1
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
[Tarihi seçin] EY EY
2
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
TTÜÜRRKKİİYYEE VVEE DDÜÜNNYYAADDAA GGÜÜNNDDEEMM Dışarıda Japonya ve Libya, içeride
genel seçim… Son bir aylık dilimde dışarıda beklenmedik Japonya depremi ve tsunami ile hemen ardından başlayan Libya savaşı gerilimi tırmandırırken, içeride genel seçim atmosferi tartışmalara neden oldu. Hareketli gündemin içinde Türkiye ekonomisinde dengeleri oluşturan unsur ise Merkez Bankası’nın operasyonlarıydı. Zorunlu karşılık oranlarını agresif bir şekilde artıran bankanın attığı adımların ekonomik değişkenlere etkisi ay boyunca analiz edildi.
İzlediğimiz politika zor dönem için
sigortadır... Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu, Merkez Bankasının zorunlu karşılıklar üzerinden son dönemde attığı adımların bankacılık sektörünün zor dönemlerinde "bir sigorta" gibi işlev göreceğini belirterek, "Biz bu araçları, bu şekilde kullanarak bankacılığın hem uzun vadede riskini azaltacağız hem de karlılık oranını bu şekilde inip çıkmaktan kurtarmış olacağız. Yani uzun vadeli bakacak olursak bankacılık sektörünün değerini artıran aslında bir politikadır bu" dedi.
Merkez Bankası Nisan’ı bekleyecek…
Merkez Bankası’nın dün yayınladığı PPK toplantısı özetlerinde kredi büyümelerinin etkisinin yılın ikinci çeyreğinden itibaren görüleceğini belirtildi. Ayrıca gerektiği taktirde de benzer önlemler alınmaya devam edileceğinin altı çizildi. Bunun yanında manşet enflasyonun iç talebin güçlü olması ve artan ithalatlar nedeniyle bir süre daha artmaya devam edeceğine de vurgu yapıldı. Merkez Bankası ayrıca enerji hariç ithalat rakamlarından alınan tedbirlerin etkisinin daha kolay anlaşılacağını da belirtti. Son olarak toplantı özetlerinde MENA bölgesindeki tedirginlikler ve Japonya’daki felaketin dış talep üzerinde riskler oluşturduğu da söylendi.
Babacan : Merkez'in kararı isabetli...
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Merkez Bankasının zorunlu karşılıkları artırmasıyla ilgili kararı konusunda, "Merkez Bankasının aldığı karar zamanlı ve isabetli bir karardır" dedi.
Şimşek: “Bütçe açıklarını sıfırlamak istiyoruz”... Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe açıklarını birkaç yılda sıfırlamak istediklerini, genel devlet açığını yüzde 2'lere kadar düşürmeyi hedeflerini belirterek, "İnanıyorum ki, onun çok altında bir açıkla, biz bu yılı tamamlayacağız" dedi.
Kontrol olursa not artar... Dünya Bankası
Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türkiye için hükümet gibi %4,5 civarında bir büyüme öngörüsünde bulundu. Zachau ; ''Ekonomik büyüme trendinin, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sürmesini bekliyorum. Önümüzdeki döneme bakacak olursak, hükümet 2011 yılı için ekonomik büyümenin %4.5 civarında olacağını öngörüyor; ben de büyümenin bu dolaylarda olmasını bekliyorum''dedi.
Türk müteahhitleri Brezilya’da altyapı
projeleriyle ilgileniyorlar... Dünya gazetesine göre, Brezilya’da yapılacak 2014 Dünya Kupası için planlanan 2,5 milyar $’lık altyapı yatırımından Türk müteahhitler de bir pay almayı planlıyorlar.
Türkiye ham çelik üretiminde ilk
10'da... Türkiye'nin ihracatında lokomotif sektörlerden olan demir çelik sektörü, 2010'da dünya ham çelik üretiminde 10. sırada yer aldı.Türkiye geçen yıl, %15,2 oranında artışla, 29,1 milyon ton ham çelik üretimi gerçekleştirdi. En fazla çelik üreten ülke de 626,8 milyon ton ile Çin oldu. Çin'i 109,6 milyon ton üretimle Japonya ve 80,6 milyon ton üretimle ABD izledi. Bu ülkeleri, 66,8 milyon ton üretimle Hindistan ve Rusya takip etti.
Avrupa Yatırım Bankası: Krizle iyi
mücadele ettiniz bu yıl 1.8 milyar euro vereceğiz... Avrupa Yatırım Bankası (AYB) Başkan Yardımcısı Matthias Kollatz-Ahnen, altyapı, enerji-iklimlendirme sektörüne ve KOBİ’lere 600 milyon euro olmak üzere toplamda 1 milyar 800 milyon euro kredi vereceklerini açıklarken, küçük belediyelere de kredi müjdesi verdi. Avrupa Yatırım Bankası (AYB) Türkiye’ye sağlanan 2 yıllık krizle mücadele programının başarıyla tamamlanmasının ardından Türkiye’ye
İMSAD Aylık Rapor-Nisan 2011
3
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
verdiği kredinin miktarını yeniden kriz öncesi döneme çıkaracak.
İhracatçılara 30 milyon dolarlık
pazarlama desteği… Küresel kriz ve Kuzey Afrika'daki gelişmelerin ardından zor günler geçiren ihracatçıya, ihracatını artırmak için yeni pazar arayan işletmelere tanıtım ve pazarlama desteği geliyor. 30 milyon dolarlık destek ile 6 milyar dolarlık ihracat artışı hedefleniyor. Başvuru sayısı arttıkça destek miktarı 100 milyon dolara kadar çıkarken toplam ihracata katkısı 25 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Devlet yardımlarının miktar ve kapsamının genişletilmesinin yanı sıra döviz kazandırıcı hizmetlerin de devlet yardımları kapsamına dahil edildiği bildirildi. Şimdiye kadar sadece üretici ve mal ticareti yapan şirketlerin faaliyetleri destekleniyordu.
TOBB: Hedef 1 trilyon dolarlık dış
ticaret... TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefliyoruz. Bir stratejiniz olmazsa 500 milyar dolar ihracat yaparsınız, 750 milyar dolar da ithalat yaparsınız. Aradaki 250 milyar doları nasıl kapatacağız diye geleceğimizden kaygı duyarız. Hedef 500 milyar dolarlık ihracat yapacaksak, 500 milyar dolarlık ithalatla 1 trilyon dolarlık dış ticaret rakamına ulaşmak olmalı” dedi.
S&P, Yunanistan'ın notunu iki basamak
daha indirdi... Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor's, borcunu yapılandırma ihtiyacı doğabileceği ve yatırımcılarına kaybettirebileceği şüphesiyle Yunanistan'ın kredi notunu iki basamak birden düşürdü. S&P'den yapılan açıklamada, ülkenin BB+ olan notunun BB-'ye düşürüldüğü duyurulurken, not görünümünün negatifte kaldığı ifade edildi.
