145
T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2008/209 CELSE NO :151 CELSE TARİHİ :10.06.2010 BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KATİP :MEHMET ALİ ALTUNKAYNAK 128002 Mahkeme heyeti Başkan Köksal Şengün ile Üye Hâkimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 10 Haziran 2010 tarihli oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, Erkut Ersoy, Hayrettin Ertekin, Hüseyin Görüm, Doğu Perinçek, Nusret Senem ve Hikmet Çiçek ile başka suçtan tutuklu sanıklar Sedat Peker ve Semih Tufan Gülaltay dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanık Fuat Turgut ile sanıklar müdafilerinden Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı, Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Gönül Kerinçsiz ve İdare vekili Av. Perihan Özcan’ın geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu. Sanık Fuat Turgut huzura alındı. SANIK FUAT TURGUT ÇAPRAZ SORGUSUNDA: Mahkeme Başkanı:" Savcı bey buyurun.” Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sayın Başkanım, müsaadenizle sanık Fuat Turgut’a birkaç soru tevcih etmek istiyorum. Sanık Fuat Turgut kullanmış olduğunuz e-posta adreslerini söyleyebilir misiniz?” Sanık Fuat Turgut:”fuat2023gmail. Fuatturgut1923gmail. Fuatturgut2023gmail. Başka da hatırlamıyorum. Ama biri kapandı galiba.”

T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2008/209CELSE NO :151CELSE TARİHİ :10.06.2010

BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924KATİP :MEHMET ALİ ALTUNKAYNAK 128002

Mahkeme heyeti Başkan Köksal Şengün ile Üye Hâkimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 10 Haziran 2010 tarihli oturum açıldı.

Tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, Erkut Ersoy, Hayrettin Ertekin, Hüseyin Görüm, Doğu Perinçek, Nusret Senem ve Hikmet Çiçek ile başka suçtan tutuklu sanıklar Sedat Peker ve Semih Tufan Gülaltay dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi.

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.Tutuksuz sanık Fuat Turgut ile sanıklar müdafilerinden Sanık Fuat Turgut müdafii Av.

Zeynep Avcı, Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Gönül Kerinçsiz ve İdare vekili Av. Perihan Özcan’ın geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.

Açık yargılamaya devam olundu.Sanık Fuat Turgut huzura alındı.SANIK FUAT TURGUT ÇAPRAZ SORGUSUNDA:Mahkeme Başkanı:" Savcı bey buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sayın Başkanım, müsaadenizle sanık Fuat

Turgut’a birkaç soru tevcih etmek istiyorum. Sanık Fuat Turgut kullanmış olduğunuz e-posta adreslerini söyleyebilir misiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”fuat2023gmail. Fuatturgut1923gmail. Fuatturgut2023gmail. Başka da hatırlamıyorum. Ama biri kapandı galiba.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Suç tarihi ve öncesinde kullanmış olduğunuz cep telefon numaralarınızı sabit numaralarınızı söyleyebilir misiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”0 542 203 78 16, bir de AVEA numarası kullanıyordum, ancak emniyet onu iade etmedi, ben de yenisini almadım. Yani kartı dışarıdan almadım, numarasını hatırlamıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”506 505 91 63 olabilir mi?”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur efendim aynen, hatırladım doğrudur, siz söyleyince

hatırladım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Dosya içerisinde klasör 104 sayfa 153 de PDF

sayfası yine sayfa 293 de bir takım ödemeler yapılan çizelgeler var. Orada telefon olarak 532 544 42 44 numarası var. Bu telefon numarası size mi aittir?”

Sanık Fuat Turgut:”Hayır benim öyle bir numaram yok. Hatırlamıyorum ben böyle bir numara almadım.”

Page 2: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:2

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Şuradan bakabilirseniz. Fuat bey şöyle gelip bakabilir misiniz? Şu şekilde ödemeler telefon ödemesi var. Burada numaralar var. Avukat Fuat Turgut başlıklı kağıda yazılmış el yazısıyla hatırladınız mı?”

Sanık Fuat Turgut:”Benim yazım değil ama sekreterimin yazısı olabilir.”Sanık Fuat Turgut:”Bu benim yazıma benzemiyor, ancak sekreterimin yazısı olabilir.

Benim büromda bulunmuşsa muhakkak ki kira gideri, işte evet telefon.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet burada telefonlar var gördüğünüz gibi,

532 544 42 44 ödemesi yapıldığı tespit edilir.”Sanık Fuat Turgut:”Başka bir başka birinin telefonunu o gün ödemiş olabiliriz. Yani bir

ihtiyaç hasıl olan birinin telefonunu ödemiş olabilirim ama ben o numarayı alıp kullandığımı hatırlamıyorum. Kayıt olarak benim adıma mıymış? Yani Türkcell’deki kaydı benim adıma mı?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kaydı kaydı sorulmamış bu dosya arasında gördük.”

Sanık Fuat Turgut:”Ama madem bu kadar teferruatlı bir araştırma yapılıyor.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu şekilde ödeme yapılmış bu telefonun 2001

yılında Sevgi Erenerol ile görüşmeleri var.”Sanık Fuat Turgut:”Kiminle?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sevgi Erenerol ile.’Sanık Fuat Turgut:”2001 yılında.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bir yılında.”Sanık Fuat Turgut:”Ben 2001 yılında Sevgi Erenerol adını yani belki en fazla duymuş

olabilirim. Hiç bu numara benim değil.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Onun için soruyorum yani siz ödeme

yaptığınıza göre bu telefonu ya sizin veya bildiğiniz birisi.”Sanık Fuat Turgut:”Bu benim büromdan alınan kağıtlar mı efendim?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet büronuzdan alınan değişik ödemeler var

oradan da belki çağrışım yapabilir. Başka ödemeler de yapılmış.”Sanık Fuat Turgut müdafi Av. Zeynep Avcı söz almadan konuştu anlaşılamadı.Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı söz istedi verildi:”İddianamede bu telefon

numaraları yok.”Sanık Fuat Turgut:”Gerçekten hatırlamıyorum, hatırlasam dosdoğru söylerim. Yani o

numaranın o numaraya niçin ödeme yapmışız bilmiyorum. Ancak benimse 2001 yılında da Sevgi hanımla görüşmüşsek bunun da içeriği varsa hatırlatırsanız cevap veririm efendim.”

