64
-Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz Hatırasına…

-Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

-Genç Yaşta Uçmağa VaranBilgehan DELİGÖZ’ün

Aziz Hatırasına…

Page 2: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

II

Page 3: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

III

KAYSERĐ HALK OYUNLARI

KÖY SEYĐRLĐK OYUNLARI GĐYĐM – KUŞAM

Hasan YÜKSEL Saim DELĐGÖZ

Bilge Han DELĐGÖZ

KAYSERĐ-2004

Page 4: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

IV

KAYSERĐ HALK OYUNLARI,

KÖY SEYĐRLĐK OYUNLARI, G ĐYĐM – KUŞAM

Hasan YÜKSEL Saim DELĐGÖZ Bilge Han DELĐGÖZ

LAÇĐNLAÇĐNLAÇĐNLAÇĐN YAYINLARI NU: ISBN: 975-8352-

KAPAK TASARIMI ve YAYINA HAZIRLAYAN Mehmet ÇELEBĐ

KAPAK RESMĐ Mustafa KĐLABORUCU

ÇĐZĐMLER Bilge Han DELĐGÖZ

DĐZGĐ-BASKI LAÇĐNLAÇĐNLAÇĐNLAÇĐN

Seyit Burhanettin Bulvarı. Çınar Apt. No:32/2 KAYSERĐ

NOTAYA ALANLAR Neşet GÜNGÖR – Şaban UYAN

ESERĐ ĐNCELEYEN Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY

ĐSTEME ADRESĐ LAÇĐNLAÇĐNLAÇĐNLAÇĐN

Seyit Burhaneddin Bulvarı Çınar Apt. No:32/2 Tel. Belgegeçer: 0 352 222 19 40

KAYSERĐ

Page 5: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

V

SÖZ BAŞI

Türklerin tarih sahnesine çıkışları M. Ö. 4500 yılına uzanır. İskitler, Hunlar, Köktürkler, Uygurlar, Karahanlılar, Hârezimliler, Selçuklular, Osman Oğulları ve ardından Türkiye Cumhuriyeti bu uzun sürecin yalnızca küçük bir bölümüdür. Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika’da devlet kuran öteki Türk boylarının uygarlıklarının izleri bugün dünya tarihinin gelişiminde belirgin bir şekilde görülür.

Türkler, yalnız bozkır kültürünün kurucusu ve yaşatıcısı değildi. Yüzyıllar önce yerleşik hayata geçmişler, tarım, hayvancılık, sanat ve kültür alanında da önemli roller oynayarak, pek çok konuda öncü olmuşlardır. Bugün çok geniş bir coğrafyada yaşayan Türk kavimlerinin zengin bir halk edebiyatı, destanları, mitolojisi, musikisi, halk oyunları, nitelik ve nicelik bakımından komşu kavimlerin bu unsurlarından çok zengin ve çeşitlidir.

Bin yıllık bir süreç içerisinde Anadolu’ya tamamen Türkleştiren 24 Oğuz boyunun izlerine yer adı olarak rastlarız. Kayı, Kınık, Kızık, Diğer (Düver), Dodurga, Bayat, Yüreğil, Beydili, Salur, Peçenek, Soy, Oymak ve cemaatlerinin yüzyıllardır koruyarak günümüze ulaştırdıkları, türkü, destan ve oyunları ile maddi kültürün en güzel ve renkli belirtisi olan giyim-kuşamları onların folklorik özelliklerindendir. Kayseri ve yöresi de çeşitli Oğuz boyları tarafından yüzlerce yıl önce yurt tutulmuş, bu coğrafyada Türk sözlü ve maddi kültürüne çeşitli katkılarda bulunulmuştur.

Elimizdeki “Kayseri-Halk Oyunları-Köy Seyirlik Oyunları-Giyim-Kuşam” adlı eser, Türk kültürüne gönül vermiş Saim Deligöz, Hasan Yüksel ve (hayatının en güzel çağında aramızdan ayrılıp uçmaka göçen) Bilge Han Deligöz tarafından, uzun ve yorucu bir çalışmanın sonucunda ortaya konulmuştur.

Page 6: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

VI

Eser, saha çalışması yanında, bu konuda yazılmış zengin bibliyografyadan da yararlanılarak kaleme alınmış, elde edilen sözlü ürünler yorumlanarak doğruya ulaşılmıştır. Eser, tarafımdan gözden geçirilerek düzeltilmiş, gerektiğinde eklemeler yapılmıştır. Sonuç, “mükemmel”dir. Kayseri ve yöresi üzerine çalışacak bilim adamı ve araştırıcıya kaynaklık yapacak nitelikte olan bu eseri hazırlayanları kutluyor, derlediği malzemeler kadar çizimleriyle de katkıda bulunan Bilge Han Deligöz’ü rahmetle anıyorum.

Kayseri, Ekim 2005

Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY

Page 7: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

VII

ÖN SÖZ

Bu çalışmamız; Milli Kültür değerlerimizi araştırmak, geliştirmek yöremizin giyim-kuşam, köy seyirlik oyunları ve özellikle halk oyunlarını koruyarak yaymak amacıyla yapılmıştır.

Milletler kendi kültürüne sahip çıkarak gelecekte ayakta durabilirler. Milli Kültürüne sahip çıkamayan milletlerin ayakta durma şansı yoktur. Zamanımızın korkunç silahlarından biri olan kültür emperyalizminden korunarak geleceğimizin teminatı olan Türk Gençliğinin bundan zarar görmesini en aza indirmek ana gayemizdir.

Çağımızın en korkunç savaşı kültür savaşı olduğunun önemini kavrayarak ona göre hareket noktamızı belirlemeliyiz. Türk gençliğinin içerisine bir yabancı hayranlığı sistemli bir şekilde pompalanıyor. Bir yabancı gibi giyinmek, onlar gibi konuşup, dansetmek Türk gençliğine yavaş yavaş şırınga ediliyor. Bu gömlek Türk gençliğine giydirilmek isteniyor. En çok üzüldüğümüz nokta ise bazı ulusal televizyonların, yabancı kültürleri bize bilinçli veya bilinçsiz olarak izlettirmeleridir. Burada büyük önder Atatürk’ün 1933’te söylediği bir sözü hatırlatmadan geçmek istemiyoruz: “Katî olarak bilinmelidir ki Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatında hâkim ve esas olacaktır.”

Türk gençliği üzerine yapılan bu sinsi çalışmaları 2. Dünya Savaşı’nda Japonya’ya atılan atom bombasından daha tehlikeli buluyoruz.

Türk Milletinin Asya bozkırlarından süzüle süzüle ve gelişerek zamanımıza kadar devam eden ve edecek olan Türk Kültürü eşsiz bir kültürdür.

Bu kıymetli milli değerlerimizi yaşatarak gelecek kuşaklara en doğru ve en güzel şekilde aktarmayı bir vatandaşlık görevi sayıyoruz.

Bir kısım insanlar folklorumuza yeteri kadar önem vermese de, bu yaşantımızın; kimi zaman farkında olmasak da bir parçasıdır. Çünkü sürekli olarak, folklorumuzun bazı kurallarını bilmeden ya da farkında olmadan uyguluyoruz. Çünkü bu; biz Türk insanına geçmişimizin en büyük armağanlarından birisidir. Bizimde; gururlu geçmişimizin bize armağan ettiği bu manevi değere sahip çıkmamız ve onu korumamız gerekir. Biz de bu manevi değerler içerisinde önemli bir yeri olan ve yavaş yavaş unutulmaya yüz tutan Halk Oyunları,

Page 8: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

VIII

Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık.

1980’li yıllardan başlayarak, köy köy, ilçe ilçe dolaşarak yaptığımız araştırmalarımızı, kimi zaman film karelerinde, kimi zaman video bantlarında, kimi zamanda yazılı notlar ile saklayarak günümüze kadar koruyabildik. Sonunda bu bilgileri bir kitapta toplamaya karar verdik. Bu kararımızda Kayseri Halk Oyunları ekiplerinin çeşitli yarışmalarda karşılaştıkları bir takım olumsuz etkilerde sebep oldu. Bu işe ilk başladığımızda kimi insanlar bize Kayseri’de halk oyunlarının olmadığını vurgulayarak boşa kürek çektiğimizi dahi söylediler. Bizim de onlara cevabımız bu kitabı ortaya koymakla oldu. Elbette bütün Anadolu’da halk oyunları varsa Kayseri de de olacaktır. Bu insanlar da Anadolu insanıyla aynı kökeni, aynı tarihi ve aynı kültürü taşımaktadır. Çalışmalarımız boyunca da bunu destekleyecek çok ilginç şeylerle karşılaştık. Batı Anadolu insanı ile olsun, Doğu Anadolu insanı ile olsun, kendi yöremiz insanının bir çok yönden birbirine çok yakın ve eşdeğer kültürleri taşıdığını gördük. En basitinden Erzurum’da oynanan Halka Oyunu ile Manisa da oynanan Gemi Oyununun bir benzerinin de Bünyan’da Oduncular Dağdan Odun İndirir (Omuz Halayı) adıyla oynanıyor olmasıdır.

Bu kitabı düşünmemizin bir diğer sebebi de, özellikle Halk Oyunları gibi manevî bir kültürümüzün kimi insanlar elinde oyuncağa dönüştürülmesidir. Bu alandaki başıboşluk ve olumsuz gelişmeler çıkarcı kişiler elinde yozlaşmaya doğru gitmeye başlamıştır. Bugün halk oyunlarının icrasında büyük bir zevksizlik, diğer yörelere özentiler ve tahrip çoğalmaya başlamıştır. Özellikle bu tür gelişmeler, yeni kuşağın bu işe bilinçsiz ve kültürümüzden bi haber olarak girmeleri sonucu ortaya çıkmıştır. Bu tahrip Halk Oyunları yarışmaları ile daha da zirveye ulaşmıştır. Bu tür yarışma heyecanı içinde bulunan bazı öğreticiler, özellikle bölge yarışmalarında gördükleri diğer illerin halk oyunlarını seyrederek, bu yörelere ait oyunların göze güzel görünen bir kısım figürlerini ve müziklerini değiştirerek, kendi yörelerine aitmiş gibi göstermeye çalışmaları halk oyunlarına yapılan en büyük darbelerden biri olmuştur.

Özellikle Televizyon gibi iletişim araçlarının çok hızlı bir şekilde yayılması ise köylerde oynanan köy seyirlik oyunlarını yok etmeye başlamıştır. Görsel yayının evlere girmesi ile birlikte köy insanının giyim ve kuşamı gelenekselliğini yitirmiş, eski tarz giyim-kuşam terk edilmiştir.

Page 9: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

IX

İmkânlarımız el verdiği ölçüde Kayseri ve yöresi kültürünün bir bölümünü ele alarak bu kitapla ortaya koymaya çalıştık. Elbette bir takım hatalarda yapmış olabiliriz fakat gelecek kuşaklara faydalı, mânevî bir eser bıraktığımızı düşünüyoruz.

Bu kitabın hazırlanmasında bizlere büyük bir destek veren, başta ailelerimiz olmak üzere, kitabımızı baştan sona okuyup dil, imlâ ve konu ile ilgili düzeltmeleri yapan, değerli fikirlerini bildirerek, olumlu yönde katkılarını sağlayan, Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edbiyatı Bölümü Öğretim Üyeleri Prof Dr. Tuncer Gülensoy, Prof. Dr. İsmail Görkem ve Dr. Bayram Durbilmez’e, Eğitimci-Yazar S. Burhanettin Akbaş’a kaynak temininde yardımları bulunan, Yrd. Doç. Dr. Kadir Özdamarlar’a, Kültür ve Turizm Müdürlüğü Araştırmacısı Türkan Oral’a, Valilik Basın Yayın Müdürlüğünden Mustafa Kilaborucu’ ya, müziklerin notasını yazan Neşet Güngör’e, Şaban Uyan’a, nota programında yardımını esirgemeyen Ahmet Şan' a, kitabın hazırlanmasında her türlü araç ve kaynak desteğini veren Melikgazi Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğüne, kaynak temininde yardımcı olan İl Halk Kütüphanesine, Mustafa Özdal İlköğretim Okuluna, Ahmet Namaldı’ya, Anadolu Ajansı Muhabiri Cemil Macit’e ve kitabın hazırlanmasında en önemli yeri alan kaynak kişilere teşekkürlerimizi sunarız.

Kayseri, 2004

Hasan YÜKSEL Saim DELİGÖZ

Bilge Han DELİGÖZ

Page 10: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

X

Hasan YÜKSEL

1 Mart 1965 yılında bir ailenin üç çocuğundan ikincisi olarak, Çağlayanlar beldesi diye bilinen Bünyan'da dünyaya geldi. İlkokul, Ortaokul ve Lise öğrenimini Kayseri’de tamamladı. Maddi imkansızlıkları dolayısıyla yerleştirildiği

Evli olup, bir kız ve bir erkek çocuk babasıdır.

iki yüksek okulu da bırakmak zorunda kaldı. Son olarak Anadolu Üniversitesi Laboratuvar ve Veterinerlik bölümünden mezun oldu. Lise sıralarında, gençlik yıllarının verdiği heyecanla, her genç gibi aşk üzerine şiirler yazmaya başladı. Aynı yıllarda halk oyunları ile tanıştı. Halk oyunlarına olan bu tutkusu giderek arttı. Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı Halkoyunları bölümüne devam etti. Halk Oyunları üzerine bir çok kurs aldı. M.E.B. Halk Oyunları Usta Öğretici Sertifikası ve Hakemlik sertifikası aldı. Bir çok okulda ve Melikgazi Halk Eğitimi Merkezinde uzun yıllar Halk oyunları kursu verdi.

Halk Oyunlarına olan tutkusu onu folklora bağımlı hale getirdi. Kayseri’de ve Kayseri dışında Folklor üzerine araştırmalar yaptı. Bu konuda yapmış olduğu araştırmalar Erciyes, Laçin, Şu Bizim Kayseri, Akın Günlük Kayseri, Şebinkarahisar Gazetesi, Bütün Yönleriyle Develi, Şehir gibi gazete, dergi ve kitaplarda yayınlandı. Saim Deligöz ile uzun süre yaptığı araştırmalarını bu kitapta topladı. “Bütün Yönleriyle Develi 2002” adlı sempozyuma katılarak “Develi düğünleri ve köy seyirlik oyunları” ile ilgili bildiri sunmuştur.

Folklor ile birinci derecede ilgili olması, aynı zamanda onun şiire olan tutkusunu daha da artırdı. Şiir üzerine yayınlanmış bir eseri olmamakla beraber, Çemen ve Şu Bizim Kayseri dergilerinde şiirleri yayınlandı.

Halen özel bir sağlık şirketinde çalışmakla beraber, Melikgazi Halk Eğitimi Merkezinde, Halk Oyunları dersleri vermektedir ve M.E.B. Halk Oyunları C Katogorisi Jüri üyesidir.

Page 11: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

XI

Saim DELİGÖZ

1951 Pınarbaşı İlçesi Gültepe Köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. 1969-1970 Eğitim ve Öğretim yılında Mimarsinan İlköğretmen Okulu mezunu olup, 1986 yılında Anadolu Üniversitesi Eğitim Ön Lisans Programını tamamladı.

34 yıllık meslek hayatında Bünyan-Pınarbaşı ilçelerinde 19 yıl öğretmenlik ve idarecilik yaptı.

1990 yılında Melikgazi Halk Eğitim Merkezine Müdür Yardımcısı olarak atandı .

Okul yıllarında Halk oyunları ekiplerinde oynadı. 1990 yıllarında folklor araştırmalarına Hasan Yüksel’le beraber başladı.

1995-1996 yıllarında Başak TV’de “Folklorumuzun İçinden” adlı bir belgesel program yapımcılığını yaptı.

2001 yılında Kay-TV’de “Obamızdan-İlimize” adlı bir belgesel programı yayınladı.

Gazete ve dergilerde folklor üzerine araştırmalarını yayımlayan Saim Deligöz: Hasan Yüksel ve Bilge Han Deligöz’le beraber folklor araştırmalarına devam etmektedir. Bu araştırmalar içinde “Kayseri Kına Geceleri-Düğünleri” adlı eserlerini de yayına hazırladılar.

1998 yılında “Sahrada Bir Gonca Açtı” şiir kitabını yayınlayan Saim Deligöz evli ve 4 çocuk babasıdır.

Halen Melikgazi Halk Eğitim Merkezinde Müdür Baş Yardımcısı olarak görev yapmaktadır.

Page 12: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

XII

Bilge Han DELİGÖZ

1976 yılında Pazarören’de doğdu, ilkokul ve ortaokuldan sonra Mimarsinan öğretmen Lisesi’nde Halk oyunları ile tanıştı. 1991 yılında babası Saim Deligöz ve Hasan Yüksel’le birlikte köylerde araştırmalara katılmaya başladı.

1999 yılında Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’ne girdi. Aynı yıllarda Halk Oyunları Usta Öğreticilik belgesi aldı ve çeşitli okullarda bu yönde eğitim verdi. Okul sıralarında ve okulu bitirdikten sonra birçok etkinliklere katıldı ve folklor faaliyetlerine devam etti.

2002 yılında Sabancı Kültür Sitesi Karma Heykel Sergisine, aynı yıl Trabzon Büyükşehir Belediyesi Şehir Gişeleri Yarışması Karma Heykel Sergisine, 2003 yılında Mezuniyet sergisine, aynı yıl T.C. Kayseri Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Karma Heykel Sergisine, aynı yıl Sabancı Kültür Sitesi Cumhuriyetin 80. yılı Resim-Heykel Karma sergisine eserleri ile katıldı.

