29

Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim Tarihi, Kurumlar, Kişiler ve Eserler

Embed Size (px)

Citation preview

AmaçlarımızBu üniteyi tamamladıktan sonra;Osmanlı klasik dönemi eğitim kurumları hakkında genel bilgiler edinerek bukurumlar arasında belli kategoriler oluşturabilecek,Klasik dönem Osmanlı eğitim tarihinde yaygın eğitim kurumları ve buradagörev yapanlarla, eğitimin temel niteliği hakkında bilgiler edinebilecek,İslam ve Osmanlı eğitim tarihinin en önemli kurumu olan medreseler ve bukurumların çeşitleri, işleyişleri, okutulan bilimler ve gerilemeleri gibi konu-larda farklı yorumlara ulaşabilecek, Türk eğitim tarihinin özgün kurumlarınınfarkına varabilecek,Medreselerin temel amaçları, yaptıkları hizmetler ve bozulma nedenleri hak-kında yeni yorumlara ulaşabilecek,Osmanlı eğitim tarihinin özgün kurumlarından biri olan Enderun Mektebi vebunun yanında azınlık ve yabancı okullarını yakından tanıyabilecek,Klasik dönem Osmanlı eğitimcileri, ahlakçıları ve bıraktıkları miras hakkındasomut bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.

Anahtar Kavramlar• Osmanlı Klasik

Dönemi• Örgün ve Yaygın

Eğitim Kurumları• Cami• Mescit• Tekke• Kütüphane

• Alim Evleri• Kahvehane• Sıbyan Mektepleri• Medreseler• Ihtisas Medreseleri• Enderun Mektebi• Devşirme• Askeri Okullar

• İbrahim Müteferrikave Matbaa

• Osmanlı Eğitim veAhlakçıları

• Azınlık Okulları• Yabancı Okulları

içindekiler

• OSMANlı KLASIK DÖNEMINDEEGITIM KURUMLARı

• KLASIK DÖNEM OSMANlıHAYATıNDA YAYGIN EGITIMKURULUŞLARı VE IŞLEYIŞI

• OSMANlı KLASIK DÖNEMINDEÖRGÜN EGITIM KURUMLARı

• OSMANlı KLASIK DÖNEMINDEÖNDE GELEN EGITIMCILER VEAHLAKÇıLAR

• OSMANlı'YA MATBAANıNGELMESIVE ıBRAHIMMÜTEFERRIKA

• OSMANlı KLASIK DÖNEMINDEAZıNlıK VE YABANCIOKULLARı

Egitim TarihiOsmanlı KlasikDöneminde Egitim( 1300-1774)

o

OSMANITürk eğitimdevletlerin lı;lüman olmaclarında eğitirsonraki haya

Osmanlı i

haline gelmezaman aralığme ve büyünnilgiler, ticaridönemleri" ealiyetleri, eğicaktır.

Bir toplunlirgin, idari kışında kalan, iolmayan, hec"yaygın eğitve yaygın eğ

eğitim kururrEnderun Metün toplum kıcitler, ribat,neler, sahafvesaraylankanlarıdır.

Adı geçenme, mimari)farklılıklar göminde farklı i

mektebi ve s,malar görülel

er edinerek bu

arı ve buradaebilecek,dreseler ve bueri gibi konu-kurumlarının

Müteferrikatbaalı Eğitim veılanOkulları

cı Okulları

Osmanlı Klasik DönemindeEğitim (1300-1774)

OSMANlı KLASIK DÖNEMiNDE EGiTiM KURUMLARıTürk eğitim tarihiyle ilgili yapılan araştırmalar dönemlendirmelerini, genellikledevletlerin hayatlanna paralelolarak yapmışlardır. Bununla birlikte Türklerin Müs-lüman olmadan önceki hayatlarında eğitim ve Müslüman olduktan sonraki hayat-larında eğitim şeklinde bir ayrım da yapılmaktadır. Türklerin Müslüman olduktansonraki hayatı içinde en geniş yeri kuşkusuz Osmanlı Devleti alır.

Osmanlı eğitim tarihinin "klasik dönemi" denildiğinde, Devlet'in imparatorlukhaline gelmesinden ilk modernleşme çalışmalarının başladığı döneme kadar olanzaman aralığı kastedilir. Klasik dönem, Osmanlı tarihçilerine göre gelişme, ilerle-me ve büyüme dönemleridir. ı700'lerden sonraki zamanlar ise askeri alandaki ye-nilgiler, ticari duraklamalar ve toprak kayıplan nedeniyle "duraklama ve gerilemedönemleri" olarak sınıflanır. Bu ünitede, Osmanlı klasik döneminde eğitim fa-aliyetleri, eğitim kurumlan, meşhur eğitimciler ve eğitim eserleri üzerinde durula-caktır.

Bir toplumda düzenli, planlı, zamanı ve mekanı belli, hedef kitlesi ve amacı be-lirgin, idari kontrol altında yapılan resmi eğitime "örgün eğitim" denir. Bunun dı-şında kalan, kesin bir plan ve programdan mahrum, zamanı ve mekanı çok kesinolmayan, hedef kitlesi ve amacı dağınık olan, hayat boyu devam eden eğitime de"yaygın eğitim" denir. Osmanlı Devleti'nin, kuruluşundan itibaren birçok örgünve yaygın eğitim kurumlarına sahip olduğu görülür. Osmanlı Devleti'nin örgüneğitim kurumları, başta medreseler olmak üzere, Sıbyanlmahalle mektepleri,Enderun Mektebi ve farklı seviyelerdeki askeri okullardır. Bunun yanında bü-tün toplum kesimlerine hitap eden yaygın eğitim kurumları vardır. Camiler, mes-citler, ribat, tekke, zaviye, kervansaray, ahi teşkilatları, loncalar, kütüpha-neler, sahaflar ve kitapçı dükkanları, aJ.im ve devlet adamlannın ev, konakve sarayları ile kahvehaneler, başta gelen yaygın eğitim ya da halk eğitimi me-karılarıdır.

Adı geçen eğitim kurumları, coğrafya ve toplumlara göre amaç, idari örgütlen-me, mimari yapı, öğretim elemanı ve öğrenci, öğretim yöntemi vb. bakımıardanfarklılıklar göstermiştir. Dolayısıyla bu kurumlar, Osmanlı kuruluş ve klasik döne-minde farklı özellikler gösterebilmektedir. Balkanlar'daki bir cami, mescit, sıbyanmektebi ve sahafın eğitim niteliğiyle Anadolu ve Arap vilayetlerinde farklı uygula-malar görülebilmektedir.

110 Eğitim Tarihi

KLAsiK DÖNEM OSMANlı HAYATıNDA YAYGINEGiTiM

Cami ve Meseitlerde Eğitim ve Öğretimİslam'da ibadet yerinin en yaygın adı camidir. Bunun yanında mescit, musalla,namazgah gibi türleri de vardır. Cami, ibadetin yanında ilim öğrenme, toplan-ma, sosyal konuları konuşma ve çözme, tören ve kutlamalar için de kullanılan

çok amaçlı bir yerdir. tıkcami olan Kuba Mesel-di, Peygamber Efendi-miz zamanında inşaedilmiştir. Burada sade-ce ilim öğrenmekle meş-gul olan ve adına as-bab-ı suffe denilen birgrup meydana gelmiştir.Medreseler ortaya çıkın-caya kadar ilim öğrenmeve öğretmenin en belir-gin yeri cami ve mescit-ler olmuştur.

Medreseler oluştuktan sonra da özellikle çocukların İslami edep ve bilgileredinmek için gittikleri en yaygın yer yine camiler olmuştur. Camilerde hocalar, bel-li zaman aralıklarında çocuklara ve topluma ders verdikleri gibi ibadet vakitlerin-de de hutbe, vaaz, sohbet şeklinde sürekli bilgilendirme görevi yapmışlardır. Bugörevler hala devam etmektedir.

Cami, bir Müslüman beldesinin en belirgin göstergesidir. Dolayısıyla Müslümanbeldelerde merkezi konumu daima camiler belirlemiştir. Toplum, büyük ölçüdecamiye göre örgütlenmiştir. Osmanlı klasik döneminde meydana gelen külliyele-rin de en büyük unsurlarından biri camiler olmuştur. Dolayısıyla medreseler ve di-ğer eğitim merkezleri büyük ölçüde cami çevresinde bulunmaktadır. Süleymaniye,Ayasofya, Fatih, Selimiye medreseleri bunun en güzel örneğidir. Medrese ile camiarasında sıkı bir ilişki vardır. Medrese hocaları aynı zamanda camilerde de derslervermişlerdir.

Osmanlı yerleşimniteliğinin özgünbirformu olarak,merkezi konumdabireami

Tekke, Zaviye, Ribat, Kervansaray ve Loncalarda EğitimDinin yaşanmasında farklı bir yorum ve davranış şekli olan tasavvuf, İslam'ın ilkzamanlarından beri vardır. Tasavvuf hayatı ve onun önderi olan şeyhler, mürşitlerOsmanlı öncesinde de çoktu. Bunlardan bazıları hayli meşhurdu. Örneğin Mevla-na ve Mevlevillk, İbn-i Arabi, Nakşibendillk, Kad.irilik, Halvetilik gibi. Os-manlı Devleti'nin kuruluşundan itibaren şehirlerde ve en ücra köylere kadar çokdeğişik tarikat ve tasavvuf grupları varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bunlar arasındaKalenderiler gibi marjinalolanlar bulunduğu gibi devletle çok paralel düşünenve yaşayanlar daha çoktur. Osmanlı devlet yöneticileri tasavvuf erbabına, talebele-rine ve gönüllülerine daima sıcak bir ilgi duymuş, saygı göstermiş, onları korumuşve rahat yaşamalarını, hizmet etmelerini sağlamıştır. Bu sayede devlet, hem toplu-mun eğitilmesinde hem de madden ve manen kontrol edilmesinde güçlü ve üste-lik masrafsız bir destek sağlamıştır.

İslam medin yanındagrupların şehye ya da der

Tekkelerdnırdı. Buradanüllere hitapbir şeyh vardiitaat söz korıı

Tekke velirgin farklarıbakış açıları nyani yazı ve kbir eğitim tekinüyle tekke LI]

medreselileri i

aIiınler" olar,ra medrese vereseli tekkedekim zahir ve b

Tasavvuf talardır. Tekke elaka bir mürşicbirebir eğitim,tim olup süresinellikle vakıflalami ilimIerin )eserler toplucazel sanat eğitiııtan el alınabilir

Tekkelere ağu görülür. Keıdershane, semamutfak, kiler ve

Tekke ve z;kaynaştırıcı, ho:lenme bakımını

Ribat, birçokervansaray beiçin inşa edilenverilir, emniyetibadet edilebilir

GIN

scit, musaIla,enme, topla n-de kullanılanbir yerdir. tıkKuba Mesci-mber Efendi-anında inşaBurada sade-enmekle meş-ve adına as-e denilen birana gelmiştir.

r ortaya çıkın-ilim öğrenme

enin en belir-mi ve mescit-r.

ep ve bilgilere hocalar, bel-det vakitlerin-pınışlardır. Bu

ıylaMüslümanbüyük ölçüdeelen külliyele-dreseler ve di-Süleymaniye,drese ile camirde de dersler

Eğitimf, İslam'ın ilk

hler, mürşitlerrneğin Mevla-

gibi. Os-ere kadar çokrnlar arasındatralel düşünenIbma,talebele-~nlankorumuşb, hem toplu-üçlü ve üste-

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim (1300-1774) ılI

İslam medeniyetinde mescit, din eğitimi yönüyle önemli bir kurumdur. Mesci-din yanında tekke ve medrese de zamanla gelişmiştir. Tasavvuf hayatı yaşayangrupların şehirdeki mekanlarına daha çok tekke, köy ve kasabalardakine ise zavi-ye ya da dergah, denilmiştir.

Tekkelerde de tıpkı medresede oldugu gibi İslami ilimler okutulur ve uygula-nırdı. Burada asıl önemli olan kalplerin eğitilmesidir. Tekke ve dergahta gö-nüllere hitap eden bir eğitim sistemi söz konusudur. Tekkenin bağlı bulunduğubir şeyh vardır. Şeyh burada tam otoritedir. Her şeyondan sorulur ve ona tam biritaat söz konusudur.

Tekke ve zaviyeler birçok yönüyle medreseye benzer. Ancak medreseden be-lirgin farkları vardır. Özelikle eğitim yöntemi, bilgiye ve bilginin üretim sisteminebakış açıları medreseden farklıdır. Bu eğitim sisteminde 'kat ilmi değil, hat ilmi"yani yazı ve konuşma değil, davranış ve sezgiler ön plandadır. Aşk ve vecd içindebir eğitim tekkenin özüdür. Bir şeyleri konuşmak değil, uygulamak esastır. Bu yö-nüyle tekke mensupları, mutasavvıflar ve sufi yorumcular, medrese ilmini "zahir",medreselileri de "zahiri aJ.iıııJ.er" olarak tanımlamışlardır. Kendilerini de "batınaJ.imler" olarak görmüşlerdir. Bu tanımlama özellikle 16. ve 17. yüzyıllardan son-ra medrese ve tekke arasında gerginliklere sebep olmuştur. Ancak pek çok med-reseli tekkede, yine pek çok tasavvuf erbabı da medrese de görev yapmıştır. Nite-kim zahir ve batın ilimlerin özde çelişen yönü yoktur.

Tasavvuf tarihçisi Mustafa Kara'ya göre tekke eğitiminin temel özellikleri şun-lardır: Tekke eğitimi zorunlu değildir, belli bir yaş sınırı yoktur, her tekke için mut-laka bir mürşid gereklidir. İnsanlar için mürşidi aramak, bulmak gereklidir. Buradabirebir eğitim verilir. Mürşidler arasında mürid alışverişi vardır. Teslimiyetçi bir eği-tim olup süresi belli değildir, yatılı ve gündüzlü seçenekleri vardır. Masraflarını ge-nellikle vakıflar karşılar, özel bir mekan gereklidir. Tekke ve dergahlarda temel İs-lami ilimIerin yanında Türkçe, Farsça ve Arapça öğretilir, bazı klasik metinler veeserler topluca okunur. Günlük ya da haftalık dualar okunur, zikirler yapılır. Gü-zel sanat eğitimi de verilir, eğitimi bitiren herkes mürid olamaz, birden çok tarikat-tan el alınabilir. Tekke eğitimi hayat boyu devam eder.

Tekkelere ait vakfiyelerde buraların oldukça sade bir yapılanmaya sahip oldu-ğu görülür. Kendine özgü bir mimarisi olan tekke ve zaviyede genellikle mescit,dershane, semahane, türbe, çilehane, derviş odaları, selamlık (şeyh odası), harem,mutfak, kiler ve kahve ocağı gibi bölümler yer alır.

Tekke ve zaviyeler, Osmanlı toplumunda Müslümanlar arasında birleştirici,kaynaştıncı, hoşgörü üretici bir ortam olmuştur. Bu mekanlar ilmi, idari ve örgüt-lenme bakımından değişimler yaşasa da varlığını bugüne kadar devam ettirmiştir.

Ribat, birçok unsuru bir arada toplayan kenarları duvarlarla çevrili tekke, han,kervarısaray benzeri yapılardır. Kervansaray ve han, yolcuların rahat etmeleriiçin inşa edilen yerlerdir. Burada yolculara din, dil, ırk farkı gözetmeksizin hizmetverilir, emniyet içinde olmaları sağlanırdı. Aynı zamanda han ve kervansaraylardaibadet edilebilir, dileyen başkalarından ilim öğrerıebilirdi.

Osmanlı toplumunda tekkeve zaviyeler önemli eğitim,kültür ve ilim mekanlarıdır.Akııdan çok gönle hitapederler. Bireysel tercihler,talepler oldukça önplandadır.

112

Sadece ticari veekonomik değilsosyal, kültürel vedintfonksiyonlarıylaönemlimekanlardan biriolan Anadolu 'dakibir kervansaray

Eğitim Tarihi

Bir tür ticari örgütlen-me olan Ahi ve loncateşkilatlarını da önemlibir eğitim örgütlenmesiolarak saymak mümkün-dür. Zira buralarda ustaçırak usulüne göre farklımeslekler, sanatlar ve za-naatkarlık öğrenilirdi.çocuğa ticaretin metodu,kaliteli üretim, güven,doğruluk, dürüstlük, sö-zünde durma gibi sosyalerdemler, Ahi ve loncateşkilatlarında öğretilirdi.

