60
www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 538 11 Eylül 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) Gazi’deki Her Mevzimize Birer Karakol da Dikseniz, Faşist Düzeninizi Değil, Halkın İktidarını Örgütlemeye Devam Edeceğiz! YOL GÖSTEREN, YOL AÇAN, YOL YAPAN PARTİ-CEPHE’DİR YAŞASIN HALKIN İKTİDARI! OHAL’İ TANIMIYORUZ! OHAL’İ TANIMIYORUZ! Mahallelerimizde Açlık Grevleri Yaptık, Yürüyüşler Örgütledik, Çadırlar Açtık, “Adalet İstiyoruz” Diyerek Ankara’ya Yürüdük! FAŞİST DÜZENİNİZİ, YOZLAŞMIŞ KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ! FAŞİST DÜZENİNİZİ, YOZLAŞMIŞ KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ! Gazi’de HFG Uyuşturucuyla Mücadele ve Kurtuluş Merkezimize, Halk Meclisimize, Park ve Çay Bahçelerimize Yönelik Saldırılara Karşı Silahlı, Silahsız Her Biçimde Direniyoruz! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ! Hapishanelerde Tutsaklarımız Direniyorlar; Hücreleri Yakıyorlar!

YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 53811 Eylül 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

Gazi’deki Her Mevzimize Birer Karakol da Dikseniz,Faşist Düzeninizi Değil, Halkın İktidarını Örgütlemeye Devam Edeceğiz!

YOL GÖSTEREN, YOL AÇAN, YOL YAPAN PARTİ-CEPHE’DİR

YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!

OHAL’İ TANIMIYORUZ!OHAL’İ TANIMIYORUZ!Mahallelerimizde Açlık Grevleri Yaptık, Yürüyüşler Örgütledik, Çadırlar Açtık, “Adalet İstiyoruz” Diyerek Ankara’ya Yürüdük!

FAŞİST DÜZENİNİZİ, YOZLAŞMIŞ KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!FAŞİST DÜZENİNİZİ, YOZLAŞMIŞ KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!Gazi’de HFG Uyuşturucuyla Mücadele ve Kurtuluş Merkezimize, Halk Meclisimize, Park ve Çay Bahçelerimize Yönelik Saldırılara KarşıSilahlı, Silahsız Her Biçimde Direniyoruz!

TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!Hapishanelerde Tutsaklarımız Direniyorlar; Hücreleri Yakıyorlar!

Page 2: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

[email protected]: (0-212) 251 94 35

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel1: (0-212) 536 93 44Tel2: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Mahalle Vatanımız, Mahalle Vatanımız, Halk Meclisi EvimizdirHalk Meclisi Evimizdir

Evimizi ve Vatanımızı SavunuyoruzEvimizi ve Vatanımızı SavunuyoruzGazi Vatandır, Gazi Cephe’dirGazi Vatandır, Gazi Cephe’dir

“EVİMİZİ YIKANIN SARAYINI DA “EVİMİZİ YIKANIN SARAYINI DA KARAKOLUNU DA BAŞINA YIKARIZ!”KARAKOLUNU DA BAŞINA YIKARIZ!”

Page 3: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

İİ ç i n d e k i l e r

22 FARC’ın Kolombiya devleti ile

yaptığı barış; teslimiyettir!

23 Faşizmle yönetilen bir ülkededevrimciler her zaman direnişiçindedirler, direniyoruz,

savaşıyoruz

24 10 Soruda: Sıradanlaşmak

26 Savaş ve Biz:

Savaşta uyanık olmalıyız

27 Bu Halk Bu Vatan Bizim:Vatanımızı emperyalistlereteslim etmemek için,

halkımızı örgütleyeceğiz

28 Solun Köşe Taşları: Faşizme karşı olduğunu söyleyenlerin, faşizmle uzlaşmak için kurdukları

“yeni” birliklerine dair-2

33 Kamu Emekçileri Cephesi:Kamu Emekçileri Cephesi iş güvencesi için

Ankara’ya yürüyor

34 KEC’li Hatice Yüksel:“OHAL’i tanımıyoruz, iş güvencemiz için Ankara’ya yürüyoruz”

35 Gençlik Federasyonu’ndan:Devlet terörüne karşı, Ankara yürüyüşü sürüyor!

8 AKP iktidarında uyuşturucu serbest, tedavi yasak; sömürü ve zulüm serbest, örgütlenmek, mücadele etmek yasaktır!

12 Biz Diyoruz ki: Yozlaşmaylamücadelede ara yol yoktur

13 Cephe Milisleri:

Bize ölüm, size uyku yok

16 Devrimci eylem çizgisi vePKK’nin yanlış eylemçizgisi; biri halkın iktidarına,

diğeri düzene götürür! - 3

18 Çayan Mahallesi’ne polis saldırısı... Çayan halkı,

polisi mahalleden kovdu

19 Ülkemizdeki OHAL

uygulamaları -4

21 Adalet yürüyüşümüz, AKP’nin halk üzerinde yarattığı "OHAL" baskısına

verdiğimiz cevabımızdır

4 Parti-Cephe geleneğimizKızıldere’de doğdu, 46 yıl süren dişe diş bir savaşla büyüttük!-4

Savaş Örgütüyüz, Halkİktidarı İçin Savaşıyoruz!

36 Tutsak Dev-Genç’lilere

özgürlük

37 Bir elin parmakları

kadardı hepsi...

38 Liseliyiz Biz: Katil polisler, ailelerimizi arayarak neyi amaçlıyor?

39 Ülkemizde Gençlik: Faşizm ömrünü terör ve

demagoji ile uzatır

42 12 Eylül zindanlarından F tiplerine... Faşizmin saldırılarına cesetlerimizle kurulan barikat:

‘84 Ölüm Orucu Direnişi’

49 Yıktığınız her kurumumuzunyerine daha büyüğünü ve güzelini kuracağız!

50 Yıkımlarınıza sessiz kalmayacak her araçla ve

eylemle karşınıza dikileceğiz

52 Kitaplarımızdan korkuyorlar

53 Halkı çözümsüz bırakmayacağızYÜRÜYÜŞ’ü her yere

ulaştıracağız!

54 Avrupa’da Yürüyüş: Londra’da tutsakların direnişini destekleme çadırı

56 Yitirdiklerimiz

Açlığı, sefaleti ve yozluğu

yok etmek için;

Umudumuzu ve savaşımızı

daha da büyütüyoruz...

Asıl güzel bayramlar

o büyük günün görkeminden

sonra yaşanacak...

Bu özlem ve duygularla

Anadolu halklarımızın

Kurban Bayramı’nı kutluyoruz...

Page 4: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

“Siyasi, ekonomik ve askeri du-rumlar eşit derecede önemli olmaklaberaber, bunların içinde en önemlisisiyasi faktör, «halk» faktörüdür.” (VoNguyen Giap- Halk Savaşının AskeriSanatı)

“... nüfusumuzun yüzde 95’indenfazlasını oluşturan geniş halk kitle-lerini birleştirebiliriz. Bunu sağla-dığımız zaman, çalışmalarımız gittikçedüzelir ve karşılaştığımız zorluklarınüstesinden daha çabuk gelebiliriz.”(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281)

Savaşımız; Emperyalizmeve Oligarşiye Karşı HalkSavaşıdır

Savaşımızda iki cephe vardır.Cephenin bir yanındaki emperyalizmve oligarşi, diğer yanındaki halktır.

Halk Savaşının zaferi, halkın,

halk düşmanları karşısında birleşti-rilmesine doğrudan bağlıdır. HalkSavaşını zaferle sonuçlandıran tümdevrimlerde bu gerçeği görüyoruz.Bu gerçek bizim devrimimiz için degeçerlidir. Yani devrim yapmak, halkıemperyalizme ve oligarşiye karşı bir-leştirmeye bağlıdır. O halde devrimciolmak, ancak halkı birleştirecek birideolojiye sahip olmakla mümkündür.Bu ideoloji sadece ve sadece Mark-sizm-Leninizmdir. O halde, sadeceve sadece Marksist-Leninistler dev-rimci olma ayrıcalığına sahiptirler.

Marksizm-Leninizm proletaryaideolojisidir. Bu ideolojiyi savunma-yanlar, burjuva ideolojisini şu ya dabu şekilde savunanlardır. Reformistler,revizyonistler, oportünistler, milli-yetçiler... değişik düzeylerde burjuvaideolojisinin savunucusudurlar.

Bakın ülkemize, Kürt milliyetçilerivardır. Propaganda ve eylemlerinin

temeli “Türk düşmanlığı” üzerinekuruludur. Sırtlarında Amerikan em-peryalizminin bayrakları olan tişört-lerle, ellerinde Amerikan bayraklarıyladolaşıyorlar, dillerinde “Bıji Obama(Yaşasın Obama)” sloganlarıyla yü-rüyüş yapıyorlar. Ama Türk halkınıdillerine aldıklarında bir düşmandansöz eder gibi alıyorlar. Amerikanemperyalizmine, Avrupa emperya-lizmine karşı tek bir eylemlerininolmamasıyla övünüyorlar, ama Türkhalkını hedef alan eylemlerinin sayısıbelli değil. Sonuç olarak, tek bir ül-kede yaşayan ve kurtuluşları ancakortak mücadele ve ortak örgütlenmeile mümkün olan iki halkı, birbirinedüşmanlaştıran bir ideoloji ile par-çalamakta ve emperyalizmin, oligar-şinin karşısında güçsüzleştirmekte,milliyetçi zeminde saflaştırarak, Kürt-leri, Kürt milliyetçiliği zeminindeemperyalizme bağlamakta, Türkleri,

BBİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIMSAVAŞ ÖRGÜTÜ; TÜM HALKI ANTİ-EMPERYALİST, ANTİ-OLİGARŞİK HALK SAVAŞINDA BİRLEŞTİRİR!

Halk Savaşının zaferi, halkın, halk düşmanları karşısında birleştirilmesine doğrudanbağlıdır. Halk Savaşını zaferle sonuçlandıran tüm devrimlerde bu gerçeği görüyoruz.

Bu gerçek bizim devrimimiz için de geçerlidir. Yani devrim yapmak, halkıemperyalizme ve oligarşiye karşı birleştirmeye bağlıdır. O halde devrimci olmak,

ancak halkı birleştirecek bir ideolojiye sahip olmakla mümkündür. Bu ideoloji sadeceve sadece Marksizm­Leninizmdir. O halde, sadece ve sadece Marksist­Leninistler

devrimci olma ayrıcalığına sahiptirler.

“BİZ SADECE BİR ÖRGÜTTEN BAHSETMİYORUZ;

SAVAŞ ÖRGÜTÜNDEN BAHSEDİYORUZ...”

(DURSUN KARATAŞ)

SAVAŞ ÖRGÜTÜYÜZ,HALK İKTİDARI İÇİN SAVAŞIYORUZ-4

İSTİY

ORUZ

YAPACAĞIZ

Parti-Cephe Geleneğimiz Kızıldere’de Doğdu,46 Yıl Süren Dişe Diş Bir Savaşla Büyüttük...

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!4

Page 5: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Türk milliyetçiliği zemininde saf-laşmaya iterek, Türkiye oligarşisieliyle emperyalizmin işbirlikçiliğineitmektedir.

Bakın oportünizme ve reformiz-me, ideolojik olarak halkı emperya-lizm ve oligarşi karşısında birleşti-recek bir devrim stratejisi oluşturmakyerine kimisi sadece işçiler, kimisisadece köylüler içinde örgütlenmeninteorisini yapıyorlar. Emekçileri par-çalayan, bölen devrim stratejileri ilehareket ediyorlar. Ya da Kürt milli-yetçiliğinin kuyruğuna takılarak, Kürtmilliyetçisinden daha Kürt milliyetçisibir politikanın savunucusu haline ge-lebiliyorlar. Ki, milliyetçi ideolojiile, halkı gerçek düşmanları emper-yalizmin ideolojik etkisi altına sokup,emperyalizmin “demokrasi”, “glo-balleşme”, “yeni dünya düzeni” ya-lanlarının peşine takarak, emperyalistişgallerin, sömürgeciliğin savunucusudurumuna getirmekte ortaklaşıyorlar.Bağımsızlık, halk demokrasisi, sos-yalizm hedefimizde ısrar ediyoruzdiye, devrim hedefimizde ısrar edi-yoruz ve bunun gereklerini yerinegetiriyoruz diye, anti-emperyalistçizgimizde ısrar ediyoruz diye, dev-rimin gerektirdiği bedelleri ödemektenkaçınmıyoruz ve “devrim için sa-vaşmayana sosyalist denmez” diyoruzdiye... her iki kesim de bize karşıdüşmanlaşıyorlar. Yani her iki kesimemperyalizme yanaşmak ve halktanuzaklaşmakta, devrimci harekete düş-manlaşmakta ortaklaşıyorlar.

Diğer bir kesim, halkı dine göresaflaştıranlardır. Bunlar asıl olarakülkemizde, emperyalizmin işbirlikçisioligarşinin dışında bir kesim değildir.Dünya genelinde de emperyalizminişbirlikçisi güçlerden oluşmaktadırlar.Bunlar da halkı dine, mezhepleregöre parçalar, her birini ayrı ayrıemperyalizmin işbirlikçisi, uşağı,emperyalist işgal ve sömürgeleştirmepolitikalarında kullandığı maşa halinegetirirler. Kimi İslamcı örgütleringeçici dönemler, emperyalizmle çe-lişkiye düşmeleri bu gerçeği değiş-tirecek durumda değildir.

Sadece Marksist-Leninistler halkıntüm kesimlerini, emperyalizme ve iş-birlikçisi güçlere karşı birleştirebilecek

bir ideolojiye sahiptirler. Bu ideolojisayesindedir ki, dünyanın neresindeolursa olsun, emperyalizm ve halklararasındaki çelişkilerde, tereddütsüzyerlerini halk saflarında belirlemek-tedirler. Marksizm-Leninizmin ülke-mizdeki tek temsilcisi ve dünya ge-nelindeki temsilcisi Devrimci HalkKurtuluş Partisi’dir. Ve biz devrimegiden tek yol Marksizm-Leninizm bi-limi olduğu için, “daima, değişmezMarksist-Leninist sandalyemizde otu-racağız.” (Kim İl SUNG)

“Bütün kadrolarımız ve savaşçı-larımız, dogmatiklerin teorik baskı-lanmaları altında kalmadan, askerive kitlesel daha büyük bir güç oluş-turabilmek, her alanda kitleleri ör-gütleyebilmek için ne yapmamız ge-rektiğini, başkası ne diyor, diyerekdeğil, kendine güvenerek, ‘biz ne di-yoruz’ anlayışıyla hareket edip, halkkitlelerinin çelişkilerini, ruh hallerinive ülkemiz gerçeklerini gözönündebulundurarak, doğru ve yanlış olanıkalın çizgilerle birbirinden ayırıpyapılması gerekeni, devrimci olanı

bulmalı ve ısrarla sahiplenmelidir.”(Dursun KARATAŞ)

Ya Halk CephesindesinizYa Halk DüşmanlarınınCephesinde

Bu savaşta haklılar ve haksızlarvardır. Halk Cephesi haklıların cep-hesidir. Halk Cephesi, haklı bir savaşyürütmektedir. Çünkü, halklar, em-peryalist sistem altında ezilen, sömü-rülen, ölüme mahkum edilen, baskıve zulüm altında, işkence ve katliamlaraltında, onurları, kimlikleri, kişilikleriaşağılanmış, yeri gelmiş kişiliklerine;hayvanlara gösterilen saygı kadar bilesaygı gösterilmemiş bir yaşama mah-kum edilmişlerdir. Bir gece evinizemperyalizmin ve oligarşilerin askerigüçleri tarafından basılıyorsa, onurunuzayaklar altına alınıyorsa, en aşağılıkişkencelere maruz kalıyorsanız, yet-miyor çoluk çocuk ayrımı yapılmadankatlediliyorsanız, halk olduğunuz için-dir. İşte halkların savaşı bu zulmeson vermek istediği içindir ki, haklıbir savaştır. Halk, kimseyi sömürmek,kimsenin onurunu kırmak, aşağılamakiçin savaşmıyor, sadece kendi haklarınıve onurunu korumak için savaşıyor.Öldürmek için değil, yaşamak içinsavaşıyor. Halkları öldürmek zorundabırakan, emperyalist sistemdir. HalkCephesi haklı olduğu için, halkı busavaşta birleştirme ve zafer kazanmagücüne sahiptir.

Emperyalistlerin savaşı haksızdır.Halkların emeğini sömürmek için,sermayelerini ve lüks yaşamlarınıdaha fazla büyütmek için savaşırlar.

“Partimiz halkı birleştirmekkonusunda büyük başarı kazandı.Başkan Ho Chi Minh’in ortayaattığı slogan: «Birlik... birlik, genişbirlik; başarı, başarı ve büyük ba-şarı» gerçekleşti. ...Bütün gücümüzDirenme Savaşında haklı oluşu-muzdan geliyordu. Bu nedenle bü-tün halkı birleştirmeyi başardık....” (Marksizm ve Gerilla Savaşı-Poweroy- S. 256)

Tarihteki tüm sınıflı toplumlarda,toplumsal gelişiminin temeli olançelişki, ezen ve ezilen sınıflar arasındayaşanmıştır. Bu çelişki temel çelişkiolarak belirlenir. Bu çelişki üretici

Sadece Marksist­Leninistler halkın tüm

kesimlerini, emperyalizmeve işbirlikçisi güçlere karşı

birleştirebilecek birideolojiye sahiptirler. Buideoloji sayesindedir ki,

dünyanın neresinde olursaolsun, emperyalizm ve

halklar arasındakiçelişkilerde, tereddütsüzyerlerini halk saflarında

belirlemektedirler.Marksizm­Leninizm’in

ülkemizdeki tek temsilcisive dünya genelindeki

temsilcisi Devrimci HalkKurtuluş Partisi’dir. Ve biz

devrime giden tek yolMarksizm­Leninizm bilimi

olduğu için, “daima,değişmez Marksist­Leninistsandalyemizde oturacağız.”

(Kim İl SUNG)11 Eylül

2016

Yürüyüş

Sayı: 538

55FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 6: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

güçler ve üretim ilişkileri arasındakiçelişkidir. Temel çelişkinin kapitalisttoplumdaki ifadesi emek-sermayeçelişkisidir. Burada sermaye cephesiniburjuvazi ve emek cephesini prole-tarya oluşturur. Bu çelişki, üretimintoplumsal niteliğine karşın, serma-yenin özel mülkiyetinden doğar.

Emek sermaye çelişkisi dünyagenelinde, değişik bölgelerde kendinideğişik sınıflar ve sınıf örgütleri ara-sındaki çelişki şeklinde ifade eder.İkinci paylaşım savaşı sonrası dünyagenelinde dört ana çelişki ortaya çık-mıştır. Bunlar;

a) Emperyalizm ile ezilen dünyahalkları arasında,

b) Emperyalizm ile sosyalist ül-keler arasında,

c) Emperyalizm ile metropol işçisınıfı arasında,

d) Emperyalistlerin kendi arala-rındaki çelişkiler... dir.

Bu dört ana çelişkiden bir tanesitemel çelişkinin en yoğun halde ya-şandığı çelişkidir ve temel çelişkininçözümüne hizmet eder. Bu çelişkiyebaş çelişki denir. Mevcut sistemdebaş çelişki, emperyalist sistemle ezilendünya halkları arasındaki çelişkidir.Çelişki bu zeminde en derin haliniyaşamaktadır ve bu nedenle de çatış-manın en yoğun yaşandığı zemin bu-rasıdır. Yani, emperyalist sistemin yo-ğun sömürüsü, dünya halklarını yok-sullaştırmakta, açlıktan ölümlerin on-milyonları bulduğu bir tablo yarat-makta ve bu tablonun sürdürülmesiiçin de emperyalist sistem devasa as-keri güçlerle dünya halklarının üze-rinde terör estirmektedir. Çelişki veçatışmanın kaynağı burasıdır.

Bu nedenledir ki, emperyalizmekarşı savaşmadan halktan yana olmaksöz konusu değildir. Ya bu saflaşmadahalklar cephesinde yer alırsınız, yada bu saflaşmada emperyalizm cep-hesinde halk düşmanlarının saflarındayerinizi alırsınız. Amerika’nın arma-larını üniformalarında taşıyanlar, saf-laşmada emperyalizm cephesindetercihlerini yapmışlardır. Emperya-lizm cephesinde yer alanların isehalklar adına telafuz edebilecekleritek bir cümleleri olamaz. Marksist-Leninistlerin görevi, halkları emper-

yalizme karşı birleştirmek, örgütle-mek, savaştırmaktır.

“...Atalarımızın bize miras bırak-tığı askeri gelenekler, ülkeyi kurtarmakya da savunmak için verilen bütünhaklı savaşların gelenekleridir. ... ‘sü-rekli bir temel sağlamak ve derin kök-lere ulaşmak için halkın gücünü takviyeetmek ve mücadele için tüm halkı bir-leştirmek’ (Tran Hung Dao)...” VoNguyen Giap- Vietnam Ulusal Kur-tuluş Savaşı Kitabından...

Halk kimdir? Halk, emperyalizminbir avuç işbirlikçisi hariç herkes halk-tır. Bunun anlamı, bir avuç emper-yalizmin işbirlikçisi hariç; tüm her-kesi, halk cephesinde birleştirebiliriz.Birleştirmeliyiz.

Halk, Halk Cephesi saflarına enhızlı akacak olan ve en kalıcı olacakolanlardır. Onlar, emperyalizm veişbirlikçileriyle çelişkileri en derinolan kesim, yani en yoksullardır.Çünkü, en yoksullar, bu zulmün enbüyüğünü yaşamaktadırlar. Açlıklayaşamaktadır, sistemin faşist terörüaltında yaşamaktadır. Halkın KurtuluşMücadelesine ve zafere en öncelikleve yakıcı olarak ihtiyaç duyanlar on-lardır. O halde, öncelikle en yoksullarıörgütlemeli, Halk Cephesi saflarındabirleştirmeliyiz.

Stratejik hedefimiz, şehirlerin ma-hallelerinden başlayarak, düşmanı mer-kezlere hapsetmek ve orada boğmaktır.Yani, mahalleler bizim olacaktır. Stra-tejik hedefimiz; ülkemizin tüm dağlarıbizim olacak, gerillalarımızla dolacaktır.O halde halk, ülkemizin gecekondu-

larında ve köylerinde yaşayan yok-sullardır. Onlara gitmeli, onları örgüt-lemeli, devrim için Halk Cephesi saf-larında birleştirmeliyiz.

“Gerilla halktır. Gerilla silahlanmışhalktır. Halkı silahlandırmak, savaş-tırabilmek için geniş halk ve sınıf ta-bakaları içerisinde sürekliliği olan birçalışma yapmadan sıradan işçi, köylü,emekçi genci silahlandırıp gerilla sa-vaşı yapmak, gerillayı beslemek, ba-rındırmak, büyütmek imkansızdır. Ge-rilla ünlü deyimiyle denizde balıksabu denizin sürekli içinde olarak, onukoruyarak balığın üreyip yaşamasınısağlamalıyız.” (Dursun Karataş)

Halkı Birleştirmek, HalkıHalk ÖrgütlenmelerindeÖrgütlemektir

Nedir Halk Örgütlenmeleri? Hal-kın, kendi ortak hedefleri için biraraya geldiği siyasal, kültürel, eko-nomik yapılardır. Savaş örgütü, halkıdevrim için, iktidar için bir arayagetirir. O halde, savaş örgütününhalkı birleştirdiği örgütler, iktidarhedefiyle bir araya gelinen örgütlerolacaktır.

Nedir halkın iktidar olması? Hal-kın kendi örgütleri aracılığıyla oli-garşik iktidarı yıkıp, yerine kendiiktidarını kurması ve yönetmesidir.Bununla, sermayenin özel mülkiyetinedayalı ekonomik sistemi, yani kapi-talist sistemi yıkıp, yerine sermayenintoplumsal mülkiyetine dayalı bir eko-nomik sistem, yani sosyalist sistemikurmasıdır.

Halkın iktidar olması, bir andahayata geçip sonuçlanacak bir süreçdeğildir. Bir mücadele sürecidir. Busüreç içinde, halk kendi örgütlerinikuracak, bu halk örgütleri aracılığıylagiderek, oligarşik iktidarın alanını da-raltacak, kendi yönetim alanını ge-nişletecek. Gelişip güçlendikçe, oli-garşik iktidarı zayıflatacak, halkınbulunduğu alanlardan atacak. Savaşörgütü, bu sürece önderlik edecektir.

Bu, ilk kez bizim pratiğe uygula-yacağımız, denenmemiş bir teori de-ğildir. Bu, dünya devrim tarihlerindeörnekleri yaşanmış, denenmiş ve so-nuç aldığı görülerek, dünya devrimleriteorik mirasına katılmış bir bilgi bi-

Halk, kimseyi sömürmek,kimsenin onurunu kırmak,

aşağılamak için savaşmıyor,sadece kendi haklarını ve

onurunu korumak içinsavaşıyor. Öldürmek için

değil, yaşamak içinsavaşıyor. Halkları

öldürmek zorunda bırakan,emperyalist sistemdir. HalkCephesi haklı olduğu için,

halkı bu savaşta birleştirmeve zafer kazanma gücüne

sahiptir.

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!66

Page 7: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

rikimidir. Dünya halklarının bu büyükmirasından, yani kendi tarihimizdenöğrenecek, kendi ülkemiz koşullarıile ve kendi ülkemizde yaşadığımızdeneyimlerle birleştirecek, halkımızıyarattığımız halk örgütlenmelerimizdebirleştireceğiz.

Nedir bu örgütler? Halkın yönetimve savaş örgütleridir. Halk bu örgütleriaracılığıyla, yaşamını ekonomik, sos-yal, kültürel, eğitim, sağlık vb. bo-yutlarıyla örgütleyecek; emperyaliz-min ve oligarşinin askeri güçlerinekarşı kendini savunacak, emperya-lizmin ve oligarşinin askeri güçlerinedarbeler vurarak, halkın iktidar alanınıgenişletecek ve tüm ülkenin hakimihaline getirecektir. Bu örgütler:

Halk KomiteleriHalk MeclisleriHalk MilisleriHalk OrdusuHalk Cephesi’dir.Dünya devrimlerini incelediği-

mizde görürüz ki, halkı birleştirme-den, halkı örgütlemeden halk iktidarıkurmak da mümkün değildir. Em-peryalizm ve oligarşiye karşı sava-şabilmek de zafer kazanmak da müm-kün değildir. Ve görürüz ki, HalkMeclisleri, Halk Komiteleri, Milisler...hemen tüm devrimlerde, tüm halksavaşlarında halkı örgütlemenin veemperyalizme karşı savaştırmanınörgütlenmeleri olmuşlardır.

1789 burjuva demokratik devri-minde de halk meclisleri vardı, Bol-şevik Devriminde de, Çin’de de, Vi-etnam’da da, Latin Amerika devrim-lerinde de, Doğu Avrupa ülkelerindede halk meclisler, komiteler, milis-lerde örgütlenmişlerdi.

“Halk kitleleri arasında yabancıistilasının önceki üç yılda kazanılanher şeyi tehdit ettiği yolunda birduygu vardı. Binlerce insan, resmenoy veremeyecek kadar yoksul ‘pasifyurttaşlar’, her Paris mahallesindekidüzenli halk meclisleri olan ‘seksi-yonlar’a doluştu.” (Halkların DünyaTarihi, Chris Harman)

Halk, mevcut düzene karşı sava-şırken, kendi yaşamını düzenin ku-rumları dışında örgütlemek, yaşadığısorunları çözmek, düzenin saldırıla-rına karşı kendini korumak için halk

örgütlenmeleri yaratmak durumundakalmış, halk örgütlenmeleri mücadeledeneyimlerinin ortaya çıkardığı çö-zümler olarak gündeme gelmişler.Halk Meclisleri Bolşevik Devrimi’ndesovyet örgütlenmesi olarak ortayaçıkıyordu.

“Ekim siyasi grevinin fırtınalı gün-lerinde, Çarlığa karşı mücadeleninateşi içinde işçi sınıfı kitlelerinin dev-rimci yaratıcı gücü, yeni, güçlü birsilah yarattı -İşçi Temsilcileri Sov-yetleri. Bütün işletme ve fabrikalarındelegelerinin bir toplantısı olan İşçiTemsilcileri Sovyetleri, işçi sınıfının,dünyada o güne kadar görülmemişbir siyasi kitle örgütü idi. İlk olarak

1905’te ortaya çıkan Sovyetler, pro-letarya tarafından Bolşevik Partisiönderliginde 1917’de kurulan Sovyetiktidarının kendine aldığı örnektir.”(Bolşevik Partisi Tarihi-Stalin)

Mao, Çin devriminin halk komi-telerinin, Çin devriminin özgün ko-şullarını yansıttığını anlatır. Çin dev-riminde, Çin ulusal burjuvazisininbir kısmı da emperyalizmin açık iş-galine karşı ÇKP önderliğindeki halksavaşında yerini alırlar. Halk Komi-telerine de bu özgünlük yansır.

“Ayrıca Sovyetler Birliği’ndekiSovyetler ile bizim halk komitelerimizarasında sadece isimde fark vardı,ikisi de temsilci meclisleriydi. Çin’dehalk komiteleri, burjuvazinin temsil-cileri olarak katılanları da (MilliyetçiParti’den ayrılan temsilciler ve önemlidemokrat kişiler olan temsilcileri)içeriyordu. Bunların hepsi Çin Ko-münist Partisi’nin önderliğini kabuletmişti. Bunlardan bir grup, karışıklıkyaratmaya çalıştı ama başaramadı.”(Mao- Seçme Eserler- Cilt-6)

“Catacaos topluluğunda kendi-lerini gösterdiklerinde halk meclisiniderhal toplantıya çağırdık.” (Peru)

“Hükümet Halk Meclisine karşısorumluydu” (Bulgaristan)

“1948 Ağustosu’nda, tüm ülkedeyüksek halk yönetim organı olarakgörev yapmak üzere, Halk Meclisi’nin seçimi, Kuzey ve Güney Kore’liilerici partilerin ortak çabalarıylagerçekleşti.” (Kore)

“Her kadamede seçilmiş halk ko-miteleri oluşturuldu, bunlar da herbölge için bir yönetim komitesi seç-tiler. Böylece, başkentten bütün köy-lere kadar halkın iktidarı yerleşti”(Vietnam Savaşıyor)

Dünya devrimleriniincelediğimizde görürüz ki,halkı birleştirmeden, halkıörgütlemeden halk iktidarı

kurmak da mümkündeğildir. Emperyalizm ve

oligarşiye karşısavaşabilmek de zaferkazanmak da mümkündeğildir. Ve görürüz ki,

Halk Meclisleri, HalkKomiteleri, Milisler...

hemen tüm devrimlerde,tüm halk savaşlarında halkı

örgütlemenin veemperyalizme karşı

savaştırmanınörgütlenmeleri

olmuşlardır.

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

77FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 8: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

31 Ağustos günü sabaha karşı he-likopterler, TOMA’lar ve akreplereşliğinde yüzlerce özel harekat poli-siyle Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuile Savaş ve Kurtuluş Merkezi(HFG)’ne saldırdılar. HFG’de tedavigören hastalar ve çalışanlardan 15kişiyi gözaltına aldılar. Saldırı bununlada sınırlı değildi. Gazi Halk Meclisibinası başta olmak üzere, Gazi HalkMeclisi’nin yapmış olduğu parklar,taksi durakları, Muharrem Karademirve Hakan Kasa çay bahçelerini deyıktılar.

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuile Savaş ve Kurtuluş Merkezi’ndengözaltına alınan hastaların aileleriçocuklarından haber almak için GaziKarakolu’na gittiler. Burada da ço-cuklarından haber almak isteyen ai-leler polisin azgınca saldırısına uğ-rayıp gözaltına alındılar. “Çocukla-rımız orada uyuşturucu tedavisi gö-rüyordu, çocuklarımız suçsuz, onlarınne için orada olduğunu çok iyi bili-yorsunuz, çocuklarımızı serbest bı-rakın” diye karakol önünde sesleriniduyurmaya çalışan aileler de tıpkıçocukları gibi akreplerle gelen polisinsaldırısına uğradılar.

Uyuşturucu tedavisi gören hastalarhakkında “örgüt soruşturması” yü-rütüldüğü açıklandı.

Uyuşturucu satmak serbest, tedavigörmek suçtu faşist AKP düzeninde.

Saldırısına, daha doğrusu suçunameşruluk kazandırmak isteyen AKPpolisi hemen burjuva medyaya sarıldıyalan ve demagojik haber yapmasıiçin. Polis kaynaklı haber yapan burjuvaSözcü gazetesi, HFG Merkezi’ne yö-nelik baskın haberini bakın nasıl verdi:

“Yıkım yapılan alanlardan biriolan sözde uyuşturucu merkezinde te-davi gördükleri öne sürülen maddebağımlılarına da devlet sahip çıktı.Örgüte devşirilmek istendiği iddia edi-

len uyuşturucu kurbanları,tedavi görmeleri için has-tanelere götürüldü.”

Böylesine sefil, ya-lancı ve alçaktır AKP dü-zeni ve medyası. Böyle-sine gayri-meşrudur. Al-çaklığını savunamayacakdenli de acizdir.

“İstanbul TEM Polisi,Sol Terör ÖrgütüDHKP/C’nin Gazi Ma-hallesi’nde zor kullana-rak, işgal ettiği alanlarave kamu arazisi üzerineyaptığı yapılara yönelikçalışma yaptı. Yasa dışı olarak “halkmeclisi”, “toplantı merkezi” gibiisimlerle kullanılan yapılar, genişgüvenlik önlemleri altında yıkıldı.”(Sözcü gazetesi, 31 Ağustos 2016)

Uyuşturucuya karşı mücadelemerkezi sözdeymiş. Sözde uyuşturucumerkezinde madde bağımlılarının ol-duğu ise gerçekmiş. Bağımlılar has-taneye götürüldüler diyor yalancı,AKP medyası Sözcü. Hayır hasta-nelere götürülmediler. 6 gün gözal-tında tutulduktan sonra savcılık ifa-deleri dahi alınmadan Gazi Karako-lu’ndan serbest bırakıldılar. Amaçhalka gözdağıdır, gözaltında tuttuk-larını işkence ile yıldırmaktır.

Bakın bu haber de Sözcü gazete-sine aittir:

“AKP döneminde uyuşturucu pat-ladı.” Başlığıyla verilen haberdeSözcü gazetesi CHP İzmir MilletvekiliAytunç Çıray’ın uyuşturucu ile ilgilihazırladığı bir raporu haber yapmıştı.“TÜİK’in verilerine göre de uyuştu-rucuyla ilgili suçlardan cezaevlerinegirenlerin sayısı 2009-2013 yıllarıarasında yüzde 355 oranında artışkaydederek 2 bin 605’ten,11 bin 851’ekadar çıktı. Uyuşturucu madde ticaretiyaptıkları için cezaevlerine girenlerin

sayısı bu dönemde yüzde 482 ora-nında artarak bin 576’dan, 9 bin177’ye, uyuşturucu kullanma ve satınalma suçlarından girenler ise yüzde160 oranında artarak bin 9’dan 2bin 674’e çıktı. 2010’da ortaya çıkanve Bonzai ismiyle bilinen sentetikuyuşturucunun kullanımında bugünekadar yüzde 300 artış oldu. Adetabir Bonzai patlaması yaşanmaktadır.”(23 Şubat 2015, Sözcü)

Gerçek budur işte. Gerçek AKPiktidarında; uyuşturucunun, fuhuşun,hırsızlığın, dolandırıcılığın, soygunun,halk düşmanlığının patlama yaptığıdır.

AKP iktidarı bu suçlarını örtmenintelaşıyla saldırıyor devrimcilere, halka.

Gazi’yi, yoksul mahallelerimizibatakhane yapmalarına izin verme-yeceğiz. İşgal edip işkence merkezineçevirdiği HFG Uyuşturucuyla Savaşve Kurtuluş Merkezini gerekirse baş-larına yıkıp onları oraya gömeceğiz!Çünkü faşist AKP bulundukları heryeri kirletmektedir. Eğer onları orayagömmezsek Gazi’yi de batakhaneyeçevireceklerdir. Faşist AKP yozlaş-manın sahibidir.

Çocuklarımızı koruyacağız sizden.Gençlerimizi koruyacağız.

Yoksul mahallelerde analar, ba-balar biz devrimcilere çağrı yapı-

AKP İKTİDARINDA UYUŞTURUCU SERBEST, TEDAVİ YASAK;

SÖMÜRÜ VE ZULÜM SERBEST,ÖRGÜTLENMEK MÜCADELE ETMEK YASAKTIR!ZULÜM DÜZENLERİNİ BAŞLARINA YIKACAĞIZ!

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!8

Page 9: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

yorlar: “Neredesiz, buraya gelin,daha çok gelin, burada gençlerimizizehirliyorlar, gençlerimizi kurtarın”diye bizi çağırıyorlar.

Halkımız on yılların deneyimiyle,yaşamlarıyla devrimcileri tanıyorlar.Cephe’yi tanıyorlar. Umudun Cep-he’de olduğunu biliyorlar. Devlettenhayır gelmediğini, uyuşturucunun daadaletsizliğin de, zulmün de kayna-ğının bu devlet olduğunu iyi biliyorlar.

Uyuşturucuyu, kumarı, fuhuşu,yozlaşmayı engelleme çabamıza, bu-nun için inşa ettiğimiz kurumlarımızasaldırmalarının, işgal edip yıkmala-rının altında yatan gerçek iktidar;savaşı gerçeğidir. Cephe öncülüğündehalkın iktidar savaşı ve bunun karşı-sında halka açılan savaş gerçeğidir.

Emperyalizmin ve oligarşinin halkakarşı savaşı boyutlanarak sürüyor. Sa-vaş, halkla oligarşi arasındadır. Halkakarşı savaşan bir iktidar oldukları içinhalk örgütlenmelerimize; halk mecl-islerimize, komitelerimize, uyuşturucuile savaş ve mücadele merkezlerimizesaldırıyorlar. İktidar iddiası taşıdığımıziçin, halkın kurtuluş savaşına önderlikettiğimiz için saldırıyorlar. Emperya-lizmle uzlaşmadığımız, bağımsızlık,demokrasi ve sosyalizm idealimizdenbir milim geri adım atmadığımız için,tersine devrim iddiamızı her geçengün daha fazla ete kemiğe büründür-düğümüz için saldırıyorlar. Devrimyürüyüşümüzü durdurmak istiyorlar,bunun için saldırıyorlar. BAŞARA-MAYACAKLAR!

Yoksul mahallelerimizi teslim al-mak için saldırıyorlar. Teslim almakbatakhaneye çevirmektir; uyuşturucuçetelerinin cirit attığı, fuhuşun, yoz-laşmanın kol gezdiği, birahanelerdengeçilmeyen, hırsızlığın gündelik olay-lar haline geldiği yerler yapmak is-tiyorlar. Tüm bunlar mahallelerimiziteslim almanın, mahallelerimizdekendi yoz, faşist, gerici düzenlerinihakim hale getirmenin araçlarıdır.

Yozlaşmayla, fuhuşla, uyuşturucuile, kumarla, hırsızlıkla, birahanelerleteslim alma saldırılarının önünde ba-rikat durumundayız.

Halk Meclisleri halkın örgütlü-lüğünün ifadesidir. Hasan Ferit GedikUyuşturucu ile Savaş ve Kurtuluş

Merkezi’miz düzene alternatif oldu-ğumuzun ifadesidir. Parklarımızla,fırınlarımızla, halk bahçelerimizle...İktidar iddiamız vardır.

AKP faşizminin, oligarşinin sal-dırısının asıl nedeni budur. Kurumla-rımızın, faaliyetlerimizin arkasındaiktidar iddiamızı görmesidir. Faşistçürümüş düzene karşı alternatif oldu-ğumuzu görmesidir. Korkusu bu id-dianın, bu alternatifin halka ulaşmasıdır.

Cephe’nin örgütlü olduğu, HalkMeclislerimizin olduğu mahallelerepisliğini bulaştıramıyorlar. Bu ma-halleler hırsızlığın, kumarın, uyuş-turucunun ve tüm bunların neden ol-duğu adli suçların en az olduğu ma-hallelerin başında geliyor. Çünkü bu-rada Cepheliler vardır.

Uyuşturucu ve mafya çetelerinidevrimcilerin üzerine salıyorlar yet-miyor, yüzlerce polisiyle baskınlardüzenliyorlar. Çok iyi biliyorlar veyaşıyorlar ki Cephelilerin olduğuyerde uyuşturucu çeteleri ellerini kol-larını sallayarak uyuşturucu satamazlar.O halde çeteler AKP’nin polisiyle elele verip Cephe’nin etkinliğini bitir-meye çalışıyor. Ayda bir “Huzur Ope-rasyonu” adı altında halka karşı devletterörü uyguluyorlar. Yetmiyor mahal-lelerimize kalekollar inşaa etme kararıalıyorlar. Mahallelerimizin caddele-

rinde, sokaklarında akreplerle devri-yeler atıyor, esnafı, halkı taciz ediyorlar.TOMA’larla mahalle başlarını tutu-yorlar. BAŞARAMAYACAKLAR!Saldırganlıkları korkularındandır!

