2
da ii telif ederken bu eserle Kutbüddin el- Halebi'nin Bu{! ari esas XX I, 50) . 12. Zeyl 'ala (tey/ 'ala Nu!). ta :tey- lü '1-Mü'telif ue'l-mul].telif). eserine Mansur b. Selim'in Zeyl 'ala ile ni'nin kaleme Zeyl 'ala Tekmileti üzerine bir ze- yildir (Kettanl. s. 240). 13. Lugata dair eserin müellif olan I. cildi Hizanetü'r-Rabat'ta bulunmak- ( Kettanl, nr. 361 ). 14. Tertibü Ijibbôn. Hacer ei-Askalanl, bablara göre yeniden bu ça- müellif olan fakat eserin tamamlanma- belirtmektedir ( Lisanü '1-Mrzan, VI. 74). 15. Zeva'idü lfibbô.n Hacer ei-Askalanl, bir cilt ol- belirtilen bu eserin de tamamlan- müellif söy- lemektedir ( a.g.e., a.y. ). b. Kütüb-i Sit- te'nin her birindeki ahkam hadislerini bir araya tan Beyô.nü'l-vehm ve'l- üzerine Tertibü Beyô.ni'l- vehm'i ile bu iki eseri bir araya Mizzl'nin tenkitlerini ihtiva eden Evha- (et- Ta'al).l).ub 'ale'l-Etraf), nü'I-Eslr'in Üsdü'l-gabe'sindeki bil- gileri düzeltmek için kaleme ve Hacer ei-Askalanl'nin görüp bir eseri (Kettanl. s. 414 tamamlayama- Süneni Ebi Dô.vud'u, Ebü'I- Ferec Esmô.'ü'Q.-Q.u'afô.' ve'l-vazzô.'in eserine yaz- ve Zeyl 'alô. Kitabi'Q.-I)u'atô.' li'b- ni'l-Cevzi diye de eseri, Men 'are- fe bi'llô.hi te'ô.la, et- 'l - ee sim e Ijalime isimli ve Haleveyh'in Iugata dair Leyse ii kelô.- mi'l- (Kitabü Leyse) zeyli veya ta 'liki Eleyse ila Kitabi Leyse eserleri : M b. ila M. Nizameddin ei-Füteyyihl. Bey- rut 1416/]996, s. 7-24; Mizzi. Teh?ibü'/-Kemal, 57-63; ibn Raft', ei-Ve{eyat Salih Mehdi Abbas- Avvad Ma 'rüf). Beyrut 1402/1982, ll, 234; ibnü'l-lraki, Salih Mehdi Abbas), Beyrut 1409/]989, 1, 70-73; Fasi, 1, 217-279; ibn Hacer. ed-Dürerü ' /- kamine, IV, 352-354; a.mlf .. Usanü '1-Mizan, VI, 72-74; a.mlf., Teh?ibü ' t-Teh?ib, 1, 8; yüddin ibn Fehd, La/gü Te?kire- içinde, M. Zahid Kev- seri). 1347, s. 133-142;Sehavi, bi ' t-tevbil] , s. 128, 150, 163, 164, 168; 'z- zunün, 98, 546 ; ll, 958 , 1004, 1005, 1087 , 1163, 1510, 1637, 1823, 1915, 1995; ei-Bedrü'Hali' , ll, 312-313; Serkis, Mu' cem, ll, 1768-1769; O. Spies, "al-Mugulta'i 's Speziel- we rk Über Martyrer der Liebe" , Studien zur Geschichte und Kultur des i'/ahen und Fern en Ostens Paul Kah/e zum 60. Geburtstag (ed. W. Heffening - W. Kirfel). Leiden 1935, s. 145-155; Brockelmann, GAL, 1, 350, 360, 518; Suppl., 1, 206, 209, 606 ; ll, 47-48 ; 1, 103, 245; Hediyyetü'l-' ari[in, ll , 467-468; Da- Fihristü '1-mal]tütat 1: Kahire 1375/1956, s. 161 ; M. Halife. fi Ka- hire 1403/1983, s. 71; Mustafa. et-Tari- l]u ' 1-'Arabi ve' l-mü'erril]ün, Beyrut 1990, lll, 218-219; Zirikli. e/-A'/am(Fethullah). VII, 275- 276; Ebü Ubeyde b. Hasan b. Selman- Ebü Huzeyfe Raid b. Sabri. nefati'l-varide [i Riyad 