28
eyd Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association Ekonomik Yaklaşım 2014, 25(90): 21-48 www.ekonomikyaklasim.org doi: 10.5455/ey.35311 Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği Taylan KIYMAZ 1 16 Haziran 2014’de alındı; 17 Ağustos’ta kabul edildi. 25 Eylül 2014’den beri erişime açıktır. Received 16 June 2014; accepted 17 August 2014. Available online since 25 September 2014. Araştırma Makalesi/Original Article Özet 2000’li yılların ikinci yarısında art arda yaşanan gıda ve finans krizlerinde emtia piyasaları da önemli ölçüde etkilenmiş bu süreçte gıda fiyatları ile tarımsal ürün maliyetlerinde kayda değer dalgalanmalar yaşanmıştır. Gerek gıda krizinin yaşandığı 2007-2008 döneminde gerek sonraki dönemde, 2011 yılında, gıda fiyatlarının yeniden yükselişe geçmesinin yurtiçi tarımsal üretim maliyet ve fiyatları yüksek olan Türkiye’ye ne ölçüde rekabet avantajı sağladığının tespit edilmesi bu çalışmanın amacıdır. Bu çalışmada yöntem olarak uluslararası rekabet koşullarının incelenmesinde OECD istatistikleri temel alınmakta, Türkiye incelenirken seçilmiş ürünlerin ulusal verilere göre maliyet yapıları ve fiyatları dikkate alınarak dünya piyasalarında rekabet durumu istatistiki karşılaştırmalarla ortaya konulmaktadır. Ortaya konulan inceleme sonuçlarına göre özellikle 2010 yılı sonrasında tarımsal ürün fiyatları genel olarak dünya fiyatlarına yakınsamıştır. Bu arada yaşanan krizler nedeniyle özellikle enerji ve gübre fiyatlarındaki artışların her iki kalemin tarımsal üretim maliyeti içindeki ağırlığının yükselmesine neden olduğu anlaşılmıştır. Çalışmada incelenen hububat ürünleri, ayçiçeği ve şeker pancarı dikkate alındığında bu ürünlerin maliyetleriyle dahi dünya fiyatlarıyla rekabette sorun yaşandığı, arpa ve şekerin dünya fiyatlarında yaşanan artışların bu iki üründe ülkemiz açısından rekabet avantajı yarattığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, tarımsal yapıdan kaynaklanan sorunların çözümü yanında ülkemizde tarımsal üretim maliyetlerinin azaltılması yönünde girdinin daha ucuza tedariği için politikalar, verim artırıcı Ar&Ge ve tarımsal teknoloji kullanımı dünya fiyatlarının arttığı bir ortamda rekabetçilik açısından önemli görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Gıda krizi, rekabet, tarımsal maliyetler, tarımsal fiyatlar, destekleme. JEL Sınıflaması: Q13, Q17, Q18. © 2014 EYD tarafından yayımlanmıştır 1 Yazışmadan sorumlu yazar (Corresponding author). Kalkınma Bakanlığı. E-posta: [email protected]. Ekonomik Yaklaşım ISSN 1300-1868 print © 2014 Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association - Ankara Her hakkı saklıdır © All rights reserved

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği

Embed Size (px)

Citation preview

eyd Ekonomik Yaklaşım

Derneği / Association

Ekonomik Yaklaşım 2014, 25(90): 21-48

www.ekonomikyaklasim.org doi: 10.5455/ey.35311

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu:

Türkiye Örneği

Taylan KIYMAZ1

16 Haziran 2014’de alındı; 17 Ağustos’ta kabul edildi. 25 Eylül 2014’den beri erişime açıktır.

Received 16 June 2014; accepted 17 August 2014.

Available online since 25 September 2014.

Araştırma Makalesi/Original Article Özet

2000’li yılların ikinci yarısında art arda yaşanan gıda ve finans krizlerinde emtia piyasaları da önemli ölçüde etkilenmiş bu süreçte gıda fiyatları ile tarımsal ürün maliyetlerinde kayda değer dalgalanmalar yaşanmıştır. Gerek gıda krizinin yaşandığı 2007-2008 döneminde gerek sonraki dönemde, 2011 yılında, gıda fiyatlarının yeniden yükselişe geçmesinin yurtiçi tarımsal üretim maliyet ve fiyatları yüksek olan Türkiye’ye ne ölçüde rekabet avantajı sağladığının tespit edilmesi bu çalışmanın amacıdır. Bu çalışmada yöntem olarak uluslararası rekabet koşullarının incelenmesinde OECD istatistikleri temel alınmakta, Türkiye incelenirken seçilmiş ürünlerin ulusal verilere göre maliyet yapıları ve fiyatları dikkate alınarak dünya piyasalarında rekabet durumu istatistiki karşılaştırmalarla ortaya konulmaktadır. Ortaya konulan inceleme sonuçlarına göre özellikle 2010 yılı sonrasında tarımsal ürün fiyatları genel olarak dünya fiyatlarına yakınsamıştır. Bu arada yaşanan krizler nedeniyle özellikle enerji ve gübre fiyatlarındaki artışların her iki kalemin tarımsal üretim maliyeti içindeki ağırlığının yükselmesine neden olduğu anlaşılmıştır. Çalışmada incelenen hububat ürünleri, ayçiçeği ve şeker pancarı dikkate alındığında bu ürünlerin maliyetleriyle dahi dünya fiyatlarıyla rekabette sorun yaşandığı, arpa ve şekerin dünya fiyatlarında yaşanan artışların bu iki üründe ülkemiz açısından rekabet avantajı yarattığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, tarımsal yapıdan kaynaklanan sorunların çözümü yanında ülkemizde tarımsal üretim maliyetlerinin azaltılması yönünde girdinin daha ucuza tedariği için politikalar, verim artırıcı Ar&Ge ve tarımsal teknoloji kullanımı dünya fiyatlarının arttığı bir ortamda rekabetçilik açısından önemli görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Gıda krizi, rekabet, tarımsal maliyetler, tarımsal fiyatlar, destekleme. JEL Sınıflaması: Q13, Q17, Q18.

© 2014 EYD tarafından yayımlanmıştır

1 Yazışmadan sorumlu yazar (Corresponding author). Kalkınma Bakanlığı. E-posta: [email protected].

Ekonomik Yaklaşım ISSN 1300-1868 print © 2014 Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association - Ankara

Her hakkı saklıdır © All rights reserved

22 Taylan KIYMAZ

Abstract

The Competitiveness of Agricultural Products in the aftermath of the Global Food Crisis: Turkish Case

Food and financial crisis have been consecutively experienced in the second half of the 2000s and have

significantly affected the commodity markets. Those crises led to serious fluctuations at food prices and agricultural production costs. In this study it is aimed to determine the change in comparative advantage of Turkey resulting from the food crisis in 2007-2008 and the rising food prices in 2011 given that the domestic agricultural production costs and prices are high in Turkey. In the study statistical comparisons are used as a method in the examination of international conditions of competitiveness via OECD statistics, and domestic sources are prefered examining cost structures and prices of selected products in Turkey to understand the global competitiveness situation. According to the data revealed in commodity prices, especially after 2010 domestic prices converged to world prices. Meanwhile, due to the crises, especially energy and fertilizer costs of agricultural production have risen and their weight in costs have increased. In the study cereal products, sunflower and sugar beet are expected to experience trouble in the world markets even when their production costs are considered. Whereas barley and sugar gains comparative advantage at world prices. Consequently, while improving agricultural structure in the country, reducing costs of inputs in agricultural production through relevant policies, productivity-enhancement through R&D and use of the technology in production are important policy choices for improving competitiveness considering the positive impact of rising world food prices.

Keywords: Food crisis, competition, agricultural costs, agricultural prices, support. JEL Classification: Q13, Q17, Q18.

© 2014 Published by EYD

1.Giriş

Aşırı fiyat artışları ve istikrarsız piyasa fiyatlarıyla ortaya çıkan dünya gıda krizinin yaşandığı 2007-2008 döneminde bu krize neden olan arz ve talep yönlü etkenler yanında finans sektörü kaynaklı spekülatif hareketlerin etkisi 2009 yılında bir ölçüde hafiflemiştir. Tarım ve gıda ürünleri fiyatları kriz dönemini izleyen iki yıllık dönemde görece düşük seviyelerde dalgalanmaya devam etmiş ancak sonrasında yeniden artışa geçmiş ancak 2012-2013 döneminde istisna ürünler dışında fiyatlarda önemli bir düşüş görülmüştür.

Kriz sırasında duraklama gösteren dünya gıda ticaretinin sonraki dönemdeki fiyat artışlarına karşın yeniden artış eğilimine girmesi fiyatlara karşı daha az duyarlı bir ortamın oluştuğuna işaret etmektedir. Bu durum ticarette rekabetçi konumda olan ülkelerin ihracat gelirlerinin de artması anlamına gelmektedir. Öte yandan, Türkiye gibi tahıllar, yağlı tohumlar, şeker gibi temel tarımsal ürünlerde rekabet sorunu yaşayan ülkelerin fiyat artışlarından rekabet gücü açısından olumlu etkilendiği değerlendirilmektedir. Ancak, bu değerlendirmenin ürün maliyetleri de göz önüne alınarak yapılması tarım politikaları açısından daha anlamlı bir yol çizilmesini sağlayacaktır.

Bu değerlendirmenin ürün bazında ne ölçüde gerçeklik taşıdığının ülkemiz açısından araştırılması bu çalışmanın temel konusudur. İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 23

(OECD)’nün ülkelerin tarımsal destek politikalarını incelemek için yürüttüğü çalışmalar ve kullanılan göstergeler bu ülkelerin tarım sektöründe ne ölçüde rekabetçi olduğunun irdelenmesi ve ülkeler arası kıyaslama açısından önemlidir.

Türkiye’de uzun yıllardır süregelen politikalarla desteklenen ve korunan temel tarımsal ürünler açısından bakıldığında tarımsal yapı ve girdi maliyetlerine dayanan ürün toplam maliyetlerinin ürün fiyatlarının yüksek ya da düşük seyretmesinde etken olduğu malumdur. Maliyetlerin yükse olduğu tarımsal ürünlerde dünya fiyatlarının seyri yukarı yönlü olmadığı sürece rekabet şansı da azalmaktadır. Bu çalışmada tarımsal yapıdaki bilinen sorunların değerlendirmesine girilmemektedir. Ancak, daha etkin ve verimli çalışan bir sektör için neler yapılması gerektiği hususu söz konusu sorunların varlığı kabul edilerek maliyet ve fiyat dinamiklerinin analiziyle ortaya konulmaktadır.

Bu çalışmada uluslararası tarım piyasalarına ilişkin veri ve göstergeler temelde OECD gibi bu konuda istatistiki altyapısı güvenilir kuruluşlardan alınırken Türkiye’ye yönelik maliyetler için bir kamu kuruluşu olan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’nin sahada elde ettiği ve diğer kurumlara göre daha bilimsel ve izlenebilir olduğu gözlenen veriler esas alınmakta, fiyatlar ve üretim verileri ise TÜİK veritabanlarından sağlanmaktadır.

