60

yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!
Page 2: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!
Page 3: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

İİ ç i n d e k i l e r

34 Kamu Emekçileri Cephesi:Eğitim-Sen İstanbul1 No’lu Şube’ye mektup!

36 İşçi cephesinde birleşelim!

38 Devrimci İşçi Hareketi:

İki dava, bir sınıf tavrı!

40 İşçi sınıfının mücadelesi

işgallerle yükseliyor!

42 AKP faşizmine karşı

direniş ve sanat kolkola!

43 Birol Karasu ve Hasan Ferit

Gedik’e sözümüzdür!

45 AKP, kimseye ahlak

dersi veremez!

47 Neden direniyoruz?

Biz dünyanın umuduyuz, bizdirenmezsek kimse direnmez!

49 Siyasi kimliğimize ve onurumuza

sahip çıkmak için direniyoruz!

52 TAYAD’lı Aileler:

Bizler evlatlarımıza sahipçıkmaya devam edeceğiz!

53 Avrupa’da Yürüyüş:

Devrimci tutsaklariade edilemez!

56 Yitirdiklerimiz...

58 Kulağımıza Küpe Olsun...

59 Öğretmenimiz:

Bir devrimci, inanç taşıyıcıdır!

16 Talimatı Berkin’den aldık!

18 Umudun sesi Kürdistan’da!..

19 Tutuklanan devrimcilerderhal serbest bırakılsın!

20 Sesimizi kesemezsiniz

Bizler ezilen halkların sesiyiz!

22 Halkın Hukuk Bürosu:Sonunuz Engin Çeber’inkatilerinin yanı olacaktır!

23 Mahir’lerin emaneti,emperyalizm veoligarşiyle uzlaşmak değil;

kurtuluşa kadar savaştır!

25 Sol’un Köşe Taşları:Omurgasızlık,kuyrukçuluk ve Atılım!

29 Sınıf Kini: Halk düşmanıMonsanto ölüm makinesi!

30 Devrimci Okul:Savaşı geliştirmek

33 Cepheli:Cepheliler devrimci

ahlakın temsilcileridir!

7 YÖK faşizmin kurumudur;Dev-Genç’liler faşizminkalelerini dövmeyedevam edecek!

9 Gençlik Federasyonu’ndan:12 Eylül’e rahmet okutanAKP faşizmi; bildiri dağıtmayıbile suç saydı, yasakladı!

11 Geçliğin Gündeminden:DTCF işgalimizle yenimücadele hattımızı çiziyoruz!Bundan sonra böyle!Susmayacağız!

12 İşte Dev-Genç’liler!..

14 Cepheliler Konuşuyor:DTCF: Dev-Genç’inyaratıcılığıyla işgal altında!

15 Liseliyiz Biz: DTCF işgalimizBerkin Elvan için adaletyolunda önümüzü açacak!

4 AKP faşizminin saldırılarınıprotestolarla değil, işgallerle,direnişlerle durduracağız!

Ülkemizde Gençlik

Bundan Sonra İşgallerimizleKonuşacağız!

Page 4: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

DEV-GENÇ’LİLER 44 YILLIK ŞANLI TARİHLERİNE YENİ

SAYFALAR EKLİYOR!

DEV-GENÇ’Lİ OLMAK UZLAŞMAMAKTIR!

DEV-GENÇ’Lİ OLMAK YENİ GELENEKLER YARATMAKTIR!

DEV-GENÇ’Lİ OLMAK CÜRETLİ OLMAKTIR!

DEV-GENÇ’Lİ OLMAK DÜZENİN İCAZET SINIRLARINI AŞMAK,

STATÜLERİ PARÇALAMAKTIR!

DEV-GENÇ’LİLER GENÇLİĞİN ONURUDUR!

İŞGALLERLE, BOYKOTLARLA, DİRENİŞLERLE

BU ONURU BÜYÜTECEĞİZ!

Tarih yazmak, çatışmanın tam ortasına atlamaktır. Hesapsız, fedakarca ve onurlu...

İleri ile geri arasındaki savaşta ileri olanı tercih etmektir...

Sınırları, statüleri, engelleri kabul etmeden...

AKP Faşizminin SaldırılarınıProtestolarla Değil, İşgallerle,Direnişlerle Durduracağız!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL4

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Dev-Genç’liler 6 Kasım’da Faşizmin YÖK’üne KarşıDTCF’yi İşgal Etti! Eğitime İki Gün Ara Verildi!

Page 5: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Tarih yazmak, Dev-Genç’li gibidirenmektir.

Bu çatışmada onurlu ve dürüstolmak önemlidir elbette...

Faşizme karşı dişe diş mücadeleetmek gerektiğini ancak namusluolanlar öğrenebilir. Onlar ülkemizgerçeğinden kaçmayacak, görmezdengelmeyecek olanlardır... Haklarınıkazanmak için bedel ödemek gerek-tiğini bilirler.

Bunun kadar önemli bir başkanokta daha vardır:

Kavganın ortasına bir Dev-Genç’ligibi atlamak için ideolojik netlik ge-rekir.

Halkımızın en fedakar, en na-muslu evlatları, DEV-GENÇ’liler6 Kasım 2013’de Dil ve Tarih-Coğ-rafya Fakültesi (DTCF) işgal ey-lemini gerçekleştirdiler.

Bu işgalle DEV-GENÇ geleneğineyeni bir halka daha eklediler.

Faşizme karşı nasıl mücadele et-mek gerektiğini tüm gençliğe, üni-versitelilere, liselilere, halkımıza gös-terdiler.

Bu işgal eylemini, DTCF de veözellikle 6 Kasım’da gerçekleştir-menin ayrıca bir önemi vardı.

Ankara’nın en merkezi, süreklipolisin desteğiyle, sivil faşist saldı-rıların yaşandığı, sivil polis odalarınınolduğu, okula girişlerin turnikelerle,yüz tanıma sistemleriyle yapıldığı,Ankara’nın girişi en zor okuluyduişgal edilen...

Tüm engelleri aşarak Dekan’ınodasına kadar ulaşmak, buradan An-kara’nın Sıhhiye Meydanı’na gen-çliğin taleplerini haykırmak, pan-kartlarını asmak için bir dizi engelinaşılması gerekiyordu.

Dev-Genç’liler bunu başardılar...

Ki ancak Dev-Genç militanlığıbunu yapabilirdi...

İşgal iki saat boyunca devametti. Gaz bombaları, plastik mermilerarasında... Direndiler... Tüm okulugaza boğdu Ankara polisi... DTCFöğrencileri, işgal boyunca "İnsanlıkOnuru İşkenceyi Yenecek" sloganınıatarak Dev-Genç’lileri sahiplendiler

ve desteklediler.

AKP nin polisi, itfaiye merdiven-leriyle gaz bombaları atarak içeriyegirebildi. Katil sürüsü özel timlersaldırdılar Dev-Genç’lilere..

Sıhhiye Meydanı’na ve AnkaraAdliyesi’ne bakan Dekan’ın pence-resinden bir grup Dev-Genç’li eylemboyunca haklılıklarını haykırdı...

Dediler ki: “Sizinle pazarlık yok!YÖK Başkanı gelecek, taleplerimiziileteceğiz. Yoksa buradan çıkmaya-cağız. YÖK başkanı ayağımıza kadargelecek!"

İşte bu Dev-Genç tavrıdır.

Eylem, Dev-Genç tarzıdır.

Hücrelerine kadar uzlaşmazlık vecüret işlemiştir.

Eylemin örgütlenme sürecindekiuzlaşmazlıktan, haklı bir davanın ta-rafı olarak haykırılan uzlaşmazlığakadar aynı tarzın devamıdır.

Kuşkusuz bugüne kadar o mey-danda, Ankara sokaklarında sayısızeylem olmuştu...

Kimi sürecin önünü açan, kimiside düzenin icazet sınırları içinde ya-pılan sayısız eylem...

Halkımızın gözyaşlarına, adaletdiye yanıp tutuşan sesine tanık ol-muştur o sokaklar...

Bu defa Dev-Genç’liler “protes-toları aşmayan”, “basın açıklamasısolculuğu” ile HAK ALMAYA yö-nelik bir tarzın nasıl yol ayrımınageldiğini ortaya koymuşlardır.

Dev-Genç için statüleri sarsmak,düzenin icazet sınırlarını aşan ey-lemler yapmak, her tarihsel süreçtekendi geleneklerinin gereği olaraköncü olmaları ilk değildir.

DEV-GENÇ budur....

DEV-GENÇ bugün de rolünü oy-namıştır.

Tüm gençlik, emekçi halkımızbu örneği takip etmelidir.

AKP, bugün olanca gücüylegençliğe saldırıyor.

Aralarında Dev-Genç’lilerinde ol-duğu 2276 öğrenci tecrit hücrelerin-dedir.

AKP iktidarı, Haziran ayaklan-

masıyla beraber gelişen halkın mü-cadelesinde, futbol taraftarlarındanmahalle halkına, işçi ve memurlarakadar her kesimi teslim almaya dahafazla önem veriyor. Tehditler, saldırıyasaları, ihbarcılık teşvikleri... bir-birini takip ediyor.

AKP’nin hedefi olan kesimlerarasında gençliğin ayrı ve özel biryeri var. AKP iktidarı en çok genç-likten korkuyor.

Son olarak gündeme getirilenkarma yurtlara son verme, kız-erkek aynı evde kalma tartışma-larının bile hedefi gençliği baskıaltına almaktır.

Parasız, bilimsel, demokratik eği-tim isteyen, faşizme karşı mücadeleeden, geleceğe yönelik umutlarınıkoruyan tüm gençlik AKP’nin ön-celikli hedefidir.

Öğrenci gençliğin en basit barınmasorununu bile çözmekten uzaktırlar.Bugün öğrenci evleriyle uğraşan AKPiktidarı öğrencilere doğru dürüst yurtbile sağlayamıyor.

Son istatistiklere göre, “Türkiyede yükseköğrenim öğrencilerine yö-nelik 1873’ü özel olmak üzere 2241yurtta 414 bin 960 öğrenci kalıyor."(Radikal, 7 kasım 2013, syf 13)

414 bin 960 öğrencinin yurtta ka-labildiği bir ülkede YÖK’ün bu yılüniversitelerin birinci sınıfları içinbelirlediği kontenjan 810 bindir. Yaniüniversite gençliğinin onda biri bileyurtlarda kalamamaktadır.

Doldur-boşalt sistemiyle çalışanüniversitelerde, barınma sorunu çö-zülmeyen, yurtlarda kalsa bile insancayaşama koşulları bulunmayan, okulaverdiği para dışında ev tutarak vbmasraf yapmak zorunda kalan gençlikelbette AKP iktidarının korkulu rüyasıolacaktır.

Bunun için gençliğe soluk dahialdırmak istemiyorlar.

Liselileri dayak ve not tehditle-riyle, uyuşturucu çeteleriyle, yozlaş-tırma saldırılarıyla teslim almak is-tiyorlar.

Başkaldıran, hakkını arayan, şuya da bu ölçüde muhalif olan herkese"terör-terörist" demagojileriyle sal-

17 Kasım 2013

55

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 6: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

dırılıyor...

Ali İsmail Korkmaz’ların, Ber-kin’lerin yollara akıtılan beyinleritesadüf değildir... Çıkarılan gözler,parçalanan beyinler tesadüf değildir.

Hepsi AKP’nin planladığı, gen-çliği teslim alma saldırılarıdır.

Dev-Genç Kültür Şenliği “etrafazarar vereceği, bölücü, yıkıcı, siyasiiçerikli faaliyetlerde bulunucağı”gerekçesiyle yasaklandı. Şenliktenkorkan bir iktidarla karşı karşıya-yız...

İşte bu Türkiye gerçeğidir... Fa-şizm gerçeğidir...

Faşizmin doğası da budur. Şen-likler, konserler bile korkutucuduronun için... Bir an önce yok etmekister... Bir avuç tekelci ve katil dışındaherkes TESLİM ALINMASI GE-REKEN BİRER HEDEFTİR.

Bu koşullarda gençliğin varola-bilmesi için dahi direnmesi zorun-ludur.

Gençlik, insanca yaşamak için,parasız ve bilimsel eğitim için fa-şizmden haklarını almalıdır.

Hakları almak için basın açıkla-masından öteye gitmeyen, icazetlialanlarda yapılan eylemler dönemibitmiştir.

Faşizmle dişe diş mücadele etmekgerekir.

O, haklarımızı asla kendi kendinevermeyecektir. Faşizmi sıkıştıracak,"haklarımızı vermezse bedel öde-yeceğini" gösterecek bir eylem tarzıizlemek zorundayız.

Dev-Genç’in DTCF işgali bunaörnektir.

Kazova işçilerinin fabrika işgali,BELTAŞ işçilerinin CHP Beşiktaşİlçe Binası’nı işgali buna örnektir.

Kazova işçileri hem işgal etmişler,hem de fabrikadaki makinalara elkoyarak patronsuz üretime geçmiş-lerdir. Artık kooperatif gibi somutbir çözümle üretime devam edecek-ler.

Sürekli gelişen, direnişi hep biradım ileriye taşıyan bir tarz izlemiştirKazova işçileri...

Ülkemizde artık işçiler ağır saldırı

koşulları altında haklarını savunmakzorundadırlar... Bir yandan kıdemtazminatını gasp etmeye hazırlanan,örgütlenme haklarını ellerinden alan,yeni saldırı yasaları diğer yandanpatron sendikacılığı... Dört bir yan-larını kuşatmış durumdalar...

Ne yapacaklar peki... Boğazlarınınsıkılmasını mı bekleyecekler...

Kıdem tazminatının gaspedileceğiyeni yasa öncesi Çalışma BakanıFaruk Çelik ve sendikalar “uzlaşmakomisyonları” toplamaya çalışıyorlar.Hedef elbetteki işçileri oyalamak..

DİSK gibi sendikalar ve ÇalışmaBakanı son birkaç gündür göstermelik“uzlaşma komisyonu” nda bile bira-raya gelmeyi başaramadı.

İşte bu Türkiye faşizminin ger-çeğidir. Faşizmin göstermelik işlerebile tahammülü yoktur.

İşte öğrenciler, işçiler, memurlar,mahalleliler... tüm halkımız bununiçin dişe diş haklarını almak zorun-dadırlar...

Dev-Genç’liler gibi, Kazova,BELTAŞ işçileri gibi faşist dekanın-dan YÖK’e, asalak patronlarındanişbirlikçi sendikacılarına kadar her-kese karşı direnmek ve haklarını al-mak zorundadırlar...

Direnme kararı elbette başlıbaşınasiyasi bir zaferdir.

Ancak direniş kararını hep biradım ileri götürmek gerekir.

Çadırlarla başlayan direnişler iş-gallere; işgaller somut haklara dö-nüşene kadar... Esas olan vazgeç-memektir.

Direnişler, ileriye taşınmazsa birsüre sonra düzenin icazet sınırlarıiçinde kalmaya başlar.

Kendi kendine çıkıp eylem yapan,geri dönen, bedel ödemeyen, riskalmayan tarz sadece kitleleri düzeneyedeklemeye yarayacaktır.

“Dostlar alışverişte görsün” misalieylem yapılamaz, faşizmden haklaralınamaz...

6 Kasım günü yapılan eylemlerebakalım.

İstanbul’da üniversite forumları,pekçok gençlik örgütü Laleli’den

Beyazıt’a kadar yürüdü. Talepler“YÖK’ün yıkılması, ÖGB ve polisinüniversitelerden çıkarılması, anadildeparasız ve bilimsel eğitim verilmesi”ydi.

ODTÜ Devrim Stadyumu’nda mi-ting yapıldı; öğrenciler dizilerek “Dİ-REN” yazdılar.

Dev-Genç’lilerinde olduğu AnkaraYüksel Caddesi’ndeki eylemde çatışmayaşandı. Buraya polis gaz bombaları,plastik mermilerle saldırdı.

Bunun dışında sol konserler, stad-yum mitingleri, “olaysız geçen” yü-rüyüşlerle özünde AKP iktidarınırahatsız etmeyen bir eylem çizgisi iz-lemiştir.

"Kızlı erkekli AKP’yi devirece-ğiz, asıl düğün şimdi başlıyor" slo-ganlarıyla hakların alınamayacağı açık-tır.

Eylemlerde kitleselleşmek adınazıplayarak, siyasi içeriğinden uzakla-şarak, türkülü şarkılı protestolar ya-parak sonuç alınamaz. Bu tarz hiç-kimseyi faşizmin şiddetinden de ko-rumaz.

Konserlerde, mitinglerde “başkal-dırıyoruz” pankartları açsanız dasonuç değişmez.

6 Kasım’larda mitinglerle, Anka-ra’dan uzak durmak adına Beyazıt’tayürüyüş yapmakla, türkülerle...vbYÖK’e karşı mücadele edilmez.

YÖK’e karşı mücadele etmek fa-şizme karşı mücadele etmektir.

AKP’nin saldırılarını durdurmakiçin öncelikle uzlaşmayı reddetmekgerekir.

Uzlaşmak demek "faşizme teslimolmak" demektir.

Hayır, gençlik faşizme teslim ola-maz. Gençlik faşizme karşı en diren-gen, en militan kesimdir.

Faşizmle uzlaşmayacağız, teslimolmayacağız, savaşacağız!

AKP’NİN FAŞİST SALDIRI-LARINI PROTESTOYU AŞMA-YAN EYLEMLERLE DEĞİL,İŞ-GALLERLE DURDURACAĞIZ!

YAŞASIN DEV-GENÇ

YAŞASIN DEV-GENÇ’LİLER

YAŞASIN DTCF İŞGALİMİZ!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL66

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 7: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

12 Eylül askeri faşist darbesininbir ürünü olan YÖK (Yüksek ÖğrenimKurumu) protesto edildi. Dev-Genç’li-ler bu sene de Ankara’daydı. Saat11.00’da Yüksel Caddesi’nde bir arayagelen Dev-Genç’liler yol boyuncakuşlama ve dergi dağıtımı yaptılar.Dev-Genç’lilerin Yüksel Caddesi’neçıkışını polis kalkanlarla barikat ku-rarak kapattı.

Dev-Genç’liler, polis barikatınakarşı, pankartlarını açarak sloganlarlabasın açıklamasını başlattılar. Basınaçıklamasının ardından yürüyüşe ge-çen Dev-Genç’lilere polis önce el-lerindeki kimyasal gaz dolu tüplesaldırdı. Bu gazla kitleyi dağıtamayanpolis, bu seferde gaz fişekleri veplastik mermilerle saldırdı. Ayrıcabu saldırıda sivil polisler ellerindetuttukları gaz bombalarını kitleninönüne ve arkasına doğru atmayabaşladılar. Atılan bu gazlar diğergazlardan daha farklı bir gazdı.AKP’nin polisleri yoğun gazdan et-kilenen Dev-Genç’lilerin üzerlerinedoğru koşmaya başladılar. Yol üs-tünde birçok kişiye coplarla ve plastikmermilerle tarayarak saldırdılar. Busaldırıda yine birçok kişi yaralandı.Bir kişinin omzuna gaz bombası at-tılar. Yine bu saldırı da YürüyüşDergisi muhabiri Başak Kavrukerve 5 Dev-Genç’li gözaltına alındı.

Ardından tekrar Kolej Meyda-nı’nda toplanan Dev-Genç’liler Kı-zılay’a doğru yürüyüşe geçtiler. Kitleyiengellemeye çalışan sivil polisler iseDev-Genç’lilerin karşısında durama-dılar. Cadde ortasında sivil polisleri

kovalayan Dev-Genç’lilere yolda bu-lunan halktan destek geldi. ‘Vurunşerefsizlere’, ‘acımayın köpeklere’,‘helal olsun sizlere’ diyerek yoğundestek verdiler. Liseli gençler dedestek verdi. Bu esnada sivil bir oto-büsün içinde çevik kuvvet polislerininolduğunu gören Dev-Genç’liler aracıtahrip ettiler. Aralıklarla devam edençatışmada 3 resmi polis otosu datahrip edildi. Bu eylem ise saat yak-laşık 15:00’da iradi olarak bitirildi.

Tüm bu saldırıların ve çatışma-ların ardından Ankara ÜniversitesiDil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ninDekanlığı işgal edildi. Saat 15.00’dabaşlayan işgalde Dev-Genç’liler De-kan odasının camından “YaşasınDev-Genç Yaşasın Dev-Genç’liler”ve “YÖK’e Hayır/Dev-Genç” yazılıpankartları sallandırdılar. Kapılarabarikat kuran Dev-Genç’liler işgalboyunca moral ve coşkuyla sloganatıp marş söylediler.

Bu sırada DTCF önüne polis yı-ğınağı yapıldı. İtfaiye araçları da hazırkonumda tutuldu. Saatler boyuncadekanlığa giremeyen polis, fakülteyekimyasal gazlarla girmeye başladı.Koridorlara atılan gazdan dolayı birçoköğrenci etkilendi. Ambulanslara ta-şınanlar oldu. Sıra Dekanlığa geldi-ğinde ise Nazi artığı polisler, kapıaltlarından kimyasal gazları sıkmayabaşladılar. Yoğun gazdan etkilenenDev-Genç’liler temiz hava almak içincamlara koştular. Düşman kalesinegirer gibi vahşice kapıları kıran po-lisler, 12 Dev-Genç’liyi işkenceyleyerlerde sürükleyerek gözaltına aldılar.

Teker teker çevik otobüslerine zorlagötürülen Dev-Genç’liler, önceliklegüvenlik şubeye ardından da siyasişubeye götürüldüler.

Tüm bunların ardından Dev-Genç’liler Yüksel Caddesi’nde otur-ma eylemi başlattılar. Eylemde “Gö-zaltılar Serbest Bırakılsın/AnkaraHalk Cephesi” yazılı ozalit ve“YÖK’e Hayır, Parasız Eğitim İsti-yoruz”, “Yaşasın Dev-Genç YaşasınDev-Gençliler” yazılı Dev-Genç im-zalı dövizler kullanıldı. Attıkları slo-ganlarla ve yaptıkları sesli konuş-malarla yol üstündeki insanlara Dev-Genç’li olduklarını, YÖK’e nedenkarşı olduklarını ve DTCF işgalinianlatarak yoldaşlarını sahiplendiler.Gözaltılar serbest bırakılana kadaroturma eylemi yapan Dev-Genç’liler,gözaltına alınan arkadaşları serbestbırakılınca eylemlerini bitirdiler.

Ankara Büyükşehir Belediye-si’nin, bölge halkını ve ODTÜ öğ-rencilerini yok sayarak başlattıklarıyol inşaatı, akşam saatlerinde Dev-Genç’lilerin hedefi oldu. Yapılan ey-lemde öncelikle yol kesildi ve yolinşaatına doğru yürünmeye başlandı.Yol boyunca sloganlar atıldı.

Yine yapılan sesli konuşmalarda,Dev-Genç’li olduklarını, YÖK’e karşıyıllardır hiçbir şekilde sapmadan mi-litan bir mücadele verdiklerini,ODTÜ’ye yapılmak istenen yolunrant için olduğunu ve bunu yaptırt-mayacaklarını söylediler. Öğrenciler-den ve öğretim görevlilerinden dedestek aldılar. ODTÜ A4 kapısınagelindiğinde yol tekrar molotoflarla

YÖK Faşizmin Kurumudur; Dev-Genç’lilerFaşizmin Kalelerini Dövmeye Devam Edecekler!

17 Kasım 2013

77

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 8: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

kesildi ve kapıda duran ÖGB’leruyarılarak kapıdan uzaklaştırıldı.Ki zaten ÖGB’lerin karşı durmacesaretleri de yoktu. Ardından yolinşaatına vardılar ve inşaatı molo-toflarla tahrip ettiler. Buradan yolinşaatının kampüs dışında kalan kıs-mına doğru devam ettiler. İnşaatın bubölümündeki iş makineleri havai fi-şeklerle tahrip edildi. AKP’nin polisleritüm gün süren eylemlerin korkusuylaODTÜ’ye gelemedi. Dev-Genç’lilereylemi iradi olarak sonlandırdılar.

DTCF işgalinde gözaltına alınanDev-Gençlilerden 7'si, 8 Kasım’daçıkarıldıkları mahkemece tutuklan-dılar; yaşı 18'den küçük olan 4 Dev-Genç’li ise serbest bırakıldı. MelisCiddioğlu, Eylem Kayaoğlu, HüseyinSüngü, Rojda Yalınkılıç, Hacer Öz-türk, Gökhan İrez ve Lale Can isimliDev-Genç’liler tutuklanarak SincanF Tipi Hapishanesi’ne götürüldü. BirDev-Genç’li de savcılık sorgusununardından serbest bırakıldı.

Dev-Genç’liler, tutuklamalarınardından, 9 Kasım’da yaptıkları açık-lamada; “12 yoldaşımız önce 10 met-rekarelik bir odada canlı canlı yakıl-mak istendi. Ardından işkencelerdengeçirilerek gözaltına alındı. Şimdide tutuklandılar. Bunun Dev-Genç'ebir gözdağı olduğunu biliyoruz. Kork-muyoruz. Çünkü bizler haklıyız. 7'mi-zin yerini 77'mizin alacağını çok iyibiliyoruz. Asıl AKP iktidarı korksun.Kabusu olmaya, mücadele etmeyedevam ediyoruz” dediler.

Ankara'da, 8 Kasım günü YükselCaddesi'nde Liseli Dev-Genç'liler ta-rafından eylem yapıldı. YÖK eyle-minde gözaltına alınanların 8’ininLiseli Dev-Genç'li olduğu belirtilerek,baskıların kendilerini yıldıramaya-cağını söylediler.İstanbul’da, 7 Dev-Genç’linin tu-

tuklanmasını öğrenen arkadaşları hiçtereddüt etmeden Okmeydanı sokak-

larını gezerek, sloganları, marşlarıve ajitasyonlarıyla yapılan bu saldırıyıteşhir ettiler.

Yaklaşık 1 saat süren yürüyüş es-nasında yüzlerce evin pencerelerieylemi izleyen insanlarla doldu. Ok-meydanı halkı tutsak düşen evlatlarınıalkışlarla uğurladı.

Eylem boyunca, Dev-Genç’liler,AKP'nin zulmüne boyun eğmeye-ceklerini ve tutsak düşen yoldaşlarınıözgürlüklerine kavuşturana kadarmücadelelerine devam edecekleriniaçıkladılar.

Selam Olsun Dev-Genç’eDTCF işgali Dev-Genç’lilerin

yaptığı eylemlerle selamlandı.

İstanbul; 8 Kasım günü Dev-Genç'liler, İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi önünde ‘TutsakÖğrenciler Serbest Bırakılsın’ kam-panyası için eylem yaptılar. Açıkla-madan sonra oturma eylemi yapanDev-Genç'liler, sesli çağrılarla AnkaraDTCF işgalini halka anlatarak tut-sakları sahiplenmeye çağırdılar. 6kişinin katıldığı eylemde kuşlamayapıldı.

Ayrıca aynı gün Dev-Genç'lilerAnkara'daki DTCF işgalini ve tu-tuklanan 7 yoldaşını selamlamak içinİstanbul Üniversitesi Dekanlık katınapankart astılar. Hergele Meydanı'ndaoturan öğrencilerin ilgisi yoğundu.Fotoğraf çekenler oldu.

10 Kasım tarihinde OkmeydanıAnadolu Kahvesi’nin girişine ''TutsakDev-Genç'lilerle Birlikteyiz, SavaşıBüyütüyoruz'' yazılı pankart asıldı,“Tutsak Dev-Genç'liler Serbest Bı-rakılsın” kuşlamaları yapıldı.

Ankara; 7 Kasım’da An-kara Yüksel Caddesi’nde Dev-Genç’liler, “Savurdukları AteşToplarıyla ODTÜ’deki KaranlığıAydınlatan Dev-Genç’lilere Se-lam Olsun!”, “YÖK’e Hayır!

Yaşasın DTCF İşgalimiz!”, “YÖK’ünMimarlarından Hesap Sormaya De-vam Edeceğiz!”, “Yaşasın KızılayDirenişimiz!” ve “Bir Dev-Genç'imizVar'' isimli şiirin bir kısmı bulunan4 ozalit astılar. Ayrıca açılan masada40 Yürüyüş dergisi halka ulaştırıldı.

Ankara’da Dev-Genç’liler, 9 Ka-sım günü de DTCF’yi işgal ettikleriiçin tutuklanan 7 Dev-Gençli içinGüvenpark’ta eylem yaptı. Açıkla-mada, “Tutuklanan 7 yoldaşımızı sa-hiplenmek, direnişlerini büyütmek,kavgalarına omuz vermek vicdanibir sorumluluktur! Onlar F tipi hüc-relerde mücadelelerine kaldıkları yer-den devam edecek! DTCF’de direnenözgür tutsaklara bin selam!'' ifade-lerine yer verildi. 40 kişinin katıldığıeyleme Kaldıraç okurları da destekverdi.

Edirne; Edirne Dev-Genç de12 Kasım'da yazılı bir açıklama ya-parak, "AKP’ye diyoruz ki; saldırı-larınız, işkenceleriniz, tutuklamala-rınız bizi yıldıramaz, tarihimizi altedemez. Biz direnişimizle siz em-peryalistleri alt edeceğiz. Zulümle-rinizin hesabını halka vereceksiniz"dedi.

Tekirdağ; Tekirdağ'da NamıkKemal Üniversitesi önünde 13 Ka-sım’da eylem yapıldı. Aralarında Na-mık Kemal Üniversitesi öğrencisiolan Hüseyin Süngü'nün de bulun-duğu 7 Dev-Genç’linin tutuklanma-sındaki hukuksuzluk teşhir edildi.20 kişinin katıldığı eylem sloganlaratıldıktan sonra sonlandırıldı.

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL8

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 9: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Ülkemizde Gençlik

6 Kasım tarihinde YÖK(YüksekÖğrenim Kurumu) bir bildirge ya-yınladı.

Gökhan Çetinsaya imzalı metinşöyle başlıyor; “Üniversiteler hiçbirbaskı ve engelleme söz konusu ol-maksızın, tüm fikirlerin, muhtelifhakikat iddialarının, sosyal ve siyasiproblemlerin özgür ve medeni bir şe-kilde tartışıldığı, karmaşık sorun-ların açık bir biçimde ifade edildi-ği ortamlardır”

Yani YÖK, bir üniversite tanımıyapıyor. Aynı gün canlı yayına çıkanYÖK Başkanı artık eski sürecin çokgerisinde olduklarını ve üniversite-lerde artık daha özgür bir ortamınoluşacağının müjdesini veriyor tümTürkiye’ye.

6 Kasım tarihinde Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Dev-Genç’tebir bildirge yayınladı. DTCF bina-sının Dekanlığı’nın pencerelerindenaşağı pankartlarımızı sarkıttık ve ta-leplerimizi sıraladık.

“-Parasız eğitim ve sınavsız ge-lecek istiyoruz,

- Tutsak öğrencilere özgürlük is-tiyoruz,

-YÖK’ün kapatılmasını istiyo-ruz!”

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakülte-sin’de taleplerimizi sıralarken de-kanlık odasını işgal ettik.

Neden böyle bir yol seçtik? Çünkü YÖK’ün söylediğinin ak-

sine üniversitelerde özgür bir or-tam ve fikir hürriyeti yoktur.

YÖK bildirgesinde şöyle yazıyor:“Üniversite yerleşkeleri öğrencile-rin kendi görüşlerini rahatlıkla ifa-de edebilecekleri güvenli ortamlarolmalıdır”

DTCF’ye Bakın, YÖK’ünDemokrasisini Görün!

Bugün üniversitelerde yapılanher yürüyüşe, her eyleme saldırıoluyor. Özel güvenlikler bir yandansaldırılarını arttırırken, okullara po-lis sokularak özgürlükler tamamenortadan kaldırılıyor. Yani nasıl bir fi-kir özgürlüğü olacak herkes benimdediğim gibi benim belirlediğim sı-nırlarda düşünecek diyor YÖK.

YÖK Başkanı “nostaljik eylem-ler yapılıyor, artık bugünü konu-şalım” dedi yayında.

“Nostaljik eylemler” ne zamanyapılır bir düşünelim.

“Eskiden askeri bir düzen vardı”diyor. YÖK artık değişti öğrencilerokullarda baskı görmüyor. Aynı saat-lerde DTCF binasında polis ablukasıvar.

Dekanlığı İşgal Eden 10 Kişiye 1000 Polis!

DTCF’de Dekan’ın odasını işgaleden öğrencilerin toplam sayısı 10kişi. Gökhan Çetinsaya’nın “de-mokrasi”sine bakın: 1000’e yakın po-lis ve özel timlerle DTCF kuşatılıyor.Okulun bütün koridorları gaz bom-basıyla, sis bombasıyla doldurul-muş. İşgale destek veren öğrencilerüzerinde terör estiriliyor. 1000 kişi-lik polis ve özel kuvvetlerle DTCF’yiyeniden ele geçirecek...

DTCF’de Eğitime İki Gün Ara!İşgalin büyümesinden korkuyor-

lar. DTCF’den tüm öğrenciler zorladışarı çıkarılıyor. Okul iki gün tatililan ediliyor. Öğrencilerden boşalanokul bahçesini polisler, özel timler,akrepler, TOMA’lar dolduruyor. İşte YÖK Başkanı Gökhan Çe-

tinsaya’nın demokrasisi... TOMA’lıdemokrasi... Öğrencisiz demokra-si...

Bize öğrencilerin muhattap alınıpdinlendiği ve taleplerinin ciddiyealındığı bir eylem gösteremezsiniz.Bize hep küçük çocuklar, macera pe-şinde insanlar, marjinal gruplar mua-melesi yapılacak. Tüm fikirlerimizgözaltılarla susturulacak ve üniver-sitede yapılan eylemler, YÖK’ü pro-testo etmek nostaljik olacak.

YÖK Demokrasisi Demek, Yeni Disiplin Cezaları Demektir!

YÖK bu söylediklerinin yalanolduğunu daha aynı gün ispatlamış-tır. Akademik özgürlükler bildirgesini

Gençlik Federasyonu’ndan

Gökhan Çetinsaya Yalan Söylüyor,YÖK Üniversitelerdeki Faşizmdir!

12 Eylül'e Rahmet Okutan AKP Faşizmi; Bildiri Dağıtmayı Bile Suç Saydı, Yasakladı!

17 Kasım 2013

9

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 10: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Ülkemizde Gençlik

yayınlamasından bir kaç saat sonraResmi Gazete’de yayınlanıp yasala-şan yönetmelik değişikliğiyle yeniyeni akademik cezalar uyduruldu veyeni uzaklaştırma yöntemleri ekle-diler yönetmeliğe.

Bildiri Dağıtmak, Afiş ve Pankart Asmak Suç!

YÖK yönetmeliğindeki 5. ve 8.maddelerde yapılan değişikliklerle ar-tık bildiri dağıtmak, afiş asmak, pan-kart asmak ceza kapsamına giriyor.Ama aynı YÖK, bir kaç saat önce fi-kirlerini yayma hürriyetinden bah-sediyordu. Yeni cezalarla “Suç sa-yılan” bir eyleme katılma ( bu eyle-min suç olduğuna GÜVENLİKAMİRLERİ karar verecek) artık ikidönem uzaklaştırma alacağımız birsuç kapsamına girdi.

YÖK Disiplin Yönetmeliği’nde 3.maddede yapılan değişiklikle hak-larında kesinleşmiş bir ceza olma-masına rağmen, okuldan uzaklaştır-maya imkan tanıyan düzenleme Res-mi gazetede yayınlandı.

Yapılan değişiklikle öğrencileri,haklarında kesinleşmiş bir ceza ol-mamasına rağmen okuldan uzaklaş-tırmaya imkan tanıyan düzenleme.Disiplin Yönetmeliği’nin ‘Soruş-turmanın Yapılış Şekli’ başlıklı 14.maddesine eklenen yeni fıkrada,“Soruşturmacılar; zaruri gördükleritakdirde soruşturma süresince, so-ruşturulan öğrencilerin yükseköğ-retim kurumu binalarına girmesininyasaklanması hususunda karar ve-rilmesini disiplin soruşturmasınıaçmaya yetkili merciden isteyebi-lirler” denildi.

Yapılan bir diğer değişiklikle bir-likte “izinsiz bildiri dağıtmak” dayasaklar kapsamına alındı.

Yönetmeliğin “Kınama cezasınıgerektiren disiplin suçları” başlık-lı 5. maddesinin birinci fıkrasının (c)bendinde yer alan “Yükseköğretimkurumu içinde izinsiz afiş ve pankartasmak” ifadesi, “Yükseköğretimkurumu içinde izinsiz olarak bildi-ri dağıtmak, afiş ve pankart as-mak” olarak değiştirildi.

Yönetmeliğin “Yükseköğretim

kurumundan iki yarıyıl için uzak-laştırma cezasını gerektiren disiplinsuçları” başlıklı 8. maddesinin bi-rinci fıkrasının (c) bendideki “Birkimseyi veya grubu, cebir veya teh-ditle suç sayılan bir eylemi düzen-lemeye veya böyle bir eyleme katıl-maya zorlamak” olarak yer alanifade, “Suç sayılan eylemleri işlemekveya bir kimseyi veya grubu, cebirveya tehditle suç sayılan bir eylemidüzenlemeye veya böyle bir eylemekatılmaya zorlamak” olarak yenidendüzenlendi.

Yani hakkında herhangi bir ne-denle soruşturma açılan öğrencilerkampüse giremeyecek. Bu öğrenci-ler haklarında daha ceza verilmedenokula alınmayabilecekler. Sadeceokul değil, kampüsteki kütüphane,yurt, sosyal tesis ya da hastane gibitüm binalara alınmayacaklar.

Eskiden siyasi amaçlı bildiri, afiş,pankart asmak yasak iken, AKPönce içeriği siyasi olmasada izinsizbir biçimde afiş ve pankart asmayısuç saydı. Yeni düzenleme ile bumaddenin kapsamını genişletti. İzin-siz dağıtılan bildiriyi de suç kapsa-mına soktu.

Her iki düzenleme, öğrencilerinkayıt, şenlik döneminde okul giriş-lerinde açtıkları dayanışma-etkinlikmasalarını, öğrencilerin dayanışma,ifade ve örgütlenme, sosyal-kültürelilişkileri geliştirme hakkını engel-lemek için yapıldığı anlaşılmaktadır.Hem izinsiz bildiri dağıtmak gerek-çesiyle öğrencilerin her türlü faali-yetleri engellenecek, hemde bu faa-liyetlere kalkışanlar okula alınma-yacaktır. Bundan sonra muhtemelendevrimci-demokrat, ilerici öğrenci-lerin AKP’ye muhalif öğrencilerinokulda herhangi bir faaliyet yürüt-mesi engellenirken AKP’li, gerici öğ-renciler ise kendilerine verilen izin-lerle hertürlü faaliyetlerine devamedeceklerdir.

YÖK FaşizminKurumudur! Kapatılmalıdır!

AKP İktidarı, ilk geldiği dönem-de YÖK’ü kaldıracağını vaadetti.