Sanık Fuat Turgut müdafi Av. Zeynep Avcı söz almadan konuştu:”İddianame kapsamında değil, ne amaçla sorulduğunu öğrenebilir miyim?”

Mahkeme Başkanı:" Avukat hanım telefon numaralarını soruyor, bu telefonlar size mi ait.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Ama bu iddianame kapsamında değil, yeni

ithamlarda mı bulunacak.”Mahkeme Başkanı:" Efendim o telefon numaralarıyla yapılan telefon görüşmeleri herhalde

konuşulacak daha biz soruyu anlamadık, da bir şeyi netleştirelim bakalım kendisine mi ait değil mi bakalım numara kimin.”

Sanık Fuat Turgut:”( bir iki kelime anlaşılamadı)”Mahkeme Başkanı:"Bilmiyor, belki kendisinin değildir, onun için gerek kalmayabilir yani.

Önce bir, bir o tespiti yapalım, önce avukat hanım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet bu sorudaki amaç telefon numaralarıyla

örgüt yöneticisi olmakla suçlanan Sevgi Erenerol ile görüşmeler var. Bu telefonun da faturası 88 milyon lira o tarihte ödeme yapılmış.”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”(3-4 kelime anlaşılamadı) İddianameyle dosyaya bağlarsınız. Bizde bu soruları cevaplarız.”

2

Page 3: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:3

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hayır bu sizin dosyadan soruyoruz yani dışarıdan bir şey değil.”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Ama müvekkilim zaten okudu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bürosundan ele geçirilen ödeme yapılan

belgeler arasında yer aldığı için soruyoruz. Yoksa başka birisinin dosyasından değil.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Ama kayda geçsin, kabul edilmedi, zaten

bize ait değil.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine burada 533 578 37 67.”Mahkeme Başkanı:" Avukat hanım lütfen.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Numaralı telefon var yine. 533 Sanık Fuat Turgut:”533Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”578 37 67.”Sanık Fuat Turgut:”O numarayı da hatırlamıyorum yani almış kullanmış olabilirim ama

bence Sayın savcılık bunların kayıtlarının kime ait olduğunu çıkarıp bana bildirmeliydi yani kime kime ait Fuat Turgut’a mı ait bu telefonlar?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Genelde isme çıkmıyor yani. Örgüt üyeleri kendi adlarına olan telefonları çok fazla kullanmadıkları için bu tür şeylerde biz çok itibar etmiyoruz kimin üzerinden kayıtlı olduğunu. Kullanan kişiler önemli bizim için siz böyle bir telefon kullandınız mı?”

Sanık Fuat Turgut:”Mutlaka ama hatırlamıyorum kullanıp kullanmadığımı yani zaman zaman değişik telefonlar kullandım ama şu andaki telefonum 203 78 16. Ondan öncekiler bide AVEA var o emniyette kaldı bende açtırmadım. Bide 468 51 35 var o da.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine başka bir numara 536 868 12 58?”Sanık Fuat Turgut:”Bu benim evet hatırladım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu ajandanızda da kayıtlı iddianamede de var.

Hayati Özcan da kayıtlı olan numaranız.”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kullandınız. Hangi yıllar arasında kullandınız

hatırlıyor musunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Yani hangi yıllar arasında en az o telefonu en az bir yıl kullandım diye

hatırlıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet. Sizin üzerinize mi kayıtlıdır?”Sanık Fuat Turgut:”Benim üzerime kayıtlı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”542 465 34 50?”Sanık Fuat Turgut:”542?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”465 34 50?”Sanık Fuat Turgut:”Bunu hatırlayamadım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine 542 839 09 92?”Sanık Fuat Turgut:”Bunu da hatırlamıyorum. Yani benim adıma mı değil mi bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”544 685 36 16?”Sanık Fuat Turgut:”Bu benim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bunu hangi tarihler arasında kullandınız?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim yine bir buçuk iki yıl kullandım diye düşünüyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kendi adınıza mı kayıtlı?”Sanık Fuat Turgut:”Benim adıma kayıtlı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”546 237 43 00?”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur bu da benim. Benim adıma kayıtlı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu numara Kemal Kerinçsiz’de de telefon

rehberinde.”

3

Page 4: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:4

Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Fuat avukat olarak kayıtlı ama hangi avukat

olduğu belli olmadığı için özellikle soruyorum. Yine ajanda da 532 221 07 07?”Sanık Fuat Turgut:”Benim adıma kayıtlıydı ama çok uzun yıllardan beri kapalı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine Hayati Özcan’ın ajandasında Fuat Turgut

olarak 441 61 91 yazılı büro diyor zannedersem sabit numara?”Sanık Fuat Turgut:”O da benim. Büro numaram. Büro numaram kapandı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”232 idi değil mi yani alan kodu 232?”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur efendim ,benim ofis numaram.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine klasör 104 sayfa 282 ajanda da şöyle bir

numara var 542 255 27 55?”Sanık Fuat Turgut:”200?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”55 27 55?”Sanık Fuat Turgut:”Bu numarayı hatırlamıyorum. Yani benim adıma böyle bir telefon

olduğunu hiç düşünmüyorum. Kullanmadım böyle bir numara. Ancak yine de ısrar etmiyorum kullanmadım diye bilmiyorum hatırlamıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Şuradan gelip bakabilir misiniz? Sizin yazınız mı? Biraz önce, biraz önce uzun süre kapalı dediğiniz 07 07 ile biten numara altında da bu numara var pin kodu puk kodu şeklinde bi takım notlarınız da var.”

