30
İLETİŞİM FAKÜLTELERİNDE VERİLEN EĞİTİM ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME SUNUM VE TOPLANTI TEKNİKLERİ – PROF . DR. DEMET GÜRÜZ DERYA KAVAS- MUHAMMET İSKENDER OĞUZKAN TOPAL - VICTOR BOKO -ZELİHA ŞİT

Türkiye'deki İletişim Fakülteleri'nde Verilen Eğitim Üzerine Bir Değerlendirme

Embed Size (px)

Citation preview

İLETİŞİM FAKÜLTELERİNDE VERİLEN EĞİTİM ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

SUNUM VE TOPLANTI TEKNİKLERİ – PROF . DR. DEMET GÜRÜZ

DERYA KAVAS- MUHAMMET İSKENDER

OĞUZKAN TOPAL - VICTOR BOKO -ZELİHA ŞİT

NELERE DEĞİNECEĞİZ?TÜRKİYE’DEKİ İLETİŞİM FAKÜLTELERİ VE HALKLA İLİŞKİLER BÖLÜMÜNE GENEL BİR

BAKIŞ

TÜRKİYE’DEKİ İLETİŞİM FAKÜLTELERİNDE VERİLEN EĞİTİM( MEVCUT DURUM)

TÜRKİYE’DEKİ İLETİŞİM FAKÜLTELERİNDE VERİLEN EĞİTİM NASIL OLMALI? (ÖNGÖRÜLEN)

İLETİŞİM FAKÜLTESİ MEZUNLARINI NELER BEKLİYOR?

İLETİŞİM FAKÜLTESİNDEN MEZUN OLUNCA NELER YAPABİLİRİZ?

TÜRKİYE’DEKİ İLETİŞİM FAKÜLTELERİ VE HALKLA İLİŞKİLER BÖLÜMÜNE GENEL BİR BAKIŞ

Yirminci yüzyılla beraber teknolojik gelişmelerin çok hızlı yaşanması, rekabetin uluslararası hale gelmesi, zaman ve mekân tanımlarının değişmesi ve insan öğesinin öne çıkmasıyla iletişim kavramı, her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.

Değişen ve karmaşıklaşan bu düzen içinde şirket ve markalarda yenilenme ve gelişme bir ihtiyaç haline geldi. Bu ihtiyacın sonucu olarak bir iletişim fakültesi bölümü olan Halkla İlişkiler doğmuştur.

1990’lı yılların sonlarından itibaren gerek vakıf, gerekse devlet üniversitelerinde açılan çok sayıda iletişim fakültesi her yıl binlerce öğrenci almakta ve bir o kadar da mezun vermektedir.

Türkiye’de halkla ilişkiler eğitiminin verilmesi 1960’dan sonrasına rastlamaktadır. Devlet planlama teşkilatı’nın kurulması halkla ilişkilerin gelişmesinde önemli rol oynamaktadır.

1972 yılında halkla ilişkiler derneği’nin kurulması halkla ilişkiler eğitimine başka bir ivme kazandırmıştır.

1988 yılından itibaren yeni bölümlerin ortaya çıkması ile birlikte, öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi (ÖSYM), sınav ile bu bölümlere öğrenci yerleştirmeye başlamıştır.

2000-2011 yılları arasında da yine hem devlet hem de vakıf üniversitelerinin bünyesinde iletişim fakülteleri ya da başka fakültelerin içerisinde halkla ilişkiler bölümleri açılmaya devam edilmiştir. 2011 aralık ayı itibariyle türkiye’de 57 iletişim fakültesi bulunmaktadır.

Devlet ve vakıf üniversitelerinde eğitimi devam eden 31 halkla ilişkiler bölümü vardır. Bunların 14’ü İstanbul’daki çeşitli üniversite kurumlarındadır.

Türkiye’de 2007 yılında üniversitelerde iletişim eğitimi için 11.612 kişilik bir kontenjan ayrılmıştır. Sektörün her yıl bu sayıda yeni elemana ihtiyacı yoktur.

İletişim Fakülteleri’nde lisansüstü programlar bu alana akademisyen yetiştirilmesi açısından önemlidir.

Türkiye’de halkla ilişkiler dalında 18 adet yüksek lisans ve 9 adet doktora programı vardır.

