25
Bu üniteyi çalıştıktan sonra, Kişiliğin tanımını bilecek, Kişilik kuramlarını birbirinden ayırabilecek, Kişilik kuramlarının özelliklerini bilecek, Kişiliği değerlere göre sınıflandırabilecek, Kişiliğin özelliklerini betimleyip ölçme yolu ile değerlendirebileceksiniz. Kişiliğin Tanımı Kişilik Kuramları Öğrenilmiş Bir Davranış Olarak Kişilik Benlik Kuramları Kişiliği Değerlere Göre Sınıflandırma Kişiliğin Özelliklerini Betimleme ve Ölçme Yolu ile Değerlendirme Özet Değerlendirme Soruları Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Ünitenin girişinde bir uygulama bulunuyor. Bu uygulamayı yaptığınız takdirde, kişiliğinizin üç yönü konusunda bir fikre sahip olacaksınız. Umuyoruz bu uygulama sizde, kişiliğin çeşitli yönlerini tam olarak öğrenme konusunda bir merak uyandıracaktır. Günlük yaşantımızda da çok önem taşıyan kişilik konusunu büyük bir ilgi ve dikkatle inceleyebiliriz artık. ÜNİTE 8 Kişilik Kuramları İçindekiler Amaçlar Öneriler

Bu üniteyi çalıştıktan sonra

Embed Size (px)

Citation preview

Bu üniteyi çalıştıktan sonra,■ Kişiliğin tanımını bilecek,■ Kişilik kuramlarını birbirinden ayırabilecek,■ Kişilik kuramlarının özelliklerini bilecek,■ Kişiliği değerlere göre sınıflandırabilecek,■ Kişiliğin özelliklerini betimleyip ölçme yolu ile değerlendirebileceksiniz.

■ Kişiliğin Tanımı■ Kişilik Kuramları■ Öğrenilmiş Bir Davranış Olarak Kişilik■ Benlik Kuramları■ Kişiliği Değerlere Göre Sınıflandırma■ Kişiliğin Özelliklerini Betimleme ve Ölçme Yolu ile Değerlendirme■ Özet ■ Değerlendirme Soruları■ Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar

■ Ünitenin girişinde bir uygulama bulunuyor. Bu uygulamayı yaptığınız takdirde, kişiliğinizinüç yönü konusunda bir fikre sahip olacaksınız. Umuyoruz bu uygulama sizde, kişiliğin çeşitli yönlerini tam olarak öğrenme konusundabir merak uyandıracaktır. Günlük yaşantımızda da çok önem taşıyan kişilik konusunu büyükbir ilgi ve dikkatle inceleyebiliriz artık.

ÜNİTE 8Kişilik Kuramları

İçindekiler

Amaçlar

Öneriler

Uygulama 1

Aşağıdaki soruları okuyunuz. Her soruyu okuduktan sonra görüşünüzü "Evet" ya da "Ha-

yır" olarak işaretleyiniz.

Evet Hayır

1. Herhangi bir hayır kurumuna yardım yapmayı sever misiniz? ( ) ( )

2. Dişçiye gitmekten korkar mısınız? ( ) ( )

3. Yüksek ağaçlara çıkmaktan korkar mısınız? ( ) ( )

4. Arkadaşlarınıza çay, kahve gibi şeyler ikram eder misiniz? ( ) ( )

5. Yardım etmeniz teklif edilmediği halde, ailenizden birinin işine ( ) ( )

yardım eder misiniz?

6. Dar bir dağ yolundan otobüs ya da otomobille geçerken ( ) ( )

korkar mısınız?

7. Kan gördüğünüzde baygınlık geçirir ya da hasta olur musunuz? ( ) ( )

8. Sizden başka hiçbir kimsenin yardım edemeyeceği bir anda, ( ) ( )

bir arkadaşınıza yardım yapar mısınız?

9. Eğer büyük bir elmanız olsa, elmayı çok sevmenize karşın, ( ) ( )

bu elmayı arkadaşınıza isteyerek verir misiniz?

10. Bir dişçi, dişinizde bir çürük bulsa ve dişinizin sinirlerini ( ) ( )

uyuşturmadan bu çürüğü oyup yerini dolduracağını söylese,

bunu yapmasına izin verir misiniz?

11. Genel olarak bir işi bitirinceye kadar o işe devam eder misiniz? ( ) ( )

12. Alışverişte paranızın üstü verilirken yanlışlıkla fazla para ( ) ( )

verirlerse farkında olmadıkları halde bunu geri verir misiniz?

13. Bir dersin sınavında düşük not alsanız, izleyen günlerde ( ) ( )

bunun etkisi altında kalarak yaşamınızı zehir eder misiniz?

14. Yolda para bulsanız, bu paranın sahibini arar mısınız? ( ) ( )

15. Bir sınavda sınav görevlisi dışarıdan çağırılsa, ( ) ( )

yokluğundan yararlanarak kopya çekmeye kalkışır mıydınız?

16. Bir futbol maçına gitmek isteseniz, fakat paranız olmasa bu ( ) ( )

parayı çalışarak kazanmayı ister misiniz?

17. Bir ödevi mürekkeple yazarken kağıdınıza mürekkep damlasa, ( ) ( )

ikincisini; yazarken yine mürekkep damlasa, üçüncüsünü

yazarken yine damlasa dördüncüsünü yazar mıydınız?

18. Kalabalık bir otobüse bindiğinizde, kalabalığın basıncı ile ( ) ( )

bilet almadan otobüsün gerisine itilseniz, biletçi farkında olmasa

bile biletçiye kadar gidip, biletinizi alır mıydınız?

- 127 -

19. Bir sınav sonucunda, sınavı değerlendirenin size ( ) ( )

yanlışlıkla fazla not verdiğinin farkında olsanız,

bunu ilgililere söyler miydiniz?

20. Bir cumartesi günü alışveriş yapmak için birçok dükkan ( ) ( )

gezdikten sonra eve döndüğünüzde bir paketinizi yitirdiğinizi

anlasanız, bu paketi bulmak için bütün gezdiğiniz yerlere gider miydiniz?

Bu sorular sizin kişiliğinize ilişkin bazı özelliklerinizi tanımak için hazırlanmıştır. Şimdi kağı-

dınızdaki soru sırasına göre yazdığınız "Evet" ve " Hayır" ları karşılaştırın. 1, 4, 5, 8, 9. sorulara

verdiğiniz "Evet" cevapları sizin cömertliğinizi; 2, 3, 6, 7, ve 10. sorulara verdiğiniz hayır cevap-

ları cesaretinizi; 11, 13, 16, 17, ve 20. sorulara verdiğiniz "Evet" cevapları gücünüzü; 12, 14, 15,

18, ve 19. sorulara verdiğiniz "Evet" cevapları dürüstlüğünüzü gösterir.

Kişiliğinizin cömertlik, cesaret ve dürüstlük yönlerine ilişkin bir bilgi edindiniz. Şimdi, kişiliğin de-ğişik yönlerine ilişkin büyük bir merak uyandı sizde.

Kişilik konusunda araştırma yapan bilim adamlarının görüşlerini inceleyerek daha sağlam birbilgiye sahip olmak için üniteyi dikkatlice inceleyelim.

1. KİŞİLİĞİN TANIMI

Kişilerden söz ederken "hoş" "canlı" "mutlu" "mutsuz" "iyilik yapan" "güçlü" gibi tanımlamalarkullanırız. Burada anlatılmak istenen, bireyin gösterdiği davranış özellikleridir.

Kişilik, bir bireyin tüm ilgilerinin, tutumlarının, yeteneklerinin, konuşma tarzının, dış gö-rünüşünün ve çevresine uyum biçiminin özelliklerini içeren bir terimdir. Asıl olan, kişiliğinkendine özgü ve ahenkli bir bütün olmasıdır. Bireyin belleği, dış görünüşü, direnme süresi, sesive konuşma tarzı, tepki hızı, sporculuğu gibi özelliklerinin hepsi o insanın kişiliğini betimlemedeönemlidir.

