Upload
m3rtyaman
View
46
Download
2
Embed Size (px)
Citation preview
BTBTÖÖ 510 510 ÇÇOKLU ORTAM TABANLI OKLU ORTAM TABANLI ÖÖĞĞRETRETİİ M TASARIMIM TASARIMI
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ Bİ LİŞSEL KURAMLAR
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Çoklu ortam mesajları hazırlanırken “zihin nasıl çalışır?” kavramı neden önemlidir ?
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Örneğin; bir çoklu ortam sunusu ekranda akıp giden renkli sözcükler ve parlayan hareketli görüntülerden oluşmuşsa bu, tasarımcının insanın öğrenme kavramı hakkında;
• tek bir kanala sahip, • sınırsız kapasiteli ve • bilgiyi pasif bir şekilde işlediğini
düşündüğünü göstermektedir.
Tasarıma Eleştiriler
Birinci olarak; bu sunumun işitsel avantajlarının göz ardı edildiği düşünülürse , bu tasarım tek kanal sayıltısına dayanmaktadır. Bu sayıltıya göre tüm bilgiler bilişsel sisteme aynı yolla girmektedir.
İkinci olarak; çok fazla bilginin sunulmasıdır ki bu da insanın kapasitesinin sınırsız olduğu sayıltısına dayanmaktadır.
İnsanın sınırsız sayıdaki materyali alabildiği düşünülürse, tasarımcının işi öğrenene çok miktarda bilgi sunmaktır.
Tasarıma Eleştiriler
Üçüncü olarak; büyük miktarlarda birbirinden bağımsız bilginin sunulmasıdır ki, bu da pasif işleme (süreç) sayıltısına dayanmaktadır. Buna göre insan bir teyp gibi hafızasının alabileceği kadar büyük miktarda bilgiyi kaydedebilir. Öğrenenin sunulan bilgileri organize etmek, anlamlandırmak için rehberliğe ihtiyacı yoktur.
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Öğreneni
tek kanalla öğrenen, sınırsız kapasiteli , sürece pasif katılan
bir birey olarak düşünebilir miyiz?
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Bilişsel psikoloji alanında yapılan araştırmalar insan zihninin nasıl çalıştığı sorusuna farklı açıklamalar getirmektedir.
Çoklu ortam öğrenmelerinin temelindeki sayıltılar neler olabilir ?
SAYILTI LAR Çİ FT KANAL
İnsanlar görsel ve işitsel ilgileri için ayrı kanallara sahiptirler.
Paivio, 1986; Baddeley, 1992
SINI RLI KAPASİTE
İnsanlar bir kerede bir kanalda sınırlı miktardakibilgileri işleyebilirler.
Baddeley 1992; Chandler & Sweller 1991
AKTİF İŞLEMCİ
İnsanlar zihinlerinde uygun, canlandırmaları yapabilmek için dışarıdan gelen bilgileri düzenleyip, organize edebilirler ve önceki bilgilerinden oluşan simgelerle bütünlük sağlayabilirler. İnsanlar aktif öğrenicidirler.
Mayer 1999; Witrock 1989
Çoklu öğrenmenin temelinde yatan bilişsel sayıltılar aşağıda gösterilmiştir.
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Şekil 1’de çoklu ortam öğrenme modelinin bilişsel temelleri
görülmektedir. Şekildeki kutular, duyusal (sensory) bellek,
çalışan (working) bellek ve uzun süreli bellek (long term
memory) olmak üzere bellek depolarını göstermektedir.
Seçilen Kelimeler Seçilen
Görüntü
Kelimeler
Resimler Gözler
Kulaklar
Resimli örnek
Önceki Bilgi
Seçilen Kelimeler
Düzenlenen
Kelimeler
Sesler Sözlü örnek
Düzenlenen Görüntüler
Şekiller
Şekil 1: Çoklu ortam öğrenme modelinin bilişsel temelleri
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Şekiller ve kelimeler dış dünyadan çoklu ortam sunusu gibi gelmekte,
duyusal belleğe gözler ve kulaklar yoluyla girmektedir.
Resimler veYazılı Metinler
Konuşulan sözcükler ve diğer sesler
Görsel Duyusal Hafıza
İşitsel Duyusal Hafıza
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Duyusal bellek resimlerin ve kelimelerin çok kısa bir
süre için görsel objeler olarak görsel - duyusal bellekte,
kelimelerin veya diğer seslerinde kısa süre içinde işitsel
objeler olarak işitsel-duyusal bellekte tutulmasını
sağlamaktadır.
