130
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ ARKEOSERAMİK ANASANAT DALI GEÇ NEOLİTİK DÖNEME AİT HACILAR KAZILARINDA BULUNMUŞ TERRACOTA FİGÜRLERİN ÇAĞDAŞ YORUMLARLA BİÇİMLENDİRİLMESİ Sena EFECAN Yüksek Lisans Tezi Yrd. Doç. Serap ÜNAL ISPARTA. 2011

T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ ARKEOSERAMİK ANASANAT DALI

GEÇ NEOLİTİK DÖNEME AİT HACILAR KAZILARINDA BULUNMUŞ TERRACOTA FİGÜRLERİN ÇAĞDAŞ YORUMLARLA

BİÇİMLENDİRİLMESİ

Sena EFECAN

Yüksek Lisans Tezi

Yrd. Doç. Serap ÜNAL

ISPARTA. 2011

Page 2: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya
Page 3: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya
Page 4: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

İÇİNDEKİLER

Sayfa no

İÇİNDEKİLER……………………………………………………………….......…i

ÖNSÖZ…………………………………………………….………………....……..iii

ÖZET……………………………………………..………...……....………...……..iv

ABSTRACT……………………………………...…..…………………....…..…......v

RESİMLER DİZİNİ………………………………………………………..………vi

GİRİŞ.......…………………………………………………………………….….…..1

I. BÖLÜM

1. TARİHTE TERRACOTA……………………………………. …………………3 1.1. Terracota’ya (Pişmiş Toprak) Genel Bakış………………....………..……3

1.2. Doğada Kilin Oluşumu …………………………………..…………..……5

1.3. Tarih Öncesi Çağlar ………………………………...…………..…………7

1.3.1. Paleolitik Çağ ………………………………...…………...…………9

1.3.2. Mezolitik Çağ ………………………………...…………….………11

1.3.3. Neolitik Çağ ……………………………………...…………...……11

1.3.4. Kalkolitik Çağ ……………………………………...………………16

II. BÖLÜM

2. HACILAR’DA NEOLİTİK ÇAĞ……………………………………………...20 2.1. Burdur Bölgesi (Hacılar) Neolitik Çağ …………………..…….…..….…20

2.1.1. Keramiksiz Neolitik çağ ………...................................................…24

2.1.2. Orta Neolitik Çağ …………………………………………......……27

2.1.3. Keramikli Neolitik …………………………………………...….…30

III. BÖLÜM

3. HACILAR’IN NEOLİTİK DÖNEMİ………………………………………….40

3.1. Hacılar’daki Terracota Eserlerin Ortaya Çıkışı ………………….………40

3.1.1. Çanak Çömlek Buluntular………………………………….…...…..41

3.1.2. Figürinler, İdoller ve İnsan Tasvirleri ……………..........….………43

3.2. Hacılar Figürinlerinin Tipolojisi…………………………………...…..…47

3.3. Hacılar Terracota Figürlerinde Duruş Biçimleri………………………….72

Page 5: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

IV. BÖLÜM

4. ANA TANRIÇA KÜLTÜ……………………………………………………….77 4.1. Anadolu’da Ana Tanrıça Kültü…………………………………..……….77

4.1.1 Tarih Öncesi Çağlarda Ana Tanrıça Kültü………………...………..79

4.2. Anadolu’daki Tanrıça Kültüründen Günümüze Yansımalar……….…….81

4.2.1 Türkiye’deki Ana Tanrıça-İdol Çalışan Seramik Sanatçılarından Bazıları…………………….…………………………………………...…………....84

V. BÖLÜM

5.1. KİŞİSEL YORUMLAR VE UYGULAMALAR…………..……….……….92

VI. BÖLÜM

6. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ…………………………………….………113

KAYNAKÇA………………………………………………………………...……115

Page 6: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

i

ÖNSÖZ

Günümüzde göller bölgesi içinde yer alan Burdur iline bağlı olan Hacılar

Höyüğü’nde neredeyse insanlık tarihi kadar eski seramik kültürünün ilk bulgularına

rastlanmakta olup Geç Neolitik Çağ’a ait pek çok çanak-çömlek ve Ana Tanrıça

figürüne rastlanmıştır.

Hacılar Höyüğü, Batı Anadolu’nun bilinen en eski yerleşim yeri olup Bu

yerleşim tabakaları yedi kültür katı olarak ortaya çıkmıştır. En yeni tabaka olan I-V

tabakalarda ilk Kalkolitik devir kalıntılarına rastlanılmıştır. Bu kalıntılar krem zemin

üzerine kırmızı ve kahverengi boya ile geometrik bezeklerle çok renkli stilize çanak

çömlekler, bereketin simgesi olarak cinsel uzuvları abartalı yapılmış Ana Tanrıça

figürinleri görülmektedir. Burada bulunmuş kap-kacaklar ve figürinler, o dönemde

yaşamış olan toplumların yaşam biçimlerini kültürlerini günümüze kadar gelmesine

katkıda bulunmuştur.

Anadolu toprakları birçok uygarlığın beşiği olmuştur. Binlerce yıl tüm

kültürlerin farklı inanç ve din öğretilerinin hemen hepsinde Ana Tanrıça inancının

süreklilik gösterdiğine dikkat çekmektedir. Ana Tanrıça’yı yaratma eyleminin özü;

insanoğlu, onu bereket ve çoğalmanın simgesi olarak düşünmesi anlamsal boyutunun

yanı sıra imgesel boyut da yüklemiştir. Bu boyut Anadolu’daki Hacılar antik

yerleşim merkezinde rastlanan kadın heykelcikleriyle somutlaşmıştır.

Araştırma konumda bana yol gösteren danışmanım Yrd. Doç. Serap Ünal’a,

enstitü müdürümüz Doç. Dr. Mehmet Özhanlı’ya, Uzman Bilgehan Kaya’ya, Öğr.

Gör. Ayşegül Acar’a yardımlarını esirgemedikleri için teşekkürü bir borç bilirim.

Ayrıca çalışmamı her alanda destekleyen aileme, arkadaşlarıma ve nişanlıma en içten

teşekkürlerimi sunarım.

Sena Efecan Isparta, 2011

Page 7: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

ii

ÖZET

GEÇ NEOLİTİK DÖNEME AİT HACILAR KAZILARINDA

BULUNMUŞ TERRACOTA FİGÜRLERİN ÇAĞDAŞ

YORUMLARLA BİÇİMLENDİRİLMESİ

Sena EFECAN

Süleyman Demirel Üniversitesi,

Güzel Sanatlar Enstitüsü, Arkeoseramik Anasanat Dalı, Yüksek Lisans Tezi,

Yıl: 2011, 118 Sayfa

Danışman: Yrd. Doç Serap ÜNAL

Anadolu toprakları, çeşitli medeniyetlere ve topluluklara ev sahipliği yapmış ve Neolitik Dönemde en önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Bu yerleşim yerlerinden en önemlilerinden biri Burdur Hacılar bölgesidir. İlk yerleşim yeri olması nedeniyle hem kültürel hem de insanlık tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Hacılar antik yerleşkesinde yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sonuçlarından faydalanarak, dönemin genel özellikleri, yerleşim yerleri ve seramik form ve teknik farklılıklar incelenmiştir. Bu dönemin dikkat çekici unsurlarından biri de inanç biçimi ve onun yaşam şekline yansımalarıdır. Anadolu’da Neolitik Dönemin en önemli öğelerden biri olan, döneminin kültürel ve yaşam biçimine dair bilgi edindiğimiz bereketi simgeleyen tanrıça heykelleridir.

Pişmiş toprak (terracotta) objelerin varlığına Anadolu’da binlerce yıl öncesine ait buluntulardan anlamaktayız M.Ö. 8000 ile 5.500 arasına yerleştirdikleri Neolitik dönemde. Pişmiş toprak heykeller, Anadolu’da seramikli dönemin başlangıcından günümüze kadar kesintisiz olarak insan yaşam şekline paralel bir gelişme göstermiştir. Tüm bunların yanı sıra inanç dünyasındaki değişim, elde tek tek yapılan pişirilmiş toprak tanrı, tanrıça ve kutsal sayılan hayvan heykellerinin birden fazla yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu küçük heykeller aynı zamanda uygarlığı ve inanç sistemini anlamamıza da ışık tutmaktadır.

Bu tez çalışmasında; Neolitik Dönem’in ikinci ve son evresi olan Geç Neolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya çıkış nedenleri form-teknik ilişkisini araştırılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda yorumlanıp biçimlendirilerek yapılan bu araştırma ve uygulamalar yazılı bir şekilde ortaya konulmuştur.

Anahtar Kelimeler; Anadolu, Burdur-Hacılar, Neolitik Çağ, Keramik, Figürinler

Page 8: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

iii

ABSTRACT

FORMING WITH CONTEMPORARY INTERPRETATIONS

OF LATE NEOLITHIC TERRACOTTA FIGURES

FOUND IN EXCAVATIONS AT HACILAR

Sena EFECAN

Süleyman Demirel University,

Institute of Fine Arts, Arkeoseramik Department, MA Thesis,

Year:2011, 118 Pages

Supervisor: Asst. Prof. Serap Ünal

The land of Anatolia, has been home to various civilizations and communities and settlements in the Neolithic period has been one of the most important This is one of the most important settlements in the region of Burdur Hacılar. Because of the first settlement in the history of humanity is of great importance as well as cultural. Hacilar ancient innovations are destroyed Labour in the archaeological excavation work by taking advantage of the consequences of Labour Malar, the general features of the period, settlements, and Labour is examined differences in ceramic forms and techniques. This is a remarkable period. One of the elements of style and his way of life are reflections of faith. Anatolia in the Neolithic period, which is one of the most important components, the period of our culture and way of life, representing fertility goddess were of that information.

Of baked clay (terracotta), the existence of objects dating back thousands of years findings understand BC Anatolia. Placed in the Neolithic period between 8000 and 5500 Terracotta sculptures, ceramics in Anatolia continuously since the beginning of the period showed that the human way of life, as well as development of a parallel change in the world of faith, the only one made from baked earth gods, goddesses and sacred statues of animals has made more than one to be made of. These small sculptures as well as shed light on our understanding of civilization and belief system.

In this thesis, the second and final phase of the Neolithic Age, the Late Neolithic in Anatolia at the beginning of the centers are the best represented the "Hacılar". Reasons of the form-technical relationship with figurines of the ancient settlement. Interpreted and formatted in line with the data and applications of this research set out in writing.

Keywords: Anatolia, The Burdur- Hacılar, Late Neolithic, Pottery, Figurines

Page 9: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

iv

RESİMLER DİZİNİ

Resim 1: Prehistorik çağa ait elle şekillendirilmiş kap-kacak………………….…...5

Resim 2: Paleolitik çağa ait bir mağara resmi (M.Ö. 30.000-15.000)…….……..….8

Resim 3: Stonege-prehistorik mimari (M.Ö. 600.000-10.000)…………………..….8

Resim 4: İlk yaşam izleri………………………………………………………….....9

Resim 5: İlk yaşam izleri……………………………………………………….…....9

Resim 6: Lascaux mağarası duvarında hayvan resimleri, (M.Ö. 15.000)…….........10

Resim 7: Willendorf Venüsü…………………………………………………........10

Resim 8: Mezolitik çağ taş aletleri……………………………………………........11

Resim 9: İlk neolitik çağa ait kap-kacak formları…………………………....…….12

Resim 10: Çatalhöyük2te bulunmuş mağara resmi (M.Ö. 6500 – 5750)…........….13

Resim 11: Çatalhöyük’te bulunmuş ana tanrıça figürini………………………......14

Resim 12: Hacılar’da bulunmuş ana tanrıça figürini…………………………...….14

Resim 13: Neolitik çağ sur duvarı ve kazı alanı…………………………….......…16

Resim 14: Orta kalkolitik çağ kült masa parçaları……………………….……........17

Resim 15: Hacılar kazılarında bulunmuş antik kaplar………………………..........18

Resim 16: Hacılar’ın Anadolu’daki coğrafi konumu……………………….…........20

Resim17: Mellaart’ın yapmış olduğu Hacılar Kronolojisi………………….…........22

Resim18: Hacılar’da bulunmuş Ana Tanrıça figürinlerinin izometrik çizimleri.......23

Resim 19: Hacılar evlerinin bir grubunun izometrik çizimi…………………….......26

Resim 20: Orta Neolitik Çağ’a tarihlenen kırmızı astarlı kaplar………………....…28

Resim 21: Orta Neolitik Çağ’a tarihlenen yumurta ve oval biçimindeki kaplar...….30

Resim 22: Orta Neolitik Çağ’a tarihlenen yumurta ve oval biçimindeki kaplar........30

Resim 23: Hacılar II yerleşmesinden ev tipinin izometrik çizimi……………….….31

Resim 24: Hacılar I kültüründe bulunmuş astarlı kaplar…………………….......….33

Resim 25: Geç Neolitik Hacılar Terracota (pişmiş toprak) buluntuları……...….…..34

Resim 26: Geç Neolitik Hacılar Terracota (pişmiş toprak) buluntuları………....…..34

Resim 27: Hacılar II Ana Tanrıça buluntuları……………………………...……….36

Resim 28: Hacılar II Ana Tanrıça buluntuları………………………………..….….36

Resim 29: Hacılar Geç Neolitik Dönem’e ait Ana Tanrıça Figürinleri…….…….....38

Resim 30: Hacılar Geç Neolitik Dönem’e ait Ana Tanrıça Figürinleri………....…..38

Resim 31: Hacılar kazılarında bulunmuş çanak çömlek gruplarından bir kısmının izometrik çizimi……………………………………………………………….…….42

Page 10: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

v

Resim 32: Hacılar I yerleşmesinde bulunmuş bej astar üzerine kırmızı boya ile yapılmış bant bezemelerinden örnekler……………….............................………….42

Resim 33: Hacılar I yerleşmesinde bulunmuş bej astar üzerine kırmızı boya ile yapılmış bant bezemelerinden örnekler…………………..................................……42

Resim 34: Kucağında çocuğu veya sevgilisini kucakladığı düşünülen ana tanrıça figürini ve izometrik çizimi ………………………..........................................…….44

Resim 35: Kucağında çocuğu veya sevgilisini kucakladığı düşünülen ana tanrıça figürini ve izometrik çizimi……………………....................................................…44

Resim 36: Hacılar’da bulunmuş düşük derecede pişirildiği düşünülen hamile ana tanrıça figürinleri………………..........................................................................…..45

Resim 37: Hacılar’da bulunmuş düşük derecede pişirildiği düşünülen hamile ana tanrıça figürinleri………………..................................................................………..45

Resim 38: Ana Tanrıça Figürini………….........................................................……47

Resim 39: Ana Tanrıça Figürini………............................................................…….48

Resim 40: Ana Tanrıça Figürini……................................................................…….49

Resim 41: Ana Tanrıça Figürini…………....................................................……….50

Resim 42: Ana Tanrıça Figürini………….................................……………………51

Resim 43: Ana Tanrıça Figürini………................................................…………….52

Resim 44: Ana Tanrıça Figürini………....................................…………………….53

Resim 45: Ana Tanrıça Figürini………............................………………………….54

Resim 46: Ana Tanrıça Figürini……….....................................……………………55

Resim 47: Ana Tanrıça Figürini……................................................……………….56

Resim 48: Ana Tanrıça Figürini…….............................................…………………57

Resim 49: Ana Tanrıça Figürini…………….....................................…………....…58

Resim 50: Ana Tanrıça Figürini…………..........................................……...………59

Resim 51: Ana Tanrıça Figürini…………………….........................................……60

Resim 52: Ana Tanrıça Figürini……………...................................................……..61

Resim 53: Ana Tanrıça Figürini………...............................................……………..62

Resim 54: Ana Tanrıça Figürini……….........................................................………63

Resim 55: Ana Tanrıça Figürini………….................................................…………64

Resim 56: Ana Tanrıça Figürini…….............................................…………………65

Resim 57: Ana Tanrıça Figürini………........................................................……….66

Resim 58: Ana Tanrıça Figürini………...................................….........…………….67

Resim 59: Ana Tanrıça Figürini……….......................................................………..68

Resim 60: Ana Tanrıça Figürini………...............................................……………..69

Resim 61: Ana Tanrıça Figürini………….....................................…………………70

Page 11: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

vi

Resim 62: Ana Tanrıça Figürini………………...................................……………..71

Resim 63: Doğum yapmış olduğu belli olan gelişmiş vücutlu olgun bir kadın tasviri..........................................................................................................................73

Resim 64: Yere uzanarak istirahat etmekte olan kadın figürünün üzerindeki boya izlerinden figürinin giysili gösterilmek istendiği anlaşılmaktadır………...………..73

Resim 65: Ana tanrıçanın doğanın yaban güçlerinin egemeni olduğunun vurgulanması amacıyla yapıldığı tahmin edilen figürinler………..................……..74

Resim 66: Tanrıça göğüslerini tutarken, birbirine ters duran iki hayvanın üzerine oturduğunu betimleyen Hacılar Figürinin izometrik çizimi…….....................…….75

Resim 67: Gül Erali’nin yapmış olduğu “Çılgın Tanrıçalar”………......…………..82

Resim 68: Gül Erali’nin yapmış olduğu “Çılgın Tanrıçalar”……………...........….82

Resim 69: Ayfer Karamani’nin yapmış olduğu kadın figürü………………........…83

Resim 70: Füreyya Koral’ın Yapmış olduğu “Yürüyen İnsanlar”…………....……85

Resim 71: Sadi Diren’in yapmış olduğu seramik figürler…………...................….86

Resim 72: Sadi Diren’in yapmış olduğu seramik figürler………...................…….86

Resim 73: Hamiye Çolakoğlu’nun yapmış olduğu figür ve duvar panosu……...…86

Resim 74: Hamiye Çolakoğlu’nun yapmış olduğu figür ve duvar panosu…......….86

Resim 75: Şeyma Nalça Reisoğlu ve Güngör Güner’in yapmış olduğu figüratif çalışmalar…………………………......................................................................…87

Resim 76: Şeyma Nalça Reisoğlu ve Güngör Güner’in yapmış olduğu figüratif çalışmalar…………………......................................................................…………87

Resim 77: Jale Yılmabaşar’ın yapmış olduğu çocuklu ve hamile kadın figürleri....87

Resim 78: Erdinç Bakla’nın yapmış olduğu tanrıçalar………….....................……88

Resim 79: Erdinç Bakla’nın yapmış olduğu tanrıçalar……...................…………..88

Resim 80: Nasip İyem’in yapmış olduğu heykelcikler…….......................………..89

Resim 81: Ayfer Karamani’nin yapmış olduğu kadınlar……....................………..89

Resim 82: Ayfer Karamani’nin yapmış olduğu kadınlar…….....................……….89

Resim 83 : İlgi Adalan’ın yapmış olduğu idol………………............................…..90

Resim 84: Serap Ünal’ın yapmış olduğu idoller……………..............................….90

Resim 85: Serap Ünal’ın yapmış olduğu idoller…………...........…………………90

Resim 86: Gül Erali’nin yapmış olduğu idoller……………………...........……….90

Resim 87: Uluhan Ataç, Gül Erali ve Ayfer Karamani’nin yapmış oldukları kadın figürleri……………………………......................................................................…91

Resim 88: Ana Tanrıçalar……………..........................................................………93

Resim 89: Ana Tanrıça…………………....................................................………..94

Resim 90: Ana Tanrıça……………….................................................................….95

Page 12: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

vii

Resim 91: İdol………………………........................................................................96

Resim 92: Soyut Ana Tanrıça………........................................................…………97

Resim 93: Soyut Ana Tanrıça……………....................................................………98

Resim 94: Soyut Ana Tanrıça…………....................................................…………99

Resim 95: Soyut Ana Tanrıça………….....................................................……….100

Resim 96: Soyut Ana Tanrıça………….....................................................……….101

Resim 97: Soyut Ana Tanrıça……………............................................…………..102

Resim 98: Soyut Tanrıça İdolü……………...............................................……….103

Resim 99: Soyut Tanrıça İdolü…………...............................................………….104

Resim 100: Soyut Tanrıça İdolü………..................................................…………105

Resim 101: Ana Tanrıça…………..............................................................……….106

Resim 102: Ana Tanrıça………………..............................................................….107

Resim 103: Ana Tanrıça………………..............................................................….108

Resim 104: Ana Tanrıça……….................................................................………..109

Resim 105: Ana Tanrıça…………..................................................................…….110

Resim 106: Ana Tanrıça……………………...........................................................111

Resim 107: Ana Tanrıça……………...................................................................…112

Page 13: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

1

GİRİŞ

Neolitik Dönem’de (M.Ö. 8000-5500) yerleşik hayata geçen ve bugünkü

yaşamın temelini atan insanoğlunun, Anadolu’da bu dönemi yansıttığı en önemli

merkezlerlerinden biri Burdur’daki Hacılar Höyüğü’dür. Önasya’nın en eski Neolitik

örneklerinden birini oluşturan bu bölgenin bir diğer önemi de, vermiş olduğu

buluntular ışığında Anadolu’daki Neolitik Kültür’ler arasındaki yüksek düzeyini de

göstermesidir.

Hacılar’da yerel bir kültürün varlığı, her evde bulunan pişmiş topraktan

yapılmış, çanak-çömlek buluntularının yanı sıra, küçük yassı kadın heykelleri ve

idollerden anlaşılmaktadır. Küçük heykellerde ana konu olarak tanrıça betimlenirken,

erkek, çocuk veya sevgilisi olduğu düşünülen figürlerde ikincil bir rol olarak

tanrıçanın yanında yer alır.

Anadolu’nun hemen hemen tüm Neolitik yerleşmelerinde karşımıza çıkan

çıplak kadın heykelcikleri, din tarihi ve sosyal tarih açısından önem taşımaktadır.

Çünkü bunlar kadının doğururcu niteliğinden dolayı “yaratıcı büyük ana” olarak

kendisine tapılması için yapılmış olduğu düşünülmektedir. Tapılan varlığın dişi

olması, Neolitik insanların anaerkil bir toplum içerisinde yaşadıklarını

göstermektedir. Anaerkil yaşam Anadolu’da çok uzun zaman devam etmiştir. Hatta

Hititler ve Frigler’de bile izleri görülmektedir. Bu dönemlerde, insanoğlunun belki

en orijinal ve en etkin yaratısı, ilkel heykeltıraşlık örnekleri diyebileceğimiz bu

çıplak kadın heykelcikleridir.

Ana Tanrıça figürinleri her zaman yalnız veya bir erkekle betimlenmez.

Ayrıca tanrıça bir veya iki leoparın üzerinde oturur ya da ayakta dururken bir leopar

yavrusu tutar. Tanrıçanın bereketini ve doğa üzerindeki gücünü gösteren bu tip

betimlemeler, Neolitik Çağın din anlayışında önemli bir yere sahiptir.

Neolitik Dönem’de başlayan pişmiş toprak (terracota) form üretimi,

Anadolu’nun arkeolojik boyutunda önemli bir sürecinin başlangıç noktası olarak

işlev görmüştür. Bunun yanı sıra, Anadolu, en eski seramik coğrafyası olma

özelliğini de buluntular ışığında ortaya koymaktadır. köklü bir geçmişe sahip olan

Anadolu topraklarındaki buluntulardan esinlenerek günümüzde çağdaş form ve

figürinler yapılmaktadır. Bu çalışmada hacılar ana tanrıça formlarından yararlanarak

Page 14: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

2

stilize edilmiş çağdaş tasarım formları ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Neolitik

dönem ve günümüz sanat düşüncesiyle harmanlanan bu formlarda seramik sanatının

geçmiş ve gelecek arasında ne denli köprü oluşturduğunu gözlemlemekteyiz.

Page 15: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

3

1. BÖLÜM

1. TARİHTE TERRACOTA

1.1. Terracota’ya (Pişmiş Toprak) Genel Bakış

İnsanlık tarihinin en eski kültür kalıntıları arasında yer alan pişmiş toprak

hayvan ve insan figürinleri, insanların çok eski çağlardan beri kili biçimlendirip

pişirerek sertleştirmeyi bildiklerine işaret etmektedir. Bu çağlarda geçimini avcılık ve

toplayıcılıkla sağlayan insanların pişmiş topraktan kap üretmedikleri, kaplarını ya

taştan oyarak ya da sepet, tahta, deri gibi zamanla yok olan maddelerden ürettikleri

anlaşılmaktadır. “Seramiksiz Neolitik Çağa” tarihlenen bazı yerleşmelerde sepet

izleri taşıyan kil parçacıklarının ele geçmesi, ilk denemelerin sepetlere kil sıvanarak

başladığını göstermekte, güneşte kurutulmuş kil kap parçaları da seramik üretimine

geçiş evresini yansıtmaktadır.