Ayrıca esnaf arasındaki sorunların çözüm yeri de burasıydı. Her esnaf grubununbir başı (kethüda) vardı ve her türlü kuralı koyan ve denetimini yapan oydu. Enufak bir usulsüzlük derhallonca başkanına iletilir ve yaptırım uygulanırdı.

Osmanlbazı alimlezamanda olikle sıbyancanın evi yyakın yer (lenirdi. Aynedemeyen,calar da 1

okulolarakRamazan ayüzere zam2konak ve s,ler davet edverilir ve ildüzenlenird

Devlet riolarak gelişızamanda dezı aydınların

Osmanlıvardı. Buraddişahın da kzor dersler:rından biridi

KahvehaıKahve, bir iıtarihlerden ~yerleri) orta}mayıp, aynıalış verişleringöstermiştir.gösteriler ya]

Farklı enehaliyle Osmayüzyılda artıkdönüşmüştür

Klasik dönemda hangi tür bi

OSMANLKURUMLOsmanlı Devvardır. Bunlarözel ihtisas kırülkurraiar,keri Okulları

Kütüphaneler, Sahaflar ve Kitapçı Dükkanıarında EğitimTarih boyunca kütüphaneler sadece kitapların depolandığı bir yer değil, aynı za-manda bilgi, eğitim-öğretim, sanat vb. birçok faaliyetin de yapıldığı canlı merkez-ler olmuştur. Kütüphaneler genelde vakıf eserleridir. İslam tarihi boyunca büyükve önemli kütüphaneler meydana getirilmiştir. Osmanlı klasik döneminin büyükşehirlerinde çok sayıda kütüphane yapılmıştır. Hafız-ı kütüp adındaki kütüphanegörevlilerinin ilimle ilgilenen ve eğitimle ülfeti olan kişilerden seçilmesine özengösterilmiştir. Böylece kütüphaneciler, buraya gelenlere farklı konularda bilgileröğretmişlerdir.

Kitap, ilim taşıyan araçlar olmasının yanında tarih boyunca kıymetli bir ticariürün olma özelliğini de hep sürdürmüştür. Dolayısıyla kitap alınıp satılan çarşılar(sahaflar) ve kitapçı dükkanıarı önde gelen eğitim mekanlarından sayılmıştır. Sa-dece merkezi yerlerde değil, mahallelerde ve kasabalarda da kitapçı dükkanıarıaçılabilmiştir. Kitap işiyle uğraşanlar bu işin ticaretini yapmanın yanında kültürlüve bilgin kişilerdi. Bunlar, kitapların yazarlarını, içeriğini, kitabın önemini, konula-rını vs. bilen kişilerdi.

Evliya Çelebi'ye göre İstanbul Kapalı Çarşı'da bulunan Sahaflar Çarşısı'nda50'nin üzerinde dükkarı vardı ve burada 300 kişi çalışmaktaydı. Sahafların da biryöneticisi (kethüdası) vardı ve seçimle gelirdi. Her türlü disiplin ve asayişi o sağ-lar, meslektaşlarını diğer kurumlara karşı temsil eder, usulsüz davrananlara yaptı-rım uygulardı.

Alim, Edip ve Devlet Adamlarının Evleri, Konakları veEğitim MeclisleriBir toplumda çocukların eğitiminde en önemli merkez kuşkusuz çocuğun doğupbüyüdüğü evdir. Bu ev, içinde doğup büyünen yer olduğu gibi bir yakının, hoca-nın, şairin, sanatçının, alimin ya da devlet adamının evi de olabilir. Özellikle seç-kin kimselerin sürekli gelip gittiği, ilmi, edebi, dini sohbetlerin yapıldığı evler aynızamanda bir okul ve ilim merkezi hükmünde olmuşlardır.

ri örgütlerı-ve lonca

da önemlirgütlenmesiak mümkün-ralarda ustae göre farklınatlar ve za-öğrerıilirdi.tinmetodu,im, güven,..rüstlük, sö-a gibi sosyal

i ve loncaöğretilirdi,

f grubununan oydu. En

dı.

arda bilgiler

etli bir ticaritılan çarşılaryılınıştır. Sa-ı dükkarılarıda kültürlü. " konula-

r Çarşısı'ndaflann da birsayişi o sağ-anlara yaptı-

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim (1300-1774)

Osmanlı Dönemi'ndebazı ilirnlerin evleri aynızamanda okuldur. Özel-likle sıbyan mektebi, ho-canın evi ya da evine enyakın yer olarak düzen-lenirdi. Aynca fiili hizmetedemeyen, yaşlanan ho-calar da yine evleriniokulolarak kullanırlardı.Ramazan ayı başta olmaküzere zaman zaman ev,konak ve saraylara ilim-ler davet edilir, ziyafetlerverilir ve ilmi sohbetlerdüzenlenirdi.

Devlet ricaline ait evler de egitim öğretim için kullanılmıştır. Bürokrasinin tamolarak gelişınediği 19. yüzyıl öncesinde üst düzey devlet memurlarının evleri aynızamanda devlet dairesi olarak hizmet verirdi. Özellikle Tanzimat Dönemi'nde ba-zı aydınların ve ediplerin evleri düzenli toplantı mekanları haline geldi.

Osmanlı sarayında çocuk şehzadeleri yetiştirmek için Şehzadegan Mektebivardı. Buradan aynı zamanda üst düzey devlet memurları da yetişirdi. Sarayda pa-dişahın da katıldığı büyük ilimlerin konuşma ve müzakereleriyle gerçekleşen "hu-zur dersleri" de klasik dönem Osmanlı egitiminin önemli ve özgün uygulamala-nndan biridir.

KahvehanelerKahve, bir içecek olarak 16. yüzyılda Arap diyarından İstanbul'a getirilmiş ve butarihlerden sonra da bugün kahvehane olarak bilinen kıraathaneler (okumayerleri) ortaya çıkmıştır. Kıraathane, sadece kahvenin içildiği bir ticari işletme ol-mayıp, aynı zamanda kamuoyunun oluştuğu, siyasi meselelerin tartışıldığr, fikiralış verişlerinin yapıldığı ve kitapların okunduğu bir egitim merkezi olarak gelişmegöstermiştir. Kahvehanelerde erkekler vakit geçirir, sohbet ederdi. Burada ara sıragösteriler yapılır, oyunlar oynanır ve eğlenilirdi.

Farklı endişelerle kıraathaneler bazen kapatılmış ya da sıkı denetlenmiştir. Buhaliyle Osmanlı yaygın egitiminin önemli parçalarından biri olan bu kurumlar, 20.yüzyılda artık tamamıyla boş zaman geçirilen bir dinlenme ve eğlenme rnekanınadönüşmüştür.

Klasik dönem Osmanlı eğitiminde önde gelen yaygın eğitim kurumları nelerdir? Buralar-da hangi tür bilgiler, nasıl ve kimler tarafından öğretilirdi?

OSMANlı KLASiK DÖNEMiNDE ÖRGÜN EGiTiMKURUMLARıOsmanlı Devleti'nin klasik döneminde farklı düzeylerde örgün egitim kurumlarıvardır. Bunlar, Sıbyan/Mahalle Mektepleri, Medreseler, Endenın Mektebi veözel ihtisas kurumları olan Dariilhadisler, Darüttıplar, DariilınesneviIer, Da-rülkurralar, Şehzadegarı Mektebi, Bab-ı Ali Mektebi, Bab-ı Defterdari ve As-keri Okullardan oluşmaktadır.

113

Sabaflarçarsısından birgörünüm (Büst,Türkiye'debasımalığın enönemli öncüsüolan ıbrahimMüteferrika ya ait)

114 Eğitim Tarihi

ıstanbul'da 19.Y.)"aait bir sıbyanmektebi. Sadeyapısı, görünümüvepedagojiyeuygun mimarisiyleeğitimi, bilgiyi vehocayı sevimli bdlegetiren ilk eğitimyuvası.

Mahalle/Sıbyan MektepleriOsmanlı eğitim sisteminin ilk kademesi olan sıbyan mektepleri, mahalle mekte-bi, darü't-ta'Iim, mektep, mektephane, muallhnhane, darü'f-Ilm, beytü't-ta'lim, küttab gibi isimlerle anılmıştır. Kuruluşları çok eski dönemlere kadar git-mekle birlikte zaman içinde gelişmiştir. İslam'ın ilk dönemlerinde gelişmeye baş-layan sıbyan mektepleri, Selçuklu Dönemi uygulamalarından sonra Osmanlı'dauygulanmaya devam etmiştir.

Bilinen ilk Osmanlı sıbyan mektebi Sahn-ı Seman ve Tetimme medreseleriy-le birlikte Fatih Sultan Mehmet zamanında yaptırılmıştır. Daha sonraları padişahlar,valide sultanlar, hanedan mensupları, sarayda ve dışarıda görevli olan yüksek rüt-beli memurlar ve zengin hayırseverler hemen her yerde sıbyan mektebi inşa ettir-mişlerdir. Sıbyan mekteplerinin koordine edildiği, program ve işleyişinin kontroledildiği bir merkez, idari yapı hiçbir zaman olmamıştır. Bu okullar büyük ölçüdesivil karakterlidir ve çoğunlukla da külliyelerin bir parçası olarak yapılmışlardır.Sıbyan mekteplerinin mimarisi insanların gündelik oturduğu eve çok benzemekte-dir. Çocukların ilk eğitim mekanında yabancılık çekmemesi için özellikle tasarla-nan bu yapılar çocuk psikolojisi ve pedagojisi açısından hayli önemlidir. Mektep-

ler genelde bir vakfa bağ-lıdır ve vakıfların da birmütevelli heyeti (yürütmekurulu) bulunmaktadır.

Sıbyan mektebi, he-men her mahallede bulu-nan, varlıklı kişiler tara-fından yaptırılan, isteğebağlı olarak 5-7 yaşından10-12 yaşlarına kadar kızve erkek çocukların bir-likte gittiği, temel dini bil-gilerin (ilmihal, Kur'an)öğretildiği eğitim mekan-larıdır. Bunun yanındaçocukların toplum içinde

nasıl davranacaklarına, saygı ve hürmet kurallarına nasıl uyacaklarına ilişkin sos-yalleştirme içerikli eğitimler de verilirdi.

Bu bilgi ve davranışların yanında hocaların bilgi, ilgi ve yeteneklerine göre oku-manın yanında güzel yazı yazma, basit düzeyde matematik, hat (yazı yazma) ve di-ğer başka ilimler de öğretilmiştir. Sıbyan mektebi hocaları, az ya da çok medreseeğitimi almış, cami ve mescitlerde imamlık ve müezzinlik yapan eğitim ci kişilerdi.Bunların görevlendirmesi, bölgenin kadısı tarafından olduğu gibi görev yapacağıvakıf idaresi ya da mahalle sakinleri tarafından yapılırdı. MaaşIarını ya vakıf ya daokuyan çocukların anne babaları verirdi. Ancak bu düzenli bir maaş değildi.

Sıbyan mektebinde görev yapacak olan hocaların yetişmesi için Fatih SultanMehmet zamanında bir düzenlemenin gerçekleştiği ve onlara özgü bir programın ya-pıldığını Muallim Cevdet haber vermektedir. Fatih, sıbyan mekteplerinde "adab-ımuhasebe ve usül-I tedris" bugünkü anlamda, tartışma metodu ve özel öğretimyöntemleri dersinin okutulmasını istemiştir. Bu sıbyan mektebine verilen önemi veayrıcalığı göstermesi bakımından hayli önemlidir. Bu okullarda rekabete dayalı bireğitim yerine, öğrencilerin bireysel başarılarını merkeze alan bir uygulama vardır.

Sıbyan i

tam anlamı,bir eğitim cmi uygularesas olduğaşırı fiziksekonusu de:temel öğrerdir. Hocanırkın bir yer ndüzenlenir,mış bir eğitdan bahsedburaların üsrafından düda teftiş editedir. Çocukvarlıklı ai/elenet merasimJ

Mahalle rnin bir parçanın elinde ömezun olupsaba ya da bisı çok önembul'daki dahibaşka üst dü:

Mahalle ırTanzimat Döpolitikası, sadrekirse zorla i

mahalle mekı186ü'lardan s(tişrniş öğretınıyeni okullar asağladı. II. Meleri azaldı ve i

tepler ilköğret

Medresenin altyönleri var mıd

MedreseleBaşta İslam'ınlerdir. Medresdenilir. Medresrihten önce dedaki Bshab-ı s

alle mekte--ilm, beytü't-ere kadar git-elişmeye baş-ra Osmanlı'da

medreseleriy-larıpadişahlar,an yüksek rüt-tebi inşa ettır-

yişinin kontrolbüyük ölçüdeyapılmışlardır.benzemekte-

ellikle tasarIa-lidir. Mektep-bir vakfa bağ-kıfların da bireyeti(yürütmelunmaktadır.mektebi, he-ahallede bulu-lı kişiler tara-tırılan, isteğe5-7yaşından

nna kadar kızocukların bir-temeldini bil-ihal, Kur'an)ğitim mekan-nun yanındatoplum içindena ilişkin sos-

rinegöre oku-yazma) ve di-çok medrese

timcikişilerdi.örev yapacağıya vakıf ya dadeğildi.Fatih Sultan

programın ya-rinde "adab-ıözel öğretimen önemi ve

ete dayalı birama vardır.

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim (1300-1774) 115

Sıbyan mekteplerindetam anlamıyla gelenekselbir eğitim öğretim yönte-mi uygulanır. Disiplininesas olduğu mektepte,aşırı fiziksel cezalar sözkonusu değildir. Ezber,temel öğrenme yöntemi-dir. Hocanın evi ya da ya-kın bir yer mektep olarakdüzenlenir, programlan-mış bir eğitim zamanın-dan bahsedilmez. Ancakburaların üst merciler ta-rafından düzenli olmasada teftiş edildiği bilinmek-tedir. Çocukların mektebe getirildikleri ilk gün oldukça önemli görülür. Özelliklevarlıklı aileler 3min alayı adı verilen gösterişli törenler yaparlardı. Bu tören, sün-net merasimlerini andıran son derece özgün ve gösterişli bir eğitim ritüelidir.

Mahalle mektepIeri çoğunlukla caminin de içinde yer aldığı vakfın ve külliye-nin bir parçasıydı. Dolayısıyla mahalle mektepIeri devlet okulları olmayıp ulema-nın elinde özerk diyebileceğimiz bir statüdeydi. Mahalle mektebinden başarıylamezun olup hocası tarafından takdir edilen çocuklar, ailelerinin de desteğiyle ka-saba ya da büyük şehirlerdeki bir medreseye gönderilirdi. Burada hocanın referan-sı çok önemliydi. Taşra merkezlerinde bulunan hariç medreselerinde ve lstan-bul'daki dahil medreselerinde okuyup mezun olanlar kadı, müftü, müderris ya dabaşka üst düzey devlet makamlarına ulaşabilirlerdi.

Mahalle mektepIeri belli bir plan, program ve düzenden mahrum olduğu içinTanzimat Dönemi'ne gelindiğinde eleştirilmeye başlandı. Bu dönemde devletinpolitikası, sadece isteyen kişilerin çocuğunu okula göndermesi değil, herkesin ge-rekirse zorla çocuğunu okula göndermesi gerektiği yolunda gelişti. Dolayısıyla damahalle mektepIeri bu politikaya ayak uyduramadı. Osmanlı devlet idarecileri1860'lardan sonra devlet kontrolünde, planlı ve programlı, devlet okullarından ye-tişmiş öğretmenlerin görevaldığı, ilköğretim düzeyinde "ibtidai mektep" adındayeni okullar açmaya başladı. Devlet bu okulları sürekli destekledi ve çoğalmasınısağladı. II. Meşrutiyet Dönemi'ne gelindiğinde geleneksel mahalle/sıbyan mektep-leri azaldı ve Cumhuriyet'in ilanı sonrasında bu okullara son verildi. lbtida-i mek-tepler ilköğretim adıyla geliştirildi.

Sıbyan mektebinebaşlama töreninitemsil eden birresim (Amin Alayı).

Ibtidai Mektep: Tanzimatdöneminde açılan modernilköğretim okullarıdır.

Medresenin alt yapısı olan sıbyan mekteplerinin temel özellikleri nelerdir? Sizce özgünyönleri var mıdır?

