Upload
others
View
21
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÖZEL HUKUK (MEDENİ USUL VE İCRA- İFLAS HUKUKU)
ANABİLİM DALI
USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLARDA YARGILAMA GİDERLERİ
Tezsiz Yüksek Lisans Dönem Projesi
Erdem ERSOY
05931913
Dönem Projesi Danışmanı
Doç. Dr. Sema TAŞPINAR AYVAZ
Ankara- 2008
I
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................... I
KAYNAKÇA ........................................................................................................... III
KISALTMALAR CETVELİ ................................................................................VIII
GİRİŞ ......................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
YARGILAMA GİDERLERİNE İLİŞKİN GENEL ESASLAR
A) YARGILAMA HARÇ VE GİDERLERİ............................................................ 3
I. YARGI HARÇLARI ................................................................................................ 3
1. Başvurma Harcı........................................................................................................ 4
2. Karar ve İlam Harcı.................................................................................................. 5
a) Nispi Karar ve İlam Harcı ........................................................................................ 5
b) Maktu Karar ve İlam Harcı ...................................................................................... 6
3. Celse Harcı ............................................................................................................... 8
4. Diğer Yargı Harçları ................................................................................................ 8
II. DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ ..................................................................... 9
III. VEKÂLET ÜCRETİ ............................................................................................ 10
B) YARGILAMA GİDERLERİNE İLİŞKİN ESASLAR.................................... 13
C) YARGILAMA GİDERLERİNİN HÜKÜMDE GÖSTERİLMESİ ............... 17
II
İKİNCİ BÖLÜM
USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLARDA YARGILAMA GİDERLERİ
A) KARAR VE USULE İLİŞKİN NİHAİ KARAR KAVRAMI......................... 20
B) USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLARDA YARGILAMA
GİDERLERİ ........................................................................................................ 24
I. GÖREVSİZLİK VE YETKİSİZLİK KARARLARINDA YARGILAMA
GİDERLERİ ....................................................................................................... 25
II. GÖNDERME KARARLARINDA YARGILAMA GİDERLERİ ..................... 30
III. DAVA ŞARTLARININ BULUNMAMASI NEDENİ İLE DAVANIN
REDDİ KARARLARINDA YARGILAMA GİDERLERİ ................................ 32
IV. DAVALARIN AYRILMASI VE BİRLEŞTİRİLMESİNDE
YARGILAMA GİDERLERİ .............................................................................. 33
V. DAVANIN GERİ ALINMASINDA YARGILAMA GİDERLERİ ................... 35
VI. DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASI HALLERİNDE YARGILAMA
GİDERLERİ ....................................................................................................... 36
1) Vekaletnamenin İbraz Edilmemesi Halinde Davanın Açılmamış Sayılması...... 38
2) Dava Dilekçesindeki Kanuni Noksanlıklar Nedeni İle Davanın Açılmamış
Sayılması ............................................................................................................. 40
3) Görevsizlik, Yetkisizlik Ve Gönderme Kararları Üzerine Davanın
Açılmamış Sayılması .......................................................................................... 42
4) Derdestlik İlk İtirazı Üzerine Davanın Açılmamış Sayılması ............................ 44
5) Dava Dosyasının İşlemden Kaldırılması Üzerine Davanın Açılmamış
Sayılması ............................................................................................................. 45
SONUÇ...................................................................................................................... 48
III
KAYNAKÇA
ALANGOYA, Yavuz : Medeni Usul Hukuku Esasları, C. I, İstanbul,
2001 (Alangoya- Usul)
ALANGOYA, Yavuz : Yargılamanın Sevkindeki Prensipler ve Bu
Açıdan 1711 Sayılı Kanun ile Değiştirilen 409.
Madde Açısından Düşünceler (HUMK’nu
Değiştiren 1711 Sayılı Kanun Hakkındaki
Sempozyum, İstanbul 1976, s.85-118)
ALDEMİR, Hüsnü : Hukuk Davalarında Yargılama Giderleri,
Ankara 2000
ANSAY, Sabri Şakir : Hukuk Yargılama Usulleri, Ankara 1960
ARAS, Celal/
ARSLAN, Leyla/
CESUR, Nilgün : Hukuk Usulünde Davanın Açılmamış
Sayılmasına Karar Verilebilecek Haller (AD
1985/II, s.364-384)
(Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/II)
ARAS, Celal/
ARSLAN, Leyla/
CESUR, Nilgün : Hukuk Usulünde Davanın Açılmamış
Sayılmasına Karar Verilebilecek Haller (AD
1985/III, s.697-714)
(Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/III)
ARKAN, Sabih : Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2004
IV
BARIKAN, Aziz : Vekalet Ücreti Hakkında Bazı Mülahazalar
(ABD 1951/92, s.1-5)
BELGESAY, M. Reşit : HUMK Şerhi, I Teoriler, C. III, İspat ve
Hüküm Teorileri, İstanbul 1951
BERKİ, Ali Himmet : Nihai Karar Ne Demektir?
(AD 1945/V, s.447-452)
BERKİ, Şakir : Hukuk Muhakemeleri Usulü, Ankara 1959
BİLGE, Necip : Medeni Yargılama Hukuku Dersleri,
Ankara 1965
EREM, Faruk : Sosyal Ekonomi Açısından Avukatlık Ücreti
(ABD 1992/IV, s.487-504)
ERMAN, Eyüp Sabri : Hüküm Nedir, Nasıl İttihaz ve Tefhim
Olunmalıdır? (AD 1974/I, s.1-7)
İYİMAYA, Ahmet : Sorumluluk Davasının Açılmamış Sayılması
(YD 1990/I-II, s.46-58)
KARSLI, Abdurrahim : Medeni Usul Hukukunda Usuli İşlemler,
İstanbul 2001
KAYACAN, Fevzi : Mahkemenin Yargılama Giderlerini Resen
Karara Bağlama Zorunluluğu
(Yaklaşım 1995/34, s.97-99)
V
KURU, Baki/
ARSLAN, Ramazan/
YILMAZ, Ejder : Medeni Usul Hukuku, 15. Baskı, Ankara 2004
(Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul)
KURU, Baki/
ARSLAN, Ramazan/
YILMAZ, Ejder : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve İlgili
Mevzuat, 26. Baskı, Ankara 2004
KURU, Baki : Dava Şartları (Sabri Şakir Ansay’ın Hatırasına
Armağan, Ankara 1964, s.109-147)
(Kuru- Dava Şartları)
KURU, Baki : Görevsizlik ve Yetkisizlik Kararı Üzerine
Davalının da Görevli veya Yetkili Mahkemeye
Başvurmak Hakkı Var mıdır?
(ABD 1967/VI, s.896-900)
(Kuru- Davalının Başvurma Hakkı)
KURU, Baki : Hukuk Usulünde Görevsizlik ve Yetkisizlik
Kararları Üzerine Yapılacak Muameleler
(AÜHFM XXIV 1967/I-IV, s.155-181)
(Kuru- Görevsizlik)
KURU, Baki : Vekâletnamesiz Dava Açılması (Makalelerim,
İstanbul 2006, s.141-146)
(Kuru- Vekâletsiz Dava)
KURU, Baki : Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. I- V, 6. Baskı,
İstanbul 2001 (Kuru- Usul, C....)
VI
KURU, Baki : Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı,
İstanbul 1995
KUTAY, İlhan : Birleştirilen Davalarda Vekalet Ücreti
(ABD 1961/I, s.7-10)
ÖNDER, M. Akil : Celse Harçları Üzerine Düşünceler
(ABD 1972/I, s.8-9)
ÖNEN, Ergun : Medeni Yargılama Hukuku, Ankara 1979
ÖZEKES, Muhammet : Medeni Usul Hukukunda Yok ve Etkisiz
Hüküm (YKD 2000/IV, s.661-691)
ÖZTÜRK, Celal : Bir Hukuk Davasında Alınması Lazım Gelen
Harç ve Resimler (AD 1945/XI, s.1163-1180)
PEKCANITEZ, Hakan/
ATALAY, Oğuz/
ÖZEKES, Muhammet : Medeni Usul Hukuku, 4. Baskı, Ankara 2005
PINAR, Burak : Yargı ve İcra Harçları, İzmir 2006
POSTACIOĞLU, İlhan : Medeni Usul Hukuku Dersleri, İstanbul 1975
SURLU, M. Handan/
ÖZTÜRK, Gülay : Zorunlu Geçit Hakkı ve Diğer Geçit Hakları,
Ankara 2007
TANRIVER, Süha : Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı,
Ankara 1998
VII
TAŞPINAR, Sema : Medeni Yargılama Hukukunda İspat
Sözleşmeleri, Ankara 2001
TUTUMLU, M. Akif : Hukuk Yargılamasında Hüküm ve Gerekçeli
Karar, Ankara 2007
ÜSTÜNDAĞ, Saim : Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II,
İstanbul 1999
YILMAZ, Ejder : Medeni Yargılama Hukukunda Islah,
İstanbul 1982
YILMAZ, Ejder : Yargılama Giderlerinin İşlevi ve Sosyal Hukuk
Devleti, (ABD 1984/II, s.200-224)
(Yılmaz,E- Giderlerin İşlevi)
YILMAZ, Zekeriya : Hukuk Davalarında Yargılama Harç ve
Giderleri ile Vekâlet Ücreti, Ankara 2006
(Yılmaz,Z- Yargılama Giderleri)
YILMAZ, Zekeriya : Medeni Usul Hukukunda Davanın Açılmamış
Sayılması, Ankara 2008
(Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma)
VIII
KISALTMALAR CETVELİ
AAÜT : Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi
ABD : Ankara Barosu Dergisi
AD : Adalet Dergisi
AÜHFD : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
aşa. : aşağıda
Av.K. : Avukatlık Kanunu
AY : Anayasa
b : bent
bkz. : bakınız
BK : Borçlar Kanunu
böl. : bölüm
c. : cümle
C. : Cilt
dn. : dipnot
f. : fıkra
HD : Hukuk Dairesi
HGK : Hukuk Genel Kurulu
HK : Harçlar Kanunu
HTMYİY : Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliği
HUMK : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
İBK : İçtihadı Birleştirme Kararı
K. : Kanun
m. : madde
IX
ör. : örneğin
RG : Resmi Gazete
s. : sayfa
S. : sayı
TKHK : Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
TMK : Türk Medeni Kanunu
TTK : Türk Ticaret Kanunu
vb. : ve benzeri
vd. : ve devamı
YD : Yargıtay Dergisi
YKD : Yargıtay Kararları Dergisi
yuk. : yukarıda
1
GİRİŞ
Devletin, mahkemeler vasıtasıyla adalet dağıtımı hizmeti kural olarak
ücretsizdir. Hukuk sistemimizde, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi,
kişilerin kendi haklarını zorla almaları çok istisnai durumlar dışında yasaklanmış;
hak kaybına uğradığını düşünen bir kimsenin yargılama yetkisine sahip olan devlete
veya hukuk düzeninin öngördüğü diğer mekanizmalara (tahkim, uzlaştırma vb.)
başvurarak, onun eliyle hakkına kavuşması öngörülmüştür1. Ancak devlet önünde
görülen davalara ilişkin olarak devletin, yargılama hizmetlerini iyi ve etkili şekilde
yerine getirebilmesi için bu hizmetten yararlanan kişilerin de bu şekilde ortaya çıkan
giderlere bir miktar katkı yapmaları usul hukukumuzda kabul edilmiştir. İşte bu
giderler yargılama harç ve giderleri olarak adlandırılarak, bir davanın devletin yargı
organları aracılığıyla görülebilmesi ve sonuçlanabilmesi için yapılan masrafların
tümüne yargılama giderleri denmiştir2. Geniş anlamda yargılama giderleri, harçlar,
bilirkişi, tanık, keşif, tebligat vb. işlemlerden faydalanmak için yapılan giderler
(diğer yargılama giderleri) ile vekâlet ücretinden oluşmaktadır. Dar anlamda
yargılama giderleri ise harçlar dışında kalanlardır. Yargılama giderlerinin neler
olduğu HUMK m.423’te gösterilmiştir3.
Mahkeme, davanın sonunda vermiş olduğu hükümde (esasa ilişkin nihai
kararda) söz konusu yargılama giderlerinin miktarını hesaplayarak, hangi tarafa
yükletildiğini açıkça gösterir (HUMK m.388, 389, 426) . Ayrıca mahkemenin,
davanın esasına ilişkin nihai kararlar dışında, davanın esasına girmeden usuli
eksiklikler sonucunda verdiği usule ilişkin nihai kararlarda da yargılama giderlerine
hükmetmesini gerektiren durumlar söz konusudur.
Yargılama giderleri konusu medeni usul hukukunun önemli ve kapsamlı
konularından birisi olup bu dönem projesinde “Usule İlişkin Nihai Kararlarda
1 Yılmaz, Ejder: Yargılama Giderlerinin İşlevi ve Sosyal Hukuk Devleti, ABD 1984/2, s.200-224, s. 201.2 Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. V, İstanbul 2001, s.5304; Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2004, s.835; Yılmaz, Zekeriya: Hukuk Davalarında Yargılama Harç ve Giderleri ile Vekalet Ücreti, Ankara 2006, s.15; Aldemir, Hüsnü: Hukuk Davalarında Yargılama Giderleri, Ankara 2000, s.1.3 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.839.
2
Yargılama Giderleri” başlığı altında ilk bölümde genel olarak yargılama harç ve
giderleri ile yargılama giderlerine ilişkin esaslar, ikinci bölümde de yargılama
giderlerinin tüm usule ilişkin nihai kararlar bakımından ve usule ilişkin nihai
kararların her biri bakımından özellik arz eden konuları incelenmeye çalışılacaktır.
3
BİRİNCİ BÖLÜM
YARGILAMA GİDERLERİNE İLİŞKİN GENEL ESASLAR
A) YARGILAMA HARÇ VE GİDERLERİ
Yargılama giderleri genel olarak, yargısal bir faaliyetin yürütülebilmesi için
ödenmesi gereken ve bu sebeple ortaya çıkan giderlerdir4. Yargılama giderleri,
harçlar ve diğer yargılama giderleri ile vekâlet ücretinden oluşmaktadır.
Yargılama hizmetinden yararlanmak isteyen bir kimse miktarı önceden belli
olan harcı ödemek zorundadır. Buna karşılık yargılama giderlerinden bazılarının
yapılması ilgili kimsenin iradesine bağlı iken, (keşif yapılmasını istemek) bazılarının
yapılmasında zorunluluk vardır (ör. tebligat gideri) . Ayrıca söz konusu giderlerin
kaç defa yapılacağı önceden belli olmadığından, miktarı da önceden tam olarak belli
değildir.
Dolayısıyla ödenen harçlar, devletin, yargı hizmetlerine yapmış olduğu
harcamalara zorunlu olarak bir miktar katkı niteliğinde olup, verilen hizmetin tam
karşılığı değildir. Buna karşılık diğer yargılama giderleri ise yapılan işlemin
gerektirdiği giderleri tam olarak karşılayacak niteliktedir5. Aşağıda yargılama
giderlerini oluşturan yargı harçlarını, diğer yargılama giderlerini ve bu giderlerden
olan vekâlet ücretini (HUMK m.423/VI) ayrı ayrı inceleyeceğiz.
I. Yargı Harçları
Yargı harcı, devletin yargı hizmetlerini görmesinin karşılığı olarak makbuz
karşılığı taraflardan aldığı paradır.
4 Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2005, s.554.5 Örneğin, dava sırasında yapılan tebligat ve keşif ücretinin tümü ödenir (Yılmaz,E- Giderlerin İşlevi, s.201) .
4
Harç, Yargıtay’ın 16.11.1983 gün ve 5/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında
da belirtildiği üzere ancak, kanunda belirtilen durumlarda alınır, dolayısıyla
kanunsuz harç olmaz6. Ülkemizde, bir davada alınacak harçların türleri ve oranları
492 sayılı Harçlar Kanunu ile bu kanuna bağlı I sayılı Tarife’de düzenlenmiştir. Bu
tarifeye göre yargı harçları, başvurma harcı, celse harcı, karar ve ilam harcı ile diğer
yargı harçları olarak belirtilen suret harçları, muhafaza harçları, defter tutma harçları,
miras işlerine ait harçlar ve vasiyetname tanzimine ait harçlardan oluşmaktadır.
Ayrıca bazı dava ve işler Harçlar Kanunu ile özel kanunlardaki ilgili hükümler gereği
harçtan muaf tutulmuştur7.
Kişilerin özel hukuk alanındaki haklarına kavuşmaları için dava açmaları,
başvurma harcı ile karar ve ilam harcı olmak üzere iki çeşit harcın ödenmesine yol
açmaktadır8.
1. Başvurma Harcı
Başvurma harcı, dava açılırken davacı tarafından peşin olarak ödenen maktu
bir harçtır9. Başvurma harcı ayrıca davaya müdahale, tevdi mahalli tayini, ihtiyati
tedbir, ihtiyati haciz ve delil tespiti talebinde bulunanlardan da yine peşin ve maktu
olarak alınır10.
Başvurma harcının miktarı, her yıl başından itibaren geçerli olmak üzere
tespit ve ilan edilen Harçlar Kanununa bağlı I sayılı Tarifenin birinci bölümünde
belirlenir11.
6 İBK 16.11.1983 5/6, RG 07.01.1984, S.18274.7 Örneğin, Harçlar Kanununun 13, 14, 123/2, 124 maddelerinde belirtilen dava ve işler; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 23/2 maddesine göre tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve Bakanlıkça açılacak davalar gibi.8 Postacıoğlu, İlhan: Medeni Usul Hukuku Dersleri, İstanbul 1975, s. 666.9 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.836; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.555; Yılmaz, Z- Yargılama Giderleri, s.184. 10 Harçlar Kanununa bağlı I sayılı Tarife, A, I. böl., RG 26.12.2007, S. 26738.11 Harçlar Kanununa bağlı I sayılı Tarife, A, I. böl. 2008 yılı için başvurma harcı, sulh ve icra mahkemelerinde 6,60 YTL, asliye ve idare mahkemelerinde 14,00 YTL, Yargıtay, Danıştay, Bölge İdare Mahkemelerinde 21,40 YTL olarak belirlenmiştir, RG 26.12.2007, S. 26738.
5
Başvurma harcının alınmasının ana koşulunun davanın açılması olması
nedeni ile davanın açılmasından sonra davalının mahkemeye cevap dilekçesi
sunması12, mahkemenin yetkisizlik veya görevsizlik kararı vermesini takiben
H.U.M.K.’un 193. maddesine göre yetkili veya görevli mahkemeye başvurulması
veya karar düzeltme yoluna başvurma gibi durumlarda başvurma harcı alınmaz13.
2. Karar ve İlam Harcı
Karar ve ilam harcı, nispi karar ve ilam harcı ile maktu karar ve ilam harcı
olmak üzere iki çeşittir (Harçlar K. m. 15, I sayılı Tarife A/III) .
a) Nispi Karar ve İlam Harcı
Nispi karar ve ilam harcı, konusu para veya para ile değerlendirilebilen bir
şey olan davalarda, esas hakkında karar verilmesi halinde hükmolunan değer
üzerinden alınan harçtır14.
Nispi karar ve ilam harcının ¼ ü (dava konusu değerin binde elli dördünün
dörtte biri) dava açılırken, dilekçede gösterilen değer üzerinden peşin olarak, kalan
kısmı kararın verilmesinden itibaren iki ay içerisinde ödenir ve bu harç tam olarak
ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez (Harçlar K. m. 28/a) . Peşin alınmış olan dörtte
bir karar ve ilam harcının davanın sonunda (hitamında) ödenmesi gerekenden fazla
olduğu anlaşılırsa fazlalık istek üzerine davacıya geri verilir (Harçlar K. m. 31) . Bazı
davalar için karar ve ilam harcının oranı özel olarak belirlenmiştir15.
12 Kuru- Usul, V, s.5306; Yılmaz, Z.- Yargılama Giderleri, s.185; ancak cevap dilekçesinde karşılık dava açılması halinde başvurma harcı alınır (Aldemir, s.194) .13 Pınar Burak, Yargı ve İcra Harçları, İzmir 2006, s. 75 vd. ; 06.06.2008 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 11. maddesinin d bendi ile Harçlar Kanununa bağlı I sayılı Tarifenin “A) Mahkeme Harçları” bölümünün sonuna (IV) numaralı “Temyiz ve itiraz harçları” başlıklı bir bölüm eklenmiş ve bu bölümün a bendinde Yargıtay’a yapılacak temyiz başvurularında 60 YTL harç alınacağı belirlenmiştir, RG 06.06.2008, S. 26898 (Mükerrer) . Söz konusu düzenlemeden önce, temyiz başvurularında başvurma harcı alınmazken artık Yargıtay’a yapılacak temyiz başvurularında ayrıca 60 YTL maktu başvuru harcı alınacaktır. 14 Alangoya, Yavuz: Medeni Usul Hukuku Esasları, C. I, İstanbul 2001, s. 367; Aldemir, s. 200; Yılmaz,Z- Yargılama Giderleri, s. 186; Harçlar K. bağlı I sayılı Tarife, A, III. böl. 1 a’da 2008 yılı için nispi karar ve ilam harcı binde 54 olarak belirlenmiştir, RG 26.12.2007, S. 26738.15 Bir gayrimenkulün hissedarlar arasında satışı suretiyle şuyuun izalesine dair hükümler (gayrimenkulün satış bedeli üzerinden) binde 9, gayrimenkulün hissedarlar arasında taksimine dair
6
Değer tayini mümkün olan davalarda (malvarlığı hakkına ilişkin), değer
gösterilmemiş ise bu değer davacıya tespit ettirilir, davacı dava konusunun değerini
tespit etmekten kaçınırsa dava dilekçesi işleme konmaz (Harçlar K. m. 16/III) .
Harçlar Kanununun 30. maddesine göre yargılama sırasında dava konusunun
değerinin dava dilekçesinde belirtilenden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o oturum
için davaya devam olunur, ondan sonraki oturuma kadar noksan değer üzerinden
peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz (dosya işlemden
kaldırılır) . Dava dosyasının işlemden kaldırılmasından sonra davacı bir ay içerisinde
eksik karar ve ilam harcını tamamlarsa bu durumda yenileme talebinde bulunmuş
sayılır ve davaya devam edilir (HUMK m.409/II) . Buna karşılık davacı, dava
dosyasının işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren bir ay geçtikten sonra yenileme
talebinde bulunursa, bu durumda hem eksik kalan harcı tamamlaması hem de dava
konusunun gerçek değeri üzerinden hesaplanan karar ve ilam harcının tamamı ile
ayrıca başvurma harcını ödemesi gerekir (HUMK m.409/IV)16. Dosyasının işlemden
kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içerisinde eksik harç tamamlanmazsa bu süre
sonunda mahkeme kendiliğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verir (HUMK
m.409/V)17.
b) Maktu Karar ve İlam Harcı
Maktu karar ve ilam harcı, nispi karar ve ilam harcına tâbi davalar dışında,
konusu para ile ölçülemeyen davalarda alınır18.
hükümler (taksim edilen gayrimenkul değeri üzerinden) binde 3,6, nafaka verilmesine dair hükümler (bir senelik nafaka bedeli üzerinden) binde 9 oranında, nispi karar ve ilam harcı alınır, Harçlar K. na bağlı I sayılı Tarife, A, III. böl., RG 26.12.2007, S.26738.16 Kuru- Usul, IV, s.4075.17 Mahkemenin verdiği bu karar usule ilişkin bir nihai karardır. Bu durumda, dava maktu karar ve ilam harcına tâbi ise, maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından ayrıca harç alınmaz ancak dava nispi karar ve ilam harcına tâbi ise, nispi harcın dörtte biri peşin ödendiğinden, ödenen harç maktu harç miktarından az ise mahkeme eksik kalan harcın tahsiline karar verir; yatırılan peşin harç, alınması gereken maktu karar ve ilam harcından fazla ise, mahkeme fazla alınan harcın istek halinde iadesine karar verir (Pınar, s.182) . 18 “Boşanma davası sonunda Harçlar Kanunu gereğince, yalnızca maktu harç alınması zorunlu olup...”, 2 HD 1999/6117-8057, (Kuru- Usul, V, s.5313) .
7
Ayrıca çekişmesiz yargıya ait işler (bu davaların konusu para ile ölçülebilir
olsa bile) ile delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinde de maktu karar
ve ilam harcı alınır19. Davanın tamamen reddi ve icra mahkemesinin nispi harca tâbi
davalar dışındaki kararlarında da maktu karar ve ilam harcı alınır20.
Maktu karar ve ilam harcının tamamı ilgili işlemin yapılmasından önce peşin
olarak ödenir; harçların, mahiyetleri gereği yapılan işin sonunda hesaplanarak
alınmaları gerekiyorsa, harç alacağının doğmasından itibaren on beş gün içerisinde
ödenmesi gerekmekte olup harcın peşin veya verilen on beş günlük süre içinde
ödenmemesi halinde müteakip işlemlere devam edilemez (Harçlar K. m. 27/I, II, III).
Daha önce de belirtildiği üzere açılan davanın reddine (tamamen reddine)
karar verilmesi halinde, dava konusu nispi karar ve ilam harcına tâbi olsa bile, davacı
maktu karar ve ilam harcını ödemekle yükümlü tutulacaktır. Nispi karar ve ilam
harcı, konusu malvarlığını ilgilendiren davalarda esas hakkında karar verilmesi
halinde alınacağından, nispi harca tâbi de olsa, davanın usule ilişkin nihai kararla
(görevsizlik, yetkisizlik gibi) sona ermesi veya davanın konusuz kalması halinde
hükmolunan “esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair kararlarda da
maktu karar ve ilam harcına hükmolunacak21 ve Harçlar K.’nun 31. maddesine göre
bu durumlarda (ve davanın tamamen reddi halinde) davanın başında peşin yatırılmış
olan nispi harç ile maktu harç arasındaki fazlalık istek halinde davacıya geri
verilecektir.
19 Harçlar K. na bağlı I sayılı Tarife A, III. böl. -2/a-d, RG 26.12.2007, S.26738. 20 Maktu karar ve ilam harcına tâbi davalarda esasa ilişkin veya karar düzeltme taleplerinin reddine dair Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında ve Bölge Adliye Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin icranın tehiri kararlarında da maktu karar ve ilam harcı alınır. Harçlar K. na bağlı I sayılı Tarife A, III. böl. -2/a-d de, 2008 yılı için maktu karar ve ilam harcı 14,00 YTL, maktu karar ve ilam harcına tabi davalarda esasa dair veya karar düzeltme talebinin reddine ilişkin Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında 28,90 YTL, Bölge Adliye Mahkemesi, İdare Mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin tehiri icra kararlarında 22,90 YTL, delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararlarında da 22,90 YTL olarak belirlenmiştir, RG 26.12.2007, S.26738.21 Kuru- Usul, V, s. 5314; Pınar, s.127; Yılmaz, Z- Yargılama Giderleri, s.196.
8
3. Celse Harcı
Harçlar Kanunu’na bağlı I sayılı Tarifenin mahkeme harçlarının düzenlendiği
A maddesinde başvurma harcı ile karar ve ilam harcı dışında celse harcı da
öngörülmüştür22. Celse harcı, hukuk ve ticaret mahkemeleri ile idari yargı
mercilerinde görülen davalarda, taraflar veya vekilleri tarafından ertelenmelerine yol
açılan celseler için konusu belli bir değerle ilgili davalarda nispi, belli bir değer
bulunmayan davalarda maktu olarak alınan ve kötüniyetli tarafların davayı sebepsiz
yere uzatmalarını önlemek amacıyla öngörülmüş bir mükellefiyettir23. Celse harcı,
diğer harçlar gibi yargılama giderleri arasında sayılan ve davayı kaybeden tarafa
yükletilebilen harçlardan olmadığından, celse harcını ödemeye mahkum olan tarafın
kararda ayrıca ve açıkça gösterilmesi gerekmektedir24. Aksi halde söz konusu harç,
yargılama gideri olarak aleyhine hüküm verilen tarafa (HUMK m.417) da
yükletilemeyeceğinden, tahsil edilememiş olacaktır.
4. Diğer Yargı Harçları
Harçlar Kanunu’na bağlı I sayılı Tarifenin “Yargı Harçları” bölümünün “D)
Diğer Yargı Harçları” başlıklı bölümünde belirtilen suret harçları, muhafaza harçları,
defter tutma harçları, miras işlerine ait harçlar ve vasiyetname tanzimine ait harçlar
da yargı harçları olup tarifede belirtilen işlemleri yapan ilgililerden yine tarifede
belirtilen miktar ve oranlarda alınmaktadır25.
22 Harçlar K. na bağlı I sayılı Tarife A, II. böl. taraflar veya vekilleri tarafından ertelenmesine sebebiyet verilen celselerden 2008 yılı için; sulh mahkemelerinde konusu belli bir değerle ilgili davalarda 8,10 YTL’den aşağı olmamak üzere binde 1,8, belli bir değer bulunmayan davalarda 8,10 YTL, asliye mahkemelerinde ve idari yargı mercilerinde 14,00 YTL’den az olmamak üzere binde 1,8 oranında celse harcı alınır, RG 26.12.2007, S.26738. 23 Aldemir, s.196; Önder, Akil M.: Celse Harçları Üzerine Düşünceler, ABD 1972/1, s. 8-9, s.8; Pınar, s.96.24 Öztürk, Celal: Bir Hukuk Davasında Alınması Gereken Harç ve Resimler, AD 1945/11, s.1163-1180, s.1180.25 Harçlar K. na bağlı I sayılı Tarife D, I-II-III-IV-V, RG 26.12.2007, S.26738.
9
II. Diğer Yargılama Giderleri
Yukarıda da belirtildiği gibi geniş anlamda yargılama giderleri harçlar,
bilirkişi, tanık, keşif, tebligat vb. işlemlerden faydalanmak için yapılan giderler
(diğer yargılama giderleri) ile vekâlet ücretinden oluşmaktadır. Bu bölümde,
HUMK’ta ve Yargıtay’ın İçtihadı Birleştirme Kararında belirlenmiş olan, harçlar ile
vekâlet ücreti dışındaki yargılama giderleri incelenecektir.
Diğer yargılama giderleri, bir davada harçlar ve vekâlet ücreti dışında
yapılan, yargılama için zorunlu olan bir iş veya hizmetin gerektirdiği bütün
giderlerdir26. Buna göre diğer yargılama giderleri şunlardır27;
1) Tarife gereğince mahkeme kalemi vasıtasıyla yapılan giderler (tebligat
giderleri gibi) ile duruşma, keşif ve haciz giderleri (m.423/I)
2) Tanıkların yevmiye, seyahat ve ikamet giderleri ile bilirkişi ücret ve
giderleri, (m.423/II)
3) Resmi dairelerden istenen belgelerin asıl ve suretlerinin tasdik ve harç
giderleri, (m.423/IV)
4) Mahkemede bizzat hazır bulunan tarafların bulundukları günlere ait
seyahat ve ikamet giderleri, (m.423/V)
5) Delil tespiti28 ve ihtiyati tedbir giderleri.
26 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.555; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.839, Kuru- Usul, V, s.5328.27 Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısının 327. maddesinde yargılama giderleri; celse harcı ile karar ve ilam harçları, dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri, dosya ve sair evrak giderleri, vekille takip edilmeyen davalarda dilekçe ücreti, geçici hukuki koruma tedbirleri ve protesto, ihbar, ihtarname ve vekaletname düzenlenmesine ait giderler, keşif giderleri, tanık ve bilirkişiye ödenen ücret ve giderler, resmi dairelerden alınan belgeler için ödenen harç, vergi, ücret ve sair giderler, vekil ile takip edilmeyen davalarda tarafların hazır bulundukları günlere ait gündelik, seyahat ve konaklama giderlerine karşılık hakimin takdir edeceği miktar; vekili bulunduğu halde mahkemece bizzat dinlenmek, isticvap edilmek veya yemin etmek üzere çağrılan taraf için takdir edilecek gündelik, yol ve konaklama giderleri, vekille takip edilen davalarda kanun ve tarife gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti ve yargılama sırasında yapılan diğer giderler olarak belirtilmiştir, www.kgm.adalet.gov.tr., erişim: 30.07.2008.
10
III. Vekâlet Ücreti
Genel olarak vekâlet ücreti, vekilin hukuki yardımının karşılığı olan meblağı
veya değeri ifade eder (Avukatlık K. m. 164/I)29.
Avukatlık Kanununun 164 ve 169. maddelerine göre iki tür vekâlet ücreti
belirlenmiştir. İlkinde vekil ile müvekkili arasındaki ücret düzenlenmiş olup,
taraflardan birisi davada kendisini vekil aracılığıyla temsil ettirmiş ise bu durumda
vekiline (aralarında belirlemiş oldukları veya belirlememişler ise AAÜT’ye göre
belirlenecek) vekâlet ücreti ödeyecektir. İkincisinde ise yargılama gideri olan vekâlet
ücreti düzenlenmiştir. Buna göre dava sonunda haklı çıkan taraf, davasını vekil
aracılığıyla takip etmiş ise mahkemece AAÜT hükümlerine göre takdir edilen
vekâlet ücreti HUMK’un 423/VI maddesi gereği yargılama giderlerine dahil edilerek
aleyhine hüküm verilen (davada haksız çıkan) tarafa yükletilir (Av.K. m.169)30.
28 “...Delillerin tesbiti ister dava açılmadan önce ister dava açıldıktan sonra yapılmış olsun, harç, tebligat, şahit, keşif, ehlihibre ücreti ve avukatlık parası gibi bir takım giderlerin istek sahibi tarafından peşin ödenmesini icapettirmektedir. Dava açıldıktan sonra davanın görüldüğü mahkeme aracılığıyla yaptırılan delillerin tesbiti giderlerinin dava giderlerinden olduğunda şüphe yoktur. Uyuşmazlık ... dava açılmadan önce yapılan delillerin tesbiti giderlerinin yargılama giderlerinden mi, yoksa HUMK. nun 1 inci maddesinde sözü edilen ve müddeabihe ilave edilebilecek olan masraflardan mı sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. HUMK. nun 423 üncü maddesinin birinci fıkrasında masarifi muhakeme aşağıda beyan olunan şeylerden denildikten sonra 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı bentlerinde masarifi muhakemeye dahil bulunan giderler sıralanmış, bu arada harç, keşif, şahit, ehlihibre ve avukatlık ücretleri de sayılmıştır ki, bunlar delillerin tesbitinde de mahkeme aracılığıyla yapılan giderlerle tam bir benzerlik göstermektedir. Aslında dava sırasında yapılması gereken delil toplanması işleminin, ileride ikame edilecek davada dermeyan olunacak bir hususun sonradan kaybolma veya edilmemesi gibi nedenlerle daha önceden, delillerin tesbiti yoluyla toplanması ve bunun için bazı giderlere katlanılması bu giderlerin sırf davadan önce yapıldığı nedeniyle dava giderleri dışında bırakılmasını gerektirmez. HUMK. nun 374 ncü maddesine göre delillerin tesbiti için ifa ve düzenlenmiş bilimum muamelat ve evrakı havi dosya esas dava dosyasının eki addolunmakla, delillerin tesbiti işleminin davadan önce veya davadan sonra yapılmış olmasına bakılmaksızın davanın bir parçası ve davanın içinde sayılacağı ifade edilmek istenmiştir. Bu nedenlerle delil tesbiti giderlerinin dava giderlerinden sayılması zorunluluğu vardır...”, İBK 22.03.1976 1/1, YKD 1976/6, s.779-783.29 Avukatlık Kanunu, ücreti, vekâlet ücreti olarak değil avukatlık ücreti olarak adlandırmştır. Ayrıca bu tanımlama hukuki bir tanımlama olup vekâlet ücretinin bir de sosyal bir yönü vardır. Bu bağlamda vekalet ücretini, maddi anlamda herhangi bir şeyin karşılığı olarak sayamayız. Örneğin, ölüm cezasını önleyebilmiş bir avukatın ücretini insan hayatının maddi değeri ile ölçemeyiz (Erem, Faruk: Sosyal Ekonomi Açısından Avukatlık Ücreti, ABD 1992/4, s.487-504; s.492) .30 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.556; Av.K.’nun 169. maddesi, davada haksız çıkan taraf aleyhine AAÜT’de yazılı asgari miktarın üç katına kadar vekalet ücretine hükmedilebilmesi konusunda hakime takdir hakkı tanımıştır. Ancak uygulamada genellikle mahkemeler asgari hadde vekâlet ücretine hükmetmektedirler, (Barıkan, Aziz: Vekâlet Ücreti Hakkında Bazı Mülahazalar, ABD 1951/92, s.1-5, s.3) .
11
Vekâlet ücretinin yargılama giderlerine dahil edilebilmesi için davayı
kazanmış olan tarafın davasını vekil aracılığıyla takip etmiş olması gerekir. Ancak,
davayı kazanan tarafın davanın başından sonuna kadar kendisini vekil aracılığıyla
temsil ettirmiş olması zorunlu olmayıp davanın herhangi bir aşamasında vekilin
görev alması yeterlidir31.
Ayrıca Yargıtay’ın 29/05/1957 tarih ve 1957/4-16 Esas- Karar sayılı İçtihadı
Birleştirme Kararına göre, diğer yargılama giderleri gibi vekâlet ücreti de
mahkemece kendiliğinden hüküm altına alınır ve davanın fer’i niteliğinde olup, dava
konusu edilen esas hakka sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan asıl davada karara
bağlanması gerekmektedir32.
