Upload
independent
View
0
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013, p. 711-736, ANKARA-TURKEY
MURAT DAĞI’NDA ENDEMİZME ETKİ EDEN TOPOGRAFİK FAKTÖRLER (İÇ BATI ANADOLU)*
Nurdan KESER**
ÖZET
İç Batı Anadolu bölümünde yer alan Murat dağı, Kütahya ve Uşak
illeri arasında doğal sınırı oluşturur. Kartal Tepe zirvesiyle 2309 m’ye ulaşan dağ, Honaz dağından (2528 m) sonra Ege Bölgesinin en yüksek
dağıdır. Ege Denizi ve Karadeniz havzalarına yönelen akarsuların
önemli kollarının kaynağını aldığı kütle, bölgenin su deposu
konumundadır. Derin vadilerin hakim olduğu flüviyal topografyanın
yanı sıra buzul topografyası ve anakaya çeşitliliğine bağlı olarak volkanik, karst ve granit topografyasının da yer aldığı Murat dağı,
endemik bitki türleri bakımından oldukça zengindir. Bu güne kadar
yapılmış araştırmalarda saptanan 890 taksondan 116’sı Türkiye için
endemiktir. Endemik tür oranı %13 olan saha, kendine özgü türlerde
barındırır. Bu araştırmada yeryüzündeki dağılışlarında birçok coğrafi
faktörün etkili olduğu endemik bitki türlerinin Murat dağındaki dağılışında etkili olan topografik faktörlerin belirlenmesi
amaçlanmaktadır. Bu amaçla, sahadaki endemik türlerin yer aldığı 115
lokalite incelenmiş, belirlenen topografik özelliklerin istatistiksel analizi
yapılmıştır. Elde edilen tanımlayıcı istatistik verilerin
değerlendirilmesiyle de endemik bitkiler ile yetişme ortamlarına ait topografik değişkenler arasındaki ilişki ortaya konmaya çalışılmıştır.
Eldeki bu araştırmanın sonuçlarına göre; sahadaki endemik türlerin
toplandığı bakılarda, Murat dağının lokasyonunun ve topografik
özelliklerinin etkili olduğu, İran-Turan elementlerinin ağırlıklı olarak
KB, Avrupa-Sibirya elementlerinin K, Akdeniz elementlerinin ise KB ve
GB bakılarında tutunduğu belirlenmiştir. Endemiklerin % 73’ü toprak ve ana materyalde yararlanılabilir suyun yeterli olduğu, nispeten düşük
eğimli yerlerde ve 1400-2000 m yükseltileri arasında yer almıştır. Bu
yükselti aralığında yıllık ortalama sıcaklık 5-9 ºC dolaylarında, yıllık
ortalama yağış ise 780-1360 mm civarındadır. Endemikler, en fazla
izolasyon koşullarının olduğu vadi tabanlarındadır. Sahadaki endemizmin, çoğunluğunu Mesozoik’e ait kireçtaşlarının oluşturduğu
karbonatlı tortul kayalarda artış gösterdiği, belli bir toprak ve
vejetasyon seçiciliğinin olmadığı, yükselti, bakı ve eğimden oluşan
topografik faktörlerle anamateryalin belirleyici olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Endemik Bitki, Topografya, Murat Dağı,
Kütahya, Uşak.
*Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu
tespit edilmiştir. ** Yrd. Doç. Dr. Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Sosyal Bigiler Eğitimi, El-mek: [email protected]
712 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
TOPOGRAPHIC FACTORS AFFECTING ENDEMISM IN MURAT MOUNTAIN (CENTRAL-WESTERN ANATOLIA)
ABSTRACT
Located in the Central-Western Anatolia, Murat Mountain forms a
natural border between Kütahya and Uşak provinces. Rising up to 2309
m with its KartalTepe summit, it is the highest mountain in Aegean
Region after Honaz Mountain (2528 m). As a source of the important branches of rivers running through the basins of Aegean Sea and Black
Sea, it is a sort of reservoir of the area. Besides the fluvial topography
dominated by deep valleys, depending on glacial topography and
bedrock diversity, with its volcanic, karst and granite topography,
Murat Mountain is also rather rich in endemic plant species. 116 of the 890 taxa having been determined in researches so far are endemic to
Turkey. The area, with its endemic species rate of 13%, harbours
certain unique species.It is aimed in this research to determine the
topographic factors affecting the distribution of endemic plant species,
in whose global distribution various geographical factors are effective, in
Murat Mountain. For this purpose, 115 localities harbouring the endemic species were researched and statistical analyses of the
topographic characteristics determined were conducted. The relation
between the endemic species and the topographic variables belonging to
their habitats was analysed through assessment of the descriptive
statistical data. Accordingly, it was found that location and topographic characteristics of Murat Mountain is a factor in the habitats of endemic
species and that Irano-Turanian element are found mainly on the NW
slopes while Euro-Siberian elements are dominant on the N slopes and
Mediterranean elements are common on the slopes facing SW and NW.
73 % of all endemic species grow at an slightly undulating surface
extending elevation between 1400 and 2000 m where the soil and parent material have sufficient available water content. The annual
average temperature at this range is about 5-9 ºC and the annual
average precipitation is about 780-1360 mm. The endemics are valley
bottoms containing the most isolation conditions. It was determined
that the endemism in the area increases in carbonated sedimentary rocks composed mostly of limestone of Mesozoic era; that there is no
soil or vegetation particularity; and that parent material and
topographic factors like altitude, aspectand slope inclination are
determinants.
Key Words: Endemic Plants, Topography, Murat Mountain,
Kütahya Province, Uşak Province.
Giriş
Türkiye, endemik bitki taksonu sayısının 3000 olduğu Avrupa kıtasının on beĢte biri kadar
yüzölçümde olmasına rağmen 3700 endemik taksona sahiptir. Öyle ki tek baĢına Antalya ili sahip
olduğu 840 endemik bitkiyle pek çok Avrupa ülkesinden (Yunanistan 820, Ġtalya 700, Fransa 140,
Bulgaristan 43, Ġngiltere 17, Polonya 3, Ġsviçre 1) kat be kat zengindir (Torlak ve ark, 2010).
Türkiye‟nin bitki örtüsü yönünden zengin olmasının nedeni, özellikle dağlık alanlarda bakı, eğim
ve yükselti koĢullarının sık sık değiĢmesi ve buna bağlı olarak iklim koĢullarının farklılaĢması,
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 713
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
farklı ana materyal ve toprak Ģartlarının mevcudiyetiyle Kuvaterner‟deki iklim değiĢimleridir
(Atalay, 2007: 7, 27; 2011: 167, 199). Türkiye‟de endemizm bakımından en zengin yerler Toros
dağlarının batı ve orta kesimleri (özellikle TaĢeli platosu), Ġç Anadolu ile Doğu Anadolu arasındaki
geçiĢ alanlarıdır. Bunun yanı sıra çoğu metamorfik masif arazileri niteliğindeki yüksek dağlık
alanların endemizm bakımından diğer bölgelerden daha zengin olduğu belirlenmiĢtir (Avcı, 2005:
39, 40). Amanos dağları (250 takson) ile Ilgaz dağlarının (234 takson) ön sıralarda yer aldığı bu
dağlardan Bolkar dağları, Aladağlar ve Antitoroslar yurdumuzun batı yarısının güneyinde, Kuzey
Anadolu‟ da Kaz dağı (72 takson), Uludağ (171 takson), Ilgaz dağları, GümüĢhane, Erzincan,
Artvin, Rize çevresindeki yüksek dağlar, Doğu Anadolu‟da ise Munzur dağları, Van, Hakkari,
Bitlis çevreleri endemizm açısından önemli yerlerdir (Ekim ve ark., 2000: 34, 35).
Murat dağı Türkiye‟de etkisini gösteren üç farklı fitocoğrafi bölgenin karĢılaĢtığı bir yerdir.
Bu nedenle endemik türler bakımından da oldukça zengindir. Burada saptanan 890 taksondan
116‟sı Türkiye için endemiktir. Buna göre Murat dağındaki endemik türlerin oranı %13‟tür. Bu
türlerin 3 tanesi de Alyssum davisianum, Verbascum coronopifolium, Sedum hispanicum var.
planifolium sadece Murat dağında yetiĢen türlerdir (Çırpıcı, 2005: 141). Genel olarak dünyanın
belli bir yeri veya bölgesinde yetiĢen bitki türleri olarak tanımlanan endemik bitkilerin yaĢam
alanları antropojen etkiler nedeniyle kısmen daralmakta ve bazılarının nesilleri yok olma
tehlikesiyle karĢı karĢıya bulunmakta ya da yok olmaktadır. Nitekim yapılan araĢtırmalar,
ülkemizde daha önce varlığı bilinen 12 bitki türünün ortadan kalktığı, nesillerinin tükendiği
gerçeğini ortaya koymuĢtur. Endemik ve nadir bitkilerin varlığını tespit etme ve koruma tedbirleri
alma amacıyla Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından,
bitkilerin tehlike sınıfları belirlenerek “Kırmızı Bülten” adlı eser yayınlanmıĢtır. Bu uluslararası
kriterlere göre, Murat dağındaki bitkilerden 43 taksonun tehlike altında olduğu, bunların da 32‟
sinin endemik türler olduğu (Çırpıcı, 2005:141-143) belirlenmiĢtir. Aynı amaçla hazırlanan
„‟Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı” nda (Ekim ve ark., 2000) ortaya konan kriter ve kategorilere
göre, sadece Murat dağında yetiĢen türlerden Alyssum davisianum CR (Çok tehlikede), Verbascum
coronopifolium ve Sedum hispanicum var. planifolium EN (Tehlikede) kategorisinde yer aldığı
belirlenmiĢtir (Tel, 2012: 90, 107).
Bu araĢtırmaya konu olan Murat dağı, Ġç Batı Anadolu eĢiğindeki dağ dizileri içerisinde yer
alır. Kartal Tepe zirvesiyle 2309 m‟ye ulaĢan Murat dağı, Afyon-Orhaneli alçak sahasının batısında
Sandıklı dağları (Kumalar dağı) (2250 m), Ahır dağı (1915), ġaphane dağı (2120 m), Eğrigöz dağı
(1931 m) ve Simav‟ın kuzeybatısındaki Akdağ (2089 m)‟dan ibaret olan dağlar dizisinde (Darkot
ve Tuncel, 1995: 11) en yüksek noktayı oluĢturur. Murat dağı, Kütahya‟nın güneydoğusunda 29º
31‟ 30‟‟E – 29º 50‟ 00‟‟ E boylamları, 38º 50‟ 00‟‟ N – 39º 00‟ 00‟‟ N enlemleri arasında uzanır
(ġekil 1). Kütahya ve UĢak illerinin doğal sınırını oluĢturan kütle, kuzey yamaçlarıyla Kütahya‟nın
Gediz, AltıntaĢ ve Dumlupınar ilçeleri, güney yamaçlarıyla UĢak‟ın Merkez ve Banaz ilçe
sınırlarında kalır. Kabaca KB-GD yönünde uzanan dağın merkezi kesiminde yer alan zirvesi Kartal
Tepe (2309 m)‟den itibaren batıya doğru Elmalı T. (2288 m), Karakötek sırtı T. (2181 m), Tınaz T.
(2097 m); buradan güneybatıya doğru Sarıçiçek T. (1824 m), Kazıkbatmaz T. (1857); Kartal
Tepe‟nin güneyinde Öküzkayası T. (2213 m), Mermerüstü T. (2222 m), Tepedelen T. (2040 m ),
Kırkpınar T. (2218 m), Büyükeğerbeli T. (2077 m), Kurugedik T. (1874 m) ve Küçükeğerbeli T.
(1954 m) dağın ana su bölümünü de oluĢturan baĢlıca önemli zirveleridir. Zirvelerinde daima kar
bulunan Murat dağı, Denizli‟deki Honaz dağı (2528 m) ve onun zirvelerinden Akdağ (2446 m) ve
Bozdağ (2421 m)‟dan sonra Ege Bölgesinin en yüksek dağı olmasıyla, Ege Denizi ve Karadeniz
havzalarına yönelen akarsuların önemli kollarının kaynağını aldığı, bölgenin su deposu
konumundadır.
714 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
ġekil 1. Murat dağı‟ nın lokasyonu.
1. Materyal Yöntem
Murat dağı‟nda yetiĢen endemik bitkilerin dağılıĢında etkili olan topografik faktörlerin
belirlenmesini amaçlayan bu çalıĢmanın materyali, Ali Çırpıcı (1981) tarafından hazırlanan „‟Murat
Dağı (Kütahya-UĢak)'nın Florası Üzerine AraĢtırmalar‟‟ konulu doçentlik tezine dayalıdır.
