24
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47, Sayı 1, Mart 2014, s. 107-130. Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 1 Dilek Kılıç * - Selcen Öztürk ** Özet: Bu çalışmanın amacı Türkiye’de kadın istihdamının genel durumuna, ana özelli k- lerine ve diğer ülkelerle kıyaslandığında farklılıklarına dikkat çekmektir. Ayrıca çalış- ma, kadın istihdamı önündeki engeller ve bunların çözüm yollarını hem teorik hem de ampirik olarak ortaya koyabilmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla çalışmada, kadınların işgücüne katılımı 2002-2008 Hane halkı Bütçe Anketleri kullanılarak standart probit modeli ile tahmin edilmiştir ve bulunan sonuçlar teorik olarak sunulan engellerle tuta r- lılık göstermektedir. Buna göre eğitim, medeni durum, ekonomik kaynaklar, toplumsal cinsiyet algısı ve yerleşim yeri kadınların işgücüne katılımını belirleyen faktörlerdir. Bu faktörler arasında eğitim, özellikle kentsel bölgelerde yaşayan kadınların işgücüne katı- lımı üzerinde etkili olan en önemli değişkendir. Anahtar Kelimeler: Kadın emeği, eğitim, toplumsal cinsiyet algısı, medeni durum, pro- bit modeli. The Barriers to the Labor Force Participation of Women in Turkey and Solution Suggestions: An Empirical Application Abstract: The aim of this study is to draw attention to the general overview of women employment in Turkey, its main characteristics and its differences compared to the oth- er countries. Furthermore, this study aims to present the barriers to the labor force par- ticipation of women and solution suggestions both theoretically and empirically. To this end, the labor force participation of women has been estimated using the Household Budget Surveys for the period of 2002-2008 via a standard probit model, and the results have been found consistent with the barriers presented theoretically. According to the main findings, education, marital status, economic resources, gender perception in so- ciety, and the location of residence are the most important factors affecting the labor force participation of women. Among these factors, education has been found the major factor for the labor force participation especially for women living in the urban areas. Key Words: Women labor, education, gender perception, marital status, probit model . 1 Bu makale 18-21 Ekim 2012 tarihleri arasında Azerbaycan Bakü’de yapılan Avrasya Sosyal Bilimler Foru- mu’nda sunulan çalışmaya dayanmaktadır. * Dr. Hacettepe Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, 06800, Beytepe/Ankara/Türkiye. ** Dr. Hacettepe Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, 06800, Beytepe/Ankara/Türkiye.

Türkiye'de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama

Embed Size (px)

Citation preview

Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47, Sayı 1, Mart 2014, s. 107-130.

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı

Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir

Ampirik Uygulama1

Dilek Kılıç* - Selcen Öztürk**

Özet: Bu çalışmanın amacı Türkiye’de kadın istihdamının genel durumuna, ana özellik-

lerine ve diğer ülkelerle kıyaslandığında farklılıklarına dikkat çekmektir. Ayrıca çalış-

ma, kadın istihdamı önündeki engeller ve bunların çözüm yollarını hem teorik hem de

ampirik olarak ortaya koyabilmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla çalışmada, kadınların

işgücüne katılımı 2002-2008 Hane halkı Bütçe Anketleri kullanılarak standart probit

modeli ile tahmin edilmiştir ve bulunan sonuçlar teorik olarak sunulan engellerle tutar-

lılık göstermektedir. Buna göre eğitim, medeni durum, ekonomik kaynaklar, toplumsal

cinsiyet algısı ve yerleşim yeri kadınların işgücüne katılımını belirleyen faktörlerdir. Bu

faktörler arasında eğitim, özellikle kentsel bölgelerde yaşayan kadınların işgücüne katı-

lımı üzerinde etkili olan en önemli değişkendir.

Anahtar Kelimeler: Kadın emeği, eğitim, toplumsal cinsiyet algısı, medeni durum, pro-

bit modeli.

The Barriers to the Labor Force Participation of Women in Turkey and

Solution Suggestions: An Empirical Application

Abstract: The aim of this study is to draw attention to the general overview of women

employment in Turkey, its main characteristics and its differences compared to the oth-

er countries. Furthermore, this study aims to present the barriers to the labor force par-

ticipation of women and solution suggestions both theoretically and empirically. To this

end, the labor force participation of women has been estimated using the Household

Budget Surveys for the period of 2002-2008 via a standard probit model, and the results

have been found consistent with the barriers presented theoretically. According to the

main findings, education, marital status, economic resources, gender perception in so-

ciety, and the location of residence are the most important factors affecting the labor

force participation of women. Among these factors, education has been found the major

factor for the labor force participation especially for women living in the urban areas.

Key Words: Women labor, education, gender perception, marital status, probit model.

1 Bu makale 18-21 Ekim 2012 tarihleri arasında Azerbaycan Bakü’de yapılan Avrasya Sosyal Bilimler Foru-

mu’nda sunulan çalışmaya dayanmaktadır. * Dr. Hacettepe Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, 06800, Beytepe/Ankara/Türkiye. ** Dr. Hacettepe Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, 06800, Beytepe/Ankara/Türkiye.

108 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

GİRİŞ

Kadınların işgücüne katılımı hem ekonomik hem de sosyal açıdan kalkınma-

yı sağlayan ve yoksulluğun azaltılmasında rol oynayan en önemli etkenlerden

biridir. Bununla birlikte işgücü piyasasında istihdam edilen ve böylece ekono-

mik özgürlüklerinin yanı sıra kendine güven ve toplumsal saygı kazanan kadın-

ların hem kendileri, hem aileleri hem de toplum için önemli sosyal kazanımlar

sağlayacağını da söylemek mümkündür. Kadınların çalışması ile kazanılabile-

cek bu sosyolojik katkının yanı sıra kadınların işgücüne katılım oranlarının ve

dolayısıyla kadın istihdamının erkeklere kıyasla daha düşük oluşuna ayrımcılık

çerçevesinde bakmak da mümkündür. Kadınların işgücüne katılımı önünde er-

keklerden farklı veya daha fazla engel bulunması kadın ve erkeğin eşit olarak

görülmediği anlamını taşımaktadır. Böyle bir sonuçtan bahsedebilmek için ön-

celikle kadınların işgücüne katılımı önündeki engellerin tespit edilmesi gerek-

mektedir. Ayrıca, kadınların işgücüne dahil olmasının ülkelerin ekonomik kal-

kınma düzeyini arttıracağına ilişkin yaygın bir görüş hakimdir. Kadın istihdamı

ve ekonomik büyüme ilişkisi teorisini destekleyen ampirik kanıtlar da mevcut-

tur. Bu çalışmaların en önemli sonuçlarından biri kadınların işgücüne katılımı

ve ekonomik gelişme arasında anlamlı bir ilişki saptanmış olması ve kadın er-

kek ayrımcılığının fazla olduğu ülkelerde bu durumun büyümeye negatif olarak

yansımasıdır (örneğin bkz. Çağatay - Özler, 1995; Goldin, 1994; Balleer, vd.,

Klasen - Lamanna, 2009; Löfström, 2009).

Genel olarak II. Dünya Savaşı’ndan itibaren tüm dünyada kadınların işgücü-

ne katılım oranları artmıştır. Özellikle gelişmiş ülkelerde kadınların işgücüne

katılım oranları yıllar itibariyle tutarlı bir artış sergilemektedir. Ancak, 1980’li

yıllardan bu yana Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranları düşüş göster-

mekle birlikte, son yıllarda küçük de olsa bir artış sağlanmıştır. Türkiye’yi ge-

lişmiş ekonomilerden ayıran husus, tarım sektörünün ekonomideki önemli yeri-

dir. Ancak 1980’li yıllardan itibaren başlayan ve son yıllarda iyice güçlenen ta-

rım sektörünün çözülmesi ve dolayısıyla kırdan kente göç, Türkiye’de kadınla-

rın işgücüne katılım oranlarını azaltmıştır. Gelişmiş ekonomilerde kadınların iş-

gücüne katılım oranlarının genel trende paralel bir eğilim izlemesi, eşitlikçi po-

litikaların bir sonucu olarak görülebilir. Türkiye’de ise, kadın erkek eşitliğini

sağlamak için alınan yasal önlemler genellikle 1995 ve sonrasındaki yıllarda

gerçekleşmiştir. Kadın erkek eşitliğinin öneminin Türkiye’de gelişmiş ülkelere

kıyasla daha geç kavrandığını söylemek mümkündür. Bu durum ise, bir bakıma

sosyal politikaların ülkemizde de önemli farklar yaratabileceğinin bir gösterge-

sidir.

Kadınların işgücüne katılımı, önemi üzerinde fikir birliği olan ve yazında

çok tartışılan bir konu olmasına karşın bu konuda Türkiye için yapılan çalışma-

lar, gelişmiş ülkeler için yapılan çalışmalara kıyasla oldukça düşük düzeydedir.

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 109

Ancak Türkiye; tarihi, yaşanan demografik gelişmeler, ekonomik ve sosyo-

kültürel yapısı gibi birçok nedenden ötürü kadınların işgücüne katılımı bakı-

mından oldukça farklı bir ülkedir. Bu nedenle, kadınların işgücüne katılımını

arttırmak için uygulanabilecek politikalar konusunda daha fazla öneri yapıla-

bilmesi için ilgili araştırmaların artması gerekmektedir.

Bu çalışmanın öncelikli amacı, Türkiye’de kadın istihdamının genel duru-

muna dikkat çekmek, bu durumu dünya ile karşılaştırmalı olarak sunabilmek ve

kadın istihdamı önündeki engeller ve bunların çözüm yollarını hem teorik hem

de ampirik olarak ortaya koyabilmektir. Çalışmanın, bu konuda Türkiye için

yapılan diğer çalışmalardan farklı olarak en önemli özelliği ise analiz dönemi

olarak çok yakın bir dönemi ele alması, kullanılan veri seti ve farklı değişkenler

ile yazına katkı sağlamasıdır.

Bu bağlamda giriş ve sonuç bölümleri dışında dört ana bölüm olarak sunulan

çalışmanın ilk bölümünde, dünyada ve Türkiye’de kadın istihdamının tarihi ge-

lişimi ve genel özellikleri sunulmaktadır. İkinci bölümde, gelişmiş ülkeler, ge-

lişmekte olan ülkeler ve Türkiye için kadınların işgücüne katılımı konusunda

yapılan ampirik çalışmalar değerlendirilmektedir. Üçüncü bölümde, genel ola-

rak Türkiye’de kadınların işgücüne katılımı önündeki engeller ortaya koyulmak-

ta ve bu bölümde çizilen çerçeve doğrultusunda son bölümde, kadınların işgü-

cüne katılımı 2002-2008 Hane halkı Bütçe Anketleri (HBA) kullanılarak tahmin

edilen standart probit modelinin sonuçları tartışılmaktadır. Sonuç bölümünde

ise, ampirik çalışmada elde edilen bulgulara dayanarak politika önermeleri ya-

pılmakta ve çalışma bir bütün olarak değerlendirilmektedir.