Sanık Fuat Turgut:”Evet doğru.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hatırladınız mı bu telefonu?”Sanık Fuat Turgut:”Herhalde ben bu numarayı kullandım diye düşünüyorum. Evet bu yazı

da üstelik benim el yazıma benziyor mu bilmiyorum ama.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sizin üzerinize mi kayıtlı bu numaralar?”Sanık Fuat Turgut:”Eğer ben onu kullanmışsam ben onu çok kısa bir müddet

kullanmışımdır. Benim adıma da olabilir bilmiyorum. Yani tespitiniz varsa itiraz etmem. “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Biraz önce de bahsettiğim gibi 532 544 42 44

numaralı telefonla Sevgi Erenerol ile 2001 yılında görüşmeler var. Siz beyanlarınızda kendisiyle 2006 yılında İzmir de yapılan mitingde tanıştığınızı Sevgi Erenerol da aynı şekilde beyan ediyor. Bununla ilgili çelişkiyi soracaktım, eğer bu telefon size aitse 2001 yılında ne şekilde neler konuştunuz onu açıklamanızı isteyecektim.”

Sanık Fuat Turgut:”Savunmamda bir şey söylemiştim. Burada söyleyeceklerimin hepsi doğruluk ve samimiyete dayalı olacaktır diye. Çok samimi söylüyorum ben Sevgi hanımı keşke o dönemlerde tanısaydım ama hiç tanımıyorum hiç tanımadım. Yani hiç görüşmedim. O telefonu niçin ödemişiz benim bir tanıdığımın yakınımın telefonudur o anda parası yoktu da ben mi ödemesini yaptım öyle bir şey olabilir hiç hatırlamıyorum. Ve ben kesinlikle Sevgi Erenerol hanımefendiyle İzmir’deki mitingde ilk defa karşılaştım. Ondan önce gıyabi tanışıklık yani ondan önce derken öncesi bile olsa beş altı ay olabilir bir yıl olabilir. Bir telefon görüşmelerimiz var mı bilmiyorum. Ama ben Sevgi hanımı sadece İzmir’deki mitingde yüz yüze tanıdım. Tanımak şerefine nail oldum. Ondan önce tanımıyorum keşke 2001’den daha öncesinden, daha öncesinden Sevgi ablamla hanımefendiyle tanışsaydık.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Savcılık beyanınızda Muzaffer Tekin ve Fikret Emek’i basından okuduğunuz kadarıyla tanıdığınızı beyan etmişsiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Burada da savunmanızda tekrar ettiniz.”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ancak sizin müdafiliğini yaptığınız Hrant Dink

davasıyla ilgili avukatların bu dosya içerisine ibraz etmiş oldukları bir takım duruşma tutanakları var. Orada 2 Temmuz 2007 tarihinde sizin bir beyanınız yer alıyor. Önceden tanımadığınızı

4

Page 5: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:5

söylediğiniz kişilerle ilgili olarak. Şöyle diyorsunuz. Hepimiz evlerimizde rahat uyuyabiliyorsak örnek sunuyorum özel harekatın kurucusu merhum Hüseyin Kocadağ’ı güneydoğu dağlarının kuzey Irak’ın kahramanlarından Korkut Eken’i Fikret Emek’e Kıbrıs kahramanı Muzaffer Tekin’e ve onun gibi yiğit kahramanlara borçluyuz. Bu kişileri.”

Sanık Fuat Turgut:”Bugün de aynı kanaatteyim efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu kişileri vatansever milliyetçi kisvesi altında

olduğunu söylüyorum. Kötü suçlar yapmakla suçladık şeklinde devam ediyor. O tarihte tanıyor muydunuz bu kişileri bu beyanlarınızdan sanki önceden kendileriyle bir irtibatınız olduğu izlenimi ediniliyor. Açıklayabilir misiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”O zaman ben bu beyanda bulunduğum zaman saydığınız isimlerin yüz yüze karşı karşıya hiç tanımıyordum yani tanışmamıştım. Fakat gıyaplarında böylesine yiğit insanların ülkemiz devletimiz milletimiz adına hangi hizmetleri yaptığını güncel meselelerle az çok alakadar bir vatandaş olarak tabi ki biliyordum. Çünkü 13-14 senedir bende güneydoğu da aşağı yukarı her ayımın 10-15 gününü geçiriyorum. 1997’nin Mart ayından beri o bölgelerde bende bütün zamanlarımı geçiriyorum hayatımın yarısı orda geçti. Dolayısıyla bu kahramanlarımızın bu yiğit insanlarımızın hizmetlerini duyuyorum görüyorum biliyorum 15 senedir 14 senedir oralarda beni asker koruyordu. Bu iktidar gelene kadar polis koruyordu. Yani dolayısıyla tanıyor olmam gayet normal. Yani örnek söylüyorum tabi.”

Mahkeme Başkanı:" Tanıma mı, bilme mi?”Sanık Fuat Turgut:”Kimi İngiliz Mehmet’i de tanıyorum şimdi maliye bakanı ama hiç

tanışmadım yüz yüze gelmedim yani onları tanımam.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Gıyaplarında mı duydunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur gıyaplarında tanıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani Fikret Emek’i nerede duydunuz mesela

hatırlıyor musunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Fikret Emek’i nerede duydunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Bu evlerinde Eskişehir de galiba yapılan aramadan sonra duydum.

Yani güneydoğuda da çok duydum da o zaman fiilen yakalanmasında duydum. Yani malum ben güneydoğuya doğuya gittiğim zaman diyelim ki o, o sırada korumam askerlerse birçok kahramandan yiğitlikten efendim oradaki operasyonlardan doğal sohbetler oluyordu. Bu insanları da benim duymamam mümkün değil. Şimdi Kıbrıs’tan da bir tanıdıklarım o dönemdeki gazilerden Sayın Muzaffer Tekin’den bahseden de olmuştur tabi ki tanıyorum. Ama yüz yüze tanışmıyordum bu da benim için çok büyük bir kayıp.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Muzaffer Tekin’den ele geçirilen bir takım belgelerde klasör 5 PDF sayfası 328 de bir not var avukat Fuat Turgut Suat Turgut şeklinde bir not almış. Kendisiyle herhangi bir diyaloga geçmiş miydiniz daha önce?”

