7. Sınıf Türkçe Ünite 1 İletişim

Preview:

Citation preview

1.TEMA

SÖZCÜKTE ANLAMA)Kelimede ve Kelime Gruplarında AnlamKELİME(Sözcük):Dilin anlamlı en küçük parçasına ya da anlam taşımasa bile görevi olan, cümlede anlam kazanan ses birliklerine kelime denir. KELİMEDE ÇOK ANLAMLILIK Temel Anlam : İlk Anlam (Gerçek Anlam) Bir sözcük söylendiğinde aklımıza ilk gelen, kavrayışımızda ilk uyandırdığı anlamdır. Kısacası, bir sözcüğün biçimlenmesinde, kuruluşunda esas olan anlamdır. Ayak (temel anlam):Bacakların bilekten aşağıda bulunan, yere basan bölümü

Örnek: Çocuğun ayağı kırıldığı için yürüyemiyordu.SIRA SİZDE:Göz (temel anlam):

Kanat (temel anlam):

Sözcüklerin Temel Anlamlarıyla İlgili Dikkat Edilecek Noktalar :

•Temel anlamı somut olan sözcükler, kullanımına göre mecaz anlamlar kazanır. Örnek : "ateş" sözcüğü, temel anlamıyla düşünüldüğünde "bir nesnenin etrafa ısı ve ışık yayarak yanması" biçiminde açıklanabilir, temel anlamı somuttur. Gençler, kumsalda büyük bir ateş yakmışlardı. (Temel anlam) Şu yağan kar bile yüreğimdeki ateşi söndüremez. ( Mecaz anlam)

Yan Anlam(Yakıştırmaca Anlam) :Sözcüğün temel anlamından biçimsel ya da işlevsel yakıştırma yoluyla kazandığı yeni anlamlardır.

Ayak (yan anlam): Birtakım şeylerin yerden yüksekte durmasını sağlayan dayanak , destek veya bunlardan her biri.

Örnek: Masanın ayağı kırılmış.SIRA SİZDE:Göz (yan anlam):

Kanat (yan anlam):

UYARI:Sesteş sözcükler dışında her sözcüğün sadece ve mutlaka bir temel anlamı vardır ama her sözcüğün yan, terim ve mecaz anlamları olmak zorunda değildir.

Mecaz Anlam : Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece ) anlam denir. Mecaz anlam, sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır. SIRA SİZDE : Müşteriden para sızdırmak için ……………………………….. O kadar neşeliydi ki adeta……………………………………. Yaptığı olumsuz tavırlarla …………………………………… Bu hayırsız evlat için insan kendisini ……………………….

UYARI:

• Sözcüğün mecaz anlamı ile yan anlamı birbirine karıştırılmamalıdır.

• Temel ile yan anlam arasında biçim ya da işlev açısından bir ilgi varken mecaz anlamda böyle bir ilgi söz konusu değildir.

Deyimler Belli bir durumu, belli bir kavramı göstermek için kullanılan öz anlamından az çok ayrı bir anlam taşıyan, kalıplaşmış, halkın ortak dil ürünü olan sözlere deyim denir. Örnek : İçine ateş düşmek Pabucu dama atılmak Yüreği ağzına gelmek İki gözü iki çeşme•Deyimlerin Özellikleri Deyimler, kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin yerleri değiştirilemez ve bir sözcüğün yerine eş anlamlısı getirilemez. Örnek :•Sözgelimi "Ayıkla pirincin taşını" yerine "Seç pirincin taşını" denmez ya da "Pirincin taşını ayıkla" gibi deyimi oluşturan sözcüklerin yerleri değiştirilemez. Deyimler, değişik kip ve kişi ekleriyle çekime girebilirler. Örnek :•Kendini naza çek(mek)•Kendini naza çek(iyor)•Kendimi naza çek(tim)•Kendilerini naza çek(erler)

Deyimler genel kural bildirmez, yol gösterip öğüt vermez. Yalnızca bir durumu en kısa yoldan ve en etkili bir biçimde anlatmaya yarar. Deyim, bu yönüyle atasözünden ayrılır.

Örnek :

İşleyen demir ışıldar.Akacak kan damarda durmaz Atasözüdür, kural bildirir.Mum dibine ışık vermez.

Armut piş, ağzıma düş.Ne kokar, ne bulaşır. Deyimdir, kural bildirmez. Atı alan Üsküdar'ı geçti

Anlamlarına Göre Deyimler Gerçek Anlamlı Deyimler• Bazı deyimlerde sözcükler gerçek anlamlıdır. Deyimin iletmek istediği durumu, deyimi oluşturan sözcüklerin anlamlarıyla düşünürüz. Bu tür deyimlerde anlatım güzelliği düşünülmez. Bunlar, Bir kavramı belirtir. Örnek :• Alan razı satan razı - Ne var ne yok? - Olur şey değil! - Nerde akşam orda sabah.• İsmi var cismi yok - Yükte hafif pahada ağır.

Mecaz Anlamlı Deyimler • Deyimlerde genel olarak deyimi oluşturan sözcüklerin çoğu ya da tümü gerçek anlamından uzaklaşarak tamamen farklı bir durumu ya da kavramı anlatmak üzere kullanılır. Dilimizde deyimler genel olarak mecaz anlam taşır.Örnek:Diline dolamak (sürekli aynı şeyi söylemekle, dil arasında bir bağlantı var.)Kulak misafiri olmak (dinlemek)Göz gezdirmek (bakmak)Ayaklarına kara sular inmek (yürümekten yorulmak)

Atasözleri :

Atasözleri : Uzun deneyimler ve gözlemler sonucu oluşmuş, yol gösterici, genel kural biçiminde kalıplaşan, toplumca benimsenen ve anonim bir nitelik taşıyan özlü sözlerdir.

Atasözlerinin Biçim Özellikleri : Deyimler gibi atasözleri de kalıplaşmıştır. Sözcüklerin yerleri değiştirilmez ve bir sözcüğün yerine eş anlamlısı getirilemez. Örnek :Ak akçe kara gün içindir. Kız beşikte, çeyiz sandıkta

Atasözleri : *Atasözleri kısa ve özlüdür, az sözle geniş bir düşünce ifade edilir. Örnek : Aç ayı oynamaz. Su yatağını bulur. Baş kes, yaş kesme. Boğaz kırk boğumdur Çivi çiviyi söker. *Atasözleri genel olarak bir yargı (cümle) biçiminde kurulmuştur. Örnek :•İt ürür kervan yürür. - İyilik eden, iyilik bulur. - Ölmüş eşek kurttan korkmaz.•Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış. - Kavgada yumruk sayılmaz. *Atasözleri genel olarak geniş zaman kipinin üçüncü tekil kişisiyle ya da emir kipinin ikinci tekil kişisiyle çekimlenmiştir. Örnek :•Önce düşün, sonra söyle. ( II. tekil kişi emir kipi)•Pilav yiyen kaşığını yanında taşır. (Geniş zaman kipi, III. tekil kişi)

Atasözlerinin Anlam Özellikleri

Atasözlerinin bir bölümü gerçek anlamlıdır. Yani atasözünün iletmek istediği düşünceyi onu oluşturan sözcüklerin anlamları düşündürürÖrnek: Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir. İyilik eden iyilik bulur. Bugünün işini yarına bırakmaAtasözlerinin bir bölümü mecaz anlamlıdır. Yani atasözlerinin iletmek istediği anlam, sözcüklerin gerçek anlamlarından tamamen bağımsızdır. Örnek: Besle kargayı oysun gözünü.Atasözlerinin bir bölümü gerçek hem mecaz anlam taşır Örnek: Mum dibine ışık vermez.

Atasözleri ve Deyimlerin Ortak Özellikleri:

1. Çok eski zamanlardan günümüze ulaştıkları için kimin tarafından söylendikleri belli değildir.

2. Kısa ve özlü sözlerdir. Yani az sözcükle çok şey anlatırlar

3. Kalıplaşmış sözlerdir. Herhangi bir değişikliğe uğramazlar.

4. Genellikle mecaz anlam taşırlar. 

 Atasözleri ile Deyimler Arasındaki Farklar:1. Atasözleri cümle şeklindeyken, deyimler çoğunlukla söz grubu şeklindedir.Örnek:» İşleyen demir ışıldar. (atasözü)» İki yakası bir araya gelmemek (deyim)2. Atasözleri tüm zamanlar için ve herkes için geçerlidir. Deyimler ise anlık durumlar için ve sözü söyleyen kişi ya da kişiler için geçerlidir.Örnek:“Öfkeyle kalkan zararla oturur” sözü her zaman ve herkes için geçerli olduğu için atasözüdür “kulak kabartmak” sözü anlık bir durumu bildirdiği için deyimdir. 3. Atasözleri topluma öğüt verirken, deyimler sadece içinde bulunulan durumları bildirir. Yani deyimlerin ders verme özelliği yoktur.Örnek: “Çobansız koyunu kurt kapar.” sözü ders verdiği için atasözüdür. “Burnu havada olmak” sözü ise öğüt verme amacı taşımadığı için deyimdir. 

ÖZDEYİŞLER (VECİZELER)Bir düşünceyi kısa ve özlü bir şekilde anlatan, bir veya birkaç cümleden oluşan sözlere özdeyiş (vecize)denir.Örnek:* Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır. (Mevlâna)* Boş bir çuvalın ayakta durması zordur. (B. Franklin)* Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu?Kıymetli malı olanlar bağırmaz.Domatesçi, biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz.Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz.İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir. (Necip Fazıl Kısakürek)* Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler. (I. Bergman)  *Özdeyişlerin atasözlerinden farkı söyleyeninin ya da yazanının belli olmasıdır. Özdeyişler de tıpkı atasözleri gibi yaşanan olaylardan, gözlemlerden ve deneyimlerden çıkarılan sonuçlara, derslere dayanır.

BilmecelerÇeşitli doğa olaylarını, yaşama ait soyut ve somut hemen hemen her olguyu, çeşitli çağrışımlarla tanımlayan ve çoğu zaman da yanıtlarını bu çağrışımlarda gizleyen, kalıplaşmış sözlerden oluşan, ortak (anonim) bir sözlü halk edebiyatı ürünüdür.

Bu söz kalıpları genellikle, sonları uyaklı sözcüklerden oluşan dizeler halinde söylenir. Düz bir söyleyiş biçiminde, tek bir cümleden oluşanları da vardır.

Örnek: Bir küçücük kutudur, Bütün dünya yurdudur. (RADYO)

KELİMELER ARASINDAKİ ANLAM İLİŞKİLERİEŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLERYazılışları ve okunuşları farklı olmasına rağmen aynı anlamı taşıyan sözcüklerdir. Bu tür sözcükler birbirlerinin yerine kullanılabilir. Eş anlamlılık çoğunlukla Türkçe sözcüklerle dilimize yabancı dillerden girmiş sözcükler arasındadır.Örnek:» siyah – kara» cevap – yanıt SIRA SİZDE» kelime – » ileti – » özgün – » dil – » bellek – » uygarlık –» al – » misafir – » fiil – » ölçüt – » belgegeçer – » ilginç – » varsıl – » yoksul –

UYARI:

*Bazı durumlarda anlamdaş sözcükler birbirinin yerini tutmayabilir:

Örnek:“Kara bahtlı” sözcük grubundaki kara sözcüğü yerine

siyah sözcüğünü kullanamayız.

YAKIN ANLAMLI SÖZCÜKLER Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.

Örnek:

» basmak – çiğnemek – ezmek» tutmak – yakalamak

» korkak – çekingen» saçmak – dağıtmak

» dargın – küskün – kırgın» tanıdık – bildik

Örnek:

» Çiçeklere basmak.

» Çiçekleri çiğnemek.

» Çiçekleri ezmek.

NOT: Yakın anlamlılıkta çoğu zaman sözcüğün cümledeki kullanımı belirleyici olmaktadır.Örnek:“Yasaları çiğnemek” sözcük grubunda mecaz anlamda kullanılan çiğnemek sözcüğüyle basmak veya ezmek sözcüğü arasında yakın anlamlılıktan söz edilemez.

EŞ SESLİ (SESTEŞ) SÖZCÜKLER Yazılış ve okunuşları aynı olan ama anlamları birbirinden farklı olan sözcüklere eş sesli (sesteş) sözcükler denir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri gibi ek almış hâlde de olabilirler. Örnek: Yol » Bu yolu takip etmemiz gerek. (yol: Bir yerden bir yere ulaşmak için üzerinde yürüdüğümüz yer) » Kardeşimle birlikte bahçedeki otları yolduk. (yolmak: Çekip koparmak) Yüz » Yüzü bana dönüktü. (yüz: Çehre, surat, sima) » Düğününe yüz kişi gelmiş. (yüz: Doksan dokuzdan sonra gelen sayı) » Kıyıda iki çocuk yüzüyordu. (yüzmek: Suda ilerlemek) » Koyunun derisini yüzdüler. (yüzmek: Derisini çıkarmak, soymak) El » Telefonu bütün gün elinden bırakmadı. (el: İnsanın tutmaya ve iş görmeye yarayan organı) » Eller ne derse desin, önemli değil. (el: Yabancı)

  

UYARI: Dilimizde düzeltme işareti ( ^ ) olan sözcüklerde okunuşları, yazılışları ve anlamları farklı olduğu için sesteşlik özelliği aranmaz.Örnek:

» Hava soğuktu kar yağıyordu. » Bu seneki kârımız iyi.

» ama – âma              » hala – hâlâ              » aşık – âşık              » adet – âdet             » yar – yâr

UYARI: Bir sözcüğün temel anlamıyla yan anlamı arasında sesteşlik özelliği aranmaz. Çünkü bu tür sözcükler arasında anlam bağlantısı kopmamıştır.

Örnek:

» Karabatak suya daldı.» Uzmanlığını hangi dalda tamamladı? Bu cümlelerde dal sözcükleri birbirinin sesteşi değildir; çünkü birinci cümlede dal sözcüğü gerçek anlamıyla, ikinci cümlede dal sözcüğü ağacın bir organı olan dal sözcüğünün yan anlamıyla kullanılmıştır.

 

UYARI:  Bir sözcüğün temel anlamıyla mecaz anlamı arasında sesteşlik özelliği aranmaz.

Örnek: » İnce oklavayla yufka açtı.(Gerçek anlam)

» Bana karşı çok ince davrandı.(Mecaz anlam)

» Kuru otlar, bir kibrit değse tutuşuverecekti. (Gerçek anlam)

» Bu yazarın kuru bir anlatımı var. ( Mecaz anlam)

SIRA SİZDE

Aşağıdaki eş sesli kelimelerin anlamlarını sözlükten bulup cümlede kullanınız.

er(1) Anlamı:………………………………………………………………………………… Cümlede kullanımı:…………………………………………………………………….

er (2) Anlamı:………………………………………………………………………………... Cümlede kullanımı:…………………………………………………………………......

arı(1) Anlamı:……………………………………………………………………………… Cümlede kullanımı:……………………………………………………………………..

arı (2) Anlamı:……………………………………………………………………………….. Cümlede kullanımı:…………………………………………………………………….

kurum(1) Anlamı:…………………………………………………………………… Cümlede kullanımı……………………………………………………..kurum(2) Anlamı:………………………………………………………………….. Cümlede kullanımı:……………………………………………………….

yaş(1) Anlamı:……………………………………………………………………..... Cümlede kullanımı:…………………………………………………………..

yaş(2) Anlamı:……………………………………………………………………. Cümlede kullanımı:…………………………………………………………..

ak(1) Anlamı:………………………………………………………………………. Cümlede kullanımı:……………………………………………………………

ak(2) Anlamı:……………………………………………………………............ Cümlede kullanımı:………………………………………………………….