MedreselerBaşta İslam'ın sonra da Osmanlı eğitiminin en önemli kurumu kuşkusuz medrese-lerdir. Medrese, ders okutulan yer anlamındadır. Burada ders okutana müderrisdenilir. Medrese 1000'li yıllarda Gazneliler zamanında ortaya çıkmıştır. Ama bu ta-rihten önce de medreseye benzer kurumlar vardı. Peygamber Efendimiz zamanın-daki Eshab-ı suffe, Abbasiler Dönemi'ndeki Beytü'l- Hikme ve Beytü'I İlın gibi

raşan topluluk-zler vardı. Da-IlikleNizamül-de medreselerve Nizamiye. adıyla devletaline dönüştü.ve Anadolu

meminde med-rek okutulank teşkilat vepısı bakırnın-

işti. Bunlar ara-tisas medrese-

iyetlere ve ilimndan itibarena çalışılmıştır.r, ders işleme,devamı niteli-her köşesine

ı eğitim öğre-ildiğirıde yek-eyle Anadolu,inden farklılık

birivakıflar-sında bir ara

par. Medrese-işletimsistem-r medrese bir

lacak şekildeifdenir. Vakıf,(mütevelli be-ağına dair birde vakıf, kur-. kaynaklarınıve uygulanır,

. Bu vakıflar-sede hocalararşılanır. Birlur. Osman-ir görev üst-lar ve suiis-

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim (1300-1774)

Medreselerin Amacı ve Okutulan Temel ilimlerİslami ilim ve eğitim kurumu olan medresenin temel amacı, İslam'ın temel inançve am el hükümlerinin öğretilmesi, zamanın ve bölgenin şartlarına göre geliştiril-mesi ve günlük hayata uygulanabilmesi/uyarlanabilmesi için gerekli düzenlernele-rin yapılmasıdır. Bunun için genel medreselerde okutulan ilimier, İslami ilimlerdir.İslami ilimier, iki kategoride ele alınabilir:

1. İslam'ın temeli olan Kitap (Kur'an-ı Kerim) ve Hadis (Sünnet)' i anla-yabilmek için gerekli olarak "araç dersler" (alet ilimler): Bunlar temelilimieri okuyabilmek için hazırlık ilimieridir. Medresede öncelikle Arapçayıbütün incelikleriyle öğrenmek gerekirdi. Bunun için fonetik, sözlük bilimi,sözcük bilimi, dil bilgisi, söz dizimi, belagat, ölçü bilgisi, şiir, nesir, tarih debilmek lazımdı. Yine bu kategorinin içine güzel, etkili, tutarlı konuşabilmekiçin öğrenilen retorik, mantık ve diyalektik, münazara ve münakaşa bilimle-rini de eklemek mümkündür.

2. İslam itikat (inanç) ve amellerinin özü olan temel ilimler: Bunlara ru-hani ya da Kur'an ilimleri de denilebilif. Bunların başında Usul-i Fıkıh,Hadis, Tefsir ve Kelam gelir. Bunlara başka ilimler de dahil edilmiştir.Medresenin asıl amacı bu ilimieri öğretmek ve geliştirmektir. Çünkü bu sa-yede içinde bulunulan toplumun sorunlarına çözüm getirilebilir ve aynı za-manda huzurlu ve güvenli bir toplum tesis edilebilir.

Genel medreselerde fen bilimlerinden astronomi, matematik, coğrafya vb. ders-leri okutan hocalar olmuştur ve bu durum daima desteklenmiş ve hoş karşılanmış-tır. Ancak bu ilimierin okutulması seçmeli olup hocanın bilgi ve ilgisine bağlıdır.Medresenin temel görevleri arasında değildir. Zaten bu tür derslere genel medre-selerde temel derslere "yardımcı dersler", "koltuk dersleri" gözüyle bakılmıştır.

Ancak özellikle Fatih devrinden sonra ortaya çıkmış olan mesleki (ihtisas) med-reselerde, ağırlıklı biçimde fen bilimleri okutulmuştur. Örneğin Darüşşifalarda sa-dece tıp eğitimi ve uygulamasına yer verilmiştir. Muvakkithanelerde ve rasat-hanelerde matematik, fi-zik ve astronomi eğitimiyapılmıştır. Ancak bu ih-tisas medreseleri gelişe-rek ve genişleyerek de-vam edememiştir.

Medreseler, devletyönetiminin işleyebil-mesi için hemen her dü-zeyde devlet memuru,müderris, müftü, hakimve diğer görevlilerin eği-tim ve yetiştirilmesindeönemli roloynamıştır.Aynı zamanda ihtisasmedreselerinden, sanatçı, doktor, mimar, muzısyen, edip, tarihçi, şair gibi in-sanlar da yetişmiştir. Devlet için medrese, medrese için devlet her zaman ge-rekli görülmüştür.

117

Medresede dersanını temsil edenmodern dönemlereait bircanlandırma vegeçmişe yönelik birtasavvur.

SIRA~3 _~_JMedresenin temel amacı nedir? Burada hangi temel dersler okutulurdu? Medrese ve vakıfilişki i hakkında neler söylen bilir?

118 Egitim Tarihi

Kuruluşlarından Fatih Dönemi'ne Kadar Osmanlı Medreseleritık Osmanlı medresesi 1331'de İznik'te eskiden manastır olan bir binanın Müder-

ris Kayserili Davut'a verilmesiyle açılmıştır. Osmanlı Sultanları fethettikleri yerlerdemedreseler kurmaya önem vermişlerdir. Özellikle Konya, Kayseri, Bursa, Aksaray,Kütahya gibi kültür merkezlerinin oluşturulması için İslam dünyasının farklı yerle-rinden (Türkistan, İran, Mısır, Suriye vb.) alimler davet edilmiştir. Türkistan'dan ge-len Alaeddirı Tüsi ve Fahreddin Razi gibi alimler sayesinde Osmanlı medreselerigelişmişir. 14. ve 15. yüzyılda özellikle ülke dışından davet edilen İslam alimleriOsmanlı medreselerinin gelişmesine büyük katkı vermiştir. Aynı süreçte, Osmanlımedreselerinden ileri düzeyde ilimieri öğrenmek amacıyla Türkistan'a, İran'a veMısır'a gidenler de vardı.

Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı medreseleri sayı ve çeşitlilik olarak çokarttı. Sultan Beyazıt, kendi adına en çok medrese yaptıran padişahlardan biridir. tıkDarüşşifa ve ilk Darülkurra bu dönemde inşa edildi. Mısır'dan farklı ilim dalların-da yetişmiş uzman alimler getirildi. Fatih Dönemi'ne gelinceye kadar Osmanlımedreselerinde yapı ve içerik bakımından fazla değişimler gözlenmeyip büyük öl-çüde Selçuklu mirasının devamı görünümündedir.

Fatih Dönemi ve Sahn-ı Seman MedreseleriOsmanlı eğitim ve medrese tarihinde en köklü değişimler Fatih Sultan Mehmed za-manında başlamıştır. Fatih, büyük bir imparatorluk kurmasına karşın, kendi ülkesin-de öteki memleketlerle karşılaştırılabilecek büyük alimin az olmasını doğru bulma-

mış ve buna çareler üret-miştir. Övünebileceği yer-li büyük alim Molla Hus-rev ile Hocazade Mustafavardı. İstanbul'un fethin-den hemen sonra, sekizbüyük kiliseyi sekiz ünlüalim için medreseye çe-virtmiştir. 1460 ile 1470arasında Fatih Camii'niyaptırdığında çevresindeSahn-ı Seman ya da Se-m3niye Medreseleri adıverilen sekiz meşhur med-reseyi kurmuş ve her biri-ne meşhur alimleri yerleş-

tirmiştir. Bu medreselerin hemen yanında onlara talebe yetiştirecek daha alt düzey-de sekiz medrese daha inşa edilmiştir ki bunlara da Tetimme medreseleri denir.

Bu dönemde medreseler yedi mertebeye ayrılmıştır. Bu ayrışma, medresedekihocaların ve talebelerin aldıkları maaşa göre yapılmıştır:

1. Haşiye-i tecrid (Yinnili) Medreseleri2. Miftah (Otuzlu) Medreseleri3. Telvih (Kırklı) Medreseleri4. Haric Medreseleri

Istanbul'un yeditepesinden biriüzerine inşaedilmiş Fatih Camiive çevresindekiSabn-ı Sernanmedreseleri.

5. DahilSahn-

6. Altını7. Altını

KanuniOöKanuni Sultaliklere gitmişKanuni Dönefa, Dariittıp

Her medrarasında dah:ne, bağlı oldıtalebeler vakffından karşılahanesi vardı.nişmendler hetan maaş alır!faktörler uygı

Osmanlı iminde genelöğrettikleri ilidan iki ana karılmıştır: H1irileri ve Dahilri. Bunlar da ~alt birimlere aı

Hiric M(Burada ders verislere 20 yagündelik verbunlara "yirmillu medreselerHaric medreseyalet merkez'rnek için gere!(Arapça ve kısdersleri öğretili

Yine Harie ialdığı kırklı ve

DahilMed!mel İslami ilimde Zemahşeri'nKeşşaf adlı escFatih'in kurduğ

Üst düzey ntahya, Manisa, içok hanedan üımıştır. 1529'da imedrese eğitim

eleriinanın Müder-ikleri yerlerdeursa, Aksaray,ın farklı yerle-kistan'dan ge-ı medreseleriİslam alimlerieçte, Osmanlın'a, lran'a ve

lik olarak çokdan biridir. nkı ilim dallann-adar Osmanlıyip büyük öl-

n Mehmed za-kendi ülkesi n-doğru bulma-çareler üret-

ebileceği yer-'m Molla Hus-zade Mustafa

bul'un fethin-sonra, sekizyi sekiz ünlüedreseye çe-460 ile 1470atih Camii'nia çevresinde

ya da Se-eleri adı

meşhur med-uş ve her biri-limleri yerleş-ha alt düzey-leri denir.

medresedeki

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim (1300-1774) 119

5. DaIıil MedreseleriSahn-ı Seman Medreseleri

6. Altmışlı Medreseler7. Altmış Üstü Medreseler.

Kanuni Dönemi ve Sonrasında Osmanlı MedreseleriKanuni Sultan Süleyman 1550-1560 arasında yaptırdığı medreselerde önemli yeni-liklere gitmiş ve yeni bölümler ekletmiştir. Ancak bu yeni bölümler fazla değildir.Kanuni Dönemi'nde Osmanlı medreselerinin en üst düzeyini teşkil eden Darüşşi-fa, Darüttrp ve Darülhadis gibi ilk ihtisas/uzmanlık medreseleri kurulmuştur.

Her medresenin on dokuz odası bir de dershanesi vardı. Medrese talebeleriarasında daha ileri ve geri olanlar olarak sınıflar bulunuyordu. Medrese talebeleri-ne, bağlı olduklan vakıf tarafından bir tür burs niteliğinde maaş veriliyordu. Bütüntalebeler vakfın imarethanesinden yemek yerlerdi. Bazı temel ihtiyaçlan vakıf tara-fından karşılanırdı. Her medresenin genel kütüphanesi yanında bir de vakıf kütüp-hanesi vardı. Müderrise yardımcı olan öğretim elemanına danişmend denirdi. Da-nişmendler hemen her bakımdan müderrislere yardımcı olurlardı. Bunlar da vakıf-tan maaş alırlardı. Öğrencilerin bütün vakitlerini ilim öğrenmeye vermesi için dışfaktörler uygun hale getirilmişti.

Osmanlı klasik döne-minde genel medreseler,öğrettikleri ilim bakımın-dan iki ana kategoriye ay-nlmıştır: H3.rlc Medrese-leri ve DaIıil Medresele-ri. Bunlar da kendi içindealt birimlere aynlmıştı.

Hartc Medreseleri:Burada ders veren müder-rislere 20 ya da 30 akçegündelik verildiği içinbunlara "yirmili" ve "otuz-lu medreseler" de denir.Haric medreseleri birçokeyalet merkezinde bulunurdu. Bu medreselerde temel İslami ilimiere giriş yapabil-mek için gerekli olan alt yapı, araç ilimler öğrenilirdi. Bu bilimlerin başında dil(Arapça ve kısmen Farsça), gramer, retorik, mantık, astranomi, geometri, belagat,dersleri öğretilirdi.

Yine Haric Medreseleri sınıfına giren ve müderrislerin kırk ve elli akçe gündelikaldığı kırklı ve ellili medreseler vardı. Burada da ileri düzeyde fıkıh ilmi öğretilirdi.

DaIıil Medreseleri: Kendi içinde, alt kategorilere aynlan bu medreselerde te-mel İslarni ilimler ileri düzeyde okutulurdu. Giriş düzeyinde Hidaye, orta düzey-de Zernahşeri'nin Telvfh'inderı Usul-i Fıkıh, ileri düzeyde de yine Zernahşeri'ninKeşşaf adlı eserinden Kur'an tefsiri okunurdu. Dahil Medreselerinin üstünde iseFatih'in kurduğu Tetimme ya da Sahn-ı Seman medreseleri yer alıyordu.

Üst düzey medreseler genellikle İstanbul, Edirne, Bursa, Amasya, Konya, Kü-tahya, Manisa, Halep, Şam gibi büyük şehirlerde toplanmıştı. Bu medreseler dahaçok hanedan üyeleri, büyük paşalar, hanım sultanlar ve alimler tarafından yaptınl-rruştır. 1529'da Edirne'de 14 medrese vardı. 17. yüzyılda ise yalnızca İstanbul'da 95medrese eğitim veriyordu. 19. yüzyıla gelindiğinde bunlann sayısı 170'i geçmişti.

Süleymaniye Camiive çevresindekiihtisas medreseleri.Bu medreselerKanuniDönemi 'nde,Osmanlı ve bütündünyanın en ileridüzeydeki eğitim,ilim ve kültürmerkeziydi.

120 Egitim Tarihi

Medresede dersokuyanlar vedinleyenlerigösteren birOsmanlıminyatürü.

Medreselerin en üst düzeyinden icazetname alan birisi kadı, müderris ya dadevlet katında başka bir memuriyete atanabilirdi. Mezun talebeler daha fazla pa-ra kazanabildikleri için kadılığı daha çok isterlerdi. Bu makamda yerine göre 50akçeden 500 akçeye kadar kazanılabilirdi. Atamalarda en itibarlı yerler; İstanbul,Mekke, Medine, Bursa, Edirne, Halep, Şam, Kahire kadılıklanydı. Dini ve hukukimesleklerde en üst noktalara gelenlere molla denirdi. Artık bu aşamadan sonra,İstanbul kadısı, defterdar, kazasker ya da ulemanın en üst rütbesi Şeyhulislamolunabilirdi.

Şeyhülislam, ulernanm ve ilimle uğraşan herkesin başıydı. Padişah iradesiyleatanırdı. Devlet hiyerarşisinde önemi çok büyüktü ve vezir-i azamla eşitti. 16. yüz-yıla kadar Şeyhülislamlar devlet işlerinden kısmen bağımsızdı. Ama bu tarihlerdensonra devlet dinle daha çok bütünleşti. Şeyhülislam ve ulema da o ölçüde politik-leşti ve devlet memuru haline geldi.

Medreselerde Eğitim-Öğretim Yöntemi, Ilim ve Sosyal HayatMedreselerde öğretim yöntemi, hemen her seviyeye göre değişiklik gösterebilirdi.Medresede öncelikle İslami ilimlerin dili olan Arapça bütün incelikleriyle öğretilir-di. Medresede dil öğretimi oldukça başanlı bir şekilde ve amaca hizmet eder bi-çimde gerçekleştirilmiştir. Medreseden başanyla mezun olan her talebe, klasikArapça metinleri rahatlıkla okur, anlar ve oradan hükümler çıkarabilir hatta eseri-ni bu dilde yazabilirdi. Dil öğretimi Türkçe yapılırdı. Dolayısıyla medresede öğre-tim dili Arapça değil, Türkçe idi.

Medresede sınıf geçme değil, kitap bitirme esastı. Talebe bir kitabı kendi sevi-yesindeki grupla okumaya başlar ve öğrenme düzeyine göre, belli bir süre sonrabitirirdi. Sonunda müderris tarafından kitaptan sözlü ya da yazılı sınav yapılırdı.Başarılı olanlar bir üst kitaba geçer, diğerleri ise kitabı yeniden okurlardı. Buradabir süre sınırlaması yoktu. Talebe aynı anda farklı kitaplan da okuyabilirdi. Kezakabiliyetine göre, bir kitabı çok kısa sürede bitirip bir üsttekine geçebilirdi.

Medresede temel öğrenme yöntemi ezber-di. Birçok metin baştan sona ezberlenirdi.Hatta bazı kitaplan baştan sona ezberleyentalebeler vardı. Zaten dini ilimIerin iyi öğre-nilebilmesi için Kur'an ve Hadislerden bü-yük miktarda ezber yapmak şarttı. Bunun ya-nında dersi tekrar, talebeler arasında müza-kere ve tartışma, defter tutma, yazma daönemli yöntemler arasındadır. Medrese tale-belerinin yazma becerilerinin gelişmesi içinhaftanın bir günü yazmaya aynlırdı ve o gün-de talebeler, kitaplannı kendileri kopya (is-tinsah) ederdi. Bu çok iyi, kalıcı bir öğrenmeyöntemiydi.