*Araştırma 01.10.2011- 15.12.2011 tarihlerini kapsamaktadır.

Eğitimli eleman ihtiyacını karşılamak için önce farklı fakültelerde sadece ders olarak okutulan halkla ilişkiler, giderek iletişim fakülteleri altında kendi başına bir bölüm olarak yer almıştır.

Halkla ilişkilerin bir disiplin çerçevesinde ele alınmasında halkla ilişkiler eğitimi veren üniversitelerin büyük payı vardır. Üniversitelerde verilmeye başlanan halkla ilişkiler eğitimi ile birlikte sektörde profesyonellik gerektiren bir uzmanlık alanı olarak halkla ilişkiler uygulayıcılarına da talep artmıştır.

Öğrencilerin bu fakültelerden mezun olurken teorik ve pratik alanlara hakim ve sektörde kolaylıkla iş bulabilecek niteliklere sahip olması önem taşımaktadır. Bunu sağlayabilmek için ise, iletişim fakültelerinin; ders müfredatlarının, akademik kadrolarının, uygulama birimlerinin çağın ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.

İletişim Fakülteleri’nin nicel anlamda hızlı artışı istihdam sorunlarının yanı sıra eğitimin ve eğitim verecek kadroların kalitesine ilişkin sorunları da beraberinde getirmektedir.

Ancak halkla ilişkilerin kolay yapılan, cazip bir meslek olarak algılanması ve eğitim altyapısının ucuz olduğunun düşünülmesi giderek daha çok üniversite tarafından halkla ilişkiler bölümü açılmasına neden olmaktadır.

Halkla ilişkilerin profesyonel bir meslek olarak hak ettiği saygınlığa, itibara ve talebe ulaşabilmesinde,

bu eğitimi veren fakültelerin akademik kadro, müfredat ve uygulayıcılarının sektör ihtiyacına yönelik olması

gerektiği kanaatindeyiz.

TÜRKİYE DEKİ İLETİŞİM FAKÜLTELERİNDE VERİLEN EĞİTİM (MEVCUT DURUM)

Türkiye deki iletişim fakültelerinde verilen eğitimin niteliği öteden beri hep tartışılır ve önümüzde ki yıllarda bu tartışma giderek artacağa benziyor. Öncelikle içinde bulunduğumuz dönemi ele alacak olursak iletişim uzmanlarının bilgi ve tecrübesine ihtiyaç duyulmayan hiçbir sektör kalmadı.

Sözgelimi iletişim alanının alt dalları kurumsal iletişim kültürler arası iletişim halkla ilişkiler vb faaliyetler bugün bütün kurumların öncelikli faaliyet alanları haline geldi her şirket bu konuda uzmanlaşmış bilgi ve tecrübeli insan kaynağına önem vermektedir.

Küreselleşmenin giderek arttığı bu dönemde örnek verecek olursak Türkiye’de yaklaşık 800 İtalyan şirketi faaliyet yürütmektedir. Buradan hareketle iletişim alanında yurt içi ve yurt dışı ayrımının pek bir öneminin kalmadığı görülmektedir. İletişim fakülteleri diğer sosyal bilimler fakültelerinden farklı olarak pratik eğitimi temel alan fakültelerdir. Geçmişten günümüze hala bazı uzmanlar bu fakültelerin meslek yüksek okulu olmadığından dolayı pratik derslerin varlığından şikayet etmektedirler.

Bu tartışmadan hareketle bazı iletişim fakülteleri pratiğe ağırlık verirken bazıları ise teorik derslere ağırlık vermektedir. Bu kutuplaşma iletişim fakültelerinin gerekli donanıma sahip ve bütünlük arz eden eğitim anlayışından yoksun öğrenci topluluklarının ortaya çıkmasına neden oluyor. Pratik olarak yetkin ama teorik olarak yetersiz aynı şekilde teorik olarak yetkin ama pratik beceriden uzak mezunlar sektör açısından beklentilere cevap verememektedir. Bu öğrencilerin elinde olan bir surum olmadığı gibi fakültelerdeki eğitim sistemi öğrencilerin tam biat etmesi üzerine inşa edilmiştir.

