150
1 TAŞ KÖMÜRÜ HAVZASINDA (İŞLETMELERİNDE) BAHRİYE NEZARETİ YÖNETİMİ (1865-1908) VE DİLAVER PAŞA NİZAMNAMESİ Cevat Ülkekul Çeviriler: Ayşe Hande Can

Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

es

Citation preview

Page 1: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

 

TAŞ KÖMÜRÜ HAVZASINDA (İŞLETMELERİNDE) BAHRİYE NEZARETİ YÖNETİMİ (1865-1908) VE DİLAVER PAŞA

NİZAMNAMESİ

Cevat Ülkekul

Çeviriler: Ayşe Hande Can

Page 2: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

 

ÖNSÖZ

Türk Denizcilik Tarihinde, Bahriye’nin ülke çıkarlarını korumak ve savunmak

gibi askeri görevlerinin yanı sıra, bazıları yeterince bilinmeyen sosyal ve ekonomik

başka hizmetleri de olmuştur. Denizcilik tarihimiz üzerindeki araştırmalar

sürdürüldükçe, bu gibi hizmetler gün ışığına çıkmakta ve çıkmaya devam etmesi

beklenmektedir.Bu bağlamda söz edilmesi gereken hizmetlerden biri de “Taşkömürü

Havzasında Bahriye Nezareti Yönetimi”dir. 1865’den 1908’e değin süren 43 yıllık bu

görevde dikkati çeken hizmetlerden biri de “Dilaver Paşa Nizamnamesi” olarak bilinen

“Ereğli Maden-i Hümayun İdaresinin Nizamnamesi”dir. Çünkü bu nizamname

ülkemizde işçilerin sağlık, iş güvencesi, çalışma koşulları ve düzeni gibi haklarını

yazılı kurallara bağlayan yazılı metinlerin ilkleri arasında yer almaktadır. Ayrıca,

nizamnamenin taşkömürü havzasındaki ormanların ve doğanın korunması ve çevre

temizliğine ilişkin hükümleri de bu alandaki duyarlılığı yansıtan tarihi belgelerden

birini oluşturmaktadır.

İstanbul Deniz Müzesi Piri Reis Araştırma Merkezi’nin gönüllü araştırmacısı

Tümg.(E) Cevat Ülkekul ve Piri Reis Araştırma Merkezi’nde görevli uzman Ayşe

Hande Can’ın bu çalışmasında yalnız değinilen konular ortaya konulmakla

kalmamıştır. Ayni zamanda Dilaver Paşa Nizamnamesinin tümüyle araştırmacıların

yararlanmasına sunulduğu gibi İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı Kütüphanesi’nde

bulunan taşkömürü işletmelerine ilişkin bazı harita ve belgeler de ilk kez yayınlanıp,

tanıtılmıştır. Çalışma, ayni zamanda, Dilaver Paşa hakkındaki, Osmanlı Arşivi Daire

Başkanlığı’nda bulunan ve ilk kez yayınlanan bazı belgeleri de içermektedir.

Başta araştırmacılar olmak üzere bu önemli çalışmayı yapanlara ve kitabın

hazırlanmasına ve basılmasına katkıda bulunup, emeği geçenlere teşekkür ederim.

Eşref Uğur Yiğit

Oramiral

Deniz Kuvvetleri Komutanı

Page 3: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

 

İÇİNDEKİLER

Önsöz

Birinci Bölüm

İnsan, Maden ve Bahriye

- İnsanların Madenle Tanışmaları ve Dünyanın En Eski Maden Haritası - Enerji ve Kömür - Kömür ve Bahriye - Ereğli, Zonguldak ve Bahriye

İkinci Bölüm

Birinci Kısım

Taşkömürünün Bulunması ve Havzadaki İşletmelerin 1829–1865 Yılları Arasındaki Durumu

- Taş Kömürünün Bulunması ve İşletilmesinin ilk Yılları (1829-1848) - Birinci Hazine-i Hassa (Evkaf Nezareti) Yönetimi (1848-1854) - Kırım Savaşı ve Geçici İngiliz Yönetimi (1854-1856) - İkinci Hazine-i Hassa (Evkaf Nezareti) Yönetimi (1856-1865)

- Kumpanyalar İşletmeciliği (1856-1859)

- Kömür Kumpanyası (Zafiropulos) İşletmeciliği (1859-1860)

- İngiliz Kömür Kumpanyası İşletmeciliği (1860-1861)

- Evkaf Nezareti İşletmeciliği (1861-1865)

İkinci Kısım

Bahriye Nezareti Yönetimi (1865-1908)

Page 4: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

 

- Ahmed Vesim Paşa’nın Hayatı

- İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı Kütüphanesi’ndeki, 452/11 demirbaş numaralı el yapımı harita

- Kaptan-ı Derya Ahmet Vesim Paşa’nın Taşkömürü Havzasına İlişkin Raporu

- Dilaver Paşa ve Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin Nizamnâmesi (Dilaver Paşa Nizamnamesi)

Dilaver Paşanın Yaşamı Hakkında Bilgiler

Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin Nizamnâmesi (Dilaver Paşa Nizamnamesi)

Özgün “Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin Nizamnamesi”

13385 Numaralı el yazması Dilaver Paşa Nizamnamesinin Özgün metni

13385 Numaralı el yazması Dilaver Paşa Nizamnamesinin çevri yazısı (transkripsiyonu)

13386 Numaralı Özgün Nizamname

Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin Nizamnâmesi’nin maddelerine ilişkin özet bilgiler

Dilaver Paşa Nizamnamesinin İçeriğinin İş Hukuku, Medeni Hukuk ve Ceza Hukuku ile Çevre Koruma Gibi Konular Bakımından İncelenmesi:

Nizamnamenin iş hukuku, işçi hakları bakımından getirdiği hükümler:

Medeni Kanunla İlgili Bazı Maddeler:

Çevre Korumaya ve Çirkin Yapılaşmayı Önlemeye Yönelik Bazı Maddeler

Page 5: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

 

İnsan Haklarının ile İlgili Maddelerden Bazıları:

Ceza Kanunu’na ilişkin hükümler

Bahriye Nezareti Yönetimi Dönemine ilişkin Öteki Bilgiler:

Bahriye yönetimi dönemin ilk yıllarında taşkömürü havzasının Bahriye tarafından üretilmiş bir haritası

Bahriye’nin Kömür İşletmeleri Yönetimi Dönemindeki (1865–1908) Birkaç Önemli Hizmeti

Ereğli Taşkömürü Madenlerinin Osmanlı İmparatorluğunun Ekonomisi İçindeki Yeri

Ekonomik Bunalımın Taş Kömürü Havzası’ndaki Etkileri

İşletmenin Nafıa Nezaretine Devri

Bitirmeden Önce

Bitirirken

Taşkömürü havzasının İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki resimleri

Page 6: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

 

TAŞ KÖMÜRÜ HAVZASINDA (İŞLETMELERİNDE) BAHRİYE NEZARETİ YÖNETİMİ1 (1865-1908) VE DİLAVER PAŞA

NİZAMNAMESİ

Birinci Bölüm: İnsan, Maden ve Bahriye

İnsanların Madenle Tanışmaları ve Dünyanın En Eski Maden Haritası

İnsanoğlunun yaşadığı uygarlık aşamalarının en önemli dönemlerden biri de

madenin keşfidir. Böylelikle başlayan ve Maden Çağı olarak adlandırılan bu tarihi

dönem Bakır, Tunç ve Demir Çağı olarak gruplara ayrılabilmektedir. Madenin keşfi ile

birlikte kullanılmaya başlanılan ilk madenler bakır, altın ve gümüştür.

Maden Çağı (temsili resim)

Maden Çağı’na ilişkin en eski çizili belge, eski Mısır’daki Nubia altın madeni ve

civarını gösteren maden haritasıdır. Mısırlılar, daha M.Ö. 3.000 yıllarında arazi

ölçümleri amacıyla geometrik şekiller oluşturmaya başlamışlardı. Güney Mısır’daki

Hamamet Vadisi’nin doğusunda bulunan Nubia altın madeni ve civarını gösteren,                                                             1 Osmanlı İmparatorluğu’nda Deniz kuvvetleri ile ilgili işler 13 Mart 1867 tarihine kadar Kaptan-ı Deryalık makamı tarafından yürütülmüştür. Bu tarihte Kaptan-ı Deryalık kaldırılmış ve yerine 19 Mart 1867 tarihinde Bahriye Nezareti kurulmuştur. Bu tarihten saltanatın kaldırıldığı 1922 tarihine kadar 56 nazır görev yapmıştır. Ocaklardaki yönetim her ne kadar 1865 yılında Kaptan-ı Deryalığa verilmişse de, asıl çalışmalar 1867 yılından sonra olageldiği için, 1865 -67 dahil, 1908’e kadar olan tüm süre Bahriye Nezareti Yönetim olarak ifade edilmiştir.

Page 7: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

 

aşağıdaki harita, bu dönemden önce yapılmış olup, dünyanın ilk ve en eski maden

haritası olarak kabul edilmektedir. Papirüs üzerine çizilmiş olan harita iki parçadan

oluşmaktadır. Aşağıdaki resim, haritanın ikinci parçasıdır. Harita, güneye doğru

yönlendirilmiştir ve Kızıldeniz’den Nil Nehri’ne değin uzanan bölgeyi kapsamaktadır.

Ramses döneminde yapıldığı belirlenmiş olan haritanın tarihi, kimi araştırmacılara

göre M.Ö. XIV. yüzyıl ve kimi araştırmacılara göre I. Ramses’e göre yorumlanarak

M.Ö. XI. yüzyıldır.2 M.Ö XI. Yüzyıl olması daha büyük olasılıktır.

Mısır’da, Nubia’daki altın madeninin Haritası

Haritanın alt ve üst tarafındaki kırmızıya boyanmış tepeler görülmektedir. Biri

üstteki tepelerin alt tarafında ve diğeri alttaki tepelerin üst tarafında olmak üzere,

birbirine paralel iki yol çizilmiştir. Alttaki yol, kurumuş ve taşları ortaya çıkmış nehir

yatağını andırmaktadır. Üstteki yol, alttaki kuru dere yatağı görünümündeki yola

kavisli, çapraz bir yol ile bağlanmaktadır. Bağlantı yolunun ilk kavsinde, buradan sol

tarafa doğru giden, ikincil bir yol daha bulunmaktadır. Hiretic3 yazı ile yolların

uzandığı yönler belirtilmiş, ayrıca bazı ayrıntılar açıklanmıştır.

                                                            2 6 J. B. Harley and David Wood, The History of Cartography, s.51 3 Eski Mısırlıların kullandığı Hiyoroglife benzeyen bir yazı türü.

Page 8: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

 

Haritanın, konuyu ilgilendiren en önemli bölgesi, altın madeninin bulunduğu,

üst taraftaki kırmızıya boyanmış ve yanına açıklamalar yazılmış olan tepelerdir.

Sağdaki tepedeki beyaz bölgede, madende çalışan işçilerin, daha doğrusu esirlerin

evleri bulunmaktadır. Evlerin üstünde “Temiz Tepe” olarak tepenin adı yazılmış ve

Amaon Tapınağı çizilerek gösterilmiştir.

Haritanın ortasındaki koyu renkli, beşgen biçimindeki çizimin sol üst

köşesindeki siyaha yakın koyu renkle gösterilmiş yer kuyulardır. Beşgenin ortasındaki

beyaz yer ise Firavun I. Setos’un anıtını göstermektedir.

Bu ilginç harita yalnız madencilik bakımından değil, haritacılık bakımından da

geçmişten günümüze miras kalan en eski belgeler arasında yer almaktadır.

Enerji ve Kömür

İnsanlık tarihinin ilk uygarlık aşamasını oluşturan madenin keşfi kadar önemli

bir husus da madenlerin işlenmesidir. Madenlerin işlenmesi için, başka bir deyimle;

bakırın, eritilmesi, tuncun dökülmesi, demirin akıtılması gibi işlemlerde ısı (ateş)

enerjisine gereksinim vardır. İlk çağlardan beri bu enerji, uzun süre ateşle

sağlanabilmiş ve ateşin sürekliliğini oluşturan kaynak da kömür olmuştur.

“Kömürün bulunuş tarihi milattan çok önceki yıllara uzanır. İlk kömürün çıkış

izine Asya’da, Mongolya’daki terk edilmiş ocaklarda ve Orta Asya’da, Altay’da izabe

kalıntılarına rastlanmıştır. Kömür özellikle kesici silah yapan demir ustaları ve

nalbantlar tarafından kullanılmıştır.

Orta Çağ başlarında daha çok un öğüten değirmenler için güç sağlayan su

çarkları, giderek madenlerdeki yer altı sularının yüzeye pompalanması, maden

cevherinin işlenip ezilmesi, maden eritme ocağının körüğünün çalıştırılması, demir

dövme çekicinin kaldırılması, tel çekilmesi, çırpıcı dibeği ile bıçkı testerelerinin

çalıştırılması gibi teknolojik makinelere uygulandı.

Böylelikle su gücü sanayileşmenin lokomotif görevini gören kömür ve demir

üretiminde enerji gereksinimini karşılarken, diğer taraftan tekstil sektöründe otomatik

iplik eğirme çıkrıkları ile otomatik kumaş tezgâhlarının çalıştırılmasında kullanıldı.

Page 9: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

 

Sanayi devriminin simgesi olan buhar gücünün kullanımına, buharın

oluşmasını enerjisi ile sağlayan kömürün üretim çalışmalarına başlandı. 1700’lü

yıllarda kömür damarları belirli bir sınır içinde mostradan girilerek işletilmekteydi,

Fransız madenci Vikont Desandri, 1716’da çalıştığı kömür damarının, belli bir meyille

tabakalar altında kaybolduğunu gördü. Kaybolan damarların yatım şekline uygun

açtığı galeri ile dört senelik çalışma sonunda damarı tekrar buldu. Fakat galerinin

dibini su basmıştı. Karşılaşılan yer altı sorunlarının çözümü, buhar gücü kullanımını

geliştirdi.4

Enerji elde edilmesinde taşkömürü kullanılmasının getirdiği önemli değişiklikler

aşağıdaki açıklamada görüldüğü gibi deniz ve demiryolu taşımacılığı ile tekstil

sektöründe yaşanmıştır:

“Yelkenli donanmalar varlığını sürdürürken, ilk buharlı gemiler İngiliz ve

Amerikan donanmalarında kullanıldı. Bunlar yandan çarklı ve özellikle düşman

ateşine karşı korunmasız gemilerdi. 1843’te ABD’de dünyanın ilk pervaneli savaş

gemisi olan ‘Princton’ yapıldı. Bu gelişmelere karşın, 1850 öncesinde hiçbir devletin

donanmasında (özellikle düşman ateşine karşı korumasız olan yandan çarklı) buharlı

gemiler tek başına yer almamıştı.

Buharlı gemi olgusunu daha sonra lokomotifler izler. Buhar gücünün

demiryollarında kullanıma girmesinden önce, ray üzerinde vagonlarla taşımacılık

madencilik dalında başlar. Maden ocaklarında kullanılan ilk demiryolu vagonları

insanlar ya da hayvanlar tarafından çekilir.”5

Özetle, buhar gücü için ateş ve ateş için de kömüre gereksinim vardı.

Sonradan Sanayi Devrimi (1700- 1900) olarak adlandırılan ve yukarıya bir

kısmı alınmış gelişmelerin en belirgin niteliği üretimde insan, hayvan, su ve

rüzgârdan çok buhar makinelerin kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesidir. Bunun

anlamı, yani buhar gücünün kömüre dayanılarak elde edilmesidir. İşte bu gelişmelerin

                                                            4 Ekrem Murat Zaman, Zonguldak Kömür Havzası’nın İki Yüzyılı, s.20 5 A.g.e. s. 21

Page 10: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

10 

 

bir sonucu olarak; “ 1850’lerde dünya enerji tüketiminin % 90’ı odunla karşılanırken,

odunun yerini giderek kömür almıştır.“6

Zamanla elektrik gibi yeni enerji kaynakları da ortaya çıkacaktır. Buna karşın

taşkömürünün önemi eksilmeyecek ve taşkömürünün kullanılışı, enerji elde

edilmesinin yanı sıra, başka alanlarda da, sürdürülecektir, örneğin: “Günümüzde

taşkömürü enerji sektöründeki yerinin yanı sıra, demir-çelik sanayisinin temel enerjisi

olma özelliğine sahiptir. Koklaşabilir taşkömürü demir-çelik alt sektörünün temel

girdilerindendir. Bugün 1 ton çelik üretimi için 0,5 ton kok kullanıldığı bilinmektedir.” 7

Kömür ve Bahriye

Ekrem Murat Zaman, ülkemizdeki “Kömür ile Bahriye” ilişkisini ve bu ilişkideki

ilk günleri şöyle anlatılmaktadır:

“Dünya yer altı zenginlikleri ve kömürün kullanılışına ilişkin gelişmeler olurken

Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük sanayi kuruluşu Haliç Tersanesi ve

tophanelerinde odun yakılıyor, izabe fırınlarında odun kömürü kullanılıyordu. Deniz

ticareti hakları önce Venedik ve Cenova daha sonra da İngiliz ve Fransızlara

bırakıldı. Osmanlı Devleti’nde deniz ticareti önemsenmediği ya de gelişemediği için,

Osmanlı ticaret filosu yoktu. Bu tarihlerde denizyolu taşımacılığının temelleri

atılmaktaydı.

Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa’nın çabaları sonucu, Padişah III.

Mustafa’nın buyruğu ile Mühendishane-i Bahri-i Hümayun açıldı. Tersane mimarı

yetiştiren ‘Gemi İnşaatı Bölümü’ kaptan yetiştiren ‘Seyr-ü Sefain Bölümü’nde oluşan

Mühendishane-i Bahri-i Hümayun günümüzün İstanbul Teknik Üniversitesi’nin

temelini oluşturuyordu.

II. Mahmut’a (1808-1839) tüccar Artemis tarafından 1828’de İngiltere’den

getirilen SWİFT isimli buharlı vapur hediye edilir.

                                                            6 A.g.e. s.21 7 A.g.e. s.21

Page 11: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

11 

 

Padişah bu gemi ile birçok kez Marmara Denizi’nde gezintiler yapar. Halk bu

buharlı, yandan çarklı gemiye ‘Buğu Vapuru’ adını verir. Gemiyi İstanbul’a getiren

kaptan Kerlly’nin devlet gemilerine kaptan yetiştirmesi sağlanır.

İstanbul Boğazı’na gelen ilk buharlı gemi, Swift (solda) ve Buharlı (Buğu gemilerinden) Türk

gemilerinden Süheyl Ünver (sağda)

Tersane-i Amire’de de böyle ‘makineli gemilerin’ yapılması istenir. Bu nedenle

‘Buğu Vapuru’ ile birlikte ‘vapur kömürü’ kavramları ortaya çıkar.

….Osmanlı Devleti’nde ise, yukarıda görüldüğü gibi ‘buhar gücü’ ile 1825’ten

sonra tanışılmış olmakla birlikte, sanayide, demir ve denizyollarında buharlı

makinelerin kullanımı, 1835’ten sonra başlamış, taşkömürünün üretimi zorunlu hale

gelmiş ve daha sonra da taşkömürüne olan gereksinim giderek artmıştır.

Elvan köyünden Kara Hüseyin 1840 yılında torbasına doldurduğu kömürleri

tahta iskelede görevli kişilere gösterdiği ve bu örneklerin İstanbul’a götürülmesinden

hemen sonra Ereğli-Amasra arasında yabancı fen heyetlerinin araştırmalar

yaptığından söz edilir. Burada sözü edilen bilimsel araştırmaların varlığı kesin olarak

bilinen taşkömürünün rezervi ve ekonomikliği üzerine yapılan çalışmalar olduğu

anlaşılmaktadır.

Tersane-i Amire’ye bağlı tersanelerde gemi yapımı için gerekli kereste ve

Başkent İstanbul’un odun ihtiyaçlarının önemli bir bölümü yıllarca Ereğli-Amasra

arasındaki iskelelerden deniz yoluyla sağlanmıştır. Çağın gereği olarak deniz

ulaşımında buhar gücü için gerekli olan buhar kömürü yine bu sahillerden deniz

Page 12: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

12 

 

yoluyla sağlanacaktır. Buhar gücü ve kömür kullanılmasındaki tarihsel gelişme de bu

gereksinimin de kanıtıdır.

Erol Mütercimler, ‘Kurtuluş Savaşı’nda Denizden Gelen Destek’ adlı kitabında,

ticari denizciliğimizin gelişimini şöyle anlatmaktadır.

… İlk olarak 1856’da Osmanlı donanması için İngiltere’den kömürle çalışan

buharlı, zırhlı gemiler satın alınır.1864 yılından sonra İngiltere ve Fransa’da siparişle

yaptırılan, Gemlik, İstanbul, İZMİT, Sinop tersanesinde yapılan buharlı( zırhlı, ahşap

ve uskurlu) savaş gemileri ile donanma oluşturuldu. İngiltere’den ithal edilen kömürün

buhar makinelerinde kullanım maliyetinin yüksekliği nedeniyle, savaş gemilerinde

kullanılan ve demiryollarında kullanılacak olan kömürde dışa bağımlı olmak yetkilileri

düşündürüyordu…”8

Ereğli, Zonguldak ve Bahriye

Ereğli ve yöresi, taşkömürünün bulunmasından önce de, Bahriye’nin ilgi alanı

içindeydi ve buralarda küçük birlikleri bulunmaktaydı. Çünkü Tersane-i Amire’nin

gemi yapımı için ihtiyaç duyduğu kereste, tomruk ve direklerin gibi orman ürünleri

yalnız Amasra, Ereğli ve Zonguldak yörelerindeki ormanlardan sağlanmaktaydı.

Zonguldak, Kozlu ve Kilimli yöresinin 1/250.000 ölçekli haritası (küçültülmüştür)

Sözü edilen bu orman ürünleri, ayrıca Amasra, Ereğli ve Zonguldak’taki

kıyılardaki odun iskelelerinde yüklenilerek İstanbul’a gönderiliyordu. Bu hizmetlerin

yerine getirilebilmesi için, doğal olarak, bu yörelerde ve özellikle kıyılardaki odun

                                                            8 A.g.e. s. 21:23

Page 13: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

13 

 

iskelelerinin bulunduğu yerleşim yerlerinde Bahriye’nin birlik ve tesisleri

bulunmaktaydı. Ekrem Murat Zaman, Bahriye’nin orman ürünleri ihtiyacının

karşılanmasındaki ormanların ve odun iskelelerinin önemini şöyle açıklamaktadır:

“ 18.yüzyılın ikinci yarısında, Şile’den Cide’ye kadar olan birçok iskelenin

‘hatap (odun) iskelesi’ yükümlülüğüne bağlandığı bilinmektedir.

Başlıca odun iskeleleri; Karasu, Filyos, Bartın Çayı, Amasra ve Cide’dedir.

Başkent İstanbul’un kereste ve yakımlık odun ihtiyacının yanı sıra bu iskelelerden

Tersane-i Amire için gemi keresteleri, tomruk ve direk sağlanmaktadır. 1816 yılında

Ereğli ve Bartın kazalarında Kalyon (gemi, Firkateyn) Nazırlığı’nın kurulmasıyla,

Karadeniz sahilinde Alaplı ile Cide arasında ahşap tekne yapımcılığı gelişmiştir.

1827 Navarin vakasından sonra “…yeni bir donanma oluşturmak amacıyla

sefine (gemi) yapımına önem verilir. Bu dönemde ahşap teknelerin ihtiyaçları Alaplı-

Cide arasındaki sahillerden temin edilir. Yörenin ağa ve ayanlarına gemi yapımı için

siparişler verilir. Özellikle Bartın Boğazlarında ve Amasra limanlarında, Haliç

Tersanesi’nin küçük gemi siparişleri yapılır. Yenice ormanlarından, özellikle 1830

yılından sonra donanmanın ihtiyacı için sal ile nehir taşımacılığı yapılarak, yıllar

boyunca muhtelif cins kereste ve paçarol (gemi yapımı için eğri biçilmiş kereste)

sağlandığına dair kayıtlar bulunmaktadır.

Batı Karadeniz’de Sinop’tan önce, doğal limana sahip Ereğli ve Karadeniz’in

tek boğazı olan Bartın, Osmanlı döneminde takasa dayalı ticaretin en fazla yapıldığı

yerdi. Ereğli ve Bartın çevresindeki yumurta, meyve, tavuk, sebze ve kürek gibi

ahşap tekne malzemesi yüklü olarak hareket eden yelkenli tekneler, ürünlerini

İstanbul’da pazarladıktan sonra tuhafiye ve bakkaliye malzemesi alarak, geri

dönerlerdi.

Bu tarihlerde Zonguldak şehir merkezi, Ereğli kazasına bağlı, Karadeniz

sahilinde ‘Tahta İskelesi’ olan bir koydur. Bu Tahta iskele ve çevresinde Tersane-i

Amire’ye (Devlet Tersanesi’ne ) bağlı Bahriye subay ve askerlerinin de görev yaptığı

bir askeri yerleşim yeridir. Sahilde yaşam deniz yolu taşımacılığına yönelik gelişmiş,

Page 14: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

14 

 

iç kesimlerde yaşayan halk ise toprağa bağlı tarım, ormancılık ve hayvancılıkla

İlgilenmektedir.”9

. İkinci Bölüm

Taşkömürünün Bulunması ve Havzadaki İşletmelerin 1829 – 1908 Yılları Arasındaki Durumu

Taş Kömürünün Bulunması ve İşletilmesinin ilk Yılları (1829-1848)

Ülkemizdeki taşkömürünün bulunuşunun genel kabul gören ve benimsenen

öyküsü şöyledir:

Taşkömürünün enerji kaynağı olarak yaygın bir biçimde kullanılması, özellikle

buharla çalışan savaş gemilerinde kömüre gereksinim duyulması Türkiye’de de

kömürün aranıp bulunması yolunda büyük bir heyecan yaratmıştı. Çünkü kömür yurt

dışından sağlandığı için dışarıya çok para ödenmek zorunda kalınıyordu. Bu durum

karşısında kömürün ülkemizde aranıp bulunması kaçınılmaz olmaktaydı. Nitekim

Sultan II. Mahmut bir buyrultu (fermanı) çıkararak; terhis edilen Bahriye’de görevli

deniz erlerine, kömürün ülke için önemi anlatılmasını ve bunların terhis edilip evlerine

döndüklerinde kömürü aramalarını, bu amaçla kendilerine birer parça kömür

verilmesini emretmişti. Bu bilgilerle donatılarak terhis olan erlerden biri de Ereğli’nin

Kestaneci Köyü’nden Uzun Mehmet idi. Uzun Mehmet terhis olup, köyüne döndükten

sonra taşkömürünü aramaya başlamış ve 8 Kasım 1829 günü, Uzun Mehmet

Ereğli’nin 15 kilometre kadar doğusunda, Köseağzı’ndaki, Niran Deresi kenarındaki

değirmene, buğday öğüttürtmek için gitmiştir, ancak değirmen oldukça kalabalıktır.

Bu nedenle, sırasını beklerken, vakit geçirmek için, dere boyunca dolaşmaya çıkar.

Dolaşırken, dere yatağında, kendisine verilmiş olan örneğe benzeyen, kömür, yani

taşkömürü parçalarını bulur. Bu parçalardan örnek alarak, İstanbul’a, eski

komutanına götürür. Uzun Mehmet, bu buluşu nedeniyle, Padişah tarafından 50

altınla ödüllendirilir. Ancak, Ereğli kaymakamı Müstelzim Hacı İsmail Ağa onu

kıskanır ve ödülünü çalmak ister. Uzun Mehmet ödülünü almak ve fen heyetini

                                                            9 A.g.e. s.14

Page 15: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

15 

 

görmek üzere yeniden İstanbul’a gittiğinde, İstanbul’da kaldığı Leblebici Hanı’nda,

Hacı İsmail’in iki adamı tarafından, kahvesine zehir katılarak öldürülür.

Günümüzde, Uzun Mehmet, Zonguldak’ın ve taşkömürünün bulunuşunun

simgesidir Bu nedenle her yıl, 8 Kasım günü, hem Zonguldak’ta, hem de Kestaneci

Köyü’nde yapılan törenlerle anılmaktadır.

Uzun Mehmet’in Zonguldak’taki Heykeli

O günlerin petrol değerinde olan taşkömürünün bulunması üzerine, Ereğli ve

Amasra yöresindeki Karadeniz kıyıları; başta İngiliz ve Fransız şirketleri olmak üzere,

yabancıların istilasına uğrar. Elde bulunan belgelerden, kömürün bulunuşundan 1848

yılına kadar olan dönemdeki çalışmaların, daha çok, kömür rezervinin ve havza

sınırlarının belirlenmesi üzerinde yoğunlaştığı, bunun yanı sıra küçük ölçekli üretimin

de yapıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim Saray Başkâtibi’nin Bolu Feriki’ne10

(Korgeneral) göndermiş olduğu 6 Nisan 1841 (12 safer 1257) tarihli yazıdan “1840

tarihi öncesinde Kozlu iskelelerinin varlığı ve Kozlu’da maden ocaklarının çalışmakta

olduğu, Ereğli’de kömür madenlerinin bulunduğu yerdeki nüfuzlu kişilerin çıkarları için

devlet memurlarının yetkilerini kötüye kullandıkları ve çalışanlara haksız

davrandıkları” anlaşılmaktadır.”11

                                                            10 O yıllarda Ereğli, Kozlu gibi yerler Bolu’ya bağlı idiler 11 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s. 25

Page 16: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

16 

 

Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu, da Kapitalizmle Eklemlenme Sürecinde Zonguldak

Kömür Havzası’nın Tarihsel Gelişimi: 1829-1908 adlı bildirisinde, bölgedeki 1848

yılına kadar olan üretim hakkında aşağıdaki bilgileri vermektedir:

“Bölgede her ne kadar 1848 tarihine kadar sözü edilmeye değer bir üretim

yapılmamışsa da, kömürün bulunmasından sonra yörenin İngiliz ve Fransızların

ilgisini çektiği anlaşılmaktadır. Nitekim Fransız Hükümeti adına ülkede gezi ve

incelemeler yapan ve 16 Temmuz 1847’de Amasra’ya gelen Hommaire de Hell,

Amasra Ereğli arasında 40 kadar kömür ocağının 5 yıldır faaliyette olduğunu,

kömürün 12 yıl kadar önce bu bölgede bulunduğunu, havzada İngilizler tarafından

getirilen Karadağ ve Dalmaçyalı Hırvat işçilerin çalıştığını, 1846’da Ereğli’de

acenteler için yeni dükkânlar yapıldığını, 1.500 kişinin kömür havzasında, 300 kişinin

de kömür nakliyatında çalıştığını yazmaktadır.1829-1848 sürecinde sistemli ve büyük

ölçüde olmamakla birlikte üretim yapıldığı gözlemlenmektedir. 12

Konuya ilişkin bir başka belge de 2 Recep 1259 (29 Temmuz 1843) tarih ve

3874 numaralı, aşağıdaki, Dâhiliye iradesi (Sadrazamlık yazısı)’dir. Bundan da,

kömürün bulunmasından sonra, Ereğli ve Amasra’da, kişi ve kumpanyalar tarafından,

belli koşullarda üretim yapıldığı; çıkarılan kömürün bir bölümünün tersane ve

tophanede kullanıldığı, bir bölümünün buharlı ticaret gemilerinde tüketildiği, hatta

yabancı vapurların ihtiyacı olan kömürün kısmen burada çıkarılan kömürle

karşılandığı anlaşılmaktadır.

‘Ereğli ve Amasra’da ortaya çıkan kumpanya biçiminde belli koşullarla bazı

önemli kişilere ihale edilen vapur kömürü, İstanbul’da tersane ve tophanede maktu

(belirlenmiş) bir fiyatla kullanıldığı gibi, rayiç (piyasa) fiyatla tüccar vapurlarına da

satılmaktadır. Dakik (un) vapurlarındaki denemelerde ise, İngiltere kömürlerine oranla

biraz daha çabuk yanıp, tükenmekle birlikte, buhar kazanına bir zarar vermediği

tespit edilmiştir. Bölgedeki ocaklar işletildikçe kalitesi de kuşkusuz artacaktır. Ayrıca

işler yoluna konursa külliyetli miktarda üretileceği de anlaşılmaktadır. Bu kömürün

                                                            12 Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu, Kapitalizmle Eklemlenme Sürecinde Zonguldak Kömür Havzası’nın Tarihsel Gelişimi: 1829*1908, s.116-117

Page 17: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

17 

 

yabancı vapurlara satılması hem devlet hazinesi hem de ocakları işleten

kumpanyalar için yararlı görülmektedir.” .13

29 Temmuz 1843 ( 2 Recep 1259) tarih ve 3874 numaralı dâhiliye iradesi14

Bu dönem, doğal olarak, yabancıların bölgeye ve bu değerli madenin

bulunduğu yöreye ilgilerinin giderek arttığı bir dönemdir. Nitekim Fransız hükümeti

adına Türkiye’de gezi ve incelemeler yapan, yukarıda da sözü edilmiş olan,

Mühendis Xavier Hommaire de Heil, 16 Temmuz 1847’de bölgeye gelir. Adı geçenin

yazdığı rapora göre bölgede, Ereğli ile Amasra arasında, beş yıldır faaliyette bulunan

on ikisi İngilizler tarafından çalıştırılan, kırk kadar kömür ocağı bulunmaktadır. Ayrıca,

Amasra’da acenteler bulunmakta, yeni dükkânlar açılmaktadır. Kömür havzasında

yerli ve yabancı 1800 işçi vardır ve bunların üç yüzü kömürün taşınmasında

çalıştırılmaktadır.

Bütün bunlara karşın, yani kömürün bulunup, yerinin belirlenmiş ve kısmen de

olsa üretime geçilmiş olmasına karşın, kömürün rezervi bilinmemektedir. Kömürün

rezervi, daha sonraları saptanmaya başlanacak ve Cumhuriyet döneminde de

sürdürülen Arkeo-coğrafik ve jeolojik araştırmalarla ortaya konulacaktır. Ancak,

rezervi belli olmasa da, yatakların denize yakın yerlerde olması, buradaki kömürün

işletilmesini ekonomik duruma getirmektedir.

                                                            13 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s. 26 14 Ekrem Murat zaman’ın a.g.e.’den alınmıştır.

Page 18: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

18 

 

Taşkömürü işletilmesinin ekonomik olması nedeniyle kömür yataklarının

aranması, bulunup, çıkarılması ve pazarlanmasına gösterilen ilgi büyüyecek ve

bunun doğal sonucu olarak kömür üretimi de giderek artacaktır. Ancak havzadaki

kömür ocaklarının çoğu yabancı özel kuruluşlar tarafından işletilmektedir. Bu nedenle

gerek üretim, gerekse kömürün pazarlanması ülke ihtiyaçlarına göre değil, yabancı

şirketlerin ve dolayısıyla yabancı ülkelerin ekonomik politikaları ve siyasi çıkarlarına

göre yönlendirilmektedir. Çünkü elde; ocakların işletilmesi, kömürün taşınıp

pazarlanması, işçilerin hak ve hukuklarının korunması gibi hukuki düzenlemeler

bulunmamaktadır. Kısacası kömürün bulunmuş olmasına karşın ekonomik sıkıntılar

içinde bunalan devlet bu değerli madenden yeterince yararlanamamakta, hem devlet

hem de yöre halkı yabancılar tarafından sömürülmektedir. Bu duruma daha fazla göz

yumulmayacak, devlet taşkömürünün işletme ve yönetiminde yeni yeni önlemler

almak ve teşkilatlanmak zorunda kalacaktır.

Bu incelemede ele alınan 1865-1908 yılları arasındaki “Taşkömürü

Havzası’nda Bahriye Nezareti Yönetimi” ile Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu

İdaresinin Nizamnâmesi (Dilaver Paşa Nizamnamesi) sözü edilen yeni önlemler

teşkilatlanmanın önemli bir aşamasını oluşturmaktadır. Ancak, ana konuya

geçmeden önce, havzadaki yönetimin 1848-1865 yılları arasındaki evresine göz

gezdirilecektir.15

1- Birinci Hazine-i Hassa (Evkaf Nezareti) Yönetimi (1848-1854)

Bu dönemde, ilk olarak, 1264 (1848) yılında, Padişah I. Abdülmecid’in

görevlendirdiği Kapıcıbaşı Ahmet Nazif Ağa ile Ebniye-i Hassa mimarlarından Hüsnü

Efendi tarafından Ereğli ile Amasra arasındaki taşkömürü bulunan yerler ile havza

hudutları belirlenmiş ve bir defterle (raporla) Saray’a sunulmuştur. Raporda havzanın

hudutlarının “Ereğli iskelesi civarından, Amasra Tarla ağzına kadar uzandığı”

belirtilmektedir. Raporun saraya sunulmasından sonra; padişah I. Abdülmecid’in

buyrultusuyla (fermanıyla) “Kömür havzası Evkaf-ı Celile-i Mülükane (Vakıflar İdaresi

Mülkleri) topraklarına dahil edilir. Yönetimi de (İşletmesinden elde edilecek gelir)

Hazine-i Hassa’ya verilir. Böylece havza I. Abdülmecid Vakfı adına tapulanmıştır.

                                                            15 Bu aşamalar Ekrem Murat zaman’ın a.g.e.den özetlenmiştir.

Page 19: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

19 

 

Havzadan elde edilecek yıllık kira bedeli Evkaf Nezareti (Vakıflarla ilgili işleri yürüten

örgüt) denetiminde, dini hayır kurumlarına tahsis edilmiştir.”16

Havzayı I. Abdülmecid’in vakfı adına tapulayan söz konusu buyrultu

taşkömürü havzasına ilişkin ilk resmi düzenleme olarak bilinmektedir. Buyrultu ile

kömür madenini işletecek kişilerden 30.000 kuruşluk (300 lira) yıllık kira bedeli

alınması ve bu paranın I. Abdülmecid Vakfı kontrolünde bulunan dini kurumlara

tahsis edilmesi öngörülmekteydi.

Birinci Hazine-i Hassa (Evkaf Nezareti) yönetimi dönemindeki işletmeciliğin en

önemli evresi 1849-1854 yılları arasındaki Galatalı Sarraflar İşletmeciliği’dir. Galatalı sarraflar, Saraya borç veren, Saray’ın borçlarını daha yüksek bir faizle satın

alan, devlet tarafından, ‘Banker’ unvanı verilmiş kuruluşlardır. Devletin borç talepleri

kendi imkânlarını aştığı noktada da başta İngiliz sermayesi ile Osmanlı Devleti

arasındaki borç ilişkileri içinde, Saray’dan pek çok ekonomik kaynağın gelirlerini

toplatma ya da işletme imtiyazı aldılar. Taşkömürü işletme imtiyazlarını da Mart 1849

tarihinden sonra aldılar. Büyük mali güce sahip olan bankerler Osmanlı maliyesinde

söz sahibi oldular ve Darphane Amirliği’ne getirilen Artin Kazas gibi, önemli

makamlara getirildiler.17

1850 (1266)’de üst düzey iki görevli Ereğli’ye ve bir maden mühendisi de

Kozlu’daki ocakların başına gönderilir. Amaç hayır ve din kurumlarının finanse

edilmesi ile Osmanlı donanmasının ve sanayi kuruluşlarının kömür ihtiyacının

karşılanmasıdır. Bu nedenle, üretilen kömürün, bedeli karşılığında, Donanma-yı

Hümayun’a (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na) bağlı tersanelere verilmesi zorunlu

kılınmıştır.

