Upload
cetin-kuzu
View
296
Download
5
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım/Aralık Sayısı
Citation preview
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
1 | S a y f a
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
2 | S a y f a
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
3 | S a y f a
TRANSFER MERKEZİ
Aylık Futbol Dergisi Yıl: 1 Sayı: 5 Tarih: Kasım/Aralık 2013
Ücretsiz olarak yayınlanmaktadır.
TransferMerkez.com 0555 499 99 99
İmtiyaz Sahibi Çetin KUZU / Ali KARAKAŞ
Genel Yayın Yönetmeni
Çetin KUZU
Genel Koordinatör Hüseyin KARABACAK
Reklam ve Satış Direktörü
Ali KARAKAŞ
Yazı İşleri Sorumlusu
Canan AKARCA KUZU
Röportaj Sorumlusu
Oğuzhan ARSLAN
Yazarlar / Katkıda Bulunanlar Yiğit Can ERTUNÇ, Namet ATEŞ, İvan KİLE
Erman ÖZGÜR, Serkan ÇOKAYDIN, Hakan GERİN Muhammed EKTİ, Ümit ŞENGÜN, Pelin KOÇ
Haydar BULACA, Emin ÖRNEK, Cumali ÖNCALIR Volkan VARDARLI, Serkan KAYALAR, Serdar SOYLU
Orhun ALİCİKOĞLU, Kaşif YAVAŞ, Harun YAPAR Tamer Sami SERT, Sefa ÖRNEK, Ragıp Can ERTAÇ
5 Akhisar’ın Yeni Yıldızı: Niasse
6 Eski Dostlar Şimdi Nerede?
9 Dünden Bugüne: Cristiano Ronaldo
14 15 Türk Asıllı Genç Yetenek
18 PTT 1. Lig Panorama
44 Scout Raporu: Andrija Bajic
44 Scout Raporu: Mert Türkileri
45 Vaktinden Önce Kayan Yıldızlar
48 Altın Jenerasyon: Belçika
52 Avrupa’da Yerli Oyucu Olmak
20 Levent Eriş
23 Timur Kosovalı
26 Emre Kılınç
28 Ahmet Görkem Görk
31 Oktay Delibalta
34 Kerim Zengin
36 Alaettin Çiçek
40 Patrick Etoga
41 Volkan Canbolat
43 Diğer Röportajlar
54 Sporcu Sağlığı: Sakatlıklara Son!
55 Kitap Önerisi: Ne Okuyalım?
56 Unutulmaz Teknik Direktör Sözleri
57 Basketbolun Tarihi
58 Karikatür: Ragıp Can Ertaç
60 Nostalji / Futbol Fotoğrafları
64 Spor Modası: Adizero F50
65 Spor Dünyasından Haberler
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
4 | S a y f a
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
5 | S a y f a
Düşük bütçe ve mütevazı kadrolarıyla
başladıkları geçen sezonda, Hamza Hamzaoğlu ve
Gekas önderliğinde tarih yazarak ligde kalmayı
başaran Akhisar Belediyespor'un bu sezon neler
yapabileceği herkesin merak konusuydu. Takımdan
ayrılan Gekas'ın yerini doldurabilecek bir golcü
bulmaları imkansız gibiydi. Nitekim forvet bölgesine
yapılan transferler Niasse ve Alessandro Riedle gibi
genç ve tanınmayan oyunculardı. Taraftarın bu
isimlerden beklentisi fazla
değildi ancak lig başlayınca
onları güzel bir sürprizin
beklediğini göreceklerdi.
Gekas’ın takımdan
ayrılmasının ardından sezon
başında defans oyuncusu
Ibrahima Sonko’nun Hamza
Hoca’ya tavsiyesiyle denenmeye alınan 23 yaşındaki
Senegalli golcü Baye Oumar Niasse, teknik direktör
Hamza Hamzaoğlu'ndan geçer not alarak transfer
edildi. Genellikle denenerek alınan oyunculardan
büyük beklentiler olmaz, Niasse da alternatif olarak
transfer edilmişti ama haftalar ilerledikçe her şey çok
farklı olacak, Niasse attığı ve attırdığı gollerle maçlar
kazandıracak ve taraftarın sevgilisi konumuna
gelecekti.
Ülkesinin US Ouakam takımından sadece
150 bin avro gibi düşük bedelle transfer edilen
Niasse, ligde gösterdiği performansla taraflı/tarafsız
herkesi kendine hayran bırakmaya devam ediyor.
Geçen sene Norveç'in Brann takımında kiralık olarak
forma giyen Niasse, sadece 4 maçta forma giymiş
ancak etkili olamamıştı. Daha önce Senegal U23 milli
takımında forma giyen Niasse, henüz A milli olamadı.
Akhisar’a transferinden
sonra sezona fırtına gibi giren
Senegalli golcü, 9 maçta 5 gol ve
3 asist gibi rakamlara ulaşarak
herkesin dikkatini çekmeyi
başarıyor ve Galatasaray’ı 2-1
yendikleri maçta 2 golü birden
atarak maçın yıldızı oluyordu.
1990 doğumlu Niasse, forvetin yanı sıra
hücum hattının kanatlarında da oynayabiliyor.
Sürati, dribling yeteneği ve gücüyle tipik bir "Afrikalı
forvet" imajı çizse de son vuruşları çoğu Afrikalı
oyuncudan daha iyi. Pas/şut tercihleri ve top
kontrolü gibi konularda eksikleri olsa da bunlar
zamanla geliştirilebilecek özellikler. Niasse’ı,
önümüzdeki yıllarda çok daha iyi yerlerde görebiliriz,
dikkatle izlemenizi tavsiye ediyorum.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
6 | S a y f a
Ülkemize yüzlerce yabancı futbolcu geldi. Bazıları ligimizde hiç tutunamazken, bazıları yıllarca oynadı bu topraklarda. Robert Enke gibi tek maç oynayarak ülkemizden ayrılan oyuncular da oldu; Souleymanou Hamidou, Misko Mirkovic gibi 11 sezonda aralıksız ligimizde oynayanlar da. Birçoğu yıllarca ligimizde forma giyerek adeta 'bizden biri'' oldular. Peki eski dostlar şimdi nerede, ne yapıyorlar?
Souleymane Youla Gençlerbirliği'nin transferi olarak ülkemize gelen Youla, liglerimizde birçok takımda forma giyme şansı buldu. Gençlerbirliği'nin ardından Beşiktaş, Eskişehirspor ve Denizlispor formalarını giyen Gineli golcü, Denizli macerasından sonra Orduspor ile anlaştı ama sakatlığından ötürü forma giyemeden takımdan ayrıldı. Youla ülkemizde çıktığı 198 maçta 76 gol atmayı başarmıştı. Geçen sezonu Belçika 2. Ligi'nin Sint-Niklaas takımında geçiren Youla, bu sezon Fransa 2. Lig takımlarından SC Amiens'e transfer oldu ama henüz forma şansı bulamadı.
Pini Balili İstanbulspor'un vakt-i zamanında Hapoel Tel-Aviv'den 150 bin dolara transfer ederek ülkemize getirdiği İsrailli golcü Balili, ligimizde birçok takımda forma giymişti. İstanbulspor'un ardından Kayserispor, Sivasspor ve Antalyaspor'da oynayan Balili, özellikle Sivasspor'daki başarılı performansıyla akıllarda yer etmişti. Liglerimizde toplam 169 maçta 39 gol atma başarısı gösteren İsrailli golcü, ülkemizden ayrıldıktan sonra 2 sezon ülkesinin 1. Lig takımlarından Bnei Yehuda'da oynamıştı. Balili son 2 sezonda ise İsrail'in alt lig takımlarından Maccabi Ironi Bat Yam takımında forma giyiyor.
Ahmed Hassan Kocaelispor'un ülkemize kazandırdığı bir diğer futbolcu da Mısırlı Ahmed Hassan. Orta sahanın ortasında ve sağında oynayabilen Mısırlı oyuncu Kocaelispor'dan sonra Denizlispor, Gençlerbirliği ve Beşiktaş formalarını da giydi. Ülkemizde 211 maça çıkıp 64 gole imza atma başarısı gösteren tecrübeli oyuncu şu an ülkesinin Zamalek takımında forma giyiyor. 38 yaşında olmasına rağmen takımında forma şansı bulmaya devam eden Ahmed Hassan, sezon başında 1 yıl daha futbola devam edeceğini açıklamıştı.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
7 | S a y f a
Ayman Abdelaziz Kocaelispor'un ülkemize getirdiği Mısırlı ön libero yıllarca ülkemizde oynamıştı. Kocaelispor, Malatyaspor, Gençlerbirliği, Trabzonspor, Konyaspor, Diyarbakırspor ve Çaykur Rizespor'da forma giyen Ayman, liglerimizde oynadığı 269 maçta 10 gol atmıştı. Teknik direktör Ziya Doğan'ın en sevdiği öğrencilerinden biri olan Mısırlı oyuncu, Ziya Hoca'nın gittiği her takıma onu da götürmesiyle dikkat çekmişti. 35 yaşındaki Mısırlı oyuncu şu an Suudi Arabistan'ın Hajer Club takımında kariyerine devam ediyor.
Zdravko Lazarov
2000 yılında Kocaelispor'un ülkemize getirdiği Bulgar golcü Lazarov, daha sonra Gaziantepspor ve Kayseri Erciyesspor'da da forma giydi. Sol ayaklı bir forvet olan Lazarov attığı gollerle de kendini sevdirmişti. Ligimizde 198 maçta 69 gol atma başarısı gösteren Lazarov, futbola ülkesinin önemli takımlarından Lokomotiv Plovdiv'de devam ediyor. 37 yaşındaki tecrübeli oyuncu bu sezon sahaya çıktığı 13 maçta attığı 1 golün yanı sıra yaptığı 7 asist ile eski günlerinden pek bir şey kaybetmediğini gösteriyor.
Aleksandar Yordanov Yordanov da Lazarov gibi ülkemizde bir çok takımda uzun süre forma giyme şansı bulmuştu. Kocaelispor'un ülkemize getirdiği Bulgar oyuncu daha sonra İstanbulspor, Kayserispor, Konyaspor ve Ankaragücü'nde oynamıştı. Orta sahadaha hücuma yönelik oynayan Yordanov 198 maçta 34 gol atarak bu alanda da başarılı bir istatistik yakalamıştı. En son ülkesinin takımlarından Botev Plovdiv'de forma giyen Yordanov, geçen sezon sonunda yeşil sahalara veda etti. Futboldan kopamayan Yordanov, şu anda son takımı Botev Plovdiv'in sportif direktörlüğünü yapıyor.
Marcel M'Bayo Gençlerbirliği'nin ülkemize getirdiği ofansif orta saha oyuncusu, daha sonra Sakaryaspor ve Malatyaspor'da da forma giydi. Liglerimizde toplam 168 maça çıkan Demokratik Kongolu oyuncu Gençlerbirliği'nde forma giyerken Ankaragücü'ne attığı bir golden sonra yaptığı ilginç gol sevinciyle bolca konuşulmuştu. Şu anda Belçika 2. Lig takımlarından SK Sint Niklaas'ta kariyerine devam eden 35 yaşındaki oyuncu, geçen sezon 25 maçta 8 gol 3 asistle oynayarak ilerleyen yaşına rağmen performansından pek bir şey kaybetmediğini göstermişti.
Giani Kirita Ligimizde Samsunspor, Gaziantepspor, Ankaragücü ve Bursaspor formalarını terleten Kirita, ön libero mevkiinde görev alıyor ve sert futboluyla tanınıyordu. Ligimizde çıktığı 163 maçta 15 gol atan Romen oyuncu, ülkemizden ayrıldıktan sonra Romanya’da 1. Lig ekibi Targu Mures ve son olarak 2. Lig ekibi Clinceni takımlarında oynadıktan sonra futbolu bıraktı. Kirita şu an bireysel oyuncu antrenörlüğü yapıyor.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
8 | S a y f a
Joao Batista Lima (Mertol Karatay) Gaziantepspor'un ülkemize kazandırdığı oyunculardan olan Brezilyalı Joao Batista da liglerimizde birçok takımda forma giymişti. Gaziantepspor'daki başarılı performansının ardından Galatasaray macerası ve sonrasında Torku Konyaspor, Kasımpaşa takımlarında formasını giyen orta saha oyuncusu Türk vatandaşlığına geçerek Mertol Karatay ismini almıştı. Liglerimizde toplam 186 maça çıkan Brezilyalı oyuncu, Türkiye'de en son maçına 2009'da Kasımpaşa formasıyla çıkmıştı. 38 yaşındaki oyuncu en son Brezilya Serie C takımlarından Tupi Football Club'te forma giydikten sonra futbolu bıraktı.
Souleymanou Hamidou 11 sene boyunca ülkemizde farklı takımların kalesini koruyan Kamerunlu futbolcu Hamidou, Türk futbolseverlerin yakından tanıdığı bir isim olmayı başarmıştı. Rizespor'un ülkemizde getirdiği oyuncu, uzun yıllar hiç ayrılmadı ve Denizlispor ile Kayserispor'un kalesini başarıyla korudu. Kariyerini 2011 yılında 37 yaşında artık simge ismi olduğu Kayserispor formasıyla noktalayan Kamerunlu kaleci, Süper Lig'de toplam 256 maça çıkarak ayrı bir başarıya imza atmıştı. Kamerun milli takımının kalesini de 29 kez koruyan Souleymanou, şu an herhangi bir takımda görev almıyor.
Jean Emmanuel Effa Owona Liglerimizde Altay, Elazığspor, Ankaragücü ve Malatyaspor gibi birçok takımda forma giyen Kamerunlu golcü Effa Owona, ülkemizde yaşadığı ilginç bir olayla da hafızalarda yer etmişti. Ankaragücü forması giydiği bir maçtan sonra teknik direktör Yılmaz Vural tarafından fiziki şiddete maruz kalan Effa, Vural'ın "Ben onların hem ağabeyi hem babası sayılırım. Yeri geldiğinde tokat da atabilirim" sözleriyle uzun süre spor medyasında konuşulmuştu. Türkiye'de oynadığı 74 maçta 18 gol atan 30 yaşındaki Kamerunlu golcü, Malezya Ligi takımlarından Negeri Sembilan'da kariyerine devam ediyor.
Roman Dabrowski (Kaan Dobra) Kocaelispor formasıyla gösterdiği başarılı performansla büyük takımları peşinde koşturan Polonyalı oyuncu, kariyerinin sonraki yıllarında Beşiktaş, Antalyaspor ve 2 dönem daha Kocaelispor forması giymişti. Türk vatandaşlığına geçerek Kaan Dobra adını alan ve adeta “bizden biri” olan Polonyalı oyuncu, ligimizde oynadığı 314 maçta 75 gol atmayı başarmıştı. Futbolu bıraktıktan sonra da ait olduğu yeşil sahalardan kopamayan Kaan Dobra, Kocaelispor ve Beşiktaş alt yapılarında antrenörlük yaptıktan sonra geçtiğimiz sezon Orhangazispor'u çalıştırmış ancak alınan başarısız sonuçlar nedeniyle görevine son verilmişti.
Sizlere akıllarımızda yer etmiş, içimizden, "bizden" yabancıları biraz da olsa anımsatmak istedik.
Buradan tüm eski dostlara selam olsun, bir başka yazıda görüşmek üzere...
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
9 | S a y f a
Cristiano Ronaldo, 1985 yılının 5
Şubat'ında, Portekiz'in Funchal şehrinde doğar. 4
çocuklu Aveiro ailesinin en küçük bireyi olan
Ronaldo'nun, futbolla ilk tanışıklığı, evinin
duvarlarına top vurdurmak olmuştur. Ronaldo 6
yaşına geldiğinde, ailesi onu babasının da çalıştığı
Andorinha kulübüne yazdırır. Koyu bir Benfica
taraftarı olan Ronaldo, kaderin cilvesine istinaden,
profesyonel kariyerinin ilerleyen döneminde
Sporting Lizbon forması giyecektir.
8 yaşına gelen Ronaldo, artık tek başına
top oynamayı bırakıp bahçede, sokakta topla
beraber enteresan hareketler deniyor ve sıradan
bir futbolcu olmayacağını o günlerden
hissettiriyordu. 10 yaşında acı bir gerçeğe şahit
olan Ronaldo, her zamanki gibi antrenman sonrası
soyunma odasına dönerken, insanların çevrelediği
babasını sedyenin üzerinde yatar halde görür.
Babası alkol komasına girmiştir. Yapılan 2 saatlik
müdahale sonrası kendine gelen baba Jose, o gün
yaşadıklarını hatırlamıyordur. O olaydan
etkilenen Ronaldo o gün kendi kendine bir yemin
eder; "Hayatımda hiçbir zaman içki
içmeyeceğim."
Ronaldo'nun yeşil sahalarda kendisini
gösterdiği ilk maç 93-94 sezonunda 'Gençler
Finali' olur. Andorinha, ilk yarıyı 2-0 geride
kapatmıştır. Soyunma odasında çok sinirli
gözüken Ronaldo'nun bugünkü saha içi liderliğini,
o zaman söylediği şu söz adeta açıklar niteliktedir;
"Hocam bütün bir sene çalıştık. Şimdi bize 2
gol attılar diye pes mi edeceğiz? Onlar 2 gol
attıysa biz de 3 atarız. Bu maçı kazanacağız,
söz!" Andorinha, fırtına gibi başladığı ikinci yarıyı
Ronaldo'nun attığı 2 gol ve yaptığı bir asist ile 3-2
kazanarak kupanın şampiyonu olur.
Sezon sonunda ise Ronaldo, kariyerindeki
ilk transfer teklifini almıştır, hem de iki takım
tarafından: Maritimo ve National. Daha zengin
olan Maritimo, o sene genç takım dışından bir
transfer yapacaktır ve seçimini Brezilya'nın
Santos kulübünde oynayan bir gençten yana
kullanır ve Ronaldo, o sene evinden 500 metre
uzaklıkta olan National takımına transfer olur.
Ronaldo'nun buradaki ilk zaferi, gençler
kategorisindeki şampiyonluk olacaktır. Bunun
yanı sıra, final maçına 39 derece ateşle çıkması da
değinilmesi gereken ayrı bir detaydır.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
10 | S a y f a
Ünü iyiden iyiye yayılan Ronaldo, 11
yaşına geldiğinde, bu kez ülkenin en büyük
akademisine sahip olan Sporting Lizbon'dan
teklif alır. Oraya giderse ailesinden uzak
kalacaktır. İlk başlarda Ronaldo'nun Lizbon'a
gitmesine sıcak bakmayan ailesi sonunda ikna
olur ve oğullarını, Lizbon'un yetenek avcısı
Freita'ya emanet ederek, yaşayacakları hasrete
göğüs germe kararında mutabık kalır. 3 günlük
deneme süresinin ardından Ronaldo, kendisini
Lizbonlu yapan imzayı atar.
Evinden tam 1000 km uzaklıktaki bir
şehirdedir artık. Transferin ilk günlerinden bu
yana, o yaşta bir çocuk için büyük sayılabilecek
sıkıntılardan mustarip olmaktadır. Kulübündeki
diğer çocuklar ona "köylü", "maymun" gibi
lakaplar ile hitap etmektedir. Bir gün derste bu
lakaplardan yaka silken Ronaldo, oturduğu
sandalyeyi karşısındaki öğretmene fırlatmış ve
sınıfa doğru dönerek "Ben öğretmene bile bunu
yapıyorsam, düşünün size neler yapabilirim!"
diyerek gözdağı vermiştir.
Ronaldo'nun futbol okulunda en iyi
arkadaşı Fabio olmuştur. Fabio da, tıpkı Ronaldo
gibi küçük bir kasabadan Lizbon'a gelmiştir.
Akademinin ilk haftasında, yaşadığı gerginliklere
dayanamayan Ronaldo, o haftanın her gecesini
isyan edip ağlayarak geçirir ve istisnasız her gece,
gözünü ailesiyle birlikte yaşadığı yuvasında açma
düşleriyle yatağına girer.
Akademideki ilk maçı, yeşil ve kırmızı
takım halinde oynanan hazırlık maçıdır. Hocasının
ilk 15 dakikası 0-0 süren maçta Ronaldo'yu oyuna
sokmasıyla, oyundaki tüm denge değişir ve 'Yeşil
Takım' Ronaldo'nun 1 gol, 1 asisti ile 2-0 kazanır.
Ronaldo'nun kısa süredeki yükselişi 50 avro olan
maaşı 600 avroya çıkarılarak ödüllendirilir.
13 yaşına geldiğinde Ronaldo, futbol
dışında yeni bir sporla tanışmıştır, masa tenisi. Bu
oyunda da futbolda olduğu gibi başarılıdır.
Bugünkü göze batan iki özelliği, masa tenisi
günlerinden beri gelmektedir;
1. Yere sağlam basması
2. Falsolu vuruşları sıklıkla tercih etmesi.
15 yaşına geldiğinde, kulüp doktoru ona
kötü bir haber ile gelir ve "Senin de bir kalbin var
ve çok hızlı atıyor, bir an önce ameliyat
etmeliyiz." der. İlk başlarda ameliyat fikrinden
çekinen Ronaldo, bir süre sonra tedaviyi kabul
eder ve yapılan tedaviden sonra güçlü yapısı
sayesinde eski formuna vakit kaybetmeden geri
dönmüştür.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
11 | S a y f a
Maaşı 1200 avro'ya yükseltilen Ronaldo, o
sene güzel bir haber alır. Sporting Lizbon, 'Gençler
Şampiyonası'nda kurada Maritimo'yu çeker ve
maç Maritimo'da oynanacaktır. Maçı izlemesi için
tüm tanıdıklarına haber yollayan Ronaldo'nun
sevinci maç kadrosunu görene kadar sürer, çünkü
maç kadrosuna alınmamıştır. Nedeni ise
derslerinin kötü gidiyor olmasıdır, kulüp
yöneticileri bunun en ağır ceza olacağı yönünde
hemfikir olup, Ronaldo'yu toptan mahrum
bırakma tasarrufunda bulunmuşlardır. (!)
2001 yılına gelindiğinde, Ronaldo artık
Sporting Lizbon’un B takımındadır. O sene
Ronaldo’nun yanısıra, bolca trivelasına şahit
olduğumuz ve yakından tanıdığımız Ricardo
Quaresma da Lizbon'un B takımındaydı. B
takımdaki ilk antrenmanında çektiği sert ve
falsolu vuruşlar ile dikkat çeken Ronaldo, o
antrenmandaki ilk maçında ise A Takım'a attığı 1
gol ve yaptığı 2 asist ile antrenörlerinin ve
ağabeylerinin dikkatini çekmişti ve zamanla
sevilmeye başlanmıştı.