2003 yılında T.C. Valililiği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü 1. Kayseri Taş Heykel Sempozyumuna katıldı.

2003 yılı içerisinde, Kayseri lisesi bahçesi içerisinde Atatürk ve Sakarya Şehitleri Anıtı, Kayseri İl Özel İdaresi Bahçesinde Yaşam ve Ölüm adlı taş heykel çalışması, Sarız İlçesinde Atatürk heykeli çalışması ile yer aldı.

2004-2005 Kısa dönem askerlik görevini Gaziantep 5. Zırhlı Tugayı’nda yaparak 17 Mayıs 2005 tarihinde terhis olmuştur.

Hasan Yüksel ve babası Saim Deligöz ile birlikte “Kayseri Halk Oyunları, Köy Seyirlik Oyunları, Giyim-Kuşam” adlı kitabı hazırladı.

Bu kitabın baskıya hazırlandığı günlerde 26 Ağustos 2005 tarihinde kendini ve âlemleri yaratan Rab’bına yürüdü. Mekânı cennet olsun…

Page 13: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

XIII

BİLGEHAN’IN AĞIDI

Karlı dağa aşa aşa Adını yazdırdım daşa İsyankar değilim Haşa Sana doyamadım oğul

Ali emmin eyledi hayır Yürek yanar cayır cayır Mahşerde bizleri gayır Sana doyamadım oğul

Ecel gelmiş şerbet sunar Bilgehan gözlerin yumar Teneşire sığmıyormuş Dokuz ıbrığınan yunar

Sana düğün yapacaktım Haleyinden tutacaktım Gece gündüz kopacaktım Sana doyamadım oğul

Hunattan kalkan salaca Gözü ela gaş garaca Tabib doktordan ilaca Sana doyamadım oğul

Anan kuzgun gibi döner Varır çalılığa düner Eyvah ocağımız söner Sana doyamadım oğul

Pazarören beylerine Haber saldık köylerine Kilit vurmuş evlerine Sana doyamadım oğul

Saim Deligöz’üm baktı Yıkıldı taç ile tahtı Aşık Ziya’m ağıt yaktı Sana doyamadım oğul

Aşık Ziya Şahin

Page 14: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

XIV

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ................................................................................................ V GİRİŞ ..................................................................................................... 1

A. TEMEL KAVRAMLAR

A.1-FOLKLOR NEDİR? ................................................................... 5 A.2-KAYSERİ KÜLTÜR TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ ............... 7 A.3-TÜRKİYE'DE ve KAYSERİ'DE FOLKLORFAALİYETLERİ ................................................................................ 9

B.HALK OYUNLARI

B. HALK OYUNLARI ........................................................................ 15 B-I HALK OYUNLARI İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER .............. 15

B.1-HALK OYUNLARI NEDİR? .................................................... 15 B.2-HALK OYUNLARININ TARİHİ ............................................ 16 B.3-OYNANIŞ BİÇİMLERİNE GÖRE HALK OYUNLARI ........ 20 B.4-OYNAYAN KİŞİLERE GÖRE HALK OYUNLARI ............. 22 B.5-BÖLGELERE GÖRE HALK OYUNLARI ............................... 22 B.6-KONULARINA ve ADLARINA GÖRE HALKOYUNLARI ....................................................................................... 26 B.7-DÜNYA'DA EN ÇOK BİLİNEN HALK OYUNLARI .......... 32

B-II. KAYSERİ’DE HALK OYUNLARI ........................................ 34 B.8-KAYSERİ'DE HALK OYUNLARI TARİHİ ........................ 34 B.9-KAYSERİ YÖRESİ HALK OYUNLARI ............................... 36

a- Ağırlamalar ......................................................................... 36 b-Çabukluk İfade Eden Oyunlar ......................................... 56

B.10-YÖREMİZDE OYNANAN FAKAT KAYSERİ YÖRESİNE AİT OLMAYAN DİĞER OYUNLAR ................... 125 B.11.HALK OYUNLARINDA BAĞIRMALAR ...................... 130 B.12. HALK OYUNLARINDA ÖĞRENMEVE ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ ..................................................... 131 B.13-KAYSERİ'DE MÜZİK .......................................................... 133 B.14-HALK OYUNLARINDA MÜZİK ...................................... 134

Page 15: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

XV

C. GİYİM KUŞAM

C.1-KAYSERİ YÖRESİNDE GİYİM-KUŞAM ........................... 139 C.2-HALK OYUNLARINDA GİYİM-KUŞAM........................ 143 C.3-KADIN GİYSİLERİ ............................................................... 144 C.4-ERKEK GİYSİLERİ ................................................................ 145 C.5-YÖRESEL GİYSİLERİN TANIMI VE YÖREAĞITLARDAKİ YERİ .................................................................. 146 C.6-GİYİMDE KUMAŞLAR ........................................................ 165

D. KÖY SEYİRLİK OYUNLARI

D.1 KÖY SEYİRLİK OYUNU NEDİR?....................................... 171 D.2-KAYSERİ VE YÖRESİNDE ORTAYAKONULAN KÖY SEYİRLİK OYUNLARININKONULARI ................................................................................... 171 D.3-KÖY SEYİRLİK OYUNLARINDA HAZIRLIKAŞAMALARI ................................................................................ 173 D.4-KAYSERİ VE YÖRESİ KÖY SEYİRLİKOYUNLARI VE OYNANIŞLARI ............................................... 174 E- SONUÇ ...................................................................................... 227

F-EKLER

Ek- 1 TÜRKİYE GENELİNDE OYNANMAKTA OLAN HALK OYUNLARI ................................................................... 231 Ek- 2 SÖZLÜK ............................................................................... 279 Ek- 3 KAYNAKLAR ..................................................................... 289 A- Yazılı Kaynaklar ..................................................................... 289 B- Sözlü Kaynaklar ..................................................................... 297 C- Resim Kaynakları .................................................................... 301 Ek-4 RESİMLER ............................................................................ 303 Ek-5 NOTALAR ........................................................................... 337

Page 16: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

GİRİŞ Dünyanın kuruluşundan bu yana, insanlar sürekli olarak

yaşadıkları toplumun bir parçası olmak için, o toplumun koymuş olduğu birtakım kurallara uymak zorunda kalmıştır. Hayatını sürdürebilmek için tabiatın kendisine sunmuş olduğu imkânları değerlendirebilmiş ve onu kendine özgü metotlarla işleyebilmiştir. Böylece avcılık, çiftçilik, besicilik, dokumacılık gibi kültürler doğmuş, bu kültürleri kendi toplumunun kurallarıyla özleştirmiştir. Böylelikle büyük uygarlıklar doğmuş, bu uygarlıklar gelecek olan nesillere maddi ve manevi kültür izleri bırakmışlardır.

Türk toplumu da, Orta Asya'da doğan kültürünü orada bırakmamış, nesiller boyu bu kültürünü, gittiği her yere taşımasını bilmiştir. Hatta yerleştiği yerlerin kültürünü de kendi kültürü içerisinde yoğurarak kendisine uydurmuştur. Orta Asya'dan Anadolu'ya taşıdığı yaşam tarzını burada da korumuştur. Orta Asya'dan getirdiği bir çok kültür değerini Anadolu'nun yaşam şartlarıyla birleştirerek kendine özgü olarak geliştirmiştir.

Maddi kültür içerisinde yer alan; demircilik, dokumacılık, ağaç-taş işlemeciliği, hayvancılık, halk mimarisi, giyim kuşam v.b. ile, manevi kültür içerisinde yer alan; destan, hikâye, türkü, oyun, halk bilgisi, geçiş törenleri, dini inanışlar gibi birçok folklor ürünleri giderek zenginleşmiş ve günümüz toplumları içerisinde yerini almıştır.

Türk Kültürü'nün önemli bir parçası olan Halk Oyunları, Giyim Kuşam ve Köy Seyirlik Oyunları da bu uzun süreç içerisinde kendinden bir şey kaybetmemiş; hatta Türkler, Anadolu'ya yerleştikten sonra daha da zenginleşmiştir. Şamanizm’in büyük bir etkisinin görüldüğü Halk Oyunlarımız ve Köy Seyirlik Oyunlarımız Türklerin dinlerini değişmesine rağmen kendisini korumuş ve hatta Müslümanlık ile bütünleşerek yeni dini oyunların doğmasına yol açmıştır. Anadolu'da Semah gibi eski medeniyet unsurları (Yunan-Roma ve Bizans) ile karşılaşan Türkler, Anadolu'nun birçok şehrinde Rum ve Ermeni Hıristiyanlar ile iç içe yaşasa dahi, birtakım kültür alışverişlerine rağmen kendi öz kültürlerini korumuşlardır. Hatta bu eski medeniyetlerden aldıkları oyunlar Türk kültürüne uydurmayı bilmiştir. (Bk. Kasap Oyunu)

Page 17: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

2

Atalarımızın günümüze kadar koruyârak geliştirdikleri ve yaşattıkları kültürümüze, bizlerin de sahip çıkmamız gerekmektedir. Hatta kültürümüzü geliştirip yaymak için günümüz teknolojisinin sunduğu bütün imkânları kullanmalıyız. Değişen ve hızla gelişen dünyamızda, batılı medeniyetlerin taarruz ederek kendi kültürlerini yaymaya çalıştığı günümüzde; bizlerin de Orta Asya'da yaşayan Türk Topluluklarına da sahip çıkarak kültürümüzü ve geleceğimizin teminatı olan güzel Türkçemizi de koruyârak yaşatmamız kaçınılmazdır. Unutmamalıyız ki kültürlerine ve dillerine sahip çıkmayan milletler diğer milletlerin baskıları altında yok olmaya mahkûm olurlar.

Resim 1: Kayseri'de Geleneksel Giyim 1934

Resim 2: Bünyan'da Karanfilim Muşta Muşta Halayı

Resim 3: Bünyan'da Klarnet ve Cümbüş ile Halay

Page 18: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

3

A. TEMEL KAVRAMLAR

Page 19: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

4

Page 20: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

5

A.1-FOLKLOR NEDİR?

Halk oyunları ile ilgili bilgileri vermeye geçmeden önce, çoğunlukla halk oyunları ile karıştırılan ve halk oyunlarının asıl yapısını oluşturan "Folklor" hakkında genel bilgi vermekte fayda görüyoruz.

"Folklor" sözcüğü ilk kez Ambrose Merton takma adıyla William John Thoms (İngiliz Kazıbilimcisi) tarafından 22 Ağustos 1846 tarihinde "The Athenaeum" dergisindeki bir makalede kullanılmıştır1. Sakson dilindeki "folk (halk)" ve "lore (bilmek)" sözcüklerinin birleştirilmesi ile oluşan sözcük "eski halk gelenekleri" ya da "halk edebiyatı" karşılığı bir anlam kazanmıştır.

Folklorla ilgili bütün kaynakların bir çoğu, Folklor sözcüğünün ilk kez, John Thoms tarafından kullanıldığını kabul etmekle beraber, Nevzat Gözaydın, buna benzer bir sözcüğün daha önce Friedrich Ludwig Jahn tarafından 1810 yılında yayımlanan kitabında “Volkstum (=halk varlığı)" ve "Volkstumskunda (= halk varlığı bilimi)" olarak kullandığından bahsetmektedir2.

Nail Tan da, Folkloru şu şekilde tanımlıyor: "Halkın geleneğe bağlı maddî ve mânevî kültürünü kendine

özgü metotlarla derleyen, araştıran, sınıflandıran, çözümleyen ve halk kültürü üzerinde değerlendirmeler yapan bir bilimdir3."

Nail Tan'ın bahsettiği bu maddî ve manevî kültürde, Türk toplumunu kaynaştıran bir çok ortak değerler vardır. Bu değerler ortak kültürü ve ortak folkloru ortaya koyâr. Bir toplumu millet yapan gelenek-görenek, sanat, tarih, soy ve dil birliği en önemli unsurlardır.

Bu manada folklorun, milletlerin yaşamı içerisinde çok önemli bir yeri vardır. Geçmişi geleceğe bağlayıp, kendi kültürlerini koruyârak ve geliştirerek milletlerin ayakta durmasını sağlar.

Millî Kültürümüzün içinde folklor; Türk toplumunu kenetlemesi ve sürekliliğini sağlaması bakımından, sahip çıkılması ve korunması çok önemlidir.

Sahip çıkılması gereken folklor zenginliklerini bir kaç dalda

1 Nevzat Gözaydın, “Folklor Sözcüğü Üzerine”, Türk Folklor Araştırmaları, İstanbul, Ekim 1978, C. XVIII, S. 351, s. 8449. 2 Nevzat Gözaydın, a.g.e., s.8449. 3 Nail Tan, “Folklor (Halk Bilimi) Genel Bilgileri”, Halk Kültürü, İstanbul 1985.

Page 21: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

6

sıralayacak olursak, bunların bir milletin var olması açısından ne kadar önemli olduğunu görürüz. Bunlar:

1- Geçiş Dönemleri (Sünnet Düğünleri, Evlilik Düğünleri,Askerlik, Vs.)

2- Halk Oyunları, Orta Oyunları-Köy Seyirlik Oyunları,Kukla, Çocuk oyunları

3- Giyim-Kuşam, Süslenme4- Mutfak ve Yemek Folkloru5- Cenaze Törenleri6- Ağıtlar ve Türküler, Halk Çalgıları7- Bayramlar ve Bayramlaşma gelenekleri, Törenler,

Kutlamalar 8- Doğum ve Doğumla ilgili İnançlar, Ad Koyma9- Çeşitli İnanışlar (Canlı-Cansız varlıklarla ilgili, Büyü, Fal,

Dini, Yağmur, Kurban, Uğur, Nazar Vs.), 10- Halk Mimarisi (Barınak-Konut)11- Halk Sanatları ve Zenaatleri12- Halk Bilgisi (Halk hekimliği, Halk Takvimi, Meteoroloji,

Halk Hukuku, Halk Ekonomisi, Ölçme, Tartma, Hesaplama vs.) 13- Kalıplaşmış Sözler (Atasözleri, Bilmeceler, Dualar,

Beddualar, Selamlar, Deyimler, vs.) 14- Anlatımlar (Masallar, Fıkralar,Efsaneler, vs4.)15- Dil

Folklorumuzun bu zenginliklerinin araştırılmasını, tanıtılması ve yaygınlaştırılıp yaşatılması, millî kültürün varlığını sürdürmesi için, Türk insanına düşen millî bir görev olarak kabul ediyoruz.

Resim 4: Sakaltutan Köyünde Halay 1949

Page 22: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

7

A.2-KAYSERİ KÜLTÜR TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ

Kayseri, Anadolu’nun ortasında yer alması nedeniyle Doğu ve Batı kültürleri arasında bir geçiş noktasıdır.

Tarihi akış içerisinde birçok milletlerin kültürlerine ev sahipliği yapmıştır. Hititler ileRomalılar uzun yıllar bu şehre hâkim olmuşlar, Emeviler zamanında İslâm orduları şehri dört defa fethetseler de kalıcı bir kültür mirası bırakamamışlardır.

Anadolu’nun Türkler tarafından fethedilmesinden sonra, Kayseri ilk kez Danişmend Gazi'ye bağlı birlikler tarafından ele geçirilmiş, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat zamanında Türk kültürünün en parlak dönemi yaşatılmıştır.

Selçuklulardan sonra sırasıyla İlhanlılar, Eretna ve Kadı Burhanettin Beyliği'ne geçen Kayseri; Osmanlılara, Yıldırım Beyazıt zamanında geçmiş, Timur'un Sivas üzerinden gelerek Kayseri'ye girmesinden sonra Karaman Beyliğine verilmiştir4. Daha sonraki yıllarda Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları arasında el değiştiren Kayseri, Fatih zamanında Osmanlılara dahil olmuştur.

Selçuklularla birlikte tamamı ile Türklerin eline geçen Kayseri'de diğer milletler bakımından bir kültür değişimi olmamış sadece aşiretlerin ve göçerlerin yer değiştirmeleri sonucu aşiretler ve göçerler arasında bir kültür alış verişi olmuştur. Ayrıca Kayseri’de yaşamakta olan gayrimüslimler ile Müslümanlar arasında birtakım kültür alış verişleri de olmuş, fakat gayrimüslimlerin Türk kültürünü değiştirme yönünde pek fazla bir etkisi olmamıştır.

Osmanlılar döneminde, konar göçer hayat yaşayan aşiretlerin ve özellikle de Adana, Maraş, Kayseri üçgeninde bulunan Avşarların yer değiştirmeleri ve bu aşiretlerin zorunlu yerleşime tabi tutulmaları gibi bazı olayların yöremizdeki kültür hareketlerinde önemli etkisi olmuştur.

Kayseri; 93 Harbi adı verilen 1877-1878 Türk-Rus savaşından sonra, Çerkezlerin Uzun Yaylaya yerleşmeleri, Karslıların ve Erzurumluların göçü, Cumhuriyetin ilânıyla Selânik ve Bulgaristan’dan gelen göçmenler (Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunda Avrupa’ya giden akıncıların torunları) nedeniyle sürekli göç alan bir şehir olmuştur. Yakın tarihimizde de Kayseri'nin Orta Anadolu'da bir sanayi şehri olması sebebiyle Sivas, Yozgat, Nevşehir,

4 Mehmet Çayırdağ, Kayseri Tarihi Araştırmaları, Kayseri, 2001

Page 23: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

8

K. Maraş, Tunceli, Ağrı, Erzurum gibi illerden çok sayıda göç almış veiletişim araçlarının hızla yaygınlaşmasıyla da, diğer bölgeleringelenek-görenek ve kültürlerinin alış verişinin hızla artmasına sebepolmuş, şehrimiz bu bölgelerden gelen insanların folklor yapısını daiçine almıştır.