Halkı, Halk Komitelerinde,Halk Meclislerinde, Halk Cephesi’ndeÖrgütlememizdenKorkuyorlar

Halk örgütlülüklerimizle, oligarşinindüzenine muhtaç olmadan kendi ya-şamımızı kendimiz örgütlediğimiz,kendi sorunlarımızı kendimiz çözdü-ğümüz için korkuyor faşist AKP iktidarı.

Gazi Halk Meclisi ilk kez saldırıyauğramadı. 5 Mayıs 2016 tarihindegece yarısı Gazi Halk Meclisi binasınabaskın düzenleyip arama adı altındabinayı talan ettiler. Hasan Ferit Uyuş-turucuya Karşı Savaş ve KurtuluşMerkezi de polisler tarafından ba-sıldı... 12 Eylül 2014 gece yarısıoperasyonunda da Gazi Halk Meclisibürosu olarak kullanılan konteynırael koyan AKP’nin polisi, Gazi HalkMeclisi çalışanlarını da gözaltınaaldı, dokuz halk meclisi çalışanı dahasonra tutuklanacaktı. Halk Meclis-leriyle ilgili hazırladıkları iddiana-mede halk meclislerinden duyduklarıkorkuyu itiraf ediyorlardı. Halk Mec-lislerini kendi düzenlerinin alternatifigörüyorlardı. Halk üzerinde otoriteve saygınlığı olduğunu kabul edi-yorlardı. Korktukları da buydu zaten.

15 Ocak 2015 yılında İstanbulGazi Mahallesi’nde düzenlenen 1.İstanbul Halk Meclisleri Genel Ku-rultayı’nda:

“FAŞİZMİN MECLİSLERİNDEDEĞİL HALKIN MECLİSLERİN-DE ÖRGÜTLENELİM!

YOKSULLUĞA ANCAK YOK-SULLAR SON VEREBİLİR!

HALK MECLİSLERİ HALKINÖZ ÖRGÜTLERİDİR!

FAŞİZMİN HİÇBİR KURUMU-NU, HİÇBİR YASASINI TANIMI-YORUZ!

FAŞİZMİN YASALARININKARŞISINA KENDİ YASALARI-MIZLA ÇIKALIM!

FAŞİZMİN KURUMLARININ

Yoksul mahallelerimiziteslim almak için

saldırıyorlar. Teslimalmak batakhaneye

çevirmektir, uyuşturucuçetelerinin cirit attığı,fuhuşun, yozlaşmanın

kol gezdiği,birahanelerden

geçilmeyen, hırsızlığıngündelik olaylar halinegeldiği yerler yapmakistiyorlar. Tüm bunlarmahallelerimizi teslim

almanın,mahallelerimizde kendi

yoz, faşist, gericidüzenlerini hakim halegetirmenin araçlarıdır.

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

9FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 10: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

KARŞINDA KENDİ KURUMLA-RIMIZI YARATALIM!

HALK MECLİSLERİYLE HAL-KIN İKTİDARINI KURACAĞIZ!”demiştik.

Halk Meclisleri AKP iktidarı içinneden bu kadar tehlikelidir?

Halk Meclisleri “kumarla halkınyozlaştırılmasına izin vermeyeceğiz”diyor. Uyuşturucuya karşı savaş açı-yor. Birahanelere, iddia bayilerinekarşı çıkıyor. Halkın sorunlarını halkınkendisinin çözeceğini söylüyor. Halkaörgütlenme ve hak alma, direnmebilinci kazandırıyor. Çaresiz, çözüm-süz olmadığını gösteriyor. SorunÇözme Komiteleri kuruyor. HukukKomisyonları kuruyor. Halkın da-yanışmasını örgütlüyor. Kumara,uyuşturucuya, fuhuşa ve her türlüyozlaşmaya karşı pek çok kampanyaaçtı Halk Meclisleri, 2016 yılı mayısayında başlattığı kampanyası artaraksürüyor. Ki faşist AKP’nin en büyükkorkusu da budur.

Bu kampanyasında Halk Meclis-leri şu çağrıyı yaptı:

“1- Kumarın küçüğü büyüğü yok-tur. Kahvehanelerde kumar oynatmakyasaktır.

2- Otomatik para makinaları ilekumar oynatmak yasaktır. Halk Mec-lislerinin bildiriminden itibaren kumarmakinaları kaldırılacaktır.

3- Faşizmin yasalarıyla açılmışGanyan, Loto, Toto, İddia, Piyangogibi devletin yasal kumarhaneleriniişletenler en geç 6 ay içinde kendilerineyeni bir iş kurarak kapatmalıdır. Hal-kımız bunun takipçisi olmalıdır. Kim-senin, faşizmin yasalarının arkasınasığınarak sahte umutlarla halkımızıuyuşturmasına izin verilmeyecektir.

Kumara, Uyuşturucuya, Fuhuşa

ve Her Türlü Yozlaşmaya Karşı; HALK MECLİSLERİNDE ÖR-

GÜTLENELİM” Halk meclisleri bunları sadece söy-

lemekle kalmadı. Örgütlü olduğu Gazi,Okmeydanı, K. Armutlu, 1 Mayıs,Sarıgazi, İkitelli başta olmak üzereyoksul, emekçi mahallelerinde bildi-riler dağıttı, kapı kapı dolaşıp halkaçağrılar yaptı, kumar, fuhuş, uyuştu-rucu ve yozlaşma yayanları uyardı,yapmakta ısrar edenleri cezalandırdı.

Halk Meclislerine saldırmak, halkmeclisi binasını yerle bir etmek AKPiktidarının açıkça kumara, uyuştu-rucuya, fuhuşa ve her türlü yozlaş-maya sahip çıktığının, koruyup kol-ladığının açık itirafıdır.

HFG Uyuşturucu ile Savaşve Kurtuluş Merkezi; Dünyada Eşi BenzeriYoktur

Dünyada bir ilktir bu merkez. Dev-let destekli değildir. Çünkü bu devletbu merkezi desteklemez. Çünkü uyuş-turucuyu pazarlayan, halkı, gençleri-mizi, çocuklarımızı zehirleyen bu dev-lettir. Çünkü bu merkezi yıkmak içinelinden geleni yapan bu devlettir.

Avrupa Birliği fonlarından da bes-lenmemiştir bu merkez. Çünkü uyuş-turucunun kaynağı emperyalistlerdir.

Bu merkez Cephe’nin eseridir.Cephe’nin iktidar iddiasının, halkaduyduğu sevginin, faşist düzene duy-duğu öfkenin eseridir. Halkın sorun-larını taa yüreğinde hissettiğinin ifa-desidir.

“Bak nasıl eritiyor. Bizi iki daki-kada yok ediyor, yok ediliyoruz. Genç-ler yok oluyor. Yok olmayalım. Yokolmayalım. Kurtarın bizi bu hayat-

tan” diye haykırıyor bir uyuşturucubağımlısı. Yüzbinlerce uyuşturucubağımlısının çığlığını dile getiriyoraslında.

Çocuğunu uyuşturucudan kaybe-den bir baba feryat ediyor: “Bir sani-yede alışılıyor, altı ayda kurtaramı-yorsunuz, bu bir tuzak, gençlerimizinbu tuzağa düşmesini istemiyorum.Bugün benim evladım, yarın bütünçocuklarımız. Bunu devlet büyükleri-mizin çok iyi organize etmesi lazım.Hapla ilaçla olacak bir tedavi değil.”

“Devletten yardım istiyorum, dev-let sahip çıksın, başka bir şey iste-miyorum. Her yere başvurdum, ça-resizim, ama bir şey yapmıyor devlet”diyerek feryat ediyor bir başka anne...

Bu sorunu yaratanlar bu sorunuçözemezler. Sorunumuzu kendimiz,halkımızla çözeceğiz diyoruz biz.

Uyuşturucu, fuhuş, kumar, her türlüyozlaştırma politikası; oligarşinin halkısömürü ve baskı düzenlerine boyuneğdirmek için, halkın direnme dina-miklerini yok etmek için bilinçli poli-tikalarıdır. Bu politikalarına mahalle-lerimizde yaşam hakkı tanımıyoruz.

HFG Uyuşturucuyla Savaş veKurtuluş Merkezi’mizi işgal ettiAKP’nin polisi. Yerine Özel Harekat

Dünya’da bir ilktir bu mer-kez. Devlet destekli değildir.Çünkü bu devlet bu merkezidesteklemez. Çünkü uyuştu-rucuyu pazarlayan, halkı, genç-lerimizi, çocuklarımızı zehir-leyen bu devlettir. Çünkü bumerkezi yıkmak için elindengeleni yapan bu devlettir.

Avrupa Birliği fonlarındanda beslenmemiştir bu merkez.Çünkü uyuşturucunun kaynağıemperyalistlerdir.

Bu merkez Cephe’nin ese-ridir. Cephenin iktidar iddia-sının, halka duyduğu sevginin,faşist düzene duyduğu öfkenineseridir. Halkın sorunlarını taayüreğinde hissettiğinin ifade-sidir.

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!10

Page 11: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

binası yapmaya hazırlanıyorlar. Uyuş-turucuyla savaş yerine, polis özelharekat binası. Bu devletin halkadüşmanlığının bundan daha açık ilanıvar mıdır?

Bu Düzen Mafya Düzenidir,Layıkı TarihinÇöp Sepetidir

Adaletin olmadığı bir düzen mafyadüzenidir. Yağmanın, talanın, soy-gunun olduğu bir düzende mafyakaçınılmazdır. Her soygunun içindede doğrudan ya da dolaylı, mafya-polis-asker-bürokrat-bakan, millet-vekili işbirliği vardır. Kısacası devletvardır.

Adalet yoktur bu düzende. Uyuş-turucu serbest, tedavisi görmek suçtur.Fuhuş, kumar, yozlaşma serbest;buna karşı örgütlenmek suçtur.

Bu mafya düzeninin önündekitek engel devrimcilerdir, Cephedir.Boşuna mafya düzeni demedik budüzen için; AKP, iktidara geldiği2002’den itibaren, mafyanınfaaliyet alanına giren bütünbu alanları kendi kontrolüaltında topladı. Denetim dışıolan çeteleri ve mafya grup-larını yeniden düzenleyerekkendine yedekledi. Büyükgürültüler kopararak hapseattığı mafya ve kontrgerillaliderlerini yeni görevler ve-rerek tek tek tahliye etti.

Çete mafya bozuntularınıdevrimcilerin üzerine saldı.Sedat Peker sırtını AKP’yedayadığını açıkça itiraf etti.AKP’den güç alarak halka,ilericilere tehditler savurdu.

Faşist AKP iktidarı, dar-beye karşı kendini demokrasişampiyonu ilan etti. Demok-rasiden, halktan, hukuktan,yasadan bahsediyor. Oysahak ettiği en büyük değer,çete olmasıdır. AKP’nin çe-telerden tek farkı; iktidardaolması, devletin gücünü kul-lanmasıdır. Haraca bağlama,şantajcılık, kaçakçılık, hır-sızlık yapma ve yaptırma,fuhuş, kumar, uyuşturucubataklarını yönetme, katlet-

me, işkence yapma konusunda diğermafya ve çetelerden fazlası vardıreksiği yoktur AKP’nin. AKP, devletiele geçirmiş en büyük çetedir dedik.

AKP’nin büyüdüğü zemin böylebir zemindir. Halka karşı suç zemi-nidir. Halkın evini yıkarak, uyuştu-rucuyu neredeyse ilkokul yaşınakadar düşürerek, haracı, şantajı, yol-suzluk ve dolandırıcılığı meşrulaştı-rarak; halkı yüzlerle katletmeyi sı-radanlaştırarak suçlarını büyüttü AKP.

Bu zemin çürüktür, gayri-meşru-dur. Korkusu bundandır AKP’nin.Korkusu büyük olduğu içindir ki az-gınca saldırmakta, saldırı yasalarınıçıkartmakta olağan dışılığını, olağanhale getirerek OHAL ilan etmeyevarmaktadır.

Sandı ki faşist AKP, OHAL ilanetmekle herkesi susturacak, kendisinebiat ettirecek. Amerikancı darbeciartıkları gibi karşılarında süklümpüklüm olunacak. Herkes olsa daCephelileri asla susturamazlar, sus-

turamadıkları için saldırıyorlar.

Direniyoruz, Savaşıyoruz Halkımızı HalkMeclislerinde Daha ÇokÖrgütleyeceğiz Mahallelerimizi FaşistAKP’ye Bırakmayacağız

OHAL’i tanımıyoruz dedik. OHALAKP’nin halka karşı savaşının bir üstaşamaya sıçratılmasıdır dedik. OHAL,AKP’nin korkusunun ifadesidir dedik.Mücadelemiz neyi gerektiriyorsaOHAL öncesinde ne yapıyorsak aynışeyi yapmaya devam ettik.

Mahallelerimizde adalet için açlıkgrevleri yaptık, yürüyüşler örgütledik,çadırlar açtık. OHAL’i Tanımıyoruz,Adalet İstiyoruz diyerek Ankara’yayürüyoruz.

Gazi’de HFG Merkezimize, HalkMeclisimize, park ve çay bahçeleri-mize yönelik saldırılara, mahalledekipolis terörüne karşı silahlı, silahsız

her biçimde direniyoruz. Hapishanelerde tutsakları-

mızın direnişi sürüyor. Hücreyakmalarla tecritinizi tanımı-yoruz diyoruz.

Tüm halk için direniyoruz.Tüm yoksul emekçi mahalle-lerimiz için direniyoruz.

AKP’nin düzeninde aykırıses Cephe’dir. Cephe sadeceaykırı ses değil, halkın umu-dudur, faşist düzenin tek alter-natifidir. Korku bundandır.

Cepheliler, halkımız! FaşistAKP’nin saldırılarına verileceken güzel cevap Halk Meclisle-rini büyütmek ve her yerdeyaymaktır. Uyuşturucu ile Savaşve Kurtuluş Merkezlerini tümmahallelerimize, Anadolu ille-rine yaymaktır. Görev her bi-çimde halkı örgütlemektir. Gö-rev her türlü araçla, örgütlen-meyle direnişi, savaşı büyüt-mektir. Umudu büyütelim, sa-vaşı yayalım. Mahalleler bizimevimizdir. Mahalleler halkındır.Polisiyle, çeteleriyle, düzeninher türlü yozlaştırma aracıylaonlar defolup gideceklerdir.

OHAL’i tanımıyoruz dedik. OHALAKP’nin halka karşı savaşının bir üst

aşamaya sıçratılmasıdır dedik. OHAL,AKP’nin korkusunun ifadesidir dedik.

Mücadelemiz neyi gerektiriyorsa,OHAL öncesinde ne yapıyorsak, aynı

şeyi yapmaya devam ettik. Mahallelerimizde adalet için açlık

grevleri yaptık, yürüyüşler örgütledik,çadırlar açtık. OHAL’i Tanımıyoruz,Adalet İstiyoruz diyerek Ankara’ya

yürüyoruz. Gazi’de HFG Merkezi’mize, Halk

Meclisimize, park ve çay bahçelerimizeyönelik saldırılara, mahalledeki polis

terörüne karşı silahlı silahsız herbiçimde direniyoruz.

Hapishanelerde tutsaklarımızındirenişi sürüyor. Hücre yakmalarla

tecritinizi tanımıyoruz diyoruz. Tüm halk için direniyoruz. Tüm

yoksul emekçi mahallelerimiz içindireniyoruz.

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

11FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 12: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

�� Biz diyoruz ki; yozlaşmaya karşı mücadeleyi yoksul mahallelerimizde

vereceğiz, emperyalizmin bizi çürütme ve yok etme politikasına karşı direneceğiz.Ya onlar bizi çürüterek yok edecek ya da biz onlara karşı direneceğiz...

� Biz diyoruz ki; devlet yoksul gecekondu mahalleleri içersinde yozlaştırmayı

yayıyor, bunun için özel politikalar uyguluyor. Çünkü, düzenin işsiz, yoksul, açbıraktığı insanlar memnuniyetsizdir, potansiyel olarak düzen için tehlikedir. Bupotansiyeli tehlike olmaktan çıkarmanın, düzen için zararsız hale getirmenintemel yolu yozlaştırmaktır.

� Biz diyoruz ki; yozlaştırma düzenin sistemli bir politikasıdır. Kendiliğinden

değil ısrarlı bir bilinçle uygulanır. Yozlaştırma ile halkı, gençlerimizi sistemiçinde tutmak, sisteme karşı mücadelelerini engellemek isterler. Çünkü bilir kidayanışma içinde direnen halk savaşır ve kazanır.

� Biz diyoruz ki; yozlaşmanın panzehiri örgütlülük ve mücadeledir.

Halkımızı örgütlememizi engelleyemeyeceksiniz... Halk olarak, kendi örgütlerimiziyaratacak, güçlendirecek, tüm kalıntılarıyla emperyalizmin yoz kültürünü ma-hallelerimizden söküp atacağız.

� Biz diyoruz ki; yozlaşmaya karşı verdiğimiz mücadele, devrim mücadelesidir.

Emperyalizm ve işbirlikçilerinin halklarımıza karşı açtığı ideolojik ve kültürelsavaşın mücadelesidir.

� Biz diyoruz ki; Biz halkız, vurmak ile, kırmak ile bitmeyiz... Öfkemizi,

tepkimizi ve yoksulluktan kurtulma özlemimizi düzene yöneltecek, horlanmaya,aşağılanmaya, yozlaşmaya karşı öfkemizi devrimin gücü haline getireceğiz.

� Biz diyoruz ki; kapitalist düzenin pisliğini, çürümüşlüğünü devrim

temizler. Kapitalizmin ahlakından, kültüründen, yozlaşmasından kalan tümtortular, sosyalist sistem içersinde, uzun süreli bir kültür devrimiyle yokedilecektir.

YOZLAŞMAYLA MÜCADELEDEARA YOL YOKTUR

Biz Diyoruz ki;�

12

Page 13: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Devrimci TutsaklaraKalkan Elleri Kıracağız!

Okmeydanı’nda Cephe Milisleri29 Ağustos'ta, DHKP-C tutsaklarınayapılan işkencelerin, hak gasplarınınhesabını sormak için 22.00’da Ok-meydanı MOBESE altında bekleyenTOMA’yı molotoflarla yaktılar. Aji-tasyon ve sloganlarla “Devrimci tut-saklara yapılan her saldırının, hak gasp-larının hesabını soracağını” dile getir-diler ve güvenli bir şekilde geri çekil-diler. 31 Ağustos'ta İstanbul D-100(E-5) Karayolu’nu Molotoflarla trafiğekeserek “Devrimci Tutsaklara YapılanSaldırıların, Hak Gasplarının HesabınıSoracağız!-DHKC" ve "OHAL’i Ta-nımıyoruz! Faşizme Karşı MücadeleEkiplerinde Örgütlenelim-FKME" im-zalı 2 adet bomba süslü pankart astılar.Yolu trafiğe kestikten sonra Cephemilisleri ajitasyonlarla, sloganlarla geriçekildiler. Cephe milisleri geri çekil-dikten sonra katil polisler yolu bari-yerlerle trafiğe kapatıp, bomba süslüpankartı fünye ile patlattılar. 1 Eylül'deise Anadolu kahvesinde Cephe MilisleriGazi’de yapılan baskın ve yıkımlarlailgili “AKP’nin Katilleri Mevzileri-mizden Kanlı Ellerinizi Çekin HesapSoracağız-CEPHE” imzalı bomba süslüpankart astılar.

Okmeydanı Cephe Milisleri bu ko-nuyla ilgili yaptıkları açıklamada şunlarıdile getirdiler: "...AKP’nin işkenceci-

lerine sesleniyoruz! Devrimci tutsaklaraişkence yapmaktan, haklarını gasp et-mekten, tecrit etmekten vazgeçin! Yap-tığınız her saldırıdan sonra halkın ada-letiyle karşılaşacaksınız...

Halkımız;

AKP’nin işkencecilerini, katilpolislerini mahallemizde barındır-mayalım. Bu halk düşmanı ve sap-kınları aranıza almayın… Onlaraselam vermeyin! Evlerinizi kirayavermeyin… Onlara ekmek satma-yın! Onlarla aynı havayı dahi so-lumayın!.."

KurumlarımızaYapılan SaldırılarınHesabını SormayaDevam Edeceğiz

Cephe Milisleri Gazi Mahallesi’neyapılan baskınlara ve bu baskınlarlayıkılan kurumların ve halkın iş yer-lerinin hesabını sormaya ülke gene-linde devam etti. Katillere nefes al-dırmayacağının sözünü de verdi.

Armutlu Faşizme Karşı MücadeleEkipleri (FKME) Gazi Mahallesi'ndedevrimci kurumlara yönelik yapılansaldırıların hesabını sormak için 1 Ey-lül'de AKP FSM mahalle temsilciliğinincamını kırıp zaman ayarlı bomba koyuppatlattı ve karşısına “Katil Polis GazideKurumlara Saldırdı Hesabını Soracağız!DHKC/FKME” yazılı bombalı pankartıastı.

Faşimze Karşı Mücadele Ekiplerininbu konuyla ilgili yaptığı açıklamada:"Katil polisler Gazi’de Halk Meclisliniyıktı, Mahallemizin şehidinin adı verilenHasan Ferit Uyuşturucuyla Savaş VeKurtuluş Merkezini işgal etti ve ma-hallemizde halkın ekmek teknesi taksiduraklarını ve çay ocaklarını bir gecevakti yıktı. Biz Liseli Dev-Genç’lilerolarak saldırılara sessiz kalamazdıkkalmayacağız. Katil AKP’nin her ku-rumu hedefimizdir. Çünkü bu kurumlararacılığıyla yeni katiller yetiştiriliyor,halka saldırılar buralardan örgütleniyor.AKP’nin katil polisleri kurumlarımızasaldırdı biz de onların kurumlarını vur-duk. Polis mahallemizde yeni yeni sal-dırı planları yapıyor. Biz hiçbir saldırıyasessiz kalmayacağız. Dost düşman her-kes bunu böyle bilsin!

Liseliler faşizme olan öfkenizleFKME’lere katılın!” denildi.

Kadın Cephe Milisleri:Kadın Cephe Milisleri 31 Ağus-

tos'ta TEM otoyolundan geçen poliskonvoyunu taradı ve Gazi İmam Hatipiçinde bekleyen akrep ve TOMA’yael bombası attı. Atılan bomba akrepve TOMA’nın ortasında patladı.

Kadın Cephe Milislerinin bu ko-nuyla ilgili yaptığı açıklamada şunlaradeğinildi: "...Dünkü eylemlerimizsadece bir uyarıydı, mahallemizdençekilin uyarısı. Eğer mahallemizden

CEPHE MİLİSLERİ:BİZE ÖLÜM SİZE İSE UYKU YOK!

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

13FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 14: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

çekilmezseniz bombalarımızınkurşunlarımızın hedefi olmayadevam edeceksiniz. Sanmayınbombamız yok silahımız yok. Bi-zim için her şey silahtır, buldu-ğumuz her şeyi sizin üzerinizdedeneyeceğiz. Çok güvenmeyin obörtü böceğe benzeyen ucubearaçlarınıza bir boya şişesi bilesizi deliye döndürmeye yetiyor.Düşünün, karşınıza İbrahim Çu-hadar gibi çıktığımızda ne yapa-caksınız?.."

Ayrıca Gazi Cemevi önündemasa açmak isteyen devrimcilereve halka yapılan saldırılara misil-leme olarak 4 Eylül’de İstanbulBüyük Şehir Belediyesi’ne ait birhizmet aracı İsmet paşa Caddesiüzerinde Kadın Cephe Milisleri ta-rafından yakıldı. Kadın CepheMilisleri tarafından konuyla ilgiliyapılan açıklamada şunlara deği-nildi: “Öfke büyüyor! Bu öfkeyisiz büyütüyorsunuz. Öfkemizin ate-şiyle harlanan İBB’ye ait aracı kul-lanan AKP’liyi ve mahallemizdekitüm AKP’lileri uyarıyoruz: HalkDüşmanlarına hizmet etmekten vaz-geçin!

İsmetpaşa Caddesi’nde yakı-lan aracı kullanan şahsı Sekizev-ler bölgesinde takıldığı kahvedenoturduğu sandalyeye kadar bili-yorduk. Cephe Milisleri olduğu-muzu belirterek girdik kahveyenamlumuzu doğrulttuk AKP’liyeuyarımızı yapıp anahtara el koy-duk. Aracı Nalbur bölgesine ge-tirip trafonun önünde yolu kese-rek ateşe verdik.

Mahallemizde uyuşturucu ba-tağına batan, zehirlenen gençle-rimizi sadece sevgi ve dayanışmaile tedavi eden Hasan Ferit GedikUyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezini İstanbul Emniyet Mü-dürlüğü’ne tahsis eden İstanbulBüyük Şehir Belediyesi’ni de uya-rıyoruz: Eylemlerimiz sürecek!...”

Çayan Cephe Milisleri:

Çayan Mahallesi'nde Cephe Mil-isleri 31 Ağustos'ta saat 21.00’daGazi Mahallesi'nde yapılan yıkım-lara karşı korsan gösteri düzenlendi.

Yapılan eylemde halka AKP’ninOHAL’i bahane edip mahalleleresaldırmasına yıkım yapmasına izinverilmeyeceği dile getirildi.

Sarıgazi Cephe Milisleri:

Sarıgazi'de 3 Eylül günü Cep-heliler, mahallenin farklı yerlerineGazi’de yaşanan saldırıyla ilgiliyazılama yaptılar. “Gazi’nin He-sabını Soracağız/ DHKC” imzalıyazılamalar yapıldı. Ayrıca farklıbölgelere umudun adı nakşedildi.

Bahçelievler Cephe Milisleri: Bahçelievler Zafer Mahallesi’nin

birçok duvarına 2 Eylül'de CepheMilisleri tarafından yazılama yapıldı.Duvarlara “Polis Hedefimizdir / Cep-he”, “Gazi’nin Hesabını Soracağız /Cephe”, “Karakollar Hedefimizdir/ Cephe”, “DHKP-C” ve “CEPHE”yazıldı. AKP’nin paralı uşakları ta-rafından silinen yazılamalar tekraryazıldı. Zafer Mahallesi'nde 26 Ağus-tos'ta da Cephe Milisleri tarafındanyazılama yapıldı. Mahallenin birçokduvarına “DHKP-C”, “Cephe Uyuş-turucu Satanları Cezalandırılacak/DHKP- C” yazılamaları yapıldı.

Alibeyköy Cephe Milisleri:Gazi Mahallesi’nde uyuşturucu

satıcılarının korumalığını, halk ço-cuklarının ve halkın düşmanlığınıyapan, insanlarımızı kurşunlayankatil polislerden hesap sormak içinAlibeyköy Cephe Milisleri( İrfanAğdaş Faşizme Karşı Mücadele Ekip-leri) 31 Ağustos'ta Alibeyköy-CengizTopel Caddesi’ni barikat kurup mo-lotoflarla ateşe verdi. Cephe Milisleriaynı eylem alanına “Gazi Mahallesi’niKatil Polislerin Başına Yıkacağız!”yazılı DHKC/FKME imzalı bombasüslü bir pankart bıraktı. İtfaiye vezırhlı araçlarla yolu trafiğe kapatankatil polisler saatler sonra bombasüsünü patlatarak yolu trafiğe açtı.

İzmir Cephe Milisleri:İzmir Güzeltepe’de halkı katle-

den, sömürü ve baskıyı yasallaştıranOHAL’e karşı, Cephe milisleri 1Eylül'de bomba süslü pankart astı.Asılan pankartta “Tutsaklara Öz-

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!14

Page 15: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

gürlük Ohal’i Tanımıyoruz/DHKCMilisleri’’, ayrıca bomba süsünde“Ali Rıza Komutanın Neferleriyiz”notu yazılmıştır. Eylemden 3-4saat sonra polis 1 TOMA 2 Akreptipi zırhlı araçla mahallede gövdegösterisine çıkmıştır. Ertesi günüise sokakta evleri taciz etmiş dev-riye gezmiştir.

Cephe Milisleri yaptığı açıkla-mada: “OHAL halkı katletmeninsömürüyü arttırmanın meşrulaştı-rılmasıdır bunu asla kabul etme-yeceğiz tüm baskılarınız katliampolitikalarınız kurşunlarımızla ör-gütlü silahlanmış halkla tanışacaktır.4 duvar arasında tutsaklarımıza iş-kence yapmanın sürgün sevklerinhesabını soracağı...” denildi.

Hatay Cephe Milisleri:"AKP OHAL bahanesi ile dev-

rimcilere saldırmaya devam ediyor.Hapishanelerdeki Özgür Tutsaklaratecrit ve işkencelerini arttırmayaçalışarak devrimci tutsakların ira-desini kırmak istiyor. 31 Ağustosgecesi İstanbul’un Gazi Mahalle-si’ne azgınca saldıran katiller hal-kımızın ekmek teknelerine, taksiduraklarına Halk Meclisine ve Ha-san Ferit Gedik Uyuşturucu ileMücadele Merkezi’ne saldırarakbinaları yıkmış ve işgal etmiştir.Bu da yetmediği gibi tepki gösterenhalka silah çekmiş ve halkı gazaboğuyor. Komplolarla OHAL ba-hanesi ile devrimcileri gözaltınaalıyor, işkence yapıyor ve hukuksuzbir şekilde tutukluyor. 1 Eylül ge-cesi Hatay’ın Defne ilçesindeseyir halinde gezen bir halk düş-manı polis aracı milislerimiz ta-rafından havai fişekle vuruldu,katiller arkalarına bakmadankaçıp gitmiştir... Hatay ve Ana-dolu topraklarından Cephe sem-patizanlarına sesleniyoruz; Heralanı direnen Gazi Mahallesi’nedönüştürelim AKP FaşizmineOHAL’ine teslim olmayalım!"

“Hiçbir Suç Cezasız Kalmaz” Dedik

Hırsızlık Yapmak Şerefsizliktir

Hesap Sorduk Sormaya DevamEdeceğiz

Cephe milisleri Gazi Mahallesiesnafını soyan hırsızların cezalan-dırılmasıyla ilgili 2 Eylül'de yaptığıaçıklamada şunları dile getirdi: "1haftalık çalışma sonucunda mahal-lemizdeki soygunların, gaspların,hırsızlık olayların artması nedeniylearaştırma komitesi tarafından buolayların aydınlatılması ve gün yü-züne çıkartılması için Cephe milislerigecesini gündüzüne katarak mahal-lemizdeki esnaf soygunlarını yapansoyguncuları yakalamıştır. 13 Ağustosgünü öğlen saatlerinde Caner Ertürkdenilen aynı zamanda mahallemizdeesnaflık yapan şahıs Cephe Milisleritarafından sorguya alınmıştır. Sorgusırasında ‘Gold takıyı biz soyduk.Yaklaşık 20 bin TL para aldık. Dörtkişi bölüştük. Hasan Ocak Parkı'nınoradaki BİM marketi de biz soyduk.Buradan da 12 bin TL para aldık’diyerek tüm her şeyi ince ayrıntısınakadar anlatmış, suçlarını itiraf etmiştir.Sorgusu bittikten sonra “Sağ diz ka-pağından” vurularak cezalandırıl-mıştır. Bu olaylarda adı geçen şa-hıslardan da hesap sorulacak. Bukonu üzerinde çalışmalarımız devamediyor… Devletin polisi Gazi esna-fına huzur operasyonları yaparakbaskı altına almaya çalışıyor. Devletindesteklediği çetelerde hırsızlık ya-parak, uyuşturucu satarak, kumaroynatarak esnafı, halkı yozlaştırıpkorku salarak mahallenin güvenli-ğinden sorumlu Devrimcilerin ira-desini kırmaya çalışıyorlar.

Hiçbir güç devrimcilerin iradesinikıramaz; mahallemizde ki artan hır-sızlık olaylarının, gaspların nedenielbette düzendir. Düzene hizmeteden bu soysuzları da mahallemizdebarındırmayacağız! Halktan çalmak,halkın malını gasp etmek suçtur. El-bette bu suçun cezası da vardır. Buceza bazen bir tokat, bazen teşhir,bazen de silahımızdan çıkan bir kur-şundur. Caner denilen bu şahıs dev-rimcileri yıllardır tanıyan, adaletinibilen ellerinde büyüyen birisidir.Yaptığı soygunları da, devrimcilerindüşmana karşı illegal eylemliklerdekullandığı yöntemle yapmıştır..."

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

15FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 16: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Bir bombalı eylem oluyor, hal-kın sorduğu kim yaptı? IŞİD’mi?PKK mi? IŞİD ile PKK eylemçizgisinde aynılaşmıştır. Bu durumyurtsever olduğu iddiasındaki, Kürthalkının kurtuluşu için savaştığıiddiasındaki bir hareket için utanç-tır, vahim bir durumdur. Ve tabiki sonun başlangıcıdır. Çünkü dünekadar tereddüt edilen, şaşılan du-rum, bugün açıkça savunulan, meş-rulaştırılan bir noktaya gelmiştir.Bir çizgiye dönüşmeye başlamıştır.

PKK; emperyalizmi, oligarşiyiuzlaşacak bir güç olarak görürken,halkı düşman olarak görmektedir.

“TAK Militanları Faşist TürkDevletini Yine Kalbinden Vurdu!

07 Haziran 2016 sabahı saat08.40’ta İstanbul Beyazıt’ta ÇevikKuvvet’e dönük bir saldırı gerçek-leştirdik. Bu eylemi Ş. Rojhat-Munzurintikam timimiz Ş. Asya anısına Kür-distan’da yürütülen kirli savaşa vegerçekleştirilen hava saldırılarına karşıhalkımızın intikamı için gerçekleştir-miştir. Fedai tarzda gerçekleşen bueylem başta Nusaybin ve Şırnak olmaküzere TC’nin tüm vahşi saldırılarınakarşı gerçekleşmiştir. Yönelimler sür-dükçe eylemlerimiz de daha da artarakdevam edecektir. Çok sayıda çevikkuvvet elemanın ölümüyle sonuçlananbu eylemde sömürgeci TC kayıplarınıgizlemeye çalışmaktadır. Yaşanan sivilkayıplardan ise Kürt halkına vahşi birsavaşı dayatan faşist AKP sorumludur.Türk Halkı sessiz kalarak onayladığıbu savaşın mağduru olmaya mahkum-dur (abç). Türkiye’de bulunan ve gel-mek isteyen yabancı turistleri de tekraruyarıyoruz! Yabancılar bizim hedefimizdeğildir ancak Türkiye onlar için gü-venilir bir ülke olmaktan çıkmıştır. Bi-

rileri barışı özlemiş olabilir fakat bizsavaşa henüz başladık.” (10.6.2016

Yeni Özgür Politika) Bu eylemde halktan insanlar kat-

ledildi. Kürt milliyetçileri açıklama-larında halkı suçlayarak katliamlarınıda meşrulaştırdılar.

Kürt milliyetçileri 13 Mart 2016tarihinde Ankara Kızılay’da 37 kişininöldüğü eylemin ardından da şu açık-lamayı yaptı:

“İlkbaharı beklemeyeceğiz. Ciz-re'deki katliamdan sonra olay çığ-rından çıkmıştır. Ölen 60 sivil içinTürkiye'nin 60 yerinde eylem yapa-cağız. Kürt gençleri, kalabalık eğlenceyerleri, metrolar, vapur, hava yollarıuçakları, futbol sahaları, askeri bölge,emniyet ve diğer devlet kurumlarınıkullanmasın. Feci eylemlerimiz butarz yerlerde en şiddetli şekilde ola-caktır. Tüm gençlik direnişe geçsin.Önlerindeki engelleri biz kaldıraca-ğız.” (Eylemi üstlenen TAK açıkla-masından)

Hedef gösterdikleri yerler; halkındabulunduğu, kalabalık yerlerdir. Kısacasıher yer herkes hedefimizdir diyorlar.

Devrimciler; kitleler içindekiotoritelerini, ancak

namlularını halk düşmanlarınaçevirerek, onları etkisiz kılarak

kurabilirler. Diğer bütünmücadele biçimleri, devrimci

şiddetle etkileşim içinde,devrimci otoritenin

kurulmasını destekleyen,güçlendiren ve devrimci şiddetiher boyutta yaygınlaştıran bir

rol oynamak zorundadır.Düşmanın silahlı güçlerine,silahla karşı duran halkın

silahlı güçleri olmadan; hiçbirhalk örgütlülüğü yoğun baskıve terör karşısında uzun süreayakta kalamaz, dağılmaya ve

sindirilmeye mahkumdur."

DEVRİMCİ EYLEM ÇİZGİSİ VE PKK’NİN YANLIŞ EYLEM ÇİZGİSİ BİRİ HALKIN İKTİDARINA GÖTÜRÜR DİĞERİ DÜZENE GÖTÜRÜR-2

SAVAŞ GERÇEĞİ DİYE HALKIN KATLEDİLMESİ MEŞRULAŞTIRILAMAZ!

DEVRİMCİ SAVAŞ HAKLI BİR SAVAŞTIR! PKK İÇİN DÜŞMAN KİM? HALK MI, EMPERYALİZM Mİ?

TÜRKLER Mİ, OLİGARŞİ Mİ?

halkı bölen ve birbirine düşmanlaştıran eylem çizgisisadece emperyalistleri veişbirlikçilerini güçlendirir!

Vezneciler

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!16

Page 17: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Abdullah Öcalan İmralı Savun-malarında şunları söylemişti: Oli-garşinin PKK ile uzlaşması duru-munda “İçte ve dışta PKK’nin askerisavaş olanakları çözümle birlikteTürkiye’nin hizmetine girecektir.”

“Türkiye’nin hizmetine girecektir”isiz emperyalizmin ve oligarşinin hiz-metine girecektir diye anlayın. Çünküemperyalizme bağımlı yeni sömürgeTürkiye’de halkın değil emperyalizmve oligarşinin iktidarı vardır.

Emperyalizmin askeri örgütü, dün-ya halklarının katili NATO’yu “çözümgücü” olarak müdahaleye davet ettiler:

“Bir gecede savaşların ve bir gecedebarışların gerçekleştiği dünyamızda,Kosova’dan sonra sıra Ortadoğu’dadır.Çünkü ABD Ortadoğu ve Türkiye’dehuzur istemektedir, istikrar istemektedir.Kıbrıs’tan sonra, sıra Kürdistan soru-nundadır. Abdullah Öcalan’ın Suri-ye’den çıkarılmasıyla başlayan, bölgedebarış planı yavaş yavaş, adım adımbir yere doğru gitmektedir” (YaşarKaya, Sürgünde Kürdistan Parlamen-tosu Başkanı, 5 Temmuz 1999, ÖzgürPolitika)

PKK yöneticilerinden Karayılan,ABD Başkanı seçilen Barack Oba-ma’ya gönderdiği mektupta şunları

diyordu: “Biz kimsenin düşmanı değiliz,

hele hele Irak ve ABD’nin hiç değiliz.Bu güne kadar dünyanın hiçbir ye-rinde ABD veya ABDlilere yöneliken ufak bir olumsuz eylemimiz ol-mamıştır.” (6.11.2008, Milliyet)

Örnekleri çoğaltmak mümkün.Türk halkını dost olarak görmeyenler;Türkiyeli devrimcileri, Türkiye dev-rimci hareketini dost olarak görme-yenler ABD’yi, AB’yi, NATO’yu,AKP’yi dost olarak görüyorlar. On-lardan çözüm bekliyorlar. Emperya-lizme, Avrupa ve ABD emperyaliz-mine “rolünüzü oynayın” çağrısı ya-pıyorlar.

Başka Halkların ÖlümüÜzerine Bağımsızlık İnşaaEdilebilir mi?

Kürt milliyetçileri bugün bağım-sızlık hedeflerinden vazgeçtiklerini,ayrı bir devlet kurma düşüncelerininolmadığını söyleseler de yakın zamanakadar bağımsızlıktan söz ediyorlardı.Ancak ister bağımsızlık densin, isterKürt halkının özgürlüğü, kurtuluşu,Türk halkı katledilerek, bunların ger-çekleştirilemeyeceği tartışmasızdır.

Başka halkları katledenler, bunumeşru görenler yurtsever olamazlar,özgürlükten, kurtuluştan söz ede-mezler. Dahası bunların barış söy-lemleri de sahtedir.

Kürt milliyetçileri başından iti-baren Türk halkını dost güçler içindegörmemiştir. Milliyetçilik çıkmazıiçinde debelendikçe, bataktan çıkmakiçin Türkiye halklarına sarılacağına,tersine emperyalizme ve oligarşiyesarılmayı tercih etmiş, Türk halkınaise düşmanlaşmıştır.

Bunu görmek için son bir yıllıksürece bakmak yeterlidir. Son biryıllık süreçte PKK, TAK, HBDH ta-rafından üstlenilen eylemlerde halk-tan, masum insanların ölümü sıra-danlaştırılmıştır.

06.08.2015 - 13.06.2016 arasındamilliyetçi eylem anlayışı sonucundahalktan toplam 64 sivil insan öldü-rüldü, 260’ın üzerinde insan yaralandı.

- 06.08.2015 Şırnak/Cizre’deYDGH üyeleri tarafından polislerin

mahalleye girişini engellemek ama-cıyla yola döşenen patlayıcı (TNTve C4 karışımından oluşan A4 tipiplastik patlayıcı) sivil bir minibüsüngeçişi sırasında patlaması ve minibüsşoförü hayatını kaybetti.

- 14.08.2015 Hatay/İskenderun’dayola döşenen mayınlar iki sivilin ya-ralanmasına�neden oldu.

-18.08.2015 Erzurum- Şenkaya-Akşar-Ardahan-Göle� yolunda� yolkesme esnasında durmayan sivil birminibüse ateş açıldı ve şoför öldü-rüldü.