Dünya gıda krizi ve sonrası dünyadaki koşulların analiziyle başlayan çalışmada daha sonra tarım piyasalarında rekabetçiliği sağlayan temel unsurlar ele alınmakta ve bu unsurlar gözetilerek ülke tarımsal politikaları çerçevesinde tarımsal piyasalarda fiyat rekabeti avantajı bulunan ülkeler ve Türkiye’nin durumu ortaya konulmaktadır. İzleyen bölümde, Türkiye’de dünya gıda krizi dönemi gelişmeleri ve sonrasında dünyada tarım piyasalarında oluşan duruma göre, seçilmiş tarımsal ürünlerin maliyet ve fiyatlarındaki gelişmeler incelenmektedir. Sonuçta elde edilen bulgularla, mevcut maliyet yapılarıyla ürünlere sağlanan destekler arasındaki ilişkinin izlenmesi, kriz sonrası dönemde söz konusu ürünlerin dünya piyasalarında gösterebilecekleri fiyata bağlı rekabet düzeyinin anlaşılması ve rekabet gücünün artırılması için politika önerileri yapılması amaçlanmaktadır.

2. Dünya Gıda Krizi ve Sonrasında Dünyadaki Durum

1980’li yıllardan bu yana tarım ve gıda piyasalarında en büyük değişimlerden biri olarak göze çarpan ve 2007-2008 dönemini kapsayan dünya gıda krizi, tarım ve gıda ürünlerinin fiyatlarında yaşanan dalgalanma ve yüksek oranlı artışlarla özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde önemli politika değişikleri ve toplumsal huzursuzluklara varan gelişmeleri beraberinde getirmiştir.

Gıda krizi döneminde, tarım ve gıda ürünleri fiyatlarının dönemsel olarak yükselmesinde birkaç etken bir arada rol oynamış ve küresel kriz dönemleri dışında ilk defa temel tarımsal ürünlerin tümünde birden, farklı oranlarda ancak aynı dönemde fiyat artışları yaşanmıştır. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) gıda fiyatı endeksi 2006 yılında yüzde 9 civarında artarken, 2007 yılında bir önceki yıla göre artış yüzde 23 düzeyine çıkmıştır. 2006/2007

24 Taylan KIYMAZ

dönemi ortalamalarına göre temel ürünlerde yaşanan fiyat artışları sırasıyla; sütte yüzde 80, yağlarda yüzde 50 (ayçiçeği tohumunda yüzde 65) pirinçte yüzde 26, buğdayda yüzde 50, mısırda yüzde 34 ve hububatta yüzde 42’dir (FAO, 2008).

Temelde gıda fiyatlarındaki artış için birçok nedenden bahsedilebilmektedir. Bunlardan bazıları, iklimde yaşanan değişiklerin getirdiği kuraklığa bağlı olarak ürün arzında yaşanan sorunlar, petrol fiyatlarındaki artışların üretim girdileri ve nakliye gibi maliyet unsurları üzerindeki olumsuz etkileri, biyoyakıtların üretiminin desteklenmesine bağlı olarak tarımsal arz fazlası üretebilen ihracatçı ülkelerin dünya piyasalarında yarattığı arz şoku, gelişmekte olan piyasalara sahip ülkelerde hızlı büyümeden kaynaklanan refah artışı ve bunun getirdiği et ve süt talep artışı ve dolayısıyla yem bitkilerine olan talebin artması, mali piyasalarda mal borsalarına giren sermayenin yarattığı spekülatif etkiler ve ihracatçı ülkelerin ticareti kısıtlayıcı uygulamaları sayılabilecektir.

Ülkemizde, tarımsal piyasalarda o dönem yaşanan fiyat dalgalanmaları, dünya piyasalarındaki dalgalanmalara paralellik göstermiştir. Söz konusu paralel gelişmenin ana unsurunu, dünya piyasaları için de geçerli olan, tarımsal ürünlerdeki talep yönlü fiyat baskısı oluşturmuştur. Ancak, ürünlerdeki arz-talep dengeleri dünyadaki gelişmelerle tam bir uyum göstermemekle birlikte, ürün fiyatlarındaki dalgalanmaların dünyadaki seyir ile benzerlik göstermesinin, ülkemizde ürünlerin pazarlama zincirindeki aksak yapılardan kaynaklanabileceği yargısına varılmaktadır (Saçlı ve Kıymaz, 2008, s.53).

Dünya gıda krizi sırasında ürün piyasalarının büyük bölümünde ortaya çıkan genel fiyat artış eğilimi (şekil-1) tarım sektörüne ilgiyi artırırken girişimciler açısından da tarımsal üretimin artırılmasına yönelik bir teşvik unsuru oluşturmuştur. FAO verilerine göre, kriz sonrası dönemi kapsayan 2009 yılında tarıma 25,4 milyar dolar gibi yüksek bir doğrudan yabancı sermaye girişi yaşanırken bu giriş 2007 yılındaki 13,6 milyar dolarlık düzeyinin yaklaşık iki katına eşittir. 2011 yılına gelindiğinde, yabancı sermaye yatırımlarının yüksek seviyede kaldığı anlaşılmaktadır (FAO, 2013, s.21).

Şekil-1’de görüldüğü gibi, gıda krizinin yaşandığı dönemde yükselen fiyatlar 2009-2010 döneminde görece düşük bir seyir izlerken (şeker hariç), 2011 yılında yeniden yükselişe geçmiştir. Bu dönemde gıda fiyatları yine aynı dönemde birlikte yukarıya doğru hareket etmiş ve gıda fiyatları endeksi, şeker ve yağlı tohum fiyatları başta olmak üzere söz konusu artışların etkisiyle gıda krizi dönemindeki seviyesinin üzerine çıkmıştır. Sonraki dönemde fiyatlar yeniden düşme eğilimine girmiştir. 2012 yılında tahıl piyasalarında fiyatların arz yönlü sorunlar nedeniyle yükselişe geçmesi ve gerek buğday gerek yem maddelerinde talep artışının bunu desteklemesiyle, et ve süt ürünleri maliyetlerindeki artış bu ürünlerin fiyatlarının düşmesini engellemiştir (OECD, 2013, s22-30).

Daha detaylı bakılacak olursa, küresel gıda fiyatları endeksinin 2012 ve 2013 yıllarında büyük bir hareketlilik göstermediği ve temel bitkisel ürünlerle hayvansal kaynaklı ürünlerde fiyatların değişik bir patika izlediği anlaşılmaktadır. 2012 yılında önemli artışlar görülen tahıl fiyatları 2013 yılında önemli üretim artışları için cazip bir piyasa olarak

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 25

görülmüş, yağlı tohum fiyatlarında ise daha düşük oranda da olsa gevşeme yaşanmıştır. Yıllardır süregelen şeker fiyatlarındaki artışlar 2013 yılında üretim artışı ve stok artışı getirmiştir. Bu durum küresel biyoetanol üretimini de artırıcı yönde etki etmiştir.

Şekil 1: Dünya Gıda Krizi ve Sonrasında Tarım ve Gıda Ürünleri Fiyatlarındaki Gelişmeler (2002-2004=100)

Kaynak: FAO (2014).

Bitkisel ürünler fiyatlarında yaşanan gevşemeye karşın, et arzında düşüş yaşanması önceki yıllardan gelen yüksek maliyet-düşük karlılık sorunlarının eseri olarak gösterilmektedir. Süt ürünlerinde ise Çin’deki üretim azalışı yanında dünyada artan talep ve gelişmiş ülkelerde de üretimin daralması fiyat artışlarının önemli oranlara varmasına neden olmuştur. Süt ürünlerinde fiyat endeksinin seviyesi dünya gıda krizi dönemi seviyelerine yaklaşmıştır (OECD, 2014a, 6).

Bu noktada şeker konusuna ayrı bir yer açmakta fayda görülmektedir. Avrupa Birliği (AB)’nin 2006 yılında şeker sektöründe reforma giderek iç fiyatlarını azaltması ve bunun yanında ihracat desteğine son vermesiyle dünya piyasalarına ürün arzı azalmıştır. Ancak bu azalma kısmen Brezilya ve Hindistan tarafından kapatıldığı için dünya şeker fiyatları reformun ilk yıllarında artmamıştır. 2008 yılı ve sonrasında şeker arzında yaşanan sorunlar AB’nin dünya piyasalarından çekilmesiyle birleşince dünya fiyatlarında ani ve uzun dönemli artışlar olmuştur (Gudoshnikov, 2010). Bu durum 2012 yılı sonrasında artan dünya arzı ile birlikte yerini fiyat düşüşüne bırakmıştır.

Tarım ürünlerinin gerek toplanması gerek işlenerek ya da taze olarak piyasalara sürülmesi lojistik maliyet gerektirdiğinden enerji fiyatlarının seyri gıda fiyatlarını yakından etkileyen etmenlerdendir. Diğer taraftan da üretimin ana girdilerinden gübre fiyatları yine tarımsal üretim maliyetlerini önemli ölçüde etkileyen bir diğer etmendir. Birbirini yakından etkileyen üç madde grubu olan enerji, gübre (DAP ve üre) ve gıda fiyatları endeksleri

26 Taylan KIYMAZ

kıyaslandığında (şekil-2); 2011 yılından 2014 yılı başına kadar enerji fiyatlarındaki artışların dünya gıda krizi döneminde olduğu gibi gıda fiyatlarının üzerinde olduğu ancak fiyat marjının kriz dönemindeki kadar yüksek olmadığı gözlenmekte, gübre fiyatları ise, kriz döneminde enerji fiyat endeksinin oldukça üzerinde yüksek bir dalgalanma gösterdikten sonra izleyen dönemlerde daha düşük seviyelerde dalgalanmaya devam etmiştir. Sonuçta, genel eğilim olarak gübre fiyatlarındaki değişim enerji ve gıda fiyatlarındaki değişimlerle uyumlu bir seyir izlemiştir.

Diğer taraftan Uluslararası Para Fonu (IMF) 2015 yılı sonuna kadar enerji ve gıda fiyatlarında düşüş eğilimi görüleceğini tahmin etmekte olup (IMF, 2014a) bu eğilimin gübre fiyatları içinde geçerli olacağı kabul edilebilir.