Özellikle Erzurum ve Kars illerinden gelen 93 muhacirleri yörelerinden bir çok türkü ve oyunları getirerek, ilimizin kültürüne çok önemli katkılarda bulunmuşlardır.

Kayseri’de il çevresindeki ilçeler yerleşik düzen içerisinde yaşarken Sarız, Pınarbaşı, Tomarza, Akkışla yakın tarihe kadar kışın Adana, G.Antep, Hatay yöresini kışlak, Nisan ayından sonra Uzunyayla, Sarız Binboğa, Erciyes, Develi Bakırdağı, Yahyalı Aladağları yaylak olarak kullanılıyordu. Yahyalı merkez ve bazı köylerin halkı ise halâ, Toroslarda Akbaş, Gavak, Büyük Ayvan, Güççük Ayvan, Suna, Söğütlü Suna, Düşmüş, Garadaş, Dereyurt yaylalarına sığır ve koyun sürüleri ile birlikte; hayvanları olmayan halk da temiz hava alabilmek için, Mayıs ayından itibaren bu yaylalara çıkmaktadırlar. Oba halkı Ekim ayının sonunda ilçe ve köylere geri inerler.

Aynı zamanda Yahyalı’da başka obalar da Göynük, Tığras, Ebederesi, Özbek gibi kuzey doğuda kalan yaylalara çıkmaktadırlar. Kuzey doğuda kalan yaylalar güneydeki yaylalara göre daha düzgün bir yer şekline ve verimli topraklara sahiptir.

Rakka şehrinden Kızılırmak yayı, Kırşehir, Nevşehir, Kayseri, Adana, K.Maraş, Hatay, G.Antep illerini içine alan bölümde çoğunlukla Türkmen’lerin yer aldığını biliyoruz . Adana, K.Maraş Kayseri üçgeninde kalan Türkmen Avşarlar, yayla hayatına bağlı olarak bu coğrafyadaki folklorik yapıya sürekli taşıyıcılık görevi yapmışlar ve yaşatmışlardır. Bu yüzden bu bölge içerisinde folklor, geniş çapta etkileşme göstermiştir. “Ceren” gibi bir çok türkü, G.Antep’ten başlar Adana, Maraş, Kayseri hattı üzerinde söylenir.Kimi yerde ezgi, kimi yerde halay (ağırlama) olarak biçimlenir. Aynışekilde bir “Ağ Gelin” türküsü de, halk arasında dilden dile söylenerekyaygınlaşmış, kimi yerde halay motifleri içerisinde yerini almıştır.

Erzurum’da “İnek Olsam” türküsü, “Bayburt Kalasında Tabakam Kaldı”gibi birçok halay türküsü Kayseri’de halk oyunlarının içerisine girmiştir. Bu örnekten hareket edersek, Kayseri’de söylenen bazı türkülere, oynanan oyunlara illâ Kayserinin demenin büyük hata olacağı kanaatindeyiz.

Page 24: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

9

Türk kültürünü araştırırken, bu kültürün ummandan farksız olduğunun bilinmesinde yârar vardır. Aynı il içindeki ilçelerin kültürleri birbirinden farklılık gösterdiği gibi, aynı ilçenin sınırları içinde birbirine yakın köylerin, gelenek ve göreneklerinin dahi birbirine farklı yapıda olduğu zengin Türk Kültürünün en güzel ispatıdır.

A.3-TÜRKİYE'DE ve KAYSERİ'DE FOLKLORFAALİYETLERİ

Dünya da ilk Folklor derneği 1872 yılında Londra' da kurulmuştur. 1889 yılında ise ilk Uluslararası Folklor kongresi toplanmıştır.

Türkiye de Folklor konularının ele alınması ise, XIX. yüzyılın ikinci yârısının sonlarına doğrudur. Ahmet Vefik Paşa, Şinasi, Ebüzziya Tevfik Tekazade, Sait, Çaylak Tevfik, Çelebi Abdülhalim Hakkı Bey'in folklor, özellikle atasözleri ve deyimler üzerine yaptıkları çalışmalar bu alanda önemli yer tutmaktadır. Yine XX . yüzyılın başlarında, Ziya Gökalp, Fuat Köprülü, Rıza Tevfik Bölükbaşı'nın bu alandaki çalışmaları kayda değerdir.

Cumhuriyetin kurulması ile birlikte, folklor alanındaki bazı faaliyetler, devletin de desteği ile yürümeye başlamıştır. Ankara hükümetinin Millî Eğitim Bakanı Dr. Rıza Nur, okullara bir genelge göndererek Folklor ve kültür ürünlerinin toplanmasını istemiştir. 1923-1927 yılları arasında öğretmen ve öğrenciler memleketlerinden binlerce sayfalık derlemeler yapmışlardır. Rıza Nur’un kültür ve tarih üzerine olan bu dönemdeki çalışmaları kayda değer bir öneme sahiptir.

1924 yılında ilk kez Etnografya Müzesi kurulması kararlaştırıldı ve Türk Milletinin maddî ve manevi kültür ürünleri toplanmaya başlandı. Toplanan 1250'ye yakın eşya 1930 yılında açılan müzede sergilenmeye başlandı.

1927 yılında, bir kısım genç Ankara'da "Türk Halk Bilgisi Derneği"ni kurdu ve dernek bünyesinde yaptıkları araştırmaları, Halk Bilgisi Mecmuası adı altında bir ciltlik eserle yayınladılar.

Türkiye'de, Folklor konusundaki araştırma ve derlemeyle ilgili ilk düzenli çalışmalar ise halk müziği ve danslarıyla ilgili derleme ve araştırmalardır. İlk folklor derlemeleri İstanbul (Darülelhan) Belediye Konservatuarı tarafından yapılmış ve yurt çapında dört araştırma

Page 25: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

10

gezisi düzenlenmiştir. Bu gezi sırasında derlenen 850 türkü, 14 defter halinde yayınlanmıştır. Aynı gezilerde, halk oyunlarının derlenmesine de yer verilmiştir. Gerçekleştirilen bu gezilerden biri de 1926 yılında Kayseri, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Niğde ve Sivas'a düzenlenmiş ve bu gezi 51 gün sürmüştür. Bu gezi sırasında ismi geçen illerden 250 parça derlenmiştir. Derlenen bu parçalar Millî Kütüphane ve Devlet Konservatuarı’nda mevcuttur5. Şehrimize yapılan ikinci folklor gezisi ise Ankara Devlet Konservatuarı tarafından düzenlenmiştir. Türkiye çapında yapılan bu gezilerin beşincisi 1941 yılında Kayseri, Niğde, Maraş ve Seyhan yörelerine yapılmış, bu geziye Halil Bedii Yönetken (Bşk), Muzaffer Sarısözen, Teknisyen Rıza Yetişen katılmışlardır. Bu gezi sırasında yalnızca Kayseri'den 200'e yakın türkü ve oyun havası derlenmiş, bunların 19'unu halk oyunları oluşturmuştur.

1932'de Atatürk'ün öncülüğünde Halkevlerinin açılması folklor ürünlerinin derlenmesinde önemli bir aşama olmuştur. Birçok ildeki Halkevleri kendi bünyelerinde değişik adlarla yöresel dergiler çıkarttılar. Kayseri de kurulu bulunan Halkevleri'de bu kervana katılarak bünyesinde uzun yıllar "Erciyes” halkevleri dergisini çıkartmıştır.

1954 yılında da “Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Derneği” kurulmuştur. 1966'da Millî Eğitim Bakanlığına bağlı “Millî Folklor Enstitüsü”, folklor ürünlerinin toplanması ve korunması için çalışmalar yapmış, araştırmacılar ve uzmanlar yetiştirmiştir.

1955 yılında Ankara'da "Türk Halk Sanatlarını ve Ananelerini Tetkik Cemiyeti" kurulmuş. Bu Cemiyet 1959 yılında adını "Türk Etnoğrafya ve Turizm Folklor Derneği”olarak değiştirmesine rağmen, 1973 de adını yeniden "Folklor Araştırmaları Kurumu" adını almıştır. Bu kurum günümüzde halen faaliyetlerine devam etmektedir.

1961 yılında bütün dünyadaki Türk millî kültürünü ayrıntısıyla araştırmak için "Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü" kuruldu.

6 Kasım 1966'da "Millî Folklor Enstitüsü" adıyla kurulan birim, 1973'te adını "Millî Folklor Araştırma Dairesi"ne, 1989'da "Halk Kültürlerini Araştırma Dairesi"ne, 1991'de de "Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü"ne çevirerek, birçok konuda faaliyette bulunmuştur.

5 Ünal Refik, “Cumhuriyetin 50. Yılında Türk Halk Musikisi Çalışmaları”. TFA, İstanbul, Ekim 1973, C. XV, S. 291, s. 6770.

Page 26: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

11

Ülkemizde folklor konusunda ilk seminer "1.Uluslararası Folklor Semineri" adıyla 1973 yılında Ankara'da düzenlenmiş, yine folklor konusunda ilk kongre "1. Uluslararası Türk Folklor Kongresi" adıyla 23-28 Haziran 1975 yılında beş seksiyon halinde düzenlenmiştir. Kongreye 147 Türk, 80 yabancı bilim adamının önceden katılacağı bildirildiği halde, kongre tarihinde 112 kişi katılmış ve 147 bildiri sunulmuştur. Seksiyonlar, 1-Genel konular: Mitoloji, Atlas, Sözlük, Kaynakça, Monografi. 2-Halk Edebiyatı (Masallar, Hikâyeler, Efsaneler, Atasözleri, Bilmeceler ve benzerleri) 3-Halk Müziği, Oyun Eğlence: Tiyatro, Halk Dansları, Çocuk oyunları. 4-Gelenek, Görenek ve İnançlar. 5-Etnoğrafya (Maddi Folklor): Halk Sanatları, Giyim-Kuşam, Halk Mutfağı, Halk Ekonomisi, Mimari, Resim, konularından oluşmuştur. Daha sonraki yıllarda da zaman zaman bu tür kongreler tekrar edilmiştir.

Yurdumuzda bu alanda kurulan birçok dernek ve vakıf da, folklor konusunda büyük katkılarda bulunmuştur. Türk Folklor Eğitim Merkezi (TÜFEM), Anadolu Folklor ve Turizm Derneği (AFTUD), Türk Halk Bilgisi Folklor Derneği, HOYTUR, Halk Sanatları Derneği, Anadolu Folklor Vakfı ve daha sayamadığımız birçoğunun yurdumuz folkloruna katkıları olmuştur.

Şehrimizde ise folklor alanında geçmişte faaliyet gösteren halk evlerinin dışında günümüzde faaliyet gösteren dernekler şunlardır: Kayseri Kültür ve Turizm Derneği; şehrimizde kültüre verdiği hizmetleri küçümsenemeyecek kadar çoktur. Şehrimizle ilgili olarak bir çok kültürel faaliyetin düzenlenmesinde yer almış, bir çok eserin yayın hayatına kazandırılmasında öncülük etmiş derneklerimizden birisidir. Kültür Müdürlüğüne bağlı Kültür Derneği, şehrimizin ülke genelinde tanıtılmasında birçok sosyal faaliyet, sempozyumlar bu dernek tarafından düzenlenmiştir. Turizm İl Müdürlüğüne bağlı Turizm Derneği. Bu dernekde her sene turizm haftası nedeni ile birçok gezi, program, şenlik ve kimi zamanlar halk oyunları kursları ve benzeri etkinlikler düzenlemektedir. Dadaloğlu Derneği uzun zamandır şehrimizde faaliyette bulunan derneklerden birisidir. Bünyesinde sürekli olarak bir halk oyunları ekibi yer almaktadır. Son zamanlara geleneksel olarak yayla şenlikleri düzenlemektedir. Bu dernekler tarafından düzenlenen faaliyetlerin bezeri birçok faaliyetler Dadaloğlu Vakfı, Kafkas Derneği, Hacı Bektaş Veli Derneği gibi dernekler tarafından da düzenlenmektedir.

Page 27: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

12

Kayseri’de folklor çalışmaları ve Kayseri folkloru ile ilgili çalışnalar hakkında; “Kayseri ve Yöresi Halkbilim Kaynakçası” (2002) adlı bir kitap hazırlanmıştır.6

Resim 5: Cumhuriyetin ilk yıllarında Kayseri zeybek ekibi

6 Bayram Durbilmez, Kayseri ve Yöresi Halkbilim Kaynakçası, 2002.

Resim 6: Kayseri Yöresi Halk Oyunları Ekibi Anadolu Gençlik Ve Spor Kulübü Halk Oyunları ekibi

Page 28: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

13

B. HALK OYUNLARI

Page 29: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

14

Page 30: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

15

B. HALK OYUNLARI

B-I HALK OYUNLARI İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER

B.1-HALK OYUNLARI NEDİR?

Halk oyunları, “ait olduğu toplumun kültür değerlerini yansıtan; bir olayı, bir sevinci, bir üzüntüyü ifade eden; kökeni din ve büyü ile ilgili (majik ve kültik) olan; müzikli (bir müzik aleti eşliğinde veya müzik aleti olmaksızın, el , ayak gibi organlarla tempo tutarak) olarak tek kişi veya gruplar halinde icra edilen; ölçülü ve düzenli hareketlerdir.”7 Halk oyunlarını, yukarıdaki cümlenin de ifade ettiği gibi, insanın duygularının yansımasının bir sonucu olduğunu kabul edebiliriz. Sevinçte, yani bir düğünde veya bir şenlikte insanın içi kıpır kıpırdır, yerinde duramaz, hele bir de müzik varsa insan bu sevincini hareketlere döker. Aynı şekilde, bir savaş hali veya savaş eğitimleri bile halk oyunlarımıza yansımış, Kılıç-Kalkan, Sinsin gibi oyunlar, halk oyunları içerisindeki yerlerini almışlardır.

Kısacası, insanların var olduğu günden bugüne, geleneklerini, dinini, törelerini, duygularını, düşüncelerini, içinde bulunduğu günlük yaşantısını ve etkisinde kaldığı olayları, tasvir etmek için yaptığı birtakım ritmik hareketlere "Halk Oyunu" adını veriyoruz. Bu da insanoğlunun müzikle birleştirerek ortaya koyduğu bir kültür ürünüdür.

Oyun, bir hareket ve mimik sanatıdır. Oyunu bir ses sanatı olan müzikle birleştirirsek ortaya güzel bir sanat olan halk oyunları çıkar. Bu cümleden halk oyunlarının yalnızca müzikle oynanan oyunlar olduğunu düşünmemek gerekir. Oyun aynı zamanda bir mimik ve harekettir. Buna dayanarak köy seyirlik oyunlarını da halk oyunları arasında kabul edebiliriz. Köy seyirlik oyunlarında da halay tarzı oyunlar olmasa dahi bazı meydan oyunlarına müziğin eşlik ettiğini görüyoruz. Yöremizden örnek verecek olursak; Pınarbaşı, Tomarza, Sarız gibi yörelerde oynanan "Kasap oyunu (Köroğlu)", müzik eşliğinde oynanan güzel bir seyirlik oyundur. Bunun yanında köy odalarında oynanan seyirlik oyunlar da vardır. Bünyan ve çevre köylerde oda toplantılarında veya eğlencelerde oynanan “Araboğlu ve

7 Türker Eroğlu, Halk Oyunları El Kitabı, İstanbul, 1999, s. 32-33.

Page 31: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

16

Yüzük” oyunu gibi. Bu oyunlar da bazı ezgiler ile söylenip oynanmaktadır.

Müzik ve oyun başlangıçta, din duygularıyla oluşmuş, çoğu oyun ve ezgi yalnız dinle ilgili törenlerden doğmuş, mistik ve yârı dinsel törenler bir anlatım tarzı içinde kalmıştır. Sözgelimi semahlar, gelin kutlama hareketleri ( evlenme ritleri), ateş kültü ve işgücüyle ilgili kimi törenler, bir kısım ağıtlamalar, yârı dini törensel (Sinsini sayabiliriz) işlevlerini bugün de korumakta ve hatta sürdürmektedir. Sözgelimi kılıç kalkan oyunu, ordu eğitiminden gelmiştir. Çardak oyunu, gemici yaşayışından oyunlaştırılmıştır. Köroğlu, zeybek ve seymen oyunları haksızlıklara, kötü yönetime (monarşiye) karşı direncin tepkileridir. Bu, türküler için de geçerlidir. Bir kısım oyunlar ve türküler; iş hayatı, esnaf kuruluşları (lonca ilişkileri), imece, saya gibi hareket anlatan şenliklerle ve seyirlik oyunlarla ilgili folklorik değer taşırlar.

B.2-HALK OYUNLARININ TARİHİ

Halk oyunları kökleri çok eskilere dayalı dini törenlerden, ulusal töreleri koruyârak, yüzyıllar içerisinde yoğrulup gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır. Türklerin eski dini olan Şamanlığın başlıca ibadeti de oyundur. Şaman din adamlarına verilen ilk isimlerinden biri de "Oyun" dur. Bu dinî ayinlerde bu din adamları ellerindeki davul, def gibi aletlerle, başında bulunduğu topluluklarla ilâhları arasında bir aracı olur, çevredeki kötü ruhları kovar, iyi ruhlara yol açar, el kol ve ayak hareketleri ile bu dini ayini bütünleştirirdi. Böylece ilk danslar doğmuş ve gittikçe gelişen figürlerle, değişen olaylarla halk arasına yerleşmiştir. Yani kısacası halk oyunlarının ilk temellerinin Şaman ayinleri ile başlayıp geliştiğini söyleyebiliriz.

