118
T.C. KAFKAS ワNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKワLTESİ İLKヨĞRETİM BヨLワM BAŞKANLIĞI SOSYAL BİLGİLER ヨĞRETMENLİĞİ ANA BİLİM DALI ALAN ヌALIŞMASI: ヌİN HALK CUMHURİYETİ TARİHİ (ヌİN’İN TARİHİ) HAZIRLAYAN: İDRİS İNANヌ NUMARA: 0704030023 DANIŞMANI: PROF. DR. CEVDET BOZKUŞ KARS 2011

Tez

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Tez

T.C.

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM FAKÜLTESİ

İLKÖĞRETİM BÖLÜM BAŞKANLIĞI

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ ANA BİLİM DALI

ALAN ÇALIŞMASI:

ÇİN HALK CUMHURİYETİ TARİHİ

(ÇİN’İN TARİHİ)

HAZIRLAYAN:

İDRİS İNANÇ

NUMARA:

0704030023

DANIŞMANI:

PROF. DR. CEVDET BOZKUŞ

KARS – 2011

Page 2: Tez

1

İÇİNDEKİLER SAYFA

İÇİNDEKİLER……………………………………………………………...1

ÖNSÖZ……………………………………………………………………….5

BÖLÜM 1: ÇİN HALK CUMHURİYETİ HAKKINDA GENEL BİLGİ….6

1.1. Toprak Yüzölçümü…………………………………………………………..6

1.2. Milli Bayrak, Milli Amblem, Milli Marş Ve Başkent……………………..6

1.2.1. Milli Bayrak…………………………………………………………………..6

1.2.2. Milli Amblemi………………………………………………………………...7

1.2.3. Milli Marşı……………………………………………………………………7

1.2.4. Başkent……………………………………………………………………….8

1.3. Karasuları Ve Adalar……………………………………………………….8

1.4. Arazi Şekilleri Ve Topografya……………………………………………...9

1.5. Dağlar……………………………………………………………………….10

1.6. Nehirler Ve Göller………………………………………………………….11

1.7. Toprak Kaynakları………………………………………………………...12

1.8. Çin’de Ekili Alanlar (Tarlalar)……………………………………………12

1.9. Ormanlar…………………………………………………………………...13

1.10. Çayırlar……………………………………………………………………..14

1.11. Maden Kaynakları…………………………………………………………14

1.11.1. Kömür Kaynakları…………………………………………………………...15

1.11.2. Petrol Ve Doğal Gaz Kaynakları……………………………………………15

1.11.3. Siyah Metaller………………………………………………………………15

1.11.4. Demirsiz Metalar……………………………………………………………15

1.11.5. Rüzgâr, Su Ve Güneş Enerji Kaynakları……………………………………16

1.12. Bitkiler Ve Dağılımı………………………………………………………..17

1.13. Hayvan Türleri Ve Dağılımı………………………………………………18

1.14. Nüfus Durumu……………………………………………………………...18

1.15. Aile Planlaması……………………………………………………………..19

Page 3: Tez

2

BÖLÜM 2: ÇİN HALK CUMHURİYETİ’NİN SİYASİ

ÖRGÜTLENMESİ………………………………………………………………...21

2.1. Tarihsel Gelişim……………………………………………………………21

2.2. Devlet Sisteminin Özellikleri………………………………………………22

2.3. Devlet Şekli ve Siyasal Rejim……………………………………………...24

2.4. Ulusal Halk Meclisi (Kongresi)……………………………………………25

2.5. Cumhurbaşkanı…………………………………………………………….25

3.6. Devlet Konseyi……………………………………………………………...25

2.7. Askeri Merkez Komisyonu………………………………………………...26

2.7. Çin Komünist Partisi………………………………………………………26

2.8. Yaşam………………………………………………………………………27

2.9. Hukuk Sistemi……………………………………………………………...28

2.10. Hong Kong Özel İdari Bölgesi……………………………………………28

2.10.1. Hong Kong’un İdari Yapısı…………………………………………………31

2.10.1.1 Yürütme Erki………………………………………………………..31

2.10.1.2. Yasama Erki…………………………………………………………32

2.10.1.3 İdari Bölüm Sistemi…………………………………………………33

BÖLÜM 3: ÇİN’DEKİ ETNİK GRUPLAR VE İNANÇ SİSTEMLERİ…38

3.1. Çin’deki Etnik Gruplar……………………………………………………38

3.2. Nüfusu 5 Milyonun Üzerindeki Etnik Gruplar………………………….40

3.2.1. Han Etnik Grubu……………………………………………………………40

3.2.2. Zhuang Etnik Grubu………………………………………………………...41

3.2.3. Hui Etnik Grubu…………………………………………………………….41

3.2.4. Moğol Etnik Grubu………………………………………………………….42

3.3. Nüfusu 100 Bin Altındaki Etnik Gruplar………………………………...42

3.3.1. Luoba Milliyeti……………………………………………………………...42

3.3.2. Dulong Etnik Grubu…………………………………………………………43

3.3.3. Jinuo Etnik Grubu…………………………………………………………...43

3.3.4. Elunchun Etnik Grubu………………………………………………………43

3.3.5. Tatar Milliyeti……………………………………………………………….44

3.4. Çin’in Etnik Politikaları…………………………………………………...44

3.5. Çin Komünist Partisi, Etnik Konularda Bir Dizi Temel Düşünce Ve

Politika Oluşturdu………………………………………………………….45

Page 4: Tez

3

3.6. Azınlık Etnik Gruplara Mensup Kadroların Yetiştirilmesi……………46

3.7. Çin’deki Etnik Grupların Ekonomik Durumu………………………….46

3.8. Etnik Bölgelerdeki Bilim Ve Teknoloji…………………………………...47

3.9. Çin’deki Etnik Gruplara Yönelik Eğitim………………………………...48

3.10. Çin’deki Etnik Grupların Kültürleri……………………………………..49

3.11. Çin’deki Etnik Grupların Önemli Bayramları………………………….50

3.11.1. Kurban Bayramı…………………………………………………………….50

3.11.2. Şeker Bayramı………………………………………………………………50

3.11.3. Tibet Yeni Yılı……………………………………………………………....51

3.11.4. Nadam Festivali……………………………………………………………..51

3.12. Çin’deki Din Yapısı………………………………………………………...51

3.12.1. Çin’deki Başlıca Dinler……………………………………………………52

3.12.1.1. Budizm………………………………………………………………52

3.12.1.2. Taoizm……………………………………………………………….52

3.12.1.3. İslamiyet……………………………………………………………..52

3.12.1.4. Hıristiyanlık…………………………………………………………53

3.12.1.5. Katoliklik……………………………………………………………53

3.13. Çin’in Dini Politikaları……………………………………………………53

3.14. Din Alanındaki Dış Temaslar…………………………………………….55

BÖLÜM 4: ÇİN’İN TARİHİ…………………………………………………56

4.1. 1949’a Kadar Çin’in Kısa Tarihçesi………………………………………56

4.1.1. Milattan Önceki Dönem……………………………………………………..56

4.1.2. Parçalanma Dönemi…………………………………………………………57

4.1.3. Milliyetçi Çin Dönemi………………………………………………………60

4.1.4. 1949’dan Sonraki Dönem…………………………………………………...61

4.2. Çin’deki Hanedanlar………………………………………………………61

4.2.1. Çin Tarihindeki İlk Hanedan Xia Hanedanı…………………………………61

4.2.2 Çin’de Yazılı Tarihi Olan İlk Hanedan: Shang Hanedanı…………………..63

4.2.3 Batı Zhou Hanedanı İle İlkbahar-Sonbahar Ve Savaşan Devletler Dönemi..65

4.2.4 Çin tarihindeki İlk Feodal Hanedan Qin Hanedanı………………………….67

4.2.5. Han Hanedanı……………………………………………………………….69

4.2.6. Wei Jin dönemi ve Güney-Kuzey Hanedanları……………………………..71

4.2.7. Sui ve Tang Hanedanları……………………………………………………72

Page 5: Tez

4

4.2.8. Song Hanedanı………………………………………………………………74

4.2.9. Yuan Hanedanı………………………………………………………………76

4.2.10. Ming Hanedanı………………………………………………………………77

4.2.11. Qing Hanedanı………………………………………………………………79

4.3. Çin'deki Tarihi Kayıtlar…………………………………………………...82

4.3.1. Savaş Sanatı…………………………………………………………………82

4.3.2. Tarih Kayıtları……………………………………………………………….84

4.4. Çin Tarihindeki Müreffeh Dönemler……………………………………..86

4.4.1. Çin Tarihindeki Beş Müreffeh Dönem……………………………………..86

4.5. Çin Tarihindeki Sırlar…………………………………………………….90

4.5.1. Xu Fu’nun Japonya’ya Gidişinin Sırları…………………………………….90

4.5.2. Dunhuang’da Mogao Mağaraları……………………………………………91

4.5.3. Yuanmingyuan’daki Tarihi Eserler Nerede?..................................................92

4.5.4. Pekin Adamı’nın Fosilleri Nerede? …………………………………………94

4.5.5. İmparator Qin Shihuang’ın Mezarı………………………………………….95

4.5.6. Çince Yazısının Kökü Ve Değişimi…………………………………………98

SONUÇ……………………………………………………………………………100

RESİMLER VE HARİTALAR………………………………………………….101

KAYNAKÇA:……………………………………………………………………..116

Page 6: Tez

5

ÖNSÖZ.

Bu çalışma Sosyal Bilgiler Öğretmenliği IV. Sınıf Alan Çalışması Dersi

kapsamında hazırlanmıştır. Alan Çalışması dersi kapsamında belirlenen “Çin Tarihi”

konu alanı ile ilgili olarak yapılan araştırma ve incelemelerin bir derlemesi

şeklindedir. İçerikte verilen kaynakların dışında başka kaynaklardan da

faydalanıldığını da önemle belirtmek isterim. Araştırma süresince dikkate değer

görülen birçok konu başlığı da içeriğe eklenmiş kısaca değinilmiştir. “Çin Tarihi”

Şüphesiz dünyanın en eski uygarlıklarından biri olan bir medeniyetin tarihi anlamına

gelmektedir.

“Çin Tarihi” ile ilgili günümüze kadar yapılan araştırmalar ve çalışmalarda da

vurgulandığı üzere çok köklü biri tarihi olan ÇİN’in sürekli farklı Hanedanlıklar

tarafından yönetildiği bu Hanedanlıkların arasında savaş halinin her zaman olduğu.

Bu ve benzeri sebeplerle ÇİN’in var olan gelişme ve genişleme potansiyelinin

kullanılamadığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Hanedanlıklardan sonra Cumhuriyet

yönetimini benimseyen ÇİN yeniden yapılandırma sürecine başlamış günümüze

kadar gelen bu kısa zamanda Dünya’nın en büyük üreten ekonomilerinden ve söz

sahibi ülkelerinde biri olmayı başarmıştır. Ayrıca Çin Halk Cumhuriyeti devleti diğer

ülkelerden saygı gören bir devlet olmayı da başarmış güçlü bir devlet olmuştur.

Araştırmam da bana yol gösterici olan değerli Danışmanıma ve Hocalarıma

Sayın Prof. Dr. Cevdet BOZKUŞ’a, Sayın Yrd. Doç. Dr. Yaşar KOP’a, Sayın Okt.

Sertaç DEMİR’e, Sayın Tuğba SÖMEN’e, ve Sayın Meral METİN’e Teşekkürü bir

borç bilirim. Saygılarımı Arz eder. Başarılı çalışmalarının da devamını dilerim.

Hazırlayan:

İdris İNANÇ

Sosyal Bilgiler Öğretmenliği IV. Sınıf (N.Ö.)

0704030023

Page 7: Tez

6

BÖLÜM 1

ÇİN HALK CUMHURİYETİ HAKKINDA GENEL BİLGİ

1.1. Toprak Yüzölçümü:

Çin Halk Cumhuriyeti... Kısa adıyla Çin... Asya kıtasının doğusunda ve

Pasifik Okyanusu’nun batı kıyısında bulunuyor. Çin, yaklaşık 9.6 milyon

kilometrekarelik yüzölçümüyle Asya’nın en büyük ülkesi; dünyanın ise Rusya ve

Kanada’dan sonraki üçüncü büyük ülkesidir.

Çin toprakları, kuzeyde Mohe Nehri’nin kuzeyindeki Heilongjiang Nehri’nin

orta noktasından (53 derece 30 dakika kuzey enlem), güneyde Nansha

Takımadaları’nın en güney noktası olan Zengmuansha Kayalıkları’na uzanıyor. (4

derece kuzey enlem). Bu iki nokta arasında yaklaşık 49 derecelik enlem farkı var.

Kuzey-güney doğrultusundaki genişlik, yaklaşık 5500 kilometredir. Çin sınırları,

doğuda Heilingjiang Nehri ile Wusuli Nehri’nin kavuşma noktasından (135 derece 5

dakika doğu boylam), batıda Pamir Yaylası’na uzanıyor (73 derece 40 dakika doğu

boylam). Bu iki nokta arasında da yaklaşık 60 derecelik boylam farkı söz konusu.

Batı-Doğu doğrultusundaki genişlik, yaklaşık 5000 kilometre.

Çin'in kara sınırlarının uzunluğu yaklaşık 22.800 kilometredir. Ülke, doğuda

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, kuzeyde Moğolistan, kuzeydoğuda Rusya,

kuzeybatıda Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan, batı ve güneybatıda Afganistan,

Pakistan, Hindistan, Nepal ve Bhutan, güneyde de Myanmar, Laos ve Vietnam ile

sınır komşusu. Doğu ve güneydoğuda ise Kore Cumhuriyeti, Japonya, Filipinler,

Brunei, Malezya ve Endonezya ile deniz komşusu.

1.2. Milli Bayrak, Milli Amblem, Milli Marş Ve Başkent:

1.2.1. Milli Bayrak:

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli Bayrağı: Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli

Bayrağı, sol üst köşesinde beş yıldız bulunan kızıl bayraktır. Bayrağın eni ve boyu

üçte iki oranındadır. Bayrağın kızıl rengi, devrimi simgelemektedir. Bayraktaki beş

yıldız sarı renktedir. Dört küçük yıldızın her bir ucu büyük yıldızın merkezine

yönelir. Bu, Çin Komünist Partisi’nin önderliğindeki devrimci halkın büyük birlik ve

beraberliğini simgeler.

Page 8: Tez

7

1.2.2. Milli Amblemi:

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli Amblemi: Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli

Amblemi, milli bayrak, Tiananmen Meydanı, dişli çark ile buğday ve çeltik

başaklarından oluşur. Amblem, Çin halkının “4 Mayıs Hareketi”nden beri yeni

demokratik devrim mücadelesini ve işçi sınıfının önderliğinde, temeli işçi-köylü

ittifakı olan demokratik halk diktatörlüğü altındaki yeni Çin’in doğuşunu simgeler.

1.2.3. Milli Marşı:

Gönüllü Ordu Marşı

Ayağa kalkın,

Köle olmak istemeyen insanlar!

Kanımız ve etimizle yeni bir Çin Seddi oluşturalım!

Çin ulusu en tehlikeli dönemden geçiyor,

Herkes son haykırışına zorlandı.

Ayağa kalkın! Kalkın! Kalkın!

Hepimiz tek yürek olalım,

Düşman ateşi içinde ilerleyelim.

Düşman ateşi içinde ilerleyelim.

İleri, ileri, ileri!

Çin Halk Cumhuriyeti Milli Marşı: Çin Halk Cumhuriyeti’nin milli marşının

adı, “Gönüllü Ordu Marşı”dır. 1935 yılında tiyatro yazarı Tian Han tarafından

yazılmış ve Çin’in yeni müzik anlayışının kurucusu Nie Er tarafından bestelenmiştir.

Bu marş aslında “Fırtınalı Yılların Kahramanları” adlı filmin müziğiydi. Filmde “18

Eylül” olayından sonra Çin’in kuzeydoğusundaki üç eyaletin Japon saldırganlar

tarafından işgal edilişi, Çin ulusunun ölüm kalım anını yaşaması, bazı aydınların

“aydın bunalımı” ve tereddütten sıyrılarak Japon saldırganlarına karşı ön cephede

direnmeleri anlatılıyordu. Kullanılan müzik ve şarkı, filmin değişik yerlerde

gösterilmesi ve vatanı kurtarma kampanyasının başlatılmasıyla birlikte Çin’in her

köşesine yayıldı, “Çin Ulusunun Kurtuluş Borusu” olarak adlandırıldı. 27 Eylül

1949’da Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı 1. Genel Toplantısı’nda, Çin Halk

Cumhuriyeti’nin milli marşı resmen saptanmadan önce “Gönüllü Ordu Marşı”nın

milli marş olarak kullanılması kararlaştırıldı. 14 Mart 2004’te Çin 10. Ulusal Halk

Meclisi’nin ikinci toplantısında kabul edilen Anayasa değişikliği tasarısında Çin

Page 9: Tez

8

Halk Cumhuriyeti’nin Milli Marşı’nın “Gönüllü Ordu Marşı” olduğu belirlendi ve

konu anayasal hükme bağlandı.

1.2.4. Başkent:

Çin Halk Cumhuriyeti'nin Başkenti: Beijing:

Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti Beijing’dir. Kısa adı, Jing... Kuzey Çin

Ovası’nın kuzeybatı kenarında bulunan Beijing ilk döneminde Ji kenti olarak

bilinmekteydi. Bahar-Sonbahar ve Savaşan Devletler Dönemi’nde Yan devletinin

başkentiydi, Liao Hanedanı’nın ikinci başkentiydi ve Yanjing olarak adlandırılmıştı.

1.3. Karasuları Ve Adalar:

Çin kıtasının deniz kıyıları, kuzeyde Liaoning eyaletindeki Yalu Nehri’nin

denize döküldüğü yerden, güneyde Guang Xi’de yer alan Beilun Nehri’nin denize

döküldüğü yere kadar uzanıyor. Toplam uzunluk yaklaşık 18 bin kilometredir. Deniz

kıyılarının topografyası yıl boyunca buz tutmayan, iyi limanlardan oluşur. Çin’in

yakın denizleri arasında, Bohai Denizi, Sarı Deniz, Doğu Çin Denizi, Güney Çin

Denizi ve Taiwan’ın doğusundaki Pasifik Okyanusu deniz bölgesi olmak üzere beş

büyük deniz bölgesi sayılabilir. Bunlardan Bohai, Çin’in iç denizidir. Taiwan’ın

doğusundaki Pasifik Okyanusu deniz bölgesi, kuzeyde Japonya’nın Ryu Kyu

adalarının güneybatısındaki Xiandao adalarından güneyde Bashi Boğazı’na kadar

uzanır.

İç sular ve karasularından oluşan Çin’in deniz alanlarının yüzölçümü 380 bin

kilometrekareyi aşıyor. Çin Halk Cumhuriyeti’nin karasularının temel hattından kara

tarafındaki deniz kıyılarına uzanan deniz alanları Çin’in iç sularıdır. Çin’in

karasularının genişliği, 12 deniz milidir. Karasularının temel hattı, düz temel hat

çizimiyle belirlenmiş ve sınırdaş olan her temel noktayla arasındaki düz hatla

oluşturulmuştur.

Çin’in deniz alanlarında, toplam yüzölçümleri 80 bin kilometrekareyi bulan

5000’den fazla ada bulunuyor. Adaların kıyılarının toplam uzunluğu 14 bin

kilometredir. Bunlar arasında en büyük ada Taiwan olup yüzölçümü 36 bin

kilometrekaredir. Bunu izleyen Hainan adasının yüzölçümü 34 bin kilometrekaredir.

Taiwan adasının kuzeydoğu açıklarında bulunan Diaoyu ve Chiwei, Çin’in en

doğusundaki adalardır. Güney Çin Denizi’ne dağılan ada, kayalık ve kumsalların

genel adı “Güney Çin Denizi’ndeki adalar”dır. Çin’in en güney ucunda bulunan

Page 10: Tez

9

adalar bulunduğu mevkilere göre Dongsha Takımadaları, Xisha Takımadaları

Zhongsha Takımadaları ve Nansha Takımadaları olarak adlandırılırlar.

1.4. Arazi Şekilleri Ve Topografya:

Çin, çok geniş dağlık bölgelere sahip olan bir ülkedir. Dağlık bölgelerin

yüzölçümü, tüm ülkenin yüzölçümünün üçte ikisini oluşturur. Burada kast edilen

dağlık bölgeler dağlar, tepeler ve yaylaları kapsar. Ülkedeki arazilerin yüzde 33’ünü

dağlar, yüzde 26’sını yaylalar, yüzde 19’unu, havzalar, yüzde 12’sini ovalar, yüzde

10’unu da tepeler oluşturuyor.

Milyonlarca yıl önce Qinghai-Tibet Yaylası yükseldi ve yerküre tarihindeki

bu önemli yerkabuğu hareketi Çin’in topografyasını oluşturdu. Çin topraklarına

kuşbakışıyla bakıldığında, arazilerin merdiven gibi batıdan doğuya doğru inerek

gittiği görülür. Hindistan tabakasının Avrasya tabakasıyla çarpışmasından etkilenen

Qinghai-Tibet Yaylası yükseldi. Deniz seviyesinden yaklaşık 4000 metre yükseklikte

olan yayla “dünyanın çatısı” olarak adlandırılır ve Çin’in arazi şekillerinin birinci

basamağını oluşturur. Yayladaki, yüksekliği 8848.13 metre olan Himalaya

Dağları’nın ana tepesi-Zhumulangma Tepesi (Everest) dünyanın en yüksek

zirvesidir. İkinci basamak ise İç Moğolistan Yaylası, Huangtu Yaylası, Yunnan-

Guizhou Yaylası, Tarım Havzası, Çungarya Havzası ve Sichuan Havzası’ndan

oluşuyor. Bunların deniz seviyesinden yüksekliği ortalama olarak 1000-2000

metredir. Üçüncü basamak, Büyük Xingan, Taihang, Wushan ve Xuefeng sıradağları

çevresinde çizilen bir hattan başlamakta ve doğuda Pasifik Okyanusu kıyısına doğru

uzanmaktadır. Buranın deniz seviyesinden yüksekliği 500-1000 metre civarındadır.

Kuzeyden güneye kadar uzanan bölgelerde Kuzeydoğu Ovası, Kuzey Çin

Ovası ve Yangtze Orta-Aşağı Havzaları Ovası ve bu ovaların kenarında yer alan

alçak dağlar ve tepeler bulunmaktadır. Doğuya doğru olan bölge Çin kıta

sahanlığının sığ deniz bölgesi, yani dördüncü basamaktır. Buradaki deniz suyunun

derinliği 200 metreden daha azdır.

1.5. Dağlar:

Çin’deki yüksek ve görkemli sıradağlar, uzandıkları yönlere göre Çin

topografyasının iskeletini oluşturur ve farklı sınıflara ayrılabilir: Çin’de ünlü ve

yüksek dağlar arasında, Himalaya, Kunlun, Tanrı, Tangula, Qinling, Büyük Xing’an,

Taihang, Qilian ve Hengduan dağları sayılabilir.

Page 11: Tez

10

Himalaya Dağları: yay şeklinde Çin ve Hindistan, Nepal sınırları boyunca

yaklaşık 2400 kilometre uzanr. Himalaya Dağları’nın deniz seviyesinden yüksekliği

6000 metre civarındadır. Dünyanın en yüksek dağları olan Himalayaların ana tepesi

Zhumulangma, deniz seviyesinden 8848.13 metre yüksekliğiyle dünyanın en yüksek

tepesi, zirvesi olarak adlandırılmıştır.

Kunlun Dağları: Batıda Pamir Platosu’ndan doğuda Çin’in Sichuan eyaletinin

kuzeybatısına uzanır ve toplam 2500 kilometre uzunluğundadır. Deniz seviyesinden

yüksekliği ortalama 5000-7000 metredir. Kunlun Dağları’nın en yüksek noktası

Gonggeer Tepesi’nin deniz seviyesinden yüksekliği 7719 metredir.

Tian Shan Dağları: Çin’in kuzeybatısındaki Xinjiang Uygur Özerk

Bölgesi’nin ortasında bulunur. Deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 3000-5000

metredir. En yüksek tepesi Tuomuer Tepesi’nin deniz seviyesinden yüksekliği

7455,3 metredir.

Tanggula Dağları: Qinghai-Tibet Platosu’nun ortasında yer alır. Deniz

seviyesinden ortalama yüksekliği 6000 metre, en yüksek tepesi Geladandong’un

deniz seviyesinden yüksekliği 6621 metredir. Tanggula Dağları Çin’in en uzun nehri

Yangtze’nin kaynağıdır.

Qin Ling Dağları: Batıda, Gan Su eyaletinin doğusundan doğuda Henan

eyaletinin batısına uzanır. Deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 2000-3000

metredir. En yüksek noktası Taibai Dağı deniz seviyesinden 3767 metre yüksektir.

Qin Ling Dağları, kuzey ve güney Çin arasındaki önemli bir coğrafi çizgidir.

Büyük Xinganling Dağları: Kuzeyde Çin’in kuzeybatısındaki Heilongjiang

eyaletinde yer alan Mohe Nehri’nin yakınından güneyde Laoha nehrinin yukarı

kesimine uzanır. Kuzey-güney uzunluğu 1000 kilometre, deniz seviyesinden

ortalama yüksekliği 1500 metredir. En yüksek tepesi olan Huanggangliang

Tepesi’nin deniz seviyesinden yüksekliği 2029 metreyi bulur.

Taihang Dağları: Kuzeyden güneye uzanarak Huangtu Platosu’nun doğu

kenarında yer alır. Güneybatı uzunluğu 400’den fazla kilometredir. Deniz

seviyesinden ortalama yüksekliği, 1500-2000 metre, en yüksek tepesi olan Küçük

Wu Tai Shan Tepesi’nin deniz seviyesinden yüksekliği 2882 metredir.

Qilian Dağları: Qinghai-Tibet Platosu’nun kuzeydoğu kenarında bulunur,

deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 4000 metreden fazladır. Qilian Dağları’nın

en yüksek tepesinin deniz seviyesinden yüksekliği 5547 metredir.

Page 12: Tez

11

Hengduan Dağları: Qinghai-Tibet Platosu’nun güneydoğusunda ve Tibet,

Sichuan ve Yunnan bölgelerinin kavşağında bulunmaktadır. Deniz seviyesinden

ortalama yüksekliği 2000-6000 metre, en yüksek doruğu Gongga Dağı’nın deniz

seviyesinden yüksekliği 7556 metredir.

Taiwan Dağları: Taiwan adasının doğusunda bulunmakta olan Taiwan

Dağları’nın deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 3000-5000 metredir. En yüksek

tepesi olan Yushan Dağı’nın deniz yüzeyinden yüksekliği ise 3952 metredir.

Ayrıca, Çin’de Huang Shan, Tai Shan, Hua Shan, Song Shan, Heng Shan, Heng

Shan, E Mei Shan, Lu Shan, Wudang Shan ve Yandang Shan gibi ünlü dağlar vardır.

1.6. Nehirler Ve Göller:

Çin’de çok sayıda nehir bulunmaktadır. Havza yüzölçümleri 1000

kilometrekareyi aşan nehirlerin sayısı 1500’den fazladır. Çin’deki nehirler, dışa ve

içe dökülen nehirler olarak ikiye ayrılır. Denize dökülen (yani dışa dökülen)

nehirlerin havzalarının yüzölçümü ülkenin toplam kara yüzölçümünün yüzde 64’ünü

oluşturmaktadır. Yangtze, Huanghe, Heilongjiang, Zhujiang, Liaohe, Haihe, Huaihe

nehirleri doğuya doğru akarak Pasifik Okyanusu’na dökülürler. Tibet’teki

Yaluzangbu Nehri ise doğuya doğru akarak Çin sınırından geçip güneye doğru gider

ve Hint Okyanusu’na dökülür. Nehir uzunluğu 504.6 kmdir ve 6009 metrelik

derinliğiyle dünyanın birinci büyük vadisi olan Büyük Yaluzangbu Vadisi’nden

geçer. Xinjiang’daki E’erqisi Nehri ise kuzeydoğu Çin sınırından geçerek, Kuzey

Buz Denizi’ne dökülür. Göllere dökülen ya da çöl kumlarına akarak kaybolan iç

nehirlerin geçtiği havzaların yüzölçümü Çin’in toplam kara yüzölçümünün yüzde

36’sını oluşturmaktadır.

Yangtze, Çin’in en büyük nehridir, toplam uzunluğu 6300 kilometredir.

Yangtze Nehri Afrika’daki Nil ve Güney Amerika’daki Amazon nehirlerinden sonra

dünyanın üçüncü büyük nehridir. Yangtze Nehri’nin yukarı kesimi yüksek dağlar ve

derin vadilerden geçen zengin su kaynaklarına sahiptir. Yangtze Nehri ayrıca Çin’in

doğu bölgesini batı bölgesine bağlayan su taşımacılığının atardamarıdır; doğal ve

üstün nehir yataklarıyla “Altın Su Yolu” olarak adlandırılır. Yangtze Nehri’nin orta

ve aşağı kesimleri sıcak ve nemli iklimi, bol miktardaki yağış ve mümbit

topraklarıyla Çin’in gelişmiş sanayi ve tarım bölgelerindendir.

Page 13: Tez

12

Uzunluğu 5464 kilometre olan Sarı Nehir, Çin’in ikinci büyük nehridir. Sarı

Nehir havzası verimli otlakları ve zengin madenleriyle, tarihte Çin eski uygarlığının

önemli beşiklerinden biri olarak bilinir.

Heilongjiang Nehri, kuzey Çin’in en büyük nehridir. Toplam uzunluğu 4350

kilometredir ve 3101 kilometrelik kesimi Çin sınırları içindedir.

Zhujiang Nehri (İnci Irmağı), güney Çin’deki en büyük nehirdir, uzunluğu

2214 metredir.

Xinjiang’ın güney bölgesinde bulunan Tarım Nehri, Çin’in en uzun iç

nehridir, uzunluğu 2279 metredir.

Doğal nehirler dışında, Çin’in güney bölgesini kuzey bölgesine bağlayan

Büyük Kanal adlı ünlü bir yapay nehir de vardır. 5. yüzyılda kazılmaya başlanan,

kuzeyde Beijing’den çıkarak güneyde Hangzhou’ya uzanan ve Haihe, Sarı Irmak,

Huaihe, Yangtze ve Qiantangjiang olmak üzere beş büyük su sistemini birbirine

bağlayan Büyük Kanal, 1801 kilometre uzunluğuyla dünyadaki ilk ve en uzun yapay

nehir olarak biliniyor.

1.7. Toprak Kaynakları:

Geniş topraklara sahip olan Çin’in çok çeşitli toprak kaynakları mevcuttur.

Çin’de büyük ölçüde tarla, orman, çayır, çorak arazi ve plaj bulunuyor. Ancak

Çin’de dağlık bölgeler fazla, ovalar ise azdır. Tarlalar ve ormanların, genel toplam

içindeki oranları da düşüktür. Çeşitli toprak kaynakları dengesiz bir şekilde dağılmış

durumdadır. Tarlalar esas olarak doğudaki rüzgâr bölgesinin ovaları ve havzalarında

bulunmaktadır. Orman alanları ise kuzeydoğu ve güneybatı bölgelerindeki sınır ve

ücra dağlık bölgelerde bulunmaktadır. Çayırların çoğu platolar ve dağlık bölgelerde

yer alır.

1.8. Çin’de Ekili Alanlar (Tarlalar):

Çin’de şu anda 1.27 milyon kilometrekare ekili alan vardır. Doğu, orta ve batı

olarak üç kesime ayrılan Çin’in doğu ve batı kesimlerindeki ekili alanların

yüzölçümü nispeten azdır. Bu iki kesimdeki ekili alanlar, ülke toplamının yüzde

28.4’erini oluşturur. Orta bölgedeki ekili alanlar nispeten fazladır ve toplamın yüzde

43.2’sini oluşturur. Çin’deki ekili alanlar esas olarak Kuzeydoğu Ovası, Kuzey Çin

Ovası, Yangtze Orta-Aşağı Havzaları Ovası, İnci Irmağı Deltası Ovası ve Sichuan

Havzası’nda yoğunlaşmaktadır. Kuzeydoğu Ovası’nın verimli siyah toprakları,

Page 14: Tez

13

buğday, mısır, süpürgedarısı, soya fasulyesi, keten ve şeker pancarı gibi ürünlerin

yetiştirilmesine elverişlidir. Kuzey Çin Ovası’nın kahve renkli topraklarında ise

buğday, mısır, akdarı, süpürgedarısı, pamuk ve yerfıstığı yetişirilmektedir. Yangtze

Orta-Aşağı Havzaları Ovası’nda çeltik, mandalina, portakal, kolza tohumları;

Sichuan Havzası’nda çeltik, kolza, şekerkamışı, çay, mandalina, greyfurt

yetiştirilmektedir.

1.9. Ormanlar:

Çin’de şu an 158.94 milyon hektarlık ormanlık alan vardır. Ülkenin

ormanlarla örtülü alanının oranı yüzde 16,55. Çin ormanların az olduğu bir ülkedir.

Dünyanın ortalama yüzde 30.8’lik orman alanıyla kıyaslandığında arada büyük fark

söz konusudur. Çin’in doğal ormanları kuzeydoğu ve güneybatı bölgelerinde

yoğunlaşmaktadır. Nüfusun yoğun ve ekonominin gelişmiş olduğu doğudaki ovada

ve geniş kuzeybatı bölgesinde ise ormanlar çok azdır.

Çin, zengin bitki çeşitlerine sahiptir. Çin’de yalnız ağaçların çeşidi 2 bin

800’den fazla, bunlar arasında Gingko gibi çok sayıda nesli tükenmek üzere olan

ağaç türleri de mevcut. Çevre koruma ve ekonomik inşanın ihtiyaçlarını karşılamak

için Çin’de sürekli ağaçlandırma kampanyası düzenlenmektedir. Şimdiye kadar

Çin’in yapay ormanlarının yüzölçümü 33 milyon 790 bin hektara ulaşmıştır. Çin,

dünyada en fazla yapay ormana sahip olan ülkedir.

Çin’in başlıca orman bölgeleri şunlardır: Kuzeydoğu orman bölgesi, Büyük

Xinganling, Küçük Xinganling ve Changboi Sıradağları da dahil Çin’in en büyük

doğal orman bölgesidir. Güneybatı orman bölgesi Hengduan ve Himalaya Dağları ve

Yaluzhanbu Nehri de dahil Çin’in ikinci büyük doğal orman bölgesidir. Güneydoğu

orman bölgesi, Qinling Dağları-Huaihe Nehri’nin güney bölgesi Yunnanguizhou

Platosu’nun doğusundaki tepelik bölge de dahil Çin’in en önemli yapay orman

bölgesidir. Bunun yanı sıra Çin’de geniş koruyucu orman sistemi de vardır. Örneğin

kum ve fırtınayı önlemek amacıyla Çin’in kuzeydoğu, kuzey Çin ve kuzeybatı

bölgelerini kaplayan koruyucu orman şeridinin uzunluğu 7 bin kilometreden fazladır

ve yaklaşık 260 milyon hektarlık alanı kapsamaktadır. Çin’in kara yüzölçümünün

dörtte birini oluşturan bu orman şeridi, “dünyanın en büyük ekoloji projesi” olarak

adlandırılıyor.

Page 15: Tez

14

1.10. Çayırlar:

Çin’de 2 milyon 660 bin 600 hektar çayır var ve çayırların çeşitleri de

fazladır. Bu çayırlar, çeşitli hayvanların değişik mevsimlerde otlaması için çok

elverişlidir. Çin’in çayırlarının yüzölçümü ülkenin toplam yüzölçümünün dörtte

birini oluşturur. Çin, dünyada çayır yüzölçümünün en büyük olduğu ülkelerden

biridir. Çin’in doğal çayırları esas olarak Büyük Xinganling Dağları-Yin Shan Dağı-

Qinghai-Tibet Platosu’nun doğu eteğinin batı ve kuzey bölgelerinde yer almaktadır.

Yapay çayırlar ise esas olarak güzeydoğu bölgelerinde ekili alanlar ve orman

alanlarıyla karışık olarak bulunmaktadır.