2. KİŞİLİK KURAMLARI

Birey, düşünce, duygu, inanç gibi değişik yönleri olan karmaşık bir varlıktır. Bu nedenle psiko-loglar bireyleri incelemek için birbirlerinden farklı kişilik kuramları geliştirmişlerdir. Şimdi bunla-rı inceleyelim. Kişilik kuramlarının özelliklerine değinecek olursak;

■ Kişilik kuramları psikoloji tarihi içinde başkaldırıcı bir özellik taşır. Kişilik kuramcıları bu-lundukları çağın yenilikçileri olmuşlardır.

- 128 -

■ Kişilik kuramlarının genel yaklaşımı işlevseldir. Değinilen sorunlar, daha çok; organiz-manın uyumunda etkili olan faktörlerin araştırılması, bireyin yaşamında ve ruh sağlığında etkiliolan faktörlerin belirlenmesi, bunların ölçümü, değerlendirilmesi ile ilgilidir. Kişilik kuramcılarıortalama bireyin birey psikolojisi ile ilgili en genel sorunları ve bunların yanıtlarını araştırmışlar-dır. ■

Kişilik kuramcıları insan davranışlarında güdülere önem vermişlerdir. Güdülerin, istek, gerek-sinim ve davranışları anlama ve çözmede anahtar rolü olduğuna inanmışlardır.■ Kişilik kuramcılarının büyük çoğunluğu insanın doğal ortamında ve doğal davranışlarıiçerisinde ele alınması gerektiğini savunmuşlardır. Davranışların yaşam süresince yine birbiriile bağlantılı olarak geliştiğini vurgulamışlardır. ■ Kişilik kuramcıları davranışların çeşitli yönlerini, derinlemesine ele alma ve analiz et-mek yerine, daha çok bütünü yeniden görme ve birleştirme yoluna gitmişlerdir.

2.1. Freud'un Kişilik Kuramı (Yapısal Kuram)

Sigmund Freud (1856-1939) kişiliğin geli-şimini, bireyin bebeklik ve çocukluk yılları-na bağlamıştır. Freud'a göre bireyin kişiliğiid, ego, superego'nun birleşimindenoluşmaktadır.

İd(o): Kişiliğin çekirdeğini oluşturur. Bire-yin en kaba, en ilkel, kalıtımsal dürtü ve ar-zularını içerir. Bu ilkel kalıtımsal dürtüler-den ikisi cinsiyet ve saldırganlıktır. İd, dav-ranışlarımızın altında yatan psikolojikenerjinin kaynağıdır. İd, zevk ilkesine göreişler ve hiç geciktirilmeden bütün istekleri-nin yerine getirilmesini bekler.İd, bekletil-meyi sevmez, bir dakika bile bekleyemez.İd, sonucu ne olursa olsun arzusunun he-men yerine getirilmesini ister. Sizin istediğinizi yapmayan kişiye karşı saldırganlık duygularınıdavet eder.

Yaşamın ilk günlerinde çocuğun kişilik yapısı, boşalım arayan içgüdüsel dürtülerle yüklü id’denoluşur. Bu dönemde çocuk, bu dürtüleri erteleme, denetleme ya da düzenleme olanağınasahip değildir ve çevresiyle baş edebilme konusunda kendisinin bakımını üstlenen kişilerinegolarına tümden bağımlıdır. İd nesnel gerçeklerden bağımsız, öznel bir yaşantı dünyasıdır.Fazla enerji birikimine katlanamaz ve bu organizmada gerilim yaratır. Bu gerilimden

- 129 -

kurtulabilmek için id, enerji birikimini bir anönce boşaltmak ister, buna id’in haz ilkesidenir. Bu ilke ile hareket ederken id, acıdankaçınma ve haz duyabilme amacıyla ikisüreçten yararlanır: Refleks eylemler vebirincil süreçler.

Refleks eylemler, hapşırma ve göz kırpmaörneklerinde olduğu gibi doğuştan var olanotomatik tepkilerdir. Bu tepkiler insanıngerilimini derhal giderirler. Birincil süreç ise,bir psikolojik tepki biçimidir. Gerilimiboşaltmak için, önce bunu ortadan kaldıracakobjenin ya da kişinin bir imgesini oluşturur.Normal insanda birincil sürecin en iyi örneği,çoğu kez isteklerin ve ihtiyaçların anlatımbulduğu rüyalardır.

Ego (Ben): İd’i denetleyen yapıya ego denir. Doğuştan varolan ve zamanla gelişen egoinsanın biyolojik yapısına ters olan veya gerçeklere uygun düşmeyen eylemleri bilinçaltınabastırır. Ego, kişiliğin gerçekçi yürütme organıdır. Gücünü id’den alır. Ego’nun görevi uyumsağlamaktır. Sevdiği için herşeyi yapan, bir inanç uğruna herşeyi yapan ego’dur.

Eğer ego gücünün büyük bir bölümünden vazgeçer veya gücünü id, süperego veya dışdünyaya teslim ederse uyumsuzluk meydana gelir. Ego’da hazlar yerine gerçekler egemendir.Haz prensibi burada geçerli değildir.

Gördüğünüz gibi ego akılcı ve pratiktir. İd ise mantığı hesaba katmaz ve pratik değildir. İd bizehakim olsa ve hep onun etkisi altında hareket etsek canımızın çektiği herşeye atılır, yürürkenönümüzdeki insanları iter, istediğimiz kişileri döver, bizi engelleyen kim olursa olsun onasaldırırdık. Ego burda devreye girerek bu sorunlara çözüm yolu bulma çabasındadır ki, kendiistediğini elde etsin, fakat toplumun da düzeni bozulmasın.

Süperego: Temel güdüleri ifade ederken, birey toplumun kural ve değerlerinin dışınaçıkabilir. Bu kurallar çocukların davranışlarının ödüllendirilmesi veya cezalandırılması yoluylabüyükler tarafından çocuklara anlatılır. Bunun sonucu olarak çocukta zamanla süperegogelişir. Süperego toplumun yasalarını kapsar. Doğuşta varolmayan ve ancak gelişmeylebeliren süperego içimizdeki yargıçtır. Süperego, bizim adımıza düşünen doğru ve yanlışıkararlaştıran, bizi kollayan, koruyan bizim yerimize karar veren anne-babalarımızın emir veyasaklarından ibarettir. Süperego, zamanla ailelerin ve toplumsal kontrol mekanizmasınınyerini alan bir ideal benlik haline gelir. Kısacası çocuğun sorumluluk ve ahlaki duygularını

- 130 -

Bilinç

Bilinçaltı

Supe

rego

Ego

İd

Şekil 8.1. Freud'un Kişilik Modeli

oluşturur. İyi gelişmiş bir süperego otomatik olarak bilinçaltında id’in güdülerini kontrol eder.İdeal benlik zamanla ego tarafından bilinçaltına doğru itilmeye başlar. Böylece süperegonunbir bölümü bilinç dışına itilir.

Süperegonun bilinçte kalan parçasına biz vicdan diyoruz, bilinçaltında bulunan id ve süperegoburada sürekli boğuşma halindedir. Ego da bu boğuşmada denge sağlayıcıdır. Bu nedenle egobazen ide bazen süperegoya yardım eder.

Süperegonun temel işlevlerini özetleyecek olursak:■ İd’den gelen içgüdüsel dürtüleri bastırmak ve yönlendirmek (özellikle hoş karşılanmayancinsel ve saldırgan dürtüleri)■ Ego’yu gerçekçi amaçlar yerine törel amaçlara yönelmeye ikna etmek■ Kusursuz olmaya çaba göstermek.