- 23.12.2015 Sabiha Gökçen Ha-valimanı’na roketatarlı saldırı dü-zenlendi. Bir temizlik görevlisi ha-yatını kaybetti.

- 17.02.2016 Ankara İnönü Bul-varı’nda askeri servis araçlarını hedefalan bombalı saldırıda halktan 1 kişiöldü. İçlerinde sivil insanlarında ol-duğu 61 kişi yaralandı.

- 13.03.2016 Ankara Kızılay’dabomba yüklü araç patlatıldı. Halktan38 insanımız hayatını kaybetti.120’nin üzerinde insan yaralandı.

- 27.04.2016 Bursa Ulu Cami ya-kınında üzerindeki bombayı patlatanbir eylemci 13 sivil insanın yaralan-masına neden oldu.

- 12.05.2016 Diyarbakır’da 15 tonbomba yükledikleri kamyonun peşinedüşen Tanışık köyü sakinlerinden kor-karak aracı patlatan eylemci, halktan16 kişinin hayatını kaybetmesine, 22kişinin de yaralanmasına neden oldu.

- 07.06.2016 İstanbul Fatih Vez-neciler’de bomba yüklü araçla dü-zenlenen saldırıda 6 halktan insanhayatını kaybetti, toplam 36 halktaninsan yaralandı.

- 13.06.2016 Dersim Ovacık’taPKK/HBDH güçlerinin Adliye loj-manlarına yönelik eyleminde halktan7 insan yaralandı.

(devam edecek)

"Devrimin temel gücükitleler ise, devrimci

şiddetimiz halk kitleleriniörgütleyebilmeli ve savaşa

katmalıdır

Evet, meydan okuyoruz;halkın üzerinde terör

estiren, yaşamını zindanaçeviren katil ve cellatlara“korkun” diyoruz. Eşitlik,

özgürlük, adalet vebağımsız bir vatan için

savaşan halkımız ve onunyiğit öncüleri Halk

Kurtuluş Savaşçıları, et vekemik gibi birbirine

bağlıdır. Bizim meydanokuyuşumuz aynı zamanda

halkın da meydanokuyuşudur. Halkla

bütünleşen devrimci şiddetyenilmez, bükülmezdir.

Halk iktidarına giden yoldahalkımızlayız, zafer

bizimdir.

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

17FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 18: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Cepheliler ve Mahalle Halkı, Çayan’daPolis “Terörü”ne İzin Vermediler

6 Eylül saat 09.00 sularında polis mahallede ya-zılamaları silmek için Çayan Mahallesi’ne akreplerlegirdi. Cepheliler polisin yazıları silmesine izin ver-medi.

Taşlarla ve havai fişeklerle polis mahalleden ko-vuldu. Esnafın yanına giderek “caddede kimseyigörmeyeceğiz, defolun kapatın gidin buradan” demesiüzerine esnaflar ve halk polise tepki göstererekpolisi mahalleden kovdu.

Çayan’da Liseli Dev-Genç’liler PolisinPankartlarını Sökmesine İzin Vermediler

Çayan’da Liseli Dev-Genç’lilerin astığı “ÖğrenciMeclisinde Şafak Abinin İradesiyle Buluşuyoruz”yazılı pankartı sökmeye gelen AKP’nin katil polis-lerine Liseli Dev-Genç’liler izin vermedi.

Yapılan açıklamada Liseli Dev-Genç “Katil AKPliselilerimizden ve 16 yaşındaki çocuklarımızdankorkmaya devam ediyor. Korkularını örgütlenerekbüyüteceğiz. Tüm gençliği Öğrenci Meclislerineörgütlenmeye bekliyoruz!”dedi

ÇAYAN HALKI POLİSİ MAHALLEDEN KOVDU

Bu Dava Baştan Beri Hukuksuz Bir Davadır, Düş-melidir!

Kamu Emekçileri Cephesi 2013 yılında hukuksuz birşekilde gözaltına alınarak tutuklanmalarına ve daha sonrakomplo davasının çökmesiyle ve 6 Eylül'de bu davaylailgili yapılacak mahkeme konusunda bir açıklama yaptı.Açıklamada: "...19 Şubat 2013 tarihinde hukuksuzca,adil olmayacak bir şekilde evlerimiz gecenin bir vakti,silahların gölgesinde basıldı. Oysa hepimiz kamudaçalışan, yeri yurdu belli olan insanlardık... Bizleri, dü-şüncelerimizden vazgeçirmek için F tiplerine attılar.Aylarca bu hücrelerde tutulduk. Ama biz, kendimizinhaklı ve meşruluğuna inanıyorduk. Bunu, mahkeme sa-lonlarında da haykırdık. AKP ve Gülen cemaati birlikteortak hareket ederek bize saldırdılar. Kendi aralarındakiit dalaşının sonucunda bizi gözaltına alan, haksız vehukuka aykırı bir şekilde hakkımızda delil toplayan,bizleri gözaltına alan, tutuklayanlar; bugün tutuklu du-

rumdalar. Bu AKP’yiaklamadığı gibi tamda merkezinde oldu-ğunu gösteriyor. AKPve cemaatin, halk düş-manlığı yanıyla bir-birlerinden farkı yok-tur. Biz bunu çok iyibiliyoruz. Bize düş-manlıkları boşuna de-ğil. Biz her zaman,her koşulda haklınınyanında haksızlığın karşısında olduk. Yaşanan zulmesessiz kalmadık. Kendi sorunumuz dışında, halkımızınyaşadığı sorunlara da sahip çıktık... Sonuç olarak bugüngörülecek davamızın artık hiçbir hükmünün kalmadığınıdüşünüyoruz. Adil olmayan, hukuksuz olan bu davanındüşmesi artık zorunluluktur." denildi.

Komplolarla YargılamanızınHükmü Kalmamıştır

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!18

Page 19: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

90’lı Yılların Türkiye’sindeYaşananların Kısa Bilançosu

- 31 Ocak 1990 Türk Hukuk Ku-rumu Başkanı Muammer Aksoy, sui-kast sonucu hayatını kaybetti.

- 7 Mart 1990 Hürriyet Gazetesiyazarı Çetin Emeç ve şoförü silahlısaldırı sonucu yaşamını yitirdi.

- 4 Eylül 1990 yazar, düşünür,eski imam ve müftü olan Turan Dur-sun evinin önünde uğradığı suikastsonucunda yaşamını yitirdi.

- 6 Ekim 1990 Tarihçi ve Siyasetbilimci ve SHP parti meclis üyesi

Bahriye Üçok bombalı paketleöldürüldü.

- 10 Ocak 1991 HacettepeÜniversitesi öğrencisi Birtan Altunbaşgözaltında öldürüldü.

- 25 Ocak 1991 Türkçe dışındaki(Kürtçe, Lazca, Çerkesçe vb) dillerdekonuşmayı ve şarkı söylemeyi ya-saklayan “2932 sayılı kanun” yürür-lükten kaldırıldı. Fakat bunu ciddiyealan SHP’li vekiller Meclis’te Kürtçekonuşmaya çalışınca ortalık karıştı.

- 24 Ocak 1993 Cumhuriyet Ga-zetesi yazarı Uğur Mumcu, arabasına

konan bomba ile öldürüldü. - 2 Temmuz 1993 Pir Sultan

Abdal Derneği’nin konuğu olarakSivas’ta bulunan Aziz Nesin’etepki gösterme bahanesiyle top-lanan 10 bin gösterici MadımakOteli’ni ateşe verdi, 37 kişi ya-kılarak katledildi.

- 12 Mart 1995 Gazi Ayak-lanması:

İstanbul Gazi Mahallesi’nde12 Mart 1995 akşamı “kimliğibelirlenemeyen” kişiler Öntaş,Dostlar ve Yavuz kahvehaneleriile Sarıoğlu Pastanesi’ni silahlataradı. Saldırıda 76 yaşındaki Al-evi dedesi Halil Kaya ve saldır-ganlar kullandıkları taksinin şo-förünü öldürdü.

Olayın ardından halk saldırıyıprotesto etmek için karakola yü-rüdü, polis kitleye ateş açtı veMehmet Gündüz’ü öldürdü.

13 Mart günü binlerce kişiGazi mahallesine gelerek, cena-zelerin verilmemesi üzerine ka-rakola yürüdü, polisin açtığı ateşsonucu 15 kişi öldü.

Bunun üzerine direnişe geçenhalk, sokağa çıkma yasağınarağmen barikatlar kurarak di-rendi. Halkın talebi sokağa çıkmayasağının kaldırılması ve cena-zelerin verilmesi idi. 1 Mayısmahallesinde de direniş örgüt-

lendi ve 5 kişi hayatını kaybetti. Gazi Ayaklanması’nda 22 kişi ha-

yatını kaybetti, 300 kişi yaralandı. - 26 Aralık 1995 Manisa Davası

olarak bilinen olay gerçekleşti. Ma-nisa’da 16 liseli genç örgüt üyesisuçlamasıyla işkenceden geçirildi.

- 8 Ocak 1996 Evrensel gazetesi-nin yazarı Metin Göktepe, ÜmraniyeCezaevi’nde öldürülen Rıza Boybaşile Orhan Özen’in Alibeyköy’de ce-naze törenlerini izlerken gözaltınaalındı sonra polisler tarafından dö-vülerek öldürüldü.

- 1 Mayıs 1996 1 Mayıs olayla-rında 3 kişi öldü.

- 3 Mayıs 1998 Bolu’da 3 MayısTürkçülük Günü dolayısıyla toplananfaşist grup, Kenan Mak isimli dev-rimci Kürt öğrenciyi katletti.

- 5 Mart 1999 Limter-İş SendikasıEğitim Uzmanı Süleyman Yeter göz-altında işkenceyle öldürüldü.

- 21 Ekim 1999 Ahmet TanerKışlalı Ankara’da evinin önünde uğ-radığı bombalı saldırı sonucu hayatınıkaybetti.

Sıkıyönetimler ve OHALKaldırılsa da Halka veDevrimcilere UygulananZulüm Devam Etmiştir

2002’de OHAL’in kaldırılmasıyla,var olan yasalarla aynı yasakçılık vefaşist rejim devam etmiştir. Yönete-meme krizini baskı ve şiddetle “çö-zen” devlet aynı yöntemleri uygula-mıştır. Çünkü oligarşi katletmektenhiç bir zaman vazgeçmez, katlet-mekten, baskıdan ve yasakçılıktanvazgeçmek faşizmin doğasına aykı-rıdır.

Ülkemizde açık faşizm cunta dö-nemlerine özgü değildir, 12 Eylül’denbugüne faşizim kurumsallaştırılmıştır.12 Eylül’ü bile aratacak saldırganlıkla

ÜLKEMİZDEKİ OHAL UYGULAMALARI-4Ülkemizde Hiçbir Zaman

OHAL ya da Sıkıyönetimler Halkın Mücadelesini Engelleyememiştir

Gazi Katliamı

Sivas Katliamı

Uğur Mumcu

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

19FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 20: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

AKP saldırganlığına devam etmiştir. Demokrasi adına idamları kaldır-

mış, ama F Tipi hapishaneleri iletecrit ile hapishaneleri ölüm kamp-larına çevirmiştir. İdamlarla katle-demediklerini ağırlaştırılmış müebbetcezaları ile yok etmektir hedefi.

Terörle mücadele kanunları ilesokakta infaz yasallaşmıştır, en ufakhak için sokağa çıkana yıllara varanhapis cezaları ile saldırmış, olmamışüzerlerine silah sıkarak katletmiştir.

Çözümsüzlük derinleştiğinde desıkıyönetimlere baş vurmaktan yinevazgeçmemiştir oligarşi.

Sıkıyönetim uygulamalarına, so-kağa çıkma yasaklarına Kürt “soru-nu”nu çözmek için Kürdistan’danbaşlamıştır.

Sur, Cizre, Yüksekova... Sıkıyönetimlerle Kürdistan’da Oyun Devam Ediyor

Kürt milliyetçi hareketinin, em-peryalizmin kabul edebileceği bir“barış” umuduyla başlattığı süreç de,emperyalizm ve oligarşinin tasfiyepolitikasıyla karşı karşıya kalmıştır.Çünkü Kürt milliyetçilerinin “barış”talebi teslimiyetin kılıfı iken; em-peryalizm ve oligarşi için de tasfiyeve imha anlamına geliyordu.

Kürt milliyetçi hareketinin, emper-yalizme kara gücü olması da tekelleriçin yeterli değildi. Tek çözüm imhaydı.Bunu da sokağa çıkma yasakları ile,bölgesel sıkıyönetimle uygulamayakoydu. Sıkıyönetimi bölgesel olarakkoyup, kendileri açısından sorunu lo-kalize etmeyi hedeflediler.

Ve bu süreçte de hep Kürt milli-yetçilerinin “barış” umudunu daAB’nin, ABD’nin göz kırpmalarıylacanlı tutarak, lokalize edilmiş olansorunun tüm ülkeye yayılması vesahiplenmenin yaratılması da engel-lendi. Bu şekilde de bölgesel sıkıyö-netim ve sokağa çıkma yasaklarıylabinlerce insanın katledilmesiyle di-reniş dinamikleri tırpanlandı.

Bu süreçte, “barış” politikalarınıngörünüşte emperyalizm tarafındandesteklenmesindeki asıl hedef de,Türkiye halklarının silahlı mücadele

umudunun yıkılması ve çözümü faşistrejimin kapalı veya açık hallerindearanmasını sağlamaktı. Ki, Kürt mil-liyetçi hareketinin kuyruğuna Cephedışındaki tüm solun takılmasını dabu emperyalist oyunun bir parçasıolarak görmek gereklidir.

7 Haziran seçimleri ile Türkiye’deyeniden harlanan parlamenter umutlar,Sur’da, Cizre’de... mücadele edenbinlerce gencin cesetleriyle doldurulanhendeklerle gömülmüş oldu. Emper-yalizmden beklentilerle oluşan yanlışbeklentilerin kurbanları da, Kürt hal-kının ölümü göze almış kahramancadirenen binlerce yiğit çocuğu olmuş-tur.

15 Temmuz Başarısız Darbesi, KHK’lar... OHAL’lerle Türkiye’deOyun Devam Ediyor

15 Temmuz 2016’da gerçekleşenbaşarısız darbe girişimi ise asıl olarakoligarşinin geçici bir istikrarının güç-lenmesine temel olmuştur. Sonuç bu-dur, ancak bu iradi bir süreç değildir.Darbe girişimi, oligarşinin yönete-meme krizinin sonucu olmuştur veşimdi taraflardan birinin ortadan kalk-ması ve darbe ile ilgili olarak temizlikharekatı adı altında, parlamentonunOHAL’lerle, yasal ve anayasal hak-ların yerini de KHK’ların almasıylaiktidar kanadı tahkim edildi.

Oysa, iktidarın tahkim edilmesiyleoligarşi belirli bir süre, nefes alsada; emperyalizm için sürekli bir is-tikrar sağlanabilmesi mümkün de-ğildir. Çünkü Türkiye dikensiz birgül bahçesi değildir. Nasıl ki, güldikensiz olmaz, halk da adaletsizolamaz. Halkın adeleti olan devrimcihareket varolduğu müddetçe de, em-peryalizme ülkemizde istikrar yoktur.Onun için, OHAL’le, KHK’larla asılhedeflenen de halkın devrimci mu-halefetini yoketmektir. Başarısız ge-çen darbe girişimiyle, darbeciler zaten24 saat içinde tasfiye olmuşlardı.OHAL ve KHK’lara ise, tekeller içinasıl tehlike olan halkın direnişininbastırılması için ihtiyaç duyulmuştur.

Ne OHAL, ne sıkıyönetim, neAmerikancı faşist darbelerin hiçbiri,

oligarşi ve emperyalizm için çözümolmayacaktır. 12 Eylül cuntasının 1982faşist Anayası da, çözüm olmamıştı,1990’ların SS Kararnameleri olarakbilinen Sansür ve Sürgün yasaları daçözüm olamamıştır. 15 Temmuz’unda KHK’ları çözüm olmayacaktır.

Tek çözüm yolu vardır; halkın ek-meğinden ellerini çekecekler, halkıngırtlağını bastırmaktan vazgeçecekler.İti, MİT’i, Kontrgerillasıyla tarihinçöplüğüne atılacaklar ve emperyalisttekeller de üsleriyle, füzeleriyle, uçak-larıyla, sömürücü finans kuruluşlarıylatopraklarımızdan defolup gidecekler...Başka bir çözüm yolu yoktur.

Bu çözümün tek yolu da umudunadıdır. Türkiye halklarının hiçbir şartaltında teslim olmayan, her şart altındadirenişi yükselten devrimci hareketinvarlığıdır. Türkiye ve Kürdistan’dasıkıyönetimlerle, OHAL’lerle, KHK’-larla sürdürülen oyunu bozacak tekgüç, devrimci harekettir. Devrimcihareketin bu süreçte aldığı direnişve savaş kararı, ülkemizde emper-yalizm ve oligarşinin dikensiz birgül bahçesi hayallerinin de sonu ola-caktır. Bugün görev, bu direnişi bü-yütmek ve devrimci hareketin safla-rında yeralmaktır.

son

OHAL’i Tanımıyoruz!Tutsak Halk Cepheliler

Serbest Bırakılsın!Hatay Halk Cephesi, 3 Eylül’de

Armutlu Mahallesi Ahmet AtakanSokağ’ında basın açıklaması yaptı.Açıklamaya 6 kişi katıldı.

“OHAL’i Tanımıyoruz, TutsakHalk Cepheliler Serbest Bırakılsın”yazılı, Hatay Halk Cephesi imzalıpankart açıldı...

Açıklama boyunca sık sık “Ya-şasın Onurlu Mücadelemiz”, “HalkızHaklıyız Kazanacağız”, “KahrolsunFaşizm Yaşasın Mücadelemiz”,“Gözaltılar Tutuklamalar BaskılarBizi Yıldıramaz” sloganları atıldı.

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!220

Page 21: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Hukuk Egemenlerin Elindeyse AdaletBizim Ellerimizde

Bugün İstanbul’dan başlayarak An-kara’ya Adalet Bakanlığı’na vereceğimizdilekçe ile bitireceğimiz "Adalet" yürü-yüşümüzün 3. gününü tamamladık. 6Eylül'de yani yürüyüşümüzün 3. günündesabah İstanbul’dan gelen arkadaşlarımızlabuluşarak başladık. İstanbul’dan gelenarkadaşlarımızla ve Gemlik’te bizleri mi-safir eden dostlarımızla sabah 10:00’daçaylarımızı içtik ve biraz sohbet ettiktensonra, İstanbul’dan gelen arkadaşlarımızınenerjisiyle yürüyüşümüze başladık. Yü-rüyüşe başlarken moral üstünlük bizdeydi.İstanbul’da ve Kocaeli’nde basın açıkla-ması yapan arkadaşlarımızı gözaltına al-malarına rağmen yürüyüşümüze engelolamıyordu faşist AKP iktidarı.

Halktan daha büyük bir güç, adaletistemekten daha büyük bir erdem olabilirmi? Soruyoruz en değerlilerini, evlatlarınıkatledenlerin cezalandırılmalarını isteyenhalkın içindeki adalet korunu söndürebilirmisiniz? Hangi işkencehaneleriniz, hangiyöntemleriniz başarılı olabilir ki? Bizcevap verelim; güzel günleri verilen cankan pahasına yaratmaya and içmiş, umuduyüreğinde büyüten halkın önünde hiçbirengel duramaz.

Bugün Armutlu’nun karakaşlı, karagözlü evladı Dilek Doğan için attık adım-larımızı. Gemlik çıkışında bizi uğurladıdostlarımız ve yola koyulduk. Katil polisadım adım izliyordu arkamızda. İlk gir-diğimiz benzinlikte sularımızı ve diğerihtiyaçlarımızı karşıladık. 4 kişiydik yü-rüyen. Ve benzinlikteki çalışanlar bizigörünce hemen çağırdılar ve limonataikram ettiler. Hiç söz söylemediler, çünküonlar da biliyorlardı neden yürüdüğümüzü.İlk geçişimiz değillerdi önlerinden. Onlarcakez yürüdük bu yollarda "Adalet İstiyoruz"diyerek. Göz göze geldik, teşekkür ettikve kaldığımız yerden yürümeye devamettik. Yaklaşık 2 saat sonra bir gölgeliktedinlenmek için oturduk. 2 sivil polis aracıda “yorulmuş olmalılar ki’’ hemen durdularbiz durunca. Arkadaşlarımızdan birihemen incir ağacından incirler kopararakbize ikram etti. İncirlerimizi yedik veyola devam ettik. Attığımız her adımdakatledilen evlatlarımızın hesabını sora-cağımız günü hayal ediyorduk, yani

halkın adaletini. Bunun verdiği moralleuzun bir yokuşu tırmandık. Saat 12.30’datepede yemek yiyecek bir yere oturduk.İyice karnımızı doyurduktan sonra yolatekrardan çıktık.

Bursa girişine geldiğimizde bir dos-tumuz arabayla bizi almaya geldi. Bizialdıktan hemen sonra kurulmuş bir tiyatrotezgâhında bulduk kendimizi. Hemenileride bir GBT yeri kurmuştu polisler.Ve hemen bizim içerisinde olduğumuzarabalar çevrildi. Yarım saat boyuncadidik didik arabalarımızı aradılar, çoktehlikeli gördükleri pankartlarımızı veönlüklerimizi yerlere sererek fotoğraflarınıçektiler. Çok büyük bir başarı kazanmışgibi bir de GBT yaptılar. Bir kere yaptıklarıyetmemiş gibi katil polislerden bir tanesi“Belki gözden kaçmıştır’’ diyerek ikincikez GBT’mize baktı. Bir şey bulamadıklarıiçin bizi bıraktılar. Yarım saat boyuncatek çevrilen araçlar bizim araçlarımızdı.İşte tiyatroda buradaydı. 10’un üzerindepolis ekip otosu, eli silahlı özel harekatpolisi, trafik polisi, terörle mücadele elelevermiş bu kadarını başarabilmişlerdi. Bizayrıldık. Bıraktılar dedik ama peşimiz-deydiler. Bursa merkeze girdiğimizde 2arkadaşımız Adalet talebimizi dile getirenönlükleri ve pankartlarıyla Kent Meydanıdenen yerde basın açıklamasına başladılar.Katil polisler ise panikle hemen arka-daşlarımızın üzerine çullandılar. Bu aradaeylemin fotoğrafını çeken arkadaşımızda 2 arkadaşımızla beraber gözaltınaalındı. Gözaltına alınan arkadaşlarımızınisimleri; Şirin Ayas, Ulaş İnci ve AhmetTural. Bu arada bizi alan Bursalı dostu-muzun arabasına da o panikle çarpanpolisler yüzünden, kaza işlemleri bitenekadar beklemek zorunda kaldık. Bur-sa’daki dostumuz geldikten sonra, onunlavedalaştıktan sonra Perşembe günü Es-kişehir’den devam edeceğimiz yürüyü-şümüz için Eskişehir’e geçtik. Eskişe-hir’de, Kocaeli’nde gözaltına alınan ar-kadaşlarımız bizi karşıladı ve dinlenmekiçin evlere dağıldık.

“Sabahın sahibi vardırGün daima bulutta kalmaz.Herhal ilerdedir yaşanacak günlerin

en güzelleri…”Nazım Hikmet

Halk Cephesi

Adalet Yürüyüşümüz AKP’nin Halk Üzerinde Yarattığı"OHAL" Baskısına Verdiğimiz Cevabımızdır

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

21FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 22: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Kolombiya’da 50 yıldan fazla sürenbir savaş… Binlerce şehit, on binlercetutsak… 300.000 ölüm… Tüm bunlararağmen gelinen nokta zafer değil, tes-limiyet…

23 Haziran 2016’da 4 yıldır Hava-na’da süren görüşmelerin ardındanFARC ile Kolombiya hükümeti arasındaanlaşmanın sağlandığı açıklandı. 25Ağustos 2016’da ise nihai anlaşmanınimzalandığı açıklandı.

FARC 1990’ların başından beri de-falarca kez, çeşitli hükümetler döne-minde barış görüşmelerine başlamış,ancak bu görüşmelerin hepsi Kolombiyadevletinin özellikle FARC komutanla-rına yönelik katliamları ve gerillayayönelik kapsamlı operasyonlarıyla yarıdakalmıştır. Kolombiya devletinin halkakarşı politikaları, katliamları, yarattığıyoksulluğa karşı başlatılan savaş, buisyan bugün FARC’ın politikaları sonucuzaferle değil, adım adım büyüyen vehalka kabul ettirilmeye çalışılan birteslimiyetle sonuçlanmaktadır.

Havana’da yapılan görüşmelerin nedemek olduğunu en iyi bilen deFARC’ın kendisidir. Kolombiya dev-letinin hiçbir sözünde durmadığını Alp-honso Cano’dan, bombalanan karar-gahlarından, katledilen savaşçı ve ko-mutanlarından bilir. Her barış sürecindeKolombiya devleti katliamlarla halktakaramsarlık ve yıkım yaratmaya çalış-mıştır. Bu gerçekleri bile bile savaşıbüyütmeyi, zafere kadar savaşmayıdeğil de hak kırıntılarıyla savaş mey-danını terk etmeyi Kolombiya halkınareva gören FARC yüzünü halka dön-melidir. Yerlerinden edilen köylüleriçin, katledilen 5000’den fazla sendikacıiçin, sayısı on binleri bulan tutsaklarıiçin, ölen 300.000 insan için FARCuzlaşmayı değil, savaşı büyütmelidir.

Elinde binlerce Kolombiya emek-çisinin, FARC savaşçısının kanıyla ma-saya oturan Kolombiya devleti ile nasılbir barış yapacaktır FARC? Evet, bin-lerce insan ölmüştür bu savaşta amahalk savaşın bitmesini istiyor demekle,

Kolombiya devleti isyancılarla masayaoturmak zorunda kaldı, köşeye sıkıştıdemekle savaş bitmiyor! Yapılan an-laşmaların hiçbiri savaşı bitirmez, aksinehalkı katiller karşısında savunmasız bı-rakır! Guatemala’da, Nikaragua’da,Uruguay’da yapılan barış da bugünhalkların yaşadığı saldırılar da, içindebulundukları yoksulluk da ortadadır.FARC bu barışı imzalayarak daha azinsanın öleceğini mi düşünüyor? Halkısavunmasız bırakan, teslim olan örgütlerkendi umutsuzluklarının, yılgınlıklarınınbedelini en başta onlara inanan halkaödetmiştir. Halkı, emperyalizm ve işbirlikçileri karşısında savunmasız bı-rakmak, niteliği bilinen düşmana teslimolmak, “barış” söylemleriyle asla kabuledilemez.

Bugün Kolombiya’yı uyuşturucuve mafyanın merkezi haline getirenmasaya oturdukları Kolombiya devle-tidir ve ona her türlü desteği veren em-peryalizmdir. FARC silahlı direnişi bı-rakmakla, sadece silahlarını değil halkıda teslim etmiş olacak. Halk içindekiölümler azalmayacak, işsizlik, açlık ar-tacak ve halk paramiliter güçlerin, uyuş-turucu mafyalarının ve devletin yoğunsaldırılarına açık her an katledilmeyibekler hale getirilecek.

FARC’ın ardından barış masasınaoturan ELN, Kolombiya devletinin ger-çek yüzünü, nasıl bir barış dayattığınıkendilerine yönelen operasyonların ar-dından daha somut görmüş ve Temmuzayının başından itibaren de askeri üslereve karakollara saldırılar düzenlemiştir.Kolombiya devleti ikiyüzlülüğünü vekendi sınıf gerçeğini ve tavrını net şe-kilde ortaya koymuştur. Bugün ELNüzerinde yoğunlaşan saldırılar, ilerleyengünlerde kuşkusuz FARC’ın üzerinede yönelecektir.

Burjuvazi kendi sınıf çıkarını ko-rumak için hiçbir katliamdan geri dur-maz! FARC’ı ve bu görüşmelere evsahipliği yapan Küba’yı yüzlerini dün-yanın pek çok yerinde emperyalizmekarşı direnen dünya halklarına çevirmeye

çağırıyoruz.Yapılan anlaşma, halkı emperyalizm

karşısında savunmasız, silahsız bırak-maktır. FARC’ın burjuvaziye yönelmesigereken silahlarını dünyanın her yerinde,katliamlara ortak olan Birleşmiş Mil-letlere devretmesi kabul edilemez! Bizdiyoruz ki emperyalizmin kurbanı değil,celladı olacağız. Barış ancak zaferle,emperyalistler ve iş birlikçileri kovul-duğu, ortadan kaldırıldığı zaman hayatageçecektir! Tüm dünya halklarına, sa-vaşan Marksist örgütlere çağrımızdır,haklı olan biziz, biz kazanacağız. Zaferyalnızca teslim olmayanlarındır.

Ortadoğu’da, Asya’da direnen halk-lara, tarihimizdeki sosyalizmi kuranakadar teslim olmayan halk savaşlarınadönün bakın. Hiçbir zaferin kolay ka-zanılmadığını göreceksiniz. Bizler deölüyoruz, 7 yıl süren ölüm orucu dire-nişinde gün gün öldük, 122 şehit verdikama biz değil oligarşi teslim oldu. Tür-kiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi(THKP-C) 30 Mart 1972’de oligarşininyaptığı operasyonda tüm kadrolarınışehit verdi, örgütsel olarak yok ettikleriiçin sevindi emperyalistler. Ancak dü-şünceleri ve yarattığı miras biz savaştıkçayaşamaya devam edecek. FARC dayüzünü kendi tarihine, teslim olmayankomutanlarına, şehitlerine dönmelidir!Emperyalizmle oturdukları bu masadanbarış değil, zafer değil yalnızca dahaçok katliam çıkar!FARC’ın Kolombiya Devleti ile YaptığıBarış; Teslimiyettir!Teslimiyet Kolombiya Halkına DahaÇok Katliam ve Gözyaşı Getirecektir!FARC Yüzünü Emperyalistlere Değil;Savaşan, Direnen Dünya HalklarınaDönmelidir!Emperyalizm Yenilecek Direnen Halk-lar Kazanacak!Emperyalizmin Kurbanı Değil; CelladıOlacağız!

Halk Cephesi Uluslararası İlişkiler Komitesi

5 Eylül 2016

FARC’ın Kolombiya Devleti ile Yaptığı Barış; Teslimiyettir!

FARC Yüzünü Emperyalistlere Değil; Savaşan, Direnen Dünya Halklarına Dönmelidir!

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!22

Page 23: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

FAŞİZMLE YÖNETİLEN BİR ÜLKEDEDEVRİMCİLER HER ZAMAN DİRENİŞ İÇİNDEDİRLER,

DİRENİYORUZ, SAVAŞIYORUZ… OHAL’İ TANIMIYORUZ!FAŞİZMLE YÖNETİLEN BİR ÜLKEDE

OHAL OLMADAN GEÇEN TEK BİR GÜN YOKTUR!DEĞİŞMEYEN TEK KOŞUL DİRENMEKTİR!

Betül Özdemir… Eşi Mehmet Özdemir’in, OHAL’in neden olduğu uzun süreli gözaltısına sonverdi.

Elbette direnerek yaptı bunu… Eşinin savcılığa çıkarılması talebiyle Mecidiyeköy Meydanı’ndaaçlık grevine başladı. Mehmet Özdemir de gözaltısının 16. gününde savcılığa çıkarıldı.

Betül, OHAL’le yaratılmaya çalışılan belirsizlik karanlığını, işkenceli uzun gözaltıları tekkişilik direnişiyle aydınlattı. Ve her zaman olduğu gibi tek bir kişinin bile direnerek neleryapabileceğini gösterdi.

VE BU DİRENİŞLE BİZ VE ONLAR BİR KEZ DAHA AYRILDIİKİ SINIF... İKİ İDEOLOJİ...BİZ HALK… Biz milyonlar…ONLAR OLİGARŞİNİN FARKLI KESİMLERİ… Sömürenler, asalaklar, ezenler…

ONLAR;Ergenekon, Balyoz, Kaset savaşları, Fethullah operasyonlarıyla oligarşi içindeki binbir türlü it

dalaşı…Tasfiye edilen generaller, amirallar, valiler, emniyet müdürleri, kontracılar, milletvekilleri,eski futbolcular… Salya sümük gözaltına alınanlar, pişmanlık getirenler... “Ben onların terörörgütü olduğunu bilmiyordum” diyerek daha düne kadar yaladıkları kemiğe tükürenler….

BİZ;Devrimciler, Cepheliler, halkın evlatları… Hem hapishane duvarlarının içinde hem de dışında

direnerek tarih yazanlar… Zulüm duvarlarının içinde başlarını dik tuttukları için alınları ak olan-lar… Zulüm duvarlarının dışında ise onların yakınları; beyaz başörtüleri kadar ak olan onurlarınıdirenişleriyle büyütenler…

OHAL’DEN ÖNCE DE BİZ VE ONLAR VARDI...OHAL’DEN SONRA DA BİZ VE ONLAR OLARAK YİNE VARIZ!GELECEKTE ONLAR TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATILACAKLARBİZ İSE SEVGİ ERDOĞANLAR’IN, ŞENAYLAR’IN ÖĞRETTİKLERİYLE, BETÜLLER’LE GELECEĞİ YARATMAYA DEVAM EDECEĞİZ!

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

23FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 24: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

1-) Sıradanlaşmak nedir?Sıradan sözcüğü sözlükte, “her-

hangi biri, bayağı, alelade” olarakgeçer. Sıradanlaşmak ise “bayağı-laşmak”, “bayağı bir durum almak,bayağı bir duruma girmek” anlamınagelir.

Bu durumda, devrimcinin sıra-danlaşması devrimci kişiliğini, yaniöncü insan olma vasfını yitirerekapolitikleşmesidir diyebiliriz.

2-) Sıradanlaşmak ilehalklaşmak arasındakifark nedir?

Saflarımızda çoğu kez "sen sıra-danlaşıyorsun" eleştirisine "Hayırben halka göre hareket ediyorum,halkın içinde yaşıyorum" gibi bir ce-vap verilir. Oysa halklaşmak başkabir durumdur; sıradanlaşmak ise baş-ka… Bu ayrımı açıkça ortaya koymakgerekir.

Öncelikle biz halkız, ama halkınöncüsü olduğumuzu da unutmama-lıyız.

Halk olma durumu halkın ileriyanlarını (dayanışma, emek vb) örnekalma; öncü olma durumu ise halkıdevrimci bilinç ve kişilikle donatıpdevrime kanalize edebilmedir. Halk-laşmak halkla birlikte halkın ileriyanlarını büyütmek demektir.

Sıradanlaşmak ise halkın geri(yoz, çıkarcı, açgözlü vb) yanlarınauyum sağlamaktır. Dolayısıyla halk-laşmak ve sıradanlaşmak birbirinezıt iki durumdur.

Sıradanlaşma bir zaaf, halklaşmaise olumlu bir özelliktir. Biz devrimcisaflarda sıradanlaşmaya karşı halk-laşmayı savunacağız.

3-) Sıradanlıkları-mız nelerdir?

Sıradanlaşmanın görü-nürdeki en belirgin hali"BİZ"i "BEN"e dönüştür-mektir, bencilleşmektir. Ha-talarımızın nedenlerine ken-

dimizi değil de, kendi-mizin dışındaki etkenlerikoymaya başlamak, so-runların üstünü örtmek,hatalarımızın üstüne git-

medeki özensizlik, ciddiyetsizlik…Güvensizlik, bilimsellikten uzak duy-gularla hareket etmek, yüzeysel dü-şünmek, eksik ve zaaflarla uzlaşmak,eleştiri-özeleştiri mekanizmasını işlet-memek, subjektif düşünceler, bencillik...Devrimci olmayan ancak devrimcisaflar içinde yaşattığımız küçük burjuvayanlardır sıradanlıklarımız.

4-) Sıradanlaşmanınideolojik temeli nedir?

Sıradanlaşmak aynı zamanda apo-litikleşmektir. Devrime inançsızlığın,halka, yoldaşlarına, partiye güveninortadan kalkmasıdır. Çünkü sıradan-laşan devrimci neyi ne için yaptığınınayrımına varamaz. Halkın bilinçsiz-liğinden, yoldaşlarımızın tecrübesiz-liğinden yakınır durur. Dünü, bugünü,geleceği tahlil edemez. Sömürüye"böyle gelmiş böyle gidecek" diyebakmaya başlar.

Sonuç olarak; sıradanlaşmanın te-meli, devrimin uzun süreli yükünükaldıracak ideolojik bilinçten ve ik-tidar hedefinden uzaklaşmaktır.

5-) Sıradanlaşan devrimcisavaşabilir mi?

Bir devrimci kendini ideolojikolarak donatabildiği, iktidar hedefiile bütünleşebildiği oranda savaşabilirveya savaşı bir ömür boyu sürdüre-bilir. Devrimciyi; halka, vatana, yol-daşlarına duyduğu sınırsız sevgi, dev-rime olan inancı ve düşmana duyduğusonsuz kini savaştırır. Sıradanlaşandevrimci değerlerini yitirmeye başlar.Savaşmak için nedenleri olmayandevrimci, savaşacak gücü kendindebulamaz ve düzene yedeklenme süreci

başlar. Sıradanlaşmak; siyasal faali-yette yaratıcılığı, devrimci yaşamdaise kişiyi öldürür.

6-) Devrimci nasılsıradanlaşır?

Hiç kimse devrimci saflara sa-vaşmak için gelirken, bir gün sıra-danlaşacağını ve mücadeleden vaz-geçeceğini düşünmez.

Ancak ilerlemenin, gelişmenin ol-madığı yerde, sıradanlaşmanın vegerilemenin olması kaçınılmaz birdurumdur. Bu nedenle devrimcininen temel görevi yenilenmek, değişmekve değiştirmektir.

Sıradanlaşma birden bire ortayaçıkan bir durum değildir. Devrimcisaflarda sıradanlaşma, devrimci faali-yetin bir “rutin” olarak algılanmasıile başlar. Çalıştığımız alanda veyagündelik olarak yürüttüğümüz faali-yetlerde yeni bir şey öğrenmiyorsak,kendimizden katmıyorsak, politikaüretmiyor ve iktidar hedefi ile değilde günü kurtarma kaygısı ile hareketediyorsak orada sıradanlaşma başlamışdemektir. Bu tür bir devrimcilikte işlerbir “rutin” halini alır, memur anlayışıylahareket edildiğinden işlerden “sıkılma”,“bunalma”, “memnuniyetsizlik” ve“şikayetlenme” başlar.

“Hep aynı şeyleri yapıyoruz amasonuç hep aynı”, “bu alanda çok sı-kıldım, kendimi aşamıyorum, başkabir alana geçeyim” tarzındaki söy-lenmeler sıradanlaşmanın göstergesidir.

Eksik ve hatalarımızın tekrarlan-ması, yaşadıklarımızdan ders çıkar-mamak da sıradanlaşmayı getirir.Tüm bunlar devrimciliğimizin aşın-masına, ufkumuzu daraltıp kendimizidünyanın merkezine koyduğumuzbir anlayışa düşmemize neden olur.

Sorunları çözmek yerine onlarlauzlaşmak, çabuk vazgeçmek, sabırsızve tahammülsüz olmak da sıradan-laşmanın bir göstergesidir.

Envai çeşit propaganda aracı iledonanmış, 7 gün 24 saat kesintisizkarşı-devrim propagandası yapan,sürekli yalan ve demagoji ile ayaktakalmaya çalışan bir düşmana karşısavaşıyoruz.

Bu ne demektir? En küçük bir

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz denöğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

BilgiBilgigüçtürgüçtür

SORUDA10Sıradanlaşmak

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!24

Page 25: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

hakkımız, en küçük bir zafer içinbüyük bedeller ödemek zorunda kal-mak demektir. Deyim yerindeyse iğ-neyle kuyu kazmak, her işimiz içinçok büyük emek ve zahmete girmekdemektir. Elimizden geleni değil,daha fazlasını zorlamak demektir.Küçük büyük iş demeden her işimiziiktidar hedefi ile yapmak, sonuçalana kadar vazgeçmemek demektir.

Biz bir yandan yaparken düşmanyıkacak.

Biz tam düzene sokacağız düşmandağıtmak için saldıracak.

Şehitlikler, kahramanlıklar da gö-receğiz, ihanetler, rezillikler de…Bunlar savaşımızın bir parçasıdır.Ancak günlük yaşamda bu gerçekliğiunutabiliyor ve her işten hızla sonuçalmayı bekleyebiliyoruz. İnsanlarınbir anda değişim geçirmesini, tekbir sözle insanların ikna olmasını,bir kere anlatma ile kavranmasını,yap deyince yapılmasını, gel deyincegelinmesini, dur deyince durulmasınıvb... bekliyoruz. Yani her şeyin ko-laylıkla, az bir zahmetle yoluna gir-mesini bekliyoruz. Bunlar olmadı-ğında ise moralimiz bozuluyor, mo-tivasyonumuz düşüyor, inançsızlaşma

başlıyor. Oysa “ne kadar emek o kadar ek-

mek” demiş halkımız. Emek vermeden,bedel ödemeden, kendimizden ver-meden hiçbir sonuç elde edemeyiz.Çünkü yukarıda belirttiğimiz gibi,ideolojik olarak güçsüz ancak maddiolanaklar, askeri ve teknik donanımaçısından bizden kat be kat güçlü birdüşmana karşı savaşıyoruz. Bu nedenledüştüğümüz yerde tekrar ayağa kalk-mayı, uzlaşmamayı ve asla vazgeç-memeyi öğrenmek zorundayız.