1412/1991 , s. 209 , 223, 430; Kettani. er -Risaletü'l-müstet- rafe (Özbek). s. 221 , 240, 404, 407, 414, 420, 421; Encyclopedia of Ar a bi c Literature (ed . !. S. Meisami- P. Starkey). London 1998, ll, 535. M. MOHAÇ Macaristan' da Baranya idari birimine L güneyindeTtmaile Dra- va bölgenin kolu üzerinde bulunan Mo- XVI ve XVII. san- cak merkezi olup Türk Mi- haç ve Mohaç geçer. Kanuni Sultan Süleyman devrinin en önemli biri olan Mohaç Muharebesi cereyan 526). ilk defa 1 093 kaleme bir belgede Bu dönemde bir köy ve Pecs piskopos- Zamanla _1408'e kadar statüsü Mohaç Muharebesi'nden sonra Buda'ya (Budin) yürüyen ordusu tahrip edildi. 935'te ( 1529) Viyana seferine Os- kuwetleri Mohaç konak- Kanuni Sultan himaye- si olan Kral Janos elini öpmek için buraya davet edildi. 948'de 541 kurulan Budin vilayetin- de ilk yeni san cak, merkezi Mohaç olmak üzere meydana getirildi. Bununla muh- temelen 1526'da büyük zaferin 1552 kadar bölgesi olan MOHAÇ Transdanubya'da Balaton gölünün güne- yine bölgelerde bu liva mev- cuttu. sancak beyinin 24 Zilkade 948'den Mart 542) biraz önce göreve belirlenmektedir. Tayin edilen Bey'in bazan Osüek bazan da Seksar (Sze rkszard) diye zikredil- mesi dikkat çekicidir. Osüek'te bu vazifeyi belki geçici olarak 1541 kadar ifa Seksar'da ise Mohaç'tan da- ha ve müstahkem bir yer bula- için 1543 burada 1544 Peçuy (P ecs) bulundu- idari birimin buna medi. Mohaç dönemine ait en erken tarihli tahrir defteri 953 (1546) Buna göre li- vada Tuna ve Drava nehirleriyle Balaton gölü uzanan bölgeyi kapsayan Peçuy (Pecs), Senlörinç (Szentlöri nc), Sen- martin (Szentmarton). Saz (Szaszvar), (Se ll ye). (Vaskaszentmar- ton), (Görösgal), (Nagyhar- sany). Baranavar (Bara n yavar). Mohaç (Mo- hacs). Peçvarad (Pecsvarad). Sekçöy (Dunas- zekcsö) . Kopan (Koppany). Sakç (Szakcs). Karat (Karad) ve (Köröshegy) olmak üzere toplam on nahiye bulunuyordu. 959'a ( 5 52 kadar Kopan buradan Saz nahiyesinin montorna (Simontornya) ilhak edildi. bir müddet için da bir liva merkezi 973-974'- ten 565- 566 itibaren Peçuy müstakil bir idari birim oldu. (Szigetvar) sonra yine Mo- haç nahiyeleri bu yeni san- Bütün bu küçülmelerin ne- ticesi olarak eski sancaktan Sekçöy, Mo- haç ve Baranavar olmak üzere sadece üç nahiye Hatta resmi da sancak beyi oraya için Sekçöy olarak Buna daha sonraki dönemlere ait belgelerde Mihaç devam edildi. Livaya veren ön- cesi nüfusu bilgi yoktur. Buna dönemine ait dört tah- rir defteri bu konuda ke-sin rakamlar ve- rir. 1546'da tahrirde 324 evli er- kek. yedi papaz. bir katip ve on bir bekar nüfus bulunuyordu. kalanlar da bu tarihte toplam nüfusunun 2000-2500 tahmin edilebilir. Bundan sonra 231