ÇalıĢmanın ilk aĢamasında, bu eserde endemik olduğu belirtilen türler, familya, tür ve alt tür olarak
ayırtlanmıĢ, ayrıca her taksonfitocoğrafya bölgelerine göre sınıflandırılarak listeler oluĢturulmuĢtur.
Listeleme iĢleminde bulunduğu mevki, yükselti, ana kaya veya toprak üzerinde bulunduğuna iliĢkin
yeterli bilgi bulunmayan endemik bitkiler liste dıĢı bırakılmıĢtır. Böylece lokalite bilgileri yeterli
olan 20 familyaya ait, 67 tür ve alttürden 115 örnek değerlendirmeye alınmıĢtır. Bunların
lokaliteleri, Murat dağı‟nın Kütahya ili sınırlarında kalan kuzey kesimlerine ait 83 adet, UĢak ili
sınırlarında kalan güney kesimlerine ait 32 adet örnekle temsil edilmektedir. ÇalıĢmanın temelini
oluĢturan topografik özellikler bakı, eğim, yükselti, yeryüzü Ģekli, ana materyal, toprak ve
vejetasyon olarak ele alınmıĢtır.
ÇalıĢmanın sonraki aĢamasında her endemik türün yer aldığı sahanın 1/25 000 ölçekli
topografya haritası üzerinden bakısı ve yeryüzü Ģekli belirlenmiĢ, eğim değeri hesaplanmıĢtır.
Toprak üzerinde yer aldığı belirtilen türler için 1/100.000 ölçekli Kütahya, Gediz toprak haritaları
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 715
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
(Topraksu, 1972, 1974), taĢlık zeminde bulunduğu belirtilen türler için sahanın jeolojisine iliĢkin
yayınlar ile bunlara ait 1/100 000, 1/500 000 ölçekli jeoloji haritalarından yararlanılmıĢtır (DSĠ,
1967; Bingöl, 1977; MTA, 2002). Temel alınan floristik araĢtırmada, genel olarak 50‟Ģer metre
aralıklarla verilen yükselti değerleri, istatistik analize uygun hale getirilmesi hem de dikey sıcaklık
gradyanı göz önüne alınarak en alt ve en üst yükselti değerlerinde bulunan endemiklerin
konumlarına göre, 600 metreden baĢlayan 200 metrelik aralıklar halinde sınıflandırılmıĢtır. Murat
dağında meteoroloji istasyonu bulunmadığından belirlenen yükselti aralıklarının yıllık ortalama
sıcaklık değerlerinin hesaplanmasında, sıcaklığın her 100 m yükseklikte 0,5 ºC azaldığını kabul
eden lapse rate, yıllık ortalama yağıĢ değerlerinin hesaplanmasında ise her 100 m yükseklikte
yağıĢın 54 mm arttığını kabul eden Schreiber enterpolasyonu kullanılmıĢtır (Erinç, 1996: 65-68,
139, 457, 465; Erol, 1999: 80, 95, 253). Son olarak, endemik türlere ait 115 lokalitenin
incelenmesiyle belirlenen topografik özelliklerin istatistiksel analizi yapılmıĢ, elde edilen
tanımlayıcı istatistik verilerden frekans ve karĢılaĢtırma tabloları oluĢturulmuĢtur. Ġstatistik verilere
göre endemik türlerin yetiĢme ortamlarına ait topografik değiĢkenlerin iliĢkileri incelenmiĢ ve
çeĢitli tablo ve grafikler hazırlanmıĢtır.
1.2. Jeolojik ve Litolojik Özellikler
Murat dağı, güneyde MenteĢe dağlarından baĢlayıp kuzeyde Kütahya‟ya kadar (Murat ve
Eğrigöz dağları) devam eden, yurdumuzda en geniĢ yayılma alanı gösteren ve en yaĢlı masif olan
Menderes veya Saruhan-MenteĢe Masifi‟nin içerisinde yer alır (Atalay, 1987: 4). Murat dağı‟nın
merkezi kesimini kapsayan en eski litolojik birim Jura yaĢlı AĢağı Belova formasyonudur (Bingöl,
1977: 21, 62). Bu formasyon sık kıvrımlı kaba taneli metakumtaĢı, metakuvarsit ve
metasilttaĢlarından oluĢmuĢ Yargedik Tepe üyesi ve onunla yatay ve düĢey geçiĢli Orta-Üst Jura
yaĢlı Çiçeklikaya dolomitik kireçtaĢlarından oluĢmuĢtur (ġekil 2). Formasyon içinde çok çeĢitli
boyutlarda sedimanter (çörtlü kireçtaĢı, radyolarit), mağmatik (peridotit, spilit, tüf), metamorfik
(Ģist, mermer) kayaçları taĢıyan Üst Kretase yaĢlı melanjla (Murat dağı melanjı) tektonik olarak
örtülmektedir. Murat dağındaki volkanik kayalar ise Orta-Alt Miyosen yaĢlı Baklan graniti ve Orta
Miyosen yaĢlı Karacahisar volkanitlerinden oluĢur. Riyolit, riyodasit ve riyolitik tüflerden meydana
gelen Karacahisar volkaniti bölgedeki Neojen formasyonlarıyla yanal geçiĢlidir. Dağın güney
yamaçlarında mostra veren Baklan graniti ise Murat dağındaki tek plütonik kayaçtır. Yaygın olarak
soğan kabuğu Ģeklinde soyulma (exfoliasyon) yapısının görüldüğü Baklan graniti, kaba taneli ve
granodiyoritik bileĢimdedir. Sahadaki Tersiyer yaĢlı diğer kayalar taban üzerine uyumsuz olarak
oturan (Miyosen-Pliyosen) kaba taneli kumtaĢı, killi kireçtaĢı, konglomera gibi detritiklerden
oluĢur. Kuaternere ait çakıl, kum, silt ve killerden oluĢan genç alüvyonlar dere yataklarında,
çimentolu çakıltaĢlarından oluĢan eski alüvyonlar ise vadi çevrelerindeki taraçalarda yer alır
(Bingöl, 1977: 18).
Bu jeolojik ve litolojik özelliklere göre, Murat dağı Jura süresince, hatta büyük olasılıkla
Üst Kretasede de deniz altında kalmıĢ olmalıdır. Üst Kretasede melanjla örtülmeye sebep olan
jeolojik olaylara paralel olarak granit intrüzyonu ve bölgesel yükselme geliĢmiĢtir. Yükselme
Tersiyer süresince devam etmiĢ, yükselmenin sebep olduğu tansiyon kuvvetleriyle KD-GB
doğrultusunda (geliĢen) grabenler kaba klastik ve volkanik malzemelerle doldurulmuĢtur.
Grabenlerin geliĢimleri aktif olarak devam etmektedir. Bunlardan Sığırkuyruğu mevkiinde KB-GD
yönünde uzanan eğim atımlı (normal) fay (Sığırkuyruğu Fayı) aktif olup, Gediz Fayı uzanımında
bulunmaktadır (Bingöl, 1977: 21, 29).
716 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
ġekil 2. Murat dağı ve yakın çevresinin jeolojisi.
1.3. Jeomorfolojik Özellikler
Murat dağında genel olarak akarsular tarafından derin olarak yarılmıĢ sarp vadiler ile
bunlar arasında değiĢik yükseltilerde bulunan dalgalı düzlüklerin (aĢınım yüzeyleri) yer aldığı
flüviyal topografyanın yaygın olduğu gözlenir (ġekil 3). Bunun yanı sıra daha dar alanlarda olmak
üzere, son buzullaĢma döneminde (Würm) daimi kar sınırı üzerinde kalan zirve kesimlerinde buzul
topografyası, anakayaya bağlı olarak GB‟da volkanik topografya ve güney kesimlerde granit
topografyası ve kireçtaĢından oluĢan alanlarda karst topografyası da yer alır. Dağın mermer ve
kuvarsit gibi metamorfik kayaların geniĢ yer tuttuğu kuzey yamaçları ana materyalin yanı sıra
fayların da etkisiyle güney yamaca oranla daha sarp görünüme sahiptir. Güney yamaçlar ise kuzeye
oranla kayaların kısa mesafede çeĢitlilik gösterdiği, buna karĢılık riyolit, andezit, tüf ve bunlarla
ardalanmıĢ neojen tortullarının geniĢ ter tutması nedeniyle aĢınıma direncin daha az, buna göre
eğim değerlerinin de nispeten az olduğu kesimlerdir. Murat dağının yüksek kesimlerinde çeĢitli
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 717
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
dönemlere ait aĢınım yüzeyleri, genelde tektonik kökenli çukurlukların yer aldığı aĢağı
kesimlerinde ise bunların korelanı niteliğinde tortulların oluĢturduğu dolgu yüzeyleri yer alır.
Bunlardan Preneojen yaĢlı aĢınım yüzeyi, Murat dağının zirve kesimlerinde yer almakta olup
buradaki Ģist ve kristalen kalkerler üzerinde geliĢmiĢtir (Yalçınlar, 1955). Dağda 1600 metrenin
üzerinde yer alan Miyosen yaĢlı aĢınım yüzeyleri Alt Miyosen (DIa) ve Orta Miyosen (DIb), 1300-
1600 metreler arasında uzanan yüksek plato alanları ise Üst Miyosen (DII) aĢınım yüzeyleri olup,
Neojen göllerinin seviyesine göre geliĢmiĢlerdir. Dağın üzerinde yükseldiği alçak plato alanları ve
ovalar ise Pliyosen (DII) ve en alt Pleistosen (DIV) aĢınım ve dolgu yüzeylerine tekabül eder
(Aytaç, 2003: 14, 15). Söbealan (1450 m), Ġkizce (1450 m), Sığırkuyruğu (1600 m), Kesiköğüt
(1600 m), Çukuroluk (1650 m) ve Sarıçiçek (1800 m) yaylalarının yanı sıra daha alçak
seviyelerdeki Arif Tosun, Kıcıroğlu, Dokuzçam, Gökoluk, Belediye ve Kirazlı yaylaları çeĢitli
turizm konaklama tesislerinin yer aldığı, yöre halkının yaylacılık faaliyetlerini sürdürdükleri
(Tuncel ve Doğaner, 1992: 54) bu alanlardan bazılarıdır. Ayrıca dağın Sarıçiçek yaylasının batı
yamacındaki Gölyeri (1785 m) adı verilen sirk gölü (yazın bataklık halinde) ve Kartal tepenin 4 km
doğusunda bulunan Kuzu gölü (1925 m) elips Ģekilli glasyal menĢeli göllerdir (Yalçınlar, 1970:
75).
Ege Bölgesinde Murat dağı - Dumlupınar eĢiği, su bölümü çizgileri için önemli bir düğüm
alanı olup bunun çevresindeki sular Banaz çayı (Büyük Menderes), Gediz, Adırnaz çayı, Porsuk
çayı ve Akarçay aracılığıyla ayrı ayrı aklanlara yönelir (Tuncel ve Darkot, 1995: 18, 19). Dağın
Kartal tepe güneyinde kalan güney ve güneydoğu kesimleri Banaz çayı aracılığıyla Büyük
Menderes havzasına (Ege Denizi), kuzeydoğu ve doğu kesimleri Porsuk çayı aracılığıyla Sakarya
havzasına (Karadeniz), kuzeybatı ve batı kesimleri ise Murat dağı dere aracılığıyla Gediz havzasına
(Ege Denizi) drene olur (ġekil 3). Sahadaki drenaj ağında ana kolların uzanıĢı yapısal hatlara da
uygun olarak KD-GB yönündedir. Az da olsa görülen K-G ve D-B yönünde uzanan dereler,
tektonik aktivite ve bunlara bağlı kapmalarla iliĢkilidir (Sarıçiçek güneyi, Baybuyan dere vadisi).
Sahada pek çok dere çevrelerindeki sırtlara göre 400-500 metre kadar derine gömülmüĢtür. Güncel
akarsuların etkinliklerini bu denli artırmaları veya gençleĢme, Murat dağının günümüzde de
yükselmesini sürdürdüğünü düĢündürmektedir. Özellikle dağın kuzeydoğusundaki Sığırkuyruğu
mevkii çevresindeki küçük dereler ile güneybatısındaki Karacahisar-Baklan T. (1984 m) arasındaki
derelerde belirgin olan bu durum, Sığırkuyruğu fayı ve Baklan granitik kütlesinin aktivitesiyle
iliĢkilendirilebilir. Ayrıca kuzeybatıda Murat dağı derenin kollarından Baybuyan dere ve Çaylak
dere gibi çok sayıda dere, yüzlerce metre derinlikteki sarp vadileriyle farklı eğim ve bakı
koĢullarını barındırdıklarından çevrelerine göre izole olmuĢ mikroklimatik ortamlar
sunmaktadırlar.