Ama YÖK’üönce kendi kad-rolarıyla dol-durdu sonradaha da güç-lendirdi. Dahaönce şikayetçiolduğu kurumukendi kurumu halinegetirdi. AKP her konudaolduğu gibi bu konuda da öğrencilerive halkı aldatmıştır. AKP’den de-mokrasi beklemek kendini aldat-maktır.

Bugün AKP’nin çanağından yi-yenler hariç kimse böylesi bir şeyi sa-vunamaz. Kendi bildiğini herkese da-yatan, benim dediğim olacak diyenfaşist yüzü, halk tarafından açıkça gö-rünmektedir. Bu yüzden YÖK Baş-kanı istediği kadar bildirge yayınla-sın, istediği kadar yayınlara çıksın, ar-tık onların sözlerine itimat eden biravuç AKP’li gerici, işbirlikçi genç-likten başkası yoktur.

Sonuç olarak; YÖK istediği ka-dar öğrenciler üzerindeki baskıları-nı artırsın, istediğini alamayacak veistediği gençliği yaratamayacaktır.Bugün susturulmaya çalışılan sesimizDTCF dekanlığının penceresindensallanmıştır. YÖK de, AKP iktidarı daşunu anlamalıdır ki; bu daha baş-langıç.

Artık Protesto Değil, Saldırılara İşgallerle Cevap Vereceğiz!

AKP’nin polisi ve yargısı 7 ar-kadaşımızı tutuklayarak bize cezaverdiğini ve artık böylesi şeylerekalkışmayacağımızı sanıyorsa yanı-lıyor. Fakülte içinde binlerce polis ta-rafından dövülen, çevik kuvvet ara-cında işkence gören, yerlerde sü-rüklenen ve tutuklanan arkadaşları-mızın öfkesi de eklendi kavgamıza.İnternet üzerinde yapılan bir kam-panyayla dünya üzerinde konuşulanüçüncü gündem oldu tutuklanan ar-kadaşlarımız. Sadece 7 kişiyi tutuk-ladınız ey iktidar. Daha milyonlar-cayız. Bize gücünüz yetmez. Hakla-rımızı sizden er yada geç alacağız. İs-ter verin, ister vermeyin!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL10

Page 11: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Ülkemizde Gençlik

GençliğinGündeminden

6 Kasım nedir? Neyi ifadeeder? Ne için her sene 6 Kasım’da so-kaklardayız? Bu sene 6 Kasım’dan ge-riye ne kaldı? Bunların hepsini acil ola-rak cevaplamak ve gençliğin mücade-lesini buna göre şekillendirmek zo-rundayız.

Ankara'da Dev-Genç’lilerin ey-lemleri başlayana kadar çok rahat söy-leyebiliriz ki, AKP tam da istediği gibibir 6 Kasım yaşıyordu. Sorunsuz, ses-siz, YÖK'ün ve AKP'nin bize çizdi-ği kuralları değiştirmeyi ve AKP'den,faşizmden hesap sorma isteğini içer-meyen eylemler izliyordu. TayyipErdoğan'ın yüzünün epey güldüğünüsöyleyebiliriz. Onlar için forumlara,okullara kapanmış, artık tarihsel ola-rak solun kendi ağırlığını koyduğu veherkes tarafından kabul edilen nok-talarda eylem yapmak, en azından şuan için gayet MAKULdür. Ve tabi kionların isteği de bu yöndedir, yürü-sünler ve dağılsınlar.

Faşizm halkın, öğrencilerin hiçbirtalebini dikkate almaz. Onları dinle-mez. Fikrimizi sormaz ve düşünme-mizi istemez.Yasaklar yönetmelik veYÖK zaten bunun için var. Bunun içinkorunuyorlar. YÖK’e her karşı çıkış-ta; halk için parasız eğitim her isteyiştetalebinde soruşturmalar, disiplin ce-zaları, okuldan atmalar hatta on yılla-ra varan tutsaklıklar bizi bekler.

AKP faşizmi “dün yaptıklarımda yetmez, daha fazlasını istiyoruz”diyor. ODTÜ’yü teslim almak istiyor.Öğrenci gençliğin elindeki tüm de-mokratik mevzileri geri almak istiyor.Her şeyi yasaklamak istiyor. Okulla-ra polis sokmanın hazırlığını yapıyor.AKP halka düşmandır ve düşmanımızbize saldırıyor. Biz de aynı netlikteona cevap vermeliyiz. Oysa öğren-ciler için çok önemli bir tarih olan 6Kasım'da biz bu mücadele çizgisinigöremedik. Aradık, taradık ama bu-lamadık.

HaberTürk TV’nin canlı bağlan-dığı ODTÜ’den yayın yapılırken alt-ta yazan şu yazı öğrenci gençliğin ta-

rihine geçecektir. “YÖK şenlik ha-vasında protesto ediliyor”

“Şenlik!” havasında protestolarve konserler sürerken bir yanda gaz-la Dev-Genç’liler boğulmak isteni-yordu. Dil ve Tarih-Coğrafya Fa-kültesi’nin Dekanlığı’nı işgal etmişDev-Genç’lilerin üzerine gaz fişekleriyağıyorken, bir yanda müzik sesleriyükseliyordu. Binlerce kişinin gözleriönünde öğrenciler coplanarak yüzle-ri kan içinde dışarı çıkarılırken, biryanda konserler veriliyordu.

Ülkenin bir çok yerinde, dahaçok da solun geri tutumu sebebiyleöğrenci eylemleri, okullarda ya da dı-şarıda kısa yürüyüşlerehapsedildi. Bir çok yer-de, toplantılarda Anka-ra’ya gitmemiz gerekti-ğini, faşizmin merkezin-de hesap sormamız veberaber güçlü eylemlerörgütlememiz gerektiği-ni söyledik. Ama bu öne-riler kabul görmedi. Fa-kat öğrenci tabanındabizi destekleyenler ol-duğunu biliyor ve görü-yorduk. Forumların engeniş katılımlı eylemihiç şaşırmadığımız gibiBeyazıt Meydanı’ndayapıldı. Tüm üniversi-telerden ve semtlerdekiforumlardan ve onlar-ca örgütten insan Be-yazıt’ı doldurdular. Ni-celik olarak geniş bireylemdi tabi ki.

Peki bize ne kattıbu eylem? Biz bu ey-lemi yapabileceğimizibilmiyor muyuz za-ten? Biz devrimcilerolarak o meydanı de-falarca doldurduk veyine doldururuz.

Biz Beyazıt-ODTÜve Kızılay’ı faşizme

karşı mücadelede iki ayrı pencere ola-rak görüyoruz. Biri düzenin AKP’ninmarjinal olarak suçladığı eylemlerdir,diğeri AKP’nin tam da istediği ey-lemlerdir. Bu kadar sade ve net.

Yaşanan saldırılar ve yarattığı etkiaçısından bu yeterince ortadadır. Bizdüşmanımızın yüzünü güldürmedik.Korkularından eğitime ara verdiler. 10metrekare alana defalarca gaz fişeğiattılar, arkadaşlarımıza işkence yap-tılar ama hiç bir Dev-Gençli’ye dizçöktüremediler. Okulu gaza boğdu-lar, işkence ile gözaltına aldılar, tu-tukladılar... Ama kazanan biz olduk,kazanan Dev-Genç'liler oldu!

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi İşgalimiz Yeni Mücadele Hattımızı Çiziyor!

Bundan Sonra Böyle! Susmayacağız!

DTCF’yi işgal eden Dev-Genç’lilerDekan’ın odasının duvarlarına;

YAŞASIN DEV-GENÇYAŞASIN DEV-GENÇ’LİLER

ÖĞRENCİYİZ HAKLIYIZKAZANACAĞIZ

TUTSAK ÖĞRENCİLER SERBEST BIRAKILSIN

YÖK'E HAYIRBERKİN ELVAN ONURUMUZDUR

yazılamaları yaptılar...

17 Kasım 2013

11

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 12: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

“İşte bu biziz dedirtti eylem bana...Kalbim öyle çarptı ki dün, kaç defaöyle coşkulu haberler aldık ki bubize has bir duygu işte. Yoldaşlıkböyle bir şey beraber sevinmek sım-sıkı sarılıp kenetlenmek ve mutluluğupaylaşmak böyle bir şey... Arkadaş-larımız da aynı hisleri yaşadılar...”

Biz sabahtan itibaren saat 3’tekieyleme kitlenmiştik. Öğlen saat13.00’te toplanma başladı YükselCaddesi’nde... Aradık arkadaşlarımızısesleri öylesine coşkulu geliyordu kibirbirimize bakıp güldük, orada olmakcaddenin ortasında onlarla berabersloganlara katılmak istiyordu insan...

O saate kadar İstanbul’daki yü-rüyüşü gösteriyordu televizyonlar.Benim aklımda ya canlı yayın yapı-lamazsa, ya birileri içeri giremezse,ya bir şey geldiyse başlarına... Birçoksoru dolanıyordu... Birkaç dakikasonra aradık Ankara’daki arkadaşlarıkorteje saldırı olduğunu öğrendik...Aslında bu saldırıyla beraber 6 Ka-sım’ın suyu kaynamaya başladı An-kara’da... İlk anda 3 gözaltı haberigeldi ama kitle bölündüğü için ara-dığımız her farklı noktadan farklıhaberler gelmeye başladı... Bir kişiningaz fişeğiyle vurulduğunu söylediler,bir yaralı var denildi, sonra bir kişibaşından vurulmuş dediler televiz-yondan da görüntüleri izledik polisöyle yakın mesafeden gaz fişeği atı-yordu ki... Nerdeyse 3 metre var yada yoktu bir de telaşlandık eğer o sı-rada buna benzer bir durumda isegaz fişeğiyle vurulan arkadaşımızdurumu kötü olabilir diye düşündük...Ozan Yayıncılık’tan haber almak is-tedik ama onların da muhabiri göz-altına alınmıştı...

Halkın Sesi’nden aradılar nedencanlı yayına başlamadığımızı soru-yorlardı onlar da bir teknik sorunmu var diye soruyorlardı. Biz de on-lara... O anda canlı yayın yapacakarkadaşlara ulaşamadığımızı söyle-

dik... Gazla saldırı olduğunu ve yayınyapılacağını biraz beklemelerini15.00’da mutlaka canlı yayın olaca-ğını söyledik...

Ailelerden merak edip arayanlaroldu bizi... Biz de sağlıklı bilgi alıpkendilerini arayacağımızı söyledik,yanlış bir şey söyleyip kimseyi telaşavermedik...

Biraz geçtikten sonra bir arkadaşgeldi... Bize işgal haberini verdi...Haber alınınca yükselen sesleri duy-mak gerekiyordu... Sloganlara marş-lara başladık kendimizden geçmiştikadeta... Başardık... Yaptık... Biz yap-tık... Tüm güvenlik önlemlerini aştıkokula girdik. Dev-Genç’lilerin iradesionların turnikelerini kimliklerini geçtigitti... Pankartlarımız asılıdır şimdiDTCF'de...

Dil Tarih’i hayal ediyordum ar-kadaşlarımız slogan atıyorlar odanıniçinde... Kazanılmış bir mevziyi canlabaşla savunacaklar barikatlar kurulu...10 arkadaşımız... Bizim için, değer-lerimiz için, tutsaklarımız için, ta-leplerimiz için... Bedel ödeme pa-hasına oradaydılar... O an veya şimdikarşıma çıksalar onları sarıp sarma-lamak isterdim... Sımsıkı sarılmakisterdim her birine... Gözlerinin içinebakmak onlardan öğrenmek isterdim...Bize hepimize öğrettiler... HalkımızaDev-Genç’i gösterdiler...

İşte YÖK, böyle protesto edilir

işte faşizm böyle protesto edilir...

Telefon geldi bizi arıyorlardı...Slogan sesleri geliyordu... Liselile-rimizin genç sesleri faşizmin duvar-larında yankılanıyor onu parçalayıptaiçimize kadar dokunuyordu...

Hemen biz de bir şey yapmalıydık,bir pankart hazırlayıp asmayı işgaliselamlamayı düşündük... “YÖK’eHayır! Yaşasın DTCF İşgalimiz!Dev-Genç” yazıyordu pankartımız-da... Kendimi, okuduğum eski ey-lemlerimizin içinde hissettim... Tarihiniçinde... Tarih yazmak böyle bir şey...Biz buradaydık şimdi ama orada An-kara’daki tarih yazıcıları için birşeyler yapmak en ufak şeyi yapmakiçin düşünüyorduk...

İşgal olunca aileler de aramayabaşladı... Bir şey var mı, gözaltılarvar mı? Biz de basına haber vermeyebaşladık haber ajansları ve habermerkezlerini aradık ve eylem yerineyönlendirdik...

Bu sırada eylemimizde canlı ya-yından tüm dünyaya duyuluyordu...İşte Dev-Genç’liler diyordu insanlaryorumlarında... İşte YÖK böyle pro-testo edilir... Biraz sonra, ODTÜ’dekikonser alanı boşaldı... ArkadaşlarımızYüksel’de oturma eylemine başladılarbu arada... Güvenpark’ta pankart açı-yoruz... Kızılay’a da girip geçiyoruz...İki arkadaşımız da burada gözaltınaalınıyor... Bu eylemi biz daha sonra

İŞTE DEV-GENÇ’LİLER...İŞTE YÖK BÖYLE PROTESTO EDİLİR

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL12

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 13: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

öğreneceğiz...

Yüksel’i arıyoruz coşkulu slogan sesleri geliyor plastikmermilerle taranan ve gazla boğulan insanlar onlar değilsanki... Hayır, onlardı tüm bunları yaşayanlar ama Dev-Genç’li olmak böyleydi işte... İşgali arıyoruz bir saati

geçmiş eylemimiz 2. saatine girecek... Polis tüm okuluboşaltmaya çalışıyor, öğrencilerden sahiplenenler var ey-lemimizi, tüm koridorlar gaza boğuluyor... Arkadaşlarımızınslogan sesleri arasında itfaiyenin aşağıya branda gerdiğiniöğreniyoruz... Camdan girmeye çalışabilirler diye düşü-nüyoruz... Camdan girip aşağı mı atacaklar acaba arka-daşlarımızı... Arkadaşlarımız çok net söylüyorlar buradankim gelirse aşağı atarız biz taleplerimizi iletmek istiyoruzYÖK başkanına... Muhataplarına iletmek istiyoruz bizimayağımıza gelecekler... Buraya gelecekler yoksa terk et-miyoruz hiç bir yeri... Biz burada 2 saattir direniyoruz...

Biz de buradan basına haber vermeye ve Ankara’dabaşka neler olduğunu, okula gitmek gerektiğini ve okuldakiarkadaşlarımızı sahiplenmemiz gerektiğini söylüyoruz...

İşgal eylemine polis saldırısı oluyor bu sırada arka-daşlarımızla konuşuyorduk; “bir dakika gaz atıyorlargirmek isteyecekler, sizleri çok seviyoruz görüşmek üzere”diyorlar... Biz telefona bakıyoruz ne olacak diye merakiçindeyiz düşmanımızı tanıyoruz yapabilecekleri ahlak-sızlıkları, pislikleri her şeyi biliyoruz. Arkadaşlarımızı datanıyoruz onlara dünyayı nasıl dar ettiklerini ve edeceklerinide biliyoruz... Ama bir şey olacağı kaygısı geliyor insanıniçine oturuyor 15-20 dakika sonra artık ulaşamıyoruz ar-kadaşlara gözaltına alındıklarını ya da telefona bakacakdurumda olmadıklarını anlıyoruz. Ankara’dan haber almayaçalışıyoruz, haber yok iyice merak artıyor sonra telefongeliyor... Direniş alanına polis girmiş gözaltına almış...Tüm okul gaz altında... 10 Dev-Genç’li için özel timlerbinlerce polis yığılmış DTCF’ye... Arkadaşlarımız yakapaça çıkarılmış...

Arkadaşlarımızı arayıp gözaltıların nereye götürüldüğünüöğrenmeye çalışıyoruz...

8 Kasım akşamı İstanbul Küçükarmutlu Mahallesi’nde,Yunanistan’da açlık grevi yapan direnişçilerle dayanışmave direnişi büyütme amacıyla toplantı düzenlendi. Toplantı,Yunanistan’da tutsaklara destek amacıyla süresiz açlıkgrevine giren Fadik Adıyaman ile canlı bağlantı ile başladı.

Yayla, ekrandaki görüntüsü ile elden ele dolaştı. Gö-rüşme sırasında duygulu anlar yaşandı. Mahalleliler

Yayla’yı geleneksel kıyafetleriylekortejde görmeyi özlediklerini söy-lediklerinde, Yayla hiç beklemedenTokat’a has kıyafetini giyinip ek-ranın başına geçti.

Tek tek insanlarla yaptığı soh-betin ardından Yayla’ya direniş so-ruldu. Yayla direnişin nedenlerini

ve gidişatını anlattı. Bugün mahkemesi görülen HasanBiber’in ve diğer direnişçi tutsakların selamlarını iletti.Yapılan konuşma Armutlu halkınca coşkuyla karşılan-dı.

Yapılan söyleşinin ardından karşılıklı zafer işaretleriile veda edildi. Sonrasında direnişe dair ne yapılabileceğiüzerine sohbet edildi. Sohbette mahallenin genel sorunlarıda tartışıldı. Alınan kararlarla toplantı sonlandırıldı. Gelengiden insanlarla birlikte toplantıya 100 kişi katıldı.

9 Kasım’da ise Küçükarmutlu’da, süresiz açlık gre-vindeki direnişçileri sahiplenmek amacıyla yürüyüş ya-pıldı. Halk komitesinin önerisi ile mahallede yürüyüşesnasında evlere de kapıları çalınarak çağrı yapıldı.

Halk, yürüyüşü camlara çıkarak izledi. 35 kişininkatıldığı eylem, okunan açıklamayla sona erdi.

Direniş Mahallesi Küçükarmutlu Fadik Adıyaman'a Selam Gönderdi

17 Kasım 2013

13

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 14: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Ankara’nın girişi en zorokullarındandır DTCF...

“İşgalle ilgili coşkulandım, gurur duydum, Dev-Genç’imiztarihi bir eyleme daha imza attı. Dev-Genç her zamanbaşkadır hepimizin yüreğinde. Bütün alanlarımız özeldirama Dev-Genç daha da özeldir benimiçin.

Öğrencilik günlerimiz geldi aklı-ma. En son 2005 6 Kasım’ında he-defimiz Kızılay’dı. O zaman da çatışaçatışa Kale’ye kadar çekilmiştik. Sol,çok şaşkındı ve bizim “Ankara Kalesiİşgalimizi” önceden düşünülmüş veplanlanmış bir eylem olarak değer-lendirmiş çok beğenmişlerdi. Nor-malde böyle bir planımız yoktu ancakçatışa çatışa oraya kadar geri çekildik.Eylem saatlerce sürmüştü. Kızılay’ayanlış hatırlamıyorsam 10 kişi gire-bilmiştik. Üstelik tek başlarına gidippankart açma biçiminde değil polisbarikatını aşarak girmişlerdi.

O eylemde tutsak düşen yoldaş-larımızın bir kısmı şimdi şehit veyatutsak Onlar o zaman en militanları-mız mıydı? Evet, belki... Ama süreçhepsini bizim kahramanımız yaptı.İşte o gün, DTCF’nin Dekan oda-sından sarkıp slogan atan, pankartaçan, gaz bombasına, işkenceye di-renen yoldaşlarımız da böyle bir gü-ven böyle bir umut veriyor bize.Hepsinde Hasan Selim’in umudu,coşkusu, kahramanlığı var... HepsindeDev-Genç’lilerin militanlığı, engelleriaşma iradesi var. Hepsinde Dev-Genç’lilerin pratik zekası, yeteneğivar ve hepsinde Dev-Genç’lilerinyoldaşları için hesap sormayı bilenDev-Genç’lilerin yüreği var... İşgaligerçekleştiren tüm arkadaşlarımızısevgiyle selamlıyorum...”

“Arkadaşımız da anlatmışDTCF’yi. Faşist saldırılar olduğundaDTCF’ye girmeye hep zorlanırdık.Biz aynı okulun başka fakültesindeokuyor olmamıza rağmen kavgayla,

dövüşle, tren istasyonundan, olmadı arka duvarlardanatlayarak girmeye çabalardık. Gerçekten Ankara’nıngirişi en zor okullarındandır DTCF. Sivil faşistleri dev-rimciler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanmak isterfakülte yönetimi ve polis. Polisle en işbirliği içinde olan

DTCF Dekanlığıdır. Bu nedenlerlede gerçekten çok doğru ve yerinde

bir hedef olmuş DTCF...”

Direnişin coşkusunu anlatan birarkadaşımızın şu sözleri dikkatimiçekti, “Hemen bir pankart çıkarmayıdüşündük... ‘YÖK’e Hayır! YaşasınDTCF İşgalimiz!’ Dev-Genç yazı-yordu pankartımızda... Kendimi oku-duğum eski eylemlerimizin içindehissettim... Tarihin içinde... Tarih yaz-mak böyle bir şey...”

Tarihimizin bizim üstümüzde ya-rattığı gücü gösteriyor bu cümlelerDoğru yolda olduğumuzun, bir eylemibize yaraşır yaptığımızın ölçüsü, ta-rihimizdeki örnekleri hatırlatmasıoldu artık ve insanlarımız tarih yaz-dığının bilinciyle yeni değerler yara-tıyor.

Bir not daha... “İki tane sivil polisiKızılay’ın ortasında kovalıyor bizimarkadaşlarımız... Halk alkışlıyor; “ya-kalayın ağızlarını burunlarını kırınköpeklerin” diye destek veriyorlarbizim arkadaşlarımıza... Saatlercekarşılıklı kovalamacalar oluyor so-kaklarda”

Artık hiçbir şey eskisi gibi olma-yacak demiştik ayaklanmayla birlikteve büyük ailemizin de söylediği gibiartık basın açıklaması solculuğu bit-miştir. Süreci, halkı, bunların bizdenistediklerini anlamakla başlayacağızişe... Yine bir yazımızda geçiyordu;“Üç şeye ihtiyacımız var, cüret, cü-ret, cüret” diyordu. İşte şimdi uy-gulama zamanı, şimdi her şeyi mili-tanca ele alma zamanı.

Dev-Genç’imize selam olsun.Emek veren, değer yaratan arkadaş-larımıza kutlu olsun.

Cepheliler Konuşuyor

SİVİL FAŞİSTLERİ ve POLİSLERİYLEANKARA’NIN GİRİŞİ EN ZOR OKULLARINDAN DTCF;

DEV-GENÇ’İN YARATICILIĞIYLA İŞGAL ALTINDA!

DTCF İşgaliniGerçekleştiren

Arkadaşlarımıza İthafen

“Bizler; HacettepeÜniversitesi Siyasal, AnkaraÜniversitesi Hemşirelik veAnkara Üniversitesi Hukuk

Fakültelerinde okuyan 3arkadaşız... Aşağıdakişiirimizi DTCF işgalini

gerçekleştirenarkadaşlarımıza armağan

ediyoruz.”***

'' Olmayan sevdalara tutulduk Sarsıldık.

Demirdendik. Eğildik, büküldük belki

çok kere Ama boyun eğmedik

yüreği buz tutmuşlara,ezilmedik, dik tuttuk

başımızı. Umarsız bir bekleyişin sonu

kadar umutsuzduk.Belli ki yalnızdık, yılgındık bir hayli.

En sevdiklerimizi küçükoyunlarda kaybettik.

Ama en önemlisi iki gözüm Öyle ya, En önemlisi,

Bitmedik, Tükenmedik.."

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL14

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 15: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Liseli Dev-Genç’liler olarak BerkinElvan’ı okullarımızda anlatıyoruz. Ar-kadaşlarımıza, ailelerimize ve çevre-mize Berkin hakkında haberler götü-rüyoruz. Her çarşamba ailesinin ya-nındayız. Hastane önünde adalet nö-betindeyiz. Çünkü Berkin biziz bunudefalarca söyledik.

Bir aile düşünün, bu ailenin kendi ai-leniz olduğunu hayal edin. Her haftasavcıların, hakimlerin karşısında adaletistiyor. Her hafta geri dönüyor eli bom-boş. Her hafta biraz daha eriyor evladı.En değer verdiği şeyi oğulları 5 aydırhastanede bekliyor. Oğlu komada polisfişeğiyle başıdan vurulmuş uyuyor.

Tam beş ay oldu. Bir çok eylem yap-tık ama hiç kimse talebimizi dikkate al-madı. Bir tek sorumlu bile açıklamayapmadı. O gün Okmeydanı halkı gazaboğulurken savcılık, Berkin’in vurul-duğu saatte Okmeydanı’nda polis ol-madığını iddia etti. Peki nasıl oluyor dapolis yokken bir çocuğu gaz fişeğivurabiliyor. Nerede inceleme? Buna ta-kipsizlik kararı verildi. Susacaksınızyoksa sizi de vururum demek isteniyorbuna teslim olmadık. Adalet istedik.Şimdi bu sesimizi birebir muhataplarınaulaştırmak için 16 Kasım’da ÇağlayanAdliye’sinde olacağız!

Ama sadece bu çağrı değil! 6 Ka-sım’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakül-tesi (DTCF)’nde yapılan işgalde adalettalebimizi dile getirme yolunda liselilereyeni yeni yollar açıyor. Bugün şunu açık-ça söyleyebiliriz ki Berkin için adelet is-tenen her yerin kapısı aşındırılmıştır. Heryere müracaat edilmiştir. Sedyede uyu-yan bir arkadaşımız ama adaletsiz on-larca yüzlerce karar vardır. Bize ölümübeklememizi salık veren faşist AKP’ninpolis ve yargısıyla karşı karşıyayız.

Hergün din-imandan dem vuran,milletin vicdanı diye havalar atan Baş-bakan nasıl Haziran Ayaklanması’nda

katledilen şe-hitlerin, ka-tillerini koru-duysa, yargı-lanmasını en-ge l l ed iyseBerkin içinde aynısınıyapmaktadır.Çünkü katilpolislere kat-letme talimi-ni veren Er-doğan’dır.

Liselilergeleceklerini ilgilendiren bir soruna 6 Ka-sım’da sahip çıktılar. DTCF binasında sal-lanan pankartta direnen irade de, sırala-nan taleplerde biz de vardık. Üniversite-lilerle beraber direndik faşizme. Sınavsızbir gelecek istedik ve “YÖK’e Hayır!”diye haykırdık! Bugün bizim canımız için,bizim kardeşimiz, arkadaşımız için bizimadelet dilenmemiz ve AKP’ye yalvar-mamız bekleniyorsa yanılıyorlar.

DTCF’de doğrulan yumruk inmedenyoluna devam edecek. Adalet istiyoruz!Vermezseniz biz alacağız! Okulları-mızda sesimizi kısmak için bizlereuzaklaştırmalar veriliyor. Arkadaşlarımızokullardan atılmakla tehdit ediliyor.Bunlara karşı susup kalmayacağız. Sa-dece bir kaç açıklamayla geri çekilece-ğimizi sanmayın. Hakkımızı sizin eli-nizden alana kadar elimiz yakanızdandüşmeyecek.

Biz liseliler özgür ve demokratik birülkede yaşamak için bu yaşımızda mü-cadele ediyoruz. Bu yaşında arkadaşla-rımız işkence görüyorlar. Bu yaşlarındaarkadaşlarımız ölüm döşeğinde yatı-yorlar. Hayatımızı çalan düzenin haya-tını İŞGAL edeceğiz!

YAŞASIN LİSELİ DEV-GENÇ

YAŞASIN DEV-GENÇ'LİLER

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi İşgalimizBerkin İçin Adalet Yolunda Önümüzü Açacak!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

17 Kasım 2013

15

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 16: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

16 Haziran 2013 tarihinde, Hazi-ran Ayaklanması sürerken, evindenekmek almaya gittiği sırada kafa-sından gaz bombasıyla vurulan ve 5aydır komada olan 14 yaşındaki Ber-kin Elvan için adalet talebi 16 Kasımgünü İstanbul Adliyesi’nde yapılacakeylemle dile getirilecek.

Taksim Dayanışması’nın çağrı-sıyla, “Adalet İstiyoruz” talebiyleyapılacak eylemin duyurusu HalkCepheliler tarafından yapılıyor.

İstanbul9 Kasım günü, Halk Cepheliler

Okmeydanı’nda, sloganlar ve marş-larla Berkin’in okuduğu Fuat Soyluİlköğretim Okulu’nun önünden ça-lışmaya başladılar. Mithatpaşa Cad-desi, Mahmut Şevket Paşa SağlıkOcağı etrafı, Anadolu Kahvesi vemahalledeki tüm reklam panolarınıafişlerle kapatan Halk Cepheliler,çalışma sırasında 500 bildiriyi halkaulaştırdılar. Ayrıca çok sayıda kuşlamave yapıştırma da yapıldı. Yapılan ey-lem çağrısı sırasında mahalle halkıpolise olan öfkesini de dile getirdi.Halk Cepheliler, Okmeydanı’nda ey-lemi duymayan kalmayacağını vur-guladılar.

Dev-Genç’liler 10 Kasım’da Emi-nönü-Kadıköy hattı vapurunda ses-lenme eylemi yaptılar. Dev-Genç’lilervapurda ayrı ayrı yerlerde oturupbirbirlerine seslenerek Berkin Elvan'ıve 16 Kasım'da Berkin için yapa-cakları eylemi anlattılar. Vapurun hersalonunda yapılan bu eylemler yol-cular tarafından alkışlarla karşılandı

ve Dev-Genç’lilere eylemin içeriğinisorarak bilgi aldılar.

Daha sonra Kadıköy iskelesine,meydanına, caddelere “Berkin Elvanİçin Adalet İstiyoruz” afişleri yapıldı.Afiş sırasında halktan bir kişi Dev-Genç’lilerden afiş isteyerek kendisininde Kartal'a afiş yapabileceğini söyledi.Kadıköy'ün her yerine Berkin Elvaneylemin çağrısı olan kuşlamalar ya-pıldı. Tüm caddeler kuşlamalarladolduruldu. İnsanlar yere düşen kuş-lamaları yerden alıp okuyorlardı. Ay-rıca Kadıköy iskelesinde, meydandayüzlerce bildiri halka ulaştırıldı. Bil-diri dağıtılırken kuşlamalar yapılıp,sesli konuşmalarla insanların dahaçok ilgisi çekildi. Bunlar yapılırkende tüm duvarlara, ATM’lere, yoldangeçen otobüslere yüzlerce pul ya-pıştırıldı.

Yeni insanlarla tanışılarak eylemedavet edildi. İnsanlar kesinlikle ge-leceklerini söylediler ve onlarda Ber-kin için eşlerini, dostlarını çağıra-caklarını söylediler.

10 Kasım’da İdil Kültür Merkeziçalışanları Şişli Camii önünden baş-layarak Taksim’e kadar bildiri da-ğıttılar. Ayrıca kuşlama ve pullamayapıldı. Osmanbey ve Taksim met-rosunun içinde de yaygın bir şekildepullama yapıldı ve bildiri dağıtıldı.

Taksim Metrosu’na yapılan birpulun güvenlik görevlisi tarafındansökülmesi üzerine İdil çalışanlarıylagüvenlik görevlileri arasında tartışmayaşandı. İdil çalışanları özel güven-liğin telsizle diğer güvenlikçileri ça-ğırdığını görünce sesli olarak, Berkin’i

ve Berkin için yapılan pulların nedensökülmek istendiğini anlattılar. Ar-dından, “Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz” “Berkin Elvan Onu-rumuzdur” sloganlarını attılar.

Taksim’e gelindiğinde ise mey-dandan Galatasaray Lisesi önüne ka-dar sloganlar eşliğinde bildiri dağıtıldıve kuşlama yapıldı. Galatasaray Lisesiönünde bir buçuk saat bildiri dağıtıldıve Taksim’in diğer bölgelerine deafiş yapıldı.

3 saat süren çalışmada toplamda30.000 kuş, 200 pul, 70 afiş yapıldıve 2000 bildiri dağıtıldı.

Aynı gün İdil Kültür Merkezi ça-lışanları TÜYAP ve metrobüs dura-ğında da bildiri dağıtımı, pullamave kuşlama yaptılar. 1 saatlik yapılançalışmada 3000 kuşlama, 300 bildiri,pullama yapıldı.

İdil Kültür Merkezi çalışanları11 Kasım günü; Beşiktaş'ta BarbarosBulvarı ve Kartal Heykeli çevresinde50 adet, Şişli-Okmeydanı yolu üze-rinde 100 adet afiş yaptılar. Akşam19.00-21.00 saatleri arasında ise Tak-sim'de 1.000 adet bildiri dağıttılar,30 adet afiş ve 3.000 kuşlama yaptı-lar.

Yapılan çalışma sırasında ilkokulçağındaki çocuklardan annelere kadarpek çok kişinin Berkin'in durumundanhaberdar olduğu görüldü. Hatta bildiridağıtımına katılanlar, okulunda da-ğıtmak için bildiri alanlar oldu.

Okmeydanı’nda 11 Kasım’da Li-seli Dev-Genç’liler, İTO Lisesi içe-risine “16 Kasım'da Berkin Elvanİçin İstanbul Adliyesi’ndeyiz / Liseli

Talimatı Berkin’den Aldık! 16 Kasım’da Binler Olacağız!

Adana Alibeyköy

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL16

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 17: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Dev-Genç” yazılaması yaptılar.

Alibeyköy’de 11 Kasım’da,Cengiz Topel Caddesi boyuncatoplam 70 adet afiş ve pullamayapıldı.

11 Kasım’da İdil Kültür Merkeziçalışanları tarafından İstiklal Cad-desi'nde 100 afiş ve yüzlerce kuş-lama yapıldı. Çalışma boyuncahalktan kimi insanlar kendi dük-kanlarına asmak için afiş aldılar,kimileri Berkin'in durumunun nasılolduğunu sordu.

Bir sanatçı ise Berkin'in unu-tulmaması gerektiğini ve bununiçin bir afiş alıp tablosunu yapa-cağını söyledi. İstiklal Caddesi'ndebir giyim mağazası duvarlarına ya-pıştırılan afişleri yırtmak istedi,İdil Kültür Merkezi çalışanları Ber-kin'in afişini yırtmak isteyen ma-ğaza çalışanlarını halka teşhir ettiler.Halkın sahiplenmesi sonucundamağaza çalışanları afişleri sökme-den mağazaya geri döndüler. Akşamsaat 20.00-21.00 arası GalatasarayLisesi önünde bildiri dağıtımı ya-pıldı ve 1.000 bildiri halka ulaştı-rıldı.

Gazi Mahallesi’nde 11 Ka-sım’da Liseli Dev-Genç’liler, ŞairAbay Konanbay Anadolu Lise-si’nde sınıflara afişler yaparak öğ-rencilere Berkin Elvan'ı anlatıp ey-leme çağrı yaptılar. Okul içine ey-lem çağrısının olduğu pullar ya-pıştırılarak tüm koridor boyuncakuşlamalar yapılıp, ajitasyonlar çe-kildi. Ayrıca Liseli Dev-Genç’lilerokul kapısına “16 Kasım'da BerkinElvan İçin Çağlayan Adliyesindeyiz- Liseli Dev-Genç” yazılaması yap-tılar.

TAYAD'lı Aileler, 9 Kasım'daTÜYAP kitap fuarında pullama vebildiri dağıtımı; 10 Kasım’da Şiş-li’de afişleme, 11 Kasım’da Meci-diyeköy Metrobüs çıkışında bildiridağıtımı ve Şişli Mecidiyeköy böl-gesine afişleme, 12 Kasım’da Me-cidiyeköy Metrobüs Durağının çı-kışında bildiri dağıtımı, Mecidi-yeköy, İstanbul Adliyesi’nin ya-kınlarına afişleme yaptılar.

Abbasağa Liseli forumunda da

bildiri dağıtıldı.

Alibeyköy'de, 12 Kasım’daVeysel Karani Camii çevresine veSaya Yokuşu' nun bir kısmına 60adet afiş ve pullama yapıldı. SayaYokuşu gecekondu bölgesi ve üsttaraflarda kalan bir bölgede ikiayrı ekip halinde toplam 1300bildiri evlere dağıtıldı.

İdil Kültür Merkezi çalışanları12 Kasım’da Bakırköy ÖzgürlükMeydanı'nda bildiri dağıtımı yap-tıktan sonra sesli konuşmalar veyapıştırma yaparak cadde boyuncayürüdüler. 13 Kasım’da ise Gala-tasaray Lisesi önünde 1.000 adetbildiri halka ulaştırıldı. Ayrıca Tak-sim'de 25 adet afiş yapıldı.

AntalyaAntalya Halk Cephesi, 9 Kasım

günü Attalos Meydanı’nda eylemyaparak, 146 gündür yoğun ba-kımda direnen Berkin’i vuran katilpolislere hala soruşturmanın dahiaçılmadığı ve korundukları belir-tildi. Açıklamada; “Katil polislerkahraman ilan edildiği için bugünaramızda dolaşıyorlar. Bu katiller-den halk olarak hesap sormasakyarın her eve de gireceklerdir. Ço-cuklarımızın vurulmuş bedenlerinisokaklarda bulabiliriz. Onun içinbirleşelim ve adalet isteyen sesimiziyükseltelim” denildi. Slogan ve al-kışlarla bitirilen eyleme18 kişi ka-tıldı.

İzmir9 Kasım’da Halk Cepheliler,

Berkin Elvan için adalet yürüyüşügerçekleştirdiler. Karşıyaka İzbandurağında başlayan eyleme 15 kişikatıldı. Sloganların atıldığı eylemde,eylemin her hafta düzenli olarakyapılacağı duyuruldu.

AdanaAdana Halk Cephesi, 11 Ka-

sım’da İnönü Parkı'nda eylem yaptı.Eylemde, “Adalet isteyenlerin sus-turulmak istendiği, susmayanların,direnenlerin sokak ortasında kat-ledildiği bir ülkede adaletten söz

Alibeyköy

Antalya

Beşiktaş

Kadıköy

Taksim

17 Kasım 2013

117

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 18: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

edilemez. Gezi şehitlerinin de, Ber-kin'in de hesabını soracak bir güçvarsa o da halkın adaletidir.” açıkla-masında bulunuldu.

Açıklamanın ardından dilek ba-lonları yakıldı. 25 kişinin katıldığıeyleme ESP ve SYKP de destek ver-di.

Uyan Berkin!16 Haziran 2013 sabahı polislerce

hedef alınarak başından vurulan Ber-

kin 150 günü aşkın süredir yoğunbakımda. 13 Kasım’da yazılı biraçıklama yapan Berkin’in ailesi, Ber-kin’in sağlık durumuyla ilgili bilgiverdi. 13 Kasım’da Berkin’in biroperasyon daha geçireceğini belirtenaile, “Sağlığı konusunda önemli birdeğişiklik yok. Bilinci kapalı, en-feksiyon ödem vs. yok, kan değerlerive kalp atışları normal, makineyebağlı. 120 günde gelişmeler elbetteoldu ancak tıbbi açıdan bunlar de-

ğerlendirildiğinde önümüzde çok çok

uzun bir süreç olduğu gerçeği ortada.

Berkin direniyor, biz direniyoruz,

sizler direnişi güçlendiriyorsunuz.

İyi ki varsınız ve her an sizlerin des-

teği ile ayaktayız. Biz inanıyoruz ve

biliyoruz BERKİN UYANACAK.