Bu döneme kadar Karadağlı ve Hırvat maden usta ve işçileri kömür işlerinde

sürülen yollarla işletmecilik yapmış, kömür küfe ya da galerilere döşenen tahta ray ve

tahta arabalarla baca ağzına nakledilmiştir. Kömür harmana ve yükleme iskelelerine

hayvan sırtında taşınmıştır. Seri taşımacılık yapılmadığı için istenen üretim düzeyine

ulaşılamamıştır.

                                                            16 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s.28 17 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s.28

Page 20: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

20 

 

Osmanlı Devleti, 1849 yılında İstanbul’da Beşiktaş ve diğer semtlerde yüksek

fırın ve dökümhaneleri İngilizlere kurdurdu. Maden filizi Marmara Denizi’ndeki

adalardan çıkarılıyordu. Kömür ihtiyacının da Ereğli’den karşılanması planlandı. Bu

tesislerde elde edilen demirin bir kilosunun maliyeti 1 kuruşun üzerindeydi. Ayni

dönemde İngiliz ithal demirinin kilosu 0,42 kuruşa satılmaktaydı. Yapılan bu

yatırımlara karşın, dökümhaneler yüksek maliyet gerekçesiyle kapatıldı…”18

Bu dönemde, demir fiyatlarında Türkiye’nin İngiltere ile rekabet edemeyecek

durumda olması nedeniyle; kömürün ekonomik olarak çıkarılıp, taşınması yolları

araştırıldı. Böylece Evkaf Nezareti 1851 yılında havzaya İngiliz Barklay ve 8 maden

uzmanı getirterek çalışmalara başladı. İngiliz teknik elemanlarının hazırladığı

projelerle havzadaki kömür taşımacılığı geliştirildiği gibi, Kozlu merkez seçilerek yeni

ocaklar açılmaya başlandı. “İngiltere’den getirilen demiryolu malzemesi ve vagon ile

Havzada ilk demiryolu taşımacılığı olan Kozlu sahilinden Papaz havzasına kadar

dekovil hattı yapılmıştır.19 Ayrıca, sahilde yükleme tesisleri Barklay tarafından 1851-

1852’de Kozlu’da yapılmış dekovil hattında vagon katarlarının taşınmasında katırlar

kullanılmıştır. Kozlu’da İngilizler tarafından sürülen dekovil hatları demiryollarının

başlangıcı olmuştur. Bazı ocaklar da Mir-i Ocaklar (Devlet Ocakları) adı altında

istihkâm subay ve erleri (asker işçiler) tarafından işletilmektedir.20

İşletmedeki galeri açma ve ocaklarda kömür kazma işlerinde İngilizler

nezaretinde istihdam edilmek üzere Karadağlı ve Hırvat işçiler getirilerek, üretimin

arttırılmasına çalışılmıştır.

2. Kırım Savaşı ve Geçici İngiliz Yönetimi (1854-1856)

30 Kasım 1953’de, Rusların Sinop’ta bir Osmanlı Filosunu batırması üzerine

başlayan savaşta, Rusların genişlemesini ve Karadeniz’e egemen olmasını önlemek

isteyen İngiltere ve Fransa, Osmanlı İmparatorluğu yanında yer almıştı. Önce,

Osmanlı deniz taşımacılığını korumak üzere bir Fransız-İngiliz ortak deniz gücü

Karadeniz’e geldi ve 28 Mart 1854’de Rusya’ya karşı savaş ilan ederek, Türkiye’yle

birlikte savaşa girdiler. 1856 tarihine kadar süren bu savaş boyunca Fransız ve İngiliz

                                                            18 Ekrem Murat zaman, a.g.e. s.28 19 Deniz Müzesi Kütüphanesi’nde, söz konusu dekovil hatlarına ilişkin çizili belgeler bulunmaktadır. Bunlar hakkında, aşağıda, açıklama yapılıp, bilgi verilecektir. 20 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s.29

Page 21: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

21 

 

savaş gemilerinin kömür ihtiyacı, bir anlaşma ile taşkömürü havzasından

sağlanmıştır. Bu amaçla yapılan anlaşma uyarınca: “Kozlu-Zonguldak ve Üzülmez

mıntıkasındaki (bölgesindeki) kömürler, yapılan anlaşma gereği, İngilizlere geçici

olarak devredildi. Çıkarılan kömürün yarısı da Fransız donanmasına verilecekti.

Fransız Colonel Lachappel (Bahriye Albay Laşapel) Kırım Harbi bitimine kadar

Kozlu’da oturmuş ve Fransız donanmasının kömür ihtiyacını takip etmek amacıyla

görev yapar. Savaş nedeniyle, ocakların teknik denetimi de, 1851’de özel anlaşma ile

bölgeye getirilmiş olan İngiliz Barklay’e verilir.

Zonguldak ve Kozlu’da daha önce yapılmış olan dekovil hattı yeniden

düzenlenir. Çaydamar, Üzülmez ve Kilimli demiryolu (dekovil) hattı Kırım Savaşı

döneminde yapılır.21

Savaş başlangıcında, 24 Ağustos 1854 tarihinde, Osmanlı İmparatorluğu

arasında, Paris’te Fransız Goldschmidt ve Londra’da İngiliz Palmer ve Ortakları

şirketleri ile anlaşma yapılarak, oldukça büyük meblağla borç alınmıştı. Bu borçların,

yöredeki taşkömürü işletmesinin Fransız ve İngiliz yönetimine verilmesinde büyük

rolü olduğu muhakkaktır.

Havzadaki İngiliz yönetimi 1856 Paris Barış Antlaşması’na kadar sürmüştür.

Burada, ana konuya kısa bir ara verilerek, yöredeki demiryolu (dekovil)

hatlarının yapılışına ilişkin önemli bir belge tanıtılacaktır. Söz konusu belge, Dilaver

Paşa Nizamnamesi’nin özgün yazmasını bulmak üzere İstanbul Deniz Müzesi

Komutanlığı Kütüphanesi’ndeki araştırmalar sırasında bulunan bazı önemli belge ve

haritalar arasında yer almaktadır. Bir kısmı daha ileride söz konusu edilecek bu belge

ve haritalardan biri de 2194 demirbaş numaraya kayıtlı demiryolu planlarıdır.

Taşkömürü havzasındaki demiryollarının güzergâhına ilişkin bu planlar büyük boyutlu

kâğıt üzerine, İngiliz Mühendisi James Barrow tarafından elle çizilmiş, özgün

planlardır. Planların tümü, dağılıp kaybolmamaları için, sırtlarından, bir albüm

oluşturacak biçiminde bir araya getirilmiştir. Üst kısmındaki siyah bezle kaplı, karton

kapak, planları bir arada tutmaktadır. Ancak bez kaplı karton kapak, kâğıt boyutunun

yarısından da küçük olup üzerinde, yaldızla işlenmiş aşağıdaki başlık bulunmaktadır:

                                                            21 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s.29

Page 22: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

22 

 

“COAL FIELDS IN ASİA MINOR

TURKISH GOVERNEMENT

BLACK SEA”

Kapağın birleştirdiği bu çizimlerin başında, 1/ 10,000 ölçekli (yatay ve düşey

ölçü birimi yardadır) beş harita bulunmaktadır. Bunlar taş kömürü havzasındaki

demiryollarının her biri büyük boyutlu kağıt üzerine çizilmiş beş planıdır. Planlardan

üçü ayrı ayrı büyük boyutlu kâğıt üzerine, kalan ikisi de büyük boyutlu tek bir kağıt

altlık üzerine çizilmiştir. Çok renkli olarak tersim edilmiş planlarda düz ayrıntılar ile

araziyi yansıtan eş yükseklik eğrileri bulunmaktadır. Sözü edilen çizimlerden ilk

sayfadaki birinci Kozlu, Zonguldak ve Kilimli’ye ilişkin Genel Plan ile ikinci sayfaya

çizilmiş Kilimli ve Zonguldak vadileri (ikinci ve üçüncü plan) demiryolu ayrıntı planları

aşağıdadır. Ancak, birinci plan, büyük boyutlu olduğundan tümüyle verilememiş,

hakkında fikir edinilebilmesi için ayrıntı olarak başlığı ile planın orta bölümü aşağıya

alınmıştır.

Kozlu, Zonguldak, Kilimli Vadilerinin 1/ 10.000deki ölçekli genel planının başlığı

Page 23: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

23 

 

Kozlu, Zonguldak, Kilimli Vadilerinin 1/ 10.000deki ölçekli genel planının orta bölümü

Bu beş planın tümü ile bunlara ilişkin ileride açıklanacak ayrıntı planlarının

uygun yerlerinde, yapımcısının imzası ile kendisini tanıtan aşağıdaki bilgiler

bulunmaktadır.

Planları yapan İngiliz James Barrow’un, cilt içindeki ikinci planda bulunan imzası ve kendisini

tanıtan yazılar (ayrıntı)

Mühendis James Barrow tarafından çizilmiş ikinci ve üçüncü planlar, üst üste

tek bir altlık üzerine resmedilmiştir.

Page 24: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

24 

 

Ayni altlık üzerindeki planlardan üstteki planın başlığı ve planın kopyası

aşağıdadır:

“KİLİMLİ VALLEY RAİLWAYS

DETAİLS”

.

Ayni altlık üzerindeki Kilimli Vadisi Demiryolu planı

Ayni altlık üzerindeki planlardan alttaki planın başlığı ve planın kopyası da aşağıda

görülmektedir.

“ZONGOLADAK22 VALLEY

DETAİLS”

                                                            22 Planlardaki başlılar ve yer adları James Barrow tarafından yazılmış olmalarına karşın, yer adlarının imlası plandan plana değişmektedir.

Page 25: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

25 

 

Ayni altlık üzerindeki Zonguldak Vadisi Demiryolu planı

Bunları izleyen dördüncü planın başlığı:

“KOSLO VALLEY RAİLWAYS

DETAİLS”,

Beşinci planın başlığı ise

“CHETALAGZI RAİLWAYS

DETAİLS”

Açıklanan bu beş planı, demiryolu güzergâhına ilişkin ayrıntıları içeren büyük

boyutlu dört kâğıt üzerine çizilmiş ayrıntı planları izlemektedir. Bu ayrıntı planları ilk

kez ortaya konulduğu için, araştırmacılar tarafından ilginç bulunabileceği görüşüyle,

başlıkları ve ölçekleri sırasıyla aşağıya alınmıştır.

Karton kapakla birleştirilmiş beşinci altlık kâğıt üzerinde1/ 2.000 ölçekli, başlığı

aşağıya alınmış, birinci ayrıntı planı (tüm çalışmanın altıncı plan) bulunmaktadır:

“Section of the Seams on the Right of Gozlou

With Project of Pils on the left Bank”

Karton kapakla birleştirilmiş altıncı altlık kâğıt üzerinde 1/ 2.000 ölçekli, ikinci

ve üçüncü ayrıntı planları (tüm çalışmanın yedinci ve sekizinci planları)

bulunmaktadır. Yedinci ayrıntı planı altlığın sağ üst tarafına, sekizinci ayrıntı planı, sol

alt tarafına çizilmiş olup başlıkları aşağıda gösterilmiştir.

Page 26: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

26 

 

Sağ üstte: “SECTION AT ZONGOULDACH”

Sol altta: “SECTION UZULMES”

Karton kapakla birleştirilmiş yedinci altlık kâğıt üzerinde 1/2.000 ölçekli,

dördüncü ve beşinci ayrıntı planları (tüm çalışmanın dokuzuncu ve onuncu planlar)

bulunmaktadır: Dokuzuncu ayrıntı planı altlığın üst tarafına, onuncu ayrıntı planı,

altlığın alt tarafına çizilmiş olup başlıkları aşağıdadır:

Üstte: “SECTION AT ESKİ- BARLICK”

Altta: “SECTION AT KILIİMLI”

Karton kapakla birleştirilmiş sekizinci altlık kâğıt üzerinde altıncı ve yedinci

ayrıntı planları (tüm çalışmanın on birinci ve on ikinci planlar) bulunmaktadır: On

birinci ayrıntı planı altlığın sağ üst tarafına, on ikinci ayrıntı planı, sol alt tarafına

çizilmiş olup başlıkları aşağıdadır:

Sağ üstte: “SECTION BETWEEN THE VERTİCAL SEAMS OF KILITS

AND BAY OF DEMOOSINI

1/ 5.000 ”

Sol altta: “Seams working by Mr. Bodosacki and Coal Tarlagizi,

Seams rises S&SE 4 to 6 ins per yard”.

Karton kapakla birleştirilmiş dokuzuncu altlık kâğıt üzerinde sekizinci,

dokuzuncu ve onuncu ayrıntı planları (tüm çalışmanın on üçüncü, on dördüncü ve on

beşinci planlar) bulunmaktadır: On üçüncü ayrıntı planı altlığın üst tarafına, on

dördüncü ayrıntı planı, altlığın sağ alt tarafına, on beşinci ayrıntı planı altlığın sol alt

tarafına çizilmiş olup başlıkları aşağıdadır:

Üstteki başlık: DETAIL SECTIONS

OF COAL FOUND AT

COZLO”

Page 27: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

27 

 

Sağ alttaki başlık: ″THESE SEAMS REPEAT THEMSELVES AT SEVERAL POİNTS ALONG THE

CONTOUR OF THE HİLLS AND OUTCROPS

THESE SEAMS AT ZOBGOULDAK ARE NO DOUBT IDENTICAL WITH THE ABOVE

SEAMS”

Sol alttaki başlık: “SECTIONS OF SEAMS AT UZULMES”

3- İkinci Hazine-i Hassa (Evkaf Nezareti) Yönetimi (1856-1865)

a. Kumpanyalar İşletmeciliği (1856-1859)

Kırım Savaşı’nın ardından 1856’da yapılan Paris Barış Antlaşması’nın bazı

hükümleri ile yabancılara banka kurma, yol yapımı ve toprak edinme gibi haklar

sağlanmıştı. Bunların yanı sıra taşkömürü havzası dışındaki birçok madenin işletme

hakkı ve işletilmesi doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yabancı şirketlere

veriliyordu. Bunun sonucu olarak; “…Kırım Savaşı’nın bitiminden sonra, anlaşma

gereği yaptıkları yatırımları bedelsiz, ancak ellerinde bulunan kömürleri bedelli olarak

teslim eden İngiliz teknik elemanları, bölgeden çekilmişlerdi. İngilizlerin (Barklay ve

uzmanların) yurtlarına dönmesinden sonra, işletme hakkı yeniden Hazine-i Hassa

adına görev yapan Maden Müdürlüğü denetiminde ocak çalıştıran kumpanyalar

(İşletmeler) eline bırakılmıştır.”23

Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu, Kapitalizmle Eklemlenme Sürecinde Zonguldak

Kömür Havzası’nın Tarihsel Gelişimi: 1829-1908, başlıklı bildirisinde bu durumu

anlatırken “ocak çalıştıran kumpanyaların” önde gelenlerini de belirtmektedir:

“Borçlanma çılgınlığının yaşandığı süreçte, Galata’nın Baltacı, Hiristaki

Zografas, Mısırlıoğlu Bogos, Zarifi, Kamanto gibi ünlü bankerleri de döneme ayak

uydurmakta gecikmemiş ve çeşitli bankalar ve yabancı sermayedarlarla birlikte

ortaklıklar kurmuşlardır. Bunlardan biri de 1864’de devlete, illere ve belediyelere borç

muamelelerinde bulunmak üzere Baltacı, Hiristaki Zografas, Mısırlıoğlu Bogos, Rallyi,

Kamanto ve Kumpanyası, Zarif Zafiropulos, Alberti ve Kumpanyası, Sulzbach, Fruling

                                                            23 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s.30

Page 28: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

28 

 

et Groschen, Stern kardeşler ve Bischhoffsheim et Goldsmith ortaklığıyla kurulan

Şirket-i Umumiye-i Osmaniye’dir.”24

Kumpanyalar İşletmeciliğinin bu döneminde tersane, tophane ve deniz

taşımacılığında kullanılan kömür ihtiyacı arttığı gibi, İngiltere’den, donanma için,

kömürle çalışan gemilerin satın alınmış olmasından dolayı kumpanyalardan çok fazla

kömür alınmıştır. Ancak alınan kömürlerin paraları ödenemediği için, Ereğli ve civar

kazaların vergi gelirleri, bu kumpanyalara olan kömür borçlarının ödenmesi için

kullanılmıştır.

Konuya burada da kısa bir ara verilerek, İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı

Kütüphanesi’nde, Kumpanyalar İşletmeciliği dönemine ilişkin bir belgeden söz

edilecektir. Demirbaş Numarası 452/117 olan bu belge, Albert Cazes25 Kumpanyası

tarafından yaptırılmış olan Ereğli ve yöresini gösteren topografik haritadır. Yüzey

biçimleri tarama çizgileriyle, deniz derinlikleri kesik kesik batimetrik eğriler ve ayrıca

sayısal değerleriyle gösterilmiştir. Ölçeği 1/16.200’dir ve 49X33 cm. boyutundadır.

Kırmızı, mavi, yeşil ve siyah olmak üzere dört renkli olarak basılmıştır.

                                                            24 Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu, Kapitalizmle Eklemlenme Sürecinde Zonguldak Kömür Havzası’nın Tarihsel Gelişimi: 1829-1908, s.123-124 25 Burada adı geçen Albert Casez’in, Galatalı Sarraflar döneminde adı geçen ve Darphane Amirliği’ne getirilen Artin Kazas’ın akrabası olduğu düşünülmektedir.

Page 29: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

29 

 

Kumpanyalar İşletmeciliği döneminde Albert Casez ve Kumpanyası tarafından yaptırılmış

Ereğli ve yöresini gösteren harita (solda) ve 1970’li yıllarda yapılmış 1/25.000 ölçekli Ereğli

deniz haritası (sağda)

Baba Burnu’nun doğusundaki ilk koyun sol tarafında, deniz kıyısında, Albert

Cazes şirketinin kömür depoları bulunduğu görülmektedir. Depoların yeri kırmızı

renkli yazıyla belirtilmiştir. Körfezdeki 2 ve 5 numaralı şamandıraların konumları,

haritanın sol kitabesinin ortalarındaki kare biçimindeki çerçevenin içine yazılmıştır.

Ereğli koyunda başka şamandıralar olmasına karşın yalnız Albert Cazes kömür

depoları önünde bulunan 2 ve 5 numaralı şamandıraların konumlarının verilmiş

olması, şamandıraların bu kumpanyaya tahsis edildiklerini veya bu kumpanyaya ait

olduklarını göstermektedir. Haritanın başlığına “HERAKLEA”, altında, ayıraç içinde

“BENDER- EREGLİ” olarak, Ereğli’nin adı yazılmıştır. Bu adın altında Baba Burnu

Feneri”nin enlem ve boylamı bulunmaktadır. Enlem ve boylam değerlerinin altında

sayısal ölçek, onun da altında çizgisel ölçek yer almaktadır. Çizgisel ölçeğin altında “

BLACK SEA COALİNG” ve onun da altında kumpanyayı tanıtan “ALBERT CAZES &

Co. – İstanbul” yazısı bulunmaktadır. Daha altta da “Head Office Tahir Han-Galata”

Page 30: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

30 

 

olarak kumpanyanın genel merkezinin adresi, onun da altında “Telegrama. Cazes-

İstanbul” biçiminde telgraf adresi yazılmıştır.

Haritanın sağ alt köşesindeki dikdörtgen çerçeve içinde Ereğli’nin yöredeki

çeşitli önemli yerlere olan uzaklıklarını gösteren bir cetvel bulunmaktadır: Bu

çerçevenin sağ tarafında, haritanın alt kitabesine bitişik 1/ 1.200.000 deniz mili (Knot)

ölçekli ve yörenin Karadeniz ve İstanbul Boğazı’na göre konumunu gösteren bir

genel durum haritası bulunmaktadır. Genel durum haritasının sağ üst tarafına 1/

200.000 ölçekli, Ereğli’nin yöredeki konumunu gösteren bir başka harita daha

çizilmiştir. Bütün bu bilgilere dayanılarak, haritanın, Albert Cazes depolarından kömür

almaya gelecek gemiler için hazırlatılıp, basıldığı anlaşılmaktadır. Albert Casez

Kumpanyası tarafından özel olarak yaptırıldığı belli olan haritanın üzerinde, hangi

tarihte yapılıp basıldığını gösteren bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Albert Cazes

kumpanyasının faaliyet gösterdiği yıllara dayanılarak, haritanın1856-1859 yıllarında

çizdirilip bastırıldığı ileri sürülebilir. Bu Ereğli kömür haritası da, Deniz Müzesi Harita

Kataloğu dışında ilk kez yayınlanmaktadır.

b. Kömür Kumpanyası (Zafiropulos) İşletmeciliği (1859-1860)

Yukarıda değinildiği üzere 1859 yılına değin olan sürede alınan kömürlerin

parası ödenememişti. Yöreden alınan vergilerle borcun ödenmesi öngörülmüşse de,

vergiler borcu karşılamaya yetecek düzeyde olmadığından, sorun çözülememişti.

Daha doğrusu devlet sözünde duramamış, anlaşmaları uygulayamaz duruma

düşmüş, kumpanyalar da üretimi durdurmuşlardı. Oysa tersane ve donanmanın

kömüre gereksinimi vardı. Bu ihtiyaç bitmeyecek, hatta artarak sürüp gidecekti. Mali

olanaksızlıklar nedeniyle, yurt dışından kömür alınması da mümkün olamıyordu. Bu

kötü durumdan çıkılabilmesi için çareler arandı ve darboğazdan kurtulmak amacıyla-

Saray ilişkilerini sürekli sıcak tutan- kuyumcu (banker) Yorgaki Zafiropulos ile

sözleşme yapıldı ve havzanın işletmeciliği Zafiropulos’a verildi. Bu sözleşmeye göre

1850 yılında göreve getirilmiş olan Halil Kadri Hoca Maden Müdürü olarak göreve

devam ederek, 1860 yılına kadar 10 yıl boyunca Evkaf Nezareti adına görev yaptı.26

                                                            26 Ekrem Murat Zaman,a.g.e. s. 30 

Page 31: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

31 

 

Zafiropulos yapılan anlaşmaya göre kömürün 1 atik kantarını, 4 kuruş (70.86

kuruş/ton) fiyat-ı miri ile (değişmez fiyatla) devlete satacak ve havzada madencilik

işlerini Zafiropulos adına,Tınkıroğlu Hova Pozarit yürütecekti. Zafiroğlu ve adamının

havzada kömür üretimini kasıtlı olarak arttırmaması ve durumun eskiden daha kötüye

gitmesi nedeniyle, 13 ay sonra Zafiropulos’un mukavelesi iptal edilmiştir. 27

Ne acıdır ki, ülkemizdeki kömürün 1829’da bulunmasının ardından 31 yıl

geçmiş olmasına karşın hem kömürümüze sahip olunamamış, hem de kömürün

ekonomimize katkıda bulunması sağlanamamıştır.

c. İngiliz Kömür Kumpanyası İşletmeciliği (1860-1861)

Zafiropulos’la yapılmış olan anlaşmasının iptal edilmesinden sonra, havza’nın

işletmeciliği, yeniden yukarıda sözü edilen İngiliz kumpanyasına verilir. Ancak,

anlaşma uyarınca, kumpanya üretimi 35.000 Ton/yıl üzerine çıkarılması gerekirken

bunu yapmamış ve kömürün İngiltere’den ithal edilmesini yeğlemiştir. Bu durum

karşısında, yani kumpanyanın taahhüdünü yerine getirmemiş olması nedeniyle,

Maliye Nezareti’nin önerisi ile İngiliz Kumpanyası’nın mukavelesi 1861 yılı sonunda

iptal edilmiştir. Ahmet Naim, Zonguldak Havzası adlı kitabında bu olayı şöyle

açıklamaktadır:

“Kömür Kumpanyasının hıyanet derecesine varan kötü idaresine rağmen

havzanın idaresi, iki yıl daha bunların elinde kaldı. Sonunda, 1861 yılının Temmuz

ayında Maliye Nezareti konuya el atma gereğini duydu. Sadrazamlık aracılığıyla

Saray’a verilen bir yazıda kömür kumpanyası şikâyet edilerek, topraklarımızda

gereksinimi karşılayacak maden cevheri bulunduğu halde, kömür kumpanyasının

yetersizliği ve kötü idaresi yüzünden İngiltere’den satın almak zorunda kalan

kömürlere dökülen para rakamlarla bildirildi. Havzanın bu şekilde yuvarlanmakta

olduğu acıklı sonuna işaret olunarak kumpanya ile yapılan anlaşmanın bozulmasına

ve havzanın Maliye Nezareti’ne verilmesi istendi.

Padişah bu çok haklı ve makul talep karşısında harekete geçti ve bir fermanla

kumpanyanın mukavelesini iptal etti. Fakat Hazine-i Hassa’dan fedakârlık yapamadı.

                                                            27 Ekrem Murat Zaman,a.g.e. s. 30

Page 32: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

32 

 

Kömür kumpanyasının imtiyazını geri almakla beraber, madenin eskisi gibi Hazine-i

Hassa eliyle bir idare kurulmasını ister.”28.

d- Evkaf Nezareti İşletmeciliği (1861-1865)

Mukavelenin iptali ile birlikte yapılan, havzanın idaresinin Maliye nezaretine

verilmesi önerisi, ne yazık ki, kabul görmemiş ve Padişah’ın isteği ve emri üzerine,

1861 yılında, Hazine-i Hassa yönetimi yeniden Evkaf Nezaretine verilmiştir. Bu

yönetim süresinde, havzada, ancak küçük madenciler üretim yapabilmiştir. Ancak bu

küçük işletmelerin de mali sıkıntılar ve olanaksızlık içinde bulunmaları nedeniyle

üretimlerini 1864 yılına değin, ancak üç yıl sürdürebilmişlerdir.

Bu arada, 4 Şubat 1863’de kurulan Bank-ı Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Osmanlı

Bankası), 1 Haziran 1863 tarihinde bu yeni kimliği ile hizmete başlamıştı. Bankanın

kurulmasıyla, ilk iş olarak, 1839dan beri devlet tarafından çıkarılmış olan karşılıksız

kâğıt paralar (kaimeler), Osmanlı Bankası’nın yardımıyla, tedavülden kaldırılması ve

madeni para basılması için Osmanlı Bankası aracılığıyla 8 milyon sterlin borç

alınmıştır. Bu borca güvence olarak da gümrük gelirleri, ipek, zeytinyağı, tütün, tuz

vergileri gösterilmiştir. Yani devlet borç içindeyken, iyice borç batağına batmıştır.

Alınan borcun bir kısmıyla Galata bankerlerinin alacakları ödenmiştir. Ancak alınan

borçtan küçük madencilere olan borçlar için bir ödeme yapılmamıştır. Bu yetmemiş

gibi, madencilerin devlete satmakta oldukları kömürün parası da ödenemiyordu. Bu

durum havzada üretilen kömürü tamamen Bahriye İdaresi’ne satmak zorunluluğunda

olan madencileri büsbütün sıkıntıya sokmuş ve üretim durma noktasına gelmişti.

Gelinen nokta en çok Bahriye’yi etkilemekteydi.

Sorunların içinde kömür üretiminin yeterli olmamasının yanı sıra ocaklarda

çalışan yerli ve yabancı amelelere (işçilere) de boğaz tokluğuna çalışırcasına ücret

ödenmesi de bulunmaktaydı. Üstelik amelelerin iş saatlerinin gün doğumu ve gün

batımı olarak uygulanması bir başka sömürü konusuydu. Ayrıca amelelerin kaza,

yaralanma ve ölümleri halinde güvencelerinin yoktu, daha doğrusu bu gibi konularda

onların haklarını koruyacak kural ve kaideler bulunmamaktaydı. Daha açık bir ifade

ile işçiler, her konuda yerli ve yabancı maden müteahhitlerinin ve işletmecilerinin

insafına terk edilmiş durumdaydı.                                                             28 Ekrem Murat zaman, a.g.e. s.30

Page 33: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

33 

 

İkinci Kısım

Bahriye Nezareti Yönetimi (1865-1908)

İşte bu sıralarda Bahriye’de de yeni gelişmeler olmakta ve donanmanın

225.000 tonajlı, zırhlı gemilerden oluşması, Haliç tersanesinin yenilenmesi gibi

konular gündeme gelmiş bulunmaktaydı. Söz konusu değişiklik ve gelişmelerin

anlamı, Bahriye’nin daha çok taş kömürüne ihtiyaç duyması demekti. Hâlbuki 1829

yılında kömürün bulunmasından bu yana, aradan 36 yıl gibi çok uzun bir sürenin

geçmiş olmasına karşın, taşkömüründen hemen hemen hep yabancılar ve

işletmeciler yararlanmıştı. Üstelik yabancılar başta olmak üzere ocak sahipleri veya

ocak işletenlerinin üretimi kasıtlı olarak düşük tutmaları nedeniyle devlet kömür

açığını karşılamak üzere dışarıdan kömür getirmek zorunda bırakılıyordu. Dolayısıyla

ülkelerinde taşkömürü olan devletler, bu değerli madenden yararlanıp, zengin

olurken, ülkemizde taşkömüründen yeterince, yararlanılamıyor, üstelik kömür ithal

edildiği için dışarıya para ödeniyordu. Bu doğrudan doğruya ülkemizin yabancılar ve

yerli işletmeciler tarafından, kömür alanında da sömürülmesi demekti.

Değinilen koşullar altında yapılacak tek iş; üretimin kendi olanaklarımızla veya

denetimimizde yapılması, ihtiyacı karşılayacak düzeye getirilmesi, üretime ilişkin

kural ve koşulların kendi yönetimimiz tarafından belirlenmesi ve ocak, işletmeci ve

üretim üzerinde devlet tarafından etkin bir denetimin yapılmasıydı. Doğal olarak,

bunların yapılabilmesi için her şeyden önce dürüst, bilgili ve ülke çıkarlarını gözeten

bir yönetimin oluşturulması gerekiyordu. Böyle bir yönetimin alacağı önlemlerin

başında kömür aranması, ruhsat alınması, ocak açılması ve çalıştırılması gibi

konuların kurallara bağlanması; kömür çıkarma, depolama ve taşıma işlerinin

yeniden düzenlenip geliştirilmesi, yeterli sayıda ve kaliteli işgücünün sağlanması,

işçilerin sömürülmelerini önleyecek önlemlerin alınarak onların hak ve hukuklarının

korunması, çevrenin korunması gibi hususlar gelmekteydi.

İçinde bulunulan kötü durum, kömüre en fazla ihtiyacı olan ve kömürü en çok

kullanan kurum olan Bahriye’yi etkilemekteydi. Bu nedenle söz konusu kötü

durumdan kurtulmak ve gereken önlemleri almak üzere, Bahriye’nin başındaki,

İmparatorluğun son Kaptan-ı Deryalarından Ahmet Vesim Paşa, havzada yapılmasını

Page 34: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

34 

 

düşündüğü işlere ve alınacak önlemlere ilişkin öneriler hazırlar ve bunları Padişah’a

sunar. Böylelikle taşkömürü havzasının yönetimi Bahriye Nezaretine verilir.

Yönetimin Bahriye Nezaretine verildiği tarihi 1864 olarak gösteren Dr. Ferruh

Niyazi Ayoğlu olayı şöyle anlatmaktadır:

“Havzadan yeterince kömür çıkarılmaması ve hazinedeki sıkıntılara bağlı

olarak yabancı ülkelerden kömür alımının azalması ile donanma, tersane, tophane ve

darphane gibi fabrikaların kömürsüz kalmasının yarattığı sıkışıklıklar üzerine Kaptan-ı

Derya (Deniz Kuvvetleri Komutanı) Ahmet Vesim Paşa, Padişah’ın huzuruna çıkarak

‘büyük bir cesaret ile’ Ereğli havzasının Bahriye yönetimine verilmesini istedi ve

1864’de çıkarılan Padişah emri ile havza yönetimi Bahriye Nezareti’ne devredildi. Söz

konusu dönemi oluşturan 1864-1908 süreci iki ana döneme ayrılabilir…

… Ereğli kömür havzası yönetimini alan Bahriye Nezareti, Mirliva /tuğamiral

Dilaver Paşa’yı Padişah emriyle “Ereğli Livası kaymakamı ve Maadin-i Hümayun

Nazırı” olarak görevlendirilmiş, Dilaver Paşa havzanın merkezi olarak Ereğli’yi

belirlemiş ve burada Maadin Nezareti’ni kurmuş, Kozlu ocaklarının işletilmesiyle

görevli bir komisyon oluşturmuş, ocak bölgelerinde Bahriye memurları görevlendirmiş

ve bu yöneticilerin emrine Bahriye askerleri vererek, havzada askeri bir yönetim şekli

yapılandırmıştır. Dilaver Paşa’nın yöneticilik yaptığı dönemde memur ve yöneticilerin

derece ve yetkileri, kömür üreten madencilerin görev ve hakları belirlenmiş, maden

aranması, çalıştırılması ve ruhsatlandırılması düzenlenmiş, rastgele ocak açılması ve

ruhsatsız üretim önlenmiş, ocak sınırları belirlenmiş, ocaklara numara, çalışan kömür

damarlarına isim verilmiştir. Dönem boyunca havzada yeniden demiryolları ve dekovil

hatları döşenmiş, gerekli ocak ağızlarından varageller, iskeleler ve yükleme olukları

yapılarak yükleme ve taşıma işleri kolaylaştırılmış, madenler için gerekli olan maden

direklerinin nasıl sağlanacağı belirlenmiş ve özellikle Ereğli Livası ormanları maden

direği üretimine ayrılmıştır.”29

Buna karşın, taşkömürü havzası işletmesinin 1865 yılında Bahriye yönetimine

verildiğini yazan Ekrem Murat Zaman’ın konunun gelişmesine ilişkin açıklamaları ise

şöyledir:                                                             29 Yrd. Doç. Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu Zonguldak Kent tarihi ’05 Bienali, Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı- Birinci Basım, 2006, Kapitalizmle Eklemlenme Sürecinde Zonguldak Kömür Havzası’nın Tarihsel Gelişimi: 1829-1908, s.124-125

Page 35: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

35 

 

“Padişah I’inci Abdülaziz’in (saltanatı 1861-1876) emriyle havzanın yönetimi

10 Şubat 1281 (1865)’de Bahriye İdaresine (Kaptan-ı Derya İdaresi) devredilir.

Osmanlı Devleti’nin son Kaptan-ı Derya’sı Ahmet Vesim Paşa’nın Ereğli Maadin-i

Hümayun’u idaresine (Ereğli Madenleri Müdürlüğü’ne) yazdığı tezkere (yazı) ile

‘bundan böyle madenlerin, Padişah’ın emri ile Kaptan-ı Derya İdaresi’ne verildiği,

yine eskisi gibi işlerin idaresine gayret edilmesiyle, ilgili yönetim değişikliği’

konusunda bilgi verilmiştir.” 30

Havza yönetiminin Bahriye’ye verilmesini araştırmacılardan birinin 1864, birinin

de 1865 olarak iki farklı tarihte göstermeleri hususu, Hicri tarihin Miladi tarihe

çevrilmesinden kaynaklanmış olabilir. İleride yeniden ele alınacak olan çelişkili

tarihlerden 1865 tarihinin daha gerçekçi olduğu anlaşılmaktadır.

Araştırmacılar, genel olarak, havza yönetiminin Kaptan-ı Deryalığa Nezareti’ne

devri kararının alındığı 22 Şubat 1865 tarihinden sonraki olayların fazla ayrıntısına

girmeden, ocakların işletilmesinde büyük önemi ve yeri olan, 4 Muharrem 1284 (8

Mayıs 1867) tarihli ünlü Dilaver Paşa Nizamnamesi’ne geçerler. Oysa Başbakanlık

Osmanlı Arşivi Başkanlığı’nda bulunan belgelerin yanı sıra İstanbul Deniz Müzesi

Komutanlığı Kütüphanesi’nde 1865-1867 yılları arasındaki gelişmelere ilişkin bazı

belgeler bulunmaktadır. Bu belgelerin incelenip değerlendirilmesi ile konu daha

gerçekçi olarak ortaya konulabilmektedir. Bu amaçla önce Kaptan-ı Derya Ahmet

Vesim Paşa’nın yaşam öyküsü ele alınacak; ardından da İstanbul Deniz Müzesi

Komutanlığı Kütüphanesi’ndeki, 452/ 11 demirbaş numaralı bir el yapımı harita ile

yine ayni kütüphanedeki Kaptan-ı Derya Ahmet Vesim Paşa tarafından hazırlanmış

279 demirbaş numaralı bir haritadan söz edilecektir:

Ahmed Vesim Paşa’nın Hayatı

İstanbul’da 1824 yılında doğan ve babası Tersane Emini Seyyid Mehmet Reşit

Efendi olan Ahmet Vesim Paşa, Bahriye Mektebi’nden mezun olduktan sonra Girit

ayaklanmasının bastırılmasında gösterdiği üstün başarıdan dolayı, Kaptan-ı Derya

Çengeloğlu Tahir Paşa’nın takdirini kazandı. Topçuluk Eğitimi için İngiltere’ye

gönderilen Vesim Paşa, yurda dönüşünden itibaren 2 yıl donanmada topçuluk

öğretmenliği yapmıştır.                                                             30 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s.31

Page 36: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

36 

 

Kırım Savaşı’nda Sivastopol’de gösterdiği başarıdan dolayı İngiltere ve Fransa

deniz kuvvetleri tarafından takdirname ile ödüllendirilmiş, Binbaşı rütbesiyle Veliaht

Abdülaziz’e tahsis edilen Peyk-i Şevket vapurunun kumandanı oldu. 1859 yılında

Osmanlı Devleti komiseri olarak görevli iken, Karadeniz limanlarının haritalarını

yapmakla görevlendirilen ünlü Rus Amirali Podokof’un yanında çalıştı ve bu projenin

başarıyla tamamlanmasında büyük gayret gösterdi.

Daha sonra Sultan Abdülaziz’in yaverliğine getirilen Vesim Paşa, bir müddet

Mekke emirliği yaptıktan sonra Kaptan-ı Derya Ateş Mehmet Paşa’nın vefatı üzerine

21 Ocak 1865 tarihinde Kaptan-ı Deryalığa getirildi. Ancak Sadrazam Fuat Paşa’nın

donanma giderlerini kısma teklifini kabul etmeyerek 29 Mayıs 1865 tarihinde bu

görevden istifa etti.

11 Mart 1867’de Bahriye Nezareti’nin kuruluşundan sonra donanmanın emir

ve komutasıyla görevli olarak teşkil edilen Tersane-i Amire Komuta Meclisi Başkanı

oldu. Donanma Başkomutanı olarak Girit’in ablukasına memur edildi. Mehmed Sadık

Paşa’nın Sadarete gelmesiyle 18 Nisan 1878’de Bahriye Nazırlığına atandı, 14 Şubat

1879’da görevden alındı. Sonraki yaşamını yalnız sanatla uğraşarak ve birçok eserler

vererek geçirenPaşa, 86 yaşındayken 1910 tarihinde İstanbul’da ölmüştür. Mezarı

Üsküdar Mevlevihanesi’ndedir.31

İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı Kütüphanesi’ndeki, 452/11 demirbaş numaralı el yapımı harita

Haritanın kayıt defterindeki adı “Zonguldak Maden Ocakları”dır. Haritanın sol üst

tarafında bulunan Osmanlı arması içindeki süslemeli başlıkta haritanın kapsadığı

alana ve haritayı yapanlara ilişkin açıklamalar bulunmaktadır.