O sene Ronaldo’yu bir Ada kulübü
yakından takip etmektedir, o kulüp İngiliz devi
Liverpool’dan başkası değildir. Bu bilgiyi
yöneticilerden birinin Ronaldo'ya söylemesi ile
Ronaldo çok mutlu olmuş ve antrenmanlarda
kendini kanıtlamak için elinden geleni ardına
koymaz hale gelmiştir. Fakat bu durum,
toyluğundan mustarip olması muhtemel
Ronaldo'yu bir yanlışa sevk edecektir. Artık takım
oyunu yerine, şahsi oynamaya başlamıştır.
Araştırmasını bitiren Liverpoollu yetenek avcıları,
Ronaldo için “Gelişimini tamamlaması lazım”
şeklinde not düşerler ve bu durum Ronaldo'ya
bildirildiğinde genç delikanlı yıkılmaz ve azmeder.
O günün akşamında, en yakın arkadaşı Fabio’ya
döndü ve yemin etti;
”Göreceksin bak, bir gün Premier
Lig’de, hem de en büyük kulüplerden birinde
oynayacağım!”
Ronaldo, transferde yaşadığı bu hayal
kırıklığının hemen ardından bir başka kötü
haberle daha sarsılır. Annesi Dolores, babası
Jose’nin hastaneye kaldırıldığını oğluna söyler.
Doktorlar, karaciğerinin iflas ettiğini bildirir ve
gerekçe tanıdıktır, alkol.
Takımından 1 hafta izin alan Ronaldo, memleketi
Funchal’e döner ve babasına destek olmaya çalışır.
Bir süre sonra taburcu edilen Jose, kefeni
yırtışının henüz 1. haftasında ne yazık ki tekrar
içki içmeye başlar.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
12 | S a y f a
2002 yılı, Ronaldo için çok verimli
geçecektir. Portekiz'in 17 Yaş Altı Mili Takımına
seçilen Ronaldo, o yıl Danimarka’da düzenlenecek
Avrupa Şampiyonası'nda forma giyme gururunu
yaşar. Gol atamasa da, otoritelerden tam not alan
Ronaldo, turnuvanın sonunda, o dönem Güney
Afrika'nın teknik direktörlüğünü yapan vatandaşı
Carlos Queiroz ile tanışır. Queiroz ona katî bir
ciddiyetle şu soruyu yöneltir; “Hedeflerini
bilmiyorum ama eminim bir gün İngiltere’de
top oynamak istiyorsundur, değil mi?”
Önemli bir futbol adamıyla konuşuyor
olduğunun farkında olan Ronaldo da açık bir dille
şu cevabı verir; “Ben Dünya'nın en iyi
kulüplerinde oynamak istiyorum. Bu
İngiltere’de de olabilir, İspanya’da da. Benim
hedeflerim büyük. Amacım bir gün Dünya'nın
en iyisi olmak.”
Queiroz ise, mütevazı olmayan bu gencin
potansiyelinin farkındadır ve onun sahadaki
hırsına hayranlık duymaktadır. Avrupa
Şampiyonasını izleyen bir başka önemli futbol
adamı da, Sporting Lizbon'un Rumen teknik
adamı, yani Ronaldo'nun o dönemki hocası László
Bölöni'dir. Oyuncusunun performansını
beğenmiştir ve ona artık antrenmanlar sonrası
özel çalışmalar yaptırmaya başlayacaktır.
Bölöni'nin, giderek ciddiye aldığı bu genç için,
kulübün sağlık heyetinden bir ricası olacaktır.
Cristiano Ronaldo’nun kemik testlerine tabi
tutulup, neticelerinden en kısa sürede haberdar
edilmek istediğini söyler.
Ölçümlerden çıkan sonuç, Cristiano’nun
1,89 cm'a kadar uzayacağıdır. Bu boy, bir hücum
oyuncusu için epey ideal bir boydur. O sezon
öncesi, oyuncusu ile önemli bir konuşma yapan
Bölöni, ona açık bir dille "Seni bu sezon A takımda
oynatabilirim, hazır ol, ama takım arkadaşlarının
varlığını unutmadan oynayacaksın ve yardımsever
olacaksın." demiştir.
A takımla ilk antrenmanına çıkmaya
hazırlanan Ronaldo, o kadar heyecanlıdır ki
14.30’da başlayacak olan antrenmana 13.00'de
gelip, saatleri saymaya başlar. Real Betis ile
yapılan bir dostluk maçında ilk kez A takımda
oynayan Ronaldo, oyuna sonradan dâhil olur ve
attığı nefis golle 2-1’lik galibiyeti getirir. O sezon
boyunca çok iyi performans gösteren Ronaldo,
oynadığı 25 maçta attığı 3 golün yanı sıra, genel
performansıyla tüm dikkatleri üstüne çekmiştir.
2003 yılında Portekiz’de sezon sonu
düzenlenecek Avrupa Şampiyonası nedeniyle
müthiş bir sportif hareketlilik yaşanmaktadır. O
sezon, Sporting Lizbon, yenilenen stadında
sezonun açılış maçını İngiliz devi ManU ile
oynayacaktır. Bu maç Ronaldo için ayrı bir önem
taşıyacaktır çünkü 1,5 sene önce önemli bir
konuşma yaptığı Queiroz artık Şeytanlar’ın
yardımcı antrenörüdür.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
13 | S a y f a
Sporting ile ManU’yu karşı karşıya getiren
bu maçta gülen taraf 3-1'lik skor ile Lizbon
temsilcisi olur. Maçta oynadığı güzel futbol ile
dikkat çeken Ronaldo’yu Alex Ferguson’a soran
basın mensupları kurt hocadan şu cevabı alırlar;
“Bu çocuk bir futbol sihirbazı!”
Bir hafta sonra, € 17.500.000 bonservis
bedeli ile Manchester United'a transfer olan
Ronaldo, artık baştan beri inandığı üzere dev bir
kulübün oyuncusudur.
Ferguson kulübe yeni
gelen Ronaldo’ya şu
konuşmayı yapar; “Sana
bu sene ihtiyacımız
var, seni Beckham’ın
yerine düşünüyorum.”
Ronaldo, o sezon
28 numaralı formayı
giymek istediğini söyler,
Alex Ferguson buna bir
alternatif getirir ve 7 numaralı formayı giymesini
temenni eder, çünkü 7 numara bugüne kadar
United'ta birçok yıldızın sırtında taşınmıştır ve
Ferguson'a göre Ronaldo da onlardan birisi
olacaktır. 4-0 kazandıkları Bolton maçında, oyuna
sonradan dâhil olan ve yeni kulübünde ilk kez
forma şansı bulan Ronaldo, oynadığı futbolla
büyük beğeni toplar. İlk sezonunda, ligde 25
maçta 4 gol atan Ronaldo, o sezon "Sir Matt Busby
Ödülü" ile onurlandırılır.
2004 yazında, Portekiz’de düzenlenen
Avrupa Şampiyonası'nda finale kadar yükselen
Portekiz'de düzenli forma giyen Ronaldo, attığı 3
golle takımın en golcü oyuncusu olmayı
başarmıştır. 2005 yılının 6 Eylül tarihinde,
Portekiz'in Rusya ile oynayacağı maça dakikalar
kala, Ronaldo üzücü ama esasen sürpriz olmayan
bir haber alır, babasını kaybetmiştir. Elemine
rağmen Rusya maçına çıkan Ronaldo,
soğukkanlılıkla oynadığı maçta gol atamasa da,
herkesi alıştırdığı güzel futboluna bir yenisini
daha eklemiştir. Ertesi gün ise babasının
cenazesini kaldırmak üzere
memleketinin yolunu tutar.
Ronaldo, Manchester
United macerasında Premier
League’de oynadığı 196 resmi
maçta 84 gol ve 47 asist gibi
bir istatistikle tamamlar ve
burada bahse değer detay
olarak, Ronaldo'nun ileri uç
değil, kanat oyuncusu olması
öne çıkarılasıdır.
Kırmızı Şeytanlarla sayısız başarılı maça
ve muhteşem gollere imza atan Ronaldo, 2009
yılının Haziran ayında, € 94.000.000 gibi
astronomik bir bedelle Real Madrid’e, yani
yıldızlar harmanı "Los Galacticos'a transfer olur.
O günden sonrasını da en az ilgiliden en
çok bilgiliye kadar hepimiz aşağı yukarı
bilmekteyiz. Bundan sonrasını anlatmaya gerek
yok bence. Vaktini ayırıp, okuyan herkese
teşekkür ederiz. Başka bir yazıda görüşmek
dileğiyle…
Hazırlayan: Yiğit Can ERTUNÇ / Ümit ŞENGÜN
Bu yazı hazırlanırken Uğur Önver'in "Sokak Çocuğu Ronaldo" kitabındaki bilgilerden faydalanılmıştır.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
14 | S a y f a
2014’te Brezilya’da düzenlenecek olan Dünya Kupası gidemediğimiz için yine “yeni jenerasyon
yapalım, genç oyunculara şans verelim” sesleri yükselmeye başlamış durumda. Schalke’de oynayan gurbetçi
futbolcu Kaan Ayhan’ın da Milli Takımımızı seçmesiyle gözler diğer gurbetçilerimize çevrildi. Özellikle Fatih
Terim faktörüyle bazı gurbetçi gençlerimizin milli takımımızı seçmeleri sürpriz olmaz. Biz de yurtdışında
forma giyen, “Elden Kaçırmamamız Gereken” Türk asıllı genç yeteneklerimizi sizler için araştırdık.
Onur Capin 10 Temmuz 1996 doğumlu olan Onur, Hannover 96 U19 takımında forma giyiyor. Forvet ve sağ kanatta oynayabilen Onur, en son Almanya U17 Milli takımında forma giydi. Sağ ayağını çok iyi kullanan genç oyuncu süratiyle de dikkat çekiyor. Bu sezon U19 takımında oynadığı 8 maçta 2 gol ve 1 asistlik performans sergilerken 2 kez de Regionalliga’da forma giydi. İleride patlama yapma ihtimali yüksek gurbetçilerimizden, elden kaçırmamakta fayda var.
Levent Ayçiçek Yeni Mesut Özil olabilecek kapasitede. 1994 doğumlu futbolcu Werder Bremen II’de forma giyiyor. Sağ ayaklı olmasına rağmen sol kanatta da forma giyebilen Levent, orta sahanın her yerinde rahatlıkla oynayabilecek bir futbolcu. Yani futbol tabiriyle tam bir joker. Bu sezona da 7 maçta 3 gol, 2 asist ile gayet iyi başladı. Alman Milli Takımının genç kategorilerinin hemen hemen hepsinde oynamış olan Levent, en son Almanya U20 için mücadele etti. Milli Takımımızın kaçırmaması gereken cevherlerden fakat tercihini Almanya’dan yana kullanacağı konuşuluyor, ikna etmek kolay olmayacaktır.
Özkan Yıldırım 1993 doğumlu oyuncu Werder Bremen’de forma giyiyor. Orta sahada hücuma yönelik oynayan oyuncu her iki ayağını kullanması nedeniyle kanatlarda da rahatlıkla forma giyebiliyor. Top hakimiyeti ve iyi pas dağıtması oyuncunun diğer artı özellikleri. Alman Milli Takımının tüm alt kategorilerinde forma giyen ve hala Almanya U21 Milli Takımında oynuyor. Bu sezon Bundesliga’da 6 maçta forma giyen genç yeteneğin Levent gibi Almanya milli takımını seçeceği konuşuluyor.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
15 | S a y f a
Yusuf Mersin Milwall’ın alt yapısından yetişen 1994 doğumlu kaleci, 1 milyon pound bonservis bedeliyle Liverpool’a transfer olmuştu. (Liverpool istediği dönemde Chelsea ve Arsenal de Yusuf’u takip ediyordu) 1.95 boyuyla hava toplarında da çok etkili olan Yusuf, şu an Liverpool’un U18 takımında forma giyiyor ancak 1 maçta U21 takımının da kalesini korudu. Milli takımımızda en son U18 kategorisinde forma giymiş olan kaleci, potansiyeli yüksek gençlerimizden.
Yunus Mallı Listedeki isimler arasında yaşı bakımından en büyük isim ancak çok önemli bir yetenek olduğu için onu da "elimizden kaçırmamamız gerekenler" listesine dahil etmek istedik. Almanya U21 forması giyen 1992 doğumlu Yunus, Mainz 05’de forma giyiyor. Forvet arkasında ve sağ ayaklı olmasına rağmen her iki kanatta da oynayabiliyor. Yunus bu sezon 3 maçta forma giydi ve sonradan oyuna girmesine rağmen 2 gol attı. Almanya Milli Takımının tüm alt kategorilerinde forma giyen Yunus, gerçekten kaçırmamız gereken oyunculardan biri.
Dean Selim Florence 1994 doğumlu Selim’in annesi Türk, babası Karayipler’deki St. Lucia adasından. Kariyerine West Ham’ın altyapısında başlayan fakat boyu kısa olması nedeniyle takımda istenmeyen Selim, daha sonra Norwich alt yapısına geçti. Şu an Harlow Town takımında oynayan oyuncu sağ bek ve ön libero mevkilerinde görev yapıyor. Bu sezon Premier Reserve League’de 10 maçta oynadı. Milli Takımımızın alt kategorilerinde de oynayan Selim, potansiyeli yüksek gurbetçilerimizden.
Tolcay Ciğerci 1995 doğumlu gurbetçi futbolcumuz Wolsburg U19 takımında forma giyiyor. A takımda forma giyen Tolga Ciğerci'nin kardeşi olan Tolcay, orta sahada ön libero, merkez ve sol kanatta oynayabiliyor. Sol ayaklı olma avantajını kullanan genç yetenek, oyunu okuma anlamında da büyük potansiyele sahip. Milli Takım tercihini bizden yana kullanarak U18 milli takımımızda 2 maçta forma giydi. Takımında bu sezon 7 maça çıkıp 3 gol 4 asistlik harika bir performans gösteren yetenekli oyuncu, herkesin dikkatini çekmeyi başardı.
Robin Yalçın Stuttgart alt yapısından yetişen 1994 doğumlu Robin, Stuttgart II takımında forma giyiyor. Almanya Milli Takımının genç kategorilerinin hepsinde forma giyen genç yetenek, geçen sezon Stuttgart U19 takımında 25 maçta 5 gol 13 asist yaparak dikkatleri üzerine çekmişti. Tam bir joker olan Robin, ön libero, sağ bek, orta sahanın ortası ve sağ kanatta forma giyebiliyor. Daha önce Almanya U17 milli takımında ikinci kaptan olarak görev yapan Robin, Almanya Futbol Federasyonu tarafından sezonun genç oyuncularına verilen "Fritz Walter Ödülü" gümüş madalyasını kazanmayı başarmıştı.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
16 | S a y f a
Levin Öztunalı Hamburg’un alt yapısında futbola başlayan 1996 doğumlu Levin, bu yaz Hamburg’un teklifini geri çevirerek bedelsiz olarak Bayer Leverkusen’e transfer oldu. Orta sahanın ortasında, forvet arkasında ve defansif orta saha pozisyonlarında oynayabilen ve iki ayağını çok iyi kullanan Levin, geleceği parlak gurbetçilerimizden. Almanya milli takımının tüm alt kategorilerinde forma giyen ve en son U19 takımında oynayan oyuncu, milli takımda 3 maçta 1 gol atarken, Leverkusen’de bu sezon 8 maça çıktı. Levin, Alman futbol efsanesi Uwe Seeler’in torunu olduğu için Almanya’nın oyuncuyu başka milli takıma kaptırmayacağı tahmin ediliyor.
Koray Günter Jurgen Klopp çok şey beklediği yeteneklerden, müthiş bir defans oyuncusu olacağına kesin gözüyle bakılıyor. 1994 doğumlu Koray Günter, Borussia Dortmund’un altyapısında yetişti. Şu an BVB’de forma giyen oyuncu atletik oluşu, defans oyuncusu olmasına rağmen tekniğinin iyi olması, hızlı olması ve sıçrama yeteneği ile ileride müthiş bir oyuncu olacağının sinyallerini veriyor. Tek negatif yönü ise 4 ay içinde tekrar aynı sakatlığı geçirmiş olması. Henüz 17 yaşındayken Liverpool tarafından da izlenilen oyuncu, BVB’de kalmayı tercih etmişti. Almanya Milli Takımının tüm kategorilerinde forma giyen Koray, şu an Almanya U20 milli takımında forma giyiyor. Yetkililerimiz umarım bu oyuncuyu ikna edebilir.
Kemal Rüzgar 1995 doğumlu Kemal, Bayer Leverkusen U19 takımında forma giyiyor. Sol ayağını iyi kullanan ve ofansif anlamda çok etkili olan futbolcu, hem ofansif orta saha hem de forvet mevkilerinde görev yapabiliyor. Genç kategorilerde Türkiye Milli Takımında forma giyen Kemal, U18 milli takımızda 7 maçta 2 gol atma başarısı gösterdi. Bu sezon Bayer Leverkusen’de ise 8 maçta forma giydi.
Bahadır Özkan Hoffenheim’ın alt yapısından yetişen 1995 doğumlu oyuncu, şu an Hoffenheim’ın U19 takımında forma giyiyor. En önemli artısı ise her iki ayağını iyi kullanabilmesi ve mücadeleci yapısı. Tabi ki iyi frikik kullandığını da es geçmeyelim. Orta sahanın hemen hemen her yerinde oynayabilen oyuncu, bu sezon çıktığı 6 maçta 2 gol ve 1 asistlik başarılı bir performans gösterdi. İlk olarak Almanya U15 takımında forma giyen Bahadır, daha sonra ise Tayfun Korkut tarafından Türkiye U16 takımına çağrılmıştı.
Burak Çamoğlu 1996 doğumlu oyuncumuz futbola Borussia Dordmund’un alt yapısında başladı, şu an Dordmund’un U19 takımında forma giyiyor. İlerisi için benim de çok şeyler beklediğim oyuncu, forvet arkası ve forvet mevkilerinde oynayabiliyor. Genç kategorilerinde milli takımımızı seçen Burak, U17 takımımızda 3 maçta 1 gol atma başarısı gösterdi. Borusisa Dordmund U19 takımında bu sezon 8 maçta forma giyerek 3 gol atma başarısı gösteren genç golcü, forvet sıkıntısı çektiğimiz şu dönemde kaçırmamamız gereken isimlerden biri.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
17 | S a y f a
Endoğan Adili Futbola İsviçre’nin Grasshopper takımında başlayan 1994 doğumlu oyuncu, 2013 Ocak ayında bedelsiz olarak Basel ile sözleşme imzaladı. Annesi Kosovalı-Arnavut, babası Türk olan genç yetenek, İsviçre Süper Ligi'nde gol atmış en genç futbolcu unvanını almayı da başarmış bir isim. Sol ayaklı olmasına rağmen her iki kanatta ve forvette forma giyen futbolcu bu sezon Basel’in 2. takımında 7 maçta forma giydi ve 1 gol 1 asist ile oynadı. İsviçre U19 milli takımında forma giyen genç yetenek, burada 7 maçta 1 gol attı.
Ferhat Yazgan Futbola Holstein Kiel takımının alt yapısında başlayan 1992 doğumlu Ferhat, 2011 yazında Wolsburg’a transfer oldu. Defansif orta saha, merkez ve forvet arkasında görev yapabilen Ferhat, şu ana kadar herhangi bir milli takımda forma giymedi. 2012’de Ümit Milli takımımızda tarafından özel turnuvada forma giymek için teklif yapılan genç yetenek antrenman yoğunluğu nedeniyle kampa katılamamıştı. Bu sezon Wolsburg II takımında 11 maçta 4 gol atıp 4 asist yapan Ferhat, performansıyla dikkatleri çekiyor.
Bu listede performanslarıyla dikkat çeken, önümüzdeki yıllarda A Milli Takımımız için kadroda
düşünülebilecek 15 yetenekli Türk asıllı gence yer verdik ancak yeteneklerimiz bunlarla sınırlı değil elbette.
Sonraki sayılarımızda ülkemizdeki ve yurtdışındaki genç yeteneklerimizi tanıtmaya devam edeceğiz.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
18 | S a y f a
PTT 1. Lig’in marka değeri her geçen gün
daha da artmakta fakat bununla beraber hala tam
değerine ulaşmış değil. PTT 1. Lig’in izleyici
kitlesini artırması gerekmektedir. Artan ilgi
naklen yayın seyircisini artıracak, bu da reklam
gelirlerinin artışını sağlayacaktır. Burada
değineceğim konu yönetimsel boyut değil, olayın
saha boyutudur.
Tribünlerde azalan seyirci sayısına kısa
sürede çözüm bulmak gerekiyor. En son yapılan
Boluspor kongresinde de bu konuya değinildi,
seyirci sayısında ve hasılattaki düşüşe vurgu
yapıldı. Bunun yanında son lig maçında Adanaspor
taraftar grupları da bilet sayısı ve fiyatını gerekçe
gösterip protestolar yaptılar. Bu yıl Süper Lig’de
bir kaç takımın uyguladığı 2 TL bilet uygulaması,
seyirci sayısını on kat artırdığını göstermiştir.
Dünya geneline baktığımızda seyirci ortalaması en
yüksek Avrupa ülkesi olan Almanya'nın, isteyen
her kesimin maça rahatlıkla gelebilmesi için bilet
fiyatlarını düşük tuttukları ve bu yönde taraftar
anketleri yaptıkları görülmektedir. Özellikle PTT
1. Lig’de, Süper Lig hedefi olan takımlar, -transfere
ne kadar para harcamış olursa olsun- seyirci
sayısını tribün geliri olarak görmemelidir. Her
isteyenin rahatlıkla gelebileceği ve şenlik
havasında geçireceği bir ortama dönüştürmeleri
gereklidir. Unutulmamalıdır ki futbol ancak
seyircinin ilgisi ve desteği ile yaşayacak ve var
olacaktır.
Lige ilgiyi artıran ve izlemekten keyif
aldığımız oyuncular ve takımlar, önceki yıllara
göre bu yıl çok daha fazla aslında. Özellikle
Orduspor, Mersin İdman Yurdu ve İBB gibi Süper
Lig’den gelen takımların kadrolarını korumaları
ligin kalitesini artırdı. Çünkü şampiyonluk hedefi
ile yola çıkan takımlar işlerinin kolay
olmayacağının farkındaydılar. PTT 1. Lig’in bir
diğer adı mücadele ligidir. Bundan dolayıdır ki
takımlar mücadele gücü yüksek oyunculardan
takım kurarlar ve Süper Lig’den gelen oyuncular
bu mücadelenin dışında kaldıklarında zorluklar ile
karşılaşırlar. Aslında aynı şey teknik adamlar için
de geçerlidir. Ligin 11 haftasını geride bıraktık.