Bu gücü bize sağlayacak olan,Dayımızın dediği gibi tarihsel ve si-yasal haklılığımızdır, ideolojimizdir.Her bir devrimci kendini bu güçledonattığı oranda yenilmez olabilir.

7-) Çürümek demek nedemektir?

Eksik ve hatalarımızı görüp dü-zeltmediğimizde zaaflara, bunlara damüdahale edilmediğinde, sıradanlaş-maya dönüşür.

Sıradanlaşmaya karşı önlem alın-madığında ise ardından yozlaşma venihayetinde “ölüm” kaçınılmazdır.Buradaki ölüm devrimciliğimizin,yani insanlığımızın ölmesidir.

Sıradanlaşmadan sonrası bil-meden, yanlışlıkla yapılan birdurum değildir artık. Deneyim-lerden öğrenilmiş, devrimci eği-timle nedenler ortaya konulmuş-tur. Artık bilgisizlikten veya tec-rübesizlikten yapılan hatalar de-ğil, bilerek yapılan hata ve yan-lışlar vardır ortada. Bile bile,göz göre göre hata yapmak çü-rümek, çürümek ise ölümdür.

8-) Sıradanlaşmaknelere yol açar?

Öncelikle, sıradanlaşmakbir devrimci için yok oluşadoğru giden yolun başlangıçnoktasıdır. Devrimci kişiliğintörpülenişidir. Bunu asla unut-mamalıyız. Yapmadığımız, yap-mak için emek harcamadığımız,yanlışta dayattığımız her şeydevrime değil, düzene hizmeteder.

Sıradanlaşmak bir tercihtir.

Çünkü eksik ve zaaflarımıza gözyummak onlarla barışık yaşamaktır.Bu tercih devrimden yana değil, dü-zenden yanadır. Oysaki devrimin he-defi eksiği giderip, zaafı atıp biradım öne çıkmak olmalıdır.

9-) Sıradanlaşmamak içinhangi önlemleri almalıyız?

Hiçbir koşulda hatalarımızı kü-çümsememeliyiz. Özeleştirel oldu-ğumuzda bu savaşı kazanmamız,olumlu bir sonuç almamız kolayla-şacaktır.

Eksik ve hata var diye moralimizibozmayacak, rehavete düşmeyeceğiz.Olmadıysa tekrar deneyeceğiz, farklıbir yol deneyeceğiz, farklı yöntemlerbulacağız. Kararsız değil, "başara-cağım" inancında olacağız. Doğruyol, yöntemler bulmak için tarihimize,şehitlerimize, geçmişteki deney vetecrübelerimize bakacağız. Öğren-meyi sürekleştirecek her şeyden öğ-reneceğiz. Dünya devrimleri ve de-neylerinden, en önemlisi de, kenditarihimizden öğreneceğiz. Uzlaşma-yacağız. Yeter demeyeceğiz. Hatave eksikliklerimizden ders çıkaraca-ğız. Niyetle değil, bilimsel verilerledüşüneceğiz. İdeolojik olarak ken-dimizi donatacağız.

10-) Sıradanlaşmanınpanzehiri nedir?

Sıradanlaşmamanın panzehiri"BEN"i "BİZ"e dönüştürmektir, ideo-lojik olarak kendimizi donatmaktır.

En önemlisi ise yaratıcılıktır, de-ğişmek ve değiştirmektir sıradanlaş-manın panzehiri…

En sıradan işleri büyük bir coşkuve moralle yapmak,

Her işimize kendimizden bir parçakatmak, yaratıcılığımızı ortaya koy-mak,

Tespitçi değil, sorun çözen ol-mak,

Kan ter içinde kalana dek emekvermek…

İşte bizi sıradanlaşmaktan kurta-racak olan bunlardır.

Sıra neferi olmak dışında hiçbirsıradanlığı kabul etmemeliyiz.

En sıradan işleri büyük

bir coşku ve moralle

yapmak,

Her işimize kendimizden

bir parça katmak,

yaratıcılığımızı

ortaya koymak,

Tespitçi değil

sorun çözen olmak,

Kan ter içinde kalana dek

emek vermek…

İşte bizi

sıradanlaşmaktan

kurtaracak olan bunlardır.

Sıra neferi olmak dışında

hiçbir sıradanlığı kabul

etmemeliyiz.

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

25FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 26: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Hain ve kalleş bir düşmanakarşı amansız bir savaş veriyoruz.

Düşman bizi yok etmek için yasalar çı-karıyor, gece gündüz planlar yapıyor.Yaratmaya çalıştığı muhbir vatandaşağıyla halkı işbirlikçileştirmeye; kom-şusunu, arkadaşını ihbar etmeye çağırıyor.MOBESE kameralar, yüz tanıma sis-temleri, arabalara takılan kameralar,ortam dinlemeleri, telefon dinlemeleri,sinyal kesiciler, hassas detektörler…Bütün bunları halkın güvenliği için yap-mıyor. Hepsi halka karşı işledikleri suç-ların korkusundandır. Düşman devrim-cileri yakalamak, yok etmek için bin birtürlü yöntem deniyor. Yılbaşına günlerkala televizyon ekranında Taksim Mey-danı’nda görev yapacak sivil polisleringörüntüleri yayınlanır. Simitçi, milli pi-yangocu, Noel Baba, kestaneci… Sivilpolislerin görev yaparken gireceği kılıklarbol bol anlatılır. Aslında tüm bunlar ba-şından itibaren halkı kontrol altına almakiçindir.

Bu bir sınıf savaşı. Sınıf savaşı,tecrübe ve kavgalarla öğrenilen birbilimdir. 46 yıllık tarihimizde savaştecrübesini, savaş gerçekliğini can,kan bedeli öğrendik, hem de vura öleöğrendik. Bir anlık dalgınlığın ölümlesonuçlanabileceğini, ilk hatanın sonhata olabileceğini savaşın içinde gör-dük. Savaş iki tarafın bir birini yoketmesi üzerine kurulu bir politikadır.Savaş bir tercih değil, zorunluluktur.Zorunluluğu kavrayan bir kafa yapısı,savaş ve geleceği örgütler. Savaşçıkafa yapısı dipdiri, pürüzsüz ve ber-raktır.

Bu kafa kendini korumayı değilsaldırmayı, düşmanı kendi karargah-larından çıkartmamayı hedefler.

Savaşçı uyanıktır. Düşmanın her tür-den saldırısına karşı uyanık olmalıdır.Düzen uyanıklığından bahsetmiyoruz.Düzendeki uyanıklık; şüpheci, güven-meyen, kişisel çıkarlarla düşünene biruyanıklıktır. Bahsettiğimiz devrimci uya-nıklıktır. Bilimsel nedenlere dayanan,devrimin çıkarına dayanan bir uyanıklığıhedeflemeliyiz.

Düşmanın karşısında bizi koruyacaken etkili yöntem kurallı ve ilkeli olmaktır.Kurallar ve ilkeler binlerce acı deneyve tecrübe sonucu kazanılmış, koruyucukalkanlarımızdır. Kurallı ve ilkeli olursak;doğal olmayan, savaşımıza zarar verecekherhangi bir durumu fark ederiz. Savaşçı,çok iyi bir gözlemci olmalıdır. Çevresini,insanları, düşmanı iyi gözlemlemelidir.Bir sokakta her zaman bulunmayan biraraba, sabahın çok erken saatinde geçenseyyar satıcı, üstü başı, elleri temiz hur-dacı, mahallenin doğal yapısına uymayanbir aile… Bütün değişiklikler dikkatimiziçekmeli. Sokakta ısrarla peşimizdengelen biri, araba plakaları, binalardakideğişiklikler…

Gözlerimizin, algılarımızın 24 saataçık olması gerekir. Uykuda bile bey-nimiz düşmana karşı açık, ellerimiztetikte uyumalıyız.

Uyanık olmak, egemen olmaktır. Ça-lıştığımız mahalleye, eylem yapacağımızyere vakıfsak oradaki bir değişiklik he-men dikkatimizi çeker. Avucumuzun içigibi bileceğiz hareket alanımızı. Biranlık bir boşluk, bir zaaf, dalgınlık yol-daşlarımızın hayatına, örgütümüzündarbe görmesine sebep olabilir. Bir ge-rillanın nöbette uyuduğunu düşünelimveya parolayı yanlış ezberlediğini, yerdeğiştirirken kontrol çekmeden, işaretleredikkat etmeden hareket ettiğini düşüne-lim. Düşmanın imhasıyla karşılaşabilir.Düşman, çok zeki olduğu için değil,boşlukları iyi değerlendirdiği için sonuçalır.

Kasırga Çocukları kitabında av ku-lübesinde geçen bir bölüm vardır. Ko-münistlerin asılmamasına karşılık, par-tizanlar kontun akrabalarını rehin alırlarve bir kulübede takas için beklerler.Nöbet tutan partizanlar genç ve tecrü-besizdirler. Gece gitar çalıp dans ederler.Andre rehin aldıkları düşmanın karısınıda dansa kaldırır. Diğerleri tepki gösterir,düşmanla dans edilmeyeceğini söyler.Gece hepsi yorulur ve uyuyakalırlar.Kapıdaki nöbetçiler de bir şey olmazdiye düşünüp uyurlar. Bunu fırsat bilenkadın evden kaçar ve askerlere parti-

zanların saklandığı yeri söyler. Uykudadüşmana yakalanan Andere’nin dişikırılır. Ağzındaki kırık dişi kara tükürüp“şerefimizi uyurken kaybettik, Raymond.Dişlerimi kırarak iyi bir iş yaptılar; şimdikiminle dans edeceğimi iyi bileceğim”der. (Kasırga Çocukları, 298 syf)

Düşmanın iyi niyetine güvenme-yeceğiz, yalanlarına kulaklarımızı tı-kayacağız. Halkımız “su uyur düşmanuyumaz” demiştir.

Eylem anında gelişebilecek bütünolasılıkları hesaplayacağız, hızlı ola-cağız, durumu hemen anlayıp ona görekarar vereceğiz. Hız ve inisiyatif bizipratik yapar. Olasılıklar dışında geli-şebilecek bir olaya karşı şok hali ya-şamamalıyız.

Sakin, soğukkanlı, beyin algılarımızaçık olacak; “şeytan ayrıntıda gizlidir”.Ayrıntıları atlamayacağız, tesadüfleredeğil bilimsel yöntemlere inanacağız.Düşmana beklemediği anda bekleme-diği yerden darbeler vuracağız. O bizibulmak için Edirne’den Kars’a 300ev basarken biz onu Taksim’de vurupçıkacağız.

Uyanıklık ideolojik netliktir. İdeolojiknetliğimiz bizim dinamizmimiz, uya-nıklığımızdır. İlkeli, kurallı ama hızlıolmalıyız. Uyanıklığımız, hızımız çev-remizde uyuyanları harekete geçirmeli.Durgun bir göl değil, gürül gürül akanbir nehir olacağız. Hedefimize kilitlenmiş,pür dikkat düşmanı yok etmeye kilit-lenmiş olacağız.

SAVAŞTA UYANIK OLMALIYIZ!

Uyanık olmak, egemen ol-maktır. Çalıştığımız mahalleye,eylem yapacağımız yere vakıf-sak oradaki bir değişiklik he-

men dikkatimizi çeker. Avucu-muzun içi gibi bileceğiz hareketalanımızı. Bir anlık bir boşluk,bir zaaf, dalgınlık yoldaşlarımı-zın hayatına, örgütümüzün dar-

be görmesine sebep olabilir.

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve Biz

26

Page 27: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

“…Nerede olursan ol, içeride dışa-

rıda, derste, sırada,Yürü üstüne üstüne tükür üstüne

celladınFırsatçının, fesatçının hayının…Dayan kitap ile dayan iş ile umut

ile sevda ileDüş ile dayan rüsva etme beni

Gör nasıl yeniden yaratılırım,Namuslu, genç ellerimleKızlarım oğullarım var gelecekteHer biri vazgeçilmez cihan par-

çasıKaç bin yıllık hasretin koncasıGözlerinden gözlerinden öperimBir umudum sende anlıyor mu-

sun?”

Ahmet Arif’in şiirinde ifade ettiğigibi bizim de umudumuz kitlelerdir.Kitleler bugün Anadolu’nun bir çokbölgesinde, kırlarda ve şehirlerdedir.

Marksist-Leninstler mücadeleyisadece şehirlere veya sadece kırlarahapsetmezler. Şehir ve kırları tümhalk ve sınıf tabakalarını birlikte elealan birleşik devrimci savaşı strate-jisini hayata geçirirler. Aynı durummücadele biçimleri yönünden de ge-çerlidir.

Kuşkusuz silahlı mücadelenin te-mel alınması tartışılmaz. Ancak bizhiçbir zaman demokratik mücadeleyöntemlerini reddetmemiş ve bu alanıreformistlere bırakmamışızdır.

Her zaman olduğu gibi bu alan-da da kendi özgün yolumuzu izle-dik. Her zaman “biz ne diyoruz”diyerek politikalarımızı ve yön-temlerimizi belirledik... Halk kit-lelerinin çelişkilerini, ruh hallerinive ülkemiz gerçeklerini göz önündebulundurarak, doğru ve yanlışolanı kalın çizgilerle birbirindenayırıp yapılması gerekeni, devrimciolanı bulduk ve ısrarla sahiplendik.Bunları yapmadığımız taktirde em-peryalizmin saldırılarını boşa çıkar-mak, düşmandan bir adım önde olmakkitlelerin içinde çoğalmak gibi birşansımız olamaz.

Vatan topraklarımızın Amerikanpostalları altında ezildiği bir ülkedehalkın acılarla, yoksullukla dolu biryaşamı vardır. Kan gözyaşı vardır.Yağma, talan, katliam vardır. Kitleleriylebu saldırıları alt edecek bir güce dön-üştürmeliyiz, kitleleri örgütlemeliyiz.

Bunun tersinin olduğu örgütlenmefaaliyetini yürütürken, olumsuzluk-larımızla halkı örgütleyememize ne-den olur. Devrimci bir örgütlenmekendi saygınlığını ve otoritesini halkladaha çok kaynaşarak, onları doğruyöneterek, yönetmeyi öğreterek, ken-dilerine olan güveni geliştirerek vedevrimci bir yaşam biçimini göste-rerek başarabilir.

Halka doğru yaklaşımlarla ve po-litikalarla gittiğimizde, otorite kurmak,saygınlık kazanmak zor değildir. Birdevrimci olarak tek görevimiz halkı

örgütlemektir. Her milletten, sınıftan, tabakadan

olan herkesin kadını-erkeği, işçisi-memuru-köylüsü-Türkü, Kürdü, Lazı,Çerkezi, her milliyetten, her mez-hepten, her meslekten kitleleri emek,sabır, cesaret, cüret ile örgütleyeceğiz.Bu kitlelerin içinden kadrolar, taraf-tarlar, milisler, gerillalar çıkaracağız.Bunları yaptığımız takdirde ancak ozaman halkımızı ve vatanımızı em-peryalistlere teslim etmeyiz. İlişki-lerde halka değer vermeme, eğitme-me, onların taleplerini, duygularını,geleneklerini dikkate almama en çokgörülen olumsuzluklardır.

Halkın duygu ve düşüncelerinipaylaşmak; geleneklerine, inançlarınasaygı göstermek yerine, sürekli em-retmek, istemek, sekter tavırlar içindeolmak halkı mücadelen uzaklaştırır.

Kimleri Örgütleyeceğiz?Yoksulları örgütleyeceğiz. Neden

yoksullar? Çünkü yoksullar devrimintemel gücüdür. Yoksulları örgütle-meden devrimi gerçekleştiremeyiz.Onların öfkesini, kinini düşmana yö-netecek onlara bilinç taşıyacak veonların olana sahip olmaları içinistek uyandıracak olan biziz.

Sadece en yoksullar devrime sahipçıkarlar. Sadece onlar kendi gele-cekleri ile devrimin geleceğini bir-leştirebilirler.

Düzenin kıskacından, ideolojiksaldırılarından kurtaracak kendi güç-lerinin, değerlerinin farkına varma-larını sağlayacağız. Onları politik-leştirip, kendi kendilerini yönetebi-leceklerini; örgütlenme içindeki pra-tikte gösterecek olan biziz. Halkınileri değerlerine sıkı sıkıya sarılma-larını o değerlere sahip çıkmalarınısağlayalım... Halkın değerlerinin,devrimci değerlerle ortak olduğunuonlara gösterelim.

Bir devrimci olaraktek görevimiz halkıörgütlemektir. Hermilletten, sınıftan,

tabakadan olan herkesi,kadını, erkeği, işçisi,

memuru, köylüsü, Türkü,Kürdü, Lazı, Çerkezi her

milliyetten, her mezheptenkitleleri emek, sabır, cüret

ile örgütleyeceğiz.

Yoksulları örgütleyeceğiz.

Neden yoksullar? Çünkü

yoksullar devrimin

temel gücüdür.

Sadece en yoksullar

devrime sahip çıkarlar.

Sadece onlar kendi

gelecekleri ile devrimin

geleceğini birleştirebilirler.

Vatanımızı EmperyalistlereTeslim Etmemek İçin

Halkımızı Örgütleyeceğiz

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

27FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 28: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Tasfiyeci solculardan oluşan “Faşizme veOHAL’e karşı Emek ve Demokrasi için Güç Birliği”adına konuşan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DünyaBarış Günü’nde alanlarda olacaklarını aktarıp ekliyor:“... Önümüzdeki günlerde mevcut AKP hükümetinekarşı biz toplumsal çatışmadan yana olmadığımızı gös-tereceğiz.” (Evrensel/DİHA)

Gösterin elbette... Mayıs 2016’da Taksim’den Ba-kırköy’e kaçarken neyi gösterdiyseniz yine gösterin. Kidüzenden icazet dilenmek dışında göstereceğiniz başkabir şeyiniz de kalmamıştır artık.

Tarihe, işçiden dayak yiyen yegane DİSK Başkanıolarak geçen patron sendikacısı Kani Beko, “... toplumsalçatışmadan yana olmadığımızı göstereceğiz...” diyerekbirliklerinin niteliğini de itiraf etmiş sayılır. Faşizmekarşı çatışmaktan yana değillerdir. Çünkü, devrimdenyana değillerdir. Faşizmle çatışmaktan yana değilseniz,uzlaşmaktan yanasınızdır. Bunun arası, ortası yoktur.Ki bu “yeni” birlikleri, 1 Mayıs’ta Taksim’den kaçıpBakırköy’e gidenlerin birliğinden başka bir şey değildir.

Ülkemizdeki reformist, oportünist kesimlerin kurduğubirliklerin ölü doğmasına ve doğduktan bir süre sonrada sessiz sedasız ölmesine yol açan temel sebep esasolarak budur. Kurulan birlikler devrim için oluşturulmamışve karşı-devrimle çatışmaktan kaçınılmıştır. Böyleolduğu içindir ki, hemen hepsi devrimci mücadeleiçinde kalıcı izler, dersler, ilkeler, gelenek ve değerlerbırakmadan sona ermiştir.

Tasfiyeci Solculuğun “Birlik”lerinin OrtakÖzellikleri

Reformizm, oportünizm ve Kürt milliyetçiliğinindünden bugüne oluşturdukları birliklerin temel özellik-lerinin başında bu oluşumların devrim için olmadığıgerçekliği vardır.

Devrim iddiası kalmamış sol kesimlerin bir arayagelerek “güç” olacaklarını zannetmeleri de bir diğerortak özelliktir. Oysa, sınıflar kavgasında güç olmanınyolu ideolojik açıdan güçlü olmaktan geçmektedir. Buyanıyla oportünist, reformist kesimler tarihleri boyuncagüçlü olamamışlardır. Eksilerin toplamı artı olmaz,daha büyük eksi olur şeklindeki matematik kuralınıanımsatmamız bundandır.

Tasfiyeci solculuğun oluşturduğu birliklerin bir diğerortak özelliği, bu birliklerin devrimcileri dıştalayarakoluşturulmasıdır. Çünkü, onların hedefi devrim içinkurtuluşa kadar savaşmak değil, düzenden icazet dilenmekve bu amaçla blöf yapmaktır. Devrimciler ise bulundukları

her yerde devrime hizmet etmeyen bütün hesapları bozarlar.Oportünist-reformist kesimler bunu iyi bildikleri için dev-rimcileri kurdukları uyduruk birliklere çağırmazlar bile.

Oportünist, reformist kesimlerin oluşturduğu birliklerinbir özelliği de, halkımızın sol safların birliği özleminisuistimal etmesidir. Halkımız, sol saflarda gördüğü,kendisine “devrimci” diyen bütün kesimlerin düşmankarşısında birlik olmasını ister. Bu özlemini dile getirir.Tasfiyeci solculuk, oluşturduğu uyduruk oluşumlarlahalkın bu devrimci özlemini de tasfiye eder. Şaşalıaçıklamalarla kurdukları bütün birlikler ölü doğduğuiçin halkı kandırıp oyalamış olurlar.

Bir diğer ortak özellik, bu tür birliklerin tumturaklılaflar, şaşalı açıklamalar ile ilan edilip sessiz sedasızsona erdiği gerçekliğidir. Öyle ki, çoğu kez neden sonaerdiğinin açıklaması bile yapılmamıştır. Halka bilgiverme sorumluluğu gösterilmemiştir. Nice birlik kurmuş,ama neden dağıldığına dair tek kelime etmemişlerdir.Kısaca ölü doğan birliklerinin cenazesini bile kaldıracaksiyasi cesarete sahip değillerdir.

Bu yanıyla, tasfiyeci solculuğun tarihi, aynı zamandaölü doğan birliklerin mezarlığıdır. Tarihlerine baktığınızdabir çok birlik oluşturdukları ve hiç birisini de yaşata-madıkları, hak ve özgürlük mücadelesi içinde etkili birsonuç, politik bir kazanım yaratamadıkları görülmektedir.

Neden böyledir? Cevabı açıktır: Devrimci mücadeleyigeliştirmek için olmayan birliklerin ömrü uzun olamaz.Nitekim oportünist, reformist, Kürt milliyetçisi kesimlerinoluşturduğu birliklerin ömrü kısa olmuş ve mücadeleyebir katkı, kazanım sağlamamıştır. Halkı savaş için ör-gütlememiş, kendileri de devrime yönelmemişlerdir.

Tasfiyeci solculuğun 1970’li yıllardan bu yana oluş-turduğu birliklerin belli başlılarına kısaca değineceğiz.Ki tasfiyeciliğin tarihinin, aynı zamanda nasıl birlikmezarlığına dönüştüğü görülebilsin.

Tasfiyeci Solculuğun Birlik Anlayışı:Anti-Faşist Görevlerin Tasfiyesine Örtü...

Ülkemiz devrimci hareketinin Mahir, Deniz, İbra-himler’in önderliğinde açığa çıkardığı halkın devrimcipotansiyelini örgütlü hale getirmek, 1970’li yıllarındevrimci görevidir. Ve fakat, hapishanede kalıp çıkanlarıdahil “eski” kadroların bu tarihsel görevin gereğiniyerine getirecek bir durumu yoktur.

Bu süreç devrimci hareketin toparlanmaya ihtiyaçduyduğu bir dönemdir. Bu toparlanma süreci içindehaliyle “birlik” olgusu gündeme gelir. Ancak, söz konusubirlik ihtiyacı daha çok devrimci hareketin çıkış yaptığı

Sol’un Sol’un Köşe TaşlarıKöşe Taşları

(2. Bölüm)

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!28

Page 29: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

sürecin içinde yer almış “eski” kadroların kendi arala-rındaki örgütsel birliği ifade etse de bunda bile başarılıolamamış ve tasfiyeciliğe soyunmuşlardır.

1974 sonunda kimi küçük burjuva aydınlar “SosyalistBirlik” adında dergi çıkartıp solun birliğini sağlayacaklarıiddiasında bulundular. Ve elbette başarılı olamadılar.Çünkü solun birliği demek, halk içinde örgütlenip faşizmekarşı amansız bir mücadele vermek demekti ve bunlar,küçük-burjuva solcu aydınların başarabileceği işler değildi.

1974 sonrası süreçte TKP/ML-TİKKO, THKO,Halkın Yolu grupları arasında “İhtilalciler Cephesi” ve1976 yılında Halkın Birliği, Halkın Yolu, HalkınKurtuluşu grupları arasında “Proleter DevrimcilerinBirliği” adı altında “partileşmeyi” hedefleyen birliklerdenendi. Ama bu birlikler içindeki gruplar arasında ya-şanan faydacılık, birbirini alt etme, rekabet vb. gibiyaklaşımlar nedeniyle oportünizmin bu türden girişimleride sonuçsuz kaldı.

THKP-C’nin oluşturduğu büyük potansiyeli örgütleyipbirleştirmek tarihsel bir görevdi. Dayılar’ın önderlikettiği genç Cephelilerin beklentisi de buydu. Ve fakat,“eski”lerin bu tarihsel görevi yerine getirebilecek birgerçeklik ve tercihleri olmadı. Zira, Cephe kitlesini bir-leştirip örgütlü hale getirmek her şeyden önce MahirHüseyin Ulaş gibi “Kurtuluşa Kadar Savaş” çizgisinisomutlamayı gerektiriyordu. “Eski”lerin kaçındığı dabuydu. Onlar “birlik” adı altında kendi tekkelerini kur-manın derdinde oldular.

Anti-faşist mücadelenin kızgın bir hal aldığı 1980’leredoğru olan sürecin özelliklerinden birisi de bu süreçtebirlik çağrıları enflasyonu yaşanmasıdır.

Bu süreçte sivil faşist saldırılar yoğunlaşmış ve busaldırılar karşısında anti-faşist mücadele sürecin enönemli görevi haline gelmişti. Birlik çağrıları da işte bukapsamda şekillenmiştir. Çünkü, birlik sürecin ihtiyacıdırve gerçekleştirmek, devrimci bir görevdir. Ancak solunyaptığı çağrılar ve kalkıştığı birlik deneyimi bu görevinyerine getirilmesiyle ilgili olmamıştır. Tasfiyeci solculukiçin birlik çağrısı yapmak, anti-faşist görevlerin tasfi-yesinin örtüsü olmaktan başka bir işlev taşımamıştır.

Tasfiyeciliğe Karşı Devrimci Sol 1977 yılına girildiğinde Cephelilerin birliği hala

aşılması gereken bir sorun olarak durmaktadır. Elbette,o sürece kadar Cephe potansiyeli ülkenin değişik yerle-rinde ve çeşitli biçimlerde bir araya gelip anti-faşistmücadelenin gereklerini yapmaya çalışmaktadır. Ancakihtiyaç daha büyüktür. İşte bu amaçla bir “BildirgePlatformu” oluşturulur.

“... Nisan 1977’de bu amaçla çeşitli görüşme vetartışmaların sonucunda bir Bildirge Platformu oluştu-rulur ve bu adım bir broşürle devrimci kamuoyuna du-yurulur. Örneğin bu broşürdeki bölümlerden biri “Dev-rimci Hareketin Birliği ve Partileşme Süreci” başlığınıtaşımaktadır. Ama bir süre sonra görülür ki, bu platform,Devrimci Yol tarafından “devrimci hareketin birliği”

için değil, THKP-C düşüncelerinin ve bu düşünceyi sa-vunma kararlılığı taşıyan militan kesimlerin tasfiyesiamacıyla kullanılmaya çalışılmaktadır. Tasfiyeye izinvermeyenler ideolojik mücadeleyi öne çıkarırlar. Tasfi-yecilik tüm çirkin yöntemleriyle açığa çıkar. Bu sürecinsonunda Devrimci Sol ortaya çıkar. “Birlik” diyebaşlayan süreç, ayrılıkla sonuçlanmıştır. Ancak ayrılıkkorkutmaz Devrimci Sol önderlerini. Cephelilerin,Cephe çizgisindeki devrimcilerin birliği artık DevrimciSol’da, giderek DHKP-C’de sağlanacaktır.”

Devrimci Yol çizgisi ise bugünün Türkiyesi’ndeÖDP, Halkevleri gibi refomist bir çizgiye dönüşmüştür.

Halka yönelik faşist saldırılar karşısında solun birliktedavranması faşist işgallerin kırılması, sivil faşist saldırılarınpüskürtülmesi için olmazsa olmaz önemdedir. Tabandabu birliktelik bir biçimiyle oluşturulurken, reformist-oportünist örgüt merkezlerinin esas aldığı sosyal-faşizm,sosyal-emperyalizm anlayışı tabandaki böylesi bir arayagelişleri bile sabote etmeye başladı.

Tasfiyeci solculuk için anti-faşist mücadelenin ihtiyaçlarıdeğil, devrimci görevlerin tasfiyesi öncelikliydi. Elbette,görünen yanıyla böyle söylemiyorlardı. Yaldızlı amaişlevsiz programlar hazırlayarak olması gereken eylemve güç birliklerinden kaçıyorlardı. İşte bu koşullardagerçekleşen birlik enflasyonuna karşı, solu anti-faşistmücadelenin ihtiyaçlarına cevap verecek devrimci güçve eylem birliklerine çağıran Devrimci Sol oldu. Tasfiyecisolculuğun benmerkezci ve pratiğe hizmet etmeyen öne-rilerinin karşısına anti-faşist mücadelenin ihtiyacı olangüç ve eylem birliği anlayışı koyuldu.

TKP’nin “Ulusal Demokratik Cephe”si TKP, Temmuz 1977’de “Ulusal Demokratik Cephe”

önerisini gündeme getirdi. Sözde “bütün solu” demokratikbir cephede toplayacaklardı. Ancak yaptıkları açıklamadabile ayrımcılık yapıyor ve önerdikleri bu cephenin aynızamanda ‘Maocu bozkurtlar’a karşı da mücadele edeceğivurgulanıyordu. Nitekim bu girişimin dönüp dolaşıpgeldiği yer, CHP ile ittifak çabası oldu. DİSK adınayapılan açıklamada, UDC’nin TKP ve CHP eksenindegerçekleştirilmesi dile getirildi. Ve sonuç olarak UDCiçinde TKP’den başkasının olmadığı uyduruk bir girişimolarak kaldı. Dönemin TKP genel sekreteri olan HaydarKutlu, yıllar sonra yaptığı açıklamada UDC önerilerininaltının boş ve gerçek dışı olduğunu itiraf etti.

DY’nin Direniş Cephesi 1980’e doğru ilerleyen süreçte Devrimci Yol önderliği

de, kendi tasfiyeciliğine uygun “birlik” çağrısı yapmaktagecikmedi. Mahirler’in ortaya koyduğu Kurtuluşa KadarSavaş stratejisini tasfiye etmekte yeni bir adım olduDY’nin “Direniş Cephesi” çağrısı. Öncü savaşından,silahlı propagandadan kaçan DY önderliği, bu kaçışınıörtbas edebilmek için sihirli bir örtü olarak gördüğü“Direniş Komiteleri ve Cephesi”nin çağrısını yaptı.

DY, mücadelenin gereğini yapmaktan uzağa düşüşünü

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

29FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 30: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

gizlemek için öneriyordu DirenişCephesi’ni. Aslında bu önerinintek bir anlamı vardı: THKP-Cdüşüncesinin tasfiye edilmesi...Çünkü, bu önerileriyle parti vesavaşanların cephesini oluştur-madan, halkın birleşik cephesininoluşturulacağını iddia ediyorduDY. Ama bu iddiasının MahirÇayan’ın çizgisiyle bir ilgisi ol-madığı gerçeğini de gizliyordu.

DY tasfiyeciliğinin birlik öne-risi olan Direniş Cephesi, içindeDY’den başkası olmayan so-nuçsuz bir “birlik” olarak kaldı.Başka türlüsü de olamazdı zaten.Zira, DY’nin benmerkezciliğianti-faşist güçlerin birliğininönünde bir engeldi.

Devrimci hareketin önerdiğiMarksist-Leninist yaklaşım iseoldukça sade ve nettir: Anti-em-peryalist, anti-faşist hedeflereyönelmek... Karşı-devrimcilerdışında herkesi kapsamak... Buamaçla güç ve eylem birliğioluşturmak...

Halkı ve devrimi düşünensadece devrimci hareketti. Di-ğerleri, oportünizm-reformizminbatağında debelendikçe halktan ve devrimden iyiceuzağa düşüyorlardı. İşte, 12 Eylül Amerikancı Faşistdarbesine de bu debelenme içinde yakalandılar.

PKK ve DY’nin “Yurt Dışı Cephesi”12 Eylül Amerikancı Faşist cuntası ile halka yönelik

saldırılar arttı. Sol’un tasfiye edilip devrimcilerin yokedilmesine yönelik saldırılar yoğunlaştı. Bu tablo içinde,haliyle halk ve sol güçlerin her zamankinden çok dahafazla birliğe ihtiyacı vardı. Ancak, çoğu grup böyle birihtiyacı hissetmeden, adeta kendi kendilerini tasfiyeederek mücadele arenasından çekildiler. Mücadele diyebir sorunu olmayanların, elbette birlik diye bir gündemide olamıyordu. Düne kadar faşizm karşısında kaçakgüreşenler, 12 Eylül döneminde mücadelenin görevleriniyerine getirmekten tamamen kaçtılar. Kimileri ricatkararı bile almadan mücadeleden çekildi, kimileri soluğuyurt dışında aldı. Cuntaya vurup faşizme karşı silahlımücadeleyi tek başına sürdüren, elbette Cephelilerdi.

Cuntaya karşı mücadeleden kaçanların oluşturacağı“birlik” haliyle mücadele dışı bir birliktelik olurdu. Ni-tekim öyle de oldu ve oportünizm ile Kürt milliyetçiliğiyurtdışında birlik konusu etrafında bir araya geldiler.

Onlara göre, cunta karşısında yenilmelerinin nedenibirlik olamayışlarıydı. O halde “birlik” olup cuntayakarşı mücadele edebilirlerdi. Yaşananlara, sorunlara bi-

limsel yani Marksist-Le-ninist açıdan bakamayansol, bir kez daha yanlışbir çözümün peşindenkoşarak halkı aldatıp ken-di kitlesini oyalamış ola-caktı.

Oysa, 12 Eylül karşı-sında yenilgilerinin se-bebi, “birlik” olamayışlarıdeğil, yanlış mücadeleve örgütlenme anlayışları,devrime yönelmeyen stra-tejileriydi. Bunu sorgu-lamaları gerekirken, “bir-lik olamadık, ondan ye-nildik” demek, gerçek-lerden kaçmaktı. Bu kaçışiçinde oluşturacakları“birlik”ten de halkın vedevrimin hayrına bir so-nuç çıkmayacağını bil-mek için kahin olmayagerek yoktu.

12 Eylül karşısındaneden yenildiklerinin mu-hasebesini bile yapmak-tan aciz olanların oluş-turduğu birlik, FAŞİZME

KARŞI BİRLEŞİK DİRE-NİŞ CEPHESİ (FKBDC) adıyla 1982’de yurt dışındakuruldu. İçinde 10’a yakın örgüt vardı: PKK, DY, Acil,Dev-Savaş, Sosyalist Vatan Partisi (SVP), İşçinin Sesi,TKEP, TKP-B, Türkiye Emekçi Partisi (TEP)...

FKBDC’nin öncülüğünü PKK ve DY yapıyordu. Kiher ikisi de benmerkezciydi. 12 Eylül öncesi DY,kendisini kaf dağının tepesinde görüyor ve kimseylebirlikte olmak istemiyordu. Herkese kendisine tabiiolmayı dayatıyordu. Farklı bir açıdan PKK’nin yaptığıda buydu. Öyle ki, Kürdistan’da kendisinin dışında birgüç istemiyor, çalışma yapanlara da saldırıyorlardı. Butavırlarıyla sol içi çatışmaların büyümesinden, kan dö-külmesinden sorumluydular.

Geçmişin sağlıklı bir muhasebesini yapmadan kur-dukları ve “iktidarı alma” gibi şaşalı hedefler koyduklarıFKBDC fazla yaşamadı. 1984 yılında DY ayrıldığınıaçıkladı. Çünkü FKBDC’nin kağıt üzerindeki görüşleribile artık DY için “sol” gelmeye başlamıştı. PKK, SVPve Acil ise birlikteliği sürdüreceklerini ifade ettiler.Ancak, ne kadar ve nasıl sürdürdüler meçhul kaldı.Zira FKBDC’nin ne zaman sona erdiği açıklanmadı.

Sol Birlik...12 Eylül’ün yurt dışı birlik modasına TKP katılmasa

olmazdı zaten. Nitekim, TKP’nin öncülüğünde 1984yılında yurt dışında Sol Birlik kuruldu. Sol Birlik olu-

Reformizm, oportünizm ve Kürtmilliyetçiliğinin dünden bugüneoluşturdukları birliklerin temel

özelliklerinin başında bu oluşumla-rın devrim için olmadığı gerçekliğivardır. Devrim iddiası kalmamış solkesimlerin bir araya gelerek “güç”olacaklarını zannetmeleri de bir di-ğer ortak özelliktir. Oysa, sınıflar

kavgasında güç olmanın yolu ideo-lojik açıdan güçlü olmaktan geç-

mektedir. Bu yanıyla oportünist, re-formist kesimler tarihleri boyuncagüçlü olamamışlardır. Tasfiyeci

solculuğun oluşturduğu birliklerinbir diğer ortak özelliği, bu birlikle-

rin devrimcileri dıştalayarak oluştu-rulduğudur. Çünkü, onların hedefidevrim için kurtuluşa kadar savaş-mak değil, düzenden icazet dilen-mek ve bu amaçla blöf yapmaktır.Devrimciler ise bulundukları her

yerde devrime hizmet etmeyen bü-tün hesapları bozarlar.

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!30

Page 31: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

şumunun içinde şu örgütlervardı: TKP (Türkiye KomünistPartisi), TKEP (Türkiye Ko-münist Emek Partisi), TİP (Tür-kiye İşçi Partisi), TSİP (TürkiyeSosyalist İşçi Partisi), TKSP(Türkiye Kürdistanı SosyalistPartisi) ve PKK (KürdistanÖncü İşçi Partisi)

“Sol Birlik” adıyla kurul-dular ama sol adına ne yaptılardenirse, cevabı tarih verir: Hiç...Bir kaç açıklama dışında birşey yapmadılar. Çünkü, amaçdevrim için pratiği örgütlemekdeğildi. TKP ile TİP’in legal-leşme yönelimine bir basamakolmaktan başka bir işlevi ol-madı. Bu yüzden kısa süre son-ra sol birlik kendi içinde çatır-damaya başladı. Aynı süreçteTKP ve TİP birleşti. Genel baş-kanları ise Türkiye’ye dönüpteslim oldular. Bu gelişmelerSol Birlik içindeki kimi gruplarırahatsız etti. Bu rahatsızlığı ilkdışa vuran PKK oldu ve sol birlikten ayrıldı.

Ayrılış gerekçesini şöyle açıklıyordu: “... altına imzaattıkları program ve kararlara inanmayan, içeriğindenbambaşka şeyler savunan ve tamamıyla farklı bir politikaönlerine koymaya başlayan partilerle, buna rağmenbirlikte aynı program içinde iş yapıyormuş gibi görünmekbir aldatmaca olurdu.”

Bu açıklamada tasfiyeci solculuğun birlik kültürününözünün vurgulandığını söyleyebiliriz. Ki, o “aldatmaca”başından beri vardı aslında. Tasfiyeci solculuğun bütünbirliklerinin özünde aldatmaca, halkı kandırma, kadrolarıve kitlesini oyalama vardır. İşte bu aldatmaca, solunbirlik kültürünün özünü oluşturur.

PKK’nın “Devrimci” Birlik Platformu... 1988 yılının sonuna doğru Devrimci Birlik Platformu

kuruldu. PKK, THKP-C Acilciler, DKP, TKP(B), SVPve 16 Haziran Hareketi bu platform içinde vardır. Vardırama aslında PKK dışındakilerin mücadele içinde artıkpek bir varlığı yoktur. Böyle olduğu içindir ki, bu platformPKK ve ona tabii olmayı kabul edenlerin birliği olarakdoğdu. Ama ölü doğdu. Öyle ki, ne zaman sona erdiğinedair bir açıklama bile yapılmadan sona erdi.

Bu platform kendi görevine dair şu açıklamayı yap-mıştır. “... 1984’ten bu yana PKK’nin OlağanüstüBölgede yürüttüğü ulusal kurtuluş mücadelesinin dahaaktif desteklenmesi, Türkiye’de geniş boyutlar kazanankitlesel mücadeleye öncülük edilmesi...”

Bu amaçla; faşizme karşı şiddet kullanılması, hayatınher alanında eylem birliği gerçekleştirilmesi hedeflenir.

Ama sadece kağıt üzerindekalır bunlar. Devrimci BirlikPlatformu Mart 1990’da 4.Toplantısı’nı yapar. Bu top-lantıya PKK Genel SekreteriAbdullah Öcalan, THKP-CAcilciler Genel Sekreteri Mih-raç Ural, DKP Genel Sekreteriİbrahim Seven, TKP(B) GenelSekreteri Taylan Doğan, SVPtemsilcisi Musa İbrahimoğluve 16 Haziran Hareketi’ninbölge temsilcisi katılır. VeDBP, ülkemizde “kurtuluşusağlayacak tek güç” olarakifade edilir. Ancak pratiği buiddiaya uygun olmaz. İddialıaçıklamalar yapan bu birlikne oldu denirse... “Allah’tanbaşkası bilmiyor” deriz.

Kuruçeşme’de “Bir-lik” Toplantıları...

