68
Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013 1 | Sayfa

Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım/Aralık Sayısı

Citation preview

Page 1: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

1 | S a y f a

Page 2: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

2 | S a y f a

Page 3: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

3 | S a y f a

TRANSFER MERKEZİ

Aylık Futbol Dergisi Yıl: 1 Sayı: 5 Tarih: Kasım/Aralık 2013

Ücretsiz olarak yayınlanmaktadır.

TransferMerkez.com 0555 499 99 99

İmtiyaz Sahibi Çetin KUZU / Ali KARAKAŞ

Genel Yayın Yönetmeni

Çetin KUZU

Genel Koordinatör Hüseyin KARABACAK

Reklam ve Satış Direktörü

Ali KARAKAŞ

Yazı İşleri Sorumlusu

Canan AKARCA KUZU

Röportaj Sorumlusu

Oğuzhan ARSLAN

Yazarlar / Katkıda Bulunanlar Yiğit Can ERTUNÇ, Namet ATEŞ, İvan KİLE

Erman ÖZGÜR, Serkan ÇOKAYDIN, Hakan GERİN Muhammed EKTİ, Ümit ŞENGÜN, Pelin KOÇ

Haydar BULACA, Emin ÖRNEK, Cumali ÖNCALIR Volkan VARDARLI, Serkan KAYALAR, Serdar SOYLU

Orhun ALİCİKOĞLU, Kaşif YAVAŞ, Harun YAPAR Tamer Sami SERT, Sefa ÖRNEK, Ragıp Can ERTAÇ

5 Akhisar’ın Yeni Yıldızı: Niasse

6 Eski Dostlar Şimdi Nerede?

9 Dünden Bugüne: Cristiano Ronaldo

14 15 Türk Asıllı Genç Yetenek

18 PTT 1. Lig Panorama

44 Scout Raporu: Andrija Bajic

44 Scout Raporu: Mert Türkileri

45 Vaktinden Önce Kayan Yıldızlar

48 Altın Jenerasyon: Belçika

52 Avrupa’da Yerli Oyucu Olmak

20 Levent Eriş

23 Timur Kosovalı

26 Emre Kılınç

28 Ahmet Görkem Görk

31 Oktay Delibalta

34 Kerim Zengin

36 Alaettin Çiçek

40 Patrick Etoga

41 Volkan Canbolat

43 Diğer Röportajlar

54 Sporcu Sağlığı: Sakatlıklara Son!

55 Kitap Önerisi: Ne Okuyalım?

56 Unutulmaz Teknik Direktör Sözleri

57 Basketbolun Tarihi

58 Karikatür: Ragıp Can Ertaç

60 Nostalji / Futbol Fotoğrafları

64 Spor Modası: Adizero F50

65 Spor Dünyasından Haberler

Page 4: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

4 | S a y f a

Page 5: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

5 | S a y f a

Düşük bütçe ve mütevazı kadrolarıyla

başladıkları geçen sezonda, Hamza Hamzaoğlu ve

Gekas önderliğinde tarih yazarak ligde kalmayı

başaran Akhisar Belediyespor'un bu sezon neler

yapabileceği herkesin merak konusuydu. Takımdan

ayrılan Gekas'ın yerini doldurabilecek bir golcü

bulmaları imkansız gibiydi. Nitekim forvet bölgesine

yapılan transferler Niasse ve Alessandro Riedle gibi

genç ve tanınmayan oyunculardı. Taraftarın bu

isimlerden beklentisi fazla

değildi ancak lig başlayınca

onları güzel bir sürprizin

beklediğini göreceklerdi.

Gekas’ın takımdan

ayrılmasının ardından sezon

başında defans oyuncusu

Ibrahima Sonko’nun Hamza

Hoca’ya tavsiyesiyle denenmeye alınan 23 yaşındaki

Senegalli golcü Baye Oumar Niasse, teknik direktör

Hamza Hamzaoğlu'ndan geçer not alarak transfer

edildi. Genellikle denenerek alınan oyunculardan

büyük beklentiler olmaz, Niasse da alternatif olarak

transfer edilmişti ama haftalar ilerledikçe her şey çok

farklı olacak, Niasse attığı ve attırdığı gollerle maçlar

kazandıracak ve taraftarın sevgilisi konumuna

gelecekti.

Ülkesinin US Ouakam takımından sadece

150 bin avro gibi düşük bedelle transfer edilen

Niasse, ligde gösterdiği performansla taraflı/tarafsız

herkesi kendine hayran bırakmaya devam ediyor.

Geçen sene Norveç'in Brann takımında kiralık olarak

forma giyen Niasse, sadece 4 maçta forma giymiş

ancak etkili olamamıştı. Daha önce Senegal U23 milli

takımında forma giyen Niasse, henüz A milli olamadı.

Akhisar’a transferinden

sonra sezona fırtına gibi giren

Senegalli golcü, 9 maçta 5 gol ve

3 asist gibi rakamlara ulaşarak

herkesin dikkatini çekmeyi

başarıyor ve Galatasaray’ı 2-1

yendikleri maçta 2 golü birden

atarak maçın yıldızı oluyordu.

1990 doğumlu Niasse, forvetin yanı sıra

hücum hattının kanatlarında da oynayabiliyor.

Sürati, dribling yeteneği ve gücüyle tipik bir "Afrikalı

forvet" imajı çizse de son vuruşları çoğu Afrikalı

oyuncudan daha iyi. Pas/şut tercihleri ve top

kontrolü gibi konularda eksikleri olsa da bunlar

zamanla geliştirilebilecek özellikler. Niasse’ı,

önümüzdeki yıllarda çok daha iyi yerlerde görebiliriz,

dikkatle izlemenizi tavsiye ediyorum.

Page 6: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

6 | S a y f a

Ülkemize yüzlerce yabancı futbolcu geldi. Bazıları ligimizde hiç tutunamazken, bazıları yıllarca oynadı bu topraklarda. Robert Enke gibi tek maç oynayarak ülkemizden ayrılan oyuncular da oldu; Souleymanou Hamidou, Misko Mirkovic gibi 11 sezonda aralıksız ligimizde oynayanlar da. Birçoğu yıllarca ligimizde forma giyerek adeta 'bizden biri'' oldular. Peki eski dostlar şimdi nerede, ne yapıyorlar?

Souleymane Youla Gençlerbirliği'nin transferi olarak ülkemize gelen Youla, liglerimizde birçok takımda forma giyme şansı buldu. Gençlerbirliği'nin ardından Beşiktaş, Eskişehirspor ve Denizlispor formalarını giyen Gineli golcü, Denizli macerasından sonra Orduspor ile anlaştı ama sakatlığından ötürü forma giyemeden takımdan ayrıldı. Youla ülkemizde çıktığı 198 maçta 76 gol atmayı başarmıştı. Geçen sezonu Belçika 2. Ligi'nin Sint-Niklaas takımında geçiren Youla, bu sezon Fransa 2. Lig takımlarından SC Amiens'e transfer oldu ama henüz forma şansı bulamadı.

Pini Balili İstanbulspor'un vakt-i zamanında Hapoel Tel-Aviv'den 150 bin dolara transfer ederek ülkemize getirdiği İsrailli golcü Balili, ligimizde birçok takımda forma giymişti. İstanbulspor'un ardından Kayserispor, Sivasspor ve Antalyaspor'da oynayan Balili, özellikle Sivasspor'daki başarılı performansıyla akıllarda yer etmişti. Liglerimizde toplam 169 maçta 39 gol atma başarısı gösteren İsrailli golcü, ülkemizden ayrıldıktan sonra 2 sezon ülkesinin 1. Lig takımlarından Bnei Yehuda'da oynamıştı. Balili son 2 sezonda ise İsrail'in alt lig takımlarından Maccabi Ironi Bat Yam takımında forma giyiyor.

Ahmed Hassan Kocaelispor'un ülkemize kazandırdığı bir diğer futbolcu da Mısırlı Ahmed Hassan. Orta sahanın ortasında ve sağında oynayabilen Mısırlı oyuncu Kocaelispor'dan sonra Denizlispor, Gençlerbirliği ve Beşiktaş formalarını da giydi. Ülkemizde 211 maça çıkıp 64 gole imza atma başarısı gösteren tecrübeli oyuncu şu an ülkesinin Zamalek takımında forma giyiyor. 38 yaşında olmasına rağmen takımında forma şansı bulmaya devam eden Ahmed Hassan, sezon başında 1 yıl daha futbola devam edeceğini açıklamıştı.

Page 7: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

7 | S a y f a

Ayman Abdelaziz Kocaelispor'un ülkemize getirdiği Mısırlı ön libero yıllarca ülkemizde oynamıştı. Kocaelispor, Malatyaspor, Gençlerbirliği, Trabzonspor, Konyaspor, Diyarbakırspor ve Çaykur Rizespor'da forma giyen Ayman, liglerimizde oynadığı 269 maçta 10 gol atmıştı. Teknik direktör Ziya Doğan'ın en sevdiği öğrencilerinden biri olan Mısırlı oyuncu, Ziya Hoca'nın gittiği her takıma onu da götürmesiyle dikkat çekmişti. 35 yaşındaki Mısırlı oyuncu şu an Suudi Arabistan'ın Hajer Club takımında kariyerine devam ediyor.

Zdravko Lazarov

2000 yılında Kocaelispor'un ülkemize getirdiği Bulgar golcü Lazarov, daha sonra Gaziantepspor ve Kayseri Erciyesspor'da da forma giydi. Sol ayaklı bir forvet olan Lazarov attığı gollerle de kendini sevdirmişti. Ligimizde 198 maçta 69 gol atma başarısı gösteren Lazarov, futbola ülkesinin önemli takımlarından Lokomotiv Plovdiv'de devam ediyor. 37 yaşındaki tecrübeli oyuncu bu sezon sahaya çıktığı 13 maçta attığı 1 golün yanı sıra yaptığı 7 asist ile eski günlerinden pek bir şey kaybetmediğini gösteriyor.

Aleksandar Yordanov Yordanov da Lazarov gibi ülkemizde bir çok takımda uzun süre forma giyme şansı bulmuştu. Kocaelispor'un ülkemize getirdiği Bulgar oyuncu daha sonra İstanbulspor, Kayserispor, Konyaspor ve Ankaragücü'nde oynamıştı. Orta sahadaha hücuma yönelik oynayan Yordanov 198 maçta 34 gol atarak bu alanda da başarılı bir istatistik yakalamıştı. En son ülkesinin takımlarından Botev Plovdiv'de forma giyen Yordanov, geçen sezon sonunda yeşil sahalara veda etti. Futboldan kopamayan Yordanov, şu anda son takımı Botev Plovdiv'in sportif direktörlüğünü yapıyor.

Marcel M'Bayo Gençlerbirliği'nin ülkemize getirdiği ofansif orta saha oyuncusu, daha sonra Sakaryaspor ve Malatyaspor'da da forma giydi. Liglerimizde toplam 168 maça çıkan Demokratik Kongolu oyuncu Gençlerbirliği'nde forma giyerken Ankaragücü'ne attığı bir golden sonra yaptığı ilginç gol sevinciyle bolca konuşulmuştu. Şu anda Belçika 2. Lig takımlarından SK Sint Niklaas'ta kariyerine devam eden 35 yaşındaki oyuncu, geçen sezon 25 maçta 8 gol 3 asistle oynayarak ilerleyen yaşına rağmen performansından pek bir şey kaybetmediğini göstermişti.

Giani Kirita Ligimizde Samsunspor, Gaziantepspor, Ankaragücü ve Bursaspor formalarını terleten Kirita, ön libero mevkiinde görev alıyor ve sert futboluyla tanınıyordu. Ligimizde çıktığı 163 maçta 15 gol atan Romen oyuncu, ülkemizden ayrıldıktan sonra Romanya’da 1. Lig ekibi Targu Mures ve son olarak 2. Lig ekibi Clinceni takımlarında oynadıktan sonra futbolu bıraktı. Kirita şu an bireysel oyuncu antrenörlüğü yapıyor.

Page 8: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

8 | S a y f a

Joao Batista Lima (Mertol Karatay) Gaziantepspor'un ülkemize kazandırdığı oyunculardan olan Brezilyalı Joao Batista da liglerimizde birçok takımda forma giymişti. Gaziantepspor'daki başarılı performansının ardından Galatasaray macerası ve sonrasında Torku Konyaspor, Kasımpaşa takımlarında formasını giyen orta saha oyuncusu Türk vatandaşlığına geçerek Mertol Karatay ismini almıştı. Liglerimizde toplam 186 maça çıkan Brezilyalı oyuncu, Türkiye'de en son maçına 2009'da Kasımpaşa formasıyla çıkmıştı. 38 yaşındaki oyuncu en son Brezilya Serie C takımlarından Tupi Football Club'te forma giydikten sonra futbolu bıraktı.

Souleymanou Hamidou 11 sene boyunca ülkemizde farklı takımların kalesini koruyan Kamerunlu futbolcu Hamidou, Türk futbolseverlerin yakından tanıdığı bir isim olmayı başarmıştı. Rizespor'un ülkemizde getirdiği oyuncu, uzun yıllar hiç ayrılmadı ve Denizlispor ile Kayserispor'un kalesini başarıyla korudu. Kariyerini 2011 yılında 37 yaşında artık simge ismi olduğu Kayserispor formasıyla noktalayan Kamerunlu kaleci, Süper Lig'de toplam 256 maça çıkarak ayrı bir başarıya imza atmıştı. Kamerun milli takımının kalesini de 29 kez koruyan Souleymanou, şu an herhangi bir takımda görev almıyor.

Jean Emmanuel Effa Owona Liglerimizde Altay, Elazığspor, Ankaragücü ve Malatyaspor gibi birçok takımda forma giyen Kamerunlu golcü Effa Owona, ülkemizde yaşadığı ilginç bir olayla da hafızalarda yer etmişti. Ankaragücü forması giydiği bir maçtan sonra teknik direktör Yılmaz Vural tarafından fiziki şiddete maruz kalan Effa, Vural'ın "Ben onların hem ağabeyi hem babası sayılırım. Yeri geldiğinde tokat da atabilirim" sözleriyle uzun süre spor medyasında konuşulmuştu. Türkiye'de oynadığı 74 maçta 18 gol atan 30 yaşındaki Kamerunlu golcü, Malezya Ligi takımlarından Negeri Sembilan'da kariyerine devam ediyor.

Roman Dabrowski (Kaan Dobra) Kocaelispor formasıyla gösterdiği başarılı performansla büyük takımları peşinde koşturan Polonyalı oyuncu, kariyerinin sonraki yıllarında Beşiktaş, Antalyaspor ve 2 dönem daha Kocaelispor forması giymişti. Türk vatandaşlığına geçerek Kaan Dobra adını alan ve adeta “bizden biri” olan Polonyalı oyuncu, ligimizde oynadığı 314 maçta 75 gol atmayı başarmıştı. Futbolu bıraktıktan sonra da ait olduğu yeşil sahalardan kopamayan Kaan Dobra, Kocaelispor ve Beşiktaş alt yapılarında antrenörlük yaptıktan sonra geçtiğimiz sezon Orhangazispor'u çalıştırmış ancak alınan başarısız sonuçlar nedeniyle görevine son verilmişti.

Sizlere akıllarımızda yer etmiş, içimizden, "bizden" yabancıları biraz da olsa anımsatmak istedik.

Buradan tüm eski dostlara selam olsun, bir başka yazıda görüşmek üzere...

Page 9: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

9 | S a y f a

Cristiano Ronaldo, 1985 yılının 5

Şubat'ında, Portekiz'in Funchal şehrinde doğar. 4

çocuklu Aveiro ailesinin en küçük bireyi olan

Ronaldo'nun, futbolla ilk tanışıklığı, evinin

duvarlarına top vurdurmak olmuştur. Ronaldo 6

yaşına geldiğinde, ailesi onu babasının da çalıştığı

Andorinha kulübüne yazdırır. Koyu bir Benfica

taraftarı olan Ronaldo, kaderin cilvesine istinaden,

profesyonel kariyerinin ilerleyen döneminde

Sporting Lizbon forması giyecektir.

8 yaşına gelen Ronaldo, artık tek başına

top oynamayı bırakıp bahçede, sokakta topla

beraber enteresan hareketler deniyor ve sıradan

bir futbolcu olmayacağını o günlerden

hissettiriyordu. 10 yaşında acı bir gerçeğe şahit

olan Ronaldo, her zamanki gibi antrenman sonrası

soyunma odasına dönerken, insanların çevrelediği

babasını sedyenin üzerinde yatar halde görür.

Babası alkol komasına girmiştir. Yapılan 2 saatlik

müdahale sonrası kendine gelen baba Jose, o gün

yaşadıklarını hatırlamıyordur. O olaydan

etkilenen Ronaldo o gün kendi kendine bir yemin

eder; "Hayatımda hiçbir zaman içki

içmeyeceğim."

Ronaldo'nun yeşil sahalarda kendisini

gösterdiği ilk maç 93-94 sezonunda 'Gençler

Finali' olur. Andorinha, ilk yarıyı 2-0 geride

kapatmıştır. Soyunma odasında çok sinirli

gözüken Ronaldo'nun bugünkü saha içi liderliğini,

o zaman söylediği şu söz adeta açıklar niteliktedir;

"Hocam bütün bir sene çalıştık. Şimdi bize 2

gol attılar diye pes mi edeceğiz? Onlar 2 gol

attıysa biz de 3 atarız. Bu maçı kazanacağız,

söz!" Andorinha, fırtına gibi başladığı ikinci yarıyı

Ronaldo'nun attığı 2 gol ve yaptığı bir asist ile 3-2

kazanarak kupanın şampiyonu olur.

Sezon sonunda ise Ronaldo, kariyerindeki

ilk transfer teklifini almıştır, hem de iki takım

tarafından: Maritimo ve National. Daha zengin

olan Maritimo, o sene genç takım dışından bir

transfer yapacaktır ve seçimini Brezilya'nın

Santos kulübünde oynayan bir gençten yana

kullanır ve Ronaldo, o sene evinden 500 metre

uzaklıkta olan National takımına transfer olur.

Ronaldo'nun buradaki ilk zaferi, gençler

kategorisindeki şampiyonluk olacaktır. Bunun

yanı sıra, final maçına 39 derece ateşle çıkması da

değinilmesi gereken ayrı bir detaydır.

Page 10: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

10 | S a y f a

Ünü iyiden iyiye yayılan Ronaldo, 11

yaşına geldiğinde, bu kez ülkenin en büyük

akademisine sahip olan Sporting Lizbon'dan

teklif alır. Oraya giderse ailesinden uzak

kalacaktır. İlk başlarda Ronaldo'nun Lizbon'a

gitmesine sıcak bakmayan ailesi sonunda ikna

olur ve oğullarını, Lizbon'un yetenek avcısı

Freita'ya emanet ederek, yaşayacakları hasrete

göğüs germe kararında mutabık kalır. 3 günlük

deneme süresinin ardından Ronaldo, kendisini

Lizbonlu yapan imzayı atar.

Evinden tam 1000 km uzaklıktaki bir

şehirdedir artık. Transferin ilk günlerinden bu

yana, o yaşta bir çocuk için büyük sayılabilecek

sıkıntılardan mustarip olmaktadır. Kulübündeki

diğer çocuklar ona "köylü", "maymun" gibi

lakaplar ile hitap etmektedir. Bir gün derste bu

lakaplardan yaka silken Ronaldo, oturduğu

sandalyeyi karşısındaki öğretmene fırlatmış ve

sınıfa doğru dönerek "Ben öğretmene bile bunu

yapıyorsam, düşünün size neler yapabilirim!"

diyerek gözdağı vermiştir.

Ronaldo'nun futbol okulunda en iyi

arkadaşı Fabio olmuştur. Fabio da, tıpkı Ronaldo

gibi küçük bir kasabadan Lizbon'a gelmiştir.

Akademinin ilk haftasında, yaşadığı gerginliklere

dayanamayan Ronaldo, o haftanın her gecesini

isyan edip ağlayarak geçirir ve istisnasız her gece,

gözünü ailesiyle birlikte yaşadığı yuvasında açma

düşleriyle yatağına girer.

Akademideki ilk maçı, yeşil ve kırmızı

takım halinde oynanan hazırlık maçıdır. Hocasının

ilk 15 dakikası 0-0 süren maçta Ronaldo'yu oyuna

sokmasıyla, oyundaki tüm denge değişir ve 'Yeşil

Takım' Ronaldo'nun 1 gol, 1 asisti ile 2-0 kazanır.

Ronaldo'nun kısa süredeki yükselişi 50 avro olan

maaşı 600 avroya çıkarılarak ödüllendirilir.

13 yaşına geldiğinde Ronaldo, futbol

dışında yeni bir sporla tanışmıştır, masa tenisi. Bu

oyunda da futbolda olduğu gibi başarılıdır.

Bugünkü göze batan iki özelliği, masa tenisi

günlerinden beri gelmektedir;

1. Yere sağlam basması

2. Falsolu vuruşları sıklıkla tercih etmesi.

15 yaşına geldiğinde, kulüp doktoru ona

kötü bir haber ile gelir ve "Senin de bir kalbin var

ve çok hızlı atıyor, bir an önce ameliyat

etmeliyiz." der. İlk başlarda ameliyat fikrinden

çekinen Ronaldo, bir süre sonra tedaviyi kabul

eder ve yapılan tedaviden sonra güçlü yapısı

sayesinde eski formuna vakit kaybetmeden geri

dönmüştür.

Page 11: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

11 | S a y f a

Maaşı 1200 avro'ya yükseltilen Ronaldo, o

sene güzel bir haber alır. Sporting Lizbon, 'Gençler

Şampiyonası'nda kurada Maritimo'yu çeker ve

maç Maritimo'da oynanacaktır. Maçı izlemesi için

tüm tanıdıklarına haber yollayan Ronaldo'nun

sevinci maç kadrosunu görene kadar sürer, çünkü

maç kadrosuna alınmamıştır. Nedeni ise

derslerinin kötü gidiyor olmasıdır, kulüp

yöneticileri bunun en ağır ceza olacağı yönünde

hemfikir olup, Ronaldo'yu toptan mahrum

bırakma tasarrufunda bulunmuşlardır. (!)

2001 yılına gelindiğinde, Ronaldo artık

Sporting Lizbon’un B takımındadır. O sene

Ronaldo’nun yanısıra, bolca trivelasına şahit

olduğumuz ve yakından tanıdığımız Ricardo

Quaresma da Lizbon'un B takımındaydı. B

takımdaki ilk antrenmanında çektiği sert ve

falsolu vuruşlar ile dikkat çeken Ronaldo, o

antrenmandaki ilk maçında ise A Takım'a attığı 1

gol ve yaptığı 2 asist ile antrenörlerinin ve

ağabeylerinin dikkatini çekmişti ve zamanla

sevilmeye başlanmıştı.