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Çoklu öğrenme kuramının temelinde kısa süreli bellek
vardır. Kısa süreli bellek aktif bilinçde bilgilerin geçici
olarak tutulması ve işlenmesini sağlar.
Örneğin; bu cümleyi okurken bir süre için sadece
bir kelimesine veya şekli incelerken bir an sadece
bir kutuya konsantre olabilirsiniz.
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Çalışan belleğe gelen sesler ve bunların
düzenlenmesine sözel model, görüntüler ve bu
görüntülerin düzenlenmesine işitsel model
denilmektedir. Sesler ile görüntü arasındaki karşılıklı
etkileşim, seslerin zihinde görüntüye dönüşmesi veya
görüntünün zihinde sese dönüşmesi şekilde ters yönlü
oklarla gösterilmiştir.
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Örneğin “kedi” sözcüğünü duyduğumuzda, kedinin
görüntüsü zihnimizde canlanır. Kedinin görüntüsü
zihnimizde canlandığında, “kedi” sözcüğü de zihnimizde
canlanır. Bu süreç zihinsel bir süreç olup bazen önce
“kedi” sözcüğü, sonra kedi zihnimizde canlanır veya
önce kedi görsel olarak canlanır sonra “kedi” kelimesi
canlanır.
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Şekildeki son kutu ise uzun süreli belleği ve
öğrenicinin bilgi deposunu göstermektedir. Çalışan
belleğe göre uzun süreli bellek büyük miktardaki
bilgileri, uzun zaman muhafaza etmekte fakat kişi aktif
olarak uzun süreli bellekteki bir materyali düşünmeye
başladığında kısa süreli bellek devreye girmektedir.
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Çift kanal sayıltısına uygun olarak, duyusal bellek
ve kısa süreli bellek iki kanala ayrılmıştır. Birisi işitsel
objeler ve sözel ifadelerin, diğeri görsel objeler ve
resimsel ifadelerin sunumlarından oluşmaktadır.
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Sınırlı kapasite sayıltısına uygun olarak, kısa
süreli bellek, bir defada işlenebilen bilginin miktarı ile
sınırlanmıştır. Az miktarda görüntüler, çalışan belleğin
görme kanallarında ve az miktarda sesler çalışan
belleğin işitsel kanallarında tutulabilmektedir.
ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİ NDEKİ Bİ Lİ ŞSEL KURAMLAR
Aktif işleme sayıltısına uygun olarak , bilişsel süreci göstermek amacı ile, kısa süreli bellekte bulunan seçilen bilgilerin işlenme süreci ve bilgilerin örgütlenmesi oklar yardımıyla gösterilmiştir. Yaratılan bilginin önceki bilgilerle ve uzun süreli bellekten getirilen bilgilerle bütünleşmesi de şemada gösterilmiştir.
Çift kanal sayıltısı, görsel ve işitsel olarak ifade edilen
materyaller için insanların sahip olduğu farklı bilgi işlem
kanallarıdır. Çift kanal sayıltısı Şekil 2 ve 3’de özetlenmiştir.
Şekil 2’de işitsel ve sözel kanallar, Şekil 3’de de görsel ve
resimsel kanallar vurgulanmıştır.
Seçilen Kelimeler Seçilen
Görüntü
Kelimeler
Resimler Gözler
Kulaklar
Resimli örnek
Önceki Bilgi
Seçilen Kelimeler
Düzenlenen
Kelimeler
Sesler Sözlü örnek
Düzenlenen Görüntüler
Şekiller
Bilgi kulaklara sunulduğunda (anlatma veya sözü
olmayan sesler ile), insanlar bu bilgileri işitsel kanallar
aracılığıyla zihinleride devreye sokar.
Seçilen Kelimeler Seçilen
Görüntü
Kelimeler
Resimler Gözler
Kulaklar
Resimli örnek
Önceki Bilgi
Seçilen Kelimeler
Düzenlenen
Kelimeler
Sesler Sözlü örnek
Düzenlenen Görüntüler
Şekiller
Bilgi gözlere sunulduğunda (resimler, animasyon, video
veya ekrandaki metin ile), insanlar bu bilgileri görsel kanallar
aracılığıyla zihinlerinde işleme koyar.