Sanık Fuat Turgut:”Hangi tarihte o not efendim?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Tarih notu yok sadece bu şekilde bir kağıt

çıkmış bürosundan.”Sanık Fuat Turgut:”Kardeşim Çanakkale destanı çizgi romanları, kurtuluş savaşı

kahramanları çizgi romanları, Atatürk çizgi romanları çıkarıyor ve kardeşimin bu yayın faaliyetleri basında çok bilinen faaliyetler. Eh bende az çok bilinen tanınan birisiyim az çok. Dolayısıyla Sayın Muzaffer Tekin’in de dikkatini çekip öyle bir not almış yada tanışmak istemiştir yada hani bunları mesela kardeşim arayım da şu Çanakkale konusunda ilköğretime ortaöğretime yönelik ciddi kitaplar çıkarıyor tebrik edeyim diye not aldıysa bilmiyorum. Kendisine sormak lazım. Ama dediğim gibi ben önceden tanımıyorum Sayın Tekin’i. Çok da üzülüyorum gerçekten çok üzülüyorum niçin böyle yiğit kahraman insanları ben ilk gençlik yıllarımdan beri tanımıyorum diye de kendi adıma büyük kayıp sayıyorum.”

5

Page 6: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:6

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Veli Küçük savcılık beyanında Fuat Turgut’u tanımıyorum kendisine sizi tanımadığını söylemiş ve kendisine gelen ihtilal içerikli mesajlarla ilgisinin olmadığını gönderen kişilerle ilgili olduğunu beyan etmiş. Sizde savcılık ifadenizde Veli Küçük’ü basında çıkan dedikodulardan tanıdığınızı kendisine sempati duyduğunuz için üç dört ay önce Kemal Kerinçsiz’den telefonunu alıp yüz yüze görüşüp tanışmak istediğinizi söylemişsiniz ki, o da Bilecik de olduğunu İstanbul’a geldiğinde uygun bir zamanda sizinle görüşebileceğini söylediğini kendisiyle temasınızın bundan ibaret olduğunu beyan etmişsiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”Evet bu kadar. Ondan sonra yalnız.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Telefon, telefon inceleme tutanaklarına

baktığımız zaman da 3.11.2007 tarihinde önce Kemal Kerinçsiz ile görüştüğünüz daha sonra da Veli Küçük ile 72 saniyelik bir telefon görüşmeniz 506 505 91 63 numaralı telefonunuzla telefon irtibatı sağladığınız görülmektedir. Bu ifadenizde belirttiğiniz bir takım dedikodular diyorsunuz. Bu dedikodular nedir niçin kendisiyle tanışma ihtiyacı hissettiniz biraz açar mısınız?”

Sanık Fuat Turgut:”Sayın paşam hakkındaki aleyhteki dedikoduları benim kadar sizde biliyorsunuzdur. Herkesin duyduğu kadarını biliyorum. Böyle bir kıymetli insanın merhum Atilla İlhan’ın deyimiyle Türk olmayan medyada hedef tahtası yapıldığı gerçeği var ortada bu yıllardır devam ediyor. Dolayısıyla o dedikodu diye aleyhteki o Türkçe yayın yapan hain basının. Basının hain kanadının Türk olmayan kanadının iftiralarından, iftiralarını dedikodu olarak nitelemişim onu kastettim. Çünkü Sayın paşam görevdeyken de aleyhinde çok dedikodular yazılar yazılıyordu. Yani Brüksel’in Washington’un kiralık kalemleri tarafından. Bende basını takip eden okuyan biriyim yani böyle bazıları gibi cehalet üniversitesinden doktoralı değilim okuyorum günlük okumaya zaman ayırıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Semih Tufan Gülaltay ile ilgili bir takım beyanlarınız oldu kendisinin de duruşma 34. celse de burada savcı Nihat beyin sorusu üzerine şöyle beyanları oldu. Sayın savcım bakınız bize yönelik operasyon belli isimlere dayandırılıyor. Bir tane isim Fuat Turgut büyük hukukçular birliği derneğiyle birlikte devamlı basının önünde olan birisi. Kalkıyor bu bana yönelik tertibin içerisinde benden şikayetçi oluyor ve ben ve arkadaşların tutuklanmasına sebep oluyor. Bir diğer isim Esra Feride Gökçimen isminde bir hanım. Bu kadın kocasıyla birlikte özel büro denilen büroyla çalıştığını söylüyor. Ve bir gün geliyor bir davetiye getiriyor bana diyor ki kuvai milliye derneğinin çamlıca da bir yemeği var. Fikri albayım sizi davet ediyor. Bende davetiyeyi kendisine atıyorum. Fikri albay diyorum neden beni aramıyor telefondan beni davet etmiyor bende diyorum ve devamında bakınız Fuat Turgut isimli şahsa Fuat Turgut isimli şahsa 15 trilyona yakın ihale veriliyor.”

Sanık Fuat Turgut:”15.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hükümet tarafından. Fuat Turgut ulusalcı mı

ülkücüyüm diyor kimse tanımıyor. İşçi partiliyim diyor gitmiş işçi partisine üye olarak kaydetmemişler. Kimin ajanıdır Fuat Turgut? Bakınız Sayın savcım, Fuat Turgut’un kardeşimin şirketi ve avukatı da Fuat Turgut mavi medya şirketine TRT’den ihale verilmiş mi verilmemiş mi sorulsun. Yine size buradan arz ediyorum. Fuat Turgut’un kardeşinin ve kendisi de avukatı olduğu mavi medya şirketine Çanakkale şehitleriyle ilgili dört buçuk trilyon para aktarılmış mı aktarılmamış mı? Ayağında ayakkabı olmayan çapulculara bu trilyonlar iktidar tarafından neden aktarılır. Bu nasıl bir istihbarı oyundur ki, aynı Fuat Turgut her yerde. Şimdi ben Cuma günü ifade verdikten sonra ben Kemal Kerinçsiz’i tanımıyorum. Burada tanıdım. Kemal Kerinçsiz yanıma geldi Fuat Turgut ile ilgili bir takım şeyler konuşmak istedi. Ee Kerinçsiz’i dinlediğimde şunu gördüm. Kemal Kerinçsiz’in derneğinin üyesi bile değil bu adam. Bizde diyor şüpheleniyorduk bu adamda bizim her toplantımıza kalkıyor İzmir’den geliyordu. Şeklinde ifadeleri devam ediyor. Siz tabi bu duruşmada olmadığınız için bunları duymadınız onun için ben tekrar ediyorum.”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim ben.”