Kanımızca, vekâlet ücretinin davaya konu edilen esas hakka sıkı sıkıya bağlı
bir hak olması onun yalnızca esasa ilişkin nihai kararlarda hüküm altına alınması
gerektiğini göstermez. İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde de belirtildiği
üzere HUMK’un 425. maddesi gereği iki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi bir
sebeple esasa ilişkin hüküm verilemeyen davalarda dahi vekâlet ücreti ve diğer
yargılama giderleri hakim tarafından takdir olunabilecektir. Söz konusu kararın temel
gerekçesi, yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine nihai kararda
hükmedilmemesine rağmen bu kararı temyiz etmeyen tarafa vekâlet ücreti hakkında
yeniden bir dava açma hakkı tanınmasının davaların gereksiz olarak çoğalmasına, bir 31 Kuru- Usul, V, s.5381; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.559; AAÜT’nin 5. maddesine göre hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukat, Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır, RG 13.12.2007, S.26729. 32 “...Vekalet ücreti, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 423 üncü maddesinin 6 ıncı bendinde açıkça belirtildiği veçhile muhakeme masraflarından maduttur. Muhakeme masrafları ve bu meyanda hasma tahmili gereken vekalet ücreti, müstakil bir varlığı olmayacak derecede ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı olan fer’i haklardandır. Fer’i hakların akibeti asıl hakkın akıbetine tabidir. Tabi olan şeye ayrıca hüküm verilemez...Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 416 ve 417 inci maddelerinde muhakeme masraflarının bu meyanda hasma tahmili lazım gelen vekalet ücretinin hüküm altına alınması için ayrıca bir talebe lüzum ve ihtiyaç olmadığı açık ve kesin olarak ifadesini bulmaktadır. Kezalik aynı kanunun 425 inci maddesinde iki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi bir sebeple hükme bağlanmayan davalara müteallik muhakeme masraflarının dahi tahkikat hakimi tarafından takdir olunacağı belirtilmiştir. Bütün bu hükümler, muhakeme masraflarının ve bu meyanda hasma yükletilecek vekalet ücretinin ait olduğu hakça pek sıkı bir surette bağlı ve müstakil bir varlığı olmayan fer’i bir hak mahiyetinde olduğunu bariz bir şekilde irae etmektedir...Hukuk davalarında hasma tahmili gereken ve muhakeme masraflarından madut bulunan vekalet ücretine diğer mukakeme masrafları gibi mutlak surette talep olunmaksızın resen hükmedilmesi icap ettiğine ve bu gibi hasma yükletilmesi iktiza eden vekalet ücreti taleplerinin ayrı bir dava konusu yapılmasına cevaz bulunmadığına...”, İBK 29.05.1957 4/16, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 30.07.2008.
12
uyuşmazlıktan başka yeni bir uyuşmazlık doğmasına sebep olacağı ayrıca bu
durumun kesin hüküm kurallarına da uygun düşmeyeceği düşüncesidir. Dolayısıyla,
mahkemenin dosyadan elini çekmesini gerektiren usule ilişkin nihai kararlarda da
vekâlet ücretine hükmedilmemiş ise bu konuda sonradan ayrı bir dava
açılamayacaktır. Ancak istisnai olarak, kararda vekâlet ücretine hükmedilmemiş
olması nedeni ile zarara uğradığını düşünen taraf, bu ücretin tahsili için HUMK’un
573. maddesinde sınırlı olarak belirtilen hallerde kararı veren hakime karşı tazminat
davası açabilir33.
Yargılama gideri olan vekâlet ücreti, yukarıda da değinildiği üzere, karar
tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanır34. Yani yargılama
gideri olan vekâlet ücretinin belirlenmesinde vekil ile müvekkil arasında
kararlaştırılan ücrete bakılmaz. Fakat istisnai olarak mahkeme, kötüniyetli olan
davalıyı ya da hiç bir hakkı olmadığı halde dava açan davacıyı diğer yargılama harç
ve giderleri haricinde karşı tarafın vekili ile arasında belirlemiş olduğu vekâlet
ücretinin tamamı veya bir kısmı ile de mahkum edebilir (HUMK m.421)35. Ayrıca
mahkeme, kötüniyetli davalıyı veya hiç bir hakkı olmadığı halde dava açmış olan
davacıyı beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezasına da
mahkum eder (HUMK m.422/II) .
HUMK’un 421. maddesinde, hakkı olmadığı halde dava açan davacı ile
kötüniyetli davalının karşı tarafa verdikleri zarardan dolayı sorumlu tutulmaları esası
kabul edilmiştir. “Her hakkın kötüye kullanılmasında olduğu gibi, dava ve savunma
hakkının kötüye kullanılmasını da kanun korumamıştır. HUMK’un 421. maddesinin
uygulanabilmesi için dava açan kimsenin kötüniyetli olması yani hiç bir hakkı
olmadığını bildiği halde ve durum icabı bilmesi gerektiği halde sırf aleyhine dava
33 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.926 vd.34 Bu tarifelere göre, davalar için maktu ve nispî olmak üzere iki türlü vekâlet ücreti hesaplanır. Vekâlet ücreti, konusu para veya para ile ölçülebilen davalarda nispî tarifeye; konusu para ile değerlendirilemeyen davalarda ise maktu tarifeye göre belirlenir. Örneğin 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren AAÜT’de (asgari) vekâlet ücreti konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hukuki yardımlarda ilk 15.000,00 YTL için %12, sonra gelen 25.000,00 YTL için %10; konusu paraolmayan veya para ile değerlendirilemeyen hukuki yardımlarda sulh mahkemeleri için 275,00 YTL, asliye mahkemeleri için 500,00 YTL, ağır ceza mahkemeleri için 1.100,00 olarak belirlenmiştir, RG 13.12.2007, S.26729.35 Berki, Şakir: Hukuk Muhakemeleri Usulû, Ankara 1959, s.80; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.558.
13
açtığı kişiyi ızrar kastı taşıması lazımdır. Kendini haklı bilerek dava açan kimsenin
davasının reddedilmesi halinde 421. maddenin uygulanması düşünülmez”36. Söz
konusu düzenleme kanımızca, kural olarak esasa ilişkin nihai kararlarda gündeme
gelecektir. Çünkü bir kimsenin hakkı olmadığını bildiği halde dava açıp açmadığı
veya davalının kötüniyetli olduğu hususları genellikle yapılan yargılama sonrasında
hükmolunan esasa ilişkin nihai kararlarda söz konusu olacaktır. Ancak, dava ve
savunma hakkının kötüye kullanılması, dava sebebi olan fiil dışında yargılama
sırasındaki davranışlarda da ortaya çıkabilir. Dolayısıyla dava veya savunma
hakkının yargılama sırasında kötüye kullanılması durumunda, hakimin de bu durumu
takdir etmesi sonucu söz konusu düzenleme usule ilişkin nihai kararlarda da
uygulanabilecektir37.
B) YARGILAMA GİDERLERİNE İLİŞKİN ESASLAR
Yargılama giderlerine ilişkin esaslar HUMK’un 413 ila 426. maddelerinde
düzenlenmiştir. Taraflarca hazırlama ilkesine tabi davalarda yargılama gideri
ödenmesi gereken bir işlemin yapılmasını (ör. tanık dinletilmesi, bilirkişi incelemesi
yatırılması vb.) talep eden taraf buna ilişkin gideri mahkeme veznesine peşin veya
verilen süre içinde yatırmak zorundadır (HUMK m. 414)38. Hakim tarafından verilen
kesin süre içinde talep etmiş olduğu işlemin giderini yatırmayan taraf talebinden
vazgeçmiş sayılır (HUMK m. 414)39. Ayrıca yargılama giderini peşin olarak ödeyen
taraf davanın sonunda haklı çıkarsa (hüküm lehine olursa) , bu gider diğer tarafa
(hüküm aleyhine olan) yükletilir (HUMK m. 416)40.
36 Kuru- Usul, V, s.5386, HGK 23.03.1974, 8/143-262.37 “Mahkemece, davalının yalnız dava sebebi olan fiildeki suiniyeti nazara alınmayıp, muhakeme sırasındaki kötüniyeti sebebiyle cezalandırılmasına karar verilmiş ve suiniyetin takdiri hakime ait olup; bu takdirde de bir isabetsizlik görülmemiştir”, 4 HD 17.06.1954, 4015 sayılı karar (Aldemir, s.389’dan naklen) .38 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.405-406; Alangoya- Usul, s.369.39 Örneğin, davacı veya davalı taraf keşif yapılmasını istiyorsa buna ilişkin gideri ,en geç, verilen kesin süre içinde yatırmalıdır. Gerekli gider yatırılmazsa o taraf keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılır ve mahkeme de dosyada mevcut delillere göre karar verir. 40 “...Ancak, HUMK.nun 417 nci maddesi uyarınca, kural olarak yargılama giderlerinin aleyhinde hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Aynı Yasa'nın 416 ncı maddesi, yargılama giderini önceden peşin olarak ödeyen tarafın haklı çıkması halinde bu masrafın diğer tarafa yükleneceği düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, davalı Nurettin T. tarafınca, davacı tarafın reddolunan davasına yönelik yapılan yargılama giderlerinin belirlenerek, bu hususta mahkemece bir karar verilmesi gerekirken, davalı tarafça yapılan yargılama giderleri hakkında karar verilmemesi yukarıda
14
Resen araştırma ilkesine tabi davalarda (ör. ayrılık, babalık, evlenmenin
butlanı gibi) mahkemenin yapılmasına resen karar vermiş olduğu işlemlerde
taraflardan biri veya ikisine söz konusu işlemin yapılması için gerekli gideri
yatırması konusunda verilen süreye rağmen, ilgili tarafın gerekli gideri yatırmaması
halinde, mahkeme bu giderin ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Devlet
Hazinesinden ödenmesine karar vermek zorundadır (HUMK m. 415)41. Çünkü bu tip
davalarda, kamu yararı düşüncesiyle, mahkeme gerçek durumu kendiliğinden
araştırmakla yükümlüdür.
Yargılama giderleri kural olarak, yargılama sonunda aleyhine hüküm verilen
(davada haksız çıkan) tarafa yükletilir (HUMK m. 417/I- I.cümle)42. Söz konusu
giderler, hem davayı kazanan tarafın daha önce peşin olarak ödediği hem de Devlet
Hazinesince peşin olarak ödenen ayrıca Devlet’e ödenmesi gereken harçlar ve
giderlerdir43. Tarafların, dava sonunda kısmen haklı çıkmaları durumunda ise
mahkeme, yargılama giderlerini takdir ettiği şekilde taraflar arasında paylaştırabilir
veya tarafların her birini giderleri ödemekle sorumlu tutabilir (HUMK m.417/I-
II.cümle) . Gerçekten, davada iki taraftan her biri kısmen haklı kısmen haksız çıkarsa
mahkeme, harçlar dışındaki44 yargılama giderlerini haklı çıkma oranına göre taraflar
arasında paylaştırabilir45.
Mahkeme, davanın esası hakkında herhangi bir inceleme yapmadan usule
ilişkin eksiklikler nedeni ile vermiş olduğu usule ilişkin nihai kararlarda da (ör.,
görevsizlik, yetkisizlik gibi) yargılama giderlerini HUMK’un 417/I- I. cümlesi gereği
anılan yasa hükümleri karşısında doğru görülmediğinden, kararın bu yönden mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir...”, 11 HD 2003/2038-8263, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 30.07.2008. 41 Kuru- Usul, V, s.5331; Yılmaz,Z- Yargılama Giderleri, s.18; hazırlama ilkesine ilkesine tabi davalarda ise uygulamada, mahkemenin kendiliğinden yapılmasına karar verdiği işlemin gideri taraflardan biri veya ikisi tarafından belirlenen sürede yatırılmazsa o giderin Hazineden karşılanmasına karar verilemeyeceği kabul edilmiştir, HGK 15.05.1974- 2/605-528, YKD 1975/10, s. 21; HGK 25.04.1986- 13/67-457, YKD 1988/10, s. 1334. 42 Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısının 330. maddesinin birinci fıkrasında da, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir, www.kgm.adalet.gov.tr. , erişim: 30.07.2008.43 Kuru- Usul, V, s.5332.44 Çünkü harç haksız çıkılan oranda hükmedilir ve davanın reddi dışında daima davalıya yükletilir (Kuru- Usul, V, s.5334) .45 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.841; Alangoya- Usul, s.370; Postacıoğlu, s.675; Yılmaz,Z- Yargılama Giderleri, s.20.
15
aleyhine hüküm verilen davacı tarafa yüklemektedir46. Söz konusu usule ilişkin nihai
karar sonuç olarak, davacının hatasından kaynaklanan47 usuli bir eksiklik (ör. görevli
olmayan veya yetkili olmayan mahkemeye dava açılması) nedeni ile ortaya
çıktığından ayrıca bu kararla davacının talebi hakkında, esasa ilişkin bir karar
verilmesi hususu da gerekli usuli eksikliklerin giderilmesine kadar ertelenmiş
olduğundan kanımızca da bu karar davacı tarafın aleyhinedir.
Aleyhine hüküm verilen (davada haksız çıkan) tarafta birden fazla kişi varsa
mahkeme, yargılama giderlerini tarafların davadaki ilgilerine göre taraflar arasında
paylaştırır (ör. miras payları, tapudaki payları oranında) ya da aleyhine hüküm
verilen (davada haksız çıkan) dava arkadaşlarının giderlerden müteselsilen sorumlu
olduklarına karar verebilir (HUMK m. 419).
Yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen (haksız çıkan) tarafa
yükletileceğine ilişkin kuralın bazı istisnaları bulunmaktadır. Söz konusu istisnalar
şunlardır:
1- HUMK’un 418. maddesine göre davanın esası hakkında lehine hüküm
verilmiş olan taraf gereksiz yere isteyerek davayı uzatmış, lüzumsuz giderlerin
yapılmasına neden olmuş veya elinde bulunan hükme etkili belgeleri zamanında
karşı tarafa bildirmemiş ise mahkemece yargılama giderlerinin tamamını veya bir
kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Kanımızca, bu düzenleme usule ilişkin nihai
kararlarda uygulanamayacaktır. Çünkü söz konusu kanun maddesi, yargılama
giderlerinin lehine hüküm verilen tarafa yükletilebilmesi için öncelikle davanın esası
hakkında karar verilmiş olması hususunu aramıştır.
2- Davalı ilk oturumda davayı kabul etmiş ve hal ve durumu ile de aleyhine
dava açılmasına sebebiyet vermemiş ise yargılama giderlerine mahkum edilemez
(HUMK m. 94/2)48.
46 İBK 25.04.1945 21/7-9, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları Hukuk Bölümü, c. III, s. 141- 153, s.152-153.47 İBK 13.04.1949 1/6, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 30.07.2008; ayrıca bkz. aşa. böl. I, C, s. 19, dn.66.48 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.461; Postacıoğlu, s.481; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.626.
16
3- Bir kimse davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı davalı sıfatı kendisinde
imiş gibi yanıltır ve davacı bu kişiye karşı dava açıp da davası sıfat yokluğundan
dolayı reddedilirse, bu halde davayı sıfat yokluğundan dolayı reddettirmiş olan davalı
taraf yargılama giderlerinden sorumlu olur49.
4- Davacı (veya davalı), davanın açıldığı tarihteki kanun ve içtihatlara göre
haklı olmasına rağmen, sonradan yürürlüğe giren kanun hükmü veya İçtihadı
Birleştirme Kararı gereğince davada haksız duruma düşer ve dava aleyhine
sonuçlanırsa yargılama giderleri ile sorumlu tutulamaz50.
5- Davasını ıslah eden taraf davayı kazanmış olsa bile ıslah giderlerinden
sorumlu olur51.
6- Eski hale getirme istemi ile hükümsüz sayılan işlemlerin giderleri, dava
sonucunda haklı çıkmış olsa bile eski hale getirme talebinde bulunan tarafa yükletilir
(HUMK m. 173) .
7- Yargıtay uygulamasına göre bazı davalarda kanuni hasım (kamu tüzel
kişisi) bulunması durumunda kanuni hasım davayı kaybetse bile yargılama giderleri
ile sorumlu tutulamaz52.
8- Özelliği gereği geçit hakkı davalarında da, davayı kazansa bile, yargılama
giderleri davacı tarafa yükletilir53.
49 Kuru- Usul, V, s.5337.50 10 HD 1976/6296-1297, YKD 1976/6, s.843-844.51 Yılmaz Ejder, Medeni Yargılama Hukukunda Islah, İstanbul 1982, s.27.52 TMK’nın 713. maddesine göre açılan tescil davalarında Hazine ile ilgili kamu tüzel kişisi kanuni hasım durumunda olup, davayı kaybetseler bile yargılama giderleri ile sorumlu tutulamazlar. Yine tapuda isim, adi yazım yanlışlıkları, yüzölçümünün düzeltilmesi gibi istemlerle açılan davalarda da Tapu Sicil Müdürlüğüne, yasal hasım olduğundan, yargılama giderleri yükletilemez (Yılmaz,Z-Yargılama Giderleri, s.24-25) ; “...Dava, TMK.nun 713/1. maddesine dayanılarak açılmış olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil davası olduğundan Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri açılan bu davada TMK.nun 713/3. maddesine göre kanuni hasım durumundadırlar. Bu nedenle aleyhlerine vekalet ücreti taktir edilemez. Mahkemenin davalı Hazine aleyhine vekalet ücreti yükletmesi doğru olmamıştır”, 8 HD 2006/1973-2645, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 30.07.2008.53 “...Geçit hakkı tesisine ilişkin davalarda kural olarak yükümlü taşınmaz malikleri dava açılmasına neden olmazlar. Davacı yasadan kaynaklanan hakkını kullanarak geçit istediğinden ve bu talep
17
C) YARGILAMA GİDERLERİNİN HÜKÜMDE GÖSTERİLMESİ
HUMK’un 388/II ve 389 maddelerine göre, hüküm fıkrasında talep
sonuçlarının her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen ödev ve tanınan
hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, kuşku ve tereddüt
uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması
zorunludur. Yargılama harç ve giderlerinin hangi tarafa yükletildiği ve bunun
miktarının da hükümde açıkça gösterilmesi gerekmektedir (HUMK m.426)54.
Taraflardan her biri, mahkemeye, ödemiş olduğu yargılama harç ve giderlerini
gösteren bir dizi pusulası (müfredat pusulası) verebilir. Mahkeme de dizi pusulasında
belirtilenler dışındaki yargılama harç ve giderlerini (dizi pusulası verilmemiş ise tüm
yargılama giderlerini) hesaplayarak bütün harç ve giderleri ve bunun hangi taraf
tarafından ödeneceğini hükümde açık bir şekilde belirtir (HUMK m.426)55.
Daha önce de belirtildiği üzere56, mahkeme, tarafların talep sonucunu
hükmünde karara bağlarken, herhangi bir talep olmasa da kendiliğinden yargılama
giderlerinin miktarını ve buna hangi tarafın katlanacağını tespit ederek kararında
belirtir57. Mahkemece dava sonunda yargılama giderlerine hükmedilmemiş veya
üzerine geçit kurulan taşınmaz malikleri yükümlü kılındıklarından geçit davalarında harç, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılması gerekir. Dairemizin yerleşik uygulamasına aykırı olarak davalıların harç ve yargılama giderleri ile sorumlu tutulması doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir...” 14 HD 2006/4310-5627, Surlu, H. Mehmet- Öztürk, Gülay: Zorunlu Geçit Hakkı ve Diğer Geçit Hakları, Ankara 2007, s.690.54 İBK 29.05.1957 4/16, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 01.08.2008; “...Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; HUMK.389. maddesi hükmüne göre, verilen kararda iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve hakları şüphe ve tereddütü gerektirmeyecek şekilde açıklanmalıdır. Yine, aynı kanunun 426. maddesi hükmü uyarınca, dava masraflarının neler olduğunun ilam altında gösterilmesi ve böylece hüküm altına alınan masraf toplamının nelerden meydana geldiğinin açıklanması zorunludur. Mahkemece, hükümde davacının yaptığı masraf toplu olarak gösterilmiş ve davalıdan tahsiline karar verilmişse de , dosyadaki belgelere göre davacının yaptığı masraf belirtilen miktara baliğ değildir. Bu itibarla, mahkemece yukarıdaki kanun hükümleri göz önüne alınarak taraflarca yapılan masraflar tespit edilip, hükümde dökümünün gösterilmesi ve buna göre masrafların takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir...” 11 HD 2002/12582 2003/5118, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 01.08.2008. 55 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.843.56 bkz. yuk. böl. I, A, III, s.11.57 Postacıoğlu, s. 673; Kayacan, Fevzi: Mahkemenin Yargılama Giderlerini Resen Karara Bağlama Zorunluluğu, Yaklaşım, 1995/34, s.97-99, s.98-99; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısının 336. maddesinin birinci fıkrasında yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedileceği, ikinci fıkrasında yargılama giderinin tutarının, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiğinin ve dökümünün hükümde gösterileceği, üçüncü fıkrasında da hükümden sonraki yargılama gidelerini hangi tarafın öddeyeceği,
18
hükmedilmesi unutulmuş olur da hüküm bu haliyle kesinleşirse, davayı kazanmış
olan taraf yargılama giderleri için ayrı bir dava açamaz. Çünkü, yargılama giderleri
dava konusu hak ve alacağa bağlı ve bağımsız bir varlık teşkil etmeyen alacaklardır.
Bu nedenle asıl davada hüküm altına alınır58. Gerçekten yargılama giderleri, ilişkin
olduğu davanın fer’i niteliğinde olup ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve
alacağa çok sıkı surette bağlı, onun akıbetine tâbi ve hukuken müstakil bir varlık
göstermeyen alacaklardandır. Nitekim HUMK’un 425. maddesinde, iki taraftan
birinin vefatı ve davanın terki gibi bir sebeple hükme bağlanmayan davalara ilişkin
yargılama giderlerinin asıl davaya bakan hakim tarafından takdir ve
hükmolunacağına dair düzenleme bile fer’i nitelikte olan yargılama giderlerinin
müstakil bir davaya konu edilmesine imkan bulunmadığını açıkça göstermektedir59.
Bu maddeye göre, davanın terki (davanın olduğu gibi bırakılması) nedeni ile
davanın esası hakkında hüküm verilemeyen hallerde karşı taraf, davaya bakan
mahkemeye başvurarak davasını terk eden tarafın yargılama harç ve giderlerinden
sorumlu tutulmasını isteyebilir60. Kanımızca, gerek esasa ilişkin gerekse usule ilişkin
nihai kararlarda, lehine hüküm verilen taraf için yargılama giderlerine
hükmedilmemiş olur da hüküm bu haliyle kesinleşirse, sonradan söz konusu
kimsenin, yargılama giderlerinin tahsili amacıyla açtığı davanın, bu alacağın
bağımsız bir varlığı olmadığı, dava konusu hak ve alacağa bağlı olduğu, bu hak ve
alacağa ilişkin davanın da kesinleşmiş olduğundan bahisle reddedilmesi
gerekmektedir61.
Ancak, mahkemenin vermiş olduğu hükümde yargılama giderlerinden hangi
tarafın sorumlu olduğunu ve yargılama giderlerinin miktarını açıkça belirtmemesi
halinde tarafların veya lehine hüküm verilen tarafın kararı temyiz etmesi üzerine
karar Yargıtay tarafından bu nedenle bozulacaktır62. Hükümdeki yargılama giderleri
bunun miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin mahkemece ilamın altına yazılacağı hususları düzenlenmiştir, www.kgm.adalet.gov.tr. , erişim: 01.08.2008. 58 İBK 29.05.1957 4/16. 59 İBK 15.05.1957 14/8, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 01.08.2008; ayrıca bkz. yuk. böl. I, A, III, s.11, dn. 32. 60 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.845.61 ayrıca bkz. yuk. böl. I, A, III, s.12, dn. 33. 62 İBK 29.05.1957 4/16; “...Davanın kabulüne karar verildiği halde davayı vekille takip eden davacı Hazine lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre avukatlık parasına hükmedilmemesi doğru olmadığı gibi yargılama giderleri ve harcın davalıdan tahsiline karar verilmemesi de yerinde değildir.
19
bölümünün sonradan doldurulmak üzere boş bırakılması durumunda da temyiz
üzerine karar bu nedenle bozulabilecektir63. Dolayısıyla yargılama giderlerinin
davanın sonunda hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği, bunun dökümü ile
miktarının doğru olarak hesaplanıp hesaplanmadığı hususları temyiz üzerine
Yargıtay tarafından denetlenebilecektir.
Yargılama harç ve giderlerinden sorumluluk ancak davanın bitiminde söz
konusu olur. Dolayısıyla kural olarak ancak esasa ilişkin nihai kararlarla birlikte
yargılama harç ve giderlerine hükmolunur. Ancak istisnai olarak usule ilişkin nihai
kararlarda da yargılama giderlerine hükmedilmesi mümkündür64. Ayrıca davanın
konusuz kalması halinde de mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı
zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip buna göre yargılama giderleri
hakkında karar vermesi gerekmektedir65. Yargılama giderlerinin aleyhine hüküm
verilen tarafa yükletilmesi gerektiğini öngören HUMK’un 417. maddesi, haksız
olarak diğer tarafın zararına sebebiyet verilmesine ve esas itibariyle Borçlar
Kanununun gerek kasten gerekse ihmal veya tedbirsizlikle haksız bir surette diğer
kimseye zarar veren veren kimse, o zararın tazminine mecburdur şeklindeki
hükümlerine dayanır66. Dolayısıyla, dava açıldıktan sonra çeşitli nedenlerle (ör. dava
konusu borcun ödenmesi veya yeni bir kanun hükmünün yürürlüğe girmesi) davanın
konusuz kalması halinde, mahkemece yargılamaya devam edilerek haksız olarak
dava açılmasına sebebiyet veren taraf tespit edilmeli ve karşı tarafın dava nedeni ile
külfete katlanmasına ve gereksiz masraflar yapmasına neden olduğu için yargılama
giderleri ile sorumlu tutulması gerekir67.
Davacı Hazinenin bu yönlere değinen temyiz itirazları doğrudur...” 1 HD 2003/2863-3578, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 04.08.2008. 63 “...Hükümde taraflara yükletilen muhakeme masrafları miktarının açıklanmaması ve bu kısma ait yerlerin boş bırakılması usul ve yasaya aykırıdır.” 5 HD 1976/1962-3198, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 04.08.2008. 64 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.564.65 Yılmaz, Z.- Yargılama Giderleri, s.27; Aldemir, s.97 vd.66 İBK 13.04.1949 1/6, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 01.08.2008.67 “...Konusu kalmayan dava yönünden mahkemenin, davanın açıldığı tarih itibari ile davacının davayı açmakta haklı olup olmadığını saptaması ve buna göre yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin takdiri gerekmektedir. Açılan bu davada dava aşamasında tarafların yaptığı anlaşma içeriğinden davacının bu davayı açmakta haklı olduğu anlaşıldığından, davacı yararına yapılan yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmesilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi isabetsizdir”, 19 HD 1994/8799-7548, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 05.08.2008.
20
İKİNCİ BÖLÜM
USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLARDA YARGILAMA GİDERLERİ
A) KARAR VE USULE İLİŞKİN NİHAİ KARAR KAVRAMI
Mevzuatımızda usul işlemleri ile ilgili, HUMK’un 82. maddesi68 haricinde,
yeterli düzenleme bulunmamaktadır. Ancak usul işlemleri, yargılamanın ilerlemesi
için yapılan, etki ve koşulları usul hukuku tarafından düzenlenmiş olan işlemler
olarak tanımlanmaktadır69.
Usul işlemleri, mahkemece ve davanın taraflarınca yapılanlar olarak ikiye
ayrılır. Taraf usul işlemleri, davanın açılmasından hükmün kesinleşmesine kadar
yargılamanın ilerlemesi amacıyla tarafların kendi aralarında yaptıkları ya da tarafla
mahkeme arasında yapılan davanın sonucuna etkili olan işlemledir70.
Mahkeme usul işlemleri, davanın yürütülmesi ve sonuçlandırılması için
hakim tarafından yapılan her türlü işlem ve kararlardır71. Mahkeme usul işlemleri de,
yargılamanın iç işleyişi ile ilgili işlemler, yargılamanın dış işleyişi ile ilgili işlemler
ve mahkemenin verdiği kararlar olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.
Yargılamanın kanuna uygun biçimde makul bir sürede, gereksiz yere masraf
yapılmaksızın ve basit şekilde sonuçlandırılması (AY m.141, HUMK m.77) için
başka bir anlatımla yargılamanın belirtilen ilkeler gözetilerek idaresine ilişkin
işlemler yargılamanın iç işleyişi ile ilgili işlemlerdir72.
68 Bu maddede esaslı veya esaslı olmayan merasime uyulmaksızın yapılan usul işlemlerinin akıbetine ilişkin düzenleme yapılmıştır.69 Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı, İstanbul 1995, s.660; Postacıoğlu, s.336; ayrıca koşulların hangi hukuk tarafından düzenlendiğini dikkate almayıp sadece etkileri usul hukuku tarafından düzenlenmiş işlemleri usul işlemleri olarak niteleyen görüşler de vardır, (Karslı, Abdurrahim: Medeni Usul Hukukunda Usuli İşlemler, İstanbul 2001, s.42-43; Taşpınar, s.68-69) .70 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.145-146; Taşpınar, s.67 vd.; Karslı, s.156 vd.71 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.151; Taşpınar, s.66.72 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.151; örneğin, kendiliğinden araştırma ilkesine tabi davalarda mahkemenin dava malzemesini toplaması (Taşpınar, s.66) .
21
Mahkemenin yargılamanın şekli olarak, yürütülmesi ve davanın dış işleyişi
ile ilgili yapmış olduğu, duruşma gün ve saatini belirlemesi, süre vermesi, tebligat
yapması gibi işlemler mahkemenin dış işleyişine ilişkin işlemlerdir73.
Genel olarak karar, mahkemece yapılan bir usul işlemidir74. Davanın
açılmasından hükmün icrasına kadarki aşamalarda değişik nitelikteki usul işlemleri
yargılamaya yön vermektedir75.
Mahkeme, yargılamayı yürütüp sonuçlandırmak için, davanın açılmasından
sonuçlanmasına kadar çeşitli kararlar verir. Mahkemenin verdiği kararlar, ara ve
nihai kararlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Hakimin, bir davada dosyadan elini çekinceye kadar yargılamanın
yürütülmesi için vermiş olduğu kararlar ara kararlardır76. Ara kararlarıyla, davayı
ilerletmek ve nihai kararın verilmesine hazır hale getirmek amaçlanmaktadır77. Ara
kararları, hakimin dosyadan el çektirmesini gerektirmediği için mahkeme, taraflardan
biri lehine usuli kazanılmış hak doğuranlar dışındaki78 ara kararlarını kendiliğinden
ya da itiraz üzerine kaldırabilir79. Ayrıca ara kararlar tek başına temyiz edilemez;
ancak nihai kararla birlikte temyiz edilebilir.
Hakimin davadan elini çektiği ve yargılamayı sona erdiren kararlar, nihai
kararlardır80. Ara kararların aksine hakim vermiş olduğu nihai kararı kendiliğinden
değiştiremez. Nihai kararın değişmesi ve hakimin daha önce karar verdiği davaya
tekrar bakması ancak taraflardan birisinin kararı temyiz etmeleri üzerine, Yargıtay
tarafından kararın bozulması halinde mümkündür81. Nihai karar, esası halleden,
73 Karslı, s.154.74 Taşpınar, Sema: Medeni Yargılama Hukukunda İspat Sözleşmeleri, Ankara 2001, s.66.75 Taşpınar, s.66.76 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.53777 Ara kararlarında hakim davadan elini çekmemektedir, davaya devam etmektedir. Örneğin, görev itirazının, yetki itirazının reddine, gelecek duruşmanın tarih ve saatini belirleyen kararlar gibi.78 Örneğin, Yargıtay’ın bozma kararına uyulmasına karar veren mahkeme daha sonra bozma kararından dönerek direnme kararı veremez (Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.538) .79 Bilge, Necip: Medeni Yargılama Hukuku Dersleri, Ankara 1965, s.514; Postacıoğlu, s.501; Kuru-Usul, III, s.3000-3001.80 Önen, Ergun: Medeni Yargılama Hukuku, Ankara 1979, s.267.81 Kuru- Usul, III, s.3005; Önen, s.267.
22
davaya son veren ve yargılamayı sonuçlandıran kararlar şeklinde ortaya çıkabilir82.
Gerçekten nihai kararlar, esasa ilişkin (hüküm), usule ilişkin ve davanın konusuz
kalması halinde verilen nihai kararlar olarak üçe ayrılmaktadır83.
Karar ve hüküm kavramları çoğu zaman birbirlerinin yerine kullanılmaktadır.
Anayasa’nın 138. maddesinde karar ve hüküm kelimeleri ayrı ayrı kullanılmıştır84.
HUMK’ta genel olarak karar terimi kullanılmıştır85. Karar, inceleme ve araştırma ya
da yargılamadan sonra yapılan herhangi bir hukuki emir ve beyan; hüküm de davayı
esastan çözüme bağlayan karar şeklinde ifade edilebilir86. Karar, içinde hükmü de
barındıran geniş bir kavramdır. Bu doğrultuda, her hüküm bir karardır, ancak her
karar bir hüküm değildir87.
Esasa ilişkin nihai kararlar (hüküm), taraflar arasındaki anlaşmazlığı esastan
çözen, davayı kesin şekilde sonuçlandırarak, hakimin o işten el çekmesini gerektiren
kararlardır88. Hakim, davada ileri sürülen talepleri maddi hukuk açısından
değerlendirerek, davanın esas bakımından kabulüne, reddine veya kısmen kabul-
kısmen reddine ilişkin hüküm verir. Esasa ilişkin nihai kararlar, mahkemeden istenen
hukuki korumaya göre eda hükümleri, tespit hükümleri ve inşai hükümler şeklinde
ortaya çıkmaktadır89.
82 Berki, Himmet Ali: Nihai Karar Ne Demektir?, AD, 1945/5, s.447-452, s.449.83 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.639; Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukukunda Yok ve Etkisiz Hüküm, YKD, 2000/4, s.661-691, s.664.84 AY m.138/I’de “Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler” denilerek hükümden; aynı maddenin son fıkrasında da “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır” karardan bahsedilmiştir (Özekes, s.662-663) .85 HUMK m.388/I’de “Karar aşağıdaki hususları kapsar” , 5236 sayılı K. la değişik HUMK m.426/A maddesinin I. fıkrasında “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir”, 5236 sayılı K. la değişik HUMK m.426/T maddesinin I. fıkrasında “Karar aşağıdaki hususları içerir” denilerek genel ve kapsayıcı olarak karar kavramı kullanılmıştır.86 Berki, s.448.87 Belgesay, R.M.: HUMK Şerhi, I Teoriler, C.III, İspat ve Hüküm Teorileri, İstanbul 1951, s.170; Berki, s.448.88 Erman, S. Eyüp: Hüküm Nedir, Nasıl İttihaz ve Tefhim Olunmalıdır, AD, 1974/1, s.1-7, s.1; Önen, s.267; örneğin, davalının davacıya 5.000 YTL ödemesine ilişkin karar.89 Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku, C.I-II, İstanbul 1999, s.801.
23
Bazı durumlarda, yargılama sürerken herhangi bir nedenle dava konusu
ortadan kalkabilir90. Davanın konusuz kalması halinde talep sonucu (davanın esası)
hakkında yargılama yapılmasına ve hüküm verilmesine gerek kalmaz. Mahkeme bu
durumda, “esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verir. Bu tür
kararlar da nihai kararlardır.
Usule ilişkin nihai kararlar, davanın esası ile ilgisi olmayan, maddi hukuk
açısından incelemeye geçilmeden, usul hukukuna dayanarak davanın
sonuçlandırıldığı kararlardır91. Usule ilişkin nihai kararlarda davanın esası (davacı
tarafın talep sonucu) hakkında bir karar verilmez. Hakim, maddi hukuk bakımından
değil, sadece usule ilişkin sorunlar hakkında, usul hukukuna dayanarak bir karar
verir. Bu nihai kararlar, esasa girmeyi önleyen usuli ön meseleleri çözümler ve dava
şartlarının eksikliği veya ilk itirazların varlığı halinde verilirler92. Ancak bu
kararlarda davacının talep sonucu hakkında bir karar verilmediği için taraflar
arasındaki uyuşmazlık son bulmaz.
Ayrıca usule ilişkin nihai kararlar, olağan kanun yollarından geçerek (veya
süresi içinde kanun yollarına başvurmadan) şekli anlamda da kesinleşmiş ise
tarafları, dava sebebi ve dava konusu ilk dava ile aynı olan ikinci bir davanın
açılması halinde, ilk davada hangi usuli sorun hakkında karar verilmişse o konuda
maddi anlamda kesin hüküm teşkil ederler93. Bununla birlikte söz konusu usuli
eksiklik tamamlanır ise, bu konuda tekrar dava açılabilir ve önceden kesinleşmiş olan
(usule ilişkin) karar da buna engel teşkil etmez94.
90 Örneğin dava konusu alacağın ödenmesi nedeniyle.91 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.448; Karslı, s.151.92 Üstündağ, s.800; örneğin, görevsizlik, yetkisizlik, gönderme, dava şartlarından birinin bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar gibi.93 Kuru- V, s.5037 94 Örneğin, usule ilişkin yetkisizlik kararı kesinleştikten sonra dahi davacı yetkili mahkemede aynı davayı açabilir; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.474.
24
B) USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLARDA YARGILAMA
GİDERLERİ
Daha önce de belirtildiği üzere mahkeme kural olarak esasa ilişkin nihai karar
(hüküm) ile birlikte yargılama giderlerine de hükmeder. HUMK’un 426. maddesine
göre, lehine hüküm verilen tarafın karşı taraftan tahsil edeceği yargılama giderlerinin
hükümde açıkça gösterilmesi gerekir95. Söz konusu yargılama giderleri istisnai haller
dışında aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HUMK m.417/I- I. cümle) . Ayrıca
bazı usule ilişkin nihai kararlarda da yargılama giderleri mahkemece hüküm altına
alınır. Gerçekten, usule ilişkin nihai kararla dava sona ermekte ise dolayısıyla bu
karardan sonra aynı davaya, gerek kararı veren gerekse başka bir mahkemede devam
edilmesi ihtimali bulunmuyorsa mahkemenin vermiş olduğu kararda yargılama
giderlerine kimin katlanacağını da belirtmesi gerekmektedir96. Örneğin, dava
şartlarından birinin bulunmaması nedeni ile (ör. taraf ehliyeti olmayan bir kimseye
dava açılması) davanın reddi kararında mahkemenin davacı tarafı yargılama
giderlerine mahkum etmesi gerekmektedir. Mahkemenin vermiş olduğu bu nihai
kararla, her ne kadar esasa ilişkin bir karar verilmemiş olsa da, dava son bulmaktadır.
Artık bu karardan sonra aynı davaya herhangi bir mahkemede devam edilemez.
Ancak davacı taraf, daha sonra aynı davayı taraf ehliyetine sahip olan kimseye karşı
yeniden açabilir. Dolayısıyla, o zamana kadar yapılmış olan yargılama giderlerinin
hüküm altına alınması gerekmektedir. Bu durumda yargılama giderleri davacı tarafa
yükletilir97. Daha önce de belirtildiği üzere, yargılama giderlerinin kural olarak
aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi gerektiğini ifade eden HUMK’un 417.
maddesi esas olarak Borçlar Kanunu’nun gerek kasten gerekse ihmal veya
95 “...Davalı vekilinin temyizi, tebligat gideri, tanıklık ücreti, talimat giderleri, bilirkişi ücretleri ile havale ücretlerinden oluşan (188.320.000 TL) yargılama giderlerine ilişkindir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir (29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı İBK). HUMK 417. maddesi gereğince yargılama giderleri, aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. HUMK 426. maddesi lehine hüküm verilen taraf için tahsil olunacak yargılama giderlerinin hükümde gösterilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmakla davalı tarafından yapılan ve HUMK 423 maddesi kapsamında yargılama giderlerinden sayılan miktarın tespit edilerek hüküm ile birlikte karara bağlanması gerektiği halde bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir”, 11 HD 2004/1028-10077, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 05.08.2008.96 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.844; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.564.97 4 HD 1955/7646-5440, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 15.08.2008.