Medrese talebelerinin öğrenme yöntemle-rinden biri de konuyu daha iyi öğrenenlerindaha az bilenlere hocalık yapmasıydı. (Bunamodem eğitimde tutoring ya da monitöryöntemi denilmektedir). Bu uygulama genel-de öğle sonu ya da akşam vaktinde yapılırdı,

Medreserine ya da iyunca temetarırlardı, Bılama yapmışitli ürün vemiş olurdu.len bir usul

Osmanlındaki sosyanın farklı di.konusudur.medrese hocMedrese, Oslebelerin kısıda birbirierinleştirme imk:den oluşan (bilmelerine n

Medresentl. Ona büyübir alana yoğ'lerin temeli ori gerekirdi. Ehocası neredıders aldıktanİcazetnameyi

Osmanlı ıriilirnleri tarafınberlenir, üzerinellikle çekimlara bol miktarci aynı zamanıdır. Bu ilave ırkadar anlamlı,ler eserlerindeyasi sorunlannı

Osmanlı mederrisler devletlirdi. BalkanlarAnadolu'ya kacrastlanabilirdi.bul, Bursa, Edulerine yerleşmikir, bazılarınınalimlerinin pekTürkçeyi çok iydili Arapçayla bler ve eserlerini

ırris ya dai fazla pa-ıe göre 50; İstanbul,ve hukukilan sonra,yhülislarn

iradesiylei. 16. yüz-ırihlerden:le politik-

terebilirdi.! öğretilir-t eder bi-)e, klasikatta eseri-ede öğre-

endi sevi-üre sonrayapılırdı.ı. Buradardi. Kezadi.ni ezber-erlerıirdı.berleyeniyi öğre-~den bü-unun ya-la müza-ızma daese tale-nesi içine o gün-ıpya (is-jgrenme

mtemle-nenlerinı. (Bunaıonitöra genel-apılırdı.

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Egitim (1300-1774)

Medrese talebeleri üç aylarda (Recep, Şa'ban, Ramazan) ya kendi memleketle-rine ya da belirledikleri bir başka yere tatile/hizmete giderlerdi. Burada üç ay bo-yunca temel dini hizmetleri görürler, halk ile iletişime geçerler, öğrendiklerini ak-tarırlardı. Bu usule cerre çıkmak denirdi. Böylece talebeler bir anlamda staj, uygu-lama yapmış olurdu. Gördükleri hizmet karşılığında da halk onlara para ya da çe-şitli ürün ve eşyalar verirdi. Talebeler bunlarla bir senelik geçimlerini de temin et-miş olurdu. Bu uygulama zamanla istismar edildiğinden istenmeyen, çirkin görü-len bir usul haline gelmiştir.

Osmanlı medreseleri, egitim ve öğretimin devam ettiği dokuz ay boyunca dışa-ndaki sosyal hayata nispeten kapalıdır. Kendi içerisinde, hoca ve talebe grupları-nın farklı düzeylerde oluşturdukları çalışma ortamlarıyla sıkı bir ilmi faaliyet sözkonusudur. Osmanlı medreseleri, az sayıdaki talebe gruplarıyla bir ya da birkaçmedrese hocasından oluşan küçük çalışma gruplarını (tıpkı bir workshop) andırır.Medrese, Osmanlı Devleti'nin farklı coğrafi ve etnik kültür çevrelerinden gelen ta-lebelerin kısa bir süre içinde tanıştığı, kaynaştığı bir ortamdır. Talebeler, bu ortam-da birbirlerinin örf, adet, gelenek ve göreneklerini daha yakından tanıma ve içsel-leştirme imkanına sahip olurlardı. Böylece, çok farklı dini ve etnik mensubiyetler-den oluşan Osmanlı toplumunun bir arada huzurlu ve güvenli bir şekilde yaşaya-bilmelerine medreseler büyük katkı vermiş oluyordu.

Medresenin esas unsuru, İslami ilimierde yetki sahibi kabul edilen müderris-tl. Ona büyük saygı gösterilirdi. Talebe, medresenin ilerleyen dönemlerinde bellibir alana yoğunlaşır ve o alanda uzman olabilirdi. Ama bütün talebeler, farklı ilim-lerin temeli olan dil, gramer, mantık, usul gibi, araç-alet ilimierini çok iyi bilmele-ri gerekirdi. Bundan sonra hangi alanda uzman olmak isterse, o uzmanlık alanınınhocası nerede ise onun yanına bir referansla giderdi. Ondan da yeterli bir süreders aldıktan sonra uzmanlık belgesi, diploma anlamına gelen Icazetname alırdı.İcazetnameyi veren bir kurum değil müderrisin kendisiydi.

Osmanlı medreselerinde okutulan kitaplar genellikle daha önce büyük İslamalimleri tarafından yazılrruş otorite kabul edilen eserlerdi. Bu kitaplar baştan sona ez-berlenir, üzerine yorumlar yapılırdı. Müderrisler yeni kitap yazmak konusunda ge-nellikle çekimser kalrruşlardır. Ancak bunun yanında klasik ve otorite sayılan kitap-lara bol miktarda, özetleme, şerh, haşiye, tahşiye ve talik gibi açıklayıcı, geliştiri-ci aynı zamanda eleştirel metinler yazmışlar-dır. Bu ilave metirıler de yeni orijinal kitaplarkadar anlamlı ve yeni bilgilerle doludur. Nim-ler eserlerinde kamu çıkarlarını ve devletin si-yasi sorunlarını sık sık tartışrruşlardır.

Osmanlı medreselerinde görev yapan mü-derrisler devletin çok farklı bölgelerinden ge-!irdi. Balkanlar'dan, Arap vilayetlerine, DoğuAnadolu'ya kadar her bölgeden gelmiş alimerastlanabilirdi. Görece seçkin olanlar İstan-bul, Bursa, Edirne gibi devletin büyük şehir-lerine yerleşmişlerdi. Bazılarının aileleri fa-kir, bazılarının ise ataları köleydi. Osmanlıalimlerinin pek çoğu, yerel dilleri yanındaTürkçeyi çok iyi konuşurlar, İslami eserlerindili Arapçayla birlikte Farsçaya tam hakimdi-ler ve eserlerini bu dillerde yazabilirlerdi.

121

Medrese talebelerinin üçaylarda çeşitli dinlhizmetleri yapmak üzerefarklı yerlere dağılmalanna"cerre çıkmak" denir.

Medreseyi bitirene hocasıtarafından verilen belgeyeteazetname denir.

Osmanlı alimlerininklasik/otorite kltaplarayazdıkları açıklayıcı,özetleyici ya da eleştirimetinlerine şerh,haşiye,tahşiye ve talik denilir. Bueserler de özgün kitaplargibidir ve oldukça degerlidir.

Medresede dersokuyanlar vedinleyenleri genişbir çerçevedegösteren birOsmanlıminyatürü. Derskadınlartarafından daizleniyor.

122 Eğitim Tarihi

Bugünün tıpfakülteleristatüsündekiOsmanlıdarüşşifalarındanen meşburu. EdirneDarüşşifası

Osmanlı alimleri arasında Gazali'nin düşünceleri etkili olmuştur. Fahrettin Razide çok etkisi altında kalınan bir alimdir. Osmanlı medreseleri Sünni İslam'ın özgürfikirli geleneklerini izlemiştir. Mantık, matematik ya da astronomi gibi ilimleri dineaykın bulanlar az da olsa her zaman bulunmuştur. Ancak Osmanlı müderrisleri, Ga-zali'nin bütün ilimIerin temel ögelerini içerdiğini belirttiği mantıkla matematiğe hay-li önem vermişlerdir. Son zamanlara kadar bu ilimler öğrenilmiş ve özgün eserlerüretilmiştir. Nitelikli kadı ya da müftü olmanın yolu, iyi düzeyde matematik, geo-metri, astronomi gibi bilimleri de bilmekten geçmiştir. Örneğin Osmanlıların mate-matik dahisi Musa Paşa'dır. Öklid ve Çagmirıi üzerine kitaplar yazmış ve bu eser-ler son dönemlere kadar okutulmuştur. Kadızade. Uluğ Bey'in sarayına giderek ra-sathanenin yöneticisi olmuş ve astronomide çığır açıcı çalışmalar yapmıştır. Ali Kuş-çu lstanbul'a davet edilmiş ve matematikte parlak bir çağ yaşatmıştır. Bunu MollaLütfi, Mirim Çelebi gibi büyük maternatikçiler izlemiştir.

Osmanlı medreselerinde felsefe eğitimine ancak İslami ilkeleri akli kanıtlarlapekiştirmeyi amaçlayan ilahiyat eğitime bir hazırlık olarak izin verilmiştir. Değişikfelsefi görüşler her zaman tartışılmıştır. Görüşlerini yaymaya çalışarak, kamuoyun-da rahaısızlık ve ayrılık meydana getirmedikleri sürece, her türlü aykın ve aşırı fel-sefi yaklaşımlara, inançlara daima hoşgörüyle bakılmış, hatta saray tarafından gör-mezden gelinmiştir.

17. yüzyıl ve sonrasında Osmanlı medreselerindeki gerek ilim çeşitliliği, canlı-lığı ve çalışma performansı, gerekse bunlara gösterilen hoşgörü giderek azalmış,daha çok temel İslami ilimler merkezli eğitim dünyasına doğru daralma meydanagelmiştir. Bu da medreselerin istenen devlet memurlarını yetiştirememesine sebepolmuştur. Bu arada toplumun yaşam biçimi ve ihtiyaçları da hızla değişmeye baş-ladığı için, devlet yeni okullar açmak zorunda kalmış, medreseler de hızla kabu-ğuna çekilmiştir.

Fatih ve Kanuni döneminde medreselerde meydana gelen temel değişiklikler nelerdir?Sizce medresede eğitim yönteminin özgün yönleri var mıdır?

Osmanlı Ihtisas Medreseleri

OarülhadislerKanuni Sultan Süleyman Dönemi'nde genel medreselerin üstünde ihtisas medrese-leri açılmıştır. Bunlardan biri Darülhadistir. Medreselerde Hadis ilmi zaten okutu-luyordu . Ancak Hadisler üzerine daha derinlemesine yöntem, bilgi ve yorum odak-lı eğitim bu medresede veriliyordu. Bu medreseler üst düzey medreselerden biridir.

Darüttıplar/OarüşşifalarOsmanlı klasik döneminde üst düzeymedreselerden biri de sağlık bilimle-riyle ilgilenen Darüttıplardır. Buradahem sağlıkla ilgili bilimler okutulurhem de halka Darüşşifada yani has-tanede hizmet verilirdi. Darüttıplar sa-dece genel cerrahi tıp ilminin öğretil-diği yerler olmayıp, aynı zamanda akılve ruh hastalarına yönelik bölümlerde vardı. Burada öncelikle koruyucu

hekimlik yaıiçin tedbirleırında verilenha ilerideydi

DarülmesrMevlana ve (Mevlana'nınonun yoluncdenmiştir. Bı

Darülkurr~Kur'an-ı Ke:dan her deviokuma tekniyapıldığı yerı

Klasik DtBozulmaMedrese, kertarih boyuncbulunduğu t(mamıştır. He:yaçları ve düdönemden sc1770'lerden sler, hendesec

Medreselerin aksine, kelumda meydacudur. 16. yiperformans dbu durumunmuş, devletindönemde bm

Medreselve ilmi ortamPek çok müdya yönelmişti

İkinciolaılere olan i1ginizik gibi i1imlerler, bu i1imleri

Üçüncü brüşvetın yaygımedresede dediğer dinler vidiyse de OSIT

muştur. Bu su

fahrettin Razilam'ın özgür

iilimleri dinederrisleri, Ga-tematiğe hay-özgün eserlertematik, geo-

inlıların mate-Şve bu eser-a giderek ra-Ştır.Ali Kuş-

. Bunu Molla

akli kanıtlarlaiştir. Değişik

k, kamuoyun-ın ve aşın fel-rafından gör-

şitliliği, canlı-erek azalmış,lma meydanamesine sebepeğişmeye baş-e hızla kabu-

ikler nelerdir?

rtisas medrese-~ zaten okutu-re yorum odak-rıerden biridir.

'falarlinde üst düzeysağlık bilimle-lardır. Burada

imler okutulurifada yani has-. Darüttıplar sa-ilminin öğretil-

rı zamanda akılr~e1ikbölümlerelikle koruyucu

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde E~itim (1300-1774) 123

hekimlik yapılırdı. Hastalıkları tedavi etmeden önce, insanların hasta olmamasıiçin tedbirlerin alınması temel felsefe idi. Osmanlı Darüttıplarında ve Darüşşifala-rında verilen tıp bilimi ve tedavi usulleri, dönemin Avrupa devletlerinden çok da-ha ilerideydi.

DarülmesnevilerMevlana ve onun tasavvuf anlayışı Müslümanlar arasında hayli taraftar toplamıştır.Mevlana'nın temel eseri Mesnevi 'yi farklı biçimlerde okumak ve yorumlamak içinonun yolundan gidenlerin bir araya gelip eğitim aldıkları yerlere Darülmesnevidenmiştir. Burada aynı zamanda Mevlevi semahları da yapılmaktadır.

DarülkurralarKur'an-ı Kerim'in tamamını ezberlernek Müslümanlar için farz-ı kifaye olduğun-dan her devirde hafız yetiştirmeye önem verilmiştir. Kur'an-ı Kerim'in çok farklıokuma teknikleri ve usull~ardır. Bu usullerin öğrenildiği ve hafızlık eğitimininyapıldığı yerlere Da.rülkurrii(okuma evi) denilmiştir.

Klasik Dönemin Sonları ve Osmanh MedreselerindeBozulmaMedrese, kendisinin asli görevi olan İslam ilimlerinin eğitim ve öğretimi görevini,tarih boyunca kesintisiz ve başarılı bir şekilde sürdürmüştür. Medreseler, içindebulunduğu toplumun günlük sorunlarını çözmede hiçbir zaman aciz/yetersiz kal-mamıştır. Her türlü soruna çözümler üretilebilmiştir. 18. yüzyıla gelindiğinde ihti-yaçları ve dünya görüşleri farklı bir devlet ve toplum meydana gelmiştir. ışte budönemden sonra da medreseler tartışılmaya ve yetersiz görülmeye başlanmıştır.1770'lerden sonra kurulan askeri-teknik ve tıp okullarında medrese mezunu tabip-ler, hendeseciler, tarihçiler görev yapmışlardır.

Medreselerin geri kalması ve çöküşü, bugüne kadar yazılanların ve söylenenle-rin aksine, kendi iç sisteminden kaynaklanan bozuklukların değil, devlet ve top-lumda meydana gelen ideolojik, siyasal, zihinsel ve sosyal değişmelerin bir sonu-cudur. 16. yüzyılın sonlarından itibaren medreselerde hemen her bakımdan birperformans düşüklüğü, verimsizlik ve usulsüzlük baş göstermiştir. Kötüye giden.bu durumun çeşitli sebepleri vardır. Elbette bu kötüye gidiş bir bütün halinde ol-muş, devletin diğer kurumları olarak hukuk, ordu, maliye, ticaret ve yönetim de budönemde bozulmaya başlamıştır.

Medreseterin bozulmaya başlamasında birinci sebep, siyasetin ulemayave ilmi ortamlara müdahale etmesi ve onları denetim altına alma politikalarıdır.Pek çok müderris, ilmin dediğini değil de idarecilerin/siyasetin dediğini yapma-ya yönelmiştir.

İkinci olarak, ilimIerin bir bütün olarak öğrenilmesinde riyazi (matemetiksel) ilim-lere olan ilginin azalması, hatta dışlanmasıdır. Mantık, matematik, fızik, astronoıni, mü-zik gibi ilimler üzerine çalışmanın gereksizliği düşünülmüştür. Elbette bunu düşünen-ler, bu ilimIeri bilen kimseler değil, cahil ama bir şekilde eline yetki geçen kişilerdir.