                                                            31 Ahmet Vesim Paşa’nın yaşam öyküsü Tarihi Deniz Arşivi Md. Dz. Öğretmen Yarbay Ersan Baş tarafından hazırlanmıştır.

Page 37: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

37 

 

Haritanın süslemeli başlığı

Haritanın başlığındaki açıklamaların. çevrim yazısı aşağıdadır:

“Bolu Sancağı’nda kâin Ereğli ve Filyos ve Çarşamba kazalarına tabi ve Bahr-i

Siyah sevahilinde vaki Zonguldak ve Kozlu nam mahallerde el-haletü-hazihi

İşlemekte olan kömür maden-i Hümayun ocaklarının derun-i cibalde sur

hafriyatlarının resm mustahhemi? ve tabakat meyl-i tabiyelerini mübeyyen harita-i

müzeyyendir ki bu defa Mühendishane-i Berri-i Hümayun binbaşılarından Refetlü

Ahmed Hilmi ve Mülazım Atıf Efendiler bendeleri marifetiyle ahz ve tersim olunmuştur

16 Mayıs 1280 (28 Mayıs 1864)

Dikkat edilirse, harita, olması gerektiği gibi, Mühendishane-i Bahri-i

Hümayun’da (Deniz mühendislik Okulu veya bugünkü Deniz Harp Okulu’nda) görevli

deniz subayları tarafından değil, Mühendishane-i Berri-i Hümayun (Kara Mühendislik,

yani o günkü Kara Harp Okulunda)’da görevli kara subayları tarafından yapılmıştır.

Hâlbuki Türkiye’de çağdaş haritacılık eğitim ve öğretimi, Mühendishane-i Berri-i

Hümayun’dan epey zaman önce, Mühendishane-i Bahri-i Hümayun’da başlamıştır.

Dolayısıyla Bahriye’nin elinde taşkömürü havzasının haritasını yapabilecek nitelikte

subaylar olması gerekir. Nitekim Deniz Müzesi Kütüphanesi’nde, havzaya ilişkin

Page 38: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

38 

 

haritalar dahil, pek çok harita bulunmaktadır. Bu haritaların tümü ve bunların arasında

bulunan, havzaya ilişkin bir kara haritasının deniz subayları tarafından yapılmış

olduğu bilinmektedir.

1864 tarihli bu haritanın, deniz subaylarınca değil de kara subaylarınca

yapılmasının nedeni, aşağıdaki açıklamada görüldüğü gibi, o yıllarda arazi ve maden

derslerinin, Mühendishane-i Bahri-i Hümayun’da okutulmayıp, Mühendishane-i Berr-i

Hümayun programlarında yer alması olabilir.

“Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyıla kadar madencilikle ilgili teknik eğitime

rastlanmaz. Ancak, orduya teknik eleman yetiştiren, “Mühendishane-i Berri-i

Hümayun (Kara Mühendishanesi) ile Darülfünun’da “Fünun Medresesi (Fen

Fakültesi) madencilikle ilgili “İlm-ül Arz ve Maadin” (Yer ve Maden Bilimi) gibi bazı

dersler okutulmuştur.”32

1864 tarihli haritanın yaptırılmasının nedenine geçilmeden önce harita ve

üzerindeki bilgilerin incelenmesi yararlı olacaktır.

Çok yıpranmış olan harita, Deniz Müzesi Komutanlığının, bu gibi belgeleri

onarma planı çerçevesinde, bir şans eseri olarak, yakın zamanda onarılmış ve bu

nedenle incelenmesi kolaylaşmıştır.

                                                            32 Ekrem Murat Zaman, Zonguldak Kömür Havzası’nda Madencilik Eğitimi ve Maden Mektebi, s.33  

Page 39: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

39 

 

Taşkömürü Havzasının 16 Mayıs 1280 (28 Mayıs 1864) tarihli haritası. Boyutu: 1.39X1.08 m.

Haritanın boyutu 138 X 108 santimetredir ve karton niteliğinde, kalın bir kâğıt

üzerine tersim edilmiştir. Yükseklikler tarama yöntemiyle gösterilmiş, Karadeniz kıyısı

mavi çizgiyle çizilmiş, denizalanı boyanmamıştır. Haritanın tersiminde mavi, siyah

kahverengi renkleri kullanılmış, ormanlık alanlar siyah noktalarla belirtilmiştir.

Haritanın sağ alt köşesinde, üst üste yazılmış, iki ayrı ölçek bilgisi bulunmaktadır:

“Bir usbu Osmani33 dört yüz zira faraziyle iki bin zira mikyası(nda)dır. Bir usbu Osmanlı fart zirai farzıyla, maden ocaklarına mahsus iki yüz zira mikyası(nda)dır.”

Haritaya kitabe çizgileri çizilmemiştir. Altlığın denizler alanları dahil çizim

yapılmamış boş yerlerine Zonguldak, Kilimli ve Kozlu yöresinde bulunan 40

taşkömürü ocağına ilişkin galerilerin krokileri çizilmiştir. Krokilerde, “kapı” yazılarak

galerilerin girişi de gösterilmiştir. Ayrıca galeri krokilerinin üstüne ocağı işleten veya                                                             33 Usbu = parmak; Zira, “dirsekten orta parmak ucuna kadar olan bir uzunluk ölçüsü olup, 75-90 santim arasında değişmektedir. Bu ifadeden. Maden ocaklarında değişik uzunlukta bir Zira kullanılmakta olduğu anlaşılmaktadır. C.Ü. ve A.H.C.

Page 40: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

40 

 

“işletenlerin adları yazılmıştır. Ocağı işletenleri gösteren yazının altına “ocaklarının

derun-i cibalde sur hafriyatlarının resmi” notu düşülmüş ve yanlarına galerinin kesiti

çizilmiştir.

Bir fikir vermek üzere, haritanın sol üst köşesindeki süslemeli harita başlığının

sağ tarafında bulunan, Kozlu’daki dört ocağa ilişkin açıklamalar aşağıdadır.

Kozlu’daki dört ocağın galeri krokileri ve yanlarındaki açıklama yazıları

Sol üst taraftaki büyük ocağın üstünde “Laz Papaz şeriki papaz Naman

şahısların Kozlu’da kâin, hafr etmekte oldukları maden kömürü ocağının tersim-i

müstahidir” yazılıdır.

Büyük ocağın sağ tarafındaki ocağın üstünde “Bu dahi Kozlu’da olarak Elya

Frano ile Hıristo Naman şahıslara müteallik maden kömürü ocağının tersim-i

müstahidir” yazılıdır.

Her iki ocağın, ortalarında, kare biçimindeki ocağın üstünde “Bu dahi Kozlu’da

olup, Ella Frano’ya müteallik maden kömürü ocağının tersim-i müstahidir” yazılıdır.

Sağ alt taraftaki ocağın üstünde “Hıristo ile Frano naman şahısların Kozlu’da

kâin, hafr etmekte oldukları maden kömürü ocaklarının tersim-i müstahidir” yazılıdır.

Açıklama yazılarının hemen sağ taraflarında bulunan ocak krokilerinin sağ üst

köşelerine “sah-ı damar” (damar oyuğu) yazılarak, galerilere ilişkin sayısal bilgiler

Page 41: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

41 

 

konulmuştur. Ancak buralardaki ölçü birimi okunamadığından yazılmış olan sayısal

değerler hakkında bilgi verilemesi mümkün olmamıştır.

.Haritanın incelenmekte olan konu ile ilişkisine gelince; Haritanın İstanbul

Deniz Müzesi Komutanlığı Kütüphanesi’nde bulunması, başka yerlerde bu haritadan

söz edilmemiş olması göz önünde tutularak, harita diğer belgelerle birlikte ele alınıp

incelenmiştir. Bu incelemeye dayanılarak yapılan değerlendirmede; haritanın

taşkömürü havzasındaki kömür ocaklarının durumu hakkında ön bilgi edinmek üzere,

Kaptan-ı Deryalık tarafından ve büyük bir olasılıkla Padişah’ın emriyle yaptırılmış

olduğu kanısına varılmıştır. Hatta haritanın yaptırılmasına ilişkin emrin Ahmet Vesim

Paşa’nın Sultan Abdülaziz’in yaverliğinde bulunduğu sırada verilmiş olması büyük bir

olasılıktır. Bu takdirde, Sultan Abdülaziz’in daha 1964 yılından önce taşkömürü

havzasındaki yönetimin yeniden yapılandırılmasını düşündüğü ve Ahmet Vesim

Paşa’nın da Kaptan-ı Derya olmadan, kömür havzasındaki işletmenin acı durumu

hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olduğu, kolaylıkla, ileri sürülebilir.

Anlaşıldığına göre kömür havzasındaki kötü durum devlet ileri gelenleri

tarafından bilinmekte ve kötüye gidişin durdurulması için daha 1864 yılından önce

bazı önlemlerin alınması için araştırmalar yapıldığı ortaya çıkmaktadır.

Kaptan-ı Derya Ahmet Vesim Paşa’nın Taşkömürü Havzasına İlişkin Raporu

Padişah’ın taşkömürü havzasının İşletilmesinin Kaptan-ı Deryalığa verilmesine

ilişkin buyrultusunun alınmasından sonra Padişah’ın emriyle Ahmet Vesim Paşa

tarafından havzada inceleme yapılıp bir rapor hazırlanmıştır. Söz konusu rapor;

İstanbul Deniz Müzesi Kütüphanesi’nde olup demirbaş numarası 279’dur. Raporun

kütüphane kayıtlardaki adı “Ereğli Kömür Madeni Mukavelesi-1800”dür. Ancak,

belgenin adı her ne kadar kayıtlarda “Ereğli Kömür Madeni Mukavelesi-1800” olarak

gösterilmiş ise de içeriğinden, belgenin bir mukavele olmayıp, bir rapor olduğu açıkça

bellidir. 21 Zilhicce 1281 (17 Mayıs 1865) tarihini taşıyan raporun fotokopisi, çevri

yazısı ve içeriğine ilişkin özet aşağıdadır.

Page 42: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

42 

 

Ahmet Vesim Paşa’nın taşkömürü havzasında yapılmış incelemeye ilişkin 21 Zilhicce 1281

(17 Mayıs 1865) tarihli raporu

“[1] Memalik-i muazzama-i şehinşahileri toprağı altın etmekte olan kimyayı

ikdâmât ve tevfîkat-ı celîle-i Hazret-i hilâfet-penâhi’ye kendimize delîl ittihâz etmiş

olduğumuz halde Ereğli Kömür Maden-i Hümayun’una muvâsalatla görülen ahvâl

üzerine tesis ve icrâsı münâsib gibi mütalaa olunan ıslahat ve tanzimatın arz ve

ifadesine cüret kılınır. Şöyle ki maden-i mezkûrenin en evsa‘ ve âlâsı Kozlu ve

Zonguldak ve Kilimli denilen üç mevkide bulunarak bunlardan Kozlu Madeni

öbürlerine nispeten az hâsılat verir bir yer iken mukaddemâ oraya hayvanat

vasıtasıyla işletilir bir demiryolu inşâsıyla teshîlât-ı kâfiyye itâ kılınmış olduğundan şu

Page 43: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

43 

 

halde senevî beş yüz bin kantar kömür vererek iskeleye nakl olunmakta. Ve

Zonguldak Madeni iki tarafı kömür tabakalarıyla memlû ve nihayeti dahi kömür sanayi

mesabesinde bulunan meşhur ve cesîm ve Üzülmez Dağlarına muttasıl bir yer iken

buraya yolca hiç teshîlât verilmemiş idüğünden envâ-yı müşkülatla ancak iki yüz elli

bin kantar miktarı kömür ita edilmekte ve Kilimli Madeni dahi bir taraftan mezkûr

Zonguldak ve diğer taraftan Üzülmez Dağlarına muttasıl ve gayet vâsi bir yer iken

kezalik bu da mahzar-ı teshîlât olamadığından yalnız iki yüz bin kantar kadar kömür

verebilmektedir.

İş bu madenler dünyada zenginlikçe meseli nadir bulunur şeyler olmak

hasebiyle umur-ı nakliyeleri teshil ve tanzimat-ı saire muktezasıyla icrâ ve tekmil

eylediği takdirde senevî ferruh ferruh dört milyon kantar miktarı kömür itâ

edebilecekleri bi-iştibâh olduğundan binâ-yı ıslahat ve tanzimatın bu esas üstüne

kurulması gayretine düşülüp, fakat malum-ı âli buyrulduğu üzere böyle bir emr-i

cesîmi birden bire mevki-i icraya [2] çıkarmak kabil olamayarak menâfi‘nin

ibtidasından intihası görünür. Bir zaman içinde tedrîcle ifâ eylemek umûr-ı

zarûriyyeden idüğünden ol vechle ber-usul tedrîciyye ittihâzıyla ba-havle te‘ala-i

sâye-i tevfîkan-vâye-i cenâb-ı mülûkânede seksen bir senesi zarfında maden-i

mahsûsadan bir milyon yüz bin ve seksen iki senesinde iki milyon yüz bin kantar

kömür alınmak için sâlifü’l-zikr Kozlu Demiryolunun Yeni Harman nam mahalle değin

uzatılmasıyla el-yevm mevcut olan kömür oluklarına dört kıtanın daha ilave edilmesi.

Ve Zonguldak’ta bulunan kömür oluklarına dahi üç kıtanın ilavesiyle beraber bunlara

gelen ârî yolun nihayetindeki şubelerin hem hayvan ve hem araba geçebilecek ve

ileride yapılacak demiryoluna da bir mukaddeme olacak mertebede tevsî olunması ve

Kilimli’de dahi sahilden kömür ocakları nihayetine değin Kozlu tarafı misüllü hayvanat

vasıtasıyla işletilir bir demir yol inşâsıyla yüz elli kıta kadar kömür arabası ve mikdâr-ı

kâfi kömür oluğu ve iskele imâl ve mezkûr oluklar pişgâhında sandalları talatomdan

muhafaza etmek için bir dökündü ihdâs kılınması iktizâ edildiği gibi seksen üç

senesinde üç ve seksen dört senesinde tamam dört milyon kömür alınmak için dahi

Zonguldak İskelesinden Üzülmez Dağlarına varıncaya kadar makine ile işletilir bir

demir yol yapılması ve iskelenin tevsî‘iyle kömür oluklarının bir kat daha arttırılması

ve şu dört milyon kömürün ihracına başlandığı sırada Karadeniz’in mevsim-i seyranı

olan beş ay zarfında ne kadar ikdâm olunsa ancak üç milyonu Dersaadet’e

Page 44: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

44 

 

getirilebilerek kusur bir milyonu kışa kalacağından bunu Ereğli’ye nakl ile kışın

icâbına göre limandan yükletmek için Ereğli’de müteaddit kömür mağazaları yaptırılıp

bu mağazalardan kömür alacak gemileri barındırmak için dahi zaten orada mevcut

olan döküntünün bir arşın daha yukarıya kaldırılması [3] elzem görülmüştür.

Maden-i mahûsanın vâridat ve masârifâtı bahsine gelince merbûten takdîm olunan

hulâsa pusulasında gösterildiği vechle seksen bir senesinde alınacak bir milyon yüz

bin kantar kömürün beher kantarı devâir-i mîriyeye dokuzar kuruşa itâ kılındığı

surette hâsıl olacak mebâliğden bahasıyla masârif-i nakliye ve sâiresi çıktıktan sonra

beş bin kese akçe ticaret kalacağı misüllü sene be sene miktarı büyüdükçe ticaret

dahi o nispet üzere büyüyüp, seksen dört senesi içinde yirmi bin kese akçeye

varacağı ve şu kadarın devâir-i mîriyece henüz dört milyon kömür sarfına mahal

olmamak mülâbesesiyle mezkûr kömürün birazı bi’t-tabi piyasaya çıkacağından daha

yüksek fiyatla satılabilirse ticaret tezâyüd ve şayet dokuzdan aşağı paha ile verilirse

tenâkus edeceği derkâr bulunmuştur.

Bâlâda ta‘dâd ve beyân olunan ilâvât ve inşaat ve ıslahatın masarif mecmuasıyla

tedarik olunacak hayvanat bahası altı bin yüz yirmi kese akçeye bâliğ olduğundan

bunun mezkûr ilâvât ve inşaat ve ıslahata tahsis edilen seneler içinde tesviyesi lazım

gelirse de seksen bir ve iki senelerinde yapılması gösterilen şeylerin hemen şimdi

tesviyesine başlanılarak intihâ-yı hazirana değin arkası alınmaz ise seksen birde

alınacak bir milyon kantar kömürün Ağustos nihayetine kadar tamamı nakli mümkün

olamayacağı gibi seksen üç ve dört senelerine tahsis olunan inşaattan Zonguldak

Demiryolu’na dahi şimdiden başlanılamaz ise madenciler bu yolun başlayacağına

rabt-ı kalble orada ocak güşâdına kıyâm eylemeyerek işi yolun hitâmına ta‘lîk

eyleyecekleri cihetle bilahare iki üç yıl kadar vakit kaybedileceğinden müceddeden

bunlara medar-ı emniyet olarak hemen ocak güşâdına mübâşeretle yol bitinceye

kadar onlar dahi edilip, o yola mükâfat olabilecek mertebede kömür verilmeye hâiz

bulunmak için [4] mezkûr yolun şimdiden inşasına başlanılması iktizâ etmeğin bu

sebeplerle sâlifü’l-zikr altı bin yüz yirmi kese akçeden iki bin yüz yirmi kesenin bu

sene ve kusûr üç bin dört yüz kesenin dahi seksen iki ve üç senelerinde münâsafeten

ticaretten tesviyesi icab etmiştir.

Page 45: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

45 

 

İş bu ilâvât ve inşaat ve ıslahatın hüsn-i icra ve ifâsıyla ameliyât-ı madeniyyenin

matlûb vechle idaresi ve madenlerin harabatiden muhafazası zımnında zâbıtân-ı

askeriyeden üç dört nefer sâhib-i vukuf zatlardan mürekkeb bir imalat komisyonu

yapılıp, gönderilmesi ve ıslah-ı imâlata bir numune olmak üzere madenlerin bir

tarafında usul-i harbiyeye tevfîkan işletilmesi için hususi bir madenci bölüğü teşkil

edilmesi ve levazım ve amele ve hayvanatla levazım-ı sairenin tesviyesine Ereğli

kazasının vüs‘at-ı nüfusiyyesi kâfi görünmediğinden mukaddem bâ-takrîr Babıâli’ye

inhâ olunduğu vechle Bolu sancağı kazalarından icâb edenlerin ilhakıyla Ereğli’nin

kaymakamlık heyetine idhâli hususuna müsaadesine şayan buyurulması ve bir de

Ereğli’de yapılacak mağazalara nakl edilecek kömür sandallarını keşîde etmek ve

iskelelerden kömür alacak gemileri dahi ekseriyet hava bozuldukça bağlayıp, limana

veya açığa çekmek için bir adet küçük vapur itâ kılınması ve tevfîkat-ı seniyye-i

cenâb-ı Pâdişâhî ile iş daha ileriye gittikçe nevl ve vakitçe bir mertebe daha menfaat

hasıl edilmek üzere doğrudan doğruya Dersaadet’e kömür nakli için lüzumu kadar

büyük vapur tedarik olunması vârid-i efkâr olmuş ise de ol vechle ifâ-yı muktezalık

mutallakan emir ve irâde-i hükümet-adet hazret-i padişahî menut-mevaddan olmağla

ol babda ve ol halde emr ü ferman hazret-i men-lehü’l-emrindir.

21 Zilhicce 1281 (17 Mayıs 1865)

Halil Ahmed Vesim34

Rapor içeriğinin ana konuları özetle şunlardır:

“Taşkömürünün en iyisi ve en geniş alanı kapsayanı Kozlu, Kilimli ve

Zonguldak’tadır. Kozlu’daki ocaktan, diğerlerine göre daha az verim alınırken, buraya

hayvanla işletilen bir demiryolu yapılmasıyla yıllık beş yüz bin kantar kömür çıkarılıp,

iskeleye taşınmaktadır. Zonguldak madeninin ise, iki tarafı kömür tabakaları ile dolu

olup, tabakaların son tarafı sanayi kömürü vasfında kömürü olan koca, ünlü Üzülmez

Dağları’na kavuşmaktadır. Buna karşın buraya doğru dürüst bir yol yapılmamış

olduğundan, büyük güçlüklerle yılda ancak iki yüz elli bin kantar kömür

çıkarılabilmektedir.

                                                            34Raporu hazırlayanların adlarının altına mühürleri basılmıştır.  

Page 46: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

46 

 

Kilimli madenine gelince, burası bir taraftan sözü edilen Zonguldak, diğer

taraftan da Üzülmez Dağları’na bitişik ve gayet geniş bir alan olmasına karşın,

kolaylık tesisleri olmadığından, buradan da yıllık ancak iki yüz bin kantar kömür

alınabilmektedir. Hâlbuki buralar, dünyadaki en zengin ve nadir bulunan maden

yataklarından olduğundan taşıma işlerinin kolaylaştırılması, başka düzenlemelerin

yapılması ve tamamlanması durumunda, buralardan yılda ferah ferah dört milyon

kantar kömür alınabileceğinden kuşku duyulmamaktadır. Açıklanan nedenle

yapılacak düzenleme ve yenilemenin bu esasa göre oluşturulması; ancak bilindiği

gibi böyle bir emir verildiğinde, yapılması gereken tüm işlerin bir anda yerine

getirilmesinin mümkün olamayacağı göz önünde tutularak, bunların zamana

yayılarak, yerine getirilmesi zorunludur. Böyle davranıldığında, bilinen madenlerden,

1281 yılı içinde bir milyon yüz bin ve 1282 yılında iki milyon iki yüz bin kantar kömür

almak için, adı geçen Kozlu demiryolunun Yeni Harman adındaki yere kadar

uzatılması ile mevcut kömür oluklarına dört yeni oluğun ilave edilmesi, ayrıca

Zonguldak’ta bulunan kömür oluklarına da üç yeni oluğun ilavesi gerekmektedir.

Bunlarla birlikte buralara gelen ham yolun sonundaki şubelerin (buradan ayrılan

yolların) hem hayvan, hem de araba geçebilecek ve ileride yapılacak demiryoluna bir

başlangıç olacak biçimde genişletilmesi de önerilir. Kilimli’de de, sahilden kömür

ocaklarına kadar, Kozlu’da olduğu gibi, hayvanla işletilen bir demiryolu inşası, yüz elli

kadar kömür arabası ile yeterli miktarda kömür oluğu ile bir iskele yapılması, ayrıca

sözü edilen olukların ön tarafında, sandalları dalgalardan korumak üzere bir döküntü

(mendirek) tesisi gerekli görülmektedir. Bunlar dışında, 1283 ve 1284 yılında tam

olarak dört milyon kantar kömür alınması için de Zonguldak İskelesi’nden Üzülmez

Dağları’na değin makine ile (lokomotifle) çalışır bir demiryolu yapılması, Zonguldak

İskelesi’nin mevcut kömür oluklarının bir misli arttırılması gerekli görülmektedir.

Ancak, bütün bunlar yapılıp, sözü edilen dört milyon kantar kömürün ihracına

başlandığında, Karadeniz’in havasının kömür yüklemeye elverişli olduğu beş aylık

sürede ne kadar gayret edilirse edilsin, ancak üç milyon kantar kömür İstanbul’a

gönderilebilecektir. Öteki bir milyon kömür kışa kalacağından; kalan bu kömürün

Ereğli’ye taşınması ve kışın elverişli zamanlarında (Ereğli) limanından yüklenmesi

için Ereğli’de birçok mağazanın (deponun) yaptırılması ve bu mağazalardan kömür

alacak gemilerin barınması için oradaki mevcut döküntünün (mendireğin) bir arşın

yükseltilmesi zorunlu görülmektedir.

Page 47: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

47 

 

Madenin gelir ve giderleri konusuna gelince; yukarıda sözü edildiği üzere 1281

yılında elde edilecek bir milyon yüz bin kantar kömürün her bir kantarı devlet

dairesine dokuzar kuruşa verilmesi durumunda elde edilecek paradan, maliyet,

nakliye ve öteki masraflar çıktıktan sonra beş bin kese akçe kar kalacağı gibi, bu kar

yıldan yıla üretim arttıkça, bu miktar üzerine büyüyüp, 1284 yılı içinde yirmi bin kese

akçeye ulaşacaktır. Ayrıca, dört milyon kantar kömürün tümü, resmi dairelerce

tüketilemeyeceğinden, doğal olarak bir kısmı elde kalacak ve elde kalan kısmının her

bir kantarı dokuz kuruştan yüksek fiyatla satılabilirse, kar edilebilecektir. Dokuz

kuruştan aşağı fiyatla satılırsa, elbette zarar edilecektir.

Aşağıda sayılan ve bildirilen ek işler, inşaat ve iyileştirmelerin yapılması için

gerekli toplam gider, satın alınacak hayvanların bedelleriyle birlikte altı bin yüz yirmi

akçeye erişmektedir. Bu tutarın, sözü edilen inşaat ve iyileştirmelere uygun olarak

yıllara göre bölünmesi gerekirse de, 1281 ve 1282 yıllarında yapılması gerekli

görülen işlere şimdiden başlanılarak Haziran sonuna kadar arkasının alınması

gerekmektedir. Aksi halde, 1281’de üretilecek bir milyon kantar kömürün Ağustos ayı

sonuna kadar taşınması mümkün olamayacaktır. Bunun gibi 1282 ve 1283 yıllarında

yapılması öngörülen inşaat içinde bulunan Zonguldak demiryolu yapımına da

şimdiden başlanılması gerekmektedir. Aksi halde, bu yolun yapılacağına içtenlikle

inanan madenciler, oralarda ocak açmaya kalkışmayacak ve bu işi yolun bitirilmesine

kadar erteleyeceklerdir. Bu durumda iki üç yıl kadar vakit kaybedileceğinden

madencilere yeni baştan güven vermek üzere sözü edilen yolun yapımına bugünden

başlanması kaçınılmazdır. Bu nedenle sözü edilmiş olan altı bin yüz yirmi kese

akçeden, iki bin yüz yirmi kesenin bu yıl, kalan üç bin dört yüz kesenin de 1282 ve

1283 yıllarında eşit olarak verilmesi gerekmektedir.

Yapılacak ek işler, inşaat ve iyileştirmelerin, en iyi biçimde yapılıp, yerine

getirilmesi, maden işletmesinin beğenilir biçimde yönetimi ve madenlerin harap

olmaktan kurtarılması bakımından, subaylardan bu işleri bilen üç dört kişiden oluşan

bir üretim komisyonu oluşturulup gönderilmesi gerekli görülmektedir. Bunun gibi,

üretimin iyileştirilmesine bir örnek olmak üzere, madenlerin bir tarafında, usul-i

harbiyeye (savaş yükümlülüğüne) uygun olarak işletilmesi için özel bir madenci

bölüğü oluşturulması uygundur. Levazım, işçi ve hayvanlarla öteki malzemenin

tümüyle Ereğli kazasından sağlanamayacağından, daha önce yazılı olarak Bâb-ı

Page 48: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

48 

 

Âli’ye önerilmiş olduğu üzere Bolu Sancağı kazalarından gerekli görülen yerlerin

katılmasıyla, Ereğli’nin kaymakamlık durumuna getirilmesine izin verilmesi arz olunur.

Bunlara ilaveten Ereğli’de yapılacak depolara taşınacak kömürü taşıyacak kömür

sandallarını çekmek, iskelelerden kömür alacak gemileri de hava bozuldukça

bağlayıp limana veya açığa götürmek için bir küçük vapurun verilmesi; işler

ilerledikçe ve zamanı geldiğinde bir üst derece yarar sağlamak üzere, kömürün

doğrudan doğruya İstanbul’a taşınmasına elverişli gereği kadar büyük bir vapurun

sağlanması yüksek makamlarına arz olunur.

21 Zilhicce 1281(17 Mayıs 1865)

Halil Ahmet Vesim“

Raporun önce biçimsel değerlendirilmesi yapılacaktır. Şöyle ki:

Raporun altında, raporu hazırlayanlara ait, birinin üzerinde “Halil”, diğerinin

üzerinde “Ahmed Vesim” yazılı, yan yana basılmış iki mühür bulunmaktadır. Osmanlı

İmparatorluğu’ndaki protokol kuralları uyarınca, Padişahlara yapılan yazılı arzlarda,

Padişah’a gösterilen saygının bir ifadesi olarak yazıyı hazırlayanların rütbeleri

genellikle yazılmazdı. Bu nedenle mühürlerdeki “Ahmet Vesim” adının Kaptan-ı

Derya Ahmet Vesim Paşa’ya ait olduğu açıkça belli olmakta ise de “Halil”’e ilişkin

mührün kime ait olduğu belirlenememiştir.

Biçimsel diğer bir husus da, elle yazılmış bu dört sayfalık raporun üzerinde de

hangi makama sunulduğunu gösteren bir başlığın bulunmamasıdır. Fakat raporun

başındaki “Ereğli Kömür Maden-i Hümayun’una muvâsalatla görülen ahvâl üzerine

tesis ve icrası münâsib gibi mütalaa olunan ıslahat ve tanzimatın arz ve ifadesine

cüret kılınır” biçimindeki ifadeden ve belgenin üslubundan, raporun Padişah’a

sunulmak üzere hazırlanmış olduğundan kuşku duyulmamaktadır.

Ayrıca, raporun 17 Mayıs 1865 tarihinde hazırlandığı göz önüne alındığında,

havzadaki Bahriye döneminin 1865 yılında başladığı da ortaya çıkmaktadır.

Hatırlanacağı üzere havzadan yeterince kömür çıkarılmaması ve hazinedeki

sıkıntılara bağlı olarak yabancı ülkelerden kömür alımının azalması ile donanma,

tersane, tophane ve darphane gibi fabrikalar kömürsüz kalmış ve bu sorunun

yarattığıığı sıkışıklıklar üzerine Bahriye Nazırı Ahmet Vesim Paşa, Padişah’ın

Page 49: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

49 

 

huzuruna çıkarak büyük bir cesaret ile Ereğli havzasının Bahriye yönetimine

verilmesini istemişti”.35

Anlaşıldığına göre, Ahmet Vesim Paşa 21 Ocak 1865 tarihinde Kaptan-ı Derya

olmasından hemen sonra, havzadaki yönetimin Kaptan-ı Deryalığa verilmesi

yolundaki görüşünü Padişah’a arz etmiştir. Padişah önerisini uygun bulmuş ve

Taşkömürü havzasının yönetimi I. Abdülaziz’in buyruğu ile 10 Şubat 1281 (22 Şubat

1865)’de Bahriye idaresine devredilmiştir. 36 Padişah, Kaptan-ı Derya’nın önerisini

uygun bulmakla kalmamış, ayrıca ondan bölgedeki durumu inceleyerek, alınması

gereken önlemleri içeren bir rapor hazırlamasını istemiştir. Ahmed Vesim Paşa da

havzadaki durumu yerinde inceleyerek 17 Mayıs 1865 tarihli raporunu hazırlayıp

Padişah’a sunmuştur.

Nitekim bu konuda Ekrem Murat Zaman’ın aşağıdaki açıklamaları, İstanbul

Deniz Müzesi Komutanlığı Kütüphanesi’ndeki havzadaki durumu açıklayan ve

alınması gereken önlemleri içeren, önemli raporla uyuşmaktadır.

Padişah I. Abdülaziz’in emriyle havzanın yönetimi 10 Şubat 1281’de (23 Şubat

1865) Bahriye İdaresi’ne (Kaptan-ı Derya İdaresi) devredilir. Osmanlı Devleti’nin son

Kaptan-ı Derya’sı olan Ahmet Vesim Paşa’nın Ereğli Maadin-i Hümayun idaresine

(Ereğli Madenleri Müdürlüğü’ne) yazdığı tezkere (yazı) ile ‘…Bundan böyle

madenlerin, padişah emri ile Kaptan-ı Derya İdaresi’ne verildiği, yine eskisi gibi işlerin

idaresine gayret edilmesi…’ ile ilgili yönetim değişikliği konusunda bilgi verilmiş.” 37

Artık havzada Bahriye yönetimi fiilen başlatılmıştır. Ahmet Vesim Paşa

görevinde fazla kalmayacak ve Sadrazam Fuat Paşa’nın donanma giderlerini kısma

teklifini kabul etmeyerek 29 Mayıs 1865 tarihinde bu görevden istifa edecektir. Onun

istifasında, 22 Şubat 1865 tarihli raporunda belirttiği işler için gerekli ödeneği

alamamasının etkisi olduğu düşünülmektedir. Ancak, görevinden ayrılmış olmasına

karşın Ahmet Vesim Paşa havzadaki yönetime olan ilgisini kesmeyecek, gerek 1867

yılında atandığı Meclis-i Valâ üyeliğinde38 , gerek daha sonra Bahriye Komuta Meclisi

                                                            35 Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu’nun 27. sayfadaki açıklamasına bakılması. 36 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s.31 37 A.g.e. s.31 38 Ekrem Murat Zaman, kitabının 32. sayfasındaki dipnotta “Meclis-i Vükela’yı şöyle açıklamaktadır: Osmanlı Devlet düzenine göre, 1839 yılında kurulan Meclis-i Vükela (Bakanlar Kurulu) sadrazam, şeyhülislam, nazırlar Kaptan-ı Derya, serasker, Meclis-i Vala başkanı vb. üyelerden oluşan en yüksek

Page 50: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

50 

 

Başkanı unvanı ile yeniden atandığı Kaptan-ı Deryalık görevinde yönetime olan

ilgisini sürdürecektir. Aslında havzadaki verimli bir işletme için gerekli ödeneğin

alınamaması, yalnız 1865 yılında değil, sonraki yıllarda da sorun olacak ve bu sorrun,

özellikle 1882 yılından sonra, taşkömürü havzasındaki Bahriye yönetimini

zayıflatacağı gibi, etkinliğini de azaltacaktır.

Dilaver Paşa ve Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin Nizamnâmesi (Dilaver Paşa Nizamnamesi)

Osmanlı Devleti’nin son Kaptan-ı Derya’sı olan Ahmet Vesim Paşa’nın Ereğli

Maadin-i Hümayun idaresine (Ereğli Madenleri Müdürlüğü’ne) yazdığı tezkere (yazı)

ile ‘…Bundan böyle madenlerin, padişah emri ile Kaptan-ı Derya İdaresi’ne verildiği,

yine eskisi gibi işlerin idaresine gayret edilmesi…”39 hakkındaki yazısının ardından,

havzada 1865 yılında başlayan Bahriye Nezareti yönetim dönemi 1908 yılına kadar

sürecektir. Bu dönem havzada kömürün bulunduğu 1829 yılından Kurtuluş Savaşı’na

kadar geçen 93 yıllık süredeki işletmenin en uzun yönetim dönemi olacaktır.

Yeni yönetime damgasını vuran kişi Dilaver Paşa, damgasını vuran olay da o

günlerin koşulları içinde bir hukuk anıtı olarak değerlendirilen ve daha çok Dilaver

Paşa Nizamnamesi olarak bilinen, Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin

Nizamnamesi’dir.

Dilaver Paşanın Yaşamı Hakkında Bilgiler

Dilaver Paşa’nın aşağıdaki resmi, Çaycuma ve Çevre Köylerini Kalkındırma–

Güzelleştirme ve Yardımlaşma Derneğinin Maden Yolları adlı yayınından alınmıştır.

Resmin, onun yaşam öyküsü ile tamamlanması düşünülmüş ise de, yaşamı hakkında

yeterince bilgi edinilemediği için, sonuç alınamamıştır. Nitekim, büyük ümitlerle önce

Deniz Müzesi Arşivi’ne başvurulmuş; ancak, elde temel veriler olmadığı için, ilgililerin

bütün çabalarına karşın, yeni bilgilerin edinilmesi mümkün olamamıştır. Ayrıca, çeşitli

ansiklopediler ve Sicil-i Osmani’ye de başvurulmuş, bu yayınlarda da Dilaver Paşa

maddesine rastlanamamıştır.

                                                                                                                                                                                          yasama ve yürütme organıdır. Meclis-i Valâ ise Meclis-i Vükelaya projeler üreten konumda olup, nizamnamelerin hazırlanması, mülki ve idari düzenlemelerin yapılmasının yanı sıra alınan kararların nasıl uygulandığını kontrol etme yetkisine sahiptir. 39 A.g.e. s.31

Page 51: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

51 

 

Dilaver Paşa40

Ancak, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığında, Daire Başkanının yakın ilgi ve

yardımlarıyla ulaşılan ve aşağıda sözü edilecek bazı belgeler, kısmen de olsa,

Dilaver Paşa’nın yaşamına ışık tuttuğu gibi 1865-1867 yılları arasındaki Ereğli Kömür

Maden-i Hümâyûnu İdaresi’ndeki gelişmeleri aydınlatmaktadır.

Dilaver Paşa hakkında bilgi edinilebilen Osmanlı Arşivi’ndeki en eski belge,

AKMKT MHM Kot, 249 Dosya ve 47 Gömlek numaralı, 16 c 1279 H.( 9 Aralık 1862)

tarihli aşağıdaki belgedir:

Belgenin konusu: Bahriye Meclisi azasından, Salih Paşa ile Mirliva Raşid

Paşa’nın emekliliğinin icrasıyla, Mirliva Dilaver Paşa’nın mezkûr azalığa tayini

dolayısıyla, Hazine’ce gereğinin yapılması” biçiminde özetlenmiştir.

                                                            40 Çaycuma ve Çevre Köylerini Kalkındırma–Güzelleştirme ve Yardımlaşma Derneğinin Maden Yolları adlı yayınından alınmıştır.

Page 52: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

52 

 

Belgenin kopyası

Böylelikle Dilaver Bey’in 1862 yılında Deniz Miralayı (Deniz Albay) rütbesiyle

hizmet etmekte olduğu ve bu rütbedeki son görevinin Bahriye Meclisi Azalığı olduğu

ortaya çıkmaktadır. Ayrıca böyle önemli bir göreve getirilmesi, onun bilgili ve değerli

bir subay olduğunu da göstermektedir.

Bu arada, Ereğli’nin kaymakamlık yapılmasını emreden 27 Mayıs 1866

(Muharrem 1282) tarih ve 23844 sayılı Meclis-i Vala iradesi ile havzadaki Maden

Müdürlüğü yerine “Ereğli Maadin Nazırlığı (Ereğli madenleri Müdürlüğü) teşkilatı

oluşturulmuştur. Ancak yeni teşkilatlanmada Ereğli Maadin Nazırlığı (Ereğli madenleri

Müdürlüğü)’na hemen atama yapılmamış ve görev bir süre Ereğli Kaymakamlığına

bağlı olarak, Kaymakam Faik Bey tarafından yürütmüştür. Ancak, aradan çok

geçmeden Faik Bey önce “Ereğli Maadin Nazırlığı (Ereğli madenleri Müdürlüğü)”,

sonra da Ereğli Kaymakamlığı’ndan alınacak ve her iki göreve de Dilaver Paşa

getirilecektir. Konunun gelişmesine ilişkin Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığında

bulunan öteki belgeler aşağıdadır:

Önce, Ekrem Murat Zaman’ın, Dilaver Bey’in Ereğli Kaymakamlığı’na

atanmasını ilişkin açıklamasına yeniden göz gezdirelim:

Page 53: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

53 

 

“Ereğli’nin kaymakamlık yapılmasını emreden 27 Mayıs 1866 (Muharrem

1282) tarih41 ve 23844 sayılı Meclis-i Vala iradesinde Kaptan-ı Derya Ahmet Vesim

Paşa tarafından ‘Havza Maden Müdürlüğü yerine yeni kurulan Ereğli Maadin

Nazırlığı’na (Ereğli madenleri Müdürlüğü’ne) ayni zamanda Ereğli Kaymakamı

(atandığı tarihte rütbesi kaymakam=Yarbay olabilir) unvanıyla birlikte Mirliva

(Tuğamiral) Dilaver Paşa’nın42 atandığı belirtilir. Ereğli Kaymakamlığı’nın 1887 yılına

kadar Maden-i Hümayun Müdürlüğü ile birlikte yürütüldüğü görülmektedir.43

Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığında bulunan aşağıdaki dört belge, Ekrem

Murat Zaman’ın vermiş olduğu bilgiyi daha da açıklığa kavuşturmaktadır.

