View
43
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
Yrd.Doç.Dr. Orhan CERİT
Simge Varol, SDÜ Jeoloji Mühendisligi Bölümü, Isparta
Simge Varol, SDÜ Jeoloji Mühendisligi Bölümü, Isparta
Simge Varol, SDÜ Jeoloji Mühendisligi Bölümü, Isparta
Jeolojik süreç, malzeme ve mekanların bütününü kapsayan
jeolojik çevre, başta yaşam çevresi (konut, eğitim, calışma
mekanları, toprak ve su kaynakları vb) olmak üzere, insan
topluluklarının yaşam kalitesiyle ilgili birçok konu ile yakından
ilişkilidir. Jeolojik çevre kimi zaman tehlike ve sınırlamaları kimi
zaman da avantajlarıyla her zaman insanlığın gelişimi üzerinde
yıkıcı veya yapıcı etkiye sahip olmuştur. Heyelan, deprem gibi cok
yaygın bilinen jeolojik tehlikeler yanında, Türkiye dahil değişik
ülkelerde rapor edilen sağlık sorunları (kanser, deri ve diş
hastalıkları vb) ile asbest, erionit, kadmiyum vb toksik mineral
içeren kayaçların veya tozların varlığı, topraktaki selenyum, bakır,
molibden ve iyot eksikliği, sulardaki arsenik gibi jeolojik
parametreler arasında bir bağlantı bulunduğu ortaya çıkmıştır.
Simge Varol, SDÜ Jeoloji Mühendisligi Bölümü, Isparta
Tıbbi jeoloji, doğal jeolojik ortam ile bu ortamda yaşayan
insanların, hayvanların ve bitkilerin sağlık sorunları
arasındaki ilişkileri, ve bu ilişkilerin coğrafik dağılımını
irdeleyen çok disiplinli bir ilgi alanıdır.
Tıbbi jeolojinin temel ilkeleri, iz elementlerin işlevi ile doz-
tepki etkileri üzerinde yoğunlaşır. Söz konusu etkilerin çoğu,
kirliliğe neden olan insan faaliyetlerinden bağımsız olarak
ortaya çıkmaktadır.
İz elementlerin ana kaynağı, kayalar yada toprakta
bulunan minerallerdir.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Tıbbi Jeoloji: Esas bileşenleri elementler, mineraller,
kayaçlar, toprak ve su olan jeolojik ortam ile çevre
sağlığı arasındaki ilişkiyi inceleyen multidisipliner bir
bilim dalıdır.
Minerallerin insan sağlığına etkileri jeoloji ve tıp
bilimlerinin tarihi geçmişinden beri bilinmektedir.
Sağlık sorunları ve Jeoloji arasında sıkı bir bağ
bulunmaktadır. Jeolojik süreçler, malzeme ve
ortamların insan sağlığı üzerindeki olumlu ve olumsuz
etkilerini ve bu etkinin coğrafik dağılımını inceleyen
Tıbbi Jeoloji (medical geology), özellikle iş sağlığı ve
jeoloji arasındaki bu bağın, yaşam alanımızda
güvenliğimizi ve sağlığımızı tehdit edebilecek önemli
bir faktör olduğunu göstermektedir. Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Tıbbi Mineraloji ise doğal minerallerin insan sağlığı üzerindeki
etkileri ve ilişkileri inceleyen, tıbbi jeoloji biliminin kapsam alanı
içinde bir anabilim dalıdır.