O sene Ronaldo’yu bir Ada kulübü

yakından takip etmektedir, o kulüp İngiliz devi

Liverpool’dan başkası değildir. Bu bilgiyi

yöneticilerden birinin Ronaldo'ya söylemesi ile

Ronaldo çok mutlu olmuş ve antrenmanlarda

kendini kanıtlamak için elinden geleni ardına

koymaz hale gelmiştir. Fakat bu durum,

toyluğundan mustarip olması muhtemel

Ronaldo'yu bir yanlışa sevk edecektir. Artık takım

oyunu yerine, şahsi oynamaya başlamıştır.

Araştırmasını bitiren Liverpoollu yetenek avcıları,

Ronaldo için “Gelişimini tamamlaması lazım”

şeklinde not düşerler ve bu durum Ronaldo'ya

bildirildiğinde genç delikanlı yıkılmaz ve azmeder.

O günün akşamında, en yakın arkadaşı Fabio’ya

döndü ve yemin etti;

”Göreceksin bak, bir gün Premier

Lig’de, hem de en büyük kulüplerden birinde

oynayacağım!”

Ronaldo, transferde yaşadığı bu hayal

kırıklığının hemen ardından bir başka kötü

haberle daha sarsılır. Annesi Dolores, babası

Jose’nin hastaneye kaldırıldığını oğluna söyler.

Doktorlar, karaciğerinin iflas ettiğini bildirir ve

gerekçe tanıdıktır, alkol.

Takımından 1 hafta izin alan Ronaldo, memleketi

Funchal’e döner ve babasına destek olmaya çalışır.

Bir süre sonra taburcu edilen Jose, kefeni

yırtışının henüz 1. haftasında ne yazık ki tekrar

içki içmeye başlar.

Page 12: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

12 | S a y f a

2002 yılı, Ronaldo için çok verimli

geçecektir. Portekiz'in 17 Yaş Altı Mili Takımına

seçilen Ronaldo, o yıl Danimarka’da düzenlenecek

Avrupa Şampiyonası'nda forma giyme gururunu

yaşar. Gol atamasa da, otoritelerden tam not alan

Ronaldo, turnuvanın sonunda, o dönem Güney

Afrika'nın teknik direktörlüğünü yapan vatandaşı

Carlos Queiroz ile tanışır. Queiroz ona katî bir

ciddiyetle şu soruyu yöneltir; “Hedeflerini

bilmiyorum ama eminim bir gün İngiltere’de

top oynamak istiyorsundur, değil mi?”

Önemli bir futbol adamıyla konuşuyor

olduğunun farkında olan Ronaldo da açık bir dille

şu cevabı verir; “Ben Dünya'nın en iyi

kulüplerinde oynamak istiyorum. Bu

İngiltere’de de olabilir, İspanya’da da. Benim

hedeflerim büyük. Amacım bir gün Dünya'nın

en iyisi olmak.”

Queiroz ise, mütevazı olmayan bu gencin

potansiyelinin farkındadır ve onun sahadaki

hırsına hayranlık duymaktadır. Avrupa

Şampiyonasını izleyen bir başka önemli futbol

adamı da, Sporting Lizbon'un Rumen teknik

adamı, yani Ronaldo'nun o dönemki hocası László

Bölöni'dir. Oyuncusunun performansını

beğenmiştir ve ona artık antrenmanlar sonrası

özel çalışmalar yaptırmaya başlayacaktır.

Bölöni'nin, giderek ciddiye aldığı bu genç için,

kulübün sağlık heyetinden bir ricası olacaktır.

Cristiano Ronaldo’nun kemik testlerine tabi

tutulup, neticelerinden en kısa sürede haberdar

edilmek istediğini söyler.

Ölçümlerden çıkan sonuç, Cristiano’nun

1,89 cm'a kadar uzayacağıdır. Bu boy, bir hücum

oyuncusu için epey ideal bir boydur. O sezon

öncesi, oyuncusu ile önemli bir konuşma yapan

Bölöni, ona açık bir dille "Seni bu sezon A takımda

oynatabilirim, hazır ol, ama takım arkadaşlarının

varlığını unutmadan oynayacaksın ve yardımsever

olacaksın." demiştir.

A takımla ilk antrenmanına çıkmaya

hazırlanan Ronaldo, o kadar heyecanlıdır ki

14.30’da başlayacak olan antrenmana 13.00'de

gelip, saatleri saymaya başlar. Real Betis ile

yapılan bir dostluk maçında ilk kez A takımda

oynayan Ronaldo, oyuna sonradan dâhil olur ve

attığı nefis golle 2-1’lik galibiyeti getirir. O sezon

boyunca çok iyi performans gösteren Ronaldo,

oynadığı 25 maçta attığı 3 golün yanı sıra, genel

performansıyla tüm dikkatleri üstüne çekmiştir.

2003 yılında Portekiz’de sezon sonu

düzenlenecek Avrupa Şampiyonası nedeniyle

müthiş bir sportif hareketlilik yaşanmaktadır. O

sezon, Sporting Lizbon, yenilenen stadında

sezonun açılış maçını İngiliz devi ManU ile

oynayacaktır. Bu maç Ronaldo için ayrı bir önem

taşıyacaktır çünkü 1,5 sene önce önemli bir

konuşma yaptığı Queiroz artık Şeytanlar’ın

yardımcı antrenörüdür.

Page 13: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

13 | S a y f a

Sporting ile ManU’yu karşı karşıya getiren

bu maçta gülen taraf 3-1'lik skor ile Lizbon

temsilcisi olur. Maçta oynadığı güzel futbol ile

dikkat çeken Ronaldo’yu Alex Ferguson’a soran

basın mensupları kurt hocadan şu cevabı alırlar;

“Bu çocuk bir futbol sihirbazı!”

Bir hafta sonra, € 17.500.000 bonservis

bedeli ile Manchester United'a transfer olan

Ronaldo, artık baştan beri inandığı üzere dev bir

kulübün oyuncusudur.

Ferguson kulübe yeni

gelen Ronaldo’ya şu

konuşmayı yapar; “Sana

bu sene ihtiyacımız

var, seni Beckham’ın

yerine düşünüyorum.”

Ronaldo, o sezon

28 numaralı formayı

giymek istediğini söyler,

Alex Ferguson buna bir

alternatif getirir ve 7 numaralı formayı giymesini

temenni eder, çünkü 7 numara bugüne kadar

United'ta birçok yıldızın sırtında taşınmıştır ve

Ferguson'a göre Ronaldo da onlardan birisi

olacaktır. 4-0 kazandıkları Bolton maçında, oyuna

sonradan dâhil olan ve yeni kulübünde ilk kez

forma şansı bulan Ronaldo, oynadığı futbolla

büyük beğeni toplar. İlk sezonunda, ligde 25

maçta 4 gol atan Ronaldo, o sezon "Sir Matt Busby

Ödülü" ile onurlandırılır.

2004 yazında, Portekiz’de düzenlenen

Avrupa Şampiyonası'nda finale kadar yükselen

Portekiz'de düzenli forma giyen Ronaldo, attığı 3

golle takımın en golcü oyuncusu olmayı

başarmıştır. 2005 yılının 6 Eylül tarihinde,

Portekiz'in Rusya ile oynayacağı maça dakikalar

kala, Ronaldo üzücü ama esasen sürpriz olmayan

bir haber alır, babasını kaybetmiştir. Elemine

rağmen Rusya maçına çıkan Ronaldo,

soğukkanlılıkla oynadığı maçta gol atamasa da,

herkesi alıştırdığı güzel futboluna bir yenisini

daha eklemiştir. Ertesi gün ise babasının

cenazesini kaldırmak üzere

memleketinin yolunu tutar.

Ronaldo, Manchester

United macerasında Premier

League’de oynadığı 196 resmi

maçta 84 gol ve 47 asist gibi

bir istatistikle tamamlar ve

burada bahse değer detay

olarak, Ronaldo'nun ileri uç

değil, kanat oyuncusu olması

öne çıkarılasıdır.

Kırmızı Şeytanlarla sayısız başarılı maça

ve muhteşem gollere imza atan Ronaldo, 2009

yılının Haziran ayında, € 94.000.000 gibi

astronomik bir bedelle Real Madrid’e, yani

yıldızlar harmanı "Los Galacticos'a transfer olur.

O günden sonrasını da en az ilgiliden en

çok bilgiliye kadar hepimiz aşağı yukarı

bilmekteyiz. Bundan sonrasını anlatmaya gerek

yok bence. Vaktini ayırıp, okuyan herkese

teşekkür ederiz. Başka bir yazıda görüşmek

dileğiyle…

Hazırlayan: Yiğit Can ERTUNÇ / Ümit ŞENGÜN

Bu yazı hazırlanırken Uğur Önver'in "Sokak Çocuğu Ronaldo" kitabındaki bilgilerden faydalanılmıştır.

Page 14: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

14 | S a y f a

2014’te Brezilya’da düzenlenecek olan Dünya Kupası gidemediğimiz için yine “yeni jenerasyon

yapalım, genç oyunculara şans verelim” sesleri yükselmeye başlamış durumda. Schalke’de oynayan gurbetçi

futbolcu Kaan Ayhan’ın da Milli Takımımızı seçmesiyle gözler diğer gurbetçilerimize çevrildi. Özellikle Fatih

Terim faktörüyle bazı gurbetçi gençlerimizin milli takımımızı seçmeleri sürpriz olmaz. Biz de yurtdışında

forma giyen, “Elden Kaçırmamamız Gereken” Türk asıllı genç yeteneklerimizi sizler için araştırdık.

Onur Capin 10 Temmuz 1996 doğumlu olan Onur, Hannover 96 U19 takımında forma giyiyor. Forvet ve sağ kanatta oynayabilen Onur, en son Almanya U17 Milli takımında forma giydi. Sağ ayağını çok iyi kullanan genç oyuncu süratiyle de dikkat çekiyor. Bu sezon U19 takımında oynadığı 8 maçta 2 gol ve 1 asistlik performans sergilerken 2 kez de Regionalliga’da forma giydi. İleride patlama yapma ihtimali yüksek gurbetçilerimizden, elden kaçırmamakta fayda var.

Levent Ayçiçek Yeni Mesut Özil olabilecek kapasitede. 1994 doğumlu futbolcu Werder Bremen II’de forma giyiyor. Sağ ayaklı olmasına rağmen sol kanatta da forma giyebilen Levent, orta sahanın her yerinde rahatlıkla oynayabilecek bir futbolcu. Yani futbol tabiriyle tam bir joker. Bu sezona da 7 maçta 3 gol, 2 asist ile gayet iyi başladı. Alman Milli Takımının genç kategorilerinin hemen hemen hepsinde oynamış olan Levent, en son Almanya U20 için mücadele etti. Milli Takımımızın kaçırmaması gereken cevherlerden fakat tercihini Almanya’dan yana kullanacağı konuşuluyor, ikna etmek kolay olmayacaktır.

Özkan Yıldırım 1993 doğumlu oyuncu Werder Bremen’de forma giyiyor. Orta sahada hücuma yönelik oynayan oyuncu her iki ayağını kullanması nedeniyle kanatlarda da rahatlıkla forma giyebiliyor. Top hakimiyeti ve iyi pas dağıtması oyuncunun diğer artı özellikleri. Alman Milli Takımının tüm alt kategorilerinde forma giyen ve hala Almanya U21 Milli Takımında oynuyor. Bu sezon Bundesliga’da 6 maçta forma giyen genç yeteneğin Levent gibi Almanya milli takımını seçeceği konuşuluyor.

Page 15: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

15 | S a y f a

Yusuf Mersin Milwall’ın alt yapısından yetişen 1994 doğumlu kaleci, 1 milyon pound bonservis bedeliyle Liverpool’a transfer olmuştu. (Liverpool istediği dönemde Chelsea ve Arsenal de Yusuf’u takip ediyordu) 1.95 boyuyla hava toplarında da çok etkili olan Yusuf, şu an Liverpool’un U18 takımında forma giyiyor ancak 1 maçta U21 takımının da kalesini korudu. Milli takımımızda en son U18 kategorisinde forma giymiş olan kaleci, potansiyeli yüksek gençlerimizden.

Yunus Mallı Listedeki isimler arasında yaşı bakımından en büyük isim ancak çok önemli bir yetenek olduğu için onu da "elimizden kaçırmamamız gerekenler" listesine dahil etmek istedik. Almanya U21 forması giyen 1992 doğumlu Yunus, Mainz 05’de forma giyiyor. Forvet arkasında ve sağ ayaklı olmasına rağmen her iki kanatta da oynayabiliyor. Yunus bu sezon 3 maçta forma giydi ve sonradan oyuna girmesine rağmen 2 gol attı. Almanya Milli Takımının tüm alt kategorilerinde forma giyen Yunus, gerçekten kaçırmamız gereken oyunculardan biri.

Dean Selim Florence 1994 doğumlu Selim’in annesi Türk, babası Karayipler’deki St. Lucia adasından. Kariyerine West Ham’ın altyapısında başlayan fakat boyu kısa olması nedeniyle takımda istenmeyen Selim, daha sonra Norwich alt yapısına geçti. Şu an Harlow Town takımında oynayan oyuncu sağ bek ve ön libero mevkilerinde görev yapıyor. Bu sezon Premier Reserve League’de 10 maçta oynadı. Milli Takımımızın alt kategorilerinde de oynayan Selim, potansiyeli yüksek gurbetçilerimizden.

Tolcay Ciğerci 1995 doğumlu gurbetçi futbolcumuz Wolsburg U19 takımında forma giyiyor. A takımda forma giyen Tolga Ciğerci'nin kardeşi olan Tolcay, orta sahada ön libero, merkez ve sol kanatta oynayabiliyor. Sol ayaklı olma avantajını kullanan genç yetenek, oyunu okuma anlamında da büyük potansiyele sahip. Milli Takım tercihini bizden yana kullanarak U18 milli takımımızda 2 maçta forma giydi. Takımında bu sezon 7 maça çıkıp 3 gol 4 asistlik harika bir performans gösteren yetenekli oyuncu, herkesin dikkatini çekmeyi başardı.

Robin Yalçın Stuttgart alt yapısından yetişen 1994 doğumlu Robin, Stuttgart II takımında forma giyiyor. Almanya Milli Takımının genç kategorilerinin hepsinde forma giyen genç yetenek, geçen sezon Stuttgart U19 takımında 25 maçta 5 gol 13 asist yaparak dikkatleri üzerine çekmişti. Tam bir joker olan Robin, ön libero, sağ bek, orta sahanın ortası ve sağ kanatta forma giyebiliyor. Daha önce Almanya U17 milli takımında ikinci kaptan olarak görev yapan Robin, Almanya Futbol Federasyonu tarafından sezonun genç oyuncularına verilen "Fritz Walter Ödülü" gümüş madalyasını kazanmayı başarmıştı.

Page 16: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

16 | S a y f a

Levin Öztunalı Hamburg’un alt yapısında futbola başlayan 1996 doğumlu Levin, bu yaz Hamburg’un teklifini geri çevirerek bedelsiz olarak Bayer Leverkusen’e transfer oldu. Orta sahanın ortasında, forvet arkasında ve defansif orta saha pozisyonlarında oynayabilen ve iki ayağını çok iyi kullanan Levin, geleceği parlak gurbetçilerimizden. Almanya milli takımının tüm alt kategorilerinde forma giyen ve en son U19 takımında oynayan oyuncu, milli takımda 3 maçta 1 gol atarken, Leverkusen’de bu sezon 8 maça çıktı. Levin, Alman futbol efsanesi Uwe Seeler’in torunu olduğu için Almanya’nın oyuncuyu başka milli takıma kaptırmayacağı tahmin ediliyor.

Koray Günter Jurgen Klopp çok şey beklediği yeteneklerden, müthiş bir defans oyuncusu olacağına kesin gözüyle bakılıyor. 1994 doğumlu Koray Günter, Borussia Dortmund’un altyapısında yetişti. Şu an BVB’de forma giyen oyuncu atletik oluşu, defans oyuncusu olmasına rağmen tekniğinin iyi olması, hızlı olması ve sıçrama yeteneği ile ileride müthiş bir oyuncu olacağının sinyallerini veriyor. Tek negatif yönü ise 4 ay içinde tekrar aynı sakatlığı geçirmiş olması. Henüz 17 yaşındayken Liverpool tarafından da izlenilen oyuncu, BVB’de kalmayı tercih etmişti. Almanya Milli Takımının tüm kategorilerinde forma giyen Koray, şu an Almanya U20 milli takımında forma giyiyor. Yetkililerimiz umarım bu oyuncuyu ikna edebilir.

Kemal Rüzgar 1995 doğumlu Kemal, Bayer Leverkusen U19 takımında forma giyiyor. Sol ayağını iyi kullanan ve ofansif anlamda çok etkili olan futbolcu, hem ofansif orta saha hem de forvet mevkilerinde görev yapabiliyor. Genç kategorilerde Türkiye Milli Takımında forma giyen Kemal, U18 milli takımızda 7 maçta 2 gol atma başarısı gösterdi. Bu sezon Bayer Leverkusen’de ise 8 maçta forma giydi.

Bahadır Özkan Hoffenheim’ın alt yapısından yetişen 1995 doğumlu oyuncu, şu an Hoffenheim’ın U19 takımında forma giyiyor. En önemli artısı ise her iki ayağını iyi kullanabilmesi ve mücadeleci yapısı. Tabi ki iyi frikik kullandığını da es geçmeyelim. Orta sahanın hemen hemen her yerinde oynayabilen oyuncu, bu sezon çıktığı 6 maçta 2 gol ve 1 asistlik başarılı bir performans gösterdi. İlk olarak Almanya U15 takımında forma giyen Bahadır, daha sonra ise Tayfun Korkut tarafından Türkiye U16 takımına çağrılmıştı.

Burak Çamoğlu 1996 doğumlu oyuncumuz futbola Borussia Dordmund’un alt yapısında başladı, şu an Dordmund’un U19 takımında forma giyiyor. İlerisi için benim de çok şeyler beklediğim oyuncu, forvet arkası ve forvet mevkilerinde oynayabiliyor. Genç kategorilerinde milli takımımızı seçen Burak, U17 takımımızda 3 maçta 1 gol atma başarısı gösterdi. Borusisa Dordmund U19 takımında bu sezon 8 maçta forma giyerek 3 gol atma başarısı gösteren genç golcü, forvet sıkıntısı çektiğimiz şu dönemde kaçırmamamız gereken isimlerden biri.

Page 17: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

17 | S a y f a

Endoğan Adili Futbola İsviçre’nin Grasshopper takımında başlayan 1994 doğumlu oyuncu, 2013 Ocak ayında bedelsiz olarak Basel ile sözleşme imzaladı. Annesi Kosovalı-Arnavut, babası Türk olan genç yetenek, İsviçre Süper Ligi'nde gol atmış en genç futbolcu unvanını almayı da başarmış bir isim. Sol ayaklı olmasına rağmen her iki kanatta ve forvette forma giyen futbolcu bu sezon Basel’in 2. takımında 7 maçta forma giydi ve 1 gol 1 asist ile oynadı. İsviçre U19 milli takımında forma giyen genç yetenek, burada 7 maçta 1 gol attı.

Ferhat Yazgan Futbola Holstein Kiel takımının alt yapısında başlayan 1992 doğumlu Ferhat, 2011 yazında Wolsburg’a transfer oldu. Defansif orta saha, merkez ve forvet arkasında görev yapabilen Ferhat, şu ana kadar herhangi bir milli takımda forma giymedi. 2012’de Ümit Milli takımımızda tarafından özel turnuvada forma giymek için teklif yapılan genç yetenek antrenman yoğunluğu nedeniyle kampa katılamamıştı. Bu sezon Wolsburg II takımında 11 maçta 4 gol atıp 4 asist yapan Ferhat, performansıyla dikkatleri çekiyor.

Bu listede performanslarıyla dikkat çeken, önümüzdeki yıllarda A Milli Takımımız için kadroda

düşünülebilecek 15 yetenekli Türk asıllı gence yer verdik ancak yeteneklerimiz bunlarla sınırlı değil elbette.

Sonraki sayılarımızda ülkemizdeki ve yurtdışındaki genç yeteneklerimizi tanıtmaya devam edeceğiz.

Page 18: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

18 | S a y f a

PTT 1. Lig’in marka değeri her geçen gün

daha da artmakta fakat bununla beraber hala tam

değerine ulaşmış değil. PTT 1. Lig’in izleyici

kitlesini artırması gerekmektedir. Artan ilgi

naklen yayın seyircisini artıracak, bu da reklam

gelirlerinin artışını sağlayacaktır. Burada

değineceğim konu yönetimsel boyut değil, olayın

saha boyutudur.

Tribünlerde azalan seyirci sayısına kısa

sürede çözüm bulmak gerekiyor. En son yapılan

Boluspor kongresinde de bu konuya değinildi,

seyirci sayısında ve hasılattaki düşüşe vurgu

yapıldı. Bunun yanında son lig maçında Adanaspor

taraftar grupları da bilet sayısı ve fiyatını gerekçe

gösterip protestolar yaptılar. Bu yıl Süper Lig’de

bir kaç takımın uyguladığı 2 TL bilet uygulaması,

seyirci sayısını on kat artırdığını göstermiştir.

Dünya geneline baktığımızda seyirci ortalaması en

yüksek Avrupa ülkesi olan Almanya'nın, isteyen

her kesimin maça rahatlıkla gelebilmesi için bilet

fiyatlarını düşük tuttukları ve bu yönde taraftar

anketleri yaptıkları görülmektedir. Özellikle PTT

1. Lig’de, Süper Lig hedefi olan takımlar, -transfere

ne kadar para harcamış olursa olsun- seyirci

sayısını tribün geliri olarak görmemelidir. Her

isteyenin rahatlıkla gelebileceği ve şenlik

havasında geçireceği bir ortama dönüştürmeleri

gereklidir. Unutulmamalıdır ki futbol ancak

seyircinin ilgisi ve desteği ile yaşayacak ve var

olacaktır.

Lige ilgiyi artıran ve izlemekten keyif

aldığımız oyuncular ve takımlar, önceki yıllara

göre bu yıl çok daha fazla aslında. Özellikle

Orduspor, Mersin İdman Yurdu ve İBB gibi Süper

Lig’den gelen takımların kadrolarını korumaları

ligin kalitesini artırdı. Çünkü şampiyonluk hedefi

ile yola çıkan takımlar işlerinin kolay

olmayacağının farkındaydılar. PTT 1. Lig’in bir

diğer adı mücadele ligidir. Bundan dolayıdır ki

takımlar mücadele gücü yüksek oyunculardan

takım kurarlar ve Süper Lig’den gelen oyuncular

bu mücadelenin dışında kaldıklarında zorluklar ile

karşılaşırlar. Aslında aynı şey teknik adamlar için

de geçerlidir. Ligin 11 haftasını geride bıraktık.