1- Birinci Belge: AJMKT. MHM Kot, 565 Dosya ve 25415 Gömlek Numaralı ve

25 Şaban 1283 (2 Ocak 1867) 44

Belgenin Konusu: Ereğli Kaymakamlığının bahriye mirlivalarından

(albaylarından) Dilaver Paşa’ya ihalesi.

Bu dosyada bulunan belgelere göre, Kaptan Paşa, “asakir-i bahriye

mirlivalığından mütekait Dilaver Paşa’nın Ereğli Kaymakamlığı ve Ereğli Maadin

Nazırlığı’na (Ereğli madenleri Müdürlüğü’ne) atanması önermiş ve önerisi Meclis-i

Valâ tarafından uygun bulunmuştur.

.

                                                            41 Burada bir tarih çevirme hatası olmalı, çünkü 27 Mayıs 1866 M. gün 12 Muharrem 1283 H güne denk gelmektedir. 42Ekrem Murat Zaman’ın notu: Dilaver Paşa, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Tuna Filosu Komutanlığı ve Çerkez yardımcı birliklerinde komutanlık yapmış olan Amiral Karzeg Dilaver Paşa, Karzeg Salih Hulusi Paşa’nın (1864-1939) babasıdır. 43Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s.31-32 44 Bir zarf içinde altı belge

Page 54: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

54 

 

AJMKT MHM Kot, 565 Dosya ve 25415 Gömlek Numaralı ve 25 Şaban 1283 (2 Ocak 1867) tarihli

belgeler

Buradaki ifadeden, Dilaver Paşa’nın Bahriye askeriyken mirliva rütbesiyle

emekli olduğu, daha sonra Kara Kuvvetleri’nde bir süre görev yapıp, paşalığa terfi

ettiği ve bu yeni rütbesinde görev yaparken, tekrar Bahriye’ye dönüp, Ereğli Maadin

Nazırlığı’na (Ereğli Madenleri Müdürlüğü’ne) atandığı anlamı da çıkmaktadır.

2- İkinci Belge45: AKMKT MHM Kot, 372 Dosya ve 66 Gömlek numara, 6 N

(Ramazan) 1283 ( 12 Ocak 1867) tarihlidir.

                                                            45 Bir mektup zarfı ve beş belgeden ibarettir.

Page 55: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

55 

 

Belgenin Koınusu: Ereğli Kömür Madeni İdaresi’nin Tersane-i Amire’ye

bağlanması hasebiyle, idarenin Kaymakam Faik Bey’den alınıp, asakir-i

Bahriye miralaylığından mütekaid Dilaver Paşa’ya verilmesi.

Bahriye Nezaretine, Maliye Nezaretine, Mutasarrıflara, Tersane-i Amire

Muhasebeciliğine ve Sadaret makamına “Ereğli Madenleri Müdürlüğü İdaresi”nin,

Ereğli Kaymakamlığı’ndan ayrılarak Tersane-i Amire’ye bağlandığı ve Ereğli

Madenleri Müdürlüğü İdaresi başkanlığına rütbesi amiralliğe yükseltilerek yeniden

göreve alınan Dilaver Paşa’nın getirildiğini” bildirilmektedir.

Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığında bulunan, AKMKT MHM Kot, 372 Dosya ve 66 Gömlek numaralı, 6

N (Ramazan) 1283 ( 12 Ocak 1867) tarihli belgeler

Page 56: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

56 

 

3- Üçüncü Belge46: AJMKT MHM Kot, 372 Dosya ve 96 Gömlek numaralı, 13

Ramazan 1283 (19 Ocak 1867) tarihli

Belgenin Konusu: “Ereğli madeninin kaymakamlık idaresinden alınıp,

Dilaver Paşa’ya verilmesi”

Bu belge ile Ereğli Madenleri Müdürlüğü İdaresi’nin Dilaver Paşa’ya

verilmiş olduğunun, öteki ilgili makamlara bildirilmesine devam

edilmektedir.

Osmanlı Arşivi Daire başkanlığındaki, AJMKT MHM Kot, 372 Dosya ve 96 Gömlek numaralı, 13

Ramazan 1283 (19 Ocak 1867) tarihli belgeler

4- Dördüncü Belge: AKMKT MHM, 386 Kot, 28 Dosya ve 66 Gömlek numara

ve 25 S (Safer) 1284 ( 28 Haziran 1867) tarihli

                                                            46 Bir zarf içinde, biri mektup zarfı olmak üzere toplam altı belge

Page 57: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

57 

 

Konusu:. “Kömür madenleri ile ilgili müzakerelerde bulunmak için Dersaadet’e

davet edilen paşanın47 görülen lüzum üzerine, Tersane-i Amire’de görevlendirilip,

yerine Dilaver Paşa’nın kaymakam olarak tayin olunması” .

 

 

Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığındaki  AKMKT MHM, 386 Kot, 28 Dosya ve 66 Gömlek numara ve 25 S. 1284 ( 28 

Haziran 1867) tarihli aşağıdaki belge 

Dilaver Paşa, böylelikle atandığı Ereğli Kaymakamlığı görevini, Maden-i

Hümayun Müdürlüğü ile birlikte 1887 yılına kadar sürdürecektir.48

Ancak, Dilaver Paşa.’nın yeni görevindeyken (Ereğli Kaymakamı ve Maden-i

Hümayun Müdürlüğü) 4 Muharrem 1284 (8 Mayıs 1867)’da, daha çok Dilaver Paşa

Nizamnamesi olarak bilinen, Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin

Nizamnamesi’ni hazırlamıştır. Bu onun en büyük hizmetlerinden biridir ve bunun

üzerine “İyi hali nedeniyle” taltife layık görülmüştür.”

Dilaver Paşa’nın taltifine ilişkin Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’ndaki, MVL

Kot, 736 Dosya ve 80 Gömlek numaralı, 16 Safer 1284 (19 Haziran 1867) tarih ve

“Ereğli Kaymakamı Dilaver Paşa’nın iyi hali ve taltife layık görüldüğü” konulu belge

aşağıdadır.

                                                            47 Burada sözü edilen paşa, Ereğli Kaymakamı Faik Bey’dir. 48 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s.32

Page 58: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

58 

 

MVL Kot, 736 Dosya ve 80 Gömlek numaralı, 16 Safer 1284 (19 Haziran 1867) tarihli belge

Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’nda, “Dilaver Paşa” ve kömür konusunu içeren

başka belgeler de bulunmaktadır. Konuyu dağıtmamak için ayrıntısına girilemeyen bu

belgeler araştırmacıların ilgisini çekebileceği düşünülerek aşağıya alınmıştır.

1- AJMKT MHM kot, 452 Dosya, 46 Gömlek numaralı ve 25 Safer 1290 (18

Nisan 1873 tarihli belge. Belgenin konusu “ İdare-i Nehriye Reisi Dilaver

Paşa’nın Tırnova Kömür Madeni imtiyazısın kendisine verilmesi isteği” dir.

2- AJMKT MHM kot, 473 Dosya, 75 Gömlek numaralı ve 20 Zilkade 1290 (9

Ocak 1874) tarihli belge. Belgenin konusu: “Tuna Nehrinin idaresi ile ilgili

Dilaver Paşa tarafından verilen muhasebat hakkında bir heyet kurularak

tahkikat yapılması” dır.

3- İ.MVL kot, 133 Dosya, 5705 Gömlek numaralı ve 20 Ca 1290 (16 Temmuz

1873) tarihli belge. Belgenin konusu “Tuna İdare-i Nehriyesi’nin Tersane-i

Amire Nezaretine bağlanması ve tezkirede zikrolunan sair maddelerin

yürürlükte tutulması ve bu idareye verilen mebaliğ hesaplarının Hazine

tarafından tutulması” dır.

Bu belgelerden, Tuna Nehri’nde de, Tırnova’da, Nehir İdaresi’ne bağlı bir

kömür madeni bulunduğu anlaşılmaktadır. Belgelerde sözü edilen subayın Ereğli

Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresi’nin başında bulunan Dilaver Paşa ile ayni kişi olup

Page 59: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

59 

 

olmadığı, konuyu dağıtmamak için, araştırılamamıştır. Ancak, belgelerden, 1870’li

tarihlerde Tuna Nehri’nde, Tırnova’daki kömür madenin Tuna Nehri Yönetimince

işletildiği ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, Tırnova kömür madeninin, Ereğli kömür

madeninden sonra bulunduğu ve bulunur bulunmaz, Dilaver Paşa’nın Ereğli’den

alınarak, Tırnova kömür madeni yönetimine atanmış olduğu akla gelmektedir ki

araştırmacılar için incelemeye değer bir konu olarak değerlendirilmektedir.

Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin Nizamnâmesi (Dilaver Paşa Nizamnamesi)

Dilaver Paşa’nın büyük hizmetlerinin başında, onun adıyla anılan 4 Muharrem

1284 (8 Mayıs 1867) tarihli Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin

Nizamnamesi (Dilaver Paşa Nizamnamesi)’ni hazırlaması gelmektedir. Bu

incelemenin amaçlarından biri, hatta en başta geleni, sözü edilen nizamnamenin

tümüyle ortaya çıkarılıp tanıtılmasıdır. Çünkü ilk girişim Türkiye’de işçi sağlığını

koruma; çalışma koşullarını, işçi ücretlerini, işçi işveren ilişkilerini düzenleme gibi pek

çok konudaki girişimlerin ilk yazılı belgesi olan nizamnamenin, bugüne değin tümüyle

yayınlanmış olduğu söylenemez. Çünkü konuya ilişkin araştırmalarda, özgün

nizamnamenin nerede olduğu hakkında açıklama bulunmamaktadır. Aslında bu

önemli sosyal ve ekonomik hizmet Bahriye tarafından yerine getirilmiş olduğundan,

özgün nizamname metninin İstanbul Deniz Müzesi Kütüphanesi’nde bulunması

doğaldı. Nitekim, çalışmalara başlandığında ilk atılan adım özgün nizamnamenin

aranıp, bulunması olmuştur. Özgün nizamname bulunup, içeriği incelendiğinde,

nizamnamenin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her alanda olduğu gibi, işçi hakları ve

çalışma koşulları konusunda da ulusumuzun çağdaş uygarlığa erişmesinde yapmış

olduğu öncülüğün bir başka kanıtı olduğunun görülmesi de özgün nizamnamenin

tümüyle yayınlanıp araştırmacılara sunulmasından kaçınılamamıştır. Bu nedenle

ayrıntılara girilmeden önce Meydan Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi’ndeki Dilaver

Paşa Nizamnamesini içeriğine ilişkin açıklamaya göz gezdirilecektir.

“Türkiye’de işçi sağlığını koruma ve çalışma koşullarını düzenleme konusunda ilk girişim, 1867’de Maden-i Hümayun Nazırı Dilaver Paşa’nın hazırladığı Ereğli Kömür Madeni Hümayunu Nizamnamesidir49. Genellikle Dilaver

                                                            49 Dikkati çekmesi için, araştırmacı tarafından, kalın karakterle yazılmıştır.

Page 60: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

60 

 

Paşa Nizamnamesi olarak anılan ve yüz maddeden oluşan bu nizamname Ereğli

Kömür Havzası’na gerek idari, gerek hukuki açıdan bir düzenleme getiriyordu. Bu

yeni düzenlemeye göre Zonguldak ve çevresindeki 14 kazada yaşayanlara ve deniz

erlerine madenlerde zorunlu çalışma yükümlülüğü konuluyor, bazı küçük ocaklar özel

kişilere kiralanıyor, ancak üretimi devlete satmaları koşulu getiriliyordu. Ayrıca,

ocaklarda çalışmasına gereksinim duyulan usta işçilerin Sırbistan ve Karadağ’dan

getirileceği belirtiliyordu.

Nizamnamenin çalışma koşulları ile ilgili 5. Bölümü ocaklarda çalışacak

işçilerin Ereğli Sancağı’ndan 13-50 yaşları arasındaki, sağlam erkeklerden alınacağı,

24 saatte 10 saat çalışılacağı, bu on saatin iki nöbette tamamlanacağı, kömür taşıma

işinden kaçanlara ya da kaçanlara yardım edenlere iki kat süreyle çalışma

zorunluluğu getirilmesi vb. kurallar getiriliyordu. 1880’lerin başlarında bölge halkı

maden ocaklarının artan işçi gereksinimini karşılamaya yetmeyince zorunlu çalışma

yükümlülüğü kaldırıldı, isteyen herkese madenlerde çalışma izni verildi. Bunun

üzerine Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’dan bölgeye işçi akını başladı. 1920’de

yöredeki kömür yatakları Ankara Hükümeti’nin eline geçti. Hükümet “Havza-i

Tahmiyye Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun” adıyla yeni bir yasa çıkardı

(1921). İşçilere çeşitli haklar tanıyan bu yasaya göre 18 yaşından küçüklerin

ocaklarda çalışmaları yasaklanıyor, iş kazalarında ölen ya da yaralananlara tazminat

ödenmesi zorunlu kılınıyor, yardım sandıkları kuruluyor, çalışma saatleri günde 8

saate indiriliyor, ücretlere belirli bir taban getiriliyordu.”50

Özgün ve çevri yazısı ile birlikte tümüyle verilecek olan Dilaver Paşa

Nizamnamesi’nin daha iyi değerlendirilebilmesi için önce Ereğli Kömür Maden-i

Hümâyûnu İdaresinin Nizamnâmesi’nde geçen bazı deyimlere göz gezdirilecektir.

Ocak Mülkiyeti: Madenlere imal hakkı ruhsatı verildiğinden, işletilen madenin

bitmesi ile imal hakkı biter.

Ocak İntikali: Ocaklar erkek ya da kız imal hakkı ruhsatı bulunan kişinin

çocuklarına ayni koşullarda miras kalır. Çocukları olmayan imal hakkı sahibinin

ocakları “mahlûl” (mirasçısı olmayan bir kimseden devlete kalması) sayılır. Hak

sahipleri Bahriye idaresinin izni olmadan ocakları alıp satamaz.                                                             50 Büyük Larousser, &.cilt, S. 3171

Page 61: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

61 

 

Kazmaciyan (Kazmacı-1907) Küfeciyan (Küfeci Amele-1907)51

Kiracıyan: Katır sırtında kömür taşıyan,

Küfeciyan: Küfe ile kömür taşıyanlar.

Kazmacıyan: Kömür kazı işinde çalışanlar.

Ocak Metrukiyeti: Ocak sahibinin ocağı terk etmesi durumunda, ocak, havza

yönetimine geçer. Hangi nedenle olursa olsun, ocak sahibi üç ay faaliyetini

durdurursa, Havza Yönetimi’nden işine devam için kendisine ortak önerilir. Ocağa

ortak alınmaması durumunda, ocak keşif bedeli üzerinden Havza Yönetimi’nce satın

alınır.

                                                            51 Her iki resim de Çaycuma ve Çevre Köylerini Kalkındırma–Güzelleştirme ve Yardımlaşma Derneğinin Maden Yolları adlı yayınından alınmıştır

Page 62: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

62 

 

Özgün “Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin Nizamnamesi”

Dilaver Paşa, Mirliva (Tuğamiral) olarak Ereğli madenleri Müdürlüğü’ne

atanmasının ardından başkanlığında bir heyet oluşturmuştur. Heyette Maden Kâtibi

İsmail Hakkı, Kolağası Hasan Tahsin, Miralay memuru mahsusu (Tuğgenerallik Özel

Kalem Müdürü) Mehmet Sait, Maden Komisyonu Başkanı Hüseyin beyler

bulunmaktadır. Heyet in görevi kömür madeninin yönetilmesine ilişkin bir

nizamnamenin hazırlanmasıdır.

Dilaver Paşa’nın başkanlığındaki heyet, büyük gayretle çalışarak 100

maddeden oluşan, “Ereğli Maden-i Hümayun İdaresinin Nizamnamesi”ni, 4

Muharrem 1284 (8 Mayıs 1867) tarihinde bitirmiş ve ayni gün imzalayıp (mühürlerini

basıp), büyük olasılıkla Kaptan-ı Deryalık makamına sunmuştur. Dilaver Paşa’nın 25

Safer 1283 (2 Ocak 1867) tarihinde Ereğli Kömür Madeni İdaresinin başına getirilmiş

olduğu dikkate alınırsa, böyle bir nizamnamenin yaklaşık dört ay gibi kısa bir süre

içinde yazılıp bitirilmesi, Dilaver Paşa ve heyet üyelerinin yalnız gayretlerini değil,

bilgi ve becerilerini de ortaya koymaktadır. Nizamnamenin hazırlık aşamasında,

Kaptan-ı Derya Vesim Paşa’nın yukarıda sözü edilmiş rapordan da yararlanıldığı

düşünülmektedir.

4 Muharrem 1284 (8 Mayıs 1867) tarihini taşıyan bu önemli nizamnamenin

İstanbul Deniz Müzesi Kütüphanesi’nde iki ayrı özgün el yazması metni

bulunmaktadır. Ayni tarihi taşıyan metinlerin ikisi de sonradan yapılmış, 24.5 X 17.3

santimetre boyutunda, kahverengi karton bez cilt içindedir. Yazmalardan birincisinin

“Demirbaş Numarası: 13385” olup kayıtlardaki adı: “Ereğli Kömür Madeni Hümayunu

Nizamnamesi’dir. Bu yazmanın son sayfasında, nizamnameyi hazırlayanların adları

ve adların altlarında da mühürleri yani imzaları bulunmaktadır. İkinci elyazması

nüshanın “Demirbaş Numarası: 13386” olup, kayıtlardaki adı:“Ereğli Kömür Madeni

Hümayunu İdaresinin52 Nizamnamesi”dir. Bu ikinci yazmanın son sayfasında

nizamnameyi hazırlayanların yalnız adları yazılmış, mühürleri basılmamıştır. Her iki

yazma arasındaki bir başka fark da; 13386 numaralı yazmadaki 100 maddenin her

birinin başına, maddelerin içeriğini özetleyen madde başlıklarının eklenmiş olmasıdır.

13385 numaralı yazmanın da 13386 numaralı yazmanın da metinlerinden

                                                            52 Aradaki farkın kolaylıkla görülebilmesi için, araştırmacılar tarafından kalın karakterle yazılmıştır.

Page 63: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

63 

 

(maddelerinden) önce, yazmaların başında, birbirinin ayni olan üçer sayfalık bir

“içindekiler” çizelgesi bulunmaktadır. “İçindekiler” çizelgelerinin başlıkları, 13386

numaralı yazmadaki madde başlıkların aynidir. Her iki özgün nizamnamenin yazılış

biçimleri ve içeriklerinden, bunların hangi makama sunulmak üzere hazırlandığı belli

olmamaktadır. Ancak, Padişah’ın onayına sunulmadan nizamnamenin yürürlüğe

giremeyeceği düşünüldüğünde, ilk akla gelen; Padişah’a sunulmak üzere bir üçüncü

kopyanın hazırlanmış olabileceğidir. Böyle bir üçüncü nüsha hazırlanmışsa, doğal

olarak bu üçüncü nüsha Topkapı Sarayı Müzesi veya Osmanlı Arşivi’nde olabileceği

öngörülerek, sözü edilen yerlerde araştırma yapılmışsa da nizamnameye ilişkin ayrı

bir başka nüshaya rastlanmamıştır. Ancak konu, Ekrem Murat Zaman’ın “Nizamname

Divan-ı Hümayun’da görüşüldükten sonra karara bağlanan ve devlet bünyesinde

yapılacak -yasa niteliğindeki- yeni düzenlemelerdir. 1861 tarihli Maden

Nizamnamesine (bugünkü anlamda Maden Kanunu) karşın Dilaver Paşa

Nizamnamesi havzaya özgü bir uygulama olarak yasalaşmış olsaydı, bir birini ihlal

eden iki yasa yürürlükte olacaktı. Bu nedenle Diilaver Paşa Nizamnamesi Divan-ı

Hümayun’dan ve padişah onayından geçmemiş, 1882, 1906 ve 1921’de yasaklama

ve sınırlamaların bir bölümünün kaldırılmasına karşın, 1954 tarih ve 6309 sayılı

Madeni Kanunu’nun 158/1 maddesiyle tamamıyla yürürlükten kaldırılmasına kadar

yapıla gelmiş (teamülname) olarak havzada varlığını korumuştur. Teamülname

havzaya özgü ve yöreseldir. Havza dışında bir geçerliliği yoktur. Teamülnamenin en

olumsuz tarafı hukuk açısından geçersizliğidir.”53 biçimindeki açıklamasıyla aydınlığa

kavuşturulabilmektedir. Ekrem Murat Zaman’ın yazdıklarının, özellikle nizamname

üzerinde inceleme yapan araştırmacılar tarafından benimsenmiş olması karşısında,

aşağıdaki değerlendirme yapılabilmektedir.

Nizamname hazırlandığında, Mirliva (Tuğamiral) Dilaver Paşa

kaymakamlığının yanı sıra, Ereğli Madenleri Müdürü’dür: Bu durumu ile Tersane-i

Amire kanalıyla Bahriye Nezaretine bağlıdır. Dolayısıyla hazırlanan nizamnameyi,

Padişaha değil ancak Bahriye Nezareti’ne sunabilir. Bahriye Nezareti de

nizamnameyi inceleyip, görüşüyle birlikte, onaylanmak üzere Padişah’a sunacaktır.

Bu nedenle Dilaver Paşa nizamnameyi iki, nüsha olarak hazırlatmıştır. Bunlardan

birinci Kaptan-ı Derya’lık makamına sunulacak olan 13385 numaralı mühürlü

                                                            53Ekrem Murat zaman, a.g.e. s.32

Page 64: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

64 

 

nüshadır. Bu nüsha Divan-ı Hümayun’dan ve padişah onayından geçmediği ve

teamülname54 niteliğinde olduğu için Bahriye Nezareti’nde kalmış ve sonradan Deniz

Müzesi Kütüphanesi’ne intikal etmiştir. Nizamnamenin ikinci nüshası ise Dilaver

Paşa’nın ve teşkilatın günlük çalışmalarında kullanılmak üzere hazırlatılmış olan

13386 numaralı kopyadır. Sonunda dokuz yapraklık boş bir bölümün olması, boş

sayfaların not tutmak üzere ayrıldığını düşündürmektedir. Bu nüsha da, 13385

numaralı nüsha gibi zamanla Deniz Müzesi Kütüphanesi’ne verilmiştir. İşte bu

nedenle Deniz Müzesi Kütüphanesi’nde biri birinin eşi iki nizamname bulunmaktadır.

Bu çalışma Bahriye’nin Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresindeki

hizmetlerini ortaya koymak için olduğu kadar, ağırlıklı olarak Dilaver Paşa

Nizamnamesi ile Deniz Müzesi Komutanlığı Kütüphanesindeki taşkömürü havzasına

ilişkin öteki belge ve haritaların gün ışığına çıkarılması için de yapılmıştır. Bu

nedenle, aşağıda, önce 13385 numaralı özgün nizamname ile çevri yazısının

(transkripsiyonunun) tümü, sonra 13386 numaralı özgün nizamnamenin içindekiler

çizelgesi ile tüm metni verilecektir. Bunların ardından Ereğli Kömür Maden-i

Hümâyûnu İdaresinin Nizamnamesi’ndeki maddeler, özetlenerek sunulacaktır. Bütün

bunlardan sonra nizamnamenin önemli maddelerinin, günümüz hukuk ve değer

yargılarına göre, değerlendirilmesi yapılacaktır.

                                                            54Divan-ı Hümayun’dan ve padişah onayından geçmediği için teamülname olarak adlandırılan bu gibi uygulamalara ilişkin bir örnek: Şûrâ-yı Bahriye Bölümü, Defter No: 1829, sayfa No: 218 Mekyeb-i bahriyye öğrencilerine Tersane-i âmire imalat fabrikalarında görev verildiğinde 30 kuruş icâre tahsis kılınmakta ancak "bunun hakkında bir nizâm kaydı bulunmadığı Yoklama'dan gösterilmiş" olmakla birlikte Tersane-i âmire'de bulunan bütün imalat fabrikalarında görev verilen öğrencilere mâhiyelerinden başka aylık 30 kuruş icâre tahsisi "usul ve emsâli icâbından olduğundan" bu gibi öğrencilere de icâre tahsisi gerekeceği hakkında Bahriye Meclisi'nin 17 Temmuz 1848 tarihli mazbatası.  

Page 65: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

65 

 

13385 Numaralı el yazması Dilaver Paşa Nizamnamesinin Özgün Metni

13385 Numaralı Özgün Nizamnamenin kapağı (solda) ve İçindekiler Çizelgesi (sağda)

13385 Numaralı Özgün Nizamnamenin 1inci, 2nci, 3ümcü ve 4 üncü sayfaları (soldan sağa)

13385 Numaralı Özgün Nizamnamenin 5inci,6ncı,7nci ve 8 inci sayfaları (soldan sağa)

Page 66: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

66 

 

13385 Numaralı Özgün Nizamnamenin 9uncu, 10uncu, 11inci ve 12 nci sayfaları (soldan sağa)

13385 Numaralı Özgün Nizamnamenin 13 üncü, 14 üncü, 15 inci ve 16 ncı sayfaları (soldan sağa)

13385 Numaralı Özgün Nizamnamenin 17 nci, 18 inci, 19 uncu ve 20 nci sayfaları (soldan sağa)

Page 67: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

67 

 

13385 Numaralı Özgün Nizamnamenin 21 inci, 22 inci, 23 üncü ve 24 üncü sayfaları (soldan sağa)

13385 Numaralı el yazması Dilaver Paşa Nizamnamesinin çevri yazısı (transkripsiyonu):

EREĞLİ KÖMÜR MADEN-İ HÜMÂYUNU NİZAMNAMESİDİR

26 Nisan 1283

13385 Numaralı Özgün Nizamnamenin Kapağının Çevri Yazısı

Page 68: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

68 

 

Fihirist-i Nizam-name-i Maden-i Humayun-ı Ereğli

Fasıl 1

1- Numune taharrisi

2- Ocak küşadı

3- Numune bulan kimseyi kudret olduğu

4- Ruhsat-ı numune ve küşad olunan ocak

5- Bila-ruhsat bulunan numune ve küşad olunan ocak

Fasıl 2

6- Ocağın tarlaya olan mazarratı

7- Ocak tarikinin tarlaya müruru

8- Demiryolların tarladan müruru

9- Demiryolu harmanları tarlalar

Fasıl 3

10- Demiryollarında inşa olunacak ebniyeler arazileri

11- Ocaklarda amele koğuşları

12- İnşa olunacak ebniye kerestesinin celbi

Fasıl 4

13- Ereğli sancağı ormanlarından kereste kat‘ı

14- Sütun tertibi

15- Sütunun kazalara tertibi

16- Sütun kesidesinde muhtar vazifesi

17- Sütun kat‘ı fiyatı

Page 69: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

69 

 

18- Sütun-keşana madenciyan tarafından rencide ve eza

19- Madenci ocağına bir senelik müretteb sütundan beher aybaşında ne miktar

geldiğinin canib-i idareye beyanı

20- Sütun yerine tuğladan kemer inşası

Fasıl 5

21- Tertibat-ı sünûf-ı amele-gan

22- Kazmaciyan celbi

23- Kazmaciyan vazifeleri

24- Amelenin mahallinden tertip ve irsali

25- Amelenin posta-i sanisi irsali

26- Amelenin vaktiyle geldikleri

27- Kazmaciyanın bir günde müddet-i çalışmaları

28- Kazmaciyanın dikkat işlemeleri

29- Amelenin dikkat işlemeleri

30- Ameleden hata zuhuru

31- Ameleden yekdiğerlerini tahrik ve igvâsı

32- Kiracı hayvanatının mahallerine tertip ve irsali

33- Kiracı hayvanatının posta-i sanisi irsali

34- Kiraciyandan mahal-i ahire firarı

35- Kiraciyanın çekecekleri kömürün teleften vikayesi

Fasıl 6

36- Yazıcı ve kantarcı vezn ve tahrir edecekleri kömürün cesameti

37- Yazıcı ve kantarcının vuku-ı hilesi

Page 70: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

70 

 

38- Edna kömür alınması

39- Kömürün vezn-i hakikatine sahte zammı

40- Mübayaa olunacak kömürün şayan-ı kabul cesameti

41- Kiraciyanın kömürü tozlu ve topraklı getirdiği

42- Kömürün sefinelere tahmilinde kapudanın vazifeleri

Fasıl 7

43- Maden kömürü damarı münazaası

44- Madenciyanın canib-i idareden ziyan iddiası

45- Kömürün canib-i miriden başka mahalle büyû olunamayacağıyla zam ve

tenzil fiyatı

46- Ocakların ayakları ahzı

47- Ocağın taharrisi

48- Ocağın terk-i imali

49- Ba-iktidar bulunan madenci

50- Şerik ahzı

51- Canib-i idareden bi-gayr-i hakk terk imali

52- Ocağın vereseye intikali

53- Teba-i ecnebiyye vazifesi

54- Nizamnameye mügayir harekette bulunan

55- Ocağın sütunları bağlaması

56- Tatil eyyamı

57- Şayan-ı kabul kömürün edna damara tesadüfü

58- Bey‘ ve şirâ

Page 71: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

71 

 

59- Bâyiin canib-i miriye borcu olduğu halde mubayaası tarafından tediyesi

60- Müceddeden ocak küşadı veya ahirden mubayaa ve bir şerike ketb etmesi

61- Mechulü’l-ahval ve serseri makulesini kabul ve ihtida

62- Canib-i idareye celbi lazım gelen

63- Müceddeden gelecek madenci ve kazmacı

64- Sarkı zuhurunda celbi

65- Esliha hamil olan

66- Ocağı tatil hükmüne getiren

67- Fazla amelesini kendiliğiyle ve işsiz bırakan

68- Ameleye zahair ve eşya-yı saire alıverilmesi

69- Ocaktan iskeleye olan tarikin tesviri

70- Tarikin fenalığından kiraciyan hayvanının telefi

71- Müceddeden küşad olunan ocağın keşf-i kömürü

72- Madenciyanın talebine salahiyeti

73- Ocaklar başında kömürün keşfi

74- Madenciyana iane ve peşinat itası

75- İta olunan peşinatın kimlere verileceği

76- İbtida amele matlubiyetlerinin itası

77- Açık borcu zuhur eden madenci

78- Amele namıyla diğer borcuna sahte senet veren

79- Kömürün naklinin sahibinin başına bulunması

80- Kömürün ocaktan ihracıyla harman vaz‘ı

Page 72: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

72 

 

81- Amele-i cüz’iyye kifayet ettiği halde külli amele zabtı

82- Ameleye umur-ı zâtiyyesinde istihdamı

83- Yek-diğerinin amelesini tahrik eden

84- Yek-diğere muvakkaten amele itası

85- Amele ücretlerine verilecek senedin suret itası

86- İdare memurlarının emrine muhalefat

Fasıl 8

87- Bi’l-cümle memurların vezaifi

88- Mevki-i memurların vazifeleri

89- Kömür-keş tarikine mevki memurlarının nezareti

90- Mevki memurlarının keşf-i kömürden noksan zuhuru

91- Mevki memurlarının gördükleri vukuatı idareye beyanı

92- Bi’l-cümle memurin ve ketebenin vazifeleri

93- Esvak ve ebniye aralarının tathiri

94- Mevaki memurları marifetiyle olan masarifatın teleften vikayesi

95- Ambar memurlarının vazifeleri

96- Memurinin ocak imali memnuiyeti

97- Memurinin yek-diğeriyle hüsn-i imtizac ve muaşeretleri

98- Memuriyet vazifelerinin kimseden meccanen müstesna olamayacağı

99- Memurin maiyetlerinde zabtiye istihdam edeceği

100- Hatime

13385 Numaralı Özgün Dilaver Paşa Nizamnamesinin maddelerinin çevri yazısı (transkripsiyonu)

Page 73: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

73 

 

“Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin Nizamnâmesidir

Fasıl 1

Numune taharri ve ruhsat tezkiresi nizamı

Madde:

1. Bir kimse müceddeden numune taharri edecek olduğu halde evvel

emirde cânib-i idareden taharri ruhsat tezkeresi ahzına mecbur

olacaktır.

2. Numune bulmuş olan kimse erbab-ı kudret ve imâlattan olduğu ve

numune-i mezkûr şayan-ı kabul bulunduğu halde imali için cânib-i

idareden ruhsat tezkeresi ahz edecektir.

3. Numune bulmuş olan kimseye kudret veyahut imalat nâ-ehl bulunduğu

halde numuneyi cânib-i miri için bulmuş olacağından sebkat eden

emkene mukabil bahşiş namıyla kendisine mikdâr-ı münâsib ücret itâ

olunarak numune-i mezkûreye bir vechle müdahale edemeyecektir.

4. Cânib-i idareden ibtidâ ruhsat tezkeresi istihsâl etmedikçe hiçbir

kimsenin ne numune taharri ve ne de kendiliğinden bulmuş olduğu

numuneyi hazır ve güşâd etmeye asla salahiyeti olamayacaktır.

5. Ve şayet dördüncü maddede muharrer olduğu üzere istihsal-i tezkere

etmeksizin hod be hod numune taharri veyahut hafr ve güşâd eden

kimse mugayir-i nizam hareket etmiş olacağından bu makule bulunmuş

olan numune veyahut hafr ve güşâd olunan ocak mücâzâten cânib-i

miriye zabt olunarak merkumun bir vechle ücret ve masraf davasına

hakkı olamayacaktır.

Fasıl 2

Ocaklardan harmanlara veya iskelelere olan tarafın nizamı

6. Güşâd olunacak ocak yerinin tarla ve bahçesinde veya mülk-i

sairesinde bulunup da güşâdından dolayı ârız olacak mazarrat bütün

Page 74: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

74 

 

tarlaya ait olacağından ocak-ı mezkûru imal edecek kimse mezkûr

tarlayı isticâr etmeye mecbur olup, bu husus için idare tarafından tayin

olunacak memurlar marifetiyle tarla-yı mezbûrun senevi takdir olunacak

icâr-ı merkum madenci tarafından tarla sahibine ocak-ı mezkûr bütün

bütün terk olununcaya değin her sene verilecektir.

7. Bir ocak yahut müteaddit ocakların kömürleri iskeleye naklinde tarik-i

mekşûf bulunamıyor ise bir veya birkaç kimsenin gerek mezrû ve gerek

gayr-i mezrû tarla veya tarlalarından mürûr eylemek lazım gelir ise

mezkûr tarla veya tarlalardan kabil-i tarîk arzında mahal-i mezkûr ocak

veya ocaklara mahsus olmak üzere hitâm-ı imallerine değin tarik itibar

olunarak o miktar tarla mahalli için sahip veya ashâb-ı kömür kömürünü

iskele başında teslim edeceği cihetle taraflarından idare marifetiyle

takdir olunacak icâr senevî olacak veya ocaklar bütün bütün terk

olununcaya değin her sene sahip veya ashâb-ı tarlaya itâ olunacağı

misüllü ocaklara veyahut iskeleye mücâvir bulunup gönderildiğinden

tarik güşâdı icab eden tarla veya tarlalar bulunduğu surette bunlar

kiraciyân hayvanlarının bi’z-zarûr gezinti mahalleri olacağından bu

halde dahi zikr olunan tarla veya tarlaların îcâr-ı senevîsi bade’l-takdîr

madenci veya madenciyân taraflarından sahip veya ashâb-ı tarlalara

her sene verilecektir.

8. Maden-i mezkûr mevkilerinden her hangi birisine müceddeden inşa

olunacak demir yollar mürur edeceği tarlaların ne miktar mahallini istiap

eder ise o miktar mahalli keşf ve tahmin ve takdir-i paha olunarak sahibi

tarafına cânib-i miriden itâ olunacağı misüllü her hangi bir ocak tarîk-i

mezkûra müteveccih müstevi-i mailler birinin tarlasından mürûr eylemek

lâzım geldiği halde kıymeti bi’l-takdîr sahibine cânib-i miriden itâ

olunacaktır.

9. Demiryollarının yemîn ü yesârında kömür harmanları için intihâb

olunacak mahaller her kimin tarlasında bulunur ise kıymeti takdir

olunarak sahibine cânib-i miriden itâ olunacaktır.

Page 75: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

75 

 

Fasıl 3

İnşaat-ı Ebniyye Nizâmı

10. Kömür mevkilerinde inşâ olunacak gerek ebniyye-i miriye ve gerek

tebaa-i saltanat-ı seniyyeden bulunan madenciyân ve ahaliden her

hangi birinin imal ettireceği han ve fırın ve mağaza ve kahvehane

misüllü ebniyye arsaları sahibi tarafından bâ-sened, bi’l-rıza esmânıyla

ahz olunarak idare tarafından irae olunacak münasip mahalle ve resm

heyetine göre inşa olunup, hod be hod kendiliğiyle bilâ-ruhsat

yapılamayacaktır.

11. Ocaklarda istihdam olunan amele geceleri açıkta kalmamak üzere

beytutetleri için her bir ocak başında madencisi tarafından kabil-i süknâ

mükemmel amele koğuşları cânib-i idarenin kabul edeceği surette

yapılarak amelenin huzur ve rahatlarına dikkat ve itina etmek her ocak

sahibinin vazife-i zimmetinden add olunacaktır.

12. Bâlâda on ve on birinci maddelerde muharrer olduğu üzere tebaa-i

saltanat-ı seniyyeden bulunan madenciyân ve ahali-i yerli maden

mevkilerinde ebniyye inşâsı halinde lüzumu olan kerestenin tedariki için

idare tarafından istihsâl ruhsat etmeye mecbur ve hod be hod kereste

kat‘ ve tenziline mütecâsir olur ise kereste-i mezkûr mücâzâten cânib-i

miriden zabt olunacaktır.

Fasıl 4

Ocaklara Lazım Olan Sütun ve Sütun-Keşân Nizamı

13. Maden-i hümâyûn ocaklarına lüzumu olan kerestenin kat‘i mutlaka

Ereğli sancağı ormanlarından olmak lazım geldiğinden iş bu

ormanlardan maden-i mezkûr ocaklarına münasip bulunan ormanlardan

tüccar ve sairenin gelip kereste ve hatab kat‘i külliyen memnû‘ olup,

ancak liva-yı mezkûrun kereste resm-i öşr ve gümrüğü hâsılatına halel

gelmemek üzere tüccar ve sairenin ibtidâ cânib-i idareden ruhsat

Page 76: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

76 

 

istihsaliyle gayr-i münâsib ormanlardan kereste ve hatab kat‘i ve nakline

mesâg gösterilecektir.

