşı savaşmadan devrimden bahse-dilemez. Anti-emperyalist olunmadansosyalist olunamaz.

1990’lı yıllarda reformizmin modadeyimlerindendi: “Küresel çağ-

da bağımsızlığın modası geçti...”Emperyalizmi yeniden keşfetmiş-lerdi o dönemde: “Emperyalizmeski emperyalizm değil” diyor veona olmadık payeler yüklüyorlar-dı. Peki ne oldu? Üzerinden çokfazla zaman geçmedi. 1990’lar-dan 2010’lara kadar geçen 20 yılgibi kısa bir sürede dünya halkla-rının karşı karşıya kaldığı tablo, aç-lık, yoksulluk, sefalet ve zulümdür.

Reformistler şimdilerde ‘90’lı yıl-larda olduğu gibi emperyalizmin

“meziyetleri”nden bahsetmiyor, fakataçlık, yoksulluk ve kan gölüne çev-rilen dünyadan bahsederken emper-yalizm diye bir kavram dillerinden si-linmiştir. Kimdir bu tablonun so-rumlusu? Yok. Ne yapmak gerekir?Bu sorunun da cevabı yok.

‘90’lardan bugüne, bütün bu ge-lişmelerden sonra, emperya-

lizm gerçeğine gözlerini kapatan-lar, bağımsızlığın gereksizliğini veyaimkansızlığını savunanlar, ya em-peryalizmin işbirlikçileridir, ya daemperyalizme teslim olanlar! Bunlardışındaki herkese sesleniyoruz:

Bağımsız Türkiye gerçekleşmesimümkün olmayan bir düş de-

ğildir. Bağımsızlık ezilen halklarınkurtuluşudur. “Küresel çağda ba-ğımsızlığın modası geçti” diyen dü-şünce burjuva teorisyenlerinin dü-şüncesidir.

Bir taraftan “modası geçti” de-nilerek dünya halkları “bağım-

sızlığın gereksizliğine” inandırıl-maya çalışılıyor, bir taraftan da bas-kıyla, tehditle, terörle emperyalizmekarşı yürütülen bağımsızlık savaşla-rı ezilmeye çalışılıyor.

Hayır! Modası geçen bağımsızlıkdeğildir. Modası geçen emper-

yalizmde yeni “olumluluklar”, “ile-ricilikler” keşfeden pespaye düşün-celerdir. Emperyalizm gerçeğine göz-

lerinizi kapatarak hiçbir gelişmeyiaçıklayamazsınız. Dünya halklarıemperyalist kuşatma altında iken, tektek ulusal, sosyal kurtuluş savaşıveren örgütler tecrit edilerek, imhasaldırılarıyla yok edilmeye, boyun eğ-dirilmeye çalışılırken; emperyalist sö-mürüye topraklarını açmayan ülkeyönetimleri zorla değiştirilmek iste-nirken halklar için tek kurtuluş yoluvardır: DİRENMEK!

Bağımsız, demokratik, sosyalistTürkiye için savaşıyoruz. Mo-

dası geçen emperyalizmdir. Dünyahalklarını açlığa, sefalete mahkumeden emperyalizmdir. Fakat dünyahalkları olarak, emperyalizme mah-kum değiliz. Halklar için kurtuluşyolu var. Kurtuluş yolu, bağımsızlık,demokrasi ve sosyalizmden geçer. Bi-rincisi, emperyalist bağımlılıktankurtulmaktır. İkincisi, halkın iktidarolduğu bir demokrasiyi kurmaktır.Üçüncüsü, insanlığı kölelikten kur-taracak olan sosyalizmi inşa etmek-tir. Tüm emperyalistler birleşse dahi-ki halklara karşı birliktedirler- bumümkündür. Güçlü biziz. En geliş-miş silahlarına rağmen emperyalizmhalklardan daha güçlü değildir.

Emperyalizm ve işbirlikçileri onyıllardır bizi yok etmek için her

türlü yola başvurdu. Her türlü saldı-rıyı denedi. 2000’li yılların başındasadece bizi değil, bizimle yeşerenumudu yok etmek istediler. Kökle-rimizi kazımak istediler. Bizi “Tu-fanlar”la silip süpüreceklerdi bu to-parlardan. Avrupa’sı, Amerika’sı,bütün emperyalistler oligarşinin ar-kasındaydı. 19 Aralık katliamıylailgili ortaya çıkan belgelere dayana-rak söylemiyoruz bunu. 2000’lerinbaşında F tipi hapishaneler gündemegeldiğinde emperyalizmin ve işbir-likçilerinin ne yapmak istediğiniyazdık. Ulucanlar katliamından son-ra devletin devrimcileri teslim almak

Emperyalizmin veoligarşinin saldırıları ne

denli şiddetli olursa olsun bizbağımsız, demokratik, sosyalist

Türkiye için mücadeleyibüyüteceğiz. Çünkü halklar

için kurtuluşun ön şartı;emperyalist bağımlılıktan

kurtulmaktır.

Bağımsızlık Mümkün Ve Zorunludur!

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

4

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 5: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

için daha büyük katliamlar hazırla-dığını söyledik.

Devrimciler, F Tipi hapishanele-ri ve tecrit politikasını engelle-

mek için 20 Ekim 2000’de açlıkgrevine başladılar. Oligarşinin yeniaçığa çıkan 11 Ekim 2000 tarihli “Tu-fan” adlı planı uygulamaya koydu.Aydınlar, sorunun çözümü için gö-rüşmeler yürütürken biz devletinkatliam hazırlıkları yaptığını söyle-dik. Oligarşinin bu kesimleri kul-landığını söyledik. Ve katliamın ilkgünlerinden itibaren oligarşinin ya-lanlarını yazdık. Katliamın üzerindengeçen 11 yılda yazdığımız her şey birbir doğrulandı. Aslında 19 Aralık’agelene kadar oligarşinin öyle gizliden,saklıdan yaptığı bir şey yoktu. Açıkoynuyordu oligarşi. Bize onursuzlu-ğu, düşüncelerimizi inkarı dayatı-yordu. Direnmenin bedeli katliamdı.Biz direnişi seçtik. Direnişi gözealamayanlar Büyük Direniş boyun-ca oligarşinin yalanlarına kendileri-ni inandırmaya çalıştılar.

Tek başımıza direndik. Evet tekbaşımıza direndik. Yalanlara kar-

şı direndik. Tecrite karşı direndik.Sansüre karşı direndik. Emperya-lizme karşı direndik. Cesetlerimizdenbir dağ oluştu ama biz direnmeye de-vam ettik. Defalarca anlattık; dire-nişimiz sadece şu kadar metre kare-den oluşan hücreye karşı süren bir di-reniş değildir diye. Oligarşi bütündevrimcileri, bir umudu, bir ideo-lojiyi, bir inancı yok etmek istiyor-du. Devrimciler nezdinde bütün hal-kı teslim almak istiyordu. Ve bu po-litikalar esas olarak oligarşinin değil,emperyalizmin politikalarıydı.

Büyük Direniş’te 122 şehit verdik.Bununla birlikte halkımız ve

dünya halkları şuna tanıktır: Oligar-şi ve emperyalizm, Türkiyeli dev-rimcileri teslim alamamıştır. Anado-lu topraklarında umudu yok ede-memiştir.

İşte halkların gücü budur. İdeoloji-mizin, inancımızın gücü budur.

Politikalarımızın doğruluğu budur.Emperyalizm her türlü saldırısınarağmen sınırlı sayıdaki devrimcinin

direnişini yenememiştir. Direnişi-miz karşısında çaresiz kalmıştır. Bizbu gücümüze, halkların devasa gü-cüne güvenerek, inanarak diyoruz ki;emperyalizmi ve işbirlikçilerini top-raklarımızdan kovacağız.

Tertemiz bir tarihimiz var. Söyle-diğimiz her sözü, politikaları-

mızı, tarih doğruluyor. Bizi “Tufan-lar”la silip süpürmek isteyenler, biziemperyalizmin planlarıyla katleden-ler, bize karşı emperyalizmin tecritiniuygulayanlar, kalkıyor Türkiye halk-larının karşısına “ulusalcı” diye çı-kıyorlar. “Ulusalcı” geçinenlerin demaskelerini paramparça ediyoruz.Bu ülkede bağımsızlığı savunan vebağımsızlık için savaşan sadece dev-rimcilerdir.

Emperyalizmi topraklarımızdankovacak olan yine yalnız dev-

rimcilerdir. Halkımızın kurtuluşuiçin bağımsızlık zorunludur. Ve ba-ğımsızlık bir düş değil bizim elleri-mizde olan bir gerçektir.

Bağımsızlığı savunmak tek başınabüyük bir güçtür. Emperyalistler

bağımsız, özgür yaşamak isteyen birhalkı tutsak almayı asla başaramaz.Halkların tarihi bunun kanıtıdır. Ken-dini dünyanın imparatoru ilan edenAmerika, burnunun dibindeki biravuç Küba’yı teslim alamamıştır. Vi-etnam halkını, sosyalist Kore halkınıteslim alamamıştır. Ortadoğu halkla-rını da teslim alamayacak. Biz tarihinbilimiyle konuşuyoruz. Güçlü olanemperyalizm değil, halklardır.

Grup Yorum’un 17 Nisan’dakiBağımsız Türkiye Konseri, bu

yanıyla sadece bir konser olmaya-caktır. Halkın bağımsızlık “düşü-

nün” düş olmayıp gerçekleşmesimümkün bir istek olduğunu göste-recektir. Geçen yıl Grup Yorum’un25. yılında düzenlediği 55 bin kişilikİnönü konserini hatırlayın. Herkesinortaklaştığı bir duygu vardı: “NE KA-DAR DA ÇOKMUŞUZ!”

Çokuz! Kapitalizmin milyonlarcainsanı örgütsüzleştirdiği, yal-

nızlaştırdığı, milyonları kendi içindetecrit ettiği günümüzde aynı amaçla55 bin kişinin bir araya gelmesiönemli bir güçtür. Fakat halkın gücübundan ibret değildir. Biz alanlardayüz binler olabiliriz. Fakat halkıngücü yüz binlerin de ötesindedir. Yaişbirlikçi oligarşi? Hepsi hepsi biravuçtur. Ki, halkın gücü yüz binler-le de sınırlı değil, bizim gücümüz 73milyondur. 73 milyonun yanında biravuç oligarşinin gücü nedir ki? Em-peryalizmi kadri mutlak yenilmez birgüç sananlar! 6,5 milyar dünya halk-ları karşısında bir avuç emperyalis-tin gücü nedir ki?

17 Nisan’da Bağımsız TürkiyeKonseri için Bakırköy Cumarte-

si Pazarı alanında toplanan herkes omeydanda kendi gücünü, halkın gü-cünü görecek. Atılan sloganlarda,ortak söylenen türkülerde, marşlarda,büyük halk korosunun sesinde ken-di gücünü kavrayacak. O meydandabağımsızlığın bir düş olmadığını,mümkün olduğunu görecek. Bunu bizgöstereceğiz. Halkın bu gücü hepvar. O gücü biz Bağımsız Türkiyemücadelesinde somutlayacağız. Ogücü biz bağımsız, demokratik, sos-yalist Türkiye mücadelesi içinde ör-gütleyeceğiz. Bunu yapacak gücesahibiz. Bu güç bizim örgütlülüğü-müzdür. Bu güç bizim haklılığımız-dır. Meşruluğumuzdur. BağımsızTürkiye mücadelesindeki ısrarımız,kararlılığımızdır.

Kırk yılı aşkın zamandır bağım-sızlık uğruna bedeller ödüyoruz.

Bu uğurda 588 şehit, binlerce tutsakverdik. Daha çok bedel ödeyeceğiz.Bu, savaşımızın ve devrimimizingerçekliğidir. Bedeller ödemeksizinhiçbir şey kazanılamaz.

Emperyalizmitopraklarımızdan

kovacak olan yine yalnızdevrimcilerdir. Halkımızınkurtuluşu için bağımsızlıkzorunludur. Ve bağımsızlık

bir düş değil bizimellerimizde olan

bir gerçektir.

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

5

Yürüyüş

Sayı: 263

Page 6: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

“Gündoğdu hep uyandıksiperlere dayandık.Bağımsızlık uğrunaal kanlara boyandık!”

Yukardaki sözler Grup Yorum ta-rafından söylenen “Gündoğdu” mar-şının girişidir. Yürüyüşlerde, miting-lerde, gösterilerde, kuşatmalarda söy-lenen bu marş Dev-Genç’liler ileadeta özdeş hale gelmiştir.

Bu sözler sadece bir marşın söz-leri değildir. Bir marş sözünden de öteyaşamın içinden çıkıp gelen gerçek-lerdir. O gerçekler içinde Dev-Gen-çliler’in on yıllardır süren anti-em-peryalist, anti-oligarşik mücadelesivardır. Bu ülkenin devrimcileri ba-ğımsızlık için on yıllardır al kanlaraboyanmaktadır.

Bu marşta “gün”ün başlamasıyla“siperlerine giren” savaşçıların ba-ğımsızlık uğruna verdikleri savaşanlatılır. Verilen bağımsızlık sava-şında onlarca, yüzlerce vatansever va-tanın bağımsızlığı için “al kanlaraboyanır” şehit düşer.

Bu savaş ne düzenli bir ordular sa-vaşıdır ne de siperler, orduların kaz-dığı metrelerce çukurlardan oluş-maktadır.

Devrimcilerin sürdürdüğü ba-ğımsızlık savaşında siperler hemenher yerdedir. Siperler, bir bakarsınızKızıldere’de bir kerpiç ev olur, bir ba-karsınız İstanbul’da 12 Temmuz’dabir apartman dairesidir. Bir bakar-sınız, 6 Aralık’ta Dersim Hozat’abağlı Çaytaşı’nda bir köy evidir si-perler.

Siperler, şehirde, okulda, fabrikada,kırda,olabilecek heryerde evler, büro-lar, okullar, fabrikalar, gerilla üsleri, dağbaşları, kayalar, dere kenarları, hapis-haneler, koğuşlar, hücreler kısaca tümvatan toprakları oldu.

Vatanımızı işgal ettiler!Hile ve çeşitli oyunlarla, işbirlik-

çileri ile girdiler ülkemize. 60 yılı aş-kın bir zamandır, işbirlikçileri ileyönetiyor, halkın kanını döküyorlar.Halkın emeğini çalıyor, sömürüyor,tüm zenginliklerimizi talan ediyorlar.

Vatanımızın her karışını kanlıayaklarıyla çiğnediler. Üsleri, tesisleri,askeri bölgeleri ile Anadolu’nun bağ-rına kanlı bir hançer gibi saplandılar.Vatan topraklarımızı kendi toprakla-rı gibi bizlere kapattılar.

Topraklarımızı kardeş halkların-kanını akıtmak için istedikleri gibikullandılar. Uçak filoları indirdiler,nükleer silahlar depoladılar, toprak-larımızı bir nükleer çöplük gibi kul-landılar. Casus uçakları uçurdular. Bu-radaki emperyalist karargahlarındadarbeler tezgahladılar, ülkemizdeajanları ile katliamlar örgütlediler.

Sadece ajanları, işkence ve katli-am uzmanları, üsleri, uçakları, filolarıyoktu ülkemizde. Dünyayı bir ahta-pot gibi saran tekelleri ile sardılar va-tan topraklarını.

Yoksulluğumuzun, açlığımızın,işsizliğimizin sorumlusu ülkemizi iş-gal edenler ve onların işbirlikçileridir.Onlar istiyor ki, bu zulme ve sömü-rüye, yağma ve talana ses çıkarma-yalım. Sessiz kalıp, boyun eğelim. Va-tan topraklarımızı kirletmelerini si-neye çekelim.

Ama hiçbir zaman bunu sineyeçekmedik! Vatanımız, bağımsızlığı-mız için kendini feda eden Dev-Gençliler yetişti Anadolu toprakla-

rında. Önce “Amerika defol!” diye-rek, mitingler düzenlediler. Gösteri-ler yaptılar. Amerikan askerlerini de-nize attılar. Birçok yerde Amerikan as-kerlerinin karaya ayak basmasınaizin vermediler.

41 yıldır bağımsızlık içinkan döküyoruz

41 yıldır bağımsızlık için sava-şıyoruz. Abartı yok, gencecik insan-larımız bağımsız bir ülke için al kan-lara boyandı. Kuşatmalarda, dar-ağaçlarında, işkencelerde, hapisha-nelerde yüzlerce şehit verdik.

Binlerce hatta onbinlerce, yüzbinlerce şehit daha vereceğiz. Bu dev-rimin gerçeğidir. Emperyalistleri biztopraklarımızdan defetmedikçe onlarkendi rızalarıyla çekip gitmeyecek-ler. Onları biz kovacağız.

Vatanımızın bağımsızlığı için he-men her şeyi göze aldık. Bunun içinyıllarca savaşmaya hazırız. Bununiçin yeni siperler oluşturmaya, alkanlara boyanmaya hazırız.

Bağımsız bir ülkede, yabancı ege-menliği olmadan, düşman çizmeleri-nin ezmediği topraklarda özgür ya-şamak istiyoruz.

Açlığın, işsizliğin, yoksulluğunolmadığı bir ülkede kardeşçe, ba-ğımsız bir ülkede yaşamak istiyoruz.

İşte bunun için sürdürdüğümüz ba-ğımsızlık, demokrasi, sosyalizm mü-cadelesine katılmalı, güç vermeli-yiz. Bunun için emperyalizme karşısesimiz daha güçlü çıkmalı.

Ortak düşman Amerika’ya hepbirlikte “Amerika defol!” demeli,bağımsızlığımızı istemeliyiz.

“Bağımsızlık uğruna al kanlara boyandık”

“... Marshall, Truman yardım-ları paravanası altında,

Amerikan emperyalizmi ulkeyeiyice girmiş ve yabancı serma-yeye geniş imtiyazlar sağlan-

mıştır. (Ülkenin sömurgeleşmesurecinin başlaması).” (Mahir

Çayan, Bütün Yazılar)

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

6

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 7: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Yazı dizimizin 3. bölümündeanti-emperyalist mücadelenin bay-rağının devrimci gençlik tarafındantaşındığını anlatmıştık. Ülkemiziişbirlikçi oligarşi emperyalizminyeni-sömürgesi yapmış, devletintüm kurumları emperyalizmin çıkar-larını korumak üzere şekillenmiştir.

İşbirlikçi oligarşi, anti-emperya-list, anti-oligarşik devrim mücade-lesini engellemek için 12 Mart’ta, 12Eylül’de cuntalar yaptı. Yüzlercedevrimciyi, yurtseveri Amerika’nınçıkarları için katletti. İşkencelerdengeçirdi, idam etti.

Fakat cuntalara, işkencelere, kat-liamlara, idamlara rağmen anti-emperyalist mücadeleyi yok ede-medi. Zaman zaman silahlı müca-dele temelinde mücadele edenörgütleri veya onların önderlerinifiziken tasfiye etmesine rağmen bumücadeleyi bitiremedi. Çünkü dev-rim mücadelesinin bir parçası ola-rak, anti-emperyalist mücadele, butopraklarda kök salmış bir müca-deledir.

Yazı dizimizin bu bölümünde1974-1980 ve devamında da 12Eylül 1980’den ‘90’lara kadar olandönemlerdeki anti-emperyalistmücadeleyi ele alacağız.

Genç CephecilerMahirler’in yolundabağımsızlık mücadelesinisürdürüyor

Amerikan uşağı işbirlikçi oli-garşinin Kızıldere’de “bitirdik” san-dığı mücadele, 73-74’lerden itiba-ren ülkemizin dört bir yanında yeni-den ayağa kalkıyordu... 1974’ler deniti ba ren an ti-em per ya list mü ca de lebay ra ğı, ön ce Kur tu luş Gru bu,son ra Cep he ci ler ve DEV-GENÇ’liler tarafından ta şı ndı.İYÖKD 1974 Ni san’ın da NA -TO’nun ku ru luş yıl dö nü mü ne de -

niy le baş lat tı ğı an ti-em -per ya list kam pan ya da

NATO’yu teşhir eden bil di ri lerda ğı ttı, afiş ve pan kart lar astı.

Yi ne ay nı yıl lar da, oli gar şi ninKıb rıs iş ga li ne kar şı Cep he ci ler, ya -zı la ma lar la, afiş ler le “Ba ğım sızBir le şik Kıb rıs” sloganını öne çı -ka rttılar. ABD Kon so los lu ğu önü nesi yah çe lenk bı ra ktılar.

1977 Ey lül’ün de ül ke miz de ya -pı lan NA TO top lan tı sı ve bo ğa za de -mir le yen ABD sa vaş ge mi le ri nekarşı bir kam pan ya düzenlendi.NATO ve Amerika bil di ri ve afiş le -rle, top lan tı lar ve eylemlerle protestoedildi. Kam pan ya İTÜ Maç ka Ma -den Fa kül te si bi na sı nın iş ga liy leen üst bo yu ta sıç rar.

Devrimci Gençlikenternasyonalizmin debayraktarlığınıüstleniyor

Özel lik le ‘77-’78’de ül ke miz deen ter nas yo na list da ya nış ma nınönemli örnekleri yaşandı. Bunlardanbazıları şöyle; Pi noc het fa şiz mi niniş ken ce mer kez le rin den “Es me -ral da” isim li ge mi nin İs tan bul’a ge -li şi pro tes to edil di. 1977 Ka sım’ın -da Mo ga di şu’da ha va ala nı na bas kınya pıp iki Fi lis tin li ge ril la yı kat le denAl man em per ya liz mi pro tes to edil -di... 1977 Ha zi ran’ın da Mo lu ka lı ge -ril la la rı im ha eden Hol lan da em -per ya liz mi, İs tan bul’da kon so los -lu ğu önün de pro tes to edil di... 1977Ha zi ran’ da Fran sız em per ya liz mi -nin uçak la rı Ba tı Sah ra’da Po li sa -rio ge ril la la rı nın ve Ba tı Sah ra hal -kı nın üze ri ne bom ba lar yağ dır dı.DEV-GENÇ Tak sim’de ki Fran sızKon so los lu ğu önü ne kat li amı kı na -yan bir pan kart as tı... 1978 Ka sımayın da Bel çi ka’nın Ka tan ga’da kige ril la la ra sal dır ma sı pro tes to edil -di... DEV-GENÇ, Camp-Da vidan laş ma sı na kar şı İs ra il, Mı sır ve

ABD kon so los luk la rı önün de kit le -sel gös te ri ler dü zen le di. Ay nı ge cebu kon so los luk la ra yö ne lik şid detey lem le ri dü zen len di... 1978 Ara lıkayın da ABD üs le ri nin ye ni den açıl -ma sı nın gün de me gel me si üze ri neABD em per ya liz mi ne yö ne lik gös -te ri ler dü zen len di. Ame ri kan Ha vaYol la rı taş la na rak, bil di ri ler da ğı tıl -dı. DEV-GENÇ’li ler Ga la ta sa -ray’da ki ABD Kül tür Ata şe si’ninbu lun du ğu yo lu ke sip gös te ri yap -tı.

Ame ri kan cı cun ta45 mil yon hal kı tes limala maz

Devrimci hareket, 12 Ey lül’den ikigün ön ce Edir ne’de ya pı lan NA TOAn vil Exp res ‘80 tat bi ka tı na kar şı birkam pan ya baş la t mış tı. Dar be, kam -pan ya yı ke sin ti ye uğ rat ma sı na rağ meniki gün bo yun ca yüz ler ce pan kartasıl dı, el ilan la rı, bil di ri ler da ğı tıl dı...

Emperyalizm ve işbirlikçilerinindevrim korkusu vardı. Bu korkularınsonucudur ki, 12 Ey lül 1980’de Ame -ri kan cı cun ta darbe yaptı. Cun ta şe fiKenan Ev ren bu korkuyu, dar be den

4

Anti-emperyalizmin kararlı savunucusuyuz

Yeni-sömürgecilik sisteminde milli ordu-lar emperyalizmin çıkarlarını koruyan içsavaş ordusuna dönüşür. Amerikalı birgeneralin şu sözleri bunun kanıtıdır:

“İn şaa et ti ği miz or du la rın, ulus la ra -ra sı dü zey de hiçbir öne mi yok tur. Her

ül ke ken di or du su ta ra fın dan iş galedil miş tir...” (Ame ri ka lı Ge ne ral

Edew vard Se tos, Ak ta ran THKP Da va -sı, syf. 574)

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

7

Yürüyüş

Sayı: 263

Page 8: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

8

son ra şöyle ifade ediyordu: “biz mü -da ha le et me sey dik şim di bu ra da bizde ğil on lar ola cak tı.”

Ev ren, artık o günlerin geride kal-dığını sanarak ar tık, kimsenin “Ba -ğım sız Tür ki ye”, “NA TO’ya Ha -yır” di ye ba ğı ra ma ya cağı nı söylü-yordu.

Fakat yanıldılar. Devrimciler hiçsusturulamadı. Cuntanın ilk günün-den yazdığı bildiriyle Devrimci Sol,“Ame ri kan cı Cun ta 45 Mil yon Hal -kı Tes lim Ala maz” diyerek Ameri-kancı cuntaya teslim olmayacakları-nı ilan etti. Cun ta nın ilk 6-7 ayın dacun ta ya kar şı si lah lı, si lah sız yüz ler -ce ey lem ya ptı. İz mir’de Ay hanPek taş, 22 Ka sım 1980’de em per ya -list bir ku ru lu şa kar şı ya pı lan ey lemsı ra sın da şe hit düş tü.

12 Eylül yıl la rın da, on bin ler cedev rim ci nin Amerikancı cunta tara-fından tut sak edil me si, ha pis ha ne ler -de uygulanan teslim alma politikala-rına rağmen, devrimciler, anti-emper-

yalist düşüncelerini, bağımsız Türki-ye hedefini terketmeyip; mah ke mekür sü le rin den em per ya liz mi ve iş bir -lik çi le ri ni yar gı la dı lar.

Amerikancı cuntabaşaramadı;an ti-em per ya listmü ca de le bayrağı yinedalgalanıyor ülkemizde

Amerika, 1986 yı lın da Lib ya’yıbom ba ladığında Lib ya hal kıy la da -ya nış ma içe ri sin de olan ve em per ya -liz mi ilk la net leyen devrimcilerdi.Devrimci Sol tarafından bu amaçlapan kart lar asıl dı. Bir ABD ban ka -sı bom ba lan dı.

1987 yı lın da İn ti fa da’yı sür dü -ren Fi lis tin hal kı na yö ne lik İs ra il sal -dı rı la rı nı pro tes to eden dev rim ci lerAn ka ra ve İs tan bul’da kit le sel eylem-ler yaptı, İstanbul’un birçok yer indepan kart lar asıl dı. Fi lis tin hal kı nı des -tek le yen bu eylemlerden dolayı tutuk-lanan dev rim ci le re on lar ca yıl lıkha pis ce za la rı ve ril di.

1989’da CIA aja nı Ab ro mo -witz’in Tür ki ye’ye Bü yü kel çi ola rakatan ma sı Dev-Genç’li ler ta ra fın danpro tes to edil di. Ka dı köy Mc Do -nalds ve La le li’deki Ho tel Was hing -ton önün de ya pı lan eylemlerde Ame-rikan bay rak la rı ya kıl dı.

1990 Ha zi ran’ın da meş ru bat te kel -le ri nin fi yat la rı nı aşırı ar tır ma sı hal-kın tep ki si ne yol aç tı. Bu na karşı kü -çük es naf der nek le ri ta ra fın dan dü zen -len en boy kot kı sa sü re de ül ke ça pın -da yay gın laş tı. Ken di li ğin den ge li şenve Co ca-Co la ile sı nır lı olan bu boy -kot dev rim ci le rin de ka tı lı mıy la an ti-em per ya list bi lin ci ge liş ti ren bir muh -te va ka zan dı. Boy kot et ki li ol du vemeş ru bat te kel le ri fi yat la rı dü şür -mek zo run da kal dı.

20 Ara lık 1990’da Amerika’nınPa na ma’yı iş gali, DEM KAD’lı lar veTA YAD’lı lar tarafından Be ya zıt’tayapılan eylemle protesto edildi.

23 Ara lık’ta ABD Kon so los lu ğu -na Devrimci Sol Güçler tarafından“Pa na ma Hal kı Em per ya liz me Bo -yun Eğ me ye cek” slo gan la rı atılarakyürüyüş yapıldı. Gül te pe, Ba kır köy ve

1991 Kör fez Sa va şı dönemi, hal-kımızın anti-em per ya list mücade-lesinin en görkemli, en onurlu say-falarından birini oluşturur. Budönemde emperyalist hedeflereyönelik çok sayıda eylem yapıldı.

İs tan bul’da ABD’ye ait MTMCOur port, Türk-Ame ri kan Bo ard He -ye ti Bü ro su, Ame ri kan De niz ci likşir ke ti ABS, Av ras ya Göz le me vi (CIAile bağ lan tı lı), Com mer ci al Uni onSi gor ta şir ke ti, İtal yan Kon so los lu ğu,Ada na’da Ame ri kan Kon so los lu ğuile Türk-Ame ri kan Der ne ği...

An ka ra’da Fran sız Ha va Yol la rıile Su udi Ara bis tan, Ja pon ya, Ka na -da, Avus tur ya Ha va Yol la rı’nın bu lun -du ğu bi na,

İz mir’de Ame ri kan Tus log, Ame -ri kan Kül tür Mer ke zi, Fran sız Kül türMer ke zi, Şi rin yer ve Bay rak lı’da kiNA TO Te sis le ri bom ba la na rak tah ripedil di.

Şu bat 1991’de İn cir lik Üs sü’ndegö rev li CIA aja nı Bo bie Eu ga ne Mo -ozol le ce za lan dı rıl dı. İz mir’de ABD’liYar bay Al vin Mac ke’ye kar şı bir ey -lem ya pıl dı, yar bay ya ra landı.

ABD Dı şiş le ri Ba ka nı Ba ker’in ül -ke mi ze ge li şi ni pro tes to et mek için,An ka ra’da İn ter bank ile Ame ri kanIBM, Ada na’da Türk-Ame ri kan Kül -tür Mer ke zi ve Ame ri kan Li fe Si gor -ta şir ke ti, İz mir’de Ame ri kan Araç

Ba kım Mer ke zi ileAme ri can Ge ne ralMo tors , İs tan bul’daBank of Bos ton, SKYCo ur ri er In ter na ti onal-

INT-BSS ad lı Ame ri kan şir ket le ri,Ame ri kan Neş ri yat Mer ke zi, Pep si-Co la İda re Mer ke zi, Ame ri kan Sa ban -cı or tak lı ğı Cin ge-SA si gor ta şir ke ti veAme ri kan Ge ne ral Mo tors şir ke ti ba -sı lıp tah rip edil di.

An ti-em per ya list si lah lı ey lem le -rin en önem li le rin den bi ri de Özal’ınABD zi ya re ti ön ce sin de ger çek leş -tirildi. Ame ri can VİN NELL-BrownRo ok Tus log Ge nel Mü dü rü, NA TOKur ye si, CIA aja nı John Gandy ce za -lan dı rıl dı. Ey lem bil di ri sin de şöyledeniyordu; “Özal Ame ri ka’ya eli boşgit me me si için BUSH’un ço cuk la rın -dan bi ri ni de gö tü re bi lir. Ve BUSH’abi zim ‘Ya Ba ğım sız Tür ki ye ola cak yada em per ya list ler ölü le ri ni top la ma -ya de vam ede cek ler’ de di ği mi zi söy -le yebilir”

‘Ya Ba ğım sız Tür ki ye ola cak ya da em per ya list ler ölü le ri ni top la ma ya de vam ede cek ler’

Page 9: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

9

Yürüyüş

Sayı: 263

Fın dık za de’de yüz ler ce ki şi ninka tıl dı ğı eylemler yapıldı.

1990’larınkarşı-devrimlerinekarşı açık tavır alandevrimciler oldu

Ara lık 1989’ da em per ya liz -min Gor ba çov’la kol ko la ör güt -le di ği bir dar bey le Ro man ya’da kihalk ik ti da rı dev ril di. Di re nen Dev letBaş ka nı Ça vu şes ku ve eşi gös ter me -lik bir yar gı la ma da hi ya pıl ma dan kur-şuna dizilerek katledildi. Bir çok kesim bugün Ortadoğu’daki geliş-meleri “devrim” diye alkışladığı gibi,o günlerde de sos ya liz min tas fi ye edil -me ye ça lış ıldığı em per ya list komp love dar be le ri alkışlıyorlardı. Devrim-ci Sol, Romanya’daki dar beye vebütün olarak karşı-devrimlere karşınet ta vır ala rak sos ya liz min kaza-nımlarına ve de ğer le ri ne sa hip çık tı.Ça vu şes ku la r’ın idam edi li şi çe şit liey lem ler le pro tes to edildi.

Amerika’nın Kör fezsaldırısına ve oligarşininsuç ortaklığına karşı“Em per ya list Sa va şaHa yır” kam pan ya sı

Em per ya lizm, ‘90’lı yıl lar da sos -

ya list ül ke ler de ya şa nan kar şı dev rim -ler den son ra, ken di ege men li ği ni ifa -de eden “Ye ni Dün ya Dü ze ni”ni yer -leş tir mek için bir ta raf tan “ba rış”, “in -san hak la rı” de ma go ji le ri ni ya par ken;bo yun eğ me yen halk la ra kar şı daher tür lü te rö rü uy gu la dı. Amerika veyedeğindeki emperyalistler ‘90’lı yıl-ların başında Sad dam’ın Ku veyt’iiş ga lini ba ha ne ederek Irak’a saldır-dı. Tür ki ye oli gar şi si de Irak hal kı nakar şı yü rü tü len kat li amda “bir ko yupüç ala ca ğız” di ye rek em per ya list le reuşak lık yaptı.

Dev rim ci ha re ket ABD’nin Or ta -do ğu’ya mü da ha le et mek için güç yığ -ma ya baş la dı ğı an dan iti ba ren Emper-yalist Savaşa Hayır Komiteleri kura-rak 7-8 ay bo yun ca bir çok ey lem ör -güt le di. Amerikan saldırısının başla-masıyla birlikte bu komiteler “Em -per ya list Sa va şa Kar şı Mü ca de leKo mi te le ri”ne dö nüş türüldü. Çe şit likam pan ya lar ha ya ta ge çiril di. “Em -per ya list Sa va şa Ha yır Kam pan ya -

sı”nın baş lan gı cın da yüz bin ler cebil di ri ve el ilan la rı da ğı tıl dı.Ya zı la ma lar ya pıl dı. Pan kart larasıl dı. Halk la top lan tı lar dü zen -len di. Kah ve ha ne ler de, oto büsve tren ler de konuşmalar ya pıl dı.İs tan bul, An ka ra, Ada na, İz mir,Bur sa baş ta ol mak üze re pekçok il ve il çe de iş çi ler, me mur lar,öğ ren ci ler okul lar da iş yer le rin de

yap tık la rı ey lem ler le em per ya list sa -va şı pro tes to et ti ler. 15 Ekim 1990’daAme ri kan Sa vaş Ge mi si Sa ra to ga’nınge li şi çe şit li ey lem ler le pro tes to edil -di. Ekim ayın da “Em per ya list Sa va -şa ve Sa vaş Zam la rı na Ha yır” kam -pan ya sı yapıldı. Gençlik, 6 Ka sım’da“YÖK’e ve Sa va şa” kar şı ül ke ça pın -da boy ko ta git ti.

Em per ya list sal dı rı nın fi ilen baş -la ma sıy la bir lik te si lah lı ey lem lerya pıl ma ya baş lan dı. 3 Şu bat’tan iti -ba ren ise ka rart ma ey lem le ri baş la dı.Bir çok semt te me şa le li yü rü yüş ler dü -zen len di. 20 Şu bat 1991’de ke penkka pat ma ey lem le ri ör güt len di.

Tür ki ye’nin ABD’nin açık üs süha li ne ge ti ril me si ni pro tes to içinçeşitli eylemler yapıldı. Bu eylem-lerden İz mir’de em per ya list bir he -de fe yö ne lik ya pı lan bom ba lı sal dı rı -da Kah ra man Al tun şe hit düş tü.

(Sürecek)

Hep birlikte bağımsızlık şarkıla-rı söyleyeceğimiz büyük halk kon-serine 7 günümüz kaldı. Bu 7 güniçinde herbirimiz yüzlerce insanaulaşmalı, büyük halk konserine davetetmeli, onları konsere getirmeliyiz.

Konserde dev bir halk korosuolmak, on binlerle bağımsızlık tür-külerini birlikte söylemek istiyorsak,bağımsızlık halaylarında omuz omu-za olmak istiyorsak, bu 7 gün içindedur durak bilmeden yüzlerce insanaulaşmalıyız.

Bunu başarmanın yolu önceKOMİTELER KURMAKTAN geç-mektedir. Komiteler, güçleri birleştir-

mektir, kolektif çalış-mak, yüzlere, binlereulaşmaktır.

Bulunduğumuzher yerde öncelikle komiteler kur-malıyız. Yaşlı, genç, kadın, erkek...hepimiz bir araya gelmeli komitelerkurarak hızla halka gitmeliyiz.

Hazır insan, komite olacak insanyoksa bile tek başına komite olmalı-yız. Tek başına yola çıkmalı ama son-ra çoğalmalıyız.

Grup Yorum dostları,Konser alanını emeğimizle sab-

rımızla, fedakarlığımızla dolduraca-ğız. O nedenle komiteleri çoğaltalım.