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE KADIN İSTİHDAMININ GENEL

ÖZELLİKLERİ

İşgücüne katılım oranı, ekonomik olarak aktif nüfusun, yani çalışmakta olan-

lar ve iş arayanların toplamının, çalışabilecek yaşta olan toplam nüfusa oranıdır.

Çalışılabilecek yaş kavramı her ülke için küçük farklılıklar gösterse de genellik-

le 16-64 yaş aralığı olarak tanımlanmaktadır. Dünya genelinde işgücüne katılım

oranını inceleyen çalışmaların bulguları kısaca iki maddede özetlenebilir. İlk

olarak genel eğilim, kadınların işgücüne katılım oranının zaman içinde artmakta

olduğunu göstermektedir. İkincisi ise, kadınlardaki artışın aksine erkeklerin iş-

gücüne katılım oranlarının sabit kaldığı ya da en azından kadınların işgücüne

katılım düzeyi kadar artmadığını işaret etmektedir (örneğin bkz. Lewis - Peter-

son, 1997; Olsen, 1994; Ehrenberg - Smith, 2000; Genre - Salvador - Lamo,

2010; Bergemann - Van Den Berg, 2008).

Özellikle ABD ve İngiltere için kadınların işgücüne katılımının tarihsel süre-

ci incelendiğinde, II. Dünya Savaşı’nın bu süreçte önemli bir kırılma noktası ol-

duğu dikkat çekmektedir. Savaş öncesi dönemde kadın işgücü “rezerv” işgücü

110 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

olarak görülmekte ve kadınlar zorunlu durumlar dışında çalışmayı tercih etme-

mekteydi. Bu dönemde İngiltere’ye bakıldığında, özellikle evli kadınların ça-

lışması oldukça ender rastlanan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz

konusu dönemde evli bir kadının çalışması, erkeğin “kadınına” bakamadığı yö-

nündeki toplumsal cinsiyet algısının bir örneğini oluşturmaktadır.

II. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan işgücü açığı ise kadınların işgücüne

dahil olmasını gerektirmiş; hatta söz konusu dönemde kadınları işgücü piyasa-

sına çekebilmek için özendirici bazı önemler alınmıştır2 (Joseph, 1983; Rey-

nolds vd., 1998). Savaş sırasında göreve çağırılan “rezerv” işgücünün, savaş

sonrasında sahaları terk etmemeye karar vermesi sonucunda İngiltere ve

ABD’de, kadınların işgücüne katılım oranlarında ciddi artışlar gözlenmeye baş-

lanmıştır. Sonraki yıllarda savaş dönemini inceleyen çalışmalar, kadınların -

özellikle evli kadınların- işgücüne katılım oranlarındaki bu artışı, işgücü piyasa-

sında bir devrim olarak nitelendirmektedir (Joseph, 1983; Smith - Ward, 1985:

60-65; Hartman, 1987). Bu devrim sonrasında dünya genelinde kadınların işgü-

cüne katılım oranlarında bir artış eğilimi gözlenmeye başlanmıştır ve neredeyse

her ülkede kadınların işgücüne katılım oranları, erkeklerin işgücüne katılım

oranlarına yaklaşmaktadır3 (Mincer, 1958: 288-300). Gelişmekte olan ülkelerde

de benzer eğilimler gözlenmektedir; ancak gelişmekte olan ülkelerde kadınların

işgücüne katılım oranları, gelişmiş ülkelerde gözlenen kadınların işgücüne katı-

lım oranlarının gerisinde kalmaktadır (Standing, 1999: 586-599).

Savaş sonrası yaşanan bu trendin temel nedeni olarak artan işgücü ihtiyacını

göstermek mümkün olsa bile tek neden artan işgücü ihtiyacı değildir. Kadınların

tarihsel süreç boyunca giderek artan oranlarda işgücüne katılmalarının nedenleri

arasında eğitim, yükselen ücretler, teknoloji, doğum oranlarının azalması gibi

çeşitli ekonomik ve sosyal nedenler bulunmaktadır. Kadınların eğitim düzeyinin

artması, hem evlilik yaşının artmasını hem de kadınların evde bir pazarlık gücü

elde etmeye başlamasını beraberinde getirmektedir. Bunun yanı sıra, tarihsel sü-

reç içerisinde iyileşen çalışma koşulları ve yükselen ücretler nedeniyle iş piya-

sası kadınlara giderek daha cazip gelmeye başlamıştır; çünkü bu koşullar altında

çalışmamanın alternatif maliyeti giderek yükselmektedir. Öte yandan, özellikle

kentsel bölgelerde yaşam koşullarının giderek pahalılaşması, kadınların da işgü-

cü piyasasına katılımını gerektirmektedir. Ayrıca teknolojik gelişmelerle birlik-

te, kadınlar hem çalışmakta hem de kendilerinin “ödevi” olarak görülen ev işle-

rini göreli olarak daha rahat ve daha az zaman harcayarak yapabilecek duruma

gelmektedir. Bunun ötesinde gerek erkeklerin gerekse kadınların eğitim düzey-

lerindeki artışla beraber gelen modernleşme, kemikleşmiş toplumsal cinsiyet ay-

2Kadınların çalışabileceği sektörlerin artırılması, çocuklu kadınların daha rahat çalışabilmesi için esnek çalış-

ma koşulları getirilmesi vb. 3Hatta Sovyet Rusya’sında savaş sonrası dönemde kadınların işgücüne katılım oranları erkeklerin işgücüne

katılım oranlarının üzerinde gözlenmiştir.

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 111

rımını yavaş da olsa değiştirmeye başlamış ve yine eğitimin etkisiyle doğurgan-

lık oranlarındaki azalma, kadınların işgücü piyasasındaki varlığını arttırmalarını

sağlamıştır.

Tarihsel süreçte kadınların işgücüne katılım oranlarının artması, genellikle

olumlu bir süreç olarak algılanmıştır ve bu yönde algılanmaya da devam etmek-

tedir. Kendine yeten ve ekonomik özgürlüğe sahip kadınların sayısında meyda-

na gelen artışlar, doğal olarak olumlu gelişmeler olarak nitelendirilebilir. Ancak

kadınların işgücüne katılım oranındaki artışlar, tarihsel süreçte ilk etapta, düşük

ücretli, güvencesiz, niteliksiz emek gerektiren sektörler çerçevesinde gerçek-

leşmeye başlamıştır (Standing, 1999: 585). Dolayısıyla, kadınların işgücü piya-

sasında artan egemenliğinin, başlangıçta gelişmiş ülkeler için bile nicel bir an-

lam ifade ettiğini söylemek mümkündür. Günümüzde ise gelişmiş ülkelerde ka-

dınların işgücü piyasasındaki statüsü, gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha iyi

olmakla birlikte, dünya genelinde işgücü piyasasında cinsiyet eşitliğinin tam

olarak sağlandığını iddia etmek mümkün değildir.

Günümüzde birçok gelişmiş ülkede işgücü piyasasında kadınlar lehine ciddi

düzenlemeler bulunmakta ve bu düzenleme ve iyileştirmelerin günden güne art-

tığı gözlenmektedir. Örneğin İsveç, 1990’lı yıllarda Avrupa ülkeleri arasında

gerek kadınların işgücüne katılım oranları gerekse doğum oranları bakımından

en yüksek değerleri sergilemiştir. Yazındaki genel kabule göre doğum oranları

ve işgücüne katılım oranları arasında genellikle negatif yönlü bir ilişki bulun-

maktadır ve dolayısıyla İsveç’te görülen bu oranlar büyük bir öneme sahiptir.

Sundström ve Stafford (1992), İsveç’te 1990’lı yıllarda yaşanan bu gelişmenin

politik ve yasal temelleri üzerine bir çalışma yapmıştır. Buna göre, 1974 yılın-

dan itibaren İsveç, doğum iznini hem kadınlara hem de erkeklere bir hak olarak

sunmaktadır. Dahası, 1990 yılından itibaren ebeveynlik izni 15 aya çıkarılmış-

tır. Ücretli iznin yanı sıra İsveç’te çalışan anne ve babaların çocuklarının günlük

bakımı devlet tarafından sübvanse edilmekte, ebeveynlere esnek çalışma saatleri

imkanı sunulmakta, çocuklu ailelere ekonomik yardım imkanı ve yarı zamanlı

çalışma seçeneği verilmektedir. Ayrıca, okul öncesi çocuklu ailelerin, haftalık

çalışma sürelerini 30 saatle sınırlama hakları da bulunmaktadır.

2010 yılındaki duruma bakıldığında ise, kadınların işgücüne katılımında

%62’lik bir oranla Norveç, Batı Avrupa ülkeleri içinde ilk sırada yer almaktadır.

Norveç’i %60 ile Danimarka ve %59 ile İsveç izlemektedir (World Bank,

2010). Bu çerçevede, 2010 yılı için Türkiye’de kadınların işgücüne katılım ora-

nının ise %28’de kaldığı göze çarpmaktadır. Türkiye, kadınların işgücüne katı-

lım oranı bakımından Yemen, Mısır, İran, Irak, Pakistan ve Lübnan gibi ülkele-

rin arkasında 16. sıraya yerleşmiş durumdadır.

Türkiye açısından kadınların işgücüne katılımının gelişimi incelendiğinde,

Türkiye’de durumun gelişmiş ülkelerde olduğundan çok farklı olduğu göze

112 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

çarpmaktadır. Yapılan çalışmalar, Osmanlı İmparatorluğu ve erken Cumhuriyet

dönemlerinden itibaren Türkiye’de kadınların iş sahasında yer almaya çalıştığı-

nı, ancak bu çabanın kötü çalışma koşulları ve düşük ücretlerle karşılık buldu-

ğunu göstermektedir. Genel kanının aksine Osmanlı İmparatorluğu döneminde,

özellikle tekstil ve imalat sektörlerinde kadın emeği yaygın olarak kullanılmak-

ta; ancak günümüzdekinden çok da farklı olmayan biçimde, kadınlar daha dü-

şük ücretlerle çalışmaktadır. Ayrıca, söz konusu dönemde erkek emeği için ge-

çerli olan kötü koşullar ve uzun çalışma saatleri kadın emeği için de söz konu-

sudur (Makal, 2010: 24-26). Dolayısıyla, kadınlar ve erkeklerin aynı yorucu ve

zor koşullarda çalışmalarına karşın, ücret konusunda kadınların ciddi bir deza-

vantajının bulunduğunu söylemek mümkündür.