İki kanal arasındaki farklılıkları kavramsallaştırmak için iki
yol vardır;
Biri duyusal yöntem yaklaşımı ve diğeri de gösterim temelli
yaklaşımdır.
Duyusal yöntem yaklaşımı öğrenenlerin sunulan materyallere
gözleriyle mi(resimler, videolar, animasyon ve basılı sözcükler gibi) ya da
kulaklarıyla mı( konuşma sözcükleri ve fon sözcükleri gibi) ilgilendikleri
üzerine odaklanır. Duyusal yöntem yaklaşımına bağlı olarak, bir kanal
görsel olarak ifade edilen materyali işler ve diğer kanal da işitsel olarak
ifade edilen materyali işler. Bu kavramsallaştırma Baddeley’in görsel –
uzamsal (visuospatial) taslak ve telaffuz (veya sesbilimsel) ayrımıyla
tamamen uyumludur.
Buna karşın, gösterim temelli yaklaşım sözlü (konuşma veya yazılı
kelimeler) ya da sözsüz (resim, video, animasyon, temel sesler gibi)
uyarıcıların ortaya konulup konulmadığına odaklanmıştır. Gösterim temelli
yaklaşıma göre, bir kanal sözlü materyali işler, diğer kanal resimsel ve
sözsüz sesleri işler. Bu kavramsallaştırma Paivio’nun sözlü ve sözsüz
sistemler ayrımı ile tamamen bağlantılı ve uyumludur.
Duyusal yöntem yaklaşımı, görsel ve işitsel semboller arasındaki
ayrım üzerine odaklanır, gösterim temelli yaklaşım sözlü ve sözsüz
semboller arasındaki ayrım üzerine odaklanır.
Çoklu ortam öğrenmeyi etkileyen en büyük temel farklılık basılı
sözcüklerin (ekrandaki metin) ve arka plan seslerinin işlenmesinde
gizlidir.
Ekrandaki metin başlangıçta gösterim temelli yaklaşım içerisinde
sözsel kanalda işlenir; fakat görsel kanal, duyusal yöntem yaklaşımı
içerisindedir; arka plan sesleri ve sözsüz müzik ise ilkin gösterim temelli
yaklaşım içersindeki sözsüz kanalda işlenir; fakat işitsel kanal duyusal
yöntem yaklaşımındadır.
Çoklu ortam öğrenmenin bilişsel kuramının amaçlarında; görsel
olarak sunulmuş materyal ile işitsel olarak sunulmuş materyalin ayırımını
yapmak için kullanılan duyusal yöntem yaklaşımı, görsel temelli yaklaşım
gibi resimsel olarak dayandırılmış modellerle kısa süreli bellekte
kullanılmıştır. Böylece işitsel/sözel kanal ve görsel/ resimsel kanal
arasındaki fark ayırt edilebilir. Her ne kadar iki kanal arasındaki doğal farkı
açıklığa kavuşturmak için ek çalışmalar gerekli olsa da.
Bilginin, öğrenenlerin ifadeleri farklı bir kanalda işleyebilmesi için
insan bilgi sistemine tek bir kanaldan girmesine rağmen, öğrenenlere
ifadeleri, diğer kanalda da işlenmek üzere dönüştürebilirler. Öğrenciler
yeterli kavramsal kaynakları görevi gerçekleştirmek için kullandıklarında,
tek kanalda sunulan orijinal bilginin, bir diğer kanalda da sunulması
mümkündür.
Örneğin ekrandaki metin, başlangıçta görsel kanalda işlenir. Çünkü o
gözlere sunulmuştur, fakat deneyimli bir okuyucu, resimleri işitsel kanalda
işlenen seslere dönüştürebilir.
Aynı şekilde bulutun donma aşamasının üstüne yükselmesi gibi bir
nesne ya da olayın illüstrasyonu görsel kanalda işlenir, fakat öğrenici
benzeri bir sözsel tanımı işitsel kanalda da zihinsel olarak oluşturabilir.
Buna karşın, bulutun donma aşamasının üstüne yükselmesi gibi bir
anlatımın tanımı, işitsel kanalda da işlenebilir. Çünkü o kulaklara
sunulmuştur. Fakat öğrenici, görsel kanalda işlenen benzeri bir resmi de
oluşturabilir. Cross – channel’daki gösterim gibi aynı uyarı olayı,
Paivio’nun çift kanal teorisinde önemli bir rol oynar.