Moody's Mısır'ın notunu düşürdü...
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Mısır'ın "Ba2" olan devlet tahvili kredi notunu bir kademe indirerek "Ba3"e çekti, görünümünü ise "negatif" olarak belirledi.
Fitch Bahreyn'in notunu düşürdü...
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Bahreyn'in ''A-'' olan uzun vadeli kredi notunu iki kademe birden indirerek ''BBB''ye çekti, görünümünü ise ''negatif'' olarak belirledi.
ABD'de tüketici harcamaları hız kazanıyor... ABD'de tüketici harcamaları, şubat ayında %0,7 ile son dört ayın en hızlı artışını kaydetti. ABD Ticaret Bakanlığının verilerine göre, ocak ayında %1,2 ile yaklaşık son iki yılın en büyük artışını gösteren kişisel gelirler, geçen ay da %0,3 oranında arttı. Tüketici harcamalarının artmasında yüksek gaz fiyatlarının etkili olduğu belirtiliyor.
Euro Bölgesi'nde yüksek enflasyon
tehdidi... Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Jean-Claude Trichet, Euro Bölgesi'nde rekabet gücü farklılıklarının enflasyonu tetiklediğini belirtti.
Euro Bölgesi'nde enflasyon zirveye
çıktı, ECB faiz artırdı... Euro Bölgesi'nde enflasyon, mart ayında %2,6 ile son 29 ayın zirvesine çıktı. AB istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre, 17 üyeli Euro Bölgesi'nde enflasyon şubat ayında %2,4 düzeyindeydi.Avrupa Merkez Bankasının, Ekim 2008'den bu yana en yüksek seviyesine ulaşan enflasyonla mücadele için 25 baz puanlık faiz artırımı yaptı.
Fed: Ekonomi sağlam temeller
üzerinde... ABD Merkez Bankası (Fed), ekonomideki toparlanmanın güç kazandığını, artan enflasyon baskılarının muhtemelen geçici olacağını bildirdi. Fed Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) faiz toplantısından sonra yapılan açıklamada, ''Ekonomideki toparlanma sağlam temeller üzerinde ve istihdam piyasasında koşullar kademe kademe düzeliyor gibi görünüyor'' denildi.Toplantıda %0 ile %0,25 arasındaki gösterge faiz oranını da değiştirmeyen Fed, ekonominin daha güçlü büyümesi ve işsizliğin düşürülmesine yardımcı olmak amacıyla 600 milyar dolar büyüklüğündeki tahvil alım programının Haziran ayı sonuna kadar sürdürüleceğini teyit etti.
Fitch, küresel büyüme tahminini
düşürdü... Fitch Ülke Ekibi Başkanı Maria Malas-Mroueh, Ortadoğu'daki politik gerilimlerin artmasının ardından petrol fiyatlarında yükseliş yaşandığını, bunun küresel ekonomik toparlanma için ters rüzgar anlamını taşıdığını belirterek, sonuç olarak, Fitch'in 2010 yılında %3,8'e ulaşan küresel büyüme için şu anda 2011 ve 2012 yılları için daha ılımlı %3,2 beklentisinde olduğunu kaydetti.
4
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
EEKKOONNOOMMİİDDEE VVEE İİNNŞŞAAAATT SSEEKKTTÖÖRRÜÜNNDDEE SSOONN BBİİRR AAYY Son dönemde açıklanan büyüme rakamları
içinde inşaat sektörü dikkat çekmeye devam etmektedir. Diğer sektörlerden belirgin bir şekilde ayrışan inşaat sektöründe tüketici talebinin arza oranla düşük kalmasına karşın büyümenin hızla devam ettiği görülmektedir. Bunda büyük şirketlerin uzun vadeli yatırımlara devam etmesinin yanı sıra yabancı sermayenin Türkiye’de gayrimenkul sektörünü yakından izlemesi etkili olmuştur. Altyapının hızla geliştiği Türkiye’de istikrarlı bir ekonomik yapının oluşması ve kredi notu bakımında yatırım yapılabilir ülke grubunun
hemen altında yer alması, yabancılar açısından fırsat olarak değerlendirilmektedir.
Merkez Bankası’nın kredi hacmini
düşürmeye yönelik adımlarından ilk etkilenecek sektörlerden biri inşaat sektörü olacaktır. Alınan kararlara ilk tepki ‘faizlerin dip yaptığı’ görüşüyle gayrimenkule kısa vadeli talebin artması yönünde olacaktır. Sonraki aylarda ise kredi hacmindeki daralmanın konut talebini negatif etkilemesi beklenmelidir. Bu nedenle sektörün finansman sıkıntısı yaratabilecek risklerden uzak durması yerinde olacaktır.
ÖZET VERİLERRAKAMLARLA TÜRKİYE EKONOMİSİ
Dönem DeğişimBüyüme ÖD 2010 4.Çeyrek %9.20 Sanayi Üretimi ÖD Şubat %14.00
Kapasite Kullanım Oranı - Mart %73.20
İhracat ÖA Şubat %5.73 TÜFE ÖA Şubat %0.42 ÜFE ÖA Şubat %1.22 İşsizlik Oranı - Aralık %11.40
RAKAMLARLA İNŞAAT SEKTÖRÜDönem Değişim
Gelişim Hızı ÖD 2010 4.Çeyrek %17.50
İnşaat Malzemeleri Fiyatları - TÜİK ÖA 2010 4.Çeyrek %1.94 İnşaat Malzemeleri Fiyatları - İTO ÖA Şubat %0.87 İnşaat Sektöründe Üretim ÖD 2010 4.Çeyrek %19.10İnşaat Sektöründe Ciro ÖD 2010 4.Çeyrek -%1.00
İnşaat Sektöründe İstihdam ÖD 2010 4.Çeyrek %6.30 İnşaat Sektöründe Çalışılan Saat ÖD 2010 4.Çeyrek %4.30 İnşaat Sektöründe Brüt Ücret-Maaş ÖD 2010 4.Çeyrek %18.10
Konut Satışları ÖA 2010 4.Çeyrek %16.51
Tüketicinin İnşaa Ettirme/Alma İhtimali ÖA Şubat %11.83
İstihdam Değişimi ÖA Aralık -%6.12
Konut Kredileri ÖA Mart %3.53 Yapı Ruhsatları-Bina Sayısı ÖD Aralık %262.48
Yapı Ruhsatları-Yüzölçüm ÖD Aralık %243.15
Yapı Ruhsatları-Değer ÖD Aralık %264.62
Yapı Ruhsatları-Daire Sayısı ÖD Aralık %205.18
Yapı Kullanım İzin Belgesi-Bina Sayısı ÖD Aralık %12.30
Yapı Kullanım İzin Belgesi-Yüzölçüm ÖD Aralık %0.83 Yapı Kullanım İzin Belgesi-Değer ÖD Aralık %9.47 Yapı Kullanım İzin Belgesi-Daire Sayısı ÖD Aralık %3.68 ÖA= Bir önceki döneme göre, ÖD= Bir önceki yılın aynı dönemine göre
5
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
DDÜÜNNYYAA EEKKOONNOOMMİİSSİİ Türkiye’nin karşılaştırıldığı Brezilya ve Güney Afrika’nın büyüme rakamları dikkate alındığında belirgin bir ayrışma görülmektedir.