Sizler de buna inanıyorsunuz ve is-

tiyorsunuz biliyoruz.” açıklamasında

bulundu.

Grup Yorum, 9 Kasım günü Van’da, 10 Kasım günüde Diyarbakır’da konser verdi. Van’da konseri bir kitabevidüzenlerken, Diyarbakır Ergani’deki konseri ise SağlıkEmekçileri Sendikası (SES) düzenledi.

Van’a konserden bir gün önce giden Grup Yorumüyeleri, Van TV’de bir programa katılarak konser hakkındabilgi verdiler, gündem üzerine konuştular. Ayrıca Van'dakidepremzedeleri ziyaret ettiler. Van’da yaklaşık 200 insan,çadırkentlerde kalıyor. Elektrikleri olmayan, soğuktanhastalanan depremzedelerin şimdi de konteynırlarınagöz dikilmiş durumda. Grup Yorum, depremzedelerinyaşadığı sorunları Sanat Meclisi’ne taşıyacaklarını söyledi.

Van’da 9 Kasım akşamı yapılan konserde Grup Yo-rum’un yeni çıkan Halkın Elleri albümünden yeni şarkılar

da seslendirildi. Taşlamanın nakaratı konsere katılan2500 kişi tarafından seslendirildi.

Coşkulu geçen konserde Grup Yorum tarafındanyapılan konuşmalarda “ortak düşman Amerika”ya vurguyapıldı.

Açılan stantlara yoğun ilgi oldu, çok sayıda kırmızıfular ve bere satıldı. Yürüyüş ve Tavır dergileri deVanlılara ulaştırıldı.

Van’daki konserin ardından Ergani’ye giden GrupYorum, buradaki konserini Ergani’nin en büyük salonundagerçekleştirdi. 1000 kişinin katıldığı Diyarbakır konseride coşkulu geçti.

Konserlerde yapılan konuşmalarda emperyalizmle,faşizmle barışılmayacağı vurgulandı.

UMUDUN SESİ KÜRDİSTAN’DA

Grup Yorum Umudun Türkülerini Van ve Diyarbakır’da Söyledi

Türkülerimiz, Emperyalizme ve FaşizmeKarşı Tüm Halkı Birleştiriyor

Okmeydanı

Van Diyarbakır

Okmeydanı

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL18

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 19: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

17 Kasım 2013

119

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Hatay’da, 8 Kasımgünü saat 23.45 sırala-rında Hatay ÖzgürlüklerDerneği, Samandağ Asigazetesi ve birçok evepolis baskınları düzen-lendi, 11 kişi gözaltınaalındı. Harbiye’de birdükkan, Samandağ’dabir ev arandı. Saat04.30’a kadar devameden aramalarda HatayÖzgürlükler Derneği’ndebirçok kitap ve dergi ile bir de bilgisayar gasp edildi.Baskın sırasında dernekte bulunan Ahmet Atılgan yerlerdesürüklenerek gözaltına alındı.

Ahmet Atılgan’dan zorla parmak izi almaya çalışanişkenceciler, Atılgan’ın parmağını kırdılar. Selda Özçelik’inde burnunu kırdılar.

Aynı gece içerisinde Samandağ Umut Veren Asi ga-zetesi AKP’nin katil polisleri tarafından, aynı şekildekapıları ve camları kırılarak dağıtıldı. İşkencecilerbastıkları evlerde silahlarını yaşlı analarımızın üstünedoğrultarak, Selda Özçelik, Orhan Çapar, Tuncay Bolat,Bahar Uçucu, Servet Mengilli, Onur Cebiroğlu, HüseyinZayıf, Özel Zabun, Gökçe Uluada ve Yusuf Aşkar’ıişkence ile yaka paça gözaltına aldı. Ayrıca İstanbul Ka-ranfiller Kültür Merkezi çalışanı Yılmaz Viraner de dergidağıtımı sırasında katil polislerce işkence yapılarak İs-tanbul’dan gözaltına alındı. Viraner, kaçırılarak Hatay’agötürüldü.

Aynı gece Hatay Emniyet Müdürlüğü önüne giderekarkadaşlarını sahiplenen Halk Cepheliler, burada basınaçıklaması yapmak istediler. Polis, eyleme saldırdı.

10 Kasım’da gözaltıları sahiplenmek amacıyla Hatay’dabasın açıklaması düzenlendi.

Hatay Halk Cephesi tarafından yapılan yazılı açıkla-mada, “Bizler bu saldırının gerekçelerini biliyoruz. AKPfaşizmi halkın korkusundan dolayı halka saldırmakta,katletmekte, tutuklamakta, gözaltına almakta ve tehditetmektedir. Bizler Halk Cephesi olarak 44 sene önce ya-kılan bu meşaleyi hiçbir şekilde sapmadan ve hiçdurmadan devam ettirdik ve bugünlere taşıdık. Yeri geldimi yoksul köylülerin yanında, gecekondu mahallerinde,işçinin, memurun, öğrencinin yanında durduk ve de em-peryalizme karşı direnen herkes gibi Suriye halkının ya-

nında olduk ve ol-maya devam ede-ceğiz. BuradanAKP İktidarına ses-leniyoruz. Gözaltı-na alınan arkadaş-larımıza olacak herşeyden sizler so-rumlusunuz. Bizhalkız, yüzyıllardanberi bu mücadele-nin içerisinde oldukve olmaya devam

edeceğiz. Katletmekle, gözaltına almakla, tutuklamaklabizleri bitiremezsiniz” denildi.

Öte yandan, İstanbul Bağcılar’da bulunan KaranfillerKültür Merkezi çalışanları, Yılmaz Viraner’in polis ta-rafından kaçırılarak gözaltına alınmasını protesto ettiler.Viraner 9 Kasım günü öğlen saatlerinde sivil polisler ta-rafından kaçırılıp gözaltına alınarak Hatay’a götürüldü.İşkenceci polis sokak ortasında mahallede hırsızlık ihbarıvar gibi uyduruk gerekçelerle Yılmaz’ı gözaltına aldı.Karanfiller Kültür Merkezi çalışanları aynı gün akşamBağcılar Yenimahalle’de yaptıkları yürüyüş ve açıklamaylabu eşkiyalığı protesto etti.

Karanfiller Kültür Merkezi önünden başlayan yürüyüşte“Baskılar Bizi Yıldıramaz” pankartı taşındı. Sloganlarladevam eden yürüyüş sonunda açıklama yapıldı. 30 kişininkatıldığı eylemde yapılan açıklamada, katil polisin baskıve terörü bizi yıldıramaz” denildi.

Gözaltına alınanlar, Adana Ağır Ceza Mahkemesi’neçıkarıldılar. Mahkeme sonucunda Bahar Uçucu, YusufAşkar, Onur Cebiroğlu, Gökçe Uluada, Selda Özçelik,Yılmaz Viraner, Orhan Çapar, Tuncay Bolat ve AhmetAtılgan tutuklandı. Servet Mengilli, Özel Zabun veHüseyin Zayıf serbest bırakıldı.

AntepAntep Dev-Genç, Hatay’daki baskınlarla ilgili 10

Kasım’da yazılı bir açıklama yaparak, “Gözaltına alınandevrimcilerin başına gelebilecek herhangi bir olaydanbaşta ileri demokrasi nutukları atan Başbakan TayyipErdoğan olmak üzere AKP İktidarı sorumludur. Hukuk-suzca gözaltına alınan bütün devrimciler derhal serbestbırakılmalıdır” dedi.

AKP, Gelişen Mücadelenin Önünü Tutuklamalarla Kesemez

Tutuklanan Devrimciler Derhal Serbest Bırakılsın!

Page 20: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Açlığın, yoksulluğun her geçengün arttığı bu düzende Yürüyüş dergisiezilenlerin sesi olup gerçekleri yazmayadevam ediyor. Halkımıza gerçekleriulaştırmaya çalışan okurlarımız yüz-lerce defa gözaltına alındı. Onlarcakişi dergi dağıttığı için tutuklanarakF tipi hücrelere atıldı. Faşizmin ger-çeklerini anlattınca saldırılar da artı-yordu. 1996 yılında İrfan Ağdaş İs-tanbul Alibeyköy’de Kurtuluş gazetesidağıtırken, sokak ortasında katliamcıpolisler tarafından katledildi. Bu sal-dırılarla bizleri susturmaya çalıştılar.Fakat başaramayacaklarını daha ertesigün yoksul mahallelerin kapılarını ça-larak gösterdik. Biliyorduk her şeyinbir bedeli olduğunu. Bizler bedel öde-mekten asla kaçmadık. Bunu açıkçaFerhat Gerçek gösterdi bizlere... Halkındertlerine çare bulmak için sokaklarıYürüyüş dergisiyle adımlarken İrfanAğdaş’ın karşısına çıkan katil sürüsübu kez Ferhat ve arkadaşlarının üzerlerekurşun yağdırıyordu Bahçelievler’de...

Yıl 2007 bizim sesimizi keseme-yeceklerini bir kez daha kanıtladıkdüşmana. Biz mücadelemizi bir inatuğruna vermiyoruz. Biz ülkemizin ba-ğımsızlığını istiyoruz. Adımız “Ba-ğımsızlık Demokrasi ve Sosyalizmiçin Yürüyüş” demiştik. Bunun altınıtutsaklıklarla ve şehitlerimizle doldu-ruyoruz. Evet bağımsızlık istemek be-del demektir. Biz Engin Çeber’lerdenöğreniyoruz yoksul halkın kapılarınıçalmayı ve adalet istemeyi. Engin Çe-ber, Ferhat’ı vuran polislerin yargı-lanmasını isterken AKP’nin polisi ta-rafından işkence yapılarak gözaltınaalındı. Adalet isteyen Engin tutukla-

narak Metris Hapishanesi’ne götürül-düğünde yıl 2008’di. Engin, AKP’ninpolislerince saldırıya uğramıştı ve yarıbaygın bir şekilde hapishanede de sal-dırı devam etmişti. Engin direnişinihapishanede de sürdürerek yeni birgelenek bırakmıştır.

Şehitlerimizin, gazilerimizin ve ÖzgürTutsaklarımızın seslerini Anadolu’nunve Avrupa’nın her yerinde ezilen halklaraulaştırmaya devam edeceğiz. Bu inançlaçalmadık kapı bırakmayacak ve astığımızafişlerle, duvarlara yazdığımız yazıları-mızla gerçekleri haykırmaya devamedeceğiz.

İstanbulGazi Mahallesi’nde 9 Kasım’da

kahvehaneler gezilerek, toplu dergidağıtımı yapıldı. 2 saat süren dergidağıtımında birçok kahvehaneye gi-dilerek 155 dergi halka ulaştırıldı. Ay-rıca kahvehanelerde konuşma yapanHalk Cepheliler, mahalledeki en büyüksorun olan yozlaşmaya karşı insanlarabirlikte mücadele çağrısı yaptı. Kah-vehanelerde konuşma sonrasında halkdesteklerini alkışlarıyla gösterdi.

Okmeydanı 12 Kasım günü Yürü-yüş dergisi afişleri ile donatıldı. Geç-tiğimiz günlerde Okmeydanı’nın birçokyerine “Ekmek Adalet Özgürlük İçinYürüyüş Okuyalım Okutalım” afişleriasıldı. 500’e yakın afişin asıldığı ma-hallede insanların ilgisini çekiyor. Ay-rıca Şişli Camiisi’nden Perpa’ya kadarda 50 adet kampanya afişleri yapıldı.

İzmir5 Yürüyüş okuru, Çiğli’nin Gü-

SSesimizi Kesemezsiniz!Bizler Ezilen Halkların Sesiyiz!

Gazi Mah.

Gülsuyu Mah.

Okmeydanı

İzmir

Page 21: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

zeltepe Mahallesi’nde 10 Kasım’dayaptıkları dağıtım ile 75 Yürüyüşdergisini halka ulaştırdı.

12 Kasım tarihinde ise, yeni açılanEge Kültür Sanat Merkezi’ni tanıt-mak ve mahalle halkıyla tanışmakiçin esnaflar ziyaret edildi. Bir buçuksaat süren ziyaret ve sohbetlerde,16 adet Yürüyüş dergisi de halkaulaştırıldı.

Ankara9 Kasım günü Yürüyüş okurları

Mamak-Tuzluçayır’da dergi dağıtımıyaptılar. Meydan ve Abidin AktaşSokak’ta kapı kapı dolaşılarak yapılançalışmaya 9 kişi katıldı. 2,5 saatlikçalışmada 90 dergi halka ulaştırıldı.

Aynı gün, Mutlu Mahallesi veAkdere’de 4 saat süren çalışma ile51 dergi esnafa ulaştırıldı.

13 Kasım’da ise Yürüyüş dergi-sinin 390. sayısı Tuzluçayır Mahallesiesnafına ulaştırıldı. Dergi çalışmasısırasında halkla yapılan sohbetlerde,halkın cami-cemevi projesinden şi-kayetçi olduğu, maddi-manevi zarargördüğü, bu gidişata karşı örgütlühareket edilmesi gerektiği esnaf ta-rafından dile getirildi. 2 kişi ile 2saat süren çalışmada 49 dergi halkaulaştırıldı.

Direniş Bugün 41. gününde

Halk Cepheliler’in ve dostlarımızınsahiplenmesiyle yolundan sapmadantüm kararlılığıyla zafere doğru adımadım ilerliyor

Geçtiğimiz hafta, 28 Kasım 2013tarihinden itibaren hapishane doktor-larının “Sağlığınız iyi değil, ölmenizegöz yumamayız, hastaneye kaldırıl-manız gerekiyor” diyerek aldıklarıkarar sonucu, doktorlarla başlayantartışma ve Özgür Tutsakların gös-terdiği kararlılık karşısında tartışmanöbetini sırasıyla Başgardiyan, sonrahapishane savcı yardımcısı, giderekde hapishane müdürünün ve hapishanesavcısının “hastaneye gitmelisiniz”baskılarıyla hafta boyunca sürdü.

Özgür Tutsaklar, “Hastaneye git-miyoruz, götürebiliyorsanız zorla gö-türürsünüz. Ancak hastanede de te-daviyi kabul etmeyiz. Biz iadeyi kabuletmiyoruz, ölmeye hazırız. Mademkiölmemizi istemiyorsunuz, bize baskıyapacağınıza devlete baskı yapın, ia-deleri kaldırsın” dediler.

Bu kararlı duruş karşısında hapis-

hane savcısı, “Tamam o zaman. Amasiz bayılınca sizi hastaneye kaldırmakzorundayız” söylemine kadar geriadım attırıldı.

Bugüne kadar, hem hapishanede,hem de dışarıda tüm baskılara rağmendirenişin haklılığından ve tarihindenaldığı güçle sürdürülmesi, gerek ha-pishanede, gerekse dışarıda giderekbir kartopu gibi büyümesini sağlıyor.

Koridallos Hapishanesi’ndeki Yu-nanistanlı siyasi örgütlerden Ateş Hüc-releri, 17 Kasım, Anurhia Ellada veanti-faşist gruplar ve kişiler, “Bizlersizin için hapishanede 470 imza top-ladık. Sonuna kadar direnişinizinarkasındayız” diyerek Özgür Tutsak-ları ziyaret ediyorlar. Dışarıda SYRI-ZA, NAR, Antarsia, KKE-ML,OKDE, PAME ve birçok radyo,gazete, kurum ve kuruluşları di-renişe destek oldular.

İçinde Halk Cepheliler’in debulunduğu Türkiye ve Kürdis-tan’daki Politik Tutsaklarla Da-yanışma Komitesi’nin açıklama-ları ve yaptıkları etkinlikler ileÖzgür Tutsaklarla dayanışma içinFadik Adıyaman’ın sürdürdüğüaçlık grevi, Türkiye’de ve Avru-pa’da her türlü riski göze alarakbedel ödemekten kaçınmayan

TAYAD’lı Aileler, Halk Cepheliler,az veya çok ama mutlaka bizlerle da-yanışma içinde bulunan tüm dostla-rımız, direnişi büyütmeye devam edi-yorlar. Bu nedenle direnişi sahiplenenherkesi selamlıyoruz.

Nerede görülmüştür bizlerin, HalkCepheliler, Özgür Tutsaklar’ın teslimolduğu.

Bizler sonuna kadar direnecek,teslim olmayacağız. “Özgür olarakyaşamak isteyenler” yarınlar adınadirenmeyi ve ölmeyi bilenlerdir.

Zafer emperyalizmin ve faşizminDEĞİL, ona karşı DİRENENLERİNOLACAKTIR.

KORİDALLOS HAPİSHANE-Sİ ÖZGÜR TUTSAKLARI

3 KASIM 2013

Emperyalizm ve TürkiyeFaşizmine İadelere Hayır!

SİZ BU SATIRLARI OKUDUĞUNUZDA ONLAR 56. GÜNLERİNDE OLACAK

Page 22: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Türkiye hapishanelerinde işkenceve tecrit uygulamaları sistematik birbiçimde uygulanmaya devam edi-yor. F tipi hapishaneler sisteminde ha-valandırma, görüş, okuma, mektupgönderme, giyim, sağlık gibi temel vevazgeçilemez haklar dahi “ıslah yap-tırımı” adı altında kısıtlanmakta,hatta yok edilmekteyken en son yenibir saldırı biçimi olarak da havalan-dırmalara takılan ve hücre içlerini gö-recek şekilde yerleştirilen kamera-larla tutsakların en temel hakla-rından biri olan özel hayatın gizli-liği de ihlal edilmeye başlanmıştır.

5 Kasım günü Sincan 1 No’lu FTipi Hapishanesi’nde kullandıkları ha-valandırmalara ses ve görüntü kay-dı yapan kameraların takılmasınıprotesto eden siyasi tutsaklar, kame-ra ile 24 saat gözetlenmeyi kabul et-meyeceklerini, bu uygulamanın tec-ridi yoğunlaştırmak amaçlı bir saldı-rı olduğunu belirtmiş ve kameralarınderhal kaldırılmasını talep etmişler-dir. Ancak daha önce siyasi tutsakla-ra “Ben size cezaevinde olduğunuzuhissettireceğim” diyen Sincan 1No’lu F Tipi Hapishanesi MüdürüCelalettin Konca bu talebi reddede-rek, kameraları kullanıma sokmuştur.Bununla da kalınmamış, tutsaklarındirenişi karşısında çaresiz kalan mü-dür Celalettin Konca’nın talimatı ilegardiyanlar tutsaklara saldırmış, sal-dırıya direnen tutsaklar işkenceyle tek-li hücrelere atılmışlardır.

Tecrit işkencesi yetmiyormuş gibibir de tutsaklar 24 saat devletin gö-zetimi altında yaşamaya zorlanmaya,üzerlerinde yoğun bir baskı oluştu-rulmaya çalışılmaktadır. Bu keyfi,haksız ve hukuksuz uygulamalarakarşı konulması ve itiraz edilmesi hak-tır. Ankara Sincan 1 No’lu F Tipi Ha-pishanesi’ndeki tutsaklar da bu itirazhaklarını kullandıkları için işkenceden

geçirilerek üç kişilik hücrelerde ka-lanlar teke düşürülerek tecrit ve iş-kencenin boyutları bir kat daha arttı-rılmıştır. Zira günlerce tutsaklarınilaç, giyecek ve yiyecek başta olmaküzere en temel ihtiyaçları bile kar-şılanmamıştır. Dahası aralarında ya-ralı halde tutuklanan ve yaşamınıtek başına sürdüremeyecek durumdaolan müvekkilimiz Serdar POLATgibi hasta tutsakların da bulunduğuSincan 1 No’lu F Tipi Hapishane-si’nde, tutsakların yaşamları tehdit vetehlike altındadır.

Hapishane yönetimi uyguladığıambargolarla başta hasta ve yaralı tut-saklar olmak üzere tüm tutsaklarıtek kişilik hücrelere atarak direnişle-rini kırmak istemiştir ancak dayatılantüm bu keyfi uygulamalara, gerçek-leştirilen hak ihlallerine ve en çok daişkenceye karşı tutsaklar ne olursa ol-sun direnmeye devam edeceklerinibildirmiştir. Tıpkı bundan 5 yıl evveltüm onursuz arama ve dayatmalaraölümü pahasına direnen müvekkilimizEngin Çeber gibi…

Engin ve yoldaşları daha gözaltı-na alınırlarken başlayan işkence; po-lis aracında, karakolda ve hapishanedekesintisiz olarak sürmüştü. İktidarın“tecrit ve ıslah” politikalarının bir so-nucu olan, “ayakta sayım verme”şeklindeki onursuz uygulamaya di-renen Engin Çeber, Özgür Kara-kaya ve Cihan Gün’e yapılan iş-kence ile ilgili 5 yıl süren yargıla-manın sonunda; müebbet hapis cezasıile cezalandırılan iki gardiyan ve ha-pishane müdürü ile işkence suçunu iş-ledikleri sabit olan gardiyanlar ve İs-tinye Polis Merkezi’nde görevli üç po-lis hakkındaki karar Yargıtay 8. CezaDairesi tarafından onanmıştır.

06.11.2013 günü verilen kararla,Engin’in işkencede katledildiği Ha-pishane Müdürü’nün aldığı cezanın

onaylanması ile “işkenceye bizzatkatılmasa dahi işkence fiilini işle-yenin amiri olarak engelleyebile-cek ve işkence yapıldığını öngörebi-lecek durumda dahi cezalandırıl-masının zorunluluğu” içtihat halinegeldiği gibi işkenceci polis memurlarıve gardiyanlar da bu kez ceza al-maktan kurtulamamıştır. Başta bugüntutsak olan 9 devrimci avukatın vetüm halkımızın verdiği adalet mü-cadelesi ile verilmek zorunda kalınanbu karar; işkencecileri koruyan ve kol-layan yargı pratiğinde bir gedik açıl-masını sağlamıştır.

Hapishanelerde kesintisiz süren iş-kenceye rağmen müvekkillerimiz in-san onuruna aykırı uygulamalara tümbedellerine rağmen direnmeye devamedeceklerdir. F tiplerinde tutsaklaraazgınca saldıran AKP İktidarı bu tav-rından vazgeçmeli, işkenceye derhalson vermelidir. İşkence insanlık su-çudur!

AKP’nin işkenceci hapishane mü-dürlerini ve gardiyanlarını bu suça or-tak olmamaları gerektiği konusundauyarıyoruz; iktidarın her daim kul-lanıp attığı maşalarından olma-yın!

Engin Çeber’in işkencecilerinin,cezalandırılmaları ve insanlık tarihi-nin en kanlı ve pis sayfalarında kal-maya mahkum olmaları için nasılmücadele etmişsek, Sincan 1 No’luF Tipi Hapishanesi’nde işkence ya-panların, işkence talimatını verenveya seyirci kalan sorumlularıncezalandırılmaları için elimizdengeleni yapacağımızı bildiriyoruz.

ENGİN ÇEBERÖLÜMSÜZDÜR!İNSANLIK ONURUİŞKENCEYİ YENECEK!HALKIN HUKUK BÜROSU

SİNCAN 1 NO’LU F TİPİ HAPİSHANESİ’NİNMÜDÜR VE GARDİYANLARINI UYARIYORUZ;

SONUNUZ ENGİN ÇEBER’İN KATİLLERİNİN YANI OLACAKTIR!

Halkın Hukuk

Bürosu

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL222

Page 23: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Kürt milliyetçi hareket her fırsattaMahir Çayan ve Kızıldere’yi "faydacı"bir mantıkla kullanmaya çalışmıştır.

Son olarak Abdullah Öcalan, yenikurulan HDP’nin kuruluş sürecindeve kongreye gönderdiği mesajdabunu yapmıştır.

Öcalan, BDP heyeti ile İmralı’dakigörüşmesinde şöyle dedi:

"Ben Mahir Çayan’ın çizgisiyle,onun sempatizanlığıyla başladımbu mücadeleye. Mahir’in bana ver-diği emanettir ve ben 40 yıllık süreiçerisinde bu emaneti kavga boyutuile en iyi şekilde yerine getirmekiçin uğraştım. Şu anda da bu ema-neti teslim ediyorum.

Devlete isyanı biz yaptık ve halk-lara çözüm getirecek aşamaya gel-dik."

Daha önce de gerek Öcalan’ıngerekse Kürt milliyetçi hareketi adınakonuşan diğer kişilerin; benzer bi-çimde Mahir Çayan’ın ya da Kızıl-dere’nin mirasına sahip çıkan açık-lamaları olmuştur.

Kimi zaman ajitatif söylemlerleKızıldere’yi temsil ettikleri ifadeedilmiş, kimi zaman "PKK’nin Kı-zıldere’ye verilen doğru bir karşılıkolduğu" iddiasında bulunulmuş, hattakimi zaman da PKK’nin Kızıldere’yiaştığı, geliştirdiği, ayakları üzerindeoturttuğu söylenmiştir.

Tüm bu söylemlerin tarihsel ger-çeklerle az buçuk ilgisi olan, ayaklarıbu ülke topraklarına basan birilerininağzından çıkması mümkün değildir.Ancak Kürt milliyetçi hareketin ka-rakteristik benmerkezci tavrının yarattığısubjektivizm ile faydacılığı birleşinceböyle gerçeklikten kopuk ne olduğubelirsiz tespitler ortaya atılabiliyor.

Burada ki önemli nokta şudur:Kürt milliyetçi hareket ne zaman ve

hangi koşullarda bu iddiaları ortayaatmaya başlıyor...

Pek çok neden sıralayabilirizelbette...

Kürt milliyetçi hareketin "sö-mürge teorisi"nin iflas ettiği, halk-ların ortak örgütlenme ve ortakmücadelesinin kendisini dayattığıkoşullarda...

Kürdistandaki gerilla hare-ketinin tek başına tıkandığı, silahlısavaşın büyük şehirlere de yayılmasıgerekliliğinin ortaya çıktığı koşul-larda...

Kürt milliyetçi ideolojininbeyinlere çizdiği milliyetçi setlerinzamanla kendi mücadelelerinin önünede set olmaya başlamasının yarattığıkoşullarda...

Kendilerine soluk borusu olacakdemokratik mevzilere ihtiyaç duy-duklarında...

Mücadelenin sadece ulusal ta-leplerle sınırlandırılamayacağı halk-ların sınıfsal taleplerine de sahip çık-mak zorunluluğunun ortaya çıktığıkoşullarda...

"Türkiyelileşme" ihtiyacı ken-disini dayattığında..

Mahir Çayan ve THKP-C ninhiçbir şekilde uzlaşmaz ve boyuneğmez çizgisinin Türkiye halklarındayarattığı prestiji değerlendirmek ge-rektiğinde... -Gerekçeler daha da uza-tılabilir- Kürt milliytçi hareket MahirÇayan’ı, tamamen faydacı bir temeldekullanmaya çalışmıştır.

Hemen belirtelim; Abdullah Öca-lan mücadeleye adım atarken elbetteMahir Çayan ve Kızıldere’den etki-lenmiş olabilir. Çünkü Mahir Ça-yan’ların mücadelesi, özellikle Kı-zıldere’deki “Ölmek var dönmekyok” şiarıyla yarattıkları direniş Tür-

kiye’de bir ilktir ve milyonları etki-lemiştir.

Ancak ne Öcalan’ın, ne de Kürtmilliyetçi hareketin Mahir Çayan’la,onların temsil ettiği THTP-C örgütüile ideolojik, politik, taktik, stratejikolarak uzaktan yakından bir benzerliğivardır.

Kürt milliyetçi hareket hiçbir za-man THKP-C’nin mirasını taşıma-mıştır.

Birincisi; Mahirler ve onlarıntemsil ettikleri THKP-C Türkiye ko-şullarına göre bir devrim stratejisiolan, Türkiye halklarının birlikte mü-cadelesini savunan Marksist Leninistbir harekettir.

Kürt milliyetçi hareket ise baş-langıçta ML’den etkilenmiş, ancakayrı örgütlenmeyi, ayrı devrimi sa-vunan küçük burjuva milliyetçi birhareket olarak ortaya çıkmıştır. Do-layısıyla devrim anlayışı olarak hiçbirbenzerliği yoktur.

İkincisi; Mahir Çayan ve temsilettiği THKP-C’nin ideolojisi ve pratiğiçok nettir. THKP-C anti emperyalist,anti oligarşik halk iktidarını savun-maktadır.

Mahirler’in Emaneti, Emperyalizm veOligarşiyle Uzlaşmak Değil;

KURTULUŞA KADAR SAVAŞTIR!

17 Kasım 2013

23

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 24: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Kürt milliyetçi hareket ise; ML’denetkilenerek Bağımsız Kürdistan diyeyola çıkmış, 90’lı yıllarda sosyalistülkelerde yaşanan karşı-devrimlerlebirlikte sosyalist düşünceleri terk et-miştir. Bağımsız Kürdistan hedefindenfederasyona, federasyondan otono-miye, otonomiden özerkliğe, gelinenaşamada ise her koşulda düzenle uz-laşmaya kadar gerilemiştir.

Üçüncüsü; Mahir Çayan veTHKP-C, anti-emperyalizm demek-tir. Hiçbir koşulda emperyalizmleuzlaşmamak demektir.

Kürt milliyetçi hareketin ise tari-hinde tek bir anti-emperyalist eylemiyoktur. 90’ların başında sosyalist ül-kelerdeki karşı devrimlerle birliktesırtını emperyalist ülkelere dayamayaçalışmış, çözümü emperyalistlerdenbeklemiştir.

Dördüncüsü; Mahir Çayan,THKP-C ve Kızıldere, KurtuluşaKadar Savaş şiarıdır.

Kürt milliyetçi hareketin son 20yılı oligarşiyle “barış” adı altındauzlaşma arayışı içinde geçmiştir.

Beş; Mahirler “kanımızın son dam-lasına, silahımızın son mermisine kadarsavaşacağız” diye ant içerken Kürtmilliyetçi hareket silahlı mücadeleninmiadının dolduğunu ilan etmiştir.

Altı; Mahir Çayan ile Kürt milli-yetçi hareket arasında örgütsel, mü-cadele ve eylem anlayışı olarak dahiçbir benzerlik yoktur.

Mahirler silahlı mücadeleyi oli-garşinin iktidarını yıkmak, emper-yalizmin işgal ve sömürüsüne sonvermek ve halkın iktidarını kurmakiçin savunurken, Kürt milliyetçi ha-reket son 20 yıldır oligarşiyi uzlaşmamasasına oturtmak için silahlı mü-cadeleyi yürütmüştür.

Öcalan’ın Mahir Çayan’danbahsetmesi tamamen faydacı birmantığın ürünüdür.

Kürt milliyetçi hareketin Mahir-ler’den devraldıkları devrimci hiçbirmiras yoktur. Tek başına silahlı mü-cadeleyi sürdürmek Mahir’lerin mi-rasını yaşatmak anlamına gelmez. Si-lahlı mücadele boyutuyla da Mahir’ler-den devralınan bir emanet yoktur.

Abdullah Öcalan Emperyalizm ve Oligarşiyle Uzlaşmayı Mahir Çayan ile Meşrulaştıramaz!

Abdullah Öcalan “çözüm süreci”dedikleri silahlı direnişin tasfiye sü-recine ilişkin Newroz’da yaptığı açık-lamada silahlı mücadelenin miadı-nın dolduğunu ilan etmişti.

Çözüm süreci denilen süreçte ge-rillanın silah bırakması karşılığındaoligarşiden bugüne kadar talep et-tikleri özerklik, anadilde eğitimgibi hiçbir somut talep yoktur.

Kürt milliyetçi hareket AKP adımatmadığı için çözüm sürecinin tıkan-dığını ve gerillanın sınır dışına çıkma-sının durdurulduğunu açıkladı. AncakÖcalan geride kalan bir yıllık süreciçözüm yolunda “olumlu” olarak de-ğerlendirdi. Önümüzdeki süreç için de“yeni bir formatla sürdürülmesi ge-rektiğini” söylerken sürecin görevi ola-rak da devletin kendisinden “gerillanındağdan indirilmesi” olduğunu açıkladı.

DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDESİLAHLI MÜCADELE YÜRÜTENHAREKETLER “DÜZENE DÖ-NÜYORUZ” DİYEREK SİLAH BI-RAKMAMIŞLARDIR

Kürt milliyetçi hareket de gerillayıtasfiye etmeye çalışırken “düzenedönüyoruz” demiyor.

Mahir’lerin mücadelesini 40 yılboyunca en iyi şekilde temsil edipartık mücadeleyi “çözüm” noktasınagetirdiğini söylüyor. Yani silahlı mü-cadelenin tasfiyesi, düzenle uzlaşmakbir zafer kazanılmış gibi sunuluyor.Oysa Bağımsız Kürdistan hedefiyleçıkılan yoldan özerkliğin dahi talepedilmediği bir noktaya gelinmiştir.

Ve Kürt milliyetçi hareket düzenleuzlaşmak için gerillanın tasfiyesinizorunlu olarak görmektedir.

HDP Düzene Dönüşün Partisi Olarak Kurulmuştur

HDP kongresinde halka “umut”olarak tanıtıldı.

HDP, ne düzen için, ne Kürt halkıiçin, ne de Türkiye halkları için birumut olamaz.

HDP, Kürt milliyetçi hareketindüzene döndürülmesi için kurulanbir partidir.

Öcalan’ın “40 yıl taşıdım, şimdiHDP’ye devrediyorum” dediği “Ma-hir’lerin mirası” da “miadının dol-duğu ilan edilen silahlı mücadele”ve dağdan indirilen gerillalarındüzene yerleştirilmesidir.

HDP bunun için yapılan altyapıhazırlıklarıdır.

Öcalan Neden Mahir Adını Kullanmıştır?

Birincisi; düzene dönerken enkeskin, en devrimci sözleri söylemekzorundadırlar. Mahir, emperyalizmleve oligarşiyle uzlaşmamanın adıdır.Düzenle uzlaşmayı ancak Mahir’lerisahipleniyor gözükerek meşrulaştı-rabilirler. Çünkü silahlı mücadelenintasfiyesine devrimci temelde yapılanitirazlar olacaktır. Mahir söylemi on-ların önünü kesmek içindir.

İkincisi, Kürt milliyetçi hareketkendisiyle birlikte Türkiye solunu dadüzen içine çekmenin hesabını yapıyor.Bunun için de Ertuğrul Kürkçü gibibir samanlık kaçkınını kullanıyor.

Fakat, MAHİR’LER ASLA DÜ-ZENLE UZLAŞTIRILAMAZ!

Mahir her eylemi, her çalışmayıneredeyse aldığı her nefesi DEVRİMİBÜYÜTMEK için kullanmıştır.

Kürt milliyetçi hareketinin tesli-miyeti ve uzlaşmacılığı Mahir’lerlemeşrulaştırılamaz.

Çünkü Mahir’ler; emperyalizmleve oligarşiyle uzlaşmamanın adıdır.

Çünkü Mahir’ler; teorisiyle pra-tiğiyle nettir ve asla tahrif edilemez.Bunu yapmaya çalışanlar tarih sah-nesinden yok olup gitmiştir.

Çünkü Mahir’ler; bugün Parti-Cephe çizgisinde yaşamaktadır... Halkkurtuluş savaşının içinde tüm canlı-lığıyla anti-emperyalist anti-oligarşikmücadeleye önderlik yapmaktadır.

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL224

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 25: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Omurga, omurgalıları ayakta tutan bel kemiğidir. Omurgasız kelimesi ise “omurgası olmayan, belirli

bir ekseni olmayan, değişken” demektir. Yani onu ayaktatutan bel kemiğinin olmamasıdır.

Sol’da ise omurga; bir hareketi ayakta tutan bağımsızideolojisidir, devrim stratejisidir... Yarattığı değerler bü-tünüdür. Gelenekleridir.

Eğer bir hareketin kendine ait bir devrim stratejisi,ideolojisi, gelenekleri, yarattığı değerleri yoksa, sağasola savrulması kaçınılmazdır. Ayakta duramaz. Herzaman sağa, sola savrulur. Birilerine yaslanmadan ayaktaduramaz. Kendine ait bağımsız bir politika üretmesimümkün değildir. Kuyrukçuluk burada ortaya çıkar;rüzgar nereden eserse onun peşinden sürüklenip gider.

Sol’da bunun en tipik temsilcilerinden birisi ESP’dir...1970’lerden bugüne Türkiye devrimine ilişkin tutarlıbir devrim anlayışı, devrim stratejisi olmamıştır. Omur-gasızlık ifadesini burdan alır. Türkiye devrimine ilişkinideolojisi sürekli değişmiştir. Omurgasız oldukları içinen tutarlı yanları kuyrukçuluklarıdır...

Bu kuyrukçulukları ESP’lileri zaman zaman Kürtmilliyetçi hareketin devrimcilere saldırması için sözcü-lüğünü yapmaya kadar götürmüştür.

27 Eylül 2013 tarihli Atılım'ın 84. sayısında “Yürü-yüş’ün kalıplarına sığmayan gerçekler” başlıklı yazısıve 4 Ekim 2013 tarihli Atılım’ın 85. sayısında yayınlanan“Rojava devrimi ve Yuruyuş’un sağa savruluşu”başlıklı yazıları bunun örneğidir.

Atılım’ın “gerçekler” dediği, demagojiden başka birşey değildir. Atılım kuyrukçuluktan “sözcülüğe” terfietmiştir.

Atılım, Halk Cephesi’ni “devrimci dinamiklere vehalka, ezilenlere yabancılaşmak”la eleştirmiş.

Atılım’ın “devrimci dinamikleri” Kürt milliyetçihareketin politikalarına yedeklenmek ve LGBT’lerdenibarettir. Bunun dışında “devrimci dinamikler”le geliş-tirdiği devrimci bir birlik politikası yoktur. Kuyrukçu-luğunun sonucu olarak gerçek devrimci birliklerdenkaçmıştır. Kaçamamışsa dağıtanlardan birisi olmuştur.

Cephenin içinde olmadığı, devrimci mücadeleyi ge-liştiren solun oluşturduğu bir birlik yoktur. Bununyanısıra mücadeleyi geliştirmeyen, “basın açıklaması”yapmaktan ibaret olan şaşalı sözlerle kurulan, fakat nezaman, neden dağıldığı belli olmayan tam bir birlikçöplüğüdür.

DETUTAP (Devrimci Tutsak Aileleri Platformu)’tanCMK (Cezaevi Merkezi Koordinasyonu)’ya, Irak’taSavaşa Hayır Platformu’ndan, Devrimci 1 Mayıs Plat-

formu’na, 96 Ölum Oruçları’ndan Hasta TutsaklaraÖzgurluk Palatformu’na, Devrimci ve DemokratikYapılar Arası Diyalog ve Çözüm Platformu’na kadar işyapan, sonuç alan birlikler Cephe’nin içinde olduğubirliklerdir. Atılımcılar bu birliklerden ya kaçmıştır, yada bir süre içinde olup bozgunculuk yaparak birliğindağıtıcılarından birisi olmuştur.

Bundan dolayı Atılım’ın bu eleştirisi demagojidenibarettir. “Halka yabancılaşmak” konusunda ise birtek kelime söylemek bile fazladan olur.