25
tedbirsizlikle diğer bir kimseye zarar veren şahıs o zararın tazminine mecburdur,
şeklindeki hükmüne dayanır. Dolayısıyla davacı tarafın gerek kasten gerekse ihmali
davranışı sonucu (ör., taraf ehliyeti olmayan bir kimseye dava açması) verilen ve
davacının da aleyhine olan dava şartlarından birinin bulunmaması nedeni ile davanın
reddi kararında yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesi kanımızca da
yerindedir. Ayrıca HUMK’un 193/IV ve 409 maddeleri gereği davanın açılmamış
sayılmasına ve HUMK’un 185/I maddesi gereği davacının davasını geri almasını
davalının kabulü sonucu davanın son bulduğuna ilişkin usule ilişkin nihai kararlarda
da, dava hükme bağlanamadığından, terk edilmiş olduğundan, bu hallerde de
mahkeme, HUMK’un 425. maddesi gereği haksız olan tarafı takdir ederek yargılama
giderlerini o tarafa yükleyebilir. Ancak, ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri
arasındaki işbölümü itirazının kabulü üzerine verilen gönderme kararı gibi, usule
ilişkin nihai kararla dava sona ermeyip aksine devam ediyorsa, dava sonuçlanmadığı
için yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesine gerek bulunmamaktadır98.
Aşağıda çeşitli usule ilişkin nihai kararlardaki yargılama giderlerine dair
özellik arz eden hususlar o karar türüyle bağlantılı olarak ayrı ayrı incelenecektir.
I. Görevsizlik ve Yetkisizlik Kararlarında Yargılama Giderleri
Adli yargı içinde çözümlenmesi gereken bir davanın bu yargı kolu içindeki
hangi mahkeme ve hangi yerdeki mahkeme tarafından çözümlenmesi gerektiği
sorusu görev ve yetki kurallarını ilgilendirmektedir. Görev kuralları, davanın yetkili
yerdeki hukuk mahkemelerinden hangisi tarafından görülmesi gerektiğini belirleyen
kurallardır.
Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir (AY m.142, HUMK m.1) . Sulh ve
asliye hukuk mahkemelerinin görevi 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri
ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un
6. maddesinde belirtilmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasında özel kanunlarla kurulan
98 Kuru- Usul, V, s.5347.
26
hukuk mahkemelerinin görevlerinin saklı olduğu da bildirilmiştir99. HUMK’un 1 ila
8. maddelerinde ve diğer özel kanunlarda özellikle TMK, BK, TTK’da sulh ve asliye
hukuk mahkemelerinin görevine ilişkin kurallar bulunmaktadır. Söz konusu görev
kuralları kamu düzenine ilişkindir100. Dolayısıyla mahkeme önüne gelen davayla
ilgili olarak görevli olup olmadığını kendiliğinden gözönüne alır ve görevsiz olduğu
kanısına varırsa, gerekirse duruşma da yapmadan, kendiliğinden görevsizlik kararı
verir (HUMK m.7/I)101. Mahkeme görevli olup olmadığını davanın her aşamasında
kendiliğinden araştırabileceği gibi Yargıtay da önüne gelen olayda (temyiz veya
karar düzeltme aşamasında) davaya bakan mahkemenin görevli olup olmadığı
hususunu kendiliğinden inceler (HUMK m.7/II) . Davacı ve davalı taraf da davanın
her aşamasında, karar kesinleşinceye kadar, mahkemenin görevsiz olduğu iddiasında
bulunabilirler102. Mahkeme, tarafların görev itirazını reddederse davanın esası
hakkında incelemeye geçer. Mahkemenin görev itirazının reddine ilişkin karar, nihai
bir karar olmayıp ara karardır. Çünkü hakim bu kararı ile davadan elini çekmemekte
bilakis davaya devam etmektedir103. Ancak mahkeme gerek kendiliğinden yapmış
olduğu inceleme gerekse taraflardan birisinin itirazı üzerine görevli olmadığı
kanısına varırsa görevsizlik kararı verir.
Yetki kuralları, bir davaya hangi yerdeki görevli mahkemece bakılacağını
belirler. Yetki kuralları da, görev kuralları gibi, kanunla düzenlenir (AY m.142).
Yetki kuralları bazı durumlarda davacının veya davalının, bazı durumlarda da dava
konusunun niteliğine göre belirlenmiş104 ve HUMK’un 9 ila 25. maddeleri ile
HUMK’un 24. maddesinde de belirtildiği üzere diğer özel kanunlarda
düzenlenmiştir105. Mahkeme davalı tarafın yaptığı itiraz veya (kamu düzenine ilişkin
99 Örneğin, özel mahkeme olan tüketici mahkemelerinin görevi 4077 sayılı TKHK’nın 23. maddesinde düzenlenmiştir.100 İBK 04.02.1959 13/5, RG 28.04.1959, S.10193.101 Kuru Baki, Hukuk Usulünde Görevsizlik ve Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak Muameleler, (AÜHFM XXIV 1967/1-4, s.155-181), s.156.102 Ansay, Ş. Sabri: Hukuk Yargılama Usulleri, Ankara 1960, s.80; Alangoya- Usul, s.61.; ancak HUMK’un 7/III. maddesine göre sulh hukuk mahkemesinin görevine giren bir dava asliye hukuk mahkemesinde açılıp orada karara bağlanmış ve dava görülürken asliye hukuk mahkemesinin görevine itiraz edilmemiş ise artık davanın sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiğinden bahisle karar temyiz edilemez. 103 Kuru- Usul, I, s.319.104 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.99.105 Yetki kuralları genel ve özel yetki kuralları olarak ikiye ayrılmıştır. HUMK’un 9/I-I.cümlesine göre genel yetkili mahkeme davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca bazı
27
yetkinin söz konusu olduğu hallerde) kendiliğinden yapacağı inceleme sonucunda
yetkili olmadığı kanısına varırsa yetkisizlik kararı verir.
Mahkeme görevsizlik (veya yetkisizlik) kararında görevli (veya yetkili)
mahkemeyi belirtmeli ve dava dosyasının bu mahkemeye gönderilmesine karar
vermelidir (HUMK m.27). Ancak görevsiz (veya yetkisiz) mahkeme dava dosyasını
kendiliğinden görevli (veya yetkili) mahkemeye gönderemez. Dosyanın görevli
(veya yetkili) mahkemeye gönderilebilmesi ve davaya orada devam edilebilmesi için
davacının görevsizlik (veya yetkisizlik) kararının kesinleşmesinden itibaren 10 gün
içinde görevli (veya yetkili) mahkemeye başvurarak davalı tarafa tebligat yaptırtması
gerekmektedir (HUMK m.193/II,III)106. Aksi halde HUMK’un 193/IV maddesi
gereği dava açılmamış sayılacaktır.
Mahkeme gerek görevsizlik gerekse yetkisizlik kararları ile davadan elini
çeker. Yani bu kararlar nihai karardır (usule ilişkin nihai karar) . Daha önce de
belirtildiği üzere usule ilişkin nihai kararla dava dosyası başka bir mahkemeye
gönderilmiyorsa (yani nihai kararla dava sona eriyorsa) mahkeme kararında
yargılama giderlerine de hükmeder. Ancak usule ilişkin nihai kararla davanın sona
ermemesi halinde mahkemenin yargılama giderlerine kimin katlanacağı hakkında
karar vermesine gerek yoktur. Görevsizlik veya yetkisizlik kararlarında da davacı,
söz konusu kararların kesinleşmesinden itibaren on gün içinde görevli veya yetkili
mahkemeye başvurursa davaya o mahkemede devam edilir, fakat davacı bu sürede
görevli veya yetkili mahkemeye başvurmazsa o zaman dava HUMK m.193/IV
maddesi gereği açılmamış sayılır, işte bu durumda davacı davasını terk etmiş
olacağından, davalı taraf da ilgili mahkemeye başvurarak davacının HUMK’un 425.
maddesine göre yargılama giderleri ile sorumlu tutulmasını isteyebilir107. Ancak
belirtilen doktrin görüşüne rağmen 25/04/1945 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı
doğrultusunda uygulamada, görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında mahkemenin
davalar için özel yetki kuralları da belirlenmiştir. Genel yetki kuralı, kural olarak bütün davalar için geçerlidir.106 Kuru- Görevsizlik, s.162; Alangoya- Usul, s.62.107 Kuru- Usul, V, s.5347; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.845; Postacıoğlu, s.125-126; Üstündağ, s.180; Alangoya- Usul, s.63.
28
davacıyı yargılama giderlerine mahkum etmesi gerektiği kabul edilmiştir108. Söz
konusu İçtihadı Birleştirme Kararında, görevsizlik veya yetkisizlik kararının bunu
veren mahkeme bakımından son karar olduğu, bu nedenden dolayı davayı
göremeyeceğini bildiren mahkemenin ret kararı vermiş olduğu, bu kararla davadan
da elini çekmiş olduğu ayrıca her mahkemenin kendi yargılama giderlerini
kendisinin takdir edip son kararıyla birlikte karara bağlaması gerektiği, bunları başka
bir mahkemenin takdir ve hükmüne bırakamayacağı dolayısıyla görevsizlik ve
yetkisizlik kararı veren mahkemenin bu kararında yargılama giderlerini de hüküm
altına alması gerektiği kabul edilmiştir109.
Kanımızca da görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemenin
yargılama giderlerine hükmetmemesi gerekir. Şöyle ki, görevsizlik ve yetkisizlik 108 “Bir dava hakkında mahkemenin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı vermesi davacıya karşı bir hüküm vermesi demektir. Esas hakkındaki hükümler davaya son verdiği gibi görevsizlik yahut yetkisizlik kararları da bunları veren mahkemelere göre son kararlardandır. Davayı bu sebeplerden biriyle göremiyeceğini ve yetkili mahkemece gördürülmesi lazım geleceğini bildiren mahkeme bir ret kararı vermiş demektir. Nitekim Borçlar Kanunu’nun 137. maddesinde davanın böyle bir sebepten reddolunmuş olmasından bahsedilmiştir. Usul Kanununun yirmi yedinci maddesinde arzuhalin reddi suretinde kullanılan terim de davanın reddi anlamından başka bir manaya yorulamaz. Çünkü kendini bir davaya bakmaya yetkisiz gören mahkeme böyle bir karar verince artık o davadan elini çekmiş olur. Mahkemenin bu kararı temyiz olunabilir. Fakat temyiz olunabilmek için davacı Adliye Harç Tarifesinin yirmibirinci maddesinde tayin edilen 400 kuruş ilam harcını ve bundan başka aynı tarifenin dokuzuncu maddesinde verilmesi lüzumu gösterilen dörtte bir yani 100 kuruş temyiz istemi harcını vermeye mecburdur. Bu ilam Yargıtay kararıyla bozulmadıkça onu veren mahkemeye artık aynı dava için başvurulamaz. Usul Kanununun yirmi yedi ve 193. maddeleri yetkisiz mahkemeye başvurmuş olan davacıların yararına istisna niteliğinde bazı hükümler kabul etmişse de, bu hükümler yorumlama yoluyla genişletilemeyip sıkı yorumlama kurallarına göre uygulanmalıdır. Hatta yirmi yedinci maddedeki “Yeniden harç alınmaz” sözü önce harç alınmış olacağını gösterir. Yoksa yetkisizlik kararının ilamı harçsız verilir demek değildir. O gibi kararların niteliği böyle olunca dava öyle bir karara bağlanıncaya kadar mahkemece yapılmış olan masraflardan şayet kendisine karşı o mahkemede dava açılmış olan tarafın istemiyle tanık veya bilirkişi dinlenmişse ve Usul Kanununun 414 ve 415. maddeleri gereğince bunları o taraf vermişse mahkemenin ilam harcından başka o gibi masrafları ve yine o taraf istemişse avukat ücretini de yararına yetkisizlik kararı vermiş olduğu taraf için davacıya yükletmesi aynı Usul Kanununun 417. ve 426. maddeleri hükümlerine uygun olur. Bunların ilerde 193. maddeden faydalanmak suretiyle yetkili mahkemeye başvurmak isteyip istemeyeceği önceden kestirilemiyen davacının gideceği yetkili mahkemenin takdir ve hükmüne bırakılması bazı hallerde ve mesela davacının on gün içinde yetkili mahkemeye başvurmayıp sonradan yeni bir dava açması yahut davadan büsbütün vazgeçmesi yahut da karar idari yargıya bağlı bir davaya mahkemece bakılmaması yolunda verilip işin Danıştay veya diğer bir idari yargı makamının görevlerinden bulunması hallerinde görevsiz mahkemede yargılanmaya çağrılmış ve bu yüzden bazı masraflar yapmak ve avukat tutmak zorunda bırakılmış olan tarafın haklarına ve kanun hükümlerine uygun görülemez. Her mahkeme kendi yargılama masraflarıyla tarafların avukat ücreti hakkında ona bildirdikleri istemleri kendisi takdir edip son kararıyla birlikte karara bağlar, yoksa bunları başka bir mahkemenin takdir ve hükmüne bırakamaz. Bundan dolayı yargılama masraflarıyla avukatlık ücretine dair olan istemlerin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınması gerekli olduğuna oyların üçde iki nisbetini geçen çokluğuyla karar verildi” {25/04/1945 gün ve 21/7-9 sayılı İBK, (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları Hukuk Bölümü, c. III, s. 141-153), s.152-153} . 109İBK 25.04.1945, 21/7-9, bkz. yuk. dn. 108.
29
kararları her ne kadar nihai karar olsa ve mahkeme bu kararla davadan elini çekmiş
olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların
kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak
davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir. Dava dosyasının
gönderildiği mahkeme de, eğer ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararı temyiz
edilmeksizin kesinleşmişse, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verebilir veya davayı
inceler ve sonuçta bir hüküm verebilir. Bu durumda hem görevsizlik veya yetkisizlik
kararı veren mahkeme hem de dava dosyasının gönderildiği mahkeme yargılama
giderlerine hükmedecek olursa bir dava için iki kez yargılama gideri ödenmiş
olacaktır. Davacı taraf belirtilenin aksine görevsizlik veya yetkisizlik kararlarının
kesinleşmesinden itibaren öngörülen on günlük sürede görevli veya yetkili
mahkemeye başvurmazsa dava açılmamış sayılacak ve davalı taraf mahkemeye
başvurarak davacı tarafın davasını terk ettiğinden bahisle HUMK’un 425. maddesi
gereği yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasını sağlayabilecektir.
Görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında, dava nispi karar ve ilam harcına tabi
olsa da, davacı taraftan maktu karar ve ilam harcı alınır110. Ayrıca konusu para olan
veya para ile değerlendirilebilen davalarda verilen görevsizlik ve yetkisizlik
kararlarında (davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise) vekâlet ücreti nispi
tarifeye göre belirlenir, ancak belirlenecek ücret maktu ücreti geçemez (AAÜT m.
7/I)111. Yine yapılmış olan diğer yargılama giderleri (örneğin, keşif, bilirkişi gibi) de
davacı taraf üzerinde bırakılır.
Ancak görevli sayılan bir mahkemenin açılan davadan sonra yürürlüğe giren
yeni bir kanun veya İçtihadı Birleştirme Kararı ile öngörülen kurallar doğrultusunda
görevsiz duruma girmesi durumunda verilecek görevsizlik kararında davacı taraf
110 Yılmaz, Z- Yargılama Giderleri, s.196; HK m. 30 uyarınca, davanın başında peşin olarak alınan nispi karar ve ilam harcı, maktu harçtan fazla ise fazla kısmın istek halinde davacı tarafa iadesine karar verilir, (Pınar, s.127) . 111 AAÜT’nin 7/I’e göre görevsizlik veya yetkisizlik kararı delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce verilirse tarifede yazılı ücretin yarısına, ara kararının yerine getirilmesinden sonra verilirse tarifede yazılı ücretin tamamına hükmolunur, (Konusu para ile değerlendirilemeyen davalarda verilen görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında 7/I’de belirtilen esasa göre maktu vekâlet ücreti takdir edilir) .
30
yargılama giderleri ile sorumlu tutulamaz112. Çünkü bu durumda davacı taraf
davalının gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermemiştir. Ayrıca yeni
mahkemeler kurulması nedeniyle verilen görevsizlik ve yetkisizlik veya kanunlar
gereği dava dosyasının başka bir mahkemeye gönderilmesine dair kararlarda da
davacı taraf vekâlet ücreti (yargılama giderleri) ile mahkum edilemez (AAÜT
m.7/III) .
Hukuk mahkemelerinin birisinde açılmış olan davada, davanın konusunun
idari yargıya girdiğinden bahisle verilen görevsizlik (yargı yolunun caiz olmaması)
kararında da davacı taraf yargılama giderleri ile sorumlu tutulmalıdır. Bu halde
hukuk mahkemesi ayrıca dosyanın HUMK’un 27. maddesi gereği idare
mahkemesine gönderilmesine karar veremeyeceğinden görevsizlik (yargı yolunun
caiz olmaması) kararı ile davadan elini çekmekte, dava da nihai kararla sonuçlanmış
olmaktadır113.
II. Gönderme Kararlarında Yargılama Giderleri
Bir yerde aynı mahkemeden birden fazla bulunuyorsa bu mahkemeler
arasındaki ilişki görev ilişkisi olmayıp genel olarak işdağılımı ilişkisidir114. Ancak bir
yerde asliye hukuk mahkemesinin yanı sıra ticaret mahkemesinin de bulunması
halinde söz konusu mahkemeler arasında işbölümü ilişkisi ortaya çıkar115. Asliye
hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemesi arasındaki işbölümü ilişkisi kanundan
doğmaktadır (TTK m.5/II) . Asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri
arasında TTK’nın 4. maddesinde belirlenen ticari dava ölçütüne göre belirlenen
112 HGK 20.02.1963, 4/71-21, AD 1963/5-8, s.776-777.113 Kuru- Usul, s.5348-5349; Bu durumda, yargı yolu bakımından görevsiz olduğuna karar veren hukuk mahkemesinin, davanın idari yargının görev alanına girdiğini belirterek görevsizlik kararı vermekle yetinmesi ayrıca idari yargı organlarından hangisinin görevli olduğuna ve dosyanın görevli olduğunu düşündüğü idari yargı organına gönderilmesine karar vermemesi gerekir. Çünkü HUMK’un 27. maddesi yalnızca Adli Yargı Koluna tabi mahkemeler arasında geçerlidir, 4 HD 2005/8494-8578 (Tutumlu, Mehmet Akif: Hukuk Yargılamasında Hüküm ve Gerekçeli Karar, Ankara 2007, s.29) . 114 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5. maddesinin 5. fıkrası söz konusu ilişkiyi işdağılımı ilişkisi olarak belirtmiştir. 115 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.108.
31
işbölümü itirazı ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebilir116. Kendisine işbölümü itirazı
yapılan mahkeme itirazı kabul ederse dosyanın işbölümüne uygun mahkemeye
gönderilmesine karar verir ki buna gönderme kararı denir117.
Gönderme kararı veren mahkeme bu kararla davadan elini çekmiş
olacağından, gönderme kararı nihai bir karardır (usule ilişkin nihai karar) . Gönderme
kararı nihai bir karar olduğu halde verildiği anda kesin olup ancak asıl hükümle
birlikte temyiz edilebilir118. Gerçekten TTK’nın 5/III maddesindeki, taraflardan
birisinin yapmış olduğu ilk itiraz üzerine itirazın mahkemece kabul edilmesi ve bu
mahkemenin dosyayı gönderdiği ilgili mahkemenin davaya bakmaya mecbur olması
ayrıca gönderme kararı verememesi, ticari bir davanın hukuk mahkemesinde, ticari
olmayan bir davanın da ticaret mahkemesinde görülmesinin hükmün bozulması için
yalnız başına yeterli bir sebep teşkil etmemesi şeklindeki düzenlemeler dikkate
alındığında kanımızca kanun koyucu, tarafların yararını da düşünerek işlerin
uzamaması için gönderme kararının nihai bir karar olmasına rağmen yalnız başına
temyiz edilemeyeceğini kabul etmiştir119.
Gönderme kararı üzerine, TTK’nın 5/IV maddesi gereği görevsizlik kararı
üzerine yapılan (HUMK m.27 ve 193) işlemlerin aynısı yapılır120. Dolayısıyla
gönderme kararı ile dava son bulmayıp aksine davaya gönderilen mahkemede devam
olunur. Bu nedenle davacı taraf gönderme kararında yargılama giderlerine mahkum
edilemez121. Yargılama giderleri davanın gönderildiği mahkemece hüküm altına
116 Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2004, s.103; Alangoya- Usul, s.70; Kuru-Görevsizlik, s.174; iş bölümü itirazı, ticari dava niteliğinde olmayan bir davanın ticaret mahkemesinde açılması halinde bu mahkemede, ticari nitelikte bir davanın asliye hukuk mahkemesinde açılması durumunda ise asliye hukuk mahkemesinde yapılır. 117 Gönderme kararı ile dosya kendisine gönderilen mahkeme davaya bakmaya mecburdur, (Kuru-Görevsizlik, s.175) .118 Kuru- Görevsizlik, s.175.119 İBK 24.04.1967, 12/3, RG 28.06.1967, S.12633. 120 bkz. yuk. böl. II, B, I, s.27. 121 “...Gönderme kararlarında muhakeme masrafı ve avukatlık ücretinden bahsedilmemesi gerekirken zuhulen bunlara hükmedilmiş ise...” 24.04.1967 gün ve 12/3 sayılı İBK, RG 28.06.1967, S.12633; “Ticaret Kanununun 5 nci maddesine göre ileri sürülen iş sahası ilk itirazının kabulü üzerine verilengönderme kararları yargılamaya o davada son vermesi ve hakimin o davadan el çekmesi sonucunu doğurması bakımından görevsizlik ve yetkisizlik kararları gibi nihai kararlardan sayılırlar. Ancak nihai kararlara benzeyen bu ortak yön dışında onlardan farklı bazı özelliklere de sahiptirler. Söz konusu özellikleri, nihai nitelikte bir karar olmalarına rağmen müstakilen temyiz edilemeyip esası halleden hükümle birlikte kabili temyiz olmaları; gönderme kararlarıyla birlikte masraf ve avukatlık
32
alınacaktır. Ancak mahkeme gönderme kararı ile davacıyı yargılama giderlerine de
mahkum ederse, kararın yargılama giderlerine ilişkin kısmı yalnız başına temyiz
edilebilir122.
III. Dava Şartlarının Bulunmaması Nedeni İle Davanın Reddi
Kararlarında Yargılama Giderleri
Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığının
veya yokluğunun gerekli olduğu hallere dava şartları denmektedir123. Genel olarak
bütün davalarda aranan dava şartları mahkemeye, taraflara ve dava konusuna ilişkin
olmak üzere üçe ayrılır. Örneğin, yargı yetkisi, yargı yolu, görev, kamu düzenine
ilişkin yetki halleri mahkemeye; çekişmesiz yargıya ait işler dışında davada iki
tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, dava vekil aracılığıyla takip ediliyorsa
vekalet ehliyeti ve geçerli vekaletname taraflara; hukuki yarar, kesin hüküm
bulunmaması dava konusuna ilişkin dava şartlarıdır124. Dava şartları, davanın
açılmasından hükmün verilmesine kadar mevcut olmalıdır125.
Mahkeme, dava şartlarının var olup olmadığını, tarafların bu konuda bir
itirazları olmasa da, davanın her aşamasında kendiliğinden inceler. Taraflar da
davanın her aşamasında (Yargıtay’da da) dava şartlarının eksik olduğunu ileri
sürebilirler. İşte mahkeme, gerek kendiliğinden gerekse tarafların itirazı üzerine
yapacağı inceleme sonucunda dava şartlarından herhangi birinin eksik olduğunu
belirlerse davayı, esasa girmeden, dava şartı yokluğundan (usulden) reddeder126.
parasına hükmolunmaması; verildikleri anda kesin kararlar gibi bir güce sahip olmaları ve gönderme kararı ile dosyanın tevdi edildiği mahkemenin bu karara uymak zorunda olması gibi hususlar teşkil eder”... 11.10.1976 gün ve 5/5 sayılı İBK, RG 07.12.1976, S.15782. 122 “...Türk Ticaret Kanunu’nun 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca verilen gönderme kararının mahiyetine yabancı olan ve gönderme kararı ile telifi kabil bulunmayan nihai hüküm niteliğindeki avukatlık ücretine de hükmedilmiş ise o kısmın müstakilen temyiz kabiliyeti olduğuna...” 24.04.1967 gün ve 12/3 sayılı İBK, RG 28.06.1967, S.12633; “...Bir yanılgı sonucu gönderme kararının mahiyeti ile bağdaşmayacak biçimde masraf ve avukatlık parasına hükmolunmuş ise, kararın bu kısmının temyiz olunabileceği...” 11.10.1976 gün ve 5/5 sayılı İBK, RG 07.12.1976, S.15782.123 Kuru, Baki: Dava Şartları, Sabri Şakir Ansay’ın Hatırasına Armağan, Ankara 1964, s.109-147, s.110; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.307; Alangoya- Usul, s.170. 124 Çeşitli kanunlarda bazı davalar için genel dava şartları dışında başka özel şartlar da öngörülmüştür. 125 Kuru- Dava Şartları, s.144 . 126 Kuru- Dava Şartları, s.146; Alangoya- Usul, s.178.
33
Davanın, dava şartı yokluğundan reddi kararı usule ilişkin nihai karar olup, davacının
aleyhine de olduğundan, mahkeme yargılama giderlerini davacı tarafa yükler127.
Davanın, dava şartlarından birinin bulunmaması nedeniyle (usulden) reddi
kararında, dava, konusu itibariyle nispi karar ve ilam harcına tabi olsa da, davacı
taraf maktu karar ve ilam harcı ile sorumlu tutulur128. Ayrıca, davalı taraf kendisini
vekille temsil ettirmiş ise davacı, davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenen
maktu miktarı geçmemek üzere, nispi tarifeye göre vekâlet ücreti ile mahkum olur
(AAÜT m.7/III). Yine davada o aşamaya kadar yapılmış olan diğer yargılama
giderleri de davacı taraf üzerinde bırakılır.
IV. Davaların Ayrılması ve Birleştirilmesinde Yargılama Giderleri
Mahkeme, yargılamanın daha iyi bir biçimde yürütülmesini sağlamak için
birlikte açılmış ya da sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her
aşamasında, kendiliğinden veya tarafların talebi üzerine karar verebilir (HUMK
m.46)129. Davaların ayrılması kararı uyuşmazlığı esastan çözen ve hakimin dosyadan
el çekmesini de gerektiren nihai bir karar olmadığından (ara kararı olduğundan) bu
karar ile, davaları gerekmediği halde birlikte açan davacı ya da davacılar yargılama
giderleri ile sorumlu tutulamaz130. Yargılama giderleri, ayrılan davalara bakan
mahkemeler tarafından her dava için ayrı ayrı hüküm altına alınır131. Ayırma kararı
üzerine, ayrılan dava veya davalar mahkemenin esas defterine ayrı kaydedilir 127 Kuru- Usul, V, s.5346; “... Dava husumetten reddedilmiş olmasına nazaran, muhakeme masraflarının davacıya tahmili lazımdır” 4 HD 1953/4456-3352 (Aldemir, s.119) .128 Yılmaz, Z- Yargılama Giderleri, s.196.129 Mahkeme, aralarında bağlantı bulunduğu için birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davalarda yargılamanın iyi bir biçimde yürütülmesini sağlamak için davaların ayrılmasına takdirine göre karar verebilecekken; aralarında bağlantı bulunmadığı halde birlikte açılan davalarda ise ayırma kararı vermek zorundadır. Çünkü aralarında bağlantı bulunmayan davalar hakkındaki yargılamanın birlikte iyi bir şekilde yürütülmesi imkansızdır (Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.595) . 130 “Mahkeme ... tüm davalılar hakkında açılmış davaların tefrikine karar vermiş, ancak davaların ayrılması kararının ara kararı niteliğinde bulunduğunu nazara almadan ve Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 48 inci maddesi gereğince bir işlem de yapmadan nihai karar tesis edercesine davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti ve muhakeme masrafına hükmetmiştir. Ayırma kararları, davayı sonuçlandıran ve hakimin elini davadan çektiren kararlardan olmadığından temyiz edilebilme niteliği yoksa da yanlış uygulamayla davacıların vekalet ücreti ve yargılama giderleriyle mahkum edilmesi de doğru görülmediğinden bu yönden temyiz incelemesi yapılması gerekli görülmüştür... davalılar lehine ayrı ayrı ücreti vekalet ve yargılama giderlerine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır”, 6 HD 1985/14586-1668, (Kuru- Usul, III, s.3404, dn. 43a’dan naklen) . 131 Aldemir, s.144.
34
(HTMYİY m.48/I). Ayrılan, dolayısıyla yeni esas numarası alan davalar için ayrı
ayrı başvurma harcı, bu davalar (ayrılıp yeni esas alan) maktu harca tâbi ise yine her
biri için maktu karar ve ilam harcı alınır; ancak ayrılan davalar nispi harca tâbi ise,
davalar ayrılmadan önce dava konusunun toplamı üzerinden nispi harç alınmış
olduğundan, bu durumda ayrıca karar ve ilam harcı alınmaz (HTMYİY m.48/II).
Ayrıca ayrılan davalar sonuçlanınca her dava için, davanın niteliğine göre maktu
veya nispi, ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmolunur (AAÜT m.8) .
Aynı mahkemede ya da farklı mahkemelerde açılmış olan davalar arasında
bağlantı varsa iki dava birleştirilebilir (HUMK m.45/I, II)132. Gerçekten aynı
mahkemede görülmekte olan davalar arasında bağlantı bulunması halinde mahkeme,
davanın her aşamasında kendiliğinden veya tarafların talepleri üzerine ayrı ayrı
açılan davaların birleştirilmesine karar verebilir (HUMK m.45/I). Buna karşılık,
farklı mahkemelerde görülmekte olan davalarda, ikinci davada, davalı tarafından
süresi içinde yapılan (davalar arasında bağlantı bulunduğuna dair) ilk itirazın
mahkemece kabul edilmesi üzerine, mahkeme elindeki davanın birinci mahkemedeki
dava ile birleştirilmesine ve davanın birinci mahkemeye gönderilmesine karar
vermek zorundadır133. Birinci durumda (aynı mahkemenin vermiş olduğu birleştirme
kararında) verilen birleştirme kararı ile mahkeme davaların hiçbirinden elini
çekmemiş olduğundan buradaki birleştirme kararı nihai karar olmayıp, ara kararı
niteliğindedir. İkinci durumda ise (farklı mahkemenin vermiş olduğu birleştirme
kararında) birleştirme kararı veren (ikinci) mahkeme bu kararla davadan elini çekmiş
olduğundan (ve dava dosyasını kararın kesinleşmesinden sonra kendiliğinden ilk
mahkemeye göndereceğinden) buradaki birleştirme kararı nihai karardır.
Birleştirme kararlarında, aynı mahkemenin vermiş olduğu kararda mahkeme
davadan elini çekmiş olmadığından ve bu karar davanın esasını da çözümlememiş
olduğundan; farklı mahkemenin (ikinci mahkeme) vermiş olduğu kararda da,
mahkeme davadan elini çekmiş olmasına rağmen, davayı kendiliğinden başka
mahkemeye (ilk mahkemeye) gönderecek olması (HUMK m.45/II) dolayısıyla
132 HUMK’un 45/III’na göre, davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde iki dava arasında bağlantı var sayılır.133 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.599.
35
davanın esası hakkında bir karar verilmemiş olduğundan, taraflar yargılama giderleri
ile sorumlu tutulamazlar.
İki dava arasında bağlantı bulunması nedeniyle davaların birleştirilmesine
karar verilmesi durumunda birleştirilen davalar bağımsızlıklarını korurlar. Bu davalar
mahkemece birlikte yürütülmekle beraber, yargılamanın, bağımsızlığını koruyan her
bir dava için ayrı ayrı yapılması ve sonuçta, birleştirilen davadaki taleplerin her biri
hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması, yargılama giderlerinin de her dava için ayrı ayrı
hesaplanması gerekmektedir134. Dolayısıyla birleştirilen her dava için, davanın
sonucuna göre, harçların, diğer yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin135 (AAÜT
m.8) ayrı ayrı hesaplanarak kararda açıkça belirtilmesi gerekir.
V. Davanın Geri Alınmasında Yargılama Giderleri
Davanın açılmasının maddi hukuk ve usul hukukuna ilişkin bazı sonuçları
vardır136. Dava açılmasının usul hukukuna ilişkin sonuçlardan biri de davayı geri
alma yasağıdır. Buna göre, dava açıldıktan sonra davacı, davalının rızası olmadan
davasını geri alamaz (HUMK m.185/I). Çünkü davacı, davasını geri alma iradesi ile
talep sonucundan vazgeçmemekte sadece o aşamada davasını geri alarak, onu ilerde
tekrar açabilme hakkını saklı tutmaktadır137. Davacı, davalının da açıkça rıza
göstermesi halinde davasını geri alabilir. Bu durumda mahkeme, davanın esası
hakkında bir karar vermez ve (davacının davasını geri alma talebinin davalı
tarafından kabul edilmesi nedeniyle) davanın son bulduğunu belirtir. Davacı,
davalının da rızasıyla davayı geri alınca davasını terk etmiş sayılır. Çünkü davacı,
davalının da kabulü ile davasını geri alarak davanın hükme bağlanamamasına sebep
olmuştur. HUMK’un 425. maddesinde, iki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi
bir sebeple hükme bağlanamayan davalara ilişkin yargılama giderlerinin davaya
134 Aldemir, s.145.135 Kutay, İlhan: Birleştirilen Davalarda Vekalet Ücreti, ABD 1961/1, s.7-10, s.10.136 Örneğin zamanaşımının kesilmesi, hak düşürücü sürenin korunması, davalının mütemerrit olması maddi hukuka ilişkin; derdestlik, davayı genişletme ve değiştirme yasağı usul hukukuna ilişkin bazı sonuçlardır. 137 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.363.
36
bakan hakim tarafından takdir olunup hükmolunacağı belirtilmiştir138. Bu kararla,
davacı davasını terk etmiş sayılacağı için mahkeme o zamana kadar edindiği kanaat
gereğince, tarafları haksızlık durumlarına göre, yargılama giderlerini ödemeye
mahkum eder139.
Mahkeme, davanın geri alınması nedeniyle son bulmasına ilişkin kararı ile
davadan elini çektiğinden söz konusu karar nihai bir karar (usule ilişkin) olup, bu
kararda, davanın terki nedeniyle tarafların haksızlık durumlarına göre yargılama
giderleri ile sorumlu tutulması kanımızca da yerindedir. Ayrıca bu kararla, dava,
konusu itibariyle nispi karar ve ilam harcına tabi olsa bile ilgili taraf maktu karar ve
ilam harcını ödemeye mahkum edilecektir. Yine, mahkemece haklı olduğu kabul
edilen taraf davada kendisini vekille temsil ettirmiş ise haksız taraf, davanın
konusuna göre nispi (ancak nispi tarifeye göre belirlenen ücret maktu ücretten fazla
olamaz) veya maktu tarifeye göre vekâlet ücreti ödemeye mahkum edilecektir
(AAÜT m.7/I kıyasen)140.
VI. Davanın Açılmamış Sayılması Hallerinde Yargılama Giderleri
Davanın açılmamış sayılması, açılan davanın taraflarınca uzun süre takipsiz
bırakılması (HUMK m.409) veya yapılması gerekli bazı usul işlemlerinin
138 “Usulün 425. maddesi hükmünce davanın terki, yani olduğu gibi bırakılması halinde dava masraflarının hüküm altına alınması gerekmesine...”, 4 HD 1957/6927-879, (Aldemir, s.116) . 139 Kuru- Usul, II, s.1686-1687; “Davacı oğlunun ihtiyacından bahisle tahliye istemiş ve sonra da duruşma sırasında oğlunun bir ev satın aldığından bahisle davasından vazgeçmiş olmasına göre, davacının dava açtığı sırada oğlunun konut zorunda olup olmadığı araştırılarak davacının dava açmakta haklı bulunduğunun sübutu halinde masrafların davalıya tahmili ve aksi takdirde davacı uhdesinde bırakılması lazım gelirken, davacının oğlunun davadan evvel ev almayı tasarlamış olması lazım geldiğinden ve az zamanda ev alamayacağından bahisle masrafın davacıya yükletilmesi yolsuz olduğundan hükmün bozulmasına karar verildi”, 3 HD 1951/6751-4227, “...Davacı dava konusu taşınmazlardan 364 parsel numaralı taşınmaz hakkındaki davayı takip etmediğini bildirmiş ve bu parsel hakkındaki davayı HUMK.nun 185. maddesine göre,takipten sarfınazar etmiştir. Buna davalı Hazine vekili tarafından karşı çıkılmadığına göre hakkındaki davanın işlemden kaldırılması şeklinde verilen karar nedeni ile bu taşınmaz yönünden davalı Hazine yararına vekalet ücreti takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır”, 8 HD 1990/13267-2169, (Aldemir, s.116, dn.2 ve dn.3’den naklen) .140 Mahkemenin davanın son bulduğuna ilişkin kararı delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce verilirse tarifede yazılı ücretin yarısına, ara kararının yerine getirilmesinden sonra verilirse tarifede yazılı ücretin tamamına hükmoluur (AAÜT m.7/I kıyasen) .
37
yapılmamasının meydana getireceği sakıncaları azaltmak amacıyla öngörülmüş bir
çözüm yolu olup, yapısı itibariyle usul hukukuna ilişkin bir kurumdur141.
Davanın açılmamış sayılması, şartların oluşması durumunda kendiliğinden
meydana gelir. Davanın açılmamış sayılmasını gerektiren hallerden birine ait şartlar
gerçekleştiği takdirde, dava kendiliğinden açılmamış sayılır142. Mahkemenin söz
konusu durumlarda vereceği karar, davanın açılmamış sayılması durumunun
meydana gelmesi açısından kurucu nitelikte olmayıp, ortaya çıkan kanuni sonucu
tespit edici nitelikte, açıklayıcı bir karardır. Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin
kararlar, mahkemenin davadan elini çekmesini gerektiren usule ilişkin nihai
kararlardır143.