2.2. İçgüdüsel Kuram

Libido (içsel enerji) ve gelişimini ele alan kurama içgüdüsel kuram adı verilir. Bir canlı türününöğrenme gerekmeden örgütlü, sürekli olarak bir amaca yönelik davranmasını sağlayan içselgüce denir. Freud’a göre içgüdüler doğuştan vardır. İçgüdüler gelişmeyle ayrışır. İçgüdüleringelişmesi altı yaşına kadar olduğundan, psikoanalitik görüş kişiliğin temelinin çocuklukta yaniüretken olmadan önceki çağda atıldığını savunur.

Çocuk dünyaya geldiğinde libidonun gücüyle davranışta bulunmaya başlar. Çocuğun bedenilibidoya doyum sağlayabilecek niteliktedir. Bu doyum bir çok dönem geçirerek toplumsal birnitelik kazanır. Libidonun gelişme dönemlerine psikoseksüel dönem denir.

- 131 -

Freud’a göre yetişkin bireylerin kişilikleri arasında görülen farklılıkların, altı yaşına kadargeçirilen üç ayrı psikoseksüel aşamadan meydana geldiğini belirtir.

2.2.1. Oral Dönem

Doğumda başlar, bir buçuk yaşına kadar sürer. Bebeğin ihtiyaçları, algılamaları ağızbölgesinde odaklanır. Erken ve geç dönem olmak üzere ikiye ayrılır.

■ Erken Dönem: Emme ve yeme, çocuğun zevk aldığı en baskın davranışlardır. Yaniburda doğum kaynağı ağız, dudaklar ve dildir. Burada ilk saldırganlık belirtileri ortaya çıkar.■ Geç Dönem: Ego oluşmaya başlar, bu erken dönemdeki saldırganlık belirtileri niteliğinideğiştirir. Bunun yerine çok konuşan, suçlayan, kınayan bir tip oluşur. Bu dönemde saplantılar ileri yaşlarda oral karakter adını verdiğimiz, bağımlılık pasiflik, açgözlülük, gibi bazısendromların ortaya çıkmasına neden olur; sigara içmek, sakız çiğnemek gibi eğilimler buçağın ileri yaşlara uzantısıdır.

2.2.2. Anal Dönem

Bir buçuk ile üç yaş arasındaki döneme anal dönem denir. Çocuk bu dönemde emmekten dahafazla dışkılamadan, anal uyarılmadan zevk alır. Önceleri kendiliğinden yapılan dışkılama,annenin ve çevrenin uyarması ve eğitim yoluyla denetim altına girer. Bu durum çocukta birçatışma yaratır. Çatışma, çocuğun kendi eğilimleriyle anne babanın eğitimi arasındadır. Buaşamada ailenin tuvalet eğitimi üzerinde hassaslıkla durması gerekir. Çünkü bu konudakitabular ileride anal saplantılara yol açabilir. Bu dönemin saplantılarının sonucunda bireydeinatçılık, cimrilik ve başkalarına acı vermek, eşcinsellik, düşünce bozuklukları gibi ruhsalbozuklukların görülebilir.

2.2.3. Fallik Dönem

Dört ile altı yaş arası cinsel gelişim fallik dönem olarak adlandırılır. Bu dönem süperegonungelişmesinin son aşamasıdır. Çocukların dikkati tamamen cinsel organlarına yöneliktir.Büyükler için bu durum bir sorun olarak kabul edilip çocuklara aşırı baskı yapılırsa bu durumçocuklarda kaygı yaratır. Bu durumda erkekte oedipus, kız çocukta elektra karmaşası ortayaçıkar. Yani cinsel sapmalar ortaya çıkar. Oedipus karmaşası, ruhsal gelişmenin bir parçasıdır,toplum ve çevre tarafından büyük ölçüde etki söz konusudur. Süperego gelişmediği takdirde,bireyde cinsel rahatsızlıklar, otorite sorunu veya alışagelmiş kadın ve erkek rollerinin reddi gibisaplantılara yol açabilir.

- 132 -

2.3. Freud'un Kişilik Tipleri Sınıflaması

İd, ego ve süperegonun bireyin kişiliğindeki farklı yansımaları psikoanalitik kuramın temelidir.Bu üçlüden herhangi birisi daha etkin olduğunda aşağıdaki üç kişilik tipi ortaya çıkar.

“Erotik tip” Freud’un tanımıyla “sevgi kaybetme” korkusuyla yaşar ve özellikle kendisindensevgiyi sakınanlara bağımlı olarak yaşar. “Obsesif tip” vicdanıyla mücadele eder. “Narsisttip” ise kendini yaşatma ve devam ettirme savaşındadır.

Kalifornia’da yapılan bir ankette H.Peskin, kuramı bilen farklı bireylerden yukarıdaki sözünüettiğimiz kişilik tiplerine örnek vermelerini istemiştir. Farklı bireylerin ayrı ayrı yapmış olduklarıtanım, oldukça yüksek bir ilişki göstermiştir. Çizelge 8.1 de “Erotik”, “Obsesif”, “Narsist”kişiliklere uygun olan ve olmayan karakteristik özellikler yer almaktadır. Bu bulgular, Freud’unkişilik tiplemesi konusunda uzmanların fikir birliğinde olduğu kanıtlamıştır.

Çizelge 8.1: Erotik, Obsesif, Narsist Tiplerin Özellikleri

Erotik Tipin Özellikleri

- Başkaları ile olmayı sever- Kalabalığı sever- Kendisini ve başkalarını, “popüler”, “doğru olanı yapmak”, “toplumsal baskı” gibi

değerlerle ölçer.- Abartmayı sever.

Obsesif Tipin Özellikleri

- Eleştirir, şüphecidir- Kolay kolay etkilenmez- Obsesif ve rasyonel olmakla övünür- Basit olayları karmaşık bir biçimde yorumlar

Narsist Tipin Özellikleri

- Kusuru başkalarına atar- Başkalarıyla ilişkilerinde kendini beğenir- Kendisiyle ilgili endişelerinin farkında değildir. Kendisinden memnundur.

Uygulama 2

Freud’un kuramına göre, kişiliği oluşturan İd, ego ve süperego’ya ilişkin bilgileri edindiniz.

İlgili karikatürleri de incelediniz. Sizin de yer yer başkalarına karşı saldırganlık duygularınız

oluyor mu? Bu durumda sizi frenleyen duygularınız nasıl devreye giriyor. Bu olayda id, ego ve

süperegonun işlevleri ne oluyor. Düşününüz.

- 133 -

3. JUNG'UN KİŞİLİK KURAMI

Jung’un ruh kavramı dinamik, sürekli, hareket halinde olan ve aynı zamanda kendi kendinidüzenleyen bir sistemdir. Bu sistemi canlı tutan ruhsal enerji libido’dur. Jung, bireyi kendiniyenilemeye çalışan ve yaratıcı bir gelişim içinde bulunan bir varlık olarak görür. Kişilikgelişiminde ırk ve soya çekim kavramları oldukça önemlidir.

Jung da bireyleri sınıflamaya çalışmış, içe dönük-introvert ve dışa dönük- extravert diye ikiyeayırmıştır.

Her insanda kişilik ya içedönük, ya da dışa dönüktür. İçe dönük tip kendi içine kapanık ve dışdünyanın etkisini kabul etmeyen bir tiptir. Dışa dönük tip ise dış dünyaya açık bir kişiliktir.Uyaranları çevreden gelir. Her bireyde bu iki eğilim birarada bulunur. Ama her zaman bir tanesiağır basar. Jung kişiliğin dört ana işlevini de tanımlamıştır. Bunlar:

■ Duyuş: Duyu organlarıyla (görme, işitme, algılama, koku, tat) algılamadır.■ Hissetme: Kendisini ve başkasını değerlendirme yeteneğidir.■ Düşünme: Mana ve kavrayıştır.■ Sezgi: Bilinçli olarak kavrananın dışında gerçeğin farkedilmesidir.

Jung bundan hareketle sekiz tür içe ve dışa dönük tip tanımlamıştır.