Uyum sorunları aşıldı, yapıya uygun olmayan

antrenörler ayrıldı, ayrılmak zorunda kaldı. Süper

Lig’den gelip lige renk katan oyuncuların uyum

sorunları çözüldü. Peki, bu süre boyuncu neler

oldu kısaca onlara değinelim.

Balıkesirspor lige fırtına gibi başladı ve

güzel futbolu ile taraflı tarafsız herkesin ilgisini

çekti. Muhammet Reis oynadığı futbol ve attığı

güzel goller ile lige ve futbola ilgiyi artırdı.

Adanaspor sahasında Orduspor'dan 4 gol yediği

ilk haftanın sonunda Ekrem Al'ın görevine son

verdi ve daha sonra göreve getirilen Ercan Albay

kısa süre sonra istifa edince eski hocaları Levent

Eriş ile yeniden anlaştılar. Levent Hoca’nın gelişi

ile 3 maçta 2 beraberlik 1 galibiyet alan Adana

ekibi, ligde iddialı bir konuma gelmeyi başardı.

Page 19: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

19 | S a y f a

Şanlıurfaspor Raşit Çetiner ile yollarını

ayırdıktan sonra uzun süre hoca arayışına girdi

ancak yapısına uygun antrenör bulamayınca Ömer

Can hoca ile devam kararı aldılar. Biz de ısrarla

Ömer Can Hoca ile devam etmeleri gerektiğini

yazmıştık. G.Antep BŞB.Spor Suat Kaya ile

yollarını ayırıp Hasan Özer ile anlaştı. Hasan Hoca

ve ekibine (Bülent Bölükbaşı, Mehmet Polat) hoş

geldiniz diyoruz. Suat Hoca, sezon başı ısrarla iyi

santrfor istemiş fakat bir türlü istedikleri gibi bir

golcü bulamamışlardı. Bunun eksikliğini her hafta

yaşadılar, göze hoş gelen, pozisyon zenginliği

yüksek bir oyun sergilemelerine rağmen gol

yollarında başarılı olamayınca bu eksiklik hocanın

gidişine sebep oldu. Denizlispor sıkıntılı başladığı

sezona teknik direktör değişikliğine giden bir

diğer takımdı. Yusuf Şimşek’in gelişi ile farklı bir

havaya bürünen takım kazanmaya başladı ve

ilerisi için umudunu artırmış durumda. Ligin yeni

takımları Fethiyespor ve K.Maraşspor

takımlarının lige henüz uyum sağlamadıkları

görülüyor. Bucaspor ve 1461 Trabzon takımları

bu ligin en renkli iki takımı. Her an sürprize açık,

her an kötü gidecekmiş gibi tedirgin.

Manisaspor, bireysel performansı yüksek

birçok oyuncunun bir arada bulunduğu bir takım.

Kimine göre bulunduğu yer sürpriz fakat bana

göre ellerindeki kadroyla henüz hak ettikleri

yerde değiller. Ligin yeni takımı Ankaraspor şu

ana kadar istikrarlı bir şekilde yoluna devam

ediyor. Aldığı beraberlikler puan kayıpları gibi

görünse de yenilmemeleri her zaman üst sıralarda

kalmalarını sağlıyor. Maçlarını izleyenler bilirler,

Ankaraspor sonuç ne olursa olsun oynadığı

futboldan ödün vermeden kendinden emin bir

oyun sergiliyor. Mersin İdman Yurdu, oynadığı

futbol ve aldığı puanlar ile büyük bir çıkış yaptı ve

sahip olduğu kadro ile ligin hala favorisidir. Fakat

buna paralel sorunların çözümü de gerekli. Bu

olmayınca motivasyon kayıpları ve sorunların

dillendirilmesi artacaktır. Son 3 haftada yaşanan

puan kayıpları Mersin’i, hedefinden uzaklaştırdı.

Geride kalan süre içerisinde hedeflediği noktada

olmadığı düşünen takımların; Ş.Urfaspor, ADS,

Karşıyaka, Adanaspor, Boluspor ve G.B.B. olduğu

görülüyor fakat buna rağmen hedefe en uzak

G.Antep BŞB.Spor, ilk 6’dan sadece 6 puan uzakta.

Ligde her ne kadar çok sorun yaşansa da

biz sahada çok güzel hareketler görüyoruz ve her

geçen gün bunların sayısı artmakta. Atılan goller,

sergilenen oyun, ligin kalitesini arttırıyor. Biz de

şuana kadar oynanan maçlar ile yüksek

performanslı 11 oluşturmaya çalıştık. Bunu

oluştururken performansı yüksek oyuncuların

fazlalığı bizi çok zorladı ve bu durum PTT 1. Lig

takipçisi olarak bizleri fazlasıyla memnun etti.

Page 20: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

20 | S a y f a

Geçtiğimiz haftalarda Adanaspor ile anlaşarak yeniden yuvaya dönen Levent Eriş ile Adanaspor'u ve

Türk futbolunu konuştuk. Tecrübeli hocaya merak ettiğiniz tüm soruları sorduk.

Merhabalar hocam, sizi herkes başarılı

bir hoca olarak tanıyor ancak sizin teknik

direktörlüğün öncesinde uzun bir futbolculuk

kariyeriniz de var. Futbola nasıl başladınız,

hangi takımlarda oynadınız?

Merhabalar TransferMerkez okuyucuları.

Futbola 10 yaşında şehrimin takımlarından

İzmirspor kulübünde başladım. İzmirsporun

çeşitli yaş kategorilerinde futbol oynadım.

Devamında ise Samsunspor, Alanyaspor, Yeni

Sincanspor, Bucaspor, Karşıyaka ve Kuşadasıspor

takımlarında Türk futboluna futbolcu olarak

hizmet verdim.

Türk futbolunun başarılı teknik

direktörlerinden biri ve taraflı/tarafsız

herkesin takdirini kazanmış bir isimsiniz. Bu

başarı öyküsünü ve bundan önceki teknik

direktörlük serüveninizi anlatır mısınız?

Teknik direktörlüğe futbola başladığım

İzmirspor ile adım attım. Devamında sırasıyla

Manisaspor, Mersin İdman Yurdu, Küçükköyspor,

Kayseri Erciyesspor, Altay, Diyarbakırspor,

Samsunspor, Adana Demirspor, Giresunspor,

Boluspor ve şu anda Adanaspor'da görev

yapmaktayım. Manisaspor'un başındayken 2 kez

Süper Lig'e çıkma sevincini yaşadık, ayrıca 2. Lig

şampiyonlukları yaşadım.

Sezon başında Adanaspor'dan çeşitli

nedenlerle ayrılmak zorunda kalmıştınız.

Geçtiğimiz günlerde tekrar yuvanıza, yani

Adanaspor'a döndünüz. Bu transferin arka

yüzünü bizlere anlatır mısınız?

Adanaspor’daki görevimden sezon başında

ayrılmıştım ancak Adanaspor ligin ilk haftalarında

zorlu günler geçirmekteydi. Başkanımızın teklifi

üzerine yuvama geri döndüm. Adanaspor büyük

bir camia ve ben bu büyük camiada yer almaktan

mutluyum. Geçen sezon bıraktığımız yerden

devam edeceğiz.

Page 21: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

21 | S a y f a

Adanaspor'la bu sezon PTT 1. Lig'de üst

sıraların en büyük adaylarından birisiniz.

Takımın şu anki durumu hakkında ve geleceğe

dair düşüncelerinizi okuyucularımıza aktarır

mısınız?

Öncelikle başkanımız, yönetimimiz ve

teknik heyet olarak birbirimize güvenimiz tam

diyebilirim. Başkanımızın çağrısı üzerine tekrar

Adanaspor’da bulunmaktan çok mutluyum.

Görevimize bıraktığımız yerden devam ediyoruz.

Takımım adına yorum yapmam gerekirse genç bir

takımız, mücadeleci oyun sistemine sahibiz. Takım

olarak görevimiz Adanaspor'u büyük yerlere

taşımak. Şampiyonluk için elimizden geleni

yapacağız.

Hocam, Adanaspor taraftarları kaleci,

sağ bek, sol bek ve sağ açık mevkilerinde

takımın eksik olduğunu düşünüyor. Bu

düşünce doğrultusunda ilk yarı sonunda

transfer takviyesi düşünüyor musunuz? İlk

yarı sonundaki puan hedefiniz nedir?

Taraftarın isteği ne kadar transfer

gerçekleştirsen de bitmez. Takımı tanımam

açısından ve değerlendirme anlamında birkaç

haftanın geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu

sezon diğer senelere göre zor çünkü 19 takımlı

sistemde yer alıyoruz. Zorlu takımlar ve mücadele

dozu yüksek bir ligdeyiz. 23-25 arasında puan

elde edersek bizim açımızdan 2. devrede çok iyi

olur.

Hocam, taraftarın daha çok uzun top ve

Tiago’nun bireysel yeteneklerine dayanan bir

futbol anlayışıyla oynadığınız konusunda

eleştirileri var. Sizin bu konudaki görüşünüzü

öğrenebilir miyiz? Size göre Ergin Keleş ve

Ümit Tütünci gol yolları için yeterli mi?

Benim oyun sistemim yaratıcılık, futbol

zenginliği ve sahada ayak basılmadık yer

bırakmayan bir yapıya dayanıyor. Oyuncularım da

bu oyun sistemine uymak zorundalar. Kaliteli

isimlere sahibiz ve önümüzdeki günlerde seyir

zevki veren futbol oynayacağız. Forvet hattımız

sadece Ergin ve Ümit'ten oluşmuyor. Fabiano,

Ömer Karancı, Ahmet Dereli gibi kaliteli isimlere

sahibiz.

Adanaspor'un alt yapıda akademi

liglerine neden girmediği konusunda sorular

var, bu konudaki düşünceleriniz neler?

Dışarıdan yetenekli oyuncuların transferi

konusunda çalışmalarınız var mı?

Bu konuda önemli çalışmalarımız

bulunmakta. Başkanımız Bayram Akgül bu konuda

bizlere destek veriyor. Kendi scout ekibimiz var ve

genç oyuncuları takımımıza kazandırmaya

çalışıyoruz. Örnek vermem gerekirse Samican

Keskin, Ahmet Bahçıvan gibi genç yeteneklere

sahibiz. Bu gençlerin Türk futboluna

kazandırılması için elimizden geleni yapmaya

hazırız.

Page 22: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

22 | S a y f a

Biraz da Türk futbolu hakkında

konuşalım. Türk futbolu son yıllarda genel

olarak bir düşüş içinde, sizce bu neden

kaynaklanıyor? Çözüm için neler yapılabilir?

Türk futbolundaki temel sorunlardan birisi

-benim kanaatimce- beyinde başlıyor. Ülkemizde

"Adamcılık" olduğu sürece Türk futbolu sıkıntılar

yaşayacaktır. Ben bu ülkede hak edenlerin hak

ettiği yerde olduğuna inanmıyorum. Birilerinin

desteğiyle insanlar bir yerlerde görev alıyorlar ve

böyle olunca haliyle Türk futbolu gelişme

gösteremiyor. Seyir zevki açısından sıkıntılar

yaşıyoruz. Bu soruna çözüm bulmak istiyorsak,

Türk futbolunda önemli görevlerin hak edenlere

verilmesini sağlamalıyız.

Milli takımın bilhassa sol bek sıkıntısı

çektiği bu dönemlerde alt liglerin yeterince

takip edildiğini düşünüyor musunuz?

Fatih Terim'in gelmesinden sonra bu

konuda yapılan bir uygulama var. Hocamın bütün

antrenörlerini, scoutlarını U-14, U-15 lig maçlarını

izlemeye göndererek bir değişimin başlangıcı

olduğunu düşünüyorum. Bu uygulamadan dolayı

çok mutluyum. Hep aynı isimlerle mücadele

verilmesinden yorulduk. Aşağıdaki liglerde bu

ligin üstünde oynayabilecek oyuncular var.

Umarım bu isimler de Fatih Hoca'nın gelişiyle milli

takımda görev almaya başlarlar.

Hocam Spor Toto 3. Lig’de uygulanan

yaş sınırı kuralı hakkındaki nedir?

Bu uygulamayı hiç doğru bulmuyorum.

Kesinlikle insanların ekmek parasıyla

oynanmaması gerekiyor. Bu yüzden yaş sınırı

uygulamasının bir an önce kaldırılması doğru

olandır.

PTT 1. Lig'de bu sezon şampiyonluk ve

play-off favorileriniz kimler?

Ligdeki takımlar çok ciddi paralar harcadı.

Şanlıurfaspor, Ankaraspor, İBB, Mersin İdman

Yurdu gibi takımlar çok yüksek bütçeli kadrolar

kurdular. Orduspor da önümüzdeki dönem

transfer yapamayacağından sezon başı çok

transfer gerçekleştirdi. PTT 1. Lig'de bu sezon

büyük paralar harcandığını düşünüyorum.

Adanaspor taraftarlarına iletmek

istediğiniz bir mesaj var mı hocam?

Adanaspor olarak 10 haftalık periyotta (2

haftası benimle olduğu sürede) birbirimizi üzerek

geçti. Adanaspor taraftarı, mutlaka kendisini ve

takımını tekrardan gözden geçirmeli. Bir tane

Adanaspor var, herkes Adanaspor çevresinde

birleşmeli. Bir takım çıkarlar, bir takım menfaatler

düşünülmeden Adanaspor'un formasına, armasına

aşık olan taraftar kitlesinin bizi desteklemesi

gerektiğini düşünüyorum. Hem bizim, hem

futbolcularımın buna ihtiyacı var. Umarım, bu "sen

ben" kavgası ortadan kalkar. Adanaspor'u hep

birlikte en iyi yerlere getireceğiz.

Hocam, sizi herkes başarılı buluyor,

aslında daha iyi yerlerde olmanız gerektiğini

düşünüyor. Levent Eriş’i ne zaman Süper Lig

platformunda görebileceğiz?

Önceki senelerde Süper Lig'e çıkardığım

takımlar var. Aynı şekilde PTT 1. Lig'e 2. Lig'e

çıkarttığım takımlar var. Ben de Süper Lig'de

çalışmayı hak ettiğimi düşünüyorum ama bu

ülkede kriter başarıyla ölçülmüyor. Bu konuda hiç

mütevazı olamayacağım. Olmam gereken yerde

olmadığımı düşünüyorum. Bu durum sadece

benim için geçerli değil, bu ülkede birçok değerli

insan hak ettiği yerde değil. Ben çalışmaya devam

edeceğim. PTT 1. Lig'den Süper Lig'e çıkardığım

bir takımla Süper Lig'de neler yapabileceğimi

göstermek istiyorum. Bu takım da Adanaspor olur

umarım.

Page 23: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

23 | S a y f a

Timur Kosovalı, bu sezon yeni takımı Bandırmaspor formasıyla oynadığı 9 maçta attığı 10 golle şu an Türkiye’de profesyonel liglerin en golcü oyuncusu. Geçen sezon 3. Lig takımlarından Kayseri Şekerspor'da 19 gole imza atarak “Gol Kralı” olma başarısı gösteren genç golcü, sezon sonu Süper Lig ve PTT 1. Lig takımlarından teklif almasına rağmen daha çok forma şansı bulup kendini gösterebileceği 2.Lig Kırmızı Grup takımlarından Bandırmaspor’u seçmişti. 26 Ocak 1990 doğumlu genç golcü, attığı gollerle sezon başından beri herkesin dikkatini çekmiş durumda, gelecekte de adından bolca söz ettirecek gibi görünüyor. Biz de TM dergisi olarak Timur’u size daha yakından tanıtmak istedik. Buyrun bu keyifli röportajı hep birlikte okuyalım.

Merhabalar Timur, kendini kısaca

tanıtır mısın? Futbola nasıl başladın? Merhabalar. Ben 1990 Almanya

doğumluyum. 3 çocuklu bir ailenin en ufak çocuğuyum. Bir ablam, bir de abim var. Futbola 6 yaşındayken Memmingen şehrinin minikler takımında lisanlı olarak başladım. Ailemden gelen genlerden olsa gerek, kendimi bildim bileli futbolla iç içeyim. Küçüklüğümde elimdeki topu nereye gitsem götürürdüm. Hatta bazen ona sarılıp yattığımı bilirim.

Bu sezon 3. Lig’den Bandırmaspor'a

transfer oldun. Buralara geliş sürecini bize anlatır mısın?

2008 senesinde Antalyaspor'un PAF

takımıyla şampiyon olduk. O zaman birçok Süper Lig takımından teklif aldım; ama aynı zamanda Antalyaspor'un profesyonel futbolcusuydum. O dönemin Antalyaspor teknik direktörü Mehmet Özdilek'in beni kadroda düşünmediğini

menajerime iletmesinden sonra teklifleri değerlendirmeye aldım ve Gençlerbirliği'ne gitmemin doğru karar olduğunu düşündüm. Daha sonra yaşadığım sakatlıklar ve şanssızlıklar beni 3. Lig'e götürdü. Belki de bu düşüş benim için iyi oldu. Alt liglerden yukarı adım adım tırmanarak başarılı olmak istiyorum. 3. Lig'de 3 sezon geçirdim genel itibariyle inişli çıkışlı bir 3 sezon geçirsem de geçen sezonum gayet verimli geçti.

Senin de söylediğin gibi geçen sezonun

gayet başarılıydın. Bu müthiş performansın ardından Bandırmaspor'a transfer oldun. Bandırmaspor'u seçmendeki en büyük faktör nedir?

Geçen sezon ki performansımın ardından

menajerime iletilen bir çok teklif vardı. Ancak Kayseri Şekerspor'un bonservisimin fiyatını 200 bin TL'ye kadar çıkarmasından dolayı görüşmeler sürekli tıkanıyordu. Aradan bir süre geçtikten sonra Kayseri Şekerspor kulüp başkanını aradım ve bana yardımcı olması gerektiğini belirttim.

Page 24: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

24 | S a y f a

Bandırmaspor ve bir çok takım benimle ciddi bir şekilde ilgileniyordu. Bandırmaspor'da oynayan eski takım arkadaşlarım vardı, onlarla görüşüp fikir aldım ve Bandırmaspor'a gitmemin benim için ideal olacağını düşündüm. Bandırmaspor'da çıkışımı sürdüreceğimi düşünüyordum ve bu düşüncemde haklı çıktım. İyi ki Bandırmaspor'u tercih etmişim. Gerçekten çok mutluyum.

Transfer döneminde birçok kulüple

adın geçti. Kimlerden transfer teklifi aldın? Az önce de belirttiğim gibi birçok

takımdan teklif aldım. Bonservis engeli biraz sıkıntı yarattı. Takım ismi vermenin doğru olmayacağını düşünüyorum ancak aralarında 1 tane Süper Lig, 3 tane de PTT 1. Lig kulübü vardı.

Bandırmaspor ile bu sezon 2. Lig’deki

hedefleriniz neler? Tek hedefimiz şampiyonluk. Hem kendi

hedeflerim hem de kulübümüzün hedeflerinde bu var. İnşallah sezon sonu bu mutluluğa ulaşacağız.

Bandırmaspor taraftarına bizim

aracılığımızla iletmek istediğin bir şey var mı?

Sizin aracılığınızla taraftarlarımıza söylemek istediğim şeyler var tabii ki. Onlardan daha çok destek istiyorum. Bizim belli bir taraftar kitlemiz var ama bu kitlenin daha da büyümesini ve stadımızın dolmasını istiyorum. Umarım önümüzdeki hafta tüm Bandırmalılar gelir ve bize şampiyonluk yolunda destek olurlar.

Biraz da seninle ilgili konuşalım. Bir golcü olarak kendinde beğendiğin ve ya eksik gördüğün özellikler nelerdir?

Bu benim şahsi görüşüm olmakla birlikte,

fiziğimin ve son vuruşlarımın iyi olduğunu düşünüyorum. Herkesin olduğu gibi benim de eksikliklerim var. Bunları tek tek gidermeye çalışıyorum. Hocalarım ve büyüklerimle sürekli fikir alışverişinde bulunuyorum.

Kendi mevkinde oynayan futbolcular

içinde en çok beğendiğin ve örnek aldığın futbolcular kimlerdir?

Türkiye'de eskilerden Hakan Şükür ve

İlhan Mansız'ı çok beğenirdim ve kendime örnek alırdım. Aktif oyunculardan ise Burak Yılmaz'ın ülkemizdeki en iyi forvet olduğunu düşüyorum. Yurt dışında Zlatan Ibrahimovic ve Ronaldo'yu herkes gibi ben de zevkle takip ediyorum.

Bir forvet oyuncusunda bulunması

gereken özellikler nelerdir sence? Forvet oyuncusunda bir çok özellik

bulunmalı bence. Yani pozisyon geldiğinde gol atmak iş değil. Modern futbola göre forvet oyuncusu, oyunun her alanında bulunmalı. Savunma hücumda başlamalı yani. Genel itibariyle forvet oyuncusunun pres yapması, güçlü olması ve gol vuruşlarının iyi olması lazım bence.

Page 25: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

25 | S a y f a

Bandırmaspor ile 2016 yılına kadar sözleşmen var. Gelecek planların neler peki?

Gelecek adına çok büyük hedeflerim olsa da şu an kulübüme bağlıyım. Bu takımı üst liglere taşımak için elimden geleni yapmak başlıca hedefim. Önümüzdeki yıllar ne gösterir bilemem ama en büyük hedefim tabii ki kutsal ay yıldızlı formamızı giymek.

Türkiye'de ya da yurt dışında taraftarı

olduğun bir kulüp var mı?

Ben koyu bir Real Madrid taraftarıyım. Ülkemizde hangi takımı tuttuğumu söylemeyeyim, karşımıza çıkmasın sonra.. (Gülüyor)

Gol attığında neler hissediyorsun?

Gol atma duygusu aşk gibi bir şey. Her golde o hazzı alıyorsun. Çok farklı bir duygu, anlatılmaz yaşanır.

Senin unutamadığın maçın ve en

anlamlı golün hangisi?

Unutamadığım maçım Antalyaspor forması ile Beşiktaş'a karşı İnönü Stadı'nda oynadığımız

Türkiye Kupası maçı. Sadece 10 dakika oynadım ama gerçekten inanılmaz bir duyguydu. Benim için takımın galibiyetin getirdiğim her gol değerlidir ama illa bir gol söylememi istiyorsanız geçen sezon eski takımım İstanbulspor'a attığım son dakika golü diyebilirim.

Biraz da özel hayata değinelim.

Yakışıklılığınla ön plana çıkan bir isimsin ve bazı yarışmalara katıldığını biliyorum. Bize biraz da bunu anlatır mısın?