Murat dağı, akarsuların yanı sıra su kaynakları açısından da son derece zengindir. Özellikle
Kartal, Arapoğlu, Sarıçiçek ve Tahtaoluk yaylalarındaki soğuk su kaynakları Gediz ilçe merkezinin
içme suyu ihtiyacını karĢılar (Özav, 1995: 61, 62). Jeotermal kaynaklar bakımından da oldukça
zengin olan dağda kuzey yamaçlardan E-W yönlü faylara bağlı olarak çıkan kaynaklar, dünyada
nadir olarak rastlanan radyoaktif özelliktedir. Tarihi geçmiĢi Osmanlılar dönemine kadar uzanan
Murat dağı kaplıcaları Evliya Çelebi Seyahatnamesinde de yer bulmaktadır (Özav, 1995: 64, 65 ).
Türkiye kaplıcalarının çok azının dağ üzerinde (Kızılcahamam, ÇamlıhemĢin, Ayder kaplıcası) yer
aldığı dikkate alındığında, buradaki kaplıcaların oldukça yüksek bir konumda ve çam ormanlarının
arasında yer alması termal turizm açısından önemini daha da artırmaktadır (Tuncel ve Doğaner,
1992: 48, 53, 54).
718 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
ġekil 3. Murat dağı ve yakın çevresinin yükselti ve drenaj haritası
1.4. İklim Özellikleri
Murat dağı bulunduğu konum ile iklim bakımından Ġç Batı Anadolu Bölümündeki Kütahya
ve UĢak, ayrıca batı ve güney kesimlerinden sokulan tektonik oluklar (Murat çayı-Gediz, Banaz
çayı-Büyük Menderes) vasıtasıyla Ege Bölümüyle de iliĢki halindedir. Meteoroloji istasyonunun
bulunmadığı Murat dağı‟nın genel iklim özelliklerinin ortaya konabilmesi için UĢak, Kütahya ve
Gediz Meteoroloji Ġstasyonlarının uzun yıllara ait (45-82 yıl) verileri (DMĠ, 2011) ile ilgili sahalara
iliĢkin daha önce yapılmıĢ yayınlardan faydalanılmıĢtır. Murat dağının güney yamaçlarıyla yer
aldığı UĢak‟ta Akdeniz ikliminin karasal etkilere uğramıĢ olduğu görülür. Yükselti ve denizden
uzaklığa göre artan karasallık sonucunda yazlar Ege Bölümünden daha az sıcak, kıĢlar daha
soğuktur (Darkot ve Tuncel, 1995: 78). Yıllık ortalama sıcaklık 12,3ºC yıllık ortalama yağıĢ 534,7
mm‟dir. YağıĢın mevsimlere göre dağılıĢ ortalaması kıĢ %42, ilkbahar %29, sonbahar %20, yaz
%9‟dur. Yıllık ortalama yerel basınç değeri 909.7 mb, hakim rüzgar yönü ise N‟'dir. Dağın kuzey
yamaçlarını kapsayan Kütahya‟nın iklimi Ege, Marmara ve Ġç Anadolu Bölgeleri arasında geçiĢ
tipindedir. Sıcaklık Ģartları bakımından daha çok Ġç Anadolu Bölgesinin, yağıĢın aylara göre
dağılıĢı ve kurak devreler bakımından ise Marmara bölgesinin etkisi altındadır (Dönmez, 1972: 37-
60 ). Yıllık ortalama sıcaklık 10,5ºC yıllık ortalama yağıĢ 547,9 mm‟dir. YağıĢın mevsimlere göre
dağılıĢ ortalaması kıĢ %40, ilkbahar %30, sonbahar %18, yaz %12‟dir. Yıllık ortalama yerel basınç
değeri 904.9 mb, hakim rüzgar yönü ise NW‟'dır. Dağın batı kesimi ise Yukarı Gediz havzasına
dahil olup iklim elemanları bakımından Akdeniz-Marmara ve Ġç Anadolu iklimleri arasında bir
geçiĢ özelliği taĢır. Gediz havzasının batıda deniz seviyesinden baĢlayıp iç kesimlere doğru
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 719
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
uzanması, reliefin genel uzanıĢı, deniz etkisinin iç kesimlere sokulmasını kolaylaĢtırır. Buna
karĢılık havzanın (Murat dağı‟nı kapsayan) yukarı kesimlerinde yükselti farkının yol açtığı günlük,
aylık, yıllık sıcaklık değiĢmeleri görülür (Günal, 1995: 70, 95). Yıllık ortalama sıcaklık 12,3 ºC,
yıllık ortalama yağıĢ 571,2 mm‟dir. YağıĢın mevsimlere göre dağılıĢ ortalaması kıĢ %44,9, ilkbahar
%26,1, sonbahar %20,2, yaz %8,8‟dir. Yıllık ortalama yerel basınç değeri 930.2 mb, hakim rüzgar
yönü ise NE‟'dur. Dağı çevreleyen sahaların bu iklim özelliklerine göre, Murat dağındaki
vejetasyon çeĢitliliği ve yüksek endemizm oranında etkili olan en önemli faktörler dağın konum
itibariyle Türkiye‟yi etkileyen hava kütlelerinin hareket yönünde bulunması, tektonik oluklar
vasıtasıyla denizel etkilere açık olması ve geçiĢ tipi iklimlerin görülmesidir. Tektonik oluklar
ayrıca kıĢın Anadolu‟yu kaplayan soğuk havanın Gediz ve Büyük Menderes grabenleri vasıtasıyla
Ege kıyılarına sokulmasını sağlarken Ege‟nin nemli hava kütlelerinin de Murat dağının bulunduğu
Ġç Batı Anadolu EĢiğine kadar ilerlemesini (Atalay, 2011: 96, 97) sağlamaktadır. Böylece lokasyon
ve topografik özelliklerin belirlediği iklim koĢulları, dağın belli kesimlerinde endemizm oranının
yükselmesinin yanı sıra habitatlarına uygun Ģartların oluĢmasıyla 3 farklı fitocoğrafya bölgesine ait
endemik türlerin barınmasını sağlamıĢtır.
1.5. Vejetasyon ve Toprak Özellikleri
Kütahya ve UĢak il sınırlarında uzanan Murat dağı, Kütahya‟nın Gediz (Murat Dağı) ve
Dumlupınar, UĢak‟ın ise Banaz, Çamsu ve Çatak Orman ĠĢletme ġeflikleri hizmet sınırları
içerisinde yaklaĢık 52 174 hektarlık alan kaplar. Büyük ölçüde ormanlarla kaplı olan dağın yaklaĢık
46 000 hektarlık bölümü ormanlardan oluĢur. Sahanın geriye kalan kesimi ise dağ eteğindeki
tarımsal alanlar, dağ içindeki açık alanlar ve orman sınırının üstündeki ağaçsız alpin bölgeden
oluĢmaktadır (Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü, 2004: 71-71-72; OGM, 2013). Ormanın
dominant ağacı Pinus nigra subsp. pallasiana (Karaçam)‟dır. Bunun yanında Pinus brutia
(Kızılçam), dağın kuzeybatı eteklerinde Murat deresinin yamaçlarında 1000 m‟ye kadar önemli bir
örtü oluĢturur. Pinus sylvestris (Sarıçam) kuzey yamaçlarda 1500 m‟den yükseklerde tek ağaçlar
halinde Pinus nigra ile birlikte yer alır. Ayrıca Fagus orientalis (Kayın) ve Populus tremula
(Titrek kavak) yaklaĢık 1400 m‟lerden itibaren Pinus nigra ile birlikte görülür. Fagus orientalis
kuzey yamaçlarda 1600 m‟nin üzerinde yer yer saf ormanlar halindedir. Ormanaltının en önemli
bitkisi Cistus laurifolius (Laden)‟tur. 1900-2000 m‟den yukarıda, orman sınırının üstündeki alpin
bölgede Juniperus communis subsp. nana (Cüce ardıç) etkin durumdadır (Çırpıcı, 1981:108, 118).
Murat dağında kuru, yarınemli ve nemli ormanlar olmak üzere baĢlıca üç farklı orman
formasyonu bulunmaktadır (Aytaç, 2003; Günal, 2003) Dağın konumu ve oluĢturduğu ekolojik
Ģartlara bağlı olarak kuzey yamaçlarda Karadeniz veya Avrupa-Sibirya Fitocoğrafya Bölgesi‟nin
nemli ve yarınemli ormanları yeralırken, güney yamaçlarda Ġran-Turan Fitocoğrafya Bölgesi‟ne ait
türler ve kuru ormanlar hâklimdir. Dağın Yukarı Gediz Havzasına dahil olan kuzey yamaçlarında
1350-1400 m‟den itibaren yarınemli ormanlar, 1900-1950/ 2000 metrelerden sonra ise Alpin
vejetasyonu yer alır (Günal, 2003: 68). 1350-1400/1600 metreler arasında uzanan yarınemli
ormanların sınırları, karaçam ve sarıçam ortamlarına katılan Öksin sahasına özgü nemcil ağaç ve
ağaççık türlerine dayanarak belirlenmiĢtir. Karaçam ve sarıçama katılan bu Karadeniz elementleri
baĢta titrek kavak (Populus tremula), doğu kayını (Fagus orientalis) olmak üzere Ġran akağacı
(Acer hyracanum subsp. keckianum), çınar yapraklı akağaç (A. Platonoides), Kafkas ıhlamuru
(Tilia rubra subsp. caucasica), kuĢ üvezi (Sorbus torminalis), Anadolu kestanesi (Castanea sativa),
adi gürgen (Carpinus betulus) ve fındık (Corylus avellana) olarak örneklendirilir.Yarınemli
ormanların asıl yayılıĢ sahası, kuzey yamaçlarda dar bir kuĢak halinde uzanan ve Doğu kayınının
baskın türü oluĢturduğu nemli ormanların altındaki sahalardır. Ayrıca Tınaz Tepe‟nin batı ve kuzey
yamaçları, güneyde Çatmalı Mezar Tepe‟nin yamaçları ve Sarıçiçek Yaylasının doğu kesimleri
diğer yayılıĢ alanlarıdır (Günal, 2003: 45-47).
720 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
Nemli ormanlar, dağın kuzeybatısında Söbealan sırtına bakan yamaçlarda yaklaĢık 1500
metrelerde baĢlar. Murat dağı‟ndakayınların en yoğun olduğu hatta yer yer saf ormanlar
oluĢturduğu kesim burasıdır (Semenderoğlu-Aytaç, 2005: 656). Bu kuĢak yaklaĢık 1500 metrelerde
Bereker Tepe doğusuna kadar devam etmektedir. Bunun dıĢında kuzeydoğuda Ardıçoluk Tepesi ile
Murat Dağı‟nın uzantısı durumunda olan doğudaki Gökdağ‟ın kuzey ve kuzeybatı yamaçlarında
belirli alanlarda görülmektedir. Nemli ormanın üst sınırı alpin/sub-alpin kata kadar (1900-2000
metreler) devam eder. Nemli ormanların bileĢimine Karadeniz elementleri de katılmakta ancak
1500 metrelere doğru ıhlamur ortamdan çekilmektedir. Öksin elementlerinden Fagus orientalis,
Populus tremula ve gürgen (C. Betulus) ile sarıçam nemli ormanlarda belirgin hakimiyet
kurmaktadır. Ayrıca Murat Dağı‟ndaki nemli ormanların bünyesine 1570 metrelerde Sorbus
roopiana, kaya fındığı (Corylus colurna) ve Avrupa kayının da (Fagus sylvatica) katıldığı
belirlenmiĢtir.1750-1800 metrelerden sonra Öksin elementlerinin temsilcileri azalarak, kayın orman
sınırına kadar çalı formunda sokulur. 1800 metrenin üzerinde ise sarıçamların hakim olduğu zon
yer alır (Semenderoğlu-Aytaç, 2005: 656).
Murat dağındaki kuru ormanlar ise batıda Murat çayı boyunca 1000 metrenin altındaki
sahalarda kızılçam, kuzeyde yarınemli ormanların alt sınırına kadar çoğunlukla karaçam ve
güneyde yine çoğunlukla karaçam olmak üzere ormanın üst sınırına devam eder (Semenderoğlu-
Aytaç, 2005: 652-653). Kızılçamlar Uğurluca ve Somaklı köyleri batısında 850 metrelerden 1000
metrenin altında sahalara kadar oldukça geniĢ yayılıĢ gösterir. Kızılçam (P. Brutia) ormanları
arasına özellikle açık alanlarda ve tahribe uğrayan sahalarda Q. İnfectoria, Pistacia lentiscus, j.