Üçüncü bir sebep, medrese içindeki yükseltmelerde hatır, gönül, kayırma verüşvetin yaygınlaşması; hak etmeyenlerin itibar ve mevki elde etmeleridir. Ulema,medresede ders veren en üst düzey bilginlere verilen addır. Her ne kadar İslam'dadiğer dinler ve eski Anadolu uygarlıklarında olduğu gibi bir "ruhban sınıfı" yokidiyse de Osmanlı klasik döneminin 16. yüzyılından sonra bir "ulema sınıfı" oluş-muştur. Bu sınıf, dini ve politik hayatın bütün alanlarında önemli bir rol oynamış-

124 Egitim Tarihi

Beşik uleması: Medresedekibozulmayı anlatan bir ifadeolup, özellikle ulemaçocuklarının çok küçükyaşlarda müderris olarakatanmasını eleştirmek üzereortaya çıkmıştır.

tır. Klasik dönem Osmanlı uleması üzerine en iyi çalışmalardan birini yapan Ma-deline Zilfi'ye göre, IS. yüzyılda üst düzey ulema bürokrasisine İstanbul'da yaşa-yan belirgin 10 kadar aileden atama yapılmıştır. Bu uygulama, daha alt birimlerede yayılmış ve medresede müderris olmak neredeyse bazılarının tekeline geçmiş-tir. Bunun bir göstergesi olarak "beşik uleması" kavramı ortaya çıkmıştır ki bazı-larının çocukları daha çocukken müderris ilan edilmiştir. Bu uygulama, ilim dün-yasında niteliği düşürmüş ve büyük rahatsızlıklara sebep olmuştur.

Dördüncü bir sebep, medreselerde ilmi çalışma yapanların dış dünyaya kapa-lı kalmaları, özellikle Avrupa'da meydana gelen bilimsel ve teknolojik gelişmeleritakip etmemeleri, çalışmalarını onlarla karşılaştırmamalarıdır.

Beşinci bir sebep ise medrese talebeleri arasında baş gösteren disiplinsizlik veayaklanmalardır. Özellikle taşrada çeşitli sebeplerle talebeler bozgunculuk çıkar-mışlar; vakıflar, tembellerin, isyankarların geçim yeri haline gelmiştir.

Medreselerin bozulma biçimini,n. yüzyıldan itibaren dönemin bazı duyarlıilim adamları da gündeme getirmiş ve ilgilileri uyarmışlardır. Örneğin, GeliboluluMustafa Ali, Katip Çelebi ve Koçi Bey bunların başında gelir. Katip Çelebi med-resede bozulmanın birinci nedeni olarak, akli ilimierin (özellikle de hikmet (felse-fe), matematik ve astronomi gibi ilimler) çıkarılmasını saymıştır. Koçi Bey ise mü-derrisliğe atama yöntemlerinde kayırma, rüşvet ve hatır-görıle yer verildiğini belir-tir. Hak etmeyenlerin kayırma ve iltimasla atandıklarını söyler. Ona göre, "ilimdünyasında alim ile cahil, çalışan ile çalışmayan arasında fark gözetilmemeye baş-lanmıştır". Bu da medresede ilim hayatını bitirmiştir.

EnderurıMektebininmutluluk kapısıanlamına gelenana giriş kapısı:Babü 's-sat/de

Osmanlı medreselerinin gerileme sebepleri konusunda öne sürülen başlıca eleştiriler ne-lerdir? Bu sebeplerin günümüz üniversitesiyle ilgisi ve benzerliği var mıdır?

Enderun MektebiOsmanlı egitim sisteminde medreselerden sonra en dikkat çeken egitim kurumları-nın başında Endenın Mektebi gelir. Sarayegitim kurumu olan Enderun'un gerekOsmanlı Devleti'nde gerekse başka devletlerde benzeri nadirdir. Enderun MektebiII. Murat döneminde oluşmuş ve Devletin son zamanlarına kadar başarılı bir şekil-de egitim vermeye devam etmiştir. Temel özelliği, çok ayrıntılı ve özenli yapılan birseçme ile Müslüman olmayan unsurların küçük yaşlardaki çocuklarının gönüllü ola-rak devşirilmesi ve İstanbul'da uzun bir egitim sürecinden sonra devlete faydalı in-

sanlar haline getirilmesi-dir. Bu okul, Fatih SultanMehmet zamanında 01-gunlaşarak, devletin mül-ki ve idari kadrolarını ye-tiştiren üst düzey profes-yonel Saray Okulu hali-ne gelmiştir.

Devşirme usulününçok ince, kesin kurallaradayanan bir uygulama bi-çimi vardır. Daha çok Bal-kan şehirlerindeki Hristi-yan ailelerin çocuklarıdevşirilmiştir. Ortalama

kırk hanedeniçin, örıcelikkmiş olması, vli olması, bir i

maması, arantı, on yedi yamiyle gerçekrnek için birbrilmemiştir. B

Birinclo!üst düzeyde i

saltanat iddiaihtimal dahili:leler arasındatanat iddiasırihtimale yer ı

İkinci okların bir devldan çok biledevletin üst 1diyet duygusınna imkan ta

Üçüncü (ki, kabiliyetligözetmişler, idalanmışlardımar, şair, ediÖrneğin Mimbiri olmuştur.tanbul'a getirrından biri oldar toplamdaKuvvetleri K<

beylerbeyi, v:Devşirilen

birkaç yıllığınrendikten sorda yetenek vırayların başınBurada birkaıçim yapılırdı.nırdı. Enderuırada hem sarrun'da yedi f,

1. Küçiilı2. Büyük

lanndarnek ve

'ini yapan Ma-anbul'da yaşa-ıa alt birimlerekeline geçmiş-<mıştırki bazı-ıma, ilim dün-

dünyaya kapa-ıjik gelişmeleri

lisiplinsizlik veunculuk çıkar-ir.n bazı duyarlıin, Geliboluluip Çelebi med-.hikmet (feIse-ıçiBey ise mü-erildiğini belir-Ina göre, "ilim:ilmemeye baş-

caeleştiriler ne-[ır?

itmı kurumları-derun'un gerekıderun Mektebiaşarılıbir şekil-:enliyapılan birlin gönüllü ola-vlete faydalı in-ine getirilmesi-.ul,Fatih Sultanzamanında 01-k,devletin mül-kadrolarını ye-

t düzey profes-rayükulu hali-tir.me usulününkesin kurallaraıiruygulama bi-r.Daha çok Bal-lerindeki Hristi-erin çocuklarıiştir. Ortalama

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim (1300-1774) 125

kırk haneden bir çocuğun alınması kurallardan biridir. Bir çocuğun devşirilebilmesiiçin, öncelikle ailenin gönüllü olması, çocuğun Türkçe bilmemesi, İstanbul'a gelme-miş olması, vücutça bir eksik yönünün ve sakatlığının olmaması, sağlam ve dirayet-li olması, bir mesleğinin olmaması, bir ailenin tek çocuğu ya da tek erkek çocuğu ol-maması, aranan temel şartlardan bazılarıdır. Devşirme yaşı yedi sekiz yaşından on al-tı, on yedi yaşlarına kadar olabilmiştir ve bütün bu işlemler sıkı bir kayıt alma siste-miyle gerçekleşmiştir. Gayrimüslim unsurlar çoğu kere çocuklarını Saraya verebil-mek için birbirleriyle yarışmıştır. Müslüman ailelerin çocukları çok uzun süre devşi-rilmemiştir. Bunun bazı sebepleri vardır:

Birinci olarak, Enderun Mektebinde yetişecek çocuklar ileride sadrazam dahilüst düzeyde devlet adamı olabilirdi. Müslüman ve Türk bir aileden gelen çocuğunsaltanat iddiasında bulunması ve böylece devletin geleceğini tehlikeye düşürmesiihtimal dahilindeydi, Çünkü Türk devlet geleneğinde devlet başkanlığının, Türk ai-leler arasında en güçlü olana verildiğine inanılmaktadır. Güçlü bir Türk ailesi sal-tanat iddiasında bulunabilirdi. Devletin bekası her şeyden önemli olduğu için buihtimale yer verilmemiştir .

İkinci olarak, Osmanlı Devleti hiçbir zaman yalnızca Türklerin ve Müslüman-ların bir devleti değildi. Bazen gayrimüslim unsurun nüfusça oranı, Müslümanlar-dan çok bile olmuştur. Ama çoğunlukla yarıya yakındır. Dolayısıyla Müslüman birdevletin üst kademelerinde gayrimüslim ailelerden kişilerin yer alması, onların ai-diyet duygusu kazanmalarına, devleti daha çok benimsemelerine ve sadık olmala-rına imkan tanıyacaktır.

Üçüncü olarak ise Osmanlı devlet idarecileri yönettikleri toplumda bilgili, ze-ki, kabiliyetli ve farklı açılardan değerli insanları her zaman ön plana çıkarmışlar.gözetmişler, ödüllendirmişler, korumuşlar ve onlardan devlet ve toplum adına fay-dalanmışlardır. Bu politika sayesinde, çok farklı yerlerden İstanbul'a gelerek mi-mar, şair, edip, alim, asker, bürokrat, sanatkar yetişen önemli insanlar olmuştur.Örneğin Mimar Sinan Kayseri'den devşirilmiştir ve dünyanın sayılı mimarlarındanbiri olmuştur. Yine Sokullu Mehmet Paşa, sıradan bir Hristiyan aileden alınarak İs-tanbul'a getirilip Enderun'da okumuş ve Osmanlı Devleti'nin büyük sadrazamla-rından biri olmuştur. Enderun Mektebinden on dokuzuncu yüzyılın ortalarına ka-dar toplamda, 79 Sadrazam (Başbakan), 3 Şeyhülislam, 36 Kaptan-ı Derya (DenizKuvvetleri Komutanı) yetişmiştir. Bunun dışında sayılamayacak kadar müderris,beylerbeyi, vali, şair edip, mimar yetiştirilmiştir.

Devşirilen çocuklar İstanbul'a getirildikten sonra, seçilmiş Türk ailelerin yanınabirkaç yıllığına gönderilirdi. Burada Müslüman-Türk geleneklerini ve Türkçeyi öğ-rendikten sonra İstanbul'a getirilir ve Acemi Oğlanlar Ocağına kaydedilirdi. Bura-da yetenek ve ilgilerine göre seçilir ve farklı saraylarda eğitime alınırlardı. Bu sa-rayların başında Edirne Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı, İskender Çelebi Sarayı gelirdi.Burada birkaç yıl farklı ders, yetenek, sanat, dil ve bilim öğretilir ve tekrar bir se-çim yapılırdı. En üstün dereceyi alanlar Topkapı Sarayı'nda bulunan Enderun'a alı-nırdı. Enderun yetenek ve ilgilerine göre ayrılmış farklı bölümlerden oluşurdu. Bu-rada hem saray hizmetleri öğrenilir hem de uygulanırdı. On altıncı asırda Ende-run'da yedi farklı bölüm vardı:

1. Küçükoda2. Büyük oda: Bu iki koğuşa daha çok Galata, Edirne ve İbrahim Paşa Saray-

larından mezun talebeler getirilirdi ve bunların temel görevleri ilim öğren-mek ve ilmi konularda uzmanlaşmaktı,

Enderun'a Müslümançocuklanrun alınmamasınınönemli sebepleri vardır.

126 Eğitim Tarihi

3. Doğaneılar koğuşu: Burada kırk kişi vardı. Vazifeleri padişahın doğanları-na, şahinlerine, atmacalanna bakmak ve onlan eğitmekti.

4. Seferli koşuğu: Padişahın resmi ve özel kıyafetleriyle ilgilenmek, onlan te-mizlemek ve hazırlamaktı.

5. Kilereller koğuşu: Burada bulunanlar padişahın yiyecek ve içeceğini ha-zırlar ve kontrol ederlerdi.

6. Hazine koğuşu: Burada bulunanların görevi, hazineyle ilgili işleri takip et-mek ve korumaktı.

7. Has oda koğuşu: Burada yaklaşık olarak kırk beş kişi vardı. Görevleri, Padi-şahın hizmetlerini görmek ve bunun yanında, Hırka-i Saadet (Kutsal emanet-lerin bulunduğu yer) odasını korumak ve burada yirmi dört saat Kur'an-ı Ke-rim okumaktı.

Bu bölümlerin her birinden sorumlu lalalar (eğiticiler) vardır. Odalar kendi için-de farklı sınıflamalara ayrılmıştır. Bu odalarda görev yapan Enderun talebeleri Türk-çeyi en güzel şekilde öğrendikten sonra, Arapça, Farsça ve diğer dillerden bazılannıda öğrenirlerdi. Bundan sonra güzel yazı teknikleri (sülüs, divani, talik vb.) üzerineçalışırlardı. Bunun yanında herkes ilgisine göre bir meslek dalında uzmanlaşırdı.

Enderun'da zengin kütüphaneler vardı ve isteyenler buralardan rahat bir şekil-de faydalanabilirdi. Hattatlıkla ilerlemek isteyenler ders alır ve kütüphane için na-dir eserler kaleme alırdı. Yine, burada müzik eğitimi çok önem verilen derslerdenbiriydi. Enderun'da bulunan Meşkhanede farklı müzik aletlerini çalabilen yete-nekli müzisyenler yetişmiştir.

Bu odalarda yetişen talebeler, belli bir süre sonra gerek saray içinde gerekse sa-ray dışında farklı görevlere atanmaktaydılar. Bu atama öncelikle kabiliyet ve sınav-da gösterdikleri başan, daha sonra da padişahın takdirine bırakılmıştı. Talebelerinsınav ve hizmet başanlan değerli biçimde ödüllendirilmiştir.

17. yüzyılın sonlanna doğru devletin diğer birçok kurumunda olduğu gibi dev-şirme ve Enderun sisteminde de bozulmalar ve kötü uygulamalar çoğalmaya baş-lamıştır. Hatır gönül gereği hak etmeyen çocuklar Enderun'a alınmaya başlamıştır.Bunun yanında eğitim sisteminde de bozulmalar meydana gelmiştir. II. MahmutDönemi'ne gelindiğinde artık Enderun, kendisinden beklenen nitelikli memurlarıyetiştiremez haldedir. Devlet yeni koşullara uyum sağlayabilecek memurları yetiş-tirmek için yeni/modem okullar açmak zorunda kalmıştır. Bunlardan en önemlisiIS6S'de açılan Melrteb-i Sultani (Galatasaray Lisesir'dir. Ancak bu hiçbir zamanEnderun'un yerini tutamamıştır. Enderun, II. Meşrutiyet Dönemi'nde (909) artıkhiçbir önemi kalmadığı için kapatılmıştır.

Askeri OkullarOsmanlılarda askerlik, dönemin diğer pek çok devletinde olduğu gibi profesyonelnitelikteydi ve paralıydı. ("Zorunlu askerlik", bir tür modem dönemin kavram veuygulamasıdır). Osmanlı merkezi ordusunu Kapıkulu Ocakları meydana getiriyor-du. Kapıkulu Ocaklarının altında da Acemi Oğlanlar Ocağı vardı. tık önceleri ta-mamıyla gayrimüslim tebaadan daha sonraları da kısmen Müslümanlardan devşiri-len çocukların ilk getirildiği mektep burasıydı. Burada gerek vücutça gerekse zihinbakımından bir eğitim verilirdi. Eğitim sonrasında en yetenekli olanlar EnderunMektebi için ayrılır, diğerleri de Yeniçeri Ocağına geçerlerdi. tık olarak i. Muratdevrinde başlayan Acemi Oğlan Mektebi daha sonra çoğaldı. Meşhur Acemi OğlanMektepleri şunlardır: Gelibolulu Acemi Oğlanlar Mektebi (Gelibolu'da), Edirne Sa-rayı (Edirne'de), Eski Saray (Beyazıt'ta), Eski Saray (Topkapı Sarayı'nda), İbrahim

Paşa Sarayıce 'de), Galat

Osmanlı;bölüm vardilve normal zbaşlıcaları şu

MehterhCambaZIıTophaneHumbarıTiifekhaıKılıçlıanı

pan ve kullar

Enderun Mektıpılmıştır ve Mi

OSMANlEGITIMCKlasik dönerryaset, ahlak,düzeyde katkDavud-ı Kayszır Bey, Mollala Lütfi, MüeyTaşköprülüzi

MedresedeBuna karşın olu'nun da beliırese sayeslndmesi için, birç

Klasik Şartbusname'sı,oku tu lmuştur.Ispartalı Kıneser yüzyıllanmanlı dünyasıteşekkülündetim yöntemlerğunu temel ililozofu J. J. R()

15. yüzyılMehmet de gıIlmin ve eğitinlikle kişinin kı

17. yüzyılırmesi gereken i

nıdıklan Katiıilmi yöntemle!