Osmanlı döneminden ve erken Cumhuriyet yıllarından bu yana, kadın istih-

damının koşullarında bazı gelişmeler olmuştur. Örneğin, planlı döneme geçil-

dikten sonra devlet sektöründe de kadın emeği ciddi biçimde kullanılmaya baş-

lanmıştır. Ayrıca, yıllar içinde yasada kadın işçileri koruyan birtakım önlemler

alınmıştır (Makal, 2010: 36). Günümüzde ise birçok işyerinde, yuva ve/veya

kreş imkanı bulunmaktadır. Ayrıca, doğum ve süt izinleri sayesinde çocuklu

kadınların işgücüne katılımı teşvik edilmek istenmektedir. Bunun yanı sıra, ge-

rek erkekler gerekse kadınlar için iş yerlerinde mevcut olan çalışma koşulları

erken Cumhuriyet dönemine kıyasla oldukça gelişmiştir. Yasalarla çalışma saat-

leri, asgari ücret ve çalışma koşulları iyileştirilmiştir. Siyasi otorite ve politika

yapıcılar, Türkiye’de kadınların işgücü piyasasında yaşamakta olduğu sıkıntıla-

rın farkındadır ve gerek yasalarla gerekse imzalanan ulusal ve uluslararası söz-

leşmelerle mevcut cinsiyet ayrımcılığını gidermeyi amaçlamaktadır.

Türkiye’de, kendi içinde karşılaştırıldığında, iyiye doğru bir gidiş olduğunu

söylemek mümkündür. Ancak önemli olan soru, bu iyiye gidişin yeterli olup

olmadığıdır. Bu soru ise Türkiye’deki durumun dünya standartları ile karşılaştı-

rılmasıyla cevaplanabilir. Grafik 1, Türkiye’nin OECD ülkeleri içinde tam za-

manlı ve toplam istihdam oranlarında cinsiyet farklılığı konusundaki durumunu

göstermektedir.

Grafik 1’e göre, Türkiye istihdamda cinsiyet farklılığı konusunda OECD ül-

keleri içinde Meksika ve Şili gibi ülkelerin dahi önüne geçerek, birinci sırada

yer almıştır. Söz konusu grafik, sektörler bazında bir ayrım yapılmaksızın top-

lam istihdam oranları incelendiğinde kadın ve erkeklerin istihdam oranları ara-

sında çok ciddi bir fark olduğunu göstermektedir. Gelişmiş ülkelerin aksine,

Türkiye’de kadın çalışanların yarı zamanlı çalışma seçeneği yaygın değildir. Bu

nedenle Türkiye için istihdamda cinsiyet farklılığı yorumlanırken tam zamanlı

ve yarı zamanlı ayrımından söz etmek mümkün değildir.

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 113

Grafik 1: Tam zamanlı ve Toplam İstihdam Oranlarında

Cinsiyet Farklılığı

Kaynak: (OECD, 2009)

Ayrıca, Türkiye genelinde işgücüne katılım oranları çerçevesinde kır-kent

ayrımı göz önünde bulundurulduğunda oldukça ciddi nicel ve nitel farklılıklar

göze çarpmaktadır. Tablo 1, Türkiye’de kadın ve erkeklerin kır/kent ayrımı da

göz önünde bulundurularak işgücüne katılım oranlarının yıllar içindeki eğilimi-

ni göstermektedir.

Türkiye genelinde kadın ve erkeklerin işgücüne katılım oranları incelendi-

ğinde 2004 yılında işgücüne katılım oranları arasındaki fark 54.7 düzeyinde

iken, yıllar itibariyle bu farkın yavaş da olsa azalmaya başladığı gözlenmekte-

dir. Ancak, bu durum yalnızca kadınların işgücüne katılım oranının artmasından

değil, aynı zamanda erkeklerin işgücüne katılım oranlarının azalmasından da

kaynaklanmaktadır. Kır ve kent ayrımı göz önünde bulundurulduğunda ise yıl-

lar itibariyle kadınların işgücüne katılım oranları arasında ciddi farklılıklar gö-

rülmektedir. OECD ve Avrupa ortalamalarının tersine, Türkiye’de incelenen her

dönemde kırda kadınların işgücüne katılım oranları kentte kadınların işgücüne

katılım oranlarının oldukça üzerindedir. Erkeklerde ise, kır ve kent arasında çok

büyük bir farklılık gözlenmemekle birlikte, kırdaki işgücüne katılım oranları

kente göre biraz daha yüksektir. Kadınlarda kır ve kent ayrımı dikkate alınarak

işgücüne katılım oranlarının eğilimi incelendiğinde, söz konusu dönemde, kırda

büyük farklılık bulunmamasına karşın, kentte işgücüne katılım oranlarında artış

olduğu gözlenmektedir.

0

10

20

30

40

50

cinsiyet farklılığı tam zamanlı-cinsiyet farklılığı

114 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

Tablo 1: Hane halkı nüfusunun işgücü durumu (bin kişi)

Türkiye Kent Kır

Yıllar 15+nüfus

(bin kişi)

İşgücü İKO

(%)

15+nüfus İşgücü İKO

(%)

15+nüfus İşgücü İKO

(%)

Kadın

2004 24293 5669 23.3 17125 3039 17.7 7168 2629 36.7

2005 24686 5750 23.3 17263 3236 18.7 7422 2514 33.9

2006 25080 5916 23.6 17510 3413 19.5 7570 2503 33.1

2007 25480 6016 23.6 17770 3513 19.8 7710 2503 32.5

2008 25855 6329 24.5 17976 379 20.8 7879 2590 32.9

2009 26317 6851 26.0 18321 4084 22.3 7996 2766 34.6

2010 26740 783 27.6 18519 4396 23.7 8221 2987 36.3

2011 27273 7859 28.8 18736 4655 24.8 8536 3203 37.5

Erkek

2004 23251 16348 70.3 16548 11432 69.1 6703 4916 73.3

2005 23637 16704 70.6 16875 11811 70.0 6798 4894 72.0

2006 24094 16836 69.9 17277 11978 69.3 6817 4857 71.3

2007 24513 17098 69.8 17504 12122 69.3 7009 4976 71.0

2008 24917 17476 70.1 17721 12323 69.5 7195 5153 71.6

2009 25369 17898 70.5 17875 12501 69.9 7493 5396 72.0

2010 25801 18257 70.8 18057 12709 70.4 7744 5549 71.6

2011 26320 18867 71.7 18236 12939 71.0 8084 5928 73.3

Kaynak: TÜİK (2011), İşgücüne Katılım Oranı (İKO)

Kadınların işgücüne katılım oranının kırda yüksek olmasının en önemli ne-

deni ise, ücretsiz aile işçiliğidir (Koray, 1992: 88). Bu çerçevede Tablo 2, 2004-

2011 yılları arasında Türkiye’de tarım ve tarım dışı istihdamın dağılımını gös-

termektedir.

Tablo 2’de görüldüğü gibi Türkiye genelinde erkekler daha çok tarım dışı

sektörlerde yoğunlaşmış durumdadır. Tarım sektöründe çalışan kadınların oranı

erkeklerden çok daha fazladır. Öte yandan tarım sektöründe kadın çalışan yo-

ğunluğu azalan bir eğilim izlemektedir. Ancak bu durumu, kadın istihdamının

tarım sektöründen tarım dışı sektörlere yöneldiği şeklinde yorumlamak müm-

kün görünmemektedir. Bu durum Türkiye genelinde tarım sektörünün azalan

önemiyle ve kırdan kente göçle örtüşmektedir. Kırda işgücüne dahil olan kadın-

ların kentte de işgücüne dahil olup olmadığı sorusu ise istatistiklerin yetersizliği

nedeniyle cevapsızdır.

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 115

Tablo 2: Türkiye’de Tarım ve Tarım Dışı İstihdamın Dağılımı (%)

Yıllar Tarım Tarım dışı Tarım Tarım dışı Tarım Tarım

dışı

Türkiye Kadın Erkek

2004 29.1 70.9 50.8 49.2 21.6 78.4

2005 25.7 74.3 46.3 53.7 18.6 81.4

2006 24.0 76.0 43.6 56.4 17.2 82.8

2007 23.5 76.5 42.7 57.3 16.8 83.2

2008 23.7 76.3 42.1 57.9 17.1 82.9

2009 24.7 75.3 41.7 58.3 18.2 81.8

2010 25.2 74.8 42.4 57.6 18.3 81.7

2011 25.5 74.5 42.2 57.8 18.7 81.3

Kaynak: TÜİK (2011), İstatistiklerle Kadın

Bu çerçevede, geçmişten bugüne Türkiye’de işgücü piyasasının analizinin en

önemli sorunlarından birinin istatistiklerin yetersizliği olduğunu söylemek

mümkündür (Akalın, 1994: 22-23).

Diğer yandan, bir diğer önemli gösterge olan cinsiyetler arası ücret farklılı-

ğına bakıldığında, OECD’nin 2009 yılına ilişkin verilerine göre cinsiyet ayrı-

mında OECD ortalamasının tüm eğitim düzeyleri için %17.9 ve Türkiye’de aynı

oranın %50 olduğu görülmektedir. Cinsiyetler arası ücret farklılığında eğitim

durumlarına göre ayrım yapıldığında, en büyük farklılık meslek lisesi ve yükse-

kokul ve üstü gruplarında gözlenmektedir. Bu durum, eğitim düzeyi artsa bile

kadınların ücretlerinin sistematik olarak erkeklerin ücretlerinden daha az oldu-

ğunu göstermektedir.

KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMI KONUSUNDA YAPILAN

AMPİRİK ÇALIŞMALAR

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için kadınların işgücüne katılım oranı ile

ilgili çok sayıda ampirik çalışma bulunmaktadır. Avrupa ülkeleri ile ilgili yapı-

lan akademik çalışmalar incelendiğinde, geçtiğimiz on yılda Avrupa genelinde

kadınların işgücüne katılım oranında artışlar gözlendiği fakat ülkeler arasında

ciddi farklılıklar bulunduğu görülmektedir4. Avrupa genelinde kadınların işgü-

cüne katılımının arttırılması için ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar

arasında, iş arama yardımları, işe alım sübvansiyonları, kadınların iş kurmasına

yönelik teşvikler, iş koşullarının ve çalışma saatlerinin esnekleştirilmesi gibi ön-

lemler yer almaktadır. Gerçekleştirilen ampirik çalışmaların sonuçları bu tür

sosyal iyileştirmelerin kadınların işgücüne katılımını olumlu yönde etkilediğini

4Örneğin 2010 yılı Dünya Bankası verilerine göre kadınların işgücüne katılım oranı Portekiz’de %56 iken

İtalya’da %38’dir.