Gelişen tarım ve gıda ürünleri ticareti dikkate alındığında kriz döneminin dünya gıda ticaretine etkisi yavaşlatma şeklinde olmuştur. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre (OECD, 2014b), kriz yılı olan 2008 ve izleyen yılda toplam ticaret değer bazında azalmıştır (şekil-3 [veriler için EK-1]). Artan fiyatlarla birlikte ülkelerin iç piyasalarını dikkate alarak getirdikleri ihracatı yasaklayıcı tedbirler özellikle yağlı tohumlar, yemlik tahıllar ile pamuk ticaretindeki azalmaya neden olmuştur. 2009 yılında dünya ticareti miktar bazında artsa da fiyatların düşmesinden dolayı toplam ihracat gelirinde azalma olmuştur. Sonuçta, kriz, tüm dünyada yeni rekabet koşullarının oluşmasına ve tüm ihracatçı ülkelerin ticari yaklaşımlarını yeniden gözden geçirmeye zorlamıştır. Sonraki dönemde yeni fiyat artışları yaşansa da miktar bazında tarım ve gıda ürünleri ihracatı artmaya devam etmiş, bu durum toplam dünya ihracat değerinde daha hızlı bir artış getirmiştir.

Şekil 2: Enerji, Gübre ve Gıda Fiyatları Endekslerinin Kıyaslaması (2005=100)

Kaynak: IMF (2014b), Anonim (2014).

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 27

Şekil 3: Tarım ve Gıda Ürünleri Ticaretinde Gelişmeler

Kaynak: OECD (2014b).

3.Tarımda Rekabete Etki Eden Unsurlar

Bir piyasada yer alan herhangi birim ya da grubun rekabetçi olup olmadığı aynı konuda mal veya hizmet üreten birim ve gruplarla yapılacak karşılaştırma sonucu ortaya çıkmaktadır. Ancak, çoğunlukla rekabetçi olma durumunun piyasa oyuncularının üretim maliyetleri ile piyasadaki ortalama fiyatların karşılaştırılması sonucuna dayanmakta ve piyasa oyuncusu söz konusu fiyatları karşılayacak bir maliyet yapısına (kısa vadede sabit kabul edilen üretim faktörlerine ödemeler dahil) sahip olduğu takdirde rekabetçi sayılmaktadır.

Öte yandan, maliyet/fiyat kıyaslamasına dayanan tanımlama yanıltıcı bir sonuca yol açabilmektedir. Çünkü ortalama fiyatlar nadiren ‘denge fiyatı’nı yansıtmaktadır. Örneğin, 2006 yılındaki çok düşük tarımsal ürün fiyatlarında olsun, 2007-2008 dönemi küresel gıda krizindeki aşırı fiyat artışlarında olsun, bunların piyasanın etkin çalışmasından kaynaklandığı ve bu yönüyle piyasa oyuncuları için güvenilir fiyat sinyali oluşturulduğu tartışmalıdır (Courleux ve Dedieu, 2012, 2).

3.1.Verimlilik ve Rekabetçilik

Verimlilik ile rekabetçilik arasındaki ilişkinin ve bunun piyasalara yansımasının daha net anlaşılması açısından bazı etmenlerin değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Üretim faktörlerindeki gelişmeler incelendiğinde, OECD’ye göre, birçok OECD ülkesinde tarımsal üretimde kullanılan işgücü ve arazi varlığında 1969-2008 döneminde önemli azalma yaşanmış, işgücündeki azalma araziye göre daha hızlı olmuştur (OECD, 2011a, 40). Bu nedenle, işgücü verimliliğindeki artış arazi verimliliğinden daha hızlı gerçekleşmiştir. Ayrıca, arazinin kıt kaynak olduğu Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerde arazi verimliliğinin daha yüksek, arazinin bol olduğu Avustralya ve Kanada gibi ülkelerde ise işgücü verimliliğinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

28 Taylan KIYMAZ

Çiftlik boyutunda, tarımsal verimlilik ile rekabetçilik durumu açısından belirleyici olan temel etmenlerden bazıları; çiftlik ölçeği, faktör yoğunluğu, çiftliğin uzmanlaştığı üretim tipi, insan sermayesi, tüketici talebi, doğal çevre, altyapı yatırımları, mevzuat ve tarımsal politikalar ile tarımsal araştırma ve yayım v.b. olarak kabul edilmektedir (Latruffe, 2010, 31-40).

Çiftlik ölçeği ile rekabetçilik arasındaki ilişki çok tartışılan bir konu olup çiftlik tipine, söz konusu ölçek ve rekabetçi olunan alan ile küçük veya büyük çiftlikleri tanımlamakta kullanılan kriterlere göre farklı sonuçlara ulaşılabilmektedir. Örneğin, büyük işletmeler ölçek ekonomisi ve girdi piyasalarına ulaşma anlamında avantajlı görülürken küçük işletmelerin büyük işletmelere nazaran makroekonomik risklere karşı daha dayanıklı, dış kaynağa daha az bağımlı ve farklı durumlara daha çabuk uyum sağlayan özellikleri öne çıkabilmektedir. OECD ülkeleri ve yeni gelişen ekonomiler göz önüne alındığında hiçbirinde tek başına çiftlik ölçeğinin iki işletme tipi arasında diğeri aleyhine etkinlik bakımından net bir üstünlük getirmediği bildirilmektedir (OECD, 2011a, 65; Kimura ve Le Thi, 2013). Ayrıca, sermaye-işgücü oranı ya da arazi-işgücü oranı dikkate alındığında faktör yoğunluğu ile teknik etkinlik arasında da doğrudan net bir ilişki kurulamamıştır (OECD, 2011a, 65).

Çiftliğin üretimde uzmanlaşması, getirdiği sınırlı ürüne yoğunlaşma, belli tipte ekipmana yatırım yapma gereği gibi etkinliği artırıcı yönleriyle avantaj yaratmakla birlikte ürün çeşitlendirmesinin de tek ürüne bağımlılığı azaltan avantajlarından bahsedilebilmektedir. Çeşitlendirme aynı zamanda kapsam ekonomisi yaratarak üretim etkinliğini artırabilmektedir (Latruffe, 2010, 36).

Rekabetçilik açısından bakıldığında, güçlü bir tüketici talebinin bulunmasının üretim kapasitelerine olumlu katkı anlamında sürdürülebilir rekabet avantajı oluşturarak önemli getiriler sağlayabildiği değerlendirilmektedir.

Çiftlikler arası verimlilik farklılaşması doğuran bir başka husus ise, doğal çevre olarak tanımlanmaktadır. Bu kavramdan kasıt, üretimin yapıldığı yerdeki iklim, toprak kalitesi, yükseklik ve eğim unsurlarıdır. Bu unsurlara göre, avantaj elde eden çiftliklerin verimliliği de yükselmektedir. Bunun en bariz örneği ülkelerin belli ürünlerde diğer ülkelere göre daha verimli, kaliteli ve düşük maliyetle üretim yapmalarıdır (OECD, 2011a, 66).

3.2. Tarımsal Destekler ve Rekabetçilik

Diğer önemli bir alan olan kamu tarımsal destekleme politikalarının üreticinin üretime kaynak tahsisinde önemli rol oynadığı ve işletmelerin rekabet durumuna yakından etkisinin bulunduğu değerlendirilmektedir. Kamunun tarıma yönelik destekleme politikaları; üretici gelirine, ürün fiyatlarına, üretim miktarına ve dış ticarete etki eden politikalar olarak birbirinden ayrılabilir (Kıymaz, 2008, 71-87). Bunlara ilave olarak tarım sektörüne yönelik genel hizmet destekleri de rekabetçiliğe etkileri açısından incelemeye dahil edilmektedir.

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 29

Ülkelerin tarıma destek verme nedenleri geçmişten gelen gerekçelere dayanmaktadır:

(a) hava koşulları ve hastalıklardan kaynaklanan dalgalanmalar karşısında gıda arzında güvenlik ve yeterliliğin sağlanması; (b) çiftçilerin pazarlık gücünün desteklenmesi (çiftliklerin genellikle çok sayıda küçük birimlerden ve bunun karşısında işleme ve perakende sektörlerindekilerin oldukça az ve daha büyük birimlerden oluşması nedeniyle ortaya çıkan koşullarla başa çıkılması); (c) çiftçilerin gelirlerinin korunması; ve (d) tüketici fiyatlarının düşük tutulması. Bunlara ilave olarak, destekler çevrenin korunması veya gıda güvenilirliğini teşvik etmek için verilebilmektedir (OECD, 2001, 171).

Rekabet piyasasında müdahalelerin olmadığı koşullarda, varsayım olarak, Pareto etkin bir noktada bulunulmaktadır. Piyasadaki çoğu müdahale politikası bazı bireyler için faydalı bazıları için de faydalı olmayan değişiklikler içerdiğinden ve bahsi geçen etkinlik koşullarını ortadan kaldırdığından bu politikalara karşı çıkılmaktadır (Koutsoyiannis, 1987, 575). Kamuda bir sektör lehine uygulanan karlılığın yükselmesini temin eden destekleme veya çıktı fiyatının artmasına neden olan fiyat müdahalesi veya girdi fiyatının düşürülmesi ya da makroekonomik politikalar yoluyla yapılan müdahaleler ekonomiye önemli maliyetler getirmekte ve refah ekonomisi açısından bakıldığında ekonominin genelinde daha az ekonomik artık oluşmasına neden olmaktadır (OECD, 2011a; Kıymaz, 2008, 69).

Diğer taraftan, yapılan alt sektör bazlı araştırmalarda tarımsal işletmelere verilen desteklerin genel refahı artırıcı veya azaltıcı etkilerinin olabildiği gözlenmiştir. Nivievskyi ve von Cramon-Taubadel (2008) tarafından Ukrayna’daki süt üreten çiftlikler düzeyinde verilerle 2004-05 dönemi için yapılan çalışmada yurtiçi girdiler, ürün fiyatları ve çiftliğe özgü etkinlik kriterleriyle tarımsal destekler arasındaki ilişkiler incelemişler ve çiftlik bazında sağlanan desteklerin bunların rekabetçiliğini olumsuz etkilediği sonucuna varılmıştır. Aynı şekilde Bezlepkina v.d. (2005) tarafından bu defa Rusya’daki süt çiftlikleri için yapılan araştırmada 1995-2001 döneminde çiftlik bazında sağlanan desteklerin çiftliklerin karlılığına olumlu katkı sağladığı belirlenmiştir.