Oxycedrus, Rhus coriaria, Q. İthaburensis subsp. macrolepis, Salvia fruticosa, C. Creticus ile
özellikle karaçam ile karıĢım zonlarında Cistus laurifolius, Q. Cerrisve J. Excelsa katılır. Murat
Dağı‟nda kuru ormanların büyük bölümü karaçam ormanları ile karakterize edilir. Batıda 900
metrelere kadar alçalan karaçam ormanları dağın kuzeybatı yamaçları boyunca 1250 metre,
kuzeydoğu yamaçlarda 1500 metrelere kadar yükselir. Tınaz Tepe güneyinde sarıçamlarla birlikte
2000 metrelere kadar çıkar. Güney yamaçlar boyunca güneydoğuya doğru 2000/1900 metrelerde
alpin/subalpin kata kadar yükselerek devam eder. Özellikle kuru ve yarınemli ormanların alt ve üst
sınırları yükselti yanında bakı, arazinin yarılma durumu, eğim, anakaya/anamateryal ve biyotik
faktörler nedeniyle değiĢmektedir (Semenderoğlu-Aytaç, 2005: 653-657).
Murat dağında 890 takson bulunmakta, bunlardan 117‟si Avrupa-Sibirya, 119‟u Akdeniz,
95‟i Ġran-Turan Fitocoğrafya bölgesine ait elemanlardır. Geriye kalanlar ise her hangi bir
fitocoğrafya bölgesine ait olmayan taksonlardan oluĢmakta olup Murat dağı florasında üç
fitocoğrafya bölgesinin yaklaĢık aynı oranlarda temsil edildiği anlaĢılmaktadır (Çırpıcı, 1989: 221).
Avrupa-Sibirya elementleri çoğunlukla kuzeye bakan yamaçlarda ve dağın içine doğru uzanan
nemli vadilerde görülür. Akdeniz bölgesinin birçok elementi bulunduğu halde bu bölgenin
karakteristik formasyonu olan makiye rastlanmaz. Pinus brutia ise dağın kuzeybatısı ile Murat
deresinin yamaçlarında 1000 metreye kadar çıkar. Ġran-Turan elementleri dağın her yönüne
dağılmıĢ durumdadır (Çırpıcı, 1981:107, 108). Konum ile birlikte dağın uzanıĢ doğrultusu özellikle
kuzey yamaçların derin vadilerle yarılmıĢ olması, dağın oldukça yüksek ve kuzey yamaçların çok
dik olması, Akdeniz, Ġran-Turan ve Karadeniz elementlerinin ekolojik isteklerinin karĢılandığı özel
ve çeĢitli ortamlar oluĢturmuĢtur. Bu durum dağın relikt ve endemik türler ile tür çeĢitliliği
açısından ĢaĢırtıcı derecede zengin olmasını sağlamıĢtır (Semenderoğlu-Aytaç, 2005: 657). Murat
dağı, coğrafi konumunun yanında topografik ve litolojik faktörlerin de belirleyici etkisiyle üç farklı
jeoekosistemin bölge ve bölümlerini içeren zengin bir ortam oluĢturur. Dağın batı ve güney kesimi
Ege Jeoekolojik Bölgesi‟nin bölümlerine dahildir. Dağın batı kesiminden Gediz vadisi boyunca
sokulan Ege Alt bölümü kızılçamlarla temsil edilir. Dağın güneyi ise Ġç Batı Anadolu platosu
üzerinde karaçam ve meĢelerle temsil edilen Ege Dağ Bölümü dahilindedir. Dağın kuzey ve
kuzeybatı yamaçları Marmara kuru orman, nemli ve yarı nemli orman bölümüne girerken üst
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 721
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
kesimler ise Marmara dağ-çayır bölümüne girmektedir. Dağın doğu kesimi ise Ġç Anadolu kuru
orman-Antropojen step bölümü dahilindedir (Semenderoğlu-Aytaç, 2012: 1309). Murat dağında
bunların dıĢında, farklı topografik ve litolojik (anakaya/anamateryal) özelliklerin etkilerinin ön
plana çıktığı jeobiyomlar (yerel biyomlar) bulunmaktadır. Bunlardan YeĢil ġist ve Kuvarsit
Litobiyomu, Granit Litobiyomu, KireçtaĢı ve Dolomitik kireçtaĢı Litobiyomu ve Riyolit
Litobiyomu anakaya/anamateryal özelliklerine bağlı olarak, Baybuyan Vadisi Jeo-morfobiyomu ve
Gökdağ Lito-morfobiyomu ise farklı topografik ve litolojik özelliklerin ürünü olarak ortaya
çıkmıĢtır (Semenderoğlu-Aytaç, 2012: 627-628).
AraĢtırma sahasında topografik eğim değerlerinin elveriĢli olduğu kesimlerde eski toprak
sınıflama sistemine göre zonal topraklardan kahverengi orman toprakları, kireçsiz kahverengi
orman toprakları ve kestane renkli topraklar yer alır. Ġntrazonal toprak türlerinden ise yüksek dağ
ve çayır toprakları, litosoller, alüvyal ve kollüvyal topraklar görülür (Topraksu, 1972, 1974).
Endemik bitkilerin araziden toplandığı kesimlerde ise kahverengi orman toprakları, kireçsiz
kahverengi orman toprakları ve çayır toprakları yaygındır.
2. Bulgular
2.1. Bakı
Dağlık alanlarda yamacın kuzey ya da güneye dönük olması, GüneĢ radyasyonunun geliĢ
açısına bağlı olarak yarımkürelere göre her iki yamaçta farklı bitki türlerinin yetiĢmesine neden
olur. Buna göre, Kuzey Yarım Kürede güney yamaçlar sıcaklık ve ıĢık istekleri fazla olan türlerin,
kuzey yamaçlar ise daha ziyade nem isteği yüksek olan türlerin yerleĢtiği bakılar olmaktadır.
AraĢtırma sahasında endemik türlerin yer aldığı engebeli kesimlerde bakı faktörü türlerin
lokasyonunda bariz yönlenmelere neden olmuĢtur. Dağın genel doğrultusuna göre yamaçların bakı
durumu, eğim açıları ile topografyanın yarılma durumu bakının kısa mesafelerde sık sık
değiĢmesine yol açmaktadır (ġekil 4, 5). Murat dağındaki endemiklerin bakı değerlendirmesine
göre 115 lokaliteden 73‟ünün (%63,5) kuzey sektörde toplandığı bunlardan da % 35,7‟sinin KB
yönünde yer aldığı görülmüĢtür (Tablo 1). Endemiklerin bakı tercihlerindeki ikinci etkin yön
%27.8 ile güneyli yönler olarak ortaya çıkarken, bu sektörde de % 14,8‟lik oranla GB yönünde
yoğunlaĢma olmuĢtur. Ġstatistiksel verilere göre ara yönler dıĢında D ana yönünde hiç lokasyon
belirlenemezken, 10 lokaliteyle (%8,7) temsil edilen B sektör, K ve G sektörlere göre oldukça zayıf
kalmıĢtır. Murat dağının Kütahya il sınırlarına dahil olan kuzey kesimlerinde yeralan endemik
örneklerinden %43,4‟ü KB bakısında bulunurken, UĢak ili sınırına dahil olan güney kesimlerindeki
örneklerin bakısı %43,8 oranında GB yönünde yeralmıĢtır.
ġekil 4. Murat dağı endemiklerinin bakı durumu.
0
10
20
30
40K
KD
D
GD
G
GB
B
KB
Murat Dağı Endemiklerinin Bakısı
(%) Bakı
722 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
ġekil 5. Murat dağı ve yakın çevresinin bakı haritası.
Ülkemiz, kıĢ ve yaz durumuna göre kuzeybatıdan gelen nemli mP, kuzey ve kuzeydoğudan
sokulan kuru ve soğuk cP hava kütlelerinin etkisinde kalırken güney ve güneybatı kaynaklı sıcak ve
nemli mT, sıcak ve kuru cT hava kütlelerinin etkisinde kalmaktadır (Erinç, 1996: 295-301; Atalay,
2008: 65-69; 2011: 92-95). Buna göre Murat dağındaki endemiklerin en fazla oranda KB ve GB
bakısında toplanmasında, dağın konumu ile Anadolu da yıl boyunca etkili olan hava sirkülasyonu
arasında anlamlı bir iliĢki olduğu, cephe sistemlerinin özelliklerine göre serin ve nemli mP ve sıcak
ve nemli mT hava kütlelerinin geldiği dağın bu yönlere dönük yamaçlarında endemizmin artığı
anlaĢılmaktadır. Nitekim, dağın KB yamaçlarıyla yer aldığı Gediz Meteoroloji Ġstasyonunun
enterpole edilmiĢ değerlerine göre, yükseltiyle birlikte azalan sıcaklık ve artan yağıĢ miktarının,
dağın GB ve K yamaçlarını kapsayan diğer iki istasyon verilerine göre optimal düzeyde olduğu
görülmektedir (Tablo 4). Ayrıca lokal olarak araĢtırma sahasına Marmara yoluyla kuzeybatısından
sokulan serin ve nemli Karadeniz etkisi, batı ve güneyindeki Gediz ve Büyük Menderes
grabenlerinden sokulan Akdeniz iklimi etkisi, endemiklerin fitocoğrafya koĢullarına en uygun
ortamların oluĢtuğu yönler olmuĢtur (ġekil 5).
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 723
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
Tablo 1. Murat dağı endemiklerinin bakısı.
Bakının fitocoğrafya bölgelerine göre durumuna baktığımızda, 115 lokaliteden 20‟sini
(%17,4) oluĢturan Ġran-Turan bölgesine ait türlerin %65‟i kuzey, %30‟u güney, %5‟i de B yönünde
yer aldığı belirlenmiĢtir. Ara yönlerdeki lokasyonlar ise en fazla KB (%45) ve GB (%25)
yönlerinde olmuĢtur. Endemik lokalitelerinin 14‟ünü (%12,2) oluĢturan Akdeniz elementleri,
%21,4 güney, %71,4 kuzey, %7 batı bakılarında yer almıĢ, ana toplanma yönü ise %42,9 ile KB
olduğu görülmüĢtür. Avrupa-Sibirya elementlerine ait 13 lokalitenin (%11,3) bakıları ise bütünüyle
kuzey sektörde toplanırken, ana yön %46,2‟lik oranla K çıkmıĢtır. Avrupa-Sibirya elementlerinin
geriye kalan %23,1‟i KD ve %30,8‟i KB yönlerine dağılmıĢtır. Endemiklerden 68 lokalite (%59,1),
geniĢ yayılıĢ alanlı veya kozmopolit türlerden oluĢmaktadır. Bunların bakısı %54,4 kuzey, %33,8
güney ve %11,8 batı sektör olarak çıkarken etkin yön %32,4 ile KB olmuĢtur. Bu istatistiklere
göre, endemik türlerin bakı eğilimlerinde, ait oldukları fitocoğrafya bölge koĢullarının oluĢtuğu
lokasyonları tercih ettiği anlaĢılmaktadır. Endemikler içerisindeki payı fazla olan Ġran-Turan
fitocoğrafya bölgesi elementleri, ağırlıklı olarak karasallık koĢullarının etkili olduğu kuzey sektör
(%65) baĢta olmak üzere bütün yönlere dağılmıĢtır. Saha‟da yıl boyunca etkili olan hava
hareketlerinin etkisiyle Avrupa-Sibirya elementleri ve kozmopolit türlerin büyük bir kısmı serin ve
nemli rüzgarlara açık K ve KB bakılarda, sıcaklık ve ıĢık istekleri yüksek Akdeniz elementleri ise
sahaya tektonik oluklar vasıtasıyla Akdeniz iklimi etkisinin sokulduğu KB ve GB bakılarda
tutunmuĢtur.
2.2. Eğim
Topografya yüzeyinin eğim değeri, öncelikle yağıĢ sularının yüzeysel akıĢa geçiĢini kontrol
ederek bitkilerin su ihtiyacının karĢılanması bakımından önem taĢımaktadır. Bu açıdan eğim
değerlerinin arttığı yerlerde suyun yüzeysel akımla uzaklaĢması, toprak ve ana materyalde su
tutulmasının azalarak kuraklığın artmasına neden olmaktadır. Eğimin bitki hayatı bakımından diğer
etkisi ise yüzeysel akıĢa bağlı erozyon nedeniyle toprak kalınlığını belirlemesi ve güneĢlenme süre
ve Ģiddetiyle ilgili olmaktadır. Ülkemizde 39. Enleme göre güneĢ ıĢınlarını alma açısı, 21 Mart ve
23 Eylülde 51º, 21 haziranda 74,5º, 21 Aralıkta ise 27,6º dir. Buna göre, 30º den daha fazla eğimli
kuzey yamaçlar doğrudan güneĢ radyasyonu alamamakta, buna karĢılık güneye bakan yamaçlar
eğim durumlarına göre tropikal bölgelerinkine yakın enerji almaktadır (Erinç, 1996: 31, 32; Atalay,
2010: 352, 353; 2011: 97).