Kuruçeşme Toplantılar’ıNisan 1989’da başlamıştır.

Bu toplantılarda devrimci mü-cadelenin sivil toplumculuk eksenine çekilmesinin ideo-lojik hazırlığı yapılmıştır. Devrimcilik yerine reformizmin,illegalite yerine legalizmin geçirilmesi meşrulaştırılmayaçalışılmıştır. Ki dün FKBDC’de yer alan DY’ciler busürecin de içindedirler. Varacakları yer ise ÖDP olacaktır.

Soldaki tasfiyecilik bu toplantılarda formüle edilipteorileştirilmiş oldu. Bütün tartışmalarının özeti, siviltoplumculuğu esas alıp devrimciliği tasfiyeye kalkışanbir yasal parti kurmaktı. Kısaca, tasfiyeci solcular birlikiçinde ‘devrimi nasıl tasfiye ederiz’in tartışmalarınıyaptılar burada...

“Solun Birliği” İddiasıyla Kurulup KendiBirliğini Bile Koruyamayan Parti: ÖDP

“Aşkın ve devrimin partisi” olarak reklam edilenÖDP, 1996 yılında kuruldu. 10 kadar reformist, oportünistgrubun bir araya gelmesiyle oluşan ÖDP ile solunbirliğini sağladıklarını iddia ediyorlardı. Oysa düzeniçileşmek için can atan başta DY, TKP, KSD, TKEP...gibi grupların birliğiydi söz konusu olan.

Bu haliyle, düzen içileşmenin en pespaye hallerinisomutlayan ÖDP bırakın solun birliğini sağlamayı,süreç içinde kendi birliğini bile koruyamadı. DY’cilerdışındakiler zaman içinde ÖDP içinden teker teker ay-rıldılar. 2000’li yıllara gelindiğinde ÖDP’nin içindeeski DY’cilerden başkası kalmadı.

Devrimci Demokratik Güç Birliği PKK, TKEP, MLSPB, TKP-Kıvılcım, TKP/ML Ha-

Bu yanıyla, tasfiyecisolculuğun tarihi, aynı zamandaölü doğan birliklerin mezarlığıdır.Tarihlerine baktığınızda bir çok

birlik oluşturdukları ve hiçbirisini de yaşatamadıkları, hakve özgürlük mücadelesi içinde

etkili bir sonuç, politik birkazanım yaratamadıkları

görülmektedir. Neden böyledir? Cevabı

açıktır: Devrimci mücadeleyigeliştirmek için olmayan

birliklerin ömrü uzun olamaz.Nitekim oportünist, reformist,

Kürt milliyetçisi kesimlerinoluşturduğu birliklerin ömrü kısaolmuş ve mücadeleye bir katkı,kazanım sağlamamıştır. Halkı

savaş için örgütlememiş,kendileri de devrime

yönelmemişlerdir.

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

31FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 32: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

reketi, TDP, Devrimci Partizan tarafından 1993’te DevrimciDemokratik Güç Birliği oluşturuldu. Devrimci mücadeleninihtiyacı böyle bir “birlik” değildi. Bu nedenle, benzer ör-nekleri gibi ölü doğduğu için fazla yaşamadı. Asıl olarak,PKK’nin 1992’de ilan ettiği “tek taraflı ateşkes” politikasına“güç” verme amacıyla oluşturulduğu için izi bile kalmadansona erdi. Sahipleri bir açıklama yapmadığı için nezaman sona erdiği de bilinmiyor.

Kuzey Kürdistan Ulusal DemokratikCephe Platformu

1993 yılında, PKK adına Abdullah Öcalan ile TKSP(Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi) adına KemalBurkay arasında, Kuzey Kürdistan Ulusal DemokratikCephe Platformu için protokol imzalandı. PKK biryandan oligarşiye karşı ateşkes ilan ederken, diğeryandan da ne kadar Kürt milliyetçi örgütlenme varsabunları çevresinde toparlamaya çalışıyordu.

Bu çerçevede PDK-Hevgırtın (Kürdistan DemokratPartisi), KAWA (Kürdistan Proletarya Birliği), KKP(Kürdistan Komünist Partisi), PİK (Kürdistan İslamPartisi), PRNK (Kürdistan Ulusal Kurtuluş Partisi),PKK, PRK Rızgari (Kürdistan Kurtuluş Partisi), PSK(Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi), KUK-RNK (Kür-distan Ulusal Kurtuluşçuları), TSK (Kürdistan SosyalistHareketi) ve YEKBÜN (Kürdistan Birleşik Halk Partisi)tarafından Kuzey Kürdistan Ulusal Demokratik CephePlatformu (KKUDCP) oluşturuldu.

KKUDCP’nun açıklamasında şöyle deniyordu: “...TC’nin mevcut tutumunu sürdürmesi halinde, halkımızıntepkisinin çok daha büyük olacağını, ülke sathında dahageniş boyutlu topyekün direnişi ve savaşı yükseltmekdurumunda kalacağımızı ifade ediyoruz.”

Peki ne oldu? Cevap: Çok değil, bir yıl sonra 1994sonlarına gelindiğinde bu birliğin de işlevsiz olduğu ta-raflarca itiraf edilmeye başlandı. Ardından bu birlik desessiz sedasız sona erdi.

PKK’nin Birleşik Devrimci GüçlerPlatformu

PKK, TKP(ML), MLKP, DHP, TDP, TKP/ML,TKP/Kıvılcım ve Darbeci hainler tarafından Haziran1998’de Birleşik Devrimci Güçler Platformu (BDGP)oluşturuldu.

BDGP, Kürt milliyetçi haraketin oligarşi karşısındasolu bir tehdit unsuru olarak kendisine yedekleyerekblöf yapma çabasının ürünü olarak kurulmuştur. Kurulmabiçimi ve içeriğinin devrim ve devrimcilerle bir ilgisiolmadı. Öyle ki, BDGB’nin temel özelliklerinden birisinide Cepheye karşı darbeci hainlerin var edilmesi çabasıoluşturmuştur.

BDGP programında devrim hedefinden bahsedilsede, aynı günlerde Avrupa’da bulunan Öcalan, PKKadına düzen içinde yer almayı hedefleyen 8 maddelikbir program açıklamıştı. BDGP’yi oluşturan gruplar

bunun üzerine “bizimle devrimi hedefleme üzerineittifak kurmuştunuz, ama şimdi düzen içi taleplerde bu-lunuyorsunuz” sorusunu bile soramadılar. Birleşik Dev-rimci Güçler Platformu’ndan ne kaldı geriye derseniz,tarihin cevabı kirlenme ve düzen içileşme olacaktır...

Seçimlik Birlikler Üzerine... 1991 seçimlerinde, söylemde radikal ama özünde

reformist birçok grup, ‘Devrimci Seçim Bloku’nu oluş-turdular. “Blok” içinde; Emeğin Bayrağı, ÖzgürlükDünyası, Emek, Komün, Gelenek, Newroz, Kurtuluş(KSD) gibi çevreler yer alıyordu. Sözkonusu seçimblokunun devrimcilik ile elbette bir ilgisi yoktu. Bu vebenzeri seçim blokları bundan sonra da oluşturulacak,önderliğini de Kürt milliyetçi hareket yapacaktı.

Ve böylece, “Emek Barış Özgürlük Bloku”, “De-mokrasi ve Barış Bloku” gibi adlar verilen birlikleroluşturuldu. Bunlar “seçimlik” birliklerdi.

Seçimlik olan bu tür birliktelikler aslında düzen içi-leşmenin adımlarını oluşturuyor, oligarşiye bu mesajıveriyordu. İddialı açıklamaların bir önemi yoktu. Belir-leyici olan oligarşiden icazet dilenen, düzen içileşensolun yönelimiydi. Bu çerçevede, başını Kürt milliyet-çilerinin çektiği bir çok seçimlik “birlik” oluşturulmuştur.Örneğin; 1995 seçimleri ve “Barış Bloku” ve sonrasındakibenzer “blok”lar hep böyle olmuştur.

Bu tür seçimlik birliklerin hepsine ayrı ayrı değin-meyeceğiz. Ki PKK’li Mustafa KARASU’nun şu sözleribu tür ittifakların çerçevesini açık biçimde somutla-maktadır:

“... Liberal partilerden, sol ve sosyalist güçlerekadar HADEP’in de içinde olduğu geniş bir ittifak ön-celikli düşünülebilir. Eğer bu olmayacaksa da, HADEP’inöncülük yaparak sol ve sosyalist güçleri etrafına topar-laması tercih edilmelidir. HADEP bir demokrasi hare-ketinin motoru olur ve ciddi bir biçimde çalışırsa, barajsorunu diye bir sorun ortaya çıkmaz...” (Özgür Politika,17 Ağustos 2002)

Kürt milliyetçilerinin önderlik ettiği bu tür seçimlikbirliklerin özü budur: Düzen içileşmenin, düzenden icazetdilenmenin motoru olmak... 1990’lı yıllardan bu yanaböylesi bloklar oluşturarak demokrasicilik oyununu nekadar içselleştirdiklerini gösterdiler. Kendilerini düzenebağlayan bu zincirin “son” halkası olan HDP projesi debundan öte değildir. Devrimi, devrimciliği tasfiye edereksolu düzene bağlamanın girişimidir bu “proje”.

Bu proje de yeterli gelmemiş olacak ki, HDP içindeyer almayan ÖDP, Halkevleri, TKP gibi kesimlerle“Güç Birliği” oluşturdular. Sonuç değişmeyecektir.Çünkü, devrim için olmayan birlikler, halkın hak veözgürlük mücadelesine hizmet etmeyecek ve bir süresonra dağılıp gidecektir. “Faşizme ve OHAL’e karşıEmek ve Demokrasi için Güç Birliği”nin kaçınılmazsonu da budur. Bu bir kehanet değil, yukarıda özetlemeyeçalıştığımız tarihsel tecrübenin gösterdiği gerçektir...

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!32

Page 33: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Biz Kimiz?Biz KESK (Kamu Emekçileri

Sendikaları Konfederasyonu) içeri-sinde yer alan Kamu Emekçileri Cep-heli memurlarız.

Neden Ankara’ya Yürüyoruz?En genelde AKP iktidarının eli-

mizden almaya çalıştığı iş güvence-mize sahip çıkmak ve kamu emek-çileri üzerindeki baskılara dikkatçekmek için yürüyoruz.

Bildiğiniz gibi AKP iktidarı ilebirlikte halkın her kesiminde olduğugibi kamu emekçilerinin haklarındada birçok hak gaspı yaşandı.

1- Her Geçen Gün Yoksullaştı-rılıyoruz!

Bugün yoksulluk sınırı 4 bin 560olarak açıklanırken, biz kamu emek-çileri bu sınırın çok altında bir maaşlaçalışıyoruz.

2- Baskı Altındayız!14 yıldır iktidarda olan AKP siyasi

kadrolaşmasını tamamladı. Bu ne-denle iş yerlerimizde psikolojikbaskıya maruz kalıyoruz.

AKP, 17 Şubat 2016’da kamuemekçilerine yönelik yayımladığı2016/4 sayılı Başbakanlık Genelgesiile muhalif kesimin her türlü demo-kratik hak arayışını terörle ilişkilen-dirmeye çalışarak kamu emekçilerineboyun eğdirmek istiyor.

3- İş Güvencemize Bir SaldırıVar!

Bu yıl öğretmenlere de uygulananperformans sistemi ile güvencesizçalışmanın önemli bir adımı atılmışoldu AKP tarafından.

Yeni öğretmen alımlarını da mü-lakatla, sözleşmeli olarak alıp gü-vencesizliği büyük ölçüde hayata ge-çirmiş olacaklar.

AKP iktidarı düşüncesini açıkçadefalarca belirtmiştir: “…işçi-memurfarkını ortadan kaldıracağız, işçi kar-

deşlerimin hakkını memura yedirt-mem, bankamatik memurları, yatayata para alıyorlar, üç ay tatil yapı-yorlar” diyerek kamu emekçilerini,yoksullaştırdığı halka hedef göster-meye çalıştı.

Hedefledikleri tarihi de açıkladılar:“2017 yılına kadar 657 sayılı DevletMemurları Kanunu’nu değiştireceğiz”Böylece muhalif kamu emekçilerini“kaşının üzerinde gözün var” diyerekişten atabilecek, atmadıklarını isekendisine itaat etmeye zorlayacak!

AKP, Gülen Cemaati ile arala-rındaki çıkar çatışması yüzünden ül-kede OHAL ilan etti. Şimdi deOHAL’ i kendisi için bir fırsataçevirdi ve 84 bin memuru açığa aldı.Bunların içerisinde 451’i KESKüyesi. Bugün hala açığa alma veişten atmalar sürüyor.

İş Güvencemize SahipÇıkmak İçin Yaptığımız EylemlerÇalışmalar:

19 Ocak 2013 tarihinde TBMM’eyürüdük ve bedelini bir ay sonra; 19Şubat’ta ödedik:

28 ilde kamu emekçilerine yönelikyapılan baskınlar sonucunda 184 kişigözaltına alındık, 72 kişi tutuklandık.Bu gün hala bir çoğumuzun mahke-mesi devam diyor.

Birçok ilde imza masaları açıp,bildiri dağıttık.

Birçok ilde basın açıklamaları ya-pıp afiş astık.

İş yerlerimizde ve sendikaları-mızda paneller yaptık

İki ilde 24 saatlik açlık grevleriyaptık

25-26-27 Mart 2016’da İstan-bul’dan Ankara’ya kadar, illerdebasın açıklamaları ve bildiri dağı-tımları yaparak yürüdük. Yürüyüşünson günü Ankara’da işkenceyle göz-altına alındık.

Ve bu kez 10-17 Eylül tarihleriarasında, İstanbul’dan Ankara’yaadım adım yürüyoruz. Siz değerlibasın emekçilerini bu eylemimizedestek olmaya çağırıyoruz.

Başlangıç NoktasıBasın Açıklaması:Yer: Kartal MeydanTarih:10 Eylül CumartesiSaat:12:30

Bitiş NoktasıBasın AçıklamasıTarih: 17 Eylül 2016Yer: Ankara-Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığı -Saat: 13.00İLETİŞİM: Emekçi Meclisi (fa-

cebook)[email protected]

Kamu Emekçileri CephesiKamu Emekçileri Cephesiİş Güvencesi İçin

Ankara’ya Yürüyor!

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

333FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 34: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Tüm Türkiye halkları olarak ta-rihsel bir süreçten geçiyoruz. FaşistAKP iktidarı, yıllardır koynunda bes-leyip büyüttüğü cemaatle kapışmasınıfırsata çevirerek, halka karşı savaşınıbüyütmenin peşinde.  Bir  yandansahte demokrasi söylemleriyle şovyaparken, diğer yandan OHAL ilanederek halk düşmanı politikalarınırahatlıkla uygulayacağı zemin yara-tıyor.  AKP iktidarının uzun süredirgündeminde olan personel yasası de-ğişikliği de bu süreçte hızlandırıldı.Kendi yasasını dahi tanımayan iktidar,kamu emekçilerinin iş güvencesinesaldırılarını pratikte hayata geçirdi.Sorgusuz sualsiz açığa alınan, hertürlü hakkından alıkonularak iştenatılan memurlar gösteriyor ki biatetmeyen, köleliği kabul etmeyen tümkamu emekçileri, bu değişikliklerlerahatlıkla kapı dışarı edilebilecek.

Bizler, devrimci kamu emekçileriolarak emeğimize, onurumuza sahipçıkıyor, iş güvencemize yapılan sal-dırının karşısında direniyoruz. Bili-yoruz ki faşizm kiminle kapışırsakapışsın, asıl hedefinde her zamanbu ülkenin onurlu evlatları, devrimcidemokrat yurtseverleri vardır.  Fa-şizmin çıkar ilişkileri ne kadar deği-şirse değişsin, asla emekçilerdenyana olmayacak. Emeği sömürülen,açlığa işsizliğe güvencesizliğe mah-

kum edilen her zaman emekçilerolacak.

Bugün OHAL bahane edilerekhaksızlığa adaletsizliğe karşı direnmehakkımız elimizden alınmaya çalı-şılıyor. Buna sessiz kalmak uzun va-dede büyük ödememize, yıllardırkanla canla kazandığımız hakları-mızdan vazgeçmemize neden ola-caktır. Bugün ödemekten çekinece-ğimiz her bedel misliyle bizlerdençıkarılacaktır. OHAL uygulaması  ilesindirilmeye korkutulmaya çalışılı-yoruz. OHAL’i tanımıyor,   faşist

baskılardan korkmuyoruz. Bu tarihselsüreçte üstümüze düşeni yapacak,geleceğe başı dik, onurlu bir iz bıra-kacağız. Sıranın bize gelmesini bek-lemeyecek, haklılığımızdan aldığımızmeşrulukla mücadele edeceğiz.

Kamu Emekçileri Cephesi olarak,iş güvencemiz için, emeğimiz veonurumuz için 10 Eylül’de Ankara’yayürüyoruz. Sonuncumuza kadar mü-cadele etmekten vazgeçmeyeceğimizibir kez daha haykırarak, tüm emek-çileri haklı mücadelemizde yanımızdaolmaya çağırıyoruz.

KEC’Lİ HATİCE YÜKSEL :“OHAL’İ TANIMIYORUZ İŞ GÜVENCEMİZ İÇİN

ANKARA’YA YÜRÜYORUZ!”

Devrimci İşçi Hareketi 28 Ağustos’ta Akçakoca’da 4 günlük yazkampı yaptı. Birlikte sohbet edilen, birlikte paylaşılan kampın sonundada GBT kontrolü yaptı. Katil AKP düzene alternatif gördüğü her şeyesaldırıyor. Devrimcilerin kampları da düzenin tatil anlayışına alternatifolduğu için saldırıyor. Gözaltına aldırıyor ve tutuklatıyor. Bu nedenlebaskılara boyun eğmeyeceklerini ifade eden DİH’liler, “Düzeninizibaşınıza yıkacağız” diyerek kararlılıklarını ifade etti.

AKP’nin Aciz Polisi Yaz Kamplarına Bile

Tahammül Edemiyor

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!34

Page 35: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

BEKLEMEK ÖLÜMDÜR!BEKLEMEYECEĞİZ, GELECEĞİMİZ İÇİN

MÜCADELE EDECEK, SAVAŞACAK VE ONUKENDİ ELLERİMİZLE DEĞİŞTİRECEĞİZ!

Bir öğrenci, öğretmenine sormuş: - Daha iyi bir yaşam için değişiklikleri çok mu

bekleyeceğiz? Öğretmeni biraz düşünmüş ve cevap vermiş: - Eğer beklerseniz, çok bekleyeceksiniz.

Başarının çalışmaktan önce geldiği tek yer;sözlüktür. (Vidal Sassoon)

Sömürü devletine karşı savaşmak birtercih değil, bir zorunluluktur.

Çünkü egemen sınıflar devlet olmadanemekçi halkı sömüremez. Sömürünün

ortadan kalkmasının tek yolu bunusağlayan devletin yıkılmasıdır.

Savaşımızı büyüteceğiz .Dev-Genç Olarak Savaşımızı Büyütmek

İçin Neye İhtiyacımız Var?Daha kararlı, Daha enerjik,

Daha Israrcı olacağız. Hayatın her alanına örgütçü ve savaşçı

bir gözle bakacağız.PROGRAMLI,SONUÇ ALICI ÇALIŞACA-

ĞIZ. HAYATIN HER ALANINI SAVAŞGERÇEĞİNE GÖRE ÖRGÜTLEYECEĞİZ.

Bir işi, kişiyi, eylemi örgütlerken kesinlikleduygularımızla değil, bilimsel verilerle

somut durumlar üzerinden hareket etmeli vemutlaka her ayrıntıyı görmeliyiz.

Yönetici olmak için iyi yönetmek içinburjuvazinin okulları var ama bizim

okulumuz mücadelenin içi ve ihtiyaçları.Öğrenmeyi bilen her devrimci

iyi bir yönetici olabilir. Yönetmek tek tip insan yetiştirmekten çok

farklı kültür ve kişilikteki insanlarısosyalizmin değerleri çevresinde birleştirip

üretime katmak.

MİLİTAN BİR BEYİN HER ŞEYİ YARATIR.BİR TEZEĞİ, BİR İPİ BİLE

SİLAH HALİNE GETİREBİLİR.Her şeyi kendi ellerimizle ve kendi beynimizle

yaratacağız...

'93 yılı devletin yeni saldırılarıyla geldi... MGK emretti,hükümet uyguladı. «Halk muhalefeti işkence, gözaltı,topyekün saldırılarla bastırılmalı». Gençliğe gelince; okulve yurtlardan atılmalar, soruşturmalar, polis-jandarmaterörü, gözaltılar, tutuklamalar... Ardı arkası kesilmedi...Bunun üzerine ilk cevabı Haziran ayında EYÖ-DERverdi. Radikal bir eylemlilik önerisinde bulundu EYÖ-DER. Uzun soluklu olmalı, diğer illerdeki üniversitelerlebirliği sağlamalı... Öneri kabul gördü.

Gençlik örgütleri kısa sürede birleşti. Eylem, Ege ve 9 Eylül Üniversitesi öğrencilerinin yü-

rüyüşüyle başladı. Yürüyüşçülerin güzergahı belirlendi. Balıkesir, Bursa, Eskişehir ve Ankara... Her uğradıkları

yerde daha da çoğalarak devam ettiler yürüyüşlerine.UL-DER'liler, AÜÖD'liler, AYÖ-DER'liler... Sayıları yü-

rüdükçe arttı. Her ilin giriş ve çıkışında saldırılara, gözal-tılara, işkencelere rağmen yeni katılımlarla birlik ve da-yanışma ruhunu canlandırdılar.

Eylem yoğun gözaltı ve işkencelere, oportünizminolumsuz tavırlarına rağmen Ankara'ya kadar sürdürüldü.Ankara'da da AYÖ-DER'liler tarafından karşılandı yürü-yüşçüler. Ve hedefledikleri gibi Ankara'da bitirdiler eylemlerini.Ankara yürüyüşü günlerce ülke gündeminden düşmedi.MGK güdümlü devlet terörüne karşı siyasi taleplerle önplana çıkan yürüyüş, gençliğin faşizme karşı koyuşuydu.Zaferle noktalandı. (Bağımsızlık, Demokrasi ve SosyalizmMücadelesinde Gençlik-2 kitabından, Sayfa: 417)

Çünkü; emperyalizmin dünyasında 6 milyar insa-nın 1 milyarı okuma-yazma bilmiyor. 1 milyar insanın

eğitim hakkı gasp edilmiştir. 100 milyon evsiz var em-peryalizmin dünyasında. Yüzlerce milyon yoksul ise, evdenemeyecek gecekondulara mahkum edilmiştir. Her yılkötü beslenme ve önlenebilir hastalıklar nedeniyle 5 ya-şına gelmeden ölen 11 milyon çocuk var.

Sosyalizmde, kapitalist ülkelerin "gelir" kaynağı ola-rak gördüğü sağlık, eğitim, kültür hizmetlerinden ülkedeyaşayan herkes ücretsiz yararlandırılmıştır.

ÖZLÜSÖZ

Devlet Terörüne KarşıAnkara Yürüyüşü Sürüyor...

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

Devrimcilik neden zorunluluktur?

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

35FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 36: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Gençlik, AKP’nin en büyük kor-kusu. AKP, ne kadar gerici, iş birlikçibir gençlik yaratmaya çalışsa da ba-şaramadı. Gençliğin dinamizmini,ilericiliğini, halkına ve vatanına bağ-lılığını yok edemedi.

Görünürde AKP ile Fethullahçılararasında kıran kırana bir savaş sürü-yor. Bakın hapishanelere her iki ta-raftan da kaç insan var? Trilyonlarcalira yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet parasıortaya çıkan ve tutuklanan üç-beşhırsızıda salıveriyor. AKP, yönete-meme krizi derinleştikçe OHAL’iilan etti, çözümü OHAL’de aradıAKP’ye OHAL uygulaması kararlarıaldıran halka karşı işlediği suçlardır.Halktan korkuyorlar. Çünkü suçlular.15 yıllık iktidarları boyunca halkayönelik her türlü zulüm sürerken,çok uzun süre yalanlarla bu zulmünüzerini kapatmayı başardı.

Ancak AKP’nin zulmü öyle bo-yutlara ulaştı ki, artık hiçbir yalan,hiçbir demagoji bu yalanların üstünüörtmeye yetmiyor. Ve AKP, paranoyahalinde her türlü halk muhalefetinikendilerine yönelen tehdit olarak gö-rüyor. Yarattıkları açlık, yoksulluk,sefalet tablosunda halka verebile-cekleri hiçbir şey yoktur. Onun içindaha çok faşist terör uygulamaktanbaşka politikası yoktur. Okullarda,meydanlarda, mahallerde bugünAdalet için yaptığımız her eylemle-rimize AKP’nin katil polisleri saldırıpinsanlarımızı gözaltına alıp tutukluyor.Bu korku halk korkusudur! Geçtiği-miz günlerde adalet için yapılacakolan yürüyüşümüze eli kanlı köpeklersaldırıp Liseli Dev-Genç’limiz EserÇelik’i gözaltına alıp tutuklamıştır.Bu korku yaşları küçük olan amaAKP’nin yozlaştırma politikalarına

karşı devrimcileşen liselilerimizinkorkusudur. Adalet İstiyoruz! TutsakDev-Genç’lilerimiz için adalet isti-yoruz! Yatıp kalkıp adalet istemeyede devam edeceğiz. AKP faşizmidüşünemeyen sorgulamayan gençlikyaratmaya çalışıyor. Okullarımızdaafiş yaptığımız için, okullardan uzak-laştırma alıp, soruşturma açılıyor.Bugün AKP afişlerimizden bile kor-kuyor. Çünkü gelecek bizim, çünküöğrencilerin bu faşist düzende alter-natifi biziz.TUTSAK DEV-GENÇ’LİLERSERBEST BIRAKILSIN! GÖZALTILAR TUTUKLAMA-LAR BASKILAR BİZLERİ YIL-DIRAMAZ!HALKIZ HAKLIYIZ KAZANA-ĞIZ!YAŞASIN DEV-GENÇ YAŞASINDEV-GENÇLİLER!

Dev-Genç’liler ve Liseli Dev-Genç’liler bulunduklarıbölgelerde halkın ve haklının sesi Yürüyüş dergisi veGençliğin geleceği dergisi Dev-Genç dergisini halkaulaştırmaya devam ediyor. Yapılan çalışmalarından der-lediklerimiz şu şekilde:

İzmir: Dev-Genç’liler 2-6 Eylül arası yaptıkları ça-lışmalarda Güzeltepe, Kuruçeşme ve Kınık’ta Yürüyüşdergisi ve Dev-Genç dergisi dağıtımı yaptı, ayrıca çalış-malarında genel olarak kampanyalar ile ilgili bildiri veyazılama yaptı. Dergi dağıtımlarında polisin mahalledekikara propagandalarına karşı Dev-Genç’liler kim olduklarınıve amaçlarını anlattı. Bunun üzerine halk her zamandevrimcilerin yanında olacaklarını polisin ne yapmakistediğinin farkında olduklarını söyledi. Çalışmalardagençliğin “Demokratik Üniversite ve Tutsak ÖğrencilereÖzgürlük” bildirilerinden 60 adet dağıtıldı. Ve propagandaamaçlı farklı yerlere “Dev-Genç / DHKC”, “CEPHE”,“Hakan İnci Onurumuzdur!”, “Gazi Faşizme Mezar Ola-cak” ve “Adalet İçin Ankara’ya Yürüyoruz” yazılamaları

yapıldı. Çalışmaların sonunda toplamda 44 Dev-Gençdergisi, 25 adet Yürüyüş dergisi halka ulaştırıldı.

Antep: Dev-Genç’liler 1-2 Eylül’de Düztepe Ma-hallesi’nde Yürüyüş dergisi dağıtımı yaptı. Yapılan ça-lışmada, Antep’te yaşanan patlama, OHAL’in nasıl yan-sıdığı ve güncel konular üzerine konuşuldu. Ayrıca İs-tanbul-Gazi Mahallesi’nde yaşananlar üzerine ve AKPfaşizminin katliamcı, faşist yüzünün daha çok açığaçıktığı anlatıldı. yapılan çalışmalarda toplam 47 dergihalka ulaştırıldı.

Elazığ: Liseli Dev-Genç’liler 5 Eylül’de FevziÇakmak, Esentepe, Yıldızbağları Mahallesi’nde Yürüyüşdergisi dağıtımı yaptı. Yapılan çalışmaya halkın ilgisiyoğundu, ayrıca çoğu okurun da sitemi vardı, “uzunsüredir nerelerdesiniz” diye soranlar oldu. Ve dağıtımsırasında 65 yaşındaki bir teyze dağıtımcıları görünceyardımcı olup dağıtıma katıldı. Yapılan çalışmalardatoplam 150 dergi halka ulaştırıldı.

NE İŞKENCELER, NE GÖZALTILAR, NE TUTSAKLIK;ESER GİBİ HİÇBİR DEV-GENÇ’LİYİ DİZE GETİREMEZSİNİZ!TUTSAK DEV-GENÇ’LİLERE ÖZGÜRLÜK!

Ülkemizde Gençlik

GGençlik Federasyonu’ndan

Geleceğimizin Temsilcisi Gençlik Halkın Sesi’ni Dört Bir Tarafa Ulaştırıyor!

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!36

Page 37: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Liseliyiz BizBu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen,

katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Bir elin parmakları kadardı hepsi...Ali Aygül, kendisi gibi üniversitede örgüt-

lenmiş olan Adnan Berber ile birlikte üç kişiliküst komite, altında Faruk, Kahraman ve birkaçkişi daha...

Yol yöntem aradılar, sırrı nedir bir iken 5olmanın, 5 iken 50...

Sır açıktı; ısrar, ısrar, ısrar... Biliyorlardı vardı duyarlı liseliler; biliyorlar-

dı, bu düzen böyle hüküm sürmeyecekti... O hal-de örgütlenmemek için hiçbir neden yoktu...Kahraman, okul çevrelerinde kafeteryalarda,toplu mekanlarda ilişki yaratırken, Bakırköy Li-sesi’nde bir irade çarpışması sürüyordu...

Lise duvarında bir pankart... İmzası yine o‘80 öncesinin imzası... Liseli DEV-GENÇ... Ege-menlerin korkulu rüyası bu imza... 8 yıl sonra,duvarları katkat boyayarak silmeye çalıştıklarıbu imzayla yine karşılaştılar...

Bakırköy Lisesi’nin geçmişi vardı... Burası Turgutlar’ın emek verdiği, can bedeli

faşist işgali kırdığı okuldu... Okul idaresi şaşkın... 12 Eylül'ün yetiştirdiği

öğrenci kitlesi ise ilgisiz... Çok önemsenmiyor, münferit denilip geçili-

yor üzerinden... Ama öyle değil, bir iki hafta geçmeden yine

aynı imzayla bir daha şaşkına dönüyor okul ida-resi... Yine Liseli Dev-Genç... Öğrencilerdeki ilgi-sizlik dağılıyor yavaş yavaş... Şaşkın ve meraklabekliyorlar gelişmeleri...

İlkinde pek önemsemez görünen idare ikin-cisinde bu işin peşine düşüyor, derken ardındanüçüncü pankart geliyor...

Başa çıkamıyor polise baş vuruyorlar... Okul girişlerinde aramalar, ders ortasında

aramalar, şüphelenilenleri müdür odasında sor-guya çekmeler...

Bulamıyorlar bu Liseli Dev-Genç'in pankart-çısını...

Bir irade savaşına dönüşüyor pankart... Birçok kişi aynı şeyin bir daha olmayacağını

düşünüyor... Ama düşünüldüğü gibi olmuyor, he-men her hafta aynı gün bir pankart sallanıyorBakırköy Lisesi'nin duvarlarında...

Tek kişi... tek kişi neler başarabilir isterse...Başarıyor Faruk...

Kısa bir süre sonra okul içinde pek çok lise-liyle tanışıyor, başlangıçtaki ilgisizlik, zamanlamerak ve şaşkınlığa, sonrasında ise sempatiyedönüşüyor... Liseli Dev-Genç gözlerde büyütülü-yor... Öyle ki polisin tüm gözdağına tehdidine,idarenin baskısına, bütün arama taramalara, yo-ğun önlemlere rağmen, hemen her hafta, aynıgün asılan pankart gücün ifadesi oluyor gençli-ğin gözünde...

Bu güç, iradenin ve ısrarın gücü... Bu güce duydukları sempatiyle örgütlenen

liseli Dev-Genç'lilerin birçoğu daha sonraki mü-cadelelerinde önemli sorumluluklar alarak veonurlu mücadelede şehit düştüler...

Bakırköy'deki irade savaşının aynısı eş za-manlarda İstanbul'un başka iki okulunda da ya-şandı... İşte tüm bunları yaratan Ali Aygül'ün öğ-rencileri olan Faruk ve Kahraman'dı.

İki-üç kişiyle dahi ısrar edildiğinde nasılyoktan var edileceğini öğrettiler.

Öğren, Çalış, Savaş! Küba’nın bu sloganı, üzerinde uzun uzun konu-şulacak oldukça farklı bir üçlemedir. Küba’dailköğretim sıralarındaki öğrenciler eğitimin ilkyıllarında ABC’yi öğrenirken, bu üç harfin özelanlamı vardır: E, T, F!..

E: Estudio (Öğren), T:Trabajo(Çalış), F:Fusil (Savaş)

Çocuklar eğitim sistemi ile ilk tanıştıkla-rında, komünist kavramlar ve öğreti-lerle donatılmış bilgileri alırken, ön-lerindeki yıllara ilk adımlarını bu üç başlangıçöğretisi ile atarlar. Üç öğretinin simgesi üç ko-mutandır. Fidel; bilgeliği, bitmeyen enerjisi ilesürekli öğrenmeyi öğütler ve simgeler. Çalış’ınsimgesi Camilio’dur; çalışmanın, üretmenin ön-cüsüdür. Savaş’ı ise Che simgeler. Bu üçlemesonraları “Genç Komünistler Birliği”nin mottosöylemi olmuştur.

Arkadaşlık nedir? Arkadaşlık, aynı ba­rikatta savaşmaktır, yek pare bir sü­

tundur. Kılıcı döven, bildirileri yazan ellerdir. Arka­daşlık derin bir inanç ve ortak kaygıdır. Arkadaşlık,ortak bir eylemdir, ortak bir yaşamdır. Ve ortak bir

ölümdür. (Ateşi Çalmak cilt 1 Marks)

ÖZLÜSÖZ A k d l k di ? A k d l k bÖ Ü Ö

YOKSULLUĞUN MATBAASIBU HAFTA DUVARLARA NE YAZALIM:

AKP, LİSELİLERİ AKP, LİSELİLERİ

İŞKENCEYLE TUTUKLADI!İŞKENCEYLE TUTUKLADI!

LİSELİ DEV-GENÇ’Lİ LİSELİ DEV-GENÇ’Lİ

ESER VE HAKAN’A ÖZGÜRLÜK!ESER VE HAKAN’A ÖZGÜRLÜK!

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

337FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 38: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Faşizm, biz gençlik üzerindeki yıl-dırma politikalarından birisi olan ai-lemize yönelik baskılarla, ailelerimizikullanarak bizi anti-emperyalist, anti-faşist mücadeleden vazgeçirmeye ça-lışıyor.

Berkin’in ve onlarca çocuğumuzunda katliam emrini veren Tayyip Er-doğan ve AKP’nin katil polisleri ai-lelerimizi arayıp “oğlunuz-kızınızterör örgütüne katılmak üzere çocu-ğunuzu birlikte kurtaralım” diyerekişbirliği teklif ediyor. Ailemiz buteklife yanaşmazsa tutsaklık ya dakatliam ile tehdit yolunu deniyor. Li-selilerin bir işi sahiplenirse sonunakadar onu yapacağından, gözü kara-lığından korkan faşizm bizi neydenkurtaracak? Devletin denetimi veonayı ile satılan uyuşturucudan, fu-huştan, yozlaşmadan mı koruyacaklar?Sanki kötü yollardayız da bizi kurta-racaklar! Hayır biz suç işlemiyoruz.Biz devrimcilerle arkadaşlık ediyoruz,derneklere gidiyoruz, devrimci faali-yetlere katılıyor, örgütlüyoruz. Adaletistiyoruz. Annemizin, babamızın alınterini alabilmesini istiyoruz. Ekmekve özgürlük istiyoruz. Halk için bi-limsel parasız eğitim istiyoruz… Bizedair kaygıları endişeleri varsa o daonların düzenini yıkacağımızın kor-kusu, kaygısıdır. 

Liseliler! Ailelerimizi, polislerden önce biz

örgütlemeliyiz.Ailelerimiz yıllarca bize emek

verip büyütmüştür. Doğal olarak bizidüşünüp merak edeceklerdir. Bu yüz-den ailelerimize devrimcileri tanıtalım.

Biz doğru olanı yapanlarız diyorsak,halkı örgütlemekten bahsediyorsakailemizi de örgütlemeliyiz. Belki ilkanlattığımızda bize kızacak gitme di-yecekler. Bu da bizi tanımadıklarındandolayıdır. Bizi tanısınlar ki bize gü-vensin, bizi sevsinler. Çocuklarını gö-nül rahatlığıyla derneklerimize, ey-lemlerimize göndersinler. Düşmanınbu çabalarını boşa çıkaracak olan biz-leriz. Onların amacı bizi duyarsız,bencil, ülkesinde yaşananlardan birhaber gençlik yaratmak. Beyinleriteslim alıp yönetmek. Buna izin ver-meyelim. Daha çok emek, daha çokısrar, daha çok sabır gerektiren mü-cadelemizde her ne olursa olsun biradım bile geri atmamalıyız. Bununiçinde ailelerimizi çağıran polislerekendi ellerimizle vermeyelim. Çocu-ğunuzla birlikte karakola gelin diyorarayan katil. Gitmeyelim onların ka-rargahlarına. Oraların işkence mer-kezleri olduğunu, katliam emirlerininverildiğini unutmayalım. İyi rolü ya-pacaklardır kanmayalım! Onlardanolsa olsa zebani olur. Tarih tanıktır.Halka zulüm, işkence yapan bu dev-letin kolluk güçleridir. Halkın kurtuluşumudu ise biz devrimcilerdir, Cep-helilerdir. Biz Liseli Dev-Genç’lilerolarak ailelerimizi katillere teslim et-meyecek, bir milim bile geriye git-meyeceğiz! Girdiğimiz işkencehaneleriolan karakollarında ise Eser gibi dizçökmeyeceğiz!

Bir Liseli Dev-Genç’li..

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen,

katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Liseliyiz Biz

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!38

KATİL POLİSLER AİLELERİMİZİ

ARAYARAK NEYİ AMAÇLIYOR?

BİZ NE YAPACAĞIZ?Arşiv

Page 39: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Dev-Genç’liler ve Liseli Dev-Genç’liler bulundukları bölgelerdehalkın ve haklının sesi Yürüyüş Der-gisi ve Gençliğin geleceği dergisiDev-Genç dergisini halka ulaştırmayadevam ediyor. Yapılan çalışmaların-dan derlediklerimiz şu şekilde;

İzmir: Dev-Genç’liler, 2-6 Eylülarası yaptıkları çalışmalarda Güzel-tepe, Kuruçeşme ve Kınık’ta Yürüyüşve Dev-Genç dergilerinin dağıtımınıyaptı, ayrıca çalışmalarında genelolarak kampanyalar ile ilgili bildirive yazılama yaptı. Dergi dağıtımla-rında polisin mahalledeki kara pro-pagandalarına karşı Dev-Genç’lilerkim olduklarını ve amaçlarını anlattı.Bunun üzerine halk her zaman dev-rimcilerin yanında olacaklarını, polisinne yapmak istediğinin farkında ol-duklarını söyledi. Çalışmalarda gen-çliğin “Demokratik Üniversite veTutsak Öğrencilere Özgürlük” bil-dirilerinden 60 adet dağıtıldı. Ve pro-paganda amaçlı farklı yerlere “Dev-Genç / DHKC”, “CEPHE”, “Hakanİnci Onurumuzdur!”, “Gazi FaşizmeMezar Olacak” ve “Adalet İçin An-kara’ya Yürüyoruz” yazılamaları ya-pıldı. Çalışmaların sonunda toplamda44 Dev-Genç, 25 adet Yürüyüş dergisihalka ulaştırıldı.

Antep: Dev-Genç’liler 1-2 Eylül’deDüztepe Mahallesi’nde Yürüyüş der-gisi dağıtımı yaptı. Yapılan çalışmada,Antep’te yaşanan patlama, OHAL’innasıl yansıdığı ve güncel konularüzerine konuşuldu. Ayrıca İstanbul-Gazi Mahallesi’nde yaşananlar üze-rine ve AKP faşizminin katliamcı,faşist yüzünün daha çok açığa çıktığıanlatıldı. Yapılan çalışmalarda toplam47 dergi halka ulaştırıldı.

Elazığ: Liseli Dev-Genç’liler 5 Ey-lül’de Fevzi Çakmak, Esentepe, Yıl-dızbağları Mahallesi’nde Yürüyüşdergisi dağıtımı yaptı. Yapılan çalış-maya halkın ilgisi yoğundu, ayrıcaçoğu okurun da sitemi vardı, “uzun

süredir nerelerdesiniz” diye soranlaroldu. Ve dağıtım sırasında 65 yaşın-daki bir teyze dağıtımcıları görünceyardımcı olup dağıtıma katıldı. Ya-pılan çalışmalarda toplam 150 dergihalka ulaştırıldı.