116 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

göstermektedir (Bergman - Van den Berg, 2008: 388-395; Genre vd., 2010:

1503-1509).

Bu çerçevede Schmid (2010: 12-34), toplam 24 Avrupa Birliği (AB) üyesi

ülke için kadınların işgücüne katılımının nasıl arttırılabileceği konusunu ince-

lenmiştir. Bu çalışmada kadınların, esnek çalışma saatlerinden yararlanabilmek

için standart olmayan istihdam biçimlerini (yarı zamanlı, kendi hesabına vb.)

tercih ettiği ve bu nedenle standart olmayan iş olanaklarının artması durumunda

kadınların işgücüne katılım oranının artacağı savunulmaktadır. Çalışmada ka-

dınların işgücüne katılım oranını etkileyen unsurların başında, Avrupa’da hakim

olan kadın ve erkekler için farklı vergi uygulamaları, yaşlı ve çocuk bakımı gibi

konuların geldiği sonucuna ulaşılmakta ve bu sebeplerle kadınların çalışama-

mayı veya daha esnek saatlerle çalışmayı tercih ettikleri savunulmaktadır. Bu-

nun yanı sıra, beş AB ülkesini kapsayan ve kadınlar için işgücüne katılım oranı-

nın artışının altında yatan temel etkenleri araştıran bir diğer çalışmada, kadınlar

için işgücüne katılım oranının temel belirleyenleri; vergi uygulaması, sendika

üyeliği, işsizlik sigortası, çocuk sayısı, yaş grubu ve demografik faktörler olarak

tespit edilmiştir (Balleer, vd., 2009: 16-22). Almanya için gerçekleştirilen bir

başka ampirik çalışmada ise (Croda, vd., 2011: 5-17) kadınların işgücüne katı-

lımını olumsuz yönde etkileyen en önemli faktörün çocuk sayısı olması dikkat

çekicidir. Aynı çalışmada kadınların eşlerinin elde ettiği gelirin ise oldukça kü-

çük bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur. İrlanda için gerçekleştirilen benzer bir

çalışmada (O’Sullivan, 2012: 228-231) elde edilen sonuçlar, kadınların işgücü-

ne katılım oranındaki artışların, toplumun kadınların çalışmasına yönelik tutu-

munda olumlu bir gelişmeye yol açtığına işaret etmektedir. Amerika için yapı-

lan bir çalışmada ise (Herbst - Barnow, 2008: 138-147) kadınların çalışmasında

çocuk bakım olanağının bulunması, çocuk bakımının fiyatı ve çocuk bakım ola-

naklarının haneye yakınlığının oldukça önemli olduğu tespit edilmiştir.

Gelişmekte olan ülkelerde ise yapılan çalışmalar, gelişmiş ülkelerin aksine

kadınların işgücüne katılım oranının neden çok düşük olduğunu araştırmaktadır.

Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Latin Amerika ülkeleri için gerçekleştirilen çalış-

ma (Jütting - Morrison, 2009), söz konusu ülkelerde kadınların genellikle kırsal

alanda ve oldukça kötü koşullarda çalışmak zorunda olduğunu vurgulamaktadır.

Dolayısıyla dünya genelinde artan iş alanlarının kadınlara özgü olma trendi, ge-

lişmekte olan ülkelerde kırsal alandaki vasıfsız işlerin kadınlara özgü olması

şeklinde gerçekleşmektedir. Şili için yapılan benzer bir çalışma ise kadınların

işgücüne katılımını etkileyen faktörleri; yaş, eğitim, medeni durum, çocuk sayı-

sı ve kültürel etmenler olarak belirlemiştir. Bu çalışmanın sonuçları toplumda

hakim olan değer yargıları ile kadınların işgücüne katılımı arasında ciddi bir

ilişki bulunduğuna işaret etmektedir (Contreras - Plaza, 2010: 31-36).

Türkiye’ye ilişkin ampirik çalışmaların evrimine bakıldığında, bu konuda

yapılan ilk çalışmaların daha çok kadınların işgücüne katılımının düşük olma-

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 117

sıyla ilişkili olabilecek makro değişkenleri araştırmak üzerine yoğunlaştığı gö-

rülmektedir (örneğin bkz. Özar, 1994; Özbay, 1994). Diğer yandan mikro veri

kullanan çalışmalar ise genellikle kadınların işgücüne katılım oranının belirle-

yenleri ve çalışma hayatında cinsiyet ayrımcılığı üzerinedir (örneğin bkz. Tan-

sel, 1994; Dayıoğlu - Kasnakoğlu, 1997; Dayıoğlu, 2000). Örneğin, kadın eme-

ği ve cinsiyet ayrımcılığı üzerine gerçekleştirilen bir çalışmada, 1994 yılında

özel sektörde kadınların maruz kaldığı ücret ayrımcılığının derecesinin tespit

edilmesi amaçlanmıştır (Yamak - Topbaş, 2004: 149-153). Bu çalışmanın so-

nuçları cinsiyete dayalı ücret ayrımcılığının derecesinin %60’lar civarında oldu-

ğunu göstermektedir. Kadınların işgücüne katılımını belirleyen faktörlerin ince-

lendiği çalışmalarda genel bulgular, eğitim düzeyinin, kadının medeni durumu-

nun, sosyal ve kültürel faktörlerin ve kır-kent ayrımının oldukça önemli ve etki-

li faktörler olduğunu işaret etmektedir (Dayıoğlu - Kasnakoğlu, 1997; Dayıoğlu,

2000; Berber - Yılmaz Eser, 2008). Türkiye için yapılan sınırlı sayıdaki ampirik

çalışmaların sonuçları incelendiğinde, genel bulgular; kadınların işgücüne katı-

lım oranları üzerinde kadının medeni durumu, çocuk sayısı, eğitim durumu,

demografik faktörler ve toplumsal cinsiyet algısının son derece önemli olduğu

şeklinde karşımıza çıkmaktadır (örneğin bkz. Özer - Biçerli, 2003-2004; Dayı-

oğlu - Kırdar, 2010). Bu ampirik çalışmaların yanı sıra, Türkiye’de kadınların

işgücüne katılımının temel belirleyenlerine yönelik Devlet Planlama Teşkilatı

(DPT) ve Dünya Bankası (DB) (2009) tarafından gerçekleştirilen çalışma, Tür-

kiye’de kadınların çalışmak istediğini fakat çalışma hayatına girişte ve çalışma

hayatı süresince ciddi zorluklarla karşılaştığını tespit etmiştir. Söz konusu tespit

üzerine kadınların çalışma hayatına katılmasını mümkün kılacak, eğitim düze-

yinin arttırılması, çocuk bakımı olanaklarının sağlanması, kadınların iş arama

süreçlerine olumlu müdahalelerde bulunulması gibi politik öneriler yapılmıştır.

Özetle, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranının düşük olduğu ve kadın-

ların iş hayatında ciddi engellerle karşılaştığı gerek bilim insanlarının gerekse

politika yapıcıların ve devletin ilgili kuruluşlarının önemle üzerinde durduğu bir

konudur.

Kadınların işgücüne katılımı çerçevesinde yapılan çalışmaların genel özellik-

lerine bakıldığında kullanılan temel değişkenlerin, kadına ilişkin medeni durum,

doğurganlık, hane halkı geliri, eğitim düzeyi gibi sosyal ve ekonomik karakte-

ristikler olduğu dikkat çekmektedir. Ancak gelişmiş ülkeler için yapılan çalış-

malarda ortaya çıkan sonuçlar, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki

büyük farkı gözler önüne sermektedir. 1900-1980 yılları arasındaki dönemde

gelişmiş ülkelerde beyaz yakalı çalışanlarda kadın/erkek oranı her zaman birin

üzerinde gözlenirken mavi yakalılar için bu oran birin altında kalmaktadır. Bu-

nun yanı sıra, söz konusu dönemde tarımda bu oran 0,5’in dahi altında seyret-

mektedir. Bu farkın en önemli nedenlerinden biri, gelişmiş ülkelerin sanayiye

dayalı ve gelişmekte olan ülkelerin tarıma dayalı yapısıdır. Ayrıca, söz konusu

118 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

veriler incelendiğinde gelişmiş ülkelerin yüz yıl önce geçirdiği sosyal dönüşü-

mün birçok gelişmekte olan ülkede yeni yaşanmaya başladığı ve hatta bazıların-

da henüz yaşanmaya başlamadığı gözlenmektedir (Killingsworth - Heckman,

1986: 114-118).

TÜRKİYE’DE KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMI

ÖNÜNDEKİ ENGELLER

Bir önceki bölümde belirtildiği üzere Türkiye, uluslararası istatistiklerde ka-

dınların işgücüne katılım oranları bakımından oldukça gerilerde yer almakta ve

bu nedenle önemli bir politika alanı oluşturmaktadır. Türkiye’de kadınların iş-

gücüne katılımı önündeki engeller arasında toplumsal cinsiyet eşitsizliği, aile ve

toplumsal yapı, düşük eğitim düzeyleri, yasal düzenlemeler, sosyo-ekonomik

faktörler ve emek piyasasının talep yapısı sayılabilir.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ya da bir başka deyişle cinsiyete dayalı işbö-

lümü kadınlara ve erkeklere hangi işleri yapıp yapamayacakları konusunda rol-

ler biçmektedir. Bu çerçevede kadınlar, genellikle ev işleri, çocuk ve yaşlı ba-

kımı gibi görevlerden sorumlu iken, erkekler işgücüne katılarak eve para getir-

mekle sorumludur. Tablo 3, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Hane halkı

Bütçe Anketi’nde yer alan tüm yaş gruplarındaki kadınların neden işgücüne ka-

tılmadığına ilişkin verdikleri yanıtları 2002-2008 dönemi için sunmaktadır. Bu

tabloda en önemli nokta, ev hanımı olduğu için işgücüne katılmayan kadınların

oranının her yıl %60’ın üzerinde olması ve giderek artan bir seyir izlemesidir.

2008 yılında ev hanımı olduğu için çalışmayan kadınların %14’ü lise ve üstü

eğitim düzeyine sahipken, %50’si ilkokul mezunudur.

Tablo 3: Kadınların İşgücüne Katılmama Nedenleri (%)

İşgücüne Katılmama

Nedeni

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008

Öğrenci 15.6 16.9 17.1 17 17.7 16.2 9.4

Ev Hanımı 63.4 61.1 64.6 62.6 64.4 65.1 68.5

Emekli 3.1 2.5 3.5 3.6 3.5 4.2 6.1

Yaşlı (60+) 6.9 11.3 6.7 6.9 5.2 5.1 6.4

Engelli/Hasta 1.3 1.4 1.8 1.9 1.9 2 2.3

Ailevi ve Kişisel Ne-

denler

7.4 4.8 3.9 4.9 4.4 4.3 3.9

Diğer 2.3 2 2.4 3.1 2.9 3.1 3.4

Kaynak: Hane halkı Bütçe Anketleri 2002-2008 (TÜİK).