Bakı
Frekans
Bitki
DağılıĢı
(%)
Toplam
(%)
B 10 8,7 8,7
G 9 7,8 16,5
GB 17 14,8 31,3
GD 6 5,2 36,5
K 17 14,8 51,3
KB 41 35,7 87,0
KD 15 13,0 100,0
Toplam 115 100,0
724 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
ġekil 6. Endemiklerin fitocoğrafya bölgelerine göre bulunduğu yüzeyin eğim değerleri.
AraĢtırma sahasındaki endemiklerin en çok toplandığı eğim değerleri %15-20 arası
(%63,5) ve %35-40 (%23,5) arasıdır (Tablo 2). Örneklerin % 73‟ü toprak suyu ve kalınlığı ile
güneĢ enerjisinden yararlanma açısının en elveriĢli olduğu % 30‟a kadar olan eğim değerlerinde
toplanmıĢtır. Eğim ve yükselti arasındaki iliĢkiyi ortaya koymak için yaptığımız karĢılaĢtırmaya
göre, %15-20 eğim değerleri arasındaki endemiklerin en fazla yoğunlaĢtığı yükselti değerinin
1400-1600 m‟ler arası, %35-40 eğim değerinin ise 1800-2000m‟ler arasında toplandığı
görülmüĢtür. Fitocoğrafya bölgelerine göre eğim faktörünün durumuna baktığımızda, bütün
bölgelere ait elementlerin ağırlıklı olarak bulunduğu topografik eğim değerinin %15-20 arası
olduğu görülmektedir (ġekil 6). Toprak, su ve güneĢlenme bakımından kritik değer olan %30 ve
üzerindeki eğim değerlerinde en fazla bulunan türler Ġran-Turan elementleri (%25) ve kozmopolit
türlerdir (%29,5).
Eğim
(%)
Frekans
Bitki
DağılıĢı
(%)
Toplam
(%)
10-15 6 5,2 5,2
15-20 73 63,5 68,7
20-25 2 1,7 70,4
25-30 3 2,6 73,0
30-35 2 1,7 74,8
35-40 27 23,5 98,3
40-45 1 ,9 99,1
45-50 1 ,9 100,0
Toplam 115 100,0
Tablo 2. Murat dağı endemiklerinin bulunduğu yüzeyin eğim değerleri.
05
10152025303540
Murat dağı Endemiklerinin Fitocoğrafya Bölgelerine Göre Bulunduğu Yüzeyin Eğim
Değerleri
İran-Turan Elementi
Akdeniz Elementi
Avrupa-SibiryaElementi
Geniş Yayılış Alanlı
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 725
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
2.3. Yükselti
Dağlık alanlarda yüksekliğin artmasına bağlı olarak havada su buharı ve sıcaklık azalır.
Belli bir yükseklikten sonra ise hem yağıĢ miktarı düĢer hem de günlük sıcaklık değiĢmeleri artar
(Erinç, 1996: 65-68, 139, 140; Erol, 1999: 90, 236; Atalay, 2008: 61,73; 2010: 352-357). Buna
göre dağlarda farklı yükselti kuĢaklarında nem, sıcaklık ve ıĢık istekleri farklı olan bitki katları yer
alır. Yurdumuzdaki bazı bölgeler ile dağ silsilelerinin diğer bölgelere oranla endemiklerce daha
zengin olduğu (Ekim ve ark., 2000: 34, 35), bazı endemiklerin de Carex cilicica muratica (Murat
Dağı Kındırası), Rosularia muratdaghensis (Murat Dağı TaĢgülü), Allium nemrutdaghense
(Nemrut Dağı Yabani Soğanı), Carduus amanus (Amanos Devedikeni), örneklerinde olduğu gibi
yetiĢtikleri dağın adını aldığı görülmektedir (Torlak ve ark., 2010: 24-26).
Yükselti (m) Frekans
Bitki
DağılıĢı (%)
Toplam
(%)
600-800 1 ,9 ,9
800-1000 1 ,9 1,7
1000-1200 14 12,2 13,9
1200-1400 17 14,8 28,7
1400-1600 42 36,5 65,2
1800-2000 36 31,3 96,5
2000-2200 4 3,5 100,0
Toplam 115 100,0
Tablo 3. Murat dağı endemiklerinin bulunduğu yükselti aralıkları.
Önceki araĢtırmalarda, yükseklikle birlikte endemizmin arttığı, Türkiye endemiklerinin %
80‟nin 1000-2000 m yükseltilerinde yayılıĢ gösterdiği belirlenmiĢtir (Gemici, 1988: 8, 57; Gemici
ve ġık, 1992: 11). AraĢtırma sahasında endemiklerin bulunduğu yükseltiler 750-2250 metreler
arasında değiĢmektedir. Endemiklerinin en fazla sayıda bulunduğu yükselti % 36,5‟luk oranla
1400-1600 metreler arası olurken, yükselti aralığı ise % 67,8‟lik oranla 1400-2000 m arasını
kapsamaktadır (Tablo 3). Bu yükselti aralığındaki (1400-2000 m) endemikler, en fazla oranda
GeniĢ yayılıĢ alanlı türler ve Ġran-Turan elementleriyle temsil edilmektedir. Murat dağı zirvesinde
(Kartal T. 2309 m) tahmini yıllık ortalama sıcaklık 3,8 ºC, yağıĢ 1270 mm dolayındadır (Kütahya
Meteoroloji Ġstasyonuna göre hesaplanmıĢ). Dağda, sıcaklık ve yağıĢ değerleri bakımından dikey
yönde meydana gelen değiĢimler, farklı ekolojik ortamlara ve zemin hazırlamıĢ, Akdeniz elementi
olan endemikler en fazla 1400-1600 m yükseltileri arasında yer alırken, Ġran-Turan ve Avrupa-
Sibirya elementleri en yükseğe çıkan türler olmuĢtur. Endemiklerinin en fazla sayıda toplandıkları
(% 67,8) yükselti aralığı olan 1400-2000 m‟ler arasındaki klimatik özellikler, yıllık ortalama
sıcaklık 5-9 ºC, yıllık ortalama yağıĢ ise 780 mm‟nin üzerindedir (Tablo 4).
726 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
Tablo 4. Murat dağı endemiklerinin bulunduğu yükselti kategorilerinin enterpolasyonla belirlenen
yıllık ortalama sıcaklık ve yağıĢ değiĢimi
Sahada en yüksekte bulunan tür, Ġran-Turan elementlerinden Veronica thymoides subsp.
pseudocinerea‟dır. Karlık mevkii üzerinde 2250 m‟de belirlenmiĢtir. Kartal T. 2230 m‟de yer alan
Alyssum virgatum, geniĢ yayılıĢ alanlı endemiklerdendir. Sahada endemiklerin bulunduğu en alt
yükseklik olan 750 m‟de belirlenen tür ise Akdeniz elementi olan Centaurea calolepis Murat dağı-
Gediz yolunda yer almıĢtır. Endemik türlerin en fazla bulunduğu 1400-1600 m arasını kapsayan
yükseltiler, ortalama yükseltisi 1194 m olan Murat dağı yüzölçümünün % 16‟ini oluĢturması
endemizmi etkileyen en önemli topografik etkenlerden biri olmuĢtur.
Ġran-Turan elementlerinin bulunduğu yükselti aralıklarına baktığımızda, %70‟i 1400-2000
m‟ ler arasında yer almıĢtır (ġekil 7). Akdeniz elementlerinin en çok (%35,7) yoğunlaĢtığı yükselti
1400-1600 m arası olurken, %57,‟si 1400-2000 m aralığına dağılmıĢtır. Avrupa-Sibirya elementleri
en çok (%53,8) 1400-1600 m, %76,9 oranında da 1400-2000 m' ler arasında yer almıĢtır.
Kozmopolit türler ise en çok (%35,3) 1400-1600 m‟de olmak üzere, %69,1‟ü 1400-2000 m‟lere
dağılmıĢtır. Bu değerlere göre, dağlık alanlarda iklim elemanları değerlerinde dikey yönde
meydana gelen değiĢikliklerin ortamdaki bitki türlerine etkisi en belirgin olarak Avrupa-Sibirya
türlerinin lokalitesinde görülmektedir. Anadolu‟nun kuzeyindeki yüksek enlemlerde etkili olan
iklim koĢullarının karakteristiği olan bu bitki türleri, Murat dağın‟da floristik bölgelerine benzer
düĢük sıcaklık ve yüksek yağıĢ miktarlarının gerçekleĢtiği bu yükseltilerde tutunabilmiĢtir
(Semenderoğlu-Aytaç, 2012: 1323-1324).
Yükselti
(m)
Tahmini Yıllık Ortalama
Sıcaklık (ºC)
Tahmini Yıllık Ortalama
Yağış (mm)
Kütahya
Gediz
Uşak
Kütahya
Gediz
Uşak
600 12,3 12,9 13,8 348,6 497,7 362,4
800 11,3 11,9 12,8 456,6 605,7 470,4
1000 10,3 10,9 11,8 564,6 713,7 578,4
1200 9,3 9,9 10,8 672,6 821,7 686,4
1400 8,3 8,9 9,8 780,6 929,7 794,4
1600 7,3 7,9 8,8 888,6 1037,7 902,4
1800 6,3 6,9 7,8 996,6 1145,7 1010,4
2000 5,3 5,9 6,8 1104,6 1253,7 1118,4
2200 4,3 4,9 5,8 1212,6 1361,7 1226,4
2250 4,0 4,7 5,6 1239,6 1388,7 1253,4
Referans alınan meteoroloji istasyonları :
Kütahya Meteoroloji Ġstasyonu Rakım: 969 m, Yıllık Ort. Sıc:10,5 ºC, Yıllık
Ort. YağıĢ: 547,9 mm, Gözlem Süresi: 82 Yıl
Gediz Meteoroloji Ġstasyonu Rakım: 736 m, Yıllık Ort. Sıc:12,3 ºC, Yıllık
Ort. YağıĢ: 571,2 mm, Gözlem Süresi: 45 Yıl
UĢak Meteoroloji Ġstasyonu: Rakım: 919 m, Yıllık Ort. Sıc:12,3 ºC, Yıllık
Ort. YağıĢ: 534,7 mm, Gözlem Süresi: 82 Yıl (DMĠ, 2011).
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 727
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
ġekil 7. Endemiklerin fitocoğrafya bölgelerine göre bulunduğu yükselti aralıkları.
2.4. Yeryüzü Şekli
Bilindiği gibi yeryüzü Ģekilleri bitki yaĢamı bakımından çok önemli olan özellikle yağıĢ,
sıcaklık baĢta olmak üzere nem, rüzgar gibi iklim elemanlarının durumlarında farklılaĢmalara
neden olduğu gibi sis oluĢumu, rüzgar yönlenmesi ve sıcaklık terselmesi gibi hava olaylarına da
neden olabilmektedir. Özellikle dağlık alanlarda dar ve derin yarılmıĢ vadilerin bulunduğu
kesimler, bakı eğim ve yükselti değerlerinin kısa mesafelerde sık olarak değiĢmesi ve farklı
ortamların oluĢmasına neden olmakta, bu koĢullarda da bitki tür ve kompozisyonunda sık sık
değiĢimler meydana gelmektedir. Ġzolasyon Ģartlarının gerçekleĢtiği bu engebeli alanlar, hem relikt
hem de endemik türlerin artmasına yol açmaktadır (Erinç, 1977: 108, 109; Atalay, 2010: 357;
2008: 61-76; Semenderoğlu-Aytaç, 2005: 657, 2012: 624). Ülkemizin son derece engebeli bir
topografya göstermesi, farklı jeolojik dönemlerin iklim koĢulları altında yetiĢmiĢ ve geniĢ sahalara
yayılmıĢ olan bitkilerin, iklim koĢullarının değiĢmesine rağmen barınma ortamları bulabilmelerini
sağlamıĢtır. Dar ve derin vadilerin yer aldığı dağlık alanlarımızda, özellikle Toroslardaki karstik
alanlarda bitkilerin bir kısmı, gerek aktif, gerekse pasif yayılma gösteremeyip oldukları yerde
kalmıĢtır. Nitekim Köyceğiz Gölü ve Manavgat vadisinin alt kısımlarında, taban suyu seviyesi
yüksek olan sahalardaki sığla (Liquidambar orientalis) ormanları, Batı Toroslarda Dedegöl ve
Davraz dağındaki karstik çukurlarda bulunan kasnak meĢesi (Quercus vulcanica) Tersiyer
döneminden kalma endemik ve relikt bitkilerdir (Atalay, 2011: 200).