Çin’in önemli hayvancılık bölgeleri şunlardır: İç Moğolistan hayvancılık

bölgesi Çin’in en büyük hayvancılık bölgesidir. İyi cins hayvanlar arasında Sanhe atı

ve Sanhe sığırı bulunuyor. Xinjiang hayvancılık bölgesinde yetiştirilen iyi cins

hayvanlar arasında Xinjiang ince yünlü koyunu, Altay büyük kuyruklu koyunu ve İli

atı yetiştirilmektedir. Qinghai hayvancılık bölgesinde yak ve ülke içinde ve dışında

ünlü olan Hequ atı yetiştirilmektedir. Tibet hayvancılık bölgesi atların yetiştirildiği

en önemli bölgedir.

1.11. Maden Kaynakları:

Çin, zengin maden kaynaklarına sahip bir ülkedir. Şu ana değin keşfedilen

maden kaynakları dünya’nın toplam miktarının yüzde 12’ni oluşturuyor ve dünyada

üçüncü sırada yer alıyor. Ancak Çin’deki kişi başına düşen maden miktarı nispeten

azdır. Çinlilerin kişi başına düşen maden miktarı, dünya ortalamasının yalnızca

yüzde 58’ine eşittir ve dünyada 53. sırada yer almaktadır. Şimdiye kadar toplam 171

çeşit maden bulunmuştur. Bu arada rezervlerin araştırılmış olduğu maden çeşitleri

158’e ulaşmıştır (enerji kaynağı olan madenler 10 çeşit, siyah metaller 5 çeşit,

demirsiz metal madenler 41 çeşit, değerli metaller 8 çeşit, madenî olmayan ametallar

91 çeşit).

Çin, dünyada maden kaynaklarının zengin, maden çeşitlerinin fazla olduğu az

sayıda ülkeden biridir. Araştırılmış olan rezervlere göre Çin’deki 45 çeşit önemli

madenden 25’i dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bununla birlikte Çin’deki alçı,

vanadyum, titanyum, tantal, volfram, granit, antimon da dahil olmak üzere 12 çeşit

maden dünyada birinci sırada yer almaktadır.

Çin’in maden kaynaklarının dağılımı: petrol ve doğal gaz esas olarak

kuzeydoğu, kuzey Çin ve kuzeybatıda, kömür kuzeydoğu, kuzey Çin ve güneybatıda

Page 16: Tez

15

bulunmaktadır. Bakır esas olarak güneybatı, kuzeybatı ve doğu Çin’de kurşun ve

çinko tüm ülkede, volfram, kalay, molibden, antimon ve nadir toprak elementları

güney Çin ve kuzey Çin’de bulunmaktadır. Altın ve gümüş Taiwan da dahil tüm

ülkede bulunmktadır. Fosfor esas oalrak güney Çin’de bulunmaktadır.

Başlıca Maden Kaynakları:

1.11.1. Kömür Kaynakları:

Çin’in kömür rezervleri dünyada 1. sırada yer almaktadır. Şimdiye kadar

Çin’de araştırılmış olan kömür rezervleri 1 trilyon tondur ve esas olarak kuzey Çin

ve kuzeybatı bölgesinde bulunmaktadır. Shanxi, Shanxi ve İç Moğolistan gibi eyalet

ve bölgelerdeki kömür rezervleri en zengin olanlarıdır.

1.11.2. Petrol Ve Doğal Gaz Kaynakları:

Esas olarak kuzeybatı bölgesinde ve kuzeydoğu, kuzey Çin ve güneydoğu

sahilindeki kıta sahanlığında bulunmaktadır. 1998 yılının sonuna kadar Çin’de 509

petrol ve 163 doğal gaz havzası bulundu. Araştırılmış olan petrol rezervleri 198.5

milyon ton, doğal gaz rezervleri ise 1 trilyon 950 milyar metreküpe ulaştı. Petrol

rezervleri dünyada 9., doğal gaz rezervleri 20. sırada yer almaktadır.

Karadaki petrol kaynakları ve doğal gaz kaynakları miktarı, ayrı ayrı Çin’in

aynı kaynaklarının yüzde 73.8’ini ve yüzde 78.4’ünü oluşturuyor. Çin’de Songliao,

Bohai Körfezi, Tarım, Cungar-Turfan, Sichuan ve Shanxi-Gansu-NingXia olmak

üzere 6 büyük ölçekli petrol ve doğal gaz bölgesi oluşturuldu.

1.11.3. Siyah Metaller:

Rezervleri araştırılmış olan metallar arasında demir, manganez, vanadyum,

titanyum bulunuyor. Bu arada demir, yaklaşık 50 milyar tona ulaşmış durumda.

Demir rezervleri esas olarak Liaoning, Hebei, Shanxi ve Sichuan eyaletlerinde

bulunmaktadır.

1.11.4. Demirsiz Metalar:

Dünyada keşfedilen demirsiz metallerin tümü Çin’de bulunuyor. Nadir toprak

elementleri rezervi dünyanınkinin yaklaşık yüzde 80’ini, antimon rezervi yüzde

40’ını oluşturuyor. Bu oran, dünya toplamının 4 katına eşittir.

Page 17: Tez

16

1.11.5. Rüzgâr, Su Ve Güneş Enerji Kaynakları:

Çin’in uçsuz bucaksız topraklarında pek çok nehir bulunuyor. Bol miktarda

nehir suyunun düşme seviyesinin yüksek olması nedeniyle bu nehirler çok zengin su

enerji kaynaklarına sahiptir. İstatistiklere göre, Çin’deki nehirlerin su enerji kaynağı

rezervleri 680 milyon kilovat, yıllık elektrik üretimi 5 trilyon 920 milyar kilovat

saattir. İşletilebilen su enerji kaynaklarının elektrik üretim kapasitesi 378 milyon

kilovat, yıllık elektrik üretimi ise 1 trilyon 920 milyar kilovat saattir. Su enerji

kaynaklarının rezervleri olsun, işletilebilecek su enerji kaynakları olsun Çin, dünya

sıralamasında birinci sırada yer almaktadır.

Çin’deki rüzgâr enerjisinin toplam teorik rezervi 3.226 milyar kilovat, karada

işletilebilecek rüzgâr enerjisinin rezervi 253 milyon kilovat, sığ denizlerde (derinliği

15 metreden fazla) rüzgâr enerji kaynakları 750 milyon kilovat olup karadakinin 3

katına eşittir. Çin’in kuzeybatı, kuzey Çin ve doğusundaki çayır ve Gobi Çölü’nde ve

güneydoğusundaki deniz ve adalarda zengin rüzgâr enerjisi bulunmaktadır. Söz

konusu rüzgâr enerjisinin zengin olduğu bölgelerde genellikle konvansiyonel enerji

üretimi yoktur. Kış ve bahar mevsimlerinde rüzgâr şiddetli ve yağış azdır. Yaz

mevsiminde ise rüzgâr hafiftir ve yağış fazladır. Bu bölgeler hidroelektrik ile

birbirini tamamlayabilir ve rüzgârla elektrik üretiminin geliştirilmesine uygundur.

1998 yılının sonuna kadar Çin’de rüzgârla çalışan yaklaşık 20 elektrik santrali

kuruldu ve bunların toplam elektrik üretim kapasitesi 223 bin kilovattır. En büyük

elektrik santrali Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde bulunan ve rüzgârla çalışan

Dabancheng elektrik santralidir. Santralde 300, 500 ve 600 kilovatlık 111 jeneratör

grubu vardır, toplam kapasitesi 57 bin 500 kilovattır. Şu anda Çin’de rüzgâr

enerjisine dayalı elektrik santrallerinin toplam üretim kapasitesi, değerlendirilebilen

rüzgar enerjisinin yalnızca binde 1,4’ünü oluşturuyor, dolayısıyla Çin’de rüzgar

enerjisine dayalı elektrik üretimi büyük potansiyele sahiptir.

Çin’in güneş enerjisi de çok zengindir. Karada her yıl alınan güneş enerjisinin

radyoaktif ışınları 2 trilyon 400 milyar ton kömüre eşittir. Ülkenin toprak

yüzölçümünün üçte ikisinde, yılda görülen güneş enerjisinin radyoaktif miktarı her

metrekarede 6000 megajul’ü aşmış durumdadır. Tibet’in kuzeybatısında ise bu

rakam metrekarede en fazla 8400 megajul’e ulaşabilir. Bu bölge dünyada güneş

enerjisi kaynaklarının en zengin olduğu bölgelerden biridir.

Page 18: Tez

17

Çin’in ilk büyük ölçekli güneş enerjisi elektrik santrali İç Moğolistan’ın Balin

Youqi İlçesi Guligutai köyünde inşa edildi. 560 vat gücünde olan santral 11 Ekim

1982’de hizmete açıldı.

1.12. Bitkiler Ve Dağılımı:

Çin dünyada bitki kaynaklarının en zengin olduğu ülkelerden biridir. Toplam

30 binden fazla çeşit bitkiye sahip olan Çin dünyada bitkilerin en zengin olduğu

Malezya ve Brezilya’dan sonra dünyada üçüncü sırada yer almaktadır. Çin’de yosun

bitkileri 106 familyaya ayrılır ve dünyanın yosun familyalarının yüzde 70’ini

oluşturuyor. Pteridopihyte bitkileri 52 familya ve 2.6 bin tür olup, dünyanın aynı

familyalarının yüzde 80’ini ve türlerinin yüzde 26’sını oluşturuyor. Çin’de 8 bin tür

tahta gövdeli bitki vardır. Bu arada, uzun gövdeli ağaç türlerinin sayısı 2 bin

civarında. Dünyada toplam 12 familya, 71 cins ve 750 tür kabuksuz tohumlu bitki,

Çin’de ise toplam 11 familya 34 cins ve 240’tan fazla kabuksuz tohumlu bitki türü

vardır. Kozalaklı ağaçların toplam türü dünyanın aynı tür bitkilerinin yüzde 37.8’ini

oluşturur. Kabuklu tohumlu bitkiler dünyanın aynı familyasının yüzde 54’ünü ve

cinslerinin yüzde 24’ünü oluşturmaktadır.

Kuzey yarımkürenin soğuk, ılıman ve tropikal bölgelerindeki başlıca

bitkilerin hemen hemen hepsi Çin’de görülebilir. Çin su ladini, su çamı, akçam, çam

ağacı, altın para çamı, Taiwan çamı, Fujian selvi ağacı, dove ağacı, duzhong ağacı ve

mutluluk ağacı Çin’e has ağaçlardır. Çin su ladini yüksek gövdeli bir ağaç türüdür,

dünyanın eski, nadir ve değerli bitkisi olarak bilinir. Altın para çamı Yangtze Nehri

havzalarının dağlık bölgelerinde yetişir. Kısa dallarındaki yapraklar altın paralara

benzer. Bahar ve yaz mevsimlerinde koyu yeşil olan yapraklar, sonbaharda ise sarıya

dönüşür. Bu ağaç, dünyanın beş değerli bahçe ağacından biridir. Çin’in 2 binden

fazla tür yemeklik bitkisi ve 3 binden fazla tür ilaç amaçlı bitkisi vardır. Changbai

Dağı’ndaki adamotu, Tibet’teki honghua, Ningxia’daki gouqi ve Yunnan ve

Guizhou’ndaki sanqi gibi bitkiler değerli Çin ilaçlarının ana malzemesidir. Çiçekli

bitki türleri çoktur. “Çiçeklerin Kralı” olarak adlandırılan şakayık çiçeği Çin’e özgü

bir çiçektir. Çiçekleri büyük ve rengârenk olan şakayık çiçeği Çin’in “devlet

çiçekleri”nden biri olarak seçildi.

Çin’in ormanları iklim kuşaklarına göre kuzeyden güneye kadar, soğuk-

ılıman bölgelerde kozalaklı ormanlar; ılıman bölgede kozalaklı ve geniş yapraklı

karışık ormanlar; sıcak-ılıman bölgede yaprak döken ve kozalaklı ormanlar;

Page 19: Tez

18

astropikal bölgede yeşil geniş yapraklı ve kozalaklı ormanlar; tropikal bölgede sezon

yağmur ormanları ve yağmur ormanları olarak bölünür. Bu arada astropikal

ormanlar, çeşitliliği ve taşıdığı önem bakımından dünyanın aynı kuşağındaki diğer

bölgelerin çok üstündedir.

1.13. Hayvan Türleri Ve Dağılımı:

Çin, dünyada en fazla yabani hayvan türüne sahip olan ülkedir. Çin’de

yaklaşık 6266 tür omurgalı hayvan vardır. Bu arada 500 hayvan, 1258 kuş, 376

sürüngen, 284 amfibyum, 3862 balık türü bulunur. Bunlar dünyanın omurgalı hayvan

türlerinin onda birini oluşturmaktadır. Ayrıca 50 bin tür omurgasız hayvan ve 150

bin tür böcek vardır.

Çin’in çoğu bölgesi üçüncü ve dördüncü zamanlardaki kıta buzullarının etkisi

altında kalmadığı için çok sayıda özel canlı türü günümüze kadar gelebilmiştir.

Araştırmalara göre, karada yaşayan 476 tür omurgalı hayvan, tümüyle Çin’e hastır.

Bu hayvanlar Çin’in karada yaşayan omurgalı hayvan türlerinin yüzde 19.42’sini

oluşturuyor. Panda, altın tüylü maymun, güney Çin kaplanı, yabani tavuk, kırmızı

başlı turna, beyaz yunus, Yangtze timsahı gibi Çin’e has 100’den fazla tür yabani

hayvan dünyaca ünlüdür. Siyah ve beyaz tüylü büyük memeli bir hayvan olan panda

135 kiloya ulaşabilir, bambu ve bambu filizi yiyerek yaşar. Günümüzde Çin’de

yalnızca 1000 kadar panda kaldı. Çok değerli olan pandalar artık dünyada yabani

hayvanları korumanın simgesi haline gelmiştir. Kırmızı başlı turna, beyaz tüylüdür

ve başında kırmızı bir deri vardır, boyu 1.2 metreye ulaşabilir. Bu kuşlar Doğu

Asya’da “uzun ömür” sembolü olarak görülmektedir. Beyaz yüzgeçli yunus dünyada

yaşayan yalnızca iki tür tatlı su yunuslardan biridir. 1980 yılında Yangtze Nehri’nde

ilk defa bir erkek beyaz yüzgeçli yunus avlandı. Bu, dünyada yunus türlerinin

inceleyen bilim adamlarının dikkatini çekti.

Çin’in hayvanlarının dağılım bölgeleri genel olarak kuzeydoğu, kuzey Çin, İç

Moğolistan, Xinjiang, Qinghai-Tibet, güneybatı, orta Çin ve güney Çin olmak üzere

yedi bölgeye ayrılabilir. Her bölgenin coğrafi koşulları farklı olduğu için farklı tür

hayvanlar yaşamaktadır.

1.14. Nüfus Durumu:

Çin, dünyada en çok nüfusa sahip ülkedir. 2002 yılının sonuna kadar Çin’in

toplam nüfusu 1.28453 milyarı bularak (Hong Kong Özel İdari Bölgesi, Macao Özel

Page 20: Tez

19

İdari Bölgesi ve Taiwan eyaleti dahil değil) dünyanın toplam nüfusunun yüzde

20’sini oluşturmaktadır. Çin ayrıca dünyada nüfus yoğunluğunun nispeten fazla

olduğu ülkelerden biridir (ortalama nüfus yoğunluğu kilometre karede 135 kişi).

Ancak Çin’in nüfus dağılımı orantılı değildir; doğuda fazla, batıda ise azdır. Yoğun

nüfusa sahip olan doğu kıyısında kilometrekareye 400’den fazla kişi, orta kesimde

kilometrekarede 200’den fazla kişi düşerken nüfusun az olduğu batı kesimde bulunan

yayla bölgelerinde kilometrekarede 10’dan daha az kişi düşmektedir. Şimdi Çin

nüfusunun ortalama yaşam süresi 71.4 yaşına yükseldi (erkek 69.63, kadın 73.33

yaş). Bu rakam dünyanın ortalama seviyesinden beş yıl, gelişmekte olan ülke ve

bölgelerden yedi yıl daha fazladır. Ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında beş yıl

azdır.

2002 yılında Çin nüfusunun doğal artış oranı sürekli düştü. 2002 yılının

sonuna kadar Çin’in iç kesiminin toplam nüfusu 1.28453 milyara ulaştı. Kentsel

nüfus 502.12 milyon olup toplam nüfusun yüzde 39.1’ini; kırsal nüfus 782.41 milyon

olup yüzde 60.9’unu oluşturuyor. Çin’de erkeklerin nüfusu 661.15 milyon, kadınların

nüfusu ise 623.38 milyondur. 0-14 yaşındaki nüfus oranı yüzde 22.4, 15-64 yaşındaki

nüfus oranı yüzde 70.3, 65 ve 65 yaş üstü yaşın nüfus oranı yüzde 7.3’tür. Yaşlıların

nüfusu 93 milyon 770 bindir. Çin’de her yıl doğum sayısı 16.47 milyon, doğum oranı

binde 12.86; ölüm sayısı 8,21 milyon, ölüm oranı binde 6.41’dir. Yılda net olarak

8.26 milyon nüfus artışı yaşanmaktadır, doğal artış oranı binde 6,45’tir.

1.15. Aile Planlaması:

Çin, aile planlamasını temel bir devlet politikası olarak uygulamaktadır.

Çin’de uygulanan aile planlaması politikası devletin yönetiminin, halk kitleleriyle

gönül birliği ve gönül hoşluğu içinde birleşmesiyle yürütülmektedir. Devletin

yönetim ve planı, kendini şu alanlarda göstermektedir: Merkezi ve mahalli

hükümetler nüfus artışını kontrol eden, nüfusun niteliğini yükselten ve nüfus yapısını

iyileştiren politika ve yasaları ve nüfusu geliştirme planlarını saptayarak, eşler için

üreme sağlığı, gebeliği önleme, doğum kontrolü ve “az doğum öz doğum”

alanlarında danışma, idari ve teknolojik hizmetler sunmaktadır. Halk kitlelerinin

“gönül hoşluğu”, doğum çağındaki kadınların ve eşlerinin, devletin ilgili politika ve

yasalarının ışığında yaş, sağlık durumu, çalışma ve ailenin ekonomik durumuna göre

sorumlu ve planlı bir şekilde hamilelik geçirmelerini, doğuma ilişkin düzenlemeler

Page 21: Tez

20

yapmalarını ya da uygun gebelik önleyici yöntemlere başvurmaları anlamına

gelmektedir.

Çin’de uygulanmakta olan aile planlaması politikaları genel olarak geç

evlenme ve doğum yapma, az ve öz doğum yapma, bir koca karı için tek çocuk

yapmanın teşvik edilmesini içeriyor. Kırsal bölgelerde gerçekten zorluk çeken eşler,

birkaç yıl sonra ikinci çocuk da yapabilirler. Azınlık etnik gruplarının toplu halde

yaşadıkları bölgelerde her etnik grubun kendi isteği ve bu etnik grubun nüfus

kaynakları, ekonomisi, kültürü ve geleneklerine göre farklı ilkeler uygulanabilir: Bu

bölgelerde bir çift genellikle iki çocuk ve bazı bölgelerde ise üç çoçuk yapabilir.

Nüfusun çok az olduğu azınlık etnik gruplar için çocuk sayısı konusunda sınırlama

koyulmamıştır.

Çin’de aile planlaması politikasının uygulamasından bu yana, geç evlenme ve

doğum yapma, az ve öz doğum yapma gittikçe toplumsal gelenek haline geldi.

Bunun yanı sıra, aile planlaması sayesinde evlendikten sonraki yoğun doğum ve ağır

aile yükünden kurtuldu. Anneler ve bebeklerin sağlık düzeyleri de yükseldi.

Page 22: Tez

21

BÖLÜM 2

ÇİN HALK CUMHURİYETİ’NİN SİYASİ ÖRGÜTLENMESİ

2.1. Tarihsel Gelişim:

19. yüzyılda, Mançu Hanedanın yönettiği Çin devleti, hukuken olmasa bile,

gerçekte Batılıların yarı sömürgesi durumundaydı. Ulusal önder Sun Yat-Sen

tarafından yöneltilen 1911 Devrimi ile Mançu Hanedanının yıkılması üzerine “Çin

Cumhuriyeti” kurulmuştur. Yeni rejim Çin’i feodal kalıntılardan kurtaramamıştır.

1925 yılında iktidara gelen Çan Kay-Şek de bu açıdan başarılı olamamıştır. Japon

istilası, Çan Kay-Şek yönetimini daha kötü bir duruma getirmiştir. 1921 yılında

kurulmuş olan Komünist Partisi ile Çan Kay-Şek yönetiminin arası 1927 yılında

bozulmuştur. Komünistler ile iktidar arasında silahlı çatışma başlamıştır. Japon

saldırısına karşı, Çan Kay-Şek ile birlikte savaşan komünistler, özellikle kırsal

kesimde güçlerini arttırmıştır.

II. Dünya Savaşının bitmesi ile, Çan Kay-Şek ile Komünist Partisi arasında

yeniden başlamış olan iç savaş, 1949 yılında Mao Zedong’un başarısı ile son bulmuş

ve Marksist bir rejim olan, Çin Halk Cumhuriyeti 1 Ekim 1949’da ilan edilmiştir.

1 Ekim 1949 yılında, yerel gerilla hareketleri sonucu gerçekleşen devrim ile

kurulan Çin Halk Cumhuriyeti, sosyalist bir sistemi benimsemesinin yanı sıra ülkeyi

Yarı koloni durumundan kurtararak ulusal birliği kurmuş ve siyasal bağımsızlığını

sağlamıştır. Dolayısıyla Çin sosyalizmi toplumsal olduğu kadar milliyetçilik eğilimi

de güçlü bir özellik göstermektedir. Çin sosyalizminin bir diğer özelliği Avrupa

dışında oluşan ilk sosyalist ülke olmasından kaynaklanmaktadır1.

Asya insanı ve özellikle Çinliler din, düşünce ve davranış biçimleri açısından

Avrupalılardan farklı özellikler göstermektedir. Avrupa’nın akılcı felsefesi ve

bireyciliğine karşılık Çin’de kolektif anlayış yaygındır. 1949 yılında Çin tam bir

tarım toplumu görümündedir. Halkın %80’i kırsal kesimde yaşayan köylü ve

çiftçilerden oluşmaktadır. Kişi başına gelir düzeyi çok düşüktür. Sanayi üretimi

açısından 1913 yılı Rusyası bile mutlak olarak geri bir düzeydedir. Bir sanayi

ordusundan söz etmenin olanaksız olduğu bu ülkede sosyalizme geçiş, köylü sınıfına

dayanmak zorundaydı. Çin Halk Cumhuriyeti, başlangıçta bazı farklılıklara karşın

1ÖLMEZOĞULLARI Nalan, Ekonomik Sistemler ve Küreselleşen Kapitalizm, Ezgi Kitabevi, Bursa,1999, s.211-212.

Page 23: Tez

22

Sovyet Kalkınma Modelini benimsemiş fakat daha sonra kendi yapılarına uymadığı

gerekçesi ile bu modelden uzaklaşmıştır2.

1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulması ile yeni yönetim "Aile

yapısı ve Evlilik Müessesesi" ile ilgili köklü değişikliklere yönelmiştir. Öncelikle

feodal sistemin bir parçası olan birden fazla kadınla evlilik –poligami- adeti

yasaklanmış ve aile içinde kadına erkekle eşit haklar tanınmıştır3. Çin Halk

Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Mao Zedong, ölüm yılı olan 1976’ya kadar, devlet

yönetimini elinde tutmuş ve rejim üzerindeki egemenliğini sürdürmüştür.

1949 yılı içinde savaşın bitmesi ile kurulan Geçici Devrim Yönetmeliğinden

bu yana, devlet yapısında gelişmeler olmuştur. Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilk

Anayasası olan 1954 Anayasası, Sovyet sistemi örnek alınarak yapılmıştır. Dinamik

bir yaşama sahip olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1954 Anayasasını, 1975, 1978 ve

1982 Anayasaları izlemiştir. Bu Anayasalardan her biri, Çin siyasal yaşamının

önemli dönemlerini yansıtır.

2.2. Devlet Sisteminin Özellikleri

Çin Halk Cumhuriyeti 21 yönetim bölgesi, 5 özerk bölge ve 3 belediyeden

(Pekin, Şanghay, Tianjin) oluşan 29 yönetsel birime ayrılır. Ana karadan 160 km’lik

Formoza Boğazı ile ayrılan Tayvan Adası 1949’dan beri ayrı bir yönetim altında

olmakla birlikte Çin’in bir parçası ve 22. yönetim bölgesi olarak kabul edilir.

Yönetim bölgeleri köklü bir tarihsel ve kültürel geçmişe dayanmakla birlikte,

geçmişteki bölgeci eğilimlerden arındırılmıştır.

Özerk bölgeler büyük han milliyetçiliğini giderme ve kültürel özerklik

yoluyla bütünlük sağlama macına yöneliktir. Yönetim bölgeleri yöre ve il düzeyinde

birimlere ayrılır. Daha alt düzeydeki birimler belediye yöreleri ve komünlerdir.

Bütün düzeylerdeki halk kongreleri ve daima komiteler kendi yönetim alanlarında

yasa ve kararları uygulamaktan ve yerel ekonomik plan, bütçe ve hesapları

denetlemekten sorumludur4.

Mao Zedong tarafından kurulan Çin Halk Cumhuriyetinin devlet yapısı,

Sovyetler Birliği sistemini andırmaktadır. Çin’de uygulanan rejim, Marksist görüşe

dayanan bir rejim olmakla birlikte, bazı farklı özellikler taşımaktadır. Mao Zedong,

2 A.K. s.212.3 KIRAÇ, Can, Çin, Bütün Dünya, Sayı 44, İnkılap Ofset, Ankara, 2001, s.22.4 Ana Britannica, Cilt 6, Ana Yayıncılık, İstanbul, s.248.

Page 24: Tez

23

Marksist-Leninist görüşü kendine özgü biçimde geliştirmiştir. Çin’nin toplumsal

yapısının özellikleri de bunda etkili olmuştur. Mao’nun düşüncesi öz olarak, “sürekli

devrim” kuramına dayanır. Buna göre, insanın geleneksel yapısını kırarak

değiştirmek, yerine konan yeni yapıyı da sürekli olarak gözden geçirmek gerekir.

Kültür Devrimi, bu kuramın bir uygulaması olmuştur. Ölümüne kadar rejimi

etkilemiş ve yönlendirmiş olan Mao Zedong’un görüşlerinden, özellikle “sürekli

devrim” kuramından ayrılmalar olduğu da dikkati çekmektedir.

1982 Anayasası, diğerlerinden farklı olarak, açıkça Marksist-Leninist anlayışa

yer vermekten kaçınmış ve “sosyalist devlet” deyimini kullanmayı yeğlemiştir.

Anayasaya göre, köylü ve işçi birliğine dayanan işçi sınıfının yönettiği sosyalist

devlet, “demokratik halk diktatörlüğüdür”. Rejimin işleyişini sağlayan ve devlet

yönetimine egemen olan Çin Komünist Partisi, 1972 Anayasasında yer almıştır.

Üretim araçları, sosyalist kamu mülkiyetindedir. Toprak; şehirlerde devlet, kırsal

yörede çalışanların ortak mülkiyetindedir. Anayasa’da kullanılan deyimler ne olursa

olsun, Çin’de egemen olan rejimin temeli, Marksist-Leninist anlayıştır. Mao

Zedong’un 1976 yılında ölümü üzerine, uygulamada karışıklığa neden olan Kültür

Devrimi de sona ermiştir. Bunu izleyen yıllarda Çin, batı ile olan ilişkilerini arttırmış,

Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişki kurmuştur.

1978 yılından itibaren Ç.H.C. toplumsal ve ekonomik reform hareketine sahip

olmuştur. Reformun ekonomik boyutu, genel olarak 70’li yıllarda sosyalist ülkelerde

yaşanan bunalımlardan kaynaklanmaktadır. Aralık 1978’de alınan ekonomik reform

önlemleri ile; ağır sanayiye, fiziksel planlamaya ağırlık veren merkezi planlama

yerini ademi merkeziyetçiliğe, piyasa göstergelerine, bireysel inisiyatife önem veren

planlama anlayışına bırakmıştır. Ekonomik reform çabalarından amaçlanan,

1) İleri teknolojinin kullanılması, üretimde kalite artışı ve sanayide etkinliğin

gerçekleştirilmesi.

2) Karlılığın yükseltilmesi, mevcut teşebbüslerin modernleştirilmesi.

3) İhracatın arttırılması, daha fazla döviz sağlanması.

4) Yerel personelin teknik, bilimsel ve idari anlamda yetiştirilmesidir.

Aralarında bazı farklılıklara karşın, Sovyetler Birliği ve Çin’de girişilen

ekonomik reform programları, belirli bir gelişme aşamasından sonra katı merkezi bir

ekonomik örgütlenmenin bazı tıkanmalar, darboğazlar yarattığının göstergesi olarak

yorumlanabilir. Zorunlu fiziksel hedefler gösteren merkezi planlama, ağır sanayinin

gerçekleştirilmesi aşamasında belirli başarılar elde etmiştir. Ancak tüketici

Page 25: Tez

24

isteklerine karşılık verebilme, kalite, mal ve hizmetlerin çeşitlenmesi açısından

yetersiz kalmaktadır5.

Sosyalist sistem içinde piyasa mekanizmasına yer verilmesi ve planlama ile

piyasanın uygun bir bileşiminin oluşturulması yönündeki düşünceler, aslında söz

konusu reform hareketlerinden çok gerilere uzanmaktadır

1980 yılında yapılan yasal düzenlemelerle; aile içinde kadın ve erkeğin “aile

planlaması” kurallarına uymaları koşulu getirilmiş, üçüncü dereceye dek akraba

evlilikleri yasaklanmış, resmi evlenme yaşı erkek için 22 kadın için 20 olarak

belirlenmiştir6.

Çin, ekonomik özelleştirmeye önem vermiş, yabancı sermayeye kapılarını

açmıştır. Çin’in izlediği ekonomi politikası, Çin’i Asya’nın hızla gelişen bir ülkesi

durumuna getirmiştir. Bunu sağlayan, sahnenin gerisinde kalmayı yeğleyen, 19 şubat

1997’de ölen Deng Şıaoping olmuştur. Buna karşın, siyasi liberalleşme konusunda

dikkati çeken bir değişme olmamıştır.

2.3. Devlet Şekli ve Siyasal Rejim:

Çin, çok uluslu ve tekli bir devlettir. Çin siyasal rejimi, Sovyetler Birliği

örnek alınarak kurulmuş ve geliştirilmiştir. Çin siyasal rejimi de, iki ana yapı üzerine

oturtulmuştur. Bunlardan biri anayasal devlet organları, diğeri de Çin Komünist

Partisidir.

Parti ve devlet iktidarını oluşturan örgütlerdeki yüksek makamları, çoğu kez

aynı kişiler doldurur. Genel olarak, partinin önemli organlarında görev alanlar,

devletin de önemli organlarında görev alırlar. Çin’de 1980’den bu yana, parti

yönetimi ile devlet yönetimini ayırma yönünde bazı çabalar dikkati çekmekte ise de;

her şeye karşın parti, devlet ve silahlı kuvvetlerin kilit noktalarını elinde tutan daima

bir grup insan görülür. Devlet ve parti organları, kurul esasına ve “demokratik

merkezcilik” ilkesine göre örgütlenmiştir.

Çin Halk Cumhuriyeti, örgütlenme yapısı ve rejim itibariyle merkezden

yerele doğru örgütlemektedir. Elde ettiğimiz kaynaklar ışığında merkez örgütünü

açıklayacak olursak;

5ÖLMEZOĞULLARI, Nalan, Ekonomik Sistemler ve Küreselleşen Kapitalizm, Ezgi Kitabevi, Bursa,1999, s.218.6 KIRAÇ, Can, Çin, Bütün Dünya, Sayı 44, İnkılap Ofset, Ankara, 2001, s.22.

Page 26: Tez

25

2.4. Ulusal Halk Meclisi (Kongresi):

Devlet iktidarının en yüksek organı, Ulusal Halk Meclisidir. 2970 üyeden

oluşan bu Meclis; eyaletler, özerk bölgeler ve merkeze bağlı belediyeler ile silahlı

kuvvetlerce beş yıl için seçilen milletvekillerinden oluşur. Çin devlet yönetiminde

ordunun önemli bir konumu vardır. Çok kalabalık bir meclistir. Ulusal Halk Meclisi,

devletin yasama organıdır. Meclis, yasama görevi yanında Cumhurbaşkanını seçmek,

başbakanın ve bakanların görevlendirilmelerini onaylamak, sosyal ve ekonomik

kalkınma planlarını, devlet bütçesini kabul etmek gibi çeşitli görevleri de vardır;

görevleri Anayasa ile sınırlandırılmış değildir. Devletin en yüksek organı olarak,

gerekli gördüğü konuları karara bağlar. Marksist rejimin egemen olduğu ülkelerde

görüldüğü gibi, Ulusal Halk Meclisi, kararların oluşturulduğu bir meclis değil,

onaylandığı bir meclistir.

Meclis, yılda bir kez olağan toplantısını yapar. Gerekli görülen durumlarda

Meclis toplantıya çağrılabilir. Meclisin toplantı halinde olmadığı zamanlar, Meclisin

görevlerinden önemli bir bölümü, kendi seçtiği Devamlı Komitece yürütülür.

Devamlı Komite, Ulusal Halk Meclisine karşı sorumludur. Görev süresi meclisinki

gibi beş yıldır.

2.5. Cumhurbaşkanı7:

Çin Halk Cumhuriyetinde 1968 yılında Cumhurbaşkanının görevden alınması

üzerine fiilen ve sonra da hukuken kaldırılmış olan Cumhurbaşkanlığı, 1982

Anayasası ile yeniden konmuştur. Cumhurbaşkanı, Ulusal Halk Meclisi tarafından

beş yıl için seçilir. Cumhurbaşkanının temsil görevinin yanında; başbakanı atamak,

yasaları yayınlamak, sıkıyönetim ve savaş hali ilan etmek gibi görevleri de vardır.

Cumhurbaşkanı, Ulusal Halk Meclisince görevden alınabilir.

3.6. Devlet Konseyi:

Başbakan, bakanlar ve diğer görevlilerden oluşan Devlet Konseyi, devletin en

yüksek kuruluşu olan Ulusal Halk Meclisinin yürütme organı ve Çin Halk

Cumhuriyetinin hükümetidir. Devlet Konseyi, Ulusal Halk Meclisine ve Devamlı

Komitesine karşı sorumludur. Devlet Konseyinin görev süresi, Ulusal Halk

Meclisinin görev süresi kadardır. Devlet Konseyini başbakan yönetir ve yönlendirir.

7 GÖZÜBÜYÜK, Şeref, Anayasa Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 1999, s.57.

Page 27: Tez

26

Çin Halk Cumhuriyetindeki mevcut Bakanlıklar şöyledir8,

- Bayındırlık Bakanlığı

- Bilim ve Teknoloji Bakanlığı

- Demiryolları Bakanlığı

- Dış Ticaret ve Ekonomik İlişkiler Bakanlığı

- Eğitim Bakanlığı

- Elektronik Endüstrisi Bakanlığı

- Finans Bakanlığı

- İletişim Bakanlığı

- İşçi ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

- Kültür Bakanlığı

- Sağlık Bakanlığı

- Yeryüzü Kaynakları Bakanlığı

2.7. Askeri Merkez Komisyonu:

Devlet organlarından biri de Askeri Merkez Komisyonudur. Bir başkan ile

üyelerden oluşan bu komisyon, ülkenin tüm silahlı kuvvetlerini yönetir. Askeri

Merkez Komisyonu başkanı, Ulusal Halk Meclisi tarafından seçilir. Başkan

tarafından belirlenen üyelerin üyelikleri ise Ulusal Halk Meclisinin kararı üzerine

kesinleşir. Komisyon başkanı, Ulusal Halk Meclisi ve Devamlı Komitesine karşı

sorumludur.

2.7. Çin Komünist Partisi:

1921’den Şanghay’da kurulan ve 1 Ekim 1949’da iktidarı ele geçiren Çin

Komünist Partisi’nin ideolojik ve örgütsel yapısı uzun bir tarihsel geçmişe dayanır.

Kuruluşundan sonra görüş ayrılıkları yüzünden çeşitli hiziplere bölünen Ç.K.P 1935-

1943 arasında Mao, Zedong’un önderliği altında bütünlüğüne kavuştu ve Mao

Zedong’un damgasını vurduğu bir çizgi izlemeye başladı9.