■ Düşünen içe dönük: Kendini gözler ve genellikle soyut fikirlerin etkisinde kalır. Somutayönelebilme gücüne sahip olmasına karşın, fikirleri içsel olarak izler.■ Düşünen dışa dönük: Dış ve somut dünyaya yönelir. Katı olabilir. Soyut işleri tartışabilir.Olguları kesinlikle kuramlara yeğler. Bu mühendis veya doktor tipidir. Yasa ve ahlak gibikonularda çok sertleşebilir.■ Duygusal içe dönük: Bu kimsenin duygularını kavrayabilmek için büyük bir çabagerekir. Kapalı, sessiz bir kişiliğe sahiptir. Söz konusu olan herşey derinlerde oluşur. Yüzündeumursamazlık maskesi taşır. sakin ve pek kuşkulu bir hali yokmuş gibi gözükür. Dışa vuranhiçbir heyecan belirtisi yoktur. Fakat içi tutkularla dolup taşar. Jung’a göre kadınların çoğu bugruba girer.

■ Duygusal dışa dönük: Son derece toplumcudur. Dış dünyaya yönelmiştir. Duygu ağırbasmaktadır. Hava iyi olduğunda kendini iyi hisseden kötü olduğunda ağlayacakmış gibihisseden bir yapıya sahiptir. Kolaylıkla etki altında kalır, konuları duygu aracılığı ile gözdengeçirir.■ Duyusal içe dönük: Son derece öznel bir tiptir. Herhangi bi etkinin onda ne tür birtepki yaratacağını öngörmek olanaksızdır. Tepkisi de dış gerçeğe bağlı değilmiş gibidir.

- 134 -

■ Duyusal dışa dönük: Salt bir gerçekliğe ve nesnelliğe sahiptir. Ancak olaylarda, iyicins bir şarap, güzel kadınlar gibi somut şeyleri görür. Hiçbirşey için kendini üzmez. Birdenemeden diğerine kolayca geçer. Sokaktaki rastladığımız insanların büyük bir bölümü bugruba girer.■ Sezgisel içe dönük: Kendisini rüya aleminde görür. Mistik ve ölümsüz şair tipinicanlandırır. Hayal sınırsızdır. Başkalarını, fikirlerinin güzelliğine inandırma çabası içinegirebilir veya kimsenin onu anlamadığına karar verir.■ Sezgisel dışa dönük: Sezgiyle doğar ve yaşar. Başarmak için herşeyi dener. Bunubilinçsizce yapar. Bu tipteki insan kendisine uygun düşen toplumsal çevreyi, ne giymesi gerek-tiğini, nasıl konuşulacağını hissederek bilir. Bu tür erkek ticarette, borsa oyununda, politikadabaşarılı olur.

3.1. Jung'a Göre Kişilik Yapısı

Jung’a göre kişilik birbirleriyle etkileşimde bulunan çok sayıda sistemden oluşur. Bu sistemlersürekli etkileşim halindedir. Bu sistemler ego, kişisel bilinaltı, kollektif bilinçaltı ve arketiplerdir.Birbirine bağlı olan bu sistemlerin, içedönüklük-dışadönüklük tutumları, duygu, seziş vedüşünme işlevleri vardır. Son olarak da bunların bileşimi olan bütünleşmiş kişiliği oluşturanbenlik vardır.

3.3.1. Ego

Ego bilinçli zihin örgütüdür. Bilinç düzeyindeki algılardan, anılardan, düşünce ve duygulardanoluşur. Ego, bir düşünceyi, bir anıyı ya da bir duyguyu seçmedikçe kişi bunların varlığındanhaberdar olmaz. Ego son derece seçicidir. Ego, kişiliğin, kimliğin ve tutarlılığınsürdürebilmesini sağlar. Egonun seçiciliği sayesinde biz, bugün, dünküyle aynı insanolduğumuzu hissederiz. Güçlü yaşantılar egonun kapılarını zorlayarak bilince ulaşır, zayıfolanlar geri çevrilir.

3.1.2. Kişisel Bilinçaltı

Ego’ya komşu olan bölgedir. Burada bilince hiç ulaşamamış ya da ulaştıktan sonra çatışmayarattığı için bastırılmış ve geri gönderilmiş yaşantılar bulunur. Bu yaşantılar oldukçagüçsüzdür. Kişisel bilinçaltı içeriğinin bazı kısımları, kendilerine gerek duyulduğunda kolaycabilince ulaşırlar. Gerçekte egoyla bilinç arasında iki yönlü bir trafik bulunur. Örneğin, bir insandostlarının isimlerini bilir, ama bu isimler sürekli olarak bilinç düzeyinde bulunmazlar,gerektiğinde oraya gelirler. Kişisel bilinçaltında depolanan yaşantılar rüyalarda da ortayaçıkar.

- 135 -

3.1.3. Kollektif Bilinçaltı ve Arketipler

Kollektif bilinçaltının içeriği, insanın yaşamı süresince, hiçbir zaman bilinçte yaşanmamıştır.Kalıtımsal bir nitelik taşır. Kollektif bilinçaltında insanın insan olma evresine ulaşmadan öncegeçmişinden getirdigi gizli bellek kalıntıları vardır. Jung’un kollektif bilinçaltı kavramındaarketiplererastlamaktayız. Arketip,duygusal yönü güçlü,kalıtımla gelen evrenselbir düşünme biçimidir.Deneyimlerdenoluşmuştur. Arketip, sem-boller ile belli bir biçimdealgılama ve bu algılamayauygun bir biçimde davran-maktadır. Örneğin annearketipi önce bir anne sim-gesini oluşturur, sonra bukavram gerçek anne ileözdeşleşir. Çocuğun an-nesiyle olan yaşantısın-dan da etkilenir. Kollektif bilinçaltında bulunan belli başlı arketipler şunlardır:

■ Persona: Persona toplumun onayını sağlamak amacıyla, bireyin dış dünyaya karşıtaktığı maske ya da takındığı kimliktir. Bu kişinin yaşamını sürdürebilmesi için zorunludur.İnsanlarla iyi geçinmemizi, hatta hoşlanmadığımız kişilerle birlikteyken bile dostçatakındığımız tutumlar çıkarlarımızı korumak için takındığımız tutumlar, buna örnekgösterilebilir.■ Anima ve animus: Fizyolojik olarak bir kişi gerçekte iki cinsellidir. Her iki cinsin hormonlarıbirlikte bulundurur. Ancak biri diğerinden daha baskın olarak salgılanmaktadır. Erkeğin dişiarketipi anima dır. Erkeğin tam anlamıyla erkek olmadığını ileri sürmek çelişik ve rahatsızedici olabilir. Jung’a göre her erkekte doğuştan bir kadın imgesi vardır ve o erkeğinbilinçdışında bazı değerlerin oluşmasına neden olur. Erkek buna göre seçim yapar, kimi kadınıbeğenir, kimisine istek duymaz. Erkek çocukta animanın ilk yansıdığı kişi anne, kız çocuktaanimusun yaşadığı kişi babadır. Animus kadınlarda erkeklerdeki animanın karşılığıdır. Yanikadının erkek arketipidir. Kadın animusun gücü sayesinde erkeği anlayabilir.

- 136 -

Resim 8.2. Jung'a göre Batman ve Joker Birer Arketiptir ve İyiyle Kötüyü

Temsil Ederler

■ Gölge: Jung insanın kendi cinsiyetini temsil eden ve kendi cinsinden olan kişilerleilişkilerini düzenleyen arketipe gölge adı vermiştir. Gölge ısrarcıdır. Ego ve gölge işbirliğiyaptıklarında kişi kendi yaşamını dolu hisseder. Gölgenin reddedilmesi kişiliğin sönükkalmasına neden olur.

