207

Beşeri Coğrafya Açısından Bozcaada

Embed Size (px)

Citation preview

Beşerİ CoĞrafya açısından

BOZCAADA

Dr. Mesut DOĞAN

İMLEÇ YAYINLARI

İSTANBUL - 2011

Beşerİ Coğrafya açısından BozCaadadr. Mesut doğan

yayımcıİmleç Kitap

•yayın Tarihi

2011•

dizgiBabil Basım

Litros Yolu 2.Matbaacılar SitesiTopkapı / İSTANBUL

0533 391 03 58•

Grafik yönetmeniMehmet Nebi GEDİK

•Grafik Uygulama

Aydın PİNYAL

•Baskı ve Cilt

Anadolu Ofset

Davutpaşa Cd. Emintaş San. Sit. No: 81/87 Topkapı, İstanbul

Baskı: Ekim 2011

•ISBN фтуπслрπпнснπмсπу

•© Kitabın her türlü hakkı yazarına aittir

kara
Daktilo Metni
kara
Daktilo Metni
kara
Daktilo Metni
kara
Daktilo Metni
kara
Daktilo Metni
kara
Daktilo Metni

Anne ve Babama

Saygılarımla…

ÖNSÖZ

Ülkemiz, coğrafi konumuna bağlı olarak doğal ve beşeri özellikleriyle dünyada iktisadi, siyasi ve kültürel anlamda dikkat çekmektedir. Bozcaada, Çanakkale iline bağlı bir ilçe olup, Ege Denizi’nin kuzeydoğusunda Biga Yarımadası’nın 6,4 km batısında 36.03 km2 alanı ve toplam 34.5 km. kıyı uzunluğuyla Türkiye’nin 3. büyük adasıdır. Çanakkale Savaşı sırasında askeri anlamda büyük değer taşımış olan Bozcaada, köy yerleşmesinin olmadığı sadece iki mahalleden oluşan bir şehir yerleşmesinden oluşmuş bir ilçedir. Çalışma sahamızda kır yerleşmesi bulunmamasına rağmen, fonksiyonu itibariyle şehirsel bir yaşam tarzı içinde kırsal hayatın özelliklerini de görmek mümkündür.

Birçok medeniyetin istilasına uğramış olan Bozcaada, tarihte; Lefkofris, Tenedos, Leukophrys, Boşada, Kıraçada, Bohçaada ve Bozada adlarıyla bilinmektedir. Sosyo-kültürel, tarihsel, morfolojik ve ekolojik özellikleri açısından büyük öneme sahip bir kara parçası olan Bozcaada, hem Karadeniz hem Marmara ve hem de Akdeniz kıyılarından gelen deniz ticaret yolunun üzerinde olmasına bağlı olarak her zaman önemli bir merkez ve bazen de önemli bir uğrak noktası olmuştur.

Bir sahanın içinde yer aldığı doğal koşullar o sahanın beşeri hayatına yön veren, çeşitlendiren ve canlı tutan temeli görevindedir. Ancak beşeri konuları en rantabl şekilde değerlendirmek önemlidir.İnsanoğlu yaşamını devam ettirebilmesi için üretmek zorundadır. Bu üretim önce toprak kaynaklı olmakla birlikte sanayi ve ticari anlamda daha da genişlemektedir. Her türlü üretim coğrafi mekana bağlı olarak yapılmaktadır. Coğrafyanın sunduğu imkanlar üretimin büyüklüğünü belirlemesi bakımından önemlidir.

Bozcaada’daki en önemli iktisadi kaynak tarım ve turizmdir. 36,03 km2 gibi çok küçük alanda varlığını sürdüren adada toprak çok değerlidir. Tarımsal üretim içinde bağcılık ada için önemli olup, üretim ve geçim kaynağıdır.

Adanın iktisadi hayatında etkili olan bir diğer sektör ise turizmdir. Turizm son yıllarda ada halkı için gözde bir sektör haline gelmiştir. Yapılan yatırımlar, hizmetler ve reklamlar adanın turizm faaliyetlerinin öne çıkmasına neden olmuş, çekiciliği ve tercih edilirliği daha da artmıştır.

Bu bağlamda Bozcaada parlayan, değişen ve gelişen bir merkez olma yolunda varlığını sürdürmektedir.

Bugüne kadar yaptığım tüm çalışmalarda olduğu gibi bu eserin hazırlanmasında da fikirleriyle büyük emeği, desteği ve yardımı olan değerli hocam Prof. Dr. Süha Göney’e sonsuz saygı, şükran ve teşekkürlerimi sunarım. Bozcaada ve çevresine yaptığım arazi çalışmalarıyla ve eserin hazırlanması sırasındaki tüm aşamalarda göstermiş olduğu özveri ve desteğinden dolayı meslektaşım ve eşim Doç. Dr. Özlem Sertkaya Doğan’a çok teşekkür ederim.

Çalışmalarım sırasında görüş ve düşüncelerine başvurduğum sayın hocalarım Prof. Dr. Süheyla Balcı Akova’ya, Doç. Dr. Orhan Gürbüz’e ve Doç. Dr. İsmet Akova’ya teşekkür borçluyum. Yine bu çalışmaya katkılarından dolayı arkadaşlarım ve meslektaşlarım Doç. Dr. A. Evren Erginal’a, Yard. Doç. Dr. Cengiz Akbulak’a ve Uzm. Cengiz Kahraman’a çok teşekkür ederim.

Ayrıca yardımlarından dolayı Bozcaada Belediyesi Yazı İşleri Müdürü Sayın Hakkı Turgal’a, yine yazı işlerinden Sayın Berna Yurdusev’e, Bozcaada Tarım İlçe Müdürlüğü İdari İşlerden Sayın Murat Sipahi’ye, fotoğraf ve harita katkıları sebebiyle Sayın İbrahim Kılıç’a ve Sayın Erman Adanas’a teşekkürü bir borç bilirim.

Çalışmalarım esnasında yardımlarını gördüğüm sevgili arkadaşlarım; Murat Çetin’e, Fikri Erdemir’e, Erdem Polat’a ve Yüksek Orman Mühendisi Murat Altunal’a teşekkür ederim.

Yetişmemde büyük emeği geçen anneme ve babama teşekkür ederim. Canım oğlum Işık Doğan’a sevgilerimle…

Kitabın basımını üstlenen ve bu konuda özverili çalışmalarını esirgemeyen Babil Basım’dan Sayın Mehmet Nebi Gedik’e teşekkürü bir borç bilirim. Bu çalışmanın gerek Bozcaada ve gerekse ülkemize faydalı olmasını temenni eder, akademik literatüre yararlı olması dileğiyle… saygılarımla…

Mesut DoğanBahçelievler - 2011

İÇİNDEKİLERÖNSÖZ ........................................................................................... V

GİRİŞ............................................................................................... 1

1. FİZİKİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ .................................. 11

1.1. MORFOLOjİK ÖZELLİKLER ........................................ 11

1.2. İKLİM ÖZELLİKLERİ .................................................... 27

1.2.1. Sıcaklık Şartları ....................................................... 27

1.2.2. Yağış Şartları ............................................................ 30

1.2.3. Bulutluluk ................................................................ 34

1.2.4. Bağıl Nem ................................................................ 36

1.2.5. Basınç ...................................................................... 36

1.2.6. Rüzgar ...................................................................... 38

1.3. TOPRAK ÖZELLİKLERİ ................................................ 41

1.3.1. Başlıca Büyük Toprak Grupları .............................. 41

1.3.2. Kolüvyal Topraklar .................................................. 44

1.3.3. Kahverengi Orman Toprakları ................................ 44

1.3.4. Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları .................. 45

1.3.5. Rendzina Topraklar ................................................ 45

1.3.6. Alüvyal Sahil Bataklıkları ........................................ 46

1.3.7. Toprakların Verimlilik sınıflandırılması ................... 46

1.3.8. Toprak Erozyonu ...................................................... 50

1.4. BİTKİ ÖRTÜSÜ ÖZELLİKLERİ ..................................... 55

1.5. SU KAYNAKLARI ........................................................... 60

1.6. ÇEVRE KİRLİLİğİ ........................................................... 63

2. BEŞERİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ ............................... 67

2.1. YERLEŞME TARİHİ ........................................................ 67

2.2. NÜFUS ÖZELLİKLERİ ................................................... 76

2.3. YERLEŞME ÖZELLİKLERİ –

ŞEHİR YERLEŞMESİ ..................................................... 83

3. İKTİSADİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ ............................ 90

3.1. EKONOMİK FAALİYETLER .......................................... 90

3.2. ZİRAAT FAALİYETLERİ ................................................ 92

3.2.1. Bağcılık .................................................................. 104

3.2.2. Zeytin .................................................................... 113

3.2.3. Buğday .................................................................. 116

3.2.4. Hayvancılık ............................................................ 119

3.3. TURİZM FAALİYETLERİ ............................................. 123

3.4. ULAŞIM FAALİYETLERİ ............................................. 143

3.5. TİCARET FAALİYETLERİ ............................................ 158

3.6. RÜZGAR ENERjİSİ - ELEKTRİK ÜRETİMİ ............... 163

SONUÇ VE ÖNERİLER ............................................................. 168

KAYNAKÇA .............................................................................. 175

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1 : Aylık Ortalama Sıcaklık °C DeğerleriTablo 2 : Bozcaada’da Ortalama Yüksek Sıcaklıkların Aylara

Göre DağılışıTablo 3 : Bozcaada’da Ortalama Düşük Sıcaklıkların Aylara

Göre DağılışıTablo 4 : Mevsimlik Ortalama Sıcaklık °C DeğerlerTablo 5 : Aylık Ortalama Toplam Yağış Miktarı (mm)Tablo 6 : Mevsimlik Ortalama Toplam Yağış Miktarı (mm)Tablo 7 : Bozcaada’da Donlu Günlerin Aylara Göre Dağılışı ve

Yıllık Toplamı Tablo 8 : Bozcaada’da Donlu Günlerin Mevsimlere Göre

Dağılışı ve Yıllık ToplamıTablo 9 : Kar Yağışlı Günlerin Aylara Göre Dağılışı ve Kar

Yağışlı Günlerin Yıllık ToplamıTablo 10 : Bozcaada’da Aylık ve Yıllık Ortalama BulutlulukTablo 11 : Bozcaada’da Aylık ve Yıllık Ortalama Yerel

Basınçlar (hPa)Tablo 12 : Bozcaada’da Ortalama Rüzgar Hızı ve Ortalama

Esme SayısıTablo 13 : Bozcaada’da Aylara Göre Ortalama Rüzgar Hızı

(m/sn)Tablo 14 : Bozcaada’nın Büyük Toprak Gruplarına Göre

Dağılımı (ha)Tablo 15 : Bozcaada’nın Arazi Sınıflarının Dağılımı (ha)Tablo 16 : Çanakkale İli’nde İlçelere Göre Sulanan Alanların

Sulama Biçimi (ha) (2006)Tablo 17 : Bozcaada’nın 1935-2010 Arası Toplam Nüfus, Erkek

ve Kadın Nüfus Miktarı

Tablo 18 : Bozcaada’da Nüfusun Yaş Gruplarına ve Cinse Göre Dağılımı (2010)

Tablo 19 : Bozcaada’da Yaş Gruplarına Göre Medeni Durum (2010)

Tablo 20 : Bozcaada’da Arazinin Kullanım Tiplerine Göre Dağılımı (da) (2010)

Tablo 21 : Bozcaada’da Ekim ve Dikimi Yapılan Ürünlerin Ekiliş (dekar) ve Üretim (ton) Miktarları (2006)

Tablo 22 : Bozcaada’da Ekim ve Dikimi Yapılan Ürünlerin Ekiliş (dekar) ve Üretim (ton) Miktarları (2010)

Tablo 23 : Bağ Dikim (hektar) ve Üretim (ton) MiktarlarıTablo 24 : Zeytin Dikim (hektar) ve Üretim (ton) MiktarlarıTablo 25 : Buğday Ekiliş (hektar), Verim (kg/ha) ve Üretim

(ton) MiktarlarıTablo 26 : 2004 ve 2009 Yılları Tarımsal Araç ve GereçlerTablo 27 : Bozcaada ve Çevresindeki Balık ÇeşitleriTablo 28 : Bozcaada’da Yer Alan Plaj-Koylar ve Uzunlukları

(m.)Tablo 29 : Bozcaada’da Dönemlere Göre Otel ve Pansiyon

SayılarıTablo 30 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara

Kesilen Bilet Sayısı (2005-2010)Tablo 31 : Bozcaada-Geyikli İskeleleri Hatlarında Araçlara

Kesilen Bilet Sayısı (2005-2010)Tablo 32 : Bozcaada’da Dönemlere Göre Ticarethane SayılarıTablo 33 : Bozcaada, Gökçeada ve Çanakkale’nin 2000-2010

Yılları Arasında Ölçülen Rüzgar Hızları Tablo 34 : Bozcaada Rüzgar Enerji Santralinin Elektrik Üretimi

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1 : Bozcaada Lokasyon HaritasıŞekil 2 : Bozcaada HaritasıŞekil 3 : Bozcaada’nın Sayısal Yükseklik Modeli HaritasıŞekil 4 : Bozcaada Topografya HaritasıŞekil 5 : Bozcaada jeoloji HaritasıŞekil 6 : Bozcaada Arazi Kullanım HaritasıŞekil 7 : Bozcaada’nın Büyük Toprak Grupları HaritasıŞekil 8 : Bozcaada’nın Arazi Kullanım Kabiliyetleri HaritasıŞekil 9 : Bozcaada’nın Erozyon Etkinliği HaritasıŞekil 10 : Bozcaada’nın Toprak Derinlik HaritasıŞekil 11 : Bozcaada’nın Bitki Türleri HaritasıŞekil 12 : Bozcaada Şehir PlanıŞekil 13 : Bozcaada’nın 1954 ve 2008 Yıllarına Ait Uydu

GörüntüleriŞekil 14 : Bozcaada’ya Ulaşım Haritası

GRAFİKLER LİSTESİ

Grafik 1 : Bozcaada’da Aylık Ortalama Yüksek ve Düşük Sıcaklıklar

Grafik 2 : Bozcaada’da Mevsimlere Göre Ortalama SıcaklıklarGrafik 3 : Bozcaada’da Yağışın Aylara Göre DağılışıGrafik 4 : Bozcaada’da Yağışın Mevsimlere Göre DağılışıGrafik 5 : Bozcaada’da Aylara Göre Bulutlu Gün SayısıGrafik 6 : Bozcaada’nın Aylara Göre Basınç DeğerleriGrafik 7 : Bozcaada’da Rüzgarın Yönlere Göre Esme SayılarıGrafik 8 : Bozcaada’da Rüzgarın Esme Hızları (m/sn)Grafik 9 : Bozcaada’da Yıllık Ortalama Rüzgar İstikametleriGrafik 10 : Bozcaada’da Büyük Toprak Gruplarının Oransal

DağılımıGrafik 11 : Bozcaada’da Toprak Sınıflarının Oransal DağılımıGrafik 12 : Sayım Yıllarına Göre Bozcaada NüfusuGrafik 13 : Sayım Yıllarına Göre Bozcaada’nın Kadın ve Erkek

NüfusuGrafik 14 : Bozcaada’nın Nüfus PiramidiGrafik 15 : Bozcaada’da Arazinin Kullanım Tiplerine Göre

Dağılımı (da) (2010)Grafik 16 : Bozcaada’da Arazinin Kullanım Tiplerine Göre

Dağılımı (%) (2010)Grafik 17 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara

Kesilen Bilet Sayısı (2005)Grafik 18 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara

Kesilen Bilet Sayısı (2006)Grafik 19 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara

Kesilen Bilet Sayısı (2007)

Grafik 20 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara Kesilen Bilet Sayısı (2008)

Grafik 21 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara Kesilen Bilet Sayısı (2009)

Grafik 22 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara Kesilen Bilet Sayısı (2010)

Grafik 23 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2005)

Grafik 24 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2006)

Grafik 25 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2007)

Grafik 26 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2008)

Grafik 27 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2009)

Grafik 28 : Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2010)

FOTOĞRAFLAR LİSTESİ

Foto 1 : Bozcaada şehrinin genel görünümüFoto 2 : Bozcaada limanı ve kalesiFoto 3 : Bozcaada kalesinden limana bakışFoto 4 : Bozcaada kalesiFoto 5 : Bozcaada şehrinden bir görünümFoto 6 : Bozcaada limanı ve marinasıFoto 7 : Adadan doğudan batıya doğru bir görünümFoto 8 : Adanın güney kesiminde aynı zamanda heyelanların

geliştiği killi sahalar Foto 9 : Batı Burnu’nda fosilli Miosen kireçtaşlarında oluşmuş

bir aşınım şekli olan doğal köprüFoto 10 : Adanın güneydoğu kesiminde mermerde oluşan

kalanklı kıyılar.Foto 11 : Bozcaada güney kıyısında adanın tek Pleistosen kıyı

istifi olan eolinit (fosil kumul)Foto 12 : Bozcaada güney kıyısında yalıtaşıFoto 13 : Batı Burnu’nda rüzgar türbinlerine yakın bir mevkiide

rüzgar aşındırmasıyla oluşmuş deflasyon çukuruFoto 14 : Adada az da olsa hakim bitki örtüsü: kızılçamlarFoto 15 : Batı Burnu’nda kirli plajlardan biriFoto 16 : Şehre ve limana bakışFoto 17 : Bozcaada şehrinden görünüm Foto 18 : Kalenin gece görünümü Foto 19 : Adada ziraat alanları ve bağ evleriFoto 20 : Köprülü Mehmet Paşa CamiiFoto 21 : Üst katı ahşap alt katı kargir meskenFoto 22 : Denizden limana ve şehre bakışFoto 23 : Bozcaada’da bir sokak

Foto 24 : Denizden limana ve şehre başka bir bakışFoto 25 : Meskenler ve sokaktan bir görünümFoto 26 : Meskenler ve sokaktan bir görünümFoto 27 : Bozcaada-Liman (geride Geyikli Beldesi) Foto 28 : Ziraat faaliyetlerine bir örnekFoto 29 : Ziraat faaliyetlerine bir örnekFoto 30 : Bozcaada çavuş üzümüFoto 31 : Bağcılık faaliyetiFoto 32 : Bağ eviFoto 33 : Bağcılık faaliyetine bir örnekFoto 34 : Adada bağcılık faaliyetine bir diğer örnekFoto 35 : Adada zeytin yetiştiriciliğiFoto 36 : Adada Buğday yetiştiriciliğiFoto 37 : Balıkçı tekneleriFoto 38 : Balıkçılık faaliyeti ve ağlarFoto 39 : Akvaryum koyuFoto 40 : Kıyıdaki restaurantlarFoto 41 : Bozcaada yat limanıFoto 42 : Kale ve çevredeki yerleşim alanıFoto 43 : Bozcaada MüzesiFoto 44 : Bozcaada MüzesiFoto 45 : Turizmde önemli olan bir unsur restaurantFoto 46 : Turizmde önemli olan bir unsur bar ve cafelerFoto 47 : Adada yazlık ve devamlı olarak kullanılan sitelere bir

örnekFoto 48 : Adada bağ evi ve bağcılık faaliyetiFoto 49 : Bağ evlerine bir örnek (aynı zamanda yazlık konut)Foto 50 : ManastırFoto 51 : Namazgah ÇeşmesiFoto 52 : Ayazma plajı

Foto 53 : Ayazma plajıFoto 54 : İkincil (Yazlık) konutlarFoto 55 : Yazlık konut inşaatlarıFoto 56 : Adaya gelen turistler yazın meydana getirdiği canlılıkFoto 57 : Geyikli-Bozcaada arası çalışan feribotFoto 58 : Geyikli-Bozcaada arası çalışan feribotFoto 59 : Şarap fıçılarıFoto 60 : Bağ Buzumu FestivaliFoto 61 : Bağ Buzumu FestivaliFoto 62 : Bozcaada merkezinden bir görünümFoto 63 : Şehirden bir başka görünümFoto 64 : Bozcaada’da enerji üreten rüzgar türbinleriFoto 65 : Adada elektrik üretimi amacıyla adada kurulmuş

türbinler.

GİRİŞ

Ege Denizi’nin kuzeydoğusunda yer alan Bozcaada, bulunduğu mevki itibariyle stratejik bir öneme sahibtir. İstanbul ve Çanakkale boğazları ile bu boğazlara açılan Marmara ve Ege denizi ve bu denizlerin açıldığı Akdeniz, Ege ve İstanbul Boğazı vasıtasıyla Karadeniz’e doğru olan ulaşım hareketlerini görebilme açısından ada çok önemli bir coğrafi konumdadır.

Şekil 1: Bozcaada Lokasyon HaritasıKaynak: Google Earth’ten faydalanılarak yapılmıştır

1MESUT DOĞAN

Ada olarak ana karaya ve çevresindeki adalara olan uzaklık mesafesinin çok olmaması da, Bozcaada için bir avantaj olarak görülebilir ve buna göre bir değerlendirme yapılabilir. Bağlı bulunduğu Çanakkale ilinin merkez ilçesine 45 km, Geyikli beldesine 6.4 km, Midilliye 50 km ve Gökçeada’ya 30 km. mesafede yer almaktadır.

Türkiye, sahip olduğu konum nedeniyle dünyada dikkat çeken bir ülkedir. Ülkemizin denizle olan teması ve bu temas neticesinde ortaya çıkan kendine özgü coğrafi mevkii özellikleri; aynı zamanda iktisadi, siyasi ve kültürel anlamda değer taşımaktadır. Ülkemizin kıyılarının uzunluğu adalar dahil 8.333 km’dir. Ancak bu kıyılar farklı özellikler taşımaktadır. Bilindiği gibi her kıyımızın kendine ait morfolojik, ekolojik ve beşeri özellikleri vardır. Türkiye; Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz denizleriyle çevrilidir. Marmara Denizi ülkemizin bir iç denizidir. Karadeniz’deki kıyı uzunluğu 1.700 km’dir. Bir iç deniz olan Marmara Denizi’nin yüzölçümü yaklaşık 11.000 kilometrekare, kıyı uzunluğu ise 1190 km’dir. Ege Denizi

Foto 1: Bozcaada şehrinin genel görünümüKaynak: Bozcaada Belediyesi Web Sitesi

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA2

kıyıları adalar dışında 2.800 km., Akdeniz kıyıları ise 1.576 km. olup, toplam deniz kıyı uzunluğumuz 7266 km.’dir. Bu kıyı uzunluğunun yaklaşık 6480 km.’si Anadolu’da, 786 km.’si ise Trakya’da yer almaktadır. Adalara ait toplam kıyı uzunluğu ise 1067 km.’dir. Karadeniz, Akdeniz ve Marmara’da kıyılar daha düz bir özellik gösterirken, girintili-çıkıntılı bir özelliğe sahip Ege kıyıları bu durumuyla Türkiye’nin en uzun kıyısını oluşturmaktadır. Bunun yanında ülkemizin toplam kara sınırı ise 2753 km. olup, toplam sınır uzunluğumuz 11086 km.’yi bulmaktadır.

Çalışma sahamız genel anlamda Karadeniz ve Akdeniz’den gelen akıntılarla karşılaşmaktadır. Karadeniz’den gelen üst akıntıyla Akdeniz ve Ege Denizi’nden gelen alt akıntının meydana getirdiği ekolojik ortam Bozcaada’yı etkilemekte ve buna bağlı olarak deniz canlılarının göç yolları üzerinde yer almaktadır.

Çanakkale Savaşı sırasında askeri anlamda büyük değer taşımış olan Bozcaada, sahip olduğu konum nedeniyle günümüzde ve gelecekte de önem taşıyacaktır.

Foto 2: Bozcaada limanı ve kalesi

3MESUT DOĞAN

Foto 3: Bozcaada kalesinden limana bakış

Foto 4: Bozcaada kalesi

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA4

20 Eylül 1923 tarihinde Lozan Antlaşması gereği Bozcaada, bir daha değişmemek üzere Türkiye’ye ait bir ada olmuştur. Çanakkale İline bağlı bir ilçe özelliğini kazanmıştır. Çalışma sahamızda köy yerleşmesi olmayıp; sadece bir şehir yerleşmesi vardır.

Bozcaada tarihte; Lefkofris, Tenedos, Leukophrys, Boşada, Bohçaada ve Bozada adlarıyla bilinmektedir.

Sahip olduğu sosyo-kültürel, tarihsel, morfolojik ve ekolojik özellikleri itibariyle büyük öneme sahip bir kara parçası olan Bozcaada, hem Karadeniz ve Marmara hem de Akdeniz kıyılarından gelen deniz ticaret yolunun üzerinde olmasına bağlı olarak, önemli bir merkez ve bazen de önemli bir uğrak noktası olmuştur. “Siyasi coğrafya bakımından adalar 3 yönden dikkat çekmektedir. Bunlardan birincisi adanın kendine yeterliliği, ikincisi yakınındaki kıta ile birlikte siyasi ve iktisadi vahdet teşkil edebilmesi ve üçüncüsü önemli deniz yolları üzerinde uğrak ve durak mevkii vazifesini görebilmesidir. Bütün bu hususlar, başka kelimelerle karşısındaki saha kütlesine göre mevkii ve münasebetlerinin önemi adanın siyasi değerini arttırmakta veya hafifletmektedir (Göney,1993:121). Bu anlamda çalışma sahamızın ada olması münasebetiyle tarih süreci içinde önemli stratejik merkezlerden biri olmuş, bulunduğu konum dolayısıyle deniz yolu üzerinde uğrak merkezi olmuştur.

Ege Denizi ve içindeki adalar geçmişten günümüze kadar olan sürede, çeşitli devletler arasında bir mücadele içinde kalmıştır. Adalar, Lozan andlaşmasına bağlı olarak Ege’nin batı ve doğusunda yer alan Yunanistan ve Türkiye arasında paylaşılmıştır. Bu paylaşmaya rağmen 88 yıllık süre içinde Ege Denizi’nde yer alan adalar ve kayalıklar için bu iki devlet arasında zaman zaman ihtilaflar çıkmaktadır. Ege Denizi’nde üstünlük ve hakimiyet kurma çabası sebebiyle; bu mücadelenin daha da süreceği bilinmektedir.

Ege Denizi’nde Türkiye ile Yunanistan arasında kıta şelfi konusunda süregelen tartışma her zaman önemini korumaktadır. Ege Denizinde “şelfin dış kenarı, yani bu kenarı karakterize eden meyil inkıtaı Ege’de genellikle 90-125 metre derinlikte

5MESUT DOĞAN

erişilmektedir. Bu durumda yalnız Rodos adasının daha derin sularla Türkiye’den ayrılmış bulunduğu, buna mukabil Trakya adaları (Taşoz, Semadirek), Çanakkale adaları (Gökçeada, Bozcaada, Limni ve Bozbaba=Ayastratos) ve Küçükasya adaları (Midilli’den Sisam’a kadar) ile Menteşe adalarının büyük çoğunluğunun Türk şelfinin üzerinde yer aldığı ortaya çıkar. Bu sonuç, de facto territorial duruma göre “orta hat” veya “eşit mesafe” prensibine dayanılmasının Türkiye’yi ne büyük ölçüde mağdur edeceğini bütün açıklığıyle ortaya koyan bir gerçek ve aynı zamanda, Türkiye’nin bu sularda tabii olarak hak sahibi olması gerektiğine şüphe bırakmayan çok kuvvetli bir bilimsel kanıttır”(Erinç,1977:8). 10 Temmuz 1964 yılında 44 Birleşmiş Milletler ülkesi tarafından imzalanan antlaşmaya göre Kıta Sahanlığı, deniz seviyesinin altında, kıyı çizgisinden -200 m derine kadar inen bölüme kıta sahanlığı (şelf) denir. Şelf kıtaların su altında kalmış bölümleri sayılır. Bu bakımdan Yunanistan’ın Petrol arama ve askeri üstünlük konusunda yıllardır ortaya koyduğu şelf meselesinin anlam taşımadığı da açıktır. “Ege’deki Türk-Yunan tartışması, karasuları dışındaki 200 metre su derinliğine kadar uzanan deniz yatağında, hammadde kaynaklarının arama ve işletilmesi konusunda toplanmaktadır. Her iki tarafın karasuları 6 deniz mili genişliğine sahiptir. Kıta sahanlığı, coğrafik yönden karanın deniz altına çökmüş kenarı olarak tanımlanmakta olup, su derinliği 50-500 metre arasında değişmekte, (ortalama 130-200 m) ve gittikçe derinleşmektedir. 179.000 km2 büyüklüğündeki bu denizdeki çok sayıdaki adalar, çöken kara tabanının su üstünde kalan kısımlarıdır. Bu adalardan 3049’u Yunanistan’a aittir”(Demirsoy,1993:2). Bu adaların yer aldığı Ege Denizi’nin büyük bir kesimi 200 metreden daha derin değildir.

Bilindiği gibi, denizleri birbirine ve okyanuslara bağlayan boğazlar geçmişten günümüze kadar önemli stratejik merkezler olmuşlardır. Ülkemizin sahip olduğu İstanbul ve Çanakkale Boğazları dünya devletlerinin sürekli olarak gözlerini ve dikkatlerini üzerimize çekmiştir. Bu boğazlar Karadeniz’le, Marmara’yla, Ege’yle Akdeniz’le birlikte okyanuslara, yani dünya denizlerine açılan bir kapı durumundadırlar.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA6

İrili ufaklı çok sayıda adaya sahip olan Ege Denizi, güneydoğu Avrupa ile Anadolu Yarımadası arasında sıkışmış olmasına rağmen stratejik önemiyle her zaman dikkat çekmiştir. Ege denizinde yer alan adaların bir kısmında beşeri anlamda bir canlılık yaşanırken; bazıları ise, tamamen kayalık olup bir yaşam söz konusu değildir.

Uzun yıllar Osmanlı egemenliğinde kalan Ege adalarının Osmanlı’nın güç kaybettiği dönemlerde özellikle Yunanistan’a geçmesi Ege’deki etkinliğimizin azalmasına neden olmuştur.

Ege denizinde yer alan adalar; Boğazönü adaları, Saruhan adaları, Menteşe adaları, Trakya Adaları, Kuzey Sporad adaları, Kiklad ve Girit Kuzeybatısı ve Güneyi adaları olarak gruplandırılmıştır (Erinç,1978).

Boğazönü Adaları: Semadirek (Semendirek), Limni, Bozbaba (Evstratios), Gökçeada, Bozcaada, Zürafa ve Tavşan adaları

Saruhan Adaları (Doğu Sporat Adaları): Midilli, Sakız, Koyun adaları, İpsara, Antiipsara, Paşa, Vatos, Pondika, Venedik Kayası, Sisam, Ahikerya, Hurşit ve Fornoz adaları.

Menteşe Adaları: Eşek adası, Nergisçik, Batnoz, Lipso, Bulamaç, Leryos, Kilimli (Kelemez), Alolimnoz, Keçi adası, Ardıççık, Koçbaba, İstanköy, İncirli, Sömbeki, İlyaki, Herke, Limoniye, Rodos, Kerpe, Çoban adası, İstanbulya, Ardaçık ve Meis (Yunanlılar menteşe adaları grubunda kabul etmekte, Türkiye ise Akdeniz adası olarak kabul etmektedir).

Trakya Adası: Taşoz

Kuzey Sporad Adaları: İskiri

Kiklad Adaları: Andre, İstandil, Mokene, Mürted, Para, Nakşa, Yumurgi, Değirmenlik ve Aniye.

Girit Kuzeybatısı ve Güneyi Adaları: Gavdos, Çuha, Sikliye ve Gavdopula

7MESUT DOĞAN

Foto 5: Bozcaada şehrinden bir görünüm

Foto 6: Bozcaada limanı ve marinası

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA8

Eski çağlardan beri doğanın sunduğu imkanlar dahilinde yaşayan insanoğlu yaşam alanı olarak beslenmesini kolay sağlayacak ve diğer olanakların az da olsa bulunduğu sahaları tercih etmeye çalışmıştır. Bu bakımdan Bozcaada da kendi nispetinde deniz ulaşımına bağlı olarak ticaret ve tarımsal ürünler ve daha sonraları da turizm faaliyetlerinde dikkat çekmiştir.

Anadolu’nun Ege Denizi’ndeki doğal bir uzantısını oluşturan ada, ülkemiz açısından taşıdığı öneme rağmen az sayıda bilimsel araştırmanın konusunu oluşturmuştur. Bugüne kadar adanın jeolojik ve morfolojik özellikleri ve beşeri özellikleri üzerine yapılan birkaç çalışma dışında adayla ilgili çok çalışma yapılmamıştır.

Bu çalışmada Bozcaada’nın beşeri ve iktisadi coğrafya açısından sahip olduğu özellikler üzerinde durulmakta ve adadaki mevcut arazi kullanımı, kıyı kullanımı ve planlaması, adanın ekonomik yaşam kaynakları (tarım-bağcılık) ve turizm potansiyeli konularına ağırlık verilmiş bulunulmaktadır.

9MESUT DOĞAN

Şeki

l 2: B

ozca

ada

Har

itası

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA10

1. FİZİKİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ

1.1. MORFOLOJİK ÖZELLİKLER

Bozcaada, Biga Yarımadası’nın 6,4 km batısında yer alan küçük bir kara parçasıdır. Alanı 36.03 km2, toplam kıyı uzunluğu 34.5 km. kadardır (Tüik,1995). Türkiye’nin Gökçeada (286 km2) ve Marmara Adası (113,4 km2) ndan sonra 3. büyük adasıdır. Ulaşımı ise, Çanakkale ili Ezine İlçesi Geyikli Beldesi’ne yaklaşık 4 mil (6,4 km.) deniz ulaşımıyla yapılmaktadır.

Anadolu Yarımadası’nın Kum Burnu’na yakınlığı yaklaşık 3 mildir (4.8 km.). Bozcaada genel olarak yüksek kıyılara sahiptir. Adanın güney ve güneybatısı sarmasiyen olup, kıyıları yüksektir. Doğusu ise eosen kalkerleri ve şistlerden meydana gelmiştir. Batı tarafı ise, kumluk alanlarla kaplıdır. Güneydoğusu ise kalkerlerle kaplıdır.

Foto 7: Adadan batıdan doğuya doğru bir görünüm

11MESUT DOĞAN

Şeki

l 3: B

ozca

ada’

nın

Sayı

sal Y

ükse

klik

Mod

eli H

arita

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA12

Gelibolu ve Biga Yarımadası açıklarında -130 ve -200 metreler seviyesine kadar inen ve üzerinde Gökçeada ile Bozcaada’nın yükseldiği kıtasal şelf izlenmektedir. Pleistosen sonlarındaki deniz yükselmesi ile deniz tabanı haline dönüşen şelf düzlüğü üzerinde, eski akarsu yataklarını belirleyen denizaltı vadileri yer almaktadır. Çanakkale Boğazı da üst Pleistosen sonlarına kadar Marmara yönüne doğru drene olan eski bir akarsu yatağının deniz altında kalması neticesinde oluştuğu çeşitli araştırıcılar tarafından ileri sürülmektedir.

Yüzölçümü küçük ve sınırlı boyutta olmakla birlikte jeolojik yapısı oldukça değişkendir. “Paleozoik’e ait mermer ve şistler temel birimlerini oluştururken, denizaltı volkanizmasını temsil eden ofiyolitler temele ait diğer eski kaya topluluklarını oluştururlar” (Erguvanlı, 1955; Kalafatçıoğlu, 1963). Eosen devrinde taban konglomeraları, flişler, kumtaşı ve nümmülitli kireçtaşları çökelmiş, bunlar üzerine Miosen konglomera, kumtaşı ve maktralı kireçtaşları, ayrıca andezitlerle temsil edilen volkanikler gelmiştir. Batı Burnu’nda yer alan kumulları ile güney kıyıda görülen yalıtaşları 4. zamana aittir. Ayrıca ada ve çevresi Mezozoik-Tersiyer kıvrım sistemi dahilindedir.

Bozcaada, topografik özellikleri itibariyle sade görünümlü, çok yüksek olmayan, batıdan – doğuya ve güneyden – kuzeye doğru tedricen irtifası azalan bir özelliğe sahibtir. En yüksek yeri 191 m. ile adanın doğusunda yer alan andezit kütlesi olan Göztepe’dir (Şekil 3-4). Ayrıca adanın doğu ve güneydoğusunda Yenikale Tepe (114 m.), Hacımahmut Tepe (96 m.) ve Tuz Burnu Tepe (84 m.) yükseltileriyle dikkat çekmektedir. Adanın batı kesimi ise doğusundan daha az yüksek olup, buralardaki yükseltiler ise, Ayazma (80 m.), Çamlık (53 m.), Damyazan (48 m.), Seramit (70 m.), Killit, Yalama ve Kaptan tepeleridir.

Ayrıca adada dikkat çeken diğer yükseltiler ise, Masatçamlığı Tepe, Elmacıkaya Tepe, pırasadamı Tepe, Belen Tepe, Fakı Tepe, Zeytin Tepe, Beşler Tepe, Bizan Tepe, Yumru Tepe, Palakar Tepe, Gözetleme Tepe ve Hacıhasan Tepe’dir.

13MESUT DOĞAN

Şeki

l 4: B

ozca

ada

Topo

graf

ya H

arita

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA14

Adanın arazi kullanımını belirleyen faktörlerden birisi olan topoğrafik eğim, oldukça düşüktür. “Eğim sınıflarının MAP Info programında hesaplanması sonucunda elde edilen değerler; adada eğimi 0-2° arasında olan alanların % 62.63, 0-5° arasında olan sahaların ise % 84.3 gibi önemli bir alan kapladığını göstermiştir. Eğimi 20° nin üzerinde olan sahalar % 2.61 lik alan kaplarken geri kalan 10-20° arasında eğimli alanlar adanın 13.1’lik kısmını oluşturmaktadır. Eğim sınıflarının dağılışında adanın büyük kısmının 0-50 metre arasında yüksekliğe sahip az eğimli aşınım düzlüklerinden oluşması ve batı kesimde adanın % 6’sını kaplayan bir kıyı kumulu sisteminin bulunması etkili olmuştur. Özellikle güney ve güneydoğu kıyılarda olduğu gibi, mermer ve kumlu kireçtaşlarının bulunduğu kıyı kesimlerde yüksek falezlerin dikliklerinde ise, eğim değerleri bazen 40 dereceyi aşabilmektedir. Buna en güzel örnek “güneydoğuda mermerden oluşan kalanklı kıyıların yer aldığı kesimdir” (Erginal, 2010:32). Bu kesimler adada değeri olmayan ve beşeri faaliyetlerin yürütülmediği alanlar olarak dikkat çekmektedir. Batı Burnu mevkiinde kumul sahalarının önünde uzanan ve genişliği bazen 50 metreye yaklaşan kumlu plajlar ise, hem rüzgar türbinleri sahasında yer alması hem de yoğun kirlilik nedeniyle kullanılamamaktadır.

Yerşekilleri ve jeolojik özellikleri bakımından Biga Yarımadası’nın devamı olarak görülen Bozcaada, ülkemizin en batı ucunda bulunan topraklarımızdan biridir. Mezosoik-Tersiyer kıvrım sisteminin içinde yer alan ada jeolojik açıdan ülkemizin özelliğini taşımaktadır. Adanın batısında üçüncü zaman depoları olarak bilinen marn ve kil görülmektedir.

Bozcaada Batı Burnu ile Mermer Burnu (Kb-Gd) arasında yaklaşık 11 km’yi bulan uzun ekseniyle kuzey ile batı kenarlarının adada dik açı teşkil ettiği bir üçgeni andırmaktadır. Ada bütünüyle emles topografik özelliklere sahiptir. En yüksek yeri 191 m. İrtifadaki ve andezitlerden müteşekkil Göztepe’dir. Küçük bir ada olmasına rağmen biri birinden farklı jeolojik devirlere ve litolojik özelliklere sahiptir. Paleozoik’e ait oldukça mermerleşmiş, kristalin kalkerlerden,

15MESUT DOĞAN

dördüncü zamana ait genç alüvyal depolara, kumullara kadar çeşitli formasyonlara sahiptir. Bozcaada’nın doğu kenarı batı kenarına nazaran daha eski devirlere inen aflörmanlarla temsil edilmektedir.