Uyum sorunları aşıldı, yapıya uygun olmayan
antrenörler ayrıldı, ayrılmak zorunda kaldı. Süper
Lig’den gelip lige renk katan oyuncuların uyum
sorunları çözüldü. Peki, bu süre boyuncu neler
oldu kısaca onlara değinelim.
Balıkesirspor lige fırtına gibi başladı ve
güzel futbolu ile taraflı tarafsız herkesin ilgisini
çekti. Muhammet Reis oynadığı futbol ve attığı
güzel goller ile lige ve futbola ilgiyi artırdı.
Adanaspor sahasında Orduspor'dan 4 gol yediği
ilk haftanın sonunda Ekrem Al'ın görevine son
verdi ve daha sonra göreve getirilen Ercan Albay
kısa süre sonra istifa edince eski hocaları Levent
Eriş ile yeniden anlaştılar. Levent Hoca’nın gelişi
ile 3 maçta 2 beraberlik 1 galibiyet alan Adana
ekibi, ligde iddialı bir konuma gelmeyi başardı.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
19 | S a y f a
Şanlıurfaspor Raşit Çetiner ile yollarını
ayırdıktan sonra uzun süre hoca arayışına girdi
ancak yapısına uygun antrenör bulamayınca Ömer
Can hoca ile devam kararı aldılar. Biz de ısrarla
Ömer Can Hoca ile devam etmeleri gerektiğini
yazmıştık. G.Antep BŞB.Spor Suat Kaya ile
yollarını ayırıp Hasan Özer ile anlaştı. Hasan Hoca
ve ekibine (Bülent Bölükbaşı, Mehmet Polat) hoş
geldiniz diyoruz. Suat Hoca, sezon başı ısrarla iyi
santrfor istemiş fakat bir türlü istedikleri gibi bir
golcü bulamamışlardı. Bunun eksikliğini her hafta
yaşadılar, göze hoş gelen, pozisyon zenginliği
yüksek bir oyun sergilemelerine rağmen gol
yollarında başarılı olamayınca bu eksiklik hocanın
gidişine sebep oldu. Denizlispor sıkıntılı başladığı
sezona teknik direktör değişikliğine giden bir
diğer takımdı. Yusuf Şimşek’in gelişi ile farklı bir
havaya bürünen takım kazanmaya başladı ve
ilerisi için umudunu artırmış durumda. Ligin yeni
takımları Fethiyespor ve K.Maraşspor
takımlarının lige henüz uyum sağlamadıkları
görülüyor. Bucaspor ve 1461 Trabzon takımları
bu ligin en renkli iki takımı. Her an sürprize açık,
her an kötü gidecekmiş gibi tedirgin.
Manisaspor, bireysel performansı yüksek
birçok oyuncunun bir arada bulunduğu bir takım.
Kimine göre bulunduğu yer sürpriz fakat bana
göre ellerindeki kadroyla henüz hak ettikleri
yerde değiller. Ligin yeni takımı Ankaraspor şu
ana kadar istikrarlı bir şekilde yoluna devam
ediyor. Aldığı beraberlikler puan kayıpları gibi
görünse de yenilmemeleri her zaman üst sıralarda
kalmalarını sağlıyor. Maçlarını izleyenler bilirler,
Ankaraspor sonuç ne olursa olsun oynadığı
futboldan ödün vermeden kendinden emin bir
oyun sergiliyor. Mersin İdman Yurdu, oynadığı
futbol ve aldığı puanlar ile büyük bir çıkış yaptı ve
sahip olduğu kadro ile ligin hala favorisidir. Fakat
buna paralel sorunların çözümü de gerekli. Bu
olmayınca motivasyon kayıpları ve sorunların
dillendirilmesi artacaktır. Son 3 haftada yaşanan
puan kayıpları Mersin’i, hedefinden uzaklaştırdı.
Geride kalan süre içerisinde hedeflediği noktada
olmadığı düşünen takımların; Ş.Urfaspor, ADS,
Karşıyaka, Adanaspor, Boluspor ve G.B.B. olduğu
görülüyor fakat buna rağmen hedefe en uzak
G.Antep BŞB.Spor, ilk 6’dan sadece 6 puan uzakta.
Ligde her ne kadar çok sorun yaşansa da
biz sahada çok güzel hareketler görüyoruz ve her
geçen gün bunların sayısı artmakta. Atılan goller,
sergilenen oyun, ligin kalitesini arttırıyor. Biz de
şuana kadar oynanan maçlar ile yüksek
performanslı 11 oluşturmaya çalıştık. Bunu
oluştururken performansı yüksek oyuncuların
fazlalığı bizi çok zorladı ve bu durum PTT 1. Lig
takipçisi olarak bizleri fazlasıyla memnun etti.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
20 | S a y f a
Geçtiğimiz haftalarda Adanaspor ile anlaşarak yeniden yuvaya dönen Levent Eriş ile Adanaspor'u ve
Türk futbolunu konuştuk. Tecrübeli hocaya merak ettiğiniz tüm soruları sorduk.
Merhabalar hocam, sizi herkes başarılı
bir hoca olarak tanıyor ancak sizin teknik
direktörlüğün öncesinde uzun bir futbolculuk
kariyeriniz de var. Futbola nasıl başladınız,
hangi takımlarda oynadınız?
Merhabalar TransferMerkez okuyucuları.
Futbola 10 yaşında şehrimin takımlarından
İzmirspor kulübünde başladım. İzmirsporun
çeşitli yaş kategorilerinde futbol oynadım.
Devamında ise Samsunspor, Alanyaspor, Yeni
Sincanspor, Bucaspor, Karşıyaka ve Kuşadasıspor
takımlarında Türk futboluna futbolcu olarak
hizmet verdim.
Türk futbolunun başarılı teknik
direktörlerinden biri ve taraflı/tarafsız
herkesin takdirini kazanmış bir isimsiniz. Bu
başarı öyküsünü ve bundan önceki teknik
direktörlük serüveninizi anlatır mısınız?
Teknik direktörlüğe futbola başladığım
İzmirspor ile adım attım. Devamında sırasıyla
Manisaspor, Mersin İdman Yurdu, Küçükköyspor,
Kayseri Erciyesspor, Altay, Diyarbakırspor,
Samsunspor, Adana Demirspor, Giresunspor,
Boluspor ve şu anda Adanaspor'da görev
yapmaktayım. Manisaspor'un başındayken 2 kez
Süper Lig'e çıkma sevincini yaşadık, ayrıca 2. Lig
şampiyonlukları yaşadım.
Sezon başında Adanaspor'dan çeşitli
nedenlerle ayrılmak zorunda kalmıştınız.
Geçtiğimiz günlerde tekrar yuvanıza, yani
Adanaspor'a döndünüz. Bu transferin arka
yüzünü bizlere anlatır mısınız?
Adanaspor’daki görevimden sezon başında
ayrılmıştım ancak Adanaspor ligin ilk haftalarında
zorlu günler geçirmekteydi. Başkanımızın teklifi
üzerine yuvama geri döndüm. Adanaspor büyük
bir camia ve ben bu büyük camiada yer almaktan
mutluyum. Geçen sezon bıraktığımız yerden
devam edeceğiz.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
21 | S a y f a
Adanaspor'la bu sezon PTT 1. Lig'de üst
sıraların en büyük adaylarından birisiniz.
Takımın şu anki durumu hakkında ve geleceğe
dair düşüncelerinizi okuyucularımıza aktarır
mısınız?
Öncelikle başkanımız, yönetimimiz ve
teknik heyet olarak birbirimize güvenimiz tam
diyebilirim. Başkanımızın çağrısı üzerine tekrar
Adanaspor’da bulunmaktan çok mutluyum.
Görevimize bıraktığımız yerden devam ediyoruz.
Takımım adına yorum yapmam gerekirse genç bir
takımız, mücadeleci oyun sistemine sahibiz. Takım
olarak görevimiz Adanaspor'u büyük yerlere
taşımak. Şampiyonluk için elimizden geleni
yapacağız.
Hocam, Adanaspor taraftarları kaleci,
sağ bek, sol bek ve sağ açık mevkilerinde
takımın eksik olduğunu düşünüyor. Bu
düşünce doğrultusunda ilk yarı sonunda
transfer takviyesi düşünüyor musunuz? İlk
yarı sonundaki puan hedefiniz nedir?
Taraftarın isteği ne kadar transfer
gerçekleştirsen de bitmez. Takımı tanımam
açısından ve değerlendirme anlamında birkaç
haftanın geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu
sezon diğer senelere göre zor çünkü 19 takımlı
sistemde yer alıyoruz. Zorlu takımlar ve mücadele
dozu yüksek bir ligdeyiz. 23-25 arasında puan
elde edersek bizim açımızdan 2. devrede çok iyi
olur.
Hocam, taraftarın daha çok uzun top ve
Tiago’nun bireysel yeteneklerine dayanan bir
futbol anlayışıyla oynadığınız konusunda
eleştirileri var. Sizin bu konudaki görüşünüzü
öğrenebilir miyiz? Size göre Ergin Keleş ve
Ümit Tütünci gol yolları için yeterli mi?
Benim oyun sistemim yaratıcılık, futbol
zenginliği ve sahada ayak basılmadık yer
bırakmayan bir yapıya dayanıyor. Oyuncularım da
bu oyun sistemine uymak zorundalar. Kaliteli
isimlere sahibiz ve önümüzdeki günlerde seyir
zevki veren futbol oynayacağız. Forvet hattımız
sadece Ergin ve Ümit'ten oluşmuyor. Fabiano,
Ömer Karancı, Ahmet Dereli gibi kaliteli isimlere
sahibiz.
Adanaspor'un alt yapıda akademi
liglerine neden girmediği konusunda sorular
var, bu konudaki düşünceleriniz neler?
Dışarıdan yetenekli oyuncuların transferi
konusunda çalışmalarınız var mı?
Bu konuda önemli çalışmalarımız
bulunmakta. Başkanımız Bayram Akgül bu konuda
bizlere destek veriyor. Kendi scout ekibimiz var ve
genç oyuncuları takımımıza kazandırmaya
çalışıyoruz. Örnek vermem gerekirse Samican
Keskin, Ahmet Bahçıvan gibi genç yeteneklere
sahibiz. Bu gençlerin Türk futboluna
kazandırılması için elimizden geleni yapmaya
hazırız.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
22 | S a y f a
Biraz da Türk futbolu hakkında
konuşalım. Türk futbolu son yıllarda genel
olarak bir düşüş içinde, sizce bu neden
kaynaklanıyor? Çözüm için neler yapılabilir?
Türk futbolundaki temel sorunlardan birisi
-benim kanaatimce- beyinde başlıyor. Ülkemizde
"Adamcılık" olduğu sürece Türk futbolu sıkıntılar
yaşayacaktır. Ben bu ülkede hak edenlerin hak
ettiği yerde olduğuna inanmıyorum. Birilerinin
desteğiyle insanlar bir yerlerde görev alıyorlar ve
böyle olunca haliyle Türk futbolu gelişme
gösteremiyor. Seyir zevki açısından sıkıntılar
yaşıyoruz. Bu soruna çözüm bulmak istiyorsak,
Türk futbolunda önemli görevlerin hak edenlere
verilmesini sağlamalıyız.
Milli takımın bilhassa sol bek sıkıntısı
çektiği bu dönemlerde alt liglerin yeterince
takip edildiğini düşünüyor musunuz?
Fatih Terim'in gelmesinden sonra bu
konuda yapılan bir uygulama var. Hocamın bütün
antrenörlerini, scoutlarını U-14, U-15 lig maçlarını
izlemeye göndererek bir değişimin başlangıcı
olduğunu düşünüyorum. Bu uygulamadan dolayı
çok mutluyum. Hep aynı isimlerle mücadele
verilmesinden yorulduk. Aşağıdaki liglerde bu
ligin üstünde oynayabilecek oyuncular var.
Umarım bu isimler de Fatih Hoca'nın gelişiyle milli
takımda görev almaya başlarlar.
Hocam Spor Toto 3. Lig’de uygulanan
yaş sınırı kuralı hakkındaki nedir?
Bu uygulamayı hiç doğru bulmuyorum.
Kesinlikle insanların ekmek parasıyla
oynanmaması gerekiyor. Bu yüzden yaş sınırı
uygulamasının bir an önce kaldırılması doğru
olandır.
PTT 1. Lig'de bu sezon şampiyonluk ve
play-off favorileriniz kimler?
Ligdeki takımlar çok ciddi paralar harcadı.
Şanlıurfaspor, Ankaraspor, İBB, Mersin İdman
Yurdu gibi takımlar çok yüksek bütçeli kadrolar
kurdular. Orduspor da önümüzdeki dönem
transfer yapamayacağından sezon başı çok
transfer gerçekleştirdi. PTT 1. Lig'de bu sezon
büyük paralar harcandığını düşünüyorum.
Adanaspor taraftarlarına iletmek
istediğiniz bir mesaj var mı hocam?
Adanaspor olarak 10 haftalık periyotta (2
haftası benimle olduğu sürede) birbirimizi üzerek
geçti. Adanaspor taraftarı, mutlaka kendisini ve
takımını tekrardan gözden geçirmeli. Bir tane
Adanaspor var, herkes Adanaspor çevresinde
birleşmeli. Bir takım çıkarlar, bir takım menfaatler
düşünülmeden Adanaspor'un formasına, armasına
aşık olan taraftar kitlesinin bizi desteklemesi
gerektiğini düşünüyorum. Hem bizim, hem
futbolcularımın buna ihtiyacı var. Umarım, bu "sen
ben" kavgası ortadan kalkar. Adanaspor'u hep
birlikte en iyi yerlere getireceğiz.
Hocam, sizi herkes başarılı buluyor,
aslında daha iyi yerlerde olmanız gerektiğini
düşünüyor. Levent Eriş’i ne zaman Süper Lig
platformunda görebileceğiz?
Önceki senelerde Süper Lig'e çıkardığım
takımlar var. Aynı şekilde PTT 1. Lig'e 2. Lig'e
çıkarttığım takımlar var. Ben de Süper Lig'de
çalışmayı hak ettiğimi düşünüyorum ama bu
ülkede kriter başarıyla ölçülmüyor. Bu konuda hiç
mütevazı olamayacağım. Olmam gereken yerde
olmadığımı düşünüyorum. Bu durum sadece
benim için geçerli değil, bu ülkede birçok değerli
insan hak ettiği yerde değil. Ben çalışmaya devam
edeceğim. PTT 1. Lig'den Süper Lig'e çıkardığım
bir takımla Süper Lig'de neler yapabileceğimi
göstermek istiyorum. Bu takım da Adanaspor olur
umarım.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
23 | S a y f a
Timur Kosovalı, bu sezon yeni takımı Bandırmaspor formasıyla oynadığı 9 maçta attığı 10 golle şu an Türkiye’de profesyonel liglerin en golcü oyuncusu. Geçen sezon 3. Lig takımlarından Kayseri Şekerspor'da 19 gole imza atarak “Gol Kralı” olma başarısı gösteren genç golcü, sezon sonu Süper Lig ve PTT 1. Lig takımlarından teklif almasına rağmen daha çok forma şansı bulup kendini gösterebileceği 2.Lig Kırmızı Grup takımlarından Bandırmaspor’u seçmişti. 26 Ocak 1990 doğumlu genç golcü, attığı gollerle sezon başından beri herkesin dikkatini çekmiş durumda, gelecekte de adından bolca söz ettirecek gibi görünüyor. Biz de TM dergisi olarak Timur’u size daha yakından tanıtmak istedik. Buyrun bu keyifli röportajı hep birlikte okuyalım.
Merhabalar Timur, kendini kısaca
tanıtır mısın? Futbola nasıl başladın? Merhabalar. Ben 1990 Almanya
doğumluyum. 3 çocuklu bir ailenin en ufak çocuğuyum. Bir ablam, bir de abim var. Futbola 6 yaşındayken Memmingen şehrinin minikler takımında lisanlı olarak başladım. Ailemden gelen genlerden olsa gerek, kendimi bildim bileli futbolla iç içeyim. Küçüklüğümde elimdeki topu nereye gitsem götürürdüm. Hatta bazen ona sarılıp yattığımı bilirim.
Bu sezon 3. Lig’den Bandırmaspor'a
transfer oldun. Buralara geliş sürecini bize anlatır mısın?
2008 senesinde Antalyaspor'un PAF
takımıyla şampiyon olduk. O zaman birçok Süper Lig takımından teklif aldım; ama aynı zamanda Antalyaspor'un profesyonel futbolcusuydum. O dönemin Antalyaspor teknik direktörü Mehmet Özdilek'in beni kadroda düşünmediğini
menajerime iletmesinden sonra teklifleri değerlendirmeye aldım ve Gençlerbirliği'ne gitmemin doğru karar olduğunu düşündüm. Daha sonra yaşadığım sakatlıklar ve şanssızlıklar beni 3. Lig'e götürdü. Belki de bu düşüş benim için iyi oldu. Alt liglerden yukarı adım adım tırmanarak başarılı olmak istiyorum. 3. Lig'de 3 sezon geçirdim genel itibariyle inişli çıkışlı bir 3 sezon geçirsem de geçen sezonum gayet verimli geçti.
Senin de söylediğin gibi geçen sezonun
gayet başarılıydın. Bu müthiş performansın ardından Bandırmaspor'a transfer oldun. Bandırmaspor'u seçmendeki en büyük faktör nedir?
Geçen sezon ki performansımın ardından
menajerime iletilen bir çok teklif vardı. Ancak Kayseri Şekerspor'un bonservisimin fiyatını 200 bin TL'ye kadar çıkarmasından dolayı görüşmeler sürekli tıkanıyordu. Aradan bir süre geçtikten sonra Kayseri Şekerspor kulüp başkanını aradım ve bana yardımcı olması gerektiğini belirttim.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
24 | S a y f a
Bandırmaspor ve bir çok takım benimle ciddi bir şekilde ilgileniyordu. Bandırmaspor'da oynayan eski takım arkadaşlarım vardı, onlarla görüşüp fikir aldım ve Bandırmaspor'a gitmemin benim için ideal olacağını düşündüm. Bandırmaspor'da çıkışımı sürdüreceğimi düşünüyordum ve bu düşüncemde haklı çıktım. İyi ki Bandırmaspor'u tercih etmişim. Gerçekten çok mutluyum.
Transfer döneminde birçok kulüple
adın geçti. Kimlerden transfer teklifi aldın? Az önce de belirttiğim gibi birçok
takımdan teklif aldım. Bonservis engeli biraz sıkıntı yarattı. Takım ismi vermenin doğru olmayacağını düşünüyorum ancak aralarında 1 tane Süper Lig, 3 tane de PTT 1. Lig kulübü vardı.
Bandırmaspor ile bu sezon 2. Lig’deki
hedefleriniz neler? Tek hedefimiz şampiyonluk. Hem kendi
hedeflerim hem de kulübümüzün hedeflerinde bu var. İnşallah sezon sonu bu mutluluğa ulaşacağız.
Bandırmaspor taraftarına bizim
aracılığımızla iletmek istediğin bir şey var mı?
Sizin aracılığınızla taraftarlarımıza söylemek istediğim şeyler var tabii ki. Onlardan daha çok destek istiyorum. Bizim belli bir taraftar kitlemiz var ama bu kitlenin daha da büyümesini ve stadımızın dolmasını istiyorum. Umarım önümüzdeki hafta tüm Bandırmalılar gelir ve bize şampiyonluk yolunda destek olurlar.
Biraz da seninle ilgili konuşalım. Bir golcü olarak kendinde beğendiğin ve ya eksik gördüğün özellikler nelerdir?
Bu benim şahsi görüşüm olmakla birlikte,
fiziğimin ve son vuruşlarımın iyi olduğunu düşünüyorum. Herkesin olduğu gibi benim de eksikliklerim var. Bunları tek tek gidermeye çalışıyorum. Hocalarım ve büyüklerimle sürekli fikir alışverişinde bulunuyorum.
Kendi mevkinde oynayan futbolcular
içinde en çok beğendiğin ve örnek aldığın futbolcular kimlerdir?
Türkiye'de eskilerden Hakan Şükür ve
İlhan Mansız'ı çok beğenirdim ve kendime örnek alırdım. Aktif oyunculardan ise Burak Yılmaz'ın ülkemizdeki en iyi forvet olduğunu düşüyorum. Yurt dışında Zlatan Ibrahimovic ve Ronaldo'yu herkes gibi ben de zevkle takip ediyorum.
Bir forvet oyuncusunda bulunması
gereken özellikler nelerdir sence? Forvet oyuncusunda bir çok özellik
bulunmalı bence. Yani pozisyon geldiğinde gol atmak iş değil. Modern futbola göre forvet oyuncusu, oyunun her alanında bulunmalı. Savunma hücumda başlamalı yani. Genel itibariyle forvet oyuncusunun pres yapması, güçlü olması ve gol vuruşlarının iyi olması lazım bence.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
25 | S a y f a
Bandırmaspor ile 2016 yılına kadar sözleşmen var. Gelecek planların neler peki?
Gelecek adına çok büyük hedeflerim olsa da şu an kulübüme bağlıyım. Bu takımı üst liglere taşımak için elimden geleni yapmak başlıca hedefim. Önümüzdeki yıllar ne gösterir bilemem ama en büyük hedefim tabii ki kutsal ay yıldızlı formamızı giymek.
Türkiye'de ya da yurt dışında taraftarı
olduğun bir kulüp var mı?
Ben koyu bir Real Madrid taraftarıyım. Ülkemizde hangi takımı tuttuğumu söylemeyeyim, karşımıza çıkmasın sonra.. (Gülüyor)
Gol attığında neler hissediyorsun?
Gol atma duygusu aşk gibi bir şey. Her golde o hazzı alıyorsun. Çok farklı bir duygu, anlatılmaz yaşanır.
Senin unutamadığın maçın ve en
anlamlı golün hangisi?
Unutamadığım maçım Antalyaspor forması ile Beşiktaş'a karşı İnönü Stadı'nda oynadığımız
Türkiye Kupası maçı. Sadece 10 dakika oynadım ama gerçekten inanılmaz bir duyguydu. Benim için takımın galibiyetin getirdiğim her gol değerlidir ama illa bir gol söylememi istiyorsanız geçen sezon eski takımım İstanbulspor'a attığım son dakika golü diyebilirim.
Biraz da özel hayata değinelim.
Yakışıklılığınla ön plana çıkan bir isimsin ve bazı yarışmalara katıldığını biliyorum. Bize biraz da bunu anlatır mısın?