2.5. Alfred Adler'in Kuramı

Adler’e göre insan sosyal bir varlıktır; sosyal dürtüler tarafından güdülenir. Sosyal ilgi doğuştanvardır; ancak diğer insanlarla ve sosyal kurumlarla olan ilişkiler bireyin yaşadığı toplumtarafından belirlenir.

Adler, kişiliğin özgünlüğüne önem verir, çeşitli özellikleri ve değerleri ile her bireyin tek vekendine özgü olduğuna inanır. Her bireyin davranışları diğerlerinden yaşam biçimininözellikleri ile ayrılır.

Adler kuramına göre kişilik, bireyin kendisine, diğer insanlara ve topluma karşı geliştirdiğitutumların ürünü olarak gelişir. Kişiliğin merkezi bilinçtir. Birey bilinçli bir varlıktır.Davranışlarının bilincindedir.

Adler’e göre, her insanın varoluşunda bir eksiklik duygusu vardır. Çocukluk dönemindekiyetersizliğinden, çevreye olan bağımlılığından ötürü, çaresizlik içindedir. Yaşamı boyunca dabireyler üzerinde üstünlük kurmak ve gücünü kanıtlamak için çaba gösterir. Kusursuz bir kişiolmak ister. Sürekli üstün olma peşindedir.

Adler, davranışın sosyal belirleyicilerinin önemi üzerinde durdu. Yaratıcı kendilik kavramını,bireylerin yaşantılarını yorumlayan, anlam kazandıran bir sistem olarak açıkladı. Kişiliğinemsalsizliğini önemsemedi, cinsel içgüdüye daha az önem verdi, bilinci, kişiliğin temeli veesası olarak kabul etti.

2.6. Eric Fromm'un Kişilik Kuramı

Kişilik sosyal etkiler sonucu yaşam tecrübeleriyle oluşur. Kalıcı olan kişilik, bireyin fizikselyapısı ve mizacını oluşturan kalıtsal yönleri ile sosyal ve kültürel etkilerin tümünün ortakürünüdür. Eric Fromm’a göre psikolojinin temel sorunu bireyin toplumla, dünya ile ve kendisiylenasıl bir ilişki kurduğunun incelenmesidir. Bu ilişki biçimi, öğrenme ve toplumsallaşma süreçlerisonunda edinilir.Fromm’a göre bireyin çevre ilişkileri iki yöndedir. Birincisi sosyalleşme, ikinciside asimilasyondur. Sosyalleşme, sembiyotik ilişkilere, içe çekilmeye ve yıkıcılığa dönüşebilir.

- 137 -

Sembiyotik ilişkiler, bireyin toplumsal ilişkilerde başkalarına bağımlı olmasıdır. Birey yalnızolmak istemez bir başka kişiye zarar vererek veya bunun tam tersi kendine zarar vererekgüvensizliğinden kurtulmaya çabalar.

İçe çekilme ve yıkıcılık, toplumsal tutumların pasif ve aktif biçimleridir. İçe çekilmede bireykendi ortamını güvenli bir ortam haline getirmeye çalışır. Yıkıcılıkta ise, saldırganlıkla gücünükanıtlamaya ve güven kazanmaya çaba gösterir.

Assimilasyon ise, bireylerin somut ve soyut bütün “nesneleri” toplama ve kullanma biçimlerinikapsar. Çeşitli assimilasyon türleri vardır. Bunlar:

■ Alıcı eğilim: Birey çevresinin ona yardım etmesini bekler. Herşeyi başkalarından bekler.■ Sömürücü eğilim: Bunlar hayatlarını başkalarını sömürmekle geçirirler. Üstelik debunun hakları olduğuna inanırlar.■ İstifleyici: Burada birey toplayıcıdır. Dış dünya onun için tehlikelidir. Kendini korumakiçin herşeyi biriktirmek ve saklamak eğilimindedir.■ Pazarlayıcı: Birey başarılı olmak için kendini sürekli olarak pazarlama davranışıgösterir. “Ben sizin istediğiniz gibiyim” mesajını verir.■ Üretici: Bu eğilim olumlu olan tek kişilik türüdür. Üretir, başkalarını sever, yaratıcıdır.Yapıcılığa ve başkalarına yararlı olma en önemli amacıdır.

2.7. Karen Horney'in Kişilik Kuramı

Horney’e göre bireyin yaşamında iki temel eğilim kişiliği yönetir. Bunlar emniyet duygusuve doyumdur. Ona göre birey, emniyet ve doyum sağlamak için yiyecek, giyecek, para,cinsellik gibi pek çok ihtiyaçları feda edebilir. Bireyin temel amacı, tehlikeden uzak ve emniyetiçinde bir yaşam istemesidir. Birey korkmadan yaşamak ister. Korku ve güvenlik aynı temelihtiyacın iki kutbudur. Birey güvenlik arar, korkudan kaçar.

2.8. Harry S. Sullivan'ın Kişilik Kuramı

Sullivan, kişiliğin varsayımsal bir kavram olduğunu ve kişilerarası ilişkilerden ayrı olarakincelenemeyeceğini savunmuştur. Kişiliğin yapısal örgütü, organizmadan kaynaklananalgılardan çok, bireylerarası ilişkilerin ürünüdür. Kişilik, ancak insan bir ya da daha fazla sayıdakişiyle ilişki durumundayken ortaya çıkar. Algılama, hatırlama, düşünme, hayal kurma ve tümdiğer süreçler bireyin ilişkilerini içerir.

- 138 -

2.9. Cattell ve Eysenck'in Kişilik Kuramı

Bireyin davranışlarının incelenmesinde değişkenlerin veya faktörlerin belirlenmesini savunanbu kuram, istatiksel çalışmalar üzerinde durmuştur. Faktör adını verdikleri davranışdeğişkenleri büyük insan gruplarının çok yönlü ölçümü ve sayısal puanlanması sonucundabelirlenir. Bu değerlendirmeler sayısal yöntemlerle elde edilir. Bu yöntemlerin önde geleni iseFaktör Analizi dir. Faktör Analizi, çeşitli davranış değişkenleri arasındaki bağların vebağımlılıkların ölçüldüğü istatiksel bir yöntemdir.

Faktör kuramcıları büyük insan grupları üzerinde çalışırlar ve her birey için çok sayıda boyutunçok sayıda puanlarını saptarlar. Puanlar, test, soru cetvelleri, anketler veya davranışıdeğerlendiren diğer kaynaklardan sağlanır. Daha sonra bu puanlar yardımıyla ve faktör analiziyöntemiyle değişik ilişkiler irdelenir.

Cattell, kişiliğin bireyin belirli bir ortamda ne yapacağını belirleyen etmenler bütünü olduğunusöylemiştir.

Cattell’e göre kişilik gelişimi yaş dönemleri takip edilerek oluşur hem psikoanalitik kuramı hemde öğrenme kavramını birleştiren bir yaklaşımdır. Cattell, kişilik gelişimi ve yapısındaöğrenmeyi etkilemesi açısından çevrenin son derece önemli olduğunu ve çevre etmenleriiçinde de en önemlisinin aile olduğunu vurgulamıştır.

Eysenck faktör analizi yöntemi ile kişilik boyutlarını saptamıştır.

Eysenck'e göre kişilik yapısı, birbirinden bağımsız, iki uçlu yatay ve dikey iki boyut üzerinde de-ğerlendirilmiştir (Şekil 8.1.). Yatay boyutunda bir ucunda içe dönüklük, öteki ucunda da dı-şa dönüklük, dikey boyutun üst ucunda nevrotik, alt ucunda normal tipler bulunmaktadır.