YAŞAR KANDEMİR - islamansiklopedisi.infoŸu belirtilen bu eserin de tamamlan ... ha korunaklı ve müstahkem bir yer bula ... Buda'nın elden çıkmasının ardından

  • Upload
    dokhanh

  • View
    240

  • Download
    8

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: YAŞAR KANDEMİR - islamansiklopedisi.infoŸu belirtilen bu eserin de tamamlan ... ha korunaklı ve müstahkem bir yer bula ... Buda'nın elden çıkmasının ardından

İbnü'I-Mülakkın da Şevahidü't-tav:W:ı ii şerJ:ıi'l-Cami'i'ş-şaJ:ıil:ı'ini telif ederken bu eserle Kutbüddin el-Halebi'nin ŞaJ:ıiJ:ı-i Bu{! ari şerhini esas almıştır (DİA, XXI, ı 50) . 12. Zeyl 'ala Tekmileti'l-İkmal (tey/ 'ala İbn Nu!). ta fi'l-müştebeh, :tey­lü '1-Mü'telif ue'l-mul].telif). İbn Nukta'nın eserine Mansur b. Selim'in yazdığı Zeyl 'ala Tekmileti'l-İkmal ile İbnü's-SabO­ni'nin kaleme aldığı Zeyl 'ala Tekmileti İkmali'l-İkmal üzerine yapılmış bir ze­yildir (Kettanl. s. 240). 13. el-işal. Lugata dair eserin müellif hattıyla olan nüshası­nın I. cildi Hizanetü'r-Rabat'ta bulunmak­tadır ( Kettanl, nr. 361 ). 14. Tertibü Şaf:ıi­J:ıi İbn Ijibbôn. İbn Hacer ei-Askalanl, İbn Hibban'ın eJ-Müsnedü'ş-şaJ:ıif:ı'inin bablara göre yeniden düzenlendiği bu ça­lışmanın müellif hattıyla olan nüshasını gördüğünü, fakat eserin tamamlanma­dığını belirtmektedir ( Lisanü '1-Mrzan, VI.

74). 15. Zeva'idü İbn lfibbô.n 'ale'ş-Şa­J:ıiJ:ıayn. İbn Hacer ei-Askalanl, bir cilt ol­duğu belirtilen bu eserin de tamamlan­mamış müellif nüshasını gördüğünü söy­lemektedir ( a.g.e., a.y. ).

Moğultay b. Kılıç'ın ayrıca Kütüb-i Sit­te'nin her birindeki ahkam hadislerini bir araya getirdiği el-AJ:ıkô.m'ı, İbnü'I-Kat­tan ei-Mağribl'nin Beyô.nü'l-vehm ve'l­ihô.m'ı üzerine yazdığı Tertibü Beyô.ni'l­vehm'i ile bu iki eseri bir araya getirdiği Menaretü'l-İslô.m'ı, Mizzl'nin 7'ııf:ıfetü'l­eşraf'ına tenkitlerini ihtiva eden Evha­mü'l-Etrô.f'ı (et-Ta'al).l).ub 'ale'l-Etraf), İb­nü'I-Eslr'in Üsdü 'l-gabe'sindeki bazı bil­gileri düzeltmek için kaleme aldığı ve İbn Hacer ei-Askalanl'nin görüp faydalandığı bir eseri ( Kettanl. s. 414 ı. tamamlayama­dığı Şerf:ıu Süneni Ebi Dô.vud'u, Ebü'I­Ferec İbnü'I-Cevzl'nin Esmô.'ü'Q.-Q.u'afô.' ve'l-vazzô.'in (uazı'in) adlı eserine yaz­dığı ve Zeyl 'alô. Kitabi'Q.-I)u'atô.' li'b­ni'l-Cevzi diye de anılan eseri, Men 'are­fe bi'llô.hi te'ô.la, et-Tuf:ıfetü 'l-ee sim e li-İslami Ijalime isimli çalışmaları ve İbn Haleveyh'in Iugata dair Leyse ii kelô.­mi'l-'A.rab'ının (Kitabü Leyse) zeyli veya ta'liki olduğu anlaşılan Eleyse ila Kitabi Leyse adlı eserleri bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA :

M oğultay b . Kılıç, ei-İşare ila sireti 'I-Muş(afa (n şr. M. Nizameddin ei-Füteyyihl. Dımaşk- Bey­rut 1416/]996, neşredenin girişi , s. 7-24; Mizzi. Teh?ibü'/-Kemal, neşredenin girişi , ! , 57-63; ibn Raft', ei-Ve{eyat (nşr. Salih Mehdi Abbas- Beş ­

şar Avvad Ma'rüf). Beyrut 1402/1982, ll , 234; ibnü'l-lraki, e?-~eyl 'ale 'I-'İberınşr. Salih Mehdi Abbas), Beyrut 1409/]989, 1, 70-73; Fasi, ei-'İI!:­dü 'ş-şemin, 1, 217-279; ibn Hacer. ed-Dürerü '/­kamine, IV, 352-354; a.mlf .. Usanü '1-Mizan,

VI, 72-74 ; a.mlf., Teh?ibü ' t-Teh?ib, 1, 8; Takıy­yüddin ibn Fehd, La/gü '1 - e/f:ı~ ı~eylü Te?kire­ti '/-f:ıuff~ li'?-~ehebi içinde, nşr. M. Zahid Kev­seri). Dımaşk 1347, s. 133-142;Sehavi, ei-İ'Ian bi' t-tevbil], s. 128, 150, 163, 164, 168; Keş{ü 'z­zunün, ı , 98, 546 ; ll, 958, 1004, 1005, 1087, 1163, 1510, 1637, 1823, 1915, 1995; Şevkani. ei-Bedrü'Hali' , ll, 312-313; Serkis, Mu' cem, ll, 1768-1769; O. Spies, "al-Mugulta'i 's Speziel­werk Über Martyrer der Liebe" , Studien zur Geschichte und Kultur des i'/ahen und Fernen Ostens Paul Kah/e zum 60. Geburtstag (ed. W. Heffening - W. Kirfel). Leiden 1935, s. 145-155; Brockelmann, GAL, 1, 350, 360, 518; Suppl., 1, 206, 209, 606 ; ll , 47-48 ; İzaf:ıu'l-meknün , 1, 103 , 245; Hediyyetü'l-'ari[in, ll , 467-468; Da­rü '1-külübi'/-Mışriyy e, Fihristü '1-mal]tütat 1: MuştalaJ:ıu '1-f:ıadiş, Kahire 1375/1956, s. 161 ; M. Reşad Halife. Medresetü'/-f:ıadiş fi Mışr, Ka­hire 1403/1983, s. 71; Şakir Mustafa. et-Tari­l]u '1-'Arabi ve'l-mü'erril]ün, Beyrut 1990, lll, 218-219; Zirikli. e/-A'/am(Fethullah). VII, 275-276; Ebü Ubeyde Meşhür b. Hasan b. Selman­Ebü Huzeyfe Raid b. Sabri. Mu'cemü'l-muşan­nefati'l-varide [i Fetf:ıi 'l-ba.ri, Riyad 1412/1991 , s. 209 , 223 , 430; Kettani. er-Risaletü'l-müstet­rafe (Özbek). s. 221 , 240, 404, 407, 414, 420, 421; Encyclopedia of Ara bi c Literature (ed. !. S. Meisami- P. Starkey). London 1998, ll , 535.