Davanın açılmamış sayılmasını gerektiren durumların neler olduğu kanunda
açıkça gösterilmiştir. Buna göre vekâletname ibraz edilmemesi halinde (HUMK
m.67), dava dilekçesindeki eksikliklerin süresinde giderilmemesi durumunda
(HUMK m.193/1,son), görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra
süresi içerisinde görevli (veya yetkili) mahkemede davanın devamının istenmemesi
halinde (HUMK m.193/2,son), gerekli şartların varlığı durumunda derdestlik itirazı
sonucunda (HUMK m.194) ve dava dosyasının işlemden kaldırılıp da süresinde
yenilenmemesi halinde (HUMK m.409) davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
Aşağıda, söz konusu kararların her biri yargılama giderleri bağlamında
incelenecektir.
141 İyimaya, Ahmet: Sorumluluk Davasının Açılmamış Sayılması, YD, 1990/1-2, s.46-58, s.46.142 Kuru- Usul, IV, s.4125.143 “...Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar usule ilişkin nihai bir karardır. Çünkü, mahkeme böyle bir karar vermekle davadan elini çekmektedir ve temyize tabidir (HUMK m.427)... Bu karar usule ilişkin nihai bir karar olmakla birlikte davanın esasına ilişkin olarak verilmiş bir karar olarak kabul edilemez”, HGK 14.06.2000, 19-936/999, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 10.04.2008.
38
1. Vekâletnamenin İbraz Edilmemesi Halinde Davanın Açılmamış
Sayılması
Hukuk usulünde vekil ile takip edilen davalarda, geçerli bir vekâletname
bulunması ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartıdır144. Bu nedenle mahkeme,
vekilin geçerli vekâletnamesinin bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında
kendiliğinden araştırabileceği ve gerektiğinde vekilden vekâletnamesinin aslını
isteyebileceği gibi taraflardan her biri de diğer taraf vekilinin vekâletnamesinin
mevcut olmadığı, yeterli olmadığı veya usulüne uygun olmadığı hakkında, yine
davanın her aşamasında, mahkemeye itirazda bulunabilirler (HUMK m.66)145.
Vekil, vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini, dava dosyasına
konulmak üzere, mahkemeye vermekle yükümlüdür (HUMK m.65).
Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini mahkemeye vermeyen vekil dava
açamaz veya açılmış bir davada yargılama ilgili görev yapamaz (HUMK m.67/I,c.I).
Bu maddeye göre kural olarak mahkeme, vekâletnamesiz dava açan vekilin imzasını
taşıyan dava dilekçesini reddetmek zorundadır146. Ancak istisnai olarak mahkeme,
gecikmesinde zarar doğabilecek hallerde, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini
getirmek şartıyla vekilin vekâletsiz dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına
izin verebilir (HUMK m.67/I,c.II)147. Vekil kendisine verilen kesin süre içinde
vekâletnamesini mahkemeye sunarsa ya da davacı asıl aynı süre içinde kendisi adına
açılan davayı kabul ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirirse, vekâletnamesiz vekil
tarafından açılmış olan dava başından itibaren geçerli olarak açılmış sayılır148.
Mahkemece verilen kesin süreye rağmen, bu süre içinde, vekil tarafından
vekâletname ibraz edilmediği ya da davacı asıl, adına açılan davaya icazet verdiğini
144 Postacıoğlu, s.323; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.295; Ansay, s.127-128; Kuru- Dava Şartları, s.174.145 Kuru- Dava Şartları, s.174; Yılmaz, Zekeriya: Medeni Usul Hukukunda Davanın Açılmamış Sayılması, Ankara 2008, s.45.146 Kuru, Baki: Vekâletnamesiz Dava Açılması, Makalelerim, İstanbul 2006, s.141.147 Kuru- Vekaletsiz Dava, s.142.148 Aras, Celal/Arslan, Leyla/Cesur, Nilgün: Hukuk Usulünde Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verilecek Haller, AD 1985/II, s.364-384, s.367.
39
dilekçe ile mahkemeye bildirmediği takdirde, mahkeme vekâletnamesiz vekil
tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verir (HUMK m.67/I,c.III)149.
Mahkemece HUMK’un 67. maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına
karar verilebilecek diğer bir durum da kanunların (özellikle HUMK m.65) aradığı
şekil şartlarını taşımayan vekâletname ile dava açılması halidir150. HUMK’un 65.
maddesi151 ve diğer kanunlarda vekâletname için öngörülen şekil şartı, geçerlilik şartı
olmayıp ispat şartıdır152. İşte, vekil tarafından gerek dava açılırken gerekse davanın
devamı sırasında mahkemeye verilen vekâletname kanunların aradığı şekil şartlarını
taşımıyorsa ve mahkemece verilecek kesin süre içinde vekil şekil eksikliğini
gidermezse ya da asıl, davaya gelerek vekiline dava için vekâlet verdiğini
bildirmezse, mahkeme yine davanın açılmamış sayılmasına karar verecektir (HUMK
m.65; 67/I, c.III)153.
Mahkeme, belirtilen durumlarda vermiş olduğu davanın açılmamış sayılması
kararında, gereken işlemleri yerine getirmemiş olan vekili oturum (celse) harcı, diğer
yargılama giderleri ve karşı tarafın uğramış olduğu zararları ödemeye mahkum eder
(HUMK m.67/I,c.IV)154. Söz konusu karar usule ilişkin nihai karar olduğundan,
dava, konusu itibariyle nispi karar ve ilam harcına tabi olsa da, davanın sonunda
maktu karar ve ilam harcına hükmolunarak155 bu gider ile davalı taraf kendisini
davada vekil ile temsil ettirmiş ise dava konusuna göre nispi (maktu ücreti
geçmemek kaydıyla) veya maktu tarifeye göre belirlenecek vekâlet ücreti (AAÜT
149 Kuru- Vekaletsiz Dava- s.144; Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/II, s.367.150 Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/II, s.367-368.151 Bu maddeye göre vekâletnemeler, noterden onaylanmış (noterlikçe düzenlenmiş), sulh mahkemelerinde bakılan davalarda, noterden başka, nahiye meclisi, ihtiyar heyeti veya sulh hakimi tarafından onaylanmış, resmi daire vekiileri için de daire amiri tarafından usulüne uygun olarak verilmiş olmalıdır.152 Kuru/Arslan/Yılmaz, s.293.153 Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/II, s.368.154 “Davacılardan Ü.’nün vekaletnamesini almadan avukat (B.K.) tarafından dava açılmış ve vekaletname de ibraz edilmemiş olduğundan HUMK’un 67. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına ve vekilin oturum harcı ile diğer yargılama giderleri ve karşı tarafın uğradığı zararları ödemeye mahkum edilmesi gerekirken...” 5 HD 1994/5119-7542 (Yılmaz, Z- Açılmamış Sayılma, s.49, dn.13’den naklen) .155 Yılmaz,Z- Yargılama Giderleri, s.196.
40
m.7/I)156 ve diğer yargılama giderleri de davanın tarafı olmayan (HUMK m.424)
vekile yükletilecektir.
2. Dava Dilekçesindeki Kanuni Noksanlıklar Nedeni İle Davanın
Açılmamış Sayılması
Dava, kural olarak dilekçe ile açılarak mahkemenin önüne gelir (HUMK
m.178) . Bir hukuk davasında, dava dilekçesinde nelerin yer alacağı HUMK’un 179.
maddesinde sayılmıştır. Bu maddeye göre; tarafların ve varsa kanuni temsilci veya
vekillerinin ad ve soyadları ile adresi, açık bir şekilde dava konusu, dava sebebi
(vakıalar), deliller, hukuki sebepler, cevap süresi, talep sonucu ile davacının veya
varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzasının davacı dilekçesi içeriğinde bulunması
gerekmektedir157. Belirtilen kayıtlardan hukuki sebepler ile cevap süresi dışındaki
diğer kayıtların dava dilekçesinde zorunlu olarak bulunması gerekmektedir158. Söz
konusu dava dilekçesinin zorunlu unsurlarını oluşturan kayıtlardan bir veya
birkaçının bulunmaması durumunda davalı taraf buna ilişkin olarak süresi içinde ilk
itirazda bulunabilir (HUMK m.187/7)159 .
Mahkeme, itirazı incelemesi sonucunda dava dilekçesinin düzenlenmesinde
kanuni noksanlık bulunduğu kanısına varırsa dava dilekçesinin iptaline karar verir
(HUMK m.193/I)160 . Bu durumda mahkeme sadece dava dilekçesinin iptaline karar
verir, ayrıca davanın esastan reddine veya açılmamış sayılmasına karar vermez161.
Dava dilekçesinin iptali kararı nihai bir karar olmakla birlikte bu kararla davacı
156 Davanın açılmamış sayılmasına, delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce karar verilmesi durumunda, tarifede yazılı ücretin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonraki aşamada ise tamamına hükmolunur (AAÜT m.7/I) .157 Maddede belirtilmemiş olmakla birlikte dilekçe davayı görmeye görevli ve yetkili mahkemeye hitaben yazılmalıdır.158 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.267.159 Bu maddeye göre davacı taraf da, davalının mahkemeye vermiş cevap dilekçesinde bulunması gereken ve HUMK’un 200 ve 201. maddelerinde belirtilen kayıtlardan bir veya birkaçının noksan olması halinde bu hususu ilk itiraz olarak ileri sürebilir (Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.381) . 160 Mahkeme, davacı tarafın ileri sürdüğü cevap dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni noksanlık olduğu kanısına varırsa cevap dilekçesinin iptaline karar verir ve bu kararında aynı zamanda davalının yeni bir cevap dilekçesi vermesi için uygun bir süre belirler. Davalı, bu süre içerisinde yeni bir cevap dilekçesi vermezse, süresinde cevap dilekçesi vermemiş sayılır (Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.694) . 161 Kuru- Usul, IV, s.4257-4258; Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma, s.210.
41
yargılama giderleri ile sorumlu tutulamaz162. Bizce de dava dilekçesinin iptali kararı
ile davacı tarafın yargılama giderleri ile sorumlu tutulmaması yerindedir. Çünkü,
tıpkı görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararlarında olduğu gibi bu kararda da
mahkeme her ne kadar davadan elini çekiyor ise de bu kararla davanın esasını
çözümlememekte ve davacı taraf, iptal kararının kesinleşmesinden (temyiz süresinin
sona erdiği veya temyiz edilip de onanmış ise onama kararının tebliğinden) itibaren
on gün içinde yeni bir dava dilekçesi vererek açmış olduğu önceki davanın devam
etmesini sağlayabilecek (HUMK m.193/III) ve dava sonunda da zaten yargılama
giderlerine hükmedilecektir.
Davacı, dava dilekçesinin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren
mahkemeye on gün içerisinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır (HUMK
m.193/III) . Bu durumda kendisinden başvurma harcı ile peşin karar ve ilam harcı
alınmaz.
Ancak davacı, dava dilekçesinin iptali kararının kesinleşmesinden itibaren on
gün içinde mahkemeye yeni bir dava dilekçesi vermezse, dava açılmamış sayılır
(HUMK m.194/IV)163. Davanın açılmamış sayılması ile davacı davasını terk etmiş
162 “...Davalının usulü dairesinde vaki itirazı üzerine mahkemece dava arzuhalinin tanziminde kanuni noksanlar bulunmasından dolayı iptal kararı verilirse, davacının on gün içinde yeniden arzuhal tanzim ve itasına mecbur olduğu ve karar tarihinden itibaren on gün içinde yeniden arzuhal verilmemesi halinde davanın ikame edilmemiş addolunacağı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 193 üncü maddesi hükmü iktizasındadır. Bu madde hükmüne göre davacı iptal kararından sonra müddetinde yeniden dava arzuhali vermişse dava devam edecektir. Zikredilen Usul Kanununun 417 inci maddesi, kanunen muasarrah olan hallerden maadasında masarifi muhakemenin aleyhinde hüküm verilen taraftan istifa olunmasını amir olup vekalet ücreti masarifi muhakemeden madut bulunmasına ve iptal kararı ise davacı aleyhine verilmiş bir hüküm mahiyetini ihtiva etmemesine nazaran bu safhada, davalı lehine vekalet ücreti takdir ve hükmedilmesi mezkur 417 inci madde hükmüne tevafuk edemez. İptal kararıyla beraber davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmemesi halinde davalının vekalet ücreti, istemek hakkı da münselip olmuş değildir. Çünki; Müddetinde yeniden dava arzuhali verilmemesinden ötürü mahkemece davanın ikame edilmemiş addine karar verildiği zaman, yeniden dava arzuhali verilmiş ise esas hükmün südurunda davalı lehine vekalet ücreti takdir ve hükmolunabileceği gibi sözü geçen kanunun 425 inci maddesi, iki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi bir sebeple hükme iktiran etmeyen davalara müteallik muhakeme masraflarının tahkikat Hakimi tarafından takdir ve hükmolunacağını mutazammın bulunduğundan davacı, davayı terk etmişse davalının 425 inci madde hükmünden istifade edeceği de aşikardır. Bu sebeplere binaen dava arzuhalinin tanziminde kanuni noksanlar bulunduğundan dolayı verilen iptal kararı münasebetiyle davalı lehine mahkemece vekalet ücreti takdir ve hükmedilmesi icap etmiyeceğine ilk toplantıda üçte iki ekseriyet hasıl olmadığından müteakip toplantıda 14.4.1954 tarihinde mutlak ekseriyetle karar verildi”, 14.04.1954 gün ve 4/14 sayılı İBK, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları Hukuk Bölümü, C. IV, s. 567-568, s.567-568. 163 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.693; Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/II, s. 371.
42
duruma düşer ve davalının HUMK’un 425. maddesi gereği mahkemeye başvurması
sonucunda, mahkeme davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder164.
3. Görevsizlik, Yetkisizlik ve Gönderme Kararları Üzerine Davanın
Açılmamış Sayılması
Mahkeme gerek kendiliğinden (görev ve kamu düzenine ilişkin yetki
hallerinde) gerekse itiraz üzerine yaptığı değerlendirmede görevli (veya yetkili)
olmadığı kanaatindeyse görevsizlik (veya yetkisizlik) kararı verir (HUMK
m.27,193/III) ve bu kararında ayrıca dava dosyasının görevli (veya yetkili)
mahkemeye gönderilmesine de hükmeder. Ancak mahkeme dosyayı kendiliğinden,
görevli (veya yetkili) olduğunu düşündüğü mahkemeye gönderemeyip, dosyanın
görevli (veya yetkili) mahkemeye gönderilebilmesi ve davaya orada devam
edilebilmesi için davacı165 tarafın görevsizlik (veya yetkisizlik) kararının
kesinleşmesinden (temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ise temyiz süresinin sona erdiği
tarihten veya Yargıtay’ın onama kararının tebliğinden) itibaren on gün içinde görevli
(veya yetkili)166 mahkemeye başvurarak davalıya tebligat yaptırması gerekmektedir
(HUMK m.193/II,III), aksi halde dava açılmamış sayılır (HUMK m.193/IV). Buna
göre davacı taraf, on günlük süre içerisinde görevli (veya görevsiz; yetkili veya
yetkisiz) mahkemeye başvurmazsa, görevsiz (veya yetkisiz) mahkemeye açılmış olan
dava açılmamış sayılır. Bu durumda davacı, davasını terk etmiş olur ve davalı taraf
HUMK m.425 gereğince görevsizlik (veya yetkisizlik) kararı vermiş olan
164 “...HUMK’un 193/1 ve 3. fıkraları hükmünce davacı bu iptal kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren on gün içinde yeni bir dilekçe vermeye mecburdur. Vermediği takdirde usulün 193/4. maddesi hükmünce dava açılmamış sayılır. Bu halde ise, davalının mahkemeye başvurarak (davanın açılmamış sayılmasından ötürü) davacının muhakeme giderleri ve avukatlık parasıyla mahkum edilmesini istemek hakkı vardır”, 4 HD 1975/1479-5975, (Yılmaz, Z- Açılmamış Sayılma, s.212, dn.48’den naklen) ; burada da davacı taraf maktu karar ve ilam harcı, davalı taraf vekille temsil edilmişse AAÜT’nin 7/I maddesine göre belirlenecek vekâlet ücreti ve diğer yargılama giderleri ile sorumlu olacaktır. 165 Görevli (veya yetkili) mahkemeye başvurma yetkisi HUMK’un 193/II maddesinde yalnız davacıya tanınmış olup, Yargıtay uygulaması da görevli (veya yetkili) mahkemeye sadece davacının başvurabileceği yönündedir. Buna karşılık doktrinde bazı görüşler, süresi içinde davalının da görevli (veya yetkili) mahkemeye başvurabileceğini kabul etmektedirler (Kuru, Baki: Görevsizlik ve Yetkisizlik Kararı Üzerine Davalının da Görevli veya Yetkili Mahkemeye Başvurmak Hakkı Var mıdır?, ABD 1967/6, s.896-900; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.97) . 166 Ancak uygulamada ve doktrinde, davacının görevsiz (yetkisiz) mahkemeye de başvurabileceği kabul edilmektedir.
43
mahkemeye başvurarak yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasını talep
edebilir167.
Davacı taraf on günlük süreyi geçirdikten sonra görevli (veya görevsiz;
yetkili veya yetkisiz) mahkemeye başvurursa bu halde görevli (veya yetkili)
mahkeme davanın açılmamış sayılmasına karar verir168. Görevli (veya yetkili)
mahkeme bu kararında, davadan elini çekmiş olduğundan, davalı tarafı yargılama
giderlerine de mahkum eder. Yani bu durumda davalının HUMK m.425 gereği
yargılama giderlerinin hüküm altına alınması için ayrıca görevsizlik (veya
yetkisizlik) kararı vermiş olan mahkemeye başvurmasına gerek yoktur169. Mahkeme
vermiş olduğu nihai kararda, doğal olarak, davacıyı yargılama giderlerine mahkum
edecektir. İki durumda da yani gerek davalının 425. madde gereği görevsizlik (veya
yetkisizlik) kararı veren mahkemeye başvurması gerekse görevli (veya yetkili)
mahkemenin vermiş olduğu karar sonucunda, davacı taraf o ana kadar yapılmış diğer
giderler yanında maktu karar ilam harcı ve davalı taraf kendisini vekille temsil
ettirmiş ise vekalet ücreti ile sorumlu tutulacaktır170.
Mahkeme, süresi içerisinde yapılan işbölümü itirazını haklı bulursa vermiş
olduğu gönderme kararında (TTK m.5/III) sadece dava dosyasının işbölümüne uygun
mahkemeye gönderilmesine karar verir ayrıca dosyayı kendiliğinden o mahkemeye
gönderemez. Dava dosyasının işbölümüne uygun mahkemeye gönderilebilmesi ve
davaya o mahkemede devam edilebilmesi için davacı tarafın gönderme kararının
verilmesinden (yüze karşı ise tefhim edildiği, yokluğunda verildi ise tebliğ edildiği
tarihten) itibaren on günlük süre içerisinde kararı veren veya dosyanın gönderildiği
mahkemeye başvurarak davalıya tebligat yaptırmalıdır, aksi halde dava açılmamış
sayılır (HUMK m.193/IV) . Bu durumda davacı taraf davasını terk etmiş
olacağından, davalı taraf HUMK m.425 gereğince gönderme kararı vermiş olan
mahkemeye başvurarak yargılama giderlerini talep edebilir. Buna karşılık, davacı
167 Kuru- Usul, I, s.355; Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma, s.220.168 Buna karşılık davacı taraf on günlük süre içerisinde başvurursa dosyanın gönderildiği görevli (veya yetkili) mahkemede yeniden harç alınmaz (HUMK.m.27, H.K.’na bağlı I Sayılı Tarife A, I). Ancak sulh mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine davaya asliye hukuk mahkemesinde devam edilebilmesi için başvurma harcı farkının tamamlanması gerekir, (Kuru- Usul, I, s.347, dn.498) . 169 Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma, s.221.170 Vekâlet ücreti yine AAÜT’nin 7/I maddesine göre belirlenecektir.
44
taraf on günlük süreyi geçirdikten sonra gönderen veya gönderilen mahkemeye
başvurursa, gönderilen mahkeme davanın açılmamış sayılmasına karar verir ve bu
kararında davacı tarafı o ana kadar yapılmış yargılama giderlerine de mahkum eder.
Yargılama giderleri, görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında belirtildiği şekilde
belirlenir171.
4. Derdestlik İlk İtirazı Üzerine Davanın Açılmamış Sayılması
Davacı tarafın açmış olduğu davada hukuki yararının bulunması dava
şartlarındandır. Bu husus, herhangi bir itiraz olmasa da, mahkemece kendiliğinden
gözönünde bulundurulur. Ancak derdest olan (görülmekte olan) davanın aynısının
davacı tarafından ikinci kez açılmasında davacının hukuki yararı bulunmamaktadır.
Derdestlik itirazının kanuna konuluş amacı da konusu, tarafları ve dava sebepleri
(dayanılan maddi vakıalar) aynı olan bir davanın ikinci kez açılıp görülmesinde
tarafların hukuki yararının bulunmamasıdır172. Derdestlik itirazı, daha önceden
açılmış ve halen görülmekte olan bir davanın ikinci kez aynı veya başka bir
mahkemede açılması durumunda, ikinci davanın açıldığı mahkemede davalı
tarafından ileri sürülen ve bu davanın, daha önceden de açılmış ve halen görülmekte
olması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmesini sağlamaya yönelik bir ilk
itirazdır173. Belirtildiği üzere derdestlik itirazı, hukuki niteliği itibariyle, ilk itiraz
olup (HUMK m.187/4) süresi içerisinde davalı tarafından ileri sürülmediği takdirde
mahkemece kendiliğinden gözönüne alınmaz. Mahkeme (ikinci davaya bakan),
süresi içerisinde davalı tarafından yapılan itiraz üzerine yapmış olduğu inceleme
sonucunda her iki davanın taraflarının, dava konularının ve dava sebeplerinin aynı
olduğu kanısına varırsa derdestlik itirazını kabul ederek, ikinci davanın açılmamış
sayılmasına karar verir (HUMK m.194)174. Bu karar usule ilişkin bir nihai
karardır.175 Mahkeme, bu nihai kararla davadan elini çekmiş olduğundan, davanın
açılmamış sayılması kararında davacı tarafı yargılama giderlerine de mahkum eder.
171 bkz. böl. II, B, I, s.27 vd. 172 Doktrinde, derdestliğin dava şartı olarak kabul edilmesi gerektiği fikri benimsenmektedir (Tanrıver, Süha: Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, Ankara 1998, s.32 vd.; Kuru- Usul, II, s.1366; Ansay, s.211; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.690; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.273) .173 Tanrıver, s.1.174 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.690; Tanrıver, s.101.175 Tanrıver, s.101.
45
Bu durumda davacı taraf, maktu karar ve ilam harcı, davalı taraf vekille temsil
edilmişse AAÜT’nin 7/I maddesine göre belirlenen vekâlet ücreti ve o ana kadar
yapılmış diğer yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır176.
5. Dava Dosyasının İşlemden Kaldırılması Üzerine Davanın Açılmamış
Sayılması
HUMK’a göre davanın tarafları açılmış olan bir davayı yürütmek zorunda
olmadıkları gibi mahkeme de tarafları, açılmış olan bir davada takibe zorlayamaz177.
Taraflar duruşmaya zorla getirilemezler. İşte, usulüne uygun biçimde çağrıldıkları
halde davanın her iki tarafı (ya da vekilleri) duruşmaya gelmez veya gelip de davayı
takip etmeyeceklerini bildirirlerse ya da yalnız bir taraf gelip de davayı takip
etmeyeceğini bildirirse, mahkemece dava yenileninceye kadar, dava dosyasının
işlemden kaldırılmasına karar verilir (HUMK m.409/I) .
Mahkemenin vereceği işlemden kaldırma kararı kurucu nitelikte bir karar
olmayıp kanunun öngördüğü durumların gerçekleşmesi nedeniyle ortaya çıkan
durumun tespitinden ibarettir178. Dolayısıyla mahkeme işlemden kaldırma kararı
vermemiş olsa bile kanunda sayılan şartların gerçekleştiği tarihte dosya işlemden
kaldırılmış sayılır179. Dosyanın işlemden kaldırılması kararı ile dava üç ay süre ile
derdest kalmaya devam eder (HUMK m.409/III,IV). Yani mahkeme vermiş olduğu
bu kararla kesin olarak davadan elini çekmemektedir180. Karar açısından askıda olma
176 “... Usulün 194. maddesi uyarınca, mahkemece ilk itiraz kabul edildiğinden davanın ikame edilmemiş addolunmasına ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 8. maddesinin (7. maddesinin) uygulanması suretiyle avukatlık ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken, ... fazla ücreti vekalete hükmedilmesi doğru görülmemiştir”, 14 HD 1991/825-1001, (Tanrıver, s.101, dn.12) .177 Yılmaz, Z- Açılmamış Sayılma, s.528.178 Kuru- Usul, IV, s.4088.179 Üstündağ, s.610; Postacıoğlu, s.521.180 Doktrindeki bir görüşe göre mahkeme, dosyadan işlemden kaldırılma kararı ile davadan nihai olarak elini çekmediğinden ve davanın her an yenilenmesi ihtimali olduğundan bu karar ara kararı niteliğindedir, (Kuru- Usul, IV, s.4089; benzer görüş Aras, Celal/Arslan, Leyla/Cesur, Nilgün: Hukuk Usulünde Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verilecek Haller, AD 1985/III, s.697-714, s.703-704) ; bir başka görüşe göre ise işlemden kaldırma kararı ne bir niai karar ne de ara kararı niteliğindedir, şartların gerçekleşmesiyle kendiliğinden meydana gelen bir durumun tespitidir, (Alangoya, Yavuz: Yargılamanın Sevkindeki Prensipler ve Bu Açıdan 1711 Sayılı Kanun İle Değiştirilen 409. Madde Açısından Düşünceler, HUMK’nu Değiştiren 1711 Sayılı Kanun Hakkındaki Sempozyum, İstanbul 1976, s.85-118, s.114) ; kanımızca dosyanın işlemden kaldırılması kararı ara kararı niteliğindedir.
46
durumu söz konusudur. Şöyle ki, davanın üç aylık süre içerisinde yenilenip
yenilenmeyeceği belli değildir. Üç aylık süre içerisinde dava yenilenirse mahkeme
davayı görüp karara bağlayacak ya da bu sürede yenilenmezse üç aylık sürenin
sonunda açılmamış sayılacaktır. Bu nedenle mahkeme, dosyanın işlemden
kaldırılması kararında yargılama giderleri hakkında bir karar vermez181.
Davanın taraflarından her biri dosyası işlemden kaldırılmış olan davayı üç ay
içinde yenileyebilirler (HUMK m.409/III, V) . Ayrıca davanın, dosyanın işlemden
kaldırıldığı tarihten itibaren bir ay içerisinde yenilenmesi halinde yenileme talebinde
bulunan taraftan hiçbir harç (başvurma harcı, karar ve ilam harcı) alınmaz (HUMK
m.409/IV, HK m.7) . Bu durumda yenileme talebinde bulunan taraf sadece duruşma
davetiyesinin tebliği için gerekli giderleri yatırır. Buna karşılık davanın, dosyanın
işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenmesi halinde
yenileme talebinde bulunan taraf, dava açılırken alınan, başvurma harcı ile dava
konusuna göre maktu veya nispi karar ve ilam harcını (dava konusu değerin binde
elli dördünün dörtte birini) ödeyecektir (HUMK m.409/IV, HK m.7). Bu şekilde
yenileme talebinde bulunan taraf ilerde davayı kazansa bile harca ilişkin yapmış
olduğu gidere kendisi katlanır (HUMK m.409/IV)182.
HUMK’un 409/III,IV maddesi hükümleri gereği yenilenmiş olan dava,
yenileme talebi üzerine tekrar görüldüğü sırada, dosyanın işlemden kaldırılmasını
gerektiren durumlardan birisinin gerçekleşmesi halinde mahkemece, dava dosyasının
yeniden işlemden kaldırılmasına karar verilir. Yeniden işlemden kaldırılmasına karar
verilen dava, karar tarihinden itibaren üç ay içerisinde tekrar yenilenebilir (HUMK
m.409/III,V) . Bununla birlikte bir dava ancak iki defa işlemden kaldırılabilir ve iki
defa yenilenebilir (HUMK m.409/VI) . Yani, ikinci yenilemeden sonra davanın
görüldüğü sırada, dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren durumlardan birisinin 181 “Dosyanın işlemden kaldırılması kararı ile dava açılmamış sayılmaz. Bilakis dava usulün 409/3, 6 maddesince bir sene (şimdi üç ay) süre ile derdest kalmakta devam eder. Bu sebeple kararda yargılama masrafları ve bu meyanda vekalet ücreti yükletilemez”, 9 HD 1971/372-11283, (Yılmaz,Z-Açılmamış Sayılma, s.560, dn.79’dan naklen) .182 “Dava, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenirse, yeniden harç alınır (HUMK m.409/IV, Harçlar Kanunu m.7). Yenileme talebinde bulunanın ödeyeceği bu harç dava açılırken ödenmiş olan karar ve ilam harcının dörtte biri ile başvurma harcıdır. Bu harç yenileme talebinde bulunan davacı veya davalı tarafından alınır ve dava sonunda karşı tarafa yüklenilmez...”, HGK 14.06.2000, 19-936/999, (Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma, s.574, dn.123) .
47
gerçekleşmesi halinde artık mahkeme üçüncü kez dosyanın işlemden kaldırılmasına
karar veremez.
İşte, gerek dosyası işlemden kaldırılan bir davanın karar tarihinden itibaren üç
ay içerisinde yenilenmemesi gerekse ikinci defa yenilenen davada üçüncü kez
dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren durumlardan birisinin gerçekleşmesi
halinde mahkeme, iki durumda da, kendiliğinden davanın açılmamış sayılmasına
karar verir (HUMK m.409/V,VI)183.
Mahkeme vermiş olduğu davanın açılmamış sayılması kararıyla davadan elini
çekmiş olduğundan bu karar nihai bir karardır (usule ilişkin nihai karar) . Ayrıca
mahkemenin bu kararı davacı tarafın davasını HUMK’un 425. maddesi anlamında
terk etmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla mahkeme davanın açılmamış
sayılması kararında, yargılama giderlerini davacı taraf aleyhine takdir ederek bu
giderlere hükmeder184. Bu kararda davacı taraf, dava, konusu itibariyle nispi harca
tabi olsa da maktu karar ve ilam harcı, davalı taraf kendisini vekille temsil etmiş ise
AAÜT’nin 7/I maddesine göre belirlenecek vekâlet ücreti ve o ana kadar yapılmış
diğer yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilecektir.
183 Kuru- Usul, IV, s.4125; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.679; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.323; Postacıoğlu, s.524; Üstündağ, s.610-611; Yılmaz, Z- Açılmamış Sayılma, s.579.184 “Duruşma devam ederken dosya taraflardan birinin başvurmasına kadar işlemden kaldırılmış ve bir yıl (şimdi üç ay) içinde yenilenmediği için açılmamış hale gelmiştir (HUMK 409) . Şu durumda Usulün 425. maddesinin kapsamına giren ve davanın terki niteliği taşıyan bu işlemden dolayı Hazine yararına vekâlet ücreti takdir olunması gerekir. Bu yönün gözetilmemiş olması usul ve kanuna aykırıdır”, 2 HD 1980/2999-3285, “Usulün 1711 sayılı kanunla değiştirilen 409. maddesi işlemden kaldırılmak suretiyle terk edilmiş dava dosyalarının elde beklemesini önlemek amacıyla işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren bir yıl (şimdi üç ay) içinde yenilenmeyen davaların mahkemelerce resen açılmamış sayılmasına karar verilmesini öngörmektedir. Bu gibi kararlar nihai kararlardır. Bundan sonra taraflar bir daha davayı yenileyerek devamını sağlayamazlar. İstek olsun veya olmasın tarifenin 8. maddesi (şimdi 7. madde) masraf ve vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir” , 13 HD 1976/6944-3519, (Kuru- Usul, IV, s.4128’den naklen) ; “Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar usule ilşkin nihai bir karardır. Çünkü, mahkeme böyle bir karar vermekle, davadan elini çekmektedir ve bu karar temyize de tabidir. Bu karar ile yargılama harç ve giderlerine de hükmedilmek gerekir”, 14 HD 2003/1273-2117, (Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma, s.581-582, dn.136’dan naklen) .
48
SONUÇ
Usul Hukukunda yargılama giderleri davanın açılmasından, dava sonucunda
verilen kararın kesinleşmesine kadar çeşitli aşamalarda ortaya çıkabilmektedir.
Dolayısıyla yargılamanın her aşamasında davanın taraflarınca yapılması gerekli
giderler söz konusu olabilmektedir. Mahkeme, davanın sonunda vermiş olduğu
hükümde, yargılama giderlerini, tarafların herhangi bir talebi olmadan kendiliğinden
hüküm altına alarak kural olarak HUMK’un 417/I- I. cümlesi gereği aleyhine hüküm
verilen tarafa yüklemektedir.
Ayrıca mahkeme, bazı usule ilişkin nihai kararlarda da yargılama giderlerini
aleyhine hüküm verilen tarafa yüklemektedir. Usule ilişkin nihai kararla davanın
esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden aslında davanın sonunda hangi
tarafın haklı hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak yargılama
giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi gerektiğine
ilişkin HUMK’un 417., davanın terki gibi bir sebeple hükme bağlanamayan davalara
ilişkin yargılama giderlerinin davaya bakan hakim tarafından takdir olunacağına
ilişkin HUMK’un 425. ve lehine hüküm verilen taraf için tahsil olunacak yargılama
gideri miktarının hükümde gösterilmesi gerektiğine ilişkin HUMK’un 426. maddesi
hükümleri birlikte dikkate alındığında; mahkemenin, söz konusu düzenlemelerden
yararlanarak görevsizlik, yetkisizlik, gönderme, dava dilekçesinin iptali kararları
dışında185, vermiş olduğu ve davadan elini çektiği usule ilişkin nihai kararlarda,
kararın ortaya çıkmasına neden olan usuli eksikliğin hangi tarafın ihmal veya hatası
sonucu verildiğini, kararın hangi tarafın aleyhine olduğunu veya davanın terkine yol
açan bir durum olup olmadığını tespit ve takdir ederek yargılama giderlerini bu
düzenlemeler doğrultusunda hüküm altına alması yerinde olacaktır.
185 Çünkü, her ne kadar mahkeme söz konusu kararlarda davadan elini çekmiş olsa da bu durumarda kararın verilmesinden sonra gerek davaya bakan mahkemece kendiliğinden (ör. gönderme kararı) gerekse tarafların süresi içinde başvurusu üzerine (görevsizlik, yetkisizlik kararları) dosyanın başka bir mahkemeye gönderilerek aynı davanın o mahkemede görülmeye devam edilmesi mümkündür. Ayrıca, dava dilekçesinin iptali kararından sonra da davacı tarafın, kanunda öngörülen süre içerisinde dilekçedeki eksiklikleri tamamlayarak dava dilekçesini mahkemeye sunması durumunda yine dava görülmeye devam edecektir. Dolayısıyla, devam eden davaya bakan mahkeme yargılamanın sonunda vereceği hükümle birlikte yargılama giderlerini de hüküm altına alacaktır. Ayrıca bu kararlarda da yargılama gidelerine hükmedilecek olursa bir dava için iki kez yargılama giderine hükmedilmiş olacak ki bu da hakkaniyete aykırı olacaktır.
49
Uygulamada da proje içerisinde incelenen, dava şartlarının bulunmaması
nedeni ile davanın reddi, davanın geri alınması ve davanın açılmamış sayılması
hallerine ilişkin usule ilişkin nihai kararlarda yargılama giderlerinin belirtilen kanuni
düzenlemeler doğrultusunda hüküm altına alınması gerektiği kabul edilmiştir.
Ayrıca, Yargıtay’ın 24.04.1967 tarih ve 12/3 sayılı ve 11.10.1976 tarih ve 5/5
sayılı İBK’ları doğrultusunda yerinde olarak gönderme kararında, 14.04.1954 tarih
ve 4/14 sayılı İBK doğrultusunda da dava dilekçesinin iptali kararında yargılama
giderlerine hükmedilmemesi gerektiği benimsenmiştir. Ancak, görevsizlik ve
yetkisizlik kararlarında Yargıtay’ın 25.04.1945 tarih ve 21/7-9 sayılı İBK
doğrultusunda, kararı veren mahkemenin yargılama giderlerine hükmetmesi gerektiği
kabul edilmiştir. Kanımızca, görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında da, gönderme ve
dava dilekçesinin iptali kararlarında olduğu gibi, yargılama giderlerine
hükmedilmemelidir. Çünkü bu halde, davacının kanunda öngörülen süre içerisinde
(kararın kesinleşmesinden itibaren on gün içinde) ilgili mahkemeye başvurmaması
halinde dava açılmamış sayılacağından, dolayısıyla dava terk edilmiş olacağından,
davalı taraf bu durumda mahkemeye başvurarak davasını terk etmiş olan davacının
yargılama giderlerine mahkum edilmesini isteyebilecektir.
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Tasarısının 335. maddesinin ikinci fıkrasında yerinde olarak, görevsizlik, yetkisizlik
veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi
halinde yargılama giderlerine o mahkemece hükmedileceği ve görevsizlik, yetkisizlik
veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise
talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden durumu tespit ederek
davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ve aynı maddenin üçüncü
fıkrasında da davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hallerde yargılama
giderlerinin davacıya yükletileceği hususları düzenlenerek186 söz konusu kararlar
bakımından açık yasal düzenlemeye gidilmiştir.
186 www.kgm.adalet.gov.tr., erişim: 20.04.2008
Ersoy, Erdem, Usule İlişkin Nihai Kararlarda Yargılama Giderleri, Yüksek Lisans
Dönem Projesi, Danışman: Doç. Dr. Sema Taşpınar Ayvaz, 49 s.
Bu çalışmada hukuk usulünde, usule ilişkin nihai kararlarda yargılama
giderleri konusunun mevzuat, Yargıtay’ın içtihatları ve doktrin görüşleri
doğrultusunda incelenmesi amaçlanmıştır.
Proje iki bölümden oluşmakta olup, projenin ilk bölümünde yargılama harç ve
giderleri ile yargılama giderlerine ilişkin esaslar, ikinci bölümde de usule ilişkin
nihai kararlarda yargılama giderleri başlığı altında genel olarak tüm usule
ilişkin nihai kararlar bakımından yargılama giderlerine ilişkin esaslar ile bu
konuda usule ilişkin nihai kararların her biri için özellik arz eden hususlar
incelenmiştir.