İkinci sayıltı, her seferinde tek kanalda işlenebilecek bilgi konusunda
insanlar sınırlı meziyetlere sahiptir. Bir animasyon örneği sunulduğunda,
öğrenici çalışan belleğe tek seferde yalnızca birkaç resim sokabilir. Bu
resimler, sunulan materyalin tüm kopyasından daha fazla sunulmuş
materyalin parçalarını yansıtır.
Örneğin plastik bir pompanın bir illüstrasyonu ya da animasyonu
sunulduğunda öğrenici olayın olduğu sırada zihinsel resimler üzerine
yoğunlaşabilir, hava giriş kolu açılıyor, hava lastiğe doluyor.
Bir anlatım sunulduğunda, öğrenici tek seferde çalışan belleğe
yalnızca birkaç sözcük sokabilir. Bu kelimeler, kelimesi kelimesine aynen
yapılan kayıttan çok, sunulan metine daha fazla yansır.
Örneğin konuşulan metin kol aşağı itildiğinde, pistonlar hareket
eder, hava giriş kapağı açılır, hava çıkış valfı kapanır ve hava lastiğe dolar
ise, öğrenici sözsel ifadeleri işitsel kısa süreli bellekte aklına yerleştirebilir.
“kol yukarıya gelir” “hava giriş kapağı açılır” “hava lastiğe dolar.”
Bilinçli olarak, sınırlı kapasite fikri, psikoloji de çok uzun bir geçmişe
sahiptir ve bu fikrin örnekleri Baddeley’in “Kısa Süreli Bellek” Kuramı ve
Chandler ve Sweller’in “Bilişsel Yük” Kuramı.
Her kanalın sınırlı işlem kapasitesi olduğunu varsayarsak, her kanalda
ne kadar bilginin işleneceğini bilmek önemlidir. Bir kimsenin kavrama
kapasitesini ölçmenin klasik yolu bellek genişlik testidir (memory
span test) (Miller,1956; Simon,1974).
Örneğin, bir süre testinde saniye başına tek hane olarak hanelerin
listesini okuyabilirim (8 – 7 – 5 – 3 – 9 – 6 – 4) ve size bu sayıları sıra ile
tekrar etmenizi isteyebilirim. Hatasız olarak ezbere okuyacağınız en uzun
liste sizin belleğinizin hane süresidir (ya da haneler için süre).
Alternatif olarak, size saniye başına çizilmiş çizgilerin basit
nesnelerinin serisini gösterebiliriz (Ay – Kalem – Tarak – Elma – Sandalye
– Kitap – Domuz gibi) ve sizden onları sırasıyla tekrar etmen istenebilir.
Tekrar, hatasız olarak ezberleyebileceğiniz en uzun liste sizin belleğinizin
resimler için olan süresidir. Bireysel olarak farklılıklar olmasına rağmen
ortalama bellek süresi 5 – 7 parçadır.
Pratik olarak tabii ki insanlar listedeki maddeleri okuma ve aklında
tutma teknikleri öğrenebilirler. 7 haneyi 8 – 7 – 5 – 3 – 9 – 6 – 4; üç
parçaya gruplamak gibi 875 – 39 – 64 (sekiz yedi beş duraklama üç dokuz
duraklama altı dört). Bu yolla, kavramsal kapasitede aynı şeyler akılda
kalır.
(5’ten 7’ye parçalar) fakat her parçada daha fazla madde
hatırlanabilir. Araştırmacılar daha fazla ölçülmüş ve rafine edilmiş sözsel
ve görsel bellek kapasitesi geliştirmişlerdir ve insanların bilgi işlem
sisteminin kapasitesinin sınırlı olduğunu göstermeye devam etmişlerdir.
Sweller ve Chandler (1994) ve Sweller (1999) öğrenme sırasındaki
Kendine Özgü (iç) Bilişsel Yük - I nstrinct ve Dış Kaynaklı Bilişsel
Yük – Extranous kaynakları arasındaki farkları ortaya koymuşlardır.
Kendine Özgü (iç) Bilişsel Yük - I nstrinct materyalin doğasında
olan zorluğa bağlıdır. Materyalde ne kadar eleman var ve birbirleriyle ne
kadar etkileşiyorlar?