14. Ocakların imâline birinci levâzımâtından bulunan ve bâni-i ocak olan

sütunun vaktiyle nakl ve celbi şayan-ı itina mevâridden olup sene-i

cedîd için lüzumu olan sütunun tertibi zımnında sâl-i hâl şubatı

ibtidâsında kâffe-i madenciyân idareye celb ve tecemmu‘ ile her ocağın

işine ve gidişine göre bir senede ne miktar sütunun lüzumu olduğu

tezekkür ve tahkîk ile sebt-i defter olunarak mikdarı malum olacak sütun

beher kazan sütun-keş hayvanatının mevcuduna ve tahmiline göre tevzî

ve takdim ile bir kazanın hissesine isabet eden sütunun mikdarı ve

hangi ocaklara keşîde edeceği tertip olunduğu taraf-ı idareden bâ-defter

bildirilecektir.

15. Bir kazanın hissesine musîb sütun mahallince ve heyetince hâvi olduğu

sütun-keş karyelere hal ve tahammülüne ve hayvanatının mevcuduna

göre tevzî‘ olunarak hangi karyelere ne miktar tevzî‘ olunduğu ve hangi

ocağa hangi karyenin keşîdesi tertip olunduğunu mübeyyen o kazanın

heyetince bâlâsı defterli mazbatasının tanzimiyle Maden-i mezkûr

idaresine gönderilecektir.

16. Bir karyeye tevzî olunan sütun vakt-i şitâ duhûl etmeksizin mâh-ı

Ağustos ve nihayet Eylül nihayetine değin tamamıyla nakline o karyenin

muhtarı borçlu olup, matlûb olunan sütunun vaktiyle nakline muvaffak

olamıyorsa sütunsuzluktan dolayı merbût olduğu ocağın imâline halel

geldiği veyahut bacasının göçtüğü ve bu fenalığın sebeb-i hakîkîsi bi’l-

tahkîk-i sebebiyet muhtar-ı merkūm üzerinde kaldığı halde bu babda

vâki‘ olacak mazarratın şiddet ve hiffetine göre komisyonun tahdîd

edeceği müddetle mahpusan mücâzât olunacaktır.

17. Ocakların bazıları yüksek ve bazıları alçak tabiat-ı damariyeden olup,

iktizâ eden sütun ocağına göre keşîdesi lâzım geleceğinden her

madenci ocağına elverecek sütun tûl ve kalınlığını mübeyyen ikişer kıta

mühürlü varaka madenci tarafından tanzîm olunarak bir kıtanın sütun-

keşân muhtarına ve diğerinin maden idaresine itâsıyla ona göre kat‘ı ve

nakli lâzımeden olup, fiyatı dahi mahallince çap ve zirâ‘ına nispetle

Page 77: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

77 

 

madenci ve gerek sütun-keşân özründen vikayeten kat‘-ı fiyat

olunacaktır.

18. Bir madencinin ocağına müretteb olan sütun, sütun-keşân tarafından

çap ve zirâ‘ına muvâfık getirilirse cerr-i menfaat için dün fiyatıyla almak

garazıyla madenci tarafından sütun-keş fukarasına rencide ve ezâ

olunacak ve buna her hangi madenci tarafından cesaret olunduğu

inde’t-tahkîk niyet ederse madenci-i merkūm tarafından mücâzâten o

seferde götürdüğü sütunun iki kat pahası sütun-keş-i merkūma tazmîn

olunacaktır.

19. Bir madencinin ocağına bir senelik tertîb olunan sütundan beher ayda

ne miktar sütun geldiği ve ne çap ve zirâ‘da bulunduğu fiyatıyla beraber

cânib-i idareye o madenci tarafından bâ-varaka bildirilecektir.

20. Maden-i mezkûr ocaklarının imâli usul-i kadîmi üzere külliyetli sütuna

muhtaç ve bir ocak ileriye gittikçe iki kat sütuna mütevakkıf olarak bu

dahi masarif-i keşîdeye intaç olduğundan başka maden-i mezkûr

civârında bulunan ormanların yevmen fe yevmen harabına sebep

olduğundan ba‘de-mâ müceddeden güşâd olunacak ocağın kılavuz

tabir olunan ve ileriye sürülen bacasına sütun yerine tuğladan duvar

üzerine kemer inşâsıyla imâl bi’l-tecrübe mûceb-i faydası tahakkuk eder

ise bundan sonra güşâd olunacak ocakların o yolda tuğladan duvar ve

kemer yapılarak imâli mukarrerdir.

Fasıl 5

Tertîb ve İstihdâm-ı Amele Nizamı

21. Maden-i mezkûr ocaklarında istihdâmı lazım gelen sunûf-ı ameleden

kazmaciyân ve küfeciyân ve kiraciyân Ereğli sancağı dahilinde kâin on

dört kaza ahalisine münhasır olup, kaza-hâ-yı mezkûrenin nüfus-ı

ceridelerinden on üç yaşından elli yaşına değin beyninde olan nüfûs-ı

zükûru kaza be kaza sebt-i defter olunup, bunlardan alîl ve çürükleri bi’l-

tefrîk kusuru iş bu deftere müracaatla âtî-üz-zikr usûle tevfikan celb

olunacaktır.

Page 78: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

78 

 

22. Yirmi birinci maddede beyan olunan sunûf-ı selâse-i ameleden gürûh-ı

kazmaciyânın maden ocaklarında çalışmaları mecburiyet tahtında

olmayarak mücerred kendilerinin o ocak sahibi tarafından hüsn-i rızaları

tahsiliyle olacağından her kazmaciyânın liyâkatine ve işine göre ücret-i

lâyıka itâsıyla istihdâm olunacaktır.

23. Binaberin bir kazmacı işlediği ocakta daimi suretle bulunmağa mecbûr

olup, hangi ocak sahibinde ziyade ücret bulabilirse o madenci maiyetine

girebilmeye muhtar olacaktır.

24. Yirmi birinci maddede beyan olunan sunûf-ı selâse-i ameleden ocağın

içinden dışarıya arkasıyla kömür ihraç eden ve mahallince amele tabir

olunan güruh-ı küfeciyândan bir karyede ber-mûcib defter ne miktar

küfeci bulunur ise bunlar iki kısma taksîm olunarak tertîb oldukları

ocağa kısm-ı evvel gelip on ikişer gün çalıştıktan sonra kısm-ı ahiri

gelerek kısm-ı evvel karyelerine avdetle umûr-ı tabîiyyelerine ve

ziraatlarına bakacaklardır.

25. Yirmi dördüncü maddede beyân olunan güruh-ı küfeciyândan kısm-ı

ahir vakt-i nöbetlerinde günü gününe yani kısm-ı evvel on ikişer günü

hitâm ettiği anda kısm-ı ahir ocağın başında hazır bulunmak üzere

karyelerinden o hesap üzere çıkarılıp ocakların imalatı bir an hâli

bırakılmak muhâtaradan gayr-i sâlim olduğundan kısm-ı evvel

gitmeksizin kısm-ı ahir ocağa vâsıl olacaktır.

26. Güruh-ı küfeciyândan kısm-ı ahir karyelerinden müdür ve muhtarı

marifetiyle vakit ve zamanıyla sevk olunarak işinin başında bulunmak ve

vaktiyle geldiği muhtarın adem-i dikkatinden neşet etmiş muhtar-ı

merkūm mesul olacak ve amelenin tamahından vâki olmuş ise o makūle

amele müddetlerini ikmâl ettikten sonra idarenin istediği mahalde bir

veya iki gün ücretleriyle çalıştırılacaktır.

27. Gerek kazmaciyân ve gerek amele yirmi dört saat zarfında iki nöbet

işleyeceklerdir.

28. Kazmaciyânın birinci nöbeti bade’l-gurup olacağından ertesi ale’s-sabah

amelenin dört saat zarfında çıkarabileceği miktar kömür hazır ederek

ocağı yağlayıp, vezâif-i sâiresini bade’l-ifâ dışarı çıkacaklardır. Fakat

kazmaciyânın esnâ-yı ameliyatta yanlarında ocak çavuşu

Page 79: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

79 

 

bulunacağından ve yağ ve husûsât-ı sâire ocağın hüsn-i ifâsını nezaret

edeceğinden şayet bunlarca bir kusur vâki olur ise hem çavuş ve hem

de kazmaciyân icabına göre nısf-ı yevmiye ile çalıştırılacaktır.

29. Amele yirmi dört saat zarfında müddet-i istirahattan maada ancak on

saat işleyecektir. Bu müddet dahi yirmi yedinci maddede zikr olunduğu

üzere iki nöbette tekmîl olmağın bunun birincisi yaz ve kış ale’s-sabah

saat on birde bed‘an olunarak dört saat çalışmaklık ile kazmaciyânın

akşamdan hafr edip hazır etmiş oldukları kömürü ve tozu dışarı

çıkaracakları misüllü kazmaciyân için çalıştıkları mahal hazır ve

müheyya olduğunu ocak çavuşuna haber verip iki saat istirahat ve taam

ettikten sonra iki saat dahi ocağın dışarıca olan işlerini çavuşun irâe

edeceği vech üzere ifâ ederek bunu takiben ikinci nöbet işine

mübâşeret edecektir. Şöyle ki ber-vech-i meşrûh kazmaciyân

kendilerine mahsus olan ikinci nöbet işini kâmilen edâ ettikten sonra

amele hazır olan kömürü ve tozu yine dört saat çalışarak dışarı çıkarıp,

o günlük işini tekmîl etmiş olacaklarından şu müddet-i muharrereden

fazla istihdam ve iz‘âc olunamayacaklardır.

30. Ameleden birisi mahzen karyesine savuşmak efkâr ve desisesiyle izhâr-

ı hastalık yolunda hastanenin tedavisi için sâye-i deva-vâye-i hazret-i

padişâhîde maden-i mezkûrda bir tabib bulunduğundan vizite

ettirildiğinde hastalığı karin-i hasta olup da cüz‘i bir şey ise tabib-i

mumaileyh marifetiyle tedavi olunması ve ziyadece hasta bulunduğu

halde sahib-i ocak tarafından rükûbu için mekkâre hayvanı tedarik

olunarak yanına adem-i mahsûsu terfîkan hanesine gönderilmesi ve

amele-i merkūmun hastalığı hile ve hud‘a idiği tahakkuk eder ise ikmâl

müddetine değin yine işine redd olunması nizamından bulunduğu

misüllü şayet hod be hod firara cüret ederse iadesiyle ibretü’l-saireye iki

kat müddetle istihdam olunacaktır.

31. Ameleden birisi diğerini tahrik ve igvâ‘ ile işinden istinkâf ve firarına

sebep olduğu tahakkuk eylediği halde mücâzât olmak üzere firar-ı

merkūm yerine muharrik-i merkūm iki kat müddetle istihdâm

olunacaktır.

Page 80: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

80 

 

32. Yirmi birinci maddede zikr olunan sunûf-ı selâse-i ameleden

kiraciyândan bir kaza veyahut bir divanda mevcut olan kiracı hayvanatı

iki kısma taksim olunarak kısm-ı evvel ocaklara celb ile on beş gün

kömür keşide ettikten sonra kısm-ı sânisi gelip, kısm-ı evvel karyelerine

avdetle diğer nöbetlerinin vakti gelince değin hem hayvanlarını

dinlendirecek ve hem de umur-ı tabîiyye ve mezrû‘âtına bakacaklardır.

33. Kiraciyân postalarının vakt-i nöbetlerinde günü gününe gelip, umur-ı

nakliyata bir an sekte getirilmeyecek surette sevk olunmaları umur-ı

mutenadan olduğundan ve hâlbuki bunların vakit ve zamanıyla sevk ve

adem-i sevki müdür-i kaza ve muhtar onun gayret ve dirayet veyahut

adem-i dikkat ve müsamahalarından neşet edeceği dahi emr-i aşikâr

bulunmakla vaktiyle gönderilmeyip de tehir-i tenzilata sebep olan

veyahut kiracı ve ameleyi cenâh-ı tesâhubuna alıp da maden hizmetine

göndermeyen müdür ve muhtaran mesul tutulacağı gibi iş bu memurun

taraflarından irsâl olunup da gelmemiş olan veya gelip ikmal-i müddet

etmeksizin firar eden kiracı hidemât-ı mîrîyeden istinkâf edenler

haklarında tertip eden cezaya mahzar olacaktır.

34. Kömür keşidesinden ictinâben mahal-i ahire hatab keşidesine ve ticaret-

i saireye giden kiracı firari cezasına mahzar olacaktır.

35. Kiraciyânın nakl eyledikleri kömürü ocağı nezdinden sît-i tahmillerinde

ayakaltına alarak telef etmemek ve şayan-ı kabulden ufağını ve gerek

ednâsını doldurmamak üzere gerek sahib-i kömüre ve gerek cânib-i

miriye gadr olacak ef‘âl ve harekette bulunmak lazım geldiği halde şayet

bunların hilafında bulunurlar ise şedîdan idarenin tahdîd edeceği cezâ

tahtında mahkûm olacaklardır ve bu misüllü fenalıkların vuku

bulmaması için kömürleri vezn ve tahrîr olundukları harman ve

iskelelere memur-ı mahsûsa konulacaktır ve şayet bu memurun adem-i

dikkati tebeyyün ederse şedîdan mücâzât olacaktır.

Fasıl 6

Vezâif-i Yazıcı ve Kantarcı ve Kabul-ı Şayan-ı Kömürün Cesâmeti

Page 81: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

81 

 

36. Ocaklardan çıkarılan kömürlerin gerek iskelelerde ve gerek demiryolu

harmanlarında vezn olunduğundan bu husus için tayin olunan gerek

yazıcı ve gerek kantarcı ehl-i erbabdan olarak sadık ve mücerrebü’l-

etvâr kimesnelerden olacağı idarenin vezâifinden olduğu misüllü bu iş

yalnız yazıcı ve kantarcı yedlerine bırakılıp, bazen sahib-i kömür

vesaire tarafından îka‘ olunan fesat doğrudan doğruya vezn hususuna

sekte getirerek bunun def‘i zımnında bi’l-cümle memuriyet maden

taraflarından daima ve müstemirren ihtimam-ı tâm ve dikkat olunacaktır.

37. Yazıcı ve kantarcı vezn-i tahrir edecekleri kömürü bilâ-garaz ve lâ-fesat

vezn ve tahrir edip, bu hususta hile ve hud‘a tarikine sülûk edip de bir

uygunsuzluğu tahakkuk eylediği halde ceza Kanunname-i Hümâyûn

ahkâmına tevfîkan müstahak-ı ceza olacakları misüllü başlarında

bulunan memur dahi iş bu cezadan hisse-yâb ve mesul tutulacaktır.

38. Kömürlerin hîn-i tenzilinde tozsuz ve topraksız ve kesme ve taşsız temiz

olmak üzere cevizden ve nihayet fındıktan ufak alınmayarak şâyân-ı

kabul kömür mubayaa olunması başında bulunan memur ve yazıcı ve

kantarcıların vazife-i zimmetleri olup, dikkatsizlikten veyahut sahib-i

kömüre tesâhub veyahut sâireden dolayı ihanet tarafına gidenler

tahakkuk eylediği halde kabulü gayr-i şayân olarak almış oldukları

kömürün iki kat esmânı kendilerinden tazmin ile mücâzât olunarak

tazmîn olunan mebâliğ maden-i mezkûra vâridât kayd olunacaktır.

39. Yazıcı ve kantarcı ve gerek başlarında bulunan memur kömürün vezn-i

hakikine fazla sahte kömür zam ve tahrîr eyledikleri tahakkuk tebeyyün

eder ise zam olunan miktar kömürün esmânı iki kat olarak kendilerinden

tazmîn olunduktan sonra sarik cezasına dahi mazhar olacaklardır.

40. Madeciyânın vezn ve teslîm eyledikleri kömürler iskele ve harmanlardan

mahal-i hark ve istihlâkına varıncaya değin beş altı defa elden ve

kürekten geçerek zedelenip ceviz cesâmetinde olan kömür toz gibi

olduğundan bundan aşağı cesâmette olan kömür hiçbir işe

yaramayacağı cihetle mübâya olunan kömürler nihayet ceviz ve

fındıktan aşağı alınmayacaktır ve şayet alınır ise buna mütecâsir

olanlardan esmânı tazmîn ettirilecektir.

Page 82: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

82 

 

41. Kömürlerin ocaklar nezdinden keşîdesinde kiraciyan mahzen sahib-i

kömüre sıyânet ve cânib-i miriye ihanetinden dolayı tozlu ve topraklı ve

taşlı kömürü küfesine doldurmak için ocaklar başında birer ikişer

memurluk bulundurulup şayet adem-i kabûl kömür gönderilir ise ve bu

dahi mücerred memurun adem-i dikkatinden neşet etmiş ise memur-ı

merkum şedîdan mücâzât olunacaktır.

42. Ekser iskelelerden kömür tahmil edecek sefâin kömürü ayakaltına

alarak ezilmesinden ve sandal ve sefinesine vaz‘ında yüksekten

dökerek kırılmasından ictinâben sefinelerinin ambarlarına oluklar

vasıtasıyla konularak her gûne zâyi ve teleften vikayesine ihtimâm-ı tam

ve dikkat eyleyeceklerdir. Ve şayet sefâin kaptanları buna dikkat

etmezler ise mesul tutulacaklardır.

Fasıl 7

Ocaklar ile Hukuk ve Vezâif-i Madenciyan Nizamı

43. Bir madencinin müceddeden güşâd edeceği ocak diğerinin yed ve

imalinde bulunan ocak damarından olduğu tebeyyün eder ise o

mahalde ocak-ı cedîdin güşâdı memnûâttan olup fakat bunların yanında

olan ba‘de’l-mesafe beş yüz kademi tecavüz eylediği halde iş bu

memnûiyyetin sakat olacağı gibi diğer damardan olduğu tahakkuk eder

ise o vakit bir şey denilerek güşâdına ruhsat tezkeresi itâ olunacaktır. 44. Ocaklardan ihraç olunan kömürler cânib-i miriye ya iskele başlarında

veyahut demiryolu harmanlarında vezn ile her halde iskelelerde teslim

olunmak nizamından add olunduğundan güşâd olunacak ocak iskele-i

mesafe-i bu‘dı cihetiyle sahibinin ziyade ücret-i nakliye itâsından ve

gerek masârif-i ihrâciyye ve sâiresinden dolayı duçâr-ı zarar oldum

diyerek cânib-i idareden asla zarar ve ziyan davasına hak ve salahiyeti

olamayıp mezkûr kömürün fî’len mukadderi vechle vezn ve teslim

etmeye mecbur olacaktır.

45. Maden-i hümâyûn zât-ı hazret-i şahanenin mülkü ve malı olduğundan

ocaklardan ihraç olunan kömürü hiçbir madenci cânib-i idareden maada

Page 83: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

83 

 

bir mahale füruht edemeyeceği gibi fiyat mukarreresinin zam ve tenzili

dahi mutlaka emr ü irade Nezâret-i Penâhi’ye müfevvezdir.

46. Bir madencinin imâli olan ocağın kömür damarları tükenmeksizin ileriye

sürülmekte olup kılavuz tabir olunan bacaların yolları uzadığı halde

mücerred suhûletle kömür çıkarmak garazıyla ayakları alınarak terk ve

tatil olunması emlak şahane hakkında muzır olduğundan o makūle

ocakların kömürleri tükenmedikçe ve hasbe’l-îcâb işlenmesi müteazzir

olmadıkça ayak alınması bir vechle câiz olamayarak ne vakit kömürü

tükendi de ayak ahzına ihtiyaç mess ederse cânib-i idareye ihbar

olunarak idare-i mezkûrenin tayin edeceği memur vasıtasıyla heyet

ocağın haritası bi’t-tanzim icap eden ayaklar harita-i mezkûrda işaret

olunduktan sonra ber-mûceb harita ayak almağa ruhsat verilecek ve

henüz kömürü bitmemiş ise ya hitâmına değin yine sahibi tarafından

imâl olunacak veyahut haliyle cânib-i idareye terk ile diğer erbab ve

talibine imal ettirilecektir.

47. Bir madenci yed ü imalinde bulunan ocağın ayakları alınmak lazım

geldiği surette bi’l-keşf tersîm olunacak haritada ahz-ı irae olunacak

ayakların gayrı mahallinden ayak alıp, ocağı bütün bütün hedm ve

harap ettiği halde ocak-ı mezkûrdan mahreç kömürü kendisine terk

olunarak ocağı canib-i idareden zapt olunacağından başka ebniye-i

miriye tahrip edenler haklarında terettüb eden ceza misüllü madenci-i

merkum dahi mahzar-ı ceza olacaktır.

48. Maden-i mezkûr emlak-ı şahaneden bulunduğuna mebni kimse

tarafından temlik olunamayarak bir madenci yed ve imalinde bulunan

ocağı yahut ocakları işlemekte gerek müsadif-i keşîde ve gerek esbâb-ı

sâire münasebetiyle terk ederek elan imalatını kaldırdığı halde bu

misillü ocak yahut ocakları idarenin zapt etmeğe hakkı olacağı gibi

erbabdan bir diğer madenci talebi zuhur ettiği halde idare-i mezkure

tarafından ruhsat verilecek ve terk eden madenci masarif davasına

hakkı olamayacaktır.

49. Bir madenci yed ve imalinde bulunan ocağın mihver-i layıkında imalina

kudret-yâb olamayıp da ocak-ı mezkûru üç ay kadar işlemeyerek tatil

eylediği halde canib-i idareden kendisine mezkûr ocağı da işletilmesi

Page 84: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

84 

 

teklif olunarak imaline kudretsizliğinden dolayı muvaffak olamayacağını

serd ve beyan eylediği takdirde miyânına ashab-ı iktidar ve erbabdan

bir şerîk almağa ve bu teklifi kabul eylediği halde ocağı bade’l-keşf

takdir olunacak kıymeti canib-i idareden tesviye olunmak üzere idare-i

mezkureye terk etmeğe mecbur olacaktır.

50. Madenciler miyanında şirket maddesi nezd-i idarede icra olunacağından

şerait-i şirket dahi idare-i mezkure tasdiki tahtında olarak tarafeyne

birbirlerine verecekleri mukavele senetlerinde tasrîh kılınacağından bu

şerait haricinde bir gûne nizâları mesmû tutulmayacaktır.

51. Bir madenci altmışıncı maddede beyan olunan usule tevfikan ocak

küşad edip de bir maden işledikten sonra her hangi bir sebeple idare

tarafından terk ettirilerek muahharen ocak-ı mezkûrun terk ve tatil

ettirilmesi bi-hakkın olmadığı tebeyyün eylediği surette ocağı mezkûru

diğer kimesnenin imal etmeğe hakkı olmayarak yine sahib-i ocağın

işlemeye salahiyeti olacaktır.

52. Maden-i mezkûr emlak ve vakf-ı şahaneden olduğundan ashab-ı

imalattan birisi vefat ettiği halde yed ve imalinde bulunan ocak evlâd-ı

zükur ve inâsı var ise onlara intikal edip yok ise emlak-ı şahaneye

nakledeceğinden verese-i sairesi ocağı mezkûra bir vechle müdahale

edemeyip fakat mahreç kömürü ve ocağı mezkûrda borç ve kâffe-i

muamelatı şer-i şerife tevkifan bi’l-cümle veresesine ait olacaktır.

53. Maden-i mezkûrda şimdiye değin müstahdem madenciyan ve

kazmaciyandan bazıları tebaa-i ecnebiyeden mürekkep ise de devlet-i

âliye hizmetinde istihdam olunmaları cihetiyle bir vechle ecnebi

nazarıyla bakılmayarak kâffe-i muamelatı devlet-i âliye kavanin ve

nizamatına tevfikan rüyet olunup bunlardan her hangisi nizamat-ı

seniyyeye muvafakat etmeyecek olur ve işbu nizamname ahkâmının

haricinde olarak nihayet üç defa harekât-ı nâ-makbulde bulunur ise

ocağına ve mevcut kömürüne kıymet takdir olunarak idare tarafından

bi’l-tayin madenden tard olunacaktır.

54. Tebaan saltanat-ı seniyyeden olan madenciyandan her hangi biri işbu

nizamname ahkâmının haricinde olarak bir takım harekât-ı nâ-makbulde

bulunduğu halde kendisi ahkâm-ı mezkureye tevfikan mücazat görecek

Page 85: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

85 

 

ise de yine tıynet ve cibilliyeti iktizasınca bu makule harekette nihayet

üç kere bulunur ise ocağına ve mevcut kömürüne kıymet-i takdir

olunarak idare tarafından bi’t-teviye madenden bütün bütün def ve tard

olunacaktır.

55. Bir madencinin yed ü imalinde bulunan ocağın sütunlarını kavi ve

muhkem ve tavanını müstahkem rabtla imaline kemal itibar ve dikkat

etmesi akdem-i vezaifinden olduğundan ve şayet bunlara masarifinden

ictinaben adem-i dikkati münasebetiyle maazallah-ı teala ocağı mezkûr

çöküp de derununda telef-i can vuku bulur ise o halde madenci-i

merkum ceza kanun-name-i hümayunu ahkâmıyla mahkûm tutulacaktır.

56. Maden-i mezkûrda müstahdem sınıf-ı amelenin küllisi ehl-i İslam ve

cüzisi Hıristiyan bulunduğundan bir ocakta bulunan iki üç nefer

Hıristiyan için eyyam-ı pazarda tatil olunup da kırk elli nefer İslam

amelenin de bila-ücret tehî kalmaları ve bu sebeple imalata sekte-i

külliye âriz olması bir vechle caiz olamayıp bunun için millet-i Hıristiyan

eyyam-ı pazarda icra-yı ayin ettikten sonra ve ehl-i İslam dahi evkat-ı

hamselerini bulundukları mahalde ve salâvat-ı cumaya en yakın

bulunan mesacidde bade’l-eda yine imalata mübaşeret edeceklerinden

yine maden ocakları haftanın hiçbir gününde bu sebeplerle tatil

olunmayacaktır. Fakat ehl-i İslam için ıydeyn ve Hıristiyan için paskalya

günlerinde tenezzühleri için müsaade olunacaktır.

57. Bir madencinin yed ve imalinde bulunan ocağın şayan-ı kabul kömürü

ileride edna ve gayr-i şayan damara tesadüf ettiğinde idare tarafına

haber verilerek bi’l-muayene ocağı mezkûru işlemesi ve işlememesi

hakkında verilecek karar vechle hareket edecek ve ber-vech-i muharrer

haber vermeyerek edna kömürü tam‘an şayan-ı makbul kömürüne

karıştırdığı halde mevcut kömürünün tekmiline edna nazarıyla

bakılacaktır.

58. Maden-i hümayunun kâffe-i arazisi vakf-ı şahaneden bulunduğuna

mebni madenciyanın işlemekte bulundukları ocakları yek-diğere bey‘ ve

şirâ eylemeleri külliyen memnû olup şu kadar ki yek-diğere ocak alıp

verecek oldukları halde yalnız sarf etmiş olduğu masarifi bey‘ edebilip

bu halde ve suver-i sairede ocak alıp veren ve gerek yekdiğeriyle iştirak

Page 86: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

86 

 

eden kimseler canib-i idareye gelip ihbar ve takrir etmedikçe kendi

beynlerinde cereyan eden muamelat ve şerait bi-itibar ve hüküm

tutulacaktır.

59. Birinin yed ve imalinde bulunan ocağı masarif vakasına mukabil

diğerine füruht edecek olduğu ve merkumun canib-i miriye deyni

bulunduğu halde ocağı alacak kimse erbab-ı imalattan olup da deyn-i

mezburu tediye eder ise bu makule alıp vermeleri sahih olacaktır.

60. Birinin müceddeden ocak küşad eylemesi veya ahirden mübayaa ile

işlemesi veyahut birisiyle şerik olması mutlaka cânib-i idareden ruhsat

ahzına mütevakkıf olup zinhar bila-ruhsat ocak küşadına veya ahirden

mübayaasına ve biriyle şerik olmağa mütecasir olur ise ocağı mezkûr

terk ettirilerek bundan dolayı masraf ve ziyan iddiasına hakkı

olamayacaktır.

61. Madenciyandan her hangi biri ahvali şüpheli ve serseri makulesinden ve

bila-tezkere gelmiş olan kimseyi idareye haber vermeyerek kabul ve

ihtida eylediği halde o makule madenci sarik yatağı hükmüne

gireceğinden ona göre mücazat olunacaktır.

62. Maden ocaklarında istihdam olunan madenciyandan ve gerek mevcut

maiyeti olan kazmaciyandan her hangi birinin bir hususu zımnında

merkez-i idareye ihzarı iktiza eyledik de idare-yi mezkure tarafından

gönderilecek memur vardığı veya yazılacak celp tezkeresini aldığı anda

merkez-i idareye gelecektir.

63. Maden-i merkumede çalışmak üzere mahal-i saireden müceddeden

gelmiş olan madenci yahut kazmacı vesaire yedinde bulunan mürur

tezkeresini evvel be evvel Ereğli hükümetine ibraz ederek oradan

maden idaresine hitaben bir ilm ü haber istihsal edecek ve idare-yi

mezkureye dahi sair muteber madenci veya tüccardan birini kefil

verecektir ve kefil veremediği halde madende işlemeye ve ikamet

etmeye salahiyeti olamayacaktır.

64. Maden ocaklarında istihdam olunan sınıf-ı madenci ve gerek mevcut

maiyeti olan İslam ve Hırvat amelesinden birisi na-hemvare hal ve

harekete cüretle bir uygunsuzluk ve şekaveti zuhura geldiği halde

derhal idare marifetiyle ahz ü girift olunarak hükümete teslim ile

Page 87: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

87 

 

mütecasir olduğu töhmetin cezasına ceza kanun-name-i hümayunu

ahkâmına tevfikan mahzar olacaktır fakat şaki-i merkum ile

götürülemediği halde esnaf marifetiyle bulunup tutulmasını her madenci

kendisinin vazifesinden add edecektir.

65. Madenciyan ve gerek mevcut maiyeti bulunan İslam ve Hırvat

amelesinden birisi madenlerde ve gerek kabz ve karalarda esliha ve

alat-ı cariha dair bir şey hasıl olamayacağıyla beraber pişto ve tüfenk

endahtına cüret edemeyecek ve görüldüğü ve işitildiği halde idare

veyahut nezaret tarafından esliha nizamına tevfikan icra-yı mücazat

olunacak ve şu kadar ki hasb-el-lüzum bir mahale gidecek olup da

esna-yı rahda iştibah-ı ihafe olduğu takdirde bulunduğu mahalin

memurundan esliha tezkeresi kılıklı ruhsat tezkeresi ahzıyla silahını

hamil olarak gidip cay-ı selamete vardığında der-akab silahını çıkararak

geşt ü güzar ve aram edebilmemücaz tutulacak ve bila-tezkere hamil-i

esliha olarak bir mahale gittiği tahakkuk eder ise ber-vech-i meşruh

müstahak-ı ceza olacaktır.

66. Ocak imal eylemekte bulunan madenci yahut tarafından ocağa nezaret

eden şeriki veya çavuşu sefahat tarikiyle ötede beride gezerek ocağı su

bastırmak ve sair gune iras-ı tehlike edecek fenalıklar getirmek cihetiyle

ocağı mezburu muattal hükmüne kor ise ve bu suretle ameline

mertebesine beyhude imrar-ı vakit etmeğe sebep olur ise ebniye-i

miriyeyi tahrip edenler haklarında olan mücazat-ı şedideye mazhar

olacaktır.

67. Madenciyandan birisi müretteb olan amelesinden ziyade gördüğü

ameleye kendiliğinden geri iade edemeyip mutlaka canib-i idareye

gelerek sebeb-i ziyadeliğini ifade etmeye ve şayet amele-i merkumeyi

istihdam etmeyerek hod be hod geri göndermeye veyahut ocakta işsiz

bırakmaya mütecasir olur ise yevmiyelerini güya itmam-ı nöbet etmiş

gibi bi-tamâmihâ ita etmeğe mecbur olacaktır.

68. Madenciyanın kullandıkları amelenin ücretlerine mahsuben lüzumuna

mebni alıverecekleri zahair ve eşya-yı sairenin fîen mübayaasına zam

ile fukaraya gadr etmeyip mutedil fiyatla alıp vermeleri lâzımeden olup

Page 88: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

88 

 

ve şayet gadr ettikleri tahakkuk eyler ise rayic fiyatından fazlası red

ettirildikten başka gadr-ı merkum muhtekir cezasına mahzar olacaktır.

69. Ocaklardan iskelelere olan tariklerin muhtac-ı tesviye mahalleri olduğu

halde sahib-i ocak ol mahalleri kömür-keş kiracıyanın teshil-i mürurları

için tamir ve tesviye edecektir.

70. Kömürü naklolunacak ocağın iskeleye tarikinde tesviyesi lazım gelen

mahaller tesviye olunmayıp da kiraciyan hayvanları telef olduğu surette

nısfet-i pahası sahib-i kömür tarafından tazmin olunacak ve sebeb-i

telefi biraz dahi sahib-i hayvanın adem-i dikkatinden neşet edeceğinden

diğer nısfet-i bahası dahi sahib-i hayvana ait olacaktır.

71. Müceddeden ocak güşadına mübaşeret eden bir madenci ocağı önünde

lâ-akall bin kantar kömür ihraç ve müheyya etmedikçe onun kömürü

keşif defterlerine geçirilmeyerek ve kendisine dahi madenci nazarıyla

bakılmayacaktır.

72. Müceddeden ocak güşadına mübaşeret eden bir madenci ocağı önüne

bin kantar kömür ihraç ve müheyya ettiği ind-el-keşf tebeyyün eder ise

madenci-i merkuma idare tarafından iane olmak evvel-be-evvel amele

ve sütun-keşan haklarını vermek üzere mevcut kömürünün ocak

nezdinde fi-en miktarının nısfı ita olunacaktır.

73. Bir ocağın nezdinde ne miktar mevcut kömür ocağını tahkik için her

aybaşında bir kere mevki memuru dahil-i dairesi olan ocaklara giderek

mevcut kömürleri aynen müşahede ve be-hakkın tahmin-birle tertip ve

tanzim edeceği keşif defterini canib-i idareye irsal edecektir.

74. Her ocağın nezdinde mevcut bulunan kömür be-her mah yapılacak keşif

defterlerinden malum olacağından bu defterlere göre madenciyana

mevcut kömürlerinin ocakları nezdinde fiyat-ı mukarrerelerinin nısfı

peşinen ve iane olunmak üzere canib-i idareden ita olunacaktır.

75. Bend-i sabıkta zikr olunan peşinat akçesi madenciyana mücedded iane

demek olduğundan ve bu da amele ve sütun-keşanın vergi vesair

havâyic-i zarûriyyeleri tesviyesinde muceb-i teshîline mübtenî idiğinden

madenciyan-ı merkume alacakları şu peşinat akçesini hiçbir mahale

sarf etmeyerek evvel-be-evvel amele ve sütun-keşanın haklarını

Page 89: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

89 

 

tamamen eda ve taayyün ettikten sonra bakisini duyun sairesine

verebilecektir.

76. Bir madenci maden-i mezkûr idaresinden verilmek üzere vereceği

senedatı iktidar ve servetine göre evvel-be-evvel amele ve sütun-

keşana olan borçları için verip fazla serveti olduğu halde diğer borcuna

senet vererek bir vechle amele ve sütun-keşanın hakkı kesb-i tehir

etmeyecek ve ber-vech-i muharrer amele ve sütun-keşan hakları

taayyün olunmaksızın borç sairesi için verdiği senet idare-i mezkureden

ret olunacak ve reddi hakkında madenci-i merkumun bir şey vermeye

hakkı olamayacaktır.

77. Bir madencinin ocağı nezdinde keşfen mevcut kömürüne nazaran

canib-i idareden ber-vech-i meşruh verilmesi lazım gelen akçeden fazla

verilemeyeceğinden ve bu cihetle emval-i mîriyenin hiçbir madenci

üzerinde kalmayacağından ber-vech-i ahval miriden peşinen almış

olduğu akçe amele ve sütun-keşana olan duyununa kâfi olmayıp da

açık borcu kaldığı halde mahal-i ahirden bi’t-tedarik şu açık kalan

borcunu dahi kâmilen taayyün etmeğe ve şayet hiçbir mahalden karzen

akçe bulamayıp da borcu açıkta kalır ise bu misüllü madenci ba-kudret

ve ba-itibar idüğü zahire çıkacağından ocağını diğer kudretli ve muteber

bir madenci füruht etmeğe mecbur olacaktır.

78. Madenciyandan her hangi biri canib-i miriden alacağı gerek peşinat

akçesine ve gerek teslim etmiş olduğu kömürün esmanına mahsuben

idareye hitaben ashab-ı matlub yedlerine vereceği senedat hakikaten

duyunat-ı saire için olup da zahiren amele namına verdiği ve bu vechle

sahtekârlık ettiği tahakkuk ve tayin eylediği surette madenci-i merkum

ceza kanunname-i hümayunu ahkâmı iktizasınca sahtekârlık cezasına

mahzar olacaktır.

79. Bir ocağın kömürü hîn-i keşidesinde mal sahibi olan madenciyanın

başında bulunması lazım gelir ise de umur-ı sairesini rü’yet etmek için

bulunamadığı halde diğer adamının bulunmasını tensip görebilip fakat

muahharen hiç bir sözleri çıkarmaya hakkı olamayacaktır.

80. Bir madenci kömürünü ocaktan çıkarmaksızın hem tozundan ve hem

kesmesinden tefrik ederek hidematına idarenin kabul edebileceği

Page 90: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

90 

 

kömürü çıkaracaktır ve şayet toz ve toprak ve kesme ile mahlût olduğu

halde hidematına çıkarıp da kömürciyan kömürü bunlardan tefrik ile

tahmil etmeye mecbur olacaklarından bu ise kiraciyan-ı merkumenin

tazyî‘-i evkatını muceb olmağla bu hale mütecasir olan madenci

kiraciyanın bir nöbet ücretlerini kiraciyana verilmek üzere canib-i

idareye itaya mecbur olacaktır.

81. Bir ocağın imaline amele-i cüz’iyye kifayet ettiği halde külli ameleyi zabt

ile birazının tehî ve ticaretsiz kalmasına sebep olan madenci tehî

durdukları yevmiye ücretlerini verdikten başka madenci-i merkum

muâteb tutulacaktır.

82. Bir madenci ocağında istihdam eylediği amele-i maden-i hümayun için

hükümet marifetiyle celp olunduğundan kendi umur-ı zâtiyyesi için

istihdam etmeğe hiçbir vechle salahiyeti olmayarak fakat bir iki kimseyi

kendi emrinde istihdam etmeğe mecburiyet-i şedidesi olduğu halde

canib-i idareye haber vererek yevmi on guruş ücretle istihdam

edebilecektir.

83. Bir madencinin de ocağında işlemekte olan amelesi diğer madenci

tarafından tahrik ve tergib ile kendi ocağına alarak tatil imaline sebep

olur ise amele-i merkume evvel ki ocağına redd olunduktan sonra

mahrek-i merkum üç gün müddetle hapse ilka olunacaktır.

84. Bir ocağın imaline bazı esbabdan dolayı sekte gelerek biraz müddet tatil

olunması taht-ı mecburiyette ve amelesi dahi boşta olduğu halde

amele-i merkumenin diğer lüzumu olan bir ocağa muvakkaten verilmesi

ve bu vechle bir gün tehî ve ticaretsiz bırakılması zımnında sahib-i ocak

canib-i idareye gelip haber verecektir ve şayet haber vermeyip de

amele-i merkumeyi tehî ve ticaretsiz bıraktığı halde sekseninci

maddede muharrer ceza misüllü taht-ı mücazata alınacaktır.