İçe dönük olanlar, sessiz, çevreye karşı kapalıdır. İnsanlardan kaçar, kendi başına kalmak is-terler. Okumak, yazmak, resim, müzik gibi uğraşılardan hoşlanırlar. Bireylerle ilişki kurmazlar.Zor arkadaş edinirler. Günlük yaşantıları ciddiye alırlar. Kurdukları toplumsal ilişkileri sınırlı vedengeli olarak sürdürürler. Yaşama bakış açıları karamsardır. Dışa dönük olanlar, insancıl vecana yakındırlar. Bireylerle birlikte bulunmaktan hoşlanırlar. Kolay ilişki kurar, çabuk arkadaşedinirler. Kendi başlarına kalmaktan, okumak ve çalışmaktan hoşlanmazlar. Heyecan verenolaylardan hoşlanırlar. Neşeli, hareketlidir. Çok konuşur, şakadan hoşlanırlar. Gennellikle ta-sasız iyimserdirler.Gülmeyi, eğlenmeyi severler. Saldırgan davranışları çok fazladır. Güvenilirdeğillerdir.

- 139 -

Şekil 8.1.'in üst ucunda nevrotik, alt ucunda normal kişilik yapısı bulunur. Nevrotik tipte,aşırı ve değişken duygular, kaygı, tedirginlik, duyarlılık, alınganlık ve çabuk tepki gibi özelliklerbulunur.

Normal tipte, dengeli ve düzenli duygular güven duygusu, düşünceli hareket gibi nitelikler yeralır.

3. ÖĞRENİLMİŞ BİR DAVRANIŞ OLARAK KİŞİLİK

Amerikan psikologları kişiliğin “öğrenme tarihçesini yansıtan davranış alışkanlıklar”ın-dan başka bir şey olmadığını söylemişlerdir. Öğrenme açısından kişiliği açıklayan yaklaşımlarvardır. Bunlar: Miller ve Donald, Skinner, Bandura ve Rotter’in yaklaşımıdır.

Miller ve Donald Freud’un koyduğu kişilik kavramlarının öğrenme süreçleri ile açıklanabilece-ğini vurgulayan ilk Amerikan psikologlardır. Miller ve Donald, Freud’un ortaya koyduğu kav-ramlara itiraz etmemişlerdir. Sadece bu kavramların bireyin davranışlarında önemli rol

- 140 -

Normal

AlınganHuzursuz

SaldırganÇabuk heyecanlanan

Değişebilen

Fevri

İyimserAtak

Nevrotik

HırçınKaygılı

KatıTemkinli

Kötümser

Ketum

Antisosyal

SessizDışa dönük

SosyalDışa Açık

KonuşkanSorumluluk alan

Kolay geçinebilenCanlı

TasasızÖnder

Pasif

Dikkatli

DüşünceliGeçimli

Kendini kontrolaltında tutan

GüvenilirSakin

içe dönük

Şekil 8.1. Eysenck'in Kişilik Boyutları

oynadığını vurgulamışlardır. Skinner ise, klasik ve edimsel koşullanmanın kişiliğin temelindeyattığını ifade eder. Bandura, öğrenmenin sosyal yönüne, özellikle bir kimsenin diğerinigözleyerek taklit etmesine önem vermiştir. Televizyonun çocuklar üzerine etkisiyle ilgilideneyler, Bandura’nın gözleme yoluyla öğrenme kuramını destekler sonuçlar vermiştir.Burada en önemli olan birey öğrenmesinin başkalarını gözleme yoluyla oluştuğudur.Rotter daha bilişsel bir yaklaşımla beklenti ve değer kavramlarına önem vermiştir. Bir kimseninbelirli bir durumda bir davranıştan beklediği sonuç ve sonuca verdiği değer, o kişinin odurumdaki davranışını belirler. Belirli bir durumda beklenti ya da değerden biri çok düşükse,davranış ortaya çıkmaz.

Örneğin, çocuk ders çalıştığında kendisine ödül verileceğini biliyorsa, o istediği ödülü eldeetmek için ders çalışır. Eğer çocuk alacağı ödülü beğenmiyor ise veya isteksiz ise dersçalışmaz. Örneğin çocuk ödül almak istiyor, ama çalışsa bile bu ödülü alamayacağını biliyorsa(düşük beklentisi varsa) o zaman da ders çalışmaz.

4. BENLİK KURAMLARI

Kişiliği ve davranışları etkileyen faktörlerden biri de benliktir. Benlik bireyin kendi kendini görüşve kavramasıdır. Bu yönden benlik kişiliğin öznel yanını oluşturur.

Benlik, kişi doğduğu andan itibaren başından geçen sayısız olaylar ve çevresindeki kişilerinetkisiyle yavaş yavaş oluşur. Benlik acı ve tatlı birçok yaşantılar sonunda öğrenilen ve herangelişmeye devam eden bir kavramdır. Her yaşantı her baştan geçen olay benliğe katkıdabulunur.

Carl Roger, bireyin doğasına iyimser bakan psikologların başında gelir. Roger’a göre birey,

■ Özgürdür, kendisi için ve kendi başına kararlar verebilir.■ Mantıklıdır, doğruyu ve yanlışı en iyi biçimde değerlendirir.■ Benlik ve kişilik bütünlüğüne sahiptir.■ Hem biyolojik yapısı hem de çevre tarafından etkilenir.■ Değişme yeteneğine sahiptir.■ Kendi dünyasını gerçek olarak görür.■ İç odaklarının etkisinde davranır.

Roger benlik bilincine önem verir. Bir bireyin benlik bilinci onun kendisiyle ilgili düşüncelerini,algılamalarını ve kanaatlarını içerir. Benlik bilinci bizim kendimizi nasıl gördüğümüzü özetler.Olumlu bir benlik bilinci geliştirebilmemiz için koşulsuz sevgi içinde yetişmemiz gerekir.

- 141 -

Koşulsuz sevgi, birey ne yaparsa yapsın, onun sevgi ve saygıya layık olduğunu kabul edenanlayışın ürünüdür. Koşulsuz sevgi içinde büyüyen kişilerin benlik anlayışları güçlü veolumludur. Bireyin gösterdiği davranışla benlik bilinci arasında bir farklılık varsa o zaman kaygıortaya çıkar. Farklılık ne kadar büyükse, kaygı da o kadar kuvvetli olur. Roger, bireyin kendinialdatmaya başlamasıyla kaygı düzeyinin artacağını ve zamanla bireyin bilincinin temelindensarsılacağını söyler.

Maslow’un kuramında benlik bilinci önemli bir yer tutar. (Daha önce Maslow’un kuramıgüdülenme ünitesinde işlenmişti.) Güdüler basamaklı bir yapı gösterir. Bireyler altbasamaktaki ihtiyaçları giderir gidermez üst aşamadaki güdüleri doyurmaya yönelir. Kendinigerçekleştirme, çoğu insan için bir anlık bir yaşantıdır. Bazı insanlar uzun zaman bu anıyaşayabilirler.

Maslow’un kendini gerçekleştirmiş bir kişide gördüğü özellikler şunlardır:

■ Gerçeğin bilinen ve bilinmeyen yönlerini doğru olarak algılar■ Gerçeği, kendini ve başkalarını olduğu gibi kabul eder■ Yaşamın getirdiği olayları tam anlamıyla yaşayarak tadını çıkarma eğilimindedir■ Kendiliğinden hareket eder■ Yaratıcı bir biçimde davranabilir■ Kendine ve yaşama gülebilir■ İnsanlığa değer verir■ Son derece yakın birkaç dostu vardır■ Yaşamı bir çocuğun gözü ve kalbiyle görüp yaşayabilir■ Gerektiğinde çok çalışır ve sorumluluğun farkındadır■ Dürüsttür■ Çevresinin farkındadır. Sürekli çevresini araştırır ve yeni şeyler dener■ Savunucu değildir

5. KİŞİLİĞİ DEĞERLERE GÖRE SINIFLANDIRMA

Kişiliği değerlere göre ayırmak için çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır. Burada ana fikir, herbireyin bir bütün olarak kişiliğini biçimlendiren bir hayat felsefesi, baskın değerleri olduğudur.Böyle bir kuram, Spranger (1928) tarafından ortaya atılmıştır. Spranger, insanları altı ideal“Değer Tipi”ne göre sınıflandırmıştır:

- 142 -

5.1. Kuramsal İnsan

Gerçeği keşfetmeye, gözlemeye ve sonuçlandırmaya ilgi duyar. Hayattaki gerçek amacı,bilgisini sistematize etmek ve yönetmektir.