Cengiz Aydın, halk oyunlarının tarihi ile ilgili olarak yazdığı bir makalesinde, bir bakıma halk oyunlarının Orta Asya' da ki Türk tarihine ışık tuttuğunu söylemektedir. Çinli bir şair hanım, Hun beyine gelin gelmiş ve memleketine gönderdiği mektupta Hunların âdetlerinden manzum şekilde şöyle söz etmiştir:

DAVULU HER GECE DURMAZ DÖVERLER TA GÜNEŞLER DOĞANA DEK DÖNERLER.

Page 32: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

17

Bu mektup sıra oyunlarının M.Ö.200 yıllarında ateş çevresinde davul eşliğinde oynandığını ve halk oyunlarının sabahlara dek sürdürüldüğünü kanıtlayan bir belgedir8. Çinli gelinin yazdığı bu şiirde Hunların yaşantısından da bahsedilmekte ve gurbet hayatı karamsar bir şekilde anlatılarak, memlekete duyulan özlem belirtilmektedir.

Türkler’in göçebe hayat yaşamalarına rağmen kendi kültürlerinin özünü kaybetmemiş ve Anadolu’ya yerleşene kadar, geçtikleri bütün toprakların kültürlerinden az veya çok da olsa bir şeyler almış, Anadolu’ya yerleştikten sonra da eski Anadolu medeniyetlerinin kültürlerini bünyesinde birleştirmesini bilmiştir.

Türkler Orta Asya'dan getirdiklerini, Hitit, Frigya, İyon, Bizans kültür birikimleri üzerinde; Selçuklular ve Osmanlılarla sürdürerek yücelttiler. Bu yüceltme sonucunda ortaya çıkan baha biçilmez Halk Oyunlarımızı gelenekler içinde, göreneklerimizde yaşatarak bütün çeşitleri ile günümüze kadar getirdiler9. Buna en güzel örneği bir kaç yöre ile birlikte Kayseri yöresinde oynanan, Kasap oyununu verebiliriz. Kasap oyununun geçmişi hakkında kaynaklarda pek fazla bir bilgi yer almamaktadır.

Türklerin Müslümanlığa geçişleri de, halk oyunlarında değişikliğe yol açmamıştır. Aksine Türkler bu zengin kültürlerini, İslâm gelenekleri ile yoğurarak kendisine uydurmayı bilmiştir.

İslamlıktan sonra oluşan bazı tarikatlar halk oyunlarını ve halk müziğini, İslamlıkla daha da bütünleştirmişlerdir. Mevlevi ve Bektaşilik gibi dinsel tarikatların müzik ve oyun gelenekleri İslâmın etkisiyle oluşmuş bir folklorik oluşum olarak Türk kültürü içinde yerini almıştır.

Geçtiğimiz yüzyılın başında bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de folklor faaliyetleri hızlı bir şekilde artmış. Halk oyunları konusunda da ilk örneklerini vermiştir. 1900 yılında Halk Oyunları ile ilgili ilk yazı "Nevsâl-i Âfiyet-i Salname-i Tıbbi" adlı bir tıp yıllığında "Raks" başlığı ile Rıza Tevfik' le başlamış10 ve 1926 yılından sonra ise bu konudaki yazılar giderek artmıştır.

Cumhuriyet kurulduktan sonra, Türk kültürüne verilen önem

8 Cengiz Aydın, “Halk Oyunlarımızın Tarihçesi”, Türk Halk Müziği ve Oyunları, 1983, C. I, S. 5, s. 211.9 Cengiz Aydın, a.g.e., s.211.10 Şerif Baykurt, Türkiye’de Folklor. Ankara 1976, s.116.

Page 33: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

18

kadar halk oyunlarına da daha çok değer verildi ve bu konuda birçok araştırmalar yapıldı.

1927 yılında kurulan “Halk Bilgisi Derneği” ilk defa, yayınladığı

bir rehberde 15 maddelik kadroda "Raks" adı altında ana bir maddeye

yer verdi11.

1929 yılında İstanbul Devlet Konservatuarı tarafından, Yusuf

Ziya Demircioğlu, Mahmut Ragıp Gâzimihal, Ferruh Arsunar,

Abdülkadir İnan ve bir sinema operatöründen oluşturulan bir kadro

tarafından ilk defa Trabzon, Rize, Erzincan ve Erzurum halk oyunları

filme alınmıştır12. Mahmut Ragıp Gâzimihal'in bu gezi ile birlikte daha

sonraki yıllarda Anadolu’da yaptığı halk oyunları gezi ve

araştırmalarının notları, Nail Tan ve Ahmet Çakır tarafından baskıya

hazırlanarak üç cilt halinde “Türk Halk Oyunları Kataloğu” adı altında

Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanmıştır.

İlk Halk Oyunları çalışmaları düzenli bir halde kendini 1932’de

kurulan Halkevlerinde gösterdi. Hemen hemen her ilde Halk

Oyunları Topluluğu, Halkevleri bünyesinde kuruldu ve şenlikler

düzenlendi.1944 yılından sonra bu çalışmalar kendini köy

enstitülerinde, öğretmen okullarında gösterdi. 1955 yılında ve daha

sonraki yıllarda Yapı ve Kredi Bankası halk oyunları üzerinde büyük

bir duyârlılık gösterdi. "Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma

Tesisi" adlı bir örgüt kurdu ve düzenlediği şenlik ve festivallerle halk

oyunlarını uzun yıllar yaşattı.

1968 yılında Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi

tarafından, Afyon, Kayseri, Elazığ ve Adana'da düzenlenen (Dört

Bölge Şenlikleri)nin iki yıl süren hazırlık gezileriyle, Anadolu ve

Trakya, halk oyunları bakımından bir kez daha baştan sona taranmış

oldu13. İki yıl süren bölge şenliklerinin gezileri sırasında tespit edilen

1600 Halk Oyunundan 400 kadarının yaşamakta olduğu anlaşıldı.

Yurdumuzda ilk halk oyunları semineri 1961 yılında yine “Türk

11 Şerif Baykurt, a.g.e., s.112. 12 Şerif Baykurt, a.g.e., 113. 13 Şerif Baykurt, a.g.e., s.115.

Page 34: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

19

Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi”nce düzenlenmiştir. Bu

seminerde 16 bildiri yayınlanmıştır.

Yapı ve Kredi Bankasının öncülüğünde yapılan bu gezi ve

şenliklerde elde edilen halk oyunlarıyla ilgili geniş bilgi ve

araştırmalar, Sadi Yaver Ataman tarafından "100 Türk Halk Oyunu"

adlı kitapta toplanmış ve 1975 yılında yayımlanmıştır. Kayseri'nin de

yer aldığı bu şenlik ve araştırmalarla ilgili bilgiler şehrimiz için önemli

bir kaynak olmuştur. Şehrimizle ilgili çalışmalara daha sonraki

satırlarda yer vereceğiz.

Halkevlerinin kapatılmasından sonra Halk oyunlarına yeni

kurulan dernekler ve üniversiteler sahip çıkmaya başlamış ve çeşitli

gösteriler düzenlemişlerdir.

1964’ten sonraki yıllarda bu tür şenlikler yerlerini yavaş yavaş

yârışmalara terk etmeye başlamış, bu konuda Yeni Halkevleri, Turizm

ve Tanıtma Bakanlığı ve Millîyet gazetesi öncü olmuşlardır. Millîyet

gazetesi, halk oyunları yârışmalarını lise ve dengi okullar arası halk

oyunları yârışmalarına dönüştürmüştür.

Bu arada yurt içinde başarı kazanan birçok halk oyunları

ekipleri bu konuda uzman olan değerli yöneticilerle birçok yurt dışı

festival, şenlik ve yârışmalarda ülkemizi hakkıyla temsil etmişlerdir.

Türkiye Cumhuriyetinin kültüre verdiği önemin, bakanlıklarda

kurulan birimler sayesinde daha da geliştiğini görüyoruz. Turizm ve

Tanıtma Bakanlığının bünyesinde, bu konu ile ilgili olarak Tanıtma

Genel Müdürlüğü'ne bağlı, Folklor Dairesi oluşturuldu. Bu bakanlığın

1968 yılında düzenlediği halk oyunları yârışması, bu alanda başı çekti.

Kültür Bakanlığına bağlı olarak Millî Folklor Araştırma Dairesi

oluşturuldu ve ilk defa 1975 yılında Devlet Halk Dansları Topluluğu

kuruldu. Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı İzcilik ve Boş Zamanları

Değerlendirme Genel Müdürlüğünde Halk Oyunları Şubesi

kurulmuştur. Millî Eğitim Bakanlığında ise Spor ve İzcilik Daire

Başkanlığı oluşturulmuş , bu başkanlığa bağlı olarak Halk Oyunları

Şubesi kurulmuş olup, her iki bakanlık her yıl gençlik merkezleri ve

okullar arası halk oyunları yârışmaları düzenlemektedirler. Ayrıca

Page 35: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

20

Dışişleri Bakanlığımızın Kültür Dairesi, yurt dışındaki halk oyunları

ile ilgili her türlü faaliyette büyük katkılar da bulunmuştur. Bunların

dışında TRT, Müzeler Genel Müdürlüğü ve konservatuarların halk

oyunlarına verdikleri destek küçümsenmeyecek kadar önemlidir.

Resim 7: Yapı ve Kredi Bankası’nın Gümüşsuyu’nda düzenlemiş olduğu 5. Halk Oyunları Şenliği’nde Kayseri Halk Oyunları Ekibi toplu halde. Ön sıradakiker: Muzaffer Sarısözen, Zekiye Çoşkuner, Sadi Yaver Ataman, Vedat Nedim Tör.

B.3-OYNANIŞ BİÇİMLERİNE GÖRE HALK OYUNLARI

Halk oyunlarını uzmanlar, oynanış biçimlerine göre "Tekli Oyunlar", "İkili Oyunlar" ve "Toplu Oyunlar" olmak üzere üçe ayırmaktadırlar.

Tekli oyunlar, genellikle zeybek, bengi türü oyunlar ile çiftetelli türü oyunları kapsar. Bunlar zaman zaman birden çok kişinin katılmasıyla oynansa bile oyuncuların el ele tutuştuğu görülmez. Genellikle Ege Bölgesi, Orta Anadolu Bölgesi ve yurdun bir çok yerinde tek oynanan oyunlara rastlanmaktadır.

Ege bölgesi oyunlarında çoğunlukla Zeybeklerin tek başına oynadıkları bu oyunda ikinci bir zeybeğin ortaya çıkması bir meydan okuma kabul edileceğinden, oyuncu çoğunlukla rakipsiz oynar.

İkili oyunlar, çoğunlukla iki kişinin karşılıklı oynadıkları oyunlardır. Savaşan iki kişiyi canlandıran ve kılıç, bıçak, hançer ya da sopayla oynanan oyunlardır. Topluca ve takımlar halinde oynanan

Page 36: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

21

Bursa yöresinin "Kılıç-Kalkan" oyunu da, iki oyuncunun sürekli karşı karşıya oynadığı bir oyun olduğu için ikili oyunlardan sayılır.

Erzurum'un Hançer Barı, Elazığ'ın Bıçak oyunu, Karadeniz'in Bıçak oyunları, Bolu'nun Köroğlu, Artvin'in Kama oyunu, Şanlıurfa'nın Kılıç oyunu, Ankara'nın Seymen Kılıç oyunu, Alevî topluluklarının kadın-erkek karşılıklı oynadıkları semahlar, Kayseri’nin Kalkan-Bıçak oyunu ikili oynanan oyunlardır.

Resim 8: Gümüşsuyu Açık Hava Tiyatrosunda Kayseri Halk Oyunları Ekibi gösteri sırasında. Ekiptekiler sıra ile: Hacı Özhan,

Zekiye Çoşkuner, Mustafa Keleş, İsmail Demirci

Toplu oyunlar, ikiden fazla kişinin bir dizi oluşturarak el ele,

kol kola, omuz omuza, yan yana oynadıkları oyunlardır. Toplu

oynanan oyunlara örnek kılıç kalkan(Bursa) Bar, Horon ve Halaylardır.

Bunlardan bazıları halka oluşturularak oynanır. Halay, Horon ve

Barlarda oyuncu sayısı ikiden başlayârak yüzlerce kişiye kadar

çıkabilir.

Kayseri ve çevresinde, genelde toplu oyunlar içerisinde yer

alan halay türü oyunlara daha sık rastlanmaktadır. Bunun yanı sıra

tekli veya ikili oyunlara da rastlamak mümkündür.

Page 37: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

22

Bursa, Çanakkale, Şanlıurfa dolaylarının dörtlü oyunlarına

dörtleme deniliyor. Bergama dolaylarının Kaşıkçı köyü dörtlü

Harmandalı oynamaktadır14.

B.4-OYNAYAN KİŞİLERE GÖRE HALK OYUNLARI

Oynayan kişilere göre halk oyunlarımızı üçe ayırabiliriz. 1- Kadın Oyunları,2- Erkek Oyunları,3- Kadın Erkek Karışık Oyunlar.

Resim 9: 1960 yılında Kayseri yöresi Halk Oyunları Ekibi Heybeli Ada’da bir gezi sırasında.

B.5-BÖLGELERE GÖRE HALK OYUNLARI

Türkiye’de halk oyunlarının çeşitliliği ve bölgesel özelliklerin büyük farklılıklar göstermesi nedeniyle, uzmanlar oyun çeşitlerini belirli bölgelere ayrılmaktadırlar.

1- Bar Bölgesi2- Halay Bölgesi3- Horo (Ya da Hora) ve Karşılama Bölgesi4- Horon Bölgesi5- Zeybek, Bengi ve Seymen Bölgesi

14 Sadi Yaver Ataman, 100 Türk Halk Oyunu, İstanbul 1975, s.7.

Page 38: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

23

6- Kaşık Oyunları Bölgesi7- Karşılama Bölgesi

Bu bölgelere giren illerden bazılarının oyunları yakın bölgenin oyunlarının özelliklerini de taşıyabilir. Bir halk oyununun yaygın olduğu bölgede başka bir oyun da görülebilir.

Bazı kaynaklar oyun bölgelerinin sayısını sekiz ve dokuza kadar çıkarmaktadır.

1- Bar Bölgesi: Moğollarda ve Altay Türklerinde davulun adı"Bar" dır15. Büyük bir ihtimalle Anadolu’nun kuzeydoğu bölgelerinde el ele tutuşarak davulla oynanan oyunların adı da buradan gelmektedir. Erzurum, Erzincan, Bayburt, Kars, Artvin ve Ağrı illerini kapsar. Barlar en az beş kişiden oluşan dizi ile oynanır. Başlangıçta ağır sayılabilecek bir ritimle başlayan bu oyunlar giderek hız kazanır. " Sekme" ya da "yelleme" bölümlerinde çabuk ve çevik hareketlerle sürer. Davul zurna eşliğinde oynanan barlarda dizi başındaki oyuncuya "Barbaşı" adı verilir. Barbaşı öteki oyuncuları yönetebilecek bilgisi ve deneyimi olan kişiler arasından seçilir. Dizinin öteki başında yer alan, barbaşının işaret ve ünlemlerine göre yârdımcı olan oyuncuya da "Pöççük" denir. Pöççük de Barbaşı kadar ekibi yönlendirme de önemli görevler üstlenmektedir. Barbaşı ve pöççük serbest kalan ellerinde mendil tutarlar. Barlar genellikle erkekler tarafından oynanırsa da kadınların oynadığı barlar da vardır. Bazı bar adları şöyledir; Baş bar, Sarhoş barı, İkinci bar, Dikine bar, Sekme barı, Ata barı, hoşbilezik, Aşırma, Nari, Timurağa, Tamzara, Hançer barı, Kars barı, Kağızman barı, Posof barı, Iğdır barı, Çıldır barı, Baldız barı, Ahıska barı.

2- Halay Bölgesi: Halay, daha çok davul zurna eşliğinde topluoynanan halk oyunudur. Bazı yörelerde halayın yerine “Alay”dendiğini de görüyoruz. Alay, başka manalara gelse de, yörelere göre her iki söylenişte sıra oyunları manasınadır. Bunun yanı sıra birçok yörede değişik şekilde söylenişe de rastlıyoruz. "Aley", "haley", "yallı", "lalay", "nanay" gibi kelimeler de çeşitli yörelerde halaya verilen addır. Birlik, beraberlik gibi toplu hareket anlamına gelen

15 İhsan Coşkun Atılcan. “Bar Oyunu - Bar Ayini”. Çeşitli Yönleri ile Erzurum ve Çevresi Hazırlayan ve Tertipleyenler: Nusret Karasu -Nihat Özyardımcı. Ulusal Verem Savaş Derneği XX1. Kongresi 27-30 Haziran 1968, Erzurum, s. 171.

Page 39: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

24

alaydan gelme olan halay; devamlılık ve süreklilik gibi bir anlamda ifade etmektedir. Türkçede hal kökü halay, halka, halhal örneklerinde olduğu gibi ovalliği ifade etmektedir.

Halaylar en az üç kişi olmak üzere yüzlerce kişinin bir sıra halinde, davul-zurna gibi meydan çalgıları eşliğinde, sade kadın, sade erkek veya kadın erkek karışık olarak, düz bir sıra halinde veya halka halinde muntazam bir disiplin eşliğinde, bölümler halinde oynadıkları oyunlardır.