~ M. YAŞAR KANDEMİR

MOHAÇ

Macaristan' da Baranya idari birimine bağlı şehir.

L ~

Macaristan'ın güneyindeTtmaile Dra­va arasındaki bölgenin kuzeydoğusunda Tuna'nın batı kolu üzerinde bulunan Mo­hfıcs, XVI ve XVII. yüzyıllarda Osmanlı san­cak merkezi olup Türk kaynaklarında Mi­haç ve Mohaç şeklinde geçer. Yakınında Kanuni Sultan Süleyman devrinin en önemli savaşlarından biri olan Mohaç Muharebesi cereyan etmiştir (932/ ı 526). Şehrin adına ilk defa 1 093 yılında kaleme alınan bir belgede rastlanır. Bu dönemde bir köy durumundaydı ve Pecs piskopos­Iuğuna bağlıydı. Zamanla _1408'e kadar şehir statüsü kazandı.

Mohaç Muharebesi'nden sonra şehir Buda'ya (Budin) doğru yürüyen Osmanlı ordusu tarafından yakılıp tahrip edildi. 935'te ( 1529) Viyana seferine çıkan Os­manlı kuwetleri Mohaç ovasında konak­Iadı. Kanuni Sultan Süleyman'ın himaye­si altında olan Kral Janos padişahın elini öpmek için buraya davet edildi.

948'de (ı 541 ı kurulan Budin vilayetin­de ilk yeni san cak, merkezi Mohaç olmak üzere meydana getirildi. Bununla muh­temelen 1526'da kazanılan büyük zaferin hatıriatılması amaçlanmıştı. 1552 yılına kadar Macaristan'ın batı bölgesi olan

MOHAÇ

Transdanubya'da Balaton gölünün güne­yine düşen bölgelerde yalnız bu liva mev­cuttu.

İlk sancak beyinin 24 Zilkade 948'den (ı ı Mart ı 542) biraz önce göreve başladı­ğı belirlenmektedir. Tayin edilen Kasım Bey'in bazan Osüek (Hırvatistan), bazan da Seksar (Szerkszard) mirlivası diye zikredil­mesi dikkat çekicidir. Osüek'te bu vazife yi belki geçici olarak 1541 sonlarına kadar ifa etmişti; Seksar'da ise Mohaç'tan da­ha korunaklı ve müstahkem bir yer bula­bildiği için ikametgahını 1543 civarında burada kurmuştu . 1544 yılında Peçuy (Pecs) şehrine taşındı. başında bulundu­ğu idari birimin adı buna rağmen değiş­medi.

Mohaç sancağının Osmanlı dönemine ait en erken tarihli tahrir defteri 953 (1546) yılında tamamlandı . Buna göre li­vada Tuna ve Drava nehirleriyle Balaton gölü arasında uzanan bölgeyi kapsayan Peçuy (Pecs), Senlörinç (Szentlörinc), Sen­martin (Szentmarton). Saz (Szaszvar), Şelin (Se llye). Vaşkasenmartin (Vaskaszentmar­ton), Gırıjgal (Görösgal), Harşan (Nagyhar­sany). Baranavar (Baranyavar). Mohaç (Mo­hacs). Peçvarad (Pecsvarad). Sekçöy (Dunas­zekcsö) . Kopan (Koppany). Sakç (Szakcs). Karat (Karad) ve Köröş (Köröshegy) olmak üzere toplam on altı nahiye bulunuyordu. 959'a ( ı 5 5 2 ı kadar Kopan livası buradan ayrıldı. Ardından Saz nahiyesinin yarısı Şi­montorna (Simontornya) sancağına ilhak edildi. Kısa bir müddet için Gırıjgal da bir liva merkezi sıfatını kazandı . 973-974'­ten (ı 565- ı 566 ı itibaren Peçuy sancağı müstakil bir idari birim oldu. Sigetvar'ın