Antalya'da bir ajansa bir kaç sene önce amaçsız bir şekilde kayıt olmuştum. Geçen sene de ajans sahibi Esra Hanım ve birkaç arkadaşımın ısrarıyla bir yarışmaya katıldım. Bu yarışmada 3. oldum. Ama gerçekten göründüğü gibi kolay bir iş değil, herkesin bildiği işi yapması gerek. Benim için çok güzel bir tecrübe oldu ve o yarışmada şu an nişanlım olan hayatımın aşkıyla tanıştım.
Sen değinmişken biz de soralım. Duygu
Sternn ile nişanınız hayırlı olsun. Evlilik tarihi yakın mıdır?
Çok teşekkür ederiz iyi dilekleriniz için. İnşallah en kısa zamanda evliliği planlıyoruz.
Size şimdiden mutluluklar diliyoruz Timur. Son olarak dergimiz ve sitemizle ilgili düşüncelerini öğrenebilir miyiz?
TransferMerkez.com sitesi, gerçekten çok beğenerek takip ettiğim bir siteydi. Geçtiğimiz günlerde derginizi de okuma fırsatı buldum ve gerçekten çok beğendim. Bu konuda emeği geçen tüm arkadaşları tebrik ediyorum. Özellikle alt liglere önem vermeniz benim dikkatimi çeken ve hoşuma giden nokta oldu.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
26 | S a y f a
Başarılı performansıyla geçen sene başta Galatasaray olmak üzere bir çok takımın transfer listesine giren Emre Kılınç, Transfer Merkezi Dergisi’ne konuk oldu. Boluspor'un 19 yaşındaki oyuncusu bu sene oynadığı 11 maçta da ilk 11'de sahaya çıktı. U19 Milli takımımızda da forma giyen Emre, gelecek transfer döneminin de parlayan isimlerinden olacağa benziyor. Genç yetenek Emre Kılınç’ı daha yakından tanıyalım.
Merhabalar Emre. Bize futbola başlama hikâyeni anlatır mısın?
Merhabalar, futbola herkes gibi bende mahalle aralarında başladım. Okul takımı ve yerel takımlarda da oynayarak kendimi geliştirdim.
Oldukça genç bir oyuncusun ama
Boluspor'un vazgeçilmez oyuncularından biri olmayı başardın. Buralara gelmende hangi hocalarının rolü olduğunu düşünüyorsun?
Buralara gelmemde ilk olarak okulumuzun Beden Eğitimi dersi hocası ve aynı zamanda o zamanın Pamukovaspor takımının hocası olan aile dostumuz Taci Taş hocamın rolü büyüktür. Yine beni Boluspor'a alan Yılmaz Özen hocam, A takıma çıkaran Levent Eriş hocam, beni ilk defa oynatan Cihat Arslan hocam, A Takımda en çok forma giyme şansı veren, bana güvenen hocalarım Osman Nuri Işılar ile birlikte bu seneki hocamız Ali Beykoz hocamın payı büyüktür.
Boluspor'un bu sezonki hedefi nedir?
Takımının şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsun?
Bu sezonki hedefimiz ilk 6'ya girip play-off oynamak ve tabii ki takımımızı Süper Lig'e çıkarmak. Takımımız mücadele anlamında gayet başarılı bir takım. Son haftalarda Çağrı ve Abdulkadir abilerimin oynamaya başlamasıyla oyun olarak kendimizi geliştirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah ligin sonunda hedefimize ulaşacağız.
Transfer döneminde bir çok kulüp ile
adın anıldı. Bunlardan biri de Galatasaray'dı. Transferin neden gerçekleşmedi? Galatasaray dışında hangi takımlardan transfer teklifi aldın?
Galatasaray ile kulübüm Boluspor maddi yönden ortayı bulamadığı için transfer gerçekleşmedi. Hayırlısı buymuş demek ki. Galatasaray haricinde Süper Lig'den Gençlerbirliği ve Sivasspor takımlarından transfer teklifi aldım.
Biraz da seninle ilgili konuşalım. Bir sol kanat oyuncusu olarak kendinde beğendiğin veya eksik gördüğün özellikler nelerdir?
Kendimde beğendiğim yönlerim süratim ve tekniğim. Eksiğim ise sağ ayağım bence. Solak olduğum için sağ ayağımı yeterince iyi kullanamadığımı düşünüyorum ve geliştirmek için
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
27 | S a y f a
bu yönde çalışmalar yapıyorum. Ayrıca biraz daha basit oynamalıyım diye düşünüyorum. Biz genç oyuncularda bazen topla fazla oynama isteği hastalık haline dönüşüyor. Bu konuda biraz daha dikkatli olmalıyım.
Kendi mevkinde oynayan futbolcular
içinde en çok beğendiğin ve örnek aldığın futbolcular kimlerdir?
Tek isim söyleyesem yeterli olur; Gareth Bale. Sürat, teknik, zeka, fizik gerçekten dört dörtlük oyuncu.
19 yaşında, futbol için oldukça genç bir
oyuncusun. Gelecek hakkındaki planların neler?
Öncelikli hedefim Boluspor'u Süper Lig'e çıkarmak ve Süper Lig'de mücadele etmek. Sonra her futbolcu gibi bende Avrupa'nın büyük takımlarında oynamak istiyorum.
Türkiye'de ya da yurt dışında taraftarı
olduğun bir kulüp var mı?
Çocukluğumda Fenerbahçe'yi destekliyordum ama bir kaç yıldır herhangi bir takımı desteklemiyorum. Yurt dışında ise beğendiğim takım Barcelona.
Gol attığında neler hissediyorsun?
Gol atmak inanılmaz bir duygu. Kendimle gurur duyuyorum. Takımım adına skora etki etmek beni çok mutlu ediyor.
Bolu'da futbola verilen önem nasıl?
Bolu'da futbola verilen önem oldukça fazla. Şehirde sürekli bir beklenti var, yıllardır Süper Lig'e çıkamamanın verdiği bir özlem var. O yüzden taraftarlarımız, halkımız çok iyi destek oluyorlar bizlere.
Boluspor taraftarları seni çok seviyor.
Senin taraftara iletmek istediğin bir şey var mı?
Taraftarımızdan tek isteğim sabır. Takıma geç katılan oyuncular oldu, onların da katılmasıyla mücadele dışında, göze hoş gelen maçlar çıkarmaya başladık. Zamanla her şeyin daha iyi olacağına inanıyorum. Her oyuncunun, her takımın kötü günleri olabilir. Bu kötü günlerde de bile bize destek olmalarını istiyorum onlardan.
Alt yaş kategorilerinde geçen sene 2
kez milli formamızı terlettin. Milli formamızı giymek nasıl bir duygu?
Milli formayı giymek her futbolcunun hayalidir. Vatanın için, vatanı temsilen o sahada bulunmak gibisi yok gerçekten. İleride A milli formayı giymek de nasip olur umarım.
Antrenman ve maçlar dışında boş kalan zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?
Genelde yabancı diziler izliyorum. Yabancı dilimi de geliştirmek açısından oldukça faydalı oluyor. Bir de tesislerde arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum.
Transfer Merkezi dergisini takip ediyor musun? TM ile ilgili düşüncelerin nedir?
Tabii ki sürekli takip ediyorum. Özellikle
Süper Lig dışında, alt liglerle ve genç oyuncularla ilgilendiğiniz için sizi tebrik ediyorum.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
28 | S a y f a
Elazığspor'un stoperi ve kaptanı Ahmet Görkem Görk ile alt liglerden Süper Lig’e uzanan başarılı kariyerini ve Türk futbolunu konuştuk. Futbola Galatasaray alt yapısında başlayan Görkem, alt liglerde birçok takımda forma giydikten sonra Elazığspor ile Süper Lig'de kendini göstermişti.
Merhabalar Ahmet Görkem, bizlere
futbola başlama öykünü anlatır mısın?
Merhabalar Transfer Merkezi okuyucuları. Herkes gibi bende futbola sokak aralarında başladım. Daha sonra Galatasaray seçmelerini kazandım ve futbola ilk adımımı atmış oldum.
Alt yapılardan ve alt liglerden Süper
Lig'e uzanan kariyerinde sana en çok hangi hocalarının katkısı sence?
Tabi ki çalıştığım tüm hocaların bende emeği vardır fakat eski Galatasaraylı Metin Yıldız’ı (Büyük Metin) kendi adıma ayrı bir yere koyarım. Eğer o olmasa şu an futbol ile alakam yoktu. Ayrıca Senih Yaban, Ahmet Keskinkılıç, Recep Yazıcı sayabileceğim isimler. Bu isimlerin hepsi benim için çok önemli diyebilirim.
Kariyerin boyunca birlikte oynadığın futbolcular içinde stoper mevkinde en iyi anlaştığın takım arkadaşın hangisiydi sence?
Ben futbol hayatım boyunca Rizespor ve Adanaspor takımları haricinde her takımda başarılı oldum ve yanımda oynayan arkadaşlarım ve takımlarımla önemli başarılara imza attık. Aralarından örnek vermek gerekirse; Tayfun, Taner, Volkan Koçaloğlu, Fabio Bilica ve Sedat Bayrak ile sahada çok iyi anlaşıyordum.
Seninle birlikte futbola başlayanların pek çoğu bugün başka şeylerle uğraşıyor. Seni onlardan ayıran ve bugünkü noktaya gelmeni sağlayan farkların nelerdi?
Alt yapılarda sayamadığım kadar futbolcu harcandı. Bunda alt yapılardaki hoca yetersizliği, oyuncuya yaklaşımlar, oyuncunun beslenmesi, dinlenmesi ve aile yapısı önemli kriterler. Bu şartlardan bir tanesi olmazsa bile futbolcu olmak çok zor. Ülkemizde çok yetenekli oyuncular var ancak bizler gereken eğitimi veremiyoruz, benim alt yapıda bir çok arkadaşım çalıştıktan sonra dinlenmeden yemek yemeden alt yapıya gelip idman yapıyordu. İşte size bir neden, Avrupa'da böyle şeyler yok. Benim kendi adıma en büyük hayalim, imkân verilirse oyuncu yetiştirmek.
Futbol kariyerine Galatasaray alt yapısında başlamış bir isimsin. Bizlere Galatasaray yıllarını ve A takım oyuncularıyla ilişkilerinizi anlatır mısın?
Galatasaray alt yapısının bana kattığı çok
şey olmadı açıkçası bana çok değer vermediler. A takımda fazla idmana çıkamadım, o yüzden futbolcularla ilgili fazla şey söyleyemeyeceğim.
Elazığspor geçen sezon oynadığı oyunla
herkesin beğenisini kazanmıştı. Bu sezonki hedefleriniz neler?
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
29 | S a y f a
Bizim geçen sene çok iyi uyum sağlamış bir kadromuz vardı. Bu kadro yönetimimiz tarafından yeterli görülmedi ki yeni ve genç kardeşlerimiz takımımıza katıldı, bu sene adımızdan söz ettirmek zor olabilir çünkü tecrübesiz bir takımız, amacımız bu sene Süper Lig'de kalıcı olabilmek. Bunu başarabilecek genç ve dinamik bir kadromuz var. Arkadaşlarımızla beraber bunu rahatça başarırız inşallah.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada Felipe Melo'ya yönelik bir tweeti RT yapman basına yansımıştı. O konu hakkında neler diyebilirsiniz?
Benim o kişiyle bir sorunum olmaz çünkü kendisini tanımıyorum. Bir kardeşim yazmış, onun köpekleri pitbull ancak yanlış anlaşıldı. Çok da önemli değil isteyen yanlış anlasın. -ki o kişi kendine zaten köpek diyor sık sık köpek taklidi yapıyor, demek ki adam kendini köpek olarak görüyor. Bizde hayvanlara saygı sonsuzdur. Bende 2 tane Kangal var aman Kangallarla kimse karşı karşıya gelmesin. O yüzden tekrar söylüyorum o kişiye karşı bir söylemim olmaz bu sözü arkadaşım o kişiye demedi ama öyle anlaşıldı.
Kariyerinde birlikte oynadığın, seni en
çok etkileyen oyuncu kimdi?
Birçok oyuncu sayabilirim, şöyle denir ya: "Adam gibi adam’’ tabirini hakeden isimler. Erdal Sezek, Orhan Ak, Tolga Özgen, Sedat Bayrak, Eren Aydın, Mustafa Sarp, Bülent Ertuğrul gibi çok isim sayarım. Bu isimler futbolcu hem de insan olarak beni etkilemiştir.
Başarılı performansınla kısa bir sürede Elazığspor taraftarının gözünde özel bir yere sahip olmayı başardın. Peki senin Elazığspor taraftarları hakkındaki düşüncelerin neler?
Elazığ, insanlığın çok üst düzeyde olduğu, çok vefalı bir şehir. Burada taraftarların kalbine girmen için iyi futbolculuk dışında davranışların çok önemli. Ben daha önce Boluspor'da ve Konyaspor'da oynadım, buralara deplasmana gittiğimde maç içinde hala bana çiçek verir taraftarlar, böyle şeyleri Elazığ'da da yaşıyorum. Hepsi beni çok seviyor, çok değer veriyor. 1 sene önce takımdan ayrılmak üzereyken taraftarların baskısıyla burada kaldım, onlara teşekkür ederim.
Biraz da Türk futbolu hakkında konuşalım istersen. Türk futbolu son yıllarda genel olarak bir düşüş içinde. Sence bu neden kaynaklanıyor? Çözüm için neler yapılabilir?
Türk futbolu böyle devam ederse 20 sene sonra dünyada en kötü milli takımlar seviyesine gelecek bence çünkü alt yapı diye bir şey yok. Evet, oyuncu yetişiyor fakat sıradan oyuncular çıkıyor, Robben çıkmıyor mesela veya bir Nesta tarzında defans oyuncuları çıkmıyor. Burada tek suç federasyonun bence.
Çözüm çok basit esasında, alt yapılara düzenlemeler gelmesi gerekir. Alt yapı hocalarının Avrupa'ya gönderilmesi lazım, detaylı bir eğitim
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
30 | S a y f a
almaları gerek. Şu an alt yapı hocaları diyorlar ki bizde Avrupalılar gibi idmanlar yapıyoruz ama olay idmanda değil. Avrupalı hocaların davranışlarını bile öğrenmemiz gerek. Düşünün çok ince ayrıntılar bunlar ama gerçek bu. Mesela kulüplerin borçları var ve alt yapıda yemek zor çıkan takımlar var. Bunlar küçük nüanslar ama futbolcu böyle yetişir.
Alt liglere, amatörlere tesisler yapılmalı, bu oyuncuların ailelerine bakılmalı çünkü aileler fakir ve küçük futbolcu adayları beslenemiyor, dinlenemiyor. Bizim milli takımda Avrupa'da oynayacak dayanıklı, kuvvetli futbolcu yok. Bir tek Arda Turan bu kriterlere uyuyor, başka da yok. Galatasaray’da oynayan herhangi bir Türk bir oyuncu Milan'da Liverpool'da kadroya girebilir mi? İşte sıkıntı burada, biz kendimizi futbolcu zannediyoruz. Olay bu, sadece yetenekle kendimizi büyük futbolcu görüyoruz ama o kadar basit değil. Çok şey diyebilirim ama daha fazla tepki almayalım (Gülüşmeler)
Hem Süper Lig'de hem alt liglerde forma giymiş bir isim olarak ligler arasındaki farkları okuyucularımıza aktarır mısın?
Çok önemli farklar var ama bu yabancı oyuncu seviyesinde. Mesela bir Fernandes bir
Muslera, bir Kuyt bunlar süper ligin kalitesini arttırıyor. Tabi ki kaliteli Türk oyuncular da var, mesela Gökhan Gönül, Selçuk İnan, Burak Yılmaz.
Birkaç istisna Türk isim de var ama bu ligi kaliteli yapan daha çok yabancı oyunculardır. Yoksa PTT 1. Lig'de forma giyen birçok yerli isim Süper Lig'de de forma giyse sırıtmaz, idare eder.
Futbolun dışında hayatında neler var? Boş zamanlarında neler yaparsın?
Ben çok tembel biriyim, evde oturmayı çay içmeyi çok severim. Eşim tam tersi, o da gezmeyi dolaşmayı çok sever ama birbirimize anlayışla yaklaşıyoruz ve ben onun istediğini yapıyorum. İslam tarihi beni çok etkiler, okuma alışkanlığım alt seviyelerde ama kamplarda kitap okumaya çalışıyorum.
Bu keyifli sohbet ve bize zaman ayırdığın için teşekkürler. Son olarak senin okuyucularımıza iletmek istediğin başka bir şey var mı?
“İnsan işinde çalışkan olmalı tatillerde tembel olabilir”, son sözüm budur bana ait bir sözdür. (gülüşmeler..) Vakit ayırıp okuyan herkese teşekkür ederim, sizlere de iyi yayınlar dilerim.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
31 | S a y f a
Transfer Merkezi Dergisi'nin bu ayki konuklarından biri de Gençlerbirliği'nin savaşçı ve yetenekli oyuncusu Oktay Delibalta. Geçen sezonu Gaziantepspor'da kiralık olarak tamamlayan orta saha oyuncusu bu yıl Gençlerbirliği'nde performansının zirvesine çıkmak istiyor.
Merhabalar Oktay Delibalta, bizlere futbola başlama hikâyeni anlatır mısın?
Merhabalar, futbola Şerefspor'da başladım. Bu takım bizim mahallenin takımıydı, hemen hemen her futbolcuda olduğu gibi mahallede top oynarken mahalledeki abiler tarafından keşfedildim (gülüşmeler). Babam ve annem de futbola başlamama sıcak baktılar, 8-9 yaslarındaydım. Serüvenim böyle başladı. Burada oynarken Beşiktaş'ın alt yapısına transfer oldum orada 1 yıl oynadıktan sonra da Sarıyer alt yapısına geçtim.
Alt yapılardan Süper Lig'e uzanan kariyerinde sana en çok kimlerin katkısı oldu?
Birçok hocanın emeği olmuştur tabi ki. İlk etapta aklıma gelenler; ilk profesyonel olacağım sene beni keşfeden Adnan Dinçer, daha sonrasında Turhan Özyazanlar, Ercüment Çoşkundere, Ali Beykoz. Bu isimleri sayabilirim, bu hocalar bana çok şey katmıştır gerçekten.
Seninle birlikte futbola başlayanların pek çoğu bugün başka şeylerle uğraşıyor. Seni onlardan ayıran ve bugünkü noktaya gelmeni sağlayan farkların nelerdi?
Evet, birçok arkadaşım futbolu bıraktı. Ben de bu noktalara gelirken birçok zorluklardan geçtim. Saha içi olarak beni ön plana çıkaran
özelliklerim bence çok yönlü ve yaratıcı bir oyuncu olmamdı. Her an sonuca etki edebilecek yeteneklerim vardı. Bu oynadığım tüm takımlarda hep bir adım önde olmamı sağladı. Bunun haricinde de zorluklara karşı koyabilmem ve hiç yılmamam da buralara gelmemde önemli bir etken bence. Belki bazı noktalarda psikolojik olarak çok zorlanabiliyorsunuz ancak ben mücadeleyi hiç bırakmadım ve hedefe giden yoldan hiç sapmadım. Hala da hedeflerime ulaşmak için mücadeleme devam ediyorum.
Alibeyköyspor'da 4 sezon oynadıktan sonra doğduğun şehir olan Samsun'a geri döndün. Samsunspor’a transferin nasıl oldu?
Aslen Rizeli olmamla birlikte Samsun doğumluyum. 6-7 yaşında kadar Samsun'daydık,
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
32 | S a y f a
futbola düşkünlüğüm o yıllardan başlıyor.Yıllar sonra buraya tekrar dönüp Samsunspor formasını giyeceğimi bilemezdim tabi ki ama benim için çok farklı bi duyguydu. Alibeyköyspor'da şampiyonluk yaşadıktan sonra bir yıl da 2. Lig'de oynadım ve PTT 1. Lig takımlarından transfer teklifi almıştım. Bunların arasında da Samsunspor ismini duyunca heyecanlandım. Hayrettin Gümüşdağ Samsun'a istedi, ben de teklifi kabul ettim. Ona da sizin aracılığınızla buradan teşekkür etmek isterim.
Samsunspor'a kariyerinin çıkış noktalarından biri diyebiliriz. O yıllardaki performansını ve taraftarla olan ilişkilerini bizlere anlatır mısın?
Samsunspor gerçekten bana çok şey kattı. Kariyerimin en önemli adımlarını burada attım. Böyle büyük bir camiada oynamak bana büyük tecrübeler kazandırdı. Taraftarlarla iletişimim hep iyi oldu, ben onları onlar da beni çok sevdiler. Samsunspor taraftarı büyük bir taraftardır ve gerçekten formanın hakkını veren, yürekten oynayan futbolcuyu görüp desteklerler. Bu yüzden Gençlerbirliği formasıyla oraya gittiğimde de beni hep bağırlarına bastılar, hepsine teşekkür ederim. Unutamayacağım güzel 2 yıldı diyebilirim.
Samsunspor'dan Gençlerbirliği’ne transfer olarak Süper Lig'e adım atmış oldun. Bu transfer nasıl gerçekleşti?
Samsunspor'da 2 yıl iyi bir futbol sergilemiştim, Süper Lig takımlarından teklifler alıyordum. Bunların arasında beni en çok heyecanlandıran Gençlerbirliği ismi oldu. Cem Onuk ve Hacettepespor'daki Seçkin Hoca’nın bu transferde emeği vardır. Beni izledikleri maçta beğenmişler ve transferimde etkili oldulara ama en son noktayı başkanımız İlhan Cavcav koydu. Transfer, onunla son görüşmemizde noktalandı.
Geçen sezonu Gaziantepspor'da kiralık olarak tamamladıktan sonra bu sezon Gençlerbirliği'ne geri döndün ve takımının kilit oyuncularından birisi konumundasın. Kendi adına ve takımın adına bu sezonki hedeflerinizden bahsedebilir misin?
Oynadığım takımlarda hiç bir zaman sıradan bir oyuncu olmadım. Hep önemli kilit oyunculardan olmak için çok çalıştım. Takım olarak hedeflerimiz ligi üst sıralarda bitirmek, kendi adıma hedefim ise öncelikle takımıma bu sezon büyük katkı sağlamak.
Bütün liglerde oynamış biri olarak artık kendimi her açıdan hazır hissediyorum ve hedefe giden yolda en üstlerde oynamaya hazırım ve bunu başaracağıma inanıyorum.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
33 | S a y f a
Gençlerbirliği, kariyerin açısından büyük adımlarından bir oldu diyebiliriz. Bu istikrarını neye borçlusun? Gelecekteki hedeflerinden bahsedebilir misin?
İlk yıllardan itibaren yılmadan yoluma devam ediyorum. Futbolda küçük iniş çıkışlar olabiliyor ama hiç bir zaman vazgeçmemek ve kendine inanmak gerekiyor. İstikrarın getirdiği başarısı buradan geçiyor.