-4.7-6.3
-2.6
-0.6-1.7
9.1
-4.8
3.6 3.9
10.38.9
2.8
7.5
2.9
-8
-6
-4
-2
0
2
4
6
8
10
12
Alm
anya
Japo
nya
AB
D
Bre
zily
a
Gün
eyA
frik
a
Çin
Türk
iye
2009 2010ÜLKELERİN GELİŞME HIZLARI
Kaynak: OECD
Genç nüfusu nedeniyle özellikle iç tüketim avantajı yaşayan Türkiye 2010 yılında bu ülkeler arasında %8.9’luk büyüme ile liderliği almıştır. Türkiye’yi Brezilya %7.5, Güney Afrika ise %2.8’lik büyüme oranı ile takip etmektedir. Bununla birlikte global ekonominin öncü motorlarından biri konumuna gelen Çin’in kaydettiği %10.3’lük dikkat çekmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise büyüme %1.5 ile %3 arasında gerçekleşmiştir. Özellikle krizin merkez üssü ABD’nin %3’lük performansı dikkat çekicidir.
40,6
88
35,2
13
3,74
4
32,7
33
5,73
1
8,34
8
8,55
9
45,9
18
39,4
57
40,5
10
36,1
15
7,26
0 10,8
14
10,0
79
47,2
74
42,8
66
0
5000
10000
15000
20000
25000
30000
35000
40000
45000
50000
Alm
anya
İngi
ltere Çin AB
Gün
ey A
frik
a
Bre
zily
a
Türk
iye
AB
D
Japo
nya
2009 2010KİŞİ BAŞINA GELİR
Kaynak: OECD Kişi başına gelir rakamlarına bakıldığında ise tablonun değiştiriği görülmektedir. Buna göre Türkiye kişi başına gelirde, 10,079 dolar ile 10,814 dolarlık Brezilya’nın gerisinde kalmaktadır. 7260 dolarlık kişi başına geliri bulunan Güney Afrika’nın ise önünde yer almaktadır. Yine gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki uçurum net bir şekilde görülmektedir. Buna göre AB’nin 2009 yılı kişi başına başına geliri 32,733 dolardır. 2010 verisinin henüz açıklanmadığı İngiltere’de 2009 rakamı 35,213$ olarak gerçekleşmiştir. Dünyanın en büyük 4 ekonomisinden ABD, Japonya ve Almanya’nın kişi başına gelirleri 40,000 doların üstünde seyrederken, Çin
bambaşka bir tablo ortaya koymaktadır. 2010 yılında Japonya’yı geçerek dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumuna gelen Çin’in kişi başına geliri 2009 verileri ile sadece 3,744 dolar düzeyinde kalmıştır. Bu veriden de görüleceği üzere Türkiye ekonomik büyümesi ile dikkat çekse de ekonomik kalkınmayı sağlıklı yürütmek için gelir dağılımındaki sorunları çözmesi gerekmektedir.
3.71
2.36
6.22
-0.7
7
18.9
5
6.01
8.34
1.892.
64 3.59
6.99
0.88
13.9
7
5.81 6.
51
2.87
-5
0
5
10
15
20
Bre
zily
a
Hin
dist
an
Rus
ya
Port
ekiz
Türk
iye
AB
D
AB
Japo
nya
Önceki SonÜLKE BAZINDA SANAYİ ÜRETİMİ
Kaynak: OECD
Baz etkisinin azalmaya başlaması nedeniyle ülkelerin sanayi üretimi artışlarının hız kestiği görülmektedir. Bununla birlikte ülkelerin performansları karşılaştırıldığında Türkiye %14’lük oranı ile hızlı büyüyen ülkeler arasında yer almaktadır. Bu dilimde Brezilya ve Rusya’yı ‘açık ara’ geride bırakması ise dikkat çekicidir. Bu trendin korunması için daha önce belirttiğimiz risklere yönelik önlemlerin alınması gerekmektedir. Sanayi üretiminin ülkelere göre dağılımında dikkat çekici bir diğer unsur ise gelişmiş ülkelerde AB ve ABD’nin Japonya’dan ayrışmasıdır. Buna göre Japonya’nın sanayi üretimi artışı %3’e yakın seyrederken AB ve ABD’de yükseliş oranı %6 civarındadır.
2.20
9.56
3.01
1.12
6.50
4.83
4.46 5.
36
1.00
2.70
0.80
2.16
3.99 4.34
2.13
4.00
6.01
3.57
3.63
2.47
4.90
3.60
0
2
4
6
8
10
12
ABD
Türk
iye
İngi
ltere
Alm
anya
Mac
aris
tan
Bre
zily
a
Mek
sika
Gün
eyA
frik
a AB
Çin
İspa
nya
Önceki SonÜLKE BAZINDA ENFLASYON
Kaynak: OECD Enflasyon rakamları göz önünde bulundurulduğunda, gelişmiş-gelişmekte olan ülke ayrımı göze çarpmaktadır. Gelişmiş ülkelerde enflasyon artış trendine girerken, gelişmiş ülkelerde ise bu oranının genel olarak düşüşe geçtiği görülmektedir.
6
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
DDÜÜNNYYAA İİNNŞŞAAAATT SSEEKKTTÖÖRRÜÜ ABD’de inşaat sektöründeki görünüm değişmemiştir. İstikrarsız seyir sürmektedir. Buna göre bir önceki aya göre, yeni başlayan konut inşaatları %14,62 artarken, devam eden konut inşaatları değişim göstermemiştir. Tamamlanan konut inşaatları ve yeni konut inşaatı ruhsatı alımları ise %9,54 ve %10,21 düşüş yaşamıştır. ABD'DE İNŞAAT SEKTÖRÜ
Miktar (Bin) Değişim*Kas.10 Ara.10 Oca.11 Kas.10 Ara.10 Oca.11
Alınan Konut İnşaat Ruhsatları 544 627 563 -%1.45 %15.26 -%10.21Yeni Başlayan Konut İnşaatları 548 520 596 %2.81 -%5.11 %14.62Devam Eden Konut İnşaatları 431 427 427 -%0.46 -%0.93 %0.00Tamamlanan Konut İnşaatları 556 566 512 -%7.64 %1.80 -%9.54* Bir önceki aya göre değişimi gösterir Oluşan rakamlarda yeni başlayan konut satışlarındaki artış olumlu değerlendirilebilir. Buna karşın alınan inşaat ruhsatları ve tamamlanan konut inşaatlarındaki gerileme olumsuz bir gelişme olarak ele alınmalıdır. Sonuç olarak yatırımcının sektöre yönelik kararsızlığını ortaya koyan rakamlar olarak değerlendirilmelidir.