Sırsız seramik anlamına gelen Terracota; kelime anlamı ile İtalyanca terra =

toprak, cotta = pişmiş kelimelerinden türemiş olan “terracotta”, Türkçe’deki karşılığı

“pişmiş toprak”tır. Genellikle kırmızımsı kil ile yapılmış ve düşük sıcaklıkta

pişirilmiş, toprak kullanım gereçleri ve figürleri tanımlamak için kullanılır.

Terracotta figürinler ve kaplar, günlük hayatta kullanılacak kullanım gereçleri yapan

çanak çömlekçilerden çok heykeltıraşların eserleridir (Savage ve Newman,

1992:288).

Farklı yataklardan elde edilen kilin pişme sırasında farklı renkler aldığını

gören çömlekçiler, kapların üzerine farklı renkte kil çamuruyla şekiller çizerek

“boyalı seramik” üretmeye başlamışlardır. Çanak-çömlek üreten insanlar, zaman

zaman kapların yüzeylerini farklı renkte kil çamurlarıyla kaplayarak astarlamışlar ve

çeşitli yöntemlerle düzeltip parlatmışlardır. Böylece değişik bölgelerde birbirinden

farklı kaplar ortaya çıkmış ve çömlekçiler zaman zaman birbirlerinin ürünlerinden

etkilenerek, bunların benzerlerini yapmaya çalışmışlardır.

Dere yataklarındaki kilden üretilen çanak çömlek genellikle yerel karakterli

bir gelişim izlemektedir. İnsanın yaşamına yerleşik düzene geçtikten sonra giren

çanak çömleğin kısa zamanda yapım teknikleri gelişmiş, belli ihtiyaçlar için üretilen

kapların üzerine astar, perdah ve bezeme yapılarak bunların bir anlamda üreten

toplumun ışığını yansıtan objeler haline gelmesi sağlanmıştır (Paksoy, 2007:20).

Page 16: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

4

İnsanların yerleşik yaşam düzenine geçmeleri, tarım ve hayvancılıkla

besinlerini üretmeye başlamalarının bir sonucu olarak ürünün depolanması için

sağlam ve kolay yapılabilen kaplara gereksinim duymaları, pişmiş topraktan çanak-

çömlek üretiminin başlamasında etken olmuş olmalıdır. Kolay biçim verilmesi ve

hammaddesi olan kilin çevrede kolay bulunması, pişmiş toprak kapların yaygın

olarak kullanılmasına olanak tanımıştır.

Hammaddenin doğada hazır bulunarak, kolay üretilip ucuza mal edilmesi,

kırılganlığı nedeniyle çokça tüketilmesi, geçmişe ait belgelerin artmasını sağlamıştır.

Çanak çömlek üzerindeki yerel ve geleneksel uygulamalar, çömlekçi teknikleri,

kültürlerin sınırlarını ve toplumsal ilişkileri sorgulamada belirleyicidir. Yerleşim

yerlerinin kalıntılarını içinde barındıran höyüklerde yapılan arkeolojik kazılarda da

çanak çömlekler, zaman içinde meydana gelen değişimlerin fark edilmesinde katkı

sağlamıştır. Terk edilmiş Eski yerleşim yerleri zaman içerisinde yıkılarak toprak

yığınlarına dönüşmesiyle, çanak çömleklerin de parçalara ayrılarak dağılmasına

neden olmuştur. Parçalardan ancak evlerin tabanlarında, mutfaklarında ve

depolarında bulunanlar bir araya getirilerek müzelerde sergilenmektedir.

Çanak çömlek grupları içinde günümüze daha sağlam ulaşan en önemli grubu

ise ölü hediyesi olarak küp mezarlara, Tümülüslere, kurganlara (mezar yeri) ve oda

mezarlara koyularak üzeri örtülen ve günümüze kadar da orada korunanlar

oluşturmaktadır (Paksoy, 2007:25).

Pişmiş toprağın en önemli özelliği 300 derecenin üzerinde bir ısıda

pişirildikten sonra, artık eski plastik kil haline dönüştürülmemesi, bir başka deyişle,

kırıldıktan sonra tekrar kullanılamaması ve böylece zamanla yok olmayan atık olarak

günümüze kalabilmesidir. Pişmiş toprak kaplar arkeolojik araştırmalarda ele geçen

en yaygın teknoloji ürünü olarak önem kazanmaktadır.

Seramik hamurunun yapısı, pişirme ve biçimlendirme teknikleri, kap

biçimleri ve yüzeyleri incelendiğinde, kullanıldıkları çağın toplumlarının ihtiyaçları,

ulaştıkları teknoloji düzeyi, beğenileri, farklı toplumların birbirleriyle olan ilişkileri,

sosyal farklılıkları, bu toplumların yaşadıkları bölgenin sınırları ve yaşam süreçleri

anlaşılabilmektedir.

Page 17: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

5

Hakkında filolojik bilgi bulunmayan ya da yetersiz olan çağlarda yaşayan

toplumlar hakkında bilgi veren pek çok kültür kalıntısı içinde en önemli buluntu

grubu olan seramiğin vereceği bilgiler, insanlık tarihinin anlaşılması için önemli

ipuçlarını oluşturmaktadır (Ökse, 2002:35).

1.2. Doğada kilin oluşumu

Kil; pişirilmiş toprak, seramik ve porselen hamurlarının ana malzemesi olan,

bünyesinde su molekülü bulunduran ve alüminyum silikat içeren topraktır. Su ile

karıştırıldığında plastiklik kazanıp biçimlendirilebilen ve kurutulduğunda kırılmaya

karşı farklı dirençler gösteren doğal bir malzemedir.

873 ºC’nin üzerinde pişirildiğinde sertlik kazanır. Kil, volkanik kayaçların

çeşitli etkenlerle aşınıp, ufalanıp sürüklenmesi sonucu oluşan parçacıkların, ufalanan

ana kayaçtan su, rüzgar gibi etkenlerle taşınırken, çeşitli organik maddelerin ve

metalik oksitlerin katılmasıyla değişime uğrarlar. Aşınma ve sürtünmeyle öğütülerek

tane inceliklerine göre tabakalar halinde çökeltiler oluştururlar. Killer, ince taneli

(öğütülmüş), özlü (organik madde katkılı) ve renklidir(metalik oksit karışımlı);

mineralojik yapılarına göre değişik gruplara ayrılırlar (Anılanmert, 1997:108).

Seramiğin ana malzemesi, su geçirmez killi toprak, balçık ya da çamurdur.

Kolayca her yerde bulunabilen bu basit ve iddiasız malzeme, tarih öncesinden bu

güne kesintisiz biçimde, yaşamın çeşitli alanlarında kullanılmıştır.

Resim 1: Prehistorik çağa ait elle şekillendirilmiş kap-kacak

Tüm bu belirtilen etkenlere göre, fiziksel ve mekanik olarak parçalanan

kayalar ve minerallerin parça büyüklükleri küçülür ve yüzey alanları artar, ancak

toprak ve kil oluşumuna neden olan kimyasal ayrışma için bazen fiziksel ve mekanik

parçalanma yeterli değildir. Kimyasal ayrışma mineral ve kayalarda doğruda

oluştuğu gibi parçalanmış kayaçlar ve minerallerde daha kolay ve hızlı biçimde

Page 18: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

6

gelişir. Ayrışma minerallerde büyük değişiklikler oluşturur bazı mineraller tamamen

ya da biraz çözünerek ortamdan uzaklaşabilirler. Bu minerallerin yerine

fizikokimyasal şartlara göre yeni mineraller oluşurlar (Kapur vd., 1985:28).

Seramik çamurunun ana maddesi olan kil, su ile plastiklik kazanıp

biçimlendirilebilen, kurutulduğunda belli bir oranda dayanıklılık kazanan, önceden

belirlenen ısılarda pişirilerek sertlik kazanan doğal bir maddedir. Teknik açıdan,

seramik; nesnenin biçimlendirilmesinde plastikliği sağlayan kil ile fırınlama

sırasında parçanın kırılmasını ya da çatlamasını önleyen kuvars ve bu ikisini

bağlayan ergitici feldspat karışımından oluşan hamurla yapılan nesneleri niteler

(Rona, 1997:1634).

İlkel bir kil türü olan “keramik” kelimesinin ortaya çıkışı seramik katkılı

ürünlere verilen “keramos” ismi, Yunanca’dan gelmektedir. Şarap içilmesi

gelenekleşmiş törenlerde ve şölenlerde, şarap ve büyük olasılıkla diğer içkiler,

bardak yerine geçen, şekillendirilmiş boynuz kaplardan içilmekteydi. Yunanca’da

“boynuz” sözcüğünün karşılığı olan kelime “keramos” olduğundan, keramoslar

yerlerini seramik kaplara bıraktıktan sonra da, seramikler bu adla anılmaya devam

etmiştir.

Celal Esat Arseven, bu sözcüğün kaynağını göz önüne alarak, dilimizde

Fransızca’da olduğu gibi “seramik” biçiminde söylenmesinin yanlış olduğuna

değinmektedir. Arseven’e göre, bu sözcüğün “seramik” değil, “keramik” olarak

söylenmesi gerekir. Ancak yine Arseven’e göre, sözcüğün Yunanca “keramos”dan

geldiği de kuşku doğurur. Türklerde zengin bir tarihsel geleneğe dayanan bu

tekniğin, Türkçe’ye özgü bir terimle dilimize aktarılmamış olması dikkat çekicidir.

Türkler, kuruduğu vakit sertleşen ve damlar üzerine örtülen özlü balçığa

“keren” ve güneşte kurutulan toprak tuglalara “kerpiç” dedikleri gibi, damlara

örtülen pişmiş toprak levhalarına da“keremit” veya “kiremit”, yoğrulmuş ve karılmış

balçığa “karma”, kuruyunca katılaşan bazı cisimlere de “kerme” derler. Bu tabirlerin

“keramik” sözcüğüyle bir münasebeti göze çarpmaktadır. Binaenaleyh Türklerin bu

nevi çanak çömlek yapan eski bir millet olması itibariyle, bu kelimenin menşeini

Türkçe’de aramak dilcilerimize düşen bir vazifedir (Arseven, 1995:1027).

Page 19: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

7

Batı dillerinde “keramik” kelimesi, fırınlama ve yüzey işlemlerinden tümüyle

bağımsız, genel bir terim olarak geçmektedir. Türkçe’de ise geniş bir anlamla

kullanılmasının yanı sıra; ilkel yöntemlerle yapılmış, yüzeyi sırsız kaplara “çanak-

çömlek”, düşük ısıda fırınlanmış ama yüzeyi sırlı nesnelere “seramik” ve yüksek

ısıda fırınlanmış yüzeyi sırlı ya da sırsız nesneler de “porselen” başlığı altında

gruplandırılmaktadır.

1.3.Tarih Öncesi Çağlar

İnsanın yeryüzünde doğuşu ve gelişimi üzerine bilim adamları geniş çaplı

araştırmalar yürütmüşlerdir. Dünyanın yaratılışından, insanlığın yeryüzünde

görünüşüne dek geçen milyonlarca yıl, günümüzde radyo karbon araştırmaları

sonucunda, çok az bir zaman hatası ile tespit edilebilmektedir. Buzul Çağı’nın çeşitli

devirlerinde insan elinin ve zekâsının eserleri gün ışığına çıkarılmış ve insanın

kendini hayvandan ayırması, düşünce ve inançları, bu eserlerin analizi sonucunda

ortaya çıkarılmış ve böylece insanoğlunun ilkel çağlardaki geçmişine ışık tutmak

mümkün olmuştur (Turani, 1979:27).

Dünyanın bu günkü sekline gelişi 1 milyar yıl sürmüştür. I. Jeolojik Zaman

denilen devir yüz milyon yıl sürmüştü ve dünyada bu devirde ancak atkuyruğu cinsi

bitkiler ve omurgasız hayvanlar vardı. Bu kadar uzun süren bu devrin ancak

sonlarına doğru dört ayaklı bazı hayvanlar ve balıklar görülmeye başlanabilmiştir.

Otuz milyon yıl süren II. Jeolojik Zaman içinde de açık tohumlu bitkiler, deniz

sürüngenleri, kara sürüngenleri ile uçan sürüngenler dünyanın hakimiydiler. Toplam

yirmi sekiz milyon yıl kadar olan III. Jeolojik Zaman’da kapalı tohumlular ile bir ve

iki çenekliler görülür. III. Jeolojik Zaman’ın sonlarına doğru ilkel insana dünyada

rastlayabiliyoruz. İnsan, uzunca bir sürede evrimini tamamlayarak dünyaya hakim

olmuş, onu diğer yaratıklardan ayıran zekasıyla zor iklim şartlarının içinden

çıkmasını bilmiş ve varlığını koruyarak bu güne kadar gelebilmiştir (Aksit, 1981:7).

Kendini sürekli yenileyen bir dünya da insanlarda varlıklarını ve gelişimlerini

sürdürmeye çabalamışlardır. Önce doğa ile daha sonra vahşi hayvanlarla mücadele

eden insanoğlu beslenmek amacıyla farklı yaratıklardan zekasını kullanarak araçlar

yapmıştır. Yaptığı bu araçlarla hem kendisini korumuş hem de avlanmasını

sağlamıştır.

Page 20: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

8

Resim 2: Paleolitik çağa ait bir mağara resmi (M.Ö. 30.000-15.000)

“Tarihöncesi Arkeolojisi” anlamına gelen Prehistorya, “Tarihöncesi Çağlar

Arkeolojisi”, “Yazı Öncesi Çağlar Kazı Bilimi” ya da “Prehistorik Arkeoloji” olarak

adlandırılmaktadır. Prehistorya’nın temel amacı, geçmiş insan topluluklarının

geliştirdiği kültürleri, bu kültürlerin düzeyini, ekolojik açıdan kültürlerin birbirleriyle

ilişkilerini ve etkileşimlerini yeniden bulup ortaya çıkarmaktır. Bu nedenle

Prehistorya, insan topluluklarının teknolojik, ekonomik, toplumsal, siyasal,

geleneksel, dinsel ve kültürel yaşamlarını belirleyebilecek, günümüze kadar

bozulmadan gelebilmiş her türlü maddi kalıntıdan yararlanır (Esin, 1997:1513).

Resim 3: Stonege-prehistorik mimari (M.Ö. 600.000-10.000)

Eski çağlarda ilk yerleşim yerleri; köy, kasaba ve kent olarak mağaralar, kaya

sığınaklar, mevsimlik açık hava alanları insanoğluna yaşam olanağı sunmuştur. Aynı

yerlere zaman içerisinde farklı insan toplulukları gelip yerleşmişlerdir. Her yerleşim

yeri tabakalar halinde bir öncekinin üstüne gelerek oluşmuştur.

Page 21: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

9

Resim 4-5: İlk yaşam izleri

Zaman akımı içinde böylece üst üste yerleşimlerden oluşan “yığma tepeler”

ortaya çıkar. Bunlara “höyük” adı verilir. Bu nedenle düz yerleşmelerin kazılarından

farklı olarak, höyüklerde yapılan arkeolojik kazılarda, üstten alta doğru yer alan bu

ayrı ayrı “yerleşim” ya da “kültür tabakaları” yeniden eskiye doğru, belirli bir

“tarihsel sıradüzeni” içinde gün ışığına çıkarılır. Kültür ya da yerleşim tabakalarının

insan eli değmemiş ana toprağa kadar oluşturdukları bu belirli kültür sıra düzenine

“tabakalaşma” ya da “stratigrafi” adı verilir. Tarihöncesi kültürlere ait kalıntı ya da

buluntular bu tabaka sıra düzenine göre, her kültür tabakası için ayrı ayrı analiz

edilip değerlendirilir (Esin, 1997:1514).

1.3.1. Paleolitik Çağ

M.Ö. 600.000 ile 10.000 arasında yer küresinin kuzey yarısında dört buzul

dönem rastlanmıştır. Buzul dönemleri Alplerdeki dört küçük ırmağın adıyla

anılmaktadır: Günz, Mindel, Riss ve Würm. Çok uzun sürmüş olan buzul çağı

sırasında iklim değişiklikleri saptanmıştır. Buzul ve buzullar arası dönemlerinin

insanı avcı ve toplayıcıdır. Bu bakımdan insanlar daha bereketli avlanma alanları

buldukları zaman yer değiştirmişlerdir. Belirli bir mekan ya da konutla yaşamları

sınırlı değildir ve mağaralar onlara doğanın vermiş olduğu evlerdir.

1868’de Fransa ve İspanya’da iki yüzü aşkın mağarada yapılan arkeolojik

kazılarda Paleolitik Çağa ait pek çok eser bulunmuştur. Paleolitik Çağ insanlarının

Page 22: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

10

günümüze bıraktıkları eşyalar arasında çakmak taşlarının yontulmasıyla

biçimlendirilmiş baltalar, kesiciler, deliciler ve kazıyıcılar yer almaktadır. Bu dönem,

tarihte Yontma Taş Çağı- Eski Taş Çağı olarak da adlandırılır (Kanışkan, 1998:4).

Resim 6: Lascaux mağarası duvarında hayvan resimleri, (M.Ö. 15.000)

Yapılan kazılar sonucu fildişi ya da kemikten yapılan küçük kadın

heykelcikleri, büyük bir olgunluğu ve güçlü bir biçim duygusunu dile getirir. Bereket

simgesi olarak yapılmış olan küçük Venüs heykelciklerinin kalça ve göğüsleri de çok

abartılı yapılmıştır. Bu heykelciklerin en tanınmışları “Willendorf” ve “Wisternitz”

Venüsleridir.

Resim 7: Willendorf Venüsü

Anadolu’da Paleolitik Çağ’ın merkezleri, Antalya yakınlarındaki Karain

Mağarası ile yine aynı yöredeki Beldibi, Belbaşı, Öküzini, Kumbucağı Mağaraları ve

Alanya’daki Kadıini, Isparta’daki Kapalıin ve Hatay Samandağ’daki Mağaracık

mağaralarında yapılan araştırmalarla aydınlanmıştır.

Page 23: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

11

1.3.2. Mezolitik Çağ

Mezos (orta) ve Lithos (taş) kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşan

Mezolitik Çağda; iklimler ve bitki örtüsü değişmiştir. İnsanoğlu, toprağa yerleşmeye

başlamış, köyler kurulmuş, tarımsal bir hayata geçilmiştir. Gelişen tarımla birlikte,

doğa olayları daha da bir izlenir hale gelmiştir. Doğa olaylarını meydana getiren

görünmez kuvvetler ve güçler üzerine düşünmeye başlayan insan; tanrı fikrini

geliştirmiştir.

Resim 8: Mezolitik çağ taş aletleri

“İnsan bu durumda dünyada görünmeyen şeyler üzerinde

düşünmeye başlıyor. Düşündüğü şeylere ad veriyor ve Buzul Çağı

insanının somut dünyası dışında, soyut bir dünya kuruyor. Bundan

dolayı hayvan, artık resmin konusu olmuyor. Verimliliğin,

büyümenin, gelişmenin nedenleri görülebilir şeyler olmadığından,

bunların sembollerle ifadesi başlıyor. Verimlilik, kadın ve su

sembolleriyle anlatılıyor. Bundan dolayı toprağa yerleşme ile kadın

heykelcikler çoğalıyor” (Turani, 1992:32).

1.3.3. Neolitik Çağ

Neolitik Çağ'da insanın doğa ile ilişkilerini kendi lehine çevirmeyi başarıp,

çevresindeki var olan bitki ve hayvan türlerinden bazılarını evcilleştirerek, kendi

üretir hale gelmesi ve yerleşik üretici düzeni kurabilmesi uygarlık tarihindeki en

önemli olaylardan biri olarak gösterilmektedir (Uzunoğlu, 1993:17).

Page 24: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

12

Biyo-moleküler araştırmalarda küçük kızıl buğdayın ilk kez Doğu

Akdeniz’de değil Anadolu’nun doğusundaki Karacadağ yakınlarında bir yerde

evcilleştirildiği, Anadolu’da Göbekli Tepe, Nevali Çori, Çayönü Aşıklı Höyük’de

yapılan arkeolojik kazılarda, toprağı işlemeye, çobanlığa ve yerleşik yaşama geçişin

gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır (Hodder, 2006:185).

Resim 9: İlk neolitik çağa ait kap-kacak formları

Yakındoğu, Anadolu ve Ege dünyasının en büyük ve en gelişmiş Neolitik

merkezi olan Çatalhöyük’tür (M.Ö.6500 - 5750). Çatalhöyük insanları, bitişik

düzende inşa edilmiş, dikdörtgen planlı evlerde oturuyorlardı. Çayönü’ndekilerin

aksine, bu evlerde kapı yoktur. Evlere giriş çıkış, bir merdiven aracılığıyla damlardan

yapılıyordu. Dikdörtgen planlı yapılarda duvarlar, içte ağaç dikmeler ve payelerle

desteklenmiştir. Odalarda ise bir ocak ya da fırın bulunuyordu. Duvarların önüne

yatmak ve oturmak için yapılan sekilerin altına aynı zamanda, ölüler de

gömülmekteydi (Mellaart, 1970:113).

Pek çok kutsal mekan ve tapınağın varlığı, Çatalhöyük’ün önemli bir tapınma

merkezi olduğunu düşündürmektedir. Bu mekanların duvarları, sıva üzerine av-

bereket büyüsü ile ilgili sahneler ve dinsel resimlerle süslenmiştir. Kabartma olarak

yapılmış leoparlar, boğa ve koçbaşları, boğa doğuran tanrıça gibi figürler, süsleme

öğesi olarak kullanılmıştır. Bu mekanlarda geometrik süslemelere de sıkça

rastlanmaktadır.

Page 25: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

13

Resim 10: Çatalhöyük’te bulunmuş mağara resmi (M.Ö. 6500 – 5750)

Öte yandan, pişmiş toprak ve taştan yapılmış tanrıça heykelcikleri, binlerce

yıldır önemini korumuş olan ana tanrıça kültünün bu çağlardan beri var olduğunu

kanıtlamaktadır.

Çatalhöyük sakinleri için avcılık çok önemliydi. Bu nedenle av bereketi için

görkemli törenler düzenlemiş, türlü silahlar yapmışlardır. Bir erkek mezarında

bulunmuş ve ölüye armağan olarak bırakılmış olan hançer bu konuda eşsiz bir

örnektir. Ana malzemesi çakmaktaşı olan bu hançerin, kemikten yapılmış sapı ise

sarılmış yılan biçimindedir.

Binlerce yıl sonra yazılacak Hitit çivi yazılı belgelerinde tanrıların kutsal

hayvanları ya da onların yalnızca başları biçimindeki kaplar “Bibru” olarak

adlandırılacak, bunlarla içilen içki ile tanrının kendisinin içildiğine ve bu yolla

onunla bütünleşildiğine inanılacaktır. Bu geleneğin, Anadolu’da çok eski olduğunu

da Hacılar buluntuları kanıtlamaktadır. Öte yandan, Çatalhöyük’teki ana tanrıça

betimli heykel geleneği, Hacılar’da da sürmüştür. Yalnız, Hacılar’daki örnekler daha

stilize ve şematik bir üslupla yapılmıştır (Uçankuş, 2002:57).

Page 26: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

14

Resim 11: Çatalhöyük’te bulunmuş Ana Resim 12: Hacılar’da bulunmuş Ana Tanrıça figürini

Tanrıça figürini

Gelişkin bir kültüre sahip Çatalhöyüklüler, doğa olaylarından da

etkilenmişlerdir. Yöredeki volkanik Hasandağı’nın patlaması olduğu sanılan bir

duvar resmi, o dönemden günümüze kalan önemli belgeler arasındadır. Ayrıca,

Çatalhöyüklülerin maden kullandıklarını da günümüze gelmiş bazı nesnelerden

anlaşılmaktadır. Madeni süs eşyaları, takılar, damga mühürler ve çeşitli aletler, bu

açıdan birer kültür mirası olarak geçmektedir.

Neolitik çağ kültürünü yansıtan bir başka yerleşme de Burdur’un

güneybatısındaki Hacılar’dır. Bu dönemde yapılan ve M.Ö. 5700 - 5600 yıllarına

tarihlenen kaplar, daha sonraki Kalkolitik çağın olgun çanak çömlek tekniğinin ilk

öncüleridir. Burada bulunmuş olan kadın başı biçimindeki törensel kap (Ankara

Anadolu Medeniyetleri Müzesi), büyük bir olasılıkla ana tanrıçanın başını

simgelemektedir (Uçankuş, 2002:56).