85. Amele postasından birinin müddet-i istihdamının hitamında cetvel

suretinde bir defter tanzim ve tertip olunarak defter-i mezburda madenci

yedinde bulunan amele defteri mucibince ameleden her birinin isim ve

şehadeti ve mensup olduğu divanı ve müstahak oldukları ücret

yevmiyeleri isimleri hizasına terkîm ve ekletmiş oldukları nan-ı aziz ve

saire bahasını dahi tahrîr ve iş‘ar ile cedvel-i mezkûru mevkide bulunan

Page 91: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

91 

 

amele mukayyedine getirip kayd ettirdikten sonra divan-ı mezbur

muhtarına teslim etmek üzere amele-i merkumeden mutemed birisine

ita edecektir ve sütun-keşanın ücretleri dahi bu tertip üzere icra

olunacaktır.

86. Vezaif-i madenciyan hakkında atf-ı beyan mevadın şamil olduğu

nizamatın kâffesine madenciyandan her biri mutavaat edecekleri emr-i

tabii olduğu misüllü idare memurlarından adalet-karane verilecek gerek

evamire itaat ve verilecek kararı dahi bilâ-sual kabul edeceklerdir ve

şayet hilaf-ı emre mütecasir olan olur ise memura adem-i itaatinden

neşet etmiş olacağından bu makuleler maden-i humayunda kabul

olunacaktır.

Fasıl 8

Vezâif-i Memuriyet Nizâmı

87. Maden-i hümâyun idaresi reisi bulunan zat memur-ı müstakil

olduğundan maiyetinde bulunan bi’l-cümle memuriyet-i saire reisi

mumaileyhden vârid olacak evâmire itaat edeceklerdir ve şayet içlerinde

bunun hilâfına mütecasir olan olur ise zabitana adem-i itaat cezasına

mahzar olacaktır.

88. Mevkilere tayin olunan memurinden her biri iş bu nizam-namenin

ahkâmıyla hareket ederek ve memuriyetlerinde müstakil olduklarından

bir madencinin veya ameleden birinin gerek madenci ve gerek sair güne

bir maslahatı zuhurunda mevkii-i memurine gelip ifade-i hal ve keyfiyet

edecek ve memur-ı mumaileyh dahi idare riyasetine beyan-ı hal

edecektir fakat bazı mevad-ı cüziye vukuunda kendiliğinden icraya

muktedir olacaktır.

89. Mevakide bulunan memurin ocaklardan harmanlara kadar olan yolları

daima nezaretle muhtac-ı tesviye olan mahallerini mensup oldukları

ocak sahiplerine tesviye ettirecektir.

90. Mevakide bulunan memurin ocaklardan tenzîl olunan kömürlerin iş bu

nizamname ahkâmına tevfikan olunmasına dikkat ve itina edeceği gibi

Page 92: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

92 

 

her aybaşında tertip edeceği keşif defterini canib-i idareye irsâl edecek

ve tahmin edeceği kömürü miktarından fazla tahmin edip de ona göre

peşinat akçesi verildikten sonra kömürün hîn-i naklinde tahmininden

noksan olduğu meydana çıktığı ve kömür hesabının miriye borcu kaldığı

tebeyyün eylediği surette memur-ı mumaileyh şediden mesul

tutulacaktır.

91. Mevaki memurları kömürün ihracat ve nakliyatı hakkında gördükleri

mahzuratı veyahut lazım gelen ıslahatı ve vâki olan muhatarat ve

mugayir-i nizam harekatı derhal canib-i idareye arz ve iş‘ar

edeceklerdir.

92. Madende müstahdem bi’l-cümle memurin ve ketebe ve hademe-i saire

daimen ve mütemadiyen bizzat işlerinin başlarında bulunup memur

oldukları hizmetlerin vakt u zamanıyla ve hakkıyla ifasına ihtimam-ı tam

ve gayret-birle ibraz-ı sadakat etmek semere-i himmetlerini göstermek

fariza-i zimmetleridir.

93. Maden-i merkume mevaki-i iskelelerinde bulunan ebniye beynlerinde

mahal ve esvakda abdan-ı insana mazârr olacak taaffünat ve sair

fenalıkların vukuunu memurları tarafından man-i itina olunup bu misüllü

fenalıklar bulunan mahalleri tathîr ettirmek ikdam vezaif-i sıhhiyeden

olarak ve şayet bu makule insan muzır olacak şeylerin hudûsuna

mütecasir olanlar olur ise bunlar bir günden üç güne kadar hapis ile

mücazat olunacaktır.

94. Maden-i mezkûrda vaki gerek demir yollarda istihdam olunan miri

hayvanlarının me’kûlât ve masârifât-ı sairesiyle cânib-i mirîden imâl

olunan ocakların masarif-i ihrâciyye ve gerek vâki olacak kâffe-i

masârifât hak ve yoluyla edilerek telef ve sirkatten vikayesiyle taklîl-i

masârifât ve teksîr-i vâridatına mevki memurları ve kâtipleri tarafından

kemal itina ve dikkatle ibraz-ı sadakat edecekler ve hilafına hareketle

aksi hal vukuunda memur ve katib-i mumaileyhimin adem-i

dikkatlerinden neşet etmiş olacağından vaki olacak ziyan kendilerinden

tazmin ile mücâzât olunacaklardır.

95. Maden-i merkum lâzımesi için bi’l-mübayaa ambarlarda ba-defter

mevcut olan alet ve edevat maden ve erzak ve saire ambar

Page 93: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

93 

 

memurlarının yed ve hıfzında olacağından bunları memuriyet-i

mumaileyhim zayi ve teleften vikaye etmeğe dikkat edip tekâsül ve

adem-i dikkat veya sair cihetle telef ve zâyi vukua geldiği surette tazmin

edeceklerdir.

96. Maden-i mezkûrda bulunan bi’l-cümle memurin sıfat-ı memuriyetleri

husûsâtı yedlerinde olacağından bunların maden-i mezkûrda ocak

küşâd ve imâl eylemeleri veyahut bir madenci ile şerik olmaları külliyen

memnudur.

97. Maden mevkilerinde bulunan bi’l-cümle memuriyet umur-ı

memuriyetlerini kemal sadakatle îfâ etmeğe borçlu olduklarından ve bu

dahi cümlesinin yek-dil ve can olarak birbirleriyle hüsn-i imtizâc ve

küçük büyüğüne itaat ve büyük küçüğüne hürmet etmeklik ve rûy-ı

melâmiyet göstermeklik ile hasıl olacağından şayet memurinden biri

diğerine mahzen adâveti münasebetiyle iftira eder ise veya sair gune

muamele-i na-makbulede veyahut kendisinin büyüğü olup da alacağı

emre adem-i itaatte bulunur ise şedidan mücazat olunacaktır.

98. Memurin ile zabtiye neferatı saye-i Hazret-i Padişâhî’de müstevfi

maaşla istihdam oluna geldiklerinden ifâ-yı maslahat zımnında bir kaza

ve karye ve mahal-i saireye iğramlarında beytutet edecekleri

mahallerde yem ve yiyeceklerini akçeleriyle alarak bu yolda kimsenin

meccanen bir tanesi kabul ve özr etmeyecek ve ettikleri tahakkuk

eylediği takdirde aldığı şeyin bahası tazmin ettirildikten başka üç gün

hapis ile mücazat olunacaktır.

99. Hasb-el-mevâki memurin maiyetlerinde bulunan zabtiye neferatı ve

amele uşağı gibi hizmet-i zatiyelerinde istihdam olunmayıp daima

maden umurunda kullanılarak hilafı hareket eden memur mesul

tutulacaktır.

100. İş bu nizam-namenin ahkâm-ı mündericesi mer’iyy-ül-icrâ tutulup

ve hariç münderic teferru vaki dahi mevad-ı mündericeye ve usul-i

madene tevfikan canib-i idarenin tedabir-i hasenesiyle icra olunacaktır.

Page 94: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

94 

 

Maden-i mezkûrun bidayet-i küşadından bu ana gelinceye değin gerek ihracat

ve gerek tenzilat ve gerek teferrüat-ı sairesi hiçbir nizam tahtına alınmayarak her bir

hususatı işin gidişine göre rüyet olunmakta ve bu ise bazı gün müşkilatı müeddi

bulunmakta idiğinden Tersane-i Amire idare meclisi azasından olup memuriyet-i

mahsusa zımnında maden-i mezkûra gelmiş olan Miralay izzetli Said Bey Efendi ve

çakerleri hazır olduklarımız halde akd olunan komisyon-ı mahsusadadır pîş-i tezekkür

olunarak maden-i mezburda istihdam olunan madenciyan ile ahali-i amelenin

hukukunu muhafaza ve bunların kâffe-i efal ve hareketini taht-ı rabta ve intizama

almak ve bu vechle maden-i mezkûr işine asla bir surette sekte getirilememek ve her

mamur vezaif-i memuriyetini bilip, harice tecavüz etmemek ve hilafına mütecasir

olanlar mahzar-ı mücazat olmak zımnında maden-i merkume idaresinin ruhu

denilmeğe şayan yüz bendi şamil iş bu nizamnameyi tanzim ve takdimine ictira

kılınmış olmağla ol babda ve kati usulde emr ü ferman hazret-i men-lehü’l-emrindir.

4 Muharrem 1284 H ve 26 Nisan 1283 Rumi

Nizamnameyi hazırlayanların adları

Katib-i maden İsmail Hakkı, Kolağası Tahsin Hasan, Miralay Memur-ı mahsusa Said

Mehmed, Reis-i komisyon-ı maden-i mezbur Hüseyin el- Seyyid, Nazır-ı maden ve

Kaymakam-ı Liva-yı Ereğli Dilaver.

(Nizamnameyi hazırlayanların adlarının altında bu kişilerin mühürleri bulunmaktadır.)

13386 Numaralı Özgün Nizamname

13386 Numaralı Nizamnamenin İçindekiler Çizelgesi (sağdan sola)

Page 95: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

95 

 

13386 Numaralı Nizamnamenin 1b-2a. sayfaları (sağdan sola)

13386 Numaralı Nizamnamenin 2b,3a,3b,4a numaralı sayfaları (sağdan sola)

13386 Numaralı Nizamnamenin 4b,5a,5b,6a numaralı sayfaları (sağdan sola)

Page 96: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

96 

 

13386 Numaralı Nizamnamenin 6b,7a,7b,8a numaralı sayfaları (sağdan sola)

13386 Numaralı Nizamnamenin 8b,9a,9b,10a numaralı sayfaları (sağdan sola)

13386 Numaralı Nizamnamenin 10b,11a numaralı sayfaları (sağdan sola)

13386 numaralı nizamname nüshası madde başlarında madde başlıklarının

bulunmaması ve en son sayfada nizamnameyi hazırlayanların adlarının yazılıp,

Page 97: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

97 

 

mühürlerinin basılmamış olması dışında 13385 numaralı nizamname yazmasının

aynıdır. Bu nedenle çevri yazılarının verilmesine gerek görülmemiştir.

Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin Nizamnâmesi’nin maddelerine ilişkin özet bilgiler

4 Muharrem 1284 H. (26 Nisan 1867) tarihli ve 8 fasıl (Bölüm) ile 100

maddeden oluşan Ereğli Kömür Maden-i Hümâyûnu İdaresinin Nizamnâmesi’nin

özgün metni ve metnin çevri yazısı (transkripsiyonu), yukarıda verilmiştir. Ancak, bir

hataya yol açılmaması görüşüyle, maddelerin günümüzün Türkiye Türkçesine çevirisi

yapılmamıştır. Bu durumda maddelerin çevri yazısını ancak uzman olanlar tarafından

incelenebilecek durumdadır. Bu nedenle uzman olmayanların, metinlerden

yararlanabilmeleri amacıyla 8 fasıldan (bölümden) oluşan Nizamname’deki

maddelerinin özeti, ayrıca, aşağıda verilmektedir.

Nizamnamenin 1’inci Faslı (1-5 maddeler): 5 maddeden oluşan bu faslın

başlığı “Numune taharri ve ruhsat tezkiresi nizamı” (Örnek aranması ve İzin

Belgesi düzeni)’ dır.

1’inci madde: “Numune (örnek) aranması için, yönetimden izin alınmasını”,

2’inci madde: “Örneğin uygun bulunması durumunda, madeni bulanın ocak

açması için yönetimden izin alınmasını”,

3’üncü madde: “Numune bulan kimseye, yaptığı masraflar için bağış olarak bir

para ödenmesini”,

4’üncü madde: “Yönetimden izin alınmadan araştırma yapılamayacağı, hatta

kendiliğinden de bulunmuş olsa, yönetimden izinsiz ocak açılıp işletilmeyeceğini”,

5’nci madde: “Yönetimden arama izni ve ocak açıp, çalıştırma izni olmadan,

numune arayıp ocak açanların ocaklarına el konulacağı, bu durumda bunların bir hak

iddia edemeyeceklerini hükme bağlamaktadır.

Nizamnamenin 2’inci Faslı (6-9 maddeler): 4 maddeden oluşan bu faslın

başlığı “Ocaklardan harmanlara veya iskelelere olan tarafın nizamı” dır.

Page 98: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

98 

 

6’ıncı madde: “Ocağın birinin tarlasında bulunması durumunda, ocak işletenin,

yönetim tarafından tayin olacak görevlilerin saptadığı ve yalnız ocağın bulunduğu

yere değil, tarlanın tümüne ait yıllık kira değerinin, ocak kapanana değin ödenmesi

gerektiğini”,

7’inci madde: “Kömürün iskelelere, başkalarının tarla veya tarlalarından

geçilerek götürülmesi durumunda, tarla veya tarlaların sahiplerine yıllık bir ‘geçiş

ücreti’ ödenmesini”,

8’inci madde: “Bir ocağa yeni bir demiryolu yapılması durumunda,

demiryolunun geçeceği arazilerin sahiplerine, devlet tarafından bedel (bugünkü

istimlâk bedeli gibi) ödenmesini ve ödeme esaslarını”,

9’uncu madde: “Demiryollarının sağ ve sol taraflarında, harmanlar olarak

kullanılacak yerlerin sahiplerine, devletten bir ödeme yapılacağını” hükme

bağlamaktadır.

Nizamnamenin 3’ünci Faslı: (10-12 maddeler): 3 maddeden oluşan bu faslın

başlığı “İnşaat-ı Ebniyye Nizâmı” (Binaların yapılma düzeni)’dir.

10’uncu madde: “Kömür havzasında han ve fırın ve mağaza ve kahvehane gibi

yapılacak binaların, ruhsatsız ve gelişigüzel yapılamayacağı, yönetim tarafından

gösterilen yerlere ve planlara uygun olarak yapılabileceğini”,

11’inci madde: “Ocaklarda çalışan işçilerin geceleri açıkta kalmamaları için,

ocakların başında, maden sahibi tarafından, yönetim tarafından kabul edilebilir

nitelikte, oturmaya elverişli ve mükemmel işçi koğuşlarının yapılarak işçilerin huzur ve

rahatlarına dikkat edilip özen gösterilmesinin ocak sahiplerinin görevi olduğunu”,

12’nci madde: “Bina yapacak maden işletmecilerinin veya yerli halkın, bina yapımı

için ormanlardan gelişigüzel kereste kesemeyeceklerini, yönetimden izin alınması

gerektiğini, izinsiz ağaç kesilmesi durumunda, devletin kerestelere el koyacağını”

hükme bağlamaktadır.

Nizamnamenin 4’ünci Faslı (13-20 maddeler): 8 maddeden oluşan bu faslın

başlığı “Ocaklara Lazım Olan Sütun ve Sütun-Keşân Nizamı (Ocaklara Gerekli

Direk ve Direk Çekilmesi Düzeni)”dir.

Page 99: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

99 

 

13’üncü madde: “Ocaklar için gerekli kerestenin kesinlikle Ereğli ormanlarından

kesilmesi ve Ereğli ormanlarından maden ocağı sahiplerinin, tüccar ve başkalarının

kereste ve odunluk kesmelerinin kesinlikle yasak olduğunu, ancak Ereğli kazası

yönetiminin kereste vergi ve gümrük gelirini etkilememek kaydıyla tüccar ve

başkalarının, önceden yönetimden izin almak koşuluyla, uygun görülecek başka

ormanlardan kereste ve odun kesilip, nakledilebilmesine izin verilebileceğini”,

14’üncü madde: “Ocaklar için gerekli direklerin, mevsiminde kesilip getirilmesi

gerektiğinden, yeni yıl için tahsis yapılabilmesi amacıyla, Şubat ayı başında bütün

maden işletenlerin idareye çağrılıp, toplanması ile her ocağın işine ve gidişine göre

bir yıllık direk ihtiyacının incelenip, görüşülüp, deftere yazılıp belirlenmesini ve bunları

taşıyacak hayvan mevcuduna ve yükleme durumuna göre dağıtılmasını, her bir

kazanın hissesine düşen direğin miktarını ve bunların hangi ocaklara çekileceğini,

tertibi yapan yönetim tarafından, deftere uygun olarak bildirileceğini”,

15’inci madde: “Bir kazanın payına düşen direklerin, tahsis edildiği köylerin durum

ve gücüne ve hayvan mevcuduna göre dağıtılmasını ve sonucun tutanakla

saptanarak, maden yönetimine gönderilmesini”,

16’ncı madde: “Köylere dağıtılan direklerin kış gelmeden, Ağustos ayı, bilemedin

Eylül ayı sonuna değin, tamamıyla naklinden o köyün muhtarının sorumlu olduğunu,

muhtarın direklerin zamanında naklini başaramaması nedeniyle, bağlı olduğu ocağın

üretimine zarar gelmesi veya bacasının göçmesi durumunda ve doğan zararın,

muhtarın ihmalinden ileri geldiğinin belirlenmesi halinde, zararın derecesine göre,

muhtarın komisyonca belirlenecek süre, hapisle cezalandırılacağını”,

17’nci madde: “Ocakların bazıları yüksek ve bazıları alçak damar yapısında

olduğundan, direk ihtiyacı buna göre değişmektedir. Bu nedenle madenciler, ocakları

için gerekli direklerin uzunluk ve kalınlığını gösteren ikişer adet mühürlü belge

düzenleyip, birini muhtara, birini de maden yönetimine verecek, buna göre kesin

kesim, taşıma ve gereken fiyatın belirleneceğini”,

18’inci madde: “Bir madencinin ocağına tertip edilen direği, uygun biçimde ve

koşulda getiren taşıyıcıya düşük fiyat verilemeyeceği gibi madenci tarafından direği

taşıyanları incitecek ve eziyet edecek davranışlarda bulunulmamasını, buna cesaret

eden madenciden ceza olarak, direğin fiyatının iki katının alınmasını”,

Page 100: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

100 

 

19’uncu madde: “Madenci ocağına bir yılık ihtiyacı için ayrılan direklerin her

aybaşında ne kadarının alındığının yönetime bildirilmesi gerektiğini”,

20’nci madde: “ormanların korunması amacıyla yeni açılacak ocakların kılavuz

denen ve ileriye sürülen bacasının, direk yerine tuğladan duvar olarak yapılması ve

yarar görülmesi durumunda, daha sonra açılacak ocaklarda tuğladan duvar ve kemer

yapılmasını” öngörmektedir.

Nizamnamenin 5’inci Faslı (21-35 maddeler): 15 maddeden oluşan bu faslın

başlığı Tertîb ve İstihdâm-ı Amele Nizamı (Düzenleme ve İşçi Kullanılması Nizamı)’

dır.

21’inci madde: “Ocaklarda çalıştırılması gereken kazmaciyan, küfeciyan ve

kiraciyan işçilerin, Ereğli Sancağındaki on dört kazadan ve 13-50 yaşları arasındaki

sağlam kişilerden seçileceğini ve bunların kaza kaza saptanıp deftere yazılacağını,

bu defterde yazıldığına göre çağırılacaklarını”,

22’nci madde: “21. maddede sayılan işçilerden kazmaciyanların madenlerde

çalıştırılması mecburiyeti olmadığını, rızaları ile çalışacaklarını ve kazmacılara liyakat

ve işine göre ücret ödenmesi gerektiğini”,

23’üncü madde: “kazmacıların ocakta sürekli bulunmalarını ancak, daha fazla

ücret veren bir madenciye gitmekte serbest olduklarını”,

24’üncü madde: “Ocağın içinden dışarıya kömür taşıyan küfeciyanlardan ayni

köyden olanların ikiye bölünerek, birinci grubun 12 gün çalıştıktan sonra, köydeki iş

ve tarım işlerine döneceklerini ve yerlerini 12 gün süreyle ikinci grubun alacağını”,

25’inci madde: “12 günlük çalışmasını bitiren küfeciyanlardan görevi devr alacak

ikinci grubun, ocaklardaki işin durmaması için, çalışan grup gitmeden, ocağa

gelmelerini”,

26’ncı madde: “Nöbeti devr alacak küfeciyanların zamanında ocak başında

bulunmalarından muhtarların sorumlu oldukları ve böyle bir durumda geciken işçilerin

12 günlük sürelerinin tamamlanmasından sonra yönetimce belirlenen yerde, ücreti

karşılığında, bir veya iki gün çalıştırılacaklarını”

Page 101: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

101 

 

27’nci madde: “Kazmacılar ve öteki işçilerin yirmi dört saatte iki vardiya olarak iş

yapacaklarını”,

28’inci madde: “Kazmaciyanların birinci grubu yorgun olacağından, ertesi sabah

erkenden, işçilerin dört saat içinde ocaktan çıkarılabilecekleri miktarda kömür hazır

edip, ocağı yağlayıp, öteki görevlerini yaptıktan sonra ocaktan çıkacaklarını, ancak

kazmaciyanın çalışırken yanlarında ocak çavuşu bulunacağından ve yağ ve öteki

hususlarda ocağın iyi çalıştırılmasını gözeteceklerinden, şayet bunlarda bir kusur

olursa bundan hem çavuşun hem de kazmaciyanın sorumlu olduğunu, kusur

durumunda, gereğine göre çavuş ve kazmaciyanın yarım yevmiye ile

çalıştırılacaklarını”,

29’uncu madde: “İşçilerin 24 saat içinde, istirahatları dışında on saat

çalışacaklarını, bu 10 saatlik sürenin yaz kış sabah saat on birde başlayarak, dört

saat çalışarak, kazmaciyanların akşamdan kazarak hazır ettikleri kömürü ve tozu

dışarı çıkaracakları gibi iş bitiminde ocak çavuşuna haber vererek iki saat istirahat

edip, yemek yedikten sonra iki saat daha ocağın dışındaki işlerini çavuşun talimatına

göre yerine getirmelerinin ardından ikinci nöbete başlayacaklarını ve kazmaciyânların

kendilerine öze ikinci nöbet işini tamamıyla yapmalarının ardından işçilerin hazır olan

kömürü ve tozu yine dört saat çalışarak dışarı çıkararak, o günlük işini

tamamlayacaklarını, onların bundan fazla çalıştırılamayacaklarını”.

30’uncu madde: “İşçilerin hastalık ileri sürerek doktora çıkmaları durumunda,

hastalığı hafif derecede ise oradaki doktorca tedavi edilmesini ve durumu ciddi ise

ocak sahibinin sağlayacağı mekkâre ile yanına adam katılarak köyüne gönderilmesini

ve işçinin hastalığının hile olduğu anlaşılırsa, kalan iş süresini tamamlayana kadar

işine iadesini, kaçmaya yeltenmesi halinde iki kat süre ile çalıştırılacağını”,

31’inci madde: “İşçinin bir başka işçiyi kaçmaya kışkırtması ve kışkırtılan işçinin

kaçması durumunda, kışkırtan işçinin, ceza olarak iki kat süreyle çalıştırılacağını”,

32’nci madde: “21. Maddede yazılı üç sınıf işçiden kiraciyandan bir ilçe veya bir

başka yerde bulunan, kiracı hayvanlarının iki kısma bölüneceğini ilk bölümün

ocaklara getirilip 15 gün süreyle kömür çektikten sonra, ikinci bölümün geleceğini, ilk

bölümün de köylerine dönerek, nöbetlerinin vakti gelinceye değin hem hayvanlarını

dinlendireceklerini ve hem de kendi özel işlerine bakacaklarını”,

Page 102: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

102 

 

33’üncü madde “Kiraciyân postalarının nöbet zamanında, nöbetlerine günü

gününe gelmelerini ve nakliye işlerini aksatmayacak biçimde gönderilmelerini,

bunların zamanında gönderilmelerinden kaza (ilçe) müdürü ve muhtarlar sorumlu

olduklarından zamanında gönderilmemeleri durumunda, buna sebep olan veyahut

kiracı ve işçiyi maden hizmetine göndermeyen müdür ve muhtarların sorumlu

tutularak, cezalandırılacaklarını”,

34’üncü madde: “Kömür çekilmesinden kaçınarak, yöredeki odun çekme ve başka

ticari işlere giden kiracıların firar cezasına çarptırılacaklarını”,

35’inci madde: “Kiraciyânların ocaklardan taşıyacakları kömürü yüklerken, ayak

altına alarak telef etmemelerini ve kabul edilebilir nitelikten ufak olan veya düşük

vasıflı kömürü doldurmak suretiyle gerek ocak sahibini ve gerekse devlet malına

zarar verecek iş ve davranışlardan kaçınmalarını, aksine davranışlarda bulunmaları

durumunda idarece şiddetle cezalandırılacaklarını, bu gibi durumların ortaya

çıkmaması için kömürlerin tartılıp yazıldıkları harman ve iskelelere özel memurların

konmasını, bu memurun dikkatsizliğinin ortaya çıkması durumunda şiddetle

cezalandırılacaklarını” öngörüp, hükme bağlamaktadır.

Nizamnamenin 6’ıncı Faslı (36-42 maddeler): 7 maddeden oluşan bu faslın

başlığı “Vezâif-i Yazıcı ve Kantarcı ve Kabul-ı Şayan-ı Kömürün Cesâmeti” (Yazıcı ve Kantarcının Görevleri ve Kabul edilebilir nitelikteki Kömürün

Büyüklüğü)”dür.

36’ncı madde: “Ocaklardan çıkarılan kömürlerin hem iskelelerde ve hem de

demiryolu harmanlarında tartılacağını, buralarda kantarcı ve yazıcı olarak atanan

uzman kişilerin sadık ve düzgün davranışlı olmalarını, tartı ve kayıt işleri yönetimin

görevleri içinde bulunduğundan, kömür sahiplerinin de tartı ve kayıt işlerine fesat

yapılmasının önlenmesi için gereken özeni göstermelerini”,

37’nci madde: “Yazıcı ve kantarcıların tartı ve yazım işlerini doğrulukla

yapmalarını, bilerek hatalı tartı yapanlar ile yazımda hile yapanların ceza yasasına

göre cezalandırılacakları gibi başlarında bulunan görevlilerin de sorumlu tutulup

cezalandırılacaklarını”,

Page 103: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

103 

 

38’inci madde: “Kömürlerin indirilmesi sırasında tozsuz ve topraksız ve kesme ve

taşsız, temiz olmalarını, ayrıca cevizden ve en azından fındıktan küçüklerin

alınmamasını, bu hususların yazıcı, kantarcı ve başlarında bulunan görevlilerin görevi

olduğunu, dikkatsizlik veya kömür sahibine arka çıkmaları gibi nedenlerle hatalı işlem

yapanların, almış oldukları kömürün bedelinin iki katının bunlardan ceza olarak alınıp,

madene gelir kaydedileceğini”,

39’uncu madde: “Yazıcı ve kantarcı ve gerekse başlarındaki görevlinin, kömürü

gerçek ağılığından fazla gösterip yazmalarının ortaya çıkması durumunda, fazla

gösterilen kömür değerinin iki katının kendilerinden tazmin edileceğini ve ayrıca

hırsızlık suçundan cezalandırılacaklarını”,

40’ıncı madde: “Madeciyânın tartılıp teslîm ettikleri kömürler iskele ve

harmanlardan yakılma ve kullanılma yerlerine varıncaya değin beş altı defa elden ve

kürekten geçerek, zedelenip ceviz büyüklüğündeki kömür toz gibi olacağı ve hiçbir

işe yaramayacağından, ceviz ve fındıktan aşağı büyüklükte kömür alınmamasını,

alınacak olursa, buna neden olanlardan bedelinin tazmin ettirileceğini”,

41’inci madde: “Kömürlerin ocaklardan çekilmesinde, kiraciyan galeri sahibinin

tozlu, topraklı ve taşlı kömürün küfelere doldurulmaması için, ocakların başında birer

ikişer memurluk bulunduracağını, buna rağmen kabul edilebilir nitelikte olmayan

kömür gönderilmesi ve bunun memurun dikkatsizliğinden ileri gelmesi durumunda

memurun şiddetle cezalandırılacağını”,

42’nci madde: “İskelelerden kömür yükleyecek gemiler, kömürü ayak altında

kalarak ezilmesinden ve sandal ve gemiye konulurken, yüksekten dökülerek

kırılmasından kaçınılması için, kömürün gemilerin ambarlarına oluklar vasıtasıyla

konularak, kömürün yitirilmemesine özen gösterilmesini, gemi kaptanların bu

hususlara özen göstermemeleri durumunda sorumlu tutulacaklarını” kayıt altına

almaktadır.

Nizamnamenin 7’incı Faslı (43-86 maddeler): 44 maddeden oluşan bu faslın

başlığı “Ocaklar ile Hukuk ve Vezâif-i Madenciyan Nizamı (Ocaklar ile

Madenciyan’ın görevleri ve hakları)”dır.

Page 104: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

104 

 

43’üncü madde: “Bir madencinin yeni açacağı ocağın, üretimde bulunulan başka

bir ocağın damarından olduğu anlaşılırsa, o yerde yeni ocak açılmasının yasak

olduğunu, fakat bunların aralarındaki uzaklığın beş yüz kademi geçmesi halinde,

yasağın söz konusu olamayacağını ve işletme belgesi verilebileceğini”,

44’üncü madde: “Ocaklardan çıkarılan kömürlerin devlet yerlerinde veya iskele

başlarında veyahut demiryolu harmanlarında tartılacağı ve her halde iskelelerde

teslim olunacağı kural olduğundan açılacak ocağın, iskeleye olan uzaklığından söz

edilerek fazla taşıma veya çıkarma masrafı gibi zarar ziyan iddiasında

bulunulamayacağını ve kömürü belirlenen yerlerde teslim etmeye mecbur

olduklarını”,

45’ncı madde: “Madenler Padişah’ın mülkü ve malı olduğundan ocaklardan

çıkarılan kömürü madencilerin yönetimin gösterdiği yerden başka bir yere

nakledemeyeceği gibi fiyatlar belirlenmesinde zam veya indirme yapılmasının da

Padişah emri ile olabileceğini”,

46’ıncı madde: “Bir madencinin ocağındaki kömür damarı tükenmeden ileriye

doğru sürülmekten ötürü kılavuz tabir olunan bacaların yollarının uzaması

durumunda, ocağın terk ve tatil olunması, Padişah’ın malına zarar vereceğinden bu

gibi ocakların kömürleri tükenmedikçe ve işlenmesi zararlı olmadıkça, ayak

alınmasının hiçbir biçimde câiz olamadığını, ancak kömürü tükendiğinde ayak

açılması, gerekirse yönetime haber verilerek, yönetimin görevlendireceği heyetin

ocağın haritasını düzenleyip, gereken ayakların bu harita üzerinde işaretlenmesinden

sonra ayak almağa ruhsat verileceğini ve henüz kömürü bitmemiş ise bitmesine

değin yine sahibi tarafından kullanılacağını veyahut bu durumuyla yönetime

bırakılacağını”,

47’inci madde: “Bir madencinin işlettiği ocağın ayakları alınmak gerektiğinde, keşif

yapılarak çizilen haritada, gösterilecek ayaklardan başka yerlerden ayak alıp, ocağı

bütünüyle yıkıp harap etmesi halinde ocağa yönetimce el konulacağı gibi, devlet

malını tahrip edenler hakkında verilecek ceza kadar madenciye de ceza verileceğini”,

48’inci madde: “Madenin Padişahın malı mülkü olması nedeniyle, kimseye mülk

olarak verilemeyeceğini, bir madencinin elinde bulunan ocak yahut ocakları terk

ederek üretimi durdurması halinde bu gibi ocak veya ocaklara yönetimin el koyma

hakkı bulunduğu gibi, diğer sahiplerden bir madencinin istemesi halinde idarenin bu

Page 105: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

105 

 

madenciye ruhsat verebileceğini ve ocağı terk eden madencinin masraf davası

açmaya hakkı olamayacağını”,

49’uncu madde: “Bir madenciye işletmesi için verilmiş ocağı yeterli güce sahip

olmadığından üç ay kadar işlemeyerek üretimi durdurması durumunda, yönetim

kendisine yaptığı ihbar üzerine, kudreti yetmediğinden ocağı işletemeyeceğini beyan

eylemesi durumunda, kudreti yeten bir ortak almaya zorunlu olduğunu, bunun da

kabul edilmemesi durumunda ocağı yönetime devretmeye mecbur olacağını”,

50’inci madde: “Madenciler arasındaki şirket mukavelesi yönetim huzurunda

yapılacağından ve şirket koşullarının da yönetim tarafından onaylandığından ve bu

hususların şirket ortaklarınca birbirlerine verecekleri mukavele senetlerinde

açıklanmış olduğundan, buralarda yazılı maddeler dışında birbirlerine dava

açamayacaklarını”,

51i’nci madde: ”Bir madenci altmışıncı maddede belirtilen yönteme dayanarak,

ocak açıp da bir madeni işledikten sonra idarenin her hangi bir nedenle, ocağı terk

ettirilerek, üretimin durdurulması durumunda, yönetimin haksız olduğu ortaya çıkarsa

bu ocağın başka kimselerce işletilemeyeceğini, işletmeye yine ocak sahibinin yetkili

olacağını”,

52’inci madde: “Maden ve arazi Padişah’ın vakfı olduğundan, madeni

işletenlerden birinin ölmesi durumunda, işletmekte olduğu ocağın çocukları var ise

onlara geçeceğini, çocukları yoksa milli emlake geçeceğinden öteki varislerinin ocağa

hiçbir biçimde karışamayacaklarını, ancak çıkarılmış olan kömür ile ocaktaki borç ve

bütün işlemlerin varislerine ait olacağını”,

53’üncü madde: “Madende şimdiye değin çalıştırılan madenciyan ve

kazmaciyandan bazıları yabancı uyruklu iseler de devlet hizmetinde çalıştırılmış

olmalarından ötürü bir bakıma yabancı olarak görülmeyip, bütün işlemleri devlet

kanunları ve nizamlarına uygun olarak görüleceğini, bunlardan her hangi biri mevcut

nizamlara uymayı kabul etmeyecek olur ve üç kez işbu nizamname hükümleri dışına

çıkarak istenmeyen davranışlarda bulunursa, ocağına ve mevcut kömürüne değer

biçilerek, idare tarafından madenden uzaklaştırılacağını”,

54’üncü madde: “Osmanlı uyruğunda olan madenciyandan her hangi birinin bu

nizamname hükümlerine uygun olmayan davranışlarda bulunması durumunda, sözü

edilen nizamname hükümleri uyarınca cezalandırılacağını ve böyle aykırı

davranışların üç kez daha yinelenmesi durumunda ocağına ve mevcut kömürüne

Page 106: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

106 

 

değer biçilerek yönetim tarafından madenden bütün bütün kovulup,

uzaklaştırılacaklarını”,

55’incı madde: “Bir madencinin işletmekte olduğu ocağın direklerini kavi ve

muhkem ve tavanının sağlam olarak yapılmasına dikkat etmesi önemli görevleri

içinde bulunduğundan, masraftan kaçınarak bunlara özen göstermemesi nedeniyle

ocağı çöker ve can kaybı ortaya çıkarsa madencinin ceza yasalarına uyularak

mahkûm edileceğini”,

56’ıncı madde: “Madende çalıştırılan işçilerin tümünün İslam ve az bir kısmı

Hıristiyan olduğundan bir ocakta bulunan birkaç Hıristiyan için Pazar günleri tatil

olunup da kırk elli kadar İslam işçinin de boş kalmaları ve bu nedenle üretimin büyük

ölçüde aksaması hiçbir biçimde uygun bulunmadığından, Hıristiyan işçilerin Pazar

günleri ayinlerini yaptıktan sonra ve Müslüman işçilerin namaz ve Cuma namazlarını

en yakın olan mescitte kıldıktan sonra yeniden üretime başlayacaklarını ve maden

ocaklarının haftanın hiç bir gününde bu nedenlerle tatil olunmayacağını, ancak

Müslümanlar için bayram ve Hıristiyanlar için paskalya günlerinde gezintilerine izin

verileceğini”,

57’inci madde: “Bir madencinin, işlettiği ocağın kabul edilebilir nitelikteki kömürü

ileride işe yaramayan bir damara rastlandığında yönetime haber verilerek,

incelenmesi sonunda madencinin bu ocağın çalıştırılıp çalıştırılmaması yolunda

verilecek karara göre hareket edeceğini ve haber vermeyerek vasıfsız kömürü, vasıflı

kömürüne karıştırması durumunda mevcut kömürünün tümünün vasıfsız olarak

görüleceğini”,

58’inci madde: “Madenin tüm arazisi Padişah’ın vakfına ait olduğundan,

madenciyanın işlemekte bulundukları ocakları, biri diğerine alıp satamayacakları

tamamen yasak olduğunu, ancak ocak alıp vermeleri durumunda yalnız sarf etmiş

olduğu ocak alım masraflarını alabileceklerini, bu ve başka hallerde ocak alıp veren

ve birbirine ortak olan kişilerin yönetime gelip durumu bildirip söylemedikçe

aralarında olan bütün işlemler ve sözleşme koşulların geçerliği olmayacağını ve

hükümsüz olacağını”,

59’uncu madde: “Birisinin işlettiği ocağı masrafları karşılığında başkasına satacak

olur ve ocağın devlete devri hükmü bulunduğu halde ocağı alacak kimse işletmeci

olup ve borçlarını öderse, bu gibi alıp satışların gerçek sayılacağını”,

Page 107: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

107 

 

60’ıncı madde: “Her hangi birinin yeni ocak açması veya başkasından satın alarak

işletmesi veyahut birisiyle ortak olması kesinlikle yönetimden ruhsat almasına bağlı

olduğunu, ruhsatsız ocak açılır veya satın alınırı veya ortak olunursa ocağın zorla

terk ettirileceğini ve bunlardan dolayı yapmış olduğu masraf ile ziyan iddiasında hakkı

olmadığını”,

61’inci madde: “ Madenciyandan her hangi biri, durumu kuşkulu ve serseri

takımından ve tezkeresiz gelmiş olan kimseyi yönetime haber vermeyerek kabul edip,

