6
TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN AĞIZLARINDA YAKIŞTIRMA (ÖRNEKSEME) YOLUYLA OLUŞAN BİÇİMBİRİMSEL ÖZELLİKLER Dr. Astrid MENZ Türk dillerinin biçimbilimsel özelliği eklemeli (agglutinative) oluşudur, yani ekleri bireşimlidir (synthetic) ve peş peşe gelip birbirlerinden kolaylıkla ayırt edilebilinir. Genelde Türk dillerinin ekleri ve sıralamaları son derece kurallı ve şeffaf olur. Eklerin sınırları bellidir ve biçimbirimsel değişkeleri sesbilimsel kurallara göre öngörülebilir (predictable), bkz. Johanson (1998: 35). Genellikle bir ek bir işlev taşır. Konuşmamda bu kurallılığın çeşitli sebeplerden dolayı Erzurum ağızlarında ihlal edilmiş ya da tersi, standart dildeki şeffaflık istisnalarının yeniden ‘onarılmış’ örnekleri üzerinde duracağım. Bu örneklerin ortak tarafı, biçimbilimsel değişikliklerden ya da özelliklerden oluşan eşsesli şekillerin, tekrar ayırt edilebilmesi, yani tekrar “bir şekil = bir işlev” ilkesine uydurulabilmesi için yaratılmış, biçimbirimsel yenilikler olmalarıdır. Birinci örneğim Erzurum ağızlarında teklik 2. şahıs iyelik ekinden sonraki hal ekleridir. Türkiye Türkçesinde arka n’nin kaybolması sonucu ünsüzle biten sözcüklerin sonundaki teklik 2. ve 3. şahıs iyelik eklerinin sonuna hal eki geldiğinde birer eşsesli biçim oluşur. (Tabii ki sözcük ünlü ile biterse böyle bir eşseslilik söz konusu değildir.) Örneğin evinde şekli hem senin evin-de hem onun evi-nde anlamına gelebilir. Hangi anlama geldiği bağlamdan çözülür. Bu, bütün 2. ve 3. şahıs iyelik ekini taşıyan ve ünsüzle biten köklerin hal eki çekimleri için geçerlidir, demek ki bunların sadece yalın halleri açıktır. Bu şeffaf olmayan durum aslında Türkçenin yapısına göre bir istisna sayılabilir. Erzurum ağızlarında ise farklı bir durumla karşılaşırız: İlk olarak, teklik 3. şahıs eki yalın halinde ünlü uyumuna uymayan bir biçimbirimdir ünlüsü ince, düz ve dardır, demek ki bu ek son ses (Auslaut) pozisyonunda ise şekli ya –i ya –si’dir 1 . Sonuna hal eki geldiğinde ise –ve böylece iç ses (Inlaut) pozisyonuna gelirse– düzlük-yuvarlaklık uyumuna uyar. Teklik 2. şahıs eki ise her durumda düzlük-yuvarlaklık uyumuna uyar. Dolayısıyla yine standart dilde olduğu gibi bir belirsizlikle karşılaşmak mümkündü. Fakat Erzurum ağızlarında, bu çekimlerdeki teklik 2. ve 3. şahıs anlamsal karışıklığı giderildi. 1 Bkz. Gemalmaz 2 1995/C. I: 271.

Türkiye-Türkçesinin-agizlarinda-yakistirma

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Article published in: 5. Uluslararası Türk Dili Kurultayı 2004, 2. cilt

Citation preview

Page 1: Türkiye-Türkçesinin-agizlarinda-yakistirma

TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN AĞIZLARINDA YAKIŞTIRMA (ÖRNEKSEME) YOLUYLA OLUŞAN BİÇİMBİRİMSEL ÖZELLİKLER

Dr. Astrid MENZ

Türk dillerinin biçimbilimsel özelliği eklemeli (agglutinative) oluşudur, yani ekleri bireşimlidir (synthetic) ve peş peşe gelip birbirlerinden kolaylıkla ayırt edilebilinir. Genelde Türk dillerinin ekleri ve sıralamaları son derece kurallı ve şeffaf olur. Eklerin sınırları bellidir ve biçimbirimsel değişkeleri sesbilimsel kurallara göre öngörülebilir (predictable), bkz. Johanson (1998: 35). Genellikle bir ek bir işlev taşır. Konuşmamda bu kurallılığın çeşitli sebeplerden dolayı Erzurum ağızlarında ihlal edilmiş ya da tersi, standart dildeki şeffaflık istisnalarının yeniden ‘onarılmış’ örnekleri üzerinde duracağım. Bu örneklerin ortak tarafı, biçimbilimsel değişikliklerden ya da özelliklerden oluşan eşsesli şekillerin, tekrar ayırt edilebilmesi, yani tekrar “bir şekil = bir işlev” ilkesine uydurulabilmesi için yaratılmış, biçimbirimsel yenilikler olmalarıdır.