Bu oyunu oynayan bölgeyi; Sivas, Çorum, Yozgat, Kayseri, Malatya, Şanlıurfa, Elazığ, Gaziantep, Diyârbakır, Adıyaman, Bitlis, Bingöl, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Adana, Siirt, Hatay, Tokat, Hakkari, Çankırı, Nevşehir, Amasya illeri kapsar. Halay dizi halinde ve her zaman davul zurna eşliğinde oynanır. Her halayın kendine özgü müziği ve çalgı eşliğinde söylenen türküsü vardır. Halay dizisi "Halaybaşı" adı verilen oyuncu tarafından yönetilir. Dizinin başında duran halaybaşının yârdımcısı dizi sonundaki "pöççük" tür. Barda olduğu gibi her ikisinin de elinde mendil vardır. Genellikle çok ağır başlayan halaylar " ağırlama " denen bu bölümün ardından giderek hızlanır. Sıçramaların sıklaştığı, hareketleri keskinleştiği görülür. Halaylarda; Ağırlama, Yeldirme, Yaslanma, Sıktırma, Oynatma, Eğilme,Yanlama, Kollama, Ayrılma, Zahma, Hoplatma gibi hareket, tempo ifade eden kısımlar yer alır. En ünlü halaylar arasında Sivas, Çorum, Turnalar, Kargın, Koç, Abdurrahman, Gelin, Bünyan Omuz Halayı ve Kartal ile Yozgat Omuz halayları anılabilir.

Halayların çalgısı davul ve zurnadır. Çünkü halaylar bir meydan oyunudur ve yüzlerce kişi halayda saf tutabilir. Sadi Yaver Ataman bu konuda şunu belirtmektedir: "Kaval, zurna, sipsi, çığırtma, bağlama veyâ sadece türkü ile halayın oynanması temel yapısına uygun düşmez16."

3- Horo (Veyâ Hora) ve Karşılama Bölgesi: Kırklareli,Tekirdağ ve Edirne illerini içerir. Horo da bar ve halay gibi yan yana dizilerek, el ele veyâ kol kola tutuşarak oynanan hareketli bir oyun çeşididir.

Horo, ayak vuruşlarıyla yeri döverek oynanır ve bu ortak özellikten dolayı bu yöre oyunları genel olarak bu adla anılır.

16 Sadi Yaver Ataman, a.g.e., s. 27.

Page 40: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

25

Kasap oyunları da bu yöreye özgüdür ve " Kasap havası " adı verilen bir ezgi eşliğinde oynanır. Türkiye'de oynanan biçiminde balkanlara özgü hareketler bir arada sergilenir.

Bu bölge ile İzmit, Adapazarı, Çanakkale, Bursa, Bilecik, Bolu illerinde görülen Karşılama en az iki kişi tarafından karşılıklı ve birbirlerinin benzeri hareketlerle belirli bir uyum içinde oynanan bir oyundur. Kadın erkek karşılıklı oynadığı gibi yalnızca erkekler ve kadınlar arasında da oynanabilir. Karşılamayı bu bölge dışında değişik tarzda oyunların oynandığı bölgelerimizde de görmek mümkündür.

4- Horon Bölgesi: Horon, tahıl ürünlerinin, mısır koçanlarınınhasattan sonra kurutulması ve desteler halinde dik tutulmasına, siyah anlamına, ilk çağlarda dini ayin niteliğindeki oyunlara ve Karadeniz Bölgesi'nde kemençe ve zil zurna ile oynanan oyunlara verilen addır17.

Horon kelimesi bir çok anlamda kullanılmakla birlikte; “horon” adını duyduğumuzda daha çok Doğu Karadeniz de oynanan halk oyunu aklımıza gelir. Horonun çok hareketli bir yapı taşıması nedeniyle, Gazimihal, "Taklitçi Halk Oyunları18" adlı yazısında horonun; taklitçi bir oyun olabileceğini ve bu oyunun, hamsi gibi bir balığın telaşlı çırpıntısını ve hareketliliğini taklitten dolayı ortaya çıkmış olabileceğinden bahsetmektedir.

Horon, Karadeniz’in doğusunda başta Rize, Trabzon ve Ordu illeri ile Sinop, Samsun, Giresun, Artvin illerini de yer yer kapsar. Horonlar da topluca ve dizi halinde oynanan halk oyunlarıdır. Dizi oluşturulurken oyuncular birbirlerinin omuzlarından ve parmaklarından tutuşabilirler. Genellikle kemençe eşliğinde oynanan horonlara bazı yörelerde davul ve tulum denen üflemeli çalgı da eşlik eder. Genellikle erkeklerin oynadığı bir oyun olan horonların kadınlara özgü olanları da vardır. Kemençe çalınırken çoğu zaman Karadeniz ağzıyla söylenen türküler de horona eşlik eder. Düz, Atlama, Kız, Bıçak, horonları gibi bir çok çeşitleri vardır.

5- Zeybek, Bengi ve Seymen Bölgesi: Zeybek, özellikle BatıAnadolu efelerine ve bu yörede efelerce oynanan oyunlara verilen addır. Tek kişilik oyuncu ile oynanan oyunlar içerisinde yer alan zeybek oyunu, tamamını bilen bir zeybek tarafından tek oynanır.

17 Göktan Ay, Folklor (Halkbilim) Genel Bilgiler-Oyun-Müzik, İstanbul, 1999. 18 Mahmut R. Gâzimihâl, “Taklitçi Halk Oyunları” Türk Folklor Araştırtmaları, İstanbul, Temmuz 1950, S. 12, s.180.

Page 41: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

26

Düğünlerde çalgı davul ve zurnadır. Oturak oyunlarında ise dümbelek, zilli maşa, cura, bağlama çalınır.

Bengi ise yine Batı Anadolu'da oynanan bir halk oyunu türüdür. Kalan, ölümsüz, sonsuz Tanrı anlamlarına gelir ve mengi, mengü olarak da söylenir19. Benginin kendine mahsus bir çıkış havası vardır ve asıl havadan ayrı olup gezinti mahiyetindedir. En az beş ila on kişiyle oynanır. Halayda olduğu gibi yüzlerce insan yer alabilir. Davul zurna sayısı oyun yerinin genişliğine ve oyuncu sayısına göre değişebilir. Bir bengi, "Efebaşı"nın idaresinde hareket eder. Bir bengide beş figür vardır. Bunlar: Yürüyüş, kollu yürüyüş, çelme ve sola dönme, sola yürüyüş, çelme ve sağa dönmedir.

Ankara, Bolu, Kastamonu illerinde de Ege’nin zeybek oyunlarını andıran, ama onlardan birçok yönden ayrılan efe ve seymen oyunları görülür.

Bu oyunlar, eskiden bu yörelerde yaşayan ve zeybek, efe, seymen adıyla anılan yiğit kişilerin oynadığı, köklü bir geleneği olan oyunlardır. Bu oyunlar günümüzde de efe ve zeybek giysileriyle, tavırlarıyla oynanır. Her birisinin kendine özgü ezgisi vardır. Ya davul zurna ya da yöresel çalgılardan birinin eşliğinde oynanan bu oyunların çoğunun türküsü de vardır ve bu türkü oyun esnasında söylenir.

Antalya, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bolu, Burdur, Bursa, Çanakkale, Denizli, Eskişehir, İçel, Isparta, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Sakarya, Uşak illeri zeybek, Aydın, Balıkesir, Bergama, Çanakkale illeri bengi oyunlarını kapsar.

6- Kaşık Oyunları Bölgesi: İçel' in Silifke, Mut ilçeleri ileAntalya, Konya, Kırşehir, Eskişehir, Bartın ve Safranbolu yörelerinde ve Bursa'nın bazı köylerinde kaşık oyunları görülür. Fakat kaşık oyunlarında en zengin olan il Konya’dır.

Kaşık, oyun sırasında bir ritim aracı olarak oyuncuların ellerinde bulunur. Oyuncu her iki elinde birer çift kaşık tutar ve bunları uyumlu bir biçimde birbirine vurarak müziğe eşlik eder. Silifke ve Mut yöresinin kaşık oyunları ve müziği son yıllarda ülke çapında yaygınlık kazanmıştır.

Kaşık oyunlarının bir çoğu türkülüdür. Oyunlar daire şeklinde veya karşılıklı diziler halinde oynanır. Oyunlara, bağlama, cura, kabak

19 Kerim Yund, “Bastı (Mastı) Bacak”, Sivas Folkloru, Sivas, Mart 1975, S. 26.

Page 42: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

27

kemane, sipsi, kucak davulu, zilli maşa gibi müzik aletleri eşlik etmektedir.

7-Karşılama Bölgesi: Karşılama, kadın ve erkeklerin karşılıklıyürüttükleri oyunlar olarak bilinmektedir. Yalnız kadın veyâ yalnız erkekler oynayabildiği gibi kadın ve erkek birlikte de oynayabilmektedir. Bilecik, Bolu, Bursa, Çanakkale, Edirne, Eskişehir, Sakarya, Zonguldak, Kırklareli, Tekirdağ, İzmit, Adapazarı illerinde karşılama oyunlarına rastlanmaktadır. Bu İllerin dışında Anadolu'nun çeşitli yörelerinde de karşılama oyunlarına rastlanmaktadır.

Yukarıda saydığımız bölge oyunlarının dışında, ayrıca Azerbaycan ve İran' a komşu olan Kars yöresinde Kafkas ve Azeri oyunları ile Batı Karadeniz bölgesinde davullu oyunlar karşılama şeklinde oynanır.

Yallı: Yukarıdaki maddelerden ayrı olarak değişik bir oyun çeşidi olarak verebileceğimiz yallı, sadece Doğu bölgelerimizden Kars ve Azeri oyunlarını içine alan bölgede oynanan bir çeşit sıra oyunudur. Türkü ve saz ile oynanabilmektedir. Kars'ta hemen hemen birçok yerleşim yerine ait yallı mevcuttur. Bunlar Kars Yallısı, Iğdır Yallısı, Şüregel Yallısı, Çıldır Yallısı gibi barlardan ayrı çeşitlerdir.

B.6-KONULARINA ve ADLARINA GÖRE HALK OYUNLARI

Halk oyunlarındaki en belirgin özelliklerden birisi de oyunların adlarına göre olan ayrımdır. Halk oyunlarının büyük bir bölümünün bir çıkış noktası vardır. Bunlar özellikle taklide ve dramatiğe dayanmaktadır. Hayvanların hareketlerinin taklidi, doğa olaylarının taklidi, insanların birbirleriyle olan münasebetleri ve içlerinde bulundukları durumlar ve iş olayları bir şekilde taklit edilerek oyuna dönüştürülmüştür. Oyunları çıkış konularına göre madde madde sizlere vermeye çalışacağız.

Kadın Erkek İlişkilerini Konu Alan Oyunlar: Acem (Adana), Allı Yeşilli Kızlar (Kars), Arzu ile Kanber (Kırklareli), Ayşe’m (Kayseri), Bahçıvancı Kız (Hatay), Bıçak (Gelin Halayı) (Elazığ), Cilveloy (Artvin), Çobanla İki Kızın Oyunu (Burdur), Çoban Leyli (Kayseri), Coşkun Horon (Artvin), Çeçen Kızı (Giresun-Kars), Deve Oyunu (Elazığ), Dudu Kız (Uşak), Erkek Kıskancı (Kars), Filiz Boylu

Page 43: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

28

Yârim (Balıkesir), Galice Potinli Gelin (Kayseri), Güzel Kız (Tekirdağ), Güzeller Halayı (Tunceli), Hanım Ayşe (Kırklareli), Hanım Kızlar (Tokat), Hürünü (Çorum), Ibrık Sıra Bu Sıra Güzeller (Kayseri), Kadın Kıskancı (Kars), Kerem-Aslı (Elazığ), Kıskanç (Kars), Kız Haznedar (Elazığ-Erzincan), Köylü Kızı (Elazığ), Le Nuri (Fatmalı) (Elazığ), Mataramı (Arzu-Kanber) (Nevşehir), Naz Eyleme (Kars), Pınarbaşı Güzelleri (Kayseri), Sarı Çiçek ( Artvin), Sarıkız (Artvin-Erzincan-Ordu), Sarı Zeybek (Sivas), Sudan Geçirme (Kütahya), Sürdüm (Ankara), Şeker Oğlan (Samsun), Terekeme (Kars), Yusuf Zeliha (Gümüşhane).

Çarpışma ve Savaşları Konu Alan Oyunlar: Ağrı Gülüm (İstiklâl Harbinde Ağrıda Oynanan Oyun), Arguşta (Bitlis), Beş açılan (Kars), Bıçak Halayı (Elazığ), Bıçak Horonu (Trabzon-Rize), Bıçak Oyunu (Ankara-Bilecik-Bitlis-Çorum-İzmir-Rize-Kemah-Ordu-Erzincan-Muş), Bozok (Kılıç-Kalkan) (Yozgat), Cirit Oyunu (Çankırı-Kayseri-Ankara-Gümüşhane), Çandırlı Tüfek Oyunu (Giresun), Çekirge (Yozgat), Çepik (Bingöl-Diyârbakır), Çepikli (Gaziantep), Çındır (Sinsin) (Şanlıurfa), Çıtırdağ Oyunu (Kastamonu), Çorum Halayı, Genç Osman (Zonguldak), Hançer Barı (Erzincan-Erzurum-Artvin-Elazığ-Kars-Van), Harbi Cengi (Bolu), Harkuşta (Bitlis), Kabadayı (Kırklareli), Kadın Bıçak Oyunu (Elazığ), Kalkan (Nevşehir), Kalkan-Bıçak Oyunu (Kayseri), Kalkan Oyunu (Balıkesir), Kama Oyunu (Artvin-Elazığ-Trabzon), Kamalı Halay (Yozgat), Kılıç Barı ( Erzurum), Kılıç Çeppik (Kılıç-Kalkan) (Bingöl), Kılıç Kalkan (Oyunu) (Adana-Bursa-Bitlis-Elazığ-Hakkari-Kütahya-Malatya-Muğla -Siirt-Muğla-Şanlıurfa-Kars-Muş-Bingöl), Kılıç Oyunu (Rize-Elazığ),Kılınç (Kılıç), Adıyaman, Köroğlu (Bolu-Samsun-Çoruh-Elazığ-Isparta-Adana-Kayseri-Kars), Piçak (Bıçak) Oyunu (Trabzon), SaranıKılıç Kalkan (Kars), Seğmen Kılıç Oyunu (Ankara), Seğmen Sekme(Denizli), Serhad Barı (Ağrı), Sim sim (Amasya-Tokat), Sim simi(Malatya), Sin sin (Kayseri-Adıyaman-Ankara-Çankırı-Çorum-Tokat-Samsun-Amasya-Sinop-Kırşehir-Yozgat-Sivas-Nevşehir), Sivas Halayı(Silahlı Oyun), Sün sün ( Elazığ), Şuri Metal (Diyârbakır), Yârkuşta(Erzurum).

İş ve Günlük Hayatı Konu Alan Oyunlar: Ağ Buğdayım Sersinler (Kayseri), Al Yazmanın Oyası (Antalya), Arpazlı (Ege Bölgesi), Bağbelleme (Afyon), Berber (Adana), Çamaşır Yıkama Oyunu (Burdur), Çıkrık Halayı (Yozgat), Çiftçi Oyunu (Giresun), Dama Bulgur Sererler (Zonguldak), Değirmenci (Adıyaman-Bingöl),

Page 44: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

29

Demirci (Gaziantep-Kahramanmaraş-Şanlıurfa) Ekin Biçme (Sakarya), Esnaf Oyunu (Kastamonu), Galuç (Adıyaman), Gelin Kaynana (Isparta), Helvacı (Samsun), Heyyamola (Kastamonu), İş Halayı (Sivas), Karabak (Yayla Horonu) (Artvin), Kasap (Edirne-Elazığ-Kayseri-Kırklareli-Siirt-Tekirdağ), Keçeci (Şanlıurfa), Kımıl (Şanlıurfa), Kirman (Kayseri), Koç Katım Halayı (Sivas), Kol Üstü (Malatya), Köylü Halay (Sivas), Kürdün Kızı (Türkmen Kızı) (Ankara-Çankırı-Gümüşhane), Leblebici (Elazığ), Leli-Aşo (Elazığ), Madımak (Samsun), Mendili Oyaladım (Balıkesir), Oduncular (Erzurum), Tarla Kazma ( Giresun), Terşi (Gaziantep), Teşi (Adıyaman-Artvin-Bitlis-Kars-Şanlıurfa), Turşucular (Kütahya), Türkmen Kızı (İçel), Yayık (Malatya), Yayık Halayı (Yozgat), Yoğurdum Var (Kütahya), Yürük Halay (Ağırlaması) (Sivas).

Ürün-Bitki Adları Taşıyan Oyunlar: Ağaç Oyunu (Tunceli), Alaçam (Tokat), Ala Çayır Kurna Kurna (Kayseri), Al Elmayı (Kırklareli), Alma (Al Elma) (Elazığ), Ardıç Halayı (Yozgat), Buğday Sapı Başağım (Adıyaman), Burçak Tarlası ( Yozgat), Büyük Cevizin Dibi (Elazığ-Erzincan), Ceviz Arası (İçel), Çam (Tekirdağ), Çamdan Sakız Akıyor (Kayseri-Kahramanmaraş), Çayır Başı (Antalya), Çayır Çıktı Dizine (Zonguldak), Çınarbaşı (Niğde), Çiçek Halayı (Tokat-Yozgat), Çiğdemlik (Kütahya), Dut Ağacı (Erzincan), Elmanın İrisine (Uşak), Fındık (Fındığım) (Kayseri), Fındık Dalları (Ordu), Gabardıç (Kaba ardıç) (Antalya-Burdur), İnce Çayır (Konya), Kabak (Artvin), Kabak Halayı ( Yozgat), Karaağaç Zeybeği (Muğla), Karabiber (Konya-Kütahya), Karanfil (Uşak-Yozgat), Karanfilim Muşta Muşta (Kayseri), Karanfilli (Kayseri), Kavak (Erzurum-Gümüşhane), Kırkağaç Zeybeği (İzmir), Kırmızı Buğday (İzmir), Madımak (Sivas), Meşeli (Kütahya-Manisa-Sakarya), Pamuk (Hatay), Pekmez (Adana-Kahramanmaraş-Kayseri) Portakal Zeybeği (İçel), Sarı Çiçek (Kars-Artvin), Söğüt Dalı (Malatya), Yasemin Dalı (Kütahya), Yaş Nane Kuru Nane (Kastamonu), Zambak (Konya), Zeytin Dalları (İçel).