(Szigetvar) alınmasından sonra yine Mo­haç livasının bazı nahiyeleri bu yeni san­cağa katıldı . Bütün bu küçülmelerin ne­ticesi olarak eski sancaktan Sekçöy, Mo­haç ve Baranavar olmak üzere sadece üç nahiye kaldı. Hatta livanın resmi adı da sancak beyi oraya taşındığı için Sekçöy olarak değiştirildi. Buna rağmen daha sonraki dönemlere ait bazı belgelerde adı Mihaç sancağı şeklinde anılmaya devam edildi.

Livaya adını veren şehrin Osmanlı ön­cesi nüfusu hakkında bilgi yoktur. Buna karşılık Osmanlı dönemine ait dört tah­rir defteri bu konuda ke-sin rakamlar ve­rir. 1546'da yapılan tahrirde 324 evli er­kek. yedi papaz. bir katip ve on bir bekar nüfus bulunuyordu. Sayım dışı kalanlar da düşünülürse şehrin bu tarihte toplam nüfusunun 2000-2500 arasında olduğu tahmin edilebilir. Bundan altı yıl sonra

231

Page 2: YAŞAR KANDEMİR - islamansiklopedisi.infoŸu belirtilen bu eserin de tamamlan ... ha korunaklı ve müstahkem bir yer bula ... Buda'nın elden çıkmasının ardından

MO HAC

hazırlanan ikinci defterde 437 evli erkek, beş papaz, üç dul kadın ve iki bekar er­kek nüfus sayılmıştı . Bu durum oldukça yüksek oranda bir nüfus artışı olduğuna işaret eder. Bu altı yıllık dönemde o/o 3S oranında bir yükseliş sadece tabii sebep­lere bağlanamaz ve kısmen buraya olan göçün neticesidir.

978 ( 1570-71) tarihli cizye defteri şe­hirde yalnız 1 S3 hane gösterir. Nüfusta dikkati çeken azalma eğilimi 988'e ( 1580) kadar sürdü. Bu yılın tahrir defterine gö­re Mohaç'ta ancak 1 OS hıristiyan aile re­isi ve üç dul kadın oturuyordu. Durum 999'a ( 1591) kadar pek değişmedi; esas nüfustan geri kalan doksan aile reisinin yanı sıra yirmi dokuz yarı göçebe Eflak, on üç Kıpti (çingene) ve altı kimliği belirtil­meyen kişi bulunuyordu. En yüksek sevi­yesine göre üçte bir nisbetinde azalan nü­fus aynı zamanda bünyesel değişmeye de uğramıştı . İlk zamanlarda sadece Macar­lar'dan oluşurken yüzyılın sonlarına doğ­ru -bilhassa sayı bakımından .1 OO'ü aşma­yan, ancak çeşitli halklardan gelen Os­manlı askerleri de hesaba katıldığında­etnik açıdan biraz daha karıştı. Nüfusun azalması şaşırtıcı değildir. Nitekim idari merkezlerin Macarlar tarafından terke­dilişinin başka örnekleri de vardır. Ülke­nin güneyinde bulunan kasabanın belirli bir ölçüde Balkaniaşması ise coğrafi konu­muyla izah edilebilir. Nüfusun azalması­na tesir eden bir başka sebep kişi başına düşen olağan vergilerin sürekli şekilde yükselmesidir. Bir aile reisi 1 S46'da 100 akçe öderken bu rakam 1552'de 11 S, 1 SBO'de 404 ve 1 S90'a kadar 489 akçeye ulaşmıştı. Bu aradaki enflasyon ise yakla­şık o/o 30 civarındadır. Dikkati çeken baş­ka bir nokta azalan nüfustan hep daha fazla buğday öşrü tahsili beklentisiydi. Defterde gösterilen miktar 1 S46'da 400 kile iken 1 S90'a kadar 1500 kileye çıkmış­tı. Bu miktarın gerçek üretimi tam anla­mında yansıtmadığını oeğirmenlerden gelen ödentilerin 5SO akçeden 1 00 akçe­ye inmiş olması gösterir.