Uygulamada, özellikle HUMK’un 417, 425 ve 426. maddeleri, Yargıtay’ın ilgili
İBK’ları ve süreklilik kazanmış içtihatları doğrultusunda görevsizlik,
yetkisizlik, dava şartlarının bulunmaması nedeniyle davanın reddi ve davanın
geri alınması kararları ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hallerde
yargılama giderlerinin hüküm altına alınması buna karşılık gönderme ve dava
dilekçesinin iptali kararlarında hüküm altına alınmaması gerektiği
benimsenmiştir. Ancak görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında yargılama
giderlerine hükmolunması gerektiğine ilişkin Yargıtay’ın 25.04.1945 tarih ve
21/7-9 sayılı İBK’na karşılık doktrinde yerinde olarak bu kararlarda yargılama
giderlerine hükmolunmaması gerektiği düşüncesi hakimdir.
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÖZEL HUKUK (MEDENİ USUL VE İCRA- İFLAS HUKUKU)
ANABİLİM DALI
USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLARDA YARGILAMA GİDERLERİ
Tezsiz Yüksek Lisans Dönem Projesi
Erdem ERSOY
05931913
Dönem Projesi Danışmanı
Doç. Dr. Sema TAŞPINAR AYVAZ
Ankara- 2008
I
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................... I
KAYNAKÇA ........................................................................................................... III
KISALTMALAR CETVELİ ................................................................................VIII
GİRİŞ ......................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
YARGILAMA GİDERLERİNE İLİŞKİN GENEL ESASLAR
A) YARGILAMA HARÇ VE GİDERLERİ............................................................ 3
I. YARGI HARÇLARI ................................................................................................ 3
1. Başvurma Harcı........................................................................................................ 4
2. Karar ve İlam Harcı.................................................................................................. 5
a) Nispi Karar ve İlam Harcı ........................................................................................ 5
b) Maktu Karar ve İlam Harcı ...................................................................................... 6
3. Celse Harcı ............................................................................................................... 8
4. Diğer Yargı Harçları ................................................................................................ 8
II. DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ ..................................................................... 9
III. VEKÂLET ÜCRETİ ............................................................................................ 10
B) YARGILAMA GİDERLERİNE İLİŞKİN ESASLAR.................................... 13
C) YARGILAMA GİDERLERİNİN HÜKÜMDE GÖSTERİLMESİ ............... 17
II
İKİNCİ BÖLÜM
USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLARDA YARGILAMA GİDERLERİ
A) KARAR VE USULE İLİŞKİN NİHAİ KARAR KAVRAMI......................... 20
B) USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLARDA YARGILAMA
GİDERLERİ ........................................................................................................ 24
I. GÖREVSİZLİK VE YETKİSİZLİK KARARLARINDA YARGILAMA
GİDERLERİ ....................................................................................................... 25
II. GÖNDERME KARARLARINDA YARGILAMA GİDERLERİ ..................... 30
III. DAVA ŞARTLARININ BULUNMAMASI NEDENİ İLE DAVANIN
REDDİ KARARLARINDA YARGILAMA GİDERLERİ ................................ 32
IV. DAVALARIN AYRILMASI VE BİRLEŞTİRİLMESİNDE
YARGILAMA GİDERLERİ .............................................................................. 33
V. DAVANIN GERİ ALINMASINDA YARGILAMA GİDERLERİ ................... 35
VI. DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASI HALLERİNDE YARGILAMA
GİDERLERİ ....................................................................................................... 36
1) Vekaletnamenin İbraz Edilmemesi Halinde Davanın Açılmamış Sayılması...... 38
2) Dava Dilekçesindeki Kanuni Noksanlıklar Nedeni İle Davanın Açılmamış
Sayılması ............................................................................................................. 40
3) Görevsizlik, Yetkisizlik Ve Gönderme Kararları Üzerine Davanın
Açılmamış Sayılması .......................................................................................... 42
4) Derdestlik İlk İtirazı Üzerine Davanın Açılmamış Sayılması ............................ 44
5) Dava Dosyasının İşlemden Kaldırılması Üzerine Davanın Açılmamış
Sayılması ............................................................................................................. 45
SONUÇ...................................................................................................................... 48
III
KAYNAKÇA
ALANGOYA, Yavuz : Medeni Usul Hukuku Esasları, C. I, İstanbul,
2001 (Alangoya- Usul)
ALANGOYA, Yavuz : Yargılamanın Sevkindeki Prensipler ve Bu
Açıdan 1711 Sayılı Kanun ile Değiştirilen 409.
Madde Açısından Düşünceler (HUMK’nu
Değiştiren 1711 Sayılı Kanun Hakkındaki
Sempozyum, İstanbul 1976, s.85-118)
ALDEMİR, Hüsnü : Hukuk Davalarında Yargılama Giderleri,
Ankara 2000
ANSAY, Sabri Şakir : Hukuk Yargılama Usulleri, Ankara 1960
ARAS, Celal/
ARSLAN, Leyla/
CESUR, Nilgün : Hukuk Usulünde Davanın Açılmamış
Sayılmasına Karar Verilebilecek Haller (AD
1985/II, s.364-384)
(Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/II)
ARAS, Celal/
ARSLAN, Leyla/
CESUR, Nilgün : Hukuk Usulünde Davanın Açılmamış
Sayılmasına Karar Verilebilecek Haller (AD
1985/III, s.697-714)
(Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/III)
ARKAN, Sabih : Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2004
IV
BARIKAN, Aziz : Vekalet Ücreti Hakkında Bazı Mülahazalar
(ABD 1951/92, s.1-5)
BELGESAY, M. Reşit : HUMK Şerhi, I Teoriler, C. III, İspat ve
Hüküm Teorileri, İstanbul 1951
BERKİ, Ali Himmet : Nihai Karar Ne Demektir?
(AD 1945/V, s.447-452)
BERKİ, Şakir : Hukuk Muhakemeleri Usulü, Ankara 1959
BİLGE, Necip : Medeni Yargılama Hukuku Dersleri,
Ankara 1965
EREM, Faruk : Sosyal Ekonomi Açısından Avukatlık Ücreti
(ABD 1992/IV, s.487-504)
ERMAN, Eyüp Sabri : Hüküm Nedir, Nasıl İttihaz ve Tefhim
Olunmalıdır? (AD 1974/I, s.1-7)
İYİMAYA, Ahmet : Sorumluluk Davasının Açılmamış Sayılması
(YD 1990/I-II, s.46-58)
KARSLI, Abdurrahim : Medeni Usul Hukukunda Usuli İşlemler,
İstanbul 2001
KAYACAN, Fevzi : Mahkemenin Yargılama Giderlerini Resen
Karara Bağlama Zorunluluğu
(Yaklaşım 1995/34, s.97-99)
V
KURU, Baki/
ARSLAN, Ramazan/
YILMAZ, Ejder : Medeni Usul Hukuku, 15. Baskı, Ankara 2004
(Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul)
KURU, Baki/
ARSLAN, Ramazan/
YILMAZ, Ejder : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve İlgili
Mevzuat, 26. Baskı, Ankara 2004
KURU, Baki : Dava Şartları (Sabri Şakir Ansay’ın Hatırasına
Armağan, Ankara 1964, s.109-147)
(Kuru- Dava Şartları)
KURU, Baki : Görevsizlik ve Yetkisizlik Kararı Üzerine
Davalının da Görevli veya Yetkili Mahkemeye
Başvurmak Hakkı Var mıdır?
(ABD 1967/VI, s.896-900)
(Kuru- Davalının Başvurma Hakkı)
KURU, Baki : Hukuk Usulünde Görevsizlik ve Yetkisizlik
Kararları Üzerine Yapılacak Muameleler
(AÜHFM XXIV 1967/I-IV, s.155-181)
(Kuru- Görevsizlik)
KURU, Baki : Vekâletnamesiz Dava Açılması (Makalelerim,
İstanbul 2006, s.141-146)
(Kuru- Vekâletsiz Dava)
KURU, Baki : Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. I- V, 6. Baskı,
İstanbul 2001 (Kuru- Usul, C....)
VI
KURU, Baki : Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı,
İstanbul 1995
KUTAY, İlhan : Birleştirilen Davalarda Vekalet Ücreti
(ABD 1961/I, s.7-10)
ÖNDER, M. Akil : Celse Harçları Üzerine Düşünceler
(ABD 1972/I, s.8-9)
ÖNEN, Ergun : Medeni Yargılama Hukuku, Ankara 1979
ÖZEKES, Muhammet : Medeni Usul Hukukunda Yok ve Etkisiz
Hüküm (YKD 2000/IV, s.661-691)
ÖZTÜRK, Celal : Bir Hukuk Davasında Alınması Lazım Gelen
Harç ve Resimler (AD 1945/XI, s.1163-1180)
PEKCANITEZ, Hakan/
ATALAY, Oğuz/
ÖZEKES, Muhammet : Medeni Usul Hukuku, 4. Baskı, Ankara 2005
PINAR, Burak : Yargı ve İcra Harçları, İzmir 2006
POSTACIOĞLU, İlhan : Medeni Usul Hukuku Dersleri, İstanbul 1975
SURLU, M. Handan/
ÖZTÜRK, Gülay : Zorunlu Geçit Hakkı ve Diğer Geçit Hakları,
Ankara 2007
TANRIVER, Süha : Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı,
Ankara 1998
VII
TAŞPINAR, Sema : Medeni Yargılama Hukukunda İspat
Sözleşmeleri, Ankara 2001
TUTUMLU, M. Akif : Hukuk Yargılamasında Hüküm ve Gerekçeli
Karar, Ankara 2007
ÜSTÜNDAĞ, Saim : Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II,
İstanbul 1999
YILMAZ, Ejder : Medeni Yargılama Hukukunda Islah,
İstanbul 1982
YILMAZ, Ejder : Yargılama Giderlerinin İşlevi ve Sosyal Hukuk
Devleti, (ABD 1984/II, s.200-224)
(Yılmaz,E- Giderlerin İşlevi)
YILMAZ, Zekeriya : Hukuk Davalarında Yargılama Harç ve
Giderleri ile Vekâlet Ücreti, Ankara 2006
(Yılmaz,Z- Yargılama Giderleri)
YILMAZ, Zekeriya : Medeni Usul Hukukunda Davanın Açılmamış
Sayılması, Ankara 2008
(Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma)
VIII
KISALTMALAR CETVELİ
AAÜT : Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi
ABD : Ankara Barosu Dergisi
AD : Adalet Dergisi
AÜHFD : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
aşa. : aşağıda
Av.K. : Avukatlık Kanunu
AY : Anayasa
b : bent
bkz. : bakınız
BK : Borçlar Kanunu
böl. : bölüm
c. : cümle
C. : Cilt
dn. : dipnot
f. : fıkra
HD : Hukuk Dairesi
HGK : Hukuk Genel Kurulu
HK : Harçlar Kanunu
HTMYİY : Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliği
HUMK : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
İBK : İçtihadı Birleştirme Kararı
K. : Kanun
m. : madde
IX
ör. : örneğin
RG : Resmi Gazete
s. : sayfa
S. : sayı
TKHK : Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
TMK : Türk Medeni Kanunu
TTK : Türk Ticaret Kanunu
vb. : ve benzeri
vd. : ve devamı
YD : Yargıtay Dergisi
YKD : Yargıtay Kararları Dergisi
yuk. : yukarıda
1
GİRİŞ
Devletin, mahkemeler vasıtasıyla adalet dağıtımı hizmeti kural olarak
ücretsizdir. Hukuk sistemimizde, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi,
kişilerin kendi haklarını zorla almaları çok istisnai durumlar dışında yasaklanmış;
hak kaybına uğradığını düşünen bir kimsenin yargılama yetkisine sahip olan devlete
veya hukuk düzeninin öngördüğü diğer mekanizmalara (tahkim, uzlaştırma vb.)
başvurarak, onun eliyle hakkına kavuşması öngörülmüştür1. Ancak devlet önünde
görülen davalara ilişkin olarak devletin, yargılama hizmetlerini iyi ve etkili şekilde
yerine getirebilmesi için bu hizmetten yararlanan kişilerin de bu şekilde ortaya çıkan
giderlere bir miktar katkı yapmaları usul hukukumuzda kabul edilmiştir. İşte bu
giderler yargılama harç ve giderleri olarak adlandırılarak, bir davanın devletin yargı
organları aracılığıyla görülebilmesi ve sonuçlanabilmesi için yapılan masrafların
tümüne yargılama giderleri denmiştir2. Geniş anlamda yargılama giderleri, harçlar,
bilirkişi, tanık, keşif, tebligat vb. işlemlerden faydalanmak için yapılan giderler
(diğer yargılama giderleri) ile vekâlet ücretinden oluşmaktadır. Dar anlamda
yargılama giderleri ise harçlar dışında kalanlardır. Yargılama giderlerinin neler
olduğu HUMK m.423’te gösterilmiştir3.
Mahkeme, davanın sonunda vermiş olduğu hükümde (esasa ilişkin nihai
kararda) söz konusu yargılama giderlerinin miktarını hesaplayarak, hangi tarafa
yükletildiğini açıkça gösterir (HUMK m.388, 389, 426) . Ayrıca mahkemenin,
davanın esasına ilişkin nihai kararlar dışında, davanın esasına girmeden usuli
eksiklikler sonucunda verdiği usule ilişkin nihai kararlarda da yargılama giderlerine
hükmetmesini gerektiren durumlar söz konusudur.
Yargılama giderleri konusu medeni usul hukukunun önemli ve kapsamlı
konularından birisi olup bu dönem projesinde “Usule İlişkin Nihai Kararlarda
1 Yılmaz, Ejder: Yargılama Giderlerinin İşlevi ve Sosyal Hukuk Devleti, ABD 1984/2, s.200-224, s. 201.2 Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. V, İstanbul 2001, s.5304; Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2004, s.835; Yılmaz, Zekeriya: Hukuk Davalarında Yargılama Harç ve Giderleri ile Vekalet Ücreti, Ankara 2006, s.15; Aldemir, Hüsnü: Hukuk Davalarında Yargılama Giderleri, Ankara 2000, s.1.3 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.839.
2
Yargılama Giderleri” başlığı altında ilk bölümde genel olarak yargılama harç ve
giderleri ile yargılama giderlerine ilişkin esaslar, ikinci bölümde de yargılama
giderlerinin tüm usule ilişkin nihai kararlar bakımından ve usule ilişkin nihai
kararların her biri bakımından özellik arz eden konuları incelenmeye çalışılacaktır.
3
BİRİNCİ BÖLÜM
YARGILAMA GİDERLERİNE İLİŞKİN GENEL ESASLAR
A) YARGILAMA HARÇ VE GİDERLERİ
Yargılama giderleri genel olarak, yargısal bir faaliyetin yürütülebilmesi için
ödenmesi gereken ve bu sebeple ortaya çıkan giderlerdir4. Yargılama giderleri,
harçlar ve diğer yargılama giderleri ile vekâlet ücretinden oluşmaktadır.
Yargılama hizmetinden yararlanmak isteyen bir kimse miktarı önceden belli
olan harcı ödemek zorundadır. Buna karşılık yargılama giderlerinden bazılarının
yapılması ilgili kimsenin iradesine bağlı iken, (keşif yapılmasını istemek) bazılarının
yapılmasında zorunluluk vardır (ör. tebligat gideri) . Ayrıca söz konusu giderlerin
kaç defa yapılacağı önceden belli olmadığından, miktarı da önceden tam olarak belli
değildir.
Dolayısıyla ödenen harçlar, devletin, yargı hizmetlerine yapmış olduğu
harcamalara zorunlu olarak bir miktar katkı niteliğinde olup, verilen hizmetin tam
karşılığı değildir. Buna karşılık diğer yargılama giderleri ise yapılan işlemin
gerektirdiği giderleri tam olarak karşılayacak niteliktedir5. Aşağıda yargılama
giderlerini oluşturan yargı harçlarını, diğer yargılama giderlerini ve bu giderlerden
olan vekâlet ücretini (HUMK m.423/VI) ayrı ayrı inceleyeceğiz.
I. Yargı Harçları
Yargı harcı, devletin yargı hizmetlerini görmesinin karşılığı olarak makbuz
karşılığı taraflardan aldığı paradır.
4 Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2005, s.554.5 Örneğin, dava sırasında yapılan tebligat ve keşif ücretinin tümü ödenir (Yılmaz,E- Giderlerin İşlevi, s.201) .
4
Harç, Yargıtay’ın 16.11.1983 gün ve 5/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında
da belirtildiği üzere ancak, kanunda belirtilen durumlarda alınır, dolayısıyla
kanunsuz harç olmaz6. Ülkemizde, bir davada alınacak harçların türleri ve oranları
492 sayılı Harçlar Kanunu ile bu kanuna bağlı I sayılı Tarife’de düzenlenmiştir. Bu
tarifeye göre yargı harçları, başvurma harcı, celse harcı, karar ve ilam harcı ile diğer
yargı harçları olarak belirtilen suret harçları, muhafaza harçları, defter tutma harçları,
miras işlerine ait harçlar ve vasiyetname tanzimine ait harçlardan oluşmaktadır.
Ayrıca bazı dava ve işler Harçlar Kanunu ile özel kanunlardaki ilgili hükümler gereği
harçtan muaf tutulmuştur7.
Kişilerin özel hukuk alanındaki haklarına kavuşmaları için dava açmaları,
başvurma harcı ile karar ve ilam harcı olmak üzere iki çeşit harcın ödenmesine yol
açmaktadır8.
1. Başvurma Harcı
Başvurma harcı, dava açılırken davacı tarafından peşin olarak ödenen maktu
bir harçtır9. Başvurma harcı ayrıca davaya müdahale, tevdi mahalli tayini, ihtiyati
tedbir, ihtiyati haciz ve delil tespiti talebinde bulunanlardan da yine peşin ve maktu
olarak alınır10.
Başvurma harcının miktarı, her yıl başından itibaren geçerli olmak üzere
tespit ve ilan edilen Harçlar Kanununa bağlı I sayılı Tarifenin birinci bölümünde
belirlenir11.
6 İBK 16.11.1983 5/6, RG 07.01.1984, S.18274.7 Örneğin, Harçlar Kanununun 13, 14, 123/2, 124 maddelerinde belirtilen dava ve işler; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 23/2 maddesine göre tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve Bakanlıkça açılacak davalar gibi.8 Postacıoğlu, İlhan: Medeni Usul Hukuku Dersleri, İstanbul 1975, s. 666.9 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.836; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.555; Yılmaz, Z- Yargılama Giderleri, s.184. 10 Harçlar Kanununa bağlı I sayılı Tarife, A, I. böl., RG 26.12.2007, S. 26738.11 Harçlar Kanununa bağlı I sayılı Tarife, A, I. böl. 2008 yılı için başvurma harcı, sulh ve icra mahkemelerinde 6,60 YTL, asliye ve idare mahkemelerinde 14,00 YTL, Yargıtay, Danıştay, Bölge İdare Mahkemelerinde 21,40 YTL olarak belirlenmiştir, RG 26.12.2007, S. 26738.
5
Başvurma harcının alınmasının ana koşulunun davanın açılması olması
nedeni ile davanın açılmasından sonra davalının mahkemeye cevap dilekçesi
sunması12, mahkemenin yetkisizlik veya görevsizlik kararı vermesini takiben
H.U.M.K.’un 193. maddesine göre yetkili veya görevli mahkemeye başvurulması
veya karar düzeltme yoluna başvurma gibi durumlarda başvurma harcı alınmaz13.
2. Karar ve İlam Harcı
Karar ve ilam harcı, nispi karar ve ilam harcı ile maktu karar ve ilam harcı
olmak üzere iki çeşittir (Harçlar K. m. 15, I sayılı Tarife A/III) .
a) Nispi Karar ve İlam Harcı
Nispi karar ve ilam harcı, konusu para veya para ile değerlendirilebilen bir
şey olan davalarda, esas hakkında karar verilmesi halinde hükmolunan değer
üzerinden alınan harçtır14.
Nispi karar ve ilam harcının ¼ ü (dava konusu değerin binde elli dördünün
dörtte biri) dava açılırken, dilekçede gösterilen değer üzerinden peşin olarak, kalan
kısmı kararın verilmesinden itibaren iki ay içerisinde ödenir ve bu harç tam olarak
ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez (Harçlar K. m. 28/a) . Peşin alınmış olan dörtte
bir karar ve ilam harcının davanın sonunda (hitamında) ödenmesi gerekenden fazla
olduğu anlaşılırsa fazlalık istek üzerine davacıya geri verilir (Harçlar K. m. 31) . Bazı
davalar için karar ve ilam harcının oranı özel olarak belirlenmiştir15.
12 Kuru- Usul, V, s.5306; Yılmaz, Z.- Yargılama Giderleri, s.185; ancak cevap dilekçesinde karşılık dava açılması halinde başvurma harcı alınır (Aldemir, s.194) .13 Pınar Burak, Yargı ve İcra Harçları, İzmir 2006, s. 75 vd. ; 06.06.2008 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 11. maddesinin d bendi ile Harçlar Kanununa bağlı I sayılı Tarifenin “A) Mahkeme Harçları” bölümünün sonuna (IV) numaralı “Temyiz ve itiraz harçları” başlıklı bir bölüm eklenmiş ve bu bölümün a bendinde Yargıtay’a yapılacak temyiz başvurularında 60 YTL harç alınacağı belirlenmiştir, RG 06.06.2008, S. 26898 (Mükerrer) . Söz konusu düzenlemeden önce, temyiz başvurularında başvurma harcı alınmazken artık Yargıtay’a yapılacak temyiz başvurularında ayrıca 60 YTL maktu başvuru harcı alınacaktır. 14 Alangoya, Yavuz: Medeni Usul Hukuku Esasları, C. I, İstanbul 2001, s. 367; Aldemir, s. 200; Yılmaz,Z- Yargılama Giderleri, s. 186; Harçlar K. bağlı I sayılı Tarife, A, III. böl. 1 a’da 2008 yılı için nispi karar ve ilam harcı binde 54 olarak belirlenmiştir, RG 26.12.2007, S. 26738.15 Bir gayrimenkulün hissedarlar arasında satışı suretiyle şuyuun izalesine dair hükümler (gayrimenkulün satış bedeli üzerinden) binde 9, gayrimenkulün hissedarlar arasında taksimine dair
6
Değer tayini mümkün olan davalarda (malvarlığı hakkına ilişkin), değer
gösterilmemiş ise bu değer davacıya tespit ettirilir, davacı dava konusunun değerini
tespit etmekten kaçınırsa dava dilekçesi işleme konmaz (Harçlar K. m. 16/III) .
Harçlar Kanununun 30. maddesine göre yargılama sırasında dava konusunun
değerinin dava dilekçesinde belirtilenden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o oturum
için davaya devam olunur, ondan sonraki oturuma kadar noksan değer üzerinden
peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz (dosya işlemden
kaldırılır) . Dava dosyasının işlemden kaldırılmasından sonra davacı bir ay içerisinde
eksik karar ve ilam harcını tamamlarsa bu durumda yenileme talebinde bulunmuş
sayılır ve davaya devam edilir (HUMK m.409/II) . Buna karşılık davacı, dava
dosyasının işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren bir ay geçtikten sonra yenileme
talebinde bulunursa, bu durumda hem eksik kalan harcı tamamlaması hem de dava
konusunun gerçek değeri üzerinden hesaplanan karar ve ilam harcının tamamı ile
ayrıca başvurma harcını ödemesi gerekir (HUMK m.409/IV)16. Dosyasının işlemden
kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içerisinde eksik harç tamamlanmazsa bu süre
sonunda mahkeme kendiliğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verir (HUMK
m.409/V)17.
b) Maktu Karar ve İlam Harcı
Maktu karar ve ilam harcı, nispi karar ve ilam harcına tâbi davalar dışında,
konusu para ile ölçülemeyen davalarda alınır18.
hükümler (taksim edilen gayrimenkul değeri üzerinden) binde 3,6, nafaka verilmesine dair hükümler (bir senelik nafaka bedeli üzerinden) binde 9 oranında, nispi karar ve ilam harcı alınır, Harçlar K. na bağlı I sayılı Tarife, A, III. böl., RG 26.12.2007, S.26738.16 Kuru- Usul, IV, s.4075.17 Mahkemenin verdiği bu karar usule ilişkin bir nihai karardır. Bu durumda, dava maktu karar ve ilam harcına tâbi ise, maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından ayrıca harç alınmaz ancak dava nispi karar ve ilam harcına tâbi ise, nispi harcın dörtte biri peşin ödendiğinden, ödenen harç maktu harç miktarından az ise mahkeme eksik kalan harcın tahsiline karar verir; yatırılan peşin harç, alınması gereken maktu karar ve ilam harcından fazla ise, mahkeme fazla alınan harcın istek halinde iadesine karar verir (Pınar, s.182) . 18 “Boşanma davası sonunda Harçlar Kanunu gereğince, yalnızca maktu harç alınması zorunlu olup...”, 2 HD 1999/6117-8057, (Kuru- Usul, V, s.5313) .
7
Ayrıca çekişmesiz yargıya ait işler (bu davaların konusu para ile ölçülebilir
olsa bile) ile delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinde de maktu karar
ve ilam harcı alınır19. Davanın tamamen reddi ve icra mahkemesinin nispi harca tâbi
davalar dışındaki kararlarında da maktu karar ve ilam harcı alınır20.
Maktu karar ve ilam harcının tamamı ilgili işlemin yapılmasından önce peşin
olarak ödenir; harçların, mahiyetleri gereği yapılan işin sonunda hesaplanarak
alınmaları gerekiyorsa, harç alacağının doğmasından itibaren on beş gün içerisinde
ödenmesi gerekmekte olup harcın peşin veya verilen on beş günlük süre içinde
ödenmemesi halinde müteakip işlemlere devam edilemez (Harçlar K. m. 27/I, II, III).
Daha önce de belirtildiği üzere açılan davanın reddine (tamamen reddine)
karar verilmesi halinde, dava konusu nispi karar ve ilam harcına tâbi olsa bile, davacı
maktu karar ve ilam harcını ödemekle yükümlü tutulacaktır. Nispi karar ve ilam
harcı, konusu malvarlığını ilgilendiren davalarda esas hakkında karar verilmesi
halinde alınacağından, nispi harca tâbi de olsa, davanın usule ilişkin nihai kararla
(görevsizlik, yetkisizlik gibi) sona ermesi veya davanın konusuz kalması halinde
hükmolunan “esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair kararlarda da
maktu karar ve ilam harcına hükmolunacak21 ve Harçlar K.’nun 31. maddesine göre
bu durumlarda (ve davanın tamamen reddi halinde) davanın başında peşin yatırılmış
olan nispi harç ile maktu harç arasındaki fazlalık istek halinde davacıya geri
verilecektir.
19 Harçlar K. na bağlı I sayılı Tarife A, III. böl. -2/a-d, RG 26.12.2007, S.26738. 20 Maktu karar ve ilam harcına tâbi davalarda esasa ilişkin veya karar düzeltme taleplerinin reddine dair Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında ve Bölge Adliye Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin icranın tehiri kararlarında da maktu karar ve ilam harcı alınır. Harçlar K. na bağlı I sayılı Tarife A, III. böl. -2/a-d de, 2008 yılı için maktu karar ve ilam harcı 14,00 YTL, maktu karar ve ilam harcına tabi davalarda esasa dair veya karar düzeltme talebinin reddine ilişkin Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında 28,90 YTL, Bölge Adliye Mahkemesi, İdare Mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin tehiri icra kararlarında 22,90 YTL, delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararlarında da 22,90 YTL olarak belirlenmiştir, RG 26.12.2007, S.26738.21 Kuru- Usul, V, s. 5314; Pınar, s.127; Yılmaz, Z- Yargılama Giderleri, s.196.
8
3. Celse Harcı
Harçlar Kanunu’na bağlı I sayılı Tarifenin mahkeme harçlarının düzenlendiği
A maddesinde başvurma harcı ile karar ve ilam harcı dışında celse harcı da
öngörülmüştür22. Celse harcı, hukuk ve ticaret mahkemeleri ile idari yargı
mercilerinde görülen davalarda, taraflar veya vekilleri tarafından ertelenmelerine yol
açılan celseler için konusu belli bir değerle ilgili davalarda nispi, belli bir değer
bulunmayan davalarda maktu olarak alınan ve kötüniyetli tarafların davayı sebepsiz
yere uzatmalarını önlemek amacıyla öngörülmüş bir mükellefiyettir23. Celse harcı,
diğer harçlar gibi yargılama giderleri arasında sayılan ve davayı kaybeden tarafa
yükletilebilen harçlardan olmadığından, celse harcını ödemeye mahkum olan tarafın
kararda ayrıca ve açıkça gösterilmesi gerekmektedir24. Aksi halde söz konusu harç,
yargılama gideri olarak aleyhine hüküm verilen tarafa (HUMK m.417) da
yükletilemeyeceğinden, tahsil edilememiş olacaktır.
4. Diğer Yargı Harçları
Harçlar Kanunu’na bağlı I sayılı Tarifenin “Yargı Harçları” bölümünün “D)
Diğer Yargı Harçları” başlıklı bölümünde belirtilen suret harçları, muhafaza harçları,
defter tutma harçları, miras işlerine ait harçlar ve vasiyetname tanzimine ait harçlar
da yargı harçları olup tarifede belirtilen işlemleri yapan ilgililerden yine tarifede
belirtilen miktar ve oranlarda alınmaktadır25.
22 Harçlar K. na bağlı I sayılı Tarife A, II. böl. taraflar veya vekilleri tarafından ertelenmesine sebebiyet verilen celselerden 2008 yılı için; sulh mahkemelerinde konusu belli bir değerle ilgili davalarda 8,10 YTL’den aşağı olmamak üzere binde 1,8, belli bir değer bulunmayan davalarda 8,10 YTL, asliye mahkemelerinde ve idari yargı mercilerinde 14,00 YTL’den az olmamak üzere binde 1,8 oranında celse harcı alınır, RG 26.12.2007, S.26738. 23 Aldemir, s.196; Önder, Akil M.: Celse Harçları Üzerine Düşünceler, ABD 1972/1, s. 8-9, s.8; Pınar, s.96.24 Öztürk, Celal: Bir Hukuk Davasında Alınması Gereken Harç ve Resimler, AD 1945/11, s.1163-1180, s.1180.25 Harçlar K. na bağlı I sayılı Tarife D, I-II-III-IV-V, RG 26.12.2007, S.26738.
9
II. Diğer Yargılama Giderleri
Yukarıda da belirtildiği gibi geniş anlamda yargılama giderleri harçlar,
bilirkişi, tanık, keşif, tebligat vb. işlemlerden faydalanmak için yapılan giderler
(diğer yargılama giderleri) ile vekâlet ücretinden oluşmaktadır. Bu bölümde,
HUMK’ta ve Yargıtay’ın İçtihadı Birleştirme Kararında belirlenmiş olan, harçlar ile
vekâlet ücreti dışındaki yargılama giderleri incelenecektir.
Diğer yargılama giderleri, bir davada harçlar ve vekâlet ücreti dışında
yapılan, yargılama için zorunlu olan bir iş veya hizmetin gerektirdiği bütün
giderlerdir26. Buna göre diğer yargılama giderleri şunlardır27;
1) Tarife gereğince mahkeme kalemi vasıtasıyla yapılan giderler (tebligat
giderleri gibi) ile duruşma, keşif ve haciz giderleri (m.423/I)
2) Tanıkların yevmiye, seyahat ve ikamet giderleri ile bilirkişi ücret ve
giderleri, (m.423/II)
3) Resmi dairelerden istenen belgelerin asıl ve suretlerinin tasdik ve harç
giderleri, (m.423/IV)
4) Mahkemede bizzat hazır bulunan tarafların bulundukları günlere ait
seyahat ve ikamet giderleri, (m.423/V)
5) Delil tespiti28 ve ihtiyati tedbir giderleri.
26 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.555; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.839, Kuru- Usul, V, s.5328.27 Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısının 327. maddesinde yargılama giderleri; celse harcı ile karar ve ilam harçları, dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri, dosya ve sair evrak giderleri, vekille takip edilmeyen davalarda dilekçe ücreti, geçici hukuki koruma tedbirleri ve protesto, ihbar, ihtarname ve vekaletname düzenlenmesine ait giderler, keşif giderleri, tanık ve bilirkişiye ödenen ücret ve giderler, resmi dairelerden alınan belgeler için ödenen harç, vergi, ücret ve sair giderler, vekil ile takip edilmeyen davalarda tarafların hazır bulundukları günlere ait gündelik, seyahat ve konaklama giderlerine karşılık hakimin takdir edeceği miktar; vekili bulunduğu halde mahkemece bizzat dinlenmek, isticvap edilmek veya yemin etmek üzere çağrılan taraf için takdir edilecek gündelik, yol ve konaklama giderleri, vekille takip edilen davalarda kanun ve tarife gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti ve yargılama sırasında yapılan diğer giderler olarak belirtilmiştir, www.kgm.adalet.gov.tr., erişim: 30.07.2008.
10
III. Vekâlet Ücreti
Genel olarak vekâlet ücreti, vekilin hukuki yardımının karşılığı olan meblağı
veya değeri ifade eder (Avukatlık K. m. 164/I)29.
Avukatlık Kanununun 164 ve 169. maddelerine göre iki tür vekâlet ücreti
belirlenmiştir. İlkinde vekil ile müvekkili arasındaki ücret düzenlenmiş olup,
taraflardan birisi davada kendisini vekil aracılığıyla temsil ettirmiş ise bu durumda
vekiline (aralarında belirlemiş oldukları veya belirlememişler ise AAÜT’ye göre
belirlenecek) vekâlet ücreti ödeyecektir. İkincisinde ise yargılama gideri olan vekâlet
ücreti düzenlenmiştir. Buna göre dava sonunda haklı çıkan taraf, davasını vekil
aracılığıyla takip etmiş ise mahkemece AAÜT hükümlerine göre takdir edilen
vekâlet ücreti HUMK’un 423/VI maddesi gereği yargılama giderlerine dahil edilerek
aleyhine hüküm verilen (davada haksız çıkan) tarafa yükletilir (Av.K. m.169)30.
28 “...Delillerin tesbiti ister dava açılmadan önce ister dava açıldıktan sonra yapılmış olsun, harç, tebligat, şahit, keşif, ehlihibre ücreti ve avukatlık parası gibi bir takım giderlerin istek sahibi tarafından peşin ödenmesini icapettirmektedir. Dava açıldıktan sonra davanın görüldüğü mahkeme aracılığıyla yaptırılan delillerin tesbiti giderlerinin dava giderlerinden olduğunda şüphe yoktur. Uyuşmazlık ... dava açılmadan önce yapılan delillerin tesbiti giderlerinin yargılama giderlerinden mi, yoksa HUMK. nun 1 inci maddesinde sözü edilen ve müddeabihe ilave edilebilecek olan masraflardan mı sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. HUMK. nun 423 üncü maddesinin birinci fıkrasında masarifi muhakeme aşağıda beyan olunan şeylerden denildikten sonra 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı bentlerinde masarifi muhakemeye dahil bulunan giderler sıralanmış, bu arada harç, keşif, şahit, ehlihibre ve avukatlık ücretleri de sayılmıştır ki, bunlar delillerin tesbitinde de mahkeme aracılığıyla yapılan giderlerle tam bir benzerlik göstermektedir. Aslında dava sırasında yapılması gereken delil toplanması işleminin, ileride ikame edilecek davada dermeyan olunacak bir hususun sonradan kaybolma veya edilmemesi gibi nedenlerle daha önceden, delillerin tesbiti yoluyla toplanması ve bunun için bazı giderlere katlanılması bu giderlerin sırf davadan önce yapıldığı nedeniyle dava giderleri dışında bırakılmasını gerektirmez. HUMK. nun 374 ncü maddesine göre delillerin tesbiti için ifa ve düzenlenmiş bilimum muamelat ve evrakı havi dosya esas dava dosyasının eki addolunmakla, delillerin tesbiti işleminin davadan önce veya davadan sonra yapılmış olmasına bakılmaksızın davanın bir parçası ve davanın içinde sayılacağı ifade edilmek istenmiştir. Bu nedenlerle delil tesbiti giderlerinin dava giderlerinden sayılması zorunluluğu vardır...”, İBK 22.03.1976 1/1, YKD 1976/6, s.779-783.29 Avukatlık Kanunu, ücreti, vekâlet ücreti olarak değil avukatlık ücreti olarak adlandırmştır. Ayrıca bu tanımlama hukuki bir tanımlama olup vekâlet ücretinin bir de sosyal bir yönü vardır. Bu bağlamda vekalet ücretini, maddi anlamda herhangi bir şeyin karşılığı olarak sayamayız. Örneğin, ölüm cezasını önleyebilmiş bir avukatın ücretini insan hayatının maddi değeri ile ölçemeyiz (Erem, Faruk: Sosyal Ekonomi Açısından Avukatlık Ücreti, ABD 1992/4, s.487-504; s.492) .30 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.556; Av.K.’nun 169. maddesi, davada haksız çıkan taraf aleyhine AAÜT’de yazılı asgari miktarın üç katına kadar vekalet ücretine hükmedilebilmesi konusunda hakime takdir hakkı tanımıştır. Ancak uygulamada genellikle mahkemeler asgari hadde vekâlet ücretine hükmetmektedirler, (Barıkan, Aziz: Vekâlet Ücreti Hakkında Bazı Mülahazalar, ABD 1951/92, s.1-5, s.3) .
11
Vekâlet ücretinin yargılama giderlerine dahil edilebilmesi için davayı
kazanmış olan tarafın davasını vekil aracılığıyla takip etmiş olması gerekir. Ancak,
davayı kazanan tarafın davanın başından sonuna kadar kendisini vekil aracılığıyla
temsil ettirmiş olması zorunlu olmayıp davanın herhangi bir aşamasında vekilin
görev alması yeterlidir31.
Ayrıca Yargıtay’ın 29/05/1957 tarih ve 1957/4-16 Esas- Karar sayılı İçtihadı
Birleştirme Kararına göre, diğer yargılama giderleri gibi vekâlet ücreti de
mahkemece kendiliğinden hüküm altına alınır ve davanın fer’i niteliğinde olup, dava
konusu edilen esas hakka sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan asıl davada karara
bağlanması gerekmektedir32.