Dediğim gibi artık kendimi her anlamda
hazır hissediyorum ve büyük takımlarda da rahat bir şekilde oynayacak kapasitede olduğumu düşünüyorum ve bunun için de çok çalışıyorum.
Hem PTT 1. Lig'de hem de Süper Lig takımlarında forma giymiş bir isimsin. Ligler arasında sence ne gibi farklılıklar var?
PTT 1. Lig'de mücadele üst düzey ama Süper Lig'in kalitesi tartışılamaz bence. Aralarındaki fark kalite farkı. Büyük takımlarla karşılaşıyorsunuz ve çok kaliteli oyuncularla karşılıklı oynuyorsunuz ama PTT 1.Lig'de kötü bir lig değil. 1. Lig'in mücadelesi yüksek ve heyecan dolu bir lig olduğunu düşünüyorum.
Süper Lig piyasasında çok büyük paralar dönüyor ama alt liglerde önemli sıkıntılar yaşandığını biliyoruz. Uzun yıllar amatör ve alt liglerde oynamış biri olarak o yıllarda yaşadığın en büyük sorunlar, gördüğün önemli eksikler nelerdi?
Alt liglerde oynarken çok sayıda önemli sorun gördüm. Tesis anlamında sıkıntı var, maddi anlamda da birçok sıkıntılar var. Ayrıca kulüpleri yöneten kişiler, başkanlar yöneticiler hep futbola uzak insanlar oldukları için bu da ülkemizde futbolun gelişmesine engel oluyor bence. Maçlar ve antrenmanlar dışında özel hayatında neler yapmayı seversin?
Evliyim ve 1 çocuğum var, zamanımın büyük bi kısmını aileme ayırıyorum. Çok renkli bir eşim var, sayesinde hiçsıkılmıyorum. Boş zamanalarda yapacak, oyalanacak bir çok şey bulabiliyorum.
Bu keyifli sohbet için teşekkürler. Son olarak senin iletmek istediğin bir şey var mı?
Ben teşekkür ederim, aynı şekilde benim için de çok keyifli bir sohbet oldu. Sizlere de yayın hayatınızda başarılar diliyor, herkese selamlar.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
34 | S a y f a
Genç yaşta Fenerbahçe'de forma şansı bularak başarılı performansıyla herkesin dikkatini çekmeyi
başaran Kerim Zengin sonraki yıllar istediği gibi gitmemiş birçok farklı takımda forma giymişti. Bu sezon
yeni bir başlangıç için Akhisar Belediyespor’a transfer olan sağ kanat oyuncusuyla bugüne kadarki kariyeri
ve gelecek planları üzerine konuştuk.
Merhabalar Kerim Zengin, bizlere
futbola başlama öykünü anlatır mısın?
Mersin İdman Yurdu alt yapısında
başlamış gibi görünsem de futbola başlama
hikâyem, 1998 yılında Mersin’den İstanbul’a
gelerek Beşiktaş futbol okuluna yazılmamla
başladı. Yazları Mersin'de tatilini geçiren dayım
bendeki yeteneği görmüş olmalı ki İstanbul’a
yanına götürme kararı aldı ve futbolu seven biri
olarak dayımın bu teklifini olumlu şekilde
karşılamıştım.
Bugünlere gelmende en çok hangi
hocaların rolü var sence?
Mersin İdman Yurdu’nda oynadığım
dönemlerde milli takım seçmelerine gittiğimde
Adana Bölge Sorumlusu Savaş hocamın büyük
takımlara gelmemde katkısı büyüktür. Mersin
İdman Yurdu’nda ise Tevfik hocamız diyebilirim.
Fenerbahçe alt yapısına geldiğimde ise efsane isim
Cemil Turan üstüme çok düştü. Bendeki
katkılarını asla unutamam.
Çok önemli kulüplerde oynadın fakat
futbolseverler seni daha çok Fenerbahçe
formasıyla hatırlıyor. Genç yaşlarda
Fenerbahçe formasını giymiş başarılı bir
oyuncu olarak o yılları bize anlatır mısın?
Fenerbahçe'de oynamak, o ailede
bulunmak rüya gibiydi. Hiç bitsin istemiyor insan.
Dünya yıldızları ile aynı karede bulunmak onlarla
aynı anılarda olmak çok farklı bir duygu.
İnsanların sana bakışları bile farklı oluyor. O yıllar
unutulmaz.
Fenerbahçe'de Arthur Zico ve Daum ile
çalışma fırsatını yakalamış bir isimsin. Bu
önemli isimlerle ilgili düşüncelerin neler?
Bu iki büyük antrenörle kariyerimde
çalışma fırsatı bulduğum için şanslıyım. Daum,
tipik Alman ekolünü çok iyi uygulayan bir tarza
sahip. Ofansif futbola yatkınlığımdan dolayı
Zico’nun benim için çok ayrı bir yeri var. Hem
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
35 | S a y f a
insanlarla ilişkisi, hem de futbol anlayışıyla
gönlümde ilk sıradadır. Şimdiye kadar çalıştığım
hocalarda Zico kadar samimiyetle yaklaşanı hiç
görmedim. Bana göre hocalar bizleri sadece
futbolcu olarak görmemeli daha yakın olmalı, Zico
bunu çok iyi başarıyordu.
Bu sezon Spor Toto Süper Lig'in sürpriz
takımlarından Akhisar Belediyespor'a
transferin gerçekleşti. Transferin nasıl
gerçekleşti? Takım olarak ve kendi adına
hedefleriniz neler?
Aslında geçtiğimiz sene devre arasında
gerçekleşmesi bekleniyordu, fakat gerçekleşmedi
bu transfer. Sene sonu geldiğinde yeniden
görüşüldü ve transferim gerçekleşti. Hedefimiz
her maç iyi futbol, iyi mücadele ve
kazanabildiğimiz kadar puan. Takım olarak
sezonu en iyi noktada bitirmek istiyoruz. Bu ilk 7
olabilir diye tahmin ediyorum fakat her zaman
istediğin her şey olamayabiliyor ve hesapta
olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu
yüzden önümüzdeki günler, bazı şeyleri daha net
konuşabilmemizi sağlayacaktır.
Kariyerini incelediğimizde Mersin İdman
Yurdu, Fenerbahçe, İBB, Antalyaspor,
Karabükspor, Sivasspor ve Gençlerbirliği gibi
birçok takımda forma giydiğini görüyoruz.
Taraftar bakımından kendinize yakın
gördüğün takımlar hangileriydi?
Özellikle Fenerbahçe, Mersin İdman Yurdu
ve Karabükspor'un bende yeri ayrıdır.
Kerim Zengin, bir önceki soruya paralel
olarak birçok takım ve şehirde oynamanın
avantajları ve dezavantajları hakkında
yorumlarını alabilir miyiz?
Benim en büyük hatam oynadığım
takımlarda bir senenin üstüne çıkamamam oldu.
Farklı takımlarda oynamak başarıyı getirmiyor
maalesef. Bunu belli bir yaşa geldiğinde anlıyor
insan. Başarılı olduğum takımlarda kalmış
olsaydım şu an farklı bir yerde olacağımın
farkındayım. Bu yüzden hep dezavantajları ile
karşılaştım bugüne kadar.
Milli takım kategorilerinde uzun süre
forma giymiş bir oyuncu olarak, o yıllar
hakkında neler diyebilirsin? Milli takım
formasını giymek nasıl bir duyguydu?
Milli takım formasını giymek, ülkeni yurt
dışında temsil etmek, bayrağımızı taşımak, bunlar
çok duygu dolu yıllardı. Arkadaşlarımızla
buluştuğumuz her kamp, bizim için ayrı anılar
oluyordu. Artık bir takım değil ailenmiş gibi
hissediyorsun herkesi.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
36 | S a y f a
Sivas 4 Eylül Belediyespor'un başarılı teknik direktörü Alaettin Çiçek, bu sezon takımıyla
yakaladığı başarılarla herkesin dikkatini çekiyor. Oynadıkları 10 maçta sadece 5 gol yiyen Sivas 4
Eylül, Orduspor ve Altınordu ile birlikte profesyonel liglerin en az gol yiyen takımı. 20 yaş
ortalaması ile ligin en genç takımlarından biri olmasına rağmen düşük bütçeyle genç yetenekleri
bir araya toplayan Sivas ekibi, şu ana kadar sezonun flaş takımı olmayı başardı.
Merhabalar hocam, alt liglerde sizi
herkes başarılı bir hoca olarak tanıyor ancak
sizin teknik direktörlüğün öncesinde futbol
kariyeriniz de var. Futbola nasıl başladınız,
hangi takımlarda oynadınız?
Merhabalar. Futbola Serpil Hamdi Tüzün
önderliğinde Beşiktaş Özkaynak Düzeni’nde
başladım. Şimdiki gibi belirlenmiş yaş grupları
olmasa da altyapıda tüm yaş gruplarında
oynadıktan sonra Beşiktaş A Takımı'na yükseldim.
Beşiktaş'ta 15 yıl sonra şampiyon olan kadronun
genç oyuncularındandım. 100. Yıl Forması’nda adı
yazılı olan 700 oyuncudan biri olmanın onur ve
gururunu taşıyorum. Beşiktaş'tan sonra 4 yıl
Düzcespor'da oynadım ve ardından 1. Lig'e
Eskişehirspor'a transfer oldum. Kaptanlığını da
yapmış olmaktan gurur duyduğum Eskişehir'de de
4 yıl oynadım. Daha sonra ise Mudurnuspor,
Nişantaşı, Beylerbeyi ve Tepecik Fıratpenspor’da
oynadım.. En son Alibeyköyspor'da amatör olarak
oynayıp futbola oyuncu olarak noktayı koydum ve
saha kenarına geçip teknik adamlığa başladım.
Türk futbolunun başarılı teknik
direktörlerinden birisiniz ancak medyası alt
liglere fazla yer vermediği için futbolseverler
sizi yeterince tanımıyor. Bundan önceki
kariyerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Düşünceleriniz için teşekkür ediyorum.
Naçizane işini severek idealistçe yapmaya çalışan
bir teknik adamım. Sanırım işin özünde bu yatıyor.
Ben ve benim gibi Beşiktaş Özkaynak Düzeni’nde
yetişen oyuncular, arkadaşlarım futbola başka bir
boyuttan bakma anlayışı ile eğitildik. Futbol
kültürünü en üst düzeyden alma şansına sahip
olduk. Serpil Hamdi Tüzün önderliğindeki
''Beşiktaş Özkaynak Düzeni'' içinde Sanlı
Sarıalioğlu, Adnan Dinçer, Yusuf Tunaoğlu, Dağut
Şahin gibi hem Türk futbolu hem de Beşiktaş için
çok önemli isimler tarafından Beşiktaş kültürü ve
anlayışını almak emin olun çok önemli bir faktör.
Bu açıdan kendimi gerçekten çok şanslı olarak
sayıyorum. Orası bir okuldu, bir ekoldü. Biz orada
sadece futbol oynamayı öğrenmedik. Biz orada
dünya futbolunda nasıl yer ediniriz, nasıl çok daha
başarılı oluruz anlayışını yaşama geçirme
olanağını öğrendik.
İlk teknik adamlık deneyimim aslında daha
henüz Beşiktaş'ın alt yapısında çok genç
oyuncuyken başladı. Serpil Hoca bizleri
seçmelerde organizasyon yapma ve oyuncu
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
37 | S a y f a
beğenme, analiz yapma, fikrini söyleme gibi
konularda pratik yaptırarak eğitiyordu ya da
yönlendiriyordu. Tohumlar aslında o dönemlerde
atıldı diyebilirim. Futbolu bıraktıktan sonra Eyüp
Şerefspor takımında küçük yaş grupları
oyuncularına eğitmenlik yaparak başladım. Sonra
Kasımpaşa alt yapısında 1 sezon ve A takımda 2
sezon yardımcı hoca olarak çalıştım. Çok kısıtlı
olanaklarla çok önemli işlere imza atmıştık.
Ardından Beşiktaş-Gebzespor ''Kardeş Kulüp''
projesi ile Gebzespor'da yardımcı hoca olarak
çalışmaya başladım. Aynı sezonun ilerleyen
sürecinde teknik sorumlu olarak görevime devam
ettim. 2004-2005 sezonunda yine Kasımpaşa'da
yardımcı hoca olarak çalıştım. Takım o sezonu
şampiyon olarak tamamlayıp 2. Lig'e yükseldi.
2005-2006 sezonunda Gebzespor'da yardımcı
hoca olarak çalıştım ve o yılı da şampiyon olarak
tamamladık. 2006-2007 sezonunda Gebzespor'da
2. Lig'de çok önemli işler yaptık ama sezonun
sonunda ayrıldık. 2007-2008 sezonuna
Gebzespor'da teknik direktör olarak başladım.
Daha sonra Tepecikspor ve Küçükçekmecespor'da
1 yıl çalıştım. Geçen sezonun son 8 haftasında
göreve geldiğim Sivas Dört Eylül Belediyespor'da
sezon sonu play-off oynama başarısını gösterdik
ve halen bu takımın başındayım.
Spor Toto 3. Lig ekiplerinden Sivas 4
Eylül Belediyespor'a transferiniz nasıl
gerçekleşti. Ayrıntılarını paylaşır mısınız?
Herhangi bir kulüpte çalışmadığım
zamanlarda sürekli maçlar izlerim. Takımların,
oyuncuların ve hatta teknik adamların
durumlarını gözlemlerim. Yine böyle bir günde
dostum Ali Karakaş'la tanıştık. Geçen sezon Sivas
Dört Eylül Belediyespor'da bir kan değişikliği
gündeme geldiğinde Başkanımız Ahmet Polat'a
benim adımı önermiş. Ahmet Polat Başkan da beni
Küçükçekmecespor'dan tanıyormuş. Adım
önerilince olumlu bakmış ve gerisi malumunuz
zaten. Yani Ali Karakaş'ın bu işte payı büyük oldu.
Sivas 4 Eylül Belediyespor olarak bu
sezon Spor Toto 3. Lig'de üst sıralarının en
büyük adaylarından birisiniz. Takımınız ve
hedeflerinizle ilgili ne söyleyebilirsiniz?
Aslında bu yılki serüven biraz farklı gelişti.
Sivas Dört Eylül Belediyespor daha önceki
transfer politikasını değiştirerek işe başladı. 3. Lig
için yüksek sayılabilecek maliyetlerle transfer
yapma politikasını terk edip genç, dinamik,
geleceği yakalamak isteyen oyunculardan oluşan
bir kadro kurma düşüncesi ağır bastı. Tabii bu işin
riski var. Başlangıçta küme düşmeyelim yeter
düşüncesi hâkimdi.
Çok geniş kapsamlı olmasa da genç
oyunculara fırsat verme çalışmamız oldu. (Burada
özellikle seçme demiyorum çünkü seçme biraz
kötü olarak algılanıyor her nedense.) Sonra kendi
A2 takımımızdan oyuncularla ön hazırlık dönemi
geçirdik. Play-off oynayan kadromuzdan birçok
oyuncu ile yollarımızı ayırdık. Bu biraz ekonomik
zorlama, biraz yaş kontenjanına takılma, biraz da
bizim anlayışımıza uyan oyuncu profili yaratma
çabası nedeniyle oldu. Sonuçta geçen yıldan 7
arkadaşımız bizimle devam ediyor. Onun dışında 9
transfer, A2 takımdan 2, fırsat tanımadan gelen 5
oyuncumuz var. Ekonomik anlamda rakamlar son
derece düşük, hele hele grubumuzdaki
rakiplerimizle kıyaslanınca neredeyse dörtte bir
değerlerde bir bütçe ile bu işi ortaya çıkardık
diyebilirim. Başlangıçta düşmeyelim ya da
düşersiniz diyenler şimdi takımımızın
performansı nedeniyle şampiyonluk konuşmak
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
38 | S a y f a
istiyorlar. Tabii bunlar bizden bağımsız
düşünceler. Biz sezon planlamasını yaparken bu
gelişmeyi zaten öngörüyorduk. 17-18. haftalarda
performansımızın doruk noktasına çıkacağını
düşünüyorduk. Çok genç ve yeni bir kadro
olmamızdan dolayı zamanı doğru kullanmak
hedefimizdi. Oyun formatımızı her geçen hafta
daha da geliştirerek hedefimize yaklaşmak
istiyoruz. Amacımız genç arkadaşlarımızı futbol
adına iyi ve doğru eğitip yönlendirmek, onlara
doğru rehberlik yapmak. Eğitimli, idealist, coşkulu
ve özgüveni yüksek oyuncular yetiştirmek
amacındayız. Bunu başarabilirsek başarının da
geleceğini biliyoruz.
Hocam, takım olarak düşük maliyetli ve
genç oyunculardan kurulu bir ekipsiniz ancak
şu ana kadar çok başarılı bir performans
gösteriyorsunuz. Türk futbolunda nadir bu
durum hakkında neler diyebilirsiniz?
Genel ilke olarak, ekstrem oyuncular
dışında (ki yeryüzünde bu oyuncular parmakla
sayılacak kadar azdır) hiçbir oyuncunun diğer
oyunculardan farkı yoktur düşüncesi ile yola
çıkıyorum. Bu nedenle doğru organizasyon,
planlama ve çalışma ile bir şeylerin
başarılabileceğini düşünüyorum. İşin özü
oyuncuya güven, oyuncunun özgüveni ve tabii ki
tereddütsüz yoğun ve çok çalışma. Biz bir aile
ortamı oluşturduk. Oyuncular çalışmaya gelirken
ayakları geriye gitmiyorsa bir şeyler başarılmış
demektir. Gerisi işin püf noktası, o ayrıntı da sır
olarak bizde kalmalı diye düşünüyorum.
Bizim geleneğimizde ya da bizim futbol
kültürümüzde temel unsur çalışmaktır, çok
çalışmaktır çalışmaktan kaçmamaktır. Kısaca
çalışmak bizim için ibadettir. Oyuncularımızın
antrenmanı sevmesini sağlıyoruz. Çalışma ile
neleri yapabileceğini gösteriyoruz. Oyuncuları bir
şeylere inandırıyoruz. İnanan ve çok çalışan
oyuncu ile her şeyi yapabilirsiniz. Aslında
hedeflerimiz arasında en az gol yiyen takım olmak
yoktu ama siz işinizi aşkla yapınca böyle sonuçlar
da ortaya çıkabiliyor. Tabii ki bunlar işin tuzu
biberi. İnsanın iştahını açıyor, çalışma şevkini
artırıyor. Gurur verici.
İlk yarı sonundaki sıra hedefiniz nedir?
İşin doğrusu böyle bir hedefim yok. Ben
olaya maç maç bakan birisiyim. Hafta sonu maçımı
oynarım, Soyunma odasına girince o maç biter.
Hemen odama geçer yeni haftanın planını,
programını yaparım. Rakibimi incelerim, ders
çalışırım. Bu kadar basit bakıyorum yani.
Türk futbolu son yıllarda genel olarak
bir düşüş içinde, bu neden kaynaklanıyor
sizce? Çözüm için neler yapılabilir?
Evet, ne yazık ki futbolumuz gün geçtikçe
eriyor. Ama umutsuz olmamalıyız sorun varsa
mutlaka çözümü de vardır. Örneğin yeni bir
Piontek bulabiliriz. Futbolumuzun yeniden
yapılanmasına yardımcı olur. Şaka tabii ki. Biz
ülke olarak bu konuda medyanın son derece
etkisinde kalıyoruz. Medya ortaya bir fikir atıyor
(ki buna fikir demek için bin şahit lazım), sonra
ortaya attığı fikre önce kendisi inanıyor. Aslında
çözüm basit, eğitime ve yapılanmaya kesinlikle
ağırlık vereceksiniz ama.. ne olursa olsun buna
süreklilik kazandıracaksınız. Bu iş yap-boz oyunu
değil ki bir yenilgi ile her şey değişsin. 3 yıl önce
kendinizin gönderdiği teknik adamı bugün
kurtarıcı olarak getiriyorsanız, siz zaten baştan
her şeyi kaybetmişsiniz demektir. Bu ülke her başı
sıkıştığında (!) Fatih Terim'e mi gidecek. Allah
sağlık, sıhhat ve uzun ömür versin ama Fatih Hoca
bir sorun yaşasa Türk futbolu biter mi? Kepenk mi
indiririz yani? Nedir bu Allah aşkına.
Öncelikle idareden başlamalıyız.. Önce
''siyaset'' futbolun dışına çıkmalı, teknik adamları
siyaset belirlememeli. Sonra teknik adamların
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
39 | S a y f a
''çekirge'' misali bir oraya bir buraya sıçraması
önlenmeli. Her teknik adam 1 futbol sezonu içinde
sadece 1 sözleşme yapabilmeli.. Bu sözleşmede
taraf olarak Maliye Bakanı, Çalışma Bakanı, Spor
Bakanı ve TFF olmalı. Gerçek ve resmi sözleşme
olmalı. Kulüpler böyle olunca en doğru teknik
adama yöneleceklerdir. Ayrıca “Süper (!)” olduğu
söylenen ligde yeni inşalar da çalışma şansı
bulabilir böylece. Yabancı oyuncu konusunda sıkı
denetim yapılmalı ve yüksek kalitede ''kota''
konulmalı. Tüccar teknik adamlar değil, üretken
teknik adamlar ön plana çıkarılıp desteklenmeli.
Ülke baştan aşağı yetenekli oyuncular konusunda
taranmalı (tabii yurt dışı da dâhil olmak üzere),
federasyonun eğitim dairesi uzun planlama ile
geleceğe dönük çalışmalar içinde olmalı. TFF’ye
bağlı teknik adamlar, daha iyi bir teklif alır almaz
hiçbir yere gidememeli. Gitmek isteyene hemen
çalışma izni verilmemeli. Ulusal takımlarda
oyuncu para kazanmak için oynamamalı, yönetim
de kazanılan bir maça saçma sapan primler
vermemeli. Emin olun, aslında biz kendimize de
başkalarına da fazlası ile yeteriz.
Hocam Spor Toto 3. Lig'de futbolculara
uy gulanan yaş sınırı kuralı ile ilgili
düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Seçme ve seçilme, eşitlik ilkesine aykırı bir
düzenleme. Son derece çağdışı bir anlayış. Siz genç
oyuncu oynasın diyebilirsiniz, bunda bir sorun
yok ama dayatırsanız sorun var demektir. Nasıl
yapabilirsiniz bunu? Ekonomik olarak destek
vererek olabilir. Mesela bir takımın kadrosu 25
kişi olsa, siz kural koyucu olarak 2/3'sini 22 yaşın
altında oyuncudan kurarsanız size 250.000 TL
yardım yaparım diyebilirsiniz. Ekonomik değerleri
yüksek olmayan kulüpler için cazip bir durum
olabilir ve bunu tercih edebilirler. Ama kulübün
ekonomik değerleri yüksekse ve ben istediğim
oyuncuyla oynarım diyorsa ona da yasak
koyamazsınız, koymamalısınız.
