216
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Tevfik YILDIRIM KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANINDA ADANA/TEPEBAĞ HÖYÜĞÜ VE PLANLAMA SÜRECİNDE KENTSEL ARKEOLOJİ, KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Tevfik YILDIRIM

KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANINDA ADANA/TEPEBAĞ HÖYÜĞÜ VE PLANLAMA SÜRECİNDE KENTSEL ARKEOLOJİ, KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI

ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI

ADANA, 2010

Page 2: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANINDA ADANA/TEPEBAĞ HÖYÜĞÜ VE PLANLAMA SÜRECİNDE KENTSEL ARKEOLOJİ,

KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI

Tevfik YILDIRIM

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI

Bu tez 02/02/2010 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri TarafındanOybirliği/Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir.

………………………………… …………………………….. …………………….

Yrd.Doç.Dr. K.Serdar GİRGİNER Doç.Dr.Aslı Erim ÖZDOĞAN Prof.Dr.Selim KAPUR

Danışman Üye Üye

Bu tez Enstitümüz Arkeometri Anabilim Dalında hazırlanmıştır.

Kod No :

Prof.Dr. İlhami YEĞİNGİL Enstitü Müdürü Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların

kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.

Page 3: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

I

ÖZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Tevfik YILDIRIM

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI

Danışman: Yrd. Doç. Dr.K. Serdar GİRGİNER Yıl : 2010, Sayfa: 202

Jüri : Yrd. Doç. Dr. K. Serdar GİRGİNER Doç. Dr. Aslı Erim ÖZDOĞAN Prof. Dr. Selim KAPUR

Temel amaç; arkeolojik ve kentsel sit alanında bulunan Tepebağ Höyüğündeki planlama sürecini, kentsel Arkeolojiyi, kentsel dönüşüm sürecini araştırmak ve Arkeopark oluşturulması, Cumhuriyet Dönemi yapıların rehabilitasyonu ve bölgenin Koruma Amaçlı İmar planının yenilenmesi için gereken stratejinin belirlenmesidir. Tüm bunlara paralel olarak, dünya, ulusal, bölgesel ve yerel anlamda çalışma alanına yön verebilecek eşdeğer nitelikteki çalışmaların da değerlendirilmesidir.

Sonuçta tarihi kent merkezi fonksiyonu ile kentsel dönüşüm olanaklarını ve toprağın altıyla üstündeki kültürel mirasımızın uyumu, oryantasyonu ile rehabilitasyonu sağlayacak bir proje hazırlanmıştır. Alan kent hayatına ve turizme kazandırılmaya çalışılmıştır. Sürecin olmazsa olmaz olan arkeolojik kazı ile devamı sağlanmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Koruma Amaçlı İmar Planı, Kentsel Arkeoloji, Arkeopark,

Tarihi Kent Adana Projesi, Tepebağ Höyük.

KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANINDA ADANA/TEPEBAĞ HÖYÜĞÜ VE PLANLAMA SÜRECİNDE KENTSEL ARKEOLOJİ,

KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI

Page 4: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

II

ABSTRACT

MSc. THESIS

Tevfik YILDIRIM

DEPARTMENT OF ARCHAEOMETRY INSTITUTE OF NATURAL APPLIED SCIENCES

UNIVERSITY OF ÇUKUROVA

Supervisor: Asst. Prof. Dr. K. Serdar GİRGİNER Year : 2010, Pages: 202

Jury : Asst. Prof. Dr. K. Serdar GİRGİNER Assoc. Prof.Dr. Aslı Erim ÖZDOĞAN Prof.Dr. Selim KAPUR

The main purpase; Archaeological and urban conservation area in the planning process in Tepebağ Höyük, the urban archeology, investigate the process of urban transformation and creation Archaeopark, Republican Period rehabilitation of structures and conservation plan for the renewal of the required strategy is to determine. Parallel to all of this, world, national, regional and local meaning given in the study area can be directed to the equivalent quality of the study were evaluated.

As a result, the historical city center with the function of urban transformation opportunities and with under of the soil above the integration of cultural heritage, a project that will provide rehabilitation and orientation were prepared. The city has been trying to gain life and tourism. Sine qua non of the process of archaeological excavations continue to be provided. Keywords: Conservation Plan, Urban Archaeology, Archaeopark, Historical City

Adana Project, Tepebağ Höyük.

URBAN AND ARCHAEOLOGICAL CONSERVATION AREA ADANA/TEPEBAĞ HÖYÜK AND PLANNING PROCESS; URBAN

ARCHAEOLOGY, URBAN TRANSFORMATION, REHABİLİTAION WITH ARCHAEOPARK CONSEPT

Page 5: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

III

TEŞEKKÜR

Yüksek lisans tez çalışmam süresince, bu tezin oluşum ve yönetim

aşamalarında yardımlarını ve desteğini benden esirgemeyen, çalışmalarımda her türlü

olanağı sağlayan danışman hocam Yrd.Doç.Dr. K. Serdar GİRGİNER’e sonsuz saygı

ve teşekkürlerimi sunarım.

Çalışmam süresince, bilimsel katkılarını sunan Prof Dr. Selim KAPUR ve

Doç.Dr. Aslı Erim ÖZDOĞAN’a teşekkürlerimi sunarım.

Çalışmanın idari ve arşiv bölümlerinde katkıda bulunan Adana İl Özel İdaresi

Genel Sekreteri Sn Remzi Oğuz YILMAZ ve İnsan Kaynakları Daire Başkanı Sn

Zehra DURAK’a ayrıca teşekkürlerimi sunarım.

Araştırmamın her aşamasında destek ve yardımlarını esirgemeyen Sayın

Yrd.Doç.Dr. Duygu (SABAN) ÖKESLİ’ye, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Bölge Kurulu verilerini paylaşıma açan, bilgi ve yardımları ile katkıda

bulunan başta Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürü Sn İsmail

SALMAN’a olmak üzere tüm koruma kurulu çalışanlarına, yazım çalışmalarında

yardımlarını esirgemeyen Sayın Utku ŞENSOY’a, çok teşekkür ederim.

Tezin yürütülmesinde katkıda bulunan Arkeometri Anabilim Dalı ve

Arkeoloji Bölümü hocalarına ve personeline teşekkür ederim.

Turizm ve tanıtım konularında yardımlarını esirgemeyen Dr. M. Cihan

YAVUZ’a teşekkür ederim.

Ayrıca bu yoğun süreçte gizli kahramanlar olarak desteklerini benden

esirgemeyen tüm aileme gösterdikleri anlayış ve ilgiden dolayı teşekkür ederim.

Page 6: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

IV

İÇİNDEKİLER SAYFA

ÖZ ……………………………………...……………………………………………..I

ABSTRACT……………………………………………………………..…………...II

TEŞEKKÜR……………………………………………………………..…………..III

İÇİNDEKİLER…………………………………………………………..………….IV

ŞEKİLLER DİZİNİ……………………………………………………..…………..VI

TABLOLAR DİZİNİ…………………………………………..…...……...………..XI

1. GİRİŞ…………………………………………………………………..……….….1

1.1. Çukurova’nın Fiziki ve Tarihi Coğrafyası ……...………………………….…1

1.1.1.Antik Devirlerden Günümüze Çukurova’nın Fiziki Coğrafyası……..….3

1.1.1.1. Jeomorfoloji…..…………………………………………………3

1.1.1.2. Metallurji……....……....………………………………………..5

1.1.1.3. Geçitler ve Yollar……..…...………………………...…………7

1.1.1.4. Gülek Boğazı, Bahçe veya Beylan

(Topboğazı Geçidi) Geçitleri…..……………………………….8

1.1.1.5. Kizzuwatna’yı Orta Anadolu ve Mezopotamya’ya

Bağlayan Yollar………………...….…………………………….9

1.1.1.6. Bizans ve Osmanlılar Devrinde Kilikya’yı

Orta Anadolu ile Bağlayan Yollar……………...………………11

1.1.1.7. Deniz Ulaşımı ve Limanlar……………….……………………12

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR………………..………………………………………23

2.1. Sit ve Uygulamaları…………….…………………………………………….23

2.1.1. Kentsel Arkeoloji ve Uygulamaları……………………………………40

2.1.1.1. Kentsel Arkeolojinin Gelişimi…………………………………40

2.1.1.2. Kentsel Arkeolojinin Tanımı..…………………………………44

2.1.1.3. Türkiye’de Kentsel Arkeoloji Çalışmaları..……………………45

2.1.1.4. Kentsel Arkeoloji ve Planlama………………...………………48

2.1.1.5. Kentsel Arkeolojik Mirasın Yönetimi, İzlenilen Farklı

Yöntemler ve Türkiye’de Uygulanabilirliği……………….……50

2.1.2. Kentsel Dönüşüm ile Kentsel Rehabilitasyon ve Uygulamaları……….55

Page 7: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

V

2.1.2.1. Kentsel Dönüşümün Tarihi………. .. ….……………………62

2.1.2.2. Kentsel Dönüşümün Yöntemleri…….….……………………64

2.1.2.3. Kentsel Dönüşüm ve İlgili Yasalar….…..……………………65

2.1.2.4. Kentsel Dönüşümün Amaçları….…….….……………………71

2.1.2.5. Adana’da Kentsel Dönüşüm Uygulamaları……………………73

2.1.2.6. Dünyadan Örnekler…………………...….……………………76

2.1.2.7. Türkiye’de Süreç ve Öne Çıkan Kentsel Dönüşüm

Projeleri……………………………...….……………………82

2.1.2.8. Kentsel Rehabilitasyon Projeleri..…….….……………………90

2.1.3. Açıkhava Müzeleri Ören yerleri ve Arkeopark…………… ………..101

2.2. Adana Kent Merkezinde Turizm ve Sit Uygulamaları ………………………105

2.2.1. Tepebağ Höyüğünde Yapılan Arkeolojik Araştırma ve Sondajlar……108

2.2.2. Alandaki Restorasyon, Rehabilitasyon ve İmar Planı-Uygulamaları

Çalışmaları………………………………………… ………………..111

3. MATERYAL ve METOD……………...…....….…….…………………….…...134

3.1. Materyal……………………….…...………………………………………..134

3.1.1. Çalışma Alanı….……………...………………………………….…..135

3.2. Metod………………………………………………………………………..136

4. ARAŞTIRMA ve BULGULAR…...………..…………………..……….…….. 138

4.1. Tepebağ Höyük ve Sit Uygulamaları …………...……….………….……...138

4.2. Tepebağ Höyük ve Kentsel Arkeoloji ……………….…...…………...……139

4.2.1. Tescilli Tepebağ Höyük’teki Evler………………………… 142

4.2.2. Adana Kalesi……………………………………………………… 143

4.3. Kentsel Dönüşüm ve Kentsel Rehabilitasyon Açısından Tepebağ

Höyüğünün Konumu …………………..……………………………..……148

4.3.1. Ulaşım 169

4.4. Kurumsal, Sivil Toplum Örgütleri, Mevzuat Yaklaşımları ve

Uygulamaları…………….……………………………..……………..…….173

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER…………………...…………………..……..……179

5.1. Araştırma Sonuçları……………………………...………………………….179

5.2. Adana Kent Merkezi Tarihsel Dokusu ve Tepebağ Höyükle İlgili Turizm

Page 8: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

VI

Planlaması………………………………………..………………………….180

5.3. Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanında Tepebağ Höyüğü’nde Arkeolojik Kazı-

Kentsel Arkeoloji, Kentsel Dönüşüm, Rehabilitasyon ile Arkeopark Olarak

Düzenlenmesine Yönelik Gereksinimler…………………………………….184

5.4. Adana Kent Merkezi Tarihsel Dokusu ve Tepebağ Höyük İçin Arkeopark

Projesinin Uygulanabilirliği…………….………………….……………….187

KAYNAKLAR………………………….……………………..…………….…….190

ÖZGEÇMİŞ……………………………..…………………..……………….…….202

Page 9: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

VII

ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA

Şekil 1.1.Tepebağ Höyük Akdeniz’den 45 km uzaklıktadır.………………………..13

Şekil 1.2. Kahire, Gizeh deltası Akdeniz’den 170 km uzaklıktadır…..…………….13

Şekil 1.3. Çukurova’nın 3 boyutlu eğim analizi ……………………....……...…….18

Şekil 1.4. Kırmızı çizgi tahmini kıyı çizgisi ve sarı alan ise

Tepebağ Höyüğü’nü göstermektedir………………………………..……18

Şekil 1.5. Çukurova Genel Eğim Durumu……...………………………………...…20

Şekil 1.6. 19.yüzyılda V.Langlois’nın tasvir ettiği Tepebağ Höyük,

Taş Köprü ve Seyhan Nehri üzerinde deniz trafiği………………………………….21

Şekil 2.1. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarının 2006 yılı

Karar Sayıları……………………….…………….………….........…..….28

Şekil 2.2. Türkiye’deki Sit Alanı Sayıları..……………………….....………...…….33

Şekil 2.3. Önemli yerleşmelerin eşit ölçekte gösterimi….…………...…….……….35

Şekil 2.4. Önemli Höyüklerden Suriye-Halep-Aleppo….………….…….………....36

Şekil 2.5. Suriye-Halep-Aleppo Höyüğü’nün uydu görüntüsü……………………..36

Şekil 2.6. Gaziantep Kalesi ve tescilli yapılan bulunduğu sit alanı…..……………..37

Şekil 2.7. Gaziantep şehir merkezindeki Höyüğün ve üstündeki

kalenin görüntüleri ………………………………………………...…….37

Şekil 2.8. DİYARBAKIR kalesi ve Höyük..…………………….……………....….38

Şekil 2.9. MISIR KAHİRE kale ve Höyük uydu görüntüsü ……………....….….....38

Şekil 2.10. Kuzey İngiltere'de önemli bir Roma yerleşmesi olan

York kentinde yapılan kentsel arkeolojik çalışmalar ……………………43

Şekil 2.11. Kentsel Arkeoloji Kurtarma Kazıları, Mozaikli bir taban

Eski Foça ………………………….……………………………....……..49

Şekil 2.12. İdeal Arkeolojik Potansiyel …………..……..…..…………………...…50

Şekil 2.13. Verona kent merkezinde arkeolojik katmanların sergilenmesi

ve kent yaşamına katılması adına başarılı bir örnek……..………………51

Şekil 2.14. Kudüs’te kentsel arkeolojik değerlerin, kent

yaşamına katılması ……….……………………………..……………..52

Şekil 2.15. TOKİ Kentsel Dönüşüm Uygulama Düzeneği …………….….......……61

Page 10: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

VIII

Şekil 2.16. Adana’da Kentsel Dönüşüm Alanları ………………………………..74

Şekil 2.17. Adana’da Kentsel Dönüşüm Alanları …………..…….…………….…..74

Şekil 2.18. Yenilenmeden Önce 1980 yılı …..……...….…………………………...76

Şekil 2.19. Yenilenmeden Sonra 1987 yılı ………………………………………...77

Şekil 2.20. La Defense Uydu Kent Projesi konumu ………..…….…..….…...…….77

Şekil 2.21. 1954: Bir zamanlar Gammeltorv ve Nytorv Meydanları

otopark olarak kullanılmaktaydı ……..………………...……………….78

Şekil 2.22. 2006: Meydanlar yeniden canlandırılan ve kentteki

en sevilen toplanma noktalarıdır…………….………….……...………..78

Şekil 2.23. Proje Alanı ………………..……..…………………………..……….....80

Şekil 2.24. Poblenou ve Forum Alanı 2004 Projesi ………..………………..……...80

Şekil 2.25. Kabe Kentsel Dönüşüm Projesi …………………..……….………..…..81

Şekil 2.26. Almanya’da Hamburg – Hafen City Kentsel Dönüşüm Alanı …………82

Şekil 2.27. Haydarpaşa Dönüşüm Projesi ……………..…………..………………..85

Şekil 2.28. Haydarpaşa Kentsel Dönüşüm Projesi…………………………………..86

Şekil 2.29. Haydarpaşa projesine değişik bir bakış açısı sunan çizimler……………86

Şekil 2.30. Küçükçekmece Kentsel Dönüşüm Projesi………………………..……..87

Şekil 2.31. Kartal – Pendik Kentsel Dönüşüm Projesi………………………...……87

Şekil 2.32. Kartal – Pendik…………………………………………………….……88

Şekil 2.33. Galataport Projesi…………………………………………………...…..88

Şekil 2.34. Ankara’da İlan Edilen Kentsel Dönüşüm Bölgeleri

ve Alansal Büyüklükleri……………………………………...…….….…89

Şekil 2.35. Uydu görüntüsü üzerinde çalışma alanı……………..……………...…...90

Şekil 2.36. Karakter haritası; özellikli, tescilli yapılar

ve malzemelere göre ayrımı………………………………..…………....91

Şekil 2.37. Kahire Al Azhar Yenileme Alanı………………………………….……92

Şekil 2.38. Kahire Al Azhar Yenileme Alanı…………………………………….…93

Şekil 2.39. Sanaa-Yemen …………………………………………………..….…..93

Şekil 2.40. Sana………………………………………………………………..……93

Şekil 2.41. EL HAFSIA-TUNUS Kentsel Rehabilitasyon

Projesi ve Uygulamaları………………….…………………………..…93

Page 11: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

IX

Şekil 2.42. EL HAFSIA-TUNUS………………………………………………..…94

Şekil 2.43. TUNUS……………………………………………………………...….94

Şekil 2.44. BEYRUT…………………………………………………………….…94

Şekil 2.45. NANTES-FRANSA…………………………………………………....94

Şekil 2.46. Ödemiş İlçesinde Kentsel Rehabilitasyon Çalışması…………………...95

Şekil 2.47. Akaretler Projesi………………………………………………………...95

Şekil 2.48. Tarlabaşı Yenileme ve Dönüşüm Projesi……………………………….97

Şekil 2.49. Tarlabaşı Yenileme ve Dönüşüm Projesi……………………………….97

Şekil 2.50. Neslişah ve Haticesultan mahalleleri (Sulukule) Yenileme Projesi…….98

Şekil 2.51. Dikmen Vadisi Dönüşüm Projesi……………………………………….98

Şekil 2.52. Küçükyalı Arkeoloji Parkı Projesi Görüntüleri………………………..103

Şekil 2.53. Milano Kentinin Kuzeydoğusunda Brescia Bölgesindeki Arkeopark...104

Şekil 2.54. Brescia Bölgesindeki Arkeopark’taki İşlikler…………………..……..104

Şekil 2.55. Brescia Bölgesindeki Arkeopark’taki Faaliyetler………………….….105

Şekil 2.56. Tepebağ Höyüğünün Tepe Noktasındaki Kazıda Bulunan Heykel..….109

Şekil 2.57. Tepebağ Kazı Projesi Afişi………………………………...………….110

Şekil 2.58. Planlama Kademelenmesi…………………………………..…………112

Şekil 2.59. 1937 ve 1940 Herman Jansen Planları………………………...………114

Şekil 2.60. 1892 tarihli Adana Haritası……………………………………...…….116

Şekil 2.61. 1909 yılı halihazır durumu………………………………………...…..116

Şekil 2.62. 1960’lı yılların 1/1000 ölçekli halihazır haritası……………………....117

Şekil 2.63. 1960’lı yılların 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı……………………..117

Şekil 2.64. 1960’lı yılların 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı………………....118

Şekil 2.65. Koruma Amaçlı İmar Planı (1/1000 ölçekli)…………………………..119

Şekil 2.66. 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı…………………………...121

Şekil 2.67. Karşılaştırmalı Sit Sınırı Haritası………………………………...……123

Şekil 2.68. Protokol Yolu……………………………………………………..…..125

Şekil 2.69. Özel Proje Alanları…………………………………………………….127

Şekil 2.70. Adana Kent Merkezindeki Tescilli Kültür Varlıkları……………...…..131

Şekil 2.71. Proje Alanındaki Tescilli Yapıların 2008’deki Durumu………………132

Şekil 3.1. Çalışma Alanı………………….…………………..……...………........135

Page 12: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

X

Şekil 4.1. Tepebağ Höyüğü’nün 3 boyutlu kuzeybatıdan görünümü .…………....140

Şekil 4.2. Tepebağ Höyüğü’nün topografik planı ve karolajı ……………………140

Şekil 4.3. 1960’lı yıllarda çekilmiş Tepebağ Höyüğü’nün hava fotoğrafı

ve eşyükselti eğrileriyle eski yerleşimin görünüşü. Henüz

Cemal Gürsel Caddesi açılmamış durumdadır………………………..141

Şekil 4.4. 1800’lü yıllarda çizilen Adana Kalesi Gravürü………………...………144

Şekil 4.5. Adana kalesi, Adana'nın Tepebağ ve Kayalıbağ mahalleri

mevkiinde kurulmuştur………………………..………………….……145

Şekil 4.6. Atatürk Evi’nin hemen arkasında bulunan Adana

Kalesi Sur Bedeni Kalıntısı……………………………………………...145

Şekil 4.7. İmar Planı Tadilatı Dosyasından, Cemal Gürsel Caddesi

Üzerindeki Bağkur Binası’nın arkasında bulunan Adana Kalesi

Sur Duvarı Kalıntısı………………………..……………………………146

Şekil 4.8. Temsili Adana İç ve Dış Kalesi Surları ile Tepebağ

Höyük Üzerinde Uçuş Görüntüsü……………………………………….147

Şekil 4.9. Temsili Adana İç ve Dış Kalesi Surları ile Tepebağ

Höyük Üzerinde Uçuş görüntüsü……………………………..…………147

Şekil 4.10. İl Özel İdaresi Mülkiyetleri………………………………………...….150

Şekil 4.11. İl Özel İdaresi Mülkiyetleri ve İmar Planı………………………….…151

Şekil 4.12. 1996 Yılı Kat Adedi…………………………………………….…….152

Şekil 4.13. 2007 Yılı Kat Adedi………………………………………..…………153

Şekil 4.14. 1996 yılı ve 2007 yılı dolu-boş durumu karşılaştırması……………….154

Şekil 4.15. 1996 yılı ve 2007 yılı arazi kullanım karşılaştırması………………….154

Şekil 4.16. Sit Alanındaki Yapıların Ruhsat Sahipliliği……………………..…….162

Şekil 4.17. Şehir Plancıları Odası Adana Şubesi Tarafından

2003 Yılında Geliştirilmiş Olan Ulaşım Önerisi……………………..……163

Şekil 4.18. Tepebağ Höyük ve Yakın Çevresinde Zirve

Saatlerinde Araç Sayımı Yapılan Noktalar……………….…………….171

Şekil 4.19. Tepebağ Höyük ve Yakın Çevresinde Ulaşım

Master Planı Taslağı………………………….………………………….172

Şekil 5.1. Roma’da Turistik Kartpostallar……………….………………..…....…183

Page 13: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

XI

Şekil 5.2. Roma’da Turistik Kartpostallar ……..……….……………………...…183

Şekil 5.3. Roma’da Turistik Kartpostallar………………………………………...183

Şekil 5.4. Arkeopark Projesinin 3 Boyutlu Taslak Çizimi……………...…………187

Şekil 5.5. Arkeopark Projesi’nin merkez alanı…………………………...……….188

Page 14: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

XII

TABLOLAR DİZİNİ SAYFA

Tablo 2.1. GEE (gayrimenkul Eski Eserler) ve AYK

(Anıtlar Yüksek Kurulu) Döneminde (1951-1983)

alınmış Kararların İllere Dağılımı …………….…….…….………………...32

Tablo 2.2. Adana İli Yıllara Göre Sit Alanı Sayıları …….…….….…………..……33

Tablo 2.3. Türkiye’deki Sit Alanı Sayıları ………………..……….………….….…98

Tablo 2.4 Sit Alanındaki Mahalle Nüfusları………………………………..…..….133

Tablo 4.1. Adana’da Toplu Ulaşım Araçları Sayısı………………………….…….156

Tablo 4.2. Koruma Kuruluna Yapılan Başvuruların Sınıflandırılmış Hali……...…167

Tablo 5.1. Arkeopark Projesinin Tahmini Bütçesi………………………………...186

Page 15: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

1

1. GİRİŞ

1.1. Çukurova’nın Fiziki ve Tarihi Coğrafyası

Modern coğrafyada, idari sistemde ve tarihte Çukurova olarak da bilinen

Adana ve çevresi, günümüz Mersin (İçel), Adana, Osmaniye ve kısmen de Antakya

(Hatay) illerini kapsar. İsminin ima ettiğinin aksine bu toprakların tümü düz ve

ovalık değildir. Dağlık ve engebeli kısımları da mevcuttur. Ancak hakim arazi yapısı

düz olduğu için “Çukurova” olarak adlandırılmıştır. Dar anlamda asıl Çukurova’yı

oluşturan ovanın uzunluğu kuzeyden güneye 80 km, batıdan doğuya 160 km’dir.

Çukurova eski dünyanın Avrupa’sı olan Mezopotamya’ya Orta Anadolu’dan daha

yakındı ve bu konumuyla eski Kizzuwatna ve Kilikya krallıklarına yüzyıllar boyu ev

sahipliği yapmıştı (Ünal, Girginer, 2007). Kara, deniz ve ırmaklar üzerinden

sağladığı ulaşım, Anadolu ve Mezopotamya ile Doğu Akdeniz arasındaki köprü

konumu, tarıma elverişli geniş toprakları ile uygarlık tarihi açısından çok önemli bir

bölge olan Çukurova’nın verimliliği dillere destan olmuştur. Ayrıca akarsularının

bolluğu, tabii kaynaklarının zenginliği, ılıman iklimi ve her yönden korunaklı kapalı

bir havza olma gibi kendine has özelliklerinden dolayı ilkçağlardan itibaren içinde

insanları barındıra gelmiştir. Mezopotamya ile Orta Anadolu ve Ege bölgesi arasında

bir köprü olmakla kalmamış, kendine özgü kültürler de yaratmıştır. Bunları en başta

Hatti olmak üzere başka bölgelere taşımış, bağımsız devletler kurmuş, dilini en eski

devirlerden beri yazıya geçirmiş; din, edebiyat, tıp, eczacılık, felsefe, büyücülük ve

falcılık konularında büyük gelişmelerin ve icatların yapıldığı, eski dünyanın nadir

bölgelerinden biri olmuştur (Ünal, Girginer, 2007). Akad, Mısır, Mitanni, Hurri,

Babil, Hitit, Pers, Grek, Roma, Bizans, Haçlılar, Ermeni, Arap, Moğol, Memlük

(Kölemen), Türkler ve daha nice küçük devletler tarafından bazen uzun süre, bazen

de geçici olarak işgal altında tutulmuş olmasına rağmen, bazen kendi savunma

gücünü aşan düşmanlarına karşı kendini savunmuş, bazen de yabancıların

hakimiyetini kabul etmek durumunda kalmıştır. Bu durumlarda dahi özgün kültür

verilerini sürdürmesini, yenilerini yaratmasını ve galipleri kendi kültür alanına

Page 16: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

2

çekmesini başarmıştır. Askeri açıdan üstün Hitit hakimiyetinin mutlak olarak Hurri-

Kizzuwatna etkisi altına girmesi, bunun en güzel örneğidir.

Dünya tarihinde daha M.Ö.1550 yılında bir kent olarak Adaniya, Tarše ve

Halep isimleriyle tarih sahnesine çıkan ve 3500 seneden beri adı hiç değişmeyen çok

az sayıda kent vardır (Krş: Rother, 1971; Passim ve Rother, 1972: Passim; Ünal,

2000 a; Ünal, 2000 b).

Adana ve Tarsus ile kıyaslandığında Ankara, İzmir, İstanbul, Efes, Atina,

Roma, Tokyo, Washington gibi çoğu büyük imparatorluklara başkentlik yapmış

metropoller, en az 1000 sene daha geç kurulmuş kentlerdir. Kaldı ki, Adana ve

Tarsus kentlerinin M.Ö.1550 senesinde yazılı tarihi belgeler başlamadan çok daha

önceleri, en azından günümüzden 5000 sene önce bir kent olarak mevcut olduğunu

kanıtlayan arkeolojik ipuçları da vardır. Tarsus Gözlükule kazıları antik Tarsus’un

sırlarına bir ölçüde ışık tutmasına karşın, durum ne yazık ki Adana için böyle

değildir. Bu kentin tarihi ile ilgili arkeolojik izler, Adana kentinin içindeki Tepebağ

Höyük ile Adana’nın yakın çevresindeki diğer höyüklerin altında saklıdır (Girginer,

2000).

Resmi daireler arasındaki yazışmalara ve onaylara sıkışıp kalmış bürokratik

işlemler ve yaklaşımlar, Tepebağ’ı küçük bir kazı alanı açarak bile incelenebilmesine

olanak bırakmamıştır. İleride Kizzuwatna’nın diğer höyükleri ile yerleşim

alanlarında sistematik kazılar yapıldığında, Adana kentinin daha eski izleri, gizinleri

ve yazılı kaynakları kesinlikle ortaya çıkacaktır. Tarih, ekonomi ve urbanistik açıdan

araştırılması ve yanıtlanması gereken sorulardan birisi sadece isimlerdeki devamlılık

değil, nasıl olup da diğer birçok Kilikya kenti arasında sadece bu iki kentin özellikle

Ortaçağ’da yoğunlaşan tüm çalkantılara, işgallere, insan eli veya doğa afetleri

tarafından yapılagelen tahriplere rağmen dayanabilmiş ve günümüze kadar

gelebilmiş olduklarıdır (Ünal, Girginer, 2007; Rother, 1972).

Page 17: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

3

1.1.1. Antik Devirlerden Günümüze Çukurova’nın Fiziki Coğrafyası

1.1.1.1. Jeomorfoloji

Anadolu minyatür bir kıta görünümündedir (Staff, 1918-1919; Passim;

Neumann, 1983; Dewdney, 1971: Passim; Louis, 1985: Passim; Ünal, 2000b).

Kilikya genel Anadolu coğrafyası bünyesindeki çeşitlilik arasında kendine özgü

özelliklere sahip bölgelerden biridir. Ancak Anadolu’nun diğer bölgelerine kıyasla

kendine has bir konuma ile başka hiçbir yerde bulunmayan özelliklere sahiptir.

Öncelikle Yakın Doğu ve Anadolu’nun en büyük ve en verimli kıyı ovası olma

niteliğini taşımaktadır.

Çukurova, kuzey ve kuzeybatıda en yüksek yerleri Bolkar (3337 m.), Aladağ

(3756 m.) (Thoma, 1991) ve Tahtalı Dağlar (2419 m.) olan Toros Dağları’nca Orta

Anadolu platosundan ayrılır. Doğusunda, Kahramanmaraş-Antakya illeri arasında

kuzeyden güneye uzunluğu 175 km.’ye varan, genişliği 15-30 km. arasında değişen

ve yüksekliği 2240 m.’ye ulaşan (örneğin Mığır Tepe) Amanos Dağları (Nur

Dağları); batısında, aşağı Tarsus Ovası’nın bittiği yer veya Mersin civarı ile

güneyinde, eskilerin Kilikya Denizi (Κιλιχια θαλασα) olarak adlandırdıkları

Akdeniz ile çevrilidir (Ünal, Girginer, 2007).

Ovayı, kuzeyde yüksek Orta Toros Dağları’nın güneye Akdeniz’e bakan

eteklerinde, ortalama yüksekliği 800-1000 m olan Miyosen döneme ait kalkerden bir

plato kuşatır. Ovalık kesim yaklaşık olarak Mersin’e kadar devam eder, bu kesimde

kalker plato denize iyice yaklaşır. Sahil şeridindeki ova Mersin’in batısına doğru

gittikçe iyice daralmakta, iki Kilikya’nın sınırını oluşturan Erdemli-Limonlu

batısında ise bazı istisnalar dışında ova şeridi neredeyse tamamen sonlanmaktadır.

Bu kesimden Alanya Ovası’na varıncaya kadar birtakım deltalar ve küçük ovacıklar

dışında sahil hep sarp ve diktir.

Tarsus, Soğuksu (Müftü Deresi), Liparis, Sorgun, Lamas, Şeytan Deresi,

Göksu ve Aydıncık ırmakları ve kolları bu yüksek kalker tabakasını yararak derin

kanyonlar oluşturmuştur. Zaten tüm Taşeli Platosu’nun ortak özelliği, yatay yapılı

kalker sekilerin (Tafelland) binyıllar boyunca akarsular tarafından derin kanyonlar

Page 18: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

4

şeklinde yarılmış ve parçalanmış olmasıdır. Bazı kesimlerde ise bu derin kanyonlar

altlarındaki düdenlerin çökmesi sonucu meydana gelmiştir.

Eskiçağlarda Ovalık Kilikya olarak adlandırılan Çukurova’nın doğusu coğrafi

olarak iki ayrı kesimden oluşur (Girginer, 2000). Bunlardan “Yukarı Ova” olarak

adlandırılan yumuşak kalker platoların aşınmasıyla oluşan kısım, denizden ortalama

80 m yüksekliktedir. Denizden yüksekliği 25 m olan Aşağı Ova ile arasındaki hudut,

kuzeyden güneye Yılankale’de başlayıp, Ceyhan Irmağı’na paralel olarak denize

kadar ulaşan ve zirveleri 750 m’ye varan Nur Dağları (Cebel-i Nur, Antik adı Parion,

Pagrion) veya Misis Dağları oluşturur (Schaffer, 1903). Bu dağlar, jeolojik çağlarda

Toros Dağları’ndan koparak birer ada olarak denizin içine kaymış kara parçalarıdır.

Zaman içinde ovanın alüvyonlarla dolmasıyla karanın içinde oturup kalmışlardır

(Aksu, Uluğ, 1992). Bir görüşe göre de Adana ovaları birer çöküntü ovalarıdır ve

pliosenden günümüze kadar devam eden ovalık kısmın çökmesi ve dağlık kısımların

yükselmesi sonucu ortaya çıkmıştır (Göney, 1976). Roma ve Ortaçağ ile nüfus alt

yapısı olmaksızın bölgeyi zorla ve yapmacık olarak askeri baskı ve işgal altında

tutmak isteyen Haçlılar mensuplarıyla onların yarattıkları işgalci Ermeni birlikleri,

bölgede tutunabilmek için, kale ve müstahkem mevkilerini hep bu bir zamanların

adacıkları olan sarp tepeciklerin üzerinde kurmuşlardır (Ünal, Girginer, 2007).

Bunların belli başlıları Feke, Kozan, Anazarbos, Dumlu (Tumlu), Yılankale,

Kastabala, Hemite (Gökçedam) ve Toprakkale’dir.

Taşlık Kilikya’da Çukurova ve Antalya ovalarıyla kıyaslanamayacak kadar

küçük bazı ovacık ve deltalar dışında ekime elverişli topraklar yok gibidir. Bunlar

arasında Göksu Nehri’nin Silifke civarında ve Susanoğlu-Taşucu arasında

oluşturduğu yaklaşık 30x15 km. boyutundaki Göksu Deltası ile Yeşilovacık,

Bozyazı, Aydıncık ve Anamur’daki ovacıklar sayılabilir. Strabo’ya göre birbirine zıt

bu iki bölgenin birbirinden ayrıldığı sınır, Erdemli’nin hemen batısındaki Limonlu

(Lamos, Λαµοζ Ποταµοζ) Nehri’ydi. Nitekim Osmanlılar İmparatorluğu

dönemi’nde de Adana ve İçel Paşalıkları’nın sınırı da buranın çok yakınındaki

Erdemli Çayı idi.

Erdemli’nin doğusundan itibaren Toros Dağları’nın kuzeydoğuya doğru bir

yelpaze çizmesi ve Tarsus (Kydnos, Tarsi flumen, Hierax), Seyhan (Saros) ve

Page 19: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

5

Ceyhan (Pyramos) ırmaklarının yüzbinlerce yıl sürüklediği alüvyonlar sayesinde,

burada dünyanın sayılı bereketli ovaları arasında sayılması gereken çok verimli bir

ova oluşmuştur (Özbayoğlu, 2003). Xenophon’un haklı olarak yazdığı gibi, burası

fevkalade güzel, geniş, sulak, etrafı yüce dağlar ve denizlerle çevrili ve içinde her

türlü canlı ve bitkinin kolayca yetiştiği bir ovadır. Nasıl ki Herodot’a göre Nil Nehri

Mısır’ın bir nimetidir, keza bereketli Mezopotamya Ovası Fırat ve Dicle nehirlerinin

taşıdığı alüvyonlardan oluşmuştur, aynı şekilde Çukurova da Seyhan (Saros, Hititçe

Samri?) ve Ceyhan (Pyramos, Hititçe Puruna ?) ırmaklarının bir hediyesidir denebilir

(Ünal, Girginer, 2007). Fırat ve Dicle gibi bu iki ırmak da bir zamanlar denize

ulaşmadan hemen önce Misis Dağları’nın güneyinde ve bugünkü sahil çizgisinden 12

km. kadar uzaklıkta birbiriyle birleştikten sonra denize dökülüyordu. Son 2400 sene

zarfında her iki ırmak da birbirleriyle altı kez birleşmiş ve ayrılmıştır (Göney,a.g.e.).

2000 sene önceki kıyı kenar çizgisi ile ilgili veriler ve İskenderun körfezi

çalışmalarından da anlayabileceğimiz üzere deniz Adana’ya daha yakındı ve

kayıklar, teknelerle Adana’ya, Tepebağ’a ulaşılabiliyordu (Bal, 1999). Zaten

mevcuttaki lagünler de Adana’nın kıyı kesimlerinin yaşam için uygun olmadığını

sazlık, bataklı olduğunu doğrulamaktadır.

1.1.1.2. Metallurji

Çukurova demir, bakır, kurşun, gümüş ve altın madenleri açısından zengin bir

bölgedir (Alishan, 1899; Bing, 1969; Wagner, Öztunalı, 2000; Caneva, 2000).

M.Ö.23. yy.’da Akad kralı Sargon’un Anadolu’da Akadlı tüccarları korumak

amacıyla bu ülkeye yaptığı efsanevi askeri seferlerde adı “Gümüş Dağı” olarak geçen

dağ ile III. Salmanassar’ın M.Ö.837’de Tabal’a yaptığı askeri sefer dolayısıyla

“Alabastar Dağı Mulu” ile birlikte bahsettiği Tunni Dağı’nın, zengin gümüş madeni

yataklarıyla üne kavuşan Bolkar Dağı veya Aladağ ile aynı olduğu da

belirtilmektedir (Bing,a.g.e.). Salmanassar Tunni ve Mulu Dağları’na stellerini

diktirmiş ve çok miktarda alabastarı alıp ülkesine taşımıştır. Bu civarda bulunan

“metallic ware” bir kap, Bolkar Dağı gümüş yataklarının İlk Tunç Çağı’nda da

kullanıldığına dair bir kanıt olarak sunulmaktadır (Canby, 1965). Sahil kesiminden

Page 20: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

6

Bolkar Dağı maden yataklarına ulaşımın Gülek Boğazı üzerinden değil, Mersin,

Fındıkpınarı ve Arslanköy üzerinden yapıldığı ileri sürülmektedir (Seton-Williams,

M.V.1954). Hatta Geç/Yeni Assur krallarının Hilakku ve Que’ye, bu zengin maden

yatakları yüzünden sahip olmak istedikleri birçok araştırmacı tarafından ifade

edilmiştir.

Kilikya, Amuk ve İslahiye üçgenine en yakın cevher kaynakları Amanos,

Bolkar ve Aladağlar’dadır. Ancak deniz yoluyla Kıbrıs ve Pazarcık/Gaziantep

üzerinden Doğu Anadolu maden kaynaklarına da erişmek mümkündür. Yüzey

araştırmalarına göre, Amanos Dağları özellikle bakır yatakları açısından zengindir.

Hassa’nın Söğüt, Güvenç, Domuzdamı ve Karacaören bölgeleri ile İskenderun

yakınında Akarca ve Antakya yakınında Kisecik bilinen kaynaklardır. Bunlardan

sadece Kisecik’te eski Pirit ve bakır işletmelerinin izleri mevcuttur. Arsenopirit ise

bölgenin arsenli bakır üretiminin kaynağı olabilir (Kuruçayırlı, Özbal, 2003).

Kilikya bölgesinin maden zenginliği Hititçe metinlere de yansımıştır.

Metinlerde demirin yanı sıra gümüş, kalay ve bakır madenlerinden de

bahsedilmektedir (Košak, 1982).

Asurlu tacirlerin Anadolu’ya M.Ö. II. bin yılı başlarından beri yaptıkları

kalay ihracatı, aynı zamanda Anadolu’nun Mezopotamya ile sürdürdüğü kültürel ve

ticari ilişkilerin doruk noktasına ulaşmasını sağlamıştır. Büyük işliklerin envanter

listesi bakır, kalay, gümüş ve tunç’un aynı atölyede işlendiğini göstermektedir.

İşliklerde üretilenlerin büyük bir kısmını çeşitli alet ve silahlar oluşturmasına karşın,

takılar ile çok az da olsa adak ve kült eşyaları da bulunmaktadır. Bunların yanı sıra

işliklerde büyük ham ve hurda maden parçalarının tekrar eritilip küçük külçeler

haline getirilmesi önemli bir yer tutmaktaydı (Belli, 2004).

Doğudan olasılıkla Afganistan ve Malezya’dan getirilerek Suriye ve Filistin

kıyılarından Akdeniz ve Anadolu’nun güney kıyılarına kalay, abanoz ağacı, fildişi,

su aygırı dişi, kobalt mavisi cam külçeler, Kıbrıs yapımı pişmiş toprak kaplar, deniz

kabuğundan yapılmış yüzükler, arpa, buğday ve baharatlar ile akik gibi değerli

malların dağıtımını yaptığı sırada batan Ulu Burun ve Gelidonya batıklarının da

gösterdiği gibi, Kizzuwatna madenlerinin yapılan mal değiş-tokuşu sonucu doğudan

gelmiş olması gerekir. Kalay ticareti, Akdeniz ve Orta Doğu ülkelerinin ortak ticaret

Page 21: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

7

tarihinin özünü oluşturmaktaydı. Floransa’lı bir ticaret ajanı olan F.B. Pegolotti’nin

1335 yılında yazmış olduğu ünlü eserinde, Konstantinopolis (İstanbul) dışında

Anadolu’da da Satalia (Bugünkü Antalya) ve Layaş/Ayaş (Bugünkü Görkes-

Yumurtalık) gibi liman kentlerinde de kalayın satıldığını belirtmektedir. Kilikia’nın

en büyük ticaret ve endüstri merkezi olan Layaş kenti pazarında en satılan madenler

demir, bakır ve kalaydır (Belli, 2004).

Orta Toros Bölgesi’nde çok zengin gümüş, kurşun, simli kurşun ve demir

yataklarının bulunduğunu, hem Ortaçağ’a ait yüzlerce değişik kaynak, hem de

Yeniçağ’da Osmanlı Devleti’ne ait binlerce arşiv belgesi doğrulamaktadır (Belli,

2004).

1.1.1.3. Geçitler ve Yollar

Kilikya’da Nur Dağları, Misis’in hemen arkasındaki Kızılgeçit aracılığıyla

ova boyunca Halep’e doğru giden doğu-batı yoluna geçit verir. Aynı zamanda Hatay

ve Kuzey Suriye ile olan ulaşımı kısaltarak kolaylaştırır.

Karataş ilçesinin, Kızıltahta köyü üzerinde Terkeş Han çiftliğinin bulunduğu

Pyramos kıyısındaki doğal yükselti arasındaki alanda lokalize edilen Mallos antik

kentinden bugün Ceyhan nehri kıyısındaki antik köprü (Akdeğirmen olarak

tanımlanan yerdeki köprünün Roma İmparatorluk devrine tarihlenebilecek birkaç

kemeri henüz ayaktadır.) kalıntısı dışında hiç bir iz kalmamıştır. Tarsus-Adana-

Mopsuhestia üzerinden geçip Suriye’ye giden ünlü Roma yolunun, Ceyhan’ın

Ağaçpınar ve Yeniköy’leri civarındaki güzergahını, Yeniköy’ün birkaç km

kuzeyindeki Kırıkköprü mevkiinde gördüğümüz bir antik köprü kalıntısı sayesinde

belirleme olanağı bulduk. Yörede halen “Halep Yolu” adıyla bilinen bu antik yolun,

Mopsuhestia’daki antik köprüden Pyramos’un güney kıyısına geçtikten sonra,

Harami boğazından, Itinerarium Burdigalense’de Mopsuhestia’dan 15 Roma mili

uzaklıkta bir yol istasyonu olarak verilen ve Kurtkulağı köyünde lokalize edilen

Tardequieia’ya ve buradan da Karanlıkkapı üzerinden Muttalip Höyük’e ulaştığı

anlaşılmaktadır.

Page 22: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

8

Çukurova; Gülek Boğazı (Pylai Kilikias, Κιλιχιας Πύλαι), Toroslar’ın

içindeki Geyik Dağları’na kadar uzanan Göksu Vadisi ve Gezbeli üzerinden geçen

A. ÜNAL tarafından “Hitit Dağ Yolu” olarak adlandırılan yol vasıtasıyla İç

Anadolu’ya; Bahçe (Pylae Amanicae, Αµανιχαι Πύλαι) geçidi ile Güneydoğu

Anadolu ve Kuzey Suriye-Mezopotamya’ya (Alkım, 1959; Alkım, 1964; Alkım,

1965); Haçlı Seferleri komutanlarının da gözledikleri gibi daha kestirme fakat

geçilmesi biraz daha zor (viam difficilem sed cunctarum ad Syros directissimam)

(Lawrence, 1978) Beylan Geçidi (Topboğazı) ile de Amik Ovası’na ve gene Suriye-

Mezopotamya ve Fenike sahilleriyle bağlantı sağlar (Hogarth, 1893).

Kilikya aynı zamanda Orta Anadolu ve Ege’yi Doğu Akdeniz kıyıları, Kıbrıs,

Mısır ve Kuzey Suriye ile Mezopotamya’ya bağlayan, içinden önemli yolların geçtiği

konumuyla önemlidir. Eskilerin Kara Kapı vs. gibi birçok Türkçe isimlerle andıkları

Gülek Geçidi (Alishan, 1899; Magie, 1950; Müller, 1997), batısında kalan sahil

kesiminin İç Anadolu ile bağlantısını sağlamaktadır.

1.1.1.4. Gülek Boğazı, Bahçe veya Beylan (Topboğazı Geçidi) Geçitleri

Yollardan biri batıya, Tarsus, Mersin ve Silifke yönüne ayrılmakta,

Taşucu’nun hemen batısında Boğsak-Akdere arasındaki sarp kayalıkların içine

girinceye kadar sahil kesimini izlemekte ve günümüzdeki yol gibi Tokmar Kalesi’nin

dibinden Yeşilovacık Ovası’na inmekteydi. Yolun solunda kalan Palaiai

yakınlarında, Tahta Limanı’ndan bakıldığında eski Antalya yolunun izleri

görülebilmektedir (Ünal, Girginer, age). Çok daha önemli olan bir diğer yol ise,

güneydoğuya doğru gitmiş olmalıydı. Bu yolun izlediği güzergâhı, ovada mevcut

höyükler vasıtasıyla aşağı yukarı tespit etmek mümkündür. Bu yol Adana Çimento

Fabrikası yakınındaki iki adet höyük, Misis (Yakapınar), Kızıldere, Kurtkulağı

(Kervansaray), Toros Gübre yakınındaki Muttalip Höyük ve Demir Kapı’yı geçtikten

sonra Kinet Höyük’e ve dolayısıyla İssos Körfezi’ne varıyordu (Hellenkemper, 1984;

Steadman, 1994a; Steadman, 1994b). Muwatalli’nin kabartmasının bulunduğu Nur

Dağları’nın kuzey ucunda ve ırmak kenarında yer alan Sirkeli’ye ise uğramıyordu.

Çünkü yol, Misis’te Ceyhan Irmağı’nı geçer geçmez, kuzeye sapmaksızın Kızıldere

Page 23: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

9

Köyü yukarısındaki geçidi köy mezarlığı yakınından aşarak Gündoğdu Köyü’ne

ulaşıyor ve buradan ovanın doğusuna varıyordu. Eğer istenirse buradan kuzeye,

Ağaçpınar (Kürtköy) üzerinden Sirkeli’ye devam edilebilirdi (Ünal, Girginer, age).

Kilikya’yı Gülek Boğazı ve yukarıda değindiğimiz “Dağ Yolu” dışında Orta

Anadolu ile bağlayan başka yollar da bulunmaktadır (Ünal, Girginer, age). Bunlardan

bir tanesi Perçin Dağı yakınlarındaki Yedibel Geçidi üzerinden, diğeri ise Aydost

Dağı ve Bolkar Dağları’ndaki Dümbelek Bel (Dümbelek Düzü) üzerinden geçiyordu

(Schaffer, 1903). Bu yol bugün Çamlıyayla’dan (Namrun) itibaren yaylalar

üzerinden işlemektedir ve sadece arazi arabalarıyla geçilebilir (Ünal, Girginer, age).

1.1.1.5. Kizzuwatna’yı Orta Anadolu ve Mezopotamya’ya Bağlayan Yollar

Yollar bir ülkenin can damarı gibidir. Çukurova gibi etrafı dağlar ve denizle

çevrili oldukça kapalı bir havza kendi içinde ne kadar varlıklı olursa olsun, kara ve

deniz yoluyla dışarıyla bağlantı sağlayamadığı ve mal takası yapamadığı sürece, bu

zenginliği hiçbir anlam taşımaz (Ünal, Girginer, age).

Çok sayıda kaya anıtının ve Hatti-Kizzuwatna yakın ilişkilerinin gösterdiği

gibi, M.Ö. 13.yy.’da açılan ve Hatti ile Kizzuwatna arasındaki ulaşımda çok önemli

bir rol oynayan çok daha kestirme bir yol bulunmaktaydı. Daha önceleri de mevcut

olan kültürel ilişkiler, daha sonra Kizzuwatna kökenli kraliçe Puduhepa’nın etkisiyle

artmıştır. Bu yolun artık ileri seviyeye gelen Kizzuwatna-Hatti ilişkileri çerçevesinde

Hatti’yi her açıdan en kısa ve kestirme yoldan Kizzuwatna’ya bağlaması

gerekiyordu. Geçtiği arazinin topografik özellikleri nedeniyle “Hitit Dağ Yolu”

olarak tanımlanan bu yol, özellikle Hitit İmparatorluğu zamanında önem kazanmıştır.

Bu yolun can alıcı noktasını, Fraktin, Taşçı ve İmamkulu kaya anıtlarını geçtikten

sonra ulaşılan ve Kayseri’nin 70 km. güneydoğusunda 1960 m. yükseklikte yer alan

Gezbeli (Hanyeri) geçidi oluşturuyordu. Develi’nin doğusundaki yüksek ovada, bu

bağlantıyı sağlayan yeterince konaklama merkezi vardır. Bunlardan birisi, hemen

Fraktın kaya anıtının doğusundaki Fraktin Höyük’tür ve yapılan araştırmalar, burada

bir Hitit yerleşimi olduğunu göstermiştir (Krş: Bittel, 1977). Bu yol Gülek Boğazı’nı

saf dışı bırakarak Kayseri-Kaneš-Develi-Fraktin-İmamkulu-Taşçı-Gezbeli Geçidi–

Page 24: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

10

Hanyeri’ye geliyor, buradan da ya ovalık kesimden, Doğanbeyli-Güzelim-Pınarlar

üzerinden Sarız Vadisi’ni izleyerek, ya da Hanyeri Köyü’nün hemen kuzeyindeki

Akgedik Geçidi’ni izleyerek, 3054 m. yüksekliğindeki Bey Dağı ve Soğanlı Dağları

arasından ve Demiroluk-Tozlu-Ayvat-Kayapınar ve Elemanlı Çakırlar üzerinden

Şar’a ulaşmaktaydı.

Hitit Dağ Yolu Şar’a ulaştığında muhtemelen ikiye ayrılıyordu. Biri Sarız

Vadisi’ni izleyerek Göksun (Cucusum)-Kahramanmaraş (Germanicea) yönüne

giderken, diğeri güneye sapıyor ve aşağı yukarı bugünkü kara yolunu izleyerek

Tufanbeyli-Saimbeyli-Feke-Hemite-Toprakkale-Bahçe ve İslahiye üzerinden Kuzey

Suriye’ye ulaşıyordu. Bölgedeki ele geçen Roma mil taşları yolun geçtiği güzergah

hakkında yaklaşık bir fikir vermektedir (French, 1988). Kayseri yönünden Kozan’a

ulaşan iki yol daha vardı. Bunlardan biri Gezbeli ve Feke üzerinden Kozan’a

ulaşırken, diğeri Develi-Fraktin ve Karaköy’den gene aynı menzile varmaktaydı

(Alkım, 1959). Bu yol da yaklaşık olarak günümüzde Tahtalı Dağları’nı aşarak geçen

ve özellikle demir madeni taşımacılığında kullanılan Yahyalı-Mansurlu-Kozan

yoluna tekabül etmektedir.

M.S.7.yy.’dan itibaren Suriye’yi temsil eden Araplarla Anadolu’daki

Bizanslılar arasında bile Gülek Boğazı’nın açık önemine rağmen 10.yy.’ın ortalarına

kadar iki ülke arasındaki sınır çatışmaları ve değişiklikleri Çukurova’da veya Gülek

Geçidi civarında değil, “ulaşıma daha açık olan Ermenistan” hududunda, daha

doğuda olmaktaydı (Honigmann, 1935). Bu da Toros Dağları’nın Gülek Geçidi’nden

doğuya doğru Antitoroslar’a varıncaya kadar aşılması zor bir set oluşturduğunu

göstermektedir (Ünal, Girginer, age). Bu tabii setin aşılması, Çukurova’da güçlü bir

devlet ve orta büyüklükte bir askeri güç olduğu sürece daha da zorlaşıyordu. Bir

başka deyişle, merkezi (Orta) Anadolu’da olan bir askeri güç, hiç Çukurova’ya inme

gereğini duymadan Kuzey Suriye ile askeri ve politik ilişkiler kurabiliyor, hatta

orada askeri işgallere bile girişebiliyordu. Ancak arazi yapısı Antitoroslar’ın

doğusunda, Malatya’dan itibaren biraz açılarak güneye, Mezopotamya’ya inmeye

müsaade ediyordu. Çukurova’da Kizzuwatna gibi bağımsız bir devlet var olduğu

sürece Hititler’in ne Karaman-Kırobası ve Göksu Vadisi’nden, ne de Gülek Geçidi

üzerinden Kilikya’ya inmeleri veya geçici olarak inmiş olmayı becerseler bile, ovayı

Page 25: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

11

baştanbaşa aşarak Kuzey Suriye’ye ulaşmaları ve aynı yoldan tekrar geri dönmeleri

mümkün değildi. Kurtuluş Savaşı yıllarında bile işgalci Fransız birliklerine karşı

savaşan küçük çaplı Türk birlikleri, bu dar geçitleri başarıyla tutmuşlardır.

1.1.1.6. Bizans ve Osmanlılar Devrinde Kilikya’yı Orta Anadolu ile Bağlayan

Yollar

Gerek Ovalık Kilikya’da, gerekse Dağlık Kilikya’da organik yol bağlantıları,

Seleukidler ve özellikle Romalılar devrinde eski kentlerin imarı ve yenilerinin

kurulmasıyla birlikte sağlanmış, bölgedeki askeri ve ticari transit yollar yanında,

kentler arasındaki ulaşımı sağlayan yol ağları ayrı bir önem taşımaya başlamıştır. Yol

şebekesi, özellikle Roma hakimiyetinin gelmesiyle birlikte gelişmiştir (Sayar, 2002).

Tabula Peutingeriana’ya göre Konya’nın Kilikya ile olan bağlantısı 4 yol üzerinden

yapılıyordu:

Beyşehir (Mistheia) üzerinden Pamphilia’ya,

Lystra veya Apa üzerinden İsauria Palaia’ya, oradan da Germanicopolis

(Ermenek) ve Anamur’a,

Ad fines üzerinden Arslanköy’ün kuzeybatısında yer alan Tetrapyrgia (Kemer

Yayla) ve Pompeiopolis’e ve,

Fines cilicae (Gülek Geçidi?) ve Toros Dağları üzerinde Kilikya Ovası’na

(Hild, 1991).

Geç Bizans Çağı’nın sonlarında Kilikya’yı ve Akdeniz sahillerini Orta

Anadolu ile bağlayan yollar şu güzergahı izliyordu: Anemurion-Germanikupolis

(Ermenek)-Laranda (Karaman)-Ikonion (Konya); Anemorion-Germanikupolis-

Leontopolis (eski Isaura Palaia-Lystra Hatunsaray)-Ikonion; Seleukeia (Silifke)-

Klaudiupolis (Mut)-Laranda-Konya; Seleukeia-Diokaisareia (Uzuncaburç)-Laranda-

Konya; Pompeiopolis (Soloi Mersin)-Tetrapyrgia-Laranda; Tarsus-Podandos

(Pozantı)-Koloneia (Aksaray?); Adana-Podandos-Kaisareia; Adana-Rodandos

(Saimbeyli civarı)-Kaisareia; Aigaeai (Yumurtalık)-Anazarbos-Sision (Kozan)-Baka

(Feke)-Kiskisol-Kaisareia; Adana-Mopsuestia (Misis)-Tili (Toprakkale)-Nikopolis;

Page 26: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

12

Tili-Germanikeia, (Kahramanmaraş)-Kukusos (Göksun)-Kaisereia (Magie, 1950;

Hild, Hellenkemper, 1990; Hild, 1991; Hopwood, 1991; Casabonne, 1996).