Yukarıda bahsedilen aynı tür değişkenler arasındaki ilişkiler incelenirken çiftliklere sağlanan toplam destek düzeyi (örneğin, Rezitis v.d., 2003; Emvalomatis v.d., 2008) veya çiftlik gelirinin kamu desteğinden kaynaklanan bölümü (örn. Giannakas v.d., 2001) veya çiftlik büyüklüğünü dikkate almak adına verilen desteğin çiftlik üretim değeri veya kârına oranı (örn. Hadley, 2006; Zhu v.d., 2008a ve 2008b; Bojnec ve Latruffe, 2009; Fogarasi ve Latruffe, 2009; Latruffe v.d., 2009; Bakucs v.d., 2010) karşılaştırma açısından dikkate alınabilmektedir. Giannakas v.d. (2001) 1987-95 dönemi için Kanada’nın Batısında bitkisel üretim yapan çiftliklerde, Rezitis v.d. (2003) Yunan çiftliklerinde 1993 ve 1997 yılları için, Hadley (2006) 1982-2002 döneminde İngiltere ve Galler’deki hububat, koyun ve karma üretim yapan çiftlikler için, Emvalomatis v.d. (2008) 1996-2000 dönemi için Yunan pamuk çiftliklerinde, Zhu v.d. (2008a) 1995-2004 dönemi için Almanya, Hollanda ve İsveç’teki süt üreten çiftliklerde, Zhu v.d. (2008b) yine aynı dönem Yunan zeytinliklerinde, Bojnec ve Latruffe (2009) 1994-2003 Sloven çiftliklerinde, Fogarasi ve Latruffe (2009) 2001-04 dönemi

30 Taylan KIYMAZ

Fransız ve Macar süt ve bitkisel üretim yapan çiftlikler için, Latruffe v.d. (2009) Fransız bitkisel ürün ve sığırcılık çiftliklerinde 2000 yılı için ve Babucs v.d. (2010) 2001-05 dönemi Macar çiftlikleri için sağlanan tarımsal desteklerle çiftlik bazındaki etkinlik kriterleri arasındaki ilişkileri incelemişlerdir. Bu çalışmalardan Hadley dışındakilerin hepsinde desteklerle çiftlik bazında teknik etkinlik arasında olumsuz ilişki görülmüştür. Söz konusu olumsuz etkiler çiftçilerin üretimde gereğinden fazla girdi kullanması veya etkin olmayan girdi veya çıktı kombinasyonlarına yönelmesiyle (arz fazlası üretimin oluşturulması gibi) ortaya çıkabildiği gibi çiftçinin risk algısındaki veya yatırım talebindeki değişimle de açıklanabilmektedir (Latruffe, 2010).

Bunlara karşılık, Fogarasi and Latruffe (2009) 2001-04 döneminde toplam desteklerin Macar ve Fransızların bitkisel üretim yapan çiftliklerinin Malmquist verimlilik endeksine olumlu etkisinin bulunduğunu kaydetmektedir. Sauer ve Park (2009) da organik üretim desteklerinin 2002-04 döneminde Danimarka’daki organik süt çiftliklerinin teknik etkinlik ve teknolojik değişimi açısından olumlu etki yaptığını belirtmektedir. Ayrıca, Huffman ve Evenson (2001), 1953-82 dönemi ABD verilerini kullanarak, bitkisel üretim ve hayvancılığa sağlanan desteklerin sektörün toplam faktör verimliliğine olumlu etki yaptığını belirlemişlerdir.

Daha önce belirtildiği gibi, tarım sektörüne genel hizmet destekleri de sağlanmaktadır. Bir sektör ya da işletmenin piyasada rekabet edebilmesi ya da rekabetçi olmak için kullandığı üstün teknoloji (tohum, makine v.b.), mekânsal kaynak donanımı (arazi, insan sermayesi), altyapı (lojistik ve haberleşme), destekleyici yan kuruluşların varlığı (paketleme, işleme, borsa, hal v.b.) gibi imkanlar karlılığı artırıcı, girdi maliyetini azaltıcı ve üretim etkinliğini artırıcı etkiler doğurmaktadır. Bu destekler çiftçilere yönelik her türlü eğitim ve yayım, araştırma-geliştirme (Ar&Ge) faaliyetlerine sağlanan yardımları da içermektedir (OECD, 2011a, 66).

Bu desteklere bir örnek oluşturmak üzere, özellikle Avrupa Birliği ve ülkemizde kırsal kalkınma yardımları ve kırsal altyapı desteği olarak sunulan hizmetler yoluyla teknoloji geliştirme, kamu tarafından yapılan lojistik alanı başta olmak üzere altyapı yatırımları, paketleme, işleme ve pazarlama altyapısı gibi katma değer artışı yaratan eylemlerin desteklenmesi tarımsal verimliliği ve ekonomik anlamda rekabetçiliği ve etkinliği yükseltmektedir (AB, 2014; DPT, 2007 12).

Ayrıca, tarıma sağlanan eğitim ve yayıma ilişkin destekler insan sermayesine katkısı bakımından incelendiğinde, çiftçilikle uğraşanların eğitimli olmasının etkinliğin yükseltilmesi ve yönetimsel sorunların çözümü açısından önemli avantajlar yarattığı anlaşılmaktadır (Latruffe, 2010, 36). Nitekim, Than (2011) eğitim düzeyi ile tarımsal verimlilik farkları ve ikisi arasında pozitif bir ilişkinin varlığını gösteren birçok çalışmayı birarada incelemiştir.

Ek olarak, verimlilik ile rekabet arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermek için Ar&Ge’nin önemine dair birçok çalışma yürütülmüştür (Alston, 2010, 12). Arazi, su ve diğer girdilerin sonsuz olmadığı göz önüne alındığında daha fazla üretim için verimliliğin

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 31

yükseltilmesi gereği açıktır. Bu açıdan bakıldığında tarımda Ar&Ge’ye yapılan destek ve harcamaların verimliliğe etkileri ve ülkelerin inovasyon politikaları son dönemlerin önemli tartışma konuları arasında yer almaya başlamıştır. Tarımsal araştırmalar uygulamaya aktarıldığı takdirde herhangi bir ürünün talep koşulları sabitken arz eğrisini sağa doğru kaydırarak daha düşük bir fiyatta üretim ve tüketimin artırılmasının yolunu açabilmektedir. Ayrıca, yürütülen bazı çalışmalar tarımsal Ar&Ge’ye yapılan harcamaların verimlilik artışı yoluyla misliyle geri alındığını da göstermiştir (Alston, 2010; Evenson, 2000 27).

4. Tarımsal Ürün Piyasalarında Fiyat Rekabeti Durumu

Yukarıda sayılan rekabete etki eden unsurların genel bir yansıması olarak farklı tarım ürünleri çeşitli ülkelerde gümrük tarifeleri gibi politikalarla korunmakta ya da girdi destekleri veya gelir desteği politikaları ile üretici için avantajlar yaratılmaktadır. Örneğin, şekil-4’te ülkelerde dünya fiyatlarından yüksek yurtiçi fiyatlar ile ürünlere ödenen birim desteklerin toplamının dünya ürün fiyatlarına oranını belirleyen katsayılar (üretici nominal koruma katsayıları) görülmektedir. Bir başka deyişle, üretici nominal koruma katsayısı, üreticilerin, üretilen birim ürüne yapılan destek ödemeleri dahil, elde ettiği ortalama birim fiyatın ürünün ortalama dünya fiyatına oranıdır (OECD, 2014a, 39).

Tarımsal ürünlerde yurtiçi fiyatlar dünya fiyatlarından farklılaştığı ölçüde yeterli rekabet gücünden de uzak olunduğu sonucuna varılabilecektir. 2000’li yılların başından 2012 yılına kadar özellikle kriz dönemi ayrıntısıyla ele alınarak gelinen nokta verilmeye çalışılmıştır. İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine dayanılarak hazırlanan şekil-4’te ülkelerin sıralaması nominal koruma katsayılarının 2010-2012 dönemi ortalamasına göre büyükten küçüğe doğru yapılmıştır.

Buna göre, OECD üyelerinden Japonya, Norveç, Güney Kore, İzlanda ve İsviçre başta olmak üzere tarım piyasalarında rekabet gücü görece düşük olan ülkeler 2000-2002 ve 2010-2012 dönemlerinde şekil-4’te en yüksek katsayılarla yer almaktadır. 2007-2012 yılları arası dönemde, 2000-2002 dönemine göre tarım ürünleri fiyatları görece yüksek olduğundan, bu dönemde, yurtiçi fiyatları dünya fiyatlarının oldukça üzerinde bulunan ülkelerde dahi katsayılarda azalma görülmektedir. Diğer yandan, 2000-2002 ile 2010-2012 dönemleri karşılaştırıldığında, Avustralya ve Yeni Zelanda her iki dönemde de çok düşük koruma katsayılarına (1,0) sahip olmuş, Brezilya’da yine çok düşük katsayılar görülmüş, son dönemde Şili, ABD, Güney Afrika, Meksika ve Avrupa Birliği (AB) önemli oranda azalan nominal koruma katsayıları ile bu ülkelere katılmıştır. Yani bu ülkeler önemli oranda rekabetçi ve dış piyasalara açık görünmektedir. ABD, Meksika ve AB gibi tarıma önemli kaynak ayıran ülke/ülke gruplarında tarımdaki reformist değişimlerin yurtiçi fiyatların dünya fiyatlarına yaklaşmasını beraberinde getirdiği ve rekabetçiliklerini artırdıkları anlaşılmaktadır. Her üçünde de politika reformları arasında en önemli olanı üretime bağlı desteklerden üretici gelirine dayalı ve üretimden bağımsız desteklere geçiştir (Baffes ve De Gorter, 2005, 20-26).

32 Taylan KIYMAZ

Şekil 4: Ülkelerin Üretici Nominal Koruma Katsayıları

Kaynak: OECD (2014c) verilerinden faydalanarak yazar tarafından oluşturulmuştur.

Türkiye’de 2000’li yılların başında 1,28 olan aynı katsayı, 2007 yılında 1,45’e çıkmış ve 2010-2012 döneminde 1,19’a kadar gerilemiştir. Bu durum Türkiye’de de aynı dönemde uluslararası fiyatların da artışıyla rekabetçiliğin arttığı ve aynı zamanda piyasaların bir miktar daha dış rekabete açıldığı ifade edilebilir.

Üretici nominal koruma katsayısından elde edilen sonuçlar sonrası, bir başka gösterge olan üretici destek tahminini ele alarak ülkelerin tarıma ne ölçüde destek sağladıkları bulunarak bir rekabet analizi yapmak da mümkündür. Üretici destek tahmini (ÜDT) (İngilizcesi producer support estimate-PSE) herhangi bir tarımsal ürüne yönelik toplam destek maliyetinin (piyasa fiyat desteği olarak bilinen ve tarife korumalarını içeren ürünün yurtiçi fiyatıyla dünya fiyatı arasındaki marjdan kaynaklanan üretim değeri farkını gösteren toplam

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 33

değer ile ürüne özel ya da genel nitelikte verilen tüm desteklerin toplam maliyeti ile doğrudan bütçe transferleri ve girdi sübvansiyonlarının), ürün miktarı ile ürünün yurtiçi ortalama fiyatının çarpılması yoluyla hesaplanan toplam üretim değerine oranı olarak tanımlanmaktadır (OECD, 2014a, 41).

Kısaca, ÜDT temelde sadece doğrudan bütçeden yapılan ödemeleri değil aynı zamanda gümrük tarifeleri yoluyla üreticilere sağlanan fiyat desteklerini de hesaba katmakta ve referans dünya fiyatlarının üzerinde seyreden her fiyat marjı destek olarak alınmaktadır. ÜDT sıralaması ülkeler itibarıyla şekil-5’te 2010-2012 dönemi ortalamasına göre büyükten küçüğe doğru yapılmıştır.