Partiyi yönlendiren ideolojiler Marksist-Leninist ve Maocu çizgisini devam

ettirmektedir. Kurulduğu 1921 yılında kayıtlı 50 üyesi bulunan partinin bugünkü

resmi üye sayısı 50 milyon kişiyi aşmıştır.

8 www.gksoft.com9 Ana Britannica, Cilt 6, Ana Yayıncılık, İstanbul, s.241

Page 28: Tez

27

Çin’de resmi olarak tek parti sistemi uygulanmaktadır. 1949 yılında

yöneticiler; demokratik denen bazı partilerin, komünist partisi yanında kalmasını

zararlı görmemişlerdir. Çin siyasal yaşamına, komünist partinin dışında sekiz ayrı

parti daha katılmaktadır.

Gerçekte ise bu partiler, Komünist Partinin uydusu durumundadır. Her şey

Komünist Parti egemenliği altında, tek parti rejimi içinde yürütülür. Çin Komünist

Partisi, devlete ve topluma egemen olan gerçek bir güçtür. Parti, Çin halkının

yönetici gücünü oluşturur; amacı ise komünist bir toplum yaratmaktır. Parti, devlet

organlarınca yerine getirilecek politikayı ana çizgileri ile saptar. Ekonomik alanda da

iş yerlerini etkileyerek, sürükleyici bir rol oynar.

Diğer komünist partilerde olduğu gibi demokratik merkezcilik ilkesi, Çin

Komünist Partisine de egemendir. Komünist Partinin tabanını hücreler ve komiteler

oluşturur. Bunlar; fabrika, işletme, okul, halk komünleri gibi kuruluşlarda yer alır ve

üst parti organının onayı ile kurulurlar. Partinin üst kuruluşuna gelince, bunlar

arasında yer alan en yüksek ve kalabalık organ Parti Ulusal Kongresidir. Kongre ilke

olarak beş yılda bir kez toplanır. Üyeleri demokratik danışma yöntemi ile saptanır.

Kongre, gerçekte karar organı değil, bir onay organıdır.

Çin Komünist partisi de esas olarak; Sovyet Rusya Komünist Partisine benzer

biçimde örgütlenmiştir. Bütün komünist partiler gibi, Çin Komünist Partisi de bir

seçkinler topluluğudur.

2.8. Yaşam:

Çin’de üretim araçları konusunda iki tür mülkiyet kabul edilmektedir.

Bunlardan biri tüm halkın sosyalist mülkiyeti başka bir değişle devlet mülkiyeti;

diğeri de çalışanların ortak mülkiyetidir. Anayasa, sınırlı da olsa kişisel mallarda

bireyin mülkiyet hakkını korumaktadır. Anayasaya göre, çalışanların gelirleri,

biriktirdikleri, oturdukları evler ve diğer kişisel gereksinmelerle ilgili mallar üzerinde

özel mülkiyet hakkı vardır. Anayasa, ayrıca özel mülkiyetin miras yoluyla geçmesini

de kabul etmiştir.

Yürürlükte olan Çin anayasasına göre “özel sektör” sosyalist ekonomik

faaliyetlerin tamamlayıcısı olarak kabul edilmekte ve yasalarla “özel sektör”ün

gelişmesinin sağlanacağı belirtilmektedir.

Page 29: Tez

28

2.9. Hukuk Sistemi

Çin’de sosyalist hukuk sistemi egemendir. Devletin yargı organı, halk

mahkemeleri sistemine dayanır. Yargının tepersinde yer alan Halk Yüksek

Mahkemesi ile Halk Yüksek Savcılığı, Anayasaya göre; bir yandan bağımsız bir

yandan da Ulusal Halk Meclisine karşı sorumludur. Marksist Hukuk Sistemi göz

önünde tutulunca bu çelişkili durumu yadırgamamak gerekir.

2.10. Hong Kong Özel İdari Bölgesi10

Hong Kong’un Tarihçesi ve Genel Siyasi ve İdari Görünümü

Adanın bağımsızlığı, II. Dünya savaşındaki Japon işgal dönemi hariç olmak

üzere, 1839 yılından Çin’e devredilmiş 1.7.1997 tarihine kadar devamlı surette

İngiltere’nin elinde kalmış ve belirtilen bu süreç içerisinde, İngiliz Koloniyel İdaresi

altında merkezden atanan bir Vali aracılığıyla yönetilmiştir.

Hong Kong Özel İdari Bölgesi toprakları sadece adını almış olduğu Hong

Kong adasından oluşmamaktadır. 1898 yılında İngiltere ve Çin arasında imzalanan

anlaşma gereği ana karada yer alan bazı topraklar ve bir kısım diğer ada ve adacıklar

da, 1997 yılında sona eren bir kira sözleşmesi ile 99 yıllığına İngiltere’ye

kiralanmıştı. Gerek askeri mücadeleyle ve gerekse barışçı yollardan elde edilen bütün

toprakların 1.7.1997 tarihinde Çin’e devredilmesinin gerekçesini işte bu anlaşma

oluşturmaktadır.

Kira süresinin bitiş tarihinin yaklaşmakta olduğu 1982 yılında o tarihteki

İngiliz yönetiminin daveti üzerine, Hong Kong’un geleceği konusunda Çin ile

İngiltere arasındaki görüşmelere başlanılmıştır. İngiliz tarafının kira süresinin

uzatılması yönündeki ilk tekliflerinin Çin tarafından red edilmesi ve adanın

egemenliğinin devrinden başka bir önerinin kabul edilemez olduğunun açıklanması

üzerine, o tarihte görüşmeler anlaşmaya varılamadan tamamlanmıştır. Bu durumun

piyasalarda yarattığı kaosun da etkisiyle kısa bir süre sonra tekrar başlayan

görüşmelerin ikinci turu, 1984 yılında imzalanan “Ortak Deklarasyon” neticesinde

anlaşma ile sonuçlanmıştır.

Anlaşmanın ana fikri, 1997 yılının 1 Temmuz tarihinde Hong Kong’un

egemenliğinin Çin’e devri ile ülkenin en az 50 yıllık süreç boyunca “Tek Ülke İki

10 T.C. Dış Ticaret Müsteşarlığı, İnternet Web Sitesi, 2001 (www.dtm.gov.tr)

Page 30: Tez

29

Ayrı İdari Sistem” esası çerçevesinde kendi yönetsel bağımsızlığını ve yapısını

korumak ve yalnızca dışişleri ve savunma konularında doğrudan Çin’e bağlı olmak

suretiyle ayrı bir Özel İdari Bölge şeklinde yönetilmesidir.

Bu anlaşmadan kaynaklanan yükümlülükleri uyarınca, Çin Yasama Meclisi

tarafından onaylanan Hong Kong’un idaresinde uygulanacak esasları belirleyen

“Temel Kanun” 1990 yılında yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu Kanun Hong

Kong’un devir sonrası sahip olacağı yüksek düzeydeki özerkliğin en büyük garantisi

niteliğindedir. Bu nedenle, anılan yasal metinde yer alan ve Hong Kong’un

özerkliğini garanti altına alan hükümlerin önemli ana başlıklarına değinmekte yarar

bulunmaktadır.

- Sosyalist sistem ve politikalar Hong Kong’ta uygulanmayacaktır.

- Kapitalist ekonomik sistem ve serbest ticaret politikası en az elli yıl süreyle

tatbik edilmeye devam edilecektir.

- Özel mülkiyet hakları kanunla korunacaktır.

- Yabancı ülkelerin Hong Kong’ta yatırım yapmalarına veya herhangi bir

şekilde ticari faaliyet göstermelerine ilişkin mevzuat aynen muhafaza

edilecektir.

- Hong Kong bağımsız maliyeye sahip olacak, Çin bütçesine karşılıksız

aktarma yapılmayacaktır.

- Ülkenin resmi dili İngilizce olmaya devam edecektir.

- Hong Kong Doları uluslararası mali piyasalardaki konvertibilitesini

sürdürecek, kambiyo sınırlandırmalarına gidilmeyecektir.

- Hisse senedi borsaları ile altın ve döviz piyasaları faaliyetlerine devam

edecektir.

- Hong Kong serbest ticaret bölgesi olma konumunu muhafaza edecek, ticareti

keyfi olarak engelleyecek düzenlemeler yapılmayacaktır.

- Ayrı bir gümrük bölgesi olma özelliğini Hong Kong sürdürecektir. Çin ile

arasındaki sınır korunacaktır.

- Son İtiraz Mahkemesi (Ülkemizdeki Yargıtay’a benzer bir yargı organı)

kurulacak ve üyelerden biri İngiliz Milletler Cemiyeti mensubu olacaktır.

- Yargıda İngiliz sistemi uygulanmaya devam edecektir.

- Uluslararası kuruluş ve organizasyonlara olan bağımsız üyeliğini Hong Kong

Özel İdari Bölgesi adı altında olmak kaydıyla sürdürecek, kendi menşe

şahadetnamelerini düzenlemekte serbest olacaktır.

Page 31: Tez

30

- Ülkenin adı Çin Halk Cumhuriyeti Hong Kong Özel İdari Bölgesi olacaktır.

1 Temmuz 1997 tarihinde son İngiliz Valisi Bay Chris Patten ile birlikte

İngiliz askeri varlığı tümüyle adayı terk etmiş ve aşağıdaki bölümlerde seçimine

ilişkin ayrıntılı bilgi verilecek olan Baş İdareci Tung Chee Hwa ve onun tarafından

atanan Sekreterler Kurulu göreve başlamıştır.

Çin tarafından devir öncesi yapılan açıklama ve bildirilerde Temel Kanunla

hüküm altına alınan haklara ve ayrıcalıklara kesinlikle dokunulmayacağı ifade

edilmektedir. Gerçekten de devirden önce oluşturulan bir kurul tarafından Hong

Kong’un yürürlükte bulunan mevzuatı incelenmiş ve sonuçta Çin sistemi ile

bütünüyle bağdaşmayan ve dolayısıyla değiştirilmesi gereken yalnızca 16 Kanun

tespit edilmiştir. Bu kanunlar arasında ticari ve ekonomik hayatı doğrudan

ilgilendirenler yer almamaktadır. Hemen hepsi gösteri, toplantı ve yürüyüş hakları ve

basın hürriyeti gibi insan hakları üst başlığı altında değerlendirilebilecek hususlarla

ilgili bulunmaktadır.

Ancak, ülkenin siyasi hayatında ağırlıklı yere sahip olan “Demokrat Parti

Muhalefeti”ne kesinlikle izin verilmeyeceğinin belli olması ile yukarıda belirtilen

kanun değişiklikleri nedenleriyle, ileride toplumun siyasi ve sosyal yaşamında

huzursuzluk ortaya çıkması durumunda, ticari ve ekonomik yapının da bu

olumsuzluklardan etkilenmesi ihtimali bulunmaktadır.

Özellikle, İngiliz yönetsel idaresi altında, demokrasi haricinde, batı

toplumunun insan hakları kıstasları kapsamında, son derece geniş haklara ve

olanaklara sahip olmuş Hong Kong vatandaşlarının, boyutları ilk aşamada büyük

olmayacak olsa da yeni düzenlemelere uyum sağlamalarının belirli bir zaman dilimi

alacağı düşünülmektedir.

Başta ABD ve İngiltere olmak üzere ileri gelen bütün yabancı ülkelerin

üzerinde önemle durdukları nokta burasıdır. Bu iki ülke başta olmak üzere, devir

törenlerine katılan batılı ülke temsilcilerinin bazılarının, Hong Kong tarihinde tam

anlamıyla ilk defa gerçekleştirilen serbest bir seçimle işbaşına gelen Hong Kong

Yasama Meclisi üyeleri yerine Çin tarafından atanan yeni üyelerin yemin törenine

iştirak etmemeleri bu hassasiyetin açık bir göstergesidir.

Yeni meclis üyelerinin çoğunluğu eski mecliste görev yapmakta olanlar

arasından seçilmekle beraber, yine aynı mecliste kalabalık bir grupla temsil edilen

Demokrat Parti temsilcilerinin tümü meclis dışında tutulmuştur.

Page 32: Tez

31

Çin’in, şu anda Portekiz sömürgesi olan Makao’yu da benzer şekilde 1999

yılında egemenliği altına alacak olması ve kendi toprakları olarak gördükleri

Tayvan’a da sürekli olarak “Tek Ülke İki Ayrı İdari Sistem” esası çerçevesinde

birleşme öneriyor olmaları nedeniyle, en azından açıklanan bu amaçlarına erişinceye

kadar Hong Kong’a yönelik taahhütlerine uyacakları kanaati taşınmaktadır.

Zaten aksi bir durumun ortaya çıkması halinde, uluslararası arenada

sergilenecek olan muhtemel tepkilerin, Çin’in son derece zararına olacağı çok açıktır.

Belirtilen bu hususların bütün yönleriyle açıklığa kavuşması için vaktin çok erken

olduğu, gelişmelerden sonuçlar çıkarabilmek için belirli bir zamana ihtiyaç

bulunduğu görüşü tarafsız bütün kesimlerin ortak kanısıdır. Bu çerçevede, gelecek

yıl yapılması taahhüt edilen seçim büyük bir merak ve heyecanla beklenmektedir.

2.10.1. Hong Kong’un İdari Yapısı

2.10.1.1 Yürütme Erki

a) Baş İdareci

Ortak Deklarasyon’da belirtilen ilke ve esaslara uygun olarak Çin Meclisince

(Çin Ulusal Halk Kongresi) 1990 yılında alınan karar uyarınca, 1996 yılı başında, 96

üyesi Hong Kong’tan ve 54 üyesi Çin’den olmak üzere 150 üyeli bir Hazırlık

Komitesi oluşturulmuştur. Hazırlık Komitesi ilk Baş İdareciyi ve ilk seçime kadar iş

başında kalacak geçici yasama üyelerini seçecek 400 üyeli Seçici Komiteyi gene aynı

yıl içerisinde belirlemiştir.

Yürütme organının başı olarak İdare ve Yasama Meclisince alınan kararları

doğrudan ya da sekreterleri vasıtasıyla yürütmekle görevli olan ve ülkemizde

Başbakana tanınan nitelikteki yetki ve görevlerle donatılmış olan Baş İdarecinin

yetkileri arasında, kendine yürütme faaliyetlerinde danışmanlık görevini ifa edecek

ve bu konumu itibariyle yürütme erki üzerinde önemli etkisi olan İdare Meclisi

üyelerini atamak ve Bakanlar Kurulu mahiyetindeki Sekreterler Kurulu üyelerini

belirlemek yer almaktadır. Aşağıdaki paragraflarda bu siyasi kurumlar sırasıyla

incelenecektir.

Page 33: Tez

32

b) İdare Meclisi

Baş İdareci tarafından 1997 yılı içerisinde yeniden seçilen meclis üyeleri 15

kişiden oluşmaktadır. Bu üyelerin üçü eski meclis üyesidir. Kurulun kararları

genellikle tavsiye niteliğinde bulunmakta ve bu kararların uygulanmasından meclis

olarak sorumlu tutulmaktadırlar. Yukarıda belirttiğimiz gibi, bu meclisin görevi

genellikle “danışma” niteliklidir. Ancak, toplum hayatında doğrudan etkili olacak

kararların yasama meclisine teklif edilmesi konusunda yetkilerinin olmasından

dolayı, Hong Kong yürütme organları içerisinde gene de çok önemli bir yere sahiptir.

Konsey, normal olarak haftada bir kere gizli oturumla toplanmakta, kararlar bilahare

halka açıklanmaktadır. Baş İdareci yerel kuruluşların önemli kararlar öncesinde

meclisten görüş almasını talep etmektedir. Kararlar oybirliği ile alınmaktadır.

c) Sekreterler Kurulu

Baş İdareci tarafından 21 Şubat 1997 tarihinde açıklanan ve eski

sekreterlerden ikisi hariç diğerlerinin yerlerini koruduğu Sekreterler Kurulu devirle

birlikte göreve başlamış bulunmaktadır. Yasama organınca alınan kararların

yürütülmesini sağlamakla görevlendirilen ve 23 sekreterliğe ayrılan kurulun görev ve

yetkilerinin sınırları, ülkemizdeki Bakanlar Kurulu ve Bakanların görev ve yetkileri

ile çok büyük bir oranda uyuşmaktadır. Son atanan Sekreterler Kurulu üyelerinin

tümü Çin kökenlidir.

2.10.1.2. Yasama Erki

a) Yasama Meclisi

Yukarıda belirttiğimiz üzere, İngiltere ile Çin arasında imzalanan Ortak

Deklârasyonda belirtilen ilke ve esaslara uygun olarak, Çin Meclisince 1990 yılında

alınan karar uyarınca 1996 yılı başında, 96 üyesi Hong Kong’tan 54 üyesi Çin’den

olmak üzere 150 üyeli Hazırlık Komitesi oluşturulmuştur.

Hazırlık Komitesi ilk seçime kadar iş başında kalacak geçici yasama üyelerini

seçecek 400 üyeli Seçici Komiteyi gene aynı yıl içerisinde belirlemiş ve belirtilen

zaman diliminde Hong Kong tarihinde ilk defa 1995 yılında serbest seçimle gelmiş

Yasama Meclisinin yerini alan 60 üyeli geçici Yasama Meclisi üyeleri tesbit

edilmiştir.

Page 34: Tez

33

Demokratik haklar konusunda daha fazla özgürlük ve daha doğru bir ifadeyle

bütün kurumlarıyla demokratik sistemi Hong Kong’ta hayata geçirme taraftarı olan

ve bu tutumlarıyla Çin yönetimiyle bağdaşmayan Demokratik Parti üyeleri dışındaki

Çin yanlısı 36 seçimle gelmiş üye Yasama Meclisindeki yerlerini korumuş ve diğer

24 üye ise bu komite tarafından ilk kez atanmıştır.

Yasama erkinin kanunları yürürlüğe koyma, kamu harcamalarını ve

Sekreterler Kurulunun çalışmaları denetleme gibi bütün yetkilerine sahip olan söz

konusu Meclis 1 Temmuz 1997 tarihi itibariyle göreve başlamış bulunmaktadır.

İngiliz Kolonisel idaresi altında yürürlüğe konulan son seçim Kanununun Çin

tarafından kabul edilmemesi nedeniyle, ülkenin seçim sistemi hakkında bu aşamada

bir bilgi verilmesi imkânı bulunamamaktadır.

Çin ve Hong Kong’un son yıllarda gösterdikleri büyük gelişmeler ardında,

çok iyi bir şekilde işleyen ortaklıklarının olduğu söylenebilir. Belki de Çin tarafının

“Bir Ülke İki Ayrı İdari Sistem” esasını tereddütsüz kabul etmesinin altında yatan

başlıca etkende, bu son derece iyi ve karlı bir şekilde işleyen ortaklığı bozmamak

düşüncesidir.

2.10.1.3 İdari Bölüm Sistemi:

Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası’na göre Çin’deki idari yapı esas olarak

şöyle düzenlenmiştir:

1. Tüm ülke eyaletlere, özerk bölgelere ve doğrudan doğruya merkeze

bağlı şehirlere,

2. Eyaletler ve özerk bölgeler, özerk illere, ilçelere, özerk ilçelere ve

şehirlere,

3. İlçeler, özerk ilçeler ve şehirlere, nahiyelere, azınlık etnik grupların

toplu halde yaşadıkları nahiyelere ve kasabalara ayrılmıştır.

Özerk bölgeler, özerk iller ve özerk ilçeler, azınlık etnik grupların özerklik

uyguladıkları mahallelerdir. Devlet gerekli gördüğü zaman özel idari bölgeler

kurabilir.

Şu anda Çin’de merkeze doğrudan bağlı 4 şehir, 23 eyalet, 5 özerk bölge ve 2

özel bölge olmak üzere eyalet düzeyinde 34 idari kuruluş bulunmaktadır.

Çin’in eyalet düzeyindeki idari birimleri:

Page 35: Tez

34

Şu anda Çin’de 23 eyalet, 5 özerk bölge, merkeze doğrudan bağlı 4 şehir ve 2

özel idari bölge olmak üzere eyalet düzeyinde 34 idari bölge bulunmaktadır.

Merkeze doğrudan bağlı 4 şehir şunlardır:

1. Beijing:

Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti Beijing’dir. Kısa adı, Jing... Kuzey Çin

Ovası’nın kuzeybatı kenarında bulunan Beijing ilk döneminde Ji kenti olarak

bilinmekteydi. Bahar-Sonbahar ve Savaşan Devletler Dönemi’nde Yan devletinin

başkentiydi, Liao Hanedanı’nın ikinci başkentiydi ve Yanjing olarak adlandırılmıştı.

Bundan sonra sırasıyla Jin, Yuan, Ming ve Qing hanedanlarının ve Çin

Cumhuriyeti’nin ilk döneminin başkenti oldu ve sırasıyla Zhongdu, Dadu, Beiping

ve Beijing olarak adlandırıldı. 1928 yılında şehir kuruldu. Şimdi 16 semt ve 2 ilçeye

sahip olan Beijing merkeze doğrudan bağlı bir şehirdir. Beijing’in yüzölçümü 16.8

bin kilometrekaredir ve nüfusu 2002 yılı sonu itibariyle nüfusu 11 milyon 363 bindir.

Beijing yalnızca Çin’in siyasi merkezi değil aynı zamanda kültür, bilim,

eğitim merkezi ve önemli ulaşım kavşağıdır. Beijing ayrıca yurtiçinde ve yurtdışında

çok ünlü bir turistik yerdir. Beijing’in ünlü turistik ve tarihi yerleri arasında Çin

Seddi, Yasak Kent, Gök Tapınağı, Ming Hanedanının 13 İmparator Mezarı, Yazlık

Saray ve Xiangshan Parkı vardır.

2. Shanghai:

Shanghai’nin kısa adı Hu. Yangtze Nehri’nin denize döküldüğü Doğu Çin’in

deniz kıyısının ortasında yer almaktadır. Shanghai, çok eskiden deniz sahilinde bir

balıkçı köyüydü. İlkbahar ve Sonbahar Dönemi’nde Wu devletinin toprağıydı.

Savaşan Devletler Dönemi’nde Chu devleti tarafından verilen Tımar kentiydi. Song

Dönemi’nde kasaba kuruldu ve ilk kez Shanghai olarak adlandırıldı.

1927 yılında şehir kuruldu; şu anda Çin’in merkeze doğrudan bağlı dört

büyük şehrinden biridir. Şehre 18 semt ve 1 ilçe bağlıdır. Şehrin yüzölçümü 5800

kilometrekaredir. 2002 yılının sonunda şehrin nüfusu 13 milyon 347 bindir.

Shanghai, yalnız Çin’in değil, dünyanın da en büyük şehirlerinden biridir. Çin’in

sanayi kalbi, ticaret ve finans merkezi, bilim ve teknoloji üssüdür.

Page 36: Tez

35

3. Tianjin:

Tianjin’in kısa adı Jin. Kuzey Çin Ovası’nın kuzeydoğusunda bulunuyor.

Haihe Nehri’nin beş kolu burada birbirine kavuşarak Bohai Denizi’ne dökülür. Jin ve

Yuan dönemlerinde Zhigu olarak adlandırıldı, su taşımacılığının önemli yeriydi.

Daha sonra Haijin kasabası kuruldu. Ming Hanedanı’nın ilk döneminde

“İmparatorun Tianjin gezisi” anlamına gelen Tianjin olarak adlandırıldı ve burada

Wei diye bir savunma sistemi oluşturularak, 1928 yılında şehir burada kuruldu. Şu

anda 15 semt ve 3 ilçeye sahiptir ve merkeze doğrudan bağlı olan Tianjin’in

yüzölçümü 11 bin kilometrekareyi aşmıştır. 2002 yılında şehrin nüfusu 9 milyon 190

bin 500 olarak açıklandı.

Tianjin şehri Kuzey Çin’in en büyük sanayi şehridir. Petrol, gaz ve tuz

kaynakları zengindir. Belli sanayi teknoloji temeline de sahip olan Tianjin ayrıca

Kuzey Çin’in önemli ticaret merkezi ve sınır kapısı şehridir. Tianjin’in ünlü turistik

ve tarihi yerleri arasında, Ningyuan Parkı, Tianhou Tapınağı, Dagukou Top Kulesi, Ji

ilçesindeki Dule Tapınağı, Huangyaguan’daki eski Çin Seddi ve “Jingdong’daki

Birinci Dağ” olarak adlandırılan Panshan manzara bölgesi bulunuyor.

4. Chongqing:

Chongqing’in kısa adı Yu. Çin’in güneybatı bölgesinin doğusunda ve

Yangtze Nehri’nin yukarı kesiminde bulunmaktadır. İlkbahar ve Sonbahar ile

Savaşan Devletler döneminde Ba devletinin toprağıydı.

Sui ve Tang dönemlerinde Yuzhou’ya bağlıydı. Japon Saldırganlara Karşı

Direniş Savaşı döneminde Guomindang Partisi’nin ikinci başkentiydi. 1997 yılında

Sichuan eyaletinde Chongqing, Wanxian, Peiling olmak üzere üç şehir ve Qianjian

idari bölgesi temelinde merkeze doğrudan bağlı Chongqing şehri kuruldu. 15 semt,

ilçe düzeyindeki 4 şehir, 7 ilçe, 4 özerk ilçeye sahip olan şehrin yüzölçümü 82 bin

300 kilometrekaredir.

2002 yılının sonu itibariyle şehrin nüfusu 31 milyon 70 bin olarak açıklandı.

Chongqing kapsamlı bir sanayi şehridir. Chongqing’de Yangtze Nehri üzerindeki Üç

Boğaz, Piba Dağı ve Jinyun Dağı gibi ünlü turistik yerler bulunuyor.

Page 37: Tez

36

Beş Özerk Bölge:

Özerk Bölgenin Adıl Kısa Adı Bölge Merkezi

İç Moğolistan Özerk Bölgesi İç Moğolistan Huhehaote

Tibet Özerk Bölgesi Zang Lhasa

Guangxi Zhuang Özerk Bölgesi Gui Nanning

Ningxia Nanjing Hui Özerk Bölgesi Ning Yinchuan

Xinjiang Uygur Özek Bölgesi Xin Urumçi

Tablo 1: Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki Beş Özerk Bölge

İki Özel İdari Bölge:

Özel İdari

Bölgesi

Genel Biligiler

Hongkong 1 Temmuz 1997’de Çin, Hong Kong üzerindeki egemenlik hakkına

yeniden kavuştu ve Hong Kong Özel İdari Bölgesi’ni kurdu. Hong

Kong’un kısa adı Gang. Hong Kong, Güney Çin Denizi kıyısında, İnci

Irmağı’nın doğusunda ve Guangdong eyaletinde bulunan Shenzhen

şehrindeki Shenzhen Nehri’nin güneyinde yer almaktadır. Jiulong,

Xinjie ve yakınındaki adalar da dahil Hong Kong’un yüzölçümü

1098.51 kilometrekaredir. 2002 yılının sonu itibariyle Hong Kong’un

nüfusu 6 milyon 815 bin 800’e ulaştı. Şehirde sürekli oturanların

sayısı 6 milyon 625 bin 300 ve geçici oturanların sayısı ise 190 bin

500.

Macao 20 Aralık 1999’da Çin, Makao üzerindeki egemenlik hakkına yeniden

kavuştu ve Macao Özel İdari Bölgesi’ni kurdu. Kısa adı Ao. Macao,

İnci Irmağı’nın batısındaki bir yarımadada yer almaktadır.

Yakınındaki Dangzai adası ve Luhuan adası da dahil toplam

yüzölçümü 25.8 kilometrekaredir. 2002 yılının sonunda Macao’nun

nüfusu 442 bin olarak açıklandı.

Tablo 2: Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki İki Özel İdari Bölge

Page 38: Tez

37

Çin’in 23 Eyaleti Şunlardır:

Eyalet Adı Kısa Adı Eyalet Merkezi

Hebei Ji Shijiazhuang

Shanxi Jin Taiyuan

Liaoning Liao Shenyang

Jilin Ji Changchun

Heilongjiang He Haerbin

Jiangsu Su Nanjing

Zhejiang Zhe Hangzhou

Anhui Wan Hefei

Fujian Min Fuzhou

Jiangxi Gan Nanchang

Shandong Lu Jinan

Henan Yu Zhengzhou

Hubei E Wuhan

Hunan Xiang Changsha

Guangdong Yue Guangzhou

Hainan Qiong Haikou

Sichuan Chuan ya da Shu Chengdu

Guizhou Qian ya da Gui Guiyang

Yunan Dian ya da Yun Kunming

Shanxi Shan ya da Qin Xian

Gansu Gan ya da Long Lanzhou

Qinghai Qing Xining

Taiwan Taiwan Taibei

Tablo 3: Çin’in 23 Eyalet

Page 39: Tez

38

BÖLÜM 3

ÇİN’DEKİ ETNİK GRUPLAR VE İNANÇ SİSTEMLERİ

3.1. Çin’deki Etnik Gruplar:

Dünyanın en büyük nüfusuna sahip ülkesi olan Çin, çok sayıda etnik grubun

bir arada yaşadığı birleşik bir ülkedir. 1 milyar 300 milyon nüfuslu Çin’de toplam 56

etnik grup yaşıyor.

Çin’deki Etnik Gruplar Şunlardır:

Han, Moğol, Hui, Zang, Uygur, Miao, Yi, Zhuang, Buyi, Kore, Man, Tong,

Yao, Bai, Tujia, Hani, Kazak, Dai, Li, Lisu, Wa, She, Gaoshan, Lahu, Shui,

Dongxiang, Naxi, Jingpo, Kırgız, Tu, Dawo’er, Mulao, Qiang, Bulang, Sala,

Maonan, Gelao, Xibo, Achang, Pumi, Tacik, Nu, Özbek, Rus, Ewenke, De’ang,

Bao’an, Yugu, Jing, Tatar, Dulong, Elunchun, Heze, Menba, Luoba, Jinuo.

Çin'deki 55 Etnik Grup (Türkçe – Çince)

1 Zhuang

(壮族)

2 Mançu

(满族)

3 Hui

(回族)

4 Miao

(苗族)

5 Uygur

(维吾尔族)

6 Yi (彝族) 7 Tujia

(土家族)

8 Moğol

(蒙古族)

9 Tibetli

(藏族)

1

0

Buyei

(布依族)

1

1

Dong

(侗族)

1

2

Yao

(瑶族)

1

3

Koreli

(朝鲜族)

1

4

Bai

(白族)

1

5

Hani

(哈尼族)

1

6Li (黎族) 1

7

Kazak

(哈萨克

族)

1

8

Dai

(傣族)

1

9

She

(畲族)

2

0

Lisu

(傈僳族)

2

1

Gelao

(仡佬族)

2

2

Lahu

(拉祜族)

2

3

Dongsian

g

(东乡族)

2

4

Va

(佤族)

2

5Sui (水族)

2

6

Nasi

(纳西族)

2

7

Çiang

(羌族)

2

8

Tu

(土族)

2

9

Şibe

(锡伯

族)

3

0

Mulao

(仫佬族)

Page 40: Tez

39

3

1

Kırgız

(柯尔克孜

族)

3

2

Dahur

(达斡尔

族)

3

3

Jingpo

(景颇族)

3

4

Sala

(撒拉

族)

3

5

Blang

(布朗族)

3

6

Maonan

(毛南族)

3

7

Tacik

(塔吉克

族)

3

8

Pumi

(普米族)

3

9

Achang

(阿昌

族)

4

0Nu (怒族)

4

1

Evenki

(鄂温克族)

4

2

Gin*

(京族)

4

3

Jino

(基诺族)

4

4

De'ang

(德昂

族)

4

5

Özbek

(乌孜别克

族)

4

6

Rus

(俄罗斯族)

4

7

Yugur

(裕固族)

4

8

Bonan

(保安族)

4

9

Monba

(门巴

族)

5

0

Oroqen

(鄂伦春族)

5

1

Derung

(独龙族)

5

2

Tatar

(塔塔尔

族)

5

3

Hezhen

(赫哲族)

5

4

Lhoba

(珞巴

族)

5

5

Gaoshan**

(高山族)

Tablo 4: Çin'deki 55 Etnik Grup (Türkçe – Çince)

Han etnik grubu ülke nüfusunun yüzde 92’sini, azınlık etnik grupların nüfusu

da yüzde 8’ini oluşturuyor. Han etnik grubu dışındaki 55 etnik grup, nüfuslarının

Hanlara göre çok az olmasından dolayı “azınlık etnik gruplar” olarak nitelendiriliyor.

Azınlık etnik gruplar esas olarak, Çin’in kuzeybatı, güneybatı ve kuzeydoğu

kesimlerinde yaşıyorlar.

Uzun tarihi gelişme sürecinde Çin’de Han etnik grubunun esas olması

temelinde bütün etnik grupların bir arada ve azınlık etnik grupların nispeten yoğun

olarak bir arada yaşadıkları bir durum oluştu. 55 azınlık etnik gruptan Hui ve Man

etnik grupları Çince, geri kalanı kendi dillerini ve Çince’yi kullanıyorlar. 56 etnik

grup 9 milyon 600 bin kilometrekare genişliğindeki topraklarda birlikte yaşayıp,

Çin’in uzun tarihi ve parlak kültürünü yarattılar.

Page 41: Tez

40

3.2. Nüfusu 5 Milyonun Üzerindeki Etnik Gruplar:

3.2.1. Han Etnik Grubu:

Hanlar dünyada ve Çin’in 56 etnik grubu arasında en kalabalık nüfusa sahip

olan etnik gruptur. Günümüzde Han etnik grubunun nüfusu 1.2 milyarı buldu. Çin’in

ortasında yaşayan ve “Huaxia” adını taşıyan Hanlar 5000 yıllık uygarlık tarihine

sahiptirler. Han etnik grubu tarihi süreçte diğer etnik gruplarla kaynaşarak, birleşti.

Han Hanedanı döneminden sonra bu etnik grup “Han” olarak adlandırıldı. Han etnik

grubu kendi dil ve yazısına sahiptir. Han-Tibet dil grubunda yer alan Han dilinin

Kuzey lehçesi, Wu, Xiang, Gan, Kejia, Minnan, Minbei, Yue olmak üzere 8 lehçesi

bulunuyor ve Han etnik grubunun ortak dili standart Çince’dir. Han etnik grubu

tarafından kullanılan yazı da dünyadaki en eski yazılardan biridir. Bu yazı

kaplumbağa kabuklarına ve madeni aletlerin üzerine yazılan yazılardan gelişerek,

günümüzdeki şeklini aldı. 80 bini aşkın karaktere sahip olan Han yazısından yaklaşık

7000 karakter günlük yaşamda kullanılıyor.

Han etnik grubunun kullandığı dil, yani Çince uluslararası alanda yaygın

olarak kullanılan bir dildir. Başta tahıl olmak üzere, hayvansal ürünler ve sebzeler

Han etnik grubunun temel yiyecekleridir. Uzun gelişme sürecinde Han etnik grubu

günde 3 öğün yemek yeme alışkanlığı edindi. Pirinç ve buğday Han etnik grubunun

başlıca iki yemeğidir. Bunun yanı sıra mısır, kızıl mısır gibi diğer tahıl ürünleri de

farklı bölgelerde yaşayan Han etnik grubundan insanların ana yemeğinin bir

parçasıdır. Değişik bölgelerde yaşayan Han etnik grubuna mensup vatandaşlar farklı

damak zevklerine sahiptirler.

Genel olarak güneyliler tatlı, kuzeyliler tuzlu, doğulular acılı ve batılılar ise

ekşi yemekleri severler. Han mutfağı Xiang, Suan, kuzeydoğu ve Yue de dahil 8 ana

mutfak grubunu kapsıyor. İçki ve çay Han etnik grubunun iki ana içeceğidir. “Çay

memleketi” olan Çin, aynı zamanda dünyada içki yapım teknolojisine en erken sahip

olan ülkelerden biridir. İçki ve çay kültürü Çin’de uzun bir geçmişe sahiptir. Çay ve

içki dışında bazı meyvelerden yapılan içecekler de farkı bölgelerde ve değişik

mevsimlerde tüketilen içecekler arasındadır. Hanların çok sayıda bayramı vardır.

Bahar Bayramı, Han etnik grubunun en büyük geleneksel bayramıdır. Bunun yanı

sıra, ay takviminin 1. ayının 15. gününde kutlanan Yuanxiao Bayramı, 4. ayın 5

günündeki Qingming Bayramı, 5. ayının 5. günündeki Duanwu Bayramı ve 8. ayının

15. günündeki Ay Bayramı Hanların diğer önemli bayramlarıdır.