Osmanlı İmparatorluğu döneminde de bu yolların pek çoğu kullanılmıştır. Bir

Osmanlı Paşası 1860’lı yıllarda ileri görüşle Konya’nın düzgün bir karayoluyla

Silifke-Taşucu limanıyla bağlantısı olması gerektiğini anlamış ve Karaman-

Alanbuzuk-Dağpazarı-Kırobası (Mara) üzerinden Silifke’ye ulaşan bir yol

yaptırmıştır (Ünal, Girginer, age). Bu yol, Mut ve Göksu Nehri’nin ulaşıma elverişli

yüksek sekilerini izleyen bu yol bugünkü yol açılıncaya kadar uzun süre hizmet

vermiştir (Taeschner, 1924-1926: Passim; Aslan, 1988). Bugün bile asfalt olmamakla

birlikte bugün bile rahatlıkla geçilebilmektedir.

1.1.1.7. Deniz Ulaşımı ve Limanlar

Kilikya limanlarının Eskiçağlarda Kıbrıs, Mısır, Doğu Akdeniz ve Ege

limanlarıyla yoğun bir bağlantısı vardı. Osmanlılar ve günümüz Türkiye’sinde deniz

ulaşımına ve ticaretine karşı gösterilen ilgisizliğe bakarak, Anadolu ve Kilikya’nın

Eskiçağlardaki deniz ulaşımının büyük önemini kavramaya çalışmak gerçekten

imkansızdır (Ünal, Girginer, age). Sualtı arkeolojisi çalışmalarında araştırılan deniz

tabanlarında çok sayıda Mısır, Ugarit, Fenike, Grek, Roma, Bizans ve Ceneviz batık

gemileri ve taşıdıkları mallar ele geçerken, hiç Osmanlı-Türk gemisinin

bulunmaması dikkat çekicidir. Unutmamak gerekir ki, İskenderun, İssos,

Yumurtalık-Aigaea, Karataş-Magarsos, Tarsus, Mersin-Yümüktepe, Soloi-

Pompeiopolis, Lamas, Elaiussa-Sebaste, Korykos, Silifke-Holmoi-Taşucu,

Aphrodisias, Nagidos, Kelenderis birer liman kentleriydi ve bu kentler arasında canlı

ve organik bir deniz ulaşımı vardı (Ünal, Girginer, age). Tüm ürünler günümüzde

olduğu gibi sahil şeridindeki daracık ve virajlı yollardan gemilere taşınmaktaydı.

İngiliz tarihçiler Peregrine Horden ve Nicholas Purcell’in “Ayartıcı Deniz”

adlı devasa bir kitapta sundukları bir bakış açısıyla, Alüvyon oluşumu Akdeniz

hayatının değişmeyen büyük bir olgusudur (Abulofia, 2005).

Page 27: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

13

Şekil 1.1.Tepebağ Höyük Akdeniz’den 45 km uzaklıktadır (www.googleearth.com) Şekil 1.2. Kahire, Gizeh deltası Akdeniz’den 170 km uzaklıktadır (www.googleearth.com)

Page 28: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

14

Vasco da Gama’nın 1497’de Afrika’nın çevresinden dolanmasına kadar,

baharatlar ancak Akdeniz kıyısındaki Müslüman ülkelerden elde edilebiliyordu ve

yalnızca yemeklere çeşni katmak için değil, ilaç ve boya malzemesi yapımında da

kullanılıyordu. Bu durum, Akdeniz’in Doğu ile Batı’nın ekonomik sistemleri

arasında ana köprü işlevi gördüğünün delilidir (Abulafıa, 2005).

Akdeniz jeolojik bakımdan çok canlı bir bölgedir, Avrupa ve Afrika

yerkabuğu levhalarının çarpıştığı, kıvrıldığı ve yarıldığı kuşaktır. Alp dağ oluşumu

kuşağı Fas’tan başlayarak Pireneler ve Alpler üzerinde Türkiye’ye ve daha ötesine

kadar uzanır. Akdeniz’in kendisi Tersiyer Dönem’de, 70 milyon yıl kadar önce

varolan çok daha geniş bir denizin kalıntısıdır (Abulofia, 2005).

Akdeniz fırtınalı sularıyla, pürüzlü burunlarıyla ve güvenilir limanların

kıtlığıyla, İlkçağ gemiciliği açısından tehlikeliydi. Klasik çağda deniz yollarının çoğu

yılın yarısında kapalı kalırdı. Ancak Ortaçağ sonlarında gemi tasarımı ve

donanımındaki gelişmeler riskleri azalttı. Korsanlık denizde olduğu kadar karada da

bir belaydı. Korsanların hükmü Antik Çağ’ın büyük bir bölümünde, Romalılar’ın

onları bertaraf etme gereğini duymasına kadar sürdü, daha sonra denizler yaklaşık

1000 yıl boyunca güvenli kaldı (Ünal, Girginer, age).

Yunan anakarasında, güneydeki Argolis’te bulunan Melos adası kökenli

obsidiyen yongalar, Akdeniz’de daha Mezolitik Çağ’da, İ.Ö. 7000 dolaylarında bir

ölçüde denizcilik becerisinin geliştiğini gösterme açısından bilinen en eski kanıttır.

Ege’deki etezyen rüzgarlar gibi ilkbahar sonu ve yaz rüzgarları, Girit-Mısır seferinin

yalnızca 5 günde alınmasını mümkün kılan güvenli seyri sağlamaktaydı. Neolitik

Çağ ve İlk Tunç Çağı liman ve yerleşmeleri kalıntıları, diğer maddi kültür bulguları,

mesafelere ve rüzgarlara ilişkin inceleme birlikte ele alındığında ortaya çıkan

güzergahlar şöyleydi: Kea, Tinos, Mykonos, Ikaria ve Samos yoluyla Attika’dan

Anadolu’ya giden kuzey rüzgarı, Kyklad adaları yoluyla Argolis’ten Anadolu’ya

giden orta güzergah, Girit yoluyla bir adadan ötekine geçerek Rodos ve Anadolu’ya

giden güney güzergahı. Uzak mesafelere gelince, İlkçağ Akdeniz’inde en sık

kullanılan dairesel güzergahın sağdan sola doğru bir rota izlediği sanılmaktadır:

Ege’den Girit’e ve ardından Mısır, Levant, Kıbrıs, Anadolu kıyıları, Kyklad adaları,

Girit ve tekrar Ege’ye. Elbette başka bölgesel yollar (Ege/İtalya, Girit/Mısır,

Page 29: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

15

Mısır/Kıbrıs, Kıbrıs/Levant) ve Libya kıyıları yoluyla Mısır/Girit gibi alternatifler

vardı. Taş iskelelerin kalıntıları ve sahil arkeolojisi verileri, İlk Tunç Çağı’ndan

itibaren bütün Ege boyunca denizcilik faaliyetlerinin varolduğuna ve daha uzak

mesafelere varmak için adaların birer köprü olarak kullanıldığına işaret etmektedir.

Böyle bir uygulama, uzak mesafeli ticarete destek olduğu ölçüde, yerel ya da

bölgesel düzeyde küçük ticaret ağlarının varlığına hiç kuşkusuz olanak vermekteydi

(Abulofia, 2005).

M.Ö. 2000 yılının ikinci yarısında, Güney Avrupa, Kuzey Afrika ve

Yakındoğu’yu birbirine bağlayan muazzam bir “iç göl” konumundaki Akdeniz

boyunca mekik dokuyan son derece yoğun ve kazançlı bir gemi ulaşımı

gözlemleyebiliriz. Bu bölge Mısır, Mezopotamya ve Anadolu’nun büyük

uygarlıklarınca üretilen değerli malların, özellikle de kumaşların ve itibar kazandırıcı

eşyaların çıkış yeri olduğu gibi, Kıbrıs’ın zengin maden ocaklarından gelen bakır

gibi hammaddelerin ve Mezopotamya’dan gelen yarı değerli taşların kaynağıydı. Ege

gemicileri, anlaşıldığı kadarıyla, M.Ö. 14-12. yüzyıllar arasında Akdeniz gemi

ulaşımındaki üstünlüklerini hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadan sürdürdüler (Abulofia,

2005).

Alışılagelmiş uygulama seferlerin Mayıs’tan Eylül’e kadar ya da en fazla

Nisan’dan Ekim’e kadar yapılmasıydı. Bu dönemde bile hava durumunun değişmesi,

fırtınaların esmesi ve yerel rüzgarların burunları dönmede güçlükler yaratması

mümkündü. Baskın rüzgarların yönü yazın bile bir gidiş-dönüş yolculuğunda hatırı

sayılır bir farklılığa yol açardı. Bunun en açık örneği Puteoli ile İskenderiye

arasındaki seferde görülürdü: bir geminin kuzeybatı rüzgarını arkasına alarak Mısır’a

gitmesi bazen yalnızca bir haftayı bulurdu. Şiddetli rüzgara karşı seyrederek geriye

dönüş ise bir ayı ve hatta daha uzun bir süreyi alabilirdi. Koşullar izlenen rotayı da

etkilerdi. Mısır’dan başlayan ana kuzey rotası Kıbrıs, Küçük Asya’nın güney kıyıları,

Rodos ya da Knidos, Girit’in güney kıyıları, Malta ve Messina, ardından İtalya’nın

batı kıyıları şeklinde bir hat izlerdi. Güney rotasında ise Afrika kıyıları boyunca

ilerleyerek, Kyrene’ye kadar dönüşümlü kara ve deniz meltemlerinden yararlanma

yoluna gidilirdi. Her iki rota da yavaştı. Mısır’a dönecek bir geminin bazen Güney

Page 30: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

16

İtalya’dan denize açıldıktan sonra, rüzgarla Nil’in ağzına kadar savrulması

mümkündü (Abulofia, 2005).

636 yılından itibaren Emevi hanedanının Şam’dan yönettiği Müslümanlar

kuzeyden gelen akınlardan daha yıkıcı bir şekilde, bütün Yakındoğu’ya ve Kuzey

Afrika’ya egemen oldu. Bizans’lılar kıyılar boyunca gözetleme kuleleri ve sinyal

sistemi oluşturmuşlardı. Ancak Suriye ve Mısır valileri ilk başta yerli Hıristiyanlar

arasından sağlanan mürettebatla deniz gücü oluşturmaya yöneldi. Gemi yapımı

Nil’de Fustat’ın karşısına düşen Ravda adasında başladı. Kurulan filo Kıbrıs, Girit,

Rodos ve Sicilya adalarına akınlar düzenledi. Bu yıllarda Akdeniz ulaşım bütünlüğü

ve ticareti büyük bir darbe aldı (Abulofia, 2005).

Toros sınırı boyunca Abbasiler’in fiilen bağımsız uç emirlikleri savaş halini

ve her yıl girişilen baskınları sürdürdü. Kilikya’da Tarsus’un batısına düşen Lamos

(Limonlu) ırmağı sınır çizgisiydi. Bu ırmağın iki yakası 805’ten 946’ya kadar iç

burkucu tutsak değiş tokuş ve bedel ödeme sahnelerine tanıklık etti. Abbasiler

donanmalarını hızla inşa ederek 860’a doğru Tarsus’ta üslenmiş filolar Attaleia’ya

saldıracak güce ulaştı. O tarihten 10. yy. sonlarına kadar Bizanslılar ve Müslümanlar

arasında sürekli deniz savaşları yapıldı. Tarsus filosu 898’de Bizans filosunu yenerek

çok sayıda Bizans gemisine el koydu (Abulofia, 2005).

“Venedik Mude”, konvoy sisteminin 13. yy. sonunda ve 14. yy. başında

düzenlenmesi çerçevesinde, Senato en değerli kargoları Yunanistan, Karadeniz,

Kıbrıs, Çukurova, İskenderiye ve Flandre’a götürüp getiren silahlı kadırgaların

hizmetlerini müzayedeye çıkarmayı üstlendi. Gemilere kimin komuta edeceğini,

gemilerin nerede, ne kadar süreyle duracağını ve nasıl yük tarifesinin uygulanacağını

saptayan Senato’ydu (Abulofia, 2005).

M.Ö. 1400-1200 yılları arasında Doğu Akdeniz’de çeşitli ticaret filolarının

faaliyet gösterdiği bilinmekteydi. Bunlar Mısır deniz filosu, Kilikya’da Ura, Doğu

Akdeniz’de Ugarit gibi liman kentlerine ait olan tekneler, Kıbrıs (Alasia) ve

Akhalara ait deniz güçleriydi (Liverani, 1990).

Akdeniz’de 1300’ün ötesine yarım yüzyıl kadar taşan “güzel 13. yy.”,

demografik dengeyi altüst eden gerçek bir felaketle son buldu: Büyük Veba Salgını.

Büyük bir olasılıkla Kırım’ın Kefe kentindeki ticaret merkezinden çıkıp yayılan bu

Page 31: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

17

bulaşıcı hastalık önü alınamayan bir yangın gibi bütün Akdeniz’i sardı. Ölüm oranı

bölgeden bölgeye değişmekle birlikte, nüfusun üçte biri hayatını yitirdi. Sonraki

yıllarda salgının nüksetmesi büyük Akdeniz kentlerindeki nüfus artışına bir fren

işlevi gördü. Öyle ki 1348’deki düzeye yeniden varmak için en az yarım yüzyılın

geçmesi gerekti. Öte yandan, Ege ve Karadeniz’de Cenova’yı Venedik, Bizans ve

Katalanlar’la karşı karşıya getiren savaş (1348-1355) ticareti aksattı ve Batı

dünyasını Osmanlı Türkleri’nin yükselen gücü karşısında zayıf düşürdü. 1350-1500

yılları arasındaki süreçte Akdeniz’in siyasal manzarası köklü dönüşümler geçirdi.

Doğu Akdeniz’de en önemli siyasal değişim Osmanlı Türkleri’nin atılımıydı.

Balkanlar’a ilk kez 1354’te giren Türkler’in ilerleyişi Timurlenk’le yapılan Ankara

savaşıyla 1402 yılında kesildi. Ancak 1421’den sonra hızla devam etti.

1450’lerde Doğu Akdeniz’deki pazarlara ulaşmak Türk istilaları yüzünden

zorlaşınca, Batı Akdeniz ve Atlas Okyanusu’nun doğusundan sağlanan şeker ve

kurutulmuş meyve kaynakları, Granada, Valencia ve Sicilya’dan sağlanmaya

çalışıldı. Suriye ve Doğu Akdeniz ticareti büyük çapta zarar gördü (Abulofia, 2005).

Sıklıkla gıda ve su ikmali yapma gereğinden dolayı, kadırgalar uzun bir süre

denizde kalamazdı. Bu ve başka nedenler yüzünden, Akdeniz cephesindeki askeri

stratejistlerin hedefi düşman filolara çullanmaktan ziyade, olabildiğince çok sayıda

müstahkem limanı ele geçirip denetim altında tutmaktı. Ne kadar çok limanı

denetlerse o kadar çok kadırgayı donatma, koruma ve denize sürme şansları vardı.

Page 32: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

18

Şekil 1.3. Çukurova’nın 3 boyutlu eğim analizi (Adana İl Özel İdaresi)

Şekil 1.4. Kırmızı çizgi tahmini kıyı çizgisi ve sarı alan ise Tepebağ Höyüğü’nü

göstermektedir (www.googleearth.com).

Sahillerin sarp olmasına ek olarak derin kanyonlar da sahilden veya iç

kesimlerden yapılacak ulaşımı büyük çapta engellemiştir. Bundan dolayı arkeolojik

Page 33: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

19

buluntuların da açıkça gösterdiği gibi bölge, bazı istisnalar dışında ancak yol ve

köprü yapma tekniği ile deniz ulaşımının geliştiği geç dönemlerde, yani Hellenistik,

Geç Roma ve Erken Bizans dönemlerinde yaygın bir yerleşime sahne olabilmiştir

(Ünal, Girginer, age). Sahillerin izole durumu bazı hallerde 20.yy.’da karayolları

bağlantısı sağlanıncaya kadar sürmüştür. Belki de daha eski dönemlerde, Skylax’ın

sözünü ettiği ve kara ulaşımına elverişli başka bir limanı daha vardı. Bu limanın yeri

belli değilse de Boğsak Körfezi’ne veya Akliman’a yerleştirmek isteyen

araştırmacılar vardır (Ünal, Girginer, age; Casabonne, 1999). Bu söz konusu limanın,

Yeşilovacık Körfezi’nde, bugün Sağlık Ocağı Binası altında kalan, gerek duvarları

ve gerekse en az iki adet bastiyonuyla bir kaleyi andıran yapılarda saklı olması

mümkündür. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün özellikle Silifke Olukbaşı Köyü

yakınlarında kurmuş olduğu çiftlik ve Taşucu Mansuriye (Cumhuriyet) Mahallesi

yakınlarında kurmayı tasarladığı bir yazlık konak dolayısıyla da bölgeyi sık sık

ziyaret etmesi sebebiyle zoraki olarak bugünkü yolların temelini oluşturan sahil

yolları açılıncaya kadar, sahil kenarı ve içerilerdeki bölgeler arasında gerçek anlamda

bir ulaşımdan söz etmek mümkün değildi. Bir gezgin 1853 yılında Korykos

(Kızkalesi) ile Silifke arasındaki yolun neredeyse geçilmez olduğunu ve yük

hayvanlarının dahi çok güçlükle hareket edebildiklerini yazar (Langlois, 1861).

Seyhan (Saros, Hititçe Samri?) ve Ceyhan (Pyramos, Hititçe Puruna?)

ırmakların milyonlarca yıl taşıdığı ve hala taşımakta olduğu alüvyonlar olmadan,

bereketli Çukurova’yı hayal etmek bile olanak dışıdır (İzbırak, 1996). Diğer yandan

alüvyonların artmasıyla ova seviyesinin yükselmesi ve birçok yerleşme yerinin

toprak altında kalmasının yanı sıra, eskiçağlardan beri deniz suyu seviyesinin de

yaklaşık 1m yükselmesiyle birçok liman kenti hem alüvyon, hem de sular altında

kalmıştır. Erozyon sonucu yükselen sedimentasyonun kalınlığı Orta Anadolu’da

Neolitik çağdan beri en az 4m olduğuna göre (Hütteroth, Höhfeld, 2002), bu

kalınlığın Ceyhan, Seyhan ve Göksu’nun oluşturduğu ovalarda çok daha fazla olması

gerekir. Kilikya’nın üç önemli ırmağının taşıdığı yıllık erozyon toprak miktarı, bize

bu konuda kabaca bir fikir verebilir: Seyhan Nehri yılda 5.200.000 ton, Ceyhan

5.500.000 ton, Göksu ise 2.500.000 ton erozyon toprağı taşımaktadır (Yakar, 2001).

Herhalde Strabo’nun bize naklettiği “Bir zaman gelecek, Pyramos’un (Ceyhan) güçlü

Page 34: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

20

akıntıları geniş sahilleri dolduracak ve mukaddes Kıbrıs’a kadar ulaşacak” (Strabo,

XII,II,4) kehaneti bir gün gerçekleşecektir! Sonuçta birçok yerleşim yerini, ama

özellikle düz olanlarını ve liman tesislerini tekrar bulma şansı ne yazık ki

kalmamıştır; mevcut olanlar da zaten her geçen gün insan eliyle yok edilmektedir.

Buna ilaveten bir zamanlar deniz sahilinde yer alan liman kentleri ve balıkçı köyleri,

sahillerin dolması veya hoyratça doldurulması yüzünden günümüzde çok daha

içeride kalmıştır (Bener, 1967; Erol, 1983).

Şekil 1.5. Çukurova Genel Eğim Durumu (www.googleearth.com)

Daha eski devirlerdeki, özellikle M.Ö. II. binyıla ait limanların pek çoğu ise

(Vaan, 1993; Vaan, 1997) genellikle bugün alüvyonlarla dolmuş ırmak kenarlarında,

ırmakların denize döküldüğü yerlere yakın kesimlerdeydi. Kum yığınları ve

alüvyonlarla kaplı bu yörelerdeki liman kentlerini bulma şansı bugün maalesef ya hiç

yoktur ya da çok azdır (Taffet, 2001). Bunun dışında, yapılan jeolojik incelemeler,

Neolitik, Kalkolitik ve Hititler devrinde Tarsus, Seyhan ve Ceyhan deltalarının kıyı

şeridinin, bugünküne nazaran daha kuzeyden geçtiğini göstermiştir (Göney,a.g.e.,

hrt.I-2). Nitekim Seyhan Nehri de daha yakın zamanlara kadar ulaşımda

kullanılmıştır. 19.yy. gezgini Langlois’in 1853’te çizmiş olduğu bir gravür, Adana

kentini Taşköprü’nün doğusundan göstermektedir. Gravürde, köprünün sağında ve

solunda, Tepebağ önlerindeki orta boylu tekneler ve yelkenliler açıkça görülmektedir

(Langlois, 1861; Lev.III.; Girginer,a.g.e., ve Langlois, 1947). Aynı gezgin benzer

tekneleri Misis önlerindeki Ceyhan Nehri’ne de koymuştur (Langlois, a.g.e.,).

Page 35: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

21

Langlois’dan birkaç yıl önce gene Adana’ya gelmiş olan T. Kotchy “Taşköprü’de

içlerinde iki yüksek latin tarzı yelkenlinin bulunduğu sekiz tane gemi” saymıştır

(Yavuz, Özmen, 2000). Bunun dışında gene 19.yy.’da İngiliz bahriyelilerin Seyhan

ve Ceyhan ırmakları açıklarına demirledikleri gemilerden, bu ırmaklar boyunca

kayıklarla arslan ve kaplan avına gittikleri bilinmektedir. Hatta o zamanlar

hayvanları sırf keyifleri için acımasızca öldüren avcılardan biri, kaplanlar tarafından

parçalanarak hak ettiği cezayı bulunca, avlanmaya bir süre için ara da verilmiştir

(Schaffer, a.g.e.).

Şekil 1.6. 19.yüzyılda V.Langlois’nın tasvir ettiği Tepebağ Höyük, Taş Köprü ve Seyhan Nehri

üzerinde deniz trafiği (Langlois, 1861; Lev.III.; Girginer,a.g.e., ve Langlois, 1947)

1856’da Adana’yı ziyaret etmiş olan T. Kotchy ise “Şehrin yanında Seyhan

Nehri o kadar derindir ki, Kıbrıs ve kuzey limanlarından küçük gemilerle

Taşköprü’ye kadar gelinebiliyor” demektedir (Yavuz, Özmen, a.y.). Ancak bu

konuda Seyhan Irmağı’nın yatağının çok özel bir durumu, yani onun düzgün

olmaması söz konusudur. “Denizle Adana arasındaki meylin azlığına rağmen,

Seyhan’dan küçük motörlerle bile ulaşımda istifade edilmez, zira nehrin yatağı

düzgün değildir, kollara dağılır, dibi temizlense bile çabuk dolacağından, elde

edilecek istifade çekilecek zahmete, emek israfına değmez” (Saraçoğlu, 1990).

Bu açıdan bakıldığında ticaretin yoğun olduğu son zamanlarda zorlanılsa da

küçük teknelerle Ceyhan Nehri kenarında yer alan M.Ö. II. binyıl ve daha eski

Page 36: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

1. GİRİŞ Tevfik YILDIRIM

22

yerleşme izleri taşıyan Mercin, Küçük Mangıt, Yarım Höyük ve diğer birçok höyüğe

ırmak vasıtasıyla ulaşmak mümkün olmalıydı (Seton, Williams, 1954; Taffet, a.g.e.).

Orta boyda, deniz sahilinden 700 m. içeride kalmasına ve sığınaklı bir kıyı

şeridinden yoksun olmasına rağmen tipik bir Doğu Akdeniz liman kenti olan Kinet

Höyüğün incelenmesi, Suriye, Kilikya, Anadolu ve Kıbrıs-Doğu Akdeniz arasında

kalan bu kentin kültürel olgusunu kavramak açısından önemli ipuçları verebilirdi.

Ancak buluntular burada mal ithal veya ihracına dair hemen hiçbir ipucu

vermemiştir. Keza burada Kenan’da bulunanlara benzeyen büyük konteynerler ve

amforaların sayısı çok azdır. Bundan dolayı, Kinet sakinlerinin daha ziyade

kargoculuk ve komşu bölgelerde üretilen malların taşımacılığı sektörlerinde

çalıştıkları sanılmaktadır (Gates, 1999).

Bölgenin 65 km. güneyinde Hatay İli’nde kazılmış ve bir kısmı ayrıntılarıyla

incelenmiş başka bir liman da Asi Nehri deltasının sağ tarafında kalan Al Mina’dır

(Woolley, 1938; Woolley, 1953: Passim; Woolley, 1955: Passim; Boardman, 1965).

Al Mina yakınlarında da daha eski liman kenti Sabuni (Sabuniyeh) vardır.

Fayların önündeki ovalar sürekli olarak çökmekte ve fayın gerisindeki

dağlık alanlardan kaynaklanan, aşındırma ve taşıma kapasiteleri yüksek

akarsuların getirdiği alüvyonlarla sürekli olarak dolmaktadır. Bu olayın en az

Pliyosen’den (Günümüzden 5 milyon yıl önce) bu yana aynı şekilde sürdüğü,

ovalarda yapılan petrol ve su aranmasına ilişkin sondaj sondajlarından

anlaşılmaktadır. Antik kıyı yerleşim alanlarından; Dörtyol ilçe merkezinin 6 km

kadar batısında, kıyıdan yaklaşık 475 m içeride kalmış olan Kinet Höyük,

Dörtyol ilçesinin 15 km kuzeybatısında, kıyıdan yaklaşık 3.5 km içerideki

Karahöyük ve Toros Gübre Sanayi A.Ş.’nin içinde kalan ve kıyıdan yaklaşık 150

m içeride olan Muttalip Höyük gibi diğer kalıntılarda göstermektedir ki zamanla

eski kıyı yerleşimleri kara tarafında içeride kalmıştır (Ozaner, 1993).

1950’li yılların başlarında halka açık olarak Adana’da kurulmuş olan bir

şirket, Seyhan Nehri’nin temizlenmesi ve denizden gelecek vapurların girebileceği

bir limanın Adana’da yapılmasını amaçlamıştı (Tanyıldız, 2005). Adana iç limanı

çerçevesinde dok ve liman işletmeciliği yapmak üzere kurulmuş bu şirketin projesi

uygulanamamıştır (Yavuz, Girginer, 2005).

Page 37: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

23

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

2.1. Sit ve Uygulamaları

İnsanlığın başlangıcından bu yana binlerce yıldır Anadolu ve

Mezopotamya’da insan toplulukları kendi özgün, yöresel değerlerini oluşturmuş,

farklı ilişkilerle kültürlerini aktarmışlardır. Kültürel değerlerin öneminin ayırdına

varılması ve rekabet ortamında getirileri gözle görülmeye başlamasıyla birlikte

koruma ve sit kavramı gelişmiştir. Osmanlılardan beri tarihimize, korunması gerekli

eserlerimize, kültürel değerlerimizle birlikte zanaatlarımıza büyük önem verildiğini

çeşitli fermanlar ve resmi yazışmalardan bilmekteyiz. Ancak zaman içinde koruma

ve sit anlamında gelişen ve değişen kavramlar nedeniyle münferit girişimlerin yerini

yasa ve tüzükler almıştır. Bu olguların tarihsel sürecini şu şekilde özetleyebiliriz.

1869, 1874, 1884 tarihli Asâr-ı Atika Nizamnameleri (Eski Eserler Tüzükleri)

ilke olarak eski eserlerin (miras, kültür varlığı gibi terimlerin literatüre girmesi 20.

yy.’ın ortalarına rastlamaktadır) devlet malı olduğu ve Osmanlı öncesi dönemlerle

sınırlandığını benimsemiştir. Bu dönemde Osman Hamdi Bey öncülüğünde

müzecilik çalışmaları başlamıştır. Maalesef bu çabalar Anadolu’da Fransız, Alman,

İngiliz arkeologlarca yürütülen kazılardan çıkan kültür varlıklarının yurt dışına

çıkarılarak (örneğin Bergama Zeus Altarı) bugünün uluslararası sorunu haline

gelmesini önleyememiştir (Özel, 1998). 23.4.1906 tarihli Asar-ı Atika Nizamnamesi

(Anayasa Mahkemesi'nin 6.7.1965 tarihli kararıyla (Resmi Gazete 4.11.1965) Asar-ı

Atika Nizamnamesi'nin yasa niteliğinde olduğu tescil edilmiştir.) yürürlüğe giren son

Âsâr-ı Atika Nizamnamesi olup 1973 yılında onaylanan 1710 sayılı yasaya kadar 67

yıl yürürlükte kalmıştır. Ancak kaldırılan kanunda yapı tek bir birim olarak ele alınıp

çevresi düşünülmediğinden, 67 yıl boyunca yapıların çevrelerinin yabancı unsurlarla

dolmasına yol açmış, böylelikle yapı çevresinden bir anlamda soyutlanmış bazı

durumlarda işlevsizleşmiş hatta zaman zaman korunması bile sorun oluşturmuştur.

Türkiye’de kültür varlıklarının korunması 1950'li yıllardan sonra giderek

yoğunluk kazanmıştır. 1951 yılında 5805 sayılı yasayla kurulan Gayrimenkul Eski

Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu, hem ilke koyan hem de uygulamaya yönelik karar

Page 38: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

24

alan ve yasayla oluşturulmuş ilk kurumdur (02.07.1951 tarih ve 5805 sayılı

“Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Teşkiline ve Vazifelerine Dair

Kanun”). Koruma ile ilgili ilkeleri ve müdahale biçimlerini belirlemek, rölöve,

restorasyon, restitüsyon projeleri hakkında karar vermek gibi görevleri üstlenmiştir.

Uzun yıllar görev yapan bu kurul, son derece kısıtlı olanaklarla korumada önemli

olgulara imza atarak bugün geçerli olan birçok koruma ilkesini ülkemize

kazandırmıştır. Geniş yetkilerle donatılan kurul kurumsallaşamamasından (gerek

uzman personel gerekse de fiziki-teknik mekan oluşumları), kararlarını uygulayacak

ve denetleyecek bir yardımcı örgütün eksikliğinden, yetersiz ve eskimiş bir eski eser

mevzuatı ile çalışma zorunluluğundan ve diğer devlet kurumlarıyla eşgüdümünün

sağlanamamasından dolayı etkili bir politika geliştirilememiştir. Bütün bu olumsuz

koşullara rağmen “sorumsuz” imar çalışmalarına karşı direnen tek kurum olarak

Türkiye'de koruma tarihinin en önemli kuruluşu olmuştur.

1956 yılında yürürlüğe giren 6785 sayılı İmar Kanununun, “yapılacak

binaların... eski eserlere ve arkeolojik sahalara olan mesafeleri”nin hazırlanacak

tüzüklerle belirlenmesine ilişkin hükmü, plânlama/koruma ilişkisini gündeme getiren

ilk düzenlemedir.1956 yılına kadar sadece taşınmaz eski eserlerle ilgili görevleri olan

Kurula, bu yasa çevre ölçeğinde de bazı yetkiler tanımıştır. 28.02.1960 tarih ve 7463

sayılı “Hususi Şahıslara Ait Eski Eserlerle Tarihi Abidelerin istimlaki Hakkında

Kanun” ile de uygulamada çıkabilecek sorunlar aşılmaya çalışılmıştır. Bu arada

dünyada kültürel miras koruma bilinci yükselerek, uluslararası alanda 1954 tarihli La

Haye ve Avrupa Kültürel Konvansiyonu imzalanmıştır. Avrupa Konseyi, UNESCO

gibi örgütler uluslararası alanda yer almaya başlamıştır. Bu dönemde yine

uluslararası Venedik Sözleşmesi (1965) ve Dünya Doğal ve Kültürel Mirasının

Korunmasına Dair Sözleşme (1972) imzalanmış, ICOMOS (Uluslararası Anıtlar ve

Sitler Konseyi) ve ICOM (Uluslararası Müzeler Konseyi) gibi kurumlar

oluşturulmuştur. Türkiye de bunlara taraf olarak sürece dahil olmuştur.

İlk kez 1961 yılındaki Anayasa ile kültür ve tabiat varlıklarının korunması

anayasal güvence altına alınmıştır. Bu Anayasa'nın eski eserlerle ilgili tek maddesi

olan 50. Madde’si (1982 Anayasası’nın 63. Maddesi) ‘’Devlet tarih, kültür ve tabiat

varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik

Page 39: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

25

edici tedbirleri alır, bu varlık ve değerlerden özel mülkiyet konusu olanlara

getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahibine yapılacak yardımlar ve

tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir’’ hükmünü içerir.

Cumhuriyet tarihinin ilk koruma mevzuatı olma özelliğini taşıyan 25.04.1973

tarih ve 1710 sayılı (6.5.1973 tarihli Resmi Gazete) “Eski Eserler Yasası”, “sit”

tanımını getirmesi ve korumanın gerektirmesi hâlinde imar plânlarının değişebileceği

hükmünü içermesi, imar plânlarındaki koruma vurgusunun giderek çoğalmasını

öngörmüştür. Ancak 1973 yılının koruma bürokrasisi, bu yasanın öngördüğü yeni

etkinlikleri ivedilikle ve gerektiği biçimde uygulayacak yeterli deneyim, bilgi

birikimi, uzmanlaşma, bütçe olanakları ve yönetsel yapıya sahip değildir (Özdemir,

2005). Devletçe kültürel gelişmenin ekonomik ve toplumsal kalkınmayla

bütünleşmesi hedefine ulaşılamamış, öncelik altyapı ve sanayi yatırımlarına verilmiş,

son derece kısıtlı bütçe ve örgütsel olanaklarla envanter çalışmaları ve belli başlı

anıtların onarımından öteye gidilememiştir. 1973 tarihli 1710 sayılı Eski Eserler

Yasası ile; “korunması gerekli eski eser” kavramı tek yapı ölçeğinin dışına çıkmış

yapıların bir araya gelerek oluşturdukları arazi parçalarının da koruma konusu

olduğu benimsenmiştir, kültür varlıklarının bakım ve onarımından sorumlu

kuruluşlar net olarak belirlenmiştir. Devlet yasaklayıcı görünümün yanı sıra eski eser

sahiplerine bazı ayrıcalıklar tanımakta ve çeşitli organlarıyla yardım yapmayı

benimsemektedir. Ayrıca “sit” kavramı ilk kez bu kanunda geçmektedir. Bu

kanunun yürürlüğe girmesine kadar, kentleşme süreci içinde hala padişah imzası

taşıyan bir nizamnamenin yürürlükte kalabilmesi bilimsel ve yönetimsel kaybın

yanısıra koruma bilinci ve kültürel eksikliğinde kanıtıdır. 1710 sayılı yasayla tüm

taşınır ve taşınmaz eski eserler devlet malı sayılmış, sorumlu kuruluş olarak da Milli

Eğitim Bakanlığı gösterilmiş ve koruma şeklini saptama yetkisi Gayrimenkul Eski

Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'na verilmiştir (www.e-sosder.com).

1975 yılında gerçekleştirilen “Avrupa Mimarî Miras Yılı” etkinlikleri ve bu

etkinlikler sonucunda kabul edilen “Amsterdam Deklarasyonu”nda belirlenen ilkeler,

Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü bünyesinde, “Tesbit ve Tescil” ve

“Koruma Plânlaması” birimlerinin kurulmasını gerektirmiştir. Bu nedenle, 1975 yılı

Page 40: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

26

Türkiye’de ilk programlı, belli amaçlara yönelik ve kuralları konmuş bir envanter

çalışmasının başlangıç yılı olarak kabul edilebilir.

1980’li yıllardan sonra, belgeleme çalışmalarına ağırlık verilmiş ve bu

çalışmalar sonucunda belirlenen yapı ve alanlarla ilgili bilgiler, imar plânlama

hizmetlerinde kullanılmak için, başta İller Bankası olmak üzere, ilgili kuruluşlara

verilmiştir. Ancak, gerek 1710 gerekse 2863 sayılı yasalarda “Koruma İmar Plânı”

tanımının olması, bu tanımın gerektirdiği değişik teknik ve süreçlerin kullanılması

anlamına gelmemiştir. Öyle ki, “Koruma Amaçlı İmar Plânları”nın yapımına ilişkin

ilk teknik şartname Kültür Bakanlığı tarafından 1990 yılında hazırlanabilmiş yine

salt bu amaca yönelik plânların Bakanlık eliyle yaptırılması da yine aynı yıl

sağlanabilmiştir.

21.7.1983 tarihinde yürürlüğe giren 3366 sayılı kanunla değişik 2863 sayılı

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun uygulamaya konulmasıyla birlikte

1710 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmıştır. 2863 sayılı yasa, korunması gerekli olan

taşınır ve taşınmaz kültür ve doğa varlıklarıyla ilgili tanımları yapmak ve

etkinliklerini düzenlemek, bunlara ilişkin ilke ve uygulama kararlarını almak, teşkilat

kurmak ve görevlerini tespit etmek amacındadır. Yasa korunması gerekli taşınmaz

kültür ve doğa varlıklarına her türlü inşai ve fiziki müdahalede bulunmayı

yasaklamıştır. Sit kavramı yeniden tanımlanmış, kentsel sit koruma planlamasıyla

ilgili olarak önemli bir adım daha atılmış ve "koruma amaçlı imar planı" kavramı

yeni bir planlama türü olarak kabul edilmiştir.

2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Birinci Bölüm –

Tanımlar ve kısaltmalar, madde 3. "Sit; tarih öncesinden günümüze kadar gelen

çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve

benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun

olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan

ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alandır.”

"Koruma amaçlı imar plânı; bu kanun uyarınca belirlenen sit alanlarında,

alanın etkileşim-geçiş sahasını da göz önünde bulundurarak, kültür ve tabiat

varlıklarının sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda korunması amacıyla arkeolojik,

tarihi, doğal, mimarî, demografik, kültürel, sosyo-ekonomik, mülkiyet ve yapılaşma

Page 41: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

27

verilerini içeren alan araştırmasına dayalı olarak; hali hazır haritalar üzerine,

koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ve faaliyet gösteren iş yerlerinin sosyal

ve ekonomik yapılarını iyileştiren, istihdam ve katma değer yaratan stratejileri,

koruma esasları ve kullanma şartları ile yapılaşma sınırlamalarını, sağlıklaştırma,

yenileme alan ve projelerini, uygulama etap ve programlarını, açık alan sistemini,

yaya dolaşımı ve taşıt ulaşımını, alt yapı tesislerinin tasarım esasları, yoğunluklar ve

parsel tasarımlarını, yerel sahiplilik, uygulamanın finansmanı ilkeleri uyarınca

katılımcı alan yönetimi modellerini de içerecek şekilde hazırlanan, hedefler, araçlar,

stratejiler ile plânlama kararları, tutumları, plân notları ve açıklama raporu ile bir

bütün olan nazım ve uygulama imar plânlarının gerektirdiği ölçekteki plânlardır.”

“Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” ile sit ilan edilen alanlarda

yürürlükteki imar planlarının geçersiz kaldığı ve bu alanlarda Koruma Amaçlı İmar

Planlarının bir yıl içinde yapılması öngörülmüştür. Koruma Amaçlı İmar Planı

yapılıncaya kadar, Koruma Kurulu tarafından bir ay içinde geçiş dönemi yapı şartları

belirlenir. İlgili Valilikler ve Belediyeler anılan koruma amaçlı imar planını en geç

bir yıl içinde koruma kuruluna değerlendirmek üzere vermek zorundadırlar. Ancak,

bu yasa maddesine karşın, ülkemizde genellikle bu tür planlar altyapı eksikliğinden

(finansman, yetişmiş personel vb) zamanında üretilememektedir. Sit alanı ilanından

sonra, geçiş dönemi yapılaşma koşulları ile parsel ölçeğinde uygulamalar devam

etmektedir. Planların yapılması genellikle, yasada belirlenen bir yıl içerisinde

yapılmadığı için geçiş dönemi yapılaşma koşulları uzun bir süre uygulanmaktadır.

Koruma imar planlarının yapımı ve onama sürecinin oldukça uzun sürmesi,

onandıktan sonra da aktif olarak uygulamaya geçilememesi sit alanlarının ve kültür

varlıklarının yıkım ve yok olmalarında önemli rol oynamaktadır.

Koruma Amaçlı İmar Planlarının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat

varlıkları bakımından kısmen değiştirilmesi ilgili kuruluşlarca gerekli görüldüğü ve

bu hususta Koruma Kurulu kararı alındığı takdirde, Koruma Kurulu ilgili Belediyeye

ve ayrıca ilgili Kurum ve Kuruluşlara yazı ile bildirir. Değişiklik teklifi bu tebligattan

sonra en geç bir ay içinde Belediye Meclisince karara bağlanır. Bu süre içinde

gereken karar alınmadığı takdirde Belediye Meclisi kararına lüzum kalmaksızın

Koruma Kurullarınca karara bağlanan hususlarda değişiklik teklifi kesinleşir.

Page 42: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

28

Planlama açısından önemli bir husus, yasanın 17. maddesiyle sit alanlarında

korumanın koruma amaçlı imar planıyla sağlanmasının öngörülmesidir, önceki

korumaya ilişkin yasal düzenlemelerde yer almayan bu hükümle koruma anlayışı

bütüncül ve kapsamlı bir içeriğe kavuşmuş, planlama korumanın bir aracı olarak

algılanmıştır. Korumaya ilişkin karar alma yetkisi ise Gayrimenkul Eski Eserler ve

Anıtlar Yüksek Kurulu lağvedilerek oluşturulan bölgesel koruma kurullarına

devredilmiştir. 1987 tarihli 3386 sayılı yasa ile değiştirilen 2863 sayılı yasanın 51-56.

maddelerine göre merkezde ağırlıklı olarak bakanlıkların üst düzey bürokratlarından

oluşan Yüksek Kurul, koruma ilkelerinin belirlenmesi, koruma kurullarının arasında

eşgüdümün sağlanması, genel sorunlara ilişkin görüş vermekle görevlendirilmiştir

(1990’lardaki uygulamalarda bu kurulca alınan ve değiştirilen ilke kararlarının

kimileri hukuka uygun bulunmayarak Danıştay’ca iptal edilmiştir). Bölgesel koruma

kurulları ise koruma ve uygulamaya ilişkin tüm görevleri karar alma yoluyla

yürütmekle yetkilidir ve bu kararlara yalnızca idare mahkemelerinde itiraz edilebilir

durumdadır.

Şekil 2.1.Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarının 2006 yılı Karar

Sayıları (www.kultur.gov.tr)

Türkiye’de 22 ilde toplam 28 adet kurul vardır (İstanbul’da 7 adet, İzmir’de 2

adet, ayrıca yeni olarak Kütahya ve Gaziantep kurulları da kurulmuştur).

Page 43: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

29

Koruma kurulları, ülkemizdeki kültür ve tabiat varlıklarının korunması, tespit

ve tescil işlemleri açısından tek resmi yetkilidir. Görevleri: Bakanlıkça tespit edilen

veya ettirilen korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının tescilini ve

gruplandırmasını yapmak, sit alanlarının tescilinden itibaren bir ay içinde geçiş

dönemi yapı şartlarını belirlemek, koruma amaçlı imar planları ile bunların her türlü

değişikliklerini inceleyip onaylamak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat

varlıklarından özelliklerini kaybetmiş olanların tescil kaydını kaldırmak, korunması

gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanlarıyla ilgili uygulamaya

yönelik kararlar almaktır. Koruma kurulları her hafta toplanır, ancak Anadolu’daki

Kurullarda, üyelerin genellikle il dışından gelmesi nedeniyle toplantılar ayda bir

yapılmakta ve 3-4 gün sürmektedir. Bölge kurullarının iş yükünü hafifletmek,

denetim mekanizmasını daha işlevsel hâle getirmek amacıyla il özel idareleri ve

belediyeler bünyesinde kırk adet koruma ve uygulama denetim bürosu (KUDEB)

kurulması sağlanmıştır (11.06.2005 tarih ve 25842 sayılı Resmi Gazete’de

yayınlanan “Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları, Proje Büroları ile Eğitim

Birimlerinin Kuruluş, İzin, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik”).

Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi (1985 Granada), Arkeolojik

Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi (1992 Valetta) yer almaktadır.

1990’larda kültür mirasının korunması görevini ağırlıklı olarak Kültür Bakanlığı

yürütürken, 1983 tarihli 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ve 1991 tarihli 383 sayılı

“Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde

Kararname” gereği kültür mirasının bir bölümü Milli Park ve Özel Çevre Koruma

bölgelerinde yer alarak, bunların korunmasında Orman ve Çevre Bakanlıkları da

görevli ve yetkili kılınmıştır. Fakat her ne kadar kurullar üzerindeki yükler

hafifletilirken ve kültür varlıkları çeşitlendirilirken beraberinde turizmi teşvik etmek

amacıyla kültür varlıklarının işlevleri dışında kullanılmalarına olanak veren

gelişmeler de korumayla çelişmektedir. 35 adet Milli Parkımızla birlikte tüm

Türkiye’deki Milli Park alanları 7.970 km²’ye ulaşmıştır. Bu oran Türkiye’nin %

1.02’sidir. Bakanlar Kurulunca günümüze kadar 13 özellikli alan özel çevre koruma

bölgesi olarak saptanıp ilân edilmiştir. Tüm özel çevre koruma bölgelerinin toplam

alanı 10.691 km² olup, Türkiye alanının %1.37'sini oluşturmaktadır. Toplamda özel

Page 44: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

30

çevre koruma alanları ve milli park alanları Türkiye’nin % 2.39’udur

(www.kultur.gov.tr).

Kültür ve Turizm Bakanlığı 16.4.2003 tarih ve 4848 sayılı kanun ile

kurulmuştur. Bu Kanunun amacı; kültürel değerleri yaşatmak, geliştirmek, yaymak,

tanıtmak, değerlendirmek ve benimsetmek, tarihî ve kültürel varlıkların tahribini ve

yok edilmesini önlemek, yurdun turizme elverişli bütün imkânlarını ülke

ekonomisine olumlu katkı sağlayacak şekilde değerlendirmek, turizmin

geliştirilmesi, pazarlanması, teşvik ve desteklenmesi için gerekli önlemleri almak,

kültür ve turizm konularıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek ve bu

kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel

sektör ile iletişimi geliştirmek ve işbirliği yapmak üzere Kültür ve Turizm

Bakanlığının kurulmasına, teşkilât ve görevlerine ilişkin esasları düzenlemektir.

27 Temmuz 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5226

sayılı “Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu İle Çeşitli Kanunlarda

Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”, korumayla ilgili bazı yasalarda çok önemli

değişiklikler getirmiştir.

Önceki yasalarda yer almayan “ören yeri” kavramı; “tarih öncesinden

günümüze kadar gelen çeşitli uygarlıkların ürünü olup, topoğrafik olarak

tanımlanabilecek derecede yeterince belirgin ve mütecanis özelliklere sahip, aynı

zamanda tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel, sosyal veya teknik bakımlardan

dikkate değer, kısmen inşa edilmiş, insan emeği kültür varlıkları ile tabiat

varlıklarının birleştiği alanlar” olarak tanımlanmıştır. Bu alanlar için öngörülen

“çevre düzenleme projesi” ise; “ören yerlerinin arkeolojik potansiyelini koruyacak

şekilde, denetimli olarak ziyarete açmak, tanıtımını sağlamak, mevcut kullanım ve

dolaşımdan kaynaklanan sorunlarını çözmek, alanın ihtiyaçlarını çağdaş, teknolojik

gelişmelerin gerektirdiği donatılarla gidermek amacıyla her ören yerinin kendi

özellikleri göz önüne alınarak hazırlanacak 1/500, 1/200 ve 1/100 ölçekli düzenleme

projeleri” biçiminde tanımlanmıştır.

Resmi Gazetenin 26.07.2005 tarih ve 26887 sayısında; “Koruma Amaçlı İmar

Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi, Uygulaması,

Page 45: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

31

Denetimi ve Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmeliği”nin, 4. maddesi

tanımlar bölümünde;

Kentsel Sit: Mimari, mahalli, tarihsel, estetik ve sanat özelliği bulunan ve bir

arada bulunmaları sebebiyle teker teker taşıdıkları kıymetten daha fazla kıymeti olan

kültürel ve tabii çevre elemanlarının (yapılar, bahçeler, bitki örtüleri, yerleşim

dokuları, duvarlar) birlikte bulundukları alanları,

Arkeolojik Sit: Antik bir yerleşmenin veya eski bir medeniyetin kalıntılarının

bulunduğu yer veya su altında bilinen veya meydana çıkarılan korunması gerekli

alanları,

Doğal Sit: İlginç özellik ve güzelliklere sahip olan ve ender bulunan

korunması gerekli alanları ve taşınmaz tabiat varlıklarını,

Tarihi Sit: Önemli tarihi olayların cereyan ettiği ve bu sebeple korunması

gerekli yerleri,

Ören Yeri: Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli uygarlıkların

ürünü olup topografik olarak tanımlanabilecek derecede yeterince belirgin ve

mütecanis özelliklere sahip, aynı zamanda tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel,

sosyal veya teknik bakımlardan dikkate değer, kısmen inşa edilmiş, insan emeği

kültür varlıkları ile tabiat varlıklarının birleştiği alanları,

olarak tanımlanmıştır.

Arkeolojik, Doğal (tabii) Sit ve Kentsel Sit alanları 3 dereceye ayrılmıştır.

Tarihi Sit alanı tek derece olarak düzenlenmiştir.

2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Birinci Bölüm –

Tanımlar ve kısaltmalar, 3. maddesinde ise;

Arkeolojik Sit alanı; İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar ulaşan eski

uygarlıkların yer altında, yer üstünde ve su altındaki ürünlerini, yaşadıkları devirlerin

sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan her türlü kültür varlığının yer

aldığı yerleşmeler ve alanlardır.

Doğal (Tabii) Sit alanı; Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait

olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması

gerekli yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır.

Page 46: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

32

Kentsel Sit alanı; Kentsel ve yöresel nitelikleri, mimari ve sanat tarihi

açısından gösterdikleri fiziksel özellikleri ve bu özellikleri ile oluşan çevrenin

dönemin sosyo ekonomik, sosyo kültürel yapılanmasına, yaşam biçimini yansıtarak

bir arada bulunduran ve bu açılardan doku bütünlüğü gösteren alanlardır.

Tarihi Sit alanı; Milli tarih ve askeri harp tarihi açısından önemli tarihi

olayların cereyan ettiği ve doğal yapısıyla birlikte korunması gerekli alanlardır.

olarak tanımlanmıştır.

1951'den günümüze Koruma Kurulu kararlarında İstanbul’un sayı fazlalığının

nedeni, Kurul merkezinin İstanbul'da olmasıdır. Ayrıca kurulların genel işleyişi,

çoğunlukla, kararların bir imar talebi veya imar uygulaması sonucu yapılan tespit ve

değerlendirmelerle oluşmasıdır. Kurullar, koruma politikalarının hayata geçirilmesi

amacıyla tespit ve değerlendirmeler yapmak yerine; -bürokratik geleneğin de sonucu-

talep üzerine incelemelerde bulunmaktadır. Bugün bile kurulların gündemini

"talep"ler oluşturmaktadır (www.kenttli.org/makale/ktv).

Tablo 2.1. GEE (gayrimenkul Eski Eserler) ve AYK (Anıtlar Yüksek Kurulu) Döneminde

(1951-1983) alınmış Kararların İllere Dağılımı (www.kenttli.org/makale/ktv).

Page 47: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

33

Tablo 2.2. Adana İli Yıllara Göre Sit Alanı Sayıları (www.kultur.gov.tr)

ADANA 2001 2002 2005 2007

Sit Alanları

Arkeolojik Sit Alanı 62 69 111 229

Kentsel Sit Alanı 3 3 3 3

Doğal Sit Alanı 4 4 4 5

Tarihi Sit Alanı - - - -

Diğer Sit Alanları 2 2 3 3

Arkeolojik ve Doğal Sit 1 1 2 2

Arkeolojik ve Kentsel Sit 1 1 1 1

Toplam 71 78 121 240

Şekil 2.2. Türkiye’deki Sit Alanı Sayıları (www.kultur.gov.tr)

Tablo 2.3.Türkiye’deki Sit Alanı Sayıları (www.kultur.gov.tr)

TÜRKİYE 2002 2003 2006 2007

Sit Alanları

Arkeolojik Sit Alanı 5278 5522 6371 7272

Kentsel Sit Alanı 188 195 205 210

Doğal Sit Alanı 831 898 1058 1122

Tarihi Sit Alanı 125 126 137 138

Diğer Sit Alanları 390 392 375 381

Kentsel Arkeolojik Sit Alanı - - 36 38

Toplam 6812 7133 8182 9161

Page 48: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

34

Sit alanlarından farklı olarak Höyük tanımı da, çok eski bir yerleşme yerinin

zamanla toprakla örtülüp tepe biçimine gelmiş halidir. Türk Dil Kurumu’nun

yayınladığı Türkçe sözlükte Höyük; “Tarih boyunca türlü sebeplerle yıkılan

yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan, çoğu kez içinde yapı

kalıntılarının bulunduğu yayvan tepe” olarak tanımlanmaktadır. Hasol ise höyüğü

(öyük); “Kazılınca altından eski yapı kalıntıları ve eski yapıtlar çıkan yayvanca

toprak tepe” olarak tanımlamaktadır (Hasol, 1992). Naumann ise höyüğü;

“Anadolu’da ova düzlüklerinde çapları çeşitli ölçülerde değişebilen, kimi zaman

yükseklikleri 35 metreye ulaşan toprak tepelerine sık sayıda rastlanır. Bu insan eliyle

yapılan tepe oluşumları” olarak tanımlamaktadır (Nauman, 1985).

Höyükler genelde üst üste gelmiş çok evreli yerleşim yeri birikimleridir. 1-40

m yükseklikte ve 1000-1500 m genişlikte olurlar. Uygarlıkların araştırılmasında

önemli referanslardır. Genellikle günümüze göre en yakını en üstte olmak üzere

eskiye doğru uzanan bir tabakalaşma gösterirler.

Orta Anadolu höyüklerinde Neolitik, Kalkolitik ve Tunç çağı yerleşmelerinin

üzerinde, Frig, Selçuklu ve Osmanlı yerleşimleri görülebilir. Hatta modern

yerleşimlerin bir kısmı halen höyükler üzerinde yaşamaya devam eder, özellikle bir

çok köy ve kasaba hatta şehirler kuruludur. Anadolu’da yaklaşık 20.000 höyük

bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunların en bilinenleri:

Yozgat’ta Alişar, Hashöyük, Çorum’da Alacahöyük, Ankara’da Ahlatlıbel,

Etiyokuşu, Karaoğlan, Konya’da Çatalhöyük, Burdur’da Hacılar, Çanakkale’de

Troia, Diyarbakır'da Çayönü, Mersin’de Yümüktepe, Gözlükule, Adana’da Tatarlı

Höyüktür (www.tr.wikipedia.org). Halen höyükler üzerinde yaşamını sürdüren

modern kentler olarak da Konya Alaaddin Tepesi, Antep, Diyarbakır ve hatta

İstanbul Tarihi Yarımada sayılabilir.

Page 49: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

35

Şekil 2.3. Önemli yerleşmelerin eşit ölçekte gösterimi (Demirtaş, 1999)

Höyüklerin dışında ona yakın, karıştırılmaması gereken diğer bir kavram

Tümülüs’tür. Latince bir sözcük olup bir mezar ya da mezarlık içeren, toprak

yığılarak oluşturulmuş tepeciklere verilen addır. Bunlara en çok Anadolu’da,

Trakya’da, Orta Asya’da ve Rusya’da rastlanır. Bintepe’deki Alyattes’in Tümülüsü

ile Nemrut Dağı’ndaki Tümülüs Anadolu’nun bilinen en büyük tümülüsleri arasında

yer alır.

Page 50: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

36

Şekil 2.4. Önemli Höyüklerden Suriye-Halep-Aleppo (Suriye Eski Eserler ve Müzeler Genel

Müdürlüğü’nün hazırladığı broşürden)

Şekil 2.5. Suriye-Halep-Aleppo Höyüğü’nün uydu görüntüsü (www.googleearth.com)

Page 51: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

37

Şekil 2.6. Gaziantep Kalesi ve tescilli yapılan bulunduğu sit alanı (www.googleearth.com)

Şekil 2.7. Gaziantep şehir merkezindeki Höyüğün ve üstündeki kalenin görüntüleri

(www.googleearth.com)

Page 52: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

38

Şekil 2.8. DİYARBAKIR kalesi ve Höyük (www.googleearth.com)

Şekil 2.9. MISIR KAHİRE kale ve Höyük uydu görüntüsü (www.googleearth.com)

Page 53: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

39

Korumayı destekleyen yasal süreç şu şekildedir; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat

Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca hazırlanarak 15.07.2005 tarih

ve 25876 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Taşınmaz Kültür

Varlıklarının Onarımına Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik” uyarınca Kültür ve

Turizm Bakanlığınca; gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan korunması

gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması, bakım ve onarımına destek

amacıyla rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerine ve Kültür ve Tabiat Varlıkları

Koruma Bölge Kurulu’nca onaylı projeleri mevcut alan tescilli taşınmazların proje

uygulamalarına nakdi yardım yapılmaktadır.

2006 yılında değerlendirilemeyen yardım talepleri ile 2007 yılında yapılan

başvurularından oluşan toplam 2185 tescilli taşınmaza ait proje yardım talebi ile 362

adet tescilli taşınmazın proje uygulama yardım talebi 2007 yılında “ Taşınmaz Kültür

ve Tabiat Varlıklarının Onarımına Yardım Komisyonu” tarafından değerlendirmeye

alınmış olup, 5.595.500- TL ödenek ile “Komisyonca” 247 adet tescilli taşınmazın

rölöve ve restorasyon projesine toplam 1.660.158- TL yardım yapılmasına ve 109

adet tescilli taşınmaz için 4.000.000- TL uygulama yardımı yapılmasına karar

verilmiş, yardım taleplerinin fazlalığı ve mevcut ödeneğin ihtiyacı karşılamada

yetersiz kalması nedeni ile daha fazla sayıda taşınmazın onarılabilmesi amacıyla

5.000.000,- TL ilave ödeneğin aktarılabilmesi için Devlet Planlama Teşkilatı

Müsteşarlığı nezdinde girişimde bulunulmuş, ancak sonuç alınamamıştır.