400
450
500
550
600
650
700
750
800
Oca
.09
May
.09
Eyl.0
9
Oca
.10
May
.10
Eyl.1
0
Oca
.11
400
500
600
700
800
900
1000
İzinler Yeni İnşaat Dev am Eden Tamamlanan
Kaynak: ABD İstatistik Kurumu
KONUT İNŞAATI
ABD’nin Konut Üreticileri Derneği’nin yayınladığı veriler bu görünümü desteklemektedir.
12
14
16
18
20
22
Şub.
10
Nis
.10
Haz
.10
Ağu.
10
Eki.1
0
Ara.
10
Şub.
11
Kaynak: NAHB
KONUT PİYASASI ENDEKSİ
Nitekim, ABD’nin Konut Üreticileri Derneği’nin yayınladığı verilerde de konut sektörüne yönelik bekle-gör stratejisinin izlendiği görülmektedir. Bu doğrultuda endeks Kasım ayında 16 düzeyine çıkmış ve bu son açıklanan Şubat verisi de dahil olmak üzere kadar bu noktada kalmıştır.
-%0.
16
%0.
83
%0.
21
-%1.
25 -%
0.43
%0.
57
%0
.16
%0.
20
-%0
.46
-%0
.36
-%4.
27
-%0.
32
-%0
.30
-2.00%
-1.50%
-1.00%
-0.50%
0.00%
0.50%
1.00%
Ara.
08
Oca
.09
Şub.
09
Mar
.09
Nis
.09
May
.09
Haz
.09
Tem
.09
Ağu.
09
Eyl.0
9
Eki.0
9
Kas.
09
Ara.
09
Kaynak: Federal Housing Finance Agency
ABD KONUT FİYAT ENDEKSİ DEĞİŞİMİ
ABD’nin konut fiyatlarında ise yataya yönelim eğilimi sürmektedir.
ABD piyasasında istikrarsız görünüm sergilenirken Euro Bölgesi’nde olumsuz bir tablo görülmektedir. Nitekim Euro Bölgesi inşaat sektörü Temmuz ayından beri belirgin artış gösterememiştir. Bununla birlikte son ayda yani Aralık ayında kan kaybı devam etmiş, değişim oranı -%1,8 olarak gerçekleşmiştir.
670
675
680
685
690
695
700
705
710
715
Ara
.08
Mar
.09
Haz
.09
Eyl
.09
Ara
.09
Kaynak: Brezilya İstatistik Kurumu
BREZİLYA'DA ORTALAMA BİRİM KONUT MALİYETİ
Türkiye’ye rakip olarak izlenen ülkelerden Brezilya’da ise konut maliyetleri talebe paralel olarak artış trendi gücünü korumaktadır. Maliyetlerdeki doğrusala yakın artış yine dikkat çekicidir. Bu durumun gelişmekte olan ülkelerin genelinde yaşandığı görülmektedir.
-4
-2
0
2
4
6
8
Eki.09 Ara.09
Şub.10 Nis.10 Haz.10
Ağu.10 Eki.10 Ara.10
Kaynak: Eurostat
EURO BÖLGESİ İNŞAAT ÜRETİMİ
7
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
TTÜÜRRKKİİYYEE EEKKOONNOOMMİİSSİİ TÜİK tarafından açıklanan 4. çeyrek GSYH rakamlarına göre, Türkiye ekonomisi son çeyrekte %9.2’lik büyüme kaydetmiştir. 2010 yılının genelindeki büyüme rakamı ise %8.9 düzeyinde oluşmuştur. Büyüme rakamlarındaki artışta, 2009 yılının kriz yılı olması nedeniyle baz etkisinin net bir şekilde hissedildiği görülmektedir. Bunun yanı sıra, iç tüketimin ve ihracatın gücünü koruması etkili olmuştur. Yine ihracattaki büyüme trendi ve iç talebin devam etmesine bağlı olarak özel sektörün yatırım harcamalarını arttırması büyüme eğiliminin sürmesini sağlamıştır.
-15
-10
-5
0
5
10
15
20
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Büyüme İhracat Yurtiçi TüketimBÜYÜME
Kaynak: T ÜİK
2008 yılının son çeyreğinde Lehman Brothers’ın iflas etmesiyle derinleşen kriz ile 2009 yılında %4.8 oranında küçülen Türkiye ekonomisi 2010 yılında %8.9 oranında yükseliş kaydetmiştir. Bunda 2009 yılında %2 oranında azalan iç tüketimin 2010 yılında %5.9 artmasının yanı sıra 2009 yılında %5 oranında azalan ihracatın, 2010 yılında %3.4 artış göstermesi etkili olmuştur.
Tarih Kredi Hacmi (Milyar TL)
Değişim (%)
Haz'10 402.30 4.94 Tem'10 406.69 1.09 Ağu'10 413.46 1.66 Eyl'10 426.24 3.09 Eki'10 433.93 1.81 Kas'10 449.13 3.50 Ara'10 475.11 5.79
Bu noktada T.C. Merkez Bankası’nın 2010 yılının son diliminde almaya başladığı önlemlerin, henüz rakamlara yansımadığını belirtmek gerekmektedir. Nitekim 2010 yılının Ekim-Kasım döneminde kredi artış hızı bir önceki aya göre sırasıyla %1.81, %3.5 ve %5.79 olarak gerçekleşmiştir. Ancak özellikle 2011 yılının ikinci çeyreğinden itibaren iç tüketimin zayıfladığı görülebilecektir. Özellikle Merkez Bankası’nın son olarak zorunlu karşılık
oranlarını; 500 baz puan artırmasıyla kredi maliyetlerinin yükseliş kaydedecek olması, iç tüketimin zayıflamasına neden olabilecektir. Buna paralel olarak 2011 yılının ikinci çeyreğinde büyüme hızının ivme kaybetmesi beklenmelidir. İhracat tarafında ise Euro Bölgesi’nin borç krizine eklenen Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki gerilimin olumsuz etkileri görülebilecektir.
1.2
14.2
4.7
13.6
7.3
17.1
13.3
0.3
10.5
7.2 7.6
0.5 0.60
2
4
6
8
10
12
14
16
18
Tarım
Bal
ıkçı
lık
Mad
enci
lik
İml.
San
.
Ener
ji D
ağ.
İnşa
at
Tica
ret
Ote
l-Lok
.
Ula
ştır
ma
Mal
i Sek
tör
Kira
lam
a
Kam
u Y
ön.