Kanımızca, vekâlet ücretinin davaya konu edilen esas hakka sıkı sıkıya bağlı
bir hak olması onun yalnızca esasa ilişkin nihai kararlarda hüküm altına alınması
gerektiğini göstermez. İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde de belirtildiği
üzere HUMK’un 425. maddesi gereği iki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi bir
sebeple esasa ilişkin hüküm verilemeyen davalarda dahi vekâlet ücreti ve diğer
yargılama giderleri hakim tarafından takdir olunabilecektir. Söz konusu kararın temel
gerekçesi, yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine nihai kararda
hükmedilmemesine rağmen bu kararı temyiz etmeyen tarafa vekâlet ücreti hakkında
yeniden bir dava açma hakkı tanınmasının davaların gereksiz olarak çoğalmasına, bir 31 Kuru- Usul, V, s.5381; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.559; AAÜT’nin 5. maddesine göre hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukat, Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır, RG 13.12.2007, S.26729. 32 “...Vekalet ücreti, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 423 üncü maddesinin 6 ıncı bendinde açıkça belirtildiği veçhile muhakeme masraflarından maduttur. Muhakeme masrafları ve bu meyanda hasma tahmili gereken vekalet ücreti, müstakil bir varlığı olmayacak derecede ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı olan fer’i haklardandır. Fer’i hakların akibeti asıl hakkın akıbetine tabidir. Tabi olan şeye ayrıca hüküm verilemez...Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 416 ve 417 inci maddelerinde muhakeme masraflarının bu meyanda hasma tahmili lazım gelen vekalet ücretinin hüküm altına alınması için ayrıca bir talebe lüzum ve ihtiyaç olmadığı açık ve kesin olarak ifadesini bulmaktadır. Kezalik aynı kanunun 425 inci maddesinde iki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi bir sebeple hükme bağlanmayan davalara müteallik muhakeme masraflarının dahi tahkikat hakimi tarafından takdir olunacağı belirtilmiştir. Bütün bu hükümler, muhakeme masraflarının ve bu meyanda hasma yükletilecek vekalet ücretinin ait olduğu hakça pek sıkı bir surette bağlı ve müstakil bir varlığı olmayan fer’i bir hak mahiyetinde olduğunu bariz bir şekilde irae etmektedir...Hukuk davalarında hasma tahmili gereken ve muhakeme masraflarından madut bulunan vekalet ücretine diğer mukakeme masrafları gibi mutlak surette talep olunmaksızın resen hükmedilmesi icap ettiğine ve bu gibi hasma yükletilmesi iktiza eden vekalet ücreti taleplerinin ayrı bir dava konusu yapılmasına cevaz bulunmadığına...”, İBK 29.05.1957 4/16, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 30.07.2008.
12
uyuşmazlıktan başka yeni bir uyuşmazlık doğmasına sebep olacağı ayrıca bu
durumun kesin hüküm kurallarına da uygun düşmeyeceği düşüncesidir. Dolayısıyla,
mahkemenin dosyadan elini çekmesini gerektiren usule ilişkin nihai kararlarda da
vekâlet ücretine hükmedilmemiş ise bu konuda sonradan ayrı bir dava
açılamayacaktır. Ancak istisnai olarak, kararda vekâlet ücretine hükmedilmemiş
olması nedeni ile zarara uğradığını düşünen taraf, bu ücretin tahsili için HUMK’un
573. maddesinde sınırlı olarak belirtilen hallerde kararı veren hakime karşı tazminat
davası açabilir33.
Yargılama gideri olan vekâlet ücreti, yukarıda da değinildiği üzere, karar
tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanır34. Yani yargılama
gideri olan vekâlet ücretinin belirlenmesinde vekil ile müvekkil arasında
kararlaştırılan ücrete bakılmaz. Fakat istisnai olarak mahkeme, kötüniyetli olan
davalıyı ya da hiç bir hakkı olmadığı halde dava açan davacıyı diğer yargılama harç
ve giderleri haricinde karşı tarafın vekili ile arasında belirlemiş olduğu vekâlet
ücretinin tamamı veya bir kısmı ile de mahkum edebilir (HUMK m.421)35. Ayrıca
mahkeme, kötüniyetli davalıyı veya hiç bir hakkı olmadığı halde dava açmış olan
davacıyı beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezasına da
mahkum eder (HUMK m.422/II) .
HUMK’un 421. maddesinde, hakkı olmadığı halde dava açan davacı ile
kötüniyetli davalının karşı tarafa verdikleri zarardan dolayı sorumlu tutulmaları esası
kabul edilmiştir. “Her hakkın kötüye kullanılmasında olduğu gibi, dava ve savunma
hakkının kötüye kullanılmasını da kanun korumamıştır. HUMK’un 421. maddesinin
uygulanabilmesi için dava açan kimsenin kötüniyetli olması yani hiç bir hakkı
olmadığını bildiği halde ve durum icabı bilmesi gerektiği halde sırf aleyhine dava
33 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.926 vd.34 Bu tarifelere göre, davalar için maktu ve nispî olmak üzere iki türlü vekâlet ücreti hesaplanır. Vekâlet ücreti, konusu para veya para ile ölçülebilen davalarda nispî tarifeye; konusu para ile değerlendirilemeyen davalarda ise maktu tarifeye göre belirlenir. Örneğin 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren AAÜT’de (asgari) vekâlet ücreti konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hukuki yardımlarda ilk 15.000,00 YTL için %12, sonra gelen 25.000,00 YTL için %10; konusu paraolmayan veya para ile değerlendirilemeyen hukuki yardımlarda sulh mahkemeleri için 275,00 YTL, asliye mahkemeleri için 500,00 YTL, ağır ceza mahkemeleri için 1.100,00 olarak belirlenmiştir, RG 13.12.2007, S.26729.35 Berki, Şakir: Hukuk Muhakemeleri Usulû, Ankara 1959, s.80; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.558.
13
açtığı kişiyi ızrar kastı taşıması lazımdır. Kendini haklı bilerek dava açan kimsenin
davasının reddedilmesi halinde 421. maddenin uygulanması düşünülmez”36. Söz
konusu düzenleme kanımızca, kural olarak esasa ilişkin nihai kararlarda gündeme
gelecektir. Çünkü bir kimsenin hakkı olmadığını bildiği halde dava açıp açmadığı
veya davalının kötüniyetli olduğu hususları genellikle yapılan yargılama sonrasında
hükmolunan esasa ilişkin nihai kararlarda söz konusu olacaktır. Ancak, dava ve
savunma hakkının kötüye kullanılması, dava sebebi olan fiil dışında yargılama
sırasındaki davranışlarda da ortaya çıkabilir. Dolayısıyla dava veya savunma
hakkının yargılama sırasında kötüye kullanılması durumunda, hakimin de bu durumu
takdir etmesi sonucu söz konusu düzenleme usule ilişkin nihai kararlarda da
uygulanabilecektir37.
B) YARGILAMA GİDERLERİNE İLİŞKİN ESASLAR
Yargılama giderlerine ilişkin esaslar HUMK’un 413 ila 426. maddelerinde
düzenlenmiştir. Taraflarca hazırlama ilkesine tabi davalarda yargılama gideri
ödenmesi gereken bir işlemin yapılmasını (ör. tanık dinletilmesi, bilirkişi incelemesi
yatırılması vb.) talep eden taraf buna ilişkin gideri mahkeme veznesine peşin veya
verilen süre içinde yatırmak zorundadır (HUMK m. 414)38. Hakim tarafından verilen
kesin süre içinde talep etmiş olduğu işlemin giderini yatırmayan taraf talebinden
vazgeçmiş sayılır (HUMK m. 414)39. Ayrıca yargılama giderini peşin olarak ödeyen
taraf davanın sonunda haklı çıkarsa (hüküm lehine olursa) , bu gider diğer tarafa
(hüküm aleyhine olan) yükletilir (HUMK m. 416)40.
36 Kuru- Usul, V, s.5386, HGK 23.03.1974, 8/143-262.37 “Mahkemece, davalının yalnız dava sebebi olan fiildeki suiniyeti nazara alınmayıp, muhakeme sırasındaki kötüniyeti sebebiyle cezalandırılmasına karar verilmiş ve suiniyetin takdiri hakime ait olup; bu takdirde de bir isabetsizlik görülmemiştir”, 4 HD 17.06.1954, 4015 sayılı karar (Aldemir, s.389’dan naklen) .38 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.405-406; Alangoya- Usul, s.369.39 Örneğin, davacı veya davalı taraf keşif yapılmasını istiyorsa buna ilişkin gideri ,en geç, verilen kesin süre içinde yatırmalıdır. Gerekli gider yatırılmazsa o taraf keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılır ve mahkeme de dosyada mevcut delillere göre karar verir. 40 “...Ancak, HUMK.nun 417 nci maddesi uyarınca, kural olarak yargılama giderlerinin aleyhinde hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Aynı Yasa'nın 416 ncı maddesi, yargılama giderini önceden peşin olarak ödeyen tarafın haklı çıkması halinde bu masrafın diğer tarafa yükleneceği düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, davalı Nurettin T. tarafınca, davacı tarafın reddolunan davasına yönelik yapılan yargılama giderlerinin belirlenerek, bu hususta mahkemece bir karar verilmesi gerekirken, davalı tarafça yapılan yargılama giderleri hakkında karar verilmemesi yukarıda
14
Resen araştırma ilkesine tabi davalarda (ör. ayrılık, babalık, evlenmenin
butlanı gibi) mahkemenin yapılmasına resen karar vermiş olduğu işlemlerde
taraflardan biri veya ikisine söz konusu işlemin yapılması için gerekli gideri
yatırması konusunda verilen süreye rağmen, ilgili tarafın gerekli gideri yatırmaması
halinde, mahkeme bu giderin ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Devlet
Hazinesinden ödenmesine karar vermek zorundadır (HUMK m. 415)41. Çünkü bu tip
davalarda, kamu yararı düşüncesiyle, mahkeme gerçek durumu kendiliğinden
araştırmakla yükümlüdür.
Yargılama giderleri kural olarak, yargılama sonunda aleyhine hüküm verilen
(davada haksız çıkan) tarafa yükletilir (HUMK m. 417/I- I.cümle)42. Söz konusu
giderler, hem davayı kazanan tarafın daha önce peşin olarak ödediği hem de Devlet
Hazinesince peşin olarak ödenen ayrıca Devlet’e ödenmesi gereken harçlar ve
giderlerdir43. Tarafların, dava sonunda kısmen haklı çıkmaları durumunda ise
mahkeme, yargılama giderlerini takdir ettiği şekilde taraflar arasında paylaştırabilir
veya tarafların her birini giderleri ödemekle sorumlu tutabilir (HUMK m.417/I-
II.cümle) . Gerçekten, davada iki taraftan her biri kısmen haklı kısmen haksız çıkarsa
mahkeme, harçlar dışındaki44 yargılama giderlerini haklı çıkma oranına göre taraflar
arasında paylaştırabilir45.
Mahkeme, davanın esası hakkında herhangi bir inceleme yapmadan usule
ilişkin eksiklikler nedeni ile vermiş olduğu usule ilişkin nihai kararlarda da (ör.,
görevsizlik, yetkisizlik gibi) yargılama giderlerini HUMK’un 417/I- I. cümlesi gereği
anılan yasa hükümleri karşısında doğru görülmediğinden, kararın bu yönden mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir...”, 11 HD 2003/2038-8263, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 30.07.2008. 41 Kuru- Usul, V, s.5331; Yılmaz,Z- Yargılama Giderleri, s.18; hazırlama ilkesine ilkesine tabi davalarda ise uygulamada, mahkemenin kendiliğinden yapılmasına karar verdiği işlemin gideri taraflardan biri veya ikisi tarafından belirlenen sürede yatırılmazsa o giderin Hazineden karşılanmasına karar verilemeyeceği kabul edilmiştir, HGK 15.05.1974- 2/605-528, YKD 1975/10, s. 21; HGK 25.04.1986- 13/67-457, YKD 1988/10, s. 1334. 42 Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısının 330. maddesinin birinci fıkrasında da, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir, www.kgm.adalet.gov.tr. , erişim: 30.07.2008.43 Kuru- Usul, V, s.5332.44 Çünkü harç haksız çıkılan oranda hükmedilir ve davanın reddi dışında daima davalıya yükletilir (Kuru- Usul, V, s.5334) .45 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.841; Alangoya- Usul, s.370; Postacıoğlu, s.675; Yılmaz,Z- Yargılama Giderleri, s.20.
15
aleyhine hüküm verilen davacı tarafa yüklemektedir46. Söz konusu usule ilişkin nihai
karar sonuç olarak, davacının hatasından kaynaklanan47 usuli bir eksiklik (ör. görevli
olmayan veya yetkili olmayan mahkemeye dava açılması) nedeni ile ortaya
çıktığından ayrıca bu kararla davacının talebi hakkında, esasa ilişkin bir karar
verilmesi hususu da gerekli usuli eksikliklerin giderilmesine kadar ertelenmiş
olduğundan kanımızca da bu karar davacı tarafın aleyhinedir.
Aleyhine hüküm verilen (davada haksız çıkan) tarafta birden fazla kişi varsa
mahkeme, yargılama giderlerini tarafların davadaki ilgilerine göre taraflar arasında
paylaştırır (ör. miras payları, tapudaki payları oranında) ya da aleyhine hüküm
verilen (davada haksız çıkan) dava arkadaşlarının giderlerden müteselsilen sorumlu
olduklarına karar verebilir (HUMK m. 419).
Yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen (haksız çıkan) tarafa
yükletileceğine ilişkin kuralın bazı istisnaları bulunmaktadır. Söz konusu istisnalar
şunlardır:
1- HUMK’un 418. maddesine göre davanın esası hakkında lehine hüküm
verilmiş olan taraf gereksiz yere isteyerek davayı uzatmış, lüzumsuz giderlerin
yapılmasına neden olmuş veya elinde bulunan hükme etkili belgeleri zamanında
karşı tarafa bildirmemiş ise mahkemece yargılama giderlerinin tamamını veya bir
kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Kanımızca, bu düzenleme usule ilişkin nihai
kararlarda uygulanamayacaktır. Çünkü söz konusu kanun maddesi, yargılama
giderlerinin lehine hüküm verilen tarafa yükletilebilmesi için öncelikle davanın esası
hakkında karar verilmiş olması hususunu aramıştır.
2- Davalı ilk oturumda davayı kabul etmiş ve hal ve durumu ile de aleyhine
dava açılmasına sebebiyet vermemiş ise yargılama giderlerine mahkum edilemez
(HUMK m. 94/2)48.
46 İBK 25.04.1945 21/7-9, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları Hukuk Bölümü, c. III, s. 141- 153, s.152-153.47 İBK 13.04.1949 1/6, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 30.07.2008; ayrıca bkz. aşa. böl. I, C, s. 19, dn.66.48 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.461; Postacıoğlu, s.481; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.626.
16
3- Bir kimse davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı davalı sıfatı kendisinde
imiş gibi yanıltır ve davacı bu kişiye karşı dava açıp da davası sıfat yokluğundan
dolayı reddedilirse, bu halde davayı sıfat yokluğundan dolayı reddettirmiş olan davalı
taraf yargılama giderlerinden sorumlu olur49.
4- Davacı (veya davalı), davanın açıldığı tarihteki kanun ve içtihatlara göre
haklı olmasına rağmen, sonradan yürürlüğe giren kanun hükmü veya İçtihadı
Birleştirme Kararı gereğince davada haksız duruma düşer ve dava aleyhine
sonuçlanırsa yargılama giderleri ile sorumlu tutulamaz50.
5- Davasını ıslah eden taraf davayı kazanmış olsa bile ıslah giderlerinden
sorumlu olur51.
6- Eski hale getirme istemi ile hükümsüz sayılan işlemlerin giderleri, dava
sonucunda haklı çıkmış olsa bile eski hale getirme talebinde bulunan tarafa yükletilir
(HUMK m. 173) .
7- Yargıtay uygulamasına göre bazı davalarda kanuni hasım (kamu tüzel
kişisi) bulunması durumunda kanuni hasım davayı kaybetse bile yargılama giderleri
ile sorumlu tutulamaz52.
8- Özelliği gereği geçit hakkı davalarında da, davayı kazansa bile, yargılama
giderleri davacı tarafa yükletilir53.
49 Kuru- Usul, V, s.5337.50 10 HD 1976/6296-1297, YKD 1976/6, s.843-844.51 Yılmaz Ejder, Medeni Yargılama Hukukunda Islah, İstanbul 1982, s.27.52 TMK’nın 713. maddesine göre açılan tescil davalarında Hazine ile ilgili kamu tüzel kişisi kanuni hasım durumunda olup, davayı kaybetseler bile yargılama giderleri ile sorumlu tutulamazlar. Yine tapuda isim, adi yazım yanlışlıkları, yüzölçümünün düzeltilmesi gibi istemlerle açılan davalarda da Tapu Sicil Müdürlüğüne, yasal hasım olduğundan, yargılama giderleri yükletilemez (Yılmaz,Z-Yargılama Giderleri, s.24-25) ; “...Dava, TMK.nun 713/1. maddesine dayanılarak açılmış olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil davası olduğundan Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri açılan bu davada TMK.nun 713/3. maddesine göre kanuni hasım durumundadırlar. Bu nedenle aleyhlerine vekalet ücreti taktir edilemez. Mahkemenin davalı Hazine aleyhine vekalet ücreti yükletmesi doğru olmamıştır”, 8 HD 2006/1973-2645, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 30.07.2008.53 “...Geçit hakkı tesisine ilişkin davalarda kural olarak yükümlü taşınmaz malikleri dava açılmasına neden olmazlar. Davacı yasadan kaynaklanan hakkını kullanarak geçit istediğinden ve bu talep
17
C) YARGILAMA GİDERLERİNİN HÜKÜMDE GÖSTERİLMESİ
HUMK’un 388/II ve 389 maddelerine göre, hüküm fıkrasında talep
sonuçlarının her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen ödev ve tanınan
hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, kuşku ve tereddüt
uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması
zorunludur. Yargılama harç ve giderlerinin hangi tarafa yükletildiği ve bunun
miktarının da hükümde açıkça gösterilmesi gerekmektedir (HUMK m.426)54.
Taraflardan her biri, mahkemeye, ödemiş olduğu yargılama harç ve giderlerini
gösteren bir dizi pusulası (müfredat pusulası) verebilir. Mahkeme de dizi pusulasında
belirtilenler dışındaki yargılama harç ve giderlerini (dizi pusulası verilmemiş ise tüm
yargılama giderlerini) hesaplayarak bütün harç ve giderleri ve bunun hangi taraf
tarafından ödeneceğini hükümde açık bir şekilde belirtir (HUMK m.426)55.
Daha önce de belirtildiği üzere56, mahkeme, tarafların talep sonucunu
hükmünde karara bağlarken, herhangi bir talep olmasa da kendiliğinden yargılama
giderlerinin miktarını ve buna hangi tarafın katlanacağını tespit ederek kararında
belirtir57. Mahkemece dava sonunda yargılama giderlerine hükmedilmemiş veya
üzerine geçit kurulan taşınmaz malikleri yükümlü kılındıklarından geçit davalarında harç, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılması gerekir. Dairemizin yerleşik uygulamasına aykırı olarak davalıların harç ve yargılama giderleri ile sorumlu tutulması doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir...” 14 HD 2006/4310-5627, Surlu, H. Mehmet- Öztürk, Gülay: Zorunlu Geçit Hakkı ve Diğer Geçit Hakları, Ankara 2007, s.690.54 İBK 29.05.1957 4/16, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 01.08.2008; “...Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; HUMK.389. maddesi hükmüne göre, verilen kararda iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve hakları şüphe ve tereddütü gerektirmeyecek şekilde açıklanmalıdır. Yine, aynı kanunun 426. maddesi hükmü uyarınca, dava masraflarının neler olduğunun ilam altında gösterilmesi ve böylece hüküm altına alınan masraf toplamının nelerden meydana geldiğinin açıklanması zorunludur. Mahkemece, hükümde davacının yaptığı masraf toplu olarak gösterilmiş ve davalıdan tahsiline karar verilmişse de , dosyadaki belgelere göre davacının yaptığı masraf belirtilen miktara baliğ değildir. Bu itibarla, mahkemece yukarıdaki kanun hükümleri göz önüne alınarak taraflarca yapılan masraflar tespit edilip, hükümde dökümünün gösterilmesi ve buna göre masrafların takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir...” 11 HD 2002/12582 2003/5118, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 01.08.2008. 55 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.843.56 bkz. yuk. böl. I, A, III, s.11.57 Postacıoğlu, s. 673; Kayacan, Fevzi: Mahkemenin Yargılama Giderlerini Resen Karara Bağlama Zorunluluğu, Yaklaşım, 1995/34, s.97-99, s.98-99; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısının 336. maddesinin birinci fıkrasında yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedileceği, ikinci fıkrasında yargılama giderinin tutarının, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiğinin ve dökümünün hükümde gösterileceği, üçüncü fıkrasında da hükümden sonraki yargılama gidelerini hangi tarafın öddeyeceği,
18
hükmedilmesi unutulmuş olur da hüküm bu haliyle kesinleşirse, davayı kazanmış
olan taraf yargılama giderleri için ayrı bir dava açamaz. Çünkü, yargılama giderleri
dava konusu hak ve alacağa bağlı ve bağımsız bir varlık teşkil etmeyen alacaklardır.
Bu nedenle asıl davada hüküm altına alınır58. Gerçekten yargılama giderleri, ilişkin
olduğu davanın fer’i niteliğinde olup ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve
alacağa çok sıkı surette bağlı, onun akıbetine tâbi ve hukuken müstakil bir varlık
göstermeyen alacaklardandır. Nitekim HUMK’un 425. maddesinde, iki taraftan
birinin vefatı ve davanın terki gibi bir sebeple hükme bağlanmayan davalara ilişkin
yargılama giderlerinin asıl davaya bakan hakim tarafından takdir ve
hükmolunacağına dair düzenleme bile fer’i nitelikte olan yargılama giderlerinin
müstakil bir davaya konu edilmesine imkan bulunmadığını açıkça göstermektedir59.
Bu maddeye göre, davanın terki (davanın olduğu gibi bırakılması) nedeni ile
davanın esası hakkında hüküm verilemeyen hallerde karşı taraf, davaya bakan
mahkemeye başvurarak davasını terk eden tarafın yargılama harç ve giderlerinden
sorumlu tutulmasını isteyebilir60. Kanımızca, gerek esasa ilişkin gerekse usule ilişkin
nihai kararlarda, lehine hüküm verilen taraf için yargılama giderlerine
hükmedilmemiş olur da hüküm bu haliyle kesinleşirse, sonradan söz konusu
kimsenin, yargılama giderlerinin tahsili amacıyla açtığı davanın, bu alacağın
bağımsız bir varlığı olmadığı, dava konusu hak ve alacağa bağlı olduğu, bu hak ve
alacağa ilişkin davanın da kesinleşmiş olduğundan bahisle reddedilmesi
gerekmektedir61.
Ancak, mahkemenin vermiş olduğu hükümde yargılama giderlerinden hangi
tarafın sorumlu olduğunu ve yargılama giderlerinin miktarını açıkça belirtmemesi
halinde tarafların veya lehine hüküm verilen tarafın kararı temyiz etmesi üzerine
karar Yargıtay tarafından bu nedenle bozulacaktır62. Hükümdeki yargılama giderleri
bunun miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin mahkemece ilamın altına yazılacağı hususları düzenlenmiştir, www.kgm.adalet.gov.tr. , erişim: 01.08.2008. 58 İBK 29.05.1957 4/16. 59 İBK 15.05.1957 14/8, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 01.08.2008; ayrıca bkz. yuk. böl. I, A, III, s.11, dn. 32. 60 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.845.61 ayrıca bkz. yuk. böl. I, A, III, s.12, dn. 33. 62 İBK 29.05.1957 4/16; “...Davanın kabulüne karar verildiği halde davayı vekille takip eden davacı Hazine lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre avukatlık parasına hükmedilmemesi doğru olmadığı gibi yargılama giderleri ve harcın davalıdan tahsiline karar verilmemesi de yerinde değildir.
19
bölümünün sonradan doldurulmak üzere boş bırakılması durumunda da temyiz
üzerine karar bu nedenle bozulabilecektir63. Dolayısıyla yargılama giderlerinin
davanın sonunda hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği, bunun dökümü ile
miktarının doğru olarak hesaplanıp hesaplanmadığı hususları temyiz üzerine
Yargıtay tarafından denetlenebilecektir.
Yargılama harç ve giderlerinden sorumluluk ancak davanın bitiminde söz
konusu olur. Dolayısıyla kural olarak ancak esasa ilişkin nihai kararlarla birlikte
yargılama harç ve giderlerine hükmolunur. Ancak istisnai olarak usule ilişkin nihai
kararlarda da yargılama giderlerine hükmedilmesi mümkündür64. Ayrıca davanın
konusuz kalması halinde de mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı
zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip buna göre yargılama giderleri
hakkında karar vermesi gerekmektedir65. Yargılama giderlerinin aleyhine hüküm
verilen tarafa yükletilmesi gerektiğini öngören HUMK’un 417. maddesi, haksız
olarak diğer tarafın zararına sebebiyet verilmesine ve esas itibariyle Borçlar
Kanununun gerek kasten gerekse ihmal veya tedbirsizlikle haksız bir surette diğer
kimseye zarar veren veren kimse, o zararın tazminine mecburdur şeklindeki
hükümlerine dayanır66. Dolayısıyla, dava açıldıktan sonra çeşitli nedenlerle (ör. dava
konusu borcun ödenmesi veya yeni bir kanun hükmünün yürürlüğe girmesi) davanın
konusuz kalması halinde, mahkemece yargılamaya devam edilerek haksız olarak
dava açılmasına sebebiyet veren taraf tespit edilmeli ve karşı tarafın dava nedeni ile
külfete katlanmasına ve gereksiz masraflar yapmasına neden olduğu için yargılama
giderleri ile sorumlu tutulması gerekir67.
Davacı Hazinenin bu yönlere değinen temyiz itirazları doğrudur...” 1 HD 2003/2863-3578, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 04.08.2008. 63 “...Hükümde taraflara yükletilen muhakeme masrafları miktarının açıklanmaması ve bu kısma ait yerlerin boş bırakılması usul ve yasaya aykırıdır.” 5 HD 1976/1962-3198, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 04.08.2008. 64 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.564.65 Yılmaz, Z.- Yargılama Giderleri, s.27; Aldemir, s.97 vd.66 İBK 13.04.1949 1/6, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 01.08.2008.67 “...Konusu kalmayan dava yönünden mahkemenin, davanın açıldığı tarih itibari ile davacının davayı açmakta haklı olup olmadığını saptaması ve buna göre yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin takdiri gerekmektedir. Açılan bu davada dava aşamasında tarafların yaptığı anlaşma içeriğinden davacının bu davayı açmakta haklı olduğu anlaşıldığından, davacı yararına yapılan yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmesilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi isabetsizdir”, 19 HD 1994/8799-7548, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 05.08.2008.
20
İKİNCİ BÖLÜM
USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLARDA YARGILAMA GİDERLERİ
A) KARAR VE USULE İLİŞKİN NİHAİ KARAR KAVRAMI
Mevzuatımızda usul işlemleri ile ilgili, HUMK’un 82. maddesi68 haricinde,
yeterli düzenleme bulunmamaktadır. Ancak usul işlemleri, yargılamanın ilerlemesi
için yapılan, etki ve koşulları usul hukuku tarafından düzenlenmiş olan işlemler
olarak tanımlanmaktadır69.
Usul işlemleri, mahkemece ve davanın taraflarınca yapılanlar olarak ikiye
ayrılır. Taraf usul işlemleri, davanın açılmasından hükmün kesinleşmesine kadar
yargılamanın ilerlemesi amacıyla tarafların kendi aralarında yaptıkları ya da tarafla
mahkeme arasında yapılan davanın sonucuna etkili olan işlemledir70.
Mahkeme usul işlemleri, davanın yürütülmesi ve sonuçlandırılması için
hakim tarafından yapılan her türlü işlem ve kararlardır71. Mahkeme usul işlemleri de,
yargılamanın iç işleyişi ile ilgili işlemler, yargılamanın dış işleyişi ile ilgili işlemler
ve mahkemenin verdiği kararlar olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.
Yargılamanın kanuna uygun biçimde makul bir sürede, gereksiz yere masraf
yapılmaksızın ve basit şekilde sonuçlandırılması (AY m.141, HUMK m.77) için
başka bir anlatımla yargılamanın belirtilen ilkeler gözetilerek idaresine ilişkin
işlemler yargılamanın iç işleyişi ile ilgili işlemlerdir72.
68 Bu maddede esaslı veya esaslı olmayan merasime uyulmaksızın yapılan usul işlemlerinin akıbetine ilişkin düzenleme yapılmıştır.69 Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı, İstanbul 1995, s.660; Postacıoğlu, s.336; ayrıca koşulların hangi hukuk tarafından düzenlendiğini dikkate almayıp sadece etkileri usul hukuku tarafından düzenlenmiş işlemleri usul işlemleri olarak niteleyen görüşler de vardır, (Karslı, Abdurrahim: Medeni Usul Hukukunda Usuli İşlemler, İstanbul 2001, s.42-43; Taşpınar, s.68-69) .70 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.145-146; Taşpınar, s.67 vd.; Karslı, s.156 vd.71 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.151; Taşpınar, s.66.72 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.151; örneğin, kendiliğinden araştırma ilkesine tabi davalarda mahkemenin dava malzemesini toplaması (Taşpınar, s.66) .
21
Mahkemenin yargılamanın şekli olarak, yürütülmesi ve davanın dış işleyişi
ile ilgili yapmış olduğu, duruşma gün ve saatini belirlemesi, süre vermesi, tebligat
yapması gibi işlemler mahkemenin dış işleyişine ilişkin işlemlerdir73.
Genel olarak karar, mahkemece yapılan bir usul işlemidir74. Davanın
açılmasından hükmün icrasına kadarki aşamalarda değişik nitelikteki usul işlemleri
yargılamaya yön vermektedir75.
Mahkeme, yargılamayı yürütüp sonuçlandırmak için, davanın açılmasından
sonuçlanmasına kadar çeşitli kararlar verir. Mahkemenin verdiği kararlar, ara ve
nihai kararlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Hakimin, bir davada dosyadan elini çekinceye kadar yargılamanın
yürütülmesi için vermiş olduğu kararlar ara kararlardır76. Ara kararlarıyla, davayı
ilerletmek ve nihai kararın verilmesine hazır hale getirmek amaçlanmaktadır77. Ara
kararları, hakimin dosyadan el çektirmesini gerektirmediği için mahkeme, taraflardan
biri lehine usuli kazanılmış hak doğuranlar dışındaki78 ara kararlarını kendiliğinden
ya da itiraz üzerine kaldırabilir79. Ayrıca ara kararlar tek başına temyiz edilemez;
ancak nihai kararla birlikte temyiz edilebilir.
Hakimin davadan elini çektiği ve yargılamayı sona erdiren kararlar, nihai
kararlardır80. Ara kararların aksine hakim vermiş olduğu nihai kararı kendiliğinden
değiştiremez. Nihai kararın değişmesi ve hakimin daha önce karar verdiği davaya
tekrar bakması ancak taraflardan birisinin kararı temyiz etmeleri üzerine, Yargıtay
tarafından kararın bozulması halinde mümkündür81. Nihai karar, esası halleden,
73 Karslı, s.154.74 Taşpınar, Sema: Medeni Yargılama Hukukunda İspat Sözleşmeleri, Ankara 2001, s.66.75 Taşpınar, s.66.76 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.53777 Ara kararlarında hakim davadan elini çekmemektedir, davaya devam etmektedir. Örneğin, görev itirazının, yetki itirazının reddine, gelecek duruşmanın tarih ve saatini belirleyen kararlar gibi.78 Örneğin, Yargıtay’ın bozma kararına uyulmasına karar veren mahkeme daha sonra bozma kararından dönerek direnme kararı veremez (Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.538) .79 Bilge, Necip: Medeni Yargılama Hukuku Dersleri, Ankara 1965, s.514; Postacıoğlu, s.501; Kuru-Usul, III, s.3000-3001.80 Önen, Ergun: Medeni Yargılama Hukuku, Ankara 1979, s.267.81 Kuru- Usul, III, s.3005; Önen, s.267.
22
davaya son veren ve yargılamayı sonuçlandıran kararlar şeklinde ortaya çıkabilir82.
Gerçekten nihai kararlar, esasa ilişkin (hüküm), usule ilişkin ve davanın konusuz
kalması halinde verilen nihai kararlar olarak üçe ayrılmaktadır83.
Karar ve hüküm kavramları çoğu zaman birbirlerinin yerine kullanılmaktadır.
Anayasa’nın 138. maddesinde karar ve hüküm kelimeleri ayrı ayrı kullanılmıştır84.
HUMK’ta genel olarak karar terimi kullanılmıştır85. Karar, inceleme ve araştırma ya
da yargılamadan sonra yapılan herhangi bir hukuki emir ve beyan; hüküm de davayı
esastan çözüme bağlayan karar şeklinde ifade edilebilir86. Karar, içinde hükmü de
barındıran geniş bir kavramdır. Bu doğrultuda, her hüküm bir karardır, ancak her
karar bir hüküm değildir87.
Esasa ilişkin nihai kararlar (hüküm), taraflar arasındaki anlaşmazlığı esastan
çözen, davayı kesin şekilde sonuçlandırarak, hakimin o işten el çekmesini gerektiren
kararlardır88. Hakim, davada ileri sürülen talepleri maddi hukuk açısından
değerlendirerek, davanın esas bakımından kabulüne, reddine veya kısmen kabul-
kısmen reddine ilişkin hüküm verir. Esasa ilişkin nihai kararlar, mahkemeden istenen
hukuki korumaya göre eda hükümleri, tespit hükümleri ve inşai hükümler şeklinde
ortaya çıkmaktadır89.
82 Berki, Himmet Ali: Nihai Karar Ne Demektir?, AD, 1945/5, s.447-452, s.449.83 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.639; Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukukunda Yok ve Etkisiz Hüküm, YKD, 2000/4, s.661-691, s.664.84 AY m.138/I’de “Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler” denilerek hükümden; aynı maddenin son fıkrasında da “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır” karardan bahsedilmiştir (Özekes, s.662-663) .85 HUMK m.388/I’de “Karar aşağıdaki hususları kapsar” , 5236 sayılı K. la değişik HUMK m.426/A maddesinin I. fıkrasında “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir”, 5236 sayılı K. la değişik HUMK m.426/T maddesinin I. fıkrasında “Karar aşağıdaki hususları içerir” denilerek genel ve kapsayıcı olarak karar kavramı kullanılmıştır.86 Berki, s.448.87 Belgesay, R.M.: HUMK Şerhi, I Teoriler, C.III, İspat ve Hüküm Teorileri, İstanbul 1951, s.170; Berki, s.448.88 Erman, S. Eyüp: Hüküm Nedir, Nasıl İttihaz ve Tefhim Olunmalıdır, AD, 1974/1, s.1-7, s.1; Önen, s.267; örneğin, davalının davacıya 5.000 YTL ödemesine ilişkin karar.89 Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku, C.I-II, İstanbul 1999, s.801.
23
Bazı durumlarda, yargılama sürerken herhangi bir nedenle dava konusu
ortadan kalkabilir90. Davanın konusuz kalması halinde talep sonucu (davanın esası)
hakkında yargılama yapılmasına ve hüküm verilmesine gerek kalmaz. Mahkeme bu
durumda, “esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verir. Bu tür
kararlar da nihai kararlardır.
Usule ilişkin nihai kararlar, davanın esası ile ilgisi olmayan, maddi hukuk
açısından incelemeye geçilmeden, usul hukukuna dayanarak davanın
sonuçlandırıldığı kararlardır91. Usule ilişkin nihai kararlarda davanın esası (davacı
tarafın talep sonucu) hakkında bir karar verilmez. Hakim, maddi hukuk bakımından
değil, sadece usule ilişkin sorunlar hakkında, usul hukukuna dayanarak bir karar
verir. Bu nihai kararlar, esasa girmeyi önleyen usuli ön meseleleri çözümler ve dava
şartlarının eksikliği veya ilk itirazların varlığı halinde verilirler92. Ancak bu
kararlarda davacının talep sonucu hakkında bir karar verilmediği için taraflar
arasındaki uyuşmazlık son bulmaz.
Ayrıca usule ilişkin nihai kararlar, olağan kanun yollarından geçerek (veya
süresi içinde kanun yollarına başvurmadan) şekli anlamda da kesinleşmiş ise
tarafları, dava sebebi ve dava konusu ilk dava ile aynı olan ikinci bir davanın
açılması halinde, ilk davada hangi usuli sorun hakkında karar verilmişse o konuda
maddi anlamda kesin hüküm teşkil ederler93. Bununla birlikte söz konusu usuli
eksiklik tamamlanır ise, bu konuda tekrar dava açılabilir ve önceden kesinleşmiş olan
(usule ilişkin) karar da buna engel teşkil etmez94.
90 Örneğin dava konusu alacağın ödenmesi nedeniyle.91 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.448; Karslı, s.151.92 Üstündağ, s.800; örneğin, görevsizlik, yetkisizlik, gönderme, dava şartlarından birinin bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar gibi.93 Kuru- V, s.5037 94 Örneğin, usule ilişkin yetkisizlik kararı kesinleştikten sonra dahi davacı yetkili mahkemede aynı davayı açabilir; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.474.
24
B) USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLARDA YARGILAMA
GİDERLERİ
Daha önce de belirtildiği üzere mahkeme kural olarak esasa ilişkin nihai karar
(hüküm) ile birlikte yargılama giderlerine de hükmeder. HUMK’un 426. maddesine
göre, lehine hüküm verilen tarafın karşı taraftan tahsil edeceği yargılama giderlerinin
hükümde açıkça gösterilmesi gerekir95. Söz konusu yargılama giderleri istisnai haller
dışında aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HUMK m.417/I- I. cümle) . Ayrıca
bazı usule ilişkin nihai kararlarda da yargılama giderleri mahkemece hüküm altına
alınır. Gerçekten, usule ilişkin nihai kararla dava sona ermekte ise dolayısıyla bu
karardan sonra aynı davaya, gerek kararı veren gerekse başka bir mahkemede devam
edilmesi ihtimali bulunmuyorsa mahkemenin vermiş olduğu kararda yargılama
giderlerine kimin katlanacağını da belirtmesi gerekmektedir96. Örneğin, dava
şartlarından birinin bulunmaması nedeni ile (ör. taraf ehliyeti olmayan bir kimseye
dava açılması) davanın reddi kararında mahkemenin davacı tarafı yargılama
giderlerine mahkum etmesi gerekmektedir. Mahkemenin vermiş olduğu bu nihai
kararla, her ne kadar esasa ilişkin bir karar verilmemiş olsa da, dava son bulmaktadır.
Artık bu karardan sonra aynı davaya herhangi bir mahkemede devam edilemez.