ın doğanları-

ek, onlan te-

içeceğim ha-

işleri takip et-

örevleri, Padi-utsal emanet-t Kur'an-ı Ke-

lar kendi için-lebeleri Türk-

rden bazılannıik vb.) üzerinemanlaşırdı.ahat bir şekil-hane için na-en derslerdenIabilen yete-

de gerekse sa-iliyetve sınav-tı. Talebelerin

duğu gibi dev-oğalmaya baş-ya başlamıştır.tir. II. Mahmutlikli memurlanemurları yetiş-n en önemlisihiçbir zaman

de (1909) artık

~

'biprofesyonel'n kavram ve

dana getiriyor-lIk önceleri ta-ardan devşiri-

~

gerekse zihinanlar Enderunlarak i. Muratr Acemi Oğlanda), Edirne Sa-II'nda), İbrahim

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim (l300-1774) 127

Paşa Sarayı (Sultanahmet Meydanı'nda), İskender Çelebi Sarayı (Küçükçekme-ce'de), Galata Sarayı (Galatasaray Lisesi'nin yerinde).

Osmanlı askeri eğitiminde farklı mesleklerde uzman yetiştirmek için birçok altbölüm vardır. Buradan sadece ordunun değil, sarayın ve halkın savaş zamanındave normal zamanlarda ihtiyaç duyduğu meslek sahipleri de yetişirdi. Bunlarınbaşlıcalan şunlardır:

Mehterhane: Askeri müzik eğitiminin verildiği yerdir.Cambazhane: Saray ve ordu için gerekli olan cambaz ve hokkabazlan yetiştirirdi.Tophane: Top döküm ve yapımıyla ilgilenen askeri sınıfı yetiştiren okuldur.Humbarahane: Havan topuyla ilgili uzmanların yetiştiği okuldur.Tüfekhane: Tüfek yapımıyla ve atıcılığıyla ilgilenen askeri okuldur.Kılıçhane: Askerlerin ihtiyaç duyduğu kılıç ve diğer kesici savaş aletlerini ya-

pan ve kullanımını talim eden okuldur.

Enderun Mektebinin devlet ve toplum için önemi nedir? Devşirrne, hangi esaslara göre ya-pılmıştır ve Müslüman çocuklar niçin devşirilmemiştir?

OSMANlı KLASiK DÖNEMiNDE ÖNDE GELENEGiTiMCi VE AHLAKÇıLARKlasik dönem Osmanlı medreselerinde, başta dini ilimler olmak üzere, hukuk, si-yaset, ahlak, felsefe, mantık, matematik, astranomi vb. gibi ilim dallarına yüksekdüzeyde katkı vermiş, önemli eserler yazmış alimler yetişmiştir. Bunların başında,Davud-ı Kayseri, Şeyh Bedreddin, Molla Ferıari, İbn Melek İzzettin Abdüllatif, Hı-zır Bey, Molla Husrev, Hocazade Muslihiddin Mustafa, Sinan Paşa, Ali Kuşçu, Mol-la Lütfi, Müeyyedzade Abdurrahman, Müftü Ali Cernali, İbn Kemal, Kınalızade Ali,Taşköprülüzade, Celalzade Salih, Ebussuud Efendi gibi alimler gelmektedir.

Medresede okutulan temel kaynaklar Arapça olduğu için, Arapça öğrenmek şarttı.Buna karşın dersler Türkçe okunur, eğitim Türkçe yapılırdı. Ekmeleddin İhsanoğ-lu'nun da belirttiği gibi, Türkçenin konınması, gelişmesi ve zenginleşmesi med-rese sayesinde mümkün olmuştur. Ancak Arapçanın ve Farsçanın iyi öğrenilebil-mesi için, birçok klasik eser, dil öğretimi amacıyla talebeler arasında okunmuştur.

Klasik Şark edebiyat ve ahlak dünyasının temel eserlerinden Keykavus'un Ka-busname'sı, Sadi'nin Gülistan ve Bostan'ı Osmanlı medreselerinde uzun süreokutulmuştur. Amasyalı Hüseyinoğlu Ali'nin 1453'te yazdığı Tarikü'l Edeb veIspartalı Kınalızade Ali'nin 1564'te yazdığı Ahlak-ı A.ıai önemli eserlerdir. Bu ikieser yüzyıllarca bütün medreselerde okutulmuş birer ahlak kitabıdır. Bunlar, Os-manlı dünyasının ahlak ve zihniyet dünyasının şekillenmesinde, dünya görüşününteşekkülünde önemli yer işgal etmiştir. Her iki eser, klasik dönem eğitim ve öğre-tim yöntemlerine vurgu yapmasına karşın, modern eğitim yöntemlerinden pek ço-ğunu temel ilke olarak kabul etmektedir. Bu yönüyle 18. yüzyılın büyük eğitim fi-lozofu J.J. Rousseau'nun Emile'iyle benzer noktaları çoktur.

15. yüzyıl mutasavvıflarından Hacı Bayram Veli ve Yazıcıoğlu Ahmed veMehmet de gerek öğretileri gerekse eserleriyle klasik dönemin önemli simalarıdır.Umin ve eğitimin sufi yorumunu yapan bu zatlara göre, eğitimden beklenen önce-likle kişinin kendini bilmesi sonra da hakikati ve Allah'ı tanımasıdır.

17. yüzyılın eğitim, bilim, kültür, sanat ve siyaset sahaları bakımından zikredil-mesi gereken en önemli şahsiyeti şüphesiz Avrupalıların Hacı Halife lakabıyla ta-nıdıklan Katip Çelebi'dir. Başta yazdığı eserler, ilim öğrenme merakı, tercih ettiğiilmi yöntemler ve oluşturduğu kütüphanesiyle şöhret bulan Katip Çelebi, çağdaş-

Osmanlı medreselerindeeğitim dili Türkçedir.Türkçenin korunması,gelişmesi ve zenginleşmesimedrese sayeslnde mümkünolmuştur.

Eğitim Tarihi

Matbaanın geç gelmesineyönelik yaygın söylemyanlıştır. Belki matbaanınyaygın hale gelmemesindenbahsedilebilir.

Matbaanın Müslümanlararasındayaygınlaşmamasının nedeni,geniş halk kitlesinin okumayazma bilmemesi ve din dışıkonulara ilgisizliktir.

lannın çok ilerisinde bir zihniyete ve aydınlığa sahip birisi olarak tanınmıştır. Dö-nemin temel özelliklerini tasvir etmesi, ilim dünyasına ilişkin eleştiriler getirmesi,kendisinden sonra gelen pek çok tarihçiyi etkilemiştir. Medreselere ve ulema çev-relerine ilişkin ilk ve ciddi eleştiriler onunla başlamıştır. Katip Çelebi, ilme, maari-fe, muallime ve öğretmeye geleneksel bir yaklaşım içindedir. Eğitimle ilgili hemenher türlü düşüncesini büyük ölçüde İslami öğretilerin, geleneklerin, Kur'an veHadis'in işaretleri doğrultusunda belirlemiştir.

Klasik dönemin önemli ahlakçılanndan biri de en önemli eseri Künbü 'l-Abrarolan tarihçi, şair, devlet adamı Gelibolulu Mustafa Ali'dir. Medreselerin bozulma-sı söylemini en çok pekiştirenlerin başında gelir. Bundan sonra ise devletin gerile-me nedenirıin temel sebeplerinden biri olarak medreseleri gören Koçi Bey gelir. Oda IV. Murat'a sunduğu meşhur Koçi Bey Risalesi'nde dönemin eğitim uygulama-larını eleştirmiştir. Aynı zamanda devletin resmi tarihçisi de olan Naima ve Atili'nineserleri sadece kronolojik bir eser değil, dönemin eğitimini, müesseselerini ve alim-lerini ve diğer eğitim gelişmelerini anlatması bakımından önemlidir. Şair Nabi'ninoğlu için yazdığı Hayriye, tam bir maarif ve ahlak klasiğidir. Halk arasında çokokunan kitaplardan biri olması bakımından Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın Mari-fetname eseri de Osmanlı eğitim klasiklerinden biridir.

OSMANLı'YA MATBAANıN GELMESI VE ıBRAHIMMÜTEFERRiKAOsmanlı devlet ve toplumunun modernleşme sürecine girişinde önemli adımlar-dan biri, İbrahim Müteferrika Cl674?-1747) marifetiyle matbaanın getirilmesi ve ilkdefa Müslüman biri tarafından kitap basımının yapılmaya başlanmasıdır cl 728).Yaklaşık 250 sene önce Almanya'da icat edilen matbaanın bu kadar geç bir tarih-te Osmanlı'ya intikali, geri kalma, duraklama ve çöküş gibi metaforların güçlü veyaygın söylemlerinden birini oluşturmuştur. Buna ilave olarak ulemanın matbaayakarşı çıkması, hattatların isyanından korkulması gibi tarihi ve sosyolojik gerçekliktaşımayan söylemler ise sürekli vurgulanmıştır. Tam aksine ulemanın başı Şeyhü-lislam "hayırlı bir icat" diyerek matbaaya onay vermiştir. Matbaanın kitap basımın-da haklı sebeplere dayanarak dini kitaplar için bir sınırlama getirilmiş olsa da di-ğer alanlarda basım yapılması için hem saray hem de ulema teşvikkar olmuştur.Hattatların işsiz kalması gibi bir durum da söz konusu değildir.

Konu hakkında yapılan çağdaş araştırmalar artık yukarıdaki olumsuz ve temel-siz söylemlerin hiçbir değerinin olmadığını ortaya koymuştur. Matbaa icat edilme-sinden kısa bir süre sonra Yahudi ve Rumlar eliyle İstanbul'da kullanılmaya baş-lanmıştır. İtalya'da erken tarihlerden itibaren Arap harfli basımlar yapılmaktadır. Şuhalde matbaanın geç gelmesi değil, belki de yaygın hale gelmemesi gibi bir sorun-dan bahsedilebilir. Bununla birlikte her ne kadar İbrahim Müteferrika 1728'de ilkeserini, vefatına kadar da, 17 kitap C23cilt) basmışsa da 1890'lara kadar seri kitapbasımcılığında ciddi gelişme yaşanmamıştır. Müteferrika, bastığı birçok kitabı dasatamamıştır. Matbaanın geç gelmesinin bir nedeni varsa o da büyük Osmanlı ta-rihçisi Halil İnalcık'ın da belirttiği gibi, "o dönemde geniş halk kitlesinin okumayazma bilmemesi ve din dışı konulara ilgi du ymaması dır. "

Müteferrika, Tarih, Coğrafya, Lügat, Tıp, Hikmet (felsefe), Hey'et (astro-nomi), MesaIik (Meslek) ve MemaIik (Coğrafya) kitapları basmıştır. İlk basılankitabın medrese talebeleri arasında sıkça kullanılan bir sözlük (Cevheri'nin Vanku-lu Lügati) olması önemlidir. Sözlüğün fiyatı makul tutulmaya çalışılması, o dönemiçin hayli pahalıdır. Müteferrika, sosyal ve fen bilimleriyle ilgili farklı kitapları ilkdefa basmıştır. Bu yönleriyle de o önemli bir Osmanlı eğitimeisi sayılabilir.

Matbaanınımesi hangi

OSMArOKULLOsmanlı Dbir devleti i

lar uzun sühudiler, Enlar devletinda farklı m

Bu toplgönüllüce]lar, bu topıkilde yaşajDevleti farlni nesillerele etmemişıve sorunlar

Osmanlinançlannıfarklı seviyeları okullar.nitelikte okve öncelikibir şekildenin sağladı]aliyetler içiıyan ayrılıkçkisi yadsına

Osmanlıfarklı şehir]yanlara, Rurnilere ait ınsek düzeyleokul buluntanbul'un f(faaliyet geokullan fetialiyetine deBunlar araRum Mektezeyli bir okda Latince, imitoloji, tıp,luyordu. Budı. Ancak IIsuçüstü anla

nıştır. Dö-getirmesi,ılemaçev-ne, maari-~ilihemenüır'an ve

~ü'l-Ahrarbozulma-ıtin gerile-:y gelir. Oıygulama-e Aw'ninıi ve alim-"Nabi'ninsında çok'nın Marl-

iM

i adımlar-ıesi ve ilkır (1728).bir tarih-güçlü ve

matbaayagerçeklikışı Şeyhü-i basımın-Isa da di-olmuştur.

ve temel-ıt edilme-naya baş-ktadır. Şuoir sorun-728'de ilkseri kitapkitabı daman1ı ta-1 okuma

t (astro-( basılani Vanku-) dönemıpları ilkr.

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim (1300-1774) 129

Matbaanın Osmanlı'y geç geldiğine dair yaygın kanaat doğru mudur? Matbaanın geç gel-mesi hangi sebeplerle açıklanabilir?

OSMANLı KLASiK DÖNEMiNDE AZıNLıK VE YABANCIOKULLARıOsmanlı Devleti, kuruluşundan sonuna kadar, hiçbir zaman sadece Müslümanlarınbir devleti olmamıştır. Devletin çatısı altında çok farklı millet ve dinlerden topluluk-lar uzun süre yaşamışlardır. Daha devletin kurulmasından itibaren, Hristiyanlar, Ya-hudiler, Ermeniler, Rumiar, Keldaniler, Süryaniler, Yezidiler gibi gayrimüslim unsur-lar devletin tebaasını oluşturmuştur. Özellikle Balkanların fethinden sonra çok sayı-da farklı mezheplerden Hristiyan topluluklar da Osmanlı halkını oluşturmuştur.

Bu topluluklar, son zamanlara kadar Osmanlı Devleti'ni kendi devletleri olarakgönüllüce kabul etmişler, vergi vermişler, devlette memur olmuşlar, ticaret yapmış-lar, bu topraklarda özgürce seyahat etmişlerdir. Böylece huzurlu ve güvenli bir şe-kilde yaşayarak etnik ve dini mensubiyetlerini rahatça korumuşlardır. OsmanlıDevleti farklı dinlerden olan tebaasına kendi kültürlerini korumak, yaşamak ve ye-ni nesillere aktarmak konusunda büyük bir özgürlük tanımış, asla onlara müdaha-le etmemiştir. Hatta kendi hukuk sistemlerini uygulamaları için imkanlar tanınmışve sorunlarını kendi aralarında çözmüşlerdir.

Osmanlı toplumunu oluşturan gayrimüslim cemaatler kendi kültür, gelenek veinançlarını çocuklarına öğretebilmek için, baştan beri Müslüman okullarına benzerfarklı seviyelerde okullar açmıştır. Osmanlı tebaasından olan bu cemaatlerin açtık-ları okullara aZınIık okullan denir. Azınlık okulları, yakın dönemlere kadar dininitelikte okullardı. Burada gayrimüslim cemaatin dili, dini ve gelenekleri öğretilirve öncelikle din adamı yetiştirilirdi. Böylece azınlıklar inanç ve kültürlerini canlıbir şekilde yüzyıllarca yeni nesillerine aktarabilmişlerdir. Ancak Osmanlı Devleti-nin sağladığı serbestlik ve hoşgörü, azınlıkların zaman zaman devlet için zararlı fa-aliyetler içine girmelerine de sebep olmuştur. Özellikle 18. yüzyıldan sonra başla-yan ayrılıkçı, milliyetçilik, bölücülük ve bağımsızlık hareketlerinde bu okulların et-kisi yadsınamaz.

Osmanlı Devleti'ninfarklı şehirlerinde Hristi-yanlara, Rumiara ve Erme-nilere ait ilk, orta ve yük-sek düzeyleri olan birçokokul bulunmaktaydı. İs-tanbul'un fethinden öncefaaliyet gösteren Rumokulları fetihten sonra fa-aliyetine devam etmiştir.Bunlar arasında FenerRum Mektebi yüksek dü-zeyli bir okuldu ve bura-da Latince, felsefe, teoloji,mitoloji, tıp, matematik, astranomi, retorik, diyalektik, müzik gibi bilimler oku tu-luyordu. Buradan yetişenlerden bazıları saraya tercüman (dragoman) olarak alınır-dı. Ancak II. Mahmut Dönemi'nde ihanet ettikleri, isyancılarla iş bilirliği yaptıklarısuçüstü anlaşılınca devlet kendi Tercüme Bürosunu kurdu (1821).

Osmanlı Devleti'ningayrimüslim tebasının açtığıokullara azınlık okullarıdenir.

Üstten bakıldığındakanatlannı açmışheybetli bir kartatgörünümündekiFener Rum Okulu.

130 Eğitim Tarihi

Osmanlı Devletitopraklarında tebaasıolmadıgı halde yabancıdevletlerin misyonerlikamaçlı açtıkları okullarayabancı okulları denmiştir.

Rumlarla birlikte Ermeniler, Yahudiler ve diğer gayrimüslimlerin de ilk, orta veyüksek düzeylerde okulları vardı. Daha çok dini nitelikteki bu okulların sayıları za-manla değişiklik göstermiştir. Azınlık okullarının eğitim kalitesi, 19. yüzyıla gelin-ceye kadar çok da ileri düzeyde değildi. Ancak bu tarihlerden sonra onlar eğitimeaşın önem verdiler ve nitelikli eğitim ortamları meydana getirdiler.