Bozcaada üçgeninin güneydoğu ucunda birinci zamana ait, genellikle Permiyen’e atfedilen kristalin kalkerler ile şistler aflore olmaktadır. Hersiniyen orojenizine iştirak etmiş olan bu formasyonlar NE-SW istikametinde 35-40 derece kıvrılmış bulunmaktadır. Killi, grafitliserisitli şistler genellikle Sarıtaşlar ile Nar Burnu arasında yaygınlık kazanmış bulunmaktadır. Çanak Limanının oluşmasına zemin hazırlayan derenin açtığı vadinin her iki yamacında, metamorfik şistlerin altına gelen ofiolitik bir seri mevcuttur. Batı Anadolu’nun bazı yörelerinde olduğu üzere, serpentin, diyabaz, amfibolit gibi yeşil kayaçlardan oluşan bu seri; şistlerin metamorfizmaya uğraması neticesinde düz kısımlarının basınç ve sıcaklık sebebiyle değişikliğe uğraması neticesindedir. Sarıtaşlar ile Tuzburnu arasında Permiyen kalkerleri aflöre olmaktadır. Bu kesimde arazi vadilerle daha az yarılmıştır. Özellikle kış mevsiminde su geçiren derelerin dar ve dik vadileri denizin yükselmesi sonucu klank benzeri koyların oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu dar ve derin koylar dalma ve zıpkınla balık avlama gibi daha ziyade sportif turizm faaliyetlerine uygun ortamlar oluşturmaktadır.

Kristalin kalkerler üzerinde toprak örtüsü de çok sığdır. Bu özelliğe sahrelerin geçirimliliği de katıldığında buralarda ziraate uygun olmayan bir ortam oluşmuştur. Dolayısıyla tarım yapılmayan alanlara da rastlanılmaktadır. Tabii bitki örtüsü de seyrektir.

Bozcaada’daki Eosen aflörmanları konglomera, kalker, marn ve grelerden oluşmaktadır. Genellikle sığ ve hareketli bir ortamı karakterize eden Eosen arazisi transgresif filiş fasiyesindedir. Poyraz Limanı’nın kuzeyinde Hacıhasan Tepe, Kaptan Tepe, Yalama Tepe ve Ortakule çevresinde aflore olan Eosen filişleri üzerindeki toprak örtüsü nispeten derin olup, küçük bazı kaynaklarında oluşmasına zemin hazırladığından buralar da ziraate nispeten uygundur.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA16

Bozcaada’nın bağ ve bahçelerinin ekserisi filiş formasyonu dahilindedir. Eosen filişleri özellikle Oligosendeki Alp tektonik hareketleri paraksizmasına dahil olmuş ve NW-SE istikametinde 25-30 derece eğimlidir. Temeldeki bu tabakalar Paleozoik şistlerinin üzerine diskordant istiflenmiştir.

Bozcaada, Neojen genellikle de Miosen arazisiyle temsil edilmektedir. Bilindiği üzere bu dönem kuzey Ege ve Marmara Havzası’nda nispeten sığ bir göl ortamıyla başlamıştır. Zira Miosen’e ait tabakalardan en karakteristiği lagünal fasiyesidir. Matra ile Apeisensia fosillerine tesadüf edilmektedir. Miosen formasyonları sığ ortamda oluştuğu için konglomera, kum, marnlı gre, kaba kalkerlerle temsil edilmektedir. Bozcaada’daki Miosen formasyonları yatay veya 5-10 derece kadar, epirojenik hareketlere katılarak hafif meyillenmiştir. Bozcaada’nın en geniş aflörmanını Miosen arazisi teşkil etmektedir. Genellikle emles bir topografyaya zemin hazırlamıştır. Zira 50 metrenin üstüne çıkan alanlar çok dardır.

Bozcaada’daki volkanik formasyonları iki grubta toplamak mümkündür. Birincisi derinde metamorfizma neticesi oluşan ofiolitik formasyonlardır. Bunlar üst Paleozoik (Permiyen) serilerinin altında katazon metamorfizma sonucunda oluşmuş kristalin derinlik kayaçlarıdır. İkinci grubdaki volkanik formasyonlar, esas itibariyle yüzey kayaçları olup, ‘‘andezit ve dazitlerle temsil edilmektedir. Bunlar Bozcaada’daki Eosen filişlerini kesmektedir. Yani Post Eosen’e aittir. Yapılan radyometrik yaş ölçümlerinde, ikinci grubdaki bu volkanik formasyonların alt Miosen’e ait oldukları tespit edilmiştir’’(Ercan ve diğerleri, 1995:60). Alpin tektonizmanın paraksizması olan Oligosen ve kısmen alt Miosen’de daha önceki kıvrılmalara iştirak ederek sertleşmiş eski temelin bazı kısımlarında; Alpin tektonik hareketlerle oluşan derin kırıklar boyunca satha çıkan asitik karakterdeki volkanik formasyonlar Bozcaada’nın batı ve kuzeybatısında Yerebatan Sırtı, Gerenlik Tepesi, Palakar Tepesi, Yeni Kale Tepesi ve adanın en yüksek Tepesi olan Göztepe (191 m.) oluşturmaktadır. Andezit aflörmanları üzerinde arazi meyli nipeten artmaktadır. Andezitler üstünde gelişen mineral bakımından zengin

17MESUT DOĞAN

ve nispeten derin topraklar ziraat hayatına özellikle zeytin ve bağ yetiştiriciliğine zemin hazırlamıştır.

Dördüncü zaman formasyonları nispeten dar alanlardadır. Bunlar içinde en genişi Bozcaada’nın kuzey kısmın da Ortakule Tepe ile Seramit Tepe arasına Neojen ile Eosen aflörmanları arasında oldukça alçak bir kesimin derelerden ve yamaçlardan taşınan genç depolarla dolması ve eski topografyanın fosilize olması neticesinde oluşmuştur. Bu Pleistosen örtüsünün orta kısmında andezitlerle temsil edilen Kapsız Tepesi bulunmaktadır.

Bunun dışında genç formasyonlara kıyı kesimlerinde vadi tabanlarında tesadüf edilmektedir. Böylece oluşan kumsal depolar Bozcaada’nın denize girilebilecek sığlıklarına tekabül etmektedir.

Bozcaada’nın jeolojik yapısını egemen unsur olan miosen (kil, kumtaşı ve kireçtaşı) oluşturur (Foto 8).

Foto 8: Adanın güney kesiminde aynı zamanda heyelanlarında geliştiği Miosen’e ait killi sahalar

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA18

Adanın başlıca jeolojik birimlerini Paleozoik yaşlı şist ve mermerler, denizaltı volkanizmasıyla oluşmuş ofiyolitler, bu temel birimleri uyumsuz olarak üzerleyen Eosen’in kırmızı renkli taban konglomeraları ve fliş fasiyesindeki kireçtaşı, kumtaşı, marn ve kil taşları, Miosen’e ait konglomera, kumtaşı, kireçtaşları ve kırmızı-pembe renkte andezitler oluşturur. Bu Eosen tabakalar Poyraz Limanı, Göztepe, Hacımahmutlar Tepesi’nin doğusu ve Beylik Tepe arasında görülmektedir. Bununla birlikte adanın batı kesiminde geniş bir alanda yayılış gösteren serbest ve yarı serbest kıyı kumulları ile vadi tabanları ve korunaklı koyların gerisindeki alüvyal dolgu düzlükleri Holosen birikim sahalarına karşılık gelir. Çalışma sahamızda miosen’e ait tabakalar geniş bir alanda görülmektedir. Yatay ve düzgün görünümde olan bu tabakalar Hacımahmutlar’ın batısı, Damyazan ve Çamlık Burnu arasında hakimdir.

Çalışma sahamızda Şekil 5’e bakıldığında, Miosen’e ait konglomera, kumtaşı, kil ve marnın adada hakim olduğu görülmektedir. Adanın Batı burnu’nun tamamen kumul olduğu, adanın kuzeydoğusuyla Hacımahmut, Kovanlık, Aptibahçe, Kralbahçe ve Kocabayır mevkilerinin Miosen’e ait andezitten meydana geldiği görülmektedir. Adada Hacımusa, Azmak, Kumbağlar, Çayır, Ortakulube, Kuruçeşme, Karaağaç, Kapısusuz Bayırı, Boyalık mevkileriyle Papazbahçe, Başağa ve Amerikan Çeşme mevkilerinin kuzey kesimleri ve Palamar, Panayıriçi, Terazi, Kemerbaşı, Kayrak mevkileriyle Bekçi Bayırı ve Poyraz Limanı batısı da Holosen’e ait alüvyonları oluşturmaktadır.

Ayrıca Bozcaada şehrinin yayıldığı alan, Hacıhasan çevresi, Yumru Tepe, Palakar Tepe’nin doğusu, Beştepe, Kaptanpazarı ve Hacımahmut Tepe’nin kuzeyi ve güneyi de Eosen’e ait konglomera, kalker ve fliş görülmektedir. Bunların yanında Paleozoik’e ait kristalin şistleri adanın güneydoğusundaki mermerlerin çevresinde ve Katranbolluk Burnu’nun doğusunda görmekteyiz. Yine Geç Kratese-Paleosen’e ait olan serpantinleri de adanın batı kısmının iç kesiminde kristalin şist ve alüvyon saha arasında görmek mümkündür.

19MESUT DOĞAN

Şeki

l 5: B

ozca

ada’

nın

Jeol

oji H

arita

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA20

Adanın güneydoğu kısmı tamamen mermerlerle kaplıdır. Yerebakan, Tuzburnu ve Mermerburnu mevkilerinde mermerler hakimdir.

Mermerlerin fazlaca görüldüğü güneydoğu kesimde “kıyı işlenmesi mermer varlığına bağlı olup kalanklı kıyı oluşumunu sağlarken adanın güneyinde heyelan ve toprak kayması gibi kütle hareketlerine uygun Miosen maktralı kireçtaşlarını kesen yapısal platformlar güneybatı-kuzeydoğu yönlü rüzgar etkinliği nedeniyle kumullarla istila edilmiştir. Tüm bu morfolojik zenginlik adanın aşınıma farklı direnç gösteren jeolojik formasyonlardan oluşması ile yakından ilişkilidir“(Erginal,2008:174). “Adanın güneydoğu kısmı tamamıyle kalkerlerden müteşekkil kütlevi bir görünüm arzeder. Metaformize olmuş bu Permien kalkerleri fosil ihtiva etmezler. Çıplak gözle bakılınca taneli bir dokuma arzederler. Adanın kuzeydoğu kesimi gibi, burası da irtifa bakımından oldukça yüksektir (Tuz Burnu, Mermer Burnu ve Beyli Tepe)” (Hocaoğlu,1984:15). Bu sahaların bitimi ise yüksek kıyıları meydana getirmektedir.

Foto 9 : Batı Burnu’nda fosilli Miosen kireçtaşlarında oluşmuş bir aşınım şekli olan doğal köprü

21MESUT DOĞAN

Belirtilen jeolojik formasyonlar adanın morfolojik özelliklerindeki değişimleride belirgin olarak yansıtır (Şekil 5). Örneğin ortalama yükselti değerleri 0-50 m. arasında değişen ada morfolojisinde, ayrışmaya ve aşınıma karşı dirençli ve masif yapıdaki andezitin adanın kuzeydoğu kesimindeki Göztepe (191 m.) kitlesini oluşturması litoloji-morfolojik birim ilişkisini açıkça yansıtır.

Çalışma sahamızın “güney kıyısında adanın tek Pleistosen kıyı istifi olan eolinit (fosil kumul)’i görmek mümkündür. Bu istif çapraz tabakalı olup, adada yaklaşık 25 bin yıl öncesinde rüzgar dinamiklerinin anlaşılması açısından önemlidir” (Kıyak ve Erginal, 2010:678). “Kaya fosil bitki kök kalıpları olarak yoğun rizolit içerir. Adanın önemli jeolojik miraslarından birisidir” (Kıyak ve Erginal, 2009:64). Ayazma plajını batıdan sınırlar. Yüzeyi sayısız erime boşlukları içerir.

Çalışma sahamızda Holosen’e ait yalıtaşları görmekteyiz. “Yaşı günümüzden önce 5 binlere kadar giden yalıtaşı toplam 3.5 m kalınlıkta olup, adanın güney kıyılarındaki Holosen yaşlı birikim şekillerine bir örnektir”(Erginal ve diğerleri, 2010:356) (Foto 12).

Foto 10 : Adanın güneydoğu kesiminde mermerde oluşan kalanklı kıyılar.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA22

Anadolu Yarımadası’nın bir parçası şeklinde olan Bozcaada, Anadolu gibi Hersinyen’e ve orojenik hareketlere maruz kalmıştır. Adanın “doğu kıyıları haricinde, adanın kuzey ve güneybatı kıyıları oldukça muntazam hatlar şeklinde uzanırlar. Güneybatı kıyısının hemen tamamıyle dik ve yüksek yar ve falezlerle nihayetlenmesi bu kıyının bir kırık hattına tekabül ettiği intibasını kuvvetlendirmektedir” (İnandık, 1957:74). Bu görünümü Ege kıyılarında da görmek mümkündür. Bu aynı zaman da adanın Anadolu’yla bağlantısını da ortaya koyması bakımından önemlidir.

Çalışma sahamızda volkanik araziler özellikle doğu ve kuzeydoğusunda dikkat çekmektedir (Göztepe ve çevresi). “Uzaktan bakıldığında oldukça dik yamaçları ve konik şekliyle bir volkan konisini andırırsa da, tepesinde bir kraterden mahrumdur. Bunun doğusunda Erenler Burnu’na doğru üzerinde Yenikale Tepe’nin yer aldığı Erenler sırtı göze çarpar. Şiddetli

Foto 11: Bozcaada güney kıyısında adanın tek Pleistosen kıyı istifi olan eolinit (fosil kumul)

23MESUT DOĞAN

bir aşınımın görüldüğü bu bölgede, satıh yer yer iri andezitlik bloklarla kaplıdır”(Hocaoğlu,1984:23). Ayrıca Ayazma Plajı ve Hacıbayramlar Limanı kuzeyinde kalan kısımlarda da andezitli formasyonlar da görülmektedir.

Bozcaada’da kumullar da dikkat çekmektedir (Foto 13). Bu kumullar sahada yer alan konglomera ve gre gibi yumuşak unsurların dış etkenlere bağlı olarak ufalanması sonucu oluşmuştur. Oluşan bu kumullar rüzgarın etkisiyle adanın iç kesimlerine doğruda taşınmaktadır. Bu sebeple kumullar günlük yaşamı olumsuz etkilediği ve özellikle de tarım alanlarına zarar verdiği de bir gerçektir.

Bozcaada çevresinde irili ufaklı adacıklar bulunmaktadır. Bunlar Tavşan, Piresa, Orak, Yılan, Fener, Taş, Kaşık, Gökçe ve Sıçancık adalarıdır. Ada, kuzeydoğusunda Eskikale Burnu, Erenler Burnu; doğusunda Tabya Burnu, Nar Burnu, Sarıtaş Burnu; güneyinde Tuzburnu, Kocatarla, Mermer Burnu, Sulubahçe Burnu, Habbele Burnu; batısında Batı Burnu; kuzeyinde Killik Burnu olmak üzere 12 burna sahibtir. Bu burunlar arasında da Ayazma, Sulubahçe, Habbele, Poyraz, Ayana, Beylik, Akvaryum, Ova, Tuzburnu, Tekirbahçe, İğdelik ve Çayır isimlerinde 12 adet plaj ve önemli koy bulunmaktadır.

Foto 12: Bozcaada güney kıyısında yalıtaşı

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA24

Şeki

l 6: B

ozca

ada

Araz

i Kul

lanı

m H

arita

25MESUT DOĞAN

Bozcaada’da Eskikule Sırtı (Neojen), Kaptan Tepe (Eosen), Yenikale Tepesi ile adanın en yüksek yeri olan Göztepe’nin andezit isimlerinin denizcilikle ilgili olması; tepelik alanlarda gözetleme, işaretleme, haberleşme kuleleri ve kalelerinin tesis edilmiş bulunması ve adaya yaklaşan gemilerin uzaklardan itibaren gelişlerinden haberdar olunması, ada açıklarında seyreden teknelere gerektiğinde yardım edilebilmesi zarureti dolayısıyla sebepsiz değildir. Tarihin en eski zamanlarından itibaren Bozcaadalı denizcilerin savunma ve tekneleri tehlikelerden koruma maksadıyla adanın çeşitli yerlerinde ve muhtelif yönleri tarassut edebilmek için inşa ettikleri kale ve kulelerin günümüzde çeşitli tepelerde yer adı olarak kullanılması beşeri ve tabii özelliklerin yakın ilgisini ifade eden somut örneklerdir.

Bilindiği gibi, ada da yaşam anakaraya olan yaşama göre çok farklı olup, imkanları çok çeşitli değildir. Karayla doğrudan bağlantısının olmaması sebebiyle denizle olan irtibatına bağlı olarak su kültürünün etkisi ve himayesindedir. Bu sebeble Bozcaada da neredeyse tüm fonksiyonlar mazbut ve kısıtlıdır.

Bozcaada, bir ilçe olmasına rağmen köyü bulunmamaktadır. Adaya Ezine ilçesi Geyikli mevkiinden gemilerle ulaşılmaktadır. Karadan uzaklığı 4 mil olarak yani 6.4 km. uzaklıktadır.

Foto 13 : Batı Burnu mevkiinde rüzgar türbinlerine yakın bir mevkide rüzgar aşındırması ile oluşmuş deflasyon çukuru

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA26

1.2. İKLİM ÖZELLİKLERİ

Anadolu Yarımadası’nın kuzeybatısında yer alan Bozcaada ve çevresi kışın Azor yüksek basıncı ile Sibirya yüksek basıncı, yazın ise yazın Azor yüksek basıncı ile Basra alçak basıncının etkisindedir. Bu hava kütleleri arasında cephe sistemlerine bağlı olarak şekillenen orta enlem gezici alçak basınçlarından etkilenmektedir. Bu durum hafif dalgalanmalarla birlikte aylık ortalama rüzgar hızının bütün yıl enerji üretim sınırının üstünde olmasına neden olmaktadır.

Çanakkale Boğazı’nın Ege Denizi’ne doğru olan çıkışında yer almasına bağlı olarak boğazın kuzeydoğu güneybatı doğrultulu uzanışı rüzgarın boğazdan geçerek doğrudan Bozcaada’ya yönlenmesine neden olmaktadır.

Bulunduğu coğrafi konum nedeniyle Akdeniz iklimine yakın özellikler gösteren Bozcaada, kışları serin ve rüzgarlı, yazları sıcak ve ilkbahar-sonbaharları serin ve yağışlı geçer. Her mevsimde rüzgar alan çalışma sahası bu özelliğine bağlı olarak hem bağcılık faaliyetleri hem de rüzgar enerjisi üretimi üst seviyede yapılmaktadır.

1.2.1. Sıcaklık Şartları

Bozcaada, Meteoroloji İstasyonu’nun (39°50’D; 26°04’K) 1974-2008 yılları arasına ait verilerine göre ada yıllık ortalama 599,6 mm yağış alır. Maksimum yağış 1993 yılının Mayıs ayında 127,8 mm olarak görülmüştür. Bu ortalama yağış miktarıyla Bozcaada; kuzeybatı Anadolu’nun en düşük yağış kaydedilen merkezi durumundadır. “Kuzeybatıda en kurak istasyon”(Koç,2000:1) olarak belirtmiştir. Egemen rüzgar yönü N, NE, S ve SE’dir. Bu sıcaklıkların Ege ve Akdeniz Bölgeleri’nin kıyı kuşağına göre düşük olması, adadaki turizm faaliyetlerini biraz kısıtlasa da özellikle denize girilmesi bakımından 30 Haziran - 15 Eylül en elverişli dönemi teşkil etmektedir.

1974-2008 yılları verilerine göre yıllık ortalama hava sıcaklığı l5,4 °C dir. En yüksek sıcaklık 36,3 °C ile 12 Ağustos 1994 yılında, en düşük sıcaklık ise -7 °C ile 1 Şubat 1997 tarihinde görülmüştür.

27MESUT DOĞAN

Tablo 1’e göre, çalışma sahamızda en soğuk ayın 8,3 °C ile şubat, en sıcak ayın ise 23,1 °C ile temmuz olduğu görülmektedir. Ocak ve şubat aylarında görülen ortalama sıcaklıkların birbirine çok yakın olduğunu, temmuz ve ağustos aylarındaki sıcaklıkların da yine birbirine çok yakın olduğunu görmekteyiz. Şubat ayından ağustos ayına kadar yükselmeye başlayan sıcaklıklar eylül ayından itibaren düşmeye başlamaktadır. Sıcaklığın iki ay arasında en fazla 4,1 °C ile arttığı mayıs-haziran, sıcaklığın iki ay arasında en fazla 4,1 °C ile düştüğü ekim-kasım aylarıdır. Mayıs ve eylül aylarında sıcaklığın yaz aylarına göre çok düşük olmasına bağlı olarak bu aylarda denize bağlı turizm faaliyetleri kısıtlanmaktadır. Bu yüzden turizm sezonu kısıtlı bir dönem içinde yapılmaktadır.

Grafik 1’ de de görüldüğü gibi, çalışma sahamızda aylık ortalama sıcaklıkların sıfırın altına düşmemektedir. Çalışma sahamızda

Tablo 1: Aylık Ortalama Sıcaklık °C Değerleri İstasyon  I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Yıllık

Bozcaada 8,4 8,3 9,7 13,4 17,3 21,4 23,1 23 20,9 16,9 12,8 9,8 15.4

Grafik 1: Bozcaada’da aylık ortalama yüksek ve düşük sıcaklıklar

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA28

bağcılık ve zeytin yetiştiriciliğinde sıcaklık şartları etkili olmaktadır. Yaşanan sıcaklık koşulları özellikle bağcılık faaliyetlerinde üzümün büyüme ve olgunlaşmasında oldukca etkili olmaktadır.

Tablo 2’ye bakıldığında, ortalama yüksek sıcaklıklar mevsimlere göre paralellik göstermektedirler. Yaz mevsiminde ortalama yüksek sıcaklıkların arttığı, Sonbaharda düşmekte olduğu, kış mevsiminde adanın aylık ortalama sıcaklıklarını tamamen yansıtmasına bağlı olarak düştüğü ve ilkbaharda da tekrar yükseldiği görülmektedir.

Tablo 3’e bakıldığında, ortalama düşük sıcaklıklar mevsimlere göre de paralellik göstermektedirler. Aralık, ocak ve şubat aylarında ortalama sıcaklıklar en düşük seviyeye gerilirken, mart, nisan ve mayıs aylarında düşük sıcaklıklar artmaya, haziran, temmuz ve ağustos aylarında sıcaklıkların yükseldiği ve eylül, ekim ve kasım aylarında da sıcaklığın tekrar düşmeye başladığı görülmektedir.

“Termik şartlara göre, aylık ortalama sıcaklığın 0 °C’den düşük olduğu devre soğuk, 0-10 °C arasında olduğu devre serin, 10-20 °C arasında olduğu devre ılık ve 20 °C’den fazla olduğu devre sıcak olarak kabul edilir” (Göney,1975:77). Termik şartlarda sıcaklık

Tablo 4: Mevsimlik Ortalama Sıcaklık °C Değerleri İstasyon  Kış İlkbahar Yaz Sonbahar

Bozcaada 8,8 13,5 22,5 16,9

Tablo 2: Bozcaada da Ortalama Yüksek Sıcaklıkların Aylara Göre Dağılışı

İstasyon   I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Yıllık

Bozcaada 9,8 9,9 12,4 17 22,4 27,8 30,6 30,2 26,2 20,7 15,3 11,3 19,5

Tablo 3: Bozcaada da Ortalama Düşük Sıcaklıkların Aylara Göre Dağılışı İstasyon  I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Yıllık

Bozcaada 3,4 3,4 4,9 8,7 13 17,1 19,7 19,7 16,1 12,2 8,2 5,2 11

29MESUT DOĞAN

devrelerinin bu şekilde ayrımına göre Tablo 4’e baktığımızda, adada soğuk devrenin hiç yaşanmadığı, kış mevsiminde görülen ortalama sıcaklığın 8,8 °C olduğunu ve Bozcaada da yaşanan kış mevsiminin serin geçtiğini göstermektedir.

Adada her mevsimde kuzeyden gelen rüzgarların etkisiyle sıcaklıkların biraz düştüğü de bilinmektedir. Çalışma sahamızda 10-20 °C’ler arasında ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinin yaşandığı ve bu mevsimlerin de ılık olduğunu, yaz mevsiminde de sıcak devrenin yaşandığı görülmektedir.

1.2.2 Yağış Şartları

İklim elemanlarından biri olan yağış, bir saha veya bölgede beşeri faaliyetleri doğrudan etkilemektedir. Özellikle su kaynaklarını belirlemesi açısından ziraat faaliyetlerinde çok önemli olan yağışın, yıl içindeki aylara ve mevsimlere göre dağılımı ziraat faaliyetlerinde hem ürün çeşitliliğini hem de verimi belirlemesindeki önemi bilinmektedir.

Grafik 2: Bozcaada’da mevsimlere göre ortalama sıcaklıklar

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA30

Tablo 5’e bakıldığında; en yağışlı ay aralık iken, en kurak ay ise ağustostur. Ocak ayında görülen 89,7 mm yağış şubat ayında düşüşe geçmekte ve mart ayında aynı seyirde devam etmekte, nisan, mayıs ve haziranda azalma sürmekte ve temmuz özellikle ağustos en kurak ay olarak yaşanmaktadır. Eylülde yağışın az miktarda arttığı, ekimde 45,8 mm. olan yağış kasımda yaklaşık bir kat artmakta ve aralık ayı 105,8 mm.’yle en yağışlı ay olarak yaşanmaktadır.

Grafik 3’e göre, çalışma sahamızda yağışın her aya dağıldığını ancak bu dağılımın dengeli olmadığı görülmektedir. Çalışma sahamızda tarımsal faaliyetler içinde dikkat çeken bağcılık, yağış özelliklerine uygunluk göstermekte ve bu sebeble verimli şekilde yapılmaktadır. Su isteğini yağışa bağlı olarak tedarik eden bağcılık faaliyeti toprakta biriken suyla gelişimini sürdürmektedir.

Grafik 3: Bozcaada’da yağışın aylara göre dağılışı

Tablo 5: Aylık Ortalama Toplam Yağış Miktarı (mm)

İstasyon I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Yıllık

Bozcaada 89,7 62,4 61,9 50,6 34,4 20,8 13,3 4,2 17,1 45,8 93,6 105,8 599,6

31MESUT DOĞAN

Çalışma sahamızdaki Mevsimlik Ortalama Toplam Yağış Miktarını gösteren Tablo 6’ya göre, en yağışlı mevsimin kış, en kurak mevsimin ise yaz olduğu görülmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Karadeniz ile Akdeniz arasında geçiş iklimi özellikleri gösteren Bozcaada yıllık 599,6 mm. yağış almaktadır. Böyle bir yağış özelliğine sahip olan adada, kış mevsiminde görülen yağışın fazla olması bulunduğu coğrafi konumdan kaynaklanmaktadır. Bilindiği gibi, geniş anlamda Akdeniz iklim şartları içinde yer alan bölgeler en fazla yağışı kış mevsiminde almaktadır.

Grafik 4’e göre, çalışma sahamızda görülen 599,6 mm’lik yağış her mevsimde farklı oranda dağılmış ve yağışların mevsimlere göre dağılımında bir denge yoktur. % 43’lük oranla en fazla yağış kış mevsiminde, % 26’lık oranla ikinci en fazla yağış sonbaharda, % 25’lik oranla üçüncü en fazla yağış ilkbaharda ve % 6’lık oranla da en az yağış yaz mevsiminde yaşanmaktadır.

Tablo 6: Mevsimlik Ortalama Toplam Yağış Miktarı (mm)İstasyon   Kış İlkbahar Yaz Sonbahar

Bozcaada 86 49 12,8 52.1

Grafik 4: Bozcaada’da yağışın mevsimlere göre dağılışı

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA32

İlkbahar mevsiminde görülen yağış, kış mevsimine göre yaklaşık % 43 oranında düşerek 49 mm. iken, yaz mevsiminde yine kışa göre % 85 düşerek 12,8 mm.’ye ve sonbahar mevsiminde ise % 40 düşerek 52,1 olmaktadır.

Son 34 yıllık rasatlar sonucu; yıllık yağış ortalaması 599,6 mm olup, aylık ortalama maksimum yağış 1993 yılının mayıs ayında 127,8 mm olarak görülmüştür. Aylık ortalama en az yağış da 7,4 mm ile ağustos ayında tespit edilmiştir.

Tablo 7’de de görüldüğü gibi, çalışma sahamızda bir yıl içinde toplam donlu günlerin sayısı 25,3’dür. Bu donlu günlerin en fazla şubat ve ocak aylarında yaşandığı görülmektedir. Aralık ayında donlu gün sayısı 4,2 iken, mart ayında 3,1 ve kasım ayında ise 4,2 gündür.

Tablo 8’e bakıldığında, çalışma sahamızda donlu günlerin en fazla görüldüğü mevsim kıştır. Bu mevsimde görülen don olayının adada yetiştirilen tarımsal ürünlere vejetasyon dönemine denk gelmediği için pek fazla zararı yoktur. Bu dönemde bitkiler durağan bir yaşam sürmektedirler. Bitkiler için en önemli mevsim olan ilkbaharda donlu günler sayısının 3,1 olduğu göz önüne alındığında dikkat edilmesi gereken bir konu olduğu unutulmamalıdır. Bozcaada’da ilkbahar mevsiminde üzümlerin sürgün verdiği ve yaprakların yavaş

Tablo 7: Bozcaada da Donlu Günlerin Aylara Göre Dağılışı ve Yıllık Toplamıİstasyon   I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Yıllık

Bozcaada 8,4 9,2 3,1 - - - - - - - 0,4 4,2 25,3

Tablo 8: Bozcaada da Donlu Günlerin Mevsimlere Göre Dağılışı ve Yıllık Toplamı

İstasyon Mevsimler Yıllık

Kış İlkbahar Yaz SonbaharGün Oran %

Gün Oran % Gün Oran % Gün Oran % Gün Oran %

Bozcaada 21,8 86,7 3,1 12,2 - - 0,4 1,1 25,3 100

33MESUT DOĞAN

yavaş oluştuğu ve bu mevsimin ikinci yarısından itibaren meyve oluşumu başladığından donlu günler ziraat hayatına zarar verebilir. Sonbaharda ise görülen 0,4 günlük don olayının zararının pek olmadığı da bilinmektedir.

Çalışma sahamızın önemli iktisadi faaliyetlerinden turizm ve tarım faaliyetleri kar yağışı sebebiyle olumsuz etkilenebilir. Tablo 9’a göre çalışma sahamızda kar yağışlı günlerin sayısı yıllık 8,3 gündür. Bu yağışın 6,9 günü kış aylarında görülmesi sahamız için olumlu sayılabilecek niteliktedir. Bu dönemde yağan karların erimesine bağlı olarak toprakta tutunan sular bitki yetiştiriciliği için faydalı olmaktadır. İlkbaharda görülen 1,3 günlük kar yağışıyla sonbaharda yaşanan 0,1 günlük kar yağışının ziraat hayatına zarar vermesi mümkündür. Özellikle nisan ayında yağacak kar ziraat faaliyetlerine zarar verebilir. Bu dönemde görülecek kar yağışlı günlerde çiçek açmış bitkilerin zarar görmemesi için donlu günlerde yapıldığı gibi ateş yakılarak oluşturulan dumanla koruma tedbirleri alınmalıdır.

1.2.3. Bulutluluk

Bulutluluk derecesi bir sahada yürütülen iktisadi faaliyetlere etki etmesi bakımından önemlidir. Özellikle tarım ve turizm faaliyetlerine yön veren iklim elemanlarındandır. Güneşlenme süresine de etkisi söz konusudur. Çalışma sahamızda güneşin önemi hem tarımsal hem de turizm olanaklarında dikkat çeker değerdedir. Bu sebeple bulutluluk Bozcaada için önemlidir.

Tablo 9: Kar Yağışlı Günlerin Aylara Göre Dağılışı ve Kar Yağışlı Günlerin Yıllık Toplamı

İstasyon  I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Yıllık

Bozcaada 2,4 2,7 1,2 0,1 - - - - - 0,1 1,8 8,3

Tablo 10 : Bozcaada da Aylık ve Yıllık Ortalama Bulutlulukİstasyon  I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Yıllık

Bozcaada 6,1 5,8 5,2 4,7 3,8 2,4 1,4 1,5 2,3 4,1 5,5 6,3 4,1

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA34

Çalışma sahamızda yıllık ortalama bulutlu gün sayısı 4,1’dir. Tablo 10’a göre, en fazla bulutlu aylar sırasıyla kış aylarından aralık, ocak ve şubattır. Daha sonra kasım, mart, nisan, ekim, mayıs, haziran, eylül, ağustos ve temmuz ayları gelmektedir.

Grafik 5’de de görüldüğü gibi, Bozcaada’da bulutlu gün sayısının en az olan temmuz ve ağustos aylarında da turizm faaliyetlerinin en hareketli olduğu dönemdir. Adada özellikle yaz aylarında önem kazanan turizm faaliyetlerinde denize giren turistlerde bulutlu günlerden hoşlanmamaktadır. Ayrıca bulutlu olan günlerde güneşlenme süresi azaldığından tarımsal ürünler zarar görebilmektedir.

Bozcaada’da yıllık güneşlenme müddeti ortalama olarak günde 7 saat 12 dakika, günlük ortalama güneşlenme şiddeti ise yıllık ortalamada 364,23 cal/cm2dk. olarak ölçülmüştür.

Bu dönemde Bozcaada’da sisli gün sayısı 6,4 olup, en fazla sis aralık ve ocak aylarında görülmüştür. Yine bu dönemde ada ocak, şubat ve mart aylarında olmak üzere toplam 19,8 gün kırağılı gün yaşamaktadır.

Grafik 5: Bozcaada’da aylara göre bulutlu gün sayısı

35MESUT DOĞAN

1.2.4. Bağıl Nem

Bağıl nem, hem tarımsal faaliyetleri hem de günlük yaşamın kalitesini etkilemesi bakımından önemlidir. Düşük bağıl nem bitkilerde su noksanlığına, yüksek bağıl nem de insanın günlük yaşamında ağır bir havada yaşamasına neden olmaktadır.

Çalışma sahamızda 34 yıllık rasatlarda; bağıl nem ortalaması % 73, yıllık nem ortalamasının en yüksek olduğu ay % 77’luk değerle aralık ayı, en düşük ay ise % 57’luk değerle temmuz ayı olarak gözlemlenmiştir.

Ortalama buharlaşma en fazla 266,1 mm ile temmuz ayında, ortalama en az buharlaşma ise 56,4 mm ile kasım ayında gerçekleşmiştir. Aralık, ocak, şubat ve mart aylarında ise adada buharlaşma kaydı yapılmamıştır. Çalışma sahasında yıllık ortalama buharlaşma miktarı ise 1327,2’dir.

1.2.5. Basınç

İklimin bir diğer unsurlarından biri olan basınç, rüzgarların hızına yön vermesi bakımından değer taşımaktadır. Bilindiği gibi, çalışma sahamızdaki rüzgarın gücü elektrik santralinin verimli çalışabilmesi için son derece önemlidir.

Bozcaada’da aylık ortalama basınçlar 1010 ile 1018 olarak değişmekte ve yıllık ortalama basınç ise 1014’dür (Tablo 11). Havanın ısınmasına bağlı olarak özellikle yaz aylarında basınç miktarları düşerken soğukla birlikte özellikle kışın basınç artmaktadır. Kış aylarında Azor yüksek basıncı ve Sibirya yüksek basıncı çalışma sahamızda etkisini gösteririken, yazın ise Basra ve Akdeniz’den gelen alçak basınç etkisi altında kalmaktadır. Bu basınç kuvvetlerinin farklılığına bağlı olarak adada basınç değerleri farklılık göstermektedir.

Tablo 11: Bozcaada da Aylık ve Yıllık Ortalama Yerel Basınçlar (hPa)İstasyon  I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Yıllık

Bozcaada 1017 1017 1015 1012 1013 1012 1010 1011 1014 1017 1017 1018 1014

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA36

Grafik 6’da da görüldüğü gibi basınç, çalışma sahamızda ocak-şubat arasında yatay seyir izlemekte, şubat-nisan arasında basınçta bir azalma, nisan-mayıs arasında yükselme, mayıs-temmuz arasında tekrar azalma, temmuz-ekim arasında tekrar yükselme, ekim-kasım arasında yatay seyir olmakta ve kasım-aralık arasında ise tekrar bir yükselme olduğunu görmekteyiz.

Yine Bozcaada’da 34 yıllık rasat süresinde yıllık ortalama yerel basınç 1014,4 mb olup, en yüksek yerel basınç ortalaması 1042,8 mb ile aralık ayında, en düşük yerel basınç ortalaması ise 980,8 mb olarak ocak ayında gerçekleşmiştir.

Çalışma sahamızda yıllık ortalama buhar basıncı ortalaması 12,3 mb, en düşük buhar basıncı ortalaması 7,3 mb ile ocak ayında, en yüksek buhar basıncı ortalaması ise 18,4 mb ile ağustos ayında gözlemlenmiştir.

Grafik 6: Bozcaada’nın aylara göre basınç değerleri

37MESUT DOĞAN

1.2.6. Rüzgar

Çalışma sahamız, bulunduğu coğrafi konum sebebiyle kuzey ve kuzeydoğudan gelen rüzgarlara açıktır. Çanakkale Boğazı’ndan gelen rüzgarlar doğrudan Bozcaada’yı etkilemektedir. Bozcaada ‘da kurulmuş olan rüzgar enerji santralinden yüksek elektrik üretmek hiç kuşku yok ki rüzgarın hızına bağlıdır.

Tablo 12’ye göre, çalışma sahamızda yıllık ortalama rüzgar hızının en fazla olduğu yön 10.6 ile G’dir. Yine yıllık ortalama rüzgar hızının en fazla ikinci olan yön ise 7.3 K’dir. Daha sonra sırasıyla 5.5 ile GD, 5.4 ile KD, 4.9 ile GB, 4.2 ile KB, 3.8 ile D ve 3.4 ile de B yönünden hızla esmektedir.

Bozcaada’da yıllık ortalama rüzgar hızının yüksekliğinin fazla olması nedeniyle rüzgar türbinleri kurulmuş ve burada elektrik üretimi yapılmaktadır.

Yıllık ortalama esme sayısı bakımından 1211 ile K’den, 566 esme sayısıyla KD, 420 esme sayısıyla G, 249 esme sayısıyla GD, 243 esme sayısıyla D, 177 esme sayısıyla KB ve 116 esme sayısıyla da B’dan esmektedir.

Tablo 12: Bozcaada’da Ortalama Rüzgar Hızı ve Ortalama Esme SayısıYönler Yıllık Ortalama Rüzgar Hızı Yıllık Ortalama Esme Sayısı

K 7,3 1211

KD 5,4 566

B 3,4 116

KB 4,2 177

G 10,6 420

GB 4,9 200

GD 5,5 249

D 3,8 243

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA38

Tablo 13’e bakıldığında aylara göre, ortalama rüzgar hızının en fazla olduğu ay 7.7 m/sn ile şubat, en az olduğu ay ise 4,9 m/sn ile mayıstır. Çalışma sahamızda rüzgar hızının en fazla olduğu aylar kış mevsimine denk gelmektedir. Daha sonra sırasıyla sonbahar, ilkbahar ve yaz mevsiminin ayları gelmektedir.

Akdeniz iklimine yakın bir özellik gösteren ada, Çanakkale Boğazı’nın güneydoğusunda ve boğazın tam çıkışında yer almasına bağlı olarak kuzey rüzgarlarına açıktır. Son 34 yıllık rasatlarda; yıllık ortalama rüzgar hızı 6,19 m/sn olarak kaydedilmiştir.

Grafik 9’daki rüzgar gülüne bakıldığında, çalışma sahamızda hakim rüzgar yönü güneydir. İkinci hakim rüzgar yönü kuzey olup, ayrıca diğer yönlerden de esen rüzgarlar da adada etkili olmaktadır.

34 yıllık rasatlarda ortalama fırtınalı gün (rüz.hızı>=17,2 m/sn.) sayısı yılda 21,3’dir. Kuvvetli rüzgarlı (rüzgar hızı 10,8-17,1 m/sn.) gün sayısının yıllık ortalaması ise 92,9 gündür.