Ancak davacı taraf, daha sonra aynı davayı taraf ehliyetine sahip olan kimseye karşı
yeniden açabilir. Dolayısıyla, o zamana kadar yapılmış olan yargılama giderlerinin
hüküm altına alınması gerekmektedir. Bu durumda yargılama giderleri davacı tarafa
yükletilir97. Daha önce de belirtildiği üzere, yargılama giderlerinin kural olarak
aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi gerektiğini ifade eden HUMK’un 417.
maddesi esas olarak Borçlar Kanunu’nun gerek kasten gerekse ihmal veya
95 “...Davalı vekilinin temyizi, tebligat gideri, tanıklık ücreti, talimat giderleri, bilirkişi ücretleri ile havale ücretlerinden oluşan (188.320.000 TL) yargılama giderlerine ilişkindir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir (29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı İBK). HUMK 417. maddesi gereğince yargılama giderleri, aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. HUMK 426. maddesi lehine hüküm verilen taraf için tahsil olunacak yargılama giderlerinin hükümde gösterilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmakla davalı tarafından yapılan ve HUMK 423 maddesi kapsamında yargılama giderlerinden sayılan miktarın tespit edilerek hüküm ile birlikte karara bağlanması gerektiği halde bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir”, 11 HD 2004/1028-10077, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 05.08.2008.96 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.844; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.564.97 4 HD 1955/7646-5440, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 15.08.2008.
25
tedbirsizlikle diğer bir kimseye zarar veren şahıs o zararın tazminine mecburdur,
şeklindeki hükmüne dayanır. Dolayısıyla davacı tarafın gerek kasten gerekse ihmali
davranışı sonucu (ör., taraf ehliyeti olmayan bir kimseye dava açması) verilen ve
davacının da aleyhine olan dava şartlarından birinin bulunmaması nedeni ile davanın
reddi kararında yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesi kanımızca da
yerindedir. Ayrıca HUMK’un 193/IV ve 409 maddeleri gereği davanın açılmamış
sayılmasına ve HUMK’un 185/I maddesi gereği davacının davasını geri almasını
davalının kabulü sonucu davanın son bulduğuna ilişkin usule ilişkin nihai kararlarda
da, dava hükme bağlanamadığından, terk edilmiş olduğundan, bu hallerde de
mahkeme, HUMK’un 425. maddesi gereği haksız olan tarafı takdir ederek yargılama
giderlerini o tarafa yükleyebilir. Ancak, ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri
arasındaki işbölümü itirazının kabulü üzerine verilen gönderme kararı gibi, usule
ilişkin nihai kararla dava sona ermeyip aksine devam ediyorsa, dava sonuçlanmadığı
için yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesine gerek bulunmamaktadır98.
Aşağıda çeşitli usule ilişkin nihai kararlardaki yargılama giderlerine dair
özellik arz eden hususlar o karar türüyle bağlantılı olarak ayrı ayrı incelenecektir.
I. Görevsizlik ve Yetkisizlik Kararlarında Yargılama Giderleri
Adli yargı içinde çözümlenmesi gereken bir davanın bu yargı kolu içindeki
hangi mahkeme ve hangi yerdeki mahkeme tarafından çözümlenmesi gerektiği
sorusu görev ve yetki kurallarını ilgilendirmektedir. Görev kuralları, davanın yetkili
yerdeki hukuk mahkemelerinden hangisi tarafından görülmesi gerektiğini belirleyen
kurallardır.
Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir (AY m.142, HUMK m.1) . Sulh ve
asliye hukuk mahkemelerinin görevi 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri
ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un
6. maddesinde belirtilmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasında özel kanunlarla kurulan
98 Kuru- Usul, V, s.5347.
26
hukuk mahkemelerinin görevlerinin saklı olduğu da bildirilmiştir99. HUMK’un 1 ila
8. maddelerinde ve diğer özel kanunlarda özellikle TMK, BK, TTK’da sulh ve asliye
hukuk mahkemelerinin görevine ilişkin kurallar bulunmaktadır. Söz konusu görev
kuralları kamu düzenine ilişkindir100. Dolayısıyla mahkeme önüne gelen davayla
ilgili olarak görevli olup olmadığını kendiliğinden gözönüne alır ve görevsiz olduğu
kanısına varırsa, gerekirse duruşma da yapmadan, kendiliğinden görevsizlik kararı
verir (HUMK m.7/I)101. Mahkeme görevli olup olmadığını davanın her aşamasında
kendiliğinden araştırabileceği gibi Yargıtay da önüne gelen olayda (temyiz veya
karar düzeltme aşamasında) davaya bakan mahkemenin görevli olup olmadığı
hususunu kendiliğinden inceler (HUMK m.7/II) . Davacı ve davalı taraf da davanın
her aşamasında, karar kesinleşinceye kadar, mahkemenin görevsiz olduğu iddiasında
bulunabilirler102. Mahkeme, tarafların görev itirazını reddederse davanın esası
hakkında incelemeye geçer. Mahkemenin görev itirazının reddine ilişkin karar, nihai
bir karar olmayıp ara karardır. Çünkü hakim bu kararı ile davadan elini çekmemekte
bilakis davaya devam etmektedir103. Ancak mahkeme gerek kendiliğinden yapmış
olduğu inceleme gerekse taraflardan birisinin itirazı üzerine görevli olmadığı
kanısına varırsa görevsizlik kararı verir.
Yetki kuralları, bir davaya hangi yerdeki görevli mahkemece bakılacağını
belirler. Yetki kuralları da, görev kuralları gibi, kanunla düzenlenir (AY m.142).
Yetki kuralları bazı durumlarda davacının veya davalının, bazı durumlarda da dava
konusunun niteliğine göre belirlenmiş104 ve HUMK’un 9 ila 25. maddeleri ile
HUMK’un 24. maddesinde de belirtildiği üzere diğer özel kanunlarda
düzenlenmiştir105. Mahkeme davalı tarafın yaptığı itiraz veya (kamu düzenine ilişkin
99 Örneğin, özel mahkeme olan tüketici mahkemelerinin görevi 4077 sayılı TKHK’nın 23. maddesinde düzenlenmiştir.100 İBK 04.02.1959 13/5, RG 28.04.1959, S.10193.101 Kuru Baki, Hukuk Usulünde Görevsizlik ve Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak Muameleler, (AÜHFM XXIV 1967/1-4, s.155-181), s.156.102 Ansay, Ş. Sabri: Hukuk Yargılama Usulleri, Ankara 1960, s.80; Alangoya- Usul, s.61.; ancak HUMK’un 7/III. maddesine göre sulh hukuk mahkemesinin görevine giren bir dava asliye hukuk mahkemesinde açılıp orada karara bağlanmış ve dava görülürken asliye hukuk mahkemesinin görevine itiraz edilmemiş ise artık davanın sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiğinden bahisle karar temyiz edilemez. 103 Kuru- Usul, I, s.319.104 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.99.105 Yetki kuralları genel ve özel yetki kuralları olarak ikiye ayrılmıştır. HUMK’un 9/I-I.cümlesine göre genel yetkili mahkeme davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca bazı
27
yetkinin söz konusu olduğu hallerde) kendiliğinden yapacağı inceleme sonucunda
yetkili olmadığı kanısına varırsa yetkisizlik kararı verir.
Mahkeme görevsizlik (veya yetkisizlik) kararında görevli (veya yetkili)
mahkemeyi belirtmeli ve dava dosyasının bu mahkemeye gönderilmesine karar
vermelidir (HUMK m.27). Ancak görevsiz (veya yetkisiz) mahkeme dava dosyasını
kendiliğinden görevli (veya yetkili) mahkemeye gönderemez. Dosyanın görevli
(veya yetkili) mahkemeye gönderilebilmesi ve davaya orada devam edilebilmesi için
davacının görevsizlik (veya yetkisizlik) kararının kesinleşmesinden itibaren 10 gün
içinde görevli (veya yetkili) mahkemeye başvurarak davalı tarafa tebligat yaptırtması
gerekmektedir (HUMK m.193/II,III)106. Aksi halde HUMK’un 193/IV maddesi
gereği dava açılmamış sayılacaktır.
Mahkeme gerek görevsizlik gerekse yetkisizlik kararları ile davadan elini
çeker. Yani bu kararlar nihai karardır (usule ilişkin nihai karar) . Daha önce de
belirtildiği üzere usule ilişkin nihai kararla dava dosyası başka bir mahkemeye
gönderilmiyorsa (yani nihai kararla dava sona eriyorsa) mahkeme kararında
yargılama giderlerine de hükmeder. Ancak usule ilişkin nihai kararla davanın sona
ermemesi halinde mahkemenin yargılama giderlerine kimin katlanacağı hakkında
karar vermesine gerek yoktur. Görevsizlik veya yetkisizlik kararlarında da davacı,
söz konusu kararların kesinleşmesinden itibaren on gün içinde görevli veya yetkili
mahkemeye başvurursa davaya o mahkemede devam edilir, fakat davacı bu sürede
görevli veya yetkili mahkemeye başvurmazsa o zaman dava HUMK m.193/IV
maddesi gereği açılmamış sayılır, işte bu durumda davacı davasını terk etmiş
olacağından, davalı taraf da ilgili mahkemeye başvurarak davacının HUMK’un 425.
maddesine göre yargılama giderleri ile sorumlu tutulmasını isteyebilir107. Ancak
belirtilen doktrin görüşüne rağmen 25/04/1945 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı
doğrultusunda uygulamada, görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında mahkemenin
davalar için özel yetki kuralları da belirlenmiştir. Genel yetki kuralı, kural olarak bütün davalar için geçerlidir.106 Kuru- Görevsizlik, s.162; Alangoya- Usul, s.62.107 Kuru- Usul, V, s.5347; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.845; Postacıoğlu, s.125-126; Üstündağ, s.180; Alangoya- Usul, s.63.
28
davacıyı yargılama giderlerine mahkum etmesi gerektiği kabul edilmiştir108. Söz
konusu İçtihadı Birleştirme Kararında, görevsizlik veya yetkisizlik kararının bunu
veren mahkeme bakımından son karar olduğu, bu nedenden dolayı davayı
göremeyeceğini bildiren mahkemenin ret kararı vermiş olduğu, bu kararla davadan
da elini çekmiş olduğu ayrıca her mahkemenin kendi yargılama giderlerini
kendisinin takdir edip son kararıyla birlikte karara bağlaması gerektiği, bunları başka
bir mahkemenin takdir ve hükmüne bırakamayacağı dolayısıyla görevsizlik ve
yetkisizlik kararı veren mahkemenin bu kararında yargılama giderlerini de hüküm
altına alması gerektiği kabul edilmiştir109.
Kanımızca da görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemenin
yargılama giderlerine hükmetmemesi gerekir. Şöyle ki, görevsizlik ve yetkisizlik 108 “Bir dava hakkında mahkemenin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı vermesi davacıya karşı bir hüküm vermesi demektir. Esas hakkındaki hükümler davaya son verdiği gibi görevsizlik yahut yetkisizlik kararları da bunları veren mahkemelere göre son kararlardandır. Davayı bu sebeplerden biriyle göremiyeceğini ve yetkili mahkemece gördürülmesi lazım geleceğini bildiren mahkeme bir ret kararı vermiş demektir. Nitekim Borçlar Kanunu’nun 137. maddesinde davanın böyle bir sebepten reddolunmuş olmasından bahsedilmiştir. Usul Kanununun yirmi yedinci maddesinde arzuhalin reddi suretinde kullanılan terim de davanın reddi anlamından başka bir manaya yorulamaz. Çünkü kendini bir davaya bakmaya yetkisiz gören mahkeme böyle bir karar verince artık o davadan elini çekmiş olur. Mahkemenin bu kararı temyiz olunabilir. Fakat temyiz olunabilmek için davacı Adliye Harç Tarifesinin yirmibirinci maddesinde tayin edilen 400 kuruş ilam harcını ve bundan başka aynı tarifenin dokuzuncu maddesinde verilmesi lüzumu gösterilen dörtte bir yani 100 kuruş temyiz istemi harcını vermeye mecburdur. Bu ilam Yargıtay kararıyla bozulmadıkça onu veren mahkemeye artık aynı dava için başvurulamaz. Usul Kanununun yirmi yedi ve 193. maddeleri yetkisiz mahkemeye başvurmuş olan davacıların yararına istisna niteliğinde bazı hükümler kabul etmişse de, bu hükümler yorumlama yoluyla genişletilemeyip sıkı yorumlama kurallarına göre uygulanmalıdır. Hatta yirmi yedinci maddedeki “Yeniden harç alınmaz” sözü önce harç alınmış olacağını gösterir. Yoksa yetkisizlik kararının ilamı harçsız verilir demek değildir. O gibi kararların niteliği böyle olunca dava öyle bir karara bağlanıncaya kadar mahkemece yapılmış olan masraflardan şayet kendisine karşı o mahkemede dava açılmış olan tarafın istemiyle tanık veya bilirkişi dinlenmişse ve Usul Kanununun 414 ve 415. maddeleri gereğince bunları o taraf vermişse mahkemenin ilam harcından başka o gibi masrafları ve yine o taraf istemişse avukat ücretini de yararına yetkisizlik kararı vermiş olduğu taraf için davacıya yükletmesi aynı Usul Kanununun 417. ve 426. maddeleri hükümlerine uygun olur. Bunların ilerde 193. maddeden faydalanmak suretiyle yetkili mahkemeye başvurmak isteyip istemeyeceği önceden kestirilemiyen davacının gideceği yetkili mahkemenin takdir ve hükmüne bırakılması bazı hallerde ve mesela davacının on gün içinde yetkili mahkemeye başvurmayıp sonradan yeni bir dava açması yahut davadan büsbütün vazgeçmesi yahut da karar idari yargıya bağlı bir davaya mahkemece bakılmaması yolunda verilip işin Danıştay veya diğer bir idari yargı makamının görevlerinden bulunması hallerinde görevsiz mahkemede yargılanmaya çağrılmış ve bu yüzden bazı masraflar yapmak ve avukat tutmak zorunda bırakılmış olan tarafın haklarına ve kanun hükümlerine uygun görülemez. Her mahkeme kendi yargılama masraflarıyla tarafların avukat ücreti hakkında ona bildirdikleri istemleri kendisi takdir edip son kararıyla birlikte karara bağlar, yoksa bunları başka bir mahkemenin takdir ve hükmüne bırakamaz. Bundan dolayı yargılama masraflarıyla avukatlık ücretine dair olan istemlerin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınması gerekli olduğuna oyların üçde iki nisbetini geçen çokluğuyla karar verildi” {25/04/1945 gün ve 21/7-9 sayılı İBK, (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları Hukuk Bölümü, c. III, s. 141-153), s.152-153} . 109İBK 25.04.1945, 21/7-9, bkz. yuk. dn. 108.
29
kararları her ne kadar nihai karar olsa ve mahkeme bu kararla davadan elini çekmiş
olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların
kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak
davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir. Dava dosyasının
gönderildiği mahkeme de, eğer ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararı temyiz
edilmeksizin kesinleşmişse, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verebilir veya davayı
inceler ve sonuçta bir hüküm verebilir. Bu durumda hem görevsizlik veya yetkisizlik
kararı veren mahkeme hem de dava dosyasının gönderildiği mahkeme yargılama
giderlerine hükmedecek olursa bir dava için iki kez yargılama gideri ödenmiş
olacaktır. Davacı taraf belirtilenin aksine görevsizlik veya yetkisizlik kararlarının
kesinleşmesinden itibaren öngörülen on günlük sürede görevli veya yetkili
mahkemeye başvurmazsa dava açılmamış sayılacak ve davalı taraf mahkemeye
başvurarak davacı tarafın davasını terk ettiğinden bahisle HUMK’un 425. maddesi
gereği yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasını sağlayabilecektir.
Görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında, dava nispi karar ve ilam harcına tabi
olsa da, davacı taraftan maktu karar ve ilam harcı alınır110. Ayrıca konusu para olan
veya para ile değerlendirilebilen davalarda verilen görevsizlik ve yetkisizlik
kararlarında (davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise) vekâlet ücreti nispi
tarifeye göre belirlenir, ancak belirlenecek ücret maktu ücreti geçemez (AAÜT m.
7/I)111. Yine yapılmış olan diğer yargılama giderleri (örneğin, keşif, bilirkişi gibi) de
davacı taraf üzerinde bırakılır.
Ancak görevli sayılan bir mahkemenin açılan davadan sonra yürürlüğe giren
yeni bir kanun veya İçtihadı Birleştirme Kararı ile öngörülen kurallar doğrultusunda
görevsiz duruma girmesi durumunda verilecek görevsizlik kararında davacı taraf
110 Yılmaz, Z- Yargılama Giderleri, s.196; HK m. 30 uyarınca, davanın başında peşin olarak alınan nispi karar ve ilam harcı, maktu harçtan fazla ise fazla kısmın istek halinde davacı tarafa iadesine karar verilir, (Pınar, s.127) . 111 AAÜT’nin 7/I’e göre görevsizlik veya yetkisizlik kararı delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce verilirse tarifede yazılı ücretin yarısına, ara kararının yerine getirilmesinden sonra verilirse tarifede yazılı ücretin tamamına hükmolunur, (Konusu para ile değerlendirilemeyen davalarda verilen görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında 7/I’de belirtilen esasa göre maktu vekâlet ücreti takdir edilir) .
30
yargılama giderleri ile sorumlu tutulamaz112. Çünkü bu durumda davacı taraf
davalının gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermemiştir. Ayrıca yeni
mahkemeler kurulması nedeniyle verilen görevsizlik ve yetkisizlik veya kanunlar
gereği dava dosyasının başka bir mahkemeye gönderilmesine dair kararlarda da
davacı taraf vekâlet ücreti (yargılama giderleri) ile mahkum edilemez (AAÜT
m.7/III) .
Hukuk mahkemelerinin birisinde açılmış olan davada, davanın konusunun
idari yargıya girdiğinden bahisle verilen görevsizlik (yargı yolunun caiz olmaması)
kararında da davacı taraf yargılama giderleri ile sorumlu tutulmalıdır. Bu halde
hukuk mahkemesi ayrıca dosyanın HUMK’un 27. maddesi gereği idare
mahkemesine gönderilmesine karar veremeyeceğinden görevsizlik (yargı yolunun
caiz olmaması) kararı ile davadan elini çekmekte, dava da nihai kararla sonuçlanmış
olmaktadır113.
II. Gönderme Kararlarında Yargılama Giderleri
Bir yerde aynı mahkemeden birden fazla bulunuyorsa bu mahkemeler
arasındaki ilişki görev ilişkisi olmayıp genel olarak işdağılımı ilişkisidir114. Ancak bir
yerde asliye hukuk mahkemesinin yanı sıra ticaret mahkemesinin de bulunması
halinde söz konusu mahkemeler arasında işbölümü ilişkisi ortaya çıkar115. Asliye
hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemesi arasındaki işbölümü ilişkisi kanundan
doğmaktadır (TTK m.5/II) . Asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri
arasında TTK’nın 4. maddesinde belirlenen ticari dava ölçütüne göre belirlenen
112 HGK 20.02.1963, 4/71-21, AD 1963/5-8, s.776-777.113 Kuru- Usul, s.5348-5349; Bu durumda, yargı yolu bakımından görevsiz olduğuna karar veren hukuk mahkemesinin, davanın idari yargının görev alanına girdiğini belirterek görevsizlik kararı vermekle yetinmesi ayrıca idari yargı organlarından hangisinin görevli olduğuna ve dosyanın görevli olduğunu düşündüğü idari yargı organına gönderilmesine karar vermemesi gerekir. Çünkü HUMK’un 27. maddesi yalnızca Adli Yargı Koluna tabi mahkemeler arasında geçerlidir, 4 HD 2005/8494-8578 (Tutumlu, Mehmet Akif: Hukuk Yargılamasında Hüküm ve Gerekçeli Karar, Ankara 2007, s.29) . 114 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5. maddesinin 5. fıkrası söz konusu ilişkiyi işdağılımı ilişkisi olarak belirtmiştir. 115 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.108.
31
işbölümü itirazı ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebilir116. Kendisine işbölümü itirazı
yapılan mahkeme itirazı kabul ederse dosyanın işbölümüne uygun mahkemeye
gönderilmesine karar verir ki buna gönderme kararı denir117.
Gönderme kararı veren mahkeme bu kararla davadan elini çekmiş
olacağından, gönderme kararı nihai bir karardır (usule ilişkin nihai karar) . Gönderme
kararı nihai bir karar olduğu halde verildiği anda kesin olup ancak asıl hükümle
birlikte temyiz edilebilir118. Gerçekten TTK’nın 5/III maddesindeki, taraflardan
birisinin yapmış olduğu ilk itiraz üzerine itirazın mahkemece kabul edilmesi ve bu
mahkemenin dosyayı gönderdiği ilgili mahkemenin davaya bakmaya mecbur olması
ayrıca gönderme kararı verememesi, ticari bir davanın hukuk mahkemesinde, ticari
olmayan bir davanın da ticaret mahkemesinde görülmesinin hükmün bozulması için
yalnız başına yeterli bir sebep teşkil etmemesi şeklindeki düzenlemeler dikkate
alındığında kanımızca kanun koyucu, tarafların yararını da düşünerek işlerin
uzamaması için gönderme kararının nihai bir karar olmasına rağmen yalnız başına
temyiz edilemeyeceğini kabul etmiştir119.
Gönderme kararı üzerine, TTK’nın 5/IV maddesi gereği görevsizlik kararı
üzerine yapılan (HUMK m.27 ve 193) işlemlerin aynısı yapılır120. Dolayısıyla
gönderme kararı ile dava son bulmayıp aksine davaya gönderilen mahkemede devam
olunur. Bu nedenle davacı taraf gönderme kararında yargılama giderlerine mahkum
edilemez121. Yargılama giderleri davanın gönderildiği mahkemece hüküm altına
116 Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2004, s.103; Alangoya- Usul, s.70; Kuru-Görevsizlik, s.174; iş bölümü itirazı, ticari dava niteliğinde olmayan bir davanın ticaret mahkemesinde açılması halinde bu mahkemede, ticari nitelikte bir davanın asliye hukuk mahkemesinde açılması durumunda ise asliye hukuk mahkemesinde yapılır. 117 Gönderme kararı ile dosya kendisine gönderilen mahkeme davaya bakmaya mecburdur, (Kuru-Görevsizlik, s.175) .118 Kuru- Görevsizlik, s.175.119 İBK 24.04.1967, 12/3, RG 28.06.1967, S.12633. 120 bkz. yuk. böl. II, B, I, s.27. 121 “...Gönderme kararlarında muhakeme masrafı ve avukatlık ücretinden bahsedilmemesi gerekirken zuhulen bunlara hükmedilmiş ise...” 24.04.1967 gün ve 12/3 sayılı İBK, RG 28.06.1967, S.12633; “Ticaret Kanununun 5 nci maddesine göre ileri sürülen iş sahası ilk itirazının kabulü üzerine verilengönderme kararları yargılamaya o davada son vermesi ve hakimin o davadan el çekmesi sonucunu doğurması bakımından görevsizlik ve yetkisizlik kararları gibi nihai kararlardan sayılırlar. Ancak nihai kararlara benzeyen bu ortak yön dışında onlardan farklı bazı özelliklere de sahiptirler. Söz konusu özellikleri, nihai nitelikte bir karar olmalarına rağmen müstakilen temyiz edilemeyip esası halleden hükümle birlikte kabili temyiz olmaları; gönderme kararlarıyla birlikte masraf ve avukatlık
32
alınacaktır. Ancak mahkeme gönderme kararı ile davacıyı yargılama giderlerine de
mahkum ederse, kararın yargılama giderlerine ilişkin kısmı yalnız başına temyiz
edilebilir122.
III. Dava Şartlarının Bulunmaması Nedeni İle Davanın Reddi
Kararlarında Yargılama Giderleri
Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığının
veya yokluğunun gerekli olduğu hallere dava şartları denmektedir123. Genel olarak
bütün davalarda aranan dava şartları mahkemeye, taraflara ve dava konusuna ilişkin
olmak üzere üçe ayrılır. Örneğin, yargı yetkisi, yargı yolu, görev, kamu düzenine
ilişkin yetki halleri mahkemeye; çekişmesiz yargıya ait işler dışında davada iki
tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, dava vekil aracılığıyla takip ediliyorsa
vekalet ehliyeti ve geçerli vekaletname taraflara; hukuki yarar, kesin hüküm
bulunmaması dava konusuna ilişkin dava şartlarıdır124. Dava şartları, davanın
açılmasından hükmün verilmesine kadar mevcut olmalıdır125.
Mahkeme, dava şartlarının var olup olmadığını, tarafların bu konuda bir
itirazları olmasa da, davanın her aşamasında kendiliğinden inceler. Taraflar da
davanın her aşamasında (Yargıtay’da da) dava şartlarının eksik olduğunu ileri
sürebilirler. İşte mahkeme, gerek kendiliğinden gerekse tarafların itirazı üzerine
yapacağı inceleme sonucunda dava şartlarından herhangi birinin eksik olduğunu
belirlerse davayı, esasa girmeden, dava şartı yokluğundan (usulden) reddeder126.
parasına hükmolunmaması; verildikleri anda kesin kararlar gibi bir güce sahip olmaları ve gönderme kararı ile dosyanın tevdi edildiği mahkemenin bu karara uymak zorunda olması gibi hususlar teşkil eder”... 11.10.1976 gün ve 5/5 sayılı İBK, RG 07.12.1976, S.15782. 122 “...Türk Ticaret Kanunu’nun 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca verilen gönderme kararının mahiyetine yabancı olan ve gönderme kararı ile telifi kabil bulunmayan nihai hüküm niteliğindeki avukatlık ücretine de hükmedilmiş ise o kısmın müstakilen temyiz kabiliyeti olduğuna...” 24.04.1967 gün ve 12/3 sayılı İBK, RG 28.06.1967, S.12633; “...Bir yanılgı sonucu gönderme kararının mahiyeti ile bağdaşmayacak biçimde masraf ve avukatlık parasına hükmolunmuş ise, kararın bu kısmının temyiz olunabileceği...” 11.10.1976 gün ve 5/5 sayılı İBK, RG 07.12.1976, S.15782.123 Kuru, Baki: Dava Şartları, Sabri Şakir Ansay’ın Hatırasına Armağan, Ankara 1964, s.109-147, s.110; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.307; Alangoya- Usul, s.170. 124 Çeşitli kanunlarda bazı davalar için genel dava şartları dışında başka özel şartlar da öngörülmüştür. 125 Kuru- Dava Şartları, s.144 . 126 Kuru- Dava Şartları, s.146; Alangoya- Usul, s.178.
33
Davanın, dava şartı yokluğundan reddi kararı usule ilişkin nihai karar olup, davacının
aleyhine de olduğundan, mahkeme yargılama giderlerini davacı tarafa yükler127.
Davanın, dava şartlarından birinin bulunmaması nedeniyle (usulden) reddi
kararında, dava, konusu itibariyle nispi karar ve ilam harcına tabi olsa da, davacı
taraf maktu karar ve ilam harcı ile sorumlu tutulur128. Ayrıca, davalı taraf kendisini
vekille temsil ettirmiş ise davacı, davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenen
maktu miktarı geçmemek üzere, nispi tarifeye göre vekâlet ücreti ile mahkum olur
(AAÜT m.7/III). Yine davada o aşamaya kadar yapılmış olan diğer yargılama
giderleri de davacı taraf üzerinde bırakılır.
IV. Davaların Ayrılması ve Birleştirilmesinde Yargılama Giderleri
Mahkeme, yargılamanın daha iyi bir biçimde yürütülmesini sağlamak için
birlikte açılmış ya da sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her
aşamasında, kendiliğinden veya tarafların talebi üzerine karar verebilir (HUMK
m.46)129. Davaların ayrılması kararı uyuşmazlığı esastan çözen ve hakimin dosyadan
el çekmesini de gerektiren nihai bir karar olmadığından (ara kararı olduğundan) bu
karar ile, davaları gerekmediği halde birlikte açan davacı ya da davacılar yargılama
giderleri ile sorumlu tutulamaz130. Yargılama giderleri, ayrılan davalara bakan
mahkemeler tarafından her dava için ayrı ayrı hüküm altına alınır131. Ayırma kararı
üzerine, ayrılan dava veya davalar mahkemenin esas defterine ayrı kaydedilir 127 Kuru- Usul, V, s.5346; “... Dava husumetten reddedilmiş olmasına nazaran, muhakeme masraflarının davacıya tahmili lazımdır” 4 HD 1953/4456-3352 (Aldemir, s.119) .128 Yılmaz, Z- Yargılama Giderleri, s.196.129 Mahkeme, aralarında bağlantı bulunduğu için birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davalarda yargılamanın iyi bir biçimde yürütülmesini sağlamak için davaların ayrılmasına takdirine göre karar verebilecekken; aralarında bağlantı bulunmadığı halde birlikte açılan davalarda ise ayırma kararı vermek zorundadır. Çünkü aralarında bağlantı bulunmayan davalar hakkındaki yargılamanın birlikte iyi bir şekilde yürütülmesi imkansızdır (Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.595) . 130 “Mahkeme ... tüm davalılar hakkında açılmış davaların tefrikine karar vermiş, ancak davaların ayrılması kararının ara kararı niteliğinde bulunduğunu nazara almadan ve Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 48 inci maddesi gereğince bir işlem de yapmadan nihai karar tesis edercesine davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti ve muhakeme masrafına hükmetmiştir. Ayırma kararları, davayı sonuçlandıran ve hakimin elini davadan çektiren kararlardan olmadığından temyiz edilebilme niteliği yoksa da yanlış uygulamayla davacıların vekalet ücreti ve yargılama giderleriyle mahkum edilmesi de doğru görülmediğinden bu yönden temyiz incelemesi yapılması gerekli görülmüştür... davalılar lehine ayrı ayrı ücreti vekalet ve yargılama giderlerine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır”, 6 HD 1985/14586-1668, (Kuru- Usul, III, s.3404, dn. 43a’dan naklen) . 131 Aldemir, s.144.
34
(HTMYİY m.48/I). Ayrılan, dolayısıyla yeni esas numarası alan davalar için ayrı
ayrı başvurma harcı, bu davalar (ayrılıp yeni esas alan) maktu harca tâbi ise yine her
biri için maktu karar ve ilam harcı alınır; ancak ayrılan davalar nispi harca tâbi ise,
davalar ayrılmadan önce dava konusunun toplamı üzerinden nispi harç alınmış
olduğundan, bu durumda ayrıca karar ve ilam harcı alınmaz (HTMYİY m.48/II).
Ayrıca ayrılan davalar sonuçlanınca her dava için, davanın niteliğine göre maktu
veya nispi, ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmolunur (AAÜT m.8) .
Aynı mahkemede ya da farklı mahkemelerde açılmış olan davalar arasında
bağlantı varsa iki dava birleştirilebilir (HUMK m.45/I, II)132. Gerçekten aynı
mahkemede görülmekte olan davalar arasında bağlantı bulunması halinde mahkeme,
davanın her aşamasında kendiliğinden veya tarafların talepleri üzerine ayrı ayrı
açılan davaların birleştirilmesine karar verebilir (HUMK m.45/I). Buna karşılık,
farklı mahkemelerde görülmekte olan davalarda, ikinci davada, davalı tarafından
süresi içinde yapılan (davalar arasında bağlantı bulunduğuna dair) ilk itirazın
mahkemece kabul edilmesi üzerine, mahkeme elindeki davanın birinci mahkemedeki
dava ile birleştirilmesine ve davanın birinci mahkemeye gönderilmesine karar
vermek zorundadır133. Birinci durumda (aynı mahkemenin vermiş olduğu birleştirme
kararında) verilen birleştirme kararı ile mahkeme davaların hiçbirinden elini
çekmemiş olduğundan buradaki birleştirme kararı nihai karar olmayıp, ara kararı
niteliğindedir. İkinci durumda ise (farklı mahkemenin vermiş olduğu birleştirme
kararında) birleştirme kararı veren (ikinci) mahkeme bu kararla davadan elini çekmiş
olduğundan (ve dava dosyasını kararın kesinleşmesinden sonra kendiliğinden ilk
mahkemeye göndereceğinden) buradaki birleştirme kararı nihai karardır.
Birleştirme kararlarında, aynı mahkemenin vermiş olduğu kararda mahkeme
davadan elini çekmiş olmadığından ve bu karar davanın esasını da çözümlememiş
olduğundan; farklı mahkemenin (ikinci mahkeme) vermiş olduğu kararda da,
mahkeme davadan elini çekmiş olmasına rağmen, davayı kendiliğinden başka
mahkemeye (ilk mahkemeye) gönderecek olması (HUMK m.45/II) dolayısıyla
132 HUMK’un 45/III’na göre, davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde iki dava arasında bağlantı var sayılır.133 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.599.
35
davanın esası hakkında bir karar verilmemiş olduğundan, taraflar yargılama giderleri
ile sorumlu tutulamazlar.
İki dava arasında bağlantı bulunması nedeniyle davaların birleştirilmesine
karar verilmesi durumunda birleştirilen davalar bağımsızlıklarını korurlar. Bu davalar
mahkemece birlikte yürütülmekle beraber, yargılamanın, bağımsızlığını koruyan her
bir dava için ayrı ayrı yapılması ve sonuçta, birleştirilen davadaki taleplerin her biri
hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması, yargılama giderlerinin de her dava için ayrı ayrı
hesaplanması gerekmektedir134. Dolayısıyla birleştirilen her dava için, davanın
sonucuna göre, harçların, diğer yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin135 (AAÜT
m.8) ayrı ayrı hesaplanarak kararda açıkça belirtilmesi gerekir.
V. Davanın Geri Alınmasında Yargılama Giderleri
Davanın açılmasının maddi hukuk ve usul hukukuna ilişkin bazı sonuçları
vardır136. Dava açılmasının usul hukukuna ilişkin sonuçlardan biri de davayı geri
alma yasağıdır. Buna göre, dava açıldıktan sonra davacı, davalının rızası olmadan
davasını geri alamaz (HUMK m.185/I). Çünkü davacı, davasını geri alma iradesi ile
talep sonucundan vazgeçmemekte sadece o aşamada davasını geri alarak, onu ilerde
tekrar açabilme hakkını saklı tutmaktadır137. Davacı, davalının da açıkça rıza
göstermesi halinde davasını geri alabilir. Bu durumda mahkeme, davanın esası
hakkında bir karar vermez ve (davacının davasını geri alma talebinin davalı
tarafından kabul edilmesi nedeniyle) davanın son bulduğunu belirtir. Davacı,
davalının da rızasıyla davayı geri alınca davasını terk etmiş sayılır. Çünkü davacı,
davalının da kabulü ile davasını geri alarak davanın hükme bağlanamamasına sebep
olmuştur. HUMK’un 425. maddesinde, iki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi
bir sebeple hükme bağlanamayan davalara ilişkin yargılama giderlerinin davaya
134 Aldemir, s.145.135 Kutay, İlhan: Birleştirilen Davalarda Vekalet Ücreti, ABD 1961/1, s.7-10, s.10.136 Örneğin zamanaşımının kesilmesi, hak düşürücü sürenin korunması, davalının mütemerrit olması maddi hukuka ilişkin; derdestlik, davayı genişletme ve değiştirme yasağı usul hukukuna ilişkin bazı sonuçlardır. 137 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.363.
36
bakan hakim tarafından takdir olunup hükmolunacağı belirtilmiştir138. Bu kararla,
davacı davasını terk etmiş sayılacağı için mahkeme o zamana kadar edindiği kanaat
gereğince, tarafları haksızlık durumlarına göre, yargılama giderlerini ödemeye
mahkum eder139.
Mahkeme, davanın geri alınması nedeniyle son bulmasına ilişkin kararı ile
davadan elini çektiğinden söz konusu karar nihai bir karar (usule ilişkin) olup, bu
kararda, davanın terki nedeniyle tarafların haksızlık durumlarına göre yargılama
giderleri ile sorumlu tutulması kanımızca da yerindedir. Ayrıca bu kararla, dava,
konusu itibariyle nispi karar ve ilam harcına tabi olsa bile ilgili taraf maktu karar ve
ilam harcını ödemeye mahkum edilecektir. Yine, mahkemece haklı olduğu kabul
edilen taraf davada kendisini vekille temsil ettirmiş ise haksız taraf, davanın
konusuna göre nispi (ancak nispi tarifeye göre belirlenen ücret maktu ücretten fazla
olamaz) veya maktu tarifeye göre vekâlet ücreti ödemeye mahkum edilecektir
(AAÜT m.7/I kıyasen)140.
VI. Davanın Açılmamış Sayılması Hallerinde Yargılama Giderleri
Davanın açılmamış sayılması, açılan davanın taraflarınca uzun süre takipsiz
bırakılması (HUMK m.409) veya yapılması gerekli bazı usul işlemlerinin
138 “Usulün 425. maddesi hükmünce davanın terki, yani olduğu gibi bırakılması halinde dava masraflarının hüküm altına alınması gerekmesine...”, 4 HD 1957/6927-879, (Aldemir, s.116) . 139 Kuru- Usul, II, s.1686-1687; “Davacı oğlunun ihtiyacından bahisle tahliye istemiş ve sonra da duruşma sırasında oğlunun bir ev satın aldığından bahisle davasından vazgeçmiş olmasına göre, davacının dava açtığı sırada oğlunun konut zorunda olup olmadığı araştırılarak davacının dava açmakta haklı bulunduğunun sübutu halinde masrafların davalıya tahmili ve aksi takdirde davacı uhdesinde bırakılması lazım gelirken, davacının oğlunun davadan evvel ev almayı tasarlamış olması lazım geldiğinden ve az zamanda ev alamayacağından bahisle masrafın davacıya yükletilmesi yolsuz olduğundan hükmün bozulmasına karar verildi”, 3 HD 1951/6751-4227, “...Davacı dava konusu taşınmazlardan 364 parsel numaralı taşınmaz hakkındaki davayı takip etmediğini bildirmiş ve bu parsel hakkındaki davayı HUMK.nun 185. maddesine göre,takipten sarfınazar etmiştir. Buna davalı Hazine vekili tarafından karşı çıkılmadığına göre hakkındaki davanın işlemden kaldırılması şeklinde verilen karar nedeni ile bu taşınmaz yönünden davalı Hazine yararına vekalet ücreti takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır”, 8 HD 1990/13267-2169, (Aldemir, s.116, dn.2 ve dn.3’den naklen) .140 Mahkemenin davanın son bulduğuna ilişkin kararı delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce verilirse tarifede yazılı ücretin yarısına, ara kararının yerine getirilmesinden sonra verilirse tarifede yazılı ücretin tamamına hükmoluur (AAÜT m.7/I kıyasen) .
37
yapılmamasının meydana getireceği sakıncaları azaltmak amacıyla öngörülmüş bir
çözüm yolu olup, yapısı itibariyle usul hukukuna ilişkin bir kurumdur141.