Ankara: Dev-Genç’liler 2 Eylül’deDikmen-İlker Caddesi’nde esnaflaraYürüyüş dergisi dağıtımı yaptı. Uzunzamandır gidilmeyen bölgelerde hal-kın Dev-Genç’lileri daha sık görmeyiistediklerini dile getirildi. Dağıtımdayapılan konuşmalarda sürece dair,AKP’nin faşist uygulamaları üzerineve 4-12 Eylül tarihlerinde yapılacakAdalet Yürüyüşü üzerine sohbet edil-di. Ayrıca Ahmet Arif Parkı’nda açı-lacak olan Açlık Grevi Masası’naçağrı yapıldı. Yapılan çalışmada 30dergi halka ulaştırıldı.

İSTANBULAlibeyköy: Dev-Genç’liler veHalk Cepheliler 2 Eylül’de Karado-lap ve Cengiz Topel’de bulunan es-naflara Yürüyüş dergisi dağıtımıyaptı. Çalışmada halka, İstanbul-Gazi Mahallesi’ndeki polis terörü,esnaf baskınları ve HFG Uyuşturu-cu ile Savaş ve Kurtuluş Merkezianlatıldı. Yapılan çalışmalarda top-lam 205 dergi halka ulaştırıldı.

Hacıahmet: Liseli Dev-Genç’liler3 Eylül’de halka umudun sesi Yürü-yüş dergisinin dağıtımını yaptı. Ya-pılan çalışmada, İstanbul-Gazi Ma-hallesi’nde AKP’nin katil polislerininGazi Halk Meclisi, Hasan Ferit GedikUyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezi’ni yıkarak işgal ettiği anla-tıldı. Ayrıca orada tedavi edilen has-taları gözaltına alındığını ve burjuvabasınının yalan söyleyerek “hastalarıdevletin hastaneye yerleştirdiği” ha-berini yaparak AKP’ye yaranmayaçalıştığı anlatıldı. Çalışmanın sonunda40 dergi halka ulaştırıldı.

Okmeydanı: Liseli Dev-Genç’liler6 Eylül’de mahallenin bir sokağında

Yürüyüş dergisi dağıtımı yaptı. Ça-lışma esnasında Anadolu’nun güzelmemleketlerinden biri olan Batman’lıbir aile liselileri evlerine davet ettive yapılan sohbetlerde ülke gündemive yaşanılan adaletsizliklere karşıneler yapılması gerektiği anlatıldı.Çalışmada 11 adet Yürüyüş dergisihalka ulaştırıldı.

Faşizm Ömrünü Terör veDemagoji ile Uzatır!

Arkadaşlar!AKP’nin Yalanlarına Kanmaya-

lım!Demokrasi Mücadelesinde Dev-

Genç Saflarında Örgütlenelim!...Faşizm kanlı yüzünü yalanla,

demagoji ile örtüyor....OHAL okullarımızda tüm demo-

kratik faaliyetlerin durdurulması, öğ-renci örgütlülüklerinin dağıtılması,ihbarcılık dayatması, not baskısı, di-siplin soruşturmaları, uzaklaştırmalarve atılmalarla katlanarak hayata ge-çirilmeye çalışılıyor...

Tüm bunlara karşı durursak veöğrenci haklarımızı, özgürlüğümüzüsavunursak AKP’nin saldırılarını püs-kürtebiliriz...

Ancak birlik olursak güç olabiliriz.Güçlü olursak özgürce eğitim alabi-liriz. Bunun için faşizme ve baskılarakarşı Dev-Genç saflarında birleşelim,örgütlenelim ve karşı koyalım.

AKP’nin yalanlarına ve demago-jilerine izin vermeyelim!

Disiplin Cezaları, SoruşturmaTehdidi, İşkence ve TutuklamalaraSon!

Parasız Eğitim, Demokratik Üni-versite, Bağımsız Türkiye İstiyoruz!

Ne AKP Ne Darbe Yaşasın Ba-ğımsız Türkiye!

DEV-GENÇ7 Eylül 2016

Dev-Genç KütüphanesiniLiselilerle Kuruyoruz

İstanbul – Gazi Liseli Dev-Genç

Geleceğimizin Temsilcisi Gençlik Halkın Sesi’ni Dört Bir Tarafa Ulaştırıyor

Ülkemizde Gençlik

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

339FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 40: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

7 Eylül’de yazılı bir açıklama yaparakhalka bir çağrıda bulundu. Açıkla-mada kısaca şu sözlere yer verdi;

“Halkımız bizler liseliyiz. Hede-fimiz okuyan, üreten gençlik yetiş-tirmektir. Düzenin üretmeyen, dü-şünmeyen gençlik yetiştirmesine kar-şın bizler okuyacağız. Öğreneceğiz,öğreteceğiz. Liseliler günde 10 sayfada olsa okuyalım. Bilinçlenelim.

Liselilere çağrımızdır; Kurumları-mıza gelin. Sırtınızda çantanız, kolu-nuzun altında kitaplarınızla gelin. Dev-Genç’lilerin kütüphanesine bir kitapda siz getirin. ...Liseliler, Gazi Özgür-lükler Derneği’ne gelin. Dev-Genç kü-tüphanemize bir kitap da siz getirin.

Gençlik ve Halk İçinÇalışmalarımızDevam Ediyor

Dev-Genç’liler ve Liseli Dev-Genç’liler örgütlülüklerini büyütüyor,önlerindeki engelleri kaldırıyor. Genç-lik çalışmalarından derlediklerimiz;

Öğrenci Meclislerinde Örgütle-neceğiz

İstanbul-Çayan Liseli Dev-Genç’liler 5 Eylül'de, 2015 yılındaşehit düşen Dev-Genç savaşçısı ŞafakYayla’nın isteği ve hayali olan Öğ-renci Meclisleri çalışmasına, “Bizlerdüzenin eğitim sistemine ve köleliğinekarşı Öğrenci Meclisleri’nde birle-

şeceğiz” açıklamasıyla başladı. 6 Ey-lül'de ise üzerinde “Öğrenci Mecli-sinde Şafak Abi’nin İradesiyle Bu-luşuyoruz” yazılı pankartı sökmeyegelen AKP’nin katil polislerine LiseliDev-Genç’liler izin vermedi.

GençlikHalkın DeğerlerininYanında Yer AlmayaDevam Edecek

Dev-Genç’liler 3, 4 Eylül’de İs-tanbul-Kartal’da her yıl gelenekselolarak düzenlenen “Pir Sultan AbdalKültür ve Anma Festivali”ne katıldı.Festivalde masa açan Dev-Genç’lilerehalkın ilgisi büyüktü. ...Halk, Dev-Genç’lilerden buraya bir dernek aç-malarını istedi. 2 gün süren festivalde140 Yürüyüş ve 8 Dev-Genç dergileriile 2’şer adet “Mahir Yürekliler” kitabı“Emperyalist Almanya’da Bir DavaTutsaklık ve Direniş” 3 adet “HalkAnayasası” kitapçığı 1 adet ise “Kur-tuluş” dergisi ve çok sayıda tutsakürünü halka ulaştırıldı. Tutsak öğren-ciler için de 200 bildiri dağıtıldı.

Gençlik OkuyarakTarihini Öğrenecek

İstanbul-Dağevleri Dev-Genç’liler29 Ağustos’ta bir araya gelerek Oku-ma Grupları çalışması yaptı. Dağev-leri 2 Temmuz Parkı’nda bir araya

gelenler ilk olarak yeni gelen kişilerletanıştılar. Ardından Boran Yayınla-rı’nın “Mahir Hüseyin Ulaş KurtuluşaKadar Savaş” kitabından 12 sayfaokuma yaparak üzerine konuşma vedeğerlendirme yapıldı.

Gençlik Film Gösterimleriile Halkı Bir ArayaGetiriyor

İzmir Dev-Genç’liler 5 Ağustos’taKınık’ta film gösterimi yaptı. Gös-terim öncesi Yürüyüş dergisi okunduve "Dev-Genç tarihi" ve "Çocuk İş-çiler" konuları üzerine konuşuldu.Gösterime 15 kişi katıldı.

Gençlik, KampanyalarınıAra VermedenSürdürüyor

İzmir Liseli Dev-Genç’liler 8 ve10 Ağustos’ta Kuruçeşme ve Ya-manlar’da, gençliğin taleplerine vurguyapan kampanya afişlerini yaptı. “Pa-rasız Eğitim Sınavsız Gelecek Berkinİçin Adalet İstiyoruz!” ve “BağımsızTürkiye Demokratik Üniversite veTutsak Öğrencilere Özgürlük” yazılıkampanya afişlerinden ve “Dev-Genç” propaganda afişlerinden top-lam 120 adet asıldı.

GençlikAdalet Mücadelesi’nin

Gençlik haksızlıklara boyun eğmiyor, sessiz kalmıyorve bu yüzden AKP’nin hedefi oluyor. Yine bir LiseliDev-Genç’li komployla tutuklandı. Tutuklanan LiseliDev-Genç’li Hakan İnci için yoldaşları yazılı açıklamayaparak şunlara değindi;Liseli Dev-Gençli Hakan İnciSerbest Bırakılsın!

14 Yaşında Berkin Elvan’ı Katlettiler Şimdi 17 Ya-şındaki Gençlerimizi Tutukluyorlar!

Liseli Dev-Genç; “…AKP’nin katil polisleri saldırmayadevam ediyor! Gözaltılar tutuklamalar işkenceler, psi-kolojik oyunlarını arttırıyor ama nafile! AKP 17 yaşındagençlerimizi tutukluyor Hakan İnci neden mi tutuklandı?Çünkü; Adalet istiyordu!..."

Bağcılar Liseli Dev-Genç; “... biz de Hakan’ın buonurlu mücadelesini her ne pahasına olursa olsun sür-dürmeye, adalet istemeye ve uygulayıcısı olmaya devam

edeceğiz.”

Alibeyköy Liseli Dev-Genç;“AKP faşizmi korkusunu mahal-lelerimizi yıkarak kalekollar yapıp17 yaşındaki gençlerimizi işken-celerle tutuklayarak yeneceğinizannediyor... Nerede bir adalet-sizlik olursa faşist düzeninizekarşı biz Liseli Dev-Genç’lilerorada olacağız...”

Antep Liseli Dev-Genç: “…Dedik, yine diyoruz;16-17 yaşlarındaki liselilerden korkuyor devlet, bizdenkorkuyor! Çünkü biz gerçekleri çok erken yaşta öğrenipbeynimizi silahlandırıyoruz. Çünkü faşizm bize baktığındasonunu görüyor. Gençlik gelecektir. Gençlik, ülkenin,dünyanın geleceğidir. ... Hakan İnci ve diğer yoldaşla-rımızın kılına gelecek en ufak bir zarardan AKP faşizmi,polisi ve hapishane idaresi sorumlu tutulacaktır, hesabısorulacaktır!”

Hakan İnci Onurumuzdur!

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!440

Page 41: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

En Önünde İlerlemeyeDevam Ediyor

Ankara Dev-Genç’liler 1 Eylül’de“Adalet İçin Açlık Grevindeyiz”kampanyası dahilinde her hafta An-kara’nın farklı bölgeleri ve parklarındaaçılan masalarda çalışmalar yaptı.

Bizim OlduğumuzHer Yer Vatan, DüşmanınOlduğu Her YerCephedir!

İstanbul-Gazi Mahallesi’nde yıkımve saldırı terörüne ilişkin AnadoluDev-Genç ve Kartal Liseli Dev-Gençaçıklama yaptı;Anadolu Dev-Genç 2 Eylül ta-rihli açıklamasında;

"Halkımız, liseli, üniversiteli, işçigençler ve Dev-Genç’liler! Faşizmdoğası gereği halka düşmandır terö-risttir demiştik. 31 Ağustos günününilk saatlerinde İstanbul’un Gazi Ma-

hallesi’nde yaşanan yıkımlar, sonra-sında gelişen Hasan Ferit GedikUyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezi’nin polis tarafından işgaledilmesi, bağımlılıktan kurtulmayaçalışan hastaların gözaltına alınmasıve gün içerisinde yaşanan çatışma-larda halkın üzerine sıkılan kurşunlar,bu tespitimizi doğruluyor.

... Gazi Anadolu’dur. Ve Anado-lu’da verilen mücadele Gazi’den, Ok-meydanı’ndan, Armutlu’dan bağımsızdeğildir. Bizim olduğumuz her yervatandır, düşmanın olduğu her yerise Cephe’dir... Biz Anadolu Dev-Genç olarak örgütlülüğümüz bulunantüm Anadolu illerinde, bu katliam,yıkım, talan saldırısını teşhir edecek,Gazi halkının verdiği mücadeleyi bu-ralarda da vereceğiz!.." dedi.

Kartal Liseli Dev-Genç; “... Binkerede yıksanız her defasında dahagüzelini yapıp gözünüze sokacağız.Sizin bu baskıcı, işkenceci, katliamcı

ve yoz düzeninize karşı alternatifleribir bir üretmeye devam edeceğiz.Bu düzeninizi yıkacağız. Güzel canlıne varsa bizimledir…”

Sarıgazi Liseli Dev-Genç: “...2 Ey-lülde 16 yaşındaki Hakan İnci parasız,bilimsel ve demokratik lise ve adaletistediği için tutuklandı AKP’nin gün-lerdir tutturduğu demokrasi bu mu?16 yaşındaki liselileri gözaltına alıp,üzerlerinde sigara söndürüp işkenceedip, tutuklamak mı demokrasi?...”

9. Gün - 30 Ağustos“Bir Zafer Günü Daha”

Yaz okulunda bugün dokuzuncu günümüz. Hemenhemen her gün bir sürprizle (polis baskısı, elektrikkesintisi vb) karşılaştığımız için bizi bugün hangisürprizin beklediğini merak ederek yola koyulduk.

Ve bugünün olayı: Zaten her daim bizimle olan 4öğrencimiz dışında okula gelen olmadı. Biz de dersyapmadık bugün. Ama bu bizim moralimizi hiç bozmadı.Çünkü nedenlerini biliyoruz. Halkı nasıl korkuttuklarını,insanların çocuklarını cemevine göndermelerini engel-lemek için ne yalanlar uydurduklarını gördük. Ki bizimiçin belirleyici olan öğrenci sayısı değil artık. Kınık’ınbir mahallesinde, Anadolu’nun bir madenci kasabasındatüm baskılara rağmen yaz okulu gerçekleştirdik.

Madenci arkadaşlarımız bugün eğitmenler için piknikörgütlediler. Pikniğimizi yaptıktan sonra çay içmek vemahalle gençleriyle görüşmek için cemevine geri döndük.20’ye yakın genç geldi. Bu toprakların geleceği üzerinekonuştuk. İşsizlik ve uyuşturucudan. Bu iki yöntemleteslimiyetin dayatıldığı, onursuzlaştırılmak istenen birhalkın çocukları bu gençler… Buna karşı kazanılan de-ğerlerden bahsettik. Hasan Ferit Gedik UyuşturucuyaKarşı Savaş ve Kurtuluş Merkezinden bahsettik. Polisbirimizin adını vermiş, o terörist, tehlikeli demiş hakkı-mızda. Gençler bunu sordular. “Hayır, dedik. Tehlikeliolan biz değiliz. Bizden değil, asıl olarak sizden korku-yorlar. Daha doğrusu devrimcilerle halk çocuklarının

birleşip hesap sormasından korkuyorlar.”Sonra gelen gençlere de kim olduğumuzu anlattık.

Bu topraklarda her şey çok keskin yaşanıyor. Hiç uzat-madan söyleyelim: Biz devrimciyiz… dedik. Sohbetdaha da koyulaşmışken dış kapıda polis aracının ışıklarınıgördük. Şikayet varmış, çok gürültü olduğu için burayıdağıtacakmışız, GBT yapacaklarmış!

1. Dedik ki, şikayeti olan gelip bize söylesin…Polise şikayet etmek onursuzluktur.

2. İbadethaneler 24 saat açık yerlerdir. Camiler nasılsabah akşam açıksa cemevi de açık olabilir. Gürültü ya-pıyorsak uyarılırız dikkat ederiz.

3. Biz size GBT yaptırmayız, polisi cemevine sok-mayız.

Mahalleden gençler de destek verdiler. Madencilerve gençler, polisi cemevine sokmadılar. Gelen de trafikpolisi aracıydı. Bir de sivil araç gelmişti. Yanlarında damahallenin muhtarı... Bizden şikayetçi olduğu tahminedilen adam da pavyon sahibiymiş. Yani sorun gürültüdeğil, o işin bahanesi. Polislere, “Siz burada 10 gencidağıttınız ama bu sayının 100 olacağını da biliyorsunuz.Bizim hakkımızda mahallede yaptığınız anti-propagandabelli oranda propagandaya dönüştü. Sayenizde tümKınık bizi konuşuyor ve Yakındeğirmen halkı bizitanıyor” dedik.

AKP’nin katilleri tarihsel haksızlıklarını da yanlarınaalıp cemevinden defolup gittikten sonra gençlerdenbazıları geri geldiler. Biraz daha sohbet ettik. Ve birzafer daha kazanmanın coşkusuyla akşamı sonlandır-dık.

Mehmet ÖzdemirSerbest Bırakılsın!

Liseli Dev-Genç’liler, 2 haftaboyunca hukuksuz bir şekilde göz-altında tutulan Halk Cepheli MehmetÖzdemir için 4 Eylül’de yazılı açık-lama yaptı... AKP’nin işkencecipolislerini uyarıyoruz işkence yap-maktan vazgeçmezseniz yeni ElifSultanlar olup karşınıza çıkacağız..."

Kınık Turan Kılıç Yaz Sanat Okulu

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

441FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 42: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Direnmek Parti-Cepheli olmaktır.Açlık Grevleri, Ölüm Oruçları, ba-

rikat direnişleri, oturma eylemleri,çadır direnişleri... adım adım yüzlercekm'nin yürünmesi vb. direniş biçim-lerinin hiçbirisi ilk kez Cepheliler ta-rafından yapılan direnişler değildir.Ulusal, sosyal kurtuluş mücadelesi ve-ren devrimcilerin yüz yıllar öncesindenbaşvurdukları meşru direniş yöntem-leridir. Parti-Cepheliler de sınıf müca-delesinin bu zengin mücadele deneyi-minden beslenmektedir...

Ancak 90'ların başındaki karşı dev-rimlerle birlikte dünya sol hareketiemperyalizmle uzlaşma ve teslimiyetsürecine girmiştir.

Emperyalizmin, faşizmin her türlüsaldırıları karşısında "barış, uzlaşma-diyalog" adına direnmemenin, tesli-miyetin adı "akıllı solculuk" olmuştur.

Şu an içinde bulunduğumuz tabloyabakın; Amerikan güdümlü Fethullah-çıların 15 Temmuz’daki darbe girişi-minden bugüne OHAL yasaları hükümsürüyor...

50 binin üzerinde kamu emekçisimemur açığa alındı... 10 binin üzerindeasker, polis, memur, ‘iş adamı’ oligarşiiçi çatışmada tutuklandı. “FETÖ üyesi”denilerek yüzlerce ilerici öğretim gö-revlisi, gazeteci, yazar, aydın, tutuklandı.

TEK BİR DİRENİŞ YOK!Diğer bir cephede ise Parti-Cep-

helilere yönelik saldırlar hiç durmuyor.Cephe’nin örgütlü olduğu mahalleler,demokratik kurumları sürekli basılıyor,insanlarımız tutuklanıyor.

Hapishanelerde hücre yakmalarıyla;sürgünlere karşı, hak gasplarına karşıdireniş sürüyor.

Mahallelerde polis törerüne karşıbarikatlar kurularak direniş sürüyor.

Uyuşturucuçetelerine, ku-mara ve devletin her türlü yozlaşmasaldırılarına karşı direniş sürüyor...

Bugün hiç kimse adaletin olduğunuiddia edemez ve herkes adaletsizliktenyakınmaktadır... Sadece Cephelileradaletsizliğe karşı aylardır çok çeşitliyöntemlerle direniyor... Polisin sal-dırılarına, her türlü provokasyonlarınakarşı ADALET İÇİN adım adım An-kara’ya YÜRÜYOR...

ORTALIKTA AKP FAŞİZMİNİNPERVASIZCA SÜREN SALDIRI-LARI VE DİRENEN SADECE CEP-HELİLER VAR!

Hal böyle olunca Açlık Grevle-rinden Ölüm Oruçlarına, barikat di-renişlerinden çadır direnişlerine kadarher türlü direniş Parti-Cephe ile öz-deşleşmektedir.

DİRENİŞ=PARTİ CEPHELİ OL-MAKTIR

Kamu Emekçileri Cepheli Me-

murlar KESK'in bir kampanyasında"Kadıköy'de Çadır Açma" eylemiöneriyor; oportünistlerden hemen itirazyükseliyor: Hayır olmaz, çadır eylemiCephe'ye mal olmuş...

Yine aynı kampanya için KEC'limemurlar Kampanya sloganının "Kır-mızı Bez" üzerine yazılmasını öne-riyor; oportünizmden yine itirazlaryükseliyor: Hayır olmaz Kırmızıpankart Cephe'ye mal olmuş...

Kırmızı elbette Cephe'nin sembol-leştirdiği bir renk değildir; devrimin,sosyalizmin, komünizmin sembolüdür...

Oportünizmin hazımsızlıkla itirafettiği gerçek ise bugün devrimin, sos-yalizmin, komünizmin bütün değer-lerinin Parti-Cephe çizgisinde yaşa-tılıyor olmasıdır.

Bunların hiçbirisi öylesine oluşmuşkanılar da değildir. Büyük bedellerleyaşatılan ve Cephe ile özdeşleşen de-ğerlerdir.

Her direniş biçimi, oportünizmin,reformizmin tüm içini boşaltma ça-balarına rağmen, Cephe ile birliktedevrimin çok güçlü silahları halinedönüşmüştür.

1984 Ölüm Orucu Direnişi de Tür-kiye devrim mücadelesi tarihindeönemli bir dönüm noktası olmuştur.

Oportünizm; Direnişi Örgütlemek Yerine,Direnişten Kaçışın Teorisini Üretmiştir!

84 Ölüm Orucu Direnişi, bütünsolun katıldığı ve yenilgiyle sonuçla-nan 1983 Temmuz-Ağustos direnişiüzerine cuntanın çok daha kapsamlıTTE saldırısına karşı örgütlendi.

‘84 ÖLÜM ORUCU DİRENİŞİ

PARTİ-CEPHE GELENEĞİDİR

DİRENİŞ VE ZAFER

8. BÖLÜM

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!42

Page 43: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Oligarşinin TTE saldırıları karşı-sında oportünizm DİRENİŞİ DEĞİL,GERİ ÇEKİLME, UZLAŞMA 'TAK-TİK'LERİNİ öneriyordu.

Oligarşinin siyasi kimliğe karşıülke genelinde, tek tip elbise odağındabaşlattığı saldırıyı püskürtmek, di-renişin odaklarını güçlendirmek vegenele yaymak, zayıflayan Metriskalesini yeniden tahkim etmek, eko-nomik-demokratik, siyasi hakları eldeetmek, siyasal muhalefet odağı olaraküzerlerine düşeni yerine getirmek vedireniş bayrağını daha yükseklerekaldırmak için Devrimci Sol davasıtutsakları açlık grevi ve ölüm orucukararı aldı.

Oportünizmi beklemek; sonuçsuztartışmaları daha da uzatmak, statü-koculuğa alet olmak, sivil cuntanın-programının bir engelle karşılaşmadanuygulanması için, kör topal da olsastatükocu çizgiyle birlikte oluşturulanbarikatları kaldırmak demekti.

Direnişi sadece «hak» almaylasınırlamadan, esas olarak siyasal birperspektifle başlatmalı ve yaratılacaksiyasi sonuçlar üzerine hareket ederek,taktikler geliştirmeliydi.

Bu anlayışla yola çıkıldığında di-renişi, kararlılıkla, özveriyle istenensiyasi sonuçları mutlaka yaratacaktı.

Bu anlayışı savunan DevrimciSol davası tutukluları, siyasetleri iknaetmek için aylarca süren açlık grevive ölüm orucu tartışmalarında budüşüncelerini yazılı olarak belirttiler.Şunları diyorlardı:

«Eylemin hak alıcı yanı olmaklabirlikte, bu dönemde teşhir yanıdaha ağırlıklı olacaktır... Taleplerinalınmasında bu eylem, gelecek mü-cadeleler için tayin edici bir fonk-siyon görecektir.» (...) «Ölüm orucuise mücadele edilen talep için ölümüngöğüslenmesi ve direnişin ölüm esasıüzerine kurulmasıdır. Yani şart ‘yahak ya ölüm’ değildir. Birçok ölümerağmen istenilen talepler yine alın-mayabilir. Önemli olan eylemi sadeceekonomik-demokratik bir kısır dön-güye hapsetmemek ve siyasal mü-cadelede önemli bir araç olarak kul-lanmaktır. Asıl kıstas da bir siyasalkazanım olup olmadığıdır.»

Yapılan yoğun tartışmalara rağmen

oportünizmin ekonomist kafa yapısı;böylesi özverili, uzun süreli bir eyleminyaratacağı sonuçları göremiyordu.

Oysa bu perspektifle başlayan birdireniş, İstanbul hapishanelerindeoligarşinin tek tip elbise odağındakisaldırılarının önüne set oluşturacak,siyasi kimlik mücadelesinde tüm tut-saklara coşku ve dinamizm getirecek,direnişin dalga dalga Anadolu ha-pishanelerine yayılmasını sağlayacak,devrimci tutsakların ölüm bedeli si-yasi kimlik ve onurlarını koruyacak-larını gösterecekti.

Faşist cuntanın işkenceleri karşı-sında hapishanelerde üç çizgi oluştu;

1-Direnme çizgisi 2-Teslimiyet çizgisi 3- Statükocu çizgi Teslimiyet çizgisinin merkezine

oturan Mamak’ta kendilerine “dev-rimci” diyenler işkencecilerin karşısındaTTE’lerini giyip hazır ola geçip “ko-mutanım” çekiyordu. Metris’te Dev-rimci Sol tutsakları ve siper yoldaşlarıTİKB’liler bedenlerini ölüme yatıra-cakları, uzun soluklu çetin bir direnişinhazırlığını yapmaktaydılar. Her günişkenceyle üzerlerindeki elbiseler par-çalanarak çıkarılıyor, TTE giydiriliyor;tutsaklar ise her defasında dişleriyle,tırnaklarıyla bu elbiseleri parçalıyorlardı.Parçaladıkları sıradan bir elbise değil,kendilerine dayatılan cuntanın tesli-miyet, kişiliksizleştirme politikasıydı.

Bu saldırılar altında, cuntanın bukuşatmasının; ancak o güne kadarkidireniş biçimlerini aşan bir direnişolan, Ölüm Orucu ile kırılabileceğitespitini yapan Devrimci Sol tutsak-larının sola yaptığı bu öneri de diğeröneriler gibi solun statükoculuğuna

l-HAPİSHANELERDEİŞKENCE VE BASKI SONBULMALIDIR!

-Hangi nedenle olursa olsun saldırıoperasyonlarına son verilmelidir.

- Zor kullanılarak yapılan çirkinaramalar, talana dönüştürülen koğuşaramaları normal biçimde yapılmalıdır.

- Sıfır numara ve zorla saç kesmeyerine, normal saç tıraşı olmalıdır.

- Ahlak dışı ve çırılçıplak soyarakaramalara son verilmelidir.

- Hapishane yönetimince konulanyasaklara ve cezalara son verilmelidir.

- Keyfi cezalara son verilmelidir.- Dayak ve işkence uygulaması,

nedeni ne olursa olsun kaldırılmalıdır.- Hücre ve tecrit politikasına, keyfi

uygulamalara son verilmelidir.

II. SAVUNMA HAKKIENGELLENMEMELİDİR!

- Savunmayla ilgili olarak tümhukuki ve siyasi kitaplar, dosyalaralınabilmelidir.

- Yasaklanmayan dergi ve kitaplarıntümü içeri girmelidir.

- Savunmayla ilgili daktilomakinesi verilmelidir.

- Mahkemelere gidiş ve gelişlerdeelde bulunan dilekçe ve dosyalara elkonulmamalıdır.

- Avukat görüşü yasağı kalkmalı,süresi uzatılmalı, dinleyicibulunmamalıdır.

- Aynı davanın sanıkları aynıkoğuşta veya havalandırmalardatoplanmalıdır.

III. SİYASİ TUTSAKLARAUYGULANAN TEK TİP ELBİSEUYGULAMASINA SONVERİLMELİDİR!

- Tutuklulara sivil elbiseleri vealınan ayakkabıları, eşofmanları geriverilmelidir, (Ara çözüm olarakkoşullara göre eşofman statüsü kabuledilebilir-Gizli madde)

IV. İNFAZ YASASITUTUKLULAR LEHİNEDÜZELTİLMELİDİR!

- Devrimci ve yurtseverleridüşüncelerinden soyutlamayı, düzenunsuru yapmayı hedefleyen infazsistemi tutuklular lehine değiştirilmeli,adli tutuklu değil siyasi tutukluolduğumuz göz önüne alınmalıdır.

Önderimiz Dursun KARATAŞÖlüm Orucu Sürecinde çıkarıldığımahkemede oligarşiyi yargılıyor

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

443FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 44: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

çarptı, kabul görmedi. Statükocu solteslimiyeti meşrulaştıracak teorilergündeme getiriyor, TTE’nin giyilipgiyilmeyeceğini tartışmaya açmakistiyordu. Bu kesimler; Ölüm Oru-cunu “intihar”, “cinayet” vb. ol-duğunu diyenler, kendi ideolojileriniintihara sürüklemişlerdir.

Ölüm Orucu basit haklar için yü-rütülen sıradan bir mücadele değildi.Ülke hapishanelerinde belirginleşenbaskı-direniş-hak ve baskı kısır dön-güsünün aşılıp siyasi talepler eksenindemücadele geleneğinin yaratılmasınayönelen bir eylem biçimiydi. ÖlümOrucu’nun atılganlığı ve cesaretiyle,direnişi kemiren birçok alışkanlık ber-taraf edilecek, sağ çizginin direnişsaflarındaki ruh ve coşkuyu kemir-mesinin önüne geçilecektir.

Ölüm Orucu için sola yapılançağrıya yalnızca TİKB’li tutsaklarolumlu cevap verdi. TTE giymemeksiyasi kimliğin ve devrimci inançlarınsavunulmasıydı. Ölüm Orucu, zaferikazanmak için en ağır bedelin öde-neceği bir eylem biçimiydi.

Devrimci Sol önderi DURSUNKARATAŞ’ın da içinde bulunduğukadrolar yeni gelenekler yaratarakcuntanın yok etme politikasına karşıumudu yaşatmak için bedenleriniölüme yatırdılar. Kızıldere’nin fedaruhunu ve cüretini, Devrimci Solönderi ve kadroları kuşanmıştı. Kı-zıldere’de “Biz buraya ölmeye gel-dik” diyen o ses 1984’te Ölüm Orucudirenişçilerinin ağzından “cesetleri-mizle faşizmin saldırılarına barikatkuracağız” diyordu.

Direniş Başlıyor, Dalga Dalga Büyüyor

1984’ün Nisan’ında Metris büyükbir direnişe, büyük bir alt-üst oluşahazırdı. Ve beklenen ilk kıvılcımMetris'in en berbat koğuşlarından B-2 koğuşunda tecritte, 14 tutsak tara-fından çakıldı. 11 Nisan’da B-2’debaşlatılan açlık grevine hemen ertesigün diğer koğuşlardaki devrimci tut-saklar da katıldı. 13 Nisan’da bayanlarkoğuşundaki tutsakların da başlama-sından sonra bu kez Sağmalcılar ha-pishanesindeki tutsaklar da beden-lerini açlığa yatırdılar. Hapishanelerde

süren irade çatışması en üst aşama-sına ulaşmıştı. Gidilecek yol uzun,varılacak hedef büyüktü. Bunu bilencunta direnişi daha başında kırmakiçin harekete geçti.

Tecrit dışındaki koğuşlarda açlıkgrevine başlayan tutsaklara yöneldiöncelikle düşman. Metris'in o bildiksahneleri yaşanmaya başladı. Koridoreli coplu, şartlanmış bakışlarla heran saldırmaya hazır askerlerce doldu.Koğuşlara gelen subaylar tek tekisimleri okumaya başladı.

Bu bir sürgündü. Tutsaklar Met-ris'te E Blok'un arka yüzündeki Si-birya denen koğuşlara götürülüyordu.

Sibirya tüm koğuşlardan uzak,suyun akmadığı, elektriklerin doğ-ru düzgün olmadığı, buz gibi so-ğuğu olan bir yerdi.

Böylelikle düşman Sibirya'yatopladığı direnişçi tutsakları diğertutsaklardan ayırıp tecrit etmiş, ara-larına kalın duvarlar çekmiş olacaktı.

Direnişi kırmak için saldırdı düş-man. Tutsakların üzerindeki giyecekolan ne varsa parça parça edildi. Copdarbeleri altında deriler soyuldu. Bir-birlerine kenetlenen tutsaklar slogan-larla cevap verdiler saldırıya. Tümkoğuşlarda "Kahrolsun Faşizm","Asker Değil Siyasi Tutukluyuz"sloganları yükseldi. Tüm tutsaklarSibirya'ya geldiklerinde her türlü sal-dırıya rağmen direnişi sürdürmüş ol-manın, saldırıyı tek bir yumruk gibikenetlenerek karşılamış olmanın coş-kusu ve güveni içerisindeydiler. Vedillerinde yükselen direniş türküleriylekarşıladılar geceyi...

....Tecrit koğuşları gün 1 Mayıs'a

dönerken sabaha doğru 03.00'te açıl-dı. Kapının açılmasıyla beraber düş-man subayı görüldü. Başında yeşilberesi, elinde yanan sigarasıyla sı-rıtarak baktı tutsaklara. 21 gündüraçlık grevinde olan 14 tutsak hemenbirbirine kenetlendiler. Fakat bu kezdüşman bildik operasyonlarındanbirisi için gelmemişti. Direnişi kır-mak için yeni yöntemlerle gelmişti.Metris'in celladı olan binbaşı bukez papazlığa soyunmuştu.

-Arkadaşlarınız Sağmalcılar'daşekerli su alıyor, siz neden alma-

V. HAPİSHANELERDE YAŞAMKOŞULLARI İYİLEŞTİRİLMELİDİR

- Tutukluların sağlık koşulları vetedavi olanakları artırılmalıdır.

- Ziyaret yasakları kalkmalı, ziyaretsüreleri uzatılmalıdır.

Ziyaret için birinci derecedenakrabalık sınırlaması kalkmalıdır.

- Yasak olmayan yayınlar içerialınmalı, sınırlama kaldırılmalıdır.

- Dışarıdan yiyecek alınmalı, yemekpişirmek için araç ve gereçlersağlanmalıdır.

- Havalandırma dışında, belirlisaatlerde koğuş ve hücre kapıları açıktutulmalı, havalandırma süresiuzatılmalıdır.

- Radyo ve TV verilmelidir.- Temsilcilik, tutukluların oluşturduğu

işleyiş hapishane yönetimincetanınmalıdır.

- Bayram ve özel günlerde açık görüşyapılmalıdır.

VI. SİYASİ TUTUKLULUK HAKKIVERİLMELİDİR!

- Mahkemeler siyasi tutsakolduğumuzu kabul ederek, siyasidavaları nasıl açıyorsa, hapishanelerdede siyasi tutukluluk hakkı tanınmalıdır.Siyasiliğimizi yadsıyan ve bizi adlitutuklu gören tüm bu ceza, yasak, baskıve uygulamalara son verilmelidir. Siyasitutuklu olduğumuz kabul edilmelidir.

***75 günün sonunda zaferle

sonuçlanan 84 Ölüm Orucu direnişindeyukarıdaki taleplerin hepsi kabuledilmedi... Ancak direniş faşizmi teşhirve devrimci mücadelenin, direnişinmeşruluğu boyutuyla çok büyük birzafer kazanmıştır.

Yukarıdaki taleplerin hepsi sonrakiyıllarda devrimci tutsakların sahipolduğu haklar olmuştur.

Ve açlık grevleri ve ölüm oruçlarısadece hapishanelerle sınırlı kalmamış,sonraki yıllarda işçisinden memuruna,üniversite gençliğindengecekondulusuna hak alma mücadelesiveren tüm halk kesimlerinin elinde çokgüçlü bir direniş silahına dönüşmüştür...

Oportünizmin, reformizmin açlıkgrevlerinden kaçışı açlık grevlerininCephe’ye mal olmasından değil, BEDELödemekten kaçmasındandır.

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!444

Page 45: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

makta ayak diriyorsunuz, dedi binbaşıyumuşak bir ses tonuyla.

Tutsakların şeker almadığını bilenbinbaşı kendince bu taktiğiyle direnişsaflarında bir gedik açmaya çalışıyordu.Fakat düşmanı da, binbaşıyı da iyi ta-nıyan tutsaklar hemen cevaplarını bin-başının suratına patlattılar.

-Şekerini al, başına çal.Aldığı cevap karşısında binbaşıya

gerisin geriye gitmek kaldı. Bir saatsonra ise 14 tutsağın Sağmalcılar'asevki okundu. Şimdi düşmanın buhamlesini boşa çıkartan tutsaklar 1Mayıs sabahında Sağmalcılar'a doğruyola çıktılar.

“Bu, Kırmızı Karanfillerin Öyküsüdür Bu, İnsanlarınÖlüme Direnişinin Türküsüdür”

Açlık grevi adım adım ilerlemeye,programı gereği aşamalardan geçegeçe yürümeye devam ediyordu. Ha-zırlanan programa göre 30 ve 40.günde bir gruba açlık grevi bıraktırıldı.45. güne gelindiğinde ise açlık dolusoluklar kavganın yeni bir aşamasınageldi. Zulmü geriletmek için şimdibedenler ölüm silahını kuşanmıştı.Zulüm, ölüm oruçlarıyla teslim alı-nacaktı.

Açlık grevinin 45. gününde Sağ-malcılar Özel Tip Hapishanesi’nde,49. günde de Metris Hapishane-si’nde yapılan anonslarla Ölüm Orucubaşladı. Devrimci Sol ve TİKB da-vasından toplam 16 tutsak ölümükuşatıp teslim alma yarışında enönde yürümenin onuruyla saldırdılardüşmana. Ölüm Orucu savaşçılarızafere olan inançlarıyla yoldaşlarına,ailelerine vasiyetlerini yazdılar.

Eylem Anadolu hapishanele-rinde de yankısını buldu.

Devrimci Sol tutsakları Elazığ,Bartın ve Çanakkale’de de ölümorucuna yattılar... Ölüm Orucu düş-manın korkularını büyüttü. Daha30'lu günlerde ölümlerden korkmayabaşlayan düşman tutsakları hastaneyegöndermeye başlamıştı. Ölüm Oru-cuyla beraber ölümlerin hapishane-lerde yaratacağı etkiyi düşünen düş-man Ölüm Orucu direnişçilerini zorla

Haydarpaşa Askeri Hastanesi'ne sevketti. Şimdi Ölüm Orucu Haydarpa-şa'nın zindanı aratmayan koğuşlarındasürmeye başladı.

...Ölüm Orucunun 63. gününün son

dakikaları yaşanırken saat 23.40'ıgösterdiğinde hastane koğuşunda birses yükseldi:

-Yoldaşlar Apo Şehit oldu...63 gün süren maratonda "Nasılsın

Apo?" diye sorulduğunda, "İyidiriyi" diyen Apo ilk saplandı düşmanın

bağrına. "İpi ilk ben göğüsleyeceğim"diyen Apo ölümü yenmenin, zaferinmüjdecisi olmanın onuruyla kapadıgözlerini. Bütün yoldaşlar Apo'nunbaşına toplandılar. Zafere bir adımdaha yaklaşmış, bu gece ölümü yen-miş olmanın gücüyle Apo'yu kay-betmiş olmanın acısı ve öfkesiylekenetlendiler.

Yoldaşları Apo'yu önce tören içinhazırladılar. Apo'nun bedeni sabunlusuyla silinip kurulandı. Yatağına boydanboya beyaz çamaşır serildi. Temiz iççamaşırlar, pijama giydirildi. Çenesive ayak parmakları bağlandı. Üzerikırmızı karanfillerle bezendi. Apo kır-mızı karanfiller içerisinde gülümsedigeride kalan yoldaşlarına. Kollar Apoiçin havaya kaldırıldı, yumruklar sıkıldı.Hasan Telci'nin ölüme inat savrulansesinde bir şiir yükseldi koğuşta:

“Akın varGüneşe akınGüneşi zapt edeceğizGüneşin zaptı yakınÖlenler dövüşerek öldülerGüneşe gömüldüler”Bu kez önderimiz Apo'yu anlat-

maya başladı:- Bu gece ölümü yendik yoldaş-

lar... Hayır Apo ölmedi, bu onurunsavunulduğu her kavgada yaşayacak...Onun bedenine sardığı onur bayrağınışimdi bizim bedenlerimiz taşıyacak.

Apo'nun düştüğü saatlerde Fatihve Haydar da bilinçlerini kaybetmişdurumdaydı. Yaşananları anlamıyor-lardı. Apo'nun şehit düştüğü onlara dasöylendi. Fatih tüm gücünü toplayarakyumruğunu sıkıp "Apolar ölmez" diyehaykırdı, sloganlar yükseldi.