Page 42: Tez

41

3.2.2. Zhuang Etnik Grubu:

Çin’in azınlık etnik grupları arasında en çok nüfusa sahip olan Zhuang etnik

grubu esas olarak Çin’in güneyindeki Zhuang Milliyeti Özerk Bölgesi’nde yaşıyor ve

Çin-Tibet dil grubunda yer alan Zhuang dilini kullanıyor. Çin’in güney kesiminde

yaşayan bir yerel etnik grup olan Zhuanglar uzun bir geçmişe sahiptir. 10 binlerce yıl

önce Zhuangların ataları Çin’in güneyinde yaşıyorlardı.

Guangxi Zhuang Milliyeti Özerk Bölgesi, 1958 yılında kuruldu. Zhuanglar

esas olarak tarımla uğraşırlar, pirinç ve mısır yetiştirirler. Zhuanglar şarkı söylemeyi

çok severler. Zhuang etnik grubuna mensup insanlar eskiden doğaya ve çok tanrıya

taparlardı. Tang ve Song hanedanlarından sonra Budizm ve Taoizm Zhuang etnik

grubunun toplu halde yaşadıkları bölgelere girdi. Yakın çağlarda Hıristiyanlık ve

Katoliklik de bu bölgelere girdi, ancak pek büyük bir etki yaratmadı.

3.2.3. Hui Etnik Grubu:

Nüfusu 9.8 milyon olan Hui etnik grubu, esas olarak Ningxia Hui Milliyeti

Özerk Bölgesi’nde yaşıyor. Çin’in diğer bölgelerinde ya seyrek ya da toplu şekilde

yaşayan Huiler Çin’de en geniş bölgeye yayılıp yaşayan bir etnik gruptur. Uzun

zamandır Hanlarla birlikte yaşayan Huiler Çince konuşurlar.

Han dışındaki diğer etnik gruplarla birlikte yaşayan Huiler ise o etnik

gruplarının dillerini de kullanabiliyorlar. Arapça ve Farsça bilen Huiler’in sayısı da

oldukça fazla. Hui etnik grubunun çıkışı 7. yüzyıla kadar uzanır. Ticaret yapmak için

Çin’e gelen Arap ve Fars tüccarlar daha sonra ülkenin güneydoğusundaki

Guangzhou ve Quanzhou gibi sahil bölgelerinde yaşamaya başladı.

Bu insanlar yüzlerce yıllık gelişmenin ardından Hui etnik grubunun bir

parçası haline geldiler. Bunun yanı sıra 13. yüzyılın başında savaştan dolayı Çin’in

kuzeybatısına göç eden çok sayıda Orta Asyalı, Fars ve Arap evlilik ve dini inanç

gibi yollarla Han, Uygur ve Moğol etnik grubuna mensup insanlarla kaynaştılar ve

Hui etnik grubunu oluşturdular.

İslamiyet’e inanan Huilerin toplu halde yaşadıkları bölgelerde camiler

bulunuyor. Huiler kendilerine özgü yemek alışkanlığına sahiptirler. Ekonomik ve

kültürel seviyesi yüksek olan Hui etnik grubu Çin’in tarihî gelişmesi için önemli rol

oynadı.

Page 43: Tez

42

3.2.4. Moğol Etnik Grubu:

5.8 milyonluk nüfusa sahip olan Moğol etnik grubu esas olarak İç Moğolistan

Özerk Bölgesi ve Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi ile Qinghai, Gansu, Heilongjiang,

Jilin ve Liaoning eyaletlerinde yaşıyor. Moğol etnik grubu Altay dil grubunda yer

alan Moğol dilini kullanıyor.

Moğol adı zamanın çok sayıdaki Moğol kabilelerinden birinin adı olarak ilk

defa Tang Hanedanı döneminde ortaya çıktı. İnsan, hayvan ve hazineyi ele geçirmek

için kabileler sürekli savaş halindeydiler. Cengizhan, 1206’da Moğolistan’ı kurdu ve

bundan sonra Çin’in kuzeyinde ilk defa güçlü, istikrarlı ve sürekli gelişen Moğol

etnik grubu ortaya çıktı.

Daha sonra Cengizhan Moğol kabilelerini ve Çin’i birleştirdi ve Yuan

Hanedanı’nı kurdu. Moğol milliyeti Tibet Budizmi’ne inanıyor. Moğol milliyeti

Çin’in siyasi, askeri, ekonomik, bilimsel, teknolojik, kültürel, sanatsal, tıbbî

alanlarına büyük katkılarda bulundu.

3.3. Nüfusu 100 Bin Altındaki Etnik Gruplar:

Çin’de 20 etnik grubun nüfusu 100 binin altındadır. Bunlar Bulang, Tacik,

Achang, Pumi, Ewenke, Nu, Jing, Jinuo, De’ang, Bao’an, Rus, Yugu, Özbek, Menba,

Elunchun, Dulong, Tatar, Heze, Gaoshan ve Luoba etnik gruplarıdır.

3.3.1. Luoba Milliyeti:

Luoba milliyeti yalnızca 3 bin kişilik nüfusa sahip ve Çin’de en az nüfusa

sahip azınlık milliyet. Luoba milliyeti esas olarak Tibet Özerk Bölgesi’nin

güneydoğusunda yaşıyor. Motuo ilçesinin kuzeyinde bulunan Luobalılar Tibetçe,

diğer Luobalılar da Luobaca kullanıyorlar. Luobaca, Han-Tibet dil grubuna ait ve

farklı bölgelerde yaşayan Luobalıların lehçesi arasında farklar bulunuyor.

“Luoba” kelimesi Tibetçeden geliyor ve “güneyli” anlamını taşıyor.

Luobalıların kendi yazıları yok. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1949 yılından

sonra Luobalılar devlet ve diğer milliyetlerin yardımlarıyla modern üretime

başlarken ekonomisi ve kültürü de hızla gelişiyor. Luobalılar bütün canlıların bir

ruhu olduğunu savunan bir din anlayışına sahiptir.

Page 44: Tez

43

3.3.2. Dulong Etnik Grubu:

Çin’in Yunnan eyaletinin Gongshan Dulong ve Nu Milliyetleri Özerk

İlçesi’nde yer alan Dulong nehir havzasında yaşayan Dulong etnik grubunun nüfusu

7400 civarındadır. Çince-Tibetçe dil grubunda yer alan Dulong dilini konuşan

Dulong etnik grubunun kendilerine özgü yazısı yoktur. Dulong etnik grubuna

mensup insanlar doğaya tapıyor. Tarihte “Qiao” olarak adlandırılan Dulong etnik

grubuna, Ming ve Qing hanedanları döneminde “Qiu” ya da “Qu” isimleri verildi.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Dulongların iradesi ile

“Dulong” adı kabul edildi. Dulong etnik grubu eskiden ilkel aletlerle hem tarlada

tarımla uğraşır, hem de balık ve hayvan avlardı. Çin Halk Cumhuriyeti’nin

kurulduğu 1949 yılından sonra, Dulong etnik grubu bu geri kalmış durumdan

kurtuldu. Dulong etnik grubuna mensup kişiler çalışkanlıkları, misafirperverlikleri,

yardımseverlikleri ve sözlerine sadık olmalarıyla tanınırlar. Zor durumda kalan

birinin yardıma herkes koşar, avlanan hayvanlar da ava gidenler arasında paylaşılır.

3.3.3. Jinuo Etnik Grubu:

20 bin kişilik nüfusa sahip olan Jinuo etnik grubu esas olarak Çin’in

güneybatı kesiminde yer alan Yunnan eyaletinin Xishuangbanna ilçedeki bir dağın

eteğinde yaşıyor. Çince-Tibetçe dil grubunda yer alan Jinuo dilini kullanan Jinuoların

yazısı yoktur. Jinuo etnik grubu doğaya ve atalarına tapar. Kendilerini Jinuo olarak

adlandıran bu etnik grubun nereden geldiğine ilişkin yazılı belge bulunmuyor.

Çin tarihindeki askeri dehalardan biri olarak bilinen Zhuge Liang’a da tapan

Jinuo etnik grubunun Zhuge Liang’in birlikleriyle kuzeydeki Pu’er, Mojiang ve hatta

daha kuzeydeki bölgelerden geldikleri söyleniyor. Jinuo etnik grubu Çin Halk

Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra ilkel toplumdan doğrudan sosyalizme geçti.

Günümüzde Jinuo etnik grubuna mensup kadro, doktor, işadamı ve tarım

uzmanlarının sayısı sürekli çoğalıyor.

3.3.4. Elunchun Etnik Grubu:

Nüfusu 8000 civarında olan Elunchun etnik grubu İç Moğolistan Özerk

Bölgesi ile Heilongjiang eyaletinin birleştiği Xinganling dağlık bölgesinde yaşıyor.

Altay dil grubuna ait olan Elunchuance’yi konuşan Elunchunlar yazı olarak da

Çince’yi kullanırlar. “Elunchuan”, “dağlık bölgedeki insanlar” demektir. Elunchunlar

avcılıkla ve balıkçılıkla geçiniyorlar. Hemen hemen her Elunchun erkeği iyi bir

Page 45: Tez

44

binici ve atıcıdır. 1940’lı yıllarda ilkel yaşam sürdüren Elunchun etnik grubunda

ortak tüketim ve eşit paylaşım alışkanlıkları devam ediyordu.

Ava gidemeyen yaşlılar, zayıf olanlar, hastalar ve özürlüler normal insanlarla

aynı muameleyi görürlerdi. Elunchunlar, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından

sonra doğrudan sosyalizme geçtiler. Yerleşik yaşama başlayan ve avcılıktan

vazgeçen Elunchuanlar, ormanların ve yabani hayvanların koruyucusu haline

geldiler. Elunchuanlar, Şaman dinine inanır, doğaya ve atalarına taparlar.

3.3.5. Tatar Milliyeti:

5 bin kişilik nüfusa sahip olan Tatar milliyeti dağınık olarak Xinjiang Uygur

Özerk Bölgesi’nde ve yoğun olarak da Yining ve Taicheng’de yaşıyor. Tatarların

kullandıkları Tatarca Altay dil grubuna ait. Tatarca’nın dışında Tatarlar, Kazakça ve

Uygurca da konuşuyorlar. Tatarlar Arap alfabesine dayalı yazılara sahip. Kazak ve

Uygurlarla birlikte yaşamalarından dolayı Kazak ve Uygur yazılarını da

kullanıyorlar. Tatarlar İslamiyet’e inanıyor.

13. yüzyılda Moğollar Batı seferlerine çıkarken Batılılar Moğolları da Tatar

olarak adlandırıyordu. 19. yüzyılın başlarında Tatarlar Rusya’dan Çin’in Xinjiang

bölgesine göç ettiler ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Rusya’dan birçok Tatar daha

geldi ve Çin’deki Tatar milliyetini oluşturdular. Köylerde yaşayan Tatarlar esas

olarak hayvancılıkla uğraşıyor. Tatar aydınları ve özellikle eğitim çalışmalarında

bulunan Tatarlar şehir ve kasabalarda oturuyor ve bu kişiler Xinjiang Uygur Özerk

Bölgesi’nin eğitim davasına büyük katkılarda bulundu ve bulunmayı sürdürüyorlar.

3.4. Çin’in Etnik Politikaları:

Birçok etnik grubun bir arada bulunduğu Çin’de eşitlik, dayanışma ve

yardımlaşmaya dayalı etnik politikalar uygulanır, azınlık etnik grupların dinî inanç

özgürlüklerine, görenek ve geleneklerine saygı gösterilir ve bunlar korunur.

Bölgesel etnik özerklik sistemi Çin’in önemli siyasi sistemlerinden biridir.

Azınlık etnik grupların toplu halde yaşadıkları bölgelerde özerk organlar kurularak,

bölgesel etnik özerklik uygulanır. Devlet özerkliğin uygulandığı bölgelerde, somut

koşullara göre ülkenin yasa ve politikalarının hayata geçirilmesini güvence altına alır

ve azınlık etnik gruplara mensup çeşitli düzeylerde kadro, çeşitli alanlarda

profesyonel kalifiye eleman ve teknisyen yetiştirilmesine destek sağlar.

Page 46: Tez

45

Etnik özerkliğin uygulandığı bölgelerde yaşayan çeşitli etnik gruplara mensup

halk bütün Çin halkıyla birlikte Çin Komünist Partisi’nin liderliğinde sosyalist

modernizasyon inşasına katılarak, bölgelerinin ekonomik ve kültürel gelişmesini

hızlandırmaya çalışırlar.

3.5. Çin Komünist Partisi, Etnik Konularda Bir Dizi Temel Düşünce Ve

Politika Oluşturdu:

Etniğin ortaya çıkması, gelişmesi ve yok olması uzun bir tarihi süreçtir ve

etnik sorun sürekli olacaktır.

Sosyalizm aşaması farklı etnik grupların ortaklaşa refaha kavuştukları bir

dönemdir. Etnik gruplar arasındaki ortak unsurların sürekli artmasına rağmen, etnik

özellikleri ve farkları devam edecektir

Genel toplumsal sorunların bir parçası olan etnik sorun, toplumsal sorunların

çözümü sürecinde aşamalı olarak çözülür. Çin’in şu andaki etnik sorunları da

sosyalizmin inşasında adım adım çözüme bağlanır.

Etnik gruplar nüfusu, tarihi, gelişmesi ne olursa olsun anavatanın uygarlığına

katkı yaptılar, dolayısıyla eşittirler. Etnik gruplar arasındaki dayanışma

güçlendirilmelidir ve ülkenin bütünlüğü korunmalıdır.

Ekonomiyi geliştirme sosyalizmin ve etnik gruplarla ilgili çalışmaların temel

görevidir. Etnik gruplar ortak ilerleme ve refahı gerçekleştirmek için birbirlerine

yardım etmelidirler.

Bölgesel etnik özerklik, Çin Komünist Partisi’nin Marksizm’in etnik teorisine

yaptığı önemli katkılardan biri olarak, Çin’deki etnik sorunların çözümüne ilişkin

temel sistemdir.

Azınlık etnik gruplara mensup kişilerden oluşan kadroların yetiştirilmesi,

etnik çalışmaların iyi yapılması ve etnik sorunların çözülmesinin anahtarıdır.

Etnik sorunlar ve dinî sorunlar bazı bölgelerde iç içe geçmiş durumdadır.

Etnik sorunların ele alınmasında ülkenin dinî politikasının kapsamlı ve doğru bir

şekilde uygulanması gerekir.

Bunun yanı sıra, Çin hükümeti etnik grupların toplu halde yaşadıkları

bölgelerin ekonomi, kültür ve eğitim gibi konulardaki çalışmalarını hızlandırmaya,

çeşitli dinlere inananlar da dâhil azınlık etnik gruplara mensup insanların maddi ve

manevi yaşam seviyesini yükselmeye çaba harcarken, bu grupların dini inançlarına

saygı göstermeye ve kültürel miraslarını korumaya özen gösterir. Etnik grupların dini

Page 47: Tez

46

kültürleri de dâhil kültürel mirasları ve halk sanatları üzerinde genel sayım, toplama,

derleme, araştırma çalışmaları yapılır. Azınlık etnik grupların toplu halde yaşadıkları

bölgelerde bulunan ve önemli tarihi ve kültürel değere sahip olan tapınaklar ve dini

yapıların onarımlarına büyük miktarda bütçe ayrılır.

3.6. Azınlık Etnik Gruplara Mensup Kadroların Yetiştirilmesi:

Çin hükümeti azınlık etnik gruplara mensup kadroların yetiştirilmesine büyük

önem veriyor. Azınlık etnik gruplara mensup kadroların sayısında büyük artış

kaydedildi ve bu kadroların önemli kısmı ilçe seviyesinin üstündeki yetkililer

oldular. Şu anda Çin’de bulunan 5 özerk bölgenin, 30 özerk ilin ve 119 özerk ilçenin

başkanlarının hepsi azınlık etnik gruplara mensup kişilerdir.

Farklı etnik gruplara mensup vatandaşlar ülkenin siyasi ve sosyal işlerinin

yönetimine katılıyorlar. Çin Halk Meclisi ve Siyasi Danışma Konferansı’nda 56 etnik

gruptan temsilciler bulunuyor.

3.7. Çin’deki Etnik Grupların Ekonomik Durumu:

Çin ekonomisinin sürekli gelişmesiyle birlikte azınlık etnik grupların toplu

halde yaşadıkları bölgelerdeki ekonomi de sürekli gelişip güçleniyor.

Hayvancılık Çin’de azınlık etnik grupların toplu halde yaşadıkları bölgelerin

temel faaliyetlerinden biridir. 1980’li yıllardan sonra Çin’de otlak kullanma hakları

ve hayvancılık üretimi sorumluluk sistemi uygulanmaya başlandı ve hayvanlar

bakıcılarına satılırken otlakları kullanma hakkı da ailelere verildi. Bunun yanı sıra

otlak oluşturma çalışmaları ve yönetimi de güçlendirildi. Şu anda Qinghai, Gansu,

Sichuan, Ningxia, İç Moğolistan Özerk Bölgesi gibi Çin’in başlıca hayvancılık

bölgelerindeki üretimde hızlı gelişme kaydedildi.

İstatistiklere göre, ülke çapında yer alan hayvancılık ile yarı tarım ve yarı

hayvancılık bölgelerinde yıllık hayvan sayısı 100 milyon başı aştı. Uygun yaşa gelen

hayvanların oranı, hayvanların hayatta kalma ve metalaşma oranlarında da gözle

görülür artış kaydedildi. Bunun yanı sıra, bazı hayvancılık bölgelerinde ortaya çıkan

aile çiftliklerinde boyutlu işleyiş ve profesyonel üretim yapılmasından dolayı aile

çiftliklerinin üretim kapasitesi ve verimi de büyük ölçüde yükseldi.

Etnik grupların toplu halde yaşadıkları şehirlerde, çok sayıda ekonomik

kaynak ve tarım dışı toplumsal ve ekonomik etkinlik bulunmasından dolayı bu

şehirler etnik grupların toplu halde yaşadıkları bölgelerin ekonomik gelişmesinin bel

Page 48: Tez

47

kemiği haline geldi. Çin’in diğer bölgelerinin ekonomik gelişmesine paralel olarak,

azınlık etnik grupların toplu halde yaşadıkları şehirlerin ekonomisi ve 1980’li

yıllardan sonra hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.

İstatistiklere göre, Çin’de bölgesel etnik özerkliğin uygulandığı bölgelerdeki

sanayi işletmelerinin sayısı 1 milyonu aşmış durumda ve bu bölgelerde büyük ölçekli

modern işletme, özel sanayi, ticaret ve hizmet sektörünün de aralarında bulunduğu

birden fazla ekonominin bir arada bulunduğu işletme çerçevesi kuruldu. İç

Moğolistan Özerk Bölgesi ve Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi ile Qinghai ve Ningxia

eyaletlerindeki şehirleşme düzeyi Çin’in ortalama şehirleşme düzeyini geçerek, etnik

grupların toplu halde yaşadıkları bölgelerin ekonomisinin genel gelişmesinde itici rol

oynadı.

Kamu dışı ekonomi etnik grupların toplu halde yaşadıkları bölgelerdeki

şehirlerin ekonomik gelişmesinde önemli bir güç haline geldi. Örneğin, geçen

yüzyılın sonunda Qinghai eyaletinin gayri safi milli hâsılasında kamu dışı

ekonominin oranı yüzde 40’ı aştı.

Bunun yanı sıra, dışa açılma boyutunu genişletme sürecinde etnik grupların

toplu halde yaşadıkları bölgelerdeki bazı şehirler uluslararası ekonomik ve teknolojik

temas ile işbirliğini genişleterek, dışa açılma uygulamalarını derinleştirdiler. Bu

bölgelerde dünyaca ünlü büyük ölçekli işletmeler kuruldu. İç Moğolistan Özerk

Bölgesi’ndeki Erdos Kaşmir Ürünleri Anonim Şirketi ve Xinjiang Uygur Özerk

Bölgesi’ndeki Tianshan Anonim Şirketi bunlardan ikisidir.

3.8. Etnik Bölgelerdeki Bilim Ve Teknoloji:

Etnik grupların topluca yaşadıkları bölgelerde bilimsel ve teknolojik

gelişmeyi hızlandırmak için Çin hükümeti bir dizi özel politika uyguladı. Bu

politikalar arasında şunlar yer alıyor:

Azınlık etnik gruplara mensup bilim ve teknoloji personelinin yetiştirilmesi

ve eğitilmesine ağırlık verilmesi; yüksek okullara planlı şekilde azınlık etnik gruplara

mensup öğrencilerin alınması ya da bu öğrencilere yönelik sınıflar kurulması; azınlık

etnik gruplara mensup öğrencilere yönelik yüksek okullarda özel bölüm kurularak,

özel teknik kalifiye elemanların yetiştirilmesinin güçlendirilmesi; azınlık etnik

gruplara mensup mevcut bilim ve teknoloji personelinin eğitimi için etkili önlemler

alınması; azınlık etnik gruplara ve bu grupların yoğun olarak yaşadıkları bölgelere

kalifiye eleman ve ileri teknolojik donanım açısından yardım sağlanması; tarım ve

Page 49: Tez

48

hayvancılıkla uğraşılan bölgelerde bilimi ve teknolojiyi yaygınlaştırma sisteminin

kurulması; çalışma ve yaşam koşullarında tercihli politika uygulanarak, bilim ve

teknoloji personelinin etnik bölgelerde çalışmalarının teşvik edilmesi; gelişmiş

bölgelerin etnik grupların yoğun yaşadıkları bölgelerin bilim ve teknoloji işlerine

yönelik yardımlarının güçlendirilmesi.

Şu anda etnik grupların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde çok sayıda milli

ekonomi, halkın yaşamı ve etnik özelliklerin gereksinim duyduğu bilim ve teknoloji

kuruluşları kurulurken, bilimsel araştırma sistemi ve profesyonel teknik kadro da

oluşturulmuş durumda.

İstatistiklere göre, Çin’de bölgesel etnik özerkliğin uygulandığı bölgelerden

gelen uzman ve mühendislerin sayısı 100 bine yaklaştı. Azınlık milliyete mensup

bilim ve teknoloji personeli ülkenin bilim ve teknolojisinin ilerlemesinde önemli bir

güç haline geldi. Örneğin, Çin Bilimler Akademisi’nden Hui milliyetine mensup

akademisyen Wang Shiwen, yaşlıların kalp hastalıkları ve yaşlılara yönelik ilk

yardım ile ilgili klinik, bilimsel araştırma ve öğretim çalışmalarına yoğunlaştı ve

Çin’de yeni sayılan bir bilim dalı olan yaşlılar tıbbının açılmasına büyük katkı yaptı.

Çin Mühendislik Akademisi’nden Zhuang milliyetine mensup akademisyen

Wei Yu, Almanya’daki Aachen Sanayi Üniversitesi’nde mühendislik alanında

doktora yaptı ve dünyanın elektronik biyolojisi ve biyolojik hesaplama da dahil yeni

bilim alanlarındaki öncülerinden biri oldu. Kore milliyetine mensup tarım uzmanı

Zheng Huiyu, soya tohumunun yetiştirilmesi ve soya çeşitlerinin kaynakları ile ilgili

araştırmalarda çalışıyor ve “Jilin 20” adlı kaliteli soyanın yetiştirilmesini başardı.

3.9. Çin’deki Etnik Gruplara Yönelik Eğitim:

Eğitim, bilimsel ve teknolojik ilerlemenin temelidir. Çin hükümeti, etnik

gruplara yönelik eğitim çalışmalarını geliştirmek için bir dizi özel politika ve

önlemler belirledi. Bu politika ve önlemler arasında şunlar yer alıyor: Azınlık etnik

grupların eğitim çalışmalarına önem vererek yardım sağlamak, bunun için etnik

gruplara yönelik eğitimle ilgili özel idari organ oluşturmak; azınlık etnik gruplara ve

etnik özerk yönetimlere yöresindeki eğitimi geliştirme hakkı tanımak ve bu haklara

saygı göstermek; azınlık etnik grupların kendi diliyle ve hem kendi diliyle, hem de

Çince’yle eğitim görmelerine önem vermek ve azınlık etnik grupların dillerindeki

ders kitaplarının hazırlanıp yayımlanması çalışmalarını güçlendirmek; azınlık etnik

gruplarının eğitim kadrosunu güçlendirmek; harcama bakımından azınlık etnik

Page 50: Tez

49

gruplara ve topluca yaşadıkları bölgelere öncelik vermek; azınlık etnik grupların ve

topluca yaşadıkları bölgelerin gerçeklerinden hareket ederek farklı tarzlardaki

okulları açarak bu bölgeler için eleman yetiştirmek; azınlık etnik gruplara mensup

öğrencilere üniversiteye giriş ve yaşamda belirli ayrıcalık tanımak; gelişmiş bölgeleri

azınlık etnik grupların topluca yaşadıkları bölgelere yardım sağlamaya teşvik etmek.

Çin hükümetinin aldığı bu önlemler sayesinde azınlık etnik gruplara mensup

çocuklara yönelik çeşitli ilk ve orta okullarla üniversiteler kuruldu; azınlık etnik

gruplardan çocuklar ilk ve orta okul dönemlerinde kendi dillerinde öğrenim görme

imkanına sahip oldu; Çin genelindeki her kademedeki okullarda okuyan azınlık etnik

gruplardan öğrencilerin sayısında büyük artış görüldü; azınlık etnik grupların toplu

halde yaşadıkları kuzeybatı, kuzeydoğu ve güneybatı bölgelerinde bu etnik gruplar

için kurulan yüksek öğretim kurumlarında on binlerce öğrenci yetiştirildi.

3.10. Çin’deki Etnik Grupların Kültürleri:

Azınlık etnik grupların kültürünü geliştirmek için Çin’deki etnik özerk bölge

ve ilçelerde etnik gruplara ait yazar, opera, müzik, dans ve özel sanatlar, sinema ve

fotoğraf dernekleri kuruldu. Bazı etnik özerk bölgelerdeki yüksek okullarda ve etnik

fakültelerde azınlık milliyetlerin edebiyat bölümleri açıldı.

Bazı bölgelerde müzik, opera ve film fakülteleri kuruldu ve edebiyat ve sanat

alanlarında azınlık etnik gruplara mensup çok sayıda kalifiye insan yetiştirildi. Etnik

tıp bakımından, şu ana kadar Tibet Özerk Bölgesi, İç Moğolistan Özerk Bölgesi ve

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde Tibet, Moğol ve Uygur tıp fakülteleri ve okulları

kuruldu.

Şu anda Çin’de azınlık etnik gruplara mensup çok sayıda yazar ve sanatçı

bulunuyor. Man etnik grubundan Lao She, Dai etnik grubundan şair Kang Langying,

Heze etnik grubundan yazar Wu Baixin bunlardan bazılarıdır. Azınlık etnik gruplara

mensup profesyonel ve amatör sanat toplulukları etnik grupların toplu halde

yaşadıkları köylerde, hayvancılık bölgelerinde, şehirlerde ve kasabalarda faaliyet

gösteriyor.

Azınlık etnik grupların halk edebiyatı ile ilgili çok sayıda eser yayınlandı.

Bunlar arasında, “Çin Halk Şarkıları”, “Çin Yerel Opera Müzikleri”, “Çin Etnik

Müzik Adetleri”, “Çin Etnik Halk Dansları”, “Çin Yerel Operaları”, “Çin Halk

Hikayeleri” ve “Çin Atasözleri” bulunuyor.

Page 51: Tez

50

Azınlık etnik grupların edebiyat ve sanat yayınları her geçen gün daha da

gelişiyor. Şu anda Çin’de azınlık etnik gruplara ait edebiyat ve sanat yayınlarının

sayısı 100’ü aşmış durumda. Bazı bölgelerde etnik gruplara ait şiir, müzik, güzel

sanatlar, film ve yerel opera konulu özel yayınlar bulunuyor ve bunlardan 20’den

fazlası azınlık etnik grupların dilleriyle yayınlanıyor. Çin’in etnik özerk bölgelerinde

yayınlanan kitap, gazete ve dergilerin sayısında büyük artış kaydedildi ve azınlık

etnik grupların diliyle yayınlanan kitap çeşidi 3400’e ulaştı.

3.11. Çin’deki Etnik Grupların Önemli Bayramları:

Çin’deki azınlık etnik grupların kendilerine ait birçok bayramı var. Tibet

etnik grubunun Tibet takvimine göre Yeni Yıl Bayramı, Dai etnik grubunun Su

Serpme Bayramı ve Meşale Bayramı, Bai etnik grubunun Mart Caddesi, Zhuang

etnik grubunun Şarkı Bayramı ve Moğol etnik grubunun Nadam Bayramı bunlardan

bazılarıdır. Bazı etnik gruplara ait bayramlar o etnik gruptan vatandaşlar için resmi

tatil günleridir. Tibet Yeni Yılı ve Kurban Bayramı bunlar arasındadır.

3.11.1. Kurban Bayramı:

Kurban Bayramı, Müslümanların geleneksel bayramıdır. Kurban Bayramı

Çin’de Hui, Uygur, Özbek, Tacik, Tatar, Kırgız, Sala, Dongxiang ve Baoan gibi

İslam dinine inanan etnik grupların ortak bayramıdır. Dört gün süren bayramdan

önce temizlik yapılır, bayram kekleri hazırlanır.

Bayramın ilk günü sabah Müslümanlar camilere giderler ve bayram

namazlarını kılarlar. Fakirlere ve dostlara dağıtılmak üzere koyun, deve ve dana

kesilir, daha sonra insanlar bayramlaşmaya giderler. Xinjiang Uygur Özerk

Bölgesi’nde Kurban Bayramı süresince dans ve şarkı festivalleri düzenlenir. Kazak,

Kırgız, Tacik, Özbek gibi etnik gruplar da bayramda at yarışı ve güreş müsabakaları

gibi etkinlikler düzenlerler.

3.11.2. Şeker Bayramı:

Şeker Bayramı Çin’de Hui, Uygur, Kazak, Özbek, Tacik, Tatar, Kırgız, Sala,

Dongxiang ve Baoan da dahil Müslüman etnik gruplar tarafından kutlanır.

Ramazan ayının bitiminde Şeker Bayramı başlar. Evlenecek gençler

düğünlerini Şeker Bayramı’nda yapmayı tercih ederler.

Page 52: Tez

51

3.11.3. Tibet Yeni Yılı:

Tibet Yeni Yılı, Tibet etnik grubunun en büyük bayramıdır. Bayram Tibet

takvimine göre birinci ayın ilk günü başlar ve 15 gün sürer. Bayramın ilk gününde

gün ağarken bayram kıyafetlerini giyen Tibetliler tapınaklara gidip, dua ederler.

Yolda birbiriyle selamlaşan, bayramlaşan Tibetliler grup halinde sokaklarda şarkı

söyler ya da dans ederler, ancak misafirliğe gitmezler.

3.11.4. Nadam Festivali:

Nadam Festivali, Gansu ve Qinghai eyaletleri ile Xingjiang Uygur Özerk

Bölgesi’nde yaşayan Moğolların yılda bir kez kutladıkları geleneksel bayramdır.

Festival, her yıl Temmuz ve Ağustos aylarında düzenlenir. Nadam, Moğolca’da

“eğlence” ve “oyun” demektir. Uzun bir geçmişe sahip olan Nadam Festivali’nde

eskiden büyük çaplı dini etkinlikler düzenlenirdi. Lâmalar, düzenlenen dini

etkinliklerde dua okurlar ve tanrıya dilekte bulunurlar. Günümüzde Nadam

Festivali’nde genel olarak güreş, at yarışı ve ok atıcılığı gibi geleneksel yarışmalar

düzenlenir, kimi bölgelerde atletizm, voleybol, basketbol gibi spor yarışmaları da

yapılır.

3.12. Çin’deki Din Yapısı:

Çin, birçok dinin bir arada bulunduğu bir ülkedir. Çinliler esas olarak

Budizm, Daoizm, İslamiyet, Hıristiyanlık ve Katolikliğe inanırlar.

İstatistiklere göre, Çin’de çeşitli dinlere inananların sayısı 100 milyonu aştı.

Dini faaliyetlerin yapıldığı yerlerin sayısı 85 bin civarındadır. Din adamlarının sayısı

yaklaşık 300 bindir. Çin’de 3000’den fazla dini topluluk ve 74 din okulu bulunuyor.

Çin’in ulusal düzeydeki dini toplulukları arasında Çin Budizm Derneği, Çin

Daoizm Derneği, Çin İslamiyet Derneği, Çin Yurtsever Katoliklik Derneği, Çin

Yurtsever Hıristiyanlık Hareketi Komitesi ve Çin Hıristiyanlık Derneği yer alıyor.

Dini topluluklar kendileri tarafından saptanan tüzüklere göre liderlerini ve

lider organlarını seçerler, dini işleri yürütürler; gerekli olduğunda dini okullar

kurarlar, dini kitaplar yayınlarlar ve hayır işleri düzenlerler.

Page 53: Tez

52

3.12.1. Çin’deki Başlıca Dinler:

3.12.1.1. Budizm:

1. yüzyılda Çin’e gelen Budizm 4. yüzyılda yaygınlaşmaya başladı ve

zamanla Çin’de en büyük etkiye sahip olan din haline geldi. Çin’deki Budizm, Han

Budizmi, Tibet Budizmi ve Güneyden Gelen Budizm olmak üzere 3 gruba ayrılır.

Çin’de toplam 200 bin rahip, 13 bin tapınak, 33 Budizm okulu ve 50’ye yakın

Budizm ile ilgili gazete, kitap ve dergi bulunuyor.

Tibet Budizmi, Çin’deki Budizm mezheplerinden biridir ve genel olarak

Tibet Özerk Bölgesi, İç Moğolistan Özerk Bölgesi ve Qinghai eyaletinde yaygındır.

Tibet, Moğol, Yugu, Menba, Luoba ve Tu milliyetlerine mensup 7 milyon insan

Tibet Budizmi’ne inanır.

Güneyden Gelen Budizm, esas olarak Çin’in güneybatısındaki Yunnan

eyaletine bağlı Xishuangbanna Dai Milliyeti Özerk İlçesi, Dehong Dai ve Jingpo

Milliyetleri Özerk İlçesi ve Simao bölgesinde yaygındır. Dai, Bulang, Achang ve Wa

milliyetlerine mensup yaklaşık 1 milyon kişi Güneyden Gelen Budizm’e inanır.

Han Budizmi’ne Han milliyetinden insanlar inanırlar ve Çin’in çeşitli

bölgelerinde yaşarlar.

3.12.1.2. Taoizm:

Çin’de 2. yüzyılda doğan Taoizm, 1800 yıllık bir geçmişe sahiptir. Taoizm,

Çin’de eski zamanlarında yaygın olan doğaya ve atalara tapma geleneğinden

kaynaklanır. Tarihinde birçok mezhebe sahip olan Taoizm, daha sonra Quanzhen

Taoizmi ve Zhengyi Taoizmi olmak üzere ikiye ayrıldı ve Han milliyeti arasında

yaygınlaştı. Çin’de 1500’den fazla Taoizm tapınağı ve 25 bin de Taoizm rahibi

bulunuyor.

3.12.1.3 İslamiyet:

İslamiyet, Çin’e 7. yüzyılda geldi. Çin’deki Hui, Uygur, Tatar, Kırgız, Kazak,

Özbek, Dongxiang, Sala, Bao’an milliyetlerine mensup 18 milyondan fazla kişi

İslam dinine inanır. Çin’deki Müslümanların büyük çoğunluğu Xinjiang Uygur

Özerk Bölgesi ve Ningxia Hui Milliyeti Özerk Bölgesi ile Gansu, Qinghai ve

Yunnan eyaletlerinde yaşıyorlar. Çin’in diğer eyalet ve şehirlerinde de Müslümanlar

bulunuyor. Çin’de şu anda 30 binden fazla cami ve 40 bini aşkın imam vardır.

Page 54: Tez

53

3.12.1.4. Hıristiyanlık:

19. yüzyılda Çin’e gelmeye başlayan Hıristiyanlık, Afyon Savaşı’nın patlak

verdiği 1840 yılından sonra yaygınlaşmaya başladı. 1950 yılında Çin’deki

Hıristiyanlık çevresinde “kendi kendini yönetme ve beslenme ile kendi gücüne

dayanarak yaygınlaşma” konulu hareket başlatıldı ve emperyalizmin etkisinin yok

edilmesi, yurtseverlik ruhunun geliştirilmesi, Çin’deki Hıristiyanlık çevresinin kendi

kendini yönetme ve beslenme ile kendi gücüne dayanarak dini yaygınlaştırma

hedefinin gerçekleştirilmesi için çaba harcanması istendi.