Antalya'da bir ajansa bir kaç sene önce amaçsız bir şekilde kayıt olmuştum. Geçen sene de ajans sahibi Esra Hanım ve birkaç arkadaşımın ısrarıyla bir yarışmaya katıldım. Bu yarışmada 3. oldum. Ama gerçekten göründüğü gibi kolay bir iş değil, herkesin bildiği işi yapması gerek. Benim için çok güzel bir tecrübe oldu ve o yarışmada şu an nişanlım olan hayatımın aşkıyla tanıştım.

Sen değinmişken biz de soralım. Duygu

Sternn ile nişanınız hayırlı olsun. Evlilik tarihi yakın mıdır?

Çok teşekkür ederiz iyi dilekleriniz için. İnşallah en kısa zamanda evliliği planlıyoruz.

Size şimdiden mutluluklar diliyoruz Timur. Son olarak dergimiz ve sitemizle ilgili düşüncelerini öğrenebilir miyiz?

TransferMerkez.com sitesi, gerçekten çok beğenerek takip ettiğim bir siteydi. Geçtiğimiz günlerde derginizi de okuma fırsatı buldum ve gerçekten çok beğendim. Bu konuda emeği geçen tüm arkadaşları tebrik ediyorum. Özellikle alt liglere önem vermeniz benim dikkatimi çeken ve hoşuma giden nokta oldu.

Page 26: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

26 | S a y f a

Başarılı performansıyla geçen sene başta Galatasaray olmak üzere bir çok takımın transfer listesine giren Emre Kılınç, Transfer Merkezi Dergisi’ne konuk oldu. Boluspor'un 19 yaşındaki oyuncusu bu sene oynadığı 11 maçta da ilk 11'de sahaya çıktı. U19 Milli takımımızda da forma giyen Emre, gelecek transfer döneminin de parlayan isimlerinden olacağa benziyor. Genç yetenek Emre Kılınç’ı daha yakından tanıyalım.

Merhabalar Emre. Bize futbola başlama hikâyeni anlatır mısın?

Merhabalar, futbola herkes gibi bende mahalle aralarında başladım. Okul takımı ve yerel takımlarda da oynayarak kendimi geliştirdim.

Oldukça genç bir oyuncusun ama

Boluspor'un vazgeçilmez oyuncularından biri olmayı başardın. Buralara gelmende hangi hocalarının rolü olduğunu düşünüyorsun?

Buralara gelmemde ilk olarak okulumuzun Beden Eğitimi dersi hocası ve aynı zamanda o zamanın Pamukovaspor takımının hocası olan aile dostumuz Taci Taş hocamın rolü büyüktür. Yine beni Boluspor'a alan Yılmaz Özen hocam, A takıma çıkaran Levent Eriş hocam, beni ilk defa oynatan Cihat Arslan hocam, A Takımda en çok forma giyme şansı veren, bana güvenen hocalarım Osman Nuri Işılar ile birlikte bu seneki hocamız Ali Beykoz hocamın payı büyüktür.

Boluspor'un bu sezonki hedefi nedir?

Takımının şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsun?

Bu sezonki hedefimiz ilk 6'ya girip play-off oynamak ve tabii ki takımımızı Süper Lig'e çıkarmak. Takımımız mücadele anlamında gayet başarılı bir takım. Son haftalarda Çağrı ve Abdulkadir abilerimin oynamaya başlamasıyla oyun olarak kendimizi geliştirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah ligin sonunda hedefimize ulaşacağız.

Transfer döneminde bir çok kulüp ile

adın anıldı. Bunlardan biri de Galatasaray'dı. Transferin neden gerçekleşmedi? Galatasaray dışında hangi takımlardan transfer teklifi aldın?

Galatasaray ile kulübüm Boluspor maddi yönden ortayı bulamadığı için transfer gerçekleşmedi. Hayırlısı buymuş demek ki. Galatasaray haricinde Süper Lig'den Gençlerbirliği ve Sivasspor takımlarından transfer teklifi aldım.

Biraz da seninle ilgili konuşalım. Bir sol kanat oyuncusu olarak kendinde beğendiğin veya eksik gördüğün özellikler nelerdir?

Kendimde beğendiğim yönlerim süratim ve tekniğim. Eksiğim ise sağ ayağım bence. Solak olduğum için sağ ayağımı yeterince iyi kullanamadığımı düşünüyorum ve geliştirmek için

Page 27: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

27 | S a y f a

bu yönde çalışmalar yapıyorum. Ayrıca biraz daha basit oynamalıyım diye düşünüyorum. Biz genç oyuncularda bazen topla fazla oynama isteği hastalık haline dönüşüyor. Bu konuda biraz daha dikkatli olmalıyım.

Kendi mevkinde oynayan futbolcular

içinde en çok beğendiğin ve örnek aldığın futbolcular kimlerdir?

Tek isim söyleyesem yeterli olur; Gareth Bale. Sürat, teknik, zeka, fizik gerçekten dört dörtlük oyuncu.

19 yaşında, futbol için oldukça genç bir

oyuncusun. Gelecek hakkındaki planların neler?

Öncelikli hedefim Boluspor'u Süper Lig'e çıkarmak ve Süper Lig'de mücadele etmek. Sonra her futbolcu gibi bende Avrupa'nın büyük takımlarında oynamak istiyorum.

Türkiye'de ya da yurt dışında taraftarı

olduğun bir kulüp var mı?

Çocukluğumda Fenerbahçe'yi destekliyordum ama bir kaç yıldır herhangi bir takımı desteklemiyorum. Yurt dışında ise beğendiğim takım Barcelona.

Gol attığında neler hissediyorsun?

Gol atmak inanılmaz bir duygu. Kendimle gurur duyuyorum. Takımım adına skora etki etmek beni çok mutlu ediyor.

Bolu'da futbola verilen önem nasıl?

Bolu'da futbola verilen önem oldukça fazla. Şehirde sürekli bir beklenti var, yıllardır Süper Lig'e çıkamamanın verdiği bir özlem var. O yüzden taraftarlarımız, halkımız çok iyi destek oluyorlar bizlere.

Boluspor taraftarları seni çok seviyor.

Senin taraftara iletmek istediğin bir şey var mı?

Taraftarımızdan tek isteğim sabır. Takıma geç katılan oyuncular oldu, onların da katılmasıyla mücadele dışında, göze hoş gelen maçlar çıkarmaya başladık. Zamanla her şeyin daha iyi olacağına inanıyorum. Her oyuncunun, her takımın kötü günleri olabilir. Bu kötü günlerde de bile bize destek olmalarını istiyorum onlardan.

Alt yaş kategorilerinde geçen sene 2

kez milli formamızı terlettin. Milli formamızı giymek nasıl bir duygu?

Milli formayı giymek her futbolcunun hayalidir. Vatanın için, vatanı temsilen o sahada bulunmak gibisi yok gerçekten. İleride A milli formayı giymek de nasip olur umarım.

Antrenman ve maçlar dışında boş kalan zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?

Genelde yabancı diziler izliyorum. Yabancı dilimi de geliştirmek açısından oldukça faydalı oluyor. Bir de tesislerde arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum.

Transfer Merkezi dergisini takip ediyor musun? TM ile ilgili düşüncelerin nedir?

Tabii ki sürekli takip ediyorum. Özellikle

Süper Lig dışında, alt liglerle ve genç oyuncularla ilgilendiğiniz için sizi tebrik ediyorum.

Page 28: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

28 | S a y f a

Elazığspor'un stoperi ve kaptanı Ahmet Görkem Görk ile alt liglerden Süper Lig’e uzanan başarılı kariyerini ve Türk futbolunu konuştuk. Futbola Galatasaray alt yapısında başlayan Görkem, alt liglerde birçok takımda forma giydikten sonra Elazığspor ile Süper Lig'de kendini göstermişti.

Merhabalar Ahmet Görkem, bizlere

futbola başlama öykünü anlatır mısın?

Merhabalar Transfer Merkezi okuyucuları. Herkes gibi bende futbola sokak aralarında başladım. Daha sonra Galatasaray seçmelerini kazandım ve futbola ilk adımımı atmış oldum.

Alt yapılardan ve alt liglerden Süper

Lig'e uzanan kariyerinde sana en çok hangi hocalarının katkısı sence?

Tabi ki çalıştığım tüm hocaların bende emeği vardır fakat eski Galatasaraylı Metin Yıldız’ı (Büyük Metin) kendi adıma ayrı bir yere koyarım. Eğer o olmasa şu an futbol ile alakam yoktu. Ayrıca Senih Yaban, Ahmet Keskinkılıç, Recep Yazıcı sayabileceğim isimler. Bu isimlerin hepsi benim için çok önemli diyebilirim.

Kariyerin boyunca birlikte oynadığın futbolcular içinde stoper mevkinde en iyi anlaştığın takım arkadaşın hangisiydi sence?

Ben futbol hayatım boyunca Rizespor ve Adanaspor takımları haricinde her takımda başarılı oldum ve yanımda oynayan arkadaşlarım ve takımlarımla önemli başarılara imza attık. Aralarından örnek vermek gerekirse; Tayfun, Taner, Volkan Koçaloğlu, Fabio Bilica ve Sedat Bayrak ile sahada çok iyi anlaşıyordum.

Seninle birlikte futbola başlayanların pek çoğu bugün başka şeylerle uğraşıyor. Seni onlardan ayıran ve bugünkü noktaya gelmeni sağlayan farkların nelerdi?

Alt yapılarda sayamadığım kadar futbolcu harcandı. Bunda alt yapılardaki hoca yetersizliği, oyuncuya yaklaşımlar, oyuncunun beslenmesi, dinlenmesi ve aile yapısı önemli kriterler. Bu şartlardan bir tanesi olmazsa bile futbolcu olmak çok zor. Ülkemizde çok yetenekli oyuncular var ancak bizler gereken eğitimi veremiyoruz, benim alt yapıda bir çok arkadaşım çalıştıktan sonra dinlenmeden yemek yemeden alt yapıya gelip idman yapıyordu. İşte size bir neden, Avrupa'da böyle şeyler yok. Benim kendi adıma en büyük hayalim, imkân verilirse oyuncu yetiştirmek.

Futbol kariyerine Galatasaray alt yapısında başlamış bir isimsin. Bizlere Galatasaray yıllarını ve A takım oyuncularıyla ilişkilerinizi anlatır mısın?

Galatasaray alt yapısının bana kattığı çok

şey olmadı açıkçası bana çok değer vermediler. A takımda fazla idmana çıkamadım, o yüzden futbolcularla ilgili fazla şey söyleyemeyeceğim.

Elazığspor geçen sezon oynadığı oyunla

herkesin beğenisini kazanmıştı. Bu sezonki hedefleriniz neler?

Page 29: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

29 | S a y f a

Bizim geçen sene çok iyi uyum sağlamış bir kadromuz vardı. Bu kadro yönetimimiz tarafından yeterli görülmedi ki yeni ve genç kardeşlerimiz takımımıza katıldı, bu sene adımızdan söz ettirmek zor olabilir çünkü tecrübesiz bir takımız, amacımız bu sene Süper Lig'de kalıcı olabilmek. Bunu başarabilecek genç ve dinamik bir kadromuz var. Arkadaşlarımızla beraber bunu rahatça başarırız inşallah.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada Felipe Melo'ya yönelik bir tweeti RT yapman basına yansımıştı. O konu hakkında neler diyebilirsiniz?

Benim o kişiyle bir sorunum olmaz çünkü kendisini tanımıyorum. Bir kardeşim yazmış, onun köpekleri pitbull ancak yanlış anlaşıldı. Çok da önemli değil isteyen yanlış anlasın. -ki o kişi kendine zaten köpek diyor sık sık köpek taklidi yapıyor, demek ki adam kendini köpek olarak görüyor. Bizde hayvanlara saygı sonsuzdur. Bende 2 tane Kangal var aman Kangallarla kimse karşı karşıya gelmesin. O yüzden tekrar söylüyorum o kişiye karşı bir söylemim olmaz bu sözü arkadaşım o kişiye demedi ama öyle anlaşıldı.

Kariyerinde birlikte oynadığın, seni en

çok etkileyen oyuncu kimdi?

Birçok oyuncu sayabilirim, şöyle denir ya: "Adam gibi adam’’ tabirini hakeden isimler. Erdal Sezek, Orhan Ak, Tolga Özgen, Sedat Bayrak, Eren Aydın, Mustafa Sarp, Bülent Ertuğrul gibi çok isim sayarım. Bu isimler futbolcu hem de insan olarak beni etkilemiştir.

Başarılı performansınla kısa bir sürede Elazığspor taraftarının gözünde özel bir yere sahip olmayı başardın. Peki senin Elazığspor taraftarları hakkındaki düşüncelerin neler?

Elazığ, insanlığın çok üst düzeyde olduğu, çok vefalı bir şehir. Burada taraftarların kalbine girmen için iyi futbolculuk dışında davranışların çok önemli. Ben daha önce Boluspor'da ve Konyaspor'da oynadım, buralara deplasmana gittiğimde maç içinde hala bana çiçek verir taraftarlar, böyle şeyleri Elazığ'da da yaşıyorum. Hepsi beni çok seviyor, çok değer veriyor. 1 sene önce takımdan ayrılmak üzereyken taraftarların baskısıyla burada kaldım, onlara teşekkür ederim.

Biraz da Türk futbolu hakkında konuşalım istersen. Türk futbolu son yıllarda genel olarak bir düşüş içinde. Sence bu neden kaynaklanıyor? Çözüm için neler yapılabilir?

Türk futbolu böyle devam ederse 20 sene sonra dünyada en kötü milli takımlar seviyesine gelecek bence çünkü alt yapı diye bir şey yok. Evet, oyuncu yetişiyor fakat sıradan oyuncular çıkıyor, Robben çıkmıyor mesela veya bir Nesta tarzında defans oyuncuları çıkmıyor. Burada tek suç federasyonun bence.

Çözüm çok basit esasında, alt yapılara düzenlemeler gelmesi gerekir. Alt yapı hocalarının Avrupa'ya gönderilmesi lazım, detaylı bir eğitim

Page 30: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

30 | S a y f a

almaları gerek. Şu an alt yapı hocaları diyorlar ki bizde Avrupalılar gibi idmanlar yapıyoruz ama olay idmanda değil. Avrupalı hocaların davranışlarını bile öğrenmemiz gerek. Düşünün çok ince ayrıntılar bunlar ama gerçek bu. Mesela kulüplerin borçları var ve alt yapıda yemek zor çıkan takımlar var. Bunlar küçük nüanslar ama futbolcu böyle yetişir.

Alt liglere, amatörlere tesisler yapılmalı, bu oyuncuların ailelerine bakılmalı çünkü aileler fakir ve küçük futbolcu adayları beslenemiyor, dinlenemiyor. Bizim milli takımda Avrupa'da oynayacak dayanıklı, kuvvetli futbolcu yok. Bir tek Arda Turan bu kriterlere uyuyor, başka da yok. Galatasaray’da oynayan herhangi bir Türk bir oyuncu Milan'da Liverpool'da kadroya girebilir mi? İşte sıkıntı burada, biz kendimizi futbolcu zannediyoruz. Olay bu, sadece yetenekle kendimizi büyük futbolcu görüyoruz ama o kadar basit değil. Çok şey diyebilirim ama daha fazla tepki almayalım (Gülüşmeler)

Hem Süper Lig'de hem alt liglerde forma giymiş bir isim olarak ligler arasındaki farkları okuyucularımıza aktarır mısın?

Çok önemli farklar var ama bu yabancı oyuncu seviyesinde. Mesela bir Fernandes bir

Muslera, bir Kuyt bunlar süper ligin kalitesini arttırıyor. Tabi ki kaliteli Türk oyuncular da var, mesela Gökhan Gönül, Selçuk İnan, Burak Yılmaz.

Birkaç istisna Türk isim de var ama bu ligi kaliteli yapan daha çok yabancı oyunculardır. Yoksa PTT 1. Lig'de forma giyen birçok yerli isim Süper Lig'de de forma giyse sırıtmaz, idare eder.

Futbolun dışında hayatında neler var? Boş zamanlarında neler yaparsın?

Ben çok tembel biriyim, evde oturmayı çay içmeyi çok severim. Eşim tam tersi, o da gezmeyi dolaşmayı çok sever ama birbirimize anlayışla yaklaşıyoruz ve ben onun istediğini yapıyorum. İslam tarihi beni çok etkiler, okuma alışkanlığım alt seviyelerde ama kamplarda kitap okumaya çalışıyorum.

Bu keyifli sohbet ve bize zaman ayırdığın için teşekkürler. Son olarak senin okuyucularımıza iletmek istediğin başka bir şey var mı?

“İnsan işinde çalışkan olmalı tatillerde tembel olabilir”, son sözüm budur bana ait bir sözdür. (gülüşmeler..) Vakit ayırıp okuyan herkese teşekkür ederim, sizlere de iyi yayınlar dilerim.

Page 31: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

31 | S a y f a

Transfer Merkezi Dergisi'nin bu ayki konuklarından biri de Gençlerbirliği'nin savaşçı ve yetenekli oyuncusu Oktay Delibalta. Geçen sezonu Gaziantepspor'da kiralık olarak tamamlayan orta saha oyuncusu bu yıl Gençlerbirliği'nde performansının zirvesine çıkmak istiyor.

Merhabalar Oktay Delibalta, bizlere futbola başlama hikâyeni anlatır mısın?

Merhabalar, futbola Şerefspor'da başladım. Bu takım bizim mahallenin takımıydı, hemen hemen her futbolcuda olduğu gibi mahallede top oynarken mahalledeki abiler tarafından keşfedildim (gülüşmeler). Babam ve annem de futbola başlamama sıcak baktılar, 8-9 yaslarındaydım. Serüvenim böyle başladı. Burada oynarken Beşiktaş'ın alt yapısına transfer oldum orada 1 yıl oynadıktan sonra da Sarıyer alt yapısına geçtim.

Alt yapılardan Süper Lig'e uzanan kariyerinde sana en çok kimlerin katkısı oldu?

Birçok hocanın emeği olmuştur tabi ki. İlk etapta aklıma gelenler; ilk profesyonel olacağım sene beni keşfeden Adnan Dinçer, daha sonrasında Turhan Özyazanlar, Ercüment Çoşkundere, Ali Beykoz. Bu isimleri sayabilirim, bu hocalar bana çok şey katmıştır gerçekten.

Seninle birlikte futbola başlayanların pek çoğu bugün başka şeylerle uğraşıyor. Seni onlardan ayıran ve bugünkü noktaya gelmeni sağlayan farkların nelerdi?

Evet, birçok arkadaşım futbolu bıraktı. Ben de bu noktalara gelirken birçok zorluklardan geçtim. Saha içi olarak beni ön plana çıkaran

özelliklerim bence çok yönlü ve yaratıcı bir oyuncu olmamdı. Her an sonuca etki edebilecek yeteneklerim vardı. Bu oynadığım tüm takımlarda hep bir adım önde olmamı sağladı. Bunun haricinde de zorluklara karşı koyabilmem ve hiç yılmamam da buralara gelmemde önemli bir etken bence. Belki bazı noktalarda psikolojik olarak çok zorlanabiliyorsunuz ancak ben mücadeleyi hiç bırakmadım ve hedefe giden yoldan hiç sapmadım. Hala da hedeflerime ulaşmak için mücadeleme devam ediyorum.

Alibeyköyspor'da 4 sezon oynadıktan sonra doğduğun şehir olan Samsun'a geri döndün. Samsunspor’a transferin nasıl oldu?

Aslen Rizeli olmamla birlikte Samsun doğumluyum. 6-7 yaşında kadar Samsun'daydık,

Page 32: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

32 | S a y f a

futbola düşkünlüğüm o yıllardan başlıyor.Yıllar sonra buraya tekrar dönüp Samsunspor formasını giyeceğimi bilemezdim tabi ki ama benim için çok farklı bi duyguydu. Alibeyköyspor'da şampiyonluk yaşadıktan sonra bir yıl da 2. Lig'de oynadım ve PTT 1. Lig takımlarından transfer teklifi almıştım. Bunların arasında da Samsunspor ismini duyunca heyecanlandım. Hayrettin Gümüşdağ Samsun'a istedi, ben de teklifi kabul ettim. Ona da sizin aracılığınızla buradan teşekkür etmek isterim.

Samsunspor'a kariyerinin çıkış noktalarından biri diyebiliriz. O yıllardaki performansını ve taraftarla olan ilişkilerini bizlere anlatır mısın?

Samsunspor gerçekten bana çok şey kattı. Kariyerimin en önemli adımlarını burada attım. Böyle büyük bir camiada oynamak bana büyük tecrübeler kazandırdı. Taraftarlarla iletişimim hep iyi oldu, ben onları onlar da beni çok sevdiler. Samsunspor taraftarı büyük bir taraftardır ve gerçekten formanın hakkını veren, yürekten oynayan futbolcuyu görüp desteklerler. Bu yüzden Gençlerbirliği formasıyla oraya gittiğimde de beni hep bağırlarına bastılar, hepsine teşekkür ederim. Unutamayacağım güzel 2 yıldı diyebilirim.

Samsunspor'dan Gençlerbirliği’ne transfer olarak Süper Lig'e adım atmış oldun. Bu transfer nasıl gerçekleşti?

Samsunspor'da 2 yıl iyi bir futbol sergilemiştim, Süper Lig takımlarından teklifler alıyordum. Bunların arasında beni en çok heyecanlandıran Gençlerbirliği ismi oldu. Cem Onuk ve Hacettepespor'daki Seçkin Hoca’nın bu transferde emeği vardır. Beni izledikleri maçta beğenmişler ve transferimde etkili oldulara ama en son noktayı başkanımız İlhan Cavcav koydu. Transfer, onunla son görüşmemizde noktalandı.

Geçen sezonu Gaziantepspor'da kiralık olarak tamamladıktan sonra bu sezon Gençlerbirliği'ne geri döndün ve takımının kilit oyuncularından birisi konumundasın. Kendi adına ve takımın adına bu sezonki hedeflerinizden bahsedebilir misin?

Oynadığım takımlarda hiç bir zaman sıradan bir oyuncu olmadım. Hep önemli kilit oyunculardan olmak için çok çalıştım. Takım olarak hedeflerimiz ligi üst sıralarda bitirmek, kendi adıma hedefim ise öncelikle takımıma bu sezon büyük katkı sağlamak.

Bütün liglerde oynamış biri olarak artık kendimi her açıdan hazır hissediyorum ve hedefe giden yolda en üstlerde oynamaya hazırım ve bunu başaracağıma inanıyorum.

Page 33: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

33 | S a y f a

Gençlerbirliği, kariyerin açısından büyük adımlarından bir oldu diyebiliriz. Bu istikrarını neye borçlusun? Gelecekteki hedeflerinden bahsedebilir misin?

İlk yıllardan itibaren yılmadan yoluma devam ediyorum. Futbolda küçük iniş çıkışlar olabiliyor ama hiç bir zaman vazgeçmemek ve kendine inanmak gerekiyor. İstikrarın getirdiği başarısı buradan geçiyor.