Atılımcılar halkın değerlerine, kültürüne sahip çıkmayı“ahlakçılık”; burjuvazinin topluma yaydığı yozlaşmayı,çürümeyi saflarında meşrulaştırmayı da “halkla bü-tünleşmek” olarak görür. Evet, Atılımcılar’ın halklabütünleşmekten anladığı düzenin yoz kültürünü meşru-laştırmaktır.

Anti-Emperyalizm Solun Olmazsa Olmaz Köşe Taşlarındandır! Atılım, Tüm Reformistlerin Geçtiği Yoldan Geçerken ÖnceSolun Köşe Taşlarına Saldırıyor!

Biz Sol’un kaybolan köşe taşlarını koyarken, Atılımbu köşe taşlarını demagojisine temel yapıyor.

Tekrar belirtiyoruz; Dünyanın temel çelişkisinin em-peryalistlerle ezilen dünya halkları arasında olduğu birdönemde anti-emperyalist olunmadan sosyalist olunmaz,devrimci olunmaz...

Atılım, “Hemen her soruna ve duruma uyguladıklarıkalıplar oluşturmuşlar (Anti-emperyalizm gibi)” diyorHalk Cepesi’ne.

Atılımcılar anti-emperyalizmi eleştirmeden yedek-lendiği Kürt milliyetçi hareketin emperyalistlere karşıtavır almamasını, emperyalistlerden çözüm beklemesini,Amerikan kapılarında nöbet tutmasını, emperyalistlertarafından kullanılmaya açık olmalarını nasıl açıklaya-caklar? Açıklayamazlar elbette, onun için tüm inkarcılarınyaptığı gibi önce anti-emperyalizm gibi solun olmazsaolmaz köşe taşlarına saldırıyor.

Dünyadaki toplumsal hiçbir gelişmeyi, ezilen dünyahalklarıyla emperyalistler arasındaki temel çelişkiyi gö-zardı ederek açıklayamazsınız. Anti-emperyalizm, ezilendünya halklarının penceresidir. Açıklamaya kalkışırsanız;ezilen halkların penceresinden değil, burjuvazinin pen-ceresinden bakmış olursunuz.

Öyle Atılım’ın yazdığı gibi “Hayatın diyalektik,

OmurgasızlıkKuyrukçuluk ve Atılım

17 Kasım 2013

25

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 26: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

karmaşık gerçekliği” yoktur. Tam tersine hayatın diya-lektik gerçekliği çok berraktır.

Nesnel olarak ezilen halkların cephesinde yer alıyorfakat bir karmaşıklıktan bahsediyorsan nedeni pratik,politik olarak ezilen halkların cephesinde yer alınmamasıdır.Faydacı, çıkarcı, fırsatçı, dengelere göre hareket eden,küçük burjuva dar milliyetçi bakış açısının sonucudur.

Orta Doğu’da karmaşık olan ne var? Orta Doğu’da Tunus’tan Mısır’a, Libya’dan Suriye’ye,

Irak’a kadar hepsinin temelinde Amerika’nın Orta Doğupolitikaları vardır.

Suriye’de Amerika’nın Orta Doğu politikalarınaboyun eğmeyen Esad iktidarı yıkılarak işbirlikçi biriktidar kurulmak isteniyor. Böylece Amerika’nın OrtaDoğu politikalarının hakim olması için önemli bir engelönünden kaldırılmış olacak.

Elbette, Esad iktidarı küçük burjuva diktatörlüğüdür. Fakat bu Suriye halklarının iç sorunudur.

Esad iktidarı yıkılarak Amerika’nın yeni-sömürgeleş-tirdiği bir Suriye’de Kürtler dahil hiçbir halk özgürolamaz.

Suriye’deki emperyalistlerin ve işbirlikçilerin poli-tikaları boşa çıkartılmadan Rojava’da ya da başka biryerde “devrim”den bahsedilemez.

Söylediklerimiz çok açıktır. Hiçbir karmaşıklık yoktur.Ya Amerika ve işbirlikçilerine karşı direnirsiniz, ya daonların politikalarına hizmet edersiniz.

Suriye’de akan her damla kanın sorumlusu Amerikave onun işbirlikçileridir.

Emperyalistlerin İşbirlikçileri Aracılığıyla Kan Gölüne Çevirdiği Suriye’de Saflar Bu Kadar Net iken ÜÇÜNCÜ YOL YOKTUR!

Kürt milliyetçi harekete başından beri söylediğimizbudur. Ayrıca şunu da belirtelim, bu bize ait bir tespitdeğildir; Marksizmin Leninizmin köşe taşlarıdır. Sınıflarsavaşının tarih içinde yüzlerce binlerce kez kanıtladığıgerçeklerdir. “Taraf olmayan bertaraf olur” tarafsızlıkdiye bir şey yoktur.

Daha önce Rojova konusunda yazdıklarımız gelinensüreç içinde kanıtlanmıştır. “AKP, Suriye’de oluşanKürt bölgesinin PKK çizgisinde bir bölge olmasındansaIrak Kürdistanı’ndaki Barzani, Talabani çizgisinde birbölgenin oluşması için çaba sarfetti.

Bu gelişmeler içinde elbette Kürtler kendi ulusal,demokratik çıkarlarını gözeterek hareket etmelidir.Ancak bu çıkarlar emperyalizmin politikalarına güçveren tarzda olamaz. Ya da ‘bu çatışmalarda her ikitaraftan da yana değiliz’ diye ‘bağımsız’ bir tavıriçinde olunamaz. Böyle bir durumda üçüncü bir tarafyoktur. Ya direnenlerden yanasınızdır, ya da onlarınkarşısındasınızdır.” (Yürüyüş, Sayı: 362)

PYD “Tarafsızım” Derken,Emperyalizmden Yana Taraf Olmuştur!

Kürt milliyetçi hareket “büyük politika yapma adına”dünyayı yeniden keşfediyormuş gibi “üçünçü yol” diyebir söylem tutturdu. Emperyalizm ve halklar arasındakiçelişkiye göre değil, güç dengelerine göre hareket etti.

Daha sonra Abdullah Öcalan kardeşi aracılığı ilegönderdiği mektupla müdahale etti. PYD’den “Esad’ıdesteklemekten vazgeçip Suriyeli muhaliflerle hareketetmelerini” istedi. Daha da ötesi “buna karşı çıkanKürtler olursa gerekirse elemine edin, Araplar’labirlikte hareket edin” dedi.

Soruyoruz Atılım’a; Abdullah Öcalan’ın bu “büyükpolitikası”na ne dediniz? Bu konuda ne yazdınız? Öca-lan’ın PYD’ye söyledikleri çok açık değil mi? Suriyelimuhalifler kimdir? Öcalan’ın birlikte hareket edin dediği“Araplar” kimdir?

Nitekim Öcalan’ın mektubunun üzerinden çok geç-meden PYD ile çatışma halinde olan Özgür SuriyeOrdusu (ÖSO) birçok bölgede anlaşma yaptı. ÖSO ilebirlikte Esad güçlerine karşı çatıştılar. Bölgedeki çelişkiler,AKP iktidarının tutumu böyle bir ittifakın gelişmesineizin vermemiştir.

Ve bugün Kürt milliyetçi hareketin “tüm OrtaDoğu’yu özgürleştirecek” diye göklere çıkarttığı “üçüncüyol”un bir “yol” olmadığı ortaya çıkmıştır. Emperyalizminve işbirlikçilerinin politikaları Esad iktidarının direnişikarşısında iflas ederken savaş neredeyse Kürt halkınınRojava’da işbirlikçileri tarafından ezilmesine yoğunlaşmıştır.

Üçüncü bir ‘yol’un olmadığını, olamayacağını Kürtmilliyetçi hareket ve “üçüncü yolcular” acı bir şekildeöğrenmektedir.

PYD Eşbaşkanı Salih Müslim; “Rojava’da yaşanansüreç ortada olmayı kabul etmiyor: Ya mücadeleniniçindeyiz, ya da değiliz” (22 Ekim 2013, Özgür Gün-dem)

Salih Müslim’in bu sözleri Kürt milliyetçi hareketiniddia ettiği gibi üçüncü bir yolun olmadığının kanıtıdır.Savaş gerçeği kendini dayatmıştır. Üçüncü bir yolunolmadığını göstermiştir.

Öcalan ise hala aynı şeyleri söylemektedir. PYD Eş-başkanı Salih Müslim’in oğluna başsağlığı mesajını ile-tirken “bizim söylediklerimizi hayata geçirmiş olsalardışimdi oğlu yaşıyor olacaktı” diyor.

Rojava’da hergün Kürt halkı katledilirken Öcalan halaAmerika’nın da hedef olarak gördüğü El Kaidecilerdışıdaki ÖSO denilen işbirlikçilerle birlikte hareketetmelerini söylüyor. Öcalan da başından beri “üçüncüyol” demiyor; ÖSO’yu oluşturan güçlerle birlikte hareketedin diyor.

Soruyoruz Atılım’a; Öcalan’ın bu söylemlerine nediyorsunuz.

Atılım bunlara hiçbir şey söyleyemez. Söylerse nasılkuyrukçuluk yapacak, nasıl ‘sözcü’ olacak?

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL26

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 27: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

O kuyrukçuluğunu meşrulaştırmak için kışkırtıcı ya-zılarla devrimcilere saldırmanın derdinde.

Diyorki Atılım; “Kürt halkı ve hareketin “Barış veDemokratik Çözüm” başlığı altında örgütlediği süreç,Yürüyüş dergisi ve Halk Cephesi tarafından tam bir he-zeyanla karşılandı.”

Birincisi; Kürt halkı ve hareketinin başlattığı “Barışve Demokratik Çözüm” süreci yoktur. Öcalan aracılığıile Amerika ve AKP’nin Kürt silahlı mücadelesinintasfiye süreci vardır.İkincisi; AKP iktidarı Kürt milliyetçi hareket ile

yürüttüğü tüm “barış”, “çözüm” süreçlerine bu bakışaçısıyla yaklaşmıştır.

AKP, İmralı sürecinin başından beri adını “terörüntasfiyesi” olarak koymuştur. PKK’nin silahsızlandırılmasıdışında tek bir vaatte de bulunmamıştır. “Barış süreçleri”ninher sona ermesinin ardından Kürt milliyetçi hareketAKP’nin amacının PKK’yi tasfiye etmek olduğunu itirafetmiştir. Bu gerçeğe rağmen bu süreçleri AKP kullanabildiğikadar kullanmış ve bitiren taraf olmuştur. Çünküoligarşinin güçsüzlüğü, oligarşi içi çelişkiler, bölgeselgelişmeler Kürt milliyetçi hareket ne kadar isterse istesinuzlaşarak da sorunun “çözümü”ne izin vermemektedir.

Biz bunları başından beri söylüyoruz. Kehanette bu-lunmuyoruz, bunlar gerçeklerdir.

Faşist AKP iktidarıyla uzlaşarak Kürt sorununun çö-züleceği gibi ne boş hayaller kuruyoruz, ne de Kürthalkını kandırıyoruz.

Atılım omurgasızlığının sonucu olarak neyi savunup,neyi eleştireceğini şaşırıyor. Bir halkın kurtuluş müca-delesini verdiğini söyleyen bir hareketin tasfiye edilmesihalklar cephesinden büyük kayıptır. Kürt milliyetçi ha-reketin her politikasına yedeklenerek Kürt halkına destekverilmiş olunmaz.

Aşağıdaki cümle KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’a aittir:“İmralı’da yapılan anlaşmaya göre, ateşkes ve geri çekilmeile birlikte hukumet yasal adımlar atacaktı ancak hukumethiçbir adım atmadı ve PKK’nin attığı adımları izlemekleyetindi. Bu tek başına bile hukumetin çözum surecine ciddiyaklaşmadığını gösteriyor. AKP hukumeti ve devlet çözumsurecine sahip çıkmadı. Her şeyi gizli yapmak istediler.Hukuki hiçbir adım atmayacaklarını söylediler. BİZDENBİR ŞEY İSTEMEMEMİZİ VE MÜCADELEYİ BI-RAKMAMIZI İSTEDİLER." (Cumhuriyet, 18 Ekim2013)

AKP, Kürt milliyetçi hareketten hep bunu istedi. Abdullah Öcalan 21 Ekim’de kardeşi Mehmet Öcalan

ile yaptığı görüşmede “1 yıl süren çözüm süreci başarılıolmuştur” diyor. Gerillanın dağdan indirilmesi olan“yeni bir süreç”ten bahsediyor.

Peki nedir başarı? AKP’nin istediği her şey Kürtmilliyetçi hareket tarafından yapılıyor, ama AKP taahhütetti denilen hiçbir şeyi yapmıyor.

Başarı; gerillanın dağdan indirilecek aşamaya getirilmiş

olması mı?“Sözcü” dediğin böyle olur; Atılım’dan suçlamaları

okuyalım: -“geçici çözüm yoluna yönelen Kürt ulusal demo-

kratik hareketine ve dostlarına takılmadık kulp” bı-rakmamak.

Her tavrın siyasi literatürde bir karşılığı vardır. Eşyanınadını koymak “kulp takmak” değildir.

-“Siz, ‘anti-emperyalist’ ilan ettiğiniz Esad-Baas re-jimiyle ellerinizi birleştiriyor, Suriye/Rojava Kurtleriniise aynı şeyi yapmadığı için ‘emperyalizmin işbirlikçisi’ilan ediyorsunuz” diyor.

PYD’nin İşbirlikçi Gruplarla YaptığıAnlaşmalar

PYD, emperyalistlerle ve işbirlikçi ÖSO’lu gruplarla,AKP ile işbirliği yapmak için sürekli görüşmeler yapıyorfakat AKP’nin beslediği işbirlikçi blok arasındaki çelişkilerbu işbirliğinin gelişmesine izin vermiyor.

-“ÖSO/El Nusra çeteleri; Turkiye, Barzani, Şam,Tahran dört bir yandan Rojava’yı kuşatmışken, siz de5. cepheyi mi açmaya çalışıyorsunuz?” diyor. Kuyruk-çuluktan sözcülüğe terfi eden Atılım’ın bildik kışkırtma-larından birisi daha...

-“Emekçi çözüm ve demoratik-onurlu barış’ siyasetiise “kuyrukçuluk” olarak değerlendiriliyor” diyorlar.

Nasıl bir çözümmüş bu çözüm? Anlatın da biz de öğ-renelim... Faşizmle oturup uzlaşacaksın, ortaya “emekçiçözüm ve demokratik barış” çıkacak?

Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? “Emekçiçözüm ve demoratik-onurlu barış”. Küçük burjuvaaydınlar bayılır böyle ne olduğu bilinmeyen süslü kav-ramlara. İçinde “emek” var, “onur” var, “barış” var, “de-mokrasi” var... Daha ne istesin ki...

Ama hiç de öyle değil, “çözüm” süreci başladığındanberi halkın gördüğü tek şey AKP iktidarının bugünekadar görülmedik terörü... Halka karşı açılan savaşın hergeçen gün daha da boyutlanması...

Peki faşist AKP iktidarı halka karşı böyle bir savaşaçmışken siz hangi barıştan, onurdan, demokrasiden bah-sediyorsunuz?...

-Bakın Atılım’ın şu tespiti çok önemli, kuyrukçuluğununtemelini buna dayandırabilir. Bununla meşrulaştırabilirler...Diyor ki Atılım: “Kürt ulusal demokratik hareketiylebirleşebilecek devrimci bir ittifak gücü yaratamamanınomuzlarına yüklediği sorumluluğu kabul etme dürüstlüğünügösteremedikleri gibi, Kürt ulusal demokratik hareketiniçözüm masasında egemenlerle baş başa bırakarak”

Bu tespit üzerine ne söylesek boş ama yine de şu ikinoktayı belirtelim:

Birincisi; Kürt milliyetçi hareket hiçbir zaman Türkiyedevrimci hareketini “ittifak yapılacak bir güç” olarakgörmemiştir. Kürt milliyetçi hareket her zaman solu kul-lanacağı, kendine tabii olacak bir güç olarak görmüş, it-tifaklarını düzen içi güçlerde aramıştır. Ayrıca Rojova’da

17 Kasım 2013

27

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 28: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

ittifak yapmak için PYD Eşbaşkanı Türkiye’ye devrim-cilerle görüşmeye değil, AKP ile görüşmeye gelmiştir. İkincisi;Atılımcılar “Kürt ulusal demokratik hareketini

çözüm masasında egemenlerle baş başa bırakarak”derken ne yapmamızı istiyorlar acaba? Kendileri düzeniçi kulvarda hızla ilerlerken bizim de oligarşiyle uzlaşmamasasına oturmamızı mı istiyor?

Biz AKP faşizmine karşı savaş diyoruz. Kürt milliyetçihareket “süreç bozulmasın” diye AKP’nin her türlü poli-tikasının karşısında boyun eğiyor. İstediğini istediği zaman İmralı’ya gönderiyor, iste-

mediği zaman göndermiyor. Üslubuna dikkat etmediğiiçin en son BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş daAKP’nin vetosunu yedi. Başbakan Erdoğan, “herkeshaddini bilecek” diyerek “had” bildiriyor...

Kürt milliyetçi hareket ne yapıyor bunun karşısında? KCK yönetiminden Mustafa Karasu, “Demirtaş çı-

karılınca heyet gitmemeliydi. Ciddi tutum alınmalıydı.PKK ve BDP’ye surekli kufur ediyorsun, ama sanakuçuk bir eleştiri yapıldığı zaman her şeyi yapıyorsun.Sureci fiili olarak AKP bitirmiştir” diyor.

“Ciddi tutum” alamazsınız. O tutumu AKP’nin ilkvetosunda, Ahmet Türk’ü heyetten çıkarttığında ala-caktınız.

Başbakan Erdoğan şimdi herkes haddini bilecekdiyor.

Erdoğan böyle konuşurken, Öcalan “geride kalanbir yıllık sürecin başarılı olduğunu” söylüyor!

Evet bir ‘başarı’dan sözedilecekse AKP bir taraftanhalka pervasızca saldırırken diğer taraftan “süreç” adıaltında Kürt milliyetçi hareketi pasifize etmeyi başarmıştır...

Öyle ki bugün AKP, BDP’nin yönetim kuruluna kim-lerin seçilmesi gerektiğini belirlemeye kadar “süreç”idenetimi altında sürdürmektedir.

HDP kongresi Başbakan Tayyip Erdoğan gibi birhalk düşmanının “hayırlı dilekleri”ni alarak açılıyor.

İşte tarihe belge olarak Erdoğan’ın mesajı: “HalklarınDemokratik Partisi Olağanüstü Kongresi'nde nazik da-vetiniz için teşekkür ederim. Kongre çalışmalarınınbirlik ve beraberlik içinde geçmesi temennisi ile alınankararların partiniz ve Türk siyasi hayatı için hayırlı ol-masını diliyor, tüm katılımcıları selamlıyorum"

Soruyoruz Atılım’a; “ ‘barış ve demokratik çözüm’talebinin yaratabileceği devrimci olanaklar” bunlar mı?

Çelişkinin baş çelişkiye dönüştüğü noktada çelişkileruzlaşarak değil, çatışarak çözülür. Atılım engin teorisiyleMarksizm, Leninizmi alt-üst ediyor.

Atılım; “Ulusal sorunun hemen tüm toplumsal-siyasalsüreç ve bağlamları kesen, egemenlere (şovenist bilinçtemelinde) toplumsal dayanak sunan kilit sorun ve başçelişki haline geldiği noktada “barış ve demokratikçözüm” talebinin yaratabileceği devrimci olanakları gö-remeyecek kadar gerçeklikten kopmuşlar” diyor.

Kürt milliyetçi hareketin sözcülüğünü yapacağımderken ne hallere düşüyor Atılım...

Birincisi; Atılım’ın iddia ettiği gibi ulusal sorun “başçelişki” haline gelmiş ise “çelişki”nin çözümü uzlaşmakdeğil, savaştır. İkincisi, çözümü “uzlaşmak” olarak görüyorsanız o

zaman da “baş çelişki” tespitiniz yanlıştır. Üçüncüsü, hem “baş çelişki” tespiti, hem çelişkiyi

çözme yönteminiz yanlış ise oradan doğru hiç bir sonuççıkmaz.

Onun için kahinlik yapmıyoruz, daha başından Kürtmilliyetçi hareketin her “barış” girişimlerinde oligarşikdüzenle uzlaşarak Kürt sorununun asla çözülemeyeceğinisöylüyoruz. Düzen içinde Kürt sorununun çözümününolmadığını söylüyoruz. Onun için ne hayallere kapılıyoruzne de “hayal kırıklığına” uğruyoruz...

8 Kasım günü Dev-Genç’liler, İstanbul ÜniversitesiFen Fakültesi önünde Tutsak Öğrenciler Serbest Bırakılsınkampanyasının basın açıklamasını yaptılar. Açıklamadan

sonra oturma eylemi yapan Dev-Genç’liler, ajitasyonlarla6 Kasım’da YÖK’ün kuruluş yıldönümünde Ankara DilTarih Coğrafya Fakültesi’nde yapılan Dev-Genç işgalinihalka anlatarak, tutsak öğrencileri sahiplenmeye çağırdılar.6 kişinin katıldığı eylemi halktan da destekleyenleroldu.

Sloganların atıldığı eylemde kuşlamalar yapıldı.Ayrıca aynı gün Dev-Genç’liler, Ankara'daki DTCF iş-galini ve tutuklanan 7 Dev-Genç’liyi selamlamak içinİstanbul Üniversitesi Dekanlık katına pankart astılar.

10 Kasım’da ise İstanbul’da Okmeydanı AnadoluKahvesi’ne “Tutsak Dev-Genç'lilerle Birlikteyiz. SavaşıBüyütüyoruz!” yazılı pankart asıldı, kuşlama yapıldı.

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL28

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Gençliği Zapturapt Altına Almak İsteyenlere Cevabımız: İşgal!

İşgalleri Yayalım, Savaşı Büyütelim

Page 29: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

1903 yılından günümüze kadar Amerika çıkışlı, çok ulus-lu şirket Monsanto, o günden beri gelişip güçlenerek, sö-mürüyü azgınlaştırarak, ülkemizde ve de dünyada insanlı-ğı, insanların yaşadığı toprakları kirletiyor. Kirletmeklekalmıyor, yok ediyor. Yapay tatlandırıcı sakarin üreterek, ti-carete başlayan şirket, tüm kapitalist şirketler gibi doymakbilmez bir iştahla piyasada yerini aldı. Kar hırsı gözünü o ka-dar bürümüştü ki, ABD'nin dahi sakıncalı görüp yasakladı-ğı maddeleri üretmekte hiç bir sakınca görmedi. Tekellerinyönettiği ABD için, önemli olan yine tekellerin karıdır. Öyleolmasaydı, Monsanto adlı "çok uluslu" şirket pazarın yüz-de 85'ini ele geçirecek kadar güçlenmezdi.

Monsanto için Türkiye önemli bir pazar alanıdır. Çün-kü şirketin tarım sektörüne yönelik üretimleri için Türki-ye, yeni-sömürgecilik ilişkileri içerisinde yağmaya alabil-diğine açık hale getirilmiştir. Petrol bazlı gübre üreten Mon-

santo için topraklarımız"ideal"dir. Tekeller kanasusamıştır. Vietnam sava-şında ormanların yok edil-mesi için kullanılan zehiriüreten de aynı şirkettir. Sa-dece bu örnek bile bu şir-ketin neye hizmet ettiğiniaçıkça gösterir.

Bu şirket 1996 yılında GDO belasını dünyaya, "çok gü-zel", "çok yararlı", hatta "açlığa, yoksulluğa çare" diyesundu. GDO'lu soya ve pamuk hızla dünyanın dört bir yanı-na dağıldı. Ülkemizde de birden, soyadan üretilen yemin nekadar gerekli, yararlı(!) olduğu keşfedildi. Köylünün soya üret-mesi için imkanlar sunuldu, sonra zorunlu hale getirildi.

Amerikan Monsanto şirketi kazansın, daha çok kazan-sın diye kanser oluyoruz, topraklarımızda ne ekeceğimizekarar veremiyoruz. Ekmek zorunda bırakıldığımız GDO'lutohumlarla kendi toprağımızı öldürüyoruz. Adeta bize ken-di ipimizi çektiriyorlar. Bu saldırılar tabii ki işbirlikçi ikti-darların eliyle sürüyor. Kapitalist şirketlerin varlığı, kendivarlık nedenleri de olan emperyalizmin işbirlikçisi iktidar-lar, elbette bu şirketlerle beraber bize saldırıyor.

Aynı iktidar gün boyu TV kanallarında yayınlattığı "KamuSpotları"yla tarımın önemini, korunması gerektiğini anlatıyor.Bir yandan kar için yok et, öte yandan önemini anlatan prog-ramlar yayınla. Bu iki yüzlülük, gittikçe daha pervasız saldı-rılara dönüşüyor. İşbirlikçi AKP iktidarı topraklarımızı ve de

canımızı Monsanto'nun hizmetine sunarken, hiç bir tereddütyaşamıyor. Aynı tarafta oldukları için bu normaldir. Ancak bunukabulleneceğimiz anlamına gelmez, çünkü biz aynı tarafta de-ğiliz. Bu birliğe karşı duruşumuz, birlikte olduğumuz süreceönemlidir ve etkilidir.

Saldırı sinsi ve boyutludur. Katliamdır, işgaldir. Gelece-ğimizin elimizden alınmasıdır, açlıktır, yoksulluktur. Monsantogibi şirketlerin ülkemizdeki varlığını kabullenmek ve onla-rın direktifleri doğrultusunda ekip biçmek, hatta yiyip içmek,kendi kendimize kurbanlık muamelesi yapmaktır.

Dünya halkları yavaş yavaş da olsa, Monsanto ve onun gibişirketlere karşı örgütleniyor, sessiz kalmıyor. Ancak örgüt-lenmeler "sivil toplumcu" hareketler şeklinde olursa, öfkeyidüzen içerisine çekmekten başka bir işe yaramazlar.

Monsanto'ya karşı mücadele düzene karşı mücadelenin birparçasıdır. Devrimci mücadele içerisinde her sorunun bir yerivardır. Devrimci mücadele, devrimci örgütlenme sonuç alıcıdır.Ülkemizi Monsanto’ların büyük bir çiftliğine dönüştürmele-rine izin vermeyiz. Çünkü topraklarımız, alın terimiz, kanımızkadar bizimdir. GDO'lu tohum ekerek Monsanto için üretir-ken, toprak verimsizleşip ölecek. Bu ürünlerden beslenen hay-vanlar ve insanlar hastalıkların pençesinde kıvranacak.

Sormayacak mıyız? Neden toprağımıza tohumumuzuekemiyoruz? Neden toprağımız ve dahi canımız üzerinde sözhakkımız yok?

Sorularımızın cevapları, bizi öfkemizin hedefi olmasıgereken emperyalizme karşı mücadeleye götürecektir.Baktığımızda, her şeyde emperyalizmin saldırısını göre-biliriz. Bunun için de attığımız her adımı emperyalizme kar-şı mücadeleye uygun olmalıdır. Yoksa mücadele, bir şirketekarşı mücadeleyle sınırlı kalır. Oysaki öfkemiz; halkımı-za, vatanımıza duyduğumuz sevgi kadardır.

HALK DÜŞMANI MONSANTOÖLÜM MAKİNESİ

Sınıf KiniSınıf KiniHalkların bütün acılarının

hesabını sormak için

Ezilen Anadolu halkla-rının değerlerini ve sanatı-nı sahiplenen, onların acı-larını paylaşan Halk Cep-heliler, İzmir GüzeltepeMahallesi’nde Ege KültürSanat Merkezi Derneği’ninaçılışını yaptı. EKSM ma-hallelerde yozlaşmaya,uyuşturucuya, çeteleşmeyekarşı çıkan halkın değer-lerini sahiplenen bir anla-yışla yola çıkıyor.

9 Kasım’da GüzeltepeMahallesi’nde gerçekleşenaçılışta, Grup Günışığı veEKSM Tiyatro Atölyesisahne aldı. Kısa bir oyun-

la başlayan program tür-küler, marşlar ve halaylar-la devam etti. Mahalle hal-kının yoğun ilgi gösterdiğiaçılışta, halk değerlerimizinnasıl yaşatılacağı ve zulmekarşı birlik olmanın gerek-liliği anlatıldı. Programınsonunda EKSM’nin ama-cına bir kez daha değinildi,sahiplenmenin önemindenbahsedildi ve program al-kışlarla sona erdi.

EKSM’nin adresi şöy-le: 8428 Sokak 14/A Gü-zeltepe-Çiğli/İzmir

Telefon numarası:(0232)376 06 74

Ege Kültür Sanat Merkezi AçıldıKültürümüze Değerlerimize SahipÇıkmak İçin EKSM’de Buluşalım

17 Kasım 2013

229

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 30: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Sevgili Devrimci Okul OkurlarıMerhaba,

Mücadele içerisinde hepimizin ayrıayrı yaptığı işler, mücadelenin geliş-mesine, savaşın büyümesine hizmeteder. Biz kişi olarak o bütününparçasıyız.

Kendi işimiz, görev ve so-rumluluğumuz altında olanlardır.Bu kimi zaman kitap okumakolur, kimi zaman bir eylemin ha-berini yapmak olur, kimi zaman-sa bir konuyu araştırmak, müca-delemiz için gerekli olan bir ola-nağı bulmak ya da bildiri dağıt-mak olur.

Kendi "işlerimiz"in bir bütü-nün parçası olduğunu gözardı et-memeliyiz.

O "iş" gerçekte örgüt dediğimiz kol-lektif mekanizmanın bize "emanet" et-tiği görev ve sorumluluklarımızdır.

O kollektif bütünün ilerleyebilme-si, devrim yürüyüşümüzün hızlanabil-mesi için işlerimizi "bireysel sorumlu-luklarımız" olarak görmemiz gerekir.

Kendi işimizi yaptığımızda ya dayapmadığımızda bütünün çıkarını et-kiler. Örneğin okumamız gereken birkitabı yavaş okuyor ve sürekli okumayıerteliyorsak bunun adı "bu kitabıokusam ne olur, okumasam ne olur"pratiğidir.

Kitap okuma faaliyetine sadece"kendi işimiz" olarak bakamayız.

Devrimci, kitabı okuduğunda geli-şecek; okumadığında gerileyecektir.

Kitabı okumamak mücadeleye za-rar veriyorsa, zarar görecek olan sadecedevrimcinin kendisi değil, tüm örgüt,devrim ve halktır.

O bütünün bir parçası da "ben"imdiye baktığımızda neyi, nasıl etkile-yeceğini görürüz. Gelişimimizi kendiellerimizle engelleriz. Bitirmemiz ge-reken zamanda bitirmemişsek, çalışmatarzımızdaki rehavet çıkar karşımı-

za... Bu sade-ce okuduğu-muz kitaplakalmaz, buçalışma tarzıdiğer yaptığı-mız işlere deyansır. Ken-dimizi hızlı-

ca geliştirip daha fazla işi omuzlaya-bilecekken, daha ağır aksak yol alır;daha az iş omuzlarız. Bu da kendimi-zin ve çalışma yürüttüğümüz alanın ge-lişimini yavaşlatır.

İş Nedir?Neden Çalışıyoruz?Sorularına Net CevaplarVermek ZorundayızVerilen İşi YapanMemurlar Değil, Devrimiİnşa Eden Devrimcilerizİş nedir? Devrimi yakınlaştırmak

için aldığımız bütün görev ve so-rumluluklardır. İşimiz devrim için ça-lışmaktır. Devrimi istemek büyük biriddiadır. Bu büyük iddianın sahipleriolan bizler her koşulda, her şartta dev-rimin ihtiyacı ne ise onu hayata geçi-ririz. Sadece iş verildiğinde yapan de-ğil, mücadelenin ihtiyaçlarını görüp ha-yata geçiren olmalıyız.

Devrimciler iş verilince yapan me-murlar değildir. Süreci ve ihtiyaçları-nı gören, bu ihtiyaçlara göre kendisi-ni ve yoldaşlarını geliştiren, öne atıl-maktan çekinmeyen, devrim için ça-lıştığını hiçbir zaman aklından çıkar-mayan savaşçılardır...

Taşıyabileceğimiz en üst boyutta so-

rumluluk üstlenmeliyiz. Devrimcilik, sorumluluk üstlenme

cesaretidir.Cesaret; iddiadır.Kararlılıktır.Hata yapmaktan korkmamaktır.Hata yapmaktan korkan, iş yap-

maktan kaçıyor demektir.Göz göre göre hata yapılmamalı;

yapılan hatalardan da ders çıkarılma-lıdır elbette...

Görevler karşısında tereddüt, ka-rarsızlık, insiyatifsizlik göstermek dev-rimcilik değildir.

Devrimci kendisini sınırla-mayan insandır.

Her İşimizi İktidarPerspektifiyleYapmalıyız

Yaptığımız her işte, kim için vene için yaptığımızı düşünerek ha-raket etmeliyiz. Hepimiz bu bilin-ci içselleştirmeliyiz. “Bu işi devrimcephesi için yapıyorum, bu işi dü-zeni alt edip devrimi büyütmek için

yapıyorum” demeliyiz. Çünkü yaptı-ğımız her iş bizi devrime daha çok ya-kınlaştırıyor. Başarıya ulaştığımız heriş, halkların gözyaşlarının dineceğigünü daha çok yakınlaştırıyor. Soygu-nun, sömürünün sona ereceği günlerigetiriyor. Sonuç aldığımız her iş yozluğuyok edip, bencilliği-bireyciliği-ahlak-sızlığı yok edip yerine devrimi koyuyor.Bu bilinç, bu istek ve inançla yaptığı-mızda her işin üstesinden geliriz. Ba-şarmak için uğraşırız, emek veriririz.

Bir işe ya da çalışmaya kanımızı, ca-nımızı, emeğimizi her şeyden önemli-si moral ve coşkumuzu kattığımızdabütün sorunları çözeriz, bütün insan-lardan sonuç alabiliriz.

Siyasal anlamını kavramadan yaniiktidar bilinci ile düşünmeden yapılanher iş basit ya da karmaşık farketmez,kapsamı ne olursa olsun bir süre son-ra sıradanlaşır... Siyasal anlamındanuzaklaşır. Sıradanlaşan her iş özensiz,yüzeysel ve laf olsun diye yapılmayabaşlanır. Devrimcileri, düzendeki in-sanlardan ayıran en temel fark budur.

Devrimci en küçük işinden en bü-yüğüne kadar her işini DEVRİM

Ders: SavaşıGeliştirmek

SAVAŞIMIZIGELİŞTİRMEKİÇİN İŞİMİZİ

EN İYİ ŞEKİLDE YAPMALIYIZ

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL330

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 31: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

İÇİN, HALK İÇİN, CEPHEİÇİN yaptığını bilendir.

Bir işi, bir davaya bağlıolarak yapmakla, bir siyasalsosyal ya da toplumsal anlayı-şa bağlanmadan yapmak ara-sında büyük bir fark vardır.

Siyasal görevlerin bilin-cinde olmak; ORTAK SAVA-ŞI OLUŞTURAN HALKA-LARDAN BİRİ OLMAKönemlidir.

Bunun için devrimci faali-yetlerde önemli nokta işin ör-güt bakımından bölüştürül-mesi değil, örgüt bilincinin ve örgüt-lülüğün her işe katılmasıdır.

HER İŞİ ÖRGÜT RUHU İLEYAPMAK önemlidir... Her işi devrimiçin yapmak önemlidir.

Siyasal anlamı kavranmadan yapı-lan her iş önce isteksizlik yaratacak,sonra sıradanlaşma ardından da yoz-laşma başlayacaktır. İsteksiz yaptığımız her iş insana yük

gibi gelir. Yük geldiği için de "benyapmazsam olmaz mı?" , "yine miben" veya "yaptım işte" , "eksik bı-rakmadım" denilip yaptığıyla yetin-meye başlanır.

Özellikle birkaç işin sorumlulu-ğunu birden üstlenmişsek tedirginlikbaşlar.

Bunun nedeni güvensizlik, tem-bellik, iddiasızlık...vb. gibi pekçokşeyden olabilir. Hepsi burjuva ideolo-jisinin yarattığı sonuçlardır.

Burjuva ideolojisini yok etmenin tekyolu eğitimdir... İdeolojik mücadeledir.

Politikleşmektir. Politikleşmeninilk ve en önemli adımı ise her şeyi ik-tidar bakış açısıyla ele almak; “devrimve Cephe için ne yararı var” sorusunusormaktır. Emek vererek ve emek sev-gisini büyüterek her tür sorun çözülür..İşten kaçmak, devrimden kaçmak-

tır. İşten kaçmak, devrimin olmasını bileisteye geciktirmek demektir. İşten kaç-mak devrimi değil, düzeni büyütmek-tir. İşten kaçmak, elimizi taşın altınakoymamaktır.

Moral ve coşkuyu yaratan da ikti-dar perspektifidir. Devrimcilere yap-tıkları her işte Marks’ın deyimiyle"gökyüzünü fethetmeye" çıkmışduygusunu yaşatan da budur...

Yalnızca yaptıkları işlere devrimciheyecanla sarılanlar sonuç alabilir-ler... Her engeli aşabilirler...Yaratıcılı-ğın ve güçlükler karşısında dik dura-bilmenin yolu devrimci heyecana sa-hip olmaktır....

Heyecan; sevinç, korku, kızgınlık,üzüntü, öfke, sevgi ve istek ile ortayaçıkan coşkudur.

Düşmanın fiziki ve psikolojik sal-dırıları karşısında güçten düşmeyiz.Düşman ne kadar çok saldırırsa sal-dırsın, bizi işimizden alıkoyamaz.Çünkü devrime dört elle sarıldığımız-da düşmanın saldırılarını göğüsleyecekgüce, cesarete ve cürete sahip oluruz.İşlerimizi hayata geçirmemizin önün-de hiçbir engel kalmaz.

Öğretilenleri, pratikten ve teori-den öğrendiklerimizi hayata geçirdi-ğimizde, devrimin ihtiyaçlarını, mü-cadelenin beklentilerini karşılayacakduruma geliriz. Böyle bakıp, düşün-düğümüzde küçük büyük işlerimizinüstesinden gelmemek gibi bir durumsöz konusu olamaz. Yaptığımız her işinüstesinen gelebiliriz.

Marksizm sadece soyut bir kuramdeğil canlı bir bilimdir. Marksizm ya-ratıcılıktır. Marksist olabilmek içinteoriyi günlük hayatla beslemek, gün-lük işleri ise teoriye bağlamak gerekir.

Yaratıcılık; en basit işi yaparkenbile o işe ruhunu katabilmektir.

Yaptığın iş ne denli sıradan olursaolsun sürekli araştırmak ve öğren-mektir.

Öğrendiklerimizin ve öğrettikleri-mizin bir işe yaradığını gördüğümüz-de, sonuç aldığımızda duyduğumuzonur kadar güzel bir duygu yoktur.

Yaptığımız İşinBüyük-KüçükDemeden Savaş İçinÖneminiKavramalıyızBu Yolda Her AdımBizi İleri Taşır

Yaptığımız işlerde küçükiş-büyük iş , beğendiğimiz-be-ğenmediğimiz iş ayrımı ya-par, işlerin hepsini aynı istek-le yapmazsak bu bizi yüzey-selleştirir. Bizi geliştirmez ,

bizi geliştirmediği gibi devrimi de ge-liştirmez.