3. Lig'de bu sezon şampiyonluk ve play-
off favorileriniz kimler?
Bizim grup bu anlamda tam bir cadı
kazanı. Çok sayıda iddialı ve iyi takımlar var.
Ekonomik değerleri de hedefleri de büyük olan ve
iyi yatırımlar yapan takımlar var. Bu konuda bir
öngörüde bulunmak çok kolay değil.
Ümraniyespor, Karagümrük, Derince Bld.Spor,
Kahramanmaraş Bld.Spor, Tekirova Belediyespor,
Bergama Bld.Spor, Beylerbeyi, Kızılcabölükspor ve
Akçaabat FK ligde çok önemli yatırımlar yapan
takımlar. Benim öncelikli adaylarım bunlar.
Kendinizi saymıyor musunuz diye sorabilirsiniz.
Biz yapı olarak iddialı olmayı severiz ama sezona
başka hedefler ile başlayan bir takım olarak
önceliğimizin ligde kalmak olduğu samimi olarak
söylemeliyim. Eğer zamanı doğru ve iyi
kullanabilirsek biz de adaylar arasında yer
tutabiliriz diye düşünüyorum.
Sivas 4 Eylül taraftarlarına iletmek
istediğiniz bir mesaj var mı hocam?
Taraftarlarımızın sayısı fazla değil, en
azından maçlarımızı sıkı bir şekilde takip eden
taraftar sayımız fazla değil. Bizim bir ilkemiz var;
o da ''Yola çıktığımızda yanımızda fazla kişi
yoktur. Yanımızdaki kişi sayısını artıracak olanlar
bizleriz. Eğer biz doğru adımlar atmaya devam
edersek bu sayı artacaktır.'' Bu ilkeyi sonuna
kadar yaşama geçirmek için çabamızı
sürdüreceğiz. Umuyorum ki bizimle yürüyen kişi
sayısı her hafta artarak büyüyecektir. Bizi
izlemeye devam etsinler.
Hocam Alaettin Çiçek'i üst liglerde ne
zaman görebileceğiz sizce?
Her teknik adam daha iyi ortamlar, ligler
ve takımlarda çalışmak ister ama bu bizlerin
elinde değil ne yazık ki. Var olan statükoyu yıkmak
kolay değil ama umutsuz değilim. Var olan
zincirleri azmimiz ve inancımız ile kıracağımızı
ümit ediyorum. Umarım her şey düşündüğümüz
gibi gelişir ve en kısa sürede üst liglerde çalışma
fırsatı buluruz.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
40 | S a y f a
Geçtiğimiz sezon Antalyaspor'un
ülkemizde getirdiği Kamerunlu savunma
oyuncusu Patrick Etoga, bu sezon PTT 1. Lig’de
Fethiyespor’da forma giyiyor. 1993 doğumlu
Etoga’yı daha yakından tanımaya ne dersiniz?
Merhabalar Patrick, bizlere futbola
başlama öykünü anlatır mısın?
Merhabalar, öncelikle futbola öğrencilik
yıllarımda, okulumda başladım. Ülkemizdeki her
genç gibi ben de futbolu seviyordum. Futbolcu
olmamda okul hayatım çok önemliydi.
Patrick, Fethiyespor’a transferinden
önceki futbol kariyerini kısaca anlatır mısın?
Futbol hayatıma Kamerun'da başladım.
Kamerun'un önemli takımlarından International
Sporting FC takımında forma giydim. İlk yurtdışı
deneyimimi Antalyaspor’da yaşadım. Geçen sezon
Antalyaspor'a transfer oldum ve A2 takımında
forma şansı buldum.
Patrick, 2 sezondur ülkemizde futbol
oynuyorsun. Bu süre içinde Türk futbolu
hakkındaki izlenimlerini paylaşır mısın?
Türkiye ligini daha önce de izleme fırsatı
bulmuştum. Ülkenizde Afrika kökenli oyuncular
oldukça fazla ve birçok önemli isim de burada
forma giyiyor. Türk liglerinin zevkli ve çekişmeli
ligler olduğunu düşünüyorum.
Fethiyespor’a transferin gerçekleştiği
günden itibaren izlenimlerin hakkında neler
diyebilirsin?
Kendi adıma çok heyecanlı bir durumla
karşılaştım, benim için farklı bir tecrübe oldu.
Buradaki ilgiden çok mutluyum, Fethiye'yi ve
insanlarını seviyorum.
Yeni takımın Fethiyespor ve senin
performansın hakkında düşüncelerin nedir?
İyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum
ancak şu an kötü bir noktadayız. Takımca
birbirimize güvenmemiz gerekir. Elimizden
geldiğince çalışmaya devam ediyoruz, umarım
daha iyi olacağız. Kendi performansıma yorum
yapmak için erken olduğunu düşünüyorum.
Gelecekte hangi noktada olduğumu hep birlikte
göreceğiz. Büyük bir oyuncu olmaya çalışacağım
devam edeceğim.
PTT 1. Lig ve burada oynanan futbol
hakkındaki düşüncelerini öğrenebilir miyiz?
Çok zor bir lig diyebilirim, güce dayalı ve
sert bir lig. Oyuncular arasında maç esnasında
büyük rekabetler yaşadığımızı hissediyorum.
Fethiyespor taraftarı hakkındaki
düşüncelerini alabilir miyiz?
Taraftarımız bizlere her maçta destek
veriyorlar. Oyuncuların güvenini yerine getiren
bir taraftar topluluğu. Onların varlığı bizim için
çok önemli, bizleri desteklemeye devam etsinler.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
41 | S a y f a
Transfer Merkez Dergisi, alt liglere yer
vermeye devam ediyor. Bu ayki sayımızın konuğu
3. Lig 3. Grup lideri İstanbulspor'un başarılı kalecisi
Volkan Canbolat. Futbol hayatına Fenerbahçe
alt yapısında başlayan ve kariyeri boyunca
birçok takımın kalesini koruyan 1985 doğumlu
kaleci, sezon başında Karagümrük'ten
İstanbulspor'a transfer olmuştu.
Merhabalar, bizlere Volkan Canbolat’ı
ve futbola başlama öykünü anlatır mısın?
21 Mart1985 Üsküdar doğumluyum. 11
yaşımda Fenerbahçe yaz okuluna gitmiştim, uzun
boyumdan dolayı kaleye geçirdiler ve 2002 yılına
kadar Fenerbahçe’de tüm kategorilerde oynadım.
Futbola 13 yaşında Fenerbahçe’de
başlıyorsun, ilk maçını ve yaşadığın
heyecanını anlatır mısın bizlere?
Minik takımda oynamıştım, o dönemler
zaten hep heyecanlı ve istekli geçiyor. Bir de
Fenerbahçe isminin büyüklüğü, ağırlığı ve ekstra
heyecanı vardı tabi.
Kaleci olmanın zorlukları neler sence?
Ayrıca kalecilik forma şansı en az olan
mevkilerden biridir, bu seni korkutmadı mı?
Benim en büyük avantajım Yavuz Şimşek
gibi bir hocayla çalışmak ve futbolu öğrenmek
oldu. Bize hem saha içi hem saha dışı her şeyi
öğretti, ileride yaşayacağımız zorlukları da.
Kalecilik büyük sorumluluktur, yeri geldiğinde
takımın yarısı sayılır. Biz o sorumluluğu Yavuz
Şimşek hocamız sayesinde kavradık.
Profesyonel imzanı Hatayspor forması
altında 19 yaşında atıyorsun ve macera
bundan sonra başlıyor. Kariyerin boyunca
birçok kulüpte forma giydin, genç bir kaleci
olarak bu süreçte ne gibi zorluklar yaşadın?
Genç kalecinin hata yapma lüksü yok, az
çalışma lüksü yok. Genç kalecilere genelde ikinci
üçüncü alternatif gözüyle bakılıyor ama Casillas
17 yaşında Real Madrid kalesini korudu. Ne yazık
ki ülkemizdeki zihniyet yüzünden genç kaleci ve
oyuncuların önü kesiliyor. 3. Lig'e yaş sınırı
getirdiler yine aynı değişen farklı bir şey yok. Yaş
sınırı futbolcuları bitirmekten başka bir işe
yaramıyor, 3. Lig'den kaç oyuncu Süper Lig'e gitti?
2009-2010 sezonu Balıkesirspor’u
2.Lig'e çıkaran isimlerin başında geliyorsun.
Bize o sezonu ve yaşadıklarınızı anlatır mısın?
Balıkesirspor gerçekten çok büyük bir
camia ama o dönemde beklenen başarılardan çok
uzaktı. Büyük bir baskı ve aynı zamanda bir
bütünlük vardı. Kaliteli ve karakterli oyuncularda
kurulu bir takım kurulmuştu yıllardır
şampiyonluğa aç bir şehir vardı. Hep son maçlarda
kaybedilen başarısızlıklar inancını kırmıştı
insanların ama biz bu tezi bozduk, inanmayanları
bile inandırdık. Bu şampiyonluk benim için çok
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
42 | S a y f a
anlamlıydı. Hala görüştüğüm insanlar var ve hala
o şampiyonluk konuşuluyor. Emeğim geçti katkım
oldu, bu gurur bile mutlu ediyor. Balıkesirspor’un
bugün buralara gelmiş olmasında pay sahibi
olmak çok güzel bir duygu.
2010-2011 sezonu 2. Lig macerası senin
için pek iyi geçmiyor. 2011-2012 sezonunda
ilk yarı İstanbulspor’da kiralık oynadıktan
sonra Ocak ayında Gebzespor’a transfer
oluyorsun. Ligde son sırada yer alan, düştü
gözü ile bakılan Gebzespor 8 galibiyet 5
beraberlik ile ligde kalıyor. Bizlere Gebzespor
ile yaşadığın bu başarıyı anlatır mısın?
Sezona Selahattin Dinçel ile başladık, bir
türlü yıldızımız barışmadı. Benim adıma facia gibi
bir sezondu. Kadro dışı kaldım, 1 sene kaybım
oldu. Ertesi sene İstanbulspor'a geldim, kaleci
İskender'in sakatlanıp sezonu kapatmasıyla kaleyi
devraldım. Ömer başkan yıllardır beni rakip
olarak tanır, birçok kez izlemiştir. Son gün
transferiyle geldim, 12 maç oynadım. Hem benim
hem İstanbulspor için olumlu izlenimlerin olduğu
bir ilk yarı geçirdim.
Daha sonra Gebze'den istediler, daha önce
Küçükköy'de yine 8 puanlı takımı ligde tutma
tecrübem olduğu için başkan da kolaylık sağladı,
çok şükür bir mucizeyi daha gerçekleştirdik. Çok
zor ve anlamlı 17 maçımız oldu, son maçta
kümede kaldık. Benim için çok büyük tecrübe
oldu. 17 tane final maçı oynadık, her maç ölüm
kalım maçı havasında geçti.
Ümraniyespor’da başladığın 2012-2013
sezonu ortasında Karagümrükspor’a transfer
oluyorsun ve arkasından play-off
oynuyorsunuz. Pazarspor’a trajik bir şekilde
penaltılarla eleniyorsunuz. Play-off heyecanı
ve maç sonu yaşadıklarını anlatır mısın?
Fikir ayrılıkları yüzünden Ümraniye'den
ayrılıp Karagümrük'e gittim. Kaliteli oyuncu ve
teknik heyete sahip bir takıma gitmiştim. Play-
offtaki Pazarspor maçı çok şanssız bir maçtı, top
sevmedi. Maçı tek kale oynadık, 3 top direkten
döndü olmadı nasip değilmiş. Perşembe oynadık
Pazarspor maçını, Pazar günü final oynayıp kupayı
alıp döneriz diye inanmıştık, Malatya'dan uçak
bileti bile pazar gününe alınmıştı, çok büyük bir
üzüntü tarifi mümkün değil soyunma odasında
herkes hıçkıra hıçkıra ağladı, rüyalarıma
giriyordu. Allah bir daha yaşatmasın.
Bu sezon başında tekrar İstanbulspor’a
geldin, bu transfer nasıl gerçekleşti?
İstanbulspor benim yuvam, bana gel
dediler geldim git derlerse giderim. İstanbulspor
ile aramızda farklı bir gönül bağı var.
İstanbulspor 6. hafta sonunda lider
durumda, bunda en büyük pay sahibi olarak
gösterilmek nasıl bir duygu?
Kalecilik büyük sorumluluk, kötü oynama
şansımız yok. İyi oynarsan takım iyi giderse en
büyük pay sahibi oluyorsunuz kötü oynarsanız da
kötü giden takımda suçlu olarak gösterilirsiniz.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
43 | S a y f a
Duyduğum olumlu tepkiler gurur verici,
sorumluluğumu arttırıyor. Bu performansımı
sezon sonuna kadar devam ettirmek istiyorum.
3. Lig 3. Grup'ta İstanbulspor’un şansı
nedir sence? Sizi zorlayacak takımlar ve play-
off şansı olan takımlar kimler?
Biz bir aileyiz İstanbulspor olarak, belki
klişe bir laf ama biz bunu gerçekten yaşıyoruz.
Başkandan teknik kadrosuna futbolcularına
personeline kadar bir aile gibiyiz, bu sahaya da
olumlu bir şekilde yansıyor. Liderliği sezon
sonuna kadar sürdürüp şampiyonluk ipini
göğüslemek için çalışıyoruz Bütün takımlar denk
güçte sayılır, zorlu bir sezon olacak. Şampiyonluk
adına hepsi rakiplerimiz, isim isim ayırmak doğru
olmaz, oynadığımız maçlar da bunu gösteriyor.
Peki boş zamanlarında neler yaparsın,
izlediğin TV programlar nelerdir?
Çok fazla TV izlediğimi söyleyemem ama
ATV’de yayınlanan Karadayı dizisinin fanatiği
olduğumu söyleyebilirim, kaçırmadan tüm
bölümlerini izlerim. Boş zamanlarımda araba
kullanmaktan zevk alırım, ayrıca sevdiklerimle
vakit geçirmek, eğlenmek benim için çok
önemlidir.
En beğendiğin ve örnek aldığın
futbolcular kimler?
Avrupa liglerindeki kalecileri takip
ediyorum, ülkemizde de Volkan Demirel, Muslera,
Onur Kıvrak ve Tolga Zengin beğendiğim kaleciler.
İdolüm Yavuz Şimşek'tir. Kaleciliğine yetişemedik
ama izlediklerim, okuduklarım yetiyor zaten. Türk
futbolu için çok büyük bir isim, ileride hocalık
yaparsam ondan öğrendiklerim bana ışık tutacak.
Bundan sonraki kariyerin ve gelecek
için hedeflerin neler?
İstanbulspor'la şampiyonluklar yaşamak
istiyorum. İlk hedefimiz İstanbul'un adını taşıyan,
bu köklü takımını hak ettiği yerlere getirmek..
Bu keyifli sohbet için teşekkürler. Son
olarak senin eklemek istediğin bir şey var mı?
Bana zaman ayırdığınız için ve bu keyifli
sohbet için çok teşekkür ederim. Size Türk
futbolunun sadece Süper Lig olmadığını
gösterdiğiniz ve takip ettiğiniz için tüm alt lig
oyuncuları adına teşekkür ederim. Genç
kardeşlerime de hedefleri doğrultusunda
küsmeden yılmadan çalışmalarını tavsiye
ediyorum.
Dergimizin bu sayısında yer veremediğimiz diğer
röportajlarımızı internet sitemiz TransferMerkez.com’da
okuyabilir, yorum yapabilirsiniz.
Ertuğrul Arslan (Balıkesirspor) Abdullah Halman (Gaziantep BB) Saul Gonzalez (UD San Sebastian)
Uğur Yasan (Patnos Gençlik) Sezer Sezgin (Eyüpspor)
Ersin Aydın (Darıca G.Birliği) Yasin Mert Egeli (Ç.Dardanel)
Alparslan Emre Çapar (Yozgat) Eren Yılmaz (Anadolu Üsküdar)
Safa Yıldırım (Sivas Eylül) Fatih Çakır (Yeşil Bursa)
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
44 | S a y f a
Hajduk Split’in Beşiktaş ile yaptığı hazırlık maçında canlı izleme fırsatı bulduğumuz 1997 doğumlu Andrija Balic geleceğin yıldızı olabilecek potansiyele sahip. Forvetin arkasında "10 numara" diye tabir edilen pozisyonda görev yapan genç yetenek tarz olarak ünlü Brezilyalı yıldız Kaka'ya fazlasıyla benziyor. Beşiktaş maçının son bölümünde oyuna dahil olmasına rağmen farkını ve kalitesini kısa sürede hissettiren genç yeteneğin, önümüzdeki yıllarda Avrupa’da birçok takımı peşinden koşturması muhtemel. Topla ve topsuz oyunda çok iyi olan Balic, adam eksiltme özelliği ile fark yaratıyor. Özellikle birçok oyuncuda olmayan çevre kontrolü şaşkınlık verecek derecede üst düzeyde. Yeteneklerinin yanında sahada kendinden emin tavırlarıyla da dikkat çekiyor. Bu yaşta kendine olan güveni çok önemli. Hajduk Split Teknik Direktörü Igor Tudor’u da henüz 16 yaşındaki Balic’i, bu genç yaşta A takım kadrosuna alıp düzenli olarak oynatmaya çalıştığı için tebrik etmek gerek. Balic’i dikkatle takip etmenizi tavsiye ederim.
Scout Raporu sayfamızda tanıtacağımız ikinci yetenekli isim, Bursa Zaferspor'da forma giyen 1997 doğumlu genç golcü Mert Türkileri. 4 Ağustos 1997 doğumlu forvet oyuncusu futbola 2007 yılında Zaferspor'da başladı ve halen bu takımın formasını giymekte. Genç oyuncuyu U-17 ve U-19 maçlarında takip ediyorum. Tam bir pivot santrafor özelliklerine sahip olan Mert, henüz 16 yaşında olmasına rağmen 1.88cm boyu, mükemmel fiziği ve güçlü yapısı ile dikkat çekiyor. Forvet mevkiinde çok etkili olan Mert, golü koklayan, iyi pozisyon almasını bilen bir golcü. Bu sezon Zaferspor'un U-17 ve U-19 takımları olmak üzere çift kulvarda da mücadele eden gölcü oyuncu, şu ana kadar oynadığı 18 maçta 29 gol atmayı başardı. Çok güçlü bir fiziğe sahip olan Mert, adam eksiltme ve topu saklama konusunda da oldukça başarılı. Hava hakimiyeti üstünlüğüyle rakip takım defansına oldukça zor anlar yaşatan genç forvet, maç içinde defansa
sürekli pres yapması ve bitmek bilmeyen enerjisiyle rakip takımın rahat çıkmasını da engelliyor. Geçen sezon oldukça başarılı bir grafik çizen genç golcü, Trabzonspor'un da dikkatini çekmeyi başardı. Temmuz ayında Trabzonspor'un kampına davet edilen Mert, halen birçok kulübün takibinde.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
45 | S a y f a
Her yetenekli futbolcu başarılı olacak diye bir kural yok, zirveye çıkmak kolay değildir. Kimileri
yeteneklidir ama kafasını futbola vermediği, kendine dikkat etmediği için potansiyelini kullanamaz. Kimileri
de futbolun zirvesine çıkar ama orada kalamaz. Yazımızın konusu zirveye çıktıktan sonra uçurumdan düşer
gibi dibe vuran, tabiri caizse "Vaktinden Önce Kayan Yıldızlar"... İşte 5 farklı yıldız, 5 farklı hikaye!
Michael Owen
Listemizin başında İngiliz golcü Michael
Owen var. Kariyerine 12 yaşındayken Liverpool
alt yapısında başlayan Owen, buradaki üstün
performansı sayesinde henüz 17 yaşında A takıma
yükselmeyi başardı. Kariyerinin en parlak
dönemini geçirdiği Liverpool'da, profesyonel
olarak oynadığı 216 mücadelede 118 gole imza
atarak tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış
ve burada geçirdiği 8 başarılı sezonun ardından
futbol devi Real Madrid'in radarına girmişti.
12 milyon €'ya Real Madrid'e transfer olan
Owen, burada bekleneni veremedi. İspanya'da 36
maçta 14 gol atmasına rağmen oynadığınız takım
Real Madrid olunca göze girmek kolay olmuyordu.
Ardından yeniden İngiltere'nin yolunu tutan
Owen'in yeni durağı Newcastle United oldu. İngiliz
ekip Real Madrid'e Owen için tam 25 milyon €
bonservis ödeyerek transferi gerçekleştirdi.
Burada sakatlıklarla boğuşmaktan bir türlü forma
şansı bulamayan Owen, buna rağmen Newcastle
takımının 4 sezon formasını giydi. Bir sonraki
durak Premier League’nin dev ekibi Manchester
United oldu. Bonservisi elinde geldiği ManU’da
kariyerinin en kötü sezonlarını geçiren Owen, 3
sezonda Kırmızı Şeytanlar’ın formasını sadece 31
kez giydi ve 3 gol atabildi.
Kariyerindeki düşüşün son durağı olan
Stoke City'de sezon boyunca 8 kez forma giyebilen
Owen, bu maçlarda sadece 1 gol atabildi. 2012-13
sezonu sonunda henüz 34 yaşında aktif futbol
yaşantısını noktaladığını açıklarken futbol
severlerin onu hayal ettiği noktadan çok
uzaklardaydı. Kimse onun hikayesinin böyle
biteceğini tahmin etmemişti.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
46 | S a y f a
Pablo Aimar
Özellikle Valencia yıllarında kariyerinde
zirve yapan Aimar'a Valencia taraftarlar adeta
tapıyordu. Öyle ki oyuncu kötü oynadığı maçın
sonunda bile sahadan alkışlanarak çıkıyordu.
Arjantinli oyuncu profesyonel futbol
yaşantısına ülkesinin takımı River Plate'de
başladı. Burada 5 sezon forma giyen Aimar,
2001'de Valencia'nın dikkatini çekti. Valencia'da
ki ilk sezonunda fazla forma şansı bulamayan
Arjantinli, ilerleyen sezonlarda taraftarın gönlünü
kısa sürede fethetti. Tam 6 sezon Valencia forması
giydikten sonra kulübü 21 milyon €'ya aldığı
Aimar'ı, 11 milyon €'ya Zaragoza'ya sattı.