CÜMLEDE ANLAM Öznel ve Nesnel Yargılı Cümleler :

•Öznel Yargılı Cümleler : Öznede, yani söz söyleyen kişide oluşan; nesnelerin gerçeğine değil, kişilerin duygu ve düşüncelerine bağlı olan, bu nedenle de kişiden kişiye değişebilen yargılardır. Öznel anlatımda kişi, cümleye kendi duygularını katar, bir yorum yapar. Bu tür yargılar, "bence, bana göre" anlamı taşır.

•Nesnel Yargılı Cümleler Öznenin, yani söz söyleyen kişinin düşünce ve duygularına değil, nesnenin, varlığın kendi gerçeğine dayanan, dolayısıyla kişilere göre değişmeyen yargılardır. Bu tür yargıların, yorum ve değerlendirme içermeme, kanıtlanabilir özellikte olma, herkes için aynı anlamı taşıma, akla ve mantığa dayalı olma gibi özellikleri vardır.

ÖZNEL ANLATIMLI CÜMLELER

•Bu kadar iyi bir film seyretmemiştim.•Şiir, romandan çok daha güzel bir türdür.•Sınıftaki en tatlı çocuk Zeynep’tir.•Türkçe dersi oldukça kolaydır.

 NESNEL ANLATIMLI CÜMLELER

•Edirne, Avrupa yakasında yer alır.•Eserin konusu halk danslarıydı.•Türkiye’nin en kuzeyi Sinop İnceburun’ dur.

SIRA SİZDE *Dostluğun olmadığı yerde insanca hiçbir

değerin gelişebileceğine inanmıyorum. (ÖZNEL)

*Oyunda dört kadın, üç erkek oyuncu rol almış.( )

* Dostluk, insanın ve insanlığın en büyük, ne yüce değerlerinden biridir.( )

*Öykünün yanı sıra birçok şiir yazmış, bunlardan bazıları bestelenmiştir.

( )

*Şairin, sesini daha geniş kitlelere duyurabilmesi için dergilerde daha sık görülmesinde yarar var.

( )

* Köyden kente yapılan göçler her yıl biraz daha artmakta, bu nedenle kentlerde konut sorunu ciddi boyutlara ulaşmaktadır. ( )

*En iyi yapılan tatil, ormanda yapılan tatildir.( )

*Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u aldığında 21 yaşındaydı. ( )

*İyi bir romancı, şiir yazamaz; ama iyi bir şair, roman yazabilir.

( )

NEDEN-SONUÇ CÜMLELERİ (Sebep-Sonuç Cümleleri) Bir cümlede söz edilen bir olayın veya durumun nedenini açıklayan cümlelerdir. Cümlenin sonuç bölümüne yöneltilen niçin sorusuna yanıt veren cümlelerdir. Bu tür cümleler ; için, çünkü,diye gibi sözcüklerle veya –den/-dan gibi eklerle oluşturulabilir.

Hava rüzgarlı olduğu için şemsiyesi ters döndü.( şemsiyesi niçin ters döndü ?) Neden sonuçHızlı koştuğundan Cenk çok terledi. Neden sonuç 

Örnek:Toplantıya onu çağırmadık diye bize kızmış Size gelemeyeceğim; çünkü çok yorgunum  

AMAÇ-SONUÇ CÜMLELERİ Bir işin yapılmasında veya gerçekleşmesinde belli bir amaç gözetilmişse bu cümlelere amaç cümlesi denir. Cümlenin sonuç olabilecek kısmına hangi amaçla sorusu yöneltilir.Konuşmak için kürsüye çıktı. Amaç Yeni bilgisayar alayım diye para biriktiriyorum. Amaç

NOT : Sebep-sonuç ile amaç-sonuç cümleleri birbirine karıştırılmamalıdır. Sebep-sonuç cümlelerinde sebep gerçekleşir ve bunun sonucu ortaya çıkar. Amaç-sonuçta ise, sonuç bellidir; ama amacın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belirsizdir. Bir de genellikle amaç edinilen konular olumlu hedeflerdir.

KOŞUL( ŞART ) CÜMLELERİ

Bir olayın gerçekleşmesi başka bir durum veya olaya bağlıdır.

•İnsanları iyi tanırsan hayatta başarılı olursun.•İndirim yaparsanız elbiseyi alırım.•Seninle gelirim ancak biraz bekleyeceksin.•İnsan, diğer insanları sevmedikçe mutlu olamaz.

SIRA SİZDE(Aşağıdaki cümlelerin yanına içerdiği anlamı amaç-sonuç, koşul-sonuç, sebep-sonuç vb. yanlarına yazınız.)1. Sıcaktan bunaldığı için pencereleri açtı. ( )2. Bir iş bulabilmek için İstanbul’a gelmiş. ( )3. Kişi toplumda üretken oldu mu kendini iyi hisseder. ( )5. Hafta sonu sinemaya gidebilirsin; ama kardeşinle. ( )6. Geri dönmek üzere evden çıktı. ( )7. Seni gördüğüm için mutlu oldum. ( )9. Dikkatsiz davrandığından yemeği yaktı. ( )10.Sohbet edeyim diye onlara uğradım. ( )11.Durmadan çalışırsan emeklerinin karşılığını alırsın. ( )12. Ondan daha deneyimli bir eleman bulamazsın. ( )13.Otobüse binmek için durağa gidiyorum. ( )14.Geç kalktığım için derse yetişemedim. ( )

Paragrafta Anlam

Paragrafın Yapısı : Paragraflar genel olarak üç bölümden oluşur. Giriş Bölümü : Giriş Cümlesinin Özellikleri : Giriş cümlesinde konu ve konuya bakış açısı belirtilir. Giriş cümlesi:•Kısa ve ilgi çekici bir cümledir.•Ama, oysa, bu yüzden, ne var ki, yine de, bundan dolayı, oysa ki, çünkü, demek ki… gibi bağlayıcı sözler bulunmaz.• Paragrafta ele alınacak konuyu tanıtır; yazarın konuya nasıl bir yaklaşım getireceğini sezdirir.•Genelden özele (tümden gelim) yazılmış paragraflarda, paragrafın giriş cümlesi aynı zamanda paragrafın ana düşüncesidir.•Gelişmeye uygun, kapsamlı yargı bildiren cümledir.•İlk cümle de düşünce ortaya atılır.Giriş cümlesinde paragrafın açılımı, yönü, amacı anlaşılır.•Tanımlama, açıklama, soru cümlesi biçiminde kurulabilir.Paragraf giriş cümlelerine örnek:•Herhangi bir halk şiiri antolojisini başından sonuna okumayı hiç denediniz mi?...•Şiir, ne söylediğinden çok, nasıl söylendiği ile çekiciliğe ulaşır...

Gelişme Bölümü :Gelişme Bölümünün Özellikleri : •Gelişme bölümü; konuyu açıklayan, ana düşüncenin ortaya çıkmasına katkıda bulunan yardımcı düşünceleri içerir.•Konu, bu bölümde açılır. Bunun için de örneklerden benzerliklerden, karşıtlıklardan, tanık göstermelerden yararlanılır.•Ayrıntılar, gelişme cümlelerinde birbirini tamamlayarak, birbirine, bağlayıcı öğelerle bağlanarak sıralanır.•Gelişme bölümündeki cümlelerden her biri, dil ve düşünce yönünden kendisinden önceki ve sonraki cümleye bağlıdır.•Tüme varım yöntemiyle kurulan paragraflarda an düşünce, gelişme cümlelerinden biri olabilir.

Paragraf gelişme bölümlerine örnek 1:•Yazarken, kitapları bir yana bırakır, aklımdan çıkarırım; kendi gidişimi aksatır diye.(Giriş cümlesi)

• Gerçekten de iyi yazarlar üstüme yüklenir, yüreksiz ederler beni. Hani bir ressam varmış, kötü horoz resimleri yapar ve uşaklarına, dükkana hiç canlı horoz sokmamalarını sıkı sıkı tembih edermiş, ben de öyle... Hatta çalgıcı Antigenides'in bulduğu çare benim daha çok işime gelirdi Antigenides bir şey çalacağı zaman, kendinden önce ve sonra halka uzun süre kötü şarkılar dinletirmiş... (Gelişme cümlesi)

Paragraf gelişme bölümlerine örnek 2:

•Tiyatronun görevi yeni kelimeleri tanıtmak ve dile yerleştirmek değildir... (giriş bölümü)

•Bu görev televizyon gibi yayın araçlarına düşer. Özellikle gerçekçi oyunlarda yeni türetilen ve halkın henüz kullanmadığı kelimelerin kullanılmasına karşıyım. Şinasi : Tiyatroda kişilerin, kişiliklerine göre konuşması gerektiğini söylerken en doğru ilkeyi göstermişti. Alışılmamış kelimeler sahnede kullanıldığında halkta tepki yaratıyor. Bugün Türkçeyi çok iyi kullanan yazarların yanı sıra, aşırı ve öz Türkçe kelimelerle dolu eserlerle de karşılaşıyoruz. Tiyatro eserlerinde bunu yapamazsınız. Tiyatroda rol alan her oyuncu, kahramanın mensup olduğu toplum kesimine uygun biçimde konuşur... (gelişme bölümü)

Sonuç Bölümü : Sonuç cümlesi, belli bir bakış açısı doğrultusunda geliştirilen konunun açıklandığı, amaçlanan sonuca ulaştırıldığı, konunun bir yargıya bağlandığı cümledir.

Sonuç Cümlesinin Özellikleri : •Dil ve düşünce yönünden kendinden önceki cümleye bağlıdır.•Kısa bir biçimde kurulan bu cümle toparlayıcı ve özet niteliğinde olan bağlayıcı öğelerle (kısaca, özetle, denilebilir ki, sonuç olarak, bundan dolayı) başlayabilir.•Tüme varım yöntemiyle yazılmış paragraflarda, ana düşünce cümlesi niteliği taşır.•Öykü, roman, anı gibi türlerde anlatılan olayın bitiş durumunu içerir.

Sonuç bölümü için örnek :•Bir Kurban Bayramı daha... 1930'lar çok çok gerilerde kaldı. O günlerin çocuğu da öldü gitti. •Sanılır ki, kişi bir kez ölür. Öyle değil oysa! Kişi, yaşam boyunca pek çok kez ölür. Bakarım zaman zaman eski resimlere: İşte Phobus Fotoğrafhanesi'nde çekilmiş resimler. Golf pantolonlu, ya da kısa pantolonlu bir çocuk... Ne oldu ona? Öldü gitti. Daha sonra ilkokul, ortaokul, lise sıralarındaki çocuklar, gençler... Hepsi yok oldular. Yok olmak değil mi ölmek? Öyle ise boyuna ölüyoruz, biçimden biçime giriyoruz, bambaşka bir insan oluyoruz zamanla. Altmışındaki kişiyle sekiz, on, on beş yaşların kişisi nasıl olur da aynı insan olur, olabilir? Zamanın bir oyunu bu bize. •Hep ölüyoruz, öle öle büyüyor, değişiyoruz, son ölüme doğru gidiyoruz.

Paragraf Oluşturma Paragraf oluşturma sorularında karışık olarak verilen cümlelerin paragrafın anlam, dil ve anlatım bütünlüğü göz önünde bulundurularak sıralanması istenir. Bir paragrafı oluşturacak, karışık olarak verilen bu cümlelerin sıralanmasına giriş cümlesinin tespit edilmesiyle başlanır. Seçeneklerden gidilerek yanıta ulaşılır.Örnek:1.Sazı, sağ bacağınız ile vücudunuzun birleştiği bölgeye yerleştiriniz.2.Sazın sapını yukarı kaldırmak için sağ kolunuzu sazın üstüne koyarak hem yere hem vücudunuza doğru bir kuvvet uygulayınız.3.Sol elinizle sapı tuttuktan sonra, artık sağ elinizle sazınızı çalabilirsiniz.4.Sazdan temiz ve güzel bir ses çıkarmak için ilk şart onu doğru tutmaktır.5. Bu amaçla vücut yapınıza uygun bir sandalyeye dik olarak oturunuz. Sazın resimdeki gibi tutulması için numaralandırılmış cümleler hangi sırayla okunmalıdır? A) 2-3-4-5-1B )3-4-5-1-2C )4-5-1-2-3D )5-1-3-2-4

Yanıt:

Cümlelerin hepsi okunduktan sonra «sazın resimdeki gibi doğru tutulması» için önce 4. cümleden başlanmalıdır. Sonra bu sazı doğru tutmak için ilk yapılması gerekenin söylendiği 5. cümle gelmelidir. Bundan sonrakiler kronolojik olarak 1,2,3 olarak sıralanmalıdır. Yani yanıt C şıkkıdır.

Paragraf Tamamlama

Paragraf tamamlama sorularında giriş, gelişme veya sonuç bölümlerinden birinde boş bırakılan yere paragrafın anlam bütünlüğüne uygun bir cümlenin getirilmesi istenir. Bu soruların çözümünde paragrafı oluşturan cümleler arasındaki anlam, dil ve anlatım bütünlüğü hareket noktasıdır. Örnek:…;yani gerçekte var olmayan konularla ilgili olanları. Bunların beğenilmesinin nedeni, bu öykülerde sürpriz ögelerinin yer almasıdır. Düş gücünüzü ve yaratıcılığınızı kullanarak siz de bu tür yazılar yazabilirsiniz.Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın ilk cümlesidir?A ) Bazı insanlar roman okumayı tercih ederler.B ) Bazı yazarlar fantastik öyküler yazmayı severler .C ) Meraklı çocuklar bilimsel içerikli dergiler okurlar.D ) Şiir okumak çoğu insanın ilgisini çeker.

Yanıt:

Paragrafta, beğenilen öykülerde sürpriz ögelerin yer aldığı ve bunların gerçekte var olmayan konularla ilgili olduğu anlatılmaktadır. Dolayısıyla giriş cümlesinin bu konuya giriş yapan bir cümle olması gerekmektedir. Bu iki durumu da kapsayan, «fantastik öykü» nün yer aldığı «B» seçeneğidir. «A» seçeneğinde romandan, «C» seçeneğinde bilimsel içerikli yazılardan, «D» seçeneğinde şiirden söz edildiğinden bu seçenekler yanıt olamaz. Yani cevap B şıkkıdır.

NOT: Paragraf oluşturma ve tamamlama sorularında paragrafın giriş cümlesinde bağlantı ögesinin bulunmaması, gelişme cümlelerinin birbirine bağlantı ögeleriyle bağlanması, yine gelişme cümlelerinde düşüncenin akışını değiştiren ifadenin yer alması ve sonuç cümlelerinde düşüncenin bir sonuca bağlandığını bildiren ifadelerin yer alması gibi özellikler bu soruların çözümü için yol gösterici olmalıdır.

Paragrafta Bağlayıcı Öğeler : Paragraf öncelikle, onu oluşturan cümlelerin anlamsal bütünlüğüdür. Ancak anlamsal bütünlüğün oluşabilmesi için anlatım bütünlüğünü de sağlamak gerekir. Bunun için de cümlelerin hem anlam, hem de biçim olarak bağlanışlarına dikkat etmek ve bu bağlantı öğelerini doğru olarak saptamak gereklidir.

Paragrafı oluşturan cümleler arasındaki bağlayıcı öğeleri doğru saptayamazsak, ne okuduğumuz parçayı bütün olarak anlayabiliriz ne de paragrafı oluşturan temel ve yardımcı düşüncelerin neler olduğunu tam olarak algılayabiliriz.

Biçimsel Bağlantı Ögeleri : Paragrafı oluşturan cümlelerin anlamca kaynaşmasını sağlamak için kullanılan sözcük, söz öbeği ve cümlelere, biçimsel bağlayıcı öğe denir. "Ama, fakat, çünkü, lakin, gerçi, şayet, zira, meğer, belki, üstelik, hatta, sanki, oysa, yoksa, şöyle ki, nitekim, kısaca, bununla birlikte, gel gör ki" gibi sözcük ya da söz öbekleri cümle başı bağlayıcı öğeleri olarak kullanılabilir.