Eğiti
m
ALT SEKTÖRLERİN GELİŞME HIZLARI
Kaynak: T ÜİK
Sektör bazında incelediğimizde, inşaat sektöründe meydana gelen %17.1’lik artış dikkat çekicidir. 2008 yılında kriz patlak vermeden önce de gerilemenin yaşandığı sektördeki bu patlama önümüzdeki döneme yönelik öncü gösterge olarak ele alınabilir. Birçok alt sektöre hayat veren inşaat sektöründeki bu hızlanmanın sonucunda, ekonomik aktivitenin tabana yayıldığı ve buna bağlı olarak istikrarlı bir büyüme ortamının oluştuğu görülebilir. Ancak bu noktada faizlerin düzeyi belirleyici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. 2010 yılında düşüş eğiliminde olan faizler inşaat sektörünün lehine işlemiştir. Bununla birlikte Merkez Bankası’nın 2010’un sonunda başladığı 2011 yılının ilk çeyreğinde hızlandırdığı önlemlerin faizler üzerindeki etkisi hızlı bir şekilde görülmektedir.
TÜFE
10.5
7
10.1
6
9.9
9.58
9.57
9.07
9.73
9.0
9.2
9.4
9.6
9.8
10.0
10.2
10.4
10.6
10.8
Eyl.1
0
Eki.1
0
Kas.
10
Ara.
10
Oca
.11
Şub.
11
Mar
.11
KREDİ FAİZLERİ (AĞIRLIKLI ORT.)
Kaynak: TÜİK
8
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
Gösterge faiz bazında incelendiğinde, Ocak ayında %6.79’u gören faizler Mart ayı itibariyle %9’u aşmıştır. Gösterge faizlerdeki bu yükseliş kredi faizlerinde de görülebilmektedir. Ancak bankacıların müşteri kaybetmemek için zorunlu karşılık oranlarındaki artışın etkilerini kendi karları üzerinden karşılamaya çalışmaları kredi faizlerindeki artışı sınırlandırmıştır. Bunun, bankaların kar rakamlarını olumsuz etkilediği görülecektir. Diğer etkisi ise Merkez Bankası’nın aldığı önlemlerin hanehalkı üzerindeki etkisi gecikecektir. Bu da yeni önlemleri beraberinde getirebilir. Ancak kredi piyasasındaki son önlemlerin hanehalkına sınırlı yansıması dahi inşaat sektörünü olumsuz etkileyebilecek bir unsur olarak durmaktadır. Bunun da özellikle 2011 yılının 2. çeyreğine olumsuz yansıması beklenmelidir.
2010 yılında dikkat çekici bir diğer unsur özel sektör yatırımlarındaki patlamadır. Yatırım harcamalarındaki artış 2010 yılında yaşanan büyümenin temel unsurlarından biri olarak ön plana çıkarken, kamu harcamalarının da ivmelendiği görülmektedir. Buna göre 2009 yılında %22.9 oranında azalan özel sektör harcamalarının 2010 yılında %33.5 arttığı; 2009 yılında %0.6 azalan kamu sektörü harcamalarının ise %15.1 oranında ivmelendiği görülmektedir. 2011’deki genel seçimler öncesinde kamu sektörünün harcamalarının devam etmesi beklenmelidir. Ancak ihracat ve iç tüketimin zayıflama olasılığının bulunduğu bir ortamda özel sektör yatırımlarının hız kestiği görülebilecektir. TÜİK’in son açıkladığı rakamlara göre Şubat ayında sanayi üretimi %14 artış göstermiştir. Data beklentilerin altında kalırken, baz etkisinin ortadan kalktığı görülmektedir. Mevsimsellikten arındırılmış rakamlar göz önüne alındığında ise sanayi üretimindeki artış %12.6 düzeyindedir. Sanayi üretimindeki ivme kaybı, ekonomik aktivitenin hız kestiği şeklinde yorumlanabilir. Ancak diğer ekonomik göstergelerle birlikte ele alındığında, son
açıklanan sanayi üretimi verisinin Türkiye ekonomisine yönelik olumsuz bir sinyal olarak değerlendirmenin yanlış olacağını düşünüyoruz.
Bu noktada sanayi üzerindeki spesifik riskleri ele almak yerinde olacaktır. Global ekonomide gerek spekülasyon, gerekse Ortadoğu tansiyonu ile yükselen hammadde ve petrol fiyatlarındaki yükseliş sanayiciyi zorlamaktadır. Bu noktada özellikle petrol fiyatlarında 2011 yılının ilk çeyreğinde oluşan %30’u aşan prim olumsuz bir gelişmedir. Sanayicinin değişken maliyetleri üzerinde en büyük ağırlığa sahip bu girdilerin fiyatlarındaki yükselişin sürmesi sanayiciyi daha olumsuz etkileyebilir.
TÜFE ÜFE TÜFE-ÜFEEyl.10 9.24 8.91 0.32Eki.10 8.62 9.92 -1.30
Kas.10 7.29 8.17 -0.88Ara.10 6.40 8.87 -2.47
Oca.11 4.90 10.80 -5.90Şub.11 4.16 10.87 -6.71Mar.11 3.99 10.08 -6.10
TÜFE-ÜFE MAKASI
Sanayicinin bu konuda çektiği zorluk ÜFE-TÜFE makasında da görülebilmektedir. Nitekim, girdi fiyatlarındaki yükselişin tüketiciye tam olarak yansıtılamaması ÜFE-TÜFE arasındaki makası 610 baz puana kadar çıkartmıştır. Açılan bu makasın yarattığı maliyeti, sanayici mevcut durumda elde ettiği kardan kısıntı yaparak karşılamaktadır. Sanayicinin bu maliyetleri tüketiciye yansıtması durumunda, bu, tüketici harcamalarını olumsuz etkileyebilecektir. Avrupa ekonomisindeki sorunlu yapı nedeniyle ihracatında istediği sıçramayı yapamayan sanayi sektörünün iç tüketim kaynaklı bir problem yaşaması önümüzdeki aylarda sektördeki ivme kaybını artırabilir. Bu konuda Merkez Bankası’nın attığı adımlar da bir risk unsuru olarak durmaktadır. Bankaların kredi verme eğilimini azaltmaya çalışan Merkez
-40 -30 -20 -10
0
10
20
30
40
1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
Büyüme Kamu Sektör Özel SektörKAMU/ÖZEL YATIRIMLARIN GELİŞME HIZI
Kaynak: TÜİK
13.9% 15.0%
17.8%
16.7% 15.6%
10.8%
9.5%
14.3% 14.2%13.3%
10.1%
16.4%
16.9%
12.6% 12.8%
17.5%
21.3%
16.9%
15.0%
10.0%
8.8%
10.8% 10.2%
9.8%9.4%
16.9% 18.9%
14.0%
5%
7%
9%
11%
13%
15%
17%
19%
21%
23%
Oca.10?ub.10Mar.10Nis.10 May.10Haz.10Tem.10A?u.10Eyl.10 Eki.10 Kas.10Ara.10Oca.11?ub.11
Mevsimsellikten Arındırılmış GenellSANAYİ ÜRETİMİ
Kaynak: TÜİK
9
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
Bankası’nın operasyonlarının sanayiciye etkisi iki noktadan olacaktır. Bunlardan bir tanesi kredi faizlerin yükselmesi ile birlikte tüketimde oluşabilecek gerilemedir. Diğeri ise kredi maliyetlerinin yükselmesi ile birlikte sanayicinin finansman maliyetlerinin yükselmesidir. Bu iki unsur önümüzdeki dönemde sanayi sektörü üzerinde risk faktörleri olarak takip edilmelidir.