Çin’de 10 milyon Hıristiyan, 18 binden fazla papaz ve 12 bini aşkın kilise ile

25 bin dini faaliyet yapılabilen yer bulunuyor.

3.12.1.5. Katoliklik:

Katoliklik 7. yüzyılda Çin’e gelmeye başladı ve Afyon Savaşı’nın patlak

verdiği 1840 yılından sonra Çin’de yaygınlaştı. Günümüzde Çin’de 100 Katolik

bölge, 5 milyon Katolik, 5000’e yakın kilise, 12 de Katolik okulu bulunuyor. Son 20

yıl içinde 1500’ü aşkın genç papaz yetiştirildi ve bunların 100’den fazlası eğitim

görmek için yurtdışına gönderildi.

Bunun yanı sıra Çin Katoliklik Derneği’nde 3200 genç rahibe bulunuyor. Her

yıl yaklaşık 50 binden fazla kişi Katolik kiliselerinde vaftiz olur ve 3 milyondan fazla

İncil basılır.

3.13. Çin’in Dini Politikaları:

Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1949 yılından sonra Çin’de din ve inanç

özgürlüğüne ilişkin politika saptanıp uygulanmaya başlandı ve ülkenin koşullarına

uygun siyaset-din ilişkisi kuruldu. Çin vatandaşları özgürce inançlarını seçebilirler ve

dile getirebilirler, dini kimliklerini sergileyebilirler. Dinler eşittir ve barış içinde bir

arada bulunurlar ve herhangi bir dinî anlaşmazlıklar yaşanmadı. Dine inananlar ve

inanmayanlar birbirine saygı gösterirler ve barış içinde yaşarlar.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Anayasası’nda Çin’deki dini politikalar hakkında

şu maddeler yer alıyor:

“Çin Halk Cumhuriyeti’ne mensup vatandaşlar din ve inanç özgürlüklerine

sahiptirler.” “ Hiçbir devlet organı, toplumsal topluluk ve birey vatandaşları dine

inanmaya veya inanmamaya zorlamaz, dine inananlar ve inanmayanlar arasında

ayrım yapmaz.” “Normal dini faaliyetler devlet tarafından korunur.” “ Hiç kimse

Page 55: Tez

54

dinden yaralanarak asayişi baltalayan, vatandaşların sağlığını bozan ve ulusal spor

sistemini engelleyen faaliyetlerde bulunmaz.” “Dini topluluklar ve dini işler yabancı

güçlerce kontrol edilmez.”

Çin’de yürürlükte olan “ Bölgesel Etnik Özerklik Yasası”, “Eğitim Yasası”,

“Eğitim Yasası”, “Çalışma Yasası”, “ Zorunlu Eğitim Yasası”, “Halk Meclisi Seçim

Yasası” ve “Reklam Yasası”nda ayrıca şu maddelere de yer veriliyor:

“Din ve inanç ayrımı yapılmaksızın vatandaşlar seçme ve seçilme haklarına

sahiptirler. Dini toplulukların yasal malları yasalarca korunur. Eğitim ve din

birbirinden ayrılır ve vatandaşlar din ve inanç ayrımı yapılmaksızın eşit bir şekilde

eğitim görme olanağına sahiptirler.

Farklı milliyetlere mensup halk birbirinin dil ve yazılarına, örf ve adetlerine,

din ve inançlarına saygı göstermelidirler. Vatandaşlara istihdam konusunda din ve

inançlarından dolayı ayrım yapılmaz. Reklam ve markalarda milliyet veya din ayrımı

yapılamaz.”

Çin hükümeti Ocak 1994’te dini faaliyetlerin yapıldığı yerlerin yasal

çıkarlarını korumak için “Dini Faaliyetlerin Yapıldığı Yerler Yönetmeliği”ni

yayınladı. Aynı yılın Şubat ayında Çin’de bulunan yabancıların din ve inanç

özgürlüklerine saygı göstermek, yabancıların dinî konuda Çin’deki dinî çevrelerle

yaptıkları dostça temaslar ile kültürel ve bilimsel teatileri korumak için Çin hükümeti

“Çin Halk Cumhuriyeti’nde Bulunan Yabancıların Dini Faaliyetleri Yönetmeliği”ni

yayınladı.

Çin’deki ilgili yasalarda ayrıca şu maddeler de yer alıyor: “Din adamlarının

yaptıkları normal dinî işler, dinî faaliyetlerin yapıldığı yerlerde ve dinî alışkanlıklara

göre dine inananların evlerinde yapılan bütün normal dinî faaliyetler yasalar

tarafından korunur ve hiç kimse bu faaliyetlere müdahale edemez.”

Birçok dünya ülkesinde olduğu gibi Çin’de de din ve eğitimin birbirinden ayrı

tutulması ilkesi uygulanıyor ve öğrencilere dinî eğitim verilmiyor. Bazı yüksek

okullarda ve araştırma organlarında dinî dersler verilir ve dinî araştırmalar yapılır.

Dini örgütler tarafından kurulan dinî okullarda din eğitimi verilir.

Uzun tarihî gelişme sürecinde Çin’deki çeşitli dinî kültürler Çin’in geleneksel

düşünce kültürünün bir parçası haline geldiler. Dinlerde inananlardan hep topluma

hizmet vermeleri ve insanlara mutluluk getirmeleri isteniyor.

Page 56: Tez

55

3.14. Din Alanındaki Dış Temaslar:

Din’deki Budizm, İslamiyet, Katoliklik ve Hıristiyanlık hep yabancı

ülkelerden geldi. Dünya malı olan bu dinler uluslararası alanda önemli konuma ve

çok sayıda inanana sahipler. Bu dinlerden bazıları bazı ülkelerde devlet dini olarak

kabul ediliyor.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra dinî çevrelerdeki dış temaslar

da sürekli gelişti. Çin’deki çeşitli dinî çevreler ile yabancı ülkelerdeki dinî çevreler

arasında geniş temaslar yapılıyor. Örneğin, Çin’deki Budizm çevresi Tayland, Kore

Cumhuriyeti, Burma, Sri Lanka ve Vietnam da dahil birçok ülkenin Budizm çevreleri

ile çok çeşitli dinî temaslar sürdürüyor. Son yıllarda Çin’de saklanan ve Buda’ya ait

olduğu sanılan diş ve kemik parçaları Tayland, Burma ve Sri Lanka’da sergilendi.

Tayland’ın dinî çevresi ve Çin’in Tibet bölgesindeki dinî çevre arasında Budizm

bilimi ile ilgili temas mekanizması kuruldu.

Bunun yanı sıra batı Avrupa ve kuzey Amerika’daki bazı ülkelerin davetleri

üzerine Çin’deki başlıca dinî topluluklar bu ülkeleri ziyaret ettiler. Bu ziyaretlerle

hem o ülkelerdeki dinler öğrenildi, hem de Çin’deki dinler tanıtıldı.

Page 57: Tez

56

BÖLÜM 4

ÇİN’İN TARİHİ (ÇİN HALK CUMHURİYETİ TARİHİ)

4.1. 1949’a Kadar Çin’in Kısa Tarihçesi

4.1.1. Milattan Önceki Dönem

Çin tarihindeki ilk hanedan olan Xia Hanedanlığı, M.Ö. 21. yüzyıl İle

M.Ö.16. yüzyıl arasında yaklaşık 500 yıl varlığını sürdürdü. 17 kral tarafından

yönetilen Xia Hanedanlığının merkezi, bugün Çin’in Shanxi eyaletinin güneyi ile

Henan eyaletinin batısıydı. Çinli tarihçiler, Xia Hanedanlığının Çin tarihindeki ilk

hanedanlık olduğunu kabul etmektedir. Ancak Xia Hanedanlığıyla ilgili bilgilerin

hemen hemen hepsi, daha sonraki dönemlere ait kayıtlardan elde edilmiştir ve

bugüne kadar yapılan arkeolojik kazılarda bu hanedanlıkla ilgili bulgulara

rastlanılmamıştır. Çin tarihinde arkeolojik kanıtlara dayanan ilk Hanedanlık, Shang

Hanedanlığıdır11.

M.Ö 16. yüzyılda kurulan Shang Hanedanlığı, M.Ö. 11. yüzyıla kadar

yaklaşık 600 yıl varlığını sürdürdü. Başkentini defalarca değiştiren Shang

Hanedanlık yönetimi, son olarak Yin kentine (şimdiki Henan eyaletine bağlı

Anyang şehri civarı) yerleşti. Arkeolojik bulgular, Çin medeniyetinin Shang

Hanedanlığının başlangıç döneminde oldukça yüksek seviyeye ulaştığını; Shang

Hanedanlığı döneminde Çin’de devletin ortaya çıktığını; özel mülkiyet sisteminin de

esasen kurulduğunu göstermektedir.

Shang Hanedanlığı ile Çin, medeni bir toplum olma yoluna girmiştir12.

M.Ö.1050-220 yılları arasında Çin’i değişik uygulamalarla Zhou Hanedanlığı

yönetmiştir. Shang Hanedanlığını yıkarak başa geçen Zhou Hanedanlığı,

M.Ö.1050-771 seneleri arasında feodal bir idare kurmuştur. Ülkede, feodal devletler

bağımsız devletler halinde gelişmeye başladı. Bu durum hükümdarın gücünün

azalmasına ve feodal devletlerarasında savaşa sebep oldu13. Batıdan gelen Türk ve

Moğollar, ülkenin büyük bir kısmını fethettiler. Batı milletlerinin eline düşmüş olan

11 EBERHARD, Wolfram: Çin Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, (Ankara,1987), 29.12 WANG Shun Hong: Zhong Guo Gai Kuang, Beijing Daxue Chubanshe, (Beijing,2003), 14.13 Shun Hong WANG: a.g.e., 14.

Page 58: Tez

57

topraklarından büyük bir kısmını, Çin hükümdarı Qin geri aldı. Böylelikle devleti

önemli feodal devletlerden biri oldu. M.Ö. 770-472 dönemi; feodal beylerin kendi

aralarında iç savaşlara giriştikleri bir devirdir. Bu savaşlar neticesinde yedi bey kaldı

ve bunlar da kral şanını alarak Zhou Hanedanlığından ayrıldılar. M.Ö. 472-221

döneminde yaşanan iç savaş sonunda M.Ö. 453 senelerinde Qin’in feodal devleti üç

devlete bölündü. M.Ö. 221-206 döneminde Qin Hanedanlığı memleketi mutlakıyetle

idare etti. Kuzeyden gelen saldırılardan (Hun saldırıları) korunmak için Çin

Seddi’nin ilk şekli olan toprak tabyalar yapıldı14. Doğu Çin bölgesinde başlayan bir

ayaklanma, uzun süren savaşlara neden oldu ve bu savaşlar sonunda Han

Hanedanlığı yönetimi ele geçirdi ise de, bir müddet sonra idare değişti.

4.1.2. Parçalanma Dönemi

M.Ö. 206 yılında yönetimi küçük rütbeli bir asker olan Liu Bang ele

geçirerek Han Hanedanlığını (asiller) kurdu. M.S. 168 senesinde meydana gelen

bir hükümet darbesi ile on dört yıl sürecek iç savaşlar devri başladı. Büyük bir halk

ayaklanması bastırıldı.

Bu iç savaş neticesinde ülke üçe bölündü, kuzeyde Wei (220-264),

güneydoğuda Wu (229-280), güneybatı Shu (221-263) imparatorlukları kuruldu15.

Göçlerin arttığı bu devirde, Batı Jin Hanedanlığı16 (265-316), parçalanan Çin’i

birleştirerek ülkeye huzur ve istikrar getirdi. Daha önceleri ücretle kullanılan

milletler bu savaşlarda (asillerin savaşlarında) O derece kuvvetlendiler ki bunlardan

Hunlar, 303’te yeni bir devlet kurdular.

Hunlar Çin imparatorunu iki defa esir almış ve 317’den başlayarak bütün

Kuzey Çin’de hakimiyet kurmayı başarmıştır. Bunun Üzerine Jin ailesi kuzeye

inerek burada Doğu Jin Hanedanlığı’nı (317-420) kurdu17. Güney Çin’de 580

senesine kadar çeşitli sülalelerin kurduğu Muhtelif devletler görülür. Sui Hanedanlığı

(581-618) Çin’i birleştirmeye muvaffak oldu. Bu kısa ömürlü hanedan zamanında

Çin, Vietnam’ın kuzey ve güneyini ve Tibet’in kuzeyini ele geçirdi18. Çin’in

nüfuzunu tekrar Orta Asya’da hissettirdi. Bu devrede Kuzey ve Orta Çin Ovasındaki

ticari ilişkileri kolaylaştırmak için kanallar açıldı. Ancak bütün bu işlerin yapılması

14 Witold RODZİNSKİ: A History of China-Vol.1, Pergamon Press, (Oxford 1979), 49-50.15 Shun Hong WANG: a.g.e., 15.16 Witold RODZİNSKİ: a.g.e., 89.17 Witold RODZİNSKİ: a.g.e., 92.18 Shun Hong WANG: a.g.e., 16 ; Witold RODZİNSKİ: a.g.e., 111-112

Page 59: Tez

58

için yabancılardan yardım istenmesi Sui Hanedanlığı’nın sonu oldu. Tang

Hanedanlığı (618-907) işbaşına geldi.

Bu hanedan devrinde (664) toprakların yeniden taksimi ve vergilendirilmesi

yapılmıştır. Müslüman Arapların saldırıları üzerine Türkistan Çin’in elinden çıktı.

Bundan sonra Türkler, devlet idaresinde önemli mevkilere yerleştiler ve sık sık

vuku bulan ihtilallerde önemli rol oynadılar. Tang Hanedanı’nın düşüşünden

sonra 960 tarihine kadar beş küçük hanedan iş başına geçti19.

Bu devirde Kuzey ve Güney Çin’de küçük eyaletler şeklinde devletler

meydana çıkmıştı. 960 tarihinde iş başına geçen Song Hanedanlığı (960-1279)

zamanında Çin İmparatorluğu’nun birliği yeniden tesis edilmeye çalışılmış, ancak

bunda başarılı olunamamıştır. Bu hanedanlık döneminde birçok şehir kuruldu ve

barut kullanılmaya başlandı. Mimari, tarih, şiir, resim, porselen ve bahçecilikte çok

yüksek bir seviyeye ulaşıldı. Cengiz Han, 1206-1227 yılları arasında Çin’i işgal etti

ve Moğollar, 1214 yılında Sarı Nehir’in kuzey tarafındaki bölgede hakimiyeti

ele geçirdiler. 1271 tarihinde Kubilay Han, imparatorluğunu ilan etti. Böylece

Yuan Hanedanlığını (1279-1368) ve başkenti Yenching’i (Pekin) kurdular.

Moğollarla beraber Yuan Hanedanlığı bütün Çin’i fethederek, hakimiyet altına aldı.

Bundan sonra Moğollar Çin kültürünün etkisi altına girerek, din, örf ve adetlerinde,

giyim ve kuşamlarında Çin örf ve adetlerini benimsediler20. Zhu Yuan Chang, Yuan

Hanedanlığı yerine Ming Hanedanlığı’nı (1368-1644) kurdu.

Bu hanedanlık zamanında Moğollar, Baykal Gölü’nün kuzey tarafına sürüldü

ve imparatorluk eski kuvvetine kavuştu. Yine bu devirde Avrupalılar Çin’e

ulaştılar21. Portekizliler ve İspanyollar 16. yüzyılda, Alman ve İngilizler 17.

yüzyılda buraya geldiler. Ming Hanedanlığı’ndan sonra iş başına geçen Qing

Hanedanlığı(1644-1912) zamanında, Avrupalı tüccarlar, Çin’in önemli kaynaklarını

yıllarca batıya aktarıp, bundan istifade ettiler22. Çin, uzun yıllar batıya kapalı kaldı.

Çin’in batıya açılması 19. yüzyıl ortalarında başladı. Bu yıllarda Portekiz, ngiltere,

Fransa, ABD ile ticari, siyasi münasebetler başladı. Bunlardan İngilizler, Hint

pamuklukları ve afyonunu, çay ve ipekle değiştiriyorlardı. Çin üst makamları afyon

kaçakçılığını engellemeye çalışarak afyon ithalini yasaklayan kararlar aldılar. Bunun

19 Witold RODZİNSKİ: a.g.e., 143.20 Shun Hong WANG: a.g.e., 17.21 Shun Hong WANG: a.g.e., 17.22 “Zhong Guo Li Shi”:http://culture.china.com/zh_cn/zhuanti/worldchinese/chinahos.2htm, (erişim tarihi 16 Mart 2005).

Page 60: Tez

59

üzerine İngilizlerle anlaşmazlıklar çıktı ve Afyon Savaşlar (1840)’ı başladı23.

Ancak bu savaş, İngilizlerin galibiyeti ile sona erdi (1842) ve Qing Hanedanlığı,

İngiltere ile Nanjing Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşma ile Çin, yarı sömürge ve

yarı feodal bir ülkeye dönüştü. Yapılan anlaşma sonunda İngilizler daha geniş

haklara sahip oldular.

Bunun neticesi olarak beş Çin limanı İngilizlere açıldı24 ve Hong Kong

Adası da İngilizlere bırakıldı. Daha sonra yapılan anlaşmalarla ABD’ye ve

Fransa’ya da aynı haklar tanındı. Zamanla anlaşmaların uygulanması aksadı. Çinliler

yabancıları ülkelerinden atmak istiyorlardı. Fakat onlar elde ettikleri imtiyazları geri

vermeye niyetli olmadıkları gibi, bunları az buldular. Böylece, on dokuzuncu

yüzyılın ikinci yarısında ülkede ayaklanmalar oldu. Fakat bu ayaklanmalar yabancı

güçler tarafından bastırıldı.

1858 yılında anlaşma uyarınca İngiliz ve Fransızlar yeni haklar kazandılar.

Bir müddet sonra aynı imtiyazlar, ABD’ye ve Rusya’ya da tanındı. 1894 yılında

başlayan Çin-Japon Savaşları, 1895 yılında Shimonoseki Anlaşması ile savaş sona

erdi ve Çin, Kore’nin bağımsızlığını tanıdı; ayrıca, Tayvan adasını da

Japonya’ya vermek mecburiyetinde kaldı25.

20. yüzyılın başlarından itibaren Çin ‘deki aydınlar arasında milliyetçi

akımlar hızla gelişmeye başladı. Bu akımların etkisiyle, 1911 yılında hükümetin

yolları devletleştirme politikasına karşı ülke içerisinde ayaklanmalar patlak verdi.

Sun Zhongshan26 önderliğindeki Guomingdang, ayaklanmalarda yönetimi ele aldı.

Ekim 1911’de de Cumhuriyet ilan edilerek geçici bir hükümet kuruldu.

Ayaklanmalara karşı koyamayan Çin hükümeti, Şubat 1912’de Mançu

hanedanının hükümranlığının sona erdiğini açıklaması ile Çin’de cumhuriyet

rejimi başlamış oldu.

23 “Zhong Guo Li Shi”:

http://culture.china.com/zh_cn/zhuanti/worldchinese/chinahos.3htm, (erişim tarihi 16

Mart 2005).24 Shanghai, Xiamen, Fuzhou, Ningpo, Guangzhou.25 Fahir ARMAOĞLU: 19.Yüzyıl Siyasi Tarihi(1789-1914), Türk Tarih KurumuBasımevi, (Ankara, 1997), 762-766.26 Batılı Kaynaklarda Dr. Sun Yat Sen olarak geçmektedir.

Page 61: Tez

60

4.1.3. Milliyetçi Çin Dönemi

Sun Zhongshan önderliğinde bağımsızlığını kazanan Çin Cumhuriyeti’nin

başına Yuan Shikai seçildi. 1912-1916, arasında Yuan Shikai kendisini imparator

olarak ilan ettirmeye çalışsa da, bunu başaramadı. Bu dönemde Sun Zhongshan,

Guangzhou bölgesinde Guomintang’ı yeniden örgütlemeye başladı ve Milliyetçi

Parti’yi kurdu.

1921 yılında Mao Zedong önderliğinde kurulan Çin Kominist Partisi ise gün

geçtikçe güç kazanmaya başladı. 1925’te Sun Zhongshan’ın ölümü ile

Guomindang’ın başına geçen Jiang Jieshi27, Pekin’i ele geçirerek ülkeyi

görünüşte tekrar birleştirdi. Japon Güney Mançurya Demiryolları Şirketine ait olan

Mukden yakınlarındaki demiryolunun eylül 1931’de havaya uçurulmasından

Japonya, Çin’i sorumlu tuttu. Kısa bir süre sonra da Japonya, Mançurya’yı işgal

ederek burada Mançuko Devleti’ni kurdu. 1927’den itibaren Sovyetler Birliği’nden

destek alan Mao’nun önderlik ettiği köylü ayaklanmaları başladı. Guomindang

kuvvetleri, bu ayaklanmaları sert bir şekilde bastırmasına karşın komünist güçlere

karşı üstünlük sağlayamamıştı.

1933 yılında Guomindang, komünist güçleri sistematik bir şekilde

kuşatmaya başladı. Buna karşılık Mao’da 1934 yılında tarihe “Uzun Yürüyüş” olarak

geçecek geri çekilme planını başlattı. Yaklaşık 1 yıl süren geri çekilme sırasında

Mao, köylülerin de desteğini alarak Jiang Jieshi karşısında gücünü arttırdı. Bu

dönemde Japonya’nın işgallerinin devam etmesi üzerine, Guomingdang’daki

milliyetçiler, Japon tehdidine karşı geçici bir süre için koministlerle yeni bir

anlaşma yaptılar. Ancak bu anlaşma, 1945 yılında Japonya’nın teslim olması ile

sona erdi. ki taraf arasındaki çatışmalar 1946 yılında tekrar alevlendi. 1947

yılında Lin Biao’nun Mançurya’ya saldırması ile Guomingdang çözülmeye

başladı.

Koministlerin Çin topraklarının tamamını ele geçirmesi ile, 1 Ekim

1949’da Mao Zedong Çin Halk Cumhuriyeti(ÇHC)’ni ilan etti. Jiang Jieshi

önderliğindeki Guomingdang ise, ana kıtadan sürülerek Tayvan’a kaçmaya mecbur

bırakıldı. Bu gelişmelerden sonra uzunca bir süre Tayvan, Çin’in meşru

hükümetinin kendisi olduğunu iddia etti ve 1970 yılına kadar Çin’i BM’de temsil

etti28.

27 Batılı kaynaklarda Chiang Kai-Shek olarak geçmektedir.28 Shun Hong WANG: a.g.e., 26.

Page 62: Tez

61

4.1.4. 1949’dan Sonraki Dönem

Moskova’dan daha bağımsız hareket etme kaygısındaki Mao Zedong, 1958

yılında “Büyük Atılım” hamlesini başlattı. Amacı; çiftlikleri devletleştirerek tahıl

üretimini arttırmak ve emek yoğun bir plan dahilinde çelik üretimini sağlamaktı29.

Ancak 1958-1960 yılları arasında kötü planlama ve yetersiz idare sonucu ülkede

büyük bir kıtlık yaşandı. 1962 yılı sonuna kadar Rusya’ya olan bağımlılığını sona

erdiren Çin, “diğer süper güç”30 olma yolunda adımlar atmaya başladı. Ne var

ki, büyük atlım projesinin neden olduğu sosyo-ekonomik kriz sona ermeden, 1966

yılında Mao Zedong, “Büyük Proleterya Kültür Devrimi31”ni başlattı.

Kültür devrimi 1969 yılında sona erse de, devrimin neden olduğu siyasi

çalkantı, 1976’da Mao Zedong’un ölümüne kadar devam etti. 1978’de Deng

Xiaopeng’in iktidara gelmesi ile yeni ekonomik reform paketi uygulamaya kondu.

Uygulanan yeni ekonomik paket ile ekonomisi canlanan Çin, 1990’larda

uygulamaya koyduğu dışa açılma politikası ile birlikte 2000’li yıllarda süper güç

olma yolunda hızla ilerlemektedir.

4.2. Çin’deki Hanedanlar

4.2.1. Çin Tarihindeki İlk Hanedan Xia Hanedanı

M.Ö 21. yüzyıl ile M.Ö 16. yüzyıl arasında yaklaşık 500 yıl varlığını

sürdürdü. 17 kral tarafından yönetilen Xia hanedanının merkezi, bugün Çin’in

Shanxi eyaletinin güneyi ile Henan eyaletinin batısıydı.

Rivayetlere göre Xia hanedanı, sık sık taşan Sarı Irmak’ı ıslah ederek halkın

desteğini kazanan Da Yu tarafından kurulmuş. Xia hanedanının kurulması, Çin’de

uzun süren ilkel toplumun sona ermesi ve özel mülkiyete dayalı kölelik rejiminin

kurulmasının simgesi olarak kabul ediliyor.

Xia hanedanının son döneminde devlet yönetimi karıştı, sınıflar arası

çatışmalar alevlendi. Özellikle Xia hanedanının son kralı Jie, tahta geçtikten sonra

devlet yönetimini bir kenara bırakarak lüks yaşamın peşinde koştu. Her gün cariyesi

29 Shun Hong WANG: a.g.e., 27.30 Süleyman M. BULUT ve M. Ragıp VURAL: “Uyanan Ejderha Çin”, 2023, Sayı 2, (Haziran 2001),13.31 “Uyanan Ejderha…”, 15-16.

Page 63: Tez

62

Mei Xi ile içki içerek eğlenen Jie, halkın sıkıntılarına hiç kulak vermedi, öneride

bulunan vezirleri öldürdü. Bunun üzerine Xia hanedanının bünyesinde yer alan

beylikler ardı ardına ayaklandı. Xia hanedanına bağlı Shang beyliği, Jie’nin ordusunu

yenmeyi başardı. Başkentten kaçan Jie’nin Nanchao kentinde ölmesiyle Xia

hanedanı dönemi kapandı.

Xia hanedanı hakkında bugünlere kadar süre gelen tarihi kayıtlar son derece

sınırlı olduğu için akademik çevrede Xia hanedanının olup olmadığı yönünde bir

tartışma yaşanmıştı. Ancak Çin’deki tanınmış tarih kitaplarından biri kabul edilen

“Tarih Kayıtları”nın “Xia Hanedanı’nın Gerçek Tarihi” adlı bölümünde Xia

hanedanı sülalesinin bütün kuşakları açık bir şekilde yer alıyor.

Arkeologlar da arkeolojik kazılarla Xia hanedanının maddi miraslarını

bularak Xia hanedanının gerçek tarihini gün ışığına çıkarmak için yoğun çaba

harcadılar.Bunun bir parçası olarak Çinli arkeologlar, 1959 yılından itibaren Xia

hanedanının başkentinin kalıntılarını araştırmaya başladılar. Bugün tarihçilerin

büyük çoğunluğu tarafından kabul edilen görüşe göre, Henan eyaletinin Yanshi

bölgesindeki Erlitou köyünde keşfedilen kalıntılar, Xia medeniyetinin önemli bir

parçası. “Erlitou Kültürü” olarak adlandırılan bu kültürel kalıntıların, M.Ö 19 yüzyıla

ait olduğu tespit edildi. Bu dönem, Xia hanedanının hüküm sürdüğü dönemin

kapsamındadır. Bu sit alanının Xia hanedanına ait olduğunu doğrudan

kanıtlayabilecek bulgulara henüz rastlanılmamasına rağmen, sit alanından elde edilen

zengin arkeolojik veriler, Xia medeniyetiyle ilgili araştırmalara önemli bir ivme

kazandırdı.

Erlitou kalıntılarından çıkarılan üretim araçlarının önemli bir kısmını taş

aletler oluşturuyor, bununla birlikte kemik, hayvan boynuzu ve sedeften yapılan

aletler de bulundu. Bazı yerlerdeki topraklarda tahta aletlerin izleri tespit edildi.

Bunlar, o dönemdeki insanların bu tür ilkel aletlerle sulama tesisleri kurarak tarımı

geliştirmeye çalıştıklarını gösteriyor. Xia hanedanına ait olduğu sanılan diğer tarihi

kalıntılarda henüz büyük bronz eşyalara rastlanılmamıştı. Buna karşı Erlitou

kalıntılarında bronzdan yapılan alet, silah ve kaplarla bronz atölyelerinin kalıntıları

bulundu. Buradan çıkarılan çok sayıdaki iyi işlenmiş yeşim ve lapis taşları süsleri ve

taş müzik aletleri, o dönemde el işçiliğinin ve iş dağılımı hakkında fikir veriyor.

Page 64: Tez

63

Xia hanedanıyla ilgili tarih kayıtları arasında en ilgi çekici olanı, Xia

hanedanı döneminde kullanılan takvimdir. “Dadailiji” adlı tarih kitabının

“Xiaxiaozheng” adlı bölümü, bugüne kadar Xia hanedanının takvimini en ayrıntılı

anlatan tarihi kayıt olarak kabul ediliyor. Bu bölümde o dönemin insanların

Büyükayı takımyıldızının yönüne göre ayları belirledikleri anlatılıyor. Çin’in ilk

takvimi olan Xia Takvimi’nde yılın 12 ayındaki yıldızların yerleri, iklimler, bitki ve

benzeri nesnelerin görünüşleriyle, yapılması gereken tarımsal ve siyasi faaliyetler

belirtiliyor. Dönemin tarım üretiminin gelişmişlik düzeyini belirli ölçüde gösteren bu

takvimde, Çinlilerin sahip oldukları ilk bilimsel bilgiler yer alıyor.

4.2.2 Çin’de Yazılı Tarihi Olan İlk Hanedan: Shang Hanedanı

Çinli tarihçiler, Xia hanedanının Çin tarihindeki ilk hanedan olduğunu kabul

ediyorlar. Ancak Xia hanedanıyla ilgili bilgilerin hemen hemen hepsi, daha sonraki

dönemlere ait kayıtlardan elde edilmiştir ve bugüne kadar yapılan arkeolojik

kazılarda bu hanedanla ilgili bulgulara rastlanılmamıştır. Çin tarihinde arkeolojik

kanıtlara dayanan ilk hanedan, Shang hanedanıdır.

M.Ö 16. yüzyılda kurulan Shang hanedanı, M.Ö. 11 yüzyıla kadar yaklaşık

600 yıl varlığını sürdürdü. Başkentini defalarca değiştiren Shang hanedanı yönetimi,

son olarak Yin kentine (şimdiki Henan eyaletine bağlı Anyang şehri civarı) yerleşti.

Arkeolojik bulgular, Çin medeniyetinin Shang hanedanının başlangıç döneminde

oldukça yüksek seviyeye ulaştığını gösterdi. Kaplumbağa kabukları ve hayvan

kemiklerine yazılan Jiaguwen yazısı ve tunç kültürü, bunun başlıca göstergeleri

olarak kabul ediliyor.

Jiaguwen yazısının bulunması, bir rastlantının sonucuydu. 20. yüzyılın

başlarında bilimadamları, Henan eyaletine bağlı Anyang şehrinin kuzeybatısında yer

alan Xiaotun köyündeki köylüler tarafından tesadüfen toplanıp ilaç ham maddesi

diye satılan kaplumbağa kabukları ve hayvan kemikleri üzerinde eski yazılar

olduğunu keşfettiler. Daha sonra geniş araştırma başlatan Çinli bilimadamları,

kaplumbağa kabukları ve hayvan kemikleri üzerindeki yazıların Shang Hanedanı

dönemine ait olduğunu tespit ettiler, bundan yola çıkarak da Xiaotun köyünün Shang

hanedanının başkenti olduğu sonucuna ulaştılar. Shang hanedanının kalıntıları,

bundan sonra “Yinxu” olarak adlandırıldı.

Page 65: Tez

64

“Yinxu”nun bulunması ve üzerinde yapılan arkeolojik kazılar, 20. yüzyılda

Çin’deki en önemli arkeolojik keşfi olarak kabul ediliyor. Yinxu kalıntılarında 1928

yılında başlatılan kazılar sonucunda üzerinde Jiaoguwen yazılı kaplumbağa kabukları

ve hayvan kemikleri ile bronz eşyaları dahil bir çok değerli tarihi eser çıkarıldı.

Jiaguwen yazısı, kehanet kemikleri üzerine yazılan bir tür resim yazısı. Shang

hanedanı döneminde krallar, bütün hareketlerini kehanet sonuçlarına göre yaparlardı.

Kaplumbağa kabukları ve hayvan kemikleri, kehanetin araçlarıydı. Kaplumbağa

kabukları ve hayvan kemikleri önce temizlenir, sonra iç yüzleri bıçakla belirli düzene

göre çentiklenirdi. Bunun ardından kahinler, isimlerini, kehanette bulunduğu tarihi

ve soruları kaplumbağa kabuklarına veya hayvan kemiklerine kazırlar, sonra da ateşe

tutulmayla oluşan “Zhao” denilen çatlaklara bakarak kehanetin sonucunu çıkarırlar,

bu sonuçları yine kabuklara veya kemiklere yazarlardı. Üzerinde yazı olan

kaplumbağa kabukları ve hayvan kemikleri daha sonra resmi arşiv olarak saklanırdı.

Yinxu’de bugüne kadar, toplam 160 binden fazla kaplumbağa kabuğu ve

hayvan kemiği çıkarıldı. Bunların bazıları çok iyi olarak korunmuş, bazıları da yazı

olmayan kemik ve kabuk parçalarıdır. İstatistiklere göre, Yinxu’de çıkarılan kabuk

ve kemikler üzerinde toplam 4 binden fazla yazı bulundu. Bu yazıların 3 bini

bilimadamları tarafından incelendi, bunların 1000 kadarı da anlaşıldı. Geri kalan

yazılar, ya anlaşılmıyor, ya da üzerlerinde ciddi fikir ayrılıkları bulunuyor.

Buna rağmen bilimadamları, anlaşılan 1000’dan fazla kelime sayesinde

Shang hanedanı dönemindeki siyasi, ekonomik ve kültürel yaşam konusunda bilgi

sahibi oldular. Jiaguwen yazısıyla ilgili ilk bilimsel kitap, 1913 yılında Liu E

tarafından hazırlanan “Tie Yun Cang Gui” idi. Tanınmış Çinli tarihçi ve edebiyatçı

Guo Moruo’nun 1929 yılında yazdığı “Jiaguwen Yazısıyla İlgili Araştırmalar” adlı

kitap, bu alandaki bir diğer önemli eserdi. Pekin Üniversitesi Prof. Qiu Xigui ve Çin

Tarih Enstitüsü Prof. Li Xueqin, günümüzde Jiaguwen yazısı üzerinde araştırma

yapan tanınmış isimlerden ikisi.

Üzerinde yazı bulunan kaplumbağa kabukları ve hayvan kemiklerinin yanı

sıra, tunç eşyalar da Shang hanedanının medeniyet seviyesini gösteren diğer bir eşya

türü. Shang hanedanı döneminde tunç üretim tekniği çok yüksek bir düzeye ulaştı.

Yinxu’den çıkarılan tunç eşyalarının sayısı binlerle hesaplandı. Yinxu’de 1939

Page 66: Tez

65

yılında çıkarılan “Simuwu Ding” adlı kare şeklindeki bir tunç kap, 875 kilo

ağırlığında, 133 santim yüksekliğinde, 110 santim uzunluğunda ve 78 santim

genişliğindedir. Çok görkemli görülen “Simuwu Ding”, Çin’in eski çağlarda tunç

kültürünün zirve dönemini gösteren temsili eser olarak kabul ediliyor.

Bununla birlikte arkeolojik kazılar ve bilimsel araştırmalar, Shang hanedanı

döneminde Çin’de devletin ortaya çıktığını, özel mülkiyet sisteminin de esasen

kurulduğunu gösterdi. Shang hanedanından itibaren Çin, medeni bir toplum olma

yoluna girdi.

4.2.3 Batı Zhou Hanedanı İle İlkbahar-Sonbahar Ve Savaşan Devletler

Dönemi

Çin tarihinde Xia ve Shang hanedanlarından sonraki üçüncü hanedan, Zhou

hanedanıydı. M.Ö 1027 yılında kurulan Zhou hanedanı, M.Ö 256 yılında Qin

hanedanı tarafından yok edilmesine kadar Çin’de toplam 770 yıldan fazla süre

hüküm sürdü. Zhou hanedanı, başkentinin Gao kentinden Luoyang’a taşınması ile

Batı Zhou ve Doğu Zhou olmak üzere ikiye ayrıldı. Doğu Zhou ise İlkbahar-

Sonbahar ve Savaşan Devletler olarak iki döneme ayrıldı.