"Apolar Ölmez""Ölüm Orucu Şehitleri Ölümsüz-

dür"...Ölüm haberleri tez ulaştı Sağ-

malcılar'a. Ölüm Orucunun 67. gü-nünün akşamında tutsakların sesleriyankılandı tüm koğuşlarda.

Apo'yu Haydar ve Fatih izledi.Aynı güne iki ölüm sığdırmıştı ÖlümOrucu savaşçıları. Öfke kınına sığ-mazken zafer adım adım yaklaşıyor-du.

66. gün 17 Haziran Pazar...Sabah saat 06.15'te Ölüm Orucunun

Açlık direnişleri ve fizikidirenişler birbirinden apayrı olgulardeğillerdir. Birbirini tamamlayan veiç içe surdurulen direniş biçimleridir.Birbirlerinin alternatifi görulmezler.

Esas olarak «fiziki direniş» olgusugeniş boyutlu olup, tutsaklıkkoşullarında her yönuyle ayaktakalabilmenin pratik şekillenişidir.Açlık grevleri bunun daha etkilisiyasi teşhire yönelik sonuç alıcı vedaha ust kategoride bir biçimiolarak görulmelidir. Açlık grevlerisomut teşhir ve caydırıcılık işlevigörduğunden faşizmin en çoktepkisini çeken bir direniş silahıdır.

Oportünizmin Açlık Grevi, ÖlümOrucu gibi direnişlerin karşısına“fiziki direniş” diye alternatifmiş gibisunması esas olarak her türlüdirenişten kaçmasıdır. Bu cuntanınhapishanelerinde de, Büyük direnişboyunca da, bugün de böyledir...

86 ÖLÜM ORUCU ŞEHİTLERİAbdullah Meral 14 Haziran’da,

Haydar Başbağ ve Fatih Öktülmüş17 Haziran’da, Hasan Telci 24Haziran’da şehit düştüler

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

45FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 46: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

ikinci şehidi verildi. Haydar Başbağ şehit düştü.Yoldaşları yine Apo gibi Haydar'a da tören yaptılar.

Haydar'ın ölümsüzlüğe uğurlandığı saatte bu kezde siper yoldaşı Fatih Öktülmüş ipi göğüsledi.

Ölüm Orucunun 69. günü düşman önderimizitehdit ederek direnişi bölmeye, parçalamaya, aklıncakırmaya çalıştı. Düşman 69 gündür açlığa, ölümedirenenlere operasyon çekmekten geri kalmadı. Ön-derimizi ancak operasyonlarla koparıp alabildi. Ancakbu da direnişi kıramadı.

Ölüm Orucu 75. gününde Sinan Kukul'un öncehücredeki, sonra da hastanedeki yoldaşlarının kulağınafısıldadığı parolayla bitti.

Sinan Kukul hastaneden ayrılırken yoldaşlarınaşöyle seslendi:

“-Yoldaşlar, onurlu ve görkemli bir direniş ya-rattınız. Direnişimiz esas olarak hedefine vardı.Şimdi önemli olan yaşama dönmeniz. En kısasürede sizi aramızda görmek istiyoruz. Kendinizeiyi bakın.” (Direniş Ölüm ve Yaşam 1, Syf:310)

75 gün süren irade savaşını zulme karşı bedenleriniölüme yatıranlar kazandı.

Ölüm Orucu yılgınlığa, ihanete rağmen teslimolunmayacağının tarihsel bir örneğiydi.

Ölüm Orucu davaya bağlılığın, halk için kendinifeda etmenin adıydı.

Ölüm Orucu sonuçlarıyla siyasal bir zaferdi. Düş-manın tüm silahları elinden alınmış, hapishanelerdeinisiyatif kazanılmıştı.

...Ölüm Orucu sonrası yapılan direnişlerle düşmana

geri adım attırılmaya devam edildi. Gerek İstanbul,gerekse Anadolu hapishanelerinde onlarca direnişörgütlendi. Ölüm Orucu direnişinin kazanımları1985'ten itibaren daha somut görülmeye başlandı.

1987 yılında ise TTE tümden kaldırılırkengerçekleşen birçok direnişle kazanımlar devametti.

1986 yılında Devrimci Sol tutsaklarının Metris'teSibirya'da bir araya gelmesiyle yeni bir dönem başladı.Eğitim faaliyetleri tüm hızıyla sürerken hapishanelerdevrimci tutsakların okulları haline geliyordu. Cuntayılları boyunca mahkemeler de devrimin kürsüsü halinegetirildi. Yargılanan değil, yargılayan olan devrimcitutsaklar "Haklıyız Kazanacağız" ile Mahirler'in yarattığıbir geleneği daha sürdürmenin onurunu yaşadılar.

1984 Ölüm Orucu denebilir ki, hapishanelerdekidireniş manifestosudur.

Bu manifestoyu yaratanlardan Abdullah Meral14 Haziran’da, Haydar Başbağ ve Fatih Öktülmüş17 Haziran’da, Hasan Telci 24 Haziran’da şehitdüştüler. Direniş 75 gün sürdü.

1984’te yakılan direniş meşalesi hala yanıyor.Bugün bu meşaleyi, geçmişte olduğu gibi ÖzgürTutsaklar onurla taşımaktadır.

TARİHTEN GÜNÜMÜZEKELT'LERDEN CEPHELİLERE:

"BİZİM DE GÜNÜMÜZ GELECEK!"İrlanda ihtilalinin lideri Thomas Clarke, illegalite gereği

çalıştığı tütüncü dükkânını bir ihtilal karargahına çevirerek,Adadaki İngiliz egemenliğini kırmak için askeri politik birstrateji oluşturmaktaydı.

Stratejisi, Keltler’in yüreklerinde yüzyıllardan beri sakla-dıkları kinden güç almaktaydı. Keltler, 1916 Paskalyası'ndaayaklandı.

Dublin ayaklanmanın merkeziydi. Ayaklanan Keltler 24Nisan'da İrlanda Cumhuriyeti'nin kurulduğunu ilan ettiler. Ye-tersiz örgütlenme, kitle desteğinden yoksunluk ve yaşananihanetler sonucu yenildiler.

Ayaklanmanın komutanlığını yapan Connoly, bunu başındanberi bilmekte, ama yine de isyan etmenin, boyun eğmemeningücüne inanmaktaydı.

Öğrencisi W. O'Brein'in ayaklanma anında "Sonumuz neolacak" sorusuna Connoly'nin verdiği cevap sarsıcıydı: "Yavaşçakatledilmeye gidiyoruz". O Brein'in "Peki hiç başarma şansımızyok mu?" diye devam eden sorusuna, yine aynı netlikte yanıtgelmişti: "Kesinlikle yok".

Çünkü Connoly ve Clarke ayaklanmanın gücüne inanıyordu.Önemli olan sonunda yenilgi de olsa zalimlere karşı direnmekti.

Dublin günlerce İngiliz donanması tarafından bombalandı.Göğüs göğüse yürütülen sokak savaşları sonucunda direnişçilerinbüyük bir kısmı katledildi. Çok az sayıda direnişçi de tutsakdüştü. Yakalananlar arasında Connoly de bulunmaktaydı ve ağıryaralıydı. Hızla yargılandı ve ölüme mahkum edildi. Ayakta du-ramayan Connoly, sandalyeye bağlanarak vahşice kurşuna dizildi.Ölümü büyük bir metanetle karşılayan asilerin komutanının sonsözleri "Yaşasın İrlanda Cumhuriyeti'ydi. İngilizler ayaklanmayıbastırdıklarını zannettiler ama bir kez tohum filizlenmişti.

Keltler için toprak direnişteyse "kudretli" ve "doğurgan"olurdu ve Antios mitosunda olduğu gibi Keltler toprağınoğluydular ve güçlerini doğdukları topraklara basarak alıyorlar-dı.

1981 yılında bu sefer isyanı ateşleyen ve bu ateşi çıplakbedeniyle alevlendiren bir IRA üyesi vardı: Uzun saçları veyüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle o tam bir IRA'lı vetam bir İrlandalı’ydı.

Halkının geleneksel direniş biçimini kendine rehber edinenBoby Sands; Tom Clarke ve Connoly gibi İrlanda Cumhuriyetiiçin savaştı.

1975 yılında, tutuklanan Sands, Belfast yakınlarında İngiliz

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!446

Page 47: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

toplama kamplarının işkence merkezi olanLong Kesh'in H bloğunda 4,5 yıldan beri tu-tuluyordu. Ve İngiliz hükümetinin iradesiz-leştirme, ruhsal, fiziksel ve duygusal reha-bilitasyon politikalarına karşı direnmektey-di.

1976 yılında tek tip elbise giyme dayatmasınakarşı, yoldaşlarıyla birlikte direniş başlattı.Boby Sands, çırılçıplak, bir battaniye örtünerek,elbisesizliğin elbisesini giydi. Battaniye pro-testosu olarak adlandırılan bu eylem, 1978'de"yıkanmama" protestosuyla daha da radikal-leştirildi. Düşman ne diyorsa tersini düşün, neyapıyorsa tersini yap bakış açısıyla direnenIRA'lılar, zorla "dezenfekte" edilmeye karşıdirendiler. Eylem, kirli kalmaktı.

İradeyi çökertme operasyonları IRA'lılarave diğer Cumhuriyetçi tutsaklara sökmedi.1981 yılında emperyalistlerin “Demir Lady”dedikleri (İngiltere Başbakanı MargaretTheacher’ın) İrlanda Ulusal Hareketini ber-taraf etmek yönünde sistemli kontrgerillametotlarına başvurması ve hapishaneleri bir"terör yuvası" olarak hedef göstermesi, BobySands ve arkadaşları için baskıların arttığıbir sürecin başlangıcı oldu.

İngiliz hükümetinin, Cumhuriyetçi tut-sakların siyasi kimliklerini reddeden ve onlarıadli hükümlü statüsüne indiren politikalarıyürürlüğe koyması, H Blok’ta direnişin pat-lamasıyla karşılık buldu.

Boby Sands halkının yüzyıllardan beribaşvurduğu açlık grevi direnişini, kendinesilah edindi ve özgürlük için vücudunu ölümeyatırdı.

Bu, ölüme karşı yaşamın bir meydanokumasıydı. Dakika dakika, saat saat, günve gün ölüm; yaşam karşısında yenildi, iradeve inanç her an sırat köprüsünde sınandı.Beden ruhla, umut acıyla beslendi.

Keltler dayanışmalarının bir simgesi olarakonu milletvekili seçtiler.

Artık "terörist" Sands, milletvekili Sands'di.Ama aynı zamanda bir feda eylemcisiydi. İpiilk göğüsleyen yine o oldu. Sands, açlık grevinin66. günü (5 Mayıs 1981'de) şehit düştü. 9savaşçı arkadaşı da onu izledi. Francis Hughes(12 Mayıs 1981), Raymond McCreesh vePatsy O'hara (21 Mayıs 1981), Joe McDonnell(8 Temmuz 1981), Martin Hurson (13 Temmuz1981), Kevin Lynch (l Ağustos 1981), KieranDoherty (3 Ağustos 1981), Thomas McElwee(8 Ağustos 1981), Michael Devine (20 Ağustos1981). Hepsinin son sözleri aynıydı:

"Tiocfaidh ar Ca": "BİZİM DE GÜNÜ-MÜZ GELECEK!"

Yine Polis Tacizi YineEylem…

Ne Yaparsanız Yapın Evlat-larımızı Sahiplenmemizi Engel-leyemeyeceksiniz!

TAYAD’lı Ailelerin her hafta tecritekarşı gerçekleştirdiği Taksim eylemindebu hafta, AKP’nin polisinin yeni birtacizi daha eklendi. Hemen her haftamutlaka TAYAD’lı Aileleri taciz edecekbir yöntem bulan katil polisler, 4 Eylül’de eylemi halktan tecrit ettiklerigibi bir de eylem sonrası GBT yaparak provokasyon yaratmak istedi.Hakkında açılan bir dosyadan dolayı ifade vermesi gerektiği gerekçesiyleBaki Ilgin tüm hastalıklarına rağmen gözaltına alındı.

12 kişinin katıldığı eylemde hapishanelerdeki yasaklar ve ÖzgürTutsakların genel direnişine karşı hapishane idarelerin yaptığı işkenceleranlatıldı. Kırıkkale Hapishanesinden Emrah Yayla’nın yazdığı mektupokundu.

TAYAD’lı Alileler yaptıkları açıklamada: “Her hafta yapılan eylemleredahi tahammülü olmayan AKP, bizi tatilde taciz ediyor, gözaltınaalıyor, eylemde taciz ediyor, gözaltına alıyor, hapishanede taciz ediyor,gözaltına alıyor. Madem demokratik hakkımızı Galatasaray Lisesiönünde kullandırtmıyor o halde biz de bundan sonra hiç beklemedikleriyerlerde, beklemedikleri eylemler yapacağız. Evlatlarımızı sahipsiz bı-rakmayacağız!” dediler.

DİRENEN KAZANIRBBETÜL ÖZDEMİR EŞİ İÇİN DİRENDİ KAZANDI

Polislerin Gözaltına AldığıEşinden Haber Alamayan BetülÖzdemir Açlık Grevine Baş-ladı

İstanbul Gaziosmanpaşa il-çesinde polis tarafından 15gün (22 Ağustos) önce gözal-tına alınan Mehmet Özde-mir’den o günden sonra haberalınamıyordu. Eşinden haberalamayan Betül Özdemir, Şiş-li’de bulunan Cevahir AVMönünde açlık grevine başladı. Eşinden haber alıncaya kadar eyleminidevam ettireceğini belirten Betül; “15 gündür hiçbir şekilde eşimdenhaber alamıyorum, sağlığından dahi endişeliyim. Açlık grevinden başkaçarem kalmadı. Savcıyla görüştüm ama bana ‘Beni ilgilendirmez nezaman karşıma çıkarırlarsa o zaman sorgularım’ dedi. Ortada ne birsuçlama ne de bir dosya numarası var. Ben de eşim adliyeye çıkarılanakadar açlık grevini sürdürmekte kararlıyım” dedi.

Betül Özdemir'in direnişi, hiçbir gerekçeye dayanmadan polisingözaltına aldığı eşinin savcılığa çıkarılmasını sağladı. Betül'ün direnişi,gösterdi ki, sadece halk hakları için, yakınları için derinebilir, bedelödemeyi göze alabilir. Ve Betül'ün direnişi gösterdi ki, sadece direnerekhaklar elde edilebilir, sadece direnenler kazanabilir.

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

47FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 48: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

30 Nisan 1992 günü, Adana'daKurtuluş Mahallesi yüzlerce işkencecitarafından sarıldı. Operasyonu kontraşefi Mete Altan bizzat yönetiyordu.Saat 17.30'a geldiğinde polisler evinetrafını kuşatmış, komandolar evlerindamlarına yerleştirilmişti.

Evin içinde Devrimci Sol SilahlıDevrimci Birlikler savaşçısı üç kişivardı. Sıddık Özçelik, Güven Keskinve Esma Polat. Ellerinde silah yoktu.Ama ne pahasına olursa olsun düş-mana teslim olmayacak, direnecek-lerdi.

Katil şefinin “teslim olun” çağrı-sına sloganlarla ve marşlarla karşılıkverdiler. Evin kuşatılmasından yarımsaat sonra damlardaki nişancılar veevin önündekiler ateşe başladı.

Kuşatılan üstekilerin elinde her şey silahtı o anda.Bir tüpü yakıp fırlattılar katillerin üzerine. Bir anda ateşikesip kaçıştı katiller.

Evin içine bomba attılar. Marşlar ve sloganlar kesilmişti.Geleneğe bir halka daha eklendi. Dökülen kanlarıylavurmuşlardı düşmanı. Cansız bedenlerinin yanında duvarakanlarıyla yazmışlardı inançlarını. Duvara kanla yazılanDevrimci Sol imzası beyninden vurmuştu katilleri.

Kuşatıldıkları üslerde inançları için ölümü göze alandevrimcilerin kanla attıkları imza ürkütmüştü onları.Yüzlerce düşman kuvvetine, güçlü silahlara rağmeninançları için ölümü göze almış insanlardan daha öldürücüve daha güçlü bir silah yoktu çünkü...

Kanla yazılan tarihi silmeleri mümkün değildi artık. (...)"Evin içinde üç kişi var: Sıddık Özçelik, Güven

Keskin, Esma Polat. Dillerinde devrim sloganları var.Her biri kollarıyla, yumruklarıyla, parmaklarıyla dahabaşlamadan kazandıkları bir çatışmanın zaferini duyu-ruyorlar Türkiye halklarına. Bilinçleri, yürekleri kazanmayayoğunlaşmış. Orada kazanmanın, düşmanı rezil etmenin tek bir yolu var: Teslim olmamak!.. Ve onlar bu işinustası olmuşlar. Saatlerce süren bir çatışma ve cesa retlekorkunun, güzellikle çirkinin, onurla onursuzluğun,ahlakla ahlaksızlığın çatış masından yine cesur olanlar,

onurlu olanlar galip çıkıyor. Kazananlar yine devrimciler. Hiçbir katil bir devrimciyle göğüs göğüse, yüzyüze çarpışamaz. Hiçbir katil nefes alabilen bir devrimcininsavunduğu bir mevziye girmeye cesaret edemez. Nefesalan bir devrimci faşizm için tehlikedir, pimi çekilmişbir bombadır. Bunu çok iyi biliyorlar. Bu yüzden yakla-şamıyorlar eve, bekliyorlar. Son nefeslerini vermesinibekliyorlar devrimcilerin. Gelenek yine gerçekleşiyor.Bayrak yine karşılarında. Bu kez kanla yazılıyor. Sıddık,Güven ve Esma; Türkiye halklarının bu başeğmez yiğitlerison nefeslerinde dahi faşizme büyük bir darbe vurabilecek gücü bulabiliyorlar, yaratabiliyorlar. Ortada nesenaryo var, ne mizansen, ne de kiralık beyinler, inançvar, onur var, güç var. İnanılmazı başaranlar, olmazıolur kılanlar bunlardır, bunlara sahip olan lardır, sahipolduğunu bilenlerdir. inanç, onur ve güç Adana KurtuluşMahallesi’ndeki evin duvarlarına iki keli meyle nakşedildi.Hem de kanlarıyla nakşettiler bu yılmaz insanlar. Ertesigün bir gazetenin yazdığı şu satırlar hiçbir gücün onurla,yiğitçe verilmiş bir devrimci mesajı engelleyemeyeceğiniortaya koyuyordu: “Mermilerin delik deşik ettiği duvarlarakendi kanlarıyla D.S. yazdıkları görüldü." Her yazı sili-nebilir ama kanla yazılan yazıyı hiçbir güç silemez.”(Mücadele- 15 Mayıs 1992)

KANLA YAZILAN TARİH SİLİNMEZ!

HER CEPHE SAVAŞÇISI;BEDENİ DAHİL HER ŞEYİ BİR SİLAHA DÖNÜŞTÜRECEK

CÜRET VE KARARLILIĞA SAHİPTİR!DÜŞMANIN KORKUSUNUN KAYNAĞI BUDUR!

FEDAYI GÖZE ALMIŞ, KANIYLA İNANCINI İŞLEYEN BİR GELENEĞİ YOKEDEMEZSİNİZ...!

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!448

Page 49: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Örgütlü Halkı Hiçbir Güç Yenemez

Gazi Halk Cephesi katil polisin GaziMahallesi'ne devletin saldırısı ile ilgili 1Eylül'de çağrı açıklaması yaptı. Açıkla-mada: "Gazi Mahallesi, AKP’nin eli kanlıkatil polisi tarafından resmen işgal edilmişdurumdadır... Faşist AKP iktidarının GaziMahallesi’ne ve Gazi Halkına düşman-lığının nedeni nedir? (...)Bu mahalle, be-deller ödenerek kurulmuştur çünkü. Te-melinde kan vardır, can vardır, emekçilerinalınteri vardır. Mayasında dayanışma var-dır, birlik vardır, örgütlülük vardır. Vedaha ilk kurulduğu andan itibaren dev-rimciler vardır. On yıllardır bu nedenleGazi Mahallesi’ne saldırıyor halk düşmanıiktidarlar…

Bu nedenle yıktılar Halk Meclisi’ni,parklarımızı, taksi duraklarımızı… Bunedenle işgal ettiler Hasan Ferit GedikUyuşturucu ile Savaş ve Kurtuluş Mer-kezi’mizi ve bu nedenle gözaltına aldılariçerisinde tedavi gören hasta arkadaşla-rımızı… İstiyorlar ki halk örgütsüz kalsın,birleşmesin, birlikte hakkını aramasın…İstiyorlar ki gençlerimiz uyuşturucu ba-ğımlısı olarak kalsınlar, düşünmesinler,üretmesinler, birer köle olarak kendilerinehizmet etsinler…

Hayır! Buna izin vermeyeceğiz! Bi-zim olanı bizden almalarına izin ver-meyeceğiz! Bizi örgütsüz bırakmalarınaizin vermeyeceğiz!..Gelin her akşamsaat 20.00’da ellerimize tencere tava-larımızı alıp sokaklara çıkalım, katilpolisi ve onları üzerimize salan AKPfaşizmini protesto edelim. Bu en de-mokratik hakkımızdır, bunu hiçbir güçengelleyemez! Bu akşam da, yarın da,öbür gün de; ta ki polis işgali bitenekadar tencerelerimizi, tavalarımızı çal-

maya devam edelim!” Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ileSavaş ve Kurtuluşu Merkezi:

Uyuşturucuya Karşı Savaş ve Kur-tuluş Merkezimizi Polis İşkencehane-sine Çevrilmesine İzin Vermeyeceğiz!

"...Gazi Mahallesi’nde bulunan, HasanFerit Gedik Uyuşturucu ile Savaş veKurtuluş Merkezimiz, 31 Ağustos'ta sa-baha karşı saat 03.00 sularında polis ta-rafından basılmış, merkezde tedavi görenhastaların tamamı gözaltına alınmıştır.Hala Gazi Karakolu’nda tutulmaktadırlar...AKP’nin polisi buraya gece yarılarıonlarca araç, yüzlerce silahlı güçle sal-dırmasının temel nedeni devletin genç-lerimizi uyuşturucu bağımlısı yaparakçürütmeyi amaçlamasıdır... Soran birkişiye polis 'Burayı komünistlerden aldık.Halkın karakolu oldu artık' demiş. Halkınkarakoluna (!) halkı yaklaştırmamak içintırlar dolusu bariyer yerleştiriyorlar…Halkın zulüm göreceği karakol olur da,halkın karakolu olmaz bu düzende. Artıktorbacılarla birlikte daha kolay uyuşturucuticareti yapabilecekler... Hasan Ferit GedikUyuşturucu ile Savaş ve Kurtuluş Merkeziolarak, polisin işgali altındaki yerimizikatil, uyuşturucu tüccarı polisin elindenalacak, vatanımızın her köşesine yay-gınlaştıracağız. Uyuşturucuyla mücade-lemiz asla sona ermeyecek, gençlerimizibu illetten kurtarmak için elimizden gelenher şeyi yapacağız..." (2 Eylül)

Gülsuyu Halk Cephesi:"...AKP’nin katil polislerinin bu sal-

dırıları, Gazi halkının örgütlenmesindenkorkusunun yansımasıdır. Biliyorlar ki‘örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez’.Bunun için saldırıyorlar. Halkın ekmekparasını kazandığı taksi duraklarını, çaybahçelerini yıkıyor, üzerlerine kurşun

yağdırıyorlar. Ama Gazi halkı direnmeyedevam ediyor. Kurumları yıkabilirlerancak yıkılan kurumlarımızı yeniden ya-pacak ve halkı örgütlemeye, katilleringerçek yüzlerini göstermeye devam ede-ceğiz. Mücadelemiz, faşizmi yenenekadar devam edecek." (31 Ağustos)

Suriye Halk Cephesi: "...Türkiye’nin2014 uyuşturucu kullanımı ve bağımlılıkraporuna baktığımız zaman uyuşturucukullanımının yüzde 17 arttığı görülüyor.Son dönemlerde gündeme gelen bonzaikullanımı ise yüzde 38 arttı. Raporda,2014 yılında 648 kişinin doğrudan veyadolaylı olarak uyuşturucuya bağlı hayatınıkaybettiği yer alırken bir diğer korkunçgerçek ise 13 yaşında bir çocuğun uyuş-turucudan ölmesidir... İşte AKP iktidarıbu tablonun sürmesini istediği için yüzlercekişiyi tedavi eden HFG Kurtuluş Mer-kezi’ni yıktı. İnsanların kendi sorunlarınasahip çıkan sağlıklı insanlar olmasını is-temiyor. Yozlaşan, bencil, her gün uyuş-turucu madde kullanan bir gençlik ya-ratmak istiyor. Çünkü bu gençlik yaptığıyolsuzlukları, baskıyı, hırsızlığı sorgula-mayacaktır. Ama AKP bunu başarama-yacak. Devrimciler var olduğu sürecehalka gitmeye halka çözüm olmaya devamedeceklerdir..." (2 Eylül)

Anti-Emperyalist Cephe’nin Tüm Birleşenlerini

Dayanışmaya Çağırıyoruz!Halk Cephesi Uluslararası İlişkiler

Komitesi 5 Eylül’de Hasan Ferit GedikUyuşturucu ile Savaş ve Kurtuluş Mer-kezi’ne yönelik saldırılarla ilgili, Anti-Emperyalist Cephe bileşenlerine da-yanışma çağrısı yaptı.

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

49FAŞİST DÜZENİNİNZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Yıktığınız Her Kurumumuzun YerineDaha Büyüğünü ve Güzelini Kuracağız

Page 50: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Okmeydanı Halk Meclisi 7 Eylül'debir açıklama yaparak Gazi Mahallesi’ndekikurumlara saldırıların düzenin çürümüş-lüğünün bir göstergesi olduğunu belirtti.Açıklamada: "Halk Meclislerine nedensaldırıyorlar? Halkın sorunlarına çözümsüzkaldıkları için saldırıyorlar. Halkın sorunlarıama’sız ve banane’siz bir şekilde halklabirlikte çözüldüğü için saldırıyorlar. Nitekimsorunların Halk Meclisleri eliyle çözümekavuşturulması neticesinde düzenin çü-rümüşlüğü tüm çıplaklığıyla ortaya seril-mektedir. Tüm kurumlarıyla çürümüş olanbu düzenin karşısında iktidarı hedefleyenbir örgütlenmenin önünü almak için sal-dırıyorlar Halk Meclislerine...”

Okmeydanı Halk Meclisi olarak Gazihalkının yanında olacağız. Yıkılan GaziHalk Meclisi binasını halkımızla birlikte

hep beraber yeniden inşa edeceğiz. Buvesile ile tüm Türkiye halklarını bu süreçteGazi halkının yanında olmaya çağırıyoruz"denildi.

Gazi Halk Meclisi HalkBahçesi İçin ToplantılaraDevam Ediyor…

Gazi Sekizevler bölgesinde RecepHasar Parkı’nda halk toplantısı 3 Eylül’deyapıldı. Polisin Halk Meclisine, parklara,duraklara, çay ocaklarına, saldırmasınınnedeni anlatıldı. Bu konuda bilgiler verildi.Zırhlı kepçelerin bu mahalle için “Yarınkigecekondu yıkımları olacağı” şeklindekitehditleri anlatıldı. Halkın mühendis mi-marları da Halk Bahçesi projesini anlattı.Toplantıya 40 kişi katıldı.

31 Ağustos’ta tedavi merkezi-miz polis tarafından işgal edildi-ğinde bütün eşyalarımıza da polistarafından el konulmuştur. Yiye-ceklerimizden yataklarımıza, has-taların ilaçlarından giysilerine ka-dar tüm eşyalarımıza el konulduğuiçin acil ihtiyaçlarımızı karşılamakiçin halkımızın yardımlarına vedayanışmasına ihtiyacımız var.

Tedavi merkezimizi geri alanakadar geçici bir süre farklı biryerde tedavi hizmetimize devamedeceğiz.

Nasıl ki Hasan Ferit GedikUyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezi’ni halkımızla birlikte kur-duk, büyüttük ve halk düşmanla-rının kabusu haline getirdiysek,yine halkımızla birlikte geçici te-davi merkezimizi de kuracak, ge-liştirecek ve bu bataklığı kurut-maya devam edeceğiz.

Tüm imkanlarını zorlayarakTedavi Merkezi’mizden yardım-larını esirgemeyen, gönülden des-teklerini hiç eksik etmeyerek biziyalnız bırakmayan tüm dostları-mıza, halkımıza bir kez daha te-şekkürlerimizi sunuyoruz.

Acil İhtiyaç Listesi: Yatak-dö-şek, battaniye, yorgan, nevresim,yastık, pantolon (40-50 arası herbeden), gömlek (S-M-L-XL), tişört(S-M-L-XL), ayakkabı (40-44 arasıher numaradan), eşofman, çorap,diş macunu-fırçası, traş köpüğü,permatik, şampuan-sabun, sıvı elsabunu, bulaşık deterjanı, süngeri,temizlik bezi-toz bezi, vileda- çek-çek, havlu- banyo havlusu.

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ile Savaş ve

Kurtuluş MerkeziTelefon: 0506 064 6533

5 Eylül 2016

Uyuşturucu Bağımlılığına Son Vermek İçin Halk Meclislerinde Birleşelim!

Halkımızın Dayanışmasıyla

Tedavi Hizmetimize

Devam Edeceğiz

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!550

Page 51: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Gazi Mahallesi'nde OHAL kararla-rıyla birlikte artan baskılara ve 31 Ağus-tos'ta yıkılan demokratik kurumların,taksi duruklarının ve çay bahçesinin yı-kımını protesto etmek için Gazi Sondurak,Nalbur ve Sekizevler bölgesinin VeyselBeysülen Parkı'nın çevresinde bulunanbinalarda 2 Eylül günü 5 dakikalıktencere tava çalma eylemi yapıldı. Halkınevlerden, camlardan, balkonlardan tenceretava çalarak destek vermesinin yanı sıraışık söndürüp açarak da destek verdi...

Aynı gün içerisinde taksi duraklarıyıkılan taksiciler konvoy yaptı. Gazigirişinden başlayan protesto konvoyunahalkın ilgisi yoğundu, kaldırımlarda vecaddelerde bol bol alkışlarla destekaldılar. Düz bölgesinden Sondurak böl-gesine kadar gezme oradan eski karakoldabitirme hedefi ile başlanan konvoyuPolis hazmedememiş ve taksicilere vearaçlarına biber gazları ve plastik mer-milerle saldırmıştır. Bu saldırı sırasındabir araçta hasar oluşmuştur. Bunun üze-rine taksicilerin eylemi bitirilmiştir. Ara-dan 2 saat geçtikten sonra Gazi Karakolupolisleri işi gücü bırakmış taksicileringüneşten korunmak için yıkılan taksidurağının yerine koydukları beyaz birkulübe için tekrar seferber olmuşlardır.Bu kulübeyi de yıkmak için zırhlı kepçeve etrafında onlarca araçla gelmişlerdir.Araçlarından iner inmez etrafta bulunanesnafa ve insanlara küfürler savurmuşlarve uzun namlulu silahlarını doğrultmuş-lardır. Yıkım işlemini yaptıktan sonrahızlıca araçlarına binip kalekollarınadönmüşlerdir.

Tencere tava eylemine 3 Eylül'deGazi Düz bölgesinde devam edildi. Saat18.00 ve 19.00 arasında 15 kahve vebirçok ev gezilerek bildiri dağıtımıylaçağrısı yapılan eylem saat 20.00’de baş-ladı. Zillere basılarak halk tencere tavaeylemine katılıma çağrıldı. Eylem biti-rilirken tencere tava eylemlerinin öneminevurgu yapıldı ve onbinlerin, yüzbinlerinkatıldığı büyük halk direnişlerinin böyleadım adım örüleceği söylendi.

Çocuklarımızı ve HFG Merkezini SahiplenmemiziEngelleyemezsiniz

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu İle

Savaş ve Kurtuluş Merkezi baskınındagözaltına alınan hastaların aileleri ço-cuklarının serbest bırakılması talebiyle2 Eylül'de Gazi Karakolu önünde açık-lama yapmak istediği için işkenceylegözaltına alındılar. Açıklamada çekimyapan yerel gazeteci Ahmet Turan'dagözaltına alındı. Gözaltına alınan Aileler:Ali Haydar Kaya’nın babası; DoğanKaya, Ahmet Torun’un babası; Ali Torun,Şiar Yıldız’ın babası; Serdar Yıldız,Ulaş Demir’in anne ve babası’dır.

Tencere Tava EylemimizGazi’de Polis Terörüne SonVerilinceye Kadar Sürecek

Halk Cepheliler Gazi Mahallesi’ndegünlerdir devam eden polis baskısıve saldırılarına karşı başlattıkları direnişibüyütüyorlar. Bu kapsamda hayatageçirilen tencere tava eylemine 4 EylülPazar günü Gazi Düz bölgesinde12277. sokakta devam edildi. Her ak-şam olduğu gibi saat 20.00’de başlayaneylemde halka Gazi’deki polis terörüve AKP’nin bununla halkı teslim al-maya çalıştığı anlatıldı. Gazi halkıHalk Meclisi ve Halk Cephesi safla-rında mücadeleye çağrıldı. Halkın ey-leme katılımının giderek arttığı göz-lemlendi.

Halk Düşmanı AKP’ninPolisini Teşhir Ediyoruz

Gazi Halk Meclisi Sekizevlerbölgesinde 20 adet "AKP’nin PolisiUyuşturucunun Hamisi / Tayyip’inDüşmanı Halklar, Dostları Uyuştu-rucu Tüccarı Mafyalar" yazılı pan-kartlar astı.

Bağcılar’dan Gazi'ye Destek

Bağcılar'da Halk Cepheliler ve ma-halle gençliği 31 Ağustos'ta uyuştu-rucuya karşı ve Gazi halkına destekiçin yazılamalar yaptılar. Toplamda15 adet yazılama yapıldı.

Yedisinden Yetmişine Gazi Cephedir!Buralarda Biz Varız Halk

Düşmanlarını Kovacağız!Halk Düşmanı Katil AKP’nin sal-

dırılarına karşı 4 Eylül'de Gazi Özgür-lükler Derneğine gelen “abla, abi bizede bir iş verin biz de bir şeyler yapalım”diyen Umudun Çocukları sticker çalış-ması yaptı. Özgür tutsakların sesini dı-şarıya taşıyan, direnişin taleplerinin yazılıolduğu stickerları aralarında paylaştıktansonra heyecanla İsmetpaşa Caddesindebirçok yere hızla yapıştırdılar. Hızlıcaellerindeki işi tamamlayıp geldiklerindemutlulukları yüzlerinden okunuyordu.Toplam 100 adet sticker yapıştırılırken,bunu hazmedemeyen halk düşmanlarızırhlı araçtan “çocukları kandırıyorsunuz”diye anonslar yapıp durdu.

Yıkımlarınıza Sessiz Kalmayacak Her Araçla ve Eylemle Karşınıza Dikileceğiz!

Yalan Haber Yazmak, Polis’in Tetikçiliğini Yapmaktır

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu İleSavaş ve Kurtuluş Merkezi polis baskı-nından ve hastalarının gözaltına alın-masından sonra yalan haber yapan SözcüGazetesine cevaben 1 Eylül'de şunlarıdile getirdi: “...TEM Polisi’nin düzen-lediği operasyonda da 14 şüpheliyi göz-altına aldı. Yıkım yapılan alanlardan biriolan sözde uyuşturucu merkezinde tedavigördükleri öne sürülen madde bağımlı-larına da devlet sahip çıktı. Örgüte dev-şirilmek istendiği iddia edilen uyuşturucukurbanları, tedavi görmeleri için hasta-nelere götürüldü.”

Sözcü Gazetesi'nde Habip Atam Mah-reçli haberden alıntıdır yukarıdaki alıntı.Tamamı yalandır..:

14 şüpheli denilen kişiler Hasan FeritGedik Uyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezi’nde tedavi gören hastalardır...2 gündür Gazi Karakolunda gözaltındatutulmakta, psikolojik baskı yapılmaktave tedavileri engellenmektedir...

Bu gazeteci müsveddesi haberininarkasında duruyorsa buyursun gerçekleriaçıklasın. Hastaların ne zaman, nasıl,neredeki tedavi merkezlerine, hastanelereyatırıldığını açıklasın. Açıklayamaz!Çünkü haber yalandır, uydurmadır, mak-satlıdır... Gazetecilik adı altında tetikçilikyapmayın. Gerçekleri açıklayacak ce-saretiniz yoksa yalancıların da uşağı ol-mayın…”

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

551FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 52: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Çünkü; Kavganın Tam Orta-sında Olan Yazarlarımız, Her Duy-guyu Yaşayarak Anlatır, Yön Ve-rir

Halk Cepheliler, “Bilgi Güç-tür” Kitap Festivali’ni polisin tümtacizlerine rağmen 27-28 Ağustostarihlerinde İstanbul Sarıyer Dağ-evleri’nde yaptı. Halk Cephelilerinanlatımıyla, festival şöyle ger-çekleşti:

“Türkülerimizden korkuyorlar,kitaplarımızdan korkuyorlar. Dü-şünen insandan, okuyan insandankorkuyorlar....

Kitaplarımızdan korkuyorlar.Çünkü bizim kitabımızda 122 in-sanın gün gün ölümü yenişi var,insan gücünün sınırsızlığı var. Vebize asla güçsüz değilsiniz diyor ki-taplarımız. Asla çözümsüz değilsinizdiyor. Gazi, Armutlu, Çayan’ı anlatankitaplarımız gecekondu halkına, yok-sul emekçi halkımıza kurtuluşun yo-lunu gösteriyor. Halkın gücünü birkez daha gözler önüne seriyor.

Bizim kitaplarımızda Mahirler’denDayı’ya örülen kurtuluşumuzun yolu,halkın kendi tarihi var, zorluklarıaşma mücadelesi ve zaferi var. Veher satırımızda illaki umut var, illakizaferin öyküsü var.

İşte bu yüzden korkuyorlar kitap-larımızdan...”

Halk Cepheliler 27 Ağustos’ta sa-bah saatlerinde “Bilgi Güçtür KitapFestivalimize Hoş Geldiniz” pankartınıasarak kitap stantlarını açmaya başladı.Boran Yayınları, İdil Kültür Merkezi,TAYAD, DEV GENÇ masalarını aça-rak ürünlerini halka tanıttılar.

Hüsnü Yıldız “Sana Geldik Ali”kitabını imzaladı. Sonra Kitap Oku-manın önemi üzerine yapılan semi-nerde Boran Yayıncılık adına NuriCihanyandı ve Kültür Sanat Yaşa-mında Tavır yazarlarından LeventNavruz konuşma yaptılar.

28 Haziran’da saat 10.00’da stantaçılmaya başlandı. Saat 15.00’daHHB avukatlarından Av. Özgür Yıl-maz’ın verdiği seminerde Adalet veOHAL konusu konuşuldu. Hapisha-

nelerdeki hak ihlallerine, kitap ya-saklarına değinen Yılmaz mutlaka biryolunu bulup haklarımıza sahip çık-malıyız dedi.

İdil Halk Tiyatrosu Tecritteki Ki-taplar oyununu sergileyerek hapisha-nelerdeki kitap yasaklarına değindi.

(...)Polis halkı tedirgin etmeye ça-lıştı. 2 TOMA 3 çevik otosu, çok sa-yıda akrep ve sivil aracın beklediğiorman girişinde parka girip çıkanlarıtaciz etti. İki akrep de sürekli mahal-lede dolaştı. “Grup Yorum konseriyaptırmayacağız” diyen polisin tehdidiyine elinde kaldı. Grup Yorum HalktırSusturulamaz sloganıyla gün boyuGrup Yorum türküleri çalındı ve ha-laylar çekildi.

Polis iki çocuğu durdurarak stant-tan aldıkları ve bileklerine taktıklarıbilekliklerini keserek almış. Sonra dabir çocuğa çelik yeleğini giydirerek“Beğendin mi? Sen onların hediye-lerini alma, onlar terörist” demiş. Ço-cuk başını sallamış ve üstünde çelikyelekle parka doğru koşmaya başla-mış. Polis ardından kovalayarak ço-cuğun üstündeki çelik yeleği almış…Festivalin kahramanları çocuklardı.Ellerinde oyuncak silahlarıyla sürekliakrebe “Direne Direne Kazanacağız”sloganı atarak ateş etmişler. Oyuncaktabancalarıyla 10 çocuk festivalin mi-lisi gibi çalıştı.

Akreplerin Gölgesinde“Bilgi Güçtür” KitaplarıHalka Ulaştırıldı

Halk Cephesi üyeleri “Bilgi Güç-tür” şiarıyla 3 Eylül’de Gazi Mahal-lesi’nde kitap satışı yaptı. Gazi Ba-rajında, Son Durak’ta, Gazi Seki-zevlerde yapılan kitap satışlarında biryandan halka akşam yapılacak olantencere tava eylemlerine katılma çağ-rısı yapılırken öte yandan da son za-manlarda Gazi’de estirilen polis terörüteşhir edildi ve direnme çağrısı yapıldı.Tavır çalışanları da son sayılarınıGazi halkına ulaştırdı. Akrepleringölgesinde gerçekleştirilen satışlarda“Gazi Mücadeledir, Gazi Devrimdir”,Şadi Özpolat’ın son çıkardığı “Direnişkitabı”, “Kazova” kitabı, “Berkin”kitabı”, “Bu Vatan Bu Halk Bizim”kitapları ayrıca Tavır dergisi de halkaulaştırıldı.