Osmanlı klasik ve modem dönem eğitiminin en önemli sorunlarından biri ya-bancı okullandır. Yabancı okulları, Osmanlı Devleti içinde doğrudan bir halk ta-banı olmayan yabancı devletlerin farklı amaçlarla açmış oldukları okullardır. Bilin-diği üzere Kanuni Sultan Süleyman gücünün doruğunda iken başta Fransa'ya da-ha sonra da diğer Avrupa devletlerine birtakım ayrıcalıklar (kapitülasyon) tanımış-tı. Her ne kadar kapitülasyonlar ticari ve hukuki bir içeriğe sahipse ve eğitimle il-gili bir madde yoksa da yabancı okulları kapitülasyonlara dayanılarak açılmıştır.

tık yabancı okul 1583'te Galata'da Fransız Cizvitleri tarafından açılmıştır. Bu ta-rihte 5 Cizvit rahip İstarıbul'a gelmiş ve Saint-Benoit kilisesine yerleşerek, buradaCizvit tarikatının esaslarını öğreten bir okul meydana getirmişlerdir. Bundan kısa birsüre sonra yine Fransızlar tarafından Galata'da Saint-Georges kilisesinde ikinci biryabancı okul daha açılmıştır. Bu tarihlerden sonra çok az yabancı okul açılmasınakarşın, II. Mahmut Dönemi'nden itibaren ise yabancı okul sayısı Çığgibi büyümüştür.

Yabancı okullar 20.\ yüzyıla gelinceye kadar te-

mel hedef olarak, Osman-lı Devleti içindeki gayri-müslim sınıfları etkilerne-yi amaç edinmiştir. Protes-tan misyonerler öncelikliolarak Ermenileri kendi-lerine hedef kitle olarakbelirlemiştir. Bunun ya-nında Anadolu'daki diğeretnik ve dini azınlıklar dahedef kitleler arasında yeralmıştır. Bu azınlıkların ta-

rih ve kültürlerinin canlandırılması için büyük gayret sarf edilmiş, antik diller can-landınlmaya çalışılmıştır. Bu okulların en meşhurları Amerikalıların Merzifon, Tar-sus, Harput ve İstanbul'da açtıkları okullardır. Bunlar arasında daha sonra Boğazi-çi Üniversitesine dönüşecek olan Robort Kolej'in büyük bir önemi vardır. Misyo-nerlerin Osmanlı topraklarındaki okul açma mücadeleleri sırasında özellikle Hris-tiyan mezhepleri arasında yoğun tartışmalar, hana çatışmalar yaşanmıştır. Her nekadar yabancı okul faaliyetlerinin nihai hedefi Müslüman Türkler olsa da 20. yüz-yıla kadar doğrudan bir etkileme söz konusu olmamıştır. 19. yüzyılın sonlarındaOsmanlı Devleti sınırları içinde sadece Amerikalıların açtığı okul sayısı 500'e yakın-dır. Bunun yanında İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya, Rusya ve İran okullar aç-mıştır. Her ne kadar yöntem, yeni bilgiler, eğitim araç ve gereçleri gibi konulardaOsmanlı eğitiminin modernleşmesine olumlu katkıları olmuşsa da bu okullarıneğitim sistemleri, zihniyetieri, faaliyetleri büyük ölçüde Türkiye ve Müslümanlariçin zararlı olmuştur. Son yüzyıldaki gelişmeler, bu okulların hedefledikleri konu-larda büyük yol aldıklarını göstermektedir.

Istanbul'da açılanilkyabancı okulSaint Beneoit Lisesi.

Özet

o Osmı~ kmdc

sındaOsmanemi'

döneılangıçkuru lı

şundaturu In

üzerintır. O~

sındar.

gün bAncak

tim yaortayarine dKlasikgın egi

nru de

o Klasik,~ egitim'

ıimin uKlasik i

dan de'kanizmdır. Buı

ler, ribsler, katalim-ed

mektedrine iliır

konulargöre yöpersonelılık gös

yatında

nışlan bı

larla sa~lukla üo

lk, orta vesayılan za-'Yıla gelin-lar eğitime

ın biri ya-ıir halk ta-

rdır. Bilin-

nsa'ya da-ı) tanırrıış--ğirirrıle il-

çılmışnr.

ıtır. Bu ta-ık, buradaın kısa bir~ikinci bir

ıçılmasına

yümüştür.

ullar 20.~kadar te-

c,Osman-eki gayri-etkileme-ir. Protes-

önceliklieri kendi-

le olarakmurı ya-laki diğernlıklar da

ısında yerıkların ta-

filler can-ifon, Tar-a Boğazi-If. Misyo-ikle Hris-r. Her ne

ı20. yüz-)nlarında)'e yakın-

«ıllar aç-

onulardaokullannlümanlaren konu-

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Egitim (1300-1774) 131

ÖzetOsmanlı klasik dönemi egitim kurumları hak-kında genel bilgiler edinmek ve bu kurumlar ara-sında belli kategoriler oluşturabilmekOsmanlı klasik dönemi denildiğinde, Fatih Dö-

nemi'nden 18. yüzyılın son çeyreğine kadar olan

dönem anlaşılır. Osmanlı devlet yetkilileri baş-

langıçtan itibaren ilrne, ilim adamlarına ve ilmikuruluşlara önem vermişlerdir. Devletin kurulu-

şundan itibaren ilk Osmanlı medreseleri de oluş-turulmaya başlanmıştır. Selçuklu egitim mirası

üzerinde iyileştirmeler ve yenilemeler yapılmış-tır. Osmanlı egitim tarihinde devletin kurulma-

sından Fatih Sultan Mehmet zamanına kadar öz-

gün bir üslup ve yapının geliştiği söylenemez.

Ancak bu tarihten sonra Osmanlı'ya özgün egi-tim yapılan, teşkilatı ve egitim öğretim yöntemi

ortaya çıkmıştır. Bu süreçte Osmanlı medresele-rine daha çok dışardan alimler davet edilmiştir.Klasik dönem Osmanlı egitiminde örgün ve yay-

gın egitim kurumlan gelişmiş ve bunlar varlıkla-nnı devletin sonuna kadar devam ettirmiştir.

& Islam ve Osmanlı egitim tarihinin en önemli ku-~ rumu olan medreseler ve bu kurumların çeşitle-

ri, işleyişleri, okutulan bilimler, gerilemeleri gibikonularda farklı yorumlara ulaşmak, Türk egi-tim tarihinin özgün Ieurumların fareına varmakOsmanlı egitim sisteminin en önemli kurumu

medresedir. Medresenin altyapısı konumundailköğretim düzeyinde sıbyan/mahaller mektep-

leri vardır. Bu kurumlarda temel İslami bilgileryanında basit düzeyde yazı ve matematik de öğ-

retilirdi, Kız ve erkeklerin birlikte glttiği sıbyan

mektebi hemen her mahallede bulunurdu. Bel-li bir planı, programı yoktu, çoğu bir vakfa bag-lıydı. Burada çalışkan, zeki talebeler medreseyegönderilirdi.

Bütün medreseler bir vakfa bağlıdır. Fatih ve Ka-

nuni döneminde gelişmişler, alt bölümleri oluş-muş ve ihtisas medreseleri (sadece tıp egitim veöğretimi yapan Darüşşifa ve Darüttıp, Kur'an'ınokurırnası ve ezberlerırnesirıi sağlayan Darülkur-

ra, Hadis araştırmalan yapan Darülhadis) kurul-muştur. Medresenin temel amacı, İslami ilimleri

en üst düzeyde öğreterek, toplumun yararına

surırnaktır. Bu amaca ulaşmak için temel İslamiilimierin (Usul-i fıkıh, tefsir, hadis, kelarn) yanın-

da aklı ilimler (matematik, felsefe, fizik, asırono-mi) de okutulmuştur.Medresede en önemli kişi müderristir. Onun da-nişmend adında yardımcılan vardır. Uzun yıllardevam eden medrese egitimini tamamlayanlar al-tında müderrisin imzası bulunan icazetndme alır-

lardı. Medreseden mezun olanlar, kadı, müderris

ve üst düzey devlet bürokrasisinde memur olabi-lirdi. Müderrislerin memleketleri çok değişikti.

Medresede temel öğrenme yöntemi ezberdi. Bu-

nun yanında tartışma, müzakere, etkili konuşmagibi yöntemler de uygulanırdı. Temel kitaplarciddiyetle okunur hatta ezberlenirdi. Medresedesıkı bir Arapça öğretimi yapılırdı ama egitim dili

Türkçeydi. Medrese mezunları İslami eserlerindili Arapçayı çok iyi bilmek zorundaydılar. Bu-nun yanında fen bilimleriyle de ilgilenenler olur-du. Fen bilimleri ve felsefe 17. yüzyıla kadar med-reselerde etkili bir şekilde öğretilirken bu tarih-

lerde sonra zayıflamıştır.

_ Klasik dönem Osmanlı egitim tarihinde 'yaygın~ egitim" kurumları, burada görev yapanlar ve eği-

timin temel niteliği hakkında bilgiler edinmekKlasik dönem Osmanlı egitim hayatında doğru-

dan devlet eliyle olmayan, kendine özgü bir me-kanizmayla varlığını devam ettiren kurumlar var-

dır. Bunların başında, camiier, tekke ve zaviye-ler, ribatlar, hanlar, kervansaraylar, kütüphane-

ler, kahvehaneler, kitapçılar ve sahaf çarşıları,alim-edip-şair ve devlet adamlarının evleri gel-mektedir. Bu merkezler, bütün toplum kesimle-

rine ilim, kültür, ticaret, sanat, ahlak, gelenek vb.konularda hizmet sunardı. Her birinin kendine

göre yöntemi bulunurdu. Yine bu kurumlarınpersonel ve teşkilat yapılan da biri birinden fark-lılık gösterebilirdi. Osmanlı toplumu günlük ha-

yatında nasıl davrarıacağına dair bilgi ve davra-

nışları büyük ölçüde bu kurumlarda informal yol-larla sağlardı. Buralardan faydalanmak çoğun-

lukla ücretsizdi ve isteğe bağlıydı.

132 Eğilim Tarihi

Medreselerin temel amaçları, yaptıklan hizmet-ler ve bozulma nedenleri hakkında yeni yorum-lara ulaşmak17. yüzyılın başlarından itibaren siyasallaşma, ik-tidarın medreseleri kontrolü altına alması ve akli

ilimlere verilen önemin azalması nederıleriyle ge-rileme ve bozulma hızlanmıştır. Medreselerin ge-

rilemesinin en yaygın sebeplerinden biri, usulsüzatamalar, hak etmeyerılerin üst mevkilere gelme-si, kayırma ve rüşvet olarak sayılmaktadır. Bunun

yanında talebe isyanları, vakıf idaresinin bozul-ması da etkili olmuştur. Ancak bu dönemde dev-letin diger bütün kurumlarında bir bozulma mey-

dana gelmiştir. Medreseler, asli görevi olan İslamiilirrıleri son arılarına kadar başarılı bir şekilde öğ-

retmişler ve topluma da hizmet etmişlerdi. Mo-derrıleşme döneminde devlet ve toplumun ihti-yaçları ve dünya düzerıleri köklü olarak değişme-

ye yüz tuttuğu için, medreseler bu yeni düzeneuyarnamış, yerlerine yeni okullar açılmıştır.

Osmanlı egitim tarihinin özgün kurumlanndanbiri o/an Enderurı Mektebinin yanında azın/ıkve yabancı okullar hakkında ön yargı/ann öte-sinde doğru bilgi/ere u/aşmakOsmarılı Devleti'nde örgün egitim kurumları ara-

sında en önemlilerinden biri kuşkusuz bir Saray

Okulu olan Enderun Mektebidir. II. Murat Döne-mi' nde oluşan bu okul devletin yıkılışına kadarvarlığını sürdürmüştür. Enderun'a belli aralıklar-

la titiz ve kayıtlı halde devşirme usulüyle talebealınırdı. Müslüman çocukların devşirilmemesininTürk devlet idare geleneği ve devletin gayrirnüs-

lim nüfus yapısıyla yakından ilgisi vardır. Devşi-rilen gayrimüslim çocukları sıkı bir egitimden ge-

çirildikten sonra en yetenekli, zeki ve dürüstolarılar saraya alınır farklı ilimler ve sanatlar öğ-

retilirdi. Saray içinde uygulama yaparlar ve son-ra devlete hizmet ederlerdi. Burılar arasında çok

sayıda sadrazam, beylerbeyi, baş mimar, kazas-ker vb. yetişmiştir.Bünyesinde çok farklı din ve etnik kökenden top-

lum barındıran Osmanlı Devleti sadece Müslü-marıların devleti degildir. Gayrimüslirrıler devlet

içinde önemli bir yer tutar. Osmarılı Devleti için-

de belli bir tabanı olan toplumların kültürleriniyaşatmak için açtıkları okullara azınlık okullandenir. Ermeni, Rum, Hristiyan, Yahudi, Süryani

okulları gibi. Farklı düzeylerde okullar açan azın-lıklar istedikleri eğitimi rahatlıkla vermişlerdir.16. yüzyıldan itibaren ise Osmarılı Devleti sınır-

ları içinde toplumsal bir tabanı olmadığı haldeyabancı devletlerin açtıkları okullar vardır ki bun-lara yabancı okullan denir. Fransız okullan, Al-man okulları, Amerikan ve İngiliz okulları gibi.

İstanbul'da ilk yabancı okulu lS83'te Fransız Ciz-vitleri kurmuştur. Bu okullar uzun süre dini egi-

tim vermişlerdir. Özellikle II. Mahmut Döne-mi'nden sonra çoğalmaya ve devlet için tehlikeliolmaya başlamışlardır.

a Klasik dönem Osmanlı eğitimcileri ve bırahtıhla-W n miras hakkında somut bilgiler edinmek

Klasik dönem Osmanlı egitiminde medreseler-

den, Enderun'dan ve askeri okullardan çok sayı-da büyük İslam alimi, şair, hukukçu, edip, devlet

adamı, asker, mimar, matematikçi vb. yetişmiştir.Burılar arasında en önemlilerinden biri ilk Müs-lüman matbaacı İbrahim Müteferrika'dır. Matbaa-nın geç geldiğine dair yaygın bilgi doğru degil-

dir. Matbaa İstanbul'da 1492'den sonra Yahudive Ermeniler tarafından kullanılıyordu. Müslü-manlar arasında okuma yazmanın düşüklüğü,

okuma alışkanlığının ve dünyevi konulara ilginin

azlığı nedeniyle matbaa yaygınlaşmamıştır. Mü-teferrika başta sözlük olmak üzere, dünyevi ko-nularda birçok kitap basmıştır.Klasik dönem Osmarılı egitiminde önemli olan-

lardan bazıları şurılardır: Ah/ak-ı ;ı/a-i kitabıylaKınalızade Ali, Tarikü'l Edeb eseriyle de Amas-yalı Hüseyinoğlu Ali meşhurdur. Hacı Bayram

VeLI, Yazıcıoğlu Ahmed ve Mehmet, Erzurumluİbrahim Hakkı tasavvuf alanında önde gelen eği-

timcilerdir. 17. yüzyılın meşhur ahlakçılarındanve egitimcilerinden biri Künbü 'l-Abrar adlı ese-

riyle tarihçi, şair, devlet adamı Gelibolulu Musta-fa Aıi'dir. Koçi Bey, Naima, Ataı, Şair Nabi deegitim ve ahlak konularında önde gelen isimler-dendir. Bu dönemin en önerrıli alirrılerinden biri

kuşkusuz Avrupalıların Hacı Ha/ife lakabıyla ta-

nıdıkları Katip Çelebi'dir. Çelebi, gerek yazdığı

eserler gerekse ilme, devlet ve toplum hayatınagetirdiği eleştirilerle dönemin en önemli alirrıle-

rinde n biridir.

Kendin1. Aşağıdı

tim sistemi

a. Kal

b. Me(c. End

d. Sahe. Dar

2. Aşağıda

nin özellik!a. Henb. Küçıc. Basİd. Belli

vard

e. Med

3. Bir medt

renmeye ba:si gereken d

a. Hencb. DiVAc. Mantd. Hadis

e. Felse

4. Aşağıdak

amacıdır?a. Akli ilb. Felsef

c. Temeld. Hadis

e. Tarih'

5. Klasik dön

lık medreselea. llL.Sul

b. II. Sul!

c. Fatih S

d. Yavuz

e. Kanun

Uaraçan azın-vermişlerdir.