Dediğim gibi artık kendimi her anlamda

hazır hissediyorum ve büyük takımlarda da rahat bir şekilde oynayacak kapasitede olduğumu düşünüyorum ve bunun için de çok çalışıyorum.

Hem PTT 1. Lig'de hem de Süper Lig takımlarında forma giymiş bir isimsin. Ligler arasında sence ne gibi farklılıklar var?

PTT 1. Lig'de mücadele üst düzey ama Süper Lig'in kalitesi tartışılamaz bence. Aralarındaki fark kalite farkı. Büyük takımlarla karşılaşıyorsunuz ve çok kaliteli oyuncularla karşılıklı oynuyorsunuz ama PTT 1.Lig'de kötü bir lig değil. 1. Lig'in mücadelesi yüksek ve heyecan dolu bir lig olduğunu düşünüyorum.

Süper Lig piyasasında çok büyük paralar dönüyor ama alt liglerde önemli sıkıntılar yaşandığını biliyoruz. Uzun yıllar amatör ve alt liglerde oynamış biri olarak o yıllarda yaşadığın en büyük sorunlar, gördüğün önemli eksikler nelerdi?

Alt liglerde oynarken çok sayıda önemli sorun gördüm. Tesis anlamında sıkıntı var, maddi anlamda da birçok sıkıntılar var. Ayrıca kulüpleri yöneten kişiler, başkanlar yöneticiler hep futbola uzak insanlar oldukları için bu da ülkemizde futbolun gelişmesine engel oluyor bence. Maçlar ve antrenmanlar dışında özel hayatında neler yapmayı seversin?

Evliyim ve 1 çocuğum var, zamanımın büyük bi kısmını aileme ayırıyorum. Çok renkli bir eşim var, sayesinde hiçsıkılmıyorum. Boş zamanalarda yapacak, oyalanacak bir çok şey bulabiliyorum.

Bu keyifli sohbet için teşekkürler. Son olarak senin iletmek istediğin bir şey var mı?

Ben teşekkür ederim, aynı şekilde benim için de çok keyifli bir sohbet oldu. Sizlere de yayın hayatınızda başarılar diliyor, herkese selamlar.

Page 34: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

34 | S a y f a

Genç yaşta Fenerbahçe'de forma şansı bularak başarılı performansıyla herkesin dikkatini çekmeyi

başaran Kerim Zengin sonraki yıllar istediği gibi gitmemiş birçok farklı takımda forma giymişti. Bu sezon

yeni bir başlangıç için Akhisar Belediyespor’a transfer olan sağ kanat oyuncusuyla bugüne kadarki kariyeri

ve gelecek planları üzerine konuştuk.

Merhabalar Kerim Zengin, bizlere

futbola başlama öykünü anlatır mısın?

Mersin İdman Yurdu alt yapısında

başlamış gibi görünsem de futbola başlama

hikâyem, 1998 yılında Mersin’den İstanbul’a

gelerek Beşiktaş futbol okuluna yazılmamla

başladı. Yazları Mersin'de tatilini geçiren dayım

bendeki yeteneği görmüş olmalı ki İstanbul’a

yanına götürme kararı aldı ve futbolu seven biri

olarak dayımın bu teklifini olumlu şekilde

karşılamıştım.

Bugünlere gelmende en çok hangi

hocaların rolü var sence?

Mersin İdman Yurdu’nda oynadığım

dönemlerde milli takım seçmelerine gittiğimde

Adana Bölge Sorumlusu Savaş hocamın büyük

takımlara gelmemde katkısı büyüktür. Mersin

İdman Yurdu’nda ise Tevfik hocamız diyebilirim.

Fenerbahçe alt yapısına geldiğimde ise efsane isim

Cemil Turan üstüme çok düştü. Bendeki

katkılarını asla unutamam.

Çok önemli kulüplerde oynadın fakat

futbolseverler seni daha çok Fenerbahçe

formasıyla hatırlıyor. Genç yaşlarda

Fenerbahçe formasını giymiş başarılı bir

oyuncu olarak o yılları bize anlatır mısın?

Fenerbahçe'de oynamak, o ailede

bulunmak rüya gibiydi. Hiç bitsin istemiyor insan.

Dünya yıldızları ile aynı karede bulunmak onlarla

aynı anılarda olmak çok farklı bir duygu.

İnsanların sana bakışları bile farklı oluyor. O yıllar

unutulmaz.

Fenerbahçe'de Arthur Zico ve Daum ile

çalışma fırsatını yakalamış bir isimsin. Bu

önemli isimlerle ilgili düşüncelerin neler?

Bu iki büyük antrenörle kariyerimde

çalışma fırsatı bulduğum için şanslıyım. Daum,

tipik Alman ekolünü çok iyi uygulayan bir tarza

sahip. Ofansif futbola yatkınlığımdan dolayı

Zico’nun benim için çok ayrı bir yeri var. Hem

Page 35: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

35 | S a y f a

insanlarla ilişkisi, hem de futbol anlayışıyla

gönlümde ilk sıradadır. Şimdiye kadar çalıştığım

hocalarda Zico kadar samimiyetle yaklaşanı hiç

görmedim. Bana göre hocalar bizleri sadece

futbolcu olarak görmemeli daha yakın olmalı, Zico

bunu çok iyi başarıyordu.

Bu sezon Spor Toto Süper Lig'in sürpriz

takımlarından Akhisar Belediyespor'a

transferin gerçekleşti. Transferin nasıl

gerçekleşti? Takım olarak ve kendi adına

hedefleriniz neler?

Aslında geçtiğimiz sene devre arasında

gerçekleşmesi bekleniyordu, fakat gerçekleşmedi

bu transfer. Sene sonu geldiğinde yeniden

görüşüldü ve transferim gerçekleşti. Hedefimiz

her maç iyi futbol, iyi mücadele ve

kazanabildiğimiz kadar puan. Takım olarak

sezonu en iyi noktada bitirmek istiyoruz. Bu ilk 7

olabilir diye tahmin ediyorum fakat her zaman

istediğin her şey olamayabiliyor ve hesapta

olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu

yüzden önümüzdeki günler, bazı şeyleri daha net

konuşabilmemizi sağlayacaktır.

Kariyerini incelediğimizde Mersin İdman

Yurdu, Fenerbahçe, İBB, Antalyaspor,

Karabükspor, Sivasspor ve Gençlerbirliği gibi

birçok takımda forma giydiğini görüyoruz.

Taraftar bakımından kendinize yakın

gördüğün takımlar hangileriydi?

Özellikle Fenerbahçe, Mersin İdman Yurdu

ve Karabükspor'un bende yeri ayrıdır.

Kerim Zengin, bir önceki soruya paralel

olarak birçok takım ve şehirde oynamanın

avantajları ve dezavantajları hakkında

yorumlarını alabilir miyiz?

Benim en büyük hatam oynadığım

takımlarda bir senenin üstüne çıkamamam oldu.

Farklı takımlarda oynamak başarıyı getirmiyor

maalesef. Bunu belli bir yaşa geldiğinde anlıyor

insan. Başarılı olduğum takımlarda kalmış

olsaydım şu an farklı bir yerde olacağımın

farkındayım. Bu yüzden hep dezavantajları ile

karşılaştım bugüne kadar.

Milli takım kategorilerinde uzun süre

forma giymiş bir oyuncu olarak, o yıllar

hakkında neler diyebilirsin? Milli takım

formasını giymek nasıl bir duyguydu?

Milli takım formasını giymek, ülkeni yurt

dışında temsil etmek, bayrağımızı taşımak, bunlar

çok duygu dolu yıllardı. Arkadaşlarımızla

buluştuğumuz her kamp, bizim için ayrı anılar

oluyordu. Artık bir takım değil ailenmiş gibi

hissediyorsun herkesi.

Page 36: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

36 | S a y f a

Sivas 4 Eylül Belediyespor'un başarılı teknik direktörü Alaettin Çiçek, bu sezon takımıyla

yakaladığı başarılarla herkesin dikkatini çekiyor. Oynadıkları 10 maçta sadece 5 gol yiyen Sivas 4

Eylül, Orduspor ve Altınordu ile birlikte profesyonel liglerin en az gol yiyen takımı. 20 yaş

ortalaması ile ligin en genç takımlarından biri olmasına rağmen düşük bütçeyle genç yetenekleri

bir araya toplayan Sivas ekibi, şu ana kadar sezonun flaş takımı olmayı başardı.

Merhabalar hocam, alt liglerde sizi

herkes başarılı bir hoca olarak tanıyor ancak

sizin teknik direktörlüğün öncesinde futbol

kariyeriniz de var. Futbola nasıl başladınız,

hangi takımlarda oynadınız?

Merhabalar. Futbola Serpil Hamdi Tüzün

önderliğinde Beşiktaş Özkaynak Düzeni’nde

başladım. Şimdiki gibi belirlenmiş yaş grupları

olmasa da altyapıda tüm yaş gruplarında

oynadıktan sonra Beşiktaş A Takımı'na yükseldim.

Beşiktaş'ta 15 yıl sonra şampiyon olan kadronun

genç oyuncularındandım. 100. Yıl Forması’nda adı

yazılı olan 700 oyuncudan biri olmanın onur ve

gururunu taşıyorum. Beşiktaş'tan sonra 4 yıl

Düzcespor'da oynadım ve ardından 1. Lig'e

Eskişehirspor'a transfer oldum. Kaptanlığını da

yapmış olmaktan gurur duyduğum Eskişehir'de de

4 yıl oynadım. Daha sonra ise Mudurnuspor,

Nişantaşı, Beylerbeyi ve Tepecik Fıratpenspor’da

oynadım.. En son Alibeyköyspor'da amatör olarak

oynayıp futbola oyuncu olarak noktayı koydum ve

saha kenarına geçip teknik adamlığa başladım.

Türk futbolunun başarılı teknik

direktörlerinden birisiniz ancak medyası alt

liglere fazla yer vermediği için futbolseverler

sizi yeterince tanımıyor. Bundan önceki

kariyerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Düşünceleriniz için teşekkür ediyorum.

Naçizane işini severek idealistçe yapmaya çalışan

bir teknik adamım. Sanırım işin özünde bu yatıyor.

Ben ve benim gibi Beşiktaş Özkaynak Düzeni’nde

yetişen oyuncular, arkadaşlarım futbola başka bir

boyuttan bakma anlayışı ile eğitildik. Futbol

kültürünü en üst düzeyden alma şansına sahip

olduk. Serpil Hamdi Tüzün önderliğindeki

''Beşiktaş Özkaynak Düzeni'' içinde Sanlı

Sarıalioğlu, Adnan Dinçer, Yusuf Tunaoğlu, Dağut

Şahin gibi hem Türk futbolu hem de Beşiktaş için

çok önemli isimler tarafından Beşiktaş kültürü ve

anlayışını almak emin olun çok önemli bir faktör.

Bu açıdan kendimi gerçekten çok şanslı olarak

sayıyorum. Orası bir okuldu, bir ekoldü. Biz orada

sadece futbol oynamayı öğrenmedik. Biz orada

dünya futbolunda nasıl yer ediniriz, nasıl çok daha

başarılı oluruz anlayışını yaşama geçirme

olanağını öğrendik.

İlk teknik adamlık deneyimim aslında daha

henüz Beşiktaş'ın alt yapısında çok genç

oyuncuyken başladı. Serpil Hoca bizleri

seçmelerde organizasyon yapma ve oyuncu

Page 37: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

37 | S a y f a

beğenme, analiz yapma, fikrini söyleme gibi

konularda pratik yaptırarak eğitiyordu ya da

yönlendiriyordu. Tohumlar aslında o dönemlerde

atıldı diyebilirim. Futbolu bıraktıktan sonra Eyüp

Şerefspor takımında küçük yaş grupları

oyuncularına eğitmenlik yaparak başladım. Sonra

Kasımpaşa alt yapısında 1 sezon ve A takımda 2

sezon yardımcı hoca olarak çalıştım. Çok kısıtlı

olanaklarla çok önemli işlere imza atmıştık.

Ardından Beşiktaş-Gebzespor ''Kardeş Kulüp''

projesi ile Gebzespor'da yardımcı hoca olarak

çalışmaya başladım. Aynı sezonun ilerleyen

sürecinde teknik sorumlu olarak görevime devam

ettim. 2004-2005 sezonunda yine Kasımpaşa'da

yardımcı hoca olarak çalıştım. Takım o sezonu

şampiyon olarak tamamlayıp 2. Lig'e yükseldi.

2005-2006 sezonunda Gebzespor'da yardımcı

hoca olarak çalıştım ve o yılı da şampiyon olarak

tamamladık. 2006-2007 sezonunda Gebzespor'da

2. Lig'de çok önemli işler yaptık ama sezonun

sonunda ayrıldık. 2007-2008 sezonuna

Gebzespor'da teknik direktör olarak başladım.

Daha sonra Tepecikspor ve Küçükçekmecespor'da

1 yıl çalıştım. Geçen sezonun son 8 haftasında

göreve geldiğim Sivas Dört Eylül Belediyespor'da

sezon sonu play-off oynama başarısını gösterdik

ve halen bu takımın başındayım.

Spor Toto 3. Lig ekiplerinden Sivas 4

Eylül Belediyespor'a transferiniz nasıl

gerçekleşti. Ayrıntılarını paylaşır mısınız?

Herhangi bir kulüpte çalışmadığım

zamanlarda sürekli maçlar izlerim. Takımların,

oyuncuların ve hatta teknik adamların

durumlarını gözlemlerim. Yine böyle bir günde

dostum Ali Karakaş'la tanıştık. Geçen sezon Sivas

Dört Eylül Belediyespor'da bir kan değişikliği

gündeme geldiğinde Başkanımız Ahmet Polat'a

benim adımı önermiş. Ahmet Polat Başkan da beni

Küçükçekmecespor'dan tanıyormuş. Adım

önerilince olumlu bakmış ve gerisi malumunuz

zaten. Yani Ali Karakaş'ın bu işte payı büyük oldu.

Sivas 4 Eylül Belediyespor olarak bu

sezon Spor Toto 3. Lig'de üst sıralarının en

büyük adaylarından birisiniz. Takımınız ve

hedeflerinizle ilgili ne söyleyebilirsiniz?

Aslında bu yılki serüven biraz farklı gelişti.

Sivas Dört Eylül Belediyespor daha önceki

transfer politikasını değiştirerek işe başladı. 3. Lig

için yüksek sayılabilecek maliyetlerle transfer

yapma politikasını terk edip genç, dinamik,

geleceği yakalamak isteyen oyunculardan oluşan

bir kadro kurma düşüncesi ağır bastı. Tabii bu işin

riski var. Başlangıçta küme düşmeyelim yeter

düşüncesi hâkimdi.

Çok geniş kapsamlı olmasa da genç

oyunculara fırsat verme çalışmamız oldu. (Burada

özellikle seçme demiyorum çünkü seçme biraz

kötü olarak algılanıyor her nedense.) Sonra kendi

A2 takımımızdan oyuncularla ön hazırlık dönemi

geçirdik. Play-off oynayan kadromuzdan birçok

oyuncu ile yollarımızı ayırdık. Bu biraz ekonomik

zorlama, biraz yaş kontenjanına takılma, biraz da

bizim anlayışımıza uyan oyuncu profili yaratma

çabası nedeniyle oldu. Sonuçta geçen yıldan 7

arkadaşımız bizimle devam ediyor. Onun dışında 9

transfer, A2 takımdan 2, fırsat tanımadan gelen 5

oyuncumuz var. Ekonomik anlamda rakamlar son

derece düşük, hele hele grubumuzdaki

rakiplerimizle kıyaslanınca neredeyse dörtte bir

değerlerde bir bütçe ile bu işi ortaya çıkardık

diyebilirim. Başlangıçta düşmeyelim ya da

düşersiniz diyenler şimdi takımımızın

performansı nedeniyle şampiyonluk konuşmak

Page 38: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

38 | S a y f a

istiyorlar. Tabii bunlar bizden bağımsız

düşünceler. Biz sezon planlamasını yaparken bu

gelişmeyi zaten öngörüyorduk. 17-18. haftalarda

performansımızın doruk noktasına çıkacağını

düşünüyorduk. Çok genç ve yeni bir kadro

olmamızdan dolayı zamanı doğru kullanmak

hedefimizdi. Oyun formatımızı her geçen hafta

daha da geliştirerek hedefimize yaklaşmak

istiyoruz. Amacımız genç arkadaşlarımızı futbol

adına iyi ve doğru eğitip yönlendirmek, onlara

doğru rehberlik yapmak. Eğitimli, idealist, coşkulu

ve özgüveni yüksek oyuncular yetiştirmek

amacındayız. Bunu başarabilirsek başarının da

geleceğini biliyoruz.

Hocam, takım olarak düşük maliyetli ve

genç oyunculardan kurulu bir ekipsiniz ancak

şu ana kadar çok başarılı bir performans

gösteriyorsunuz. Türk futbolunda nadir bu

durum hakkında neler diyebilirsiniz?

Genel ilke olarak, ekstrem oyuncular

dışında (ki yeryüzünde bu oyuncular parmakla

sayılacak kadar azdır) hiçbir oyuncunun diğer

oyunculardan farkı yoktur düşüncesi ile yola

çıkıyorum. Bu nedenle doğru organizasyon,

planlama ve çalışma ile bir şeylerin

başarılabileceğini düşünüyorum. İşin özü

oyuncuya güven, oyuncunun özgüveni ve tabii ki

tereddütsüz yoğun ve çok çalışma. Biz bir aile

ortamı oluşturduk. Oyuncular çalışmaya gelirken

ayakları geriye gitmiyorsa bir şeyler başarılmış

demektir. Gerisi işin püf noktası, o ayrıntı da sır

olarak bizde kalmalı diye düşünüyorum.

Bizim geleneğimizde ya da bizim futbol

kültürümüzde temel unsur çalışmaktır, çok

çalışmaktır çalışmaktan kaçmamaktır. Kısaca

çalışmak bizim için ibadettir. Oyuncularımızın

antrenmanı sevmesini sağlıyoruz. Çalışma ile

neleri yapabileceğini gösteriyoruz. Oyuncuları bir

şeylere inandırıyoruz. İnanan ve çok çalışan

oyuncu ile her şeyi yapabilirsiniz. Aslında

hedeflerimiz arasında en az gol yiyen takım olmak

yoktu ama siz işinizi aşkla yapınca böyle sonuçlar

da ortaya çıkabiliyor. Tabii ki bunlar işin tuzu

biberi. İnsanın iştahını açıyor, çalışma şevkini

artırıyor. Gurur verici.

İlk yarı sonundaki sıra hedefiniz nedir?

İşin doğrusu böyle bir hedefim yok. Ben

olaya maç maç bakan birisiyim. Hafta sonu maçımı

oynarım, Soyunma odasına girince o maç biter.

Hemen odama geçer yeni haftanın planını,

programını yaparım. Rakibimi incelerim, ders

çalışırım. Bu kadar basit bakıyorum yani.

Türk futbolu son yıllarda genel olarak

bir düşüş içinde, bu neden kaynaklanıyor

sizce? Çözüm için neler yapılabilir?

Evet, ne yazık ki futbolumuz gün geçtikçe

eriyor. Ama umutsuz olmamalıyız sorun varsa

mutlaka çözümü de vardır. Örneğin yeni bir

Piontek bulabiliriz. Futbolumuzun yeniden

yapılanmasına yardımcı olur. Şaka tabii ki. Biz

ülke olarak bu konuda medyanın son derece

etkisinde kalıyoruz. Medya ortaya bir fikir atıyor

(ki buna fikir demek için bin şahit lazım), sonra

ortaya attığı fikre önce kendisi inanıyor. Aslında

çözüm basit, eğitime ve yapılanmaya kesinlikle

ağırlık vereceksiniz ama.. ne olursa olsun buna

süreklilik kazandıracaksınız. Bu iş yap-boz oyunu

değil ki bir yenilgi ile her şey değişsin. 3 yıl önce

kendinizin gönderdiği teknik adamı bugün

kurtarıcı olarak getiriyorsanız, siz zaten baştan

her şeyi kaybetmişsiniz demektir. Bu ülke her başı

sıkıştığında (!) Fatih Terim'e mi gidecek. Allah

sağlık, sıhhat ve uzun ömür versin ama Fatih Hoca

bir sorun yaşasa Türk futbolu biter mi? Kepenk mi

indiririz yani? Nedir bu Allah aşkına.

Öncelikle idareden başlamalıyız.. Önce

''siyaset'' futbolun dışına çıkmalı, teknik adamları

siyaset belirlememeli. Sonra teknik adamların

Page 39: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

39 | S a y f a

''çekirge'' misali bir oraya bir buraya sıçraması

önlenmeli. Her teknik adam 1 futbol sezonu içinde

sadece 1 sözleşme yapabilmeli.. Bu sözleşmede

taraf olarak Maliye Bakanı, Çalışma Bakanı, Spor

Bakanı ve TFF olmalı. Gerçek ve resmi sözleşme

olmalı. Kulüpler böyle olunca en doğru teknik

adama yöneleceklerdir. Ayrıca “Süper (!)” olduğu

söylenen ligde yeni inşalar da çalışma şansı

bulabilir böylece. Yabancı oyuncu konusunda sıkı

denetim yapılmalı ve yüksek kalitede ''kota''

konulmalı. Tüccar teknik adamlar değil, üretken

teknik adamlar ön plana çıkarılıp desteklenmeli.

Ülke baştan aşağı yetenekli oyuncular konusunda

taranmalı (tabii yurt dışı da dâhil olmak üzere),

federasyonun eğitim dairesi uzun planlama ile

geleceğe dönük çalışmalar içinde olmalı. TFF’ye

bağlı teknik adamlar, daha iyi bir teklif alır almaz

hiçbir yere gidememeli. Gitmek isteyene hemen

çalışma izni verilmemeli. Ulusal takımlarda

oyuncu para kazanmak için oynamamalı, yönetim

de kazanılan bir maça saçma sapan primler

vermemeli. Emin olun, aslında biz kendimize de

başkalarına da fazlası ile yeteriz.

Hocam Spor Toto 3. Lig'de futbolculara

uy gulanan yaş sınırı kuralı ile ilgili

düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Seçme ve seçilme, eşitlik ilkesine aykırı bir

düzenleme. Son derece çağdışı bir anlayış. Siz genç

oyuncu oynasın diyebilirsiniz, bunda bir sorun

yok ama dayatırsanız sorun var demektir. Nasıl

yapabilirsiniz bunu? Ekonomik olarak destek

vererek olabilir. Mesela bir takımın kadrosu 25

kişi olsa, siz kural koyucu olarak 2/3'sini 22 yaşın

altında oyuncudan kurarsanız size 250.000 TL

yardım yaparım diyebilirsiniz. Ekonomik değerleri

yüksek olmayan kulüpler için cazip bir durum

olabilir ve bunu tercih edebilirler. Ama kulübün

ekonomik değerleri yüksekse ve ben istediğim

oyuncuyla oynarım diyorsa ona da yasak

koyamazsınız, koymamalısınız.