Yeryüzü ġekli Frekans
Bitki DağılıĢı
(%)
Toplam
(%)
Derin vadi içi 59 51,3 51,3
Vadi 29 25,2 76,5
Vadi, su kenarı 7 6,1 82,6
Yamaç 20 17,4 100,0
Toplam 115 100,0
Tablo 5. Murat dağı endemiklerinin bulunduğu yeryüzü Ģekilleri.
0
10
20
30
40
50
Murat Dağı Endemiklerinin Fitocoğrafya Bölgelerine Göre Bulunduğu Yükselti Aralıkları
Geniş Yayılış Alanlı
Avrupa-Sibirya Elementi
Akdeniz Elementi
İran-Turan Elementi
728 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
AraĢtırma sahasında endemiklerin en fazla yetiĢtiği yeryüzü Ģekli vadiler olarak dikkati
çekmektedir (%82,6). Bunlardan %51,3‟ü üst yamaç ve taban arası derinliğin yüzlerce metreyi
bulduğu, derin vadi içlerinde yer alırken, %6,1‟i vadi tabanlarında, hemen su kenarlarını tercih
etmiĢ, higrofit türler olmuĢtur. Endemiklerin %17,4‟ü ise dağın değiĢik yükselti ve bakı koĢullarını
barındıran yamaç kesimlerinde yer almıĢtır (Tablo 5).
AraĢtırma sahasında %5-15 arasını kapsayan eğim, genelde dağın eteklerindeki Neojen
tortullarının bulunduğu dolgu alanlarına karĢılık gelmekte olup bu sahalar toplam sahanın yaklaĢık
%42‟ sini kapsamaktadır. En fazla alan kaplayan %15-25 arası eğimdeki alanlar (%56) ise çeĢitli
yükseltilerdeki aĢınım yüzeyleri olup, güneĢlenme ve toprak kalınlığı açısından optimum sahaları
oluĢturduğu için endemizm oranı da yüksektir. % 25-35 arasında eğime sahip üst yamaçlar farklı
nem, sıcaklık ve bakı Ģartlarının oluĢtuğu vadi yamaçlarından oluĢurken %35‟in üzerindeki eğimli
sahalar ise özellikle dağın 1800-2000 m‟lerdeki zirveleri ile Sığırkuyruğu fayına bağlı olarak
deforme olmuĢ kuzey kesimlerindeki sarp yamaçlar ve güneydeki karstik vadilerin yamaçlarıdır.
Ġran-Turan elementlerinin %30‟u vadilerde, %55‟i derin vadilerde, %15‟i de yamaçlarda
bulunmaktadır (ġekil 8). Akdeniz elementleri %28,6 oranında vadilerde, %64,3 derin vadilerde,
%7,1 oranında da yamaçlarda görülmektedir. Avrupa-Sibirya elementlerinin %92,3‟ü vadilerde,
bunun %53,8‟i derin vadi içlerinde, %7,7‟si yamaçlarda tutunmuĢtur. Kozmopolit türlerin yer Ģekli
tercihinde ise yine vadiler %77,9 oranında paya sahip olurken, bunların da %47,1‟i derin vadi,
%10,3‟ü su kenarı ve %22,1‟i yamaçlarda yer almıĢtır. Ġran-Turan elementleri yer Ģekli olarak
yamaçlarda bulunma yüzdeleri en fazla olan türlerdir. Buna karĢılık diğer bütün floristik bölgelere
ait türler en yüksek oranda (%78-93) sıcaklık, nem, bakı koĢulları açısından izole ortamlar olan
vadilerde yer almıĢtır. Yeryüzü Ģekli seçiciliği, en yüksek oranlarda (%90) vadi ve derin vadi
olmak üzere Akdeniz ve Avrupa-Sibirya elementlerinde görülmüĢtür. Ġran-Turan türleri daha
ziyade karasallığın etkili olduğu yamaçlarda, Avrupa-Sibirya kökenli olanlar ise sis oluĢumuna
bağlı olarak nemlilik koĢullarının iyi olduğu, vadi içleri ile kuzeye bakan yamaçlarda baskındır.
ġekil 8. Endemiklerin fitocoğrafya bölgelerine göre bulunduğu yeryüzü Ģekli.
2.5. Ana Kaya
AraĢtırma sahasında bulunan 115 endemik tür ve alt türe ait lokalitenin % 52,2‟si temel
alınan floristik araĢtırmada taĢlık olarak belirtilen değiĢik düzeylerde ayrıĢmıĢ ana materyal
üzerinde yer almıĢtır. Doğrudan ana materyal üzerinde yer alan endemiklerin en az bulunduğu
(%18,3) kaya türünün mağmatik kökenli kayalar olduğu görülmüĢtür. Bunlardan % 0,9‟u Miyosen
dönemi dıĢ volkanizmasına ait riyolit ve riyolitik tüf, % 17,4‟ü Üst Kretase (Mesozoik) ye ait
0
5
10
15
20
25
30
35
DerinVadi
Vadi VadiSu
Kenarı
Yamaç
Murat Dağı Endemiklerinin Fitocoğrafya Bölgelerine Göre Bulunduğu Yeryüzü Şekli
İran-Turan Elementi
Akdeniz Elementi
Avrupa-Sibirya Elementi
Geniş Yayılış Alanlı
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 729
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
derinlik volkanizmasıyla ilgili serpantinleĢmiĢ peridotit, spilit gibi ultramafik kayalardan meydana
gelmiĢtir (Tablo 6).
Endemikler, sahada yer alan kayalar içerisinde %50,4 ile en yüksek oranda metamorfik
kayalar üzerinde görülmektedir (ġekil 9). Bunlar, Üst Jura-Üst Kretase (Mesozoik) aralığına ait
metakumtaĢı, metakuvarsit, kristalize kireçtaĢı, kuvarsit, mermer ve Ģistlerden oluĢmaktadır.
Bunlardan da Ģist ve kuvarsit %13, mermer %17,4 oranlarında iken endemiklerin en fazla
bulunduğu metamorfik kaya türü olarak % 20 oranındaki kristalize kireçtaĢları ile metamorfize
kumtaĢı ve kuvarsit dikkati çekmektedir. Endemik lokasyonlarının % 31,3‟ünü oluĢturan
sedimanter kayalar ise Jura-Kretase aralığında çökelmiĢ mesozoik tortullar ile Miyosen‟de
çökelmiĢ gölsel neojen tortullarından oluĢmuĢtur. Tortulların %22,6‟sı Mesozoik‟e ait dolomitik
kireçtaĢı ve çörtlü kireçtaĢlarından oluĢan kayalardır. Kalsit çimentolu çakıltaĢı- kumtaĢı-kiltaĢı-
kireçtaĢı-marn ardalanmasından oluĢan neojen tortulları ise % 8,7 oranındadır.
Tablo 6. Murat dağı endemiklerin üzerinde yetiĢtiği anakaya türleri.
AraĢtırma sahasındaki endemiklerin ana kaya tercihlerinde en büyük payın (%50,4)
metamorfik kayalar olduğu, bunlar içerisinde özellikle Ģist, kuvarsit türü silisçe zengin kayaların
daha az yer tuttuğu görülmektedir. Buna karĢılık kayaların kimyasal bileĢimleri göz önüne
alındığında, kristalize kireçtaĢı ve mermer gibi karbonatlı tortullardan oluĢan metamorfiklerin %
37,4 oranıyla ağırlıklı oldukları belirlenmiĢtir. Lokalitelerdeki payı %31,3 olan sedimanter kayalar,
endemiklerin ana kaya tercihlerinde CaCO3 bakımından zengin olan kayaların baskın olduğunu
göstermektedir. Nitekim araĢtırma sahasındaki metamorfikler içerisinde yer alan ve yukarıda
belirtilen bu karbonatlı kayalar da (% 37,4) hesaba katıldığında, çoğunluğu Mesozoik‟e (Jura-
Anakaya
Frekans
Bitki
DağılıĢı
(%)
Toplam
(%)
Çörtlü kireçtaĢı (Üst Kretase) 16 13,9 13,9
Dolomitik kireçtaĢı (Jura) 10 8,7 22,6
Kalsit çimentolu çakıltaĢı,
kumtaĢı (Miyosen) 10 8,7 31,3
Mermer (Üst Kretase) 20 17,4 48,7
MetakumtaĢı, metakuvarsit,
kristalize kireçtaĢı (Jura) 23 20,0 68,7
Riyolitik tüf (Miyosen) 1 ,9 69,6
ġist-Kuvarsit (Üst Kretase) 15 13,0 82,6
Ultramafit (serpantinleĢmiĢ
peridotit) (Üst Kretase) 20 17,4 100,0
Toplam 115 100,0
730 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
Kretase) ait neritik kireçtaĢları, dolomitik kireçtaĢları, karbonat (kalsit) çimentolu çeĢitli detritik
tortullar ile Miyosen gölsel sedimentlerinden oluĢan tortul kayaların toplam içerisindeki payının %
68,7 olduğu görülmüĢtür. Türkiye genelinde endemizmin en yüksek olduğu belirlenmiĢ olan Orta
ve Batı Toroslar‟ın, bilindiği üzere aynı zamanda karstlaĢmanın da en yoğun olduğu bölge
olmasındaki baĢlıca etken, kalın istifler oluĢturan Mesozoik kireçtaĢlarının varlığıdır.
ġekil 9. Murat dağı endemiklerin üzerinde yetiĢtiği anakaya türleri.
Türkiye‟de çok sayıda endemik takson barındırdıkları belirlenen alanlardan Uludağ, Kaz
dağı, Ilgaz dağı ve Bitlis masiflerinin yanısıra Erciyes, Munzur dağları, Akdeniz bölgesinde Bolkar,
Tahtalı, Bereket ve Amanos dağları (Avcı, 2005), granit, andezit, bazalt, ofiyolit, serpantin, Ģist,
kuvarsit gibi mağmatik ve metamorfik kayalardan oluĢurken içlerinden büyük bir bölümünün de
Paleozoik-Mesozoik aralığı ile Miyosen‟e ait (bir kısmı metamorfize) fakat temel de karbonatlı
tortul kayalardan (kireçtaĢı, kil-kum-marn arakatkılı kireçtaĢı, konglomera ve mermer) oluĢtukları
bilinmektedir. Bu araĢtırmayla elde edilen bulgular da dikkate alındığında, Türkiye‟de endemizmin
yüksek olduğu sahaların ortak özelliklerinin baĢta 1500 m‟nin üzerinde dağlık, engebeli alanlar ile
çoğunluğu karbonatlı kayaları içeren metamorfik (Mesozoike ait) araziler oldukları anlaĢılmaktadır.
Nitekim bu sahalar; bugünkünden farklı iklim koĢullarında yayılmıĢ olan bitki türlerinin, günümüze
kadar etkili olan farklı iklim koĢullarına uyum sağlamalarında veya sığınmalarında, topografik
özelliklere bağlı izolasyon koĢullarının gerçekleĢtiği, derin vadi ve boğazlarla yarılmıĢ arazilerdir
(Atalay, 2007: 23, 27). Ayrıca, Anadolu‟da karalaĢma evrelerinin bölgesel farklılıkları da göz
önüne alındığında, bu sahaların Mesozoik‟e kadar uzanan, jeolojik anlamda eskiliklerinin (Erinç,
1977: 108, 109; 2008: 197-200) endemiklerin çeĢitliliğinde baĢlıca etken olduğu anlaĢılmaktadır.
BaĢta yükselti olmak üzere bakı ve eğimden oluĢan topografik faktörlerin yanı sıra
sahadaki endemiklerin dağılıĢında ana materyal de önemli etken olmuĢtur. Nitekim bu araĢtırmayla
endemik bitkilerin toprağın çok sığ veya taĢlık olduğu zeminlerde artıĢ gösterdiği belirlenmiĢtir.