Komitelerimiz ile mahallelerde,sokaklarda ev ev, dükkan dükkan; evkadınlarını, esnafları gençleri, kah-

vehaneleri dolaşıp konserimizi anlat-tıkça, okullardan, fabrikalardan, işyer-lerinden öğrencileri, emekçileri,kadınları konserimizden haberdarettikçe, o alan dolacak demektir.

Bunu ancak komiteler başara-bilir. Bunu kalan zamanda başarabi-liriz! Bunun için daha çok yürüme-li, daha çok anlatmalı, daha çokemek vermeliyiz. Yorulmalı, uykusuzkalmalı ama yüzlerce insana ulaş-malıyız.

Grup Yorum dostları, her yerde komiteler kuralım!

Page 10: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Bağımsızlık, her vatanseverin or-tak düşüdür. Bunun için seve seve ve-rir canını. Anadolu toprakları üzerindeher ulustan, her inançtan insan tarihinen onurlu bağımsızlık savaşlarındanbirini vermiş, tüm vatanseverlerinkanı birbirine karışmıştır. Türk, Kürt,Arap, Ermeni, Çerkez, Laz, Alevi,Sünni…

Bu onurlu topraklarda, vatanımızbağımsız olsun, hiçbir emperyalist güçbu ülkenin zenginliklerini sömürme-sin, alınterimiz sömürülmesin, özgür-eşit-bağımsız bir Türkiye kurulsundiye düştük toprağa o günden bugü-ne... Ortak düşümüzü gerçeğe çevir-mek için yazıldı Kızıldereler... Anti-emperyalist mücadelede bu düş içinödendi bedeller...

Düşü gerçeğe çevirmenin kavga-sını hala veriyoruz. Çünkü vatanımızhala işgal altında. Emperyalistler giz-li-açık hala sömürüyorlar ülkemizi.Kavgayı sürdürüyoruz; vatanımızıölesiye seviyoruz çünkü. Türkülerimizhala o sevdaya, hala o kavgaya dairbu yüzden...

Bu kez büyük bir halk konserin-de, ücretsiz olarak düzenleyeceği-miz “Bağımsız Türkiye” konserindehaykıracağız o düşümüzü. Büyük birsahne üzerinde, konuk sanatçı dost-larımızla birlikte bağımsızlık marşları,türküleri söyleyecek, şiirler okuyacak,gösteriler sunacağız.

“Bağımsız Türkiye” konseri, Ba-kırköy İncirli’de E-5 karayolu yanındaher hafta “Cumartesi Pazarı”nın ku-rulduğu alanda yapılacak. 17 NisanPazar günü, saat 14:00’te başlayacakkonserimiz.

(...) Halk müziğinden rock müzi-ğe, etnik müzikten protest müziğe ka-dar, kendi alanlarında söz sahibi olansanatçı dostlarımız, kendi şarkıları ya-nında Yorum şarkıları da seslendire-cekler konserde. Mor ve Ötesi, Kubat,Leman Sam, Tuncel Kurtiz ve Sırrı

Süreyya Ön-der bizimlebirlikte aynısahneden ses-lenecek o gün.(...) Aynı duy-guları yaşayan

herkesi 17 Nisan’da, saat 14:00’te Ba-kırköy’e çağırıyoruz...

İSTANBUL’da

“Bağımsız Türkiye”

Halk Konserine Davet

Çalışmaları

Esenler: 3 Nisan’da Esenler Da-vutpaşa Mahallesi’nde Halk Cephe-liler tarafından bildiri dağıtımı yapıldı.

1500 bildirinin dağıtıldığı eylem-de, halka, 17 Nisan’da Grup Yo-rum’un “Bağımsız Türkiye” şiarıylagerçekleştireceği ücretsiz halk konseriile ilgili bilgi verildi.

Halk Cepheliler, kendilerine yö-nelik polis saldırısını püskürtürken,“Baskılar bizi Yıldıramaz, İşkence İn-sanlık Suçudur, İşkence Yapmak Şe-refsizliktir” sloganları ve yaptıklarıkonuşmalarla polisi ve saldırılarınıteşhir ettiler. Polisin yasal olan birkonsere dahi tahammül edemediğinisokak ortasında devrimcilere saldırıpbildirileri yırttığını anlattılar. PolisinHalk Cepheliler’e yönelik “siz hiç de-ğişmeyecek misiniz?” sorusuna HalkCepheliler “Mahir'den Dayı'ya de-ğişmedik değişmeyeceğiz” dedi. Po-lis tehditler savurarak gitti. Bunun so-nunda Halk Cepheliler yaşanan ola-yı halka anlata-rak işkencecip o l i s i ngerçek yü-zünü teşhirettiler ve po-lisin ayrılma-sıyla eylemiiradi olaraksonlandırdılar.

Ta k s i m :“Bağımsız Tür-kiye” şiarıylakonser afişleriasıldı. Sırasel-

viler, Tarlabaşı ve İstiklal Caddesi on-larca konser afişiyle donatıldı.

Afişlemeden sonra Grup YorumKorosu Taksim Meydanı'ndan Tünel'ekadar konserin el ilanları ve daveti-yelerinin dağıtımını yaptı. Galatasa-ray Lisesi önünde her gün "ParasızEğitim İstiyoruz Alacağız" masasıaçan Dev-Genç'lilerle birlikte halayçektiler.

Tünel'e doğru devam edilen da-ğıtım sırasında Çavbella, Haklıyız Ka-zanacağız marşları söylendi.

Şişli: Halk Cepheliler, 2 Nisan’daŞişli Meydanı’na ve MecidiyeköyMetrobüs Durağı’na Bağımsız Tür-kiye şiarıyla düzenlenen halk konse-rinin pankartlarını astılar.

3 Nisan’da Cevahir AVM önündetanıtım masası açıldı.

5 Nisan’da Şişli Cevahir Alışve-riş Merkezi’nden Osmanbey MetroDurağı’na kadar davetiye dağıtanHalk Cepheliler, ayrıca afişlemeleryaptılar.

Küçükarmutlu: 3-6 Nisan ta-rihlerinde “Bağımsız Türkiye” şiarıyladüzenlenen konserin duyurusu içinKüçükarmutlu Meydanı’nda standaçıldı. Grup Yorum müziklerinin din-letildiği bu masalarda halk konserineçağrı yapıldı. Aynı zamanda PazarMeydanı’nda ve Behçet Kemal Çağ-lar Lisesi önünde bildiri dağıtımı ya-pıldı.

Bağcılar: 3 Nisan’da Çiftlik Mey-danı’nda ve Kirazlı, Barbaros ma-hallelerinde “Bağımsız Türkiye” kon-serine davetiyeleri dağıtıldı. Ayrıca

Kavgadan uzakkalanlara!

Kimi nedenlerden dolayı bugünkavgadan uzağa düşmüş olabilirsiniz!

Bu durum 17 Nisan’daki büyük halk konserine katılmamagerekçeniz olamaz. Bağımsız Türkiye Konseri sizin de ayağa kalk-acağınız, kavgayı soluyacağınız bir konser olabilir; olmalıdır.

Hala halkın saflarında olanlara, Büyük Halk Korosu’nda bir yervardır elbette. O görkemli koroda siz de yerinizi alın.

Büyük konsere, bulunduğunuz, sesinizin ulaştığı her yerdekiherkesi getirebilir, büyük koroya katabilirsiniz!

Grup Yorum’dan Çağrı;

“Bağımsız Türkiye”

Düşünü Gerçeğe Çevireceğiz…

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

10

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 11: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

145 adet afişleme yapıldı ve 5 adet depankart asıldı.

Mecidiyeköy: 3 Nisan’da Dev-rimci İşçi Hareketi, MecidiyeköyMetrobüs Durağı’nda, Grup Yo-rum’un 17 Nisan pazar günü Bakır-köy’de yapacağı “Bağımsız Türkiye”ücretsiz halk konserinin davetiyele-rini dağıttı.

Metrobüs girişine masa kurulup,25.yıl konserinin DVD satışları da ya-pılarak masanın hemen arkasına kon-ser pankartı asıldı. Yapılan çalışma-larda 1500 davetiye dağıtılırken, yük-sek sesle konser duyuruları yapıldı.

4 Nisan’da İdil Kültür Merkeziçalışanları Şişli Cevahir önünden,Mecidiyeköy Metro çıkışına kadarGrup Yorum "Bağımsız Türkiye"konserinin el ilanlarını dağıttılar.

Dağıtım sırasında halktan birçokinsan, kendi çevrelerine dağıtmakiçin el ilanı aldı.

Bakırköy- İncirli: 2 Nisan’daBakırköy İncirli’de bir araya gelenKamu Emekçileri halk konseri içinbildiri dağıttı. Grup Yorum önlükle-riyle metrobüse binen Kamu Emek-çileri, Metrobüste halka seslenerekhalkı konsere davet ettiler. Konser ça-rısı Şirinevler’de devam etti.

Beşiktaş: Halk Cepheliler, 4 Ni-san’da Beşiktaş'ta Çarşı'sında veMeydan'ında, YTÜ civarında ve Be-

şiktaş’ın birçok noktasında afişlerasarak herkesi konsere davet ettiler.

6 Nisan’da Yıldız Teknik Üni-versitesi’nde Grup Yorum konserafişleri asıldı. Afişlerin asıldığını gö-ren öğrenciler Dev-Genç’lilerdenkonser bilgisini aldılar.

Eminönü: 2 Nisan’da yapılançağrılarda bir çok el ilanı dağtıldı. Ça-lışma sırasında Grup Ekin şarkıları-nı yüksek sesle herkese dinleten es-naflar konsere geleceklerini tüm çar-şıyı toplayacaklarını söylediler.

Okmeydanı: Halk Cepheliler, 27Mart’ta Okmeydanı sokaklarındakonserin afişlerini astı ve bildirileri-ni dağıttılar. İki saat süren çalışmada2000 bildiri dağıtıldı, 300 afişleme ya-pıldı.

Alibeyköy: 5 Nisan’da Alibey-köy'ün; Cengiz Topel, İmar Bloklarıve Saya Yokuşu Karadolap mahalle-lerinde konser pankartları asıldı.

Kadıköy: İskelede yapılan konserçalışmasında 25. yıl konserinden etki-lenenler bu konsere de katılmak iste-diklerini söylediler. Kimisi komşusu-na, kimi sınıf arkadaşlarına, kimi ofis-te çalışan meslektaşlarına vermek içinfazladan el ilanı ve davetiye aldı.

Masaya gelenlerden bir abla “kon-serinizi ve müzik grubunuzu nasıl bukadar duyurabiliyorsunuz” diye sor-du. İşte biz de burada örgütlülüğü-

müzden ça-lışmaları-mızda ya-rattığımızk o l e k t i -v i z m d e nbahsettik.Bu emeğin,çalışmala-rın ürünü-dür dedik,kitlelere se-simizi du-yurmuş veduyuruyorolmamız.Yüzlercebildirinindağıtıldığıçalışmada25. yılDVD’lerisatıldı.

4 Nisangünü Mar-mara Üni-v e r s i t e -s i ’ i n d eo k u y a nGençlik Federasyonu üyeleri tara-fından Kadıköy İskele Meydanı’nda17 Nisan’da yapılacak halk konseri-nin duyurusu için çalışması yapıldı.Çalışmaya çevreden geçen Grup Yo-rum dinleyicileri de katıldı.

Bursa’da açılan stantta tanıtımve duyuru yapıldı

3 Nisan günü Bursa Kent Meydanı’ndaaçılan stantta Yürüyüş dergisinin tanıtımı ya-pıldı. Stantta Libya’ya karşı başlatılan saldı-rıların emperyalizmin haydutluğu olduğu, hal-kın mücadele etmesinin gerekliliği anlatıldı.

Stantta aynı zamanda Grup Yorum’un 17Nisan’da gerçekleştireceği halk konserininbildiri dağıtımı yapılarak konsere çağrıyapıldı.

Bursa’dan konsere gidiş; Otobüs Kalkış Yeri: Eski Hal ÜstGeçit Yanı

Saat 09:00

İrtibat: 0538 414 50 14

Çanakkale’de HalkKonseri Çalışmaları

3 Nisan’da ÇanakkaleGençlik Derneği Girişimi,Çanakkale’de halk konseriiçin, Belediye iş merkezineve KESK ‘in SES şubesinekonser ve DVD afişleri asıl-tılar. Sonrasında kordon bo-yunda 50 bildiri dağıtıldı.

5 Nisan’da Gençlik Fe-derasyonu üyeleri BankalarCaddesi’nden başlayarak, De-mircioğlu Caddesi ve Kor-don’da 150 bildiri dağıttı.Daha sonra birçok bölgeyekonser ve DVD afişleri asıldı.

GEMLİK’teki stantta on binlerinbuluşmasına çağrı yapıldı

1 ve 2 Nisan günlerinde İskele Meyda-nı’nda Yürüyüş dergisi standı, Grup Yorumhalk konseri standı açıldı. Gün boyu yüzler-ce bildiri ile halk konserinde on binlerin bu-luşmasına çağrı yapıldı.

3 Nisan günü de Dereboyu Taşköprü yanındastant açılarak konser çağrısı yapıldı.

Gemlik’te Halk Konserine Otobüs Kalkışı

17 NİSAN günü İskele Meydanı’ndanSaat: 09:30’da kalkacaktır.

İrtibat Gemlik Haklar Derneği

Adres: İstiklal Cad. Sancar İş Hanı Kat:5

Tel: 0224 513 34 98

0538 266 1374- 0 535 578 2649

11

Page 12: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

İktidar bilincinden uzak olan-lar, halktan da uzak olurlar.

İktidar iddiası olmayanlarınyeri ise eninde sonunda düzendir.

Aklımızdan çıkartmayacağız.

Soyut kalmamanın tek yolu;

halktan öğrenip halka öğret-mektir.

- Basit, sade ve mütevazı dü-şüneceksin.

- Halktan öğrenecek, halkaöğreteceksin.

Hayatın, mücadelenin sırrıbudur.

Hayatta, mücadelede çözüm-süz kalmamanın sırrı budur.

Halktan öğreneceğiz.

H a l k aöğretece-ğiz.

H a l k agüvenece-ğiz.

Halka dayanacağız.

Kitlelerin fikirlerine önemvermeliyiz.

Kitle çalışmasının içinde bu-lundukça, halkı tanıdıkça, dene-yim kazandıkça bunlarınpropagandif söylemler değil, ger-çeklik olduğunu öğreneceğiz.

Halkın gücüne inanacağız.

Bileceğiz, halka dayanmadanhiçbir örgüt var olamaz.

İktidar bilincinden uzak olan-

lar, halktan da uzak olurlar.

İktidar iddiası olmayanlarınyeri ise eninde sonunda düzendir.

Güç olmak kitleleri örgütle-mektir.

Hiçbir zaman asıl hedefimiziunutmayacağız.

Yapılması gereken nedir?

Yapılması gereken, örgütlen-memizin önündeki engelleri gör-mek ve bu engelleri hangi araç veyöntemlerle aşabileceğimizi or-taya çıkarmak ve bu doğrultudagerekenleri yapmaktır.

Halk örgütlenmelerini geliş-tirmeli ve iktidara yöneltmeliyiz.

Bunu nasıl başaracağız?

Halk kitlelerinin bugünkü mo-ral ve coşkularını yükseltmeliyiz.

Onlara yapabileceklerini gös-termeliyiz.

Büyük adımlar için önce kü-çük adımlar atmasını öğrenme-liyiz.

Halk komiteleri, yaşamın veörgütlenmenin getirdiği sorunla-rı çözmekten, faşizme karşı mü-cadele etmek temelinde kapsamlıbirçok sorunla yüklüdür.

Halkın sorunları söz konusuolduğundan, halkın katılımı sağ-lanamadan uygulanabilir, sağ-lıklı kararlar alınamaz.

Bu nedenle halk komiteleri;halkın onay verdiği, destekledi-ği ve kararlarına uyduğu bir iş-

Mao’dan bir örnek:“En önemli etken, kitlelerin fikirleriyle katkıda bulunmasıdır. Kadro-

larımız ve askerlerimiz düşmanla savaşmak için çeşitli yöntemler buldular.Bir örnek vereyim: Savaşın birinci ayında muazzam sayıda kamyon kay-bediyorduk. Ne yapılmalıydı? Örgütümüz karşı önlemler alıyordu, öte yan-dan fikir geliştirmeleri için esas olarak kitlelere dayandık. Halktaninsanlar, yaklaşan düşman uçaklarını haber vermek üzere işaret atışı yap-mak için anayolun iki yanında mevzilendiriliyordu. Bu işaret atışlarını du-yan şoförlerimiz kenara kaçıyor ya da kamyonlarını saklayacak bir yerbuluyordu. Bu arada yollar genişletildi ve pek çok yeni yol yapıldı, böy-lece kamyonlar

hiç bir engelle karşılaşmadan her iki yönde ilerleyebiliyorlardı.

Böylelikle kamyon kayıplarımız, başlangıçta yüzde 40 iken, yüzde l'inaltına düştü. Daha sonra yeraltı depoları ve hatta yeraltı toplantı salon-ları yapıldı. Üstümüze düşman bombaları yağarken biz yeraltında top-lantılarımızı yapmaya devam ediyorduk. Pekin'de oturan insanlar Koresavaş alanını gözlerinin önüne getirdikleri zaman, herhalde çok tehlikelibir yerdir diye düşünüyorlar. Doğru, tehlikeliydi, ama herkes fikirleriylekatkıda bulunduğu sürece o kadar da korkunç değildi.

Tecrübemiz, halka dayandığımız ve oldukça doğru bir önderliği ger-çekleştirdiğimiz zaman, düşmandan daha kötü donatılmış olsak bile iyidonatılmış düşmanı alt edebileceğimizi göstermiştir. (Mao, Seçme Eser-ler, cilt 5, syf:126-127)

ÖğretmenimizÖğretmenimiz

HALKTAN BESLENMEYENLER

DÜZENDEN BESLENİRLER

HER YERDE KOMİTE KURALIM!

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

12

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 13: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

lerliğe ve yapı-lanmaya sahip ol-malıdır.

Karşımıza çıkan veyaçıkacak olan her türlü düş-man engeline rağmen, herdüzeyde sabırlı, inatçı, ra-dikal bir savaşı ısrarla sür-dürmeliyiz, ısrarla halkıörgütlemeliyiz.

Birçok zorluğu yenme-nin tek yolu budur.

Halktan besleneceğiz.

Gıdasını halktan alma-yanlar moralsizleşmeye, ol-maz demeye başlarlar. İşteo zaman düşmandan bes-lenmeye başlanmışlar de-mektir.

İşte halk komiteleri halkörgütlenmelerini geliştire-cek, halkı birleştirecek vesavaşı yükselterek yaya-cak önemli araçları ola-caktır.

Fakat burada da esasolan halkın örgütlenmesidir.

Bunu unutmamalıyız;

ister 1 Mayıs komitele-ri olsun,

ister dayanışma komite-leri olsun,

ister faşist saldırılarakarşı mücadele komiteleriolsun,

hepsi halka güvenin, hal-ka dayanmanın, halkı ör-gütlemenin vazgeçilmezaraçlarıdır .

Halkın büyük aklı iledevrimin ve sosyalizminbilimsel doğrularını birleş-tireceğiz.

Halkın tarihsel tecrübe-leri ile devrim iddiamızıbirleştirmeliyiz.

İdil Çocuk Korosu’ndanDinleti

İdil Kültür Merkezi’nde çalışmalarınıyürüten İdil Çocuk Korosu, 2 Nisangünü dinleti verdi.

İdil Kültür Merkezi’nde yapılan din-letide, çocuklar “Sevcan, Düşenlere,

Aman Dostlar, Gecekondu Gökdelen”şarkılarını söylediler. " Yeni çıkan yasaylabirlikte İstanbul’da 1 milyon ev yıkılacak.Biz İdil Çocuk Korosu olarak bu evlerinyıkılmasına karşıyız. İnsanlara barınmagüvencesi sağlanmadan bu evlerin yı-kılması hiç adil değil" diyen minik ko-rocular “Gecekondu Gökdelen” şarkısınıtiyatral bir şekilde canlandırdılar.

“Savaşta feda olan birileri olacaktırdaima. Ölüm ender bir durum değildir.Ancak bizim yüreğimizde halkın çı-karları yatmaktadır. Biz korkutucu ço-ğunluğun acılarını düşünürüz ve halkiçin öldüğümüzde bu onurlu bir ölümolur...” (Mao)

Cepheli’nin yüreğinde engin bir halksevgisi vardır. O “milyonlarca korkutu-cu çoğunluğun” çıkarını, geleceğini,kurtuluşunu düşünür. Bundandır feda-kârlığı.

Burjuvazi "uğruna ölünecek, feda-kârlık yapılacak hiçbir şey kalmadı" di-yor. Ve bunun propagandasını yapıyor.Diğer yandan da bencilliğini, yozluğunu,değersizliğini pompalıyor kitlelere.

Burjuvazi bilir ki fedakâr olmayan,bencil insan düşünmez, paylaşmaz, de-ğiştirmez, örgütlemez, örgütlenmez.Dostluk, vefa, yoldaşlık nedir bilmez. Enönemlisi de sömürü düzenlerinin başınabela olmaz. Çünkü devrimciliğin teme-linde fedakârlık vardır. Fedakârlık bir kül-tür, yaşam biçimidir. Ruh halidir,düşünme tarzıdır, reflekstir...

Ekmeğini paylaşır fedakâr olur. Aç-lığını, acısını, evini, derdini, mutlulu-ğunu... Ortak olur sıkıntısına. Birlikteçözümler arar, düşünür, kafa yorar, yolyöntem bulur. Paylaşır sevincini.

Tüm bu güzelliklerin toplamıdır Cep-heli. Ve fedakârlık Cepheli’nin kültürü-dür. Yaşam biçimidir, ruh halidir.

Ve Cepheli her şeyin en iyisini, gü-zelini, değerli olanını milyonlara, halkalayık görür. Aç kalır onlar için. Uyku-suz, evsiz, soğukta, yağmurda, karda...Dağları mesken ederler kendilerine. So-

kakları, meydanları tutar.Cepheliler Hapishaneler-de yatarlar, ölürler, öldü-rürler.

Kilometrelerce yol yü-rürler "of aman yorul-dum" demezler. Yüzlercekapı çalar, günlerce dola-

şırlar sokak sokak. Hem de bıkıp usan-madan. En zorlu işlerin üstesindengelirler. Yine de eksik olmaz yüzlerindegülüş, gözlerinden ışıltı. Çünkü Cephe-li’nin yüreği fedakârlıkla doludur. Fe-dakârdır Cepheli.

Halka umut taşıyandır. Paylaşan, der-dine sıkıntısına ortak olandır. Sorunlarınıçözendir. Yol gösterendir. Gün olur ce-nazesinde acısını paylaşır. Gün olur dü-ğününde halaya durur sevincine ortakolur. Gün olur birlikte direnir, savaşır.

Bir göz kondusuna tuğla taşır, harç ka-rar. Su taşır tankerlerden bidon bidon. Ki-ralık ev bulur ev arayana, eşyalarınıtaşır birlikte. Yardım toplar taşınırken enyoksullara. İki lokma yiyecek götürür içiyanarak. Odun kömür bulur ayaz gece-lerini ısıtmak için. Kavga gürültülerindebarıştırır, çözüm olur. Doktora götürürhasta olanı. İlaç bulur uğraşır günlerce.Çocukları kaydeder okula. Kalem, çan-ta, defter, önlük ayarlar. Bulur, buluştu-rur. Yardım eder derslerinde yoksulöğrencilere...

Odur ki Cepheli, 24 saatini durup din-lenmeden halkına, yoldaşlarına adayan-dır fedakârca. Hem de gözünükırpmadan, sızlanmadan, yeter demedenyapar bunu. Hem de her anında.

Cepheli korkutucu çoğunluğun hal-kının acılarını dindirmek, gün yüzü gör-mesini sağlamak için gecesini gündüzünekatmakla kalmaz. Canını vermekten deçekinmeyendir.

Çünkü Cepheli bencilliğin dünya-sında fedakârlığın kendisi, yıkılmayan ka-lesidir.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

Cepheli Fedakârdır

13

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

Page 14: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

19 Aralık’tan bu yana, açığa çıkanher yeni belge, her yeni bilgi hapis-haneler sorununda, başından itibarensadece ve sadece devrimcilerin ger-çeği söylediğini gösterdi.

Oligarşi, 19-22 Aralık’ta cumhu-riyet tarihinin en büyük hapishaneleroperasyonunu (20 hapishanede bir-den) gerçekleştirdi.

Operasyonda, 8 Jandarma Ko-mando Taburu, 37 Bölük, 8335 per-sonel kullanıldı. Bu çaptaki bir kat-liamın her aşamasının bir planı ol-malıydı. Ama aradan geçen 11 yıl-da devlet, kendi mahkemelerine buplanı vermemişti.

İstanbul İl Jandarma Komutanlı-ğı, 21 Mart 2011’de, nasıl ve niye ol-duysa, planı “bulduğunu” açıklayıpmahkemeye yolladı.

Plan, adından başlayarak tümyanlarıyla, devrimcilere karşı bir kat-letme ve yok etme planıydı.

Aydınların bir kısmı bizleri, Ada-let Bakanı Sami Türk’ün açıkladığı 9Aralık mutabakatını kabul etmemeklesuçladı; onlara göre, kabul etseydik,19 Aralık’a gelinmeyecekti... Kimi-leri, 19 Aralık öncesi yapılan görüş-melerde “uzlaşmaz” davrandığımı-zı, böyle davranarak operasyona yolaçtığımızı ileri sürdü.

Çok anlattık. Gün gün, saat saatyazıp, politik olarak sürecin seyrinianlatıp, gerçeği göstermeye çalıştık

Belki bizim bir türlü anlata-madığımızı, şimdi devletin resmibelgesi herkese gösteriyor.

Belge gösteriyor ki, katliam kararıverilmiştir. Görüşmeler öyle de, böy-le de gelişse, direnişin talepleri değişsede, değişmese de sonuç değişmeye-cektir.

Ve bizim, o günlerde yine bir tür-lü anlatamadığımız gerçek şuydu:Sorun ne hapishanelerin mimarisisorunu, ne arama yapılıp yapılama-

ması sorunuydu. Sorun tamamen po-litikti. Düşüncelerimize yönelik birsaldırıydı. Operasyonun adına ba-kan herkesin göreceği gerçek budur.

Burjuvazi çıkarları ve iktidarı için her şeyi yapabilir!

Küçük burjuva aydınlar, devleteinanmaya hazırdırlar genellikle. Dev-letin “o kadar da!” büyük yalanlarsöyleyemeyeceğini, o kadar da kat-liamcı olamayacağını düşünürler. 19Aralık katliamı arifesinde de genelolarak böyle düşündüler. Boran Ya-yınları’nın çıkardığı “Büyük Direniş,Aydınlarla Tartışmalar” kitabına ba-kın; bir çok mektup, bunun tartışma-sıyla doludur.

F Tipleri ve tecrit, NATO kara-rıydı; tutsaklar rehabilite edilmeliydi.Karar şöyle özetlenmişti: “Ya dü-şünce değişikliği, ya ölüm!”

Bu dayatmayı uygulayabilmekiçin, F Tiplerini açmak, F Tiplerini aç-mak için de büyük bir katliam gere-kiyordu. Amerika arkasındaydı bu ka-rarın. Avrupa Birliği arkasındaydı. Veişbirlikçi Türkiye burjuvazisi arka-sındaydı.

Jandarma Komutanlığı, bu ope-rasyona kendi başına karar vermedi.Şimdi Sami Türkler’in, “haberimizyoktu” demesine bakmayın. Karar,hükümet tarafından, MGK tarafın-dan onaylanmış bir karardı. JandarmaGenel Komutanlığı, MGK ve hükü-met onayıyla, NATO’nun politikası-nı hayata geçiriyordu.

Bayrampaşa’da 6 kadını diri diriyakan ve yakarken KAHKAHALARatan Jandarma Bölge Komutanı Tuğ-general Engin Hoş ve Jandarma Ko-mando Özel Asayiş Komutanı (JKÖ-AK) Yarbay Burhan Ergin komuta-sındaki ölüm mangaları, bu katliamı,Ecevitler’in, Mesut Yılmazlar’ın,

Bayrampaşa Katliam Planı 11 YılSonra Açığa Çıktı: Planın Adı Tufan

Zulmünüz Kendi Tufanınız Olacak!�� YALANLAR YIKILIYOR!Hapishaneler konusundagerçeği yalnız biz söyledik!

��YANLIŞLAR ÇÖKÜYOR:F Tipleri konusunda doğrupolitikaları yalnızdevrimciler savundu...

��SİSTEMİ TANIMAYANLARTANIYOR: Belge açıktır.Katliam planı yapılmıştır.Herkes görmelidir;burjuvazinin iktidarınıkaybetmemek içinyapmayacağı şey yoktur.

Planın Açığa ÇıkardığıGERÇEKLER:

��Katliam planınınhazırlanması emri, 12Ekim’de verildi. Direnişhenüz başlamamıştı.

��Tutsaklara karşı ateşaçılması, gaz bombasıkullanılması, baştankararlaştırılmıştı.

��Katliamcı askeri birlik, 12Aralık’ta Ankara’danhareket etti. Oysa o sıradahenüz tutsaklarlagörüşmeler sürüyordu...

��TUFAN koymuşlardı planınadını. Çünkü YOKETMEK istiyorlardıdevrimcileri!

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

1144

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 15: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Sami Türkler’in kararıyla, Koçlar, Sa-bancılar, Doğanlar, Boynerler, Zor-lular adına yapıyorlardı. Vahşet, on-ların vahşetiydi.

Sınıflar mücadelesi kıran kırana,ölümüne yürüyen bir mücadeledir.Burjuvazinin iktidarını kaybetme-mek için YAPMAYACAĞI şey yok-tur.

Devrimciler de tarzlarını, müca-dele yöntemlerini buna göre belirle-mek zorundadırlar.

2000 Ekiminde başlayan ölümorucunun tam yedi yıl sürmesi, 122şehit verilmesi, bunun sonucudur.

Sol, bu belge üzerine kendi muhasebesini yapmalıdır

Küçük burjuvazi devlete inanma-ya hazırdı. Ancak kendini devrimci,Marksist-Leninist, sosyalist olarakadlandıran ve devleti “sınıf” pers-pektifiyle tahlil ettiği iddiasında olansolun bir çok kesimi de, aydınlargibi, “direnişe erken başlandığı”,“görüşmelerde doğru taktikler iz-lenmediği” düşüncelerini tekrarla-yıp durdular.

Gerçek şu ki; devletin bu boyut-ta saldıracağını da düşünmüyorlardı.Hele “AB sürecinde”, o kadar da ol-mazdı nasıl olsa! Hakim mantık buy-du. Kısa süreli direnişlerle sonuçalabileceklerini umuyordu bir çoğuda.

Direnişin doğruluğu, zamanla-masının yerindeliği kanıtlanmaktadırbir kez daha. Tüm siyasi gelişmelerbugüne kadar bunu defalarca kanıt-lamıştır ama şimdi olayların seyri ba-kımından da bu belgeler, “erken baş-landı” teorilerinin sahiplerinin o teo-rileri yeniden gözden geçirmelerinigerektiriyor. Kendilerine sormalıdır-lar; peki biz nasıl düşünüyorduk?Biz nasıl devletin hazırlıklarını böy-lesine göremiyorduk?

Solun bir kısmı “stratejik saldırı”vs diyordu ama daha önce de çeşitlidefalar belirttiğimiz gibi bunun pra-tikte, politikada bir karşılığı yoktu.Kendi söylediklerine kendileri de

inanmıyorlardı. Çünkü “stratejik”saldırı tespitine inanan, o saldırıya“stratejik” bir cevap verirdi. Tıpkıbizim yaptığımız gibi.

“Tufan”ın karşısında ancak 122şehitle durabilirsiniz; değilse önün-de süpürülür gidersiniz. Direnme-dikleri için çürümeye başlayanlar,tufanın önüne kattıklarıdır.

Devletin yalanları!Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahke-

mesi’nde 23 Kasım 2010’da başla-yan Bayrampaşa Katliamı Dava-sı’nda, mahkeme; Genelkurmay,Jandarma Genel Komutanlığı, İs-tanbul İl ve Bölge Jandarma komu-tanlıklarından operasyonun planınıve kamera kayıtlarını istemişti.

Jandarma Genel Komutanlığı,bu talebe “Arşivimizde bulunmu-yor” diye cevap verdi.

Devlet alenen yalan söylüyordu.

JANDARMA, YALAN SÖY-

Nice Tufanlar Gördük; Yok olmadık Çünkü Biz Nuh’un Soyundanız!Operasyonun adını “Tufan” koy-

muşlar. Ne varsa silip süpürmek,yakıp yıkmak ve yok etmekiçin.

Dönemin Ceza VeTevkif Evleri GenelMüdürü Ali SuatErtosun’un o günlerdesöylediği şu sözleri hatır-layalım:

“Bu proje yapılacak.Biz bu ülkede bir düşünce-yi yok etmek istiyoruz... Biz budüşünceyi ne pahasına olursaolsun ortadan kaldıracağız.”(Aktaran, Tüm Yargı Sen kurucusu Ali Yazıcı,Yürüyüş, 13 Şubat 2011)

Tufan buydu işte.

*

Bize, düşüncelerimizi terk etmemiz karşısında “yaşamayı” vadettiler.Düşüncelerimizi yaşatmak için ölmeyi tercih ettik. Evet, yandık, yakıldık,işkencelerden geçirildik, bedenen çok tahrip edildik, ama asıl yok etmek iste-diğine dokunamadı bile oligarşinin tufanı. Boşuna esen hafif bir yel olupgeçti tarihin üzerinden.

*

Nuh peygamber, yeryüzünde ne varsa yok etmekte olan tufana karşı, hercanlıdan bir çift alarak, insanlığın, nebatatın ve hayvanatın neslini sürdür-mesini sağlamıştır.

Bize de sökmedi bu tufan. Sıradan bir yel bile olamadı. Çünkü düşün-celerimiz vardı yanımızda. Tufanın en şiddetli anında, her bir tutsak, bir baş-ka tecrit hücresine savrulurken, bir şeyi, en temel olanı yanlarına almışlar-dı: Düşüncelerini...

Yanına her canlıdan bir tane alarak tüm canlıların geleceğini kurtaran Nuhgibi düşüncelerimizi yanımıza alarak, Türkiye halklarının geleceğini kur-tardık.

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

1155

Yürüyüş

Sayı: 263

Page 16: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

LEMİŞTİ. YALAN SÖYLEMEK,NAMUSSUZLUK değil midir?

Savcı Ali İhsan Demirel, 31Mart 2003’te JKAÖK’ya operasyo-nun belgelerini soruyor:

Jandarma Komando Özel AsayişKomutanlığı (JKÖAK) 2006’damahkemeye “Altı yıl geçmiş olmasısebebiyle operasyona kimlerin ka-tıldığına dair belgeye rastlanılma-mıştır” cevabı vermişti.

Jandarma Komando Özel Asa-yiş’in komutanı Yarbay Ergin demahkemeye şu cevabı vermişti:“Operasyon plansız ve organizesizgeliştiğinden kayıt tutulmadı.”

KOMUTANLIK, YALANSÖYLEMİŞTİ. YALAN SÖYLE-MEK ALÇAKLIK, NAMUSSUZ-LUK değil miydi?

Planda deniliyor ki: “Operasyo-na iştirak edecek tüm personelinisim listesi ve kan grupları G-2 gü-nüne kadar tespit edilecek”.

Oysa daha önce, “isimler tespitedilemedi” diye cevap verdiler.

Tufan Planı’nda deniliyor ki:

“Hukuki sorumluluk doğurma-yacak şekilde operasyonun bütünsafhalarını video kamera ve fotoğ-raf makinesi ile tespit ederek ted-birler alınacağı...”

OYSA daha önce, bizde başkagörüntü yok dediler.. Hukuki so-rumluluk doğurmayacak şekildeçektikleri görüntüleri bile veremi-yorlar; çünkü vahşetleri o kadar bü-yük ve gizlenemezdir.

Bu belgeler neden 11 yılsonra açığa çıkıyor?

İlk akla gelen sorulardan biri bu-dur kuşkusuz. Birincisi, sürecin bü-tünü açısından bakıldığında şunusöylememiz mümkün. Ört bas ede-mediler. Ettirmedik. 19-22 Aralıkkatliam dosyalarını kapatamadılar.Kapattırmadık.

Bundan dolayı, süreç uzadıkça, şu-radan buradan bir takım bilgiler, bel-geler, tanıklıklar açığa çıktı.

Diğer bir yanı ise, kendi iç çeliş-kileridir. AKP -Genelkurmay, asker-

polis kavgasıdır. Biz şunu biliriz:Hiçbir egemen sınıf iktidarı, kendi iççelişkileri nedeni ile çökmez, yıkıl-maz. Kendi aralarında çatışırlar amahalka karşı, devrime karşı hemenbirleşirler. Biz bunu unutmayız.

Bunu unutmadığımız içindir ki,eğer ki aralarındaki çelişki keskinle-şiyorsa yesinler birbirlerini deriz. Oçatışmadan açığa çıkan bir gerçekvarsa, bizi o ilgilendirir.