Davanın açılmamış sayılması, şartların oluşması durumunda kendiliğinden
meydana gelir. Davanın açılmamış sayılmasını gerektiren hallerden birine ait şartlar
gerçekleştiği takdirde, dava kendiliğinden açılmamış sayılır142. Mahkemenin söz
konusu durumlarda vereceği karar, davanın açılmamış sayılması durumunun
meydana gelmesi açısından kurucu nitelikte olmayıp, ortaya çıkan kanuni sonucu
tespit edici nitelikte, açıklayıcı bir karardır. Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin
kararlar, mahkemenin davadan elini çekmesini gerektiren usule ilişkin nihai
kararlardır143.
Davanın açılmamış sayılmasını gerektiren durumların neler olduğu kanunda
açıkça gösterilmiştir. Buna göre vekâletname ibraz edilmemesi halinde (HUMK
m.67), dava dilekçesindeki eksikliklerin süresinde giderilmemesi durumunda
(HUMK m.193/1,son), görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra
süresi içerisinde görevli (veya yetkili) mahkemede davanın devamının istenmemesi
halinde (HUMK m.193/2,son), gerekli şartların varlığı durumunda derdestlik itirazı
sonucunda (HUMK m.194) ve dava dosyasının işlemden kaldırılıp da süresinde
yenilenmemesi halinde (HUMK m.409) davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
Aşağıda, söz konusu kararların her biri yargılama giderleri bağlamında
incelenecektir.
141 İyimaya, Ahmet: Sorumluluk Davasının Açılmamış Sayılması, YD, 1990/1-2, s.46-58, s.46.142 Kuru- Usul, IV, s.4125.143 “...Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar usule ilişkin nihai bir karardır. Çünkü, mahkeme böyle bir karar vermekle davadan elini çekmektedir ve temyize tabidir (HUMK m.427)... Bu karar usule ilişkin nihai bir karar olmakla birlikte davanın esasına ilişkin olarak verilmiş bir karar olarak kabul edilemez”, HGK 14.06.2000, 19-936/999, www.akip.net (açıklamalı kanun içtihat programı), erişim: 10.04.2008.
38
1. Vekâletnamenin İbraz Edilmemesi Halinde Davanın Açılmamış
Sayılması
Hukuk usulünde vekil ile takip edilen davalarda, geçerli bir vekâletname
bulunması ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartıdır144. Bu nedenle mahkeme,
vekilin geçerli vekâletnamesinin bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında
kendiliğinden araştırabileceği ve gerektiğinde vekilden vekâletnamesinin aslını
isteyebileceği gibi taraflardan her biri de diğer taraf vekilinin vekâletnamesinin
mevcut olmadığı, yeterli olmadığı veya usulüne uygun olmadığı hakkında, yine
davanın her aşamasında, mahkemeye itirazda bulunabilirler (HUMK m.66)145.
Vekil, vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini, dava dosyasına
konulmak üzere, mahkemeye vermekle yükümlüdür (HUMK m.65).
Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini mahkemeye vermeyen vekil dava
açamaz veya açılmış bir davada yargılama ilgili görev yapamaz (HUMK m.67/I,c.I).
Bu maddeye göre kural olarak mahkeme, vekâletnamesiz dava açan vekilin imzasını
taşıyan dava dilekçesini reddetmek zorundadır146. Ancak istisnai olarak mahkeme,
gecikmesinde zarar doğabilecek hallerde, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini
getirmek şartıyla vekilin vekâletsiz dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına
izin verebilir (HUMK m.67/I,c.II)147. Vekil kendisine verilen kesin süre içinde
vekâletnamesini mahkemeye sunarsa ya da davacı asıl aynı süre içinde kendisi adına
açılan davayı kabul ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirirse, vekâletnamesiz vekil
tarafından açılmış olan dava başından itibaren geçerli olarak açılmış sayılır148.
Mahkemece verilen kesin süreye rağmen, bu süre içinde, vekil tarafından
vekâletname ibraz edilmediği ya da davacı asıl, adına açılan davaya icazet verdiğini
144 Postacıoğlu, s.323; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.295; Ansay, s.127-128; Kuru- Dava Şartları, s.174.145 Kuru- Dava Şartları, s.174; Yılmaz, Zekeriya: Medeni Usul Hukukunda Davanın Açılmamış Sayılması, Ankara 2008, s.45.146 Kuru, Baki: Vekâletnamesiz Dava Açılması, Makalelerim, İstanbul 2006, s.141.147 Kuru- Vekaletsiz Dava, s.142.148 Aras, Celal/Arslan, Leyla/Cesur, Nilgün: Hukuk Usulünde Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verilecek Haller, AD 1985/II, s.364-384, s.367.
39
dilekçe ile mahkemeye bildirmediği takdirde, mahkeme vekâletnamesiz vekil
tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verir (HUMK m.67/I,c.III)149.
Mahkemece HUMK’un 67. maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına
karar verilebilecek diğer bir durum da kanunların (özellikle HUMK m.65) aradığı
şekil şartlarını taşımayan vekâletname ile dava açılması halidir150. HUMK’un 65.
maddesi151 ve diğer kanunlarda vekâletname için öngörülen şekil şartı, geçerlilik şartı
olmayıp ispat şartıdır152. İşte, vekil tarafından gerek dava açılırken gerekse davanın
devamı sırasında mahkemeye verilen vekâletname kanunların aradığı şekil şartlarını
taşımıyorsa ve mahkemece verilecek kesin süre içinde vekil şekil eksikliğini
gidermezse ya da asıl, davaya gelerek vekiline dava için vekâlet verdiğini
bildirmezse, mahkeme yine davanın açılmamış sayılmasına karar verecektir (HUMK
m.65; 67/I, c.III)153.
Mahkeme, belirtilen durumlarda vermiş olduğu davanın açılmamış sayılması
kararında, gereken işlemleri yerine getirmemiş olan vekili oturum (celse) harcı, diğer
yargılama giderleri ve karşı tarafın uğramış olduğu zararları ödemeye mahkum eder
(HUMK m.67/I,c.IV)154. Söz konusu karar usule ilişkin nihai karar olduğundan,
dava, konusu itibariyle nispi karar ve ilam harcına tabi olsa da, davanın sonunda
maktu karar ve ilam harcına hükmolunarak155 bu gider ile davalı taraf kendisini
davada vekil ile temsil ettirmiş ise dava konusuna göre nispi (maktu ücreti
geçmemek kaydıyla) veya maktu tarifeye göre belirlenecek vekâlet ücreti (AAÜT
149 Kuru- Vekaletsiz Dava- s.144; Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/II, s.367.150 Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/II, s.367-368.151 Bu maddeye göre vekâletnemeler, noterden onaylanmış (noterlikçe düzenlenmiş), sulh mahkemelerinde bakılan davalarda, noterden başka, nahiye meclisi, ihtiyar heyeti veya sulh hakimi tarafından onaylanmış, resmi daire vekiileri için de daire amiri tarafından usulüne uygun olarak verilmiş olmalıdır.152 Kuru/Arslan/Yılmaz, s.293.153 Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/II, s.368.154 “Davacılardan Ü.’nün vekaletnamesini almadan avukat (B.K.) tarafından dava açılmış ve vekaletname de ibraz edilmemiş olduğundan HUMK’un 67. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına ve vekilin oturum harcı ile diğer yargılama giderleri ve karşı tarafın uğradığı zararları ödemeye mahkum edilmesi gerekirken...” 5 HD 1994/5119-7542 (Yılmaz, Z- Açılmamış Sayılma, s.49, dn.13’den naklen) .155 Yılmaz,Z- Yargılama Giderleri, s.196.
40
m.7/I)156 ve diğer yargılama giderleri de davanın tarafı olmayan (HUMK m.424)
vekile yükletilecektir.
2. Dava Dilekçesindeki Kanuni Noksanlıklar Nedeni İle Davanın
Açılmamış Sayılması
Dava, kural olarak dilekçe ile açılarak mahkemenin önüne gelir (HUMK
m.178) . Bir hukuk davasında, dava dilekçesinde nelerin yer alacağı HUMK’un 179.
maddesinde sayılmıştır. Bu maddeye göre; tarafların ve varsa kanuni temsilci veya
vekillerinin ad ve soyadları ile adresi, açık bir şekilde dava konusu, dava sebebi
(vakıalar), deliller, hukuki sebepler, cevap süresi, talep sonucu ile davacının veya
varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzasının davacı dilekçesi içeriğinde bulunması
gerekmektedir157. Belirtilen kayıtlardan hukuki sebepler ile cevap süresi dışındaki
diğer kayıtların dava dilekçesinde zorunlu olarak bulunması gerekmektedir158. Söz
konusu dava dilekçesinin zorunlu unsurlarını oluşturan kayıtlardan bir veya
birkaçının bulunmaması durumunda davalı taraf buna ilişkin olarak süresi içinde ilk
itirazda bulunabilir (HUMK m.187/7)159 .
Mahkeme, itirazı incelemesi sonucunda dava dilekçesinin düzenlenmesinde
kanuni noksanlık bulunduğu kanısına varırsa dava dilekçesinin iptaline karar verir
(HUMK m.193/I)160 . Bu durumda mahkeme sadece dava dilekçesinin iptaline karar
verir, ayrıca davanın esastan reddine veya açılmamış sayılmasına karar vermez161.
Dava dilekçesinin iptali kararı nihai bir karar olmakla birlikte bu kararla davacı
156 Davanın açılmamış sayılmasına, delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce karar verilmesi durumunda, tarifede yazılı ücretin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonraki aşamada ise tamamına hükmolunur (AAÜT m.7/I) .157 Maddede belirtilmemiş olmakla birlikte dilekçe davayı görmeye görevli ve yetkili mahkemeye hitaben yazılmalıdır.158 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.267.159 Bu maddeye göre davacı taraf da, davalının mahkemeye vermiş cevap dilekçesinde bulunması gereken ve HUMK’un 200 ve 201. maddelerinde belirtilen kayıtlardan bir veya birkaçının noksan olması halinde bu hususu ilk itiraz olarak ileri sürebilir (Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.381) . 160 Mahkeme, davacı tarafın ileri sürdüğü cevap dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni noksanlık olduğu kanısına varırsa cevap dilekçesinin iptaline karar verir ve bu kararında aynı zamanda davalının yeni bir cevap dilekçesi vermesi için uygun bir süre belirler. Davalı, bu süre içerisinde yeni bir cevap dilekçesi vermezse, süresinde cevap dilekçesi vermemiş sayılır (Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.694) . 161 Kuru- Usul, IV, s.4257-4258; Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma, s.210.
41
yargılama giderleri ile sorumlu tutulamaz162. Bizce de dava dilekçesinin iptali kararı
ile davacı tarafın yargılama giderleri ile sorumlu tutulmaması yerindedir. Çünkü,
tıpkı görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararlarında olduğu gibi bu kararda da
mahkeme her ne kadar davadan elini çekiyor ise de bu kararla davanın esasını
çözümlememekte ve davacı taraf, iptal kararının kesinleşmesinden (temyiz süresinin
sona erdiği veya temyiz edilip de onanmış ise onama kararının tebliğinden) itibaren
on gün içinde yeni bir dava dilekçesi vererek açmış olduğu önceki davanın devam
etmesini sağlayabilecek (HUMK m.193/III) ve dava sonunda da zaten yargılama
giderlerine hükmedilecektir.
Davacı, dava dilekçesinin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren
mahkemeye on gün içerisinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır (HUMK
m.193/III) . Bu durumda kendisinden başvurma harcı ile peşin karar ve ilam harcı
alınmaz.
Ancak davacı, dava dilekçesinin iptali kararının kesinleşmesinden itibaren on
gün içinde mahkemeye yeni bir dava dilekçesi vermezse, dava açılmamış sayılır
(HUMK m.194/IV)163. Davanın açılmamış sayılması ile davacı davasını terk etmiş
162 “...Davalının usulü dairesinde vaki itirazı üzerine mahkemece dava arzuhalinin tanziminde kanuni noksanlar bulunmasından dolayı iptal kararı verilirse, davacının on gün içinde yeniden arzuhal tanzim ve itasına mecbur olduğu ve karar tarihinden itibaren on gün içinde yeniden arzuhal verilmemesi halinde davanın ikame edilmemiş addolunacağı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 193 üncü maddesi hükmü iktizasındadır. Bu madde hükmüne göre davacı iptal kararından sonra müddetinde yeniden dava arzuhali vermişse dava devam edecektir. Zikredilen Usul Kanununun 417 inci maddesi, kanunen muasarrah olan hallerden maadasında masarifi muhakemenin aleyhinde hüküm verilen taraftan istifa olunmasını amir olup vekalet ücreti masarifi muhakemeden madut bulunmasına ve iptal kararı ise davacı aleyhine verilmiş bir hüküm mahiyetini ihtiva etmemesine nazaran bu safhada, davalı lehine vekalet ücreti takdir ve hükmedilmesi mezkur 417 inci madde hükmüne tevafuk edemez. İptal kararıyla beraber davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmemesi halinde davalının vekalet ücreti, istemek hakkı da münselip olmuş değildir. Çünki; Müddetinde yeniden dava arzuhali verilmemesinden ötürü mahkemece davanın ikame edilmemiş addine karar verildiği zaman, yeniden dava arzuhali verilmiş ise esas hükmün südurunda davalı lehine vekalet ücreti takdir ve hükmolunabileceği gibi sözü geçen kanunun 425 inci maddesi, iki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi bir sebeple hükme iktiran etmeyen davalara müteallik muhakeme masraflarının tahkikat Hakimi tarafından takdir ve hükmolunacağını mutazammın bulunduğundan davacı, davayı terk etmişse davalının 425 inci madde hükmünden istifade edeceği de aşikardır. Bu sebeplere binaen dava arzuhalinin tanziminde kanuni noksanlar bulunduğundan dolayı verilen iptal kararı münasebetiyle davalı lehine mahkemece vekalet ücreti takdir ve hükmedilmesi icap etmiyeceğine ilk toplantıda üçte iki ekseriyet hasıl olmadığından müteakip toplantıda 14.4.1954 tarihinde mutlak ekseriyetle karar verildi”, 14.04.1954 gün ve 4/14 sayılı İBK, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları Hukuk Bölümü, C. IV, s. 567-568, s.567-568. 163 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.693; Aras/Arslan/Cesur- AD 1985/II, s. 371.
42
duruma düşer ve davalının HUMK’un 425. maddesi gereği mahkemeye başvurması
sonucunda, mahkeme davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder164.
3. Görevsizlik, Yetkisizlik ve Gönderme Kararları Üzerine Davanın
Açılmamış Sayılması
Mahkeme gerek kendiliğinden (görev ve kamu düzenine ilişkin yetki
hallerinde) gerekse itiraz üzerine yaptığı değerlendirmede görevli (veya yetkili)
olmadığı kanaatindeyse görevsizlik (veya yetkisizlik) kararı verir (HUMK
m.27,193/III) ve bu kararında ayrıca dava dosyasının görevli (veya yetkili)
mahkemeye gönderilmesine de hükmeder. Ancak mahkeme dosyayı kendiliğinden,
görevli (veya yetkili) olduğunu düşündüğü mahkemeye gönderemeyip, dosyanın
görevli (veya yetkili) mahkemeye gönderilebilmesi ve davaya orada devam
edilebilmesi için davacı165 tarafın görevsizlik (veya yetkisizlik) kararının
kesinleşmesinden (temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ise temyiz süresinin sona erdiği
tarihten veya Yargıtay’ın onama kararının tebliğinden) itibaren on gün içinde görevli
(veya yetkili)166 mahkemeye başvurarak davalıya tebligat yaptırması gerekmektedir
(HUMK m.193/II,III), aksi halde dava açılmamış sayılır (HUMK m.193/IV). Buna
göre davacı taraf, on günlük süre içerisinde görevli (veya görevsiz; yetkili veya
yetkisiz) mahkemeye başvurmazsa, görevsiz (veya yetkisiz) mahkemeye açılmış olan
dava açılmamış sayılır. Bu durumda davacı, davasını terk etmiş olur ve davalı taraf
HUMK m.425 gereğince görevsizlik (veya yetkisizlik) kararı vermiş olan
164 “...HUMK’un 193/1 ve 3. fıkraları hükmünce davacı bu iptal kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren on gün içinde yeni bir dilekçe vermeye mecburdur. Vermediği takdirde usulün 193/4. maddesi hükmünce dava açılmamış sayılır. Bu halde ise, davalının mahkemeye başvurarak (davanın açılmamış sayılmasından ötürü) davacının muhakeme giderleri ve avukatlık parasıyla mahkum edilmesini istemek hakkı vardır”, 4 HD 1975/1479-5975, (Yılmaz, Z- Açılmamış Sayılma, s.212, dn.48’den naklen) ; burada da davacı taraf maktu karar ve ilam harcı, davalı taraf vekille temsil edilmişse AAÜT’nin 7/I maddesine göre belirlenecek vekâlet ücreti ve diğer yargılama giderleri ile sorumlu olacaktır. 165 Görevli (veya yetkili) mahkemeye başvurma yetkisi HUMK’un 193/II maddesinde yalnız davacıya tanınmış olup, Yargıtay uygulaması da görevli (veya yetkili) mahkemeye sadece davacının başvurabileceği yönündedir. Buna karşılık doktrinde bazı görüşler, süresi içinde davalının da görevli (veya yetkili) mahkemeye başvurabileceğini kabul etmektedirler (Kuru, Baki: Görevsizlik ve Yetkisizlik Kararı Üzerine Davalının da Görevli veya Yetkili Mahkemeye Başvurmak Hakkı Var mıdır?, ABD 1967/6, s.896-900; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.97) . 166 Ancak uygulamada ve doktrinde, davacının görevsiz (yetkisiz) mahkemeye de başvurabileceği kabul edilmektedir.
43
mahkemeye başvurarak yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasını talep
edebilir167.
Davacı taraf on günlük süreyi geçirdikten sonra görevli (veya görevsiz;
yetkili veya yetkisiz) mahkemeye başvurursa bu halde görevli (veya yetkili)
mahkeme davanın açılmamış sayılmasına karar verir168. Görevli (veya yetkili)
mahkeme bu kararında, davadan elini çekmiş olduğundan, davalı tarafı yargılama
giderlerine de mahkum eder. Yani bu durumda davalının HUMK m.425 gereği
yargılama giderlerinin hüküm altına alınması için ayrıca görevsizlik (veya
yetkisizlik) kararı vermiş olan mahkemeye başvurmasına gerek yoktur169. Mahkeme
vermiş olduğu nihai kararda, doğal olarak, davacıyı yargılama giderlerine mahkum
edecektir. İki durumda da yani gerek davalının 425. madde gereği görevsizlik (veya
yetkisizlik) kararı veren mahkemeye başvurması gerekse görevli (veya yetkili)
mahkemenin vermiş olduğu karar sonucunda, davacı taraf o ana kadar yapılmış diğer
giderler yanında maktu karar ilam harcı ve davalı taraf kendisini vekille temsil
ettirmiş ise vekalet ücreti ile sorumlu tutulacaktır170.
Mahkeme, süresi içerisinde yapılan işbölümü itirazını haklı bulursa vermiş
olduğu gönderme kararında (TTK m.5/III) sadece dava dosyasının işbölümüne uygun
mahkemeye gönderilmesine karar verir ayrıca dosyayı kendiliğinden o mahkemeye
gönderemez. Dava dosyasının işbölümüne uygun mahkemeye gönderilebilmesi ve
davaya o mahkemede devam edilebilmesi için davacı tarafın gönderme kararının
verilmesinden (yüze karşı ise tefhim edildiği, yokluğunda verildi ise tebliğ edildiği
tarihten) itibaren on günlük süre içerisinde kararı veren veya dosyanın gönderildiği
mahkemeye başvurarak davalıya tebligat yaptırmalıdır, aksi halde dava açılmamış
sayılır (HUMK m.193/IV) . Bu durumda davacı taraf davasını terk etmiş
olacağından, davalı taraf HUMK m.425 gereğince gönderme kararı vermiş olan
mahkemeye başvurarak yargılama giderlerini talep edebilir. Buna karşılık, davacı
167 Kuru- Usul, I, s.355; Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma, s.220.168 Buna karşılık davacı taraf on günlük süre içerisinde başvurursa dosyanın gönderildiği görevli (veya yetkili) mahkemede yeniden harç alınmaz (HUMK.m.27, H.K.’na bağlı I Sayılı Tarife A, I). Ancak sulh mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine davaya asliye hukuk mahkemesinde devam edilebilmesi için başvurma harcı farkının tamamlanması gerekir, (Kuru- Usul, I, s.347, dn.498) . 169 Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma, s.221.170 Vekâlet ücreti yine AAÜT’nin 7/I maddesine göre belirlenecektir.
44
taraf on günlük süreyi geçirdikten sonra gönderen veya gönderilen mahkemeye
başvurursa, gönderilen mahkeme davanın açılmamış sayılmasına karar verir ve bu
kararında davacı tarafı o ana kadar yapılmış yargılama giderlerine de mahkum eder.
Yargılama giderleri, görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında belirtildiği şekilde
belirlenir171.
4. Derdestlik İlk İtirazı Üzerine Davanın Açılmamış Sayılması
Davacı tarafın açmış olduğu davada hukuki yararının bulunması dava
şartlarındandır. Bu husus, herhangi bir itiraz olmasa da, mahkemece kendiliğinden
gözönünde bulundurulur. Ancak derdest olan (görülmekte olan) davanın aynısının
davacı tarafından ikinci kez açılmasında davacının hukuki yararı bulunmamaktadır.
Derdestlik itirazının kanuna konuluş amacı da konusu, tarafları ve dava sebepleri
(dayanılan maddi vakıalar) aynı olan bir davanın ikinci kez açılıp görülmesinde
tarafların hukuki yararının bulunmamasıdır172. Derdestlik itirazı, daha önceden
açılmış ve halen görülmekte olan bir davanın ikinci kez aynı veya başka bir
mahkemede açılması durumunda, ikinci davanın açıldığı mahkemede davalı
tarafından ileri sürülen ve bu davanın, daha önceden de açılmış ve halen görülmekte
olması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmesini sağlamaya yönelik bir ilk
itirazdır173. Belirtildiği üzere derdestlik itirazı, hukuki niteliği itibariyle, ilk itiraz
olup (HUMK m.187/4) süresi içerisinde davalı tarafından ileri sürülmediği takdirde
mahkemece kendiliğinden gözönüne alınmaz. Mahkeme (ikinci davaya bakan),
süresi içerisinde davalı tarafından yapılan itiraz üzerine yapmış olduğu inceleme
sonucunda her iki davanın taraflarının, dava konularının ve dava sebeplerinin aynı
olduğu kanısına varırsa derdestlik itirazını kabul ederek, ikinci davanın açılmamış
sayılmasına karar verir (HUMK m.194)174. Bu karar usule ilişkin bir nihai
karardır.175 Mahkeme, bu nihai kararla davadan elini çekmiş olduğundan, davanın
açılmamış sayılması kararında davacı tarafı yargılama giderlerine de mahkum eder.
171 bkz. böl. II, B, I, s.27 vd. 172 Doktrinde, derdestliğin dava şartı olarak kabul edilmesi gerektiği fikri benimsenmektedir (Tanrıver, Süha: Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, Ankara 1998, s.32 vd.; Kuru- Usul, II, s.1366; Ansay, s.211; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.690; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.273) .173 Tanrıver, s.1.174 Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.690; Tanrıver, s.101.175 Tanrıver, s.101.
45
Bu durumda davacı taraf, maktu karar ve ilam harcı, davalı taraf vekille temsil
edilmişse AAÜT’nin 7/I maddesine göre belirlenen vekâlet ücreti ve o ana kadar
yapılmış diğer yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır176.
5. Dava Dosyasının İşlemden Kaldırılması Üzerine Davanın Açılmamış
Sayılması
HUMK’a göre davanın tarafları açılmış olan bir davayı yürütmek zorunda
olmadıkları gibi mahkeme de tarafları, açılmış olan bir davada takibe zorlayamaz177.
Taraflar duruşmaya zorla getirilemezler. İşte, usulüne uygun biçimde çağrıldıkları
halde davanın her iki tarafı (ya da vekilleri) duruşmaya gelmez veya gelip de davayı
takip etmeyeceklerini bildirirlerse ya da yalnız bir taraf gelip de davayı takip
etmeyeceğini bildirirse, mahkemece dava yenileninceye kadar, dava dosyasının
işlemden kaldırılmasına karar verilir (HUMK m.409/I) .
Mahkemenin vereceği işlemden kaldırma kararı kurucu nitelikte bir karar
olmayıp kanunun öngördüğü durumların gerçekleşmesi nedeniyle ortaya çıkan
durumun tespitinden ibarettir178. Dolayısıyla mahkeme işlemden kaldırma kararı
vermemiş olsa bile kanunda sayılan şartların gerçekleştiği tarihte dosya işlemden
kaldırılmış sayılır179. Dosyanın işlemden kaldırılması kararı ile dava üç ay süre ile
derdest kalmaya devam eder (HUMK m.409/III,IV). Yani mahkeme vermiş olduğu
bu kararla kesin olarak davadan elini çekmemektedir180. Karar açısından askıda olma
176 “... Usulün 194. maddesi uyarınca, mahkemece ilk itiraz kabul edildiğinden davanın ikame edilmemiş addolunmasına ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 8. maddesinin (7. maddesinin) uygulanması suretiyle avukatlık ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken, ... fazla ücreti vekalete hükmedilmesi doğru görülmemiştir”, 14 HD 1991/825-1001, (Tanrıver, s.101, dn.12) .177 Yılmaz, Z- Açılmamış Sayılma, s.528.178 Kuru- Usul, IV, s.4088.179 Üstündağ, s.610; Postacıoğlu, s.521.180 Doktrindeki bir görüşe göre mahkeme, dosyadan işlemden kaldırılma kararı ile davadan nihai olarak elini çekmediğinden ve davanın her an yenilenmesi ihtimali olduğundan bu karar ara kararı niteliğindedir, (Kuru- Usul, IV, s.4089; benzer görüş Aras, Celal/Arslan, Leyla/Cesur, Nilgün: Hukuk Usulünde Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verilecek Haller, AD 1985/III, s.697-714, s.703-704) ; bir başka görüşe göre ise işlemden kaldırma kararı ne bir niai karar ne de ara kararı niteliğindedir, şartların gerçekleşmesiyle kendiliğinden meydana gelen bir durumun tespitidir, (Alangoya, Yavuz: Yargılamanın Sevkindeki Prensipler ve Bu Açıdan 1711 Sayılı Kanun İle Değiştirilen 409. Madde Açısından Düşünceler, HUMK’nu Değiştiren 1711 Sayılı Kanun Hakkındaki Sempozyum, İstanbul 1976, s.85-118, s.114) ; kanımızca dosyanın işlemden kaldırılması kararı ara kararı niteliğindedir.
46
durumu söz konusudur. Şöyle ki, davanın üç aylık süre içerisinde yenilenip
yenilenmeyeceği belli değildir. Üç aylık süre içerisinde dava yenilenirse mahkeme
davayı görüp karara bağlayacak ya da bu sürede yenilenmezse üç aylık sürenin
sonunda açılmamış sayılacaktır. Bu nedenle mahkeme, dosyanın işlemden
kaldırılması kararında yargılama giderleri hakkında bir karar vermez181.
Davanın taraflarından her biri dosyası işlemden kaldırılmış olan davayı üç ay
içinde yenileyebilirler (HUMK m.409/III, V) . Ayrıca davanın, dosyanın işlemden
kaldırıldığı tarihten itibaren bir ay içerisinde yenilenmesi halinde yenileme talebinde
bulunan taraftan hiçbir harç (başvurma harcı, karar ve ilam harcı) alınmaz (HUMK
m.409/IV, HK m.7) . Bu durumda yenileme talebinde bulunan taraf sadece duruşma
davetiyesinin tebliği için gerekli giderleri yatırır. Buna karşılık davanın, dosyanın
işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenmesi halinde
yenileme talebinde bulunan taraf, dava açılırken alınan, başvurma harcı ile dava
konusuna göre maktu veya nispi karar ve ilam harcını (dava konusu değerin binde
elli dördünün dörtte birini) ödeyecektir (HUMK m.409/IV, HK m.7). Bu şekilde
yenileme talebinde bulunan taraf ilerde davayı kazansa bile harca ilişkin yapmış
olduğu gidere kendisi katlanır (HUMK m.409/IV)182.
HUMK’un 409/III,IV maddesi hükümleri gereği yenilenmiş olan dava,
yenileme talebi üzerine tekrar görüldüğü sırada, dosyanın işlemden kaldırılmasını
gerektiren durumlardan birisinin gerçekleşmesi halinde mahkemece, dava dosyasının
yeniden işlemden kaldırılmasına karar verilir. Yeniden işlemden kaldırılmasına karar
verilen dava, karar tarihinden itibaren üç ay içerisinde tekrar yenilenebilir (HUMK
m.409/III,V) . Bununla birlikte bir dava ancak iki defa işlemden kaldırılabilir ve iki
defa yenilenebilir (HUMK m.409/VI) . Yani, ikinci yenilemeden sonra davanın
görüldüğü sırada, dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren durumlardan birisinin 181 “Dosyanın işlemden kaldırılması kararı ile dava açılmamış sayılmaz. Bilakis dava usulün 409/3, 6 maddesince bir sene (şimdi üç ay) süre ile derdest kalmakta devam eder. Bu sebeple kararda yargılama masrafları ve bu meyanda vekalet ücreti yükletilemez”, 9 HD 1971/372-11283, (Yılmaz,Z-Açılmamış Sayılma, s.560, dn.79’dan naklen) .182 “Dava, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenirse, yeniden harç alınır (HUMK m.409/IV, Harçlar Kanunu m.7). Yenileme talebinde bulunanın ödeyeceği bu harç dava açılırken ödenmiş olan karar ve ilam harcının dörtte biri ile başvurma harcıdır. Bu harç yenileme talebinde bulunan davacı veya davalı tarafından alınır ve dava sonunda karşı tarafa yüklenilmez...”, HGK 14.06.2000, 19-936/999, (Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma, s.574, dn.123) .
47
gerçekleşmesi halinde artık mahkeme üçüncü kez dosyanın işlemden kaldırılmasına
karar veremez.
İşte, gerek dosyası işlemden kaldırılan bir davanın karar tarihinden itibaren üç
ay içerisinde yenilenmemesi gerekse ikinci defa yenilenen davada üçüncü kez
dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren durumlardan birisinin gerçekleşmesi
halinde mahkeme, iki durumda da, kendiliğinden davanın açılmamış sayılmasına
karar verir (HUMK m.409/V,VI)183.
Mahkeme vermiş olduğu davanın açılmamış sayılması kararıyla davadan elini
çekmiş olduğundan bu karar nihai bir karardır (usule ilişkin nihai karar) . Ayrıca
mahkemenin bu kararı davacı tarafın davasını HUMK’un 425. maddesi anlamında
terk etmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla mahkeme davanın açılmamış
sayılması kararında, yargılama giderlerini davacı taraf aleyhine takdir ederek bu
giderlere hükmeder184. Bu kararda davacı taraf, dava, konusu itibariyle nispi harca
tabi olsa da maktu karar ve ilam harcı, davalı taraf kendisini vekille temsil etmiş ise
AAÜT’nin 7/I maddesine göre belirlenecek vekâlet ücreti ve o ana kadar yapılmış
diğer yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilecektir.
183 Kuru- Usul, IV, s.4125; Kuru/Arslan/Yılmaz- Usul, s.679; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.323; Postacıoğlu, s.524; Üstündağ, s.610-611; Yılmaz, Z- Açılmamış Sayılma, s.579.184 “Duruşma devam ederken dosya taraflardan birinin başvurmasına kadar işlemden kaldırılmış ve bir yıl (şimdi üç ay) içinde yenilenmediği için açılmamış hale gelmiştir (HUMK 409) . Şu durumda Usulün 425. maddesinin kapsamına giren ve davanın terki niteliği taşıyan bu işlemden dolayı Hazine yararına vekâlet ücreti takdir olunması gerekir. Bu yönün gözetilmemiş olması usul ve kanuna aykırıdır”, 2 HD 1980/2999-3285, “Usulün 1711 sayılı kanunla değiştirilen 409. maddesi işlemden kaldırılmak suretiyle terk edilmiş dava dosyalarının elde beklemesini önlemek amacıyla işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren bir yıl (şimdi üç ay) içinde yenilenmeyen davaların mahkemelerce resen açılmamış sayılmasına karar verilmesini öngörmektedir. Bu gibi kararlar nihai kararlardır. Bundan sonra taraflar bir daha davayı yenileyerek devamını sağlayamazlar. İstek olsun veya olmasın tarifenin 8. maddesi (şimdi 7. madde) masraf ve vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir” , 13 HD 1976/6944-3519, (Kuru- Usul, IV, s.4128’den naklen) ; “Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar usule ilşkin nihai bir karardır. Çünkü, mahkeme böyle bir karar vermekle, davadan elini çekmektedir ve bu karar temyize de tabidir. Bu karar ile yargılama harç ve giderlerine de hükmedilmek gerekir”, 14 HD 2003/1273-2117, (Yılmaz,Z- Açılmamış Sayılma, s.581-582, dn.136’dan naklen) .
48
SONUÇ
Usul Hukukunda yargılama giderleri davanın açılmasından, dava sonucunda
verilen kararın kesinleşmesine kadar çeşitli aşamalarda ortaya çıkabilmektedir.
Dolayısıyla yargılamanın her aşamasında davanın taraflarınca yapılması gerekli
giderler söz konusu olabilmektedir. Mahkeme, davanın sonunda vermiş olduğu
hükümde, yargılama giderlerini, tarafların herhangi bir talebi olmadan kendiliğinden
hüküm altına alarak kural olarak HUMK’un 417/I- I. cümlesi gereği aleyhine hüküm
verilen tarafa yüklemektedir.
Ayrıca mahkeme, bazı usule ilişkin nihai kararlarda da yargılama giderlerini
aleyhine hüküm verilen tarafa yüklemektedir. Usule ilişkin nihai kararla davanın
esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden aslında davanın sonunda hangi
tarafın haklı hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak yargılama
giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi gerektiğine
ilişkin HUMK’un 417., davanın terki gibi bir sebeple hükme bağlanamayan davalara
ilişkin yargılama giderlerinin davaya bakan hakim tarafından takdir olunacağına
ilişkin HUMK’un 425. ve lehine hüküm verilen taraf için tahsil olunacak yargılama
gideri miktarının hükümde gösterilmesi gerektiğine ilişkin HUMK’un 426. maddesi
hükümleri birlikte dikkate alındığında; mahkemenin, söz konusu düzenlemelerden
yararlanarak görevsizlik, yetkisizlik, gönderme, dava dilekçesinin iptali kararları
dışında185, vermiş olduğu ve davadan elini çektiği usule ilişkin nihai kararlarda,
kararın ortaya çıkmasına neden olan usuli eksikliğin hangi tarafın ihmal veya hatası
sonucu verildiğini, kararın hangi tarafın aleyhine olduğunu veya davanın terkine yol
açan bir durum olup olmadığını tespit ve takdir ederek yargılama giderlerini bu
düzenlemeler doğrultusunda hüküm altına alması yerinde olacaktır.
185 Çünkü, her ne kadar mahkeme söz konusu kararlarda davadan elini çekmiş olsa da bu durumarda kararın verilmesinden sonra gerek davaya bakan mahkemece kendiliğinden (ör. gönderme kararı) gerekse tarafların süresi içinde başvurusu üzerine (görevsizlik, yetkisizlik kararları) dosyanın başka bir mahkemeye gönderilerek aynı davanın o mahkemede görülmeye devam edilmesi mümkündür. Ayrıca, dava dilekçesinin iptali kararından sonra da davacı tarafın, kanunda öngörülen süre içerisinde dilekçedeki eksiklikleri tamamlayarak dava dilekçesini mahkemeye sunması durumunda yine dava görülmeye devam edecektir. Dolayısıyla, devam eden davaya bakan mahkeme yargılamanın sonunda vereceği hükümle birlikte yargılama giderlerini de hüküm altına alacaktır. Ayrıca bu kararlarda da yargılama gidelerine hükmedilecek olursa bir dava için iki kez yargılama giderine hükmedilmiş olacak ki bu da hakkaniyete aykırı olacaktır.
49
Uygulamada da proje içerisinde incelenen, dava şartlarının bulunmaması
nedeni ile davanın reddi, davanın geri alınması ve davanın açılmamış sayılması
hallerine ilişkin usule ilişkin nihai kararlarda yargılama giderlerinin belirtilen kanuni
düzenlemeler doğrultusunda hüküm altına alınması gerektiği kabul edilmiştir.
Ayrıca, Yargıtay’ın 24.04.1967 tarih ve 12/3 sayılı ve 11.10.1976 tarih ve 5/5
sayılı İBK’ları doğrultusunda yerinde olarak gönderme kararında, 14.04.1954 tarih
ve 4/14 sayılı İBK doğrultusunda da dava dilekçesinin iptali kararında yargılama
giderlerine hükmedilmemesi gerektiği benimsenmiştir. Ancak, görevsizlik ve
yetkisizlik kararlarında Yargıtay’ın 25.04.1945 tarih ve 21/7-9 sayılı İBK
doğrultusunda, kararı veren mahkemenin yargılama giderlerine hükmetmesi gerektiği
kabul edilmiştir. Kanımızca, görevsizlik ve yetkisizlik kararlarında da, gönderme ve
dava dilekçesinin iptali kararlarında olduğu gibi, yargılama giderlerine
hükmedilmemelidir. Çünkü bu halde, davacının kanunda öngörülen süre içerisinde
(kararın kesinleşmesinden itibaren on gün içinde) ilgili mahkemeye başvurmaması
halinde dava açılmamış sayılacağından, dolayısıyla dava terk edilmiş olacağından,
davalı taraf bu durumda mahkemeye başvurarak davasını terk etmiş olan davacının
yargılama giderlerine mahkum edilmesini isteyebilecektir.
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Tasarısının 335. maddesinin ikinci fıkrasında yerinde olarak, görevsizlik, yetkisizlik
veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi
halinde yargılama giderlerine o mahkemece hükmedileceği ve görevsizlik, yetkisizlik
veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise
talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden durumu tespit ederek
davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ve aynı maddenin üçüncü
fıkrasında da davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hallerde yargılama
giderlerinin davacıya yükletileceği hususları düzenlenerek186 söz konusu kararlar
bakımından açık yasal düzenlemeye gidilmiştir.
186 www.kgm.adalet.gov.tr., erişim: 20.04.2008