6

Page 7: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:7

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine bir soru üzerine devam ediyor benim o gün yani 20 Mart 2008 tarihinde kanaatim buydu. Bu yönde birçok emareler duyumlar bilgiler istihbarat bana ulaşmıştı bugün halen daha Esra Feride Gökçimen’in kimin adamı olduğu nereye bağlı olduğu tam olarak aydınlanmış değil. Fuat Turgut olayı da halen bugün muammadır, bunları aydınlandığı zaman işin gerçeği ortaya çıkacak, ama benim bildiğim bir şey var bizim siyasi hareketimizin üzerine birçok oyunlar oynandı. içerden ele geçirmeye çalıştılar, sabote etmeye kalktılar şeklinde beyanları var. Bu beyanlar hakkında ne diyorsunuz?”

Sanık Fuat Turgut müdafi Av. Zeynep Avcı söz almadan konuştu anlaşılamadı.Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı söz istedi verildi:”Bir beyan söz konusu.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Evet tahrik söz konusu. Burada bir soru yok.

Soru nedir önce biz bir soruyu alabilir miyiz lütfen, konuyla dosyayla ilgili.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sanığın bulunmadığı duruşmada kendisi

hakkında bir başka sanığın bir takım ithamları oldu. Bu ithamlarla ilgili kendisine açıklama hakkı.”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Bu ithamlardan sadece ve sadece şu ortaya çıkıyor, aynı örgüt içinde olduğunu da iddia ettiğiniz iki kişinin arasındaki ciddi husumet ortaya çıkıyor. Başka hiçbir şey ortaya çıkmıyor.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Soruya bir itirazınız varsa Başkana yapabilirsiniz buyurun.”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Soru yok efendim, önce biz soruyu alabilirsek itirazlarımızı da ayrıca belirtebiliriz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Açık, bu ithamları açıklamasını istiyorum.”Sanık Fuat Turgut:”Efendim bir şeye bu açıklamalar arasında bir hususu lütfen rica

ediyorum Kemal Kerinçsiz’e sorar mısınız, benden hiç şüphelenmiş mi? Çünkü eğer benden şüphelenmişse çok üzülürüm. Onun dışındakiler, onun dışındakiler yani Semih Tufan Gülaltay ile ilgili ben Salı günü yazılı savunmamı okuduğumda zannediyorum birkaç sayfalık açıklamada bulundum. Benim sevgili can kardeşim kanımdaşım Suat Turgut Çanakkale’nin 95. yıl törenleri ihalesini aldı iki birle aldı ancak reklam sektörü.”

Mahkeme Başkanı:" Bitirsin size size söz hakkı olacak tabi hepsine devam edersiniz o zaman.”

Sanık Fuat Turgut:”Türkiye’deki birçok sektör gibi hatta Türkiye’deki sektörlerin yüzde doksan küsuru gibi reklam sektöründe de Türklerin esamesi okunmadığından benim kardeşim de Türk soylu olanlardan nasıl böyle bir ihaleyi 95. yıl törenlerinden alır diye bir takım herhalde ne kanı ne beyni Türk olmayanlar ciddi yüklendiler. Sonra da Fuat Turgut’un kardeşi olmak gibi bir ağır suçu da olduğundan bu ihaleyi sebepsiz iptal ettiler. Kardeşim büyük harcamalar yaptıktan sonra o harcamalarının karşılığını daha almadan ihaleyi de iptal ettiler ve kardeşim şu anda kadar 4 trilyon 3-4 trilyon faiz ödedi. Babasının mal varlığını sattı, babamızın mal varlığını sattı birçok şeyleri sattı ödedi. Şu anda da Çanakkale de iki ayrı dosyada mahkemelik. Birini kazandık 300 milyarlık bir kısmını kazandık tabi ki bu o ödediği faizlerin yanında onda bir bilmem kaçta bir iki dosya da devam ediyor. Evet kardeşim benim kardeşim olmanın bedelini halen ödüyor. Semih Tufan Gülaltay’ın açıklamalarına gelince bir hasta adamın açıklamalarının ciddiye almıyorum. Onunla ilgili yeterli açıklamalarda bulundum. Sayın savcı ilerde Semih Tufan Gülaltay çıkarsa eh ben burada yeterince açıklama yaptım yani Semih Tufan Gülaltay hapisten çıkarsa bana husumet duyması düşmanlık etmesi için yeterli sebep yeterli şey var. Sizin ayrıca husumete bir şeyler eklemenize ben müsaade etmeyeceğim. Çünkü Semih Tufan Gülaltay’ı kale almıyorum. Yeterli açıklamalar var okursanız.”

Mahkeme Başkanı:" Buyurun savcı bey.”

7

Page 8: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:8

Sanık Kemal Kerinçsiz söz almadan konuştu:”Değerli Başkanım, bu soruya da benim itirazım olacak. Çünkü burası öyle bir ortama dönüştürüyor ki, Sayın savcı bir tahrik ortamı yaratıyor.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Aynı”Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi, verildi:”Değerli Başkanım, burası yüksek yargının

adaleti tecelli ettireceği bir yer ama Sayın savcı öyle bir tutum alıyor ki, buradaki insanlar arasında olmayan hadiseleri olmayan dedikoduları bir tahrik ortamı içerisine getirip buradan medet ummaya çalışıyor. Bir hukukçu olarak ben ızdırap duyuyorum. Bunlara gerek yok bu şekilde delil toplanmaz. Ben Sayın Fuat beye bu şekilde hitap etmem zaten mümkün değil. Sadece ve sadece şu konuşma olmuştur. Kendisi büyük hukukçular birliğinin üyesi değildir. Ancak kendi isteğiyle birkaç etkinliğe katılmıştır. Ama şahsiyeti hakkında asla ve asla olumsuz herhangi bir şey zikretmedim zikretmem de mümkün değil. Çünkü her zaman müspet düşünmüşümdür. Bunu da özellikle efendim belirtiyorum teşekkür ediyorum.”