Adalet için mücadele bü-yütülmedikçe bu belgelerhiçbir şey ifade etmez:

Daha üç ay önce, 11 Ocak 2011 ta-rihli Taraf gazetesinde 19 Aralık kat-liamında yer alan bir uzman çavuşunitirafları yayınlanmıştı.

Taraf, bu itirafları “Kadınları bi-lerek yaktılar” başlığıyla vermişti.Uzman çavuş sarsıcı şeyler anlatı-yordu. 6 kadın tutsağı bilerek yak-tıklarını itiraf ediyordu.

“Yanarlarken kapıları açmadık”

“Üzerlerine benzinli battaniye attık”“Diri diri yaktık!”“Tufan” buydu işte. Bir de şunu söylüyordu uzmançavuş:“10 yıldır kimse benim ifademi bilealmadı.”

Peki ne oldu? Hükümet bir açık-lama yaptı mı? Hayır. Yargı bir açık-lama yaptı mı? Bir işlem başlattı mı?Hayır!

AKP, başından itibaren 19-22Aralık katliam davalarını ört baseden, sorumluları ört bas eden bir po-litika izledi.

19-22 Aralık katliamına ilişkinbazı davalar, bu dönemde zamanaşımıyla veya delil yetersizliğiyle so-nuçlandırıldı.

Açığa çıkan bu planı, belki oli-garşi içi çatışmada kullanabilirler.Ama o kadar... Gerçek anlamda so-rumluların yargılanması, hesap ver-mesi işlerine gelmez.

Adalet, yalnız bizim mücadele-mizle gerçekleşir.

KKOORRKKAAKK BBİİRR YYAALLAANNCCII!!

Katliam planının açığa çıkmasıüzerine, gazeteciler, dönemin ,ada-let Bakanı Hikmet Sami Türk’ünkapısını çaldılar yien.

Önce konuşmadı. Sonra konuş-tu. Riyakarca, alçakça, korkak ca veyalanlarla konuştu..

5 yaşındaki çocuğu masal anla-tırcasına, “bu plandan haberimyok” dedi. Mümkün mü?

5 gün önce, katliam saldırısınınyapıldığı bütün hapishaneler için,tarihi açık bırakılmış izin belgele-ri alındı savcılıklardan.

Bu izinden de mi haberi yoktu?

*

Sami Türk, jandarmanın planınave uygulamasına dair de şunlarısöylüyordu:

“Plandan anlaşılıyor ki, ölçüyübiraz aşmışlar..

Amacı aşan bir operasyon

olmuş...

Bizim iste-diğimiz budeğildi. Bizsadece genelarama yapılması-nı istedik.”

Ey Sami Türk, açıkçave alçakça yalan söylüyorsun:19-22 Aralık katliamının hemenertesi günlerinde CNN Türk’te katıl-dığı M. Ali Birand’ın programındaşu sözleri söyleyen SEN DEĞİLMİYDİN?

“Benim tahminimin altında birzaiyattır. Çok daha fazla, bunun birkaç katı olabilir diye öngörüyor-duk.”

Biz sadece arama istiyordukdiyorsun şimdi ha?!

Aşırıya kaçmışlar diyorsun ha?

Hangi yalan senin suçunu küçül-tebilir?

Hangi yalan, daha cesetlerimiz yer-deyken, zaiyat beklediğimizin altın-da diyen açıklamanı unutturabilir?Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

1166

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 17: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

“İnsanlar... Tanık olunuz ki, bur-da yatan, geleceğin ve toplumunmutluluğu için ölmüştür. Tanık olu-nuz ki, bugün olmazsa yarın, mutla-ka Börklüce Mustafamız’ın kurup,yeşerttiği düzen egemen olacaktır.Sömürünün tüm çarkları kırılacak,nice direnirse dirensin, sömürgenyeryüzünden kalkacaktır. Yaşamı,bugünden yarına, kendi küçümen-cik ömrüyle bir tutanlar belki anla-yamazlar. (...) Bir kişi, inancı içinvuruşurken ölürse, inancı da doğ-rudaysa, o ölmüş olmaz... Tarih,gelecek için kavga verip yitmiş bileolsa, insanlık uğruna vuruşanları hiçunutmaz.” (Azap Ortakları, ErolToy)

***

Tarih Börklüce Mustafa’yı unut-madı. Üzerinden 600 yıldan fazlazaman geçti. Bedreddin’in söylediğigibi, inancı için vuruşurken ölenler yaşı-yor.

Yaşayan elbette onların bedenle-ri değil, onların uğrunda öldükleridüşünceleridir. Unutulmayan o düşün-celer uğruna kahramanca kendilerinifeda etmeleridir.

Unutmadık Bedreddinler’i,Börklüce Mustafalar’ı. Unutmadıkonların davalarını. Onları kavgamız-da yaşatıyoruz. Onların kurup yeşert-mek istedikleri düzen, 40 yılı aşkınzamandır büyük bedeller vererek sür-dürdüğümüz bağımsız, sosyalistTürkiye mücadelesidir.

THKP-C’den bugüne, 40 yılıaşkın zamandır bağımsız, sosyalistTürkiye’yi kurmak için savaşıyoruz.

Bu uğurda tam 588 şehit verdik.Ve biz bu şehitlerin büyük çoğunlu-ğunu sosyalizmin “bitti” denildiği,ulusal, sosyal kurtuluş mücadelesiveren onlarca örgütün emperyalizm-le uzlaşma içine girdiği, silahlı müca-deleyi temel alan, gerilla savaşı yürü-ten örgütlerin silah bıraktığı ‘90’lı yıl-larda verdik.

Dönekliğin, yılgınlığın, sosyaliz-me ihanetin revaçta olduğu, “tarihinsonunun ilan edildiği” yıllarda biz tekbaşımıza kalmayı göze alarak tarihyazdık. Sosyalizmin değerlerinisavunduk.

Bu tarihte en büyük pay 588 şehi-dimizindir. Onlar, Bedreddinler’denMahirler’e, Mahirler’den bugüne vebugünden geleceğe uzanan tarihinbağlarıdır.

“Bir kişi, inancı için vuruşurkenölürse, inancı da doğrudaysa, oölmüş olmaz” diyor Bedreddin. 588şehidimiz yaşıyor. Onlar savaşımızınher alanındalar. Nefes aldığımız heryerde onlar var. Onlar direnişleri-mizde, onlar geleneklerimizde, onlarkültürümüzde...

THKP-C’den bugüne, 41 yılıaşkın zamandır kesintisiz sürdürdü-ğümüz bir mücadele var. Binlerce yıl-lık sınıflar mücadelesinde, bu 41 yılelbette bir nokta kadar yer teşkileder. Fakat Türkiye devrim mücade-lesi tarihinde bu kesintisizliği sürdü-ren ikinci bir hareket yoktur. Bu 41yılda Türkiye devrim mücadelesineçok büyük değerler, gelenekler kazan-dırdık. Türkiye devrim mücadelesikimliğini Parti-Cephe’nin yarattığı

değerlerde, geleneklerde bulmuştur.Bu kimliği yaratanlar başta önderle-rimiz Mahirler’den Dayılar’a 588şehidimizdir.

Bu değerler bağımsız, sosyalistvatan için ölümü tereddütsüz gözealmaktır. Bu değerler “bir canım varhalkım için feda olsun” diyebilmek-tir. Bu değerler yoldaşları için kendinifeda edebilmektir. Kuşatmalarda tes-lim olmamaktır. Düşmanla asla uzlaş-mamaktır. Tek başına da kalınsa sos-yalizmin değerlerini savunmaktır.İşkencede, tecrit hücrelerinde diren-mektir.

Saydığımız ve saymadığımızonlarca değerimiz, 588 şehidimizinher birinin şehitliğiyle yarattığı değer-lerdir.

41 yıllık kesintisiz süren bir tarih...Bugün 15-16 yaşındaki liselinin ya daherhangi bir alanda çalışan yoldaşı-mızın kararlılığında, inancında, coş-kusunda, devrimci saflığında, yuka-rıda saydığımız tüm değerleri göre-bilirsiniz. Kesintisizlik budur. Ölüm-süzlük budur.

Bağımsız, sosyalist Türkiye’yi kuracağız!

Bu sadece bir iddia değil. Devrimbir gerçek. 588 şehidi bunun için ver-dik. Onlara devrim sözümüz var.Nasıl bir ülkede, kime karşı

savaştığımızı biliyoruz. Ve bugerçekten hareketle diyoruz ki, 588şehidimize verdiğimiz sözü gerçek-leştirmek için daha çok şehit vere-ceğiz.

588 Şehit: Bağımsız, demokratik, sosyalist Türkiye için şehit düştüler

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17

Page 18: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Emperyalizmeve onun işbirlikçisi oligarşikdiktatörlüğe karşı savaşıyoruz.Dünyayı kan gölüne çeviren, dünyahaklarının oluk oluk kanını akıtmak-tan çekinmeyen bir emperyalizmeve dört duvar arasındaki tutsakları bilediri diri yakan işbirlikçi bir oligarşi-ye karşı savaşıyoruz.

En küçük bir hak kırıntısı için bileçok büyük bedeller ödendiği gerçeğiortadayken şehitler vermeksizin dev-rimden bahsetmek mümkün mü?

Emperyalizm ve faşizm gerçeği-ne gözlerini kapamayanlar dahabüyük bedeller ödememiz gerektiği-ni bilir. Ki, devrimini gerçekleştirmişülkelerin ödediği bedeller bunun böy-le olduğunu doğrulamaktadır.

Şehitlerimiz, devrim iddiamızdır.Hiçbir bedel ödemeden, bedel öde-meyi göze almadan devrimcilik yap-tığını iddia edenler kendilerini dahikandıramazlar.

Şehitlerimiz mücadelemizin parçası-

dırDevrim stratejimiz, uzun

süreli halk savaşıdır. Ve busavaşta temel mücadele

biçimimiz, silahlı müca-deledir. Bu bir tercih

değil emperyalizminülkemizle olan

sömürge ilişkileri, ülke-mizin tarihsel, sosyal, siyasal eko-

nomik koşullarının sonucu olan birtarihsel zorunluluktur. Şehitlerimiz deesas olarak bu zeminde verilmektedir.

Faşist diktatörlüğün saldırıların,katliamların, sıradan demokratlara hat-ta düzen içi muhaliflere yöneldiği ülke-mizde reformist, legal partiler de, üç beşon şehit verebilir. Ancak silahlı müca-delede şehitler vermek farklıdır.Reformizmin verdiği şehitler faşist sal-dırıların kaçınılmaz sonuçlarıdır.Reformizmin bir dava uğruna, devrimuğruna göze aldığı bedeller değildir.

Silahlı mücadele veren bir örgütiçin ise şehitliğin farkı buradadır.Biz biliriz ki, “varılacak yere kaniçinde varılacak”tır. Şehitlik yaşamınher an içindeki bir ihtimaldir. Sadecesilahlı bir birlikteki savaşçıların kar-şılaşacağı bir durum değildir.

Emperyalizmin dünya çapındayok etmeye çalıştığı silahlı mücade-le veren sayılı Marksist-Leninist hare-ketlerden biriyiz. Oligarşi bize bu ger-çeklik içinde saldırmaktadır. Bir der-

gi bürosunun basılması ya da 17yaşında dergi dağıtan FerhatGerçek’in sırtından kurşunlanması,Engin Çeber’in işkencede katledil-mesiyle, bir üsde savaşçıların kuşa-tılması arasında özde bir fark yoktur.Bulunduğumuz alan neresi olursaolsun irademizin teslim alınması içinölümün dayatıldığı her yerde onurlaölümü göze alırız. Şehitlik, vatanımız,halkımız ve devrim uğruna yerinegetirdiğimiz onurlu bir görevdir.

588 şehidimiz bu onurlu göreviyerine getirerek tarihe geçmişler veölümsüzleşmişlerdir. Ve onlar ölüm-süz, mücadelemizin her anında bizim-ledir. Her bir şehidimiz bizim birerparçamızdır. Bizi biz yapan değerle-rimizdir şehitlerimiz. 588 şehidimizinher biri bizim için çok somut bir güç-tür. En zor koşullarda, bize yol gös-terenlerimizdir. Onları tanımalı, onlar-dan öğrenmeliyiz.

588 şehitkavgamızda yaşıyor!

Bu bir ajitasyon sloganı ya dabizim subjektif düşüncemiz değildir.Şeyh Bedreddin’in söylediği gibi:“Yaşamı, bugünden yarına, kendiküçümencik ömrüyle bir tutanlar”bunu asla anlayamayacaklardır. 19Aralık’ta diri diri yakılan yoldaşları-mız, büyük direnişte her biri ayrı birdestan yazan 122 şehit bugün konu-şuyorlar. Şehitlerimiz o kadar büyükbir değer yaratmışlardır ki, ne sansür,ne tecrit, ne de oligarşinin yalanları bu

gerçeğin üstünü örtememiştir.Şehitlerimizin geleceğe bıraktığıdeğerler “ölerek mi devrim yapa-caksınız” diyen reformistlerin aslaanlayamayacağı kadar güçlüdür.

Kızıldere’yi anlayamadıklarıgibi, yeni Kızıldereler’in yaratıl-masını da anlayamadılar. OysaMahirler toprağa düşer düşmezfiliz verdiler. Binlerce devrimcininkavgasında yaşadı. KızıldereÇiftehavuzlar oldu; ÇiftehavuzlarBalkıca... Cepheliler kuşatıldıklarıher üstte yeni Kızıldereler yarat-tı. Şehit düşen her yoldaşımızyeni direnişlerde yaşatıldı. Veyaşatılıyor.

“Uvarov, “Tebriklerimi kabul etme-ni rica ederim, Binbaşı,” dedi.

Lunin, “Niçin?” diye sordu.“Tümendeki en iyi filonun komutanıolduğun için.” “Olmayan bir filonun!”“Olmayan bir filo mu? Rassokhin'in filo-sunun artık var olmadığını nasıl söyle-yebilirsin? Savaştan önce herhangi birbirliğin silahsızlandırıldığını ve artık varolmadığını söyleyebilirdin. Her birlik,diğerinin aynı idi. Fakat şimdi, altıaylık savaştan sonra her birligin kendikişiliği, kendi yaşantısı var.

Belki garip-tir, fakat ölülerbu birliklerdehala yaşıyorlar.

Yaşayanlara hala öğretip onlara önder-lik ediyorlar. Belki sasirtici, fakat öyle.İkinci Filo hala yaşıyor ve yaşamayadevam edecek.” (Teslim OlmayanlarÖlmez, Nikolai Chukovsky, syf. 224)

Aktardığımız bu metin NazilerinLeningrad kuşatmasında tüm pilotları-nı ve uçaklarını yitirmiş bir filo hak-kındaki konuşmalardır.

588 şehidimiz de bizim mücadele-mizin her anında yaşıyor ve onlardanöğreniyoruz.

Şehitler mücadelemizin içinde yaşayan en güçlü değerlerimizdendir

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

18

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 19: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Direniş manifestoları ile dopdoluolan 41 yıllık tarihimizin yaratıcıla-rı, onlarca destansı direnişin sahibi şe-hitlerimizi anıp, umudun 17’inci ku-ruluş yılını kutladığımız şu sıralar birçok cephede mücadeleyi sürdürmeyedevam ediyoruz.

Anma ve kutlama günleri yanısı-ra 17 Nisan’daki “Bağımsız Türki-ye” halk konserine de hazırlanıyoruzbir yandan da.

Kızıldere’nin, Çiftehavuzlar’ınva daha onlarca direnişin yol göste-riciliğinde anma ve kutlama günle-rinde onların yenilmezliğini, cüreti-ni bilince çıkararak mücadelemizisürdürüyoruz.

Oligarşi devrimci hareketin tari-hinden korkuyor. O nedenle o tarihiyasaklayarak, öğrenilmesini istemiyor.

Halk Cephesi’ne Toplatma!Kızıldere’deki ve Çiftehavuzlar’daki direnişten korkuyorlar

Halk Cephesi özel sayısı olarak ya-yınlanan; “30 Mart - 17 Nisan: Dev-rim Şehitlerini Anma Ve Umudun Ku-ruluşunu Kutlama Günleri... KızıldereÇiftehavuzlar Yenilmezliğimizdir”başlıklı 30 Mart - 17 Nisan bildirisiyasaklandı.

Halk Cephesi imzalı Nisan 2011tarihli, 61 No’lu özel sayısında “ör-güt propagandası” yapıldığı gerek-çesiyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mah-kemesi tarafından toplatma kararıverildi.

Oligarşi bir kez daha devrimci dü-şüncelere yasaklar koyarak, toplatmakararı çıkararak, devrimci düşünce-

lerini halka ulaşmasını engellemeyeçalışmaktadır.

Ancak asıl korkuları, devrimcihareketin Kızıldere’den Çiftehavuz-lar’a uzanan yenilmezliği ve devrimcihareketin THKP-C’nin kuruluşun-dan bugüne kadar geçen 41 yıllık mü-cadele tarihidir.

Bağımsız, demokratik bir ülkeiçin Kızıldere’den günümüze direnişdestanları yazanlardan, bu tarihin öğ-renilmesinden korkuyorlar.

Tarihin çöplüğüne atılacak dü-zenlerine karşı mücadele eden dev-rimcilerin bağımsızlık, demokrasi vesosyalizm mücadelesinin halka örnekolmasını istemiyor, gerçekleri ya-saklayarak gizleyeceklerini sanıyor-lar.

Oysa Kızıldere’de, Çiftehavuz-lar’da, 41 yıldır süren devrim kavgasıtarihe mal olmuştur. Onları ne ya-saklarla, ne de baskıyla ortadan kal-dıramazsınız.

Oligarşinin basın özgürlüğü ko-nusundaki iki yüzlülüğüne örnekolan toplatma kararını protesto edi-yoruz. Onlar yasaklasa da Kızılde-re’nin ve Çiftehavuzlar’ın yenilmez-liği kuşaktan kuşağa yayılacaktır...

Onlar düşüncelerimizi yasaklar-ken, onların düşüncelerini yaşatıyo-ruz.

ANADOLU’DA ANMA VEKUTLAMA GÜNLERİ

Hatay: “Bıraktıkları mirasasahip çıkacağız”

Antakya’da Halk Cephesi tara-fından 3 Nisan’da Devrim Şehitleri-

ni Anma veUmudun Ku-ruluşunu kut-lama progra-mı yapıldı.

A n m a y adevrim şehit-leri nezdindesaygı duru-

şuyla başlandı. Kızıldere’yi anlatanslayt gösterimi yapıldı sonra.

Yapılan konuşmada ise devrimcihareketin mücadele tarihinden ör-nekler verilerek, “… Şehitlerimizdevrim mücadelesi uğruna canlarınıtereddütsüz olarak sundular. Bırak-tıkları mirasa sahip çıkmalı ve şehit-lerimizin devrim düşünü gerçekleş-tirene kadar daha fazla emek harca-malıyız…” denilerek konuşma ta-mamlandı.

Muharrem Çetinkaya’nın “Vara-cağız Menzile” ile Fatma Tokay’ın“Umudun ve Zaferin Adı Partim” şii-rinin okunmasından sonra “Kızılde-re”, “Sen Olacağız” ,”Uğurlama”,“Ulaş’a Ağıt” türküleri ile anma bi-tirildi.

Afyon: Kızıldere’den 16-17 Nisan’a “ille kavga”

1 Nisan’da yapılan anma etkinli-ği, şehitlere saygı duruşu ile başladı.Kızıldere ve 16-17 Nisan şehitlerinedair anlatımlardan sonra Kızılde-re’ye giden Halk Cepheliler Kızılde-re’yi anlattılar.

Sinevizyon gösterimi ardından,söylenen marşlar ve türkülerle prog-ram sona erdi.

Dersim: Umudun adı ve kavgamızın sloganlarıduvarlara işlendi

Dersim’de 4 Nisan’da Yeni Ma-hallede Cepheliler umudun kurulu-şunu ve şehitlerini anmak için duvaryazılamaları yaptılar.

30 Mart - 17 Nisan: Şehitleri anıyor, Umudu selamlıyoruz!

41 yıldır destan destan yazılan tarih bizimdir!

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

19

Yürüyüş

Sayı: 263

Page 20: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Dersim’in caddelerinde, sokak-larında duvar yazılarıyla Umudun adıve kavga sloganları halka 41 yıllık birtarihi anlatıyor.

Halk Cepheliler 30 Mart-17 Ni-san dolayısıyla “Mahir’den Dayı’yasürüyor bu kavga” yazılamaları yap-tılar.

Adana: Şehit mezarları

ziyaret edildiAdana’da, 30 Mart – 17 Nisan

devrim şehitlerini anma günleri ne-deniyle 3 Nisan’da Halk Cephelilertarafından şehit mezarları ve şehit ai-leleri ziyaret edildi.

Akdeniz bölgesi şehitlerindenMehmet Mart, Hüseyin Deniz,Ali Tarık Koçoğlu ve Halil Önder’inmezarları temizlenerek çiçek bıra-kıldı.

Şehitlerimizin mücadelelerine bağ-lı kalınacağı, layık olunacağı belirti-lerek, şehit ziyaretleri tamamlandı.

Daha sonra şehit aileleri ziyaretedilerek şehitler üzerine sohbetleredildi.

Kemal Karaca Mezarı

Başında Anıldı4 Nisan 1977’de kendilerine

“devrimci” diyen bir sol grup tara-fından katledilen Kemal Karaca,Trakya Kültür Merkezi tarafındanKırklareli İmampazarı köyünde ya-pılan bir törenle anıldı.

Devrim şehitleri için saygı duru-şunda bulunulmasıyla başlayan tö-rende Kemal Karaca’nın yeğeni Fik-riye Karaca bir konuşma yaptı. Ko-nuşmada devrimcilerin örnek kişi-likler olduğundan ve fedakarlıkla-

rından bahsedildi. Ayrıca onların öl-dürülmekle yok edilemeyeceklerivurgusu yapıldı.

Mücadelelerinin yaşatılması ge-rektiği, ancak böyle sahiplenilebile-cekleri anlatıldı. Ardından “Güneşiİçenlerin Türküsü”, “HoşçakalınDostlarım” ve “Haykır Acını EyHalk” adlı şiirler okundu. TKM mü-zik grubunun söylediği “Bize ÖlümYok” türküsüyle mezarlıktaki anmaprogramı sona erdi.

Mezarlıktaki anma sonrası hep be-raber Kemal Karacalar’ın evine geçil-di. Kemal Karaca’nın ağabeyi KemalKaraca’nın katledildiği dönemi anlat-tı. Anma programına 30 kişi katıldı.

30 Mart, 17 Nisan şehitlerimizi anıyor, umudumuzuselamlıyoruz. Mahirler’den bu güne 40 yılı aşkın tarihi-mizde 588 şehit verdik. Anadolu’nun dört bir yanında şehi-dimizin olmadığı bir il yoktur. 588 şehidimiz Anadolu’nuntablosu gibidir. Her ilden, her milliyetten, her inançtaninsan devrimci saflarda ortak bir dava uğruna canlarınıfeda ettiler.

Şehitlerimiz bizim en değerli varlıklarımızdır. En zoranlarımızda bize yol gösterirler. Onlardan güç alırız. Bugüç, soyut bir güç değildir. Bu güç 40 yılı aşkın tarihi-mizin, yaratılan değerlerimizin toplamıdır.

Onlar umudun yaratıcılarıdır.

Şehitlerimizi andığımız, umudu selamladığımız bugünlerde şehitlerimizden öğrenmeliyiz.

Şehitlerimizden nasıl öğreneceğiz? Birincisi, 40 yılıaşkın tarihimizin yaratıcıları onlardır, tarihimizden öğre-neceğiz.

İkincisi; onların yaşamından öğreneceğiz. Şehitlerimizianlatmalıyız. Onlarla olan anılarımızı anlatmalıyız. Şunuda belirtelim, şehitlerimizle olan anılarımızı anlatırken“nostalji” olsun diye bahsetmemeliyiz. Onlardan öğren-

mek için anlatmalıyız şehitlerimizi.Onlarla paylaşımlarımız mutlaka ders-lerle doludur. Onların yaşamları en zoranlarımızda bize yol göseterecektir.

Şehitlerimizi tanıyacağımız en iyi kaynaklardan biride halkımızdır. Çünkü onlar halkın içinde yaşamış hal-kı için şehit düşmüşlerdir. Hangi alanda çalışıyor olursakolalım mutlaka şehitlerimizi tanıyan birileri vardır.Onları anlattıralım. Onları en iyi anlatacak olan yine halk-tır. Şehitlerimizin yaşamı sadece devrimciler için örnekdeğildir. Onların yaşamları herkes için örnektir.

Halkımızın anı, mesel, hikaye anlatma geleneği vardır. Anlattığı her hikayede, her anıda bir “kıssadan his-se” vardır. Halkımız bir anısını, bir hikayesini anlatır, anla-tılandan herkes alacağını alır. Şehitlerimizin yaşamındanöğrenmek ve öğretmek için bir yöntem olarak kullanı-labilir. Birçok olayı anlatırken örneklerimizi şehitleri-mizden verebiliriz. Örneğin bir alanda çalışan şehit yol-daşımız karşılaştığı sorunları nasıl çözmüştür. Halkımızbunların hepsini bilir ve asla unutmamıştır. Ve diyebili-riz ki, şehitlerimiz bizim halkımızla olan en güçlü bağı-mızdır. Bir alana yeni gelen bir yoldaşımızı halk şehidi-mizin yerine koyarak tereddütsüz güvenir ona.

Onlardan kendimiz öğrenip dersler çıkarttığımız gibiçocuklarımızın, eşimizin, dostumuzun da öğrenecekleriçokşey vardır. Onları anlatmanın bir çok yol ve yöntemleripratik içinde bulunacaktır.

Bizim yapmamız gereken şehitlerimizi tanımak ve tanıt-mak. Onlar yaşamları ve yarattıklarıyla en büyük derstir bize.

Şehitlerimizi anlatalım, onları herkes tanısın

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

20

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 21: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Mahir Çayan’la birlikte 10 dev-rimcinin katledildiği, Anadolu’nun ta-rihinde destanlaşan direnişlerden bi-rinin yaşandığı, bağımsızlık, demok-rasi ve sosyalizm yolunda mücade-lenin manifestosunun yazıldığı o ker-piç evde, Kızıldere’deydi Halk Cep-heliler bu yıl da…

39 yıl önceki direnişi yaşadılar birkez daha. “Teslim olun” çağrılarınaverilen “Biz buraya dönmeye değil öl-meye geldik!” cevabını duydular ku-laklarında…

*

Yol hazırlığındayız yine… 30Mart’ta Kızıldere’de ON’ların ya-nında olacağız. Bunun çalışması hemİstanbul ve Anadolu’da hem de Kı-zıldere’de yapıldı. Önceden Kızılde-re’ye giden bir grup Halk Cepheli, Kı-zıldere halkına Mahirler’i anmakiçin gelineceğini duyurdu.

Halk Cepheliler halkı dolaşırken,jandarmalar da halkı dolaşıyor ve teh-ditlerle onları korkutmaya çalışıyor.Kapınızı kimseye açmayın, onlarlakonuşmayın diyorlar halka. Tüm teh-ditlere, korkutmalara rağmen halkdevrimcilere kucak açıyor.

29 Mart; Gazi’de Dayı’nınyanındayız. 30 Mart’taKızıldere’de olacağız

Saat 17.00'de alkış ve zılgıtlarlaDayı’nın mezarlığına gelen Halk

Cepheliler, Mahir'den Dayı'ya Sürü-yor Bu Kavga sloganlarıyla birarayageldiler. Önce Dayı’nın mezarı ba-şında saygı duruşuyla başlayan biranma yapıldı.

Anmada bir konuşma yapan Ah-met Kulaksız; “senin vasiyetin gere-ği bu yürüyüşe başladık. Sana verdi-ğimiz sözler gereği kızıl bayraklariçinde, Kızıldere'deydik geçen yıl. 1Mayıs alanındaydık. Senin vasiyetindiyorum Bakırköy'de bizim çocuklarlaberaber büyük bir konsere hazırla-nıyoruz. Senin vasiyetindir biliyo-rum, devrimi örgütlemeye çalışıyoruz.Mahir Çayan'dan aldığımız güçle,inançla senin yol göstericiliğinledünyayı bir kez de Türkiye'den sar-sacağız...” dedi.

Ahmet Kulaksız’ın konuşması-nın ardından atılan sloganları, GrupYorum’un söylediği türküler marşlarizledi... Dayı’nın mezarı başında ya-pılan anma sona erdirilirken, şimdi he-defte Tokat’ın Niksar İlçesi’nin birköyü vardı...

Kızıldere'ye gitmeyedevam ediyoruz, edeceğiz!Kızıldere'de ısrar,kavgada ısrardır!

Otobüsler hareket edince dahabir heyecanlı çarpıyor yürekler. Kim-se durduramaz bizi, hiçbir şey alıko-yamaz yolumuzdan diyor her biri

gidenlerin. Kanımızla sulanan top-raklara gidiyoruz. 4 otobüsle saat20:30'da yola düşüyoruz.

"Hoşgeldiniz,biliyordum geleceğinizi"

30 Mart sabahı varıyoruz Niksar'ıngirişine. Buyarlar Dinlenme Tesisle-ri'ndeyiz bir kez daha. 5-6 köy evikarşılıyor bizi. Fatma (Kızılaslan)teyzeyle konuşmuştuk geçen gelişi-mizde. Gözlerimiz onu arıyor, yanı-na gidiyoruz, evde yok, gelini arayıphaber veriyor "Kızıldere’ye gidenlergeldi, seni soruyorlar" diyor. 5 da-kikada gülen gözleriyle "hoşgeldiniz,

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

21

Yürüyüş

Sayı: 263

Kızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır!30 MART’ TA BİR KEZ DAHA KIZILDERE’ DEYDİK

Page 22: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

biliyordum geleceğinizi" diyor bizegülümseyerek. Sarılıp kucaklaşıyoruzonunla. Onu bir kez daha görmekmutlu ediyor bizi, sohbet ediyoruz.Yeni gelenlere anlatıyor Mahir Ça-yanlar'ın katledilişini. Eski çekin-genliği yok.

"Kanımız yerde kalmayacak"Gençler soruyor o başlıyor: “Ben

çok üzüldüm ama ne çare. Öl-dürdüler hepsini. Ben böyle duy-dum onları ve hiç unutmadım. Sizde unutmayın, Kanımız YerdeKalmasın" diyor. Bugüne kadar hiçkalmadı, kalmayacak diyoruz, gülü-yor güven ve inanç dolu gözlerle.

İstanbul'dan gelen bir baba, başkailden gelen oğluyla karşılaşıyor tesiste.İkisi de Kızıldere yolcusu. Sarılıp ku-caklaşıyorlar. Yürüyüşte başka babaoğullar da var. Yan yana yürüyorlar.Malatya'dan iki araç geliyor onlar dakatılıyorlar. İzmir'den gelen otobüsünyolda bozulduğu öğrenilince yoladevam ediliyor.

Kızıldere'ye yaklaştıkça, heyecanartıyor. O yokuşlu ve sarp yolda iler-liyor otobüsler tek tek.

Mahirler ’ingittiği yoldan mıgidiyoruz sorusuevet diye yanıtla-nınca, “inanmı-yorum, yıllar son-ra onunla aynıyerdeyiz” diye-rek sevincini dilegetiriyor biri. BirTAYAD'lı başlı-yor marş söyle-meye. Marşlarlagirelim diyor.Otobüstekiler eşlik ediyor.

“Sana biz de geliriz” dedik,geldik. “Yine geliriz” dedik.Yine geldik

Kızıldere girişinde jandarma GBTkontrolü için durduruyor. GBT bi-tince, 5 dakikalık yoldan sonra oto-büsler duruyor herkes iniyor. Geniş biralanda kortej oluşturuluyor. Kızıl

bayraklar dalgalanıyor, Kızıldere'ninrüzgarlarında. Yolun sağında sıra-lanmış olan tepelerle uzanıyor kortej.

Bu yıl pankart ve sancakları ta-şıyanlar siyah pantolon, beyaz göm-lek, Mahir ve Dayı’nın siluetinin ol-duğu “Kızıldere Sana Biz de Geliriz”yazılı fularlı tek tip giyinmiş. Bu dadaha bir görsel kılıyor korteji. En öndeiki sancak... Ardından Mahir silueti ve"Yolumuz Çayanların Yoludur" veDayı’nın silueti yol gösteriyor her za-manki gibi…

Kortejdekiler çevrelerini, çevrede-kiler de korteji heyecanla izliyorlar. Köymeydanında toplanıp korteji izleyenlervar. “Yine gelmişsiniz, tekrar hoş-geldiniz yine bekleriz, hep bekleriz”diyor izleyenlerden birisi. Bekleyenlerinyanına varılınca Gündoğdu marşı söy-leniyor hep bir ağızdan. El sallayanlaroluyor, kortejle yürüyen köyden in-sanlar da var. Onlarla sohbet ediyorlar.Slogan seslerini duyan bir teyze kapı-sını açıp korteje bakıyor ve “Ne oluyorbayram mı var” diye soruyor. ‘MahirÇayan’ın evine gelmişler’ diyor onaköyden birisi. “Kızıldere Son Değil Sa-vaş Sürüyor” sloganı atılıyor. Sloganatılırken yaşlı amcalar, teyzeler izli-yorlar korteji gülen gözleriyle. Slogan

atarken göz göze geliyorumbir teyzeyle gülümsüyorbana, ben de gülümseyincesağ kolunu sol göğsününüzerine vuruyor hafifçe, gü-lerek.

Tuğlalı, boyasız evlerinarasından kızıl bir nehirakıyor direniş evine doğru.Kızıldere sana biz de geli-riz fuları var herkeste.

Kerpiç eve yaklaşırken "MahirHüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş,Zaferi Şehitlerimizle Kazanacağız, Kı-zıldere Son Değil Savaş Sürüyor" slo-ganları yankılanıyor köyde.

Bunların Hepsi Mahir...Aynı Yüreği Taşıyorlar

Eve yaklaştıkça adımlar hızlanı-yor… Evin sokağı olan KızıldereCaddesi’nden dönülüyor. 39 yıl öncebu evi Amerikan uşağı işbirlikçi oli-garşinin ordusu kuşatmıştı. Amerikanuşağı ordunun askerleri panzerlerleyine evin etrafında.

Köylüyü sindirdiği gibi Halk Cep-helileri de sindireceğini sanıyor. Kor-tej disiplinli bir şekilde yürüyüşünüsürdürüyor. Görevliler, hemen barikatkuruyorlar panzerlerin önüne. Halk-tan kadınlar da geliyor, destek olmakiçin Halk Cephelilere. Halka yönelikkonuşmalar yapılıyor. “Kızılderehalkı, biz yine burdayız, hep bu-radaydık. Mahirler’den bu yanaburadaydık. Burada olmaya devamedeceğiz” şeklinde konuşmalar ya-pılıyor. Kızıldereli Leyla, “evi müzeyapsınlar, bu evi korusunlar” diyebağırıyor askerlerin yanında. Asker-lerin tüm tehditleri, tüm gövde gös-

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

22

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Dövizler, GeleneklerimiziAnlatıyordu...

"Biz Buraya Dönmeye Değil ÖlmeyeGeldik. Bu Gelenek Bizim."

"Asıl Siz Teslim Olun. Bu Gelenek Bizim."

"Siz Bizim Teslim Olduğumuzu NerdeGördünüz? Bu Gelenek Bizim."

"Verin Kararınızı, Kırın Kaleminizi. Ka-lem Sizin Tarih Bizim. Bu Gelenek Bizim"

"Haklıyız Kazanacağız. Bu Gelenek Bizim"

Page 23: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

terileri tuzla buz oluyor bu anda.Evinin damında olanları izleyen birteyze panzerin önünde barikat kurangençlere bakarken bir genci Mahir’ebenzetiyor. “Mahir’e benziyor değilmi şurdaki?” sorusu duyuluyor, ya-nındaki bayan ‘Bunların hepsi Ma-hir. Baksana aynı yüreği taşıyorlar’diye cevap veriyor.

Her slogan kurtuluşa kadar sava-şılacağını haykırıyor ant içer gibi.Adım adım geliniyor Mahirler’inevine... Tarih tanıyor bu adımları, bukerpiç ev tanıyor. "Biz Buraya Dön-meye Değil Ölmeye Geldik" diyehaykırdıkça Halk Cepheliler, 39 yılönceki tarih yaşanıyor en canlı haliyle.

Düşmanla her yerde, her anirade savaşımız sürüyor.Kızıldere'ye girişten, eveyürüyüşe, eylemden son anakadar... Bu irade savaşındakazanan yine bizdik.

Evin önünde Dayı ve Mahir’in re-simleri yan yana duruyorlar tarihinumuda ayarlı sayfalarında. Kızıl bay-raklar dalgalanıyor evin bahçesinde.

Yapılan anmayı izleyenlerle rö-portaj yapmak istiyoruz. Kimisi çe-kiniyor, yaptırmak istemiyor. Kimi-si konuşuyor; “baskı görüyoruz, ge-çen yıl röportaj yapılanlara baskıyapmışlardı.” Kızıldereli birisi açık-lama gereği duyuyor ‘Sizinle ilgili de-ğil jandarmadan korkuyorlar’ di-yerek açıklama yapıyor. Köyün 19 ya-şındaki bir genciyle sohbet ediyoruz.“Kızıldere’nin bayağı ilgi çektiğini,çok kişinin burayı sevdiğini biliyorum.Düşüncelerini bitirmek için öldürdüleronları” diyor.