Benzer şekilde Tablo 4’den görüleceği üzere TÜİK’in Aile Yapısı Araştır-

ması’na göre erkeklerin %23’ü ve kadınların %10’u kadınların çalışmaması ge-

rektiğini açıkça belirtmişlerdir. Kadınların çalışmaması gerektiği görüşündekile-

rin öne sürdüğü nedenler arasında hem kadın hem de erkekler için en yüksek sı-

rada “kadının asli görevi çocuk bakımı ve ev işleridir” gerekçesi yer almaktadır.

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 119

Buna göre kadınların %65,7’si ve erkeklerin %61,6’sı bu görüştedir. Bununla

birlikte öne sürülen bir diğer dikkat çekici gerekçe ise “çalışan kadınların ço-

cukları mağdur olur” görüşüdür. Kadınların %6,8’i ve erkeklerin %6,7’si bu ge-

rekçeyi öne sürmüştür.

Tablo 4: Cinsiyete Göre Kadınların Çalışmaması Gerektiğini Düşünenlerin

Gerekçeleri

Gerekçe Kadın Erkek

Kadının asli görevi çocuk bakımı ve ev işleridir. %65.7 %61.6

Çalışma ortamları kadın için güvenli değildir %9 %15.4

Gelenek ve göreneklerimize aykırı %14.4 %12.2

Çalışan kadının çocukları mağdur olur %6.8 %6.7

Ücretli bir işte çalışmak kadını yıpratır %2.9 %2.1

Diğer %1.2 %1.9

Kaynak: Aile Yapısı Araştırması 2006 (TÜİK)

Öne sürülen bu gerekçeler toplum algısını yansıtan kadının rolünün “ev işleri

ve çocuk bakımı” olduğu görüşünün halen var olduğunu göstermektedir. Dede-

oğlu (2000: 151)’na göre toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derecesi toplumun

kültürel ve tarihsel karakteristiklerine göre farklılıklar göstermekle birlikte he-

men hemen her toplumda kadını çocuk bakımı ve ev işleri gibi yeniden üretim

faaliyetlerinin yapıldığı alanla sınırlayan bir algı söz konusudur. Dolayısıyla

kadınların işgücüne katılımını arttırmak için uygulanabilecek politikalardan biri

bu algının kırılması için eğitim programları geliştirmek olabilir. Diğer yandan

yukarıda bahsedilen ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımı gibi yeniden üretim faali-

yetlerinin etkileri analiz edilirken söz konusu görevlerin ailenin diğer üyelerine

özellikle kız çocuklarına transfer edilip edilmemesi önem taşımaktadır (Dedeoğ-

lu, 2000: 151). Söz konusu sorumlulukların kız çocuklarına devredilmesi, onla-

rın eğitimini etkileyen önemli etmenlerden birisidir. Türkiye’de özellikle doğu-

da ve kırsal bölgelerde kız çocukları, ev işleri nedeniyle okula gidememekte ve

bu durum döngüsel bir etkiyle kadınların işgücüne katılımı üzerinde bir engel

oluşturmaktadır. Dolayısıyla çocuk bakımı yardımlarının teşviki, kadınların iş-

gücüne katılımını olduğu kadar kız çocuklarının okullaşma oranlarını da arttır-

ma potansiyeline sahiptir. Diğer yandan, kadınlara yönelik emek piyasasında

var olan ayrımcılık ve kadınların iş bulma konusunda yaşadığı sıkıntılar ailele-

rin kız çocuklarının eğitimine daha az kaynak ayırmasına neden olmakta ve bu

durum kadınlarda daha düşük işgücüne katılım durumu yaratmaktadır (World

Bank, 2009).

Bu çerçevede belirtmek gerekir ki eğitim düzeyi, kadınların işgücüne katılı-

mını etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Türkiye’de kadınların işgücüne

katılımının en önemli özelliklerinden biri büyük oranda eğitim düzeyi ile para-

lellik göstermesidir. Eğitim düzeyi, teorik olarak işgücüne katılımı iki yönden

etkilemektedir. Öncelikle eğitim düzeyi yüksek bireyler, emek piyasasında daha

120 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

yüksek ücret alabilme olasılığına sahip olmaktadır ve böylece işgücü piyasası-

nın dışında kalmanın maliyeti yükselmektedir. Diğer yandan eğitim, dolaylı ve

doğrudan maliyetleri olan bir yatırımdır ve bu yatırımın maliyetini karşılamak

işgücü piyasasına girmekle gerçekleşebilmektedir (Özer - Biçerli, 2003-2004:

66). Tablo 5, eğitim durumuna göre kadınların işgücüne katılım oranlarını gös-

termektedir. Bu tabloya göre 2002-2008 dönemi için ilkokul (ve altı) eğitim dü-

zeyine sahip olan kadınların işgücüne katılım oranı ortalama %21 civarında

iken, üniversite (ve üstü) eğitim düzeyine sahip olanların katılım oranı ortalama

%56 civarındadır. Bu rakamlar, yukarıda bahsi geçen teorilerin Türkiye emek

piyasası için de geçerli olduğuna işaret etmektedir. Diğer yandan, son yıllarda

Türkiye’de kadınların eğitim düzeyinde önemli artışlar meydana gelmiştir. Ör-

neğin, okuma-yazma bilmeyen kadınların oranı 1988’de %34 iken 2006 yılında

%19’a düşmüştür. Benzer şekilde üniversite mezunu kadınların oranı 1988 yı-

lında %2’den 2006 yılında %6’ya yükselmiştir (Dayıoğlu - Kırdar, 2010: 3-7).

Kadınların eğitim düzeylerinde meydana gelen artışa rağmen halen erkeklere

göre eğitim düzeyi konusunda geride kaldıkları ve bu durumun işgücüne katılım

önünde bir engel teşkil ettiğini söylemek mümkündür. Ancak her ne kadar eği-

tim, işgücüne katılım oranlarının arttırılması için en önemli faktörlerden biri ol-

sa da kadınların işgücüne katılımını arttırmak için tek başına yeterli değildir.

Örneğin, kadınların medeni durumu ve aile yapısı da önemli etkenler arasında-

dır. Aile yapısının genel olarak üç neslin bir arada yaşadığı yapı olarak tanımla-

nan geniş aile tipinde olması, evde yaşayan yaşça büyük olan (genellikle anne-

anne-babaanne gibi) bir diğer kadının evdeki iş yükünün bir kısmını üstlenme-

siyle kadınların işgücüne katılımını arttırması mümkündür. Ancak diğer yandan,

Türkiye’de çok yaygın olan geniş aile yapısının özellikle evde bakıma muhtaç

yaşlı bireylerin bulunmasının kadının evdeki iş yükünü arttırarak, kadınların iş-

gücüne katılımı önünde bir engel oluşturması da olasıdır.

Tablo 5: Eğitim Durumuna Göre Kadınların

İşgücüne Katılım Oranları (%)

Eğitim Düzeyi 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008

İlkokul ve altı 17.3 22.2 20.6 22.4 21.3 21 23.3

Ortaokul 12.5 15.8 15.5 17.3 15.7 17.8 18.1

Lise 22.8 20.1 21.9 24.2 21.8 24.3 27.2

Lisans ve üstü 55.6 55.9 53.4 57.7 57.7 57.6 56.1

Kaynak: Hane halkı Bütçe Anketleri 2002-2008 (TÜİK).

Ayrıca boşanma veya ölüm gibi nedenlerle aile reisinin kadın olduğu aile

tiplerinde kadınların işgücüne katılımı artmaktadır. Türkiye’de kadınların yakla-

şık %98’i 49 yaşına kadar evlenmekte ve %1’inden daha azı bu yaş sınırına ka-

dar boşanmaktadır. Genel olarak kadınlarda evlilik yaşı ortalama 20.7’dir (Da-

yıoğlu - Kırdar, 2010: 32-33). Dolayısıyla kadınların büyük bölümü yaşamları-

nın çoğunu evli olarak geçirmektedirler. Ancak genel olarak Türkiye’de evli

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 121

kadınlar bekar veya boşanmış kadınlara göre daha az işgücüne katılma eğilimi

göstermektedir. Bu durumun nedenleri arasında kadının asli görevinin annelik

ve çocuk bakımı olduğu yönündeki toplumsal normlar, okul-öncesi çocuk sayı-

sının fazlalığı, kreş ve çocuk bakım olanaklarının sınırlı olması, erken yaşlarda

evlilik ile iş yaşamında tecrübesizliğin yarattığı güvensizlik sayılabilir.

Ayrıca, ailenin sahip olduğu ekonomik kaynakların miktarı da önemli faktör-

lerden biridir. Şöyle ki, özellikle kentlerde yaşayan aileler için nakit gelirin

önemi nedeniyle ücretli iş arayan aile bireylerinin sayısı artmakta ve kadınlar da

daha fazla oranda işgücüne katılmaktadır. Yapılan birçok çalışma göstermiştir

ki kadınların işgücüne katılımının arkasındaki en önemli nedenlerinden biri aile-

lerin yaşadığı ekonomik sıkıntılardır. Bu çerçevede kadınların iş yaşamına katı-

lımının toplumsal olarak benimsenmediği toplumlarda ekonomik sıkıntılar bir

bakıma kadınların çalışmasının sosyal olarak kabul görmesini de kolaylaştır-

maktadır (Dedeoğlu, 2000: 152).