Mahkeme Başkanı:" Buyurun.”Sanık Fuat Turgut:”Teşekkür ederim Kemal.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet henüz.”Sanık Fuat Turgut:”Sayın Başkanım ben bir cümle eklemek istiyorum. Bana şahsıma Fuat

Turgut’a 15 milyon dolarlık ihale birde dört buçuk milyon dolar nakit para aktarıldı gibi bir şey var. Yani benim ben böyle bir paranın hiç şeyini görmedim. Bir milyarın üzerinde bir param olduğu zaman da birine veriyorum şunu Sayın diye, onu saymayı bile beceremem. Benim parayla münasebetim yok. Babasının mirasını bile sağlığında yeğenlerine bağışlamış biriyim çok şükür. Liseyi bitirdikten sonra da beş kuruş baba parası yememiş biriyim. Üç bin tane kitaptan başka da yeryüzünde hiçbir dikili ağacım yok. Söz veriyorum kayıtlara geçsin bundan sonra da bundan sonraki hayatımda da adıma hiçbir, hiçbir maddi varlık kayda geçmeyecektir.”

Mahkeme Başkanı:" Savcı bey buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine aynı celsede sanık Kemal Kerinçsiz söz

alarak şu şekilde beyanda bulunmuştur. Fuat Turgut meselesinde Fuat Turgut büyük hukukçular birliğinin üyesi değildir. İzmir’den iki davamıza iştirak için telefon açmıştır ki, ben kesinlikle katılması için herhangi bir davetim olmamıştır. İzmir’den katılım talebinde bulununca, ses çıkarmamışımdır. İki duruşmamıza gelmiştir. bunu da bu şekilde ifade edeyim efendim teşekkür ediyorum şeklinde beyanı olmuştur. Yine size Kemal Kerinçsiz’i tanıyıp tanımadığınız savcılık beyanınızda sorulduğunda ifadenizi bizzat ben aldım. Üç tane avukat müdafii olarak katıldı ve ifadenizi bizzat kendinizin kendi ağzınızdan, Kemal Kerinçsiz’e de aynı şeyi yaptım. Kendi ağzınızdan katibe dikte ettirmenizi söyledim. Yanlış bir şey geçmesin ne diyorsanız aynen katibe yazdırınız dedim.”

Sanık Fuat Turgut:”Siz kasten yanlış bir şey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”İfadeleri ifadeleri yazdırdınız daha sonra da

okuyun dedim ondan sonra imzalayın ve hepiniz okuduktan sonra avukatlarınız da baktılar okudular. Bu ifadeyi bu şeklide okudunuz. Şöyle bir beyanınız var. Kemal Kerinçsiz’i yaklaşık iki yıldan beri tanıyorum. Kendisini arayıp bulan benim. Basına yansıyan etnikçiler aleyhine yaptığı yasal faaliyetler nedeniyle dikkatimi çekmişti. Kendisinin bu faaliyetlerine nasıl katkıda bulunabileceğimi telefonda sordum. O da beni gıyaben tanıdığını belirtti. İstanbul’a geldiğimde ziyaret ettim Orhan Pamuk ve Elif Şafak davalarına müdahil olarak katılmamın uygun olacağını belirtti. Bende katıldım. Bürosunda tanıştık. İzmir’deki yukarıda belirttiğim mitingde o da vardı. Ayrıca yeniçağ televizyonunda Cuma akşamları yaptığı programlardan birine konuk olarak katıldım. Halen de zaman zaman telefonla imkan olduğuna yüz yüze görüşürüz. Biz kendisiyle karşılıklı fikir jimnastiği yapmışızdır. Hem ben kendisiyle yaptığım görüşmelerde Sevgi abla nasıl diye sorup kendisine selam göndermişimdir. Şeklinde beyanlarınız var. Bu konuyla ilgili Kemal Kerinçsiz de sizi yaklaşık iki iki buçuk yıldır tanıdığını ermeni konferansının iptalinden sonra

8

Page 9: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:9

aradığınızı bu konudaki davalara müdahil olabileceğinizi ifade ettiğinizi, ancak siz İzmir’de olduğunuzdan teşekkür ettiğini. Daha sonra patrikhanenin Yunanistan’a taşınması konusunda İzmir sivil toplum kuruluşlarınca İzmir gündoğdu meydanında yapılan ve size de konuşma imkanı verilen mitingde karşılaştığınızı. Sonrasında arada bir onu aradığınızı. Çoğu zaman vakit imkansızlığından sizi aramasının mümkün olmadığını sizin bir defa onun bürosunu ziyaret ettiğinizi. Çok sıklıkla görüşmediğinizi. Bir defa da medeniyet dediğin isimli yapımcılığını yaptığı programa davetli olarak sizin çıktığınızı beyan etmiştir.”

Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine 68. celse de şöyle diyor; İzmir mitingine