3. Lig'de bu sezon şampiyonluk ve play-

off favorileriniz kimler?

Bizim grup bu anlamda tam bir cadı

kazanı. Çok sayıda iddialı ve iyi takımlar var.

Ekonomik değerleri de hedefleri de büyük olan ve

iyi yatırımlar yapan takımlar var. Bu konuda bir

öngörüde bulunmak çok kolay değil.

Ümraniyespor, Karagümrük, Derince Bld.Spor,

Kahramanmaraş Bld.Spor, Tekirova Belediyespor,

Bergama Bld.Spor, Beylerbeyi, Kızılcabölükspor ve

Akçaabat FK ligde çok önemli yatırımlar yapan

takımlar. Benim öncelikli adaylarım bunlar.

Kendinizi saymıyor musunuz diye sorabilirsiniz.

Biz yapı olarak iddialı olmayı severiz ama sezona

başka hedefler ile başlayan bir takım olarak

önceliğimizin ligde kalmak olduğu samimi olarak

söylemeliyim. Eğer zamanı doğru ve iyi

kullanabilirsek biz de adaylar arasında yer

tutabiliriz diye düşünüyorum.

Sivas 4 Eylül taraftarlarına iletmek

istediğiniz bir mesaj var mı hocam?

Taraftarlarımızın sayısı fazla değil, en

azından maçlarımızı sıkı bir şekilde takip eden

taraftar sayımız fazla değil. Bizim bir ilkemiz var;

o da ''Yola çıktığımızda yanımızda fazla kişi

yoktur. Yanımızdaki kişi sayısını artıracak olanlar

bizleriz. Eğer biz doğru adımlar atmaya devam

edersek bu sayı artacaktır.'' Bu ilkeyi sonuna

kadar yaşama geçirmek için çabamızı

sürdüreceğiz. Umuyorum ki bizimle yürüyen kişi

sayısı her hafta artarak büyüyecektir. Bizi

izlemeye devam etsinler.

Hocam Alaettin Çiçek'i üst liglerde ne

zaman görebileceğiz sizce?

Her teknik adam daha iyi ortamlar, ligler

ve takımlarda çalışmak ister ama bu bizlerin

elinde değil ne yazık ki. Var olan statükoyu yıkmak

kolay değil ama umutsuz değilim. Var olan

zincirleri azmimiz ve inancımız ile kıracağımızı

ümit ediyorum. Umarım her şey düşündüğümüz

gibi gelişir ve en kısa sürede üst liglerde çalışma

fırsatı buluruz.

Page 40: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

40 | S a y f a

Geçtiğimiz sezon Antalyaspor'un

ülkemizde getirdiği Kamerunlu savunma

oyuncusu Patrick Etoga, bu sezon PTT 1. Lig’de

Fethiyespor’da forma giyiyor. 1993 doğumlu

Etoga’yı daha yakından tanımaya ne dersiniz?

Merhabalar Patrick, bizlere futbola

başlama öykünü anlatır mısın?

Merhabalar, öncelikle futbola öğrencilik

yıllarımda, okulumda başladım. Ülkemizdeki her

genç gibi ben de futbolu seviyordum. Futbolcu

olmamda okul hayatım çok önemliydi.

Patrick, Fethiyespor’a transferinden

önceki futbol kariyerini kısaca anlatır mısın?

Futbol hayatıma Kamerun'da başladım.

Kamerun'un önemli takımlarından International

Sporting FC takımında forma giydim. İlk yurtdışı

deneyimimi Antalyaspor’da yaşadım. Geçen sezon

Antalyaspor'a transfer oldum ve A2 takımında

forma şansı buldum.

Patrick, 2 sezondur ülkemizde futbol

oynuyorsun. Bu süre içinde Türk futbolu

hakkındaki izlenimlerini paylaşır mısın?

Türkiye ligini daha önce de izleme fırsatı

bulmuştum. Ülkenizde Afrika kökenli oyuncular

oldukça fazla ve birçok önemli isim de burada

forma giyiyor. Türk liglerinin zevkli ve çekişmeli

ligler olduğunu düşünüyorum.

Fethiyespor’a transferin gerçekleştiği

günden itibaren izlenimlerin hakkında neler

diyebilirsin?

Kendi adıma çok heyecanlı bir durumla

karşılaştım, benim için farklı bir tecrübe oldu.

Buradaki ilgiden çok mutluyum, Fethiye'yi ve

insanlarını seviyorum.

Yeni takımın Fethiyespor ve senin

performansın hakkında düşüncelerin nedir?

İyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum

ancak şu an kötü bir noktadayız. Takımca

birbirimize güvenmemiz gerekir. Elimizden

geldiğince çalışmaya devam ediyoruz, umarım

daha iyi olacağız. Kendi performansıma yorum

yapmak için erken olduğunu düşünüyorum.

Gelecekte hangi noktada olduğumu hep birlikte

göreceğiz. Büyük bir oyuncu olmaya çalışacağım

devam edeceğim.

PTT 1. Lig ve burada oynanan futbol

hakkındaki düşüncelerini öğrenebilir miyiz?

Çok zor bir lig diyebilirim, güce dayalı ve

sert bir lig. Oyuncular arasında maç esnasında

büyük rekabetler yaşadığımızı hissediyorum.

Fethiyespor taraftarı hakkındaki

düşüncelerini alabilir miyiz?

Taraftarımız bizlere her maçta destek

veriyorlar. Oyuncuların güvenini yerine getiren

bir taraftar topluluğu. Onların varlığı bizim için

çok önemli, bizleri desteklemeye devam etsinler.

Page 41: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

41 | S a y f a

Transfer Merkez Dergisi, alt liglere yer

vermeye devam ediyor. Bu ayki sayımızın konuğu

3. Lig 3. Grup lideri İstanbulspor'un başarılı kalecisi

Volkan Canbolat. Futbol hayatına Fenerbahçe

alt yapısında başlayan ve kariyeri boyunca

birçok takımın kalesini koruyan 1985 doğumlu

kaleci, sezon başında Karagümrük'ten

İstanbulspor'a transfer olmuştu.

Merhabalar, bizlere Volkan Canbolat’ı

ve futbola başlama öykünü anlatır mısın?

21 Mart1985 Üsküdar doğumluyum. 11

yaşımda Fenerbahçe yaz okuluna gitmiştim, uzun

boyumdan dolayı kaleye geçirdiler ve 2002 yılına

kadar Fenerbahçe’de tüm kategorilerde oynadım.

Futbola 13 yaşında Fenerbahçe’de

başlıyorsun, ilk maçını ve yaşadığın

heyecanını anlatır mısın bizlere?

Minik takımda oynamıştım, o dönemler

zaten hep heyecanlı ve istekli geçiyor. Bir de

Fenerbahçe isminin büyüklüğü, ağırlığı ve ekstra

heyecanı vardı tabi.

Kaleci olmanın zorlukları neler sence?

Ayrıca kalecilik forma şansı en az olan

mevkilerden biridir, bu seni korkutmadı mı?

Benim en büyük avantajım Yavuz Şimşek

gibi bir hocayla çalışmak ve futbolu öğrenmek

oldu. Bize hem saha içi hem saha dışı her şeyi

öğretti, ileride yaşayacağımız zorlukları da.

Kalecilik büyük sorumluluktur, yeri geldiğinde

takımın yarısı sayılır. Biz o sorumluluğu Yavuz

Şimşek hocamız sayesinde kavradık.

Profesyonel imzanı Hatayspor forması

altında 19 yaşında atıyorsun ve macera

bundan sonra başlıyor. Kariyerin boyunca

birçok kulüpte forma giydin, genç bir kaleci

olarak bu süreçte ne gibi zorluklar yaşadın?

Genç kalecinin hata yapma lüksü yok, az

çalışma lüksü yok. Genç kalecilere genelde ikinci

üçüncü alternatif gözüyle bakılıyor ama Casillas

17 yaşında Real Madrid kalesini korudu. Ne yazık

ki ülkemizdeki zihniyet yüzünden genç kaleci ve

oyuncuların önü kesiliyor. 3. Lig'e yaş sınırı

getirdiler yine aynı değişen farklı bir şey yok. Yaş

sınırı futbolcuları bitirmekten başka bir işe

yaramıyor, 3. Lig'den kaç oyuncu Süper Lig'e gitti?

2009-2010 sezonu Balıkesirspor’u

2.Lig'e çıkaran isimlerin başında geliyorsun.

Bize o sezonu ve yaşadıklarınızı anlatır mısın?

Balıkesirspor gerçekten çok büyük bir

camia ama o dönemde beklenen başarılardan çok

uzaktı. Büyük bir baskı ve aynı zamanda bir

bütünlük vardı. Kaliteli ve karakterli oyuncularda

kurulu bir takım kurulmuştu yıllardır

şampiyonluğa aç bir şehir vardı. Hep son maçlarda

kaybedilen başarısızlıklar inancını kırmıştı

insanların ama biz bu tezi bozduk, inanmayanları

bile inandırdık. Bu şampiyonluk benim için çok

Page 42: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

42 | S a y f a

anlamlıydı. Hala görüştüğüm insanlar var ve hala

o şampiyonluk konuşuluyor. Emeğim geçti katkım

oldu, bu gurur bile mutlu ediyor. Balıkesirspor’un

bugün buralara gelmiş olmasında pay sahibi

olmak çok güzel bir duygu.

2010-2011 sezonu 2. Lig macerası senin

için pek iyi geçmiyor. 2011-2012 sezonunda

ilk yarı İstanbulspor’da kiralık oynadıktan

sonra Ocak ayında Gebzespor’a transfer

oluyorsun. Ligde son sırada yer alan, düştü

gözü ile bakılan Gebzespor 8 galibiyet 5

beraberlik ile ligde kalıyor. Bizlere Gebzespor

ile yaşadığın bu başarıyı anlatır mısın?

Sezona Selahattin Dinçel ile başladık, bir

türlü yıldızımız barışmadı. Benim adıma facia gibi

bir sezondu. Kadro dışı kaldım, 1 sene kaybım

oldu. Ertesi sene İstanbulspor'a geldim, kaleci

İskender'in sakatlanıp sezonu kapatmasıyla kaleyi

devraldım. Ömer başkan yıllardır beni rakip

olarak tanır, birçok kez izlemiştir. Son gün

transferiyle geldim, 12 maç oynadım. Hem benim

hem İstanbulspor için olumlu izlenimlerin olduğu

bir ilk yarı geçirdim.

Daha sonra Gebze'den istediler, daha önce

Küçükköy'de yine 8 puanlı takımı ligde tutma

tecrübem olduğu için başkan da kolaylık sağladı,

çok şükür bir mucizeyi daha gerçekleştirdik. Çok

zor ve anlamlı 17 maçımız oldu, son maçta

kümede kaldık. Benim için çok büyük tecrübe

oldu. 17 tane final maçı oynadık, her maç ölüm

kalım maçı havasında geçti.

Ümraniyespor’da başladığın 2012-2013

sezonu ortasında Karagümrükspor’a transfer

oluyorsun ve arkasından play-off

oynuyorsunuz. Pazarspor’a trajik bir şekilde

penaltılarla eleniyorsunuz. Play-off heyecanı

ve maç sonu yaşadıklarını anlatır mısın?

Fikir ayrılıkları yüzünden Ümraniye'den

ayrılıp Karagümrük'e gittim. Kaliteli oyuncu ve

teknik heyete sahip bir takıma gitmiştim. Play-

offtaki Pazarspor maçı çok şanssız bir maçtı, top

sevmedi. Maçı tek kale oynadık, 3 top direkten

döndü olmadı nasip değilmiş. Perşembe oynadık

Pazarspor maçını, Pazar günü final oynayıp kupayı

alıp döneriz diye inanmıştık, Malatya'dan uçak

bileti bile pazar gününe alınmıştı, çok büyük bir

üzüntü tarifi mümkün değil soyunma odasında

herkes hıçkıra hıçkıra ağladı, rüyalarıma

giriyordu. Allah bir daha yaşatmasın.

Bu sezon başında tekrar İstanbulspor’a

geldin, bu transfer nasıl gerçekleşti?

İstanbulspor benim yuvam, bana gel

dediler geldim git derlerse giderim. İstanbulspor

ile aramızda farklı bir gönül bağı var.

İstanbulspor 6. hafta sonunda lider

durumda, bunda en büyük pay sahibi olarak

gösterilmek nasıl bir duygu?

Kalecilik büyük sorumluluk, kötü oynama

şansımız yok. İyi oynarsan takım iyi giderse en

büyük pay sahibi oluyorsunuz kötü oynarsanız da

kötü giden takımda suçlu olarak gösterilirsiniz.

Page 43: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

43 | S a y f a

Duyduğum olumlu tepkiler gurur verici,

sorumluluğumu arttırıyor. Bu performansımı

sezon sonuna kadar devam ettirmek istiyorum.

3. Lig 3. Grup'ta İstanbulspor’un şansı

nedir sence? Sizi zorlayacak takımlar ve play-

off şansı olan takımlar kimler?

Biz bir aileyiz İstanbulspor olarak, belki

klişe bir laf ama biz bunu gerçekten yaşıyoruz.

Başkandan teknik kadrosuna futbolcularına

personeline kadar bir aile gibiyiz, bu sahaya da

olumlu bir şekilde yansıyor. Liderliği sezon

sonuna kadar sürdürüp şampiyonluk ipini

göğüslemek için çalışıyoruz Bütün takımlar denk

güçte sayılır, zorlu bir sezon olacak. Şampiyonluk

adına hepsi rakiplerimiz, isim isim ayırmak doğru

olmaz, oynadığımız maçlar da bunu gösteriyor.

Peki boş zamanlarında neler yaparsın,

izlediğin TV programlar nelerdir?

Çok fazla TV izlediğimi söyleyemem ama

ATV’de yayınlanan Karadayı dizisinin fanatiği

olduğumu söyleyebilirim, kaçırmadan tüm

bölümlerini izlerim. Boş zamanlarımda araba

kullanmaktan zevk alırım, ayrıca sevdiklerimle

vakit geçirmek, eğlenmek benim için çok

önemlidir.

En beğendiğin ve örnek aldığın

futbolcular kimler?

Avrupa liglerindeki kalecileri takip

ediyorum, ülkemizde de Volkan Demirel, Muslera,

Onur Kıvrak ve Tolga Zengin beğendiğim kaleciler.

İdolüm Yavuz Şimşek'tir. Kaleciliğine yetişemedik

ama izlediklerim, okuduklarım yetiyor zaten. Türk

futbolu için çok büyük bir isim, ileride hocalık

yaparsam ondan öğrendiklerim bana ışık tutacak.

Bundan sonraki kariyerin ve gelecek

için hedeflerin neler?

İstanbulspor'la şampiyonluklar yaşamak

istiyorum. İlk hedefimiz İstanbul'un adını taşıyan,

bu köklü takımını hak ettiği yerlere getirmek..

Bu keyifli sohbet için teşekkürler. Son

olarak senin eklemek istediğin bir şey var mı?

Bana zaman ayırdığınız için ve bu keyifli

sohbet için çok teşekkür ederim. Size Türk

futbolunun sadece Süper Lig olmadığını

gösterdiğiniz ve takip ettiğiniz için tüm alt lig

oyuncuları adına teşekkür ederim. Genç

kardeşlerime de hedefleri doğrultusunda

küsmeden yılmadan çalışmalarını tavsiye

ediyorum.

Dergimizin bu sayısında yer veremediğimiz diğer

röportajlarımızı internet sitemiz TransferMerkez.com’da

okuyabilir, yorum yapabilirsiniz.

Ertuğrul Arslan (Balıkesirspor) Abdullah Halman (Gaziantep BB) Saul Gonzalez (UD San Sebastian)

Uğur Yasan (Patnos Gençlik) Sezer Sezgin (Eyüpspor)

Ersin Aydın (Darıca G.Birliği) Yasin Mert Egeli (Ç.Dardanel)

Alparslan Emre Çapar (Yozgat) Eren Yılmaz (Anadolu Üsküdar)

Safa Yıldırım (Sivas Eylül) Fatih Çakır (Yeşil Bursa)

Page 44: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

44 | S a y f a

Hajduk Split’in Beşiktaş ile yaptığı hazırlık maçında canlı izleme fırsatı bulduğumuz 1997 doğumlu Andrija Balic geleceğin yıldızı olabilecek potansiyele sahip. Forvetin arkasında "10 numara" diye tabir edilen pozisyonda görev yapan genç yetenek tarz olarak ünlü Brezilyalı yıldız Kaka'ya fazlasıyla benziyor. Beşiktaş maçının son bölümünde oyuna dahil olmasına rağmen farkını ve kalitesini kısa sürede hissettiren genç yeteneğin, önümüzdeki yıllarda Avrupa’da birçok takımı peşinden koşturması muhtemel. Topla ve topsuz oyunda çok iyi olan Balic, adam eksiltme özelliği ile fark yaratıyor. Özellikle birçok oyuncuda olmayan çevre kontrolü şaşkınlık verecek derecede üst düzeyde. Yeteneklerinin yanında sahada kendinden emin tavırlarıyla da dikkat çekiyor. Bu yaşta kendine olan güveni çok önemli. Hajduk Split Teknik Direktörü Igor Tudor’u da henüz 16 yaşındaki Balic’i, bu genç yaşta A takım kadrosuna alıp düzenli olarak oynatmaya çalıştığı için tebrik etmek gerek. Balic’i dikkatle takip etmenizi tavsiye ederim.

Scout Raporu sayfamızda tanıtacağımız ikinci yetenekli isim, Bursa Zaferspor'da forma giyen 1997 doğumlu genç golcü Mert Türkileri. 4 Ağustos 1997 doğumlu forvet oyuncusu futbola 2007 yılında Zaferspor'da başladı ve halen bu takımın formasını giymekte. Genç oyuncuyu U-17 ve U-19 maçlarında takip ediyorum. Tam bir pivot santrafor özelliklerine sahip olan Mert, henüz 16 yaşında olmasına rağmen 1.88cm boyu, mükemmel fiziği ve güçlü yapısı ile dikkat çekiyor. Forvet mevkiinde çok etkili olan Mert, golü koklayan, iyi pozisyon almasını bilen bir golcü. Bu sezon Zaferspor'un U-17 ve U-19 takımları olmak üzere çift kulvarda da mücadele eden gölcü oyuncu, şu ana kadar oynadığı 18 maçta 29 gol atmayı başardı. Çok güçlü bir fiziğe sahip olan Mert, adam eksiltme ve topu saklama konusunda da oldukça başarılı. Hava hakimiyeti üstünlüğüyle rakip takım defansına oldukça zor anlar yaşatan genç forvet, maç içinde defansa

sürekli pres yapması ve bitmek bilmeyen enerjisiyle rakip takımın rahat çıkmasını da engelliyor. Geçen sezon oldukça başarılı bir grafik çizen genç golcü, Trabzonspor'un da dikkatini çekmeyi başardı. Temmuz ayında Trabzonspor'un kampına davet edilen Mert, halen birçok kulübün takibinde.

Page 45: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

45 | S a y f a

Her yetenekli futbolcu başarılı olacak diye bir kural yok, zirveye çıkmak kolay değildir. Kimileri

yeteneklidir ama kafasını futbola vermediği, kendine dikkat etmediği için potansiyelini kullanamaz. Kimileri

de futbolun zirvesine çıkar ama orada kalamaz. Yazımızın konusu zirveye çıktıktan sonra uçurumdan düşer

gibi dibe vuran, tabiri caizse "Vaktinden Önce Kayan Yıldızlar"... İşte 5 farklı yıldız, 5 farklı hikaye!

Michael Owen

Listemizin başında İngiliz golcü Michael

Owen var. Kariyerine 12 yaşındayken Liverpool

alt yapısında başlayan Owen, buradaki üstün

performansı sayesinde henüz 17 yaşında A takıma

yükselmeyi başardı. Kariyerinin en parlak

dönemini geçirdiği Liverpool'da, profesyonel

olarak oynadığı 216 mücadelede 118 gole imza

atarak tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış

ve burada geçirdiği 8 başarılı sezonun ardından

futbol devi Real Madrid'in radarına girmişti.

12 milyon €'ya Real Madrid'e transfer olan

Owen, burada bekleneni veremedi. İspanya'da 36

maçta 14 gol atmasına rağmen oynadığınız takım

Real Madrid olunca göze girmek kolay olmuyordu.

Ardından yeniden İngiltere'nin yolunu tutan

Owen'in yeni durağı Newcastle United oldu. İngiliz

ekip Real Madrid'e Owen için tam 25 milyon €

bonservis ödeyerek transferi gerçekleştirdi.

Burada sakatlıklarla boğuşmaktan bir türlü forma

şansı bulamayan Owen, buna rağmen Newcastle

takımının 4 sezon formasını giydi. Bir sonraki

durak Premier League’nin dev ekibi Manchester

United oldu. Bonservisi elinde geldiği ManU’da

kariyerinin en kötü sezonlarını geçiren Owen, 3

sezonda Kırmızı Şeytanlar’ın formasını sadece 31

kez giydi ve 3 gol atabildi.

Kariyerindeki düşüşün son durağı olan

Stoke City'de sezon boyunca 8 kez forma giyebilen

Owen, bu maçlarda sadece 1 gol atabildi. 2012-13

sezonu sonunda henüz 34 yaşında aktif futbol

yaşantısını noktaladığını açıklarken futbol

severlerin onu hayal ettiği noktadan çok

uzaklardaydı. Kimse onun hikayesinin böyle

biteceğini tahmin etmemişti.

Page 46: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

46 | S a y f a

Pablo Aimar

Özellikle Valencia yıllarında kariyerinde

zirve yapan Aimar'a Valencia taraftarlar adeta

tapıyordu. Öyle ki oyuncu kötü oynadığı maçın

sonunda bile sahadan alkışlanarak çıkıyordu.

Arjantinli oyuncu profesyonel futbol

yaşantısına ülkesinin takımı River Plate'de

başladı. Burada 5 sezon forma giyen Aimar,

2001'de Valencia'nın dikkatini çekti. Valencia'da

ki ilk sezonunda fazla forma şansı bulamayan

Arjantinli, ilerleyen sezonlarda taraftarın gönlünü

kısa sürede fethetti. Tam 6 sezon Valencia forması

giydikten sonra kulübü 21 milyon €'ya aldığı

Aimar'ı, 11 milyon €'ya Zaragoza'ya sattı.