çalıştırması durumunda, bu gibi davranışlar hırsıza yataklık yapma suçuna

girdiğinden, madencinin buna göre cezalandırılacağını”,

62’nci madde: “Maden ocaklarında çalıştırılan madenciyandan ve gerek

maiyetinde olan kazmaciyandan her hangi birinin bir hususta merkezi yönetime

getirilmesi gerektiğinde, merkezi yönetim tarafından gönderilecek memur vardığı

veya yazılacak celp tezkeresini aldığı anda merkezi yönetime geleceğini”,

63’üncü madde: “ Sözü edilmiş madenlerde çalışmak üzere başka yerlerden yeni

gelmiş olan madenci yahut kazmacı vesaire yanında bulunan geçiş tezkeresini,

öncelikle Ereğli Hükümeti’ne göstererek oradan maden yönetimine yazılmış bir belge

alacağını, ayrıca maden yönetimine de güvenilir bir madenci veya tüccardan kefil

göstereceğini ve kefil gösterememesi durumun madende çalışamayacağı gibi ikamet

edemeyeceğini”,

64’üncü madde: “Maden ocaklarında çalıştırılan madenci ve maiyetinde bulunan

İslam ve Hırvat işçilerden birisi doğru olmayan durum ve hareketlere cüret ederek

bunun sonucu olarak uygunsuz bir durum ve eşkıyalık ortaya çıkarsa, derhal maden

yönetimi aracılığıyla tutuklanarak hükümete teslim ile işlediği suçun yasalarda

öngörülen cezasına çarptırılacağını, suçlunun yönetimce götürülememesi durumunda

esnaf marifetiyle bulunup tutulacağını ve bu durumda her madencinin kendisini

görevli sayacağını”,

65’inci madde: “Madenciyan ve adamları olan İslam ve Hırvat işçilerden birisi

madenlerde veya başka yerlerde silah ve kesici alet bulunduramayacaklarını,

tabanca ve tüfek atışlarına cüret edilemeyeceklerini, böyle bir şeyin görülmesi veya

duyulması halinde yönetim veyahut nezaret tarafından silah nizamına göre

cezalandırılacağını, ancak bir yere gidilmesinin gerekmesi durumunda, yolda

korkulacak bir durum olduğunda, yerel görevliden silah taşıma tezkeresi niteliğinde

ruhsat tezkeresi alınarak silahın taşınabileceğini, gideceği yere vardığında hemen

Page 108: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

108 

 

silahını çıkararak teslim edeceğini, silah taşıma izni olmadan bir yere gidildiğinin

anlaşılması durumunda cezalandırılacağını”,

66’ıncı madde: “Ocak işletmekte olan madenci yahut onun adına ocağa nezaret

eden ortağı veya çavuşu zevk ve eğlence maksadıyla ötede beride gezdiği için ocağı

su basması ve başka tehlikeli durumlar yaratılarak ocağı kullanılamaz duruma kor ise

devlet malını tahrip edenler hakkındaki hükümlerle, şiddetle cezalandırılacağını”,

67’inci madde: “Madenciyandan birisi kendisine tertip edilen işçiden fazla gördüğü

işçiyi kendiliğinden iade edemeyeceğini, mutlaka yönetime giderek işçi fazlalığının

nedenini bildiremeye mecbur olduğunu, eğer fazla gördüğü işçiyi kullanmayarak hot

be hot geri gönderir veya ocakta çalıştırmadan işsiz olarak bekletirse işçilerin işlerini

yapmış gibi ücretlerini ödemeye zorunlu olunduğunu”

68’inci madde: “Madenciyanın kullandıkları işçilerin ücretlerine mahsuben zorunlu

olarak alıverecekleri erzak ve sair eşyanın alış fiyatına zam yaparak fukaraya

haksızlık etmeyip, ılımlı fiyatla alıp satmaları gerektiğini, şayet haksızlık edildiği

anlaşılırsa, fazla fiyatın düşülmesinden başka haksızlık yapan kişinin vurguncu

cezasına çarptırılacağını”,

69’uncu madde: “Ocaklardan iskelelere giden yolların düzeltilip, tamir edilmesi

gereken yerleri olduğu takdirde, ocak sahibinin bu yerleri, kolaylıkla geçilebilmesi için

onartıp düzelteceğini”,

70’inci madde: “Kömürü naklolunacak ocağın, iskele yolunda düzeltilmesi gereken

yerleri onarılmayıp da kiraciyan hayvanlarının telef olması durumunda meydana

gelecek zararın yarısının ocak sahibi tarafından tazmin olunmasını, hayvanın telef

oluşu biraz da hayvan sahibinin dikkatsizliğinden ileri geleceğinden, diğer yarısının

ise hayvan sahibi tarafından karşılanacağını”,

71’inci madde: “Yeni ocak açmaya girişen bir madenci ocağı önünde en az bin

kantar kömür çıkarıp hazır etmedikçe onun kömürünün keşif defterlerine

geçirilmeyeceğini ve kendisine de madenci gözüyle bakılmayacağını”,

72’inci madde: “yeni ocak açılışına girişen bir madenci ocağı önüne bin kantar

kömür çıkarıp, hazır ettiği keşif sonucu belirlenirse, bu madenciye yönetim tarafından

yardım etmek için öncelikle işçi ve direk çekme haklarını ödemek üzere ocak

önündeki kömürün yarısının bedeli ödenecektir.”,

73’üncü madde: “Bir ocakta ne kadar kömür olduğunu araştırmak için her

aybaşında bir kere mevki memurunun idaresi altındaki ocaklara gideceğini ve mevcut

Page 109: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

109 

 

kömürleri aynen görerek, hakkıyla tahmin ederek düzenleyeceği keşif defterini

yönetime göndereceğini”,

74’üncü madde: “Her ocağın yanında bulunan kömür her ay yapılacak keşif

defterlerinden belli olacağından, bu defterlere göre madenciyana, ocağın yanındaki

mevcut kömürün saptanmış bedellerinin yarısının, yönetimce yardım olarak, peşinen

ödeneceğini”,

75’inci madde: “bir önceki maddede sözü edilen peşinat akçesi madenciyana yeni

yardım demek olduğundan ve bu da işçi ve direk çekenlerin vergi ve sair zaruri

ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla verildiğinden, sözü edilen madenciyan alacakları

bu peşinat akçesini hiçbir yere harcamayarak öncelikle işçi ve direk çekenlerin

haklarını tamamen ödedikten sonra kalanını borç vesairesine verebileceğini”,

76’ıncı madde: “Bir madenci maden yönetiminden verilmek üzere vereceği

senetleri iktidar ve servetine göre her şeyden önce işçi ve direk taşıyanlara olan

borçları için verip, fazla serveti olduğu halde diğer borcuna öncelikli senet vererek bir

bakıma işçi ve direk çekenlerin haklarını geciktirmeyecek ve kararlaştırılan işçi ve

direk çekenlerin borç sairesi için verdiği senet yönetim tarafından kabul edilmezse

madencinin söz hakkı olamayacağını”,

77’inci madde: “Bir madenciye, ocağındaki keşfen mevcut kömürüne göre,

yönetim tarafından belirlenen akçeden fazla akçe verilemeyeceğinden ve devlet malı

hiçbir madenci üzerinde kalamayacağından, devletten peşinen almış olduğu akçe işçi

ve direk çekenlere olan borcuna yetmeyip, açık borcu kalması durumunda, yerinden

sağladığı kredi ile, açık kalan borcunu tamamen ödemeye ve şayet hiçbir yerden borç

bulamayıp borcunu kapatamazsa bu gibi madencinin güçsüz ve itibarsız olduğu

ortaya çıkacağından, ocağını diğer kudretli ve itibarlı bir madenciye satmaya zorunlu

olacağını”,

78’inci madde: “Madenciyandan her hangi biri devletten alacağı gerek peşinat

akçesine ve gerek teslim etmiş olduğu kömürün bedeline mahsuben idareye hitaben

vereceği senetler, gerçekten sair borçlar için olup da görünüşte işçi adına verdiği ve

bu biçimde sahtekârlık ettiği ortaya çıktığı takdirde, bu madencinin ceza kanunu

hükümlerine göre sahtekârlık cezasıyla cezalandırılacağını”,

79’uncu madde: “Bir ocaktan kömür çekilmesi gerektiğinde, mal sahibi olan

madenciyanın başında bulunması gerekirse de başka işlerini görmek için başında

Page 110: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

110 

 

bulunamaması durumunda bir adamının bulunmasının uygun görülebileceği, ancak

sonra söz söylemeye hakkı olamayacağını”.

80’inci madde: “Bir madencinin kömürünü ocaktan çıkarırken hem tozundan ve

hem kesmesinden ayırt ederek, yönetimin kabul edebileceği nitelikte kömürü

çıkarmak zorunda olduğu halde toz ve toprak ve kesme ile dolu kömür çıkarırsa

kömürciyanın kömürü bunlardan ayırıp yüklemeye mecbur olacaklarından ve bunun

boşa vakit harcamasına sebep olacağından, bu duruma cüret eden madencinin

nöbet ücretlerini kiraciyana verilmek üzere yönetime ödemeye mecbur olacağını”

81’inci madde: “Bir ocağın üretimine daha az sayıda işçi yettiği halde bütün işçileri

tutarak, bir kısmının boş ve işsiz kalmasına neden olan madencinin, işçilerin boş

kaldıkları günlerinin ücretlerini vereceğini ve kınanacağını”,

82’inci madde: “Bir madencinin ocağında çalıştırdığı Maden-i Hümayun işçileri

hükümet marifetiyle celp olduğundan, bunları kendi özel işleri için çalıştırılmaya hiçbir

şekilde yetkisi olmadığını, fakat bir iki kimseyi kendi emrinde kullanmasının

kaçınılmaz biçimde zorunlu olması durumunda, yönetime bilgi vererek günlük on

kuruş ücretle bunları çalıştırabileceğini”,

83’üncü madde: “Bir madencinin ocağında çalışmakta olan işçisi, başka madenci

tarafından kışkırtılıp, kandırılıp kendi ocağına alınarak, o madenin üretimine ara

verilmesine neden olunursa bu işçi önce asıl ocağına geri verildiği gibi üç gün süreyle

hapis edileceğini”,

84’üncü madde: “Bir ocağın üretimine bazı nedenlerden dolayı zarar gelerek bir

süre üretime ara verilmesi zorunlu olduğu ve işçileri boşta kaldığında, sözü edilen

işçilerin, ihtiyacı olan başka bir ocağa geçici olarak verilmesi ve işçiler bu biçimde bir

gün boş ve ticaretsiz bırakıldığında, ocak sahibinin yönetime gidip haber vermek

zorunda olduğunu ve haber vermeyip de işçiyi boş ve işsiz bırakması durumunda

sekseninci maddede kayıtlı olduğu üzere cezalandırılacağını”,

85’inci madde: ”Amele postasından birinin çalışma süresinin sonunda, cetvel

biçiminde bir defter hazırlanıp, düzenleneceğini, bu defterde madencide bulunan işçi

defteri gereğince işçilerden her birinin adı ve sanı ve ilişkili olduğu yeri ve hak ettiği

günlük ücretleri isimlerinin hizasına yazılmış oldukları ekmek sair pahasını da işaret

eden cetveli, o yerde bulunan işçi kayıtçısına getirip kaydettirdikten sonra divanın

bulunduğu yerin muhtarına teslim etmek üzere sözü edilen işçilerden güvenilir birine

vereceğini ve direk çekenlerin ücretlerinin de bu düzen üzerine ödeneceğini”,

Page 111: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

111 

 

86’ıncı madde: “Madencilerin görevlerine ilişkin sayılan maddelerin tümüne,

madenciyandan her birinin itaat etmeleri doğal olduğu gibi idare memurlarından

verilecek emirlere de itaat ve verilecek kararı soru sormadan kabul edeceklerini ve

eğer emre karşı durulursa, memura itaatsizlik yapmış olduklarından, bu gibilerin

Maden-i hümayun’a gönderileceğini”

Nizamnamenin 8’incı Faslı (87-100. maddeler): 14 maddeden oluşan bu faslın

başlığı “Vezâif-i Memuriyet Nizâmı” (Memurluğun görev düzeni)’dır

87’inci madde: “Maden Yönetimi Başkanı bağımsız memur olduğu gibi,

maiyetinde bulunan bütün memurların başkanı olup, memurların Maden Yönetimi

Başkanı’ndan gelen bütün emirlere uyacaklarını ve eğer içlerinden biri aksine

davranırsa subaylara itaatsizlik (askeri itaatsizlik) cezası ile cezalandırılacağını”,

88’inci madde: “Göreve atanan memurlardan her birinin bu nizamname

hükümlerine göre hareket edeceğini ve görevlerinde bağımsız olduklarından bir

madencinin veya işçilerden birinin madende çalışırken veya başka bir günde bir işi

çıktığında bağlı olduğu memura gidip durumu açıklayacağını, bu memurun da

yönetim Başkanı’na başvuracağını, ancak memurun bazı önemli olmayan

durumlarda, kendiliğinden karar verebileceğini”

89’uncu madde: “Görevli olan memurların ocaklardan harmanlara kadar olan

yolları devamlı gözleyerek, yolların düzeltilmesi gereken yerlerini, ait oldukları ocak

sahiplerine düzelttireceklerini”.

90’ıncı madde: “Görevli memurlar ocaklardan indirilen kömürlerin, nizamname

hükümlerine uygun olarak indirilmesine dikkat edip, özen gösterecekleri gibi her

aybaşında düzenleyecekleri keşif (kömürün miktarına ilişkin tahmin defterleri)

defterini yönetime göndereceklerini ve tahmin edeceği kömürü miktarından fazla

tahmin edip de ona göre peşinat akçesi verilmesi durumunda, kömürün taşınması

sırasında tahmininden noksan olduğu meydana çıkar ve kömür hesabının devlete

borcu kaldığı anlaşılırsa memurun şiddetle sorumlu tutulacağını”

. 91’inci madde “Görevli memurlar kömürün ihracat ve taşınması sırasında

gördükleri sakıncaları veya gereken iyileştirmeler ile olagelen zararları ve kurallara

aykırı davranışları hemen yönetime bildireceklerini”

Page 112: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

112 

 

92’nci madde: “Madende çalışan bütün memurlar, kâtipler ve sair hizmetlilerin

her zaman ve sürekli olarak görevleri başında bulunup, görevlendirildikleri işlerin

zamanında ve gerektiği biçimde yapılmalarına özen göstermelerini, gayret ve

sadakatla çalışmalarını” .

93’üncü madde: “Maden iskelelerinde bulunan bina aralarındaki yerler ve

çarşılarda insan sağlığına zararlı olacak kokuşma ve başka fenalıkların olmasının

memurlar tarafından önlenmesine özen gösterileceğini, bu gibi fenalıklar bulunan

yerlerin temizlenip paklanmasının sağlık hizmetleri görevi içinde olduğunu ve eğer bu

gibi insan sağlığına zararlı şeylerin ortaya çıkmasına neden olanlar olursa, bunların

bir günden üç güne kadar hapis cezası ile cezalandırılacaklarını”

94’üncü madde: “Madenlerde bulunan gerek demir yollarda çalıştırılan devlet

hayvanlarının yemleri ve başka masrafları ile devlet tarafından işletilen ocakların

ihraç masrafları ve gerek ortaya çıkacak bütün harcamaların yol ve yordamına göre

yapılarak, boşa gitmemesi ve hırsızlıktan korunmalarına, masrafların azaltılmasına,

gelirlerin çoğaltılmasına memurlar ve kâtipler tarafından büyük bir özen

gösterilmesini, aksine davranılarak bir terslik ortaya çıktığında bunların memur ve

kâtiplerin dikkatsizliklerinden doğmuş olacağından, ortaya çıkan zararın onlardan

tazmin edilerek, cezalandırılacaklarını”,

95’inci madde: “Madenlere gerekli olduğu için satın alınarak, deftere yazılarak

ambarlara konmuş olan alet, edevat, maden, erzak ve saire ambar memurlarının

korumasına verilmiş olduğundan, ambar memurunun bunların yitirilip, telef

olmamasına dikkat edeceği, ilgisizlik, dikkatsizlik ve başka bir nedenle bunların

yitirilip, telef olmaları durumunda, ambar memurlarının zararı tazmin edeceklerini” ,

96’ıncı madde: “Madende bulunan memurların, memurluk sıfatlarını taşımakta

olmalarından ötürü, madende ocak açmaları, işletmeleri veya bir madenci ile ortak

olmalarının tamamen yasaklanmış olduğunu”

97’inci madde: “Maden yerindeki bütün memurların, memurluk görevlerini tam

bir sadakat ve doğrulukla yapmaya borçlu olduklarını, bunun da birbirleriyle iyi

geçinip küçüğün büyüğe itaat etmesi, büyüğün küçüğe saygı ve güler yüz göstermesi

ile oluşacağını ve bir memurun diğerine düşmanlıkla iftira eder veya başka kötü

Page 113: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

113 

 

davranışlarda bulunur ise veya kendisinin üstü olan memurun emirlere itaatsizlikte

bulunursa şiddetle cezalandırılacaklarını”,

98’inci madde “Memurlar ile inzibat erlerinin Padişah’ın maaşlı memuru

olmalarından dolayı, görevlerini yaptıklarından, bir kaza, köy ve başka yerlere

gönderilmelerinde, geceledikleri yerlerde yiyeceklerini ve hayvanlarının yemini kendi

paralarıyla alacaklarını, parasız bir şey kabul etmeyip almamalarını, aksine

davrandıkları anlaşıldığında, aldıklarının parasını tazmin etmelerinin dışında üç gün

süreyle hapis cezasıyla cezalandırılacaklarını“,

99’uncu madde: “Üst derece memurların maiyetlerinde bulunan inzibat erlerini

ve işçileri uşağı gibi kişisel hizmetlerinde kullanmayacaklarını, bunları, sürekli maden

işlerinde kullanacaklarını, aksine davrananları sorumlu olacaklarını”,

100’üncü madde: “Bu Nizamname’nin içeriğindeki bütün maddelerin yürürlükte

olduğu, maddelerin içermediği ayrıntılar ortaya çıkarsa bunların, mevcut maddeler ve

maden yöntemlerine uygun olarak, maden yönetimince alınacak doğru ve iyi

önlemlerle çözümleneceğini” öngörmektedir”

Bu hükümlerin ardından, nizamname aşağıdaki biçimde sona ermektedir:

Madenlerin ilk açılışından bu ana gelinceye değin (nizamnamenin çıkarılışına

değin) gerek çıkarma, gerek indirme ve gerek öteki ayrıntılar hiçbir kural altına

alınmayarak her bir konu işin gidişine göre görülmüş, bu durum ise bazı gün

güçlükler meydana getirdiğinden Tersane-i Amire idare meclisi azasından olup özel

olarak görevlendirilip adı geçen madene gelmiş olan Miralay (Albay) Said Bey Efendi

ve köleleri (nezaket ifadesi olup, Padişah’ın kulları anlamında kullanılmıştır.) hazır

olduklarımız halde kararlaştırılan, özel komisyonda görüşülerek, sözü edilen

madende kullanılan madenciyan ile işçilerin hukukunu korumak ve bunların hepsinin

işlerini ve davranışlarını disiplin ve düzen altına almak ve bu suretle sözü edilen

madenin işlerine, hiçbir biçimde zarar getirilmemek ve her görevlinin görevini bilip

görev dışına çıkmamaları ve aykırı davrananların cezalandırılmaları hususunda,

maden yönetiminin ruhu denilmeye değer yüz maddeyi içeren bu nizamnameyi

düzenleme ve sunma yeltenmekle görevlendirilmiş olmakla, bu yolda ve kesin olarak

emir ve buyrultu emri veren Padişah Hazretlerinindir.”

Page 114: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

114 

 

Daha sonra da nizamnameyi hazırlayanların görev, adları ve mühürleri

(imzaları) gelmektedir.

Yukarıdaki Nizamnamenin, içerdiği hükümlerin uygulanmasına ilişkin, Ekrem

Murat Zaman’ın kitabından alınmış, aşağıdaki iki açıklama ile nizamnamenin

tanıtılmasına son verilecektir.

1910’da Maden Müdürlüğü görevine getirilen Hüseyin Fehmi İmer bu

dönemdeki işletmeciliği şu biçimde bizlere aktarmaktadır: …Daha önceki yıllarda

bilinen ve işletilen ocaklar kesene usulüyle çalışmaktaydı. Havzanın her tarafına

yayılan kömür damarlarını bulan ve Fen Komisyonunca işletmecilik yapılması uygun

görülen kişiye ruhsat verilirdi. Bu ruhsatı alan madenciye, kömür çıkarmak için lazım

olan her türlü malzeme Maden İdaresi’nden verilir ve daha sonra miri fiyatla teslim

ettiği kömürden düşülürdü55

“Elverişli ulaştırma olanakları, özellikle deniz ve demiryolu taşıma yetersizliğinden

işletmecilik deniz kıyısı ve dere yataklarına yakın yerlerle sınırlı kalmıştır. Bu nedenle

Çamlı, Kofalık, Kandilli, Alacaağzı, Kireçlik, Öküşne, Kozlu Domuzini, Gürgen,

Kasaptarla İncivez, Zonguldak, Kapuz (bağlık), İnağzı, Kilimli, Çatalağzı, Amasra gibi

doğal liman, koy ve ağızlarda yükleme iskeleleri kurulmuştur. Denizin yüklemeye

elverişli olduğu zamanlarda kömür iskele ve oluklardan özel şahıslara ait salapurya

adı verilen mavna ya da kayıklarla taşınarak, küfelerle gemilere yüklenmekteydi”56.

Dilaver Paşa Nizamnamesinin İçeriğinin İş Hukuku, Medeni Hukuk ve Ceza Hukuku ile Çevre Koruma Gibi Konular bakımından İncelenmesi

Dilaver Paşa Nizamnamesi, ilk bakışta taşkömürü havzasındaki ocakların

işletilmesi, denetimi, güvenliği, yeni ocak açılması, ocaklardaki kömürün taşınması ile

yüklenmesine ilişkin yönetimsel ve parasal konuları, kömürün nitelikleri, taşıma ve

yükleme sırasında kömürün parçalanarak, ziyan edilmesinin önlenmesi, tartı işleri ve

tartımda hile yapılmaması gibi hususları düzenleyen bir belge izlenimi vermektedir.

Oysa bu nizamname, başta işçi hakları ve iş hukuku olmak üzere; medeni hukuk,

borçlar hukuku, ceza hukuku gibi geniş bir yelpazedeki düzenlemeleri içeren, o

günlerin koşulları dikkate alındığında, bir hukuk anıtı denilebilecek, önemli bir                                                             55 Ekrem Murat zaman, a.g.e., s. 34 56 Ekrem Murat Zaman, a.g..e.,s.40

Page 115: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

115 

 

belgedir. Nitekim, Dilaver Paşa Nizamnamesi Divan-ı Hümayun’dan ve padişah

onayından geçmemiş ve hatta, 1882, 1906 ve 1921’de yasaklama ve sınırlamaların

bir bölümünün kaldırılmasına karşın, 1954 tarih ve 6309 sayılı Maden Kanunu’nun

158/1 maddesiyle tamamıyla yürürlükten kaldırılmasına kadar yapıla gelmiş

(teamülname) olarak havzada varlığını korumuş olması, yapılan değerlendirmenin

yerinde olduğunun en büyük kanıtıdır. Bu nedenle, nizamnamenin, ocakların

işletilmesine ilişkin genel konular dışındaki bazı maddeleri, nizamname verilirken

açıklanmış olmakla birlikte, aşağıda, bir kez daha ele alınacaktır. Böylelikle o günlerin

koşulları altında Türk Bahriyesi’nin ne denli büyük bir hizmet yapmış olduğu daha

belirgin ortaya çıkacaktır. Ayrıca bu hizmet çağdaş kültür ve uygarlığı yakalamadaki

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, paha biçilmez gayret, çaba ve katkılarının somut bir örneği

olarak da değerlendirilmektedir.

Nizamnamenin iş hukuku, işçi hakları bakımından getirdiği hükümler:

Aslında bu husus nizamnamenin en çok bilinen ve değinilen içeriğidir. Nitekim

Dilaver Paşa nizamnamesi hakkındaki, daha önce verilmiş olan, Büyük Larousse’deki

açıklamalar da, hatırlanacağı gibi “Türkiye’de işçi sağlığını koruma ve çalışma

koşullarını düzenleme konusunda ilk girişim, 1867’de Maden-i Hümayun Nazırı

Dilaver Paşa’nın hazırladığı Ereğli Kömür Madeni Hümayunu Nizamnamesidir.”

cümlesi ile başlamaktadır. Ancak, ansiklopedi maddesinde ayrıntılara girilmemiştir.

Nizamnamenin iş hukuku ve işçi haklarına ilişkin önemli bazı maddelerinin özeti

aşağıdadır.

Örneğin nizamnamenin 11’inci maddesinde “Ocaklarda çalışan işçilerin

geceleri açıkta kalmamaları için, ocakların başında, maden sahibi tarafından, yönetim

tarafından kabul edilebilir nitelikte, oturmaya elverişli ve mükemmel işçi koğuşlarının

yapılarak işçilerin huzur ve rahatlarına dikkat edilip özen gösterilmesinin ocak

sahiplerinin (yani işverenin) görevi olduğu” yolundaki maddesi, işçilerin gözetilmesi

kadar, onlara insan olarak da verilen değerin ifadesidir.

“Ocaklarda çalıştırılması gereken kazmaciyan, küfeciyan ve kiraciyan işçilerin, Ereğli

Sancağındaki on dört kazadan ve 13-50 yaşları arasındaki sağlam kişilerden

seçileceğini ve bunların ilçe ilçe saptanıp deftere yazılacağını, bu deftere göre yazılı

olarak çağırılacaklarını” öngören. 21’inci madde ile onu izleyen maddeler özellikle

Page 116: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

116 

 

incelenmeye değer görülmektedir Çünkü bu madde ile bir bakıma zorunlu çalışma

yükümlülüğü getirildiği ileri sürülmektedir. Nitekim Prof. Dr. Ahmet Makal konuyu

şöyle açıklamaktadır:

“19. yüzyılda kömür ihtiyacına karşılık emek arzının yetersizliğinden

kaynaklanan sorunlar, bölgede bir zorunlu çalıştırma uygulamasına gidilmesine

neden olmuş; 1867 Tarihli Dilaver Paşa Nizamnamesi başlatılan ilk uygulama,

değişik biçimlerde Cumhuriyet dönemine kadar varlığını sürdürmüştür. “57

“ …İş mükellefiyeti kavramsal düzeyde ‘zorla veya zorunlu çalıştırma, olarak’

nitelenmelidir ve ‘herhangi bir kişinin ceza tehdidi altında ve bu kişinin tam isteği

olmadan, mecbur edildiği tüm iş ve hizmetleri’ İfade eder. Tarihi kölelik düzenlerine

kadar giden bu tür çalıştırma, zaman içersinde, farklı iktisadi sistemlere sahip

ülkelerdeki değişik biçimde uygulama alanı bularak, günümüze kadar uzandı.

…Madencilikteki çalışma koşullarının, diğer kesimlerden daha güç olması ve bu

nedenle emek arzının her zaman yeterli düzeye ulaşmaması, zorunlu çalışmayı

ortaya çıkarır. İki yol denenir:

Birincisi madenlerde ihtiyaç duyulan işgücünün değişik zorunlu çalıştırma

yöntemleriyle sağlamadır.

Daha yeni olan diğer bir yol ise, politika yöntemleriyle madenlerde istihdam

edilenlerin çalışma koşullarının düzeltilmesidir. Bu yolla üretimin arttırılarak, düzenli

hale gelmesi amaçlanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Ereğli

havzasında kömür üretiminde zorunlu çalışma uygulamasına gidilmiş, Padişah

onayından geçmediği için ‘teamülname’ olarak uygulanan 1867 tarihli Dilaver Paşa

Nizamnamesi, işçileri koruyucu bazı önlemlerle desteklediği bir ‘zorunlu çalıştırma’

düzeni kurmuştu. 1861 ve 1869 tarihli Maadin nizamnameleri zorunlu çalıştırmayı

yasaklayan hükümler içermekle birlikte, havzada bunların yerlerine teamülname

hükümlerinin uygulanmasına devam edilmiştir… Kurtuluş Savaşı devam ederken

                                                            57 Prof.Dr. Ahmet Makal ,Zonguldak ve Türkiye’de Toplumsal Tarihin Acı Bir deneyimi olarak İş Mükellefiyeti, s.70

Page 117: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

117 

 

çıkarılan 10 Eylül 1921 tarihli ve 151 sayılı “Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden

Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun” ile zorunlu çalıştırmaya son verilmiştir.58

Ancak, yukarıda verilen 21’nci ve devamı olan 22 maddede “işçilerden kazmaciyanların madenlerde çalıştırılması mecburiyeti olmadığını, rızaları ile

çalışacaklarını ve kazmacılara liyakat ve işine göre ücret ödenmesi gerektiği”, hükme

bağlanmaktadır. Bu nedenle 21 inci madde 22’nci madde ile birlikte ele alındığında,

zorunlu çalışma yükümlülüğü tartışılabilir bir duruma gelmektedir. Nitekim 22 nci

madde ile zorunlu çalışma yükümlülüğü tahdit edilmekle kalmamış, kazmacılık gibi

çok ağır bir işte çalışmanın isteğe bırakılması, nizamnameye insancıl bir boyut

kazandırmıştır.

21 ve 22 nci maddelerin ardından gelen 23 üncü madde ise kazmacıların “daha

fazla ücret veren bir madenciye gitmekte serbest olduklarını” hüküm altına almakta,

rekabet sağlayarak ağır bir iş yapan kazmacıların haklarının korunmasında bir ileri

adımı daha oluşturmuştur.

Nizamnamenin İşçilerin çalışma saatlerini düzenleyen, işçi sağlığı ile iş

güvenliğine ilişkin aşağıdaki maddelerin önemlerinin açıklanmasına gerek

görülmediği için maddelerin hatırlatılmasıyla yetinilmiştir.

Madde 24: Ocağın içinden dışarıya kömür taşıyan küfeciyanlardan ayni köyden

olanların ikiye bölünerek, birinci grup 12 gün çalıştıktan sonra, köydeki iş ve tarım

işlerine dönecekler ve yerlerini 12 gün süreyle ikinci grup alacaktır.”

Madde 27:“Kazmacılar ve öteki işçiler yirmi dört saatte iki vardiya olarak iş

yapacaklardır.

Madde 29: “İşçiler 24 saat içinde, istirahatları dışında on saat çalışacaklar, bu 10

saatlik sürenin yaz kış sabah saat on birde başlayarak, dört saat çalışarak,

kazmaciyanların akşamdan kazarak hazır ettikleri kömürü ve tozu dışarı çıkaracakları

gibi iş bitiminde ocak çavuşuna haber vererek iki saat istirahat edip, yemek yedikten

sonra iki saat daha ocağın dışındaki işlerini çavuşun talimatına göre yerine

getirmelerinin ardından ikinci nöbete başlayacaklar ve kazmaciyânların kendilerine

özel ikinci nöbet işini tamamıyla yapmalarının ardından işçilerin hazır olan kömürü ve                                                             58 Prof. Dr. Ahmet Makal, a.g.e. s.72

Page 118: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

118 

 

tozu yine dört saat çalışarak dışarı çıkararak, o günlük işini tamamlayacaklar, bundan

fazla çalıştırılamayacaklar.”

Madde 30: “İşçilerin hastalık ileri sürerek doktora çıkmaları durumunda, hastalığı

hafif derecede ise oradaki doktorca tedavi edecektir. Durumu ciddi ise ocak sahibinin

sağlayacağı mekkâre ile yanına adam katılarak köyüne gönderilecektir. İşçinin

hastalığının hile olduğu anlaşılırsa, kalan iş süresini tamamlayana kadar işine iade

edilecek, kaçmaya yeltenmesi halinde iki kat süre ile çalıştırılacaktır.”

Madde 55: “Bir madencinin işletmesinde bulunduğu ocağın direklerini kavi ve

muhkem ve tavanını sağlam olarak yapılmasına dikkat edecektir. Masraftan

kaçınarak bunlara özen göstermemesi nedeniyle ocağı çöker ve can kaybı ortaya

çıkarsa madenci ceza kanunu yasalarına uyularak mahkûm edilecektir.”

Madde 66: “Ocak işletmekte olan madenci yahut onun adına ocağa nezaret eden

ortağı veya çavuşu ötede beride gezdiği için ocağı su basması ve başka tehlikeli

durumlar yaratılarak ocağı kullanılamaz duruma koyması halinde şiddetle

cezalandırılacaktır”,

İşçi haklarının korunmasına ilişkin maddeler arasında, “İşletmecinin aciz

durumuna düşmesi durumunda, işçi alacaklarına öncelik verilmesini” veya “İşçilerin

işveren tarafından kandırılmamasını” ve “işçilerin hafta sonu ve bayram tatillerini”

koruyan ve düzenleyen, bazıları aşağıya alınmış maddelerin öneminin de

unutulmaması gerekir:

Madde 56: “Madende çalıştırılan işçilerin tümünün İslam ve az bir kısmı Hıristiyan

olduğundan bir ocakta bulunan iki üç nefer Hıristiyan için Pazar günleri tatil edilip, kırk

elli kadar İslam işçinin de ücretsiz izinli kalmalarından ötürü üretimin bu aksaması

uygun bulunmadığından, Hıristiyan işçilerin Pazar günleri ayinlerini yaptıktan sonra

ve Müslüman işçilerin namaz ve Cuma namazlarını en yakın olan mescitte kılıp,

yeniden üretime başlayacaklardır. Maden ocakları haftanın hiçbir gününde hiçbir

nedenle tatil olunmayacak, ancak Müslümanlar için bayram ve Hıristiyanlar için

paskalya günlerinde gezintilerine izin verilecektir.”

Madde 68: “Madenciyanın kullandıkları işçilerin ücretlerine mahsuben gerekli

olarak alıverecekleri erzak ve sair eşyanın alış fiyatına zam yapmayacak, fukaraya

Page 119: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

119 

 

haksızlık edilmeyip, mal makul fiyatla alınacak ve işçiye makul fiyatla verilecektir.

Eğer haksızlık edildiği anlaşılırsa, fazla fiyatın düşüleceği gibi haksızlık yapan kişi,

vurguncu olarak cezalandırılacaktır.”

Bunlar gibi 76, 77, 78’inci maddelerdeki işçi alacaklarına öncelik verilmesi

yolundaki maddeler de işçi haklarının korunması bakımından, nizamnamenin söz

edilmeye değer bir başka konusunu oluşturmaktadır.

İşçi hakları bakımından unutulmaması gereken birkaç başka madde de şunlardır:

Madde 81: “Bir ocağın üretimine az bir işçi yettiği halde fazla işçi tutarak bir

kısmının boş ve işsiz kalmasına sebep olan madenci işçilere boş kaldıkları günlerin

ücretlerini verecek, ayrıca madenci kınanacaktır.”,

Madde 82: “Bir madenci işçilerini kendi özel işleri için çalıştırılmayacak, ancak bir

iki kimseyi kendi emrinde kullanmasının şiddetle zorunlu olması halinde yönetime

bilgi vererek günlük on kuruş ücretle çalıştırabilecektir.”

Madde 98: “Memurlar ile inzibat erleri devletten maaş aldıkları için kaza, köy ve

başka yerlerdeyken yiyeceklerini ve hayvanlarının yemini kendi paralarıyla alacaklar,

parasız bir şey kabul etmeyecekler, aksine davrananlar, aldıklarının parasını

ödeyecekleri gibi, ayrıca üç gün süreyle hapis cezasıyla cezalandırılacaklar.”

Madde 99: “Memurların maiyetlerinde bulunan inzibat erlerini ve işçileri uşaklık

gibi kişisel hizmetlerinde kullanmayacak, ancak maden işlerinde kullanacakları,

aksine davrananları sorumlu olacaklardır.”

Medeni Kanunla İlgili Bazı Maddeler:

Nizamnamenin bazı maddeleri işçi haklarının yanı sıra ocak işletenlerin hak ve

yükümlülüklerine ve yöre halkının mülkiyet hakkına değinen ve bunları koruyan

Medeni Hukuk ve Borçlar hukukuyla ilgili esasları da düzenlemekte olup bu gibi

maddelerden bazıları aşağıdadır:

Page 120: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

120 

 

Madde 6: “Arazisinde kömür bulunanın haklarını”, Madde 7 “Kömürün

taşınmasında, başkasının arazisinden mürur (geçiş) hakkını”,

Madde 8 “Başkasının arazisi üzerindeki Harman yerleri nedeniyle, arazi

sahibine kullanma bedeli ödenmesini ve demiryolu döşendiğinde, arazisinden geçtiği

arazi sahiplerine istimlâk bedeli ödenmesini”

Madde 18 “Bir madencinin ocağına tertip edilen direği, uygun biçimde ve

koşulda getiren taşıyıcıya düşük fiyat verilemeyeceği gibi madenci tarafından direği

taşıyanları incitecek ve eziyet edecek davranışlarda bulunulmamasını, buna cesaret

eden madenciden ceza olarak, direğin fiyatının iki katının alınmasını”,

Madde 45 “Madenler Padişah’ın mülkü ve malı olduğundan ocaklardan

çıkarılan kömürü madencilerin yönetimin gösterdiği yerden başka bir yere

nakledemeyeceği gibi, fiyatlar belirlenmesinde zam veya indirme yapılmasının da

Padişah emri ile olabileceğini” öngörmektedir.

Çevre Korumaya ve Çirkin Yapılaşmayı Önlemeye Yönelik Bazı Maddeler

Madde 10 “Kömür havzasında han ve fırın ve mağaza ve kahvehane gibi

yapılacak binaların, ruhsatsız ve gelişigüzel yapılamayacağı, yönetim tarafından

gösterilen yerlere ve planlara uygun olarak yapılabileceğini”

Madde 12: “Bina yapacak maden işletmeciler veya yerli halkı, bina yapımı için

ormanlardan gelişigüzel kereste kesemeyecek, yönetimden izin alacaklardır. İzinsiz

ağaç kesilmesi durumunda, devlet kerestelere el koyacaktır.”

Madde13 “Ocaklar için gerekli kereste, ancak Ereğli ormanlarından

kesilebilecektir. Maden ocağı sahiplerinin, tüccar ve başkalarının Bunun dışında,

Ereğli ormanlarından kereste ve odunluk kesmeleri kesinlikle yasaktır. Ancak

Bunların ihtiyaçları önceden yönetimden izin almak koşuluyla, uygun görülecek başka

ormanlardan karşılanabilecektir. Gelişi güzel direk kesilmesi yasaktır.”

Madde 20: “Ormanların korunması amacıyla yeni açılacak ocakların kılavuz

denen bacaları direk yerine tuğladan duvar olarak yapılacak ve bundan yarar

görülmesi durumunda, daha sonra açılacak ocaklarda tuğladan duvar ve kemer

yapılacaktır.”

Page 121: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

121 

 

Madde 93: “Maden iskelelerinde bulunan bina aralarındaki yer ve çarşılarda

kokuşma ve başka kirliliklerin olması, memurlar tarafından önlenecek bu koku ve

pisliklerin bulunduğu yerler temizlenip paklanması sağlık hizmetlerinin görevleri içinde

olacak, bu gibi insan sağlığına zararlı şeylerin olmasına neden olanlar bir günden üç

güne kadar hapis cezası ile cezalandırılacaklardır.”

İnsan Hakları ile İlgili Maddelerden Bazıları:

Bunların başında memurların halkı ve köylüyü sömürmelerine engel olan

aşağıdaki 98’inci madde ile memurların işçi ve inzibat erlerini uşakları gibi, kişisel

hizmetlerinde kullanmamalarını, aksine davrananların cezalandırılacaklarını öngören

aşağıdaki 99 uncu madde özellikle hatırlatmaya değer görülmektedir.

Madde 98: “Memurlar ile inzibat erlerinin Padişah’ın maaşlı memuru olarak

görev yaptıklarından: bir kaza, köy ve başka yerlere gönderilmelerinde, geceledikleri

yerlerde yiyeceklerini ve hayvanlarının yemini kendi paralarıyla alacakları, parasız bir

şey kabul etmeyip, almayacaklar, aksine davrandıkları anlaşıldığında, aldıklarının

parasını tazmin etmelerinin dışında üç gün süreyle hapis cezasıyla

cezalandırılacakladır.”