Türk Boylarının Adını Taşıyan Oyunlar: Avşar (Adana-Kırşehir), Avşar Ağırlaması (Kayseri), Avşar Beyleri ( Burdur-Denizli), Avşar Halayı (Ankara-Gaziantep), Avşar Zeybeği (Antalya), Sarıkeçili (Isparta), Türkmen Halayı (Kahramanmaraş), Türkmen Kızı (Çorum-Erzincan-İçel).

Irmak-Dağ-Ova Adları Taşıyan Oyunlar: Akdağ Zeybeği (Muğla), Banaz Çayı (Uşak), Çıtırdağ (Zonguldak), Çiçekdağı (Kastamonu-Kırşehir) Çine Çayı Zeybeği (Aydın), Coşkun Çoruh

Page 45: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

30

(Artvin), Çörten Boğazı ( Isparta), Dereboyu (Kırklareli), Durgun Çoruh (Artvin), Gezbeli (Kayseri), Göçdere Zeybeği (Uşak), Hasan Dağı (Adana-Hatay-Kırşehir-K.Maraş), Hozan Dağı Barı (Erzurum), Karanlık Dere (Çanakkale), Kıvrak Çoruh (Artvin), Küllük Dağı Zeybeği (Muğla), Peri Bacaları (Nevşehir), Sisdağı (Kayseri-Rize-Sakarya), Tabaklının Deresi (Sinop), Tekirdağı Zeybeği (Muğla), Topuzdağı Kıvrağı (Nevşehir), Uzundere (Erzurum-Kars), Yayla Horonu (Artvin), Yayla Yolları (İçel), Yund Dağları (İzmir), Yücedağ Zeybeği (Muğla), Zelvi Pınarı (Nevşehir).

Doğa Olaylarını Konu Alan Oyunlar: Çekirge (Çorum-Kayseri), Derelerde Biter Kamış (Erzincan), Dereler Doldu Taşıyor (Bursa),Galuç (Adıyaman), Karabat (Kars), Karadeniz Horonu (Artvin), Karmı Yağdı (Kütahya), Nazlı Bahar (Kars), Oğuzlu (Gaziantep), Sis Dağı Horonu (Giresun), Suda Balık Yan Gider (Afyon), Terşi (Gaziantep), Yağmur Duası (Diyârbakır) Yağmur Yağar (Nevşehir), Yağmur Yağdı Zeybeği (Aydın ).

Hayvan Adları Taşıyan Oyunlar: Allıdurna (Yozgat), Allı Turna (Çorum), Arı Oyunu (Sinop), At Oyunu (Adıyaman-Erzincan-Muş-Trabzon), Ayı Oyunu (Ankara-Bitlis-Muş-Sinop-Van), Bala Ceyran (Kars), Boz Eşek (Şanlıurfa), Can Maral (Kars), Ceylân (Kars), Çekirge Halayı (Çorum-Sivas-Tokat), Çift Beyaz Güvercin (Erzurum), Çil Keklik (Erzincan-Niğde), Deve (Tokat), Deve Çıkışı (Şanlıurfa), Deveci Emmi (Sivas), Deve Oyunu (Adıyaman-Çankırı-Muş-Sinop), Domuzu Bataktan Çıkarma (Kırklareli), Domuz Oyunu (Sinop), Feyli Turnam (Yozgat), Gara da koyun (Kayseri), Geyik (Tokat), Gınalı Keklik (Kastamonu-Zonguldak), Güvercin (Elazığ-Erzincan-Gümüşhane), Horoz (Erzincan-Sivas-Şanlıurfa), Horozumu (Sivas), Karakoç (Afyon), Karakoyun (Bilecik), Karakuş (Elazığ), Karatavuk (Kahramanmaraş), Karayılan (Bingöl), Karnı Yirik Tavuk (Adıyaman), Kartal (Adıyaman-Amasya-Bingöl-Hatay-Kayseri), Kartal Halayı (Sivas), Kartalo (Şanlıurfa), Kartal Oyunu (Kahramanmaraş-Yozgat), Kartal Semahı (Nevşehir), Kaz Ayağı (Kars), Kedi (Gümüşhane), Keklik (Konya-İçel), Keklik Avı (İzmir), Keklik Halayı (Yozgat), Keklik Mengisi (İçel), Kelebek Çıkışı (Şanlıurfa), Keklik Oyunu (Yozgat), Kımıl (Şanlıurfa), Kırat Semahı (Nevşehir-Tokat), Koç Barı (Kars), Koç Halayı (Sivas), Kurt Barı (Artvin), Kurt Oyunu (Diyârbakır-Muğla-Muş), Mor Koyun (Ankara), Ördek (Bolu-Elazığ-Kars), Ördek Oyunu (Muş), Ördek Suya Dalda Gel (Manisa), Pisiğe Vurdum Taşınan (Kars), Pisik (Elazığ-Kars),

Page 46: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

31

Sarı Karınca (Balıkesir), Serçe (Adana-Gümüşhane-Kayseri), Tavuk Barı (Erzincan-Erzurum-Kars), Tavuk Halayı (Yozgat), Teke Zortlaması (Antalya-Burdur-Denizli-Isparta-İzmir), Tilki Oyunu (Yozgat), Turna Barı (Erzurum), Turnalar (Gümüşhane-Konya), Turnam (Kayseri), Turna Oyunu (Kütahya).

Kişi Adları Taşıyan Oyunlar: A Bre Süleyman Aga (Edirne-Kırklareli), A Fadime’m (Bursa), Abdurrahman Halayı (Sivas), Ahmet Bey (Kırklareli-Kütahya), Ahmet Yavaş (Konya), Alâattin Zeybeği (Denizli), Ali Paşa (Edirne-Kırklareli-Tekirdağ), Ali Yazmacı (Kırklareli), Arzu ile Kanber (Ankara), Aslan Mustafa (Konya), Atabarı (Artvin-Ağrı), Ayşe’m (Kayseri), Berber Yaşar (Elazığ), Cemilem (Denizli), Cemile Zeybeği (Manisa), Cemo (Kırşehir), Ceren (Adana-Kahramanmaraş-Kayseri), Cevriye (Tekirdağ), Cuma Efe (Balıkesir), Çoban Ali (Ağrı), Debreli Hasan (Kırklareli), Develioğlu (Adana-Kayseri), Döne (Artvin-Kars), Egelioğlu Zeybeği (Manisa), Elif Bacı Ninnisi (Antalya), Elifoğlu (Rize), Elifoğlu Zeybeği (Aydın), Emine (Kayseri), Eminem (Bursa-Giresun), Esi Havası (Tunceli), Fadime’m Halayı (Yozgat), Fadime Zeybeği (Burdur), Fatmalı (Kahramanmaraş), Fatmalı-Le Nuri (Elazığ), Fatoş ( Edirne), Ferayi Zeybeği (Muğla), Genç Osman (Çankırı-Kastamonu-Konya), Gül Ahmet (Erzincan), Gülşen (Kars), Gülşeni (Hatay), Güzel Emine (Edirne), Hacer Oyunu (Çankırı), Hacı Bektaş Semahı (Nevşehir), Halimem (Erzincan), Hanım Ayşa (Kırklareli-Mersin), Hanım Eyşe (Trakya), Hanım Esme (Sivas), Hasan Bey Zeybeği (Antalya-Muğla), Hasancık (Tekirdağ), Hatice’m (Samsun), Hayriye (Erzincan), Hurşidin Halayı (Gaziantep), Hüseyine (Hüseyin Ağa) (Samsun), İbrama (Kırşehir), İbrahim Hoca (Kırklareli), İnce Memed Zeybeği (Aydın-İzmir), İslamoğlu Zeybeği (Kütahya-Uşak), Kâzım Zeybeği (Burdur), Kadıoğlu Zeybeği (Aydın), Kara Yusuf (Kırklareli-Tekirdağ), Kemal Çavuş (Tunceli), Keremin Halayı (Gaziantep), Kerimoğlu Zeybeği (Aydın-Muğla), Köroğlu (Adana-Adıyaman-Artvin-Balıkesir-Bolu-Bursa-Çankırı-Denizli-Erzurum-Isparta-İzmir-Kastamonu-Kütahya-Manisa-Sakarya-Samsun-Tunceli-Zonguldak), Köroğlu Halayı (Amasya-Ankara), Köroğlu Zeybeği (Kahraman maraş-Mersin), Kuruoğlu Zeybeği (Aydın), Lor Paşa (Kahraman maraş), Mehmet Turan Barı (Bayburt), Meryem (Gaziantep), Meyreko (Siirt-Van), Meyremi (Bingöl-Muş), Meyremo (Mardin), Meyriko (Ağrı), Nazoğlu Zeybeği (Uşak), Necip Halayı (Tokat), Osman Abim

Page 47: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

32

Evde mi (Niğde), Osmanağa (Van), Ömerağa (Ağrı), Saffet Efendi (Konya), Satıoğlu Zeybeği (Muğla), Sepetçioğlu (İzmir-Kastamonu-Manisa-Zonguldak), Sepetçioğlu Zeybeği (Sinop), Sırrı Efe Zeybeği (Muğla), Sinanoğlu (Kütahya-Uşak), Süleymane (Bitlis), Süleymani (Van), Süleymaniye (Siirt), Şeyh Şamil (Erzurum-Kars), Temirağa-Temurağa- Timurağa (Adana-Artvin-Bingöl-Bitlis-Çorum-Elazığ-Erzincan-Erzurum-Gümüşhane-Kars-Kayseri-Malatya- Muş-Rize-Siirt-Sivas-Tokat-Trabzon-Tunceli-Yozgat-Uşak-Van),), Topaloğlu (Rize), Yağcoğlu Zeybeği (Ankara), Yaman Anşam (Niğde), Yârha Meryem (Muş), Yörük Ali (İzmir), Zeyno (Ağrı-Bingöl-Bitlis).

Yer Adı Taşıyan Oyunlar: Acıpayam Zeybeği (Denizli), Afyon Zeybeği, Ağır Tavas Zeybeği (Denizli), Ahçik Barı (Artvin), Ahıska Barı (Kars), Ahlat Barı (Kars), Akçaabat Sallaması ( Trabzon), Anadolu Zeybeği (Bursa), Anamur Yolları (Mersin), Ankara Zeybeği, Antalya’nın Mor Üzümü (Antalya), Antalya Zeybeği, Amasya Halayı, Arapkir Halayı (Malatya), Ardahan Barı (Ardahan, Kars), Arhavi Canlısı (Artvin), Aslanapa Zeybeği (Kütahya), Aydın Zeybeği (Aydın-Konya-Manisa), Balıkesir Bengisi, Bayındır Koşması (Aydın), Bayramiç'in Dağları (Çanakkale), Bergama Zeybeği (İzmir-Manisa), Beşikdüzü (Trabzon), Bilecik Karşılaması, Bilecik Zeybeği, Bitlis Barı, Bodrum Zeybeği (Muğla), Borçka Barı (Artvin), Borçka Horonu (Artvin), Buldan Zeybeği (Denizli), Burdur Zeybeği, Cezayir (Nevşehir-Uşak), Çal Ferayisi (Denizli), Çameli Oyunu (Denizli), Çanakkale (İzmir), Çandır Karşılaması (Giresun), Çankırı Halayı, Çankırı Halayı, Çarşamba Çiftetellisi (Samsun), Çıldır Barı (Kars), Çorum Halayı, Darsan Kalesi (Erzincan), Edremit Havası (Kütahya), Edremit Zeybeği (Balıkesir-İzmir), Eğinim (Erzincan), Emet Zeybeği (Kütahya), Erzincan'ın Dağları (Erzincan), Eskişehir Zeybeği, Gelibolu Zeybeği (Çanakkale-Tekirdağ), Gerede Zeybeği (Bolu), Geyve Zeybeği (Sakarya), Giresun Karşılaması, Göksun İlerlemesi (Kahramanmaraş), Gönen Zeybeği (Antalya-Balıkesir), Göynük Zeybeği (Bolu), Güdüşlü'nün Çeşmesi (Aydın), Gülhisar Zeybeği (Antalya), Gümrü Barı (Kars), Hafikli Ağırlaması (Sivas), Hafik Halayı (Sivas), Hanköy Halayı (Elazığ), Harput Halayı (Elazığ), Hemşin (Artvin), Hemşin Horonu (Rize), Horasan Mengisi (Adana), Iğdır Barı (Kars), Isparta Zeybeği, İnegöl Karşılaması (Bursa), İstanbul'dan Üsküdar'a (Nevşehir), İzmir Zeybeği, Kafkas (Kars), Kağızman Barı (Kars), Karabağ (Artvin-Kars), Karadeniz Oyunu (Samsun), Karahisar (Malatya), Kars Barı, Kars'ın Kalesi (Erzincan),

Page 48: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

33

Kars'ın Önü (Kars), Kars Zeybeği, Kastamonu Zeybeği, Keban Çiftetellisi (Elazığ), Kelek Van (Van), Keskin Halayı (Ankara), Kıbrıs Zeybeği (Mersin), Kırıkhan (Adana-Hatay-Kayseri-Malatya-Kahramanmaraş), Kırkağaç Zeybeği (İzmir-Manisa), Kızık Halayı (Tokat), Kızılhisar Zeybeği (Denizli), Koçhisaraltı (Sivas), Konyalı (Konya), Konya Çiftetellisi (Konya), Kütahya Zeybeği, Maçka Düzü (Trabzon), Malatya Malatya, Maraş Halayı, Marmara (Gaziantep), Marmaris Zeybeği (Muğla), Merzifon Karşılaması (Amasya-Tokat), Milas Zeybeği (Muğla), Mudurnu Zeybeği (Bolu), Murgul Basması (Artvin), Mut Karşılaması (Mersin), Of Horonu (Rize), Ordu Karşılaması, Ortaköy Zeybeği (Muğla), Pamukova Zeybeği (Sakarya), Poskof Barı (Kars), Poskof Karabağı (Kars), Rize (Artvin), Rize Horonu, Rize Sallaması, Rize Titremesi, Safranbolu Çiftetellisi (Zonguldak), Samsun Sallaması, Sarayköy Zeybeği (Denizli), Serik Kıvrak Zeybeği (Antalya), Silifke’nin Yoğurdu (Mersin), Silifke Zeybeği (Mersin), Simav Zeybeği (Kütahya), Sivas Halayı, Sivrice Halayı (Elazığ), Soma Zeybeği (Manisa), Söğüdün Erenleri (Bilecik), Söğüt Zeybeği (Bilecik), Sürmene Horonu (Trabzon), Şavşat Barı (Artvin), Şenköy (Hatay), Taşköprü Zeybeği (Kastamonu), Tavas Zeybeği (Aydın-Denizli), Tekirdağ Karşılaması, Tonya Oyunu (Trabzon), Topaklı Horosu (Sakarya), Ürgüp Kabağı (Nevşehir), Ürgüp Yolu (Nevşehir), Vezirköprü Sallaması (Samsun), Yozgat Halayı.

B.7-DÜNYA'DA EN ÇOK BİLİNEN HALK OYUNLARI

Türk dünyasında olduğu gibi, diğer milletlerin de kendine özgü halk oyunları mevcuttur. Bizde halk oyunları olarak adlandırılan kelime, diğer ülkelerde “dans” olarak adlandırılmaktadır. Bazı ülkeler kendilerine özgü birçok değişik değerlerle tanındıkları gibi; halk oyunları (dansları) ile de tanınabilirler. Örneğin Polka denildiğinde, bu halk oyununun hemen hangi ülkeye ait olduğu aklımıza gelebilir. Bu da bize gösteriyor ki milletlerin var olmasında kültürlerinin çok büyük bir önemi vardır. Dünyada milletlerle özdeşleşmiş olan ve en çok tanınan halk oyunları şunlardır:

Bolarak Çekoslovakya Bulba Rusya Çardaş Macaristan Habenera Küba

Page 49: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

34

Hora Romanya-Yunanistan Horo Bulgaristan Horon-Zeybek Türkiye Jorapo Venezüella Kankan Kanada Kılıç Kafkasya Kolo Yugoslavya Landler Avusturya Marinra Ekvator Moris Dansı İngiltere Polka Polonya Samba Brezilya Tarantel İtalya Trepak Rusya

Resim 10: Beşinci Halk Oyunları Şenliğinde Kayseri Yöresi Halk Oyunları Ekibi bir gösteri sırasında. Resimdekiler Sırayla: Yurdanur Özhan, Đsmail

Demirci, Filiz ....., Đsmail Akı, Ayla…..( soyadları bilinmiyor)

Resim 11: Kayseri Yöresi Halk Oyunları Ekibi Đstanbul’da bir gezi sırasında.