Ana materyalin kimyasal bileĢimi açısından %70‟e yakın oranda karbonatlı kayalardan oluĢması da
dikkat çeken önemli bulgulardandır. Bu durum, sahada genelde kireçtaĢlarıyla temsil edilen
karbonatlı kayalar üzerinde geliĢen karst topografyasının sarp ve engebeli yapısıyla mikro ölçekli
habitatları barındırmasının (Atalay, 2008: 71-76; Semenderoğlu-Aytaç, 2012: 617-618) yanı sıra
bitkilerin bu kimyasal bileĢimi tercih eden ana kaya seçiciliğine bağlanmaktadır. Mineral madde
bakımından zengin olan mağmatik kayalardan oluĢmuĢ arazilerde endemizm oranının çok düĢük
18,30%
50,40%
31,30%
Murat Dağı Endemiklerinin Üzerinde Yetiştiği Anakaya Türleri
Mağmatik Kaya
Metamorfik Kaya
Sedimanter Kaya
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 731
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
olması ise bu sahaların çok az ayrıĢmıĢ ya da taĢlık zeminler olması sebebiyle bitkilerin besin
maddesi niteliğindeki bu minerallerden faydalanamamasıyla açıklanabilir. Benzer Ģekilde,
metamorfiklerden kuvarsit, Ģist gibi yüksek oranda silis içeren kayalarda endemik oranının az
olması (%13) bu mineralin aĢınım ve kimyasal çözünme direncinin yüksek olmasıyla iliĢkilidir.
AraĢtırma sahasındaki Ġran-Turan elementlerinin %70‟i metamorfik, %25‟i sedimanter
kayalarda, %5‟i ise mağmatik kayalarda yer almıĢtır. Akdeniz elementlerinin %57,1‟i metamorfik,
%28,6‟sı sedimanter, %14,3‟ü ise mağmatik kayalarda yer almıĢtır. Avrupa-Sibirya elementlerinin
%61,5 sedimanter, %30,8 metamorfik, %7,7 mağmatik kayalar üzerinde bulunmaktadır. GeniĢ
yayılıĢ alanlı türler ise %47 metamorfik, %28 sedimanter ile %25 oranında mağmatik kayalarda yer
almıĢtır. Ġstatistik verilere göre yukarıdaki genel değerlendirmeden farklı olarak, fitocoğrafya
bölgeleri ile ana materyal arasında anlamlı bir iliĢki görülmemekte, buna göre endemiklerin
fitocoğrafya bölgesi bakımından sahadaki dağılıĢında ana materyal etkisinin bitki temel
ihtiyaçlarının karĢılanması düzeyinde önem taĢıdığı ve her 3 fitocoğrafya bölgesinde de en düĢük
oranların magmatik kayalarda olduğu görülmüĢtür.
2.6. Toprak-Vejetasyon
AraĢtırma sahasındaki endemiklerin %47,8‟i olgun topraklardan oluĢan zeminlerde yer
almıĢtır. Sahada en yaygın görülen toprak türü olan kahverengi orman topraklarının payı %60 iken,
kireçsiz kahverengi orman toprakları % 23,7, çayır toprakları ise %16,3‟lük paya sahiptir (Tablo 7,
ġekil 10). Endemiklerin birlikte bulundukları vejetasyon türü ise Murat dağında baskın tür olan
karaçamlar ile meĢe türlerinin oluĢturduğu ormanlar (%63,7) ve çayır ve steplerden (%36,3)
oluĢmuĢtur. Fitocoğrafya bölgelerine göre toprak oranlarına baktığımızda, Ġran-turan elementleri
%57,2 oranında kahverengi orman toprağında, %14,2 kireçsiz kahverengi toprakta, %28,6 çayır
toprağında bulunmuĢtur. Akdeniz elementlerinde kahverengi orman toprağının oranı %66,7
olurken, kireçsiz kahverengi toprak oranı %33,3 olmuĢtur. Avrupa-Sibirya elementleri %88,9
oranında kahverengi orman toprağı, %11,1 kireçsiz kahverengi toprakta yer alırken, GeniĢ yayılıĢ
alanlı türlerin de %50 oranında kahverengi orman toprağı, %30,8 oranında kireçsiz kahverengi
toprakta ve %19,2 çayır toprağında bulunduğu belirlenmiĢtir.
Toprak-Vejetasyon Frekans
Bitki
DağılıĢı (%)
Toplam
(%)
Kahverengi orman toprağı-Çayır 11 20,0 20,0
Kahverengi orman toprağı-Ormanaltı 22 40,0 60,0
Kireçsiz kahverengi orman toprağı-
Ormanaltı 13 23,7 83,7
TaĢlık-Çayır 9 16,3 100,0
Toplam 55 100,0
Tablo 7. Murat dağı endemiklerinin üzerinde yetiĢtiği toprak türleri.
Endemik lokalitelerinde fitocoğrafya bölgelerine göre de en yüksek oranda görülen
kahverengi orman toprakları Murat dağının özellikle kuzey kesimleri olmak üzere en geniĢ sahaya
yayılan klimatik toprak türüdür. Daha ziyade ılıman kuĢağın yaprağını döken orman örtüsü altında
görülen bu topraklar, yüksek oranda kireç içeren ana madde üzerinde geliĢmiĢtir (Topraksu, 1972,
1974: 12; Mater, 1998: 173; Atalay, 2008: 95). Toprak oluĢumunu kontrol eden diğer etkenlerin de
durumuna göre, horizonları tam olarak geliĢmiĢ olan kahverengi orman toprakları, yüzeydeki bitki
732 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
artıklarının iyi ayrıĢmasına bağlı olarak bitki besin maddelerince zengindir. Kireçsiz kahverengi
orman toprakları ise daha dar alanlı olmak üzere dağın güney kesimlerinde yer alır. 1900-2000
metreleri aĢan özellikle de Kartal tepe ve batı zirvelerinde ise litosoller ve çayır toprakları görülür.
Ġstatistiksel verilere göre endemik lokalitelerinin yarıdan fazlasını oluĢturan kahverengi orman
toprakları ile orman, çayır ve step vejetasyonun endemizmi olumlu etkilediği söylenebilir.
Özellikle kahverengi orman topraklarının toprak oluĢumunu denetleyen diğer koĢullara bağlı olarak
değiĢebilen kireç içerikleri, endemiklerin karbonatlı kaya seçicilikleri ile de iliĢkilendirilebilir.
AraĢtırma sahasında eğim değerlerinin arttığı alanlar, Sığ veya TaĢlı topraklar olarak adlandırılan
litosollerden oluĢmaktadır. Çoğu kez 10 cm‟den daha ince olup anakaya üzerinde keskin ve net bir
horizon ile ayrılırlar. Bitki örtüsü geliĢimi için fazla potansiyeli olmayan litosoller, nemli
bölgelerde zayıfta olsa bir bitki geliĢimi sağlarlar (Mater, 1998: 184). Endemik lokalitelerinde
Murat dağının yanı sıra bölgede en yaygın görülen toprak türünün Kahverengi orman toprakları ve
orman vejetasyonu olması (edafik koĢullara bağlılık gösteren bazı türler dıĢında), toprak ve
vejetasyon türü ile endemizm arasında bir bağlantı kurulmasını güçleĢtirmektedir. BaĢka bir
ifadeyle bu araĢtırmada sahadaki belli toprak türleri ve vejetasyon ile endemizm oranları arasında
görülen istatistiksel iliĢki, anlamlı bulunmamaktadır. Bu nedenle, endemiklerde belli bir toprak ve
vejetasyon seçiciliğinden ziyade bunları da denetleyen yükselti, bakı ve eğim gibi topografik
faktörlerle ana kaya türünün baĢlıca belirleyici oldukları düĢünülmektedir.
ġekil 10. Murat dağı endemiklerinin üzerinde yetiĢtiği toprak türleri.
Sonuç
Murat dağının bitkisel endemizm bakımından zengin olmasında, Dağ‟ın Türkiye‟ deki
lokasyonu, cephe geçiĢlerine engel teĢkil eden büyük yükseltisi ve diğer jeomorfolojik özellikleri
sonucu, farklı habitatlara izin veren mikroklimatik ortamları barındırması etkili olmuĢtur. Kütle,
bulunduğu lokasyonla Anadolu da yıl boyunca etkili olan cephe sistemlerinden KB kaynaklı serin
ve nemli mP, GB kaynaklı sıcak ve nemli mT ve K ve KD‟dan sokulan kuru ve soğuk cP hava
kütlelerinin geldikleri yönlere açıktır. Bu özellik sahada endemiklerin sayıca çokluğunun yanı sıra
ait oldukları floristik bölge koĢullarının oluĢtuğu lokasyonlarda 3 farklı fitocoğrafya bölgesine ait
türlerin barınmasını da sağlamıĢtır. Bu araĢtırmayla elde edilen bulgulara göre Murat dağında
endemiklerin en fazla toplandığı bakılar ve oranları % 35,7 KB ile % 14,8 K ve GB yönlerinde
olmuĢtur. AraĢtırma sahasının kuzeybatı, güney ve güneybatısındaki Gediz ve Büyük Menderes
grabenleri ise sahaya denizellik etkisinin sokulmasını sağlayan topografik özellikler olmuĢtur.
Dağın derin vadilerle yarılmıĢ olması da bakıya etki eden önemli topografik etkenlerden olmuĢtur.
Endemikler içerisindeki payı fazla olan Ġran-Turan fitocoğrafya bölgesi elementleri, ağırlıklı olarak
karasallık koĢullarının etkili olduğu kuzey sektör baĢta olmak üzere bütün yönlere dağılmıĢtır.
60% 23,70%
16,30%
Murat Dağı Endemiklerinin Üzerinde Yetiştiği Toprak Türleri
Kahverengi Orman Toprağı
Kireçsiz Kahverengi OrmanToprağıÇayır Toprağı
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 733
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
Avrupa-Sibirya elementleri serin ve nemli rüzgarlara açık K ve KB bakılarda, sıcaklık ve ıĢık
istekleri yüksek Akdeniz elementleri ise sahaya tektonik oluklar (Murat çayı-Gediz, Banaz çayı-
Büyük Menderes) vasıtasıyla Akdeniz iklimi etkisinin sokulduğu KB, GB VE GD bakılarda
tutunmuĢtur.
Ġnceleme alanındaki endemiklerin % 73‟ü toprak ve ana materyalde yararlanılabilir suyun
yeterli olduğu % 30‟a kadar olan eğim değerlerinde toplanmıĢtır. Eğimin nispeten arttığı kuzey
sektörlü yamaçlarda en fazla bulunan tür Ġran-Turan elementleridir.
Murat dağı endemiklerinin en fazla bulundukları yükseltilerin %67, 8‟lik oranla 1400-2000
m‟ler arası olduğu belirlenmiĢtir. Bunların da % 36,5‟i 1400-1600 metreler m‟ler arasında yer
almıĢtır. 1400-2000 m‟ler arasında, tahmini yıllık ortalama sıcaklık 5-9 ºC, yıllık ortalama yağıĢ ise
780 mm‟nin üzerindedir. Ġklim elemanları değerlerinde dikey yönde meydana gelen değiĢikliklerin
2309 m‟ye ulaĢan Murat dağında endemizmi olumlu yönde etkilediği, endemizmin yükseltiye bağlı
olarak arttığı belirlenmiĢtir. Dağdaki endemik oranında 2000 metreden sonra azalma görülürken, en
yükseğe çıkan türlerin Avrupa-Sibirya elementleri olduğu belirlenmiĢtir.
AraĢtırma sahasında endemiklerin en fazla yetiĢtikleri yeryüzü Ģekli % 82,6‟lık oranla,
izolasyon koĢullarının etkili olduğu vadi tabanlarıdır. Bunlardan % 51,3 ü üst yamaç ve taban
arasında nisbi yüksekliğin yüzlerce metreyi bulduğu derin vadi içlerinde yer alırken, %6,1‟i vadi
tabanlarında, hemen su kenarlarını tercih etmiĢ, higrofit türlerdir. Endemiklerin % 17,4‟ü ise dağın
değiĢik yükselti ve bakı koĢullarını barındıran yamaç kesimlerinde bulunur. Yeryüzü Ģekli seçiciliği
en yüksek %90‟a yakın oranlarda vadi ve derin vadi olmak üzere Akdeniz ve Avrupa-Sibirya
elementlerinde saptanmıĢtır. Dünya genelinde önemli iklim değiĢikliklerinin meydana geldiği
Kuvaternerdeki buzul ve buzullararası dönemlerde, Murat dağında uygun iklim koĢulları altında
daha geniĢ alanlara yayılmıĢ olan Akdeniz ve Avrupa-Sibirya Fitocoğrafya bölgesi türlerinin
habitatlarına uygun iklim koĢullarının ortadan kalkmasıyla izole ortamlar olan vadi içlerine
çekilmelerine yol açmıĢ olmalıdır. BaĢka bir deyiĢle Kuvaterner veya öncesinde Murat dağında
etkili olan bugünkünden farklı iklim koĢullarında yetiĢmiĢ olan bu türler, iklimin değiĢmesiyle
yaĢam alanları daralarak vadi içlerine sığınmıĢlardır.