M.Ö 1027 yılında kurulan Batı Zhou hanedanı, M.Ö 771 yılına kadar toplam

257 yıl süreyle hüküm sürdü. Gao şehrini başkent olarak ilan eden Zhou Wuwang,

diğer beyliklerin yardımıyla koalisyon ordusu kurarak Shang hanedanı yönetimini

devirdi ve Batı Zhou hanedanını kurdu. Zhou Wuwang’ın ölümü üzerine tahta geçen

Zhou Chenwang’ın çok genç olması nedeniyle ülke, amcası Zhou Gongdan

tarafından fiilen yönetiliyordu. Zhou Gongdan, ülkesinde istikrar sağladıktan sonra,

doğuya seferler gerçekleştirerek isyanları bastırdı. Batı Zhou hanedanı, Zhou

Gongdan’ın yönetiminde aldığı bir dizi önemli önlem sayesinde güçlü hale geldi.

Dolayısıyla Zhou Chenwang ve varisi Zhou Kangwang’ın tahtta bulundukları

dönem, tarihçiler tarafından “Cheng ve Kang Düzen Toplumu” olarak anılıyor.

Batı Zhou hanedanı döneminde kendine özgü rejimler oluştu. Örneğin “Jin

Tian Rejimi”, “Beylik Rejimi”, “Guo Ye Rejimi” ve “Protokol Rejimi” bunların

bazıları.

Page 67: Tez

66

M.Ö 770-M.Ö 476 yılları arasındaki dönem, “İlkbahar-Sonbahar” dönemi

olarak adlandırılıyor. Çin’de ekonominin gelişmesi ve nüfusun artması nedeniyle

büyük beylikler hegemonyayı ele geçirmek için şiddetli mücadelelere girdiler.

Bununla birlikte, toplumda da büyük değişiklikler görüldü. Tarım alanında, demir

tarım aletlerinin ortaya çıkması, öküzle tarla sürme biçiminin yaygınlaşması, sulama

tesislerinin gelişmesi nedenleriyle tahıl üretimi arttı. İlkbahar-Sonbahar dönemi, Batı

Zhou hanedanı yönetiminin geleneksel siyasi ve toplumsal düzeninin adım adım

çöktüğü bir geçiş dönemiydi.

Çin tarihindeki ilk büyük düşünür ve eğitimci olan Konfüçyus, İlkbahar-

Sonbahar döneminin son yıllarında doğdu. Konfüçyus, geçmişteki kültür ve

düşünceleri gözden geçirerek, yaşadığı dönemdeki sosyal çalkantıları da dikkate

alarak, ahlak, toplum ve siyaset konularında bir dizi özgün teori ve görüşler ortaya

koydu, böylece Çin tarihinde “Ru” akımını yarattı.

M.Ö 403 ile M.Ö 221 arasındaki Savaşan Devletler Dönemi, beylikler

arasındaki mücadelelerin daha da yoğunlaştığı bir dönem oldu. Aslında Savaşan

Devletler Dönemi ile İlkbahar-Sonbahar dönemi arasında kesin bir ayrım yok. Ancak

tarihçiler, Jin Beyliği’nin Zhao, Han ve Wei beyliklerine bölündüğü M.Ö 403 yılını

Savaşan Devletler döneminin başlangıcı, Qin hanedanının beylikleri yok ederek

Çin’i bütünleştirdiği M.Ö 221 yılını da bitimi olarak kabul ediyorlar.

Savaşan Devletler döneminde, Çin’deki siyasi düzen çok değişti: Çok

sayıdaki orta ve küçük ölçekli beylik yok oldu; Qin, Chu, Yan, Han, Zhao, Wei ve Qi

beylikleri, Savaşan Devletler dönemindeki başlıca beylikler haline geldi. Bu

dönemde bütün beyliklerde bir dizi reform yapıldı. Bunların en köklü ve en etkili

olanı, Qin beyliğinde Shang Yang tarafından gerçekleştirilen reformdu.

Savaşan Devletler döneminde sık sık yaşanan savaşlara rağmen antik Çin

kültürü, savaştan hiç etkilenmedi ve hızla gelişti. Toplumda bilim ve kültür

bilgilerine sahip olan bir aydın sınıfı ortaya çıktı. Bu sınıfın toplumdaki etkin rolü,

bilim ve kültürün canlanışını hızlandırdı. Bu dönemde Çin, düşünce ve kültür

açısından tarihteki ilk zirve noktasına ulaştı. Konfüçyus ve Meng Zi’nin temsil

ettikleri “Ru” akımı; Lao Zi, Zhuang Zi ve Lie Zi’nin temsil ettileri Taoculuk; Han

Fei’nin temsil ettiği “Fa” akımı; Mo Zi’nin temsil ettiği Moculuk akımı, daha sonraki

Page 68: Tez

67

çağlarda en çok benimsenen felsefeler oldular. Bu felsefelerin ortaya çıkması,

Savaşan Devletler dönemindeki düşünür çevresinde “Yüz çiçeğin bir arada açtığı,

yüz düşüncenin bir arada varlığını sürdürdüğü” bir ortam olarak görüldü. Bu

felsefeler, yalnızca o zamanki siyaset ve ekonominin gelişmesini hızlandırmakla

sınırlı kalmadı, etkilerini bugüne kadar da sürdürerek, Çin’in düşünce tarihinde

silinmez bir parça oldu.

M.Ö 230 yılında, Qin beyliğinin başında bulunan Ying Zheng, Çin’i

bütünleştirme seferine başladı. Qin beyliği dokuz yıl içinde diğer altı beyliği yok

ederek M.Ö 221 yılında Çin’i birleştirerek yaklaşık 600 yıl süren bölünmeye son

verdi.

4.2.4 Çin tarihindeki İlk Feodal Hanedan Qin Hanedanı

2 bin yıl süren kölelik toplumundan sonra, M.Ö 221 yılında Çin tarihindeki

ilk birleşik, merkeziyetçi ve otoriter feodal yönetim olan Qin hanedanı kuruldu. Qin

hanedanının doğuşu, Çin tarihinde büyük önem taşıyor.

M.Ö 55-M.Ö 222 yılları arasında hüküm süren Savaşan Devletler dönemi,

Çin’deki kölelik toplumunun son dönemiydi. Başlangıçta birbirlerinden bağımsız çok

sayıdaki küçük beylik vardı. Bu beyliklerin birbirlerini savaş yoluyla ilhak etmeleri

sonucunda yedi büyük beylik varlığını sürdürdü. “Yedi Güçlüler” olarak adlandırılan

bu beylikler, Qin, Qi, Chu, Wei, Yan, Han, Zhao’ydı.

Çin’in kuzeybatısında yer alan Qin beyliğinin gücü, diğer beyliklerden daha

erken başlattığı askeri ve tarımsal reform sayesinde hızla arttı. M.Ö 247 yılında 13

yaşındaki Ying Zheng, tahta geçerek Qin Beyi oldu. Ying Zheng, 22 yaşında beyliği

bizzat yönetmeye başladıktan sonra diğer altı beyliği ilhak ederek Çin’i birleştirme

stratejisini hayata geçirdi. Ying Zheng, bütün beyliklerdeki yetenekli insanları bir

araya getirdi. Örneğin Ying Zheng, Han Beyliği’nden gelen casus Zheng Guo’ya

görev vererek “Zheng Guo Kanalı”nı açtırdı.

Bu kanal sayesinde Qin beyliğindeki 40 bin hektardan fazla tuzlu ve alkalik

toprak, verimli tarlalara dönüştü. Bu çalışma, Qin beyliğinin Çin’i birleştirmesinin

maddi koşulunu hazırladı. M.Ö 230-M.Ö 221 arasındaki sürede Ying Zheng, Han,

Zhao, Wei, Yan, Chu ve Qi’yi yok ederek Çin’i birleştirdi. Bölünmeye son verilen

Page 69: Tez

68

Çin’de birleşik, merkeziyetçi ve diktatörlük rejimiyle yönetilen Qin hanedanı

kuruldu. Ying Zheng de Çin tarihindeki ilk imparator oldu. Bu yüzden Ying Zheng,

“ilk imparator” anlamına gelen “Shi Huangdi” olarak adlandırılmıştır.

Qin hanedanının Çin’i birleştirmesi, Çin tarihine yapılan büyük bir katkı

olarak büyük önem taşıyordu. Öncelikle Qin Shi Huang, siyasi alanda “Fenfeng

sistemi”ni (ülkenin topraklarının imparatorun çocukları tarafından paylaşılması

sistemi) kaldırarak “Jun Xian Sistemi”ni (il ve ilçe sistemi) uygulamaya başladı.

Ülke, 36 ile ayrıldı ve her ilin altında ilçeler kuruldu; merkez yönetimle yerel

yönetimlerde görev yapan devlet memurlarının hepsi imparator tarafından bizzat

seçilerek atanır ya da görevden alınırdı, yöneticiliğin babadan oğla geçmesi

uygulamaları kaldırıldı. Qin hanedanının başlattığı “İl ve ilçe sistemi” daha sonra iki

bin yıldan fazla süren feodal rejimde yerleşik bir sistem olarak varlığını sürdürdü.

Bugün Çin’deki pek çok ilçenin ismi, iki bin yıl önce Qin hanedanı döneminde

belirlenmişti.

Qin hanedanının Çin’i birleştirmesinin diğer önemli sonucu, yazıların

birleştirilmesiydi. Qin hanedanından önce farklı beylikler farklı yazılar

kullanıyorlardı. Bu yazılar, aynı kökten gelmesi ve yazılışları arasında büyük

farklılık olmamasına rağmen, yine de kültürün yaygınlaşması ve insanlar arasındaki

temaslar için bir engel oluşturmuştu. Çin’in birleştirilmesinden sonra Qin beyliğinde

kullanılan “Xiao Zhuan Yazısı”, ulusal yazı oldu.

O tarihten itibaren Çince yazısının gelişimi, belirli kurallara bağlandı. Bu

olay, Çin tarihinin oluşumu ve kültürünün devam ettirilmesi için tahmin

edilemeyecek kadar büyük önem taşıdı.

Bununla birlikte Qin hanedanı, ölçüleri birleştirdi. Halbuki Çin’in

birleşmesinden önce yazıda olduğu gibi farklı beyliklerde farklı uzunluk, hacim,

ölçüm ve ağırlık ölçüleri kullanılıyordu ve bu durum, ekonominin gelişmesini ciddi

bir şekilde engelliyordu. Ayrıca Qin Shi Huang, tek para ve tek yasa sistemini

uygulayarak bir yandan ülke ekonomisinin gelişmesine elverişli koşullar yarattı,

diğer yandan da merkeziyetçi yönetimini büyük ölçüde güçlendirdi.

Page 70: Tez

69

Düşünce alanındaki diktatörlüğünü de güçlendirmek isteyen Qin Shi Huang,

M.Ö 213 yılında “Qin Tarihi” dışında, diğer bütün beyliklerin tarih kitaplarını ve

Konfüçyus klasiklerini yaktırdı, hatta bu kitapları gizlice saklayan veya

yaygınlaştıran kişileri öldürttü. Bununla birlikte Qin Shi Huang, ülkenin kuzeyinde

yaşayan azınlık milliyetlerin saldırılarını önlemek için daha önce Qin, Zhao ve Yan

gibi beylikler tarafından inşa edilen setleri restore ettirerek batıdaki çölden doğudaki

denize kadar beş bin kilometreyi geçen Çin Seddi’ni oluşturdu.

Qin Shi Huang, ayrıca 700 binden fazla köylüyü çalıştırarak ve yüklü

harcama yaparak Lishan Dağı’nın eteğinde bir mezar inşa ettirdi. Bu mezar, bugün

Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan Qin Mezarı ve Yeraltı Heykel Ordusu’dur (Tera

Cotta).

Qin Shi Huang’ın Çin’i birleştirmesiyle Çin’de uzun süren bölünmüşlüğe son

verilerek esasını Han milliyetinin oluşturduğu çok milliyetli, güçlü ve büyük bir

feodal imparatorluk kuruldu, böylece Çin tarihinde de yepyeni bir sayfa açıldı.

4.2.5. Han Hanedanı

Çin, M.Ö 206 ila M.S 8 yılı arasında Batı Han hanedanının yönetimi altında

bulunuyordu. İmparator Han Gaozu olarak adlandırılan Liu Bang tarafından kurulan

Han hanedanının başkenti Chang’an’dı (bugünkü Xi’an şehri).

İmparator Han Gaozu, tahtta bulunduğu yedi yıl içinde merkeziyetçi otoriter

yönetimini sağlamlaştırmak için “Halka nefes aldırma”ya yönelik bir dizi politika

uyguladı.

Han Gaozu’nun M.Ö 159 yılında ölmesi üzerine İmparator Hui Di, tahta

geçti. Ancak Han hanedanının yönetimi, fiilen İmparator Han Gaozu’nun eşi Lü

Zhi’nin eline geçti. İktidarda 16 yıl kalan Lü Zhi, Çin tarihindeki sayılı kadın

yöneticilerden biriydi. Onun ardından M.Ö 183 yılında tahta geçen imparator Wen

Di ve oğlu imparator Jing (M.Ö 156-M.Ö 143 yılları arasında tahtta oturdu), “Halka

nefes aldırma” politikalarını sürdürerek köylülerin vergi yükünü azalttılar. Bunun

sayesinde Han hanedanının ekonomisinde büyük canlılık görüldü. Bu dönem,

tarihçiler tarafından “Wen ve Jing Düzen Dönemi” olarak anlandırılıyor.

Page 71: Tez

70

“Wen ve Jing Düzen Dönemi”nden sonra Han hanedanı, adım adım

güçlendi. M.Ö 141 yılında tahta geçen imparator Wu Di, Wei Qing ve Huo Qubin

adlı iki generali göndererek Hunlar’ı yenilgiye uğrattı, Batı Han hanedanının

toprağını genişletti, ülkenin kuzey bölgelerindeki ekonomik gelişmeyi güvence altına

aldı. İmparator Wu Di, yaşamının son yıllarında savaşa son vererek tarımı

geliştirmeye yöneldi. Böylece Çin ekonomisi, gelişmeye devam etti. İmparator Wu

Di’nin ölümü üzerine tahta geçen İmparator Zhao Di, ekonomiyi geliştirmeye devam

ederek Han hanedanını eşi görülmez bir refaha ulaştırdı.

İmparator Zhao Di ve Xuan Di’nin toplam 38 yıl uyguladıkları “Halka nefes

aldırma” politikası sayesinde Batı Han hanedanının gücü arttı. Ancak bunun

beraberinde getirdiği, yerel yönetimlerin güçlenmesi, Batı Han hanedanının

yönetimini ciddi şekilde zayıflattı. Bunu fırsat bilen Wang Mang’ın M.S 8 yılında

iktidarı ele geçirerek “Xin” hanedanını kurmasıyla Batı Han hanedanı yönetimi sona

erdi.

Liu Xiu’nun M.S 25 yılında İmparator Guangwu Di olmasıyla Çin, M.S 220

yılına kadar Doğu Han hanedanının yönetimi altına girdi.

Liu Xiu, köylü isyancıların yardımıyla 25 yılında Wang Mang’ı tahttan

indirerek Han hanedanı yönetimini yeniden kurdu. Ancak bu kez hanedanın başkenti

Luoyang oldu.

İmparator Guangwu Di, M.S 26 yılında Wang Mang’ın uyguladığı eski

politikalarının kapsamlı şekilde değiştirilmesi emri vererek memurluk yönetimine

çekidüzen verdi; Üç Vezir’in (Taiwei, Situ ve Sikong adı verilen üç üst düzey

yönetici) yetkilerini daha da sınırlandırmak için önemli devlet işlerinden sorumlu altı

Shangshu (bakan) atadı; “devlet kölesi sistemi”ni kaldırdı; toprak sayımı

gerçekleştirerek halkın yaşamını istikrara kavuşturdu.

İmparator Guangwu Di, Ming Di ve Zhang Di’nin iktidar döneminde

harcanan yoğun çabalardan sonra Doğu Han hanedanı eski güce adım adım yeniden

kavuştu. Bu dönem, daha sonra “Guangwu Kalkınması” dönemi olarak adlandırıldı.

Page 72: Tez

71

4.2.6. Wei Jin dönemi ve Güney-Kuzey Hanedanları

Çin, 220-589 yılları arasındaki dönemde Wei ve Jin hanedanları tarafından

yönetildi. Doğu Han hanedanı yönetiminin giderek zayıflamasıyla 2. yüzyılın

sonunda Çin, uzun bir bölünmüşlük dönemine girdi.

Bu dönemin ilk yıllarında (189-265) Çin toprakları, Wei, Shu ve Wu olarak

adlandırılan üç devlet tarafından paylaşıldı. Bu bölünmüşlüğe son veren Batı Jin

hanedanı (265-316), varlığını ancak çok kısa bir süre sürdürebildi. Bunun ardından

bölünme, yeniden başladı. Batı Jin hanedanı sülalesinin geri kalan mensupları Yantze

Nehri’nin güneyinde Doğu Jin hanedanını (317-420) kurarken, Çin’in kuzeyi etnikler

arası savaşlara sahne oldu. Kuzey Çin’de ortaya çıkan çok sayıdaki yönetim,

tarihçiler tarafından “16 Devlet” olarak adlandırıldı.

Wei Jin döneminde Çin’in güneyinde ekonomik olarak nispeten büyük

ilerlemeler kaydedildi. Ülkenin batısı ve kuzeyinde yaşayan azınlık etnik grupların

güneye göç etmeleriyle etnik kaynaşma ve temas yoğunlaştı. Wei Jin döneminde

kültür alanında “Xuan” felsefesinin hakimiyeti söz konusuydu. Budizm ve Taoculuk,

birbiriyle olan mücadeleler içinde yayılarak gelişti. Buna rağmen Budizm, genellikle

yöneticiler tarafından himaye ediliyordu. Edebiyat ve sanat alanında, “Jian’an’ın

Yedi Aydını” ve Tao Yuanming gibi edebiyatçıların şiirleri ve makaleleri, Wang

Xizhi gibi hat ustalarının eserleri, Gu Kaizhi gibi ressamların resimleri ve Dun

Huang Mağarası gibi mağara ve tapınak sanat eserleri, ölümsüz eserler olarak tarihe

geçti.

Bilim ve teknoloji bakımından, tanınmış Çinli matematikçi Zu Chongzhi,

dünyada matematikteki sabit sayı “π”nin noktadan sonraki yedi hanesini belirleyen

ilk insandı. Jia Sixie’nin kaleme aldığı “Qi Min Yao Shu” (Ziraatın Temel

Teknikleri) adlı kitap ziraat alanında dünyaca bilinen bir şaheserdi.

420-589 yılları arasındaki dönem, “Güney-Kuzey Hanedanları” dönemi

olarak adlandırılıyor. Bu dönemde Çin’in kuzeyinde önce Kuzey Wei devleti

kuruldu; sonra Kuzey Wei, Doğu Wei ve Batı Wei olmak üzere ikiye bölündü; daha

sonra Doğu Wei’nin yerine Kuzey Qi, Batı Wei’nin yerine Kuzey Zhou kuruldu;

Page 73: Tez

72

dönemin sonunda Kuzey Zhou, Kuzey Qi’yi ilhak etti. Çin’in güneyinde ise Song,

Qi, Liang ve Chen devletleri vardı.

Kuzey-Güney hanedanları döneminde Çin’in ortasında yaşayan insanların

savaşlardan kaçarak güneye sürekli göç etmesi, ülkenin güneyine çok sayıda iş

gücünün yanı sıra ileri üretim teknolojileri de getirdi. Bunun sayesinde Çin’in

güneyindeki ekonomi hızla gelişti. Yangzhou, o dönemde güney Çin’deki en

gelişmiş şehirdi.

Bu dönemde kültür alanında göze çarpan bir nokta, “Xuan” felsefesinin hızla

gelişmesiydi. Bununla birlikte toplumsal kargaşa, düşünce özgürlüğüne güç kattı. Bu

dönemde edebiyat konusunda kaydedilen gelişmelerin en iyi örneği şiirlerin

gelişmesiydi.

Bu dönemde Çin’in dış temaslarında da büyük canlılık görüldü. Çin,

doğudaki Japonya ve Kore, batıdaki Orta Asya ve Roma İmparatorluğu’nun yanı sıra

Güneydoğu Asya ülkeleriyle de temas kurdu.

Doğu Jin hanedanının yıkılmasıyla Çin, tarihte benzeri az olan Güney-Kuzey

bölünmüşlüğüne girdi. Bu durum, ekonomik gelişmeyi belirli ölçüde engellediyse de,

azınlık etnik grupların Çin’in orta kesiminin yönetimini ele geçirmesiyle Sarı Irmak

havzasında eşi görülmemiş bir etnik kaynaşmayı beraberinde getirdi. Bunun

sayesinde Çin’in kuzeyinde yaşayan etnik gruplar, Hanların etkisinde kalarak Çin

ulusunu oluşturan önemli öğeler oldular. Bu yüzden Güney-Kuzey hanedanları

dönemi, Çin’deki etnik bütünleşme sürecinin hızlandırılmasında önemli rol

oynayarak Çin ulusunun gelişme sürecinde vazgeçilmez bir halkaydı.

4.2.7. Sui ve Tang Hanedanları

İmparator Wen Di olarak adlandırılan Yang Jian tarafından 581 yılında

kurulan Sui hanedanı, imparator Yang Di’nin öldürüldüğü 618 yılına kadar toplam

37 yıl hüküm sürdü. Sui hanedanı Çin tarihindeki en kısa süreli hanedanlarından

biriydi. İmparator Wen Di’nin Çin’in tarihi gelişimine yaptığı katkılardan biri, Kuzey

Zhou hanedanı döneminde uygulanan altı bakanlık sistemini kaldırarak üç eyalet ve

altı bakanlığa dayalı yönetim yapısını oluşturması; diğeri de Kuzey-Güney

hanedanları dönemindeki ağır cezaları hafifleterek yeni yasaları çıkarması; üçüncüsü

Page 74: Tez

73

de devlet memuru seçiminde yenilik yaratarak devlet memurlarını sınavla alma

sistemini uygulamasıydı. İmparator Yang Di’nin tarihe yaptığı tek katkı, Beijing ile

Hangzhou arasındaki Büyük Kanal’ı açtırmasıydı, ki bunun amacı gezilerini

kolaylaştırmaktı. İmparator Yang Di, acımasızlığıyla tarihe geçti. Uyguladığı ağır

vergi yüzünden halkın nefretini kazanan Yang Di, isyancı köylüler tarafından

Jiangdu’da idam edildi. Sui hanedanı, böylece devrildi.

Sui hanedanının yıkılmasından sonra 618 yılında kurulan Tang hanedanı,

Çin’i 907 yılına kadar toplam 289 yıl yönetti. Tang hanedanı, “An Shi İsyanı”yla iki

döneme ayrılır. Bu iki dönemden biri, refah dönemi; diğeri ise çöküş dönemiydi.

İmparator Gao Zu tarafından kurulan Tang hanedanı varisi imparator Tai Zong

olarak adlandırılan Li Shimin 10 yıl süren askeri seferleriyle Çin’i yeniden

birleştirdi.

Tarihte “Xuan Wumen Olayı” olarak anılan hükümet darbesiyle tahta geçen

Li Shimin, aldığı bir dizi etkili politikayla ülkeyi Çin’in feodal döneminde eşi

görülmez bir refah toplumu haline getirdi. “Zhen Guan Refah Dönemi” olarak

adlandırılan bu dönemde Tang hanedanı, siyaset, ekonomi ve kültür gibi her alanda

dünyadaki diğer bütün devletleri geride bıraktı. Daha sonra İmparator Xuan Zong

tarafından yaratılan “Kai Yuan Refah Dönemi”, Tang hanedanının gücünü, halkın

refahını ve toplumsal barışı daha da pekiştirdi. Ancak İmparator Xuan Zong

döneminin son yıllarında yaşanan “An Shi İsyanı”, Tang hanedanının çöküşe doğru

adım adım yaklaşmasına neden oldu.

Sui ve Tang hanedanları döneminde siyaset ve hukuk alanında ilerleme

kaydedildi. Bu dönemde uygulanan Üç Eyalet ve Altı Bakanlık Sistemi, Devlet

Memurları Sınavı sistemi ve İkili Vergi Yasası, Çin tarihine damga vuran

sistemlerdi. Sui ve Tang hanedanları tarafından izlenen dışa açık politika sayesinde

Çin’le dünya arasındaki ekonomik ve kültürel temaslar yoğunlaştı. Tang hanedanı

dönemindeki şiirlerin, Çin edebiyatında ayrıcalıklı bir yeri vardır.

Chen Zi’ang, Li Bai, Du Fu, Bai Juyi, Yuan Zhen, Li Shangyin ve Du Mu,

Tang hanedanı dönemindeki seçkin şairlerin temsilcileri olarak kabul ediliyor. Han

Yu ve Liu Zongyuan tarafından başlatılan “Eski Edebiyata Dönüş Hareketi”, Çin

edebiyatını uzun süre etkiledi. Yan Zhenqin’in hat eserleri, Yan Liben, Wu Daozi ve

Page 75: Tez

74

Wang Wei’nin resimleri, “Nishang Yuyi Dansı” (Rengarenk İpek Giysiyle Dans)

gibi müzik ve dans gösterileri ve çok sayıdaki mağara resmi ve heykel, Çin

medeniyetinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Bilim ve teknoloji alanlarında bu

dönemde Çin’in dört büyük icadından matbaacılık ve barut ortaya çıktı.

Tang hanedanının son yıllarında Çin, siyasi kargaşalara sahne oldu. “Niu Li

Siyasi Mücadelesi”, hadımların devlet yönetimini ele geçirmesi ve birbirlerini

izleyen köylü isyanları, hanedanın gücünü giderek zayıflattı. Tang hanedanının

sonunda patlak veren “Huang Chao İsyanı’na katılan Zhu Wen, Tang hanedanı

imparatorunu tahttan indirerek kendisini imparator ilan etti. Böylece Tang hanedanı

dönemi kapandı ve Beş Hanedan Dönemi’nin ilk yönetimi “Geç Liang Hanedanı”

kuruldu.

4.2.8. Song Hanedanı

Hou Zhou hanedanının generali Zhao Kuangyin, Chen Qiao kasabasında

ayaklanma başlatarak 960 yılında kendisini İmparator Tai Zu ilan ederek Song

hanedanını kurdu. Song hanedanının kuruluşuyla “Beş Hanedan ve 10 Devlet”

dönemi kapandı ve Çin’deki bölünmüşlük sona erdi. Song hanedanı, 1279 yılında

Yuan hanedanı tarafından devrilmesine kadar toplam 319 yıl varlığını sürdürdü.

Song hanedanı, Kuzey ve Güney olmak üzere ikiye ayrıldı.

Kuzey Song hanedanı döneminde, Kitanlar kuzeyde Liao devletini (947-1125

yılları arası), Dangxianglar kuzeybatıda Xixia devletini (1038-1227 yılları arası),

Nüzhenler kuzeyde Jin devletini (1115-1234 yılları arası) kurdular. 1125 yılında Liao

devletini yok eden Jin devleti, 1127 yılında Song hanedanının başkenti Kaifeng’i

işgal ederek İmparator Hui Song ve varisi Qin Zong’u kaçırdı.

Böylece Kuzey Song hanedanı yıkıldı. Bunun ardından Song sülalesi

mensubu Zhao Gou, hanedanın güney başkenti Yingtian’da (bugün Henan eyaletine

bağlı Shangqiu şehri) tahta geçerek İmparator Gao Zong oldu. Daha sonra Lin’an’a

(bugünkü Hangzhou şehri) kaçan imparator Gao Zong, Yantze Nehri’nin güneyini

yöneten Güney Song hanedanını kurdu. Dar bir alana sıkıştırılan Güney Song

hanedanı, Song hanedanının çöküş dönemiydi.

Kuzey Song hanedanının Çin’in kuzey bölgelerini birleştirmesiyle toplumsal,

ekonomik ve kültürel alanlarda büyük gelişmeler kaydedildi, dış ticaret de gelişti.

Fan Zhongyan tarafından başlatılan “Qingli Reformu” ve Wang Anshi tarafından

Page 76: Tez

75

başlatılan reform, Kuzey Song hanedanına uzun süreli refah getirememesine rağmen,

bazı toplumsal sorunları gidermeyi başardı. Kuzey Song hanedanının son yılında

devletin çürümüş karanlık yönetimine karşı Fang La ve Song Jiang liderliğinde köylü

isyanı meydana geldi.

Kuzey Song hanedanının Jin devleti tarafından yok edilmesinden sonra

Güney Song hanedanı, Yantze Nehri’nin güneyini yönetmekle yetindi ve kuzeye

seferler düzenleyerek ülkeyi yeniden birleştirme hevesini yitirdi. Yurtsever general

Yue Fei’nin kuzeyden gelen Jin saldırılarına karşı verdiği çetin mücadele, Güney

Song hanedanının hükümdarlarının gözünde yalnızca güney Çin’de daha rahat

yaşamalarını sağlayan bir unsurdu.

Güney Song hanedanının son yıllarında başvezir Jia Sidao’nın yetkileri

kötüye kullanması, Güney Song hanedanının yıkılışını hızlandırdı.

Song hanedanı döneminde Çin, birçok alanda, özellikle bilim ve teknoloji

alanında büyük başarılar sağladı. Bu dönemde pusula, matbaacılık ve barut

yaygınlaştı. Dönemin bilimadamı Bi Sheng, Avrupalılar’dan 400 yıl önce tipografi

tekniğini keşfetti; Su Song, dünyadaki ilk kronometreyi icat etti; Shen Kuo’nun

yazdığı “Meng Xi Bi Tan”, bilim ve teknoloji tarihindeki önemli bir eser olarak

kabul edildi.

Kültür alanında Li bilimi (görgü kuralları bilimi) son derece popüler oldu,

Zhu Xi ve Lu Jiuyuan gibi tanınmış görgü kuralları uzmanları ortaya çıktı. Taoculuk

ve ve Budizm’in yanı sıra dışardan gelen dinler de yaygınlaştı. Kuzey Song hanedanı

döneminde yaşayan tarihçi ve edebiyatçı Ouyang Xiu’nun kaleme aldığı “Yeni Tang

Tarihi”, Tang hanedanının tarihinin gelecek nesillere aktarılmasına büyük katkı

yaptı; Sima Guang’un kaleme aldığı “Zi Zhi Tong Jian” (Yöneticilere Ayna Olan

Malzemeler Koleksiyonu) ise kronolojik tarih araştırmalarıyla ilgili bir şaheserdir.

Edebiyat alanında Ouyang Xiu ve Su Shi gibi seçkin deneme yazarları ortaya

çıktı. Şiirin bir biçimi olan Song ci, bu dönemde yaşayan Yan Shu, Liu Yong, Zhou

Bangyan, Li Qingzhao ve Xin Qiji gibi büyük şairlerin sayesinde eşi görülmemiş

biçimde doruğa ulaştı. Tiyatro ve gelenksel Çin operaları, toplumda geniş ilgi gördü.

Dağ, nehir, çiçek ve kuş, resimlerin ana konuları oldu. Dönemin büyük ressamı

Zhang Zeduan’ın “Qing Ming Shang He Tu” (Qing Ming Bayramındaki Nehir

Manzarası), Çin’in resim sanatındaki ölümsüz eserlerden biridir.

Page 77: Tez

76

4.2.9. Yuan Hanedanı

Timuçin’in 1206 yılında Moğol yönetimini kurmasının ardından Kubilay,

1271 yılında devletin adını “Yuan” olarak belirledi ve 1279 yılında Song hanedanını

yok ederek başkentini Dadu’ya (bugünkü Beijing) taşıdı.

Moğollar, Gobi Çölü’nün kuzeyinde yaşarlardı. Timuçin, diğer Moğol

kabileleri yenerek Moğolistan’ı birleştirdikten sonra Moğol İmparatorluğu’nu kurdu

ve kendisini Cengiz Han ilan etti. Moğol ordusu, batıya da seferler yaparak Orta

Asya, Doğu Avrupa ve İran’a saldırdı. Merkezi Holin (bugün Moğolistan Halk

Cumhuriyeti’nin Harholin bölgesi) olan ve Avrupa ile Asya kıtasını kapsayan büyük

Moğolistan İmparatorluğu, kısa bir süre sonra birbirinden bağımsız birkaç hanlığa

bölündü. Moğol imparatoru, yalnızca adı gereği Moğolların ortak hanı durumuna

düştü, zayıfladı.

Yuan hanedanının kuzeyi, uzun süren savaşlar yüzünden yıkıma uğramıştı.

Yuan hanedanının kurucusu ve İmparator Şizu olarak bilinen Kubilay, tarımı teşvik

eden politikalar uyguladı ve Sarı Irmak’ı ıslah ettirdi.

Çin, Tang, Song ve Yuan hanedanları döneminde dünyanın en gelişmiş

ülkesiydi. Çin’in ekonomisi ve kültürü komşuların yoğun ilgisini çekiyordu. O

dönemde dünyanın çeşitli ülkeleri, Çin’e sık sık elçi gönderiyor ve çok sayıdaki

yabancı tüccar da Çin’e akın ediyordu. Çin’in yabancı ülkelerle olan temaslarında da

eşi görülmemiş canlılık görülüyordu. Bu temaslar, Yuan hanedanı döneminde doruğa

ulaştı.

Yuan hanedanı ile Japonya ve Güneydoğu Asya ülkeleri arasında yakın

temaslar kuruldu; çok sayıdaki Çin gemisi, Çin ve Hindistan arasındaki denizlerde

gidip geliyordu. Çin’in üç büyük icadı matbaacılık, barut ve pusula, Yuan hanedanı

döneminde Arap yarımadası üzerinden Avrupa’ya, Arapların astronomi, tıp ve

matematik bilgileriyle İslam dini de Çin’e tanıtıldı. Çin ve Arap yarımadası arasında

deniz taşımacılığının yanı sıra Yunnan eyaleti üzerinden kara taşımacılığı da açıldı.

Doğu Afrika’ya gönderilen Çin porselenleri, Fas’a kadar ulaştırıldı. Venedikli bir

işadamı olan babasıyla birlikte 1275 yılında Çin’e giden Marco Polo, Çin’de 17 yıl

Page 78: Tez

77

yaşadı. Marco Polo’nun “Seyahatname” adlı kitabı, asırlar içinde Batılıların Çin’i ve

Asya’yı tanımak için başvurdukları önemli bir kaynak oldu.

Yuan hanedanı döneminde kültür alanındaki önemli bir gelişme, Yuan

Qu’nun (tiyatronun bir biçimi) ortaya çıkmasıydı. Guan Hanqin, Wang Shipu, Baipu

ve Ma Zhiyuan gibi tanınmış Yuan Qu yazarlarının “Dou E’ye Yapılan Haksızlar” ve

“Batı Odasının Hikayesi” gibi sahnel eserleri, Çin kültüründe önemli bir yere

sahiptir.

Moğol yönetiminin Han Çinlilerine yaptığı dayanılmaz sömürü ve baskı,

Hanların ayaklanmasına neden oldu. 1333 yılına gelindiğinde dini örgütler ve başka

gizli örgütler tarafından başlatılan ayaklanmalar tüm ülkeye yayıldı. Bu dönemdeki

büyük ayaklanma, Sarı Irmak’ta yapılan ıslah çalışmalarına katılan köylülerin

başlattığı “Kırmızı Başörtülü Ordu”nun ortaya çıkmasıydı. “Kırmızı Başörtülü

Ordu”nun Haozhou bölgesindeki birlikleri, Zhu Yuanzhang’ın liderliğinde

“Moğolları kovarak Çin’i yeniden kurmak” sloganıyla geniş destek kazandı. Zhu

Yuanzhang, ordusuyla birlikte 1368 yılında Dadu’yu ele geçirerek Yuan hanedanını

devirdikten sonra Ming hanedanını kurdu.