Page 50: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

35

B-II. KAYSERİ’DE HALK OYUNLARI

B.8-KAYSERİ'DE HALK OYUNLARI TARİHİ

Şehrimizde ülkemizin diğer bölgelerinde olduğu gibi Halkevlerinin kurulması ile başlayan halk oyunları ile ilgili çalışmalar, daha sonraki yıllarda giderek önemini artırmıştır. Halkevlerince kurulan halk oyunları ekipleri ile ilgili ilk bilgiye Hamdi Üçok'un20 1953' te yayımladığı kitabında rastlıyoruz. Üçok bu kitabında, Halkevlerine ait halk oyunu ekibinin resimlerine de yer vermiştir. Bünyan Halkevinin bu ekibinde yer alan kişilerden Mehmet Sıtkı Işıtır, Fikret Gürkan, Hasan Mercimek bu gün yaşayanlar arasındadır ve hala o günlerdeki gibi Bünyan yöresinin oyunlarını unutmadıklarını bizlere oynayârak gösterdiler. Bu kişilerin ağzından değerli bilgiler alarak, oynadıkları oyunları ayrıca filme aldığımızı da belirtmek isteriz.

Pazarören'de kurulan Öğretmen Okulu da halk oyunlarına büyük bir önem vermiş ve tüm Türkiye'de olduğu gibi, bu okul da halk oyunları çalışmaları ilk filizlerini o dönemde vermiştir. 1960' lı yıllarda Muzaffer Sarısözen' in bu okuldan faydalanarak Kayseri yöresi halk oyunları hakkında değerli bilgiler aldığını, bu okulda görev yapmış olan Mustafa Keleş'in21 ağzından öğreniyoruz.

Yapı ve Kredi Bankası 9 Eylül 1954 tarihinde 10. kuruluş yıldönümü münasebetiyle, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ile iş birliği yaparak, memleketimizde ilk kez bir Halk Oyunları Bayramı düzenlemiştir. Bu halk Oyunları Bayramına 22 ekip katılmış ve 42 çeşit oyun sergilenmiştir. Bu gelenek daha sonraki yıllarda da devam etmiştir22. Mustafa Keleş' in verdiği bilgiye göre, 1960 yılında Pazarören Öğretmen Okulundan bir ekip, İstanbul Gümüşsuyu'nda bu banka tarafından düzenlenen festivale katılmıştır. Burada düzenlenen yârışmada Sivas ekibi Madımak oyunu ile birinci; Kayseri, Topal Serçe ve Kartal oyunlarıyla ikinci olmuşlardır.

9 - 13 Temmuz 1968 yılında aynı banka öncülüğünde Kayseri'de bir festival düzenlenmiş, bu festivale; Malatya, Erzurum, Çorum, Kastamonu, Çankırı (Eldivan-Eskipazar-Şabanözü), Yozgat, Kırşehir, Nevşehir (Ürgüp), Kayseri (Merkez-Sarız-Pınarbaşı-Türkistan ekipleri)'...den oluşan on bir ilden halkoyunları ekipleri

20 Hamdi Üçok, Çağlayanlar Beldesi Bünyan, Kayseri, 1953. 21 Kaynak Kişi Mustafa Keleş. 22 Sadi Yaver Ataman, a.g.e., s. 158.

Page 51: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

36

katılmışlardır23. Kayseri yöresi ekipleri bu festivallerde şehrimizi, Ağırlama, Kıyılı, Leyli Çoban, Serçe ve Kartal gibi oyunlarla temsil etmişlerdir.

Daha sonraki yıllarda hızlanarak devam eden halk oyunları faaliyetleri, Halk Eğitimi Merkezi ve okullarda sürmüş Kayseri Büyükşehir Belediyesine bağlı Konservatuvarla devam etmiştir.

1985 yılında Kayseri Belediyesi'ne bağlı olarak kurulan Konservatuvar'ın çatısı altında Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği'nden sonra 1987 yılında Halk Oyunları kolu kurulmuş ve 1993 yılında bu kol faaliyetine son vermiştir. 2001 yılında ise yeniden diğer kollarla birlikte faaliyetine başlamış ve halen faaliyeti devam etmektedir.

Millî Eğitim Bakanlığı, Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı olarak faaliyet yürüten Melikgazi Halk Eğitimi ve Kocasinan Halk Eğitimi Merkezleri uzun yıllar kesintisiz olarak halk oyunları kursları düzenlemişler ve bu kurslarda birçok öğrenciye eğitim vermişlerdir. Diğer ilçelerimize bağlı olan Halk Eğitimi Merkezleri ise arada bir de olsa halk oyunları kursları düzenlemişlerdir.

Tüm bu faaliyetlerin dışında uzun yıllar Millî Eğitim Bakanlığınca düzenlenen, halk oyunları yârışmalarına katılmak, bayram ve şenlik gibi faaliyetlerde bulunmak amacıyla birçok okulda halk oyunları faaliyetleri sürmektedir.

Resim 12 : Mardın (Ekinli) Köyü düğün halayı

23 Sadi Yaver Ataman, a.g.e.,s. 160.

Page 52: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

37

B.9-KAYSERİ YÖRESİ HALK OYUNLARI

Kayseri merkezde halay sekenler eskiden ayıplandığı için merkezde halk oyunlarına rastlamıyoruz ve hiçte gelişmemiştir. Merkezde daha çok oturak alemleri ile havaları eğlencende yerini almıştır.

Kayseri Türkmen yöresi içerisinde olması nedeniyle davul-zurna, baglama birinci plandadır. Bunların olmadığı yerlerde düğünlerde defler ve türkülü oyunlar ağırlık taşımaktadır. Halaylar demece çevirmece yöntemiyle oynanmaktadır.

A-AĞIRLAMALAR: Çabukluk derecesine göre ağır oynananoyunlar olarak nitelendirilen oyunlarımızdır. Ağırlamalarda, sıçrama, sekme, hoplama, yaslanma, yeldirme gibi hareketler yer almaz. Birçok yörede bu tarzda oynanan oyunlar mevcut olmakla birlikte Kayseri de de bu tarzda oynanan bir çok oyun mevcuttur.

1-Develioğlu: Hikâyesinden de anlaşılabileceği gibi, aslında birağıt olan Develioğlu, sonradan oyunlaştırılmıştır. Adana yöresinde de oynanan bu oyun hakkında Halil Atılgan şu açıklamayı yapmıştır."Baba kızın çok muydu / Bir kız sana yük müydü diye başlayan Çukurova'nın meşhur gelin ağlatma türküsü de halk oyunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gelin ağlatma havasının da oyunu yoktur. Gelin ağlatırken söylenen bir türküdür. Ne yazık ki bu da türkülü bir oyun olmuş, Adana halk oyunları arasında yerini almıştır."24

Develi beyi ile göçebe hayatı yaşayan Avşar beyi arkadaştır. Birinin evlilik çağında oğlu, diğerinin de kızı vardır. Afşarlar’ın Bakırdağı ve Erciyes’e yaylaya çıktıkları bir dönemde Develi beyi oğluna arkadaşından kızını ister. Afşar beyi kızının gönlü olmadığı halde onu gelin olarak Develi beyinin oğluna verir. Kız da babasını kıramadığı için gönülsüzce razı olur. Gelin gittiği yerde hem rahat değildir hem de ailesinden uzaktır. İçinde bulunduğu bu durumu, aşağıda vereceğimiz mısralarla ailesine sitemde bulunarak bildirir25

24 Halil Atılgan, “Halk Oyunlarının Sahada Derlenmesinde Müzik Ve Usûl Yönünden Karşılaşılan Problemler”, Türk Halk Oyunlarının Sahada Derlenmesinde Karşılaşılan Problemler Sempozyumu. T.C.Kültür Bakanlığı, Ankara, 2000. 25 Kaynak Kişiler, Hatice Korkmaz, Hacı Korkmaz, Ayşe Teke, Mesudiye Öztaş, Sarıali Önder.

Page 53: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

38

Develioğlu türküsü de birçok halk türküsünde olduğu gibi halkın duygularıyla yoğrulup yaygınlaşarak günümüze gelmiştir.

Develioğlunun inadı Keklik gafese dünedi Vermen beni Develiye El âlem sizi gınadı

Develeri haydan almaz İnsanları söz anlamaz Yanılsam başımı yusam Beliğimi ören olmaz

Baba gızın çok muydu Bir gız sana yük müydü Gırılası emmilerim Heç oğlunuz yok muydu

Atım gedikten aşmıyor Fistanım dar gavuşmuyor Vermen beni Develiye Gurbet bana yakışmıyor

Yeldirir kır at yeldirir Yelesini yel kaldırır Vermen beni Develiye Gaynana gelin öldürü

Don yuduğum yastı taşlar Eriştiğim gaba ardıçlar İşte geldim gidiyorum Savuşturun eşim gızlar

Samenim geldi duruyor Her hal kına yakıcılar Gayrı umudum kesildi Her hal beni vericiler

Develer geldi düzüldü Çehizimi sarıcılar Gayrı umudum kesildi (üzüldü) Her hal beni vericiler

Atım küçük dağdan aşmaz Fistanım dardır kavuşmaz Vermen beni Develiye Bize gurbetlik yakışmaz

Develioğlu geldi geçti Kayseri'ye dükkan açtı Vermen beni Develiye Güzelin iyisin seçti

Bindirirler cansız (Arap ata) ata Götürürler tuta tuta Savuşturun eşim gızlar Yedioluktan daha öte

Devecinin yükü şeker Pazardan pazara çeker Vermen beni Develiye Üç oğlun üçü de bekâr

Develeri geldi düzüldü Dizimin bağı çözüldü Ellehelem vericiler Anamın benzi bozuldu

Elimi yuduğum arklar Belimi verdiğim dutlar İşte goydum gidiyorum Silip süpürdüğüm yurtlar

Page 54: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

39

Develeri yüce yüce Deveyi yüklettiler gece Vermen beni Develiye Emmim oğlu İshak Hoca

Develinin bayırına At örkledim çayırına Vermen beni Develiye Babanızın hayırına

Çatması çatal üleşli Üç ocağı dokuz daşlı Vermen beni Develiye Yedi emmim emir başlı

Oyunun Oynanışı: Oyuncular çıt (küçük) parmaklar ile tutuşup yan yana dizilerek hafif bir şekilde belden bükülerek eğilirler.

1-Birinci figürün birinci adımına sağ ayak ile başlanır. Sağayağı hafifçe kaldırıp yan tarafa (sağ tarafa) doğru (yönlerini dönmeden) bir adım atıp ökçesini yere koyârken, sol ayağı da hafifçe kaldırıp sağ ayağın yanında taban basarak yere koyâr. Aynı hareketi sağ ayakla üç kez yapılır. Sol ayak iki kez sağ ayağın yanında yere konduktan sonra üçüncüde taban yere basılmadan sol ayak parmak ucu yere vurulup diz yukarıya çekilir ve bu figürün ikinci adımına geçilir. İkinci adımda bu sefer yukarıya çekilen sol diz sol tarafa doğru atılıp ayağın ökçesine basılarak birinci adımın tam tersi yönde sol yana doğru hareket edilerek, birici adımın tersi yapılır.

2-İkinci figürde en son sağ ayağı yere vurup kaldırdıktan sonravücut yönü sağ tarafa doğru döndürülür. Üç defa dizler çekilerek sağ tarafa yüründükten sonra dördüncü sayıda sol ayak parmak ucu yere vurulup tam ters yönde dönülerek bu sefer sol yöne üç adım yürünüp sağ ayak parmak ucu yere vurulduktan sonra yan yana tek sıra halinde dönülür. Eller dönüşlerde birbirinden bırakılmadan öndeki oyuncunun beline konur.

3-Üçüncü figürde bir sıra halinde karşıya dönmüş olanoyuncular sağ ayak yere vurulup döndükten sonra üç defa dizler; sol, sağ ve sol olmak üzere yukarıya çekildikten sonra sol ayak parmak ucu yere vurulur ve yukarı çekilir. Bu şekilde bir sağ, bir sol ayak parmak uçları yere vurulup çekilerek halay başının bitirme komutuna kadar devam edilir.

2-Bünyan Ağırlaması: Davul-zurna ile oynandığı gibi, saz ilede oynanabilen çok güzel bir oyundur. Oyunun ezgisini Ahmet YAMACI, kaynak kişi Adnan TÜRKÖZ’den Bünyan Halayı

Page 55: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

40

(Ağırlama) adı altında 2/4 ölçüsünde derlemiştir26. TRT Müzik Dairesi THM, No: 5427 olarak TRT'de kayıtlıdır. Oyunun türküsü mevcut değildir.

Oyunun Oynanışı: 1-Oyuna sağ ayak ile başlayıp üç adım sağ tarafa adım atıp dördüncü sayıda sol ayağın parmak ucunu sağ ayağın yanına vurulur

2-Daha sonra, sağ ayağın parmak ucunda yükselerek hafifçesola dönülür ve sağ ayak parmak ucu çaprazlama sol ayak yanında yere vurulduktan sonra tekrar sağ ayakla başlamak üzere başa dönülür. Oyun her adımda ökçeye basmadan parmak ucunda yükselerek oynanmaktadır.

3-Karanfilim Burçta Burçta (Bünyan Ağırlaması): Bünyan veçevre köylerinde yukarıdaki ağırlamadan ayrı olarak, türküsü ile söylenip oynanan bir oyundur. Söz ve ezgisini, TRT Müzik Dairesi derlemiş, Yunus Karaca notaya almıştır28. Oyunun sözleri şu şekildedir29.

Bir çift güvercin olsam Çadırın burcuna konsam Soyunsam koynuna girsem Eli Karanfilli gelin.

Eli Karanfilli gelin Başı deste güllü yârim

Karanfil seni ezerler Gerdana altın dizerler Ah seni takan güzeller Eli karanfilli gelin

(Nakarat) Karanfilim muştalanmış Duydum ağam hastalanmış Benim derdim üstelenmiş Eli karanfilli gelin

(Nakarat)

26 “Türk Halk Müziği Notaları,” Türk Halk Müziği ve Oyunları Folklor Dergisi, Ankara, Temmuz, Ağustos, Eylül 1982, C. I, S. 3, s. 136. 27 Seyit Burhanettin Akbaş, “Bünyan’lı Âşık Harbî (Adnan Türköz) (1925-1982)”, Bünyan Kültürü, Kayseri, Şubat 1993, Y.1, S. 4, s. 3, 28 Kayseri ve Yöresi Halk Türküleri, Kayseri İl Kültür Müdürlüğü Yayınları No: 6 29 Seyit Burhanettin Akbaş, Bünyan ve Yöresi Halk Edebiyatı Folklor ve Etnografyası, Kayseri, 1994, s.166.

Page 56: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

41

Karanfilim tutam tutam Arasına güller katam Hâlen de yalınız yatan Eli karanfilli gelin

(Nakarat) Karanfilim uçtan uçtan (burçtan burçtan) Aklım aldın bir bakıştan Ya inişten ya yokuştan Eli karanfilli gelin

(Nakarat) Karanfilsin kararın yok Gonca gülsün derenin yok Güzel senin saranın yok Eli karanfilli gelin

(Nakarat) Karanfilim taslarınan Konuşalım dostlarınan Hep çektiğim yaslarınan Eli karanfilli gelin.

(Nakarat) Karanfilim bitti mola Yollarını tuttu mola Yâr beni unuttu mola Eli karanfilli gelin

(Nakarat)

Oyunun Oynanışı: 1-Oyuna sağ ayak ile başlanır. Dizler yukarıya doğru çekilerek oynanır. Oyuncu sağ ayağını yukarıya doru çekip yere bastıktan sonra, sol ayağını yukarı çekip yere basar ve tekrar sağ ayağını yukarı çekip basar ve son olarak sol ayak parmak ucu, çaprazlama sağ ayağın yanında yere vurulup yukarı çekilir.

2-İkinci adımda bu sefer sol yöne veya geriye doğru yürünüpsağ ayak parmak ucu sol ayağın yanında çaprazlamasına vurulup çekilir.

4-Avşar Ağırlaması: Kadın-erkek beraber oynanabildiği gibi,erkeklerden daha çok kadınların def çalarak oynadıkları bir oyundur. Davul-zurna ile de oynanabilmektedir. Bu oyunu, Yapı ve Kredi

Page 57: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

42

Bankasının 1960'lı yıllarda düzenlemiş olduğu şenlikte, Pazarören'den bu şenliğe katılmış olan ekip bütün Türkiye'ye tanıtmıştır. Oyunun notasının tamamı,100 Türk Halk Oyunu30 adlı eser ile Ruhi Su tarafından hazırlanan Türk Halk Oyunları31 adlı eserde mevcuttur.

Resim 13: Avşar Ağırlaması oynayan köy kadınları.

Oyunun Oynanışı: 1-Oyuna sağ ayak ile başlanır, üç adım sağa gidildikten sonra dördüncü adım (sol ayağı) sağ ayağın yanında yavaşça yere vurulur. Sol ayak yere vurulduktan sonra oyuncular birbirlerine dönmektedirler.

2- İkinci adıma ise sol ayakla başlanıp geriye doru üç adımgidildikten sonra, bu sefer sağ ayak sol ayağın yanında yavaşça yere vurularak, oyuncular birbirlerine dönerler. Birbiriyle tutulu olan eller ise ayakların tersi istikamette hareket eder. Oyuncular oyunu hafifçe yere doğru eğilerek oynar.