Tıbbi jeolojik çalışmalar sonucu elde edilen bulgular mineraloji ve meslek
hastalıkları arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Minerallerin oluşturduğu
madenler ve taşlar fiziksel ve kimyasal özellikleri itibariyle eczacılıkta ve
tedavide kullanıldıkları gibi, çeşitli meslek hastalıklarının da sebebi oldukları
bilinen bir gerçektir. Solunum, sindirim ve cilt teması yoluyla insan sağlığını
olumsuz etkileyen bu mineraller ise (asbest, silis, zeolit vd.) Tıbbi
Mineraloji’nin ana bileşenlerini oluşturur. Tıbbi Mineraloji, özellikle maden
sektöründe çalışanların meslek hastalıkları ile mücadele programlarının önemli
bir elemanı haline gelmiştir. Ülkemizin jeolojik ve mineralojik şartları göz önüne
alındığında, ulusal düzeyde uygulanacak meslek hastalıklarıyla mücadele
programlarında tıbbi mineraloji araştırmalarının dikkate alınması gerekliliği
ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, günümüzde birçok araştırmaya konu olmuş bu
minerallerin, çalışanlar üzerindeki olumsuz etkilerini, maruziyet eşik değerlerinin
altında tutmak için Tıbbi Mineraloji içeriklerinin de kontrol edilmesi büyük önem
arzetmektedir.
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Yerel jeolojiye ve gelişen jeolojik süreçlere bağlı olarak iz
elementlerin derişimleri çevrede ve insan bünyesinde değişebilir. Bu
değişim, çevre ve insan sağlığını belirgin bir şekilde etkilemektedir.
Coğrafik farklılıklara dayalı bazı hastalıklar, yerel jeolojik ortamın
özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Jeolojik faktörlere dayalı bu
hastalıklara ilişkin bulgular da, Dünya’da ve Türkiye’de giderek
artmaktadır.
Yerkabuğunun büyük bir bölümü, birkaç majör elementten
oluşmaktadır. Bu elementler, insan bünyesinin % 99’unu
oluşturmakta ve başlıca oksijen, karbon, hidrojen, azot, kalsiyum ve
fosfordan oluşur. Gerçekte, insan bünyesinin % 60’ı sudur.
www.jmo.org.tr/resimler/ekler/34fdbf83b74c193_ek.pdf
www.jmo.org.tr/resimler/ekler/34fdbf83b74c193_ek.pdf
Bu etkilerin belgelenmiş birçok örneği vardır:
Orta Avrupa’nın dağlık ve yağmuru çok alan yerlerinde, iyot eksikliği olan topraklarda
guatrın sık görüldüğü ve iyot ihtiyacının kısmen atmosfer yoluyla denizden alındığı
görülmektedir.
İrlanda, İsrail, Avustralya, Rusya, Venezuella, Çin, Amerika ve Güney Afrika gibi
ülkelerde selenyum temel iz elementlerden biri olmasına rağmen, atlar ve büyükbaş
hayvanlarda hastalıklara sebep olduğu belgelenmiştir. Selenyum eksikliği, Çin’de
insanlarda yöresel kalp hastalığına, yöresel kireçlenme hastalığına ve tüm dünyada
hayvanlarda beyaz kas hastalığına sebep olmaktadır.
Fransa, Macaristan, Arjantin, Çin, Hindistan, Tayvan, Tayland, Nepal, Vietnam, Meksika,
Amerika’nın bir bölümü ve Bangladeş’te yeraltı suyundaki arsenik toksini dikkate
değerdir. İçme suyundaki arseniğe bağlı olarak görülen kronik sağlık problemleri deri
alerjisi, pigment değişikliği (melanin ve keratin) ve bazı durumlarda da kanser olarak
ortaya çıkmaktadır.
İngiltere’de, hayvan yemindeki, çayırdaki ve topraktaki yüksek molibden seviyesi
büyükbaş hayvanlarda molibden fazlalığına sebep olmaktadır. Bu elementin
fazlalığından dolayı büyükbaş hayvanlarda diğer bir element olan bakır eksikliğine sebep
olmaktadır. Bu hayvanlardaki bakır eksikliği, büyüme azlığına, geç olgunlaşmaya ve
üretim azalmasına neden olmaktadır. Molibdence zengin bakır takviyesi ile bu problem
çözülmektedir.