Kadınların işgücüne katılım oranının düşmesinin en önemli nedenlerinden

biri özellikle 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren hız kazanan kırsal bölge-

lerden kentlere yaşanan göçtür. Kentsel bölgelerin nüfus oranı 1988’de %51

iken bu rakam 2006 yılında %63’e yükselmiştir (Dayıoğlu - Kırdar, 2010: 32-

33). Kırsal bölgelerde ağırlıklı olarak tarımsal üretim yaygındır ve genellikle

küçük çaplı aile çiftçiliği yapılan bu bölgelerde kadınlar, ücretsiz aile işçileri

olarak çalışmaktadırlar. Kırdan kente yaşanan göçle birlikte önceleri ücretsiz ai-

le işçisi olarak çalışan kadınlar, kentlerde işgücü piyasasında yer edinememişler

ve bu durum genel olarak kadınların işgücüne katılım oranının düşmesine neden

olmuştur. Bu düşüşün nedenlerinden biri de sanayi sektörünün tarımdan çözülen

fazla emek arzını karşılayacak kadar istihdam yaratamamasıdır. 1988 yılından

itibaren kırsal alandaki kadınların işgücüne katılım oranı %54 civarından %40’a

düşmüş ve bununla birlikte kentsel bölgelerde bu oran sabit kalmıştır (Özer -

Biçerli, 2003-2004: 64-65). Bu durum ise yaşanan göçlerin kadın emeği üzerin-

deki etkisini açıkça göstermektedir. Diğer yandan, kentlerde yaşanan dönüşüm-

lerle birlikte kadınların kırsal bölgelere kıyasla daha fazla iş olanaklarına sahip

oldukları söylenebilir ancak bu fırsatlar daha çok kayıt dışı sektörde artış gös-

termektedir. Kayıt dışı sektör, kadınların işgücüne katılımının düşük olmasının

nedenlerinden bir tanesidir. Yapılan istatistikler, kayıt dışı sektörü kapsamadığı

için daha düşük ücretle ve daha kötü çalışma koşullarıyla çalışan kadınlar işgü-

cüne dahil olmuyor görünmektedir. Çınar (1994: 369-380), kadınların neden

kayıt dışı istihdam alanını seçtiklerine ilişkin birkaç noktanın altını çizmektedir.

Bunlar arasında küçük çocuklu kadınlar için daha esnek çalışma saatleri, eşler-

den izin alma konusunda yaşanan sıkıntıların daha az olması, toplumda kabul

görmeyen “kadının çalışması” durumundan kaynaklanan sorunları yaşamamak,

işyerinde yaşanılan taciz olayları ve işgücü piyasasında kadın ve erkekler ara-

122 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

sındaki ücret eşitsizliği veya görevde yükselme gibi konularda yaşanan ayrımcı-

lıklar bulunmaktadır.

Son olarak vurgulanması gereken engellerden biri de yasal düzenlemelerdir.

Örneğin, firmaların kadınları istihdam etmesi için maliyetlerini arttıracak dü-

zenlemelerden kaçınmak, kadınların formel sektörde iş bulmalarını kolaylaştıra-

cak yasal düzenlemeler yapmak veya vergi teşvikleri gibi teşvikler yapmak,

sosyal yardımların yapılması için kadınların çalışmıyor olma önkoşulunu kal-

dırmak gibi adımlar kadınların işgücüne katılımı önündeki engelleri kaldırma

yönünde önemli ilerlemeler sağlayabilir (Uysal, 2012: 3).

AMPİRİK ANALİZ

Bu bölümde, yukarıda bahsedilen faktörlerin 25-64 yaş grubundaki kadınla-

rın işgücüne katılımı üzerindeki etkileri ampirik olarak araştırılmaktadır. Ampi-

rik çalışmada 25-64 yaş gurubu kadınların seçilmesinin en önemli nedeni, litera-

türde “prime age” (ana yaş grubu) olarak bu yaş aralığındaki kadınların işgücü-

ne katılımlarının incelenmesinin daha açıklayıcı bulgular sağladığının belirtil-

mesidir (Genre, vd., 2010: 1500-1502). Analizde 2002-2008 dönemi için toplam

yedi yıllık Hane halkı Bütçe Anketi (Household Budget Survey) kullanılmıştır.

TÜİK tarafından yapılan ve tüm ülkeyi temsil eden Hane halkı Bütçe Anketleri

(HBA), her yıl farklı hane halkları ile tekrarlanmaktadır. Dolayısıyla bu çalış-

mada kullanılan anketler aynı hane halkını yıllar itibariyle takip eden panel veri

özelliğine sahip değildir.

Bu çalışma 51926 kent ve 25786 kır olmak üzere toplam 77712 birey düze-

yinde gözlem içermektedir. Regresyonun bağımlı (açıklanan) değişkeni5, eğer

kadın işgücüne katılıyorsa 1 değerini, katılmıyorsa 0 değerini almaktadır. Söz

konusu bağımlı değişken kesikli (discrete) olduğu için böyle durumlarda sıklık-

la tercih edilen standart probit model tahmin edilmiştir. Probit modeli genel ola-

rak aşağıdaki gibidir:

Burada y*gözlenemeyen bağımlı değişkeni, β parametre setini, x bağımsız

(açıklayıcı) değişken vektörünü göstermektedir. Hata terimi, , sıfır ortalama ve

sabit varyansla normal dağılmaktadır, e ~ N(0,1). β parametre seti, bağımsız de-

ğişkenlerdeki değişimin kadınların işgücüne katılım olasılığı üzerindeki etkisini

5 İşgücüne katılım, anket ayında bir saat bile olsa ücret veya kar karşılığı bir iş yapma durumudur. Hane halkı

Bütçe Anketi veri kılavuzunda ayrıca kendi tarlasında kendi tüketimi için üretim yapanların, ücretsiz aile iş-

çilerinin ve yevmiyeli çalışanların anket ayında çalışmamışlarsa bile genel olarak çalışıyor kabul edildiği be-

lirtilmiştir. Doğum izni, işten uzaklaştırma veya iş yavaşlatılması, tatil, izin gibi nedenlerle çalışmayanlar da işle bağlantısı devam ettiği için çalışıyor kabul edilmiştir. Bununla birlikte, analizde araştırılan konu kadın-

ların işgücüne katılımı olduğu için iş arayan kadınlar, işini bulan/kuran ve başlamak için bekleyenler ile

mevsimlik işçiler de çalışıyor kabul edilmiştir.

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 123

göstermektedir. Probit modelinin tahmini ise maksimum olasılık yöntemine da-

yanmaktadır.

Analizde birey düzeyinde kullanılan bağımsız değişkenler, konuyla ilgili ya-

zın ve bir önceki bölümde açıklanan etkenler dikkate alınarak oluşturulmuştur.

Buna göre, analizin bağımsız değişkenleri arasında ilk sırayı, bireyin sahip ol-

duğu en yüksek eğitim düzeyi oluşturmaktadır. Bu değişken için kategoriler ise

şu şekildedir: ilköğretim derecesi veya daha altı (ilkokulu da içermektedir), orta

öğretim (herhangi bir orta öğretim düzeyini ve bu düzeye denk gelen meslek li-

sesi derecelerini de kapsamaktadır) ve yüksek öğretim (orta öğretim sonrası alı-

nan üniversite eğitimini içermektedir, yüksek lisans ve doktora dahil). Bu de-

ğişkenler, kukla değişkenlere dönüştürülmüş ve ilköğretim eğitim düzeyine sa-

hip olan bireyler referans kategori olarak kullanılmıştır. İkinci bağımsız değiş-

ken, bireyin medeni durumudur ve bekar, evli ve boşanmış/ayrı yaşayan katego-

rilerinden oluşmaktadır. Bu değişken grubu için kullanılan referans kategori ise

bekar olan bireylerdir. Kadınların evdeki iş yükü nedeniyle işgücüne katılama-

ması durumunu ampirik olarak ölçmek için evde engelli bir bireyin, 5 yaşından

küçük bir çocuğun ve 65 yaşından büyük bir bireyin bulunup bulunmaması du-

rumunu gösteren üç farklı kukla değişkeni kullanılmıştır. Ayrıca Hane halkı

Bütçe Anketlerinde bireylerin iş aramadıklarını belirttikleri durumda sorulan so-

rulardan biri, neden iş aramadıklarına yöneliktir ve bu soruya verilen yanıtlar-

dan biri olan “ailevi ve kişisel nedenler” oldukça dikkate değerdir. Eğer kişi ai-

lesine karşı sorumluluklarını yerine getirebilmek ya da kişisel işlerini yapabil-

mek için iş yaşamına katılmıyorsa bu seçeneği tercih etmektedir. Bu çerçevede

çalışmada, ailevi ve kişisel nedenleri öne sürenler için oluşturulan kukla değiş-

keni de kullanılmıştır.

Kadınların işgücüne katılımını engelleyen etkenlerden biri de ailenin eko-

nomik durumudur. Ekonomik durumu temsilen toplam yıllık hane halkı kullanı-

labilir gelir değeri kullanılmıştır.6 Bu değişkenlerin yanı sıra zaman boyutunu

analize dahil etmek için her bir yıl kukla değişken olarak çalışmaya eklenmiş ve

2002 yılı referans yıl olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte, kent ve kır bağla-

mında kadınların işgücüne katılımının önündeki engeller farklılaşabileceği için

ilgili model hem tüm bireyler için hem de kent ve kır için ayrı ayrı tahmin edil-

miştir. Tablo 6, probit modelinin 25-64 yaş arasındaki kadınların işgücüne katı-

lımına ilişkin sonuçlarını kent, kır ve tüm Türkiye için göstermektedir. Tahmin

edilen değişken katsayıları sadece bağımlı ve bağımsız değişken arasındaki iliş-

kinin yönünü gösterirken, marjinal etkiler ilişkinin yönüne ek olarak, mevcut

6 Hane halkı Bütçe Anketi’nde bu değişkenin oluşturulmasına ilişkin bilgi şu şekilde verilmiştir. Maaş, ücret,

yevmiye, müteşebbis, ek iş, değiştirilen iş ayni ve nakdi gelirleri ile gayrimenkul, mülk, transfer ayni ve nakdi gelirleri ile aylık izafi kira eklenmiş ve buna karşılık tüketim dışı harcama ile başka hanelere yapılan

düzenli nakdi yardımlar elde edilen toplamdan çıkarılmıştır. Bu çalışmada toplam yıllık hane halkı kullanı-

labilir gelir değişkeninin doğal logaritmik değeri kullanılmıştır.

124 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

olan ilişkinin sayısal olarak büyüklüğünü de göstermektedir. Bu nedenle tablo-

da, değişkenlerin katsayılarının değil marjinal etkilerinin yer alması tercih edil-

miştir.