Grafik 7: Bozcaada’da rüzgarın yönlere göre esme sayıları

Tablo 13: Bozcaada’da Aylara Göre Ortalama Rüzgar Hızı (m/sn)İstasyon  I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Yıllık

Bozcaada 7,1 7,3 6,9 5,6 4,9 4,9 5,7 6,4 5,5 6,4 6,4 7,2 6,19

39MESUT DOĞAN

Grafik 8: Bozcaada’da rüzgarın esme hızları (m/sn)

Grafik 9: Bozcaada’da yıllık ortalama rüzgar istikametleri

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA40

1.3. TOPRAK ÖZELLİKLERİ

Nüfusun hızla arttığı dünyada suyla birlikte toprak da gittikçe önem kazanmaktadır. Hatalı arazi kullanımının verdiği sonuçlar sebebiyle topraklar ya zarar görmekte ya da fonksiyonu dışına çıkmaktadır. Oysa ki beslenmenin temel kaynağı olan toprakların amacına uygun ve en rantabl kullanılması gerekmektedir. “Toprak belirli bir mevkide yeryüzü şekli, iklim, canlılar faktörlerinin etkisi altında ana kayaların ayrışmasıyla zaman içinde oluşur ve gelişir” (Kantarcı. 2000:36). Bu bakımdan toprak oluşumu yavaş ve zor geçen bir süreçte olduğu gibi özellikle anakayanın ve iklimin gösterdiği etki de önem taşımaktadır.

1.3.1. Başlıca Büyük Toprak Grupları

Çalışma sahamızın sahip olduğu küçük yüzölçümüne bağlı olarak toprak ve toprak tipleri de fazla alan kaplamamaktadır. Bozcaada da Kolüvyal topraklar, Kahverengi Orman Toprakları, Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları, Rendzinalar ve Sahil kumulları görülmektedir. Bozcaada da yer alan bu zonal, azonal ve intrazonal topraklar üzerinde verimleri nispetinde olabildiğince ziraat faaliyetleri yapılmakta ve adaya iktisadi kaynak yaratılmaktadır.

Çanakkale İli içinde büyük toprak grupları toplam 973690 ha alan kaplarken, çalışma sahamızda 3951 ha alan büyük toprak grupları içinde en fazla Kahverengi Orman Toprakları kaplarken, ikinci sırada Rendzinalar, üçüncü sırada Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları, dördüncü sırada Kolüvyal Topraklar ve son sırada ise Sahil Kumulları yer almaktadır.

Tablo 14: Bozcaada’nın Büyük Toprak Gruplarına Göre Dağılımı (ha)Büyük Toprak Grupları Kapladığı Alan (ha)

Kolüvyal Topraklar 342

Kahverengi Orman Toprakları 1702

Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları 545

Rendzinalar 1143

Sahil Kumulu 219

TOPLAM 3951

41MESUT DOĞAN

Grafik 10 incelendiğinde, çalışma sahamızdaki topraklar içinde en fazla % 43 ile Kahverengi Orman Toprakları, % 29 ile Rendzinalar, % 14 ile Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları, % 9 ile Kolüvyal Topraklar ve % 5 ile de Sahil Kumulları yer almaktadır.

Çalışma sahasında önemli bir akarsu şebekesinin olmaması nedeniyle alüvyal topraklara pek rastlanmamaktadır. Sadece kışın su taşıyan akarsuların taşıdıkları malzemelerden oluşmuş çok küçük çaplı birkaç alanda bu toprakları görmekteyiz. Azonal toprak grubu içinde yer alan bu topraklar oldukça verimlidir. A ve C horizonlarından oluşmuştur. Mineral bileşimleri, akarsu havzasının litolojik bileşimi ile jeolojik periyotlarda yer alan toprak gelişimi sırasındaki erozyon ve birikme devrelerine bağlı olup, heterojen bir özellik göstermektedirler. Çanakkale ili içinde alüvyal topraklara sahip olmayan tek ilçe olan Bozcaada, bu bakımdan dikkat çeken bir özellik taşımaktadır.

Grafik 10: Bozcaada’da büyük toprak gruplarının oransal dağılımı

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA42

Şeki

l 7: B

ozca

ada’

nın

Büyü

k T

opra

k G

rupl

arı H

arita

43MESUT DOĞAN

1.3.2. Kolüvyal Topraklar

Azonal toprak grubu içinde yer alan bu topraklar eğimli yamaçların eteklerinde ve vadi yamaçlarının alt kenarlarında görülmektedirler. Adanın genel görünümü sebebiyle sahil kumulundan sonra en az görülen topraktır. Çünkü ada fazla yükseltiye ve çok vadiye sahip olmadığı için bu toprakların oluşumu yavaş olduğundan adada çok fazla alan kaplamamaktadır. A ve C horizonlarından oluşmuş bu topraklar içinde bulundurduğu besin ve mineraller sebebiyle yüksek verime sahibtirler.

Çalışma sahamızda 342 hektar alan kaplayan bu topraklar; II, III ve IV. sınıf topraklara karşılık gelmektedirler. Adanın en verimli toprağı olup, bu topraklarda bağcılık ve zeytincilik faaliyetleri yapılmaktadır.

Bu topraklar adanın kuzey kesiminin orta kısmında yer alırlar. Azmak, Kuruçeşme, Kumbağlar, Kapusuz Bayırı, Çayır, Bayalık ve Ortakulube mevkileri bu topraklarca kaplanmıştır. Çayır Yolu’nun uzun bir kısmı ve Ova Yolu’nun kısa bir kısmı bu topraklar üzerinden geçmektedir.

1.3.3. Kahverengi Orman Toprakları

Zonal topraklar içinde yer alan bu topraklar organik madde bakımından zengindirler. Koyu rengiyle dikkat çeken ve oldukça eğimli sahalarda yer alan Kahverengi Orman Topraklarından zirai bakımından fazla yararlanılmamaktadır. A, B ve C horizonlarından oluşmuş bu toprakların özellikleri horizonlar arasında belirgin net bir belirginlik olmayıp birbirine geçmiş durumdadır. Gözenekli ve kaba unsurlu olan bu toprakların iyi bir drenaj özelliğine sahiptir. VI. ve VII. sınıf topraklara karşılık gelmektedirler.

Çalışma sahamızda 1702 hektar alan kaplayan bu topraklar; Bozcaada şehrinin güneyi ile adanın güney kısmında dikkat çekmektedir. Bizan, Kaptanbayırı, Kovanlık, Palamar, Panayıriçi, Kralbahçe, Başkuyu, Kemerbaşı, İğdelik, Poyraz Limanı, Bekçi Bayır ve İğdelik Koyu, Arabacı, Hacı Mahmut, İçmece, Yerebakan, Ayana Koyu, Çanak Limanı, Marmara Burnu, Akvaryum ve

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA44

Tuzburnu mevkileri Kahverengi Orman Toprakları tarafından kaplanmıştır. Ayazma Yolu’nun güney ve güneybatısı ile Tuzburnu Yolu’nun başlangıcının batısıyla yolun son kısmının güneyi bu topraklardan ibarettir. Ayrıca adanın kuzey kesiminde Kolüvyal Topraklar ile Rendzinalar arasında yer alan Aterindamı’yla Hacı Musa mevkileri de görülmektedir.

1.3.4. Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları

Zonal topraklar grubu içinde yer alan bu topraklar A, B ve C horizonlarına sahiptir. Besin ve mineral bakımından zengin değildirler. Bu alanlar daha çok ormanların tahrib edildiği yerlerde görülmektedir. A horizonu kırmızımsı ve grimsi kahverenginde, B horizonu ise tamamen kahverengi ve koyu kırmızımsı renktedir. VII. sınıf topraklara karşılık gelmektedirler.

Çalışma sahamızda 545 hektar alan kaplayan bu topraklar; Bozcaada şehrinin kuzeybatısı diğer bir deyişle adanın kuzeydoğusunda yer alan Fakirtepe, Göztepe, Yenikale ve Kumkuyu mevkileriyle, adanın batı kesiminin orta kısmında yer alan Aptibahçe, Kocabayır, Terazi, Kayrak, Canoğlu, Tekirbahçe ve Çapraz mevkilerinde görülmektedir.

1.3.5. Rendzina Topraklar

Bütün özelliklerini yüksek derecede kil ve kireçten alan bu topraklar intrazonal grup içinde olup A ve C horizonlarından oluşmuşlardır. Zonal topraklara göre horizonları oldukça zayıftır.A horizonu ince olup, granüler yapıda, koyu renkte, alkali veya nötr reaksiyonludur.

Organik madde, mineral madde ile iyice karışmış durumdadır. Organik madde miktarı ve toprak derinliği, kalkerli materyal üzerinde teşekkül etmiş litosol ve regosollerden fazladır. Bütün profilde; kalsiyum karbonat dağılmış durumda olup, baz saturasyonu yüksektir.

Bu toprakların doğal vejetasyonu ot, çayır ve çalı-fundadır. Yıllık ortalama yağış 500-750 mm’dir. Ana madde kalker, dolomit, marn ve killikalkerdir. Rendzina toprakların Bozcaada da görülmesi ve üzerinde ot, çayır ve çalı-fundaların varlığı ile yıllık

45MESUT DOĞAN

ortalama yağışının 600 mm olması Rendzina topraklarının varlığını doğrulamaktadır.

Çalışma sahamızda 1143 hektar alan kaplayan bu topraklar; adanın güneydoğu kesiminde yer alan Deliimam, Habbale, Saraya, Eskikule, Sulubahçe, Karaağaç, Mısırlı, Ayazma, Amerikan, Başağa, Papazbahçe mevkilerinde görülmektedir.

1.3.6. Alüvyal Sahil Bataklıkları

Ziraat faaliyetlerine elverişli olmayan bu sahil kumulları adanın bazı kesimlerinde yaz aylarında plaj olarak kullanılırken bazı kesimler ise doğal hayat içinde varlığını sürdürmektedir. VIII. sınıf topraklara karşılık gelmektedirler.

Çalışma sahamızda 219 hektar alan kaplayan bu topraklar; adanın en batı uç kesiminde dikkat çekmektedir. Batı Burnu, Polente Feneri, Rüzgar Gülleri, Killik Burnu, Ova ve Çamlık mevkilerinde görülmektedir.

1.3.7. Toprakların Verimlilik Sınıflandırılması

Yukarıda bahsettiğimiz toprak grupları kendi içinde verim derecesine göre sınıflanmaktadır. Toprağın içinde bulunan besin ve mineraller toprağın verimini ve buna bağlı olarak da sınıfını belirlemektedir. Çalışma sahamızda II. sınıf topraklar; Bu topraklar adanın kuzey kesiminin orta kısmında yer alırlar. Azmak, Kuruçeşme, Kumbağlar, Kapusuz Bayırı, Çayır, Bayalık ve Ortakulube mevkileri bu topraklarca kaplanmıştır. Çayır Yolu’nun uzun bir kısmı ve Ova Yolu’nun kısa bir kısmı bu topraklar üzerinden geçmektedir.

III. Sınıf topraklar ise; Deliimam, Habbale, Eskikule, Saraya, Sulubahçe, Mısırlık, Karaağaç, Amerikan, Başağa ve Papazbahçe mevkilerinde yer almaktadırlar.

IV. Sınıf topraklar: Habbale ve Deliimam mevkilerinin batı kesimleri, Aterindamı mevkiinin güneyi, Ayazma, Kovanlık, Kaptanbayırı, Bizan, Kralbahçe, Panayıriçi, Kemerbaşı, Bekçibayırı, Poyraz Limanı ve Palamar mevki güneyinde yer almaktadırlar.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA46

Şeki

l 8: B

ozca

ada’

nın

Araz

i Kul

lanı

m K

abili

yetle

ri H

arita

47MESUT DOĞAN

VI. Sınıf Topraklar; Aterindamı doğusu, Hacı Musa, Arabacı, İçmece, Canoğlu, Yerebakan, Tuzburnu, Mermerburnu mevkileri ve Hacı Mahmut batısında yer alırlar.

VII. Sınıf Topraklar; Habbale, Sulubahçe, Ayazma, Aptibahçe, Kovabayır, Terazi, Kayrak, Tekirbahçe, Çapraz, Fakirtepe, Göztepe, Yenikale ve Kumkuyu mevkilerinde yer almaktadırlar.

VIII. Sınıf Topraklar: Batı Burnu, Polente Feneri, Rüzgar Gülleri, Killik Burnu, Ova ve Çamlık mevkilerinde yer almaktadırlar.

Çalışma sahamızda I. sınıf toprak grubu içinde yer alan alüvyal topraklar bulunmamaktadır. Yine V. Sınıf topraklar da adada yer almamaktadır.

II, III, ve IV sınıf toprakları oluşturan kolüvyal topraklar adanın ziraat hayatına yön veren öncelikle bağcılık olmak üzere zeytincilik faaliyetlerinin yapılmasını sağlamaktadır. Az miktarda tuzluluk ve alkalilik özelliği gösteren bu topraklar verim ve kalite bakımından bazen sorun yaratabilmektedirler.

VI ve VII. sınıf olarak dikkat çeken topraklarda ise, verim daha da düşmekte, adanın iktisadi hayatına çok katkı sağlamamaktadır. Ayrıca VIII. sınıf olarak görülen sahil kumullarının da adaya herhangi bir tarımsal katkısı bulunmamaktadır.

Tablo 15: Bozcaada’nın Arazi Sınıflarının Dağılımı (ha)Sınıflar Kapladığı Alan (ha)

I 0

II 342

III 636

IV 820

V 0

VI 1028

VII 906

VIII 219

TOPLAM 3951

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA48

Tablo 15’e göre, Bozcaada’da I sınıf arazilerin hiç olmadığı görülmektedir. Bu, adanın tarımsal üretimi bakımından handikap olarak görülebilir. Adada tarımsal üretimin verimli olarak yapılmaya çalışılan ilk üç sınıf toprakların toplamı 978 ha’dır. V. sınıf toprakların da yine I.sınıf topraklar gibi adada olmadığı görülmektedir.

Yine çalışma sahamızda IV. sınıf toprakların 820 ha. ve VI., VII ve VIII. sınıf topraklarında 2152 ha. alan olduğu görülmektedir. Çanakkale İl’inde toplam büyük toprak gruplarının 970637 ha alan kapladığı ve buna göre çalışma sahamızın ilin büyük toprak gruplarının % 0,4’ünü meydana getirdiği görülmektedir.

Grafik 11’e göre, çalışma sahamızda toprak sınıfları bakımından en fazla alanı % 26 oranla VI.sınıf topraklar kaplamaktadır. Daha sonra % 23’lük oranla VII. sınıf, % 21’lik oranla IV.sınıf, % 16’lık oranla III.sınıf, % 9’luk oranla II. sınıf ve % 5’lik oranla VIII. sınıf araziler gelmektedir.

Grafik 11: Bozcaada’da toprak sınıflarının oransal dağılımı

49MESUT DOĞAN

1.3.8. Toprak Erozyonu

Bilindiği gibi, dünyamızda toprak oluşumu oldukça zor ve uzun süren bir zamanda meydana gelmektedir. Gelecekte daha da önem kazanacak toprağın korunması ve topraktan alınacak verimin en üst seviyede olması gerekmektedir. Artan dünya nüfusu karşısında ortaya çıkan beslenme meselesinin temelini oluşturan ana faktörlerin başında hiç kuşkusuz toprak da gelmektedir. Erozyon ve diğer kötü kullanım sebebiyle topraklar çok zarar görmekte ve verim değerleri azalmaktadır.

Çalışma sahamızın yüzölçümünün çok küçük olması sebebiyle toprak her bakımdan değerli ve önemlidir. Erozyon toprak varlığını doğrudan etkileyen fiziksel bir olay olup, iktisadi faaliyetlere ve beşeri hayata büyük zararlar vermektedir. Eğime bağlı olarak topraklar azalmakta, yağan yağmurlar yüzeysel akışta hızlanmakta ve buna bağlı olarak bu yağışların toprak tarafından tutulması zor olmaktadır. Sağanak yağışların görüldüğü zamanlarda yüzeysel akışın da arttığı bilinen ayrı bir özelliktir. Ayrıca yüzeysel akışın hızlı olmasıyla zaten az olan toprak taşınmaya başlamakta ve sürüklenerek denize karışmaktadır.

Adada zirai yetiştiricilik olarak bağcılık ve zeytincilik faaliyetlerinin daha verimli olabilmesi için otların çapalanması gerekmektedir ancak bu işlem toprak üzerindeki ot örtüsünü kaldırdığından erozyona katkı sağlamaktadır. Ayrıca toprak kabiliyeti VI. VIII. ve VIII. sınıf toprakların tamamen fidan dikimine ayrılarak ağaçlandırılması daha faydalı olacaktır. Tarımsal faaliyetlerin yapıldığı hafifi eğimli ve nispeten yüksek sahalarda toprak sürümü ve ekimi enine yapılarak bir nevi teraslama yapılmalıdır.

Bozcaada topraklarında en önemli sorunlardan biri olarak dikkat çeken erozyon; derin toprakların azalmasına ve buna bağlı olarak orta derin toprakların artmasına ve en kötüsü de sığ toprakların genişlemesine neden olmaktadır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA50

Şeki

l 9: B

ozca

ada’

nın

Eroz

yon

Etki

nliğ

i Har

itası

51MESUT DOĞAN

Çalışma sahamız toprakları erozyon bakımından dikkat çekmektedir. Ada topografya bakımından sade görünümlü olmasına rağmen, zengin olmayan bitki örtüsü nedeni ile artan erezyon etkinliğiyle karşılaşmaktadır. Bu bakımdan adanın bitki örtüsünden yoksun kesimleri ile erozyonla karşı karşıya kalabilecek yerlerde teraslama ve bitkilendirme çalışmaları yapılmalıdır. Bozcaada’nın erozyon etkinlik dereceleri orta, şiddetli ve çok şiddetli olarak değerlendirildiğinde Şekil 9’da da görüldüğü gibi, adanın çok büyük bölümü şiddetli erozyona maruz kalabilecek durumdadır.

Adanın batı ucu alüvyal sahil bataklığı olarak görülürken, Azmak, Kumbağlar, Kuruçeşme, Kapusuz Bayırı, Bayalık ve Çayır mevkileri orta dereceli erozyon riski taşımaktayken, Habbele Plajı batısından Sulubahçe Plajı doğusuna kadar olan kesim ise çok şidetli erozyon riski taşımaktadır. Bu kesimler dışında kalan sahalarda erozyon riski yaşanmaktadır.

Çalışma sahamızda toprak derinliği sığ, orta ve derin şeklinde derecelendirilmiştir. Adada yağışların özellikle de sağanak yağışların yüzeysel akışına ve toprağın bilinçsizce kullanımı sebebiyle erozyon riski artmakta ve buna bağlı olara da toprak derinliği zarar görmektedir.

Bilindiği gibi toprak derinliği bitkilerin yetişmesinde etkili olan fiziksel bir özelliktir. Bitkiler gelişirken köklerini derinlere salarak toprakta yer alan besin-mineral ve sulardan çok daha fazla faydalanırlar. Özellikle kurak yaz mevsimlerinde kuruyan toprak yüzeyleri sebebiyle bitkiler su ihtiyacını toprağın derin kısımlarından karşılarlar. Bu bakımdan derin toprak bitki için çok olumlu sonuçlar meydana getirmektedir.

Bozcaada’da sığ toprakların bulunduğu sahalar üzerinde hem tarımsal ürünler hem de doğal bitki örtüsü kolay yetişmemektedir. (Topraksu Genel Müdürlüğü ve DSİ toprak derinliğini 05 cm. ile 3 m. arasında değerlendirmektedir. Buna göre 05-50 cm. arasını sığ, 50-90 cm. arasını orta ve 90+ üstünü de derin topraklar olarak ele almaktadır).

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA52

Şeki

l 10:

Boz

caad

a’nı

n To

prak

Der

inlik

Har

itası

53MESUT DOĞAN

Habbale ve Deliimam mevkilerinin batı kesimleri, Aterindamı mevkiinin güneyi, Ayazma, Kovanlık, Kaptanbayırı, Bizan, Kralbahçe, Panayıriçi, Kemerbaşı, Bekçibayırı, Poyraz Limanı ve Palamar mevki güneyi, Azmak, Kuruçeşme, Kumbağlar, Kapusuz Bayırı, Çayır, Bayalık ve Ortakulube. Fakirtepe, Göztepe, Yenikale ve Kumkuyu, Eskikule, Sulubahçe, Mısırlık, Ayazma Plajı güneydoğusu mevkileri orta derinlikteki topraklara sahiptir.

Hacı Mahmut ve Arabacı mevkileri çalışma sahamızın sığ toprakları olarak dikkat çekmektedir.

Habbale ve Deliimam mevkilerinin batı kesimleri, Aterindamı mevkiinin güneyi, Ayazma, Kovanlık, Kaptanbayırı, Bizan, Kralbahçe, Panayıriçi, Kemerbaşı, Bekçibayırı, Poyraz Limanı ve Palamar mevki güneyi. Kumkuyu, Palamar, Başkaya, İğdelik,poyraz Limanı ve Kemerbaşı mevkii kuzeyi, Habbale, Sulubahçe, Deliimam, saraya, Eskikule, Mısırlık kuzeyi, Karaağaç, Amerikan, Başağa mevkileri de derin topraklar olarak dikkat çekmektedir.

Çalışma sahamızda çok fazla yağışın görülmemesi ve yeraltı su seviyesinin çok yüksek olmamasına bağlı olarak tuzluluk ve alkalilik problemi neredeyse hiç yaşanmamaktadır. Yeraltı su seviyesinin biraz yüksek olduğu mevkilerde bilinçsizce yapılan sulamaya bağlı olarak tuzlanma görülse de bu problem yavaş yavaş aşılmaya çalışılmaktadır. Bazı alanlarda taban suyunun yüksek olduğu sahalarda gerekenden fazla kullanılan potasyum ve sodyum gübreleri de tuzlanmaya neden olmaktadır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA54

1.4. BİTKİ ÖRTÜSÜ ÖZELLİKLERİ

Tarihte Bozada olarak da bilinen Bozcaada ‘‘genelde ot formasyonlarından meydana gelen doğal bitki örtüsü, yaz mevsiminin ortalarından sonbaharın ortalarına kadar kurumuş halde bulunduğundan; uzaktan bakıldığında ada kütlesi boz bir görünüm arz ederdi. Bugün Bozcaada da nispeten geniş alan kaplayan üzüm bağları ile yer yer küçük alanlı çamlıklar bulunmaktadır. Böylece adanın eski boz görünümünün kısmen değişmekte olduğunu da kaydetmek gerekmektedir’’ (Ceylan, 2004: 20). Önem kazanan üzüm bağları adaya bitki formasyonu bakımından bir canlılık ve yeşillik katmaktadır.

Çalışma sahamız genel olarak Akdeniz florası özelliğini taşımaktadır. Adanın ikliminin Akdeniz özelliklerine yakın değerler taşıması ve özellikle yaz kuraklığına bağlı olarak bitki örtüsü de buna göre ortaya çıkmıştır. Yıllık ortalama yağış miktarının çok yüksek olmaması, yaz döneminin kurak geçmesi ve devamlı akan bir akarsu şebekesinin olmaması nedeniyle yeşili bol olamayan bir ada görmekteyiz. “Yağış miktarı bitki birlikleri içinde belirli kompenetlerin bulunuşu veya bulunmayışını da belli bir dereceye kadar etkilemektedir. Yağışla birlikte sıcaklık, flora ve vejetasyonun yapısında, bitki birliklerinin yayılışından ve onların yüksekliğe bağlı farklılaşmalarından sorumludur” (Seçmen-Leblebici,1978:358). Bitki örtüsü yeraldığı sahanın fiziki koşullarına göre şekillendiği gibi, varlığının devamını da beşeri koşullar da imkan vermektedir. Beşeri faaliyetler içinde adada dikkat çeken tarım ve turizm olanaklarına bağlı olarak bitki örtüsünün tahrib edildiği ve tarım dışı kalan sahalarda ise, adanın çoğu kesiminde maki ve psödömaki görülmekle birlikte bitki örtüsü nispeten yüksek sahalarda (Göztepe hariç) görülmektedir. Bu tahribatta hayvanları otlatma da etkili olmuştur. Adada bitki örtüsünün yoğun görülen sahalar daha çok kış mevsiminde akan suların geçtiği vadi ve yamaçlarıdır.

55MESUT DOĞAN

Lejand

Bozcaada’da Şekil 11’de de görüldüğü gibi, kızılçam ve fıstıkçamı öne çıkan bitki türleridir.

Adanın (Şekil 11) Tuz Burnu’nun batı kesiminde, Habbale, Sulubahçe, Karaağaç mevkileriyle ve Saraya mevkinin doğusunda fıstıkçamları görülmektedir. Buna karşın ada da Çamlık, Habbale, Eskikule, Sulubahçe, Mısırlık, Ayazma mevkileriyle Karaağaç kuzeyi, Papazbahçe güneyi, Kovanlık batısı, Arabacı kuzeyi, Hacımahmut güneyi, İçmece’nin batı ve kuzeybatısında kızılçamları görmek mümkündür.

Adada, Seçmen ve Leblebici (1978)’ye göre; 65 familyaya ait 437 tür vardır. Bu familyalar tüm floranın % 63,27’sini oluşturmaktadır. Compositae familyası en fazla türe sahiptir ve tüm floranın % 15,17’sini kapsar, Bu familyayı % 14,02 ile Luguminosae, % 10,34 ile Gramineae, % 4,13 ile Caryophyilaceae, % 4,13 ile Cruciferae, % 3,76 ile Ranunculaceae, % 3,44 ile Labiatae, % 3,44 ile Boragimaceae, % 2,98 ile Umbelliferse ve 2,29 ile Scrophulariaceae familyaları izlemektedir. Kalan familyalar ise 10’dan az tür içermekte ve tüm floranın % 36,6’sını oluşturmaktadırlar. Geçen bu

Foto 14: Adada az da olsa hakim bitki örtüsü: kızılçamlar

57MESUT DOĞAN

33 yılda adada yerleşim alanları genişlemiş, tarım alanları artmıştır. O dönem de 1700 civarı olan ada nüfusu günümüzde yaklaşık 654 kişi artarak 2354 olmuştur. Bu artış aynı zamanda hane sayısını da arttırmıştır.

Çalışma sahamızda küçük sayfiye alanları dışında bilinen bir ormanlık alan yoktur. Egemen bitki örtüsü çalı ve otsu bitkilerdir. Adada Latif çamlığı bitki örtüsü bakımından dikkat çekmektedir. Bozcaada’da çok dar bir alanda, Akdeniz ikliminin bir klimaks türü olan kızılçamların (Pinus Brutia) meydana getirdiği ağaç formasyonuna da rastlanır. Bunların başında Latif Çamlığı gelir. Adanın batı ucunda nispeten iyi korunmuş bu çamlıktan başka, daha küçük parçalar halinde Ayazma sırtı üzerinde Habbale ve Sabahlık çamlığı gibi, çamlık alanlarla Sarıkıllık dere vadisinin doğu yamaçlarında da kızılçam topluluklarına rastlanır” (Hocaoğlu,1984:56). Belirtilen mevkilerin yerel yönetimce çok iyi korunması gerektiği çok açık şekilde hissedilmekte ve gereklilik göstermektedir.

Adanın bazı sahalarında rastlanan kumullar sebebiyle de bitki örtüsünün olmadığı sadece kumsal alanlarda yetişebilen otsu bitkileri görmekteyiz. Ayrıca adanın en yüksek tepesi olan andezitli Göztepe gibi mevkilerde de bitki örtüsünden mahrum sahalar olarak dikkat çekmektedir.

Çalışma sahamız nemcil bitkiler bakımından çok zengin değildir. Yeterli yağış miktarının olmaması ve akarsu şebekesinin kısıtlı ve devamlı akan akarsuların olmaması nedeniyle nemcil bitkiler sınırlı ve çok dar sahalarda görülmektedir. Yeraltı suyunun yeryüzüne yakın olduğu vadilerde ve yamaçlarında nemcil bitkilere az da olsa rastlanmaktadır.

Adada kurakçıl bitkiler en fazla yayılış gösteren formasyondur. Yaşanan iklim koşulları nedeniyle görülen kurakçıl bitkiler adanın çok farklı mevkilerinde görülmektedir. Akdeniz iklimine benzer özellikleri yaşayan Bozcaada’da maki formasyonunu da görmekteyiz. Yer aldıkları sahalarda maki formasyonu gerek

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA58

kökleri gerekse de yaprak ve dallarıyla suyu tatabilen özelliğe sahip olduğundan toprak çok kurumamaktadır.

Çalışma sahamızda az miktarda da olsa görülen bitki türleri coğrafi bakımdan Marmara Bölgesi özelliklerini yansıtmaktadır. Yaşanan iklime bağlı olarak vejetasyon süresi 8-9 ay arasında değişmektedir. Özellikle yaz aylarında esen, sıcak ve kuru poyraz zaman zaman da olsa lodos rüzgarları kuraklığa yol açmaktadır. Adada hakim olan kızılçamlar genel olarak doğal ve yapay yolla oluşmuş, saf ve diğer türlerle de karışmışlardır.

Yerleşim tarihi eskiye inen ada, ana karayla bağlantısının olmaması nedeniyle yaşayan halkın bilinçsiz, bazen de bilerek, kontrolsüz ve aşırı kullanımıyla doğal bitki örtüsü tahrip olmuştur. Ancak tahribin bitki örtüsünü yok etme aşamasına gelmiş olmasına bağlı olarak doğadaki bozulmanın ve çöküşün durdurulması amacıyla bitki örtüsünün ve doğal kaynakların korunması düşüncesi son 50 yılda sağlam temellere oturmuş ve tahribatın önüne geçilmiştir.

Bilindiği gibi, yaşadığımız alanda alt ekosistem olan yeşil alanlar, insanların doğal sağlık merkezleri olduğundan toplum sağlığına önemli katkılar yapmaktadır. Her yönüyle dikkat çeken Bozcaada’da yoksun olan bitki örtüsünün oluşması için düzenli, bilinçli ve sürdürülebilir bir ağaçlandırma çalışması yapma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu eksikliği gidermek ve gelecek nesillere daha yeşil ve daha sağlıklı bir ada bırakmak için çok kısa sürede el birliğiyle ağaçlandırma çalışmaları başlatılmalıdır.

59MESUT DOĞAN

1.5. SU KAYNAKLARI

İnsanoğlunun yaşamını devam ettirebilme koşullarından biri de sudur. Su, toprak ve havayla birlikte dünyaya canlılık katarak insanoğlunun yaşam kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Artan dünya nüfusu karşısında giderek önem kazanan su, geleceğin de önemli bir varlığı olacaktır. Bu kadar önemli olan su, devletleri karşı karşıya getiren ve birbirleriyle savaşma noktasına sürükleyen doğal kaynaktır. Ekonomik faaliyetlerin yürütülmesi ve insanoğluna sunulması yolunda öne çıkan su hem doğaya hem de beşeri hayatta canlılık katmaktadır.

Tablo 16: Çanakkale İli’nde İlçelere Göre Sulanan Alanların Sulama Biçimi (ha) (2006)

İlçelerToplam Sulana-bilir Tarım Alanı 

(Ha)

Devlet Sulama-ları (Ha)

HalkSulamaları 

(ha)

Toplam sulanan Alan (Ha)

Merkez 14 5 2,5 7,5

Ayvacık 6 1,6 0,93 2,53

Bayramiç 15 5 2,5 7,5

Biga 26 9,5 5 10

Bozcaada 0,465 0 0 0

Çan  6 2,4 1,2 3,6

Eceabat 4,5 2,2 1,3 3,5

Ezine  10 3,5 2 5,5

Gelibolu 10 3,5 2 5,5

Gökçeada 0,775 0,27 0,128 0,398

Lapseki 3,5 1,4 0,712 2,112

Yenice 14 6,4 3,1 9,5

Toplam 110,24 40,77 21,37 62,14

Kaynak: Çanakkale Tarım İl Müdürlüğü

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA60

Çalışma sahamız küçük bir yüzölçüme sahip olması yanında karayla da bağlantısı olmadığından, uzun ve yan kolları olan genç akarsu şebekesinden mahrumdur. Buna rağmen Pleistosendeki duruma bağlı olarak; adada eski ve nisbeten derin yarılmış akarsu vadilerine rastlamak mümkündür. Özellikle Ayazma, Çamlık, Damyazan ve Eskikule vadileri bunu kanıtlar durumdadır. Bu vadiler ile daha küçük vadiler ağzında meydana gelen sahalar adanın tarım merkezlerini oluşturmaktadır. Adada Zeybekler, Kocaçalı, Habbale, Sulubahçe, Ayazma, Somana, Ayanam, Sarıkıllık, Acıkuyu, Paşadere, Palakar, Sağırbahçe, Hacımahmut dereleri kışın cılız olmak üzere yazın tamamıyle kurumaktadır.

Hidrografik açıdan devamlı akan bir su şebekesi bulunmayan ada da yeraltı suyuna bağlı olarak evvelce açılmış 5 veya 6 adet birbirine bağlı kuyularda biriken sular Papazbahçe adıyla bilinen çeşmeden adanın içme ve kullanma suyunu bir miktar karşılamaktadır. Özellikle yaz aylarında bu suyun yetmemesi üzerine, Çanakkale-Ezine arasında yer alan Tigem Çiftliğinde (Taştepe Mevki) Kaz Dağları’ndan gelen suların bir kısmı toplanarak deniz dibinden tesis edilmiş boru hattıyla adaya su getirilmiş içme-kullanma ve sulama suyu problemi çözülmüştür.

Tablo 16’ya göre, çalışma sahamız Çanakkale ili sınırları içinde hem toplam sulanabilir tarım alanı hem de toplam sulanan alan bakımından son sırada yer almaktadır. 0,465 ha alan sulanabilir tarım alanına sahipken, devlet ve halk sulamalarının hiç olmadığı görülmektedir. Bu durumda adaya özellik katan diğer bir hususdur.

Yaz mevsiminde görülen ortalama 12,8 mm. yağış, adanın yazlarının kurak geçmesine sebep olmaktadır. Kış yağışlarının toprakta saklanmasına ve adaya uygun tarımsal ürün nedeniyle adada toprağa bağlı bir üretim de söz konusudur.

Böylece görülmektedir ki, çalışma sahamızda akarsu şebekesi zengin değildir. Ana karaya bağlantısının olmaması ve yaşadığı iklim koşulları sebebiyle akarsu şebekesi çok zayıftır. Devamlı akan bir akarsuyu olmayıp, kışın yağışa bağlı olarak cılız şekilde akan

61MESUT DOĞAN

akarsular görülmekte ve yaz mevsiminde tamamen kurumaktadırlar. Adada yer altı su seviyesi değişiklikler göstermektedir. Tekirbahçe Canol dereleri mevkilerinde su 30-35 metrelerde çıkarken, diğer sahalarda 80-150 metrelerde çıkmaktadır. Bu sebeple adada kuraklığa dayanan ve su isteğini kışın toprakta biriktirdiği sulardan karşılayan bağcılık ziraati hakimdir.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA62

1.6. ÇEVRE KİRLİLİĞİ

19. yüzyılda dünyada başlayan sanayi hareketleri bir taraftan büyük bir istihdam yaratırken, diğer taraftan da dünyamızın doğal ortamı bozulma sürecine girdiği gibi, insan sağlığı da zarar görmeye başlamıştır. Kirlenmeye başlayan toprak, su ve hava geleceğin en önemli temel sorunu olacaktır. Ekolojik ortamın bozulmasını engelleyecek ya da zararı en aza indirmek için geleceğe yönelik sağlam, hayat bulan ve sürdürülebilir plan ve programlar ortaya konulmalıdır. Bu anlamda ekolojik çevrenin bozulmasını sağlayan etmenler çok iyi tahlil edilmelidir. Dünyada meydana gelen çevre bozulmalarına karşı devletler çeşitli antlaşmalar imzalasa da bir taraftanda hayatımızı tehlikeye atacak projelere de yürürlüğe girmektedir.

İçinde yaşadığımız doğal çevre artan nüfusla birlikte doğal ve beşeri faaliyetlere bağlı olarak zarar görmektedir. “Hızlı kentleşme ve ileri teknoloji sonucu oluşan ve doğal kaynakları tehdit eden çevre kirlenmesi insanlığın en önemli sorununu oluşturmaktadır. Başta insan olmak üzere tüm canlılar çevre kirlenmesinden önemli ölçüde etkilenmektedirler”(Kocataş,1996:424). Buna bağlı olarak beslenme sorunu ortaya çıkmakta ve sağlıksız bir hayat söz konusu olmaktadır.

Kıyıya 6,4 km uzaklıkta ve 36.03 km2 alan kaplayan Bozcaada, Çanakkale Boğazı’nın giriş ve çıkışına yakınlığı sebebiyle deniz ulaşımını çok canlı yaşayan önemli yol üzerinde bulunan bir merkezdir. Bu özelliğine bağlı olarak deniz ulaşımında kullanılan çeşitli yük taşıyan gemilerden çıkan her türlü sıvı ve katı atıklar hem denize hem de adaya zarar vermektedir. Karadeniz çevresinde ve bu denize dökülen akarsuların beraberinde getirdikleri atıklar önce Marmara Denizi’ne ve yine bu felaket yetmez gibi, Marmara Denizi ve çevresinde yer alan büyük sanayi tesisleri ve İstanbul gibi büyük metropol ile sanayinin merkezi olan İzmit’ten denize dökülen ve bir şekilde karışan tüm atıklar önce Marmara Denizi’ni kirletmektedir. Bilindiği gibi Çanakkale Boğazı’nda üst akıntı yönü Karadeniz ve Marmara’dan Ege Denizi’ne doğrudur. Bu sebeple

63MESUT DOĞAN

Karadeniz ve Marmara Denizi’nde oluşan kirlilik üst akıntıyla Ege Denizi’ne ve dolayısıyla Çanakkale Boğazı’nın bu yönde çıkışında yer alan Bozcaada ve çevresinin de kirlenmesine neden olmaktadır.

Bu kirlilik hem deniz canlılarına hem de turizm faaliyetlerine yönelmiş insanlar için tehlike arz etmektedir. Ayrıca kışın nüfusu 2354 kişi olmasına rağmen turizm etkisiyle yazın 12000 civarında olan ada nüfusu da Bozcaada ve çevresinin kirlenmesine neden olmaktadır. Yine adada kanalizasyon sisteminin olmaması nedeniyle foseptik çukurlarından meydana gelen sızmalarla denizi ve çevreyi kirletmektedir. Ayrıca her ne kadar günümüzde organik tarım koşulları sağlanmaya çalışılsa da, ziraatte kullanılan ilaçlar da çevreye ayrı bir zarar vermektedir.

Ayrıca Çanakkale Boğazı’nın dünyada önemli kavşak noktalarından biri olması nedeniyle, deniz ulaşım trafiği oldukça yoğundur. Yıllık ulaşım kapasitesi 50000 civarındadır. Bu yoğunluğa bağlı olarak gemilerden denize çeşitli gaz ve atıklar karışmaktadır. Bu gaz ve atıklar Çanakkale Boğazı’nda kirlenmeye neden olmakla birlikte denizel canlılarda büyük zarar görmektedir.

Foto 15: Batı Burnu’nda kirli plajlardan biri

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA64

Uluslararası politika ve görüşlere göre Hazar Bölgesi petrol ve doğal kaynaklarının özellikle Avrupa, Amerika ve Afrika kıtalarına Çanakkale Boğazı yoluyla taşınması, bu güzergahta deniz trafiğinin her geçen zaman da artmasına neden olacaktır. Çanakkale Boğazı’nda olabilecek yoğunluk ve meydana gelebilecek muhtemel kazalar çevrenin kirlenmesi yanında can güvenliği bakımından da önemlidir. Bilindiği gibi deniz kazalarının sonuçları yüksek olumsuzluklarla doludur. Bu bakımdan deniz ulaşımı yoğun sahalar gibi Çanakkale Boğazı ve dolayısıyla Bozcaada - çevresi büyük riskli bölgeler grubundadır.

Meydana gelebilecek kazaların olumsuz sonuçlarını en aza indirmek Bozcaada ve çevresinde dahil tüm boğaza yönelik acil önlem paketleri hazır tutulmalıdır. Erken müdahaleyle kaza sonuçlarının büyümesi ve ortaya çıkaracağı karanlık tablonun en aza indirilmesi hem Bozcaada’nın da içinde bulunduğu çevre hem de ülkemiz menfaatleri düşünülerek boğaz çevresinde 2000 yılı başlarında kurulan kuleler ve radar sistemleri önlem olarak dikkat çekmektedir.