Birinci örneğim Erzurum ağızlarında teklik 2. şahıs iyelik ekinden sonraki hal ekleridir.

Türkiye Türkçesinde arka n’nin kaybolması sonucu ünsüzle biten sözcüklerin sonundaki teklik 2. ve 3. şahıs iyelik eklerinin sonuna hal eki geldiğinde birer eşsesli biçim oluşur. (Tabii ki sözcük ünlü ile biterse böyle bir eşseslilik söz konusu değildir.) Örneğin evinde şekli hem senin evin-de hem onun evi-nde anlamına gelebilir. Hangi anlama geldiği bağlamdan çözülür. Bu, bütün 2. ve 3. şahıs iyelik ekini taşıyan ve ünsüzle biten köklerin hal eki çekimleri için geçerlidir, demek ki bunların sadece yalın halleri açıktır. Bu şeffaf olmayan durum aslında Türkçenin yapısına göre bir istisna sayılabilir.

Erzurum ağızlarında ise farklı bir durumla karşılaşırız: İlk olarak, teklik 3. şahıs eki yalın halinde ünlü uyumuna uymayan bir

biçimbirimdir ünlüsü ince, düz ve dardır, demek ki bu ek son ses (Auslaut) pozisyonunda ise şekli ya –i ya –si’dir1. Sonuna hal eki geldiğinde ise –ve böylece iç ses (Inlaut) pozisyonuna gelirse– düzlük-yuvarlaklık uyumuna uyar. Teklik 2. şahıs eki ise her durumda düzlük-yuvarlaklık uyumuna uyar. Dolayısıyla yine standart dilde olduğu gibi bir belirsizlikle karşılaşmak mümkündü. Fakat Erzurum ağızlarında, bu çekimlerdeki teklik 2. ve 3. şahıs anlamsal karışıklığı giderildi.

1 Bkz. Gemalmaz 21995/C. I: 271.

Page 2: Türkiye-Türkçesinin-agizlarinda-yakistirma

2114 Astrid MENZ

Çizelge 1 ve 2’de verdiğim örneklerden bu karışıklığın nasıl giderildiğini anlaşılır. Teklik 2. şahıs iyelik eklerinden sonraki ilgi ve belirtme/yükleme hal ekleri düşer.

Gemalmaz 21995/C. I: 276’den alıntılıyorum: “Bazan ve kurallı denebilecek kadar yaygın bir şekilde teklik 2. şahıs iyelik eki hem kendi görevini, hem de ilgi hali ekinin görevini yüklenmiş olabilir.”

Demek bacın şekli hem kız kardeşin hem de kız kardeşinin anlamına gelir. Bu durumu hece yutulması (haplology) olarak açıklayabiliriz.

Gemalmaz (21995/C. I: 277) sayfasında 2. şahıstan sonraki belirtme hali için “Teklik 2. şahıs hem kendi vazifesini hem de yükleme hali ekinin vazifesini birlikte yapar.” diyor. Demek ki bacın şekli bu sefer kız kardeşini anlamına da gelebilir. Dolayısıyla aynı şekil üç ayrı işlev taşır.