62
64
66
68
70
72
74
76
78
Oca
.10
Şub.
10
Mar
.10
Nis
.10
May
.10
Haz
.10
Tem
.10
Ağu
.10
Eyl
.10
Eki.1
0
Kas.
10
Ara.
10
Oca
.11
Şub.
11
Mar
.11
0
5
10
15
20
25
Kapasite Kullanım Sanayi ÜretimiKAPASİTE KULLANIM-SANAYİ
Kaynak: TÜİK Kapasite kullanım rakamlarına bakıldığında sanayi sektöründe mevcut duruma yönelik olumsuz tablo ortaya koymak yanlış olacaktır. Nitekim, açıklanma dönemi itibariyle sanayi üretimi rakamının 1 ay önünde giden kapasite kullanım oranı Mart ayında %73,2 seviyesine ulaşmıştır. Baz etkisi kaynaklı olarak sanayi üretiminde oran Şubat ayında geriliyor gibi görünse de bunun Mart ayında toparlanacağı kapasite kullanım oranlarından izlenebilmektedir. Bununla birlikte daha önceden belirttiğimiz fiyat bazlı risklerin önümüzdeki dönemde bu görünümü değiştirebileceği unutulmamalıdır.
10.4
2
9.21
7.64
8.24
9.03
8.91
9.92
8.17
8.87
10.8
0
10.8
7
10.0
8
10.1
9
9.10
8.37
7.58
8.33
9.24
8.62
7.29
6.40
4.90
4.16
3.99
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Nis
.10
May
.10
Haz
.10
Tem
.10
Ağu.
10
Eyl.1
0
Eki.1
0
Kas.
10
Ara.
10
Oca
.11
Şub.
11
Mar
.11
ÜFE TÜFEENFLASYON (YILLIK)
Kaynak: TÜİK Mart ayında enflasyon TÜFE’de %0.42, ÜFE’de %1.22 olurken, yıllık bazda artışlar TÜFE’de %3.99, ÜFE’de %10.08 olarak gerçekleşmiştir. Açıklanan bu rakamlara göre enflasyon, T.C. Merkez Bankası’nın (TCMB) 2011 için hedeflediği %5.5’in yine altında seyretmektedir. Bununla birlikte ÜFE’deki artış
beklentilerimiz doğrultusunda devam etmektedir. Bunda daha önce dikkat çektiğimiz enerji ve hammadde fiyatlarında yaşanan yükseliş etkili olmuştur. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki isyanlara paralel olarak 100 doların üstünde seyreden petrolün bu trendini koruması durumunda ÜFE’deki artışın sürmesi beklenmelidir. Halen TÜFE’de çok etkili olmayan bu unsur önümüzdeki dönemde TÜFE tarafında da hissedilecektir. Ancak üreticilerin, tüketici fiyatlarına yönelik adımlarında dikkat etmeleri gereken unsur talep tarafının Merkez baskısı altında olduğudur. Buna göre cari açık riskini dengelemek için tüketici talebini baskı altına almak isteyen Merkez Bankası, zorunlu karşılık oranlarında sert artırımlar yapmaktadır.
Yükümlülükler 23.03.2011 23.09.2010 Artış (Baz Puan)
Vadesiz, ihbarlı mevduatlar ve özel cari hesaplar 15 5 10001 ay vadeli mevduatlar 15 5 10003 ay vadeli mevduatlar 13 5 8006 ay vadeli mevduatlar 9 5 4001 yıla kadar mevduatlar 6 5 1001 yıldan uzun vadeli mevduatlar 5 5 0Mevduat dışındaki diğer yükümlülüklerde 13 5 800Yabancı Para 11 10 100
Zorunlu Karşılık Oranları (%)
Merkez Bankası’nın global krizin yaşandığı 2008-2009 döneminde sağladığı likiditeyi geri çekme operasyonları ile birlikte 23 Eylül 2010’de başlattığı zorunlu karşılık oranlarını artırma serisi sonucunda bankaların üzerindeki yük ağırlaşmıştır. Kısa vade anlayışını uzun vadeye dönüştürmeye çalışan Merkez Bankası 6 ay gibi bir sürede kısa vadeli zorunlu karşılık oranlarını 1000 baz puan artırmıştır. Merkez Bankası’nın bu adımları bankaların kredi verme hızını yavaşlatacaktır. Dolayısıyla tüketici talebinin de buna paralel olarak sınırlanması beklenmelidir. Bu, enflasyon üzerinde talep yönlü bir risk oluşmasını önleyebilecek bir unsurdur. Bununla birlikte Merkez Bankası en uzun vade için zorunlu karışılık oranını değiştirmemiştir. Dolayısıyla orta vadede Türkiye’nin kısa vadeli borçlanma alışkanlığının yarattığı risklerin azaldığı görülebilecektir. Önümüzdeki dönemde global ekonomide petrol ve emtia fiyatlarında süren artış, maliyet kaynaklı olarak sanayi üretimini olumsuz etkileyecektir. Yine Merkez’in aldığı önlemlerin gerek tüketici harcamalarını azaltma, gerekse finansman maliyetlerini artırma etkilerinin sanayi üzerinde olumsuz bir etki yaratacaktır. Bununla birlikte önümüzdeki aylarda tüketici enflasyonu ayağında hammade ve petrol fiyatlarının paralelinde oluşabilecek arz yönlü risklerden kaynaklanan bir artış yaşanması beklenmelidir.
10
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
TTÜÜRRKKİİYYEE İİNNŞŞAAAATT SSEEKKTTÖÖRRÜÜ Son dönemde açıklanan büyüme rakamları içinde inşaat sektörü dikkat çekmeye devam etmektedir. Diğer sektörlerden belirgin bir şekilde ayrışan inşaat sektöründe tüketici talebinin arza oranla düşük kalmasına karşın büyümenin hızla devam ettiği görülmektedir. Bunda büyük şirketlerin uzun vadeli yatırımlara devam etmesinin yanı sıra yabancı sermayenin Türkiye’de gayrimenkul sektörünü yakından izlemesi etkili olmuştur. Altyapının hızla geliştiği Türkiye’de istikrarlı bir ekonomik yapının oluşması ve kredi notu bakımında yatırım yapılabilir ülke grubunun hemen altında yer alması, yabancılar açısından fırsat olarak değerlendirilmektedir. Öncelikle Türkiye’nin finans sektörüne şirket alımları ile giren yabancı sermayenin, borsanın değerliliğini göz önünde bulundurarak gayrimenkul sektörünü takibe alması yerli yatırımcıyı da uzun vadeli projelere odaklanmaya yöneltmiştir. Finansman ayağı güçlü şirketlerin sektörde yer alması büyük ve iddialı projelerin gerçekleşmesini sağlarken, inşaat sektörünün büyümesini beraberinde getirmiştir.