Materyalin içerisinde birden fazla eleman varsa ve bunlar birbirine
karmaşık yollarla bağlıysa, iç bilişsel yük fazladır. Tersine materyal
karmaşık olmadığında, her eleman ayrı olarak öğrenilebildiğinde bilişsel
yük azalır.
Dış Kaynaklı Bilişsel Yük – Extranous öğretimsel mesajın nasıl
tasarlandığına bağlıdır. Mesaj kötü tasarlandığında öğrenenler mesajla
bağlantısız ve verimsiz bir biçimde bilişsel süreçlere girecekler, iyi
tasarlandığında ise dış kaynaklı bilişsel yük en az düzeyde olacaktır.
Dış kaynaklı bilişsel yükleri en aza indirmek için çalışmalar
yürütülmektedir.
İ şlem kapasitemiz üzerindeki kısıtlılıklar,gelen bilgilerin hangilerinin
önemli olduğu, seçilen bilgiler ile var olan bilgimiz arasında kurulması
gereken ilişkinin derecesi konusunda bizi karar vermeye zorlar.
Biliş ötesi stratejiler (metacognition), bu sınırlandırılmış bilişsel
kaynakları
görüntülemek,
koordine etmek,
ayarlamak ve
paylaştırmak
için kullanılan tekniklerdir.
Baddeley (1992, 1999) bu stratejilere “merkezi yönetici” (bilişsel
kaynakların paylaşımını kontrol eden sistem/ bilişsel kaynakları ayırmayı
kontrol eden sistem) adını vermiştir.
Üçüncü sayıltı, insanların deneyimleriyle uygun zihinsel betimlemeler
oluşturmak için bilişsel süreçlerle aktif olarak birleşmeleridir.
Bu aktif bilişsel süreçler;
dikkat,
gelen bilgiyi düzenleme ve
gelen bilgiyi diğer bilgilerle bütünleştirmedir.
Kısaca insanlar çoklu ortam sunumlarını anlamlandıran aktif
işlemcilerdir. İnsanları aktif işlemciler olarak gören bu görüş, genel bir
düşünce olan ve insanların belleğe mümkün olduğu kadar bilgiyi ekleme
uğraşında olan pasif işlemciler olduğu görüşü ile uyumsuzluk gösterir.
Teyp kaydediciler gibi, daha sonra geri almak için deneyimlerinin
kopyalarını belleklerine depolarlar.
Bir okuyucu gelen metaryale, bilişsel süreçler uygularsa aktif
öğrenme gerçekleşir. Bu süreçler öğrenenin metaryali anlamlandırmasına
yardımcı olur.
Aktif bilişsel süreçlerin çıktısı uygun zihinsel temsillerdir, dolayısıyla
aktif öğrenme bir model oluşturma süreci olarak görülebilir.
Bir zihinsel model (veya bilgi yapısı) tanıtılan materyalin anahtar
kısımlarını ve aralarındaki ilişkileri sergiler.
Örneğin şimşeğin nasıl oluştuğu ile ilgili bir çoklu ortam sunumunda
öğrenen, sistemin bir tarafındaki değişimin başka bir tarafında bir
değişime neden olduğu sebep-sonuç ilişkisi kurmaya yönelebilir.
Bir derste iki kuramı karşılaştırmak ve karşıtlıkları ortaya koymak,
zihinsel bir model yapılandırmak, bu iki kuramı farklı boyutlardan
değerlendiren bir çeşit matrix yapının inşasını içerir.
Eğer aktif öğrenmenin çıktısı uygun zihinsel temsiller ise, bilginin
nasıl yapılandırılacağına dair yollardan bazılarını keşfetmek yararlı
olacaktır.
Bazı temel bilgi yapıları şunları içerir:
Süreç,
Karşılaştırma,
Genelleştirme,
Listeleme ve
Sınıflandırma. (Chambliss &Calfee, 1998; Cook &
Mayer,1998).
Süreç (Process) yapıları, sebep - sonuç zincirleri olarak temsil
edilebilir ve bazı sistemlerin nasıl çalıştığı ile ilgili açıklamaları içerir.
Örnek,insan kulaklarının nasıl çalıştığı ile ilgili bir açıklama.
Karşılaştırma (Comparison) yapıları, matrixlerle temsil edilir ve
iki ya da daha fazla elemanın pek çok boyutlarıyla karşılaştırılmasını içerir.