Zaragoza takımında 2 sezon forma giyen Aimar
tam bir hayal kırıklığı yarattı. Zaragoza'da 53
maçta forma şansı bulan Aimar 5 gol 3 asistlik
performansıyla gözden düştü ve Portekiz'in
Benfica takımına 7,5 milyon €'ya satıldı. Benfica
kariyeriyle biraz kıpırdanmaya başlayan Aimar,
özellikle ilk iki sezonunda taraftarları mutlu eden
bir performans sergiledi fakat sonraki sezonlarda
yine düşüşe geçti. Benfica'daki 5. sezonunda
sadece 13 maçta forma giydi ve Malezya
takımlarından Darul Takzim'e bedelsiz olarak
gönderildi. Aimar, aktif futbol yaşantısını halen bu
takımda sürdürmekte.
51 kez milli olan Aimar, River Plate ile 4 lig
şampiyonluğu, 1 Libertodores ve 1 Sudamericana,
Valencia ile 2 lig şampiyonluğu, 1 UEFA Kupası, 1
Süper Kupa ve 1 Şampiyonlar Ligi finali. Benfica
ile 1 lig ve 1 Portekiz Lig Kupası kazanmıştı.
Javier Saviola
Listemizin bir diğer Arjantinlisi Javier
Saviola. Kariyerine başladığı River Plate'de
geçirdiği mükemmel 3 sezonun ardından
Barcelona'nın dikkatlerini üzerine çekti. Forvet
oyuncu River Plate'de çıktığı maçlarda 2 maça 1
gol ortalamasını yaklaşınca, dünya devi Barcelona,
36 milyon €'ya Saviola'yı transfer etti.
Barcelona'da geçirdiği ilk 3 sezonda 105
maça çıktı ve 44 gol atarak taraftarın sevgilisi
olmayı başardı. Sonraki iki sezonda
Barcelona'daki kadro genişliği nedeniyle az maç
oynayacak olması sebebiyle kiralık
gönderilmesine karar verildi. Monaco ve Sevilla
takımlarına birer sezon kiralanan Saviola, geri
döndüğünde eski formunu bir türlü yakalayamadı.
Sakatlıkların da etkisiyle Barcelona'daki son
sezonunda sadece 18 maç oynayabildi. Ardından
Real Madrid'e bedelsiz olarak transfer olan
Saviola burada da isteneni veremedi. 2 sezon
formasını giydiği Madrid ekibinde kadro genişliği
yüzünden fazla maç oynayamayan Saviola'nın
düşüşü devam etti ve 2 sene sonra Benfica'ya 5
milyon €'ya transfer oldu. Benfica'da 3 sezon
geçiren Saviola, son yıllara göre daha iyi
performans göstermesine rağmen eski formuna
ulaşamayınca bedelsiz olarak Malaga’nın yolunu
tuttu.
Malaga'da 26 maçta 8 gol atan Saviola şu
anda Olympiakos forması giyiyor. Arjantin Milli
Takımının formasını 45 kez giyen Saviola bu
maçlarda 12 gol atma başarısını göstermişti.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
47 | S a y f a
Valeri Bojinov
Listemizin 4. sırasında 18 yaşında
parlayan ve geleceğin yıldızı olması beklenirken
kaybolup giden bir isim var. Valeri Bojinov,
profesyonel futbol yaşantısına İtalya'nın Lecce
takımında başladı.
Lecce'nin A Takımı ile maçlara çıktığında
henüz 17 yaşında olan Bojinov, güçlü fiziği ve
süratiyle tecrübeli oyuncularla arasındaki yaş
farkını hiç belli etmiyordu. Lecce formasıyla 65
maçta 16 gol atan Bojinov'un, erken yaştaki bu
performansı çok beğenilmiş ve büyük takımların
transfer listesine girmişti. Lecce'den 14 milyon
€'ya Fiorentina'ya transfer olan Bulgar oyuncu,
burada 2 yıl oynadıktan sonra Juventus'a transfer
oldu. Juventus'a transfer olmasıyla kariyerindeki
erken düşüş de başlamış oldu. Sakatlıklar ve
Trezeguet-Del Piero ikilisi nedeniyle fazla forma
şansı bulamayan Bojinov, Fiorentina'ya geri
dönmüş ve hemen arkasından Manchester City'ye
transfer olmuştu. City'de 2 sezonda sadece 11
maçta forma şansı bulabilen Bojinov, önce
Parma'ya kiralandı ve sonra da bonservisiyle
transfer oldu. Parma macerasının ardından sürekli
takım değiştiren Bojinov, bir türlü beklenen
patlamayı yapamadı. Parma'dan sonra sırasıyla
Lizbon, Lecce ve Verona takımlarında şansını
deneyen Bulgar oyuncu, bu takımlarda da başarılı
olamadı ve son olarak Vicenza'ya kiralandı.
Vicenza'da yarım sezon oynayan Bojinov,
şu anda hiçbir takımda forma giymiyor. Henüz 27
yaşında olan Bulgar golcünün 18 yaşındaki haliyle
şimdiki durumunu karşılaştırdığımızda önümüze
ibretlik bir manzara çıkıyor.
Alan Smith
İngiliz oyuncu Leeds United alt yapısında
futbola başlayan Alan Smith, profesyonel imzasını
atıp takımda forma giymeye başladığında henüz
18 yaşındaydı.
Leeds United formasını 6 sene giyen Smith,
207 maçta 52 gol atma başarısını gösterdi. Genç ve
çok yönlü bir oyuncu olması Alex Ferguson'un
dikkatini çekmiş olacak ki, başarılı performansı
Alan Smith'i 24 yaşındayken Manchester United'e
getirdi. Bu transfer 9 milyon €'ya gerçekleşmişti.
Ferguson, Alan Smith'i orta sahada oynatmaya
başladı. Forvet mevkiinde çok fazla yer bulamayan
oyuncu orta sahanın hemen hemen her yerinde
oynayabilmesine rağmen ağırlıklı olarak ofansif
orta saha mevkisinde tercih edildi. Attığı gol
sayısında bir düşüş yaşasa da Manchester'deki
performansı çok da kötü değildi.
Kırmızı Şeytanların formasını 3 sezon
giyen Smith, sözleşmesinin bitmesiyle Newcastle
United'e bedelsiz olarak transfer oldu. ManU’dan
ayrılışının ardından başlayacak dönem, yıldız
oyuncunun kariyerinin hızla düşüşe geçtiği dönem
olacaktı. Newcastle'de geçirdiği 5 sezonda
yalnızca 89 maç oynayabilen Smith, oynadığı
maçlarda da fazla varlık gösteremedi ve sürekli
taraftarların tepkisiyle karşılaştı.
Futbol hayatı boyunca gördüğü 85 sarı ve
9 kırmızı kartla agresif kimliğini ortaya koyan
Alan Smith, son olarak İngiltere League One
takımlarından Milton Keynes Dons’a transfer oldu
ve henüz 33 yaşında bir 3. Lig takımında adeta
futbolu noktalayacağı günleri bekliyor.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
48 | S a y f a
"Altın Jenerasyon" tabiri, bir ülke
sporcularının yakın yaş gruplarında birlikte
oynamaları ve her bir grubun, oynadığı mevkilerin
gereksinimlerini üstün meziyetler ile sergilemesi
sonucu o ülkenin içinde bulunduğu ve bulunacağı
öngörülen döneme atfedilir.
Kullanımının yaygınlık kazandığı eşik
olarak, Almanya'da düzenlenen 2006 Dünya
Kupası'nda İngiltere'yi çeyrek finale kadar taşıyan
Beckham, Joe Cole, Rooney'li kadro emsal
verilebilir. İngiltere için 3 isim andım fakat
yaşımın müsaade ettiği ölçüde takip edebildiğim
kadarı ile bugüne kadar gördüğüm en olağanüstü
jenerasyon bugünlerde olgunlaşmakta.
11 milyonun biraz üzerinde olan Belçika
nüfusundan bu kadar çok sayıda sıradışı oyuncu
çıkarabilmeleri takdire şayan. Aslında işin
detayına indiğimizde, o oyuncuların hatırı sayılır
kısmının Belçika doğumlu olmadığını görmek de
bir başka mevzubahis lakin politikaya
gireceğinden burada işi yok.
Biraz bu isimlerden, kökenlerinden,
transferlerinden, oynadıkları takımlardan ve
transfer olması muhtemel olanlardan bahsetmek
istiyorum, son olarak da, içinde bulunduğumuz
sezonun başından bu yana performanslarıyla en
çok sivrilen 5 ismi mercek altına alıp yazıyı
noktalayalım.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
49 | S a y f a
Simon Mignolet – Liverpool Sezon başında Sunderland’dan Liverpool’a 10 milyon Euro bonservisli transfer olan Belçikalı kaleci, Liverpool vazgeçilmez ismi olmuş durumda. 10 maçında tamamında 90 dakika sahada kalan Mignolet, kalesinde 10 gol gördü ve şu ana kadar performansıyla taraftarın en güven duyduğu oyunculardan biri olmuş durumda. Bu sezon maç başına ortalama 4 kurtarış yapan Mignolet, Stochdale ve De Gea’nın ardından ligde istatistiksel olarak en iyi 3. kaleci durumunda.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
50 | S a y f a
Marouane Fellaini – ManU Transferin son gününde Şeytanlar'a dahil olan Fellaini'nin, taraftar tarafından pek hoş karşılandığını söyleyemem. Buna gerekçe olarak oyuncuyu çok sevsem de biraz "takoz" hareketleri olmuyor değil. Ayrıca birkaç gün önce € 27,5 milyona alınabilecekken son güne kaldığı için € 32,4 milyona patlaması da taraftarın pek hoşuna gitmemişti. Fellaini, ligde maç başına 4.3'lük bir top kapma ortalamasına sahip. "Top Kapma" istatistikleri, son senelerde United orta sahasında göze batan en önemli eksiklerden biriydi. Fellaini takviyesi bu duruma alınabilecek en garanti önlemlerden biriydi kanımca ve doğru bir seçim yaptıklarını düşünüyorum. Fellaini’nin enteresan bir rekoru da mevcut. Premier Lig'e geldiği 2011/12 sezonundan bu yana, toplamda 176'yı bulan faul yapma sayısı ile, bu içerikte lider ve bir marka konumunda. "Fellaini Faulleri" başlıklı Youtube kolajları yakında başlayacaktır.
Fellaini geride kalan maçlarda, %89.5 pas isabet yüzdesi ile oynuyor, Ayrıca geçtiğimiz sezon, toplam kafa golleri istatistiğinde onu geçebilen tek isim 6 rakamıyla Michu'ydu, Fellaini'nin ise 5 kafa golü bulunmaktaydı. Bu sezon ManU’da 5 maçta forma şansı bulan oyuncu, 3 maçta sonradan oyuna girdi. Fellaini yeni takımında henüz bekleneni verebilmiş değil ama ilerleyen haftalarla formunu yakalaması muhtemel.
Christian Benteke – Aston Villa Oyuncunun Aston Villa'ya geldiğinden bu yana kuyruk sallamadığı takım kalmamasına rağmen hala kulüpte kalmış olması gerçekten çok şaşırtıcı ama bunda sineğin yağını sıkıp menfaat elde etmeye çalışan menajerinin de payı yadsınamaz. Velhasıl, Villa taraftarı oyuncunun bu "hallenir" hallerinden ne kadar rahatsız olsa da adam cayır cayır topunu oynuyor, söyleyecek tek kelime yok. Sezon başında kontratı iyileştirilen Benteke, bu yıl 8 maçta 4 gol atmış durumda. Geçtiğimiz sezonu da 19 gol ile bitirmişti ve bu 19 golün detaylı istatistikleri tabiri caizse "canavar" gibiydi. Yıka döke atıyor yani, çoğu kez güreş müsabakası mı futbol mu izlediğimi sorgulatmışlığı vardır. Kazandığı hava topu mücadeleleri ortalaması da yine "sen nesin?" dedirten bir istatistikte ve bu kategoride de lider, maç başına 10,3. Bunları yapması zaten fazla fazla yeterliyken, çok iyi yaptığı başka bir iş daha mevcut, o da geriye gelip hücum organizasyonunun şekillenmesine katkıda bulunması. Bu kategoride sadece vatandaşı Hazard’ın gerisinde. Ben bu oyuncunun satıcısı olsam, bonservisi olmazdı. Rekor bir ücret ödemeye niyetli bir takım varsa ancak o zaman transfer müzakerelerine onay verirdim.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
51 | S a y f a
Radja Nainggolan – Cagliari Serie A’da topladığı 10 puanla 15. Sırada yer alan Cagliari, Nainggolan'ı ayrılmaması için nasıl ikna etti bilmiyorum. Yeni bir kontrat yapıldığını da duymadım. Takım arkadaşı Kolombiyalı Ibarbo ile birlikte Cagliari kalibresinin fersah fersah üzerinde futbolcular. Nainggolan'ın mevkisi yok. Nerede ihtiyaç varsa orada oynuyor. Geçen sene ön liberoydu. Bu sene sol kanat. Maç başına 3 kez faule maruz kalıyor. Yine maç başına 4 şutu var. Bu sezon 11 maçta 2 gol atmış durumda. Maç başına attığı 2 gol pası (asist değil ama gol pası, gol olmazsa ihale pası alana kalan) ile çalışkanlığının ve özverisinin yanısıra oyununun kreatif bir yanı da olduğunu gösteriyor. 85,5 yüzdeyle maç başına 52 başarılı pası mevcut.
Serie A’nın hedefsiz, vasat bir takımı oldukları halde Nainggolan gibi bir adamı nasıl bir vaat ile takımda tutabiliyorlar, Cagliari yöneticilerini tenhaya çekip ifadelerini almak lazım.
Eden Hazard – Chelsea Geçtiğimiz yaz, bol söylentili transfer sürüncemesinde, United ve Arsenal'i reddederek Chelsea'ye katılan Hazard, bu sene Mourinho liderliğinde Chelsea'nin kadro derinliğinde, Kevin de Bruyne, yeni gelen Schürrle ve Willian'ın yanısıra Oscar ve Mata ile birlikte göz kamaştıran bir seleksiyon oluşturuyor. Gol pası istatistiğinde, onu geride bırakan Newcastlelı Sylvain Marveaux'un ardından 3.3 ile ligin bu kategoride en iyi ikincisi durumunda. Driplingle adam eksiltme kategorisinde Chelsea’nin hâlihazırda en iyisi konumunda. Maç başı ortalaması 3.3 Sone Aluko ve Fabian Delph'in ardından, faule maruz kalma istatistiğinde ligde bu kategoride de 3. oyuncu konumunda. Maç başında 42 isabetli pas veren Hazard, %81.1 pas başarı yüzdesiyle oynuyor. Bu sezon Chelsea formasıyla Premier League’de oynadığı 10 maçta 3 gol atıp 2 asist yapan Hazard, Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı 2 maçta da 1 gol atma başarısı gösterdi. Hazard şuana kadar Chelsea'nin en diri gözüken oyuncusu, maçları izleyenlerin de görmüş olduğu üzere, rakip takımlar onu topla buluştuğu anda faulle durdurmaya yöneliyorlar. Çünkü oyuncu topu aldığı gibi kaleye dik süratleniyor ve ya gol atıyor, ya asist yapıyor. Saydığımız 5 ismin dışında Romelu Lukaku, Axel Vitsel, Moussa Dembele, Kevin De Bruyne gibi birçok yetenekli ismi kadrosunda barındıran Belçika, alt yaş gruplarından gelen yeteneklerle birlikte tam bir “Altın Jenerasyon” yakalamış durumda ve önümüzdeki yıllara damga vurmaları muhtemel…
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
52 | S a y f a
Ülkemizde de her zaman tartışma konusu olmuştur. Yerli oyunculara verilen veya verilmeyen değer.
Hatta yabancı sınırlamaları için çok çeşitli formüller geliştirilir, bir türlü kimseye yaranılamaz. Kaldı ki doğru
olanın ne olduğunu da kimse bilmez bir hal var ortalıkta. Durum böyle iken acaba Avrupa'nın en önemli 5
liginde durum nasıl? Gelin aşağıdaki grafik doğrultusunda ilerleyelim.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
53 | S a y f a
Tabloya genel hatlarıyla bakacak olursak; İspanya La Liga, %61.49 oranında (281 ispanyol) oyuncu
ile Avrupa'da en fazla yerli oyuncu barındıran ülke. Buna karşılık İngiltere Premier Lig %31.45 oran ile
(161 İngiliz) en az yerli oyuncu barındıran ülke. Bu veriler doğrultusunda aşağıdaki sonuca varılabilir mi?
1- İspanya milli takımı özellikle son seneleri domine ediyor.
2- İngiltere milli takımı uzun süredir belli bir başarı elde edemiyor.
Sadece bu verileri değerlendirerek yukarıdaki yargılara varmak yanıltıcı olabilir. Ancak en azından
parametrelerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Yabancı sınırına da karşı olduğum gibi bir sonuç çıkmasını
kesinlikle istemem. Ancak bu tablo bir şeyler ifade ediyor olabilir... Gelelim ülke ülke detaylara;
Bundesliga’da yerli oyuncu oranı yarıdan biraz fazla, %51.94 (228 Alman oyuncu). Bu oran da çok düşük bir oran değil. Yerli oyunculardan en fazla orta saha için faydalanılmış, 107 orta saha oyuncusu bulunuyor. Forvet ve kaleci bölgelerinde ise Alman oyuncuları çok fazla tercih etmediklerini görüyoruz. Yaş oranlarına baktığımızda Bundesliga'da genç Almanlara yer verildiğini söyleyebiliriz; 21 yaş altı 57 oyuncu bulunurken (Avrupa'nın bu konuda 2. ülkesi), 22-25 yaş arasında en çok yerli oyuncu bulunduran ülke konumunda (93 Alman). Yaşlı yerli oyuncuya prim verilmiyor, 30 yaş üstü en az yerli oyuncu oynatan ülke Almanya, Bundesliga.
La Liga’nın en fazla yerli oyuncu barındıran lig olduğunu daha önce belirtmiştim. La Liga’da yerli İspanyol oyuncular en fazla orta saha bölgesindeyken (119), en az da kaleci bölgesinde yer verilmiş. Yerli oyuncuları genelde olgun yaşlarda tercih ettiklerini söyleyebiliriz. 22-25 yaş arası 84, 26-30 yaş arası ise 88 oyuncu ile 22-30 yaş arası toplam 172 oyuncu oynuyor. Bu rakam, diğer Avrupa ülkelerinin üstünde.
Ligue 1, İspanya La Liga'dan sonra yerli oyuncuları en fazla olduğu lig. Ligue1'de %58.01 oran ile toplam 286 Fransız oyuncu forma giyiyor. Ligue 1, aynı zamanda 21 yaş altı yerli oyunculara en fazla şans tanıyan lig (84 Fransız oyuncu). Diğer yaş aralıklarında dengeli bir dağılım var. Ligue 1, forvet bölgesinde en çok yerli oyuncu barındıran lig durumunda (51 Fransız Forvet)
Premier Lig, en az yerli oyuncu barındıran lig demiştik. Bu az sayıdaki yerli oyuncu içinde de yaş olarak dengeli bir dağılım görünüyor. Kaleci bölgesinde en az yerli oyuncu (12 İngiliz kaleci) barındıran lig olurken, forvet bölgesinde de çok fazla yerli oyuncu kullandıklarını söyleyemeyiz (30 İngiliz forvet). İngiliz Premier Ligi, Bundesliga'dan sonra en az yerli forveti olan lig.
Serie A, yarıdan az yerli oyuncuya sahip ikinci lig. İtalyan takımlarının yerli oyunculardan yaşlandıkça faydalandıklarını görüyoruz. Serie A, Avrupa’nın majör ligleri arasında 21 yaş altı en az yerli oyuncu barındıran lig olurken, 30 yaş üstü tam 100 yerli oyuncu ile bu dalda da birinci durumda. İtalyanlar, yaş grupları ilerledikçe yerli oyunculardan daha fazla faydalanmışlar. İtalyanları savunma ağırlıklı sert futbollarıyla tanırız ama tecrübeye önem verdiklerini de düşünebiliriz sanırım.
Sizlere bu faydalı grafiği analiz etmeye çalıştım. Son olarak birkaç cümle daha eklemek gerekir ise;
ülke ligleri yerli oyuncularını en az kale ve forvet bölgelerinde oynatıyorlar. İtalya Serie A dışında en fazla
orta sahalarını yerli oyunculardan kurduklarını görüyoruz. Serie A'da tahmin edebileceğiniz gibi İtalyan
oyunculara en fazla savunmada yer veriliyor. Bunu bir İtalyan ekolü olarak algılayabiliriz.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
54 | S a y f a
Dünyada en tehlikeli sporlardan biri olarak gösterilen boks; futbol ve basketbol gibi birçok spordan
daha az tehlikeli! Sakatlanmada futbolun ülkemiz dâhil tüm Avrupa’da ilk sırada, basketbolun 2. sırada ve
boksun 14. sırada olduğunu gösteren araştırmalar mevcuttur. Bu denli riskli vazgeçilmez sporları yaparken
de sporcularımız için alınması gereken önlemlere değinmenin yararlı olacağını düşünüyorum.
Spor sakatlıklarının önlenmesi ve etkilerinin en aza indirilmesi için yapılabilecekler
İlk yapılması gereken sporcuların periyodik sağlık kontrolleridir. Bu noktada en gelişmiş ve dünya çapında uygulanmaya başlanan SpartaNova testinden bahsedelim:
Ghent ve Brüksel üniversitesinin geliştirmiş olduğu bir değerlendirme sistemi ile sporcunun fiziksel özellikleri analiz edilip, yapılan özel kuvvet testleri, esneklik, denge, stabilizasyon değerlendirmeleri ve detaylı ölçümlerle sporcunun mevcut kas iskelet sistemi sakatlanma riskleri ortaya çıkartılıyor. Analiz sonucunda mevcut sakatlanma risk faktörlerine göre, oyunculara özel egzersiz programı planlanmaktadır. Yapılan egzersiz programı ile sakatlık risk profili sporcu tarafından online olarak takip edilebiliyor. Sporcu, internet bağlantısının olduğu her yerden tavsiye edilen egzersiz programını izleyip uygulama şansına sahip oluyor. Bu testle olası futbolcu sakatlıklarını önlenmiş ve zamanında önerilecek egzersizlerle yaşanabilecek sakatlıklar en aza indirilmiş oluyor.
SpartaNova testini Türkiye’de ilk uygulayan
takım Gençlerbirliği oldu.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
55 | S a y f a
Spor sakatlıklarının oluşmasında en önemli etkenlerden biri de yetersiz ısınmadır. Bu nedenle ısınmaya, özellikle germe egzersizlerine büyük önem verilmelidir. Uyluk ve kasık bölgesindeki kasların uygun bir şekilde ısıtılması ve gerdirme egzersizlerinin yapılması önemlidir.