"Taşınmaz Kültür Varlıklarının Onarımına Yardım Sağlanmasına Dair

Yönetmelik" uyarınca özel mülkiyetteki tescilli taşınmazların proje yapımı yardım

talepleri; toplam 58 ilde, 2185 yardım talebinden 247 tanesine 1.660.158 TL yardım

uygun görülmüştür. Adana’dan da 11 talebe karşılık 3 projeye 13.842 TL verilmesi

uygun görülmüştür. Yönetmelik gereği 2007 Yılı Proje Uygulama Yardım

Talepleri, toplam 51 ilde, 362 başvuru arasından (toplam talep edilen miktar

70.479.514 TL) 109 başvuruya 4.000.000 TL verilmesi uygun görülmüştür.

Adana’dan da 1 adet talebe ve 55.324 TL maliyete karşılık hiçbir destek

verilmemiştir.

Page 54: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

40

Toplu Konut İdaresince taşınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı ve

restorasyonu için kullandırılacak krediler, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile Kültür

ve Turizm Bakanlığı arasında karşılıklı mutabakata varılarak “Toplu Konut

İdaresince Taşınmaz Kültür Varlıklarının Bakımı, Onarımı ve Restorasyonu İçin

Kullandırılacak Kredilerin Tahsis, Kullanım ve Geri Ödemelerine Dair Usul ve

Esaslar” 03.05.2005 tarihinde imzalanmıştır. Anılan Usul ve Esaslar çerçevesinde

2007 yılı 1. dönem için değerlendirilmeleri tamamlanarak kredilendirilen 14 ilde, 37

adet proje arasında Adana ili yoktur.

Resmi Gazetenin 8.2.1990 tarih ve 20427 sayısında yayınlanan “Kesin İnşaat

Yasağı Getirilen Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının

Bulunduğu Sit Alanlarındaki Taşınmaz Malların Hazineye Ait Taşınmaz Mallar İle

Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelik” ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nce 5 Eylül

1998 tarih ve 23454 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 237 sayılı Tebliği ile koruma

sit alanı içerisinde olup da kamulaştırma bedeli ödenmeyen fakat kullanma hakkı

kısıtlanan taşınmaz sahipleri Milli Emlak’ın düzenleyeceği ihalelere katılarak takasa

sokma hakkı verilmiştir.

2.1.1. Kentsel Arkeoloji ve Uygulamaları

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kentsel Arkeolojik Sit Alanları Koruma ve

Kullanma Koşulları'na ilişkin ilke kararı almıştır. Resmi Gazete'nin 12 Haziran 2005

tarihli sayısında yayımlanan karara göre, ''3386 ve 5226 sayılı kanunlarla değişik

2863 sayılı Kanun kapsamına giren Arkeolojik Sit alanları ile birlikte korunması

gerekli kentsel dokuları içeren ve korumaya yönelik özel planlama gerektiren alanlar

kentsel arkeolojik sit alanları'' olarak tanımlanmıştır. Alınan karara rağmen

Türkiye'de henüz kentsel arkeolojik alan kavramı anlaşılmış ve gerekli olan

disiplinlerarası çalışma ortamı oluşturulmuş değildir.

Page 55: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

41

2.1.1.1. Kentsel Arkeolojinin Gelişimi

1870'lerde Oslo kentinin güneyinde inşaatlar sırasında Ortaçağ Oslo

yerleşimine ait birçok kalıntı günışığına çıkarılmıştı. Döneminde pek farkına

varılmayan (ya da üzerinde çok durulmayan) bu keşif Avrupa'da kentsel arkeoloji

çalışmalarının başlangıcı sayılabilir. Nov-gorod'ta yapılan kazılar da bu anlamda ilk

çalışmalar arasında yeralmaktadır. Rusya'nın kuzeybatısında bulunan kentte,

Arkeolojik çalışma için koşullar çok elverişliydi: burada kültür katmanları kesintisiz

olarak tabakalanmıştı, ayrıca nem oranının oldukça sabit olması da ahşap, kemik ve

benzeri organik buluntuların oloğanüstü iyi korunmuş olmalarını sağlıyordu. Ortaçağ

tabakaları üzerine gelen 18. yy’ın yeni, oldukça düzenli ızgara kent dokusu bir çok

yerde eski organik dokuya oldukça aykırıydı. Yeni yapılanmanın Ortaçağ organik

dokusunun özelliklerini bozmadan gerçekleştirilmiş olması ve çoğunlukla ahşap

malzemeden yapılma Ortaçağ yapı katlarının iyi durumda ele geçmesi sonucu eski

sokaklarda birbirini izleyen 28 yapı evresi belirlenebildi. 1932 yılından günümüze

kadar, Novgorod sürekli kazılarak, yerleşim tarihinin kesintisiz gelişimi elde

edilmiştir. Novgorod, bu nedenle, tarihi kentlerin altında yer alan arkeolojik verilerin

zenginliğini gösteren en iyi örneklerden birini temsil etmektedir (Tuna, 2000).

Polonya'nın Baltık kıyısında yeralan Gdansk kentinde 10. yy.dan 14. yy.

başına kadar 17 kültür katman ile tabakalanmış yaygın bir yerleşimin bulunduğu

anlaşılmıştır. Burada yönetim, ticaret, küçük üretim gibi önemli kentsel fonksi-

yonların mekansal dönüşümü diğer Slav kentlerinde görülen tipik özelliklere model

olacak nitelikte arkeolojik verilerle belgelenmiştir.

Gdansk'ta yapılan kazılar bize, kentleşme sürecinin geleneksel tarih

araştırmalarının ötesinde, ancak arkeolojik çalışmalarla açıklanabileceğinin

anlaşılmasını sağlamıştır. Burada ilk kez, Arkeoloji'nin "açıklamalı tarih" olmaktan

kurtularak tarih'ten bağımsız, ayrı bir disiplin olabileceği ortaya çıkmıştır. Bir diğer

katkısı olarak, kentsel arkeoloji'nin yerleşim arkeolojisinin özel bir türü olarak,

bağımsız araştırma disiplini olabilmesi, ancak arkeolojik verilerin bir yerleşim alanı

bütününde ele alınabilmesiyle olanaklı olacağı görülmüştür. 1940'lı yıllardan

Page 56: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

42

itibaren, yerleşimin tümünü ele alan bu yeni yaklaşım günümüz kentsel arkeoloji

çalışmalarında da temel hareket noktası durumundadır.

Savaş sonrası Avrupa'sında kentsel arkeolojiyi etkileyen bir diğer önemli

gelişme, daha önce de değindiğimiz gibi, savaşın yıkıma uğrattığı tarihsel kentlerde

yer alan önemli yapıların yıkıntılarının kaldırılmasında yaşanmıştır. Tarihi kentlerin

onarım ve restorasyon çalışmalarının kısa sürede sonuçlandırılması gereği, örneğin

Köln'deki St. Parthaleon Kilisesi, Aachen'de Şarlman Sarayı, Münster Katedrali gibi

Avrupa'da bir çok anıtsal yapının arkeolojik kazıları gerçekleştirilmiştir.

Yangın, deprem gibi felaketler de kentsel alanlarda arkeolojik çalışmalara

olanaklar sağlamıştır. Norveç batı kıyısında yeralan Bergen'de büyük ölçüde Ortaçağ

limanı üzerinde yer alan ahşap depoların 1955'te yanmasından sonra arkeolojik

kazılar Ortaçağ boyunca liman kıyısının nasıl geliştiğini gösteren verileri ortaya

koymuştur. 1950'lerden itibaren, Londra'da Thames Nehri kuzey kıyısı, Dublin, Hol-

landa ve Avrupa'nın birçok yerinde olduğu gibi, nehir ve deniz kıyılarında yapılan

arkeolojik çalışmalar, kentlerin topoğrafik değişimlerine ilişkin en temel verileri

sağlamaya başladılar. Sonuç olarak, kent tarihleri için yazılı kaynakların çok kısıtlı

oluşu, bilinen kent planlarının 16. Yüzyıl sonrasına ait olmaları gibi geleneksel

verilerin fazla açıklayıcı olmamalarına karşın, her türlü kentsel değişimin

izlenmesinde arkeolojik belgelemenin açık bir şekilde temel veri olduğunun

anlaşılması savaş sonrası gelişmeler ile sağlanmıştır (Tuna, 2000).

1960'lardan itibaren Avrupa kentlerinde başlayan kent merkezlerini

yenilemeye yönelik proje faaliyetleri arkeolojik mirasa olumsuz etkisi daha büyük

ölçüde, daha yaygın olan gelişmelere yol açmıştır. Tarihi kent merkezlerindeki bu

inşaat faaliyetleri en modern inşaat tekniklerini kullanarak, çok katlı işhanları, yeraltı

otoparklarının betonarme temel sistemleri için daha derin temel açarak geçmişte

olanlardan daha fazla arkeolojik katmanlara olumsuz etkileri olmuştur.

Savaş sonrası kent arkeolojisi için ikinci dalga olarak nitelenecek bu

gelişmelerde arkeolojik çalışmalar ele alınan tarihi yerleşimin bütününe yönelik

sorunlara yanıt arayan projeler çerçevesinde yürütülmüştür. Tarihi kent

merkezlerinde yürütülen arkeolojik kazılar rastlantısal kazı operasyonları olarak

yürütülmekten çok, iyi tanımlanmış bir araştırma projesi çerçevesinde ele alınmıştır;

Page 57: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

43

yeni yaklaşım başta İngiltere olmak üzere birçok Batı Avrupa ülkesinde yaygınlık

kazanmıştır. Bu bağlamda en iyi örnekler olarak İngiltere'nin kuzeyinde York ve

güneyinde yer alan Winchester tarihi kentlerindeki kazılar gösterilebilir.

Şekil 2.10. Kuzey İngiltere'de önemli bir Roma yerleşmesi olan York kentinde yapılan

kentsel arkeolojik çalışmalar (Tuna, 2000).

1970'lerde kentsel arkeolojik çalışmalar özellikle İngiltere'de gerçekten bir

patlama halinde artış sağlamıştır. Birçok çalışma Winchester ve York örneğine

benzer şekilde maddi açıdan desteklenmemiş olsalar da, kamuoyunda yitirilmekte

olan arkeolojik kültür varlıklarına özellikle tarihi Tarihi Kent Merkezinde Roma

Çağı Kalıntılarının Sergilenmesi, Verona kent merkezlerinde olan duyarlılık çok

artmış ve böylece bu çalışmalara gerekli ilgi ve destek sağlanmıştır. 1975 yılında

"Avrupa Mimari Miras Yılı" kutlamaları kapsamında Oxford' ta toplanan uluslararası

kongre ile ilk kez Avrupa'daki kentlerde arkeolojik çalışmalar ortak platformda tartı-

şılmıştır. 1970'lerin kentsel arkeoloji yaklaşımı "olabildiğince daha fazla arkeolojik

kültür varlığının belgelenerek kurtarılması" idi. 1980'lerden itibaren, bu yaklaşıma

Page 58: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

44

göre yürütülen projelerin sağladığı inanılmaz bilgi birikiminin yayınlanması

zorunluluğu, giderek azalan büyük inşaat operasyonları ile beraber daha az finans

desteği, kentsel arkeolojik çalışmalardaki gelişmenin doğal sınırlarını belirlediği

görüldü.

Günümüzde örneğin Tours, Strasbourg, Arles, Grenoble benzeri bir çok

tarihsel kentte olduğu gibi, tüm dönemleri kapsayan ayrıntılı kent arkeolojisi

envanter çalışmaları yapılmaktadır (Tuna, 2000).

2.1.1.2. Kentsel Arkeoloji’nin Tanımı

Kentsel- arkeoloji geleneksel arkeoloji kazı tekniklerinin günümüz kentsel

alanların özel koşullarında uygulandığı bir araştırma konusu ile sınırlı değildir. Bu

bütünlük içinde, mülkiyet deseni, eski dönem kent yapılarına ilişkin ipuçları, kent ile

ilgili her türlü yazılı ve görsel belge kent arkeolojisinin inceleme konusuna

girmektedir (Tuna, 2000).

Gelişmiş kurtarma arkeolojisi tekniklerine rağmen, kent merkezlerinin altında

bulunan çok hassas yapıda arkeolojik kültür katlarının belgelenemeden yok olmaları

karşısında yeni politikalar ve yaklaşımlar geliştirilmiştir. modern yapı teknolojisi

gelişmiş iş makinaları ile çok daha derin kazı yapabilmekte, kent dokusunu

değiştiren büyük mimari kitleleri gerçekleştirme olanağına sahiptir.

Arkeolojik kalıntılar geleneksel yapı stoğu ile bütünleşmiştir, fiziki olarak

ayrılması bu stokta yer alan değerlerin her birinin değerini azaltacaktır. Beraberce

korunması anlamlıdır, dolayısıyla sit oluşturmaktadır.

Toprak üstünde görünen yapı stoğu ve toprak altındaki arkeolojik varlıklar bir

bütündür. Bu alanı konut ve ticaret benzeri kullanışlar ile içinde halen yaşanan bir

bölgedir; mevcut yapıların kısmen dayandığı antik duvarlar, kimi bahçelerin içinde

görülen teras duvarları, hamam, çeşme v.b. kalıntıların özgün sınırlarını belirlemek

olanaksızdır. Bu çeşitlilik ve çağların birbirine eklemlenmesi, buradaki mekanı

zenginleştirmekte ve değerini arttırmaktadır. Bu çalışmaların ortaya çıkaracağı kültür

varlıklarının sergilenmesi burada yaşayan kentli için yeni bir kent kimliği referansı

Page 59: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

45

olacak, kentlilik bilinci daha da zenginleşecektir. Bu durumda kentsel arkeoloji, söz

konusu alanda yaşayanların kentsel yaşamını zenginleştirici bir veri olacaktır.

2.1.1.3. Türkiye’de Kentsel Arkeoloji Çalışmaları

Ülkemizde Kent merkezlerine olan yoğun kullanım talepleri sonucu metro,

yeraltı otoparkı, kentsel altyapı, çok katlı iş merkezleri, vb. projelerin hayata

geçirilmesi toprakaltı kullanım planlamasını, dolayısıyla arkeolojik potansiyel dolgu

alanlarının belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Son yıllarda başta İstanbul Tarihi

Yarımada olmak üzere, İzmir, Ankara, Konya, Antakya, Kayseri gibi kentlerde

uygulanmak istenen kentsel altyapı ve benzeri büyük projelerin ortaya çıkardığı

olağanüstü arkeolojik veriler kent arkeolojisinin önemini ortaya koymuştur.

Türkiye'nin de üye olduğu Avrupa Konseyi. Mimari Miras Komitesi

tarafından 1992-1997 "Arkeoloji Yılları" olarak ilan edilmişti. Bu kapsamda, Konsey,

Avrupa kültürü ortak değerlerinin ve bilincinin tüm üye ülkelerde daha iyi

kavranması, pekiştirilmesi amacı ile kültürel mirasın en önemli kaynaklarından

arkeolojik varlıkların kent yaşamı içinde sürdürülebilmesini sağlayan birçok proje ve

etkinlikler planlamış ve uygulamaya koymuştur. 1997 yılında Avrupa ülkelerinin her

birinden kentsel arkeoloji çalışmalarında örnek olabilecek bir kent seçilmiştir. Tür-

kiye'den İzmir, gelecekte kent arkeoloji çalışmaları için sahip olduğu ayrıcalıklar göz

önüne alınarak, önerilmiştir.

Ülkemiz ilgili meslek çevrelerinde, özellikle koruma planlaması bağlamında

kentsel arkeoloji kavramı ancak 1990'lı yılların başında tanıtılmıştır. T.C. Kültür

Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun 1993 yılında,

338 Sayılı İlke Kararı ile kentsel arkeolojik sit tanımı getirilerek, bu alanlarda

kapsamlı arkeolojik envanter çalışmalarının başlatılması öngörülmüştür. Bu envanter

çalışmalarının en önemli kaynağı ülkemiz mevcut koşullarında, Kültür Bakanlığı'na

bağlı Müze Müdürlükleri'nin kentsel arkeolojik alanlarda yapmakta olduğu sondaj

çalışmaları sonuçlarının getirdiği veriler olmaktadır. Ne var ki, bu verilerin yetersiz

bilimsel yöntem ve olanaklarla elde edilmesi ve erişilebilirle güçlüğü kent arkeolojisi

Page 60: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

46

kültür varlıklarının korunmasında temel kaynak olarak kullanımlarını çoğu kez

olanaksız hale getirmektedir.

Kentsel arkeoloji. Türkiye gibi en eski yerleşik kültürlerden beri sürekli

yerleşim gören bir ülkede bulunan ve dünya kültür mirasının bir parçası olan bu

zengin arkeolojik kültür varlıklarının her gün süratli bir şekilde yitip gitmemesi, bu

kaynağın kullanımı ve gerektiği gibi yönetimi için arkeolojik kültür mirası veri

tabanı oluşturulması sorunsalını “Avrupa Arkeolojik Mirası'nın Korunmasına ilişkin

Malta Sözleşmesi”'ni imzalayan ülkemizin aşması gerekmektedir.

Her arkeolojik verinin taşıdığı eşsiz bir bilgi kaynağı olduğu kadar dönüşümü

olmayan ve kolaylıkla yitirilebilen yapı göstermesi, belgeleyerek koruma özellikle

kurtarma arkeolojisinde temel bir kavram olmuştur. Nitekim, 1992 yılında Malta'da

aralarında Türkiye'nin de bulunduğu üye ülkelerce imzalanan "Avrupa Arkeolojik

Mirasının Korunmasına İlişkin Sözleşme" hükümlerinde yer alan bütünleşik koruma

yaklaşımına göre, kamu yararı bulunan büyük projelerin uygulanmasında

belgeleyerek koruma ilkesi göz önüne alınmaktadır. Buna göre, her düzeyde plan-

proje-program çalışmaları içinde kültürel mirasın -en az olumsuz etkilenme- ile

varlığını yaşayan modern çevre ile bütünleşik olarak sürdürebilmesi öngörülmekte-

dir. Bu bağlamda, kentsel arkeolojik kültür varlıkları kentsel gelişmenin zorunlu

altyapı yatırımları, sınırlı düzeyde kentsel yenileme sürdürülebildiği en az kayıp ile

korunmalıdır.

1990'lı yıllarda tarihi Eski Foça yerleşimi içinde sürdürülen arkeolojik

kazıların ortaya koyduğu veriler sonucu değişen sit kararları ile Ülkemizde kentsel

arkeolojik kültür varlıklarının yönetimi konusunda tartışma başlatılmıştır. 1997

yılında İzmir metrosunun inşaatı sırasında ortaya çıkartılan Roma Çağı anıtsal cadde

ve benzeri kentsel arkeolojik veriler belgelenmeden, kısa sürede İzmir 1 No.Iu

K.T.V. Koruma Kurulu kararlarına rağmen yok edilmesi, daha da kötüsü olaya

Kamuoyu'nun sessiz kalması yanında yetkili İdare ve mahkemelerin de yasa dışı

işlemleri görmezden gelmeleri, kentsel arkeoloji için Ülkemizin yolun başında

olduğunu göstermekte. Burada metro inşaatının ortaya çıkardığı arkeolojik verilerin

süratle belgelenmesi ve belki antik cadde kalıntısına örnek bir bölümün kent belleği

Page 61: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

47

için bırakılarak, projenin geciktirilmeden uygulanması sağlanabilirdi. Ancak

sağlanamamıştır.

İzmir benzeri örnekler olarak Kayseri, Antakya, Bergama, Trabzon, Bursa,

Sinop, Konya ve İzmit kent merkezleri ile İstanbul Tarihi Yarımada bütününde çok

sayıda alanda Müze denetiminin yapılamadığı inşaatların ortaya çıkardığı arkeolojik

veriler çoğu kez belgelenemeden yok edilmiştir.

Şekil 2.11. Kentsel Arkeoloji Kurtarma Kazıları, Mozaikli bir taban Eski Foça (Tuna,

2000).

Yeni yapılanma talepleri ile kentlerin eski bölgelerinde yapılan kurtarma

kazıları sonucu sürekli yenilenen arkeolojik veriler, uzaktan algılama, jeo-fizik

teknikleri ve bilgi-işlem teknolojisindeki yeni gelişmelerin desteğinde kentin

geçmişine ait bilgilerimizi, dolayısıyla kentli yurttaşların kimliğini oluşturan kentsel

referansları daha da zenginleştirmektedir. Kentsel belleği sürekli yenileyen bir

kaynak olarak kentsel arkeoloji veri-tabanı henüz ülkemizde hiç bir kent için

hazırlanmamıştır. Bu anlamda ilk bilimsel çalışma Dr. Müller-Wiener tarafından

İstanbul Tarihi Yarımada için, daha çok toprak üstü taşınmaz kültür varlıklarını

kapsayacak şekilde yapılmıştır. Toprak altı arkeolojik kültür verilerinin ilk kez plan-

Page 62: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

48

lama çalışmalarında veri tabanı olarak kullanılması Eski Foça için Kültür Bakanlığı

tarafından hazırlatılmıştır. Daha dar kapsamlı bir çalışma ise, tarihi Antakya kenti ve

arkeolojik sit alanı için Kültür Bakanlığı tarafından oluşturulan bir komisyona

yaptırılmıştır. Ankara Büyük Şehir Belediyesi'nin uygulamaya konulacak kentsel

gelişme projelerinin arkeolojik kültür mirasına olan etkisinin en az olmasını

sağlamak üzere Ankara Metropoliten Alan kapsamında envanter çalışması söz

konusu İdare tarafından 1994-5 yıllarında yaptırılmıştır. Bayındırlık Bakanlığı, DLH.

tarafından geçtiğimiz günlerde inşaatına başlatılan "İstanbul Tüp Geçiş Projesi"nde

güzergâh itibarıyla İstanbul Tarihi Yanmada kültürel varlıklarına olan etki

değerlendirmesi yapılarak, bu tür uygulamalarda ilk kez kent belleğini oluşturan

toprak üstü ve toprakaltı verilerine en az zarar verecek seçenek tercih edilerek

uygulamaya geçilmiştir. Arkeo-jeofizik yöntemlerinin denendiği benzeri bir

arkeolojik etki değerlendirme çalışması ise, M. Drahor tarafından İzmir tarihi kent

merkezinde arkeolojik katmanların sınırlandırılması için TÜBİTAK projesi

kapsamında yapılması planlanmaktadır.

2.1.1.4. Kentsel Arkeoloji ve Planlama

“Kentsel Arkeoloji” terimi II. Dünya Savaşı sonrasında yıkıma uğramış

Avrupa kentlerinin yeniden inşa süreciyle beraber kullanılmaya başlamıştır. Kentsel

alanlarda yürütülen arkeolojik çalışmaları tanımlamak için kullanılan terim, zamanla

kentlerin çok katmanlı kültürel yapısını anlamaya ve kentin tarihsel gelişimini ortaya

koymaya çalışan bir disiplin olmuştur. kentlerin yenilenen yapısı ve günümüz kent

yaşamının getirdiği ihtiyaçlar doğrultusunda tarihi kent merkezlerindeki arkeolojik

mirasın korunmasıyla beraber yeni yatırımların yönlendirilmesine yönelik

stratejilerin geliştirilmesi ve bu süreçte kentsel arkeolojik mirasın yönetimi için

modeller geliştirilmesi de bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Ülkemizde, tarihi

kent merkezlerinde anıtsal yapılar çevresinde yoğunlaşan arkeolojik çalışmalar,

müzeler tarafından yürütülen kurtarma kazıları ve sondaj kazıları Cumhuriyetin ilk

yıllarından itibaren görülmektedir (Örn: Ankara Roma Hamamı).

Page 63: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

49

Kazıları, Erken Cumhuriyet Dönemi Yapılarının inşası sırasında bulunan

kalıntılar). “Kentsel Arkeoloji” tanımı 1993 yılında 338 sayılı İlke Kararı (Kültür ve

Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, Toplantı No: 30, Karar No: 338,

30.11.1993) ile yazımızda kullanılmaya başlanmıştır. 338 sayılı ilke kararı, 2863

sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma yasasının 6. maddesi kapsamında

tanımlanan korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarını içeren ve aynı yasa

maddesi gereği korunması gerekli kentsel dokuların birlikte bulunduğu alanların,

kentsel arkeolojik sit alanları olarak tanımlanmasını karara bağlanmıştır. 1999

yılında benzer şekilde tekrar ele alınan ilke kararına (Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Yüksek Kurulu, Toplantı No: 60, Karar No: 658, 05.11.1999) rağmen,

kentsel arkeolojik sit tanımı tam anlamıyla ülkemizde hala anlaşılamamıştır. İlke

kararları, kentsel arkeolojik sit alanlarında detaylı envanter çalışmasının

tamamlanmasından sonra gerekli bütün ölçeklerde planların üretilmesi ve daha sonra

parsel ölçeğinde uygulamalara geçilmesini öngörmektedir. Fakat, kentsel arkeolojik

döküm ve veritabanı çalışmaları için yeterli altyapının bulunmadığı ülkemizde,

kentsel arkeolojik sit alanları yerine farklı derecelerde arkeolojik sit alanları

belirlenerek, kentsel arkeolojik miras korunmaya çalışılmaktadır. Özellikle kentsel

yapılaşmanın yoğun baskısı altında bulunan tarihi kent merkezlerinin sit bütünlüğü

bozulduğu düşünülerek, 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmesi ve müzeler

tarafından yürütülen sondaj ve kurtarma kazıları ile kontrol altında tutulmaya

çalışılması ülkemizde en yaygın yöntemdir (Belge, 2004). Fakat, uluslararası raporlar

ve toplantılarda, Türkiye’deki arkeolojik ve kentsel arkeolojik mirasın şehir

plancıları ve arkeologlar arasındaki işbirliği yetersizliği nedeniyle kentsel gelişmenin

yoğun baskısı altında olduğu belirtilmektedir (Tuna, 1999). Kısaca, koruma

kültürünün ve anlayışının tam anlamıyla yer edinemediği günümüz Türkiye’sinde,

“kentsel arkeoloji” bir disiplinlerarası çalışma kültürü olarak özümsenememiştir.

Finansal ve yönetsel sorunlarla beraber, tarihi kent merkezlerindeki arkeolojik

değerler/katmanlar, kültürel öğeler olarak algılanmak yerine, kentsel gelişmeyi

kısıtlayan engeller olarak görülmüş ve bu bakış açısı nedeniyle tarihi kent

merkezlerimiz, kültürel birikimi yansıtmaktan uzak; modern gereksinimlere yanıt

veremeyen ve kentsel olanaklardan yararlanamayan sorun alanları halini almıştır. Bu

Page 64: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

50

sorunun en somut ve güncel örneklerini İstanbul Tarihi Yarımada, Ankara Ulus

Tarihi Kent Merkezi, İzmir Agora Çevresi veya yaşadığımız kentin tarihi merkezinde

çok rahatlıkla gözlemleyebiliriz.

2.1.1.5. Kentsel Arkeolojik Mirasın Yönetimi, İzlenilen Farklı Yöntemler ve

Türkiye’de Uygulanabilirliği,

1992 yılında Türkiye’nin de içinde bulunduğu aday ülkeler ve üye ülkelerin

imzaladığı “Avrupa Arkeolojik Mirasının Korunması Sözleşmesi” (European

Convention on the Protection of the Archaeological Heritage (Revised), Council of

Europe, Valetta, 1992) ile arkeolojik mirasın yönetimi yeni bir yön kazanmıştır.

Arkeolojik miras yönetimi, bilgisayar destekli veritabanı ve kodlama sistemleri ile

döküm çalışmalarının yürütülmesi, arkeolojik haritaların ve değerlendirme

tekniklerinin geliştirilmesi, kamu ve özel sektör tarafından desteklenmesi, koruma-

kullanma dengesi içinde düşünülmesi, belgelenme-koruma-yayın işlerinin bir bütün

olarak algılanması, kamu bilincini artırıcı ve eğitimle bütünleştirilmesi gereken bir

süreç olarak tanımlanmıştır. Kentlerin devingen yapısı ve mekansal gelişmesi

nedeniyle, kentsel devamlılığı yansıtabilecek bir veritabanı ve çalışma yöntemi,

Fransız Kültür Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan arkeoloji biriminin alt

bölümlerinden olan “Ulusal Kentsel Arkeoloji Merkezi” tarafından geliştirilmiştir. Bu

kapsamda, “Fransız Kentlerinin Kentsel Arkeolojik Mirasının Değerlendirilmesi için

Dokümanlar” adıyla bir dizi belge hazırlanmıştır. Bu belgeler, kentlerin topografik

ve tarihsel yapısını değerlendirerek ideal ve gerçek kentsel arkeolojik potansiyelin

tanımlanması için geçerli bir yöntem üretmiştir. Bu yöntem basit bir formülle

tanımlanmaktadır (Garmy, 1985).

Şekil 2.12. İdeal Arkeolojik Potansiyel (Garmy, 1985)

Page 65: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

51

Formül şöyledir; Pr = (Pi – D)q. Pr = Gerçek (korunmuş olması muhtemel)

arkeolojik potansiyeli, Pi = Tarihsel verilerle tanımlanabilecek ideal arkeolojik

potansiyelin yayılma alanını, D = Kentsel gelişme veya doğal nedenlerle oluşmuş

tahribat alanlarını, ve q = Arkeolojik mirasın yayılma alanı, topografik olanaklar ve

toprak yapısının arkeolojik mirası koruma özellikleri dikkate alınarak bulunabilecek

değişken katsayıyı ifade etmektedir (Belge, 2004).

İngiltere ve İngiliz ekolünü takip eden ülkelerde izlenen kentsel arkeolojik

mirasın yönetim sürecine basit olarak değerlendirirsek; tarihi kent merkezlerinde

oluşan yeni yatırım taleplerini yönlendirmek için çok etkin bir yöntem olduğunu

söyleyebiliriz. Kentsel arkeolojik veritabanları yardımıyla oluşturulan alt-bölgeler ve

kritik alanlar doğrultusunda, “doğal düşmanlar” (Hester,1989) olarak tanımlanan

yatırımcı/mimar, plancı ve arkeologlar arasında işbölümü ve işbirliği çok net

tanımlanmıştır. Londra ve Bath gibi kentlerde, tarihi kent merkezleri yatırım için çok

cazip bölgeler olduğundan dolayı, yatırım sürecinde yürütülecek tüm arkeolojik

çalışmaların finansmanı yatırımcı tarafından sağlanmaktadır. Bu süreç Çevresel Etki

Değerlendirme (ÇED) çalışmaları içinde temel oluşturan “kirleten öder” ifadesi ile

tanımlanabilmektedir.

Şekil 2.13. Verona kent merkezinde arkeolojik katmanların sergilenmesi ve

kent yaşamına katılması adına başarılı bir örnek (www.vroma.org/images/bonvallet_images)

Page 66: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

52

Şekil 2.14. Kudüs’te kentsel arkeolojik değerlerin, kent yaşamına katılması (resim galerisi) (www.isp.msu.edu/photocontest/2000/faculty/page7)

Yatırımcı ve mimarı tarihi kent merkezinde yapılacak bir yatırım ile ilgili

olarak planlama ofisine geldiğinde inşaat yapılmak istenen alanın yeri, yatırımın

amacı, yöntemi, ve öneri gelişme; arkeolog ile beraber değerlendirilir. Alanın

topolojisi, jeolojisi, arkeolojik ve tarihi geçmişi, arkeolojik potansiyel

değerlendirmesi standart bir yöntem ile yapılır ve karara varılır. Yapılacak yatırım

kaçınılmaz görünüyorsa (önemli altyapı projeleri, metro, vb.) yatırımcının finanse

edeceği detaylı kurtarma kazısına karar verilir. Ülkemizde de kurtarma ve sondaj

kazılarında bu yöntem uygulanmaktadır. Fakat kısıtlı kaynaklar nedeniyle arkeolojik

kazıların gerektirdiği bilimsel standartlarda çalışılamamakta ya da çalışma

sonrasında belgeleme ve yayın işleri yapılmamaktadır. Ayrıca, sonuç değerlendirme

ve karar alma süreçleri çok uzun sürede sonuçlanmaktadır. Ülkemizden farklı olarak,

İngiltere’de yapılan masabaşı değerlendirme (desk-based assessment) sonrasında,

arkeologlar yapılacak çalışmanın ne kadar süreceğini, yayın işleriyle beraber olası

maliyetini ve sonucunda ne tür veriler doğrultusunda yatırımcının inşaat alanında ne

Page 67: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

53

kadar bir kısıtlama olacağını öngörür. Eğer, masabaşı değerlendirme çalışması yeterli

görülmezse, yüzeysel alan değerlendirmesi veya sondaj çalışmaları yapılabilir. Bu

çalışmalar mekansal olarak hazırlanmış kentsel arkeolojik veritabanları ile

desteklenir. İyi hazırlanmış bir değerlendirme raporu sonucunda ortaya çıkan

öngörülerde büyük bir yanılma olmaz. Maliyet ve tanımlanan koşullar yatırımcı

tarafından kabul edilirse, şehir plancısı (kamu temsilcisi), yatırımcı mimar ve

arkeoloji bürosu arasında bir protokol imzalanır. Bu protokolde, şans eseri

bulunabilecek buluntular ve beklenmeyen durumlar için ek yaptırımlar için açık kapı

bırakılır. Yatırımcı, ancak yapılacak çalışmalar sırasında arkeolojik değerlerin

korunması konusunda karşılaşılabilecek her türlü duruma karşı finansal garanti

verdiği zaman yapı iznini alabilir (Belge, 2004).

Kentsel Arkeolojik Veritabanı destekli bölgeleme ve strateji üretme

çalışmasının başarıyla tamamlandığı bir diğer kentte İngiltere’deki Bath kentidir.

1997 yılında tamamlanan kentsel arkeolojik ve tescil kararları veritabanı

doğrultusunda, tarihi kent merkezi ve yakın çevresini içeren 36 tane alt bölge

tanımlanmıştır. Bu alt bölgelerde uygulanacak stratejiler dört ana başlıkta

toplanmıştır ;

- Arkeolojik Değer Belirleme ve Değerlendirme Çalışmaları yürütülecek

Karakter Bölgeleri,

- Arkeolojik Gözlem (Monitoring) yürütülecek Karakter Bölgeleri,

- Arkeolojik değerlerin in-situ (yerinde) olarak korunacağı Karakter

Bölgeleri,

- Arkeolojik değerlerin belgelenerek kaldırılabileceği Karakter Bölgeleri

(www.bathnes.gov.uk)

Dünyada uygulanan modelleri ülkemiz koşulları içinde değerlendirecek

olursak, kentsel arkeolojik veritabanlarının bütün kentlerimiz için daha fazla

gecikilmeden hazırlanmasının gerekliliği ortadadır. Kentsel Arkeolojik Veri

tabanlarının hazırlanması için, 5226 sayılı kanun ile getirilen değişiklikler

doğrultusunda kültürel mirasın yönetimi konusunda sorumlulukları artan, özellikle

finansal ve teknik imkanlara sahip Büyükşehir Belediyeleri, Kültür ve Tabiat

Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları, Arkeoloji Müzeleri ile işbirliği içine girerek

Page 68: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

54

pilot projeler hazırlayabilirler. Bu çalışmada şu şekilde bir süreç izlenebilir (Belge,

2004);

- Mevcut Envanter ve Belgelerin Mekansallaştırılması,

- Dönemsel Katman Planları ve Tarihi Belgeler,

- Genel ve Detaylı Yüzey Araştırmaları,

- Jeofizik Yöntemlerle Yüzey Araştırmaları,

(Örn: İzmir Agora ve çevresinde İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi ve Bordeaux

Üniversitesi işbirliğiyle “Ground Penetrating Radar” çalışması yapılmıştır. Kent

merkezlerinde yürütülecek kurtarma ve sondaj kazılarından daha düşük maliyetle

uygun alanlarda jeofizik yöntemler mutlaka kullanılmalıdır.

Alt bölgeler temelde şu başlıklar altında toplanabilir;

- Anıtsal Yapılar ve Çevreleri: Tarihi kent merkezlerinde bulunan anıtsal

yapılar veya iyi korunmuş mimari izler (Örn: Kent Suru) ve çevreleri bir bütün

olarak algılanmalıdır. Ankara Ulus Tarihi Kent Merkezini düşündüğümüzde Roma

Hamamı, Odeon, Agustus Tapınağı çevresi bu kapsamda düşünülebilir.

- Korunmuş Doku üzerinde Geleneksel Yapılar: Tarihi kent merkezlerimizde

görülen bozulmuş ızgara plan izleri (Örn: Diyarbakır Suriçi), Osmanlı kent dokusu

yapısı düşünülerek irdelenirse, korunmuş kentsel arkeolojik dokular, akslar ve alanlar

belirlenebilir. sondaj, jeofizik araştırma ile karar verilmelidir.

- Korunmuş Doku üzerinde Modern Yapılar: Yukarıda tanımlanmış

korunmuş dokular üzerinde modern yapı teknikleri kullanılarak inşa edilen yapıların

dolgu kalınlığı da göz önünde bulundurularak arkeolojik katmanları tahrip ettiği ve

sit bütünlüğünü bozduğu düşünülebilir.

- Geniş Yeşil Alanlar ve Kentsel Boşluklar: Tarihi kent merkezlerinde

fonksiyonlarında sürekliliği göz önünde tutulursa, korunabilmiş geniş yeşil alanlar ve

kentsel boşluklar arkeolojik rezerv alanları olarak düşünülmelidir (Örn: İzmir

Entarnasyonel Fuarı, Ankara Gençlik Parkı veya İstanbul Gülhane Parkı).

- Kıyı kentlerinde dolgu alanları: İzmir ve İstanbul gibi önemli

metropollerimizin tarihi kent merkezleri ve kıyı ilişkisi düşünüldüğünde kentsel

arkeolojik değerler üzerindeki baskının dolgu alanlarına (kesinlikle yeni dolgu

alanları yaratmadan) yönlendirilmesi uygun bir yöntem olarak görülebilir. Bu yönde

Page 69: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

55

bir çalışma, İstanbul Tüpgeçit Projesi kapsamında kentsel arkeolojik değerlerin

maruz kalacağı zararları minimize etmek için İstanbul Tarihi Yarımada’da

uygulanmaktadır (Tuna, 2003).

Kentsel Arkeolojik Miras Yönetimi için önerileri şöyle sıralayabiliriz;

- Yasal ve Yönetsel Yapı: Teknik ve finansal olarak yeterli olan belediyeler, il

özel idareleri kentsel arkeolojik mirasın yönetimine etkin olarak katılmalıdır. Kültür

ve Tabiat Varlıkların Koruma Bölge Kurulları ve Arkeoloji Müzeleri mutlaka yerel

yönetimlerle işbirliği içine girmelidir. Bu işbirliğinin yöntemin temel ilkeleri Kültür

ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından tanımlanarak, ulusal bir

strateji geliştirilmelidir. Bu süreçte, Avrupa Birliği uyum sürecinde etkin rol üstlenen

kuruluşlara da önemli roller düşmektedir (Belge, 2004).

- Finansal ve Teknik Destek: Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma

mevzuatında yeni yapılan değişikliklerle, kültürel değerlerin korunması için finansal

kaynaklar yaratılmaya çalışılmıştır.

Bu süreçte, belediye ve özel idarelere verilen taşınmaz kültür varlılarının

bulunduğu parsellerin hazine arazisi ile takas hakkı (5226 sayılı yasa ile Belediye ve

İl Özel İdareleri de bu olanaktan yararlanabilmektedir), sponsorluk olanaklarının

kentsel arkeolojik mirasın korunması içinde kullanılmalıdır. Aynı zamanda,

yatırımcıların kurtarma kazıları ve sondaj kazılarını arazi çalışması öncesi hazırlık

aşamalarından, arkeolojik kazı sonrası yayın çalışmalarının sonuna kadar

desteklemeleri sağlanmalıdır.

- Kentsel arkeolojik mirasın değerlendirme kriterleri net olarak

belirlenmelidir. In-situ (yerinde) korunması gereken değerler ile belgelenerek

kaldırılabilecek değerlerin irdelenmesinde kolaylık sağlayacak yol haritaları

(guideline) ve ölçütler tanımlanmalıdır.

Page 70: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

56

2.1.2. Kentsel Dönüşüm ile Kentsel Rehabilitasyon ve Uygulamaları

Kentsel dönüşüm, kentin imar planına uymayan, ruhsatsız binaların yıkılıp,

planlara uygun olarak toplu yerleşim alanlarının oluşturulması olarak tanımlanmıştır

(www.tdk.gov.tr).Kentsel dönüşüm, farklı nedenlerden ötürü zaman süreci içinde

eskimiş, köhnemiş, yıpranmış ya da kimi durumlarda terkedilmiş, vazgeçilmiş

kentsel dokunun, günün sosyo-ekonomik ve fiziksel koşulları göz önünde tutularak

değiştirilmesi, dönüştürülmesi, ıslah edilmesi ve yeniden canlandırılarak kente

kazandırılması olarak ifade edilebilir.

Kentin çöküntü alanları olarak kabul edilen kentsel alan parçalarının

canlandırılıp hayata döndürülmesi sonucu yeniden kente kazandırılması, kentsel

yenileme sayesinde mümkün olabilmektedir. Kentsel yenileme, bunu, terkedilmiş,

köhnemiş, eskimiş kentsel alan parçalarına sosyo-kültürel, ekonomik ve fiziksel

açılardan yeni bir kimlik ve karakter yüklemek suretiyle başarmaktadır.

Lichfield’e (Lichfield, 1992) göre, kentsel dönüşüm, kentsel bozulma

süreçlerini daha iyi anlama ihtiyacından doğan ve gerçekleştirilecek dönüşümde elde

edilecek sonuçların üzerinde bir uzlaşmadır. Donnison’a (Donnison, 1993) göre ise,

kentsel dönüşüm, kentsel çöküntü alanlarında yoğunlaşan sorunları eşgüdümlü bir

biçimde çözümlemek için ortaya konulan yeni yol ve yöntemlerdir. Roberts, kentsel

dönüşümü, kapsamlı ve bütünleşik (entegre) bir vizyon ve eylem olarak, bir alanın

ekonomik, fiziksel, toplumsal ve çevresel koşullarının sürekli iyileştirilmesini

sağlamaya çalışmak olarak tanımlamaktadır. Bir başka deyişle, yitirilen bir ekonomik

etkinliğin yeniden geliştirilmesi ve canlandırılması, işlemeyen bir toplumsal işlevin

işler hale getirilmesi; toplumsal dışlanma olan alanlarda, toplumsal bütünleşmenin

sağlanması; çevresel kalitenin veya ekolojik dengenin kaybolduğu alanlarda, bu

dengenin tekrar sağlanmasıdır (Roberts, 2000).

Değişen durumlara göre Kentsel Dönüşüm süreci sıralamaya bağlı

kalmaksızın söyle anlaşılabilir:

a-Yeniden Canlanma - Canlandırma (Revival - Revitalization): Sosyo-

kültürel, ekonomik ya da fiziksel açılardan bir çöküntü süreci yaşamakta olan kentsel

alan parçalarının, çöküntüye neden olan faktörlerin (çöp, aydınlatma, güvenlik, renk,

Page 71: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

57

koku, vs…) ortadan kaldırılması ya da değiştirilmesi sonucu, o alanın tekrar hayata

döndürülmesi, canlandırılmasıdır.

b-Yenileme - Yenilenme (Renewal - Renovation): Kentsel alanın

yenilenmesini konu alan bu eylem türü, içinde, yıkıp yeniden yapma anlamını da

barındırmaktadır.

c-Yeniden Oluşum (Regeneration): Tümüyle yok olmuş, bozulmuş,

köhnemiş, dolayısıyla çöküntü bölgesi haline gelmiş alanlarda yeni bir dokunun

yaratılması ya da mevcudun iyileştirilmesi ile bu alanların kente kazandırılması

anlamlarını içerir.

d-Soylulaştırma (Gentrification): Sosyo-kültürel açıdan bozulmuş, çöküntüye

uğramış, dolayısıyla fiziksel çevresi de bozulmuş alanlarda, özellikle de tarihi kent

parçalarında sosyal yapının ıslah edilmesi şeklinde açıklanabilir.

e-Eski Haline Getirme (Rehabilitation): Deformasyonun başladığı, ancak

özgün niteliğini henüz kaybetmemiş olan eski kent parçalarının eski haline

kavuşturulması olarak tanımlanabilir (Örn:Eminönü) (Özden, 2001).

Kentsel dönüşüm, bozulma ve çökme olan kentsel alanın ekonomik,

toplumsal, fiziksel ve çevresel koşullarının kapsamlı ve bütünleşik yaklaşımlarla

iyileştirilmesine yönelik olarak uygulanan strateji ve eylemlerin bütününü ifade

ediyor. Bu yöntem ve stratejilerin faaliyet alanı ve doğası gereği, mevcut şehrin

yapısına ve burada yaşayan insanların fiziksel, sosyal ve ekonomik geleceği üzerine

ve buna bağlı olarak da kentin bütün geleneklerine etki ediyor. Bu nedenle, bütün

planlama çalışmalarında, sosyologlar, ekonomistler, mühendisler, mimarlar, plancılar

ve peyzaj mimarları gibi farklı disiplinlerin birlikte çalışması gerekiyor. Geçmişten

günümüze, kentin, sosyal ve ekonomik yapısının değişimine paralel olarak pek çok

dönüşüm yöntemi ve stratejisi geliştirilmiş. Kentsel dönüşümün bağlı olduğu

kriterlerin çok fazla olması, geliştirilebilecek olan stratejilerin zamana ve mekana

göre farklılaşmasını, pek çok bilim dalından beslenmesini gerektiriyor. Gelişen

teknolojiler ve stratejiler ışığında, kentsel dönüşüm alanında ortaya konulabilecek

işler düşünüldüğünde ise, kentlerin gittikçe tıpatıp ikizlere benzemesi oldukça

düşündürücüdür.

Kentsel dönüşüm deneyimlerinden yararlanılarak ortaya çıkan teorilere

Page 72: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

58

bakıldığında, önceleri yalnızca fiziksel iyileştirmeye öncelik veren uygulamaların

yerini fiziksel bozulma ile toplumsal bozulma arasındaki doğrudan bağlantıyı artık

kabul eden ve projelerde daha toplumsal bir strateji izleyen uygulamalara bıraktığı

görülmektedir. Buna bağlı olarak, yerel halkın katılımı ve bilginin paylaşılıp

tartışılması da önemli bir hale gelmektedir.

Belediyelerin internet sitelerine bakıldığında, her kentte bir kentsel dönüşüm

projesi bulunmaktadır. Bu projelerin büyük bir çoğunluğu bilgi olarak yalnızca

isimleri ile yer almaktadırlar. Bir tarafta konuyla ilgili uzmanlar, kavramsal olarak

oldukça kapsamlı araştırmalarına çeşitli yayınlarda yer verirken, diğer taraftan

istisnai durumlar dışında pek çok proje kentsel dönüşüm adı altında, herhangi bir

ayrıntılı bilgi verilmeden uygulanmaktadır (www.arkitera.com).

Avrupa ve Amerika’da geliştirilen pek çok müdahale biçiminden farklı olarak

Türkiye’de “kentsel dönüşüm” akıllara sadece gecekondu bölgelerinin dönüşümünü

getiriyor. Kentsel dönüşümün doğasına aykırı olarak, kentlerin farklı problemlerine

karşı genellikle tek ve aynı çözümler uygulanıyor. Dönüşüm sorunları, fiziksel

mekanın dönüşümüne indirgenirken, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlar

genellikle dikkate alınmamakta ve göz ardı edilmektedir.

Kentsel dönüşüm ile ilgili yazılarda, birçok kentsel dönüşüm tanımı

bulunmaktadır. Bu tanımlar, vurguladıkları vizyon, amaç, strateji ve yöntemlere göre

farklılık göstermektedir. Nasıl tanımlanırsa tanımlansın kentsel dönüşüm, bozulma

ve çökme olan kentsel alanın ekonomik, toplumsal, fiziksel ve çevresel koşullarının

kapsamlı ve bütünleşik yaklaşımlarla iyileştirilmesine yönelik olarak uygulanan

strateji ve eylemlerin bütününü ifade etmektedir.

Dönüşüm, faaliyet alanı ve doğası gereği, mevcut şehrin yapısına ve burada

yaşayan insanların fiziksel, sosyal ve ekonomik geleceği üzerine ve buna bağlı olarak

da kentin bütün geleneklerine etki ediyor. Bu nedenle, bütün planlama

çalışmalarında, sosyologlar, ekonomistler, mühendisler, mimarlar, plancılar ve

peyzaj mimarları gibi farklı disiplinlerin birlikte çalışması gerekiyor.

İvedi olarak planlamaya yönelik parçalanmış mevzuatı tek bir şemsiye altında

toplayacak geniş kapsamlı bir “Şehircilik Yasası” hazırlanmalı ve dönüşüm /

yenileme süreçlerinin çerçevesi de bu yasa ile çizilmelidir.

Page 73: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

59

Çok boyutluluk ve uzun dönem, kentsel dönüşüm / yenileme uygulamaları

yalnızca fiziki değil, ekonomik ve sosyal boyutları da kapsayacak şekilde çok

bileşenli olarak kurgulanmalı ve uygulanmalıdır. İnsanların kurduğu sosyal ve

ekonomik ilişkiler, içinde yaşadıkları fiziki mekânı biçimlendirmede etkilidir. Bu

ilişkileri yeterince sorgulamayan ve çözümlemeyen bir fiziki mekân tasarımı kabul

edilemez.

Katılım ve karar alma, kentsel dönüşüm ve yenileme süreçleri yaşayanlar ile

birlikte kararlaştırılmalı, geliştirilmeli, planlanmalı ve yönetilmelidir. Süreçten

herhangi bir kesimin herhangi bir gerekçeye sığınılarak dışlanmaması gerekir.

Katılım modelleri, yaşayanların sosyo-kültürel ve ekonomik özelliklerine uygun

olarak kurgulanmalı, bu tip pratiklere alışık olmayanlara karşı sabırlı davranılmalı ve

yaratıcı yöntemler geliştirilmelidir.

Katılım modelleri iyi kurgulanmış ve karar alma süreçleri bu modeller

üzerinden gerçekleştirilmiş bir kentsel dönüşüm ya da yenileme süreci, hem daha

uygulanabilir olacak, hem de toplumsal uyumun artmasına ve demokrasi kültürünün

yerleşmesine olanak tanıyacaktır.

Şeffaflık hem hesap verebilirliği sağlayacak, hem de gündeme gelebilecek

spekülasyonların önünü kesecektir. Şeffaflık sayesinde uygulayıcı ile yaşayanlar ve

sivil toplum arasında güven ortamı yaratılacak, böylece katılımcı planlama

pratiklerinin önü açılacaktır.

Uzmanlık, kentsel dönüşüm ve yenileme süreçlerinin bilgi, birikim ve

deneyim sahibi uzmanlar tarafından yönetilmesi, süreci spekülatif ve politik

müdahalelerden arındıracaktır.

Yer seçimi, özgünlük ve gereksinimler, sınırların saptanmasında, modellerin

seçilmesinde bilimsel ölçütler kullanılmalı ve ilgili bölgelerin sorunlarını yansıtan

veriler temel alınmalıdır. Süreç, bu bölgelerin özgün niteliklerine ve gereksinimlerine

uygun olarak planlanmalı ve yönetilmelidir. Mevcut uygulamalar hemen her bölgede

birbirine benzeyen ya da özgünlük ve gereksinimlerden bağımsız çözüm önerileri

getirmektedir. Bu uygulamalar yalnızca değişim değeri hızla artmak suretiyle rant

odağı haline gelen / gelebilecek alanlara yoğunlaşmıştır. Oysa kentsel dönüşüm ve

Page 74: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

60

yenileme süreçleri kullanım değeri üzerinden, gereksinimlere ve özgünlüklere uygun

olarak kurgulanmalıdır.

Etaplama, etkin bir etaplama, projelerin uygulanabilirliğini de arttıracaktır.

Mevcut uygulamalarda tatmin edici bir etaplama tespit edilememiştir.

Uygulamanın izlenmesi, yerel yönetimler projelerin tamamlanmasından

sonraki süreci de düzenli olarak izlemeli, gerekli hallerde projelerin hedeflerine

uygun olarak ya da katılımcı bir yaklaşımla proje hedeflerini revize ederek sürece

müdahale etmeli ve projenin gidişatını kamuoyu ile paylaşmalıdır (www.akademi-

kentsel-donusum.blogspot.com; Birgün, 2008).

Boş, terkedilmiş yapıların bakımsız kalıp köhnemesi, bu potansiyelin

değerlendirilmemesi,

Tarihi yapıların korunamayıp tahrip olması, özgün niteliklerinin sosyal

yapının değişmesi nedeniyle kullanıma bağlı olarak bozulması (Örn: Kumkapı,

Fener, Balat, Zeyrek, Süleymaniye, Samatya, Yedikule),

Dar ve yetersiz yolların yoğun hizmet sektörüne yanıt verememesi ve tek

alternatif gibi görünen metro projesinin getireceği sorunlar,

Sıkışık yapı düzeni ve kalitesiz fiziksel çevre,

Özgün sokak dokularının tahrip edilmesi, kültür mirasının gözardı edilerek,

çevrenin saygısızca yapılandırılması (Örn: Eyüp),

1- Gecekondulaşma ve kaçak yapılaşmanın neden olduğu kalitesiz fiziksel

çevre,

2- Yetersiz ulaşım ağı ve donatılar,

3- İmalathane ve diğer sanayi tesislerinin çevreyi etkilemesi,

4- Deprem sonrası yıkılan binalardan geriye kalan boş ya da kısmen boş

alanların geleceği,

Page 75: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

61

Şekil 2.15. TOKİ Kentsel Dönüşüm Uygulama Düzeneği, (Deliktaş, 2008)

2003-2007 yılları arasında, TOKİ tarafından, 81 il, 417 ilçe, 1.005 şantiyede

309.024 konut üretilmiş olup üretilen konutların; 156.175'i dar ve orta gelir grubuna,

65.674'ü alt gelir ve yoksullara yönelik, 30.414'ü gecekondu dönüşüm, 7.848’i afet

konutları, 2.940'ı (28 köyde) Tarımköy uygulamalar kapsamında olup, toplam

263.051'i sosyal konut niteliğindedir. 138 belediye ile 147.000 konutluk gecekondu

dönüşüm çalışmaları yapılarak, 67 bölgede 30.414 konutluk uygulama başlatılmıştır.

Page 76: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

62

Tarihi dokunun yenilenmesi ve korunmasına yönelik tescilli taşınmaz kültür

varlıkları için toplam 104 projeye 7.8 milyon TL kredi açılmıştır (TOKİ, 2008).

2.1.2.1. Kentsel Dönüşümün Tarihi

Endüstri Devrimi sonrası, sanayi kentlerinde hızla artan çevre kirliliği,

sağlıksız ve yaşam standartları düşük konut alanları ve yetersiz altyapı hizmetleri,

sağlıksız kentler meydana getirmiştir. 19. yy’ın ikinci yarısında kenti daha sağlıklı,

temiz ve yaşanabilir kılmayı amaçlayan “Park Hareketi”ni, kent merkezlerinde geniş

cadde ve bulvarların açılmasını kapsayan kentsel yenileme projeleri izlemiştir. 1850-

1860 yılları arasında Baron Haussmann öncülüğünde Paris’te gerçekleştirilen kentsel

yenileme projesi, bu projelerin başında gelmektedir (www.arkitera.com).

20. yy’ın ilk yarısında İngiltere’deki “Bahçe Kent Hareketi” ve “Yeni Kentler

Hareketi”ne paralel olarak gelişen “Modernist Hareket”, kentlerdeki yenileme

stratejilerine öncülük etmiştir. “Modernist Hareket” kentin sağlıksız kısımlarının

yıkılması, daha fazla yeşil alan ve yüksek kütlelerle yeniden planlanması üzerine

kurulmuştur. Bu hareketin ortaya çıkışı ile Avrupa’da Paris başta olmak üzere pek

çok kent yıkılıp, modernist ilkelere göre yeniden yapılmıştır. İkinci Dünya Savaşı ile

birlikte, kentlerde büyük yıkımların meydana gelişi, kentlerin yeniden inşa

edilmesi stratejisini gündeme getirmiştir. Bu dönemde merkezi yönetimin

öncülüğünde yeniden yapılanma politikaları ortaya konulmuştur. 1949’da ABD’de

kabul gören Konut Yasası ile birlikte kentsel yenilemenin kurumsallaşması

sağlanmıştır. Yine aynı dönemde, merkezi yönetimler yerel yönetimlere kentsel

planlamanın ilkelerini içeren rehberler sunmuştur. 1940’ların ikinci yarısında kentsel

yenileme ile birlikte, banliyöleşmenin başlaması ve kentsel gelişim kavramı ortaya

çıkmıştır.

1960’lar ve 1970’lerin başlarında ise kentsel iyileştirmeye öncelik verilerek,

fiziksel bozulma ile toplumsal bozulma arasındaki doğrudan bağlantı artık kabul

edilmiş ve projelerde daha toplumsal bir strateji izlenmeye başlanmıştır. Dönemin

dönüşüm projelerinde kenar mahalleler ve kent çeperleri öncelik kazanmıştır.