Bozcaada ve çevresinde doğal ortamın kirlenmesinde tarımsal faaliyetlerde kullanılan gübreler de çevre kirlenmesine neden olmaktadır. Bitkilere verilen gübrelerin bir kısmı toprağa ve kullanma - içme suyuna karışabilmektedir. Böyle olunca hem doğal ortam kirlenmekte hem de insan sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Son yıllarda adada planlanan ve uygulanmaya başlanan organik tarım yöntemi bir yandan insanların daha sağlıklı beslenmesine katkı sağladığı gibi çevre kirlenmesini de önlemektedir. Adanın bazı sahalarında ve bazı ürünlerinde uygulanan organik tarım yönteminin Bozcaada’nın geneline yayılması halinde bu kirliliğin tamamen ortadan kalkacağı düşünüldüğünde çok olumlu sonuç ortaya çıkacaktır.

Türkiye’nin önemli adalarından biri olan Bozcaada, ilgi çekici bazı hususiyetlerle dikkat çekmektedir. Sahip olduğu doğal güzelliklerinin hâlâ bozulmamış olması sebebiyle, dikkate değer bir şekilde adanın sürdürülebilir, planlı ve programlı bir koruma olgusu

65MESUT DOĞAN

içinde kullanımı değerlendirilmelidir. Bu yönde yönetim aşamasının etkin ve düzenliliği gelecek açısından olumlu sonuçlar vereceğinden adanın korunması da gerçekleşmiş olacaktır.

Adada çevre kirliliği yönünde dikkat çeken özelliklerden bir diğeri de deniz ulaşımında geçiş yolu üzerinde bulunması nedeniyle, gemi atıkları ve çöpleri zarar vermektedir. Bir diğer çevre sorunu ise foseptik çukurlarıdır. Adanın kanalizasyon şebekesi tamamlanmış olmasına rağmen, kanalizasyon arıtma tesisinin henüz kurulup faaliyete geçmemesi nedeniyle foseptik çukurlarının çevreye olumsuz etkileri devam etmektedir. Bu bakımdan arıtma tesisinin bir an önce kurulup hizmete girmesi, ada için öncelik taşımaktadır.

Bilindiği gibi, naylon ve plastikler doğaya büyük zarar vermektedirler. Bu bağlamda Bozcaada Belediyesi aldığı kararla “Dünya Çevre Günü olan 5 Haziran” 2011’den geçerli olmak üzere adada alışverişlerde kullanılan naylon poşetlerin kullanılmasını yasaklanmıştır. Alışveriş sırasında kese kağıdı ve bez torba kullanılması şartı konulmuştur. Böylece insanların alışverişe çıkarken yanında götüreceği bez torbaları taşıması alışkanlık hale gelecek ve doğa bir nebze de olsa zararlı naylonlardan kurtulmuş olacaktır. Böyle bir yaşam tarzını hayata geçirmek ve uyum sürecini başarılı şekilde atlatabilmek için belediye parasız, Bozcaada Koruma Derneği de maliyetine olmak üzere esnafa bez torba ve kese kağıdı, halka ise de bez torba dağıtmıştır.

Bir sahanın fiziki ve beşeri özelliklerini ortaya çıkaran unsurlardan biri ve hatta en önemlisi yerleşme özellikleridir. Gerek morfolojik, klimatik, hidrografik, bitki örtüsü gerekse de nüfus, ziraat, sanayi, ticaret, ulaşım ve turizm özellikleri bir sahanın yaşamsal koşullarıdır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA66

2. BEŞERİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ

2.1. YERLEŞME TARİHİ

Bozcaada tarihte; Lefkofris, Tenedos, Leukophrys, Boşada, Kıraçada, Bohçaada ve Bozada adlarıyla bilinmektedir. En son olarak adada yer alan Boztepe’nin bitki örtüsünden yoksun olması sebebiyle (Orhunlu 1992) Bozada ismine değinilmiştir. Piri Reis Kitab-ı Bahriye adlı eserinde “adanın alçak, kıraç olduğunu ve bir boztepe” (1973:116) den bahsetmektedir. “Tenedos Akhilleion’un (Troia) batısındadır. Plinius’a göre Leukophrys, Phoenike ve Lyrnesos gibi adlar taşımaktadır. Sonradan Yunanlıların yerleştiği Tenedos’tan Herodotos Aiol kenti olarak söz etmektedir. Ionia Attika-Delos Deniz Birliği’nin ilk üyelerindendir”(Sevin.2001:67). Dikkat çeken coğrafi mevki nedeniyle yerleşme tarihi çok eskiye inen Bozcaada, “M.Ö. 3000-2000 yıllarına denk gelen Erken Tunç Çağına kadar inen yerleşim tarihi” (Sevinç-Takaoğlu,2004:1369) günümüze kadar çok sayıda istilalarla geçmiştir. M.Ö. 1200 yılında batı Trakya’dan gelen Akaların eline geçen ada sırasıyla Yunanlıların, Perslerin, Makedonların hakimiyeti altına girmiştir. Daha sonra Roma İmparatorluğu’nun hükümranlığına geçmiş olan Bozcaada, bu imparatorluğun ikiye ayrılmasıyla (M.S. 395) Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde kalmıştır. “Akalardan sonra bölgeye yeni göçler olmuştur. Fenikeliler tüm doğu Akdeniz ticaretine hakim olmuştur. Kıbrıs, Rodos, Bozcaada ve Tavşan Adalarında koloniler kurmuşlardır”(Aygen,1985:23). M.Ö. 478 yılında Attika-Delos Birliği kurulmuş ve Bozcaada’da bu birliğe dahil olmuştur. Bu birliğin Perslerle uzun süren mücadelesi sonucunda Bozcaada’nın da içinde bulunduğu bazı yerleşmeler Pers hakimiyetine girmemiştir.

M.Ö. 333 yılında İskender bilinen büyük fetih hareketini başlatmış, Bozcaada İskender’in emrine geçmiştir. Daha sonra Bozcaada’nın karşısına Troia şehri Boğaza hakim olacak önemli bir başka şehir olarak ortaya çıkarılmıştır. İskender’in ölümüne bağlı olarak bu bölgeler güç kaybetmeye başlamış, M.Ö. 200 yılından itibaren Roma hakimiyeti bölgede güç kazanmıştır. Pontus

67MESUT DOĞAN

krallarından Mihridat bundan rahatsız olmaya başlamıştır. Roma’yla mücadeleye başlar. M.Ö. 84 yılında savaşı kaybetmesine bağlı olarak çok uzun sürecek olan Roma hakimiyeti dikkat çekmektedir. “Bizans imparatorlarından justinianus Bozcaada’da büyük buğday ambarları yaptırmıştır. Bunun sebebi İstanbul’un iaşesinin dış ülkelerden sağlanmasıdır. Boğaz bölgesi genelde rüzgarlı olduğu için gelen buğday gemilerinin İstanbul’a ulaşması zor ve geç oluyordu. Gemiler fırtına yüzünden uzun süre beklemek zorunda kalıyordu. justinianus döneminde adaya buğday ambarları yapılmış ve gelen buğday yüklü gemiler mallarını Bozcaada’ya boşaltıp geri dönmüşlerdir. Buğdaylar uygun havalarda Bozcaada’dan İstanbul’a taşınmıştır. Bozcaada 670 yılına kadar Bizans idaresinde huzurlu bir yaşam sürmüştür” (Durmuş, 2006:30). Daha sonra çeşitli istilalara uğrayan boğazlar ve buna bağlı olarakda Bozcaada uzun zaman karışık bir dönem geçirmiştir.

Denizlerde egemenlik kurmak isteyen Venedikliler ve Cenevizliler Bozcaada ve çevresini rahatsız ederek Bizanslılarla savaşmışlardır. Ada 1200’lü yılların başında Haçlı ordusunun eline geçmiştir. Gerçekleşen uzun süreli mücadelelere bağlı olarak adanın sürekli el değiştirdiği görülmektedir. “civardaki ticari menfaatleri korumak azmindeki Venedikliler tarafından 1377 senesinde Bizans’tan koparıldı. Ticari çıkarları icabı Cenevizliler için de mühim olan Bozcaada, bu iki İtalyan Cumhuriyeti arasında savaşa yol açtı. 1381 Torino Andlaşması, adayı Cenevizlilere bırakınca, Venedikliler Bozcaada halkını Girit’in Kandiya şehri dışına kurdukları mahallere yerleştirdiler. Bundan sonra ada uzunca bir süre boş kaldı. 1403 yılında Timur’un yanına gitmekte olan İspanyol seyyahı Clavio kalesi harap durumdaki adada kimsenin bulunmadığını yazıyor. Diğer bir İspanyol gezgini ise, XV. Asır ortalarına doğru aynı sözleri kullanıyor”(Erinç,1978:101).

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA68

Foto 17: Bozcaada şehrinden görünüm

Foto 16: Şehre ve limana bakış

69MESUT DOĞAN

Beylikler dönemine kadar el değiştirerek yaşamını sürdüren Bozcaada, beylikler döneminde Aydınoğulları’nın hakimiyetine girmiştir. İstanbul’un fethinden sonra Bozcaada Ege Deniz’inde Fatih Sultan Mehmet tarafından ele geçirilen ilk ada olmuştur (1455). Bu tarihten sonra adaya Türkler yerleştirilmeye başlanmıştır. Osmanlı-Venedik savaşlarında Bozcaada önemli bir üs olarak kullanılmaya başlanmıştır.

‘’Osmanlı idaresi Ege adalarını coğrafi şartları dikkatte alarak burada yaşayan Rumlara bilhassa ekonomik alanda kolaylıklar sağlamıştır. Adaların iktisadi durumu tarih boyunca daima kısıtlı olmuştur. Birkaç ada hariç bir çoğu ekim alanları bakımından çok kısıtlı imkânlar sunmaktadır. Buna bağlı olarak bu adalarda yasayan halkta hayatını denizlerden kazanmaktaydı. Bu durum bilhassa kiklad adalarında (Andre (Andros), (İstandil (Tinos), Mokene (Mikonos), Nürted (Keal) para (Paros), Nakşa (Naksos), Yumurgi (Amorgos), Değirmenli (Milos), Aniye(ios)) daha fazla idi. Bu yörelerle ilgili Osmanlı arşiv kaynaklarına dayalı olarak yapılan bir araştırmada açıklanarak özetlenmekteydi (Küçük,2002:50).

Adalarda Osmanlılar toprak mülkiyeti “tımar sisteminin yerleştirilerek has ünitelerini oluşumu sağlanan Boğazönü adaları, Taşoz, Semadirek, Limni, Gökçeada, Bozcaada ile Midilli ve Rodos Bölgesi adaları ve Sakız’da halkın vergileri yanında bir de yetiştirilen mahsüllerden alınan öşür vergilerinden oluşuyor ve hangi tarafa ayrılmış ise orada tahsil ediliyordu. Bunun yanı sıra tımara tahsis edilmeyen ve sadece hazineye yıllık olarak belirli bir meblağ veren adalar grubu da mevcuttur. Bu ikili sitem gibi görünse de temel de çıkış noktası pek farklı değildi. Bu her iki sistemde, Osmanlı egemenliği boyunca değişik uygulamalar olmuştur. Bunlar mükellefiyetler ve muafiyetler çerçevesinde gelişme gösterdiği gibi her iki sistemde de tahsisin esas olduğu anlaşılmaktadır” (Küçük,2002:50-51). Limni ve Bozcaada padişah hassı olup, Gökçeada livasına bağlı bir yerleşmeydi.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA70

“Tanzimatla birlikte bölgeler eyaletlere, eyaletler sancaklara, sancaklarda kazalara ayrılmıştı. Bu düzenlemeyle Bozcaada idari açıdan Rodos eyaletine bağlı sancak ilan edilerek kaymakam tarafından yönetilmiştir. Ancak 1878 yılında adaların bünyesindeki Gökçeada (İmroz) Semadirek nahiyesi ile birlikte birinci sınıf kaymakamlık yapılmış. Bozcaada ise, ikinci sınıf kaymakamlık statüsünde bırakılmıştır” (Küçük:2002:12). Çok kısa bir süre sonra ise 1880 yılında Bozcaada, Limni Sancağına bağlı bir nahiye merkezi haline getirilmiş Bozcaada sırasıyla Trablusgarp, Balkan Savaşları ile I. Dünya Savaşı sırasında da önemli bir stratejik konumu nedeniyle üs olma özelliğini devam ettirmiştir.

Karadağ’ın Osmanlı’ya karşı savaş ilanıyla (8 Ekim 1912) Balkan savaşı başlamıştır. Yunan deniz gücü Osmanlı deniz gücüne göre hem sayı hem teknik donanım bakımından oldukça ileri durumda idi. Yunanlı George Averoff’un katkılarıyla satın alınan Averoff zırhlısı saatte 22 mil hız yapıp dakikada 2 mermi atabiliyordu. Yunanistan harp içinde de donanmasını yenilemeyi sürdürdüğü halde Osmanlı devleti İngiltere’ye peşin parasını vererek sipariş ettiği gemileri dahi teslim alamadı (Şimşir,1989: 2). Balkan Savaşlarında 7 Kasım 1912 yılında Bozcaada, Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu tarihten sonra Osmanlıların uzun yıllar üssü olan ada artık, Yunanlıların önemli bir üs noktası olmuştur.

Foto 18: Kalenin gece görünümü

71MESUT DOĞAN

Savaş devam ederken bir yandanda Balkan Devletleri’yle Osmanlı arasında bir mütareke sağlanmıştır. Ancak mütarekeyi kabul etmeyen Yunanistan savaşa devam etmiştir. 24 Kasım 1912 den beri almaya çalıştığı Sakız adasını 3 Aralık’ta ele geçirdi. Bozcaada etrafında Yunan donanmasıyla Osmanlı donanması arasında yapılan deniz savaşını Yunanistan kazandı (17 Aralık 1912). Bununla birlikte Midilli’yi de ele geçiren Yunanistan deniz gücü üstünlüğünü bir kez daha ortaya koymuştur (Küçük,1998:43).

Sevr anlaşmasına göre; Bozcaada, Gökçeada, Limni ve Semadirek adaları gibi İtalya’ya bırakılmış ve bu karara Yunanistan’ın itiraz etmesine rağmen durum değişmemiştir.

İstanbul’dan düşman kuvvetleri uzaklaştırıldıktan sonra Akdeniz ve Ege’den gelecek tehlikelere karşı Boğaz önü adalarından Taşoz, Semadirek, Gökçeada, Limni ve Bozcaada Osmanlı hakimiyetine geçmesi gerektiği ortaya çıkmıştır.

Karadağ’ın Osmanlı’ya karşı başlattığı işgalci hareketlere bağlı olarak Yunanistan Ege adalarını tek tek işgal etmeye başladı ve nihayet çok kısa zamanda 20 Ekim 1912 de Bozcaada yunanlıların eline geçmiştir. Yunanlıların adayı ele geçirmelerinden bir süre sonra 14 Şubat 1914 (6 devlet ‘İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya, Avusturya-Macaristan’ nota vermiştir) Gökçeada, Bozcaada ve Meis Osmanlıya geri verilmiştir.

Bozcaada’yla ilgili Lozan görüşmelerinde aşağıdaki detaylar dikkat çekmektedir. “İsmet paşa, coğrafya bakımından, Küçük Asya’ya bağlı parçalar olan Akdeniz ve Ege Denizi adalarının Anadolu’nun huzuru ve güvenliği için büyük bir önem taşıdıklarını söyledi; bu adalar, kıyıdan az uzaklıkta ve karasuları içinde bulunan ufak adalarla büyük adaları kapsamaktadır. Karasuları içindeki ufak adaları, Küçük Asya’nın (Anadolu’nun) barışını pek yakından tehdit edebilirler; bu bölgenin tamamlayıcı birer parçası olduklarından, bu adaların Türkiye’nin egemenliği altına konulmaları kesin olarak zorunludur. Kaldı ki, bunlar Türk karasuları içinde bulunduklarına göre, bunların Türk egemenliği altında olmaları da gerekmektedir.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA72

Büyük adalara gelince, kaderi 17-30 Mayıs 1923 tarihli andlaşma uyarınca, Büyük Devletlerce saptanması gerekli olan Bozcaada ve İmroz üzerinde Türkiye’nin hakları aynı devletlerce 14 şubat 1914 tarihli ortak notalarıyla doğrulanmıştır; bu yüzden Türk egemenliği altına konulmuş bulunmaktadır (Meray,1972:97, Takım I, Cilt I, Kitap I). 14 şubat 1914 yılında Londra andlaşmasıyla Büyük Devletler (İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya, Avusturya-Macaristan); Bozcaada, İmroz ve Meis adalarının Osmanlı’ya bırakılmasına karar vermesine rağmen, Yunanistan adaları boşaltmamıştır. Yine bu andlaşmada boğaz yakınında yer alan Semadirek (Samothrace) adasının da Türkiye’de kalması istenmiştir. Bu konuşmalar üzerine Yunanlı delege M.M. Veniselos “Bozcaada ve İmroz için “uzun süreden beri Türkiye’nin olmaktan çıkmış topraklar üzerinde, Türk egemenliğinin yeniden kurulması söz konusu olamaz demiştir” (Meray,1972:98, Takım I, Cilt I, Kitap I). Öte yandan İsmet Paşa “boğazlar sorununun görüşmelerinde: Çanakkale boğazının tamamlayıcı parçaları olan İmroz, Bozcaada ve Semadirek adalarının Türkiye’ye geri verilmesinin, silahsızlandırılmış Türk Boğazlarının korunması için ne ölçüde zorunlu olduğunun anlatmanın gerekli olmadığını düşünmekteyiz” (Meray,1972:287, Takım I, Cilt I, Kitap I).

Buna göre, 17 Temmuz 1923 Salı günkü toplantıda İngiliz temsilci Sir Horace Rumbold “Karaağaç toprağı ile birlikte İmroz (Imbros) ve Bozcaada (Tenedos) adalarının Türk makamlarına geçirimine ilişkin” (Meray,1972:188, Takım II, Cilt I, Kitap I) bir protokol tasarısının komiteye sunmuştur. Buna göre; “İmroz ve Bozcaada adalarından Yunan askeri birlikleri ile Yunan makamları, 17 Temmuz 1923 barış andlaşması Yunan ve Türk hükümetlerince onaylanır onaylanmaz, çekileceklerdir. Bu çekilme yapılıncaya kadar söz konusu andlaşmanın 14. Maddesi hükümleri Türk Hükümetince uygulanacaktır” (Meray,1972:203-204, Takım II, Cilt I, Kitap I). 14. Madde şöyle demektedir; kural dışı kalan ve pek sık görülmeyen bir takım durumlarda ve belirli özel amaçlarla, Türk Hükümeti, 6., 7., 8. ve 9. maddelerde öngörülen kurallar uyarınca-denizaltılar dışında-

73MESUT DOĞAN

tarafsız hafif savaş gemilerine, savaşan devlet sıfatıyla Türkiye’nin gerekli göreceği kuralları uygulamak hakkı saklı kalmak üzere, boğazlarda geçme izni verilecektir” (Meray,1972:256-257, Takım I, Cilt I, Kitap I). Bu 14 madde de altı büyük devlet olan İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya, Avusturya-Macaristan Gökçeada, Bozcaada ve Meis’in dışında Ege adlarının tamamının Yunanistan’a bırakılmasını onay verirken, Ayrıca belirtilen büyük devletler Yunanistan’ın bu adaları askeri amaçla kullanamayacağını da açıkça belirtmiştir. Bu görüşmeler ışığında Lozan (Lausanne) görüşmelerine katılan Türk Hükümeti adına başta İsmet İnönü olmak üzere Türk delegeleri “7 Temmuz 1923 tarihinde alınan kararla İmroz ve Bozcaada adalarının boşaltılmasının bir komiser atanarak andlaşmanın imzalanır imzalanmaz Yunanlıların boşaltması kararlaştırılmıştır” (Meray,1972:183-184, Takım II, Cilt I, Kitap I). Ayrıca bu görüşmeler içinde Merkeb adası ve Tavşan adalarının da Bozcaada’ya bağlanması kararı da eklenmiş ve 24 Temmuz 1923 yılında andlaşmanın imzalanmasıyla kararlar hızla hayata geçirilmiştir. Türk Hükümetinin bir zaferi olarak dikkat çeken bu andlaşmayla beraber Bozcaada Türkiye Cumhuriyeti sınırları içine dahil edilmiştir.

Foto 19: Adada ziraat alanları ve bağ evleri

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA74

Altı büyük devlet olan İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya ve Avusturya-Macaristan 1936 yılında imzalanan Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesine göre bazı adaların askeri anlamda değişikliğe uğradığı görülmektedir. Buna göre Bozcaada, Gökçeada ve Tavşan adalarının silahsızlandırılması şartı kaldırılmış ve buna bağlı olarak bu adalar Türkiye kanalıyla bir askeri üs haline getirilmiştir.

75MESUT DOĞAN

2.2. NÜFUS ÖZELLİKLERİ

Çalışma sahamızda kır yerleşmesi bulunmamasına rağmen, fonksiyonu itibariyle şehirsel bir yaşam tarzı içinde kırsal hayatın bazı özelliklerini de görmek mümkündür. Beslenme ve aynı zamanda iktisadi faaliyet olarak sürdürülen tarımsal faaliyetler, şehir yaşamı içinde kendine yer bulmuştur. Bu bakımdan Bozcaada’nın bu özelliğinin ortaya konulması ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yerleşme tarihi eskiye inen adanın nüfusu, yüzölçümü ve istilalar sebebiyle çok fazla olmamıştır. “16. yüzyılda 242 hristiyan ve 55 müslüman hanede 2500 kişi yaşarken, 1745 yıllarında 300 müslüman ve 250 Rum hanede yine 2500 kişi yaşamaktaymış. 1804 yılında 5000 kişinin yaşadığı, 1831 yılında yapılan ilk nüfus sayımında ise 439 müslüman ve 793 hristiyan olmak üzere toplam 1232 kişinin yaşadığı saptanmıştır. 1876 yılı Cezairi Bahri-Sefid Salnamesinde Bozcaada’da 171 hristiyan, 267 müslüman, 1 ermeni ve 3 kiptiler olmak üzere toplam 442 hanede 580 müslüman, 1438 rum, 2 ermeni ve 7 kipti olarak 2027 kişinin yaşadığı, Şemseddin Sami Bey’in Kamusul Alam adlı eserinde Bozcaada’da 1214 müslüman ve 2453 hristiyanın yaşadığı, Ali Cevat Bey’in 1311 tarihli Memaliki Osmaniye Musavvir Tarih ve Coğrafya Lügatında 4140 kişinin yaşadığı ve bunun 1/3’ünün Müslüman olduğu, V. Cuinet 4140 nüfusa değinmiş bunun 1300’ü Müslüman, 2820 ortodoks rum, 14 ermeni, 4 yahudi olduğunu ayrıca 2173 erkekten 640 müslüman, 1520 rum Ortodoks, 8 ermeni, 3 yahudi ve 2 yabancı 1967 kadından 660 müslüman, 1300 rum Ortodoks, 6 ermeni ve 1 yahudi olduğunu ve 1921 yılında ise 1632 kişinin yaşadığını görmekteyiz” (Aygen,1985:102).

Tablo 17’de de görüldüğü gibi, 2010 yılı nüfusu 2354 olan Bozcaada, yazın 12.000’i bulan bir nüfus barındırmaktadır. Yaz nüfusunu daha çok İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir’den gelenler oluşturmaktadır. 1990-2000 döneminde Çanakkale İlinde yıllık nüfus artış hızı ‰ 7 iken, Bozcaada ‰ 19,2 olmak üzere Çanakkale İlinin nüfus artış hızı bakımından birinci sırada yer almıştır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA76

Yine bu dönemde il genelinde nüfus yoğunluğu 47 iken yüzölçümü bakımından bir küçük olan Bozcaada’da 56’dır.

Grafik 12’ye bakıldığında, adada 1945 yılı nüfus sayımında görülen düşüş ülkemiz genelinde olduğu gibi II. Dünya Savaşı’nın dolaylı etkileri nedeniyledir. Adada 1950-1955 döneminde adada yaşayan Rum nüfusun bir kısmı Yunanistan’a göç etmesiyle ada nüfusunda bir azalma gözlenmiştir. Bu göçe bağlı olarak 1964 yılı sonunda Rum okulu da alınan kararla kapatılmıştır. Günümüzde Rum nüfus 22’dir.

Tablo 17: Bozcaada’nın 1935-2010 Arası Toplam Nüfus, Erkek ve Kadın Nüfus Miktarı

Sayım Yılı Toplam Nüfus Erkek Kadın

1935 1691 823 868

1940 1892 1046 846

1945 1705 856 849

1950 1781 931 850

1955 1636 826 860

1960 1805 966 839

1965 2141 1228 913

1970 2031 1160 871

1975 1879 1176 703

1980 1722 1031 691

1985 2030 1132 798

1990 1903 1137 766

2000 2427 1466 961

2007 2276 1275 1001

2008 2611 1475 1136

2009 2496 1357 1139

2010 2354 1248 1106

Kaynak: Tuik verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

77MESUT DOĞAN

Grafik 12: Sayım Yıllarına Göre Bozcaada NüfusuKaynak: Tuik verileri kullanılarak hazırlanmıştır

Grafik 13: Sayım Yıllarına Göre Bozcaada’nın Kadın ve Erkek NüfusuKaynak: Tuik verileri kullanılarak hazırlanmıştır

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA78

Bugünkü Çınar Çarşı Caddesi’nin üst tarafında 1965 yılına kadar Rumlar, alt tarafında Türkler oturmaktaydı (Adada 1831 nüfus sayımında 439 Türk 793 Rum olmak üzere toplam 1232 kişi yaşamakta, 1912 yılında ise 5420 Rum ve 1200 müslüman yaşamakta idi).

Grafik 13’e bakıldığında, adada 1935 ve 1955 yılı hariç her dönemde erkek nüfus kadın nüfustan her zaman fazla olmuştur.

Tablo 18 : Bozcaada da Nüfusun Yaş Gruplarına ve Cinse Göre Dağılımı (2010)

Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam Toplam Nüfusa Oranı (%)

0-4 52 60 112 4,75

05-09 53 42 95 4,03

10-14 59 55 114 4,84

Bağımlı Nüfus 164 157 321 -

15-19 58 55 113 4,8

20-24 111 78 189 8,02

25-29 104 82 186 7,9

30-34 111 109 220 9,34

35-39 111 89 200 8,49

40-44 93 83 176 7,47

45-49 109 92 201 8,53

.50-54 98 79 177 7,51

55-59 90 66 156 6,62

60-64 69 64 133 5,64

Faal Nüfus 954 797 1751 -

65-69 49 52 101 4,29

70-74 39 42 81 3,44

75+ 42 58 100 4,24

Bağımlı Nüfus 130 152 282 -

TOPLAM 1248 1106 2354 100

79MESUT DOĞAN

Daha önce de belirtildiği gibi, Bozcaada’da 2010 yılı verilerine göre 1248 erkek ve 1106 kadın olmak üzere toplam 2354 kişi yaşamaktadır. Bu nüfusun yaklaşık % 53’ü erkek, % 47’si kadın nüfustur. Grafik 14’de gösterilen nüfus piramidinde yaş grupları ve cinse göre nüfus özelliğini görmekteyiz. Adada 40-44 yaş grupları arasındaki nüfusun yaklaşık aynı baremde olduğu görülmektedir. 20-24, 25-29, 40-44 ve 50-54 yaş gruplarının ise birbirine çok yakın olduğu, buna karşın 30-34 ve 35-39 yaş gruplarının ise de birbirine yaklaşık olduğu ve 30-34 yaş grubunda kadın nüfusun biraz fazla olduğu görülmektedir. 55-59 olmak üzere özellikle 60-64 yaş grubundan sonra üst gruplara doğru nüfus miktarlarında kademeli olarak bir kısalma görülmektedir. Adada bağımlı nüfus toplamı 603, faal nüfus toplamı 1751 dir. Yaş grupları içinde en fazla nüfusa sahip yaş grupları 20-24 ve 45-49 yaş grupları arasında kalan gruplardır. Ayrıca 20 yaşın altındaki nüfusda belirgin bir azalma dikkat çekmektedir. Hiç şüphe edilemez ki, gelecek 10-20 senede bu husus ada nüfusunun daha da azalmasını sağlayacaktır.

Grafik 14 : Bozcaada’nın Nüfus Piramidi (2010)

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA80

Çalışma sahamızda 6 yaş ve üstü nüfus içinde okuma yazma bilmeyen kişi sayısı 20 olup, bu sayının 13’ü 55 yaş ve üstü yaş gruplarındandır. Okuma yazma bilen kişi sayısı 2045 ve bilinmeyen kişi sayısı ise 133’dür. Bu 133 kişinin yaklaşık % 19’u olan 25 kişi 65 ve üstü yaş grubundandır. Okuma yazma bilen 2045 kişiden 212 kişisi okul bitirmeden okuma yazma öğrenmişlerdir. Ayrıca okuma yazma bilen 2045 kişiden 965 kişisi ilköğretim, 513 kişisi lise veya dengi okul, 334 kişisi yüksekokul veya fakülte, 27 kişisi yüksek lisans mezunu ve 4 kişisi ise doktora mezunudur.

Çalışma sahamızda 2010 Adrese Dayalı Kayıt Sistemine göre, 15 yaş ve + üstü kadın ve erkek nüfus içinde toplam 1237 kişi evli iken, 503 kişi hiç evlenmemiş, 122 kişi boşanmış, 142 kişinin ise, eşi vefat etmiştir. Adada toplam 2354 kişinin yaşadığı düşünüldüğünde, ada halkının yaklaşık % 85’nin medeni durumu farklı özellik taşımaktadır. Bozcaada’da 15-19 yaş grubunda yer alan erkek nüfusun hiç evlenmediği aynı grupta yer alan 50 kadın nüfustan 5’inin yani % 10’unun evlendiği görülmektedir. Çalışma sahamızda boşanmış kişilerin 25-29 yaş grubundan başladığı ve bunun 4’ü erkek, 2’si ise kadındır. Boşananların en az olduğu yaş grubu 6’şar kişiyle 25-29 ve 40-44 yaş gruplarıdır. Boşananların en çok olduğu yaş grubu ise 26 kişiyle 45-49 yaş grubunun olduğu görülmektedir. 30-34 ve 65 ve + yaş grubu hariç diğer gruplarda boşanan kişiler içinde erkeklerin tekrar evlenmemesine bağlı olarak fazla olduğu da dikkat çekmektedir. Adada evli çiftlerden kadınların daha erken öldüğü ve buna bağlı olarak erkeklerin dul kaldığı da görülen bir diğer özelliktir.

Ada, uzun yıllar ülke güvenliği sebebiyle askeri anlamda önemli bir üs merkezi idi. Askeri üs olma nedeniyle yabancıların adaya giriş çıkışı Çanakkale Valiliği’nin izniyle yapılmaktaydı. Bu durum adaya olan ilgiyi zayıflatmış ve uzun zaman kenarda, nispeten sönük, kapalı bir hayat sürmesine zemin hazırlamıştır. Ancak günümüzde bu olumsuz durum ortadan kalkmış ve Bozcaada sakinleri özellikle turizm, balıkçılık ve başta bağcılık ve organik tarım olmak üzere belirli faaliyetlere daha yoğun ilgi duyarak gelir düzeylerini

81MESUT DOĞAN

arttırmağa başlamışlardır. Bozcaada iktisadi gelişmesinin henüz başındadır. Dikkatli, koordineli, sürdürülebilir ve planlı bir kalkınma sebebiyle, memleketimizin bu yöresinin daha da önem kazanması, özellikle Marmara ve Ege bölgelerimizin şehirlerinde yaşayanların yaz aylarında turizm ve rekreasyon hizmetlerine katkı sağlaması Türk insanının adada yaşama ve tatil yapma farklılığını denemesine ve alışkanlık kazanmasına zemin hazırlayacaktır.

Tablo 19 : Bozcaada da Yaş Gruplarına Göre Medeni Durum (2010)Yaş Grubu Cinsiyet Hiç Evlenmedi Evli Boşandı Eşi Öldü Toplam

15-19 Erkek 58 - - - 58

Kadın 50 5 - - 55

20-24 Erkek 106 5 - - 111

Kadın 56 21 - - 77

25-29 Erkek 73 25 4 - 102

Kadın 27 51 2 - 80

30-34 Erkek 30 75 3 - 108

Kadın 9 84 11 2 106

35-39 Erkek 25 76 9 - 110

Kadın 8 73 5 1 87

40-44 Erkek 11 74 4 - 89

Kadın 5 73 2 1 81

45-49 Erkek 9 80 16 1 106

Kadın 9 66 10 7 92

50-54 Erkek 10 77 11 - 98

Kadın 7 67 3 2 79

55-59 Erkek 4 73 12 1 90

Kadın 1 57 3 5 66

60-64 Erkek 1 57 9 2 69

Kadın 1 39 5 19 64

65 + Erkek 2 102 6 19 129

Kadın 1 57 7 82 147

TOPLAM 503 1237 122 142 2004

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA82

2.3. YERLEŞME ÖZELLİKLERİ – ŞEHİR YERLEŞMESİ

Çanakkale ili içinde Gökçeada’yla birlikte il genelinde sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeylerine göre 4. bölge içinde değerlendirilen Bozcaada, hem Türk hem de Yunan hakimiyetinde kaldığından her iki kültürden de etkilenmiştir. 1923 yılından itibaren tamamen Türk hakimiyetine girmiştir. Zaten Ege’nin batı ve doğusunda yer alan bu iki ülkenin kültürlerinin de bazen örtüştüğü bazen de çok yakın olduğu da bilinmektedir. Ayrı mahallelerde yaşamalarına rağmen bu küçük adada uzun zaman yan yana yaşamış bu iki kültürün insanı adaya canlılık katmışlardır. Yaşadıkları mahalleleri günümüzdeki ana artellerinden biri olarak gördüğümüz Çınar Çarşı Caddesi ayırmıştır.

Günümüzdeki Cumhuriyet mahallesi Rum, Alaybey mahallesi ise Türk mahallesi olarak bilinmekteydi (Şekil 12). Bu mahallelerde eskiden yaşayan insanların Türk ve Rum etkilerini görmek mümkündür. Gerçekten de Alaybey mahallesi meskenlerini Türk kültürünü ve Cumhuriyet mahallesini de Rum kültürünü yansıtmaktadır.

20 Eylül 1923 yılında belediye statüsü kazanan Bozcaada; Cumhuriyet ve Alaybey olmak üzere iki mahalleden oluşmaktadır. Limanın ve belediye binasının bulunduğu mahalle Alaybey mahallesidir. Rum mahallesi olarak bilinen Cumhuriyet mahallesi daha eski bir mahalle olup dama tahtası veya ızgara sokak planını görmekteyiz. Bu mahalle 20. Yüzyılın başında yangın geçirdiğinden bazı eski meskenlerin yandığı bilinmektedir. Türk mahallesi olarak bilinen Alaybey mahallesinde dolambaçlı sokaklarda tek katlı taş ve iki katlı cumbalı evleri görmek mümkündür.

Rum ve Türk mimarisinde yapılmış evler ahşap ve kargir şeklinde görülse de meskenlerin iç kısımları farklı farklıdır. Evlerin genel olarak alt ve üst katları kargir veya alt katları kargir, üst katları ise ahşaptır.

Günümüzde Cumhuriyet mahallesindeki Rum evlerine baktığımızda, bu evlerin genel olarak bodrum katlarının olduğunu görmekteyiz. Oysa Türk evlerinde bu özellik bulunmaktadır.

83MESUT DOĞAN

Rum evlerinde mutfak, banyo ve bir odalarının güvenlik nedeniyle bodrum katlarında olduğu bilinmektedir. Ayrıca bu evlerin pencerelerininde geniş ve yüksek olduğu görülmektedir. Evlerin bitişiğinde ise şarap imalatının yapıldığı eklentilerin yer aldığı da görülmektedir.

Çanakkale ili genelinde birer belediyeye sahip 4 ilçeden (Bayramiç, Bozcaada, Eceabat ve Gökçeada) biri olan Bozcaada, 2 muhtarlıkla en az mahallesi olan bir ilçedir.

Şekil 12: Bozcaada Şehir PlanıKaynak: Bozcaada Belediyesi

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA84

Şekil 13’de adanın 1954 ve 2008 yıllarına ait uydu görüntüleri görülmektedir. Bozcaada şehir merkezi güney, güneybatı ve batı yönünde bir gelişme göstermiştir. Özellikle güney ve batı yönüne doğru olan genişleme dikkat çekmektedir.

Ayrıca iki ayrı mahallede yer alan evlerde görülen farklılıkların yanında dini ve sosyal yapılarda da görülmektedir. Rum mahallesi olarak bilinen Cumhuriyet mahallesinde kiliseleri, Türk mahallesi olarak bilinen Alaybey mahallesinde ise Türk izlerini yansıtan camii, çeşme ve hamamı görmek mümkündür.

Foto 20: Köprülü Mehmet Paşa Camii

85MESUT DOĞAN

Foto 21: Üst katı ahşap alt katı kargir mesken

Şekil 13: Bozcaada’nın 1954 ve 2008 Yıllarına Ait Uydu Görüntüleri

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA86

Adanın yıllardan beri süregelen mimari tarzının son yıllarda biraz da olsa bozulduğu görülmektedir. Adada turizmi, nüfusu ve bağcılığı geliştirmek adına yapılan projeler mimari geleneğe bağlı kalınarak yapılmalıdır.

Bilindiği gibi, ülkemizin Ege Denizi’nde sahip olduğu Bozcaada ve Gökçeada özellikle Yunanistan tarafından bizimde gördüğümüz gibi değerli ve önemli görülmektedir. Bu adalara özellikle Gökçeada’ya Yunanistan vatandaşlarının sık geldiği ve buralarda yatırım yaptığı bir gerçektir. Bu faaliyetlerin Bozcaada’ya yayılması da beklenmektedir. Bu bakımdan adanın Türk kültürüne yönelik mimari üslubu canlı tutulmalıdır.

Bilindiği gibi, insanlar doğup büyüdüğü yerlerin özlemini çekerler. Geçmişte yaşadıkları evleri, sokakları unutamadıklarından bu yerleri zaman zaman ziyaret etme duygusu gelişir. Bu bakımdan yaz aylarında özellikle her yıl yapılan “Bağ Bozumu Festivali”ne dünyanın birçok yerinden Türk ve Rumlar katılmaktadır. Ziyaretçiler arasında en çok Rumların dikkat çektiği görülmektedir.

Foto 22: Denizden limana şehre bakış

87MESUT DOĞAN

Foto 23: Bozcaada’da bir sokak

Foto 24: Denizden limana ve şehre başka bir bakış

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA88

Foto 25: Meskenler ve sokaktan bir görünüm

Foto 26: Meskenler ve sokaktan bir görünüm

89MESUT DOĞAN

3. İKTİSADİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ

3.1. EKONOMİK FAALİYETLER

İnsanoğlu yaşamını devam ettirebilmesi için üretmek zorundadır. Bu üretim önce toprak kaynaklı olmakla birlikte sanayi ve ticari anlamda daha da genişlemektedir. Her türlü üretim coğrafi mekana bağlı olarak yapılmaktadır. Coğrafyanın sunduğu imkanlar üretimin büyüklüğünü belirlemesi bakımından önemlidir. Üretimle birlikte çeşitli hizmet sektörleri devreye girmekte, iktisadi hayat canlılık ve çeşitlilik kazanmaktadır. İktisadi hayat içinde toprağa bağlı olarak başlayan üretim sanayi, ticari, ulaşım hizmetleriyle büyüyerek devam etmektedir. Bu üretim ve hizmetler turizm faaliyetleriyle çeşitlenmekte, siyasi ortamda da şekillenmektedir.

Bilindiği gibi, toprak ve su önemini kaybetmeden çok önemli kaynak olarak varlığını sürdürmektedir. Ancak gelişmelere ve nüfusun artmasına bağlı olarak gerek toprak gerekse su bilinçsizce kullanılmaktadır. Doğal kaynakların daha bilinçli ve doğru kullanılması insanın sürdürülebilir yaşamı için gereklidir.

Her doğal kaynak, hizmet alanı bulunduğu sahaya iktisadi hayat bakımından katkı sağladığı gibi önce bölgesine ve sonrada ülkesine büyük fayda sağlamaktadır. Çalışma sahamızda olduğu gibi, doğal imkanları çok kısıtlı sahalarda üretim ve üretime hizmet eden sektörlerin en rantablı şekilde işletilmesi ve değerlendirilmesi oldukça önemlidir.