Devleti sınır-lmadığı halde

vardır ki burı-iz okulları, Al-

okulları gibi.'te Fransız Ciz-süre dini eği-

ahmut Döne-

et için tehlikeli

. ve bıraktıkia-edinmeke medreseler-

dan çok sayı-

U, edip, devlet'vb. yetişmiştir.n biri ilk Müs-

a'dır. Matbaa-i doğru değil-

sonra Yahudiyordu. Müslü-m düşüklüğü,

onulara ilginin

mamıştır. Mü-, dünyevi ko-

e önemli olan-Ala-i kitabıylariyle de Amas-

. Hacı Bayram

r.et, Erzurumlu

rnde gelen eği-

~

hlakçııarındanbrar adlı ese-

Iibolulu Musta-

~

"Şair abi degelen isimler-

. erinden biri

relakabıyla ta-gerek yazdığı

plum hayatınaönemli alimle-

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim (1300-1774) 133

Kendimizi Sınayalım1. Aşağıdakilerden hangisi klasik dönem Osmanlı egi-tim sistemirıde yaygın egitim kurumlanndan biridir?

a. Kahvehanelerb. Medreselerc. Enderun Mektebi

d. Sahn-ı Seman

e. Darüşşifa

2. Aşağıdakilerden hangisi mahalle/sıbyan mektepleri-

nin özelliklerinden biri değildir?a. Hemen her mahallede bulunurb. Küçük yaştaki kız ve erkekler birlikte giderlerc. Basit düzeyde dini bilgiler öğretilir

d. Belli bir planı, programı ve üst denetim birimi

vardıre. Medreselerin alt düzeyinde bir okuldur

3. Bir medrese talebesinin yüksek düzeyli ilimieri öğ-

renmeye başlamadan önce çok iyi bir şekilde öğrenme-si gereken ders/konu aşağıdakilerden hangisidir?

a. Hendese, matematik

b. Dil/Arapçac. Mantık, tartışma

d. Hadis, tefsir

e. Felsefe, edebiyat

4. Aşağıdakilerden hangisi genel medreselerin temel

amacıdır?a. Aklı ilimIeri ileri düzeyde öğretmek

b. Felsefi konularda çalışmalar yapmakc. Temel İslami ilimieri ileri düzeyde öğretrnek

d. Hadis ve tefsir alanında öğretim yapmake. Tarih ve edebiyat alanında uzmanlar yetiştirmek

5. Klasik dönem Osmanlı eğitiminde ilk ihtisas/uzman-lık medreseleri hangi Padişah dönemirıde kurulmuştur?

a. III. Sultan Muratb. II. Sultan Beyazıtc. Fatih Sultan Mehmet

d. Yavuz Sultan Selime. Kanuni Sultan Süleyman

6. Medrese talebelerinin üç aylarda (Recep, Şa'barı, Ra-mazan) köy ve kasabalara gidip dini hizmet yaparak

staj/uygulama yapmalanna ne ad verilir?

a. Vaaz etmekb. Hutbe okumakc. Müzakere yapmakd. Cerre çıkmak

e. lcazet almak

7. Aşağıdakilerden hangisi, medreselerin bozulma se-bepleri arasında gösterilenlerden biri değildir?

a. Müderrisleri Şeyhülislam'ın atamasıb. Beşik uleması geleneğinin ortaya çıkmasıc. Aklı ilimiere ilginin azalması

d. Talebe isyanları ve karışıklıklar

e. Devletin diğer kurumlarının da bozulması

8. Aşağıdakilerden hangisi Enderun Mektebi'nin temel

özellikleri arasında yer almaz?a. Enderun'da farklı meslekler öğretilirdi

b. Devşirme usulü uygulanırdıc. En yetenekliler saraya alınırdıd. Müslümanlardan devşirme çok az yapılırdı

e. Enderun Mektebi her eyalette bulunurdu

9. Aşağıda Osmanlı klasik dönemi eğitimci ve ahlakçı-larıyla en önemli eserleri arasında yapılan eşleştirmeler-

den hangisi yanlıştır?a. Amasyalı Hüseyinoğlu Ali - Tarikü 'I Edep

b. Kınalızade Ali - Kabusndmec. Gelibolulu Mustafa Ali - Künhü 'I Ahrard. Erzurumlu İbrahim Hakkı - Marifetndrne

e. Şair Nabi - Hayriye

10. Aşağıdakilerden hangisi matbaanın Müslümanlar ta-rafından geç kullanılmaya başlamasının temel sebebidir?

a. Şeyhülislam'ın ve alimlerin karşı çıkmasıb. Paclişahın karşı çıkması ve yerıiliğe izin verme-

mesic. Genel halkın okuma yazma bilmemesi ve kitaba

ilgisizlik.d. Kirapçıların ve sahafların karşı gelmesie. Gerekli teknolojinin ve ekonomirıin olmaması

134 Eğitim Tarihi

Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarıı. a Yarııtırıız yanlış ise "Osmanlı'da Yaygın Egitim

Kurumlan" konusunu yeniden gözden geçiriniz.2. d Yanıtınız yanlış ise "Mahalle/Sıbyan Mektebi"

konusunu yeniden gözden geçiriniz.3. b Yanıtınıı yanlış ise "Osmanlı Örgün Egitim Ku-

rumları, Medreseler" konusunu yeniden göz-den geçiriniz.

4. c Yanıtınız yanlış ise "Medreselerin Amacı ve ög-retilen İlimler" konusunu yeniden gözden ge-çiriniz.

5. e Yanıtınız yanlış ise "Fatih ve Kanuni DönemiOsmanlı Medreseleri" konusunu yeniden göz-den geçiriniz.

6. d Yanıtınız yanlış ise "Medresede Egitim ve Öğre-

tim Yöntemleri" konusunu yeniden gözden ge-çinniz.

7. a Yanıtınız yanlış ise "Medreselerin Bozulması"konusunu yeniden gözden geçiriniz.

8. e Yanıtınız yanlış ise "Enderun Mektebi" konusu-nu yeniden gözden geçiriniz.

9. b Yanıtınız yanlış ise "Osmanlı Klasik DönemindeÖnde Gelen Eğitimeller ve Ahlakçılar" konusu-nu yeniden gözden geçiriniz.

10. c Yanıtınız yanlış ise "Osmanlı'ya Matbaanın Geç

Gelmesi ve İbrahim Müteferrika" konusunu ye-niden gözden geçiriniz.

Sıra Sizde Yanıt AnahtarıSıraSizde 1Klasik dönem Osmanlı egitim sisteminde yaygın egitimkuruınlan şunlardır: Camiler, mescitler, ribat, tekke, za-

viye, kervansaray, ahi teşkilatlan, loncalar, kütüphane-ler, sahaflar ve kitapçı dükkanları, alim ve devlet adam-

larının ev konak ve sarayları ile kahvehaneler. Buralar-da insanlar, temel dini bilgiler yanında günlük hayattaihtiyaç duyduğu bilgi, davranış ve kültür unsurlarını öğ-

renirdi. Her kururnda egitim veren farklı kimseler var-dır. Camide imam ve müezzin, tekkede şeyh,ticarette

kethüda ve ustalar. kütüphanede hafız-ı küttap vd.

SıraSizde 2Sıbyan mektepleri ilköğretim düzeyinde okullardır. Her

isteyen çocuğunu gönderebilirdi. Hemen her mahalledebulunur, kız ve erkekler karışık okur ve basit düzeydedini bilgiler öğretilirdi. Bunun yanında yazı ve matema-tik de öğretilirdi. Belli bir plan ve programı yoktu. Bu

bakımdan geleneksel bir okul sayılır. Başarılı çocuklarmedreseye gönderilirdi. Fatih Dönemi'nde sıbyan mek-tebi hocası yetiştirmek için girişimler yapılmıştır.

SıraSizde 3Medresenin temel amacı İslami ilimleri en yüksek dü-

zeyde öğretrnek ve zamanın gereklerine göre toplu-

mun sorunlarına çareler üretmektir. Bu amaçla medre-selerde iki tür ders okutulmuştur. Öneellikle üst düzeydini dersleri okuyabilmek için araç dersler: Dil, gramer,mantık, retorik ve koltuk dersleri olarak bilinen, mate-matik, geometri, astronomi sağlık bilimleri vb. İkinciolarak ise temel İslami iliınler, fıkıh, tefsir, hadis ve ke-

lam. Her medrese bir vakfa bağlıydı ve temel gereksi-nimler buradan karşılanırdı.

SıraSizde 4Fatih Dönemi'nde Osmanlı medreselerinde köklü dö-nüşümler yaşanmıştır. Esaslı bir hiyerarşi oluşmuş vesekiz aşamalı sistem kurulmuştur. Kanuni Dönemi'ndesadece belli derslerin okunduğu ihtisas medreseleri ku-rulmuştur. Bunlar en üst düzey medreseler olmuştur.Medresedeki öğrenme yöntemi ezberdir. Ama bunun

yanında birlikte çalışma, tartışma, sorgulama ve akranöğretimi yöntemleri de sıkça kullanılmıştır. Öğretimde

müderris esastır ve klasik eserlere bağlı bir ders yapılır-dı. Bu eserler üzerine "şerh, haşiye, talik" adında özgünkatkılar ve eleştiriler getiren kitaplar yazılmıştır.

Sıra Sizde 5Medreselerin geri kalması devletin diger kuruınlarının da

bozulmasına paraleldir. Siyasal iktidann kontrolü, rüşvetve kayırına, hak etmeyenlerin makaınlara getirilmesi, ak-

li iliınlere gerekli değerin verilmemesi, talebe isyanları,

tembellik en temel sebepler arasında sayılabilir.

SıraSizde 6Enderun Mektebi ülke sırurları içinde en yetenekli in-sanların seçilip, devlet hizmetine alındığı üst düzey sa-rayokuludur. Bu sayede çok yetenekli insanlar değer-

lendirilmiştir. Devşirme sıkı kurallara göre yapılmıştır.Gönüllülük esastır ve her devşirme kayıt altındadır.

Müslüman çocukların devşirilmemesinin temel sebebihanedana güçlü Türk ailelerinin rakip çıkması ihtimali-dir. Diger bir sebep, gayrimi.islimlerin devlete daha sağ-lam bağlanmalarıru sağlamaktır.

Sıra SizdeMatbaanınreceli bir ybasım yapıgeç kullanhalk kitlesinulara ilgikusu ya cıa

ların, tarihs

YarariaıAkgündüz.

sistemi: .Aksoy, Ö. (

tebleri ünik Üniv

Akyüz. Y. (2009. Al

Baltacı, C. (1

teşkilat, j

Baykal,t. H.

Halk BasBilge, M. (19

biyat FakCihan, A. (19

İçinde olTürkiye 'i

Ergin. O. N.Matbaası.

GÜndüz,M.(:ğu Batı Y.

Hızlı, M. (199sik döner,Üniversite

İhsanoğlu, E.

safhası. BElnalcık, H. (21

(1300-160(Kredi Yayı

İzgi, C. (1997)

tanbul: İz'Kara, 1. (2011

başiye mesYayınlan.

Kara, 1. ve Bir

rakmaballyırılan.

çocuklarzan rnek-r.

csek dü-

e toplu-i medre-st düzeygramer,n, mate-

). Ikinci

s ve ke-

gereksi-

klü dö-

muş veemi'nde'Ieri ku-muştur.

bunun~ akran'etimdeyapılır-

özgün

ının da

rüşvetesi, ak-'anları,

kli in-

ey sa-Jeğer-

ruştır.dadır.

ebebiirnali-] sağ-

4. Ünite - Osmanlı Klasik Döneminde Eğitim (1300-1774) 135

SıraSizde 7Matbaanın Osmanlı toplumuna geç gelmesi söylemi gö-

receli bir yorumdur. Zira 1492'den itibaren ıstanbul'dabasım yapılmaktadır. Müslümanlar arasında matbaanın

geç kullanıma girmesinin sebebi, "o dönemde genişhalk kitlesinin okuma yazma bilmemesi ve din dışı ko-

nulara ilgi duymamasıdır." Hattatların işsiz kalma kor-kusu ya da alimlerin yerıiliğe karşı gelmesi gibi yorum-

ların, tarihsel ve sosyolojik gerçekliklerle ilgisi yoktur.

Yararlanılan KaynaklarAkgündüz. H. (1997). Klasik dönem osmanlı medrese

sistemi: Amaç-yapı-işleyiş. Istanbul: Ulusal yayınları.

Aksoy, Ö. (1968). Osmanlı devri istanbul sıbydn mek-tebleri üzerine bir inceleme. İstanbul: Istanbul Tek-nik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Yayınları.

Akyüz. Y. (2009). Türk eğitim tarihi M.Ö. 1000-M.S.2009. Ankara: PegernA Yayınları.

Baltacı, C (1976). XV.-Xvı. asırlarosmanlı medreseleri:teşkilat, tarih. İstanbul: İrfan Matbaası.

Baykal,t. H. (1953). Enderun mektebi tarihi. Istanbul:

Halk Basımevi.

Bilge, M. (1984). Ilk osmanlı medreseleri. lstanbul: Ede-

biyat Fakültesi Basımevi.Cihan, A. (1999). Osmanlı medreselerinde sosyal hayat,

lçinde Osmanlı, C.5, (Ed. G. Eren). Ankara: YeniTürkiye Yayınları.

Ergin. O. N. (1971). Türk maarif tarihi. Istanbul: Eser

Matbaası.Gündüz, M. (2013). Osmanlı eğitim mirası. Ankara: Do-

ğu Batı Yayınları.

Hızlı, M. (1999). Mahkeme sicillerine göre osmanlı kla-sik döneminde sıbyan meetepleri. Bursa: Uludağ

Üniversitesi Basımevi.İhsanoğlu. E. (2000). Osmanlı medrese tarihçiliginin ilk

safhası. Belleten LXIV, 240, 541-582.İnalcık, H. (2009). Osmanlı imparatorluğu, klasik çağ

(1300-1600) (Çev: R. Sezer) (12. bs.). İstanbul: YapıKredi Yayınları.

İzgi, C (1997). Osmanlı medreselerinde ilim, 2 Cilt. Is-

tanbul: lz Yayınları.

Kara, ı. (2011). Ilim bilmez tarih batırlamaz, şerh vebaşiye meselesine dair birkaç not. İstanbul: DergahYayınları.

Kara, 1. ve Birinci, A. (2005). Bir eğitim ıasaouuru ola-rae maballe/sıbyan mektepleri. Istanbul: Dergah Ya-yınları.

Kara, M. (2008). Tekke eğitimi ve literatürü. Türkiye Li-

teratür Araştırmalan Dergisi, 12, 107-138.Karaı, E. Z. (2000). Osmanlı tarihi (5. bs.). Ankara: Türk

Tarih Kurumu Yayınları.Kütükoğlu. M. (2000). XX. asra erişen istanbul medre-

seleri. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Makdisi, G. (2012). Ortaçağda yüksek öğretim, islamdünyası ve bristiyan batı (Çev: A. H. Çavuşoğlu ve

T Başoğlu). İstanbul: Klasik Yayınları.

Miller, B. (1973). The palace school of muhammed theconqueror. New York: Ama Press.

Muallim Cevdet. (1334). Darülrnuallimin'in yetmişinci

sene-i devriyesi münasebetiyle verilen konferans.Tedrisdt Mecmuası, 6(32), 291-301-

Müftüoğlu A. H. (1924). On birinci asr-ı hicri'de türk

menabi-i irfaru. Mibrdb, 19-20.Oktay, A. S. (2005). Kınalızade ali efendi ve ahlak-ı

aldi; lstanbul: lz Yayınları.Öztürk, C (2007). Osmanlılar, egitim ve kültür kurum-

ları. Türkiye Diyanet Vakfı, Islam Ansihlopedisi,

C33.Salih Zeki Bey. (2002). Yusuf ahçura, mual/im a. cev-

det, skolastik eğitim ve türkiye'de skolastik tarz (Derve Çev: Hasan Ünder). Ankara: Epos Yayınları.

Sarıkaya, y. (1997). Medreseler ve modernleşme. İstan-bul: lz Yayınları.

Şeker, M. (2002). Ali b. hüseyin el-arndsi ve tariku'l-edeb. Ankara: TDV Yayınları.

Unan, F. (2003). Kuruluşundan günümüze fatih kül/i-yesi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Uzunçarşılı, L H. (988). Osmanlı devleti'nin ilmiye teş-kilatı (3. bs.). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Ünver, A. S. (946). Fatih kül/iyesi ve zamanı ilim ha-yatı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları.

/i