Merkezi yönetimin önderliğinde geliştirilen ve etkileri az olan bu projeler, kentsel

Page 77: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

63

dönüşümün yalnızca fiziksel değil toplumsal yönlerini ele alan yapılarıyla büyük

önem kazanırken, kent merkezleri ve yoksul mahallelerin iyileştirilmesi ve

yenilenmesini merkezi yönetimin öncelikli politikası haline getirmiştir. 1970’lerin

sonlarına doğru, kent merkezlerindeki bozulmanın tek nedeninin sosyal faktörler

olmadığı, ekonomik ve yapısal nedenler de, kent merkezi ve çevresindeki kentsel

dönüşüm projelerinde aktörler çeşitlenmeye başlamıştır.

1980’lerin dönüşüm projelerinin odağında ise kentin boşaltılmış, atıl ve

çöküntü haline gelmiş alanlarının ekonomik olarak canlandırılması vardır.

Geleneksel limanın tekrar inşasıyla birlikte, bir deniz müzesi, dört yıldızlı otel ve

çeşitli lokantaları içeren Rotterdam Waterstad, bu yöntem için iyi bir örnek

oluşturabilir. 80’lerde kentsel dönüşüm projelerinin büyük bir çoğunluğu, kamu ve

özel sektörün işbirliği ile gerçekleştirildi. Kamu sektörü, temel altyapı sunumu ve

arazi ıslahını sağlayarak, kentsel dönüşüm yapılacak olan bölgeye özel sektörün

ilgisini çekip, proje ortaklıkları konusunda da kurumsal örgütlenmeyi kurma rolünü

üstlendi.

1990 sonrası kentsel dönüşümde kullanılan en yaygın müdahale biçimi,

kentsel iyileştirme ve yeniden canlandırma olmuştur. Çok aktörlü ve çok sektörlü

dönüşüm süreçleri bu dönemde kabul görmüş, kamu ve özel sektörün yanında

gönüllü kuruluşlar, sivil toplum örgütleri ve farlı toplumsal kesimler de projeye

katılmaları için teşvik edilmiştir. Tarihi ve kültürel miras ile ekonomik gelişme

arasındaki bağın öneminin anlaşılmasıyla da bu dönemde, “kentsel koruma” kavramı

da “kentsel dönüşüm”de ön plana çıkmıştır.

Geçmişten günümüze, kentin, sosyal ve ekonomik yapının değişimine paralel

olarak pek çok dönüşüm yöntemi ve stratejisi geliştirilmiştir. Kentsel dönüşümün

bağlı olduğu kriterlerin çok fazla olması, geliştirilebilecek olan stratejilerin zamana

ve mekana göre farklılaşmasını, pek çok bilim dalından beslenmesini

gerektirmektedir (www.arkitera.com).

Page 78: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

64

2.1.2.2. Kentsel Dönüşüm Yöntemleri

Yeniden geliştirme, ciddi olarak bozulmuş ve korunacak değeri olmayan

yapıların bulunduğu bölgelerde kabul edilen bir yaklaşımdır. Yerel yönetimler için

bu yaklaşım, arazinin maksimum kullanımı, daha yüksek zemin alanı ve şehir

merkezine daha yüksek gelir grupları ve bunların aktivitelerinin gelmesi ile avantajlı

görünmektedir. Yeniden geliştirme yaklaşımı, genellikle orjinal kent nüfusunun

kentin başka bir kısmına yerleştirilmesini öngörülmektedir. Bu da ağır sosyal ve

çevresel maliyetler taşımaktadır. Kiracılar, mal sahipleri ve iş sahipleri için

mahallenin yıkımı, sosyal ve psikolojik kayıplara neden olurken, sadece eski

binaların değil, işlevsel bir sosyal sistem de harap edilmekte, ailelerin, arkadaşların

dağılmasının özellikle yaşlı insanlara çok zarar verdiği uzmanlar tarafından

belirtilmiştir. Gelişmiş ülkelerin büyük bir çoğunluğunun artık kullanmadığı bu

yöntem, gecekondu mahallelerinin kentin başka bir yerde yeniden oluşmasını

engelleyememektedir. Bununla birlikte birçok gelişmekte olan ülkede, konut

koşullarını iyileştirmek ve şehir merkezi alanlarını modernize etmek için tek uygun

yol olarak kabul edilmektedir. Yeniden geliştirme yöntemi, kamulaştırma

bedellerinin ödenmesi, alt yapı getirilmesi ve kamu tesislerinin yapılması için

harcanan tutarlar hesaba katıldığında pahalı bir olaydır. Yerel yönetimlerin kendi

başlarına çözemeyecekleri kadar büyük yatırımlara ihtiyaç duyulduğundan devlet

desteği gerektirmektedir.

Rehabilitasyon, planlı olarak gelişmiş ancak zamanla yıpranmış, yoğunluğu

artmış ve işlevlerini yerine getiremeyen bölgeleri tekrar değerli hale getirme

yöntemidir. Mevcut bölgenin yapısının korunarak, koruma, tamir ve restore edilmesi

temeline dayanmaktadır. Rehabilitasyonun bütün aşamalarından halkın katılımı

beklenmektedir. Bu yöntemin sosyal yapıya etkisi ise iki farklı yönde gelişmektedir.

Kentsel dönüşüm sürecine giren bölgenin halkı buradan uzaklaştırılıp, yerine üst ve

orta sınıf alıcıların yerleşmesi soylulaştırma olarak tanımlanırken bölge halkının

burada ikamet etmeye devam etmesi haline zorunlu iyileştirme denilmektedir.

Entegrasyon, bu yöntemle, kent kimliği korunurken, mevcut binaların yanına

yeni binaların katılımıyla zengin bir çevre yaratılmaktadır. Alanın asıl sakinleri,

Page 79: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

65

bölgeden ayrılmayarak dönüşüme katkıda bulunmaktadır. Mevcut olanların yanına

konumlandırılacak yeni yapılarda çağdaş mimarlık örnekleri de ortaya

konabilmektedir. Pek çok girişimci ve yerel yönetime göre, entegrasyon yöntemi ile

konut üretimi daha az karlı ve zaman kaybettirici bir yöntemdir.

Yeniden Canlandırma; sosyo-kültürel, ekonomik ya da fiziksel açılardan bir

çöküntü süreci yaşamakta olan kentsel alan parçalarının, çöküntüye neden olan

faktörlerin ortadan kaldırılması ya da değiştirilmesi sonucu, o alanın tekrar hayata

döndürülmesi, canlandırılması yöntemine verilen isimdir (www.arkitera.com).

İzmir Konak Kentsel Dönüşüm Projesi, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge

Nazım İmar Planında, Merkez Kent Kentsel Yenileme-Sağlıklılaştırma program

alanları olarak 14 bölge tespit edilmiştir. Bunların arasından, yaratabileceği can ve

mal kaybı nedeniyle jeolojik sakıncalı alanlar öncelikle gündeme alınmıştır. Amaç;

jeolojik yönden yapı yasağı bulunan alanlarda yapılmış yerleşimleri saptamak, afet

tehlikesi altında olan bölge sakinlerinin yeni yapılan güvenli, imarlı, sosyal donatıları

ve alt yapısı tamamlanmış konutlara taşınarak sağlıklı şehir yaşamının gerektirdiği

koşullara kavuşmasını sağlamaktır. Yapılan protokol uyarınca, TOKİ tarafından

Uzundere’de yaklaşık 3080 adet konut inşa edilmektedir. Bu konutlardan 2156 adedi

(%70) heyelan bölgesinin boşaltılması ve hak sahibi vatandaşların taşınması

amacıyla kullanılmaktadır (www.arkitera.com).

2.1.2.3. Kentsel Dönüşüm ve İlgili Yasalar

1950’li yıllarda sanayileşme ile birlikte İstanbul, İzmir ve Ankara gibi

kentler, yoğun göç alarak, kontrolsüz bir biçimde büyümüştür. Bu büyümeye karşılık

verecek konut sayısının bulunmaması ise gecekondulaşmaya neden olmuştur.

1970’lerde ise kentleşme devam ederken uydu kentler oluşmaya başlamıştır. 80’lerde

kentleşme hızla azalırken, kent merkezler ve gecekondu bölgelerinde dönüşüm

kavramı gündeme gelmiştir.

Son yıllarda gerçekleştirilen yeni yasal düzenlemelerden ilki, 12.03.2004 tarih

ve 25400 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 4.3.2005 tarih ve 5104 sayılı “Kuzey

Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu”’dur. Bu kanunun amacı, Kuzey

Page 80: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

66

Ankara girişi ve çevresini kapsayan alanlarda kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde

fiziksel durumun ve çevre görüntüsünün geliştirilmesi, güzelleştirilmesi ve daha

sağlıklı bir yerleşim düzeni sağlanması ile kentsel yaşam düzeyinin yükseltilmesi

olarak tanımlanmıştır.

13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 3.7.2005 tarih

ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 73. maddesi, kentsel dönüşüm ve gelişim

alanları ile ilgili çok net hükümleri barındırmayan kanunda, “Kentsel dönüşüm ve

gelişim proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve

kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır. Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi

kapsamında bulunan mülk sahipleri tarafından açılacak davalar, mahkemelerde

öncelikle görüşülür ve karara bağlanır.” ifadesi yer almaktadır.

Yine oldukça tartışılan ve 05.07.2005 tarih ve 25866 sayılı Resmi Gazete’de

yayınlanan 16.06.2005 tarih ve 5366 sayılı “Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz

Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında

Kanun”’un amacı “Büyükşehir Belediyeleri, Büyükşehir Belediyeleri sınırları

içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri, il, ilçe belediyeleri ve nüfusu 50.000'in

üzerindeki belediyelerce ve bu belediyelerin yetki alanı dışında il özel idarelerince,

yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma

kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma

alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu

bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tabiî

afet risklerine karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların

yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması” olarak belirlenmiştir

(www.arkitera.com).

Yap-sat, kooperatifçilik, hisseli parselasyonlar (1985 öncesi) imar afları,

sürekli değişen imar mevzuatı, denetimsiz yerel yönetimler, imar konusunda 23 ayrı

kurum ve kuruluşun plan yapma yetkisi oluşu, konut finansman yönetiminin henüz

gelişmemiş olması, aşırı nüfus artışı ve yerinde duramayan hareketli göç faktörü

kentsel dönüşüm dediğimiz süreci doğurmuştur.

Mevzuatı henüz kesinleşmeyen kentsel dönüşüm kavramında 2005 tarihli

“Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Kanun Tasarısı” ve 2006 tarihli “Dönüşüm Alanları

Page 81: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

67

Hakkında Kanun Tasarısı” mevcuttur. Bunlar dışında herhangi bir yönetmelik ya da

mevzuat bulunmamaktadır.

Kanun, belirtilen amaçlar doğrultusunda oluşturulacak olan yenileme

alanlarının tespitine, teknik altyapı ve yapısal standartlarının belirlenmesine,

projelerin oluşturulmasına, uygulama, örgütlenme, yönetim, denetim, katılım ve

kullanımına ilişkin usül ve esasları kapsamaktadır.

05.07.2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5366

sayılı “Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve

Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun”’da yer almadığı halde yönetmeliğin

kamulaştırmayı düzenleyen 24. maddesinde “…Olağan kamulaştırma sürecinin

projenin uygulanmasında gecikmeye neden olacağının anlaşılması halinde 2942

sayılı kanunun 27. maddesi hükümlerine göre acele kamulaştırma yoluna

gidilebilir…” hükmü getirilmiştir. Bu önemli hüküm idarelerin ellerini iyice

güçlendirmekte, yenileme alanı içindeki tüm mülkiyetlerin kısa sürede

kamulaştırılmasını getirmektedir. Kamulaştırılan bu mülklerin üçüncü kişilere

satılabilir olması ise yukarıda belirtildiği üzere kamu yararına aykırı bir durum

yaratmaktadır (Gürler, 2005).

Başbakanlık tarafından 01.03.2005 tarih ve 896 sayılı yazısı itibariyle TBMM

Başkanlığına sunulan "Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Kanunu Tasarısı"’nın genel

gerekçesinde; “Kentin eskiyen dokularını ve yerleşim alanlarını, kültürel miras

değerini korumak, koruma/kullanma dengesini sağlayarak sosyal donatı alanlarını

büyütmek ve sağlıklaştırmak, otopark sorununu çözüme kavuşturmak, günümüz

konforu ve kullanım şartlarını içeren konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı

alanları oluşturmak, tarihi ve kültürel dokuyu geleceğe taşımak amacıyla restore

ederek kullanmak, böylelikle kentlerin merkez alanlarının sağlıklı bir şekilde iskan

edilerek şehrin güvenliğini tehdit eden denetimsiz bölgeler olmaktan çıkarıp

yenileştirmek ve günümüz gereklerine uygun olarak kullanılabilir hale getirmek

amacıyla bu alanları “kentsel dönüşüm ve gelişim alanı” ilan etmek ve bu alanlarda

uygulama yapmaya imkan vermek gerekliliği ortaya çıkmıştır” denilmektedir. İlk

bakıldığında masum, içerikli emek harcanarak hazırlanan bir gerekçe olarak

Page 82: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

68

görülmektedir. Ancak içeriği ve detayları incelendiğinde aşağıdaki olumsuzluklar

ortaya çıkmaktadır.

• "eskiyen ve özelliğini kaybetmiş kent bölgeleri"nin, daha sonra her

türlü spekülasyona konu olabilecek biçimde "Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Bölgesi"

ilan edilmesi,

• Bu alanlar için daha önce verilmiş "Kentsel Sit Alanı" kararlarının

gözardı edilmesi ve bunlara uygun yapılmış koruma amaçlı imar planlarının yok

sayılması,

• Kentsel Dönüşüm Alanları için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma

Kanunu uyarınca yetkili kılınan Koruma Bölge Kurulları yok sayılarak bölgeye özel

koruma kurulları oluşturulması,

• Yine bu kanunla, bu alanlar için özel olarak tanımlanmış ve ilgili tüm

toplum kesimlerinin katılımını gerekli kılan "Yönetim Alanı" ve "Yönetim

Planları"nın gereksiz ve süreci uzatan bir fazlalık olarak görülmesi ve bu

yaklaşımlardan vazgeçilmesi,

• Tüm bunların sonucunda dönüşüme konu alanların hızla yeniden

yapılaşması, olarak, mevcut yasal ve kurumsal yapıyı ve kent bilim ilkelerini göz

ardı eden bir biçimde tanımlanmış.

"Kentsel dönüşüm kanun tasarısı taslağı" hakkında

TMMOB Şehir Plancıları Odası'nın 2004 yılı mart ayındaki görüşü, kentsel

alanlardaki dönüşüm ile ilgili bir düzenleme, kentin planlama ve yapılanma süreci

dışında düşünülmemelidir şeklindedir. Bu konudaki yasal düzenlemeler bugünkü

adıyla "İmar ve Şehirleşme Kanunu Tasarısı" kapsamında daha doğru bir deyişle

"şehircilik mevzuatı" kapsamında ele alınmalıdır. Aksi halde imar affını çağrıştıran

hükümleri de dikkate alındığında salt dönüşüm, şehircilikle ilgili bir mevzuatı geride

hatta gündem dışında bırakabilecektir.

Gerekçe açısından; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanan

Kentsel Dönüşüm Kanunu Tasarısı genel gerekçeleri arasında “Kanun ile tüm

yerleşim alanlarının bilim, teknik ve sanat kurallarına uygun sürdürülebilir gelişme

ilkesi doğrultusunda sağlıklı ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasının

amaçlandığı” açıklamasına yer verilmektedir.

Page 83: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

69

Kentsel ölçekte kentsel stratejik imar planları kapsamında hazırlanan ana

planları ve program alanları ile belirlenen yenileme ve rehabilitasyon (dönüşüm)

alanlarında sosyal ve ekonomik sorunların çözüm hedeflerini ve bu hedeflere kimin,

nasıl, nerede, ne zaman, neyi yapacağını tanımlayan stratejileri de kapsayacak

biçimde genişletilmiş ve karar süreçlerine yapı adası, sokak, mahalle, semt, kent

ölçeklerinde etkin halk katılımını da içerecek biçimde tanımlanmış olarak, bir dizi

yeni araca gerek bulunmaktadır. Bunlar aşağıdakilerle sınırlı olmamak kaydıyla

şöyle sıralanabilir;

• İmar Haklarının Transferi,

• İmar haklarının toplulaştırması,

• Gayrimenkul vergi artış yoluyla finansman,

• Program alanlarında yapıya zorlama, yapıya teşvik,

• Doğal Afet Sigortası Kanunu ve İmar ve Şehirleşme Kanunu

Tasarısındaki sigorta havuzu,

• DOP uygulamasında değer esaslı ve inşaat hakkı esaslı dağıtım

sisteminin geliştirilmesi,

Yasal Çerçeve, kentsel dönüşüm konusunda bugün için eldeki tek yasal belge

“Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu” olup spesifik ve göreli

olarak daha dar bir alan ile net tanımlanmış hedeflere göre hazırlanmış

bulunmaktadır.

Yasa taslağı, kentsel dönüşüm projelerinin finansmanı için herhangi bir

hükme sahip değildir. Finansman kaynakları yaratılmadan oluşturulan bir kentsel

dönüşüm projesinin uygulanabilirliği de tartışılmaya muhtaçtır.

Hazırlanan kanun tasarısı incelendiğinde; içerdiği “Belirlenen alan sınırları

içindeki tüm taşınmazlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mevzuata

uygun olarak yapılmış ve onaylanmış herhangi bir ölçek ve türdeki imar planı

kapsamında kalsalar dahi, bu Kanuna göre yapılacak hükümlere tabi olurlar (madde

2)” ve “Bu kanun kapsamında yer alan bölgelerde, özel ve genel kanunların bu

Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz (madde 6)” gibi maddelerle uygulamada çeşitli

üstünlükler elde edilmesinin amaçlandığı görülmektedir. Bu kolaylık ve

ayrıcalıkların salt imar ve ilgili diğer mevzuatın sınırlamalarından kurtulmak ile

Page 84: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

70

sınırlı olmadığı tasarıdaki “kentsel dönüşüm ve gelişim alanlarındaki uygulamalar

her türlü vergi, resim, harç ve ücretlerden müstesnadır (madde 3) ” ifadesinden

anlaşılmaktadır.

Anılan yasa henüz tasarı halindeyken, yaklaşımın çekiciliği nedeniyle büyük

kentlerin çoğunda uygulamalar başlatılmış bulunmaktadır. Uygulamaya sokulan

kentsel dönüşüm çalışmalarının yasal dayanağı şimdilik mevcut belediye, imar ve

toplu konut yasaları ile ilgili diğer mevzuat olmaktadır. Bu durum; seçilmiş proje

alanlarına ayrıcalıklı imar hakları verilmesi, aynı alanda artan nüfusa yeterli olacak

donatım alanları sağlanması, Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki ortak çalışma

pratikleri, plan değişiklikleri için askı ve itiraz süresi vb imar mevzuatı prosedürleri

konularında çeşitli zorluklar yaratmaktadır (Çopuroğlu, 2006).

Kentsel yenileme/dönüşüm çalışmalarına yönelik ilgi giderek artmaktadır.

Konu mevcut hükümet tarafından da desteklenmektedir. 59. Hükümet döneminde

hazırlanan 1 Mart 2005 tarihinde TBMM’ye sunulan “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim

Yasa Tasarısı” bu konuda önemli bir adımdır (tasarının tam metni için

(www.yayed.org.tr). Tasarıyla, kentsel çöküntü ve gecekondu alanlarının

yenilenmesi, gecekonduların yerine yeni konutların yapımı amaçlanmaktadır.

“Kentsel dönüşüm alanları” belediyelerce belirlenecek, Bakanlar Kurulu’nun onayı

sunulacaktır. Kentsel dönüşüm alanında mevcut imar yetkileri kaldırılmakta, tasarı

ile getirilecek hükümlere uyulması öngörülmektedir. Ayrıca bu alanlara yönelik

mevcut “Koruma Kurulları” dışında yeni “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma

Kurulları” oluşturulması hükme başlanmaktadır. Konu ile ilgili bir diğer yasal

gelişme Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Toplu Konut İdaresi’nce hayata

geçirilecek olan 5104 sayılı “Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi

Kanunu”dur. Projenin amacı, Ankara’nın kuzeyinde yer alan Esenboğa Havaalanına

doğru giden “protokol yolunun” sağ ve sol tarafında yer alan gecekonduların

yıkılması yerine yeni konutların inşa edilmesidir (Resmi Gazete, 12.3.2004, 25400).

5104 sayılı Yasa uyarınca belirlenecek bölgede daha önce geçerli olan her türlü plan

geçersiz sayılacak, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nce bölge için 1/50.000 ölçeğinde

bir nazım plan hazırlanacaktır. Hazırlanan nazım plan Bayındırlık ve İskan

Bakanlığı’nca onaylanacaktır. Projedeki müşavirlik ve kontrollük hizmetleri İdare ve

Page 85: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

71

Belediye tarafından özel hukuk hükümlerine göre kurulacak veya iştirak edilecek

Şirket tarafından bedeli karşılığında yürütülecektir. Yasa ile ayrıca kısmi imar affı

getirilmektedir. Proje alanında yer alan ve daha önce mevcut bulunan (775, 2805,

2981, 3290, 3366) imar aflarının kapsamına girmeyen yapılar, 1 Ocak 2000

tarihinden önce yapılmış olmak kaydıyla hak sahibi sayılmaktadır. Uygulandığı

alanlar için plan istisnaları getirmiştir. Bu tür istisnalar kentsel plan bütünlüğünü

bozmaktadır. Yaratılan her istisnanın kent imar planında açılan bir gedik olduğu

unutulmamalıdır (www.TMMOB.org.tr). Ayrıca getirilen yasal düzenlemelerin her

ikisinde de katılıma yönelik herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Burada amaç,

gecekondu alanlarını ve o alanda yaşayan halkı çağdaş bir kentsel yaşama

kavuşturmaktan çok kentsel ranta ortak olmaktır. Yazık ki son yıllarda belediyelerin

gecekondu dönüşüm projelerine gösterdikleri büyük ilginin altında yatan neden de

budur. Oysaki amaç konut üretip satmak değil, çağdaş kentsel alanlar yaratmak

olmalıdır.

2.1.2.4. Kentsel Dönüşümün Amaçları

Kentsel dönüşüm, beş temel amaca hizmet etmek üzere ortaya çıkmıştır.

Bunlardan birincisi, kentin fiziksel koşulları ile toplumsal problemleri arasında

doğrudan bir ilişki kurulmasıdır (Roberts, 2000).

Dönüşümün ikinci amacı, kent dokusunu oluşturan birçok öğenin fiziksel

olarak sürekli değişim ihtiyacına cevap vermektir. Kentsel refah ve yaşam kalitesini

artırıcı başarılı bir ekonomik kalkınma yaklaşımını ortaya koymak, kentsel

dönüşümün üçüncü hedefidir. Kentsel alanların en etkin biçimde kullanımına ve

gereksiz kentsel yayılmadan kaçınmaya yönelik stratejilerin ortaya koyulmasıdır.

Son olarak, kentsel dönüşüm, toplumsal koşullar ve politik güçlerin ürünü olarak

kentsel politikanın şekillendirilme ihtiyacını karşılamayı amaçlamaktadır

Temiz, sağlıklı ve yaşanabilir kentlerin geliştirilmesi amacıyla, ilk kentsel

yenileme projeleri kamusal alanların artırılmasını sağlamaya çalışmıştır. Çünkü

henüz kentsel rant kavramı ortada yoktur. Bu tür projelerin başında, Paris’te 1850-

1860 yılları arasında Baron Haussmann öncülüğünde gerçekleştirilen kentsel

Page 86: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

72

yenileme projesi gelir. Bu proje ile birlikte, Paris’in merkezinde büyük yıkımlar

yapılmış, geniş bulvarlar ve caddeler açılmıştır.

Ülkemizde farklı dönüşüm problemlerine karşı verilen cevaplarda, genelde

dönüşüm sorunları fiziksel mekanın dönüşümüne indirgenmiş; dönüşümün

toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutları göz ardı edilmiştir.

1990’ların başından itibaren dünyada başarılı sayılan kentsel dönüşüm

projelerinde ön plana çıkan bazı ortak özellikler bulunmaktadır. Bu projelerin

stratejik planlama yaklaşımı ile geliştirilmiş olmasıdır. İşbirlikçi ve katılımlı

planlama, çok-aktörlü ve çok-sektörlü koalisyonlara bağlı olarak kurulmuş olmaları,

problemin fiziksel mekan yanında, ekonomik, toplumsal ve çevresel boyutlarını da

ele alan kapsamlı ve bütünleşik bir yaklaşıma sahip olmasıdır. Kentsel dönüşüm

politika ve stratejilerine uygun bir kurumsal örgütlenmenin oluşturulması, projelerin

başarılı olarak hayata geçirilmesi açısından çok önemlidir. Dünyada kentsel dönüşüm

projelerindeki son ortak özellik ise, kollektif çabayı harekete geçiren projeler

olmalarıdır (Akkar, 2006).

Kentsel dönüşüm beş temel amaca hizmet etmek üzere ortaya çıkmıştır.

• Temelde toplumsal bozulmanın nedenlerinin araştırılarak, bunun ortadan

kaldırılmasıyla kentsel alanların çöküntü haline gelmesini önlemek,

• Kent dokusunu oluşturan birçok öğenin fiziksel olarak sürekli değişim

ihtiyacına cevap vermek,

• Kentsel refah ve yaşam kalitesini artırıcı başarılı bir ekonomik kalkınma

modeli ortaya koymak,

• Kentsel alanların en etkin biçimde kullanımına ve gereksiz kentsel

yayılmadan kaçınmaya yönelik stratejiler belirlemek,

• Toplumsal koşullar ve politik güçlerin ürünü olarak kentsel politikaların

şekillendirilme ihtiyacını karşılamak üzere sivil toplum örgütleri ve toplumun farklı

kesimlerinin planlamaya katılımını sağlamaktır.

Türkiye’de kentsel dönüşüm daha yoğun olarak gecekondu alanlarında

gerçekleşmektedir. Gecekondu alanlarının dönüşüm sürecinde 1984 yılında çıkartılan

2981 sayılı “İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı

İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında

Page 87: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

73

Kanun” başlıklı son af kanunu önemli bir rol oynamıştır. Bu kanun ile gecekondu

alanları için ıslah imar planı yapma imkanı ortaya çıkarken, kentsel dönüşüm

projelerinin de oluşması dolaylı olarak sağlanmıştır. Ayrıca gecekondularda kat

sayısının artmasını, gecekonduların alınıp satılmasını ve müteahhitlere verilmesini

mümkün kılmıştır (Uzun, 2006).

Kentsel çöküntü bölgelerinde planlama süreci şöyle olmalıdır;

1- Kentsel dönüşüm planlarının yapılacağı kentsel çöküntü bölgelerinin

belirlenmesi,

2- Kentsel yenileme komitesi,

3- Kentsel yenileme alanı olarak seçilen alanlara ait fiziksel tespitler,

4- Çöküntü bölgelerindeki mevcut sorunların saptanması,

5- Toplumsal ve ekonomik planların yapılması,

6- Toplumsal ve ekonomik planla desteklenmiş fiziksel planın uygulamaya

konması,

7- Bilgi akışının ve ulaşılabilirliğin hızlandırılması,

Çöküntü alanlarını tanımlarken de klasik mimar–plancı temelli fiziksel

yaklaşımdan kurtularak daha geniş kapsamlı bir dönüşümün tasarlanması

gerekmektedir (Çakılcıoğlu, Cebeci, 2003).

Kentsel dönüşüm projelerinde amaç, sosyo-kültürel donatı alanlarının

sağlayacağı (yeşil alan, otopark, spor tesisi, park, rekreasyon alanları, vs.) fiziksel

dönüşümün yanı sıra sosyal dönüşümünde sağlanacağı mekanlar oluşturmaktır.

Kadastro ve sayısal-sözel verilerin yokluğu veya güncel olmayışı projelerde çok

ciddi zorluklar yaşatmaktadır.

2.1.2.5. Adana’da Kentsel Dönüşüm Uygulamaları

Kentsel Dönüşüm uygulamaları ile ilgili olarak, 2004 yılına kadar doğrudan

yetkilendirilmiş bir idare bulunmuyor, ancak fiilen Büyükşehir ve ilçe belediyeleri bu

işin aktörleri olarak görülüyordu (Karakuş, 2009).

Adana Büyükşehir Belediyesi Meclisi kentsel dönüşüm konusunu 2006 yılı

ilk aylarında görüşerek kentte bu amaçla uygulama yapılmak üzere çeşitli alanlar

Page 88: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

74

belirlemiştir. Daha sonra bunlar arasında öncelik sıralaması yapılarak ilk etapta

kentsel dönüşüm projesi hazırlanacak 3 alan seçilmiştir. Proje uygulamasında Toplu

Konut İdaresi (TOKİ)’nin finansman ve teknik desteğini sağlamak amacıyla

Büyükşehir Belediyesi ile TOKİ arasında seçilen 3 alan için ayrı ayrı protokoller

imzalanmıştır.

Şekil 2.16. Adana’da Kentsel Dönüşüm Alanları (Karakuş, 2009)

Şekil 2.17. Adana’da Kentsel Dönüşüm Alanları (Karakuş, 2009)

Bu çerçevede Adana’da Kentsel Yenileme (Gecekondu Dönüşüm) Projesi

uygulanmak üzere seçilen alanlar:

Seyhan İlçesi Fatih Mahallesi – 9.6 ha genişliğinde alan seçilmiş olup bu

alanda mevcut bağımsız birim sayısı 310 olarak tespit edilmiştir. Ayrıca, toplu konut

uygulaması için yaklaşık 3 ha genişliğinde alan seçilmiştir.

Page 89: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

75

Seyhan ilçesi Göl Mahallesi – 14 ha genişliğindeki alan seçilmiştir. Bu alanda

mevcut bağımsız birim sayısı ön inceleme sonunda 216 olarak tespit edilmiştir.

Yüreğir İlçesi Sinanpaşa Mahallesi – 3 etapta uygulama yapılmak üzere

toplam 13 ha genişliğinde bir alan seçilmiş olup, bu alanda mevcut bağımsız birim

sayısı 453 adet olarak tespit edilmiştir.

Kentsel dönüşüm projesinin özü, alanda mevcut konutlardan daha fazla birim

(konut ve işyeri) inşa ederek proje kapsamında hak sahibi olanlara dağıtıldıktan sonra

kalan birimlerin satış değerinin proje uygulamasının tamamını finanse edecek

boyutta olması olarak görülmektedir. Bu amaca ulaşılabilmesi için çalışma

alanındaki imar haklarının daha öncesine ve çevresine oranla yükseltilesi tek çare

olarak görülmektedir (Çopuroğlu, 2006).

Adana’nın bilinen en eski resmi “Seyhan Tepebağ Koruma – Sağlıklaştırma

Projesi” ve “Seyhan Koruma Amaçlı İmar Planı” projeleri TAÇ Vakfı tarafından ön

fizibilite raporu hazırlanmış, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü

1995 yılında yatırım programına almış, ancak herhangi bir sonuç çıkmamıştır. Bu

sadece Atatürk Evi’nin yanındaki 7 sıra evi ilgilendiren bir projedir.

Adana’nın küresel kent olma potansiyeli, günümüzde Adana’nın kendine

özgü topoğrafik ve coğrafi yapısı, ekonomik gücü ve geniş etki alanı ile çevre il ve

bölgeleri etkileme özelliği vardır.

Adana’nın Artıları, geçmişteki kozmopolit kentli nüfus yapısı, iyi iklim

kuşağı, estetik ve renkli doğal konum, büyük değere sahip tarihsel doku. gelişmiş

ticaret sektörü, özel sektör ağırlıklı kurumsallaşmış iş hayatı, bu iş hayatının

yerleşmiş kültürü ve kurumları, geleneği olan eğitim birikimi, bu kurumların

şekillendirdiği, ülkenin iyi yetişmiş insan gücü, birikim sonucu ortaya çıkmış bir

yaşam biçimi şehir kültürü ve geniş dünya görüşüdür.

Adana’nın Eksileri, mevcut kozmopolit (şehir-kır) ikili nüfus yapısı ve aşırı

nüfus artışı, sanayi yoğunluğu ve kirlenmesi, ulaşım sorunu, plansız yerleşmeler,

kötü ve illegal arazi kullanımı, uluslararası kalitede iş ve ticaret tesislerinin

eksikliğidir.

Page 90: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

76

2.1.2.6. Dünyadan Örnekler

Londra Dok Alanı Dönüşüm Projesi; Dockland Londra Dockland

Kalkındırma Şirketi (LDDC), İngiliz Hükümeti tarafından 1981 yılında, Doğu

Londra’daki vasıfsız kalmış depolanma alanları da yeniden canlandırma

başlatılmıştır. 1802’de Batı İndia Dokları ile başlayan, Doğu İndia Dokları, Millwall

Dokları, Surrey Dokları ve Royal Dokları ile uluslar arası ticarette, depolama

alanlarında ve ilgili işlerde binlerce insana istihdam oluşturulmuştur. 2.200 ha alanı

kapsayan projede Londra Dockland Kalkındırma Şirketi 1981-1994 operasyonlarında

kullanılmak üzere bir ucuz hafif raylı bir sistem şeması tasarlamıştır. Bütün alanın

kamuya daha ulaşılabilinir olmasını ve gelecekteki gelişimlerin koşullarının

tasarlanmasına yardımcı olmuştur. Sergi Merkezi olmuş ve oteller ve diğer

servislerin geliştirmesine izin verilen geniş bir buluşma yerine dönüşmüştür

(www.arkitera.com; www.lddc-history.org.uk/regenstat; www.dockland.co.uk).

Şekil 2.18. Yenilenmeden Önce 1980 yılı (www.dockland.co.uk)

Page 91: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

77

Şekil 2.19. Yenilenmeden Sonra 1987 yılı (www.dockland.co.uk)

La Défense, Haut De Seine, Fransa: Yeni Merkezi İş Alanı (1958–90 ve

Günümüze) 750 hektarlık alan ve Grand Arc’ın etrafında olan bölge 3,5 milyon

m²’lik ofis alanı ile Paris’in en büyük yapılaşmasını içermektedir. Prestij açısından,

seçim mıntıkası olarak ve şehir dilimi olarak kent içindeyken yasal olarak kent

dışında yer almaktadır. “boulevard peripherique”’in üzerinde yükselen “Tour

montparnesse”’in (56 katlı) Parislileri ve turistleri şaşırtması ile kent içindeki

binaların kat yüksekliğine 31 metre sınırı getirilmiş bu nedenle de; La Défense yasal

olarak kent dışında kalmıştır. Bu politika hala tartışılmaktadır (www.arkitera.com).

Şekil 2.20. La Defense Uydu Kent Projesi konumu (www.ladefense.fr)

1964 yılında etrafı konut birimleri ve taşıt yolu ile çevrelenen iki dizi 100

metrelik gökdelenler inşa edilmiştir. Paris içi için ek sınırlamalar ve farklı

Page 92: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

78

vergilendirmelerle yer seçimi için La Défense teşvik edilmiştir (www.ladefense.fr;

www.paris.org, 2003).

Pek çok açıdan, çağımızda kamusal ve kentsel mekanların planlanması,

toplumdaki büyük değişiklikler bağlamında ortaya çıkan tümüyle yeni bir alandır.

Canlı kentsel mekanların “yaşamın evrensel bir olgusu” olduğu II. Dünya

savaşı’ndan önceki kentsel planlamayla biraz benzerlikler taşır. Özel araçların,

banliyö alışveriş merkezleri sayısız ev eğlence imkanları ve geniş arka bahçelerin

artışı ile evde kalmaya cezbeden diğer pek çok özendirici olgular nedeniyle artık

insanlar kamusal alanlara zorunluluktan değil tercih ettiklerinden çıkmaktadırlar. Bu

da yeni bir gereksinimi; kentsel mekanların tatminkar ve davetkar yapılanmasını

zorunlu kılmıştır.

Şekil 2.21. 1954: Bir zamanlar Gammeltorv ve Nytorv Meydanları otopark olarak

kullanılmaktaydı (www.planlama.org).

Şekil 2.22. 2006: Meydanlar yeniden canlandırılan ve kentteki en sevilen toplanma

noktalarıdır (www.planlama.org).

Page 93: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

79

Kopenhag’ın kent mekanındaki yeni dokuları 1968 yılındaki gibi ortaya

çıkmıştır. İlk sokak kafelerinin açılması, öğrenci ayaklanmaları ve hippi hareketi,

insanları kültürel ve politik etkinlikler için sokağa çıkarmıştır. Kentsel mekandan

keyif alınabilmesine imkan verecek şekilde Kopenhag’tan araç otoparklarının

kademeli olarak azaltılmasıyla trent güçlendirilmiştir (www.planlama.org).

Doğal eşiklerle sınırlanmış olmasından dolayı yeni gelişim alanları

yaratamayan Barselona kenti için kentsel dönüşüm kaçınılmaz bir planlama aracı

olarak gündeme gelmiştir. 1976 yılında ‘Metropoliten Alan Planlama Çalışması’ ile

kentsel dönüşüm çalışmaları başlatılmış, fiziksel-sosyal-ekonomik yaklaşımlarla

kentin dönüşümü problemi bütüncül bir anlayışla ele alınmıştır. Projenin

uygulamasına 12 yıl sonra 1988 yılında başlanmıştır. Uygulamanın başarılı

olabilmesi için, bir özel şirket kurulmuştur.

Proje ile;

• Çok kötü durumda olan yapılar tespit edilerek yıkılmış ve bu yapılarda

yaşayanlar için, yönetim (belediye veya özerk yönetim) yeni konutlar inşa etmiştir.

• Uygulama öncesinde, bu bölgelerde “açık alan” yoktu. Sadece açık

alan, nefes alma alanları yaratabilmek için bazı yapılar yerlerine yenisi yapılmamak

üzere yıkılmıştır.

• Bölgede “meydan” bulunmadığından dönüşüm projesinde meydan

yaratılması önemli kentsel tasarım projeleri olarak ele alınmıştır.

• Sosyal donatı alanları yaratılmıştır. Toplum merkezleri, sosyal

mekanlar, yaşlılar evi, öğrenci yurtları, kütüphaneler, sağlık merkezleri vb.

kurulmuştur.

• Otopark problemi yeraltı otoparkları yoluyla çözülmüştür

• Altyapı, tüm elektrik, su ve gaz tesisatlarının düzenlenmesi gerekli

olduğundan yenilenerek modernleştirilmiştir.

• Alanda yaşayan ve dönüşümden en çok etkilenecek, baskı altındaki

yoksul ev sahiplerinin alanı terk edip; alanın el değiştirmesine engel olmak ve

sınıfların bir arada yaşamasını sağlamak için “toplumsal rehabilitasyon birimi”

kurulmuştur (Demirtaş, Esgin, 2006).

Page 94: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

80

Şekil 2.23 Proje Alanı (Demirtaş, Esgin, 2006).

Proje Poblenou’daki 200 hektarlık alanda bir dönüşüm önermektedir. Proje,

eski sanayi alanlarının temizlenmesiyle elde edilecek yaklaşık 3.200.000 m²’lik

alanda 100.000 ile 300.000 kişi için yeni iş alanları yaratarak, bölgedeki iş hacmini

%4’den %15’lere çıkarmayı hedeflemiştir (Demirtaş, Esgin, 2006).

Bir sahil şehri olmasına rağmen Barselona, 1980’lerden sonra denize sırtını

dönmüş, ancak 1992 Olimpiyatlar ile denizle tekrar barışmıştır. 1992’de başlayan,

sahilin yeniden kullanım süreci bugünkü Poblenou yenileme projesinin de yolunu

açmıştır. Olimpiyat Köyü’nün tasarımı ile birlikte marina inşa edilmiş ve sahiller

dönüştürülmüştür.

Şekil 2.24 Poblenou ve Forum Alanı 2004 Projesi (www.betonart.com)

Page 95: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

81

Alansal olarak baktığımızda daha büyük örnekler de vardır. İngiltere, Galler

bölgesi, Cardif körfezi dönüşüm projesi, 1090 ha alanı kaplamaktadır.

Şekil 2.25. Kabe Kentsel Dönüşüm Projesi (www.gazetevatan.com)

Kabe Kentsel Dönüşüm Projesi, yöreye ve kullanıcı tipine göre dönüşüm

projelerinin değişimine, rant beklentisine esaslı bir örnektir.

Fiyord Kent, Oslo’nun başlamış olduğu geniş kapsamlı liman yenileme

projesi kapsamında, kentin zincirleme sıralanmış rıhtımları satışa çıkarılıp, kentsel

tasarım projeleri üretilmiş ve yeniden planlanmıştır. Avrupa liman başkentleri

arasında bu kadar geniş çaplı bir liman bölgesi yenilemesi yapan başka bir şehir

yoktur. Bu uzun vadeli ve çok büyük ölçekli ele alınmış projede amaç, kenti tekrar

denizle buluşturmak ve ikamet edenlerle ziyaretçilere eşsiz ve sürdürülebilir bir

yaşam standardı sağlayabilmektir.

Page 96: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

82

Şekil 2.26. Almanya’da Hamburg – Hafen City Kentsel Dönüşüm Alanı,

(www.hafencity.com; www.googleearth.com)

Barcelona kentinin kuzeydoğusunda kalan ve Olimpiyatlar’dan önce

yenilenmesine karar verilmiş olan Poblenou bölgesi, 2004 yılı içerisinde şehrin en

büyük şantiyesi durumuna gelmiştir. Günümüz itibariyle hala yenileme çalışmaları

hızı kesilmiş olarak devam etmektedir. Bu yenileme projesi, Universal Forum of

Cultures 2004 organizasyonu dolayısıyla gündeme gelen Diagonal Mar, Besòs alanı

ve Poblenou bölgesini kapsar.

İkinci Dünya Savaşı’nda ağır bombardımanlarla yerle bir olan Rotterdam,

müthiş bir hız, ileri görüşlülük ve uzun vadeli planlamayla kendisini yeniden inşa

ederek 21. yy’a hazırlanmıştır. Bu gelişim projeleri sonucunda artık, Rotterdam

sadece liman aktiviteleriyle değil, mimarlığı ile de gündeme gelmektedir

(www.arkitera.com).

2.1.2.7. Türkiye’de Süreç ve Öne Çıkan Kentsel Dönüşüm Projeleri

Türkiye’nin kentsel dönüşüm süreci genel olarak bilimsel çalışmalardan

ziyade günübirlik rant beklentilerinden ve yık yap mantığından oluşmaktadır.

Düzensiz imar faaliyetleri, imar afları, yaşanan doğal afetler ile birlikte kentsel

dönüşüm çalışmaları için çok uygun bir ülke haline gelmiştir.

Page 97: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

83

Dönüşümü süreç olarak düşündüğümüzde yerel, ulusal ve uluslar arası güç

odaklarının deneyimi, olaya bakış açısı, bekledikleri getiri oranlarına göre sürecin

hızlandığını ya da yavaşladığını görüyoruz. Örneğin güçlü sermaye grubunun

devreye girmesiyle başlayan Galataport, Dubai Towers gibi yatırımlar süreci

hızlandırırken ve hatta mevzuatı bile değiştirebilirken, Dikmen Vadisi, Eyüp ve bir

çok kentimizde sürmekte olan koruma amaçlı imar planı ve faaliyetleri aşırı yavaş

ilerlemekte bazen de bitirilememektedir. Avrupa örneklerinde her ülkede konumuna,

tarihi altyapısına, yönetim düzeylerine göre ve Avrupa Birliği içinde kendine verilen

role göre bazı yaklaşımların birden fazla ve ortak kullanıldığını görmekteyiz

(Örneğin; La Defense, Barselona, Londra Limanlar Bölgesi vs).

Türkiye’deki süreç şu şekilde anlatılabilir;

Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyet yönetimine geçiş dönemi (Kurulum)

(1923-1950), yeni kurulan ülkede imar ve yapı bazında mevzuat, bilim ve fen adamı

yetiştirilmesi, ülkelerarası ilişkilerin kurulduğu dönem. Bina bazında onarım,

yeniden yapım dönemi ve planlamanın başlangıcı,

Sanayileşme dönemi (1950-1970) projeler, önemli şehirlerin planlanması ve

önemli resmi kurum binalarının yapılaşmaya alınması, proje yarışmaları, devletin

varlığını vurgulaması, iş imkanları yüzünden göç ile tanışma, kentlerin boşalması,

Yönetim boşluklarının olduğu dönem (1970-1985), bütün faaliyetlerde

kırılmanın yaşandığı boşluk dönemi, planlama açısından üst ölçekli politikaların

oluşturulduğu bölge planlarının yapılmaya başlandığı dönem, gecekondu kavramının

ortaya çıkışı, kentsel yayılma dönemi, uluslar arası kültürel faaliyetlere uyum süreci,

Planlı dönem (1985-2000), planlama mevzuatının yerleştiği, yerelleştiği

merkeziyetçilikten yerele imkanların sağlandığı dönem, piyasa faaliyetlerinin

şekillendiği, hızlandığı, kötü örneklerin de yaşandığı oluşum süreci, gecekondularla

bütünleşme arayışlarının olduğu (ıslah-kooperatifleşme-yap-sat vs.), kentsel rant

kavramının doğuşu,

Uluslararası sermaye dönemi (2000 ++++), kentsel rantın da üstünde uluslar

arası sermayenin yönlendirdiği yatırımlar, mevzuatımızda yaşanan iyi ve kötü

değişimler, AB uyum yasaları çerçevesinde çevre ve sürdürülebilirlik kavramı,

Page 98: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

84

Kentsel dönüşüm projeleri, “yaşanabilir sağlıklı kentlerin yaratılması” genel

hedefiyle birlikte;

• Kaçak yapılaşmış alanların dönüştürülmesi,

• Doğal afetlerle doğrudan etkilenecek olan sakıncalı alanlarda yer

seçmiş konut veya başka kullanım alanlarının dönüştürülmesi,

• Kent içinde kalan kullanımı sakıncalı çalışma alanlarının

dönüştürülmesi,

• Kent içinde niteliksiz, sağlıksız alanların ve yaşanabilir kent

standartları dışında kalan alanların dönüştürülmesi,

• İşlevini yitirmiş tarihi mekanların, koruma alanlarının dönüştürülmesi

Konularını içermesi beklenirken işin en kolay tarafına kaçıp yık-yap projeleri

olmuştur. Mekanda yaşayan insanların oralardan taşınmalarını gerektiren aslında

sorunu çözmeyen kentin diğer bir alanına taşıyan projeler olmuştur.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile hükümet tarafından hazırlanan ve sivil

toplum kuruluşlarının tepkisini çeken “Haydarpaşa Manhattan” projesi için

Haydarpaşa Garı ve çevresini kapsayan 110 hektarlık alan için ilk ihaleyi açtı.

Kamuoyunun büyük tepki gösterdiği proje, 2004 yılında gündeme geldi. 17 Eylül

2004’te kabul edilen 5234 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde

Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un Geçici 5. maddesiyle, Haydarpaşa ve

çevresiyle ilgili devir ve imar yetkilerini hükümet üzerine almıştır.

Page 99: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

85

Şekil 2.27. Haydarpaşa Dönüşüm Projesi (18 Temmuz 2008, Milliyet Gazetesi)

Yapılacağı iddia edilen 70 katlı gökdelen otellerle Haydarpaşa’nın,

gökdelenleriyle ünlü Manhattan’a benzeyeceği için kamuoyunca “Haydarpaşa

Manhattan” adı takılan projeyi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ihale etti.

Haydarpaşa bölgesinde yapılacak projenin detayları bugüne kadar net olarak

açıklanmadı. Meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları yetkililerin tatmin edici

açıklama yapmasını isterken, projeyle birlikte Kadıköy ve Üsküdar’a gelecek

yaklaşık bir milyon insanı bölgenin kaldırmayacağını, altyapının yetmeyeceğini,

tarihi dokunun elden gideceğini savunuyorlar. Şehir plancıları ise yüksek ve geniş

binaları içeren projenin, İstanbul’un silüetini ezeceğini, zeminin sağlamlaştırılması

için çakılacak kazıkların bölgeyi tahrip edeceğini iddia etmektedir (Demirkaya,

2008).

Page 100: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

86

Şekil 2.28.Haydarpaşa Kentsel Dönüşüm Projesi (www.arkitera.com)

“Haydarpaşa Kentsel Dönüşüm Projesi” kente vereceği büyük yıkımlardan

dolayı uzun süre kamuoyu gündeminde kalmıştır. Çok büyük boyutlarda dolgu

alanları ile birlikte zaten yoğun olan ulaşım sorunlarına bir de deniz ulaşımı

eklenmesi düşünülmüştür. Halihazırda projeden vazgeçilmiş durumdadır.

Şekil 2.29. Haydarpaşa projesine değişik bir bakış açısı sunan çizimler (www.arkiteria.com).

Page 101: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

87

Şekil 2.30. Küçükçekmece Kentsel Dönüşüm Projesi (www.arkitera.com)

Küçükçekmece kentsel dönüşüm projesinde göl kıyısında yeşil bir kuşak,

otel, kısa bir alanda raylı sistem, lokanta, konferans ve kültür merkezi, su parkı,

müze ve sanat galerileri ve özel konutlar planlanmaktadır.

Şekil 2.31. Kartal – Pendik Kentsel Dönüşüm Projesi (www.arkitera.com)

Page 102: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

88

Şekil 2.32. Kartal – Pendik (www.arkitera.com)

Şekil 2.33. Galataport Projesi (www.arkitera.com)

Galataport Kentsel Dönüşüm Projesinde, otel, fuar-sergi-seminer alanı, sanat

ve kültür merkezi, alışveriş merkezi, eğlence, terminal, akvaryum, ofisler, otopark,

teknik hacimler ve dolaşım alanlarından oluşması planlandığı anlaşılmaktadır.

İstanbul’da halihazırda 14 kentsel dönüşüm projesi vardır. Toplamda 6.071 ha

alanda çalışmalar devam etmektedir. Bunlardan beşi sanayiden dönüşüm ve MİA

(merkezi iş alanı) amaçlı olup 1.675 ha alanı, diğer beşi mahalle bazında

Page 103: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

89

gecekondulara yönelik dönüşümü amaçlamakta olup 2.790 ha alanı, üçü yeni merkez

oluşturma amaçlı olup 406 ha alanı ve biri ise depremin sorunları ve tehlikelerine

yönelik olup 1.200 ha alanı kapsamaktadır (www.planlama.org.tr).

Șekil 2.34 Ankara’da İlan Edilen Kentsel Dönüşüm Bölgeleri ve Alansal Büyüklükleri (Şahin, 2006).

Ankara’da da onlarca kentsel dönüşüm bölgesi ilan edilmiş ve büyüklükleri

hiç de azımsanmayacak boyutlardadır. Birkaç yıl önce yapılan yeni araştırmalar

sadece Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından ilan edilen kentsel dönüşüm

bölgelerinin sayısının otuzu aştığını göstermektedir. Ankara Büyükşehir

Belediyesine bağlı ilçe belediyeleri tarafından ilan edilen kentsel dönüşüm bölgeleri

de düşünüldüğünde Ankara’da halihazırda ilan edilmiş 50’nin üzerinde kentsel

dönüşüm bölgesi olduğu görülmektedir. Salt kentsel dönüşüm bölgelerinin

sayılarındaki bu belirsizlik ve hızlı artış bile kentsel dönüşüm uygulamalarının

Ankara’nın kentsel yaşamı üzerindeki önemini göstermek açısından anlamlıdır

(Şahin, 2006).

Ankara’da; 13 adet Kentsel Dönüşüm Projesi alanı toplam 11.602 hektar

olup, toplam alan üzerinde belirtilen sadece 5 projede 33.973 gecekondu

bulunmaktadır. Ankara’nın daha çok merkezden uzak alanlarında toplam 92.000

konut yapılması düşünülmektedir (www.planlama.org).

Ayvansaray Kentsel Dönüşüm ve Yenileme Projesi, Fatih Belediyesi

tarafından 2005 yılında kentsel yenileme alanı olarak ilan edilmiştir.

Page 104: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

90

1,5 hektarlık bir alan ve 64 parsel üzerinde, 16 adet 2 – 3 katlı eski binadan ve

30 – 32 adet yeni binadan oluşmaktadır (www.arkitera.com).

2.1.2.8. Kentsel Rehabilitasyon Projeleri

Fener ve Balat Semtleri Rehabilitasyon Programı, Avrupa Birliği Unesco

Dünya Mirası Merkezi ve Fatih Belediyesi’nin ortaklaşa yürüttüğü çalışmalar Ocak

2003 tarihinde uygulanmaya başlanmıştır. Projenin kapsama alanı 16.2 hektardır ki

bu çapta bir proje Türkiye için söz konusu tarihlerde ilktir. Proje, İstanbul´un en eski

iki büyük semtini, onlarca cadde ve sokağı, 1267 tescil edilmiş binayı kapsamaktadır.

Projeye AB tarafı NGO´lar fonundan 7 milyon dolar, Türkiye tarafı ise Başbakanlık

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) fonundan 2 milyon dolar katkıda bulunmaya

karar vermiştir. Böylece TOKİ, Bakanlar Kurulu kararıyla, tarihinde ilk kez bir

kentsel rehabilitasyon projesine para aktarmıştır (Ergül, 2002). Program, konut

restorasyonu, sosyal rehabilitasyon, tarihi çarşının canlandırılması ve katı atık

yönetimi başlıklarında dört değişik çalışmadan oluşmaktadır (www.fatih.bel.tr).

Şekil 2.35. Uydu görüntüsü üzerinde çalışma alanı (www.fatih.bel.tr; www.unesco.org.tr)

Page 105: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

91

Şekil 2.36. Karakter haritası; özellikli, tescilli yapılar ve malzemelere göre ayrımı

(www.fatih.bel.tr; www.unesco.org.tr)

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (BMKP)’nın desteklediği; GAP

İdaresi’nin koordinasyonu ve yönetiminde, İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından

yürütülen “Mardin’de Katılımcı Kentsel Rehabilitasyon Projesi” İsviçre Kalkınma ve

İşbirliği Kuruluşu’nun 350.000 ABD doları tutarındaki hibesi ile Şubat 2001

itibariyle Mardin’de uygulanmaya başlanmıştır. Projenin amacı; Mardin ilinin tarihi

ve kültürel zenginliklerinden yararlanmayı sağlayacak ve Mardin halkı için

uygulanması mümkün gelir getirici fırsatlar yaratacak Mardin şehir merkezi kentsel

rehabilitasyon planı için bir kılavuz ve uygulama stratejisi geliştirmektir.

Dünyada kentsel rehabilitasyon örneklerine baktığımızda;

- Ekonomik anlamda sıkıntıda olan ülkelerde temiz su, doğa şartlarından

korunarak barınabileceği bir ev, yemek ihtiyacının sağlanması ve dünyadan gelecek

yardımlara ulaşabilmek adına yollarının iyileştirilmesi anlaşılmakta olduğu

görülüyor. Örneğin Lamu-Kenya, Caia-Mozambik gibi.

-Orta seviyede geliri olan ülkelerde yurt dışı sermayenin yönlendirmesiyle

değerli eski sanayi alanları, kent merkezleri, doğal değeri yüksek alanlarda turizm

faaliyetleri ve kısmen yapı/yapılar bazında (genelde kale, kilise gibi) rehabilitasyon

Page 106: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

92

yapılmaktadır. Örneğin, Kahire-Mısır, Kabul/Afganistan, eski Sanaa-Yemen, El

Hafsia-Tunus, merkez-Beyrut

İleri seviyedeki ülkelerde ise m² fiyatları çok değerli olması ve yeni

ihtiyaçlar, teknolojiler geliştirilmesi sonucunda; nehirler üzerinde atıl duruma gelen

adacıklar, önemli limanlar, eski tren istasyonları, sanayi alanları, kentlerin turizm

potansiyeli olan tarihi merkezleri, meydanları, kültürel varlıkları gibi daha çok gelir

getirecek fonksiyonlara dönüşmektedir. Örneğin, Nantes-Fransa,

Kahire’de Azhar parkı ve çevresi arkeoloji parkı çalışması 10 yıl önce, Ağa

Han Kültür Vakfı Mısır’ın başkentinde bir kentsel rehabilitasyon programı ile

başlamıştır. Tarihi Kentler Destek Programı’nın Proje Yöneticisi Francesco Siravo,

müdahale şekilleri ve projede uygulanan stratejiler hakkında şunları söylemektedir.

Şekil 2.37. Kahire Al Azhar Yenileme Alanı (www.arkiteria.com)

Kahire’deki uygulama alanı, Al-Azhar’da - eski bir çöp alanının yerinde-

büyük bir kamu parkı yaratılmasından, Ortaçağ kent surlarının restorasyonuna ve

Darb al-Ahmar’ın sosyal olarak canlı, yoğun nüfuslu tarihi bölgesinin yakın

çevresinin kentsel rehabilitasyonuna doğru adım adım ilerlemektedir

(www.arkitera.com).

Page 107: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

93

Şekil 2.38. Kahire Al Azhar Yenileme Alanı (www.arkitera.com)

Bab Al-Mahruq’de yenileştirme çalışmaları yaklaşık 33 hektarda Eski Eserler

Yüksek Kurulu [Supreme Council of Antiquities (SCA)] tarafından korunmuş 152

tane anıt vardır. 2009’a kadar 134 yapıyı yenileştirmesi planlanmıştır. 2007 yılında

65’i tamamlanmıştır (Heathcote, 2007).