Bir sahanın içinde yer aldığı doğal koşullar o sahanın beşeri hayatına yön veren, çeşitlendiren ve canlı tutan temeli görevindedir. Ancak beşeri konuları en rantabl şekilde değerlendirmek önemlidir. Bozcaada’da ekonomik faaliyetler olarak tarım ve turizm ön plana çıkmaktadır. Bu iki iktisadi faaliyet adaya can veren beşeri unsurların başında gelmektedir. Çalışma sahamızın topoğrafya, iklim, toprak ve diğer şartlarının sunduğu imkanlara bağlı olarak tarım ve tarım içinde de bağcılık ve yine bu şartların sunduğu turizm faaliyetleri bir iktisadi potansiyel oluşturmaktadır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA90

Bozcaada’daki en önemli iktisadi kaynak tarım ve turizmdir. 36,03 km2 gibi çok küçük alanda varlığını sürdüren adada toprak çok değerlidir. Tarımsal üretim içinde bağcılık ada için önemli olup, üretim ve geçim kaynağıdır. Bu bakımdan Primer sektörün adaya yarattığı imkan en iyi ve en rantabl şekilde değerlendirilmelidir.

Adanın iktisadi hayatında etkili olan bir diğer sektör ise turizmdir. Turizm son yıllarda ada halkı için gözde bir sektör haline gelmiştir. Yapılan yatırımlar, hizmetler ve reklamlar adanın turizm faaliyetlerinin öne çıkmasına neden olmuş, çekiciliği ve tercih edilirliği daha da artmıştır.

Foto 27: Bozcaada-Liman (karşı kıyıda Geyikli Beldesi)

Foto 28: Ziraat faaliyetlerine bir örnek

91MESUT DOĞAN

3.2 ZİRAAT FAALİYETLERİ

Tarımsal faaliyetlere yön veren doğal şartlar Bozcaada’nın iktisadi hayatında iki temel kaynaktan biri olan ziraat ve buna bağlı olarak bağcılığı ön plana çıkarmıştır. Müsait topoğrafya şartları, iklim ve toprak özellikleri, sahada bağcılık faaliyetlerini ve buna bağlı olarak şarapçılığı ortaya çıkarmıştır.

Küçük bir yüzölçüme sahip adanın özellikle Alaybey ve Cumhuriyet mahallerinin merkezde kalan kesimlerinde konutlar, ticari alanlar, sosyal tesisler, merkezi pansiyon-oteller ve kamu kurumları dikkat çekerken, adanın geri kalan kısımların da tarım alanlarını, turizme hizmet eden diğer tesisleri görmekteyiz.

Adada tarımsal üretim içinde üzüm dikkat çeken en önemli üründür. Üzümün yanında zeytin, buğday ve az miktarlarda sebze ve meyve yetiştirilmektedir.

Foto 29: Ziraat faaliyetlerine bir örnek

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA92

Bilindiği gibi, dünyada tarımsal üretim her zaman ön planda olmuştur. Buna rağmen artan dünya nüfusuna karşın tarım alanları daralmakta, çeşitli sebeblere bağlı olarak alınan verim düşmektedir. Bunun yanında tarım alanlarında genetiğinin oynanması sebebiyle bozulan tohumlar, suni gübreler ve ilaçlar ürünün besin ve minerallerinde olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bu anlamda dünyada ve ülkemizde organik tarıma dayalı ürünler önem kazanmaya başlamış ve gün geçtikçe daha artan derecede tercih edilmeye başlanmasına bağlı olarak müşteri potansiyeli genişlemiştir. Bozcaada’da devam eden ziraat faaliyetlerinin organik yöne doğru kaydırılması önemsenebilir. Yetiştirilen ürünlerin doğal ortamda büyümesi ve hasadıyla birlikte pazarlara sunulması ada tarımı için önemli olacaktır. Zira adanın yüzölçümünün az olması, ekili alanlarını da kısıtlamaktadır. Bu mahdut kaynakları, organik tarım gibi nispeten daha kazanç sağlayan ziraat imkânlarıyle değerlendirmek gerekmektedir. Hiç şüphe edilemez ki, bu çalışmaların ada sakinlerince benimsenmesi, Bozcaada’nın iktisadi kalkınmasına dolaylı ve dolaysız katkı sağlayacaktır.

Çalışma sahamızın küçük bir alan kaplaması, toplam nüfus yanında ziraatle uğraşan nüfusun da az olması buna bağlı olarak adada çiftçi nüfus yoğunluğu 34.8 kişidir. Ziraat alanlarının imar planları içinde meskenlere ayrılmaması gerekmektedir.

Dünyamızda artan nüfus karşısında tarım alanları da daralmaya başlamıştır. Nüfusun beslenme ihtiyacını karşılamak için var olan üretimde çeşitli kimyasallar ve ilaçlar kullanılmaktadır. Nüfusun bir kısmı ise, daha sağlıklı ürünler tüketmek için organik ürünleri tercih etmeye başlamıştır. Organik Tarım, kısacası kimyasalların kullanılmadan toprakların, ekosistemlerin ve insan sağlığını korumak maksadıyla yapılmaktadır. Organik tarım zor ve aynı zamanda zahmetlidir. Kimyasal destekler kullanılmadan yapıldığı için zararlılardan ve hastalıklardan korunma çok zordur ve önem taşımaktadır. Bunların dikkate alınmasıyla ve piyasada oluşan talep doğrultusunda Bozcaada’da 2005 yılında “Organik Tarım Projesi” ele alınmış ve 2006 yılında 79 çiftçiyle 3300 dekar alanda organik tarım uygulanmaya başlamıştır. Günümüzde yaklaşık 5500 dekar alanda organik tarım yapılmaya devam etmektedir.

93MESUT DOĞAN

20. yüzyılın ikinci yarısında itibaren dünyada daha entansif şartlarda yapılan tarımsal faaliyetlerle birlikte tohumlar gerçek özelliğini kaybetmeye ve kimyasal desteklerle ürünler yetiştirilmeye başlanmıştır. Böyle bir tarımsal üretim hem insan sağlığını bozmakta hem de ekolojik dengede sorunlar yaratmaktadır.

Çevrenin kirlenmesine ve insan sağlığına neden olan zirai girdiler, ürünlerin daha çabuk çiçeklenmesini, meyve oluşmasını, büyümesini, olgunlaşmasını ve şekillerinin albenisinin güçlenmesini sağlamaktadır. Ancak ilk bakışta insanın bunun ne zararı var demesi geliyorsa da kimyasal tüm zirai girdilerin zararlı olduğu da bir gerçektir. Özellikle kimyasal gübreler, ilaçlar ve genetiği değiştirilmiş tohumların insan ve çevre sağlığında meydana getirdiği olumsuz etkilerin derinleşerek artması, bazı kurum ve kuruluşlarca bu üretim tarzına alternatif yöntemler denemeye başlanmıştır. Doğal yetiştirme, organik tarım, ekolojik tarım ve biyolojik tarım gibi isimler kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada Bozcaada’yla ilgili daha önceden planmış “organik tarım” projesine bağlı kalarak “organik tarım” ismini kullanmış bulunuyoruz.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz ve Bozcaada’da “organik tarım” şeklinde yapılan zirai yetiştiricilikte doğal imkanlar kullanılarak ürünler sertifakalı olarak tüketime sunulmaktadır. Çalışma sahamızda zirai işletmeler organik tarım konusunda bilinçli bir üretim yapılmakla birlikte; Çanakkale Tarım İl Müdürlüğü, Tarım İlçe Müdürlüğü ve Bozcaada Kaymakamlığı tarafından tam ve sürdürülebilir destekler hızla devam etmektedir.

Organik tarımın yaygınlaştırılması kuşkusuz tarımla geçinenlerin kazancı arttıracağı gibi, turizm maksadıyle Bozcaada’ya gelenlerinde sağlıklı beslenmelerine imkan sağlandığı için tercih edecekleri bir ortamı oluşturacaktır. Bağcılıkla başlayan organik tarım zeytincilikde nasibini almıştır. Alınan organik kovan ve peteklerle de “kekik balı” olarak arıcılık faaliyetinin yapılması düşünülmekte ve istenmektedir. Halen adada mevcut 200 kovanla arıcılık yapılmaktadır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA94

Çalışma sahamızda su sıkıntısı sebebiyle kuru ziraat uygulaması yapılmaktadır. Her yıl düzenli olarak tahıl ürünleri yetiştirilmemektedir. Yağışların toprakta biriktirilmesiyle bir veya iki yıllık aralarla bu ziraat yapılmaktadır.

Adanın her zaman ziraat hayatında bağlar dikkat çekmiştir. Buna bağlı olarak eskiden beri adada şarap üretimi ön plana çıkmış adanın önemli iktisadi faaliyeti olmuştur. Bozcaada’da bağcılık ve şarapçılık herhalde adanın tarihi kadar eskidir. Eskiye inen bağcılık ve buna bağlı olarak şarap üretimi Bozcaada’ya hayat vermiştir. Adanın toprak ve iklim şartları bağcılığa son derece uygun imkanlar tanımıştır. Bozcaada’nın killi ve kumlu toprakları bağcılığa elverişli imkanlar hazırlamıştır. Adanın yıllık yağış, sıcaklık ve rüzgar şartları bağcılık için elverişli ortam hazırlayan diğer bir özelliktir. Günümüzde bağcılık faaliyeti 6115 dekar alanda yapılmaktadır.

Adada sofralık üzüm çeşitlerinden Bozcaada Çavuşu, Caberne, Yalova incisi, Kardinal, Uslu, Atasarısı ve Amasya, Altınbaş (Vasilaki), Karasakız (Kuntra), Karalahna, Shordone, Merlot, Gamei ve Cabernet Sauvignon gibi şaraplık üzüm çeşitleri yetiştirilmektedir. Tarihi kayıtlarda Homeros (İlyada) ve Evliya Çelebi (Seyahatname) Bozcaada bağlarından bahsedildiği görülmektedir.

Foto 30: Bozcaada çavuş üzümü

95MESUT DOĞAN

Adanın bağcılık konusunda sembolü haline gelmiş Bozcaada Çavuş üzümü, tadı ve görünümüyle sofralık olduğu kadar şarap üretiminde de öne çıkan bir üzüm türü olarak yıllarca önemini korumuştur. Adanın kuzey rüzgarlarına açık olmasına bağlı olarak üzümün yetişme şartlarına olumlu katkı sağlamaktadır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Bozcaada’yı anlatırken “adadaki çavuş üzümünün dünyanın hiçbir yerinde yetişmediğini” belirtmektedir. Ayrıca Adanın şarapçılığı çok eskilere dayanıyordu. Geçen yüzyıllarda buraya yolu düşen bir çok gezgin, bu şaraplardan övgüyle bahsetmişlerdi. Örneğin Fransız Gezgin Tournefort şunları yazmıştı: “Adanın misket üzümlerinden yapılan ve levantın en lezzetli şarabı olan ada şarabıyla fazlasıyla ilgilendik. Skione ve Lesbos’un şaraplarına methiyeler düzerken bu şaraptan söz etmemiş olan eskileri hoş görmüyorum” ve yine Fransa elçisi Choisel-Gouffrier de kitabında ada şaraplarına geniş yer ayırmıştı: “Adada, Ege’deki adalar grubu içindeki en güzel şarap üretilir. Bu şarap 14-15 yıl saklanabilir. Bu zamandan sonra kırmızı rengini kaybedip beyazlaşır ama yine de tadını uzun süre korur. Tenedos’un Antikçağ’da da şarap açısından zengin olduğu anlaşılmaktadır. Belki de bu nedenledir ki eski paraların üzerinde bir üzüm salkımı görülmektedir”(Yaşin,2005:1). Bozcaada’da bağcılık faaliyetleri çok eskiye dayanmaktadır. “Adada 1650 yılında 441 adet bağ olduğu bunun 227 adedinin Müslümanlara ait olduğu 214 adedinin de gayr-i Müslimlere aittir. 1979 yılında 2450 bağdan 14500 ton üzüm alındığı, 1981 de 1886 bağ 6500 ton üzüm alınmıştır” (Aygen,1985:95,99).

Cumhuriyet yıllarına kadar şarap üretimi tamamen Rumlar tarafından yapılmaktaydı. Lozan andlaşması gereği adada meydana gelen mübadele sonucu vatandaşlarımızda şarap üretimine başlamıştır. Gelişen teknoloji ve üretim tekniklerine bağlı olarak her geçen zaman da şarap üretimi daha rantabl ve kaliteli yapılmaya başlamıştır. 1980’li yıllarda irili ufaklı 15 adet şarap üretim tesisi mevcut iken, bu sayı bugün daha azdır. Günümüzde şarap üretim tesisleri sayıca daha az olmasına rağmen, üretim kapasitesi daha

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA96

çoktur. Canlanan turizm faaliyetleri ve gelen turist sayısında görülen artış ile ihracaatta meydana gelen gelişmeye bağlı olarak şarapçılığın son on yılda büyük gelişme gösterdiği görülmektedir. Ayrıca Bozcaada’da yer alan şarap fabrikalarına devletimiz tarafından sağlanan destek ve kredilerle birlikte ada ziraatine yeni giren üzüm türleri de şarap kalitesini ve çeşidini arttırmıştır.

Adanın yaklaşık 21360 dekarında tarım faaliyeti sürdürülmektedir. Bu alanın yaklaşık % 62’si olan 13243 dekarda 223 işletmede şaraplık üzüm yetiştirilmektedir. Yaklaşık % 5,5’i olan 1174 dekarda 51 işletmede sofralık üzüm, yine % 7,3’ü olan 1559 dekarda 67 işletmeyle yağlık zeytin, % 0,8’i olan 170 dekarda 9 işletmede sofralık zeytin, % 2,5’i olan 534 dekarda 12 işletmede hububat, yaklaşık % 2’si olan 427 dekarda 1 işletmede fıstıkçamı yetiştirilmektedir. % 2’si olan 427 dekar çayır ve mera olarak görülmektedir. Yine % 2’lik alanda nadasa bırakılmaktadır. Geri kalan % 15,9 alanda ise münferit ekim ve dikim yapılmakta veya tamamen boş bırakılmaktadır.

Tablo 20: Bozcaada’da Arazinin Kullanım Tiplerine Göre Dağılımı (da) (2010)

Kullanım Tipi Alan (da) Toplam Araziye Oranı %

Bağ Alanı 11000 51,49

Sofralık Üzüm 500 2,34

Yağlık Zeytin 1095 5,12

Sofralık Zeytin 331 1,54

Hububat 605 2,83

Çayır ve Mera 80 0,37

Nadas/Boş  6890 32,25

Münferir Ekim ve Dikim Alanı 859 4,02

Toplam Tarım Alanı 21360 100

Kaynak: Bozcaada Tarım İlçe Müdürlüğü.

97MESUT DOĞAN

Grafik 16: Bozcaada’da Arazinin Kullanım Tiplerine Göre Dağılımı (%) (2010)

Grafik 15: Bozcaada’da Arazinin Kullanım Tiplerine Göre Dağılımı (da) (2010)

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA98

Foto 31: Bağcılık faaliyeti

Foto 32: Bağ evi

99MESUT DOĞAN

Adada, bağcılık en önemli zirai üretim olarak dikkat çekmektedir. Bağcılığa elverişli olmayan tarım alanlarında ise, zeytin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yetiştirilen zeytinlerin yaklaşık % 10’u organik zeytin olarak piyasaya satılmaktadır. Bağcılıkta yetiştirilen ürünlerin yaklaşık % 30-35’i organik ürün olarak dikkat çekmektedir. Bozcaada Çavuşu olarak bilinen üzümler daha çok sofralık olarak kullanılmaktadır. Üzümün büyük bir kısmı fevkalade güzel ambalajlar içinde, adayı ziyaret edenlere satılmaktadır. Küçük bir miktarı ise şarap yapımında kullanılmaktadır. Bu üzümlerin büyük bir kısmı ada içinde yerli halk ve adaya gelen turistler tarafından tüketilmekte; kalan kısmı ise, başta İstanbul olmak üzere merkezlere gönderilmektedir. Uygulanan bu üretim sistemiyle hedef “Organik Ada” yaratmaktır.

Bozcaada’da organik tarımın bütün adaya yayılması hedeflenmektedir. Böylece organik dışı metotlar uygulanan yakın tarlalarda yetiştirilen ürünlerin olumsuz etkileri ber taraf edilecek ve organik tarım daha sağlıklı koşullarda yapılacak, suni gübre ve zirai mücadele ilaçlarının çevreye zararlı tesisleri ortadan kaldırılacaktır. “Organik tarımdaki gelişmelerin ardından bu yöntemle üretilen ürünlere talep hızla artmıştır. Bir çok ülkede organik tarım yöntemlerini belirleyen ulusal standartlar oluşturulmuştur ve bu standartların hemen hemen hepsinde ürünlerin, araziden tüketiciye ulaştığı son noktaya kadar izlenerek kontrolü ve sertifikasyonu zorunlu tutulmuştur”(Güven,2008:147). Bu anlamda ülkemizin sahip olduğu doğal imkanlar ve çiftçimizin yaşadığı tecrübe “organik tarım” konusunda devletimizle yapacağı işbirliği ve koordineyle yararlı ve verimli bir üretimim olması çok yüksektir. Ülkemizde Bozcaada gibi üzüm yetiştiren bazı sahalarda “organik şarap” üretimi yapılmaktadır. Eski çağlardan beri önemi bilinen Bozcaada bağlarında üretilen şarapların tamamen ekolojik koşullarda elde edilmesi, Türk şarapçılığı için de önemli bir prestij olarak ve Bozcaada’ya şüphesiz büyük bir maddi katkı sağlayacaktır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA100

Tablo 21: Bozcaada’da Ekim ve Dikimi Yapılan Ürünlerin Ekiliş (dekar) veÜretim (ton) Miktarları (2006)

Ürün Adı Alan (da) Üretim (Ton)

Buğday 430 129

Arpa 25 5

Bakla (Y. Kuru) 150 22

Toplam Ekili Tarla Alanı 605 156

Nadas-Diğer Kullanılan Arazi 6890 0

Toplam 7495 156

Zeytin (Sofralık) 331 212

Zeytn (Yağlık) 1095 301

Zeytin Toplam 1426 513

Badem 40 5

Nar 19 1

Meyve Toplam 59 6

Bağ (Sofralık) 5250 4000

Bağ (Şaraplık) 6250 9000

Bağ Toplam 11500 13000

Domates (Sofralık) 25 150

Domates (Salçalık) 14 112

Kavun 30 60

Karpuz 35 70

Bakla (Taze) 15 8

Sebze Toplam 119 400

İşlenebilir Arazi 20599 -

Çayır Mera Arazisi 80 -

Orman ve Fundalık Arazi 670 -

TOPLAM 21349 -

Kaynak: Çanakkale Tarım İl Müdürlüğü’nden alınan veriler kullanılarak hazırlanmıştır

101MESUT DOĞAN

Tablo 22: Bozcaada’da Ekim ve Dikimi Yapılan Ürünlerin Ekiliş (dekar) veÜretim (ton) Miktarları (2010)

Ürün Adı Alan (da) Üretim (Ton)

Buğday 430 129

Arpa 25 5

Bakla (Y. Kuru) 150 22

Toplam Ekili Tarla Alanı 605 156

Nadas-Diğer Kullanılan Arazi 6890 0

Toplam 7495 156

Zeytin (Sofralık) 331 212

Zeytn (Yağlık) 1095 301

Zeytin Toplam 1426 513

Badem 40 5

Nar 19 1

Meyve Toplam 59 6

Bağ (Sofralık) 5250 4000

Bağ (Şaraplık) 6250 9000

Bağ Toplam 11500 13000

Domates (Sofralık) 25 150

Domates (Salçalık) 14 112

Kavun 30 60

Karpuz 35 70

Bakla (Taze) 15 8

Sebze Toplam 119 400

İşlenebilir Arazi 20599 -

Çayır Mera Arazisi 80 -

Orman ve Fundalık Arazi 670 -

TOPLAM 21349 -

Kaynak: Çanakkale Tarım İl Müdürlüğü’nden alınan veriler kullanılarak hazırlanmıştır

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA102

Tablo 21 ve 22’ye göre, 2006 ve 2010 yıllarına ait arazi kullanım şekillerinin hiç değişmediği görülmektedir. Yine aynı tablolarda çalışma sahamızda toplam 21349 dekar alanı; işlenebilir arazi, çayır mera arazisi, orman ve fundalık araziler oluşturmaktadır. Bu 21349 dekarlık alanın 20599 hektarı işlenebilir arazi, 80 hektar çayır ve mera, 670 hektar ormanlık ve fundalık araziler oluşturmaktadır. Bozcaada’da bağ ziraatinin en fazla yapıldığı bir yetiştiricilik olarak dikkat çekmektedir. 2006 yılında 5250 dekarlık alanda sofralık üzüm, 6250 dekarlık alanda şaraplık üzüm olmak üzere toplam 11500 dekar alanda bağcılık yapılmaktadır. Bu 11500 dekarlık alanda toplam 13000 ton üzüm elde edilmiştir. Yine Tablo 21 ve 22’ye bakıldığında, çalışma sahamızda alan bakımından bağcılıktan sonra zeytin yetiştiriciliği görülmektedir. Her iki tabloda da 331 dekar alanda sofralık ve 1095 dekar alanda yağlık zeytin olmak üzere toplam 1426 dekarlık alanda zeytin yetiştirilmektedir. Zeytin yetiştirilen toplam alanda 513 ton ürün elde edilmiştir. Adada 430 dekar alanda buğday, 25 dekarda arpa ve 150 dekarda kuru bakla olmak üzere toplam 605 dekar alanda tarla ekimi yapılmaktadır. Tarla ekiminde 129 ton buğday alınırken 300 kg/da verim elde edilmiştir. 25 dekar alanda ekimi yapılan arpadan 5 ton buğday alınırken 200 kg/da verim elde edilmiştir. Tarla ekiminde 150 ton kuru bakla alınırken 147 kg/da verim elde edilmiştir.

Çalışma sahamızda toplam sebze ekim alanı 119 dekardır. Bu 119 dekar alanın 35 dekarında karpuz ve 30 dekarında kavun, 25 dekarında sofralık domates, 14 dekarında salçalık domates ve 15 dekarında da taze bakla yetiştirilmektedir. Bu sebzelerden 262 ton domates, 70 ton karpuz, 60 ton kavun ve 8 ton bakla elde edilmiştir.

Adanın sahip olduğu ekolojik imkanlar neticesiyle az da olsa meyve ve sebze yetiştiriciliği yapılmaktadır. Meyve ağaçları daha çok meyilli arazilerde dikkat çekmektedir. Meyve ağaçlarının köklerinin derinlere inebilmesine bağlı olarak eğimli arazilerde meyve yetiştiriciliği bir arazi değerlendirilmesi olarak da görülebilir. Ayrıca konut alanlarının bahçelerinde ailelerin bahçelerini canlı tutmak ve meyve ihtiyaçlarını kısmen de olsa karşılamak amacıyla da meyve yetiştirdikleri de görülmektedir.

103MESUT DOĞAN

Adada ortalama sıcaklıkların meyve yetiştiriciliğinde özellikle üzümde yeterli olması ayrı bir olumlu imkanı da beraberinde getirilmektedir. Sulama imkanın da yetersiz olması üzüm dışında diğer meyvelerin daha verimli olmasını da engellemektedir.

Ayrıca çalışma sahamızda çok küçük alanlarda armut, ayva, elma, muşmula, erik, iğde, kayısı, şeftali, vişne, dut ve kivi gibi meyvelerle hıyar ve biber (sivri-çarliston) gibi sebzelerde yetiştirilmektedir.

3.2.1. Bağcılık

Bozcaada’nın iktisadi hayatı içinde en önemli yer tutan bağcılık adanın primer sektörü içinde dikkat çeken birinci faaliyettir. Bu nedenle bağcılık, turizmle birlikte adaya can ve yön veren ekonomik bir faaliyettir. Rumlar tarafından adada yapılmaya başlanan bağcılık ve buna bağlı olarak yapılan şarapçılık faaliyetleri çok eskiye dayanmaktadır. Adanın sunduğu elverişli iklim şartları bağcılığa yön vermiş, ada halkının geçim kaynağı olmuştur.

Foto 33: Bağcılık faaliyetine bir örnek

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA104

Bağcılık faaliyetleri içinde yetiştirilen asma çok yıllık bir bitki çeşididir. Bağcılık tesisinin kurulup işletilmesi süreci oldukça önem taşımaktadır. Kurulması öncesinde yapılacak fizibilite tesisin; işletilmesi ve sonrasındaki teknik yöntemler verimli bir bağcılık faaliyetinin temelini oluşturmaktadır. Bağcılık faaliyetinin yapılacağı sahanın iklim, toprak ve su durumu iyi değerlendirilerek asma yetiştirileceği yapılmalıdır.

Bağcılığın verimli olabilmesi için doğal koşullardan sıcaklık önemli bir iklim elemanıdır. Üzüm meyvesinin çeşitleri ve bu çeşitlerin yetişme ve olgunlaşma dönemlerinde sıcaklık istekleri farklı farklıdır. Asmanın gelişme dönemi çok kısa olmayıp uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Bu bakımdan yetişme devresinde sıcaklıkların 10 °C nin üstüne çıktığı dönemden sonra asmanın gelişimi başlar, sıcaklığa bağlı olarak gelişimini sürdürür. Üzümler yetiştirildiği sahanın sıcaklık şartlarına göre olgunlaşma zamanlarında farklılıklar gösterirler. Ülkemizde üzümler genelde temmuz ayında yenilenebilecek duruma gelerek pazara sürülebilirler, bu aydan sonra bölgelere bağlı olarak üzümler olgunlaşmaya başlar, ağustos hatta eylül aylarında tam anlamıyla tadına kavuşmuş üzümlerin pazarlara sunularak tüketimine başlanır.

Verimli bir bağcılığın yapılabilmesi için doğal koşullar içinde bir diğer etmende yağıştır. Asma yıllık yağış miktarı 400-600 mm. arasında yağış alan sahalarda verimli şekilde yapılmakta ve sulamaya çok ihtiyaç duymamaktadır. Yağışın meyvenin oluştuğu yaz mevsiminin başlangıcında görülmesi üzümlerin özellikle mantarlı hastalıklarla karşılaşması imkanı çok yüksektir. Bu nedenle ilkbahar sonuna kadar yağışların kesilmesi veya çok azalması bağcılık faaliyetinde verimin yükselmesini sağlayacaktır. Yine yağış, çiçeklenme döneminde çiçeklerle meydana gelen tozların uçuşunu engellediğinden döllenme çok fazla olmaz, salkımlarda taneler küçük ve az olabilir. Ayrıca yağışlı sahalarda üzümlerin kurutulması güç ve zahmetli olduğundan fazla yağışlı sahalarda hem üzüm yetiştiriciliği hem de kurutması güç ve zordur.

105MESUT DOĞAN

İklim elemanlarından don, verimli bir bağcılık faaliyetini etkileyen bir doğal etmenlerden biridir. Asmada çiçeklerin açıp meyveye dönüştüğü zamanda meydana gelebilecek don olayı üzümlere büyük zarar verir, hastalıklı meyve oluşmaya başlar, verim ve kalite düşer. Don olayının görülebileceği zamanlarda sahada hafif bir sulama yapılmalı ve ateş yakılmalıdır. Bunun yanında bağın ilk tesisinde bakı faktörü göz önüne alınarak daha korunaklı dik yamaçlar tercih edilmelidir. Bu bakımdan adada ilkbahar mevsiminin başında nadir olsa da düşen sıcaklıklar sürgünlere büyük zarar verebilirler. Bunun dışında sonbahar sonunda meydana gelebilecek ani sıcaklık düşmeleri yaz boyu olgunlaşan üzümlerin tatlarının kaçmasına ve hastalanmasına neden olabilir. Böyle durumlarda olgunlaşan meyvelerin zarar görmemesi için ateş yakılır veya üzüm salkımları gazete kağıdıyla sarılır.

Kaliteli ve zamanında bir olgunlaşmanın tamamlanması için üzümün yıllık 1300 saat güneşlenme süresine ihtiyacı vardır. Güneşlenme süresini tamamlayan üzümler hastalıklardan korunarak hem verimli hem de kaliteli olurlar.

Foto 34: Adada bağcılık faaliyetine bir diğer örnek

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA106

Asma, toprak konusunda çok seçici olmayıp hemen hemen her toprakta yetişebilmektedir. Fazla tuzlu, içinde fazla toksit ihtiva eden, süzek olmayan ve kireç miktarı yüksek topraklarda bağcılık faaliyetleri verimli değildir. Yazın yağış alamayan ancak kış yağışlarını toplayan topraklar verimli bir bağcılık faaliyeti için önemlidir. Ayrıca derin, hava alabilen topraklarda ve yeterli sıcaklık bulunan sahalarda hem verimli hem de kaliteli üzüm elde etmek daha kolay olacaktır. Yağışın yeterli olduğu sahalarda yüksek taban suyu bağcılık faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir. Dikim çukurluklarının 40-60 cm derinlikte açılması toprağın havalanmasını kolaylaştıracağından tercih edilen çukur derinliğidir.

Kumlu ve killi topraklar bağcılık faaliyetlerinde tercih edilmeyen topraklar olarak görülmektedir. Bu topraklar mineral ve besin maddeleri bakımından fakirdir. Özellikle de killi topraklar çok fazla su tuttuklarından tava gelme ve ısınma süreci uzun zaman almaktadır. Bu topraklarda yapılan bağcılık faaliyetlerindeki üzümler daha çok şaraplık ve kurutmalık olarak değerlendirilir. Taze olarak tüketilen üzümlerle ve kaliteli şarapta kullanılan üzümler daha çok tınlı topraklarda yetişirler. Bilindiği gibi, bu topraklar besin ve mineral bakımından oldukça zengin ve su tutma kabiliyetlerine sahiptirler.

Yukarıda belirtilen doğal etmenler dikkatte alınarak yetiştirilecek üzüm çeşitleri iyi tespit edilmeli ve buna göre değerlendirilmelidir. Belirlenecek üzüm çeşidine göre bağ tesis edilmelidir. Bağcılık faaliyetinin uzun ömürlü, kaliteli ve verimin yüksek olabilmesi için tercih edilebilecek çeşit çok önemlidir. Sahanın doğal şartları yetiştirilebilecek üzüm çeşidine maksimum katkı sağlamalıdır. Bağcılık faaliyetinde yetiştirilecek üzümün sofralık mı? yoksa şarap için mi? düşüncesi net olarak bilinmesi yetiştirilecek üzümün çeşidini belirlemek için çok önemlidir.

Dünyada ve ülkemizde kurutmalık üzümler sıcak, yağış miktarının az olduğu sahalarda yetişmektedir. Taze ve kaliteli şarap için yetiştirilen üzümler ise; sıcaklık, yağış ve toprak şartlarının sorunsuz olmasını istemektedir.

107MESUT DOĞAN

Çalışma sahamızda yetiştirilen üzümlerin çeşitli olduğu görülmektedir. Bir bağda yetiştirilen üzümün tek çeşit olma şartı Bozcaada’da uygulanmaktadır. Bir sahada tek çeşit uygulama verim ve kalite için gereklidir. Özellikle çalışma sahamızda şarap yapımı için yetiştirilen üzümlerin çeşitlerinden farklı tat ve kalitede şarap yapılmaktadır. Bu dünya şarapçılığında dikkat edilen ve önde gelen bir kuraldır. Karışık cins üzümlerden yapılan şarapların kalitesi düşüktür ve her sene aynı tadı yakalamak da imkansızdır. Ayrı çeşitlerin bir bağda bulunmasındaki bir diğer sakıncası da hastalıkla mücadelede, gübrelemede ve bağ bozumu sırasında meydana gelen problemlerdir. Çeşitli türde dikilen asmalardan oluşan bağlarda çeşitler arasındaki sınırlar tam anlamıyla bilinerek parsellere ayrılmalıdır.

Ayrıca bağlarda yetiştirilecek üzümlerin fizyolojik özellikleri iyi bilinmelidir. Dişi çiçekli çeşitlerden oluşan bağların belli yerlerine çiçek tozlarını kolay dağıtabilen çeşitler dikildiğinde döllenme kolay gerçekleşeceğinden önem kazanmaktadır. Bu bakımdan çalışma sahamızın da içinde bulunan Marmara Bölgesi ve çevresinde çavuş üzümü için tozlayıcı olarak balbal, Hamburg misketi ve karasakız kullanılmaktadır. Bu tür çeşitler çalışma sahamızın doğal şartlarına uyumlu olduğu için yüksek verim ve kalite için tercih edilmektedir.

Çalışma sahamızda fidan dikimi toprağın çok iyi hazırlanmasıyla başlar. Güçlü ve gelişmiş bir kök oluşturmak amacıyla bağ tesis edilecek toprağın kış başlamadan 40-60 cm derinliğinde ve 20 cm çapında işlenmesi gereklidir. Traktörün kuyruk kısmında bulunan burgulu mil 60 cm’ye kadar çukur açabilmektedir. Bu derinlik toprağın havalanmasına yeterli (pulluk tabanını parçalama) dir. Gübre bu işleme zamanında atılırsa topraktaki besin ve mineraller canlanır ve desteklenirler. Bozcaada da fidanların dikim aralıkları genellikle 2,5 x 2,5 m. şeklindedir. Eğer bağ alanında traktörle çalışılacaksa bu fidan araları 3,5 x 3,5 m’ye kadar çıkmaktadır.

Büyük bağ tesislerinde dikim “riperle dikim metodu” ile uygulanabilmektedir. Bu sistemle çapraz çizgiler oluşturulmakta çizgilerin kesiştiği yerlere çukurlar açılarak fidan dikilmektedir.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA108

Çukurlara dikilecek fidanlar ortalama bir tam gün su içinde bekletildikten sonra kökler toprak, gübre ve su bulamacına batırıldıktan sonra çukurlara dikilmektedir. Çukur için çıkarılan üst toprak alttan yarıya, geriye kalan kısımda karışık toprakla doldurulur. Kökün aşılı kısmı toprak üstünde 8-10 cm dışarıda bırakılır ve can suyu verilerek dikim bitmiş olur. Bu işlem çalışma sahamızda genellikle ilkbahar mevsiminde olmaktadır.

Bağ tesis edilirken kullanılacak fidanlar aşılı, aşısız ve tüplü olmak üzere 3 çeşittir. Bunların içinde tüplü fidan, aşılı ve aşısız fidana göre daha hızlı yetişmekte, yüksek ve kaliteli verim vermektedir. Ayrıca sıcaklık ve nem kontrolü tüplü fidanlarda daha kolay olduğundan ülkemizde giderek yayılmaktadır. Ancak çalışma sahamızda aşısız fidanlar kullanılarak sonradan aşılanmaktadır.

Aşılı ve aşısız fidanlarla tüplü fidanların üretimi sera aşamasına kadar aynı işlem ve yöntemlerle gerçekleştirilir. Fidanların aşılanması Bozcaada’da genel olarak mart ayında yapılırken tüplü fidanların aşısı ısı imkanı sebebiyle daha erken yapılabilmektedir.

Yukarıda belirtildiği gibi, tüplü fidan kullanılarak yapılan tesisle, diğer tip fidanlarla kurulan tesislerde fidan zamanına kadar olan aşamalardaki işler arasında çok fark yoktur. Aşılı fidan ile tüplü fidan tesislerin kurulacağı sahalarda özellikle ilk 2 sene sulama imkanlarının aksamaması gerekir. Bunun yanında dikim zamanlarında, yani mart ve nisan aylarında don olayına rastlanmaması gerekir. Rüzgarlara da mahruz kalmaması gerekir. Bağ tesis edilirken dikim sıralarına ve yönüne çok dikkat etmek gerekir. Toprak işlenip havalandırıldıktan sonra dikim sıra aralıkları ve yönü kuzey-güney yönlü olmalıdır. Bozcaada gibi sahalarda da yani rüzgarın fazla olduğu bağ tesislerinde dikim sıraları hakim rüzgar yönüne paralel olmalıdır.

Bağcılık da diğer zirai üretim çeşitlerinde olduğu gibi dikkatli ve zamanında yapılacak bakım işleriyle değer ve verim kazanır. Dikimin ilk yapıldığı yıl sürgün oluştuğu zaman toprak yabancı otlardan ayaklanır. Sürgünler büyüdükçe göztaşı denilen ilaç verilir ve sürgünlerin kırılmaması ve

109MESUT DOĞAN

daha sağlıklı büyüyebilmesi için hereğe bağlanır. Aşılı fidanlarda kalem ve aşı çevresinde çıkan filizler temizlenir.

İkinci yılda ise, hastalanan ve kırılan fidanların yerine yenileri dikilir. Bağ alanı otlardan temizlenir, toprak çapalanır ve zararlılarla mücadele devam eder. Yine boğaz çevrelerinde çıkan filizler temizlenir. Üçüncü yılda da ilk iki yıl içinde yapılan bakımlar devam eder. Asmada genel olarak dördüncü yılda meyve alınır. Bu sebeple asmalar yükü taşıyabilecek ölçüde budanırlar.

Bağcılıkda kullanılan anaç ve kalem iyi odunlaşmış olmalıdır. Anacın en az 4 cm kalınlığında olması gerekir. Aşı alınacak kalemler sağlıklı asmalardan alındığı takdirde gelecekte alınacak verim de artar. Bu aşılar genel olarak kalem ve göz aşılarıdır. Çıkan aşı sürgünleri, toprak üzerinde sulama ve yağıştan sonra oluşacak kaymak tabakadan olumsuz etkileneceğinden bu tabaka kırılmalıdır. Çıkan aşı sürgünleri yaklaşık 150-160 cm hereklere bağlanmalıdır. Çalışma sahamızda önceleri alçak yani dar sistem kullanılırken son yıllarda yüksek sistem olarak bilinen telli bağ yöntemi kullanılmaktadır.

Bağlarda budama dikkat gerektiren bir işlemdir. Bitkinin fiziki ve vejetatif özelliğini koruması, sağlıklı gelişmesi ve kaliteli verim vermesi için budanması gerekir. Bağlarda asmalar yaprak dökümünden sonraki zamanda budanır. Budama işlemi gözlerin sürmesinden önce de bitirilmelidir. Budamanın yapılacağı zamana göre asmaların uyanma zamanı da belli olur. Erken yapılacak budama, asmanın erken uyanmasına neden olur. Ancak her budama döneminde budama işlemi zamanı farklı tarihlerde olmalıdır. Yani budama dönemi farklı tarihlerde yapılmalıdır. Her zaman erken budama, ürünlerde alınacak verimi ve kaliteyi düşürür. Budamada dikkat edilecek bir değer hususda bırakılacak çubuk miktarı ve bu çubuk uzunluğun her yıl aynı olması gereklidir.

Yıllık yağışı 400-600 mm olan sahalarda bağcılık faaliyetlerinde suya çok ihtiyaç yoktur. Toprakta biriken su sebebiyle yazın su ihtiyacı çok fazla değildir. Biriken su asmanın su ihtiyacını karşılar. Kışın yeteri kadar yağış olmadığı zamanlarda çiçeklenmeden önce

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA110

asmanın suya ihtiyacı vardır. Ayrıca yapraklarda görülen pörsüme, sürgün uçlarının büyümemesi, danelerin yeterince irileşmemesi ve yaprakların sararması gibi durumlar bitkinin suya ihtiyacını gösterir.

Başarılı ve verimli bir bağcılık için yabancı otlarla mücadele ön koşullardan biridir. Bu nedenle toprağın sertleşerek bitkinin hava almasını engellemek için toprağın kabartılması gereklidir. Bu işlemle aynı zamanda toprağın su alımı kolaylaşır ve kökler toprağa daha hızlı ve sağlıklı yayılırlar. Ayrıca bu işlemde toprak daha sağlıklı ısınır, asmalar erken uyanır, meyve oluşumu zamanında başlar, buna bağlı olarak meyve büyüklüğü ve olgunlaşma olması gereken dönemde gerçekleşir ve sonuçta kalite ve verim de artar. Ayrıca toprak işlemeyle yabancı otlar ayıklanır. Bu otlar ayıklanmaz ise toprakta asmanın ihtiyaç duyduğu su azalır, asma su sıkıntısı çeker. Su sıkıntısının yaşanmaması için de toprağın kış bitiminde hemen işlenmesi de ayrı bir husustur.