Diyarbakır Çayönü Tepesi'nin ilk sakinlerinin bu evrede başlangıçtan itibaren

buğdayı ehlileştirmeyi başarmış, üretici bir toplum olmakla birlikte, tarımın yanı sıra

avcılık da çok yoğun bir şekilde devam etmiştir. Ancak, avcılığın genellikle

toplumun erkekleri tarafından yapıldığı, tarımsal üretimde ise bugünkü çiftçi

köylerde de görüldüğü gibi, kadınların çalıştıkları, ev işlerinde yararlanılan aletlerin

büyük bir olasılıkla, Neolitik kadının günlük yaşamındaki uğraşılarında kullandığı

araç-gereçlerin bir kısmını oluşturduğu dile getirilmektedir. Bu döneme ait ele geçen

buluntular arasında yer alan heykel ve heykelciklerin, insan kabartmalı payelerin

insanın eriştiği düşünsel düzeyin kanıtları olduğu belirtilmekte, insanın doğa

çevresinde kurmaya başladığı ilişkiler veya kurduğu egemenliğin bir ifadesi olduğu

Page 27: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

15

ileri sürülerek din ve kadın arasında bir bağlantı kurulmaya çalışılmaktadır

(Uzunoğlu, 1993:17).

Tarih öncesi dönemlerde insanların kültürel gelişmelerine yol açan geliştirici

gücün kadınlardan kaynaklandığı görülmüştür. Böyle toplumlarda erkeğin varlığı da

önemli bir faktördür. Becerisi, gücü ve gruptaki yeri bakımından toplumunda

değerlidir. Buna karşılık doğuran ve besleyen olarak hayatın akışı, büyük oranda

kadına yüklenmektedir. Çünkü bitkileri, meyveleri ve küçük hayvanları toplamak,

konaklama yapılan ya da kışın geçirildiği yerlerde çevreyi gözetlemek, balık avlamak

onun görevleri arasında sayılmaktadır.

Kadının, meyve cinslerini, yabani tahılları, mantarları çok iyi tanıdığı,

tatlarını ve yenilemeyecek veya zehirli olan ürünleri ayırabildiği, bütün bunların

sonucu olarak itibarının yükseldiği, hatta belki de bazı özel güçlere sahip olduğu

yolunda bir inancın geliştiği ve bu gücün sonradan büyü yeteneği olarak kabul

gördüğü belirtilmektedir (Uhlig, 2007:30).

Kadının, üretim döngüsü içinde tarımın geliştiği “sihirsel-dinsel” bağlamda

daha büyük önem kazanmaya başladığı evrenin sürekliliğinin ve her şeyin döngüsel

olarak yenilenmesinin, insanı başından beri çok etkilediği ve bu ritmik düzen içinde

doğum ve ölüm döngüsünün de ilk inançların oluşmasına neden olduğu

görülmektedir. Bu dönemlerde erkeğin doğumdaki rolünün öneminin ikinci plana

itilmesi nedeniyle üreme erkine sahip kadının kutsal anlamda öne çıkarıldığı,

bereketin ve çoğalmanın simgesi olarak bir inancının kurgulandığı anlaşılmaktadır

(Kadınların Tarihi, 1992:448).

Page 28: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

16

Resim 13: Neolitik Çağ sur duvarı ve kazı alanı

1960’lı yıllardan sonra, Anadolu’nun değişik yerlerinde, Neolitik’in farklı

basamaklarına ait çok sayıda merkez saptanmıştır ve bunların bir kısmı kazılmıştır

(Çatalhöyük ve Çayönü tepesi gibi). Burdur bölgesi araştırmalarının amacı,

Hacılar’ın kazılmasından sonraki gelişmeler ışığında, Anadolu’daki diğer

merkezlerden bağımsız gibi görülen Hacılar Neolitik’in daha kapsamlı

incelenmesiyle bölgenin bu çarpıcı kültürünün diğer özelliklerinin öğrenilmesi ve

bölgeler arası farklılıkların daha kesin çizgilerle tanınmasını ortaya çıkarmaktır.

Hacılar VI. tabakasının M.Ö. 5600 yıllarında yıkıma uğramasından sonra da

yerleşme sürmüş ve geç neolitik dönem, yavaş yavaş en önemli niteliği boyalı çanak

çömleğin kullanılması olan erken kalkolitik döneme dönüşmüştür. Bununla birlikte

bölge, neolitik dönemi (akeramik neolitik dönem dahil) kapsayan, yaklaşık M.Ö.

7000’lerden itibaren birçok uygarlığa beşik olmuş bir coğrafya özelliğine sahiptir

(Ünal, 2007:748).

1.3.4. Kalkolitik Çağ

Anadolu Yarımadası’nda M.Ö. 6 bin yılın ilk yarısından itibaren başladığına

inanılan bu yeni çağ, Yunanca khalkos=bakır ve lithos=tas sözcüklerinden oluşan

Kalkolitik Çağ terimi ile adlandırılır. Bu adlandırmayla silah, alet ya da süs eşyası

yapımında tasın yanında madeninde kullanıldığını ifade etmektedir. Bununla birlikte,

insanlığın gelişim süreci içinde, diğerlerinden belirgin çizgilerle ayrılmış böyle özel

Page 29: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

17

bir dönemin varlığı oldukça tartışmalıdır. Çünkü insanoğlunun madenle ilk

tanışmasının bu tarihten çok daha önceye, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’a kadar

uzandığı anlaşılmıştır. Bu yüzden Anadolu Arkeolojisi’nde Neolitik ve Kalkolitik

Çağ kültürlerinin ayırıcı özellikleri, tam anlamıyla sınırları belirlenmiş bir biçimde

ortaya konulabilmiş değildir (Sevin, 1996:75).

Bakırın ilk kez ergitilme yöntemiyle elde edilerek alet yapımında taşın yanı

sıra kullanılmaya başlanması, bu çağın Kalkolitik (Bakır- Taş) olarak

adlandırılmasını sağlamıştır. Madenin kullanılmaya başlanması ile insanlık için yeni

olanaklar ve gelişmeler sağlanmıştır. Herkesin büyük ilgisini çeken bakırı elde

edebilmek için karşılığında başka değerli maddeler, dokuma ve seramik gibi mamul

eşyayı değiştirme isteği ticareti doğurmuş, insan toplulukları arasındaki bu alışveriş

istek listelerinin, envanter eşyasının tespitini ve karşılıklı haberleşmeyi

gerektirmiştir. Bu nedenle semboller, resimli işaretler biçimindeki “hieroglyph” yani

kutsal yazı” anlamına gelen yazı ortaya çıkmıştır.

“…böylece M.Ö. 4. binin sonlarına doğru kentler oluşmaya başlamış, ticaret

ve yazı ortaya çıkarak insanlık, bugünkü uygarlığın ilk büyük adımlarını atmış

bulunmaktadır” (Akurgal, 1989:25).

Resim 14: Orta Kalkolitik Çağ kült masa parçaları

Anadolu’daki Kalkolitik Çağa zaman bakımından Avrupa’da Beaker Kültürü,

Ege yöresi ve Yunanistan’da Orta ve Geç Neolitik Çağ, Mezopotamya’da Halaf ve

Obeyt kültürleri, Suriye ve Filistin’de Halaf ve onu izleyen Yermuk kültürleri

karşılık gelir (Ana Britannica, 1996:416).

Page 30: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

18

İlk kalıcı köylerin kuruluşundan bir süre sonra tarım, insanoğlunun

yaşantısında çok önemli bir yer kaplamaya başlamış ve tümüyle tarımcı topluluklar

ortaya çıkmıştır. Yiyecek üretimi ve köy yaşantısının giderek daha etkin bir hale

gelmeye yüz tuttuğu, sabanın kullanıma girmesi tarımda daha fazla ürün elde

edilmesini sağlamıştır. Bunun sonucunda Anadolu’da yerleşme yerleri sayıca

artmıştır. Güney Anadolu ve Mezopotamya’da sulu tarım konusunda ilk adımlar

atılmaya başlanmıştır. Önceleri küçük olan köyler giderek büyüyüp adeta birer

kasabaya dönüşmüş; toplumsal yaşamda iş bölümü eskiye oranla daha

belirginleşmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak, kimi ormanlık ve dağlık alanlar

dışında, avcılık azalmıştır.

Neolitik’ten Kalkolitik olarak nitelenen evreye geçişte Anadolu’da kültürel

bir kesintiden söz edilemez, aksine bir gelişim-süreklilik söz konusudur. Her iki

dönem arasında teknik gelenekler açısından bir devamlılık vardır. Neolitik

Dönemlerde başlayan bakır teknolojisinin gelişimi gitgide daha da artmıştır. Buna

karşılık bu yeni evrenin en belirgin iki özelliği; taş aletlerin giderek azalması ve

madenciliğin gelişimi olarak karşımıza çıkar. Örneğin; önce bakırdan sonra da bakır

ve arsenik alaşımından yapılan alet ve süs eşyaları Kalkolitik Çağ’ın ilerleyen

aşamalarında ortaya konmuş yenilikler arasındadır. Bu nedenle Kalkolitik Çağ’a

“İleri Üretimci Topluluklar Dönemi” ya da“Gelişkin Köy Dönemi” gibi adlar

verilmesi daha uygundur (Sevin, 1996:75).

Kalkolitik Çağ’ın Anadolu’daki en parlak merkezi Burdur yakınındaki James

Mellaart tarafından kazılan Hacılar yerleşmesidir. Burada bulunan boyalı anıtsal

vazolar özellikle anılmaya değerdir (Akurgal, 2008:8).

Resim 15: Hacılar kazılarında bulunmuş antik kaplar

Page 31: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

19

Yeni Taş Devrinin başlangıcında günlük kaplar ağaçtan ve taştandı.

Anadolu’da kilden yapılmış kaplara en geç M.Ö. 7000’de Konya, Burdur ve Antalya

bölgelerinde rastlanmaktadır. İlk örnekler tek renkli, kaba yapılı ve basit biçimlidir.

Sonraları M.Ö. 6000’in ortalarında, özellikle Çatalhöyük’te ve Hacılar’da yapılanlar

çok başarılı olup, insanlığın seramik konusunda ortaya koyduğu ilk sanat

yaratılarıdır. Çok renkli olan bu kaplar biçimleri ve desenleri yönünden gerçekten

göz alıcıdırlar. Özellikle çekik badem gözlü insanları tasvir eden heykelcikler eşsiz

güzelliktedirler (Akurgal, 2008:9).

Page 32: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

20

2. BÖLÜM

2. HACILAR’DA NEOLİTİK ÇAĞ

2.1. Burdur Bölgesi (Hacılar) Neolitik Çağ

1957–1960 yılları arasında James Mellaart tarafından keşfedilip kazılan

Hacılar Höyükte, başlıca üç kültür evresi saptanmıştır. Bunların en eskisi Keramiksiz

Neolitik, ortancası Geç Neolitik ve yenisi de Kalkolitik kültür evreleridir. Hacılar geç

Neolitik kültürüyle Çatalhöyük Neolitik’i arasında, mimari yönden göze batan en

önemli ayrılık; Hacılar’da evlere damdaki bir delikten değil, doğruca bir avluya

açılan kapılardan girilmesidir. Evler arasında görülen dar sokaklar, şehir dokusu

içinde ilk defa burada görülmeye başlamıştır (Tolacı, 2008:12).

Hacılar stratigrafisinde dokuz ana tabaka tespit edilmiştir. Üstten alta doğru

ilk Kalkolitik, Son Neolitik ve tam araştırılamamakla birlikte, höyüğün güney

batısında akeramik (çanak-çömleksiz) Neolitik kültür evreleri saptanmıştır.

Bunlardan ana toprak üzerinde ortaya çıkarılan akeramik safha (1-7) yedi tabaka

göstermektedir ve buluntularına göre de yaklaşık M.Ö. 7000’e tarihlenmiştir. J.

Mellaart’ın ifadesine göre, akeramik merkez terk edildikten sonra, Hacılar höyüğü

yaklaşık olarak binyıllık bir zaman içinde yeni bir yerleşmeye sahne olmamıştır, yani

hiatus=kültür boşluğu vardır. Daha sonra Hacılar’ın akeramik safhaya göre,

uygarlıkta daha ileri bir düzeyde bulunan bir topluluk yerleşmiştir ki, bu yeni

gelenler Hacılar’daki son Neolitik Dönem’in (IX-VI) sahipleridir. Mellaart’a göre

bunlar, Kızılkaya-Bademağacı Höyük’ten gelmiş olmalıdır.

Page 33: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

21

Resim 16: Hacılar’ın Anadolu’daki coğrafi konumu

Neolitik devir, Taş devri kültürleri içerisinde bir inkılâp devri olarak kabul

edilir. Çünkü bu devirde bir takım yeni keşif ve icatlarla karşılaşılmaktadır. Bunlar;

1. Ateş, insanoğlu tarafından kontrol altına alınmıştır.

2. Pişirme tekniği ile seramik imaline başlanmıştır.

3. Ziraat keşfedilmiştir.

4. İlk defa olarak yerleşik hayat başlamıştır.

Neolitik devir seramikleri tek renkli olup, bu devirde yapılan araç ve

gereçlerin tümü yine taştan ya da kemikten imal edilmişti. Ancak, bu devir taş

aletleri kaba saba olmayıp, perdahlanmışlardı. Bu yüzden Neolitik devre, “Cilalı Taş

Devri” de denilmektedir (Memiş, 2006:13).

Avcılığın, tarımın öncelik kazanması sonucu etkinliğini yitirmesiyle

Kalkolitik Toplumun yaşayışında bazı değişiklikler olmuştur. Örneğin, Erken

Neolitik sonlarında azalmaya başlayan avlanma ile ilgili büyük duvar resimleri

yapılmamıştır. Resimlerde erkek tasvirleri azalmış, bereketlilik simgesi olan kadın

figürleri çoğalıp yaygınlaşmıştır. Çatalhöyük’deki tapınaklar da artık Hacılar’da

yoktur. Çakmak taşından aletlerin yapımı, herhalde gittikçe daha çok kullanılan bakır

aletler karşısında gerilemiştir. Hacılar da ölüler de evlerin içine değil, yerleşmenin

dışındaki mezarlıklara gömülmeye başlamıştır.

Page 34: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

22

Hacılar kazısı Anadolu’da yerleşmenin M.Ö. 7000 yıllarını aştığını

gösteriyor. Bu uygar bir yerleşmedir, evlerin yapılması, toprak kaplar, yontular,

araçlar ortaya çıkınca orada bir gelişme, sürekli bir ilerleme varmış demektir. Buna

karşılık Anadolu’da Yontma Taş Çağı denen dönemde, aşağı yukarı M.Ö. 50000

yılları dolaylarında, insanların yaşadıkları anlaşılmıştır. Bu insanlar yalnız

mağaralarda değil, açık yerlerde toplu olarak yaşıyorlardı. Bu olayı gösteren taştan

yontulup yapılmış araçlar bulunmuştur Anadolu’nun birçok yöresinde (Eyüboğlu,

1997:47).

Hacılar, Anadolu prehistoryasının en önemli merkezlerinden biri olmuştur.

Şöyle ki, kazı ve araştırmalar sonucunda elde edilen sonuçlar, yalnızca eski Anadolu

tarihinin karanlık çağlarına ışık tutmakla kalmamış, Ön Asya ve çevre kültürleriyle

karşılaştırma yapılarak, o çağdaki Anadolu insanının adı geçen diğer kültürlere

nazaran üstünlüğü ve yaratıcı özelliklerini ortaya çıkarmıştır (Ekinci vd., 2007:20).

Resim17: Mellaart’ın yapmış olduğu Hacılar Kronolojisi

Page 35: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

23

Neolitik çağda seramiğin ilk başlangıç alanı sayılan yerleşmelerden olan

Hacılar’da Kalkolitik çağa ait geometrik desenli çanak çömlekler ve idoller, gerek

bezeme ve gerekse formları açısından Anadolu seramik kültürü kapsamında seramik

üretiminin sanatsal yaratıya dönüştüğü ilk eserler olarak tanınırlar (Ünal, 2003:20).

Hacılar’da yaşanmış olan geç ve erken Kalkolitik çağların en belirgin

özellikleri insanların göçebelikten çıkarak dünyadaki en önemli icat sayılan ev

yapmasını bilen toplum olarak yerleşik hayata geçmiş olmasıdır. Bazı hayvanların

evcilleştirilmesi, toplayıcılık ve avcılıktan üretime geçilmesi, alet yapımından

avcılıktan üretime geçilmesi, alet yapımının gerçekleştirilmesi ve daha önemlisi

hemen hemen her evde bulunan ana tanrıça kültünün olması evlerin ayrıca bir

tapınma yeri olduğunun da bir göstergesidir.

Dinsel tasvirler eski geleneklere göre sürmektedir. Erkek figürler çok

azalmakla birlikte, yine çocuklar, leoparlı tanrıça heykelcikleri, onların sanat eserleri

listesinde önemli yer tutar. Bunlarda kullanılan malzeme arasında kil, taştan daha

fazla görünmektedir. Resim sanatı da artık duvarlara değil, pişmiş toprak kaplara,

çoğunlukla geometrik motifler biçiminde uygulanmıştır. Hacılar’da Erken Kalkolitik

devir keramiği gerek biçim, gerek bezeme yönünden aşılamaz bir düzeye çıkmıştır.

Erken Kalkolitik dönemin sonlarına doğru Hacılar büyük bir yıkıma uğramış, yeni

gelenler burada bir savunma sistemi kurmuşlardır, ama bu sistem de yeni bir düşman

saldırısı sonunda yıkılıp yok edilmiş ve höyük terk edilmiştir (Uçankuş, 2000:260).

Resim18: Hacılar’da bulunmuş Ana Tanrıça figürinlerinin izometrik çizimleri

Page 36: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

24

Hacılar kazısı, Anadolu’da M.Ö. 7000 yıllarında düzenli bir yerleşmenin,

yerleşik düzenli yaşama biçiminin varlığını göstermiştir. Bir yerde yerleşen insanın

belli inançları, o inançlara göre biçimlenen davranışları vardır. İnanmayan insan

olmadığı gibi, inandığını, o çağlarda, yaşama düzenine uygulamayan bir insan da

yoktur.

Tapınaklara sunulan toprak uygarlık ürünleri arasında küçücük yontucuklar

(idoller), heykeller önemli bir yer tutar. Bunların en eskisi M.Ö. 6000 yıllarından

kaldığı ileri sürülen Ana tanrıça yontucuklarından biridir. Bu heykelciğin benzerleri

çoktur. En eskileri arasında çok soyut biçimde düzenlenmiş olanları da vardır. Ana

tanrıçanın toprağın doğurucu, insanlara bolluk, geçim olanağı sağlayışı ile bu

yontular, yontucuklar arasında özlü bir bağlantının bulunduğu gerçektir. Bu nedenle

adak, yontucukların topraktan yapılması belli bir ereye göredir, gelişi güzel bir

davranış değildir sanırız (Eyüboğlu, 1997:266).

Hacılar’da son Neolitik evrenin sonuna tarihlenen VI. kat, bir yangınla tahrip

edilmiştir (yaklaşık M.Ö. 5600 yılları). Höyükte, bu tahribatı gösteren kalın bir

yangın tabakasından sonra ilk Kalkolitik Çağa (V-Id) ait yerleşmeler tespit edilmiştir.

Mellaart’a göre Hacılar yaklaşık olarak M.Ö. 5000 yıllarında terk edilmiş ve bir daha

yerleşme olmamıştır (Ekinci vd., 2007:32).

Anadolu insanlık tarihinin çeşitli dönemlerinde ön sırada yer almış ve birçok

özgün uygarlığın beşiği olmuştur. Yarımada da gelişen Çayönü, Hacılar ve

Çatalhöyük yerleşmeleri Yeni Taş Çağı’nın dünyadaki en eski köy kültürlerinden

üçüdür (Uçankuş, 1993:802).

2.1.1. Keramiksiz Neolitik Çağ

Verimli toprakları ve uygun iklim koşullarıyla ilk insanlığa kucak açan

Anadolu’nun küçük bir kenti olan Burdur, antik coğrafyada Pisidia, günümüz

coğrafyasında Göller Bölgesi’nde yer alır. Küçük bir kent olmasına rağmen birçok

kültürü içinde barındıran kentte hayat M.Ö. 7000’de başlayarak günümüze kadar

kesintisiz olarak sürmüştür. Dünya arkeolojisinde önemli bir yeri olan Hacılar Höyük

bu küçük mütevazi kentin 24 km batısındaki Hacılar köyü sınırları içerisinde

bulunur. Höyük, Batı Anadolu’nun bilinen en eski yerleşme yeridir.

Page 37: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

25

Hacılar kültür devrinin en eskisi Keramiksiz Hacılar kültürüdür. Bu yerleşim

tabakaları yedi kültür katı olarak ortaya çıkarılmıştır. En eski kültür dönemi ise ana

toprak üzerinde yer alan ve Mellaart tarafından Neolitik Çağ'ın çanak çömleksiz

evresine tarihlenen tabakalardır.

İnsanlık tarihinde, besin üretimi yanında ilk yerleşik toplumların kurulması

ile başlayan dönem Neolitik Çağ adıyla anılmaktadır. Çağın başlangıcında besin

üreticiliğinin bilinmesine karşın pişmiş toprak kapların daha yapılmadığı, bunların

yerine sepet, tahta ya da taştan kapların kullanıldığı ilk evre, Akeramik (seramiksiz)

Neolitik olarak adlandırılır. Anadolu’da ancak birkaç yerde saptanan bu evre, belirli

bir düzene göre inşa edilen yapıları, taş ya da kemik alet ve silahları, süs eşyaları ile

ilk yerleşik köy örneklerini vermektedir (Roller, 1999:38).

10. binyıldan 6. binyıla kadarki dönemde cereyan eden bu gelişmeler, yeni

arkeolojik araştırmalarla büyük ölçüde aydınlanan değişimleri izleyerek,

insanoğlunun yaşama ve düşünme tarzını kökünden değiştirmiştir. Neolitik evrimi

bir anlamda tamamına erdiren bu gelişimin sonucunda, Önasya’da kentsel merkezler

olarak tanımlanabilecek ilk yoğun insan yerleşimleri ortaya çıkmıştır. M.Ö.

4.binyılın sonlarında ilk kentler doğmuştur. İngiliz arkeolog Gordon Childe, daha

önceki aşamaya “Neolitik Devrim” denilmesine dayanarak doğu kentlerinin

belirmesine tanıklık eden bu döneme “Kent Devrimi” adının verilmesini önermiştir.

1985–86 yıllarında R. Duru; Hacılar nekropolünü araştırmak amacıyla

Hacılar'ın çevresinde sondaj çalışmaları yapmıştır. Bu araştırmalar sırasında

Hacılar'ın Çanak Çömleksiz Neolitik Çağı'na ait kırmızı boyalı tabanlarının devamı

ya da benzerleri olan boyalı tabanlar üzerinde çanak parçaları bulmuştur. Ele geçen

parçaların Kuruçay ve Hacılar çanak çömlekleriyle yapılan karşılaştırmaları

sonucunda Erken Neolitik Çağ'a tarihlenebileceği; dolayısıyla Akeramik ya da Çanak

Çömleksiz Neolitik olarak bilinen Hacılar yerleşmesinin gerçekte Erken Neolitik Çağ

yerleşmesi olması gereği ileri sürülmüştür.

Akeramik Hacılar’da tekdüze bir mimarinin olduğu, evlerin tek odalı kare

veya dikdörtgen planlı olduğu, bir kapı ile avluya açıldığı, duvarlarının kırmızı aşı

boyalı olduğu, tabakalarında ise genellikle bir ocağın bulunduğu tespit edilmiştir.

Kalınlığı yaklaşık 1 m’yi bulan duvarlar taş temel üzerine büyük kerpiç bloklarla

Page 38: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

26

örülmüş, üzerleri beyaz boya ile sıvanmış, üzerlerine yer yer de nişler açılmıştır. Her

evde yarım daire biçimli ocaklar ve sekiler vardır. Ayrıca kapı yakınlarında bulunan

merdiven basamaklarından, evlerin iki katlı olabileceği düşünülmektedir (Ekinci vd.,

2007:74).

Ana toprak üstüne oturan ve Hacılar'ın ilk yerleşmesini oluşturan akeramik

(çanak çömleksiz) Neolitik yerleşme; yedi yapı katıyla temsil edilmektedir. Yerleşme

mimarisi küçük ve dörtgen odalardan oluşmaktadır. Yaklaşık bir tuğla genişliğindeki

duvarlar kerpiçtendir. Duvarlar ve tabanlar sıvalıdır. Tabanlar kırmızının çeşitli

tonlarında alacalıdır. Kuruduktan sonra perdahlanmışlardır. Hiçbir yapının planı tüm

olarak bulunamamıştır. Kapı geçitlerinin olmayışı, evlere girişlerin damdan olduğunu

düşündürmektedir.

Resim 19: Hacılar evlerinin bir grubunun izometrik çizimi

En altta yer alan VII. tabaka ile VI. tabakalar yalnızca sıvalı taban

parçalarıyla bilinir. Küçük bir alanda gün ışığına çıkarılan V. tabakanın kerpiç

tuğladan yapılmış yapıları dörtgen planlı küçük odalardan oluşur. Oval fırınlar;

dörtgen ocaklar; silolar ele geçen yapı öğeleridir. IV. tabakada taş temel üstüne

kerpiç duvarlar ile ocak ve fırınlar bulunmuştur. Odalardan bazılarında tabanlar ve

duvarlar kille sıvanırken bazıları kırmızı aşı boyasıyla renklendirilmiş ve kuruduktan

sonra açkılanmıştır. Fırın ve ocak gibi yapı öğelerine hem avlularda hem de oda

içlerinde rastlanır. Ancak evlerin ve avluların plan düzeyinde ilişkisi açık değildir.