Zaragoza takımında 2 sezon forma giyen Aimar

tam bir hayal kırıklığı yarattı. Zaragoza'da 53

maçta forma şansı bulan Aimar 5 gol 3 asistlik

performansıyla gözden düştü ve Portekiz'in

Benfica takımına 7,5 milyon €'ya satıldı. Benfica

kariyeriyle biraz kıpırdanmaya başlayan Aimar,

özellikle ilk iki sezonunda taraftarları mutlu eden

bir performans sergiledi fakat sonraki sezonlarda

yine düşüşe geçti. Benfica'daki 5. sezonunda

sadece 13 maçta forma giydi ve Malezya

takımlarından Darul Takzim'e bedelsiz olarak

gönderildi. Aimar, aktif futbol yaşantısını halen bu

takımda sürdürmekte.

51 kez milli olan Aimar, River Plate ile 4 lig

şampiyonluğu, 1 Libertodores ve 1 Sudamericana,

Valencia ile 2 lig şampiyonluğu, 1 UEFA Kupası, 1

Süper Kupa ve 1 Şampiyonlar Ligi finali. Benfica

ile 1 lig ve 1 Portekiz Lig Kupası kazanmıştı.

Javier Saviola

Listemizin bir diğer Arjantinlisi Javier

Saviola. Kariyerine başladığı River Plate'de

geçirdiği mükemmel 3 sezonun ardından

Barcelona'nın dikkatlerini üzerine çekti. Forvet

oyuncu River Plate'de çıktığı maçlarda 2 maça 1

gol ortalamasını yaklaşınca, dünya devi Barcelona,

36 milyon €'ya Saviola'yı transfer etti.

Barcelona'da geçirdiği ilk 3 sezonda 105

maça çıktı ve 44 gol atarak taraftarın sevgilisi

olmayı başardı. Sonraki iki sezonda

Barcelona'daki kadro genişliği nedeniyle az maç

oynayacak olması sebebiyle kiralık

gönderilmesine karar verildi. Monaco ve Sevilla

takımlarına birer sezon kiralanan Saviola, geri

döndüğünde eski formunu bir türlü yakalayamadı.

Sakatlıkların da etkisiyle Barcelona'daki son

sezonunda sadece 18 maç oynayabildi. Ardından

Real Madrid'e bedelsiz olarak transfer olan

Saviola burada da isteneni veremedi. 2 sezon

formasını giydiği Madrid ekibinde kadro genişliği

yüzünden fazla maç oynayamayan Saviola'nın

düşüşü devam etti ve 2 sene sonra Benfica'ya 5

milyon €'ya transfer oldu. Benfica'da 3 sezon

geçiren Saviola, son yıllara göre daha iyi

performans göstermesine rağmen eski formuna

ulaşamayınca bedelsiz olarak Malaga’nın yolunu

tuttu.

Malaga'da 26 maçta 8 gol atan Saviola şu

anda Olympiakos forması giyiyor. Arjantin Milli

Takımının formasını 45 kez giyen Saviola bu

maçlarda 12 gol atma başarısını göstermişti.

Page 47: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

47 | S a y f a

Valeri Bojinov

Listemizin 4. sırasında 18 yaşında

parlayan ve geleceğin yıldızı olması beklenirken

kaybolup giden bir isim var. Valeri Bojinov,

profesyonel futbol yaşantısına İtalya'nın Lecce

takımında başladı.

Lecce'nin A Takımı ile maçlara çıktığında

henüz 17 yaşında olan Bojinov, güçlü fiziği ve

süratiyle tecrübeli oyuncularla arasındaki yaş

farkını hiç belli etmiyordu. Lecce formasıyla 65

maçta 16 gol atan Bojinov'un, erken yaştaki bu

performansı çok beğenilmiş ve büyük takımların

transfer listesine girmişti. Lecce'den 14 milyon

€'ya Fiorentina'ya transfer olan Bulgar oyuncu,

burada 2 yıl oynadıktan sonra Juventus'a transfer

oldu. Juventus'a transfer olmasıyla kariyerindeki

erken düşüş de başlamış oldu. Sakatlıklar ve

Trezeguet-Del Piero ikilisi nedeniyle fazla forma

şansı bulamayan Bojinov, Fiorentina'ya geri

dönmüş ve hemen arkasından Manchester City'ye

transfer olmuştu. City'de 2 sezonda sadece 11

maçta forma şansı bulabilen Bojinov, önce

Parma'ya kiralandı ve sonra da bonservisiyle

transfer oldu. Parma macerasının ardından sürekli

takım değiştiren Bojinov, bir türlü beklenen

patlamayı yapamadı. Parma'dan sonra sırasıyla

Lizbon, Lecce ve Verona takımlarında şansını

deneyen Bulgar oyuncu, bu takımlarda da başarılı

olamadı ve son olarak Vicenza'ya kiralandı.

Vicenza'da yarım sezon oynayan Bojinov,

şu anda hiçbir takımda forma giymiyor. Henüz 27

yaşında olan Bulgar golcünün 18 yaşındaki haliyle

şimdiki durumunu karşılaştırdığımızda önümüze

ibretlik bir manzara çıkıyor.

Alan Smith

İngiliz oyuncu Leeds United alt yapısında

futbola başlayan Alan Smith, profesyonel imzasını

atıp takımda forma giymeye başladığında henüz

18 yaşındaydı.

Leeds United formasını 6 sene giyen Smith,

207 maçta 52 gol atma başarısını gösterdi. Genç ve

çok yönlü bir oyuncu olması Alex Ferguson'un

dikkatini çekmiş olacak ki, başarılı performansı

Alan Smith'i 24 yaşındayken Manchester United'e

getirdi. Bu transfer 9 milyon €'ya gerçekleşmişti.

Ferguson, Alan Smith'i orta sahada oynatmaya

başladı. Forvet mevkiinde çok fazla yer bulamayan

oyuncu orta sahanın hemen hemen her yerinde

oynayabilmesine rağmen ağırlıklı olarak ofansif

orta saha mevkisinde tercih edildi. Attığı gol

sayısında bir düşüş yaşasa da Manchester'deki

performansı çok da kötü değildi.

Kırmızı Şeytanların formasını 3 sezon

giyen Smith, sözleşmesinin bitmesiyle Newcastle

United'e bedelsiz olarak transfer oldu. ManU’dan

ayrılışının ardından başlayacak dönem, yıldız

oyuncunun kariyerinin hızla düşüşe geçtiği dönem

olacaktı. Newcastle'de geçirdiği 5 sezonda

yalnızca 89 maç oynayabilen Smith, oynadığı

maçlarda da fazla varlık gösteremedi ve sürekli

taraftarların tepkisiyle karşılaştı.

Futbol hayatı boyunca gördüğü 85 sarı ve

9 kırmızı kartla agresif kimliğini ortaya koyan

Alan Smith, son olarak İngiltere League One

takımlarından Milton Keynes Dons’a transfer oldu

ve henüz 33 yaşında bir 3. Lig takımında adeta

futbolu noktalayacağı günleri bekliyor.

Page 48: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

48 | S a y f a

"Altın Jenerasyon" tabiri, bir ülke

sporcularının yakın yaş gruplarında birlikte

oynamaları ve her bir grubun, oynadığı mevkilerin

gereksinimlerini üstün meziyetler ile sergilemesi

sonucu o ülkenin içinde bulunduğu ve bulunacağı

öngörülen döneme atfedilir.

Kullanımının yaygınlık kazandığı eşik

olarak, Almanya'da düzenlenen 2006 Dünya

Kupası'nda İngiltere'yi çeyrek finale kadar taşıyan

Beckham, Joe Cole, Rooney'li kadro emsal

verilebilir. İngiltere için 3 isim andım fakat

yaşımın müsaade ettiği ölçüde takip edebildiğim

kadarı ile bugüne kadar gördüğüm en olağanüstü

jenerasyon bugünlerde olgunlaşmakta.

11 milyonun biraz üzerinde olan Belçika

nüfusundan bu kadar çok sayıda sıradışı oyuncu

çıkarabilmeleri takdire şayan. Aslında işin

detayına indiğimizde, o oyuncuların hatırı sayılır

kısmının Belçika doğumlu olmadığını görmek de

bir başka mevzubahis lakin politikaya

gireceğinden burada işi yok.

Biraz bu isimlerden, kökenlerinden,

transferlerinden, oynadıkları takımlardan ve

transfer olması muhtemel olanlardan bahsetmek

istiyorum, son olarak da, içinde bulunduğumuz

sezonun başından bu yana performanslarıyla en

çok sivrilen 5 ismi mercek altına alıp yazıyı

noktalayalım.

Page 49: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

49 | S a y f a

Simon Mignolet – Liverpool Sezon başında Sunderland’dan Liverpool’a 10 milyon Euro bonservisli transfer olan Belçikalı kaleci, Liverpool vazgeçilmez ismi olmuş durumda. 10 maçında tamamında 90 dakika sahada kalan Mignolet, kalesinde 10 gol gördü ve şu ana kadar performansıyla taraftarın en güven duyduğu oyunculardan biri olmuş durumda. Bu sezon maç başına ortalama 4 kurtarış yapan Mignolet, Stochdale ve De Gea’nın ardından ligde istatistiksel olarak en iyi 3. kaleci durumunda.

Page 50: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

50 | S a y f a

Marouane Fellaini – ManU Transferin son gününde Şeytanlar'a dahil olan Fellaini'nin, taraftar tarafından pek hoş karşılandığını söyleyemem. Buna gerekçe olarak oyuncuyu çok sevsem de biraz "takoz" hareketleri olmuyor değil. Ayrıca birkaç gün önce € 27,5 milyona alınabilecekken son güne kaldığı için € 32,4 milyona patlaması da taraftarın pek hoşuna gitmemişti. Fellaini, ligde maç başına 4.3'lük bir top kapma ortalamasına sahip. "Top Kapma" istatistikleri, son senelerde United orta sahasında göze batan en önemli eksiklerden biriydi. Fellaini takviyesi bu duruma alınabilecek en garanti önlemlerden biriydi kanımca ve doğru bir seçim yaptıklarını düşünüyorum. Fellaini’nin enteresan bir rekoru da mevcut. Premier Lig'e geldiği 2011/12 sezonundan bu yana, toplamda 176'yı bulan faul yapma sayısı ile, bu içerikte lider ve bir marka konumunda. "Fellaini Faulleri" başlıklı Youtube kolajları yakında başlayacaktır.

Fellaini geride kalan maçlarda, %89.5 pas isabet yüzdesi ile oynuyor, Ayrıca geçtiğimiz sezon, toplam kafa golleri istatistiğinde onu geçebilen tek isim 6 rakamıyla Michu'ydu, Fellaini'nin ise 5 kafa golü bulunmaktaydı. Bu sezon ManU’da 5 maçta forma şansı bulan oyuncu, 3 maçta sonradan oyuna girdi. Fellaini yeni takımında henüz bekleneni verebilmiş değil ama ilerleyen haftalarla formunu yakalaması muhtemel.

Christian Benteke – Aston Villa Oyuncunun Aston Villa'ya geldiğinden bu yana kuyruk sallamadığı takım kalmamasına rağmen hala kulüpte kalmış olması gerçekten çok şaşırtıcı ama bunda sineğin yağını sıkıp menfaat elde etmeye çalışan menajerinin de payı yadsınamaz. Velhasıl, Villa taraftarı oyuncunun bu "hallenir" hallerinden ne kadar rahatsız olsa da adam cayır cayır topunu oynuyor, söyleyecek tek kelime yok. Sezon başında kontratı iyileştirilen Benteke, bu yıl 8 maçta 4 gol atmış durumda. Geçtiğimiz sezonu da 19 gol ile bitirmişti ve bu 19 golün detaylı istatistikleri tabiri caizse "canavar" gibiydi. Yıka döke atıyor yani, çoğu kez güreş müsabakası mı futbol mu izlediğimi sorgulatmışlığı vardır. Kazandığı hava topu mücadeleleri ortalaması da yine "sen nesin?" dedirten bir istatistikte ve bu kategoride de lider, maç başına 10,3. Bunları yapması zaten fazla fazla yeterliyken, çok iyi yaptığı başka bir iş daha mevcut, o da geriye gelip hücum organizasyonunun şekillenmesine katkıda bulunması. Bu kategoride sadece vatandaşı Hazard’ın gerisinde. Ben bu oyuncunun satıcısı olsam, bonservisi olmazdı. Rekor bir ücret ödemeye niyetli bir takım varsa ancak o zaman transfer müzakerelerine onay verirdim.

Page 51: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

51 | S a y f a

Radja Nainggolan – Cagliari Serie A’da topladığı 10 puanla 15. Sırada yer alan Cagliari, Nainggolan'ı ayrılmaması için nasıl ikna etti bilmiyorum. Yeni bir kontrat yapıldığını da duymadım. Takım arkadaşı Kolombiyalı Ibarbo ile birlikte Cagliari kalibresinin fersah fersah üzerinde futbolcular. Nainggolan'ın mevkisi yok. Nerede ihtiyaç varsa orada oynuyor. Geçen sene ön liberoydu. Bu sene sol kanat. Maç başına 3 kez faule maruz kalıyor. Yine maç başına 4 şutu var. Bu sezon 11 maçta 2 gol atmış durumda. Maç başına attığı 2 gol pası (asist değil ama gol pası, gol olmazsa ihale pası alana kalan) ile çalışkanlığının ve özverisinin yanısıra oyununun kreatif bir yanı da olduğunu gösteriyor. 85,5 yüzdeyle maç başına 52 başarılı pası mevcut.

Serie A’nın hedefsiz, vasat bir takımı oldukları halde Nainggolan gibi bir adamı nasıl bir vaat ile takımda tutabiliyorlar, Cagliari yöneticilerini tenhaya çekip ifadelerini almak lazım.

Eden Hazard – Chelsea Geçtiğimiz yaz, bol söylentili transfer sürüncemesinde, United ve Arsenal'i reddederek Chelsea'ye katılan Hazard, bu sene Mourinho liderliğinde Chelsea'nin kadro derinliğinde, Kevin de Bruyne, yeni gelen Schürrle ve Willian'ın yanısıra Oscar ve Mata ile birlikte göz kamaştıran bir seleksiyon oluşturuyor. Gol pası istatistiğinde, onu geride bırakan Newcastlelı Sylvain Marveaux'un ardından 3.3 ile ligin bu kategoride en iyi ikincisi durumunda. Driplingle adam eksiltme kategorisinde Chelsea’nin hâlihazırda en iyisi konumunda. Maç başı ortalaması 3.3 Sone Aluko ve Fabian Delph'in ardından, faule maruz kalma istatistiğinde ligde bu kategoride de 3. oyuncu konumunda. Maç başında 42 isabetli pas veren Hazard, %81.1 pas başarı yüzdesiyle oynuyor. Bu sezon Chelsea formasıyla Premier League’de oynadığı 10 maçta 3 gol atıp 2 asist yapan Hazard, Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı 2 maçta da 1 gol atma başarısı gösterdi. Hazard şuana kadar Chelsea'nin en diri gözüken oyuncusu, maçları izleyenlerin de görmüş olduğu üzere, rakip takımlar onu topla buluştuğu anda faulle durdurmaya yöneliyorlar. Çünkü oyuncu topu aldığı gibi kaleye dik süratleniyor ve ya gol atıyor, ya asist yapıyor. Saydığımız 5 ismin dışında Romelu Lukaku, Axel Vitsel, Moussa Dembele, Kevin De Bruyne gibi birçok yetenekli ismi kadrosunda barındıran Belçika, alt yaş gruplarından gelen yeteneklerle birlikte tam bir “Altın Jenerasyon” yakalamış durumda ve önümüzdeki yıllara damga vurmaları muhtemel…

Page 52: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

52 | S a y f a

Ülkemizde de her zaman tartışma konusu olmuştur. Yerli oyunculara verilen veya verilmeyen değer.

Hatta yabancı sınırlamaları için çok çeşitli formüller geliştirilir, bir türlü kimseye yaranılamaz. Kaldı ki doğru

olanın ne olduğunu da kimse bilmez bir hal var ortalıkta. Durum böyle iken acaba Avrupa'nın en önemli 5

liginde durum nasıl? Gelin aşağıdaki grafik doğrultusunda ilerleyelim.

Page 53: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

53 | S a y f a

Tabloya genel hatlarıyla bakacak olursak; İspanya La Liga, %61.49 oranında (281 ispanyol) oyuncu

ile Avrupa'da en fazla yerli oyuncu barındıran ülke. Buna karşılık İngiltere Premier Lig %31.45 oran ile

(161 İngiliz) en az yerli oyuncu barındıran ülke. Bu veriler doğrultusunda aşağıdaki sonuca varılabilir mi?

1- İspanya milli takımı özellikle son seneleri domine ediyor.

2- İngiltere milli takımı uzun süredir belli bir başarı elde edemiyor.

Sadece bu verileri değerlendirerek yukarıdaki yargılara varmak yanıltıcı olabilir. Ancak en azından

parametrelerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Yabancı sınırına da karşı olduğum gibi bir sonuç çıkmasını

kesinlikle istemem. Ancak bu tablo bir şeyler ifade ediyor olabilir... Gelelim ülke ülke detaylara;

Bundesliga’da yerli oyuncu oranı yarıdan biraz fazla, %51.94 (228 Alman oyuncu). Bu oran da çok düşük bir oran değil. Yerli oyunculardan en fazla orta saha için faydalanılmış, 107 orta saha oyuncusu bulunuyor. Forvet ve kaleci bölgelerinde ise Alman oyuncuları çok fazla tercih etmediklerini görüyoruz. Yaş oranlarına baktığımızda Bundesliga'da genç Almanlara yer verildiğini söyleyebiliriz; 21 yaş altı 57 oyuncu bulunurken (Avrupa'nın bu konuda 2. ülkesi), 22-25 yaş arasında en çok yerli oyuncu bulunduran ülke konumunda (93 Alman). Yaşlı yerli oyuncuya prim verilmiyor, 30 yaş üstü en az yerli oyuncu oynatan ülke Almanya, Bundesliga.

La Liga’nın en fazla yerli oyuncu barındıran lig olduğunu daha önce belirtmiştim. La Liga’da yerli İspanyol oyuncular en fazla orta saha bölgesindeyken (119), en az da kaleci bölgesinde yer verilmiş. Yerli oyuncuları genelde olgun yaşlarda tercih ettiklerini söyleyebiliriz. 22-25 yaş arası 84, 26-30 yaş arası ise 88 oyuncu ile 22-30 yaş arası toplam 172 oyuncu oynuyor. Bu rakam, diğer Avrupa ülkelerinin üstünde.

Ligue 1, İspanya La Liga'dan sonra yerli oyuncuları en fazla olduğu lig. Ligue1'de %58.01 oran ile toplam 286 Fransız oyuncu forma giyiyor. Ligue 1, aynı zamanda 21 yaş altı yerli oyunculara en fazla şans tanıyan lig (84 Fransız oyuncu). Diğer yaş aralıklarında dengeli bir dağılım var. Ligue 1, forvet bölgesinde en çok yerli oyuncu barındıran lig durumunda (51 Fransız Forvet)

Premier Lig, en az yerli oyuncu barındıran lig demiştik. Bu az sayıdaki yerli oyuncu içinde de yaş olarak dengeli bir dağılım görünüyor. Kaleci bölgesinde en az yerli oyuncu (12 İngiliz kaleci) barındıran lig olurken, forvet bölgesinde de çok fazla yerli oyuncu kullandıklarını söyleyemeyiz (30 İngiliz forvet). İngiliz Premier Ligi, Bundesliga'dan sonra en az yerli forveti olan lig.

Serie A, yarıdan az yerli oyuncuya sahip ikinci lig. İtalyan takımlarının yerli oyunculardan yaşlandıkça faydalandıklarını görüyoruz. Serie A, Avrupa’nın majör ligleri arasında 21 yaş altı en az yerli oyuncu barındıran lig olurken, 30 yaş üstü tam 100 yerli oyuncu ile bu dalda da birinci durumda. İtalyanlar, yaş grupları ilerledikçe yerli oyunculardan daha fazla faydalanmışlar. İtalyanları savunma ağırlıklı sert futbollarıyla tanırız ama tecrübeye önem verdiklerini de düşünebiliriz sanırım.

Sizlere bu faydalı grafiği analiz etmeye çalıştım. Son olarak birkaç cümle daha eklemek gerekir ise;

ülke ligleri yerli oyuncularını en az kale ve forvet bölgelerinde oynatıyorlar. İtalya Serie A dışında en fazla

orta sahalarını yerli oyunculardan kurduklarını görüyoruz. Serie A'da tahmin edebileceğiniz gibi İtalyan

oyunculara en fazla savunmada yer veriliyor. Bunu bir İtalyan ekolü olarak algılayabiliriz.

Page 54: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

54 | S a y f a

Dünyada en tehlikeli sporlardan biri olarak gösterilen boks; futbol ve basketbol gibi birçok spordan

daha az tehlikeli! Sakatlanmada futbolun ülkemiz dâhil tüm Avrupa’da ilk sırada, basketbolun 2. sırada ve

boksun 14. sırada olduğunu gösteren araştırmalar mevcuttur. Bu denli riskli vazgeçilmez sporları yaparken

de sporcularımız için alınması gereken önlemlere değinmenin yararlı olacağını düşünüyorum.

Spor sakatlıklarının önlenmesi ve etkilerinin en aza indirilmesi için yapılabilecekler

İlk yapılması gereken sporcuların periyodik sağlık kontrolleridir. Bu noktada en gelişmiş ve dünya çapında uygulanmaya başlanan SpartaNova testinden bahsedelim:

Ghent ve Brüksel üniversitesinin geliştirmiş olduğu bir değerlendirme sistemi ile sporcunun fiziksel özellikleri analiz edilip, yapılan özel kuvvet testleri, esneklik, denge, stabilizasyon değerlendirmeleri ve detaylı ölçümlerle sporcunun mevcut kas iskelet sistemi sakatlanma riskleri ortaya çıkartılıyor. Analiz sonucunda mevcut sakatlanma risk faktörlerine göre, oyunculara özel egzersiz programı planlanmaktadır. Yapılan egzersiz programı ile sakatlık risk profili sporcu tarafından online olarak takip edilebiliyor. Sporcu, internet bağlantısının olduğu her yerden tavsiye edilen egzersiz programını izleyip uygulama şansına sahip oluyor. Bu testle olası futbolcu sakatlıklarını önlenmiş ve zamanında önerilecek egzersizlerle yaşanabilecek sakatlıklar en aza indirilmiş oluyor.

SpartaNova testini Türkiye’de ilk uygulayan

takım Gençlerbirliği oldu.

Page 55: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

55 | S a y f a

Spor sakatlıklarının oluşmasında en önemli etkenlerden biri de yetersiz ısınmadır. Bu nedenle ısınmaya, özellikle germe egzersizlerine büyük önem verilmelidir. Uyluk ve kasık bölgesindeki kasların uygun bir şekilde ısıtılması ve gerdirme egzersizlerinin yapılması önemlidir.