Örnek :

Yabancı dilde yazılmış romanları özgün biçimleriyle okumak istiyordum. Ama yabancı dil bilmiyordum ve öğrenmek için de gerekli olanaklardan yoksundum. Bu nedenle romanları sözlüklere baka baka okumaya çalıştım. Başlangıçta okuduklarımı anlamadım., bir çok yanlış yaptım ama yılmadım. Sonunda yabancı dille yazılmış bir romanı sözlüksüz okuyabilir duruma geldim.

Bir yazıya temel olan duygu, düşünce, durum, yargı ya da olaya konu denir. Bir paragrafa yöneltilen; "Bu paragrafta ne anlatılmıştır?" sorusuna alınan yanıt, konuyu verir.

Örnek : Masanın üzerinde kırıntıları toplamak için el süpürgesi kullanıldığını ya da vidaların elektrikli tornavidayla takıldığını görmüşsünüzdür belki. Bunların ikisi de uzay araştırmaları sonucunda ortaya çıktı. Ay’a giden astronotların taş örnekleri toplamaları gerekiyordu. Astronotların bunu yapabilmek için taşınabilir aletlere gereksinimi vardı. Üstelik bunlar hem hafif hem kablosuz olmalıydı. Böylece ilk kablosuz el aleti üretildi. Daha sonra bir elektrik kaynağına bağlı kalmadan uzun süre çalışabilen, daha hafif aletler üretilmeye başlandı. Sonuçta bugün birçok yerde görebileceğiniz şarj edebilen ev aletleri ortaya çıktı.

Bu metnin konusu aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A)Hafif ve pratik alet geliştirme çabasıB)Uzay araştırmalarının nasıl sürdürüldüğüC)Astronotların uzaydaki çalışma biçimleri D)Kablosuz ve şarj edilebilen aletlerin bulunuş süreci

Yukarıdaki paragrafın cevabı «D» şıkkıdır. Paragrafın konusunu, kablosuz ev aletlerinin nasıl icat edildiği oluşturmaktadır.

Paragrafta Konu :

Paragrafın Ana Düşüncesi : Ana düşünce, bir yazının ya da yapıtın oluşturulmasının temel nedeni, amacı ve yazıda ya da yapıtta öne sürülen, savunulan görüştür. Bir konunun belli bir görüş açısından ele alınmasıyla ortaya çıkan genel bir yargı cümlesidir. Paragrafın konusu saptandıktan sonra; "Bu konudan hangi sonuç çıkarılır?" ya da "Bu parçada hangi düşünce savunulmaktadır?" sorularına alınacak cevap ana düşünceyi verir.

Örnek : İnsan sesi güzelliğine yazın kavuşur. Çünkü yaz, engin mavisiyle umut demektir. Güzelliktir. Güzel düşünmektir. Sanat ilhamları en çok yazın gelir yoklar kapımızı. Yazın yazılanlar çizilenler daha umut verici, iç açıcı şeylerdir. İnsanlar daha güçlü, daha isteklidir. Çünkü yaz mutluluk kaynağıdır.

Bu paragrafın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?

A)Yaz mevsimi insanlara yaşama sevinci verir.B)Sanatçılar önemli eserlerini yazın meydana getirirler.C)İnsanlar yaz mevsiminde daha iyi anlaşırlar.D)Yazın kırgınlıklar ve küskünlükler son bulur. Cevabı A şıkkıdır.Yani en kapsamlı yargı burada belirtilmiştir.

Paragrafın Anahtar SözcükleriKonuya hakim olan ve paragrafın bütün önemli noktalarını vurgulayan sözcükler anahtar sözcüklerdir.

Örnek: Ayşe bir öpücük yolladı parmaklarının ucuyla buluta. Ayşe’nin öpücüğü buluta ulaşınca bulut şöyle bir şaşırdı. Ama sonra toparlandı, koskocaman bir gül biçimini aldı. Gökyüzü gökyüzü olalı, bu mavi atlasa böylesine güzel, böylesine ak bir gül açmadı. Ayşe bu ak gülü hayran hayran seyretti. Lafı fazla uzatmayalım. O günden sonra bulut Ayşe’den hiç ayrılmadı.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu metnin anahtar kelimeleri birlikte kullanılmıştır?

A)Sevdalı bulut, küçük kızdan bir daha hiç ayrılmadı.B)Ayşe’nin gökyüzüne gönderdiği öpücük, bulutu güle çevirdi.C)Gökyüzü daha önce hiç bu kadar güzel olmamıştı.D)Şaşkınlık geçiren Ayşe, bir süre sonra kendini toparladı.

Yanıt:

Bu metinde Ayşe’nin gökyüzüne bir öpücük göndermesi sonucu bulutun Ayşe’ye aşık olması ve güle dönüşmesi anlatılmaktadır. «Ayşe’nin öpücüğü, bulut, gökyüzünde öpücükle açan gül» anahtar sözcüklerdir. Bu sözcüklerin hepsi B seçeneğinde birlikte kullanılmıştır.

Paragrafta Yardımcı Düşünceler : Her biri ana düşüncenin bir yönünü oluşturan, onu ortaya çıkarıp destekleyen düşüncelere (yargılara) yardımcı düşünce denir. UYARI: Sınavda çok kullanılan sorular olan "Bu paragrafta aşağıdaki yargılardan hangisine değinilmemiştir?" gibi sorular, paragraftaki bütün yardımcı düşüncelerin dikkate alınmasıyla doğru olarak çözülür.

Örnek : Bana özgü, sana özgü ,ona özgü davranışlar öylesine az ki…Yaşam deyince ortada herkesçe bilinenler ,herkesçe söylenenler, herkesçe istenenler, yapılanlar var yalnızca. Tek bir kaygı kol geziyor: «Başkası ne der?»

Paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?A)Kişilerin niçin benzer davranışlar sergilediklerineB)Taklitçi yaşamın alışkanlığa dönüştüğüne C)Toplumsal kabullerin bireysel yönelimleri etkilediğineD)Yaşamın, insanı zamanla olgunlaştırdığına

Önce seçeneklerde yer alan düşünceler paragraftan bulunur. Bulunmayan şık ise D şıkkıdır. Yani cevap D şıkkıdır.

Paragrafta/Şiirde Yer Alan/Almayan Duyguyu Bulma Bazı paragraf sorularında ya da paragraf yerine dörtlüklerin verildiği sorularda paragrafta/dörtlüğe hakim duygunun ya da paragrafta/dörtlükte yer almayan duygunun bulunması istenebilir.

Örnek: Bu bahar havası, bu bahçe; Havuzda su şırıl şırıldır. Uçurtmam bulutlardan yüce , Zıp zıplarım pırıl pırıldır. Ne güzel dönüyor çemberim; Hiç bitmese horoz şekerim! Cahit Sıtkı Tarancı

Bu şiirin ana duygusu aşağıdakilerden hangisidir?A)Ümit B)Güven C)Sevinç D) Özlem

Yanıt: Bu şiire hakim olan duygu sevinçtir. Çünkü şair etrafında olan biten her şeyden mutluluk duyduğunu anlatmaktadır. Yani cevap C şıkkıdır. NOT: Şiir bir düşünceden bahsetmiyorsa şairi şiir yazmaya iten duygu, ana duygu (tema) olur. Bazı dörtlüklerde duygu yerine düşünce verildiğinden bu dörtlüklerde paragraflarda olduğu gibi bir mesaj, öğüt verilir.

Şiirde Tema (Ana Duygu) : Tema, şiirde verilmek istenen, geliştirilen, seçilen ve işlenen konuya yüklenen duygu ve anlamdır. Örnek: Garibim; Ne bir güzel var avutacak gönlümü, Bu şehirde , Ne de bir tanıdık çehre; Bir tren sesi duymaya göreyim, İki gözüm, İki çeşme,Bu şiirin ana duygusu aşağıdakilerden hangisidir?A)SevinçB)Hayranlık C)MerakD)Yalnızlık

Yanıt:

Şair bu şiirde onu avutacak kimsenin olmadığını, hatta çevresinde tanıdık kimse olmadığını yani yalnız olduğunu anlatmaktadır.Dolayısıyla şairi bu dizeleri yazmaya iten duygu yalnızlıktır. Yani cevap D şıkkıdır.

Şiirin Konusu Şairin şiirde anlattığı durum, üzerinde durduğu kavram, düşünce ya da olaydır. «Şair şiirde neden söz ediyor?/ne anlatılıyor?» sorusunun cevabıdır.

Örnek:Asla unutamam gözümde tüter, Sıla terk eylemek ölümden beter,Koç yiğide bir at, bir silah yeter,Cennet misaldi gülzarı sılanın

Dörtlüğün konusu aşağıdakilerden hangisidir?A )Memleket özlemiB )ÇaresizlikC )KahramanlıkD )Yaşam sevinci

Yanıt:

Bu dörtlükte şair memleketini terk etmenin ölümden zor olduğunu, ondan uzak kalsa da onu hep özleyeceğini, memleketindeki bir gül bahçesinin onun için cennet gibi olduğunu anlatmaktadır. Bu anlatılanların hepsi göz önünde bulundurulduğunda bu dörtlükte memleket özleminden bahsedildiği görülecektir.

Cevap A şıkkıdır.

Bir yazıya verilen ada başlık denir. Kitabın adı, bölümün adı, konunun adı, paragrafın adı... birer başlıktır.•Başlık, bir yazının neyi anlattığını, ya da bu yazının yazılma gerekçesini sezdirecek bir özellik gösterir. Kısaca konuyu tanıtan, ana düşünceyi birkaç sözcükle yansıtan sözdür. Başka bir deyişle başlık; konu - ana düşünce uyumunu yansıtan bir özellik gösterir.•"Bu paragrafa en uygun başlık hangisi olabilir? " şeklindeki sorularda, bu açıklamalar dikkate alınarak başlık saptanmalıdır. Örnek: Günler arasından yazın ucu gözükünce tarifsiz bir boşluk doğar. Ortalıkta kimsecikler kalmamıştır. Artık sokakta, otobüslerde adımbaşı bir tanıdıkla karşılaşmazsınız .Telefonunuz çalmaz olur. Birilerini arar, cevap alamazsınız. Kapısını çalacak bir dost bile bulamazsınız. Herkes tatilini geçireceği bir yer bulmuştur kendine.

Bu paragrafın en uygun başlığı aşağıdakilerden hangisidir?A)Yaz ParıltısıB)Yaz GeceleriC )Yaz BiterkenD )Yaz HüzünleriParagrafta yazın gelişiyle herkesin tatil için şehri terk etmesi ve bundan duyulan hüzün anlatılmaktadır. Seçeneklerin hepsi «yaz» dan söz etse de bundan dolayı hissedilen üzüntüye sadece D seçeneğinde yer verilmiştir. Yani cevap D şıkkıdır

Paragrafta Başlık

Paragrafı Karşılayan Soru Her paragraf bir şeyleri anlatmak amacıyla oluşturulur. Bazı sorularda da amaç , paragrafın hangi soruya yanıt olarak söylenmiş olduğunu bulmaktır. Bu soruları çözerken önce paragraf okunmalı ve paragrafta ne anlatıldığı belirlenmelidir. Ardından seçeneklerdeki sorular okunmalı ve bu sorularla parçada anlatılanlar karşılaştırılmalıdır. Parçadaki «evet, hayır, ben öyle düşünüyorum, neden olmasın ki, buna katılmıyorum…» gibi sözlerin ipucu olduğu unutulmamalıdır. Örnek: Sıkılmıştım. Hiçbir amacım kalmamıştı. Zaten yaratıcı bir yazar kendini tekrarlamaz. Kendini tekrarlarsa o zaman hiçbir şey yaratamaz. Ayrıca yazarlık insanı yalnızlığa itiyor. Fedakarlık istiyor. Sanılanın aksine ben yalnızlığı değil, insanlarla kaynaşmayı seviyorum.

Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir cevap olabilir?A )Yazılarınızda tekrara mı düştünüz?B )Yazarlığa neden son verdiniz?C )Yazarlık sizi yalnızlığa mı itti?D )Yaratıcı yazılar yazmak sizi zorladı mı?

Yanıt:

Bu metinde yazar bir şeyler yazmanın olumsuzluklarından bahsetmektedir. Sıkılmış olması, kendini tekrarlamak istememesi, yazarlığın fedakarlık gerektirmesi ve insanı yalnızlığa itmesi , yazarın yalnızlıktan hoşlanmaması gibi olumsuz sebepler sıralayan yazar; mesleğine son vermesinin gerekçelerinden bahsetmektedir. Dolayısıyla bu paragrafı cevap olarak söyleyebilmesi için yazara mesleğine son verme sebebi sorulmuş olmalıdır. Yani cevap B şıkkıdır.

Paragrafta Bir Söz Öbeğinin Anlamını Bulma

Bir düşünceyi vermek için bir araya gelmiş cümlelerin hepsi kendinden önceki cümlede anlatılanı anlam, dil ve anlatım bakımından devam ettirerek görevini yerine getirir. Bu cümlelerden bazıları söz öbeklerinden oluşur ve bu tarz sorularda söz öbeklerinin paragrafın anlamına katkısı değerlendirilir. Bu sorularda yapılması gereken öncelikle cümlede anlatılmak isteneni bulmak, sonra bu anlamın paragrafa katkısını tespit etmek olmalıdır.

Örnek: Ben bir tiyatro oyuncusuyum. Bütün dünyam tiyatrodur. Gücümü sahne ışıklarından alırım .Sizlere en güzel, en doğru ve en gerçekçi oyunlarla ulaşmak isterim .Böyle mutlu geçer ömrüm, yeter ki siz burada olun. Yaşamın gerçeklerine birlikte gülelim, birlikte ağlayalım, coşalım, şaşalım, sevinelim ve birlikte düşünelim. Oyunun bitiminde tiyatronun gizemli yaşamından gerçek yaşama alkışlarınızla birlikte uyanalım. Paragrafın bütünü dikkate alındığında altı çizili cümleyle aşağıdakilerden hangisi anlatılmak istenmiştir?A ) Tiyatronun insan yaşamını etkilemesiB )Sanatçının da seyirci gibi bir insan olmasıC )Oyunun dünyasından gerçek dünyaya dönülmesiD )Seyircinin kendi gerçeğini tiyatroda bulması

Yanıt:

Altı çizili cümlede tiyatro oyuncusu oyun süresince rüyada olduğunu oyun bittiğinde bu rüyadan uyandığını anlatıyor. Paragrafın bu bütününde bu tiyatro oyuncusunun işine duyduğu bağlılık ve sevgi dile getirildiğinden bu cümleyle , oyuncunun ancak oyun bittiğinde dünyaya dönebildiği anlatılmak istenmiştir.

Yani cevap C şıkkıdır.

Örnek:Hayatımı deneme kitabı yazarak kazanıyorum. Son kitabıma da yeni başladım. Hem ilerisi için de «Ne yazacağım?» diye bir endişem yok doğrusu. Çünkü dövülecek nice demirlerim var ocakta. İçim çok rahat.

Bu parçanın tamamı dikkate alındığında yazar, altı çizili cümleyle aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?