Page 39: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

27

III. yapı katında belirgin yapı kalıntısına rastlanmamıştır. Üstteki II. ve I. yapı katı;

büyük ölçüde Son Neolitik katlarıyla bozulmuştur. Bununla birlikte; II. yapı katının

bazı tabanlarının kırmızı ve krem renklerle boyandığı; aynı alanın daha sonraki yapı

katında ise tümüyle düz kırmızı renkte sıvandığı gözlemlenmiştir. II. katın bir

odasında doğu duvarına yakın dörtgen bir ocak ortaya çıkarılmıştır. Duvar kalınlığı

yapıların tek katlı olduğunu düşündürmektedir (Mellaart, 1970:35).

Çanak Çömleksiz Neolitik Hacılar'da yerleşme içinde gömütlere

rastlanmamış olması; ölü gömme geleneğinin yerleşme dışı olduğunu

düşündürmüştür. Bununla birlikte, taban üstlerinde ve ocak kenarlarında bulunan

kafataslarına bağlı olarak bir kafatası kültünün varlığından söz edilmektedir.

2.1.2. Orta Neolitik Çağ

Bu dönemde avcılık çok gerilemiş, silahlardan yalnız topuz ve sapan

kalmıştır. Köpek evcilleştirilmiş, ancak diğer hayvanlar daha yabanıldır. Elle,

çapayla kuru tarım yapılmıştır. Emmer, einkorn, ekmeklik buğday, kabuksuz arpa,

Hacılar bezelyesi, acı bakla, çilek ve mısır ekilip biçilmiştir. Konutlarda, zarif kemik,

boynuz spatüller, bıçaklar, çakmaktaşı dişli oraklar bulunmuştur. Kemik oymacılığı

çok gelişmiş, cilalı taş baltalar, keserler, keskiler yapılmış. Özel süs eşyalarından,

kozmetik için minyatür havanlar, havan elleri, kırmızı boyalar, çeşitli taşlardan

boncuklar, sedef süsler, damarlı mermer, apatitten yapılmış takılar çok

bulunmaktadır. Konik ağırlıklar bulunmuş, sepet ve dokuma izleri de görülmektedir.

Az olmakla birlikte, bakır kullanılmıştır. Keramik cila ve perdahlamada hematif

kullanılmıştır. Obsidyen oldukça azdır. Alet yapımında devetüyü ve kırmızı

çakmaktaşı kullanılmıştır.

Hacılar Erken Neolitik evrenin V. tabakasında, hala kırmızı perdahlı kaplar

egemendir. Boyalı kaplarda krem rengi üzerine kırmızı boya kullanılmaktadır.

Çoğunluğu geometrik olan motifler dokumaları hatırlatmaktadır. Birçok örnekte

ilginç, fantastik süslemeler, geniş yuvarlak çizgiler görülmektedir. Bunların ilk

örnekleri Çatalhöyük mühürlerinde görülen malandros motifi olabilir. V-II

tabakalarında geometrik süslemeler baskındır. Boyalı ve boyasız tek renkli kapların

biçimleri IV. Tabakada görülenlerin gelişmişleridir. Artık, Hacılar oval kaplarının

yanı başında, boyunlu çömleklerde ortaya çıkmıştır. Tek renkli, siyah çanak çömlek

Page 40: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

28

ile kabuk ve çiviyle yapılan karbotin tekniği süsleme de Hacılar da görülmez.

Hacıların II-IV türü keramiği yalnızca Burdur yöresinde görülmektedir. Anadolulun

batısında görülen tek renkli keramiğin Hacılar I. Dönemine kadar yapıldığı

sanılmaktadır. Bu dönemde belki, krem rengi üzerine kırmızı, kırmızı üzerine beyaz

vb. süsleme çeşitlemeleri yaygınlaşmıştır (Duru, 1989:105).

Resim 20: Orta Neolitik Çağ’a tarihlenen kırmızı astarlı kaplar

Boyalı keramik kültürü ve üretiminin doruğu Hacılar II’dir (M.Ö. 5435–

5250). Kazıda bulunan çevre duvarının yerleşmenin bir bölümü olduğu sanılıyor.

Kalın bir kerpiç duvarın çevrelediği alanın içinde, konutlar, tahıl ambarları, çömlekçi

işlikleri, küçük avlular, büyük avlular bulunmaktadır (Duru, 1989: 106).

Orta Neolitik Çağ’da insanlar düşüncelerini daha iyi tasvir ederken resim

tekniği ve heykelciği de geliştirdiler. Bu çerçevede çömlekçi çarkının bulunmasıyla

daha yaygın biçimde yapılıp kullanılan çömleklerin üstüne başta helezonik olmak

üzere birçok süsleme yapılır oldu. Diğer yandan toprak kapların yanında saz ve

benzeri bitkilerle ve örme tekniği kullanılarak ip, sepet gibi ev eşyası ve süsleme

malzemeleri de yapılır oldu. Avlanma ve tarımda kullanılan yay, mızrak, ok, saplı

balta ve saban gibi aletler daha bol ve kaliteli olarak yapıldı. Diğer yandan kadınlar

için bilezik, küpe, gerdanlık gibi süs eşyaları boynuz ve midye kabukları da

kullanılarak bolca üretilir oldu. Ama bütün bu eşyalarda ortak nokta yapılan araçların

cilalanmasına önem verilmesidir (Özçelik, 2006:26).

Neolitik çağ, kuşkusuz, uygarlık tarihinin geçirmiş olduğu en önemli

değişimdir. Bu nedenle de “Neolitik Devrim” olarak nitelendirilmiştir. Günümüzden

önce 13.000 yıllarında başlayan ve 8.000 yıllarında gelişimini tamamlayarak

Page 41: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

29

olgunlaşan neolitik süreç, yalnızca arkeologların, kültür tarihçilerinin ilgi odağı

değildir. Bu süreç, doğal çevre koşullarından beslenmeye, teknolojiden yaşam

biçimine, insan ve çevre ilişkilerinden inanç sistemine kadar hemen hemen her

alanda meydana gelen karmaşık bir ilişkiler bütünü olduğundan tüm sosyal, doğa ve

fen bilim dallarının ilgi odağı haline gelmiştir (Schmidt, 2006:7).

Fransız arkeolog Andre Leroi-Gourhan’nın neolitik çağ resim sanatı

konusundaki araştırmalarından diğer araştırmacılarda esinlenmişlerdir. Bu

araştırmacılar Çatalhöyük buluntularının ikonografik analizleri üzerinde

yoğunlaşmış, dişi ve erkek sembolleri saptayarak, aralarındaki ilişkileri belirlemek

istemişlerdir. Onlara göre, dişil-erkek ve yaşam-ölüm dönüşümü ilkeleri, sembol

dilinin yönlendirici ana çizgileridir ve neolitik çağ’ın mimarisini ve yaşam biçimini

de belirlemektedir.

Klaus Schmidt (2006:8)’e göre neolitik sembol dünyasının sadece kadın,

erkek, yaşam ve ölüm ilkelerine indirgenmesi çok basitleştirici bir yaklaşımdır.

Schmidt, buzul çağı sonrası insanlar için daha fazlasını düşünülmesi gerektiğini

savunmaktadır. Çünkü kendilerinden önceki toplumlardan sonra, hayatın değişmez

kuralları çerçevesini aşan, eserlerinde hep aynı sıradan şeyleri tekrar etmek zorunda

kalmayan bir resimler dünyasına sahip olmak istediklerini düşünen Schmidt, ilkeller

dünyası resmini yeniden yansıtıldığının bir hata olduğunu belirtmiştir.

Keramik üretimi çok farklıdır. Kapların üçte biri boyalıdır. Krem ve kırmızı

renkli keramik yapımı sürdürülmüştür. Bunların çoğunluğu, beyaz üzerine kırmızı

çizgi süslemelidir. Aralarında, az sayıda kırmızı üzerine beyaz süslemeler de

görülmektedir. II. Tabakadaki biçimler burada pek görülmemektedir. İnsan biçimli

kupalarda benzerlik vardır. Oval ve yumurta biçimli kaplar, sepet biçimleri, dört köşe

kaplar yaygındır. Örüntülerde sepet deseninin güçlü etkisi görülür. Heykelciklerin

boyutları küçülmüştür. Aşırı şematikleşme ve kazıyarak süsleme yaygınlaşmıştır. Taş

ve kemik aletlerde Neolitik Çağ geleneği sürmektedir. Kabaca yapılmış birkaç

hayvan heykelciği bulunmuştur. Diğer tabakalarda olduğu gibi, burada da bakır izleri

görülmektedir. Hacılar I. Yerleşmesi de M.Ö. 5000 dolaylarında terkedilmiş gibi

düşünülmektedir (Uçankuş, 2002:353).

Page 42: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

30

Resim 21-22: Orta Neolitik Çağ’a tarihlenen yumurta ve oval biçimindeki kaplar

Hacılar II yerleşmesi M.Ö. 5250 dolayında bir yangınla ortadan kalkmış

görünmektedir. Bundan sonra görülen mimari, keramik ve heykel yapım geleneği,

yeni bir halkın buraya yerleştiğini haber vermektedir. Bunlar, eski höyük alanını,

kabaca yuvarlak bir avlu gibi, surla çevirip içini yeniden düzenlemişlerdir.

Birbirinden avlularla ayrılmış, büyük odalardan oluşan bloklar yapmışlardır. İçinde

payandaları olan bu odaların planları bir eski geleneği sürdürmektedir. Burası Hacılar

I. Tabakası ve iki katlı yerleşmesidir. Bu, I. Tabakanın yeni halkı, belki komşu

köylerden gelmiş ve bir önceki yerleşmede yaşayanlarla evlenmiş ve karışmışlardır.

Ekonomik durumlarına ait fazla bilgi ve belge yoktur. Hiç tahıl kalıntısı, geyikten

başka hayvan kemiği bulunamamıştır.

2.1.3. Keramikli Neolitik

Çanak Çömleksiz Neolitik yerleşmenin terk edilmesinden olasılıkla 1.000 yıl

kadar sonra kurulan Son Neolitik yerleşme Hacılar'da kesintisiz dört yapı katıyla

temsil edilmektedir. Kısmen ana toprağın; kısmen de Çanak Çömleksiz yerleşmenin

üstüne kurulan bu yeni dönem yerleşmesinin IX., VIII. ve VII. katlarının mimarisiyle

ilgili çok az kalıntı ele geçmiştir. IX. katta bir destek duvarı, VIII. katta ise dörtgen

bir odanın köşesini oluşturan iki duvar bulunan yegane yapı öğeleridir (Mellaart,

1970:110).

Page 43: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

31

VI. tabaka ise aksine iyi korunmuş yapılarıyla yerleşim düzeni hakkında

vermektedir. Büyük dörtgen planlı taş temel üstüne kerpiçten yapılmış birbirine

yakın bazen de bitişik olarak yerleştirilmiş birimler birbirlerinden avlularla

ayrılmıştır. Sokakları ve geçitleri bulunmamaktadır. Ev planları birbiriyle aynı

değildir. Bununla birlikte genelde iki odalı ve L biçimli oldukları söylenebilir.

Hepsinde ortalama 40–45 metrekarelik bir alanı kaplayan dörtgen planlı bir oda

bulunmaktadır.

1 m kalınlıkta duvarlara sahip evler; büyük olasılıkla iki katlıdır; içlerinde

bulunan çanak çömlek ve diğer buluntuların bulunma pozisyonları evlerin iki katlı

olduğuna işaret etmektedir. İkinci katı ve çatıyı desteklemek amacıyla; odaların

ortasına ağaçtan dikmeler konmuş; çatı ise ahşap hatıllar üzerine yerleştirilen çalı

çırpı; kuru ot; saz gibi hafif malzeme ile kapatılmıştır. VI. kat yerleşmesi büyük bir

yangınla tahrip olmuştur (Mellaart, 1970:21).

Resim 23: Hacılar II yerleşmesinden ev tipinin izometrik çizimi

Çatalhöyük’te ev ve el zanaatlarından hangilerinin erkeklerin eline geçip,

hangilerinin geçmediğini, örneğin içinde erkeklerin çalıştığı bir tapınakçık, saraycık

ya da çarşı fırınının bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Ama çağdaşı Hacılar’da

karşılaşılan çömleklerin, profesyonel erkekler olabilecek kimselerce yapılıp,

çömlekçi fırınlarında pişirildiklerini bilinmektedir.

Page 44: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

32

Neolitik kültürlerin kurucu unsurları, hiçbir yerde aynı olmayıp bölgelere ve

aşamalara göre farklıklaşmaktadır. Bu ortak bileşikler, ilk köylerin ortaya çıkışı,

hayvan ve bitkilerin evcilleştirilmesi yeni tekniklerin doğuşu (kapkacak, alet veya

süs eşyası pişirilmesi, taşların cilalanması, alanındaki ilk adımlar vb.) olarak

sıralanabilir.

Hacılar örneklerinde çömleklerin yalnız hayvan değil, insan biçimlerinin

verilmeye başlanmış olması, antropomorfik tanrılara inanılması ile birlikte

değerlendirilirse, insanın, doğadaki hazır ürünlere el koyduğu asalak yaşamı

zamanındaki “doğaya ve hayvanlara dönük” ilgisinin, üretimi gerçekleştirerek

sorunlarını bir bir çözmeye başlayan kendisine, “insana” yönelişinin bir belirtisi

olarak yorumlanmaktadır (Şenel, 1993:85).

Geç Neolitik devrin önemli bir özelliği, bu devirdeki yerleşim merkezlerinin

biraz daha büyümüş olup, bunların etrafının surlarla çevrilmiş olmasıdır. Örneğin

Geç Neolitik devir Hacılar yerleşmesi böyle bir surla çevrilmiştir. Geç Neolitik-

Kalkolitik devir Anadolu insanının bu yola başvurma nedeni kendini güvende

hissetmemesi olarak görülmektedir. Ayrıca şehir suru, eski çağda bağımsızlığı bir

işareti olarak kabul edilmekte idi. Bir şehir, bir başka şehri yendiği zaman, onun

bağımsızlığına son verdiğini göstermek için etrafındaki surları yıktırırdı (Memiş,

2007:13).

Çatalhöyük’ün ortadan yok olduğu yıllarda ortaya çıkıp, bir sonraki dönemi

(6. binin ikinci yarısını) temsil eden Hacılar, bazı yazarlarca “kalkolitik” sıfatı

yakıştırılmışsa da, Mellaart’ın da dediği gibi (1970:111) “Neolitik ekonomiye sahip

bir topluluğun yaşadığı yer”dir.

Hacılar döneminde keçinin, koyunun, domuzun evciller arasına katılması;

fırınların çapının büyümesi; el değirmenlerinin ve hayvanların, belin iki büklüm

olmasını önleyecek biçimde bir platform üzerine yerleştirilmesi bir metre

yükseklikte, balçık sıvalı masalara geçilmesi; tahılların, ahşap evlerin ikinci

katlarında depolanması; geyik boynuzundan yapılmış eğri orak bıçaklarının artması;

dokumacılığın gelişmesi neolitik toplumun gelişme dinamiğini sürdürdüğünü

göstermektedir. Çömlek atölyelerinde çalışan “uzman çömlekçiler” toplumsal

Page 45: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

33

farklılaşmanın gelişirken kadının konumunun gerileyeceğinin habercisidir (Mellaart,

1970:111).

Resim 24: Hacılar I kültüründe bulunmuş astarlı kapla

Geç Neolitik Hacılar'da kil, olağan çanak çömlek yapımının yanı sıra hayvan

biçimli kaplar; kap üstünde hayvan başları; hayvan figürleri ve kadın heykelcikleri

olarak şekillendirilmiştir. VI. katın bir evinde; büyük bir boğa başının yine kille

yapıldığı gözlenmiştir. Figürinler; Son Neolitik Hacılar yerleşmesinin iki yapı

katında; IX. ve VI. katlarında bulunmuştur. Boyları 7 cm ile 24 cm arasında değişir.

Baş, kollar ve bacakların ayrı olarak biçimlendirildiği ve sonradan vücuda

oturtulduğu saptanmıştır. Ayakta duran, oturan, uzanan; çocuğuyla birlikte

betimlenmiş kadın heykelciklerinin bazılarında steatopik özellikler görülür.

Göğüsleri, karınları ve kalçaları abartılıdır; kollar kısa ve küttür. Eller ayrıntıyla

belirtilmemiştir. Bazılarında üstlerinin boyalı olduğunu gösteren izlere rastlanmıştır.

Diğer kil buluntular arasında yassı kil figürler; sapan taşları, oval biçimli kaşık ve

kepçeler; lamba ya da tütsü kabı gibi kullanıldığı düşünülen kaba yapım kil kaplar

yer alır. Bunların çoğu Son Neolitik Hacılar'ın VI. katında ele geçmiştir (Mellaart

1970:177).

Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ yontma taş alet endüstrisinde hammadde

çakmaktaşı ve obsidiendir. Bulunan az sayıdaki örnek arasından dilgiler; yerel

çakmaktaşından; orak bıçaklar ise obsidienden yapılmıştır. Obsidienin Acıgöl

yakınından Hacılar'a getirildiği analizler sonucu saptanmıştır. Son Neolitik Hacılar

Page 46: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

34

yerleşmesinin yontma taş alet endüstrisi dilgi ağırlıklıdır. Hammadde olarak

çakmaktaşı; obsidienden daha çok kullanılmıştır.

“Geç Neolitik Hacılar'ın sürtme taş buluntuları arasında VI. katın

mermer kapları ilginçtir. Biçimler çanak çömlek formlarıyla

benzerdir ve büyüklü küçüklü çeşitli boyutlarda olanları vardır. 3

ya da 4 ayaklıdır, dik ve hafif kıvrımlı profile sahiptir. Bir başka

ilginç buluntu mavi damarlı kireç taşından yapılma topuz başıdır.

Oluklu taşlar, kumtaşından yassı levhalar, boncuklar, kireçtaşından

insan başı biçiminde yassı levhalar, tanrıça ve hayvan biçimli kolye

uçları, çoğu VI. katta bulunmuştur. Son Neolitik Çağ yerleşmesinin

taş buluntularını oluşturur. Havan, ezgi ve öğütme taşları ise

oldukça çok sayıda ele geçmiştir.” (Mellaart, 1970:176).

Resim 25-26: Geç Neolitik Hacılar Terracota (pişmiş toprak) buluntuları

Kemik aletler arasında Çanak Çömleksiz Neolitik'ten Kalkolitik sonuna kadar

hemen her katta görülen ve deri işçiliğinde kullanıldığı düşünülen bızlar, son

Neolitik Çağ'ın tüm katlarında ele geçen spatulalar vardır. Yüzük ya da bilezik

biçiminde halkalar, kemer tokaları diğer kemik buluntuları oluşturur. VI. katın bir

evinde bulunan bir balta sapı ile yine VI. kat buluntularından oraklar ise boynuzdan

yapılmıştır.

Son Neolitik Hacılar’da IX-VII. katlarda bulunan çok az sayıdaki hayvan

kemiği, köpek dışındaki hayvanların evcilleştirilme konusuna açıklık

getirememektedir. Bununla birlikte VI. katta büyükbaş hayvanların; koyun ve

keçinin evcilleştirilmiş olabileceği düşünülmektedir. Avlanan hayvanlar arasında ise

Page 47: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

35

geyik türleri, domuz, yabani koyun, keçi ve büyükbaş hayvanlar bulunmaktadır

(Esin, 1981:36).

Son Neolitik Hacılar’da gelişkin şekilde tarım yapıldığı, kilerler de ve hemen

hemen her evde yoğun miktarda bulunan buğday; arpa; mercimek; bezelye ve acı

burçak kalıntılarından bilinmektedir. Çeşitli otların yanı sıra; fıstık badem çitlembik

gibi meyveler de özellikle VI. katın yanık dolguları arasında ele geçmiş bitki

kalıntılarını oluşturmaktadır. Yapılarda dikme olarak kullanılan ağaçlardan yine VI.

katta bulunanların analizler sonucu çam ve ardıç olduğu tespit edilmiştir.

Gerek üretimde çeşitlenme gerekse insanların yaşadıkları coğrafyadaki iklim

ve bitki farklılıkları ve ticaretin gelişmesi insanlar arasındaki ekonomik ve sosyal

açıdan farklılaşmalara yol açtı. Yaşayış ve dinsel inançlar farklılaşır oldu ve insanlar

bu dönemde daha çok dişi bir tanrıya tapar oldular.

Son Neolitik Hacılar’ın IX, VIII ve VI. katlarında hiçbir gömüte

rastlanmamış olması Çanak Çömleksiz Hacılar yerleşmesindeki yerleşme dışı ölü

gömme geleneğinin devam ettiğini göstermektedir (Mellaart, 1970:153).

Hacılar’da ölülerin kent dışına gömüldüğü sanılmaktadır. Burada bulunan

seramikler Neolitik Çağ’ın bütün özelliklerini taşımaktadır. Bunlardan hayvan şekilli

kaplar dikkat çekici olup dinsel amaçla kullanıldıkları anlaşılmaktadır. Hacılar’ın

karakteristik figürinleri, genellikle pişmiş topraktan yapılmış kadın tasvirleri olup

oranları abartılıdır. Bunlar, Konya’da bulunan Neolitik Çağ Çatalhöyük figürinlerine

göre daha hareketli ve canlıdır. Ayrıca Hacılar kazılarında açığa çıkarılan

kömürleşmiş arpa ve buğday tanelerinden, boynuz, sleks ve obsidiyenden yapılmış

orak, bıçak gibi aletlerden halkın tarımsal faaliyete önem verdiği anlaşılmaktadır.

Page 48: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

36

Resim 27-28: Hacılar II Ana Tanrıça buluntuları

“M.Ö. 7000’lerde, Çatalhöyük’e yerleşti insanoğlu. Kerpiç kesmeyi

öğrendi. Duvar örmeyi öğrendi. Ev yaptı, köy kurdu… Hemen

birlikte de sanat ürünlerini üretti. Duvarlarına hayvan resimleri, av

görüntüleri çizdi. Evini, kabartmalarla, anlamı olmayan, salt güzel

olsun diye yapıldığını sandığımız bezemelerle süsledi.” (Tuncer,

1999:30).

Geç Neolitik Hacılar Anadolu’sunda; bu devir yerleşim merkezleri biraz daha

büyümüş ve etrafı surlarla çevrilmişti. Anadolu’nun Kalkolitik kültüründe mabet ve

saray gibi cemiyet hayatının müşterek hizmetleri için müşterek emekle yapılan resmi

mimari henüz yoktur. Din hayatını aksettiren bütün vesika, idoller ve gömmelere ait

malzemeden ibarettir. Bu devrin idolleri Orta Anadolu’da çok defa kilden, Batı

Anadolu’da ise kil ve taştan yapılmış insan şeklinde küçük heykelciklerdir. İlk

zamanlarda daire veya kare vücutlu olan heykelcikler, gittikçe insan şeklini

almışlardır. Anadolu’da Kalkolitik devir idolleri nadiren erkek çoğu defa da elleri

göğüsleri üzerinde çıplak bir kadını tasvir ederler. Öyle anlaşılıyor ki, daha Paleolitik

devirde başlayan ve Neolitik devirde de devam eden ana tanrıça inancı, Kalkoltik

devirde de mevcudiyetini sürdürmüştü. Bu ana tanrıça figürlerinin en güzel

örneklerini Hacılar kazıları vermiştir (Memiş, 2007:221).

Page 49: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

37

Geç Neolitik dönem özelliklerinden biri de seramiğin yoğun biçimde günlük

hayatta kullanılmasıdır. Çanak çömleğin yapıldığı kil önce pisliklerinden

arındırılmış, daha sonra elle şekillendirilmiş ve güneşte kurutulmuş, daha sonra ise

fırında pişirilerek sertleştirilmiştir. Önceleri açık renkli, daha sonraları koyu renkli

(siyah-gri), devrin sonuna doğru ise parlak yüzeyli kırmızı renkte ve üzerinde kilim

desenine benzer geometrik motifler bulunan kap-kacak üretilmiştir. Kap-kacağın

kırmızı renkte ve desenli olması neolitik insanının çömlekçilik tekniğinde belirli bir

gelişim gösterdiğinin işaretidir.