Genel olarak sonuçlar, bir önceki bölümde anlatılan, kadınların işgücüne ka-

tılımı önündeki engeller ile paralellik göstermektedir. Buna göre ilköğretim me-

zunu kadınlara göre daha yüksek eğitim düzeyine sahip kadınların işgücüne ka-

tılma olasılığı daha yüksektir. Lisans (veya daha yüksek) bir eğitim düzeyine

sahip olan kadınları temsil eden değişkenin marjinal etkisi, orta öğretim düzeyi-

ne sahip olan kadınları temsil eden değişkenin marjinal etkisinden daha yüksek

olduğu için, işgücüne katılma olasılığının kadınların eğitim düzeyi yükseldikçe

arttığını söylemek mümkündür. Ancak tahmin sonuçlarına kent ve kır ayrımın-

da bakıldığında, eğitimin özellikle kentsel bölgelerde yaşayan kadınların işgü-

cüne katılımı üzerinde etkisi olduğunu söylemek mümkündür çünkü kırsal böl-

gelerde yaşayan kadınlar için orta öğretim değişkeninin marjinal etkisi istatis-

tiksel olarak anlamsızdır. Diğer yandan, “yüksek öğretim” değişkeni, kentsel

bölgeler tahmin sonuçlarında mutlak değer olarak en yüksek marjinal etkiye sa-

hiptir. Bu nedenle eğitimin kadınların işgücüne katılımını etkileyen en önemli

faktör olduğunu söylemek mümkündür. Eğitimin kadınların işgücüne katılımı-

nın önemli bir belirleyeni olduğu bulgusu Türkiye için yapılan diğer çalışmalar-

la da tutarlıdır (örneğin bkz. Dayıoğlu - Kırdar, 2010; Özer - Biçerli, 2003-

2004). Kırsal bölgelerde eğitim faktörünün kadınların işgücüne katılımında

kentsel bölgelerde olduğu gibi önemli bir rol oynamamasının nedeni, bu bölge-

lerde tarım ağırlıklı olan işgücü talebinin eğitim düzeyi gereksiniminin bulun-

maması olarak gösterilebilir.

Tahmin sonuçlarına göre medeni durum, kadınların işgücüne katılıp katıl-

mama durumunu etkileyen bir diğer önemli faktördür. Evli kadınların veya bo-

şanmış/ayrı yaşayan kadınların işgücüne katılma olasılıkları bekar kadınlara gö-

re daha düşüktür. Ancak önemli olan nokta, evli kadınların boşanmış/ayrı yaşa-

yan kadınlara göre işgücüne katılma olasılıklarının daha düşük olmasıdır.

Özellikle evli kadınların çalışmaları durumunda eşini ve çocuklarını ihmal

edeceğine ilişkin toplumsal algı göz önünde bulundurulduğunda bu sonuç şaşır-

tıcı değildir. Ayrıca bu sonuç bir bakıma ekonomik durumun kadınlar için işgü-

cüne katılımda ne kadar önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Benzer şekil-

de tahmin sonuçları, yıllık hane halkı geliri arttıkça kentsel bölgelerde yaşayan

kadınların işgücüne katılma olasılıklarının azaldığını göstermektedir. Ancak kır-

sal bölgelerde yıllık hane halkı geliri kadınların işgücüne katılımı üzerinde etkili

değildir. Bu durumu ise kırsal bölgelerde kadınların daha çok ücretsiz aile işçisi

olarak çalışmasının bir sonucu olarak yorumlamak mümkündür.

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 125

Tablo 6: Kadınların İşgücüne Katılımına İlişkin Probit Modeli

Tahmin Sonuçları

Değişkenler Marjinal Etkiler

Kent Kır Türkiye

Eğitim Düzeyi

Orta öğretim 0.132***

(0.006)

0.014

(0.013)

0.084***

(0.005)

Yükseköğretim 0.488***

(0.009)

0.392***

(0.014)

0.457***

(0.007)

Medeni Durum

Evli -0.313***

(0.009)

-0.167***

(0.014)

-0.277***

(0.008)

Ayrı yaşıyor/boşanmış -0.141***

(0.005)

-0.193***

(0.015)

-0.178***

(0.005)

İş Yükü

Engelli birey -0.018***

(0.006)

-0.049***

(0.010)

-0.030***

(0.005)

0-5 yaş arası çocuk -0.041***

(0.003)

-0.026***

(0.006)

-0.030***

(0.003)

65 yaş ve üstü birey -0.010*

(0.005)

0.080***

(0.008)

0.051***

(0.004)

Ailevi ve kişisel nedenler -0.181***

(0.004)

-0.431***

(0.005)

-0.260***

(0.004)

Ekonomik Kaynaklar

Yıllık hane halkı geliri -0.006**

(0.002)

-0.003

(0.004)

-0.021***

(0.002)

Yerleşim Yeri

Kent - - -0.276***

(0.003)

Gözlem sayısı 51926 25786 77712

Pseudo R2 0.143 0.091 0.114

LR chi2(16) 7909.35 3248.54 10818.03

Prob> chi2 0.000 0.000 0.000 Notlar: 1) Parantez içindeki değerler standart hataları göstermektedir. 2) ***, **, * sırasıyla %1, %5 ve %10

düzeyinde istatistiksel olarak anlamlılığı göstermektedir. 3) Zaman boyutunu çalışmaya dahil etmek için her

bir yıl kukla değişken olarak analizde kontrol edilmiştir. 4) Eğitim düzeyi değişken grubu için ilköğretim

(veya altı) eğitim derecesine sahip olan bireyler; medeni durum değişken grubu için bekar bireyler; yerleşim yeri değişkeni için kentsel bölgelerde yaşayan bireyler ve yıllar için 2002 yılı referans değişkeni olarak kul-

lanılmış ve sonuçlar buna göre yorumlanmıştır.

Kadınların işgücüne katılımı önündeki engellerden birisi de hanede yerine

getirmesi gereken sorumlulukları ve iş yüküdür. Buna göre, kentsel bölgelerde

yaşayan kadınlar için evde 5 yaşından küçük çocuk veya çocukların, 65 yaşın-

dan büyük bireylerin ve/veya evde engelli bireyin bulunması işgücüne katılım

olasılığını düşürmektedir. Marjinal etkilerin büyüklüğü ise özellikle evde 5 ya-

126 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

şından küçük çocukların bulunmasının kadınların işgücüne katılımı önündeki en

önemli engel olduğunu göstermektedir. Bu sonuç özellikle kreş ve çocuk bakım

imkanlarının işgücüne katılım için ne kadar önemli bir rol oynadığını göster-

mektedir. Türkiye’de kadınlar evlendikten ortalama iki yıl sonra ilk çocuklarına

hamile kalmaktadır. Her ne kadar evlilik yaşı yükselse de, evlilik ve ilk doğum

arasındaki zaman hala 1.8 yıldır ve ilk doğumdaki ortalama yaş 22.5’tir (Dayı-

oğlu - Kırdar, 2010: 36). Dolayısıyla Türkiye’de kadınların önemli bir çoğunlu-

ğu genç yaştan itibaren çocuk bakma sorumluluğu ile karşı karşıya kalmakta ve

genellikle bu durum tahmin sonuçlarının da işaret ettiği gibi işgücüne katılım

önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. Kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar

için ise tahmin sonuçları farklı bir duruma işaret etmektedir. Kentsel bölgeler

için yapılan tahmin sonuçlarından farklı olarak, kırsal bölgelerde evde 65 yaş ve

üstü birey veya bireylerin bulunması kadınların işgücüne katılma olasılığını

olumlu yönde etkilemektedir. Bu sonuç, kırsal bölgelerde evde sorumluluk pay-

laşımında bu bireylerin önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Diğer yandan,

kırsal bölgelerde evde 5 yaşından küçük çocukların bulunması iş yükü değiş-

kenleri arasında en düşük marjinal etkiye sahiptir. Kırsal bölgelerde tarımda ça-

lışan kadınların çocuklarını yanında götürebilmesini bu duruma etki eden fak-

törlerden biri olarak yorumlamak mümkündür. Ayrıca Dayıoğlu ve Kırdar

(2010: 23-26) da benzer şekilde Türkiye’de kadınların işgücüne katılımı üzerine

yaptıkları çalışmada evde 15 yaşından küçük çocuk sayısının sadece kentsel

bölgelerde yaşayan kadınların işgücüne katılımı üzerinde olumsuz bir etkisi ol-

duğu sonucuna ulaşmışlardır.

Hem kentsel hem de kırsal bölgelerde kadınların işgücüne katılma olasılığını

olumsuz yönde etkileyen faktörlerden bir diğeri ailevi ve kişisel nedenlerdir.

Buna göre, evde yerine getirmesi gereken sorumlulukları olduğunu belirten ve

bunun dışında kişisel nedenlerle çalışmak istemeyen kadınlar bir bakıma cinsi-

yete dayalı toplumsal eşitsizlik durumuna işaret etmektedir. Son olarak tahmin

sonuçları, kırsal bölgelerde yaşayan kadınların kentsel bölgelerde yaşayan ka-

dınlara göre işgücüne katılma olasılıklarının yüksek olduğunu göstermektedir.

Türkiye’de kentleşme ve tarımda dönüşümle birlikte kırsal bölgelerde ücretsiz

aile işçisi olarak çalışan kadınların kentsel bölgelerde işgücü piyasasında yer

edinememesi veya diğer bir deyişle tarımdan kopan fazla işgücünün kentlerde

istihdam edilememesi bu duruma neden olarak gösterilebilir.

Genel olarak, Türkiye için 25-64 yaş grubundaki kadınların işgücüne katılı-

mı önündeki engeller üzerine yapılan ampirik analizin sonuçları bir önceki bö-

lümde anlatılan etkenlerle paralellik göstermektedir. Buna göre toplumsal cinsi-

yet algısı, eğitim, medeni durum, ekonomik kaynaklar ve yerleşim yeri, kadınla-

rın işgücüne katılımını etkileyen önemli faktörlerdir ve bu faktörlerin etkileri ve

göreli önemlilik durumları yapılacak veya yapılmakta olan devlet politikaların-

da yol gösterici olarak kullanılabilir.

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 127

SONUÇ

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de kadınların işgücüne katılımı önündeki en-

gelleri ve çözüm yollarını, hem teorik hem de ampirik bulgulara dayanarak tar-

tışmaktır. Bu çerçevede öncelikle Türkiye’de kadın emeğinin durumu dünden

bugüne dünya ile karşılaştırmalı olarak sunulmuş ve genel olarak kadınların iş-

gücüne katılımı konusunda yapılan ampirik çalışmaların sonuçları tartışılmıştır.

Bununla birlikte, Türkiye’de kadın istihdamının önündeki engeller, 2002-2008

yıllarını kapsayan yedi yıllık bir zaman dilimi için ampirik olarak analiz edil-

miştir. Analizde TÜİK tarafından yapılan ve tüm ülkeyi temsil eden Hane halkı

Bütçe Anketleri kullanılmıştır.