Şekil 2.39. Sanaa-Yemen Şekil 2.40. Sanaa (www.googleearth.com) (www.unesco.com)

Şekil 2.41. EL HAFSIA-TUNUS Kentsel Rehabilitasyon Projesi ve Uygulamaları

(www.unesco.com)

Page 108: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

94

Şekil 2.42. EL HAFSIA-TUNUS Şekil 2.43. TUNUS (www.googleearth.com) (www.unesco.com)

Şekil 2.44. BEYRUT (www.googleearth.com) Şekil 2.45. NANTES FRANSA (www.googleearth.com)

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nde

2004 – 2005 öğretim yılı, güz yarıyılında bitirme projesi olarak öğrenciler,

"Ödemiş’in Kentsel Rehabilitasyonu" konusunu seçmiştir. 13.5 ha alanın

rehabilitasyonunun genel içeriği, mevcut kentsel kurgunun içinde yeni tasarım,

kentsel iyileştirme ve kentsel dolgu konularında gerçekleştirilen çalışmalardan

oluşmaktadır (Altınoluk, 2006).

Page 109: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

95

Şekil 2.46. Ödemiş İlçesinde Kentsel Rehabilitasyon Çalışması (Altınoluk Ü. 2006). Beşiktaş Akaretler projesinde, 55 bin metrekare olacak olan yatırım, 80 adet

çatı ve bahçe dubleksi ile birlikte tek katlı dairelerin ve stüdyoların yer alacağı bir

kompleks ve 450 otomobil kapasiteli otoparkı olacağı planlanmıştır (Özedincik,

2007).

Şekil 2.47. Akaretler Projesi (Özedincik, 2007)

Tarihi sanayi yapı dönüşüm projelerinin kentsel yenileşme açısından bir

değerlendirmesinde Haliç örneği; Haliç’te işlevini yitirmiş tarihi sanayi yapı

dönüşüm projeleri hazırlanırken;

*Kentin gelişme vizyonu ile paralellikleri göz önünde bulundurulmuştur.

*Kent planı ile entegrasyonu sağlanmıştır.

*Ekonomik yapıda canlandırıcı etki yaratması hedeflenmiştir.

*Sosyal ve kültürel yapıda yaşam kalitesini arttırıcı etki yaratması

hedeflenmiştir.

*Fiziksel dokuda iyileştirme etkisi göz önünde bulundurulmuştur.

*Sürdürülebilirlik olgusu projeler oluşturulurken dikkate alınmıştır.

Page 110: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

96

*Projeler hazırlanırken her ölçekte aktif bir katılım sağlanmıştır.

veya bu hedeflerin hiçbiri projelerin hazırlanma aşamasında göz önünde

bulundurulmamıştır (Keskin, 2004).

Sanayi, küçük sanayi ve konut dışı kentsel çalışma bölgelerinin dönüşümü,

sağlıklaştırılmasına yönelik stratejiler geliştirilmelidir. Adana’da bu tip kent içinde

olmaması gereken alanlar tamamen kent dışına çıkarılması çalışmaları yapılmaktadır.

Net olarak kamyoncular, karocular, mermerciler, oto galericileri vs gibi şehir

hayatına uymayan sektörler dışarı taşınmıştır.

Merinos Kentsel Dönüşüm Projesi, Bursa’da 64.000 m² kapalı alandan oluşan

fabrika binası Kongre-Kültür Merkezi olarak değerlendirilecektir. 26 ha’lık yeşil alan

Merinos Kültür parkı olarak düzenlenecek Merinos Lojmanları alanı ise Büyükşehir

Lisesi’ne dönüştürülecektir.

Dericiler Bölgesi Kentsel Yenileme Projesi: tabakhaneler, kereste atölyeleri

ve konut alanlarından oluşmakta olup kirletici sanayi birimlerinin, kent dışına

çıkarılması ve o bölgenin rehabilite edilmesi hedeflenmektedir.

Bursa, Kültürpark Sağlıklaştırma ve Yenileme Projesi, 1950 yılında temeli

atılan Kültürpark alanı, zamanla plansız ve niteliksiz işletme yapıları, kamu binaları

ve bunlara ulaşımı sağlayan gelişigüzel yollarla bozulmuş olmasına rağmen, yaklaşık

40 ha’lık büyüklüğü Kültürparkın, sağlıklaştırma ve yenileme projesi ile; doğal ve

rekreatif özelliklerini geliştirmek, yeme içme ve her türlü sosyal, kültürel, sanatsal

aktivitelerini sağlıklı bir yapıya kavuşturulması amaçlanmaktadır.

Ankara Ulus, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın girişimiyle yeniden

yapılandırılacaktır. Proje çerçevesinde, Dışkapı, Ankara Kalesi, Bentderesi ve

çevresi ile Ulucanlar bölgesindeki çarpık yapılar yıkılacaktır. Atatürk Bulvarı ile

Anafartalar Caddesi arasında kalan ve ticaretin yoğun olduğu yerde ise turizme

yönelik otellerin yapımı desteklenecektir. Bu bağlamda "Ankara Ulus Tarihi Kent

Merkezi, Kentsel Yenileme Alanı Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı" adı altında

yeni bir proje başlatmıştır (Cumhuriyet, 2007).

İstanbul İkitelli Kentsel Dönüşüm Projesi, Küçükçekmece’de 120 hektarlık

alanda bin 576 konutun yıkılarak yerine sosyal konutların yapılmasını içeren

projenin protokolü imzalanmıştır (AA ,2004).

Page 111: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

97

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, 26 Haziran 2008 Perşembe

günü İstanbul Teknik Üniversitesi’nde, Tarlabaşı'ndaki yenileme ve dönüşüm

projesini konu alan bir panel düzenlemiştir. Tarlabaşı Projesi Direktörü - GAP İnşaat

Genel Müdür Yrd. Nilgün Kıvırcık Tarlabaşı Projesi’ için “Proje alanında 239 tane

tescilli bina var, yani alanın %70’i tescilli yapılarla doludur.” diye belirtti

(www.spoist.org; www.yapiteklif.com; www.tarlabasiyenileniyor.com).

Şekil 2.48. Tarlabaşı Yenileme ve Dönüşüm Projesi (www.tarlabasiyenileniyor.com)

Şekil 2.49. Tarlabaşı Yenileme ve Dönüşüm Projesi (www.tarlabasiyenileniyor.com)

Proje bazında binalarda yapılan kullanım durumu ve doluluk-boşluk

analizlerine göre, binaların %60’ı kullanılıyor, kalan %40’ı ise tamamen boş.

anketlerde 50-60 m² lik konutlara ihtiyaç duyulduğunu gözlemledik ve projeyi bu

yönde revize ettik. Tarlabaşı 5366 Sayılı kanun’a istinaden 20.02.2006 tarih ve

2006/10172 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Yenileme Alanı olarak ilan edilmişti.

Dokuz adadan oluşan toplam 20.000 m² lik alanı ve 287 konutu kapsayan Kentsel

Dönüşüm Projesinde avan projeleri tamamlanarak Beyoğlu Belediyesi kamulaştırma

işlemlerine başlamıştır (Güney, 2008).

Aynı kanun çerçevesinde, Fatih ilçesi Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri

Yenileme Alanı ilan edilmiştir. Fatih Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ve Toplu

Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ)’nin ortak yürüttüğü proje, 2005 yılı Eylül ayında,

80 dönümdür. Proje Alanı 12 ada, 10 sokak ve 3 caddeden oluşmaktadır. Adalardaki

Page 112: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

98

354 parselde 22 tescilli eser yer almaktadır. Tescilli eserlerin 17’si sivil mimarlık

örneği, 5’i anıt eserdir. 46091.19 m² net alan üzerinde uygulanacaktır.

Şekil 2.50.Neslişah ve Haticesultan mahalleleri (Sulukule) Yenileme Projesi (www.toki.gov.tr)

Fatih ilçesi, Neslişah ve Haticesultan mahalleleri (Sulukule), yenileme amaçlı

hazırlanan avan proje 03.09.2007 tarihinde İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve

Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna iletilmiştir. Kurul, projeyi 02.11.2007

tarihinde tasdik etmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye meclisinin kabulü ve İstanbul

Büyükşehir Belediye Başkanının 18.12.2007 tarihinde onaylaması ile Yenileme

Avan Projesi yürürlüğe girmiştir.

Ankara Dikmen Vadisi Projesinde, proje alanına ilişkin tapu kayıtları

incelenerek mülkiyet bilgileri, arazi çalışmaları yapılarak gecekondu sayıları elde

edilmiş ve bu bilgiler planlamayı etkileyen en önemli verileri oluşturmuştur. Konut

adalarında yoğunluk saptanırken proje alanında yer alan gecekondulu hak sahipleri

ile tapulu arsa sahiplerinin konutlandırılmasını, peyzaj ve altyapı giderleri kamuya ek

finansman yükü getirmeden sağlayacak kadar konut sayısı ve inşaat alanı

önerilmiştir.

Şekil 2.51. Dikmen Vadisi Dönüşüm Projesi (Ankara Büyükşehir Belediyesi)

Page 113: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

99

19 hektar büyüklüğündeki 1. bölge ile 39 hektar büyüklüğündeki 2.bölge

tamamlanmış, her iki bölgede toplam 2357 adet konut üretilerek hak sahiplerine

dağıtılmış, toplam 37 hektar büyüklüğündeki “kültürpark” alanı da tüm kentin

hizmetine açılmıştır. 28 hektar büyüklüğündeki 3. bölgede ise şahıslarla olan

sözleşmelere başlanmıştır. Bu bölgede önerilen konut sayısı 1039 adet, öneri

“kültürpark” alanı ise 13 hektardır. Geriye kalan 4. ve 5. bölgeler ile doğu yakası

olarak adlandırdığımız bölgelerin tek etap olarak yapılmasına karar verilmiştir. Bu

bölgedeki çalışmalara göre öneri konut sayısı 4200 adet, öneri “kültürpark” alanı ise

78 hektar olarak belirlenmiştir (Ankara Büyükşehir Belediyesi).

Kentsel Dönüşüm yaklaşımı, yıllarca kent merkezine çok yakın bir konumda

olmasına rağmen kısmen gecekondular tarafından işgal altında olan, kısmen de sel

yatağı olarak boş bekleyen bu kıymetli alan 1990’lı yıllarda belediye tarafından

iddialı bir proje halinde ele alınmıştır. Dikmen Vadisi Projesi’nde, yamaçlar ve üstü

yüksek yoğunlukla yapılaştırılmış sel yatağının olduğu zemin ve kısmen yamaçlar da

boşaltılarak yeşil alanlar oluşturulmuştur (Çopuroğlu, 2006).

Kentsel dönüşüm sürecinin ardındaki mantık; kent alanını, kentin kendi

bütününde işleyen yapısına yaşanabilir kentsel mekan olarak entegre eden bir amaca

hizmet ediyor olmasıdır. Bu tip kent mekanlarında sembolik sermayenin dolaşımı

vardır, örneğin: Battery Park-New York, Puebla Kent merkezi-Mexico City, İstiklal

Caddesi-İstanbul. Bu mantık kent bakımından her zaman olumlu sonuç vermeyebilir.

Dönüşüm alanları kentin bütünden kopuk, yaşanamayan, müzevari alanlara da

dönüşebilir. Bu tip kent mekanlarında ölü sermaye birikimi vardır, örnegin:

1980lerin bazı ofis mekanları ve yeni kent merkezleri, Londra Doklar Bölgesi.

Dolayısıyla, kentsel dönüşüm sürecindeki yerel-olabilirlik ki bu değişen kentsel

alanlardır, kentsel tasarım yaklaşımını şekillendiren politiko-ekonomik güdü/nedene

görece ile zaman içinde (dez)avantajlı konuma gelebilirler.

Kentsel dönüşüm süreci, özellikle metropoliten şehirlerin kent-içi alanlarında

çok-boyutlu bir öneme sahiptir. Günümüz tüketim kültürü, her şeyi olduğu gibi

mekanları da yapıcı ve olumlu biçimde olduğu kadar yıkıcı ve olumsuz şekillerde

tüketmekte oldukça sınırsız olduğunu dikkate almalıyız. Böylece, esas sebebin

politik süreçler ve sermaye yatırımlarındaki değişken amaç olduğunu kavrayarak

Page 114: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

100

kentsel dönüşüm strateji ve politikalarını örgütlemek ve -şekilden çok- anlamsal,

ilkesel ve sürece yönelik bir boyut daha kazandırmak mümkün olabilir (Gürler,

2002).

Kentsel dönüşümü tek başına bir süreç olarak görürsek bazı detayları

kaçırmış, konuyu yeterince kavrayamamış oluruz. Dönüşüm sürecinin altında çalışan

değişik yaklaşımlar vardır. Bunlar Yenileme, yenileşme, rehabilitasyon, canlandırma,

sağlıklaştırma, yeniden üretim, soylulaştırma vs.

Mera alanlarında toplu konut üretmek, Haydarpaşa Limanı ve Garı'nın olduğu

çok özel bir yere yoğun yapılaşma önermek, orman alanında otomobil yarış pisti

yapmak ve de yasadışı yapılaşmış alanlarda “yap-sat”ın, “yık-yap” alternatifini

uyguluyor olmak bu kez “kentsel dönüşüm” adı altında yeni bir ambalaj ile

sunulmaktadır. Artık merkezi ve yerel yönetimler ekonomilerini sürdürme ve

büyütme adına yalnızca gayrimenkul sermayesine temellenmek ve bunu da “kentsel

dönüşüm” olarak sunmak hakkına sahip değildirler. Küresel yeniden yapılanma

bizim gibi çevre ülkeler için böylesi tehlikeleri gündeme taşırken, bir yandan da

ekonomik kalkınmanın da üstüne çıkan “sürdürülebilirlik”, “insan odaklı olma”,

“katılım”, “aktörlerin kentsel sorunlar karşısında ortaklığı”, “stratejik yaklaşım,

program ve planlama” gibi yeni ve öncelikli kavramları, kentsel dönüşümün

vazgeçilmemesi gereken esas bileşenleri olarak gündemimize taşımıştır (Görgülü,

2005).

Kentsel dönüşüm çözümlerini şöyle sıralayabiliriz;

• Kaçak Yapılar, üzerinde çokça oynanan, sürekli değiştirilen ve temel

hedefi sermaye gruplarına rant aktarmak olan “kentleşme, planlama, imar, yapı ve

afet yasaları” ile amacı dolaylı imar affı olan “İmar Yönetmelikleri”ni değiştirme

çabalarından vazgeçilmelidir.

• Seyhan nehri kıyısında ve eski barajdan regülatör köprüye uzanan

sahil bandının taşkın alanı ve rekreasyon alanı olduğu da göz önüne alınarak burada

yapılacak çalışmalarda ve düzenlemelerde meslek örgütlerinin görüş ve katılımının

sağlanması kaçınılmazdır.

Kentsel dönüşümün sorunları şöyle sıralayabiliriz;

Page 115: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

101

• İnşaat sektörü üzerinden ekonomiyi canlandırmaya yönelik bir politika

geliştirilmiştir. Kentleşme sürecinde yıllardır süren plansızlık ve denetimsizlik,

yanlış arazi kullanım politikaları, kaçak yapılaşma ve imar affı süreçleriyle de

beslendiğinden, Adana, sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir bir kent olma özelliğinden

hızla uzaklaşmaktadır.

• Belediyelerin ruhsat verme sürelerini geciktirmesiyle birlikte,

müteahhit firmalar ruhsatsız inşaata başlamaktadır.

• Kaliteli ve güvenli yapı üretilmesinde önemli bir yeri olan

belediyelerin Yapı Kontrol birimlerinin organizasyonunda ciddi sıkıntılar vardır.

2.1.3. Açıkhava Müzeleri Ören Yerleri ve Arkeopark

Açık Hava Müzesi, “açık havadan etkilenmeyecek etnografik eserlerin,

evlerin, işlik vb. sivil yapıların sergilendiği bir bölgede kurulan üstü açık müze.”

olarak tanımlanmaktadır (www.tdk.gov.tr).

2863 ve 5226 sayılı yasaya göre Ören Yerleri, “I ve II. derece arkeolojik sit

alanlarındaki ören yerlerinde, açığa çıkarılan taşınır kültür varlıklarının alana

yönelik işlevsel ve mekansal bağlarının kurulabilmesine olanak sağlamak üzere

mahallinde korunması ve değerlendirilmesine yönelik bilimsel faaliyetler

kapsamında; muhafaza, bakım, onarım, restorasyon, teşhir-tanzim ve tanıtımlarına

yönelik Kültür Bakanlığınca ihtiyaç duyulan kapalı ve açık sergi mekanları ile

ziyaretçilere yönelik açık otopark, WC gibi düzenlemelerin bilimsel araştırma ve

kazısı tamamlanmış olup yeraltı katmanlarında korunması gerekli kültür varlığı

bulunmadığı saptanan antik yerleşmenin sur dışı alanlarında ilgili Koruma

Kurulunun özel izni ile yapılabilir. Kapalı sergi ve depolama mekanı ihtiyaçları

restorasyonu tamamlanabilecek mevcut mekanlardan da karşılanabilir. Ören yeri

bünyesinde kapalı sergi mekanları bütününden bağımsız olarak ticari mekanlara

kesinlikle izin verilemez.” şeklindedir.

Türkiye’de proje halinde olan Arkeoparklar, Bergama Kentsel ve Arkeolojik

Sit Alanları Koruma Amaçlı İmar Planı'nda da yer alan "Arkeopark Alanı" ile

Page 116: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

102

Zeugma Arkeopark Projesi’dir. Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilecek Kaş

Uluburun’daki "Tunç Çağı Sualtı Arkeo-park Projesi"’de suyun altında tek örnektir.

Henüz proje safhasında olup somut bir gelişme yoktur. Bunlar dışındakiler ya

arkeoloji-(k) park ya da kültürel park olarak tariflenmektedir. Anavarza Kenti’nin de

Arkeopark yapılmak istendiği yerel gazetelerde bahsedilmektedir.

İstanbul Sultanahmet'teki 65 odalı Four Seasons Oteli'nin, kapasitesini 50 oda

daha artırabilmek için bitişiğindeki tarihi parselin üzerinde inşa ettiği ek binalar

projesi, Osmanlı ve Bizans döneminden kalma tarihi kalıntıların üzerinde yer alır. Ek

binaya izin kararının özellikle kendisinin olmadığı bir toplantıda alındığını belirten

Anıtlar Kurulu üyesi Z. Ahunbay, "İnşaat izni verilmesi suç teşkil ediyor" derken,

tarihçi İ. Ortaylı da "Sultanahmet katlediliyor" dedi. İstanbul 1 No'lu Kültür

Varlıklarını Koruma Kurulu, ek binanın arkeolojik alan üzerinde yapılmasını

öngören projeyi 23 Ocak 2006'da onayladı. Projeye göre, Bizans dönemi kalıntıların

bulunduğu 17 bin m² alana çelik konstrüksiyonların üzerinde 50 oda inşa edilecekti.

Otel yönetimi, 2.50 metre çelik ayakların üzerine yükselecek olan iki ek binanın

tarihi kalıntılara zarar vermeyeceğini savunmakta ve Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü

yönetiminde sürdürülen çalışmalarda çıkarılan tarihi eserlerin de, aynı alanda

kurulacak "Arkeolojik Park"ta korunmasını planlamaktadır.

Fatih, Saraçhane Arkeoloji Parkı, Hasankeyf Arkeolojik Park ve Açık Hava

Müzesi, Samsun Arkeolojik Park, İzmir-Bayraklı-Eski Symrna kazılarında arkeolojik

park, Antakya'daki Aççana Höyüğü'nde açık hava arkeoloji parkı, Bodrum’un Pedasa

bölgesinde doğa ve arkeoloji parkı, İstanbul Üniversitesi, Beyazıt’taki Merkez

Kampüsü’nün bahçesinde Arkeoloji Parkı, Aydın'ın Karacasu ilçesindeki

Aphrodisias Arkeolojik Park, Köyceğiz-Muğla’da Kaunos Arkeolojik Park, Alanya

Gazipaşa'daki Selinus Antik Kenti Arkeolojik Park ve İstanbul Küçükyalı Arkeoloji

Parkı Projesi bulunmaktadır.

Küçükyalı Arkeoloji Parkı Projesi’nde yoğun konut dokusunun arasına

sıkışmış alanda MS 867-877 yıllarına tarihlenen Satyros Manastırı ve altında sarnıç

bulunuyor. Ancak mülkiyet sorunlarının çözülmemiş olması şu anda sadece kazının

devam etmesi ve çöplük olmaktan kurtulması yüzünden sorunları çözme açısından

bizim örnek alacağımız bir çalışmadır.

Page 117: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

103

Şekil 2.52. Küçükyalı Arkeoloji Parkı Projesi Görüntüleri

(www.mo.org.tr/ulusalsergi/index.cfm?sayfa=CD-KUCUKYALI-Tanitim)

Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, ören yerlerinin arkeolojik

park olarak düzenlenmesi için altyapının tamamlandığını belirterek, ilk etapta Perge,

Selge, Aspendos, Phaselis ile Alanya Kalesi'nin 'arkeolojik park' ilan edildiğini

açıkladı (www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2005/01/05/akdeniz/akdeniz3.html).

Dünyadaki örneklerine baktığımızda sayının çok fazla olduğu görülmektedir.

İtalya örnekleri hariç hepsinin ortak adı Arkeolojik Park (Archaeological Park)’tır.

Arkeolojik parklarda dikkati çeken arkeolojik bir alan olması ve kazı yapılıyor

olmasıdır.

İtalya’daki Arkeoparklar Tepebağ Höyük için uygulamayı düşündüğümüz

Arkeopark örneğine en uygun olanlarıdır. Çünkü burada kazı yapılıyorken bir yandan

da bilgilendirme ve canlandırma yapılmaktadır. İlköğretim çağından üniversite ve

hatta emeklilere kadar bir çok yerli ve yabancı turiste canlı olarak bilgiler

verilmektedir. İnsanlar tıpkı eski çağlardaki insanlar gibi bulguru döverek un

yapmayı unu da ekmek yapmayı, hayvan derilerinden giysi yapmayı, madenlerden

günlük kullanım ve savaş aletleri yapmayı ve odunları kullanarak ateş yakmayı

öğrenmektedirler. Bunları yaparken bilgilendirme amaçlı panolar, şekiller ve

Page 118: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

104

sunumlar sürekli ziyaretçilere sunulmaktadır. Dikkati çeken nokta insanların elleriyle

canlı canlı yaptıklarını daha iyi anladıkları ve ilgilerini çektiğidir. Böylece hem kazı

finansmanının bir kısmı sağlanmakta hem de yerel turizm imkanları

oluşturulmaktadır.

Şekil 2.53. Milano Kentinin Kuzeydoğusunda Brescia Bölgesindeki Arkeopark www.archeopark.net/english/mappa

Şekil 2.54. Brescia Bölgesindeki Arkeopark’taki İşlikler (www.archeopark.net/english/mappa)

Page 119: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

105

Şekil 2.55. Brescia Bölgesindeki Arkeopark’taki Faaliyetler (www. Archeopark net/english/mappa)

2.2. Adana Kent Merkezinde Turizm ve Sit Uygulamaları

Kültür ve Turizm Bakanlığı "Türkiye Turizm Stratejisi 2023" faaliyet

raporunda geçen ve Dünya Turizm Örgütünün verilerine göre; 898.000 turistin %

2.60’ı yani 23.340 kişi Türkiye’ye gelmektedir.1997 yılına göre kıyasladığımızda

1.61 oranından 2.60 oranına çıktığı görülmektedir. Ne var ki yeteri kadar

faydalanabildiğimiz söylenememektedir. Gelir gider ve denge oranlarına

baktığımızda da yapılan giderlerin-yatırımların artmadığı ancak gelirlerin artışının

hızlı olmamakla birlikte sürdüğü görülmüştür. 2007 yılı itibariyle 3.250.000 $ gider,

18.500.000 $ gelir, 15.250.000 $ dengelemenin olduğu görülmüştür. Gelir elde

edilmekte ancak sürekli artarak yatırım yapılması gerekirken rehavete kapılındığı

tespit edilmiştir.

Adana Kent Konseyi, turizm platformu alt çalışma grubu raporuna göre;

Adana’nın tanıtım çalışmaları şu ana kadar hep bireysel bazda, ekip çalışması

olamadan yapılmıştır. Markalaşmak ve tanıtım için öncelikle profesyonel bir reklam

ajansı ile çalışılması gerekmektedir.

Hedef belirleyerek tanıtım çalışmaları etap etap ilerlemelidir. Oluşturulacak

kimlik ve hedefler önde gelen Adana’lı işadamlarımıza ve protokole güzel bir

kokteyl ile sunulması yapılacak olan çalışmalara sponsor yatırımcı bulunmasını

kolaylaştıracaktır.

Hedeflerimiz 4 aşamadan ibaret olup;

Adana

Page 120: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

106

Adana ve çevresindeki iller

Ulusal tanıtım

Uluslar arası tanıtım

Adana/Karataş bölgesinde Antalya/Belek golf merkezi modeli yaratılarak golf

sahaları yapılması ve Türkiye’de ikinci golf merkezi olmalıdır. Dünya golf

şampiyonluk yarışmaları düzenlenerek bölge aktif hale gelebilir.

Uluslararası antlaşmalara uymak kaydıyla Türkiye’nin en büyük kuş cenneti

olan Akyatan, Ağyatan ve Tuzla’daki tüm sulak alanlarına “Kıyı Yönetimi Master

Planı” yapılarak eko-turizm çerçevesinde hobi ve kuş gözleme turları

düzenlenmelidir. 160 km’lik kıyı bandı ile Adana’nın bir kıyı kenti de olduğu

vurgulanmalıdır. Yapılan plan çalışmasından sonra altyapı ile ilgili yatırımların

devlet tarafından bir an evvel yapılması için ilgili makamlarla görüşmeler

yapılmalıdır.

Türkiye Kalkınma Bankasının uzman elemanlarından faydalanarak bölgenin

turizm yatırımları için finansman kaynaklarından, fizibilite çalışmalarından

faydalanmalı ve uluslar arası tüm ülkelerle ortak projeler üretmeliyiz.

Adana ilinin 14.030 km²’lik yüzölçümünün % 40’ının orman olmasından

dolayı yaylalarda, dağlık alanlarda dağ otelleri, konaklama, dinlenme, kamp ve

ihtiyaç alanlarının üst ölçekli ve detay planlarının oluşturulması, doğa yürüyüşü

parkurlarının gerçek haritalar üzerinde detaylı tanımlayıcı verilerle işlenmesi

gerekmektedir. Çalışmaları biten PİGEP (Pozantı İlçe Gelişim Projesi) kapsamında

şu öneriler bulunmaktadır. Dağlık alanlarda belirli bölgelerde Kültür ve Turizm İl

Müdürlüğü’nün hazırlayarak Bakanlığa sunduğu Turizm Bölgesi ilan edilmesine

ilişkin çalışmalara ivme kazandırılmalıdır. Adana yaylalarında ev

pansiyonculuğunun yaygınlaşmasını sağlamak için yerel halkın eğitim çalışmalarına

başlanması önemli bir adım niteliğindedir. Yazdan yaza kullanılan evlerin en az 15

günden başlamak üzere doğal hayatı paylaşmayı sevenlere, ev içi rahat ortamların

düzenlenerek sunulması ile yaylalar hem korunmuş, denetlenmiş hem de yaşatılmış

olacaktır.

Tepebağ projesinin bir an evvel uygulamaya geçirilmesi için alt tabakalarda

neler olduğunun ve alt-üst nerenin korunacağı tartışmasının yapılacak bilimsel sondaj

Page 121: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

107

ve sempozyumlarla belirlenmesi, artık Adana’lı yatırımcıların bu bölgede evler satın

alarak Türkiye’mizdeki diğer güzel örnekler gibi (Safranbolu, Amasya, Sultanahmet,

vs…) turizm bölgeleri oluşturulmalıdır. Kamu mülkiyetindeki yaklaşık 8.500 mt²’lik

alanın gerek kazı ve sondaj çalışmalarında gerekse de üst yapıda oluşturulabilecek

tesislerle (pansiyon, turistik konak otel, yöresel yemekler sunan restoran, çeşitli

turistik hediyelik eşya satan dükkan ve mağazalar, kültür varlıklarımızı

sergileyebileceğimiz Çukurova Müzesi ve Sanat Sokağı’nın oluşturulması)

değerlendirilmesi gerekmektedir.

Seyhan nehri yataklarında çift taraflı çevre düzenlemesi yapılarak Adana’ya

özgü eski bilgi belgelerin araştırmalarından ortaya çıkabilecek küçük çaplı turistik

kayıklar, göl üzerinde doğayı kirletmeyecek şekilde turlarla turizm potansiyeli

(merkez park içindeki tren örneği gibi gezinti tekneleri, kayıkları kullanabiliriz)

oluşturulabilir. D.S.İ. ile görüşülerek fizibilite çalışmaları yapılmalı ve göl üzerinde

uluslar arası yarışmalar düzenlenmeli, spor turizmi canlandırılmalıdır. Seyhan nehri

üzerinde alüvyonların doldurduğu yataktaki sitasyon yönlendirilerek görsel ve estetik

açıdan değişik fonksiyonlara uygun adacıklar oluşturulabilir.

Koruma amaçlı imar planındaki özel proje alanlarından öncelikle kapalı çarşı

ve bedestenin aslına uygun restore edilerek turizme kazandırılması gerekmektedir.

İlimiz sınırlarındaki tüm kalelerin ve arkeolojik sit alanların projeleri, hazırlanarak

hayata geçirilmelidir.

Adana – Karataş yolu çift şeritli yol haline getirilmelidir.

Adana ve çevresindeki kaplıca ve şifalı suların tespit ve analiz edilerek uygun

turizm projeleri ile sağlık turizm merkezlerine dönüştürülmesi sağlanmalıdır.

Adana Kültür ve Turizm il Müdürlüğü bünyesine yabancı dil bilen elemanlar

istihdam edilmelidir.

Öncelikli projede fuar ve kongre merkezlerinin bir an önce profesyonel

fizibilite çerçevesinde (yer seçim kararları, uygunluk, ulaşım, altyapı maliyetleri vs.)

plan ve proje altına alınmasını sağlamak, ihtisas fuarcılığının gelişmesi yönünde

uzmanlar tarafından çalışmalar yapılması gerekmektedir.

İlimiz sınırlarındaki tüm mağaraların gerekli tespit, analiz ve etüd

çalışmalarının yapılarak turizme kazandırılması gerekmektedir.

Page 122: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

108

Adana’da ulusal veya uluslar arası bir sanat, tarih veya kültür buluşması

düzenlenebilir. Bienal, kongre veya toplantı şeklinde Adana ile ilgili, Adana’yı

ilgilendiren bir konu veya proje kapsamında olabilir.

Yerel basının tanıtım çalışmalarını desteklemesi gerekmektedir. Ayrıca,

ilimizdeki turizmle ilgili kişi ve kuruluşların web sitelerinin oluşturulması, elektronik

posta (mail) adreslerinin listelenmesi ve uluslar arası arenada yayınlanması

sağlanmalıdır.

Yapılan çalışmaların komşu illerle paylaşılması, etkileşimlerin incelenmesi ve

ortak hareket edilecek projelerinde belirlenmesi gerekmektedir.

2.2.1. Tepebağ Höyüğünde Yapılan Arkeolojik Araştırma ve Sondajlar

Tepebağ höyüğü 26.08.1967 tarih ve 3637 sayılı kara ve 11.01.1977 tarih ve

15816 sayılı kararla onaylanmış ve tescil edilmiştir. Tepebağ Höyük’te ilk kez

dönemin Adana Arkeoloji Müzesi müdürü A.R.Yalgın (1887-1960), 1936 yılında 6

gün süren bir sondaj kazısı yapmış ve 4 m derinlikte çalışmalar bırakılmıştır.

‘Akmehmet Mahallesi 19.Sokak Hacı Hafızın yeni evi önünde’ şeklinde tasvir

edilmiş olan sondaj kazısından çıkan eserler halen Adana Müzesi’ndedir. Bu

eserlerin çoğunluğunu geç dönem malzemesi oluşturmasına rağmen, daha eski

dönem eserlerine de rastlanıldığı ifade edilmiştir (Düşmez, 1943; Kum, 1944).

Höyüğü 1942 yılında R. 0. Arık ziyaret etmiş ve bu yerleşmede daha esaslı bir

araştırmanın yapılması gerektiğine dikkat çekmiştir (Arık, 1942). 1951 yılında M. V.

Seton-Williams, yüzey araştırması esnasında sondaj kazısından çıkan eserleri

incelemiş ve bu malzemeleri geç dönemlere tarihlemiştir (Seton, Williams, 1954).

1965 yılında Adana Müze Müdürlüğü tarafından Çavuşlu, Sirkeli, Tırmıl, İncirlik,

Kürkçüler, Mercin ile birlikte Tepebağ’da da sondaj kazısı yapıldığından söz

edilmektedir (Altay, 1965). Adana Müzesi’nin yaptığı çeşitli sondaj ve kurtarma

çalışmaları esnasında Abidinpaşa Caddesi’nde, günümüz Merkez Bankası’nın

üzerine inşa edildiği alanda Roma Dönemi’ne tarihlenmiş mozaiklerin bir kısmı

kurtarılarak müzede sergilenmeye başlamıştır. İnönü Caddesi’ndeki bir hafriyat

esnasında da yine aynı döneme ait bir aslan heykeli, Çakmak Caddesi’ndeki diğer bir

Page 123: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

109

hafriyatta ise, Roma Dönemi’ne ait bir lahit ortaya çıkarılmıştır. Bunların dışında

höyüğün batı eteklerinde, Kuruköprü Mahallesi’nde 1971 yılında 4.y.y.’a ait pişmiş

toprak mezarlar ve mezar eşyaları ortaya çıkarılmıştır (Arslan, Bediz, 1999). Bu alan

yerleşmenin Geç Dönemlerdeki Nekropolü olmalıdır.

Adana’nın bilinen ilk eski eser kaçakçılığı 1882 yılındadır. 1882 yılında,

Adana’da şehir merkezinde yer alan Çukurova’nın en büyük höyüklerinden birisi

olan Tepebağ Höyüğü’nün üst kotlarında, bir misyoner evinin inşaatı sırasında bir

takım eserlerin görülmesi üzerine, Mr. Montgomery daha derine ulaşılmasını

istediğini ve bu esnada da pişmiş toprak bir figürin ile birlikte siyah granitten, diz

çökmüş pozisyonda, sol eli göğsü üzerinde tasvir edilmiş Mısır kökenli bir heykelin

bulunduğu bildirilmiş, bu eser bir İngiliz yatı tedarik edilerek bir patates çuvalı

içinde Amerika’ya götürülmüştür. Heykelin üzerindeki yazıtı, British Museum’dan

S. Birch okumuş ve heykelin Çukurova tarihi için önemi daha da artmıştır.

Hastabakıcı Satsneferu’ya ait olan eser, Mısır’da Orta Krallık Dönemi’nin

(M.Ö.2040-1640) 12.Hanedanlığı’na (M.Ö.1991-1783), dolayısıyla M.Ö.1800’lere

tarihlenmiştir. Eser şu anda, New York The Metropolitan Museum of Art’ta, 18.2.2

müzeye geliş numarası ile korunmaktadır. Eserin Adana’ya geri getirilmesi Adana

Kenti için bir prestij olacaktır.

Şekil 2.56. Tepebağ Höyüğünün Tepe Noktasındaki Bilimsel Olmayan Kazılarda

Bulunan Heykel (Girginer, 2000a ve 2000b)

Page 124: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

110

Jeomorfolojik araştırmalar ise, M.Ö.II. binde kıyı çizgisinin günümüzden çok

daha içeride olduğunu, kıyı çizgisinin Mersin’den doğuya Kazanlı’ya doğru

uzandığını, buradan da Ağzıdelik, Çöplü ve Kuransa köyleri civarından geçtiğini ve

Dervişler’den güneydoğuya doğru Domuz Tepe’ye yaklaştığını tespit etmiştir

(Göney, 1976). Dolayısıyla, M.Ö.2.Binde Seyhan Nehri üzerinden denize ulaşımın

çok da zor olmadığını, Tepebağ Höyüğün yakınlarında bir yerlerde belki de bir takım

liman tesislerinin olduğu düşünülmektedir (Girginer, 2000; Bal, 1999).

Bilim dünyasındaki bu tartışmaların dışında, Adana-Tepebağ Höyük ve

çevresiyle ilgili 1996 yılında yapılan Adana Koruma Amaçlı İmar Planı raporunda da

bölgenin eskiçağlar açısından önemine dikkat çekilmiş, bunun dışında özellikle

höyük üstünde kalan tarihsel dokuyla ilgili de çok sayıda proje üretilmiştir (Gök,

Oral vd., 1996).

Çukurova Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi

Bölümü tarafından, 14.12.1999 tarihinde Tepebağ Höyüğün arkeolojik karakterine

dikkat çekmek ve üzerindeki yapı dokularıyla ilgili neler yapılabileceği konusunda

bir panel düzenlenmiştir. Arkeoloji Bölümü'nün Tepebağ Höyük Arkeolojik Kazı

Projesi kamuoyuna tanıtılmıştır (Girginer, 1999).

Şekil 2.57 Tepebağ Kazı Projesi Afişi (Çukurova Üniversitesi Arkeoloji Bölümü)

Page 125: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

111

Tepebağ'ın, arazide titiz çalışmalardan sonra halihazır durumu üzerinden

topoğrafik haritası çıkarılmış, bilinenden çok daha büyük bir höyük olduğu ve

yaklaşık 2.1 hektarlık alanı kapsadığı tespit edilmiştir (Koç,.2001). Höyüğün en

yüksek kotu 40 m, eteklerde de 29 m civarındadır. 1998 yılındaki Adana

depreminden sonra, özellikle höyüğün tepe noktalarında 2.5-3 dönümlük alanlar

enkazların kaldırılmasından sonra boş bırakılmıştır.

2006 yılı itibariyle 81 adet sondaj başvurusu hakkında Adana Müze

Müdürlüğü’nde dosya açılmış olup 9 adedinde üzerinde başka bina olması, başvuru

sahibinin vazgeçmesi ve sondaj raporu yapılması zorunlu alan dışında olması

sebebiyle sondaj yapılamamıştır. Geri kalan 72 adet sondajın 1 tanesi Taşköprü

ayaklarına, 2 tanesi de birkaç mahallenin alt ve üstyapı çalışmalarının sondajlarıdır.

69 adet sondajın mahallelere dağılımı Tepebağ 20 adet, Ulucami 15, Karasoku 12,

Kayalıbağ ve Kuruköprü 6’şar, Türkocağı 4, Sarıyakup 3, Alidede 2 ve Mestanzade 1

adettir. Toplam 164 sondaj açılmış ve ortalama derinlik 2.30 m civarındadır.

Sondajlarda genelde geç ve orta dönem takı, ev eşyaları ve malzemeleri bulunmuş

ancak Türkocağı mahallesinde bir duvar kalıntısı dikkat çekmiştir (Adana Müze

Müdürlüğü arşivi).

Sonuç itibariyle ortalama derinliğin böyle uzun yıllardır üzerinde kazı

yapılmayan bir höyük için çok sığ olduğu ve alanda genel bir yeraltı tespiti gerek

günümüz teknolojileriyle gerekse de arkeoloji teknikleriyle yapılmadığı için

kamuoyu tarafından Tepebağ Höyüğü’nün önemi anlaşılamamıştır.

2.2.2. Alandaki Restorasyon, Rehabilitasyon ve İmar Planı-Uygulamaları

Çalışmaları

İmar planları: insan toplum ve çevre münasebetlerinde kişi ve aile mutluluğu

İle toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya

kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve

toprağın koruma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amacıyla

hazırlanır.

Page 126: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

112

Şekil 2.58. Planlama Kademelenmesi (Yıldırım, 2005)

Bir imar planının;

a) Devlet planındaki hedeflere, bölge ve çevre düzeni ana kararlarına uyumlu

olması,

b) Kent halkının karakter ve yaşam tarzına uyumluluk, mahalli isteklere

imkan dahilinde cevap verecek nitelikte olması,

c) Mevzuatla getirilen arazi kullanma standartlarına uyulurken, değişik arazi

kullanma biçimleri için seçilen yer ve bunların fonksiyonel ilişkilerinde en iyi çözüm

getirmesi,

d) Müstakbel ihtiyaçları karşılayabilir esneklik ve gelişme ölçüsünde,

doğacak ulaşım ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasitede ulaşım ağ ve tesislerine

sahip olması,

PLANLAMA HİYERARŞİSİ

BÖLGELER VE ALTBÖLGELERGELİŞTİRME VE YENİLEME PLANLARI

NAZIM İMAR PLANLARIÖ:1/2000 KIRSAL

Ö:1/5000 ŞEHİRSEL

YAPI VE İMAR DÜZENLERİ

İMAR YÖNETMELİĞİ

UYGULAMA İMAR PLANLARIÖ:1/1000

İMAR PLANLARI

ŞEHİRSEL VE KIRSALYERLEŞME PLANLARI

ÇEVRE DÜZENİ PLANLARIÖ :1 / 25.000

ŞEHİRSEL VE KIRSAL ALAN PLANLAMASI

METROPOLİTEN ALANVE METROPOL PLANLAMASI

Ö : 1 / 50.000

ÜLKE - BÖLGE PLANLAMA

ÜLKESEL KALKINMA PLANLARI

ÜLKESEL YATIRIM PROGRAMLARI

Page 127: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

113

e) Hukuki, idari, ekonomik ve teknik yönlerden uygulanabilir niteliklere haiz

olması,

f) Çevre ve beldenin doğal, kültürel, ekonomik ve estetik varlıklarını, çevre

sağlığını koruyucu ve katkı sağlayıcı anlayışta ve şehircilik esaslarına uygun şekilde

düzenleyici olması.

vasıflarını taşıması gerekmektedir. İmar planları, kullanma ve koruma

kararlar dengesinin tesisi demektir. Bir başka anlatımla bir yandan kullanılacak

alanlar belirtilirken, diğer taraftan koruma kararlan alarak gelecek nesillere gerekli

olan stok sağlanmaktadır.

İmar planlaması ile ilgili bu temel kanun dışında, 2981, 3290, 7269, 775,

2872, 2634, 2960, 2918, 2985, 5216, 5393 sayılı Kanunlar da imar planlaması

konusunda belirli düzenlemeler öngören kanunlardır. Belirtilen kanunların yanısıra

“İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Dair Esaslara Ait Yönetmelik”, “Belediye

ve Mücavir Alan Sınırları içinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda

Uygulanacak İmar Yönetmeliği”, “İmar Kanununun l8. Maddesi Uyarınca Yapılacak

Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile ilgili Esaslar Hakkında Yönetmelik”'ler yeni İmar

Kanununun yürürlüğe girmesini müteakip yürürlüğe konulan imar planlamasına

ilişkin diğer mevzuat hükümleridir.

Türkiye'de genel olarak imar planlaması çalışmalarının tarihsel süreci şu

şekildedir; İmar planlamasına ilişkin tespit edilebilen ilk mevzuat düzenlemesi

Ebniye (Binalar) Nizamnamesidir (1848). Bu nizamname 1882 yılında Ebniye

Kanununa (Binalar Kanunu) dönüşmüştür. Bu dönemde, özellikle kent

merkezlerindeki tarihi ve kültürel doku, büyük bir zarar görmüştür. 1930 tarih ve

1580 sayılı Belediye Kanunu ile Belediyelere imar planı hazırlatma zorunluluğu

getirilmiştir. 1970 yıllardan itibaren, belirlenen tarihi ve kültürel alanlarda, her hangi

bir yapılaşma izni verilmeyerek bu alanların korunması öngörülmüştür. Çözüm

öngörmeyen ve problemleri ötelemeye dönük politikalar, kentlerin bu bölgelerini

çöküntü alanları haline getirmiştir. Ebniye Kanununa (Binalar Kanunu) 1985 yılında

yerini 3194 sayılı İmar Kanununa bırakmıştır. Ebniye Nizamnamesi ile başlayıp

3194 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1985 yılma kadar olan zamanı kapsayan bu

süreçle merkezi yönetimin elinde bulunan imar planı yapma değiştirme ve onama

Page 128: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

114

yetkisi 3194 Sayılı Kanunla yerel yönetimlere devredilmiştir. Bu kanunla, şehirleşme

ve yerleşme konusundaki gelişmelerin, plan ve şehircilik ilkelerine uygun olarak

düzenli bir biçimde yürümesini sağlamak üzere yerel yönetimlerce imar planı

yapılması, kendi planlarına sahip çıkılması sorumluluğunu bilerek bilinçli bir şekilde

uygulama yapmaları amaçlanmıştır. 3194 sayılı Kanun: gerekçesinde belirtildiği

üzere; Ülkemizin her alanda yapısal değişikliğe uğraması, hızlı nüfus artışı, köyden

şehre akımın kontrol edilmemesi sonucu onaya çıkan düzensiz şehirleşme,

gecekondulaşma ve bunların yarattığı sorunlar ile bu sorunların temelde çözümü için

gerekli her türlü tedbirin alınması İhtiyacım karşılamak için yürürlüğe konulmuştur

1861’de belediye teşkilatının kurulmasıyla yollar, kanalizasyon ve altyapı

çalışmaları hızlanmış ve böylece yeraltındaki heykel, mezar, kalıntı ve bunun gibi

taşınır taşınmaz kültür varlıklarıyla karşılaşılmaya başlanmıştır. Kötü olan bu

buluntuların herhangi bir şekilde yerinin işaretlenmemiş ve devamında araştırma

yapılmamış olmasıdır.

Ülkede gelişen imar mevzuatı çabalarıyla o dönemde Almanya’dan kaçan

bilim adamlarından Herman Jansen’e 1937 yılında Adana’ya ilk imar planı yaptırma

girişimleri başladı. Nihayetinde 1940 da kentin kuzeye istasyona doğru gelişimini

öngören bir imar planı yapıldı. 1943 yılında yaşanan hızlı göçle birlikte plan dışı

gelişen Karşıyaka mahallesine yasal bir konum kazandırmak üzere ek bir plan

yapıldığı, bunun da 1948 de yeni ek bir planı yapılmıştır.

Şekil 2.59. 1937 ve 1940 Herman Jansen Planları (Saban, 2006)

Page 129: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

115

Adana’nın ilk imar planı olan 1937 ve 1940 tarihli imar planlarında çalışma

alanımız “Arkeolojik Saha” olarak tanımlanmış ve yapı yasağı getirilmiştir.

Adana 1950’den bu yana zamansız ve altyapısız makinalaşma, güvenlik, daha

iyi bir yaşam nedenleriyle iç göç alan bir kenttir. Buradaki göç verimsizdir.

Adana’nın tek bölgesel planlama deneyimi; Bayındırlık ve İskan

Bakanlığı’nca 11.11.1982 tarihinde onanan 1/25.000 ölçekli “ Çukurova

Metropoliten Bölge İskenderun Alt Bölgesi” Çevre Düzeni Planı’nın revizyonu ve bu

plana ilave edilen Arsuz, Samandağı Kıyı bandı ve Yayladağı kesimi ilave Çevre

Düzeni planıdır. Bu iki plan birleştirilmiş ve “İskenderun Körfezi ve Yakın Çevresi

Çevre Düzeni Planı” olarak adlandırılmıştır. 190.000 Ha. alan, 33 belediye, 2 vilayet

merkezi ve birkaç mücavir saha düzenlemesi vardır. 02.07.1993 gün ve 1129-13034

sayılı resmi yazı ile başlayan çalışma 13 ay sürmüştür. İskenderun Körfezi Kuzey

Parçası üzerinde alternatif yerleşimler aranmıştır. Bu gelişmeler neticesinde bölgenin

ağırlıklı nüfusunun (170.000 kişi ) Erzin, Haydar, Altınçağ, Kuzuculu, Yeşil Dörtyol

ve Payas, ayrıca doğal verilerden kaynaklanarak Mustafabeyli, Toprakkale,

Osmaniye, Sarımazı ve Kurtpınarı belediyelerini de kapsaması gerekliliği ortaya

çıkmıştır. Ancak bu plan işler hale getirilememiş ve uygulanamamıştır (Yıldırım,

2002).

İlk Adana’ya özel üst ölçekli plan çalışması olan Adana il sınırlarını kapsayan

1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 2007 yılı itibariyle İl Genel Meclisi’nce

onaylanmıştır. Bu plana uygun olarak Adana Büyükşehir Belediye Meclisi 1/25.000

ölçekli Alt Bölge Çevre Düzeni Planı – Nazım İmar Planı’nı onaylamıştır. Üst

ölçekli planlarda çalışma alanımız Arkeolojik ve Kentsel Sit alanı olarak gösterilmiş

olup plan notlarında da koruma mevzuatı hükümleri konmuştur.

Page 130: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

116

Şekil 2.60. 1892 tarihli Adana Haritası (Başbakanlık Osmanlı Arşivi)

Şekil 2.61. 1909 yılı halihazır durumu (www.wowturkey.com/forum)

Page 131: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

117

Şekil 2.62. 1960’lı yılların 1/1000 ölçekli halihazır haritası (İller Bankası Arşivi)

Şekil 2.63. 1960’lı yılların 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı (İller Bankası Arşivi)

Page 132: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

118

Şekil 2.64. 1960’lı yılların 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı (İller Bankası Arşivi)

1892 yılındaki halihazır haritadan başlayarak tüm halihazır haritalarda ve

Jansen planlarında alana pek dokunulmamış olup sadece arkeolojik saha denmiştir.

Çok eski dönemlerdeki çalışma alanımızla ilgili kazı veya buluntu olmuş muydu hala

bilinmemekle birlikte uzun yıllardır alan koruma altındadır.

1861 belediye hizmetleriyle birlikte alanın talep gördüğü ve kısmen

yapılaşmaya açıldığı anlaşılmaktadır.

Jansen planında olmamakla birlikte 1960’lı yıllardan itibaren alan A

notasyonu ile 2 kata müsait olacak şekilde imara açılmıştır. O yıllardaki bilinç düzeyi

mi yoksa nüfusun fazla artmayıp arayış içinde olmaması ile alana rağbet olmaması

mı bilinmemektedir. Bir önemli gerçek ise Adana’nın 1970 yılı sonları ile 80’lı

yıllardan itibaren hızlanarak kuzey Adana’ya taşınma hareketleri çalışma alanımızı

daha fazla işgalden korumuş durumdadır. Şu anda da 2010 itibariyle alternatif ticaret

ve yerleşim alanları ile alandaki rant hafifletilmiş durumdadır.

Page 133: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

119

Şekil 2.65. Koruma Amaçlı İmar Planı (1/1000 ölçekli) (Adana Kültür Ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi)

Koruma Amaçlı İmar Planından önce yürürlükte olan imar planı kararları,

öncelikle çalışma alanında çok fazla plan değişikliği olmadığı ve getirilen plan

kararlarının talep olmamasından dolayı aynen kaldığı, kimsenin dikkatini çekmediği

gözlenmiştir. Yeni Adana projesi’yle meşgul olan yatırımcılar bu bölgeyle

ilgilenmemiş ve alanımız özgün yapısıyla ama koruma bilincinin gelişmemesinden

ötürü de yıkıntılarla dolu bir çöküntü alanı olmaktan da kurtulamamıştır. Onaylı eski

imar planlarının incelenmesinde;

Taşköprü, mevcut imar planında da yaya yolu olarak önerilmiştir. Ancak

mevcut trafik yoğunluğu içinde alternatif yolların üretilmemesi, planla önerilenlerin

de bir kısmının gerçekleştirilememesi nedeniyle halen ağırlıklı olarak taşıt ulaşımına

hizmet etmektedir.

Page 134: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

120

Kızılay Caddesi’nin açılması, Ulucami’nin kuzeyinden geçen ve 5 Ocak

Meydanı ile Taşköprü’yü birbirine bağlayan yol hali hazırda açılmış durumda ve çift

yönlü taşıt trafiği olarak işlemektedir.

Büyük Saat ve Ulucami güneyi yaya bölgesi olarak önerilmiş, ancak

günümüze kadar hayata geçirilememiştir.

Regülatör Köprü imar planında yaya bağlantısı olarak gösterilmiş olmasına

rağmen taşıt ulaşımına hizmet vermektedir.

Büyük Saat ve Ulucami güneyinin yayalaştırılması için Kazancılar Çarşısı ile

Yeni Han’ın güneyinden geçen ve bu hattaki trafiği üstlenecek olan yeni bir trafik

yolu önerilmiş, ancak hayata geçirilememiştir.

Yağ Cami’den başlayarak Hasan Ağa Camii’nin batısından 87. Sokağı takip

ederek Ulucami Askerlik Şubesi’ne kadar inen güzergâhta yeni bir trafik yolu ve yol

genişletilmesi öngörülmüş, ancak bu plan da hayata geçirilememiştir.

Çakmak Caddesi yaya ulaşımına hizmet etmek üzere tasarlanmış olmasına

rağmen, günümüzde tek yönlü trafiğe hizmet etmektedir.

Ulucami Askerlik Şubesini Alemdar Cami, Yeni Han ve Kazancılar

Çarşısı’na kadar uzanan 89. Sokağın genişletilerek taşıt ulaşımına açılması önerilmiş

olmasına rağmen hayata geçirilememiştir.

Atrium evler düzeni (A1) alan genelinde önerilmiş, kadastral parsel alanının

istenen bir kısmında bırakılacak % 20’lik bir parsel boşluğu dışında %80’inin

yapılaşabileceği (1 ve 2 kat olarak) önerilmiştir. Bu türde yeni yapılaşma konut

kullanımı olarak olmamış, ticari kullanımlara hizmet amacıyla gerçekleşmiştir.

Koruma amaçlı imar planının onayından sonra; Planda öngörülen hususların

hayata geçirilebilir olmasına, yeni yapılaşma için verilen hakların mülk sahiplerini

bir yenileme eylemi içerisine çekebilecek unsurlar içermesine, yerel yönetimin

planın uygulanması için gerekli düzenlemeleri en az maliyetle

gerçekleştirebilmesine, alanın tercih edilmesini sağlayacak yeni sosyal, yönetsel ve

kültürel donatılar oluşturulmasına ve mevcut yapı stokunun belirli yatırımlarla

kullanılmasının sağlanmasına özen gösterilmiştir (Yıldırım, 2003).

Page 135: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

121

Şekil 2.66. 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı (Adana Büyükşehir Belediyesi)

Ancak onaylı nazım imar planı ile aynı şekilde onaylı 1/1000 ölçekli

uygulama imar planı güneyde regülatör köprüye Yağ Camii’nin oradan gelen ana

taşıyıcı yolun birbirini tutmaması dikkat çekicidir. Detay plan olan uygulama imar

planında yıkımlara neden olacağı için işlenmemiş ve plan kararı olarak

reddedilmiştir. Planlama kademelenmesi açısından önemli bir unsurdur. Mevzuat

gereği üst ölçekli plana uygun olmayan planlar geçersizdir. Ancak burada koruma

kurulu ve mevzuatı devreye girince imar mevzuatının uygulanmaması gereği

doğmuştur. Doğru olan da bu yolun planlara işlenmemesidir.

Sit Alanları, Adana Koruma Amaçlı İmar Planı’nda en geniş sınırlarıyla tarihi

kent merkezi 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tanımlamıştır. 1994 yılında

AKTVKK tarafından belirlenen söz konusu sit alanının farklı nitelikte dokular

Page 136: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

122

barındırdığı ve sit sınırının genişliğinin korunmaya değer dokulara gerekli özenin ve

önemin verilememesine ve dolayısıyla kalan değerlerin de bozulmasına neden

olabileceği belirtilmiştir. Bu nedenle mevcut sit sınırı incelemeler neticesinde

bozulmuşluk durumlarına göre 3 ana bölgeye ayrılmış ve her alan için farklı plan

notları karara bağlanmıştır.

Kentsel Sit Alanları (Yoğunluğu ve Yapı Düzeni Korunacak Alanlar),

Kentsel Sit Alanları 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırları içerisinde kalıp

geleneksel yapı düzeninin ve tescilli anıtsal ve sivil mimarlık ürünlerinin yoğun

olarak bulunduğu alanlardır. KAİP içerisinde üç ayrı Kentsel Sit Alanı önerilmiştir.

1.Tepebağ Bölgesi (30 Ha): 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı’nın kuzeyinde,

içerisindeki höyük nedeniyle 1. derece Arkeolojik Sit Alanı olarak belirlenmiş

Tepebağ Mahallesi ve Kayalıbağ Mahallesi’nin büyük bir bölümünü içeren, yoğun

olarak konut kullanımının hakim olduğu, dört bir yanı ticaret kullanımı ve ulaşım

ağları ile çevrelenmiş bölgedir. Bu bölgedeki arkeolojik alanın yapılaşmadan

arındırılarak yeşil alan olarak düzenlenmesi ve bu açık alan kullanımının ve

korunacak sokak dokusunun restorasyonunun bölgenin yeni kullanımlara

dönüşmesinin ilk ivmesi olacağı öngörülmüştür. Bu alanın Adana kent merkezinde

restoran, lokanta, pansiyon, konut ve sosyal ağırlıklı kullanımlarının yoğunlaşacağı

bir mekân rolünü üstlenmesi amaçlanmıştır. Adana Koruma Amaçlı İmar Planı

30.06.1998 tarih ve 3106 sayılı Koruma Kurul kararı onayı ve 16.10.1998 tarih ve

234 sayılı Seyhan Belediyesi meclis kararı ile kesinleşmiştir. Adana Koruma Amaçlı

İmar Planında en geniş sınırlarıyla tarihi kent merkezi 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı

olarak tanımlamıştır. Planda korunması gerekli alan üç aşamalı olarak tanımlanmış

ve her alan için farklı plan notları karara bağlanmıştır. 1.Tepebağ Bölgesi (30 Ha):

Alanın kuzeyinde, Tepebağ Höyüğü ve Kayalıbağ Mahallesi’nin büyük bir

bölümünü içeren, yoğun olarak konut kullanımının hakim olduğu, dört bir yanı

ticaret kullanımı ve ulaşım ağları ile çevrelenmiş ve içinde bulunan höyük nedeniyle

1. derece Arkeolojik Sit Alanı olarak belirlenmiş bölgedir.