Asma, derin köklü bir bitki olduğu için topraktaki besin ve mineralleri en iyi şekilde alabilmektedir. Bu asma için faydalı bir özelliktir. Ancak topraktaki besin ve mineraller asmaya her zaman yeterli gelmemektedir. Bu bakımdan asmalara gerekli, yeterli ve zamanın da verilmek şartıyla gübre takviyesi yapmak gerekir. Bu takviyeler ahır gübresi, azot, fosfor ve potasyum şeklindedir. Ahır gübresi asmada her zaman verilebilecek bir takviyedir. Asmaya verilecek azotla birlikte kök gelişimi güçlü, zayıf olmayan anaç, gelişmiş, sağlıklı sürgün ve yapraklar oluşur. Azot asmaya mart ve mayıs ayında olmak üzere iki defa verilir. Toprağa verilecek fosforlu gübrelerle çubukların odunlaşması ve meyvelerin olgunlaşması zamanında olur ve verim artar. Bu gübreler daha çok sonbahar ve kış başlangıcında verilir. Potasyum asmanın yapraklarında ortaya çıkabilecek hastalıkları önler. Potasyum ve fosfor asmalara aynı dönemde verilebilir.

Bilindiği gibi, üzüm her toprakta yetişebilen bir meyvedir. Su isteği fazla olmayan üzümün çiftçiler tarafından yetiştirilmesi kolaydır. Üzüm yaş olarak tüketildiği gibi kurutularak da tüketilmekte

111MESUT DOĞAN

ve şarap yapımında da kullanılmaktadır. Sofralık çavuş üzümleri Anadolu kökenli, sevilen ve tüketilen bir üzümdür. Çekirdekleri küçük, içleri boş ve tanede 1-3 arasında bulunur. Tanelerinin iriliği satış sırasında dikkat çekmektedir. Oval, sarı-yeşilimsi rengi de bir başka özelliğidir. Erkenci olduğundan piyasaya ve dolayısıyla tüketime çabuk sunulmaktadır. Balbal Üzümü, ülkemizde çok yetiştirilmeyen bir üzüm olarak dikkat çekmektedir. İzmit ve çevresinde yetiştiriciliği yapılan bu üzüm, esasında başka sahalarda da yetiştirilebilir. Yetiştirilme koşulları itibariyle çok seçici değildir. Bu üzüm, bakıldığında çavuş cinsine nispetle küçük taneli ama ince kabuklu, sapından kolaylıkla ayrılabilen, tatlı ve çekirdeklidir. Yapraklarının ince, damarsız ve mayhoş olması sebebiyle çok makbul ve sarması kolaydır. Meyvenin tatlılığına bağlı olarak şarap yapımında, üzüm suyu, marmelat ve reçel yapımına çok uygundur. Bu üzümlerin Bozcaada’da yetiştirilmesi ve üretiminin arttırılması şarap yapımında ve tüketimde çeşitlilik sağlayacaktır.

Çalışma sahamızdaki bağ dikim alanı 2006 ve 2010 yıllarında da aynı değerdedir. Toplam 11500 ha alan kaplayan bağ alanının 6250 ha alanında şaraplık, 5250 ha alanında ise sofralık üzüm yetiştirilmektedir.

Tablo 23: Bağ Dikim (hektar) ve Üretim (ton) MiktarlarıYıl Alan (ha) Üretim (Ton)

2006

Bağ (Sofralık) 5250 4000

Bağ (Şaraplık) 6250 9000

Toplam 11500 13000

2010

Bağ (Sofralık) 5250 4000

Bağ (Şaraplık) 6250 9000

Toplam 11500 13000

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA112

Geçmişten beri önemli bir ekonomik kaynak olan bağcılık günümüzde azalmaya başlamıştır. Bağcılığa bağlı olarak adaya mevsimlik işçi hareketi gözlenmektedir. Ancak bağ işlerinde yazın çalışmak için gelen mevsimlik işçilerin sayısı 1990’lı yıllara kadar 800-850 civarında iken, bağcılık faaliyetlerinin azalmasına bağlı olarak mevsimlik işçi sayısı 350-400’e düşmüştür. Bu mevsimlik işçiler daha çok Bayramiç ve Ezine’den gelmektedir.

3.2.2. Zeytin

Adanın tarımsal üretimi içinde üzümden sonra dikkat çeken bir diğer üründe zeytindir. Zeytin ağacı uzun ömürlü bir bitki olup, meyvesinin insan sağlığında yararı son derece açıktır. Taban suyunun yüksek olduğu tarım alanlarında yetiştirilen zeytin Bozcaada’nın iktisadi hayatına katkı sağlamaktadır. Ilıman kuşak bitkisi olan zeytin, çalışma sahamızın Akdeniz iklimine yakın özellikler gösterdiğinden dolayı öne çıkmıştır. Yıllık sıcaklık ortalaması 14-20 °C olan sahalarda zeytin yetişebilir. Bu sıcaklık ortalaması 30 °C’ye kadar çıkabilir. Ancak bu sıcaklık ortalaması yükseldikçe ürünün kalitesi düşer. Böyle bölgelerde yetiştirilen zeytinler daha çok yağlık olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde bunun en güzel örneğini görmek mümkündür. Kaz Dağları’nın kuzeyi ile Marmara Denizi arasında kalan sahada kaliteli sofralık zeytin yetiştirilmektedir. Akdeniz Bölgesi’ne doğru gidildikçe

Foto 35: Adada zeytin yetiştiriciliği

113MESUT DOĞAN

yıllık ortalama sıcaklığın arttığı ve buna bağlı olarak da zeytinin kalitesinin düştüğü görülmektedir. Oysa Kaz Dağları’nın kuzeyinde yetiştirilen zeytinin kalitesi ve verimi son derece yüksektir.

Çalışma sahamızda hem sofralık hem de yağlık olarak yetiştirilen zeytin ağacı “ılık ve oldukça yağışlı bir kış, sıcak ve kurak bir yaz ister. Zeytin ağacı dinlenme devresi olan kış aylarında -8 °C sıcaklığa kadar dayanabilir” (Tanoğlu,1968:219). Bu konuda çalışma sahamız sahip olduğu iklim özellikleri zeytin yetiştiriciliğine elverişli olduğu ve sıcaklığın dayanma sınırı olan -8 °C’ye düşmediği görülmektedir. Ancak çalışma sahamızda zeytini olumsuz etkileyecek iklim elemanı rüzgardır. Zeytin ağacının çiçeklendiği dönemde görülecek şiddetli rüzgarlar çiçekleri dökeceğinden meydana gelecek meyveleri azaltır ve dolaysıyla da alınan verimi de düşürecektir. Çalışma sahamızda bu dönemi yani çiçeklenme dönemini şiddetli rüzgar almadan geçen senelerde alınan verimin yüksek olduğu görülmüştür.

Zeytin ağacı toprak bakımından çok seçici olmayıp, daha çok kireçli ve hava alabilen topraklarda verimli olmaktadır. Zeytin ağacının dikileceği toprak derin sürülmeli ve nemli tutulmalıdır. Toprağın nemine bağlı olarak daha çok 35-45 cm. civarında sürülen topraklara dikilen fidanlar gelişmelerine göre 2-4 yıl geçtikten sonra asıl dikilecek alanlara taşınırlar. Taşınan fidanların uzun ömürlü, kaliteli ve yüksek verimli olabilmesi için; zeytin alanlarında toprağın havalanması için toprak alt üst edilerek 50 cm. derinlikte sürülerek, gevşek hale getirilmeli ve yabani otlardan temizlenmelidir. Taban suyu yüksek sahalarda drenaj kanalları açılmalıdır. Çalışma sahamızda böyle bir sorun olmadığı için toprak direk sürülür ve yabani otlardan temizlenir. Çalışma sahamızda zeytinlikler bağlara göre nispeten daha eğimli sahalarda yetiştirilir. Ancak çalışma sahamızda eğimi yüksek sahalar çok değildir. Eğim dereceleri çok düşüktür. Erozyon yönünden tehlikeli görülen yerlerde bir teraslama işlemi de yapılmaktadır. Ülkemizin bazı sahalarındaki zeytinliklerde ve meyve bahçelerinde ara ziraat yapılmaktadır. Böyle zeytinliklerde dikilen fidanlar toprağın güneş alabilmesi ve ara ziraat yapılabilmesi için geniş aralıklarla dikilir.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA114

Fidanların kuzey-güney yönde dikilmesiyle güneşten maximum ölçüde fayda sağlanmaya çalışılır. Bahçelerde zeytin fidanları kare, dikdörtgen, üçgen ve kontur şeklinde dikilmektedir. Ayrıca çalışma sahamız gibi rüzgarın fazla estiği bölgelerde fidan sıraları rüzgar yönüne bakmalıdır. Fidan sıraları ağacın fiziksel yapısına ve dikiliş amacına göre en az 6x6 ve en fazla 12x12 şeklinde olmaktadır.

Zeytin fidanlarının dikim zamanı çalışma sahamızda daha çok şubat ve mart aylarıdır. Bu zamanlarda yaklaşık olarak 80x80x80 cm boyutlarında açılan çukurlara fidanlar dikilir. Bu çukurlara toprağın ihtiyacı doğrultusunda gübreler verilir. Dikilen fidanlarda sürgünlerin bir kısmı temizlenir. Yaz aylarında ihtiyaç ölçüsünde sulama yapılabilir.

Tüm zirai faaliyetlerde olduğu gibi zeytinlik bakımında da zamanına göre sulama, gübreleme, budama ve hastalıklarla mücadele yapılmaktadır.

Sofralık ve yağlık olarak yetiştirilen zeytinler farklı zamanlarda olgunluk devrelerine göre toplanırlar. Sofralık zeytinler siyah ve yeşil tüketilmelerine göre hasat edilmeye başlanır. Yeşil zeytinler sarımtrak olduğu zaman, siyah zeytinler ise, koyu yeşil olduğunda yağlık olan zeytinler ise tamamen yumuşayıp olgunlaşınca hasat edilirler. Adada yağlık ağırlıklı olarak Ayvalık ve Gemlik çeşitleri yetiştirilmektedir.

Tablo 24: Zeytin Dikim (hektar) ve Üretim (ton) MiktarlarıYıl Alan (ha) Üretim (Ton)

2006

Zeytin (Sofralık) 331 212

Zeytn (Yağlık) 1095 301

Zeytin Toplam 1426 513

2010

Zeytin (Sofralık) 331 212

Zeytn (Yağlık) 1095 301

Zeytin Toplam 1426 513

115MESUT DOĞAN

Çalışma sahamızdaki zeytin dikim alanı 2006 ve 2010 yıllarında da aynı değerdedir. Toplam 1426 ha alan kaplayan bağ alanının 1095 ha alanında şaraplık, 331 ha alanında ise sofralık üzüm yetiştirilmektedir.

3.2.3. Buğday

Bilindiği gibi buğday, insanoğlunun temel besin maddelerinden biridir. Dünya nüfusunun hızla artmasına bağlı olarak tarım alanları daralmaya başlamıştır. Bu daralma gelecekte beslenme meselelerini de beraberinde getirecektir. Buğdaylar çalışma sahamızda genellikle kasım ayı sonu ile aralık ayı başında ekilmeye başlanır. Buğday, besin maddeleri ve mineralleri bakımından zengin, gevşek, asitli olmayan ve hafifi kireçli topraklarda yetişmeyi seven bir bitkidir.

Buğday ekilecek toprak yabani ot ve bitkilerden temizlenmiş olmalıdır. İyi havalanmış toprak buğday ziraati için son derece önemlidir. Tarlada hasat tamamlandıktan sonra toprak derince sürülmeli, kesekli topraklar kırılarak daha küçük parçalara ayrılmalıdır.

Sürülen toprakların ihtiyaçlarına göre gübre verilir. Toprağa verilecek fosforun tamamı ekim zamanı tohum yatağına atılır. Azotun bir kısmı ilk ekimde bir kısmı ise buğdayın sapa kalkma döneminde verilir.

Tohumlar mibzerle ve elle serpme şeklinde yapılmaktadır. Mibzerle atılan tohumlar toprağa daha dengeli atıldığından tohum kaybı olmamaktadır. Entansif ziraat koşullarında mibzerle tohum atımı tercih edilen bir sistem olarak görülmektedir. Bu şekilde bir dekar toprağa yaklaşık 15 kg. tohum atılırken, elle tohum atımında ise yine bir dekarda 20 kg. kadar tohum sarfiyatı yapılmaktadır. Çalışma sahamızda tohumun hem mibzerle ve hem de elle atıldığı gözlenmiştir. Yine Bozcaada’da tohum ekim mesafesi mibzerle yaklaşık 15 cm aralıklarla, ekim derinliği ise yaklaşık 5 cm olarak yapılmaktadır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA116

Çalışma sahamız gibi alanlarda buğday yetiştiriciliği sulama yapılmadan yapılmaktadır. İlkbahar mevsiminde özellikle kırkikindi yağışları çalışma sahamızın buğday verimini ve kalitesini belirlemesi açısından önemlidir. Bozcaada’da hasat işlemi genellikle temmuz ayında ve biçerdöverlerle yapılmaktadır. Adada ziraat faaliyetlerinin daha canlı olabilmesi ve yapılabilmesi için Tarım İlçe Müdürlüğü dışında Tarımsal Kalkınma Kooperatifi de bulunmaktadır.

Çalışma sahamızda buğday yetiştiriciliği ekmeklik karakılçık çeşidiyle 4 işletme tarafından yapılmaktadır. Tablo 25’e göre, 2006 ve 2010 buğday dikim alanı aynı değerdedir. Bozcaada da 430 hektar alanda buğday yetiştirilmektedir.

Tablo 26’da da görüldüğü gibi, çalışma sahamızda özellikle bağcılık olmak üzere yapılan zirai üretimde çeşitli tarım araç ve gereçleri kullanılmaktadır.

Foto 36: Adada Buğday yetiştiriciliği

Tablo 25: Buğday Ekiliş (hektar), Verim (kg/ha) ve Üretim (ton) MiktarlarıYıl Alan (ha) Üretim (Ton) Verim (Kg/da)

2006 430 129 300

2010 430 129 300

117MESUT DOĞAN

Adanın sahip olduğu araç ve gereç sayısı 2009 yılında 2004 yılına göre % 17 artarak 1005 adet olmuştur. Bu artış çiftçilerin ziraate verdiği değer açısından önem taşımaktadır. Tarım işletmelerinde en önemli ve değerli makine traktördür. Ancak Bozcaada’da traktör sayısı ada tarım potansiyelinin altında kalmıştır. Çünkü üzüm bağlarında traktörün kullanılması hem çok rahat değil hem de rantabl değildir.

Çalışma sahamızda 613 kişi tarımla uğraşmaktadır. Tarım nüfusunun toplam nüfusa oranı % 26’dır. Bu rakam Çanakkale ili için ortalama 43’dür. Gökçeada (11) ve Çanakkale Merkez (15)’den sonra il genelinde tarımsal nüfus oarnının en düşük olduğu 3. merkez olarak görülmektedir.

Tablo 26: 2004 ve 2009 Yılları Tarımsal Araç ve GereçlerAlet Adı 2004 2009

Santrifüjlü 50 100

Elektropomp 27 30

Derin Kuyu Pompası 15 18

Römork 93 95

Su Tankeri 15 49

Toprak Burgusu 6 7

Traktör 175 189

Tozlayıcı 160 165

Atamizör 35 40

Kulaklı Traktör Pulluğu 50 55

Diskli Traktör Pulluğu 30 39

Toprak Frezesi 182 190

Kültüvatör 5 7

Dişli Tırmık 17 21

Toplam 860 1005

Kaynak: Çanakkale Tarım İl Müdürlüğü’nden alınan veriler kullanılarak hazırlanmıştır

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA118

3.2.4. Hayvancılık

Adada; küçükbaş hayvancılık geçmişte ekonomik bir kaynak iken, son yıllarda önemini kaybederek zarar görmeye başlamış; küçükbaş hayvan sayısı gittikçe azalmıştır. 2010 verilerine göre 450 koyun, 150 keçi olmak üzere toplam 600 küçükbaş ve 4 büyükbaş olmak üzere toplam 604 hayvan varlığı mevcuttur. İnsanların kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kümes hayvancılığı da yapılmaktadır. Küçük ve büyükbaş hayvan sayısının azalması, gittikçe artan turizm dolayısıyle fazlalaşan et ihtiyacı karşısında bir çelişki gibi görülebilir. Ancak özellikle son 10-15 sene zarfında Türkiye’de kurulan et mamülleri fabrikaları ve çok etkili pazarlama servisleri sayesinde et ihtiyacı dışarıdan kolaylıkla sağlanmaktadır.

Adada; iktisadi hayatı canlandırmak için yapılabilecek bir diğer faaliyet de sahip olduğu konumu nedeniyle balıkçılıktır. Bu avantaj iyi değerlendirilerek yapılacak faaliyet hem adanın hem de ülkenin iktisadi hayatına katkı sağlayacaktır.

Foto 37: Balıkçı tekneleri

119MESUT DOĞAN

Ada kıyıları balıklar için önemli ulaşım güzergahında yer alması ve yine kıyılarının sığınak ve barınma yönünden elverişli olması münasebetiyle  üreme bakımında  elverişli  bir  denizel  ortama sahiptir.  Balıkların  üreme merkezi  olması  nedeniyle    trolle avlanma yasağı vardır. Bu  sebeple ada ve yakın çevresinde küçük balık  tekneleri  ve  bunlarla  birlikte  amatör  balıkçıları görmekteyiz.

Bozcaada’da  balıkçılık  temel  iktisadi  kaynak  olmasa da  yine  de  arazisi  olmayan  bazı  ailelerin  geçim  kaynağı durumundadır. Zirai  faaliyetlerden elde edilen gelire destek olması  açısından  az  miktarda  da  olsa  balıkçılık  yaptığı görülmektedir.  Adada  bir  adet  Su  Ürünleri  Kalkınma Kooperatifi bulunmaktadır.

Son  yıllarda  ülkemizin  denizlerinde  balık  miktarlarının azaldığı  bilinmektedir.  Denizlerde meydana  gelen  kirlenme ve  bilinçsiz  avlanma  şekline  bağlı  olarak  gerçekleşen  bu azalma geleceğe yönelik su ürünleri sıkıntısı şimdiden ortaya koymaya başlamıştır.

Foto 38: Balıkçılık faaliyeti ve ağlar

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA120

Su  ürünleri  yetiştiriciliği  tıpkı  zirai  yetiştiricilik  gibi entansif  ve  ekstansif  şekilde  yapılmaktadır.  Ayrıca  bu şekillerin  yanında  yarıentansif  (semientansif)  yetiştiricilikte yapılmaktadır. Yoğun  ve  başarılı  balıkçılık  birim  hacimden alınan üretim miktarıdır.

Balıkçılık ve diğer su ürünlerinde ülkemiz kıyıları; Güney Ege ve Batı Akdeniz,  Orta ve Kuzey Ege Bölgesi, Karadeniz Bölgesi, olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.

Çalışma  sahamızda  profesyonel  anlamda  bir  balıkçılık yapılmamaktadır. Bozcaada’da genel olarak amatör balıkçılık yapılmaktadır.  Gerek  amatör  gerekse  profesyonel    olta avcılığı  yapan  balıkçıların  en  çok  kullandığı    uzun  oltaları adadada görmekteyiz.   Bu oltalar daha çok geceden sabaha ve gün bitiminden akşama geçiş saatlerinde kullanılmaktadır. Çalışma  sahamızdaki  tekne  sayısı  60  olup,  bunun  40’ı profesyonel olarak çalışmaktadır.

Çalışma  sahamız  etrafı  denizle  çevrili  kara  parçası üzerinde  yaşamını  sürdürdüğünden  eskiden  beri  balıkçılık ada da her zaman az çok yapılmıştır. Balık türleri bakımından oldukça  zengin ve çeşitliliğe sahip olan Bozcaada ve çevresi boğaza  bağlı  olarak  balıkların  göç  yolu  üzerindedir.  Bu göç  yıl  başından  temmuz  ayı  sonuna  kadar  olan  dönemde  Akdeniz’den Karadeniz’e, Temmuz ayı  sonundan yıl sonuna kadar olan dönemde ise Karadeniz’den Akdeniz’e doğru olmaktadır.

Balıkçılık bakımından zengin olan bu sahada yukarıda belirtilen balık çeşitleri yaşamaktadır. İnsanın beslenmesinde önemli yeri olan ve sağlık bakımından oldukça yararlı bir özelliğe sahip deniz ürünleri aynı zaman da ekosistemin bir parçası ve tamamlayıcısıdır. Bu bakımdan denizlerimizde avcılık hususunda yasalar yeniden gözden geçirilmeli, günümüz koşullarına uyumlu ve yaptırımı çok yüksek düzenlemeler yapılmalıdır. Bu arada yaşamlarını sürdürmek için bunu meslek olarak seçenlere yine devletimiz tarafından düşük faizli ve uzun süreli mali destekler yapılmalıdır.

121MESUT DOĞAN

Tablo 27: Bozcaada ve Çevresindeki Balık ÇeşitleriHamsi Barbunya Palamut

İstavrit Zargana Mercan

Çipura Kalkan İsparoz

Orkinos Sarpa Gümüş

Kefal Mezgit Karagöz

İzmarit Melanur Tekir

Levrek Akya, Uskumru

Dil Balığı Kefal Mırmır

Sardalya Kupa Lüfer

Kılıç Berlam Kolyos

Akdeniz ve Karadeniz ekosistemi arasında kalan bu saha zengin balık çeşitlerine sahibtir. Bu olumlu özelliğin değerlendirilmesi balıkçılık faaliyetlerinin gelişmesi bakımından önemlidir. Özellikle kıyı balıkçılığı bakımından önemli bir saha olarak bilinmektedir. Buna rağmen hala gerekli atılımı yapmamış veya yapamamış Bozcaada’nın harekete geçmesi veya geçirilmesi son derece gereklidir. Ayrıca “Bozcaada’nın gerek Çanakkale Boğazı’na ve gerekse sığ Saroz Körfezi’ne yakınlığı balıkçılık potansiyelini arttırmıştır. Bununla birlikte göçmen balıkların göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle zengin deniz balıkları kaynakları bulunmaktadır.” (Yaşar,2005:227). Bu özellik Bozcaada için ekonomik anlamda bir şans olmasına rağmen, bilinçsizce ve günü kurtarma düşüncesi balıkçılık faaliyetlerine büyük zarar vermiştir. Trollerle yapılan avcılık balıkçılığa büyük bir darbe vurmuştur. Zaten gelir kaynağı az olan Bozcaada, bu tür avcılıkla iktisadi kaynaklarını kaybetmeye başlamıştır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA122

3.3. TURİZM FAALİYETLERİ

Turizm faaliyetleri tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de son on yılda artış eğilimi içinde bulunmakta ve daha da canlılık kazandırmaktadır. Yoğun iş temposu ve farklı yerleri görme isteği turizm sektörüne olan yönelmeyi arttırmıştır. Özellikle girişimciler tarafından büyük yatırımların oluştuğu bir sektör olan turizm, her geçen zamanda kendini yenilemiş, mal ve hizmet kaliteleri artmış ve evrensel hizmet imkanları doğmuştur.

İktisadi faaliyetlerden biri olan turizm, hem dünyada hem de ülkemizde giderek artan bir ekonomik değer olmaktadır. “Turizm olayının meydana gelebilmesi için (a) seyahatin devamlı oturulan, çalışılan ve günlük ihtiyaçların sağlandığı yerler dışına yapılması; (b) konaklama sırasında genellikle turizm işletmelerinin ürettiği mal ve hizmetlerin talep edilmesi; ve (c) konaklamanın geçici olması gerekir” (Özgüç,1998:15) İnsanların sosyo ekonomik

Foto 39: Akvaryum koyu

123MESUT DOĞAN

durumlarının, teknolojik ve ulaşım imkanlarının gelişmesine bağlı olarak küreselleşen dünyada turizm faaliyetleri büyük hız kazanmış, uzaklık faktörü ortadan kalkmıştır. Bilindiği gibi turizm faaliyetleri; dinlenmek, eğlenmek, gezmek, iş ve ticaret yapmak, çeşitli toplantılara katılmak, bilgi ve kültür arttırmak, eş, dost, akrabayı ziyaret etmek amacıyla gidilen yerleşim merkezinde bir harcama yaparak en az 24 saat kalınmasıyla gerçekleşmektedir. Bunun yanında turizmin, iktisadi hayata olumlu ve olumsuz etkileri de vardır. “Turizmin ekonomi içindeki etkileri, döviz kazandırmak ve yeni iş olanakları yaratmak dışında; dış borçların ödenmesi, yatırımların hızlanması ve devletin vergi gelirlerini arttırması gibi olumlu fonksiyonları bulunurken, fiyatlar üzerinde enflasyonu arttırıcı etkisi, mevsimlik işsizliğe neden olması, kısmen yabancı işgücüne ihtiyaç duyması ve ithalatı arttırma eğiliminin bulunması gibi ekonomiyi olumsuz yönde etkileyebilecek fonksiyonlarının varlığını da göz ardı etmemek gerekir” (Akova,2008:6). Ekonomisi güçlü ve dengeli ülkeler turizmden yüksek miktarda katkı sağlarken, ekonomi bakımından zayıf ülkeler yukarıda belirtilen olumsuzluklardan yüksek oranda etkilenmektedir.

Önceleri, turizm faaliyetleri zorunlu olarak yakın bölgelerde gerçekleştirilirdi. Gelişen dünya imkanları bu zorunluluğu ortadan kaldırarak, ülkeler ve kıtalararası rekreasyon faaliyetleri görülmeye başlamıştır.

Foto 40: Kıyıdaki restaurantlar

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA124

Daha çok denize bağlı olarak başlayan turizm, zamanla alternatif turizm imkanlarının ortaya çıkmasıyla faaliyetlerinde çeşitlilik artmıştır. Gezmek ve görmek amacı dışında sörf, yatçılık, doğa turizmi, inanç turizmi, sağlık turizmi vb. gibi alternatif turizm faaliyetleriyle aktiviteler genişlemiştir.

Doğal faktörler ile beşeri münasebetlerin bir araya gelmesiyle rekreatif faaliyetler yapılmaktadır. Çevre, bir sahada çeşitli uygulamalara yön veren doğal etmen olarak ön plana çıkmaktadır. “Turizm ve çevre arasındaki ilişkiler; çevrenin turizmin yaratıcı elemanlarının oluşturduğu, bununla birlikte turizm çevrenin tahrip edici bir elemanı da olduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra turizm çevrenin koruyucu vasıtasını da oluşturmaktadır. Bu durum, turizm ve çevre ilişkilerinde bir çelişkinin varlığını ortaya koymakla birlikte, aynı olayın tamamlayıcı özelliğinden kaynaklanan ve turizmin iyi organize edilmesiyle, çevreyi koruyucu fonksiyonuna etkinlik kazandırmaktadır”(Olalı ve Alp,1988:365). Turizm-çevre ilişkisi her zaman öne çıkan bir özellik olarak görülmekle birlikte, bazı faaliyetlere ve iktisadi hayata da canlılık katmaktadır.

Gerek turizm-çevre ilişkileri gerekse de turizme katkı sağlayan diğer girdilerin düzenli ve sürdürülebilir olmaları başarılı bir turizm için son derece önemlidir. ”Turizmin sürdürülebilirliliği, turizme sebep olan yerel, bölgesel ve ülkesel değerlerin bilinmesi, korunması, geliştirilmesi ve çekiciliğinin her dönem sağlanması anlamına gelmektedir. Sürdürülebilir turizmin gerçekleşmesinde temel ön koşullar arasında, ideal bir yönetim ve pazarlama anlayışının hakim olmasıdır. Kaliteli hizmet destinasyonuna gelen turistlerin deneyimlerinden dolayı tatmin olmasını sağlarken tekrar ziyaret ya da önerme davranışlarını da beraberinde getirecektir”(Can.2008:10). Tüm turizm merkezlerinde ve konumuz olan Bozcaada’da tam anlamıyla disiplinli, programlı ve sürdürülebilir bir proje dahilinde çalışmaların yapılması son derece gereklidir. Oysa Bozcaada halkının turizm ve çevre bilinci üzerine Çakıcı ve Aksu’nun yaptığı anketli çalışmada “katılımcılar, kendileri için doğrudan parasal etkisi olamayan çevreci eylemleri

125MESUT DOĞAN

‘sık sık’ yerine getirme düzeyinden uzaktır”(Çakıcı-Aksu,2008:36) görüşü çıkmıştır ki, bu Bozcaada ve turizmi için yeterli ve olumlu yönlendirici bir cevap olmamıştır. Bu olumsuz veya farkında olunmadan ortaya çıkan sonucu ortadan kaldırmak ada için son derece önemli ve gerekli olacaktır. Ayrıca Özkök ve diğerlerinin yaptığı bir anket çalışmasında ise, Bozcaada’ya turizm amaçlı gelen turistlerin demografik özellikleri değerlendirildiğinde, ”Katılımcıların % 58 bayan, % 42’si ise erkektir. Katılımcıların yaşları % 55’e yakınının 40 yaşın altında olduğu ve % 60’nın evli olduğu anlaşılmıştır. Anketi yanıtlayanların % 80’den fazlasının en az ön lisans eğitimine sahip olduğu, % 60’nın İstanbul’da yaşadığı ortaya çıkmıştır”(Özkök ve diğerleri,2008:51). Bu çalışmayı hazırlarken de yaptığımız gözlem ve sohbetler neticesinde bu sonucun ada turizminde devam ettiğini, İstanbul dışında Bursa, İzmir ve Ankara’dan gelen turistleri de görmek mümkün olmuştur.

Turizm amaçlı olarak Bozcaada’ya gelen ziyaretçilerin elbette isteklerine cevap vermek ve rahat konaklamalarını sağlamak, turizm faaliyetlerinin devamlılığı bakımından gereklidir. Hiç şüphesiz diğer turizm merkezleriyle rekabet de çok önemlidir. Bu rekabet süresince doğal ortamı bozmak yerine, doğayla uyumlu, kısa süreli olmayan ve sürekliliği devam eden yatırımlar yapılmalıdır. “Bunun yanında ada halkının ve turizm işletmelerinin sürdürülebilir turizm felsefesini benimsemeleri için eğitim programlarının uygulanması sürdürülebilir turizm gelişmesi için faydalı olacaktır”(Çenet,2008:11). İnsanların bilinçlendirilmesiyle yapılacak tüm faaliyetler daha düzenli ve daha kaliteli olacaktır. “Yerel halkın turizme olan bakış açısının saptanmasıyla ilgili çalışmalar, henüz o yöredeki turizm faaliyetleri başlamadan yapılmalı ve planlamaların bu doğrultuda gerçekleştirilmesi gerekmektedir”(Kaptan,2008:19). Özellikle Bozcaada gibi kaynakları ve yüzölçümü sınırlı alanlarda uygulanacak hatalı plan ve yatırımların geri dönüşü daha ağır olacağından yapılacak tüm planlarda yerel halk bilinçlendirilmeli ve planlı uygulama aynen anlatılmalıdır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA126

Turizm, Bozcaada için kuşkusuz en önemli iki iktisadi faaliyetten biridir. Ada bağcılık ve turizm faaliyetleriyle dikkat çekerek varlığını sürdürmektedir.

Şehir gürültüsünden uzak, ziraatle iç içe ve doğal bir ortamda turizm faaliyetlerini sürdüren Bozcaada, sahip olduğu doğal ortamı bozmadan ortaya koyacağı plan program çevresinde turizm sektöründe kendine bir yer bulması uzak ihtimal değildir.

Daha çok yerli ve Yunanlı turistlerin geldiği ada, hem ulusal hem de uluslararası alanda gerektiği yere gelememiştir. Hiç kuşkusuz ki, büyük turizm merkezleriyle yarışamayacak durumda olan Bozcaada, istese de bu yarışa katılamamaktadır. Kendine özgü kuracağı otel, motel, pansiyon ve doğal imkanlarıyla ayrı bir yol çizerek turizm faaliyetlerini sürdürmesi daha iyi olacaktır.

Bozcaada, yakın rakibi Gökçeada’yla turizm faaliyetlerinde yarışını sürdürmektedir. Adanın bulunduğu coğrafi konum ve buna bağlı olarak ana karaya yakınlığı bir fırsat bilinmelidir. Ulaşım bakımından Gökçeada’ya göre ulaşabilirlik açısından avantajı çok iyi değerlendirilerek yapılacak yatırım ve tanıtım mekanları bu bölgede en üst düzeyde yapılmalıdır.

Ayazma, Sulubahçe, Habbele Plajı dışında adada turizm bakımından dikkat çeken Akvaryum koyu, Ova koyu, Tekirbahçe koyu, Çayır koyu, Tuzburnu koyu, Beylik koyu, Ayana plajı, Poyraz plajı, İğdelik plajı, Bozcaada Kalesi ve mimari yönden evler dikkat

Tablo 28: Bozcaada’da Yer Alan Plaj-Koylar ve Uzunlukları (m.)Plaj ve koylar Uzunlukları (m.) Plaj ve koylar Uzunlukları (m.)

Ayazma 740 Tuzburnu 467

Sulubahçe 770 Tekirbahçe 548

Habbale 500 Poyraz 724

Beylik 317 İğdelik 116

Ayana 405 Çayır 1.178

Akvaryum 168 Toplam 6.037

Ova 104

127MESUT DOĞAN

çekmektedir. Belirtilen bu plaj ve koylar adanın deniz turizmine hizmet etmektedir.

Denize girilebilen bu plaj ve koylar toplam 6.037 m. uzunlukta olup, 20-60 m.’ler arasında genişliklere sahiptirler. Bu plaj ve koyların toplamda sürdürülebilir turizm açısından taşıma kapasitelerinin yüksek olduğu görülebilmektedir.

Çalışma sahamızda turizme hizmet eden veya hizmet edebilecek ölçüde toplam 12 plaj ve koy dikkat çekmektedir. Bu plaj ve koyların toplam uzunluğu 6.037 m.’dir. Bunlar içinde 1178 m.’yle en uzun olanı Çayır Plajı’dır. Turizm yönünden en dikkat çeken ve kalabalık olanlar ise, Ayazma, Sulubahçe ve Habbale Plajları’dır.

Adada turizm konaklamaları daha çok pansiyonlarda yapılmaktadır. Mimari bakımından dikkat çeken eski Rum evleri de amacına uygun tadilatlarla konaklama tesislerine dönüştürülmüştür.

Coğrafi konumu, doğal güzellikleri ve yaşadığı beşeri hayat dikkate alınarak Conde Nast Traveller dergisi tarafından Bozcaada dünyanın muhteşem 4. adası ilan edilmiştir. (“Conde Nast Traveller” Amerikan dergisi olup, 23 ülkede ve 1987 yılından beri yayınlanmaktadır. Daha çok tatil, otel ve iş gezilerine temas etmektedir). Bu haber hem ülkemizin hem de adanın tanıtımına katkı sağlaması bakımından önemlidir.

Özellikle turizm konusunda dikkatsiz ve gelişigüzel yapılacak proje ve tanıtımların adaya kaldıramayacağı bir görev ve yük vereceğinden üzerinde önemle durulmalıdır.

Çalışma sahamızda yaklaşık 50 kapasiteli yat limanıyle turizme hizmet verecek bir kapasiteye sahip olan ada, yat turizmi imkanına sahip olduğu gibi boğazdan geçen yatların bir uğrak merkezi durumuna getirilmesi çok da zor olmayacaktır.

Adanın kuzeydoğusunda yer alan kale, adaya turist olarak gelenlerin ilk gördükleri tarihi bir yerdir. Fenikeliler tarafından inşa edilmiş olan kale, Venedikliler ve Cenevizliler tarafından bakım ve eklentiler yapılmış Fatih döneminde ise tamamen elden geçirilmiştir.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA128

Foto 41: Bozcaada yat limanı

Foto 42: Kale ve çevredeki yerleşim alanı

129MESUT DOĞAN

Foto 43: Bozcaada Müzesi

Foto 44: Bozcaada Müzesi

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA130

Foto 45: Turizmde önemli olan bir unsur restaurant

Foto 46: Turizmde önemli olan bir unsur bar ve cafeler

131MESUT DOĞAN

1960’lı yılların sonunda Turizm Bakanlığı tarafından kalenin bakımı yapılmıştır. Bir hendek tarafından adadan ayrılan ve iç ve dış olmak üzere iki kısımdan ibaret olan kale günümüzde tarihi değer olarak Bozcaada’ya manevi bir güç katmaktadır. Adaya gelen ziyaretçilerin uğrak yerlerinden biri olmuştur.

Adada turizm bakımından müze, Alaybey, Yalı Camileri, Ayazma, Meryem Ana Kiliseleri, Köprülü, Alaybey Hamamları, Namazgah Çeşmesi, Yeni Kale, Yel Değirmenleri, Ahmet Dede Türbesi ve mezarlıklar da dikkat çekmektedir.

Bozcaada’nın yeme-içme sektöründe de ön plana çıkması için “adanın unutulmaya yüz tutan yemekleri diğer adalarda olduğu gibi ot ve sebze ağırlıklıydı. Ada kadınları yabani otların uzmanı sayılıyordu. Onlar dere tepe dolaşıp, mantar, kuzukulağı, labada, yumurta otu, ebegümeci, horoz otu, gelincik, kuşkonmaz, şevketi bostan, ısırgan ve hindibağ toplayıp bunları lezzetli yemeklere dönüştürme ustasıydı. Sirke ve sarmısaklı börülce ve salamura yapraklara sarılan ‘çiğ dolma’ da adanın özel tatları arasında yer alıyordu. Halen pişirilen geleneksel bir yemekte, salyangozlu bulgur pilavı ve patates yemeğiydi. Patatesli kalamar yahnisi de adalıların en sevdiği yemeklerin başında geliyordu. Bozcaada’daki lokantalarda yerel yemeklere pek rastlanmasa da lezzetli yemekler yemek mümkündü”(Yaşin,2005:Hürriyet Gazetesi). Oysa adaya has yemeklerin gelen turistlere sunulması ada turizminin farklı bir boyut kazandıracaktır.

Ayrıca Bozcaada da 1996 yılında kurulan bir etnografya sergisi görülmeye değer niteliktedir.

Yakın zamana kadar turizme açılan konaklama tesislerinin yaşanan arza bağlı olarak gerek hizmetleri gerekse fiziki durumları değişim ve gelişim sürecindedir. Önceleri gelen turistlerin evlerin bir veya iki odasında kalarak başlanan turizm faaliyetleri bugün belirtildiği gibi farklı bir boyut kazanmıştır. Görülen bu fark ada turizmi için elbetteki çok önemli bir adım olmuştur.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA132

Bağcılık faaliyetlerinin ağırlık kazandığı Bozcaada’da zamanla turizm faaliyetleri devreye girmiş, adada fonksiyonel bir değişim gözlenmiştir. Bir arada yürüyen bu iki iktisadi faaliyet ada halkı için önceleri bir kaos oluşturmuşsa da, özellikle belli firmaların ada da bağcılık faaliyetlerine güç katarak devam etmesi, oluşan ikilemi kendiliğinden ortadan kaldırmıştır.

Bozcaada’da turizm tesislerinin sayısı 2000 yılından sonra artmaya başlamıştır. Görülen bu artışla beraber otel ve pansiyonlarda hizmetin kalitesi ve konforu turist çekecek seviyeye gelmiştir. 1990 yılında 19 otel ve pansiyonla birlikte daha çok evlerin bazı odaları gelen turistlerin hizmetine sunulmaktaydı.

Tablo 29’a bakıldığında, 1990 yılında otel ve pansiyonların toplam sayısı 19 iken, 1995 yılında 27, 2000 yılında 46, 2005 yılında 77 iken, 2010 yılında ise 3 adet Turizm Belgeli ve 147 Belediye Belgeli olmak üzere toplam 150 turizm tesisi bulunmaktadır. Bu 150 turizm tesisinin 37 adedi otel ve 113 adedi de pansiyon işletmesi olarak ada turizmine hizmet etmektedir. 113 adet pansiyonda 1185 yatak, 37 adet otel de ise 1015 yatak olmak üzere toplam 2200 yatak kapasitesiyle, adada turizm faaliyeti yürütülmektedir. Ayrıca özellikle yaz sezonunda bazı ada sakini de evlerinin bir veya birkaç odasını pansiyon olarak hizmete açmaktadır. Bu şekilde yaklaşık 300 kadar yatak turizme hizmet etmektedir. Talebe göre bu tesisler kış mevsiminde de hizmet verebilir durumdadır. Bu turizm tesislerinde genel olarak haziran ayının ilk yarısında % 20-30 arasında bir doluluk oranı yaşanırken, bu ayın ikinci yarısından sonra doluluk oranı ortalama % 50 civarındadır. Araştırma sahamızda turizm tesislerinde doluluğun temmuz ve ağustos aylarında genel olarak % 100’e yakın bir oranda olduğu görülmektedir.