A ) Yazılarında öne sürdüğü düşünceleri kanıtlayabildiğiniB ) Kütüphanesinde okunacak kitapların yer aldığınıC ) Kafasında, işlenecek fikirlerin bulunduğunuD ) Yazılmaya değer haberlerle ilgilendiğini

Yanıt:

Parçanın tamamında yazar hayatını deneme kitapları yazarak kazandığını, yeni bir kitap yazma hazırlığı içinde olduğunu ve yeni yazacağı kitap için konu bulmakta sıkıntı yaşamadığını anlatmaktadır.Bu durumu da «Çünkü dövülecek nice demirlerim var ocakta.» cümlesiyle somutlaştırarak kafasında, kitaplarında işleyebileceği daha birçok fikrin olduğunu anlatmak istemiştir. Yanıt C şıkkıdır.

Paragrafın Akışını (Anlam Bütünlüğünü) Bozan Cümle

Paragrafı oluşturan cümlelerin hepsi aynı düşünce etrafında toplanır, aynı konuyuanlatır. Bazen parçalarda bir konu anlatılırken farklı bir düşünce veya konunun farklı bir yönü bir cümle hâlinde araya girer. Düşüncenin akışını bozan cümlelerin sorulduğu sorularda bizdenistenen işte bu farklı cümleyi bulmaktır. Bu soruların çözümünde yapılacak iş; her bir cümlenin ne anlattığını, bir iki kelimeyle tespit etmektir. Sonra bu tespitlerimizi karşılaştırmaktır. Görülecektir ki bir cümle haricinde hepsi aynı konudan veya konunun aynı yönünden bahsediyor. Farklı şeylerden bahseden cümle düşüncenin akışını bozan cümledir.

Örnek:

"(1) Ne güzel de süzülüyor martılar gökyüzünde. (2) Hep onlar gibi özgür olmak istemişimdir. (3) Her şey gözlerinde küçücük .... (4) Altlarında mavi deniz, üstlerinde masmavi gökyüzü..."

Yanıt: Bize yukarıdaki parçadan hareketle: «Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisidüşüncenin akışını bozmaktadır?» şeklinde bir soru sormuş olsunlar. Yapacağımız ilk iş cümlelerde ne anlatıldığını birer kelimeyle belirlemektir. Parçadaki 1, 3 ve 4.cümlelerde «martıların uçuşundan» bahsedilirken 2. cümlede yazarın «martılara öykünmesinden» bahsedilmektedir. Öyleyse farklı olan, yani düşüncenin akışını bozan cümle 2'dekidir.

Paragrafın İkiye Bölünmesi

Düşüncenin akışıyla ilgili bir diğer soru tipi de, parçanın iki paragrafa bölünebilmesiyle ilgilidir. Bu tip parçalarda, parçanın bir bölümünde bir düşünce, ikinci bölümünde başka bir düşünce işlenir. Yazar konuyu işlerken her bir paragrafta konunun farklı bir yönünü işler. Anlattığı bir şeyden farklı bir şeye geçiş yaptığında yeni bir paragrafa da geçmesi gerekir. Sınavlarda iki ayrı düşüncenin işlendiği bölümler bir paragraf olarak verilir ve bizden bu paragrafı bölmemiz istenir. Bu tip sorularda yapılacak iş her bir cümlede anlatılanı bir iki kelimeyle belirlemektir. Daha sonra belirlenen bu ifadeler karşılaştırılmalıdır. Görülecektir ki bir kısım cümlelerde bir konudan bahsedilirken diğer cümlelerde ise başka bir konudan bahsediliyor. Yapılacak en son iş; yeni, farklı konuya geçilen ilk cümleyi veya konuyla ilgili bakış açısının değiştiği ilk cümleyi tespit etmektir.

Paragrafın İkiye BölünmesiÖrnek:"(I) Kitap okumak için yaz, daha uygun mevsimdir. (II) Havalar ısınmaya başlayınca, doğanın her köşesi bir okuma yeri olur. (III) İstediğiniz yeri seçebilirsiniz.(IV) Parkta, deniz kıyısında, bir ağaç altında gönlünüzce okuyabilirsiniz. (V) Okuma biçimi ve yöntemi kişiden kişiye değişir. (VI) Kimileri beş on kitabı birden okumayı sever. (VII) Kimileri de bir kitabı bitirmeden ötekine başlamaz." Bize bu parçayla ilgili "Bu parça açıklanan düşünceler bakımından ikiye bölünürse ikinci parça hangi cümleyle başlar?" şeklinde bir soru yöneltilmiş olsun. Parçadaki cümleleri tek tek incelediğimizde I , II, III ve IV. cümlelerde "kitap okumanın zaman ve zemininden" bahsedilirken V,VI ve VII. cümlelerde "kitap okuma biçiminden" bahsediliyor. Demek ki bu parçada iki düşünce işlenmiş ve ikinci düşünceye geçilen cümle, yani bölündüğünde ikinci paragrafın ilk cümlesi olacak olan cümle V. cümledir.

Paragrafı Oluşturan Cümlelerin Yerini Değiştirme

Şiir veya düz yazıdan oluşan her parçanın bir konu su vardır. İyi bir parça kendi içinde konu bütünlüğü ne sahiptir. Parçalar daha önce de değindiğimiz gi bi giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur. Sınavda bazen bir parçayı oluşturan iki cümle yer değiştirilerek verilir. Bu değişikliğin düzeltilmesi is tenir. Parçayı oluşturan cümleler anlamca birbirlerine bağ lıdır. Biri diğerinin varlığını gerektirir. Özellikle olay anlatan parçalarda, zaman sıralaması vardır. Dü şünce paragraflarında ise mantık sırası vardır. Yer değiştirilecek cümleleri bulurken bu noktalara dik kat etmek gerekir. Bu tür sorularda çözüme seçeneklerden de gidile bilir.

Paragrafı Oluşturan Cümlelerin Yerini Değiştirme

Örnek: (1) Günümüz ozanları ise şiiri tartışmak yerine, şiir yazmak istiyorlar. (2) Nerede o 1940′ların 1950′lerin coşkulu şiir tartışmaları. (3) Şiirin niteliği, niceliği, anlamlılığı kimseyi ilgilendirmiyor. (4) Şiirin ne oldu ğu konusu uzun zamandır tartışılmıyor.

Yukarıdaki parçanın ilk cümlesinde yer alan “ise” ifadesinden dolayı bu cümle parçanın giriş cümlesi olamaz. Konunun verildiği cümle ilk cümle olur. Konu, 4. cümlede verildiğine göre ilk cümle ile dör düncü cümle yer değiştirilirse parça anlamlı bir bü tün oluşturur. Böylece düşüncenin akışı da sağlanır.

Olay Yazılarının UnsurlarıOLAY: Olay yazılarının temel ögesi olan olay, genellikle kahramanların başından geçenler ya da yazıda anlatılan durumdur.KİŞİLER: Olay yazılarında anlatılan olayı yaşayan kahramanlardır. Roman, efsane, masal, fabl vb. türlerde öyküye göre daha fazla kişi vardır. Yazının kişilerini insanlar oluşturuyorsa «şahıs kadrosu», hayvanlar, bitkiler ya da cansız varlıklar oluşturuluyorsa «varlık kadrosu» adını alır. Masal, efsane vb. türlerde kişiler; olağanüstü özelliklere sahip olabilir.YER(MEKAN): Olayın yaşandığı çevre veya mekandır. Bu, dış mekan olabileceği gibi iç mekan da olabilir. Bazı olay yazılarında ise mekan belirsizdir. Genellikle yazar tarafından betimlenerek okuyucunun zihninde resim olarak çizilir. Yazının türüne göre bu resimle ilgili ayrıntılar fazlalaştırılır ya da azaltılır.ZAMAN: Olayın yaşandığı zaman dilimidir. Yazının türüne göre süresi belirlenir. Olayın sonundan başına doğru anlatılan yazılarda vardır. Bazı yazılarda zaman ya açık olarak verilmez ya da belirsizdir.

Örnek:

Bir akşam, aldığını geri vermeyen bir arkadaşı, Nasreddin Hoca’ya «Senden bir dileğim var.» demiş. Hoca, « Dilekler karşılıklı, önce benim bir dileğim var, sen onu yerine getir, sonra kendi dileğini söyle.» demiş .Arkadaşı «Tamam.» deyince Hoca söylemiş dileğini : «Gözünü seveyim, benden borç isteme!»

Bu metinde aşağıdaki ögelerden hangisi yoktur?

A ) Olay B) Yer C ) Zaman D) Şahıs

Olay: Aldığını geri vermeyen arkadaşının ondan yine bir şey isteyeceğini anlayan Nasreddin Hoca’nın bu isteği zekice geri çevirmesi. Zaman: Akşam Kişiler: Nasreddin Hoca ve arkadaşı Yer: ?

Yanıt B şıkkıdır.

Paragrafta Anlatım Özellikleri

Özlülük(Yoğunluk) : Duygunun, düşüncenin ya da gerçeğin en kısa yoldan anlatımına özlülük denir. Kısaca özlülük az sözle geniş bir düşünceyi ifade etmektir. Gereksiz sözcüklerden arınmış, gereksiz ayrıntılara inilmemiş olan paragraflarda özlülük vardır. Söz gelimi; özdeyiş ve atasözleri özlü anlatımın en güzel örneklerini oluştururlar.

Örnek : Adam başı ile doğruldu. Daha bir saat olmuştu. Bitmek bilmeyen saatler geçecekti. Nasıl geçecekti? Başını cama dayadı. Küçük bir insan istiyordu. Ona yalnızlığını unutturacak bir çocuk. Herkese uygun görülen şans neden ona gülmemişti. Hangi suçun cezasını çekiyordu? Çay bardağını verirken yenisini istedi. Daha kim bilir kaç çay, kaç sigara içecekti?...

Yalınlık : Duygunun, düşüncenin ya da gerçeğin sade, süssüz ve gösterişe kaçmadan iletilmesine yalınlık denir. Roman, öykü gibi sanatsal yazılardan çok, bilimsel öğretici yazılar yalınlığa dayanır. Çünkü bunlarda temel amaç, bir düşünceyi öne sürüp savunmak, bir görüş öne sürmek ya da okura herhangi bir konu üzerinde bilgi vermektir.

Örnek: Okuma, çok yönlü iletişimsel bir etkinlik, alışkanlığa dayanan bir yetidir. Bu yetinin kazanılması, geliştirilmesi, alışkanlığa dayanan bir davranış biçimine dönüştürülmesi güç bir iştir. Güç olduğu kadar sürekli bir iştir de. Yaşamın belli bir aşamasında başlayıp, belli bir aşamasında biten bir iş değildir. Goethe‘ nin yaşamının son yıllarında, 1830'larda söylediği bir sözü anımsayalım: "Okumayı öğrenmek sanatların en gücüdür. Hayatımın seksen yılını bu işe, doğru dürüst okumayı öğrenme işine verdim, yine de kendimden memnun olduğumu söyleyemem."

Akıcılık : Duygunun, düşüncenin ya da gerçeğin anlatımında dildeki pürüzlerin, okumayı ve anlamayı güçleştiren unsurların ortadan kaldırılmasına ve cümlelerin söyleniş ve okunuşundaki kolaylık ve rahatlığına akıcılık denir.

Örnek : Her zaman şık ve temiz giyinen, nazik, insanları olduğu gibi kabul etme olgunluğuna sahip bir yazardır. Beyoğlu civarındaki evi, küçük bir müze görünümündedir, birçok sanatçının uğrak yeridir. Sanat dünyasına adım atmaya çabalayan gençlere kapısını ve yüreğini açmaktan kaçınmamış, alçakgönüllü bir beyefendidir. Bu nitelikleri, tükenmekte olan bir neslin başlıca özelliklerini kişiliğinde bir araya getirmiştir.

Doğallık : Duygunun veya düşüncenin hiçbir yapmacığa kaçmadan içten, sıcak, olduğu gibi anlatılmasına doğallık denir. Doğallıkta sanatsal bir kaygı güdülmez. Kendi kendine oluyormuş gibi sıcak ve içten bir anlatım vardır.

Örnek : Bugün, sen belki hatırlamazsın ama, senin gidişinden bu yana tam iki yıl geçti. Bu süre içinde ben daha iyi ve akıllı olamadım; birçok fırsatı da kullanamadım. Oysa yıllar önce, bazı zamanlar sen olmasaydın birçok şey yapabileceğimi düşünürdüm. Şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım. Evet dedeciğim, belki hatırlamazsın; ama bugün sen öleli tam iki yıl oluyor. Kimseye asıl amacımı belli etmeden seni yaşatmaya çalışıyorum.

Özgünlük : Duygunun, düşüncenin, kavramın ya da gerçeğin anlatımının, anlatıcıya özgü özellikler taşımasıdır. Özgün yapıtlarda başkalarını taklit etme ve onlardan etkilenme yoktur. Sanatçı bütünüyle kendi yetenekleri, zevkleri ve beğenileri doğrultusunda, başkalarının yapıtlarından farklı ürünler ortaya koyar.Bir sanatçıyı anlatımındaki biçim, konuya yaklaşım şekli, kullandığı dil ve kurduğu cümleler özgün yapar.

Açıklık: Anlam kapalılığı yaratmayacak, farklı anlaşılmalara izin vermeyecek anlatımdır.Bir anlatımdan herkes aynı anlamı çıkarabiliyorsa ve aynı anlamda kolayca birleşebiliyorsa o anlatım “açık”tır. Bir anlatımın ikili anlamlar iletmemesi ve kolayca anlaşılabilmesidir.Örnek :*İzinsiz inşaata girilmez.(zarf yerinde kullanılmamıştır)*Ağzını sıkı tutmama ilişkimizin bozulmasına yaradı(neden oldu – yol açtı) *Ünlü sporcumuzun arka ayak adalelerinde ezilme saptandı.(sıfat yerinde kullanılmamıştır.)

Duruluk: Anlatımda gereksiz sözcük ya da ek bulunmadan, olması gereken kadar sözcükle yapılan anlatımdır. Gereksiz sözcük cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı daralmaz, bozulmaz. Örnek :*Karşılıklı mektuplaşmalar bu günde sürüyor.*Popüler olan gözde sanatçımız bu gün geliyor.*Çiçeği burnunda, taze yeni bir yazarımızdı.*Sıfırın altında eksi otuz civarında bir soğuk vardı.*Gizli bir sırmış gibi yavaşça kulağıma fısıldadı.*Onunla üç yıl süreyle mektuplaştık.*Uçak,en sevdiğim taşıt aracı

Bir düşüncenin, bir konunun, bir açıklamanın tam olarak anlatılabilmesi için yararlanılan yönteme "düşünceyi geliştirme yolu" ya da "anlatımda başvurulan yol" adı verilir. Bir paragrafta düşünceyi geliştirme yollarından yalnız biri kullanılabileceği gibi, bunların birkaçı da kullanılabilir.

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI (ANLATIMDA BAŞVURULAN YOLLAR)

Tanımlama: «…kimdir?/…nedir?» sorularının cevabı tanım cümlesini verir. Bir varlığın, bir nesnenin ya da bir kavramın özel ve değişmez niteliklerini sıralayarak onu tanıtmaktır. Tanımlama, genellikle, paragrafın giriş bölümünde yer alır. Gelişme ve sonuç bölümlerinde tanımlamalara pek rastlanmaz. Tanımlama, daha çok açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimlerinde kullanılan bir düşünceyi geliştirme yoludur.

Örnek: Roman, insanların başından geçen ya da geçebilecek türdeki olayları yer ve zaman belirterek anlatan uzun yazı türüdür. Yazarın üstün bilgisi, sağlam gözlemi, duygusu romanın başarılı olmasını sağlayan en önemli etkendir.

Örnekleme: Genellikle soyut bir düşünceyi ya da kavramı somutlamak; onu görünür, bilinir kılmak için bir yapıtı, bir kişiyi, bir olayı paragrafa aktarmaya örnekleme denir. Örnekleme, düşünceyi somut kılacağı için onun hem daha kolay anlaşılmasını, hem de inandırıcılık kazanmasını sağlar. Örnek olarak verilen şey, anlatımı somutlayacak nitelikte genel ve bilinir bir şey olmalıdır. Örnekler, bir paragrafın daha çok gelişme bölümünde yer alır. Çünkü bu bölümde konu açılacak ve ona somutluk ve inandırıcılık kazandırılacaktır.