Göz ardı edilen bir diğer nokta ise fiziksel aktivite sonrası yapılacak soğumadır. Her aktivite sonrası mutlaka soğuma egzersizleri yapılmalıdır. Eğer soğuma egzersizleri yapılmazsa kas sertliğinden ve yorgunluktan kurtulmanız oldukça güçtür.
Sakatlık tam geçmeden maça çıkılmamalı, antrenmana başlanmamalı veya uygun dozda antrenman yapılmalıdır.
Eklemlerinde stabilite (denge/sağlamlık/sabitlik) yetersizliği olan sporcular, eklem bandajı ve eklem koruyucusu spreyler kullanmalıdır.
Sporcular, tekniğe ve kurallara uygun oyun oynamaya teşvik edilmelidirler. Antrenörlerin kendi dallarında olduğu kadar spor sakatlanmaları ve ilk yardım konusunda yeterince eğitim
almaları sağlanmalıdır.
Her türlü sakatlığa gereken ilgi gösterilmeli, sakatlıklar hafife alınmamalıdır.
Franklin FOER: Futbol oynamayı beceremem. Madem futbolculukla
başarıyı yakalayamayacaktım; bu durumda atabileceğim en şık çalım, konunun uzmanı olmaya çalışmak ve bunu becermekti.
Kızılyıldız taraftarları nasıl Sırp ordusunun önemli parçası oldu?
Celtic ve Rangers arasındaki ezeli rekabetin köklerinde ne yatıyor?
Chelsea holiganları niçin toplama kamplarına gezi düzenliyorlar?
Juventus ve Milan, hakemleri ve medyayı nasıl yönlendiriyor?
Barca, niçin bir kulüpten daha fazlası?
İran'da kadınlar maç seyredebilmek için neler yapıyor?
Franklin Foer / İthaki Yayınları / Futbol Kültürü Kitapları
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
56 | S a y f a
"Eğer kolayı isteseydim Porto'da kalırdım. Güzel mavi bir koltuk, şampiyonlar ligi kupası ve tanrı vardı.
Tanrıdan sonra da ben." Jose MOURINHO
"Bir kupa kazanmak istiyorsanız Pele ne diyorsa tersini yapmalısınız." Luis Felipe SCOLARI
"Futbol istatistikleri mini eteğe benzer. Birçok şeyi gösterir ancak asıl merak edileni göstermez." Sir Alex
FERGUSON
(Hiç futbol oynamamış olmanıza rağmen nasıl başarılı bir teknik direktör oldunuz? sorusuna cevap olarak)
"İyi bir jokey olmak için önce at olmak gerekmez" Arrigo SACCHI
"Maçın kırılma anı 45. dakikada ofsayttan yediğimiz 5. gol oldu." MAZZA (San Mario T.D.)
"Futbolcu seve seve değil, döve döve adam edilir." Yılmaz VURAL
(Muhabirin "Takım stresli ve yorgun muydu?" sorusuna cevap olarak) "Yorgun? Günde 15 saat çalışıp ayda
birkaç yüz euro kazanıp evine dönen baba yorgun ve stresli olur. Biz değil" Jose MOURINHO
"Birinciysen birincisindir, ikinciysen hiç bir şey" Bill SHANKLY
"Walcott o kadar hızlı ki bazen antrenmanlarda kendini kaptırıp topu geçtiği oluyor." Arsene WENGER
"Futbolcularım hep dünyanın en iyi takımlarına gidiyorlar! Hâlbuki biraz bekleseler dünyanın en iyisi biz
olacağız." Jürgen KLOPP
"Yediğimiz golü önceden çalışmıştık!.." Erdoğan ARICA
"Bir maçı 6-0 kazanmaktansa, 6 maçı 1-0 kazanmayı yeğlerim." Fabio CAPELLO
"Hayatla ilgili her şeyi Baba filminden bulabilirsiniz, futbolla ilgili her şeyi bir derbiden..." Greame SOUNESS
"Yıldızlarla çalışmak zor değildir. Asıl zor olan, kendisini yıldız sanan yeteneksizlerle çalışmaktır" HIDDINK
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
57 | S a y f a
Basketbol, 1891 yılında Amerikalı Fiziksel
Gelişim Uzmanı Dr. James Naismith tarafından
tasarlanmıştır. Karşılıklı duvarlara asılan tahtadan
yapılma sepetlere topu sokma esasına dayalı olan
bu oyun, atlet ve beyzbolculara kış aylarında
kondisyon antrenmanı yaptırmak için faydalı bir
çalışma olmuştur. İlk etapta yadırgansa da
sonraları büyük bir zevk haline gelmişti. Pota
çemberine geçilmeden önce şeftali sepeti
kullanılıyordu. Oyuncular sayı yaptıklarında top
şeftali sepetinin içerisinde kalmaktaydı. Bu zorluk
ve zaman kaybı nedeniyle sepetin altı kesilerek
topun aşağıya kendisi düşmesi sağlandı.
Amerikalı yöneticiler 1906 yılında günümüzde
kullanılan çembere geçiş yapılmasını sağladı.
Resmi kurallarla belirlenmiş ilk basketbol
maçı 1894’te, devletlerarası ilk milli basketbol
maçı ise 1897’de oynanmıştır. 1904’te Saint-Lovis
Olimpiyatlarında gösteri niteliğinde oynanan
basketbol, 1936 Berlin Olimpiyatları’nda
resmen yarışma programına alınmıştır.
Basketbolun Avrupa’daki ilk denemesi, 1893
yılında Paris’in Trevise sokağındaki eski bir
jimnastik salonunda yapılmıştır. Daha sonraları,
özellikle I.Dünya Savaşı sırasında, basketbolun
Avrupa’da yayılmasında Amerikalı askerlerin
büyük etkisi olmuştur.
Tarih ile sizleri daha fazla sıkmadan bu
oyunun gelişim sürecinde yaşanan güzellikleri
anlatmak istiyorum. Basketbolun her şeyden önce
bir tutku olduğunu bilmenizi isterim. Henüz
basketbola uzak arkadaşlara, bu sporla bir şekilde
tanışmalarını öneriyorum. Geçmişten benim
heyecan duygusunu hissederek izlediğim ilk isim
Magic Johnson'dır. Basketbolun sihirbazı, Lakers
forması ile büyük başarılara imza attı. Johnson’un
basketbol efsanesi Michael Jordan için kurduğu
bir cümlede var ki hala akıllarda, ''Dünyada iki tip
basketbolcu vardır: Jordan ve diğerleri. Bazen
Jordan o kadar güzel oynardı ki onu savunmaya
çalışmak yerine potayı güzel gören bir yerden
Jordan’ın yapacağı şeyi izlemeyi seçiyordum. Çünkü
ertesi gün herkes o hareketten bahsederken tam
anlamıyla görememiş olmak beni çıldırtıyordu.''
Bahsedilecek birçok oyuncu, takım ve
teknik adam var fakat hepsine ayıracak yerimiz
yok maalesef ama bu oyunu sevmek için çok
sebebimiz var. Kimler geldi kimler geçti! Amerika
kıtasından gelen bu tatlı oyun, tüm dünyada bir
aşk halini aldı. Çocuklarınızı bu sporla bir noktada
tanıştırın ve sevdirin, hiç pişman olmayacaksınız.
Hakan GERİN | Twitter.com/HGerin
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
58 | S a y f a
Akhisarsporlu oyuncuların birbirinden güzel karikatürlerini çizen, geçen sezon taraftarın diline dolanan “Gekas Marşı”nı besteleyen, adeta gönüllü bir Akhisarspor tanıtım elçisi olan Ragıp Can Ertaç, henüz 21 yaşında ve şu an Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Seramik Bölümü 4. Sınıfında okuyor. Ragıp Can’ı daha yakından tanımaya ne dersiniz?
Karikatürle ne kadar zamandır ilgileniyorsun, bu ilgi nasıl oluştu?
Karikatüre çok küçük yaşlardan beri ilgi duyuyorum. Bizim dönemde Power Rangers vardı, onları çok severdim, her yere çizerdim. Sonra Pokemon falan çıktı, anime kültürüne ilgi duyduğum bir dönem oldu. Onun dışında çocukken hafif haşarı bir öğrenciydim. Halihazırda bir hiciv sanatı
olarak doğmuş olan karikatürü hocalara karşı tam da hakkını vererek kullanırdım.
Oyuncuların portrelerini çizme fikri nasıl oluştu? Taraftarın ilgisini çekti mi?
İnsanlarda en çok dikkat ettiğim şey yüz ifadeleri, yüz formları, bakış, gülüş falandır. Desen derslerinde de portreden yırtardım hep. Genel olarak sıradan biri desene veya karikatüre bakınca "benzemiş" ve "benzememiş" olarak sınıflandırıyor, ufak bir yanılsama yaratabiliyordum desen derslerinde portrelerle.
Takımdaki oyuncuları çizmek, karikatürlerini koreografi halinde yapmak tribünden Cumhur Özkaynak
abimizin fikriydi, ben de birkaç tanesini taraftarla sosyal medyada paylaşınca epey ilgi gördü, üzerine gittim, hem kulüp hem taraftar oldukça destekledi.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
59 | S a y f a
Geçtiğimiz sezonun sonuna doğru Gekas Marşı'nı yapmıştın. Bu marştan sonra insanların senden beklentileri ne seviyede oldu? Müzik konusunda kendinizi nasıl görüyorsunuz? Müzik konusunda mı karikatürde mi daha yeteneklisin?
Gekas marşı beni taraftara yakınlaştırdı öncelikle. Benim asıl işim müzik veya bestekarlık değil, daha ziyade görsel sanatlar. Şarkı söylemeyi seviyorum ama biraz söz yazarlığı da var, Türkçe-Edebiyat derslerim iyiydi hep, rap müzikle de ilgilenmiştim bir ara. Ben marştan sonra kulübün gelişmekte olan store mağazası için birçok tasarımdan oluşan bir portfolyo hazırladım. Bu kulübü hep beraber büyütüp daha iyi yerlere getirmemiz lazım. Çocukluk hayallerimizi gerçekleştiren insanlara karşı kendimi sorumlu hissediyorum bir Akhisarlı olarak.
Karikatür; ilgi çeken, güldüren, mizah içerikli bir sanat dalı. Dolayısıyla store'da karikatür içerikli ürünler ilgi görecektir diye düşündüm. Bana şimdiden epey kişi bu ürünlerin satılıp satılmadığını sordu hatta. Taraftar ilgi gösterdikçe kulüp için bir şeyler üretmek hoşuma gidiyor. Sosyal medyada diğer takım taraftarları da bu tarz esprili parçalara, karikatürlere de ilgi gösteriyorlar, sempatik şeyler çünkü her açıdan. Hep birlikte Akhisar'ı çok çok çekici bir takım yapacağız umarım.
Karikatürlerin herhangi bir maçta görsel olarak tribünde kullanıldı mı?
Ligin 3.haftasındaki Trabzonspor maçında tüm oyuncularımızın karikatürlerinin bulunduğu koreografi tribünde yapıldı. Bu koreografinin hazırlanmasında basın sözcümüz İbrahim Evren Acar'ın dahi emeği büyük, çok uğraştı. Tribündeki tüm abilerimiz de seferber olmuşlardı. Belki medyada pek ilgi görmüyor bizim takımın maçları ama güzel işler yapıyoruz. Oyuncularımızın da çok hoşuna gittiğini duydum, ki o maçı da 3-0 kazandık, bu bizi mutlu etmek için yeterli. Eğer bu tarz bir koreografiyi tribünde görmek 1 tane oyuncumuza bile itici güç olduysa, o gün armanın hakkını vermiş gibi hissedebilirim. Bu güzel.
Gekas'tan sonra bu senin yıldızı Niasse için de marş düşünüyor musunuz? Kendisini nasıl buluyorsun?
Niasse son derece sempatik bir adam. Taraftar kısa dönemde çok sevdi kendisini. Aslında benim soru işaretleri vardı kafamda Gekas'tan sonra ama şimdilik beklentileri karşıladı. Maçlarda sürekli gülümsemesi hoşuma gidiyor, güveniyoruz takıma daha çok. Türk futbolseverinin sevdiği tarzda bir oyuncu üstelik,
hızlı, slalom yeteneği olan, hafif savruk, bir Les Ferdinand etkisi yaratabilirse onun için de Gekas gibi methiyeler içeren bir parça düşünüyorum ama şu an hem doğru zaman değil, hem de gitarist ağabeyimiz Eskişehir'de olmadığından bir araya gelme fırsatımız olmadı ama kafamda bu konu hakkında birkaç fikir var elbette. Umarım yapacağımız iş yine aynı şekilde beğenilir.
Takımda en sevdiğin oyuncu kim?
Ben tüm oyuncularımızı seviyorum, çünkü hepsi doğup büyüdüğüm yerlerin, en yakın arkadaşlarımı içeren şehrin futbol takımı için ter döküyorlar. Ancak şunu söyleyebilirim maçlarda Mustafa Aşan ve
Ahmet Cebe tekme yediği vakit daha çok sinirleniyorum diyebilirim.
Şu an kulüp için üzerinde çalıştığın iş veya projeler neler? İleriye dönük planların nedir?
Şu sıralar vektörel çizimde kendimi geliştiriyorum. Store için yaptığım tasarımların üretimi için gerekli aşama bu çünkü. Onun dışında hazırladığım takım posteri de store'da taraftarla buluşacak. Ben şahsen daha önce Barca, Real, Bayern ve Ferençvaroş'ta böyle bir şey görmüştüm. Türkiye'de varsa da görmedim henüz. Onun dışında Gekas marşından sonra takımımız için tüm taraftarın hep bir ağızdan söyleyebileceği birkaç parça daha düşünüyoruz. Taraftar kültürünün oluşmasında en önemli şeylerden birisi de tezahüratlar çünkü. Gün gelir de büyük takımlar bizim tezahüratlarımızı düzenler, o zaman biraz daha büyüdüğümüzü hissederiz.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
60 | S a y f a
Ayaktakiler: Murat Türksoy, Emre Aşık, Marian Zeman, Nesim Özgür, Oğuz Çetin
Oturanlar: Saffet Akyüz, Gerson, İsa Turan, Engin Özdemir, Fuat Buruk, İlkan Aksoy
Ayaktakiler: Aykut Canik, Halit Köprülü, Mehmet Gönülaçar, Alparslan Kartal, Murat Şahin, Saffet Akbaş
Oturanlar: Kemalettin Şentürk, Armağan Yapıcı, Engin Özdemir, Nedim Yiğit, Hasan Çelik.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
61 | S a y f a
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
62 | S a y f a
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
63 | S a y f a
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
64 | S a y f a
adidas, sınırlı sayıda üretilen Yohji
Yamamoto adizero f50 kramponlarını ödüllü
Japon moda tasarımcısı Yohji Yamamoto ile
birlikte geliştirdi. Dünya çapında sadece 2.000 çift
sunulacak olan, çarpıcı bir tasarıma sahip f50
kramponlar futbol dünyasında heyecan yaratacak.
Türkiye’ye sadece 25 adet gelecek olan Yohji
Yamamoto adizero f50 krampon, 780 TL’lik satış
fiyatıyla geçtiğimiz günlerde adidas
mağazalarında futbol tutkunlarının beğenisine
sunuldu.
Kramponun burun kısmında, Japonya’nın
antik çağlarda kutsal topraklarda yaşayan
imparatorlarını koruduğuna inanılan bir çift
imparatorluk aslan köpeği bulunuyor. Bu
geleneksel tasarım, Japonya’nın modern bilim
kurgu kültüründen etkilenerek geçmişle gelecek
arasında ruhani bir bağlantı oluşturuyor. Sonuçta,
futbol sahasında cesur bir duruş sergilemek için
moda dünyasından ilham alan beklenmedik bir
tasarım ortaya çıkıyor.
Yohji Yamamoto, adizero f50 krampon
tasarımıyla ilgili şunları söyledi:
''Tasarımı oluştururken, Japon kültüründeki
antik çağ gelenekleri ile modern bilim-kurgunun
karışımından ilham aldım. Kramponların da
oyuncular arasında uyum sağlamasını ve onlara,
hiçbir korkuları olmadan kendilerini ifade etmeleri
için daha fazla güven vermesini umuyorum.
İnsanlar kendilerini ifade etmekte özgür
hissetmelidir. Tek yapmanız gereken kendi
içgüdünüzü takip etmek.''
Mevcut adizero f50 ürün serisiyle aynı
teknolojiyi kullanan Yamamoto f50, oyuncuların
hiç olmadığı kadar hızlı olmasına imkan veriyor.
Kusursuz mühendislik anlayışı krampon
tasarımının her yönünde vazgeçilmez bir rol
üstlenirken, Yamamoto f50, 165 gram ağırlığıyla
piyasadaki en hafif kramponlardan biri olarak
öne çıkıyor.
adizero f50’nin çığır açan özellikleri:
• Sprintskin - Ayak ve top arasında doğal hissi
korurken ayakkabının hafif kalmasını sağlayan,
özel deriyle sentetik bileşiminden oluşan DUAL
MAX 1,5 mm kalınlığındaki saya.
• Sprintweb - Yüksek hızlarda mükemmel top
kontrolü sağlayan ve teknolojisi sayesinde dengeli
bir yapı sunan, ayakkabının üzerinde bulunan 3
boyutlu doku.
• Sprintframe - Oyunculara mükemmel denge
sunan, güçlü ancak hafif taban.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
65 | S a y f a
Nike’ın Mercurial kramponlarındaki son
eseri, dünyanın en büyük futbolcularından biri
olan Cristiano Ronaldo’nun sahadaki süper hızı ve
üstünlüğüne saygı gösterisi niteliğinde. Üzerindeki
‘süpernova’ baskısıyla Nike Mercurial IX CR7
kramponu ve 2013 CR7 koleksiyonuna Portekizli
oyuncunun kendine has oyun stili ilham verdi.
Mercurial IX kramponlarında yüzeyin
tamamını kaplayan Vela Süpernova baskısının
yanı sıra Cristiano’nun forma numarasına
gönderme yapan yedi yıldızlı yol dikkat çekiyor.
Süpernova baskısının üzerinde ise gümüş
benekler ve Parlak Mavi kenar çizgisiyle bezenmiş
Nike logosu yer alıyor.
“Nike ile işbirliği yapmak müthiş bir şey.
Görüşlerimi dikkate alarak benim için en iyi
kramponu tasarladıklarını bilmek bana ekstra
güven veriyor” diye konuşan Cristiano Ronaldo,
“Kramponların performansının yanı sıra kişiliğimi
ve oyun tarzımı yansıtan bir şey yarattığımızda da
çok havalı oluyor. Bu çok özel bir ilişki” diyerek
markaya olan bağlılığına da ifade etti.
17 Kasım 2013’te düzenlenecek olan Vodafone 35. İstanbul Maratonu'na katılmak için yapılan kayıtlar rekor bir katılımla tamamlanarak kapandı. Vodafone Türkiye, 35. kez düzenlenecek olan Vodafone İstanbul Maratonu’na ikinci kez adını veriyor. Birçok yeniliğin olacağı ve festival havasında geçecek maraton, 17 Kasım Pazar günü düzenlenecek. Tarihte kıtalararası koşulan ilk yarış olma özelliğine sahip Vodafone İstanbul Maratonu, 1979’dan bugüne kesintisiz olarak her yıl düzenlendi. Geçtiğimiz yıl ilk kez 'Altın Kategori'de koşulan Vodafone İstanbul Maratonu, Vodafone Türkiye’nin desteğiyle güçlenerek dünyanın en iyi maratonları sayılan World Marathon
Majors ligine girme hedefiyle; 42 km Maraton, 15 kilometre koşusu, 10 kilometre koşusu ve halk yürüyüşü olmak üzere dört ana kategoride koşulacak.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
66 | S a y f a
adidas gençlere, Selena Gomez’in tasarladığı adidas NEO kış koleksiyonunun global reklam kampanyasına katkıda bulunma fırsatı tanıyan heyecan verici bir online yarışma hazırladı. #myNEOshoot yarışmasında gençler, Selena’nın online kataloğundan en sevdikleri görüntüyü yakalamaya davet ediliyor. Bunun için tek yapılması gereken; görüntüyü çekmek, kırpmak ve seçimlerini tüm dünyanın görmesi fırsatını yakalamak için yarışmaya göndermek.
En beğenilen resim, Selena’nın kendi Facebook sayfasında kapak resmi olarak kullanılacak ve milyonlarca hayranı tarafından görüntülenebilecek. Kazanan resim NEO Facebook sayfasının kapağı olurken, bir diğeri de NEO’nun twitter hesabının arka planı ve başlık alanını
kaplayarak dünyanın dört bir yanındaki binlerce kişi tarafından görülebilecek. Tüm başarılı katılımcılar, isimlerini ve çektikleri görüntüleri Selena’nın adidas NEO Kış Koleksiyonu için düzenlenen global reklam kampanyasının bir parçası olarak görebilmek gibi hayatta sadece bir defa karşılarına çıkabilecek bir fırsatı yakalamış olacaklar.
Selena Gomez konuyla ilgili şunları söyledi: “Moda ile denemeler yapmayı ve farklı tarzları birbirine karıştırmaya bayılıyorum. Bu yarışma hayranlarıma en sevdikleri kampanya resmini seçip bunun özgün bir versiyonunu yaratarak kendi tarzlarını sergileme fırsatını da sunuyor. En iyi görüntüyü Facebook sayfamda paylaşmak için sabırsızlanıyorum!” Selena Gomez’in interaktif kataloğunu ayrıntılı incelemek için, www.adidas.com/selenagomez adresini ziyaret edebilirsiniz.
adidas, bu sezon NBA’in en baskın ve büyük isimlerinden olan ve 3 defa NBA’de Yılın Savunma Oyuncusu seçilen Dwight Howard’ın ismini taşıyan, daha hızlı ve güçlü D Howard 4 ayakkabısını sundu.
Yeni D Howard 4 rahat ve destekli üst kısmı ile bir araya gelen, Crazyquick teknolojisine sahip tabanı ile hız ve güç için tasarlandı. Ayakkabının üzerinde bulunan spiral şekilli dalgalar Dwight’ın
oyun tarzından ve 3 saniye koridorunda çizdiği dairelerden esinleniyor.
Dwight’ın kişiliği ile uyumlu parlak ve renkli üst kısmı ile dikkat çeken D Howard 4’ün krom görünüme sahip dili ve üç bantı, basketbol sahasında oyuncuların öne çıkmasını sağlıyor. Dilin üzerinde, Dwight’ın özel DH logosu bulunuyor. adidas D Howard 4 tüm adidas mağazaları ve yetkili satış noktalarında 338 TL fiyatla satışa sunuluyor.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
67 | S a y f a
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013
68 | S a y f a