Tablo 29: Bozcaada’da Dönemlere Göre Otel ve Pansiyon SayılarıYıllar 1990 1995 2000 2005 2010

Otel ve Pansiyon Sayısı  19 27 46 77 150

133MESUT DOĞAN

Adada Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesine bağlı Turizm Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin barınma ihtiyacını gidermek üzere yurt adı altında yapılacak tesislerin pansiyon ve otel tarzında yapılması ve bu tesislerin Meslek Yüksekokulu’nun kapalı olduğu dönemlerde özellikle yaz aylarında turizme açılarak değerlendirilmesi Yüksekokul’a katkı sağlayabilir.

Çalışma sahasında yer alan otel, motel pansiyonların amacı turist çekerek konfor ve dinlenme imkanı sunmaktır. Ancak Bozcaada’nın otel, motel ve pansiyonlarının genel anlamda henüz gerekli uluslararası standartları yansıtamamaktadır. Adada konaklama tesislerinin tüm aktivitelerinin daha kaliteli olması adaya gelen turist sayısını arttıracağından bu konuya önem verilmelidir. Kaliteyi arttırmak amacıyla dev konseptli ve çevreye uyumlu olmayan binaların yapılmamasına önem verilmelidir. Daha iyi hizmet ve konfor için adanın imajını bozmamak için idari, yerel yönetim, işletmeciler ve ada sakinlerinin aheng içinde çalışması son derece önemlidir.

Foto 47: Adada yazlık ve devamlı olarak kullanılan sitelere bir örnek

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA134

Foto 48: Adada bağ evi ve bağcılık faaliyeti

Foto 49: Bağ evlerine bir örnek (aynı zamanda yazlık konut)

135MESUT DOĞAN

Son yıllarda adada yazlık konutların, sitelerin arttığı ve bu artışın halen artmaya devam ettiği görülmektedir. Gelişen inşaat teknikleri yeni çıkan malzemeler ve uygulanan projelerle yazlık konutlar adaya uygun bir şekilde tertip edilmektedir. Ayrıca eskiden bağ evi anlamında kullanılan “dam”lar modern şartlarla desteklenerek veya tamamen yenilenerek yazlık evlere dönmüşlerdir. Oysa bu tarz damların sosyo-kültür bakımdan korunması ve bu haliyle yaşatılması ada için bir zenginlik olacaktır.

Bozcaada’da yazlık evlerin mayıs ayından itibaren kullanılmaya başlanmasına rağmen, tesislere turizm amaçlı gelen misafirler haziran ayı ve özellikle bu ayın ikinci yarısından sonra gelmeye başlarlar. Buna karşın evlerin ekim ayının ikinci yarısına kadar kullanıldığı, tesislerin ise daha çok eylül ayının ilk yarısına kadar (hava ve deniz suyu sıcaklığı ve yerli turiste bağlı olarak okulların yaz tatili sebebiyle) hizmet verdiği görülmektedir. Eylül ayından sonra turistlerin gelmesi halinde konaklama tesisleri kış mevsiminde de hizmet vermektedir. Coğrafi konum nedeniyle turizm takvimi Ege ve Akdeniz Bölgeleri’nde olduğu gibi, çok uzun bir zamana yayılmadığı, hem kapasite hem de tercih edilme kriterlerine göre bir yoğunluk yaşanmadığı görülmektedir. Böyle bir takvim içinde adada yaz başlarında başlayan hareketlilik sonbahar başlangıcıyla azalmakta, kış sezonunda ada ve sakinleri baş başa kalmaktadır. Turizm sezonu öncesi tesisler yeni sezona hazırlanırken dükkan ve mağazalar sezonda satacakları ürünlerle donatılmaktadır. Adada çarşamba günleri kurulan pazarın ada halkını, yazlıkçıları ve turistleri bir araya getirmektedir.

Adanın sahip olduğu doğal güzellikler içinde yer alan plaj ve koylar turizme hizmet etmesine rağmen tescillenmiş “mavi bayraklı bir plajının” olmaması da dikkat çeken ayrı bir özelliktir. Adada başta deniz turizmi olmak üzere doğa, inanç, tarih ve kültür turizmi varlığı dikkat çekmektedir.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA136

Foto 50: Manastır

Foto 51: Namazgah Çeşmesi

137MESUT DOĞAN

Bozcaada’nın sahip olduğu doğal güzellikleri içinde turistlerin ve yerli halkının günübirlik dinlenmek, eğlenmek ve piknik yapmak amacıyla adada yaklaşık beş hektar alan kaplayan sayfiye alanı bir başka rekreasyon alanı olarak dikkat çekmektedir.

Foto 52: Ayazma plajı

Foto 53: Ayazma plajı

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA138

Bozcaada’da son yılarda artan turizm faaliyetlerine bağlı olarak kıyı ve çevre kirliliği ön plana çıkmaya başlamıştır. Özellikle otel, pansiyon ve evsel atıkların artması, önlemlerin uzun soluklu olmaması durumunda daha da artacağı bir gerçektir. Adadaki tüm tesis ve yazlık konut sahiblerinin alınabilecek sürdürülebilir önlemlere destek vermesi göz ardı edilmemelidir.

Bozcaada kıyılarında özellikle yaz aylarında (Haziran-Eylül arası) kıyı turizmi oldukça canlıdır. Güneydeki Ayazma plajı adada denize girilebilen en önemli kumlu plajı oluşturur. Adanın doğusunda yer alan Poyraz limanı kıyısında da denize girilebilmekle birlikte, su ve plaj kalitesi Ayazma plajı kadar iyi olmadığından pek tercih edilmemektedir.

Adanın en rağbet gören Ayazma Plajı ve batısındaki Sulubahçe’deki hafif eğimli yamaçlarda üzüm bağları ve vadi içinde devam eden II. yazlık konutlar dikkat çekmektedir. Yine Ayazma Plajına günübirlik olarak gelen yazlıkçılara hizmet veren 6 adet yeme-içme ve o an dinlenme ihtiyaçlarına hizmet eden tesis bulunmaktadır. Bu tesisler hiç şüphesiz ki, verdikleri hizmet açısından hem gerekli hem de ihtiyaç sebebiyle kurulmuştur. Ancak plaj ve tesisler arasında ve yol kenarlarında park edilmiş araçlar göze hoş gelmeyen bir görüntü oluşturmaktadır. Bu oto park sorununun giderilmesi daha güzel bir görünüm için şarttır. Diğer bir plaj olan Habbele plajı turizm açısından dikkat çekmektedir. Bu plajın gerisi olan Habbele tamamen üzüm bağlarından oluşmaktadır. Sulubahçe plajı ve Akvaryum koyu da bir diğer turizm değeridir.

Sürdürülebilir turizm için turizm alanlarının belli bir taşıma kapasitesi vardır. Bu bakımdan arazi kullanımı bu konuda oldukça önemlidir. Araştırma sahamızda kullanılmayan ancak deniz turizmine hizmet verebilecek plajların olması ayrıca konaklama tesislerinin ve turizm alanlarının varlığı adanın henüz “turizmde taşıma kapasitesi” sorununun olmadığını göstermektedir. Bu bağlamda adada turizm imkânlarının biraz daha genişletilmesi mümkündür.

139MESUT DOĞAN

Adada turizm faaliyetlerine bağlı olarak otel ve pansiyon dışında ikincil konutlar da dikkat çekmektedir. Bu konutlar yaz mevsiminde yazlıkçılar tarafından kullanılmakta, eylül ayının ikinci yarısından itibaren terk edilmektedir. Adaya olan ilgi özellikle son yıllarda giderek artmaktadır. Bu sebeble adada yazlık konut sayısı da artmaya başlamıştır.

Foto 54: İkincil (Yazlık) konutlar

Foto 55: Yazlık konut inşaatları

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA140

Adada her yıl artan turist sayısı ve yazlık konutlar ilk bakışta olumlu bir gelişme olarak kaydedilse de, bu artış beraberinde bazı sorunları da getirmektedir. Artan turist sayısı adanın gerek alt yapısı gerekse fiziki yapısında değişim meydana getirdiği açıkça görülmektedir. Özellikle yazlık konutların geleceğe dair ortaya çıkaracağı kalabalıklaşma ve çarpıklık iyi analiz edilerek değerlendirilmelidir. Bu anlamda yazlık konutların belli yükseklikte ve adaya özgü belirlenmiş mimari tarzın dışına çıkmadan inşa edilmesi, adanın ekolojik dengesinin bozulmadan varlığının devam etmesine olanak sağlayacaktır. “Ekoturizm de diğer turizm türleri gibi planlı ve kontrollü olarak geliştirilmediği takdirde çevre üzerinde olumsuz etkilere yol açabilecektir. Bu nedenle ekoturizmin çevre üzerindeki olumlu etkilerini en üst düzeye çıkaracak ve muhtemel olumsuz etkilerini ise en düşük seviyeye indirecek bir gelişmenin sağlanması ekoturizmin başarısı açısından kaçınılmazdır”(Demir ve Çevirgen,2006:49). Adada ekoturizm kapsamında yürütülecek faaliyetler hem adanın doğal görünümü bozulmayacak hem de gelen turistler doğal bir turizm imkanına kavuşacaktır.

Foto 56: Adaya gelen turistler yazın meydana getirdiği canlılık

141MESUT DOĞAN

Çalışma sahamız Çanakkale ili sınırları içinde Küçükkuyu’dan sonra (20000) en fazla yazlık nüfus barındıran merkez olması bakımından önem taşımaktadır. Bu merkezlerden sonra sırasıyla Kepez Beldesi (9500), Gülpınar Beldesi (7500), Karabiga Beldesi (7300), İntepe Beldesi (4287) ve Gümüşçay Beldesi (2519) nüfus almaktadır (TÜİK, 2010).

Yazlık ve kış nüfus ortalamasına göre adanın günlük katı atık miktarı 8 ton/gün olmaktadır. Adada günlük katı atıkların bertaraf yöntemi vahşi depolama şeklinde olmaktadır.

Çöpler Canol deresi mevkiinde toplanmaktadır. Bu toplanma alanı kiraya verilmiş ve çöpler ayrıştırılmak suretiyle depolanmaktadır. Bozcaada’da toplanan tıbbi atıklar ise ayrı toplanmaktadır. Bu bakımdan katı atıkların çevreye zarar vermemesi her bakımdan önem taşıdığından adanın yazlık ve kış nüfusunun artacağı düşünülerek önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu konuda katı atıkların adada değil de, Ayvacık Katı Atık Yönetim Birliği tarafından yapılan planla Ayvacık tesislerinde işlenmesi düşünülmektedir.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA142

3.4. ULAŞIM FAALİYETLERİ

Tarihin en eski devirlerinden itibaren önemli ulaşım yolu üzerinde yer alan Bozcaada, sosyo-ekonomik anlamda dikkat çekmiş önemli uğrak merkezlerinden biri olmuştur. Bazı yerleşmeler karalar içinde önemli sanayi, ulaşım, ticari ve sosyo-kültür merkezleri olmuşlardır. Bazıları da Bozcaada gibi deniz içinde merkezler olmuştur. Deniz yolu güzergahı üzerinde yer alan Bozcaada, bu bakımdan tarih süreci boyunca varlığını sürdürmüştür. Anadolu-Yunan aleminin ve Rusya-Avrupa-Afrika ve bunlara bağlı olarak da Amerika ve Asya’ya açılan bir yolun üzerinde olması münasebetiyle deniz taşımacılığının önemli yol güzergahındadır.

Yerleşmeler arasında uğrak merkezi olan ve konaklama imkanı sunan merkezler her zaman dikkat çekmiştir. Bazı yerleşmeler askeri, stratejik, ulaşım, ticaret, turizm ve sanayi gibi hizmetler için çok değerli ve önemlidir. Ulaşım ağının güçlü olduğu sahalar ticari anlamda da ön plana çıkarlar. Böyle ulaşım ağına sahip olan yerleşmeler, aynı zamanda bir uğrak merkezi olarak ticari ürünlerin toplandığı depolandığı yer olarak da bilinmektedirler. Bozcaada, bulunduğu coğrafi konum sebebiyle geçmişten günümüze kadar önemli bir ada olarak varlığını sürdürmüştür.

Foto 57: Geyikli-Bozcaada arası çalışan feribot

143MESUT DOĞAN

Çalışma sahamız önemli bir yol güzergahı üzerinde yer alması sebebiyle her zaman bir uğrak, bir sığınma, bir intikal toplama merkezi olmuştur. Tarihin ilk zamanlarından itibaren sürekli istilalara uğrayarak el değiştiren ada, özellikle Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde bu büyük devletlerin kalelerinden biri olmuştur. Bazen siyasi, bazen askeri, bazen de ulaşım ve ticaretin kontrol edildiği bir yerleşme olarak göze çarpmıştır.

Anadolu’nun kuzey kesimlerinde ve Rusya’ya gelen ve giden malların taşınmasında bir yol güzergahı olan ada, Çanakkale ve İstanbul boğazları kale vazifesi gördüğünden ulaşım yolunun önemli bir merkezleridir. Karadeniz’in, Avrupa’nın ve Ortadoğu’nun önemli limanları arasında yer alan bu ada her açıdan güçlü bir kale vazifesi görüyordu.

Şekil 14: Bozcaada’ya Ulaşım HaritasıKaynak: Bozcaada Belediyesi

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA144

Güneydoğu Avrupa’dan buğday ve benzeri gıdaların İstanbul üzerinden Anadolu’dan kuzey kesimlerine taşınmaktaydı. Olumsuz hava koşullarıyla ilkel deniz taşıtlarının İstanbul’a ve diğer limanlara gidemediği zamanlarda özellikle Osmanlı zamanında gemiler Bozcaada’ya yanaşır, buğdaylar buraya depolanır, hava koşullarının iyi olduğu zamanlarda depolanan buğdaylar öncelikle İstanbul’a ve daha sonları diğer limanlara taşınırlardı. Osmanlı’nın ve diğer devletlerin ( Roma, Bizans, Venedikliler ve Cenevizliler ) her zaman ellerinde bulundurmak istedikleri adaların başında gelen Bozcaada bu bakımdan dikkat çekmiştir.

Ege Denizi’nin kuzeydoğusunda ada olarak varlığını sürdüren Bozcaada’ya ulaşım Çanakkale’ye kadar kara ve havayoluyla sağlanırken, Çanakkale’den Geyikli’ye karayoluyla devam edilir, (Çanakkale-Geyikli arası 60 km’dir) buradan ise deniz araçlarıyla adaya ulaşılır. Çanakkale ve Geyikli’ye gelerek Bozcaada’ya ulaşmak için İstanbul’dan gelen yol Tekirdağ, Malkara, Keşan, Saroz Körfezi geçilerek ya Gelibolu ya Eceabat ya da Kilitbahir üzerinden Çanakkale ili’nin (Çanakkale, Lapseki ve Çardak) Anadolu kıyılarına geçilir ve buradan Geyikli ve sonrasında adaya ulaşılmış olur (İstanbul-Bozcaada arası yaklaşık 390 km). İstanbul’dan adaya gelmek için bir başka alternatif yol ise, Yenikapı-Bandırma arası geçildikten sonra Bandırma’dan karayoluyla Biga, Çan, Bayramiç, Ezine ve Geyikli üzerinden deniz yoluyla Bozcaada’ya geçilir. Ayrıca Yenikapı-Bandırma ulaşımında Bandırma’dan sonra Biga, Lapseki, Çanakkale, Ezine ve Geyikli üzerinden de adaya ulaşılır. Bozcaada’ya Ankara ve Bursa’dan gelmek için kullanılacak karayolu (Ankara-Bozcaada yaklaşık 700 km., Bursa-Bozcaada arası yaklaşık 300 km) ise Bursa üzerinden Bandırma, Biga, Çan, Bayramiç, Ezine’ye kadar karayoluyla ulaşıldıktan sonra Geyikli üzerinden deniz yoluyla adaya ulaşılır. Ayrıca Yenikapı-Bandırma ulaşımında Bandırma’dan sonra Biga, Lapseki, Çanakkale, Ezine ve Geyikli üzerinden de adaya ulaşılır. Güneyden ve İzmir üzerinden ulaşım ise İzmir (İzmir-Bozcaada arası yaklaşık 275 km.) baz alınarak kıyıdan Foça, Dikili, Ayvalık, Edremit, Küçükkuyu ve Kaz

145MESUT DOĞAN

Dağları aşılarak Ezine ve Geyikli üzerinden adaya geçiş sağlanır. Ülkemizde son yıllarda gelişen havayolu ulaşımına bağlı olarak havayoluyla Çanakkale’ye gelinerek adaya ulaşmak da mümkündür. Bu ulaşım güzergahı dışında özellikle yaz mevsiminde haftanın belli günlerinde Yenikapı-Bozcaada deniz otobüsü veya feribot seferlerinin düzenlenmesi İstanbul’dan adaya daha rahat bir ulaşım sağlanabilir.

Tablo 30’ a bakıldığında, 2005 yılından 2010 yılına kadar olan dönemde Bozcaada’ya geçen yolcu sayısında dikkat çeken bir artma görülmektedir. Ancak görülen bu artışın en belirgin olduğu aylar mayıs, haziran, temmuz, ağustos ve eylüldür. 2009 ve özellikle 2010 yılına ait aylarda görülen artış çok belirgindir. Son yıllarda adanın turizm faaliyetlerinde öne çıkmasına bağlı olarak 2010 yılı ve bu yıla yakın olan yıl ve yıllarda ada için yolculara kesilen bilet sayısının çok arttığını görmek mümkündür.

Tablo 30: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara Kesilen Bilet Sayısı (2005-2010)

Aylar 2005 2006 2007 2008 2009 2010

Ocak 2.958 2.216 3.233 3.099 3.388 2.828

Şubat 1.703 1.948 2.676 2.674 3.022 3.417

Mart 3.379 2.633 3.347 4.063 4.199 5.291

Nisan 4.950 4.345 7.236 6.075 7.220 10.410

Mayıs 8.302 8.224 8.303 13.182 13.332 12.954

Haziran 8.835 11.076 14.745 14.599 14.637 16.463

Temmuz 21.839 23.533 29.656 36.910 21.329 37.501

Ağustos 22.679 29.528 45.058 50.836 22.969 33.647

Eylül 13.063 12.955 16.056 11.817 12.393 21.492

Ekim 2.984 6.616 11.663 12.635 4.326 7.670

Kasım 3.126 3.170 3.220 3.830 3.434 8.330

Aralık 2.146 3.418 3.905 4.980 2.577 3.407

Toplam 95.964 109.662 149.098 164.694 112.826 163.412

Kaynak: Bozcaada Kaymakamlığı ve Gestaş

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA146

Grafik 15: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara Kesilen Bilet Sayısı (2005)

Foto 58: Geyikli-Bozcaada arası çalışan feribot

147MESUT DOĞAN

Grafik 16: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara Kesilen Bilet Sayısı (2006)

Grafik 17: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara Kesilen Bilet Sayısı (2007)

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA148

Grafik 19: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara Kesilen Bilet Sayısı (2009)

Grafik 18: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara Kesilen Bilet Sayısı (2008)

149MESUT DOĞAN

Yine Tablo 30’a göre, 2006 yılının ocak, şubat, mart, nisan ve mayıs aylarındaki yolcu sayılarında 2005 ve 2007 yıllarının aynı dönemlerine göre bir düşme yaşandığı görülmektedir. Bir başka dikkat çeken dönem ise 2009 yılının ekim, kasım ve aralık ayında yaşanmıştır. Bu aylarda adaya gelen yolcu sayısı bir önceki ve bir sonraki yılların aynı dönemlerine göre de bir düşüş yaşanmış ve buna bağlı olarak da adaya o yıl gelen yolcu sayısında da bir azalma olmuştur. Bilindiği gibi bu dönemlerde dünyada yaşanan küresel kriz ülkemizi de etkilemiş ve buna bağlı olarak ülke vatandaşlarımız da istemeden de olsa bazı ihtiyaçlarını kısma ve azaltma yoluna gitmiş, Bozcaada’da bu ekonomik krizden etkilenmiştir.

Bozcaada’ya yolculara kesilen bilet sayısı 2005-2010 yılarında sürekli bir artış gözlenmektedir. 2005 yılında yolculara kesilen bilet sayısı 95964 iken, 2010 yılında 163412 bilete yükselmiştir. 6 yıl içinde yaşanan bu % 70.3’lük artış adanın turizm faaliyetlerine de yansımıştır. Yaşanan bu yüksek artışın yaz aylarında olması hem adaya gelen turist sayısının yükseldiğini hem de yazlık konutların artışından kaynaklanmaktadır. Özellikle şubat, mart ve nisan aylarında görülen artışın yazlık konut sayısının arttığını gösteren bir başka kanıttır.

Grafik 20: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Yolculara Kesilen Bilet Sayısı (2010)

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA150

Geyikli’den Bozcaada’ya ulaşım Gestaş şirketi tarafından sağlanmaktadır. Geyikli’den Bozcaada’ya hem yolculara hem de araçlara kesilen bilet gidiş ve gelişi kapsamakta ve Bozcaada’dan Geyikli’ye geçişte bilet kesilmemektedir.

Grafik 15-20’ler incelendiğinde çalışma sahamızda Geyikli’den Bozcaada’ya yolcu geçişlerin de 2005 yılından 2010 yılına kadar olan tüm yıllarda genel görünüm bazı ay ve yıl hariç ocak ayından itibaren yolcu sayısında başlayan yükselme ağustos ayına kadar devam etmekte ve bu ayda en yüksek sayıya ulaşmaktadır. Eylül ayında düşmeye başlayan yolcu sayısı ocak ayına kadar devam etmektedir.

Tablo 31: Bozcaada-Geyikli İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2005-2010

Aylar 2005 2006 2007 2008 2009 2010

Ocak 1.289 1.177 1.249 1.261 1.415 2.166

Şubat 929 1.116 1.171 1.067 1.291 2.547

Mart 1.541 1.398 1.476 1.558 1.680 4.246

Nisan 2.181 2.259 2.399 2.373 2.964 6.696

Mayıs 3.299 3.673 2.605 3.979 4.306 8.136

Haziran 3.911 4.894 4.471 4.575 6.024 12.046

Temmuz 8.291 8.175 8.555 10.702 11.735 25.852

Ağustos 9.836 10.289 12.049 13.647 12.649 23.598

Eylül 4.231 4.506 5.009 4.586 6.051 13.870

Ekim 1.699 2.452 3.590 3.900 2.658 5.558

Kasım 1.979 1.487 1.408 1.825 2.389 6.729

Aralık 1.228 1.530 1.450 2.115 1.672 3.491

Toplam 40.414 42.956 45.432 51.588 54.834 114.935

Kaynak: Bozcaada Kaymakamlığı ve Gestaş

151MESUT DOĞAN

Grafik 21: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2005)

Grafik 22: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2006)

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA152

Grafik 23: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2007)

Grafik 24: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2008)

153MESUT DOĞAN

Grafik 25: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2009)

Grafik 26: Geyikli-Bozcaada İskeleleri Hatlarında Araçlara Kesilen Bilet Sayısı (2010)

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA154

2005 ve 2010 yılları arası kapsayan 6 yıllık dönemde Bozcaada’ya geçişlerde en az yolcu ocak, şubat, kasım ve aralık aylarında görülmektedir. Bu aylarda adada turizm faaliyetleri neredeyse hiç yapılmamaktadır. Bu geçişlerde görülen yolcuların çok büyük çoğunluğu Bozcaada sakinlerinin olduğu bilinmektedir. Daha çok günlük hareketlerden meydana gelen bu geçişler çalışanların, sağlık sebebiyle Ezine, Bayramiç ve Çanakkale şehrine gidenlerle, adanın esnaflarının ticaret maksadıyla yaptığı yolculuklardan oluşmaktadır. Bir başka etki de yukarıda belirtilen aylarda yazlık konut sahiblerinin özellikle tatil günlerinde bir veya iki günlüğüne adaya gelmeleridir. Mart özellikle nisan ve mayıs aylarında yazlık konut sahibleri yaz dönemini adada geçirmek için gelmeye başlamaktadırlar. Yine yukarıda belirtilen şekillerde yaz aylarında tamamen turizme bağlı bir artışı görmek mümkündür.

Bozcaada, ada olmasına rağmen kıyıya olan mesafesi nedeniyle karayla bağlantısı çok kopmamıştır. Bu özelliği Gökçeada için söylemek ve değerlendirmek mümkün değildir. Geyikli’den Adaya geçiş yaklaşık 30 dakikadır. Bu geçiş süresinin kısalığını adaya olan ilgiyi daha avantajlı hale getirmek kullanmak yararlı olacaktır. İstanbul gibi bir metropol merkezde yaşayanları Bozcaada’ya çekmek çok zor olmayacaktır. Çünkü İstanbul-Çanakkale arasının 390 km. olması ve yol durumunun sunduğu olumlu imkanlar göz önüne alınarak avantaj olarak değerlendirilmelidir.

Çalışma sahamıza gelen yolcu sayısına bağlı olarak araç sayısı da dikkat çekmektedir. Turizm faaliyetlerinin canlı olduğu yaz döneminde araç sayısı da artmaktadır. Bozcaada’ya araçlara kesilen bilet sayısında 2005-2010 yıllarında (bazı dönemler hariç) sürekli bir artış gözlenmektedir. 2005 yılında araçlara kesilen bilet sayısı 40414 iken, 2010 yılında 114935 bilete yükselmiştir. 6 yıl içinde yaşanan bu % 184.4’lük artış adanın turizm faaliyetlerine de yansımıştır. Aynı dönemde yolculara kesilen bilet sayısı % 70.3 artmışken araçlara kesilen bilet sayısının % 184.4 artması dikkat çekmektedir. Bu artış iki şekilde ele alınabilir. Birincisi adaya gelen araçlar içindeki insan sayısının az olması, ikincisi ise adaya gelen turistlerin daha çok kendi arabalarıyla gelmesidir.

155MESUT DOĞAN

2005 yılında ocak ayında adaya gelen araç sayısı 1289 iken 2010 yılının ocak ayında 2166 olmuştur. Yine 2005 yılının nisan ayında 2181 olan araç sayısı 2010 yılının aynı ayında 6696 araca yükselmiştir. Turizm faaliyetlerinin yüksek olduğu temmuz ayında adaya gelen araç sayısı 2005 yılında 8291 iken 2010 yılında % 212 artarak 25852’ye yükselmiştir. Bu dönemde yolculara kesilen bilet sayısı ise % 71.7 artmıştır. Adaya araçla gelenlerin sayısının artması bu farkın oluşmasına da neden olmuştur. 2009 yılı ekim, kasım ve aralık aylarında yolculara kesilen bilet sayısındaki düşüş, aynı yılın ekim ve aralık aylarında araçlara kesilen bilet sayısında da görülmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi, bu düşüşe neden olan faktör ise dünyada yaşanan küresel kriz ve ülkemize olan yansımasıdır.

Grafik 21-26’lar incelendiğinde, çalışma sahamızda Geyikli’den Bozcaada’ya arabayla geçişlerde 2005-2010 arasında yüksek bir artışın olduğu görülmektedir. Her yaz döneminde diğer bir deyişle turizm faaliyetlerinin en fazla olduğu dönemde adaya gelen araç sayısının fazlalığı yukarıdaki şekillerde açıkça görülmektedir. Yaz mevsiminin öncesi ve sonrasında adaya araçla gelenlerin çoğu yazlık konut sahibleridir. Bu zamanlarda adaya gelen yazlık konut sahibleri de turizm için gelen turistlerle birlikte farklı nedenlerle geliş ve gidiş yapmaları kesilen araç bilet sayısının da artmasına sebep olmaktadırlar. İlkbahar ortalarında gelen bu yazlık konut sahibleri turizm faaliyetlerinin başlamadığı ve bittiği sonbahar mevsiminin ilk iki ayında da geliş ve gidiş yaptıklarından adaya kesilen araç bilet sayısındaki artışa katkı sağlamaktadırlar.

Özellikle kış mevsiminde adaya kesilen araç bilet sayısı tamamen azalmakta, sadece ada sakinleriyle az sayıda da olsa yazlık konut sahiblerinin bir kısmı adaya araçla geçmektedirler.

Çalışma sahamıza Çanakkale’den Bozcaada’ya yaklaşık 55 dakika süren deniz otobüsüyle de ulaşmak mümkündür. Ancak deniz otobüsü Çanakkale’den Bozcaada’ya kışın haftada karşılıklı 2 kez yapılırken, yazın ise gün aşırı olarak karşılıklı seferler yapılmaktadır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA156

Geyikli-Bozcaada arasında arabalı feribot kışın karşılıklı olarak 3 kez yapılırken, yazın haftanın ilk 4 gününde karşılıklı olarak 7 kez cuma, cumartesi ve pazar günlerinde ise 8 kez arabalı feribot seferleri yapılmaktadır.

Bozcaada’ya otobüslerle de ulaşmak mümkündür. Ancak otobüsler kışın Ezine’ye kadar gelmekte ve buradan yolcular Geyikli üzerinden adaya geçmektedir. Yazın ise otobüsler Geyikli’ye kadar gelmektedirler. Bozcaada’ya 1996 yılından itibaren düzenli olarak yapılan arabalı vapurların hem ada sakinlerinin hem de hem turizm amaçlı gelen turistlerin daha kolay ve daha düzenli ulaşım imkanlarına kavuşmasına neden olmuştur.

157MESUT DOĞAN

3.5. TİCARET FAALİYETLERİÇanakkale Boğazı’nın dünyada önemli kavşak noktalarından biri

olması nedeniyle deniz ulaşım trafiği oldukça yoğundur.

Yakın çevresiyle sınırlı tarım ve turizm faaliyetlerinin sürdürüldüğü adada ticari faaliyetler kısıtlı olarak yapılmaktadır. Geçmişte ticari faaliyetlerde koşullar sebebiyle öne çıksa da bugün gelişmiş teknolojilerle donatılmış ulaşım araçlarına bağlı olarak transit taşımalık yapılmaktadır. Bu nedenle ada, ticaret ilişkilerinde bir uğrak noktası olmaktan çıkmış, sadece kendi içinde bir kısır döngüde hayatını devam ettirmektedir. Ana karadan ayrı müstakil bir hayat sürmesine bağlı olarak adada bağcılık ve turizm faaliyetlerine bağlı olarak meydana gelen ticaretle birlikte kendi içinde yetebilecek perakende ürünleri getirilerek bir ticaret faaliyeti yaşanmaktadır.

Bozcaada’da iktisadi faaliyet içinde dikkat çeken sektörler tarım ve turizmdir. Faal nüfus içinde çalışanların % 30’u tarım ve % 70’i de turizm alanında istihdam edilmektedir. Ticari ve sanayi faaliyetlerinde tarıma dayalı üzüm ve şarap dikkat çekmektedir. Çalışma sahamızda şarapçılığın ve ticaretin gelişimini etkileyen en önemli etmen hiç kuşkusuz ki bağlardır. Adada uzun zamandır yapılan bağcılık ve buna bağlı olarak üretilen şaraplar hem iç ve hem de dış pazarda kalitesi ve çeşidiyle kendine yer bulması pazar sorununu ortadan kaldırmış, aranan ve tavsiye edilen bir şarapçılığa kavuşmuştur. Araştırma sahamızda bu sektörde çalışabilecek elemanlar sağlandıktan sonra arta kalan işgücü eksikliği daha çok mevsimsel olarak ana karada adaya yakın ilçelerden karşılanmaktadır. Bozcaada’nın ticari hayatında öne çıkan bir sektörde turizmdir. Turizm sektöründe çalışan iş gücü faal nüfus içinde farklı yaş, eğitim ve kültürde olmaktadır. Sektörün hizmetleri bu kriterler dikkate alınarak yapılmaktadır. Adanın ticari hayatında öne çıkan turizm, son yıllara kadar daha çok kalifiye eleman olmadan yürütülmekteydi. Bu eksikliğin hissedilmesi ve daha sonrasında da Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’ne bağlı Turizm Meslek Yüksek okulunun açılması hem ada için hem de ülkemiz için kalifiye eleman yetişmeye başlamıştır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA158

Tablo 32: Bozcaada’da Dönemlere Göre Ticarethane SayılarıYıllar 1990 1995 2000 2005 2010

Otel ve Pansiyon Sayısı  19 27 46 77 150

Ticarethane Sayısı 96 123 188 237 105

Toplam 115 150 234 314 255

Bozcaada’da ticari hayatta dikkat çeken bir faaliyette adada hizmet veren küçük ölçekli imalathaneler, tamirhaneler, mağazalar, dükkanlar, cafeler ve çay bahçeleridir. Belirtilen bu ticarethaneler yazın canlı bir görüntü içinde çalışsa da kışın bazılarının çok az aktif olduğu bazılarının da tamamen kapandığı görülmektedir.

Adada 1990 yılında toplam kayıtlı 115 adet, 1995 yılında 150, 2000 yılında 234, 2005 yılında 314 ve 2010 yılında ise 255 ticarethane faaliyet göstermiştir. 2005 yılında toplam ticarethane sayısının arttığı, ancak 2010 yılına kadar geçen sürede azaldığı da Tablo 32’de görülmektedir. 2008 sonrası dünyada yaşanan küresel kriz ülkemizde de hissedilmiş ve buna bağlı olarak Bozcaada da nasibini almıştır.

Foto 59: Şarap fıçıları

159MESUT DOĞAN

Foto 60: Bağ Buzumu FestivaliKaynak: Bozcaada Belediyesi Web Sitesi

Foto 61: Bağ Buzumu FestivaliKaynak: Bozcaada Belediyesi Web Sitesi

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA160

Çalışma sahamızda ticari faaliyet anlamında şarap fabrikalarının çalıştırdığı kişi sayısı çok olmamakla beraber yaz aylarında bağlarda istihdam ettiği kişi sayıları oldukça fazladır. Bozcaada Belediyesi verilerine göre adada 113 adet pansiyon, 37 adet otel ve 105 adet dükkan ve mağaza (manav, market, eczane, büfe, balıkçı, kuaför, şarap satış yerleri, hediyelik eşya satan mağazalar, nalbur, inşaat malzemeleri satan iş yerleri, odun- kömür satış noktaları, bürolar, fırınlar, pastaneler, marangozhaneler ve şarap fabrikaları) olmak üzere toplam 255 adet ruhsatlı ticarethane bulunmaktadır. Ayrıca yaz mevsiminde özellikle hediyelik eşya satan standların açılması da geçici de olsa ticari hayata canlılık ve katkı sağlamaktadır.

Adada ticari faaliyet olarak çarşamba günleri kurulan pazar hem ilçede canlılık meydana getirmekte hem de ticari anlamda halkın ve turistlerin ihtiyaçları karşılamaktadır.

Şarap üretimine bağlı olarak kuruluş yıllarına göre Yunatçılar (Çamlıbağ) (1925), Ataol (1927), Talay (1948), Corvus (2002), Gülerada (2008) markalı şarap tesisleri faaliyet göstermektedir. Adada bulunan Tekel fabrikasını Corvus şarapçılık satın almıştır. Ayrıca Maçka Şarapçılık da tesis kurma ve üretime geçme işlemlerini sürdürmektedir.

Foto 62: Bozcaada merkezinden bir görünüm

161MESUT DOĞAN

Son zamanlarda ÖTV ve KDV rakamlarının yükselmesine bağlı olarak, şarap tüketiminde meydana gelen azalma da bağ ve bağcılığa zarar vermektedir. Oysa bağcılığa verilecek önemle ülkemiz şarapları uluslararası piyasa da değer kazanabilir ve önemli bir ihracat ürünü olabilir. Adada bağcılığı teşvik etmek ve Bozcaada’yı tanıtmak amacıyla 1995 yılından itibaren her yılın eylül ayının ilk haftası (cuma-cumartesi) Bağ Bozumu Festivali düzenlenmektedir. Deprem ve çeşitli sebeblerle farklı zamanlarda 3 yıl düzenlenmeyen festivalin 2011 senesinde 14. sü düzenlenecektir.

Adada köy yerleşmesi bulunmadığından ve buna bağlı olarak veri olmadığından Köy Envanter çalışmalarında adayla ilgili veriler bulunmamaktadır. Çanakkale il genelinde okuma-yazma oranı % 90, Çanakkale Merkez de % 95 iken, Bozcaada % 96 okuma-yazma oranıyla ilin en yüksek oranını oluşturmaktadır (TÜİK,2000). Bozcaada’da eğitim ve öğretim hayatı fazla nüfus olmadığı için bir ilköğretim ve bir lisede devam etmektedir. Ayrıca Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi’ne bağlı Turizm-Ticaret Meslek Yüksekokulu adanın hem eğitim-kültür hayatına hem de iktisadi hayatına katkı sağlamaktadır. Bu eğitim kurumları 22 öğretmen, 3 kadrolu ve 3 ücretli öğretim elemanıyla 180 ilköğretim, 32 lise ve 220 Meslek Yüksekokul öğrencisiyle hizmet vermektedir.

Foto 63: Şehirden bir başka görünüm

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA162

3.6. RÜZGAR ENERJİSİ - ELEKTRİK ÜRETİMİ

Enerji ve enerji kullanımı, geçmişten günümüze kadar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir hızla artarak devam etmektedir. İktisadi ve siyasi süreçte meydana gelen hızlı değişim ve gelişmelere paralel olarak, enerji ihtiyacı giderek artmaktadır. “Evrendeki enerji, zamanın başlangıcından beri mevcut ve sabittir. Kullanılan enerjinin her bir dönüşümünde başlangıçta var olan enerji bir daha geri kazanılmamak üzere tüketilmiş olur”(Akova,2008:1). İnsanoğlunun yaşamında büyük yararlar sağlayan enerji, kullanım kolaylığıyla da bir rahatlık sunmaktadır. Ancak bu rahatlık ve dikkatsiz kullanım beraberinde çevre sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Kullanılan enerjinin giderek artması hayatımızın en önemli kaynaklarından olan toprak, su ve havayı kirletmektedir. Kirlenen toprakta verim düştüğü gibi, yetiştirilen ürünlerin sağlığı bozan bir ortamda yetişmesi de ayrı bir problemdir. Toprakla birlikte hem kullanma suyu hem içme suları hem de solunan havanın kirlenmesi hastalıklı bir nesilin yetişmesine neden olmaktadır.

Yenilenebilir, farklı bir deyişle, temiz enerji kaynaklarından biri olan rüzgar gücü, tükenmez bir enerji olmasının yanı sıra çevreye verdiği zarar da yok denilecek kadar azdır. Doğada kendiliğinden var olan rüzgâr ve buna bağlı olarak bu enerji kaynağı rüzgârın hızı, sıklığı ve yönü ele alınarak değerlendirilir. “Rüzgar enerjisinin hammaddesi tamamen atmosferdeki hava hareketleri olduğundan hava veya çevre kirlenmesi şeklinde bir kirletici etkisi bulunmamaktadır”(Şen, 2002:76). İnsanoğlunun kullandığı yel değirmenleri bu enerjinin uzun zamandan beri değerlendirildiği bilinmektedir.

Uzun zamandır kullanılan fosil yakıtların zamanla tükeneceği bilinmektedir. Fosil yakıt olarak bilinen kömürün yaklaşık 250, doğalgazın 60 ve petrolün 40 yıl sonra tükeneceği uzmanlarca tahmin edilmektedir. Fosil yakıtlar için belirtilen bu rakamlar dünya için kısa bir zamandır. Bu bakımdan enerjiye olan ihtiyacın devam edeceği bilinciyle alternatif enerji kaynakları arayışına

163MESUT DOĞAN

gidilmiştir. “Gücünü doğadan alan temiz ve yenilenebilir nitelikteki alternatif enerji kaynakları, belli sınırlar içinde kendilerini yenileyebildiklerinden tükenmeleri mümkün değildir” (Akova, 2008:18). Bu bakımdan enerji ihtiyacının karşılanabilmesi için yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması dünyamız için son derece gereklidir.