Lenin "büyük, küçükten doğar"demiştir.

Küçük işleri küçümsememek, on-ları reddetmemek Lenin'in vasiyetidir.

Yeni insan budur. Lenin'in bu va-siyeti tüm dünya devrimcilerinedir.Yeni insan kendisini tüm duygularıy-la devrime adayandır.

O, devrim için yaptığı hiçbir işe bu-run kıvırmaz. Mütevazi şekilde her işiyapar. Mütevazi olmayanlar büyük iş-leri başaramazlar...

Her şey gibi devrim de küçük adım-ların biraraya gelmesi sonucu ulaşıla-cak bir hedeftir. Ayrıca işimizi en iyi bi-çimde yapmak irademizi, kişiliğimizi vedisiplinimizi güçlendirir. Bizleri hedefsahibi devrimciler haline getirir.

Günlük yaşamda somut, mütevazi,adım adım gerçekleşecek hedeflerimizolmalıdır. Eğer bu mütevazi, adımadım küçük hedefleri gerçekleştirirsekhayata karşı güçlenmiş oluruz... Dahafazla sonuç alırız, daha başarılı oluruz.Ya da en azından başarısızlıklardandaha az etkileniriz.

"Kendi İşim" DerkenBunun Savaşın BirParçası, Önemli BirParçası OlduğunuUnutmadan HareketEtmeliyiz

“Kendi işimi yaptım, diğer işlerdenbanane” diye düşünemeyiz. Yapılmayanher iş, bizim işimizdir. Neden yapıl-madığına , niçin yapılmadığına bakar,

Devrimciler iş verilince yapanmemurlar değildir... Süreci ve

ihtiyaçlarını gören, bu ihtiyaçlaragöre kendisini ve yoldaşlarını

geliştiren, öne atılmaktançekinmeyen, devrim için çalıştığınıhiçbir zaman aklından çıkarmayan

savaşçılardır...Taşıyabileceğimiz en üst boyutta

sorumluluk üstlenmeliyiz. Devrimcilik sorumluluk üstlenme

cesaretidir.

17 Kasım 2013

331

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 32: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

kafa yorarız. Önümüze orta-uzun-kısa vadeli hedefler koyarız. Hedefle-rimize ulaşmak için koyduğumuz prog-ram dahilinde hareket ederiz. Yaşamı-mızda planladğımız işlerin dışında iş-ler çıkabilir karşımıza. Böylesi anlardadünyamız başımıza yıkılmamalı, üste-sinden gelebileceğimizi düşünmeli,çözebileceğimize inanmalıyız. Böyledüşündüğümüzde ne çözülmemiş so-runumuz, ne yetiştiremediğimiz işi-miz kalır. Ne de işlerin yoğunluğu bizibunaltır.

Bütün işlerimizi ciddiyetle ve dev-rim iddiamızla ele almalıyız. Bir dev-rimci aldığı bütün işleri dikkatli, özen-li yapar. Yaptığımız işler bizim ayna-mızdır. Neyi nasıl düşünüp hayata ge-çirdiğimizin göstergesidir. Dost da düş-man da bizi yaptığımız işlerden tanır.

Dostumuz, halkımız, nerede-nasıl dav-ranacağımızı bilir. Bunu bildiğinden biz-lere güvenir, inanır.

Savaşın Gelişimi BizeBağladır, İşimize Dört ElleSarılmamız GerekirHep Daha İyisi İçinÇalışmalıyız

Yaptığımız her iş savaşımızı geliş-tirecek, büyütecek, kitleselleştirecektir.Daha fazla halk kesimini kucaklaya-caktır. İşimize dört elle sarılıp hepdaha iyisini yapmaya çalıştığımızda ka-zanan devrim olacaktır.

Başladığı işi bitirmek Cepheli'ningururu olmalıdır.

Her işe ruhumuzu, emeğimizi ka-tarsak mutlaka sonuç alırız.

Çözülmeyecek sorun yoktur. Herişin bir yöntemi, her sorunun bir çö-zümü vardır.

Emek yaratır... Emek üretir..

Yoğunlaşan ve düşünen bir beyninönüne hiçbir engel konulamaz.

Her şeyi dünya ölçeğinde düşün-meliyiz.

Yaptığımız her eylem her iş sade-ce kendi ülkemizde devrim yolundakiengelleri parçalama olarak kalmaz.Dünya proletaryasının kölelik zinci-rinden de halka koparır...

Bu Cephelilerin görevi ve sorum-luluğudur.

Sevgili okurlar..

Haftaya başka bir konuda görüşmeküzere... Hoşca kalın...

Samsun'da yurtlarından atılanGezi direnişçileri ile dayanışmayı bü-yütmek, başta barınma sorunu olmaküzere tüm sorunlara çözüm üretebil-mek için ortak paydada buluşan ve iç-lerinde Dev-Genç’lilerin de olduğuöğrenciler, "Yurttan Atılan Gezi Di-renişçileri İnisiyatifi"ni oluşturdu.Oluşturulan bu inisiyatifle, tüm On-dokuz Mayıs Üniversitesi öğrencileriile forum yapma kararı alındı. 7 Ka-sım günü yapılacak olan forum için,4-5 Kasım günü yaklaşık 2000 bildirive onlarca afiş asılarak öğrenciler fo-ruma davet edildi.

6 Kasım'da ise Eğitim-Sen'inyaptığı YÖK protestosunda "Öğren-cime Dokunma" sloganı ile yurttanatılan direnişçilere destek çağrısı ya-pıldı. Okunan metinde " ‘Gezi Parkı’eylemlerine katıldıkları gerekçesiyleçok sayıda öğrenci Gençlik ve SporBakanlığı'na bağlı Samsun Kredi veYurtlar Kurumu'ndan atılarak, soka-ğa bırakılmıştır. AKP iktidarının GeziParkı eylemlerini bahane ederek bin-lerce insan hakkında başlattığı cadı avısürmektedir. AKP, meşru ve demo-kratik hakkını kullanan yurttaşların

üzerinden elini çekmelidir" denilereksürecin takipçisi olacakları vurgulandı.

7 Kasım’da ise Fen-Edebiyat Fa-kültesi Esinti Kafe'de forum düzen-lendi. Yapılan forumda atılan öğ-renciler ile katılımcılar konuşmayaptılar. Yapılan konuşmalardaAKP'nin saldırılarının bu denliartmasının nedeninin halktan duy-dukları korku olduğu ifade edildi.Faşizmin her türlü uygulamasınınbu gençliği teslim alamayacağıvurgulandı.

"Öğrenciyiz Haklıyız Kazana-cağız", "Yurttan Atılan Gezi Dire-nişçileri Yalnız Değildir”, “BarınmaHakkımız Engellenemez!", "Ge-zi'ye Katıldık, Yurttan Atıldık" oza-litlerinin asıldığı forum alanındasık sık sloganlar atıldı.

"Yurttan Atılan Gezi Direniş-çileri İnisiyatifi" ikinci forumunu11 Kasım günü Eğitim Fakülte-si'nde düzenledi. Fakültenin kan-tininde, polisin ve ÖGB'lerin en-gellemelerine rağmen gerçekleş-tirilen forumda yurttan atılan öğ-rencilere sorular soruldu. Öğren-ciler eylem önerilerinde bulundu.

12 Kasım'da ise Mühendislik Fa-kültesi'nde bir forum gerçekleştirildi.Öğrencilerin ortak kararı ile yurttanatılmalara karşı basın açıklaması ve da-yanışma şenliği yapma kararı alındı.

Yurttan Atılmalara Karşı Barınma Hakkımıza Sahip Çıkalım!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL32

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 33: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Engels; "kapitalist toplumda feo-dal aristokrat, burjuva ve proleterahlak vardır" der.

Feodal ve burjuva ahlakı doğalolarak ait oldukları sınıfın çıkarları-nı savunur ve topluma bunu kabul et-tirmeye çalışır.

Ülkemizdeki devrimci basınhariç bütün basın yayın organları,devletin resmi kurumları, özel sek-törleri burjuva ahlakının gece gün-düz propagandasını yaparlar.

Yoksullaştıran, yozlaştıran hertürlü ahlaksızlığı yapan, yaptıran veyayan kendileri değilmiş gibi gös-termeye ve halkı kandırmaya çalı-şırlar.

En beylik yalanları ise "bizaynı gemideyiz"dir.

“Hayır biz sizinle aynı gemidedeğiliz” desekte onlar ısrarla bize‘aynı gemideyiz’ derler ve kendipisliklerini gizlemeye, örtmeye,halka mal etmeye çalışırlar...

Cepheliler ahlakın sınıfsal ol-duğunu düşünürler.

Burjuva ahlakı bencilliği, birey-selliği “her koyun kendi bacağından ası-lır” deyip buna göre düşünme ve ya-şama alışkanlıkları geliştirirken dev-rimci ahlak birliğe, dayanışmaya kol-lektif yaşama inanır ve bunları yayar.

Toplumda olan biten her şeye sı-nıfsal açıdan bakar ve değerlendirir-ler.

Düşüncelerine, yaşamlarına yönveren vefa, sevgi, fedakarlık veemektir...

Onun için bir devrimcinin oturmasıkalkması, konuşması, giyimi kuşamıherşeyi burjuva ahlakından ayrıdır.Cepheliler burjuvaziye ait herşeyeeleştirel gözle bakarlar ve mutlaka ‘ne-den’ sorusunu sorarak düşünürler...

Burjuvazinin yaydığı her türlüdüşünceye Cepheden tavır alırlar...

Burjuva basın bir şey mi söyle-miş?

Onun tersini düşünür.Gazetede bir haber mi okur; ‘ne-

den’ diye sorar?

AKP bir açık-lamamı yapmış;bunun tam tersini düşünür.

“Bu kadar da olmaz, hiç mi olum-lu bir şey yok” diyen orta yolcularakesinlikle kulak kabartmaz...

Orta yol arayıcılarına kapılarınıkapatır... Cephelinin tavrı bununla dasınırlı kalmaz... O sadece burjuvazi-ye ait düşünceleri eleştirmekle ken-dini sınırlandırmaz. Burjuvaziye aitne varsa nefret eder ve çevresine debu nefreti yayar...

Nefreti sınıf kinine dönüştürür... NEDEN?Biz ahlaklı olmayı halkı sevmek

olarak anlıyoruz...Onları bu ahlaksızlıktan, sömürü

düzeninden kurtarmalıyız diye dü-

şünürüz.Onların halkı mahkum ettiği; aç-

lığa, yoksulluğa, işsizliğe son vermekistiyoruz...

Kimle yapacağız bunu? HALKLA...Onun için halkı bilinçlendir-

mek, örgütlenmek ve bir avuçegemenin karşısına dikmek bizimsorumluluğumuzdur...

Bu sorumluluk tüm Cephelile-rindir.

Evlerimizi mi yıkıyorlar karşı-larına taşımızla, sopamızla eli-mizdeki her şeyi silah haline geti-rerek çıkıcağız.

Bizi işsiz mi bırakıyorlar? Alınteri ile kazandığımız emeğimize elmi koyuyorlar?İşten mi atıyorlar, çoluğumuzu

çocuğumuzu aç açıkta mı bırakı-yorlar?

Her türlü hak arıyışımıza ba-nane mi diyorlar?

Karşılarında bizi bulmalılar.Sadece basın açıklamasıyla ye-

tinmeyen, her türlü mücadele biçi-mini hayata geçiren işgalleri de yap-malıyız.

Gözümüzdeki kararlılıktan kork-malılar... Gençliğe okullarını, evlerinidar mı etmek istiyorlar.

Her türlü baskı ile onları yıldır-maya mı çalışıyorlar? Karşılarındabizi bulmalılar.

NEDEN? ÇÜNKÜ; DÜZENE ALTERNATİF TEK

GÜÇ BİZİZ...

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

Cepheliler Devrimci Ahlakın

Temsilcileridir

Gebze Hapishanesi’nde ÖzgürTutsak Özlem Taşdemir’e, yakasın-daki “Devrimci Avukatlara Özgürlük”kokartı nedeniyle 11 gün hücre cezasıverildi. Taşdemir, 28 Ekim’de hasta-ne sevki sırasında kendi hazırladığı“Devrimci Avukatlara Özgürlük” ya-zılı kokartı yakasına taktığı için önce

hastaneye götürülmesi engellenmek

istendi, sonra kokart zorla kendisin-

den alındı.

Açılan disiplin soruşturmasında

ise, “Suç örgütlerine ait sembol,

yazı… taşıması” gerekçesiyle 11 gün

hücre cezası verildi.

“Devrimci Avukatlara Özgürlük”

17 Kasım 2013

33

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

MARKSİST AHLAK 1-BURJUVAZİNİN TEORİK-Bİ-

LİMSEL SİYASAL-PRATİKELEŞTİRİSİ.

2-KİTLELERDE ONA KARŞINEFRET UYANDIRILMASI.

3-SINIFSAL BİLİNCİNGELİŞTİRİLMESİ YANİ AHLAKLIOLMAK SINIF MÜCADELESİNİBÜYÜTMEKTİR. YANİ AHLAKLIOLMAK HALKINI VE VATANINISEVMEKTİR.

4-GÜÇLERİ BİRLEŞTİRMEDAYANIŞMA BECERİSİDİR. YANİ ÖRGÜTLÜ İNSAN AHLAKLIİNSANDIR.

Page 34: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Eğitim-Sen İstanbul 1 No'lu Şube yürütme toplantısındaşubedeki tutsak üyelerimiz ile ilgili bir afiş hazırlamayıgündeme getirdik. Önce "Tabii yapalım" derken, sonradansendika binasına asılacak bir afişe "evet" dediklerinisöylediler. Bizim tutsak üyelerimizle ilgili sendikayaafiş asmak için yönetim kurulu kararı beklemeyeceğimizaçıktır. İşyeri panolarına asmak üzerine afiş yapmayıyürütme kurulunda tekrar gündeme getirdiğimizde öne-rimizi DSD, ESP'li memurlardan, DEMEP ve EMEKhareketinden yöneticiler çeşitli gerekçelerle reddettiler.Ancak bu gerekçelerin "daha önce başka üyelerimiziçin böyle bir şey yapmadık", "Arkadaşları teşhiretmiş oluruz", "Hukuksal, sendikal, açıdan bakmakgerekir." vb. afiş önerisinin reddedilmesinin asıl nedeniolmadığını DEMEP'li üye "arkadaşlar söyleyemiyor,ben söyleyeyim, 5 ay sonra sendikada seçim var onedenle kabul etmiyoruz" diye ifade etti. Önerilerimizinreddedilmesinin yabancısı değiliz. Ancak ilk kez böylesibir itirafla ve çirkin bir dille karşılaştık. Bu tavırdasendikal dayanışma yoktur, mesleki dayanışma yoktur,çiğ bir rekabet vardır. Sonrasında DEMEP'li üye söyleminedeniyle özür dilemiş ve oyunun afiş hazırlanması yö-nünde olacağını ifade etmiştir.

Bu tartışmalarla ilgili sendika yürütme kuruluna tutsakKEC'lilerin gönderdiği mektubu yayınlıyoruz:

“7 aydır tutsak edildiğimiz tecrit hücrelerinden binlerceselam gönderiyoruz sizlere.

7 ay bizim ülkemiz açısından çok uzun bir süreci ifadeetmekte. Bunu hep birlikte gördük. Ülkede pek çok deği-şimler yaşıyoruz, şehitler veriyoruz. Faşizm geri adım at-mamakta ısrarcı, biz de ona geri adım attırmakta...

Mücadelemizdeki ısrarın ve kararlılığın sonuçlarınıgörüyoruz. Mesela tutsak edilmiş tek bir arkadaşımızıbile faşizme teslim etmiyoruz. En son kanser hastasıKemal Avcı'yı zulmün elinden bu bilinçle çekip aldık.

19 Şubat tarihinde tutuklanan bizlere baktığımızdayine bu sonucu görmekteyiz. AKP iktidarının KESK'inmücadelesini geriletme çabasıyla bize yönelik komplolarınıboşa çıkarıyoruz. 72 kişinin tutuklandığı davada İz-mir’den tutuklanan arkadaşlarımız da tahliye olduve geriye sadece İstanbul tutsakları kalmıştır. Amabunu yaratan arkadaşlarımızın bize sahip çıkışıdır. Hiçyılmadan sayı az-çok demeden, bize dair yaptıkları açık-lamalar, eylemlerdir. Yani Kamu Emekçileri Cepheliler

için yürütülen kampanyadır. Fakat KESK şubeler platformubu eylemleri haftalık yapma kararından vazgeçerekaylık yapmıştır. Ki tüm tartışmalara rağmen.

Şube yönetim kurulu olarak yaptığınız tartışmayıduyduk. Açıkçası bu ifadeler bizi üzdü. Bugüne kadarkimse için böyle birşey yapmadık demek bizden öncetutuklanan arkadaşlarla aslında aramıza fark koymaktır.Yani onlara yapmadığımızı size hiç yapmayız demektir.Niye? Oysa ki 19 Şubat'tan önce tutsak düşen KESK'liarkadaşlarla ilgili önerileri de çoğunlukla bizler sunmuştuk.Gerek Genel Kurul, gerek KESK Meclisi gerekse şubeyürütme kurulu veya meclis tutanaklarına baktığınızdabunu göreceksiniz. Çünkü biz birimiz hepimiz hepimizbirimiz anlayışının savunucularıyız.

Sendikanın böyle afişlerle okul panolarını donatmasınınyasal anlamda dayanaklarını aramayı doğru bulmuyoruz.Biz fiili meşru mücadeleyi savunuyoruz. Üstelik herüyemize 2012-2013 eğitim-öğretim yılında dağıttığımıziş takvimlerinde tutsak arkadaşlarımızın resimleriyle birbölüm hazırlamıştık. Yani o takvimler yaklaşık 7-8 binkişinin elindeydi, kullanıldı. Arkadaşlarımızı teşhir et-meyelim demekte abesle iştigaldir. Çünkü biz gözaltındatutulduğumuz 4 gün boyunca manşetten düşmedik, oncahaberlerin hatta Recep Tayyip Erdoğan’ın gündemi olduk.Yani bizimle ilgili sürekli yalan söylendi. O yüzden teşhirolduysak bu şekilde olduk. Tersinden bir yaklaşımda bu-lunmakta zaten yalanları boşa çıkarmaktır.

Bir afiş asmak sorun değil, bildiri gibi şeyler hazırlamaklazım diyerek çok ileri öneriler sunuyormuş, havasını dayeterli bulmuyoruz. Bizim için teori-pratik birlikteliğiesastır. Yani öneriyi sunuyorsak onu hayata geçirmekgerekmektedir.

Aslında bu tartışmanın en can alıcı ifadesi hepsinintoplamını ifade eden "5 ay sonra seçimler var o yüzdenistemiyoruz" yaklaşımıdır. Sahiplenmeyi bir propagandamalzemesi olarak görmek son derece yakışıksız bir tu-tumdur. Tutsaklarına sahip çıkmayan bir sendika başkaneye sahip çıkabilir? Veya sahip çıkmamak sizi güçlen-direcek mi? Yoksa bu tersinden tüm sendika adına birpropaganda mı olacak? Yaptığı şeyi kendi hanesine yaz-maya çalışan, her sorunun odak noktası olarak kendinigören bir anlayışın ifadesidir bu. Şubat öncesi tutuklananarkadaşlarımızın mahkeme öncesi binalarımıza fotoğ-raflarının olduğu pankartlar asarak 21 Haziran grevinde

Eğitim-Sen İstanbul 1 No'luŞube'ye Mektup

Tutsak Kamu Emekçileri Cepheli Memurlara Özgürlük

Kamu Emekçileri Cephesi

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL34

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 35: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

3 No'lu şubenin tutsağı M. Ali Aslan'ın pankartınıtaşıyarak seçimlere mi hazırlandık. Elbette hayır. Busadece düzenle yürüttüğümüz ideolojik mücadelenin so-nucuydu. KESK'in sendikal mücadelesindeki bakışaçısının farkını koymaydı. Yoksa Memur-Sen ya daKamu-Sen'den ne farkımız olacaktır?

Bizler bedel ödeyerek, şehitler vererek bu sendikalarıkurduk. O yüzden her bir arkadaşımız statüsüne bak-

maksızın bizim için değerlidir. İşgüvencesine sahip çık-tığımız, 4+4+4 eylemine, 1 Mayıs'a, 8 Mart'a demokratikeylemlere katıldığımız için buradayız. Bunları işyerleri-mizde anlatmak bizi güçlendirir. Bu sahip çıkış üyeyegüven verir. Politikleştirir, sendikal bilinci geliştirir. Tümbunlar sendikalarımızın varoluş şartıdır. O anlamıylatutsaklara sahip çıkmak sendikaya sahip çıkmaktır diyoruzve hepinizi coşkuyla selamlıyoruz.

Ankara’da Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde 5Kasım’da siyasi tutsakların kullandıkları havalandırmalarases ve görüntü kaydı yapan kameralar takılmak istendi.Bu dayatmayı protesto eden siyasi tutsaklar, kamera ile24 saat gözetlenmeyi kabul etmeyeceklerini, bu uygu-lamanın tecridi yoğunlaştırmak amaçlı bir saldırı olduğunubelirterek, kameraların kaldırılmasını istediler. Takılankameraları da kırdılar. Bunun üzerine Sincan 1 No’lu FTipi Hapishanesi Müdürü Celalettin Konca’nın talimatıyla,6 Kasım günü siyasi tutsaklara saldırılarak, işkenceyletekli hücrelere attılar.

Temel ihtiyaç malzemeleri verilmeyen, bir günboyunca havalandırmaya çıkarılmayan tutsaklara yapılanişkenceyle ilgili olarak TAYAD'lı Aileler, 8 Kasım'daSincan Hapishanesi önünde eylem yaptı.

“Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” pankartı açanTAYAD’lı Aileler, adına Semiha Eyilik tarafından yapılanaçıklamada, saldırının asıl nedeninin tecrit olduğusöylendi. Adalet Bakanlığı'na tecrit işkencesine sonçağrısı yapan Eyilik, “Adalet Bakanlığı'nı buradan uya-rıyoruz. İşkenceleriniz işe yaramayacaktır. MuharremKarataş, Erdal Dalgıç, İbrahim Çuhadar ve Alişan Şanlıda bu zindanlardan çıktı. Tecrit politikalarınız devrimcileriyıldırmayacaktır." diye konuştu.

Ardından, o gün görüşten çıkan tutsak yakını BaharUçucu söz aldı. İçeride yaşananları anlatan Uçucu, “Tut-saklara saldırı sürekli hale getirilmiş. Erol Zavar veSerdar Polat'ın da hayati tehlikesi var.” dedi. Eylem,saldırı durana kadar ailelerin tutsakları sahipleneceğisöylenerek bitirildi.

Avukat Görüşünü Denetimle Başlayıp, HavalandırmalaraKamera Yerleştirmekle Devam Eden İktidarın Tecrit Politikası

Özgür Tutsakları Teslim Almayı Başaramayacak!

19 Şubat 2013 tarihi’nde 184 KESK’li kamu emekçisiyapılan baskınlarla gözaltına alınmış ve 72 kamu emekçisitutuklanmıştı. Kamu Emekçileri Cephesi, demokratik ey-lemlere katıldığı için keyfi olarak tutuklanan ve 9 aydırhala tahliye edilmeyen arkadaşlarını sahiplenmeye devam

ediyor.

Ankara; YükselCaddesi’nde, her hafta ol-duğu gibi 9 Kasım’da daAnkara Kamu EmekçileriCepheli memurlar tara-fından 19 Şubat komplo-suna karşı basın açıkla-ması yapıldı. Kamu Emek-çileri Cephesi imzalı “Fa-şizme Karşı Demokrasi,

Keyfi Tutuklamalara Karşı Adalet İstiyoruz” pankartınınaçıldığı eyleme 25 kişi katıldı.

Sloganların atıldığı eylemde yapılan açıklamada,Adana, Ankara, Malatya, Bursa ve İzmir’deki yargıla-malarda tutsak KEC’lilerin tahliye edildiği, İstanbul

16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan KEC üyele-rininse keyfi olarak tahliye edilmediği söylenerek, 16.ACM Hakimi Mehmet Ekinci teşhir edildi.

Çorum; Kamu Emekçileri Cephesi, 9 Kasım’daGazi Caddesi saat kulesi yanında basın açıklaması veoturma eylemi yaparak, tutuklu KEC’lilerin serbest bıra-kılmasını istedi. 13 kişinin katıldığı eylemde yapılanaçıklamada, “Demokratik eylemlere katılmanın, iş gü-vencesine sahip çıkmanın, grev hakkı istemenin suç ol-madığını halkımız biliyor ama AKP kendi işbirlikçi poli-tikalarına, sömürü çar-kına kim karşı durursaonu cezalandırmak içinher türlü demokratikhak arama mücadele-sini bastırmak istiyor,buna izin vermeyelim.Örgütlenme hakkımızınortadan kaldırılmasınasessiz kalamayalım.”denildi.

16. ACM Hakimi Mehmet Ekinci Daha Fazla Suç İşlememelidir!KEC’li Tutsaklar Serbest Bırakılsın!

335İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 36: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL336

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

İşçi sınıfına yönelik saldırılar dün-yanın tamamında olduğu gibi ülke-mizde de aralıksız sürüyor.

İşçi sınıfının 150 yıllık mücade-leyle kazandığı ve biriktirdiği hak-larının tamamı AKP iktidarı tarafındangasp edilmeye çalışılıyor.

“Kıdem tazminatı, güvenceliçalışma, iş güvenliğinin sağlandığıkoşullarda çalışma” gibi haklarıAKP tarafından 2013 yılı Kasımayında meclis’ten geçirileceği açık-lanan Torba Yasada yer alıyor.

Bu yasayla modern köle pazarlarıanlamına gelen özel istihdam bürolarıaçılacak. Şu an en azından yasalardaistisna olarak uygulanmakta olan ta-şeron sistemi genel kural olarak uy-gulanmaya başlanacak. Yani patron-ların karlarının artması için istedikleriher şeyi AKP iktidarı birer birer ya-pacak ve yapıyor.

AKP’nin bu politikalarına karşıbir düzen partisi olarak, CHP’nin neyapacağını konuşmaya bile gerekyoktur. CHP’nin geçmişi ve bugününe yapacağını göstermektedir. Zatentekellerin partisi olarak CHP’nin baş-ka bir şey yapması da mümkün de-ğildir. Aksi takdirde tekellerin des-teğini kaybeder, Amerikan emper-yalizminin desteğini kaybeder.

Burada asıl tartışılması gerekensendikalardır. İşçi sınıfının örgütlen-mesi olan sendikalar bugün tam an-lamıyla sarı sendikacılık ve patronsendikacılığına dönmüştür. Bizim ta-nımlamamızın ötesinde bugün sınıfsendikacılığı yaptığını söyleyen sen-dika sayısı birkaçı geçmez. Kalansendikalar içinde AKP tarafındankurdurulan ve büyütülen sendikalarıda değerlendirmeyeceğiz. Adı üstündeAKP’nin sendikalarıdır.

Bu sendikaların dışındaki sendikave konfederasyonlar ise CHP’nin arka

bahçesi olarak patron sendikacılığınaevrilmişlerdir. Patron sendikacılarıkendilerini işçilere karşı değil belediyebaşkanlarına karşı sorumlu hisset-mektedirler. Onlar için belediye baş-kanlarının dostlukları önemlidir. Bunedenle de işçilerin eylem yapmasınabelediye başkanlarından önce onlarkarşı çıkarlar. İşçilerin eylemlerininbelediye başkanından önceki düşmanıbu patron sendikacılarıdır. Kendilerinerağmen başlatılan eylemleri baltalamak,boğmak için belediye başkanıyla bir-likte ellerinden geleni yaparlar. Direnişekatılan işçilerin işten atılmasını sağ-larlar. Direnişe katılmayan işçilerindirenişe katılmalarını engellemek içinbaskı yaparlar. İşçileri işten atılmaklatehdit ederler. Bunun karşılığında dabelediye başkanının çanağından bes-lenirler.

Görüldüğü gibi işçi sınıfının so-runlarının çözümü için kullanabile-cekleri bir araçları bugün için yoktur.Patron sendikacıları, sendikalara çö-reklenmiş, rüşvet – kayırma – tehditüçgeniyle iktidarlarını sürdürmekte-dirler. Delege satın alarak, ayak oyun-ları yaparak, rüşvet vererek sendikaseçimlerine hazırlanmaktadırlar. Amabugüne kadar yapabildikleri, başa-rabildikleri, sonuçlandırabildikleritek bir direniş yoktur. Aksine direnenişçileri satarlar. Peki, ülkemizde işçisınıfının hiç mi sorunu yoktur da busendikacılar direniş örgütlemezler?Aksine işçi sınıfı artık varlık yokluksavaşı vermektedir. AKP’nin mec-listen geçireceği yasalarla işçiler kö-leye dönüştürülecektir. Yani patronsendikacıları işçi sınıfının bugünküsorunlarını çözemezler.

Bu nedenle biz İŞÇİ CEPHESİNİöneriyoruz. İŞÇİ CEPHESİ geliştiği,büyüdüğü, etkinliği arttığı orandapatron sendikacılarını da teşhir ede-

cektir. Patron sendikacıları ya işçisınıfının yanına dönecek ya da yokolup gideceklerdir.

Ama bunu sağlamanın yolu işçisınıfının birliğini sağlamaktır. İşçisınıfının birliği sağlanmadığı orandagüçsüz kalacağı kesindir. Açık kiyasal engeller işçi sınıfının örgüt-lenmesini zorlaştırmaktadır.

Sendikaların içinde bulunduğuduruma bakıldığında işçilerin birliğinisağlayıp mücadeleyi büyütecek ör-gütlenmeler oluşturamayacağı açıktır.Bu nedenle işçilerin meşru örgüt-lenmelere ihtiyacı vardır.

Bu meşru örgütlenme İŞÇİ CEP-HESİDİR. Elbette işçi cephesinin deişleyiş kuralları olacaktır. Karar almave uygulama mekanizmaları olacaktır.Bir demokrasisi olacaktır. Şu an bu-raya yazmaya gerek duymadığımızveya şu an aklımıza gelmeyen amapratik içinde ortaya çıkan durumlarve sorunlar yine konuşulur ve çözülür.Burada asıl önemli olan BİRLİK-TELİKTİR. İşçilerin haklarını gaspetmek için sürekli saldıran tekellerekarşı birlikte mücadele etmeyi sağ-layacak bir güce sahip olmaktır. İh-tiyacımız budur.

Dünyanın en örgütlü aygıtına –devlet aygıtına – sahip olan burjuvazien örgütlü sınıflardan biridir. Hayatınher alanında ve her yerde örgütlen-miştir. Bu örgütlü gücünü diğer sı-nıfları sömürmek ve iktidarını sür-dürmek için kullanır. Onun saldırı-larına karşı halkın ve işçi sınıfınıntek direnme gücü birlikteliğidir. Herdinden, inançtan ve milliyetten işçi-lerin birlikteliği olan İŞÇİ CEPHESİtüm sorunların çözümünün yoludur.

Geçmişte ve bugün değişik yer-lerde, değişik örgütlerin – sendikalarınöncülüğünde işçilerin direnişleri de-vam etmektedir. Talepleri hemen he-

İŞÇİ CEPHESİ İşçi Sınıfının Bugünküİhtiyaçlarına Cevap

Verebilecek Örgütlenmedirİşçi Cephesinde Birleşelim!

Page 37: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

17 Kasım 2013

337

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

men aynı olan bu direnişlerin büyükkısmı zaferle sonuçlanmamaktadır.Çünkü direnen işçiler yalnızdır. Di-renişlerini halkın diğer kesimleriyle,diğer işçileriyle, diğer direnen işçilerlebirleştiremiyorlar. Bir üst örgütlenmeolarak İŞÇİ CEPHESİ aynı zamandabu direnişleri birleştirme merkezi deolacaktır. Tarih ve bugün kesin olarakgöstermektedir ki halkın sahiplenmesive dayanışması olmadan hiçbir di-renişin zafer kazanması mümkün de-ğildir. Bu sahiplenme ve dayanışmakendiliğinden olmayacaktır. Bu da-yanışma ve sahiplenmeyi de örgüt-lemek gerekir. İktidarın tüm örgüt-lenmiş güçleriyle, askeri, polisi,MİT’i, mahkemeleri, savcıları, ha-kimleri, basınıyla saldırdığı direniş-lerin kazanmasının yegane yolu di-renişleri birleştirmek, var olan ör-

gütlülükleri büyütmektir. Zafer kazanmış olan veya halen

sürmekte olan direnişlerin öğrettiği veihtiyacımız olan şey budur. DARK-MEN, ROSE TEKS, AKTAŞ, KA-ZOVA TEKSTİL direnişlerinin öğrettiğibudur. Derdimiz ortaktır. Çözümümüzde ortak olmak zorundadır. Çünkü budertleri bize açanlar aynıdır.

Bugün devam eden direnişler devardır. THY işçilerinin Hava – İşöncülüğünde sürdürdüğü direniş,Punto Deri işçilerinin Deri İş Sendi-kası öncülüğünde sürdürdüğü direniş,Antteks’de işten atılan işçilerin du-rumu, Fen-İş Alüminyum işçilerinindirenişi, Direnen BELTAŞ İşçileri;patron sendikacılığına karşı mücadeleeden Şişli Belediyesi İşçileri ve Si-lifke’de direnen temizlik işçisininbizlere gösterdiği şey örgütlenme ih-

tiyacıdır. Ve bu örgütlenme meşruluktemelinde olmalıdır. Sendikaların,işçi örgütlerinin katılabileceği böylebir örgütlenme kuşkusuz iktidarınkölelik saldırılarının karşısındaki engüçlü silah olacaktır.

İşçilere, sendika, dernek, vb. meşruişçi örgütlenmelerine çağrımızdır;

İŞÇİ CEPHESİNDE birleşelim,direnelim. Artık bizim için varlıkyokluk sorunu noktasına gelen sal-dırıları durdurmanın tek yolu budur.Gasp edilmeye çalışılan haklarımızıkorumanın tek yolu budur. Yeni haklarkazanmamızın tek yolu budur.

İŞÇİ CEPHESİ’NDEBİRLEŞELİM, DİRENELİM,

KAZANALIM!İŞÇİYİZ HAKLIYIZ

KAZANACAĞIZ!

"Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yok"dediler sizler için.

Yoktu... Çünkü kahreden ve yaratan sizlerdiniz. Oemekçi ellerinizdi her şeyi yaratan... Ama yarattıklarınızınsahibi siz değildiniz. Üretmek, insan olmanın diğeradıydı, bunu en çok da siz bilip siz hak ettiniz. Hayatdenilen kavganın üreticisi sizlersiniz. Ve bugün, "İşçiyiz,Haklıyız Kazanacağız!" şiarıyla direnenleri de... Haklı-sınız... Kazandınız!

Yok saydılar sizi. Ensenize bir tokat atıp elinizdekiekmeği alırız da ses çıkarmazlar zannettiler. Açmış,açıktaymış, hastası varmış, kirasını ödeyememiş, hiçumurlarında olmadı. Onlar sömürmekten gayrı bir şeybilmediler. Hem de iliklerinize kadar sömürdüler.Dillerinden besmele eksik olmadı. Hacca, Umre'ye gi-dişlerini ballandıra ballandıra anlattılar. En Müslümanonlardı. Kimseye bırakmadılar. Sizi ne gördüler, nedinlediler, ne anladılar. Aslında onların dini imanıparaydı. Para için onurlarını dahi sattılar.Yandaştı onlar... Devletin malı deniz, yemeyen keriz,diyenlerdendi. Yararlandılar hatırlı tanıdıklarının ola-naklarından... Yediler... Haram mı, helal mi demedenhem de... Çocuklarımızın rızkını, bizim geleceğimiziyediler. Kanımızı emdiler, hacca gittiler, aksırıp tıksı-rıncaya kadar yediler. Haram olsun çocuklarımızın rız-kını çalıp da yiyenlere.Onlar her başları sıkıştığında Allah'ı perde ettiler soy-suzluklarına. Olmadı, gerçek yüzlerini gösterip baldırıçıplaklar diyerek zulmü saldılar üzerimize. Ayak takımıdediler, çapulcu dediler. Zalimin zulmünü arkalarınaalıp ekmeğimizi yiyip alın terimizi içtiler. Yalanı peynir

ekmek gibi yediler. Sizi düşman bellediler.Siz, yani baldırı çıplaklar, hakikatten başka yol bilme-diniz. Emeğin en yüce değer olduğunu, emeğinize,ekmeğinize uzanan elleri gördüğünüzde anladınız. Veemeğinize sahip çıkmanın kavgasına atıldınız.Yalana, dolana meyletmediniz. Kimsenin malına gözdikmediniz. Sizin olanı almanın kavgasını verdiniz.Emeğinize ve alın terinize sahip çıktınız. Ve direnedirene kazandınız...Hem üretip hem yönetmenin, direnerek üretmenin des-tanını yazıyorsunuz bugün. Emeğinize, ekmeğinize,alın terinize direnerek sahip çıkıyorsunuz. Hakkınızıçalanlara eyvallah demiyor, çocuklarımızın geleceğinikazanmanın kavgasını veriyorsunuz.Bu bir ilktir, doğrudur... Ve son olmayacaktır. Şairindediği gibi, siz "yaratansınız". Ve yarattıklarınızın far-kındasınız. Yarattıklarınıza, sizin olana sahip çıktınız,çıkacaksınız. Tüm işçilere hak alma mücadelesine ekle-diğiniz bir ilkle örnek olacaksınız. İnsanı insan yapan emeğidir. Emeğe sahip çıkmak,büyük insanlığın işidir. Büyük insanlığın fertleri olansizleri, direnerek üretenleri, F Tipi hücrelerde direnereküreten ve kendini tecrite ezdirmeyen Özgür Tutsaklarolarak selamlıyoruz.Direnmek, savaşmak yenilmez kılar insanı.Direndiniz ve kazandınız.Emeğine, ekmeğine, geleceğine sahip çıkan, direnerek,üreterek kazanan Kazova İşçilerine Selam Olsun!..Haklıyız Kazanacağız...

Kocaeli 2 No'lu F Tipi Hapishanesi Özgür Tutsaklar

KAZOVA İŞÇİLERİNE BİN SELAM!

Page 38: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL38

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

12 Kasım Salı günü iki duruşma yapıldı. Bu iki du-ruşma aslında yasaların ve yasaların uygulayıcısı mah-kemelerin, savcı ve hakimlerin kime hizmet ettiğinigösteren örneklerindendir. Kuşkusuz bunun gibi birçokduruşma daha yapılmıştır. Çünkü baştan sona tüm yasa-lar tekellerin çıkarlarını korumak için yapılır. Onların ih-tiyaçlarına göre yasalar yapılır. Bu nedenle örneğinemek hırsızlığı yapmak suç değildir. İşveren, patron iş-çilerinin aylarca maaşını ödemez, kıdem ve ihbar taz-minatlarına el koyar, işçileri dolandırır ama yasalar kar-şısında masumdur. Yaptığı emek hırsızlığı suç değildir.Çünkü Türkiye’de yasalarda “İşçisinin maaşını ödeme-yene 5 yıl hapis cezası verilir” diye bir düzenleme yok-tur. Bu düşünülmediğinden mi ya da akla gelmediği içinmi böyle yapılmıştır?