Şekil 5: Ülkeler İtibarıyla Üretici Destek Tahmini (ÜDT)

Kaynak: OECD (2014c) verilerinden faydalanarak yazar tarafından oluşturulmuştur.

ÜDT verilerine göre, nominal koruma katsayılarına da ürünlere sağlanan toplam birim destekler yoluyla yansıyan şekilde, yine Norveç, İsviçre, Japonya, Güney Kore ve İzlanda

34 Taylan KIYMAZ

gibi ülkeler tarıma diğer ülkelerden ayrışacak ölçüde yüksek destek sağlamaktadır. OECD’ye göre bu desteklerin önemli kısmını dünya fiyatlarının oldukça üzerinde üreticiye yansıyan yurtiçi tarımsal fiyatlar (pazar fiyat desteği) oluşturmaktadır. Bunun yanında, girdi desteği, doğrudan gelir desteği ve diğer ödemeler de ülkelerin ÜDT oranlarını yükseltmiştir. Türkiye’de de destekler ağırlıklı olarak pazar fiyat desteğinden kaynaklanmaktadır. AB gelir ödemeleri ve ABD tarım sigortası desteği yoluyla üretimden bağımsız geliri destekleyici ödemelere daha fazla ağırlık verirken Brezilya gibi ülkelerde girdi desteklerinin ağırlıkta olduğu gözlenmektedir (OECD, 2014a).

Dünya Ticaret Örgütü nezdinde piyasa işleyişini bozucu müdahale olarak görülen ve ağırlıkla gümrük tarifelerine bağlı sağlanan destekler veya ihracat destekleri ya da dahilde işleme sistemiyle dünyada rekabet edilmesi piyasalarda etkinsizliğe yol açmaktadır. Daha etkin bir destek politikası olarak kabul edilen üretimden bağımsız ve gelir ödemelerine doğru kaydıran politikalarla yurtiçi fiyatların dünya fiyatlarına yakınsaması hedeflenmekte ve üreticinin üretim kararlarını olabildiğince piyasa şartlarında alması temel politika olmaktadır.

Şekil 6: Ülkeler İtibarıyla Tarım Sektörüne Yönelik Genel Hizmet Desteği Tahmini

Kaynak: OECD (2014c) verilerinden faydalanarak yazar tarafından oluşturulmuştur.

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 35

Rekabetçiliği desteklemek üzere, ülkelerin izlediği bir diğer yol ise, daha önce

belirtildiği gibi tarımsal araştırma ve inovasyon altyapısı, insan kaynağı, kurumsal yapısı, pazarlama ve tarımsal hizmet altyapısının iyileştirilmesi için yapılan harcamalardır. Bu harcamaların değeri, Genel Hizmet Desteği Tahmini adı altında OECD tarafından izlenmektedir. Şekil-6’da ülkeler itibarıyla yapılan harcamaların toplam değerleri görülmektedir. Söz konusu değerlerin hesabında kapsanan konular yıllara göre değişebilmekte ve bazı revizyonlar da yapılabilmektedir. Ancak sağlanan genel hizmet desteklerinde bazı ülkelerde kimi yıllar açıklanamayan artış ya da azalışlar yaşanması, metodolojik değişiklikler dışında, söz konusu politikalarda istikrarlı bir seyir izlenmediğini göstermektedir.

Genel bir fikir oluşturması açısından şekil-6 incelendiğinde, dünya gıda krizi dönemi sonrasında AB, ABD ve Çin gibi ülkeler dışında tarımsal genel hizmet desteklerini artırma yönünde politika izlenmediği anlaşılmaktadır. Çin, AB, ABD ve Japonya gibi ülkelerin genel hizmet desteklerine önemli kaynak ayırmaktadır. Bu destekler, gelişmiş ülkelerde tarımsal bilgi ve inovasyon sistemleri ve tarımsal altyapının iyileştirilmesi gibi konulara yoğunlaşmaktadır. AB ve ABD’de pazarlama yardımlarına da önemli kaynak ayrılmaktadır. Türkiye’de tarımsal kamu iktisadi teşebbüslerine (KİT’ler) yapılan kaynak transferleri pazarlama yardımları sınıfına dahil olup genel hizmetler içinde en büyük payı almaktadır (OECD, 2014d).

Çin’in son dönemde tarımsal genel hizmet harcamalarında öne geçtiği ve birinci sırada yer aldığı gözlenmektedir. Çin tarafından tarımsal eğitim, kamu gıda stoklarının maliyetleri, altyapı yatırımlarına önemli kaynak ayrılırken tarımsal bilgi ve inovasyon teknolojilerine de gelişmiş ülkeler seviyesinde parasal kaynak ayırılabilmektedir (OECD, 2011b, 128). Bu göstergeler Çin’in önümüzdeki yıllarda tarımsal üretimde kendine yeterlilik ve rekabetçilikte atılım yapacağının birer işareti olarak yorumlanabilecektir.

5.Gıda Krizi Sonrası Türkiye’de Tarım Sektöründeki Gelişmeler

Önceki bölümde 2007-2008 döneminde yaşanan küresel çaptaki gıda krizinin gıda fiyatlarını artırmasından dolayı ülkelerin yurtiçi fiyatlarıyla dünya fiyatları arasındaki farkın azaldığı ve bunun da Türkiye gibi dünya fiyatlarının üzerinde tarımsal üretim maliyet ve yurtiçi fiyatları olan ülkeler açısından, OECD göstergelerine göre, olumlu bir gelişme doğurduğu belirtilmişti. Bu bölümde, bahis konusu sonucun bazı temel ürün maliyet ve fiyatları açısından ayrıntıları ile değerlendirilmesi ve hangi ürünlerde rekabetçiliğin artırıldığı, kriz dönemi ve kriz sonrası dönemde maliyet yapısı göz önüne alındığında ortaya çıkan koşulların üreticinin geliri açısından nasıl değerlendirilebileceği incelenmektedir.

36 Taylan KIYMAZ

5.1.Girdi ve Çıktı Fiyatlarındaki Gelişmeler

Türkiye’de girdi ve çıktılardaki fiyat değişimleri ile bunların arasındaki ilişkilerin irdelenmesi, tarımsal üretimin karlılığının ortaya konulması açısından önemli görülmektedir. Örneğin, mazot ve gübre gibi tarımsal üretim maliyetlerini yakından ilgilendiren iki girdideki fiyat değişimleri ile ürün fiyatlarının birbiriyle ilişkisi tarımsal üretimin yeterli kar marjıyla devamı açısından belirleyici olmaktadır.

Şekil-7’de görüldüğü gibi, gübre ve mazot fiyatlarındaki artış eğilimleriyle tarımsal ürünlerdeki kıyaslandığında, dünya gıda krizinin yaşandığı 2007-2008 döneminde ülkemizde de kuraklık olması dolayısıyla tüm ürün fiyatlarında artış yönünde bir dalgalanma yaşanmıştır. Girdi maliyetleri ise aynı dönemde yaşanan emtia piyasalarındaki fiyat artışları ve dalgalanmalardan etkilenmiş görünmektedir. Fiyatların istikrara kavuşmaya başladığı 2009 yılı sonrasında kur hareketlerinin de etkisiyle yeniden girdi fiyatlarında önemli artışlar olmuş, bu durum 2013 yılı sonuna kadar sürmüştür. TÜİK verilerine göre gübre ve mazot fiyatı endekslerinde 2005 yılından 2013 yılı sonuna kadar yaşanan artışlar ayçiçeği dışındaki tüm ürün fiyat endekslerinin üzerinde kalmıştır.

Şekil 7: Türkiye’de Bazı Girdi ve Tarımsal Ürün Fiyatlarındaki Değişimler

Kaynak: TÜİK, ÜFE ve TÜFE veritabanı (2014a).

Tarımsal ürün fiyatlarındaki gelişmeler incelendiğinde, ayçiçeğinde 2009 yılı

sonrasında önemli dalgalanmalar olduğu gözlenmektedir. Bu dalgalanmalar önceki bölümlerde incelenen dünya piyasa fiyatlarıyla aynı eğilimi göstermekle birlikte dünya fiyatlarından kopuk devam etmektedir (şekil-8). Tahıllarda fiyatlar piyasa koşullarına göre dalgalanırken şeker pancarı fiyatları şeker sektörünün kamu ağırlıklı yapısının da etkisiyle önemli bir dalgalanma göstermemekte, yıldan yıla yapılan ve çoğu zaman enflasyon

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 37

oranlarına bağlı zamlarla pancar fiyatları yükselmektedir. Ürünlerin çoğunda 2011 yılı sonrasında artan dünya fiyatlarının da yardımıyla yurtiçi fiyatlarla dünya fiyatları arasındaki marj daralmıştır. Bu anlamda, bir arz fazlası elde edilebilen ürünlerde ihraç piyasalarında avantaj edilebilmiştir.

Şekil 8: Seçilmiş Ürünlerde Yurtiçi Fiyatlarla Dünya Fiyatları Arasındaki Fark (Dolar/ton)

Kaynak: TÜİK (2014a), OECD verilerine göre yazar tarafından hesaplanmıştır.

Şekil-8’de ilgi çekici bir saptama mısırın yurtiçi fiyatlarının yıllık ortalamasının 2012 ve 2013 yıllarında dünya fiyatlarının altında seyretmesi, şeker pancarının yurtiçi fiyatları ortalamasının ise, 2010-2012 döneminde oldukça yüksek seyreden dünya şeker fiyatları nedeniyle dünya fiyatlarının altında kalmasıdır.

Şekil-9’da 2005-2013 döneminde ürün üretim maliyetlerinde gübre ve çeki gücü (yakıt ve ekipman kirası) kalemlerinde gelişmeler verilmektedir. Bu aşamada, karşılaştırmalı analiz açısından önemli bir zaman serisi verisi olarak görülen Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’den seçilmiş ürünlerde alınan tarımsal maliyet verileri kullanılmıştır. Maliyetler içerisinde bahsi geçen iki kalemin maliyetinin oranı gıda krizi döneminde yaşanan emtia fiyat artışına bağlı olarak önemli artış göstermiştir. 2005-2013 döneminde sadece bu iki kalemin toplam maliyetler içerisindeki ağırlığında 10-15 puanlık artışlar izlenmektedir. Suluda üretilen ürünlerde maliyet oranlarındaki dalgalanmaların daha az olduğu anlaşılmaktadır. Gübre maliyetinin toplam maliyet içerisindeki payı özellikle 2008 yılında önemli sıçrama göstermiştir.

38 Taylan KIYMAZ

Şekil 9: Bazı Ürünlerin Üretim Maliyetinde Gübre ve Çeki Gücü Oranlarındaki Gelişmeler

Kaynak: T. Şeker Fabrikaları A.Ş. verilerinden yazar tarafından hesaplanmıştır.