Foto 64: Bozcaada’da enerji üreten rüzgar türbinleri

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA164

Rüzgar enerjisi, çevrime uğramamış güneş enerjisidir. Güneş enerjisinin karaları, denizleri ve atmosferi aynı oranda ısıtmaması nedeniyle oluşan sıcaklık ve basınç farkları nedeniyle rüzgarlar oluşmaktadır. Bilindiği gibi rüzgar, yüksek basınç alanlarından alçak basınç alanlarına doğru yer değiştiren havanın, dünya yüzeyine göreceli olarak yaptığı harekettir. Rüzgar atmosferde bol ve serbest olarak bulunan güvenilir ve sürekli bir kaynaktır. Doğası gereği kinetik enerji taşımaktadır. Havanın özgül kütlesi az olduğundan, rüzgardan sağlanacak enerjinin miktarı rüzgar hızına bağlıdır. Bozcaada bulunduğu coğrafi konum nedeniyle rüzgar enerjisi bakımından oldukça yüksek potansiyele sahiptir.

Tablo 33’deki Bozcaada’nın son 10 yıllık değerleri dikkate alındığında yıllık ortalama rüzgar hızının 6,1 m/sn olduğu görülmektedir. Bu tabloda Bozcaada’nın çok yüksek doğal rüzgar gücüne sahip olduğunun yanında gerek Çanakkale ve gerekse de Gökçeada’nın da rüzgar potansiyelinin varlığının görmek mümkündür.

Tablo 33: Bozcaada, Gökçeada ve Çanakkale’nin 2000-2010 Yılları Arasında Ölçülen Rüzgar Hızları

Aylar Bozcaada Gökçeada Çanakkale

Ocak 6.0 3.3 3.7

Şubat 6.5 3.8 4.2

Mart 6.4 3.7 4.1

Nisan 5.8 3.1 3.5

Mayıs 5.8 3.1 3.5

Haziran 5.5 2.8 3.2

Temmuz 6.1 3.4 3.8

Ağustos 6.2 3.5 3.9

Eylül 5.7 3.0 3.4

Ekim 5.9 3.2 3.6

Kasım 6.1 3.4 3.8

Aralık 6.7 4.0 4.4

Ortalama 6.1 3.4 3.8

165MESUT DOĞAN

Çalışma sahamızda 25 Temmuz 2000 tarihinde Bozcaada Rüzgar Enerji Santrali adıyla hizmete girmiş olan tesis, 17 adet rüzgar türbini ve buna bağlı olarak 10,2 MW’lik bir güç kapasitesiyle faaliyettedir. 2000-2008 yılları arasında en az 30.495.210 en fazla 39.029.690 KWh elektrik üretilmiştir. Yine bu yıllarda en az % 34.1 en fazla % 43.6 kapasiteyle çalışmıştır (Tablo 34). Bu tür santrallerde dünya ortalamasının % 30 olması, Bozcaada rüzgar enerji santralinin kapasitesinin dünya ortalamasının üstünde olduğu görülmektedir.

Adanın batı burnunda elektrik üretimi amacıyla kurulmuş bu rüzgar türbinleri alternatif enerjinin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Yapılan arazi çalışmalarında santral çevresinin tel örgü ile kapatıldığı görülmüştür. Elektrik üretmek amacıyla kurulan bu tesis, rüzgar güllerine zarar verildiği için işletmecisi tarafından kapatılmıştır. Ancak turizm amaçlı adaya gelen ziyaretçilerin gün batımını izlemesi için izin verildiği de bilinmektedir. Bu tesisin elektrik üretim kapasitesi adanın elektrik ihtiyacını yaz ve kış sezonu farklı olmak üzere yaklaşık 25-30 kat fazla karşılayabilir değerde olmasına rağmen üretilen bu elektrik adada değil karşı kıyıda kullanılmaktadır.

Enerji kullanımı ve çevre ilişkisi gittikçe önem ve değer kazanmaktadır. “Enerjinin yerinde, verimli ve dikkatli olarak kullanılması çevreye vereceği zararı azaltacaktır. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak enerji kullanımının vereceği zarar daha da hafifleyecektir. Sanayi tesislerinde kullanılan enerjilerin kalite

Tablo 34: Bozcaada Rüzgar Enerji Santralinin Elektrik ÜretimiRüzgar Yıl Boyunca Toplam Üretilen Kapasite Faktörü

Santralının Üretim Enerji Miktarı (KWh) Kurulu Güç ( % )

Adı Yılları En Az En Fazla (MW) En Düşük En Yüksek

BORES* 2000-2008 30.495.210 39.029.690 10,2 34,1 43,6

*BORES: Bozcaada Rüzgar Enerji SantraliKaynak: Şenkal, A., Çetin, N.S., Edaş, G., 2009, Türkiye’de Kurulu Olan Büyük Güçlü Rüzgar

Santrallerinin Kapasite Faktörlerine Genel Bir Bakış.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA166

ve kalorileri farklılık gösterdiğinden yanmaya bağlı olarak çıkan gaz ve tozlar çevreye zarar vermekle birlikte, gerek sanayi gerekse de santrallerde baca ve filtreleme sistemi farklı olduğundan bir bütünlük arz etmemektedir. Kara, deniz ve havayla birlikte oluşacak kirlenme, nükleer radyasyonla beraber dünyada küresel anlamda bozulmalara neden olacaktır”(Doğan,2011:47). Bu nedenle alternatif enerji kaynaklarının hem ülkemizde hem de dünyada yaygınlaşarak ortaya çıkarılarak kullanılması her açıdan gereklidir.

Bilindiği gibi, ülkemizin bulunduğu coğrafi konuma bağlı olarak yenilenebilir enerji kaynağı olan güneşten de faydalanma imkanları vardır. Bu bakımdan rüzgar enerjisi dışında güneşlenme süresi dikkate alındığında Bozcaada’da güneş enerjisinden de faydalanılmaktadır. Bunu Bozcaada’daki otel, pansiyon, yazlık konutlar ve daimi meskenlerde kullanılan güneş kolektörleri göstermektedir.

Foto 65: Adada elektrik üretimi amacıyla adada kurulmuş türbinler

167MESUT DOĞAN

SONUÇ VE ÖNERİLER

Deniz ortasında yer alan her küçük kara parçasında olduğu gibi, Bozcaada’da da nispeten kısıtlı fiziki ve beşeri imkanlar dolayısıyle, iktisadi gelişme planlaması ve projelendirilmesi hatasız yapılmalıdır. Aksi taktirde zaten imkanları sınırlı bu tür dar alanlarda düşülecek yanlışlardan dönüş zor olacağı gibi, verimsiz yatırımların ortaya çıkaracağı maddi ve manevi sorunlar da büyük olacaktır.

Tarımsal üretim her sahada olduğu gibi çalışma sahamızda da önemlidir. Adada sürdürülen tarımsal faaliyetler kısıtlı bir saha da yapılmaktadır. Bu bakımdan birim alandan fazla verim alınması ada ve ülkemiz için değer taşıyacaktır. Adada Tarımsal Kalkınma ve İskan Projesi içinde uygulanan “organik tarım projesi” başarılı sonuçlar vermeye başlamıştır. Bu projenin desteklenerek devamının sürdürülmesi ve adanın adeta “organik tarım adası” ünvanına kavuşturulması hiç de zor olmayacaktır.

Tarım toprakları ile ilgili sorunların çözümü için; ağaçlandırma, teraslama ve drenaj yapılarak mevcut kalitenin iyileştirilmesi, toprak sürme işlerinin erozyona sebep olmayacak tarzda yapılması, tarım topraklarının amaç dışında kullanılmaması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için her türlü tarım faaliyetinin planlanarak yapılması gerekmektedir. Bozcaada da yapılan planlar; çevreye duyarlı, uygulanabilir ve geleceğe yönelik olmalıdır.

Ülkemizde tarım sektöründe öne çıkan sorun, ürünlerin üreticilerden ucuza alınması sorunudur. Bu durum Bozcaada’da da görülmektedir. Üreten, emek veren ve sıkıntı çeken çiftçi, para kazanmazken daha az emek harcayanlar daha fazla para kazanmaktadır. Bağcılık maliyetli bir üretim olması sebebiyle üreticiler sıkıntı yaşamakta olduğundan bağ alanları azalmaya ve bunun sonucu olarak da Bozcaada sakinlerinin üzüm üretiminden kazancı azalmaya başlamıştır. Bu azalmaya sebep olan konulardan biri adada faaliyet gösteren şarap fabrikalarının daha entegre çalışması, bir diğeri de adanın yavaş yavaş turizme yönelmesidir.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA168

Çalışma sahamızda;

- Bitki sağlığı konusunda gerekli koruma ve kontrol işlemlerine öncelik verilmelidir.

- Çiftçi teşkilatlanması ve kooperatifçiliğine daha da önem verilmelidir.

- Örnek çiftçilerin adanın ziraat hayatına katkı sağlamaları için diğer çiftçilere bilgi ve uygulamalarının sunma imkanları verilmelidir.

- Adada yetiştirilen hayvanların hastalık ve parazitlerden korunması için bulaşıcı hastalıklar hakkında önlem alınmalı ve bilgi verilmelidir.

- Devlet tarafından uygulamaya konulan her türlü tarımsal destekleme projeleri kapsamında proje yönetmeliklerine uygun olarak çiftçilerin faydalanması sağlanmalıdır.

- Doğal afetlere bağlı olarak çiftçilerin karşılaştıkları zararlar hafifletilmelidir.

- Adada meydana gelebilecek zirai problemler ilgili kurum ve kuruluşların bir araya gelerek çözümlenmesi Bozcaada için son derece faydalı olacaktır.

Çalışma sahamızda arazi kullanımının önemini daha öncede belirtmeye çalıştık. Adada meraların, otlakların ve ormanların varlığının koruması son derece dikkate değerdir. Adada yapılaşmanın özellikle tarım alanları üzerinde artması adanın hayat alanının daralmasına yol açacağından tüm yapıların tarıma elverişsiz alanlarda yapılması adanın geleceği için son derece önemlidir.

Ekonomik potansiyel olarak görülen turizm faaliyetleri adaya her bakımdan fayda sağlayacağı yanında, bilinçsizce, dikkatsizce ve geleceğe yönelik çalışmalar düşünülmeden günübirlik yapılan planlarla adanın hem doğal hayatının hem de beşeri hayatının büyük zarar göreceği unutulmamalıdır. Ada için en uygun turizm konaklama şekli butik otel ve pansiyonculuk olmalıdır. Ancak gerek

169MESUT DOĞAN

butik otel ve gerekse de pansiyonculuk bilinen özellikte değil de beş yıldızlı otellerin yeme-içme ve hijyenik hizmetini aratmayacak şekilde olması adaya bir ayrıcalık katacak ve farklı bir turizm merkezi olmasına neden olacaktır. Turizmi tam anlamıyla yaşamak isteyen bilinçli ve seçici turizm müşterileri olacağından kalabalık bir turizm kitlesi değil de, belli bir kesimin gelerek burada dinlenmesi ada için daha iyi olacaktır. Böylelikle alışılmış turizm yerlerinden farklı bir karakter kazandırılmış olur. Bu tesislerle Bozcaada sakinlerine de bir istihdam ve ek kazanç sağlanmış olacaktır. Ayrıca doğa turizmine yönelik çalışmalar ve uygulanacak faaliyetler de adaya olan ilgiyi arttıracak; böylece adanın ekolojik dengesi de bozulmayacaktır.

Kısacası turizm potansiyelinin kullanılması doğal dengeyi bozmadan ve çok özellikli butik otel, pansiyonculuk, kamping alanları olarak daha çok doğaya yakın turizm şeklinde planlı, programlı ve sürdürülebilir olmalıdır. Turlarla gelen turistlerin yatmalı olarak adada konaklama imkanı cazip hale getirilmelidir. Bütün bunlar yapılırken, rekreasyon ve turizm tesislerinin inşasında; adaya özgü mimari üsluba özellikle dikkat edilmesi çok önem kazanmalıdır. Kullanılacak yapı malzemeleri ile yapılaşmadaki mimari çizimler mutlaka yöre özelliklerini yansıtmalı ve onunla uyum sağlayacak projeler tercih edilmelidir.

Foto 66: Bozcaada da gün batımı

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA170

Dünyada ekoturizme doğru hızla artan talep karşısında Bozcaada, bu taleplere cevap verebilecek kapasiteyi taşımaktadır. Gerek dünyada ve gerekse ülkemizde ekoturizm imkanı arayan turistlerin uğrak merkezleri haline gelecek Bozcaada, potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmelidir.

Genel anlamda bakıldığında adaya olan ulaşım günümüz için bir sıkıntı teşkil etmese de yapılacak bazı düzenlemelerin ulaşıma katkı sağlayacağı da unutulmamalıdır. Turizmde hizmetleri geliştirmeye bağlı olarak oluşacak müşteri potansiyeli göz önüne alındığında ulaşım bakımından yeni düzenlemelerin yapılması gerekli olacaktır. Turizm potansiyelinin özellikle İstanbul, İzmir ve Bursa merkez olması düşünüldüğünde, özellikle buralardan gelişmiş, hızlı ve modern denizyolu araçlarının devreye sokulması daha iyi olacaktır. En azından yolcuların daha hızlı taşınacağı modern ve hızlı deniz taşıma araçlarıyla ulaşım problemi çok hafifleyecektir. Adada yaşanacak ani sağlık problemleri nedeniyle helikopter ambulans veya ambulans hızlı deniz aracının en kısa zamanda devreye girmesi gerekmektedir. Bu hizmetleri Çanakkale merkezden alabilmesi için gerekli tesislerin kurulması ve araçların tedarik edilmesi, bu maksatla Çanakkale ile Bozcaada arasında hastalık, kaza halinde acil ve doğrudan bağlantının sağlanması hayati önem taşımaktadır. Adada uygulanabilir bir nüfus politikası izlenerek nüfus sayısı adanın taşıyabileceği bir potansiyelde tutulmalıdır.

Çalışma sahamızda son yıllarda artan turizm faaliyetlerinin yanlış arazi kullanımına yön vermemesi her bakımdan önem taşımaktadır. Adanın en önemli iktisadi faaliyetlerinden olan tarım ve turizm birbirini yok etme savaşı içine girmemelidir. Bu iki iktisadi faaliyetin bir arada ve hatta birbirlerine destek vererek devam etmesi Bozcaada’nın doğal dengesini bozmayacağı gibi adaya canlılık ve yaşam vereceği de bir gerçektir.

Köy yerleşmesine sahip olmayan Bozcaada, sahip olduğu doğal ve kültürel güzellikleriyle hala bozulmamış olması bir şans olarak görülmektedir. Böyle olması sebebiyle adada hem kendine özgü

171MESUT DOĞAN

turizm faaliyetleri, hem de organik tarım çalışmalarının uygulanması halinde başarı yakalanabilir.

Bilindiği gibi, bir ülkede ekonomiyi güçlendirmek ve dünya çapında varlığını sürdürmek için büyüyerek piyasalarda mücadele ve rekabet önemlidir. Rekabet ve mücadele planlı ve programlı bir şekilde yürütülmesi halinde başarı getirebilir. Bu bakımdan var olan bağ ve turizm potansiyeli iyi değerlendirilmeli ve doğal ortamı bozmadan ondan yararlanılmalıdır. Organik tarımla birlikte adanın doğal güzellik ve özellikleri dikkate alınarak ekoturizm olanaklarının değerlendirilmesi, ada için iki önemli ekonomik faaliyet rakip olmaktan çıkar ve birbirini destekleyen iktisadi faaliyet olarak sürdürülürler.

Ayrıca Bozcaada’da şehre has bir takım kültürel özellikler yeteri kadar gelişmemiştir. Bilindiği üzere diğer ada yerleşmeleri gibi Bozcaada’nın da var olan sorunları gözle görülebilir niteliktedir. Bilinen bu sorunları çok kısa zamanda ortadan kaldırmak imkansızdır. Ancak bu sorunları en aza indirmek adaya her bakımdan fayda sağlayacaktır.

Bulunduğu konum nedeniyle adada sürdürülen balıkçılık faaliyetinde uygulanan trol avcılığı büyük zarar vermektedir. Olumsuz sonuçlar veren yöntemler yerine deniz canlılarına zarar vermeden uygulanabilir avcılık yöntemi hem adanın hem de ülkenin iktisadi hayatına katkı sağlayacaktır. Ayrıca ada çevresine zarar vermeyecek şekilde kurulacak balık çiftlikleri iktisadi hayata katkı sağlayabilir.

Lokasyonu itibariyle yapılacak ön değerlendirmelere bağlı olarak giderek yaygınlaşan rüzgar sörfü sporuna uygunluğu ortaya çıkarılabilir.

Bilindiği gibi, fosil yakıtlar hem çevreyi kirletmekte hem de gelecekte tükenecektir. Bu iki ama önemli sorun alternatif enerji kaynaklarının gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA172

Alternatif enerji üretmek amacıyla Bozcaada’da kurulmuş olan rüzgar enerji santralleri, adanın sunduğu doğal imkanlar nedeniyle olumlu bir yatırım olmuştur. Sayısı az olan bu türbinlerinin elverişsiz ve kullanılmayan arazilerde arttırılması hem ada için hem de ülkemiz için faydalı olacaktır.

Bozcaada’nın sahip olduğu stratejik önem sebebiyle hem askeri hem siyasi hem de kültürel ve ticari anlamda daha güçlü ve daha etkin hale getirilmesi her bakımdan faydalı olacaktır.

Özellikle rekreasyon ve turizme yönelik hizmetlerde, turisti adaya çekecek ve adanın tanınmasını sağlayacak istek ve ihtiyaçlar ön planda tutulmalıdır. Bu maksatla yapılacak alt yapı çalışmalarında mutlaka turizmin adaya sağlayacak; mesela plaj hizmetleri yanında sörf, yelken ve kürek kullanılarak sportif faaliyetler, yat turları, dalış tatbikatları vs. gibi çeşitli alternatif hizmetlerine de ağırlık verilmelidir.

Adanın geleceğe yönelik planlanmasının sürdürülebilir olabilmesi için organik tarım, turizm, balıkçılık, enerji ve tarıma dayalı (şarapçılık) sektörlerinin birbirleriyle çatışmadan, birbirini destekleyen, tetikleyen bir organizasyon içinde olmalıdır.

Ancak bu suretle adanın kısıtlı kaynaklarına yeni imkanlar kazandırılabilir ve bunlar çevre kirlenmesine ve adanın kendine özgü doğal ve kültürel güzelliklerinin bozulmasına sebep olmadan ada sakinlerinin sosyal ve ekonomik bakımdan kalkınmasına zemin hazırlayacaktır. Böylece gerek yerli halka gerekse turizm amacıyle gelenlere Bozcaada daha rahat hizmet veren bir ortam haline dönüşecektir.

Bilindiği gibi, insanların yaşamlarının sürdürebilmesi için mallara, hizmetlere ve paraya dayanan karşılıklı ilişkiler zinciri oluşur. Oluşan faaliyetler bir coğrafi mekanda meydana gelir ve değerlendirilir. Her coğrafi mekanın özellikleri ve sunduğu imkanlar farklılık gösterir. Çalışma sahamız olan Bozcaada ise, sahip olduğu özellikler bakımından özellikle turizm ve tarım

173MESUT DOĞAN

faaliyetleri ön plana çıkmakta ve bu yönde değerlendirme beklentisi içine girmektedir. Ada küçük bir yüzölçüme sahip olmasına rağmen, burada sürdürülecek tarımsal faaliyetlerin organik tarım şeklinde sürdürülmesi daha yararlı olacaktır. Kullanılabilir arazinin günümüzde çok değerli ve kıt olduğu düşünüldüğünde, bilinçli bir yararlanmaya yön verecek şekilde bir arazi kullanım modeli üzerinde durmak her zaman önem taşıyacaktır. Geleceğe yönelik yararlı ve uzun yıllar kullanım için sosyo ekonomik unsurlar ve bunun sonucunda oluşacak politikalarla birlikte doğal çevreyi koruma öncelik olarak benimsenmeli ve buna bağlı olarak yatırımların yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu açıdan çalışma sahamız olan Bozcaada’da yapılacak her türlü faaliyetin doğaya bağlı ve doğayla içi içe olmak zorundadır. Yerleşmeye açılacak alanlar çok geniş olmamalı, yerleşik nüfus oluşturma politikası belli sınırlarda tutularak iskana açılacak alanlar büyük bir saha kapsamadan düzenli bir şekilde ele alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki, Bozcaada’nın iktisadi gelişmesinde organik tarım, turizm ve balıkçılık en önemli kazanç kaynakları olarak öne çıkmaktadır.

Türkiye’nin önemli adalarından biri olan Bozcaada, ilgi çekici bazı hususiyetlerle dikkat çekmektedir. Sahip olduğu doğal güzelliklerinin hâlâ bozulmamış olması sebebiyle; dikkate değer bir şekilde adanın sürdürülebilir, planlı ve programlı bir koruma olgusu içinde kullanımı sağlanmalıdır. Bu yönde yönetim aşamasının etkin ve düzenliliği gelecek açısından olumlu sonuçlar vereceğinden adanın korunması da gerçekleşmiş olacaktır.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA174

KAYNAKÇA

Akbulak, C., 2003, “Landuse In Istanbul Islands”, Proceedings Of The Sixth International Conference On The Meditterranaean Coastal Environment, Medcoast 03, Ravenna-Italy, pp: 497-506, Italy.

Akkan, E., 2004, “Geographical observations on Bozcaada”, paper presented 2. National Aegean Islands Symposium, Gökçeada, Çanakkale.

Akova, B. S., 2002, Ergene Havzasında Mekansal Kullanımlar, Çantay Kitabevi, İstanbul.

Akova, İ., 2008, Turizm Araştırmaları, Çantay Kitabevi, İstanbul.

Akova, İ., 2008, Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.

Arı, K., 2000, Büyük Mübadele, Türkiye’ye Zorunlu Göç 1922-1923, Tarih Vakfı Yurt Yayınları No:27, Numune Matbaacılık, İstanbul.

Arınç, K., 2005, Türkiye Coğrafyası, Coğrafi Bölgeler, I. Cilt: Kıyı Bölgeleri, Coğrafya Serisi, Erzurum.

Aygen, M.S., 1985, Bütün Yönleriyle Bozcaada, Türkeli Matbaası, Afyon.

Belen, N., 1995, Ege Denizi ve Ege Adaları, Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları, İstanbul.

Bostan, İ., 2003, Ege Adalarının İdari, Mali ve Sosyal Yapısı, Stratejik Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi, Araştırma Projeleri Dizisi 2-2003, Ankara.

175MESUT DOĞAN

Bulut, İ., 2006, Genel Tarım Bilgileri ve Tarımın Coğrafi Esasları –Ziraat Coğrafyası-, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara.

Çalışkan, V., 2010, “Religius Fairs of Rums on Islands of Gökçeada (Imbros) and Bozcaada (Tenedos), Turkey: Opportunities for Contribution to Tourism and Dialogue between civilizations”, Shima: The International journal of Research in to Island Cultures, V: 4, N2, pp. 65-87, japanese.

Can, E., 2008, “Sürdürülebilir Turizm ve Bozcaada, Bozcaada Değerleri Sempozyumu, 25-26 Ağustos 2008, S: 5-15, Çanakkale.

Çakıcı, A. C., ve Aksu, M., 2008, Bozcaada Halkının Turizm ve Çevre Bilinci Üzerine Bir Araştırma, Bozcaada Değerleri Sempozyumu, 25-26 Ağustos 2008, S: 27-44, Çanakkale.

Çenet, İ., 2008, “Bozcaada’ya Bakış ve 2010 Bozcaada Vizyonu”, Bozcaada Değerleri Sempozyumu, 25-26 Ağustos 2008, S: 1-13, Çanakkale.

Ceylan, M. A., 2004, Ege Adalarında Türkçe Yer Adları Üzerine Bir İnceleme, Çantay Kitabevi, İstanbul.

Cuinet, V., 1891, La Turquie d’Asie. Geographie Administrative (Statistique, Descriptive et Raisonnee de Shaque Province de I’ Asie-Mineure) Tome Premier, Paris.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA176

Dardeniz, A., ve diğerleri, 2007, “Bozcaada Bağcılığındaki Gelişmeler, Sorunlar ve Öneriler”, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi Dergisi, S: 5, S: 147-161, Çanakkale.

Demir, C.,- Çevirgen, A., 2006, Ekoturizm Yönetimi, Nobel Yayınevi, Ankara.

Doğan, M., 2011, “Enerji Kullanımının Coğrafi Çevre Üzerindeki Etkileri”, Marmara Coğrafya Dergisi, S:23, S:36-52, İstanbul.

Doğan, S. Ö., 2009, Beşeri Coğrafya Açısından Marmara Takımadaları, Çantay Kitabevi, İstanbul.

Doğanay, H., 1997, Türkiye Beşeri Coğrafyası, Milli Eğitim Bakanlığı Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi 877, İstanbul.

Dönmez, Y., 1990, Umumi Klimatoloji ve İklim Çalışmaları, İstanbul Üniversitesi Yayın No:3648, Edebiyat Fakültesi Yayın No:3248, İstanbul.

Durmuş, H. 2006, Bozcaada’nın Sosyo-Ekonomik Yapısı ve Kültürü, Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Eskişehir.

Ercan, T., 1996, Biga ve Gelibolu Yarımadaları ile Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adalarının jeolojik, Arkeolojik ve Tarihi özellikleri, Maden Teknik ve Arama Genel Müdürlüğü Matbaası, Ankara.

177MESUT DOĞAN

Ercan, H.,- Yığın, Ç.,- İşmen, A., 2006, Kuzey Ege Denizi’nde İzmarit Balığının (Spicara smaris L., 1758) Yumurta Verimliliği, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, C: 23, S: 413-415, İzmir.

Erginal, A.E., 2008. “Coğrafya ve jeoloji Laboratuarı Bozcaada: Keşfedilmemiş Yerbilimsel Değerler”, Bozcaada Değerleri Sempozyumu, 25-26 Ağustos 2008, Bozcaada, S: 173-181. Çanakkale.

Erginal, A.E., Kıyak, N.G., 2009, “Bozcaada’da Yeni Bir Pleistosen Bulgusu: Bozcaada Eoliniti”, 62. Türkiye jeoloji Kurultayı, S: 64-65, 13-17 Nisan 2009, MTA-Ankara.

Erginal, A.E., Kıyak, N.G., Öztürk, B., 2010. Investigation of beachrock using microanalyses and OSL dating: A case study from Bozcaada Island, Turkey. journal of Coastal Research, 26(2): 350-358, USA.

Erguvanlı, K., 1955, Etüde Geologigue de l’ile de Bozcaada: Bull. Geol. Soc. France, (6), 5: 399-401.

Erinç, S., 1977, Denizaltı Kaynaklarından Yararlanma Konusundaki Siyasal Soruna jeomorfolojik Yaklaşım”, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, S:22, S: 1-20, İstanbul.

Erinç, S.,-Yücel, T., 1978, Ege Denizi; Türkiye ile Komşu Ege Adaları, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Seri: VII, Sayı: A-3, Ankara.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA178

Erinç, S.,-Yücel, T., 1988, Ege Denizi; Türkiye ile Komşu Ege Adaları, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Seri: VII, Sayı: A-6, İkinci Baskı, Ankara.

Erol, O., 2007, “Prof. Dr. Oğuz Erol’a Göre Çanakkale Yöresinin jeomorfolojik ve Neotektonik Evrimi”, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi Dergisi, S: 5, S: 129-145, Çanakkale.

Franz, E., 1974, (Çev: Selçuk Demirsoy), Ege Denizi Kıta Sahanlığı Sorunu, Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Ankara.

Garipağaoğlu, N., 1999, “İstanbul Adalarında Korunması Gereken Tarihi Doku: Büyükada Örneği”, Marmara Coğrafya Dergisi, S: 2, S:75-94, İstanbul.

Göksoy, A., 2002, Türk Tarihinde Bozcaada, İstanbul.

Göney, S., 1993, Siyasi Coğrafya, İstanbul Üniversitesi Yayın No: 3820, Edebiyat Fakültesi Yayın No: 103, Cilt:2, İstanbul.

Güner, İ., - Koca, H., 1999, “Bodrum’un Rüzgâr Gücü Potansiyeli ve Bundan Yararlanma Olanakları”, Türk Coğrafya Dergisi, S.34, S: 73-98, İstanbul.

Güner, İ.,-Yazıcı, H., 2000, “Çanakkale Boğazında Ulaşım”, Türk Coğrafya Dergisi, S:35, S: 25-50, İstanbul.

Gürsü, S. T., 1979, Tarihte Batı Anadolu, Ege, Ege Adaları, VIII. Türk Tarih Kongresi, S: 333-346, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

179MESUT DOĞAN

Gürüney, M. H., 2009, Tenedos’dan Bozcaada’ya Unutulmuş Bir Ada Hikayesi, Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkezi, Bozcaada.

Güven, S., 2008, “Organik Şarap Üretimi ve Önemi”, Bozcaada Değerleri Sempozyumu, 25-26 Ağustos 2008, S: 140-154, Çanakkale.

Hamlacıbaşı, F. Ü., 2003, Kalma-Afiyet: Bozcaada’nın 500 yıllık Türk-Rum Mutfağından Seçmeler, Troya Yayınları, İstanbul.

Hamlacıbaşı, F. Ü.- Özkök F., 2006, “Bozcaada’da Turist Harcamalarının Gelir Etkisinin Ölçülmesine Yönelik Bir Çalışma”, Proceedings of the International Congress of Çanakkale, pp. 397-408, Çanakkale.

Hayli, S., 2001, “Rüzgar Enerjisinin Önemi, Dünyada ve Türkiye’deki Durumu”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 11, S: 1-26, Elazığ.

Hocaoğlu, Ş., 1985, “Bozcaada’nın Fiziki Coğrafyası” Ege Coğrafya Dergisi, S: 3, S: 175-199, İzmir.

Ilgar, R., 2007, Çanakkale Boğazı Fiziki Coğrafyası, Gazi Kitabevi, Ankara.

Işık, Ş., 1992, “Ezine-Bayramiç Çevresinde Kır Meskenleri, Ege Coğrafya Dergisi, S: 7, S: 189-219, İzmir.

İşmen, A.,- Yığın, Ç.,- Çakır, F., 2006, Kuzey Ege Denizi Kıyıları İçin Yeni Bir Balık Türü; Aulopus Filamentosus (Bloch, 1792), Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, C: 13, S: 95-97, İzmir.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA180

İnandık, H., 1957, “Türkiye Kıyılarının Başlıca Morfolojik Meseleleri”, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, C: 4, S: 8, S:67-77, İstanbul.

Kalafatçıoğlu, A., 1963, Ezine Civarının ve Bozcaada’nın jeolojisi, Kalker ve Serpantinlerin Yaşı, MTA Dergisi., 60, S: 60-69, Ankara.

Kantarcı, D., 2000, Toprak İlmi, Çantay Kitabevi, İstanbul.

Kaptan A, Ç., 2008, “Bozcaada’da Turizm Hareketlerinin Gelişimine Yerel Halkın Yaklaşımı Üzerine Bir Araştırma”, Bozcaada Değerleri Sempozyumu, 25-26 Ağustos 2008, S: 17-23, Çanakkale.

Karabacak, E., Erginal, A.E., Özmen, H. 2008, “Bozcaada-Batıburnu Kumulu Florası ve Kumul-Vejetasyon Haritalaması”, Bozcaada Değerleri Sempozyumu, 25-26 Ağustos 2008, S: 183-191, Çanakkale.

Karakulak, S.,- Erk, H., 2008, Gill net and trammel net selectivity in the northern Aegean Sea, Turkey Scientia Marina 72(3),September 2008, 527-540, Barcelona (Spain)

Karal, E.Z., 1943, Osmanlı İmparatorluğunda İlk Nüfus Sayımı 1831, Ankara Basım ve Ciltevi, Ankara.

Karpat, K. H., 2003, Osmanlı Nüfusu 1830-1914 Demografik ve Sosyal Özellikleri, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.

181MESUT DOĞAN

Karpat, K. H., 2010, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, Timaş Yayınları, İstanbul.

Kesgin, Y.,-Varol, B., 2003, Gökçeada ve Bozcaada’nın Tersiyer jeolojisi, MTA Dergisi 126, S: 49-67, Ankara.

Ketin, İ., 1983, Türkiye jeolojisine Genel Bir Bakış, İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı, İstanbul.

Kıyak, N.G., Erginal, A.E., 2010, Optical Stimulated Luminescence Dating Study of Eolianite on the Island of Bozcaada, Turkey: Preliminary Results. journal of Coastal Research, 26(4): 673-680.

Kiel, M., Eğriboz, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C:10, S: 491-493, İstanbul.

Kocataş, A., Bilecik, N., 1992. Ege Denizi ve Canlı Kaynakları. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Seri A, Yayın No. 7, 88-94, Bodrum.

Kocataş, A., 1996, Ekoloji Çevre Biyolojisi, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Yayınları No:51, Ders Kitabı Dizini No: 20, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir.

Koç, T., 2000, “Kuzeybatı Anadolu’da Yağış Etkinliği”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:3, S:4, S:1-18, Balıkesir.

Köse, A., 1997, “Kaz Dağ’ında Doğal Çevre Özelliklerine Dayanan Günübirlik Rekreasyon Alanlarına Üç Örnek: Ayazma, Pınarbaşı, Sütüven, Türk Coğrafya Dergisi, S: 32, S: 237-262, İstanbul.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA182

Kuzey Ege Dergisi, 2008, Boyut Matbaacılık, İstanbul.

Küçük, C., 1998, Ege Adaları’nda Türk Egemenliği Dönemi Ege’de Temel Sorun Egemenliği Tartışmalı Adalar Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

Küçük, C., 2002, Türk Hakimiyetinde Ege Adaları’nın Yönetimi, Stratejik Araştırma ve Etütler Milli Komitesi, Araştırma Projeleri Dizisi 2/2002, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara.

Lisac, D.,- Muir, j., 2000, Comparative Economics of Offshore and Mariculture Facilities, Mediterranean Offshore Mariculture, Cıheahm, Serie B, Etudes et Recherches, Numero 30, Zarragoza.

Mansel, A. M., 1947, Ege ve Yunan Tarihi, Milli Eğitim Basımevi, Ankara.

Meray, S.L., 1972, Lozan Barış Konferansı-Tutanaklar-Belgeler, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayın No: 338, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara.

Mutluer, M., 1999, “Türkiye’de Bölgesel Dengesizlikler ve Bölge Planlama Çalışmaları Üzerine Gözlemler”, Ege Coğrafya Dergisi, S: 10, S: 177-199, İzmir.

Olalı, H., ve Alp, T., 1988, Turizm Ekonomisi, Ofis Ticaret Matbaacılık, İzmir.

Orhunlu, C., 1992, “Bozcaada Maddesi”, İslam Ansiklopedisi C:3, Türk Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul.

Örenç, A. F., 2006, Yakındönem Tarihimizde Rodos ve Oniki Ada, Doğu Kütüphanesi, İstanbul.

183MESUT DOĞAN

Özçağlar, A., 1997, Türkiye’de Belediye Örgütlü Yerleşmeler, Ekol Yayınevi, Ankara.

Özey, R., 2001, “Adalar Denizi ve Batı Anadolu Bölgesi Hakkında”, Marmara Coğrafya Dergisi, S:3, S: 27-36, İstanbul.

Özgüç, N., 1998, Turizm Coğrafyası Özellikler-Bölgeler, Çantay Kitabevi, İstanbul.

Özgür, M., 1998, Türkiye Nüfus Coğrafyası, GMC Basın Yayın Limited Şirketi, Ankara.

Özkök, F.,-Harman, S., ve Yavaş, Ö., 2008, “Bozcaada’ya Gelen Yerli Turistlerin Profilini Belirlemeye Dönük Bir Araştırma”, Bozcaada Değerleri Sempozyumu, 25-26 Ağustos 2008, S: 45-58, Çanakkale.

Özözen Kahraman, S., 2005, “Geçmişten Günümüze Gökçeada’da Yerleşmelerin Dağılışında Etkili Olan Faktörler”, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Bölümü Dergisi, S:14, S:25-42, İstanbul.

Pekcan, C., 2001. Gökçeada ve Bozcaada’nın Turizm Potansiyelinin Tespiti ve Adalarda Turizmin Gelişme Olanakları, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Çanakkale.

Philippson, A., 1959, Das Aegaeische Meer und Seine İnseln.

Piri Reis, 1973, (Hazırlayan: Senemoğlu, Y.), Kitabı-ı Bahriye, C:I-II, İstanbul.

Seçmen, Ö., 1977, Gökçeada ve Bozcaada Adalarının Flora ve Vejetasyonu, Tübitak Yayınları, Ankara.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA184

Soykan, F., 1990., “Turizm Coğrafyası ve Turizm Planlaması”, Ege Coğrafya Dergisi, S:11, S: 39-55, İzmir.

Strabon, 2000, (Çev: Adnan Pekman), Antik Anadolu Coğrafyası, Kitap XII-XIII-XIV, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul.

Ramsay, W. M., 1960 (Çev: Mihri Pektaş), Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul.

Şahin, H., 2005, Bozcaada, Troya Yayınları, Çanakkale.

Şen, Z., 2002, Temiz Enerji ve Kaynakları, Su Vakfı Yayınları, İstanbul.

Şenkal, A., Çetin, N.S., Edaş, G., 2009, Türkiye’de Kurulu Olan Büyük Güçlü Rüzgar Santrallerinin Kapasite Faktörlerine Genel Bir Bakış, S: 42-44, İzmir.

Sevgen, N., 1959, Anadolu Kaleleri, C:1, Doğuş Ltd. Şirketi Matbaası, Ankara.

Sevin, V., 2001, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

Sevinç, N.,-Takaoğlu, T., 2004, “The Earrly Bronze Age on Tenedos (Bozcaada)”, Studia Troica 14, S.135-141.

Şimşir, B.N., 1989, Ege Sorunu Belgeleri / Aegean Question, Documents, C.L (1912-1913). Ankara.

Somuncu, M., 2006, “Turizmin Kalkınmaya Etkisi ve Türkiye Ekonomisindeki Bölgesel Farklılıklar”, Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi, IV. Ulusal Coğrafya Sempozyumu, S: 163-177, Ankara.

185MESUT DOĞAN

Tanoğlu, A., 1952-1953, “Mısır ve Süveyş Kanalı”, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, S: 3-3, S: 17-47, İstanbul.

Tanoğlu, A., 1968, Ziraat Hayatı, İstanbul Üniversitesi Yayın No: 177, Coğrafya Enstitüsü Yayın No: 8, İstanbul.

Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, 2004, Zeytin Yetiştiriciliği Kursu, Yayın No: 60, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir.

Tıraş, M., 2002, “Ulaşımın Yerleşmeye Etkisine Bir Örnek-Pozantı”, Türk Coğrafya Dergisi, S: 38, S: 121-131, İstanbul.

Toker, B.,-Yıldız, A., 2002, Kuzeydoğu Ege Denizi Gökçeada-Bozcaada-Çanakkale Üçgenindeki Dip Sedimanlarında Güncel Planktik Foraminifer Dağılımı, Hacettepe Üniversitesi Yer Bilimleri Uygukama ve Araştırma Merkezi Bülteni, S: 25, S: 99-110, Ankara.

Tüik, Nüfus İstatistikleri, Ankara.

Tuncel, M.,-Bostan, İ., 1998, “Dünden Günümüze Ege Adaları, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Dergisi, S: 6, S: 27-58, İstanbul.

Uzunçarşılı, İ. H., 1983, Osmanlı Tarihi, C.2, XIII. Dizi, S:16, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

Yaşar, A., 2011, Bir Masal Ada, Bozcaada, İstanbul.

Yaşar, O., 2005, “Bozcaada’nın Turizm Coğrafyası” Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, S:3, S:210-245, Çanakkale.

BEşERİ COĞRAfYA AÇISINDAN BOzCAADA186

Yaşin, M., 2005, 9 Ekim 2005 Hürriyet Gazetesi, İstanbul.

Yıldırım, Ş.,- Alpbaz, A., 2005, Türkiye Denizlerinde 100 ton/yıl ve Üstü Üretim Kapasitesi Olan Balık Çiftliklerinin Üretim Faaliyeti Özellikleri Üzerine Bir Çalışma, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, C: 22, S: 251-255, İzmir.

Yüzbaşıoğlu, N.,-Ünlü, B., 2003, Bozcaada-Gökçeada, Boyut Yayın Grubu, İstanbul.

Elektronik Adresler

www. bozcaadalife.com

www. bozcaada.bel.tr

www. bozcaada.gov.tr

www. tüik.gov.tr

187MESUT DOĞAN

9 786054 262168

ISBN 978-605-4262-16-8