Mahirler’in şehit düştüğü evinyakınlarında yaşayan 80 yaşındakiHüseyin Amca Mahirler’in nasıl vu-rulduğunu anlatıyor bize. “Kuşattılarbütün köyü. Bizleri hep burdanuzaklaştırdılar. Bir hain vardı yan-larında. 10 liraya sattı Mahirler’i.Ona para vermişler sonra. Onları öl-dürdüler kağnılarla götürdüler bu-radan. Bizi hep uzak tuttular. Biz bi-liyoruz. Onlar Denizler idam edil-mesin diye kaçırdılar İngilizler’i.

Onlar aydın insanlardı. Bilgeydiler.Bizi uzaklaştırdılar ama biz unut-madık o günü. Ne ihtiyacınız varsagörün. Hoşgeldiniz yanımıza.”

Muzzafer Aslan geliyor yanımıza.Önceki gelişimizde de yanımızdaydı.Etrafındakilere 1972’de neler yaşan-dığını anlatıyor. Anlatırken gözyaşlarıakıyor yanaklarından. Ağlıyor hiççekinmeden, tüm içtenliğiyle. O gün-leri unutamıyor. Etrafındaki 5 kişi il-giyle dinliyor onu.

Anma saygı duruşuyla başlıyor.Yumruklar dimdik, sımsıkı havada.Yumruklar kararlı, sloganlar öfkeli,yüzlerde doğru yolda olmanın onuruvar… Koskoca onurlu bir tarihin hak-lı gururuyla önderlerimizin önünde ba-şımız dik, alnımız ak… dimdik saygıduruşundayız. Ahmet Kulaksız birkonuşma yapıyor burada da. AhmetKulaksız geçen yıl Kızıldere’de yap-

tığı konuşmalardan dolayı da tutuk-lanmış ve tecritte kalmıştı. İşte AhmetKulaksız yine kerpiç evin önünde...

Yapılan konuşmada ise biz hep Kı-zıldere’deydik çağrısı yapıldı. Emek-li-Sen’den bir emekli Mahirler ve on-lar için bir şiir okudu, hep birlikte Kı-zıldere marşı söylendi.

Yapılan anmanın ardından HalkCepheliler köydeki tüm evleri kapıkapı dolaşarak “Kızıldere AdalılarınTürküsü” kitabını ve Halk Cephe-si’nin 2011 takvimini hediye ettiler.Halkla yapılan sohbetlerde yaşlı birnine, ‘Mahir Çayan’ı tanıyoruz, ola-yı biliyorum. Oraya saldırı olduğun-da silah sesleri duyduk. Oraya doğrune oluyor diye gittik. Mahir oradaaskerlere ‘bizim işimiz sizinle değil’deyip Amerika’ya karşı slogan atı-yorlardı. Teslim olmayacağız diyor-lardı. ‘Biz de Amerika’ya karşıyızyavrum. Biz de sevmeyiz onları.Amerikayı seveni de çok sevmeyiz”diyor. Bağımsız Türkiye şiarı böyleyer ediyor beyinlerde. Kızıldere kö-yündeki o yaşlı teyze gösteriyor as-lında vatansever olmanın ölçüsünü.

Halk Cepheliler kitap ve takvim da-ğıtırken askerler de sürekli Halk Cep-helilerin etrafında dolaşarak halkı kor-kutmaya çalışıyor. Birisi, askerlerin‘kimseye kapıyı açmayın, onları evi-nize almayın’ şeklinde uyarılarda bu-lunduklarını dile getirdi. Saat 18:00 ci-varında köy meydanına inildiğinde,jandarma da halkı tedirgin etmek içindağıtılan kitap ve takvimleri toplamayaçalıştı. Kızıldere’nin adını değiştirmeyeçalışarak bu tarihi yok edebileceklerini,bu adı halkın yüreğinden, hafızasından

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

23

Yürüyüş

Sayı: 263

Devrimcilerin görevi dündenbugüne değişmemiştir.Devrimcilerin göreviemperyalizme -Amerika'ya- karşı silahlımücadeleyi yükseltmektir.Tıpkı '71 yılındaMahirler’in direnişinetanık olan yaşlı köylüteyzemizin söylediği gibi;"Onlar Amerika'yakarşıydılar siz de karşıolun".Bugün her devrimciMahir olmalıdır.

Page 24: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

24

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

silebileceklerini düşünenler, bu kez dekitap ve takvimleri toplayarak aynıacizliklerini sürdürdüler. Evleri dola-şan Halk Cepheliler saat 18:30’daköy meydanında bir anma programıdüzenleyeceklerini söyleyerek halkı da-vet ettiler.

Korkuyorlar! Haklıolduğumuzu biliyorlar vekorkuyorlar. Ve buhaklılığımızla halkı da iknaedeceğimizi bildiklerinden,halkı da sindirmeyeçalışıyorlar. Başaramayacaklar.

Akşam 18:30’da saygı duruşuylabaşlıyor anma programı köy meyda-nında. Sinevizyon gösterimi için elek-trik ihtiyacını gidermek isteyen HalkCepheliler’e askerlerin onları tehdit et-tiğini, elektrik veremeyeceklerini söy-lediler. Elektrik kullanılmasını izinveren bir esnafla konuşulduktan son-ra sinevizyon aleti getirildi. Ve prog-ram başlamak üzereyken jandarmatüm köyün elektriklerini kesti.

Elektrik kesilince sinevizyon gös-terimi yapılamadı. Bu kadar acizlerdi

işte, elektrikleri keserek Mahirler’in se-sinin halka ulaşmasını engellemek is-tiyorlar. Yapılan konuşmanın ardındanKızıldere türküsünü yazıp besteleyenAşık Sinem Bacı söz aldı, “Bu ülke-yi sevenler ancak buraya gelir” diye-rek Kızıldere türküsünü seslendirdi.

İzmir’den anmaya katılmak üze-re yola çıkanların arabası bozulduğuiçin gelememişlerdi. Ancak buraya ye-tişebildiler. “Mahir Hüseyin UlaşKurtuluşa Kadar Savaş” sloganla-rıyla programa katıldılar. Program bo-yunca çatılarda bekledi askerler. Prog-ram sürerken askerler yoğun bir şe-kilde araçlarıyla kitlenin yanına gel-diler, ortamı germek istediler. As-kerlerin gelişlerini ve amaçlarını bi-len Halk Cepheliler’in sloganlarıylaçınladı Kızıldere. Halka korkmayınmesajı veriliyordu, askerler amacınaulaşamayınca bu sefer aşağıdaki yol-dan 100 asker kortej halinde “Her şeyvatan için” şeklinde bağırarak koşaradım kitleye doğru ilerlemeye başla-dılar, gövde gösterisi yapmaya çalış-tılar. Askerlerin kendilerine koştuğunugören devrimciler onlara doğru yö-nelerek “Mahir Hüseyin Ulaş Kurtu-

luşa Kadar Savaş, Kızıldere Son De-ğil Savaş Sürüyor” sloganlarını attı-lar, “Varsa Cesaretiniz Gelin” diyen-lerin cüretiyle. Zulüm altındaysa va-tan Kızıldere’deki her devrimci Sa-bo’dur, Eda’dır, Sinan’dır, Mahir’dir...İşte bu cüret ve cesaretle daha gürhaykırıldı sloganlar... Gündoğdumarşı söylendi. Amacına bir kez ula-şamayan jandarma koşarak geldiği yo-lun yarısında bir müddet durduktansonra geri döndü. Ve Kızıldere Mey-danı devrimcilerin türküleriyle çınladı.Kitlenin içinde olup slogan atan biri,eşine “Evet, Mahir işte tam da şu anburda. Onun ruhu, militanlığı burda”diyerek sevincini paylaştı.

Dağlara gel çağrısıyla halaylarçekildi, zılgıtlar çekildi, marşlar söy-lendi. Ve son söz Haklıyız Kazana-cağız marşı oldu.

Yine tarihi bir güne tanıklık etti Kı-zıldere. Jandarma yıldıramayacakbağımsızlık isteyen bu sesi. Oligar-şinin işbirlikçi ordusunun karşısındadevrimcilerin, devrimin, Mahirlerinsesi! Bu ses, halkın yüreğine umuduaşılayacak bir kez daha.

Yürüyüş dergisi olarak Kızıl-dere’ye gidenlerle ve Kızıldere köy-lüleriyle röportajlar yaptık. Kızıl-dere’ye gidenlere, “Kızıldere yo-lunda” sorduk ilk sorumuzu, ikin-ci sorumuzu ise “Kızıldere’den

dönüşte”...

OrhanÇimen:(Zeytinbur-nu,54 ya-şında)

K ı z ı l -dere yo-lunda: Bi-zim gibiezilmiş in-

sanlar, sömürülmüş insanlar için

kendilerini feda etmişler. Onları an-mamak için, onların özlemini duy-mamak için devrimci de olmamak ge-rekir, demokrat da olmamak gerekir.

Orada olmak istiyorum. Şu andaçok mutluyum. O insanları anarkenkendi anılarıma da dalacağım. Şuanda çok duyguluyum. Heyecandantitriyorum. çok mutluyum. Yani na-sıl desem. mutluyum.

Kızıldere’den dönüşte:Orda askerlerin korkularını gör-düm. Askerler kuşatırken kitleninruh hali çok güzeldi. İşte Mahirşimdi burda dedim. On’lar sönme-yen bir meşale bıraktılar. Çok gü-zeldi, coşkuluydu. İyiki gelmişim.İyi ki burdaydık. Mahirleri bitire-meyecekler.

Fatma Gezer:(Alibeyköy,36 ya-şında, Serbest mes-lek)

Kızıldere yo-lunda: Mahir Çayangüzel bir miras bıraktı.O mirasa sahip olmakiçin gitmek istiyorum.Onun kadar güzel ola-cağımızı, çok güzel şeyler yapaca-ğımıza inanıyorum. Mahir Çayan,Kızıldere katliamı geliyor aklıma. Bü-tün insanları Mahir Çayan olarak gö-rüyorum.

Kızıldere’den dönüşte: Çokonur verici bir şeydi. Duygularımı ifa-de edemeyecek kadar duygulandım.Onun dışında öfke ve kin duydum.Katil devlet hesap verecek diyehaykırmak istedim ve haykırdım da.Anmayı çok beğendim. Güzel bul-

“Tarihin hükmünü verdiği bir yere gittiğimizi düşünüyorum”

ORHAN ÇİMEN

FATMA GEZER

Page 25: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

25

GaripDoğan:(Yenibos-na, 47 ya-şında.Konfeksi-yon işçisi)

Kızıl-dere yo-

lunda: Bu tür yolculuklar beni herzaman heyecanlandırmıştır. Tarihinhükmünü verdiği bir yere gittiğimi-zi düşünüyorum. Bundan dolayı bukızıldereye gidişimiz belki de yap-mamız gereken yüzlerce şeylerden bi-risi olduğunu düşünüyorum. Geçenyıl gidememiştim. Bu yıl gidilecek midiye her zaman sordum. gidileceği-ni öğrenince iş yerimden izin aldım,ve gelmek istedim.

Kızıldere’den dönüşte: İlkdefa geldiğim için çok heyecanlıyım.Evin içini gezdim. Etkilenmemekmümkün değil. daha çok ayrıntı dü-şünüyorum. buraya gelmekle iyi birkarar verdiğimi buraya gelince dahaiyi anladım.

ÖzgürErbil:(Bursa,17 yaşın-da. Öğ-renci)

Kızıl-dere yo-l u n d a :Çok mut-l u y u m .

Kendimi gerçekten bir ailenin ferdiolarak hissediyorum. Kendim git-meye karar verdim. Mücadele azmi-miz, bu güzel beraberliğimiz için, ya-şanılacak bu güzel ortamda olmakiçin Kızıldere'ye ben de gitmek iste-dim.

Kızıldere’den dönüşte: Bi-raz hüzünlendik tabi. Ama ayakta kal-mak zorundayız. Mahirler ölüm anı-na kadar ayaktaydılar. Anma çokgüzeldi, halkın ilgisi vardı.

Bayram MEŞE(Gazi, 73 yaşında)

Katliamı eleştirmek için Kızılde-re'ye gidiyorum. İlk defa gidiyo-rum. Daha önce İstanbul'da anıyor-duk onları. şimdi şehit düştüğü yeregidiyoruz. Devrimci hareketin sim-gesidir. Onları sevdiğimiz için gidi-yoruz. Sempati duyuyorum.

NusretBoyoğlu:(Esenler,49 yaşında)

Kızıl-dere yo-l u n d a :Çok meraked iyorum

orayı. Mahir Çayanlar'ın kaldığı evi,nasıl çatıştıklarını merak ediyorum.İkinci defa gidiliyor. ben ilkine gi-demedim. Bunu da kaçırmak istme-dim.

Kızıldere’den dönüşte:: Çokgüzel bir duygu yaşadım. Ama sı-caklık hissettim. bakışları bizdendi.Türkiye haklarının mutluluğu içinsosyalizm yolunda şehit düşen Ma-hir Çayanı andık. Büyük bir huzurverdi. Anma ilk defa katıldım. çok gü-

zel ve gör-kemliydi.

NecatiDemirci:(Güngö-ren, 54yaşında,İşçi

Emeklisi)

Kızıldere yolunda: Kızıl-dere ile ilgili çok kitaplar okuduk, bir-çok röportaj dinledik, görüntüler iz-ledik. Kızıldere'de çok olağanüstüşeyler görmeyeceğim ama orda kat-liamda ölen insanların öncülüğünükabul ediyor ve onları orda anmayıçok önemsiyorum.

Kızıldere’den dönüşte: Kor-kunç derecede sevinç duydum, kor-kunç derecede hoşnut oldum. çok gü-zel duygular yaşadım. sanki böyleçok gençleşmişim de Mahirle birliktebir şeyler yapıyormuşum gibi geldibana. Etrafta devletin korkusuylakarşılaştığımda daha çok heyecanduydum. bu durum konuyu dahaçok önemsememi sağladı.

Fatma Kızılaslan(Niksar'ın girişinde)

O yıllarda köyün gi-rişinde tarlamız vardı.Kahvaltı yaptık. Orday-dık bir silah sesi, bir si-lah sesi vardı. Allahımneyin nesi. Ne oluyordedik. Ellerimle gözle-rimle kapadım.

Sonra dönüşte yolda bir kadın gör-dük işte, beyaz atın üstünde. Ne ol-muş diye sorduk. İşte dedi Mahir Ça-yan gelmiş, çatışması olmuş, benimkardeşlerim oralarda bakmaya gidi-yorum dedi.

Kızıldere hala Kızıldere. Ben ka-nımın son damlasına kadar kendimi

Röportaj

GARİP DOĞAN

ÖZGÜR ERBİL

FATMA KIZILASLAN

BAYRAM MEŞE

NUSRET BOYOĞLU

NECATİ DEMİRCİ

Page 26: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

26

çabalarım. Kimseyi ayak altına ve-remem. O zamanlar televizyondayoktu öyle haberin olsun. Şimdikigibi açık değildi. Bir asker görsen gi-recek delik arıyorduk o zamanlar.

Leyla Arslan:(Kızıldereli, 44 yaşında, Ev hanımı)

Bugün Mahir Çayanla anılan birköy Kızıldere. Çok kişi merak ediyor,gelip görmek istiyor. Mahir Çayanşehit düştüğünde ben 4 yaşındaydım.Ülke adına daha iyi düşünen birisi.Bu kadar ilgi varsa Kızıldere'ye,böylesine geliniyorsa Müze yapıla-bilir bence burası. Mahir Çayanlarınanısı kalır. İlk defa görüyorum böy-le anmayı. Biz buraya hiçbir zamanAtaşehir demedik, demiyoruz. Burasıbizim Kızılderemizdir. Kızıldereliolmaktan gurur duyuyorum.

Kerem Meşe: (Kızıldereli, 47yaşında, Fırıncı)

Mahir Çayanlar burda çatışırkenbiz henüz 8 yaşındaydık. Aradan 39yıl geçti ama o manzara hiç gözümünönünden gitmiyor. Uçakların, heli-kopterlerin gelişi bizi çok şaşırtmış-tı. İlk kez o gün görmüştük helikop-terleri, uçakları. Annem baskına ge-len askerleri avcı sanmıştı.

Şimdi herkes bir Mahir. Ben ger-çekten böyle gelindiği için çok mem-

num oldum. Siz de görüyorsunuz, in-sanlarımız tedirgin baskılardan.

Ben şuna inanıyorum bugün bu yü-rüyüş insanların korkusunu azaltacak.Gelecek yıl daha da güzel olacak. BizAtaköy adını kabul etmiyoruz. Kö-yümüze sahip çıkıyoruz ve kendi adı-nı alması için çalışmalar yapıyoruz.Mahir Çayanlar öldükten sonra da Kı-zılderede devrimci ruhu vardı.

Röportaj

İngiltere’nin başkenti Londra’daSovyetler Birliği eski lideri Mikha-il Gorbaçov için emperyalistler, 80.yaşgünü kutlaması düzenlemişler.Yaşgününe Hollywood'un “ünlü yıl-dızları” ve “politikanın çok ünlüisimleri” katılmış. Doğum günü 8milyon liraya mal olamuş.

Emperyalistler dünyanın en büyükşölenlerini düzenleseler Gorbaçov’unemperyalizme kazandırdıklarınınkarşılığı değildir. Gorbaçov, sosya-lizme gelmiş geçmiş en büyük ihanetiyapanlardandır. 8 milyonun lafı mıolur?

Emperyalistler daha önce de Gor-baçov’a Nobel Barış Ödülü vermiş-lerdi. Emperyalizm ve barışın yanyana kullanılması ne kadar sahte-karcaysa, Gorbaçov’a “barış” ödülüverilmesi de o kadar sahtekarcaydı.

Gorbaçov’a verilenler, sosya-lizme ihanetinin ödülüdür.

Mi ha il Gor ba çov, 1985'de Sov yet -

ler Bir li ği Ko mü nist Par ti si’nin Ge -nel Sek re ter li ği'ne se çil di. Bu gö re -vi üst le nir üst len mez, peş pe şe iki po -li ti ka yı gün de me ge tir di: Glas nost vePe res troy ka...

İl ki “açık lık”, ikin ci si “ye ni denya pı lan ma” de mek ti özet ola rak. Buiki politika, güya sosyalizmin so-runlarını çözmek için gündeme ge-tirilmişti. Sosyalizm, “yolumuzEkimlerin yoludur” denilerek adımadım tasfiye edildi. Bu politikalarınsonucunda Sovyetler Birliği’nde veDoğu Avrupa’da halk iktidarları bi-rer bir tasfiye edildi. Emperyalizme,Hitler faşizmine karşı savaşılarak, bü-yük bedeller ödenerek gerçekleştiri-len devrimler tasfiye edildi. Emper-yalist sömürü pazarının dışında ka-lan sosyalist ülkeler, altın tepsi için-de emperyalizmin hizmetine sunul-du.

Sosyalizmle yönetilen Balkan-lar’da, Kafkaslar’da farklı halklar bir

arada kardeşçe yaşarken sosyalist sis-tem yıkıldıktan sonra emperyalistle-rin milliyetçi şoven kışkırtmasıylabirbirlerini boğazladılar. Bu ülkele-ri kırk parçaya bölüp parçaladılar veyeniden sömürge haline getirildiler.Bugün hepsi de emperyalistlerinyeni-sömürgesi durumundadır. Dün,eğitim, sağlık, konut, işsizlik gibialanlarda sorunları olmayan bu ül-keler bugün açlık ve yoksulluk için-deler.

Gorbaçov, bütün bunların önünüaçanlardan biri olarak tarih ve halk-ların lanetinden kurtulamayacaktır.Emperyalistlerin övgüleri, ödülleri,kutlamaları bu gerçeği değiştiremez.

Gorbaçov’a her gün yaş günü partisi düzenleseniz;

yine de ‘hakkını’ ödeyemezsiniz

Page 27: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Dayı, Kuruluş Kongresi’nde geç-mişi değerlendiriyor:

“THKP-C, her ne pa ha sı na olur -sa ol sun, oli gar şik dev let le rin yı kıl ma -sı nın, dev rim ci halk ik ti da rı nın ku rul -ma sı nın yo lu nun, si lah lı mü ca de le dengeç ti ği ni sa vun mak de mek tir.”

Silahlı mücadele Parti-Cephe’nintemel karakteristik özelliği olarakbelirtiliyor burada.

Dayı, 1974-75’lerde devrimci ha-reketi örgütlerken, neden Mahirler’inyolunda yürüdüklerini, neden Parti-Cephe’ye bu güveni duyduklarını daşöyle özetliyordu:

“Bu gü ve nin te me li, THKP-C’nin, her ke se ve her şe ye rağ mendüş ma na mey dan oku yan ve hal kases len me yi he def alan si lah lı mü ca -de le çiz gi si dir.”

Emperyalizm için ‘tehlike’olan; halklar için kurtuluşagiden yoldur

Emperyalist saldırganlığın dünyaçapındaki baş hedefi, silahlı müca-deleyi savunanlar olmuştur. Faşistyönetimler, infazlardan kaybetmele-re kadar uzanan kontrgerilla politi-kalarını, yine silahlı mücadeleyi sa-vunanlar üzerinde uygulamıştır.

Tüm bu baskılar, ne idüğü belir-siz bir terör propagandasının arkası-na saklanmaktadır.

Emperyalizmin, faşizmin silahlımücadele düşmanlığının tek bir açık-laması vardır: Korku.

Silahlı mücadeleyi ve onu sürdü-ren örgütleri yok etmek istiyorlar, çün-kü işbirlikçi iktidarlar için, iktidarla-rına yönelik asıl tehdit ve tehlike ora-

dan geliyor.

Hiçbir legal partinin, hiçbir de-mokratik kitle örgütünün, hiçbir par-lamenter gücün, oligarşik iktidarıdevirmesi mümkün değildir. Barışçılhiçbir yöntemin iktidarları alaşağıedip yeni bir iktidar kurması mümkündeğildir. Oligarşik iktidarları devire-bilecek tek güç, silahlı mücadeleyi te-mel almış bir güçtür. İktidar, ancak si -lah lan mış Halk Or du su ta ra fın danele geçirilebilir ve iktidar hedefine sa-hip her devrimci hareket, nihai an-lamda böyle bir orduyu oluşturmak is-ter.

Silahlı mücadele halklar içinkurtuluş, onlar için “son” demek-tir. Emperyalizm ve işbirlikçileri, ta-rihsel olarak bunun bilincindedirler;bu yüzden de silahlı mücadeleyi tas-fiye etmek için askeri, ideolojik, psi-kolojik, fiziki her türlü saldırı yöntemve aracını kullanmış ve kullanmayadevam etmektedirler.

Emperyalizmdeki‘değişiklikler’ devrimlergerçeğini ve gerekliliğiniortadan kaldırmaz!

Kürsüde konuşmaya devam ederDayı.

“THKP-C, em per ya liz min bi çim -sel ola rak, eko no mi de ve si yaset te netür de ği şik lik le re uğ rar sa uğ ra sın, sö -mü rü ve zu lüm po li tika sı nı, sö mür ge -ci li ği sür dü re ce ği nin iç sel leş ti ril me -si de mek tir.”

Tüm devrim kaçkınlarına cevap-tır aslında bu sözler. “Emperyalizmdeğişmiştir” tezlerine sarılıp dev-rimleri inkar eden, bırakın devrimle-ri, demokrasi mücadelesini bile em-

peryalistlere havale edenlere bir ce-vaptır. Bu konuşmadan yıllar sonrayapılacak olan “demokratik em-peryalizm” teorilerine bir cevaptır.

Çok açıktır; emperyalizm hangi kı-

lığa girerse girsin, emperyalizminve emperyalizme karşı mücadelenintemelinin değişmeyeceği tarih içindedefalarca kanıtlanmıştır. Tüm em-peryalist müdahaleler, 20. yüzyılın ba-şında hangi amaçlı idiyse, 21. yüzyı-lın başında da aynı amaçlarla günde-me gelmektedir.

Sovyet devrimi başta olmak üze-re, Avrupa ülkelerindeki devrimler,emperyalistler arası paylaşım savaş-larının yarattıkları ortamlarda ger-çekleşmişlerdir. Ama bugün, emper-yalistlerin müdahalelerinden veyaemperyalistler arası çelişkilerin ya-rattığı, yaratacağı ortamdan devrim-ler beklemek büyük bir yanılgıdır.Bunlar üzerine şekillenen bir devrimstratejisinin devrimi gerçekleştire-bilmekle bir ilişkisi kalmamıştır.Keza bu çelişkilerden hareketle, birdemokratikleşme beklentisine gir-mek de, aynı şekilde yanlış, temelsizbir beklentidir.

Em per ya list ler ve iş bir lik çi le ri,aralarındaki tüm çelişkilere rağmen,dünya çapında dev rim teh li ke si nekar şı bir leş mişlerdir. Em per ya listler,oturtmaya çalıştıkları “yeni dünya dü-zeni”nde sağladıkları hakimiyeti sar-sacak tüm gelişmeler karşısında bir-lik içinde ve planlı bir biçimde hare-ket etmektedirler.

Devrimin stratejisi, tarihselözellikler ve zorunluluklartarafından belirlenir

Devrimin stratejisi, devrimcile-rin, örgütlerin tercihlerine göre be-lirlenebilecek bir şey değildir. Halk-ları kurtuluşa götürecek doğru dev-rimci çizginin nasıl şekilleneceği,neyin tali, neyin temel olacağı, dün-

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

27

Yürüyüş

Sayı: 263

Silahlı mücadelenin zorunluluğu, zafereaçılan tek kapı olmasından dolayıdır!

Page 28: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

yanın ve o ülkenin tarihsel, siyasal,sosyal koşulları tarafından belirlenir.

Doğru devrimci strateji, nasıl birdünyada ve nasıl bir ülkede yaşıyo-ruz sorusunun doğru cevaplanma-sıyla tespit edilebilir. Silahlı müca-delenin zorunluluğu veya kaçınıl-mazlığı da bu cevapların içindedir.

Kaçınılmazlığı belirleyen ülke-miz ve dünya koşullarıdır.

Emperyalizmin yeni-sömürgeciliğiaçık ve gizli işgallerle pervasız bir bi-çimde sürdürdüğü, deyim yerindey-se, emperyalist haydutluğun kol gez-diği, emperyalizmin yeni sömürgelereeğitimden sağlığa konuttan tarıma,her alanda sömürü ve talanı yoğun-laştıran politikalar dayattığı,

- bırakalım sosyalist, devrimciiktidarların olduğu ülkeleri, emper-yalizme tabi olmayan küçük-burjuvadiktatörlükler tarafından yönetilenülkelere bile azgınca saldırıldığı,

- halkların tepesine Yugoslav-ya'da, Afganistan’da., Irak'ta, Libya‘da olduğu gibi tonlarca bombanınyağdırıldığı,

- milliyetçi ve dini temellerdekikışkırtmalarla halkların birbirine bo-ğazlatıldığı,

- ulusal onursuzluğun dayatıldığı,ahlaki ve kültürel çürümenin hadsafhaya vardığı,

- dünya nüfusunun altıda birininaçlığa, üçte ikisinin yoksulluğa mah-kum edildiği bir dünyada yaşıyoruz.

Emperyalizm, böyle bir dünyada,tüm tekellerin tatlı karlarını bırakıp gi-der mi?

Hangi parlamenter irade, emper-yalizm ve işbirlikçilerini bu azgın sö-mürüden, yağma ve talandan alıko-yabilir?

Böyle bir dünyada, emperyalizmyağma, talan özgürlüğünü koruya-bilmek için her türlü faşist teröre,kontrgerilla yöntemine başvurabil-mektedir. Devrim bunun karşısınaancak silahlı mücadeleyle çıkabilir. İşkencelerin, gözaltı ve tutukla-

maların, yıllarca hapis cezalarının, ha-pishanelerde tecrit koşullarının, in-fazların, kayıpların, katliamların, ke-sintisiz sürdüğü, halkların ulusal ve

kültürel taleplerinin zorla bastırıldı-ğı, işten atmaların, aç ve sefil bırak-maların, en ufak bir hak aramaya bileşiddetle karşılık verildiği, insancayaşamanın hiçbir koşulu olmadığı,adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir ül-kede, dünyanın Türkiye'sinde, kur-tuluş nasıl mümkün olacaktır?

Dayı, bu sorunun Mahir tarafındanverilmiş cevabını değerlendirerekdevam ediyor kürsüde konuşmaya:

“Da ha ön ce be lir le nen ve ha ya tage çi ri len uzun sü re li halk sa va şıstra te ji miz doğ ru lu ğu nu ko ru mak ta -dır. Bu çiz gi dün ya nın çe şit li ye ni-sö -mür ge, ge ri bı rak tı rıl mış ül ke le rin deka pi ta liz min ge liş me sey ri ne, sı nıf la -rın mev zi len me si ne, ta rih sel ve top -lum sal özel lik le ri ne gö re çe şit li fark lıtak tik özel lik ler gös ter se de, ge nel ola -rak tüm ye ni-sö mür ge ül ke le rin stra -te jik çiz gi si dir.”

Yaklaşık 17 yıl önce yapıldı bu ko-nuşma ve şimdi biz, bu sözlerin ilkcümlesini tekrar ediyoruz yine:

“Da ha ön ce be lir le nen... uzunsü re li halk sa va şı stra te ji miz doğ ru -lu ğu nu ko ru mak ta dır.”

Bugüne kadar, dünyanın hiçbir ye-rinde, başka bir kurtuluş yolu, em-peryalizmi kovup, oligarşik dikta-törlükleri yıkabilecek başka bir mü-cadele biçimi ortaya konulabilmişdeğildir.

Silahlı mücadeleye karşıçıkanlar barışçıl yoldanemperyalizminkovulabileceğini,faşizmin yıkılabileceğinikanıtlamak zorundadırlar

Türkiye devrime gebe bir ülkedir.Sosyo-ekonomik koşullar ve bu dev-rimin ebeliğini yapacak olan da tümmilliyetlerden ve inançlardan halkla-rımızla bütünleşmiş devrimci şiddettir.Tekrar belirtelim, ülkemizdeki devrim,şiddete dayalı bir devrim olacaktır. Bu-nun başka yolunun olmadığını binler-ce yıllık insanlık tarihi ve ülkemizindevrim pratiği herkesin görebileceğigibi açıkça ortaya koymuştur.

Devrimci şiddet halkın öfkesinden,kurtuluş isteğinden kaynaklanan birşiddettir.

Zor, devrime gebe her ülkede,yeni toplumun ebesidir. Zorun ülke-mizde, bizim gibi ülkelerdeki özgünbiçimi, politikleşmiş askeri savaşstratejisidir.

Silahlı mücadele, meşruiyetini,halkın haklı, meşru taleplerine cevapverecek bir yol olmasından alır. Ba-ğımsızlık, demokrasi ve sosyalizm,halkların meşru talepleri, sorunları içinsavundukları meşru çözümleridir.Eğer bunlar, -bağımsızlık ve demok-rasi- yasal, barışçıl yollardan ger-çekleşmiyorsa, halkların silahlı mü-cadeleye başvurmalarından daha do-ğal, haklı ve meşru bir şey olamaz.

Halk Savaşı, tarihsel olarak meş-ru bir savaş biçimidir. Halk Savaşı’nıntemelini oluşturan gerilla savaşının,silahlı mücadelenin sosyal temeli,ülkemizin emperyalizm tarafındanişgal edilmesi ve işbirlikçi oligarşikdiktatörlük tarafından faşizmle yö-netilmesidir.

Emperyalizm ülkemizde içsel birolgu olarak varolduğu sürece, ülke-mizi faşizm yönettiği sürece, halk içinherhangi bir kurtuluştan söz edile-meyeceği açıktır.

Burada yine yukarıda sözünü etti-ğimiz açık, çıplak olguya geliyoruz:Emperyalizm ülkemizden kendiliğin-den, barışçıl yollarla çekip gider mi?

Faşizm, barışçıl, yasal yollarla

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

28

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Silahlı mücadele,meşruiyetini,

halkın haklı, meşrutaleplerine cevap verecekbir yol olmasından alır.

Bağımsızlık, demokrasi vesosyalizm, halkların meşru

talepleri, sorunları içinsavundukları meşru

çözümleridir. Eğer bunlar,-bağımsızlık ve demokrasi-

yasal, barışçıl yollardangerçekleşmiyorsa,halkların silahlı

mücadeleye başvurma-larından daha doğal, haklıve meşru bir şey olamaz.

Page 29: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

iktidardan gider mi?

Bu sorulara “evet” cevabı verile-mediğinden silahlı mücadele tarihselbir zorunluluk olarak önümüze gel-mektedir.

Emperyalizmin kendiliğinden çe-kip gitmesini beklemek ne kadaryanlış ve temelsizse, kitlelerin ken-diliğinden ayaklanmalarla emperya-lizmi kovup kendi iktidarını kurabi-leceğini beklemek, iddia etmek, o ka-dar yanlıştır. Kitlelerin ağır baskı vesömürü karşısında kendiliğindenayaklanmasını ve iktidarları devir-mesini bekleyen anlayış, silahlı mü-cadeleyi reddeden, devrimci bir stra-tejiye sahip olmayı reddeden kitlekuyrukçusu bir anlayıştır.

Umudun kadroları,devrimin stratejisine göreşekillenen kadrolarolmalıdır

Halk Savaşı bizim savaşımızdır. Po-litikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi, bi-zim devrim stratejimizdir. Bu stratejidesilahlı mücadele temel ve tüm diğermücadele yöntemleri ona tabidir.

Her stratejinin kendine uygun bir ör-gütlenme anlayışı, kendine uygun birçalışma tarzı ve kendine uygun kad-roları olur. Sovyetik ayaklanmayı sa-vunan bir örgütün kadrolarıyla, Poli-tikleşmiş Askeri Savaş Stratejisini sa-vunan bir devrimci örgütün kadrolarıarasında çok temel farklılıklar vardır.

Dev ri mi “uzun sü re li bir halk sa -va şı ola rak” dü şü nmek, buna uygunbir kadro tipini gerekli kılar. Bu kad-ro, teorik olarak silahlı savaşı sa-vunmakla kalmayan ve bizzat silah-lı mücadelenin her biçimine hazır birkadrodur. Savaş kültürüyle şekillenenbir kadrodur.

Devrimci Sol olarak ortaya çıkı-şımızdan bu yana silahlı mücadeleyisürdüren, gerilemeler, kesintiler ya-şasa da onu bir hedef olmaktan hiç çı-karmayan bir pratiğimiz var. Bu pra-tik savaş kültürü anlamında da önem-li bir birikime yol açmıştır. Ama buhiçbir zaman yeterli görülemez. Eğerki, binleri, on binleri savaştırmayı he-defliyorsak, ki öyle olmalı, savaş

kültürünü yerleştirme ve yaygınlaş-tırma noktasında daha iradi olabil-meliyiz. “Par ti, kad ro la rıy la, yö ne -ti ci le riy le, üye le riy le var dır. On lar -la sa va şır ve sa vaş tı rır.”

Po li tik leş miş As ke ri Sa vaş Stra te -ji si çiz gi si esas alın dı ğında, si lah lı mü -ca de le tüm süreci belirler; tüm çalış-malar, tüm birim ve alanlardaki faa-liyetler, her şe yiy le bu sa va şa gö re bi -çim lenir; öyle olmak zorundadır.

Mücadelenin taktikleri, silahlımücadelenin biçimleri ve boyutları,içinde bulunulan döneme, hareketinkoşullarına göre çok çeşitli biçimlerdeseyredebilir. Ama bu koşullar neolursa olsun, silahlı mücadele bakışaçısı kaybedilmemelidir. Nedir bubakış açısı? Bu bakış açısı, mesela“En ge nel de, bü tün ye ral tı ve de mok -ra tik ör güt len me ler, si lah lı mü ca de -le yi ge liş ti ren, kü çük ten bü yü ğe doğ -ru bir ge li şim sey ri içe ri sin de, halk or -du su nu ya rat ma ya yö ne lik ol ma lı dır.”sözünde ifadesini bulur.

İktidar savaşı, sınıflarmücadelesinin esasıdır;mücadele biçimleri, iktidarıdevralma üzerine şekillenir

Silahlı mücadele, devrimin ve ik-tidarın aracıdır. Özellikle 1990 baş-larından itibaren rastlanan bir biçimolarak, silahlı mücadenin iktidar hedefiiçin değil, kısmi reformlar, hak kırın-tıları elde etmek için kullanılması,“silahlı reformizm” diye adlandıra-bileceğimiz bir biçimi ortaya çıkar-mıştır. Bu biçim, silahlı mücadeleninve en genel anlamda halkın devrimcişiddetinin tarihsel rolünden uzaktır.

Dünyanın ve ülkemizin koşulları,“her türlü şiddete hayır” demeyi de-ğil, halkların haklı, meşru şiddetini sa-vunmayı gerekli kılan koşullardır.Halkların şiddetine hayır demek,“zor”un, silahlı mücadelenin devrinindolduğunu ileri sürmek, halklarınkurtuluşu hedefinden, halkın dev-rimci iktidarı hedefinden, bağımsız-lık, demokrasi ve sosyalizmden vaz-geçmektir.

Evet, kesinlikle öyledir; çünkübunların hiçbiri silahlı mücadeleyebaşvurmaksızın kazanılamaz. CheGuevara’nın dediği gibi halklarıntek zafer şansı budur.