5.2.Ülkemizdeki Tarım Ürünlerinin Fiyata Bağlı Rekabet Durumu Karşılaştırması

Bu bölümde ise, ülkemiz açısından önemli tarımsal ürünler olan buğday, arpa, mısır, çeltik, yağlık ayçiçeği tohumu ve şeker pancarı gibi ürünlerde 2007 yılı dünya gıda krizi öncesi ve sonrası gelişmelere bağlı olarak sağlanan destekler de göz önüne alınarak yurt dışı piyasalarla rekabet durumunun ayrıntılı incelenmesi öngörülmektedir.

Daha önce de belirtildiği gibi ülkemizde yurt içi piyasalar gümrük vergileri ile korunmakta, ayrıca ürün bazında değişik değerlerde sağlanan alan bazlı mazot ve gübre ödemeleri ile kg başına sağlanan prim ödemeleri ile üretici geliri desteklenmektedir. Burada ele alınan ürünlerden sadece şeker pancarına prim ödemeleri yapılmamaktadır. 2009 yılı öncesinde uygulanan doğrudan gelir desteği de, yine değerlendirmelerde dikkate alınmıştır.

Yöntem olarak, tüm ürünlerin tarımsal üretim maliyetleri alındıktan sonra, ürüne veya alana verilen desteklerin toplam birim destek eşdeğeri maliyetten düşülerek her iki veri dünya fiyatlarıyla karşılaştırılmıştır. Analizde, buğday ve arpanın sulu ve kuruda ve mısır, çeltik, ayçiçeği ve şeker pancarının toplam üretim maliyetleri ile tarımsal desteklerden söz konusu

0,0

10,0

20,0

30,0

40,0

50,0

60,0

70,0

80,0

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Yüzd

e

Buğday (sulu) Buğday (kuru)

Çeki gücü

Gübre

0,0

10,0

20,0

30,0

40,0

50,0

60,0

70,0

80,0

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Yüzd

e

Arpa (sulu) Arpa (kuru)

Çeki gücü

Gübre

0,0

5,0

10,0

15,0

20,0

25,0

30,0

35,0

40,0

45,0

50,0

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Yüzd

e

Ayçiçeği Çeltik

Gübr

Çeki

0,0

5,0

10,0

15,0

20,0

25,0

30,0

35,0

40,0

45,0

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Yüzd

e

Mısır Şeker pancarı

Çeki gücü

Gübre

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 39

ürünlerin birim üretimi başına faydalanılan değerin farkı (üretim maliyeti ile birim desteğin farkı) değerlendirilirken temel amaç, söz konusu ürünlerde 2005-2013 döneminde yükselen dünya fiyatlarıyla maliyet bazında ne ölçüde rekabet edebildiğinin gösterilmesidir. Buradan elde edilecek sonuçlar ileriye doğru bakıldığında, Türkiye’nin tarım piyasalarını kısa vadede liberalleştirmesi durumunda mevcut şartlarda neyle karşı karşıya kalabileceğinin de göstergesi olabilecektir.

Şekil-10 (a) ve (b)’den izlenebileceği gibi, 2007 yılındaki kuraklık ve bununla birlikte 2007-2008 gıda krizinin yarattığı fiyat etkileri açıkça görülmektedir. 2007 yılında düşen birim verim ile sonraki dönemde artan enerji maliyetleri ürünlerin birim maliyetlerini de olumsuz etkilemiştir.

Suluda yapılan tarımsal üretimde birim maliyetin düşük olması nedeniyle 2005-2008 döneminde buğday üretiminin özellikle verilen desteklerle görece rekabetçi olduğu görülmektedir. Ancak 2009-2010 yıllarında dünya fiyatlarının düşmesiyle bu durum tersine dönmüş, 2011-2013 döneminde ise, sadece 2011 yılında yurtiçi maliyetler dünya fiyatlarının altında seyretmiştir. Maliyetlerin dünya fiyatlarının altında görüldüğü yıllarda destekler üreticinin kârına eklenmiştir. Kuruda yapılan buğday tarımında ise, maliyetler daha yüksek olduğu için hiçbir dönemde maliyetler dünya fiyatlarının altında yer almamış, verilen destekler dahi bu durumu değiştirmemiştir. Sulanan alanlarda üretilen buğday hakkında yeterli kayıt olmasa da toplam tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 15’i sulandığından (DSİ, 2014, 9) suluda buğday üretiminin sınırlı olduğu kabul edilebilir. Buğdaya dayalı ihraç ürünleri üretimi için pahalı görünen yerli buğdaya bağımlı kalındığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ülkemizde ihraç kaydıyla buğday ithalatı yolu tercih edilmekte ve bu durum ithalata bağımlılık yaratmaktadır.

Arpada ise, gıda krizi yurtiçi maliyetlerle dünya fiyatları arasındaki ilişki açısından önemli bir fark doğurmamış, maliyetler dünya fiyatlarının üzerinde kalmış, 2011 yılı ve sonrasında yükselen dünya fiyatları sonrasında ise yurtiçi maliyetler bu fiyatlara nazaran oldukça düşük kalmış, verilen destekler üretici gelirinin artmasına yardımcı olmuştur. Suluda kâr marjları daha da yüksek olmuştur.

Diğer ürünlerden ayçiçeğinde (şekil-10b) 2010 ve 2011 yılları hariç maliyetler dünya fiyatlarının üzerindedir. Bu ürüne sağlanan destekler önemli değerlere erişmekte ve üretici açısından maliyetlerin düşmesine yardımcı olmaktadır. Ayçiçeğinin kriz sonrasında oluşan dünya fiyatları seviyeleri sürdüğü takdirde, dünyada rekabet edebilir bir üretim yapısına kavuşturulması ve ürüne sağlanan desteklerin aşağıya çekilmesi söz konusu olabilecektir.

Çeltikte maliyetlerle dünya fiyatları arasındaki marj daha önceki ürünler kadar dalgalı görünmemektedir. Bu üründe maliyetlerin bir miktar aşağıya çekilmesi (verimin artırılması dahil) rekabeti artırabilecek önemli bir unsurdur.

Mısırın dünya fiyatları dikkate alındığında gıda krizinin ardından dahi ürün maliyetleri ile yapılan karşılaştırmada mısırın rekabetçi bir ürün olamadığı izlenmektedir.

40 Taylan KIYMAZ

Son ürün olan şeker pancarında, dünya şeker fiyatlarının OECD’den alınan şeker pancarı eşdeğeri referans fiyatları ile yurtiçi maliyetler kıyaslandığında, 2009 yılı sonrası daha rekabetçi bir yapıya geçilebildiği görülmektedir. Ancak, önümüzdeki dönemde şeker fiyatlarının yeniden düşme eğilimine geçmesi söz konusu olduğu takdirde (Avrupa Birliği’nin politika değişikliğine giderek şeker üretiminde uyguladığı üretim kotalarını kaldırması gibi nedenlerle) elde edilen göreceli avantaj kaybedilecektir.

Şekil 10 (a): Ürünlere Göre Maliyet ve Dünya Fiyatları Arasındaki İlişki

Kaynak: T. Şeker Fabrikaları A.Ş.; OECD veritabanı; Çeşitli Resmi Gazeteler.

Üreticinin yüzleştiği maliyete göre yapılan analizden sonra, son olarak, üretici nominal koruma katsayısı tanımından yola çıkarak üreticinin elde ettiği fiyat ve destek toplamı gelirin, dünya fiyatına oranını alarak fiyat bazında ürünlerin nasıl görece rekabetçi bir duruma

0,0

100,0

200,0

300,0

400,0

500,0

600,0

700,0

800,0

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Buğday (sulu) TL/ton

0,0

100,0

200,0

300,0

400,0

500,0

600,0

700,0

800,0

900,0

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Buğday (kuru) TL/ton

0,0

100,0

200,0

300,0

400,0

500,0

600,0

700,0

800,0

900,0

1000,0

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Arpa (sulu) TL/ton

0,0

100,0

200,0

300,0

400,0

500,0

600,0

700,0

800,0

900,0

1000,0

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Arpa (kuru) TL/ton

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 41

geldiğini izlemek mümkündür. 2005 yılına kıyaslandığında ürün bazındaki fiyat artışlarının etkisiyle 2013 yılında ülkemizdeki üreticiler dünya fiyatlarına çok daha yakın bir noktada ancak yine bunun üzerinde gelir elde etmektedir. Bunun iki istisnası şeker ve arpa olarak görülmektedir. Bu iki üründe yurt içi piyasaların tam anlamıyla dünyayla entegre çalışmaması dolayısıyla dünya fiyatları yükselmiş olmasına rağmen yurtiçi fiyatlar bunun altında kalmıştır.

Diğer taraftan, yukarıda incelendiği üzere, ürün maliyetleri azaltılamadığı sürece fiyatların aşağı çekilmesi ve dünya fiyatlarında rekabetin sağlanmasında zorluk bulunmaktadır.

Şekil-10(b): Ürünlere Göre Maliyet ve Dünya Fiyatları Arasındaki İlişki

Kaynak: T. Şeker Fabrikaları A.Ş. (2014); OECD (2014c); Çeşitli Resmi Gazeteler.

0,0

200,0

400,0

600,0

800,0

1000,0

1200,0

1400,0

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Ayçiçeği TL/ton

0,0

200,0

400,0

600,0

800,0

1000,0

1200,0

1400,0

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Çeltik TL/ton

0,0

100,0

200,0

300,0

400,0

500,0

600,0

700,0

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Mısır TL/ton

0,0

20,0

40,0

60,0

80,0

100,0

120,0

140,0

160,0

180,0

200,0

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

Mal

iyet

mali

yet-d

este

kdü

nya

fiy.

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Şeker Pancarı TL/ton

42 Taylan KIYMAZ

Tablo 1: Türkiye için hesaplanan üretici nominal koruma katsayıları

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 Buğday (sulu) 1,70 1,34 1,47 1,24 1,51 1,63 1,18 1,13 1,20

Buğday (kuru) 1,81 1,39 1,53 1,30 1,54 1,66 1,20 1,15 1,22

Arpa (sulu) 2,18 1,68 1,31 1,75 1,36 1,12 0,73 0,69 0,74

Arpa (kuru) 2,26 1,72 1,35 1,88 1,38 1,15 0,74 0,70 0,74

Ayçiçeği 2,67 2,27 1,54 1,38 1,73 1,40 1,35 1,45 1,65

Çeltik 2,32 2,22 2,12 1,58 1,51 1,64 1,14 1,01 1,18

Mısır 2,82 1,86 1,74 1,39 1,92 1,87 1,39 1,18 1,32

Şeker pancarı 2,18 1,15 1,83 1,70 1,04 0,88 0,76 0,88 0,87

Kaynak: TÜİK ve OECD verilerinden faydalanılarak yazar tarafından hazırlanmıştır.