Mohaç çevresinde balıkçılık yapıldığı dikkati çeker. Tuna nehrinde ilk deftere göre mevcut olan üç dalyan daha sonra altıya, ardından sekize yükselmişti. Bu dalyaniardan hazineye giden vergi tutarı yılda 1 O ile 1 S.OOO akçe arasında değişi­yordu. Mohaç'ın yerel ve bölgesel ticaret­teki önemini, bir taraftan pazar ve pana­yırlarından alınan vergilerle iskelesine gelen mallardan alınan gümrük ve geçit paraları belgeler.

232

Şehrin XVII. yüzyıldaki durumu hakkın­da çok kısıtlı bilgiler vardır. Evliya Çele­bi'nin tasvirine göre orta büyüklükte ve oldukça tahkim edilmiş bir yerdi. Kalesin­de bir cami (Sultan Süleyman Camii). as­kerlerin barındığı elli kadar tahta örtülü ev, varoşunda ise 300 (?) ev, bir hanla bir cami, bir medrese, bir tekke ve iki sı b­yan mektebi vardı ( Seyahatname, VI. 189-190). Buda'nın elden çıkmasının ardından güneye doğru ilerleyen müttefik güçler 1686 yılının sonbaharında Mohaç'la bir­likte bu bölgeyi de kontrol altına aldı .

Bölgesel önemini hala koruyan şehrin bugünkü (2005 yılı baş ları ) nüfusu, ara­larında Güney Slav ve Alman azınlıklar da bulunmak üzere yaklaşık 21 .000 'dir. Os­manlı döneminden kalma hiçbir eser yok­tur. Savaşın cereyan ettiği yerde 1976'da boyalı ağaçtan yapılan biraz melankolik, biraz alaycı modern bir anıt grubu dikil­miştir.

BİBLİYOGRAFYA :

BA. TD, nr. 441, vr. 179'- 181'; nr. 443, vr. 155'· 157 ' ; nr. 593, vr. 49' -50'; nr. 632, vr. 46'-48'; Cizye Defteri, Wien, Österreichische Nation­albibliothek, Türkische Handschriften, Mxt. nr. 611 , vr. 185' -188'; Evıiya Çelebi, Seyahatname, VI, 189-190; Ayverdi, Avrupa'da Osmanlı Mi­mari Eserleri I, s. 195; A. C. Schaendlinger, Die Feldzugtagebücher des ersten und zweiten ·Ungarischen Feldzugs Suleymans /., Wien 1978, s. 84; Elöd Vass, "Two Tal)rtr-Defters of the San):ı.q of Mohiıcs from the Time of Sultan Murad III , 1580-1591 ", Between the Danube and the Caucasus. A Col/ectlon of Papers Can­ceming Oriental Sources of the History of the Peoples of Central and South· Eastern Europe (ed. György Kara ). Budapest 1987, s. 339-362; Tanulmanyok Mohtıcs törtenetehez. A telepü­les fennallasanak 900. evfordulöjara (ed. lmre 6dci r ı. Mohiıcs 1993; Ferenc Szakiıly, "Az els6 dunantuli szandzsak es megszervezöje, Kas­zim beg", Keletkutatas, 1995 tavasz, s. 23-43; Geza David, ''Kaszim vojvoda, beg es pasa . 1-1!. resz", a.e. , 1995 ösz, s. 53-66, 1996 tavası 120001. s. 41-56; a.mlf., "Mohacs", EJ2 (ing. ), VII, 219. Iii GEZA DAVID

ı MOHAÇ MUHAREBESi

ı

Osmanlılar'la Macarlar arasında 932 (1526) yılında yapılan

L meydan savaşı .