5-Ağ Gelin32: Aslı bir ağıt olan “Ağ Gelin”, Kayserinin bir çokyerinde bilinmekle beraber, özellikle Avşarlar arasında çok sevilerek söylenip dinlenmektedir. Öyle ki bu sevgi Ağ gelini, halaya bile yakıştırmıştır. Çoğu köyde halay tutanlar halaya başlamadan önce davul ve zurnacıdan mutlaka ağ gelini çalmalarını ister. Bir ağırlamaya veya hareketli halaya geçmeden önce, zurna eşliğinde çalınan bu havanın ezgisine dizili olan oyuncular da söyleyerek veya

30 Sadi Yaver Ataman, a.g.e.,s. 48. 31 Ruhi Su, Türk Halk Oyunları, T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara, 2000, s. 43. 32 Kaynak Kişi, Levent Teke, Sarıali Önder.

Page 58: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

43

sağa-sola çok yavaş bir şekilde sallanarak oyuna giriş bölümü olarak kullanırlar. Bu aynı zamanda hızlı bir oyuna geçmek için hazırlık amacını da taşımaktadır. Dadaloğlu’na da dayandırılan bozlak şeklindeki bu türkünün bitiminde, biraz daha hızlı bir oyuna geçilir.

Ağ Gelin’in Develi’de yaygın bir efsane şeklinde anlatıldığını belirten Kadir Özdamarlar, taş kesilme motifine uygun olan bu ağıtın öyküsünü şu şekilde anlatmaktadır.

“Koçgun devri adı verilen 1603-1607 yıllarındaki isyan ve soygun hareketlerinde Develi’de etkilenmiştir. 1603 yılında ünlü eşkıya Tavil Mehmet’in yine Han Mehmet adındaki eşkiyanın yaptığı kötülükler ile aşiretler arasındaki kanlı çatışmalar meşhurdur.

Ağ Gelin efsânesi de bu kötü günlerin izlerini taşımaktadır. Efsanenin halk tefekküründeki gelişimi şöyledir:

Develi’den bir Türkmen obası Erciyes’in güney eteklerinde bir yaylaya çıkarlar. Bu obada ahlâkî ve fiziki güzelliğinden dolayı Ağ (Ak) Gelin adı verilen bir gelin vardır. Kocası ve iki çocuğu ile beraber mutlu yaşarlarken kocası gurbete çalışmaya gitmiştir. Develi çevresinde yaşayan bir eşkıya güzelliği ile şöhret bulan Ağ Gelin’e göz koymuştur. Sahipsizliğinide anlayınca bir gece obayı basarak kaçırmak ister.

Namus timsali Ağ Gelin olayı anlar, gece karanlığında iki çocuğunu ve küçük sandığını yanına alarak, karışıklıktan da faydalanarak gizlice Erciyes’e doğru kaçar. Erciyes’in ortalarında öyle bir yere gelir ki ilerisi uçurum gidilmez. Geriye dönse eşkıya. Gözyaşları ve çaresizlik içerisinde ellerini açar ve Allah’a yalvarır:

-Allah’ım! Beni ve çocuklarımı ya taş et, ya da kuş.Duası kabul edilir. İlk defa taş et dediği için onlar taş kesilir.

Güneş doğunca oba sakinleri ve eşkıya; Ağ Gelin, iki çocuğu ve çeyiz sandığının hayretle ve şaşkınlıkla taş kesildiğini görürler.

Günler sonra obaya dönen kocası olayı annesinden öğrenir. Koşarak ailesinin taş kesildiğini görür. Uzaklardan bir ses duyâr:

-Yiğidim namusunu bir eşkiyaya çiğnetmedim. O eşkıyadanahtımı koma. Bu ses Ağ Gelin’in sesidir. Delikanlı taş kesilen ailesine bakarak:

-Alırım ahtını, koymam Ağ Gelin diye haykırır.33”

33 Kadir Özdamarlar, “Develi’nin Meşhur Ak Gelin (Ağ Gelin) Efsanesi” Develi Belediyesi Haber Bülteni, Develi 2-3/2002, Y. 3, S. 8, s.15.

Ağ Gelin’in Develi Varyantı.

Page 59: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

44

Türk milletinin gönlünün sesi olan Dadaloğlu, Ağ Gelin türküsünde de kendini göstermiştir. Dadaloğlu tarafından söylendiği belirtilen Ağ Gelin’in, Kaman’da (Kırşehir) söylenen bir hikayeside şu şekildedir. Ağ Gelin’in gerçekte Hamitli Cerit kızı olduğu, aynı zamanda da Dadaloğlu’nun karısı olduğu belirtilmektedir. Dadaloğlu

Sabahtan uğradım ben bir güzele Güzel ağlatmadı güldürdü beni Ben güzelden böyle vefa ummazdım Ak göğsün üstüne kondurdu beni Ağ gelin, sürmelim, sen bilin

Şahin gibi yükseğinden uçarken Keklik gibi engininden geçerken Ab-ı kevser ırmağından içerken Susuz pınarlarda kandırdı beni Ağ gelin, sürmelim, sen bilin

Ağ gelin indim ola yayladan Kaşın değil gözün beni ağlatan Satın mı aldın güzelliğin Mevla’dan Alırım ahtımı da koymam seni Ağ gelin, sürmelim, sen bilin

Erciyes’e ekin ektim yel aldı Onbeşinde bir yar sevdim el aldı Alırım ahtımı da koymam seni Ağ gelin, sürmelim, sen bilin

Yüce dağ başında yayılır yılan Göç gitmiş ailesi çadırı viran Var mı bu dünyada sevdiği olan Alırım ahtımı da koymam seni Ağ gelin, sürmelim, sen bilin

Sana diyorum sana çanlı kilise Verin evrakları gitsin polise(!) Kadir Mevlâm seni bana verirse Alırım ahdımı da koymam seni Ağ gelin, sürmelim, sen bilin

Bir taş attım karlı dağın ardına O da düştü ağ gelinin yurduna Bizim ilen şu beylerin derdi ne Hiç çareler bulunmuyor derdime Ağ gelin, sürmelim, sen bilin

Bir taş attım gümbürdesin gölünüz Ben gidiyom viran kalsın iliniz Alırım ahtımı da koymam seni Ağ gelin, sürmelim, sen bilin

Page 60: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

45

eve gelmemiş, karısına bakmamış. O da aşiretine dönmüş. Hamit’e yerleşmiş. Dadaloğlu Uzun yıllar karısını arayıp sormayınca O da evlenmiş. İş işten geçtikten sonra Dadaloğlu çıkıp gelmiş. Yanmış yıkılmışoba oba gezip çalıp söylemiş34. Kaman’da Mamalı Değirmeni’nde bir bağ evinde öldüğü söylenen Dadaloğlu’nun Tomarza İlçesi Dadaloğlu Kasabasında da mezarı bulunmaktadır.

Ağ gelin de indim ola yayladan Ağ gelin sürmelim oy. Kaşı değil gözü beni ağlatan Ağ gelin sürmelim oy. Bu güzellik sana kadir mevlâdan Ağ gelin sürmelim oy. Ölürüm de ahtımı koymam sende Ağ gelin sürmeli sevdiğim.

Sarı yazma pek yakışır güzele Ağ gelin sürmelim oy. Sarardı gül benzim döndü gazele Ağ gelin sürmelim oy. Ben gidiyom da sen yârini tazele Ağ gelin sürmelim oy. Ölürüm de ahtımı koymam sende Ağ gelin sürmeli sevdiğim.

Bir taş attım karlı dağın ardına Ağ gelin sürmelim oy Düştü m,ola Ağ Gelin’in yurduna Ağ gelin sürmelim oy Senin ile şu beylerin derdine Ağ gelin sürmelim oy Alırım ahtımı koymam sende Ağ gelin sürmeli sevdiğim

Ağ gelin de oturmuş çorap örüyor Ağ gelin sürmelim oy Çorabın üstüne güller deriyor Ağ gelin sürmelim oy Zalim anan uzaklara veriyor Ağ gelin sürmelim oy Alırım ahtımı koymam sende Ağ gelin sürmeli sevdiğim

Irmak kenarında biter yosunlar Ağ gelin sürmelim oy Yosunun üstünde bizi yusunlar Ağ gelin sürmelim oy İkimizi de bir mezara kosunlar Ağ gelin sürmelim oy Ağ gelin de biri yâri desinler Ağ gelin sürmeli sevdiğim

Ağ gelin oturmuş taşın üstüne Ağ gelin sürmelim oy Taramış zülfünü kaşın üstüne Ağ gelin sürmelim oy Bir selamın gelmiş başım üstüne Ağ gelin sürmelim oy Alırım ahtımı koymam sende Ağ gelin sürmeli sevdiğim

34 Kaman Belediyesi İnternet Sitesi

Page 61: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

46

Resim 14: Cumhuriyetimizin kuruluşunun ellinci yılı kutlamalarında görev alan; Kayseri lisesi ve Kız Meslek Lisesi halk oyunları ekipleri.

6-Ceren35: Aynı Ağ Gelin oyununda olduğu gibi çabukluk bakımından biraz daha hızlı bir oyun öncesinde, oyuncuların türkü eşliğinde sağa sola ağır hareketlerle sallandıkları bölümdür. Türkünün bitiminde biraz daha hızlı bir oyuna geçilir.

Bu oyuna Kahramanmaraş yöresi36 Adana yöresi37 ve Gazi Antep (Barak) yöresi oyunları içerisinde de rastlıyoruz. Bu üç yörede yaşayan Afşarların, kültürlerinin yaygınlaşması sonucu, az bir farklılıkla da olsa, ortaya çıkmış ortak bir oyun olması muhtemeldir.

Henüz on üç, on dört yaşında gelin olarak verilmiş bir Avşar güzelinin gönülleri yakmasını konu edinen oyunun türküsü şu şekildedir.

Ceren çıkmış eşikliğin başına Güneş vurmuş kemerin kaşına Yeni dâmiş (değmiş) on üç on dört yaşına Aklımı başımdan aldı şu ceren

Seherde yoluma çıktı bir gelin Aklımı başımdan aldı bir gelin.

35 Kaynak Kişi: Sarıali Önder, Levent Teke, Hacı Mustafa Özhan. 36 “Türk Halk Müziği Notaları”, Türk Halk Müziği ve Oyunları Folklor Dergisi, C. I, S.1,Ankara, Temmuz, Ağustos, Eylül 1982, s. 12.37 Türker Eroğlu, “Halay ve Halay Bölgesi, Adana, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Malatya,Elazığ Halk Oyunları”, Erciyes, Y.11, S.128, Kayseri, Ağustos 1988, s.9.

Page 62: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

47

Şu cerenin salağında gezmeli Galem alıp gaşın gözün yazmalı Kırmızı önüklü sarı yazmalı (Gırmızı çizmeli burnu hızmalı) Aklımı başımdan aldı bu Ceren

Seherde yoluma çıktı bir gelin Ceren Ceren Ceren ne güzel Ceren

Galk gidelim Garamandan aşağı İki bacı çift bağlamış guşağı Bize derler Gavur dağın uşağı Aklımı başımdan aldı bir gelin

Seherde yoluma çıktı şu gelin Aklımı başımdan aldı bir gelin.

Ah şu Ceren'in salakları kayalı Gayasında lâle sümbül dayalı Ah şeker yemiş gül dudakları boyalı Aklımı başımdan aldı bir güzel

Seherde önüme geldi bir güzel Aklımı başımdan aldı bir güzel

[Not: Ceren, Moğolca olup “ceylan” demektir.]

7-İndim Kuyu Dibine:1979 yılında Tomarza ilçesine bağlıCingöz köyünde Durdu Demirel tarafından, köy kadınlarından derlenmiş, Savaş Ekici tarafından ise notaya alınmıştır38.

Oyunun Oynanışı: Tek figürlü bir oyundur. Sağ ayak çok hafif bir şekilde yerden kaldırılarak diz kırmadan ileriye doğru atılıp geri yerine çekilerek, yere basılırken, sol diz yukarıya doğru dizden kırılarak çekilir ve aynı anda sağ ayakta dizen kırılır. Vücut yere doğru çöker. Sol ayak tekrar yere basılıp sağ ayak hafif bir şekilde yukarı kaldırılıp indirilir ve sol diz yukarı çekilip ayak öne doğru uzatılıp yere konduktan sonra, sağ diz yukarı çekilir ve öne doğru uzatılarak hareketin başına dönülür.

38 Ahmet Çakır - Mehmet Öcal, Türk Halk Ezgileri 1, T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara, 2001, s. 70.

İndim kuyu dibine Kuyu dibi buz imiş Gelin diye sarıldım Suna boylu kız imiş

İndim kuyu dibine Baktım suyun rengine

Analar kız beslemiş Vermiyor sevdiğine

Ay oğlan Adanalı Evleri badanalı Cepte harçlık kalmadı Kızlara dadanalı

Page 63: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

48

Gel oğlan bize gidek Güle nergize gidek

Ya gel sen bize gidek Ya ben al size gidek.

8-Çimenli Bahçede: Pınarbaşı'nın Şabanlı köyünde, EminYıldırım tarafından, Hürü Yıldırım'dan derlenmiştir. Ağırlama şeklinde türkülü bir kadın oyunudur.

Halay, demece-çevirmece dediğimiz; karşılıklı iki gruptan veya tek sıra halinde oynayan oyuncuların iki ayrı grup şeklinde türkü söylemeleri ile oynanır. Önce bir grubun söylediği türkünün sözlerini, ikinci grubun tekrarlaması şeklinde oynanmaktadır.

Aynı isimde başka bir oyuna; Erzurum Şenkaya bölgesinde bar olarak rastlıyoruz. Fakat ezgisinin aynı olup olmadığını bilemiyoruz. Türkü ezgisinin aynı olmasının düşünülmesi, bu oyunun Doğudan gelen Doksan üç göçleri sonucu yöremize gelmiş olması ihtimalini düşündürür.

Oyunun oynanışı: Demece-çevirmece usulüyle türküyü söyleyen kadınlar ilk harekete sağ ayak ile başlayârak üç atım attıktan sonra dördüncü adımda sol ayak ucunu hafifçe yere vururlar. İkinci figürde tekrar sol ayak ile geriye doğru veya olduğu yerde üç adım atıktan sonra dördüncü adımda sağ ayak ucunu hafifçe yere vururlar.

Oyunun türküsü şu şekildedir.

Çimenli bahçede bulgur eliyor Kendi görünmüyor sesi geliyor Uyan uyan uyan sevdiğim uyan.

Çimenli bahçenin gülü ben olsam Şu giden yosmanın yâri ben olsam Uyan uyan uyan sevdiğim uyan

Çimenli bahçede bulgur seçiyor Seçtiği bulguru yere saçıyor Uyan uyan uyan sevdiğim uyan

9-Çoban (Leylim): Pınarbaşı yöresine ait bir oyundur. Oyun ilkdefa Yapı ve Kredi Bankasının düzenlemiş olduğu şenliklerde tanıtılmıştır. Oyunun nasıl oynandığı hakkında yaptığımız araştırmalarda oyun hakkında bir çok bilgi elde ederken oyun türküsünün bir çok dizeleri ile de karşılaştık. Oyunun kendi yöresinde çok önceden oynandığını, fakat oyunu unuttuğunu söyleyen

Page 64: -Genç Yaşta Uçmağa Varan Bilgehan DELİGÖZ’ün Aziz …...VIII Köy Seyirlik Oyunları ve Giyim-Kuşamı, aslına uygun olarak, bizden sonraki kuşaklara aktarmayı görev saydık

49

Kamer Özdemir'den oyunun türküsünü derlerken; Hacı Çavuş lâkaplı Hacı Deligöz ve Hacı Mustafa Özhan' dan hem oyunun türküsünü hem de oyunun nasıl oynandığını derleyebildik.39 Oyunun müzik ve ritim ölçüsünden bir ağırlama olduğunu biliyoruz.

Leyli çoban oyununun türküsünün ise çok yaygın olduğunu ve Çukurova'dan Sivas'a, Maraş'tan Kayseri'ye kadar olan yörelerde sevilerek söylendiğini görüyoruz40.

Oyunun Oynanışı: Oyun ağırlama tarzında olup üç adım sağ tarafa gidip, dördüncü sayıda sol ayağın parmak ucunu sağ ayağın yanına vurmak suretiyle oynanır. Oyunda oyuncuların elleri yüzük parmağından tutuludur. Oyunun türküsü demece çevirmece usulünde söylenir. Davul-zurna çaldığızaman ise bir davul-zurna eşliğinde, bir türkü eşliğinde oynanır.

Karşı dağdan gelen (giden) atlı Terkisinde kilim katlı (Leyli çoban, garip oğlan)

Hem anamdan hem babamdan Hepisinden çoban tatlı(Leylim çoban, garip oğlan)

Çobanın elinde kaval Arkasında sürü davar (Leyli çoban, garip oğlan)

Eğer davar susuz ise Bizim orda çifte pınar(Leylim çoban, garip oğlan)

Mor poçuyu boyamadım Ben çobana doyamadım (Leyli çoban, garip oğlan)

Hep kuşlarla yuva yapar Bir kuş kadar olamadım (Leylim çoban, garip oğlan)

Çobanın yaydığı şişek Altına sererim döşek (Leyli çoban, garip oğlan)

Eğer çoban beni almazsan Adını koyârım eşek(Leylim çoban, garip oğlan)

Aşağıdan gelen kuşlar Bu kuşlar nerde kışlar (Leyli çoban, garip oğlan)

Senin gibi garip çoban Hakkını ele bağışlar (Leylim çoban, garip oğlan)

Urganım var urganım var Üstü telli yorganım var (Leyli çoban, garip oğlan)

39 Kaynak Kişiler, Kamer Özdemir, Hacı Mustafa Özhan, Hacı Deligöz 40 Ahmet Z. Özdemir, Öyküleriyle Ağıtlar II, T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara, 2001, s. 12.