Bu durumda öğrencilerin verileni almaktan başka şansı yoktur. Buda öğrencilerin sektör beklentilerinden uzak tamamen fakülte şartlarına göre mezun olmalarına neden olmaktadır. Kısaca özetleyecek olursak Türkiye’de ki iletişim fakülteleri hala isteneni verememekte gerek müfredat içerisindeki derler gerekse nitelikli insan kaynağı yetiştirme atölyesi olan fakültelerle sektör arasında tam bir koordinasyon eksikliği hakimdir birbirinden kopuk olarak ilerleyen yapı öğrencilerin geleceği konusunda derin endişelere neden olmaktadır.

Yıllardır müfredatla ilgili tartışmalarla vakit kaybedilirken ne yazık ki iletişim fakültelerinin konsepti günümüze uyarlanamadı. Oysaki iletişim sektörü en hızlı değişen ve gelişen sektörler arasında yer alıyor. Sektörün hızlı şekilde gelişmesi ve iletişim fakültelerinin bu hızı yakalayamaması aradaki farkı giderek açıyor.

Unutulmamalı ki sektör eğitime göre değil eğitim sektörün beklentilerine göre şekillenir. Bu neden sektörün iletişim fakültelerine yönelik beklentilerini sekteye uğratmış işletmeler farklı disiplinlerden ve bölümlerden elaman temin ederek hızlandırılmış eğitimlerle bilgi eksiklerini kapatma yoluna gitmelerine neden olmuştur. Sektörün ana besleme kaynağı olan iletişim fakülteleri mezunları açısından olumsuz bir durumun ortaya çıkmasına neden olmakta birlikte iletişim eğitiminin önemini düşürmektedir açığın farklı kadrolardan kapatılması ortaya rahat bir durumun çıkmasına neden olmuş ve eğitim yapısı giderek niteliksel özelliklerinden uzaklaşmasına neden olmuştur.

Günümüz dünyasının küreselleşen yapısına bakıldığında yabancı dil eğitiminin iletişim fakültelerinin asıl olan unsurlarından birisi olduğunun en önemli kanıtıdır. Vakıf üniversitelerinde yabancı dil eğitiminin devlet üniversitelerine göre daha önemli olduğu ve öğrencilerin bir yabancı dil kesinlikle bilmeleri gerektiği anlayışımı hakim. Devlet üniversitelerinde ise yabancı dil tamamen varlık ve yokluk arasında gidip gelmektedir.

• Devlet üniversitelerinde gereken önemin verilmediği yabancı dil eğitimi öğrencileri mezun olduktan sonra farklı arayışlara itmekte ve 4 yıllık normal eğitim süresinin dışında ekstra ücretle yabancı dil boşluğunu doldurmaya çalışmaktalar. İletişim fakülteleri içerisinde var olan bölümler arasındaki koordinasyonsuzluk ve iletişim eksikliği öğrencilerin bir yanını hep eksik bırakmaktadır iletişimin hiçbir bölümü birbirinden tam bağımsız düşünülemeyeceği gibi öğrencilerin alanlarını istedikleri alanla birleştirerek bilgi ve donanım seviyelerini artırmalarının önü açılmalıdır.

• Dünyadaki iletişim fakülteleri ile Türkiye’deki fakülteleri kıyasladığımızda Türkiye’nin geriden geldiğine şahit oluyoruz. Bu durum Türkiye deki iletişim fakültelerinin yönetimden eğitime müfredata teknik alt yapıya kadar acilen kendini gözden geçirmesi ve yeniden yapılandırma yoluna gitmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

• Ders programına baktığımızda bazı iletişim fakültelerinde öğrencilerin ihtiyaçlarına göre dersler değil elde mevcut kadroya göre derslerin açılması bütün öğretim görevlilerine ders bulabilmek için programın aşırı yüklenmesi müfredat sorununu da beraberinde getiriyor.

• Anadolu da yeni açılan iletişim fakültelerinde yeterli öğretim görevlisinin olmaması nedeniyle bazı dersler açılmazken bazı derslere de konunun uzmanı olmayan öğretim görevlileri giriyor buda eğitimin en büyük eksikliklerinden birini ortaya çıkarıyor. Tüm bu olumsuz durumlar detaylı ele alındığında Türkiye deki iletişim fakültelerinin acilen yeni yapılanma içerisine girmesi gerektiği gerçeği ortaya çıkıyor zararın neresinden dönersek kardır.