5.2. Ekonomik İnsan

Yararlı olan nesnelere aşırı derecede ilgi gösterir. Zengin olma merakı vardır. Kuramdan çokpratikliği sever, estetikten çok kullanışlılığı sever.

5.3. Estetik İnsan

Şekil, düzen, ahenge karşı ilgilidir. Estetiğe önem verir. Bütün işlerinde bu özellikleri arar.

5.4. Sosyal İnsan

Sosyal insan diğer insanlarla ilişkilere önem verir. Başkalarının işleri ile ilgilidir. Sıcak veinsancıl görünümlüdür. İnsanları sever.

5.5. Politik İnsan

Politik insan için güç önemlidir. Politika veya benzeri etkinliklerde her zaman güçlü ve liderolmayı ister. Başkalarını yönetmeyi çok sever.

5.6. Dini İnsan

Evrende iyi bir yaşama düzeni sağlanması ile ilgilenir. Bunun kendi inanışları yoluylaolabileceğine inanır.

Çok az kişi bu sınıflandırmalarda belirtilen kalıplara tıpa tıp uyar. Genelde bireyler busınıflandırmalarda belirtilen ortak değerlere, ortak özelliklere sahiptir.

Uygulama 3

Spranger’ın insanları ayırdığı altı ideal değer tipini okudunuz. Şimdi bu ölçütlere göre yakın

çevrenizdeki insanları değerlendiriniz. Acaba hangi tip çoğunlukta.

- 143 -

6. KİŞİLİĞİN ÖZELLİKLERİNİ BETİMLEME VE ÖLÇME YOLU İLE DEĞERLENDİRME

Kişiliğin değerlendirilmesinde sınıflandırma kuramlarının yanısıra, bireyin değişik davranışbiçimlerini inceleme, çeşitli özelliklerini çözümleyip ölçme yoluna da gidilmiştir. Son yıllardakişiliği değerlendiren bir çok anket ve envanter geliştirilmiştir. Bu arada davranışçılar da kişiliközelliklerini daha çok test ve envanterler ile ölçme yoluna gitmişlerdir.

Şimdi, kişilik özelliklerini ölçen bu araçları inceleyelim:

Bu araçlar; otobiyografi, anket ve envanter, gözlem, görüşme, derecelendirme ölçekleri veçeşitli projektif metodlardır.

Otobiyografi metodunda, kişiden hayat hikayesini bildiği gibi yazması istenir. Bu hayathikayesinden kişilik özellikleri kestirilir.

Anket ve envanterler de kişilik özelliklerini belirlemede pratik ve ekonomik metodlardır. Anketyoluyla yeteneklerin, alışkanlık ve kişilikle ilişkili belli sorunların açık seçik olarak yanıtlanmasıistenir. Böylece kişiliğe ilişkin özellikler açığa çıkarılır.

Kişilik özellikleri, ilgili ihtiyaçlar ve problemler kısa maddeler halinde envanterlerde yer alır.Birey kendisine en uygun düşen maddeyi işaretler, bunlardan bir bölümü, değişik şikayetleri venevrotik kişilik belirtilerini gösteren listelerdir. Bireylere bu belirtilerden hangilerini ne ölçüdekendilerinde hissettikleri sorulur. Bunun sonunda kişilikle ilgili ipuçları elde edilir.

Kişiliğin sosyal etkisine önem verenler, bu özellikleri ölçmek için gözlem, görüşme vederecelendirme ölçeklerini tercih etmişlerdir.

Gözlem, bireyi doğal durumda gözleyerek kişilik özelliklerine ilişkin bazı bilgiler eldeetmektir.

Görüşme, bireyin kişilik özellikleri hakkında bilgi edinmek için onunla konuşarak bilgi edinmeyoludur. Bazen tek başına bazen bir kaç görşüşmeci ile birlikte, bireyle konuşulur. Görüşmesamimi bir hava içinde, daha önce dikkatle hazırlanmış soru listelerine göre yapılır.Derecelendirme ölçekleri, insan kişiliğini, başkaları üzerinde bıraktığı etkilere göredeğerlendirmeye önem verenlerin en çok kullandıkları araçlardır. Bu yolla bireyi tanıyan bir kişi,onu çeşitli özellikleri bakımından derecelendirir. Genel olarak kişiliği nitelendiren özellikler, ikiyönlü olarak sıralanabilir.

Psikoanalitik kuramcılar; kişiliği ölçmede, cümle tamamlama, resim yorumlama, mürekkeplekesi testeleri gibi, projektif metodlar geliştirmişlerdir.

- 144 -

Projektif metodlardan en çok kullanılanı, yorumlanması en kolay olan cümle ve hikayetamamlama testidir. Bu testle kişiye bir seri, eksik veya yarım kalmış cümlecikler verilir veyahikayeler söylenir ve kendisinden bunları fazla düşünmeden aklına gelen ilk biçimde, arzuettiği gibi tamamlaması istenir. Daha sonra yorumlar yapılır.

Resim yorumlama testi, Morgan ve Murray tarafından geliştirilmiştir. Burada kişiye bir seriresim gösterilir. Uygulayan kişi bu resimler üzerine soru sorar. Bu soruların yanıtını teşkiledecek anlamlı bir hikaye meydana getirirken bilinçli ve bilinçsiz bütün yaşantı sonuçlarındanyararlanır. Deneğin hayata karşı amaçları, tutum ve tercihleri ortaya çıkar.

Rorschach Mürekkep Testi, bir çağrışım tekniğidir. Mürekkep lekelerinde meydana getirilmiş10 karttan ibarettir. Bunlardan beşi siyah ve beyaz, beşi de renklidir, kartlar teker teker deneğegösterilir ve bunların ne olduğu sorulur. Test yorumlanırken bireyin ilgileri, istekleri, ihtiyaçları,geçmiş yaşantıları, sosyo-kültürel durumu ortaya çıkar.

Uygulama 3:

Kişilik özellikleri ölçme konusunda

çeşitli yöntemler inceledik. Bunlardan

biri de mürekkep lekesi testidir. Biz

şimdi birlikte bir uygulama yapalım.

Burada gördüğünüz mürkekkep

lekesine bakınız. Gördüğünüz şekille

ilgili düşüncelerinizi bir kağıda yazınız.

Sonra başkalarına da göstererek neye

benzediğini öğrenip onların yorumlarını

da kağıda not ediniz. Göreceksiniz ki

herkes iç dünyasını yansıtıcı yorumlar

yapmaktadır.

Kahve falına bakanlar da aynı şeyi

yaparlar. Fincanda görünen lekelerle

ilgili yorum yaparken kendi iç dünyaları da bu yorumlara yansır.

- 145 -

Kişilik bir bireyin tüm ilgilerinin, tutumlarının, yeteneklerinin, konuşma tarzının, dışgörünüşünün ve çevresine uyum biçiminin özelliklerini içeren bir terimdir. Kişilik karmaşık birsüreçtir. Bunun içinde birbirinden farklı kişilikler için kuramlar geliştirmişlerdir. Freud, kişiliğingelişimini, bireyin bebeklik ve çocukluk yıllarına bağlar. Freud’a göre bireyin kişiliği id, ego vesuperegodan oluşur. İd kişiliğin çekirdeğini oluşturur. Ego, idi denetleyen ve bilinçdışı kılanyapıya sahiptir. Superego ise toplumun yasalarını kapsar ve içimizdeki yargıçtır. Freud’a göreyetişkin bireylerin kişilikleri arasında görülen farklılıklar altı yaşına kadar geçirilen üç ayrı psiko-seksüel aşamadan geçer. Bu aşamalar: Oral, anal, fallik dönemleridir.