Yönelme haline gelince çizelge 1’de görüldüğü gibi teklik 2. şahsın yönelme halindeki gülen, kuzan, even gibi şekiller karşımıza çıkıyor. Bu şekiller ilk bakışta sanki hal ve şahıs eklerinin yerleri değişmiş gibi algılanabilir. Olcay (21995: 39) buna benzer bir açıklama yapar: “Çoğu zaman teklik 2.ş. iyelik ekinden sonra yükleme ve yaklaşma ekleri kullanılmaz. Yükleme ve yaklaşma halleri teklik 2.ş. iyelik eki olan (-n) den önceki ünlü ile belirtilir.” Gemalmaz (21995/C. I: 281) da bu durumu bu şekilde açıklar: “Teklik 2. şahsı için, bölgemiz ağızlarında, hem iyelik ve hem de yaklaşma halini ifade eden tek bir ek kullanılır: (+(a)n, +(e)n). Bu ek sonsesinde ünsüz bulunduran kelimelere (+an/+en) şeklinde, sonsesinde geniş ünlü bulunduran kelimelere, (+n), dar ünlü bulunduran kelimelere bu ünlüyü düz-geniş şekle koyduktan sonra yine (+n) olarak eklenir.” Bence Gemalmaz’ın bu özel şekilleri çözümlemesi daha doğru. Türk dillerinde biçimbirimlerin sıralaması sabittir. Tek istisna olarak Çuvaşçada çokluk ekinin iyelik eklerinden sonra gelmesi dışında böyle bir yer değişimine hiç rastlanmaz. Kaldı ki, böyle olsa ünlüden sonra gelen şeklin *kuzuyan olması gerektiğinden dolayı bu şekilleri, büyük bir ihtimalle iki ayrı işlevin (yani tekil 2. şahıs + yönelme hali) tek bir biçimbirimde kaynaşması olarak algılamamız gerekir. Tabii ki böyle bir kaynaşma da Türk dilinin yapısına aykırı bir durumdur. Buna benzer bir duruma Elazığ ve Erzincan ağızlarında da rastlanır, bkz. Sağır (1995: 143); Buran ve Oğraş (2003: 120); Buran (1997: 60).

Neden böyle bir biçimbirimsel değişiklik oluşur? Bence bu bir tür dizge örneksemesidir. Eşsesli şekillerden dolayı anlamsal belirsizlik ortaya çıkar. Sözcük vurgusu da bu durumda yardımcı olmaz. Yörenin ağızları da bu eşsesliliği ve anlamsal belirsizliği gidermek için 2. ve 3. şahıs iyelik eklerinin hal çekimi ayırır. Bunun sonucu da, yönelme halinde yepyeni bir şeklin oluşumu ve ünsüzle biten sözcüklerde yalın, ilgi ve belirtme hallerinin eşsesli oluşmasıdır. Bu son durum bir yenilik değil Türkçenin eski bir özelliği de olabilir: Mansuroğlu (1959: 168-169), Eski Anadolu Türkçesi için de iyelik ekinden sonra ilgi ve belirtme hal eklerinin eksik olabilmesine değiniyor.

Page 3: Türkiye-Türkçesinin-agizlarinda-yakistirma

V. ULUSLAR ARASI TÜRK DİLİ KURULTAYI 2115

Çizelge 1: Ünsüzle biten sözcüklerin 2. ve 3. şahıs iyelik eklerinin hal çekimi2

standart 3.tekil standart 2. tekil Erzurum 3. tekil Erzurum 2. tekil

yalın gülü gülün güli gülün

ilgi gülünün gülünün gülünün /güli gülün

belirtme gülünü gülünü gülüni gülün

yönelme gülüne gülüne gülüne gülen

Çizelge 2: Ünlüyle biten sözcüklerin 2. ve 3. şahıs iyelik eklerinin hal çekimi

standart 3.tekil standart 2. tekil Erzurum 3. tekil Erzurum 2. tekil

yalın kuzusu kuzun guzusi guzun

ilgi kuzusunun kuzunun guzusunun/guzusi guzun

belirtme kuzusunu kuzunu guzusuni guzun

yönelme kuzusuna kuzuna guzusuna kuzan

İkinci örneğim, yine Erzurum ağızlarında şart kipinin çekimi. Karahan (1996: 57) şöyle diyor: “Erzurum, Van, Muş, Ağrı, Diyarbakır, Urfa ağızlarındaki ‘sorarsamse, bırahırsınsa, baciysahsa’ gibi kelimelerde kip ve şahıs eklerinin sıralanışı ilgi çekicidir.” Fakat verdiği ilk örnekten bu durumun kip ve şahıs eklerinin sıralanışıyla ilgili olmadığını anlarız. Daha doğrusu burada şart kipinin çift eklemesini görürüz. Olcay (21995: 53) şart kipi zaman ekine eklenirse çoğu zaman o kipin şahıs eklerinden sonra tekrarlanmasından söz eder ve çekim örneklerinde her iki şekli de verir: sorarsam : sorarsamsa vs. Ayrıca çokluk 1. şahsın ünlüsünün dar ünlüyle ortaya çıkabildiğini de söyler. Böylece sorarsahsa şeklinin yanı sıra sorarsıhsa şekline de rastlanır. Gemalmaz (21995/C. I: 374) sadece çift şart kipli örnekler verir. Bu çiftleme sadece zaman ekleriyle ve 1. ve 2. şahısla beraber oluşur, şart eki fiilin köküne eklenirse böyle bir çiftleme olmaz.