de İzmir de bulunan sivil toplum kuruluşlarının katıldığını İstanbul’dan katılımın sadece ben Sevgi Erenerol ve Antalya’dan Muammer Karabulut’un katıldığını avukat Fuat Turgut’u da ilk defa orada gördüm orada tanıştım bir de o kişi söz konusu mitinge katılmıştır. Burada mitingde sizinle tanıştığını söylüyor. Siz daha önce bürosuna gelip tanıştığınızı beyan ediyorsunuz. Yine 70. celsede ifadeleri arasında savunması sırasında şöyle diyor; İzmir de ilk defa zaten orada tanıdım efendim zannediyorum 2006 yılı olması gerek evet 2006 yılı olması gerekir. 2006 yılında kendisini tanıdım patrikhanenin Yunanistan’a son bitiş kampanyasını biz İzmir de bütün sivil toplum kuruluşlarının katıldığı bir mitingle nihayetlendirdik. Oranın iznini Muammer Karabulut almıştır. Ben bir katılımcıydım orada efendime söyleyim katılımcılık dışında herhangi bir vazifem olmadı. Sevgi hanım da katıldı Fuat Turgut şehit ailelerinin adına bir konuşma yaptı. Orada ondan sonra Fuat Turgut beni telefonla aradı. Dedi ki, ben İstanbul da davalara müdahil olarak katılmak istiyorum katılabilir miyim? Dedim ki İzmir’den oraya buraya gelmeniz çok meşakkatli bir iş gerek yok lüzum yok, yok. Çok geçmek çok gelmek istiyorum takdir size ait dedim. Yoksa ne bir yönlendirme ne bir talimat Sayın savcım diyor ki İzmir’den katılmasını istemiştir. Ben İzmir’den nasıl bir avukatın buraya katılmasını isterim. Burada avukat arkadaşlarımız yok mu biz sürekli olarak kendi dernek üyelerimiz hatta bazen dışarıdan gelen avukat arkadaşlarımız davalara iştirak ediyorlar. Bu bapta bizim kesinlikle Fuat Turgut’a ne bir ihtiyacımız var. Zaten kendisini de çok fazlasıyla tanımıyoruz. Birkaç telefon görüşmelerimiz mevcut bir de kendisini Hrant Dink davasına müdafii olarak katılmış olduğundan bu konuyla alakalı ölüm yıl dönümünde Hrant Dink’in o konuyu davayı anlatmak amacıyla bir televizyon programına diğer konuklarla beraber davet etmişimdir. Tanışıklığım budur, ama iddianameye bakmışızdır efendim. Hukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada görüntüsünü göreceğiz efendim. Bir de Orhan Pamuk’un davasına katılmış Orhan Pamuk davasında ben yoktum. Elif Şafak davasında gördüm kendisini ama onun dışında hiçbir davamıza hiçbir etkinliğimize ben görmedim. Yani ilişki düzeyi son derece düşük ve alt kademede bir avukattır. Fuat Turgut ile davaya katılma tarihinde sürekli irtibatların bulunduğu buyurun hangi irtibat var. İrtibat dediğimiz dediğiniz süreklilik gerektiren bir ilişkidir. Böyle bir ilişkimiz Fuat Turgut ile yoktur olması da zaten mümkün değildir. Farklı düzeylerde anlayışlarımız söz konusudur. Şeklinde beyanları var. Diğer beyanları da bunları teyit edici nitelikte. E siz kendisinin bu davalara katılmasını söylediğini ve gelip de katıldığınızı söylüyorsunuz. Ama kendisi aksini iddia ediyor.”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bir de burada geçen Muammer Karabulut

isimli şahıs var. Onunla tanışıklığınız var mı, onu öğrenmek istiyorum. Bu konuyu açıklık getirir misiniz? Yani siz hukukçular birliğine de üye değilsiniz. Niçin böyle bir irtibata geçtiniz. Kendisiyle görüşmeleriniz dediği gibi birkaç telefon ve yüz yüze görüşmeden ibaret midir? Bir yüz yüze görüşme bir bürosunda, onun dışında başka görüşmeniz var mıdır açıklar mısınız?”

Sanık Fuat Turgut:”Sayın Başkanım, İzmir’deki mitingde ilk defa Muammer Karabulut’u orada gördüm. Belki herhalde bir toka edip merhaba etmekten ibaret Muammer beyle münasebetim. Konuşmacılardan biri oydu. O mitingde merhum baro Başkanımız Allah rahmet

9

Page 10: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:10

eylesin mekanı cennet olsun Nevzat Erdemir Beki vekaletim on var, o da benim avukatımdı. Kısmet olmadı beni müdafaa etmesi. Dedi ki sende konuş sen işte ben senin hitabetini biliyorum, baro toplantılarında yada kongrelerindeki konuşmalarımdan herhalde biliyordu bir iki. Bende söz aldım konuştum herhalde orada devletin ilgili birimlerinden insanlar da vardı. Bizim yakamıza kimse yakışmadı gel bakalım sen niye bu lafları konuştun diye. Sevgi hanımı ilk defa orada gördüm yüz yüze. Kemal beyi ilk defa orada gördüm. Kemal beyin söyledikleri harfiyen doğru benim söylediklerimde aslında Kemal beyin söylediklerini teyit eder nitelikte arada hangi çelişki var. Kemal beyi ben aradığımda bana dedi ki, en son söylediği şu takdir senin. Yani ben senin ta oralardan.”

Mahkeme Başkanı:" Yani aradaki toplantıdan o mitingden sonra mı aradınız?”Sanık Fuat Turgut:”Ya mitingden sonra da aramışımdır. O anda da söylemişimdir. Ben

aradığımda yani mitingden önce de aramışımdır mitingden önce de konuşuyorduk ama ben arıyordum. Yani böyle böyle hukukçular birliğinin bu tip hukuki mücadelesine bende katkıda bulunmak istiyorum, takdir senin demiştir yani nihai sözü takdir senin. En küçük bir telkini olmamıştır, yani ha velev ki olsa Orhanes Pamukyan gibi İsrail-Amerika özel imalatı Ermeni özel imalatı birinin aleyhinde şu anda Yargıtay kararı var bu ülkenin de vatandaşı herkes onun aleyhine tazminat davası açabilir. On tane yüz tane bin tane avukat fikir birliği yapsa Orhanes Pamukyan’ı mesela topluca mahkemeye verse ayıp mı ederler yani. Yani bu devletin bu devletin savcılık makamı Cumhuriyeti koruyan bir makam değil de Orhannes Pamukyan’ın, Elif şeyin şunun bunun efendim koruma makamı mı? Ben onlar aleyhinde birileriyle işbirliği yapamaz mıyım bu vatanın bir evladı olarak? Kemal beyin söyledikleri doğru benim söylediklerimde aslında teyit eder niteliktedir. Ben aramışımdır ben sormuşumdur ve katkıda bulunacağım ne var diye bizzat suali veren de benim. İstersen takdir senin gelip katılabilirsin demiştir Kemal beyde hepsi bundan ibaret efendim.”