Hayır. Yasa yaparken, kanunları yorumlayıp her olayı dü-

zenlemeye çalışan iktidar ve yargı mensupları böyle birşeyi düşünmemezlik yapmazlar. Ama hizmet ettikleri sı-nıfın yani tekellerin çıkarı böyle bir yasa yapılmasına en-geldir. Bu nedenle de ülkemizde patronlar hiçbir kaygı veçekince duymadan işçilerine olan borçlarını kendilerinesermaye yapabilirler. Buna karşı işçinin yapabileceği tekşey dava açmaktır. O da avukat ücretini ve mahkeme mas-raflarını bulabilirse! Gerçekte işçiye hakkını arama yol-ları kapalıdır.

Buna karşın iktidarın savcısı, hakimi, polisi patronlarıkorumak için canla başla çalışırlar. Çoğu zaman patron-ların dava açmasına bile gerek yoktur. Yukarıda saydık-larımız onlar adına gerekeni yaparlar. Zaten işçinin herşeyi de suçtur. Hakkını araması suçtur, “patron bizim eme-ğimizi çaldı” demesi suçtur. Hele ki kazayla patronun bı-rakıp kaçtığı makinelere el koymaya kalkarlarsa artıkölümlerden ölüm beğenmesi gerekir. Patron mal kaçırır-ken ortada olmayan polisi koşar gelir. “Yassah” der.

Bu genel tablonun küçük bir özetini bugün izlediği-miz iki ayrı duruşmada bir kez daha gördük.

Birincisi KazovaTekstil İşçilerinin Duruşması!

Ocak ayı sonunda 4 aylık ma-aşları, kıdem ve ihbar tazminat-ları patronları Somuncu ailesitarafından gasp edilen KazovaTekstil işçileri Şubat ayı sonun-da direnişe başladılar. Ortada biriflas yoktu. Şirketin makineleri,hammaddeleri, üretilen kazakla-rı yerindeydi. Üstelik borçlarışirketin mal varlığından ve ala-

caklarından çok daha azdı. Ama işçilere olan maaş, taz-minat borçlarının toplamı 4.000.000.- TL’yi buluyordu.Yani yeni bir işletme kurmak için hayli hayli yetecek birmiktar. Büyük olasılıkla Somuncu ailesi de işçilere olanborçlarını kendilerine sermaye yapmak için makineleri,hammaddeleri, üretilen kazakları alıp kaçtılar. Şirkete aitson model, yeni teknoloji ve değerli makineleri de yan bi-nada kurdukları NES TRİKO isimli bir firmaya devret-tiler. NES TRİKO 2012 Kasım ayı sonunda kurulmuş,2013 yılı Şubat başında da kapanmış olan bir firma. Ka-ğıt üstünde her şey yasalara uygun.

NES TRİKO isimli firmanın sahibi olan AbdülkadirNergis vergi kaydını yaptırmış, Şubat başında da vergi dai-resine başvurup vergi kaydını sildirmiş. Vergilerini beyanetmiş ve büyük ihtimalle de ödemiş. Ama gerçek böyledeğil. Gerçekler her şeyin önüne geçiyor. Bu paravan fir-manın olduğu yer yine Somuncu ailesinden birine ait. Ka-zova bu Somuncu ile yaklaşık 20 yıl önce anlaşmış ve ara-daki duvarı yıkmış. Kazova’nın makinelerinin bir kısmıda buraya geçirilmiş. Özellikle ekonomik açıdan değer-li olan yeni teknoloji ürünü makineler buraya alınmış. Bu-rası Kazova’nın parçası olarak 20 yıl boyunca üretime de-vam etmiş. Burası Kazova’nın devamı olduğundan tuvaletiyok, bürosu yok, yemekhanesi yok. Geçen sene Kasımayında patron Somuncu işçilerden bir kısmını toplayarakbabası ile işlerini ayıracaklarını, borçlulardan kurtulmakiçin makinelerin vergi kaydını değiştireceklerini söylemişve işçilerden 12 kişiyi buraya almış. Üstelik bu 12 kişi bu-raya geçerken Kazova’dan istifa etmişler. Yani kağıt üs-tünde kıdem ve ihbar tazminatlarını da kaybetmişler. İş-çiler NES TRİKO’ya geçtikten sonra araya alçıpandan du-var yapılmış. Böylece burası ayrı bir firma gibi gösteril-miş. Ardından Kazova kapanmış. NES TRİKO da ka-panmış, aynı tarihte…

İşçiler direnişe başladıktan sonra alçıpan duvar yıkı-lıp tuğla duvar yapılmış. İşçiler alacaklarına karşılık icratakibi yaptığında makinelere icra yoluyla el koymaya ça-lıştılar. Ancak yapılan icra takibine NES TRİKO’nun sa-hibi olduğunu iddia eden şahıs itiraz etti. Abdülkadir Ner-gis yaptığı itirazda firmasını 2013 yılının Şubat ayı ba-şında kapattığını ve sahip olduğu demirbaş makineleri, do-kuma makinelerini ve diğer tekstil makinelerini MİD-

YATLI LTD. ŞTİ. isimli birfirmaya sattığını beyan etti.Nes Triko bu makineleri So-muncu ailesinin ortağı ve sa-hibi olduğu Kazova A.Ş. fir-masından almış ve MidyatlıLtd. Şti. isimli firmaya sat-mıştı. Görünüşte hiçbir sorunyoktu. Her şey yasalara uy-gundu. Ama sorun Midyatlı

İKİ DAVA,BİR SINIF TAVRI

Devrimci İşçiHareketi

Page 39: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

17 Kasım 2013

39

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Ltd. Şti. ortaklarındaydı. Mid-yatlı Ltd. Şti’nin ortakları daSOMUNCU AİLESİ idi. YaniKazova firmasının sahibi olanSOMUNCU AİLESİ, MİD-YATLI FİRMASININ DA SA-HİBİYDİ. Ve Abdülkadir Ner-gis aynı aileye ait iki firma ara-sında makine devrine aracılıkyapan birinden başka bir şeydeğildi.

Bunun paravan bir satış,muvazaalı bir işlem olduğunu herkes anlayabilir. Ama ya-salar anlayamıyor, hakimler anlayamıyor.

Kazova işçilerinin çalınan emekleri için yaptıkları ic-raya itiraz 12 Kasım’daki mahkemede görüldü. Mahke-me yasayı uygulayarak, Kazova işçilerinin icra işleminiiptal etti. Paravan şirket sahibinin itirazını haklı buldu. Du-ruşmaya paravan şirketin avukatı da katıldı. Avukat du-ruşmada işçilerin Kazova şirketine karşı açtıkları dava-da dinlenen bir tanığın ifadesini sundu. Yani kendisininasla bilemeyeceği, ulaşamayacağı, ancak Kazova’nın ula-şabileceği bir evraka ulaştı ve elde etti sonra da mahke-meye sundu. Bu da paravan şirketin paravanlığının yenibir kanıtı oldu. Ortada herkesi aptal yerine koyan bir ti-yatro oyunu oynanıyor. Sıradan, ortalama akla sahip bi-risi buradaki hileyi görebilir. Ama yasalar bu hileyi gör-müyor. Yasalara göre her şey usulüne uygun. Yasadışı olanbir şey yok.

İkinci Duruşma BELTAŞİşçilerinin Duruşmasıydı!

Ekim ayı başından bu yana örgütlenme hakları için di-renen BELTAŞ işçileri, CHP Beşiktaş İlçe Binasını işgalettiler ve direnişlerine devam ediyorlar. Talepleri örgüt-lenme hakları önünde belediyenin çıkardığı engellerin or-tadan kaldırılması, yani belediyenin sendikanın yetkisi-ne karşı açmış olduğu davadan vazgeçmesi.

12 Kasım’da bu davanın da duruşması vardı. Beledi-ye başkanı bu duruşmayı takip etmeyeceklerini söylemişolmasına, bu konuda direnen BELTAŞ işçilerine söz ver-miş olmasına rağmen davayı takip ettirdi. Üstelik du-ruşmada daha önce Hizmet-İş Sendikası tarafından Ge-nel – İş Sendikasına açılan dava ile birleştirilmesini is-tedi. Mahkeme Hizmet – İş Sendikasının açmış olduğudavanın dosyasını incelemek üzere duruşmayı erteledi.Eğer birleştirme talebini kabul ederse BELTAŞ-BeşiktaşBelediyesi ve Hizmet-İş, Genel – İş Sendikası’na karşı yanyana davacı olacaklar.

Burada önemli olan şu; sendikaları düzenleyen yasa-lar öyle yapılmış ki artık sendikal örgütlenmenin yetki al-ması patrona bağlı. İşçilerin örgütü olan sendikalar yet-kilerini kullanmak için patronlardan izin almak zorundalar.Aksi takdirde patronlar sendikanın yetkisinin iptali içinkeyfi olarak dava açıyor ve sendika davaları bitene ka-

dar yetkilerini kullanamı-yor. BELTAŞ işçileri de bunedenle sendikal yetkilerinikullanamıyorlar. Sendikalarönüne çıkartılan yasal en-gelleri aşmışlar, yetki sınır-lamalarını aşmışlar, yetkiyialmışlar ama belediye davaaçtığı için yetkilerini kulla-namıyorlar. Üstelik bunu ya-pan CHP’ye ait bir belediye.Sanırız bu belediye başkanı

Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinlememiş! Ke-mal Kılıçdaroğlu örgütlenme çağrısı yapmıştı. Örgütle-nin demişti. Demek ki belediye başkanı kendisini dinle-memiş! Elbette böyle değil. Bu CHP’nin gerçek yüzü. İş-çilere zabıta ve çevik kuvvet polisiyle saldıranlar kendi-leridir. İşçilerin sendikalarının önünü kesmek içinAKP’nin mahkemelerinden medet umanlar kendileridir.AKP’nin polisini işçilerin üzerine saldırtanlar da kendi-leridir. Burada temel konumuz CHP olmadığı için sade-ce bir parantez açıp CHP’yi kısaca anlatmak istedik. Asılvurgulamak istediğimiz tüm yasal engelleri aştığınızda bilesendikal örgütlenmelerinizi çalıştıramıyorsunuz. Sendi-kal yetkileri kullanamıyorsunuz. Bu bile patronun izni-ne bağlı. Patronun açtığı davanın haklı olup olmadığınında önemi yok. Haksızsa bile nihayetinde karşı tarafa davagiderlerini ve vekalet ücretini öder. O kadar. Ama en az2 yıl işçileri sendikasız bırakır. Ki BELTAŞ işçileri 2 yıl-dır sendikal yetkilerini kullanamadıkları gibi ne zamankullanabilecekleri de belli değil.

Bu CHP’li belediye başkanı işçilerin sendika örgüt-lenmesine o kadar düşman ki; basit bir şekilde tüm en-gelleri kaldırması mümkünken yapmamaktadır. Bu da be-lediyenin açmış olduğu davadan vazgeçmesidir. Nasıl kibelediye dava açmakta özgürse, vazgeçmekte de özgür-dür. Kimse hesap soramaz. Bu nedenle belediye başka-nı açtığı davadan vazgeçtiğinde işçilerin örgütlenmehakkı önündeki engeller kalkacaktır. Ama belediye vaz-geçmemiştir. Vazgeçmediği gibi yeni taleplerde bulun-muştur. Yani şu an belediye kendi ürettiği engelleri bü-yütmektedir.

Yazımızı burada bitirirken Gazi Mahallesi’nde oturanve BELTAŞ örgütlenmesine sebep olan şube başkanı Hik-met Aygün’e de seslenmek istiyoruz. Bugün duruşma sa-lonunda yaptığı gibi hakime yalvarmayı bırakmalıdır.Ayakları üzerinde dik bir şekilde direnmelidir.

Basına verdiği röportajlarda uçtuğunu gördük. Hal-kımız bunun gibiler için “Ağzı torba değil ki büzesin” de-miştir. Bol keseden atmaktadır.

Şube Başkanı Hikmet Aygün demişti ki “12 Kasım-da davamız kabul edilmesin, çadır nasıl kurulurmuş gös-tereceğim” Bekliyoruz, göster… Bol keseden hava atmakkolay. Çadır kurmak yürek ister. İnanç ister. Evet, bek-liyoruz Hikmet… Davanız kabul edilmedi. Hadi bize ça-dır nasıl kurulurmuş göster...

Page 40: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL440

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Beşiktaş Belediyesi bünyesindefaaliyet gösteren BELTAŞ firmasınınişçileri, sendikal hakları için başlat-tıkları mücadelelerini 4 Kasım’daCHP Beşiktaş İlçe Başkanlığı’nı işgalederek sürdürüyorlar.

İşgal devam ederken; 11 Kasım’daDevrimci İşçi Hareketi (DİH) tarafın-dan CHP Beşiktaş İlçe Başkanlığıönünde basın açıklaması gerçekleşti-rildi. “BELTAŞ İşçilerinin ÖrgütlenmeHakları İçin Mücadeleleri Haklı veMeşrudur. Destekliyoruz. Devrimciİşçi Hareketi” yazılı ozalitlerini açanDİH’liler, yaptıkları açıklamada BEL-TAŞ işçilerinin yaşadıkları sorunları-nı anlattılar ve çözümün dişe diş mi-litan mücadelede olduğunu söylediler.Açıklamanın ardından kendi elleriyleyaptıkları temsili siyah çelengi CHPİlçe Başkanlığı’nın kapısına bıraktılar.Eyleme 10 kişi katıldı.

Öte yandan, işgale devam edenBELTAŞ işçilerine destek ziyaretleriyapılıyor.

7 Kasım’da, direnişin 37. gününde,yaptıkları direniş sonucunda fabrikayıişgal ederek üretime geçen, dünyada birilki yaratan Kazova işçileri pankartla-rı ve sloganlarıyla direnişçileri desteğegeldiler. Sloganlarla gelen Kazova iş-çileri, yaptıkları basın açıklamasında ta-şeronluk sistemine, BELTAŞ sürecineve Genel-İş’te yürütülen açlık grevle-rine dikkat çektiler. Açıklamanın ar-dından ilçe binasına çıkarak direnenBELTAŞ işçileri ile kucaklaştılar. Soh-betlerde kendi yaşadıkları direniş tec-rübesini aktardılar. Ardından yanların-da getirdikleri “Örgütlenme Haklarıİçin Direnen BELTAŞ İşçilerini Se-

lamlıyoruz”, “Direnen Kazova İşçileriMeclisi” pankartını CHP ilçe binasınaasarak veda ettiler.

8 Kasım’da da, Gençlik Muhalefetive CHP üyeleri de ziyaret ettiler. Sam-sun ve Ankara’dan Halk Cepheliler te-lefonla arayarak destek verdiler. Aynıgünün gecesi, Beşiktaş Belediye İlçeBinası önüne gelen Beykoz Halk Cep-heliler, “Beltaş İşçisi Yalnız Değildir”,“İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” slo-ganları atarak oturma eylemine başla-dılar. Bir saat süren oturma eylemimarşlarla sona erdi.

9 Kasım günü Bakırköy Belediye-si işçileri, ardından da Kocamustafa-paşa Forumu işçileri ziyaret etti. İşçi-ler türküler söyleyerek, oyunlar oy-nadılar.

10 Kasım’da CHP Beşiktaş İlçe Bi-nası’nda işgali sürdüren Zafer Gülte-kin’in ailesi ziyaret etti. Ankara’da Ti-yatroj adlı bir tiyatro atölyesinde ça-lışan Tamer Karaboğa da, işçilerinyarım saat ara ile taleplerini sloganlarlahaykırdığını duyup geldi. Karaboğa, birakşam işçilerle nöbet tutmak ve biroyun sergilemek istediklerini söyledi.

11 Kasım’da ise, Beşiktaş BelediyeMeclis üyesi Özgür Koçak ziyaret ede-rek, eylemi desteklediğini söyledi. Be-lediye’de ve CHP’de üzerine gelindiğiiçin kayıtsız kaldığını söyleyen Ko-çak’a işçiler, “Sayın üyem bizde bir söz

vardır eğri otur doğru konuş diye. Se-nin özrün kabahatinden büyük. Gör-müşsün ağzını açınca sana sus de-mişler. Siyasi kaygılarından dolayıboynunu bükmüşsün. Senin ilişkile-rinle ne yapabileceğini biz bilemeyiz.Sen kendi koşullarını ve ilişki ağını ge-

rekirse zorla, genel merkezin kendi par-ti programında yer alan sendika ve ör-gütlenme hakkını uygulamalısın. Birbilgi alırsan bizimle paylaşmalısın. Sözçok biz sonuç görmek istiyoruz” dediler.

12 Kasım günü BELTAŞ işçilerininsendika hakları için açtıkları dava gö-rüldü. Mahkeme Şubat ayına ertelendi.

Direnen BELTAŞ işçileri tarafındanmahkemenin ertelenmesiyle ilgili aynıgün yapılan açıklamada, “Biz dire-nişçilerin aceleci davranarak, sendikayıhiçe saydığımızı, yasal sürecin bekle-nilmesini gerektiğini dile getiren şubebaşkanı Hikmet Aygün, 12 Kasım’da-ki dava ile sorun çözülmez ise ‘çadırnasıl kurulurmuş herkese gösterece-ğim’demişti. BEKLİYORUZ HikmetAygün’ü... Bizler CHP’li yetkililer busorunu çözene kadar, yani belediyebaşkanı açtığı davaları geri çekip,toplu sözleşme görüşmeleri başlayanakadar CHP Beşiktaş İlçe Binası’nda-ki 9 gündür sürdürdüğümüz işgal ey-lemimizi sürdürmeye devam edeceğiz”denildi.

CHP SuçlarınıArttırmamalıdır

BELTAŞ işçilerinin direnişini yoksaymaya çalışan CHP Beşiktaş İlçe yö-netimi, işçilerinin sorununu çözmek ye-rine, odalarını kilitliyor, doğalgazı ve

İşçi Sınıfının Mücadelesi İşgallerle YükseliyorDirenen BELTAŞ İşçisi Kazanacak!

DİRENEN BELTAŞ İŞÇİLERİ

direnenbeltasiscileri.blogspot.com

[email protected]: 0532 308 38 16

Page 41: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

17 Kasım 2013

441

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

interneti kapatıyor, sigara içmek için çı-kılan balkonun kapısını kilitliyor.

Soğuk nedeniyle direnen işçilerdenRıdvan Çalışkan’ın hastalığı daha daarttı. Çalışkan, öksürüğünün kesil-memesi ve durumunun ağırlaşması so-nucu ambulansla hastaneye kaldırıldı.Koah krizi geçiren Çalışkan’a iğne ya-pılıp, serum takıldı.

BELTAŞ Direniş Günlüğü8 Kasım

Bugün işgalin 4. günü, öğle için ye-mek yemeye hazırlanıyorduk ki, saat13.00’da aşağıdan slogan sesleri gel-di. Cama fırlamamızla, “Direnen Ka-zova İşçileri Meclisi” pankartıyla Ka-zova direnişçilerini gördük. Bizi ve iş-galimizi selamlıyorlar. Seslerine sesverdik. Yaşasın sınıf dayanışması…

Sohbet devam ederken kapı çaldı,üniversite öğrencileri ziyaretimizegeldi. Bu arada bizim slogan saatimizgelmişti. Misafirlerimizle slogan at-maya davet etmiştik. Onlar da seveseve deyip bizimle sloganlarımızıhaykırdılar Beşiktaş’a. Kazovalı di-renişçi arkadaşlarımız yerlerini üni-versiteli arkadaşlara bıraktı vedalaş-tık. Tekrar geleceklerini, nöbet tut-maya, desteğe her zaman hazır ol-duklarını söyleyerek gittiler.

Zafer’in hafif bir soğuk algınlığıkırgınlığı var. Soğuk odanın içi, niyediyeceksiniz çünkü halkçı, emekçiparti CHP Beşiktaş İlçe dün internet-lerini kullanıyoruz diye interneti, bu-gün doğalgazı kapattı. Akşam 6 civa-rı saatlerde çay ocağını giderken ka-patma, kaldığımız oda dışındaki bütünodaların kapılarını kapatma olaraksürdü ki, biz sadece odanın birinde san-dalye üstünde yatıyorduk. Ayrıca bi-nada bir şahıs binada ki işyerlerini do-laşarak bizden şikayetçi olmalarını,imza toplamaları gerektiğini söylemiş.Bir üst kattaki dil okulu ile gittik ko-

nuştuk rahatsızım, niye slogan atı-yorsunuz tabii ki şikayet ederim tav-rını sürdürdü. Bir de bir duyum aldık,CHP İlçe Teşkilatı dün akşam güya giz-li bir toplantı yaparak bizimle ilgili ka-rarlar almış, bizim üzerimizdeki ilgi-yi kesmek adına bir masa açacakmış.Bize çok saçma geldi. Akşamüstü birbaktık ki masayı açmış. Biz yarım saa-te bir slogan atıyoruz. Bu da masayagelenlerin dikkatini çekiyor olsa gerek.Bir ziyaretçi sormuş masaya işgalcilernerde diye. Masadaki CHP’liler buradaişgal yok, onlar misafirimiz demişler.Ziyaretçiler de CHP’yi eleştirerek ya-nımıza geldiklerini anlattılar.

Bugün CHP kanadındaki yaşananbu saçmalıklar bize gösterdi ki, bizimdirenişimiz karşısında acizler. Sanı-yorlar ki interneti keserek, soğukodaya mahkum ederek bir sürü do-laplar çevirerek bizi yıldırabilecekler.Biz bu yola çıktığımızda her türlü be-deli ödemeye hazırdık. Ve bir kez dahahaykırıyoruz “ZAFER DİRENENEMEKÇİNİN OLACAK”

Sloganların etkisini görmeye baş-ladık. Duyan bizi ziyarete geldi. Ak-şam forumlar ortak emek hareketindenFırat Bey aradı. Bizi yarın akşamyapılacak foruma davet etti. Süreci an-latmamızı forumun bizim direnişimi-ze nasıl bir dayanışma sunması ge-rektiğini konuşacağız. İtalya’dan ge-len bir ziyaretçimiz bile oldu. Akşamda ziyaretçilerimiz olmaya devametti, sağ olsun Abbasağa Forumu bizihiç yalnız bırakmıyor, her akşam uğ-ruyorlar. Ayşe ile Feyzal gün içindearayıp bilgi alıyorlar.

Destekçilerimizle birlikte bu akşambiraz türkü söyleyelim istiyoruz. Gençarkadaşlarla türküler söylüyoruz. İtal-ya’dan gelen arkadaş da İtalyanca bizeÇav Bella’yı ve 2 İtalyanca marşı dahasöylüyor. Geç oldu hadi gitme vakti,bitti türküler. Günde bitti.

En azından biz öyle sanıyorduk ki

kapı çaldı TAYAD’dan Orhan abi veFırat geldi. Orhan TAYAD’ın Yuna-nistan Konsolosluğu önündeki eyle-mini anlatıyor. Her gün saldırıyor fa-şistler diyor. Dev-Genç’in DTCF iş-galini konuşuyoruz. Artık bundansonra böyle işgaller dönemi başladı.

11 KasımDirenişimizin 41, işgalin 8. günü.

Moralimiz düzgün keyifler yerinde.Toplumun her kesiminden destek var.Önceki akşam gitar konseri vardı. CHPilçede en kısa zamanda da tiyatrocu des-tekçilerimizin oyunları sahnelemeyebaşlayacaklar destek amaçlı.

Devrimci İşçi Hareketi, devrimciişçi eylemi sayesinde popülaritesiarttı CHP Beşiktaş İlçe’nin. Artık sı-nıfın içindeki işbirlikçiler şunu anla-sın, sarı sendika ağaları şunu iyi bil-sinler, 12 Eylül faşizmi ve onun ardı-lı yasalarla 30 küsur yıldır sürdür-dükleri ağalık düzeni tarihin karan-lıklarına gömülmek üzere.

13 Kasım Bugün telefon ile arayan bir bayan

internette CHP’nin yıldırmak içinyaptığı doğalgaz kesme vs ile ilgili ya-zıyı okuyunca altındaki numarayı ara-yarak; “Ben çok üzüldüm. Bendeelektrikli ısıtıcı var. Onu getirsem işi-nize yarar mı? Size nasıl yardımcı ola-bilirim?'” diye sordu. Biz de “olayı teş-hir etmek için paylaştığımızı gün için-de gelen gidene gösterdiğimizi, ak-şamda kapıyı açtığımızı, bu tür oyun-ların bizi yıldıramayacağını” anlattık.Tekrar destek ve dayanışma için ne ya-pabileceğini söyleyen dayanışmacımızıbizi ziyaret etmesi için davet ettik.

Akşam ziyarete 20’ye yakın gelenmisafirlerimize süreci anlatıyoruz.Taşeronluğu ve taşeronluk sistemininişçi sınıfını köleleştireceğini anlatı-yoruz. Gece işgal eylemine destekçi-lerin neler katabileceği konusu ile sonaerdi.

Page 42: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL442

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

1 Kasım’da başlayan Kazova Di-renişi Film Günleri Festivali’nin 2.gün programı ‘Tuz, Su, Un’ belgeselfilminin gösterimi ile başladı. ÖzlemSarıyıldız’ın hazırladığı filmde, Ar-jantin’de 2001 ekonomik kriz sonra-sı ayaklanan halk hareketleri sonucuoluşan halkın yerel örgütlenmelerin-den olan ortak mutfakları ile halkınyoksulluk ve açlık karşısındaki da-yanışması-mücadelesi anlatılıyor.

İlgiyle izlenen filmin ardındanSarıyıldız ile kısa bir söyleşi düzen-lendi. Söyleşi ve film gösteriminin ar-dından çay ve sohbet arası verildi.

Program, yönetmenliğini LütfiAkad’ın yaptığı, senaryosunu VedatTürkali’nin yazdığı, yapımcılığını daErtem Görenç’in yaptığı ‘KaranlıktaUyananlar’ filminin gösterimiyle de-vam etti. 1974’te çekilen film aynı za-manda Türkiye’de çekilen ilk işçi fil-mi olma özelliğini taşıyor. Karanlık-ta Uyananlar; işçi sınıfının sendikalmücadelesini, patronlar ve işçilerarasındaki sınıfsal çelişkileri ve fark-lılıklarını ortaya koyuyor.

Bu filmin ardından Elio Petri’nin“İşçi Sınıfı Cennete Gider” isimli filmgösterimi yapıldı. Festivalin 2. gününe200 kişi katıldı.

Festivalin 3. günü ise Gezi Dire-nişi konulu kısa film gösterimleri ilebaşladı. Ardından Hülya Öztürk’ünyönetmenliğini yaptığı ‘Baş AşağıTango’ isimli belgesel izlendi.

Belgesel’de 2001 ekonomik krizisonrası Arjantin’de gelişen halk ha-reketleri ve yerel örgütlenmeler an-latılıyordu. Bu mücadele ve örgüt-lenmelerle birlikte halkın kültüründenizlenimlerinin de yer aldığı belgeselilgiyle izlendi.

Daha sonra filmin yönetmeni Hül-ya Öztürk ile bir söyleşi düzenlendi.Söyleşinin ardından da Baş AşağıTango filmine atfen mini bir tangogösterimi sunuldu.

Hemen ardından da ‘BrukmanlıKadınlar’ isimli filmin gösterimine ge-çildi. Brukmanlı Kadınlar filminin yö-netmeni İshak Işıltan film izlenirkenKanada’dan arayarak Kazova işçile-rinin direnişini selamladı.

Brukmanlı Kadınlar Arjantin’de-ki bir tekstil fabrikasında çalışan ar-dından işsiz kalan ve fabrikayı işgalederek mücadele eden, direnerek üre-ten ve fabrikanın kamulaştırılmasıhakkını kazanan Brukman Fabrikasıişçilerinin direnişini anlatmaktaydı.

Filmin ardından verilen arada di-reniş konusunda sohbetler edildi vefestivalin son filminin gösterimine ha-zırlanıldı.

Festivalin son filmi bu kez ülke-miz işçi sınıfından Kazova işçilerin-dendi.

Hakları için mücadele eden, fab-rikayı işgal ederek alın teri ve ala-cakları karşılığı üretim araçlarına el

koyan, üreterek direnen ve Türkiyeişçi sınıfı tarihine direnişleriyle bir ilkiyazan Kazova işçilerinin belgeselfilminin gösterimine geçildi. ‘Kazo-va Direnişi Belgeseli’ adını taşıyanbelgesel filmin yönetmeni Fatih Ge-zer. Fatih Gezer aynı zamanda Kazovaişçilerinin işgalinde kamerası ile bir-likte Kazova işçilerinin hep yanındaoldu.

Festival film gösterileri Kazova iş-çilerinin, Devrimci İşçi Hareketi’ndenbir kişinin ve festivale katkılarınısunan sinema yönetmeni ve senaristOkşan Dede’nin konuşmalarının ar-dından Grup Yorum’un coşkulu din-letisi ve halaylarla son buldu.

Kazova GururumuzdurHarita ve Kadastro Mühendisleri

Odası Genç Mühendisler Komisyonuüyeleri 8 Kasım Cuma akşamı Ka-zova işçilerini ziyaret etti. Kazova iş-çileri ile direnişleri hakkında bilgi alangenç mühendisler canlı ve sıcak soh-betleri ile direniş çadırını ısıttılar veenerjilerini yansıttılar.

Sohbetlerin ardından işçiler vegenç mühendisler birlikte türkü söy-leyip saz çaldılar, halay çektiler. Sı-nıf dayanışmasının güzel bir örneği-ni sergilediler.

AKP Faşizmine KarşıDireniş ve Sanat Kolkola

Yaşasın Kazova Direnişimiz!

Page 43: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

17 Kasım 2013

443

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Yozlaşmaya Karşı Halk Komite-leri’nin ilk adımı İstanbul Okmey-danı’nda atıldı. Okmeydanı’nda 10Kasım’da Halk Cepheliler, “Uyuş-turucuya, Fuhuşa, Kumara, Çeteleş-meye Karşı Halk Komitelerinde Bir-leşelim Mücadele Edelim” başlığıaltında toplanarak, yozlaşmaya karşımücadelenin yolunu konuştular.

Saat 11.30’da Sibel Yalçın Par-kı’nda kurulan halk sofrasında kah-valtıyla başlayan toplantı, çeşitli ma-hallelerden gelen Halk Cepheliler’inkatılımlarıyla akşam saatlerine kadarsürdü.

Grup Yorum’un ‘Zafer Türkü-sü’nün söylenmesiyle başlayan top-lantıda, Armutlu’nun yozlaşmaya karşımücadelede şehit düşen iki devrimcisiBirol Karasu ve Hasan Ferit Gedik,Halk Cepheliler’in omuz başında öde-nen bedellerin ve sorulacak hesabınbayrağı oldu toplantıda. Birol Karasu,2006’da 6 Kasım günü Armutlu’dauyuşturucu sattığı belirlenen bir mar-kete uyarı amacıyla gittiği sırada mar-ket sahibinin açtığı ateş sonucu şehitdüşmüştü. Hasan Ferit Gedik ise BirolKarasu gibi Gülsuyu’na zehir saçançetelere karşı yapılan yürüyüşte, sokakortasında vurularak şehit düşmüştü.Bugünse Halk Cepheliler yeni HasanFerit’ler pahasına yozlaşmaya karşınasıl mücadele edileceğini konuştu.

Toplantıda ilk sözü alan MuharremCengiz, “Halkla kurduğumuz bağ bi-zim şah damarımızdır. Şah damarımızıkesmeyeceğiz” dedi ve kurulacak ko-

mitelerde genciyle, yaşlısıyla tüm hal-kın yozlaşmaya karşı mücadelede ör-gütlenebileceğini söyledi. Geçmiştekitecrübelerden de örnekler vererek hal-kın her kesimine gidileceği, milyonlarıörgütleme hedefinin bir gerçek olduğuvurgulandı. Ardından söz alan BaranKuzey Yıldırım ise yozlaşmaya karşımücadelede tüm imkanların HalkCepheliler’in elinde olduğunu, bumücadelede şehit düşen Birol Karasuve Hasan Ferit Gedik’ten güç aldık-larını belirtti. Bu konuşmaların ar-dından mahallelerden gelenler sıraylasöz alarak yozlaşmaya karşı yapıla-bilecekleri ve kendi gözlemlerini, tec-rübelerini aktardılar. Gazi, Gülsuyu,Sarıgazi, Okmeydanı, Armutlu, Ali-beyköy, Esenyurt, Bağcılar ve Esenlerhalkı, 170 kişi toplanarak mücadeleninnasıl sürdürüleceğini konuştu.

Toplantıya Hasan Ferit’in annesive dedesi de katıldılar. Ferit’in dedesiHasan’ın yozlaşmaya karşı bir bayrakolduğunu ve onun hesabının sorula-cağına inandığını söyledi. 30 kişinintek tek söz alarak konuştuğu toplan-tıda, genel olarak yozlaşmanın yal-nızca uyuşturucu ve fuhuşa bağlı ol-madığı, gündelik yaşamda da halkısardığı, halk kültürüne yabancılaş-manın sonucu olduğu vurgulandı.Çeşitli yöntemlerle buna karşı mü-cadele edilebileceği söylendi. Ev evgezilebileceği, apartman çalışmalarıyapılabileceği, futbol turnuvaları vegençlere iş, üretim imkanları sağla-narak boşlukların doldurulabileceğikonuşuldu. Çete saldırılarına karşı

çeşitli ve daha militan önlemler alı-nabileceği söylendi. Uyuşturucu kul-lananlarla, satışını yapanların aynıdeğerlendirilemeyeceği üzerinde du-ruldu. Kullananların bırakması içinikna ve tıbbi destek yöntemleri dü-şünülürken, satıcıların cezalandırıl-ması yönünde kararlar alındı.

Ayrıca kampanya için slogan, bil-diri önerileri de konuşularak, 24 Ka-sım günü Gazi Mezarlığı’nda, HasanFerit’in başucunda 10.000 kişilik bireylemle kampanyanın başlatılmasıkararı alındı. Ayrıca kısa film, afişgibi önerilerin [email protected] adresine atılabileceği söylendi.

Toplantıda kendi mahallesinde ya-pılanları ve hedeflerini tek tek açık-layan Halk Cephelilere Hasan Feritve Birol Karasu’nun mektupları okun-du. Hasan Ferit mektubunda, mahal-lesinin güzelliklerini, anılarını anla-tırken; neden şehit düştüğünü ve için-deki halk sevgisini aktarıyordu. BirolKarasu ise mektubunda kızına onurlu,güzel bir gelecek bırakmak için mü-cadele ettiğini, kendisini mahalleleritehdit eden yozlaşmaya karşı barikatyaptığını söylüyordu. Hasan Feritiçin elleri patlayıncaya kadar alkıştutarak söz verdiler. Söz verirken,“Patlayana kadar çırptığım elleriminacısı, yoksul halk çocuklarını fuhuşa,uyuşturucuya sürükleyenlere olan öf-kemdir, parmaklarımı kırarcasınasıkan bu eller yoldaşlarıma olan gü-venimdir. Kulaklarımı sağır edercesineyankılanan bu ses çetelere karşı sa-vaşta en büyük gücümdür” dedi. Halk

Birol Karasu ve Hasan Ferit Gedik’e SözümüzdürUyuşturucuya, Fuhuşa, Kumara, Çeteleşmeye KarşıHalk Komitelerinde Birleşecek, Mücadele Edeceğiz!

Page 44: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL444

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Cepheliler hep bir ağızdan.Toplantı Grup Yorum’un söylediği türküler ve çekilen

halaylarla sonlandırıldı.

Yozlaşmaya Dur Diyelim,Beyinlerdeki Dumanı Dağıtalım!

İstanbul Gazi Mahallesi’nde 10 Kasım Pazar günüakşam saat 20.00 sularında bir gecekondu halkla beraberbasıldı; uyuşturucu kullanan ve fuhuş yapan 2 erkek ve2 kadın yakalandı.

Gecekonduya giren Cepheliler, karşılarında 2 erkekve 2 kadın gördü. Burada uyuşturucu kullanan ve fuhuşahazırlık yapan kadın ve 3 erkek mahalle halkı tarafındandövüldü. Üstleri arandıktan sonra, dövülen kadın ve er-kekler halka teşhir edildi. Bu arada 18 yaşındaki bir kızçocuğunun da gecekondu içerisinde olduğu görüldü. Kızçocuğunu alan Cepheliler, sohbet ettikten sonra kızınevine gittiler, anne ve babasıyla görüştüler. Evlerinde

çay içtiler. Kıza uyuşturucuyu bırakmak için yardımedeceklerini söylediler. Hasan Ferit ve yozlaşmaya karşıverilen mücadele anlatıldı. Anne ve babanın dualarıylaevden çıkan devrimciler ise, kız çocuğuyla ilgileneceklerinisöylediler.

Beynimiz Düşünmek İçindir;Uyuşturucu ve İçkiyle Kirletmeyelim!

İstanbul Alibeyköy’deki Eyüp Haklar Derneği’nde 8Kasım’da mahallenin gençleri ve bazı esnaflarla yozlaşmayakarşı toplantı düzenlendi. Toplantıda mahallede yapılabilecekfaaliyetler tartışıldı. Her cuma günü türkü gecesi yapılmasıkararlaştırıldı. 16 kişinin katıldığı toplantı genel bir sohbethavasında geçti. 9 Kasım’da ise 21.00-23.00 saatleriarasında 15 Halk Cepheli Saya Yokuşu, İmar Blokları veCengiz Topel çevresindeki parkları dolaştı. Torbacılıkyapan bir kişi ile parklarda içki içenler uyarıldı. Yozlaşmayakarşı kampanyanın duyurusu yapıldı.

Katil AKP Küçükarmutlu’dan Defol8 Kasım’da İstanbul Küçükarmutlu’da, vata-

nımızı Amerikan üslerine peşkeş çeken, mahalleyitekellere satmak isteyen AKP’nin mahalleye astığıpankartlar söküldü. Bir süre önce mahallede araç-larla bildiri atıp kaçan AKP’lilere öfkelenen ma-hallenin delikanlıları, sökülen pankartları teşhirkonuşmaları ve sloganlarla birlikte yaktı. “KatilAKP Armutlu’dan Defol”, “Katil ABD İşbirlikçiAKP”, “Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa KadarSavaş” sloganlarıyla eylem sonlandırıldı.

Aşuremizi Halkların Birliği İçin KaralımMersin Haklar Derneği, bu sene on birincisini düzenleyeceği

aşure etkinliğine tüm halkımızı davet etti. Aşure, 24 Kasımgünü saat 13.00’da Çankaya Mahallesi 4723 Sk. No: 7 / 2 Ak-deniz-Mersin adresindeki Mersin Haklar Derneği’nde verilecek.Tel: 0.534 768 76 43

Çorum’da da, Pir Sultan Abdal Derneği 4. Kerbela ŞehitleriniAnma ve Aşure Günü programının çalışmalarına başladı. 11 Kasım’daesnaflar gezilerek, programa çağrı yapıldı. Arka yüzünde bağlama,semah, gitar ve halk oyunları kurslarının ilanı olan 150 adet aşureprogramı davetiyesinin dağıtıldığı çalışmaya iki kişi katıldı.