Sahadaki endemiklerin % 52,2‟si taĢlık olarak belirtilen, değiĢik düzeylerde ayrıĢmıĢ ana
materyalden oluĢan zeminler üzerinde yer almaktadır. Üst Jura-Üst Kretase aralığına ait
metamorfik kayaların oranı %50,4‟ dür; bunlar içerisinde en fazla olanlar kristalize kireçtaĢları,
metakumtaĢı, metakuvarsit ve mermerdir (% 20, % 17,4). Endemik lokasyonlarının % 31,3‟ü
Mesozoik ve Neojen tortullarıdır. Tortulların çoğunluğunu (% 22,6) dolomitik kireçtaĢı ve çörtlü
kireçtaĢlarından oluĢan Mesozoik çökelleri teĢkil eder. Endemiklerin üzerinde en az bulundukları
(%18,3) kaya türünün mağmatik kökenli kayalar olduğu görülmüĢtür. Bunlardan % 0,9‟u Miyosen
dönemi volkanizmasına ait riyolit ve riyolitik tüf, %17,4‟ü Mesozoik derinlik volkanizmasıyla ilgili
serpantinleĢmiĢ peridotit, spilit gibi ultramafik kayalardan ibarettir. Metamorfikler içerisinde
özellikle Ģist, kuvarsit türü silisçe zengin kayaların daha az yer tuttuğu, buna karĢılık kimyasal
bileĢimleri bakımından kristalize kireçtaĢı ve mermer gibi karbonatlı tortullardan oluĢan
metamorfiklerin % 37,4 oranıyla ağırlıklı oldukları saptanmıĢtır. Metamorfikler içerisinde yer alan
karbonatlı kayalar da hesaba katıldığında, çoğunluğu Mesozoik‟e ait kristalize kireçtaĢları,
dolomitik kireçtaĢları, karbonat çimentolu çeĢitli detritik tortullar ile Miyosen gölsel
sedimentlerinden oluĢan tortul kayaların toplam içerisindeki payının % 68,7 olduğu, endemizmin
karbonatlı veya kireçli tortul kayalardan oluĢan zeminlerde artıĢ gösterdiği anlaĢılmıĢtır. Bu durum,
bitkilerin bu kimyasal bileĢimi tercih eden ana kaya seçiciliğinin yanı sıra sahada genelde
kireçtaĢlarıyla temsil edilen karbonatlı kayalar üzerinde geliĢen karst topografyasının sarp ve
engebeli yapısıyla endemikler için ideal sığınma ortamlarını sağlamasına bağlanmaktadır. Buna
karĢılık, mineral madde bakımından zengin olan mağmatik kayalar ile kuvarsit, Ģist gibi yüksek
oranda silis içeren metamorfik kayalardan oluĢan arazilerde endemik oranının düĢük çıkması, bu
734 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
sahaların çok az ayrıĢmıĢ, taĢlık zeminler olması sebebiyle bitkilerin besin maddesi niteliğindeki bu
minerallerden faydalanamaması ve silisli kayaların aĢınım ve kimyasal çözünme direncinin yüksek
olmasıyla iliĢkilendirilmektedir.
Murat dağı endemiklerinin % 47,8‟inin horizonların tam olarak geliĢmiĢ olduğu olgun
toprak örtüsü üzerinde yer aldığı, bunun % 60‟ının da Kahverengi orman toprakları üzerinde
olduğu görülmüĢtür. Endemiklerin birlikte bulunduğu vejetasyon türleri ise Murat dağında baskın
tür olan karaçam ile meĢe türlerinin oluĢturduğu ormanlar (%63,7), çayır ve steplerdir (%36,3).
Endemiklerin sahadaki dağılıĢında, belli bir toprak ve vejetasyon seçiciliğinden ziyade yükselti,
bakı ve eğim gibi topografik faktörlerle anakaya türü belirleyici olmuĢtur.
KAYNAKÇA
ATALAY, Ġbrahim (1987). Türkiye Jeomorfolojisine GiriĢ (GeniĢletilmiĢ 2. Baskı), Ġzmir: Ege
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
ATALAY, Ġbrahim (2007). „‟Relict and Endemic Plants Reflecting Climatic Changes in Anatolia‟‟,
Ecology and Environtment, The 5th Turkey-Romania Geographical Academic Seminar,
Proceedings, June 5-15, 2007, Antalya-Turkey, s: 7-30.
ATALAY, Ġbrahim (2008). Ekosistem Ekolojisi ve Coğrafyası(Cilt I, II), Ġzmir: META Basım ve
Matbaacılık.
ATALAY, Ġbrahim (2010). Uygulamalı Klimatoloji, Ġzmir: META Basım ve Matbaacılık.
ATALAY, Ġbrahim (2011). Türkiye Coğrafyası ve Jeopolitiği (8. Baskı),Ġzmir: META Basım ve
Matbaacılık.
AVCI, Meral (2005). “ÇeĢitlilik ve Endemizm Açısından Türkiye‟nin Bitki Örtüsü”, Ġstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Dergisi, S. 13, s. 27-55.
AYTAÇ, A. Serdar (2003). Murat Dağı‟nın Milli Park Planlaması ve Çevre Eğitimi Açısından
Değerlendirilmesi, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
BĠNGÖL, Ergüzer (1977). “Murat Dağı Jeolojisi ve Anakayaç Birimlerinin Petrolojisi”, TJK
Bülteni, Cilt. 20, s. 13-66.
ÇIRPICI, Ali (1981) Murat Dağı (Kütahya - UĢak)'nın Florası Üzerine AraĢtırmalar, Doçentlik
Tezi, Ġstanbul: Ġstanbul Üniversitesi Botanik ve Genetik Kürsüsü.
ÇIRPICI, Ali (1989) „‟Murat Dağı (Kütahya - UĢak)'nın Florası‟‟, Doğa T U Botanik Dergisi, S. 2,
s. 157-222.
ÇIRPICI, Ali (2005). „‟Murat Dağı‟‟. Türkiye'nin 122 Önemli Bitki Alanı, Ġstanbul: Doğal Hayatı
Koruma Derneği, s. 141-143.
DARKOT, Besim, TUNCEL, Metin (1995). Ege Bölgesi Coğrafyası(3.Baskı), Ġstanbul: Ġstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
DÖNMEZ, Yusuf (1972).Kütahya Ovası ve Çevresinin Fiziki Coğrafyası, Ġstanbul: Ġstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
DMĠ (2011). Kütahya Meteoroloji Ġstasyonu Rasat Kayıtları, Ankara: T.C. BaĢbakanlık Devlet
Meteoroloji ĠĢleri Genel Müdürlüğü Elektronik Bilgi ĠĢlem Dairesi BaĢkanlığı.
Murat Dağı’nda Endemizme Etki Eden Topografik Faktörler (İç Batı Anadolu) 735
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
DMĠ (2011). Gediz Meteoroloji Ġstasyonu Rasat Kayıtları, Ankara, T.C. BaĢbakanlık Devlet
Meteoroloji ĠĢleri Genel Müdürlüğü Elektronik Bilgi ĠĢlem Dairesi BaĢkanlığı.
DMĠ (2011). UĢak Meteoroloji Ġstasyonu Rasat Kayıtları, Ankara: T.C. BaĢbakanlık Devlet
Meteoroloji ĠĢleri Genel Müdürlüğü Elektronik Bilgi ĠĢlem Dairesi BaĢkanlığı.
DSĠ (1967). Kütahya ve Gediz Ovası Hidrojeolojik Etüt Raporu, Ankara: DSĠ Genel Müdürlüğü.
EKĠM, Tuna, KOYUNCU, Mehmet, VURAL, Mecit, DUMAN, Hayri, AYTAÇ, Zeki,
ADIGÜZEL, Nezaket (2000). Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı, Ankara: Türkiye Tabiatını
Koruma Derneği Yayınları.
ERĠNÇ, Sırrı (1977). Vejetasyon Coğrafyası, Ġstanbul: Ġstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü
Yayınları.
ERĠNÇ, Sırrı (1996). Klimatoloji ve Metodları (4. Baskı), Ġstanbul: Alfa Basım Yayım Dağıtım.
EROL, Oğuz (1999). Genel Klimatoloji (5. Baskı), Ġstanbul: Çantay Kitabevi.
GÜNAL, Nurten (1995). „‟Gediz Havzasının Ġklimi‟‟, Türk Coğrafya Dergisi, S. 30, s. 67-96.
GÜNAL, Nurten (2003). Yukarı Gediz Havzası‟nın Bitki Coğrafyası, Ġstanbul: Çantay Kitabevi.
GEMĠCĠ, Yusuf (1988). “Akdağ (Afyon-Denizli) ve Çevresinin Vejetasyonu”, Doğa Türk Botanik
Dergisi, S. 12 (1), s. 8-57.
GEMĠCĠ, Yusuf, ġIK, Levent (1992). „‟Türkiye Florasında Endemizm‟‟, Tarım ve Köy Dergisi S.
74, s. 11-22.
KÜTAHYA ORMAN BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ (2004). Gediz Orman ĠĢletme Müdürlüğü 2004
Yılı ÇalıĢma Programı, s. 17-77.
MATER, BarıĢ (1998). Toprak Coğrafyası, Ġstanbul: Çantay Kitabevi.
MTA (2002). 1/500.000 Ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları Ġzmir Paftası, No: 7, Ankara: Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi.
OGM (2013). UĢak Orman ĠĢletme Müdürlüğü Orman Ġstatistikleri.
http://denizliobm.ogm.gov.tr/Sayfalar/Uşak-Orman-İşletme-Müdürlüğü.aspx
ÖZAV, Lütfi (1995). „‟Turizm Açısından Murat Dağının Önemi‟‟, Atatürk Üniversitesi Türkiyat
AraĢtırmaları Enstitüsü, S. 4, s. 57-78.
SEMENDEROĞLU, A, AYTAÇ, A.S. (2005). Murat Dağının Vejetasyon Coğrafyası, Ulusal
Coğrafya Kongresi (Prof. Dr. Ġsmail Yalçınlar Anısına), 29-30 Eylül 2005, Ġstanbul:
Bildiriler Kitabı, s. 649-657.
SEMENDEROĞLU, A, AYTAÇ, A.S. (2012). The Local Biomes (Geo-Biomes) of Mount Murat
From a Geo-Ecological Perspective, West of Turkey, TheJournal of Academic Social
Science Studies, Volume 5 Issue 7, p. 609-632.
SEMENDEROĞLU, A, AYTAÇ, A.S.(2012). The Geo-Ecological Regions And Divisions Of
Mount Murat, West Of Turkey, Gaziantep UniversityJournal of Social Sciences, 11(4):
1306-1330.
TEL, A. Zafer (2012). “Bazı Endemik Bitkilerin Kütahya‟daki (Türkiye) YayılıĢ Alanları ve Yeni
IUCN Tehlike Kategorilerine Göre Yeniden Değerlendirilmesi”, Çoruh Üniversitesi Orman
Fakültesi Dergisi S. 13(1) s. 88-108. http://edergi.artvin.edu.tr
736 Nurdan KESER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/12 Fall 2013
TOPRAKSU (1972). Kütahya Ġli Toprak Kaynağı Envanter Raporu, Ankara: T.C. KöyiĢleri
Bakanlığı Topraksu Genel Müdürlüğü Toprak Etütleri ve Haritalama Dairesi.
TOPRAKSU (1974). Gediz Havzası Toprakları, Ankara: T.C. KöyiĢleri Bakanlığı Topraksu Genel
Müdürlüğü Toprak Etütleri ve Haritalama Dairesi.
TORLAK, Hasan, VURAL, Mecit, AYTAÇ, Z.eki (2010). Türkiye‟nin Endemik Bitkileri, Ankara:
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
TUNCEL, Metin, DOĞANER, Suna (1992). „‟Kütahya‟da Kaplıca Turizmi‟‟, Ege Coğrafya
Dergisi S. 6, s. 47-60.
YALÇINLAR, Ġsmail (1955). „‟Banaz Çayı Havzası ve UĢak Civarında Bünye ve Morfoloji
AraĢtırmaları‟‟, Türk Coğrafya Dergisi S. 13-14.
YALÇINLAR, Ġsmail (1970). „‟Batı Anadolu‟nun Strüktür ve Relief ġekilleri Üzerine
MüĢahedeler‟‟, Türk Coğrafya Dergisi Cilt. 9, S. 17, s. 69-92.