Öğrenme Kuramlarına göre, öğretmenin ve öğrenenin rolünü
karşılaştırmak örnek olarak verilebilir.
Genelleştirme (Generalization) yapıları, ağaç dallarıyla temsil
edilebilir ve ikincil destekleyici detaylarla birlikte esas bir fikirden
oluşur. Örnek olarak Amerikan Sivil Savaşı’nın önemli nedenlerini
açıklayan bir bölüm anahatı verilebilir.
Sıralama (Enumeration) yapıları, listeler ve parçaların
toplanmasını içerir. Buna, kitapta listelenen çoklu ortam öğrenme
ilkelerinin isimleri bir örnek olabilir.
Sınıflandırma (Classification) yapıları, hiyerarşilerle temsil
edilebilir, küme ve alt kümeleri içerir. Deniz hayvanları için biyolojik
sınıflandırma sistemleri örnek olarak gösterilebilir. Bu yapılar şekil 4’te
özetlenmiştir.
Şekil 4: Beş Çeşit Bilgi Yapısı
Yapı Çeşidi Tanım Temsil Örnek
Süreç Bir sebep-sonuç
zincirini açıklama
Akış Şeması İnsan kulağının nasıl
çalıştığının
açıklaması
Karşılaştırma İki ya da daha çok
elemanın farklı
boyutlarıyla
karşılaştırılması ve
zıtlıkların ortaya
konulması
Matrix Öğrenmenin doğası,
öğretmen ve öğretim
metotları ile ilgili
öğrenme
kuramlarının
karşılaştırılması
Genelleştirme Ana fikri ve
destekleyici
ayrıntıları tanımlama
Ağaç Dalları
(Branching Tree)
Amerikan Sivil
Savaşının önemli
nedenleri ile ilgili
tezlerin kanıtlarıyla
sunulması
Sıralama Parçaların listelerini
sunma
Liste Çoklu ortam
tasarımının yedi
ilkesinin adının
listelenmesi
Sınıflama Bir alanı grup ve alt
gruplarıyla analiz
etme.
Hiyerarşi Deniz hayvanları için
biyolojik bir sınıflama
sisteminin tanıtımı.
Bir çoklu ortam mesajını anlamak genellikle bu bilgi yapılarından birini
kurmayı gerektirir. Bu sayıltı çoklu ortam tasarımı için iki önemli anlam
önerir:
1. Sunulan materyal uygun bir yapıya sahip olmalıdır.
2. Mesaj,öğrenene yapıyı nasıl oluşturacağına ilişkin olarak rehberlik
etmelidir.
Eğer materyal uygun bir yapıdan yoksunsa, öğrenenin modeli
oluşturma çabaları başarısız olacaktır.
Ayrıca, eğer mesaj sunulan materyalin nasıl yapılandırılacağı
konusunda yardımcı olmuyorsa öğrenenin model oluşturma çabaları
boğucu olabilecektir. Çoklu ortam tasarımı,öğrenenlere kendi model
oluşturma çabalarında yardımcı olma girişimi olarak kavramsallaştırılabilir.
Aktif öğrenme için gerekli olan süreçler:
a. Konu ile ilgili materyali seçme.
b. Seçilen materyali düzenleme.
c. Var olan bilgiyle seçilen materyali bütünleştirmedir (Mayer, 1996,
1999; Wittrock, 1989).
Öğrenen, sunulan materyaldeki uygun kelime ve imgelere dikkat
ettiğinde konu ile ilgili materyalin seçimi gerçekleşir. Bu süreç, bilişsel
sistemin bir parçası olan çalışan-belleğe dışardan bir materyalin
getirilmesini kapsar.
Seçilen materyalin düzenlenmesi elemanlar arasındaki yapısal
ilişkileri kurmayı içerir (yukarıda tanıttığımız beş yapıdan her hangi birisi
gibi). Bu süreç bilişsel sistemin bir parçası olan çalışan-bellek içerisinde
yer alır.
Seçilen materyalin var olan bilgiyle bütünleştirilmesi ise gelen bilgi
ile daha önceki bilgilerin konu ile ilgili parçaları arasında ilişkiler kurmayı
içerir. Bu süreç bilgiyi uzun süreli bellekten alıp çalışan belleğe getirmeyi
gerektirir.