“Bölgede varlığı kanıtlanan ilk kült, Ana Tanrıça’ya aittir. Ana

Tanrıça çıplak, çoğunlukla oturur biçimde ve yanında aslan veya

panter gibi hayvanlarla görülmektedir. Tanrıçanın bereketini ve

doğa üzerindeki gücünü gösteren bu tip betimlemeler, Neolitik

Çağın din anlayışında önemli bir yere sahiptir. Tanrıçanın bu

dönemde muhtemelen, erkek bir emsali de mevcuttu.

Çatalhöyük’ten ve diğer yerlerden bildiğimiz boğa tanrı olarak da

tanınan, Gök Tanrı, Ana Tanrıça ile kişileştirilen toprağın

verimliliğinden sorumluydu. Tarımsal hayatın başlayan bir topluluk

için bu gibi doğa unsurları, yaşam için gerekli öğeleri temsil

etmekteydi.” (Talooen, 2007:738).

Yerel bir kültün varlığı, her evde bulunan, pişmiş topraktan yapılmış, ayakta

duran yassı kadın heykellerinden anlaşılmaktadır. Tanrıça bir veya iki leoparın

üzerine oturur veya ayakta dururken bir leopar yavrusunu tutar. Ya tek başına veya

bir çocukla birlikte ayakta, otururken, çömelmiş, diz çökmüş veya yatarken

betimlenmiştir. Bazen çıplaktır, bazen de beyaza boyanmış bikini mayo benzeri bir

giysi veya uzun çizgili bir elbise giymektedir. Genç gösterildiği heykellerde, saçlar

atkuyruğu yapılmıştır ve az giyimlidir. Daha yaşlı gösterildiklerindeyse çıplaktır ve

saçları topuz yapılıp toplanmıştır. Gözler kazımadır. Hiç ağız işlenmemiştir (Ünal ve

Acar:2010).

Burdur Hacılar’daki pişmiş topraktan yapılmış figürler, dünya

yontu sanatının ilk örnekleridir. “O taş döneminin göreneğine

uygun olarak, M.Ö. 5500 yıllarına ait Anadolu’nun Hacılar

Page 50: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

38

Köyünde bulunan Venüslerin hepsi tombul tombalaktır, ama

gövdelerinin çizgilerinde her kabalıktan arınmış berrak bir su akışı

vardır. Bu sevimli çizgilerin seyri okşayıcıdır bakan gözlere. Çizgi

bu gövdede adeta bir kırlangıcın hafif uçuşunu andırır. Geometride

çizgiye, ‘nokta uçarken noktanın bıraktığı izdir’, denir. Herhalde,

nokta bu Anadolu Venüslerinde dolanmaktan çok hoşlanıyordu.

Belli ki bu Venüsleri yapan sanatkârlar Leonardo da Vinci ve

Michelangelo seviyesinde insanlardı.” (Gökovalı, 1998:77).

Anadolu sanatında toprak yalnız yontu, ev, kap-kacak işinde, tarımda önem

kazanmakla kalmamış, öteki düşünce dallarına da girmiştir. Toprağın kutsallığı Ana

tanrıçanın ortaya çıkışı, bir doğurucu güç kaynağı olarak benimsenip sayılmasıyla

başlamıştır. Toprak burada doğurucu, besleyici, yaratıcı, üretici bir güç birikimi bir

kaynak niteliğindedir.

“Günümüzde Anadolu insanı toprağa “toprak ana” der. Toprağa

verilen bu “analık” özünde bilinçli olsun olmasın, eski çağın Ana

tanrıçasını biçimlendiren görüşün, inancı derinlerde kalmış izleri

vardır. Ana tanrıça toprağı yansıtır, toprak bir bolluk kaynağı

olarak onun egemenliği altındadır. Toprağa bütün niteliklerini

veren odur. Toprak “ana”dır. Diriliğin, yaşamın özüdür.”

(Eyüboğlu, 1997:271).

Resim 29-30: Hacılar Geç Neolitik Dönem’e ait Ana Tanrıça Figürinleri

Page 51: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

39

1960 yılında Hacılar’daki son kazı sezonun son günlerinde Mellaart

ve ekibi bazı kerpiç evlerin sıvalı tabanları üzerinde yaklaşık yirmi

tane hiç bozulmamış kadın figürleri buldular. Boylar 7,5 cm ila

12,5 cm arasında değişen bu heykelciklerin bazılar pişmiş

topraktan yapılmış diğerleri ise sanki fırına konmaya beklermiş gibi

henüz pişirilmemişlerdi. Bazıları oturan, bazıları ayakta duran, kimi

iki eli yanında, kimi de iri sarkık göğüslerini tutan şehvetli

kadınları tasvir ediyorlardı. Ertesi senenin başında Mellaart

Arlette’in çektiği fotoğraflarını Anatolian Studies’de

yayımladığında, figürinler basın yayın dünyasında sansasyon

yaratmışlardı. Arlette’nin çektiği oturan figürinlerden birinin

fotoğrafını da yayımlayan Time dergisi “Mellaart şimdiye kadar

Geç Neolitik Çağ insanı hakkında bilinen her şeyi yerle bir edecek

kadar ileri bir kültürün kalıntılarını keşfetti” diye yazmıştı. İngiliz

basını da aynı coşkuyu paylaşmış ve Daily Telegraph “Ana Tanrıça

heykellerinin sanat tarihinde türlerinin ilk örnekleri” olduğuna

dikkat çekmişti (Balter, 2008:29).

Mellaart, Anatolian Studies’de yayımlanan makalesinde de figürinlerin dini

ve sanatsal önemliyle ilgili düşüncelerini açıkladı ve büyük bir olasılıkla ”Hepat,

Kupapa, Kybele ve Magna Mater’in öncüleri olan Anadolulu Bereket Tanrıçası”nı

yansıttıklarını söyledi. Yani Hacılar figürinleri Asya ve Avrupa’da kutsanan uzun

tanrıçalar soyunun habercisiydiler. Bu kutsal tasvirlerin kökenine gelince Mellaart “

Daha eski yerleşim yerlerinde yapılacak kazıların gerçekten olağanüstü bu sanatın

daha da eski evrelerini ve beklide başlangıcını ortaya çıkaracağı umudunu taşıyoruz”

demişti. Mellaart 1960 yılında Hacılar’ın şehvetli “Tanrıça” figürinlerini gün ışığına

çıkardığında, bu keşif medyanın hayal gücünü esir almıştı (Balter, 2008:40).

Daha geç bir dönemin ürünü olan ikinci seviyeye gelince, köy payandalarla

berkitilmiş bir surla çevrelenmiştir. Köyün kuzeybatı köşesinde, bir bölmeyle ikiye

ayrılmış bir tapınak yükseliyordu. Yapının her iki bölmesi de dip duvarında birer

nişle oyulmuştu; nişlerden birinde, önünde iki çukur bulunan bir taş blok yer

alıyordu. Hacılar’ın ikinci seviyesi bir yangınla yok olmuş ve tümden terk edilmeden

önce yerine bir kale inşa edilmiştir (Roller, 1999:48).

Page 52: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

40

3. BÖLÜM

3.HACILAR’IN NEOLİTİK DÖNEMİ

3.1. Hacılar’daki terracota eserlerin ortaya çıkışı

Höyük, Batı Anadolu’nun bilinen en eski yerleşme yeridir. 1957-1960’lı

yıllarda Prof. J. Mellaart tarafından yürütülen kazı çalışmalarında 9 yerleşim tabakası

bulunmuş olup üç kültür devri saptanmıştır. Radyoaktif Karbon ölçümleme yöntemi

ile yapılmış hesaplamalara göre, Hacılar yerleşmelerinin bazılarının kronolojik

konumu şöyledir:

Erken Neolitik I –V. kat (Eski Keramiksiz Neolitik V) : M.Ö.8200 / 7550 IX –VI. katlar : M.Ö. 7050 / 6400 – 6340 / 6070 II – I. katlar : M.Ö. 6210 / 5890 – 5910 / 5720

J. Mellaart, Hacılar kazılarının son mevsiminde varlığını saptadığı, 7 yapı katı

halindeki en erken yerleşmelerde yaşayan insanların keramik yapımını henüz

bilmediklerini belirtmiş ve bu dönemin tüm yerleşim tabakalarına, Çanak Çömleksiz

Neolitik adı altında toplamıştır. Hacılar’ın bu ilk yerleşim döneminin V. katından

gelen bir organik kalıntının karbon 14 ölçümünün verdiği tarih, M.Ö. 8200-7550

tarihlerine kadar geri gitmektedir.

Hacılar’ın tabakalaşma durumu, tarla yüzeyinden ana toprağa (yeniden

eskiye) doğru olmak üzere şöyledir:

Erken Kalkolitik (V-I yapı katları),

Geç Neolitik (IX-VI yapı katları),

Erken Neolitik (Eski ‘akeramik neolitik’ VII-I yapı katları)

En yeni tabaka olan I-V. Tabakalarda ilk Kalkolitik Çağ kalıntılarına

rastlanmıştır. Bu kalıntılar arasında krem zemin üzerine kırmızı ve kahverengi boya

ile geometrik bezeklerle çok renkli stilize çanak çömlekler, bereketin simgesi olarak

cinsel uzuvları abartılı yapılmış Ana Tanrıça figürinleri vardır. Göçebelik ve

toplayıcılıktan ekip-biçmeyi öğrenen insanoğlu bu dönemde çeşitli malzemelerden

kesici aletler yapmayı da öğrenmiştir (Şenel, 1993:88).

Page 53: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

41

Hacılar’ın iskan süresi Çatalhöyük’ünden daha uzun sürmüştür. Anadolu

Yenitaş Çağı’nın en güzel çömlekleri M.Ö. 5400-5250 arasında üretilmiştir. Bunların

biçimleri çeşitlilik gösterir; kapaksız maşrapalar ve çanaklar, kapaklı vazolar ve

küpler. Kapların çoğunda kulak biçimli kulplar vardır. Çömlek hamuru bej veya kum

rengidir. Süsleme desenleriyse geometriktir. Yalnızca bir vazo yuvarlak içine alınmış

dört parmaklı el motiflidir, çömlek yüzeyleri de cilalanmıştır.

Mellaart (1970:156)’a göre, en erken yerleşmeler, bilinmeyen bir nedenle terk

edilmiş ve terk olayından yaklaşık 1000 yıl sonra, eski yerleşmelerden habersiz bir

grup insan aynı yere gelerek, burada tekrar yerleşmiştir. Çanak çömlekli neolitik

dönem 9 ayrı yerleşim katı halindedir ve kesintisiz şekilde 600/700 yıl kadar

sürmüştür. Bu dönemde çömlekçilik zanaatının çok geliştiği ve bu insanların

kendilerine özgü çömlek yapım teknik ve geleneklerini II. Yerleşim katının sonuna

kadar kesintisiz şekilde sürdürmüş oldukları saptanmıştır. Geç Neolitik dönemde

katını yıkan büyük yangından sonraki I. yerleşmeyi kuranların, Hacılar’ın geleneksel

çömlekçiliğinden çok farklı çanak çömlek ürettikleri, gerek malzeme ve teknik,

gerekse biçim ve süsleme açısından yeni bir uygulama dönemine girdikleri

anlaşılmaktadır (Duru, 2010:25).

3.1.1. Çanak Çömlek Buluntuları

Neolitik’in özgün niteliklerinden birinin çanak çömlek yapımının öğrenilmesi

olduğu, arkeologlar tarafından genellikle kabul edilir. Ancak kil’in pişirildikten sonra

sertleşerek bir daha bozulmayacağının öğrenilmesi, yani kap kacak yapımının

başlamasının, Neolitik yaşamın biraz ileri evrelerinde olduğu, Neolitik’in en erken

evrelerinde çömlekçiliğin bilinmediği bir dönemin yaşandığı da kabul görmektedir.

Nitekim önceleri Hacılar’da çanak çömleksiz bir evre olduğu iddia edilmişti (Duru,

2008:53).

Page 54: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

42

Resim 31: Hacılar kazılarında bulunmuş çanak çömlek gruplarından

bir kısmının izometrik çizimi

Hacılar’da, ana toprak üzerindeki en eski yerleşmelerin çanak çömleği, genel

çizgisi çok ilkel olmayan yapımlardan oluşmaktadır. Çamurun hazırlanışında çok

fazla katkı maddesi kullanılmamış ve çamur iyi yoğrulmuştur. Elde yapılmış

olmalarına rağmen, kap kenarları ince ve düzgündür. Astarlı olup olmadıklarını her

zaman anlamak mümkün olamamıştır. Parçalarda dış yüz renkleri çoğu kez birbirine

yakındır. Perdah, az veya çok hemen her parçaya uygulanmıştır. Ancak hiçbir zaman

çok özenle perdahlandıkları söylenilemez. Pişirilme oldukça yüksek ısı veren bir

ortamda yapıldığı düşünülmektedir.

Resim 32-33: Hacılar I yerleşmesinde bulunmuş bej astar üzerine kırmızı boya ile yapılmış

bant bezemelerinden örnekler

Page 55: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

43

Erken Neolitik’ten Geç Neolitik’e geçiş dönemlerinde çömlekçilikte önemli

değişiklikler olmuş, bir yandan Erken Neolitik gelenekleri ve uygulamaları sürerken,

diğer yandan kapların bezenmesi açısından çok kapsamlı gelişmeler ortaya çıkmıştır.

Hacılar’ın bu dönem çömlekçi ustaları, eskinin geleneklerini sürdürmüşler, ancak

çok daha olgun formlarda, son derece başarılı şekilde bezenmiş, olağanüstü yüksek

kalitede keramik üretmeye başlamışlardır. Hacılar’ın Geç Neolitik ve Erken

Kalkolitik dönemleri çanak çömleğinin, Anadolu’nun hatta tüm Önasya ülkeleri tarih

öncesi ve öntarih çağlarının, estetik açıdan en güzel malları olduğu söylenebilir. En

sevilen, açık bej renkli astar üzerine kırmızının tonlarında boya ile yapılan

bezemedir. Bu grupta çoğunluk, bazen çeşitli geometrik ögelerin çok başarılı serbest

kompozisyonlar halinde düzenlenmesi, bazen de geometrik bant ve dolu alanların

düzgün bir simetri içinde yatay ince bantlar içine yerleştirilmeleri şeklindedir. Bu

geometrik kompozisyonlar yanında, anlamı hakkında tahmin yapmanın bile zor

olduğu fantastik şekillerin kapların dış yüzeylerine, dip kısmı dışında tüm yüzeyi

kaplayacak şekilde yerleştirdikleri görülmektedir (Duru, 2008:69).

Erken kalkolitik çağ olarak nitelendirilen V-II yerleşmelerinin çömlekçiliği,

bir önceki dönemlerden çok farklı değildir. Kapların yapıldığı kilin seçimi ve

hazırlanmasından kap üretiminin diğer aşamalarına kadar, hemen her şey, neolitik

dönemdekine benzemektedir. En belirgin değişiklik, V. kattan başlayarak bej astar

üzerine kırmızı boya bezekli kapların sayısının olağanüstü artmış olmasıdır. Kapların

dış yüzeyleri bazen basit veya karmaşık geometrik şekillerle, bazen de anlamı

konusunda hiçbir fikir vermeyen doğa dışı, fantastik denebilecek biçimlerdeki bezek

motifleriyle doldurulmaktadır. Bu tür bezemeli kaplar, Burdur bölgesinin kuzey

kesimi için çok özgündür.

3.1.2. Figürinler, İdoller ve İnsan Tasvirleri

Tarihöncesi toplumlarının dini inançları konusunda yeterli bilgiye

ulaşılamamıştır. Kazılarda sıradan ev olabilecek yapılar dışında, özel işlevli olduğu

düşünülen ve içlerinden günlük işler için yapılmadıkları anlaşılan, farklı şekillerde

küçük eser çıkan yapıların dinsel törenler için yapıldıkları genelde kabul

edilmektedir. Bu türden yapılarda bulunmuş eserlerin başında, tam plastik kadın

betimleri ile kadın vücutlarının şematize edilmiş tasvirleri olan idoller gelir. Anadolu

Page 56: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

44

neolitik toplumlarında kadın tasvirlerinin, inanç sisteminin en üst basamağında olan

“Doğurucu Güç”ü, yani Ana Tanrıça’yı tasvir ettiği, ya da onun yerine geçen

semboller olduğunda kuşku yoktur. Tarım topluluklarının egemen olduğu Orta

Anadolu’da bu gelenek, özellikle Çatalhöyük’te “Ana Tanrıça Kültü” olarak uzun

süre hürmet görmüştür. Hacılar bölgesinde de yaygın olduğu, kazılan bütün alanlarda

ele geçen Ana Tanrıça figürinlerinden ve idollerden anlaşılmaktadır.

Hacılar Geç Neolitik Çağ ve Erken Kalkolitik Çağ yerleşme katlarının pişmiş

topraktan yapılmış insan figürinleri, Hacılar’ın kazı sonrası eski eser piyasasına akan

bir buluntu grubudur. Genellikle Anadolu tarihöncesi uygarlıklarında, tanrılar

aleminin en üst basamağını işgal ede, doğumu ve doğadaki çoğalmayı temsil ettiği

düşünülen bir kadın tanrıçanın, yani Ana Tanrıça’nın tasvirleri veya sembolleri

olduğuna inanılan insan figürinleri, Hacılar’ın en etkileyici küçük eserleri

arasındadır. Geç Neolitik Çağ’ın ilk yerleşmesinde (IX. kat), doğala çok yakın

şekilde tasvir edilmiş figürinlerden bir-iki örnek ele geçmiş, daha sonra VI. yerleşme

katında bunların sayısı çoğalmış, yapım kaliteleri ve estetik düzeyleri olağanüstü

yükselmiş ve tasvir edilme pozisyonları da çeşitlenmiştir. Ana tanrıçalar, figürin

sanatçıları tarafından, genç ya da yetişkin, hamile veya şişman vücutlu olarak,

ayakta, bağdaş kurarak oturur, doğum yapar, bebeğini kucağında tutar, emzirir,

yaban hayvanlarını kucağına alır ya da onların üzerine oturur, yere uzanır, bir başka

figürle sarılıp kucaklaşır vb. pozisyonlarda tasvir edilmiştir. Bu dönem buluntuları

arasında şematize edilmiş ana tanrıça tasvirleri de vardır (Duru, 2010:29).

Resim 34-35: Kucağında çocuğu veya sevgilisini kucakladığı düşünülen ana tanrıça figürini ve

izometrik çizimi

Page 57: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

45

Figürinler çoğu kez kırmızı, açık kahverengi veya bej, devetüyü renkli, çanak

çömlek yapımında kullanılan hamurdan yapılmış, perdahlanmış ve pek azı

boyanmıştır. Figürinler gevrek pişirildikleri için, çok sağlam şekilde günümüze

gelememişlerdir. Çoğunlukla başları kırık olan figürinlerin boyları 6,2 cm. ile 24 cm.

arasında değişmektedir. Baş’larda saçlar, kulaklar, gözler ve burun yapılmış, ağız

işlenmemiştir. Göğüsler, olgun vücutlu kadınlarda iri ve sarkık, kollar, bacaklar

kalın, etli ve karın çok şiş (olasılıkla hamile) olarak gösterilmiştir.

Resim 36-37: Hacılar’da bulunmuş düşük derecede pişirildiği düşünülen hamile Ana

Tanrıça figürinleri

Hacılar’da bulunan pişmiş toprak heykelcikler Çatalhöyük’tekilerden biraz

daha geç dönemlere aittir. Bu nedenle olsa gerek, stilistik ve estetik bakımından daha

ince işlenmişlerdir. Buluntuların sayısı ve çeşitliliği de daha zengindir (Desti,

2001:30).

Neolitik’in başlarında şişmanlığı, büyük ihtimalle hamile olduğu vurgulanan

tanrıçanın, kadınlara özgü organ ve vücut kısımlarının aşırı iri yapıldığı ve vücudun

gerçeğe büyük oranda yakın, tam plastik tasvirler halinde olduğu, ancak zamanla bu

realist betim yerine, kadın organlarını daha az realist, daha çok şematize olmuş

şekillere sokulduğu ve bu yeni ekolün neolitik sonrasında hemen tüm Anadolu’da

sevildiği, kabul gördüğü anlaşılmaktadır (Duru, 2008:93).

Page 58: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

46

Erken Kalkolitik Çağ yerleşmelerinde, doğal kadın vücutlu tanrıça tasvirleri

giderek ortadan kalkarken, yerlerini, kilden yapılmış kadın vücudunu yarı stilize, ya

da tümüyle şematize eden, çok basit ve gösterişsiz idoller almıştır. İdollerde

tanrıçanın vücudu kalın küt çuval biçimlidir, dirsekleri iki yanda çıkıntılar halinde,

göğüsler iki kabarık, baş sivri çıkıntılar şeklindedir. İdol başları çoğu kez kilden

yapılmış iken, bazı idollerin başlarının tahtadan yapıldığı ve bunların omuzlar arasına

açılan deliğe sokuldukları anlaşılmaktadır. İdoller, tasvir sanatındaki gelişmenin

vardığı son basamaktır. Son yerleşme evresi Hacılar I’de bu türden figürin yapım

geleneği terkedilmiştir.

Page 59: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

47

3.2. Hacılar Figürinlerinin Tipolojisi

Resim 38

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 24 cm Genişlik: 10,5 cm

Durumu: Tamdır.

Tanımı: Ayakta duran figürin, oldukça dolgun hatlara sahiptir. İnce bir

boyun ve yuvarlak hatlı başı bulanan figürinin yüzünde ayrıntılar işlenmiştir. Gözler

badem şeklinde çizgilerle belirtilmiş, burun kabartı şeklinde yapılmıştır. Kollar

vücuda bitişik olarak vücudun iki yanında, eller kalçaların üzerinde gösterilmiştir.

Göğüsler hafif kabarık, karın şişkindir ve göbek çukuru vurgulanmıştır. Bacaklar diz

kısmına kadar bitişiktir fakat derin bir yarıkla ayrılmıştır. Ayaklar işlenmemiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.binin ortaları (Kulaçoğlu, 1992:46).

Page 60: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

48

Resim 39

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI.Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 10,2 cm Genişlik: 5,6 cm

Durumu: Tamdır.

Tanımı: Ayakta durur pozisyondaki figürin çıplak gösterilmiştir. Küçük bir

baş ve ince bir boyuna sahiptir. Saçları tepede topuz şeklinde toplanmıştır. Yüzde

ayrıntılar işlenmiş, gözler badem şeklinde ve kulaklar küçük kabarıklıklar olarak

vurgulanmıştır. Oldukça dolgun olan kollar, dirsekten kıvrılarak göğüsün üzerine

dayanmış, eller ise işlenmemiştir. Göbek sarkık, kalçalar dolgun ve kalın

gösterilmiştir. Bacaklar diz kısmına kadar bitişiktir ve derin bir yarıkla ayrılmıştır.

Ayaklar işlenmemiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6. Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:46).

Page 61: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

49

Resim 40

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 11,7 cm Genişlik: 4,7 cm

Durumu: Kollar ve ayaklar eksiktir.

Tanımı: Ayakta durur pozisyondaki figürin restore edilmiştir. Yüzde

ayrıntılar gösterilmiş, gözler badem şeklinde çizgilerle ifade edilmiştir. Kollar

eksiktir fakat sol kolun korunan kısmı, göğsünün altına dayanmıştır. Göbek hafif

kabarık ve sarkıktır ve göbek çukuru belli edilmiştir. Figürinin belinde kalçalarını

çevreleyen bir giysi bulunmaktadır. Kalçaları oldukça geniş olan figürinin bacakları

dize kadar bitişiktir ve derin bir yarıkla ayrılmıştır.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6. Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:48).

Page 62: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

50

Resim 41

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI.Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 8,9 cm Genişlik: 4,8 cm

Durumu: Baş kısmı ve kolları eksiktir.

Tanımı: Ayakta durur pozisyondaki figürin, çıplak gösterilmiştir. Göğüsler,

korunan kısmından anlaşıldığı kadarıyla, normal boyutlardadır. Karın kısmı oldukça

büyük ve sarkıktır ve derin yatay bir çizgi ile göbek çukuru vurgulanmıştır. Geniş

kalçalara sahip olan figürinin bacakları dize kadar bitişiktir ve birbirinden derin bir

yarıkla ayrılmıştır.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6. Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:46).

Page 63: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

51

Resim 42

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 10,3 cm Genişlik: 4,7 cm

Durumu: Baş kısmı ve kolları eksiktir.

Tanımı: Ayakta durur pozisyondaki figürin, çıplak gösterilmiştir. Göğüsler,

oldukça büyük ve sarkıktır. Karın kısmı abartılı boyutlarda ve oldukça sarkıktır.

Geniş kalçalara sahip olan figürinin bacakları dize kadar bitişiktir ve birbirinden

derin bir yarıkla ayrılmıştır.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Bin (Kulaçoğlu, 1992:49).

Page 64: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

52

Resim 43

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI.Tabaka,q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 6,2 cm Genişlik: 4 cm

Durumu: Yaş kısmı eksiktir.