Silahlı mücadele, devrimci stra-tejinin bir parçasıdır. Fakat silahlı mü-cadele tek başına hiçbir örgütü dev-rimci yapmaya yetmez.

Silahlı mücadeleyi, emperyalizmikovmak için değil, devrim için değil,iktidar için değil, egemenleri “masa-ya” oturtmak ve kısmi reformlar eldeetmek için kullanmak, elde silah daolsa reformizmdir. Silahlı reformiz-min kurtuluşu getirmeyeceği açıktır.

Emperyalizm ve işbirlikçiler, sos-yalist sistemin dağılmasından sonra,silahlı mücadele veren hareketleritasfiye etmek için adeta dünya ça-pında bir seferberlik başlattılar. Ger-çekte “sınıflar mücadelesi bitmiştir”sözünü kanıtlamak(!) istiyorlardı buyolla. Tüm dünya halklarını, ulusal vesosyal kurtuluş hareketlerini iktidarhedefinden uzaklaştırınca, gerçekte sı-nıflar mücadelesi de bir bakıma bit-miş sayılabilirdi. O an, “tarihinsonu”ydu işte. Çünkü, sınıflar mü-cadelesi, bir yerde sınıflar arasında-ki iktidar savaşı olarak sürer.

Emperyalizm, ideolojik, politik,askeri tüm gücüyle yüklenmesine veçok istemesine rağmen, sınıflar mü-cadelesini, halkların ulusal ve sosyalkurtuluş mücadelelerini yok edeme-di. Bu savaşın ara aşamalarında yen-sek de yenilsek de, hiçbir aşamasın-da emperyalizmin iradesini tanıma-malı ve hiçbir aşamasında iktidar he-definden ve dolayısıyla silahlı mü-cadeleden vazgeçmemeliyiz. Çünkütek kurtuluş yolu budur. Çünkü, silahlımücadele, zafere açılan tek kapıdır.

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

29

Yürüyüş

Sayı: 263

Silahlı mücadeleyi,emperyalizmi kovmak için

değil, devrim için değil,iktidar için değil,

egemenleri “masaya”oturtmak ve kısmi

reformlar elde etmek içinkullanmak, elde silah daolsa reformizmdir. Silahlı

reformizmin kurtuluşugetirmeyeceği açıktır.

Page 30: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

AKP Farklı İnançların Düşmanıdır!

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

30

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

A K P ,inanç özgürlü-ğüne değil, biz-

zat inançlarınkendisine düşman-

dır; kendi inançları dı-şındaki tüm inançlara düşmandır. On-ların hepsinin yok edilmesi gerektiği-ne inanmaktadır. Bunun için inanç öz-gürlüğünü gasp eden politikalar uygu-lamaktadır.

Farklı inançlarla ilgili AKP’lilerindilinden dökülen, hep düşmanlık,aşağılama, küçümseme olmuştur.

Devlet Bakanı Faruk Çelik,31 Mart’ta Başbakanlık Dolma-bahçe Ofisi'nde yaptığı basın top-lantısıyla “Alevi ÇalıştaylarıNihai Raporu”nu açıkladı. Rapor,AKP’nin, Alevilerin hiçbir soru-nunu çözemeyeceğini, hiçbir ta-lebini karşılamayacağını bir kezdaha gösterdi ve bu yanıyla dabizim için hiç şaşırtıcı değildir. Ra-porda neler söyleniyor özet ola-rak bakalım:

Bir: Alevilik bir inanç

olarak kabul edilmiyor“Aleviliğin bir kimlik farklılaş-

ması içinde ortaya çıkmasının sa-kıncalarına” dikkat çekiliyor...“Problemin giderilmesinde homojenkimlik politikalarına ihtiyaç oldu-ğu”ndan söz ediliyor, “yapılacakdüzenlemelerin... yeni ayrımcılıkalanlarına yol açmaması” gerektiğibelirtiliyor.

Kimlik farklılaşması olmasın, ho-mojen kimlik devam etsin, ayrımcı-lık alanları açılmasın...

Ne çıkıyor bunlardan? Birkaçgöstermelik “hak” tanıyalım, amaasimilasyonu da sürdürelim. Alevilikfazla öne çıkmasın. Alevi halkıninançları yeni ayrımcılığa yol açaca-ğı gerekçesiyle yok sayılıyor.

İki: Cemevleri ibadet yeri

olarak kabul edilmiyorBakan “ulemeya” sormuş (basın

açıklamasında ulema yerine “ Teoloji ko-

nusunda yetkin akademisyenler” dedi)ve şu sonuca varmışlar: “İslam dinininibadethanesi tektir, farklı bir ibadethanefarklı anlamlara yol açacaktır...”

Bir inanç sisteminin ibadethanesinikabul etmediğiniz noktada, o inancınkendisini de kabul etmiyorsunuz de-mektir. Gerisi demagojidir.

Rapordaki şu ifadeye özel olarakdikkat çekmekte yarar var:

“Diyanet İşleri Başkanlığının hiz-

metlerinden genel toplumun hoşnutolduğu...”

Yani onlara göre asıl toplum;“Sünni toplum”

Bu, Sünnilerle Alevileri, inancıy-la, ibadetiyle, haklarıyla eşit görme-diklerinin kanıtıdır.

Üç: 12 Eylül faşizmininzorunlu din dersine devamediliyor

Deniyor ki; “din derslerinde Al-evilikle ilgili konularda belirleyicilikhakkının, Alevi toplumuna verilmesi,Alevilerin de kendi içlerinde gerekli uz-laşmayı sağlayarak belli bir söylemdebuluşmalarının gerekliliği” belirtildi.

Raporun tamamı aldatma, gözboyama ve demagojiden ibaret. 12Eylül’ün zorunlu din dersi dayatma-sı Alevi halka dayatılmaya devam edi-yor. Göz boyama olarak da, Alevi-lik’le ilgili bilgilerin de yer alması vebunun hazırlanmasının da Alevilerebırakılması öneriliyor; adeta lütufa bu-lunuyorlar. Oysa Alevi halkın bu ko-

nudaki talebi nettir. Zorunlu din der-sinin kaldırılmasını istiyor. Ama AKP,hem zorunlu din dersini dayatıyor,hem işbirlikçi Alevi bezirganlara ha-zırlatacağı ders kitaplarıyla düzenAlevisini yaratmaya çalışıyor.

Dört: Madımak katliamıaklanıyor; müze talebireddediliyor.

Raporda Madımak Oteli’nin giri-şine bir pano asılması önerilmiş vepanoda yer alması için de bir metinyazılmış.

Metinde Madımak katliamı“sağduyu ve sevgi yoksunluğu”ylaaçıklanıyor.

İşte bu kadar. Faşist, gerici poli-tikalar, on yıllardır süren asimilasyonve katliam politikalarını bir kalemdesil, sağduyu ve sevgi yoksunluğudeyip geçiştir... Katliamda kim suçlu,kim sorumlu belli değil! Ama birgerçek var ki, AKP, Alevi halkınmüze talebini bile kabul etmemiştir.

Beş: Alevilere suçlama!Raporda Alevi halkın tarih bo-

yunca yaşadığı sorunlarda sözde,devletin de payının olduğu kabulediliyor, ancak, “sorunların Alevi-lerden ve Alevilikten kaynaklananyanları” olduğu söylenerek bir de Al-evilik suçlanıyor. Bu taraflı ve sub-jektif yargılardan sonra, Faruk Çelikkalkıp diyor ki, “14 asırlık meseleyi2 yılda çözdük”.

Biz ortada bir çözüm göremiyoruz.Çelik’in söylediğini bir kenara bıra-kın, yaptığına bakın. Yaptığı şudur:“14 asırlık asimilasyonu, oyalamalar,kırıntılar eşliğinde sürdürüyoruz.”

***

Aşure Günü’nün resmi tatil ya-pılması, Hacıbektaş İlçesi’nin ihyaedilmesi, burada üniversite açılmasıgibi, inanç özgürlüğüne doğrudanhizmet etmeyen uygulamalarla gözboyanmak isteniyor.

Temel sorun şudur aslında. Ra-porun özü; Aleviliğin bir inançsistemi olarak kabul edilmemesidir.

DüşmanıHalk

AKP

Hazreti Ali, Hacı Bektaş resimleri altında poz veren riyakar, sahtekarAKP’liler, Alevi halkın sorunlarını

çözen değil Alevi halkın düşmanıdırlar!

Page 31: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Sevgili arkadaşlar merhaba. Dev-rimci Okul’da bu haftaki dersimizinkonusu “Hedefli Çalışma”.

Bağımsızlık, demokrasi, sosya-lizm için mücadele ediyoruz. Devrimyapmayı, iktidar olmayı hedefliyoruz.Hedefte netlik bedellere, kayıplara,büyük darbelere rağmen 40 yıllıkyürüyüşümüzü sağa-sola sapmadansürdürmemizi sağlayandır.

Hedefte net olmadan, o hedefeulaşmak için ısrarlı bir çaba içinde ol-madan, pratiği her an iktidar pers-pektifi ile örgütlemeden,devrim iddiasını sürdüre-bilmek mümkün değil-dir. Bunun sonuçlarınısolun pratiğinde sık sıkgörüyoruz. Devrimci he-defler devrime götürür-ken, hedefsizlik, kendili-ğindenlik, statükoculukdüzene götürüyor. Bu an-lamda, bu dersimizde kişiolarak, birim ve alanlarolarak hedefler belirle-menin önemi, işlevi üzerinde dura-cağız.

��Hedefler, Çalışma

Tarzımızın ve KültürümüzünBir Parçası Olmalıdır

Hedefsiz bir kadro, hedefsiz biralan örgütlenmesi düşünülemez. He-defsizlik, mücadelenin, devrimciliğin,örgütlü çalışmanın özüne ve ruhunaaykırıdır. Hedefi olmayanın bir iradesive iddiası da yoktur.

Hedefsizlik düzene kapı arala-maktır. Eskiyi yıkıp yeniyi yapma id-diasında olanların, insanlığın kurtu-luşu idealinin temsilcisi olanların,mücadelenin her anına yayılan he-defleri olmak zorundadır. Bu hedef-ler, yaşamın ve örgütsel faaliyetin birparçası olmalıdır. Mao'nun dediği

gibi, "Enginleri fethetme ruhuna sa-hip değilseniz Marksizm-Leninizmsizin için bir felaket olur." Hedef sa-hibi olmak, bu hedefe ulaşmak için id-dialı olmak bir ruh halidir. Bu ruh hali,çalışma tarzımızın, kültürümüzün birparçası olmalıdır.

Her kadronun iradesi, hedefle-riyle güçlenir. Devrimci kişilik he-deflerle gelişir. Ancak hedefine kilit-lenmiş bir savaşçı, zorlukları yenebilir.Olanaksızlıkları aştıran, olmazlarıolur yaptıran, yoktan var edilmesini

sağlayan da hedefe kilitlenmektir.

Zorluklar, imkansızlıklar, içimiz-den veya düzenden gelen engeller herzaman olacak ve biz, her zaman bun-lara rağmen mücadeleyi sürdürmeyeçalışacağız. Düşmanın kuşatması,operasyonlar, baskılar bitmeyecektir.Aksine biz mücadelemizi yükselttik-çe düşmanın baskı ve şiddeti de ar-tacaktır, bunu da böyle bilmeliyiz.

Hedef koymak ve o hedeflereulaşmak için seferber olmak, düş-manın darbeleri sonucu çalışmamızınkısır bir döngüye girmesinin önünegeçer. Bir birimin kısa, orta, uzun va-deli hedefleri net olarak belirlenmiş-se ve bu hedeflerin sahiplenilmesi as-gari düzeyde sağlanmışsa, o birimdeasgari bir gelişme temposu sağlana-bilecek, kendiliğindenciliğe düşül-meyecek, disiplinsizlikler anında gö-

rülüp üzerine gidilebilecek, hedeften-programdan sapmalara müdahale edi-lebilecektir.

Her kadro, her birim, alan hedef-leri kadar büyür. Hedefler tespit etmekbu anlamda, kendi gelişimimizi, birimalan örgütlenmesinin gelişimini şan-sa bırakmamaktır.

��Hedefler Pratiğimizi

Güçlendirir Her birimde her zaman yapılacak

pek çok iş vardır. Hedefler koymakyapılacak işleri karmaşık olmaktan çı-karır. Eylemlerden eğitim çalışmala-rına, dergi sayısını arttırmaktan, malikonulara kadar tüm işler, belirlenmişhedefler dahilinde sürdürülür; kezaböylece ek olarak gündeme gelen iş-lerin, eylemlerin diğer hedeflerimizi

aksatmasının önüne ge-çilir. Hedefli ve prog-ramlı olmak düzenli ol-maktır; kapasiteyi art-tırmaktır. Hedef sahibikadronun, birimin, ala-nın verimliliği artar,zaman daha verimlikullanılmaya başlanır.Hedefler günlük yaşamıdoldurur. Yoğunlaşma,düşüncede hedefle

meşgul olmayı sağlar. Yeni geliştiri-ci yöntemlerin, üretkenliğin zemini-ni bu yoğunluk yaratır. Hedefine ki-litlenmiş devrimcinin yaşamı, dü-şüncesi, çalışma tarzı, buna göre şe-killenecektir. Mücadeleyi hedeflerleşekillendirmek; memur zihniyetinisöküp atmaktır. Dinamik, inisiyatif-li bir devrimcilik anlayışını oturt-maktır.

Hedefin varlığı, hedefe uygun işbölümünü, komiteleri, görevlendir-meleri beraberinde getirir. Eğer ya-pılan düzenleme yetersiz kalırsa yenibir düzenleme yapılır. Sonra daha iyi-si ve daha iyisi... Hedefe ulaşmakta ıs-rar, örgütlenmelerimizin, komiteleri-mizin, diğer iş bölümlerimizin süreklidaha yetkinleşmesini zorunlu kılar.Hedefe ulaşmak için kendimizi sürekligözden geçirmek durumunda kalırız;bu ise eksikliklerimizle yüzleşmek,

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

31

Yürüyüş

Sayı: 263

Ders: Hedefli Çalışma

Hedefler Koymak,

Kazanma İrademizi

Somutlamaktır

Page 32: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

onları telafi edecek yeniadımlar atmaktır... Yanigelişmektir. Hedefli ol-mak, işte bu anlamda, pra-tiğimizin, örgütlenmemizinadeta lokomotifi gibi birişlev görür.

��Hedefler

Bilinçlendirir,SorumlulukKazandırır

Her eylemimiz, her faaliyetimiz,her örgütlenmemiz, kitleleri kazan-mak, örgütlü hale getirmek içindir. Ör-gütlemek de bir yanıyla, halka birideal ve bir hedef kazandırmaktır.Devrimci bir idealin, devrimci bir he-defin parçası olan herkesin hayatı an-lam kazanır. O hayat artık başkala-rı için de anlam ve önem kazanır. Hal-kın yaşamına bir ideal, bir hedef kat-mak, ondaki yaratıcılığı, isteği, iradeyide harekete geçirmektir.

Her alanda var olan halk ilişkile-rini düşünelim. Bunların önemli birbölümü, yeterince gitmediğimiz, birşekilde atıl halde kalan, üretmeyen,katkısı sınırlı bir potansiyel duru-mundadır. Onlar bir hedefin parçasıhaline getiremediklerimizdir. Bu iliş-kilere dinamizm kazandırmanın biryolu da, onları kendilerine uygunbir hedefin parçası haline getirebil-mektir. Duran gerileyecektir, o haldeküçük de olsa belli hedefler belirle-mek, buna paralel sorumluluklar yük-lemek, onları da geliştirecektir.

Hedefler, bir alanda statüler oluş-masının da önünde engel olur. Yeter-lilik duygusunun önüne geçer. Bir he-defe ulaşmak, ondan sonraki hedefeyönelmeyi getirir. Gelişim süreklikılınır.

Konulan hedeflere ulaşılması, ohedefe ulaşmak için emek veren kad-rolarda, kitlede coşku ve moral yaratır.Yapılabileceği, başarılabileceği inan-cını güçlendirir. Kitlelerdeki güven-sizlik, güvene dönüşür. Ulaşılan herhedefte insanlarımızın kendine güvenibüyür ve önlerine daha büyük hedeflerkoymaya başlarlar.

��Hedefler Geliştirmeli

Hedefleri belirlerken önemle gö-zetilmesi gereken bir diğer nokta, he-deflerin birincisi, ihtiyaçlarımıza,ikincisi gerçekliğimize uygun ol-masıdır. Kadronun veya örgütlen-menin ulaşabileceği hedefleri önünekoyması gerekir. Bunu söylerken ye-tinmeci bir yaklaşım önermiyoruzelbette. Tersine, her hedef kapasite-mizi de zorlamalı; kadronun, taraf-tarların, birimin, alanın hedefe ulaş-mak için kendini belli düzeyde aş-masını, geliştirmesini sağlamalıdır.Var olan potansiyeli dahi harekete ge-çirmeyecek, yeni imkan ve yöntem-leri zorlamayacak bir hedef, gelişti-rici olmayacaktır. Hedef, verimliliğiartırmalı, emek verenleri geliştirme-li, örgütlenmeyi büyütmelidir.

Diğer taraftan hedefler kapasite-mizi zorlarken, gerçekliğimizin öte-sinde olmamalıdır. Sık sık hedeflereulaşılamaması gibi bir durumun ya-şanmasının moral bozukluğu yarata-bileceği unutulmamalıdır.

Hedef, başarma ve kazanma azmidoğurmalıdır. İstek ve heyecan yarat-malıdır. Hedefe ulaşmanın önemli birkısmı, henüz hedefi belirlerken, doğ-ru hedef seçimiyle olur aslında. Geri-si hedefin kendisinin yaratacağı moral,motivasyon ve istekle gelecektir.

Devrimci görevlerimizde coşkuyu,heyecanı hiç düşürmeden, azim ve ka-rarlılığı besleyerek, hedefleri büyü-terek daha iddialı kadrolar, örgütlen-meler olunması sağlanabilir.

��Hedefler Somut Olmalı

Karmaşık, belirsiz hedeflerin an-laşılması, görülmesi ve sahiplenilme-

si zordur. Hedeflerimiz net,anlaşılır olmalıdır. Bireyselveya kolektif hedeflerdehedefin çerçevesi net ola-rak çizilmelidir. Hedefler,belli tarihlerle, rakamsalölçülerle de somutlanma-lıdır.

En basitinden, bir kitapokuyoruz. Şu tarihe kadarbitireceğim diyerek bir ta-rihi hedef olarak koymak,

günlük okunması gereken sayfa mik-tarını belirlemek, bunun için gerekenzamanı ayırmak, kendi iç disiplinimizigüçlendirecektir.

Veya bir alanda dergi sayısını art-tırmayı hedefliyoruz. Dergi sayısınıartıracağız şeklinde bir hedef tespiti,soyuttur. Hedef olarak altı ayda der-gi sayımızı şu kadara çıkaracağız di-yebilmeliyiz. Bu hedefe göre de me-sela aylık olarak arttırılması gerekenmiktarı belirlemek, hedefimizi somutbir program haline getirmektir. Der-gi dağıtımından sorumlu her arkada-şa ve ilişkilerimize dergi sayısını art-tırma hedefi somut rakamlarla ifadeedildiğinde o hedefe ulaşmak ve ka-tedilen mesafeyi denetlemek, kolay-laşacaktır. Örneğin her dergi okuru-nun 6 ay içinde bir okur daha bulmasıgibi hedefler, çalışmamızı geniş kit-leye yayacaktır.

Hedef somutlandıkça hedefe ulaş-ma yolları da önümüze serilir, seçe-neklerimiz çoğalır, bu da başarma ih-timalini güçlendirir.

Kitle çalışmasında da şu sürede şukadar kişiye ulaşmayı hedefleyeceğiz,şu kadar yeni mahalleye veya yeni oku-la, yeni iş yerine gideceğiz gibi, somuthedefler konulmalıdır. Sorunun doğ-ru tespiti, ihtiyacın doğru belirlenme-si ve hedefin netliği, gelişmeyi dahagözle görülür hale getirecektir.

��Hedefi Neye Göre

Belirleyeceğiz?Hedefi doğru belirlemek için so-

runun ve ihtiyacın doğru tespiti önem-lidir demiştik. Genel olarak hedeflerbelirlenirken elimizde bulunanlar,artılar ve eksiler, olumluluklarımız ve

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

32

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Konulan hedeflere ulaşılması, o

hedefe ulaşmak için emek veren

kadrolarda, kitlede coşku ve moral

yaratır. Yapılabileceği, başarılabileceği

inancını güçlendirir. Kitlelerdeki

güvensizlik, güvene dönüşür.

Ulaşılan her hedefte insanlarımızın

kendine güveni büyür ve önlerine

daha büyük hedefler koymaya başlarlar.

Page 33: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

olumsuzluklarımız, hepsibirlikte değerlendirilir.Hedefler belirlenirken tümfaktörlere vakıf olmak,koşulları iyi tahlil etmekönemlidir.

Tanımadığımız biri için,veya bilmediğimiz, vakıfolmadığımız bir birime he-defler belirleyemeyiz.

Hedef belirlemek içintanımak, vakıf olmak, gerektiğindeözel inceleme, araştırma yapmak ge-rekir. Geliştirilmesi gereken yanlarınelerdir, hangi yöntem, nasıl bir tarzuygun olur? Bunlar, o kişilerin, bi-rimlerin özelliklerine göre şekillen-melidir.

Statülerin olduğu, herkesin kendistatülerini dayattığı, hantallaşmış birörgütlenmede, yeterince işlemeyen biralanda, insanların olumlu ve olumsuzözelliklerinin ortaya çıkması bekle-nemez. Bunun için dinamik, üreten,örgütleyen, iş yapan bir çalışma ge-rekir. Bu çalışma içinde pratik, ör-gütlenmenin ve tek tek insanlarımızınbilgi, birikim, deneyim ve eksiklik-lerini ortaya çıkaracaktır. Gerisi yö-neticiye kalır. İstemek, hedef göster-mek, hedefi benimseterek o hedefeyönlendirmek onun işidir. Yönetici, is-temesini, hedefe yöneltmesini bilir. Bukonuda Fidel Castro, CHE için şöy-le der; "Lider olarak son derce kar-deşçe ve insanca davranmasına kar-şın, gerektiğinde sertleşmeyi ve büyüktaleplerde bulunmayı çok iyi bili-yordu. Ne var ki herkesten çok ken-dine karşı böyleydi."

Doğru isteklerde bulunmak, doğ-ru hedefler gösterebilmek, sürecin bü-tününe, hareketin ihtiyaçlarına, yol-daşlarına vakıf olmayla mümkün-dür. Yönetici, görev vereceği, bir he-defe yönlendireceği kişilerin sınırla-rını, gelişme dinamiklerini, bilgi vedonanımını bilendir. Dayı'nın gö-rev vermekte, insanlara çok ayrıntılıvakıf olması, “yapar” güvenini duy-ması, bu güveni duyarken de, onunözelliklerini bilerek işin yapılması sü-recinde gereken müdahale ve yön-lendirmelerde bulunması, insanlarahedef gösterme ve o hedefe doğru yü-

rümesini sağlama açısından kuşkusuzen öğretici örneğimizdir.

��Hedefi Göstermek, Hedefe

Nasıl UlaşılacağınıGöstermekle Tamamlanmalıdır

Hedef, benimsenmelidir. Hede-fe nasıl ulaşılacağı konusunda bir net-lik olmalıdır. İnsanlar, bir hedef gös-terildiğinde neyi nasıl yapacağınıbilmeli, atacağı adımları gözününönünde canlandırabilmeli ve ufku, he-defteki yeri görebilmelidir...

Ancak bunlar olduğu ölçüde hedefsahiplenilir ve benimsenir.

Bir hedef ortaya konulduğundainsanlarımız o hedefe ulaşmak içingüçlü bir coşku ve heyecan, güçlü biristek duymalıdır. Bunun için konulanhedefin önemi ve niteliği, hedefe ulaş-manın hareketimiz ve birimimiz açı-sından önemi, hedefe ulaşıldığındadevrimcinin veya birimin, alanın na-sıl bir adım atmış olacağı kavratılma-lıdır. Bunun kavranması, hedefin ko-lektif olarak sahiplenilmesini sağlar.

Hedefi açıklama, hedef üzerine ko-nuşma, önemini anlatma, ciddiyetleele alınmalıdır. Nasıl olsa bilinir, na-sıl olsa anlaşılır diye düşünmek dahabaştan hedefe doğru yola çıkarken biryanı eksik bırakmak demektir.

Hedef belirlenirken ve açıklanır-ken, önemli olan insanlarımızın he-defe ulaşılabileceğine ikna olmasıdır.İkna olmayan kendini vermez, eme-ğini tam anlamıyla katmaz, bilgisini,birikimini, tecrübelerini ortaya koy-maz. Yasak savar, yüzeysel yapar, ge-çiştirir. Bu durumun önüne geçmekiçin hedef belirleme sürecine hedefeemek verecek olanların katılımınısağlamak gerekir. Bu aynı zamandakolektif bir işleyişin gereğidir. İnsanlar

belirlenmesinde katkıla-rının olduğu, alınan kara-ra ortak olduğu noktada,hedefleri daha çok sahip-lenecektir. Kolektif olarakhedefe ulaşılacağına ina-nıldığında, coşku ve di-namizm katlanacaktır.

��Tüm Hedefler

Devrim Hedefiyle BirleşmeliYaptığımız tüm işler, örgütlenme-

lerimiz, eylemlerimiz, tamamı devrimiçindir. Hedeflerimizi de devrimi ge-liştirmek doğrultusunda belirliyoruzdoğallıkla. Küçük küçük tüm hedefler,büyük devrim hedefimize ulaşmakiçindir. Hedeflerimizin büyük, asıl he-defimizle bağını kurup kadrolarımızdantaraftarlarımıza kadar tüm insanlarımızabu bağı somut olarak gösterip kavrat-mak, kısa vadeli, yerel hedeflerimizinde daha büyük bir sorumlulukla ele alın-masını sağlayacaktır.

Ulaştığımız her yeni insan, dağıttı-ğımız her fazla dergi, örgütlediğimiz heryeni eylem, yeni ulaştığımız her ma-halle, okul, fabrika, propaganda ve aji-tasyonda çalışmalarımıza kattığımızher yeni araç, devrimi geliştirir; bu bi-linçle hareket ettiğimizde, daha fedakar,daha yaratıcı ve daha disiplinli oluruz.

Bu bilinçle baktığımızda, pratikiçindeki her faaliyetimizin, stratejimizile bağını kurabilmeliyiz. Yaptığımızişin, önümüze koyduğumuz hedefin bü-yüklüğü ya da küçüklüğünün, o işlerinhayati olup olmamasının, eylemin kü-çük veya büyük olmasının bir önemiyoktur; yaptığımız her şey, biçimi, bo-yutları ne olursa olsun, devrim yürü-yüşümüzü ilerleten, sınıflar mücadele-sinde önemi ve yeri olan bir iştir. Attı-ğı her adımın, söylediği her sözün, önü-ne koyduğu her hedefin, devrim hede-fiyle bağını görmek, her insanımıziçin, daha büyük bir sorumluluk, dahabüyük bir coşkudur. Koyduğumuz herhedefte bunu yaşayabilmeliyiz.

Sevgili okurlarımız, sevgili arka-daşlar, dersimizi burada noktalıyoruz.Haftaya görüşmek üzere şimdilikhoşçakalın.

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

33

Yürüyüş

Sayı: 263

Hedeflerimizin büyük, asıl hedefimizle

bağını kurup kadrolarımızdan

taraftarlarımıza kadar tüm

insanlarımıza bu bağı somut olarak

gösterip kavratmak, kısa vadeli, yerel

hedeflerimizin de daha büyük bir

sorumlulukla ele alınmasını

sağlayacaktır.

Page 34: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

İstanbul Okmeydanı’nda GençlikFederasyonu’na bağlı Liseli Gençliksorunlarını tartışmak için MercanDüğün Salonu’nda kurultay düzen-ledi.

2 Nisan’da gerçekleşen kurul-tay’da “Bağış Parası Adı AltındaToplanan Paralara Son!, İdareBaskısına, Polis Terörüne, Kame-ralara Hayır!, Üniversiteye GirişSınavları Kaldırılsın!, Günde BirGidiş Bir Geliş Ücretsiz UlaşımSağlansın!, Faşist Disiplin Yönet-meliği Kaldırılsın!, Halk İçin BilimHalk İçin Eğitim İstiyoruz! Ala-cağız!” taleplerinin yazıldığı bir

pankart asıldı.

Anadolu’nun değişik ille-rinden gelen liseli öğrencilerortak sorunlarını tartıştı. Polisbaskısıyla okullarda gericieğitim anlayışının yaygınlaş-tırılmak istendiğini konuşanliseliler, “Beraber çözüm ara-

yalım birleşelim birken, iki oluruzikiysek üç oluruz” diyerek tartıştılar.

İzmir Liseli Gençlik’ten DoğanTaştan kendi okulundan örneklervererek şunları anlattı: “Benim oku-lum normal liseyken egemenlerin‘ayrımı bitiriyoruz tüm liseliler eşitstatüye sahip olacak’ yalanlarıylaAnadolu Lisesi oldu’. Kantinci bunufırsat bilerek fiyatlara zam yaptı.Üstelik Anadolu Lisesi, arkadaşları-mızın öğle arasında dışarı çıkmasınıfaşist yönetim üzerinden yasakladı.Buna karşılık bizler okuldaki ilerici,demokrat, yurtsever, devrimci genç-lerle konuşarak öncelikle müdür yar-

dımcısına gittik. Fiyatların düşürül-mesi, öğle arasında dışarıya çıkmahakkımıza ilişkin taleplerimizi ile-terek 2 gün süren bir kantin boykotuörgütledik ve kazandık.Her ilin tem-silcisi konuşma yaptı. İstanbul Lise-li Gençlik adına konuşan HarranAydın şunları söyledi: “Okul yöne-timiyle işbirliği içerisinde olan polis-ler sınıflara girip öğrencileri döverektedirgin ediyor. Polis aleni bir şekil-de okullara uyuşturucu sokuyor.”

İstanbul Liseli Gençlik adınakonuşan Ahmet Bay ise konuşma-sında öğrencilerin üniversite sınavı-nı kazanmak için dershanelere gitmekzorunda kaldıklarını ve bunun için heray ailelerin 1 milyarın üzerinde paraödemek zorunda kaldıklarını söyle-di. Konuşmaların ardından kısa birsinevizyon gösterimi yapılarak tümillerden gelen liseliler birer şiir oku-du. Şair Ruhan Mavruk da okuduğuşiirlerle kurultaya destek verdi.

Kurultayda Pınar Sağ da bir din-leti verdi. Konserde halaylar çekildive kurultayda Dev-Genç marşı söy-lendi. 50 kişinin katıldığı kurultay“Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Gençliler, Mahir Hüseyin Ulaş Kur-tuluşa Kadar Savaş” sloganlarıylasona erdi.

Liseli Gençlik Kurultay’da Buluştu:

“Beraber çözüm arayalım, birleşelim bir iken iki oluruz, ikiysek üç...”

3 Nisan günü İzmir GençlikDerneği Girişimi, Buca Forbes'teparasız eğitim talebiyle bir eylemyaparak açlık grevine başladı.

Eylem öncesinde çadıra izin ver-meyeceklerini söyleyen sivil polis-ler Dev-Gençliler’i tehdit ettiler.Parasız eğitim çadırı açmakta karar-lı olduklarını söyleyen GençlikFederasyonu üyeleri, çadırlarınİstanbul, Eskişehir ve Kocaeli’ndede açılmış olduğunu ve çadır açma-nın demokratik hakları olduğunubelirttiler. Bedeli ne olursa olsunçadırlarını açmakta kararlı oldukla-rını söyleyen Dev-Genç'liler, tümbaskı ve engellemelere karşın basınaçıklamasını okudular.

Basın açıklamasında parasız

eğitimin bir hak olduğu ancak ülke-mizde sadece parası olanın okuya-bildiği; bu sorunun sadece öğrencigençliği değil 70 milyon halkı ilgi-lendirdiği anlatıldı. Parasız eğitimpankartı açtıkları için 13 aydırhukuksuz bir şekilde tutuklu bulu-nan Ferhat Tüzer ve BernaYılmaz'ın serbest bırakılması içinTürkiye’nin dört bir yanında çadır-lar açtıklarını ve açlık grevleri yap-tıklarını söyleyen Dev-Genç'liler,7-10 Nisan tarihleri arasında BucaForbes'te Ferhat ve Berna için 7günlük açlık grevi yapacaklarınısöyleyerek açıklamaya son verdi.Çadırın ilk günü olan 4 Nisan günüDev-Gençliler devamlı olarak bil-diri dağıtıp, halka parasız eğitimin

bir insanın en temel hakkı olduğu-nu ve bunu ücretsiz alması, gerekti-ğini anlattılar.

İzmir Gençlik DerneğiGirişimi'nin Buca Forbes'deki çadı-rının ikinci günü olan 5 Nisan tari-hinde ise polis ve zabıtanın tacizle-ri vardı. Zabıtanın ve polisin buçabasını Dev-Genç’liler boşaçıkardı. Çadırı tüm gün boyuncaHalk Cepheli ailele rde yalnızbırakmadı. Gün sonunda 880 imzatoplandı 500 bildiri dağıtıldı.

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

34

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Dev-Gençliler, Talepleri İçin İzmir’de Çadır Açtılar

Page 35: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

35

Yürüyüş

Sayı: 263

Yapılan her sınavdan sonra yasorular hatalı çıkıyor ya sınav soru-ları çalınmış oluyor ya da son YGS’de olduğu gibi cevaplar şifreli çıkıyor.

Sınav sistemi yıllardır ülkemizdeöğrencileri eleme gibi yanlış bir amaç-la kullanıldığı gibi, baştan aşağıya yan-lış bir şekilde uygulanmaktadır.

Her sene değişik isimlerde yapboztahtası gibi uygulanan bu sınavlardaöğrenciler, adeta denek gibi kulla-nılmaktadır. ‘Olmadı mı? Tekraruygularız!” diye düşünülmekte, gidenbir sene önemsiz görülmektedir.

Bu sene de 27 Mart’ta gerçekleş-tirilen YGS’de diğer seneleri arat-mayan tablolar çıktı ortaya.

Bu seneki sınavda çıkan 160 soru-dan yaklaşık 80 tanesinin cevapları-na “şifreli” bir yöntemle ulaşılabildi-ği açığa çıktı. Mesela, 40 soruluk birmatematik testi bu yöntemle 10 daki-kada çözülmüş oluyor.

”ÖSYM bugüne kadar olmadığı

kadar şeffaf ve açık olmuştur. Yap-tığı her işin hesabını vermiştir...”

diyen ÖSYM Başkanı Ali Demir,yalancılıklarını ortaya koymaktadır.ÖSYM’nin nasıl bir kurum olduğuçalınan sorulardan, verilen kopyalar-dan, mağdur edilen biz öğrencilertarafından iyi bilinmektedir.ÖSYM’nin “onur” duyabileceği tekşey yaptıklarının hesabını vermekdeğil, düzene yalakalık yapmaktır.ÖSYM bugüne kadar yaptığı hiçbirşeyin hesabını vermemiş, aksine sah-tekarlıklarına yenilerini eklemiştir.

Bu seneki sınava dışarıdan kalemdahi almayarak kopyayı engelledik-lerini kanıtlamaya çalışan ÖSYM,göz boyamaya çalışıyor. Halkın güzelbir deyişi vardır: Hırsız içerden olun-ca kilit dayanmaz!

Sınav günü öğrenciler didik didikarandı. Güya AKP ve ÖSYM, kopyaçekilmesini engelleyecekti. Oysa hır-sız içerde! Öyle olunca kapıdakipolis neyi engelleyecek? AKP’ninolduğu her yerde bir hilekarlık, sah-

tekarlık, düzenbazlık vardır.ÖSYM’de de böyle olduğu açığaçıktı. Yıllardır sürüyor bu oyun aslın-da. Fethullah Hoca’nın talebelerininher sene birinci yapılıp, Fethullahçıokulların, dershanelerin reklamlarıyapılıyordu. Acaba o birinciliklernasıl elde ediliyor, şimdi her şeyisormak gerekir.

ÖSYM de düzenin tüm kurumla-rı gibi çürümüştür. Eğitim üzerindendaha fazla rant elde etmek isteyenle-rin elinde bir oyuncaktır. Bugün kar-şımıza şifreli cevap olarak çıkan hile-karlıklar yarın farklı biçimlerde hepkarşımıza çıkacaktır.

Bizim gençlik olarak unutmama-mız gereken diğer bir şey ise şudur:ÖSYM tarafından hazırlanan ve “gele-ceğimizi” belirleyen bu sınavlar birçözüm değildir. Binlerce üniversitemezunun işsiz olması, bunun kanıtı-dır. Bizler için çözüm ise ÖSYM,YÖK ve bunun gibi olan düzeninkurumlarına ve düzene karşı mücadeleetmektir.

GençliğinGündeminden

10 Nisan-17 Nisan15 Nisan 1993: İstanbul’da tüm üni-

versitelere Umudun bayrağı asıldı.

Nisan Direnişleri:

14 Nisan 1987:

“Tek Tip Yasaya Hayır” diyen gençlikİstanbul’da Beyazıt’ta toplandı. 2 bin kişiyürüyüşe geçti. Yürüyüşe polis saldırdı. 63kişi gözaltına alındı. 31 kişi tutuklandı.