Örnek:Kültür, bir toplumun yaşama biçiminde, davranışlarında belirginleşir, giyinişine, yiyip içmesine, çalışmasına, hatta jestlerine yansır. Bir Türk 'hayır' anlamında başını yukarı kaldırır. Amerikan kültüründe ise aynı amaç için baş iki yana hareket ettirilir.

Karşılaştırma : Nesneler, kavramlar, olay ya da durumlar arasındaki benzerlik veya farklılıkların dile getirilmesidir. Dolayısıyla karşılaştırma, yalnızca iki kavram arasındaki karşıtlıkları gösterme değildir. Karşılaştırma; varlıklar, kavramlar, olaylar arasında yapılabileceği gibi aynı varlığın öncesi ve sonrası arasında da yapılabilir. Benzerlikleri gösterirken de karşılaştırmalardan yararlanılabilir. Böylece sözü edilen kavram daha görünür, daha somut bir özellik kazanmış olur.

Örnek :Hayvanların koşullanmaya ve deneme yanılma etkinliğine dayanan öğrenmeleri yanında, insan öğrenmesinin ayrı bir niteliği vardır. İnsanın her öğreniş aşaması bedence belirli bir olgunlaşmayı gerektirir. Söz gelimi; konuşmayı öğrenmek yalnız ses çıkarmak değildir.

Benzetme : Bu anlatım tekniğinde bir varlık, kavram ya da durumun bir özelliğinin daha anlaşılır ve etkileyici yapılması amacıyla başka bir varlığa benzetilmesi söz konusudur. Yani amaç anlatılmak isteneni daha somut anlatmaktır.

Örnek :Boş bırakılmış topraklar, gübreli ve bereketli ise, yüz bin çeşit otla dolar. Yararlı olabilmeleri için onlara kazma vuruyor, işe yarar tohumlar ekiyoruz. Ruhlar da böyledir. Onları bir fikirle uğraştırıp dizginlerini tutmazsanız, uçsuz bucaksız bir hayal dünyasında başıboş, öteye beriye dolaşıp dururlar. Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu yitirir.

Tanık Gösterme(Alıntı Yapma) : Anlatıma somutluk ve inandırıcılık kazandırmak amacıyla başkalarının düşünce ve sözlerinden yararlanmaya tanık gösterme denir. Ancak tanık gösterilen kişi, bilinen ve kabul gören bir özellikte olmalıdır. Yoksa sıradan bir insanın tanık gösterilmesi, düşünceyi inandırıcı kılmaktan uzak düşer.Tanık olarak seçilen, kişi değil de bir söz ise bu, tırnak içine alınarak verilmelidir. Ayrıca hem kişi adı kullanılıp hem de onun konuyla ilgili sözleri verilecekse, bu sözler tırnak içine alınmalıdır.

Örnek :Jan Paul Sartre şöyle der: "İnsan bazı şeyleri söylemeyi seçtiği için yazardır." Bu görüşe katılmamak mümkün mü? Söz sanatçısı dediğin, herkesin söylemek isteyip de söyleyemediği sözleri, kendine özgü biçimler arasından seçerek söyleyivermeli ve okuyucuya : "Benim söylemek istediğimden daha güzel" dedirtmeli.

Sayısal Verilerden Yararlanma : Bir düşünceyi aktarabilmek için anlatılmak istenen nesnenin ya da kavramın nicelik özelliklerinden yararlanmadır. Bu düşünceyi geliştirme yolu, daha çok tekniğe ve istatistiğe dayalı bilgilerin anlatımında kullanılır.

Örnek :Öğrencilerin çalışırken ara verip dinlenmeleri gerektiğini düşünenlerdenim. Mola verilmeden yapılan uzun soluklu bir çalışma, verimi düşürür. Ellişer kişiden oluşan iki ayrı gruba yüz soruluk bir test uygulanır. Grubun biri, testi hiç ara vermeden yanıtlarken, diğer gruba elli sorudan sonra 15 dakikalık dinlenme verilir. Dinlenme almayan grubun başarısı, alan grubun başarısından % 30 düşük çıkar.

Anlatım Türleri

Birinci Kişi Ağzından Anlatım: Anlatıcı, olayı yaşayan kişidir. “Ben, biz” sözlerini kullanır.

Örnek:Kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı yavaşça açtım. İçeri girdim. Evin çok düzenli olduğunu gördüm.

Üçüncü Kişi Ağzından Anlatım: Anlatıcı, olayı dışarıdan gözlemleyen kişidir. “O, onlar” sözlerini kullanır.

Örnek: Kapıya doğru yürüdü. Kapıyı yavaşça açtı. İçeri girdi. Evin çok düzenli olduğunu gördü.

YAZI (METİN)TÜRLERİ

Duygu, düşünce ve hayallerin sözlü ya da yazılı olarak, etkileyici bir şekilde anlatma isteği edebiyatın doğmasına neden olmuştur. Edebiyatın oluşumu içerisinde yazının biçim ve içerik özelliklerine o yazının türü denmektedir

Söyleşi (Sohbet) Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini, okuyucu ile karşı karşıya oturup konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara sohbet denir.» Karşılıklı konuşma havası içinde yazılır.» Belirli konusu yoktur. Yerine ve zamanına göre sıkıcı olmayan her şey sohbet konusu olabilir.» Gazete ve dergi yazılarıdır.» Yazarın kendi kişisel düşüncesi ağırlıktadır.» En önemli özelliği, samimi bir üslupla kaleme alınmasıdır.» Yazarın öğretme ve kanıtlama amacı yoktur.

Deneme

Bir yazarın herhangi bir konu üzerinde, özel görüş ve düşüncelerini iddiasız, kesin kurallara varmaksızın anlattığı yazılara deneme denir.» Denemede konu sınırlaması yoktur. Yazar, istediği konuyu ele alıp işleyebilir.» Yazarın anlattıklarını kanıtlama kaygısı yoktur.» Yazar kendisiyle konuşuyor gibi bir anlatım kullanır. Daha doğrusu kendi içiyle yaptığı konuşmaları yazıya geçirir.» Anlatılanlar kesin bir sonuca bağlanmaz.» Denemede alabildiğine kişisellik ve kendine özgülük vardır.» Dünya edebiyatında Montaigne, Türk edebiyatında ise Nurullah Ataç bu türün en önemli temsilcisidir.

DenemeÖrnek Gönlümüzün güzelliği sevgi ise beynimizin güzelliği de düşünebilme yeteneğimizdir. O yeteneği her an, her dakika kullanmalıyız. Unutmayalım ki düşünen insan, özgür insandır. Kişi düşünebiliyorsa pek çok sorununu çözecek, pek çok şeyi bilecektir. Onun için bir karar alırken annenizin, babanızın, çevrenizdekilerin görüşlerini alın ama o görüşleri de sorgulayın. Sonra da oturup kararınızı kendiniz alın. Bu durumda eziyetler de güçlükler de size aittir artık. Karar alırken sorumluluk almayı da bilin. İşte bu, büyümek ve olgunlaşmaktır. Aynı zamanda özgür olma yolunda atılan ilk adımdır.

Günlük (Günce)Düzenli bir biçimde yazılan, tarih atılan günlük notlara, bir yazarın yaşamı boyunca günü gününe yazdığı yazılara günlük denir.» Olaylar günü gününe, tarih belirtilerek yazılır.» Kısa yazılardır.» Kaleme alan kişinin yaşamından izler taşır.» İçten ve sevecendir. Anlatımda “iç konuşma” yöntemi kullanılır.Günlük ile Anı Arasındaki Farklar:Günlükte olaylar günü gününe yazılırken anı da geçmişteki olaylar anlatılır. Bir bakıma günlük geleceğe yönelik, anı ise geçmişe yöneliktir.

TiyatroDram, komedi, trajedi gibi sahnede oynanmak üzere yazılan edebiyat türlerinin ortak adına tiyatro denir. Ayrıca yazılan eserlerin sahnede oynanmasına ya da bu tür eserlerin oynandığı binaya da tiyatro denir.» Genellikle oynanmak için yazılır. Okunmak için yazılan tiyatro türleri de vardır.» Olayları oluş hâlinde gösterir.» Konuşma ve eyleme dayanan bir türdür.» İnsana ders vermek, onu düşündürmek onu yorum yapmaya yönlendirmek amacı taşır.» Tiyatronun unsurları: “Yazar, eser, oyun ve seyirci”dir.» Tiyatronun temel ögeleri: “Olay, yer, zaman ve kişiler”dir.

Hikâye (Öykü)Olmuş veya olabilecek olayları belli bir plan çerçevesi içinde yer ve zamana bağlı olarak anlatan yazı türüne hikâye (öykü) denir.» Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar anlatılır.» Dar bir zaman dilimini kapsar.» Olayla ilgili yer ve zaman bellidir.» Romana göre kısa eserlerdir.» Karakter sayısı azdır.» Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşur.» Kısa soluklu eserlerdir.» Olay, başlangıçtan sonra doğru giden bir olayın bir anlık parçasıdır. TutanakBir durum veya olayın oluş şekli ve sırasıyla beraber yazıya aktarılmasına tutanak denir. Tutanaklarda ayrıntılar önemlidir. Çünkü olayı değerlendirecek olanlar, bunlara göre hüküm verecektir. Olayın niteliği, yeri, zamanı, başlaması, başlamasına sebep olanlar, olayın gelişimi ve sonucu anlatılmalıdır.

Örnek:

• Her konuda yazılabilir.• Samimi bir üslupla yazılır.• Anlatımda içtenlik, yalınlık, duruluk esastır.• Bir görüşü kanıtlama amacı gütmez.• Konuya öznel bir bakışla yaklaşır.

Yukarıda özellikleri verilen yazının türü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fıkra                                   B) MakaleC) Deneme                             D) Ropörtaj

Yukarıda özellikler deneme türünün özellikleridir. Yani cevap C şıkkıdır.

BETİMLEME

Betimleme nedir?Bir şeyi, göz önünde canlanacak biçimde, kendine özgü yönlerini belirterek söz ya da yazıyla anlatma, tasvir, başka bir deyişle, ”varlıkların, sözcüklerle resmini yapmaktır” tır Betimlemede mutlaka görsellik vardır. Varlığı gözle algılanan ayrıntılardan söz edilebilir. Yani betimleme gözleme dayanır. Yazar bir varlığı ya da manzarayı betimlerken niteleyici sözcüklerden yararlanır.Örnekler:

"Son derece sakin, sinek uçsa sesi duyulacak kadar sessiz bir odadayız." 

"Gözümüzün önünde uzayıp giden uçsuz bucaksız masmavi deniz , tatlı bir rüzgar ve yemyeşil korular insana yaşama sevinci veriyordu."

SIRA SİZDE

Betimleme yöntemini kullanarak siz de bir yazı yazınız.--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sembollerin İletişimdeki Rolü

Sembol; duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne, işaret veya simgedir.

   Genel İzleyici Kitlesi Hastane Havaalanı

SIRA SİZDEGünlük hayatımızda kullandığımız sembollerin iletişimdeki rolü nedir?........................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Ünsüz Sertleşmesi (Benzeşmesi) İle İlgili Yazım Kuralları f, s, t, k , ç, ş, h, p harfleri ile biten bir kelimeye c, d, g harfleri ile başlayan bir ek gelirse, ekin başındaki yumuşak harfler sertleşir. Buna göre; c-ç, d-t, g-k olur.  Yani, Türkçede sert ünsüzlerden sonra yumuşak ünsüzler gelmez. Sonunda sert ünsüz bulunan kelimelere yumuşak ünsüzle başlayan ek getirilemez. Bu kurala ünsüz benzeşmesi denir. Ünsüz benzeşmesi( sertleşmesi) kuralına aykırı yazımlar yanlıştır.

Örnek: 1934’ te -------Doğru 1934’ de ---------Yanlış

Olmuştu -------Doğru Olmuşdu---------Yanlış

Sinop’tan-------Doğru Sinop’dan-------Yanlış

PEKİŞTİRELİM

Yazımı doğru olan kelimelerin yanına yanına «D», yanlış olanların yanına «Y» koyunuz.

•Bitkin…….. •Yapmışdır…….•Fırsattı…….•Saatci…….•Kitapcı…….•Geçitte…….•45’den…….

Ünlü Daralması ile İlgili Yazım KurallarıBir kelimede düz-geniş ünlülerden (a, e) sonra –yor eki gelirse, bu ünlüleri darlaştırarak ı, i, u, ü’ ye dönüştürür. Geniş olan ünlüler daraldığı için bu kurala ünlü daralması denir.

Örnek : 

Yazma-yor→ yazmıyorAnla-yor→ anlıyorHopla-yor→ hopluyor.Bekle- yor→ bekliyor

PEKİŞTİRELİM

Ünlü daralmasına uğramış kelimelerin yanındaki kutucuğa « » işareti koyunuz.✓

•Diyor……..•Yiyor…….•Bakıyorsa…….•Geziyorduk…….•Söylüyormuş…….•Sevinecekler…….•İzlemiyor…….

YAZIM ( İMLA) KURALLARI

Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi yazım ( İmla) olarak adlandırılır. Dilimizde yazımda uyulması gereken kuralları örneklerle inceleyelim.

Büyük Harflerin Kullanıldığı YerlerCümlelerin ilk sözcüğünün başharfi büyük yazılır.Cümlelerin ilk sözcüğünün başharfi büyük yazılır.

Örnek:Örnek: BBoğazına düşkün bir çocuk olduğu anlaşılıyordu.oğazına düşkün bir çocuk olduğu anlaşılıyordu.

Dizeler büyük harfle başlar.

Örnek: Kirazın derinin altında kiraz Narın içinde nar Benim yüreğimde boylu boyunca Memleketim var.

Cümle içinde başkasından aktarılan ve tırnak içinde gösterilen cümleler büyük harfle başlar.

Örnek: Sokrat: “Dünyada her şeye değer biçmek mümkündür fakat öğretmenin eserine asla değer biçilemez.” diyerek öğretmenlik mesleğinin önemini vurgulamıştır.

İki noktadan sonra gelen kısım cümle niteliği taşıyorsa büyük harfle başlatılır.

Örnek: Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yüceltir.

UYARI: İki noktadan sonra cümle ve özel ad niteliğinde olmayan örnekler sıralandığında bunlar büyük harfle başlamaz.

Örnek: Evimize birçok yeni eşya almıştık: masa, koltuk, halı, şifonyer…

Özel adlar büyük harfle başlar.

Kişi ad ve soyadları büyük harfle başlar.

Örnek: Sevim Ak, Yaşar Kemal, Cemal Süreya…

Takma adlar da büyük harfle başlar. Örnek: Deli Ozan ( Faruk Nafiz Çamlıbel), Minik Serçe (Sezen Aksu)…

Kişi adlarından önce ve sonra gelen unvanlar, saygı sözleri, rütbe adları ve lakaplar, büyük harfle başlar.

Örnek: Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Kaymakam Süleyman Bey, Dr. Mehmet Öz, Sayın Prof. Dr. Hasan Eren, Kasım Efendi, Zeynep Hanım, Mareşal Fevzi Çakmak, Yüzbaşı Cengiz Topel, Mimar Sinan, Köfteci Cafer...

HADİ YAPALIM:

Türkçede özel ada bağlı saygı kelimeleri, şanlar ve takma adlar büyük harfle başlar. Bu kurala göre, aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A) Amcamın teğmen olan küçük oğlu Ahmet sınıfın en çalışkanıymış.B) Ali Bey beni kardeşi Orhan'la tanıştırdı.C) Öğretmen Ayşe Hanım doktora gidecekmiş.D) Dün, sokakta komşumuz doktor Ali Yüksel Bey'i gördüm.