4.2.10. Ming Hanedanı

Ming hanedanı, Zhu Yuanzhang’nın 1368 yılında Nanjing kentinde tahta

geçmesiyle kuruldu. Ming Taizu olarak adlandırılan Zhu Yuanzhang, tahtta kaldığı

31 yıl içinde feodal monarşi merkezi yönetimini güçlendirmek için hanedanın

kuruluşuna büyük katkısı olan vezirleri ve farklı görüşlere sahip olan kişileri

öldürerek imparatorluk otoritesini artırdı. Ming Taizu’nun ölümünden sonra torunu

Jianwen tahta geçti. Ancak imparator Jianwen, amcası Zhu Li tarafından tahttan

indirildi. Zhu Li, kendisini Chengzu İmparatoru ilan etti ve 1421 yılında başkenti

Beijing’e taşıdı.

Ming hanedanı yönetiminin merkeziyetçiliği güçlendirmesine rağmen,

imparatorlarının ya yeteneksiz ya da çok küçük yaşta olmaları nedeniyle hükümet

yetkilileri, adım adım hadımların eline geçti. Hadımlar yolsuzluk ve şantaj yaptılar,

dürüst olan vezirleri ezdiler. Ülke, kötü yönetildi, toplumdaki her türlü çelişme

Page 79: Tez

78

alevlendi. Ming hanedanının orta dönemine gelindiğinde bir çok köylü isyanı

meydana geldi, ancak hepsi bastırıldı.

Ming hanedanı dönemindeki tanınmış siyaset adamı Zhang Juzheng,

toplumsal çelişmeleri yatıştırmak ve Ming hanedanı iktidarını sürdürmek için

reforma başladı. Zhang Juzheng, personel yönetimine çekidüzen verdi, tarım ve

dokumacılığı kalkındırdı, ırmakları ıslah etti ve değişik adlar altındaki vergileri

birleştirdi. Bu önlemler, halkın yükünü belirli derecede azalttı.

Ming hanedanı döneminde tarım, daha önceki hanedanlara göre gelişti; ipek

dokumacılığı ve porselen üretimi çok gelişmiş bir düzeye ulaştı; demir çıkarma,

bakır dövmeciliği, kağıt üretimi ve gemi yapımı sektörlerinde de büyük gelişmeler

kaydedildi. Ming hanedanı döneminde Çin’in dış ekonomik ve kültürel temasları da

yoğunlaştı. Tanınmış Çinli denizci Zheng He, büyük filosuyla yedi kez Hint

Okyanusu’nda yolculuk yaparak Asya ve Afrika kıtalarındaki 30’dan fazla ülke ve

bölgeyi ziyaret etti. Ancak Ming hanedanının orta döneminden sonra Çin, Japonya,

İspanya, Portekiz ve Hollanda gibi ülkelerin saldırısına uğradı.

Ming hanedanı döneminde, meta ekonomisinin gelişmesiyle birlikte

kapitalizmin tohumları yeşerdi. Ming hanedanının ilk yıllarında çok sayıda sahipsiz

çorak toprak ortaya çıktı. İmparator Ming Taizu, başı boş dolaşan insanlara toprak

verdi ve vergiyi indirdi. Bunun sayesinde kendi topraklarında ekim yapan köylülerin

sayısı büyük ölçüde arttı. Tütün, tatlı patates, mısır ve yerfıstığı gibi yabancı tarımsal

ürünler bu dönemde Çin’de yetişmeye başladı.

Ming hanedanı döneminde porselen ve dokumacılık gibi geleneksel Çin

zanaatları yüksek seviyelere ulaştı. Özellikle ipek dokumacılığı sektöründe onlarca

dokuma tezgahına sahip atölye işletmecileri ve onlar için çalışan tekniği bilen

“işçiler” ortaya çıktı. Bunlar, Çin’de kapitalizmin ilk şeklinin ortaya çıkmaya

başladığını gösterdi. Ming hanedanı döneminde, mal çeşitlerinin artması ve

alışverişin yoğunlaşmasıyla birlikte kaynak ve ürünleri zengin, ulaşımı da kolay olan

yerlerde büyüklü küçüklü ticaret merkezleri kuruldu. Beijing, Nanjing, Suzhou,

Hangzhou ve Guangzhou gibi işlek kentler de ortaya çıktı.

Page 80: Tez

79

Ming hanedanı döneminde belirli kurallara bağlı kalan “Ba Gu” makaleleriyle

memurluk sınavı yapılırdı. Uzun romanların popüler olduğu bu dönemde “Shuihu”,

“Üç Devletin Hikayesi”, “Batı’ya Yolculuk” ve “Jinpinmei” gibi ünlü romanlar

yazıldı. Bunların yanı sıra coğrafyayla ilgili “Xu Xiake Seyahatnamesi”, tanınmış

doktor Li Shizhen’nin “Bencao Gangmu (Şifalı Bitkiler Koleksiyonu)”, ziraatçi Xu

Guangqi’nin “Tarım Ansiklopedisi”, zanaatkar Song Yingxin’in “Tiangong Kaiwu”

ve tarih kitabı “Yong Le Ansiklopedisi” gibi ünlü klasik eserler de bu dönemde

hazırlandı.

Ming hanedanının son yıllarında topraklar kraliyet ailesinde ve feodal

beylerin elinde yoğunlaştı. Hükümet, vergileri günden güne artırdı, toplumsal

çelişmeler gün geçtikçe alevlendi. Toplumsal çelişmelerin yumuşatılmasını

arzulayan bazı memurlar ve bilginler, sık sık bir araya gelip siyaset tartıştılar ve

hadım ile aristokratların imtiyazlarının azaltılmasını istediler.

“Dong Lin Partililer” olarak adlandırılan bu insanlar, büyük baskıların altında

kaldı. Bu durum, toplumdaki huzursuzluğu daha da artırdı.Köylerdeki mücadeleler

de şiddetlendi. 1627 yılında Shanxi eyaletinde yaşanan afet sırasında yöneticilerin

zorla vergi toplamaları, köylü isyanlarına neden oldu. Onbinlerce köylünün katıldığı

isyan ordusunun 1644 yılında Beijing şehrine girmesinden sonra imparator Cong

Zhen kendini asarak intihar etti. Böylece Ming hanedanı, devrildi.

4.2.11. Qing Hanedanı

Çin’de 1644-1911 yılları arasındaki dönemde hüküm süren Qing hanedanı,

kurucusu Nurhaç’tan son imparator Pu Yi’ye kadar toplam 12 imparator tarafından

yönetildi.

Qing hanedanının toprakları, zirve döneminde 12 milyon kilometrekareyi

geçmişti. Nurhaç, 1616 yılında Hou Jin Krallığı’nı kurdu. Krallığın ismi Huang Taiji

tarafından 1636 yılında “Qing” olarak değiştirildi. Li Zichen’in liderliğindeki köylü

isyancı ordusunun 1644 yılında Ming hanedanını devirmesi ve Ming hanedanının son

imparatoru Cong Zhen’in intihar etmesinden yararlanan Qing ordusu, Mançurya’dan

yola çıkıp Çin Seddi’nin önemli geçitlerinden Shanhaiguan’ı aşarak ülkenin iç

kesimine girdi.

Page 81: Tez

80

Köylü isyancı ordusunu yenerek Beijing’i başkent yapan Qing hanedanı, daha

sonra ülkenin dört ucunda yaşanan köylü ayaklanmalarını bastırdı, güneye kaçan

Ming hanedanının kalan güçlerini yok etti ve Çin’i adım adım birleştirdi.

Qing hanedanı, ilk yıllarında sınıflar arasındaki çatışmaları yumuşatmak için

çorak arazilerin tarlaya dönüştürülmesini teşvik etti ve vergi indirimi gibi politikalar

uyguladı. Bunun sayesinde Çin’in hem iç kesimindeki, hem de sınır bölgelerindeki

toplumsal yapı ve ekonomi belirli ölçüde gelişti. 18. yüzyılın ortalarına gelindiğinde

Çin’in feodal ekonomisi, eşi görülmemiş biçimde zirveye ulaştı. Tarihte “Kangxi,

Yongzheng ve Qianlong Refah Dönemi” olarak anılan bu dönemde Qing

hanedanının feodal merkeziyetçi monarşi yönetimi daha güçlü hale geldi, Çin’in

devlet gücü yükseldi, toplumda düzen sağlandı. Çin’in nüfusu 18. yüzyılın sonunda

300 milyona yaklaştı.

1661 yılında general Zheng Chengon, savaş filosuyla Taiwan Boğazı’nı

geçerek Taiwan’ı 38 yıl süreyle işgal eden Hollandalı sömürgecileri yendi.

Hollandalılar’ın 1662 yılında teslim olmasıyla Taiwan, anavatanın kucağına geri

döndü.

Çarlık Rusyası, 16. yüzyılın sonlarından itibaren doğuya genişlemeye başladı.

Çarlık Rusyası, Qing ordusunun Mançurya’dan Shanhaiguan’ı geçerek Çin’in iç

kesimine girmesinden yararlanarak Yaksa ve Nibuçu gibi kasabaları ele geçirdi. Qing

hanedanı yönetimi, Rus işgalcilerin Çin topraklarından çekilmesini defalarca istedi.

Qing ordusunun 1685 ve 1686 yıllarında İmparator Kangxi’nin emriyle Yaksa’daki

Rus ordusuna iki kez saldırması karşısında Çarlık Rusyası ordusu, Çin-Rus sınırının

doğusuyla ilgili sorunları, görüşme yoluyla çözmeyi kabul etmek zorunda kaldı. Çin

ve Rusya temsilcileri, 1689 yılında aralarındaki ilk sınır anlaşması “Nibuçu

Anlaşması’nı imzaladılar.

İmparator Qianlong döneminde, Çungarya kabilesinin şefi Gordan

liderliğindeki bölücü güçler yok edildi, Huilerin, Büyük ve Küçük Hoca İsyanı

bastırıldı ve Xinjiang bölgesi birleştirildi. Bunun ardından Qing yönetimi, sınır

bölgelerindeki ekonomi, kültür ve ulaşımı geliştiren bir dizi politika uyguladı.

Page 82: Tez

81

Qing hanedanının İmparator Daoguang dönemine kadar (19. yüzyıl) Çin,

kültür alanında büyük başarılar kazandı. Bu süre içinde Wang Fuzhi, Huang Zongxi,

Gu Yanwu ve Dai Zhen gibi seçkin düşünürler ile Cao Xueqing, Wu Jinzi, Kong

Shangren ve Shi Tao gibi ünlü edebiyatçı ve sanatçılar yetişti. Tarih alanında da

büyük başarıların elde edildiği bu dönemde birçok seçkin tarihçi ve “Siku Quanshu”

ile “Kitap Koleksiyonu” gibi hükümet emriyle derlenen büyük kitap dizileri ortaya

çıktı. Bilim ve teknolojide, özellikle mimarlık alanında büyük ilerlemeler kaydedildi.

Qing hanedanı döneminde Çin, tarıma dayalı bir ülke olmaya devam etti.

Bununla birlikte Qing hanedanı yönetimi, kültür ve düşünce alanlarında feodal ahlakı

ön plana çıkardı, çok sayıdaki edebiyatçı ve düşünürü hapse attı; dış ilişkiler alanında

ise uzun süre içine kapandı ve kendisini “merkez ülkesi” olarak gördü.

Qing hanedanının orta döneminden itibaren çeşitli toplumsal çelişmeler

kendini göstermeye başladı, sık sık isyanlar yaşandı. “Bailianjiao”nin (Beyaz Nilüfer

Dini) başlattığı isyan, Qing hanedanının refah dönemine son verdi.

1840 yılında patlak veren “Afyon Savaşı” ve bunun ardından Batılı ülkelerin

yoğun saldırıları karşısında Qing hanedanı, yabancı işgalcilerle çok sayıda adaletsiz

anlaşma imzalayarak topraklarını yabancılara bırakmak, yüklü tazminat ödemek ve

limanlarını yabancılara açmak zorunda kaldı.

Çin de adım adım yarı feodal, yarı sömürge bir toplumsal yapıya düştü. Qing

hanedanının son yıllarında yönetimin yozlaşması, düşüncelerinin kemikleşmesi,

korkaklığı ve kendini küçümsemesi nedeniyle Qing hanedanı düşüşe geçti. Eziyet

altında yaşayan Çin halkı, emperyalizme ve feodalizme karşı “Taiping Tianguo

Hareketi” ve “Nianjun İsyanı” gibi bir dizi ayaklanma yaptı.

Hakimiyetini sürdürmek isteyen Qing hanedanının yönetici sınıfı da Yangwu

Hareketi ve Wuxu Reformu gibi reformları başlatarak Çin’i güçlü ve müreffeh bir

topluma dönüştürmeye çalıştı. Ancak bu hareketlerin hepsi başarısız oldu. Sayısız

vatansever insan, Çin milletini kurtarmak için kanlı mücadeleler verdi. Yurtseverlik

dalgaları, Çin’in yakın çağ tarihinin en önemli akımı oldu. 1911 yılında patlak veren

“Xinghai Devrimi” ile Qing hanedanı devrildi, Çin’de 2 bin yılı aşkın sürede hüküm

süren feodal imparatorluk rejimi yıkıldı ve Çin tarihi yeni bir döneme girdi.

Page 83: Tez

82

4.3. Çin'deki Tarihi Kayıtlar

4.3.1. Savaş Sanatı

Eski Çin’in en büyük askeri teori eseri olan “Savaş Sanatı”, dünyada en çok

bilinen ve en derin etkiye sahip klasik Çin eseridir. “Savaş Sanatı”nda anlatılan

strateji ve felsefe düşünceleri, askerlik, siyaset ve ekonomi dahil her alanda yaygın

olarak uygulanıyor.

2500 yıl önce yazılan “Savaş Sanatı”, dünyadaki en eski askeri teori kitabıdır.

Bu kitap, Clausewits’in yazdığı Avrupa’nın ilk savaş sanatı kitabı “Savaş

Üzerine”nin (On War) 2300 yıl öncesinde yazıldı.

“Savaş Sanatı”nın yazarı Sun Wu, Çin’in İlkbahar-Sonbahar döneminde

yaşayan büyük bir askeri otoriteydi. Çin tarihinde “Savaş Ustası” veya “Askeri

Taktik Ustası” olarak adlandırılan Sun Wu, genç yaşlarda savaştan kaçmak üzere Wu

devletine geldi. Wu Kralı tarafından generalliğe atanan Sun Wu, 30 bin kişilik

ordusuyla Chu devletinin 200 bin kişilik ordusunu yenerek diğer bütün devletleri

korkutan bir isim oldu. Sun Wu, İlkbahar-Sonbahar döneminin sonunda ve daha

önceki dönemlerde yaşanan savaşlardan kazanılan tercübeleri özetleyerek yazdığı

“Savaş Sanatı” kitabında, evrensellik taşıyan bir dizi askeri kural ortaya koydu ve bir

bütünlük oluşturan askeri teoriler sistemini oluşturdu.

6 bin kelime ve 13 bölümden oluşan “Savaş Sanatı”nın her bölümünde bir

ana konu işleniyor. Örneğin, “Stratejiler” adlı bölümde savaşın yapılıp yapılmaması

sorunu ele alındı. Bu bölümde savaşın, siyaset ve ekonomiyle olan ilişkileri tahlil

ediliyor, savaşın sonucunun siyaset, zaman, jeolojik yapı, komutan ve disiplinden

oluşan beş temel faktör tarafından belirlendiği, ancak en önemli faktörün siyaset

olduğu kaydediliyor.

“Çarpışmalar” adlı bölümde savaş taktikleri anlatılıyor. “Saldırılar” adlı

bölümde düşmanlara yönelik saldırıların taktikleri yer alıyor. Bu bölümde Sun Wu,

asgari bedelle azami başarı kazanma düşüncesini, yani mümkün olduğu kadar

savaşmadan düşman kentlerini ele geçirme, zorlu ve uzun süreli savaşlar

başlatmadan düşman ülkesini yok etme düşüncesini ortaya koydu. Sun Wu, bu

hedefleri gerçekleştirmek için taktiklere önem verilmesi gerektiğini vurgulayarak,

Page 84: Tez

83

zafer kazanmak için ilk seçeneğin siyasi taktikler olduğunu, bunu sırasıyla

diplomatik taktikler, silah zoru ve saldırıların izlediğini belirtti.

Sun Wu’ya göre taktikle zafer kazanmak için yalnızca kendi gücünü değil,

düşmanın gücünü de doğru ve ayrıntılı şekilde bilmek gerek. “Ajan Kullanma” adlı

bölümde ise, düşmanların durumunu savaştan önce ayrıntılı biçimde öğrenmek için

her türlü ajanı iyi kullanarak mümkün olduğu kadar kapsamlı istihbarat elde etmek

gerektiği savunuluyor.

“Savaş Sanatı” birçok değerli felsefe düşünceyi de içeriyor. Örneğin kitapta

yer alan “kendini ve düşmanlarını iyi bilenler, yüz savaşı kaybetmez” sözü, bugün

Çinlilerin konuşma dilinin bir parçası haline geldi.

Zengin diyalektik düşünceleri içeren “Savaş Sanatı”nda, dost ve düşman,

öznellik ve nesnellik, azlık ve çokluk, güçlülük ve güçsüzlük, saldırı ve savunma,

zafer ve yenilgi, yarar ve zarar gibi savaşla ilgili bir dizi çelişmeler arasındaki

zıtlıklar ve dönüşümler anlatılıyor. Sun Wu, bütün bu çelişmeler ve dönüşümleri

inceleme temelinde “Savaş Sanatı”nda savaşın stratejilerini ve taktiklerini ortaya

koydu. Kitabın diyalektik düşünce tarzı, Çin’deki diyalektik düşünce sisteminin

gelişme tarihinde çok önemli bir yere sahiptir

Taktiklerin koleksiyonu olan “Savaş Sanatı”nda yer alan taktikler, tarihteki

bütün büyük askerler tarafından geniş şekilde uygulandı, bu taktiklerin isimleri ve

örnek hikayeleri de Çin’de 7’den 70’e herkesçe biliniyor.

“Savaş Sanatı”, içerdiği mantıklı askeri ve felsefi düşünce sistemi, zengin

düşünceler ve taktiklerle her okunuşunda okuyuculara verdiği yeni ilhamlarla

dünyanın askeri düşünce çevresinde geniş etki yapmıştır ve büyük saygınlığa

sahiptir. Kitap bugün başta İngilizce, Rusça, Almanca ve Japonca olmak üzere 29

dile çevrildi ve hakkında binlerce kitap yazıldı, birçok ülkedeki askeri okullarda ders

kitabı olarak okutuluyor. Basına yansıyan haberlere göre, 1991 yılında patlak veren

Körfez Savaşı öncesinde ve savaş sırasında iki taraf, “Savaş Sanatı”nı dikkatle

inceleyerek kitaptaki düşünceleri uyguladılar.

“Savaş Sanatı”nda yer alan düşünceler, toplumsal ve ticari yaşamda da

yaygın olarak uygulanıyor. Çin’de ve dünyadaki birçok işletme ve işadamı, “Savaş

Page 85: Tez

84

Sanatı”ndaki düşünceler ışığında işletmecilik ve pazarlama çalışmalarını

sürdürüyorlar. Kitaptaki askeri düşüncelerin ticarette kullanılması, hep olumlu

sonuçlar verdi.

4.3.2. Tarih Kayıtları

M.Ö 1. yüzyılda yazılan “Tarih Kayıtları”, Çin tarihindeki büyük bir tarih

eseri olmakla birlikte, büyük bir tarihi roman olarak yüz yıllar içinde Çin’in tarih

bilimi ve edebiyatı üzerinde derin etki yaratmıştır. Batı Han hanedanı döneminde

yazılan “Tarih Kayıtları”nda, ilkel toplumdan Batı Han hanedanına kadar yaklaşık 3

bin yıl içindeki siyaset, ekonomi, kültür ve tarih olayları yer alıyor. “Tarih Kayıtları”,

Çin’de kişilerin biyografilerine dayalı ilk genel tarih kitabı, aynı zamanda Çin’in

biyografik edebiyatının öncüsü olma özelliğini de taşıyor.

“Tarih Kayıtları”nın yazarı Sima Qian, Batı Han hanedanı döneminde

yaşayan ünlü bir tarihçi ve edebiyatçı. Babası Batı Han hanedanı yönetiminin tarih

sorumlusu olan Sima Qian, tarihçi ailesinin etkisiyle küçük yaşlardan itibaren

düşünmeyi çok sever, tarih kayıtlara geçen insan ve olaylara özgün bakış açısıyla

yaklaşırdı.

Sima Qian, gençliğinde ülkenin birçok yerini dolaşarak, farklı yörelerin örf

adetleri, ekonomileri ve ürünleri hakkında incelemeler yaptı, tarihi yerleri gezerek

ünlülerin biyografilerini ve tarihi olayların kayıtlarını topladı. Babasının ölümü

üzerine Sima Qian, Batı Han hanedanının sarayında tarih memuru oldu. O döneme

kadarki tarih kitapları, farklı tarih yaklaşımlarına sahip farklı kişiler tarafından

yazılmıştı, görüş açıları da dardı.

Bu yüzden Sima Qian, eski tarihi belgeleri derlerken, Çin’in genel tarihini

anlatan bir kitap yazmaya karar verdi. O zamanda Sima Qian, siyasi görüşlerinin

sarayın hakim görüşlerine ters düşmesi yüzünden hadım edime cezasına çarptırıldı.

Bu ceza, Sima Qian’a ağır bedensel ve ruhsal acı verdi. Sima Qian, bir süre sonra

eski görevine yeniden döndüyse de tamamen farklı bir psikolojiye girdi ve yaşamını

sürdürmenin tek hedefi ve anlamının “Tarih Kayıtları”nı tamamlamak olduğunu

düşündü. Sima Qian’ın 13 yıllık emeğiyle yazdığı “Tarih Kayıtları”, 103 bölüm ve

500 bin kelimeden oluşuyor.

Page 86: Tez

85

“Tarih Kayıtları”, “Temel Kronoloji”, “Şemalar”, “Yazılar”, “Soylu Aileler”

ve “Biyografiler” olmak üzere beş kategoriye ayrılıyor. Çin tarihindeki imparatorlar

ve diğer önde gelen siyaset adamlarına odaklanan “Tarih Kayıtları”nda bu beş

kategorinin işlevleri arasında kesim ayrım var.

“Temel Kronoloji”de tarihteki kral ve imparatorların yaşamları ve

başlarından geçen önemli olaylar; “Şemalar”da bütün tarihi dönemlerde yaşanan

bütün olaylar şemalar halinde; “Yazılar”da gökbilimi, takvim, sulama, ekonomi ve

kültür olayları; “Soylu Aileler”de her dönemdeki bey ve aristokratların faaliyetleri ve

topluma yaptıkları katkılar; “Biyografiler”de toplumun her sınıfından önemli etki

yaratmış insanların biyografileri, kimi bölümlerde de bazı azınlık etnik grupların

tarihleri anlatılıyor.

“Temel Kronoloji”, “Soylu Aileler” ve “Biyografiler”, “Tarih Kayıtları”nda

en çok yer alan bölümlerdir. Bu üç bölümün hepsinde tarih, kişilere odaklanarak

anlatılıyor. Böylece Sima Qian, yeni bir tarih kitabı biçimi olan “kronoloji biçimi”ni

yarattı.

“Tarih Kayıtları”, “gerçeğe uygun kayıtlar” olarak kabul ediliyor. Sima Qian

tarih yazmaya, kendisinden önce yaşayan tarihçiler gibi “iyi imparator ve

yöneticiler”in başarılarını anlatmanın ve yaşadıkları dönemdeki yönetimleri övmenin

bir aracı olarak yaklaşmadı. “Tarih Kayıtları”, diğer feodal hanedanların “resmi

tarihleri”nden çok daha geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

Sima Qian, yalnızca siyaset üzerinde durmak yerine, siyaset, ekonomi,

askeriye, kültür, astroloji, coğrafya ve gelenek gibi bütün unsurları bir bütünlük

içinde ele alarak zengin ve renkli tarih dünyasını kurdu. Uğradığı haksızlıklar

nedeniyle Sima Qian, insanların yaşam gücü ve kişisel değerleri gerçekleştirme

mücadelelerine ayrı bir ilgi gösterdi. Bu yüzden “Tarih Kayıtları”nda, geçmişteki

bütün feodal hanedanların resmi tarih kitaplarından farklı olarak son derece açık

sevgi ve nefret duyguları okunabiliyor.

Feodal yönetici sınıflara, özellikle Han hanedanı yönetiminin başında

oturanlara yönelik eleştiriler ve yergilerle halkın feodal yönetimin eziyetine karşı

başkaldırılarının yer aldığı kitapta, toplumun tabanında yaşayan birçok insana övgü

Page 87: Tez

86

yağdırıldı, çok sayıdaki yurtsever kahraman anlatıldı. “Tarih Kayıtları”nda,

geleneksel tarih anlayışı ve ahlak görüşlerine ters düşen olaylar bile yer aldı.

“Tarih Kayıtları”, edebi bakımından da büyük değer taşıyor. Bu eserin

taşıdığı sanatsal değer, gerçek tarihi bilgileriyle özgün karakterlere sahip çok

sayıdaki kişinn anlatılmasında kendini gösteriyor. Örneğin, sıradan vatandaşken

ayaklanma yoluyla yönetimi ele geçirenler, güçsüz görünen ancak içinde büyük

ülküler taşıyan kahramanlar, resmiyette bulunmayan ancak seslerini duyuran adalet

yanlısı savaşçılar, büyük cesaretle donatılan ve asla yenilmeyen generaller,

suikastçılar, asker olmayan ancak üstün zekasıyla ordu yöneten aydınlar, büyük

servetlere sahip dul kadınlar, aşk uğruna herşeyini feda eden güzel kızlar vb. Bu

olağanüstü kişiler, “Tarih Kayıtları”nın en renkli ve önemli parçasını oluşturdu.

“Tarih Kayıtları”ndaki anlatım, kısa, öz, canlı, sistematiktir, dili de çok

akıcıdır. Özellikle dramatik özelliği ön plana çıkaran sahne anlatımı, eserin

çekiciliğini artırdı. Bu nedenle “Tarih Kayıtları”, öteden beri klasik Çin düz

yazılarının en iyi örneği olarak kabul ediliyor.

4.4. Çin Tarihindeki Müreffeh Dönemler

4.4.1. Çin Tarihindeki Beş Müreffeh Dönem

Çin’in 2 bin yılı aşkın feodal toplumunda birkaç müreffeh dönem ortaya

çıkmıştı. Batı Han hanedanının “Wen Jing dönemi”, Tang hanedanının “Zhen Guan

dönemi”, Ming hanedanının “Yong Xuan dönemi”, Qing hanedanının “Kang Xi-

Qian Long dönemi”, bunların tipik örnekleridir. “Savaşan Devletler Müreffeh

Dönemi” ise az biliniyor.

Tarihteki müreffeh dönemlerin hepsi, kargaşalardan sonra kurulan yeni

hanedanların yükseliş dönemine rastladı. Qin hanedanının yıkıntıları üzerinde

kurulan Batı Han hanedanı, ancak 170 yılı aşkın sürede harcanan çabalardan sonra

refaha ulaşabildi. Tang hanedanının “Kai Yuan Müreffeh Dönemi”, Sui hanedanının

son yıllarında yaşanan kargaşalardan yaklaşık 100 yıl sonra ortaya çıktı. Ming

hanedanı, Yuan hanedanını Çin Seddi’nin dışına kovduktan sonra yarım asırda

harcadığı çabalarla “Yong Xuan Müreffeh Dönemi”ni yaratabildi. Ming hanedanının

Page 88: Tez

87

İmparator Shen Zong döneminin ortasından, Qing ordusunun Çin Seddi’ni

geçmesine kadar yaklaşık 50 yıl süren kargaşalardan sonra kurulan Qing hanedanı

yönetimi, 20 yıl süren çabayla Li Zichen ve Zhang Xianzhong liderliğindeki isyancı

köylü birliklerini yendi ve Ming hanedanının kalıntılarını temizledikten 70 yıl sonra

refahı gerçekleştirebildi. Savaşan Devletler dönemindeki durum bunlardan biraz

farklıydı. O dönemde ülkeyi paylaşan yedi devlet, İlkbahar-Sonbahar” dönemindeki

düzensizlikten sonra yeni bir siyasi düzen oluşturdular ve sonunda Qin devleti, diğer

devletleri birleştirerek toplumda gerçek düzeni tesis etti.

Bütünleşmiş ülke, müreffeh ekonomi, istkrarlı yönetim, huzurlu toplum,

güçlü devlet ve hareketli kültür, bu dönemlerin ortak özellikleriydi.

Konfüçyus tarafından “Kargaşa toplumu” olarak nitelendirilen İlkbahar-

Sonbahar dönemindeki toplumsal çalkantı, aslında eski sistemin çöküşü ve yeni

sistemin doğuşunun habercisiydi. Savaşan Devletler dönemine girildikten sonra Li

Huai tarafından Wei devletinde ve Wu Qi tarafından Chu devletinde başlatılan

reformla başlayan reform dalgası, dönemin yedi devletinin güçlenmesine neden oldu.

Özellikle Shang Yang’ın başlattığı köklü reform, Qin devletini diğer altı devletten

daha güçlü kıldı. Bu dönemde yapılan reformlar, boyutlarının farklı olmasına

rağmen, feodal rejimin, kölelik rejiminin yerini alması sonucunu beraberinde getirdi.

Batı Zhou hanedanı döneminde kurulan çok sayıdaki devletin İlkbahar-

Sonbahar döneminde yaşanan savaşlardan sonra birer birer ilhak edilmesiyle Savaş

Devletler döneminde yalnızca yedi devlet kaldı. Ancak bu durum, daha sonra ortaya

çıkan bölünmüşlüklerden çok farklıydı. Çünkü Qin hanedanından önceki Xia, Shang

ve Zhou hanedanları döneminde Çin’de gerçek anlamda ulusal bütünlük yoktu.

O zamandaki Çin, Xia, Shang ve Zhou hanedanlarının hükümdarlarını

merkez kabul eden beyliklerin birliğiydi. Bu nedenle Savaşan Devletler dönemine

bölünmüşlük damgası vurulması yanlış olur. İlkbahar-Sonbahar dönemindeki

yüzlerce devletin Savaşan Devletler dönemine gelindiğinde yedi devletin bünyesinde

toplanması, önemli bir ilerlemeydi. İmparator Qin Shihuang’ın diğer altı devleti ilhak

ederek güçlü ve merkezi bir yönetim kurması, tarihi akışın doğal bir sonucuydu.

Page 89: Tez

88

Qin hanedanının diğer altı devleti yok ettikten sonra beylik sisteminin yerine

il ve ilçe sistemini uygulayarak, yönetimin merkezde, yani imparatorun tek elinde

toplanmasını sağlamasıyla İlkbahar-Sonbahar döneminde ortaya çıkan “Büyük

Birlik” teorisi, ilk kez hayata geçirildi.

Bu tarihten sonra bütünlük ve bölünmüşlük, toplumun gelişip gelişmediğini

belirleyen bir kıstas haline geldi. Tabii ki bütünlüğün her zaman iyi, bölünmüşlüğün

de her zaman kötü olduğunu söylemek de yanlıştır. Yolsuzluk bir feodal hanedanda

zirveye ulaştığı zaman, üretici güçlerin önü kesilir, hatta ciddi şekilde geriler, halk

eziyet altında yaşar, bu durumda köylülerin ayağa kalkarak o hanedanın yönetimini

bozması bir zorunluluk haline gelir. Çin’in eski lideri Mao Zedong’un Çin’deki

köylü isyanlarının olumlu yanlarını takdir etmisinin nedeni de buydu.

Ancak bölünmeden sonra ülke, er ya da geç yeniden bütünleşecektir. Bu da

Çin tarihinin gelişmesinde kanıtlanmış bir kuraldır. Büyük Birlik ise, toplumsal

üretimin gelişmesine ve halkın yaşam seviyesinin yükselmesine yararlı olan huzurlu

bir toplumsal ortam hazırladığı için hep olumlu değerlendirilmişti. Bu nedenle Büyük

Birlik’in gerçekleşmesi, müreffeh toplumun önemli bir kriteri olarak kabul edildi.

Batı Han hanedanının İmparator Wen Di dönemi (M.Ö 179-M.Ö 157), İmparator

Jing Di dönemi (M.Ö 156-M.Ö 141) ve İmparator Wu Di dönemi (M.Ö 140-M.Ö

87), Çin haritasının genişletildiği dönemlerdi.

Batı Han hanedanı, yaklaşık 50 yıl süren savaşlardan sonra kuzeydaki Hunları

Gobi Çölü’nün kuzeyine kadar kovdu. Daha önce Hunların kontrolü altında bulunan

Gobi Çölü’nün güneyi, Sarı Irmak’ın batı kıyısındaki Hexi Koridoru, Han haritasına

katıldı.

Bununla birlikte Batı Bölgeleri olarak adlandırılan Yu Men geçidinin

batısıyla Xinjiang bölgesinin güneyindeki geniş toprakları haritasına katan Batı Han

yönetimi, doğudaki Wei sülalesi tarafından yönetilen Kore’yi yenerek Liaodong

bölgesinin bazı kesimlerini ele geçirdi, güney, güneybatı ve güneydoğuya da

ilerleyerek azınlık etnik grupların toplu halde yaşadıkları bugünkü Guangdong,

Yunnan, Zhejiang ve Fujian bölgelerini kontrol altına aldı. İmparator Wu Di

döneminde Han yönetimi, Qin hanedanından daha daha geniş bir “Büyük Birlik”

gerçekleştirdi.

Page 90: Tez

89

Tang hanedanı döneminde gerçekleştirilen Büyük Birlik’in kapsamı, Han

hanedanından daha genişti. Tang hanedanı yönetimi, kuzaybatıdaki Türk kavimlerini

yendikten sonra bölgede Anxi Komutanlığı’nı; kuzeydoğudaki Gao Gouli (Kore)

devletini yendi ve Andong Komutanlığı ile Hei Longjiang’da kuzeydoğu bölgesini

yöneten Heishui Komutanlığı’nı kurdu. Böylece Kai Yuan dönemine gelindiğinde

Tang hanedanının yönetimi Batı Han hanedanıyla kıyaslanayamayacak kadar büyük

bir coğrafyayı yönetmeye başladı.

Çin tarihinde eşi görülmemiş büyük birlik gerçekleştiren Han ve Tang

hanedanları, Çin toprağının genişlemesine damga vuran iki önemli döneme imza

attılar.

Ming hanedanı yönetimi, İmparator Yong Le ve Xuan De dönemlerinde

kuzey ve kuzeybatıda Yuan hanedanının kalan güçlerine saldırarak Gobi Çölü’nün

kuzeyi ve güneyini kontrol altına aldı; bugün Yunnan, Guizhou ve Sichuan

eyaletlerini kapsayan güney ve güneybatıda merkezi yönetime bağlı “Tu Si (ağa)”

sistemi niuyguladı; Kaiyuan kenti ve Dış Hingan Dağları’nın kuzeyi ile Ku Wu adası

(bugünkü Kumçatka Yarımadası) arasında çok sayıda kışla, bu kışlaları yönetmek

için de Heilongjiang’nın Telin bölgesinde Nurgan Baş Komutanlığı’nı kurdu.

An Nan, Jue Luo ve Kore gibi devletler, Ming hanedanının himayesi altına

girdi. Ming hanedanının İmparator Yong Xuan döneminden sonra Çin Seddi’nin

kuzeyi ve kuzeybatısı tekrar Moğolların hakimiyeti altına girdi ve Ming hanedanının

yüzölçümü belirli ölçüde küçüldü. İmparator Kang Xi ve Qian Long dönemlerinde

Qing hanedanı, batıda Balkaş Gölü’nün doğu kıyısını, Gobi Çölü’nü, kuzeydoğuda

Heilongjiang Nehri’nin kuzeyi ile Dış Hingan Dağları’nın güneyini, doğuda

Kumçatka Yarımadası’nı, güneydoğuda Taiwan’ın doğusunu, güneyde de Nansha

adalarını içine alan büyük bir imparatorluk haline geldi.