15 Nisan 1987:

ANAP iktidarı İstanbul’daki direniş son-rası yasayı geri çektiğini açıkladı. Buna rağ-men “arkadaşlarımız gözaltında” diyerek,revizyonistlerin tüm çabalarına rağmen kor-tejin önüne geçen Dev-Genç’liler, 3 ayrı nok-tadan toplamda 5 bin kişiyle çatışa çatışaKızılay’a çıktılar. Ankara’da da 60 kişitutuklandı.

gençliğin tarihinden

Şifreli Cevap AnahtarıÖSYM’yi Temsil Ediyor!

Dev-Genç’liler ParasızEğitim kampanyası kapsamın-da her gün Galatasaray Lisesiönünde imza masası açmayadevam ediyorlar.

1 Nisan 2011 tarihindeGalatasaray Lisesi önünde“Parasız Eğitim İstiyoruz,Alacağız” kampanyası kapsa-mında 16.00-19.00 saatleri ara-sında imza topladı.

Bir ara masanın karşısındadurup keyfi GBT yapan polis,ortamı provoke etmek istese deçekilen ajitasyonlarla insanlar osüre boyunca masayı boş bırak-madı. Masada toplam 196 imzatoplandı, 2 adet Yürüyüş dergi-si halka ulaştırıldı ve 400 kadarkonser bildirisi dağıtıldı.

3 Nisan pazar günü de açılan

masada yapılan konuşmalardasürekli olarak parasız eğitiminbir hak olduğu, Ferhat Tüzer’le,Berna Yılmaz’ın TayyipErdoğan’ın karşısında parasızeğitimi dile getirdikleri için 1yıldır tutuklu olduğu ve 15 yıllayargılandığı anlatıldı.

Ayrıca Grup Yorum’un 17Nisan’da yapacağı “BağımsızTürkiye” konserinin bildirisinidağıtan İdil Kültür Merkeziçalışanları da masaya geldi.Halkın da katılımıyla hep bir-likte halaylar çekildi.

Ülkemizde Gençlik

Parasız EğitimMücadelemiz Sürüyor

Page 36: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Bir direniş destanının ya-zıldığı yerde, Kızıldere’dey-dik!

Mahir Çayan ve yoldaş-larının saatlerce çarpışıp tes-lim olmadıkları ve Türkiyehalklarına bir miras bırakarakşehit düştükleri kerpiç evinönünde, KIZILDERE’DEY-DİK!

Gençlik olarak oraday-dık. Dev-Gençliler, onlaraçok şey borçludur. Dev-Genç’in, yani bizim örgütlü-lüğümüzün, kimliğimizin ya-ratıcısıdır onlar.

Kızıldere sana biz de ge-liriz! Mahir yoldaş sana yinegeliriz!

39 yıldır düşmüyor butürkü dilimizden. 39 yıldırtıpkı bu türküyü söyler gibiyüzlerce kez Mahirler’le be-raberdik. Boykotlarda, işgal-lerde, emperyalizme karşı ey-lemlerde onların geleneğininsürdürücüsüydük. 39 yıl bo-yunca hep Kızıldere’deydik.39 yıldır her kuşatmada dili-mizde sloganlarımızla Çifte-havuzlar’da, Bağcılar’da ol-duğu gibi Mahirler’le yan ya-naydık. Dersim dağlarında,Canikler’de, Toroslar’da, Bal-kıcalar’da ve tutsaklık koşul-larında, “Teslim Olun” çağ-rısının yapıldığı her yerdeMahir ve yoldaşlarıyla yan ya-naydık. Mahirlerle beraber,aynı cevapları verdik, yanyana omuz omuza direndik,savaştık.

Mahirler’in emperyalizmve işbirlikçilerine teslim ol-madıkları o kerpiç evin önün-deyiz! Revizyonizmden,oportünizmden kopuşun, ik-tidarın silah yoluyla zorla

alınabileceğinin, dayanışma-nın, cüretin ve yenilmezliğinsimgesidir o kerpiç ev!

İşte yenilmezliğimiz!

Yüzlerce Mahir yüreklive Mahir yürekli Dev-Genç-liler, kerpiç evin önünde şe-hitlerine devrim sözü vererekve devrim andı içerek, Ma-hirler’i anmaktadır!

İşte kararlılığımız!

Yüzlerce Mahir yürekliKızıldere yolundaki savaşı-mızın, cüretimizin kararlılı-ğını haykırmaktadır!

Kızıldere’deydik, Mahirve yoldaşlarının katledildiğio kerpiç evin önündeydik.Ve bundan sonra da olmayadevam edeceğiz!

Yıllardır fiziki olarak Kı-zıldere’de olmasak da, Ma-hirler’i bir destan yazdıklarıyerde anamasak da, 40 yıldıremperyalizm ve oligarşiyekarşı kesintisiz olarak sür-dürdüğümüz mücadelemiz-le, On’ları unutturmak iste-yenlere büyük darbeler vur-duk.

Emperyalizm ve yerli iş-birlikçilerinden hesap sora-rak, zulmün önünde baş eğ-meden savaşarak, kuşatıldı-ğımız her yeri Kızıldere’ye çe-virerek yine geleceğiz!

Geleneklerimize yeni ge-lenekler ekleyerek, düşmanınyüzüne “Bize Ölüm Yok”diye haykırarak “Ölen AmaYenilmeyen” bir geleneğinsavunucuları olarak,

Mahir’in önderliği ve Da-yı’nın kılavuzluğunda Kızıl-dere manifestosu yolundamücadelemizi daha da büyü-teceğiz!

Kızıldere, Dev-Genç’lilerinEn Değerli Mirasıdır

Şişli Lisesi’nde okul çıkışı saatlerinde okulönünde “Parasız, Bilimsel, Demokratik Liselerİstiyoruz Alacağız” kampanyası çerçevesindeyapılacak kurultaya çağrı bildirileri dağıtanGençlik Federasyonu üyeleri gözaltına alındı.Gözaltına alınanlardan Ekin Dalbudak, HarranAydın, Cemray Baş Şişli Emniyet Müdürlüğü’negötürülürken, Baki Can Işık da Şişli Çocuk Büroamirliğine götürüldü. Dört öğrenci, yaklaşık 3,5saat gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıl-dılar.

Gençlik Federasyonu gözaltılarla ilgili biryazılı açıklama yaparak parasız, bilimsel, de-mokratik eğitim istemenin suç olmadığını belir-terek baskıların mücadelelerini engelleyemeye-ceğini vurguladı.

Parasız Eğitim İsteyenleregözaltı!..

Kuruluş çalışmaları devam eden BoğaziçiÜniversitesi Halkbilim Topluluğu 31 Mart2011 Perşembe günü ilk programını gerçekleş-tirdi. Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüs’teEğitim-Sen odasında yapılan programdaAnadolu’nun Kayıp Şarkıları belgesel filmi-nin gösterimi yapıldı. Film gösteriminden önceve program sonrası yapılan sohbetlerdeHalkbilim Kulübü’nün amaçları ve çeşitli konu-lara bakış açısı anlatıldı. Kulübün kuruluş çalış-maları hakkında bilgiler verildi. Program katı-lanlardan kulübe yeni üye kayıtları alındı. Ayrıcakulübün her hafta düzenli olarak yaptığı toplan-tılara çağrı yapıldı. Programa 36 kişi katıldı.

Ayrıca Boğaziçi Üniversitesi HalkbilimTopluluğu, yapacakları diğer eylemlerin duyuru-su için Kuzey Kampus kantini önünde duyurumasası açtı.

Boğaziçi Üniversitesi Halk Bilim Topluluğu ilk programını gerçekleştirdi

ÜÜllkkeemmiizzddee GGeennççlliikk

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

3366

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

GGeennççlliikkFFeeddeerraassyyoonnuu’’nnddaann

Page 37: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

12 Eylul 1980’deki Amerikancıfaşist cuntadan sonra 1 Mayıs uzunyıllar kitlesel olarak kutlanamadı.

Ancak devrimciler en zor koşul-larda bile 1 Mayıs’ı kutlamayı, sahip-lenmeyi unutmadılar. Pankartları, bil-dirileri ve gösterileri ile faşist cunta-nın unutturmaya çalıştığı 1 Mayıs’ısahiplendiler.

Cuntanın halkın üzerine “ölü top-rağı” serpme çabaları devrimcileriniradi çabalarıyla adım adım kırılma-ya çalışılırken, 1986’lardan itibarengençlik ile başlayan mücadele halkındiğer kesimlerini de etkiledi.

Gençliğin, mücadelesinin gide-rek militanlaşması ve kitleselleşme-sine paralel olarak, mücadelesi geli-şen bir diğer kesim işçi sınıfı idi. İlkprotestolar, grevler, bu dönemdeyavaş yavaş boy vermeye başladı.

1 Mayıs’ı kutlamak için sokaklardaydık

Cunta sonrası mücadeleyi adımadım geliştiren Devrimci hareketinişçi sınıfı içindeki önderliği altında,1987 Ağustos’unda Migros grevibaşlatıldı. Tekelci burjuvazinin enkodamanlarından Koçlar’ın süper-market zinciri olan MİGROS’takigrev cunta sonrası işçi hareketinin eniddialı, en güçlü çıkışı olmuş, dişe dişsürdürülen bir mücadele ile grevzaferle sonuçlandırılmıştı.

Grev sonrası yapılan sözleşmeile 1 Mayıs kazanılmış ve 1 Mayıs;“işçilerin ve emekçilerin bayramı”olarak kabul edilmiştir. Bu kazanım1 Mayıs mücadelesinin geliştirilme-si açısından da önemlidir. Ve büyükbir moral olması yanında büyük birgüçtür.

Devrimciler, mücadeleyi her alan-da örgütleyip, geliştirmeye çalışırken,1988 1 Mayıs’ını da bu bakış açısı ileele aldılar. 1987 1 Mayıs’ını salonlarahapseden sendikacılara karşı, artık 1Mayıs konusunda da adımlar atmanınzamanıydı.

Dev rim ci ha re ket, süreci değer-lendirerek, mücadeleyi geliştirecek biradım daha attı. 1988 1 Ma yıs’ınınalan lar da kut lan ma sı ka ra rını aldı.

Devrimciler; “1 Mayıs SalonlardaDeğil, 1 Mayıs AlanındaKutlanmalı” sloganı ile 1 Mayıs’ınkitlesel ve alanlarda kutlanması içinyeni bir süreci de başlatmış oldular.

Devrimciler bu sürece hazırlanır-ken, oligarşi de 1 Mayıs’ı engellemek,yaptırmamak için faşist terörü tır-mandırdı.

Oligarşi, 1 Mayıs öncesinde,basında, televizyonlarda yayınladığıtehdit bildirileri ile 1 Mayıs’ı yaptır-mayacağını ilan edip, halkı sindir-meye çalıştı.

Saldırılarını gözaltı terörü ilesürdürdü. 1 Mayıs’la ilgili eylemhazırlığında olan iki Devrimci Sol

savaşçısını, Salih Kul ve ÖztürkAcari’yi Okmeydanı’nda 30 Nisan1988’de bulunduğu evi kuşatarakkatletti.

1 Mayıs günü tüm baskılara,saldırı ve gözaltılara karşın 5 binkişi İstanbul Taksim’de 1 MayısAlanı’na doğru yürümeye başladı.Oligarşi, İstanbul’a ve 1 Mayıs ala-nına yığınak yapmış, devrimcile-ri alana sokmamak için kendinceher tedbir almıştı.

Po lis, 1 Ma yıs Ala nı’na çı kantüm caddeleri, sokakları tut muş,sokak başlarına işkenceci katilleriniyığmıştı. Polis top lan ma anın danbaş la ya rak kit le ye kar şı sal dı rı yageç ti. Kit le sa at ler ce po lis sal dı rı sı nakar şı di ren di.

Binlerce devrimci 1 MayısAlanı’na girme kararlılığı ve on yıl -la rın bi ri ken öf ke si ve coş ku suy la ba -ri kat ları zor ladı. Saatlerce, cad decad de, so kak so kak sür dü ça tış ma lar.

Binlerce polise, işkencecileri sal-dırılarına karşın kitle 1 MayısAlanı’na çıkan cadde ve sokakları terkedip gitmiyor, toplanıp tekrar bari-katları zorluyordu.

O gün 1 Mayıs Alanı etrafındasüren çatışmalar, gösterilen kararlılıkcun ta son ra sın da pa si fi kas yo nun kı -rıl ma sı açı sın dan önemli bir rol oyna-yacak, yeni direnişlere örnek ola-caktı.

1 Mayıs’ta yüzlerce gözaltı veril-di. O gün binlerce insan alana ulaşa-masa da herkes açıkça görmüştü ki,1 Mayıs’ın kazanılmasını, artık kim-se engelleyemez, kimse başlayan bukavgayı durduramazdı.

Oligarşinin 1 Mayıs korkusu ve sokak sokak çatışan devrimciler

1988 1 Mayıs’ı öncesi iki dev-

Başlarken...1 Mayıs 2011’de Taksim’i bir kez

daha zaptetmenin hazırlıklarının yapıl-dığı bu günlerde 1 Mayıs ile ilgili yenibir diziye başladık.

Dizimizde, devrimcilerin 1 Mayıs’ıkazanmak için hangi politikaları geliş-tirdiklerini, ödenen bedelleri ve 1Mayıs’ın nasıl çatışa çatışa kazanıl-dığını okuyacaksınız.

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

37

1 Mayıs’ı kazanmak için yasaklara, barikatlarakarşı direnen Dalcılar!

1

Page 38: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

rimcinin çatışarak şehit düşmesi, 1Mayıs’ta Taksim’e çıkma kararlılığıile hareket edilmesi ve 1 Mayıs Alanıönünde barikatlarda süren çatışmalar,1989 1 Mayıs’ının yönünü de belir-lemişti.

1989 1 Mayıs’ına gelindiğinde,Devrimci hareket, reformist, sarı sen-dikacı tüm eğilimleri bir yana bıra-karak, devrimci politikayı ortayakoydu.

Devrimciler yasallığa, statükola-ra boyun eğmeden, 1 Mayıs Alanı’nıkazanma hedefini önüne koyacak; 1Mayıs’ı Taksim’de kutlamak içinbedelleri göze alacaktı.

1988 yılında gösterilen kararlılık,1989 1 Mayıs’ında ellerde taş, sokaksokak çatışan irade olacaktı.

Devrimciler 1 Mayıs’ı Taksim’dekutlamak için hazırlıklar yaparken,oligarşi de boş durmuyor, günleröncesinden halka ve devrimcilerekarşı psikolojik savaş başlatıyordu.

Mesela, “Çıkması muhtemel olay-

lara karşı 18 bin polis ve bekçininyanısıra, 18 bin askerin de hazır bek-letileceği ”ni açıklıyordu oligarşininsözcüleri. İşçilere, emekçilere gözdağıvererek, Taksim’de 1 Mayıs kutlan-ması talebinin sahiplenilmesini engel-lemeye çalışıyorlardı.

İstanbul Emniyet Müdürü HamdiArdalı “Sade vatandaştan... işleriyoksa Taksim Meydanı’na çıkma-malarını” istiyordu. Bunun anlamıaçıktı. Oligarşi açıkça, emekçileresavaş ilan etmişti.

Dönemin Devlet Bakanı CemilÇiçek: “Tarihi takvimlerden değil,zihinlerden çıkarmak gerekir...”diyerek 1 Mayıs’a olan düşmanlık-larını gösteriyordu.

Ülkeyi yöneten faşist kafalardemokratik hakları, 1 Mayıs’ı emek-çilere lüks olarak görüyorlardı. Amaoligarşinin gücü 1 Mayıs’ı zihinlerdençıkarmaya yetmedi.

1 Mayıs günü alanı zorlayan dev-rimciler düzenli kortejler halindeönce İstiklal Caddesi’nden ardındanda Tarlabaşı ve Şişhane’den Taksim’egirmeye çalıştılar.

Oligarşinin polisi tarafından kuru-lan barikatlar önünde çatışarak defa-larca alana girmeye çalıştı devrimci-ler. Çatışma uzun sürdü.Devrimcilerin direnişini engelleye-meyen polis, bu kez kitleyi silahlar-la taramaya başladı.

1 Mayıs’ı Dalcılar’la kazandık!

Çatışmalar sürerken polisin hedefgözeterek açtığı ateş sonucuŞişhane’de Mehmet Akif Dalcı şehitduştu. Mehmet Akif Dalcı’yı katle-den trafik polisi Kazım Çakmakçıdaha sonra Devrimci hareket tara-fından cezalandırıldı.

Dalcı’nın şehitliği, verilen onlar-ca yaralı ve gözaltına alınıp tutukla-nan onlarca tutsak ile ödenen bedel-ler, gösterilen siyasi kararlılık, 1Mayıs’ı siyasi olarak kazandırmıştı.

1 Mayıs’ı savunmak, 1 Mayıs’akatılmak meşru ve haklıydı. Bu 1Mayıs için verilen mücadele ile her-

kese kabul ettirildi.

1990’da TÜRK-İŞ’in salonda kut-lama çabası dışında herkes Taksimkonusunda hemfikirdi. Kuşkusuzşehitlerle ödenen mücadele sağla-mıştı bunu.

Ancak oligarşi, 1 Mayıslar’dasaldırmaya devam edecekti. 1 Mayısöncesi ANAP hukumetinin ateş açı-lacağı tehditleri bazı sendikacılarıetkilese de devrimciler kararlılıkları-nı sürdürdüler.

1 Mayıs günü tam bir terör estir-diler. Oligarşi, 1 Mayıs sabahı sade-ce 1 Mayıs Alanı’na yığınak yapma-mış, İstanbul’u deyim yerindeyseişgal etmişti.

Eminönü, Otogar, istasyonlar kısa-ca hemen her yere polis yığınağı yap-mışlardı. Oligarşinin 1 Mayıs korkusubüyüktü. 1 Mayıs’a katılacak emekçi-lerin toplanabileceklerini düşündükle-ri her yeri tutmuş, kapatmışlardı.

Devrimciler, Unkapanı’nda, Ka -sım pa şa’da pan kart la rını aça rak, Pe -ra Pa las ve Har bi ye çev re sin de po lis -le ça tışarak yü rü dü ler. Polisin bari-katlarını zorladılar.

Caddelerden, sokaklardan 4 binkişi gözaltına alındı. Oligarşi, gözal-tı terörü ile 1 Mayıs’ı engellemeyeçalıştı. Polisin açtığı ateşte çok sayı-da insan yaralanırken, Gulay Becerenisimli öğrenci sırtından vurularakfelç oldu.

1 Mayıs bu saldırılara, kuşatmayakarşın devrimciler önderliğinde kut-landı yine.

- Sürecek -

Mahkemelerde1 Mayıs’ı savundular

1989 1 Mayıs’ında aralarındadaha sonra mücadelenin çeşitlialanlarında şehit düşecek olanBuluthan Kangalgil ve Satı Taş’ında bulunduğu tutuklanan devrim-ciler, işkencehanelerde ve mahke-melerde 1 Mayıs’ın haklılığınısavundular.

“1. Şubede ise işkence ile daya-ğın yanında değişik bir taktik degundeme sokuldu. Uygulanmayaçalışılan bu taktik iktidarın 1 Mayıspolitikasını gözler önune serdiğigibi bu davanın temelsizliğini veaçılışındaki temel amacı da ortayakoyuyordu.

Polis bizleri “1 Mayıs’a katıl-madım... 1 Mayıs İşçi Bayramıdeğildir” biçiminde ifade vermekiçin zorluyor, bu şekilde ifade ver-diğimiz taktirde serbest bırakıla-cağımızı söylüyordu.” (1989 1Mayıs Alanı’nda Taş Değil YürektiElimizdeki, Haziran Yayınevi, syf:15)

Katiller direnişi kırmakiçin halka kurşunyağdırdılar. Bu saldırılar daMehmet Akif Dalcı şehitdüştü.

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

38

Page 39: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

39

Yürüyüş

Sayı: 263

1 Mayıs, ülkemizde onyıllara ya-yılan bir çatışmanın adı olmuştur. 1 Ma-yıs’ı kutlama hakkını kazanmak için,alanları kazanmak için, ve nihayet 1Mayıs Alanı’nı kazanmak için adımadım, aşama aşama savaşılmıştır

Bu savaş, hemen her yıl, esasolarak iki cephede birden sürmüştür.Bir yandan oligarşinin yasaklarına,baskılarına karşı mücadele edilirken,diğer yandan sarı sendikacılığa, za-man zaman MGK sendikacılığı hali-ni alan düzen sendikacılığına, refor-mizme karşı da zorlu bir kavga ve-rilmiştir. Devrimcilerin karşısındakiiki cephe, zaman zaman doğrudanveya zımnen birlikte hareket etmiştir.

Birçok ayrışmayla gelişti 1 Mayısmücadelesi. Her ayrışma, aynı za-manda çatışma demekti. Dolayısıy-la, 1 Mayıs’ı kazandıysak, alanları ka-zandıysak, bu sayısız çatışmanın so-nucunda olmuştur.

İlk ayrışma; 24 Temmuz mu,1 Mayıs mı ayrışmasıdır! 12 Eylülcuntasının iş başına gelmesindensonra, 1 Mayıs’ın yerine, 1963’teGrev ve Toplu Sözleşme yasalarınınyürürlüğe girdiği tarih olan 24 Tem-muz’u koymak, böylece 1 Mayıs’ıunutturmak istediler. Türk-İş bu po-litikanın başını çekti. DİSK’in deyokluğunda işçi kitlelerine bu günü

benimsetmek istediler. Ama devrim-ciler, buna izin vermediler; her yıl ma-halllelerde düzenlenen küçük yasadışıgösterilerden fabrikalardaki anma-lara kadar, yazılamalara kadar, 1 Ma-yıs unutturulmadı.

İkinci ayrışma; salon mu alanmı ayrışmasıdır. 1987 1 Ma yıs’ındare for mist sen di ka cı lar ve ay dın larsa lon da bir kut lama yaptılar. Dö-nem, devrimcilerin önderliğinde gen-çliğin ve işçilerin mücadelesinin ge-liştiği bir dönemdir. Bu anlamda dev-rimciler, 1988’de “1 Ma yıs Sa lon lar -da De ğil, 1 Ma yıs Alan lar da Kut lan -ma lı dır” slo ga nıyla sürece müdahaleettiler. Düzen sendikacılığı birkaçkez salonda kutlama girişiminde bu-lunsalar da, yanlarında pek kimseyibulamadılar. 1988’de 1 Mayıs alan-lara taşındı ve bir daha asla kimse onuyeniden salonlara döndüremeyecek-ti.

1989’da ayrışma çeşitlendi. Dev-rimciler, Taksim’e çıkma kararlılığıylaTaksim önlerinde olacaklardı yine.Türk-İş sendikacılığı, yine bir salonmanevrası peşindeydi ve yine yal-nızdık. Reformizm ise, Taksim önün-deki çatışmanın şiddetinden kaçıpAbide-i Hürriyet’i keşfedecekti.

Devrimciler, o 1 Mayıs’ta karar-laştırdıkları gibi tüm coşkuları, ka-rarlılıkları ve sınıf bilinçleriyle Tak-

sim’e çıkan yollarda çatıştılar. Meh -met Akif Dal cı bu çatışmalardaşehit düştü.

1989’daki bu “üç politika”dan ge-riye, tarihe yalnız Dalcılar kaldı.

1990’da salon-alan ayrışması de-vam ediyordu; ama devrimci kararlılıkkarşısında, Dalcılar karşısında salo-nu savunanları dinleyenler daha azdı.1 Mayıs’ı salona hapsetmekte ısrar-lı olan Türk-İş’in yanında o senekimse yoktu. Hemen tüm kesimler,Taksim diyordu. 1990’da Dalcılarvardı yine. 5000 Mehmet yürüyordu.

Üçüncü ayrışma: MGK ica-zetinde 1 Mayıs, devrimci 1 Mayıs...Bir yandan 1 Mayıs için verilen mi-litan kavga, bir yandan Zonguldakgrevinde somutlanan işçi sınıfı mü-cadelesindeki gelişmeler sonucunda1 Mayıs’ın yasallaşması talebi kabulettirildi. Oligarşinin 1 Mayıs’ı tanı-maktan başka yolu kalmamıştı.

1995 ve 1996’da İstanbul Kadı-köy’de yapılan 1 Mayıslar, tama-men devrimcilerin damgasıyla şe-killendi. Oligarşi bu devrimci çıkışailk cevabını 1996 1 Mayıs’ındakikatliamıyla verdi. Alanı tam 150 binkişinin doldurduğu ve Cephe’nin 30bin kişiyle yürüdüğü 1996 1 Mayıs’ıateş altında bir 1 Mayıs oldu. Bu kit-lesel ve Cephe damgalı 1 Mayıs,

Bu tarihi yoksaymak, 1 Mayıs içindökülen kana vealınterinesaygısızlıktır... Konfederasyonlar veOdalar, 1 Mayıs’ıtekellerine almayaçalışmaktan, bumücadelede ter ve kandökenleri yok saymaktanvazgeçmelidirler!

Reformizm, legal particilikve düzen sendikacılığı, bu

mücadelede çoğu kez,statükoların, icazetin,

yanlış politikalarınyanında, yanlış yerlerde

yer aldılar... Eğer onların politika ve

tutumları hakim olsaydı,1 Mayıs’ı, alanları venihayet 1 Mayıs Alanı’nı

kazanamayacaktık!

1 Mayıs Dalcılar’la Kazanılmıştır

Page 40: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

40

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

oligarşi için bir dönüm noktası oldu.Oligarşi, bu noktadan sonra 1 Ma-yıslar’ın devrimci özünü yoketmeyeyönelik politikalarını ve manevrala-rını yoğunlaştırdı.

1997 1 Mayıs’ı, Abide-i Hürri-yet’e kaydırılmıştı ve bu 1 Mayıs,MGK sendikacılarıyla polisin dev-rimcileri 1 Mayıs alanına almama tav-rına sahne oldu. Polis dayatmalarınıkabul etmeyen devrimciler, alanın dı-şında, meşru bir 1 Mayıs kutlamasıyaptılar.

1998’de de sürdü bu ayrışma vepolitika. Yine Abide-i Hürriyet’teyapılan 1 Mayıs’ta MGK po li ti ka la -rı et ra fın da odak la nan sen di ka cı lardev rim ci le ri 1 Ma yıs’a kat ma makiçin her yönteme başvurdular. O güniki 1 Ma yıs var dır; Bi ri, “MGKsen di ka cı la rı ve sol cu la rı”nın ya niMGK’nın 1 Ma yı s’ıdır. Di ğer isehal kın ve devrimcilerin 1 Ma yıs’ı...Ayrışma sürüyordu.

Dördüncü ayrışma: Statü-koculuk ve devrimcilik ayrışması yada Abide-i Hürriyet kapanından çı-kıp çıkmama... 1990’ların sonların-daki MGK manevraları düzen sendi-kacılığının, reformizmin yalpalama-ları etkisizleştirilerek, 1 Mayıs tekrarkazanılmıştı. Oligarşi bu kazanımlarsonucunda saldıramaz hale geldi.Ancak Abide-i Hürriyet’teki statüko,bir noktadan itibaren 1 Mayıs vedevrimciler açısından bir kapanadönüştü. Oligarşi, Abide-i Hürri-yet’teki statükoyu, 1 Mayıs’ı tecritetme aracı olarak kullanmaya başla-dı. Dün bir kazanım olan Abide-i Hür-riyet, bugün bir engele dönüşüyordu.O halde statükocu davranmayıp butecrit politikasını da kırıp aşmak ge-rekiyordu. Bu noktada devrimcilerin“Abide-i Hürriyet kapanından çıka-lım” önerisi yeni bir ayrışmayı yarattı.

2003 yı lı 1 Ma yıs’ının ar dın danDev rim ci Ha re ket şunu önerdi: “Ar -tık Abi de-i Hür ri yet ka pa nı na son ver -me nin za ma nı gel miş tir. 2004 1 MA -YIS’IN DA HE DEF TAK SİM ALA -NI OL MA LI DIR.”

Dev rim ci ha re ketin politikası, sta-tükonun aşılmasının da yolunu açtı.

Tak sim he de fi ortaya konuldu. Oli-garşi tehditler yağdırdı. TÜRK-İŞ,bozgunculuk ve bö lü cü lük misyonu-nu sürdürerek, Abi de-i Hür ri yet ka pa -nın dan ay rıl mayacağını açıkladı.EMEP, De mok ra tik Hak lar Plat for -mu, Par ti zan, Dev rim ci Ha re ket veAlın te ri gibi örgütler de, “sı nıf tankop ma mak”, “iş çi sı nı fı nın bir li ği niböl me mek” adı na TÜRK-İŞ’in kuy -ru ğun dan ko pmadılar.

So nuç ta bir taraf Abi de-i Hür ri -yet’te kalırken, devrimciler o kapan-dan çıktı. Tak si m’e çı kı la ma dı an cakSa raç ha ne’de fii li ola rak 1 Ma yıskut lan dı. Sta tü ko par ça lanmıştı.

Statükonun parçalanması karşı-sında oligarşi, 1 Mayıs Alanı’na yö-nelik mücadeleyi engellemek ama-cıyla yasaklı Kadıköy’ü açtı.

Ancak, 1 Ma yıs Ala nı’nı zaptetmehedefinden dönülemezdi artık. Buamaç la Hak lar ve Öz gür lük ler Cep -he si ve çe şit li si ya si ha re ket le rin ka -tı lı mıy la Dev rim ci 1 Ma yıs Plat for -mu ku rul du. Plat form, bir kez da haher ke sin gün de mi ne Tak sim’i ge tir -di. 2005 ve 2006’da Tak sim’e çı kı la -ma dı an cak Ka dı köy’de yapılan 20061 Mayıs’ının ardından yapılan açık-lama netti: “Se ne ye Tak sim’de yiz”

Beşinci ayrışma: İcazetlemilitanlık arasında..

2007, 2008, 2009 1 Ma yıs la r’ı 1Mayıs Alanı’nın dişe diş bir müca-deleyle adım adım, parça parça ka-zanılmasının yılları oldu.

2007’de 1 Mayıs Alanı hedefiçok netti artık. Kimse kolay kolay on-dan kaçamazdı, ama kaçanlar da ola-caktı yine de. Türk-İş, 2007 1 Ma yı -s’ını Ka dı köy’de kut la ya ca ğı nı açık -la dı. Yıllardır Türk-İş’in kuyruğundankopamayanlar, başta EMEP olmaküzere, iki arada bir derede politikasızkaldılar. 1 Mayıs’ı zapta çıkanlar ise,Mecidiyeköy’den Şişli’den, İstik-lal’den Taksim’e çıkan yolda yürü-yüşlerini sürdürdüler.

- 2008’de, po lisin sa bah DİSKGe nel Mer kez bi na sı na sal dı rısı son-rası, DİSK Ge nel Baş ka nı Sü ley manÇe le bi’nin 1 Ma yıs Plat for mu’nun ira -de si ni hi çe sa ya rak Tak sim’e çık -ma ya cak la rı nı açık la ması,

- 2009’da, DİSK, KESK ve ba zıMes lek Oda la rı ’nın dev rim ci le ri dış -ta la ya rak oli gar şi nin ica ze tiy le “ma-kul sayı” dayatmasına boyun eğip,Tak sim’e çık ma ve devrimcileri sal-dırıya açık halde bırakma bi çi min de -ki ta vır la rı,

- Oligarşinin tehditleri karşısında çe-şitli siyasi hareketlerin ve DKÖ’lerin“illa Taksim demiyoruz!” gibi yalpa-lamalar göstermeleri,

bu üç yıllık mücadelenin en ciddisapmalarıydı. Ama devrimcilerin ka-rarlılığı ve politik netliği belirlediher şeyi.

Sonuç olarak: Tarih ortada.Biz hep bir adım öndeydik. Biz hepsaldırıları en önde göğüsleyen, be-deller ödeyendik.

Ödenen bedeller ortadadır. 1 Ma-yıs’ın tarihi ortadadır. Dişe diş çatış-malar ortadadır. Binlerce kişilik göz-altılar ortadadır.

O zaman bu emeğe, ödenen bu be-dellere saygı gösterilmesini beklemek,adaletli olandır. Kuşku yok ki, bu say-gıyı egemen sınıflardan veya sarısendikacılardan beklemiyoruz. Busaygıyı göstermesi gerekenler, ilerici,devrimci, demokratik kitle örgütleri vebu niteliklere sahip olan sendikalar,odalardır.

Başkalarının emeği ve mücadele-si üzerine inşa edilen hiçbir yapı,adaletli ve kalıcı olamaz.

UNUTULMASIN!Tüm siyasi hareketleri, tüm sen-

dikaları, demokratik kitle örgütlerini;

salonlardan, Pera Palas-lar’dan, polise karanfil atılankutlamalardan, kürsünün bilepolis inisiyatifine teslim edildiğikutlamalardan, icazet altındakialanlardan... çıkarıp 1 Mayıs Ala-nı’nda birleştirdik.

Bu, tereddütsüz ve kesin bir bi-çimde devrimci politikanın başarı-sıdır.

Page 41: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

İşçiler, memurlar, çiftçiler, öğrenciler kısacasıhak alma mücadelesi yürüten tüm halk kesim-lerinin polis copuna, jandarma dipçiğine maruz kaldığınabinlerce kez şahit olmuşuzdur. Yine tazyikli su, gaz bom-baları da bu müdahalelerin bir başka boyutunu oluştur-maktadır.

Ancak son zamanlarda siyasi iktidar yeni manevra-larla emekçi kesimleri karşı karşıya getirmektedir.

Asgari ücrete mahkum edilen Özel GüvenlikGörevlileri, üniversite gençliğinin parasız- bilimsel-demokratik eğitim taleplerinin önüne barikat olarak sürül-mektedir. Daha da ileri gidilerek, Özel GüvenlikGörevlileri öğrenci gençliğin üzerine saldırtılmaktadır.

Ayrıca özellikle büyük şehirlerde gelişen haklar veözgürlükler mücadelesi farklı şekillerde baskı ve engel-lemelere maruz kalmaktadır. Burada da iktidarın yerelayakları devreye girerek izin, işgaliye, nizam- intizamgibi gerekçelerle emekçiler karşı karşıya getirilmekte-dir. Burada karşı karşıya getirilen emekçiler aynı sını-fa mensup insanlardır.

Örneğin, büyük Tekel direnişine destek içinİstanbul’un çeşitli semtlerine destek çadırı kuranlar da,onlara müdahale etmek zorunda bırakılan belediyezabıtaları da emekçi sınıfından insanlardır.

Yine Paşabahçe Devlet Hastanesi’nde sendikalıolduğu için işten çıkarılan Türkan Albayrak da, onun dire-niş çadırına polis destekli olarak gece yarısı müdahale-de bulunarak orada bulunan eşyaları tahrip eden, suyudöken belediye zabıtaları da emekçi sınıfındandır. Yineaynı şekilde İzmir’de Buca Belediyesi’nde işten atılanişçilere yönelik saldırıda, yine zabıtalar devreye sokul-muştur.

Kaçak villalara sesini çıkartmayanlar, başını sokacaktek göz bir eve vahşice saldıranların arasında yinezabıtaları görmekteyiz.

Hatta kimi zaman bulundukları sınıfı tamamıylaunutup hak alma mücadelesine düşmanca saldıranlar da

vardır. İstanbul- Şişli Cevahir Alışveriş Merkezi önün-de, son olarak da Beşiktaş Meydanında “Parasız Eğitimİstiyoruz” çadırı kuran öğrenci gençliğe polis destekli,Şişli Belediyesi’ne ve Beşiktaş Belediyesi’ne bağlızabıta ve yardımcı zabıta ekipleriyle saldırıda bulunul-muş, öğrenciler darp edilmiştir.

Zabıta emekçisi arkadaş!Bu saldırıları yapanlar kimlerdir; en demokratik bir

hakkın kullanımı ve herkesin ücretsiz eğitim hakkındanyararlanması talebinin sahiplenileceği gerçeğini bas-tırmak isteyenlerdir. Senin gibi milyonlarca emekçi insan-larının çocuklarının nitelikli ve adil bir eğitim hakkın-dan yoksun bırakılmasını isteyenlerdir. Bunları yapan-lar halkı açlığa yoksulluğa, işsizliğe mahkum eden, ege-men güçlerin kendisidir.

İşten atılan işçilerin, evleri başlarına yıkılan insanların,parasız eğitim isteyen öğrencilerin talepleri aynı zaman-da senin de taleplerindir.

Belediye zabıtası arkadaş!Unutmamalısın ki, müdahale ettiğin işçilerle, emek-

çilerle, öğrencilerle aynı safta, aynı taraftasın. Aynı işye-rinde çalışıp, çocuklarını aynı okullara göndermektesin.Bilmelisin ki, senin de hak arama mücadelen çoğu zamansana yaptırılmak istendiği gibi baskı ve şiddete maruz kal-maktadır.

Bundan dolayıdır ki, siyasi iktidarın yerel ayakları-nın, belediyelerin (hiç de görevin değilken) sana yap-tırmak istedikleri uygulamalara alet olmamalısın.

Unutmamalısın ki, en temel insani haklardan olanbarınma, sağlık ve eğitim hakkının istenmesi, bu doğ-rultuda verilen mücadele haklı ve meşru bir mücadele-dir. Egemen güçlerin bu haklı mücadeleye yönelik sal-dırıları karşısında senin yerin emekçilerin yanıdır. Buoyuna gelmemeli, sen de bu hak alma mücadelesindeyerini almalısın.