Yanıt:

Kurala göre özel isimden önce veya sonra gelen bütün sanlar, Iakaplar, saygı sözcükleri büyük harfIe başlar. Ancak D şıkkında Ali Yüksel Bey'in meslek unvanı olan "doktor'' ismi küçük yazılmıştır. Dolayısıyla yazım yanlışı yapılmıştır.

Cevap D

UYARI: Akrabalık bildiren sözcükler küçük harfle başlar. Ancak akrabalık bildiren sözcükler, lakap ya da unvan olarak kullanılırsa büyük harfle başlar.

Örnek: Telli Baba, Nene Hatun, Hala Sultan, Ramiz Dayı…

Örnek: Ayşe halam sana da hediye almış. Örnek: Yaz tatilinde Can dayımda kalacağız.

Örnek: Tülay ablamın keki çok güzel.

Saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, unvan bildiren sözler büyük harfle başlar.

Örnek: Sayın Başkan Sayın Vali Sayın Rektör

Mektuplarda ve resmi yazışmalarda hitaplar büyük harfle başlar.

Örnek: Sevgili Kardeşim Aziz Dostum Değerli Arkadaşım

Hayvanlara verilen özel adlar, büyük harfle başlar.

Örnek: Boncuk, Karabaş, Maviş, Tekir…

Millet, boy, oymak; devlet; dil, lehçe ; din, mezhep adları büyük harfle başlar.

Örnek: Türk, Alman, İngiliz, Kırgız, Tatar; Türkiye, İsviçre; Türkçe, İngilizce, Osmanlıca; İslam, İslamiyet, Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Hanefilik…

Yer adları ( Kıta, bölge, il, ilçe, köy, semt, mahalle, sokak, cadde vb) büyük harfle başlar. Örnek: Afrika, Asya; Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu; Aydın, İstanbul; Germencik, Ortaklar, Bahçelievler; Cumhuriyet Mahallesi, Zeybek Mahallesi; Tevfik Fikret Caddesi; Adnan Menderes Bulvarı, Malazgirt Meydanı…

UYARI: Özel ada dahil olmayıp tamlama kuran şehir, il, ilçe, belde, köy vb sözler küçük harfle başlar.

Örnek: Aydın ili, Konya ili, Kuyulu köyü, Ortaklar beldesi

Deniz, dağ, göl, nehir, boğaz vb. adlarında da her kelimenin baş harfi büyük yazılır.

Örnek: Ege Denizi, İstanbul Boğazı, Fırat Nehri, Asya Yakası, Dicle Irmağı, Van Gölü, Zigana Geçidi…

Saray, köşk, han, kale, köprü, kule adlarının bütün kelimeleri büyük harfle başlar.

Örnek: Dolmabahçe Sarayı, Ankara Kalesi, Çankaya Köşkü, Galata Köprüsü, Zafer Anıtı…

Kurum, kuruluş, parti, dernek, adlarının baş harfleri büyük yazılır.

Örnek: Türk Dil Kurumu, Ziraat Bankası, Özel Başak Koleji, Aydın Lisesi, Sıla Kitabevi, Sadık Ticaret, Atatürk Orman Çiftliği, Milli, Kütüphane, Muharip Gaziler Derneği, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü…

Kitap, gazete, dergi ve sanat isimlerinin her kelimesi büyük harfle yazılır.

Örnek: Nutuk, Kuyucaklı Yusuf, Sadako; Bilim ve Teknik, Bütün Dünya; Hürriyet, Cumhuriyet, Resmi Gazete; Onuncu Yıl Marşı, İstiklal Marşı…

UYARI: Özel ada dahil olmayan gazete, dergi, tablo gibi sözcükler büyük harfle başlamaz.

Örnek: Milliyet gazetesi, Hürriyet gazetesi, Bilim ve Teknik dergisi, Halı Dokuyan Kızlar tablosu…

Ulusal, resmi, dini bayramlarla, kutlama ve anma günlerinin isimleri büyük harfle başlar.

Örnek: Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı, Cumhuriyet Bayramı, Zafer Bayramı, Miraç Kandili, Hıdırellez, Dünya Tiyatrolar Günü, Anneler Günü, Babalar Günü…

Tarihi olay, çağ, dönem adları büyük harfle başlar.

Örnek: Kurtuluş Savaşı, Milli Mücadele, Cilalı Taş Devri, İlk Çağ, Lale Devri, Buzul Dönemi, Cumhuriyet Dönemi…

Özel adlardan türetilen tüm sözcükler büyük harfle başlatılır.

Örnek: Türkleşmek, Türkçe, Avrupalı, Aydınlı, Bursalı…

BUNU BİL:

Özel isimlere getirilen yapım eki ve yapım ekinden sonra getirilen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz..

Örnek: Türkçenin, İstanbulluya…

Yer, millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde sadece özel ad büyük harfle başlatılır.

Örnek: Antep fıstığı, Brüksel lahanası, Hindistan cevizi, İngiliz Anahtarı, Japon gülü, Van kedisi…

Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar büyük harfle başlar: Tanrı, Allah, İlah, Cebrail, Zeus, Kibele…

UYARI: “Tanrı, Allah, İlah” sözcükleri özel ad olarak kullanılmadıklarında küçük harfle başlar. Örnek: Müzik dünyasının ilahı olmuşsunuz. Amerika’da kaçakçılığın allahları vardır.( Tarık Buğra)

Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar.

Örnek: Merkür, Neptün, Satürn; Halley, Kutup Yıldızı,Kuyruklu yıldız…

UYARI: Dünya, Güneş ve Ay sözcükleri gezegen anlamı dışındaKullanıldığında küçük harfle başlar.

Örnek: Çocuk kendi dünyasında mutlu bir şekilde yaşıyordu.

HADİ YAPALIM:''Gökbilim ve coğrafya ile ilgili konuların anlatımında, dünya ile öteki gezegen adları, güneş ve ay sözcükleri büyük harfle yazılır.''Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala uyulmamıştır?

A) Ay, Dünya'nın çevresini yirmi dört saatte dolaşır.B) Camlardan içeriye Güneş girdi.C) Her zaman dünya bir yana, çocuğum bir yana derdi.D) Yapılan deney, Güneş tutulması ile ilgiliydi.

Yanıt:

Seçeneklere baktığımızda ay, dünya ve güneş sözcükleri A ve D şıkkında gökbilimdeki anlamlarıyla kullanıldığından gerçek anlamdadır ve büyük harfle başlamıştır. C'de ''değerli ne varsa'' anlamlarında olduğundan mecaz anlamdadır ve küçük harfle yazılmıştır. B'de ise ''güneş'' sözcüğü gökbilim anlamıyla değil, ısı ve ışık anlamıyla kullanılmıştır. Yani mecaz anlamdadır. Küçük harfle yazılması gerekirken büyük harfle yazılmıştır.

Cevap B

Yön Bildiren Sözcüklerin Yazımı: Yön bildiren sözcükler, özel yer isimlerinden önce kullanılırsa büyük harfle; özel yer isimlerinden sonra kullanılırsa küçük harfle başlatılır.

Örnek: DDoğu Karadeniz oğu Karadeniz Örnek:Örnek: Karadeniz’in Karadeniz’in ddoğusuoğusu BBatı Karadeniz Avrupa’nın atı Karadeniz Avrupa’nın kkuzeyiuzeyi OOrta Asyarta Asya KKuzey Avrupauzey Avrupa

Yön bildiren sözcükler; düşünce, hayat tarzı, politika vb. anlamlar bildirdiğinde doğu ve batı sözcüklerinin ilk harfleri küçük harfle yazılır.

Örnek: Batı medeniyeti Doğu kültürü…

UYARI: Yön bildiren sözcükler, özel isim olmadan sadece yön anlamıyla kullanılırsa küçük harfle başlatılır.

Örnek: Rüzgar batıdan esiyordu.

HADİ YAPALIM:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, büyük harflerin kullanımı ile ilgili bir yazım (imla) yanlışı vardır?

A) Karayel kuzeybatıdan eser.B) Türkiye'nin Güneyi genellikle yağışlıdır.C) Avrupa'nın kuzey komşusu Kanada'dır.D) Arjantin bir Güney Amerika ülkesidir.

Yanıt:

Seçeneklerin tümünde yön bildiren sözcüklerin olduğu dikkatimizi çekiyor. Buna göre A'da ''kuzeybatı" sözcüğü yön bildiriyor. Ancak herhangi bir isme bağlı olmadığı için küçük harfle başlatılmış, doğrudur. D'de isimlerden önce geldiği için büyük harfle başlatılmış, doğrudur. B ve C'de isimlerden sonra gelmiş, küçük yazılması gerekir. Ancak C'de büyük harfle başlatılmış. Dolayısıylabir yazım yanlışı yapılmıştır.

Cevap B

BUNU BİL: Para birimleri büyük harfle başlamaz: avro, dinar, lira, kuruş…

BUNU BİL:Özel adlar yerine kullanılan “o” zamiri cümle içinde büyük

harfle yazılmaz.

Tarihlerin Yazımı

Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlatılır.

Örnek: 29 Mayıs 1453 Salı günü 28 Aralık 2008’de göreve başladı. Lale Festivali 25 Haziran’da yapılacak.

UYARI: Belirli bir tarih bildirmeyen ay ve gün adları küçük harfle başlatılır.

Örnek: Okullar genellikle eylülün ikinci haftasında öğretime başlar.

SAYILARIN YAZILIŞI

Sayılar harfle de yazılabilir.

Örnek: Bin yıldan beri kimse bu topraklara uğramamış. Sınavlarımız iki hafta sonra başlayacak.

BUNU BİL:Buna karşılık saat, para birimi, ölçü, istatistik verilere ilişkin sayılarda

rakam kullanılır: 17.30’da, 11.00’de, 1.500.00 lira, 25 km…

Saatler ve dakikalar metin içinde sayıyla da yazıyla da yazılabilir. Örnek: Atamız saat dokuzu beş geçe hayata gözlerini yumdu.

Birden fazla kelimeden oluşan sayıların her basamağı ayrı yazılır

Örnek: beş yüz, üç yüz altmış beş, bin yedi yüz elli beş

Para ile ilgili işlemlerde, çek, senet gibi belgelerde geçen sayılar bitişik yazılır.

Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir: 2’şer değil ikişer; 5’er değil beşer; 100’er değil yüzer

Sayılara getirilen ekler sayıların okunuşuna göre getirilmeli.

Örnek: Yarışmada 6’ncı olduğuna sevindim.( 6’ıncı değil 6’ncı)

Örnek: sinemaya saat 3’te gideceğimizi söyledi.( 3’de değil 3’te)

HADİ YAPALIM:Aşağıdaki cümlelerin hangisinde rakamdan sonra gelen ekin yazımı yanlıştır?

A) Emek Mahallesi'nde 20'nci Sokakta oturuyoruz.B) Geçen yıl Cumhuriyet'in 70'nci yılını kutladık.C) Babam bu saati 17'nci yaş günümde almıştı.D) Bu romanın yakında 6'ncı baskısı yapılacak.

Yanıt:

B'deki ekin yazımı yanlıştır. Rakamları yazıyla yazarsak ekin ne olduğu belli olur. ''Yetmişnci''gibi bir yazılış doğru değildir. Ancak cümlede ek ''-nci'' şeklinde kullanılmıştır. Doğrusu ''yetmişinci'' yani ''70'inci'' olmalıdır.

Cevap B

KISALTMALARIN YAZILIŞI

Kuruluş, ülke, kitap, dergi ve yön adlarının kısaltmaları her kelimenin ilk harfinin büyük yazılmasıyla yapılır.

Örnek: TBMM ( Türkiye Büyük Millet Meclisi) TDK ( Türk Dil Kurumu) ABD (Amerika Birleşik Devletleri) TD ( Türk Dili) B ( Batı) D ( Doğu)

Küçük harfle yapılan kısaltmalara getirilen ekler, kısalmanınokunuşuna göre; büyük harfle yapılan kısaltmalara getirilen ekler, kısaltmanın son harfinin okunuşuna göre getirilir.

Örnek: cm’yi Örnek: TDK’den kg’dan THY’de mm’de TRT’den

Kısaltması büyük harflerle yapıldığı halde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen ekler, kısaltmanın okunuşuna göregetirilir.

Örnek: ASELSAN’ da UNESCO’ya

UYARI: Sonunda nokta bulunan kısaltmalara kısaltmalara getirilen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.

Örnek: vb.leri Alm.dan İng.yi

BİRLEŞİK SÖZCÜKLERİN YAZIMI

Birleşik sözcükler belli kurallara göre bitişik ya da ayrı yazılırlar.

Birleşik kelimeler şu durumlarda bitişik yazılır:

Ses düşmesi olursa;

Örnek: pazar ertesi → pazartesi cuma ertesi → cumartesi ne için → niçin

Etmek, olmak gibi yardımcı eylemlerle oluşan fiillerde ses düşmesi ya da türemesi olursa;

Örnek: emir etmek → emretmek hapis etmek → hapsetmek kayıp olmak → kaybolmak zan etmek → zannetmek his etmek → hissetmek

Kurallı birleşik fiiller bitişik yazılır.

Örnek: bak- abilmek → bakabilmek yap- ıvermek → yapıvermek al-ıvermek → alıvermek

Sözcükler birleşme sırasında benzetme yoluyla anlam değişmesine uğrarsa;

Örnek: deniz- ana → denizanası kuş- burun → kuşburnu keçi- boynuz → keçiboynuzu

Somut olarak yer bildirmeyen “alt, üst ve üzeri” sözcüklerininbaşka bir kelimenin getirilmesiyle oluşan birleşik kelimeler bitişikyazılır.

Örnek: deniz- alt → denizaltı göz- alt → gözaltı suç- üst → suçüstü akşam- üzeri → akşamüzeri

“Ev, hane, name, baş” sözcükleriyle oluşturulan birleşikkelimeler bitişik yazılır.

Örnek: doğum- ev → doğumevi polis- ev → polisevi ders- hane → dershane kanun- name → kanunname bin- baş → binbaşı baş- bakan → başbakan

UYARI: Hastahane, pastahane, eczahane, postahane gibi sözcükler, yaygın kullanımdan dolayı hastane, pastane, eczane,postane biçiminde yazılmaktadır.

Birleşik kelimeler şu durumlarda ayrı yazılır: Etmek, olmak gibi yardımcı eylemlerle oluşan birleşik fiillerde bir ses düşmesi ya da türemesi olmazsa ayrı yazılır.

Örnek: arz etmek hasta olmak dans etmek memnun olmak kabul etmek yok olmak

Birleşme sırasında kelimelerinden hiçbiri ya da ikinci kelimesi anlam değişikliğine uğramayan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Hayvan türlerinden birinin adıyla kurulanlar.

Örnek: köpek balığı ateş böceği ton balığı ipek böceği

Yol ve ulaşımla ilgili birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnek: Çevre yolu, hava yolu, çevre yolu, deniz yolu, kara yolu

Bilim ve bilgi sözcükleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır. Örnek: Yer bilimi, dil bilgisi, dil bilimi, halk bilimi, ses bilgisi

Gök cisimleri ile ilgili sözcükler ayrı yazılır.

Örnek: Çoban Yıldızı, Kervan Yıldızı, Kutup Yıldızı, kuyruklu yıldız; gök taşı, hava taşı.

