12
Tıp Tarihi Dersinin Amacı Prehistorik ve İlk Çağlarda Tıp

Tıp Tarihi Dersinin Amacı Prehistorik ve İlk Çağlarda Tıpaysegulyildirimkaptanoglu.com/rsmlr/dosya/birTıp Tarihi Dersinin... · •azı hayvanlar ehlileştirilerek yerleşik

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Tıp Tarihi Dersinin Amacı Prehistorik ve İlk Çağlarda Tıp

Prehistoria

• Yazının icadına ve yerleşik düzene geçinceye kadarki binlerce yıllık dönemin adı olan tarih öncesi (prehistoria), arkeolojik kazılarda çıkarılan iskeletlerin patolojik yönden incelenmesi (paleopatoloji) ve o dönem canlılarının yaşantıları (paleontoloji/paleoantropoloji) ile günümüzde ilkel hayatı sürdüren kabilelerin antropolojik yönden incelenmesiyle daha iyi anlaşılır.

Paleopatolojik

• Yeryüzünün ilk devirlerine ait hastalıkların araştırılması, hayvan kalıntılarının incelenmesiyle mümkün olmuştur.

• Paleopatolojik araştırmalarla, yüz milyonlarca yıllık kalıntıların patolojisini inceleme imkânı doğmuştur.

• En eski bulgular travmatik olanlardır. Bugünkü bilgimize göre, ilk patolojik değişiklikler 500 milyon yıl önce, bazı organizmaların sembiyoz halinde yaşamaya başladığı dönemde ortaya çıkmıştır. Bu sembiyotik yaşam zamanla organizmada patolojik değişikliklere yolaçmıştır

Canlılar dünyasının ilk şekilleri olan bakterilerin insanlardan çok önce mevcut olduğunu biliyoruz.

• Silisli kayalıklarda bulunan ve patojenitesi tayin edilemeyen 2 milyar yıllık fosilize bakterilerin elektron mikroskoplarıyla çekilen fotoğrafları, bu bakteriler ile günümüzdekiler arasında önemli bir morfolojik fark olmadığını göstermiştir. Tespit edilen en eski canlı organizmalar 1,4μ uzunluğundaki kamçılı bakteriler olup 500 milyon yıllık tuz tabakaları içinde görülmüştür. Bunlar uygun ortamda, uzun uyku evresinden uyanarak yaşamaya ve hızla çoğalmaya başlamıştır. (Bütün bu olaylar gözlemlenerek filme de alınmıştır.) Bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonlara ait ilk bulgular ise 250 milyon yıllıktır. Mumyalaşmış cesetlerden anlaşıldığına göre, 50 milyon yıldır da safra ve böbrek taşı, travma, omurga tüberkülozu, raşitizm, osteomiyelitis, kemik tümörü gibi birçok hastalığın varlığı bilinmektedir.

Özet:

• Özetle diyebiliriz ki, hastalıklar hayatla aynı zamanda ortaya çıkmıştır. Çok sayıda buluntunun henüz paleopatolojik araştırması yapılmadığı gibi, bunlara devamlı yeni materyaller eklenmektedir.

• Bunların tetkikiyle yeni ve ilgi çekici sonuçların ortaya çıkacağı şüphesizdir.

M.Ö. 60,000 - 35,000

• Bazı hayvanlar ehlileştirilerek yerleşik düzene geçildiğinde daha oturmuş bir hayat yaşanmaya başlamıştır.

• Bu döneme ait mezar buluntuları, devrin hijyen şartları, hastalıkları ve tedavileri hakkında kapsamlı bilgi vermektedir. İskeletlerin çoğunda konjenital malformasyonlar, osteomiyelitisler, ankilozlar, spondilartrozlar, kırıklar, diş çürükleri ve alveoler abseler görülmüştür.

• Bu devirlerde, çobanlık faaliyetlerine bağlı olarak, daha önce hayvanlara adapte olan parazitlerin çoğu insan patojeni olmuştur. Nüfusun artması sonucunda bulaşıcı hastalıkların yayılması hızlanmış, buna bağlı olarak çocuk ölümleri artmıştır.

• Cilalı taş devrinden itibaren, insanların sürekli barınabileceği köyler kurulmaya başlamıştır. Bu durum tabiatı pekçok yönden zarara uğratmıştır. Köy hayatı bazı hayvan türlerine insanlarla iç içe yaşama fırsatı vermiş, hayvanlardaki bazı hastalıkların insanlara geçmesini sağlamıştır.

Çatalhöyük

• Mesela, Çatalhöyük’te tarım devrimiyle birlikte ekilebilir alanlar çoğalmış, üretimin artması için açılan sulama kanalları ve göletler sivrisineklerin artmasına sebep olmuş, bunun sonucunda da sıtma (malarya) yaygın ve tüketici bir hastalık haline gelmiştir.

• Ayrıca, evcilleştirilen hayvanların sütü, derisi, kürkü ve barınaklarındaki tozlar, tüberküloz ve brusella gibi hastalıkların insana geçmesinde araç olmuştur. Paleoekolojinin verilere göre, cilalı taş devrinden itibaren, malarya, talasemi, orak hücreli anemi ve osteoporoz hastalıklarına sık rastlanmaya başlamıştır.

İki höyükten oluşan Çatalhöyük Neolitik Kenti’nin daha uzun olan Doğu Höyüğü, M.Ö. 7400 ve 6200 yılları arasına tarihlenen 18 Neolitik yerleşim katmanından oluşmaktadır. KONYA

Çiğ Gıda

• Çiğ et yiyen prehistorik dönem insanının bağırsaklarında parazit, dişlerinde piyore, taş, erozyon, abse ve çürükler meydana geldiği; ömrünün 30 yıl kadar olduğu tespit edilmiştir.

• İlkel toplumların hastalıklarla mücadelesi, büyüsel ve ampirik olmak üzere iki yönde gelişmiştir.

• Hastayı iyileştirmek için tabiatın gizli güçleri harekete geçirilirdi. En popüler tedavi metodu, kötü ruhu teskin edecek veya kovacak büyüsel işlemlerdi. (Hastalığı yabancı bir gücün veya ruhun bedeni kontrol altına alması olarak tanımlamak mikropla hastalanmanın ilkel ifadesidir. Büyü ise günümüzde insanların ilaçla tedaviye yardımcı olarak kullandığı duanın karşılığı olarak düşünülebilir.)

• Büyücü hekimler, ilkel hastalık teorilerine rağmen çok sayıda hastayı iyi ederdi. Uyguladıkları metotlarla bazı hastalıkları yenebilmeleri tabiiydi. (“Tabiat şifayı verir, hekimin yaptığı da hastayı oyalar.”)

• bedene girdiği düşünülen şeytanı korkutup kaçırmak için maskeler takar, hayvan postları giyer, davul eşliğinde veya ellerini çırparak garip danslar yapar ve sesler çıkarır; büyüsel işlemleri, saç, tırnak gibi hastanın bedeninden bir parça veya hastanın küçük modeli üzerinde tatbik ederlerdi. Büyücü hekimlerin tedavide bitkileri de kullandıkları, basit anatomi bilgileriyle bazı küçük ameliyatlar yapabildikleri tahmin edilmektedir; trepane edilmiş kafatasları ve duvar resimleri bu fikri desteklemektedir.