2 Bulunma ve ayrılma hallerin çekimi standart dilden farklı olmadıklarından dolayı

çizelgelere alınmamıştır.

Page 4: Türkiye-Türkçesinin-agizlarinda-yakistirma

2116 Astrid MENZ

Gemalmaz’ın (21995/C. II) derlediği metinlerdeki şart ekli örneklere bakarsak bu çiftlemenin çoğunlukla geniş zaman ekiyle beraber oluştuğunu görürüz. Metinlerde, şart eki gelecek zaman ve görülen geçmiş zaman ekleriyle beraberken, çiftleme olmuyor. Ayrıca metinlerde kural olarak şahıs eki, görülen geçmiş zaman ekine eklenir ve şartlı ek-fiil bundan sonra gelir, örneğin gitdimse, uzattınsa vs. Gelecek zaman ekiyle de örnekler oldukça azdır. Tietze (1987) Azerice için şart kipiyle ilgili değişiklikler tespit etti. Fakat Azericede kip ve şahıs eklerinin sıralanışının değiştiğini söylemek gerçekten mümkün çünkü tekil 1. şahıs ediremse’dir, Erzurum’da ise bu sözcük edirsemse şeklinde kullanılır. Tietze bu sıralanış değişmesini 2. şahıs ekinin geniş ünlü olmasına bağlar. Azericede –ve ayrıca Erzurum ağızlarında da– şahıs eklerinin ünlüleri geniş olduğundan yine eşsesli şekiller oluşuyor. Yani Tietze’nin (1987: 30) verdiği örnekleri anarsak, gözelsen sözcüğü hem güzelsin hem de eğer güzelsen demektir. Böyle bir eşseslik de Tietze’ye göre anlamsal bir belirsizliğe (“störende Verschwommenheit des Ausdrucks” = rahatsız eden ifade belirsizliğine) yol açar. Dolayısıyla Azerice bu belirsizliği sıralanışın değişmesiyle giderir. Bu sıralanış değişmesi teklik 2. şahıstan örnekseme yoluyla hem teklik ve çokluk 1. şahıs hem çokluk 2. şahsa da yayılır. Tietze (1978: 33) bu şahıslarda sıralanış değişmesinin çok daha ender olduğunu söyler.

Erzurum ağzında da bence söz konusu değişiklik geniş zaman teklik 2. şahsın geniş ünlüsünden ve dolayısıyla şart ekiyle eşsesliliğinden kaynaklanır. Belki tarihsel olarak başlangıçta sorarsansa gibi şekiller de eklerin yer değişmesiyle başladı. Böylece çokluk 2. şahıs, yani sorarsızsa gibi şekiller de– ki derleme metinlerde şart ekiyle beraber olan çokluk 2. şahıs örnekleri istisnasız dar ünlülüdür–çözümlenebilir, çünkü geniş zamanın çokluk 2. şahsı dar ünlülüdür. Fakat büyük bir olasılıkla bu şekiller çift şartlı olarak algılandı ve bu çift şartlılık durumu 1. şahsa da yayıldı. Böylelikle sorarsamsa, kesersıχsa gibi şekiller ortaya çıkmış olsa gerek.

Tietze (1978: 32) sıralanış değişimi göstermeyen bir örneği çözümlerken şöyle diyor: “Yan tümce bağlaç ägär ile zaten şart olarak işaretlenmiş, böylece bu durumda ‘eğer -bilirsen’i sadece bildiren ‘-bilirsin’den ayırması gereksizdir” (Der Vordersatz ist schon durch die Konjunktion ägär als Konditional gekennzeichnet, also ist die Abgrenzung des “wenn du kannst” gegenüber einem bloß feststellendem “du kannst” in diesem Fall unnötig). Demek ki, eğer bağlacı varsa şart anlamı zaten açık olduğundan dolayı eklerin sıralanış değişimi gerekmiyor.