Somut olarak yer bildiren “alt,üst” sözcükleriyle oluşturulanbirleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnek: yer altı, deri altı, göz altı( organ), deniz altı( denizin altı)

Alt, üst, ana, ön, art, iç, dış sözcüklerinin başa gelmesiyle oluşturulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnek: Ön söz, ön yargı, ana dili, alt yazı, art niyet, dış hat, üst küme

PEKİŞTİRMELERİN YAZIMI

Pekiştirmeli sözcükler, bitişik yazılır.

Örnek: bembeyaz kıpkırmızı apaçık tertemiz sapsarı pespembe

SATIR SONUNA SIĞMAYAN SÖZCÜKLERİN YAZIMI

İlk heceden sonraki heceler, ünsüzle başlar. Bitişik yazılan kelimelerde de bu kurala uyulur.

Örnek: Ba- şöğ- ret- men il- ko- kul Ka- ra- os- ma-noğ- lu

Ayırmada satır sonunda ve satır başında tek harf bırakılmaz.

Örnek: …………………………………………………………..u-çurtma değil,……………………………………………………………….uçurt-ma ;

…………………………………………………………….müdafa-a değil,………………………………………………………………müda-faa

Kesme işareti sona geldiğinde sadece kesme işareti kullanılır;ayrıca kısa çizgi kullanılmaz.

Örnek: …………………………………………………………Ankara’ya…

…………………………………………………………………..Edirne’den…

………………………………………………………………… 2014’te…

“Mi”NİN YAZIMI

“Mİ” edatı her zaman ayrı yazılır.

Örnek: Konuyu anladınız mı? İnsanlık öldü mü? Sesimi duydu mu ağlamaya başlar.

Özel isimlerden sonra geldiğinde özel isimle “mi” arasına Özel isimlerden sonra geldiğinde özel isimle “mi” arasına kesme işareti konmaz.kesme işareti konmaz.

Örnek: Bu olayı Örnek: Bu olayı Cabbar’mıCabbar’mı anlattı? anlattı? YanlışYanlış Bu olayı Bu olayı Cabbar mıCabbar mı anlattı? anlattı? DoğruDoğru

Not: Cümleye soru anlamı dışında «pekiştirme, şaşma, olumsuzluk, zaman, koşul» anlamlarından birini katar.

Uyarı: «Mi» soru edatını, fillere getirilen «-me/-ma» olumsuzluk ekinin daralmış şekliyle karıştırmayınız.

ÖRNEK: Gelmiyor musun? Gel - me -yor musun? Fiil olumsuzluk «mi» soru

eki edatı

UYARI: «Mi» soru edatının cümleye kattığı anlam ne olursa olsun, bu edat her zaman ayrı yazılır. «Mi» den sonra gelen ekler

ise «mi» ye bitişik yazılır.

Ne zaman geleceğini söyledimi?    

Akşam oldu mu herkes eve gitmelidir.    

Telefon geldimi bizi çağırırsınız.    

Hakan gelecekmi bize?    

Hırkası güzelmı güzeldi.    

Evleri ilçe merkezinde mi    

Soğuk musoğuk bir rüzgâr esiyor.    

Bilirmi siniz neye şaşırdım    

Bu yazı tipi çok mu çok güzel    

Yeni elbise gördüm mü onu alırım.    

Şiir yazmayı istiyormu sun?    

Söylediğin sözleri duyan varmı.    

Doğru Yazımı Kullanıldığı Anlam

DE’NİN YAZIMI

“-de” hal eki sözcüğe bitişik yazılır.

Örnek: Ocakta yemek var. Cumhuriyet 1923’te kuruldu. Yıllarca evimde yaşayamadım.

“ de” bağlacı ayrı yazılır.

Örnek: Konuşulanları duy da inanma. Yıllar geçse de biz ayrılamayız. Sizlere de selam getirdim.

UYARI: “de” bağlacının “ta/ te “şekli yoktur.

Örnek: Karşımızdaki sokak ta kapalı. ( YANLIŞ) Karşımızdaki sokak da kapalı. ( DOĞRU),

UYARI: De bağlacını –de ekinden ayırmak gerekir. De’yi cümleden çıkardığımızda anlam bozuluyorsa ektir, bozulmuyorsa bağlaçtır.

DE EKİ: Kelimeye bitişik yazılır, -de -da ‘-te –ta’ şekli olur.DE BAĞLACI: Kelimeye ayrı yazılıri ‘de da’ şekli olur ama te ta şekli olmaz.

« de» nin yazımına dikkat ederek ek-bağlaç yazımını kontrol ediniz .Yanlış yazılan «de»leri bularak düzeltiniz

Okul da unutmuş ceketini.  

Muş’ta çok güzel bir ilmiş.  

Ailesi, yakında dönecek.  

Serviste yokmuş okula.  

Çocuk otobüs de uyuyor.  

Rüyasın da gördü onu.  

İşine köpeğinide götürüyor.  

Alt kat da kim oturuyor?  

Balkonda yatarız yazın.  

Deniz de yüzmek zordur.  

HADİ YAPALIM

“Kİ” NİN YAZIMI

Türkçede üç tür “ki” vardır. 1. İlgi zamiri olan –ki 2. Sıfat yapan -ki 3. Bağlaç olan ki.

Sıfat yapan –ki ve ilgi zamiri(eki) olan –ki eklendiği sözcüğe bitişik yazılır; bağlaç olan ki kendinden önceki sözcükten ayrı yazılır.

İlgi zamiri (eki) olan -ki daima bir ismin yerine geçer.İlgi zamiri (eki) olan -ki daima bir ismin yerine geçer.

Örnek: Sizin arabanız yeni, bizimki eski. (Arabanın yerini tutmuş.) Örnek: Kadir’inki benimkinden daha iyi olmuş.

Sıfat yapan -ki,eklendiği sözcüğe ait olan bir ismin sıfatı olur. Sıfat yapan -ki,eklendiği sözcüğe ait olan bir ismin sıfatı olur.

Örnek: Sokaktaki çocuklara sahip çıkmamız gerekiyor. Öğretmenimiz sabahki olayı bize hatırlattı.

Bağlaç olan ki kendinden önceki sözcükten ayrı yazılır.

Örnek: Baktım ki gelmiyor ben yanına gittim O öğrenciler ki bana dünyaları verdiler.

*

UYARI:ki bağlacı iki tümceyi bağlar yada bir sözü pekiştirir.

Örnek : Kitaplar ki bize hayaller kurdurur. (Pekiştirme)

Örnek: Çok konuşma ki geveze olduğunu anlamasınlar. (İki tümceyi bağlar)

NOT: ki ek olarak da kullanılır. Ek olduğunda ilgi adılı olur yada sıfat yapar.

Örnek: Seninki çok kaliteli (Bir eşyanın yerini tutar.İlgi adılıdır.)

Örnek: Karşıdaki komşuyu ziyaret ettik. (Komşuyu belirttiği için sıfat yapar.)

SIRA SİZDEAşağıdaki boşluklara « –ki» ekinin ve «ki» bağlacının geçtiği cümleler yazınız

«-ki» Eki---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------«ki» Bağlacı---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

YAZIMI KARIŞTIRILAN SÖZCÜKLER

Alelacele herhangi bir birçok Acayip pek az birdenbireArdı ardına pek çok gelişigüzelArdı sıra hoş geldin hiç kimseApandisit hoşça kal gitgideAntrenman herkes Aksesuar gelgelelimAsfalt ya da

YAZIMINDA EN ÇOK HATA YAPILAN KELİMELER Antrenman Dil bilgisi Dinozor Ön söz Egzoz Ön yargı Eşofman Sarımsak Film Sürpriz Kılavuz Tıraş Meyve Okuryazar Orijinal Yalnız

FİİLLERDE KİPFiil Nedir?

Varlıkların yaptıkları veya etkilendikleri işleri, hareketleri, oluşları, kılışları, durumlarızamana ve kişiye bağlı olarak anlatmada kullanılan kelimelere fiil denir.

Mastar: Mastar, fiil kök veya gövdesinin “-mek, -mak” eklerini almış hâlidir

Örnek: gelmek, bakmak, yazmak, toplamak, tamamlamak

Çekimli Fiil: Fiil kök ve gövdelerinin, kısaca fiillerin zaman ve şahıs ekleri alarak yargı bildirecek hâle getirilmesine de fiil çekimi denir.

Örnek: Geliyorum. Bakacağız. Yazmışlar. Toplasanız. Tamamlamalıyız.

FİİLLERİN ANLAM ÖZELLİKLERİFiiller anlam özelliklerine göre iş, oluş ve durum bildirirler.

1- İş (Kılış) Fiilleri: Öznenin iradesiyle, bir nesne üzerinde gerçekleşen, öznenin nesneyi etkilediğini ve o nesnenin de etkilendiğini gösteren fiillerdir.

Örnek: Bilgisayarı çocuklar bozdu.

Fiil “bozdu”dur. “Kim bozdu?” dersek “çocuklar” cevabını alırız, “Neyi bozdu?” sorusuna da “bilgisayarı” cevabını alırız. Yapılan iş bilgisayar nesnesi üzerinden gerçekleşmiştir.

İş fiilleri “kimi” ve “neyi” sorularına cevap verir.

Örnek: taşıyor, yazdık, açmalıyız, anlatsak, görelim, bilmişler, siliyordu...

2- Durum Fiilleri: Eylemde nesnenin etkilenmediği fiillerdir. Durum fiilleri “kimi” ve “neyi” sorularına cevap vermezler. Öznenin süreklilik gösteren bir durumunu anlatan fiillerdir.Örnek: Sınıfın ortasında durmuş. Fiil “durmuş”tur. “kimi” ve “neyi” sorularına cevap alamayız. “Durma” belli bir süre devam etmektedir.Örnek: Uyumak, uyanmak, ölmek, susmak, oturmak, yatmak, uzanmak... 3- Oluş Fiilleri: Bunlar da bir nitelik değişikliği, yani bir durumdan başka bir duruma geçildiğini veya geçilmekte olduğunu bildirirler. Gerçekleşmelerinde öznenin doğrudan etkisi yoktur.Daha çok “kendiliğinden olma” söz konusudur.

Örnek: Bahçedeki ağaçlar yeşermiş. “yeşerme” ağacın bir etkisi yoktur. Yeşerme kendiliğinden olur.

Örnek: Solmak, büyümek, bayatlamak, yeşermek, uzamak, çürümek, sararmak...

ÖRNEKLER

Aşağıdaki cümlelerde yer alan fiillerin altını çizip yanına anlam özelliği bakımından iş(kılış) , durum yoksa oluş fiili mi olduğunu yazınız.1.Bahçıvan çiçekleri suladı.(……………………………….............….)2.Ağaçların yaprakları sararmış.(………………………..............……)3.Küçük çocuk gece boyunca ağladı.(……………………........……..)4.Dolaptaki yoğurt ekşimiş.(……………………………………...........)5.Sabah çok erken uyandım.(……………………………….............…)6.Annesinin güzel yemeklerini özlemiş.(……………………………....)7.Yarın sinemaya gideceğim.(…………………………………….........)8.Merve sınıfta ön sırada oturuyor.(……………………………............)9.Kardeşimin bir haftada boyu uzamış.(……………………………… )10.Dedesinin hastalığına çok üzülüyor.(………………………………..)

FİLLERDE KİPFİİL KİPLERİ

Haber (Bildirme) Kipleri Dilek (İsteme) Kipleri

Görülen Geçmiş Zaman

-di (-dı, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü

İstek Kipi -e, -a

Öğrenilen Geçmiş Zaman

-miş (-mış, -muş, -müş) Dilek-Şart Kipi -se , -sa

Şimdiki Zaman -( )yor Gereklilik Kipi -meli , -malı

Gelecek Zaman -ecek, -acak Emir Kipi Eki yoktur

Geniş Zaman -( ) r    

FİİLLERDE OLUMSUZLUK ANLAMIFiilde bildirilen iş oluş ve hareketim gerçekleşmediği ve gerçekleşmeyeceğini bildiren fiiller olumsuz fiillerdir. Olumsuz fiiller,“-me,-ma” ekleriyle yapılır.Ancak geniş zamanın 2. ve 3. kişilerinde “-mez, -maz” ekleriyle olumsuzluk sağlanır.

Örnek:Onlar da bu çalışmaya katılacaklar. (Olumlu Fiil) Onlar da bu çalışmaya katılmayacaklar. (Olumsuz Fiil)

FİİLLERİN SORU ANLAMI Fiil çekiminde soru anlamı “mı, mi, mu, mü” soru ekleri ile sağlanır. Soru eki, şahıs ekinden önce ya da sonra gelir.

Örnek: Hiç ders çalıştınız mı? Bana masal anlatmayacak mısın? Arkadaşım eve gelmiş mi? Konuyu bugün anlatıyor muyuz?

Fiilde Olumlu Soru - Olumsuz Soru

Örnek: Arkadaşına haber verdin mi? (olumlu soru) Arkadaşına haber vermedin mi? (olumsuz soru)

ÇEKİMLİ FİİL:Kip ve kişi eki almış fiillere çekimli fiil denir.

Örnek: gelmek (mastar) gel-di-ler (çekimli fiil

ŞAHIS (KİŞİ) EKLERİ

Fiildeki hareketi gerçekleştiren ya da o hareketin içinde bulunan varlığa fiildeki kişi denir.

Şahıs ekleri fiillere, kip eklerinden sonra gelir.Aşağıdaki tabloya dikkat edilecek olursa bazı şahıs eklerinin birkaç şekilde kullanılabildiği görülecektir.

    

Görülen geçmiş

zaman ve şart kipi çekimi

yaparken

Öğrenilen geçmiş zaman, şimdiki zaman

ve gereklilik kipinde çekim

yaparken

İstek kipinde çekim

yaparken 

Emir kipinde çekim

yaparken

1. Tekil kişi (Ben) -m -im -im ---

2. Tekil kişi (Sen) -n -sin -sin ---

3. Tekil kişi ( O ) --- --- --- -sin

1. Çoğul kişi (Biz) -k -iz -lim ---

2. Çoğul kişi (Siz) -niz -siniz -siniz -in

3. Çoğul kişi (Onlar)

-ler -ler -ler -sinler

Yukarıdaki tabloya dikkat edilecek olursa bazı şahıs eklerinin birkaç şekilde kullanılabildiği görülecektir

ÖRNEKLER

Aşağıdaki fiilleri istenilen kişi(şahıs) ekiyle çekimleyiniz.•Gezdi(2. Çoğul şahıs)…………………………… •Koşsa(1.tekil şahıs)…………………………..•Ezberledi(1.çoğul şahıs)……………………… •Konuştu(3. Çoğul şahıs)………………………..•Gülmeli(2. Tekil şahıs)………………………… •Beklesin(3. Tekil şahıs)…………………………..

A- Haber (Bildirme) KipleriFiilin zamanını bildiren kiplere haber kipleri denir.

1- Görülen (Bilinen) Geçmiş Zaman: (-di, -dı, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü)

Öznenin bizzat gördüğü veya yaşadığı fiilleri bildirir.

OLUMLU OLUMSUZ OLUMLU SORU OLUMSUZ SORU

gel-di-mgel-di-ngel-digel-di-kgel-di-nizgel-di-ler 

gel-me-di-mgel-me-di-ngel-me-digel-me-di-kgel-me-di-nizgel-me-di-ler 

gel-di-m migel-di-n migel-di migel-di-k migel-di-niz migel-di-ler mi 

gel-me-di-m migel-me-di-n migel-me-di migel-me-di-k migel-me-di-niz migel-me-di-ler mi 

2- Duyulan (Öğrenilen) Geçmiş zaman: (-mış, -miş, -muş, -müş)

Öznenin görmediği, yaşamadığı, ancak başkasından duyarak anlattığı fiilleri bildirir.