Tanımı: Figürin ayakta durur pozisyondadır. Kolları ya da göğüsleri? Konik

çıkıntılar şeklinde iki yana açılmıştır. Bel oyuntusu belirtilmiş, karın oldukça büyük

ve sarkık gösterilmiştir. Göbek çukuru küçük bir delikle belirtilmiştir. Kaçlar

dolgundur ve figürinin üzerinde kalçaları kapatan üçgen bir kıyafet vardır. Bacaklar

kalındır ve dizlere kadar bitişik gösterilmiş, dizlerden sonra ayrılmıştır. Ayaklar

işlenmemiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:50).

Page 65: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

53

Resim 44

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 9,2 cm Genişlik: 6,1 cm

Durumu: Baş kısmı eksiktir.

Tanımı: Ayakta durur pozisyondaki figürin, sol kolunun altında uzun

kuyruklu bir hayvan tutunmaktadır. Kollar dirseklerden kıvrılarak, eller göğüslerin

altına yerleştirilmiştir. Göğüsler belirgindir fakat büyük değildir. Büyük ve sarkık

göbeğinde göbek çukuru vurgulanmıştır. Belden itibaren kalçaları saran bir kıyafet

vardır. Bacaklar dize kadar bitişik gösterilmiş ve keskin bir çizgiyle birbirinden

ayrılmıştır. Ayaklar işlenmemiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6. Binin Ortaları (Mellaart,

1970:182).

Page 66: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

54

Resim 45

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 9 cm

Durumu: Baş kısmı ve sol kolu eksiktir.

Tanımı: Ayakta duran figürinin kolları dirsekten kıvrılarak sarkık

göğüslerinin üzerinde gösterilmiştir. Büyük ve sarkık karnı ve göbek çukuru

vurgulanmıştır. Bacakların üst kısmı birleşiktir ve dizlerden sonra aşağı doğru

açılmaktadır. Ayaklar işlenmemiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:51).

Page 67: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

55

Resim 46

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 9 cm

Durumu: Baş kısmı, sol kolu ve sağ göğsünün uç kısmı eksiktir.

Tanımı: Figürin ayakta durur pozisyondadır. Dolgun kollar dirsekten

kıvrılarak göğüslerin üzerinde gösterilmiştir. Göğüsler oldukça büyüktür ve yanlara

doğru açık olarak gösterilmiştir. Karın oldukça büyük ve sarkıktır ve göbek çukuru

küçük bir delikle belirtilmiştir. Bacaklar kalındır ve dizlere kadar bitişik gösterilmiş,

dizlerden sonra ayrılmıştır. Ayaklar işlenmemiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:51).

Page 68: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

56

Resim 47

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q4 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 9,1 cm Genişlik: 4,5 cm

Durumu: Vücudunun üst kısmı ve ayakları eksiktir.

Tanımı: Ayakta duran figürinin elleri göğüslerini tutmaktadır. Figürin ince

belli, şişman karınlı ve oldukça geniş kalçalıdır. Karın bölgesinin sarkıklığı derin bir

çizgiyle vurgulanmıştır. Bacaklar ön kısımda dize kadar birleşmiştir ve bacakların ön

kısmında kafes motifleriyle bezenmiş bir kıyafet ya da önlük benzeri bir giysi tasvir

edilmiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6. Bin (Kulaçoğlu, 1992:52).

Page 69: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

57

Resim 48

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q4 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 6,5 cm Genişlik: 3,8 cm

Durumu: Baş kısmı ve sağ bacağın bir kısmı eksiktir.

Tanımı: Ayakta durur pozisyondaki figürinin boynunda başın yerleştirilmesi

için hazırlanmış bir delik bulunmaktadır. Kollar dirsekten kıvrılarak göğüslerin

üzerinde gösterilmiş, eller ve göğüsler işlenmemiştir. Karın kısmı basık gösterilmiştir

ve göbek çukuru vurgulanmıştır. Bel, oldukça ince ve kalçalar dolgun gösterilmiştir.

Bacaklar bitişiktir ve birbirinden derin yarıklarla ayrılmaktadır. Ayaklar

işlenmemiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6. Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:52).

Page 70: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

58

Resim 49

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 11,6 cm Genişlik: 7,5 cm

Durumu: Bacaklarının bir kısmı eksiktir.

Tanımı: Ayakta durur pozisyondaki figürinin, elleri göğüslerini tutmaktadır.

İnce bir boyun ve yuvarlak hatlı bir başa sahiptir. Saçlar tepede topuz şeklinde

toplanmış ve derin çizgilerle gösterilmiştir yüzde ayrıntılar belirtilmiş, gözler badem

şeklinde çizgilerle ifade edilerek, dış kenarları beyaz renkle doldurularak

vurgulanmıştır. Karın oldukça büyük ve sarkık gösterilmiş, göbek çukuru belli

edilmiştir.Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:53).

Page 71: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

59

Resim 50

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, p.1 evi

Cinsi: Şematize Kadın Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 4,2 cm Genişlik: 3,9 cm

Durumu: Baş kısmı eksiktir.

Tanımı: Ayakta duran figürinin kolları yanlara doğru açılmış ve küt olarak

gösterilmiştir. Göbek kolların hemen altından dışarıya çıkık biçimde belli edilmiştir.

Figürinin hatları oldukça kabadır ve şematize edilmiştir. Bacaklar kalın ve düz

işlenmiştir. Ayaklar belli edilmemiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu, 1992:54).

Page 72: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

60

Resim 51

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q4 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 5,3 cm Genişlik: 5 cm

Durumu: Göğüs kısmından aşağısı eksiktir.

Tanımı: Kolları dirsekten kıvrılarak göğüslerinin altında birleşen figürinin

vücudunun önü ve arkası siyah renkte kare motifleriyle bezelidir. İnce bir boyuna ve

iyi işlenmiş bir başa sahip olan figürin, başını çevreleyen bir başlık giymiş ve saçlar

vücudun arka tarafında tek tek örgü şeklinde gösterilmiştir. Yüzde ayrıntılar

işlenmiş, büyük iri badem gözler çizgi ile burun ve kulaklar ise kabarık olarak

vurgulanmıştır.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:54).

Page 73: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

61

Resim 52

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmemiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 12,6 cm genişlik: 6 cm

Durumu: Tamdır.

Tanımı: Figürin, kucağında yavru bir leoparı tutuyor ve leopar şeklinde

yapılmış bir iskemlede oturuyor pozisyondadır. Oldukça dolgun hatlara sahip olan

figürinin ve üzerine oturduğu leoparın yüz ayrıntıları belli edilmiş, çizgi ile tasvir

edilen badem şeklindeki iri gözleri ve kabartı şeklinde gösterilmiş burunları

vurgulanmıştır. Figürinin kolları kalındır ve kucağındaki leopar yavrusunu iki eliyle

kavrar durumda gösterilmiştir. Karın ve kalçalar şişman olarak vurgulanmış ve göbek

çukuru belirtilmiştir. Kucağındaki yavru leopar ise uzun kuyrukludur ve ön

pençelerini figürinin boynuna atmış ve figürine bir çocuk gibi sarılmış

pozisyondadır.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö 6. Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:55).

Page 74: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

62

Resim 53

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q 5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 8,3 cm genişlik: 7 cm

Durumu: Tamdır.

Tanımı: Oldukça dolgun hatlara sahip olan figürin, bacaklarını kıvırarak

vücudunun altına almış ve kucağında bir çocuk taşır pozisyonda gösterilmiştir. İnce

bir boynu ve uzunca bir yüzü olan figürinin yüz ayrıntıları belli edilmiş, gözler iri

badem şeklinde, burun küçük gösterilmiş, kulaklar tasvir edilmiştir. Geniş omuzları

ve kalın kolları bulunan figürinin sol kolu göğüs üzerinde, sağ kolu çocuğu tutar

vaziyette, çocuğun sağ kolu ise figürinin boynuna sarılmış pozisyondadır. Oldukça

şişman ve sarkık gösterilen karında göbek çukuru belli edilmiş, kalçalar, baldırlar ve

bacaklar da çok şişman gösterilmiştir. Ayaklar işlenmemiş, küçük çıkıntılar olarak

belli edilmiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:56).

Page 75: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

63

Resim 54

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q 5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmemiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 9,2 cm Genişlik: 6,8 cm

Durumu: Sağ kol ve bacakların bir kısmı eksiktir.

Tanımı: Figürin oturuyor pozisyondadır. Oldukça dolgun hatlara sahip olan

figürinin yüz ayrıntıları belli edilmiş, çizgi ile tasvir edilen badem şeklindeki iri

gözleri ve küçük çıkıntılar şeklinde gösterilen kulakları vurgulanmıştır. Figürinin

kalın ve pazulu kolları göğüslerinin üzerinde birleşmektedir. Şişman ve sarkık

karında göbek çukuru belirtilmemiş, kalçalar ve baldırlar oldukça dolgun

gösterilmiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö 6. Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:57).

Page 76: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

64

Resim 55

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q 5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmemiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 9,2 cm Genişlik: 7,7 cm

Durumu: Sağ kol göğüsten itibaren ve bacakların bir kısmı eksiktir.

Tanımı: Oturur durumdaki figürin, kalın ve pazulu kollarını dirsekten

kıvırarak göğüsleri tutuyor vaziyette gösterilmiştir. Uzun, ince bir boyun ve yüze

sahip olan figürinin, oldukça iyi işlenmiş bir burnu ve badem şeklinde gösterilmiş

gözleri bulunmaktadır. Figürinin şişman karnı, bacaklarının üstüne kadar sarkmış ve

göbek çukuru vurgulanmıştır. Kalçalar ve baldırlar dolgun gösterilmiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:58).

Page 77: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

65

Resim 56

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmemiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 9 cm Genişlik: 6,7 cm

Durumu: Göğüslerinden yukarı kısmı ve sol kol eksiktir

Tanımı: Oldukça dolgun hatlara sahip olan figürin, bacaklarını sağ tarafa

kıvırarak vücudunun altına almış pozisyonda gösterilmiştir. Kollar dirsekten

kıvrılarak, göğüslerini tutar vaziyettedir. Karın hafif kabarıktır ve göbek çukuru

vurgulanmıştır. Kalçalar, baldırlar ve bacaklar çok şişman gösterilmiştir. Ayaklar

işlenmiş, ucu sivri küçük çıkıntılar olarak belli edilmiştir

Tarihleme: M.Ö 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu, 1992:58).

Page 78: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

66

Resim 57

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q3 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 3,3 cm Genişlik: 2,5 cm

Durumu: Baş kısmı ve vücudun sol üst bölümü eksiktir.

Tanımı: Figürin, bacaklarını sağ tarafa kıvırarak vücudunun altına almış

vaziyette gösterilmiştir. Sağ kol dirsekten kıvrılarak, göğsünün üzerine dayanmıştır.

Göğüsler ve karın normal boyutta işlenmiş ve göbek çukuru belirtilmemiştir.

Kalçalar ve baldırlar oldukça şişman ve dolgun işlenmiştir. Ayaklar küçük sivri

çıkıntılar olarak gösterilmiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:59).

Page 79: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

67

Resim 58

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 3 cm

Durumu: Gövdenin belden yukarı kesimi ve bacaklarının alt kısmı eksiktir.

Tanımı: Dolgun hatlara sahip olan figürin, bacaklarını sağ tarafa kıvırarak

vücudunun altına almış pozisyonda gösterilmiştir. Oldukça şişman gösterilen ve

bacaklara doğru sarkık olarak işlenen karında göbek çukuru vurgulanmıştır.

Bacakların kıvrımları derin yarıklarla ifade edilmiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:59).

Page 80: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

68

Resim 59

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 11,4 cm Genişlik 5,3 cm

Durumu: Sol kol ve sağ ayak eksiktir.

Tanımı: Sol yana uzanmış olarak gösterilen figürin, oldukça dolgun hatlara

sahiptir. Yüzde, gözler badem şeklinde çizgilerle belli edilmiş, kulaklar belirtilmiştir.

Saçlar derin çizgilerle gösterilmiş ve arkada topuz olarak toplanmıştır. Kalın ve

pazulu kollar dirsekten kıvrılarak göğüsleri tutar pozisyondadır ve eller işlenmiştir.

Göğüsler büyük ve sarkıktır. Yatar pozisyonun bir sonucu olarak, karın sol tarafa

doğru sarkık gösterilmiş ve göbek çukuru vurgulanmıştır. Kalçalar ve baldırlar

oldukça şişmandır, ayaklar belirtilmemiştir.

Tarihleme: geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu, 1992:60).

Page 81: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

69

Resim 60

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka q5 evi

Cinsi: Kucaklaşmış Tanrı ve Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 11,7 cm

Durumu: Erkeğin vücudunun belden yukarısı ve kadının her iki kolu

eksiktir.

Tanımı: Bir erkek ve kadının birbirlerine sarılmış pozisyonda gösterildiği

figürinler bel kısmından birbirine bitişik durumdadır. Kadın, küçük bir buruna ve

badem şeklinde gözlere sahiptir. Göğüsleri belirtilmemiştir fakat kalça ve baldır

kısımları oldukça dolgun gösterilmiştir. Kadına sahip durumdaki erkek ise kadına

göre oldukça zayıftır ve kadının kalça kısmını eliyle tutar pozisyondadır. Ellerinin

parmakları tek tek belli edilmiştir. Her ikisinin de ayakları işlenmemiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6. Binin Ortaları (Kulaçoğlu,

1992:60).

Page 82: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

70

Resim 61

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q5 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Uzunluk: 7,6 cm Genişlik: 6,2 cm

Durumu: Sağ kol ve göğüs uçları eksiktir.

Tanımı: Çıplak tasvir edilen figürin yüz üstü yatar pozisyonda, dizlerini

bükerek bacaklarını altına almış, başı yukarıya doğru kalkık, ileri doğru bakıyor gibi

gösterilmiştir. Yüzde ayrıntılar işlenmiştir, gözler badem şeklinde çizgilerle

belirtilmiş, kulaklar vurgulanmıştır. Elleriyle göğüslerini tutan figürinin, dolgun

bacakları ile baldırları kalın bir yarıkla birbirinden ayrılmaktadır. Ayaklar

işlenmemiştir.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6. Binin Ortaları

(Kulaçoğlu,1992:61).

Page 83: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

71

Resim 62

Buluntu yeri: Hacılar

Yapı katı: VI. Tabaka, q4 evi

Cinsi: Ana Tanrıça Figürini

Malzeme: Pişmiş toprak

Boyutlar: Yükseklik: 11,7 cm Genişlik: 7,9 cm

Durumu: Baş ve gövdenin alt kısmı eksiktir.

Tanımı: Figürin, eller göğüslerinin altında, sol yana yatmış durumda

gösterilmiştir. Karın, büyük ve sarkıktır, göbek çukuru vurgulanmıştır. Kalçalar

olukça geniş ve dolgundur.

Tarihleme: Geç Neolitik Dönem M.Ö. 6.Binin Ortaları (Kulaçoğlu 1992:61).

Page 84: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

72

3.3. Hacılar Terracota Figürlerinde Duruş Biçimleri Frigyalı Ana Tanrıça kültünü kuvvetli bir şekilde hatırlatan ve bir hayli dikkat

çeken Neolitik yerleşme alanı Hacılar’da, topluluğun din bilincinde güçlü kadın

şahsiyetlerin rol oynadığını düşündürmektedir. Bu şahsiyetler, tarihin doğruladığı

Frigyalı Ana Tanrıça’nınkine benzeyen simge sistemleriyle temsil edilmişlerdir.

Topluluğun simgesel ya da dinsel yaşamına ilişkin tüm kanıtlar buluntu

yerinden çıkarılan zengin heykelcik serilerinden elde edilmiştir. Heykelciklerin çoğu

kilden yapılmış olmakla birlikte, taştan yapılmış birkaç parça da vardır. Bunların

tümü evlerde bulunmuştur. En kapsamlı seriler, M.Ö. 5600 sularında yangınla son

bulan, dolayısıyla Çatalhöyük’ün geç tabakalarıyla çağdaş olan bir yerleşme

katından, 6. tabakadan gelmektedir. Bu tabakadaki evlerde kadın tiplerinden bir kesit

sunan yaklaşık kırk beş heykelcik bulunmuştur. Bunlar gençlikten yaşlılığa,

kadınların çeşitli çağlarını göstermektedir. Figürlerin inceliğinden, kalça-bel

oranlarından, göğüs ve karın ölçülerinden yola çıkılarak yaşları gösterdikleri

varsayılmıştır. Hacılar Ana Tanrıça figürinlerinin duruş biçimlerini:

● Ayakta duran Tanrıça heykelcikleri,

● Oturan Tanrıça heykelcikleri,

● Uzanmış, dinlenir durumdaki Tanrıça heykelcikleri,

● Tahtında oturan Tanrıça heykelcikleri,

Olarak dört grupta incelenebilirler. Heykelciklerde geniş kasık ve kalçalar

oldukça abartılmıştır. Hacılar yontularının, Hitit sanatından daha yüksek bir seviyede

olduğu bilinmektedir. Çatalhöyük Ana Tanrıça kültünün, Hacılar’daki devamını

gösteren heykelcikler daha stilize bir üsluptadır. Bereket tılsımı olarak kullandıkları

da belgelenmiştir.

Page 85: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

73

Resim 63: Doğum yapmış olduğu belli olan gelişmiş vücutlu olgun bir kadın

tasviri

Hacılar heykelciklerinin boyları 7–24 cm arasında değişir. Baş, gövde ve

bacaklar ayrı ayrı yapılıp, sonradan birleştirilmiştir. Göğüs ve karın bölgeleri daima

abartılıdır. Ayaklar çok küçük olarak yapılmış, bazen ayaklarda bot giydirilmiş

olarak tasvir edilmişlerdir.

Kimileri daha küçük insan figürleriyle, olasılıkla çocuklarla birlikte

gösterilmişse de, en azından bir tanesinde kadın genç bir erkekle sevişmekte olabilir.

Bir tanesi de bacaklarını açmış olarak çömelmiş durumda, belki doğum yaparken

gösterilmiştir. Bazı figürler göğüslerini yukarı kaldırmak ve onlara dikkat çekmek

için alttan göğüslerini avuçlarken, bazıları da sanki süt sağar gibi ellerini

göğüslerinin üst kısmına koymuşlardır.

Resim 64: Yere uzanarak istirahat etmekte olan kadın figürünün üzerindeki

boya izlerinden figürinin giysili gösterilmek istendiği anlaşılmaktadır

Page 86: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

74

Genç kadın heykellerinde saçlar daima atkuyruğu şeklinde, yağlı kadınlarda

ise topuz yapılmış olarak ifade edilmiştir. Erkek heykellerinin, hacılarda hiç

bulunmamasına karşın erkek çocuk tasvirleri anasının kucağında ya da Tanrıçası ile

birlikte yer verilmiştir. Hacılar heykelcikleri Çatalhöyük’tekilerin tekrarı değildir.

Hacılar’daki Tanrıça bir ya da iki leopar üzerinde otururken tasvir edilmiştir. Hacılar

figürinleri saç tuvaletlerinde ve elbiselerde kendini gösterir. Hayvanlarla ya da

çocuklarla birlikte gösterilen kadınlarda ayakta, oturmuş, uzanmış ya da doğum

anında tasvir edilmişlerdir (Mellaart, 1975:115).

Çoğu tamamen çıplaktır ve kadının anatomik özellikleri olan meme, kalça ve

karın net bir şekilde betimlenmiştir. Bunun aksine, yüz, kollar, bacaklar gibi

anatomik açıdan cinsiyet belirtmeyen özel bölümler ise gayet şematik bir tarzda

gösterilmiştir. Genç kızlar oldukları sanılan narin figürlerden birkaçı bikini gibi bir

giysiyle gösterilirken, yaşlı kadınlar oldukları anlaşılan bazı figürlerin ciltlerine,

belki dövme işaretlerini ya da giysinin dokuma desenlerini temsil eden file ya da

nokta desenleri yapılmıştır.

J. Mellaart eserlerin bulundukları evde yapıldıklarını, buranın kutsal bir yer

olabileceğini ve yapıların geçirdikleri yangın sırasında pişmiş olduklarını

düşünmektedir. Büyük olasılıkla Ana Tanrıça’nın genç kızlık, hamilelik ve çocuğunu

dünyaya getirdikten sonra ve orta yaşlılık gibi muhtelif yaşlardaki hallerini gösteren

tasvirler, ustalıkla yapılmış, gerçek anlamda üst düzey sanat eserleri sayılabilir.

Resim 65: Ana tanrıçanın doğanın yaban güçlerinin egemeni olduğunun

vurgulanması amacıyla yapıldığı tahmin edilen figürinler

Page 87: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

75

Heykelciklerin çoğu çeşitli yaşlar ve pozlardan örnekler vererek, hayatın

gençlik, çocuk doğurma ve yaşlılık evrelerini göstermekte, bir başka deyişle

insanoğluna ait her yerleşim bölgesinde karşımıza çıkabilecek tipteki kadınlardan bir

kesit sunmaktadır. Bununla birlikte, insanların normal etkinliklerinin ötesindeki

konuların betimlendiği bazı heykelcikler de vardır. Kadınlar, kedigillerden iki

hayvanın desteklediği tahtlarda oturur gösterilmişlerdir. Bazı kadınlar da, bebeğini

kucaklayan bir anne pozunda, kedigillerden hayvanları bağırlarına basmaktadırlar

(Roller, 2004:54).

Alt tabakalarda çoğunluğu daha kaba bir işçilik ürünü olan dağınık

heykelciklerin bulunduğu göz önüne alınırsa, 6. tabakadaki heykelciklerin önemi

ortaya çıkmaktadır. Heykelciklerin kullanıldığı dönemin 6. tabakayla sınırlı olması

mantıklı görünmemekle birlikte, bu tabakanın yangınla son bulması sırasındaki

koşullar nedeniyle korunmuş olabilecekleri düşünülebilir. Bu da, heykelciklerin özel

amaçlar ya da işlevlere ayrılmış olduklarını, işlevlerini tamamladıktan sonra da

kasıtlı olarak yok edildiklerini akla getirmektedir.

Çoğu ocakların yanına kümelenmiş olmak üzere, hepsi evlerin zeminlerinde

bulunmuştur. Bazıları da tahıl yığınlarının içine gömülü bulunmuştur. Çoğu

mükemmel durumdadır, kasıtlı olarak kırılmış ya da zarar verilmiş değildir, bu da,

yerleşmeyi sona erdiren yangın sayesinde, heykelcikleri o gün kullandıkları durumda

bulmakla ne kadar şanslı olduğumuzu akla getirir (Roller, 2004:55).

Resim 66: Tanrıça göğüslerini tutarken, birbirine ters duran iki hayvanın

üzerine oturduğunu betimleyen Hacılar Figürinin izometrik çizimi

Page 88: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

76

Kazıyı yapan kişi, bütün heykelciklerin mutlaka tanrıçaları, çocuklarla

birlikte gösterilmiş olanların da Ana Tanrıça’yı temsil ettiğini düşünmüştür.

İçlerinden ancak birkaç tanesi görünüş ya da poz olarak tanrısallığı akla getiren

olağandışı bir şeylere sahipse de, çoğunluğu normal pozlarda, normal etkinlikler

içindeki normal kadınları ve tipik bir insan topluluğundaki kadınların yaşam

evrelerini betimler gibi görünmektedir. Bunlar bazı özel kadınları betimleyen yapıtlar

olabilecekleri gibi, kadın şahsiyetlerin ve kadın etkinliklerinin ilk örneklerini temsil

eden, ataları simgeleyen ya da genç kadınları toplum içine girmeye hazırlayan eğitim

araçları olarak kullanılan nesneler olabilirdi. Tek erkek figürlerinin olmayışı ve

heykelciklerde kadın anatomisinin vurgulanışı, kadınlığın öne çıkarıldığını kuvvetle

ima etse de, bu kanaatten hareketle heykelciklerin bir tanrıçayı ya a ana tanrıçaları

temsil ettikleri varsayımına gidilemeyeceği o kadar kesin değildir (Roller, 2004:55).

Page 89: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

77

4. BÖLÜM

4. ANA TANRIÇA KÜLTÜ

4.1. Anadolu’da Ana Tanrıça Kültü

Tarih öncesi çağlarda doğurganlık ve üretkenliğin simgesi olan Ana Tanrıça,

çok geniş bir coğrafi alanda kutsanmaktaydı. Tarih öncesi toplulukların sanatçıları

Ana Tanrıça’yı mağara duvarlarına boya ile çiziyor, ya da ağaç, kemik, fildişi, taş,

mermer, pişirilmiş ve pişirilmemiş kilden yapmaktaydılar. Bu toplumların Ana

Tanrıçayı ağaçtan da yaptıkları tespit edilmiştir ancak figürler çürüdüğü için

günümüze değin ulaşamamıştır.