Dersim Halk Cephesi üyesi İbrahim Şaylı, 7 Kasımgece yarısı polis tarafından Ovacık’taki evi basılarak,gözaltına alındı. AKP’nin işkenceci polisleri gerekçe olarakise “Geçen yıl vurulan Ovacık Başsavcısı Murat Uzun ilealakalı” dedi. Dersim polisi yeni bir komplo peşinde.

Dersim Halk Cephesi, polisin komplo girişimiyle ilgiliolarak 10 Kasım’da Dersim merkez Yeraltı çarşısı üzerindeeylem yaptı. Yapılan açıklamada, “Devlet acizlik içinde.Bir yıl önce yapılmış eylemi açıklığa kavuşturmuş edasıylaemekçi halka faturasını kesmeye çalışarak, yine bir şovyapmıştır. AKP İktidarının her saldırısı politiktir. Yinekendinden olmayan, kendisi gibi düşünmeyen, demokrat,devrimci ve sosyalistlere saldırıp tutuklamanın bir zemininiyaratmaya çalışmaktadır. Gün geçmiyor ki, AKP’nin kom-

plocu polisleri asılsız yere, mesnetsizce iddialarlaçıkmasın karşımıza. Bunu artık rutin bellediler;suç bulacaklar, gerekçe uyduracaklar, birde se-

naryo yazıp devrimcileri-demokratları tutuklayacaklar.Bu halkı kandıramazsınız. Ne kadar ve nasıl senaryo ilekaşımıza çıkarsanız çıkın. Siz halk düşmanısınız. Halkıngüvenemeyeceği tek insanlar sizlersiniz. Bu nedenlehalkımız size ‘polis simit sat onurlu yaşa’ diyor” dediler.

Sloganlar atılarakbitirilen eyleme 12 kişikatılırken ESP ve DHFüyeleri de destek verdi.9 Kasım’da gözaltılarlailgili Ovacık’ta yapılanaçıklamaya da 100 kişikatıldı.

Komplolar AKP’nin Çaresizliğidir

Page 45: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

17 Kasım 2013

445

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Halkımızın güzel bir sözü vardır.

Kişinin ne dediğine değil ne yap-tığına bak...

Başbakan Erdoğan’ın Kızılcaha-ham'da söylediklerini baktığımız za-man ne kadar doğru,ne kadar güzel, ne kadarhalktan ve haktan yanadiyebilirsiniz...

Ama ne yaptığınabaktığınız zaman AKP'inhalk düşmanlığını, riya-karlığını, çıkarları içinher şeyi anında satabile-ceklerini, kardeşlik derkenbile kardeşinin gözünü oy-mayı düşündüğünü, davaderken bile nasıl çıkarlarınıdüşündüklerini, değişik vakıflar al-tında halktan topladıkları paralarınasıl hiç ettiklerini, muhafazakarlıktansöz ederken nasıl fuhuştan parakazanmayı düşündüklerini, emper-yalizmin politikalarına biat ederkenbile bunu gizlemek için nasıl kalabalıkkabadayılığı yaptıklarını görürüz...

Kızılcaham’daki konuşmasındabaşbakan bizi yanıltmadı...

Dün beraber olduğu Suriye lideriEsad'ı bugün Yezid ilan etti...

Aleviler’e bir cemevini bile çokgörürken Hz. Hüseyin’i yerlere gök-lere sığdıramadı...

Toplumun tüm kesimlerini ku-caklayayım derken iki yüzlüce oyhesapları yaptı...

Kendi tabanını kemikleştirmekiçin halkın diğer kesimini nasıl "ah-laksız" ilan ettiklerini gördük.

Dervişin fikri ne ise zikri de oolurmuş.

Tayyip Erdoğan Kızılcahamam’daaslında tüm AKP’lilerin beyin kıv-rımlarındaki pislikleri açığa vurdu.

Şöyle diyor Erdoğan:“Öğrencilerkızlı erkekli aynı evde kalıyorlar, bu-

nun denetimi yok, muhafazakar ya-pımıza ters, vali beye bunun tali-matını verdik, bunun bir şekilde de-netimi yapılacak...” (“Vali Beyler”Başbakan’ın emir

eri ya...)

Erdoğan’ın bu açıklamasının ar-dından ne halt ettiğini bilen Başba-kan’ın baş danışmanı Yalçın Akdo-ğan Erdoğan’ı “düzeltmeye” kalkıştı.Hemen internetin başına geçti ve“aslında Başbakanımız denetleme-nin konusu izinsiz apartlar dedi”diye mesaj yazdı.

Ardından hükümetin sözcüsü Bü-lent Arınç da aynı şekilde Başbakanınsöylediklerinin nasıl anlaşılması ge-rektiğini basın önünde izahını yap-maya girişti... "Ancak gazetelereyansıdığı şekliyle özel evlerde kalanöğrencilerin şu veya bu şekilde de-netlenecekleri veya baskınlar yapı-lacağı şeklindeki yazılar gerçeğihiçbir şekilde yansıtmamaktadır.Düpedüz asparagas bir haberdir.Bizim böyle bir yetkimiz yok, böylebir düşüncemiz de yok. Sayın Baş-bakan'ın buna benzer bir ifadeside kesinikle söz konusu değil."

İkiside her halde bu açıklamalarıyaparken iyi bir iş yaptıklarını ken-dilerine oy kaybettirecek bir ‘gafın’önüne geçtiklerini, Başbakanlarıncan siperhane savunduklarını düşü-

nüyorlardı ama çok geçmeden ya-nıldıklarını anladılar.

Başbakan salı günü yaptığı gruptoplantısında; “ben söz-lerimin arkasındayım,ben bir öyle söyleyenbir böyle söyleyen sizinbildiğiniz siyasetçiler-den değilim” diye üstperdeden konuşarakbaş danışmanı da, hü-kümet sözcüsünü deArınç’ın deyimiyle“açığa” düşürdü.

Düzen politikasıböyle işliyor... Her-

kes kullanılabilir... Buna her ne kadarBülent Arınç benim bir "özgül ağır-lığım var" diye itiraz etse de durumdeğişmiyor...

AKP de bundan muaf değil...

AKP içindeki yaşanan bu kavgadahiç kuşkusuz çıkar kavgasıdır.

Kim kimin ayağını nasıl kaydı-racak kavgasıdır...

Nihayetinde kapitalist bir düzendeinsanların nasıl düşündüğü sır de-ğildir.

Gerçek ne?

İnsan nasıl yaşarsa öyle düşünür...AKP böyle...

Sık sık Bülent Arınç'ın, AbdullahGül'ün söyledikleri gibi aralarındakiilişki bir davaya gönül vermiş in-sanların arasındaki ilişkilerden uzak-dır.

Halkla ilişkilerinide çıkarları be-lirliyor. Üç oy fazla almak için halkıbirbirine düşürmekten hiç çekinmez-ler.

Düşünsenize aradan 10 yıl geçmiş,AKP 10 yıldır hükümette ve şimdi“öğrenciler kızlı-erkekli bir aradakalıyor. Gereğini yapacağız” diyor.

Neden?

“Kızlı Erkekli Oturuyorlar” Tartışması Fuhuş Devletinin Sahibi AKP’lilerin Kirli Beynlerinin Ürünüdür!

AKP, Kimseye Ahlak Dersi Veremez

Page 46: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL446

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Bunun tek bir nedeni var, seçimöncesi oylarını kemikleştirmek...

Ahlaksızlığın, iki yüzlülüğünündaniskası bu değil mi?

Üç oy fazla alacağım diye yalansöylemekten, çamur atmaktan utan-mazlar.

AKP nasıl düşünür? Çıkarları neyigerektiriyorsa öyle düşünür.

AKP nasıl yaşar? Ahlaksızca...iki yüzlüce...

Nasıl, kendi ahlaksızlarını örtereksahte evlilikler yaparak yaşıyorsaöylede düşünür.... Kendi ahlaksız-lıklarını halka da maletmeye çalışı-yorlar.

Baş dalkavuk Hüseyin Çelik'insekreteri ile imam nikahı yapıp ayrıbir evde yaşaması gibi yalan dolanlayaşadıkları için herşeye de herkesede böyle kirlenmiş bir beyinle bakı-yorlar. Herkesi kendileri gibi sanı-yorlar...

Bir kadın bir erkek yanyana gel-mesin hemen akıllarına cinsellik ge-liyor...

Şimdi “biz kimsenin özel yaşa-mına karışmıyoruz” diyorlar. “Sadecemeşru olan var, gayri meşru olanvar” diyerek sözde söylediklerini dü-zeltmeye kalkışıyorlar. Fakat esaspislik de bu düşüncenin altındadır.

AKP’nin zihniyetine göre bir ka-dın ile bir erkek bir araya gelemez.Gelmemelidir. Gelirse gelirse “ah-laksızlık yaparlar.” Yani bir kadınile bir erkeği cinsellik dışında birarada düşünemeyen bir sapık zihni-yettir bu. Onun için bir kadın ile birerkek aynı ortamı paylaşıyorlar iseya (meşru) evli olacaklar ya da gayrimeşru ilişkiler içindedirler. Yani “fu-huş” yapıyorlardır. Çünkü bir kadınile bir erkeği başka türlü düşünemi-yorlar...

Bu beyinleri o kadar kirlenmiş kilise çağındaki çocukların bile saltbu yüzden bir araya gelmelerini is-temiyorlar.

Kendilerini muhafakzakar, dindarsayan bu yalancı sürüsü kendi ya-şamlarındaki rezillikleri bir yana dev-letide fuhuş devletine çevirmekteçok ustalar.

Bordrolu 3 Bin, Tescilli15 Bin, Kaydışı 50 Bin

Bu rakamlar kaç kişinin nasıl fu-huş yaptığını anlatıyor.

Önce araştırma yapıyorlar... Kimnasıl fuhuş yapıyor, onu tesbit edi-yorlar.

Sonra bunu nasıl paraya çeviririzdiye düşünüyorlar ve kolları sıvıyorlarbütün ustalıklarını gösteriyorlar...

Vergi ödemeden yapılan fuhuşuvergi ödenerek yapılan yasal fuhuşaçeviriyorlar.

Dini, imanı para olanın ahlaklarıdaböyle oluyor...

Siyasi fahişelik böyle bir şey...Çıkarları her şeyi belirliyor...

Utanmazlıkda böyle bir şey... Herşeyi yaparsın, kitabına uydurduğunukimsenin farketmediğini sanarsınsonra döner sağına soluna kulp ta-karsın...

Halbuki, halkı yoksullaştıran sen-sin, fuhuşa teşvik eden sensin, ma-hallelere esrarı, eroini sokan sensin...

Ama en namuslu da!!! sensin...

Böylelerinden her türlü halk düş-manlığı beklenir.

Böylelerinin düşünceleri silmerezilleşmiştir...

Onun için halkı muhbirliğede da-vet ederler...

Asılsız ihbarlarla insanı baskı ilesindirmeyede çalışırlar...

Yarın birgün bastıkları bir öğrencievinde burada "terörist"ler vardı deyiphalkın çocuklarını infaz da ettirir-ler...

Halk düşmanı AKP bunların hepsigözünü kırpmadan yapar.

Hem de “elhamdülillah müslü-manım” diyerek.

AKP’nin, açıkça düşüncelerininyıllardır yalakalığını yapan Sabahgazetesinden Mehmet Barlas “Bukadar zırvaya ben bile bahane bu-lamam!” dedi.

Yine aynı gazeteden Nazlı Ilıcak"Bu tavır ne demokrat, ne muha-fazakar bir tavırdır. Evlere müdahaleedildiğini hiç görmedim. Şiddetlekınıyorum. Buradan oy gelecekse

gelmesin. Ben göğsümü gere gereErdoğan'a oy verdim dedim. Şimdihakikaten utanıyorum" dedi.

Erdoğan’ın Kızılcahamam’da söy-lediklerini daha sonra savunmasıüzerine AKP içinden de farklı “iti-razlar” oldu.

Tayyip Erdoğan seçimler yakla-şırken iktidarda kalabilmek için ya-pamayacağı politikanın olmadığınıgösteriyor. Hedef aldığı kesim halkınbilinçsiz dindar kesimidir.

Bugün yozlaşma halkın her kesi-mini ciddi oranda rahatsız etmektedir.AKP bunu oya çevirmeye çalışıyor.

Özellikle de halk düşmanlığı açığaçıktıkça kendi tabanını kemikleştir-mek için elinden geleni yapıyor.

AKP, hiç kimseye ahlak dersi ve-rebilecek konumda bir parti değildir.Çünkü;

Birincisi; AKP uyuşturucuyu, fu-huşu vb. her türlü yozluğu politika-larıyla bilinçli olarak uygulayan birpartidir.

İkincisi; Zinayı kaldırarak fuhu-şun önünü açan AKP’dir.

Üçüncüsü; yukarıda da bahsetti-ğimiz gibi AKP zihniyeti beyinlerininkıvrımlarına kadar kirlidir. Cinselliğindışında kadın erkek ilişkilerini dü-şünemeyecek kadar sapkındır.

Dördüncüsü; AKP’nin riyakar-lığıdır. Amacı fuhuşu, yozlaşmayı,çarpık ilişkileri engellemek değildir.Gençliği baskı altına almaktır. Böylebir gerekçeyle istemediği, özellikledevrimci gençliğin evlerini “ihbarvar” diyerek basıp terör estirecektir.

AKP'nin yalanlarını, riyakarlık-larını, faşist yüzünü ortaya çıkartacaktek güç devrimcilerdir... Halktır.

Onun için diyoruz ki:

1- AKP HALK DÜŞMANI AH-LAKSIZ BİR PARTİDİR!

2- AKP GERİCİ VE FAŞİSTBİR PARTİDİR!

3- AKP RİYAKAR VE İKİYÜZLÜ BİR PARTİDİR!

4- AKP KARŞI MÜCADELEETMEK VE SAVAŞMAK MEŞRUBİR HAKTIR!

Page 47: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Direniyoruz çünkü;1- Bugün Yunanistan’da tes-

lim alınmak isteyen 10 Cephelideğildir... Bugün Yunanistan’dateslim alınmaya çalışılan ANTİ-EMPERYALİST mücadeyi ka-rarlılıkla, bir adım bile geri at-madan sürdüren CEPHELİLE-RE, UMUD'A YÖNELİKSALDIRIDIR. HEFEF CEP-HE’DİR!

2- Bugün Yunanistan’da Samarasfaşist iktidarı Yunan halkını mahkumettikleri yoksulluğa karşı ABD baştaolmak üzere, emperyalist güçlerleişbirliğini daha da sağlamlaştırarakiktidarını korumaya çalışıyor... Sa-maras İktidarı HİÇBİR YASALLIĞIOLMADIĞI HALDE, BURJUVAHUKUKUNU BİLE HİÇE SAYA-RAK UŞAKLIĞINI YAPTIKLARIABD EMPERYALİZMİNİN TALİ-MATLARINI YERİNE GETİRİ-YOR.

Bundan dolayıdır ki, bugün Yu-nanistan’daki mücadele asıl olarakABD emperyalizmine karşı yürütülenbir mücadeledir... Bugün rahat vealeni bir şekilde ABD’nin Halk Cep-heliler’e yönelik tüm operasyonlaraait kayıtları, belgelerin örneğini almasıda bunun açık bir kanıtıdır.

Bu yüzdendir ki, zafer’de yineABD emperyalizmine karşı kazanı-lacaktır.

3- Gözaltılar, baskılar, tutukla-malar... Devrimcilik suç değildir. Fa-şizme ve emperyalizme karşı müca-dele suç değil, tam tersi dünyanınen onurlu işi, yaşamı, mücadelesidir...Böyle yaşamaktan, bunun için mü-cadele etmekten vazgeçmemizi isti-yorlar. Devrimcileri “terörist” diyerek

suçlu olarak göstermeye çalışıyorlar.Buna izin vermeyeceğiz, devrimci-liğin en onurlu iş olduğunu savun-maktan vazgeçmeyeceğiz.

4- Faşizme ve emperyalizme karşıdirenmek suç olarak gösterilmeyeçalışılıyor... Halbuki evrensel yasalarbile direnme hakkını güvence altınaalmıştır... DİRENME HAKKIMIZIkullanmaktan vazgeçmeyecek ve buhakkımızı koruyabilmek için gerekirseÖLECEĞİZ!

5- Dünyanın neresinde olursa ol-sun; bir Cepheli bir Cephelidir...Nefes alışından, oturuş kalkışınakadar Cepheli, ortak kültürle şekil-lenmiştir.

Nasıl yaşıyorsa, nasıl çalışıyorsaöyle de mücadele edecektir.

Nerede olduğumuz belirleyici de-ğil; belirleyici olan devrimciliğimize,onurumuza yönelik saldırıdır...

Onurumuzu koruyacağız... Cepheligeleneğini nerede olursak olalım sür-dürecek ve nerede olursak olalımAYNI FEDA RUHUYLA CANIMI-ZI TEREDDÜTSÜZ VERECEĞİZ.

6- Dünyada emperyalizme karşıtavizsiz, tutarlı net tavır alan tekMarksist Leninist örgütüz bugün.

Bu olumluluk mudur, elbette ha-yır... Bu dünyada gelişen devrimci

hareketler açısından büyük birgerilemedir.

Bu olumluluk mudur, elbetteevet... İdeolojik olarak sağlam-lığımızın, strateji ve taktikleri-mizin tarihsel doğruluğunun ka-nıtıdır.

Biz sosyalistler, biz MarksistLeninistler dünya halklarınınumuduyuz...

Bugün biz direnmezsek, yarınkimse direnmez...

Biz direneceğiz!!! Hem de sonuna,sonuncumuza kadar!

7- Birimiz hepimiz için savaşı-yoruz. Yunanistan’da bir elin par-makları kadar olmamız güçsüz ol-duğumuz anlamına gelmez... Elbettesayısal olarak az olabiliriz ama BİZCEPHELİYİZ...

8- Yunan solu bugün vatanlarısatılırken gerekli cüreti göstermelidir..Feda ruhunu, ödenecek bedeli gözealmadan hak alınamaz...

Bugün Yunanistan’da dışarıda sü-resiz açlık grevi bile yapacak yerbulamazken, hiçbir sendika, devrimcikurum bize kapılarını açlık grevi içinaçmazken neler kaybettiklerinin bu-gün belki farkında değiller ama bizbiliyoruz...

Bizimle, bir elin parmakları kadarolan sayıda insanımızla yanyana ol-maktan korkan, emperyalizmi kar-şısına almak istemeyen, faşizme di-renmenin meşruluğuna inanmayanlarkendi haklarını da alamazlar.

Biz bugün bunu kanıtlıyoruz. Yu-nan solu başta olmak üzere tüm dün-yaya...

Gücümüz ne kadar demeden, HalkCepheliler her türlü baskılara karşıYunanistan’da çalınmadık kapı, gi-

NEDEN DİRENİYORUZ?BİZ DÜNYA HALKLARININ UMUDUYUZ, BİZ DİRENMEZSEK KİMSE DİRENMEZ!

FAŞİZME VE EMPERYALİZME KARŞI DİRENME HAKKIMIZI ÖLÜM PAHASINA SAVUNACAĞIZ! SONUNA, SONUNCUMUZA KADAR

DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE DİRENECEĞİZ!

17 Kasım 2013

447

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 48: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

rilmedik demokratik kurum, yapıl-madık eylem bırakmıyorlar... Mark-sist-Leninistlerin gücünün ve cüretininneleri yaratabileceğini gösteriyorlar!

9- Bedel ödemeyi göze almadankarşıdan karşıya bile geçilemez birçağda yaşıyoruz...

Her hakkımız için gerekirse öle-ceğiz, ölmeyi göze alacağız... Ancakbu şekilde haklarımızı savunabilir,haklarımızı alabiliriz.

Yunanistan’da da bu feda ruhuylasüresiz açlık grevine başlandı, hak-kımızı almak için ölmemiz gereki-yorsa evet öleceğiz...

Bu yüzden süresiz açlık grevinden,bildiri dağıtımına, masadan zincireylemine kadar bu cüretle tutsakları-mızı ve haklarımızı sahipleniyoruz.

10- Bugün Halk Cepheliler’e yö-nelik saldırı SİYASİ MÜLTECİLE-RİN tüm haklarını gasp eden, asılolarak bu statüyü ortadan kaldıranbir saldırıdır. Siyasi nedenlerle kendiülkesi dışında mücadele eden dev-rimciler için, eğer burada devrimcimücadeleye devam eder, insanlığınızı

korumaya çalışır, direnirseniz yarınsizi faşizme iade ederim demektir...

Siyasi mülteci hakkı tanınan kimseaynı ülkeye gönderilemez... İade edi-lemez... İşte bugün bu ortadan kal-dırılmak isteniyor... Bugün bizimlebaşlanan bu süreçte, bu uygulananınönünü açmalarına izin vermeyeceğiz...

11- Bugün dünyada emperyalizm,Türkiye faşizmi, bir intikam hırsıylahareket ediyor. Bu doğal.

Esas yargılanan, mahkum edilmekistenen, ezilmek istenen emperya-lizme faşizme karşı silahlı mücade-ledir. Alişan’lardan korkuyorlar... Si-lahlı mücadeleden, fedadan korku-yorlar... Çünkü silahlanmış, feda ru-hunu kuşanmış Marksist- Leninistlerönünde kimsenin duramayacağını bi-liyorlar...

12- Nasıl 19 Aralık Katliamı’nailişkin, yıllar sonra faşizm itiraf ede-rek, biz onların düşüncelerini öldür-mek istedik dedilerse, bugün de asılmesele düşüncelerimizdir! Dün ya-pamadıkları gibi bugün de Yunanis-tan’da yapmak istediklerini başara-

mayacaklar... İdeolojik güçle faaliyetyürüten ve fedaya kadar her şeyi gözealan Halk Cepheliler, gereken cevabıveriyorlar, vermeye devam edecek-ler!

BİZ KAZANACAĞIZ; DİRENEN SÜRESİZ AÇLIK

GREVİNDEKİ TUTSAKLARIMIZ,TUTSAKLARIMIZ ONURU-

MUZDUR DİYEREK DİRENENTAYAD’LILAR,

10 KİŞİ DE OLSALAR HERGÜN GÖZALTILARA, BASKILA-RA, TEHDİTLERE RAĞMEN DUR-MAYAN...

AVRUPA’NIN VE TÜRKİ-YE’NİN HER YANINDA YUNANKONSOLOSLUĞU ÖNÜNDE YOL-DAŞLARINI YALNIZ BIRAKMA-YAN...

50’YE YAKIN YARALI OLMA-SINA RAĞMEN YARALARINI SA-RIP TEKRAR İSTANBUL YUNANKONSOLOSLUĞU ÖNÜNE KO-ŞAN CEPHELİLER KAZANACAK!

BİZ KAZANACAĞIZ!ZAFER BİZİMDİR!

Haziran Ayaklanması’ndan bu yana,ayaklanmada aydın sanatçı tavrıyla yeralan sanatçıları AKP İktidarı “karaliste”ye ekleyerek işinden etti, konserleriyasakladı, dizileri, programları yayındankaldırdı. Bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ınemriyle onlarca sanatçı işsiz kaldı.

Son olarak, tiyatro sanatçıları GencoErkal, Ferhan Şensoy ve Levent Kır-ca’nın tiyatroları, Kültür ve TurizmBakanlığı tarafından özel tiyatrolarasanat sezonu başında yapılan destekyardımından men edildi. Destek kurulujürisindeki bakanlık yetkililerinin, “Gen-co Erkal, Ferhan Şensoy ve LeventKırca’nın ge-rek Gezi ey-lemleri sıra-sında, gereksediğer tartışma-larda hüküme-ti ve bizi eleş-tiriyorlar, yar-dım yaptığı-

mız zaman tabana, (AKP tabanı) budurumu anlatamıyoruz, kamuoyunaaçıklamada zor duruma düşüyoruz”dedikleri ortaya çıktı. İdil Tiyatro Atölyesi, sanatçılara yö-

nelik bu saldırıyla ilgili olarak 9 Kasım’dayazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada,sanatçılara “Faşist AKP iktidarı tarafındansaldırıya uğrayan, kara listelere yazılan,sanatçılar tarih karşısındaki aydın mis-yonlarını yerine getirebilmek için yüzünütamamen halka dönmeli, halkın gücünegüvenmelidir” diye seslenildi.

Açıklama “Bizler, faşist AKP ikti-darının saldırdığı, cezalandırmak, sin-

dirmek istediğisanatçıların ya-nında olduğumu-zu ve bu saldırılarkarşısında aslayalnız olmadıkla-rını ilan ediyoruz”denilerek bitirildi.

Mesleğimizi HalkDüşmanları içinDeğil, Halk içinİcra Edelim!

Halkın Mühendis Mimarları,15 Kasım Cuma günü İstanbulTeknik Üniversitesi’nde (İTÜ)“Hasan Balıkçı Halk için Mü-hendislik Günleri” düzenleyecek.Duyuru çalışması kapsamındaİTÜ’de 600 el ilanı dağıtılırken200 tane de afiş yapıldı.

Hasan Balıkçı Halk İçin Mü-hendislik Günleri’nde Marmaray,kentsel dönüşüm, Hasan Balıkçıve halk için mühendislik konularıüzerine konuşmaların olduğu birpanel yapılacak. Panelin ardından3 Idiots film gösterimi ve fotoğrafsergisi gerçekleştirilecek. 17 Ka-sım’da ise Küçükarmutlu Ma-hallesi’nde bir kahvaltı yapılıpardından Hasan Ferit Gedik’in40 yemeğine katılınacak.

Grup Yorum Konser Takvimi17 Kasım 2013 Anadolu FederasyonuKurultayı Velbert/Almanya24 Kasım Volkskonzert-Zürih/ İsviçre30 Kasım Congress Messe /Avusturya1 Aralık Hamburg/Almanya8 Aralık Dominion Centre- Londra/İngiltere

Aydın ve Sanatçılar Faşizme KarşıYüzlerini Halka Dönmelidir!

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL448

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 49: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Yunanistan’ın Koridallos Hapis-hanesi’ndeki devrimci tutsaklarındirenişleri 50’li günlerine girdi.

Emperyalistlerin uşağı Yunanistanhükümeti direnişçilere müdahaleederek direnişi bitirebileceğini sa-nıyor. Fakat yanılıyorlar, zorla mü-dahalelerle direnişi biterebileceklerinisananlar bir kez daha Cepheli tut-sakları tanıyacaklar... Tutsaklarıntaleplerini kabul etmek dışında di-renişi bitiremeyeceklerini öğrene-cekler...

Yunanistan’ın Koridallos Hapishanesi’nde Siyasi Kimliğimizi Korumak İçin Direniyoruz!

Koridallos Hapishanesi’ndekidevrimci tutsakların Türkiye faşiz-mine iade edilmek istenmesi işbir-likçi Yunan devletinin kendi talebideğildir.

Devrimcilerin Türkiye faşizmineiadesi bizzat Amerikan emperya-listleri tarafından Yunan hükümetinedayatılmaktadır.

Devrimci tutsakların Türkiye fa-şizmine iade edilmek istenmesi,devrimci kimliğimize yönelik sal-dırıdır.

Koridallos Hapishanesi’nde devrimci kimliğimizi korumak için di-reniyoruz. Direnmeye devam ede-ceğiz. Devrimci tutsakları teslimalamayacaklarını emperyalistler veişbirklikçileri bir kez daha tanıkolacaklar.

Amerika Neden Saldırıyor?

Çünkü biz direniyoruz. Dünyadaanti-emperyalit örgütlerin büyük ço-ğunluğu emperyalistlerle uzlaşmaçizgisine gelirken biz direniyoruz.Emperyalizme karşı savaşıyoruz.

Tüm dünya halklarının baş düş-manı Amerika’ya darbeler vuruyo-ruz. Onun için yıllardır Amerika’nınve AB emperyalistlerinin terör lis-telerinden eksik olmuyoruz. AB em-peryalistleri tarafından her türlü ya-sal, meşru, demokratik faaliyetleri-miz “yasadışı” olarak gösteriliyor.Yasaklanıyor. Kurumlarımız basılı-yor. İnsanlarımız tutuklanıyor.

Hapishanelerdeki tutsaklarımızaonursuzca uygulamalar dayatılıyor.

Tutuklanan devrimciler teslimalınmaya çalışılıyor.

Avrupa hapishanelerindeki dev-rimcilerin Türkiye faşizmine iadedavaları bu politikaların devamıdır.

Koridallos Hapishanesi’nde Açlık Grevi 50’li Günlerinde

Siyasi Kimliğimize ve OnurumuzaSahip Çıkmak İçin Direniyoruz!

Biz Devrimciyiz! DevrimcilikDünyanın En Onurlu İşidir!

Halkların Baş DüşmanıEmperyalizme ve Faşizme KarşıSavaştığımız İçin TürkiyeOligarşisi ve EmperyalistlerTarafından “Terörist” DenilerekSuçlanıyoruz!

Faşizme ve EmperyalizmeKarşı Savaşmak Suç DeğilOnurdur!

Suçlu Olan Emperyalistler veİşbirlikçileridir!

Emperyalistler ve İşbirlikçiFaşist İktidarlar Halkların BaşDüşmanıdır!

Tüm Dünyada HalklarıSömüren, İşsiz, Aç, YoksulBırakan, Dünyayı Kan GölüneÇeviren, İşkenceci, KatliamcıEmperyalistler ve İşbirlikçileridir

43 Yıldır Emperyalizme veFaşizme Karşı Savaşıyoruz!

Devrimci (Politik) TutsaklarUluslararası Sözleşmelere GöreSavaştıkları Faşist İktidarlaraTeslim Edilemez!

Yunanistan’ın KoridallosHapishanesi’ndeki DevrimciTutsakların Türkiye FaşizmineTeslim Edilmek İstenmesi SiyasiKimliğimize Yönelik Saldırıdır!

Siyasi Kimliğimize,Onurumuza Sahip Çıkmak İçinDireniyoruz!

ZAFERE KADARDİRENECEĞİZ!

17 Kasım 2013

49

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 50: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Amerika özellikle Cep-he’nin Ankara Büyükelçili-ğine yönelik gerçekleştirdiğifeda eyleminin intikamını al-maya çalışıyor. KoridallosHapishanesi’ndeki devrimcitutsakların iade davalarınınarkasında bizzat Amerika var-dır. Yunanistan’ın SamarasHükümeti Amerika’nın ve Türkiyefaşizminin uşaklığını yapmaktadır.

Emperyalizme ve Faşizme Karşı Savaşmak Suç Değil Onurdur!

7 milyarlık dünyada her beş sa-niyede bir çocuk, her yıl 18 milyoninsan açlıktan ölüyor… Açlığa bağlısebeplerden ölenlerin toplam sayısıise 70 milyon. Dünyada 1,2 milyarinsan aşırı fakirlik çekiyor ve günde1,25 dolar ile yaşam savaşı veriyor.Yoksulluk sınırının altında yaşayaninsan sayısı 2 milyar. 1milyar 200milyon kişi içecek sağlıklı su bula-mıyor. Sağlık hizmetinden yararla-namayan insan sayısı 800 milyondur.Dünyanın dört biryanı kangölüneçevrilmiş ve bütün bunların sorumlusuAmerika başta olmak üzere emper-yalistlerdir.

Ülkemizde faşist AKP iktidarı 75milyon halkımıza açık savaş ilan et-miş durumda. İşkence karakollardansokaklara taştı. Hapishaneler ölümmerkezleri oldu. Halkın en demo-kratik talepleri işkenceyle, terörlebastırılıyor. Başbakan talimat veriyor,polisler halkı katlediyor. MahkemelerAKP’nin katil polislerini aklıyor.

Devrimciler halkların baş düşmanıbu emperyalist ve işbirlikçi faşist ik-tidarlara karşı savaşıyor.

Faşizme karşı savaşmak dünyanınhiçbir yerinde suç değildir. Çünküfaşizm insanlığın düşmanıdır.

İtalya’da, İspanya’da, Latin Ame-rika’da, Almanya’da milyonlarca in-sanın katledilmesine neden olmuştur.Alman faşistleri sadece İkinci Pay-laşım Savaşı’nda 55 milyon kişininkatledilmesine neden olmuştur.

Ülkemiz 1950’lerden beri faşizmle

yönetilmektedir.

43 yıldır insanlık düşmanı faşistiktidarlara karşı ölümüne bir savaşyürütüyoruz.

Faşist iktidarlar 1970’lerden berionbinlerce insanımızı katletti. SadeceCephe 600’ün üzerinde şehit verdi.Hapishanelerde yüzlerce tutsağı var.

Devrimci öğrenciler, devrimci ga-zeteciler, devrimci sanatçılar, devrimciişçiler, devrimci memurlar bağımsız,demokratik Türkiye mücadelesi ver-dikleri için hapishanelere dolduruldu.

Adaletin “A”sının olmadığı birdüzende yaşıyoruz. Cepheliler bufaşist düzene karşı savaşmaktadır.

Faşizme karşı savaşmak dünyanınhiçbir yerinde suç değil, büyük bironurdur.

Cepheli devrimciler olarak 43 yıl-dır dünya halklarının baş düşmanıemperyalizme ve işbirlikçi Türkiyefaşizmine karşı savaşmanın onurunutaşıyoruz.

Uluslararası Sözleşmelere Göre, Faşist İktidarlara Karşı Savaşan Devrimciler Başka Bir Ülkeden Sığınma Hakkı İstemesi Durumunda Bu Talebin Yerine Getirilmesi Zorunludur

Türkiye’deki faşizm koşulları,işkenceler, insanlık dışı uygulamalarbinlerce devrimciyi, demokrat, ilericiaydın ve sanatçıyı kendi vatanınındışındaki ülkelere iltica etmek zo-runda bırakmıştır.

Uluslararası sözleşmelere görepolitik düşüncelerinden dolayı birbaşka ülkeden sığınma hakkı isteyenkişilerin talepleri sığınma hakkı is-

tenen bu ülkeler tarafındankoşulsuz kabul edilmek zo-rundadır. Sığınma hakkı is-teyen bu kişiler tekrar ülke-lerine iade edilemez, kimlik-leri açıklanamaz. Politik dü-şüncelerinden dolayı faşistyasaların suç saydığı suçla-malar nedeniyle sığınma hakkı

istediği devlet tarafından yargılana-maz. Sığınma hakkı istenen devletkişinin can güvenliğini sağlamak zo-rundadır.

Yunanistan’ın Koridallos Hapis-hanesi’nde tutsak olan Mehmet Yayla,Hasan Biber, Ahmet Düzgün Yüksel,Erdoğan Çakır adlı Türkiyeli dev-rimciler, Türkiye faşizmine karşı mü-cadele ettikleri için defalarca kezgözaltına alınmış, işkencelerden ge-çirilmiş, onlarca yılı bulan tutsaklıklaryaşamışlardır. Şu anda hepsi de Tür-kiye faşizminin yasalarına göre tu-tuklanmak üzere aranmaktadır. Tut-sak düşmaları durumunda onları bek-leyen işkenceler ve hergün tabutlarınçıktığı, sessiz imha merkezine dö-nüşen F Tipi Tecrit hapishanelerdir.Onun için Türkiye’den kaçıp başkaülkelere sığınmak zorunda kalmış-lardır.

Mehmet Yayla, Hasan Biber, Ah-met Düzgün Yüksel ve Erdoğan Ça-kır’ın Yunanistan’da işledikleri hiçbirsuç yoktur. Tutuklanmaları ve hak-larında açılan Türkiye’e iade davalarıuluslararası sözleşmelere aykırıdır.

Yunanistan devleti Türkiyeli dev-rimcileri tutuklamakla, iade davasıaçmakla değil, can güvenliklerinisağlamakla yükümlüdür.

Ancak Yunanistan devleti, Tür-kiyeli devrimcilerin can güvenliklerinialmak yerine Türkiye faşizmiyle veemperyalist haydut Amerika’yla iş-birliği yapmaktadır.

Türkiyeli devrimci tutsaklara açı-lan bu iade davaları uluslararası söz-leşmelere aykırı davalardır.

Emperyalistler terör demagojisiyledevrimcileri Türkiye faşizmine teslimetmek istiyor.

İşkencenin sokaklara taştığı, ha-pishanelerinden her gün bir tabutun

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL50

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 51: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

çıktığı ülkemizde devrimci tut-sakların Türkiye faşizmine iadeedilmesi devrimci tutsaklarınkatledilmesi demektir.

Bugün sadece Yunanistandeğil, bütün emperyalist dev-letler ülkelerindeki devrimcitutsakları Türkiye faşizmineiade etmekle tehdit etmektedirler.

Bu tehditler, açılan iade davalarıhukuki değil politik saldırılardır.

Emperyalistler Avrupa’da özelliklede Cepheli devrimcileri “terörist”diyerek her türlü politik faaliyetleriniengellemeye çalışıyor. Engellemeklekalmıyor Türkiye faşizmiyle işbirliğiiçinde devrimcilere karşı saldırıyor-lar.

Saldırıların temelinde Türkiye fa-şizmiyle ve emperyalist haydut Ame-rika ile girilen çıkar ilişkileridir.

Emperyalistlerin Saldırıları Politik Kimliğimize Yönelik Saldırılardır

Devrimci hareketimiz sadece Tür-kiye faşizminin değil, Amerika veAB emperyalistlerinin de önceliklihedefleri arasındadır. Çünkü ne em-peryalistlere ne de işbirlikçilerineboyun eymiyoruz.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, ger-çek suçlu emperyalistlerdir. Dünyahalklarını aç bırakan, iliklerine kadaremeklerini sömüren, ülkelerini işgaleden, dünyayı kan gölüne çeviren,halkları katleden emperyalistler ve on-ların işbirlikçisi faşist iktidarlardır. Em-peryalistlere ve işbirlikçi faşist iktir-darlara karşı savaşmak suç değildir.

Gerçek terörist emperyalistler veişbirlikçileridir.

Amerika ise baş teröristtir. Dünyahalklarının baş düşmanıdır. Dünyanınher tarafından işkence gemileri, iş-kence uçakları olan Amerika’dır. Po-litik tutsakları kaçırıp işkence yapanAmerika’dır. Demokrasi, insan haklarıadına ülkeleri işgal edip halkları kat-leden Amerika’dır.

Yunanistan’da Cepheli devrimciBulut Yayla’yı da bir haydut gibi

kaçırıp Türkiye faşizmine teslim et-mişlerdir.

Amerika Yunanistan’dak Türkiyelidevrimci tutsakların dosyalarını özel-likle istemiştir.

Yunanistan’da devrimci tutsaklarınyargılanması Yunanistan devletininiradesiyle değil, Amerika ve Türki-ye’nin faşist AKP iktidarının dayat-malarıyla yapılmaktadır.

Çünkü direniyoruz. Emperyalizmeve faşizme karşı tavizsiz direndiğimizve savaştığımız için bizi hedef alıyorlar.“Terörist” diyerek mücadelemizi, dü-şüncelerimizi gayrimeşru göstermeyeve tecrit etmeye çalışıyorlar.