OLUMLU OLUMSUZ OLUMLU SORU OLUMSUZ SORUgel-miş-imgel-miş-singel-mişgel-miş-izgel-miş-sinizgel-miş-ler 

gel-me-miş-imgel-me-miş-singel-me-mişgel-me-miş-izgel-me-miş-sinizgel-me-miş-ler 

gel-miş-mi-y-imgel-miş-mi-singel-miş-migel-miş-mi-y-izgel-miş-mi-sinizgel-miş-ler-mi 

gel-me-miş-mi-y-imgel-me-miş-mi-singel-me-miş-migel-me-miş-mi-y-izgel-me-miş-mi-sinizgel-me-miş-ler-mi 

3- Şimdiki Zaman: (-yor) İçinde bulunulan zamandır. Fiilin, içinde bulunulan zamandagerçekleşmekte olduğunu anlatır.

NOT: Şimdiki zaman eki (-yor) kendinden önce gelen “e,a” ünlülerini daraltarak “ı-i-u-ü” ünlülerinden birine dönüştürür. Bu ses olayına “ünlü daralması” denirÖrnek: ağla-yor-um,(ağlı-yor-um) gel-me-yor-um (gel-mi-yor-um)

OLUMLU OLUMSUZ OLUMLU SORU OLUMSUZ SORUgel-i-yor-umgel-i-yor-sungel-i-yorgel-i-yor-uzgel-i-yor-sunuzgel-i-yor-lar 

gel-mi-yor-umgel-mi-yor-sungel-mi-yorgel-mi-yor-uzgel-mi-yor-sunuzgel-mi-yor-lar 

gel-i-yor-mu-y-umgel-i-yor-mu-sungel-i-yor-mugel-i-yor-mu-y-uzgel-i-yor-mu-sunuzgel-i-yor-lar-mı 

gel-mi-yor-mu-y-umgel-mi-yor-mu-sungel-mi-yor-mugel-mi-yor-mu-y-uzgel-mi-yor-mu-sunuzgel-mi-yor-lar-mı 

4- Gelecek Zaman: (-ecek, -acak)

Fiilin, içinde yaşanılan zamandan daha sonra gerçekleşeceğini bildirir.

OLUMLU OLUMSUZ OLUMLU SORU OLUMSUZ SORUgel-eceğ-imgel-ecek-singel-ecekgel-eceğ-izgel-ecek-sinizgel-ecek-ler 

gel-me-y-eceğ-imgel-me-y-ecek-singel-me-y-ecekgel-me-y-eceğ-izgel-me-y-ecek-sinizgel-me-y-ecek-ler 

gel-ecek-mi-y-imgel-ecek-mi-singel-ecek-migel-ecek-mi-y-izgel-ecek-mi-sinizgel-ecek-ler-mi 

gel-me-y-ecek-mi-y-imgel-me-y-ecek-mi-singel-me-y-ecek-migel-me-y-ecek-mi-y-izgel-me-y-ecek-mi-sinizgel-me-y-ecek-ler-mi

5- Geniş Zaman: (- r)Eylemin her zaman yapıldığını bildiren kiptir.

Not: Geniş zamanın olumsuz çekiminde kip eki olan “( )r” düşer. Yerine “-me, -ma, -mez, -maz” olumsuzluk ekleri kullanılır. Örnek: koş-ar-ım (olumlu), koş-ma-m (olumsuz)

OLUMLU OLUMSUZ OLUMLU SORU OLUMSUZ SORU

gel-ir-imgel-ir-singel-irgel-ir-izgel-ir-sinizgel-ir-ler 

gel-me- mgel-mez-singel-mezgel-me-y-izgel-mez-sinizgel-mez-ler 

gel-ir-mi-y-imgel-ir-mi-singel-ir-migel-ir-mi-y-izgel-ir-mi-sinizgel-ir-ler-mi 

gel-mez-mi-y-imgel-mez-mi-singel-mez-migel-mez-mi-y-izgel-mez-mi-sinizgel-mez-ler-mi 

B- DİLEK KİPLERİ

Dilek kipleri, fiillere dilek anlamı katan kiplerdir.1- Gereklilik Kipi: (-meli, -malı)

Belirtilen işin yapılması gerektiğini bildirir.

OLUMLU OLUMSUZ OLUMLU SORU OLUMSUZ SORU

yaz-malı-y-ımyaz-malı-sınyaz-malıyaz-malı-y-ızyaz-malı-sınızyaz-malı-lar 

yaz-ma-malı-y-ımyaz-ma-malı-sınyaz-ma-malıyaz-ma-malı-y-ızyaz-ma-malı-sınızyaz-ma-malı-lar 

yaz-malı-mı-y-ımyaz-malı-mı-sınyaz-malı-mıyaz-malı-mı-y-ızyaz-malı-mı-sınızyaz-malı-lar-mı 

yaz-ma-malı-mı-y-ımyaz-ma-malı-mı-sınyaz-ma-malı-mıyaz-ma-malı-mı-y-ızyaz-ma-malı-mı-sınızyaz-ma-malı-lar-mı 

2- İstek Kipi: (-e, -a)

Fiile istek anlamı kazandıran kiptir.Not:İstek kipinin soru çekimi yalnızca birinci tekil ve birinci çoğul kişide yapılır

OLUMLU OLUMSUZ OLUMLU SORU OLUMSUZ SORUyaz-a-y-ımyaz-a-sınyaz-ayaz-a-lımyaz-a-sınızyaz-a-lar 

yaz-ma-y-a-y-ımyaz-ma-y-a-sınyaz-ma-y-ayaz-ma-y-a-lımyaz-ma-y-a-sınızyaz-ma-y-a-lar 

yaz-a-y-ım-mı……………..……………..yaz-a-lım-mı…………….……………. 

yaz-ma-y-a-y-ım-mı……………….……………….yaz-ma-y-a-lım-mı……………….………………. 

3- Şart Kipi: (-se, -sa)

Fiilin gerçekleşmesini şarta bağlayan kiptir. Cümle sonuna geldiğinde dilek anlamı katar.

OLUMLU OLUMSUZ OLUMLU SORU OLUMSUZ SORUyaz-sa-myaz-sa-nyaz-sayaz-sa-kyaz-sa-nızyaz-sa-lar 

yaz-ma-sa-myaz-ma-sa-nyaz-ma-sayaz-ma-sa-kyaz-ma-sa-nızyaz-ma-sa-lar 

yaz-sa-m-mıyaz-sa-n-mıyaz-sa-mıyaz-sa-k-mıyaz-sa-nız-mıyaz-sa-lar-mı 

yaz-ma-sa-m-mıyaz-ma-sa-n-mıyaz-ma-sa-mıyaz-ma-sa-k-mıyaz-ma-sa-nız-mıyaz-ma-sa-lar-mı 

4- Emir Kipi: (Eki yoktur, şahıs ekleriyle çekimlenir.) Eyleme “emretme” anlamı veren kiptir.Emir anlamı şahıs ekleriyle cümlenin anlamından çıkarılır. 1. tekil ve 1.çoğul şahıslarda çekimi yoktur.NOT: Emir kinin soru çekimi yoktur. Çünkü soru yoluyla emir olmaz. Sadece 3. kişilerde yapılan soru çekimi ise emir vermekten çok, verilen emri anlamaya yöneliktir..

OLUMLU OLUMSUZ OLUMLU SORU OLUMSUZ SORU…………yazyaz-sın……….yaz-ın (yaz-ınız)yaz-sınlar 

……………..yaz-mayaz-ma-sın……………..yaz-ma-y-ın (-ınız)yaz-ma-sınlar 

……………..……………..yaz-sın- mı……………..……………..yaz-sınlar-mı 

……………..……………..yaz-ma-sın- mı……………..……………..yaz-ma-sınlar-mı 

SIRA SİZDEAşağıdaki cümlelerde kullanılan çekimli fiilleri bulunuz ve hangi

kip/zaman ekinin kullanıldığını cümlelerin yanına yazınız.

CÜMLELER KİP/ ZAMANYarın akşam Konya’ya gidecek. Gelecek

zamanÖdevlerimi iki gün içinde tamamlamalıyım.  Yarın akşama kadar yağmur yağsa.  O her gün birer saat kitap okur.  Hemen burayı terk et.  Hafta sonu Hasan ile maça gideceğiz.  Bu akşam dizimi izleyeyim.  Birçok ülkeyle dostluk köprüsü kurduk.  Kerem kedi Minnoş’u çok sever.  Bana hemen odamı gösterin.  Bu ikramiye bana çıksa.  Keloğlan değirmenciden korkmuş.  Odamın karşısındaki ağacın yaprakları dökülüyor.  Gelirken Çorum leblebisi almayı unutma.  Kuzenim Ankara Üniversitesi’nde okuyor.  Kardeşimin köpeğine “Aslan” adını verdik.  Sen de hayrını göresin.  Sağlık kurulları Cuma günleri toplanır.  

SIRA SİZDE

Fiil-Kip-Şahıs Olumlu Olumsuz Soru Olumsuz Soru

Yakala-Geniş Z-1.Tekil

       

Çöz-Emir-2. Çoğul        

Kaşı- Şimdiki Z-3.Tekil

       

Ağla- İstek-3.Çoğul        

Bulun-Gereklilik-1.Çoğul

       

Tak- Geniş Z-2.Tekil        

Cevapla-Şart-3.Çoğul

       

Araştırıl-Gereklilik-2Tekl

       

İzle-Gelecek Z-2.Çoğul

       

TARAMA TESTİ

1) Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanılmıştır?

A) Elinde kocaman bir paketle içeri girdi.B) Toprak yolda ilerlemek oldukça zordu.C) Dağın etekleri baharda yemyeşil olmuştu.D) Sokaktaki gürültüden dolayı başım ağrıyor.

3) “Yıkılmak” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde mecaz anlamında kullanılmıştır?

A) Evin duvarları nemden yıkılıyordu.B) Kadın acı haberi alınca yere yıkıldı.C) Kumsaldaki çocukların yaptığı kumdan kaleyi dalga yıktı.D) Bürodaki tüm işleri zamanla ona yıktılar.

3) Aşağıdaki atasözlerinin hangisi “Bir konu ile ilgili alakasız söz söyleyen” kişiler için söylenir?

A) Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış.B) Dam üstünde saksağan, vur kazmayı beline.C) Deveye sormuşlar: “Boynun niye eğri?” “Nerem doğru ki?” demiş.D) Kurda sormuşlar: “Ensen neden kalın?” “Kendi işimi kendimyaparım.” demiş.

4) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim, açıklamasıyla birlikte verilmemiştir?

A) Kendisine yapılan son haksızlıktan sonra çok kızmış, küplere binmişti.B) Babasının ölümünden sonra hayatı kararmıştı.C) Çok susamış, dili damağına yapışmıştı.D) Derdini bir türlü anlatamıyor, dili dönmüyordu.

5) Hangi cümlede neden-sonuç ilişkisi vardır?

A) Harman yerinde doğmuş, çocukluğu da köyde geçmiştir.B) Üst geçitten geçmiş, trafik kurallarına uymuştu.C) Gürültüden çok korkmuş, yüzü sapsarı kesilmişti.D) Durağa zamanında varmış, otobüs de zamanında gelmişti..

6) Aşağıdaki tümcelerin hangisinde amaç – sonuç ilişkisi söz konusudur?

A) Başarmak için çalıştıB) Siz anlatın, ben geliyorum.C) O saate kadar asla gelmez.D) Ben işimi sağlama alırım.

7) Aşağıdaki cümlelerin hangisi öznel bir yargıdır?

A) Ahmet Haşim’in “Sonbahar” şiirindeki kişileştirme de çok ilgi çekicidir.B) Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bu şiirinde doğadaki nesnelerin özellikleri insanlar için kullanılmıştır.C) Faruk Nafiz Çamlıbel’in, “Han Duvarları” nda birçok kez kişileştirmeye başvurduğu görülmektedir.D) Yunus Emre’nin şiirinde “bulut”un gizli gizli ağlamasından söz edilerek buluta insan niteliği verilmektedir.

8) Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızımSevincin ürünüdür insan, nefretin değil kızımZulmün önünde dimdik tut onurunuSevginin önünde eğil kızım.

Ataol BEHRAMOĞLU

Bu dörtlükte aşağıdakilerden hangisi öğütlenmemektedir?

A) Fedakârlık yapma B) İnsan sevgisi C) Kardeşlik duygusu D) Onurlu davranma

9) İnsanlar birbirine mektup yazmalı. Çünkü mektupta sesin tonu belli olmaz. Çünkü mektup düşünülerek yazılır. Birdenbire ağzımızdan kaçan kelimeleri hiçbir şey geri getiremez. Söylediklerimizin üstü çizilemez. Çünkü söylediklerimiz dinlenmeyebilir; sözümüz kesilir, içeriye o anda biri girer, okunan mektup ise mutlaka tamamlanır.

Parçaya göre mektup yazmanın asıl nedeni nedir?

A) Dinlenilmeme olasılığının olmasıB) Geri dönüşünün olmamasıC) Uzun sürede yazılmasıD) Düşünülerek yazılması

10) Sanatın temel konusu insandır, insanla ilgili her şeyi sanatta bulabiliriz. Sanat, toplumun aynası olduğu için, toplumdaki değişmeleri sanatın yansıtması doğaldır. Sanatçıların da toplumla birlikte yaşayışı, duyuşu, düşünüşü de değişir. Bu toplumsal değişim sanatın değişmesine de yol açar.

Bu paragraftan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?

A) Sanat toplumu yansıtır.B) Sanatçı toplumdan etkilenir.C) Sanatçı toplumu yönlendirir.D) Toplum sanatı değiştirir.

.

11) Düşünmek, nesnelerle bilinç arasında ilişki yaratmaktır. Aynada görülen hayal gibi eşya ve olayların bilinçte tekrar halinde yinelenmesidir. Dış dünyanın iç evrenimizde bir çeşit devamıdır veya nedenlerle sonuçları ilişkilendirmektir. Ama düşünmeden önce hissediriz, dış dünyadan birtakım etkiler alırız.

Yukarıdaki parçada aşağıdakilerden hangisinden özellikle yararlanılmıştır?

A) ÖrneklemeB) TanımlamaC) Tanık göstermeD) Benzetme

12) (1) Sinemanın mucizesi insan yüzünün yakın planıdır. (2) Geniş açıya yönelik bu akım, kısmen sinemanın geçirdiği dönüm noktası olan teknolojik değişimlerle açıklanabilir. (3) Bu yüzden sinemanın şimdilerde yakın planlardan kaçması şaşırtıcı. (4) Bunun sebebini anlamakta zorlanıyorum.

Yukarıda numaralarla belirtilmiş cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) 1 B) 2 C) 3 D) 4

13) Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili ifadelerden hangisinde yazım yanlışı vardır?

A) Kahraman askerlerimiz düşmanla göğüs göğüse mücadele etti.B) Art arda üç el silah sesi duyuldu.C) Elele vererek her engeli asarız.D) Onunla görüşmek istedik, ne var ki o telefonlarımıza cevap vermedi.

14) Aşağıdaki dizilerin hangisinde sırasıyla kılış, durum ve oluş fiilleri verilmiştir?

A) dizmek - kırmak - sararmakB) bağırmak - duyurmak - getirmekC) seçmek - oturmak – büyümekD) yaşlanmak - yatmak - morarmak       

15) Ne zaman ağlayan birini görsem içim acısa da yine de sevinirim. Çünkü bilirim ki ağlayan kişinin kalbi henüz nasır bağlamamıştır. Katılaşmamıştır yüreği. Kalp ağlamazsa gözyaşı da akmaz denir ya. İşte onun gibi sevindiğimizde attığımız kahkahalar kadar, üzüldüğümüzde dökülen gözyaşı da değerlidir.

Yukarıda verilen yazı türü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Deneme                                 B) GünlükC) Makale                                   D) Hikaye