Devrimci MemurHareketi

Kamu Emekçileriİşçilerle, gençlik-

le, yoksul gecekondu-lularla, aydınlarla birlikte Bağımsız Türkiye

sloganını haykırmak için, kamu emekçileri de BağımsızlıkMeydanı’nda yerini almalıdır.

“Devlet dairesidir” demeden, statükoları parçalayıpkamu emekçilerinin Bağımsızlık Meydanı’na taşıyalım.Eşimizi, çocuğumuzu, komşumuzu, hısım-akrabamızı,

ulaşabileceğimiz kim varsa, hepsini BağımsızlıkMeydanı’ndaki o görkeme ortak edelim.

Her iş kolunda, her iş yerinde, her evde komitelerkuralım.

Kimse yok, mazeretine yer yok! Bu konser bizim, bumeydan bizim, bu çağrı bizim!

Kamu Emekçileri Cephesi

ZABITALAR! EMEKÇİLERİN KARŞISINDA DEĞİL

YANINDA OLMALISINIZ!

41

Page 42: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Özgürlük veDemokrasiMücadalesindenEmekli Olunmaz

Emekliler, 6 Nisan2011 tarihinde TaksimTranvay durağında yap-tıkları eylemle AKP hükü-

metinin kendilerine haklarını vermeyişini protesto ettiler.“DİSK Emekli Sen Olarak Sendika Yasamızı, Toplu SözleşmeHakkımızı, Promosyon ve Tüfe hakkımızı, İntibak Yasası-nın Çıkartılmasını İstiyoruz Alacağız” pankartıyla yürüyenemekliler “Yaşasın Örgütlü Mucadelemiz, Susma SustukçaSıra Sana Gelecek, Emekliyiz Haklıyız Kazanacağız” slo-ganlarını attılar.

Galatasaray Lisesi’nin önüne kadar devam eden yürü-yüşün ardından açıklamayı okuyan Beyoğlu Şube BaşkanıHasan Kaşkır, AKP hükümetinin kazanılmış haklarını ver-meyerek yoksulluklarını daha da büyüttüğünü söyledi.

“Emekliler Sendikası İstanbul şubeleri olarak bir kez dahabasının ve medyanın önünde alacaklarımızın takipçisi oldu-ğumuzu ve bu haklarımızı alana kadar da mücadelemizi sür-düreceğimizi buradan duyurmak istiyoruz.” denilen açık-lamanın ardından imza masaları kuruldu, ‘T.C SOSYALGÜVENLİK BAKANLIĞI’NA’ başlıklı dilekçeler dağıtıl-dı. Eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı.

Asistan hekimler, ülketarihinde ilk kez greve git-ti. Dokuz Eylül Üniversi-tesi Tıp Fakültesi Hasta-nesi’nde çalışan asistanhekimler, sağlık alanındauygulanmaya başlanan “performansa dayalı sis-tem”den dolayı yaşadıkları sıkıntıların çözümü için1 Nisan'dan itibaren greve başlamışlardı.

Greve, hastane bahçesinde kitlesel bir yürüyüş yapı-larak başlandı. Yürüyüşten sonra hastane önündetoplanan asistan hekimler hastanenin değişik yerleri-ne “GREVDEYİZ” pankartları astılar. Greve acil ser-vis ve yoğun bakım servislerinde çalışan hekimlerindışındaki bütün bölümlerde çalışan asistan hekimlerkatıldı. Türk Tabipler Birliği eylemde olan doktorla-rı sahiplenirken, SES üyesi hemşireler ve sağlık çalı-şanları da greve katıldı ve grev çadırı açtılar. Grev süre-since Çağdaş Hukukçular Derneği, Eğitim-Sen, TürkHemşireler Derneği gibi demokratik kitle örgütleri dedestek verdi. Hükümet, beşinci gününde sürece müda-hil olarak grev temsilcileri ve İzmir Tabip Odası ile gör-üştü. Temsilcilerin taleplerini görüşen hastane yöne-timi, rektör ve sağlık bakanı Recep Akdağ taleplerinkabul edildiğini açıkladı.

EMEK

Devrimci 1 Mayıs Platformu ta-rafından 28 Mart 2011 tarihinde ya-pılan basın toplantısında 2011 1 Ma-yıs’ında tüm emekçilerin emperyalistsaldırganlığa karşı Taksim’de ola-cakları açıklandı.

Makine Mühendisleri Odası’ndayapılan basın toplantısında ilk olarakVeysel Şahin sözlü olarak 2011 1 Ma-yıs arifesinde, geçen yılda yüz bin-lerin, işçilerin, emekçilerin alanlaraaktığını ve buna rağmen hala hiçbirşeyin değişmediğini; yine işçinin,emekçinin, yoksulun ezildiğini, bu-nun için bu sene Taksim’de daha kit-

lesel olmanın gerekliliğini dile getirdi.

Daha sonra sözü alan Cihan Kap-lan; emek-sermaye çelişkisinin gi-derek derinleştiğini, bu çelişkinindevletin baskı, yasak, tutuklama vetecrit saldırısıyla birlikte artarak de-vam ettiğini dile getirdi. Emperyalistsaldırganlığın, Ortadoğu ve diğerbölgelerde kardeş halklara bombayağdırdığını söyledi. Kaplan dahasonra, ülkemizin ezilen yoksulları,ağır yaşam koşulları içerisinde ya-şama savaşı verirken, egemen sınıf-ların, yeni bir seçim aldatmacasıylaiktidarlarını sürdürme hesabında ol-

duğunu belirterek; “1 Mayıs 2011, ka-pitalist-emperyalist sistemin askeri,ekonomik, kültürel ve ideolojik sal-dırılarına karşı mücadeleyi büyüt-menin bir adımı olmalıdır.” dedi.

Kaplan son olarak tüm devrimciyapıları, sendika ve demokratik kit-le örgütlerini güçlerini birleştirmeyeçağırarak açıklamayı bitirdi.

1 Mayıs’ta Yüz Binler Taksim’e Akacak

Asistan Hekimlerinin GreviKazanımla Sonuçlandı

Ankara’da emekçilerin mitingi vardıAnkara'da 3 Nisan 2011 günü çeşitli emek örgütleri ve

demokratik kitle örgütleri tarafından “Güvenceli İşİnsanca Yaşam İçin” adıyla bir miting düzenlendi.

Miting alanında ilk konuşmayı Dev Sağlık-İş GenelBaşkanı Arzu Çerkezoğlu yaptı. Çerkezoğlu; güvence-sizliğe ve taşerona karşı verilen her direniş sistem karşı-tı bir mücadeleye evriliyor dedi. Ankara Halk Cephesi’ninde bulunduğu mitingte “Halk Düşmanı AKP'ye ve

güvencesizleştirmeye, esnek çalıştırmaya, taşerona, sen-dikasızlaştırmaya karşı birleşelim!” pankartı açıldı.

Mitingde 1 Mayısiçin çağrı yapıldı.

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

42

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 43: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

İşçiler SendikayıProtesto Etti

İşçilerinin üzerinde baskı kuran ve ayakoyunları oynayan işbirlikçi ve patron sendika-sı olan Türk-Metal Sendikası kitlesel bir eylem-le Orhangazi Meydanı’nda protesto edildi. 16Nisan günü Asilçelik işçilerinin yaptığı eylemikısa süre önce direnişlerini kazanan Nemtransişçileri ve KESK’li memurların da destekledi-ği eylemi Halk Cephesi ve Devrimci İşçi Hare-keti’de destekledi.

Asilçelik işçilerinin üzerindeki baskılarınnasıl yapıldığı dile getirilen konuşmaların yapıl-dığı bir basınbasın açıklaması okundu.

Eylemde sık sık “Satılık sendika istemi-yoruz","Yaşasın işçilerin birliği","İşçiyizhakliyız kazanacağız","Kahrolsun sarı sen-dikacılık" sloganlarıyla alana girildi. Onlarıalanda KESK’li memurlar ve kısa süre öncedirenişleri zaferle sona eren işlerine sendikaylageri dönen Nemtrans işçileri karşıladılar.Bura-da Disk yöneticilerinin yaptığı konuşmalar vesloganlarla basın açıklaması kitlesel bir eyle-me dönüşerek halaylarla sona erdi. Eylemeyaklaşık 300 kişi katıldı.

29 Mart ‘da Yalova tersanelerbölgesinde faaliyet gösteren Kal-kavanlar şirketine ait Beşiktaş Gro-up tersanesi Yalçın Denizcilik taşe-ronunda çalışan 28 yaşındakiCEMİL KAYA iş cinayetinde kat-ledildi. Palmali isimli tankerin inşa-sı sırasında menhol kapağından

ambara düşen işçi boynunun kırıl-ması sonucu yaşamını yitirdi.

Yalova, Tuzla tersanelerindensonra iş cinayetlerinin en yaygınyaşandığı tersaneler bölgesidir.Yalovayı iş cinayetleri konusundaZonguldak tersaneleri izlemek-tedir.

Bu yoldan daha önce de birçoklarıgeçti. Bu “yol”; yönetici konumundabulundukları demokratik kitle örgüt-lerinin koltuklarını bir anlamda par-lamentoya sıçramanın aracı olarakkullanma yoludur. Bu “sıçramalar”,çoğunlukla CHP üzerinden gerçek-leştiriliyor.

Bu seçimde de DİSK Genel Baş-kanı Süleyman Çelebi, Alevi Bekta-şi Federasyonu Başkanı Ali Balkız,CHP’den aday adayı oldular. Bu ter-cihleriyle, başkanı, yöneticisi olduk-ları kitle örgütlerini, CHP’ye yönelt-miş olmaktadırlar.

Daha önce aynı yollardan geçipparlamentoya kapağı atan BayramMeraller’in (Türk-İş Genel Başkanıidi), Rıdvan Budaklar’ın (DİSK GenelBaşkanı idi), Petrol İş Genel Başka-nı Cevdet Selviler’in işçi sınıfına nasılbir yararı dokundu acaba, işçi sınıfı-nı boş beklentilere sokmanın dışında.

Selvi, SHP Genel Sekreter Yar-dımcısı da olmuştu, peki ne farketti?

Burada burjuva politikasının vepolitikacılığının tüm ikiyüzlülüğü kar-şımızdadır. CHP’ye bakın; Alevilereyönelik saldırılara hep sessiz kalmış-tır, emekçilere yönelik saldırılara hepsessiz kalmıştır. Şimdi Kılıçdaroğ-lu’na “Devrimci Kemal” diye sahipçıkanlar, bunu bilmiyorlar mı?

Kuşku yok ki çok çok iyi biliyor-lar. Gerçekte CHP’nin ne Alevilerinsorunlarını, ne işçilerin taleplerinikarşılayabilecek bir programı da yok-tur. Bunları gündeme bile getireme-yecekleri büyük ihtimaldir. İşçile-rin, Alevilerin taleplerine sorunlarınabu kadar kayıtsız kalan bir parti, tambir ikiyüzlülük içinde onların aday-larına kapılarını açıyor.

Burada açık ki, bir kullanma duru-mu vardır. Ne yazık ki, DKÖ’leringenel başkanları, parlamenterliğe

aday olurken, açıkça kendi kurumla-rının ağırlığını, saygınlığını kullan-maktadırlar.

CHP yönetimi, bu niteliğe sahipadaylar karşısında onlara parlamen-terlik verme konusunda oldukçacömerttir. Çünkü bu sayede, o DKÖbaşkanları aracılığıyla emekçileri,Alevileri de CHP’nin kuyruğunatakabilmiş olacaklardır.

Düzen partileri ömürlerini ger-çekte bu ve benzeri destek ve katı-lımlarla sürdürüyorlar. Kitleler nez-dinde beklentileri canlı tutmaları, bu türkatılımlar sayesinde mümkün olabili-yor. Bu anlamda da her kim ki emek-çilere, ezilenlere sorunların çözümüiçin parlamentoyu ve özel olarakCHP’yi gösterirse, o bir emek düş-manıdır, o ezilenlerden yana değildir.

Vazgeçin Bu Yoldan!İşçileri, Alevileri, Tüm Ezilenleri

CHP’ye Yedeklemenin Vebali Ağırdır

SüleymanÇelebi

AliBalkız

RıdvanBudak

EMEK

43

İşçiler, işten atılanlar,emekliler, Tüm Emekçiler!

17 Nisan’da Bakırköy Cumartesi Paza-rı alanında emekçilerin gür sesi de olmalı. Bağımsız olmayan

bir ülkede işçi emeğinin karşılığını alamaz. Özelleştirmeler, esnekçalışmalar, kölelik yasaları, taşeronlar hepsi bize emperyalizmin arma-ğanıdır.

İşte bu yüzden biz de tüm işçiler, işsizler, emekliler olarak GrupYorum’un Bağımsız Türkiye Konserinde yerimizi almalıyız.

Sendikalarımıza, sendikalı arkadaşlarımıza, çalıştığımız işyerine,oturduğumuz mahallelerimize Bağımsız Türkiye konseri için tek tekya da komitelerimiz aracılığıyla çağrımızı ulaştıralım.

Her devrimci işçi bir komitedir. Her devrimci işçi Bağımsız Tür-kiye Konserinin örgütleyicilerinden biridir.

Devrimci İşçi Hareketi

Tersanelerde 143. ölüm; CEMİL KAYA katledildi!

Page 44: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

44

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

CHP liderinin ağzında halkçılık,devrimcilik kelimeleri uçuşuyor. Ada-let, özgürlük, eşitlik diyorlar demeç-lerinde.

Deniz Baykal’ın devrilip yerineKemal Kılıçdaroğlu’nun geçmesiyleCHP’nin “değiştiği” üzerine yoğun birpropaganda başladı.

Oysa, aynı hamam, aynı tastı.Aynı kadrolar var yine CHP’de..Aynı politikalar savunuluyor. KemalKılıçdaroğlu’nun, genel başkan ol-madan önce, CHP’nin tek bir politi-kasına karşı çıktığını, muhalefet etti-ğini bilen duyan var mı? Oysa oCHP; en az diğer faşist, gerici, dinci,şovenist partiler kadar, halka karşısuçlu, en az onlar kadar eli kanlı birpartidir. Diğer partiler, ne kadar sö-mürücü, soyguncuysa, CHP de o ka-dar sömürücü, soyguncudur. “CHPNedir Ne Değildir?” başlığını koy-duğumuz bu köşede, işte bunlarıokuyacaksınız.

Bu yazımızda onlardan üç örneğiaktararak başlıyoruz.

1)1) 1991’den: İnfazlara

Nezaret Eden CHP’li Bakan!SHP (CHP)’li İnsan Hakların-

dan Sorumlu Devlet Bakanı Meh-met Kahraman gözetiminde 5 dev-rimci katledildi.

Tarih 13 Ağustos 1992. Ankara-Maltepe ve Küçükesat’ta devrimci-lerin kaldığı iki ev sabaha karşıölüm mangaları tarafından kuşatıl-dı. Panzerler, makineli tüfekler, çe-lik yelekli timler yerlerini aldı.Ölüm mangaları devrimcileri kat-letmek için tüm hazırlıklarını yap-tılar. Eksik olan katliamın siyasi so-rumlularıydı. DYP-SHP koalis-yon hükümetinin DYP’den İçişleriBakanı İsmet Sezgin ve SHP’denİnsan Haklarından Sorumlu Dev-let Bakanı Mehmet Kahraman’ıngelmesiyle bu eksiklik de tamam-landı ve katliam saldırısı başladı. İn-

san Haklarından Sorumlu Devlet Ba-kanı’nın gözetiminde 6-7 saat sürençatışma sonucunda Maltepe’de Veh-bi Melek, Nurten Acar, Küçükesat’taEyüphan Polat, Arslan Arı ve Nur-hayat Beyhan adlı devrimciler katle-dildi.

Bu katliam infazlar tarihinde birİLK’ti. İLK KEZ bir bakan, infazanezaret ediyordu. Bu ilk de CHP(SHP) gibi “halkçı” geçinen halkdüşmanı bir partiye ait olmuştu.

2)2) 2000’den: 19 Aralık

Katliamında CHP Onayı CHP Genel Başkanı Deniz Bay-

kal, 2000 Kasım'ında tüm parti teş-kilatlarına bir genelge gönderdi. Ge-nelgenin içeriği özetle şöyleydi: "Ül-kemiz önümüzdeki günlerde sıcakgelişmelere gebedir. Kamuoyundaumulmadık bir süreç yaşanacak.Parti örgütleri, parti binalarınıparti üyesi olmayanlara açmaya-caklar ve gelişen olaylar karşısın-da herhangi bir demeç vermeye-ceklerdir. Bu talimatlara uyma-yanlar hakkında gerekli işlemleryapılacaktır."

Neden böyle bir genelge yayın-lanmıştı?

Bu sorunun cevabı o günlerdehemen öğrenilemedi, ama bir süre

sonra açığa çıktı. Suç ortaklığı o ka-dar uzun süre gizli kalamazdı.

Bu genelge üzerine bazı CHP'lilerDeniz Baykal'la görüşüyorlar. Ge-nelgenin nedeni soruluyor. Baykal,yarı örtük, yarı açık,

"Jandarma ve Genelkurmay ta-rafından çağrıldığını, görüştüklerini,genelkurmayın hapishane sorununuçözmeye kararlı olduğunu söyleyerekgenelgenin asıl nedenini açıklıyor:Bunun için kamuoyunda umulmadıkşeyler yapılacağını, kendilerinin ona-yının istendiğini, bunun karşılığındakendilerinin önünün açılacağının va-dedildiğini" anlatıyor ve ekliyor:

"Bunları (devrimci tutsakları, tutsakyakınlarını, devrimcileri) partiden uzaktutacağız, partimizi ve partililerimizi debu olaydan uzak tutacağız..."

Bir; CHP ve lideri, Türkiye tari-hinin en büyük hapishaneler katliamıkarşısında adeta ortadan kaybolmuş-tur. Sıradan bir muhalefet partisiningöstermelik açıklamaları bile duyul-madı ağzından.

İki; CHP içinde varlığı bilinen“demokrat” kişilerin bile sesinin çık-ması engellendi.

Üç; bu dönem, Baykal'ın, andıç-larla hareket ettiği ve burjuva medyadesteğinde parlatıldığı dönemdir.

CHP’liler, bu tarih işte sizin ta-rihinizdir.

CHP yöneticileri, neredeyse tümtarihleri boyunca, halka yö-nelik her türlü zulmün için-de, yanında, arkasında ol-dular ve tüm tarihleri bo-yunca da bunları örtbas et-mekte ustalaştılar.

Kılıçdaroğlu’na sorun;bunlara ne diyor? Öyle “kı-nıyorum” deyip geçiştir-mek yok.

Bu zulmü, bu katliam-lara onay veren CHP yöne-ticilerine tavır alabilir mi?Onların yargılanmasını sa-vunabilir mi? Sorun!

İnfazların, KatliamlarınUygulayıcısı ve Destekçisi

3)3) 1993’ten: 500 Günlük Bilanço

1991’de SHP-DYP Koalisyonu kuruldu. Aşağı-daki tablo, SHP-DYP iktidarının bilançosudur. - İnfazlar: 92- Newroz'da katledilenler: 126- Dur İhtarına Uymadı Diye Katledilenler: 147- Gözaltında kayıplar: 15- İşkencede katledilenler: 40- Eylemlere açılan ateş sonucu katledilenler: 26- Katledilen gazeteciler: 18- Toplatılan gazete ve dergi sayısı: 316- Toplatılan kitap sayısı: 49- Gazeteci-yazarlara verilen hapis cezası: 26 yıl

Page 45: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Makina Mühendisleri ÖğrenciKurultayı'nda +İvme okuru öğrenci-lere bir saldırı ve engelleme olmuş-tu.

Bu konuda kurultayda salona so-kulmayan İvme okuru öğrencilerdenMustafa Gezegen ile yaptığımız rö-portajı aşağıda sunuyoruz.

Yürüyüş: Makina Mühendisle-ri Öğrenci Kurultayı'na hangi kim-likle ne için katılmak istediniz?

Mustafa Gezegen:İvme okuruöğrenciler olarak hem kurultaya ka-tılmak hem de kurultay yerinde İvmeGenç standı açıp bültenlerimizi vedergimizi makine mühendisliği öğ-rencilerine ulaştırmak istedik.

Yürüyüş: Sizi içeri sokmak is-temediler. Gerekçeleri neydi?

Gezegen: Gerekçe olarak kurul-tayı düzenleyen komisyon üyesi öğ-rencilerin stant açılmaması yönündealmış olduğu kararı ileri sürdüler.Merkez öğrenci komisyonun böyle birkararı olmadığı sonradan ortaya çık-tı. Biz komisyonu tanıdığımızı ancakböyle bir kararı demokratik kitle ör-gütü olan Makine Mühendisleri Oda-sı’nda alamayacaklarını söyledik.Bunun üzerine bir yönetici; “Bu sa-lonun kirasını ben verdim istediğimiyaparım” dedi. Komisyon üyesi bazıöğrenciler ise “Masa açmayın amafuaye de dergi satın bildiri dağıtın”dediler.

Yürüyüş: Sonra ne oldu? Sanı-rız sizi zoraki dışarı çıkarmak is-tediler?

Gezegen: Bizim içeri girip stantaçmamızı en başından engellemekiçin makine mühendisleri odası çalı-şanları ve yöneticileri kapıda adeta ba-rikat kurdular. Bu nedenle biz kurul-tayın yapıldığı salonun fuaye alanınadahi giremedik. Daha sonrasında bül-tenlerimizi dışarı çıkmış olan öğren-cilere dağıtmaya başladık. Fuaye ala-

nına girmek istediğimizde ise aynı ki-şiler tarafından fiziki engellemeylekarşı karşıya kaldık. Girme ısrarımızsonucu bu kişiler tahammülsüzlük-lerini bize saldırmaya çalışarak gös-terdiler.

Yürüyüş: Böyle bir engelle-meyle sanırız ilk kez karşılaşmı-yorsunuz, daha önce de saldırılar,engellemeler olmuştu. Bu konudayayınladığınız bildiride "Bundanönce de, yine aynı kapıdan bizi al-mamak için polis çağrıldı, özel gü-venlik birimleri tutularak kimlikkontrolü yapılmak istendi" diyor-sunuz. Sözünü ettiğiniz olayları dabize kısaca anlatır mısınız?

Gezegen: İMO öğrenci kurulta-yında da dağıttığımız bildirilere ta-hammül edemeyen oda yöneticileribizlere tekme tokat saldırıp dışarı at-mak istemişlerdi. Yine bir benzerolayı İMO Küçük Kurul toplantısınakatılmak istediğimizde yaşadık. Top-lantıya katılmak için gittiğimiz- dekarşımızda oda üyesi dahi olmayan,eli bıçaklı saldırganları gördük. Bun-dan sonraki toplantılar da ise yönetimözel güvenlik kiralayarak bizi engel-lemeye çalışma yolunu seçti. Özel gü-venlik engelini meşruluğun verdiğikararlılıkla aştığımızda ise yönetimpolis çağırdı.

Yürüyüş: Peki sizce neden böy-le yapıyorlar?

Gezegen: Aslında bildirimizdede belirttiğimiz gibi bizlerden kor-kuyorlar. Çünkü bizler doğru bildi-ğini çekinmeden özgürce dile geti-renleriz. Bizler odaların sisteme de-ğil emekçi mühendis ve mimarlarınmücadelesine hizmet etmesini savu-nuyoruz. Bizler devrimci, demokratve yurtsever mühendisler olarak oda-larda siyaset yapmak, örgütlenmekiçin mücadele ediyoruz. Toplantı sa-lonlarına sıkışmış kendi tabanındankopmuş bir TMMOB'dan ziyade hal-

kın, emekçi mü-hendislerin içerisineyayılan birTMMOB istiyoruz. İnşaat Mühend-isleri Odası ve Makine Mühendisle-ri Odası’nın başı çektiği Yetkin Mü-hendislik uygulamalarını iptal ettire-rek, yeni mezun olmuş genç mühen-dis arkadaşlarımızın daha fazla sö-mürülmesine engel olmamızdan do-layı bizleri odalarda istemiyorlar.Bartın'da yapılması planlanan ve Bar-tın halkının karşı çıktığı termik sant-ral projesiyle ilgili gelişen olaylarda,halkın değil sermayenin yanında yeralan yönetim anlayışını teşhir ettiği-miz için bizi istemiyorlar. Bu insan-lar, sosyalist değerleri unutmuş, oda-ları kendi malları olarak gören, mü-hendislerle ve onların mücadeleleriyleilgileri kalmamış deyim yerindeyse“eskiler”dir. Bu nedenle devrimcidüşüncelerin odalarda yaşam bul-masından, statükolarının yerle birolmasından, rahatlarının bozulma-sından korkuyorlar.

Yürüyüş: TMMOB geleneğindekurultaylar nasıl yapılır, delegele-re, üyelere ve tüm mimar mühen-dislere açık mıdır kurultaylar?

Gezegen: TMMOB geleneklerinegöre kurultaylar bütün devrimci, de-mokrat üyelerin katılımıyla yapıl-malıdır. Ancak bu yönetim anlayışıdelege sistemi adı altında tek tip ku-rultaylar örgütlemeye çalışıyor. Buanti-demokratik duruma karşı müca-delemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Yürüyüş: Sonuçta standınızıaçtınız mı, nerede ve nasıl açtınız?

Gezegen: Kapı girişi yönetici veçalışanlar tarafından abluka altınaalındığı için masamızı dışarıda açmakzorunda kaldık. Birçok makine mü-hendisliği öğrencisiyle yaşanan saldı-rı ve anti-demokratik durum hakkın-da konuşmalar yaptık. Daha sonrasındaise saldırı ile ilgili bildirimizi dağıttık.

“EMEKÇİ MÜHENDİS VE MİMARLARINMÜCADELESİNE HİZMET EDİYORUZ”

45

Röportaj

Mustafa GEZEGEN

Page 46: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

5 Yürüyüş çalışanı, AKP’nin“onlar gazeteci değil” dediğigazetecilerdendir. Yürüyüş çalı-şanları onların “gazeteci” tanım-larına o nedenle uymuyor.

Onların “gazeteci” tanımlarıiçinde iktidarın yalakası olmak,iktidarın yağcılığını yapmak baş-lıca meziyet olarak sayılmaktadır.AKP kendisine kul köle olacakgazeteciler istiyor.

Onların “gazeteci” tanımla-rında olduğu gibi işbirlikçi tekel-lerin düzenini canla, başla savun-mak “başarılı gazetecilik” olmak-ta ve örnek gösterilmektedir.

Halka yalan söylemek, ger-çekleri yazmamak, gerçeklerigizlemek onların gazetecilik kri-terleri arasındadır. Onların gaze-tecilik anlayışında halk ve ger-çekler yoktur.

Onların gazetecileri, haksız-lıklara, zulme karşı kalemlerinioynatmazlar. Korkaktırlar ve işbir-likçilikte birbirleriyle yarışırlar.

Halka ve devrimcilere yöneliksaldırılarda kanlı kalemleri ileişkenceci ve katilleri aklamayahazırdırlar. Kalemlerini halkı vedevrimcileri karalamak için kullan-maktan geri durmazlar.

Ve onlar kalemlerini, olmayannamus ve onurlarını kolayca satarlar.Dün küfrettiklerinin, bugün çıkarla-rı gereği, karşısında önünü ilikler,önünde eğilir, onları kalemleri ile gök-lere çıkarırlar.

Yürüyüş çalışanları elbette onla-rın tanımlarına girmez. O nedenle 5Yürüyüş çalışanını “gazeteci ola-rak” görmezler.

Düzenin değil, halkın gazetecileriyizYürüyüş çalışanları gecenin bir

yarısı kapılarına polis dayandığındapolisin bu pervasızlığına, hukuksuz-luğuna sessiz kalmadı, direndi.AKP’nin polisinin kurduğu bir kom-

plo ile Yürüyüş dergisini susturmak

için düzenlediği saldırıya karşı ses-siz kalmayarak direndiler. Yürüyüşçalışanları AKP’nin polisinin zul-müne karşı boyunlarını kırmadı,tutuklama tehditlerine karşın bedelödemeyi göze alarak direndiler.

Gözaltı saldırısının haksız ve sus-turma amacıyla yapıldığını görerek,bu saldırıya direndiler. Polislerinönüne düşüp kendi ayakları ile git-meyip, zorla götürüldüler.

Gazetecilik yaparken de, direnir-ken de, AKP’nin, faşist düzenin iste-diği gibi gazeteciler olmadılar. Onlarburjuvazinin düşkün gazetecilerideğil; gerçekleri yazan, gerçekleriçin mücadele eden halkın gazeteci-leri oldular.

Direnirken de düşüncelerindenve haklılıklarından güç aldılar.

Burjuvazinin yalakalarına göre “gaze-teciler direnmez”. Ya ne yapar?

Peki zulme ve haksızlıklarakarşı çıkmak yanlış mı? Direnmeksuç mu?

Yürüyüş çalışanlarının direnişihaklı ve meşrudur. Onlar faşizmekarşı direnme hakkını savundular.Direnme hakkını savunmayanlara,

saldırılara karşı direnmeyenleredirenme hakkını öğretmektedirler.

Yürüyüş çalışanları direnmeyi öğretiyor

Kısa bir süre önce polis,gazeteci Ahmet Şık’ın yazdığıkitabın taslağının RadikalGazetesi’nden gazeteciErtuğrul Mavioğlu’nda olduğu

gerekçesiyle Radikal gazetesinibastı.

Onlarca gazeteci, onlarca yazarve Radikal çalışanlarının gözüönünde bilgisayardan kitabın tas-lağını alarak gittiler. Polisin, gaze-tecileri sindirmeye yönelik saldırısıkarşısında orada bulunan tek birgazeteci bu saldırıya karşı diren-meliyiz dememiş, diyememiştir.

Oysa AKP’nin polisi üzerindensürdürülen saldırıya karşı çıkmakkadar meşru ve haklı bir gerekçeyoktur.

Peki her gün halka akıl verenler,ülke ve dünya olayları ile ilgili biryığın gelişmede değerlendirmeleryapanlar neden böyle bir saldırı kar-şısında direnmemişlerdir?

Bir yanda direnen, direnişi öğre-ten Yürüyüş çalışanları, diğer yandafaşizme karşı direnme hakkını savun-maktan uzak burjuva gazeteciler...

Direnmenin, haksızlıklara karşıçıkmanın meşruluğuna inanmayanlar,haklarını bile kullanmayacak kadarkorkunun esiri olurlar. Nitekim buaçmazlarını görüp, “neden diren-mediklerini” soran gazeteciler de çık-tı. Ders çıkarmak pratikte adım atmak-tır. Direnmeyi öğrenmektir.

Direnmeyi devrimcilerden öğreneceksiniz!

Kaan Ünsal, HalitGüdenoğlu, Naciye Yavuz,Musa Kurt, Cihan Gün,

Remzi Uçucu, Mehmet AliUğurlu’ya

ÖZGÜRLÜK

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

46

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Yürüyüş çalışanlarına veiki devrimciye

1000 Kitap 1000 Mektup

Page 47: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Bu sayımızda emperyalizmin yeni-sömürgecilik iliş-kilerinin ortaya çıkarıp şekillendirdiği, Suni Denge, NispiRefah ve Öncü Savaşı’na değineceğiz...

Suni Denge: Bizim gibi ülkelerde surekli birmilli kriz vardır ama halk Çin ve Vietnam’da olduğu gibimemnuniyetsizliğini, tepkilerini kendiliğinden patla-malarla dile getirememektedir. Mahir Çayan yeni-sö-mürge ülkelerde ortaya çıkan bu durumu Suni Dengeolarak ifade etmiştir. Suni Denge’yi ortaya çıkaran ne-denlere gelince;

Birincisi; emperyalistler, 3. bunalım dönemindeaçık işgal yerine gizli işgal yöntemlerini geliştirerek hal-kın tepki ve öfkesini nötralize etmiş, tepkileri yumuşat-mıştır. Halk karşısında işgal ordusu değil, kendi oğlununasker olduğu “milli ordu” yu görmektedir.

İkincisi; emperyalizm ve yerli işbirlikçileri, halkı ideo-lojik, kültürel olarak bir yalan bombardımanına tutmuş,düzene uygun kafalar yaratmıştır. Demokrasicilik oyunu,yozlaşma ve dejenerasyon ile halkın tepkilerini düzen içineçekmiş, halkın düzene karşı mücadelesini pasifize etmiştir.

Üçüncüsü; devlet otoritesini en ücra yerlere kadar ya-yarak, halka karşı örgütlenmiştir. Hakkını arayan herkesin

karşısında devletin terörü vardır.

Dördüncüsü; Nispi Refah’tır.

Halk’ın bizim gibi ülkelerde “bir eliyağda, bir eli balda” değildir. Tersine yokluk, açlık, iş-sizlik egemendir. Buna karşın nispi refah’tan söz edilir.

Bu gerçek anlamda bir refah, bolluk demek değildir. Al-datıcı ve görünürde olan bir refahtır. Ailemizin yaşlıları ya-şadıkları yıllarda, ekmek bulamadıklarını, ayakkabılarınınolmadığını, yayan yürüdüklerini, ikinci bir elbiselerinin ol-madığını, yokluk içinde yaşadıklarını anlatırlar.

Bugün tüketim maddelerinin çoğu vardır. Evlerde buz-dolabından televizyona kadar her şey vardır ama sömürüyine vardır. Yoksulluk yine vardır. Düzen tüketim kültürüile yönlendirdiği halkı görünürdeki refahla, az sayıdakişeyle aldatmaktadır. Ve tüketim kültürü ile düzene bağlıhale getirmiştir.

Öncü Savaş’ına gelince; öncu savaşı, ulkemizdekihalk savaşının ilk aşamasıdır. Emperyalizmin 2. bunalımdönemindeki halk savaşlarından ülkemizdeki halk sa-vaşının farkını ortaya koyan önemli bir özelliktir ve stra-tejik bir öneme sahiptir. Öncü savaşı aşamasındangeçmeyen bir halk savaşının başarı şansı yoktur.

Emperyalizmin gizli işgali ve faşizmin surekli bir ni-telik kazanması, suni dengenin varlığı nedeniyle halkı dev-rim safına çekebilmek ancak silahlı propaganda temelindeyurutulecek bir öncu savaşı ile mumkundur. Öncü savaşıile suni denge yıkılarak halk silahlı savaşa katılacak, si-lahlı bir halk ordusu ondan sonra kurulacaktır.

SavaşanKelimeler

Savaşımızın Kavramları-3

TAYAD'lı Aileler, son günlerde Kandıra Hapishane-si'nde tutsaklara yönelik saldırı, işkence ve sürgün sevk-lere karşı 5 Nisan’da Cevahir Alışveriş Merkezi önündeeylem yaptılar.

Eylemde; “Kandıra F Tipi Hapishanesi'nde NelerOluyor, Açıklayın” pankartı açan aileler “Tecrite Son”, “Ha-pishanelerde Sürgün Sevklere, İşkenceye Son”, “SohbetHakkı Uygulansın” dövizleri taşıdılar.

Lerzan Caner tarafından yapılan açıklamada, tutsaklarayönelik saldırılar sıralandıktan sonra “Devrimci, demok-ratik kesimlere sesleniyoruz; hapishanelerde yaşanan hakihlalleri ve saldırılar birinci gündem maddeniz olsun. Çünkühapishanelerdeki hak ihlallerini çözmeden başka hiçbir şeyçözülemez" diyerek açıklamayı bitirdi. Açıklamayı dinle-yen halka tecritle ilgili bildiri dağıtıldı.

10 dakikalık oturma eyleminden sonra eylem bitirildi.

Mecidiyeköy’de imza

masası ve bildiri dağıtımı

TAYAD'lı Aileler, 1 Nisan günü Mecidiyeköy metro-büs durağı önünde "Hapishanelerde Tecrit ve İşkence Sü-rüyor. Sohbet Hakkı Uygulansın" pankartını asarak, imzamasası açtılar.

Halka bildiri dağıtıp, imza toplayan aileler Grup Yo-rum'un halk konseri hakkında bilgi de verdiler.

Kandıra F Tipindeki işkence ve sevke protesto

47

Page 48: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Emperyalistlerin silahlandırdığıişbirlikçilerin ve NATO’nun Libyahalkına yönelik saldırıları sürerken,saldırı yanında yalan kampanyası dasürüyor. İşbirlikçileri meşru gösterenve adına “direnişçi”, “isyancı” diyenburjuva medya, işbirlikçiliği de meş-

rulaştırmaya çalışıyor.

Ülkesinin emperyalist tekeller ta-rafından yağmalanmasını isteme-yenlerin karalandığı, NATO’nun kur-tarıcı olarak gösterildiği Libya ile il-gili gerçekler açıkça tahrif ediliyor.

Oysa Libya’da tek bir gerçek var:O gerçek de bugün Libya’da NATOeli ile sürdürülen bir EMPERYA-LİST SALDIRI’nın yaşandığı ger-çeğidir. Emperyalistler, Libya’yı ku-şatmış ve bombalarla boyun eğdirmekistemektedirler.

Saldırının tek bir anlamı var: Kat-liamlar yaparak, işgal edip, sömür-geleştirmek istiyorlar.

Söylenen onca yalan, yapılan oncademagoji bir yana, emperyalist te-kellerin çıkarları için Libya’yı ele ge-çirmeye çalışıyorlar. Onun için de he-men her yönteme başvuruyorlar.