İLETİŞİM FAKÜLTELERİNDE VERİLEN EĞİTİM NASIL OLMALIDIR?

Halkla ilişkiler eğitimi konusunda Türkiye’de söz sahibi eğitimcilerin alanın sorunlarının çözümleri hakkında çeşitli yayınlarında belirtikleri görüşler :

Halkla ilişkiler alanının sadece iletişim ile ilgisi yoktur, onun birçok alan ve disiplinle ilgisi söz konusudur. Kuramsal derslere gerektiği kadar yer verilmelidir. Ama aynı zamanda özel işletmelerinde beklentileri de göz ardı edilmemelidir. Bu durumda konu ile ilgisi olan derslerin ayıklanması ile birlikte başarılı bir halkla ilişkiler programı için aynı zamanda fazla tekrarında önlenmesi gerekmektedir.

İletişim fakültelerinin hem vakıf hem de devlet üniversitelerinde sayısının artması ile birlikte akademik kadro yetersizliği ortaya çıkmıştır. Bu kişilerin sayısının artırılması ve niteliklerinin de göz ardı edilmemesi gerekir. Giderek sayısı artan iletişim fakülteleri yerine, nitelikli ve donanımlı kurumsallaşmış iletişim fakültelerinin öğrenci yetiştirmesine özen gösterilmelidir. Yeni iletişim fakülteleri’nin açılmasına kurumsallaşma sağlanana kadar son verilmelidir (tokgöz, 2003;29).

Merkezi seçme sınavında iletişim fakültelerini kazananlar arasından mülakat ile her okula 30-50 arasında öğrenci alınmalıdır. Mülakatta genel kültür derslerini yanı sıra fiziki görünüm, kişisel yatkınlık ve yabancı dil ağırlık taşımalıdır (asna, 2006;226).

Sadece birinci sınıflarda hukuk, sosyoloji, ekonomi gibi temel kültür dersleri verilmeli, ikinci ve üçüncü sınıflar gazetecilik radyo/tv, halkla ilişkiler, reklamcılık, kamuoyu araştırması meslek derslerinin ortaklaşa görüldüğü yıllar olmalı, bölümler son sınıfta ayrılarak teknik uygulama, laboratuvar çalışmaları yapılmalıdır (asna, 2006;226).

Halkla ilişkiler bölümünden mezun olduktan sonra 6 ay veya 1 yıllık staj bu mesleği kendilerine meslek seçenler için zorunlu kılınmalıdır (turaç, 1987;31).

IPRA (ULUSLARARASI HALKLA İLİŞKİLER DERNEĞİ) HALKLA İLİŞKİLER EĞİTİM PROGRAMLARINA VE DÜZEYLERİNİN GELİŞİMİNE YARDIM ETMEK İÇİN ŞU ÖNERİLERDE BULUNMUŞTUR (IPRA, 1990;19-20):

Halkla ilişkiler eğitimi üniversitelerde tam gün olarak ve yüksek lisans düzeyinde verilmelidir.

Halkla ilişkiler hem akademik, hem de mesleki açılardan vurgulanarak bir sosyal bilim olarak okutulmalıdır.

Halkla ilişkiler dersleri bu alanda hem akademik, hem de mesleki yönlerinde yeterli deneyim ve anlayışa sahip kişiler tarafından verilmelidir.

Nitelikli eğitimciler bulununcaya kadar halkla ilişkiler programlarının başlatılmaması gerekmektedir.

Halkla ilişkiler çalışanları için düzenlenen eğitim ve mesleki geliştirme programlarına belli standartlar getirilmelidir. Bu eğitim olanakları mesleki konularda bilgilerin yenilenmesi yanında halkla ilişkilerle ilgili diğer bilim dallarını da kapsamalıdır.

Akademisyenlerle, halkla ilişkiler uygulayıcıları arasında karşılıklı yarar sağlanması için çaba gösterilmelidir.

Eğitim dünyasında ve çalışmalarında araştırmalar teşvik edilmeli, sonuçların değerlendirilmesi için yöntemler araştırılmalıdır.

Mesleki ilerleme programları bütün ülkelerde genişletilmelidir.

Her türlü araç kullanılarak halkla ilişkiler konusundaki ders kitapları ve makalelerin nitelik ve niceliği arttırılmalı ve teşvik edilmelidir.

Farklı ülkelerdeki halkla ilişkiler eğitimcileri arasında düzenli bilgi alışverişi olmalıdır.

Ulusal ve bölgesel halkla ilişkiler dernekleri eğitim ve mesleki ilerleme programlarına öncelik verilmelidir.

Ayrıca ıpra’nın altın kitap serisi’nin dördüncü kitabı’nda halkla ilişkiler eğitim programı için sekiz maddeden oluşan temel bir eğitim programı önerilmektedir.

HALKLA İLİŞKİLER PROFESYONELLERİ, İLETİŞİM FAKÜLTELERİ MEZUNLARINDA NELER ARIYORLAR; AJANS YÖNETİCİLERİNİN BAKIŞ AÇILARI

• Araştırma, iletişim danışmanlığı şirketleri derneği (ida)'nin, ORSA ve alesta haricindeki 12 ajansı ile gerçekleştirilmiştir. Çalışma için görüşülen kurumlar, kişiler ve unvanları tablo 1’de yer almaktadır. Kullanılan teknik, açık uçlu sorularla anket uygulaması şeklinde gerçekleşmiştir.

• Tablo 1: görüşülen kurumlar, kişiler ve ünvanları.

Araştırmada elde edilen diğer bir veri de, ankete katılan bütün ajansların bünyesinde iletişim fakültesi mezunlarının istihdam edildiği yönündedir. Görüldüğü gibi İDA üyesi ajansların toplam istihdamı araştırmanın yapıldığı dönemde 364 kişidir.

Bu toplam sayı içinde; idari işler, muhasebe vb. Departmanları da barındırmaktadır. İletişim fakültesi mezunlarının sayısı, toplam istihdamın ortalama üçte biri oranındadır. Çalışma süreleri ise 1 ay ile 16 yıl arasında değişmektedir.

İŞE ALIM

Bu tabloda özellikle dikkat çeken; özel yahoo gruplarının, sektör yayınlarının ve üniversitelerle işbirliği yapmanın işe alım yöntemlerinin sıralanmasında, öncelikli tercih edilenler arasında sıralanmamasıdır.

Bu yöntemler haricinde; kariyer.net, iç duyuru, referans, direkt başvuru, staj sırasındaki gözlemler, kişisel başvurular, gazeteden transfer etme yanıtları da elde edilmiştir.

İşe alımla ilgili diğer bir konu da üzerinde tartışılan "sizce bir halkla ilişkiler uzmanı kim olmalı" sorusuna verilen yanıtlar ve önem dereceleriyle aşağıdaki gibi değerlendirilmektedir;

Yukarıda yer alan görüşler dahilinde bir halkla ilişkiler uzmanından her zaman beklenen nitelikler; takım çalışmasına yaktın, dürüst, yaratıcı ve sabırlı olması olarak sıralanabilmektedir. Duygusal olması ise, beklenen kriterler arasında son sırada sayılabilir.

İşe alıma yönelik olarak "işe alımlarda iletişim fakültesi mezunlarına bir ayrıcalık ya da öncelik gösteriyor musunuz" sorusunda 6 ajanstan olumlu, 6 ajanstan da olumsuz yanıt alınmıştır.

Olumlu yanıt verenler "işe alımlarda iletişim fakülteleri mezunlarını seçme nedenini/nedenlerini belirtiniz" sorusu yönetilmiş ve kendi cümleleriyle aşağıdaki görüşler alınmıştır;

Mesleğin eğitimini almış olmaları (2 görüş),

Yaptığımız işi meslek haline getirmek istiyorsak eğitim veren kurumları da desteklemeliyiz,

Mesleğe kalite kazandırma,

Mesleğin daha çok pratikte öğrenildiğine inanmakla birlikte, iletişim fakültelerinin doğru altyapı oluşturmadaki ayrıcalığını dikkate alıyoruz,

Temel kavramlara yakın olduklarını varsaymak ve bu sektörde yükselme ve uzmanlaşma hırsı taşıdıklarını düşünmek,

Stratejik bakış açısı, global vizyon,

Eğitimleri sırasında aldıkları teorik bilgi, staj döneminde pratik bilgiyle birleştirildiğinde, daha etkin bir iş gücü oluşuyor. Ancak iletişim fakültesi mezunu olmak tek başına yeterli bir kriter değil, iş tecrübesine de çok önem veriyoruz,

Temel birikime sahip olmaları,

Aynı terminolojiye hâkim olmamız. Bu değerlendirmeler sonucunda, halkla ilişkiler alanında eğitim alan kişilerin uzmanlık alanlarına ait terminolojiye ve teorik bilgilere sahip olmaları, tercih kriteri olarak belirtilmektedir.

Anketin diğer bir sorusu "işe alımlarda iletişim fakülteleri içinden devlet ve vakıf üniversiteleri arasında bir ayrım gözetiyor musunuz" şeklinde gerçekleşmiştir. İDA üyesi ajanslara sorulan diğer bir soru "iletişim fakültesi mezunlarında gözlemlediğiniz bir eksiklik var mıdır" şeklinde olmuş, alınan yanıtlar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

• EVET" diyen ajansların konu ile ilgili yapmış oldukları açıklamalarda aynı ajansın birkaç farklı neden gösterdiği gözlemlenmiştir. Bu görüşler, bir kereden fazla belirtilenler ilk sıralarda olmak üzere şöyle sıralanabilmektedir;

• Yabancı dilde yetersizlik: konuya ilişkin bir görüşte özellikle devlet okulundan gelenlerde yabancı dil eksikliği olduğu belirtilmiştir

• Pratik eksikliği: bu konudaki görüşlerden biri staj programlarının verimsizliği nedeniyle gençlerin piyasa işleyişinin uzağında, iş hayatından habersiz oldukları yönündedir

• Analitik düşünme yeteneği yoksunluğu, analiz ve sentez yeteneğinin olmaması

• Kişisel özellikler: yazı yazma, ifade etme, yenilikçi, yaratıcı olma, empati kurma, hedef ve hırs konusunda zaaf içinde olmak, devlet okullarından gelenlerin prezentasyon konusunda özensizliği, vakıf okullarından gelenlerde yaşam koşulları bilgisinin eksikliği

Genel kültür eksikliği: bu konuda belirtilen bir görüş, gazete okuma alışkanlıklarının gelişmemiş olduğu yönündedir

Bilgi düzeyinde eksiklik

Gereksiz teorik bilgilerle doldurulmuş

Dünyayı ve ülkeyi anlama bilgi ve becerileri yetersiz

Ekonomide neler olduğunu anlamaktan uzak "HAYIR" diyen ajansların yorumları ise şöyle sıralanmaktadır;

Bazen teorik şartlanma nedeniyle pratikte zorlanma

İletişim fakültesi eğitimine rağmen uygulamada yaşanan problemler

• Araştırmadaki diğer bir anket sorusu, İDA üyesi ajanslara "işe alımlarda (iletişim fakültesi dâhilinde ya da haricinde) tercih ettiğiniz fakülteler var mıdır" olmuştur.

• Bu soruya; 7 ajans "evet", 4 ajans da "hayır" yanıtı vermiştir.

• Tercih edilen diğer fakültelere ilişkin bilgi şöyle aktarılmıştır;

• Ankete katılan bir ajans, iletişim fakültesi mezuniyeti konusunda hassas olduklarını, iletişim fakültesi haricinde ise özel bir tercihte bulunmadıklarını belirtmiştir. İşe alımlarda "iletişim fakültesi haricinde tercihte bulunmam" diyenlerden de; ekonomi, psikoloji, sosyoloji eğitimi almış olanların iletişim sektörüne kolay uyum sağladıkları görüşü ilave edilmiştir.

• Araştırmaya katılan ajanslardan zarakol, vermiş oldukları yanıtlara ilave olarak; 4 yıllık halkla ilişkiler eğitimi yerine farklı bir alanda lisans eğitiminin yapılmasının ve yüksek lisans eğitiminde iletişim okunmasının faydalı olduğu görüşünü aktarmıştır.

• Kendileri de iletişim fakültesi mezunu olmalarına rağmen zarakol iletişim'in kurucu ortakları, yapmış oldukları gözlemlerde bu tip eğitim alanların başarısını ölçümlemiş olduklarını aktarmışlardır.

• Kendileri ayrıca iletişim fakültesi mezunlarının, yabancı dil, tarih, ekonomi, hukuk, antropoloji ve sanat tarihi alanlarında da yetersiz eğitim aldıklarına olan görüşlerini aktarmışlardır.