Göz ardı edilen bir diğer nokta ise fiziksel aktivite sonrası yapılacak soğumadır. Her aktivite sonrası mutlaka soğuma egzersizleri yapılmalıdır. Eğer soğuma egzersizleri yapılmazsa kas sertliğinden ve yorgunluktan kurtulmanız oldukça güçtür.

Sakatlık tam geçmeden maça çıkılmamalı, antrenmana başlanmamalı veya uygun dozda antrenman yapılmalıdır.

Eklemlerinde stabilite (denge/sağlamlık/sabitlik) yetersizliği olan sporcular, eklem bandajı ve eklem koruyucusu spreyler kullanmalıdır.

Sporcular, tekniğe ve kurallara uygun oyun oynamaya teşvik edilmelidirler. Antrenörlerin kendi dallarında olduğu kadar spor sakatlanmaları ve ilk yardım konusunda yeterince eğitim

almaları sağlanmalıdır.

Her türlü sakatlığa gereken ilgi gösterilmeli, sakatlıklar hafife alınmamalıdır.

Franklin FOER: Futbol oynamayı beceremem. Madem futbolculukla

başarıyı yakalayamayacaktım; bu durumda atabileceğim en şık çalım, konunun uzmanı olmaya çalışmak ve bunu becermekti.

Kızılyıldız taraftarları nasıl Sırp ordusunun önemli parçası oldu?

Celtic ve Rangers arasındaki ezeli rekabetin köklerinde ne yatıyor?

Chelsea holiganları niçin toplama kamplarına gezi düzenliyorlar?

Juventus ve Milan, hakemleri ve medyayı nasıl yönlendiriyor?

Barca, niçin bir kulüpten daha fazlası?

İran'da kadınlar maç seyredebilmek için neler yapıyor?

Franklin Foer / İthaki Yayınları / Futbol Kültürü Kitapları

Page 56: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

56 | S a y f a

"Eğer kolayı isteseydim Porto'da kalırdım. Güzel mavi bir koltuk, şampiyonlar ligi kupası ve tanrı vardı.

Tanrıdan sonra da ben." Jose MOURINHO

"Bir kupa kazanmak istiyorsanız Pele ne diyorsa tersini yapmalısınız." Luis Felipe SCOLARI

"Futbol istatistikleri mini eteğe benzer. Birçok şeyi gösterir ancak asıl merak edileni göstermez." Sir Alex

FERGUSON

(Hiç futbol oynamamış olmanıza rağmen nasıl başarılı bir teknik direktör oldunuz? sorusuna cevap olarak)

"İyi bir jokey olmak için önce at olmak gerekmez" Arrigo SACCHI

"Maçın kırılma anı 45. dakikada ofsayttan yediğimiz 5. gol oldu." MAZZA (San Mario T.D.)

"Futbolcu seve seve değil, döve döve adam edilir." Yılmaz VURAL

(Muhabirin "Takım stresli ve yorgun muydu?" sorusuna cevap olarak) "Yorgun? Günde 15 saat çalışıp ayda

birkaç yüz euro kazanıp evine dönen baba yorgun ve stresli olur. Biz değil" Jose MOURINHO

"Birinciysen birincisindir, ikinciysen hiç bir şey" Bill SHANKLY

"Walcott o kadar hızlı ki bazen antrenmanlarda kendini kaptırıp topu geçtiği oluyor." Arsene WENGER

"Futbolcularım hep dünyanın en iyi takımlarına gidiyorlar! Hâlbuki biraz bekleseler dünyanın en iyisi biz

olacağız." Jürgen KLOPP

"Yediğimiz golü önceden çalışmıştık!.." Erdoğan ARICA

"Bir maçı 6-0 kazanmaktansa, 6 maçı 1-0 kazanmayı yeğlerim." Fabio CAPELLO

"Hayatla ilgili her şeyi Baba filminden bulabilirsiniz, futbolla ilgili her şeyi bir derbiden..." Greame SOUNESS

"Yıldızlarla çalışmak zor değildir. Asıl zor olan, kendisini yıldız sanan yeteneksizlerle çalışmaktır" HIDDINK

Page 57: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

57 | S a y f a

Basketbol, 1891 yılında Amerikalı Fiziksel

Gelişim Uzmanı Dr. James Naismith tarafından

tasarlanmıştır. Karşılıklı duvarlara asılan tahtadan

yapılma sepetlere topu sokma esasına dayalı olan

bu oyun, atlet ve beyzbolculara kış aylarında

kondisyon antrenmanı yaptırmak için faydalı bir

çalışma olmuştur. İlk etapta yadırgansa da

sonraları büyük bir zevk haline gelmişti. Pota

çemberine geçilmeden önce şeftali sepeti

kullanılıyordu. Oyuncular sayı yaptıklarında top

şeftali sepetinin içerisinde kalmaktaydı. Bu zorluk

ve zaman kaybı nedeniyle sepetin altı kesilerek

topun aşağıya kendisi düşmesi sağlandı.

Amerikalı yöneticiler 1906 yılında günümüzde

kullanılan çembere geçiş yapılmasını sağladı.

Resmi kurallarla belirlenmiş ilk basketbol

maçı 1894’te, devletlerarası ilk milli basketbol

maçı ise 1897’de oynanmıştır. 1904’te Saint-Lovis

Olimpiyatlarında gösteri niteliğinde oynanan

basketbol, 1936 Berlin Olimpiyatları’nda

resmen yarışma programına alınmıştır.

Basketbolun Avrupa’daki ilk denemesi, 1893

yılında Paris’in Trevise sokağındaki eski bir

jimnastik salonunda yapılmıştır. Daha sonraları,

özellikle I.Dünya Savaşı sırasında, basketbolun

Avrupa’da yayılmasında Amerikalı askerlerin

büyük etkisi olmuştur.

Tarih ile sizleri daha fazla sıkmadan bu

oyunun gelişim sürecinde yaşanan güzellikleri

anlatmak istiyorum. Basketbolun her şeyden önce

bir tutku olduğunu bilmenizi isterim. Henüz

basketbola uzak arkadaşlara, bu sporla bir şekilde

tanışmalarını öneriyorum. Geçmişten benim

heyecan duygusunu hissederek izlediğim ilk isim

Magic Johnson'dır. Basketbolun sihirbazı, Lakers

forması ile büyük başarılara imza attı. Johnson’un

basketbol efsanesi Michael Jordan için kurduğu

bir cümlede var ki hala akıllarda, ''Dünyada iki tip

basketbolcu vardır: Jordan ve diğerleri. Bazen

Jordan o kadar güzel oynardı ki onu savunmaya

çalışmak yerine potayı güzel gören bir yerden

Jordan’ın yapacağı şeyi izlemeyi seçiyordum. Çünkü

ertesi gün herkes o hareketten bahsederken tam

anlamıyla görememiş olmak beni çıldırtıyordu.''

Bahsedilecek birçok oyuncu, takım ve

teknik adam var fakat hepsine ayıracak yerimiz

yok maalesef ama bu oyunu sevmek için çok

sebebimiz var. Kimler geldi kimler geçti! Amerika

kıtasından gelen bu tatlı oyun, tüm dünyada bir

aşk halini aldı. Çocuklarınızı bu sporla bir noktada

tanıştırın ve sevdirin, hiç pişman olmayacaksınız.

Hakan GERİN | Twitter.com/HGerin

Page 58: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

58 | S a y f a

Akhisarsporlu oyuncuların birbirinden güzel karikatürlerini çizen, geçen sezon taraftarın diline dolanan “Gekas Marşı”nı besteleyen, adeta gönüllü bir Akhisarspor tanıtım elçisi olan Ragıp Can Ertaç, henüz 21 yaşında ve şu an Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Seramik Bölümü 4. Sınıfında okuyor. Ragıp Can’ı daha yakından tanımaya ne dersiniz?

Karikatürle ne kadar zamandır ilgileniyorsun, bu ilgi nasıl oluştu?

Karikatüre çok küçük yaşlardan beri ilgi duyuyorum. Bizim dönemde Power Rangers vardı, onları çok severdim, her yere çizerdim. Sonra Pokemon falan çıktı, anime kültürüne ilgi duyduğum bir dönem oldu. Onun dışında çocukken hafif haşarı bir öğrenciydim. Halihazırda bir hiciv sanatı

olarak doğmuş olan karikatürü hocalara karşı tam da hakkını vererek kullanırdım.

Oyuncuların portrelerini çizme fikri nasıl oluştu? Taraftarın ilgisini çekti mi?

İnsanlarda en çok dikkat ettiğim şey yüz ifadeleri, yüz formları, bakış, gülüş falandır. Desen derslerinde de portreden yırtardım hep. Genel olarak sıradan biri desene veya karikatüre bakınca "benzemiş" ve "benzememiş" olarak sınıflandırıyor, ufak bir yanılsama yaratabiliyordum desen derslerinde portrelerle.

Takımdaki oyuncuları çizmek, karikatürlerini koreografi halinde yapmak tribünden Cumhur Özkaynak

abimizin fikriydi, ben de birkaç tanesini taraftarla sosyal medyada paylaşınca epey ilgi gördü, üzerine gittim, hem kulüp hem taraftar oldukça destekledi.

Page 59: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

59 | S a y f a

Geçtiğimiz sezonun sonuna doğru Gekas Marşı'nı yapmıştın. Bu marştan sonra insanların senden beklentileri ne seviyede oldu? Müzik konusunda kendinizi nasıl görüyorsunuz? Müzik konusunda mı karikatürde mi daha yeteneklisin?

Gekas marşı beni taraftara yakınlaştırdı öncelikle. Benim asıl işim müzik veya bestekarlık değil, daha ziyade görsel sanatlar. Şarkı söylemeyi seviyorum ama biraz söz yazarlığı da var, Türkçe-Edebiyat derslerim iyiydi hep, rap müzikle de ilgilenmiştim bir ara. Ben marştan sonra kulübün gelişmekte olan store mağazası için birçok tasarımdan oluşan bir portfolyo hazırladım. Bu kulübü hep beraber büyütüp daha iyi yerlere getirmemiz lazım. Çocukluk hayallerimizi gerçekleştiren insanlara karşı kendimi sorumlu hissediyorum bir Akhisarlı olarak.

Karikatür; ilgi çeken, güldüren, mizah içerikli bir sanat dalı. Dolayısıyla store'da karikatür içerikli ürünler ilgi görecektir diye düşündüm. Bana şimdiden epey kişi bu ürünlerin satılıp satılmadığını sordu hatta. Taraftar ilgi gösterdikçe kulüp için bir şeyler üretmek hoşuma gidiyor. Sosyal medyada diğer takım taraftarları da bu tarz esprili parçalara, karikatürlere de ilgi gösteriyorlar, sempatik şeyler çünkü her açıdan. Hep birlikte Akhisar'ı çok çok çekici bir takım yapacağız umarım.

Karikatürlerin herhangi bir maçta görsel olarak tribünde kullanıldı mı?

Ligin 3.haftasındaki Trabzonspor maçında tüm oyuncularımızın karikatürlerinin bulunduğu koreografi tribünde yapıldı. Bu koreografinin hazırlanmasında basın sözcümüz İbrahim Evren Acar'ın dahi emeği büyük, çok uğraştı. Tribündeki tüm abilerimiz de seferber olmuşlardı. Belki medyada pek ilgi görmüyor bizim takımın maçları ama güzel işler yapıyoruz. Oyuncularımızın da çok hoşuna gittiğini duydum, ki o maçı da 3-0 kazandık, bu bizi mutlu etmek için yeterli. Eğer bu tarz bir koreografiyi tribünde görmek 1 tane oyuncumuza bile itici güç olduysa, o gün armanın hakkını vermiş gibi hissedebilirim. Bu güzel.

Gekas'tan sonra bu senin yıldızı Niasse için de marş düşünüyor musunuz? Kendisini nasıl buluyorsun?

Niasse son derece sempatik bir adam. Taraftar kısa dönemde çok sevdi kendisini. Aslında benim soru işaretleri vardı kafamda Gekas'tan sonra ama şimdilik beklentileri karşıladı. Maçlarda sürekli gülümsemesi hoşuma gidiyor, güveniyoruz takıma daha çok. Türk futbolseverinin sevdiği tarzda bir oyuncu üstelik,

hızlı, slalom yeteneği olan, hafif savruk, bir Les Ferdinand etkisi yaratabilirse onun için de Gekas gibi methiyeler içeren bir parça düşünüyorum ama şu an hem doğru zaman değil, hem de gitarist ağabeyimiz Eskişehir'de olmadığından bir araya gelme fırsatımız olmadı ama kafamda bu konu hakkında birkaç fikir var elbette. Umarım yapacağımız iş yine aynı şekilde beğenilir.

Takımda en sevdiğin oyuncu kim?

Ben tüm oyuncularımızı seviyorum, çünkü hepsi doğup büyüdüğüm yerlerin, en yakın arkadaşlarımı içeren şehrin futbol takımı için ter döküyorlar. Ancak şunu söyleyebilirim maçlarda Mustafa Aşan ve

Ahmet Cebe tekme yediği vakit daha çok sinirleniyorum diyebilirim.

Şu an kulüp için üzerinde çalıştığın iş veya projeler neler? İleriye dönük planların nedir?

Şu sıralar vektörel çizimde kendimi geliştiriyorum. Store için yaptığım tasarımların üretimi için gerekli aşama bu çünkü. Onun dışında hazırladığım takım posteri de store'da taraftarla buluşacak. Ben şahsen daha önce Barca, Real, Bayern ve Ferençvaroş'ta böyle bir şey görmüştüm. Türkiye'de varsa da görmedim henüz. Onun dışında Gekas marşından sonra takımımız için tüm taraftarın hep bir ağızdan söyleyebileceği birkaç parça daha düşünüyoruz. Taraftar kültürünün oluşmasında en önemli şeylerden birisi de tezahüratlar çünkü. Gün gelir de büyük takımlar bizim tezahüratlarımızı düzenler, o zaman biraz daha büyüdüğümüzü hissederiz.

Page 60: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

60 | S a y f a

Ayaktakiler: Murat Türksoy, Emre Aşık, Marian Zeman, Nesim Özgür, Oğuz Çetin

Oturanlar: Saffet Akyüz, Gerson, İsa Turan, Engin Özdemir, Fuat Buruk, İlkan Aksoy

Ayaktakiler: Aykut Canik, Halit Köprülü, Mehmet Gönülaçar, Alparslan Kartal, Murat Şahin, Saffet Akbaş

Oturanlar: Kemalettin Şentürk, Armağan Yapıcı, Engin Özdemir, Nedim Yiğit, Hasan Çelik.

Page 61: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

61 | S a y f a

Page 62: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

62 | S a y f a

Page 63: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

63 | S a y f a

Page 64: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

64 | S a y f a

adidas, sınırlı sayıda üretilen Yohji

Yamamoto adizero f50 kramponlarını ödüllü

Japon moda tasarımcısı Yohji Yamamoto ile

birlikte geliştirdi. Dünya çapında sadece 2.000 çift

sunulacak olan, çarpıcı bir tasarıma sahip f50

kramponlar futbol dünyasında heyecan yaratacak.

Türkiye’ye sadece 25 adet gelecek olan Yohji

Yamamoto adizero f50 krampon, 780 TL’lik satış

fiyatıyla geçtiğimiz günlerde adidas

mağazalarında futbol tutkunlarının beğenisine

sunuldu.

Kramponun burun kısmında, Japonya’nın

antik çağlarda kutsal topraklarda yaşayan

imparatorlarını koruduğuna inanılan bir çift

imparatorluk aslan köpeği bulunuyor. Bu

geleneksel tasarım, Japonya’nın modern bilim

kurgu kültüründen etkilenerek geçmişle gelecek

arasında ruhani bir bağlantı oluşturuyor. Sonuçta,

futbol sahasında cesur bir duruş sergilemek için

moda dünyasından ilham alan beklenmedik bir

tasarım ortaya çıkıyor.

Yohji Yamamoto, adizero f50 krampon

tasarımıyla ilgili şunları söyledi:

''Tasarımı oluştururken, Japon kültüründeki

antik çağ gelenekleri ile modern bilim-kurgunun

karışımından ilham aldım. Kramponların da

oyuncular arasında uyum sağlamasını ve onlara,

hiçbir korkuları olmadan kendilerini ifade etmeleri

için daha fazla güven vermesini umuyorum.

İnsanlar kendilerini ifade etmekte özgür

hissetmelidir. Tek yapmanız gereken kendi

içgüdünüzü takip etmek.''

Mevcut adizero f50 ürün serisiyle aynı

teknolojiyi kullanan Yamamoto f50, oyuncuların

hiç olmadığı kadar hızlı olmasına imkan veriyor.

Kusursuz mühendislik anlayışı krampon

tasarımının her yönünde vazgeçilmez bir rol

üstlenirken, Yamamoto f50, 165 gram ağırlığıyla

piyasadaki en hafif kramponlardan biri olarak

öne çıkıyor.

adizero f50’nin çığır açan özellikleri:

• Sprintskin - Ayak ve top arasında doğal hissi

korurken ayakkabının hafif kalmasını sağlayan,

özel deriyle sentetik bileşiminden oluşan DUAL

MAX 1,5 mm kalınlığındaki saya.

• Sprintweb - Yüksek hızlarda mükemmel top

kontrolü sağlayan ve teknolojisi sayesinde dengeli

bir yapı sunan, ayakkabının üzerinde bulunan 3

boyutlu doku.

• Sprintframe - Oyunculara mükemmel denge

sunan, güçlü ancak hafif taban.

Page 65: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

65 | S a y f a

Nike’ın Mercurial kramponlarındaki son

eseri, dünyanın en büyük futbolcularından biri

olan Cristiano Ronaldo’nun sahadaki süper hızı ve

üstünlüğüne saygı gösterisi niteliğinde. Üzerindeki

‘süpernova’ baskısıyla Nike Mercurial IX CR7

kramponu ve 2013 CR7 koleksiyonuna Portekizli

oyuncunun kendine has oyun stili ilham verdi.

Mercurial IX kramponlarında yüzeyin

tamamını kaplayan Vela Süpernova baskısının

yanı sıra Cristiano’nun forma numarasına

gönderme yapan yedi yıldızlı yol dikkat çekiyor.

Süpernova baskısının üzerinde ise gümüş

benekler ve Parlak Mavi kenar çizgisiyle bezenmiş

Nike logosu yer alıyor.

“Nike ile işbirliği yapmak müthiş bir şey.

Görüşlerimi dikkate alarak benim için en iyi

kramponu tasarladıklarını bilmek bana ekstra

güven veriyor” diye konuşan Cristiano Ronaldo,

“Kramponların performansının yanı sıra kişiliğimi

ve oyun tarzımı yansıtan bir şey yarattığımızda da

çok havalı oluyor. Bu çok özel bir ilişki” diyerek

markaya olan bağlılığına da ifade etti.

17 Kasım 2013’te düzenlenecek olan Vodafone 35. İstanbul Maratonu'na katılmak için yapılan kayıtlar rekor bir katılımla tamamlanarak kapandı. Vodafone Türkiye, 35. kez düzenlenecek olan Vodafone İstanbul Maratonu’na ikinci kez adını veriyor. Birçok yeniliğin olacağı ve festival havasında geçecek maraton, 17 Kasım Pazar günü düzenlenecek. Tarihte kıtalararası koşulan ilk yarış olma özelliğine sahip Vodafone İstanbul Maratonu, 1979’dan bugüne kesintisiz olarak her yıl düzenlendi. Geçtiğimiz yıl ilk kez 'Altın Kategori'de koşulan Vodafone İstanbul Maratonu, Vodafone Türkiye’nin desteğiyle güçlenerek dünyanın en iyi maratonları sayılan World Marathon

Majors ligine girme hedefiyle; 42 km Maraton, 15 kilometre koşusu, 10 kilometre koşusu ve halk yürüyüşü olmak üzere dört ana kategoride koşulacak.

Page 66: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

66 | S a y f a

adidas gençlere, Selena Gomez’in tasarladığı adidas NEO kış koleksiyonunun global reklam kampanyasına katkıda bulunma fırsatı tanıyan heyecan verici bir online yarışma hazırladı. #myNEOshoot yarışmasında gençler, Selena’nın online kataloğundan en sevdikleri görüntüyü yakalamaya davet ediliyor. Bunun için tek yapılması gereken; görüntüyü çekmek, kırpmak ve seçimlerini tüm dünyanın görmesi fırsatını yakalamak için yarışmaya göndermek.

En beğenilen resim, Selena’nın kendi Facebook sayfasında kapak resmi olarak kullanılacak ve milyonlarca hayranı tarafından görüntülenebilecek. Kazanan resim NEO Facebook sayfasının kapağı olurken, bir diğeri de NEO’nun twitter hesabının arka planı ve başlık alanını

kaplayarak dünyanın dört bir yanındaki binlerce kişi tarafından görülebilecek. Tüm başarılı katılımcılar, isimlerini ve çektikleri görüntüleri Selena’nın adidas NEO Kış Koleksiyonu için düzenlenen global reklam kampanyasının bir parçası olarak görebilmek gibi hayatta sadece bir defa karşılarına çıkabilecek bir fırsatı yakalamış olacaklar.

Selena Gomez konuyla ilgili şunları söyledi: “Moda ile denemeler yapmayı ve farklı tarzları birbirine karıştırmaya bayılıyorum. Bu yarışma hayranlarıma en sevdikleri kampanya resmini seçip bunun özgün bir versiyonunu yaratarak kendi tarzlarını sergileme fırsatını da sunuyor. En iyi görüntüyü Facebook sayfamda paylaşmak için sabırsızlanıyorum!” Selena Gomez’in interaktif kataloğunu ayrıntılı incelemek için, www.adidas.com/selenagomez adresini ziyaret edebilirsiniz.

adidas, bu sezon NBA’in en baskın ve büyük isimlerinden olan ve 3 defa NBA’de Yılın Savunma Oyuncusu seçilen Dwight Howard’ın ismini taşıyan, daha hızlı ve güçlü D Howard 4 ayakkabısını sundu.

Yeni D Howard 4 rahat ve destekli üst kısmı ile bir araya gelen, Crazyquick teknolojisine sahip tabanı ile hız ve güç için tasarlandı. Ayakkabının üzerinde bulunan spiral şekilli dalgalar Dwight’ın

oyun tarzından ve 3 saniye koridorunda çizdiği dairelerden esinleniyor.

Dwight’ın kişiliği ile uyumlu parlak ve renkli üst kısmı ile dikkat çeken D Howard 4’ün krom görünüme sahip dili ve üç bantı, basketbol sahasında oyuncuların öne çıkmasını sağlıyor. Dilin üzerinde, Dwight’ın özel DH logosu bulunuyor. adidas D Howard 4 tüm adidas mağazaları ve yetkili satış noktalarında 338 TL fiyatla satışa sunuluyor.

Page 67: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

67 | S a y f a

Page 68: Transfer Merkezi Futbol Dergisi

Transfer Merkezi Futbol Dergisi Kasım-Aralık 2013

68 | S a y f a