6.Sonuç

Ülkemizde tarımsal yapı ve üretimde var olan sorunlar verimliliği ve rekabetçiliği kısıtlamaktadır (Kalkınma Bakanlığı, 2014, 51-55; OECD, 2011c, 92-93). Bu nedenle OECD ülkeleri arasında aşırı korumacı ve tarımda rekabetten yoksun bazı ülkelerin ardından görece iyi durumda olsa da ülkemiz gelmektedir.

Dünya gıda krizi sonrasında ortaya çıkan koşullar gıda fiyatlarının artmasına neden olurken Türkiye gibi yüksek maliyetlerle üretim yapılan ülkeler için avantaj da yaratabilmiştir. Nitekim, bu çalışmada da gösterildiği gibi kriz sonrasında dünya ürün fiyatlarıyla ülkemizdeki ürün fiyatları arasında süregelen yüksek farklar 2010 yılından sonra oldukça azalmıştır. Ancak, dünya piyasalarında fiyat rekabetine girilebilecek fazla tarımsal ürün görülmemektedir. Maliyetlerle dünya fiyatları arasındaki farklar dikkate alındığında ise, sulunan alanlarda üretim yapılmasının getirdiği maliyet ve dolayısıyla fiyat avantajının önemli olduğu gözlenmektedir. Öte yandan, son yıllarda dünya fiyatlarındaki artışlar sonrası yurtiçi piyasalarda pazarlama zinciri etkinleştirildiği ve tarımsal verim artırılabildiği takdirde birçok üründe fiyat rekabetinin sağlanabileceği anlaşılmaktadır. Bu durum tarımsal ürünlere sağlanan birim desteklerin de azalmasını temin edeceğinden önümüzdeki dönemde, Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok ülkede uygulanmaya başlanan üretici gelirini korumaya dayalı ve olabildiğince üretimden bağımsız (decoupled) destekleme sistemlerine geçilmesi ve daha rekabetçi bir sektöre ulaşılması söz konusu olabilecektir.

Aynı zamanda, rekabetçiliğin artırılması için tarımsal yapıda süregelen sorunların çözümü yönünde gösterilecek çabalar yanında OECD ülkeleri ve gelişmekte olan ekonomilerde izlendiği gibi tarımsal Ar&Ge yatırımlarının artırılması önemli görülmektedir. Türkiye’deki bu konudaki harcamalar ve gelinen düzey henüz gelişmiş ülkelerdeki ölçülere varamamış ve OECD verilerine göre yavaş bir artış eğilimi göstermiştir. Bu yatırımlardan üretici ve girişimcinin azami ölçüde yararlanabileceği şekilde gerekli eşgüdümün sağlanması gerekmektedir.

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 43

Gübre ve enerji giderlerinin dışa bağımlı olarak yükselmesi ve 2009 yılındaki gibi

emtia piyasalarındaki dalgalanmaların doğrudan tarımsal maliyetlere yansıması ülkemiz tarımı açısından olumsuzluk yaratabilmektedir. Ülkemizde enerji ve gübre maliyetleri aşağı çekilmeden ürün fiyatlarında ciddi bir iyileşme yaşanamayacağı görülmektedir. Bu nedenle, söz konusu girdilerde dış piyasa dalgalanmalarından en düşük şekilde etkilenilmesini temin etmek üzere uluslararası ilişkiler çerçevesinde gerekli tedbirlerin alınması ve tedarik kanallarının çeşitlendirilmesi olumlu olacaktır. Ayrıca, tarımsal atıkların gübre ve enerji üretimi için kullanılması yoluyla yerli kaynağa dayalı girdi üretimi önemli maliyet avantajları doğurabilecektir.

Bu çalışmada ele alınan ürünlerin büyük kısmında ihracata yönlendirilecek bir arz fazlası yaratılamamakta tam tersine buğday, ayçiçeği, pirinç başta olmak üzere ithalata bağımlı kalınabilmektedir. Oysa, Türkiye’de üretilen tarımsal ürünlerde Ar&Ge’ye bağlı teknik gelişmeler ve verim artırıcı girdi kullanımı ile sulama yatırımları üretim artışını getirirken ithal hammaddeye bağımlılığı da azaltacaktır. Bu noktada, son yıllarda kendine yeterlilik konusunda önemli ilerleme sağlanan tohumculuk sektörünün daha da hızlı büyümesi, üretim girdileri içerisindeki payı küçük bile olsa, nitelikli ürün ve verim artışı açısından öncelikli görülmektedir. Sanayi ürünlerine işlenerek değerlendirilen tarımsal hammadde konumundaki ürünlerde yurtiçi pazar kadar ihraç pazarlarının büyümesinde de tarımsal üretimde yapılacak atılım öncelikli olup bunun sektörlerin kar marjlarına da olumlu yansıması söz konusu olacaktır.

KAYNAKLAR

AB (2014). Avrupa Komisyonu Kırsal Kalkınma web sayfası. http://enrd.ec.europa.eu/enrd-

static/policy-in-action/cap-towards-2020/rdp-programming-2014-2020/en/rdp-programming-2014-2020_en.html (erişim tarihi: 29.07.2014).

Alston, J. (2010). The Benefits from Agricultural Research and Development, Innovation, and Productivity Growth, OECD Food, Agriculture and Fisheries Working Papers, 31.

Anonim (2014). http://www.indexmundi.com/commodities (erişim tarihi: 15.05.2014). Bakucs, L., Latruffe, L., Fertö, I. & Fogarasi, J. (2010). Impact of EU accession on farms’ technical

efficiency in Hungary, Post-Communist Economies, vol. 22-2, June, 165-175. Baffes, J. & De Gorter, H. (2005). Disciplining Agricultural Support through Decoupling, World Bank

Policy Research Working Paper 3533. http://elibrary.worldbank.org/doi/pdf/10.1596/1813-9450-3533 (erişim tarihi: 15.05.2014).

Bezlepkina, I., Oude Lansink, A. & Oskam, A. (2005). Effects of subsidies in Russian dairy farming, Agricultural Economics, vol. 33, 277-288.

Bojnec, S. & Latruffe, L. (2009). Determinants of technical efficiency of Slovenian farms, Post-Communist Economies, vol. 21-1, 117-124.

Courleux, F. & Dedieu, M.S. (2012). The competitiveness of the agri-food industry: a relative notion involving multiple determining factors Centre for Economic Study and Forecasting (CEP).

44 Taylan KIYMAZ

http://www.momagri.org/UK/focus-on-issues/The-competitiveness-of-the-agri-food-industry-a-relative-notion-involving-multiple-determining-factors_1251.html

Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi [National Rural Development Strategy] (2007). DPT, Ankara. DSİ’ce İnşa Edilerek İşletmeye Açılan Sulama ve Bataklık Islahı Tesisleri (2013-2014) [The Irrigation

Facilities That Are Constructed And Taken To The Operation By DSI] (2014). DSİ, Ankara. Emvalomatis, G., Oude Lansink, A. & Stefanou, S. (2008). An Examination of the Relationship

Between Subsidies on Production and Technical Efficiency in Agriculture: The Case of Cotton Producers in Greece. ‘Modelling of Agricultural and Rural Development Policies’ EAAE Seminerinde (29 Ocak-1 Şubat) sunulan makale, Seville, İspanya.

Evenson, R.E. (2000). Economic Impacts of Agricultural Research and Extension. http://escop.ncsu.edu/infobook/evensonhandbookchapter1.pdf (erişim tarihi: 29.07.2014).

FAO (2008). Food Outlook Global Market Analysis. http://www.fao.org/3/a-ai474e.pdf (erişim tarihi: 15.05.2014).

FAO (2013). “Trends and impacts of foreign investment in developing country agriculture: Evidence from case studies”. FAO, Roma. http://www.fao.org/docrep/017/i3112e/i3112e.pdf (erişim tarihi: 15.05.2014).

FAO (2014). Food Price Index. http://www.fao.org/worldfoodsituation/foodpricesindex/en/ (erişim tarihi: 20.05.2014).

Fogarasi, J. & Latruffe, L. (2009). Farm Performance and Support in Central and Western Europe: A Comparison of Hungary and France, Working Paper SMART-LERECO no. 09-07, Rennes, France.

Giannakas, K., Schoney, R., Tzouvelekas, V. (2001). Technical efficiency, technological change and output growth of wheat farms in Saskatchewan, Canadian Journal of Agricultural Economics, vol. 49, 135-152.

Gudoshnikov, S. (2010). Impact of the EU sugar reform on the beet processing sector. ‘Evaluation of CAP Reform at Disaggregated Level’ seminerinde sunulan makale, UK: ISO. http://www.oecd.org/agriculture/44831929.pdf (erişim tarihi: 20.05.2014).

Hadley, D. (2006). Efficiency and Productivity at the Farm Level in England and Wales 1982 to 2002. Londra, UK: Department for Environment, Food and Rural Affairs (DEFRA).

Huffman, W. & Evenson, R. (2001). Structural and productivity change in US agriculture, 1950-1982, Agricultural Economics, vol. 24, 127-147.

IMF (2014a). Price Forecasts. http://www.imf.org/external/np/res/commod/index.aspx (erişim tarihi: 20.05.2014).

IMF (2014b) IMF Primary Commodity Prices. http://www.imf.org/external/np/res/commod/index.aspx (erişim tarihi: 20.05.2014).

Kalkınma Bakanlığı (2014). Tarımsal Yapı ve Gıda Güvenliği [Agricultural Structure and Food Security], Onuncu Kalkınma Planı Ö.İ.K. Raporu, Ankara.

Kıymaz, T. (2008). Dünya Tarım Piyasalarında Serbestleşmenin Türk Tarımına Fiyat ve Gelir Yönünden Yansıması [Liberalization in World Agricultural Markets, Price and Income Impacts on Turkish Agriculture], DPT yayın no: 2754, Ankara: DPT, 51.

Kimura, S. & Le Thi, C. (2013). Cross Country Analysis of Farm Economic Performance, OECD Agriculture and Fisheries Papers, no. 60, Paris: OECD Publishing. http://dx.doi.org/10.1787/5k46ds9ljxkj-en (erişim tarihi: 29.05.2014).

Koutsoyiannis, A (1987). Modern Mikro İktisat [Modern Microeconomics], (Çev. Muzaffer Sarımeşeli), Ankara: Teori Yayınları.

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 45

Latruffe, L., Guyomard, H. & Le Mouël, C. (2009). The Role of Public Subsidies on Farms’

Managerial Efficiency: An Application of a Five-Stage Approach to France, Working Paper SMART-LERECO No. 09-05, Rennes, France.

Latruffe, L. (2010). Competitiveness, Productivity and Efficiency in the Agricultural and Agri-Food Sectors, OECD Food, Agriculture and Fisheries Working Papers no. 30, Paris: OECD Publishing.

Nivievskyi, O. & von Cramon-Taubadel, S. (2008). The Determinants of Dairy Farming Competitiveness in Ukraine. 12’nci EAAE Kongresinde (27- 30 Ağustos) sunulan makale, Gent, Belgium.