Girişinde TOMA, U4’ün beklediğiGazi Baraj’da yaklaşık iki saat kitapsatışı yapan Halk Cepheliler dağı-tımlarını bitirdikten sonra akreplerinonları aradıklarını öğrendiler. Piknikyapan halktan insanlar, polislerin 2akrepten inip arama yaptıklarını, şüp-heli şahısları aradıklarını anlattı. Bunuöğrenen Halk Cepheliler halka tenceretava eylemlerine katılma çağrısı ya-parak Gazi Baraj’dan ayrıldılar.

KitaplarımızdanKorkuyorlar!

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!52

Page 53: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Ankara'da Adalet için AçlıkGrevi her gün yeni insanlarınkatılımı ve desteğiyle devam edi-yor. Adalet İçin Açlık Grevi Gün-lükleri

66. Gün – 31 Ağustos: Der-neği temizleyerek başlıyoruz güne.Ardından dergimizin yeni sayısıkapımızı çalıyor. Merakla inceli-yoruz. 4-12 Eylül’de gerçekleş-tirilecek Ankara yürüyüşü için ha-zırlıklar da sürüyor… İstanbul'dangelecek yürüyüşçüleri TuzluçayırTekmezar Parkı’nda karşılayaca-ğız. Bunun hazırlıkları da sürü-yor…

67. Gün - 1 Eylül: Güne ga-zete ve dergilerimizi okuyarakbaşladık. Dev-Genç'li arkadaşımızbugün açlık grevini sürdürdü. Güniçerisinde ziyarete gelen mahal-leden insanlarımız ile sohbet ettik.Gençlikten arkadaşlarımız ile Dev-Genç tarihi ve şehitlerimizi anlatanbelgeselleri izledik ve üzerine soh-betler ettik. Akşam 18.00’de Dik-men- Ahmet Arif parkında aça-cağımız masa için hazırlandık.Basından gelen arkadaşlarımız davardı sohbet edip haberimizi yap-malarını istedik. Türkülerimiz eş-liğinde Ankara yürüyüşümüzünbildirilerini dağıttık. Parkta bizleregençlerin ilgisi yoğundu. Aylardırbizleri görmeyi beklediklerini dilegetirdiler. Ailelerimizden de zi-yarete gelenler oldu. 23.00 gibimasamızı topladık ve günü bitir-dik.

68. Gün - 2 Eylül: Açlıkgrevini bugün yeni bir arkadaşımızdevraldı. Sabah saat 8.30'da der-neğimizi açtık. Gazetelerden oku-duğumuz adaletsiz haberleriyleaçlık grevi eylemimizin öneminidaha çok kavradık. Öğleden sonra

TAYAD’lı amcalarımız ziyaret-çilerimizdi. Açlık grevi eylemimiziduyurmak için Dikmen AhmetArif parkında masa ve pankartla-rımızı açtık. Grup yorum parçalarıeşliğinde insanlarla konuştuk veaçlık grevi eyleminin nedenlerinive Ankara yürüyüşünü anlattık.

69. Gün – 3 Eylül: Derneği-mizi sabah 09.00’da temizledikve açtık. Saat 17.00’de masamızve parkartlarımızla Ahmet ArifParkı’ndaydık. Park cıvıl cıvıl ço-cuklarla doluydu. Standımızdakikitap ve dergilerimizi vermek içinesnafları dolaştık ve açlık grevieylemimizden sözettik. Halaylarçektik. Saat 22:30’da masamızıtopladık ve Dikmen’deki son gü-nümüzü de yüksek bir moralletamamladık.

70. Gün - 4 Eylül: Devrimciİşçi Hareketi olarak kampanyanın70. gününde 2 gün destek açlıkgrevindeyiz. Bu ülkede adaletyok. Gün geçmiyor ki bir işçi kat-ledilmesin ve yine gün geçmiyorki bir hak elimizden alınmasın.Çalınan haklarımız için adalet is-tiyoruz. Alacağız.

72. Gün - 6 Eylül: Adaletiçin başlattığımız açlık grevi di-renişine Ankara Halk Cephesi ola-rak devam ediyoruz. 08.00'da İdil-can Kültür Merkezindeydik. Zi-yaretçilerimiz geldi, devrimciliküzerine sohbet ettik. SonrasındaBereketli Topraklar üzerinde fil-mini izledim. Bir taraftan da Adaletyürüyüşünü takip ediyoruz. Göz-altılar, serbest bırakılanlar, tekrargözaltılar... Telefonla görüştük,birbirimize başarı diledik. 7 Ey-lül'de TAYAD’ın Adalet Bakanlığıönünde Hapishanelerdeki tecridekarşı basın açıklamasında olaca-ğız.

Darbe girişimini gerekçe yapan AKP iktidarıhalkımızı susturmaya, sindirmeye çalışıyor. Başa-ramayacaklar. Bu süreçte pek çok kesim sessizliğebürünmüş ve olup biteni izlerken diğer yanda dire-nenleri, yani Cephelileri unutmamalıyız. Nasıl ki12 Mart, 12 Eylül darbelerinde ilk sessizliği bozdu-larsa şimdi de AKP’nin yasaklarına, baskı, işkence,gözaltı, tutuklama saldırılarına karşı bulunduklarıher yerde mücadeleyi büyütmeye devam ediyorlar.Adalet için Ankara'ya yürüyorlar, Gazi Mahallesi’ndedevletin uzun namlulu silahlarla donatılmış karmaskeli polisleri, zırhlı araçları, tomaları, gaz bom-balarıyla saldırılarına direniyorlar. Devletin halkınkurumlarını yıkmasına karşı direniyorlar. Avrupa’daemperyalizmin saldırılarına, Türkiye'deki saldırılarakarşı direniyorlar, halkın mühendisleri, işçileri,kamu emekçileri hakları için direniyorlar, halkiçin üreterek direniyorlar... Cephe Milisleri halkaadalet olmaya devam ediyor… Gelecek günler için,hepsi mücadeleyi büyütmeye yeminli birer sıraneferi. İşte bizler de bu sesi bu mücadeleyi görmeyengözlere, duymayan kulaklara ulaştırmak için, dahaçok yere ulaşacağız. Yapılan dergi dağıtımlarındanderlediklerimizi aşağıda yayınlıyoruz;

İstanbulSarıgazi: Halk Cepheliler 1 – 5 Eylül’de Yü-

rüyüş Dergisi’nin 535 ve 536. sayılarının dağıtımınıyaptı. Çalışmaların sonunda 535.sayıdan 550 dergi,536.sayıdan ise 500 adet dergi halka ulaştırıldı.

Altınşehir: Halk Cepheliler 28 Ağustos’ta Şa-hintepe Bölgesi’nde dergi dağıtımı yaptı.

Bağcılar: Halk Cepheliler 1 Eylül’de YeniMahalle’de Yürüyüş Dergisi dağıtımı yaptı. Halka,Gazi Mahallesi’ne polis saldırısı anlatıldı.

Kadıköy: Halk Cepheliler 3 Eylül’de dergidağıtımı yaptı. 4 Eylül’de başlayan Adalet Yürüyüşühakkında halka bilgi verildi.

Çağlayan: İdil Kültür Merkezi çalışanları 1ve 2 Eylül’de esnaflara ve kahvelere YürüyüşDergisi dağıtımı yaptı.

Karanfilköy: Halkın Mühendis Mimarları (HMM)3 Eylül’de Yürüyüş Dergisi ve Halk İçin MühendislikMimarlık Dergisi’nin dağıtımını ve tanıtımını yaptı.HMM’nin hayata geçirdiği ve hala üzerinde çalıştığıprojeler hakkında halka bilgi verildi.

AnadoluAnkara: Halk Cepheliler 4 ve 5 Eylül’de Tuz-

luçayır, General Zeki Doğan Mahallesi’nde topludergi dağıtımı yaptı. Çalışmaya Dev-Genç’lilerde katıldı, 120 dergi halka ulaştırıldı.

İzmir: Halk Cepheliler 28 Ağustos’ta GüzeltepeMahallesi’nde dağıtım yaptı, 50 Yürüyüş Dergisinihalka ulaştırdı.

Halkı Çözümsüz Bırakmayacağız YÜRÜYÜŞ’ü Her Yere Ulaştıracağız!

Çalınan Haklarımız İçin ADALET İSTİYORUZ

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

553FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 54: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Av ru pa’da LONDRA’DA TUTSAKLARIN DİRENİŞİNİDESTEKLEME ÇADIRI

Tutsaklarımızın dire-nişini desteklemek için30 Ağustos’ta İngiltereHalk Cephesi bir haf-talık çadır açtı...

AKP faşizmininÖzgür Tutsaklara yöne-lik saldırı ve baskı poli-tikalarının teşhir edil-diği, çadır eylemindetutsaklar için mektupve giysi kampanyası başlatıldı.

Bir haftalık program çerçevesinde; – 31 Ağustos Çarşamba ve 2 Eylül Cuma günü Türkiye

elçiliği önünde AKP faşizminin özgür tutsaklarımıza yönelikbaskı politikası protesto edildi.

– 3 Eylül Cumartesi ve 4 Eylül Pazar günleri kahvehanelerdetutsaklarımızla dayanışmanın önemini vurgulayan konuşmalaryapıldı ve bildirler dağıtıldı.

İNGİLTERE YÜRÜYÜŞ TEMSİLCİLİĞİNDENAÇIKLAMA

Yaklaşık üç yıldır süren stantlarımızla Yürüyüşdergisini sahiplenmeye, halklarımıza gerçekleri ulaş-tırmaya devam ediyoruz.

Faşist, katil AKP işbirlikçisi İngiliz emperyaliz-minin baskılarına rağmen gerçekleri anlatmak içinaçtığımız stantlarımıza 4 Eylül Cumartesi günü sal-dırıldı ve bir kaç dakika içerisinde, stant eşyalarımızael koyarak arkadaşlarımızı gözaltına aldı.

Emperyalistler, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğügibi yasalarını dahi tanımıyorlar. Bir kez daha teşhiroluyorlar, gerçek yüzlerini gösteriyorlar ve bir kezdaha anlıyoruz ki faşizmin ve emperyalizmin adaleti,yasası yoktur. Tek yasaları ekonomik çıkarlarıdır.Bu çıkarlar için saldırır gözaltına alır, katlederler.

Standa alınan arkadaşlarımızı sahiplenmek veemperyalizmin saldırılarını halklarımıza anlatmakiçin karakol önünde arkadaşlarımızı alıncaya kadarbekledik. Karakol önüne “Baskılar Bizi Yıldıramaz”yazılı İngilizce pankart asıldı. Grup Yorum şarkılarıve marşları eşliğinde Türkçe ve İngilizce “BaskılarBizi Yıldıramaz, Direne Direne Kazanacağız, HalkınSesi Yürüyüş Susturulamaz, Halkız HaklıyızKazanacağız, İngiliz Polisi Faşist Polis, İngiliz PolisiIrkçı Polis, Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz,Türkiye Faşizmiyle İş Birliğine Son…” sloganlarıatıldı. 4 Eylül Pazar günü saat 15:00’de bırakılanarkadaşlarımızla alkışlar ve sloganlar eşliğinde kucak-laştık. Yaklaşık 30 kişinin katıldığı protesto gösterisinisonlandırarak çadıra gidildi. Hep beraber yapılançorba içildi ve çadırda sohbet devam etti. Yürüyüşdergimizi sahiplenmeye, hak ve özgürlüklerimizikullanmaya, saldırılara karşı direnmeye devam ede-ceğiz.

İngiltere Yürüyüş Dergisi Temsilciliği 4 Eylül 2016

Essen Eğitim ve KültürAtölyesi Açıldı!

Essen’de artık yeni bir eğitim ve kültür atölyesivar.

Essen Eğitim ve Kültür Atölyesi (EKA), 28Ağustos 2016 Pazar günü, saat 15:00’de yapılanaçılış şenliğiyle, kapılarını Essen halkına açıp faali-yetlerine başladı.

Yaklaşık 80 yetişkinin ve 6 çocuğun katıldığıEssen Eğitim ve Kültür Atölyesi Açılış Şenliği saat19:00’a doğru sona erdi.

Uluslararası Dayanışmayı Büyütüyoruz30 Ağustos’da İngiltere Uluslararası İlişkiler Komitesi

Londra’da RCG’nin Düzenlediği Dayanışma GecesineKatıldı.

Revolutunary Communist Group – Devrimci KomünistGrup (RCG)’un organizasyonu 30 Ağustos Salı günü, SosyalistKüba’yla dayanışma etkinliklerine katkı gecesi olarak organizeedilen yarışma kısa bir tanıtım ve hoş geldiniz konuşmasıylabaşladı. Sosyalist bir rekabetle süren bilgi yoklaması gecesinde6 ayrı ekipten oluşan 25 kişi yarıştı. Spor, Che – Fidel – Cuba,Müzik, Asya, Bayraklar, Bilim ve Türkiye / Kürdistan olmaküzere toplam 42 soru soruldu.

Bizim Türkiye/Kürdistan kısmında bizim hazırladığımız 5soru, daha çok bilgi verme amaçlıydı. Ve cevapları şöyleydi;Şafak Yayla, Bahtiyar Doğruyol, Berkin Elvan, Grup Yorum,15 Temmuz “darbe” ve 2000-2007 Büyük Ölüm Orucu Direnişi,122 Şehidimiz...

Almanya Anadolu Federasyonu’ndan Açıklama: Hasan Ferit Merkezi’ni Yıkabilirsiniz Hasan Feritler’i Yıkamazsınız Hasan Ferit Merkezi’nden Halk Meclislerine kadar, yarattığımız

her şeyi bedeller ödeyerek yarattık ve geliştirdik. Bedellerödeyerek koruyacağız. Yıkılanı yeniden yapacağız.

Almanya Anadolu Federasyonu olarak faşist AKP’nin halkave devrimcilere karşı saldırılarını protesto ediyor, AKP faşizminilanetliyor, tüm halkımızı AKP faşizmine karşı birleşmeye,mücadeleye çağırıyoruz.

31 Ağustos 2016 Almanya ANADOLU FEDERASYONU (AL-AF)

Yürüyüş

11 Eylül2016

Sayı: 538

OHAL’İ TANIMIYORUZ! TECRİTİNİZİ TANIMIYORUZ!54

Page 55: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

İNGİLTERE LONDRA DEV-GENÇ’TEN AÇIKLAMA

Londra Dev-Genç 31 Ağustos günü AKP’nin katilpolislerinin, devrimcilerin örgütlü olduğu, halkla bir-likte yönettiği Gazi Mahallesi’ne düzenlediği baskınıyaptığı açıklama ile protesto etti.

Avrupa’da yaşayan gençler olarak bu gerçekleriherkese anlatmanın zorunluluğuna dikkat çekilenaçıklamanın devamında, AKP’nin yönetmeme krizisonucu halka daha azgınca saldırdığını, en meşrukurumlarımızı bastığını, yaktığını ve işgal ettiğinive düzenin krizinin hiç bir sorunumuzu çözemeyeceğiniancak sorunlarımızı ideolojik üstünlüğümüzle örgütlübir güçle çözebileceğimiz vurgulandı.

Ali Çetin’e Yapılan SaldırılarProtesto Edildi

75 gündür bir çadır variçinde bir işçinin direndiği.Hem de Avrupa’nın göbe-ğinde. Ali Çetin tam 75gündür uğradığı haksızlığıanlatıyor çadırında dilidöndüğünce.

“Senin taleplerini kabuledersek her önüne gelen çadır açar!” diyen VASCO şirketininpatronu Dilsen Belediyesi’ni aramış ve müdahale etmesiniistemiş, geçen hafta sonu boyunca Ali Çetin’in direnişinibitirmek için polis, belediye başkanının talimatıyla defalarcaAli Çetin’e saldırmıştır.

Dilsen-Stokem Belediye Başkanını protesto etmek içinbelediye binası önünde bir gösteri düzenlendi. Belçika basınıve televizyonlarında geniş yer bulan saldırılar 20 kişininkatıldığı eylemle protesto edildi.

Flamanca “Ali Çetin yanlız değildir, Ali Çetin’e Adalet,Direnmek Haktır Yasaklanamaz” sloganlarının atılmasınınardından Ali Çetin’in yaptığı açıklamada hafta sonu yapılansaldırıları anlattı. “Saldırarak, tehdit ederek direnişimi bitire-mezsiniz” diyen Ali Çetin “haklarımı elde edene kadar mücadeleetmeye devam edeceğim” dedi.

NRW Dev-Genç AdaletsizliklereKarşı Açlık Grevine Başlıyor

Ülkemizde yaşanan adaletsizliklere karşı, 15 gündürgözaltında tutulan Mehmet Özdemir için, genç yaştaadalet istedikleri için tutuklanan Liseli Dev-Genç’lileriçin, işkence gören devrimci tutsaklar için, Gazi’deyıkılan Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ile Mücadeleve Savaş Merkezi ve Halk Meclisimiz için, Kürdistan’dakaybedilen Hurşit Külter için, NRW Dev-Genç 6Eylül 2016 tarihinden itibaren Dortmund DayEv’de 3günlük açlık grevine başlayacak.

���

Belçika’nın Başkenti Brüksel’deHalk Cepheliler Eylem Yaptı

31 Ağustos Çarşamba günü AKP faşizminin OHALadı altında halka karşı saldırılarını arttırmasına karşıBelçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan konsoloslukönünde, Belçika Halk Cephesi bir eylem yaptı.

Halka, halkın örgütlülüklerine, devrimcilere sal-dırarak, işkence ederek, hapishanelere kapatarak,katlederek daha sorunsuz yönetebileceğinin hesabınıyapan AKP faşizmine bir cevap da Belçika’nın baş-kentinden verildi.

Fransızca sloganların da atıldığı eylem 45 dakikasürdü.

���

LONDRA DEV-GENÇ ÖZGÜRTUTSAKLAR İÇİN PULLAMA YAPTI

Pullamada, hapishanelerde özgür tutsaklara uygu-lanan baskı ve işkenceyi, “OHAL” diyerek AKPfaşizminin hapishanede bulunan devrimcilere azgıncasaldırısı protesto edildi.

Hamburg Dev-Genç’den Okuma Günü 2 Eylül Cuma günü Hamburg Dev-Genç’liler

okuma günü için bir araya geldiler. Yaklaşık 2 saatsüren okuma gününe 5 Hamburg Dev-Genç’li katıldı.

Hollanda’da Devrimci Tutsaklar İçin YazılamalarYapıldı

Avrupa Dev-Genç tarafından 29 Ağustos Pazartesi günüHollanda’nın Rotterdam şehrinde Devrimci Tutsaklara yönelikyapılan saldırıları teşhir eden ve Devrimci Tutsakları sahiplenenyazılamalar yapıldı.

���

İSVİÇRE İsviçre TAYAD Komite, tutsakların Türkiye hapishanele-

rinde yaşadığı baskı ve saldırıları duyurmak için Zürich’teiki gün süren bilgilendirme masası açtı. Baskılar ve saldırılar,dağıtılan bildirilerle standı ziyaret edenlere anlatıldı.

İsviçre TAYAD Komitesi 2 Eylülde İsviçreli anarşistlerinderneğinde yapacağı toplantı ile tutsaklar için destek istemeyeve dayanışmaya devam edecek.

Anadolu Kültür Merkezinde 11. HalkKahvaltısı ve Halk Toplantısı Yapıldı

Hollanda’nın Rotterdam şehrinde bulunan Anadolu KültürMerkezi’nde 4 Eylül Pazar günü 11. Halk Kahvaltısı ve HalkToplantısı yapıldı.

Halk Toplantısında “Darbeler, OHAL’ler hepsi halka karşıdır,halkı daha çok sömürmek, daha çok soymak içindir!” başlıklayazı okundu. OHAL ile nelerin amaçlandığı ve ülkemizdekibaskı ve terör üzerinde konuşuldu.

17 Eylül tarihinde Anadolu Kültür Merkezi’nde yapılacak‘Özgür Tutsaklarla Dayanışma Gecesinin’ çağrısı yapılarak,dayanışma biletleri dağıtıldı.

11 Eylül2016

Yürüyüş

Sayı: 538

55FAŞİST DÜZENİNİZİ, KURUMLARINIZI TANIMIYORUZ!

Page 56: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

“Günlük yaşamımız ne kadar devrimci olursa, düşmankarşısında da o kadar net oluruz"

Uğur Sarıaslan

19 Eylül - 25 Eylül

Aydın YALÇINKAYA, Vedat ÖZDEMİR:Ordu'nun Aybastı İlçesi’nde fa-

şist cuntaya karşı direnişi örgütleyenDevrimci Sol militanlarından AydınYalçınkaya ve Vedat Özdemir, ör-gütlerinden bağımsız olarak dağaçıkmış olan Devrimci Yol militan-

larından Feridun Aydınlı ve Mehmet Kuru ile birlikte 25 Eylül1980'de Aybastı'da jandarma pususunda şehit düştüler.

Aydın Yalçınkaya

İbrahim ERLER:1972 İstanbul Kasımpaşa doğumludur.

Ailesi aslen Orduludur. Topraksızlık, ekmekkavgası, onları İstanbul’a sürüklemiştir. Birsüre Bayrampaşa Hapishanesi’nde tutsakkaldı. '94 Mart’ında tahliye oldu. 1997’demilis komutanı olarak görev aldı. Bir sürebu görevini sürdürdükten sonra tutsak düştü

ve şehit düşünceye kadar bir özgür tutsak olarak, zindan-larda, hücrelerde mücadelesini sürdürdü. 19 Aralık Katliamısırasında Ümraniye Hapishanesi’ndeydi. F Tipi hapisha-nelerin hücrelerine atıldıktan sonra, şehit yoldaşlarınınbayrağını devralmak için yeni ölüm orucu ekiplerinin çı-karılması gündeme geldiğinde, O gönüllülerden biri olarakyine en öndeydi. Ölüm Orucu 4. Ekibi'nde ölüme yattı.19 Eylül 2001 yılında İstanbul, Tekirdağ F Tipi Hapisha-nesi’nde feda eylemi yaparak şehit düştü.

İbrahim Erler

Abdülbari YUSUFOĞLU:15 Ekim 1980'de Mardin'in Nusaybin

ilçesinde doğdu. Ortaokul yıllarından itibarendevrimcilere sempati duymuştu. İktidarınF Tiplerini gündeme getirmesi üzerine, TA-YAD'lıların mücadelesinde yer aldı. İzmir'dehücrelere karşı mücadelenin emekçisi oldu.Mücadelenin en ön cephesinde yer almaya

karar vererek İzmir'de Ölüm Orucu’na başladı. Daha sonraÖlüm Orucu’nu Küçükarmutlu’daki direniş evinde sür-dürerek 20 Eylül 2001'de ölümsüzleşti.

Abdülbari Yusufoğlu

Muharrem KARATAŞ:10 Şubat 1978 Çorum, Yoğunpelit Köyü do-

ğumludur. Alevi inancından yoksul bir halk ço-cuğudur. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sosyolojibölümü mezunudur. Muharrem’in hareketimizletanışması 1998 yılında gençlik mücadelesi içindeolmuştur. Muharrem bir Dev-Genç’liydi. Gençliğindemokratik, akademik mücadelesinde defalarca

gözaltına alındı. 8 Mayıs 2001 yılında gözaltına alınıp tutuklandı.Sivas E Tipi Hapishanesi’nde bir süre tutuklu kaldıktan sonratahliye oldu. 16 Kasım 2003’te Çorum’da tekrar tutuklandı veSincan F Tipi’nde tutsak kaldı. F Tipi’nden tahliye olurken şe-hitlerin hesabını sorma andı içerek mücadeleye koştu... 20Eylül Cuma akşamı, saat 21.30 sıralarında Haziran Ayaklan-ması’nda katledilen Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, EthemSarısülük, İrfan Tuna, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan venişan alınarak beyni patlatılan, gözü çıkartılan 12 insanımızın,95 gündür komada olan 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın hesabınısormak için, oligarşinin güvenliğinden sorumlu 250 bin polisinmerkez karargahı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait 2 hedef,DHKC savaşçıları tarafından roketatarla vuruldu. Eylemden 2saat sonra 5 bin katil, halk düşmanı polisin, helikopterlerle, kö-peklerle katıldığı operasyonda, ODTÜ ormanları ile Konyayolu mevkiinde Muharrem bir yoldaşıyla birlikte kuşatmayaalındı ve çıkan çatışmada şehit düştü.

Muharrem Karataş

Turan KILIÇ,UğurSARIASLAN,Yusuf BAĞ:

Buca Hapisha-nesi’nde 21 Eylül1995'de Özgür Tut-saklara karşı ger-

çekleştirilen saldırıda, direniş destanı yazarak şehit düştüler.Turan Kılıç, 1958 doğumlu, iki çocuk babası bir emekçiydi.

İzmir’in Kınık ilçesi Taştepe köylülerinin önderiydi. Hareketinbölgede verdiği bütün görevlere koşturdu.

Yusuf Bağ, 1970 Kayseri-Pınarbaşı doğumludur. Çerkesmilliyetinden ve İzmir’in ilk Dev-Genç’lilerindendi. Eylül1993’te tutsak düştü.

Uğur Sarıaslan, 1971 Kayseri doğumludur. İzmir’de LiseliDev-Genç saflarında görev aldı.

Turan Kılıç Uğur Sarıaslan Yusuf Bağ

Bedii CENGİZ:1960 Mersin Kazanlı doğumluydu.

1975’te mücadeleye katıldı. Memur örgüt-lenmesinde çeşitli görevler aldı. Cuntaylabirlikte 11 yıl tutsak olarak direniş içindeyaşadı. Tahliye edildiğinde yeri yine belliydi.Parti Kuruluş Kongresi’ne katıldı. Şehitdüştüğünde Genel Komite üyesiydi. Dev-

rimci İşçi Hareketi sorumluluğu ve Seher Şahin SilahlıPropaganda Birliği’nin komutanlığı göreviyle partili ya-şamına başlamıştı. Partinin kuruluşunun ardından önemlisorumluluklar üstlenerek bunları yerine getirmeye hazır-lanırken 25 Eylül 1994’de kazayla yaralandı, illegalitekoşullarında hareketin güvenliğini düşünüp hastaneyekaldırılmasına izin vermeyerek, kanıyla umudun adınıyazarak şehit düştü.

Bedii Cengiz

Vedat Özdemir

Page 57: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

Ruhi SU:“Kıyamet dedikleriHa koptu ha kopacakYoksuldan halktan yanaBir dünya kurulacak”1912’de Van'da doğan Ruhi Su, “Ermeni

Tehciri” zamanında anne-babasını kaybetti.Çocukluğu yetimhanede ve yoksul bir ailenin

yanında geçti. Düşüncelerini müziğe, müziğini düşüncelerinekatan Ruhi Su, ülkemizde müziğin, sanatçının sosyalizm mü-cadelesiyle bütünleşmesinin öncülerinden biri oldu. Ruhi Su,müziğinde ve yaşamında taviz vermediği sosyalist tavrınedeniyle iktidarların baskılarıyla karşılaştı hep. 12 Eylülcuntası yıllarında rahatsızlandı. Tedavisi için yurt dışınaçıkması gerekiyordu ama “sakıncalı” bir sanatçı olarak pasaportverilmedi. 20 Eylül 1985 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Ruhi Su

Taylan ÖZGÜR:23 Eylül 1969'da İstanbul'da Beyazıt

Meydanı'nda katledildi. Taylan Özgür'ünöldürülmesi, kontrgerillanın ilk planlı ci-nayetlerinden birisiydi. Taylan, ODTÜSosyalist Fikir Kulubü üyesiydi. AmerikanElçisi Commer'in arabasının ODTÜ'deyakılması eylemine katılan devrimcilerden

biriydi.

Taylan Özgür

24 Eylül 1996 Diyarbakır Hapishanesi Şehitleri:Mehmet ASLAN, Kadri DEMİR, Edip DÖNEKÇİ,

M. Nimet ÇAKMAK, Erkan Hakan PERİŞAN, Rıd-van BULUT, Hakkı TEKİN, Mehmet Kadri GÜMÜŞ,Cemal ÇAM, Ahmet ÇELİK

24 Eylül 1996’da, oligarşinin planlı bir şekilde ger-çekleştirdiği saldırıda, Diyarbakır’da özel timler tarafındandemir çubuk, cop ve kalaslarla dövülerek katledildiler.

Pablo NERUDA:Neruda, 1904 yılında Güney Şili'de doğdu.

20 yaşındayken Şili'nin en büyük şairlerindenbiri oldu. Bir sosyalistti. Sosyalist Allendeiktidarı döneminde çeşitli görevler de üstlendi.1973 yılında faşist general Pinochet'in Allendehükümetine karşı gerçekleştirdiği darbeyekarşı, direniş içinde yer aldı. İş birlikçi gene-

rallere karşı halkın özgürlük kavgasının sesi olmaya devametti. Cuntanın saldırılarının yoğunlaştığı dönemlerde,Neruda halkın yanında olmakta tereddüt duymayan gerçekbir vatansever olarak 23 Eylül 1973'te yaşama veda etti.

Pablo Neruda

YIKILMAZ DEME YIKILMAZ DEME

Sarayları tahtları Sarayları tahtları

Kaleleri hükümdarlıkları Kaleleri hükümdarlıkları

Emeğe halka düşman orduları Emeğe halka düşman orduları

Zalim diktatörlüklerin saltanatları Zalim diktatörlüklerin saltanatları

Yıkılmaz değil Yıkılmaz değil

Yıkılır Yıkılır

Hükümdarı bezirganı Hükümdarı bezirganı

Hamisi suçların ve ortakları Hamisi suçların ve ortakları

Talancının ilhakçının Talancının ilhakçının

Katilin celladın Katilin celladın

Suretleri bilinmez değil Suretleri bilinmez değil

Bilinir Bilinir

Bulunur ve kırılır boynu Bulunur ve kırılır boynu

Sana ürkütücü gelen Sana ürkütücü gelen

Sadece ulumasıdır Sadece ulumasıdır

piç kurusunun piç kurusunun

Sadece şatafatlı duvarlarıdır Sadece şatafatlı duvarlarıdır

Yürek bir kavga Yürek bir kavga

Bir de feda demeye dursun Bir de feda demeye dursun

Gör bak nasıl diner ızdırabı halkın Gör bak nasıl diner ızdırabı halkın

Gör bak nasıl uyanırız yeni güne Gör bak nasıl uyanırız yeni güne

Nasıl halayını çekeriz zaferimizin Nasıl halayını çekeriz zaferimizin

Yıkılmaz deme Yıkılmaz deme

yıkılır bu düzen yıkılır bu düzen

Kurulur yeni bir dünya ellerinde senin Kurulur yeni bir dünya ellerinde senin

CİHAN (ÇAYAN) GÜNCİHAN (ÇAYAN) GÜN

TAYAD: ADALET YÜRÜYÜŞÜNE SALDIRILARI ADALETSİZ

OLDUKLARI İÇİNDİRSAFLARI SIKLAŞTIRALIM

TAYAD’lı Aileler, 5 Eylül’de Adalet yürüyüşçülerineyönelik saldırılarla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada:“Sokak ortasında sorgusuz sualsiz katledilen binlerce evla-dımız işte bu adaletsizliğin en acımasızca ortaya çıktığı bi-çim... Evlatlarımızı neden katlediyor, neden tutukluyorgözaltına alıyor AKP? Basın açıklaması yapanı, bildiri da-ğıtanı gözaltına alıyor, konserleri, festivalleri yasaklıyor,gazeteleri kapatıyor. Kürt halkının mahallelerini bombalarladümdüz ediyor...

... Adalet İçin Ankara’ya yürüyen TAYAD’lılara Dev-Genç’lilere saldırıyor. “Aman susun, Adalet İstiyoruz diyebağırmayın” diyor bizlere. Zannediyor ki kimse sesini çı-karmayınca Adaletsizlik de yok olacak....

AKP ve onun gibiler için korkunç olan bugün “kralçıplak” diye bağıran bir grup kahraman olmayacak, esaskorkunç olan yıllarca korkutularak, kandırılarak “kralçıplak” diyemeyen milyonların gerçeği gördüğündeki öfkesiolacak. Biz o güne kadar mücadelemize devam edeceğiz”denildi.

Page 58: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

1992 yılının baharıydı. Üniversitelerde polis işgalineve faşist saldırılara karşı kampanya yürütülüyordu. Biryandan da kitle çalışması yürütüyorduk. Birgün, 9 EylülÜniversitesi Buca Eğitim Fakültesi’nde okuyan bir arkadaş"bugün bizim bölümden birisi gelip, bana ben DevrimciSol'cu, SDB'li olmak istiyorum dedi. Şüphelendim" demişti.«Kimdir tanış bakalım» demiştik. Arkadaş ertesi günyanında “ben Devrimci Sol'cu, SDB'li olmak istiyorum”diyen Uğur'la gelerek bizleri Uğur'la tanıştırmıştı. Bir debiz sormuştuk: "Devrimci Sol'u, SDB'yi nereden biliyorsun,neden Devrimci Sol'cu olmak istiyorsun?” diye. Uğur an-latmaya başladı. Almanya'da büyüdüğünü, orada aradığınıbulamadığnı, kendine yabancı olduğunu, Türkiye'yegeldiğini üniversiteye (Almanca) bölümüne girdiğini, amakendi vatanında da Almanya'dan farklı şeyler görmediğini,bu çürümüşlük, yozluk zulüm düzenine karşı silahla sa-vaşanların namını, eylemlerini gazetelerden okuyarak et-kilendiğini, saflarımıza katılmak istediğini söylemiş veeklemişti “ben bu düzene, bu otoriteye karşıyım!” Anlatımıaçık, yürektendi. İlerleyen günlerde eğitim çalışmalarımızdayer almaya başladı.

Bir gün bir mahallede ekip olarak yazılamaya çıkmıştık.Uğur da vardı. Ekip iki gruba ayrılmıştı, eylem bitincebelirlenen yer ve saatte buluşacaktık. Belirlenen yer vesaatte Uğur'ların grubu henüz gelmemişti. Riski gözealarak beklemeye başladık. Yaklaşık bir saat sonra geldiler."Ne oldu, nerede kaldınız" diye sorduk. Uğur gülerekcoşkulu bir şekilde "doğruca bi kahvenin karşısına gittik,yazmaya başladık. Kahvede oturan yaşlısı genci arkadaşlarkolay gelsin deyip bizimle sohbete başladılar. Bu yüzdengeciktik» demişti. Korkusuzdu, yaptığı her işin meşruluğunadoğruluğuna inanıyordu.

1992 Ekimi’nde birlikte evlerinden gözaltına alınmıştık.Şubede polislere "SDB olup hepinizden hesap soracağız"deyince polisler dalga geçerek "gel o zaman seninle düelloyapalım" demişler, Uğur da "Yapalım, halkın da izleyeceğibir yerde olsun" demiş, polisler çılgına dönmüşlerdi. Bugözaltıyla birlikte tutuklanmış, 9-10 ay kadar Buca Ha-pishanesi’nde kalmış, o dönem Buca Hapishanesi’nde AliRıza Komutan vardı. Uğur hep SDB'li olma düşüyle gidi-yordu Komutan Ali Rıza'nın yanına.

Tutsaklığından sonra yeniden görüşmemiz 1993-94yılbaşı gecesi olmuştu. Uğur "Ege'yi yeniden toparlayacağız,kendi ayaklarımız üzerinde duracağız, sana da iş düşüyor"demişti. Tutsaklık öncesi Baki'nin, Demet'in öğrencisiolan Uğur, Komutan Ali Rıza'nın ellerinde tam anlamıylayoğrulmuştu. Ufku büyümüş, iddiası büyümüş ve büyükdüşünüyordu. Adımlarını sağlam atıyordu. Bütün gücünüenerjisini savaşımızın büyümesine harcıyordu.

1994 30 Mart-17 Ni-san kampanyasının ya-kınlaştığı günlerdebir iki istihbarat çı-kartmıştık. En so-nunda bir pankartasmayı uygun bul-duk. Pankartı hazır-layıp imzasını ya-zacağımız anda Uğur"imza Devrimci Sololacak, bir de bayrakkoyalım" deyince hemsevinmiş, hem de şaşır-mıştım. İlk kez Devrimci Soladına eylem yapıyorduk. Sabaherken saatlerde pankartı asmış, yürümeye başlamıştık.Karşımızdan sabah koşusuna çıkmış Nato üssünde görevlibir Amerikalı geliyordu. Uğur "ah bir de silahımız olsaşunun kafasına sıkardık, pankartımızı da üzerine bırakırdık"demişti.

İzmir'de 95 yılında açılan TİYAD'ın ilk tohumlarınıatan o olmuştu. Yeni EKSM için hemen yer ve para bu-lunmuştu. Açılışa üç gün vardı. İçerisi bomboştu? Uğur"burayı üç gün içerisinde dolduracağım" demişti. Ve öylede oldu. Üç gün içinde herşeyiyle yeni bir kurum dahadoğmuştu İzmir'de. Liseli gençliğe ve saflarımıza katılangenç insanlara özel bir önem veriyordu. Onların eğitimleriyleözel olarak ilgileniyordu. Yaptığı her iş, attığı her adımgerek liselilerde, gerek insanlarımızda moral arttırıyor,onlara güç veriyordu. Gittiğimiz ilişkilerin, kurumlarımızagelen insanların, hemen herkesin sorunlarıyla tek tek ilgi-lenirdi. İnsanları sabırla dinler, anlar ve çözümünü söyler,uygulamasında yol gösterirdi. Ama aklı hep savaştaydı.Parti-Cephe'nin ilanıyla bir savaşçı olma iddiası, düşüdaha da büyümüştü. Savaşçı olma yolunda sağlam adımlarlayürüyordu.

İzmir'de partiyi selamlamak için kanı kaynıyordu. Ön-derimiz Fransa'da tutsak düşünce de yine İzmir'denönderliği sahiplenmenin en önünde Uğur vardı. Her kam-panyada mutlaka yeni yüzler, yeni insanlar onun sayesindesaflara katılıyordu. Gün geçtikçe artan kitlesellik içinde,gece gündüz sürece uygun örgütlenmeleri düşünür, insanlarınasıl ve ne şekil de istihdam edeceğine kafa yorardı. Sta-tükolara karşı amansızca savaşırdı. Her zaman "günlükyaşamımız ne kadar devrimci olursa, düşman karşısındada o kadar net oluruz" derdi.

Her sohbetimizde, savaşçı olma düşünü mutlaka gün-deme getirir "o günler yakındır" derdi. Ve nihayet 1995'inilk aylarında Parti-Cephe, Uğur'un bu düşünü de gerçek-leştirdi. Kısa bir sürede olsa bu düşün gerçeğe dönüştüğünügören Uğur'un kendine güveni daha da artmış, inancıdaha da büyümüştü. Tutsaklığında, bu inancıyla direndi.Buca zindanında düşmanın karşısına bu inançla dikildi.Savaşarak şehit düştü.

Bir YoldaşıUğur Sarıaslan’ı Anlatıyor:

Anıları Mirasımız

Page 59: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Türkiye koşullarında devrimci şiddeti; her bölge ve alandadevrimci örgütlenmenin önünü açan,

halkın adaletini sağlayan, sömürücülere, vurgunculara, tüm halk düşmanlarına yönelik

eylemler olarak örgütlemek zorundayız. Devrimciler, kitleler içindeki otoritelerini,

ancak namlularını halk düşmanlarına çevirerek, onları etkisiz kılarak kurabilirler.

Diğer bütün mücadele biçimleri, devrimci şiddetle etkileşim içinde, devrimci otoritenin

kurulmasını destekleyen, güçlendiren ve devrimci şiddetiher boyutta yaygınlaştıran

bir rol oynamak zorundadır. Düşmanın silahlı güçlerine, silahla karşı duran

halkın silahlı güçleri olmadan; hiçbir halk örgütlülüğü yoğun baskı ve

terör karşısında uzun süre ayakta kalamaz, dağılmaya ve sindirilmeye mahkumdur.

Halkın silahlı güçleri, devrimci kitle hareketinin koruyucusu, dinamizmi ve onurudur.

Halkın silahlı güçleri ve kitle hareketi birbirini etkileyerek büyür ve gelişirler. Silahlı güçlerin büyük darbeler yediği

ve yok edildiği koşullarda, baskı ve terörle karşılaşan halk kitleleri, yenilgi psikolojisine girerler.

Bunu bilen oligarşi de tüm güçlerini gerillayı yok etmek için

seferber eder. Biz de tüm enerji ve gücümüzü gerillayı yaşatmak ve geliştirmek için harcamalıyız. Burjuvazinin korkusunun temel nedeni, halkın ise geleceğidir gerilla.

Page 60: YAŞASIN HALKIN İKTİDARI!yuruyus.biz/pdf/pdf/538.pdf(Mao Zedung – Seçme Eserler Cilt-6 s.281) Savaşımız; Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Halk Savaşıdır Savaşımızda

ww

w.yu

ruyu

s-in

fo.o

rgyuruyus.b

iz@g

mail.co

m

ADALET YÜRÜYÜŞÜMÜZ AKP’NİN HALK ÜZERİNDE YARATTIĞI

‘’OHAL’’ TERÖRÜNE VERDİĞİMİZ CEVABIMIZDIR!

Kartal, İzmit, Gemlik, Bursa, Eskişehir…Her Adımda Bir Saldırı...

Her Saldırıda Bir İrade Savaşı Vererek Yürüdük Adalet İçin, Katledilen Çocuklarımız İçin;

Gasp Edilen Haklarımız, Onurumuz İçin… Ankara’ya Yürüdük