-3.1 -5.0-9.6
-14.1-18.5
-20.9-18.2
-6.4
8.3
20.4 22.117.5
-25.0
-20.0
-15.0
-10.0
-5.0
0.0
5.0
10.0
15.0
20.0
25.0
Q12
008
Q22
008
Q32
008
Q42
008
Q12
009
Q22
009
Q32
009
Q42
009
Q12
010
Q22
010
Q32
010
Q42
010
Kaynak: TÜİK
İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN BÜYÜME HIZI
2010 yılında açıklanan rakamlar bu görünümü desteklemektedir. Buna göre inşaat sektörünün büyümesi 2010 yılının ilk çeyreğinde %8,3 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu oran yılın 2. çeyreğinde %20,4, 3. çeyreğinde %22,1 ve 4. çeyreğinde %17,5 seviyesinde oluşmuştur. 2010 yılının tamamında yakalanan büyüme rakamı ise %17,1 olmuştur. Buna tablo sonucunda inşaat sektörü yakaladığı büyüme trendi ile Türkiye ekonomisi açısından lokomotif olmuştur. 2010 yılının 2. çeyreğinden itibaren en fazla artış gösteren sektörde buna karşın
ekonomiye katkı payının görece olarak halen düşük bir düzeyde olduğu görülmektedir.
6.7 6.6
6.1
6.5
6.1 6.1
5.5
6.05.8
5.2
4.6
5.3
5.6 5.7
5.4
5.7
4.5
4.8
5.1
5.4
5.7
6.0
6.3
6.6
6.9
Q12
007
Q22
007
Q32
007
Q42
007
Q12
008
Q22
008
Q32
008
Q42
008
Q12
009
Q22
009
Q32
009
Q42
009
Q12
010
Q22
010
Q32
010
Q42
010
Kaynak: TÜİK
İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN KATKI PAYI
İnşaat sektörünün ekonomiye katkı payı 2007 yılından 2009 sonuna kadar aşağı yönlü bir trend izlemiştir. Bu dilimde inşaat sektörünün ekonomiye katkı payı 2007 yılında yakaladığı %6,7’den beri düşüş trendini korumuş, 2009 yılının üçüncü çeyreğinde %4,6 düzeyine gerilemiştir. Ancak sektördeki bu ivme kaybının özellikle 2010 yılında farklılaştığı görülmektedir. Büyük inşaat projeleri ile birlikte büyüme atağına geçen sektörün ekonomiye katkı payı da artış eğilimine girmiştir. Buna göre ekonomiye katkı payı 2009 yılının 3. çeyreğinde %4,6’yı gördükten sonra yeniden çıkışa geçmiştir. Son açıklanan rakamlara göre ekonomiye katkı payı %5,7’yi aşmıştır.
12.34
11.32
10.34
9.33 9.45
8.65
9.17
9.89
11.8511.38
12.12
8.00
8.50
9.00
9.50
10.00
10.50
11.00
11.50
12.00
Q22
008
Q32
008
Q42
008
Q12
009
Q22
009
Q32
009
Q42
009
Q12
010
Q22
010
Q32
010
Q42
010
Kaynak: TÜİK
İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN BÜYÜKLÜĞÜ (MİLYAR TL)
İnşaat sektörünün büyüklüğünde ise çeyreklik bazda cari fiyatlarla dikkat çektiğimiz 10 milyar TL’nin üzerinde kalındığı görülmektedir. 2009’un 3. çeyreğinde sektörün büyüklüğü 8,65 milyar TL’ye kadar geriledikten sonra bu rakamın 2009 yılının 4. çeyreğinde 9,17 milyar TL’ye, 2010’un birinci çeyreğinde
11
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
ise 9,8 milyar TL’ye çıktığı görülmektedir. İnşaat sektöründe ivmelenme bu çeyrek sonrasında yaşanmıştır. Buna göre hızlı bir çıkış trendinin içine giren inşaat sektörü 2010 yılının 2. çeyreğinde 11,85 milyar TL, 3. çeyreğinde 11,38 milyar TL, son olarak da 12,12 milyar TL düzeyine yükseltmiştir. Mevcut yatırımlar göz önünde bulundurulduğunda sektörünün büyüme potansiyeli bulunmalıdır. Ancak bu noktada gayrimenkul sektörü için en kritik parametrelerden faizin dikkatli ele alınması gerekmektedir.
-1.8-5.0
-9.7-12.4
-18.4-21.1
-17.6
-7.9
9.3
19.4 21.2 19.1
-25.0
-20.0
-15.0
-10.0
-5.0
0.0
5.0
10.0
15.0
20.0
25.0
Q12
008
Q22
008
Q32
008
Q42
008
Q12
009
Q22
009
Q32
009
Q42
009
Q12
010
Q22
010
Q32
010
Q42
010
Kaynak: TÜİK
İNŞAAT SEKTÖRÜ ÜRETİM ENDEKSİ DEĞİŞİM ORANLARI
Sektörde olumlu görünüm sürüyor
AB’ye uyum sürecinde açıklanmaya başlanan 3 aylık inşaat verileri de sektördeki ivmelenmeyi ortaya koymaktadır. Üretim endeksinde ardı ardına gelen artış trendi ‘İnşaat Sektörü Üretim Endeksi Değişim Oranları Grafiği’nde de görülmektedir. Son 4 çeyrektir üretim artışı yaşayan inşaat sektöründe ivmelenmenin düzeyi son 3 çeyrekte %19’un üzerinde oluşmuştur. Buna göre 2010 yılının ilk çeyreğinde %9,3 artış gösteren inşaat sektörü üretimi ikinci çeyrekte %19,4, üçüncü çeyrekte %21,2 ve dördüncü çeyrekte %19,1 oranında yükseliş kaydetmiştir. 2010 yılı öncesinde 9 çeyrekte arka arkaya daralma kaydeden inşaat sektöründe kriz sonrasındaki hızlı toparlanma dikkat çekmektedir. Bunda faizin düşük bir düzeyde bulunmasının yanı sıra inşaat sektörünün verimlilik odaklı çalışmaya alışması etkili olmuştur. 1999’daki deprem sonrasında çehre değiştiren sektör, teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek yaptığı yatırımlar sonucunda elde ettiği verimliliğin avantajlarını burada kullanıştır. Nitekim, global krizin çıkış noktası olan ABD’nin inşaat sektörünün aksine Türk inşaat sektörü hızlı toparlanma sonrasında güçlü bir büyüme trendinin içine girmiştir. Bununla birlikte bu büyümede arz ayağının liderlik ettiği unutulmamalıdır.