Örneğin bir çoklu ortam mesajında, öğrenenlerin belli kelime ve
imgelere dikkat etmesi, onları sebep-sonuç zincirinde sıraya koyması ve
daha önceki bilgilerine eklemesi gerekir. Bu süreçler şekil 5’te
gösterilmiştir.
Şekil 5: Aktif Öğrenmenin Süreçleri
İ sim Tanım Örnek
Seçme Öğrenen,çoklu ortam
mesajlarında konu ile ilgili
bir kelime ve imge tabanı
yaratmak için kelime ve
resimleri seçerken dikkat
eder.
Şimşeğin oluşumu ile ilgili
bir animasyonu
izlerken,öğrenen her önemli
aşamada tanıtılan kelime ve
resimlere dikkat eder.
Organize Etme Öğrenen, kelimelerle uygun
sözel model, resimlerle
uygun resimli model
yaratmak için seçilmiş
kelime ve resimlerle iç
bağlantılar inşa eder.
Öğrenen,kelime ve resimler
için sebep-sonuç zincirindeki
basamakları düzenler.
Bütünleştirme Öğrenen,sözel ve resimsel
modelleri ile önceki bilgileri
arsında dış bağlantılar inşa
eder.
Öğrenen,sözel ve resimsel
zincirdeki benzer basamaklar
arasında ilişkiler kurar ve
elektrik bilgisinin temelinde
basamakların doğruluğunu
kanıtlar.
Bazı çoklu ortam mesajlarının altında yatan ve öğrenmeyi dolaylı
olarak açıklayan öğrenme kuramına göre, öğrenme tek bir kanaldan,
sınırsız - kapasitede gerçekleşen bir pasif - işleme aktivitesidir. Böylece
çoklu ortam tasarımı bazen öğrenmenin boş kutu (kap) görüşü üzerine
oturur (öğrenenler bilgiden yoksundur ve öğrenme öğrenenlerin boş
akıllarına bilgi dökmeyi sağlar).
Bunun tersine, çoklu ortam öğrenme konusunda insan zihninin nasıl
çalıştığı ile ilgili olarak 3 sayıltı üzerine temellendirilmiş bilişsel bir kuram
önerilmektedir. Şöyle adlandırılabilir:
insan zihni çift kanallıdır,
sınırlı-kapasiteli
aktif işlem sistemidir.
Çoklu ortam, herhangi bir materyalin kelimeler ya da resimlerle
olduğu gibi birden fazla biçimde sunulması olarak tanımlıanır. Çoklu ortam
çevrede anlamlı öğrenmenin gerçekleşmesi için öğrenen şu beş bilişsel
süreci çalıştırmalıdır:
a. Sözel kısa süreli bellekte işlemek için konu ile ilgili kelimeleri
seçmek,
b. Görsel kısa süreli bellekte işlemek için konu ile ilgili imgeleri seçmek,
c. Seçilen kelimeleri sözel zihinsel bir modelde organize etmek,
d. Seçilen imgeleri görsel zihinsel bir modelde organize etmek,
e. Sözel ve görsel temsilleri daha önceki bilgilerle bütünleştirmek.
Bu süreçler yukarıdakilerle aynı sırada oluşmak zorunda değildir.
Dolayısıyla bir öğrenen farklı yollarla bir süreçten diğerine atlayabilir.
Başarılı bir çoklu ortam öğrenme, öğrenenin bu beş süreci düzenlemesi ve
denetlemesini gerektirir.
Öğrenen, öncelikle çoklu ortam mesajları arasından kelimeleri seçer ve daha sonra onları uygun sunumlar için organize eder. Buna ‘sözel model’ (verbal model) denmektedir.
Bilişsel süreçte buna ‘seçilmiş sözcüklerin organizasyonu’ (organizing
selected words) denmekte ve öğrenenin, gelen sözel bilgilerin bir kısmı
arasında bağ kurması beklenmektedir.
Öğrenenler, olası bütün bağları kurmak konusunda sınırsız bir
kapasiteye sahip değildir. Bu nedenle basit yapılara odaklanarak
yapılandırma yapılmalıdır. Organizasyon sürecinde de bir keyfiyet,
gelişigüzel bağlar söz konusu değildir. Belli kriterlere göre seçilen yapılar
arasındaki neden-sonuç ilişkisi de aynı özenle yapılmakta ve yapılmalıdır.
İmajların organizasyonu da sözcüklerin organizasyonuna benzemektedir.