99’uncu madde: “Üst derece memurlar maiyetlerinde bulunan inzibat erlerini

ve işçileri uşağı gibi kişisel hizmetlerinde kullanmayıp, daima maden işlerinde

kullanacaklar, aksine davrananlar sorumlu olacaklardır.”

Ceza Kanunu’na ilişkin hükümler:

Yukarıdaki maddelerin bazılarının sonunda öngörülen esaslara aykırı

davrananlara verilecek cezalar da belirtilmiştir. Ayrıca yabancı ve Türk işçilerin hukuki

durumları da ele alınmış, bunun yanı sıra, bunların suç işlemeleri durumunda

cezalandırılacaklarını da öngören özel hükümler konmuştur. Konuyu dağıtmamak

için, nizamname okunurken, açıkça dikkati çeken bu maddeler, ayrıca buraya

alınmamıştır.

Bahriye Nezareti Yönetimi Dönemine ilişkin Öteki Bilgiler:

Nizamnamenin hazırlanmasıyla birlikte, bazıları nizamnamede öngörülen ve

taşkömürü havzasının yönetimsel yapılanmasının temelini oluşturan kurumlar

Page 122: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

122 

 

oluşturulmuştur. Bunların başında Maden Müdürlüğü ve komisyonlar gelmektedir.

Yönetimin sorumlusu Ereğli Maden Müdürü’dür ve görev yeri Ereğli’dir.

Kozluda da üyeleri Bahriye subayları ve madenciler olan “Fen ve İmalat (Teknik

ve Üretim) komisyonları kurulmuştur. Bunlardan Fen (Teknik) Komisyonun görevi

“arama ve işletme ruhsatı vermek, madencilerin ruhsatla ilgili sorunlarını çözmek”’tir.

İmalat (üretim) Komisyonu ise “üretim ve nakliyat konularında” görevlidir.

Komisyonların aldığı kararlar Ereğli Maden Müdürlüğüne sunuluyor ve Müdürün

onayından sonra yürürlüğe giriyordu.

Nizamname ve teşkilatlanma ile birlikte taşkömürü havzasında izinsiz, gelişigüzel

ve ruhsatsız ocak açılıp işletilmesi, bina yapılması, ormanlardan gelişi güzel ağaç

kesilmesi önlenmiş, işçilerin çalışma koşulları düzeltilmiş, toprak sahipleri ile olan ve

olacak anlaşmazlıkların çözümlenmesi gibi hemen hemen bütün konular kurallara

bağlanmıştır.

Nizamnamenin uygulanmaya başlanmasıyla birlikte üretim artmış, yeni yeni

ocaklar açılmış, ayrıcalıklar ortadan kaldırılmış ve taşkömürü havzasındaki ocakları

giderek daha geniş bir alana yayılmıştır. Bu yönetim döneminde özel teşebbüs ve

yabancı sermaye tarafından üretilen kömürün tamamının Bahriye’nin savaş

gemilerine ve devletin ticaret gemilerine verilmesi zorunluluğu getirilmiş, başka yere

satılması ve ihraç edilmesi yasaklanmıştı.59

Bahriye yönetimi dönemin ilk yıllarında taşkömürü havzasının Bahriye tarafından üretilmiş bir haritası

Burada, Bahriye yönetimi dönemin ilk yıllarında, büyük olasılıkla, taşkömürü

havzasının genişlemesinin bir gereği olarak, Bahriye tarafından üretilmiş, bir

haritadan da söz edilmesi, İstanbul Deniz Müzesi Kütüphanesi’ndeki yazılı ve çizili

belgelerin tümüyle tanıtılması bakımından önemli görülmektedir. Aslında “Ereğli

                                                            59 Ekrem Murat Zaman, a.g.e.s.34

Page 123: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

123 

 

Madeni Hudutları” başlığını taşıyan bu harita biri 1294 (1873-1874), diğeri de, ilk

haritanın baskı kalıplarından yararlanılarak 1295 (1874-1875) yılında basılmış ikinci

baskısından oluşmaktadır. Yani basım tarihleri dışında her iki harita da biri birinin

aynidir. Ancak, birinci baskı harita, üzerinde inceleme yapılamayacak kadar renkleri

bozulmuş durumdadır. Bu nedenle ikinci baskı üzerinden açıklama yapılacaktır.

Basım tarihi 1295 olan haritanın demirbaş numarası 452/ 398’dir. Siyah, Mavi,

koyu kahverengi renklerinde, çok renkli olarak basılmış haritanın boyutu 1.55 x 1.10

m.dir. Haritanın başlığının çevri yazısı (transkripsiyonu) ile özgün başlığı aşağıdadır:

“Daire-i Bahriye’ye merbut Ereğli Maden-i Hümayunu’nun hududunu havi haritadır.

Sene 1295” yazılıdır. (Bahriye Dairesi’ne bağlı Ereğli Madeni Hümayunu’nun

hudutları çevresini gösteren haritadır. Yıl 1295 (1873-74)

Ereğli Maden Hudutları Haritasının Başlığı

Havzaya ilişkin yeni bir belge olan harita, oldukça yıpranmış durumda olup

halen onarımdadır. Ayrıca büyük boyutlu olduğundan tümünün taranarak buraya

konulması mümkün olmadığından, bir parçası aşağıya alınabilmiştir. Haritanın dikkati

çeken bir yanı da güneye yönlendirilmiş olmasıdır.

Page 124: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

124 

 

“Ereğli Madeni Hudutları” başlıklı haritanın bir bölümü

Bahriye’nin Kömür İşletmeleri Yönetimi Dönemindeki (1865–1908) Birkaç Önemli Hizmeti

“1851-52 yıllarında İngilizler tarafından yapılmış olan dekovil hattı, 1872 yılında

sahilden İhsaniye’ye kadar uzatılmış, böylelikle dekovil hattının uzunluğu 45

kilometreye ulaşmıştır. Kozlu kıyısında yükleme tesisleri (oluklar) ve bir iskele

yapılmıştır. Kırım Savaşı sırasında yapılmış olan Zonguldak, Çaydamar, Kilimli ve

Üzülmez demiryollarının bakım ve onarımları yapılmış ve bu demiryollarının ileriye

doğru uzatılmalarına başlanmıştır. Bu çalışmalar 1879 yılında tamamlanabilmiştir.

Çatalağzı demiryolu hattı da bu dönemde yapılmıştır.

1878 yılında önce Kozlu Ocakları, 1’den 33’e kadar numara verilerek

numaralandırılmıştır. Zonguldak, Kilimli, Gelik, Ereğli ve Amasra ocaklarına ise

34’den başlanarak numara verilmiş, ancak 188 numaranın verilmesinden sonra

ocakların sırayla numaralandırılmasına son verilmiştir.

“Ocak defterlerinde 500 kadar ocağa numara verildiği bilinmektedir. Bu tarihlerde

havzada imar ruhsatı almış ve maden işleten işletmecilerin sayısı 120 civarındadır”60

                                                            60 Ekrem Murat zaman,a.g.e.,s. 35

Page 125: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

125 

 

Ocakların numaralandırılmasının yanı sıra, kömür damarlarına ad verilmesine de

bu dönemde başlanmıştır, şöyle ki; “Dönemin Ereğli Madenleri Müdürü Gramer

Hasan Paşa’nın yardımcısı ve Fen Komisyonu Başkanı Bahriye Zabiti Veli Bey’in

(Tekkeönü Köyü Oduncu oğullarından) çalışmaları sonucu kömür damarları

isimlendirilmiştir. 1896 yılında damarların isimlendirilmesinde kömür damarını ilk

bulan; Agop, Papaz, İstefen, Lorj, Kramanyan, Teofil, Rabut, Lukica vb. isimlerin

verilmesi esas alınmıştır.”61

Önemli konulardan biri de 1896 yılında kömür tozlarının satışına izin verilerek

ekonomiye kazandırılmasıdır: Bu tarihe kadar ocaklardan çıkarılan kömürler “…her

maden sahasında harmanlarda iri parçaları (el ile) ayrılır ve fındık büyüklüğünden

küçük kömür tozları terk edilerek yalnızca büyük parçalar Bahriye idaresi tarafından

belirlenen fiyatla (üretimin %60’ı) satın alınmaktadır. Maden işletmecilerinin

müracaatları sonucu 1896 yılında çıkarılan “İrade-i Seniye” ile %10’nu bedelsiz olarak

devlet idaresine bırakılmak koşuluyla, daha önceki yıllarda satışı yapılmayan, kömür

tozlarının satışına izin verilmiştir.”62

Ereğli Taşkömürü Madenlerinin Osmanlı İmparatorluğunun Ekonomisi İçindeki Yeri

Burada, “Ereğli Taşkömürü Madenlerinin Osmanlı İmparatorluğun Ekonomisi

İçindeki Yeri” başlığı altında, ağırlıklı olarak, taşkömürü havzasının dış borçlanma

bakımından yeri ve öneminden söz edilecektir. Temelinde “dış borçlanma” sorunu

olan bu konuda, dış borçlanmanın öncesi hakkında, Ekrem Murat Zaman aşağıdaki

bilgileri vermektedir:

“Osmanlı Devleti, 1838 yılında İngiltere ile yaptığı Baltalimanı Ticaret

Anlaşması sonucu, iktisat politikasını tam serbest ticaret rotasına oturtur. Zamanla

sanayi devrimi sürecini tamamlamış birçok ülke ile serbest ticaret anlaşması imzalar.

Osmanlı Devleti’nin uyguladığı serbest ticaret politikasının ilk sonucu Avrupa

mallarının Osmanlı pazarlarını doldurması, Osmanlı Devleti’nin açık pazar haline

gelir. Gümrüksüz giren İngiliz gelişmiş makine endüstrisi malları Osmanlı’nın

korumasız el tezgâhı endüstrisini ve tarıma dayalı ekonomisini kısa zamanda ezer.

                                                            61 Ekrem Murat Zaman. A.g.e., s.42 62 Ekrem Murat Zaman,a.g.e.s:42

Page 126: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

126 

 

Bu olumsuz politika sonucunda Osmanlı İmparatorluğu’nda yeni sanayi atılımları

olmamış, var olanlar da gelişememiştir. Böylelikle ihracatın çok üstünde ithalat

harcamaları yapılmış, bu durum savaşlarla da birleşince devasa finansman açıkları

ortaya çıkarak dış borca muhtaç bir ülke haline gelinmiştir.

Osmanlı Devleti, 1854 yılından itibaren dış ülkelere borçlanmaya başlar.

Devleti borç batağına sürükleyen sorumsuz Osmanlı yöneticileri tarafından alınan

eski borçlar, yeni borçlarla ödenmeye çalışılır. Batının, kredi musluklarını

kapamasının ardından, yeni borçların alınamaması, borçlanma sistemindeki

gecikmelerin ve siyasi gelişmelerin sonucu olarak ekonomik kriz kaçınılmaz hale

gelir. Osmanlı Devleti 6 Ekim 1875 tarihinde yayımlanan kararname ile borç

faizlerinin bile ödenemeyeceğini açıklar.

Bu ekonomik bunalıma bağlı olarak, Bahriye Nezareti de aldığı kömürün

parasını zamanında ödeyemez duruma düşer. Osmanlı Devleti’nin iflasını

açıklamasının ardından, 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşının (1877-1878)

yarattığı ekonomik bunalımdan çıkmanın tek yolu kaime (kâğıt para) basma

zorunluluğudur. Ancak kaime çıkarma imtiyazı 4 Şubat 1863 tarihinde Osmanlı

Bankasına verilmişti.

Osmanlı Bankası ile % 1 komisyon ve tazminat verilmesi kaydıyla anlaşma

sağlandı. Yapılan anlaşmaya göre, 3 milyon liralık kaime çıkarılacak, bunun 2 milyon

lirası hemen tedavüle sürülecekti. Basılan kaimelerin karşılığı olarak Hazine-i

Hassa’dan Devlet Hazinesine Ereğli madenleri ve krom madenlerinin geliri bırakıldı.

Bu gelirler kaimelerin kaldırılmasında kullanılacaktı. 3 milyon liralık kaimenin

tamamı piyasaya sürüldü. Ancak, alacaklıların kaimeyi kabul etmemeleri nedeniyle

kaime değer kaybına uğradı. Savaş masraflarının da giderek artması hükümeti yeni

sağlam kaynak aramaya sevk etti. Alınan borç paralar ve yapılan bağış kampanyaları

yetersiz kalıyor, sürekli yeni kaynak gerekiyordu. Osmanlı Bankası ile tekrar, önce 7,

sonra 6 milyon liralık kaime basılması için anlaşma yapıldı. Böylece piyasaya 16

milyon liralık kaime sürülmüş oldu.

Kaimenin kabul görmeyerek değer kaybına uğramasına çare arandığı bir

sırada Sarraf Zarifi’ye başvuruldu. Zarifi ile yapılan anlaşmaya göre, Askeri İdareler

ve Maliye hazinesi ihtiyaç duydukları altın, gümüş ve bakır sikkeleri Zarifi’den temin

Page 127: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

127 

 

edeceklerdi. Buna karşılık Zarifi’ye 2 milyon liralık kaime teslim edilecekti. Yani

Zarifi’ye piyasaya kaime sürme tekeli verilmişti. Buna karşılık Zarifi de % 0,5

komisyonla devletin ihtiyacı olan sikkeyi temin etme yükümlülüğünü üstlenmiş

oluyordu. Kaimenin değeri korunamadı. Devlet para ihtiyacının gittikçe artması

üzerine Zarifi’den63 devamlı avans almak zorunda kaldı.64

Yukarıda sözü dilen 3.000.000 liralık kaimenin, 17 Ağustos-29 Aralık 1876

tarihilerinde numaralanmış olan 300.000.000.kuruşluk paralar içinde olması kuvvetli

bir olasılıktır. 17 Ağustos’ta numaralanmaları yapılarak tedavüle verilen kaimeler, 100

kuruşluk olarak basılmış, ardından 20, 10 kuruşluk ve Eylül ayında da 50 ve beş

kuruşluk kaimeler çıkarılmıştır.1 kuruşluk kaimeler ise Ocak 1877’de çıkarılmaya

başlanmıştır. Sözü edilen kaimelerden 20 ve 100 kuruşluk kaime örnekleri

aşağıdadır:65

20 kuruşluk kaime (solda) ve 100 kuruşluk kaime (sağda)

                                                            63Yorgo (George) Zarifi (1806-1884), tüccar Zafiropulos’un yanında çalışırken kızı Eleni ile evlenmiştir. Patron kayınpeder ölünce kayınbiraderi ile “Zafiropulos–Zarifi Ticarethanesini” kurmuştur. Daha sonra diğer Rum bankerler ve Umumiye-i Osmaniye isimli Fransız kuruluşu ile Osmanlı Devletine ve saraya borç verecek kadar zengin olmuştur. Zarifi, Osmanlı sarayı ile iyi ilişkilerde bulunmuş, hanedanın mali danışmanlığını yapmış ve paralarını işletmiş, II. Abdülhamit’e olan yakınlığı nedeniyle her istediğini kolaylıkla elde etmiştir. Ereğli Şirketinin kurucuları arasında tekrar karşımıza çıkacaktır. (E.M. Zaman’ın dipnotu) 64Ekrem Murat zaman, a.g.e. s.34-35 65Daha fazla bilgi için bak: Edhem Eldem, Osmanlı Bankası Banknotları, Osmanlı Bankası, 1. Baskı, Kasım 1998 İstanbul

Page 128: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

128 

 

Ekonomik Bunalımın Taş Kömürü Havzası’ndaki Etkileri

Her ne kadar, Bahriye nezareti yönetimi döneminde birçok iyi şeyler yapılmış,

işletmeler düzen ve hizmet konulan kurallarla kontrol altına alınmış, üretim

arttırılmışsa da ekonomik bunalım taş kömürü havzasını da olumsuz biçimde

etkilemiştir. Bu durum, doğal olarak havzadaki gelişmelere olumsuz etki yapmış ve

Bahriye yönetimiyle başlayan iyiye gidişte devamlılık sağlanamamıştır. Ekrem Murat

Zaman, ekonomik bunalımın havzadaki etkilerini aşağıdaki biçimde açıklamaktadır:

“Ekonomik Bunalımın Havzadaki Etkisi

93 Harbi, Osmanlı Devleti için yenilgi ile sonuçlandı. Savaş öncesi maden

işletmecilerine ve madenlerde çalışanlara alacakları ödenmemiş olmasına karşın,

savaş nedeniyle ödemeler yapılmadan büyük miktarda kömür alımı yapmak zorunda

kalındı. Madenleri işletenlerin %90’ı devletten alacaklıydı. Bahriye İdaresi teslim

aldığı kömürlerin parasını ödeyemiyordu. Dilaver Paşa Nizamnamesi gereği de başka

yere satış yapılamıyordu. Bu durum, maden işletmecilerinin iflasına yol açtı. İflaslar

nedeniyle maden işletmecilerinin çoğu işlerini bırakmak zorunda kaldılar.

Savaşın da etkisiyle, işçi yevmiyelerinin zamanında ödenememesi, özellikle

devlet ocaklarının üretimini etkiliyordu. Gündelikle işçi çalıştırmanın daha pahalıya

mal olduğu gerekçesiyle, devlete ait ocakların, madencilere ruhsat verilerek

işletilmesi yolu tercih edilmiştir. Böylece çok sayıda ruhsat sahibi maden işletmecisi

olmuştur.

Bu tarihlerde aşağıdaki örnek yazışmalardan, mükellefiyet ve asker işçi

çalıştırılması uygulamalarına karşın, ücretlerin düzenli ödenmemesi sonucu mükellef

işçilerin firarları ve yatırım yapılamaması nedeniyle, havzada işgücü açığı oluştuğu,

kömür üretimi yapılamaz hale geldiği anlaşılmaktadır.

13 Ağustos 1876 tarihli, Madeni Hümayundan, Çarşamba (Çaycuma) Nahiye

Müdürlüğüne yazılan resmi yazıda: “Kilimli madenlerinde madenci Salih Efendi

ocağına tertip olunan Günyüzü divanından 3000 adet ve Değirmenüstü divanından

1500 adet maden direği tertip olunmuş ise de, şimdiye kadar Günyüzü’nden

(Kayabaşı) 549 ve Değirmenüstü’nden 319 maden direği nakil olmuş, geri kalan

Page 129: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

129 

 

miktardan herhangi bir nakliyat yoktur. Adı geçen ocak direksizlikten tatil edilecektir.

Diğer ocakların da durumu aynıdır. Gereğinin yapılması” istenir.

20 Nisan 1879 Madeni Hümayundan, Ereğli Kaymakamlığına gönderilen

yazıda: “Madenci Hacı Emin Ağa’nın Camlı Ocağına tertip olunan Alaplı’dan, Kurtlar,

Topallı, Çatak, Yolcuk, Tekke-i Sağır ve Kulcak, Ereğli’den, Ömerli ve Kilise divanı

amelelerinden kimlerin olduğu bildirilmiştir. Bu ocak ihaleyle çalıştığından adı geçen

amelelerin bir an önce yerlerine gönderilmeleri” istenir.

E. Çatma “Asker İşçiler” adlı kitabında, 17 Nisan 1878’de izinsiz hiçbir yere

kömür satışı yapılamayacağının duyurulduğunu belirterek; “havzadaki kömür

şirketleri gittikçe kötüleşen durumlarını kurtarabilmek ve nakit para sıkıntısını aşmak

için devlete satmaya mecbur oldukları kömürü el altından tüccarlara satmaya

başladılar…” şeklindeki telgrafla İstanbul’a şikâyet yapıldığını vurgulamaktadır.

İflaslar, mükellef ve asker işçi firarları sonucu havzada üretim yapılamaz hale

gelmiştir. Bu nedenle yeni düzenlemeler ile yeni işletme ruhsatları verilmiştir.”66

. Havza Nasıl Bir Ortamda Yabancı Sermaye Eline Geçti?

“Osmanlı Devleti, ülke içinde Osmanlı Bankası ve Galata bankerlerine borçlu

durumdadır. İç borçlar için Osmanlı Bankası önderliğinde 22 Kasım 1879 tarihinde

kurulan “Rüsum-u Sitte İdaresi” ile anlaşmaya oturulur. Rüsum-u Sitte (altı vergi)

anlaşması ile devlet, Osmanlı Bankası ve Galata bankerlerine olan borcunu belirli bir

kaynağa dayandırmıştır. Osmanlı Devleti 10 yıl süre ile tuz, damga vergisi, alkollü

içkiler, balık avı resmiyle tütün ve tuz tekellerinin gelirlerini Galata bankerlerine teslim

eder. Bu şekilde Duyun-u Umumiye İdaresinin kurulmasına giden yol açılmıştır. Dış

alacaklılarla da, üç ay süren görüşmelerden sonra 20 Aralık 1881 (28 Muharrem

1299) tarihinde “Muharrem Kararnamesi” imzalanır. Dış borçlar biraz indirilerek,

ödeme koşulları yeniden düzenlenir. Alacaklıların temsilcisi olarak İmparatorluk içinde

vergileri toplayıp, alacaklılara yeni bir örgüt olan “Duyun-u Umumiye” İdaresi

kurulacaktır. 1881’de, dış borç anapara ve faizlerini karşılamak üzere, Osmanlı

gelirlerine el koyan, İmparatorluk içinde vergileri toplayıp, alacaklılara aktaracak olan

Duyun-u Umumiye İdaresi Meclisi alacaklı devletlerin, Osmanlı Bankası’nın ve

                                                            66 Ekrem Murat Zaman, a.g.e. s.35

Page 130: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

130 

 

hükümetin temsilcilerinden oluşmuştur. Bu idarenin yönetimi Fransız ve İngiliz başta

olmak üzere Hollandalı, Avusturya-Macaristan ve İtalyan tahvil sahiplerini temsil eden

birer üyenin elindedir. Muharrem Kararnamesi’nin yürürlüğe girmesiyle Osmanlı

Bankası, Galata bankerlerinin alacaklarını karşılayarak Rüsum-u Sitte’nin tek

alacaklısı konumuna gelmiştir. Devlet, mali ve siyasi otoritesini Duyun-u Umumiye

İdaresi’ne teslim etmiştir. Havza nasıl bir ortamda yabancı sermaye eline geçti?

sorusunun cevabını “Mali Tutsaklığa Giden Yol Osmanlı Borçları” adlı kitabında, Prof.

Dr. Rıfat ÖNSOY bu şekilde veriyor.

Osmanlı Devleti’ni uluslar arası mali denetim altına sokan bu durum, Kurtuluş

Savaşı ve Lozan Barış Antlaşması ile çözülebildi. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti de

1954 yılına kadar bu borçları ödemek zorunda kalmış oldu”…

…Madenlerin kapanıyor olması gerçeği ile karşılaşılır. Bu krizi aşmak için Padişah

emriyle, 1882’de çıkarılan kömürün %60’ının Bahriye İdaresine satılması ve %40’ının

da (Ereğli Madenleri Müdürlüğüne kazanç payı vermek koşuluyla) serbest

satılmasına izin verilir. Ancak devlet %60 payın tamamını satın almayı reddettiği

taktirde, bu paydan piyasaya kömür satışı yapılabilecektir.

Bu uygulamasından devletin kazançlı çıktığı söylenemez. Çünkü devlet, kömür

üretiminden % 60 payın tamamını belirlenen fiyattan satın alarak ihtiyacını

karşılayamamış, iki kat fiyat ile ithalat yapmak zorunda kalmıştır…

Üretilen kömürün tamamının Bahriye’ye verilme zorunluluğu nedeniyle daha

önceki maden yasalarında belirlenen nispî resim hükümleri Kömür Havzasında

uygulanmamıştır. Satışına izin verilen kömür için hisse-i temettü (ihracattan alınan

kazanç payı vergisi) çeşitli uygulamalarla Cumhuriyet’e kadar” bazı değişikliklerle

devam etmiştir.67

Ancak bütün olumsuz gelişmelere karşın Bahriye Nezareti, iş güvenliği ve

üretimin verimliliği üzerindeki hassasiyetini sürdürmüş, hizmete yeni katkılarda

bulunmaya devam etmiştir. Bu bağlamda, söz edilmesi gereken önemli hususlardan

biri de iş kazalarının önlenmesi için bir nizamnamenin çıkarılmasıdır. Bu çok önemli

adımı yine Ekrem Murat Zaman’ın kaleminden okuyalım:

                                                            67 A.g.e, s.36-40

Page 131: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

131 

 

“Artan iş kazalarını engelleyebilmek için, 1903 yılında Bahriye Nazırı Hasan

Hüsnü Paşa’nın yaveri Binbaşı Besim Bey’in çalışması olan ve Fransız Maden

Nizamnamesi’nden faydalanarak hazırlanan, 56 maddelik Ocakların Kavaid’i Umumiyesi (Ocakların Genel Kaideleri) adlı bir talimatname madencilere

dağıtılmıştır. Bu talimatta ocak işletmecilerin uyacakları teknik esasların yanı sıra,

havzadaki kömür damarlarının tasnifi ve kullanılacak direklerin özellikleri yer

almaktadır. Kömür damarlarında kullanılacak sütunların (maden direği) damar

yapılarına göre”68 belirlenmiş ve çizelgelere bağlanmıştır.“

Bu arada 1906 yılında çıkarılan “Maden Nizamnamesi”nden de kısaca söz

edilmesi yararlı olacaktır.ve özellikle çıkarılmıştır. Özellikle bu nizamnamenin 78

maddesi, “Madenlerde üretim sırasında iş kazası sonucu yaralanan ya da ölenin

ailelerine verilmek üzere, mahkemece hüküm olunacak tazminatı mültezimlerin (bir

pay karşılığı iş yapan müteahhit) uygulama mecburiyeti”69 getirerek, işçi ve ailelerinin

haklarını koruma yolunda bir adım daha atılmışsa da, aslında nizamname

hükümlerinin başta Ereğli Şirketi olmak üzere, yerli ve yabancı şirketlerin çıkarlarını

gözetecek nitelikte olduğunun da belirtilmesi gerekir.

Bütün bunlar taşkömürü havzasındaki Bahriye yönetimi döneminin, işletme ve

üretim başta olmak üzere her konuda kurallar koymak ve iyi şeyler yapma niyetini,

hatta kararlılığını göstermektedir. Ancak aslında iyi niyet ve kararlılığın

sürdürülebilmesi için ülke yönetimin genelde düzgün olması ve devletin ekonomik

güçlükler ve sorunlar içinde bulunmaması gerekir. Aksi takdirde iyi niyet ve kararlılık

da başarılı olmaya yetmeyecektir. Çünkü ekonomiye yabancılar egemen olunca,

devlet onların çıkarları doğrultusunda hareket etmekten kaçınamamaktadır. Nitekim

Ekrem Murat Zaman 1906 tarihli Maden Nizamname’sini açıklarken şöyle

demektedir:

“1906 tarihli Maden Nizamnamesi çıkarılmıştır. Nizamnamenin de etkisiyle başta

Ereğli Şirketi yerli yabancı işletmecilerin bütün yükümlülükleri hafifletilmiştir. Böylece

yöre insanı ve maden işçisi Ulusal Kurtuluş Savaşı’na kadar baskı ve zulüm altında,

açlık ve yoksulluk içinde çalıştırılmıştır. Teamülnamenin havza için olumlu birçok

uygulamasının kaldırılmasından sonra Kömür Havzası’nın korunması ve işçi hakları                                                             68 Ekrem Murat Zaman. A.g.e.,s. 48 69 Ekrem Murat zaman, a,g,e, s. 52

Page 132: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

132 

 

açısından büyük sorunların yaşanacağı dönem başlamıştır. Teamülname ‘zorunlu

çalıştırma’ ile işçi sağlayan sistem haline gelmiş ve tüm aksaklığı ile varlığını devam

ettirmektedir”

İşletmenin Nafıa Nezaretine Devri

Taşkömürü havzasında 1865 yılında başlayan Bahriye yönetimi ve denetimi

43 yıl sürdü ve 1908 yılında İkinci Meşrutiyet’in ilanı ile son buldu. İkinci Meşrutiyet’in

ilanından sonra, 1908 yılına kadar Kastamonu Vilayeti’ne bağlı olan Bolu

Mutasarrıflığı, Kastamonu’dan ayrılarak bağımsız bir mutasarrıflık durumuna

getirilmişti. Bu değişikliğin ardından taşkömürü havzasının yönetimi Bahriye

Nezareti’nden alınacak ve 1909 yılında Nafıa Nezareti’ne verilecektir. Bu yönetim

değişikliği ile birlikte, havzadaki yönetimin “Ereğli Maadin-i Hümayun Nezareti” olan

adı da “Ereğli Madenleri Müdürlüğü” olarak değiştirilecektir.

“Beş ay süren Nafıa Nezareti Yönetimi döneminde bu müdürlüğe Nafıa

mühendislerinden Arnavut Eşref Bey atanır. Eşref bey’in ilk icraatı Ereğli’de bulunan

Müdürlüğün Kozlu’ya Bahriye Kışlası’na taşınması olur. 70

Bitirmeden Önce

Bu inceleme, Bahriye’nin pek bilinmeyen, değişik bir hizmetini tanıtmak üzere

hazırlanmış ve bu arada İstanbul Deniz Müzesi Kütüphanesi’ndeki, taşkömürü

havzasına ilişkin, harita ve belgelerin ortaya konulmasına ve tanıtılmasına

çalışılmıştır. Böylelikle, taşkömürü havzası üzerinde yapılacak araştırmalara yeni

kaynaklar sunarak, yardımcı olunabileceği düşünülerek ileride yeni harita ve başka

belgelerin bulunması ile konuya ilişkin yeni araştırmaların yapılması teşvik edilmek

istenmiştir. Çünkü İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı Tarihi Deniz Arşivi’nde Bahriye

yönetimi döneminde işçilerin hastalıkları nedeniyle muayeneye sevk edilmeleri,

izinleri, maaş durumları ve ödemeleri gibi konularda sayılamayacak kadar çok belge

bulunmaktadır. Bunlardan yararlanılarak 1965-1908 yılları arasındaki Bahriye

Yönetimine, işçilere ve ocaklara ilişkin birçok istatistikî araştırmanın yapılması

mümkündür.

                                                            70 Ekrem Murat zaman, a.g.e. s.53

Page 133: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

133 

 

Bitirirken

Her şeye karşın taşkömürü havzasının 1865-1908 yılları arasındaki Bahriye

Nezareti Yönetimi birçok yenilik ve gelişmeye damgasını vurmuş, günümüzdeki ileri

düzeye ulaşılmasını sağlamıştır. Emeği geçen adları bilinen ve bilinmeyen herkese

sonsuz şükranlar.

Aslında konuya burada son verilmesi gerekmekteydi Ancak, bazı harita ve

belgelerin ilk kez bu araştırmada yayınlandığı göz önüne alınarak, araştırmanın

benzer durumdaki havzaya ilişkin tarihi değer taşıyan resimlerle zenginleştirilmesi

düşünülmüş ve çalışmanın sonuna İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulunan,

taşkömürü havzasına ilişkin aşağıdaki eski ve ilginç fotoğraflarla son verilmiştir.

Umarız beğenilir.

Page 134: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

134 

 

TAŞKÖMÜRÜ HAVZASININ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ KÜTÜPHANESİ’NDEKİ RESİMLERİ

Page 135: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

135 

 

Kozlu mevkiinde kömür idarehanesiyle asker-i şahaneye mahsus kışla-ı hümayun ve

hastanenin şark cihetinden görünüşü.

Kozlu nam mevkide Sirnik ocağının şark cihetinden görünüşü.

Page 136: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

136 

 

Kozlu şimendiferinin Gürcü kumpanyasının kömür harmanı önünden görünüşü.

Kozlu nam mevkide vaki Kılınç ocaklarına saye-i terakki-vâye-i hazreti padişahî’de

müceddeden inşa olunan demiryolu köprüsünün garb cihetinden görünüşü.

Page 137: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

137 

 

Kozlu nam mevkide şirket-i asaniye ocağının garb cihetinden görünüşü.

Kozlu mevkiinde Gürcü kumpanyasının kuyu tabir olunan kömür ocağının kapısı ağzında

vaki makine dairesinin dahilen görünüşü.

Page 138: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

138 

 

Kozlu mevkiinde kılıç tabir olunan kömür ocaklarından kılıç ocağının şark-ı şimal cihetinden

görünüşü.

Kozlu mevkiinde Çataldere nam mahalde tüccardan Ahmed Efendi’nin inşa ettirmiş olduğu

tünel usulü kömür ocağının heyet-i mecmuası.

Page 139: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

139 

 

Kozlu mevkiinde Çataldere nam mahalde tüccardan İzzetli Ahmed Efendi’nin inşa ettirmiş

olduğu tünel usulü kömür ocağının medhali.

Cülus-ı hümayun-ı canıb-i padişahîye müsadif olan yevm-i mesduda nefsi-i Ereğli hükümet

dairesinde bi’l-cümle İslam ve Hıristiyan Mekteb Şakirdanı tarafından ediyye ve esniye-i hatt-ı

mutazammın kasaid okunurken alınan resimdir.

Page 140: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

140 

 

Armutçuk nam mevkiinde tüccardan izzetli Ahmed Efendi’nin kuyu tabir olunan kömür

ocağının çaraskalıyla makinesinin ve kuyu ağzının garb cihetinden görünüşü.

Armutçuk nam mevkiinde tüccardan izzetli Ahmed Efendi’nin bu defa müceddeden inşa

ettirmiş olduğu sath-ı memalik görünüşü.

Page 141: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

141 

 

Armutçuk nam mahalde tüccardan Ahmed Efendi’nin (43) derece meyilli varagele tabir

olunan demiryolunun sahil-i deryadan görünüşü.

Çatalağzı nam mevkide saye-i terakki-vâye-i hazreti padişahî’de müceddeden inşa ve temdid

edilen demiryolun resm-i küşadı

Page 142: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

142 

 

Zonguldak nam mevkide kavak fırınlarının dâhilen görünüşü.

Armutçuk mevkiinde tüccardan izzetli Ahmed Efendi’nin kuyu tabir olunan kömür ocağının

çaraskalıyla makine ve demirhanesinin şark cihetinden görünüşü.

Page 143: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

143 

 

Armutçuk nam mevkide tüccardan Ahmed Efendi’nin müceddeden inşa ettirmiş olduğu sath-ı

mail makinesinin şimal cihetinden görünüşü.

Çatalağzı nam mevkide oluk başının şark-ı cenub cihetinden görünüşü

Page 144: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

144 

 

Çatalağzı nam mevkide Karadon Ocağı kurbunda demirhane ile marangozhanenin şark cihetinden görünüşü.

Zonguldak nam mevkide rumyakının müceddeden inşa ettirmiş olduğu sath-ı mailin cenub

cihetinden görünüşü.

Page 145: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

145 

 

Kozlu mevkiinin şimal cihetinden ve oluk başından görünüşü.

Kozlu mevkiinde oluk başının garb cenub cihetinden ve derenin ağzından alınan resmidir.

Page 146: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

146 

 

.

Kozlu nam mevkide Gürcü kumpanyasının kuyu tabir olunan kömür ocağının çaraskalıyla

makine ve idare-hanesinin garb-ı cenub cihetinden görünüşü.

Armutçuk nam mevkide tüccardan izzetli Ahmed Efendi’nin kömür idarehanesinin şark

cihetinden görünüşü.

Page 147: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

147 

 

Bahr-i Siyah Ereğlisi’nde Kozlu nam mahalde Gürcü kumpanyasının bu defa küşad eylediği

kuyu vasıtasıyla ihraç olunan kömür madeninin ocağı ile teferruat-ı sairesini irae eden

resimdir.

a. Kömür deposu ve oluklar

b. Bıçkı-hane

c. Demirhane

d. Yazıhane ve alet deposu

e. Maçule ve kuyudan ihraç olunmuş vagon ve kuyunun mahreci (mezkûr vagon ile

kalbur arasında vâki demiryolu hattı üzerinden vagonun hîn-i mürurunda havi olduğu

kömürü vezn eder kantar mevcuttur.

f. Kalbur ve vagonlar ile tahtında mefruş demiryolu.

g. Ocağın zemini ile demiryolu hattının bulunduğu sathı tefrik eden duvar.

h. Kömür ihracı için müstamel maçulenin makinesi ve derun-ı ocakta terakim eden suyu

tahliye eden makine.

i. Münfes makineleri.

j. Kazganları havi ebniye

k. Ambar

l. Kozlu Çayı

m. Fabrikanın bağcesini tefrik eden çit.

Page 148: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

148 

 

Bahr-i Siyah Ereğli'sinde Kozlu nam mahalde Gürcü kumpanyasının bu defa küşad eylediği

kuyu vasıtasıyla ihraç olunan kömür madeninin ocağı ve teferruat-ı sairesinin hududatı bahre

kadar demiryolu hattı ve saireyi irae eder resimdir.

(1) büyük resmin sagir mikyasında görünüşü.

(2) ve (3) ve (4) ve (5) kırk iki sene istimal olunup badehu metruk kalan kömür ocaklarından

bâki toz kümeleri.

(6) Amelenin istirahine mahsus ebniye

(7) Biçkihane

(8) Demirhane ve tuğla fabrikası

(9) Depo

(10) Lokomotiflerin muhafaza mahali

(11) Sahil-i bahrde kömür ocağı

(12) Kozlu Çayı

(13) Kozlu karyesi.

Page 149: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

149 

 

Ereğli kazasının Bababurnu cihetinden ve denizden görünüşü.

Ereğli şehrinde vâki daire-i askeriyenin şark cihetinden görünüşü.

Page 150: Tas Komuru Havzasinda Isletmelerinde Bahriye Nezareti Yonetimi 1865 1908 Ve Dilaver Pasa Nizamnamesi

 

150 

 

Kaynaklar

-Prof. Dr. Ahmet Makal, Zonguldak Kent tarihi ’05 Bienali, Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı- Birinci Basım, 2006, Bildiri, Zonguldak ve Türkiye’de Toplumsal Tarihin Acı Bir deneyimi Olarak “İş Mükellefiyeti” 69-9

-Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi,ilgili maddeler, Milliyet yayınları, 1986

-Cevat Ülkekul, 8200 yıllık BİR Harita, Çatalhöyük Şehir Planı- An 8200 Year old Map- TheTown Plan of Çatalhöyük, Dönence Yayın, İstanbul 1999

Edhem Eldem, Osmanlı Bankası Banknotları, Osmanlı Bankası, 1. Baskı, Kasım 1998 İstanbul

Ekrem Murat Zaman, Zonguldak Kömür Havzasının İki yüzyılı, Ankara 2004 TMMÖB. Maden Mühendisleri Odası

-Ekrem Murat Zaman, Zonguldak Kent tarihi ’05 Bienali, Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı- Birinci Basım, 2006, Bildiri: Zonguldak Kömür Havzası’nda Madencilik Eğitimi ve Maden Mektebi- s.33-49

Yrd. Doç. Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu Zonguldak Kent tarihi ’05 Bienali, Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı- Birinci Basım, 2006, Kapitalizmle Eklemlenme Sürecinde Zonguldak Kömür Havzası’nın Tarihsel Gelişimi: 1829-1908, s. 113-132

-J. B. Harley and David Wood, The History of Cartography, Volume One, The University of Chicago Press. Chicago and London 1987,

--Maden Yolları, Çaycuma ve Çevre Köylerini Kalkındırma, Güzelleştirme ve Yardımlaşma Derneği Broşürü

-Thierry Lassalle, Cartographie, 4000 Ans d’Aventures et de Passion, Institut Geographique National- Nathan 1990