Ülkeyi eyalet sistemi ile yöneten Qing İmparatorluğu, gerçek anlamdaki

“Büyük Birlik”i gerçekleştirdi. 50’den fazla etnik grup, tek bir yönetim altında

toplandı. Geleneksel “Çin” kavramının kapsamını büyük ölçüde genişleten Qing

hanedanı, imparator Kang Xi döneminde Çin Seddi’nin inşasından vazgeçerek 2 bin

yıldan fazla süredir varlığını sürdüren bu engeli ortadan kaldırdı. Büyük Çin

kavramını hayata geçiren bu karar, bugünkü Çin haritası ve çok milliyetli ülkenin

Page 91: Tez

90

zeminini oluşturdu (Bugünkü Çin’in toprakları, Qing hanedanının zirve

dönemindekinin yalnızca dörtte biri büyüklüğündedir).

Tarihteki bütün müreffeh dönemlerde “Büyük Birlik”in sağlanması temelinde

uzun süren huzur ve istikrar tesis edildi, üretim istikrarlı adımlarla geliştirildi, yeterli

tahıl üretimi elde edildi, devlet hazinesi de zenginleştirildi.

4.5. Çin Tarihindeki Sırlar

4.5.1. Xu Fu’nun Japonya’ya Gidişinin Sırları

Çin tarihindeki ilk imparator Qin Shihuang, tahta geçtikten sonra

ölümsüzlüğe kavuşmak için yoğun arayış içinde oldu. Efsanelerden, Bohai

Denizi’ndeki kutsal bir adada insanların ölümsüz olmasını sağlayan bir tür şifalı ot

yetiştirildiğini öğrenen Qin Shihuang, adamlarını denize açılarak bu otu aramaya

gönderdi.

Halk arasında dilden dile dolaşan rivayetlere göre, Qin Shihuang’ın emriyle

denize açılan ilk kişi, Yan bölgesinden Lu Sheng’di. Lu Sheng, Jieshi’den (bugünkü

Qing Huangdao kenti) yola çıkmış, ancak misyonunu yerine getirememiş. Bugün

Qing Huangdao şehrindeki Doğu Dağ Parkı’nda Lu Sheng’in yola çıktığı yer olduğu

söylenen eski bir kalıntı var. Şehir sakinleri, 1992 yılında buraya siyah granit

taşından yapılan, yüksekliği altı metre, ağırlığı da 80 ton olan İmparator Qin

Shihuang heykelini koydular.

Lu Sheng’in başarısızlığı üzerine Qin Shihuang, Xu Fu’ya görev vermiş. Xu

Fu, ilk deniz yolculuğunun dönüşünde Qin Shihuang’a, “Penglai” adlı, tanrıların

yaşadığı kutsal adaya çıkıp ölümsüzlük ilacını gördüğünü, ancak adadaki tanrıların,

getirdiği hediyeleri yetersiz bulması nedeniyle ölümsüzlük ilacını vermediklerini,

güzel kızları, yakışıklı delikanlıları ve becerikli zanaatkarları istediklerini söylemiş.

Xu Fu’nun ölümsüzlük ilacını gördüğü haberinden çok sevinen Qin

Shihuang, hemen yarısı oğlan 3 bin çocuk ve bir grup yetenekli zanaatkarı Xu Fu’ya

vererek Penglai adasına bir kez daha gitmesini emretmiş. Ancak denizde yaptığı

seyahatte adayı ve dolayısıyla ölümsüzlük ilacını bulamayan Xu Fu, bu kez Qin

Shihuang’a başarısızlığının deniz içinde sorun çıkaran ejderha ve dev balıklardan

kaynaklandığını söylemiş. Xu Fu, imparatordan seçkin okçular ve gelişmiş silahlar

Page 92: Tez

91

istemiş. Tam bu sırada Qin Shihuang, rüyasında kendisinin deniz tanrısıyla

savaştığını görmüş. Falcılara danışan Qin Shihuang, rüyada gördüğü deniz tanrısının

ejderha ve büyük balığı simgelediğini öğrenmiş.

Bu yüzden Xu Fu’nun anlattıklarına inanan Qin Shihuang, ona ülkenin en iyi

okçularını ve en ileri silahları vermiş, hatta Xu Fu’yla birlikte denize açılmış. Qin

Shihuang’ın içinde bulunduğu filo, Zhi Fu adası yakınlarında büyük bir balığa

rastlamış. Qin Shihuang, okla balığı bizzat öldürmüş ve artık kutsal adaya çıkmak

için herhangi bir engel kalmadığını düşünerek Çin’e dönmüş. Yolculuğa devam eden

Xu Fu, ilahi ada ve ölümsüzlük ilacını bulamayınca Qin Shihuang’a dönmekten

korkmuş, beraberindeki çocuk ve zanaatkarlarla birlikte Japonya’ya gitmiş. Xu Fu,

Fuji dağının eteğinde ölmüş, onunla birlikte Japonya’ya giden çocuk ve zanatkarlar

ise orada nesillerini sürdürmüşler.

Japonya’da Xu Fu’yla ilgili çok sayıda efsane ve tarihi kayıt var. Hatta bazı

bilimadamları, Xu Fu’nun Japonya’nın kuruluşuna büyük katkısı olan İmparator

Jimmu Tenno olduğu görüşünü bile savunuyorlar. Japonlar, Xu Fu’nun “Tarım

Tanrısı” ve “İlaç Tanrısı” olarak kabul ediyorlar. Xu Fu’ya ait olduğu düşünülen

mezar, saray, kaya ve adaya çıkış anıtı gibi tarihi eserler, bugün Japonya’da özenle

korunuyor. Japonya’da 1991 yılında “Xu Fu’nun Yolu” adlı bir park kuruldu. Her

yılın sonbaharında parkta yer alan Xu Fu’nun heykeli önüne bol ürünü simgeleyen

çeltikler bırakılıyor. Ayrıca Japonya’da Xu Fu’nun anısına her 50 yılda büyük bir

tören düzenleniyor.

4.5.2. Dunhuang’da Mogao Mağaraları

Dunhuang’daki Mogao Mağaraları, dünyada Budizm’e ait en büyük ve en iyi

korunan sit alanıdır. Ancak dünyaca tanınan bu sanat hazinesinin Çin’in

kuzeybatısındaki Gobi Çölü’nde yer alan bir keskin kayalıkta yer almasının nedeni

nedir?

Rivayetlere göre Mogao Mağaraları’nın yeri, Le Zun adlı bir Budist keşiş

tarafından belirlenmiş. Le Zun, 366 yılında Dunhuang’daki Sanwei Dağı’nın eteğine

gelmiş. Vakit akşamüzeriymiş, ancak Le Zun henüz kalacak yer bulamamış.

Düşünmeye dalan Le Zun, başını kaldırdığında beklemediği bir manzara görmüş:

Page 93: Tez

92

Karşıdaki Mingsha Dağı, altın ışıklarına bürünen binlerce Buda’yı andıracak şekilde

parlıyormuş. Bu manzarayı şaşkınlıkla izleyen Le Zun, kendi kendine “Burası,

mucizevi bir yer” demiş. Bunun üzerine Le Zun, dağda mağara açtırmaya başlamış.

Tang hanedanına gelindiğinde buradaki mağara sayısı, bini geçmiş.

Uzmanlar, yaptıkları uzun süreli araştırmalardan sonra Çinlilerin atalarının

üstün zekasının ürünü olan Mogao Mağaraları’nın yerinin bir raslantı olmadığını,

çünkü mağaraların Gobi Çölü’ndeki bir vahada inşa edilmesinin Budizm’in sıradan

yaşamdan tamamen kopuk şekilde doğayla kaynaşma düşüncesini ifade ettiğini

belirtiyorlar.

Dağ yamacında kurulan Mogao Mağaraları’nın önünden geçen küçük bir

dere, mağaraların etrafındaki ağaçları besliyor. Dere ve ağaçlar, özel bir manzara

oluşturuyor. Arı kovanlarını andıracak şekilde sıralanan mağaraların en yüksek

olanının yüksekliği 40 metreyi geçmez. Kışın genellikle batıdan gelen rüzgar ve kum

fırtınaları, Mogao Mağaraları’nın arka cephesinden geçer ve mağaralara girmez.

Yazın ise doğudan esen rüzgarlar, Mogao Mağaraları’nın karşısındaki Sanwei Dağı

tarafından engellenerek yine mağaraları etkileyemez. Bu nedenle Mogao Mağaraları,

çöl ortasında çok güvenli bir bölgede yer alıyor.

Aradan bin yıldan fazla süre geçmesine rağmen Mogao Mağaraları’da 11

hanedana ait 492 mağara, varlığını bugüne kadar sürdürebildi. Mağaralarda bulunan

çok sayıdaki duvar resmi ve heykel, insanlık tarihinde son derece değerli sanatsal

miraslar olarak kabul ediliyor.

4.5.3. Yuanmingyuan’daki Tarihi Eserler Nerede?

İngiliz ve Fransız koalisyon birliği, 1860 yılında Beijing’i işgal etti.

İmparatorluk ailesine ait Yuanmingyuan Bahçesi’ne zorla giren yabancı saldırganlar,

bahçedeki bütün değerli tarihi eserleri ele geçirdi, sonra da bahçeyi ateşe verdi.

Yabancı işgalcilerin Yuanmingyuan Bahçesi’nden ne kadar değerli tarihi eser

kaçırdıkları kesin olarak bilinmiyor. Ancak Fransız askerlerinin ülkelerine döndükten

sonra krala sundukları hediyelerin yalnızca bir kısmının 10 bin parça üzerinde olduğu

biliniyor. Yuanmingyuan Bahçesi’ndeki değerli tarihi eserleri görmek isteyen bir

kişi, İngiltere ve Fransa’ya gitmek zorunda kalacaktır

Page 94: Tez

93

Londra’daki Büyük Britanya Müzesi’nde bugün Yuanmingyuan

Bahçesi’nden kaçırılan on binlerce tarihi eser sergileniyor. Bunlar arasında Qin ve

Han hanedanlarına ait tarihi eserlerden Sui ve Tang hanedanlarının resimleri ve hat

eserleri ile Ming ve Qing hanedanlarının altın ve yeşim taşı eşyalarına kadar her

döneme ait değerli eserler yer alıyor.

Müzede sergilenen Çin’in Doğu Jin hanedanı döneminde yaşayan ünlü

ressam Gu Kaizhi’nin “Bayan Tarih Memuru” adlı resmi, dünyada görünüm

aracılığıyla ruhu yansıtan en eski resim olarak kabul ediliyor. Fransa’da ise

İmparator 3. Napoleon, işgalci askerlerinin kendisine sundukları Yuanmingyuan

Bahçesi’ne ait binlerce eseri saklamak için Fontainebleau Sarayı’nda özel olarak bir

Çin salonu inşa ettirmişti.

Burada yer alan eserler arasında Shang ve Zhou hanedanlarına ait bronz

eşyalar, Ming ve Qing hanedanlarına ait saray porselenleri, her türlü yeşim taşı ve

fildişi oymaları, İmparator Qian Long’un yeşim taşından yapılan resmi mühürü,

İmparator Qian Long’un 66. yaş gününde düzenlediği “Yüz Yaşlı Ziyafeti”ni konu

alan yeşim taşı paravanı yer alıyor.

Paris’teki Fransa Devlet Kütüphanesi’nde Yuanmingyuan Bahçesi’nden

kaçırılan ipek üzerinde işlenen 40 manzara resmi ve imparator Qian Long’un el

yazısı şiirinin bulunduğu Yuanmingyuan Bahçesi resmi dahil 80 adet değerli tarihi

eser saklanıyor. Yabancı ülkelerdeki koleksiyoncuların ellerine geçen tarihi eserlerin

sayısı ise tahmin edilemez kadar fazladır.

Hong Kong’da 2000 yılının Mayıs ayında düzenlenen antika açık artırmada

Yuanmingyuan’a ait birkaç tarihi eser satışa çıkarıldı. Bunlardan üçü,

Yuanmingyuan’daki Haiying Salonu önünde 12 Burç Fıskıyesi’ne ait bronz öküz,

maymun ve kaplan başlarıydı. Fıskıye, Çinlilerin geleneksel 12 burcuna göre

tasarlanmıştı ve her iki saatte farklı bir hayvan başından su fışkırıyordu. Saat

niteliğini taşıyan bu fıskıyede yer alan hayvanların tümünden öğlen saat 12’de aynı

anda su fışkırıyordu. Bu antikalar, işgalciler tarafından da büyük değer verilerek

özenle korundu.

Page 95: Tez

94

Açık artırmada, bronz kaplan başı 14 milyon yuana, bronz öküz başı 7 milyon

yuana, bronz maymun başı da 7 milyon 400 bin yuana iki Çinli şirket tarafından satın

alındı.

4.5.4. Pekin Adamı’nın Fosilleri Nerede?

Dünyaca bilinen Pekin Adamı’nın fosilleri, kayboluşundan önce Beijing’deki

Xiehe Hastanesi’nde saklanıyordu.

Pasifik Savaşı’nın patlak vermesinden kısa süre önce, Pekin Adamı’nın

fosilleri üzerinde araştırma yapan tanınmış Çinli antropolog Wei Dunrui, Xiehe

Hastanesi’nin artık güvenli olmadığını düşünerek Pekin Adamı’nın fosillerinin

ABD’ye gönderilmesini önerdi.

Pearl Harbour olayının üç hafta öncesinde Xiehe Hastanesi’nin idare şefi Bo

Wen, bu fosillerin paketlenip kutulara konulması kararını açıkladı. Pekin Adamı’nın

fosilleri arasında yer alan beş kafatası, 15 kırık kafatası parçası, 14 çene kemiği,

köprücük, bacak ve kol kemikleri ile dişler gibi 147 parça fosil, Beijing’deki ABD

Büyükelçiliği’ne taşındı. Amaç, ABD donanmasına ait bir gemiyle ABD’ye

gönderilmesiydi. Ancak bundan sonra, dünyaca bilinen ve paha biçilmez bu fosiller,

esrarengiz bir şekilde kayboldu ve bugüne kadar bir daha bulunamadı.

Pekin Adamı fosilleri hakkında çeşitli söylentiler var. Bunlardan biri,

fosillerin Qing Huangdao limanında Başkan Harrison adlı posta gemisine

yüklendikten sonra Pasifik Okyanusu’nda gemiyle birlikte batmış olduğu, diğeri de

fosillerin posta gemisiyle Japonlar tarafından ele geçirildikten sonra defalarca el

değiştirdiği ve zamanla izlerinin kaybolduğu şeklindedir.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD birlikleri, Pekin Adamı’nın fosillerini

bulmak için Japonya’da geniş aramalar yaptılar, ancak hiçbir ipucuna

rastlayamadılar. Zengin bir Amerikalı işadamı, 1972 yılında yüklü bir ödül koyarak

fosilleri aramaya başladı, ancak kendisine verilen ipuçlarının hepsi yanlış çıktı. New

York’taki bir kadın, 1970 yılında Pekin Adamı fosillerini aramaya gönül veren

Harvard Üniversitesi’nden Prof. Christopher’i telefonla arayarak ölen kocasının

fosilleri uzun süre elinde bulundurduğunu söyledi. Harvard Üniversitesi uzmanları,

Page 96: Tez

95

bu kadın tarafından verilen fotoğraflarda yer alan fosillerin Pekin Adamı’na ait

olduğu sonucuna vardılar. Ancak çok geçmeden bu kadınla bütün bağlantılar kesildi.

1970 yılının sonunda “New York Times”ta bir doktor tarafından verilen ilan

yayımlandı. İlanda doktor, Pekin Adamı’nın fosilleri hakkında üç ipucu elde ettiğini

belirtiyordu. İlanda fosillerin ya Çin’in Tianjin şehrindeki bir dostunun evinde, ya

Fransızlar’ın Tianjin’de kurdukları bir enstitüde, ya da İsviçrelilerin Tianjin’de

kurdukları bir bankada saklandığı iddia ediliyordu.

Bunun üzerine harekete geçen Tianjin polisi, özel bir ekip oluşturarak bu üç

ipucunu araştırdı, ancak bu ipuçlarının sahte olduğu anlaşıldı. “Kültür Devrimi”

sırasında elle yazılan “Eski Xiehe Hastanesindeki Dramlar” adlı bir kitapta, Pekin

Adamı’nın fosillerinin hiçbir zaman ülke dışına götürülmediği ileri sürüldü. Ancak

kitabın yazarı, bulunamadı.

Bundan kısa süre önce, Zhou Guoxing adlı bir Çinli Antropolog, yıllar süren

araştırmalardan sonra yeni bir ipucu elde etti. Buna göre, Pearl Harbour olayı

öncesinde ABD deniz piyadesi karargahının hemen yanındaki ABD Büyükelçiliği’ne

açılan kapıda nöbet tutan bir asker, iki kişinin içinde Pekin Adamı’nın fosillerinin

bulunduğunu düşündüğü bir kutuyu ABD Büyükelçiliği’nin arka bahçesine götürüp

toprağa gömdüğünü görmüş. Zhou Guoxing, nöbetçinin söz ettiği bu yeri buldu,

ancak üzerinde bina olduğu için kazı yapamadı.

Pekin Adamı’nın kayıp fosilleriyle ilgili araştırmalar, bugüne kadar hiçbir

sonuç vermedi. Çin’in eski başbakanı Zhou Enlai bu konuda şunları söylemişti:

“Pekin Adamı’nın fosilleri, birkaç Çinli tarafından birkaç Amerikalı’ya emanet

edilmiş ve Amerikalılar’ın elindeyken kaybolmuştu. Vicdanı olan bilimadamları, bu

fosilleri bulmalıdırlar.”

4.5.5. İmparator Qin Shihuang’ın Mezarı

İmparator Qin Shihuang’ın mezarı, Sha’anxi eyaletine bağlı Lintong ilçesinin

beş kilometre doğusundaki Yanzhai nahiyesinde yer alıyor. Güneyde Lishan

Dağı’nın yamacına yaslanan, kuzeyde de Weishui Nehri’ne bakan mezar, havadan

bakıldığında kocaman bir piramidi andırıyor.

Page 97: Tez

96

İmparator Qin Shihuang’ın mezarının düzenlemesi ve yapısı, Qin

hanedanının başkenti Xianyang’ınkine tamamen uygundur. Çok yüksek olan mezarın

yeraltındaki kısmı, Xianyang’daki imparatorluk sarayını andıran bir yeraltı sarayıdır.

Mezarın iç ve dış bölümleri, Xianyang’daki sarayı ve dışındaki kenti temsil ediyor.

Yan yapılarıyla birlikte toplam 66.25 kilometrekarelik alanı kapsayan mezar,

bugünkü Xi’an şehrinden bir kat daha büyüktür.

İmparator Qin Shihuang, 13 yaşında tahta geçtiği günden itibaren Lishan

Dağı’nın eteğinde mezar inşa ettirmeye başladı, Çin’i birleştirdikten sonra da ülkenin

her yerinden 100 binden fazla insanı mezar şantiyesinde çalıştırdı. Mezarın inşaatı,

Qin Shihuang 50 yaşında ölünceye kadar toplam 37 yıl sürdü. Tarih kayıtlarına göre

mezar, yeraltı sularının altında yer alıyor.

Eritilmiş bakırla sağlamlaştırılan mezarın yeraltı sarayı kısmında çok sayıda

bina ve kabul salonları inşa edildi, içlerine sayısız değerli eşya ve mücevher konuldu.

Soygunları önlemek için mezarın birçok noktasında ok fırlatan mekanizmalar tesis

edildi. Yeraltı sarayının tavanına gökyüzü ve yıldızları simgeleyen değerli taş ve

inciler yerleştirildi. Yeraltı sarayının tabanında da Çin’in haritasını simgeleyen

düzenlemeler yapıldı.

Tabanda açılan kanal ve çukurlara mekanik yöntemlerle cıva doldurularak

ırmaklar ve deniz canlandırıldı, üzerlerine altından yapılan yabani tavuk

heykelcikleri bırakıldı. Yeraltı sarayına balina yağıyla yapılan “sönmez lambalar” da

yerleştirildi. Mezarın etrafında ise pişmiş topraktan yapılan büyük bir “heykel

ordusu” konuşlandırıldı. Mezarın tasarımı, Çin’in ilk imparatoru olan Qin

Shihuang’ın sonsuz yetkileri ve otoritesini yansıtıyor.

Qin Shihuang, M.Ö 210 yılında Shaqiu bölgesinin Pingtai köyünde (bugünkü

Hebei eyaletine bağlı Pingxiang bölgesi) öldü. Ölümünden iki ay sonra cesedi,

Xianyang’a getirilerek büyük törenle mezara yerleştirildi. Qin Shihuang’ın sarayında

hizmet veren bütün kadınlar ve mezarın inşasına katılan bütün zanaatkar ve köylüler,

Qin hanedanının ikinci imparatoru Hu Hai’nin emriyle Qin Shihuang’ın cesediyle

birlikte mezara canlı olarak gömüldü.

Page 98: Tez

97

Han hanedanı dönemindeki tarihçi Ban Gu tarafından yazılan “Han Shu”

(Han Hanedanı Tarihi) ve Kuzey Wei hanedanı dönemindeki tarihçi Li Daoyuan

tarafından yazılan “Shuijing Zhu” (Akarsularla İlgili Dipnotlar) adlı tarih

kitaplarında, İmparator Qin Shihuang’ın mezarının M.Ö 206 yılında Qin hanedanını

yok eden Xiang Yu tarafından yıkıldığı anlatılıyor.

“Shuijing Zhu”ya göre Xiang Yu, Xianyang kentini ele geçirdikten sonra

mezardan çıkarılan eşyaları taşımak için 300 bin kişiyi 30 gün çalıştırmış, ancak bu

hazineyi tümüyle taşıyamamıştı. Mezardaki bronz tabutu, daha sonra hırsızlar

tarafından çalınmıştı. Daha sonra ise mezar, kaybolan koyunlarını aramak için

elindeki meşaleyle içeri giren bir çobanın hatası yüzünden çıkan yangında tamamen

yok olmuştu. Kitapta, yangının 90 günden fazla sürdüğü de yazılıyor. Kitaptaki bu

görüş, yaygın olarak kabul görüyor.

Ancak bazı insanlar bu görüşe şüpheyle bakıyorlar. Çünkü Qin Shihuang’ın

ölümünden yaklaşık 100 yıl sonra yaşayan Sima Qian tarafından yazılan “Tarih

Kayıtları” adlı kitapta, Qin Shihuang’a ayrılan özel bir bölüm yer almasına rağmen

mezarın yıkılışından hiç söz edilmiyor. Qin Shihuang’ın ölümünden 600 yıl sonra

yaşayan Li Daoyuan’ın mezarın yıkılışını ayrıntılı şekilde anlatması, ister istermez

şüphe uyandırıyor.

Aradan binlerce yıl geçtikten sonra Çinli arkeologlar, 1949 yılından sonra

İmparator Qin Shihuang’ın mezarına yönelik keşif araştırmalarına başladılar.

Mezarın bir parçası olarak anlaşılan Yeraltı Heykel Ordusu’nun (Terra Cotta) 1970’li

yıllarda keşfedilmesinden sonra mezara yönelik arkeolojik çalışmalar da yoğunluk

kazandı. Arkeologlar, mezarın yeraltı sarayının çevresinde 200’dan fazla sondaj

yaptı, ancak soyguncular tarafından açıldığı düşünülen, biri mezarın

kuzeydoğusunda, diğeri batısında yalnızca iki delik tespit ettiler. Çapı 90 santim,

derinliği 9 metre olan bu iki delik, mezarın merkezinden 250 metre uzaklıkta son

buldu. Toprak altında gömülen bu iki delik yer üstünden hiç görülmüyor.

Mezar üzerindeki topraklara hiç dokunulmaması, yeraltı sarayının

duvarlarında kırık izlerine hiç rastlanılmaması ve yeraltı sarayındaki cıvaların

düzenli dağılımı gibi kanıtlar, yeraltı sarayının hiç zarar görmediğini, dolayısıyla Ban

Gu ve Li Daoyuan’un kitaplarında mezarın yıkılışı konusunda aktardıkları bilgilerin

Page 99: Tez

98

asılsız olduğunu gösteriyor. Arkeologlar, Xiang Yu’nun büyük olasılıkla yalnızca

mezarın yan yapılarını tahrip ettiğini düşünüyorlar. Bu tahminlerin doğrulanması

durumunda, İmparator Qin Shihuang’ın mezarının dünyada eşi görülmeyen bir

yeraltı sarayı olduğu anlaşılacaktır.

4.5.6. Çince Yazısının Kökü Ve Değişimi

Çince yazısı dünyada en uzun süre, en geniş kesimde ve en çok insan

tarafından kullanılan yazı türüdür. Çince yazısının yaratılışı ve kullanımı, Çin

medeniyetinin gelişmesini hızlandırdığı gibi, dünya medeniyetinin gelişmesi

üzerinde de derin etki yaratmıştır.

Çince karakterlerin kökü, çok eskilere uzanıyor. Sarı Irmak’ın kıyısındaki Banpo

bölgesinde bundan 6 bin yıl öncesine ait tarihi kalıntılarda, aletle çizilen 50’den fazla

işaret tespit edildi. Son derece düzenli ve belirli kurallara bağlı olan bu işaretler, basit

yazı türlerinin temel özelliklerine sahiptir. Bilimadamları, bu işaretlerin büyük

olasılıkla Çince yazısının ilk şekli olduğu görüşünü ortaya koydular.

Çince karakterlerinin sistemli bir yazı haline dönüşmesi, M.Ö 16. yüzyıldaki

Shang hanedanı döneminde oldu. Arkeolojik çalışmalar, Shang hanedanının ilk

yıllarında Çin medeniyetinin oldukça yüksek bir seviyeye ulaştığını gösterdi. Bunun

başlıca örneği, kaplumbağa kabukları ve hayvan kemikleri üzerinde yazılan

Jiaguwen yazısıdır.

Jiaguwen yazısı, kehanet kemikleri üzerine yazılan bir tür resim yazısı. Shang

hanedanı döneminde krallar, bütün hareketlerini kehanet sonuçlarına göre yaparlardı.

Kaplumbağa kabukları ve hayvan kemikleri, kehanetin araçlarıydı. Kaplumbağa

kabukları ve hayvan kemikleri, önce temizlenir, sonra iç yüzleri bıçakla belirli

düzene göre çentiklenirdi. Bunun ardından kahinler, isimlerini, kehanette bulunduğu

tarihi ve soruları kaplumbağa kabuklarına veya hayvan kemiklerine kazırlar, sonra da

ateşe tutulma sonucu oluşan “Zhao” denilen çatlaklara bakarak kehanetin sonucunu

çıkarırlar, bu sonuçları yine kabuklara veya kemiklere yazarlardı. Üzerinde yazı olan

kaplumbağa kabukları ve hayvan kemikleri daha sonra resmi arşiv olarak saklanırdı.

Arkeologlar, bugüne kadar toplam 160 binden fazla kaplumbağa kabuğu ve

hayvan kemiği çıkardılar. Bunların bazıları çok iyi biçimde korunmuş, bazıları da

Page 100: Tez

99

üzerlerinde yazı olmayan kemik ve kabuk parçalarıdır. İstatistiklere göre, çıkarılan

kabuk ve kemikler üzerinde toplam 4 binden fazla yazı bulundu. Bu yazıların 3 bini

bilimadamları tarafından incelendi, bunların 1000 kadarı anlaşıldı. Geri kalan yazılar,

ya anlaşılmıyor ya da üzerinde ciddi fikir ayrılıkları bulunuyor. Buna rağmen

bilimadamları, deşifre edilen 1000’den fazla sözcük sayesinde Shang hanedanı

dönemindeki siyasi, ekonomik ve kültürel yaşam konusunda bilgi sahibi oldular.

Olgunlaşmış ve sistemli bir yazı türü olan Jiaguwen, Çince yazısının temelini

oluşturdu. Jiaguwen’den sonra Çince yazısı, Jinwen, Xiaozhuan, Lishu ve Kaishu

gibi evrimlerden geçerek bugünkü halini aldı.

Çince yazısının geçirdiği evrim, biçim ve karakter büyüklüğünün adım adım

standartlaştığı ve istikrara kavuştuğu bir süreç boyunca gerçekleşti. Xiaozhuan

yazısıyla Çince karakterlerinin şekil sayısı sabitleştirildi; Lishu yazısıyla yeni bir

yazılış sistemi ortaya çıktı ve Çince karakterler kare şekline dönüştü; Kaishu

yazısının doğuşuyla Çince karakterlerin bugünkü temel yazılış biçimi oluştu ve

şekiller daha standart hale geldi. Son bin yılı aşkın sürede Kaishu yazısı, Çince

yazısının standart yazılış şekli olarak kabul edildi.

Çince yazısı, şekle dayalı kelimelerin temelinde, sese de önem verilerek

yaratılan, anlam ifade eden bir yazı sistemidir. Yaklaşık 10 bin karakter içeren Çince

yazısının yaklaşık 3 bin karakteri, çok sık kullanılmaktadır. Bu 3 bin karakter, sayısız

sözcük ve cümleler oluşturuyor.

Çince yazısı, Çin’le komşu olan ülkeleri de derin olarak etkiledi. Japonya,

Vietnam ve Kore gibi ülkelerin yazılarının hepsi, Çince yazısı temelinde üretilmiştir.

Page 101: Tez

100

SONUÇ

Çin tarihi, dört bin yıl önce Sarı Nehir kenarında oluşan ilk yerleşim

merkezlerine kadar uzanır. Çin tarihinin bu şekilde ortaya çıkışından günümüze

kadar izlediği politikayı ve bu politikanın belirleyenlerini anlamak için tarihsel bir

zeminden hareket etmek gerekecektir. Tarihsel zemin, Çin dış politikasının

temellerini Anlamamızda, ikili ilişkilerde karşılaşılabilecek sorunları fark etmemizi

kolaylaştırıcı bir rol oynayacaktır. Bu bakımdan bir uluslararası ilişkiler çalışmasının

sınırlarını zorlamadan tarih ve tarihsellikten hareket etmek yerinde olacaktır. Bu

bölümde yer alacak ilk ayrım “Çin’in Tarihi” ; ikinci ayrım “Çin’in Stratejik

konumu” üçüncü ayrım; “Çin’in bölgesel Sorunları” ve dördüncü ayrım Çin Dış

Politikası’nın Teorik Temelleri” başlığını taşımaktadır.

Page 102: Tez

101

RESİMLER VE HARİTALAR

Şekil 1: Çin Halk Cumhuriyeti (Ç.H.C.) Siyasi Haritası

Şekil 2:Çin’deki Bitki Örtüsü

Page 103: Tez

102

Şekil 3: Çin’deki Hayvan Türlerinin Dağılımı

Şekil 4:Ç.H.C. Milli Bayrakları Şekil 5: Milli Amblemleri Şekil 6: Milli Marşları

Şekil 7:Çince Yazıt Şekil 8: Çince Yazıt Şekil 9: Çince Yazıt

Page 104: Tez

103

Şekil 10: Dulong Etnik Grubu Şekil 11: Elunchun Etnik Grubu

Şekil 12: Han Etnik Grubu Şekil 13: Huizu Etnik Grubu

Page 105: Tez

104

Şekil 14: Jiluo Etnik Grubu Şekil 15: Luoba Etnik Grubu

Şekil 16: Moğol Etnik Grubu Şekil 17: Tatae Etnik Grubu

Page 106: Tez

105

Şekil 18: Zhuanzu Etnik Grubu Şekil 19: Çin Etnik Çeşitliliği

Şekil 20: Beijing Başkent

Page 107: Tez

106

Şekil 21: Beijing’ten Bir Görünüm

Şekil 22: Chongqing’ten Bir Görünüm

Page 108: Tez

107

Şekil 23: Shanghai’den Bir Görünüm

Şekil 24: Tianjin’den Bir Görünüm

Page 109: Tez

108

Şekil 25: Etnik Grupların Eğitim Aldıkları Bir Kurum

Şekil 26: Tibet Yeni Yılı

Page 110: Tez

109

Şekil 27: Etnik Grupların Bayramları (Şeker Bayramı)

Şekil 28: Etnik Grupların Bayramı

Page 111: Tez

110

Şekil 29: Çin Nüfus Durumu

Şekil 30: Çinli Aile Planlaması

Page 112: Tez

111

Şekil 31: Çin’de Bir Camii

Şekil 32: Katolik Tapınağı

Page 113: Tez

112

Şekil 33: Budizm Tapınağı

Şekil 34: Taoizm Tapınağı

Page 114: Tez

113

Şekil 35: Din Alanındaki Dış Temaslar Bir Örnek

Şekil 36: Beijingyongren (Pekin Adamı) Şekil 37: Xu Fu (Çin İmparatoru)

Page 115: Tez

114

Şekil 38: İmparator Qin Shihuang’ın Mezarı

Şekil 39: Yuanmingyuan’daki Tarihi Eserler

Page 116: Tez

115

Şekil 40: Yuanmingyuan’daki Tarihi Eserler

Şekil 41: Yuanmingyuan

Page 117: Tez

116

KAYNAKÇA

Yazılı Kaynaklar:

ARMAOĞLU, Fahir. 19.Yüzyıl Siyasi Tarihi(1789-1914), Türk Tarih Kurumu

Basımevi, Ankara,1997.

BEKİN, M. Rıza. “Doğu Türkistan Gerçeği”, Yeni Türkiye, Sayı 16, (1997),

1391-1395.

BULUT, Süleyman M. ve VURAL, M. Ragıp. “Uyanan Ejderha Çin”, 2023,

Sayı 2, (Haziran 2001), 8-36.

CAŞIN, Mesut Hakkı. “ Değişen Uluslar arası Konjonktör ve Çin Ulusal Güvenlik

Stratejilerinin Yeni Parametreleri”, (Der. Attila SANDIKLI ve 86 İlhan GÜLLÜ),

Geleceğin Süper Gücü Çin, TASAM Yayınları, İstanbul, 2005, 66-78.

ÇOLAKOĞLU, Selçuk. “Türkiye’nin Çin Politikası ve Uygurlar (1991- 2001)”,

EBERHARD, Wolfram. Çin Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1987.

KARACA, R. Kutay. Dünyadaki Yeni Güç: Çin- Tek Kutuptan Çift Kutuba,

IQ Kültür-Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2004.

ÖZTÜRK, Ümit. Yükselen Gücün Bütünleşme Arayışı, Dünya Çatışma Bölgeleri,

(Der. Kemal İNAT, Burhanettin DURAN ve Muhittin ATAMAN), Nobel

Yayıncılık, Ankara, 2004.

SÜKAN, Özer. Çin Halk cumhuriyeti Tarihi, Kurulması, Gelişmesi, Türkiye

ve Diğer Devletlerle Olan İlişkileri, Harp Akademileri Komutanlığı

Yayınları, İstanbul, 2000.

İnternet Kaynakları:

Çin Halk Cumhuriyeti: http://en.wikipedia.org/wiki/People%27s_Republic_of_China

Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Başkonsolosluğu:

http://www.chinaembassy.org.tr/tur/

Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu: http://istanbul.china-consulate.org/

CRİ Online Türkçe: http://turkish.cri.cn/index.htm

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/c/c9/China_administrative.p

ng/735px-China_administrative.png

http://www.fatih.edu.tr/ozden/china.htm

Page 118: Tez

117

http://military.china.com/zh_cn/history2/06/11027560/20050715/12485359.html

http://www.turkhaber.org/125.html

http://www.chinaembassy.org.tr/chn/ztgx/t191491.htm

http://www.digm.meb.gov.tr/3_Anlasmalar.htm#Anlaşmalar

http://www.fmprc.gov.cn/chn/2386.html

http://www.fmprc.gov.cn/chn/wjb/wjbz/zyhd/t182302.html

http://www.isbank.com.tr/haber/haber149.htm

http://www.mfa.gov.tr/MFA_tr/DisPolitika/Bölgeler/DoğuAsyavePasifik/CHC/CHC.

htm

http://www.mfa.gov.tr/MFA_tr/DisPolitika/Bölgeler/DoğuAsyavePasifik/CHC/Türki

ye_Cin_Halk_Cumhuriyeti_Ekonomik.html

http://www.patsys.com/cia/pg.htm

http://www.sectsco.org.html/00035html

http://www.sectsco.org.html/00096.html

http://www.snipe.ukc.ac.uk/international/dissert.dir/marsh.html

http://www.tisk.org.tr/yayınlar.asp?sbj=ic6id01193

http://www.turan.tc/turk/nukleer.html

http://www.uygur.org/enorg/h_rights/ep_resol.html

http://culture.china.com/zh_cn/zhuanti/worldchinese/chinahos.2htm

http://culture.china.com/zh_cn/zhuanti/worldchinese/chinahos.3htm

http://www.snipe.ukc.ac.uk/international/dissert.dir/marsh.html