2. Sarıyakup Bölgesi (30 Ha): Sarıyakup, Karasoku, Ulucami ve Türkocağı

mahallelerini kapsayacak şekilde, geleneksel ticari merkezin güneyinde bulunup

konut kullanımı yoğunken kısmen ticaret kısmen de küçük imalat-zanaat türü

Page 137: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

123

işyerlerine dönüşen, kent morfolojisi anlamında ‘geçiş bölgesi’ özelliği gösteren bir

bölgedir.

3. Ara Bölge (20 Ha): Tepebağ ile Sarıyakup bölgeleri arasında kalan, tarihi

ve ticari merkez özelliği gösteren, anıtsal ve sivil mimari örneklerinin yoğun bir

biçimde yer aldığı bölgedir.

Şekil 2.67. Karşılaştırmalı Sit Sınırı Haritası (Adana Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma

Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi)

2. Sarıyakup Bölgesi (30 Ha): Sarıyakup, Karasoku, Ulucami ve Türkocağı

mahallelerini kapsayacak şekilde, geleneksel ticari merkezin ve onun güneyinde

konut kullanımı yoğun iken kısmen ticaret, kısmen de küçük imalat-zanaat türü

işyerlerine dönüşmüş mekânların bulunduğu bölgedir. Bu alanın rolü ticari

fonksiyonları bünyesinde barındıran geleneksel zanaatın ve satış ünitelerinin

ihtisaslaştığı ticaret merkezi olarak belirlenmiştir. Alanın özgün niteliğini yeniden

canlandırmayı hedefleyen bu öneride yol ve sokak dokusunun yeniden

yapılandırılmasının gerektiği belirtilmiştir.

Page 138: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

124

3. Yeni Cami Bölgesi: Yukarıda bahsedilen iki alanın dışında Yeni Cami’yi,

tescilli sokağı ve yakın çevresini içeren alan da Kentsel Sit Alanı olarak

belirlenmiştir.

Etkileme-Geçiş Alanı (Yoğunluğu ve Yapı Düzeni Düzeltilecek Alanlar)

Bu alanlar Kentsel Sit Alanı ile İmarlı Alanlar arasında kalan geçiş bölgesi

niteliğindeki ticaret alanlarıdır. Bu alanların kentsel sit alanlarının mücavirinde

olması sebebiyle kat yükseklikleri ve yoğunlukları açısından kentsel sit alanını tehdit

edici olmamasına çalışılmış; bununla beraber yeniden düzenlenmesini cazip kılacak

ilave yapılaşma yoğunluğu verilmiştir.

İmarlı Alan (Yoğunluğu ve Yapı Düzeni Yenilenecek Alanlar); bu alanlar 3.

Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırları içinde kalan, ancak gerek dokusu gerekse

mimari tarzı olarak korumaya değer görülmeyen, yapı düzeninin çeşitlendiği

alanlardır. Bu alanlarda Adana kent bütününe hizmet edecek büyük çaplı iş hanları,

iş merkezleri, otel vb. ticari faaliyetlerin yer alması öngörülmüştür. Bu nedenle

yapılaşma düzeni, alanın yeniden yapılaşmasını sağlayacak düzeyde (E=5.0) yüksek

yoğunluklu olarak belirlenmiştir.

Bu alt bölgeler bütününde proje alanı 1., 2. ve 3. Derece Arkeolojik Sit

Alanları, Kentsel Sit Alanları, Koruma Alanı, Etkileme (Geçiş) Alanı ve İmarlı Alan

olmak üzere bölümlere ayrılmış ve her alan için farklı yapılaşma koşulları

belirlenmiştir.

Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı çalışmaları sonucunda ortaya çıkan ana

kararlar (Yıldırım, 2003), şu şekilde özetlenebilir:

Protokol Yolu Oluşturulması: alanın kent yaşamından belli oranlarda kopuk

ve zor ulaşılabilir olmasından dolayı, kuzey–güney doğrultusunda, tüm alanı

birbirine bağlayan ve kentsel tasarım ölçeğindeki uygulamalarının ivedilikle

başlatılabileceği bir omurga yol düşünülmüştür. Protokol Yolu olarak adlandırılan bu

yol özellikle alanın gezilmesi ve izlenmesine yönelik olarak hizmet verecek ve bazı

özel düzenlemeler bu yol üzerinde yer alacaktır. Ayrıca Protokol Yolu, sit alanının

birçok değişik öğelerini (geleneksel konut dokusu, tarihi ticari merkez, anıtsal yapılar

vb.) de üzerinde barındıran ve bu yüzden tüm sit alanının vitrini kabul edilebilecek

kültürel bir aks özelliğindedir.

Page 139: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

125

Şekil 2.68. Protokol Yolu (Ökesli, Yıldırım, Karaman, 2008)

Anıtsal Yapıların Çevresiyle İlgili Düzenlemeler: planlama alanı, Adana’nın

en önemli anıtsal nitelikteki yapılarını içermektedir. Çok değişik özgün işlevlere

(dini, ticari, sosyal) sahip olan bu yapıların içinde yer aldıkları doku özellikleri de

göz önünde tutularak okunabilirliklerinin sağlanması, çevrelerinde küçük “Açık

Kentsel Alanlar” oluşturulması, bu kentsel alanların yeşil alanlarla desteklenmesi,

çevrelerindeki dokudan tümüyle kopartılmamaları amaçlanmıştır.

Özel Proje Alanları, içerdikleri kültürel değerler, dokusal özellikler ve planda

öngörülen yeni düzenlemelerin özel nitelikte olmasından dolayı 1/5000 ve 1/1000

ölçeklerle çözümlenemeyen, daha sonra geliştirecek daha alt ölçekli tasarımlar

gerektiren bölgelerdir. Planda iki ayrı grupta toplanan toplam 25 adet alanın 11 adedi

Özel Proje Alanı, diğer 14 alan ise bu alanların alt bölgeleri olarak belirlenmiştir.

Özel Proje Alanı olarak belirlenmiş olan alanlar şöyledir (Adana Seyhan Koruma

İmar Planı, Karar 2.4.):

ÖPA 1: Sitin güney girişini oluşturan kadastral alandır, açık pazar yeri olarak

düzenlenmesi öngörülmüştür, alanda 10m²’yi aşmayan ve yerel zabıta noktası olarak

Page 140: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

126

kullanılacak yapıdan başka hiçbir yapının inşa edilemeyeceği planla hükme

bağlanmıştır.

ÖPA 2: Yeni Hamam ve çevresindeki yapıları içerir. Dört alt bölge içeren bu

alanda, hamamın hazırlanacak yeni kullanım projesine göre turistik ticaret ya da

kültürel bir işlevle donatılması ve hamamın doğu ve batısındaki alanlarda planda

belirlenen kitle esas alınmak koşuluyla h=6.00 m yüksekliğinde ticari amaçla

kullanılacak yapıların inşa edilebileceği hükme bağlanmıştır.

ÖPA 3: Kazancılar Çarşısı (Kapalıçarşı)’nın güneyinde yer alan bu alanda

planda belirlenen kitle esas alınmak koşuluyla, h=6.00 m yüksekliğinde, ticari

amaçla kullanılacak bir yapı yer alacaktır.

ÖPA 4: Kapalıçarşı’daki sıra dükkânlar, han ve bu yapı gruplarının etkilediği

ikincil alanları kapsar. Beş alt bölge içeren bu alanda her alt bölge için farklı

müdahaleler öngörülmüştür.

ÖPA 5: Ulucami ve çevresini kapsayan alandır. Ulucami, Medrese, İnkılâp

İlköğretim Okulu, Arasta ve Arasta’nın kuzeyindeki çarşı olmak üzere beş alt

bölgeye ayrılmış olan alanda her bölge için farklı kararlar hükme bağlanmıştır.

ÖPA 6: Seyhan Kaymakamlığı’nın bulunduğu adanın batısında Memiş Paşa

Camii’nin karşısında yer alan bu alanda planda belirlenen kitle esas alınmak

koşuluyla, h=6.00 m yüksekliğinde bir yapı yer alacaktır.

ÖPA 7: Irmak Hamamı ve Çevik Kuvvet Binasını kapsayan alandaki kültür

varlıklarının rölöve, restorasyon ve (gerekiyorsa) yeni kullanım projeleri

hazırlanacaktır.

ÖPA 8: Kayalıbağ Mahallesi’ndeki Şefika Hatun Cami ve çevresini kapsayan

alanda yeşil alan, ticari amaçlı yapılar ve alandaki kültür varlığının Esnaf Lokali

olarak restorasyonu öngörülmüştür.

ÖPA 9: “Musabalı Konağı” olarak anılan yapılar grubunu kapsayan alandaki

yapıların rölöve ve restorasyon projelerinin hazırlanarak uygulanması hükme

bağlanmıştır.

ÖPA 10: Atatürk Müzesi’ni kapsayan alanın sınırlarının genişletilmesi ve

alandaki kent surlarının kalıntılarının onarılması hükme bağlanmıştır.

Page 141: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

127

ÖPA 11: Planda “Protokol Yolu” olarak tanımlanan sokağı kapsayan alanın

1/200 ölçekli plankotesinin hazırlatılması Belediye’ye bırakılmış, mevcut kentsel

mobilyaya ilişkin bilgilerin elde edilmesi karara bağlanmıştır.

Tanımlanmış olan Özel Proje Alanları için, planda, uyulması gerekli temel

hükümler yer almaktadır, ancak ayrıntılı kentsel tasarım projeleri hazırlanmamış,

tasarımcıya bırakılmıştır.

Şekil 2.69. Özel Proje Alanları (Koruma Bölge Kurulu Arşivi)

Page 142: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

128

Tevhid ve İfraz:, tevhid, parsel ölçeğindeki kararların oluşturulmasında en

önemli araçlardan bir tanesi olarak görülmüştür. Alanın mevcut sorunlarının en

önemlilerinden bir tanesi, çok küçük parsellere bölünmüş olması ve bu nedenle

yapılaşmanın sağlıksız olmasıdır. Bu nedenle, mevcut parsellerin tevhid yoluyla yapı

inşa edilebilecek boyutlara getirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, özel düzenlemeler

(örneğin yeni bir arsa oluşturmak gibi) için de ilgili parsellerin tevhidi önerilmiştir.

Bu husus, özellikle Sarıyakup Mahallesi’nin seçilen belli bölümlerinde

uygulanmıştır. Ancak hissedarlık fazla olduğundan uygulamak zor olmuştur.

Sit Alanında Yeni Yapılaşma Koşulları, Koruma Amaçlı İmar Planında

geleneksel yapıların herhangi bir yönetmeliğe bağlı kalınmadan oluştuğu göz önünde

tutularak olabildiğince az sayıda temel yapılaşma kuralı konmuş, mimar/müellifin bu

temel kurallar ışığında kendi etüdünü geliştirmesi istenmiştir. Böylece klasik bir

yönetmeliğin her şeyi tanımlayan ve mimari yaratıcılığa şans tanımayan katılığının

kırılması amaçlanmıştır.

Planda yapılaşma koşulları Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanları, Kentsel Sit

Etkileme Alanları ve Koruma Alanları olarak üç ana başlıkta incelenmiştir (Adana

Seyhan Koruma İmar Planı, Karar 5). Öncelikli olarak kentsel ve arkeolojik sit

alanlarında yapının parselde oturacağı alan (TAKS) ve yapılaşma kademelenmesine

bağlı olarak yapı yükseklikleri belirlenmiştir. Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanlarında

parsel büyüklüğü ne olursa olsun, hiçbir yapının oturum alanı 110 m²yi geçemez

hükmü vardır. Bununla birlikte 80-85 m² parsel için TAKS 0.80, 86-95 m² parsel için

0.75, 95-110 m² parsel için 0.70 ve 111m² ve daha büyük parseller için 0.60 olarak

belirlenmiştir. Bununla birlikte Sit Alanındaki yeni yapılaşma için farklı kademeler

belirlenmiştir. Bu kademelere bağlı olarak yapı yükseklikleri aşağıdaki gibidir

(Adana Seyhan Koruma İmar Planı, Karar 5.1.1.2.): 1.Kademe: Sitin çeperleri, imarlı

alan ya da etkileme geçiş alanına bakan sokak kenarları (4 kat, h=12.50 m),

1. Kademe 4 kat h=12:50 m

2.Kademe: Sitin içindeki ana trafik yolları çeperleri (3 kat, h= 9.50 m),

3.Kademe: Etkileme Geçiş Alanı olarak belirlenen yapı adaları (2 kat, h= 6.50

m),

Özel Proje Alanları (her ÖPA için özel yapılaşma koşulları geliştirilmiştir) ve

Page 143: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

129

Mevcut imar uygulamalarının sürdürüleceği alanlar.

Kentsel Sit Etkileme Alanlarındaki yeni yapıların ise kat yüksekliklerinin

h=12.50 m’yi geçemeyeceği planda belirtilmiştir.

Koruma Amaçlı İmar Planı Sit Alanındaki yapı stokunu ruhsatsız yapıları

dikkate almayarak iki grupta incelemektedir. Birinci grup Anıtsal ve Sivil Mimarlık

Ürünleri olarak ikiye ayrılır. Anıtsal Yapılar KTVKYK’nun 19.4.1996 gün ve 424

sayılı ilke kararında 1. Grup olarak ayrılan ve “Toplumun maddi tarihini oluşturan

kültür verileri içinde tarihi, simgesel, anı ve estetik nitelikleriyle korunması zorunlu”

yapılardır. Plan bu yapılara yapılacak her türlü müdahale için hazırlanacak rölöve ve

restorasyon projelerinin AKTVKK tarafından onaylandıktan sonra

uygulanabileceğini karara bağlamıştır.

Sivil Mimarlık Ürünleri ise KTVKYK’nun 19.4.1996 gün ve 424 sayılı ilke

kararında 2. Grup olarak ayrılan ve “Kent ve çevre kimliğine katkıda bulunan,

giderek yok olan geleneksel ve yöresel yaşam biçimini yansıtan” yapılardır. Sivil

Mimarlık Ürünleri için “basit onarım” ve “esaslı onarım” başlıkları altında müdahale

biçimleri tespit edilmiştir. Yok olan tescilli yapıların yeniden ihyasında yarar

görülüyorsa mevcut belgelerden yararlanarak AKTVKK kararı doğrultusunda

rekonstrüksiyon uygulaması yapılabileceği ve yapının yok olmasına sebep olanlar ile

aslına uygun olarak bakım ve onarımlarını yaptırmayanlar hakkında yasal

kovuşturma yapılacağı planla karara bağlanmıştır. Ayrıca tescilli kültür varlıklarının

depolama, imalathane vb. çevreyi ve yapıyı fiziksel, sağlık ve görsel yönlerden

bozan ve değerlerini kaybettiren nitelikte fonksiyonlar yükletilerek kullanılması

yasaklanmıştır.

Sit Alanında yer alan ancak kültür varlığı niteliğinde olmayan yapılar Plan’da

Çevresel Değerli Yapılar (ÇDY) ve Çevreyle Uyumlu Yapılar (ÇU) olmak üzere iki

gruba ayrılmıştır. Çevresel Değerli Yapılar “geleneksel teknik, malzeme ve

biçimlenme ile yapılmış, mimari elemanlar açısından kültür varlıkları kadar zengin

olmayan, kitle ve mimari biçimlenme olarak çevrenin geleneksel öğeleriyle yakınlık

ve uyum içinde olan yapılar” olarak tanımlanmıştır. Bu yapılar plan kararıyla

korunmuş, AKVTKK izni olmadan bu yapılara yapılacak müdahaleler plan notlarıyla

sınırlandırılmıştır. Çevreye Uyumlu Yapılar ise “herhangi bir korunması gerekli ve

Page 144: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

130

ya da geleneksel öğe içermeyen, ancak parsel/yapı ilişkisi, kitlesi, gabarisi ve mimari

biçimlenmesi ile çevresindeki kültür varlığı ve geleneksel nitelikteki yapılarla uyum

içerisinde olan, bunun yanı sıra, ekonomik ömrünü tamamlamadığı için bir yapı

stoku olarak önem taşıyan yapılar” olarak tanımlanmıştır. Bu yapılara yeni ek

yapılması ve dış görünümlerinin değiştirilmesi planda uygun görülmemiştir.

Alanda çevreye aykırı (ÇA) yapıların büyük bölümü ile çevreye uyumlu (ÇU)

olarak nitelenmiş olan yapıların bir bölümü çeşitli nedenlerle ruhsat alınmadan inşa

edilmiştir. Ruhsatsız yapılar için Koruma Amaçlı İmar Planında ruhsatsız tüm yapılar

yok sayılmış ve bu yapıların yer aldığı parsellerde yeni plan kararlarının geçerli

olması öngörülmüştür.

Adana tarihi kent merkezi Seyhan Nehri taşkınlarının ovanın iskânına 20. yy

başına kadar izin vermemesinden dolayı üst üste inşa edilmiş uygarlıkların izlerini

barındırır. İlk tespitler 1871 yılında kurulan Adana Belediye teşkilatının yol,

kanalizasyon ve altyapı çalışmaları sırasında yapılır. Ancak yeraltından çıkan heykel,

mezar, kalıntı vb taşınır taşınmaz kültür varlıkları söz konusu tarihlerde koruma

bilinci oluşmadığı ve kurumsal altyapı oluşturulmadığı için belgelenmemiştir.

Ülkemizde kültür varlıklarının tespit edilmesi ve belgelenmesi amacıyla 1951 yılında

5805 sayılı “Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Teşkiline ve

Vazifelerine Dair Kanun”la Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu

(GEEAYK) kurulmuştur. Adana kent merkezinde GEEAYK tarafından tescil edilen

ilk kültür varlığı 27.06.1954 yılında tescillenen Cafer Paşa Cami’dir. 1975 yılına

kadar Gayrı menkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından tescillenen ve

tamamı 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırları içinde yer alan 25 adet yapının üçü

sivil mimarlık ürünü olan konut, diğerleri anıtsal yapılardır.

Koruma anlayışının tek yapı ölçeğinden kent ölçeğine taşınması ve mevcut

yasa ve kurumların yetersiz kalması sebebiyle 21 Temmuz 1983 yılında mevcut yasa

yürürlükten kaldırılmış, yerine 2863 Sayılı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma

Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla korunması gerekli taşınmaz kültür ve doğa

varlıkları yeniden saptanmış ve GEEAYK kaldırılmıştır. 2863 sayılı yasanın en

önemli özelliklerinden birisi kentsel sit alanlarında planlı koruma kavramını

getirmesidir. “Koruma Amaçlı İmar Planı” tanımı da bu yasa ile güncellik

Page 145: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

131

kazanmıştır. Bu kanun aynı zamanda kültürel ve doğal değerlerin korunması

sorumluluğunu ağırlıklı olarak Koruma Yüksek Kurulu ve Koruma Kurullarına

yüklemiştir. Bu sorumluluk kültür varlığının doğru tespit edilmesinden, doğru ve

uygulanabilir koruma ve uygulama kararları alınmasına kadar çeşitli boyutları

içermektedir.

Bu yasa çerçevesinde Adana’da kurulan Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Kurulu Müdürlüğü tarafından ilk tescil işlemi 1990 yılında yapılmıştır.

01.06.1990 tarih ve 581 numaralı kararla 104 adet, 22.11.1990 tarih ve 727 sayılı

kararla 40 adet konut tescil edilmiştir. Bu kararlarla tescillenen 144 adet konutun

sadece 20 adedi proje alanı dışında yer almaktadır. 30.01.1992 tarih ve 1074

numaralı kararla yedi adedi proje alanı dışında yer alan 25 adet konut daha

tescillenmiş, bu listeye 15.07.1992 tarih ve 1251 sayılı kararla üç adedi proje alanı

dışında kalan toplam 10 adet anıtsal yapı eklenmiştir. 20.05.1993 tarih ve 1451 sayılı

kararla da iki adet konut ile ilk defa bir sokak (Kuruköprü Mahallesinde) tescil

edilmiştir.

Şekil 2.70. Adana Kent Merkezindeki Tescilli Kültür Varlıkları (Ökesli, Yıldırım,

Karaman, 2008)

Koruma Amaçlı İmar Planı çalışmaları başlamadan önce yapılan son tescil

işlemi 06.10.1994 tarih ve 1918 numaralı kararla konut ve işyeri olarak kullanılan

Page 146: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

132

altı adet kültür varlığı ve birisi Tepebağ diğeri Sarıyakup Mahallelerinde yer alan iki

adet korunması gerekli sokak için yapılmıştır. Koruma Amaçlı İmar Planı

çalışmalarına başlandığında 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırları içinde 29’u

anıtsal yapı, 173’ü sivil mimarlık ürünü toplam 202 adet tescilli kültür varlığı ve üç

adet tescilli sokak bulunmaktaydı.

Koruma Amaçlı İmar Planı ile birlikte 21 adet sivil mimarlık ürünü ve 12 adet

anıtsal yapı tescile, 119 adet yapı ise “Çevresel Değerli Yapı” statüsünde

değerlendirilmek üzere önerilmiştir. Koruma Amaçlı İmar Planının onaylandığı

30.06.1998 tarihi itibarıyla proje alanındaki tescilli anıtsal kültür varlığı sayısı 41,

tescilli sivil mimarlık ürünü sayısı 214 olmuştur.

Koruma Amaçlı İmar Planının onaylanıp yürürlüğe girmesinden sonra birisi

Bakımoğlu Mescidi, diğeri sivil mimarlık ürünü olmak üzere iki kültür varlığı daha

tescil edilirken, iki adedinin de yanlışlıkla yapılmış tescil kaydı kaldırılmıştır.

Şekil 2.71. Proje Alanındaki Tescilli Yapıların 2008’deki Durumu (Ökesli, Yıldırım,

Karaman, 2008)

Tescilli kültür varlıklarının 2008 yılı itibarıyla ne durumda oldukları

incelendiğinde Tepebağ Kentsel Sit Alanında toplam 27 tescilli kültür varlığının

Page 147: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Tevfik YILDIRIM

133

yıkıldığı, 20 adet yapının ise harap duruma geldiği, Sarıyakup Kentsel Sit Alanında

ise 16 yapının yıkılıp, 15 yapının ise harap duruma geldiği ortaya çıkmıştır. En fazla

hasar Tepebağ Mahallesi’ndeki yapılardadır. Tepebağ Mahallesindeki tescilli kültür

varlıklarının 16 adedi günümüze ulaşamamışken, 13 adedi ise harap durumdadır. Bu

veri yukarıda açıklamaya çalıştığımız Tepebağ Mahallesi’ndeki yapılaşma baskısının

fazlalığı ile birleştirildiğinde, fiziksel doku açısından en büyük değişimin hızlı nüfus

artışına sahip Tepebağ Mahallesi’nde gerçekleştiği söylenebilir.

Tablo 2.4 Sit Alanındaki Mahalle Nüfusları (www.tüik.gov.tr) Mahalle adı 2000 1997 1990

Tepebag 1900 1700 1430

Kayalıbag 1200 1050 920

Kuruköprü 1000 840 650

Kocavezır 3600 3300 2550

Karasoku 500 350 180

Ulucamı 1000 870 470

Sarıyakup 1900 1650 1068

Türkocağı 1400 1150 870

Alidede 1900 1650 970

Beşocak 1700 1600 1140

Hürriyet 7600 6300 4040

Page 148: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

3. MATERYAL ve METOD Tevfik YILDIRIM

134

3. MATERYAL ve METOD

3.1. Materyal

Çalışmanın ana materyalini Adana Kenti kentsel ve Arkeolojik Sit alanı

olarak belirlenen ve Koruma Amaçlı İmar Planı yapılan alan oluşturmaktadır. Planın

hazırlanması aşamasındaki analitik etüd raporundaki mevcut durumun belirlenmesi

ve analizidir. Bu aşamada, Çevre Düzeni Planı verilerinden başlayarak, ekonomik ve

sosyal göstergelerini belirleyerek, detayda 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları

bağlamında konulan yaklaşımları analiz edilmiştir. İl Özel İdaresi bünyesinde

mülkiyet ve kadastro verileri ile Koruma Amaçlı İmar Planı güncelleme çalışmalarını

içeren Çukurova Üniversitesi BAP (Bilimsel Amaçlı Projeler) raporu incelenecektir.

Ayrıca günümüze kadar yapılan alanla ve konuyla ilgili Türkiye’de ve Dünya’da tüm

bilimsel ve uygulamaya yönelik çalışmaların incelenmesi ve irdelenmesi diğer bir

materyali oluşturmuştur. Bölgedeki tescilli yapıların envanteri oluşturularak çalışma

alanı aşağıdaki ana başlıklar altında incelenecektir;

-Sosyo - ekonomik göstergeler

-Teknik altyapı

-Tüm planlama çalışmalarındaki bölgenin durumu

-Yönetsel ve kurumsal yapı

-Tepebağ Höyüğü’nde Arkeopark önerisi ve dünyadaki örnekleri

-Tepebağ Höyüğü ve Cumhuriyet dönemi yapılarının kentsel dönüşüm ile

işlevlendirilmesi, rehabilite edilmesi

-Kent merkezi ve ulaşım planlaması

Mevzuat bağlamında bakıldığında, bu çalışmanın sonucunda üretilecek olan

projenin uygulanabilir nitelikte olabilmesi açısından Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Yüksek Kurulu ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu

Müdürlüğü İlke Kararları ile birlikte (www.kultur.gov.tr), 24.12.2004 tarih ve 25680

sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7.12.2004 tarih ve 5272 sayılı Belediye

Kanununu, 05.07.2005 tarih ve 25866 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 16.06.2005

Page 149: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

3. MATERYAL ve METOD Tevfik YILDIRIM

135

tarih ve 5366 sayılı, Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek

Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun, materyal niteliğindedirler.

3.1.1. Çalışma Alanı

1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı çalışmaları başlamadan

önce hazırlanacak plana altyapı oluşturması amacıyla Adana kent merkezinin hangi

bölgelerinin korunabileceğine dair Sit Alanı sınırının tespiti Kültür ve Tabiat

Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu raportörleri tarafından yapılmıştır. 21.04.1994

tarih ve 1807 sayılı Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu

kararıyla belirlenen 80 ha.’lık Sit Alanı sınırı bu projenin çalışma alanını

oluşturmaktadır. Adana ili Seyhan ve Yüreğir Merkez İlçeleri sınırları içerisinde

Kayalıbağ, Karasoku, Tepebağ, Ulucami, Sarıyakup, Alidede, Türkocağı, Beşocak,

Mestanzade, Kuruköprü ve Kocavezir Mahallelerini kapsamaktadır.

Şekil 3.1. Çalışma Alanı (www.googleearth.com)

Page 150: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

3. MATERYAL ve METOD Tevfik YILDIRIM

136

Alanın kuzeyinde İnönü Caddesi, batısında Ali Münif Yeğenağa Caddesi,

kısmen Saydam Caddesi, güneyinde Bahçelievler Debboy Caddesi, Raylı Sistem

Güzergahı, doğusunda ise Seyhan Nehri ve nehrin Yüreğir tarafında Taşköprü’nün

bittiği yerin yakın çevresi bulunmaktadır. Burada önemli olan söz konusu 80 ha

alanın hem kent merkezi, hem de en yoğun (266 adet) tescilli yapıların bulunduğu

alan olmasıdır. Daha açık anlatımla hem ticaret ve rantın hem de tarih, kültür ve

sanat merkezinin bir arada bulunduğu çelişkilerle dolu planlama alanıdır.

3.2. Metod

Çalışmanın metodu, plana esas oluşturan Tespit - Analiz Paftaları ve Tescil

Paftaları’nın tamamının elde edilmesi, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma

Kurulu, Seyhan Belediyesi ya da planı gerçekleştiren Çukurova Üniversitesi

Mimarlık Bölümü arşivindeki bilgilerin kıyaslanması ile güncel ortaya konulan

çalışmaların incelenmesidir.

Tez kapsamında yapılan güncel çalışmalardan yararlanılarak fiziksel

analizlerle ulaşım analizler değerlendirilecektir. Fiziksel analizlerle sit alanının

ulaşım dokusuna ait analizler 2007 yılındaki dışarıdan okutman olarak derslere

katıldığım, Çukurova Üniversitesi, Mimarlık Bölümü Şehircilik Projesi dersi

öğrencilerinin yardımıyla kat yükseklikleri, zemin kat kullanımları ve normal kat

kullanımlarını içerecek şekilde alan çalışması yoluyla tespit edilecektir.

Ulaşım analizi için 08:00-08:15, 12:00-12:15 ve 17:00-17:15 saatleri arasında

belirlenen 31 farklı noktadaki yaya, bisiklet, motosiklet, özel araç, ticari araç ve toplu

taşıma araçları trafiği sayım yoluyla belirlenecek ve haritalara işlenecektir. Elde

edilen bulgular Koruma Amaçlı İmar Planı’na esas oluşturan Ulaşım Analizi Paftası

ve 1/5000 ölçekli ulaşım önerisi ile karşılaştırılıp sit alanındaki ulaşım probleminin

çözümü için öneriler getirilmeye çalışılacaktır. Turizm fonksiyonlarını yaşatabilmek

hem turist güvenliği hem de kolay ve rahat ulaşım imkanları için ulaşım

incelenecektir.

Page 151: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

3. MATERYAL ve METOD Tevfik YILDIRIM

137

Ayrıca aynı öğrencilerle alandaki kullanıcıların profilini belirlemeyi

hedefleyen sosyokültürel analizler için 526 adet konut ve ticarethane sahipleriyle 33

soruyu içeren (demografik yapı-konutun niteliği-kişinin fiziki çevresiyle ilgili

değerlendirmeleri kapsayan) anketler yapılacaktır (Ökesli, Yıldırım, Karaman, 2008).

Kent merkezi fonksiyonu ile alanın kentsel dönüşüm olanakları incelenecek

ve toprağın altındaki arkeolojik verilerle üstündeki Cumhuriyet dönemi yapıların

uyumu, oryantasyonu ile rehabilitasyonu sağlanmaya çalışılacak böylece alan kent

hayatına kazandırılmaya çalışılacaktır.

Sonucunda alanda Arkeopark kavramının nasıl uygulanacağı ve çalıştırılacağı

ile gereksinimler belirlenecektir.

Page 152: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

138

4. ARAŞTIRMA BULGULARI

4.1.Tepebağ Höyük ve Sit Uygulamaları

Türkiye’deki kentlerimizde de uygulandığı gibi Adana kent merkezindeki

Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanı sınırları mümkün olan en geniş haliyle 1994

yılında çizilmiştir. Ancak sit sınırlarında, zamanla kültür varlıklarının durumuna

göre değişiklik olmaktadır/olmuştur. Adana’daki sit sınırları bulunan kültür

varlıklarına göre değiştirilmektedir. Adana’da sit sınırları Koruma Kurulu’nun

uzmanları tarafından doğru çizilerek uygulamaya girmiştir. Kültür ve Tabiat

Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün çalışma alanımızla ilgili

aldığı kararlarda dikkat çeken faktör yoğunluk artışı ve tescilden düşürmeye

yönelik rant taleplerinin ciddi anlamda kabul görmediği ancak kurumların

çalışmasını engellemeyerek kanunlar çerçevesinde koruma kullanma dengesinin

korunmaya çalışıldığıdır. 1996 yılı onaylı Koruma Amaçlı İmar Planı

ilkelerinden taviz verilmemiş olunması planlama kültürü açısından çok

önemlidir. 1996 yılına kadar halihazır haritası, kadastrosu çok eski verilere

dayanan sit alanının yakın dönemde de Koruma Amaçlı İmar Planı’nın da

yönlendirmesiyle birlikte daha çok çalışmaya konu olduğu görülmüştür. Sit

alanları digital ortamda arşivlenmiş ve isteyen herkese teknik bir harita ile

verilebilir duruma gelmiştir. Çukurova Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim

üyelerinden K.Serdar Girginer ve arkadaşlarının 02.02.2000 tarih ve 8 sayılı sit

sınırlarının tekrar gözden geçirilmesi ve derecelerinin yükseltilmesiyle ilgili

yazısı kurul tarafından henüz sonuçlanmamıştır. Kurulun yoğun gündemi

düşünüldüğünde gerek bürokratik işlemler, gerekse de kurulun çalışma

ortamının yetersizliği bu konuda etkin olduğu düşünülmektedir. Elde

edilebilecek bilimsel veriler ile sit derecelerinin yükseltilmesi ileride kaçınılmaz

olarak görülmektedir.

Yerel kaynakların da desteğiyle bilimsel kazılarla sistematik bir çalışma

yürütülmesi bize Tepebağ Höyüğü’ndeki yerleşmelerle ilgili kapsamlı bilgi

Page 153: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

139

verecektir, diğer bir anlatımla, Adana kentinin geçmişi ile ilgili daha fazla bilgi

elde etme olanağımız olacaktır.

Marmaray gibi uluslararası projeler ülkemizde yapılmaya başlandıkça bu

çalışmaları daha fazla görmekteyiz. B.T.C. projesi, Sugözü – Adana Enerji

İletişim hattı, Adana ili, Yumurtalık ilçesi, Sugözü Enerji Santrali (İSKEN)

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna veri toplamak için gerek şirket

gerekse de Bakanlıklar kurumlardan 2863 sayılı yasa kapsamına giren doğal ve

kültürel varlıklar açısından herhangi bir sakıncası olup olmadığı konusunda

görüş istenmiştir. Dünya Bankası ve Avrupa Konversiyonu kriterleri ile Avrupa

Kültürel Mirası Koruma Sözleşmesi (Malta-Valetta) kriterlerine göre Arkeolojik

Etüd ve Değerlendirme çalışmaları yapılmıştır. Adana Büyükşehir Belediyesinin

yapmış olduğu Hafif Raylı Sistem çalışmalarında kuruldan izin almakla birlikte

henüz böyle bir koruma kültürü toplumda oluşmadığı için alınan resmi yazı

yeterli görülüp çalışmalara devam edilmiştir. Oysa kurul yetkilileri kirleten öder

mantığı ile alanda yapılması düşünülen büyük projelerde buranın önemini

vurgulayarak daha detaylı çalışmalar talep edebilecek durumdadırlar. Tabi bağlı

bulundukları yasal prosedürlerin henüz tam olarak kabuğunun kırılamadığı ve

büyük projeler dışında bu mantığın içtihatlara, uygulamalara girmemiş olması

kurulun da elini bağlamaktadır.

Koruma Amaçlı İmar Planı’nın uygulanma oranına baktığımızda yaklaşık

% 15 oranında planın uygulandığı görülmektedir. Bu 1996-2010 yılları

arasındaki 14 yıllık bir süre için çok düşük bir orandır. Daha uygulanabilir ama

ranta hizmet etmeyen bir planlama arayışına gidilmelidir. Bunun da başlangıç

noktası Adana Büyükşehir Belediyesi olmalıdır. Acilen uygulamaya yönelik

mekanla çalışabilecek çoğulcu bir kamuoyu katılımı ile plan hazırlanmalıdır.

4.2. Tepebağ Höyük ve Kentsel Arkeoloji

Tepebağ Höyüğü’nün 3 boyutlu çizimlerine baktığımızda boyutlarının

büyüklüğü çarpıcıdır. Bölgenin en görkemli yerleşimi öngörülenden çok daha

büyük bir höyük olduğu ve yaklaşık 2.1 hektarlık alanı kapsadığı tespit

Page 154: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

140

edilmiştir (Koç, 2001). Höyüğün en yüksek kotu 40 m, eteklerde de 29 m

civarlarındadır. 2007’li yıllarda yapılan kadastro ve halihazır çalışmalarıyla

höyüğün üst kesiminin 2.1 hektar olmakla birlikte tamamının yaklaşık 25

hektarlık bir alanı kapsadığı ortaya çıkmıştır.

Şekil 4.1.Tepebağ Höyüğü’nün 3 boyutlu kuzeybatıdan görünümü (Girginer, 2000)

Şekil 4.2. Tepebağ Höyüğü’nün topografik planı ve karolajı (Koç, B.2001)

Page 155: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

141

Şekil 4.3. 1960’lı yıllarda çekilmiş Tepebağ Höyüğü’nün hava fotoğrafı ve eşyükselti

eğrileriyle eski yerleşimin görünüşü. Henüz Cemal Gürsel Caddesi açılmamış durumdadır (Girginer, 2000)

Arkeolojik Sit alanlarındaki çalışmalarda dikkat edilmesi gereken

hususlar Valetta Konvansiyonu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. “Her bir taraf

arkeolojik mirasın fiziksel anlamda korunması için tedbirlerin alınmasını

aşağıda belirtilen koşulların gerekliliklerini yerine getirecek biçimde sağlamak

zorundadır:

i) arkeolojik değerlerin oluşturulmasını amaçlayan alanların kazanılması

veya korunması diğer gereken önlemlerin alınarak sağlanması;

ii) arkeolojik mirasın korunması ve bakımının mümkün olduğunca

yerinde (in situ) gerçekleştirilmesi;

iii) orijinal yerlerinden taşınmış olan arkeolojik kalıntıların mümkün

olduğunca uygun alanlarda korunması.”

Bu koşullara göre II. derece Arkeolojik Sit Alanı olan Tepebağ

Höyüğü’nde acilen bilimsel kazı yapılmalı ve elde edilen kültür varlıkları

yerinde korunmalıdır. Bu güne kadar değişik çalışmalarda alandan çıkarılıp

Page 156: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

142

müzeye teslim edilen eserler de Kentsel Arkeoloji açısından gerçek anlamda

yerinde olmasa da temsili bir anlatımla yerinde değerlendirilmelidir.

Kentsel arkeolojik miras veritabanı, envanter ve potansiyeli ile karakter

çalışması yapılmalıdır. Londra ve Bath kentlerinde olduğu gibi yatırımcı, şehir

plancısı, arkeolog ve mimar birlikte çalışmalı ve bu bölgelerde yatırım yapmak

isteyenlere envanterin finansmanını sağlaması telkin edilmelidir.

4.2.1. Tescilli Tepebağ Höyük’teki Evler

Tepebağ evleri, Adana'nın merkezinde ilk evler olup aynı adlı höyüğün

üzerinde ve eteklerindedir. Tarihi sur içindeki Adana şehrinin yüzlerce yıllık

kültürü burada saklıdır. 1495 yılında Ramazanoğlu Halil Bey'in yaptırdığı

konaktan itibaren başlayan yeni şehirleşme döneminde Tepebağ Mahallesi de

oluşmuş (Oral, 1996) ve 1752 yılında yaptırılan Yeşil Mescit ile başlayan yeni

yapılaşma döneminde gelişmiştir. Bu bağlamda Tepebağ evlerinin çoğu 18 yy'a

aittir. İnönü caddesinin şehirlerarası yol olarak açılmasıyla birlikte daha önceki

yapıların uslubünden farklı neoklasik tarzda silmeli-profilli konutlar ortaya

çıkmıştır. Tarihi Tepebağ evleri; şemsiye gibi geniş saçakları, yüksek tavanları

ve cumbaları ile geçmişin nostaljik ortamlarıdır (Zaimoğlu, Uygur, 2003). Dar ve

kıvrımlı sokaklara açılan ve çok az örneği kalan kanatlı han ve ev kapılarından

avlulara girildiğinde yüzlerce yıllık zengin kültürün örnekleriyle karşılaşılır

(Oral,1996).

Geleneksel konutlar, plan düzenlemesi yönüyle genelde giriş, ara kat ve

üst kat düzenine sahiptir. Giriş katı görüş etkisinin azaltılması ve mahremiyet

nedeniyle dışa kapatılmış, ara kat kışlık kat olarak, üst kat ise yaşama

birimlerinin yer aldığı esas kat olarak düşünülmüştür. Konut içinde yer alan her

oda, günlük aktiviteleri yapabilecek şekilde organize edilmiştir. Odalarda ayrıca,

İslamiyet'in etkisinden dolayı manevi tatmin ve iç yaşantı arayışı vardır. Bu içe

dönük tarz, yalnızca ev içi yaşamını sokaktan gizlemek ve kadınlarını yabancı-

lardan saklamak amacıyla değil, kendi inançları sonucu yarattıkları öze ve

çevreye varma çabasının bir ürünüdür. İlk yerleşim yeri olan Tepebağ'da,

Page 157: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

143

birbirine bitişik inşa edilmiş olan konutlar genelde tek ya da çift katlı olarak,

güney-batı-kuzeydoğu yönünde konumlanmış olup, arka kısımlarında küçük

avlular bırakılmıştır. Azınlık yerleşimlerinde ise konutlar, parsel boyunca

düzenli inşa edilmişlerdir (Özmen, Özerol, 2000).

Tepebağ evleriyle ilgili tipoloji çalışmaları olmakla birlikte kuruldaki

rölöve, restitisyon ve restorasyon projeleri incelenerek daha kapsamlı bir tipoloji

çalışması yapılması gerekmektedir. Bunun da özellikle sit alanı içindeki yapılara

yönelik uygulanması sağlanmalıdır.

Tepebağ bölgesindeki konutlar yapı yasağı olması ve kısıtlı trafik

sayesinde kısmen kullanılabilir ve yenilenebilir durumdadır, ancak diğer iki

bölgedeki konutlar çoğunlukla yapıların niteliğine uygun olmayan yeni işlevler

yüklenmekten dolayı tahrip olmuşlardır. 2000’li yıllarda kısmen bazı duyarlı

işadamları ve derneklerin özverili çalışmaları ile tescilli evlerin çok azı kent

hayatımıza kazandırılmıştır.

4.2.2. Adana Kalesi

Adana Kalesi: Abbasi Sultanı Halife Harun Reşid tarafından, eskiden

kalan kale yıkıntıları üzerine 781’de yaptırılmıştır (www.adana.gov.tr). Kale

1836’da Adana’yı işgal eden Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından

yıktırıldığı için bugün temellerinin bir bölümü ayaktadır. Evliya Çelebi

seyahatnamesinde; “Dört köşeli çevresi dört yüz adımdır. Yedi kulesi, iki kapısı

vardır” der (Yavuz, Özmen, 2000). İlk devirde yapılan kalenin bir duvarı nehire

dayanmış olup, diğer üç kenarı hendeklerle çevrilidir ve 7 burcu vardır (Yavuz,

Özmen, 2000).

Adana kalesi surları, Adana'nın Mısır Kölemenleri tarafından işgali

esnasında 1836 da Mısırlı İbrahim paşanın emriyle yıktırıldığı için bugün bir iki

parça duvar enkazından ve "Kalekapısı", "Tarsuskapısı" gibi isimlerden başka

bir eser ve hatıra kalmamıştır. 26 Aralık 1706 da Adana'ya gelen seyyah P.

Lucas, Adana kalesini gezdiğini beyan ederken şöyle demektedir:

Page 158: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

144

"Adana'nın ortasından Paris'in Sen nehri büyüklüğünde Çakıt (Seyhan)

ırmağı geçmektedir. Bu nehrin kenarında şehrin kalesi vardır. Bu kale küçük

olmakla beraber sağlam bir temel üzerinde sağlam yapılmıştır. Bir gün buradan

geçerken kale kumandanı beni davet etti ve kaleyi gezdirdi. Üzerinde kuleleri

bulunan surun, kale kadar eski olan kapısından içeri girdik. Bu kapının alt

tarafı büyük demir levhalardan, üst kısmı da üç parmak kalınlığında at

nallarından yapılmıştı. Buradan sonra dar yollardan giderek muhafızların

oturduğu garnizona vardık. Burada askerlerin aileleri de bulunuyordu ki,

sayıları kırktan fazla değildi. Bundan sonra surları dolaştık. Ben burada yalnız

küçük bir top gördüm. Bir kaç tane de mühimmat deposu vardı. Fakat bunların

hepsi boştu. Kalede başka görülmeğe değer bir şey yoktu. Çevresi 300 metreden

fazla olmayan bu kalenin içinden büyük gözlü bir taş köprüye geçilmekte ve

buradan şehrin dışına çıkılmaktadır. Bu köprünün sağ kolu üzerinde büyük su

kemerleri ve bunların alt tarafında da nehirden su çeken su dolapları

bulunuyordu. Büyük kemerli su yolları ırmaktan alman suyu kanallar vasıtasıyla

şehre isal ediyordu. Adana kadar güzel ve fazla çeşmesi bulunan bir yer yoktur

diyebilirim." (Yavuz, Özmen, 2000). İngiliz seyyahı Kinneir de 1813-1814’de

Adana'yı ziyaret ettiği zaman Adana kalesi hakkında şu kısa notu vermektedir:

"Seyhan kenarındaki kale, köprüden uzak değildir ve taşdan yapılmış kuleli

duvarlarıyla tahminen 1/4 millik bir çevreye maliktir." (Yavuz, Özmen, 2000).

Adana Kalesi’nden bugün geriye sur kalıntıları olduğu iddia edilen birkaç duvar

parçası kalmıştır (Saban, 2006).

Şekil 4.4. 1800’lü yıllarda çizilen Adana Kalesi Gravürü (www.wowturkey.com/forum)

Page 159: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

145

Şekil 4.5. Adana kalesi, Adana'nın Tepebağ ve Kayalıbağ mahalleri mevkiinde

kurulmuştur (Salman, Durukan, Karaman, Saban, Erman, Yanarateş, Ramazanoğlu,, 2006).

Şekil 4.6. Atatürk Evi’nin hemen arkasında bulunan Adana Kalesi Sur Bedeni Kalıntısı

(Saban, 2006)

Page 160: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

146

Şekil 4.7. İmar Planı Tadilatı Dosyasından, Cemal Gürsel Caddesi Üzerindeki Bağkur

Binası’nın arkasında bulunan Adana Kalesi Sur Bedeni Kalıntısı (Adana Büyükşehir Belediyesi Arşivi)

Sur kalıntılarının incelenmesi sonucu Geç Roma dönemine ait olduğu

anlaşılmıştır. Seyhan nehri kenarında kurulmuş bulunan Adana kalesi, dörtgene

yakın planlı ve doğudan batıya doğru uzanmaktaydı. Çevresi üç yüz metreydi ve

doğuya bakan nehir cephesi hariç olmak üzere diğer üç cephesi müdafaa

hendeğiyle tahkim edilmişti. Doğu tarafı tamamıyla Seyhan nehrinin kenarında

idi. Kalenin yedi burcu vardı. Biri güneye yani şehre, diğeri doğuya yani

tamamıyla Seyhan nehrine açılan iki demir kapı, kalenin dışarıyla irtibatını

sağlıyordu. Kalenin dışındaki Adana şehri, sur ile çevrilmiş olmamasına rağmen

bazı sokak başlarında kale kapısı gibi demirden yapma 8 adet büyük kapı

bulunmaktaydı (Yavuz, Özmen, 2000). Tepebağ Höyüğü’ndeki Adana Kalesinin

Gaziantep ve Halep kaleleri ile ortak noktalsı şehir merkezine yakınlığıdır, ancak

içlerinde en merkezi olan Tepebağ Höyüğü’dür. Diğerleri akarsu kenarında olmayıp

tarihi bir köprüyle de şehrin diğer yakasına bağlanmazlar. Büyüklük olarak

bakıldığında her iki örnekte de kaleler restore edilmiş ve kullanımda olduğundan

alanları bilirlidir. Tepebağ Höyük’teki surların, henüz sınırları bile tam olarak

bilinmemesine rağmen seyyahların verdiği bilgilere dayanarak çizilen temsili

gravüründen boyutlarının verilen örneklere yakın olduğu öngörülmektedir.

Page 161: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

147

Şekil 4.8. Temsili Adana İç ve Dış Kalesi Surları ile Tepebağ Höyük Üzerinde Uçuş

Görüntüsü (Saban, 2006’dan faydalanılarak uydu görüntüsü üzerine işlenmiştir)

Şekil 4.9. Temsili Adana İç ve Dış Kalesi Surları ile Tepebağ Höyük Üzerinde Uçuş

görüntüsü (Saban, 2006’dan yeniden uydu görüntüsü üzerine işlenmiştir)

Page 162: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

148

Klasik dönemde sur içindeki kentlerin genelde 20-60 Ha. alan kapladığı,

nüfus yoğunluklarının ise ortalama 250 kişi/ha olduğu hesaplanmıştır

(McEvedy, 1967). Nüfus yoğunluğunun Batı Avrupa’da biraz daha düşük,

Ortadoğu’da ise biraz daha yüksek olabileceği belirtilmiştir. Görüldüğü gibi

Miletos kenti alan olarak verilen üst sınırın iki katı büyüklüğünde, gerçekten

görece büyük bir kentti. Kentin nüfusu yaklaşık olarak 30.000 kişi olduğu

tahmin edilmektedir (Beaufort, 1818).

4.3. Kentsel Dönüşüm ve Kentsel Rehabilitasyon Açısından Tepebağ

Höyüğü’nün Konumu

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 17.03.2006 tarih ve 77 sayılı

kararıyla tez alanımın tamamı ve koruma amaçlı uygulama imar planı yapılan

alanın tamamı yaklaşık 86 ha’lık alan Kentsel Dönüşüm alanı ilan edilmiştir.

Strateji olarak, tarihi kent dokusunun kentsel özelliklerinin ön plana çıkarılarak,

algılanması ve kent ile bütünleşmesi olarak tariflenmiş alanın arkeolojik

boyutuna hiç değinilmemiştir. Ancak yine de alanın kontrol altına alınması ve

dikkatleri üzerine çekmesi açısından olumlu bir karar olduğu görülmektedir.

Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun

30.06.2009 tarih ve 5125 sayılı kararı ile İl Özel İdaresine ait gayrimenkullerin

yıkımının İl Özel İdaresi KUDEB uzmanları denetiminde olabileceğine, ancak

arkeolojik verilere rastlanılması halinde çıkan eserlerin envanterlendirilmesi

yapılarak daha sonra aynı alanda teşhirinin sağlanmasına karar verilmiştir.

Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun

30.06.2009 tarih ve 5117 sayılı kararı ile Tepebağ Ortaokulunun “Turizm Tesis

Alanı” olarak değiştirilmesi talebinin ilgili kurumların görüşünün alınması

koşuluyla ilke olarak uygun olduğuna, öneri fonksiyona yönelik koruma amaçlı

imar planı ve restorasyon projelerinin revize edilerek kurula iletilmesi karara

bağlanmıştır.

Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun

30.06.2009 tarih ve 5119 sayılı kararı ile Gazipaşa İlköğretim okulunun “Kültür

Page 163: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

149

Merkezi”ne dönüştürülmesinin ilgili kurumların görüşünün alınması koşuluyla

ilke olarak uygun olduğuna, öneri fonksiyona yönelik koruma amaçlı imar planı

ve restorasyon projelerinin revize edilerek kurula iletilmesi karara bağlanmıştır.

Bugüne kadar bilinenin aksine çalışma alanımızda hiç de

azımsanmayacak kadar yaklaşık kamu mülkiyeti 80.000 m² civarındadır.

Uygulanması düşünülen birçok proje kamulaştırma maliyeti çok yüksek olur

düşüncesiyle vazgeçilmiştir. Tapu kayıtlarında yaptığım incelemede bazı

tapulara hiç işlem yapılmadığı bazı kayıtların cümle düşüklükleriyle ve imla

hatalarıyla kaydedildiği tespit edilmiştir. Bu koşullarda bilgisayarda aranan tapu

kaydı bulunamayabiliyordu. 2009 yılı itibariyle Seyhan İlbaylığı ve Seyhan

Vilayeti adına kayıtlı 51 adet tapu Adana İl Özel İdaresi adına güncellenerek

tescil edilmiştir.

Tapunun Adana İli, Seyhan İlçesinde II. derece Arkeolojik sit alanı ve

kentsel sit alanında kalan, dükkan, medrese, bazı park alanları hariç Tepebağ

mahallesinde, 328 m² Seyhan İlbaylığı adına kayıtlı, 7.936 m² Seyhan Vilayeti

adına kayıtlı olan toplam 8.264 m² alan bulunmaktadır. Vakıflar adına 364 m²,

Türkiye Diyanet Vakfı adına 499 m², Seyhan Belediyesi adına, 875 m², Hazine

adına, 874 m² alan bulunmakta olup ayrıca Tepebağ mahallesi sınırları içinde

tüm okul, resmi kurum alanları Maliye Hazinesi adına kayıtlı olarak toplam

7.496 m² alan bulunmaktadır (hepsi dahil toplam: 10.876 m²).

Ulucami mahallesinde, Maliye Hazinesi adına 4.897 m² arsa boş alan

bulunmakla beraber ayrıca üzerinde okul, emniyet alanı ve jandarma tesisleri

bulunan toplam 7.582 m² alan da Maliye Hazinesi’ne kayıtlıdır. Vakıflar Genel

Müdürlüğü’ne ait 816 m², Seyhan Vilayeti adına ait 610 m², Seyhan Belediyesi

adına 1.536 m² alan ve ayrıca yol, park alanı olarak 218 m² alan kayıtlıdır.

Seyhan İlçe Belediyesi olarak ayrı tutulan bir kayıtta da 120 m² alana

rastlanmıştır. Adana Belediyesi adına kayıtlı 14.885 m² alan olup ayrıca yol ve

yeşil alan olarak 6869,91 m² alan kayıtlıdır (hepsi dahil toplam: 37.533.91 m²).

Karasoku mahallesinde, Vakıflar adına 288 m² alan ve binalı olarak da

2.249 m² alan kayıtlıdır. Seyhan Belediyesi adına 2.173 m², Adana Belediyesi

Page 164: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

150

adına 396 m², Adana Vilayeti adına 984 m² alan kayıtlıdır. Seyhan Vilayeti adına

kayıtlı 3.670 m² binalı okul alanı kayıtlıdır (hepsi dahil toplam: 9.760 m²).

Kayalıbağ mahallesinde, Vakıflar müdürlüğü adına 795.50 m², Türkiye

Diyanet Vakfı adına 48.641 m² (içinde bina, dükkan ve cami alanları dahil) alan

bulunmaktadır. Seyhan Vilayeti adına 268 m², Seyhan Belediyesi adına 50 m²,

Adana Belediyesi adına 49.501 m², Hazine adına 7.906 m² alan kayıtlı

görülmektedir (hepsi dahil toplam: 107.161,50 m²).

13 mahalleyi kapsayan 80 Ha.’lık sit alanında en yoğun dokunun

bulunduğu sadece 4 mahalle içinde genel toplamda 165.330 m² (16.53 Ha.) alan

kamu alanı olarak kayıtlıdır. Ancak Kayalıbağ Mahalle’si dökümlerinde merkez

cami ve çevresinin olduğu alanlar da Kayalıbağ tapu kayıtlarına girdiği için o

alana denk gelen yaklaşık 86.000 m² alanı çıkardığımızda net toplam olarak

79.330 m² alan kalmaktadır. Bu alanlara sit alanındaki yollar, meydanlar, bazı

çocuk bahçeleri, parklar ve Seyhan Nehri’nden kazanılan bazı dolgu alanları

dahil olmadığı düşünülürse, kamu arazisinin büyüklüğü çok rahat ortaya

çıkacaktır.

Şekil 4.10. İl Özel İdaresi Mülkiyetleri (YILDIRIM, özel arşivi ve İl Özel İdaresi araştırmaları).

Page 165: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

151

Şekil 4.11. İl Özel İdaresi Mülkiyetleri ve İmar Planı (YILDIRIM, özel arşivi ve İl Özel İdaresi

araştırmaları).

Genel anlamda bakıldığında kentsel mekanların tanımlanması (boya,

duvarlarla çevrilmesi vs.), temizlik çalışmalarının ihmal edilmemesi, sokakların

parke döşenmesi, aydınlatılması, kablo, elektrik direği, tabela gibi görsel kirlilik

oluşturan malzemelerin düzenlenmesi, bank, çöp kutusu, telefon kulübesi gibi

kent mobilyalarının kentsel tasarım dahilinde planlanması gerekmektedir.

Mahalle içlerinde yerleşen ticaret ve imalat işyerleri çoğunlukla geçimlik

üretim içinde olduklarından bulundukları mekanı terk etmeme eğilimindedirler.

Alanın tümünde toplu üretim ilişkileri içinde bulunan iki mahalle görülmektedir.

Bunlar ayakkabıcılık siteleri olarak mekansal organizasyon ve işbirliği içindedir.

Ağırlıklı olarak kentin güney kesimlerindeki kırsal alanlara, Karataş ilçesine ve

hatta Türkiye ile dış ülkelere hizmet vermektedir.

Alan çok yönlü olmak üzere ağır kent içi trafik yükü altındadır. Bu

durum sürdürülen işlevler ve kentin merkezi olma nedeniyle zorunlu bağlantılar

gereği gibi gösterilmektedir. Acilen ulaşım planlanması gerektiği ortadadır.

Page 166: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

152

Ulaşım planlamasında sadece araç ve yaya sayıları değil demografik özelliklerin

de ön plana çıkarılması gerekmektedir.

Koruma Amaçlı İmar Planı’nı yenilmeye yönelik hazırlanan Çukurova

Üniversitesi Araştırma Projesi kapsamında fiziksel analizler ile konut ve ticaret

kullanıcılarıyla 2007 yılında anketler yapılmıştır. Bu anketlerde genelde,

şahısların üstte konut altta işyeri olarak çalışmalarına rağmen hırsızlık ve saldırı

en büyük sorun olduğu belirtilmiştir. Ayrıca yeşil alan ve sosyo-kültürel

donatıların olmaması, korna sesi, kaza, çöp, aydınlatma, koku ile yıkılma

tehlikesi diğer sorunlar olarak tanımlanmıştır. Tüm alanda mevcut yapıların %

23’ü boş olduğu, % 15 civarında da depo olduğu tespit edilmiştir. Karasoku

mahallesi sakinleri özellikle 23 Nisan İlköğretim Okulunun taşınmasını talep

etmişlerdir.