Asya’dan Avrupa’ya değin uzanan yaklaşık 10.000 km²lik bir alanda

karşımıza çıkan Ana Tanrıça figürlerinin kıtalar arası şaşılacak düzeyde benzer

özellikleri bulunmaktadır. Ortak özelliklerin başında yüz hatlarının eksikliği, göğüs

ve kalçaların aşırı çıkıntıları gelmektedir. Sanatçılar özellikle Ana Tanrıçanın

doğurganlık ve üretkenlik özelliğini abartarak ön plana çıkarmışlardır. Bu yüzden

çok geniş bir coğrafi alanda ortaya çıkan Ana Tanrıça figürlerindeki içerik ve stil

açısından benzerlikler, bunların haklı olarak tarih öncesi çağların “Venüs Figürleri”

olarak adlandırılmasına neden olmuştur (Roller, 1999:70).

Asya ile Avrupa arasındaki bir köprü konumunda olan Anadolu toprakları,

insanlar tarafından Ana Tanrıça kültünün en yaygın ve köklü olarak kutsandığı

coğrafi bir kıta olarak karşımıza çıkmaktadır. 9.000 yıllık bir zaman dilimi içinde

Ana Tanrıça’nın Anadolu’da dinsel ve sanatsal yönden geçirdiği gelişim evrelerini

tüm canlılığı ile izlemek mümkündür. İnsanların, hayvanların ve doğanın en büyük

yaratıcı gücü olan Ana Tanrıça kültü, bu topraklarda hem dine, hem de sanata

damgasını vurmuştur.

Toprakların yüceltilmesi, bereketin ve vericiliğin simgesi haline getirilen Ana

Tanrıça düşüncesinin ilk ortaya çıkışının ilksel kültürlerdeki anasoy zincirinin

bulunduğu kadın egemen çağlara rastladığı düşünülür. İşte ünlü bereket tanrıçaları,

Toprak Ana simgeleri, bu çağların “Büyük Ana”sıdır. Gerçeği mitler aracılığı ile

kavrayan ilksel insanın inanışına göre Ana Tanrıça tüm doğayı kapsar. O, insanın dış

dünyayla girdiği tüm ilişkileri düzenleyen bir ilkedir. İlksel insan günlük yaşamda

doğanın canlıları var etme ve yok etme biçimindeki döngüsel hareketini, kadının

Page 90: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

78

yaşam verme gücü ile olduğu gibi ölüm ile de ilişkilendirmiştir. Dünyasal kadının

kutsal oluşumu olan Ana Tanrıça yaşam ve ölüm arasındaki çelişik görünen öğeleri

kendisinde toplayan bir ilkedir (İndirkaş, 2001:3).

Tarih öncesinin en gerilerinden tek tanrılı dinlerin ortaya çıktığı dönemlere

kadar uzanan, hatta bu dinlerde de izleri görülebilen Ana Tanrıça inancını,

Anadolu’nun en eski Tanrı tasarımlarından olan Ana Tanrıça yaratma eyleminin özü,

insanlar için bereket ve çoğalmanın simgesi olarak karşımıza çıkar (Akurgal,

1989:2).

Tarih öncesi uygarlıklarının varlığı, daha eski çağlardan başlayarak gelişen

yaratıcı insan gücünün ürünlerinden oluşmaktadır. İnsanın yaratıcı gücü kesintisizdir.

Bu güç aşama aşama farklı ellerde gelişse bile, zamanın akışı içinde eklene eklene

bütünlüğe ulaşmaktadır. Yaratılan bu bütünlükten sonrakini etkilemesi, onu bir adım

daha ileri doğru iterek geliştirmesinden dolayıdır. Ana tanrıça yontularının en eskileri

ile daha sonra yapılanlar arasında bir karşılaştırma yapıldığında bu durum net bir

şekilde gözlemlenmektedir. Yontunun biçimi, gövdeyi oluşturan öğeler ve gövdenin

bütünü arasındaki oran, uygarlık ilerledikçe ve toplumların becerikliliği geliştikçe,

Ana Tanrıçaların daha ölçülü, daha geniş anlamlı olduğu görülmektedir.

Anadolu’da çeşitli yerleşim merkezlerinde yapılan arkeolojik kazılarda ortaya

çıkarılan yüzlerce Ana Tanrıça figürininde, bir taraftan Ege Dünyası ve Güneydoğu

Avrupa’nın, diğer taraftan da Mezopotamya uygarlıklarının izleri görülmektir. Ancak

çağlar boyunca özünden hiçbir şey kaybetmeden varlığını sürdüren en büyük olgu,

Ana Tanrıça’nın verimliliğin ve doğurganlığının simgesi olduğu inancıdır (İndirkaş,

2001:32).

Çağlar boyu egemen olan Ana Tanrıça’nın anlamsal boyutunun yanı sıra bir

de imgesel boyutu vardır. Bu boyut Anadolu’daki Çayönü, Çatalhöyük, Hacılar gibi

yerleşim merkezlerinde rastlanan kadın heykelciklerinde biçim almaktadır. Bu

yerleşmelerde ortaya çıkarılan kadın heykelcikleri, Ana Tanrıça’ya tapımın bu

dönemlerde başladığını göstermektedir. Sümer kültüründen de önceki bir kültür

çağını yansıtan bu kültür yerleşmeleri, Ana Tanrıça’nın Anadolu’nun yerlisi

olduğunu göstermektedir.

Page 91: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

79

Kadın figürinleri Neolitik yerleşmelerde yapılan kazılar sonucu yaygın olarak

bulunuyor olması çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. En geniş anlamada, örneğin

bereket, doğurganlık ve zenginlikle ilintili olduğu ve hatta bu toplumların anaerkil

olduğu ve matriarkal bir düzene sahip olduklarına kadar uzanan yorumlar yapılmıştır.

Kısaca, bunların sembolik değerleri olduğu kuşkusuzdur (Baysal, 2007:652).

Pişmiş topraktan grup heykellerinin yanı sıra, adağına göre kabaca yapılmış

oturan insan ve hayvan heykelcikler de bulunmuştur. Kült heykellerinin tapınakların

içinde bulunmasına karşın, ikinciler tapınakların dışında ve ender olarak da

duvarlardaki çıkmalara yapışıktı. Heykeller bizim Çatalhöyük’teki Neolitik

toplulukça tapınılan tanrıları tanımamıza yardımcı olur. En önemli tanrı, genç bir

kadın, doğum yapan anne ve yaşlı bir kadın olmak üzere üç ayrı aşamada betimlenen

bir tanrıçadır. Tanrıçanın insan biçiminde betimlenmesine karşın, tanrı yalnızca boğa

veya koçbaşı biçiminde görülür. Açıkça anlaşılacağı gibi, tapınaklar bir bereket

kültünün sergilenmesine ilişkindir (Ünal ve Acar:2010).

Günlük yaşamda, din dışı alanda kadının çocuk doğurması; toprak tarafından

gerçekleştirilmiş olan bu ilk eylemin mikrokozmik düzeyde tekrarıdır. Ana tanrıça

mitoslarında egemen olan döngüsel Tanrı anlayışı tüm insana ilişkin eylemlerin ilk

nedenidir ve kökenidir ve ilerleyen süreçte, o ilk kökenden zaman bakımından ne

kadar uzaklaşılırsa uzaklaşılsın, kutsal eylem biçimleri bereket adına sürekli tekrar

edilmelidir (Öz, 1997:28).

4.1.1. Tarih Öncesi Çağlarda Ana Tanrıça Kültü

Paleolitik dönemden binlerce yıl sonra, Orta Avrupa Neolitik dönemin

başladığı zamanlarda yapılmış olan kadın figürinlerinin yoğunluğuna bakılarak;

Paleolitik dönemde Avrupa’nın orta ve kuzey bölgeleri buzullarla kaplı olmasaydı

büyük ihtimal tüm Avrupa’da aynı dönemde aynı türde kadın figürinlerinin üretilmiş

olabileceği söylenmektedir. Neolitik dönemle birlikte figürinlerde çeşitlenme ve

bölgesel değişiklikler ortaya çıkmıştır ve devam etmiştir. Bu figürinler içinde giysili,

şematik olanlar, steotopik özellikler, özenli yapılanlar gibi birçok sınıflandırma

yapmak mümkündür. Hayvan heykelleri ve taşınabilir sanat kapsamına alınan diğer

nesneler, Avrupa’da belirgin bir şekilde göze çarpan “Venüs” figürinleri kadar

yaygındır ve Rusya bozkırlarından güneybatı Fransa’ya ve kuzey İspanya’ya kadar

Page 92: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

80

olan alanda ele geçmişlerdir. Şişkin karınlı, çıplak betimli olan figürinler ile ilgili

yapılan yorumlardan en yaygın olanı toprak ve kadının özdeşleştirilmesidir. Toprağın

bahar ve yaz aylarında verimliliğinin artması ve sonrasında kış mevsiminde yok olup

tekrar canlanması döngüsünün, kadın bedeniyle sembolize edilmesi dönemin yaygın

inanç sistemi olarak düşünülmektedir.

Neolitik dönem figürinlerinin çoğu dişil betimlemeler olarak yorumlanırken,

bunların yanı sıra yer alan erkek temalı figürinler de çeşitli bakış açılarıyla

değerlendirilirler. Örneğin, Çatalhöyük yerleşiminde görülen boğa başlarının dişil

üreme sistemindeki şekle benzer olması nedeniyle Neolitik dönem topluluklarının

derin bir anatomi bilgisi olduğu düşünülmektedir. Halbuki araştırmalarda Neolitik

dönemde ölen insanların vücutlarının incelediğine dair hiçbir kanıt yoktur.

Neolitik dönem figürinleri, çoğunlukla dişil olarak yorumlanmakla birlikte,

bu figürinlerin yanı sıra bir o kadar da erkek figürin vardır. Bu figürinlerden bazıları

özel cinsiyet özellikleri göstermezler, bazıları da ortak anlamı ifade eden bölgedeki

benzer tasarımları sunarlar. Neolitik dönemdeki tanrıçalar hakkında bilgilerin çoğu,

figürinler, duvar boyamaları ve pişmiş çömleklere bağlıdır. Tanrıça figürininin

cinsiyeti dişil olduğu için, her hangi bir cinsiyet göstergesi olmayan figürinler bile

ana tanrıça ya da bereket tanrıçası olarak yorumlanırlar. Şüphesiz ki Neolitik dönem

arkeolojisinin başlangıç yıllarında yeniden elde edilen erkek figürinler de vardır,

fakat bunlar görmezlikten gelinir ya da ilahi çiftin diğer kısmı olarak yorumlanırlar.

İnsan biçimli kilden figürinlerin fonksiyonları hakkındaki tartışmalar,

figürinler ritüel süreçlerle ilişkilendirilmiş ve özellikle dişil figürinler genellikle

bereket ya da tanrıça simgeleri olarak yorumlanmışlardır. Keramiksiz Neolitik

dönemdeki insan figürinlerine bakıldığında özellikle kadın figürinlerinin Natufien

kültüründe sayılarının artması ve inançsal bir ilginin olduğu düşüncesi, üretimle ilgili

görülmüştür. Ancak pek çok bilim insanı bu fikrin değişmesi gerektiğini

savunmaktadır.

Figürinlerle ilgili olarak sorulan soruların geçmişi anlama, inanç, algı ve

anlam olarak çeşitli yorumlara açık olduğu görülmektedir. Figürinler, Neolitik

dönemde görülen yeniliklerden biridir ve doğudan batıya Neolitik dönemin merkezi

bölgelerinde 7. binyıl başlarında yayılmıştır. Bu heykelciklerin, Neolitik sosyal

Page 93: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

81

yapıların, özellikle günümüzdeki kadın erkek ilişkisi ve inançsal kavramlarının az ya

da çok kurgusal görünümünün hakkında belge oldukları konusunda ortak bir fikir

birliği hâkimdir. Bu figürinlere ilişkin yorumlarda gerçeklerin ve kurguların ayırt

edilmesi önemlidir. J. Cauvin tarzında araştırmacıların figürinler üzerine Neolitik

dönemde sembollerin gelişimin önemli bir parçası olarak görülmesi gibi daha

dikkatli iddialar ortaya atılmalıdır (Hansen, 2005:196).

Figürinlerin kült uygulamalarının bir parçası olarak kullanıldığı şeklinde

düşünülürse, bu objeler ritüel bilgisi ve kültürün yayılımında önemli bir rol

oynamıştır. Figürinlerin ve uygulamaların varlığının geçmişte yaşamış olan

insanların erken inanç sistemleri üzerinde yarar sağladığı düşünülebilir. Ancak

günümüzde bahsedilen ritüel eylemlerin tanrı ya da tanrıça kavramına dayanması

gerekmektedir. Ritüel uygulamalar pek çok nedenle, bilerek ya da bilmeyerek

alışkanlıkla yapılmış olabilecekleri gibi, bu eylemleri gerçekleştirenlerin inançsal

gelişimlerinin yanı sıra psikolojik olarak da rahatladıkları düşünülebilir. Geçmişte

yapılan heykellerin tanrı veya tanrıça, bereket kültü gibi kavramlarla

ilişkilendirilebilmeleri için arkeolojik verilerde kurumsal bulgulara ulaşılması

gerekmektedir. Figürinlerin değerlendirilmesinde yerleşmeye ait tüm buluntular ele

alınarak, birlikte düşünülmelidir. Günümüze dek inanç ve bereketle ilgili yapılan

yorumların gördüğü ilgiye karşın, hiçbir kuram diğerinin önüne geçememiştir.

Figürinlerin üzerine yapılan araştırmalarda çok yönlü bakış açılarına ihtiyaç vardır ve

çok çözümlü soruların daha gerçekçi olduğu görüşü giderek daha iyi anlaşılmaktadır

4.2. Anadolu’daki Tanrıça Kültüründen Günümüze Yansımalar

İnsanoğlu milyonlarca yıldır kendini ifade etmek için figüratif çalışmalar

yapmaktadır. Bunlar çoğunlukla ibadet amaçlı ya da gelecek kuşaklara bilgi

ulaştırabilmek için yapılmış olabildiği düşünülmektedir. Bugün yapılan tüm figüratif

çalışmaları özetleyecek olursak, insanoğlunun dünya düzenine bakışı, kendi

hakkımızdaki duygularımız, iletişim ya da keşif amaçlı çalışmalar olduğunu

söyleyebiliriz.

Tarih öncesi döneme ait figürinlerin çoğunun kadın gövdesini ya da kadını

temsil ettiğine dair yaygın bir inanç vardır. Bununla birlikte, günümüzde, cinsel

kimliğin toplumsal yapısını cinsiyete dayanan, bütünleyici roller olarak gösteren çok

Page 94: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

82

sayıda çalışma bulunmaktadır. Cinsiyetin toplumsal yapısı üzerine yapılan

araştırmalar özellikle feminist yaklaşımlarla birlikte ele alınmıştır. Anadolu için

çevre kültürlerin aksine Neolitik buluntular ve yorumları hakkında yapılan cinsiyet

arkeolojisi daha kısıtlıdır ve figürinlerin cinsiyetleri ile ilgili şimdiye kadar çok az

şey söylenmiştir. Neolitik dönem tanrıçaları olarak adlandırılan figürinlerin tamamı

aslında dişil değildir. Eril ve cinsiyetsiz figürinler de bulunmaktadır. Eril figürinler

dışında, yine erkekliğin temsili olarak sayılan, erkeklik organı betimlerinin görülmesi

Neolitik döneme dayanmaktadır (Danielou, 1995:112).

Bulunan figürinlerin içinde bulundukları topluma nasıl uyum sağladığı sorusu

hala sorulmaktadır ve heykelciklere yönelik günümüz yaklaşımları geniş yelpazelidir.

Bazı bilim insanlarına göre, kadın toplum içinde daha sıradan bir statüye sahip

olabileceği gibi; bu heykelcikler günümüze benzer şekilde seksüel amaçlı kullanılan

çıplak kadın imajları, fetiş objeleri ya da büyüsel içerikli objeler olabilirler. I. Hodder,

heykelciklerin çeşitli işlevleriyle birlikte, öncelikle dileklere ulaşmada ya da onların

gerçekleşmesinde araç olarak kullanılabilecekleri görüşüne katılır ve heykelciklerin

boyutlarının küçüklüğünü yalnızca kısa süreli eylemler için kullanılarak, daha sonra

atılmalarına bağlamaktadır. Bu görüşe göre heykelcikler günlük yaşamın olağan

sıradanlığının bir parçasıdır ve çöp alanlarından ele geçmesinin nedeni de budur. Aynı

görüşe paralel olarak bu heykelciklerin öğretici doğum figürleri olduğu ve kullan at

modelinin bu düşünce için kaynak oluşturduğudur (Hodder, 2006:194).

Resim 67-68: Gül Erali’nin yapmış olduğu “Çılgın Tanrıçalar”

Page 95: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

83

Çağdaş figüratif çalışmalar nesnelden çok, öznel bakış açısını yansıtır. Fakat

buna karşın kilin, bin yıllardır üzerine aldığı misyonu vardır. Christie Brown bu

konuyla ilgili olarak şunu söyler: “Eğer kil bir efsaneye, arkeolojiye ve süresiz

kaliteye sahipse biz bunu yeni bir lisan yaratmakta kullanabilir miyiz? Bir figürü ne

oluşturur? Yüzey, yapı, çizgi, görünüm?”.

Bugün herhangi bir seramik heykele figür diyebilmemiz için, onun bütün

vücut hatlarının tamam olması gerekmemektedir. Sadece baş, iki göz çukuru veya

gövde benzeri bir kütlenin iki yanından sarkan kol ve bacaklar insan tasviri dememiz

için yeterli anlatımlardır. Önemli olan figürün ne amaçla ortaya çıkmış olduğudur.

Sonunda birçok sanatçı insan figürünü kendi deneyimlerini aktarmakta bir araç

olarak kullanmaktadır. Bazıları geçmiş toplumlara bakarken, birçoğu kendi

duygularına odaklanır, diğerleri estetik bir bakış açısıyla yola çıkar, sıklıkla politik

bir gündem saptanmış olur ya da çağdaş toplum üzerine bir düşünce açığa çıkarılır.

Geçmişte de insan figürü veya başı fonksiyonel bir hizmet ile bağdaştırıldığında,

asaletin, mizahın, acımanın, taşlamanın, seksüel anlatımın, korkunun ve trajedinin,

aşırı duyarlılığını taşımıştır. Moda, ilgi ve bağlam konusunda farklılıklar gösterse de,

derinde yatan insan olmanın ortak özelliklerinden dolayı, bunlar bugünün

seramiğinde de bulunmaktadır” (Blandino, 2001:103).

Resim 69: Ayfer Karamani’nin yapmış olduğu kadın figürü

Çıplak figürün kadın olması bin yıllar öncesinden toprakla birlikte gelen bir

miras gibidir. Kutsal kadınlar diyebileceğimiz bu ana tanrıça heykelleri daha sonra

kadının güzelliğine duyulan hayranlıkla devam etmiştir. Kadın vücudundaki estetik

Page 96: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

84

üzerine pek bir şey eklemeye gerek kalmadan izleyicilerin bakışlarını kendine

çekebilme yetkesine sahiptir. Yakın zamanlarda gelişen feminist hareketle birlikte

kadın bedeni başka bir anlam yüklenmiş ve sadece estetik kaygılarla çalışılmaktan

öteye geçmiştir. Bugün yasadışı yollardan en çok gelir sağlayan sektörlerden birinin

pornografi olduğunu ve en temel malzemenin de kadın olduğunu düşünürsek, sanatta

kullanılan kadın bedeni farklı bir varoluşla ortaya çıkmaktadır. Çağdaş sanatta nesne

olarak kadının yeri onun eti ve ruhu arasındaki bir sorgulamadan ibaret

kalmamaktadır. Kadın birçok kavramın yerine oturabilecek genişlikte bir geçmişe ve

ruhsal yapıya sahip olduğundan sadece estetik değil, felsefi bir sorgulamadan dolayı

da bu gün sanattaki kalıcı yerinde gösterisine devam etmektedir.

4.2.1. Türkiye’deki Ana Tanrıça-İdol Çalışan Seramik Sanatçılarından

Bazıları

Türkiye’de çağdaş seramik sanatının gelişimi Cumhuriyetin ilanından sonraki

döneme rastlamaktadır. Türkiye’de seramik sanatının çağdaş gelişim çizgisine uygun

bir anlayışla yeniden canlanması ancak 1929’da, Akademi’de seramik atölyelerinin

kurulmaları ile başlar (Thema Larousse, 1993:374).

İslam sanatının etkisiyle Cumhuriyet öncesi zamana dayanan bir figür

geleneği oluşmamış olsa da Neolitik Çağ’a ait ana tanrıça figürleri günümüz

sanatçılarının etkilendiği formlardandır. Buna ek olarak Selçuklu Dönemi Kubad

Abad sarayı çinilerinde, Kütahya seramiklerinde ve Çanakkale seramiklerinde

kullanılmış figürler Türk seramik sanatı tarihindeki en önemli figür

kaynaklarındandır.

Seramik endüstrisinden önce, seramik eğitim kurumlarının açılması ile

seramik sanatının gelişmesi hızlanmıştır. Bu eğitim kurumlarının temelini oluşturan

Sanay-i Nefise Mekteb-i Ali-si daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi adını alır.

1930’da Tezyinat Bölümüne bağlı olarak İsmail Hakkı Oygar tarafından kurulan

çinicilik atölyesi Vedat Ar’ın da katılımıyla kadrolaşmıştır (Karagül, 1997:45).

Okullar, özel atölyeler ve endüstrinin de katkısıyla Türkiye’de seramik sanatı

çağdaş çizgiyi çok kısa bir sürede yakalayabilmiştir. Türkiye’de belli bir dönem figür

işleyen seramik sanatçılarından bazıları: Füreyya Koral, Sadi Diren, Hamiye

Çolakoğlu, Şeyma Nalça Reisoğlu’dur. Heykel sanatçısı olup dönem dönem kadın

Page 97: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

85

figürü çalışmış sanatçılar: Haluk Tezonar, Tankut Öktem’dir. Sanat yaşamı boyunca

kadın figürü çalışmış sanatçılardan bazıları: Nasip İyem, Erdinç Bakla, Handan

Börteçene, Hakkı Karayiğitoğlu, Ayfer Karamani, Candeğer Fürtun, Jale Yılmabaşar,

Serdar Tekebaşoğlu…..

Füreyya Koral’ın seramikleri incelendiğinde seramiklerinde zeminin ve sırın

ayrı ayrı önem taşıdığı görülmektedir. Birbirinden farklı biçimlerde çalışmış olan

sanatçının tabakları, heykelleri, büstleri ve duvar panoları vardır. Türkiye’de ilk özel

atölyeyi kurarak çalışmalarına başlayan Füreya Koral’ın kendi özel yaşantısına dair

anlattığı birer hikaye sayılan kadın figürleri sanatçının duygularının bir aynası

gibidir. Hamile iken çocuğunu kaybeden sanatçı bunu seramikten yaptığı içi boş

insanları ile anlatmıştır.

Resim 70: Füreyya Koral’ın Yapmış olduğu “Yürüyen İnsanlar”

Anadolu kültürünün sembollerini yorumlayarak çalışmalarına kaynak veren

Sadi Diren’in grup figürleri insanı anımsatan şematik bir yapıdadır. Öte yandan ağız,

burun, kaş, göz ayrıntısıyla yine de soyutlayarak yaptığı heykelleri de mevcuttur.

Resim 71-72: Sadi Diren’in yapmış olduğu seramik figürler

Page 98: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

86

Soyutlanmış insan figürleri çalışan bir diğer seramik sanatçısı Hamiye

Çolakoğlu’dur. Çolakoğlu’nun figürleri basit bir gövde anımsatması yaratacak kütle

üzerine kullanılan başlardan oluşmaktadır. Figür soyutlamalarını bazı duvar

panolarında ve bazen de heykel biçiminde kullanmıştır.

Resim 73-74: Hamiye Çolakoğlu’nun yapmış olduğu figür ve duvar panosu

Candeğer Fürtun, 1970’lerde sürdürdüğü organik biçim denemeleri ile

1980’lerde yer yer figürü çağrıştıran, yuvarlak ve yumuşak hatların egemen olduğu

kabartmalara dönüşmüştür. 1980’lerin sonlarında Fürtun’un figürlerinin daha da

hacim kazanarak çevrenin sınırlarını zorladığı görülür (Eczacıbaşı, 1997:636).

Handan Börteçene daha çok izleyiciyi düşündüren çalışmalar yapmaktan

yanadır. Ana malzeme için seramiği kullanırken yanında başka malzemelerle de

çalışır. Konu olarak kadını ağırlıklı kullanan sanatçı Anadolu kültürlerindeki

idollerden etkilenmektedir. Güngör Güner ve Şeyma Nalça Reisoğlu’nun

çalışmalarında kadın bedeni soyutlanmış bir halde kendini göstermektedir.