Tahmin sonuçlarına göre toplumsal cinsiyet algısı, eğitim, medeni durum,

ekonomik kaynaklar ve yerleşim yeri, kadınların işgücüne katılımını etkileyen

en önemli faktörlerdir. Özellikle düşük eğitim düzeyi, kadınların işgücüne katı-

lımı önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. Modelin marjinal etkileri, işgü-

cüne katılma olasılığının kadınların eğitim düzeyi yükseldikçe arttığını göster-

mektedir. Ayrıca eğitim, özellikle kentsel bölgelerde yaşayan kadınların işgücü-

ne katılımı üzerinde etkilidir ve bu durum kırdan kente yaşanan göçlerle tarım-

dan çözülen kadın emeğinin önündeki engellerden birinin eğitim olduğunu gös-

termektedir. Bu çerçevede kadınların işgücüne katılımı önündeki engellerin kal-

dırılması için çözüm yolları arasında eğitim düzeyinin arttırılması için eğitime

teşvik ve ulaşılabilirliğin arttırılması sayılabilir. Sonuçlar ayrıca kadının evdeki

iş yükünün, özellikle bakılması gereken okul öncesi yaşta bir çocuk ya da engel-

li veya yaşlı bir bireyin bulunmasının, kadın istihdamı önündeki önemli engel-

lerden biri olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, çocuk bakımı yardımlarının

devlet tarafından teşviki, sosyal yardımların kadınların çalışmaması gibi bir ko-

şula bağlı olmaksızın sunulması da kadınların işgücüne katılımı önündeki engel-

leri kaldırmada politika araçları olarak kullanılabilir. Öte yandan, toplumsal cin-

siyet algısını temsil ettiği düşünülen ailevi ve kişisel nedenlerin, kadınların iş-

gücüne katılımı üzerindeki negatif etkisi de politik çıkarımlar açısından son de-

rece önemli görünmektedir. Türkiye’de yerleşik olan ve toplumun genelinde

“kadının yeri evidir” fikrinin yerleşmesine neden olan söz konusu toplumsal

cinsiyet algısıyla savaşılması ve özellikle yeni nesiller için bu algının kırılması

büyük önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, kadınların işgücüne katılımını olumlu yönde etkilemeyi amaç-

layan yasalar ve yürürlüğe konan yönetmelikler, öncelikle Türkiye’de kadınla-

rın önünde bulunan mevcut engelleri ortadan kaldırmayı amaçlamalıdır. Eğitim

düzeyinin arttırılması gibi uzun vadeli önlem ve değişikliklerin yanısıra, yuka-

rıda da söz edildiği gibi kreş ve çocuk yardımı, kadınların çalışmaya teşviki gibi

çeşitli, daha kısa vadede sonuç alınmasını sağlayacak adımların atılması da ol-

dukça önemlidir.

128 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

KAYNAKÇA

Akalın, Güneri (1994), “Türkiye’de İşgücü Piyasasının Aksaklıkları: Sendikalar, Ücret-

ler ve İşsizlik Sorunları”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 27, No: 4, Aralık, s. 21-41.

Balleer, Almut - Gomez-Salvador, Ramon – Turunen, Jarkko (2009), “Labour Force

Participation in the Euro Area: A Cohort Based Analysis”, European Central Bank

WorkingPaper Series, No: 1049.

Berber, Metin – Eser, Burçin Y. (2008), “Türkiye’de Kadın İstihdamı: Ülke ve Bölge

Düzeyinde Sektörel Analiz”, “İş Güç” Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Der-

gisi, Cilt: 10, Sayı: 2, Nisan, s. 1-16.

Bergemann, Anette – Van Den Berg, Gerard J. (2008), “Active Labor Market Policy Ef-

fects for Women in Europe- A Survey”, Annals of Economics and Statistics, No: 91-

92, July – December, s. 385-408.

Contreras, Dante – Plaza, Gonzalo (2010), “Cultural Factors in Women’s Labor Force

Participation in Chile” Feminist Economics, Vol. 16, No: 2, April, s. 27-46.

Croda, Enrica – Kyriazidou, Ekaterina – Polycarpou, Ioannis (2011), “Intertemporal

Labor Force Participation of Married Women in Germany: A Panel Data Analysis”,

Ca’Foscari University of Venice Department of Economics Working Papers, No:17.

Çağatay, Nilüfer – Özler, Şule (1995), “Feminization of theLabor Force: The Effects of

Long-Term Development and Structural Adjustment” World Development, Vol. 23,

No: 11, October, s. 1883-1894.

Çınar, Mine E. (1994), “Unskilled Urban Migrant Women and Disguised Employment:

Home-working Women in Istanbul, Turkey”, World Development, Vol. 22, No:3,

s.369-380.

Dayıoğlu, Meltem – Kasnakoğlu, Zehra (1997), “Kentsel Kesimde Kadın ve Erkeklerin

İşgücüne Katılımları ve Kazanç Farklılıkları” METU Studies in Development, Vol.

24, No: 3, s. 329-361.

Dayıoğlu, Meltem (2000), “Labor Force Participation of Women in Turkey”, F. Acar ve

A Güneş-Ayata (Ed.), Gender and Identity Construction: Women of Central Asia,

the Caucaus and Turkey, Leiden, Brill.

Dayıoğlu, Meltem – Kırdar, Murat (2010), The Determinants of and Trends in Labor

Force Participation of Women in Turkey, World Bank.

Dedeoğlu, Saniye (2000), “Toplumsal Cinsiyet Rolleri Açısından Türkiye’de Aile ve

Kadın Emeği”, Toplum ve Bilim, Cilt: 86, Güz, s. 139-170.

Ehrenberg, Ronald G. – Smith, Robert S. (2000), Modern Labor Economics: Theory

and PublicPolicy, Addison-Wesley Longman Inc., Massachusetts.

Genre, Veronique – Gomez-Salvador, Ramon – Lamo, Ana (2010), “European Women:

Why Do(n’t) They Work”, Applied Economics,Vol. 42, No: 12, December, s.1499-

1514.

Goldin, Claudia (1994), “The U-Shaped Female Labor Force Function in Economic

Development and History”, NBER WorkingPaper Series, No: 4707

Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama 129

Hartman, Heidi (1987), “Changes in Women’s Economic and Family Roles in Post

World War II United States”, Beneria, Lourdes – Stimpson, Catherine R. (Ed.),

Women, Households and the Economy,Rutgers University Press, London.

Herbst, Chris M. – Barnow, Burt S. (2008), “Close to Home: A Simultaneous Equations

Model of the Relationship Between Child Care Accesibility and Female Labor Force

Participation”, Journal of FamilyandEconomicIssues, Vol. 29, No: 1, March, s. 128-

151.

Joseph, George (1983), Women at Work: The British Exprience. Phillip Allan Publis-

hers, Oxford.

Jütting, Johannes – Morrison, Christian (2009), “Women, Bad Jobs, Rural Areas: What

Can “SIGI” Tell Us?”, OECD Working Paper.

Koray, Meryem (1992), “ Günümüzde İşgücü Piyasasının Özellikleri, Sorunları ve İs-

tihdam Politikaları”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 25, No: 4, Aralık, s. 77-96.

Killingsworth, Mark R. – Heckman, James J. (1986), “Female Labour Supply: A Sur-

vey”, Ashenfelter, O. - Layard, R. (Ed.), Handbook of Labor Economics, Vol.

1,ElsevierSciencePublishers, BV.

Klasen, Stephan – Lamanna, Francesca (2009), “The Impact of Gender Inequality in

Education and Employment on Economic Growth: New Evidence for a Panel of Co-

untries”, Feminist Economics, Vol. 15, No: 3, July, s. 91-132.

Lewis, Margaret – Peterson, Janice (1997), “ The Labour Supply Decision- Differences

Between Genders and Races” , Bartlett, Robin J. (Ed.), Introducing Race and Gen-

der Into Economics,Routledge, London.

Löfström, Asa (2009), Gender Equality, Economic Growth and Employment, Swedish

Ministry of Integration and Gender Equality, Sweden.

Makal, Ahmet (2010), “Türkiye’de Erken Cumhuriyet Döneminde Kadın Emeği”, Ça-

lışma ve Toplum, Cilt: 2, s. 13-40.

Mincer, Jacob (1958), “Investment in Human Capital and Personal Income Distribu-

tion”, The Journal of Political Economy, Vol. 66, No: 4, August, s. 281-302.

OECD (2009) Labor Statistics.

O’Sullivan, Sara (2012), “All Changed, Changed Utterly? Gender Role Attitudes and

the Feminisation of the Irish Labour Force”, Women’s Studies International Forum,

Vol. 35, No:4, July-August, s. 223-232.

Olsen, Randall J. (1994) “Fertility and the Size of the U. S. Labor Force”, Journal of

Economic Literature, Vol. 32, No:1, s.60-100.

Özar, Şemsa (1994), “Some Observations on the Position of Women in the Labor

Market in the Development Process of Turkey”, Boğaziçi Journal,Cilt 8, No: 1-2,

s.21-43.

Özbay, Ferhunde (1994), “Women’s Labor in Rural and Urban Setting”, Boğaziçi

Journal, Cilt 28, No: 7, s. 1239-1248.

Özer, Mustafa – Biçerli, Kemal (2003-2004), “Türkiye’de Kadın İşgücnün Panel Veri

Analizi”, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 2003-2004, s. 55-86.

130 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

Reynolds, Lloyd G. – Masters, Stanley H. – Moser, Colletta H.(1998), Labour Econo-

mics and Labour Relations, PrenticeHall, New Jersey.

Schmid, Günther (2010), “Non-Standard Employment and Labour Force Participation:

A Comparative View of the Recent Development in Europe”, IZA DiscussionPaper

Series, No: 5087.

Smith, James P. – Ward, Michael P. (1985), “Time-Series Growth in the Female Labor

Force”, Journal of Labor Economics, Vol.3, No:1, s.59-90.

Standing, Guy (1999), “Global Feminization Through FlexibleLabor: A Theme Revisi-

ted”, World Development,Vol. 27, No:3, s. 583-602.

Sundström, Marianne – Stafford, Frank P. (1992), “Female Labour Force Participation,

Fertility and Public Policy in Sweden”, European Journal of Population,Vol. 8, No:

3, September, s. 199-215.

Tansel, Aysit (1994), “Wage-employment, Earnings and Returns to Shcooling for Men

and Women in Turkey”, Economics of Education Review, Vol. 13, No: 4, s. 305-

320.

TÜİK (2006), Aile Yapısı Araştırması.

TÜİK (2002-2008), Hane halkı Bütçe Anketleri.

TÜİK (2011), Hane halkı İşgücü Anketi.

TÜİK (2011), İstatistiklerle Kadın.

Uysal, Gökçe (2012), Çalışan Kadın Sayısı Artıyor, Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik

ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi Araştırma Notu 12/137.

World Bank – State Plannig Organization (2009), Female Labor Force Participation in

Turkey: Trends, Determinants and Policy Framework, World Bank, Washington.

World Bank (2010), “Labor Participation Rate” http://data.worldbank.org/indicator/

SL.TLF.CACT.FE.ZS. (15.11.2012)

Yamak, Nuriye - Topbaş, Ferhat (2004), “Kadın emeği ve Cinsiyete Dayalı Ücret Ay-

rımcılığı”, Karadeniz Teknik Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, Cilt: 18, Sayı: 3-4, Eylül,s.

143-156.