Göstermelik de olsa aldıkları ka-rarlara bile uymuyorlar. Güya aldık-ları Birleşmiş Milletler kararları ile“sivilleri” yani halkı koruyacaklardı.Korumak için kararlar aldıkları hal-

kın üzerine her gün tonlarca bombayağdırıp, halkı katlediyorlar.

NATO komutasındaki uçak filo-ları, gemiler ile Libya halkının üze-rine bomba yağdırıyor, “sivil halk”ayrımı da yapmıyorlar. NATO’nunkomutasında savaştırdığı 600 savaş

uçağı, Libya halkına özgürlük değilölüm yağdırıyor her gün.

NATO’nun komutayı devralma-sıyla 600 uçuş yapıldı Libya’yı bom-balamak için. Neden? Libya halkınıdiktatörlükten kurtarmak için! Dik-tatörlükten kurtarmak istediklerini(!)bombalıyor NATO. “Sivilleri koru-mak” adına, bomba dolu uçaklar,halkı bombalıyor. Bu gerçekler kar-şısında hangi Libya’lı NATO’nun“kurtarıcı olduğuna” inanır?

NATO uçaklarının Libya halkınıbombalamaya başlamasıyla 100 binLibyalı ülkesini terk ederek Tunus’asığındı.

Saldırı konusunda öyle pervasız-lar ki, iktidara gün biçiyor, kaç güniçinde Kaddafi iktidarını devirecek-lerinin hesabını yapıyorlar.

Bunun için de, havadan, denizdenLibya’yı bombalamaya devam edi-yorlar. 28 NATO üyesi ülkeden 16’sısaldırıya doğrudan katılırken, Katarve Birleşik Arap Emirlikleri desaldırıda yer aldılar.

Libya’da ‘karmaşa’ yok; emperyalist saldırı ve direniş var!

Neredeyse tüm burjuva basın vetelevizyonlar, Libya’da bir karmaşa vekaostan söz ediyorlar. Hergün yeni yo-rumlarla, yeni yalanlarla Libya’da ya-şanan emperyalist saldırıyı meşru-laştırıyorlar.

Oysa ortada ne iddia ettikleri gibibir karmaşa, ne de bir kaos var. Lib-ya’da anlaşılmayacak bir şey yoktur.Her şey ortadadır. EmperyalistlerinLibya’ya yönelik saldırıları ve ku-şatmaları vardır. Bir KATLİAM var-dır.

Emperyalistlerin, dün nasıl Yu-goslav, Afganistan, Irak halklarınane olduğu umurunda değilse, bugünde Libya halkına ne olacağı umurundadeğildir.

Sorun onlar için Libya halkı de-ğildir. O halde bu çıplak gerçeğekarşın neden burjuva basın hemen hergelişmeyi çarpıtmaktadır?

Libya’ya yönelik kuşatma ve sal-dırı için resmi açıklamalara göre,7uçak, 5 gemi ve 1 denizaltı veren iş-birlikçi AKP iktidarının bu tavrı Lib-ya’yı “kurtarmak” olarak adlandı-rılmaktadır.

Ayrıca Amerikan emperyalistleri,Libya’daki işbirlikçileri silahlandı-rırken, CIA ajanları Libya’da açık faa-liyet yürütürken tüm bunlar bir ülke-nin egemenliğine saldırı değilmişgibi verilmekte, meşrulaştırılmakta-dır.

Emperyalistler bir yandan saldırıyıNATO üzerinden yürütürlerken, bir

Libya’da tek bir gerçek var:Emperyalist saldırı ve kuşatma sürüyor!

NATO'nun 28 üyesinden16'sı saldırıya katıldı

Türkiye, 7 uçak, 5 gemi ve 1denizaltı; ABD, 90 uçak ve 1 gemi; Fransa, 33 uçak ve 1 gemi;İngiltere, 17 uçak ve 2 gemi;İtalya, 16 uçak ve 4 gemi;Kanada, 11 uçak ve 1 gemi;Hollanda, 7 uçak ve 1 gemi;İspanya, 6 uçak ve 2 gemi;

Norveç, 6 uçak;

Danimarka, 4 uçak;

Yunanistan, 2 uçak ve 1 gemi;Bulgaristan, 1 gemi;

Romanya, 1 gemi ile saldırıyakatıldılar.

İsveç parlamentosu, Libya'ya taar-ruz uçakları gönderilmesini onay-larken, Katar ve Birleşik ArapEmirlikleri de saldırıya katılanülkeler arasında yer aldı.

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

48

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 49: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

yandan da Libya’daki işbirlikçilerinisilahlandırarak, Libyalılar’ı Libya-lılar’a kırdırtma politikası izle-mektedirler.

ABD’nin çeşitli nedenlerle, busaldırıda “geri planda” duruyor gibigözükmesinden, Obama’nın göster-melik açıklamalarından “ABD bir-liklerinin Libya’dan çekileceği” gibisonuçlar çıkaranlar da var. Obama, iş-birlikçilerin silahlandırılmasından,CIA’nın faaliyetlerinden söz ederken,NATO saldırılarını sürdürürken ya-lanları hükümsüzdür.

NATO demek Amerika demektir.NATO öylesine gözü dönmüş, öyle-sine pervasızdır ki, sürekli olarak“yanlışlıkla” işbirlikçilerini bile bom-balamaktadır. 2 Nisan’da, 7 Ni-san’da işbirlikçilerini de vurarak,onlarcasının ölümüne ve yaralanma-larına neden oldu.

Irak’ta, Afganistan’da “dost ate-şi”yle katledilenlere Libya’da yeni-leri ekleniyor; emperyalistlerin gö-zünde, halkların bir değeri yoktur ger-çekten. Kendi işbirlikçilerini bom-

balayanlar, Libya halkına neler yap-mazlar?

Kim direnişçi? Kim “vatan haini”dir?

İşbirlikçiler direnişçi, vatanı içindirenenler ise “Kaddafi yanlısı”diye adlandırılıyor. Emperyalistlere ül-kesini peşkeş çeken işbirlikçiler, di-renişçi diye destekleniyor.

Emperyalistlerin kışkırttığı gruplar“halk hareketi” olarak gösteriliyor.Halkları köleleştiren, emperyalizmehizmet eden hiçbir gelişme halk ha-

reketi olarak değerlendirilemez.

Bugün Ortadoğu’da halk hareketidiye öne çıkarılıp, asıl kullanılanyan, halkın yıllardır küçük-burjuvadiktatörlükler altında kalması olsa da,bu hareketleri yönlendiren esas ola-rak emperyalizm ya da emperyalist-lerle işbirliği içinde olmalarıdır.

Emperyalizme güç veren hiçbirgelişme halkların lehine olamaz. Ki-milerine göre emperyalizm yok,“batı” var. Emperyalizm gerçeğiniunutanlar, yok sayanlar Ortadoğu’dakigelişmeleri açıklayamazlar.

İşbirlikçinin ahlakıNATO’nun işbirlikçileri “yanlış-

lıkla” bombalayıp, 17 işbirlikçininölmesi karşısında işbirlikçilerin tutu-mu tam da ahlaklarına, uşaklıklarınagöredir.

Emperyalistlerin kurdukları kukla“Ulusal Libya Konseyi” sözcülerindenMustafa Geryani katliama rağmen“Hatalar olacaktır. AncakKaddafi’den kurtulmaya çalışıyoruzve bizi üzse de zayiat olacak” diyerekkatliamı “doğal” görmektedir.

Geryani, NATO’nun Libya halkınıbombalamaya devam etmesini ister-ken, nasıl bir halk düşmanı olduğunuda ele veriyordu. Kullandıkları işbir-likçilerin NATO uçakları tarafındanbombalarla katledilmesi karşısındabile bir tavrı, kayıplardan dolayı üzün-tüsü yoktur.

Libya halkına karşı bu ahlaksızlarsavaştırılmaktadır işte!.. Bunların ikti-darda olduğu bir Libya’yı gözünüzünönüne getirin!... Emperyalist saldırıdaha iyi anlaşılacaktır.

Emperyalizmin Libya’daki saldı-rısına karşı Halk Cephesi tarafın-dan, Adana’da, Hatay’da, BursaGemlik İlçesi’nde protestolar yapıldı.

Emperyalistler ve işbirlikçileri-nin Ortadoğu ve Afrika’dan kovul-masını isteyen Halk Cephelileremperyalizme ve işbirlikçilerine kar-şı mücadelenin haklı ve meşru oldu-ğunu bir kez daha ilan ettiler.

Adana’da 2 Nisan’da HalkCepheliler, Türk Amerikan Derneğiönünde eylem yaparak Libya’ya yapı-lan saldırıları protesto ettiler.

Pankartları, taşıdıkları kızıl fla-maları ve dövizleri ile birlikte yapı-lan açıklamadan sonra bir Amerikanbayrağını da yakarak asıl katillerinkimler olduğunu da gösterdiler.

Hatay’da 3 Nisan’da AntakyaMaydanos Cafe önünde Halk

Cepheliler tarafından yapılan eylemile emperyalist saldırı protesto edil-di. Pankart ve dövizler ile yapılaneylem sloganlar ile bitirildi.

Bursa Gemlik’te 30 Mart’taDereboyu Taşköprü üzerinde topla-nan Halk Cepheliler pankartlarıdövizleri ile 1 km yürüdükten sonraeski garaja geldiler. Yapılan açıkla-ma ve sloganlarla eylem bitirildi.

NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik’ten eylem

2 Nisan’da İstanbul TaksimGalatasaray Lisesi önünde aralarındaHalk Cephesi’nin de olduğu NATOve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik veyanısıra birlik dışında siyasi hare-ketlerin da katılımıyla, Libya’ya kar-şı sürdürülen saldırıları protesto etmekiçin Fransız Konsolosluğu önüne

kadar yürüyüş yaptı.

Açıklamayı okuyan Veysel Şahin,“NATO’nun Libya halkının katiliolduğunu” belirtti. 150 kişinin katıl-dığı eylem sloganlarla bitirildi.

Mersin’de protesto2 Nisan günü aralarında Halk

Cephesi’nin de bulunduğu siyasihareketler ve demokratik kitle örgüt-leri Libya saldırısını protesto eden bireylem yaptı.

Emperyalizme Karşı DirenenLibya Halkı Kazanacak!

49

Page 50: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

TÜSİAD bir süre önce “Yeni Anayasanın BeşTemel Boyutu” başlığı altında bir rapor yayınladı.Hazırlanacak yeni anayasaya ilişkin önerileriyle “demok-rasicilik oyunu”nu sürdüren TÜSİAD “anayasada baş-langıç bölümü olmasının bir zorunluluk olmadığını...”açıkladı.

Düzenledikleri toplantıda konuşan TÜSİAD BaşkanıÜmit Boyner ve eşi Cem Boyner, “demokrasi şovu”yapmışlardı. Demokrasicilik oyununu “yeni anayasa”üzerinden oynayan TÜSİAD, anayasa konusunda hazır-lattığı projelerini tartışmaya açarak halkın gözünde“demokrasiden yana” görünecek, anayasa tartışmala-rına da “yön verecekti”

Bugüne kadar çeşitli vesilelerle, bu tür raporlarla“düşüncelerini” açıklayan TÜSİAD, halkı ve aydınla-rı aldatmayı sürdürüyor.

Halkın acılarının, yoksulluğunun, halka yönelik sal-dırı ve katliamların sorumlusu TÜSİAD, bu tartışmalarlagerçek yüzünü kendince gizlemiş de olmaktadır.

TÜSİAD anayasanın “başlangıç bölümü” ile ilgi-li tartışmalar nedeni ve düzen partilerinin tepkisi sonrası“geri adım” attı.

Başlangıç bölümü ile ilgili yazılanları “bizim görüş-lerimiz değil, hazırlayanların görüşleri” diyerek inkareden TÜSİAD, söylediklerini savunamadı. Tartışmalarsonrası Ümit Boyner, “yayılan yanlış algılar hem şah-sım, hem yönetim kurulu, hem de bazı üyeler arasın-da rahatsızlık yarattı” diyordu.

Boyner; “Yapılan şey geri adım değil, sadeceTÜSİAD olarak müdahil olduğumuz alanı tekrar net-leştirmek ve yanlış algıyı düzeltmek istedik” diyerek degeri adımına kılıf bulmaya çalıştı İşbirlikçi tekeller içinasıl korunması gereken şey sömürücü düzenleridir.

Nitekim ilk işleri düzenin bekçilerini rahatlatacak“merak etmeyin, sizden farklı düşünmüyoruz” anla-mına gelen açıklamayı yaptılar.

TÜSİAD’ın halktan yana bir anayasa yapacağını bek-lemek tek kelime ile saflık olacaktır. TÜSİAD “demok-rasicilik oyunu oynayarak” düzenini sürdürmeyeçalışmaktadır. O yanıyla tavrında yeni bir şey yoktur.Ancak bu şovlarının arkasında duramayacak kadar dayüzsüzler.

Demokrasicilik oyunu ile katliamcı, halk düşmanıyüzlerini hiç kimseden gizleyemezler.

Ters tepen demokrasicilik

oyunu ve TÜSİADBaşbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın “2007 Kayıp

Çocuklar Raporu”na göre;

Türkiye'de 2007 yılında düzenin kurumlarına 7 bin 183kayıp çocuk bildirimi yapılmış. Kayıp çocuklardan 833’ühalen bulunabilmiş değildir. TBMM’nin sunduğu raporagöre, kayıp çocukların öldürülme oranları yüzde 91 olarakdeğerlendiriliyor.

Yine tecavüz edilip öldürülen, organ mafyası tarafındankaçırılan yüzlerce çocuk var. Ve bu tablo yıllardır değiş-memekte, tersine kaçırılan çocukların sayısı artmaktadır.

Arada basına çıkarılan bir kaç “sapık”, suçlu ilan edile-rek, asıl sorun gözlerden kaçırılmaktadır. “Kayıp çocuk”deyimi de gerçeği yansıtmamaktadır. Kayıp çocuk değil,düzenin sahip çıkmadığı çocuklar vardır.

ALÇAK olan, REZİL olan kişiler değil, binlerce çocu-ğuna sahip çıkamayan düzendir.

Polis, jandarma, MİT gibi tüm halk düşmanı örgütler, hal-kın mücadelesini bastırmak için seferber edilmiştir. Düzençocuklarımıza sahip çıkmak için kılını dahi kıpırdatmamıştır.Sapkınlığı üreten düzenleri ile bugünkü tabloyu yaratan dakendileridir. Kaçırılan, tecavüz edilen, katledilen her çocuk-tan düzen sorumludur.

Sağlığın ticarileştirilmesi ile birlikte daha çok parakazanmak uğruna halkın yaşamını hiçe sayan uygulamalarile daha faza karşılaşır olduk. Neredeyse halkın yaşamına,sağlığına yönelik saldırılar günlük yaşamın birer parçası hali-ne getirildi.

Bunun en son örneği İstanbul Kartal’da özel bir hasta-hanede yaşandı. Sosyal Güvenlik Kurulu’ndan daha fazlapara almak için hastahanede hamile kadınlara “risklidoğum” ihtimalinden söz edilerek 6 aylık iken erkendoğum yaptırmışlar.

Daha fazla para almak için, para uğruna onlarca kadınınve çocuğunun yaşamını riske sokmuşlardır.

Tek kelime ile buna neden olanlar için alçak demek azgelir. Ancak sağlığın parayla satıldığı yerde alçaklıklarkaçınılmazdır. Alçaklık kişilerde değil, sağlığı ticarileş-tirenlerdedir.

Bu tür haberleri bundan sonra daha çok duyacağız. ÇünküAKP iktidarında sağlık ticaret malına dönüştürüldü.Hastahaneler bir sağlık kurumu değil tekellerin ticaretha-neleridir artık. Hastalar ise sadece müşteridir. Sağlığın paray-la alınıp satıldığı bir yerde gerekmeyen ameliyatların yapıl-ması, gerekmeyen cihazların takılması, insan hayatının ris-ke edilmesi “olağan” olmaktadır.

Alçaklık-1: Alçaklık çocuklarısahipsiz bırakmaktır

Alçaklık-2:Alçaklık, sağlığıticarileştirmektir!

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

50

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

Page 51: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Öğrenciler, Dev-Gençliler!

2 Nisan’da Mersin Nükleer KarşıtıPlatformu ve bir çok devrimci-de-mokratik kurum Mersin Akkuyu’dayapılması planlanan nükleere karşı yü-rüyüş yaptı.

Akdeniz belediye binasının önün-den Taş Bina’ya kadar yapılan yürü-yüşte “Nükleer Santral İstemiyoruz,AKP Halka Hesap Verecek” slogan-ları atıldı. Halk Cepheliler’in “Em-peryalistlerin Çıkarları İçin YapılanNükleer Santrallere Karşı GücümüzBirliğimizdir” pankartını taşığı eyle-me 1000 kişi katıldı.

19-22 Aralık 2000’de yaşa-nan hapishaneler katliamında Bay-rampaşa Hapishanesi’nde yaşanankatliama ilişkin mahkemenin ikin-ci duruşması 6 Nisan’da BakırköyAdliyesi’nde görüldü.

Katliamın yaşandığı gündenberi katillerin yargılanmasını isteyenHalk Cepheliler de Bakırköy Adli-yesi önündeydiler. Katliamın emriniverenerenlerin değil katliama katı-lan erlerin yargılandığı, gösterme-lik davanın duruşması başlamadanHalk Cephesi bir eylem yaptı.

“10 yıl Oldu 19 Aralık 2000’deBayrampaşa da Diri Diri YakanlarCezalandırılsın” pankartı açıldı.“Diri Diri Yakanlar Cezalandırılsın”,“Adalet İstiyoruz”, “19-22 AralıkKatliamcıları cezalandırılsın” slo-ganlarının atıldığı eylemde MehmetGüvel konuşma yaparak; 19 Aralık’ıo katliam günlerini anlattı. Bay-

rampaşa’da kahkahalarla yakıla-rak, kurşunlanarak katledilen Ni-lüferler’i Seyhanlar’ı unutmaya-caklarını belirten Güvel, adalet is-temeye devam edeceklerini söy-ledi.

Halk Cephesi adına Tülay

Eski de açıklamayı okudu. Açık-lamada bu katliamın 39 erle açık-lanamayacağını söyleyen Eski,“Bu katliamın siyasi sorumlularıcezalandırılmalıdır...

Hayata Dönüş katliamını unut-madık. Bayrampaşa hapishane-sinde 6 kadın diri diri yanarken as-kerlerin çatıdan attıkları kahka-haları unutmadık” dedi.

Mahkemeye verilen arada Çağ-daş Hukukçular Derneği İstanbulŞubesi açıklama yaptı.

Oya Aslan’ın okuduğu açıkla-mada, katliam planının 11 yıl son-ra mahkemeye gönderildiğini be-lirterek “Bu planla birlikte ope-rasyonun asıl sorumlularının ce-zalandırılması gerektiği açığa çık-mıştır. Bir kez daha soruyoruz on-ları daha ne kadar koruyacaksınız?”dedi. Duruşma 27 Temmuz tarihi-ne ertelendi.

Bayrampaşa katliam davası görüldü:19 Aralık planlı yapılan bir katliamdır

Grup Yorum’unBağımsız Türkiye konserine en

önde koşan biz olmalıyız!

Çünkü, bu ülkede anti-emperya-list mücadelenin ilk bayraktarlarıbizim Dev-Genç’li önderlerimizdir.

6. Filo askerlerinin denize dökenonlardır. Commerler’in arabasını ya-kan onlardır. “Tam Bağımsız ve Ger-çekten Demokratik Türkiye” slo-ganıyla gençliği ve halkımızı anti-em-peryalist mücadeleye katan onlardır.

Genç arkadaşlarımız!

Bağımsız Türkiye sloganını ge-leneğimize yaraşır bir şekilde hay-

kırmak için Bakırköy Cumartesi Pa-zarı alanında buluşalım.

Konsere, kimse tek gelmesin! He-pimizin mutlaka bir arkadaşı vardır.

KOMİTELER KURALIM!

İKİ KİŞİLİK, ÜÇ KİŞİLİK,DÖRT KİŞİLİK...

HER DEVGENÇ’Lİ BİR KO-MİTEDİR.

BAKIRKÖY’DE BÜYÜK BİRGENÇLİK BULUŞMASI YARA-TALIM!

Gençlik FederasyonuÜyesi Öğrenciler

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

Çağdaş Hukukçular Derneği:

“Mehmet Ağar davasındaAyhan ÇARKIN dinlensin”

ÇHD, Ankara 11. Özel Yetkili Ağır CezaMahkemesi’ne, Susurluk çetesi üyesi AyhanÇarkın’ın Mehmet Ağar mahkemesinde din-lenmesi için başvuruda bulundu. ÇHD, ko-nuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada “Çağ-daş Hukukçular Derneği bu hesap soruluncayakadar, suçluların izlerini sürmeye ve yaka-larından tutmaya devam edecektir” dedi.

ÇHD: 5 Nisan Avukatlar Günü;Kutlama Değil Mücadele!

ÇHD, yayınladığı açıklama ile bütün avu-katları örgütlenmeye çağırdı. Yargının, özel yet-kili savcı ve hâkimlerin tahakkümü altına alın-dığının belirtildiği açıklamada “Tüm bunlarakarşı mücadele etmenin meslekten hukukçu-lar içinde ancak bugüne kadar iktidarın kar-şısında, halkın yanında durmuş olan avukat-lar tarafından sürdürülebileceği açıktır” denildi.

ÇHD: 2000 TL’nin altındaavukat çalıştırmak yasaklansın

Çağdaş Hukukçular Derneği yaptığı ya-zılı açıklama ile avukatları yoksulluğa mah-kum eden patron avukatları açıklayacağını du-yurdu. Açıklamda “Baro kurullarında oyvermemek, üstat deyip saygı göstermemek vegerektiğinde disiplin mekanizması çerçeve-sinde baroya bildirmek için bu ücret altındaavukat çalıştıranları bize bildirin.” denildi.

BİLGİ HATTI: 0212 245 04 40

[email protected]

51

Nükleer SantrallereKarşı GücümüzBirliğimizdir

Page 52: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

52

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

� Ankara’da Keyfi Gözaltı 31 Mart’ı 1 Nisan'a bağlayan gece saat 24.30 civarı,

Emel Keleş, Ankara otobüs terminali AŞTİ'de aranma-sı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. “Yunus” adı ve-rilen polisler tarafından, AŞTİ'nin bir ucundan diğer ucu-na kadar sürüklenerek ve dövülerek gözaltına alındı. İş-kenceyle gözaltına alınan Emel Keleş Ankara “Terörle Mü-cadele Şubesi”ne götürüldü. Geceyi burada geçirdiktensonra sabah çıkarıldığı mahkemece ifadesi alındıktan son-ra serbest bırakıldı.

Erzincan: 2 Nisan’da Erzincan Gençlik Derneği ta-rafından Yürüyüş dergisinin dağıtımı yapıldı.

Ulalar Belde girişinden itibaren yapılan satışlarda okur-larımız 30 Mart günü Kızıldere'de olduklarını anlattılar.

Malatya: 31 Mart ve 6 Nisan günü Yeşilyurt Cad-desi’nde önlüklerle yapılan satışlarla dergimiz halkaulaştırıldı.

“Mahallemizi Yıktırmayacağız!

Okmeydanı’nda Halk Cephesi tarafından her Cuma yı-kımlara karşı, barınma hakkı için yapılan eylem, bu hafta1 Nisan’da yapıldı. Okmeydanı Sibel Yalçın Parkı’nda “EvHaktır Evimizi Korumak Hakkımızdır Direneceğiz Kaza-nacağız” yazılı pankart ile yapılan eyleme 40 kişi katıldı.

Sibel Yalçın Parkı’ndan Okmeydanı sağlık ocağına ka-dar yürüyen Halk Cepheliler “Halkız haklıyız kazanacağız,Evimizi yıkanın villasını yıkarız “ sloganlarını attılar.

Eylemin sonunda ağlık ocağının önünde açıklama ya-pan Yasemin Şen; yıkımların site alanlarıyla sınırlı kal-mayacağını belirtti ve “Tüm Okmeydanı’nı, İstanbul’da1 milyon konutu yıkacaklar” dedi.

GecekondulardanBakırköy’eSel Olup Akmalıyız

17 Nisan’da İstanbul’unyoksul mahallelerinden Ba-kırköy Cumartesi Pazarı Ala-nı’na coşkun nehirler akmalı.

Cepheliler! Bu nehirleri oluşturacak

olan sizlersiniz. Sizlerinoluşturacağı komitelerdir.Haklar ve Özgürlükler der-neklerinin üyeleri! İstan-bul’un yoksul mahallelerisizindir. Bağımsız Türkiyesloganı en yoksullarla anla-mını bulacaktır. İstanbul’unyoksullarını Bakırköy ala-nına taşıyamazsak, o konsereksik bir konser olacaktır.Görev sizindir.

Yürüyüş Satışları Sürüyor

� Sahte BelgelerleTutuklananlar Serbest Bırakılsın

26 Ocak 2011 günü İzmir’deki yasal dernekler basıla-rak 7 devrimci gözaltına alınmış ve 5 i tutuklanmıştı.

İzmir Halk Cephesi sahte belgelerle tutuklananların bı-rakılması için başlattığı kampanya çerçevesinde 1 Nisan günüKonak Sümerbank önünde masa açtı. 2 saat açık kalan ma-sada bildiri dağıtıldı, imza toplandı. Aynı zamanda Grup Yo-rum`un Bağımsız Türkiye konserinin tanıtımı da yapıldı.

Kampanya çerçevesinde 1 Nisan günü KarşıyakaÇarşı’da “Derneklerimizi ve Düşüncelerimizi SavunacağızBaskılar Bizi Yıldıramaz“ pankartıyla eylem yapıldı. HalkCephesi adına okunan açıklamada komplo ile tutuklanandernek ve sendika üyelerinin sahiplenilmesi gerektiği söy-lendi. Açıklamadan sonra bildiri dağıtıldı.

� Elazığ Pir Sultan AbdalKültür Derneği’nde Açılış

Elazığ’da yaklaşık iki aydır kurulmuş ve faaliyet ça-lışmalarına başlamış olan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği,3 Nisan günü açıldı. Elazığ Fevzi Çakmak Mahallesi’ndekurulan ve Dertli Divane’nin de katıldığı Cem’den önceyapılan sohbette Alevilik ve yozlaşma sorunuyla ilgili ko-nular tartışılırken Elazığ Cemevi’nin Elazığ Haklar Der-neği’ne karşı aldığı düşmanca tutumu halka teşhir edil-di. 3 saat süren cem törenine 200 kişi katıldı.

� Antalya’da YGS ProtestosuYükseköğretime Geçiş Sınavı’nı (YGS) ve sınavda ya-

şanan adaletsizlikleri protesto eden liseliler Antalya’da yü-rüyüş yaptılar. Aralarında Gençlik Federasyonu’nun da bu-lunduğu birçok kurumun katıldığı eylemde Birey ders-hanesi önünden Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyüşyapıldı. Cumhuriyet Meydanı’nda açıklamayı okuyan EdaKuş, YGS'nin iptal edilmesini istedi. Konuşmanın ardındansözü alan Umudun Türküsü ; türküleriyle eyleme destekolmaya geldiklerini ve parasız eğitim talebinin haklı birtalep olduğunu , haklı mücadelelerinde liselilerle beraberolduklarını belirtti.

Söylenen marşların ve çekilen halayların ardından At-talos heykeline doğru yürümek isteyen liselilere polis izinvermedi. Bu engellemeye rağmen yürüyen liselileri po-lis Halk Bankası ve Birey dershanesi önünde de engel-lemeye çalıştı.

Cepheliler!

Page 53: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Av ru pa’da

Emperyalist Almanya “AB’ninkararı doğrultusunda” yaygınla-şan “şans oyunlarını” (doğrusu ku-marı) denetim altına alarak, “halkıkoruyacak”lar güya!

Alman emperyalistleri ilk olarakoyun salonlarındaki para otomatları ileilgili, kazanç ve kayıp oranlarında dü-zenleme yaparak kısıtlamaya gitti.Buna göre saatte azami 500 Euro olanvurgun miktarı 400 Euro’ya ve saat-te 80 Euro olan kayıp miktarı 60 Eu-ro’ya indirilecek.

Oyun salonları dışındaki kumarmakinalarının sayısını da üç’teniki’ye düşürecekler. Oysa Alman-ya’da kumar oynatan 165 bin kumarmakinası var. Ayrıca 60 bin lokal ve70 bin dolayında “para otomatı” ol-mak üzere toplam 235 bin kumar ma-kinası bulunuyor.

Kumar için sadece 235 bin kumarmakinasının bulunduğu Almanya’daalınan tedbirlere bakın! Oyun salon-

ları dışındaki kumar makinası sayısınıazalatacaklar. Peki bu ne kadar çözümolacak? Kaldı ki, bunu etkisizleştire-cek yöntemler de bulacaklardır.

Hem bulmasalar bile yeterincekumar makinası var. Alınan tedbir-lerle, kumara karşı halkın korunma-sı söz konusu bile değildir.

Alman emperyalizmi kumarı ya-saklamıyor, göstermelik tedbirlerle,kumar makinalarının sayısını “azal-tarak”, “kumar oynamaya devamedebilirsiniz” diyor. Kısacası, kumarıbunlarla meşrulaştırıyorlar.

Bir devlet düşünün, bir yandankumarın zararlı olduğunu kabul ediyor,

hatta güya “halkı korumak” adına ted-birler alıyor ve sınırlamalara gidiyor.

Öte yandan devasa bir kumar sek-törünü kendisi yasalarıyla yaşatıyor.Hatta reklamlarla, tüketim kültürü ilehalkı kumar oynamaya onlar teşvikediyor, özendiriyorlar.

235 bin kumar makinasının “ayakaltında” olması, neredeyse her köşebaşında kumar oynanacak makinabulunuyor olması kumara teşviktir.

Emperyalist kapitalist ülkeler, ku-mar makinalarını ortadan kaldıra-maz. Kumarı yasaklayamazlar. Tersinebu ülkelerde sürekli kumar teşvikedilmektedir. Kumara karşı çıkmak,özgürlükleri engellemek değildir.

Emperyalistler halkın özgürlük-lerini gasp etmekte, baskı yasalarınıçoğaltmaktadırlar. Onların bütün der-di paradır. Kumar onların düzenleri-ne uygundur. Dev bir pazar olan ku-marı o nedenle yasaklayamazlar.

Tedbirlerin hükmü yoktur!

Kumara karşı çıkmıyor,

sınırlıyorlar!

AVRUPA’dakiBİZ

Avusturya’nın başkenti Viya-na’da Halk Cephesi tarafından 3 Ni-san’da “Devrim Şehitlerini Anmave Umudun Kuruluşu KutlamaGünleri”nin 17. yılı için bir prog-

ram düzenlendi.

120 kişinin katıldığı anmaya şehitler için yapılan say-gı duruşundan sonra Parti açıklamasının okunmasıyladevam edildi. Ardından 30 dakikalık sinevizyon gös-terimi izlendi.

Halk Cephesi adına yapılan konuşmada Mahir-ler’den Dayılara uzanan süreç anlatıldı. Hüseyin Ce-vahir’i orta okul yıllarında tanıyan Kazım Akbaba sözalarak Hüseyin Cevahir’i anlattı.

Salonda Mahir ve Dayı, yine ilk Parti-Cephe şehi-di Necmettin Giritlioğlu’ndan Güler Zere’ye kadartüm devrim şehitlerimiz yoldaşları ile birlikteydi.Avusturya’dan mücadeleye katılan 12 Temmuz şehit-lerinden Fintöz Dikme, Avusturya hapishanelerinde ya-kalandığı bir hastalık sonucu şehit düşen Mustafa Ku-ran da o gün yoldaşlarının arasındaydı.

3 Nisan’da Özgürlük Komitesi çalışanları Köln ken-tinin Dom Meydanı’nda tutsaklara özgürlük eylemi yap-tılar.

Almanca "Tüm Siyasi Tutsaklara Özgürlük" yazılı vetutsak devrimcilerin fotoğrafları bulunan pankartı açanÖzgürlük Komitesi çalışanları, halka tecrit işkencesini tes-hir eden, Almanca ve Türkçe bildiriler dağıttılar.

Halka Alman emperyalizminin tecrit politikalarının teş-hir edildiği konuşmalar yapılan eylem sloganlarla bitirildi.

Tutsaklar için özgürlüknöbeti 77. haftasında

Viyana’da devrim şehitleri anıldı

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

53

Page 54: - Yürüyüş Dergisi | Haklıyız kazanacağızyuruyus.biz/pdf/pdf/263.pdfKızıldere’de Israr, Kavgada Isrardır Kızıldere’de Israr, Devrim ve Sosyalizmde Isrardır 17 Nisan’da

Kitabın Adı: İDİLBasım Tarihi: Mart 2011Yayınevi: Tavır YayınlarıDerleyen: Ümit İlterSayfa Sayısı: 374

Yıl 1996... hapishanelerde tecrithücrelerine karşı bir ölüm orucubaşlamıştır.

Teslim alınmak istenen bir ira-deydi asıl olarak. Bu irade halkınkurtuluş umudu olan Marksizmin,Leninizm’in iradesiydi. Yani tut-sakların bedeninde somutlanan ira-deydi 96’ da.

İşte bu savaşın tam ortasında,özgür tutsakların gönüllüler ordu-sunun sıra neferlerinden biri vardı

ki, irade savaşını sonuna ka-dar götürecek, dünyanın ilkkadın ölüm orucu şehidiolarak adını tarihin onursayfalarına yazacaktı.

Çanakkale Hapishanesi1. Ölüm Orucu Ekibi savaş-çısı Ayçe İdil Erkmen, heranı eylem olan 69 günlükkavgaya girdiğinde, tahliye-sine sadece 11 ay kalmıştı.Düzenle bağlarını çoktankesmiş, devrimi, devrimcili-ği içselleştirmiş biri için bu-nun bir önemi yoktu. Kavgaher yerde aynıydı onun için.Önemli olan devrimin, kav-ganın çıkarıydı. “Ben”in de-ğil “biz”in kavgasıydı bu.Bu kavgada kişisel bir istekyoktu, olamazdı.

Ayçe İdil Erkmen tereddütsüz-dü. Öne atılıp kızıl bandını alnınatakarken de, son nefesini verenekadar tereddütsüzdü. Tereddütsüz-lüğü inancından , halkına, vatanınaduyduğu sevgiden geliyordu kuşku-suz. Yoksa gün gün, hücre hücreeriyerek ama bir türkü gibi ölüne-mezdi.

İdil, yeni insanın adıdır. Sosya-lizme inancın, örgüte güvenin vefedanın adıdır. Hep başı dik yaşa-manın ve yeri geldiğinde ölümüseve seve kucaklamanın adıdır. Ka-dınlar olmadan devrim olmayacağı-nın ve kadının ancak devrimle kur-tulacağının adıdır. Devrimci sanat-çılığın, halk kültüründen öğrenme-nin ve onu sosyalist kültürle har-manlayıp geleceğe taşımanın adı-dır.

Ayçe İdil’in misyonunu okurakavratma çabası içinde olan bu ki-tap, onu anlatmak için deyim yerin-deyse çırpınıp durarak yazılmış sa-tırlardan oluşuyor.

İdil’e dışarıdaki yoldaşlarındangelen satırlar ve İdil’in onlara ceva-ben yazdığı satırlar o kadar somut okadar yalın bir ideali paylaşıyor:Devrim!

Kitapta İdil’in anılarına, baba-sıyla ve yoldaşlarıyla yazışmalarınabolca yer veriliyor. Ölüm orucugünlüğü ise kitabın en çarpıcı bö-lümlerinden.

İdil’in anıları, çocukluğundanşehitliğine varana dek ömrü bir fo-toğraf albümünde sergilenmiş.

Döneme ilişkin gazete küpürlerive ölüm orucu ilanları belge olaraksunuluyor.

İdil’in okul, yolculuk tanıtımkartları ve hapishaneden ailesinegönderdiği el yazması kartlar daayrı bir bölüm oluşturuyor.

En son görsel bölümde ise 1996yılından bu yana dünyaya gelen“İdil kızlar”ın birer fotoğrafına yerverilmiş. Bu bölümün başına konanparagrafta ise şöyle deniyor:

“Yine doğdu İdillerimiz yeni-den yaratmak için hayatı”

26 yıllık ömrüne destanlar sığdı-ran İdil’i okurken zaman zamanduygu seline kapılıyor, zaman za-man öfkenize hakim olamıyorsu-nuz.

Bir ölüm orucu savaşçısının so-nuna kadar kararlı duruşu ise oku-yanları son derece etkileyecek güç-te.

İdil’in şehit düşmesinden olduk-ça uzun bir süre sonra yayınlanmasıbelki kitabı yayınlayanların bir ku-suru belki “ne desek eksik kalır”kaygılarının bir parçası.

14 yıl boyunca İdil’i anlatabil-mek için çırpınıp duran satırlar yü-reğimizin ve bilincimizin imbiğin-den geçerek o ortak idealin nehrineakıyor.

Nehir akıyor...

Nehir aktıkça, İdil yaşıyor!

Kadın Devrimci Sanatçı,

Ölüm Orucu Direnişçisi

YURDU İÇİN ÖLMESİNİ

BİLEN: İDİL

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263

54

Yürüyüş

10 Nisan2011

Sayı: 263