OECD (2001). Competition Policy in Subsidies and State Aid. Paris: OECD. OECD (2011a). Fostering Productivity and Competitiveness In Agriculture. Paris: OECD, 30. OECD (2011b). Agricultural Policy Monitoring and Evaluation 2011, OECD Countries and Emerging

Economies, Paris: OECD. doi: 10.1787/agr_pol-2011-en OECD (2011c). Türkiye’de Tarımsal Politika Reformlarının Değerlendirilmesi (Evaluation of

Agricultural Policy Reforms in Turkey]. Paris: OECD. OECD (2013). OECD-FAO Agricultural Outlook, 2013-2022 Part II. Paris: OECD. OECD (2014a). Agricultural Policies: Monitoring And Evaluation 2014 OECD Countries, Part I:

Developments In Agricultural Policy and Support. Paris: OECD. OECD (2014b). OECD-FAO Agricultural Outlook 2013-2022. http://stat.oecd.org (erişim tarihi:

25.05.2014). OECD (2014c). OECD-Stat. http://www.oecd.int/olis (erişim tarihi: 25.05.2014). OECD (2014d). Agricultural Policies: Monitoring And Evaluation 2014 OECD Countries, Part II:

Developments In OECD Countries, Paris: OECD. Rezitis, A., Tsiboukas, K. & Tsoukalas, S. (2003). Investigation of factors influencing the technical

efficiency of agricultural producers participating in farm credit programs: The case of Greece, Journal of Agricultural and Applied Economics, vol. 35-3, 529-541.

Saçlı, Y. & Kıymaz, T. (2008). Tarım ve Gıda Ürünleri Fiyatlarında Yaşanan Sorunlar ve Öneriler [The Price Problem of Agricultural and Food Products and Policy Recommendations]. DPT yayın no. 2767, Ankara: DPT.

Sauer, J. ve Park, T., (2009). Organic farming in Scandinavia: Productivity and market exit, Ecological Economics, vol. 68, 2243-2254.

Than, May K. (2011) A Study of Literature Reviews on Farmer Education and Farm Efficiency, Yangon University of Distance Education Research Journal, vol.3-1. http://www.yude.edu.mm/demos/Journals/V3N1-15eco.pdf (erişim tarihi: 29.07.2014).

TÜİK (2014a). Fiyatlar Veritabanı. http://www.tuik.gov.tr (erişim tarihi: 16.07.2014). Tarım Raporu [Report on Agriculture] (2014). Çeşitli sayılar, Ankara: Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Zhu, X., Demeter, R. & Oude Lansink, A. (2008a). Competitiveness of Dairy Farms in Three

Countries: The Role of CAP Subsidies, 12’nci EAAE Kongresinde (27- 30 Ağustos) sunulan makale, Gent, Belgium.

Zhu, X., Karagiannis, G. & Oude Lansink, A. (2008b). Analyzing the Impact of Direct Subsidies on the Performance of the Greek Olive Farms with a Non-Monotonic Efficiency Effects Model, 12’nci EAAE Kongresinde (27- 30 Ağustos) sunulan makale, Gent, Belgium.

46 Taylan KIYMAZ

EK-1: Dünya Tarımsal Ürünler İhracatı

Ürünler 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

İhracat Miktarı (Bin ton)

Tahıllar

Buğday 110.787 107.607 112.347 139.689 130.568 125.394 146.448 139.899 135.001

Yemlik Ürünler 110.421 114.500 131.613 117.397 125.147 126.660 127.978 119.038 130.035

Pirinç 28.847 31.939 29.866 28.941 31.329 35.123 37.347 37.409 36.503

Yağlı Tohumlar

Yağlı tohumlar 72.730 77.377 86.406 84.109 94.496 110.618 109.177 111.319 118.624

Protein küspeleri 61.245 68.771 71.622 65.768 64.340 70.997 76.697 74.313 75.074

Bitkisel Yağlar 49.760 52.105 55.741 58.056 57.696 61.733 64.634 65.849 65.634

Kırmızı Etler

Büyükbaş hayvan etleri 9.022 9.346 9.059 8.937 8.837 9.307 9.541 9.467 9.541

Domuz Etleri 5.781 5.996 5.965 6.966 6.437 6.709 7.584 7.691 7.691

Kanatlı Etleri 8.304 8.161 9.074 10.228 10.474 11.321 12.233 12.532 12.298

Küçükbaş hayvan etleri 1.156 1.219 1.261 1.318 1.278 1.167 1.094 1.053 1.069

Süt Ürünleri 5.456 5.579 5.711 6.022 5.956 6.705 7.077 7.343 7.311

Süt Ürünleri

Tereyağı 857 826 889 826 810 860 818 849 856

Peynir 1.689 1.756 1.817 1.975 1.949 2.226 2.319 2.450 2.357

Yağsız Süttozu 1.088 1.161 1.279 1.231 1.250 1.561 1.756 1.795 1.799

Tam yağlı süttozu 1.822 1.835 1.727 1.990 1.948 2.058 2.183 2.249 2.299

Şeker

Melas 6.551 5.883 5.975 5.378 4.511 5.376 6.259 5.909 5.952

Ham şeker 25.728 27.489 27.866 28.226 31.955 33.441 31.526 31.687 32.037

Beyaz Şeker 25.888 23.998 21.249 21.035 24.344 22.686 22.523 22.223 23.837

Yüksek fruktoz şurubu

899 1.001 1.131 898 1.804 2.032 2.134 2.041 2.071

Su Ürünleri

Balık 31.426 33.496 33.979 34.088 33.208 35.811 37.927 37.246 38.350

Balık Unu 3.889 2.996 2.847 3.171 3.261 2.553 2.806 2.947 2.929

Balık Yağı 607 671 780 731 835 764 739 887 817

Pamuk 9.661 8.117 8.533 6.574 7.779 7.634 9.886 7.787 7.523

Dünya Gıda Krizi Sonrası Dönemde Tarımsal Ürünlerin Rekabet Durumu: Türkiye Örneği 47

İhraç Fiyatı (Dolar/ton) 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Tahıllar

Buğday 170 209 349 278 217 301 305 331 301

Yemlik Ürünler 106 155 217 173 162 275 285 294 243

Pirinç 255 266 313 614 432 416 505 432 481

Yağlı Tohumlar

Yağlı tohumlar 268 348 588 411 430 575 574 666 564

Protein küspeleri 197 258 436 354 351 386 429 496 464

Bitkisel Yağlar 568 759 1.267 758 885 1.268 1.177 1.175 1.141

Etler

Büyükbaş hayvan etleri 3.104 3.037 3.265 3.281 2.960 3.392 4.080 4.368 4.654

Domuz Etleri 1.533 1.447 1.442 1.465 1.263 1.686 2.024 1.871 2.051

Kanatlı Etleri 754 780 1.014 1.100 1.022 1.118 1.542 1.414 1.389

Küçükbaş hayvan etleri 2.751 2.162 2.379 2.389 3.112 3.368 4.920 5.156 4.119

Süt Ürünleri 2.130 1.773 2.939 3.649 2.348 4.045 4.485 3.301 3.500

Süt Ürünleri

Tereyağı 2.839 2.682 4.022 4.681 2.958 4.007 4.320 3.815 3.866

Peynir 2.225 2.210 4.316 3.330 2.278 3.117 3.660 3.176 3.472

Yağsız Süttozu 2.262 2.187 4.167 3.914 2.418 3.460 3.878 3.463 3.670

Tam yağlı süttozu 6.166 6.113 7.132 9.643 6.629 7.861 9.261 8.270 8.707

Şeker

Melas 140 121 122 176 181 171 175 201 196

Ham şeker 327 227 259 329 463 627 506 436 410

Beyaz Şeker 405 329 343 416 584 720 612 531 499

Yüksek fruktoz şurubu

351 416 482 556 490 545 598 430 341

Su Ürünleri

Balık 2.090 2.153 2.270 2.462 2.311 2.466 2.761 2.787 2.698

Balık Unu 744 1.074 1.177 1.133 1.230 1.688 1.537 1.558 1.825

Balık Yağı 719 812 1.002 1.576 789 1.122 1.533 1.889 2.005

Pamuk 1.238 1.304 1.607 1.345 1.709 3.042 2.205 1.786 1.788

48 Taylan KIYMAZ

İhracat Değeri (Bin Dolar) 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Tahıllar

Buğday 18.867 22.511 39.243 38.889 28.320 37.781 44.652 46.362 40.676

Yemlik Ürünler 11.683 17.747 28.599 20.310 20.286 34.857 36.474 34.961 31.651

Pirinç 7.353 8.496 9.348 17.758 13.547 14.618 18.853 16.168 17.554

Yağlı Tohumlar

Yağlı tohumlar 19.513 26.904 50.772 34.560 40.586 63.595 62.668 74.138 66.916

Protein küspeleri 12.071 17.708 31.213 23.262 22.596 27.433 32.880 36.829 34.857

Bitkisel Yağlar 28.284 39.563 70.607 44.024 51.044 78.271 76.061 77.372 74.915

Etler

Büyükbaş hayvan etleri

27.999 28.385 29.578 29.321 26.158 31.566 38.923 41.355 44.402

Domuz Etleri 8.859 8.676 8.601 10.204 8.129 11.311 15.351 14.389 15.774

Kanatlı Etleri 6.262 6.366 9.199 11.250 10.708 12.661 18.868 17.721 17.083

Küçükbaş hayvan etleri

3.181 2.636 3.000 3.149 3.976 3.930 5.381 5.431 4.402

Süt Ürünleri 19.886 19.853 29.061 34.448 22.767 31.964 39.046 35.833 38.111

Süt Ürünleri

Tereyağı 2.433 2.216 3.574 3.868 2.395 3.445 3.533 3.240 3.310

Peynir 3.757 3.882 7.842 6.575 4.440 6.938 8.488 7.780 8.183

Yağsız Süttozu 2.460 2.538 5.328 4.818 3.022 5.402 6.809 6.214 6.603

Tam yağlı süttozu 11.236 11.217 12.317 19.187 12.910 16.180 20.216 18.599 20.015

Şeker

Melas 919 713 729 948 815 919 1.093 1.186 1.164

Ham şeker 8.423 6.237 7.206 9.281 14.805 20.951 15.943 13.809 13.142

Beyaz Şeker 10.472 7.886 7.282 8.750 14.222 16.331 13.793 11.796 11.890

Yüksek fruktoz şurubu

315 417 546 499 884 1.108 1.276 877 706

Su Ürünleri

Balık 65.683 72.107 77.123 83.911 76.744 88.299 104.720 103.803 103.472

Balık Unu 2.894 3.219 3.351 3.592 4.011 4.309 4.313 4.592 5.345

Balık Yağı 437 545 781 1.152 659 857 1.134 1.675 1.638

Pamuk 11.955 10.583 13.715 8.840 13.291 23.226 21.794 13.905 13.454

TOPLAM 265.057 320.405 449.016 418.595 396.314 535.950 592.269 588.037 575.263

Kaynak: OECD veritabanı.