Aynı durumu Erzurum ağızlarından derlenmiş metinlerde de görürüz: eğer ile başlayan şart tümcelerinde çift şart eki bulunmaz. Ayrıca şart eki ile kurulmuş fakat şart anlamı taşımayan tümcelerde de çift şart eki bulunmaz. Örnek 1 çift şart kipi kullanımını gösteriyor, örnek 2 ise bağlaçla ve tek şart kipi ekiyle kurulmuş bir

Page 5: Türkiye-Türkçesinin-agizlarinda-yakistirma

V. ULUSLAR ARASI TÜRK DİLİ KURULTAYI 2117

tümcedir. Örnek 3 ise, şart eki ile soru belirteci nasıl’ın beraber kullanıldığı, eşzamanlılık ifade eden bir zarf tümcesidir.3

1) dedi, bu gece ingilişlerlen garagollarıni kesersıχsa gaçarıχ, kesemesıχsa bu kafir bizi mat edecaχ. Gemalmaz (21995/ C. II: 131)

2) içine yalan gatallarsa eger çoχ sürer. Gemalmaz (21995/C. II: 168) 3) gardaşımi nasi gördümise haman boynuna sarıldım. Olcay (21995: 74)

Sonuç olarak, hem Azericedeki sıralanış değişimi hem de Erzurum ağızlarındaki çift şart eki, eşseslilikten kaynaklanan anlam belirsizliğinin giderilmesi için kullanıma girmiş olsa gerektir. Şahıs ekinden sonra gelen hal eklerindeki değişikliklerin de yine bir anlamsal belirsizliği gidermek için ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

KAYNAKLAR

Brendemoen, Bernt: The Turkish dialects of Trabzon. Their phonological and historical development. Volume I: Analysis. (Turcologica 40) Wiesbaden, 2003.

Buran, Ahmet + Oğraş, Şerife: Elazığ ili agızları. Elazığ, 2003. Buran, Ahmet: Keban, Baskil ve Ağın yöresi ağızları. (Türk Dil Kurumu Yayınları

669). Ankara, 1997. Gemalmaz, Efrasiyap: Erzurum ili ağızları (İnceleme – Metinler – Sözlük ve

Dizinler) III cilt. (Türk Dil Kurumu Yayınları 581). Ankara, 21995. Johanson, Lars: “The Structure of Turkic.” Johanson, Lars ve Csató, Éva Ágnes

(yay.): The Turkic languages. London, New York, 1998. Karahan, Leylâ: Anadolu ağızlarının sınıflandırılması. (Türk Dil Kurumu Yayınları

630). Ankara, 1996. Mansuroğlu, Mecdut: “Das Altosmanische.” Deny, Jean & Grønbech, Kaare &

Scheel, Helmuth & Togan, Zeki Velidi (yay.) 1959. Philologiae Turcicae Fundamenta 1, s. 161-182. Aquis Mattiacis, 1959.

Menz, Astrid: “The dialects of Erzurum : Some remarks on adverbial clauses.” Turkic Languages 6, s. 199-214, 2002.

Olcay, Selâhattin: Erzurum ağzı. İnceleme – Derleme – Sözlük. (Türk Dil Kurumu Yayınları 581). Ankara, 21995.

Sağır, Mukim: Erzincan ve töresi ağızları. İnceleme – Metinler – Sözlük. (Türk Dil Kurumu Yayınları 565). Ankara, 1995.

Schönig, Claus: “Analogie als sprachbildende Kraft in den Türksprachen.” Kellner-Heinkele + Stachowski, Marek: Laut- und Wortgeschichte der Türksprachen.

3 Bkz. Menz 2002: 207-209.

Page 6: Türkiye-Türkçesinin-agizlarinda-yakistirma

2118 Astrid MENZ

Beiträge des Internationalen Symposiums Berlin, 7. bis 10. Juli 1992. (Turcologica 26), s. 23-144. Wiesbaden, 1995.

Shcherbak, Aleksandr M.: “Analogy in the Turkic Languages.” Erdal, Marcel + Tezcan, Semih (yay.): Beläk Bitig. Sprachstudien für Gerhard Doerfer zum 75. Geburtstag, s. 189-193. Wiesbaden, 1995.

Tietze, Andreas: “Formen und Funktion des standart-azerbajdschanischen Konditionals.” Materialia Turcica 13, s. 29-39, 1987.