Haklarımız İçin, Siyasi Kimliğimiz İçin, Onurumuz İçin Direniyoruz!

Bu saldırılar siyasi kimliğimize,haklılığımıza, meşruluğumuza, tümdünyaya kabul ettirilen kazanılmışhaklarımıza yönelik saldırılardır. Bizdevrimciyiz. Meşru ve haklı olan bi-ziz. Siyasi kimliğimiz onurumuzdur.

Devrimci siyasi kimliğimiz için,onurumuz için direniyoruz.

Yunanistan Koridallos Hapishane-si’nde direnen özgür tutsaklar sadeceTürkiye’ye iadelerin durdurulması içindirenmiyorlar; siyasi kimlikleri için,onurları için, faşizme karşı mücadeleninmeşruluğu için, kazanılmış hakları içindireniyorlar.

Yıllardır Amerikan ve AB em-peryalistlerinin terör listelerinde yeralıyoruz. Emperyalist ülkeler her yer-de siyasi faaliyetlerimizi “terör” de-magojileriyle engellemeye çalışıyor.

İstiyorlar ki, sömürü düzenlerinekimse karşı çıkmasın.

İstiyorlar ki, kimse kendilerinekarşı direnmesin.

Herkes kendilerine biat et-sin, karşılarında diz çöksün.

Hayır! Emperyalistler kar-şısında hiçbir zaman geri adımatmadık, atmayacağız. Dizçökmedik çökmeyeceğiz. Te-rörist devrimciler değil, em-peryalistlerdir.

1 Şubat’ta, Ankara’da AmerikaBüyükelçiliği’ne yönelik feda eyle-minden sonra devrimci hareket Ame-rika başta olmak üzere emperyalist-lerin özel hedefleri arasında yer al-maktadır.

Özgür Tutsaklara açılan iade da-vaları aynı zamanda devrimci hare-kete yönelik bu emperyalist kuşat-manın bir parçasıdır.

Koridallos Hapishanesi’ndeki di-reniş aynı zamanda emperyalist ku-şatmaya karşı bir direniştir. Devrimcitutsakların dize getirilmek istenmesinekarşı direniştir.

Direnmek, teslim olmamak özgürtutsaklık geleneğidir. Emperyalistproje olan F Tipi tecrit hücrelerinekarşı tam 7 yıl direndik. 122 şehitverdik, bizi teslim alamadılar.

Özgür Tutsaklar, dünyanın heryerinde özgür tutsaktır. Asla teslimalınamazlar.

Koridallos Hapishanesi’nde di-reniş 50’li günlerinde kararlılıkla za-fere yürüyor. Cepheli Tutsaklar Av-rupa hapishanelerinde de özgür tut-saklık geleneklerine yeni halkalarekliyorlar.

Türkiye’de, Yunanistan’da ve Av-rupa’nın dörtbir yanında Halk Cep-heliler “birimiz hepimiz, hepimizbirimiz için” diyerek direnişin sesi,soluğu oluyorlar... İçerde ve dışarıdadireniş sürüyor...

Biz devrimciyiz!

Biz Cepheliyiz! F Tiplerinin mi-marı olan emperyalistler Avrupa ha-pishanelerinde de Cephelileri tanı-yacaklar.

BİZ KAZANACAĞIZ! DİRE-NİŞİMİZ KAZANACAK!

YAŞASIN DİRENİŞ YAŞASINZAFER!

17 Kasım 2013

51

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 52: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Yunanistan’da bulunan devrimci tut-sakların Türkiye’ye iadelerine karşı sür-dürdükleri açlık grevlerine destek olmakiçin İstiklal Caddesi’nde bulunan Yu-nanistan Konsolosluğu önünde süresiz aç-lık grevine başlayan Aygün Kumru veTAYAD’lılara 30 Ekim günü polis saldırdı. Po-lis TAYAD’lıları İstiklal Caddesi üzerinden BaloSokak’a buradan da Tarlabaşı Caddesi’ne kadar sürüdü-ler. Süresiz açlık grevinde olan Aygün Kumru bugün Yu-nan Konsolosluğu ile görüştüklerini, konsolosluğunönünde eylemi engelleyenin AKP polisi olduğunu ve Yu-nanistan’da ki devrimci tutsakların açlık grevi devam et-tikçe, Yunan Konsolosluğu önünde olacaklarını söyledi.

31 Ekim’de de Yunanistan Konsolosluğu önüne gidenTAYAD’lı Aileleri çevik kuvvet yığınağı ve konsoloslukönüne konulmuş bariyerler karşıladı. Pankartlarını açarakbasın açıklamasını okuyan ailelere polis “Dağılın” anon-su yaptı. TAYAD'lı Aileler eylemlerine devam edince po-lisler saldırarak, Zeynep Yayla, Aygün Kumru, NagehanKurt, Musa Kurt, Nuri Cihanyandı ve Orhan Eski’yi göz-altına aldı.

Polis 1 Kasım Günü Yine SaldırdıGalatasaray Lisesi önünde bildiri dağıtımına başlayan

TAYAD’lılar halka, tutsakların Türkiye’ye iadelerini ni-çin istemediklerini, neden açlık grevi yaptıklarını ve beşgündür yaşanan saldırının anlatıldığı bildirileri dağıtarak,sohbet ettiler.

Süresiz açlık grevinde olan ve açlık grevine başladı-ğı ilk günden itibaren polisin saldırısına uğrayan AygünKumru yaptıkları basın açıklamasında iki gün önce Yu-nan Konsolosu ile yaptıkları görüşmede, Konsolosluğunönünde eylem yapılması konusunda herhangi bir şika-yetlerinin olmadığını, polisin keyfi uygulama yaptığını söy-ledi. Bu esnada polis yine keyfi olarak TAYAD’lıları çem-bere aldı. Bu sırada basının görüntü almasını engellemekisteyen polisin bu çabası başarılı olmadı. Gözaltına alınanlararasında bulunan Zeynep Yayla çevik kuvvet otobüsünebindirilirken “Benim oğlum devrimci. Onu size öldürt-

meyeceğim” diyerek anaların öfkesi-ni bir kez daha gösterdi. Zorla göz-altına alınan TAYAD’lılar Kasımpa-şa Karakolu’na götürüldü. Gözaltına

alınan TAYAD’lılar aynı gün akşam sa-atlerinde serbest bırakıldılar.Yunanistan Koridallos Hapishane-

si’ndeki Özgür Tutsakların Türkiye’ye iadesi-ni engellemek için süresiz açlık grevindeki Aygün Kumru,eylemin 6. gününde yeniden işkence gördü. Zeynep Yay-la ise tekrar gözaltına alındı.

Açıklama yapmak üzere pankart açılır açılmaz, polislersaldırıya geçti. İşkencelerle yerlerde sürüklenerek götü-rüen Aygün Kumru açlık grevi önlüğünün 2. kez çalındı-ğını ve yapılan saldırıyı sloganlarla, sesli konuşmalarla hal-ka anlattı. Bir basın açıklamasına bile katlanamayan hü-kümetin faşizan tavırları sebebiyle iadelere karşı olduk-larını söylediler.

Tekrar 16.00’da toplanan TAYAD’lılar daha pankartı açaraçmaz saldırıya uğradı. Basının çekim yapması ve çevredehalkın toplanması üzerine Konsolosluk önüne çekilen araç-lara zorla bindirilen TAYAD’lılar sloganları ve direnişleriyleson dakikaya kadar Özgür Tutsakları sahiplendiler.

Eylemlerine 3-4 Kasım günleri de devam eden TA-YAD’lılara yönelik saldırı da devam etti.

10 gün boyunca 24 kez saldırdıran katil polisler, 6 Ka-sım günü de açıklama yapmak isteyen TAYAD’lıları göz-altına aldı. Daha TAYAD’lılar önlüklerini giyerken çev-relerini saran polis, pankart açılır açılmaz saldırmaya baş-ladı. Musa Kurt, Cemray Baş, Seçkin Ertaş ve Hasret Öz-türk işkence edilerek hazır bekletilen çevik araçlarına bin-dirildi.

Bu arada yine basının çekim yapmasını engellemek içinTAYAD’lılar çembere alındı. Konsolosluk önünde 3araçla bekleyen polisler azgınca saldırdılar. Bu sırada İs-tiklal’deki halk TAYAD’lıların sesli çağrılarına ve slo-ganlarına alkışlarla, ıslıkla destek verdi. Ne olduğunu an-lamak için araçlara yaklaşan gençlerse polisler tarafındanitilerek ve azarlanarak uzaklaştırıldı. Bu olaya da insan-lar alkışlarla tepki gösterdi.

Bizler Evlatlarımıza Sahip Çıkmaya Devam Edeceğiz!

Hiçbir Koşulda Evlatlarımızı Öldürtmeyeceğiz!

TAYAD’lı Aileler

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL52

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 53: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Avrupa’nın bir çok şehrinde, Yu-nanistan’daki devrimci tutsaklarıniade davalarına karşı direnen tutsaklarısahiplenmek için Yunanistan Büyük-elçilikleri önünde eylemler yapıldı.

Avusturya8 Kasım’da Avusturya Anadolu

Federasyonu tarafından, Viyana’dakiYunanistan Büyükelçiliği önünde 7 sa-atlik eylem yapıldı.

“Siyasi Tutsakların İadeleri Dur-durulsun” yazılı pankartın ve döviz-lerin taşındığı eylemde Grup Yorumşarkıları çalındı. Her saat başı, tut-sakların direnişini sahiplenen, Sama-ras Hükümeti’nin işbirlikçiliğini veemperyalizmi teşhir eden sloganlar atıl-dı. İadelere ilişkin Federasyonbildiri-si Büyükelçilik görevlisinede verildi ve

yoldan geçenlere 300 adet da-ğıtıldı. Eyleme 30 kişi katıldı.

11 Kasım'da da yine ViyanaYunanistan Konsolosluğu önünde10 kişinin katılımıyla eylem yapıl-dı.

İngiltere11 Kasım’da Yunanistan’ın Lon-

dra’daki elçiliği önünde bir eylemyapıldı.

“Yunan Devleti Türkiyeli Dev-rimcileri Faşizme Teslim Ediyor.Hiç Bir Devrimci Emperyalizme veFaşizme Teslim Edilemez. İadele-re Son Devrimci Tutsaklara Öz-gürlük” pankartının açıldığı ey-lemde bildiri dağıtıldı.

Kızıl bayrakların taşındığı veHalk Cephesi önlüklerinin giyildi-ği eylemde, Grup Yorum şarkıları veArapça marşlar çalındı.

HollandaHollanda’nın Lahey (Den Haag)

şehrinde bulunan Yunanistan Elçi-liği önünde, Anadolu Gençlik Hol-landa tarafından 5 Kasım günü birbasın açıklaması gerçekleştirildi.Yunan devletinin ve Türkiye faşiz-minin açlık grevlerine destek amaç-lı yapılan eylemlere karşı gerçek-

leştirdiği saldırılar teşhir edildi.

AlmanyaDüsseldorf'ta 9 Kasım'da Yuna-

nistan Konsolosluğu önünde bir eylemgerçekleştirildi. Devrimci tutsakları vedirenişi sahiplenen sloganlarla bitiri-len eyleme 12 kişi katıldı.12 Kasımgünü tekrar aynı Konsolosluk önündeeylem yapıldı.

Dortmund’da da Schzütnstr'de bil-gilendirme masası açıldı. Açılan ma-sada “Politik Tutsakların İadesineSon” yazılı pankart da yer aldı.

BelçikaBelçika'nın başkenti Brüksel’de

Yunanistan Büyükelçiliği önünde bireylem yapıldı. Belçika Halk Cephe-si’nin düzenlediği eylemde “Emper-

yalistlerle ve Faşist AKP İktidarı ile İş-birliğine Son. Devrimcilerİade Edile-mez” yazılı pankart açıldı, sloganlaratıldı.

Okunan açıklama Yunanistan Bü-yükelçiliği’nin posta kutusuna bıra-kıldıktan sonra eyleme son verildi.

Emperyalist KuşatmayıDirenmeden YarmakMümkün DeğildirDirenişi Büyütelim

Yunanistan’ın başkenti Atina’daKoridallos Hapishanesi’nde tutulanÖzgür Tutsaklar, haklarında verileniade kararlarına ve iade politikalarınakarşı sürdürdükleri açlık grevinin 50’ligünlerindeler.

Direnişçilerden Mehmet Yayla veErdoğan Çakır, Vula Devlet Hastane-si’nde tutulurken, Hasan Biber veAhmet Düzgün Yüksel ise KoridallosHapishanesi’nin hastanesinde tutulu-yorlar.

Koridallos Hapishanesi’ndeki Öz-gür Tutsak Sinan Oktay Özen, dire-nişçilerin kaçırıldığı günden beri açlıkgrevine başladı. Üç gündür hapishaneiçinde gün boyu stant açarak hazırla-dığı dövizlerle direnişçilere yapılanlarıteşhir ederek hapishanedeki tutuklu vehükümlülerden imza topluyor.

Aynı hapishanede kalan Yürüyüşdergisi okuru adli tutsak Hasan Hü-seyin ise, Hasan Biber ve Ahmet Düz-gün Yüksel’in refakatçiliğini üstlendive direnişçilere destek olmak içindestek açlık grevine başladı.

Pire Tabipler Yönetim Kurulu'nuntutsaklarla ilgilenen üyesi doktorlar ra-porlarını yayınlayan Doktor OlgaKozmopolu ile Syrıza İnsan HaklarıHeyeti tutsakları ziyaret ettiler.

Erdoğan Çakır’ın ailesi heyete ta-leplerinin kabul edilmesini ve zorlamüdahale istemediklerini belirttiler.

Öte yandan direnişçilerin kaldığıVula Hastanesi Çalışanları Derneği adı-na yazılı bir açıklama yapılarak, siyasitutsaklara zorla müdahalede bulunul-mayacağı belirtildi.

Av ru pa’da Devrimci Tutsaklarİade Edilemez!

Belçika

Avusturya

Hollanda

17 Kasım 2013

53

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 54: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Hasan Biber FaşistTürkiye Devleti’neİade Edilemez

8 Kasım günü, Hasan Biber’indaha önce hakkında Türkiye’ye iade-si yönünde karar verilen mahkemesi-nin temyiz duruşması yapıldı.

Hasan Biber ile dayanışmak vemahkemeyi izlemek için Halk Cep-heliler’inde içinde olduğu Politik Tut-saklarla Dayanışma Komitesi, duruş-ma öncesi mahkeme önünde pankartaçarak Yunanistan Türkiye işbirliğiniteşhir ettiler.

Kısa süre sonra duruşmanın başla-ması nedeniyle Halk Cepheliler mah-kemeye katıldılar. Duruşmada yapılan sa-vunmaların ardından savcı Hasan Bi-ber’in faşist Türkiye Devletine iadeedilmesini istedi. Mahkeme heyeti ka-rarını 15 Kasım Cuma günü açıklaya-

cağını söyleyerek duruşmayı bitirdi.15 Kasım günü yapılan duruşma-

da iadenin reddi kararı alındı.Erdoğan Çakır’ın mahkemesi ise

22 Kasım Cuma gününe ertelendi. Bu sü-reç içerisinde 2 gün üst üste YunanistanHalk Cephesi ve sol örgüt temsilcileri gö-rüşme yaptılar. Sözlü taahhütte bulunanAdalet Bakanı’nın geri adımı sonucu tümdirenişçiler ve destek açlık grevindeki-ler 53. gününde iadelerle başlayan sal-dırısını zaferle sonuçlandırdı.

Zorla Müdahaleye Hayır!Politik Tutsaklarla Dayanışma Ko-

mitesi, Atina’da Syntagma Meyda-nı’nda 9 Kasım günü bir eylem ger-çekleştirdi. Eylemde, açlık grevinde-ki tutsakların hastaneye kaçırılmasıprotesto edildi.

Meydana resimli “Yunanistan Dev-

leti Türkiyeli Devrimcileri Faşizme veEmperyalizme İade Ediyor. Türkiye-li Devrimciler 24 Eylül 2013 GünüBaşladıkları Açlık Grevinin 47. Gü-nünde Sürüyor!” yazılı pankart asıldı.İmza masası da açıldı. Masanın ön ta-rafına da temsili bir tabut konuldu. Ey-lem boyunca açıklama megafondanokundu, bildiriler dağıtıldı. Eyleme solörgütlerle, tutsakların durumunu takipeden doktorlar da destek verdi.

Öte yandan açlık grevlerinin 45. gü-nünde zorla hastaneye kaçırılan ve zor-la müdahale tehdidi altında tutulan tut-saklardan Erdoğan Çakır’ın Ailesi,tutsaklarla dayanışmak için açlık gre-vi yapan Fadik Adıyaman’ı, açlık gre-vini sürdürdüğü Türkiye ve Kürdis-tan’daki Tutsaklarla Dayanışma Ko-mitesi'nin bürosunda ziyaret etti.

17 Kasım’da Almanya'da yapılacak olan Anadolu Fe-derasyonu Sahiplenme Kurultayı için, Anadolu Federas-yonu çalışanları 11 Kasım günü Wuppertal’da ve Velbert’debildiri ve davetiye dağıtıp afişleme çalışmaları yaptı.

Wuppertal çarşısında ve Gathe’de çeşitli yerlere afiş-ler asıldı, bildiri ve davetiyeler dağıtıldı. Velbert’deise 500’ün üzerinde bildiri ve davetiye evle-rin posta kutularına ve esnaflara ulaştırıl-dı.

Velbert’in merkezi yerine afişlerasıldı. Velbert’in AKM in 10 Kasımgünü yaptığı oruç açma yemeğindeyaklaşık 200 kişiye bildiri ve dave-tiyeler verildi.

Anadolu Gençliği’ninOlduğu Yerde NazilereGeçit Yok! IrkçılarınMiting Yapmalarınaİzin Vermeyeceğiz!

Almanya’da 9 Kasım günüırkçı Pro NRW partisinin dü-zenleyeceği miting, AnadoluGençliği’nin de katıldığı, de-mokratik kitle örgütlerinin dü-zenlediği eylemle protesto edil-di.

Duisburg Neumühle’de 700kişilik anti-faşist ve demokra-

tik kitle örgütleri, ırkçıların yürüyüş yapacağı bölgeye doğ-ru yürüyerek, “Nazilere Geçit Yok”, “Yaşasın EnternasyonalDayanışma” ve “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganla-rını haykırdı.

Alman polisi yürüyüş boyunca ırkçıları koruduanti-faşistlere saldırdı. Buna rağmen bir grup

Nazilerin yürüdüğü yere ulaşmayı başar-dı, bunu fark eden polis azgınca saldır-

maya başladı. Anadolu Gençlik üye-lerinin de olduğu bir grubu engelle-meye çalışan polis başarılı olamadı.

Buna tahammül edemeyen po-lis, anti-faşistlere ve AnadoluGençlik üyelerine saldırdı. Flama-lardan parmak izi alacağı tehdidin-

de bulundu. Bunun üzerine, Anado-lu Gençlik çalışanları “Tehditlerle

bir yere varamazsınız, sizdenkorkmuyoruz, siz ancak ırk-çıları korursunuz.” dediler.

Yürüyüşün sonuna doğrubir grup Nazi, AnadoluGençlik çalışanlarının ya-nından geçerken, yabancıla-rı aşağılayan küfürler etti, bu-nun üzerine Anadolu Genç-lik üyeleri, Nazileri çembe-re aldı. Naziler korkularındanne yapacaklarını bilemeden,arkalarına bakmadan kaçtı.

Emperyalist Kuşatmayı Yarmak içinAnadolu Federasyonu'nu Sahiplenelim

AKP FAŞİZMİNİN SALDIRILARINI PROTESTOLARLA DEĞİL54

Yürüyüş

17 Kasım2013

Sayı: 391

Page 55: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

10 Kasım’da Avusturya’da Anadolu Federasyo-nu’nun merkezinde kahvaltı yapıldı. Halk Sofrasıkahvaltısında aynı zamanda dernek programı çıkarıl-dı. Yunanistan’da süresiz açlık grevinde olan tutsaklariçin 11 Kasım’da Yunanistan Konsolosluğu önünde ya-pılacak eyleme çağrı yapıldı.

Fransa’nın Metz şehrinde F Tipi Film’in gösterimi ya-pıldı. 1 dakikalık saygı duruşuyla başlayan programdakonuşmalar yapılarak, F tipi hapishanelerin bugün haladevrimci tutsakları tecrit ettiği vurgulandı. Filmi 51 kişiizledi

Belçika’nın Zolder şehrinde bulunan Alevi Derne-ği’nde 9 Kasım akşamı Alevi halkımızın tuttuğu Mu-harrem orucu beraberce yenen lokmalarla açıldı.

60 kişinin katıldığı yemekte yapılan konuşmada,“İmam Hüseyin nasıl Kerbela’da zalime teslim olma-dıysa, biz devrimciler de zalime teslim olmama geleneğinisürdürüyoruz. Bugün İmam Hüseyin ve Kerbela şehit-lerinin yolundan giden, direniş miraslarına sahip çıkanbizleriz yani devrimcilerdir” denildi. Devrimci tutsak-ların el emeği göz nuru ürünleri de sergilendi.

Almanya’nın Mannheim şehrinde, Anadolu Fede-rasyonu çalışanları 9 Kasım’da stand açarak, Avrupa'dahukuk olmadığını, insanların demokratik haklarını kul-lanarak 1 Mayıs'a katıldıkları, ırkçılığa karşı konser dü-zenledikleri, NSU davasını takip ettikleri için tutukla-nıp yıllara varan cezalar ile yargılandıklarını anlattılar;bildiri dağıtılıp, imza toplandı.

9 Kasım tarihinde Yuna-nistan’ın Selanik şehrindekiHant Meydanı’nda, Halki-diki Altın Madeni işçileriy-le dayanışma yürüyüşü ya-pıldı.

Yürüyüşe Halk Cepheli-ler, Halk Cepheliler’in deiçinde olduğu Politik Tut-saklarla Dayanışma Komitesi hem işçilerle dayanışmakiçin hem de açlık grevindeki tutsakların sesini duyurmakiçin bildiri dağıtımı yaptılar. Yürüyüşe 6 bin kişi katıldı.

Hollanda’nın değişik şehirlerinde, 17 Kasım’da yapı-lacak olan Anadolu Federasyonu Kurultayı’nın çağrısı ya-pıldı. Afişler asıldı, bildiriler dağıtıldı, kuşlama yapıldı.

9 Kasım’da Rotterdam’da şehir merkezinde bildiri da-ğıtıldı.

5 Kasım 2001’de, İstanbul Küçükarmutlu’da sürenölüm orucu direnişine, eli kanlı katiller sürüsü saldırmış;Barış Kaş, Arzu Güler, Bülent Durgaç ve Sultan Yıldız'ıkatletmişti.

Hasan Ferit Gedik’leri yetiştiren Küçükarmutlu’nunşehitlerini anmak ve Armutlu Katliamını, katilleri unut-mamak unutturmamak için Londra’da bir anma programıdüzenlendi.

10 Kasım Pazar günü Anadolu Halk Kültür Merke-zi’nde yapılan anma programı Büyük Direnişi anlatan kısabir konuşmadan sonra bir dakikalık saygı duruşuyla baş-ladı. Armutlu şehitlerimiz ve hapishanelerde Armutlu Kat-liamını protesto etmek ve durdurmak için feda eylemi ya-pan Eyüp Samur, Nail Çavuş, İbrahim Erler ve Muhar-rem Çetinkaya’nın özgeçmişleri okundu. Ölüm Orucu veArmutlu Direnişi’ni anlatan bir video izlendikten sonraSultan Yıldız’ın ablasının yazdığı yazı okundu.

Son olarak da AHKM'de çalışmalarına devam edenBülent Dil Çocuk Korosu küçük bir konser verdi.

Anmaya 100'den fazla kişi katıldı.5 Kasım günü de, Sultan Yıldız’ın Londra'da yaşa-

yan ablaları ziyaret edildi. Anma ziyaretine şehitleri-mizden Bülent Dil’in ablası ve Ayten Korkulu’nun ye-ğenleri de katıldı.

Yapılan sohbetlerin ardından Sultanımız’ın sevdiğiyemekler ve un helvası ikram edildi. Anmaya 21 kişi ka-tıldı.

Emperyalizmin Tüm SaldırılarınaKarşı Enternasyonal

Dayanışmayı Örgütleyelim

Emperyalizmin İcadıTecrit İşkencedir

İşkenceye Direnmek Onurumuzdur

Yolumuz Zalime Direnen İmamHüseyin’lerin Yoludur

Armutlu Şehitleri Ölümsüzdür

Halk Sofralarını Gelenekselleştirelim

Hukuksuzluğu Haklarımıza SahipÇıkarak, Meşruluğumuzla Yeneceğiz

17 Kasım 2013

55

Yürüyüş

Sayı: 391

İŞGALLERLE, DİRENİŞLERLE DURDURABİLİRİZ

Page 56: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

29 Kasım 1998 akşamıGölgeli dağları eteklerindeBalkıca Köyü’nde kuşatılanEge Kır Gerilla Birliği Ko-mutanı Erhan Yılmaz ve Ko-mutan Yardımcısı MehmetYıldırım, 20 saat boyunca

sloganlarıyla, marşlarıyla, propagandala-rıyla, silahlarıyla hiç susmayarak, Balkıca destanını yaz-dılar. Onları teslim alamayan düşman, 30 Kasım’da köyevini havan toplarıyla, roketlerle yakıp yıkarak iki sa-vaşçının yakılmış cesetlerini teslim alabildi.

Erhan Yılmaz, 1976’da Diyarbakır’ın Bismil ilçesindeyoksul bir Türkmen ailesinin çocuğu olarak doğdu. Hak-sızlık ve zulmü bizzat yaşaması, düzene karşı tepkileri liseyıllarında onu devrimci düşüncelere götürdü. Gençlik ça-lışmalarının yanı sıra Balıkesir, Bandırma, Susurluk so-rumluluklarını üstlendi. Bir süre tutsaklık yaşadı. Tahliyeolduğunda, artık yeri, özlemini duyduğu dağlardı. Şehit düş-

tüğünde birliğinin komutanıydı. Ege dağ-

larına çıkmadan hemen önce “Ege dağlarında biz kanat vu-ran şahiniz marşını söyleyeceğimiz günler yakındır” di-yordu. Parti ona devrimi, devrimci kişiliği öğretti. O sa-vaşıyla, yaşamıyla, direnişiyle Parti’yi yücelterek, Ege dağ-larına gerillanın tohumlarını ekerek ölümsüzleşti.

Mehmet Yıldırım, 1964 Kars Kağızman İlçesi Oluk-lu Köyü doğumludur. Yoksul bir Kürt köylü ailenin ço-cuğuydu. Yoksulluk nedeniyle genç yaşta çok çeşitli iş-lerde çalışarak yaşamını kazanmaya başladı. İşçilik ya-şamında sömürünün ve adaletsizliklerin en çarpıcı bi-çimlerini yaşadı. 1993’te devrimcilerle tanıştı ve kısa süresonra o da bir devrimci oldu. İstanbul Alibeyköy’de Dev-rimci Sol sempatizanı olarak çeşitli faaliyetler sürdürdü.Kısa süre sonra tutsaklıkla tanıştı. Tutsaklık onun için er-ken gelen ama devrimi tüm yönleriyle öğreneceği bir okulhaline dönüşecekti. “Herkesin yaptığını ben de yapabili-rim” özgüvenine sahipti. 1995’te Karadeniz Kır Birliği’nekatıldı. Şehit düştüğünde Ege Kır Gerilla Birliği’nde ko-mutan yardımcısıydı.

24 Kasım - 30 Kasım

“...Ve düşman şunu bilsin ki bu direnişte toprağadüşen her direnişçimizin hesabını soracağız.

Şehitlerimizin direniş bayrağını bizler devralacak vezafer günü vatanımızın her karış toprağında

dalgalandıracağız...”Erhan Yılmaz

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

Erol’un “Önceden hareket ve ben vardı, şimdi hare-ketle bütünüz, etle tırnak gibi” sözlerini okuduğumuzdabu sözlerini yaşamda gerçekten somutlandığını dü-şünmüştük. Onun en değerli niteliklerinden biri hareke-te duyduğu güvenle kendine güvenmesi ve kendini sü-rekli geliştirmesi, olumsuzlukların duraklamasına, geri-lemesine izin vermemesiydi.

Dev-Genç içinde örgütlenme sorunundan lojistikilişkilere, silahlı eylemlere kadar her konuda düşünür, ay-rıntıları kaçırmaz, önerilerini tartışırdı. Darbecilik son-rası belli bir dağınıklık ve denetimsizliğin yaşandığı ko-şullarda bile pek çok konuda iradiliği elden bırakmamıştır.Faaliyetlerimizin günü birlik sürmesine izin vermezdi,“Şimdiden neyi, nasıl, ne kadar zamanda yapacağımız ko-nusunda anlaşalım, biz neyin hesabını soracağımızı, sizneyin hesabını vereceğinizi iyi bilin” derdi.

Bize eğitici yaklaşırdı, eğiticiliği bir eğitim çalışmasındasorulan sorulara verilen cevaplarla, anlatılanlarla sınırlı de-ğildi. Eğitilmesi gerekenlerin kişilikler olduğunu bilirdi.İnsanların iç dünyalarına girebiliyor, isteklerini, duygularını,beklentilerini kolaylıkla çözümleyebiliyordu. Evde, sokakta,

önümüze çıkan konular üzerinden anlatırdı. Eleş-tirmekten çekinmezdi. “Kavga edelim, kavga et-miyorsak iyi geçiniyorsak asıl o zaman sorun var-dır” derdi. Eleştirileri ağır olurdu. Bazen tek bir ke-limesi bile bizi günlerce düşündürür, aklımızdan çık-mazdı. İlişkilerimize de aynı şekilde yaklaşır, on-ları sadece ev, para vs. ihtiyaçlarımızı karşılayan ola-

naklar olarak görmezdi. Aktif mücadeleye katılmaları içinzorlar, silah kullanmayı vb. öğretirdi.

Olanaksızlıklardan kaynaklı sorunların faaliyeti engel-lemesine izin vermezdi. Olanak yaratamamayı, bir dev-rimcinin sokakta ilişkisiz kalmasını acizlik olarak görür, butür şeyleri gerekçe olarak getirenlere ayrıca kızardı. Yaşa-nan operasyondan kaynaklı olarak evini boşalttığı bir süreçte,sorumlu arkadaşa kalacağı evinin olduğunu söylemişti. Oysasorumlu arkadaş kendisini de götürmesini söylediğinde, as-lında günlerdir sokakta olduğunu öğrenmiştik.

Yaratıcı, becerikli bir insandı. Teknolojik gelişmele-ri takip eder, mücadele için yararlı olabilecek şeyleri ka-çırmazdı. Acaba yapabilir miyiz, başarabilir miyiz, bu-nun için çok şey gerekir demeden hareket için gerekli pekçok projenin olanaklarını gerçekleştirmek için zorlar, bun-ları konuşmalarla bırakmaz, eldekilerle adımlar atardı.

Erol bağlılığı, kararlılığı, yaratıcılığı, özverisi ile ha-reketle bütünleşmiş, aklını yüreğini onun hizmetinesunmuş, anlattıklarından öte yaşamıyla bizim için ger-çek bir öğretmen, komutan olmuştur.

Bir yoldaşı Erol Yalçın’ı anlatıyor:

“Yaşamıyla bizim için gerçek bir öğretmendi”

Mehmet YILDIRIMErhan YILMAZ

Anıları Mirasımız

Page 57: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

Ümit Doğan Gönül, 1975 Muş do-ğumludur. 90 atılımı sonrası İzmir’demücadeleye başladığında lise öğrencisiy-di. Kısa sürede Liseli Dev-Genç’in yöne-tici kadrolarından biri oldu. Tutsak düştüğü1992 yılına kadar militanlığı ve çalışkan-lığıyla hep örnek bir Dev-Genç’li oldu. Ay-

dın Hapishanesi’nde rahatsızlandı. Oligarşinin “sessizimha” politikası sonucu, 24 Kasım 1995’de şehit düştü.

Zeliha Ertürk: 1978’te İstanbul’dadoğdu. Aslen Sivas-Zaralı, Alevi ve Kürt birailenin çocuğudur. Çocukluğu, gençliğiçalışarak geçti. Devrimcileri ve faşizmi GaziAyaklanması’nda tanıdı. 2000’de F Tipi ha-pishanelerle birlikte yeniden hücre ve tec-rit gündeme geldiğinde, Ölüm Orucu gö-

nüllülerinden biriydi. Kartal Hapishanesi’nde 5. Ölüm Oru-cu Ekibi’nde başladığı onurlu direnişini, 6 ay boyunca sür-dürerek, 30 Kasım 2002’de şehit düştü.

Zeliha ERTÜRK

Soner Pektaş, Denizli doğumludur. Is-parta Gençlik Derneği kurucu üyelerin-dendir. Yüksek öğrenimi için geldiği Is-parta’da, gençliğin akademik-demokratikmücadelesi içinde yer aldı. Gençlik Der-neği çalışmalarına katıldı. Gençliğin bir-çok eyleminde yer aldı, defalarca gözaltı-

na alındı. Polis onu yıldırmak, sindirmek için komplo-lar kurmaya çalıştı. Irak'ın işgaline karşı Gençlik Der-neği üyesi öğrencilerin imza kampanyasında polis sal-dırmış ve aralarında Soner Pektaş'ın da olduğu birçoköğrenci yaralanmıştı. Ama o mücadelesini sürdürdü. Pek-taş, bir süredir böbrek yetmezliği nedeniyle tedavi gö-rüyordu. Ölümünden üç-dört gün önce rahatsızlandığındabaşvurduğu SSK’da gerekli bakımı yapılmadı. 24 Ka-sım 2003 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Soner PEKTAŞ

Hikmet Kuru, Alattin Genç, Ahmet Çoban ve Kadir Do-ğan Karadeniz’in yoksul köylü ailelerinin çocuklarıydı.Kasım 1979’da Ordu Aybastı’da bilinçli olarak katledil-diler.

Hikmet KURU Alattin GENÇ Ahmet ÇOBAN Kadir DOĞAN

İsyandır yaşamın tek adı

Bu güruhları, bu orduları tanırım

Kanıma susamışlar, bilirim

Çalmak istiyorlar

gözlerimin nurunu

Hünerini ellerimin

Çiğniyorlar postallarıyla

tanklarıyla, topraklarımızı

Çiğniyorlar kardelenleri

...

Pusuda bekleyen apansız

ölümlerdir tarih

Ve artık yaşam

sorgulamaktadır zulmü

Sorgulamaktadır sofradan

çalınan ekmeği, unutulmuş gülüşleri

Ve kahpe ölümleri

Artık direnmektedir

Artık isyandır yaşamın tek adı

Zeliha Ertürk

Kubilay Yeşilkaya veEnver Er, İstanbul mahallibirimlerde görev yapıyor-lardı. Faşistlerin kahve tara-maları ve katliamlarının art-ması ile birlikte mahalleningüvenliğine yönelik görevler

üstlendiler. İstanbul Hasköy’de, faşist saldırılara karşı nö-bet tutarken, bulundukları kahvehaneye faşistler tarafındanbaskın düzenlenmesi üzerine çıkan çatışmada, 28 Kasım1979’da şehit düştüler.

Kubilay Yeşilkaya, 1961 doğumludur. Yaşı gençti, amasömürü ve zulüm düzenine öfkesi büyüktü. Devrim öz-lemi büyüktü. Devrimci hareketin saflarında anti-faşistmücadeleye katıldı. Devrimci hareketin mahalli birim-ler örgütlenmesinde görev yapıyordu.

Enver Er, 1961 doğumludur. Halkının anti-faşist mü-cadelesine militanca katıldı. Aslen Giresun doğumlu olanEnver, İstanbul Liseli Dev-Genç içerisinde çalışırken anti-faşist mücadelenin yoğunlaşması üzerine Hasköy mahallibiriminde görev aldı.

KubilayYEŞİLKAYA

Ümit Doğan GÖNÜL

Enver ER

Page 58: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

Karikatür

Bizde Kibir YokNasreddin Hoca’ya yapılan şakalartükenip bitmezdi. Akşehirliler birgün Hoca’ya takılır ve sorarlar.

-Hocam, senin evliyalar katında ulubir kişi olduğun söylenir, aslı var mı-dır?

Hoca’nın böyle bir iddiasi elbetteyoktur ama bir kere soruldu ya ce-vaplar:

-Her halde öyle olmalı.

-Böyle kişiler zaman zaman müci-zeler göstererek, bu özelliklerini her-kese kanıtlar. Hoca madem kabul-

lendin göster bir mucize görelim!

Hoca:

“Pekala şimdi size bir numara yapa-lım” der karşısında durmakta olan çı-nar ağacına:

-Ey ulu çınar çabuk yanıma gel!...

Tabii ne gelen ağaç var ne giden.Hoca yürümeye başlar ağacın yanı-na varır. Akşehirliler;

“Ne oldu Hoca ağacı getiremedin,kendin oraya gittin!” diye güler,

Hoca:

-Bizde kibir yoktur, dağ yürümezseabdal yürür der.

Rüzgar ile yaprak dost oldular. Ar-tık rüzgar savurmuyordu yaprağı.

-“Söyle dostum, nereye istersenoraya götüreyim seni” dedi rüzgaryaprağa.

Yaprak düşündü taşındı, aklınahiçbir şey gelmedi. Tekrar sorduRüzgar:

- Hadi söyle, seni istediğin yere ta-şıyayım.

Tekrar düşündü yaprak, aklınayine bir şey gelmedi

- “Bilmiyorum rüzgar kardeş, ak-lıma hiçbir şey gelmiyor. Sensöyle?” dedi.

Rüzgar:

- “Gideceğin yeri bilmediktensonra rüzgar dostun olsa neyeyarar. Savrulur gidersin!” dedive bildiği gibi esti tekrar. Yaprak

yine savruldu

Üstelik de bu sefer savuran dos-tuydu.

Kısadan Hisse

Fıkra

"Bakmayla usta olunsaydı, kediler kasapolurdu."

Gerçek bilgi pratikten doğar.

"İnsan ekmeğini kendi emeği, alın teriyleçıkarmalıdır.

En büyük keramet çalışmaktır; çalışmadangeçinenler bizden değildir. Oturduğun yeri paket, kazandığın lokmayı haket.

Marifet nefsi silmek değil, bilmektir. Alemadem, adem de Alem içindir. Okunacak en bü-yük kitap insandır. Gözü ileride, gönlü geri-de olan kimse yola gidemez. Yolumuz, ilim,irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur.Ve ilim hakikate giden yolları aydınlatanışıktır. Bilimle araştırmalı, izlemeli, gözlemelive araştıran yerin altına kadar her ne varsa ken-dinde bulmalıdır. Şimdi gökle yer arasında bir-çok nesne vardır. Fakat insandan ulusu yok-tur. Bir olalım, iri olalım, diri olalım."

Hacı Bektaş Veli

Ata Sözü

Söz

Page 59: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!
Page 60: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/391.pdf · İç i n d e k i l e r 34Kamu Emekçileri Cephesi: Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube’ye mektup! 36İşçi cephesinde birleşelim!