Anadolu’daki idol geleneğinden yola çıkan sanatçılar çağdaş yorumlar ile seramikte

idol kavramını tekrar ele almışlardır. Türkiye’nin ilk kadın seramik profesörü Jale

Yılmabaşar’ın, çalıştığı birçok tema arasında bulunan kadın figürü hamilelik

döneminde duygusal bir aktarım nedeniyle ortaya çıkmıştır. Hamile kadınlar ve

çocuklarını pano üzerinde rölyef olarak veya üç boyutlu biçimde şekillendirir.

Page 99: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

87

Resim 75-76: Şeyma Nalça Reisoğlu ve Güngör Güner’in yapmış olduğu figüratif çalışmalar

Resim 77: Jale Yılmabaşar’ın yapmış olduğu çocuklu ve hamile kadın figürleri

Erdinç Bakla Anadolu Kültürünün önemli bir parçası olan Ana Tanrıça

Kültüründen hareketle çalıştığı kadın figürlerinde özellikle bir çıplaklık

kullanmamasına karşın figürlerini giydirmemiştir de. Bakla’ya göre, figürleri bir

bütünün parçasından ortaya çıkan kadınlardır. Figürlerini genelde büst şeklinde

çalışmıştır. Erdinç Bakla karakteristik insan figürlerinin üzerine zamanın eklediği

değişimlerle çalışmaya devam etmektedir. Bugün eğitimcilik mesleğinden emekli

olan ancak davet edildiği konferanslarla ve açtığı sergilerle eğitime devam eden

sanatçı zaman zaman figürlerini bronz dökümle de çalışmaktadır.

Page 100: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

88

Resim 78-79: Erdinç Bakla’nın yapmış olduğu tanrıçalar

Nasip İyem konu olarak kadın figüründen vazgeçmemiş bir sanatçıdır. Nasip İyem’in

seçtiği kadınlar, eşinin resimlerine konu ettikleriyle aynı kadınlardır: Anadolu

kadınları. Sanatçı kadınlarını idolleştirerek, kaygılı fakat Anadolu toprağı kadar

güçlü kadınları seramikte şekillendirerek onları ölümsüzleştirir. Şekillendirme

tekniği konusunda açıklamasını şöyle yapmaktadır: Renksiz ve ya çok az

renklendirilmiş, genellikle sırsız kadın heykellerinde çoğunlukla büstler

çalışmaktadır.

Resim 80: Nasip İyem’in yapmış olduğu heykelcikler

Ayfer Karamani, Türk seramik sanatında emeği geçmiş, süreklilik halinde

figür çalışan seramik sanatçılarından birisidir. Sanatçı yaptığı figürler özellikle kadın

figürleriyle tanınmıştır. Seramikte figür çalışmaya başladığı ilk andan beri kadın

Page 101: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

89

yapan Karamani bu sürekliliğini şu şekilde açıklamaktadır: "Çünkü benim en iyi

tanıdığım varlık kadındır"

Resim 81-82: Ayfer Karamani’nin yapmış olduğu kadınlar

Kadın, tanrıça ve idol temalı konularıyla dikkat çeken sanatçıların

uygulamalarından örnekler;

Resim 83 : İlgi Adalan’ın yapmış olduğu idol Resim 84: Serap Ünal’ın yapmış olduğu idoller

Page 102: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

90

Resim 85: Serap Ünal’ın yapmış olduğu idoller Resim 86: Gül Erali’nin yapmış olduğu idoller

Resim 87: (Soldan sağa doğru) Uluhan Ataç, Gül Erali ve Ayfer Karamani’nin yapmış oldukları

kadın figürleri

Page 103: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

91

5. BÖLÜM

5.1. Kişisel Yorumlar ve Uygulamalar

Tarih öncesinin en gerilerinden tek Tanrılı dinlerin ortaya çıktığı dönemlere

kadar uzanan, hatta bu dinlerde de izleri görülebilen Ana Tanrıça inancını,

Anadolu’nun kendi tarih akışı içinde yansıyan kişiliğinde izlemek gerekir.

Anadolu’nun en eski Tanrı tasarımlarından olan Ana Tanrıça yaratma eyleminin özü,

insanlar için bereket ve çoğalmanın simgesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ana Tanrıça mitoslarında egemen olan Tanrı anlayışı tüm insana ilişkin

eylemlerin ilk nedeni ve kökenidir. İlerleyen süreçte, ilk kökenden zaman

bakımından ne kadar uzaklaşılırsa uzaklaşılsın, kutsal eylem biçimleri bereket adına

sürekli tekrar edilmiştir.

Çağlar boyu egemen olan Ana Tanrıça’nın anlamsal boyutunun yanı sıra bir

de imgesel boyutu vardır. Bu imgesel boyut Hacılar gibi Anadolu’nun en eski

yerleşim merkezlerinde rastlanan kadın heykelcikleri ile somutlaşarak hayat

bulmaktadır.

Çalışmalardaki geniş kalçalı, karınlı, iri göğüslü ve daima çıplak olan Ana

Tanrıça figürinlerinde tabiki Neolitik Çağ’a ait olan toprak türü kullanılmamıştır.

Bünyesinde pişmiş seramik parçaları bulunduran şamotlu çamur ve seri üretimin

uygulandığı kalıptan döküm alma tekniğini uygulanmıştır. Serbest şekillendirme ile

yapılan formlarda kalça, göğüs ve vurgulanan üreme organı; analığı, üremeyi,

dişiliği, hayatın sürmesini ve bereketi simgelemektedir.

Çalışmalardaki dokular, bezemeler ve lekeler; Hacılar Ana Tanrıça’larında

yer alan genç, hamile, çocuklu, orta yaşlı ve yaşlı figürinlerindeki yaşam evrelerini

gösteren, vücut lekeleri, dövme veya giysi motifleri olduğu düşünülen bezemelerden

esinlenilmiştir.

Hacılar figürinlerinin şekillendirilmesinde kullanılan kırmızı, kahverengi ve

bej renkli çamurlara yakın olarak, bazı Ana Tanrıça çalışmalarının dekorlanmasında

şamotlu çamur üzerine astar tekniği uygulanmıştır.

Page 104: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

92

Şekillendirilmesi bitmiş çalışmaların, kurutma aşaması yapıldıktan sonra

bisküvi pişirimi yapılmaktadır. 950 C° de birinci pişirimi yapılmış olan çalışmalar

canlılık kazanmak üzere sırlanarak 1020 °C de fırınlanmaktadır.

Resim 88: Ana Tanrıçalar

Malzeme: Şamotlu çamur

Yapım Şekli: Elle şekillendirme

Teknik: Bakır Oksit 900 °C

Boyut: 45x40cm, 80x40cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 105: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

93

Resim 89: Ana Tanrıça

Malzeme: Şamotlu Çamuru

Yapım Şekli: Elle şekillendirme

Teknik: Bakır oksit, 900°C

Boyut: 75x 40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 106: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

94

Resim 90: Ana Tanrıça

Malzeme: Şamotlu Çamuru

Yapım Şekli: Elle şekillendirme

Teknik: Bakır oksit, 900°C

Boyut: 45x 40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 107: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

95

Resim 91 : İdol

Malzeme: Şamotlu Çamuru

Yapım Şekli: Elle şekillendirme

Teknik: Bakır oksit, 900°C

Boyut: 80x 25 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 108: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

96

Resim 92: Soyut Ana Tanrıça

Malzeme: Şamotlu Çamuru

Yapım Şekli: Elle şekillendirme

Teknik: Bakır oksit, 900°C

Boyut: 35x 40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 109: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

97

Resim 93: Soyut Ana Tanrıça

Malzeme: Şamotlu Çamuru

Yapım Şekli: Elle şekillendirme

Teknik: Bakır oksit, 900°C

Boyut: 55x 40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 110: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

98

Resim 94: Soyut Ana Tanrıça

Malzeme: Şamotlu Çamuru

Yapım Şekli: Elle şekillendirme

Teknik: Bakır oksit, 900°C

Boyut: 65x 20 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 111: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

99

Resim 95: Soyut Ana Tanrıça

Malzeme: Şamotlu Çamuru

Yapım Şekli: Elle şekillendirme

Teknik: Bakır oksit, 900°C

Boyut: 65x 30 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 112: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

100

Resim 96: Soyut Ana Tanrıça

Malzeme: Şamotlu Çamur

Yapım Şekli: Serbest Elle Şekillendirme

Teknik: Kırmızı Astar 900 °C

Boyut: 65x25 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 113: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

101

Resim 97: Soyut Ana Tanrıça

Malzeme: Şamotlu Çamur

Yapım Şekli: Serbest Elle Şekillendirme

Teknik: Kırmızı Astar 900 °C

Boyut: 38x27 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 114: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

102

Resim 98: Soyut Tanrıça İdolü

Malzeme: Şamotlu Çamur

Yapım Şekli: Serbest Elle Şekillendirme

Teknik: Kırmızı Astar 900 °C

Boyut: 50x42 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 115: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

103

Resim 99: Soyut Tanrıça İdolü

Malzeme: Şamotlu Çamur

Yapım Şekli: Serbest Elle Şekillendirme

Teknik: Kırmızı Astar 900 °C

Boyut: 60x30 cm,

Yapım Tarihi: 2011

Page 116: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

104

Resim 100: Soyut Tanrıça İdolü

Malzeme: Şamotlu Çamur

Yapım Şekli: Serbest Elle Şekillendirme

Teknik: Kırmızı Astar 900 °C

Boyut: 50x42 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 117: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

105

Resim 101: Ana Tanrıça

Malzeme: Döküm Çamuru

Yapım Şekli: Kalıp yöntemiyle şekillendirme

Teknik: Kırmızı Astar 900 °C

Boyut: 45x40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 118: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

106

Resim 102: Ana Tanrıça

Malzeme: Döküm Çamuru

Yapım Şekli: Kalıp yöntemiyle şekillendirme

Teknik: Kırmızı Astar 900°C

Boyut: 80x40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 119: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

107

Resim 103: Ana Tanrıça

Malzeme: Döküm Çamuru

Yapım Şekli: Kalıp yöntemiyle şekillendirme

Teknik: Kırmızı Astar, 900 °C

Boyut: 80x40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 120: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

108

Resim 104: Ana Tanrıça

Malzeme: Döküm Çamuru

Yapım Şekli: Kalıp yöntemiyle şekillendirme

Teknik: 1020 °C sırlı pişirim

Boyut: 45x40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 121: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

109

Resim 105: Ana Tanrıça

Malzeme: Döküm Çamuru

Yapım Şekli: Kalıp yöntemiyle şekillendirme

Teknik: 1020 °C sırlı pişirim

Boyut: 45x40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 122: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

110

Resim 106: Ana Tanrıça

Malzeme: Döküm Çamuru

Yapım Şekli: Kalıp yöntemiyle şekillendirme

Teknik: 1020 °C sırlı pişirim

Boyut: 45x40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 123: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

111

Resim 107: Ana Tanrıça

Malzeme: Döküm Çamuru

Yapım Şekli: Kalıp yöntemiyle şekillendirme

Teknik: Kırmızı Astar 900 °C

Boyut: 45x40 cm

Yapım Tarihi: 2011

Page 124: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

112

6. BÖLÜM

6. DEĞERLENDİRME ve SONUÇ

Eski çağlarda, ilkel toplumlar hakkında, günümüze bilgi veren birçok kültür

kalıntısı içinde en önemli buluntu grubu şüphesiz seramiklerdir. Bulunan

seramiklerin günümüz insanına vereceği bilgiler, insanlık tarihinin daha iyi

anlaşılması için önemli ipuçlarını oluşturmaktadır. Kimyasal ve fiziksel analizler

sonucunda seramik çamurunun yapısını, pişirme ve biçimlendirme tekniklerini,

biçimlendirme amaçlarını ve nedenlerini belirleyebilmek mümkün olmaktadır.

Bulunan seramik parçaların görünümleri incelendiğinde, yapıldıkları dönemdeki

toplumların ihtiyaçlarını, beğenişlerini, birbirleriyle sosyolojik ilişkilerini ve

yaşanılan bölgenin sınırlarını anlayabilmek mümkündür.

Eski insanlarda Tanrılar, insanların kişiselleştirilmiş istekleriydi. İnsanların

istekleri ise, açlıktan ölmemek, toprağın verimli olması, bir de komşu kabileler

tarafından altedilip öldürülmemek, yani kabileye çok çocuk ve savaşçı yetiştirilmesi,

kabilenin verimli olması idi. İşte bundan dolayı, Ana Tanrıça, yeryüzünün

tanrıçasıydı. Büyük Tanrıca tapımı genelde “anaerki” ile özdeşleştirilmiş, tanrıça

figürlerinin, toplumdaki güçlü kadınlar model alınarak yapıldığı ileri sürülmüştür.

Anaerki kavramını savunanlar, tarımı kadınların başlattığını, hayvanları kadınların

evcileştirdiğini, çömlekçilik dokumacılık gibi sanatları ilk kadınların geliştirdiğini

çocuk doğumuyla birlikte toplumun üremesi için gerekli tüm ekinlikleri kadının

gerçekleştirdiğini ve neolitik toplumun bu nedenle anaerkil olduğunu ileri sürerler.

Hacılar’da yapılan çalışmalar terracota yapımının M.Ö. 6500-7000'lere kadar

uzandığını ortaya koymaktadır. Ana tanrıça ayakta, oturmuş ya da uzanmış olarak

tasvir edilir. Geniş kalçalı, karınlı, iri göğüslü ve daima çıplaktır. Kalça, göğüs ve

vurgulanan üreme organı analığı, üremeyi, dişiliği, hayatın sürmesini ve bereketi

simgeler. Ana tanrıçanın bu özellikleri Kybele'den Artemis'e kadar bütün ana tanrıça

imgelerinde vardır. Ana Tanrıça, figürlerin bir bölümünde doğum yaparken

gösterilir. Bazen göğsünün üzerinde, kollarında bir erkek çocuğu taşır. Ana tanrıça

oturmuş ya da doğum anındaki pozisyonlarında iki yanında ve kucağında leoparla

gösterilir. Leopar, ana tanrıçanın kutsal hayvanıdır ve onun hayvanların kraliçesi

olmasını ve doğa üzerindeki sınırsız egemenliğini simgeler.

Page 125: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

113

Günümüz düşünce yapısıyla geçmiş toplumların inanç sistemlerini anlamaya

çalışmak, onların “tanrı” ve “tanrıça”larını, dönemlerle sınırlamak oldukça zordur.

Yapılan kazılarda eril-dişil ayrımının aranması, bugün sahip olduğumuz erkek-kadın

sınıflamasının verdiği bir sonuçtur. Oysa Neolitik dönemde düşünüldüğü tarzda bir

cinsiyet ayrımı henüz hiçbir yerleşim yerinde kanıtlanabilmiş değildir. Kaldı ki dişil-

eril farkının ispatı da, elimize aldığımız her cinsiyeti belli figürin ya da heykelin tanrı

veya tanrıça olmasını gerektirmemektedir.

Anadolu’da Neolitik dönemde görülen figürinler, heykeller ve duvar resimleri

bir ana tanrıça ya da tanrı tapınımından çok, doğurganlığın denetlenmesi ya da

hayvan totemlerinin insanlara bolluk getireceği kavramı çerçevesindeki inançsal

faaliyetlerin yansımasıdır. Tanrısal saygınlık ve güç kavramları, kendisini leopar,

yırtıcı kuşlar ve çeşitli hayvanlar ile göstermiş, bu kavramların grubun refahını

sağladığı ya da bazı üyelerinin saygınlığını arttırdığı düşünülmüştür. Burada görülen

evrensel bir dini inanış değil, daha çok kuruluş aşamasındaki bir inanç sistemi gibi

görünmektedir.

Boyutun sınır tanımadığı günümüzde, neredeyse ilk sanat yapıtlarının ortaya

çıktığı Hacılar kültürüne ait bilgiler edinmek ve bu bilgiler ışığında günümüz

yorumlamalarına katkılar sağlamaktır. Bu yaklaşımla araştırması ve uygulaması

yapılan Hacılar Ana Tanrıça figürinlerinin yorumlanması, sanatçı üretiminin kaynağı

olan etkileşim, iletişim ve üretim üçgeninde değerlendirilmiştir. Bu etkilenim

sonucunda, tez kapsamında fotoğrafları sunulan eser uygulamaları oluşturulmaya

çalışılmıştır.

Page 126: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

114

KAYNAKÇA

AKURGAL, E., (2007). Anadolu Uygarlıkları, Net Turistik Yayınları, 9. Baskı,

İzmir

AKURGAL, E., (2008). Anadolu Kültür Tarihi, Tübitak Popüler Bilim Kitapları,

20.Basım Ankara

BALTER, M., (2008). Tanrıça Ve Boğa Çatalhöyük Uygarlığın Doğuşuna

Arkeolojik Bir Yolculuk, Homer Kitabevi.

BAŞARAN, S., (2000). Pişmiş Toprak Ve Cam Eserlerin Konservasyon /

Restorasyon, Graphis Yayıncılık, 1. Baskı.

BELLİ, O., (2000). Türkiye Arkeolojisi Ve İstanbul Üniversitesi Bildiriler

Kitabı, T.C. İstanbul Üniversitesi Yayınları, Ankara.

BELLİ, O., (2001). Anadolu Tanrıçaları, Prometre Kültür dizisi, İstanbul.

BRAİDWOOD, R. J., (1995), Tarih Öncesi İnsan, Arkeoloji ve Sanat Yayınları,

İstanbul

CÖMERT, B., (1999). Mitoloji ve İkonografi, Ayraç Yayınevi, Ankara.

DESTİ, M., (1998). Anadolu Uygarlıkları, Dost Kitabevi Yayınları, 2. Baskı, Çeviri

:Muna Cedden.

DURU, R., UMURTAK G., (2005). Höyücek, Atatürk Kültür Dil Ve Tarih Yüksek

Kurumu- Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.

DURU, R., (2008). M.Ö. 8000’den M.Ö. 2000’e Burdur-Antalya Bölgesinin

Altıbin Yılı, Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü

Yayınları, 1.Basım, İstanbul.

DURU, R., (2010). Elli Yıllık Bir Arkeoloji Öyküsü Hacılar, Suna-İnan Kıraç

Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Yayınları, İstanbul.

Page 127: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

115

EKİNCİ, H. A., M. O. ERBAY, A. ÇANKAYA ve G. GÜLSEVEN. (2007). Burdur

Müzeleri ve Ören Yerleri, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul.

EYÜBOĞLU, İ. Z., (1997). Anadolu Uygarlığı, Der Yayınları, 3. Basım, İstanbul

GÖKOVALI, Ş., (1998). Anadolu Efsaneleri, Bilgi Yayınları, 9. Basım

GÜR, S., (2007). İlk İnsandan Selçukluya Anadolu Uygarlıkları Ve Antik

Şehirler, Alfa Yayınları

HUOT, J. L., J.-P. THALMANN ve D. VALVELLE, (2000). Kentlerin Doğuşu,

İmge Kitabevi, İstanbul

İNDİRKAŞ, Z., (2001). Anatanrıçalar, Kybele Ve Çağdaş Türk Resmindeki

İzdüşümleri, T.C. Kültür Bakanlığı Sanat Eserleri, 1. Baskı, Ankara.

KABAAĞAÇLI, C. Ş., (1998). Anadolu Tanrıları, Bilgi Yayınevi, 8. Basım

KUBAN, D., (2005). Çağlar Boyunca Türkiye Sanatının Anahtarları, Yapı Kredi

Yayınları, 2. Basım, İstanbul.

MEMİŞ, E., (2006). Eskiçağ Medeniyetleri Tarihi, Ekin Kitabevi, 1. Baskı

MEMİŞ, E., (2007). Eskiçağ Türkiye Tarihi En Eski Devirlerde Pers İstilasına

Kadar, Çizgi Kitabevi, 7.Basım.

ÖKSE, A. T., (2002). Arkeolojik Çalışmalarda Seramik Değerlendirme

Yöntemleri, Arkeoloji Sanat Yayınları, İstanbul.

ÖZÇELİK, N., (2006). İlk Çağ Tarihi Ve Uygarlığı, Nobel Yayın Kitabevi, 3.

Baskı, Ankara

ÖZDOĞAN, M. ve BAŞGELEN N., (2007). Anadolu’da Uygarlığın Doğuşu ve

Avrupa’ya Yayılımı Türkiye’de Neolitik Dönem-Yeni Kazılar Yeni

Bulgular, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul.

PAKSOY, G., (2007). Anadolu’da Pişen Toprak, Rezan Has Müzesi Yayınlar, 1.

Baskı.

Page 128: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

116

ROLLER, L. E., (2003). Ana Tanrıça’nın İzinde-Anadolu Kybele Kültü, Homer

Kitabevi, Çev: Betül Avunç, 1. Basım.

SALTUK, S., (1989). Arkeoloji sözlüğü, 5. Baskı, İnkılap Yayınları.

SCHMİDT, K., (2006). Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı Göbekli Tepe

(En Eski Tapınağı Yapanlar), Klaus Arkeoloji Ve Sanat Yayınları,

München.

Seramik Tanıtım Komitesi (2003). Türkiye’de Seramik-Toprakla Ateşin Öyküsü-

Çömlekçi Tezgahından Dev Bir Endüstriye Seramiğin Anadolu’daki

8000 Yılı, Uniform Yayıncılık, 1. Baskı.

SÖZEN, G., (1998). Anadolu Uygarlığı, Urart Atelyeleri

ŞENEL, A., (1993). İç Asya’da Paleolitik-Neolitik Ön Asya’da Neolitik-Uygar

Toplum Ve Kültür Örnekleriyle İnsanlık Tarihi, , İmaj Yayıncılık, 1.

Baskı.

ŞİMŞEK, TOLACI S., (2009). Burdur Tarihi Kent Dokusunun İncelenmesi,

Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,

Isparta.

T.C. Kültür Bakanlığı, (2003). Yitik Miras’ın Dönüş Öyküsü, 1. Basım.

T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, (2003). III. Uluslar arası Eskişehir Pişmiş

Toprak Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Eskişehir

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, (2007). 1200 Yıl Önce Uygarlığın Anadolu’dan

Avrupa’ya Yolculuğunun Başlangıcı-Neolitik Dönem, Yapı Kredi

Yayınları.

TUNCER, Ö., (1999). İşte Anadolu, , Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2. Basım.

TURANİ, A., (1992 ). Dünya Sanat Tarihi, Remzi Kitabevi, 11. Basım.

Page 129: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

117

UÇANKUŞ, H. T., (2000). Bir İnsan Ve Uygarlık Bilimi Arkeoloji Tarih

Öncesinden Perslere Kadar Anadolu, T.C. Kültür bakanlığı Sanat Eserleri,

1. Baskı, Ankara.

UÇANKUŞ H. T., (2002). Ana tanrıça Kybele’nin ve Kral Midas’ın Ülkesi

Phrygia, Kültür Bakanlığı Yayınları Sanat Eserleri Dizisi, 1. Baskı, Ankara.

UMURTAK, G., Ş. DÖNMEZ, A. YURTSEVER, (2007). Refik Duru’ya

Armağan, Ege Yayınları İstanbul.

YILDIZ, G., S. YILDIRIM ve Ş. KAZAN, (2007). I. Burdur Sempozyumu 16-19

Kasım 2005, T.C. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Yayınları, Cilt 1. Burdur.

Bildiriler

BAYSAL, A., (2007). Burdur Göller Bölgesi Ve Konya Ovası Neolitik

Kültürlerinin Kısa Bir Karşılaştırılması, Burdur.

DURU, R., (2000). Burdur Bölgesi Araştırmaları Ve Kuruçay Höyüğü Kazıları,

Ankara.

EKİNCİ, H. A., (2007). Burdur İl Sınırları İçerisinde Yapılmış Olan Kazılar Ve

Araştırmalar, Burdur.

GÜNEY S., (2003). Ana Tanrıça Kültürünün Doğuşu Ve İdol Kavramının

Günümüz Seramik Sanatındaki İzdüşümleri, Eskişehir

ÖZSAİT, M., (2000). Göller Bölgesi Yüzey Araştırması Ve Harmanören Kazısı,

Ankara

ÖZSAİT, M., (2007). Arkeolojik Verilerin Işığı Altında Burdur. Burdur.

TALOOEN, P. ve N. ALP, (2007). Pisidia Kültleri Antik Çağda Burdur İlinde

Dinsel Hayat, Burdur.

Page 130: T.C.tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02950.pdfNeolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi temsil edildiği merkezlerin başında gelen “Hacılar” antik yerleşkesindeki figürinlerin ortaya

118

ÜNAL, S., (2003). Anadolu arkeolojisinde 9000 yıllık serüven: Seramik,

Eskişehir.

ÜNAL, S., (2007). Sagalassos’da Seramik, Burdur.

ÜNAL, S. ve A. ACAR, (2010). Anadolu Bereket Sembollerinin Seramiğe

İzdüşümü, Isparta.