-25.0
-20.0
-15.0
-10.0
-5.0
0.0
5.0
10.0
15.0
20.0
Q12
008
Q22
008
Q32
008
Q42
008
Q12
009
Q22
009
Q32
009
Q42
009
Q12
010
Q22
010
Q32
010
Q42
010
Kaynak: TÜİK
İNŞAAT SEKTÖRÜ CİRO ENDEKSİ DEĞİŞİM ORANLARI
İnşaat sektörünün arz liderliğinde büyüme kaydettiği ciro endeksi grafiğinde de görülebilmektedir. Buna göre hızlı bir üretimin içinde olan inşaat sektöründe elde edilen ciro miktarı negatif bir değişim göstermektedir. Yani düşmektedir. Bunun anlamı inşaat sektörünün üretimi ile elde edilen ciro arasında sağlıklı bir ilişki bulunmamaktadır. Üretim, şirketlerin cirosuna yansımamaktadır. İnşaat sektörü açısından bu noktanın önemli bir risk olduğunu düşünüyoruz. Gelecekteki talebe yönelik üretim yapan inşaat sektörünün istediği talebi yakalayamaması durumunda ciddi risklerle karşılaşacağını görünmektedir. Buna göre yapılan yatırımların nakde dönüştürülememesi durumunda sektördeki firmaların finansal sıkıntıya düştükleri gözlenebilir. Bu nedenle sektör oyuncuların makro parametrelere özen göstermesi yerinde olacaktır. sektörde kriz oluşturabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Buna göre üretimindeki toparlanma ciroya yansımamaktadır. İnşaat cirosundaki değişimi rakamsal olarak ele aldığımızda ise 2009 yılının 3. çeyreğinde -%22 ile dip yaptıktan sonra kan kaybının azaldığı görülmektedir. Buna göre 2009 yılının 4. çeyreğindeki gerileme %15,6 düzeyinde oluşurken, düşüş 2010 yılının 1. çeyreğinde %18,9, 2. çeyreğinde %9,5 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu düşüş trendi 2010 yılının 3. çeyreğinde, global krizin patlak verdiği tarihten beri ilk kez pozitife dönmüş ve %3,9 değerine işaret etmiştir. Son açıklanan rakamlara göre ise ciro endeksindeki değişim -%1 olmuştur. Ciro endeksinde son çeyreklerde kan kaybı durmuş gibi görünse de rekor seviyede artış gösteren inşaat sektörü için bu rakamların düşündürücü olduğunu düşünüyoruz.
12
www.imsad.org Her hakkı saklıdır.
-25.0
-20.0
-15.0
-10.0
-5.0
0.0
5.0
10.0Q
4200
7
Q12
008
Q22
008
Q32
008
Q42
008
Q12
009
Q22
009
Q32
009
Q42
009
Q12
010
Q22
010
Q32
010
Q42
010
Kaynak: TÜİK
İNŞAAT SEKTÖRÜ İSTİHDAM ENDEKSİ DEĞİŞİM ORANLARI
İstihdam ayağında ise olumlu sinyaller alınmaktadır. alınıyor olması sevindirici bir gelişmedir. Nitekim, 2007 yılının 2. çeyreğinden itibaren çeyreklik bazda bir önceki yılın aynı dönemine göre azalış kaydeden inşaat sektörü istihdamı en büyük gerilemeyi 2009’un 2. çeyreğinde göstermiş, bu dönemde %23,4 oranında gerilemiştir. Bunun sonrasında toparlanma trendine giren sektör istihdamında daralma rakamları sırasıyla %18,6, %15,9 ve son olarak 2010’un 1. çeyreğinde %4,3 olmuştur. Bu dilimden itibaren pozitif bir görünüm sergilemeye başlayan istihdam endeksi 2010 yılının 2. çeyreğinde %2,8, 3. çeyreğinde %4,9 ve 4. çeyreğinde %6,3 artış göstermiştir. İnşaat sektörünün geleceğine yönelik kritik gösterge ise kredilerin durumudur. Bu noktada konut kredisi kullanımlarına dikkat edilmelidir. Buna göre kredi kullanma eğilimi sürmektedir.
-6%
-4%
-2%
0%
2%
4%
6%
8%
1 0%
1 2%
1-12
Ay
13-3
6Ay
37-6
0Ay
61-1
20A
y
121
-180
Ay
181
-240
Ay
241
Ayve
Uze
ri
Ağu.10 Tem.10Kaynak: TCMB
KONUT KREDİLERİNDE AYLIK VADE DEĞİŞİMİ
Kısa vadeliye talep gerilemeye devamediyor
On yıllık vadeyeilgi sürüyor
Bu noktada vade yapısındaki seçicilik yine dikkat çekmektedir. Faizlerin dipte olduğu görüşünün etkili olması nedeniyle kısa vadeli kredi kullanımlarında düşüş yaşanırken, 5-10 yıllık kredi kullanımının arttığı görülmektedir. Yani tüketici mevcut kredi faizlerini uzun vade için kullanmak istemektedir. Bununla birlikte dikkat edilmesi gereken bir diğer noktada kısa vadeli kredi kullanımında bir öneki aya göre belirgin bir düşüş yaşanmasıdır.
37-60Ay28%
121-180Ay14%
1-12Ay0% 13-36Ay
6%
241AyveUzeri0%
181-240Ay1%
61-120Ay51%
KONUT KREDİLERİNİN VADE DAĞILIMI
Kaynak: TCMB Mevcut durumda vade dağılımında 5-10 yıllık ve 3-5 yıllık kredilerde payların sırasıyla %51 ve %28 düzeyinde oluştuğu görülmektedir.
Konut Kredisi FaizleriBanka Faiz
Halkbank 0.83TEB 0.86Denizbank 0.89Yapı Kredi 0.89Citibank 0.89DD Mortgage 0.9ING Bank 0.9Anadolubank 0.91Garanti Bankası 0.92HSBC 0.92Abank 0.95Ziraat Bankası 0.95Albaraka Türk* 0.98Finansbank 1Vakıfbank 1.02Tekstilbank 1.05Türkiye Finans* 1.05İş Bankası 1.05Şekerbank 1.05Akbank 1.07Kuveyt Türk* 1.14Bank Pozitif 1.39* 01.04.2011 verileridir** 120 aylık kredi içindir
Uzun vadeli konut faizlerinde ise önemli değişikliklerin olmadığı görülmektedir. Bunda Merkez Bankası’nın uzun vadeyi özendirmek için uzun vadeli zorunlu karşılık oranlarını düşük tutması etkili olmuştur. Bununla birlikte Merkez Bankası’nın kredi hacmini düşürmeye yönelik adımlarından ilk etkilenecek sektörlerden biri inşaat sektörü olacaktır. Alınan kararlara ilk tepki ‘faizlerin dip yaptığı’ görüşüyle gayrimenkule kısa vadeli talebin artması yönünde olacaktır. Sonraki aylarda ise kredi hacmindeki daralmanın konut talebini negatif etkilemesi beklenmelidir. Bu nedenle sektörün finansman sıkıntısı yaratabilecek risklerden uzak durması yerinde olacaktır.