Jeolojik Unsurların Halk Sağlığına Etkileri (MTA) http://www.mta.gov.tr/v2.0/daire-baskanliklari/jed/index.php?id=tibbi_jeoloji
www.jmo.org.tr/resimler/ekler/34fdbf83b74c193_ek.pdf
Maden ve taş işlerine yönelik işyeri risk değerlendirmelerinde,
kontrol tedbirlerinin uygulanmasında ve söz konusu işyerlerinde
çalışanların meslek hastalıklarına maruziyetlerinin en aza
indirilmesinde kullanılacak en önemli verilerden biri de, hiç
şüphesiz, faaliyet alanındaki litolojik (jeolojik) birimlerin
Mineralojik ve Petrografik özellikleri ile Kimyasal
bileşimleridir.
Bu veriler, aynı zamanda minerallerin fizikokimyasal özelliklerini
belirleyen ana bileşenlerdir. Bunlar;
Kimyasal bileşim,
Tane boyu,
Sertlik derecesi,
Yapı ve doku özellikleri,
Kristal sistemi,
Tenör dağılımı,. vd.
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
İnsanın bünyesindeki başlıca elementler
ve bunların insanın ağırlığı açısından yüzdeleri
Element İnsan ağırlığı açısından
%
Oksijen 61
Karbon 23
Hidrojen 10
Azot 2.6
Kalsiyum 1.4
Fosfor 1.1
Toplam 99.1
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
İz elementlerin insan bünyesine girmesine
kadar gelişen süreçler ve izlenen yollar
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Kaya türlerinin bileşiminde görülen farklılıklar
Ortalama bileşim
Element Granit Bazalt Kumtaşı Şeyl Kireçtaşı
Silisyum % 32.3 24.0 36.5 27.1 2.4
Alüminyum % 7.7 8.8 3.0 9.7 0.5
Demir % 2.7 8.6 1.0 4.7 0.4
Magnezyum % 0.6 4.5 0.7 1.5 4.8
Kalsiyum % 1.6 6.7 3.9 2.2 30.0
Sodyum % 2.8 1.9 0.3 1.0 0.04
Potasyum % 3.3 0.8 1.1 2.7 0.3
Titanyum (ppm) 2.300 9.000 4.600 1.500 400
Fosfor (ppm) 700 1.400 750 170 400
Mangan 600 2.000 850 10–100 1.100
Krom 25 200 100 35 11
Bakır 20 100 50 1–10 4
Kurşun 20 8 20 7 9
Nikel 8 160 80 2 20
Kobalt 5 45 20 0.3 0.1 Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Serpantin grubu asbestin SiO2 içeriği %42 ‘den
düşüktür; bu nedenle yumuşak, esnek, ipeksi
parlaklığa sahiptir.
Amfibol grubu asbestlerin SiO2 içerikleri ise
%51 ‘den yüksektir, bu nedenle krizotil asbeste
göre daha sert, asitlere karşı daha dayanıklı ve
vücut tarafından sindirilmeleri çok daha
zordur. Tüm bu özellikleri amfibol grubu
asbestlerin yukarıda tanımlanan kanser
vakalarına neden olma ihtimalini arttırmaktadır.
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Simge Varol, SDÜ Jeoloji Mühendisligi Bölümü, Isparta
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Birkaç mikron boyutunda, lifsi ve iğnemsi yapıdaki Eriyonit
Zeolit grubu minerallerden biridir. Yüksek ısıya dayanımlı bu
minerali kayaç içinde yada yüzeyinde çıplak gözle tanımlamak
çok zordur, tanımlamalar ancak mikroskop altında
yapılabilmektedir.
Eriyonit'in epidemiyolojik, in vivo ve in vitro olarak karsinojenik
ve fibrojenik olduğu tıbbi araştırmalarla tespit edilmiştir.
Eriyonit’in şimdiye kadar bilinen en potansiyeli yüksek kanser
yapıcı mineral olduğu Dünya Sağlık Örgütüne bağlı,
Uluslararası Kanser Arş. Kurumu tarafından kabul edilmiştir.
Ülkemizde Kapadokya bölgesinde 3 köyde (Tuzköy, Karain
ve Sarıhıdır) gelişen mezotelyoma vakalarının yaşam
çevrelerindeki eriyonit’ten kaynaklandığı belirlenmiştir.
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Bilindiği üzere “Mermer” ifadesi kesilip, parlatılabilen
bütün taşlar için ticari isim olarak kullanılmaktadır. Bu
nedenle adlandırmalarda veya risk değerlendirmelerinde
mermerin mineral içeriği ve petrolojik özellikleri esas
alınmalıdır. Zira “granit mermeri” örneğinde olduğu gibi
sert taşların mineralojik bileşiminde yüksek oranlarda
silis minerali bulunmaktadır.
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Dr. İsrafil KAYABALI VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 5 – 7 Mayıs, 2014 İSTANBUL
Simge Varol, SDÜ Jeoloji Mühendisligi Bölümü, Isparta
TIBBİ JEOLOJİNİN TEMEL İLKELERİ-I
• İz elementlerin derişimi ve etkileri
• İz elementler, insan bünyesinde ppm yada daha
düşük derişimlerde bulunurlar. Ancak, bunların
yaşam ve sağlık açısından önemleri büyüktür.
• Dolayısıyla Tıbbi Jeoloji, doğada ve insanın
bünyesinde iz elementlerin derişimini ve
etkilerini incelemeyi temel ilke olarak kabul
etmektedir.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
İnsanın bünyesinde yer alan bazı temel iz elementler ve işlevleri (Parr, 1983). Element
Ortalama derişim(ppm)
Tanımlandığı yıl
İşlevi İnsanda eksikliği halinde
oluşan bazı etkiler
Demir 60 17. yy Oksijenin taşınması Kansızlık
İyot 0.2 1850 Tiroit bileşeni Guatr
Bakır 1 1928 Bazı enzimlerde demirle
birleşir
Kansızlık, kemik değişimi olası yüksek kolesterol
Mangan 0.2 1931 Metabolizma ile ilişkili Bilinmiyor
Çinko 33 1934 Metabolizma ile ilişkili Depresyon, yavaş iyileşme
Kobalt 0.02 1935 B12 vitamininde B12’nin eksikliğinde görülür
Molibden 0.1 1953 Bazı enzimlerde Bilinmiyor
Selenyum 1957 Enzimlerde ağır metalle
etkileşir Kalp hastalığı
Krom 0.03 1959 İnsulin içerir İnsulin direnci, düşük glikoz
tahammülü
Kalay 0.2 1970 Bilinmiyor Bilinmiyor
Vanadyum 1971 Bilinmiyor Bilinmiyor
Flor 37 1971 Kemik ve diş gelişiminde
etkili Diş çürümesi ve kemikleşme
sorunları
Silisyum 260 1972 Dokularda kireçlenme Bilinmiyor
Nikel 0.1 1976 Demir absorpsiyonu ile
etkileşir Bilinmiyor
Arsenik 18 1977 Bilinmiyor Bilinmiyor
Kadmiyum 0.7 1977 Bilinmiyor Bilinmiyor Bu
sla
yt
ka
resi P
rof.
Dr.
Ali
YIL
MA
Z’d
an
alın
mış
tır
TIBBİ JEOLOJİNİN TEMEL İLKELERİ-II
• Doz-tepki eğrileri
• İz elementlerin olumlu ya da olumsuz
etkileri, iz elementlerin derişiminin bir işlevi
olarak, doz-tepki eğrileri çerçevesinde
tanımlanabilir.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Bazı elementlerin olası doz-tepki eğrileri.
Bu
sla
yt
ka
resi P
rof.
Dr.
Ali
YIL
MA
Z’d
an
alın
mış
tır
Bitkiler ve hayvanlarda oluşan tepkiler,
A bakır için, B molibden için doz-tepki eğrileri
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
ÇEVRE SAĞLIĞI VE BAZI ÖRNEKLER
• İnsanların bünyesinde yer alan iz elementlerin ana kaynağı
yeryüzünde bulunan kayalardır. Kayalarda yer alan iz
elementlerin derişimleri, kaya türüne ve kayatürünün
bulunduğu yere göre değişmektedir. Bu değişim, iz
elementlerin insan bünyesine ulaşmasını denetlemektedir.
• İnsanın ve diğer canlıların (yani flora ve faunanın)
sağlığını bir bütün olarak irdeleyen çalışmalar Çevre
sağlığı olarak tanımlanır.
• Çevre Sağlığı ile ilgili altyapı oluşturulmadan, hekimliğin
bir dalı olan “Halk Sağlığı”nın koşulları sağlanamaz.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
İyot (I)
• İyot, tiroit bezinin iyi çalışması için gereklidir. İyot eksikliği, tiroidin büyümesine ve guatr olarak bilinen bir hastalığa yol açar.
• Yapılan değerlendirmeler, bir bölgedeki kayalarda ve topraktaki iyot eksikliğinin yöredeki ekinlerde ve hatta diğer hayvanlarda da iyot yetersizliğine yol açtığını ortaya çıkarmıştır.
• Ayrıca, hazırlanan diyetlere iyot eklendiğinde guatr hastalığının da giderek azaldığı da anlaşılmıştır.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
İyot:
Niğde’nin bazı köyleri, Ankara- Nallıhan’nın
bazı köyleri, Kırşehir-Kaman bazı köyleri ile
Kastamonu köylerinde yaşayan halkta guatr
hastalığı bakımından dikkate değer bir fazlalık
görülmektedir.
Bu sorun jeolojik formasyonlardan, toprakta
selenyum eksikliği ve mineral içermeyen
suların tüketilmesi vb. nedenlerden
kaynaklanmaktadır.
Flor (F)
• Toprak kimyası gibi su kimyası da sağlığı etkileyebilir.
Suyun içinde çözünmüş olarak bulunan flor ile sağlık arasındaki olumlu bir ilişki de florun diş çürümeleri üzerindeki etkisi dolayısıyla belirlenmiştir.
• Dişler, kalsiyum fosfat minerali apatitten oluşmaktadır. Biraz florun apatit kristallerine eklenmesi, apatitin çürümelere karşı daha dayanıklı bir yapıya kavuşmasını sağlamaktadır.
• Türkiye’de genç volkanik kayaların yaygın olduğu yerlerde florun yüksek derişimlere ulaştığı, bunun da floroz denilen diş hastalıklarına yol açtığı bilinmektedir
Florun genelleştirilmiş doz-tepki eğrisi ( Montgomery, 1995).
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Çinko (Zn)
• Çinko eksikliği cücelik, cilt hastalıkları, tat alma duyusunda azalma, yaraların iyileşmesinin gecikmesi gibi sorunlara yol açmaktadır.
• En uygun çinko tüketimi günde 5-40 mg aralığındadır. Günde 150 mg’ın üzerinde çinko tüketimi kansızlığa, 6000 mg’dan daha fazla bir dozun alınması ise ölüme yol açar. Dolayısıyla çinko fazlalığı da tehlikeli olup, kalp-damar hastalıklarına yol açmaktadır.
• Genellikle, kalsiyum karbonatça zengin ve çinko içeriği düşük olan kumtaşlarında yetişen bitkiler çinko açısından fakirdir.
• Yani bölgesel çinko yetersizliği ile yerel jeoloji arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Selenyum (Se)
• Selenyumun oldukça nadir bulunan bir metal olup, insanın günlük gereksinimi 0.006-0.2 mg arasındadır.
• Selenyumun fazla alınması durumunda selenyum zehirlenmesi olmaktadır. Bu da insanda kanser, tırnak ve saçların bozulması (malformation), sinirlilik gibi rahatsızlıklara yol açmaktadır.
• Her bitkinin selenyumu bünyesine alması ve biriktirmesi farklıdır. Örneğin, ABD’nin batısında locoweed olarak bilinen bir tür zehirli bitki türü (Astragalus) selenyumu daha çok bünyesinde biriktirebilmektedir.
• Kabak, hardal ve soğan da selenyumu bünyelerine kolaylıkla almaktadır.
• Genellikle çözünmüş selenyumun yüksek düzeyde olduğu yerlerde yetişen bitkilerin çoğu selenyumu bünyesine almaktadır. Böyle yerlerde yetişen evcil hayvanların büyük bir bölümü hastalanmaktadır. B
u s
layt
ka
resi P
rof.
Dr.
Ali
YIL
MA
Z’d
an
alın
mış
tır
Radon (Ra)
• Bina içi bir kirletici olan radon, kayalardaki uranyumla birlikte bölgesel jeolojinin denetiminde bir yayılım sunar. Yüksek uranyum içeriğine sahip kayalar başlıca granitler, silisçe zengin volkanik kayalar, fosfatça zengin çökel kayalar, kükürtçe zengin şeyller ve bazı metamorfik kayalar olup, bunlar radon yönüyle de zengin bir içeriğe sahiptirler.
• Radonun kanserojen etkileri, uranyum madenlerinin bulunduğu yüksek radyasyona sahip yerlerdeki insanlarda tanımlanmıştır.
• Yüksek radyasyona sahip jeolojik ortamlarda yada radyasyon derişimi yüksek yapılarda yaşayan insanların daha yüksek bir risk altında oldukları yadsınamaz.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Çeşitli ortamlarda radon dolayısıyla meydana gelen radyoaktivite düzeyleri
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Doğal radyasyon:
Özellikle granitik, siyenit, pegmatit damarlarında,
bazı volkanik kayalarda ve altere zonlarda,
kumtaşlarında ve bu kayaların kumlarında doğal
radyasyon değerleri dikkate değerdir.
Bu yerler arasında; Manisa-Köprübaşı, Çanakkale
Ezine ilçesi Geyikli sahil siyah kumları, Küçükkuyu ile
Ayvacık arasında kalan bazı köy yerleşim
alanlarındaki volkanik tüflerde, Eskişehir Kaymaz,
Beylikahır-Karacaören köyünde, Yozgat-Sorgun
sayılabilir.
Antropojenik (insan kaynaklı) etkilenme:
En önemli etki maden çıkarma, arıtma işlemlerinin yapıldığı
alanlardaki atık pasaların yol açtığı asit maden drenajı olayıdır.
Gerek işletilmekte olan ve gerekse terkedilmiş maden ocakları
çevresinde asidik ortamda kimyasal reaksiyonlar olmakta ve
bunun sonucu olarak yeraltısuyu, toprak ve besin kaynakları
kirlenmektedir.
Konya-Sızma ve Ladik’de kurşun ve civa, Ödemiş ve
Beydağ’ında civa, Ulukışla Maden’de kurşun, Balya’da kurşun,
Lapseki Koru derede kurşun, Kütahya-Gümüşköy’de gümüş
işletmeleri ile terkedilmiş ocaklar ve çevresi, kömür madenleri
pasaları ve ocakları çevresi kuyu ve içmesuları kirlenmektedir.
Jeotermal kaynaklardan ve bor
madeni işletmesinden deşarj
olan bor kirliği, Emet, Kızıldere
vd. sıcaksu kaynaklardan
gelmektedir.
Davutlar gibi başka yerlerde
de olan radonlu kaplıcalara
dikkat edilmelidir.
CO2 bağlı sağlık riskleri de
dikkate değerdir.
TARTIŞMALI BAZI İLİŞKİLER
• Özel kimyasal maddelerin eksikliği yada hastalık belirtileri
tanımlanabildiğinden jeokimya ile hastalıklar arasındaki
ilişkiler daha iyi ve güvenilir verilere dayalı çabalar
olacaktır.
• Bu çerçevede aşağıda sunulan bazı konuların tartışılmasında
yarar görülmektedir.
• Radyoaktivite ve sigara,
• Kalp hastalıklarındaki bölgesel farklılıklar,
• ABD’nin Georgia eyaletinde kalp-damar hastalıkları,
• Diğer ilgi çekici olgular.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Radyoaktivite ve sigara
• Sigaranın içilmesiyle birlikte akciğer kanserinde bir artış
olmuştur. Son zamanlarda jeolojik kökene ilişkin bazı unsurların da sorumluluğu tartışılmaktadır.
• Örneğin fosfatlı gübreler ve bu gübrelerin uranyum ve fosfat içerikleri nedeniyle toprağın bileşimi değişmektedir.
• Dolayısıyla toprakta uranyumdan ileri gelen radon gazının çıkışıyla birlikte, toprağın üzerinde yetişen tütün bitkisinin yaprakları tarafından adsorbe edildiği ve böylece radon ayrışırken kurşun ve bizmut izotoplarını da içeren katı radyoaktif ürünlere dönüştüğü ileri sürülmektedir.
• Radyoaktif partiküller de sigaranın içilmesi sırasında ciğerlere yerleşmekte ve ciğerlerdeki partiküllerin radyasyonu kansere yol açmaktadır.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Kalp hastalıklarındaki bölgesel farklılıklar
• Kalp hastalıkları ile ilgili belirtilerin ortaya çıkmasında
coğrafik verilere ilişkin bazı örnekler bilinmektedir. Ne var ki kalp hastalıkları ile jeolojik değişkenler arasında tanımlanmış ilişkiler henüz tartışmaya açıktır.
• Örneğin, ABD’nin orta kesiminde kireçtaşının yeraltı suları için akifer konumunda olduğu yerlerde içme suları sert olup bu bölgelerde yaşayan insanlarda koroner kalp hastalıklarından ileri gelen ölümler genel olarak düşüktür.
• ABD’nin Atlantik kıyıları boyunca ise sular daha yumuşak olup, bu bölgelerde kalp hastalığından ileri gelen ölümler göreli olarak yüksektir.
• Bu gibi veriler, kaçınılmaz olarak kalp hastalıkları ile bölgesel jeoloji arasında bir bağ olabileceğini düşündürmektedir.
ABD’nin Georgia eyaletinde kalp-damar hastalıkları
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
DİĞER SORUNLAR:
İZ ELEMENTLERİN ETKİLEŞİMLERİ
• Yukarıda da belirtildiği gibi doğal jeolojik sistemlerin gerçek neden ve sonuç ilişkilerini tanımlamak gerçekten zordur.
• Bazen belli bir elementin etkisi, diğer elementlerin varlığı ve etkileşimleri nedeniyle maskelenebilir.
• Örneğin, İngiltere’de sığırlarda bakır eksikliği ile yerel jeoloji karşılaştırılmış, bu olgunun şeyllerden oluşan bölgelerde yaygın olduğu anlaşılmıştır. Fakat şeyller ve bunlardan türeyen toprak bakır yönüyle fakir değildir.
• Ancak bu kayaların molibden açısından zengin olduğu, bunun da sorunun kaynağı olduğu ileri sürülmektedir. Yani, molibdenin hayvanlar tarafından fazla alınması, hayvan
diyetlerindeki bakır gereksinimini arttırmaktadır. Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
İran’ın Hazar Denizi
kıyılarındaki toprak türleri ile
geniz kanseri arasındaki ilişki
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
TIBBİ JEOLOJİNİN SORUNLARI
• Tıbbi jeoloji çatısı altında, yerel jeoloji ile ortaya çıkan
hastalıkların nedenleri, türleri ve bu olguların bir rastlantıya
karşılık gelip gelmediği ayrıntılı bir biçimde incelenmelidir.
• Çünkü, insan faaliyetleri, jeolojik ortamda iz
elementlerin derişimlerinin ve dolayısıyla doz tepki
ilişkilerinin değişmesine yol açmaktadır.
• Başlıca sorunlar:
• 1-Kullanılan yapay gübreler,
• 2-Gıdaların bölgesel ölçekte dolaşımı,
• 3-Suyun metalaşması,
• 4-İz elementlerin etkileşimi
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
İnsan faaliyetlerinin etkileri
• Madencilikte, ocak yada cevher zenginleştirmede toprak kirliliği ve su kirliliği kaçınılmaz olarak ortaya çikmaktadır.Bu da tesislerin dolayında yer alan bitkilerin sağlığını etkiler.
• Yoğun trafiğin olduğu yollara yakın bitkilerde vasıtaların eksozlarından çıkan gazlar nedeniyle yüksek kurşun içerikleri görülmektedir. Kurşunlu yakıtların yasaklandığı yerlerde yakıtlardaki kurşunun yerini manganez almış ve dolayısıyla bitkilerde manganez zehirlenmesi başlamıştır. Bunun da besin zinciri yolu ile insanlarda sinirlilik ve beyin hasarlarına yol açabileceği öne sürülmektedir.
• Doğal ve yapay gübrelerin kullanılması ve sulama ile ilgili diğer tarımsal uygulamalar, hidrolojik döngü yoluyla elementlerin doğadaki dağılımını değiştirmektedir. Sonuç olarak doğal döngülerin işleyişi, sağlığı ve hastalıkları etkileyen temel jeolojik faktörleri maskelerken tıbbi jeolojik çalışmaları yapanların işlerini de güçleştirmektedir.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
SONUÇLAR-I
• Yapılması gereken çalışmalar:
• 1-Tıbbi Jeoloji’ye temel olabilecek, kayatürü ve kayatürünün iz element içeriklerini içeren haritaların hazırlanması ve bu haritalar ışığında bölgesel hastalıkların gözden geçirilmesi,
• 2-Bileşim ve iz element içerikleri yönüyle kayatürü, toprak, bitki örtüsü, hayvanlar ve insanlar arasında kurulan ilişkilerin ve etkileşimlerin daha çok sayıda veriyle desteklenmesi,
• 3-Doğal döngülerin işleyişleri sırasında oluşan besin zincirinin daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi,
• 4-İz element etkileşimlerinin tıbbi özelliklerinin daha iyi anlaşılması
• jeolojik faktörlerden ileri gelen çoğu hastalıkların belirlenmesini kolaylaştıracaktır.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
SONUÇLAR-II
• Çevre sağlığı, çevreyi ve insanı birlikte koruyucu uygulamalar olup bu uygulamalardan bazıları aşağıda sunulmuştur:
• Hastalıklara yol açan kimyasalları denetim altına almak ve radyasyona yol açan etmenleri en alt düzeye indirmek.
• Tehlikeli ve evsel atıkların uzaklaştırılması ve bu atıkların çevre üzerinde yaratabileceği kirlilikleri denetlemek.
• Hastalıkların çevrede yayılmasını önlemek üzere, hastalık taşıyıcı haşerelerle ve bulaşıcı hastalıklarla çevrenin bütünselliği içinde mücadele etmek.
• Sağlıklı bir çevrenin oluşması için, düzenli beslenme ve çeşitli kimyasalların canlılar üzerindeki doz-tepki ilişkileri konularında çalışmalar yapmak.
Bu slayt karesi Prof.Dr. Ali YILMAZ’dan alınmıştır
Recommended