Freud kişilikleri tiplerine göre de sınıflandırır. Jung’un kişilik kuramında ise, bireyler içe-dönükya da dışa-dönük olarak vurgulanmıştır. Bunlar sekiz türe ayırmıştır:

Bunlar: Düşünen içe dönük-düşünen dışa dönük, duygusal içe dönük-duygusal dışa dönük,duyusal dışa dönük-duyusal içe dönük ve sezgisel dışa dönük-sezgisel içe dönüktür.

Jung kişiliğin, birbiriyle etkileşimde bulunan çok sayıda sistemden oluştuğunu söyler. Busistemler ego, kişisel bilinçaltı, kollektif bilinçaltı, ve arketiplerdir.

Alfred Adler’e göre birey sosyal bir varlıktır, sosyal dürtüler tarafından güdülenir. Bunlardoğuştan vardır. Adler kuramına göre kişilik, bireylerin kendisine, diğer insanlara ve toplumakarşı geliştirdiği tutumların ürünü olarak gelişir.

Eric Fromm kuramına göre, kişilik sosyal etkiler sonucu yaşam tecrübeleriyle oluşur. Kalıcıolan kişilik, bireyin fiziksel yapısı ve mizacını oluşturan kalıtsal yönleri ile sosyal ve kültüreletkilerin tümünü oluşturur.

Karen Horney kuramı, bireyin yaşamında iki temel eğilim üzerinde durur. Bunlar emniyet ve do-yumdur. Emniyet ve doyum kişiliği yönetir.

Harriy Sullivan, kişiliğin varsayımsal bir kavram olduğunu ve kişilerarası ilişkilerden ayrı olarakincelenemeyeceğini savunur. Bireyin sosyal yönüne ağırlık verir. Faktör kuramları, istatikselçalışmalar üzerinde durur. Faktör analizi yöntemi ile, büyük insan grupları üzerinde çalışmayapılır ve her birey için çok sayıda boyutun çok sayıda puanları saptanır. Daha sonra bu puan-ların birbirleriyle olan ilişkisi belirlenir.

Cartell kişiliğin kişinin kendisine özel yapısı olduğunu belirtmiştir. Bu özellikler faktör analizi ilesaptanır. Cartell’e göre kişilik gelişimi yaş dönemleri takip edilerek oluşur. Bu hem psikoanalitikkuramı hem de öğrenme kavramını birleştiren bir yaklaşımdır.

- 146 -

Özet

Eysenck faktör analizi yöntemi ile kişilik boyutlarını saptamıştır. Kişilik yapısı birbirindenbağımsız, iki uçlu yatay ve dikey iki boyut üzerinde değerlendirmiştir. Yatay boyutun bir ucundaiçe dönük öteki ucunda da dışadönüklük, dikey boyutunun üst ucunda nevrotik, alt ucundanormal tipler bulunmaktadır.

Miller, Donald, Skinner, Bandura ve Rotter, kişiliğin öğrenme tarihçesi yansıtan davranışalışkanlıklarından başka bir şey olmadığını vurgulamışlardır.

Carl Roger ve Maslow benlik bilincine önem verir. Benlik kişiliğin öznel yanını oluşturur. Benlikbilinci bizim kendimizi nasıl gördüğümüzü özetler.

Spranger kişileri “değer”lere göre sınıflandırmıştır. İnsanlar arasında bireysel ayrılıklarınolması, psikologları her kişiliği o insanda mevcut kendine özgü özellikleri ölçme yoluyladeğerlendirmeye sevk etmiştir. Davranışçılar kişilik özelliklerini otobiyografiler, anket ve en-vanter ile ölçme yolunu seçmişlerdir. Kişiliğin sosyal etkisine önem verenler, gözlem, görüşmeve derecelendirme ölçeklerini kullanmışlardır. Psikoanalitik kuramcılar cümle tamamlama,resim yorumlama, mürekkep lekesi testleri gibi kişiliği ölçmede projektif (iç hayatı, dışayansıtıcı) metodlar geliştirmiştir.

Aşağıdaki sorunların cevaplarını bulunuz. Cevaplandıramadığınız sorularla ilgili bölümleritek-rar okuyunuz.

1. Freud’a göre aşağıdakilerden hangisi kişiliğin temelini oluşturur?

A) İdB) EgoC) SuperegoD) LibidoE) Haz

- 147 -

Değerlendirme Soruları

2. İd’i denetleyen ve bilinçdışı kılan yapıya ne ad verilir?

A) İdB)EgoC) SuperegoD) LibidoE) Haz

3. Çocuğun doğumdan, bir buçuk yaşına kadar olan psikoseksuel dönemine ne ad verilir?

A) OralB) AnalC) FallikD) LatentE) Genital

4. Aşağıdakilerden hangisi erotik tipin özelliklerinden değildir?

A) Kalabalığı severB) Abartmayı severC) EleştirirD) Başkaları ile olmayı severE) Kendisini ve başkalarını değerlerle ölçer

5. Aşağıdakilerden hangisi estetik insanın özelliklerinden biridir?

A) Zengin olma merakı vardırB) Başkalarını yönetmeyi severC) İyi bir yaşama düzeni sağlama ile ilgilenirD) Şekil, düzen, ahenge karşı ilgilidirE) İnsanları sever

- 148 -

6. Aşağıdaki bilim adamlarından hangisi benlik bilincine önem verir?

A) FreudB) JungC) MarrayD) SprangerE) Roger

7. Aşağıdakilerden hangisi bir çağrışım tekniğidir?

A) GözlemB) AnketC) DerecelemeD) Rorschach mürekkep testiE) Görüşme

8. Toplumun onayını sağlamak amacıyla, bireyin dış dünyaya karşı taktığı maskeye ne adverilir?

A) AnimaB) KişilikC) SezgiD) GölgeE) Persona

9. Aşağıdaki bilim adamlarından hangisi “kişilik, sosyal etkiler sonucu yaşam tecrübeleriyleoluşur” görüşüne sahiptir?

A) JungB) FrommC) MillerD) RogerE) Bandura

- 149 -

10. Bireyin davranışlarının incelenmesinde değişkenlerin veya faktörlerin belirlenmesinisavunan bilim adamı kimdir?

A) CattellB) FrommC) MillerD) RogerE) Jung

Daha geniş bilgi edinmek isterseniz, yazarın da yararlandığı aşağıdaki kaynaklara başvurabi-lirsiniz.

Atkinson, r. Atkinson, R.H. Smith .Introduction to Psychology. 9th ed. Harcourt, BracePublishing, Florida, 1987.

Başaran. İ.Ethem. Editör, Ayhan Hakan. Psikoloji. Anadolu Üniversitesi AçıköğretimFakültesi Yayınları No:238. Eskişehir, 1991

Baymur, Feriha. Genel Psikoloji. İnkilap ve Aka Kitabevleri, İstanbul, 1973.

Cüceloğlu, Doğan. İnsan Davranışı, Psikolojinin Temel Kavramları. 3. Baskı, RemziKitabevi, İstanbul, 1992.

Feldman, R.S. Essentials of Understanding Psychology. 3rd ed. McGraw-Hill Comp. Inc.New York 1997.

Köknel, Özcan. Kaygıdan Mutluluğa Kişilik. 2. Baskı, Atın Kitaplar Yayınevi, Ankara, 1982.

Morgan, Clifford T. Psikolojiye Giriş Ders Kitabı (çev. Ed. Sirel Karataş) Meteksan Ltd. Şti.,Ankara, Eylül 1981.

Özkalp, Enver ve Diğerleri. Davranış Bilimlerien Giriş. Anadolu Üniversitesi Yayın No:173,AÖF Yayınları No:75, Eskişehir, 1991.

Yanbastı, Gülgün. Kişilik Kuramları. 1.Baskı, Ege Üniversitesi Yayınları, İzmir, 1990.

- 150 -

Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar