11 Genel Botanik

Preview:

Citation preview

GENEL BOTANİK

Kormusun Yaşam Şekli ve Yaşam Ortamına Uyumları

Vejetasyon organları bütün Kormophyt’lerde tipik olarak oluşmamış, çoğunlukla çeşitli tarzda değişikliğe uğramıştır. Yapılan araştırmalar bir çok hallerde normal tipden fark eden Kormofit organlarının, hemen daima üç temel organ olan kök, gövde ve yaprak metamorfozları olduklarını göstermiştir. Böyle dış görünüşleri farklı, fakat müşterek bir temel formdan gelen ve yapı planı bakımından aynı olan organlara “homolog veya aynı kökenli” denir. Buna karşılık çok benzer olmalarına rağmen değişik kökenli olan organlara da “analog veya aynı fonksiyonlu organlar” denir.

Bitki organlarının biçimlenmesi üzerine etkili çevre faktörlerinden en başta gelen sudur. Onu ışık izler ve üçüncüsü de mineral madde beslenmesidir.

Su ve hava nemine uyum Su Bitkileri (Hydrophyt’ler) Bazı su bitkileri tamamen su içerisinde (submers) yaşar, bazıları da yüzücü

yaprakları ile su seviyesinde bulunur. Özellikle su içindeki (submers) bitkiler CO2, O2 ve besin tuzlarını doğrudan sudan alabilirler. Bütün su bitkilerinde intersellularlar çok fazla gelişmiştir. İçerdikleri bol hava bir yandan bitkilerin kaldırılmasına, diğer yandan iç doku kısımlarına gaz girişine hizmet eder.

Nemcil Bitkiler (Hygrophyt’ler) Çok nemli atmosferde, rutubetli topraktan devamlı ve bol su sağlayarak yaşayan

bitkilerdir. Dış biçim ve anatomik yapıları bakımından Hydrophyt’lere benzerler. Yaprakları ince, narin ve suludur. Kök sistemleri ve iletim boruları zayıf olarak gelişmiştir. Bu nedenle kuru havada süratle solar ve kururlar.

Kurakçıl Bitkiler (Xerophyt’ler) Yetişme ortamı, özellikle toprağın en azından zaman zaman büyük kuraklığına

dayanabilen bitkilere “kurakçıl bitkiler” denir. Bunlar xeromorf’tur, yani su kaybını devamlı veya en azından geçici olarak kısmaya yarayan düzenleri vardır. Ayrıca suca fakir topraklardan yeterince su alabilecek, genellikle çok uzun köklere de sahiptir. Sikleranşim elemanları çok boldur. Ekstrem kurak olan çöl, step ve kuru kayalar üzerinde yetişen bir çok bitki ve Epifit’ler böyledir. Fakat kışın soğuk olan bölgelerde yetişen daimi bitkiler de xeromorf özellik gösterirler (Don kuraklığına karşı korunmak için). Bol tuzlu toprakların bitkileri de nisbi bir kuraklığa maruzdur.

Xerophyt’lerin çoğunlukla küçük ve daimi yeşil olan yaprakları derimsidir ve sulu değildir (Laurus, Myrtus, Olea, Pistacia vb.). Bazılarında aşırı sıcaklardan korunmak için yaprak düşey hale getirilir (Eucalyptus). Bu nedenle Okaliptus ormanlarına “gölgesiz ormanlar” denilir.

Yaprakların indirgenmesi ve geniş sürgün Transpirasyona karşı en etkili ve en fazla görülen korunma şekli yaprak üst

yüzeylerinin bütün kitleye oranla aşırı derecede azaltılması ve kuraklık zamanının başlangıcında yaprak dökümü olarak karşımıza çıkar.

Ancak bu işlemde, CO2 assimilasyonu da azalacağı için, sürgünlerin de assimilasyona katılması ve bazılarında bu yeşil sürgünlerin yaprak gibi genişlemesi mevzubahis olmaktadır (Platyklad). Örneğin Ruscus aculeatus, R. hypoglassum’da olduğu gibi.

Dikenler Dikenler destek dokularınca çok zengin, bu sebepten sert, dallanmış veya

dallanmamış, biz biçiminde oluşumlardır. Bunlar yaprak veya yaprak kısımlarının (Berberis, Cactus, Astragalus’lar), yahut sürgünlerden (Crataegus) veya nadir hallerde köklerin değişimi yolu ile oluşur. Diken haline dönüşme kurak bölge bitkilerinde hakimdir.

Crataegus crus-galli

Sukkulens Xerophyt’ler sadece su kaybını sınırlamakla kalmaz, ayrıca suyu kısa yağmur

dönemleri esnasında özel su dokularında biriktirirler. Bünyelerinde su dokusunun çok büyük olarak geliştiği dokular kalın ve etli-sulu olur. Bu nedenle böyle bitkilere “Succulentler” adı verilir. Kaktüs’ler karakteristiktir.

Sıcaklığa Uyumlar Su faktörü sıcaklık faktörü ile yakın ilişki içerisinde bulunur. Yüksek sıcaklık, bol

su halinde, transpirasyonun uygun derecelerde yükseltilmesi ve böylece neden olunan “buharlaşma soğuması” ile düşürülebilir. Bu nedenle yüksek sıcaklık ancak çöllerde bitkisel hayatı imkansız kılar. Diğer yönden 0 OCnin altında toprak suyunun donması halinde ölüme sürüklenir.

Aşırı sıcak bölgelerin bitkileri : Vejetatif yaşam sınırı genellikle 55 OCcivarındaki sıcaklıklar geçerlidir. Sadece termofil Cyanophyceae ve Bakteriler takriben 80 OC’lik sıcaklıklara kadar dayanabilir.

Uyum sağlayabilen bitkiler Bunlar dış yaşam görünümleri ve endogen karakterli fizyolojik ritimleri yıllık ve

periyodik olarak değişen iklim ritimlerine optimal uyum sağlamıştır. Ancak bunun sıcaklıktan mı yoksa su ilişkilerinden mi olduğuna karar vermek oldukça güçtür.

Aşırı biçimde mevsim ritimleri gösteren iklim bölgelerinde, odunsu bitkiler duyarlı olan apikal meristemlerini soğuk veya kurak mevsimlerde tomurcuk olarak korurlar. Tomurcuklar birbirini sıkıca kavrayan tomurcuk pullarından oluşturulur (Acer, Aesculus, Malus).

Acer sp. Acer sp. Aesculus sp.

Diğer bitkiler, örneğin Quercus, Carpinus, Fagus, Corylus ve Tilia’larda ise tomurcuk pulları kulakçıklardan oluşur. En dış tomurcuk pulları deri gibi sertçe ve genellikle esmerdir. Tomurcuklar üzerindeki mantar ve tüy örtüsü, reçine, sakız ve benzeri maddeler ve pulların arasında kalan hava tabakaları bunlara kurumaya karşı gerçekten etkili bir koruma yaparlar.

Yaşam Formları Sürgünlerin ömrüne ve elverişsiz mevsimler esnasında varlığını gösteren

tomurcukların (kış sukuneti, yazın kurak dönemler) dururumu ve korunmasına göre Kormophyt’ler beş yaşam formuna bölünebilir.

Phanerophyt’ler Bunlar tomurcuklarını toprak yüzeyinden 50 cm.’den daha yukarıda taşırlar. Bütün

odunsu bitkiler, ekseri tırmanıcı bitkiler buraya dahildir.

Chamaphyt’ler Bunlar tomurcuklarını oldukça yakın olacak şekilde (10-50 cm.) toprak üstünde

taşırlar (Yarı ve bodur çalılar).

Hemikryptophyt’ler Bunların yenileme tomurcukları toprak üst yüzeyine yatık durumdadır. Örneğin

Kış buğdayı gibi pek çok Poaceae mensubu iki yıllık ve çok yıllık rozet bitkileri, Taraxacum, Plantago, Beta, Artemisia ve Urtica gibi.

Kryptophy’ler Bunlar tomurcuklarını toprak gövdelerinde ve çok daha iyi korunmuş olarak

toprak üst yüzeyinin altında saklarlar.

Therophyt’ler (Annuel’ler veya bir yıllıklar), bunlar vejetasyon organını tamamen feda ederek,

dayanıklı olan tohumlarının korumasına sığınarak embriyonal istirahat evresi halinde geçirirler.

Işığa uyumlar Işık ve mekan için yapılan mücadele, çok kendine özgü yapıya sahip iki

Kormophyt gurubu ploşturur. 1-Sarılıcı ve Tırmanıcı bitkiler (Lian’lar) ; ince gövdelerle diğer bitkilere, kayalara hatta duvarlara tırmanırlar.

2-Epiphyt’ler ; güneşe uygun gelecek bir yer elde etmek için ağaçların gövde ve dalları üzerinde bulunan bitkilerdir.

Olağan dışı beslenme koşullarına uyum

Tuzcul bitkiler (Halophyt’ler) ve Mangrov’lar: Dünya denizlerinin ortalama tuz içeriği ortalama %3.5, sahiller, step ve çöllerdeki tuz yatakları kenarındaki bitkiler, buharlaşma sonucunda toprak suyunun konsantrasyonu yükselmesi nedeniyle, %10 hatta bunun da üzerine çıkan tuz konsantrasyonlarına dayanabilmek zorundadır (konsantre yemek tuzu ortalama %38).

Sahil ve çöl bitkileri toprak suyunun yüksek tuz içeriğini, hücre suyuna uygun miktarda, fazla NaCl alarak kompanze ederler.

Kısmen veya tamamen Heterotroph Kormophyt’ler Hemiparazit ve Holoparazitler Kormophyt’ler arasında kısmen veya tamamen heterotoph beslenenler vardır.

Yarıparazit (Yarıasalak) veya Hemiparazit dediklerimiz, konukçunun sadece su iletim sisteminden faydalanırlarken, fotosentez yeteneğinde yaprakları vardır (Viscum album, Loranthus europaeus, Arceuthobium oxycedri). Buna karşılık Tamparazit (Tamasalak) veya Holoparazit dediklerimiz ise, fotosentez yapma yeteneğinde olmayan ve kendine ait topraktan su almak için kökü olmayan, yaşamak için tamamen konukçuya bağlı bitkilerdir (Cuscuta campestris, Orobanjhe ramosa).

Recommended