Öğrenen öncelikle, çoklu ortam mesajlarından gelen resimleri imaj
tabanında seçerek alır, diğer aşamalarda kolayca ulaşılabilen sunumlar
(bilgi yapısı ) haline dönüştürür. Buna ‘resimsel model’ (pictorial model)
denmektedir.
Bu basamaktaki
Girdiler, gelen resimsel mesajdan seçilen imajlardır.
Çıktılar ise, resimsel model- kolayca ulaşılabilen (yapısal) yapılar;
yani seçilen imajların öğrencinin çalışan belleğindeki sunumlarıdır.
Öğrenen burada resimsel bilgiler arasında bir ilgi yapılandırmaktadır.
Bu süreç görüntü (visual) kanalında oluşmaktadır ve öznenin sınırlı
kapasitesi seçim sürecini etkilemektedir. Öğrenen, imajlar arasındaki olası
bütün bağları kurma kapasitesinden yoksundur. Ancak basit ilişki
yapılandırma çalışmalarına odaklaşmalıdır. Ne sözel ne de resimsel
organizasyon sürecinde keyfiyet söz konusudur. Öğrenen kapasitesinin el
verdiği ölçüde, basit yapılarla neden-sonuç zincirini kurmaktadır.
Çoklu ortam öğreniminin belki de en önemli aşaması sözel ve imaj
(resimsel,görsel) yapılarının birlikte kullanıldığı sunumlardır. Bu aşama iki
farklı sunumu resimsel model ve sözel model) kapsamaktadır.
Kaynaştırma sürecinde uygun (benzer) element ve ilişkiler bir modelden
diğerine aktarılabilir.
Bu basmaktaki;
Girdiler sözel ve görsel modelde öğrencinin oluşturduğu
yapılardır.
Çıktılar ise kaynaştırılmış (entegre edilmiş) modelle (ki bu
model iki sunum arasındaki bağlarla kurulur) ortaya çıkmaktadır.
Kaynaştırma modeli, önceki bilgiler ile bağlantıları kapsamaktadır.
UzunSüreliBellek
Var olanBilgi
SözelModel
GörselModel
SözcükDüzenleme
İmajDüzenleme
ÇalışanBellek
Bütünleştirme
Bu süreç görsel ve sözel bellekte gerçekleşmekte ve bu bellekler
koordineli bir şekilde çalışmaktadır.
Süreçte sözel modelden görsel modele doğru bir akış söz konusu
olmakla beraber üçüncü bir sözcük; ‘uzun süreli bellek’ (long term
memory) sürece girmiştir.
Bilişsel kapasitenin etkili kullanımı konusunda süreç tam anlamıyla
ilgi beklemektedir. Süreç, duyu üretiminin ideal örneğini ortaya
koymaktadır. Çünkü öğrenen, sunum sırasında ön plana çıkartılan öğeleri
almıştır. Öğrenen entegrasyon sürecinde önceki bilgilerini kullanabilir bu
da uzun süreli bellekten çalışan belleğe bir sinyal niteliğini taşır.
Resimlerin İşlenmesiResimlerin İşlenmesi
Var olanBilgi
Sözcükler
Resimler
Çoklu Ortam Sunumu
Gözler
Kulaklar
DuyusalBellek
SözcükSeçme Sesler
İmajlar
SözelModel
GörselModel
SözcükDüzenleme
İmajDüzenleme
İmajSeçme
ÇalışanBellek
UzunSüreliBellek
Bütünleştirme
Konuşulan Sözcüklerin İşlenmesiKonuşulan Sözcüklerin İşlenmesi
Var olanBilgi
Sözcükler
Resimler
Çoklu Ortam Sunumu
Gözler
Kulaklar
DuyusalBellek
SözcükSeçme Sesler
İmajlar
SözelModel
GörselModel
SözcükDüzenleme
İmajDüzenleme
İmajSeçme
ÇalışanBellek
UzunSüreliBellek
Bütünleştirme
Yazılı Sözcüklerin İşlenmesiYazılı Sözcüklerin İşlenmesi
Var olanBilgi
Sözcükler
Resimler
Çoklu Ortam Sunumu
Gözler
Kulaklar
DuyusalBellek
SözcükSeçme Sesler
İmajlar
SözelModel
GörselModel
SözcükDüzenleme
İmajDüzenleme
İmajSeçme
ÇalışanBellek
UzunSüreliBellek
Bütünleştirme