_j

' · XVI. yüzyıl Osmanlı ve Avrupa tarihinin

sonuçları itibariyle önemli savaşları ara­sında yer almaktadır. Macaristan'ın gü­ney sınırına yakın bulunan Mohaç (Mohacs) ovasında yapılmış olması sebebiyle bu adla anılır. Ayrıca tarihi Macar Krallığı'nı sona erdirip Macar topraklarının parça­lanmasının ilk adımını oluşturması yanın-

da Avrupa'da Macar tahtı veraseti mese­lesini ortaya çıkarmasıyla da dikkat çeker.

Savaşın sebepleri Avrupa'daki siyasi ge­lişmelerle yakından ilgilidir. Belgrad'ı 927'de (ı 5 21) Macarlar'dan alan Kanuni Sultan Süleyman, Orta Avrupa'ya yönelik olarak başlataeağı yeni askeri harekat için burayı bir üs, ileri karakol şeklinde düşün­müştü. Onun bir sonraki hedefinin Ma­car Krallığı olacağı biliniyordu. Fakat Ma­caristan'ı, sosyal ve askeri boyutlarını göz önüne alarak tıpkı Eflak ve Bağdan prens­likleri gibi kendisine bağlı vasal beylikler konumunda tutup Habsburg İmparator­luğu'na karşı bir ara bölge şeklinde kul- . lanmak ve geride Tuna hattının doğusu­nun emniyetini sağlamak amacındaydı .

Bu siyaset uzun vadeli olarak planlanmış­tı , fakat Avrupa'daki ani siyasi gelişme­ler Macar Krallığı'na yönelik politikalarda önemli değişmelere yol açtı. imparator­lukyarışını kazanan V. Karl'a karşı müca­deleye girişen ve bir süre sonra Pavia'de yenilip (25 Şubat 1525) esir düşen Fransa Kralı I. François'nın annesi oğlunun kur­tarılması için Osmanlı padişahına başvu­runca Macaristan konusu öncelik kazan­dı . imparatoru n Fransızlar'la anlaşma ya­parak 1. François'yı serbest bırakması ( 14 Ocak 1526). Osmanlılar'ın aynı yılın bahar ayında düzenlemek üzere başlattıkları hazırlıkları erteletmedi. Fransız elçisi Jo­hann Frangepan'ı kabul eden Kanuni Sul­tan Süleyman, krala hitaben yazdığı evail-i Rebiülahir 932 ( 15-25 Ocak 1526) tarihli mektupla Fransızlar'ın denizden ve kara­dan Habsburglar'a karşı sefer yapılması teklifini uygun gördüğünü bildirdi. Ortak hedef, imparatorun Fransa'yı da ele ge­çirip Avrupa'da tek güç haline gelmesini engellemek şeklinde belirlenmişti.

Seferin sebepleri hakkında , 1 S33'te Al­man elçileriyle görüşen Veziriazam İbra­him Paşa'nın (Makbul) ifadeleri, Osmanlı­lar'ın Macar seferi için siyasi yönden han­gi hususları öne çıkardıkları hakkında ipu­cu verir. Buna göre padişah tahta çıktı­ğında Macarlar'la iyi münasebetler kur­mak için babasının vefatı ve kendisinin tahta cülusunu bildirmek, böylece karşı taraftan bir tebrik alarak mevcut anlaş­maları teyit etmek maksadıyla Macar Kralı ll. Layoş'a (Lajos) elçi göndermiş ,

fakat Macar kralı bu elçiyi ve onun ardın­dan gönderilen ikincisini haps~ atınca du­rum padişah tarafından düşmanlık be­lirtisi sayılmıştı . Dahasonra Fransa kralı­nın annesi yardım talebinde bulununca kralın esaretine çok üzülmüş olmasının da etkisiyle buna bir cevap olmak ve im-