Fiziksel analizlere göre;

Şekil 4.12. 1996 Yılı Kat Adedi (Adana Büyükşehir Belediyesi)

Page 167: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

153

Şekil 4.13. 2007 Yılı Kat Adedi (Ökesli, Yıldırım, Karaman, 2008)

1996 ile 2007 yılları arasında sit alanındaki kat yükseklikleri ana caddeler

üzerinde artmış, mahallelerin iç kesimlerinde ise mevcut durum korunmuştur.

Özellikle Abidinpaşa Caddesi, Çakmak Caddesi ve Cemal Gürsel Caddesi üzerinde,

Küçük Saat Meydanı’na yakın kesimlerdeki yüksek yapılar caddelerin uçlarına doğru

yayılma göstermiştir.

Yeni yapılaşma teşvik edildiği ve yüksek yoğunluklu yapılaşmanın önerildiği

bu alanlarda yoğunluk artarken yapılaşmaya çeşitli derecelerde sınırlamalar getirilen

Kentsel Sit Alanları ve Etkileme Geçiş Alanlarında kat yüksekliklerinde artış

olmadığı gibi parsellerin boşaldığı ortaya çıkmıştır.

Page 168: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

154

Şekil 4.14. 1996 yılı ve 2007 yılı dolu-boş durumu karşılaştırması (Ökesli, Yıldırım, Karaman,

2008)

Dolu – boş oranlarına baktığımızda ise 2007 yılı itibariyle ana caddelerin

hemen arkalarından itibaren başlayan boşalmalar dikkat çekmektedir. Alan gittikçe

çöküntü bölgesi olmaya başlamıştır.

Şekil 4.15. 1996 yılı ve 2007 yılı arazi kullanım karşılaştırması (Ökesli, Yıldırım, Karaman,

2008)

Page 169: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

155

Mahallelerin iç kesimlerindeki konut kullanımı giderek azalmış, ticaret

kullanımı caddelerden iç kesimlere doğru yayılmaya başlamıştır. Tepebağ Kentsel

Sit Alanı’nın güneyindeki Abidinpaşa Caddesi üzerinde yer alan toptan ticaret

fonksiyonunun KAİP stratejisine aykırı olarak kuzeydeki Sit Alanı’na doğru

genişlediği ortaya çıkmıştır. Toptan ticaretin perakende ticarete oranla daha fazla

alana ihtiyaç duyması kentsel sit alanında yoğunluk artışı yönünde baskı

oluşturmaktadır.

2007 yılındaki zemin kat kullanımlarında dikkat çeken bir başka nokta

imalathane kullanımının proje alanının kuzeyinde ve güneyinde iç kesimlere doğru

yayılmaya başlamış olmasıdır. Bu imalathanelerden kuzeydekiler genelde matbaa

iken güney bölgedekiler ayakkabı ve tekstil üzerine çalışan atölyelerdir. Üretim

aşamasında yanıcı ve patlayıcı madde kullanan, aynı zamanda büyük iş makineleri

ile çalıştıklarından binanın statik ve hareketli yükünü artıran bu imalathanelerin en

kısa zamanda sit alanından uzaklaştırılması gerekir. Nitekim Koruma Amaçlı İmar

Planında sit alanının güneyinde imalathaneler için bir site oluşturularak sit

alanındakilerin oraya transferi önerilmiş, ancak gerçekleştirilmemiştir. Planın

uygulanamaması sonucu imalathaneler 2007 yılında 1998’den daha büyük bir tehdit

ve tehlike unsuru olarak ortaya çıkmıştır.

Sit alanında ulaşım, 2007 yılı sayımına göre nüfusu 2 milyonu aşmış olan

Adana’da trafik önemli bir problem haline gelmiş bulunmaktadır. Tek merkezli

ışınsal bir yapıda büyüme gösteren kentin tarihi kent merkezi ticari merkez

konumunu sürdürdüğü için trafik özellikle kent merkezinde yoğunluk

göstermektedir. Nüfusunun dörtte birinden fazlasının sürücü olduğu Adana’da her

6,5 kişiye bir araç düşmektedir. Kentin genişlemesi sonucu konut ile işyeri arasındaki

mesafenin artması, nüfus artışına rağmen toplu taşıma ağının kent bütününde

yeterince etkin hizmet vermemesi gibi sebeplerle kentte özel araç kullanımı çok

yaygındır ve tarihi kent merkezindeki ulaşım yoğunluğu da buna bağlı olarak

artmıştır.

Tarihi kent merkezi ayrıca kent içi ulaşımda hizmet veren hemen tüm toplu

ulaşım araçlarının varış noktası ya da ana güzergâhıdır. Dolayısıyla kent merkezinde

hem özel araç hem de toplu taşıma araçlarının yoğunluğu gözlenmektedir.

Page 170: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

156

Tablo 4.1. Adana’da Toplu Ulaşım Araçları Sayısı (Ökesli, Yıldırım, Karaman, 2008) TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI SAYISI

Ticari

Taksi

Servis

Minibüsü

Dolmuş

Minibüs

Özel Hat

Otobüsü

Belediye

Otobüsü

Toplam

3060 2383 1085 418 159 7107

Ulaşım önerisinin temel ilkeleri şunlardır:

• Ağır araç trafiğinin alana girişinin kısıtlanması, zorunluluk arz eden

konularda özel yolların tasarlanması,

• Tek yönlü trafik akışının yaygınlaştırılması,

• Sokaklarda şerit işgalleri ile oluşan kapasite düşürücü kullanımların

ortadan kaldırılması,

• Kesişme noktalarının yeniden tasarımı,

• Tarihsel doku içerisinde trafik hızını yavaşlatıcı düzenlemelere

gidilmesi,

• Trafiğin mümkün olduğunca alan içinden arındırılarak yaya öncelikli

hale getirilmesi,

• Alan içinde bisiklet kullanımının park alanları, işaretleme,

ışıklandırma ve uygun yol kaplamaları ile teşvik edilmesi,

• Taşıt transfer noktalarında bu işlemin yayalar açısından güvenli

yapılabilmesi için gerekli tedbirlerin alınması.

Yürürlükteki 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı fonksiyon ve ulaşım

açısından değerlendirildiğinde aşağıdaki hususlar ortaya çıkmaktadır:

• Planda sosyal ve teknik donatı alanları hesabı olarak nelerin eksik

olduğu ve bu yönde ne gibi kararlar alındığı görülememektedir,

• Yasal olarak nazım imar planı ölçeği gereği yaya yolu detayına

inilmesi uygun olmamakla birlikte planın niteliği koruma amaçlı imar planı

olmasından mümkün görülebilir boyuttadır. Ancak çıkmaz sokakların nazım imar

planı ölçeğinde gösterilmemesi, gösterilecekse de açılmasının sağlanması temel

ilkelerden biri olmalıdır,

Page 171: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

157

• Planın yapıldığı yıl itibariyle henüz bir ulaşım master planı olmadığı

için kentle ve merkez fonksiyonuyla ilgili herhangi bir genel veriden hareket

edilmemiştir,

• Kavşak noktaları çözümlenmeden bırakılmıştır,

• Toplu taşıma için durak yerleri belirlenmemiştir,

• Bölgesel ve yerel anlamda otopark alanları oluşturulmamıştır,

• Yollarda tek-çift yön uygulaması değerlendirilmediği için ulaşımın

akıcılığı sağlanamamıştır,

• Plan alanı kent merkezi olduğu için en öncelikli sorunlardan bir tanesi

olan ulaşım için lejant üretilmediği görülmüştür,

• Yol kademelenmesi ve genişlikleri algılanamamaktadır.

Günümüzde proje alanını oluşturan 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırları

içinde halen 214 adet tescilli sivil mimarlık ürünü kayıtlıdır, ancak son on yıl içinde,

söz konusu alanda gerek kentsel gerekse tek yapı ölçeğinde yaşanan değişimlerle,

geleneksel doku özgünlüğünü önemli ölçüde yitirmiştir. Sonuç olarak KAİ Planında

sivil mimarlık ürünlerinin restorasyonu için öngörülen Sit Alanı’nın imarlı alan

olarak belirlenen ve yoğunluk artışı verilerek kent merkezinin ticari canlılığının

artırılarak Kentsel Sit Alanlarının da bu vasıtayla kendiliğinden canlanması stratejisi

olumlu sonuç vermemiştir. Bunun sebeplerinden biri Yerel Yönetimin bu stratejiyi

gerçekleştirecek araçları uygulamaması, diğeri ise mülk sahiplerinin Kentsel Sit

Alanlarında öngörülen değişim paralelinde yatırım yapma güç ve isteğinde

olmamasıdır.

1996 yılında Tepebağ bölgesindeki geleneksel konutlar yapı yasağı olması ve

kısıtlı trafik sayesinde kısmen kullanılabilir ve yenilenebilir durumda iken 2007’de

bu yapıların büyük bölümü yıkılmış veya harap duruma gelmiştir. Konut kullanımı

zemin katlarda ticarete dönüşmeye başlamış normal katlarda ise devam etmektedir.

Diğer iki bölgedeki geleneksel konutlar ise çoğunlukla yeni ve uygun olmayan

işlevler yüklenmekten dolayı 1996 yılında harap durumda iken, 2007 yılında bu

yapılara yüklenen imalathane ve depo işlevlerinde artış gözlenmiştir.

Page 172: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

158

Koruma Amaçlı İmar Planı İlkelerine dair öneriler şöyle sıralanmıştır;

• Sit Alanındaki ticaret kullanımlarında perakende ticaret benimsenmeli

ve depolama amaçlı toptan ticaret ve zanaatlar dışındaki imalathaneler dışarı

alınmalıdır.

• Birbiriyle bağlantılı rekreasyon alanları düzenlenmeli, günlük

ziyaretçi kapasitesi arttırılmalı ve yaya ulaşımını ön planda tutulmalıdır.

• Kültür varlıklarının çevresiyle beraber düşünülerek algılanması

sağlanmalı ve çevrelerindeki uyumsuz yapılardan arındırılmaları hedeflenmelidir.

• İlgili kamu kurum, kuruluş ve özel şirketlerce oluşturulacak ortak bir

koruma fonu oluşturulmalıdır.

• Bina restorasyonu ve tadilatlarında binaları yakın çevresi ile birlikte

değerlendiren peyzaj projeleri kesinlikle istenmelidir.

• Oluşturulan özel proje alanlarının öncelikle hayata geçirilmesi

sağlanmalıdır.

• Katılım sağlanması için projenin anlaşılır bir şekilde kitapçıklar

halinde tanıtılarak bu kitapçıkların yöre halkına, kamu kurum ve kuruluşlarına, sivil

toplum örgütlerine, TMMOB’a, ve medyaya dağıtılması sağlanmalı, tartışma

ortamlarıyla planda düzeltmelere gidilmelidir.

• Tek yönlü trafik akışının sağlanması, şerit işgalleri ile oluşan kapasite

düşürücü kullanımların ortadan kaldırılması, hız yavaşlatıcı önlemlere başvurulması,

durak noktalarının işaretlenmesi ve yaya/yolcu güvenliğinin sağlanması, bisiklet

kullanımı, park alanları, işaretleme, ışıklandırma ve uygun yol kaplamaların

yapılması gereklidir.

• Ada ortası otoparklar ile katlı otopark yapımı düşünülmelidir.

Adana Koruma Amaçlı İmar Planı 1994 yılında AKTVKK tarafından

belirlenen geniş sınırlarıyla sit alanını incelemeler neticesinde bozulmuşluk

durumlarına göre 3 ana bölgeye ayrılmış ve her alan için farklı plan notlarını karara

bağlamıştır. Bunlar Kentsel Sit Alanları, Etkileme-Geçiş Alanları ve İmarlı

Alanlardır. Kentsel Sit Alanları da kendi içinde Tepebağ, Sarıyakup ve Kuruköprü

Kentsel Sit Alanları olmak üzere üç bölgeye ayrılır. Proje kapsamında yapılan

analizler neticesinde Kentsel Sit Alanları’nın sınırlarının Koruma Amaçlı İmar

Page 173: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

159

Planında öngörüldüğü gibi devam etmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Etkileme-

Geçiş alanlarının cazip ticaret fonksiyonlarına açılması, ancak yoğunluğun İmarlı

Alanlara oranla düşük tutulması Planda öngörüldüğü halde, araştırma sonucunda

Kentsel Sit Alanlarında olduğu gibi bu alanlarda da ya boşalmaların olduğu ya da

uygun olmayan fonksiyonların binalara yüklendiği görülmüştür. Bunun sonucunda

Kentsel Sit Alanlarında konut dışı fonksiyonlar için talep artmış, getirim

sağlanamadığı durumlarda yıkılan binaların parselleri otopark olarak kullanılmaya

başlanmıştır.

Son on yıl içinde sadece İmarlı Alanlarda yeni yapılaşma söz konusudur. Bu

alanlarda planda öngörülen yüksek yoğunluk ile parsellerin birleştirilmesi

neticesinde geleneksel dokuya uymayan, kütlesi ve yüksekliği ile kültür varlıklarını

ezen ve algılanmalarını engelleyen, genellikle cadde üzerinde yoğunlaşana yapılaşma

ortaya çıkmıştır. İmarlı Alanlarda elde edilen rant diğer alanlarda gerçekleşmemiştir

ve bunun neticesinde Sit Alanı’nın bir bölümü kalkınırken, bazı bölümleri çöküntü

alanlarına dönüşmüştür. Bu sorunun çözümü için bir seçenek imarlı alanlardaki

parsellere verilecek her ruhsat karşılığında elde edilen gelirin bir bölümünün

Belediye tarafından Kentsel Sit Alanları’na, Özel Proje Alanları’na ve Belediye

eliyle yaptırılacak yatırımlara aktarılmasıdır.

Sonuç olarak Sit Alanı’nın sınırlarında bir değişiklik yapılması uygun

değildir, hatta gerekli düzenlemeler yapılarak 1. ve 2. Derece Arkeolojik Sit

Alanları’nın sınırlarının genişletilmesi düşünülebilir. Boşalan parsellerde ise yeni

yapı yapılıncaya kadar yeşil alan düzenlemesi yapılarak Kentsel Sit Alanları’nı

birbirine, Seyhan Nehri’ne ve kentin diğer bölgelerine yaya yoluyla bağlanması

sağlanabilir.

Proje kapsamında Kentsel Sit Alanlarındaki organik sokak dokusunun

bozulmaya başladığı, geleneksel yapı stokunun azaldığı ve tescilli anıtsal ve sivil

mimarlık ürünlerinin acil olarak iyileştirilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Tescil

işlemi sadece yapıları değil yapıların üzerinde yer aldığı yapı parsellerini de

kapsadığından, yıkılan tescilli yapıların ayağa kaldırılması organik sokak dokusunun

ve geleneksel yapı düzeninin yeniden hissedilmesi için zorunlu bir işlemdir. Tescilli

olmayıp Çevresel Değerli Yapılar statüsündeki geleneksel yapılardan artık ayakta

Page 174: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

160

olmayanlar için ise bulundukları parsellerde önerilecek yeni yapılar için çeşitli

yapılaşma sınırları getirilmelidir.

Tescilli Sokaklardan sadece Kuruköprü’de olanı binaların yükseklikleri,

cephe oranları ve düzenleri ile geleneksel sokak dokusunu yansıtır biçimde

günümüze ulaşmıştır. Tepebağ ve Sarıyakup’taki Tescilli Sokaklar ise üzerlerindeki

tescilli yapıların yok olması, sadece yüksekliği ve cephe düzeni ile geleneksel

yapıların mevcut olması sebebiyle özelliğini yitirmiştir. Bu sokaklarda boşalan

parsellerde ve onlara komşu parsellerde yeni yapılacak yapılar için geleneksel sokak

dokusunu yeniden oluşturmak amacıyla sınırlandırmalar getirilmelidir.

Ana Plan Kararları; Protokol Yolu, Anıtsal Yapıların Çevresi ile İlgili

Düzenlemeler, Özel Proje Alanları ve Tevhid ve İfraz’dan oluşan dört ana plan kararı

gerçekleştirilen analizler ışığında tartışılacaktır.

Araştırma sonucunda Protokol Yolu’nun üzerindeki tescilli yapılardan

bazılarının yok olmasına rağmen halen Kentsel Sit Alanları’nı birbirine bağlayan bir

kültür aksı oluşturma potansiyeli olduğu ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte Tepebağ

Mahallesinde üzerindeki yapılar yıkıldığı için boşalan Protokol Yolu üzerindeki bir

yapı adası yeşil alan olarak düzenlenerek bu aks üzerinde bir nefes alma noktası

haline getirilebilir.

Anıtsal yapıların çevresi ile ilgili olarak geçen on yıl içerisinde birkaç başarılı

örnek gerçekleştirilmiştir. Yağ Cami, Harem Dairesi (Ramazanoğlu Konağı) ve Kız

Lisesi gibi bazı anıtsal yapıların çevresi niteliksiz yapılardan arındırılmış ve binaların

daha kolay algılanması sağlanmıştır. Kız Lisesi’nin bahçesi Ulus Parkı ile

birleştirilerek Seyhan Nehri boyunca yeşil alan oluşturulmuştur.

Bu Anıtsal Yapılardan Ulucami Külliyesi (ÖPA 5) Planda belirlenen Özel

Proje Alanlarındandır. Bunun dışındaki Özel proje Alanları için herhangi bir proje

geliştirilmemiş veya uygulama yapılmamıştır. Büyük bölümü kamu veya vakıf

mülkiyetinde olan Özel Proje Alanlarının düzenlenmesi bütün Sit Alanı’nın ayağa

kaldırılması için en önemli adımlardan biridir ve bu sebeple ilgili kurum ve

kuruluşlar tarafından hayata geçirilmelidir.

Tevhit ve İfraz, Sit Alanındaki yapılaşmayı engellemeden geleneksel sokak

ve mahalle dokusunu sağlayabilmek için en önemli araçlardır. Ancak geçen on yıllık

Page 175: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

161

sürede İmarlı Alanda tevhit uygulamaları yoğun olarak gerçekleşmiş, bunun

sonucunda Kentsel Sit Alanlarının çevresi yoğun ve yüksek yapılarla çevrelenmiştir.

Rantın son derece yüksek olduğu kent merkezinde, yatırımcıların parselleri bölme

yönünde değil onları birleştirerek daha büyük parseller elde etme ve yüksek

yoğunluktan da faydalanarak kullanım alanını artırıp yüksek gelir elde etme

eğilimlerinin olması son derece doğaldır. Tevhit yoluyla geleneksel dokuya aykırı

kentsel alanların ortaya çıkmasını ve yüksek getirimli bu alanların Kentsel Sit

Alanları üzerinde oluşturdukları rant ve ticari yapılaşma baskısını engellemek ana

hedeflerden olmalıdır. Koruma Amaçlı İmar Planı’nın da öngördüğü bu hedefi

gerçekleştirmek için yerel yönetime çeşitli görevler düşmektedir, ancak bu görevlerin

yerine getirilmediği açıktır. Sonuç olarak geleneksel dokunun daha fazla zarar

görmemesi için İmarlı Alandaki tevhit uygulamalarının sınırlandırılması

düşünülebilir.

Yeni Yapılaşma açısından, Koruma Amaçlı İmar Planında olabildiğince az

sayıda temel yapılaşma kuralı konmuş, mimar/müellifin bu temel kurallar ışığında

kendi etüdünü geliştirmesi hedeflenmiş ve böylece mimari yaratıcılığa şans tanıyan

bir yaklaşım benimsenmiştir.

Planda yapılaşma koşulları Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanları, Kentsel Sit

Etkileme Alanları ve Koruma Alanları olarak üç ana başlıkta incelenmiştir. Kentsel

ve Arkeolojik Sit Alanlarında parsel büyüklüğü ne olursa olsun, hiçbir yapının

oturum alanı 110 m²yi geçemez hükmü vardır. Analizler sonucunda geleneksel

dokunun bozulmaması amacıyla öngörülen bu kararın devam etmesinde fayda

olduğu, oturum alanında artış olması halinde tescilli kültür varlıklarının ayakta

kalmalarının rant baskısı altında çok daha zora gireceği ortaya çıkmıştır.

Sitin çeperleri, imarlı alan ya da etkileme geçiş alanına bakan sokak kenarları

için öngörülen 4 kat, h=12.50m yükseklik parsellerin birleştirilmesi yoluyla elde

edilen büyük parseller sebebiyle geleneksel dokuya uymayan yapıların Sit Alanında

ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu alanlardaki yeni yapılaşma iş merkezleri ve

ticarethaneler olarak kendini göstermiştir. Dolayısıyla büyük metrekarelere ihtiyaç

duyan fonksiyonlar yerine Sit Alanında perakende ticaret, pansiyon, ofis vb.

fonksiyonların ön plana çıkarılması uygun olabilir.

Page 176: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

162

Bunun yanında İmarlı Alan olarak belirlenen alanlarda mevcut imar

uygulamalarının devam edeceği öngörülmüş ve sonuçta yoğunluk ve yükseklik

belirli bölgelerde artmıştır.

KAİP Sit Alanındaki ruhsatsız binaları yok sayarak plan kararları

geliştirmiştir ve görülebileceği gibi Sit Alanındaki yapıların çoğu halen ruhsatsızdır.

Tevhid ve İmarlı Alanda yüksek yoğunluk kullanılması sebebiyle ruhsatlı

gerçekleşen yeni yapılaşmanın etkileri son derece olumsuz olmuştur. Ruhsatsız

binaların ruhsat sahibi olması ve benzer yöntemler kullanarak Sit Alanında

yapılaşmaya gidilmesi halinde tarihi kent merkezine geri dönülemez zararlar

verilebilir. Bunun yanında ruhsat alınmadan yapılan inşaatlar devam etmektedir. Sit

Alanındaki yapılaşmanın kontrolü için yerel yönetimlere görev düşmektedir, ancak

bu görevin de yerine getirilmediği açıktır.

Şekil 4.16. Sit Alanındaki Yapıların Ruhsat Sahipliliği (Ökesli, Yıldırım, Karaman, 2008)

Ulaşım, kent merkezindeki trafiğin çözümü için 2003 yılında Şehir Plancıları

Odası Adana Şubesi tarafından bir öneri geliştirilmiştir. Bu öneri Taşköprü’nün

Page 177: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

163

yayalaştırılmasını, sit alanının çevresinde taşıtlar için bir ring yolu ve cep otoparkları

oluşturarak kent merkezinin yayalar tarafından güvenli bir şekilde kullanılmasını ve

birbiriyle bağlantılı meydanlar oluşturmayı hedeflemiştir. Bu proje için geliştirilen

ulaşım önerisi Şehir Plancıları Odası tarafından hazırlanmış olan öneri ulaşım

projesini esas almakta, ancak Taşköprü’nün taşıt trafiğine kapalı olmasını, farklı bir

güzergâhta ring yolu ve birbirleriyle bağlantılı yeşil alanlar öngörmektedir.

Şekil 4.17. Şehir Plancıları Odası Adana Şubesi Tarafından 2003 Yılında Geliştirilmiş Olan

Ulaşım Önerisi

Ana hedef kent merkezini yayalar için daha güvenli ve konforlu hale

getirmek, meydanlar aracılığıyla kent merkezinde tarihi dokuyu hissederek dolaşımı

sağlamak, yeşil akslar oluşturarak nehir kenarındaki yeşil alanı kent merkezinin

içlerine taşımak ve bunun sonucunda hem kentliler hem de turistler için uygun bir

kent merkezi oluşturmaktır. Elbette ki bu öneri kent bütününde hazırlanması gereken

ulaşım master planı olmadan geliştirildiğinden çeşitli uygulama sorunlarını

bünyesinde barındırabilir.

Adana kent merkezi, Tepebağ Höyüğü Mezopotamya ve Mısır ile Deniz

ulaşım imkanlarından dolayı yoğun ticari ve sosyal ilişkiler içinde idi. Adana’nın

Page 178: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

164

sahilinde bulunan Karataş (Magarsus), Yumurtalık (Ayas) ilçeleri denizin altında

olup, zamanla Seyhan Nehri’nin taşıdığı alüvyonlarla, deniz, kara yönünde dolmuş,

düzensiz alüvyon taşınması sonucu oluşan lagün göller Türkiye’nin en büyük, en

fazla türün barındığı Kuş Cenneti ve Doğal Sit Alanıdır. Söz konusu alan Adana’ya

43 km uzaklıktadır. Örnek verecek olursak Kahire daha az nehir baskısı ve alüvyon

taşınmasına rağmen 140 km denize uzakta kalmıştır. Adana ve Kahire kentlerinin

deniz yoluyla ulaşım imkanları alüvyon taşınması öncesinde çok yüksektir.

Yaklaşık 7000 yıl önce, Adana’da ilk yerleşme Romalılardan da eski olmakla

birlikte şimdiki merkez Tepebağ mahallesinde oluşmuş; kent bu alanda Seyhan

Nehri’nin de cazibesiyle sürekli yeniden inşaa edilerek düzlüğe doğru yayılmaya

başlamıştır. Kentsel gelişim güneye doğru olmuştur. 15. yy.’da Ramazanoğulları

Beyliği döneminde Alidede, Sarıyakup ve Türkocağı mahalleleri kurulmuştur. 19.yy.

ortalarına kadar kerpiçten, üstleri toprak örtülü ve sokak cepheleri sağır olarak inşaa

edilen konutlardan oluşan kentsel doku, 20.yy. başlarında yerini Seyhan Nehri kıyısı

boyunca sıralanan 2-3 katlı görkemli konaklara bırakmıştır.

Koruma imar planlarının sorunlarını 4 ayrı grupta inceleyebiliriz;

A-Bürokratik Sorunlar: Vakıf alanlarının çokluğu ve organizasyon eksikliği,

3194 sayılı imar kanununa göre hazırlanan yönetmeliklerden açmazları, ihale

sistemleri, kanuni standartların tarihi gelişim sürecindeki yapılaşmalara uymaması

resmi kurumların arazilerine sahip çıkmaması ve geliştirmemesi, sadece geçici olarak

kiraya vermesi gibi basitçe çözülebilecek ama bir çok kurumun olurunu gerektiren;

zaman açısından yavaş işleyen bir çözüm demetini içeren sorunlardır.

B-Yapısal Sorunlar: Malzeme, işçilik, bakım – onarım yapılmaması ve

bilinçsiz ustalar, ıslak mekanların ve tesisatların geliştirilmesi ile yapının değişimi,

rant beklentileri, toplu-organize hareket edilmemesi, bütüncül düşünülmemesi vb

yapısal sorunlardan bazıları arasında sayılabilir

C-Kullanıcıdan Kaynaklanan Sorunlar: Altyapı yetersizliği, kullanım zorluğu,

düşük gelirli kiracıları buraya çekmektedir. Mülkiyetin mirasla bölünmesi, parsel-

konut büyüklükleri, sosyo-ekonomik – yapı özelliklerine ilişkin, tasarruf ve birikim

olanaklarına ilişkin, ev sahipleri ve kiracılar konusundaki bulguların sonuçlarına göre

Page 179: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

165

ev sahipliliği oranı azalıp kiracılık artmakta olup kiracıda yapıya geçici

müdahalelerde bulunduğu için yapının kültürel değerlerine zarar vermektedir.

D-Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar: Kentin gelişme dinamiklerinin koruma

amaçlı etkinliklerle çelişir bir durumda olması, koruma ve korunacak olanın konumu,

kentin matriks yöntemiyle perspektifinin belirlenmeden, sayısal ve sosyal verilere

dayandırılmadan ortaya konması, verilerin yetersizliği; örn. parselin sahibinin ve

sınırlarının belirli olmaması, arazinin son halihazır haritalarının tamamlanmış

olmaması gibi sorunlar bırakın geçmişi, mevcut durumun bile kontrol edilmesini

imkansızlaştırmaktadır.

2003 yılı itibariyle Koruma Amaçlı Uygulama imar planı % 10 oranında

gerçekleşmiş durumda olup, alt bölgelerde, özel proje alanı olarak ayrılan alanlar

henüz detaylandırılıp, çözülmemiş ve maddi olanaksızlık – ilgisizlikten dolayı da

köhnemeye yüz tutmuştur. Önemli olan kentin kültürüne ve tarihine o yörede

yaşayan insanların sahip çıkması, ilgilenmesi, acaba ben ne yaparsam, burası daha

düzenli olur, tarihimi, kültürümü nasıl yaşatabilirim” diye sorabilmesidir. Bu soruyu

sormaya başladığınızda birkaç kişi yerine yüzlerce insan düşündüğünden yük

azalmakta ve sürekli yeni çözümler elde edilmektedir.

Genel olarak değerlendirildiğinde aksaklıklar olmasına rağmen Adana

Koruma Amaçlı İmar Planı ilkeleri doğru biçimde belirlenmiş ve plana yansıtılmıştır.

Ancak planın hedeflendiği ve öngörüldüğü biçimde uygulanmamıştır. Planın

uygulanmamasının ana nedeni 1998 yılında meydana gelen deprem ve Sit Alanı’na

etkileri olarak gösterilmiş olsa da, proje kapsamında gerçekleştirilen analizler Plan’ın

uygulanması için yeterli istek ve çabanın gösterilmediğini ortaya koymuştur.

Adana Koruma Amaçlı İmar Planı hazırlanırken ticari alışveriş (perakende)

odaklarını geliştirerek kullanım rantının koruma uygulamalarına katkısını artırmak

stratejilerden birisi olarak belirlenmiştir. Ancak ticaret fonksiyonundan elde edilen

gelir koruma uygulamalarına aktarılmamıştır. Kentsel Sit Alanları kendi haline

bırakılmış, Özel Proje Alanları için detaylı projeler geliştirilmemiş, Sit Alanındaki

yapılaşma kontrol edilmemiş ve ulaşım problemi çözüme kavuşturulmamıştır.

Bununla birlikte bazı bölgelerde ticaret ağırlıklı yapılaşma yoğunluğu artmış, tescilli

kültür varlıkları ve geleneksel yapılar yok olmuştur.

Page 180: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

166

Bütün bu problemlere rağmen “Koruma Amaçlı İmar Planı” hala belirli

boyutlarıyla uygulanabilir durumdadır. Son on yılda Sit Alanı’nda gerçekleşen

fiziksel, sosyal ve ekonomik değişim Planın orijinaline sadık kalınarak

uygulanmasını zorlaştırsa da, ortaya çıkan zorlukları avantaja çevirmek ve Adana

kent merkezini geleneksel tarihi dokusuyla yeniden canlandırmak ana hedef

olmalıdır.

Sit Alanı toptan ticaret ve imalathanelerin kontrolsüz işgalinden kurtarılmalı,

geleneksel dokunun ve kültür mirasının algılanıp kentliler ve turistler tarafından

keyifle yaşanabileceği, sosyokültürel altyapısı zengin, araç değil, insan odaklı bir

ulaşım planına sahip bir alan haline getirilmelidir.

Bölge Koruma Kurulu’nun arşivinde yaptığım incelemeler sonucunda;

kurulun kurulduğu 1992 Tarihinden itibaren, kurul gündeminin daha çok tespit ve

tescillerden oluştuğu, halihazırda personel durumu ve kurulun gündeminin

yoğunluğu ile çok büyük bir alan hizmet vermesinden alanda yeterli çalışmanın

yapılamadığı, tescillerin ve tespitlerin ileride de sayıca fazla olacağı düşünülebilir.

Yakın dönemde Gaziantep bölge kurulunun kurulmasıyla Adana’da daha verimli bir

çalışmanın yapılabileceği düşünülmekle birlikte kamuoyunda kültür varlığı bilincinin

giderek artmasıyla taleplerin de fazlalaşacağı öngörülmektedir.

Alanda 1998 yılında onaylanan Koruma Amaçlı İmar Planı’yla birlikte yeni

yapılaşma talepleri yerel yönetimlerin ve kurulun gündemindedir. Koruma kuruluna

gitmesine gerek olmadığına plan kararıyla karar verilen alanlarda yapılaşma talebinin

daha fazla olduğu ve yerel yönetimlerin bu talepleri onayladığı görülmektedir.

Kent merkezi ve rant beklentisi içerisinde kaçak yapı ve yıkım kararları diğer

bir büyük bölümü oluşturmakta ve suç duyuruları ile davalar sürmektedir.

Son dönemde hareketlenen alanda restorasyon işlemleri ile kültür

varlıklarının neredeyse yeni yapılaşmalar kadar ön planda olduğu tespit edilmiştir.

Tescilden düşürme talepleri gündemde olmakla birlikte kurulun kararlı tavrı

sayesinde yakın dönemde bu taleplerin hiç gelmediği görülmüş ve bu tür taleplere

sıcak bakılmadığı mesajları verilmiştir.

Alanda imar uygulaması ile alt ve üstyapı işlemleri ağırlıkta olup yeni imar

planı tadilatları konusunda ise aynı şekilde kurulun tavrı ile fazla başvurunun

Page 181: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

167

yapılmadığı mevcut başvuruların ise tescilli yapılar açısından red edildiği tespit

edilmiştir. İmar planlarının içeriğine bakıldığında pazar yeri, çocuk bahçesi, eğitim

ve sağlık tesis alanları, katlı otopark, kat adetlerinin 2 katla sınırlandırılması gibi sit

kavramına kısmen zarar vermeyen talepler olduğu görülmüştür.

Tablo 4.2. Koruma Kuruluna Yapılan Başvuruların Sınıflandırılmış Hali (Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi – 2007)

TALEP SINIFLAMASI SAYI % TESCİL + TESPİT 124 20 YENİ YAPILAŞMA 94 15 YIKIM + KAÇAK YAPI + MAİLİ İNHİDAM 92 15 RESTORASYON+REKONSTÜRÜKSİYON+RÖLÖVE 61 10 TESCİLDEN DÜŞÜRME 54 9 DİĞER (SATIŞ +KİRALAMA+BİLGİ İSTEME+SONDAJ RAPORU) 53 9 YASAL SORUŞTURMA 34 6 BASİT ONARIM 29 5 TEVHİD + İFRAZ + PARSELASYON 27 4 TEKNİK ALTYAPI VE ÜST YAPI 23 3 İMAR PLANI + TADİLATI 21 3 KAMULAŞTIRMA 6 1

TOPLAM 618

Bilgi alma ve yasal soruşturma işlemlerinin çok olduğu ve uzmanların

zamanlarını aldığı tespit edilmiştir. Adana Büyükşehir Belediyesi ve Adana İl Özel

İdaresinde kurulan KUDEB’ler sayesinde kurulun daha rahat çalışabileceği

düşünülmektedir.

Konut kullanıcı anketlerine göre;

İkamet edenlerin çoğunlukla Adana’lı, % 60’ının ev sahibi olduğu, %

40’ının ilkokul mezunu, % 15’inin okuryazar olmadığı,

Günlük alışverişlerini pazardan ve mahalle bakkalından yaptıkları, diğer

gereksinimleri de küçük saat ve büyük saat civarından karşıladıkları

belirlenmiştir. % 45’inin daha konforlu bir apartman dairesinde oturmak istediği,

% 30’unun ise evini sevdiği terk etmek istemediği tespit edilmiştir. Burada

oturmalarının sebebi ise % 31 ile gelirinin ancak orada oturmaya yettiği, % 26 ile

Page 182: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

168

kira vermediği, % 20,7 ile de baba ocağı-akrabalarının orada olması

gösterilmiştir. Taşınma imkanları olsa % 50’si Baraj Yoluna, % 50’si Turgut

Özal Bulvarına taşınmak istemektedirler. Konutlar ağırlıklı olarak 70-90 m² olup,

% 50’si güneş görmüyor, % 40’ı rüzgar almıyor. Buna rağmen kullanıcıların

çoğunluğu konutlarından memnun, herkes sosyal alanda iyi ilişki içerisindedir.

Ticaret kullanıcı anketlerine göre;

Ağırlıklı aynı mekanda kaldıkları pek taşınma olayının gerçekleşmediği,

eğitim oranının yükseldiği ve ulaşımın % 18 dolmuş, % 17 yaya, % 40 araçla

yapıldığı belirlenmiştir.

İşyeri niteliğine baktığımızda %14 ayakkabıcı, % 8 tekstil, %4.5 matbaa,

% 3 giyim mağazası, %3 lokanta ve %3 mobilyacı olduğu tespit edilmiştir.

İşyeri alanlarının yaklaşık ortalaması 25-40 m²’dir.

Burada olma sebebi sorulduğunda, % 44’ü işyerim için en uygun semt

olduğunu, %14’ü gelir durumunun buraya izin verdiğini, % 13’ünün ise kira

vermediğini belirtmiştir. Yeni bir işyerine taşınacak olsanız neresi olur diye

sorulduğunda, %28’inin aynı yer, % 9’unun Çakmak Caddesi, % 8’inin Baraj

Yolu, % 8’inin Sanayi Sitesi ve % 6’sının Kuzey Adana şeklinde cevap

vermişlerdir.

İşyerinizin olduğu mahallede hangi kullanımların olmasını istersiniz diye

sorulduğunda, % 30’u otopark, % 21’i park-çocuk bahçesi, % 20’si Sağlık Ocağı

ve % 12’si sinema tiyatro şeklinde cevaplamıştır.

Dükkanların üst katının % 60’ı depodur. İş hanları % 25 kapasiteyle dolu

Tepebağ’da işyeri büyüklüğü 30-40 m² arasında değişmektedir.

Ulaşım ve diğer sorunların tespitine göre (Ökesli, Yıldırım, Karaman,

2008); Ali Münif Yeğenağa ve Abidinpaşa caddeleri sabahları % 10 dolu ama

araçlar çok yoğun, özel araç kullanımı öğle saatlerinde yoğunlaşıyor. Akşamları

toplu taşıma % 40 civarında dolu ve sayıca çok yoğundur. Ticari taksi 15 dk da

10 tane olmak üzere en yoğun seviyededir. Yaşayanlar, bölgenin eski ticari

canlılığını yitirdiği, mirasla ya da ekonomik olarak çok ucuz olduğu için burada

Page 183: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

169

olduklarını belirtip, kaldırım genişliklerinin dar ve trafiğin çok yoğun

olmasından yakınmaktadırlar.

4.3.1. Ulaşım

Avrupa`da Trafik kentin dışına alınmaya çalışılmasına karşın Türkiye’de

araçlar kent merkezine hatta istediği dükkanın önüne kadar rahatlıkla

girebilmektedir. Araç sayısının hızla artmasıyla artık bu olgu ciddi bir sorun

haline gelmiştir.

Araç girişinin kameralarla denetlenip, ücrete bağlanması da Avrupa'da

kent merkezlerindeki araç yoğunluğunun denetimini sağlayan bir başka

uygulamadır. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Nimet

Özgönül’ün 23.02.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine verdiği bilgilerde;

Roma / İtalya, Önemli tarihi eserlerin de içinde bulunduğu ve günde 250

bin kişinin ziyaret ettiği kent merkezindeki 5 kilometrekarelik alan, Roma'nın

"Sınırlı Trafik Bölgeleri" içerisinde yer alıyor. 1994 yılında kabul edilen bu

uygulamayla İtalya başkentinin trafik sorunu önemli ölçüde hafifletilmiş

durumda.

Paris / Fransa, Ulaşım ağının 8 farklı bölgeye ayrıldığı Paris'te, yalnızca

2 bölge şehir merkezini içine alıyor. Kent içi ulaşımda kullanılan toplu taşıma

araçları otobüsler, metro ve hızlı banliyö servisleri olup, ulaşım aynı biletle

sağlanabiliyor. Turistlerin şehir merkezinde bulunan birçok tarihi ve turistik

mekanı rahatça gezebilmeleri için yürüyüş yolları ve parkların geniş yer

kapladığı Paris'te turistler indirimli seyahat edebiliyor.

Londra / İngiltere, 6 bölgeden oluşan Londra'nın kent merkezinde trafik

yoğunluğunu azaltmak için çeşitli önlemler alınmış durumda. Gelişmiş metro

sistemi ve 2003 yılında uygulamaya konulan "Trafik Sıkışıklığı Vergisi" ile kent

merkezinde araç kullanımı gün geçtikçe azalıyor. Söz konusu uygulamaya göre,

saat 07.00 ile 18.00 arasında Londra'ya giriş yapan araçlar 8 pound ödemek

zorunda. Ücret ödemeden giriş yapan araçlara ise 100 pound ceza kesiliyor.

Page 184: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

170

Özel araç kullanımının çok yaygın olmadığı Londra'da ulaşım, toplu taşıma

araçlarıyla sağlanıyor.

Prag / Çek Cumhuriyeti, ulaşımdaki ana güzergahların son derece geniş

olduğu Prag'da kent merkezi trafik sorununu büyük ölçüde çözmüş durumda.

Küçük sokakların hakim olduğu Prag'da taksi sayısı da çok az. Ulaşımda toplu

taşıma araçları daha önemli bir yer tutuyor.

Madrid / İspanya, İspanya'nın başkentinde tarihi doku ve kültürel öğeleri

korumaya yönelik çalışmalar, şehircilik ve planlama konusundaki

uygulamalarda öncelikli yerini koruyor. 9-12 metre aralığında değişen

genişlikteki kaldırımlar, tek yön olarak düzenlenen bulvarlar boyunca yayalara

rahat geçiş olanağı sağlanıyor. Ayrıca yollardaki şeritler arasında geniş yeşil

alanlar bulunuyor.

Avrupa’daki çeşitli uygulamaları kentimize, özellikle de kent

merkezindeki Tepebağ Höyük ve çevresine uyarladığımızda yukarıda sayılan

tüm örneklerden faydalanmak mümkündür. Ancak bu uygulama için güçlü bir

idari irade ve mevzuat gerekmektedir. Öncelikle verilerimizi düzeltmek ve

kontrol etmek adına alanda 31 farklı noktada veri toplanmıştır. Sit alanındaki ve

hemen kenarındaki ana ulaşım aksları ile ara sokaklarda belirlenen 31 adet farklı

noktada yapılan araç ve yaya sayımları sonucunda;

-Sabah, öğlen ve akşam zirve saatlerinde, 15’er dakika için sayımlar

yapılmıştır.

-45 dakika içerisinde toplam 45.500 sayım yapılmış olup;

% 55 yaya (25.025 kişi)

% 22 özel araç (10.010 adet)

% 18 toplu taşıma (8.190 adet)

% 3 motorsiklet-bisiklet (1.365 adet)

% 2 ticari araç (taksi, panelvan,kamyonet) (910 adet)

olduğu tespit edilmiştir.

-Toplu taşıma araçlarının çok az sayıdaki yollardan çok hızlı bir şekilde

yaklaşık 2 sn’de bir geçtikleri tespit edilmiştir ki, bu şartlarda hiçbir turizm

faaliyetinin olamayacağı ortadadır.

Page 185: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

171

-Bisikletin motorsiklete göre daha az kullanıldığı,

-Her alana ticari ve özel aracın rahatlıkla girdiği,

-Sadece zirve saatlerinde toplam 45 dakika yapılan sayımdaki sonuçları

24 saatlik günlük yaşantımıza yoğunlukları da düşünerek yaydığımızda çok

ciddi sonuçlar çıkmaktadır. Yaklaşık 250.000 ile 300.000 arası sayımın

yapılabileceği tahmin edilmektedir ki, kent içindeki, yolların darlığı ve şekil

bozukluğu hesaba katıldığında ulaşım master planının yapılması zorunluluğu

daha iyi anlaşılacaktır. Yol şeritlerinin çizilmesi sağlanmalı ve mevcut

yollarımızın aslında ne kadar tutarsız durumda olduğu belirlenmelidir.

-Dolu-boş oranlarına bakıldığında merkeze girerken çeperlerde yolcuların

indiği ve gereksiz yere araçların merkeze boş olarak girip işgal ettiği tespit

edilmiştir. Durak noktalarının acilen yeniden planlanması gerekliliği ortadadır.

Şekil 4.18. Tepebağ Höyük ve Yakın Çevresinde Zirve Saatlerinde Araç Sayımı Yapılan

Noktalar (Ökesli, Yıldırım, Karaman, 2008)

Page 186: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

172

-Merkezdeki yolların yeni sayımlar yapılarak tek-çift yön uygulamasına

geçilmesi, otopark ihtiyaçlarının dağınık ve şekilsiz otopark alanlarının

düzenlenmesiyle sağlanması, yol genişliklerinin tanımlanması, saat

kısıtlamalarının yapılması, kavşakların ve yaya geçitlerinin tanımlanması, raylı

sistem çalışmalarının bir an evvel bitirilmesi gereklilikleri tespit edilmiştir

(Ökesli, Yıldırım, Karaman, 2008).

Adana Kent Konseyi Taşköprü Komitesi’nin Taşköprü’nün öncelikle

sahibini bulma çabalarına girmesi sonucunda T.C. Karayolları Genel

Müdürlüğü’ne bağlı Tarihi Köprüler Müdürlüğü’nün köprünün sahibi olduğu

belirlenmiştir. Daha sonra Mimar Mehmet Pekcan IŞIK köprünün tüm

projelerini ücretsiz yapmış ve projeleri kuruldan da onaylatarak T.C. Karayolları

Genel Müdürlüğü’ne teslim etmiştir. Uygulama çalışmaları için ihale edilmiş ve

restore edilen köprü kent hayatına kazandırılarak 2007 yılında yayalaştırılmıştır.

Şekil 4.19. Tepebağ Höyük ve Yakın Çevresinde Ulaşım Master Planı Taslağı (TMMOB

Şehir Plancıları Odası, Adana İl Temsilciliği, 2002)

Benim de yer aldığım bu çalışmalar kapsamında, öncelikle ulaşım master

planı kentin bütününden kopuk olamayacağı ilkesi kabul edilerek yapılmıştır.

Page 187: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

173

Ancak kent bütünü için çok daha detaylı ve profesyonel çalışmalar

gerektirdiğinden şimdilik sadece merkez ve höyük çevresini kapsayan dar

anlamda bir plan hazırlanmıştır. Plan yapıldığı 2002 yılı itibariyle taşıt trafiğine

açık olan Taşköprü’nün yayalaştırılmasını, sit alanının çevresinde taşıtlar için

sarı renkte gösterilen bir ring yolu ve cep otoparkları oluşturarak kent

merkezinin yayalar özellikle de turistler için güvenli şekilde kullanılmasını,

hafif raylı sistemle entegre edilmiş bir ulaşım-yaya bağlantısını ve birbiriyle

bağlantılı meydanlar oluşturmayı hedeflemiştir. Seyhan caddesinin refüjden itibaren Seyhan Nehri tarafındaki yolun

tamamen kaldırılması ile Tarihi Taşköprü’nün Seyhan İlçesi’nde karada kalan

kısmındaki gözlerinden bir veya ikisinin kent hayatına kazandırılması

düşünülmüştür. Bu plan çerçevesinde eskiden Seyhan Nehri’ne cepheli olan

evlerin de nehirle ilişkilerini anlatan kaynakların görüntülerinin paylaşılması

gerektiği fikri benimsenmiştir.

4.4. Kurumsal, Sivil Toplum Örgütleri, Mevzuat Yaklaşımları ve Uygulamaları

Belediyeler, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Bayındırlık

ve İskan Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ile Arsa Ofisi kenti parçalara ayırarak

üreten fakat birbiri ile bütünleştirmeyen bir bakış açısının ürünü olarak

kurumsallaşmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü ile T.B.M.M. bünyesinde yer alan

Milli Saraylar Dairesi de koruma konusunda yetkili kurumlar arasındadır.

Özellikle Vakıflar Genel Müdürlüğü, sahibi olduğu çok sayıda han, hamam, cami

ve medrese gibi anıtsal nitelikli eserlerin tespit, tescil, onarım ve

restorasyonlarını gerçekleştiren önemli bir kurumdur. Ayrıca aynı yörelerde İller

Bankası ile Kültür ve Turizm Bakanlığı birbiriyle bağlantısı olmayan çalışmalar

da yapabilmektedirler. Bir yetki ve görev karmaşası olarak nitelendirilebilecek

bu durum, yasal düzenlemelerle çeşitli kamu kurumlarının korumadan sorumlu

olması ve yetki alanlarında çok çeşitli tarafların etkin olmasıyla

süregelmektedir. Nitekim 2863 sayılı yasanın 10. Maddesi kültürel değerlerin

korunmasında “Kültür Bakanlığını” sorumlu ve yetkili kılmıştır. Bakanlık

Page 188: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

174

13.9.1989 günlü 379 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Kültür ve Tabiat

Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel

Müdürlüğü ile bu görevi yapmaktadır. Anıt eserlerin, taşınmaz kültür varlığı

statüsünde olmasına karşın, bu eserlerden iki farklı genel müdürlüğün sorumlu

olması, korumada kurumsal yapıdan kaynaklanan karmaşa ve sorunların, merkez

teşkilatından itibaren başlamasının bir göstergesi olmuştur (www.e-sosder.com).

Buna rağmen, Tarihi Kentler Birliği, Çevgön, TAÇ Vakfı, Çekül, Mimarlar

Odası, Yerel Gündem 21 gibi sivil toplum örgütleri ile bazı finans, sanayi ve

medya kuruluşları korumaya yönelik çabalarını sürdürmektedirler. Yasal

çerçevede kendilerine yer bulamayan bu kuruluşların yaptırım gücü

bulunmamakta ve genellikle kendi imkânları dahilinde korunması gerekli tek anıt

ölçeğinde onarım yaptırabilmektedirler.

2004 yılında çıkarılan yeni Koruma Yasası ile başlayan yasal gelişim

süreci, Türkiye’de koruma kavramının tek anıt korumasından başlayarak kentsel

alan korumasına ulaşması uzun bir sürece yayılırken, günümüzde uluslar arası

koruma modellerine uygun bir norma ulaşması 14.07.2004 yılında çıkarılan

5226 sayılı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile Çeşitli

Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile sağlanmaya çalışılmıştır.

Bu yasa ile bugüne kadar sözü edilmeyen yönetim alanı, yönetim planı, bağlantı

noktası gibi yeni tanımlamalar oluşturulmuş, koruma planlaması içinde eylem

alanlarının ve önceliklerinin belirlenmesi olanaklı hale getirilmeye çalışılmıştır.

Yasa koruma uygulamalarında; Belediyelerin, valiliklerin ve ilgili

kurumların yanı sıra, söz konusu alanla ilgili meslek odalarını, sivil toplum

kuruluşlarını ve plandan etkilenen hemşerilerin katılımını da sağlamaktadır.

Özellikle bünyesinde koruma birimi kurarak tescilli yapılara bakım izni yetkisi

ile belediyelerin korumadan sorumlu olmasının sağlanması daha önceki

uygulamalardan çıkan karmaşayı en aza indirecek nitelikte olmuştur.

Büyükşehir Belediyeleri, Valilikler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca izin verilen

belediyeler bünyesinde kültür varlıkları ile ilgili işlemleri ve uygulamaları

yürütmek üzere sanat tarihi, mimarlık, şehir planlama, mühendislik, arkeoloji

gibi meslek alanlarından uzmanların görev alacağı koruma, uygulama ve

Page 189: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

175

denetim büroları (KUDEB) kurulması sağlanmıştır. Bu bürolar koruma bölge

kurulları tarafından uygun görülen koruma amaçlı imar planı, proje ve malzeme

değişiklikleri ile inşaat denetimi de dahil olmak üzere uygulamayı denetlemekle

yükümlüdür (www.e-sosder.com).

Tepebağ Mahallesi’ndeki Seyhan İlbaylığı ve Seyhan Vilayetine ait olan

parsellerin hepsi 2002 yılında satılmak istenmiş ancak kurul bunu Genel

Müdürlük görüşü gerekmektedir diyerek reddetmiştir. Tepebağ Mahallesi’ndeki

taşınmazlarla ilgili resmi kurumların yazışma ve dosya özeti tarih sırasıyla

şöyledir (Adana İl Özel İdaresi);

1 - 1942-43-44 yıllarında 52 şahsa ait toplam 6625 m² alan memleket

hastanesi yapımı gerekçesiyle istimlak edilmiştir.

2 - 1945 yılında gerçekleştiği iddia edilen depremde istimlak edilen

evlerin yıkıldığı Özel İdare Müdürü Hasan AYDIN tarafından belirtilmektedir.

3 - 1943 ve 1950 yılları arasında hastane yapılmadığından dolayı gayri

menkullerin istimlak edilen kişiler ve üçüncü kişiler tarafından bu alanda baraka

şeklinde ahşap gecekondular yapılmıştır.

4 - 05.07.1950 tarih ve 554 sayılı İl Daimi Komisyonu kararı ile Sağlık

ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na hastanenin yapılıp yapılmayacağının

sorulmasına karar verilmiştir.

5 - 21.08.1950 tarih ve 1331/14498 sayılı yazıyla Sağlık ve Sosyal

Yardım Bakanlığı hipodrom sahasında 120 dönümlük yerin hastane inşaatına

başlanacağından Tepebağ’dan vazgeçildiğini belirtmiştir.

6 - 02.09.1950 tarihinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın hastane

yapımından vazgeçildiğine dair son yazısına göre karar alınması için Özel İdare

İl Daimi Komisyonuna yazı havale edilmiştir.

7 - 30.10.1950 tarihinde hastane yapımından şimdilik vazgeçildiği tekrar

bildirilmiştir. Buna gerekçe olarak da arsanın şehre çok yakın olması ve çevre

sokakların dar olması ve Adana için yaptırılan Nazım İmar Planında (Herman

Jansen Planında) A işaretiyle “Arkeolojik Saha” olarak belirlenmesidir. Bu

plancının araştırmaları sonucu verilen bir plan kararı olup herhangi bir kurumun

kararı değildir. Planlamada da alana özgü kararlar verilebilmektedir.

Page 190: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

176

8 - İl Özel idaresi tarafından işgal edilen bu alanın işgalcilerden tahliyesi

için belediyeye bir çok defa yazı yazılmıştır.

9 - Belediye tarafından işgalcilere 14.04.1951 tarihine kadar kesin süre

verilmiştir.

10 - 22.03.1951 tarihinde bu taşınmazdaki gecekondu sahipleri Kuvayi

Milliye Derneği aracılığıyla Başbakanlığa müracaat ederek hastane yapımından

vazgeçildiğinden bahisle istimlak edilen arsalarının kendilerine istimlak bedeli

üzerinden satılarak iadesini talep etmişlerdir.

11 - 24.01.1952 tarihinde Sağlık Bakanı’nın Adana’ya geleceğinden

bahisle tekrar hastane yapılması gündeme gelmiştir.

12 - 08.02.1952 tarihli İçişleri Bakanlığı’nın yazısında kaçak inşaatlara

şimdilik dokunulmayacağı belirtilmektedir.

13 - 21.5.1952 Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar işleri Reisliği

yazısında; 04.01.1950 tarihinde eski Tarsus ve yeni Tarsus yolu arasında

hipodrom civarında bir alanın hastane olmasının belediye meclisinden karar

bağlandığı belirtilmiştir. Ancak buranın havaalanına yakınlığı, uçuş emniyeti

açısından uygun bulunmamıştır. Tepebağ’daki alternatif de araştırılmış ve alanın

dolgu olması, temel maliyetlerinin yüksek olması, etrafının yoğun yapı adaları

ve dar yollarla çevrili olmasından dolayı günlük ihtiyaca cevap verebilecek 50-

100 yataklık poliklinik yapılmasının uygun olduğuna ancak ihtiyaca göre

genişleme potansiyeli az olduğundan askeri hastane ve Bağlar mevkiinde

yapılması gerektiğinin altı çizilmiştir. (Bayındırlık Bakanı, K.ZEYTUNOĞLU

imzasıyla)

14 - 1966 tarihine kadar burayı işgal eden değişik kişilerden birçok defa

hastane yapılmadığından bahisle istimlak edilen gayri menkullerin istimlak

bedeli üzerinden kendilerine geri satılması müracaatında bulunulmuştur. Fakat

hiçbir netice alınamamıştır.

15 - 15.06.1966 Özel İdare Müdürü İl Daimi Komisyonu yazısında 1966

yılı itibariyle gecekondu kanununun çıkmasıyla birlikte 775 sayılı yasanın 3.

maddesi gereğince parsellerin belediyeye devredilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Page 191: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

177

16 - 20.11.1966 Hukuk Müşavirliği’nden görüş istenmiş Hukuk

Müşavirliği burasının ilgili işgalcilere iadesinin mümkün olmadığı gibi Sağlık

Bakanlığı tarafından hastane yapmak amacıyla tahsis edildiğinden bu tahsis

gereğince burasının gecekondu bölgesi olmadığı gerekçesiyle belediyeye

devrinin mümkün olamayacağını belirtmiştir.

17 - 01.01.1967 yılında İstanbul Üniversitesi’nden Prof.Dr. Halet

ÇAMBEL alanın imar planında arkeolojik saha olduğunu ve altında çok önemli

eserler barındırdığını dolayısıyla yeşil alan ve park dışında bir şey

yapılamayacağını belirtmiştir.

18 - 16.03.1967 tarihinde Adana Belediyesi ile Karataş Belediyesi

arasındaki plaj arsası anlaşmazlığı nedeniyle Karataş Belediyesi ile Adana

Belediyesi arasında takas yapmak amacıyla burasının Adana Belediyesi olarak

devrini talep etmiştir.

19 - 27.12.1967 tarihinde 1182 sayılı kararla İl Encümeni tarafından bu

alanın Adana Belediyesine devri oy birliğiyle kabul edilmiştir. Fakat her nasılsa

bu devir işlemi tapuya tescil edilmemiştir.

20 - 03.05.1974 tarihinde Tepebağ Mahallesi Muhtarı yazısında

25.04.1974 tarihinde herkese Özel İdare tarafından kira sözleşmesi

gönderildiğinden bahsederek bu tebligatın durdurulmasını talep etmiştir.

21 - 20.05.1974/512 sayılı İl Daimi Komisyonu kararı ile ecrimisille ilgili

Hukuk Müşavirliğinden yazı istenmesine karar verilmiştir.

22 - 07.06.1974 Adana Valisi Nezih OKUŞ Müze Müdürlüğü’ne

yazısında arkeolojik saha olduğu için gecekondu sahiplerine satılamayacağından

bahsetmiştir.

23 - 07.06.1974 tarihinde Adana Valisi tarafından Arkeoloji Müzesi

Müdürlüğü’ne yazı yazılarak anılan alanın I. derecede arkeolojik saha

olduğundan bahisle istimlakının yapılıp yapılmayacağının Kültür

Bakanlığı’ndan sorulması isteniyor. Bu konu ile ilgili Kültür Bakanlığı

tarafından verilmiş bir yanıt bulunmamaktadır.

Page 192: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Tevfik YILDIRIM

178

24 - 06.07.1974 tarihli Adana Belediyesi yazısında imar planında

“Arkeolojik Saha” olduğu ve özel işaretler bölümünde (A) harfiyle

gecekondulara tapu verilmemesi şerhi bulunduğu belirtilmiştir.

25- 07.10.1974 tarihinde bu alanda işgalci olan kişilerden ecrimisil

alınması gündeme geliyor ve bu konuda İl Daimi Komisyonu tarafından Hukuk

Müşavirliği’nden görüş soruluyor. Hukuk Müşavirliği tarafından ecrimisil

alınabileceği yönünde görüş belirtiliyor.

26 - 14.12.1974 tarih ve 8115 sayılı kurul kararı ile Tepebağ ilk defa sit

alanı ilan edilmiştir.

27 - İl Daimi Komisyonu tarafından 29.05.1975 tarihinde 566 sayılı

kararla işgalcilerden ecrimisil alınması yönünde oy birliğiyle karar verilmiştir.

Fakat ecrimisil alınması konusunda hiçbir yasal işlem yapılmamıştır.

28 - 30.06.1998 tarih ve 3106 sayılı kurul kararı ile koruma amaçlı

uygulama imar planı onaylanmış ve kesinlik kazanmıştır.

1975 yılından 2009 yılına kadar dosyada mülkiyetler ve uygulaması

konusunda her hangi bir bilgi ve belge mevcut değildir. Bu da alana olan

ilgisizliğin boyutlarını göstermektedir.

Page 193: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

179

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER

5.1. Araştırma Sonuçları

Bu çalışmayla mevcut durum ve analizlerden elde edilen sonuçlar ile ülke ve

dünyadaki gelişmeler dikkate alınarak Tepebağ Höyüğündeki planlama süreci,

bölgenin dönüşümü, rehabilitasyonu ve Arkeopark kavramı için strateji ve politikalar

belirlenmeye çalışılmıştır. Tespit edilen strateji ve politikalar çerçevesinde koruma

kullanma senaryoları hazırlanmıştır. Bu senaryoların, demografik sosyal-ekonomik

ve mekansal gelişmesine ilişkin farklı varsayım ve yaklaşımları yansıtan ve olası

olumsuz etkileri sınırlayan çalışmalar olması hedeflenmektedir. Tepebağ Höyüğü

üzerindeki ve altındakilerle bir bütün olarak planlanmalı ve entegre bir çalışma ile

bütün değerler kamuoyuna sunulmalıdır.

Araştırmalarımın sonucunda yaklaşık 80 ha’lık çalışma alanının yaşanabilir

bir mekan olmadığı, özellikle ulaşım konusunda ciddi sorunlarının olduğu, yıllardır

altındaki arkeolojik verilerden hiç bahsedilmediği, Çukurova Üniversitesi Arkeoloji

Bölümü’nün kazı projesine Adana’daki ilgili kurumlardan ciddi direnişlerin olduğu,

turizm sektöründen çok düşük oranlarda faydalandığı, bölgenin özelliklerine göre

mevzuat kapsamında çalışacak bir birimin oluşturulmadığı ve bölgenin giderek daha

da atıl bırakıldığı tespit edilmiştir.

Çalışmamızda öncelikle 2. Derece Arkeolojik Sit statüsünde olan çalışma

alanında kadastro, mülkiyet tespit çalışmaları İl Özel İdaresi imkanları ile

yapılmıştır. Alanın çoğunluğunun kamu alanı statüsünde olması projenin

uygulanabilirliğini arttırıcı bir özellik olarak görülmektedir. Ayrıca kent merkezinde

olması ve onaylı 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli

Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nın bulunması da projenin bilimsel

standartlarda ve Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu

Müdürlüğü ile eşgüdümlü ve verimli çalışmamızı sağlamıştır.

Elde edilen sonuçlara dayanarak aşağıda çalışma alanında turizm planlaması,

kentsel dönüşüm yaklaşımlarından, rehabilitasyon, canlandırma, sağlıklaştırma

imkanları ve arkeopark projesinin uygulanabilirliği ile ilgili öneriler sunulmaktadır.

Page 194: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

180

5.2. Adana Kent Merkezi Tarihsel Dokusu ve Tepebağ Höyükle İlgili Turizm

Planlaması

Çalışma alanımız Adana’nın en yoğun tarihsel dokusunun bulunduğu alan

olmakla birlikte bütüncül anlamda sürekliliği olan tek doku örneği 7 sıra evdir. Bir

çok tescilli yapı yıkılmış, yağmalanmış ve amacı dışında kullanımdan dolayı

tanınamayacak hale gelmiştir. Boş durmasın diye zorla ticaret mekanına

dönüştürülen yapılarda herhangi bir kazanç olmamakla birlikte, yapı da ciddi zarar

görmektedir. Bu zorla doldurulan yapıları saymadığımız halde alandaki yapıların

yaklaşık % 25’i ya boş durumdadır ya da depo olarak kullanılmaktadır. Böylece gece

yoğunluğu neredeyse olmayan bölge suç unsurları için bulunmaz bir fırsat alanı

haline gelmektedir. Bölgede yeterli aydınlatmanın olmamasıyla akşamları hava

kararınca tüm yaşamsal faaliyetler durmaktadır. Özellikle Büyük Saat civarında 2

saniyede bir araç geçiyor olması ile yayaların sadece trafiği kontrol etmesinden

dolayı alanın algılanma oranı da azalmaktadır. Kentin tüm geçmişini, belleğini

oluşturan alan tamamen kontrol dışı kullanımlarla yok edilmekte ve ömrü

kısalmaktadır. Her gün birer birer yıkılan yapılar nedeniyle tanımsız sokaklar

oluşmaktadır. Sonuç olarak Adana kentinin tarihsel dokusundan söz edemeyecek

duruma gelinmiştir. Acilen tüm rölövesi, fotoğrafı ya da arşiv bilgileri olan yapıları

aynen yapma-yaptırma çabası içine girilmelidir.

Gerek yurt içi gerek yurt dışındaki her alandan insanlarının Cumhuriyet

Dönemi tescilli yapıların yanı sıra başlangıcından günümüze kadar kesintisiz iskan

edildiği savlanan Tepebağ Höyüğü açısından önemli olan bölgeye gelmeleri,

araştırma ve çok çeşitli projeler yapmalarının teşviki, bilgi alışverişinde bulunmaları

ile uluslararası basında ilgi uyandırma hedefimiz bulunmaktadır. Ülkemizin tarihi ve

kültürel varlıklarının ilköğretim çağından itibaren tüm okullara antik çağlardaki

yaşam tarzlarının ziyaretçilere canlı canlı uygulamalı tanıtımının yapılarak

yaşatılması ile bölgedeki uzmanlığı kanıtlanmış Çukurova Üniversitesi Arkeoloji

Bölümü tarafından bilimsel arkeolojik bir kazının da yapılarak höyüğün

katmanlarının gösterilmesi, elde edilecek verilerin bilgilendirme salonlarında yerinde

sunulması ayrıca hedeflenmektedir. Alanın şu andaki fiili kullanımı kent merkezine

Page 195: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

181

yakışmayan ve her an yapıların yıkılması tehlikesi altında can güvenliğinden yoksun

bir çöküntü alanı niteliğindedir. Bu çalışma ile kent merkezinin daha işlevsel

kullanılacağı bir alan planlaması öngörülmekte böylelikle vatandaşlarımızın daha

huzurlu ve güvenli bir ortamda hayatlarını sürdürerek ekonomik canlılığın

sağlanması beklenmektedir.

Dünyadaki örneklerinin incelenmesi ve raporunun, nihai projesinin

oluşturulması ile kamu mülkiyetindeki parsellerdeki kötü ve orta durumdaki

binaların yıkılması sonucunda yaklaşık 25 ha’lık bir çalışma alanının kazanılması ilk

etapta hedeflenmektedir. Şu aşamada araştırma raporu ve proje taslak olarak

oluşturulmuş olup 2009 yılı son ayları itibariyle binaların yıkımı için hukuki süreç

Adana İl Özel İdaresi tarafından başlatılmıştır.

Alanda fiziksel olarak yapılabilecek çok basit faaliyetler kısaca aşağıda

özetlenmiştir;

Adana Büyükşehir Belediyesi ile birlikte UKOME ve AYKOME

çalışmalarında çalışma alanı öncelikli hale getirilebilir,

Çöp toplama, aydınlatma direkleri, görsel kirlilik oluşturan unsurların ortadan

kaldırılması ivedilikle sağlanabilir, alanda en çok şikayet edilen konuların başındadır,

Korna gürültüsüne bir yasaklama getirilebilir,

Yayalaştırma uygulamaları yapılmalı örnek olarak kaldırım genişlikleri

düzenlenmeli, meydan kavramı oturtulmalı, bisiklet yollarının projelendirilmesi ve

uygulaması bir an evvel yapılmalıdır,

Toplu taşıma politikaları yaygınlaştırılmalıdır. Zira mevcut toplu taşıma

sisteminde dolmuşlar Büyük Saat civarında neredeyse 2 saniyede bir geçmekte olup

böyle bir trafik ortamında turistlerin kendi canlarını mı kurtarmaları önemlidir yoksa

bu ortama rağmen fotoğraf çekip mekanları anlamaya çalışıp içine sindirmesi mi

önemlidir. Raylı sistem acil olarak işletilmeye açılmalıdır, durak yerleri

planlanmalıdır, fiyatlandırma politikaları düşünülmelidir,

Koruma, canlandırma, sağlıklaştırma politikaları dönüşüm politikalarından

önce düşünülmeli ve uygulanmalıdır, parsel ölçeğinde rölöve, rekonstrüksiyon ve

restorasyon çalışmaları teşvik edilerek proje grupları oluşturulmalıdır,

Page 196: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

182

Geleneksel turizm ve yöresel uygulamalar irdelenmeli ve uygulamaya

sokulmalıdır,

Maddi imkanlar, sponsorluk sistemi, organizasyon şeması oluşturulup yaşama

geçirilmelidir. Ayrıca takas, rant transferi, uygulamadan çıkan derslere göre mevzuat

düzeltmeleri yapılmalıdır.

Tepebağ evleri tipolojisi çıkarılarak Koruma Kurulu’nun onayladığı

projelerde bu standartların uygulanması sağlanmalıdır,

Sadece çalışma alanımıza hizmet edecek teknik bir birim kurulmalı, güncel

olarak alan sıkı takip altına alınarak temizlenmeli, boyanmalı ve aydınlatılmalıdır ki

daha yaşanılır bir mekan olduğu anlatılabilsin,

Yarışmalar, sempozyumlar gibi faaliyetlerle fikir platformları oluşturulmalıdır,

Kardeş şehir uygulaması yapılmalıdır,

Finansman konusunda dünyanın ilgisini çekebilecek çalışmalar yapılmalı ki

bunlar projeye dökülerek sürdürülebilirliği sağlanmalıdır,

Gerekli yerlere bilgilendirme tabelaları konulmalıdır. Son dönemlerde alan

Adana Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve Kent Konseyinin çalışmalarıyla görüntü

kirliliği oluşturan tabela kirliliğinden ve tablacılardan kısmen kurtulmuştur. Farklı

nitelikteki tabelaların alanın özelliklerine uygun olarak tasarlanması sağlanmalıdır.

Özellikle günlük yaşantımız içerisinde unuttuğumuz hanların restore edilerek

daha işlevsel kullanımı sağlanmalıdır. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün aktif

çalışmalarının hız kesmeden devamı sağlanmalıdır.

Yerel yönetimler yasasında bulunmasına rağmen çoğu yerde uygulanmayan

yapının rengine müdahale etme hakkı yerel yönetimlerce kullanılmalı böylelikle

görüntü kirliliği ortadan kaldırılmalıdır. Ayrıca kurul kararlarında da bundan

bahsedilerek yaptırım sağlanmalıdır.

Alanın tamamında yörenin mikroklima özelliklerine uygun arkeolojik

kalıntılara zarar vermeyecek ağaç veya bitkiler dikilmeli ve balkonların çiçeklerle

donatılması teşvik edilmelidir. Örneğin, Venedik şehrinde daracık sokaklar ve toprak

parçası olmamasına rağmen balkonlardaki saksılarla rengarenk doğal bir ortam

oluşturulmaya çalışılmıştır.

Page 197: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

183

Alanın turizm potansiyelini arttırabilmek için aşağıda verilen Roma’daki

çalışmalara benzer kitaplar ve broşürler hazırlanmalıdır. Roma’da kültür varlığının

mevcut hali ve onun üstüne gelen sayfada da şeffaf olarak çizilen restorasyon sonrası

hali gösterilerek turistlerin bölgeyi ve yapıları daha iyi anlaması sağlanmalıdır.

Burada hem kazı çalışması sonucunda bulunacak eserleri, yapı kalıntılarını hem de

üst dokuda bulunan Cumhuriyet dönemi yapılarından bahsedilmektedir.

Şekil 5.1. Roma’da Turistik Kartpostallar (YILDIRIM, Özel arşivi)

Şekil 5.2. Roma’da Turistik Kartpostallar (YILDIRIM, Özel arşivi)

Şekil 5.3. Roma’da Turistik Kartpostallar (YILDIRIM, Özel arşivi)

Page 198: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

184

Bir dönem Adana’nın önde gelen ve kent merkezinde bulunan bir alışveriş

merkezi takvim amaçlı böyle bir çalışma başlatmış ancak devamı gelmemiştir.

Turizm potansiyelini arttırabilmenin bir başka yolu da ulusal ve uluslar arası

düzeyde tüm fuarlara katılım sağlanması, belirli aralıklarla konuyu gündemde

tutacak seminer, panel ve toplantılar düzenlemektir.

Yapılacak turistik faaliyetler için TURSAB ve diğer sivil toplum

kuruluşlarının da katılımı sağlanmalı bölgeye gelebilecek hedef turist tespit

edilmelidir. Turistler için her türlü alt-üst yapı (tuvalet, dinlenme alanları vs)

sağlanmalıdır. Turist otobüslerinin gireceği güvenle park edebileceği alanların detayı

bile planlanmalıdır. Önce Adana’lıya alanda küçük haftasonu bilgilendirme turları

düzenlenmelidir. Yereldeki insan tanıyacak, anlayacak ve sahip çıkacaktır ki kendisi

de tanıtabilsin. Halihazırda bir çok Adana’lı burayı gezmemiş ve bilgi sahibi değildir.

Oluşturulan özel proje alanlarının öncelikle hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.

Katılım sağlanması için projenin anlaşılır bir şekilde kitapçıklarla yöre

halkına, kamu kurum kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine, TMMOB’a, medyaya

dağıtılmalı, tartışma ortamlarıyla planda düzeltmelere gidilmelidir.

Arkeopark Projesi ile birçok insanın sadece sıkıcı bir şekilde bakarak

dinleyerek anlaması değil canlı canlı işin içine girerek, elleriyle hissederek faaliyete

katılması sağlanmalıdır. Buğdayı elleriyle ezerek un yapmayı unu da ekmek yapmayı

görmeli, hayvan derisinden elbise, metallerden ok uçları ve mutfak malzemeleri

yapmayı, hazırladığı savaş ve mutfak aletlerini güvenli bir şekilde kullanmayı

öğrenmelidir. Öncelikle Adana kenti içindeki okullardaki çocuklar, mahallelerdeki

insanlar alana davet edilmeli yaşadıkları kentin nasıl bir yer olduğu anlatılmalıdır.

Önce kendimize kendimizi anlatmamız gerekmektedir.

Burada yaklaşık turist potansiyelimiz ne olabilir diye düşündüğümüzde çok

farklı bir örnek olmakla birlikte fikir vermesi açısından Çanakkale’ye, Türkiye’nin

dört bir yanından otobüslerle rutin turlar yapıldığı örneğinden yola çıkarak 435.000

Milli Eğitim’e bağlı okul ve 40.000 civarında Çukurova Üniversitesi öğrencisi

sadece Adana’da ki öğrenci potansiyelidir. Bu rakam üzerine tüm Türkiye ve

dünyada arkeolojiye, mimariye meraklı ve ilgili vatandaşlarla, bilim insanları,

öğretim üyelerini eklediğimizde en az 600.000 kişilik bir turist potansiyeli ortaya

Page 199: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

185

çıkmaktadır. Yatak kapasitemizin 4600 kişi olduğu, doluluk oranlarımızın %

30’larda olduğu ve turist başına yaklaşık 700 $’lık bir harcama düşünüldüğünde ki

öğrencilerde bu rakam daha düşük olacaktır, Arkeopark projesinin sadece turizm ve

ekonomik olarak neler sağlayabileceği daha iyi anlaşılacaktır. Bilimsel çalışmalara

ve kentin tanıtımına sağlayacağı faydalar şu aşamada değerlendirilebilecek durumda

değildir.

Projeye özel ilgi alanları olan kişilerin gelmesinin yanında diğer bir turizm

veya faaliyet için gelenlerin de gelebileceği unutulmamalıdır.

5.3. Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanında Tepebağ Höyüğü’nde

Arkeolojik Kazı – Kentsel Arkeoloji, Kentsel Dönüşüm, Rehabilitasyon ile

Arkeopark Olarak Düzenlenmesine Yönelik Gereksinimler

Öncelikle Arkeometrik yöntemler kullanılarak alan daha iyi tanınmaya

çalışılmalıdır. Ortofoto ve hava fotoğrafları elde edilerek üstüne sınıflandırma ve 3

boyutlu modelleme yapılmalıdır. Ayrıca jeofizik yöntemlerle çalışılmalıdır. Ancak

şehir merkezinde ve elektrik unsurlarına (trafo, elektrik kabloları, direkleri, yoğun

elektrik kullanımı vs) hassas olan bu çalışmalarda Tepebağ gibi bir höyükte verim

almak kısmen zordur. Uygun yer seçimi önem kazanmaktadır.

Sit alanına giren yapılaşmayla ilgili ve tescil işlemleriyle tüm başvurularda

detaylı ve daha derine inen kazı çalışmaları istenmelidir. Olası önemli kalıntıların

çıkması durumunda sit alanındaki özel mülkiyetlerle sit dışında Milli Emlak

mülkiyetlerinin takası da mevzuat gereği gündeme gelebilecektir. Höyüğün

arkeolojik dönemlerini, bölge için oynadığı rolün ve öneminin tespit edilebilmesi için

tepede, yamaçlarda ve etek kısımlarında en az 4-5 alanda arkeolojik kazı

yapılmalıdır.

Zorlukları: Bu alanlarda yoğun yapılaşmanın bulunması, bu tip kazıların

yapılması için boş alanların olmaması, kamulaştırma, seçilen alanlardaki evlerin

kaldırılması, bu evlerde yaşayanlara yeni konutlar gösterilmesidir. Karşılaşılacak

sorunlar; Moloz ya da dolgu tabakasının tahminen tepede en az 4-5 m olması, alttan

gelecek olan Beylikler Dönemi, Bizans veya Roma Dönemi tabakalarının yapılarıyla

Page 200: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

186

karşılaşma olasılığı, bu yapıların hiçbir duvarının koruma kurulu izni olmadan

kaldırılamaması ve amaçtan uzaklaşmak, yani en eski yerleşme aşamalarına kadar

inilememesi. Roma ve Bizans Dönemleri tabakalarının Misis’te olduğu gibi yoğun

olma olasılığı, bölgenin daha eski dönem tabakalarına ulaşırken taban suyunun gelme

ihtimali, ilk etapta kamuoyuna ve yerli ve yabancı turistlere görsel bir özellik

sunmaması, çalışmalar bittikten sonra bu çukurların definecilere karşı koruma

önlemlerinin alınmasıdır (tel örgü, bekçi vs.).

Alandaki 3 adet tescilli evin kamulaştırması, Rölöve, Restitüsyon,

Restorasyon, statik, elektrik ve altyapı projelerinin hazırlanması ve uygulamasının

yanı sıra Çevre Düzenlemesi projesi ve uygulamasının yaklaşık maliyetleri aşağıda

verilmiştir. Ayrıca alan 2. Derece Arkeolojik Sit alanı olduğu ve Bilimsel Arkeolojik

kazı yapılacağı ancak açma adeti ile nerelerde uygulanacağının kesin projede

belirleneceği öngörülmüştür. Proje kapsamında 2 adet bilgilendirme ve çok amaçlı

salonun da çalışma alanına yakın yerdeki tescilli evlerden karşılanabileceği

hedeflenmektedir. Projenin mimarlar ve bu işe gönül veren insanları rahatlatan bir

boyutu da bugüne kadar yanlış bilenen Höyüğün tepe noktasının tescilli evlerle dolu

bilgisidir. Sadece 3 adet tescilli ev Arkeopark projesi alanında kalmakta ve bunlar

doğal olarak korunmakta hatta projelerle ayağa kaldırılmaktadır. Bunların sokak ve

cephe devamlılığı zaten olmadığı için tek başlarına korunmalarına aykırı bir durum

bulunmamaktadır. Arkeopark Proje’si sadece arkeolojik kazıdan ibaret olmayıp

rölöve, restorasyon, restitüsyon, rekonstrüksiyon, sokak sağlıklaştırması, meydan

çalışmaları, kamulaştırmalar gibi bir çok kalem çalışmayı hedeflemektedir.

Nihayetinde tüm bu çalışmalar için yaklaşık KDV dahil keşif bedeli

9.567.586,04 TL Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından 5366 sayılı yasa

kapsamında Adana Valiliği’nden istenmiştir. Bu bütçenin 2 yıllık bir süreçte

kullanılmasının hedeflendiği anlaşılmıştır. Şu ana kadar çalışma alanı içerisinde

kalan 51 adet tapu İl Özel İdaresi adına tescil edilerek mülkiyetler belgelenmiş ve

güncellenmiştir. Çalışma alanındaki işgalcilere başka bir mekana taşınmaları ile

uyum sağlayabilmeleri için 2 yıllık kira bedeli kendi evi ve mülkiyetinde oturanlara

ise TOKİ’den veya Adana Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olan İmar Limited

şirketinden konut takası ya da kamulaştırma düşünülmüştür.

Page 201: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

187

Tablo 5.1. Arkeopark Projesinin Tahmini Bütçesi (Adana Büyükşehir Belediyesi)

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TARAFINDAN YAPILMASI PLANLANAN ADANA TARİHİ KENT MERKEZİ PROJESİ MALİYET

İCMALİ

SIRA NO İŞİN ADI MALİYET

1 62-63-64 ENVANTER KAYITLI TESCİLLİ KÜLTÜR VARLIĞI YAPISINA AİT KAMULAŞTIRMA MALİYETİ 485.000,00

2

62-63-64 ENVANTER KAYITLI TESCLLİ KÜLTÜR VARLIĞI YAPISINA AİT RÖLÖVE,REST.RESTORASYON,ELEKRİK,MAK. VE STATİK PROJE MALİYETİ 160.282,16

3 TEPEBAĞ VE GAZİ PAŞA OKULLARININ REVİZE PROJELERİ MALİYETİ 15.000,00

4 TEPEBAĞ VE GAZİ PAŞA OKULLARININ RESTORASYON UYGULAMA İŞİ MALİYETİ 3.000.000,00

5 SİMÜLASYON ÇALIŞMASI MALİYETİ 25.000,00 6 80 Ha.ALANIN KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI 324.636,00 7 ALANIN YÖNETİM PLANIN HAZIRLANMASI PROGRAM

8 80 Ha.ALANIN KADASTRO PAFTALARININ SAYISALLAŞTIRMA MALİYETİ 20.000,00

9 TEPEBAĞDA YER ALAN 2 DÖNÜM BOŞ ALANIN KAMULAŞTIRMA MALİYETİ 600.000,00

10 TEPEBAĞ,BEBEKLİ KİLİSE VE ÇEVRESİ,2.-3. SOKAKLAR, 17.SOKAK,YENİHAN, BÜYÜKSAAT VE ÇARŞI HAMAMI, KAPALI ÇARŞI ÇEVRE DÜZENLEME PROJE YALİYET 199.575,38

11 24 AYLIK KURTARMA KAZISI AŞAMASINDA ÇALIŞTIRILACAK PERSONELLER VE KULLANILACAK MALZEME BEDELİ 2.834.400,00

12

62-63-64 ENVANTER KAYITLI TESCLLİ KÜLTÜR VARLIĞI YAPISINA AİT RÖLÖVE,REST.RESTORASYON,ELEKRİK,MAK. VE STATİK PROJE UYGULAMA MALİYETİ 1.400.000,00

13 KAYALIBAĞ MAHALLESİNDE SOKAK SAĞLIKLAŞTIRMASI VE MEYDAN DÜZENLEMESİ PROJE MALİYETİ 137.789,00

Page 202: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

188

14 KAYALIBAĞ MEYDAN DÜZENLEMESİ KAPSAMINDA KAMULAŞTIRMA MALİYETİ 365.905,50

GENEL TOPLAM 9.567.586,04

5.4. Adana Kent Merkezi Tarihsel Dokusu ve Tepebağ Höyük İçin Arkeopark

Projesinin Uygulanabilirliği

Tepebağ Höyüğü’nün arkeolojik karakterinin ortaya konması, bölge için

taşıdığı önem ortaya çıkarılmak isteniyorsa, seçeneklerden biri olan katılımlı

kazıların Adana Arkeoloji Müzesi ile birlikte Çukurova Üniversitesi Arkeoloji

Bölümü tarafından yapılabilmesi sağlanmalıdır.

Tepebağ’da düşünülen Arkeopark Projesi’nin taslak çiziminde; turist

otobüsleri için park yeri, bilgilendirme ve çok amaçlı salonlar, Tepebağ Okulunun

Butik Otele dönmesi, Gazi Okulunun ise kültür merkezi olması planlanmıştır.

Kentsel arkeolojik miras veritabanı, envanter ve potansiyeli ile karakter

çalışması yapılmalıdır. Londra ve Bath kentlerinde olduğu gibi yatırımcı, şehir

plancısı, arkeolog ve mimar birlikte çalışmalı ve bu bölgeler yatırım yapmak

isteyenlere envanterin finansmanını sağlaması teşvik edilmelidir.

Arkeopark olarak düşünülen çalışma alanımıza baktığımızda, öncelikle şehir

merkezindeki konumu açısından gelen geçenin dikkatini çekecek olması ve her an

ulaşımı kolaylıkla sağlanabilmesi önemli bir avantajdır. İnsanların dikkatini çekmek,

orta ve uzun vadede sahiplenmelerini sağlamak anlamına gelecektir. Çalışma

alanının etrafında arkeopark çalışmalarını renklendiren bir çok yapı kalıntısının

olması ve bunların kent hayatına kazandırılabilme olasılıklarının yüksek olması

projenin uygulanabilirliği arttıran önemli bir faktördür.

Arkeopark için en üst düzeyde bir iradenin oluşmuş olması, sivil toplum

kuruluşları ile yapılan ortak çalışmaların artması projenin aynı şekilde

uygulanabilirliği arttıran diğer bir faktördür.

Page 203: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

189

Şekil 5.4. Arkeopark Projesinin 3 Boyutlu Taslak Çizimi

Tepebağ Höyüğü’nde bugüne kadar kapsamlı bilimsel bir kazı yapılmadığı

için çok önemli kalıntıların bulanabilme olasılığının yüksekliği arkeopark projesinin

diğer bir uygulanabilirlik faktörüdür. Kalıntıların sergi veya satış amaçlı birkaç

küçük pavyonla desteklenmesi, Adana’ya özgü simgelerin benzetmelerinin heykel,

seramik veya diğer malzemelerle yapılıp satılması, turistik eşya özelliğine

büründürülmesi de gerekmektedir.

Kamu mülkiyetlerinin fazla olduğu tespiti işin finansman yönünden daha

uygulanabilir olduğunun göstergesidir. Öte yandan sürekli güncellenen mevzuat çok

önemli bir uygulanabilirlik faktörü olarak önümüzdedir.

İnsanlardaki eskiye özlem, tarih bilinci ve merak duygusu da projenin

uygulanacağı konusunda daha fazla umutlu olmamıza olanak sağlamaktadır.

Projenin pazarlama stratejisi oluşturulmalıdır. Temalı parklar tüm dünyada

etkili olabilmektedir. Örneğin Jurrassic Park, Disneyland ve ülkemizde

Gaziantep’teki hayvanat bahçesi ciddi bir pazarlama stratejisi haline getirilmiş

çalışmalardır. Adana’nın da Arkeopark’ı bu aşamalara getirilebilir durumdadır ve

çok zengin içerikler sunmaktadır.

Page 204: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Tevfik YILDIRIM

190

Şekil 5.5. Arkeopark Projesi’nin merkez alanı (www.googleearth.com)

Alanda ve yakın çevresinde yaşayan yerel unsurların desteğini alabilmek,

oradaki günlük yaşantıyı, ulaşım imkanlarını ve ticareti de zedelemeden bu işi

başarabilmek gerekmektedir.

Seyhan Nehri gravürlerde görülen haline yakın basit ve kısa mesafede turistik

deniz ulaşımına açılmalı, ilgili kurumlarla görüşmeler yapılmalıdır.

Web sayfası ile tanıtım düzeyi arttırılmalı ve son teknolojilere dayanılarak

GPS ve diğer uydu takip sistemleriyle cep telefonlarına dahi alan işlenmeli

ziyaretçilerin tüm sit alanı e yakındaki diğer ören yerlerinde yollarda kaybolması

önlenmelidir.

Son iş olarak çalışma alanının çok ciddi nirengi noktalarıyla tanımlı altlık

haritasında aşağıdaki verilerin gösterilmesi sağlanmalı bir nevi alanın röntgeni

çekilmelidir; ağır tahripli yapılar, yok olan yapılar, Sur kalıntıları, tescilli yapılar,

Çevresel Değerli Yapılar, Çevreye Uyumlu Yapılar, önemli ağaçlar-bitki örtüsü,

bugüne kadar sondaj kazılarından bulunan önemli eserler vs. Böylece kentsel-

arkeolojik potansiyel çıkarılmış olacaktır.

Page 205: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

191

KAYNAKLAR

AA., 2004, Anadolu Ajansı, “İkitelli’de Kentsel Dönüşüm” Haberi.

ABULAFIA D., 2005 “Tarih Boyunca Akdeniz Uygarlıkları”, Oğlak Yayıncılık,

İstanbul, 72-142

ADANA Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi.

ADANA Müze Müdürlüğü Arşivi.

AKKAR, Z.M., 2006, “Kentsel Dönüşüm Üzerine Batı’daki Kavramlar, Tanımlar,

Süreçler ve Türkiye”, TMMOB Şehir Plancıları Odası, Planlama Dergisi

2006/2, 30-32.

AKSU, A.E.-ULUĞ, A.,1992: “Quaternary Sedimentary History of Adana, Cilicia

and İskenderun Basins: Northeast Mediterranean Sea”, Marine Geology 104,

55-71.

ALISHAN, L.M., 1899: Sissouan ou l'Arméno - Cilicie. Description Géographique

et Historique, Venise-S.Lazare.

ALKIM, U.B., 1959: “Ein altes Wegenetz im südwestlichen Antitaurus-Gebiet”,

An.Ar.I,2, 207-222.

,1964: “Archäologische Untersuchungen im Amanusgebiet (1958-

1961)”, RAI 11, 33-34.

,1965: “The Road from Sam’al to Asitawandawa: Contributions to

the Historical Geography”, RAI 1, 42-43.

ALTAY M. H., 1965, Adım Adım Çukurova, Adana.

ALTINOLUK, Ü., 2006, “Ödemiş’te Kentsel Rehabilitasyon”, Ege Mimarlık

Dergisi’nin, 2006/1, 56.

ARIK R. O., 1944, "1942'de Türk Tarih Kurumu Adına Yapılan Bitik Kazısı ve

Hatay Tetkikleri Hakkında Kısa Rapor", Belleten VIII/ 30, 341-384.

ARSLAN 0. - Bediz A., 1999, Adana İli Sınırları içerisinde Yeralan Tesbiti ve

Tescili Yapılmış Olan Höyük ve Kaleler, Çukurova Üniversitesi, Fen-

Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nde Sunulmuş,

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Semineri, Adana.

ASLAN, İ., 1988: Silifke Tarihi,Adana.

Page 206: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

192

BAL, H. Y., 1999, Türkiye’nin Kıyı Çizgisi Değişimleri ile Bunların Çevre ve

Mühendislikteki Etkileri, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Çukurova

Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mühendislik Fakültesi Jeoloji

Mühendisliği Anabilim Dalı, Adana.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi.

BEAUFORT F., F.R.S., 1818, Karamanya (Küçük Asya’nın Güney Kıyıları ve Antik

Kalıntıların Kısa Bir Tanıtımı), (Çeviren:Ali Neyzi-Doğan Türker), Londra.

BELGE B., 2004, “Çok Katmanlı Tarihi Kent Merkezlerinin Yönetimi: Kentsel

Arkeoloji ve Planlama”, TMMOB Şehir Plancıları Odası, Planlama Dergisi,

30, 2004/4, Ankara, 48-55.

BELLİ O., 2004, Anadolu’da Kalay ve Bronzun Tarihçesi, İstanbul, 11-73.

BENER, M., 1967: “Göksu Deltası”, İÜ Coğrafya Enstitüsü Dergisi 16, 86-100.

BİNG, J.D., 1969: A History of Cilicia During the Assyrian Period, (Ph.D.Indiana

University), Indiana.

BİRGÜN, 2008, 23.04.2008 Tarihli Gazete, 3.

BİTTEL, K., 1977: “Das Ende des Hethiterreiches aufgrund archaologischer

Zeugnisse”, Jahresbericht d. Inst. fur Vorgeschichte d. Univ. Frankfurt 1976,

(Ed:H. Müller-Karpe), Frankfurt, 36-56.

BOARDMAN, J., 1965: “Tarsus, al Mina and Greek Chronology”, JHS 85, 99-108.

CANEVA, I., 2000: “Early Metal Production in Cilicia: A View from Mersin-

Yumuktepe”, Anatolian Metal I, Der Anschnitt. Die Zeitschrift für Kunst und

Kultur im Bergbau, Beiheft 13, (Ed: Ü. Yalçın), Bochum, 69-74.

CANBY, J.V., 1965: “Early Bronze ‘Trinket’ Moulds”, Iraq 27, 34-61.

CASABONNE, O., 1996: “Notes Ciliciennes I-II”, ANAN IV, 111-119.

, 1999: “Notes Ciliciennes 5-6”, ANAN VII, 69-98.

CUMHURİYET, 2007, 11.05.2007 Tarihli Gazete, 4.

ÇAKILCIOĞLU, M., CEBECİ Ö.F., 2003, “Kentsel Çöküntü Alanlarında

Uygulamada Yetersiz Kalan İmar Planlarının Yerine Alternatif Planlama

Süreçleri”, Kentsel Dönüşüm Sempozyumu, İstanbul, 32-37.

ÇOPUROĞLU, M.A. 2006, “Kentsel Dönüşüm Projeleri: Adana’daki Uygulamalar”,

TMMOB Şehir Plancıları Odası, Planlama Dergisi 2006/2, 150-152.

Page 207: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

193

DELİKTAŞ, G., 2008, T. C. Başbakanlık, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Kentsel

Dönüşüm Projeleri, www.toki.gov.tr.

DEMİRKAYA, M., 2008, “Haydarpaşa Manhattan İçin İlk Adım”, 18 Temmuz

2008, Milliyet Gazetesi, 3.

DEMİRTAŞ, A., 1999, Konya Çevresindeki Höyükler ve Yerleşmeler, Selçuk

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Ana Bilimdalı, Yüksek

Lisans Tezi, Konya.

DEMİRTAŞ, Y., ESGİN İ., 2006, “Bir Kentsel Yenileme Deneyimi: Barselona”,

TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını Planlama Dergisi, 2006/2, 157-159.

DEWDNEY, J.C., 1971: Turkey. An Introductory Geography, London.

DONNISON, D., 1993, Agenda for the future. Campell McConnell (der.) Trickle

Down on Bubble Up London: Community Development Foundation.

DÜŞMEZ, S., 1943,"Çukurova Coğrafyasına Toplu Bir Bakış", Görüşler (Adana

Halkevi Kültür Dergisi) 52, 4.

ERGÜL, B., 2002, “Fener–Balat’a Nur yağıyor”, Tempo Dergisi,33–35.

EROL, O., 1983: “Historical Changes on the Coastline of Turkey”, Coastal

Problems in the Mediterranean Sea, Proceedings of a Symposium Held in

Venice 1982, Bologna, 95-108.

FRENCH, D.H., 1988: Küçük Asya’daki Roma Yolları ve Miltaşları, London.

GARMY, P., Urban Archaeology in France, Committee on Cultural Heritage,

European Plan for Archaeology, Group of Specialist on Urban Archaeology,

CE, Strasbourg, 1985.

GATES, M.H., 1999: “ Kinet Höyük in Eastern Cilicia: A Case Study for

Acculturation in Ancient Harbours”, OLBA II/II, I.Uluslararası Kilikia

Arkeolojisi Sempozyumu Bildirileri, 303-312.

GİRGİNER, K. S., 1999, "ÇÜ. Arkeoloji Bölümü'nün Tepebağ Kazısı Projesi'ne

Büyük Destek: Tepebağ Arkeolojik Kazısı Projesi Paneli Sonuç Bildirgesi ve

Öneriler", 18 Aralık 1999 Tarihli Basın Bildirisi, Adana.

, 2000a, "Adana-Tepebağ Höyük'teki Mısırlı; Adana, Amerika'ya

Kaçırılan Mısır Heykelini istiyor", 18 Haziran 2000 tarihli Basın Bildirisi,

Adana.

Page 208: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

194

, 2000b, “Tepebağ Höyük (URUAdaniia) Kizzuwatna Ülkesinin

Başkenti miydi?”, Efsaneden Tarihe, Tarihten Bugüne Adana: Köprübaşı

(Editörler: E. Artun, M. Sabri Koz), İstanbul, Yapı Kredi Yayınları No: 1392,

71-85.

, 2004, “Tepebağ Höyüğü ve Yapılması Gerekenler”, Adana Valisi

Cahit KIRAÇ’a Zaimoğlu Oteli’nde Brifing, 13.12.2004, Saat:14.00. Adana.

GÖK, T., ORAL, F. D. vd., 1996, Adana Koruma Amaçlı İmar Planı Raporu,

Çukurova Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Tarafından Seyhan

Belediyesi İçin Hazırlanmış, Adana.

GÖNEY S., 1976, Adana Ovaları I, İstanbul.

GÖRGÜLÜ, Z., 2005, “Kentsel Dönüşüm Kentsel Rantın Yeni Adı Olmamalı”,

21.Ekim 2005, Cumhuriyet Gazetesi, 3.

GÜNEY, Z., 2008, “5366 Sayılı Yasa’nın Tarlabaşı’na Getirdiği Kentsel Çözüm”,

TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını Planlama Dergisi, 2008/2, 141-148.

GÜRLER, E., 2002, “Kentsel Yeniden-Üretim Süreci Üzerine Karşılaştırmalı

Çalışma: İstanbul Örneği”, Kentsel Dönüşüm Sempozyumu, İstanbul, 11-12-

13 Haziran 2003; ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama

Bölümü, 128-135.

HASOL, D., 1992, Ansiklopedik Mimarlık Terimleri Sözlüğü, Yem Yayınları,

İstanbul.

HEATHCOTE, E., 2007, “Kenti Düzenleyenler”, Financial Times, 2007, Çeviren,

Melis GÖKER, Röpörtaj, 4.

HELLENKEMPER, H., 1984, : “Das wiedergefundene Issos”, Aus dem Osten des

Alexandereichs, (Eds: J. Ozols-V. Thewalt), Köln, 43-50.

HESTER, A.D., 1989, “Public Archaeology Forum, Journel of Field Archaeology”,

16/2, 233-240

HİLD, F., 1991, : “Die Route der Tabula Peutingeriana (Tab. Peut.) von Iconium

über ad fines und Tetrapyrgia nach Pompeiopolis in Kilikien”, ANAN I, 309-

316.

HİLD, F., HELLENKEMPER, H., 1990, : Kilikien und Isaurien, 2 Cilt, TIB 5 =

ÖAW,phil.-hist.Kl. Denkschr.215,Wien.

Page 209: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

195

HÜTTEROTH, W.D., Höhfeld, V., 2002: Türkei Geographie, Geschichte,

Wirtschaft, Politik, Darmstadt.

HOGARTH, D.G., 1893, : “Passes of the Eastern Taurus and Anti Taurus”, Modern

and Ancient Roads in Eastern Asia Minor, Part 1, Royal Geographical

Society Supplementary Papers, Vol. III, Part 5, (Eds: D.G. Hogarth-J.A.R.

Munro), London, 643-678.

HONIGMANN, E., 1935, : Die Ostgrenze des byzantinischen Reiches von 363 bis

1070 nach griechischen, arabischen, syrischen und armenischen Quellen,

Brüksel.

HOPWOOD, K.R., 1991, : “The Links Between the Coastal Cities of Western Rough

Cilicia and The Interior During the Roman Period”, ANAN I, 305-310.

İZBIRAK, R., 1996, : Türkiye I, İstanbul.

KARAKUŞ O., 2009, Adana’da Kentsel Dönüşüm Projeleri, Kentsel Dönüşüm ve

Yenileme Sempozyumu, Yayınlanmamış Bildiri, Adana.

KESKİN, Z., 2004, “Haliç’in 1980 Sonrası Mekansal Dönüşümü: Tarihi Sanayi Yapı

Dönüşüm Projelerinin Kentsel Yenileşme Açısından Bir Değerlendirmesi”,

MSGSU Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Lisans Bitirme

Tezi, İstanbul.

KOÇ, B., 2001, : Yerleşimle Kaplı Bir Höyükte Topoğrafik Harita Çıkarma

Yöntemleri: Tepebağ Höyüğü (Adana), Çukurova Üniversitesi, FBE,

Arkeometri Anabilim Dalı’nda Hazırlanmış Yayımlanmamış Yüksek Lisans

Tezi (Dan: K.S. Girginer), Adana.

KOŠAK, S.1982: Hittite Inventory Texts (CTH 241-250), THeth 10, Heidelberg.

KUM, N., 1944, "Çukurova'da Tarih, Arkeoloji ve Folklor Tetkikleri", Görüşler

(Adana Halkevi Kültür Dergisi) 6/55, 9-11.

KURUÇAYIRLI, E., Özbal, H., 2003, : “Tarsus, Gözlükule’den Yeni Metal Analiz

Sonuçları ve Değerlendirmeleri”, 18.Arkm ST, 49-59.

LANGLOIS, V., 1861, “Voyage dans la Cilicie et dans les Montagnes du Taurus”,

Exécuté pendant les années 1852-1853, 120-121, Paris.

, 1947, : Eski Kilikya, (Çev:M.R.Balaban), Mersin.

Page 210: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

196

LAWRENCE, A.W., 1978, : “The Castle of Baghras”, The Cilician Kingdom of

Armenia, (Ed. T.S.R. Boase), Edinburgh & London, 35-40.

LICHFIELD, D., 1992, Urban Regeneration for the 1990s. London: London

Planning Advisory Committee.

LIVERANI, M., 1990, “The collapse of the Near Eastern regional system at the end

of the Bronz Age:The case of Syria”, Centre and Periphery in the Ancient

World, M. Rowlands, M. Lrsen ve K. Kristiansen, der., Cambridge:

Cambridge University Pres, 66-73.

LOUIS, H., 1985, : Landeskunde der Türkei vornehmlich aufgrund eigener Reisen,

Geographische Zeitschrift Beihefte. Erdkundliches Wissen, Heft 73, Stuttgart.

McEVEDY, C., 1967, The Penguin Atlas of Ancient History,

Harmondsworth:Penguin Boks.

MAGIE, D., 1950, : Roman Rule in Asia Minor to the End of the Third Century

Christ, I-II, Princeton.

MULLER, D., 1997, : Topographischer Bildkommentar zu den Historien Herodots.

Kleinasien, Tübingen-Berlin.

NAUMANN, R., 1985, Eski Anadolu Mimarlığı, 2. baskı, Ankara.

NEUMANN, K.J., 1983, : “Zur Landeskunde und Geschichte Kilikiens”, Jahrbücher

für classische Philologie 29, 527-551.

ORAL, F.D., 1996, XVI. Yüzyılda Adana Kentinin Fiziksel Yapısı, Yüksek Lisans

Tezi, ÇÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana.

OZANER, F. S., 1993,"İskenderun Körfezi Çevresindeki Antik Yerleşim Alanlarının

Jeomorfolojik Yönden Yorumu", VIII. Arkeo S.T., Ankara, 337-345.

ÖKESLİ, D.S., YILDIRIM, T., KARAMAN, F., 2008, “Adana Kentsel Sit Alanı

İçerisinde Fiziksel Analizler Yapılarak Koruma Amaçlı İmar Planı İlkelerinin

Güncellenmesi”, Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Sonuç

Raporu, Proje No: MMF2006BAP8.

ÖZBAYOĞLU, E., 2003, : “Notes on Natural Resources of Cilicia: A Contribution

to Local History”, Olba VIII, 159-171.

ÖZDEMİR, M.Z.D., 2005, “Türkiye’de Kültürel Mirasın Korunmasına Kısa Bir

Bakış” TMMOB Şehir Plancıları Odası, Planlama Dergisi 2005/1, 22-23.

Page 211: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

197

ÖZDEN, P.P., 2001, “Kentsel Yenileme Uygulamalarında Yerel Yönetimlerin Rolü

Üzerine Düşünceler Ve İstanbul Örneği”, İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi

Dergisi, İstanbul, 32-41.

ÖZEDİNCİK, S., 2007, Sabah Gazetesi, 22 Ekim 2007, 5.

ÖZEL, S., 1998 Uluslararası Alanda Kültür Varlıklarının Korunması, İstanbul.

ÖZMEN, Y., ÖZEROL, M.E., 2000, “Adana’nın Simgeleri”, Efsaneden Tarihe,

Tarihten Bugüne Adana: Köprübaşı (Editörler: Erman Artun, M. Sabri Koz),

İstanbul, Yapı Kredi Yayınları No: 1392, 156-167.

ROBERTS, P. (2000) The evolution, definition and purpose of urban regeneration.

Peter Roberts ve Hugh Sykes (der.) Urban Regeneration. London, Thousand

Oaks, New Delhi: Sage Publications.

ROTHER, L., 1971, : Die Städte der Çukurova: Adana-Mersin-Tarsus. Ein Beitrag

zum Gestalt-, Struktur- und Funktionswandel türkischer Städte, Tübinger

geographische Studien 42, Tübingen.

, 1972, : Gedanken zur Stadtentwicklung in der Çukurova (Türkei),

von den Anfaengen bis zur Mitte des 14.Jahrhunderts, Beihefte zum TAVO

Reihe B, Nr.3, Wiesbaden.

SABAN, D. F., 2006 ‘XVI. Yüzyılda Adana Kentinin Fiziksel Yapısı’, Çukurova

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Arkeoloji Özel Sayısı,

Editörler Girginer, S. ve Erhan, F., 15/3, 161-182.

SALMAN, İ., Durukan, İ., Karaman, F., Saban, D., Erman, O., Yanarateş, B., D.,

Ramazanoğlu, G., 2006, Adana Kentsel Kültür Envanteri, Adana Valiliği İl

Özel İdaresi Yayınları, Adana.

SARAÇOĞLU, H., 1990: Bitki Örtüsü, Akarsular ve Göller, İstanbul.

SAYAR, M.H., 2002, : “Antike Strassenverbindungen Kilikiens in der römischen

Kaiserzeit”, Zu Wasser und Land. Stuttgarter Kolloquium zur historischen

Geographie des Altertums 7 1999, (Eds: E. Olshausen-H. Sonnabend),

Geographica Historica 17, Stuttgart, 452-473.

SCHAFFER, F.X., 1903, : Cilicia, Petermanns Mitteilungen, Ergänzungsband 30,

Gotha: Justus Perthes.

SETON, M. V., Williams, 1954, " Cilician Survey", AS IV, 121-174.

Page 212: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

198

STAFF, N., 1918-1919, : A Handbook of Asia Minor III/3: The South Coast Lands

Between the Dalaman Chai and the Lamas Su: IV/2, Cilicia, Antitaurus, and

North Syria, London.

STEADMAN, S.R., 1994a, : “Prehistoric Sites on the Cilician Coastal Plain :

Chalcolithic and Early Bronze Age Pottery from the 1991 Bilkent University

Survey”, AS XLIV, 85-103.

,1994b, : Isolation vs. Interaction: Prehistoric Cilicia and its Role in

the Near Eastern World System, Ph.D.,Berkeley.

STRABON, 2000, Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika: XII-XIII-XIV, Çeviren:

Prof.Dr. Adnan Pekman), 4. Baskı, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları

Antik Kaynaklar Dizisi: 1., 197.

ŞAHİN, S.Z., 2006, “Kentsel Dönüşümün Kentsel Planlamadan Bağımsızlaştırılması

/Ayrılması Sürecinde Ankara”, TMMOB Şehir Plancıları Odası yayını

Planlama Dergisi, 2006/2, 114.

TAFFET, A., 2001, : “The Likely Locations of Middle and Late Bronz Age Harbours

in Cilicia, An Assessment Based on Levantine Models”, Kilikia: Mekanlar ve

Yerel Güçler (M.Ö.2.Binyıl-M.S.4.y.y.), Uluslararası Yuvarlak Masa

Toplantısı Bildirileri, Varia Anatolica XIII, (Eds: E. Jean-A.M. Dinçol et.al.),

Paris, 127-135.

TAESCHNER, F., 1924-1926, : Das anatolische Wegenetz nach osmanischen

Quellen, I-II, Leipzig.

TANYILDIZ, S., 2005, “1950 Yılında Adana’ya Liman Yapılacaktı”, Hürriyet

Çukurova, 8 Nisan 2005, 2.

THOMA, H., 1991, : Turkei. Treking unterm Halbmond, München.

TOKİ, 2008 T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Faaliyet Özeti 2003-

2007, 25 Nisan 2008.

TUNA, N., 2003, “İstanbul Suriçi’nde Kentsel Arkeolojik Kültür Mirası, İstanbul

Dergisi, 46, 88-93.

,2000, “Kentsel Arkeoloji Üzerine”, İdol Arkeoloji ve Arkeologlar

Derneği Dergisi, 7, Ankara, 7-15.

Page 213: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

199

,1999, “Turkey”, Report on the Situation of Urban Archaeology in

Europe Concil of Europe Publishing, 217-228.

,1996, “Safeguarding of Urban Archeological Heritage: The example

of Phocaes”, Modern Foça in Turkey, Proceedings of the Internatinal

Archaeological Conference, Szazhalombatta, 32-38.

TURSAB Arşivi.

UZUN C.N., 2006, “Yeni Yasal Düzenlemeler ve Kentsel Dönüşüme Etkileri”

TMMOB Şehir Plancıları Odası, Planlama Dergisi, 2006/2, 50-52.

ÜNAL, A., 2000a, : “Adana'da Kizzuwatna Krallığı Taş Devrinden Hitit Devleti'nin

Yıkılışına Kadar Adana ve Çukurova Tarihi”, Efsaneden Tarihe, Tarihten

Bugüne Adana: Köprü Başı, (Eds: S. Koz-E. Artun), İstanbul, 43-69.

,2000b, : “Çukurova'nın Antik Devirlerde Taşıdığı İsimler ile Fiziki

ve Tarihi Coğrafyası”, Efsaneden Tarihe, Tarihten Bugüne Adana: Köprü

Başı, (Eds: S. Koz-E. Artun), İstanbul, 18-41.

ÜNAL, A., GİRGİNER, K., S., 2007, Çukurova-Kilikya Taş Devrinden Osmanlılar

Dönemine Kadar Kilikya’ da Tarihi Coğrafya, Tarih ve Arkeoloji, Homer

Kitabevi ve Yayıncılık, İstanbul.

VAAN, R.L., 1993, : “A Survey of Ancient Harbours in Rough Cilicia: The 1991

Preliminary Survey”, X.AST, 29-40.

,1997, : “A Survey of Ancient Harbors in Rough Cilicia: 1995 Season

at Korykos”, XIV.AST I, 259-271.

www.adana.gov.tr.

www.akademi-kentsel-donusum.blogspot.com.

www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2005/01/05/akdeniz/akdeniz3.html.

www.archeopark.net/english/mappa.

www.arkitera.com.

www.bathnes.gov.uk/BathNES/environment/planningservices/Archaeology/BathSP.

www.betonart.com.

www.dockland.co.uk.

Page 214: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

200

www.e-sosder.com, “Türkiye’de Koruma Yasalarının Tarihsel Gelişimi Üzerine Bir

İnceleme”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, ISSN:1304-0278 Kıs -2007

C.6 S.19 (179-196).

www.fatih.bel.tr.

www.gazetevatan.com.

www.googleearth.com.

www.ıcomos.org.tr.

www.isp.msu.edu/photocontest/2000/faculty/page7.

www.kenttli.org/makale/ktv. (Bir Envanter Çalışmasından Koruma Politikalarına

Göndermeler).

www.konut.gov.tr.

www.lddc-history.org.uk/regenstat/index.html.

www.mo.org.tr/ulusalsergi/index.cfm?sayfa=CD-KUCUKYALI-Tanitim.

www.planlama.org.tr.

www.spoist.org.

www.tarlabasiyenileniyor.com.

www.tdk.gov.tr.

www.tüik.gov.tr.

www.tr.wikipedia.org.

www.unesco.org.tr.

www.vroma.org/images/bonvallet_images.

www.wowturkey.com/forum, ERSUNGUR A.,12 Nisan 2007; College Saint-Paul,

paroisse latine, ecole des Soeurs de Saint-Joseph). CPA, coll. M. Paboudjian.

www.yapiteklif.com.

WAGNER, G.A, ÖZTUNALI, Ö., 2000, : “Prehistoric Copper Sources in Turkey”,

Anatolian Metal I. Der Anschnitt. Die Zeitschrift für Kunst und Kultur im

Bergbau, Beiheft 13, (Ed: Ü. Yalçın), Bochum, 58-66.

WOOLLEY, C.L., 1938, : “The Excavations at Al Mina, Sueidia”, JHS 58, 133-170.

,1953, : A Forgotten Kingdom, London.

,1955, : Alalakh. An Account of the Excavations at Tell Atchana in

the Hatay, 1937-1949, London.

Page 215: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

201

YAKAR, J., 2001, : “The Socio-Economic Organization of the Rural Sector in

Kizzuwatna. An Archaeological Assessment”, Kilikia: Mekanlar ve Yerel

Güçler (M.Ö.2.Binyıl-M.S.4.y.y.), Uluslararası Yuvarlak Masa Toplantısı

Bildirileri, Varia Anatolica XIII, (Eds: E. Jean-A.M. Dinçol et.al.), Paris, 37-

46.

YAVUZ, M.C., GİRGİNER, K.S., 2005, : “History and Sustainable Development Of

Coastal & Marine Tourism in The City Of Adana”, International Congress

On Coastal & Marine Tourism Developments, Impacts and Management,

November 15-18, 2005, Çeşme, 434-444.

YAVUZ, S., ÖZMEN, Ö., 2000, : “Gezginlerin Yüzyılların Gerisinden Gelen Sesi”,

Efsaneden Tarihe, Tarihten Bugüne Adana: Köprü Başı, (Eds: S. Koz-E.

Artun), İstanbul, 288-305.

YILDIRIM, T., 2002, “Adana’nın İmar Tarihi Planlama”, Adana Müteahhitler

Birliği Dergisi, Eylül-Ekim 2002, Adana, 5-7.

,2003, “Uru Adania (Adana) Koruma Amaçlı İmar Planı

Gerçekleşme Süreci ve Uygulamadaki Sorunlar”, T.M.M.O.B. Şehir

Plancıları Odası Yayını, Ankara, 26/4, 86-92.

,2005, “Planlama Hiyerarşisi” Adana Kent Konseyi Yayın Organı,

Adana, Sayı:2, 26-28.

ZAİMOĞLU, T., UYGUR, H., 2003, Parfüm ve Tarih Kokan Şehirler: Adana,

Mersin, Osmaniye, Hatay, Adana, ÇUKTOB Yayınları.

Page 216: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …KENTSEL DÖNÜŞÜM, REHABİLİTASYON İLE ARKEOPARK KAVRAMI ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

202

ÖZGEÇMİŞ

1969 yılında Adana’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adana’da tamamladı.

1988 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Mühendislik Fakültesi, Şehir ve

Bölge Planlama Bölümü’nde lisans eğitimine başlayarak 1994 yılında tamamladı.

Aynı yıl Seyhan İlçe Belediyesinde Şehir ve Bölge Plancısı olarak göreve başladı.

2000 yılında Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim

Dalında yüksek lisans programı giriş sınavını kazandı. 2005 yılında Adana İli

1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında çalışmak üzere Adana Valiliği İl Planlama

ve Koordinasyon Müdürlüğü’ne geçici görevle Şehir ve Bölge Plancısı olarak atandı,

planın Kontrol Amiri oldu. 2006 yılında Adana İl Özel İdaresi’nde kurulan KUDEB

biriminde Koruma Kurulundaki 3 aylık stajını bitirerek uzman oldu. Evli ve iki

çocuk babasıdır.