Mahkeme Başkanı:" Buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kendisiyle.”Sanık Fuat Turgut:”Bir şey daha arz edeyim efendin. Eğer İstanbul’da olsaydım çok büyük

bir zevkle şeref duyarak Kemal beyin büyük hukukçular birliği derneğine üye olurdum onu da kendi adıma kayıp sayıyorum yani büyük hukukçular birliğinin İzmir de bir şubesi olsaydı ona da dahil olurdum. Ancak ayıba bakınız. Benim Trabzon da basın toplantısında sanıyorum İsmail Türüt’ün türküsüyle ilgili. Bana yönelik bir soruya dişlerimi sıkarak altına bir imza da ben atıyorum dediğim o fotoğrafımı özellikle kullanıyor bu yandaş gayri Türk, Türk düşmanı medya. Ondan sonra da Nusret Senem tanımıyorum, bilmiyorum. Ya hayatımda bir araya gelmemişim ben Nusret Senem ile. Ondan sonra da Kemal e örgütün neymiş hukuk departmanı. Ayıp bunlar ayıp kendilerini hazırlayanları küçültür. Hazırlayanların mesleki kariyerine darbe vurur bize değil. Bizi büyültür. Teşekkür ederim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Mitingden önce kendisiyle bürosunda görüştünüz mü?”

Sanık Fuat Turgut:”Kiminle?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kemal Kerinçsiz’in bürosuna?”Sanık Fuat Turgut:”Evet gittim ziyaret ettim, görüştüm. Çok meşguldü müvekkilleriyle

görüşüyordu bu görüşmem toplam on onbeş.”Mahkeme Başkanı:" Soruyu anlamadınız herhalde mitingden önce mi görüştünüz gittiniz

Ankara İstanbul da?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır hayır sonra sonra ziyaret ettim. Sonraki.”Mahkeme Başkanı:" Hah.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”ilk defa mitingde mi karşılaştınız?”Sanık Fuat Turgut:”İlk defa mitingde karşılaştım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Daha önce telefonda görüştünüz mü?”

10

Page 11: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:11

Sanık Fuat Turgut:”Telefonda görüşmüşüzdür tabi ben aradım diyorum ya kendilerini yüz yüze tanımadan aradım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet. Şöyle diyor 72. celse de dosyadaki sizin.”

Sanık Fuat Turgut:”Sayın Başkanım merak ediyorum, Kemal Kerinçsiz ile birlikte Kemal Kerinçsiz ile Sayın diyelim ki Nusret Senem ile hiç tanımıyorum ama, yani biz bir araya gelseydik Orhannes Pamukyan’ı Elif Şeyi şunu bunu bu Brüksel Washington pitpullarını değil de mesela milliyetçi patentli birini mesela Sayın Muzaffer Tekin’i mahkemeye verseydik buraya konu olur muydu? Batının, batı emperyalizminin yetiştirip içimize saldıklarını korumakla mı görevli bu savcılık makamı. Kemal Kerinçsiz ile bir araya gelip Sayın Veli Küçük aleyhinde bir şikayette bulunsaydık buraya konu olur muydu Sayın Başkanım? Utanıyorum hukukçu olarak utanıyorum. Buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kemal Kerinçsiz 72. celse de dosyadaki sizinde katıldığınız o İzmir mitingindeki fotoğrafları göstererek şöyle diyor; Cumhuriyet meydanında muhtelif sivil toplum kuruluşları vardır burda. İzmir barosundan tutun da kamu sen e kadar bütün topluluklar buradadır. Burada bir de Fuat Turgut vardır, ben onu bu şeyde tanıdım, oda bir konuşma yapmıştır. Fuat Turgut’u burada tanıdım kendisini, oda şu kişidir. Çok fazla da birlikteliğimiz olmamıştır, telefon görüşmelerimiz birkaç tanedir şeklinde beyanı var. Yine telefon görüşmeleri iddianamede 91 63 ile biten numaranızla bir kez, 78 16 ile bitenle 13 kez, 12 58 ile bitenle 3 kez olmak üzere 17 kez görüştüğünüz şeklinde yer almış. Bununla ilgili olarak da bu Fuat Turgut ile doğrudur. Bir kezdir efendim bir telefonu daha varmış 13 kez, 14 kez toplam ediyor. Bir telefonu 17 kez bu 17 kezinde ben mesajlar ve baz istasyonu olacağına inanıyorum onun altındadır mutlaka diyor. Ben dosya içerisinde istenen telefon kayıt dökümlerini istediğimde tabi ki ikinizin de olduğu için iki yüz küsur telefon görüşmeniz var. Bunların hadi mükerrer olduğunu kabul etsek yüzden fazla”

Sanık Fuat Turgut:”İki yüz.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Telefon görüşmeniz var Kemal Kerinçsiz ile.

Bunların içerisinde mesajlar da var ama içerisinde 413 saniyelik 1017 saniyelik 221 saniyelik 298 saniyelik 306 saniyelik 239, 285, 318, 508, 738 saniyelik uzun süreli görüşmeleriniz var. Bunları açıklayabilir misiniz, yani sadece birkaç görüşmeden mi ibarettir, yoksa bu şekilde siz sıkça kendisiyle irtibat halinde misiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”Bu görüşmelerimizde ne gibi bir herhangi bir plan mı program üzerine mi konuşmuşuz efendim. İnsani münasebet olamaz mı?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet.”Sanık Fuat Turgut:”Yani işi olmuştur meşgule düşürmüştür o da arama sayılıyor çünkü

yani meşgule düşündü.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yok ben şeyleri soruyorum yani meşgule

düşme yok normal görüşmelerinizi söylüyorum yüzden fazla görüşme var. Yani bunların tek tek isterseniz tarih olarak saat olarak söyleyebilirim.”

Sanık Fuat Turgut:”hepsi, hepsi hiç hiç gerek yok hepsini, hepsini doğrulayabilirim aramışımdır ve dikkat buyrulursa hep arayan benimdir. Yani insanların birbirlerini hal hatır sormak için veya benim İstanbul da bir sürü dosyam olur Kemal bey birini bir avukat gönder şu dosyama bir baksın bana şunu söylesin de demişimdir yani bilmiyorum bunları hatırlamıyorum. Bir avukat bir başka avukatı niye ararsa bende onun için aramışımdır. Ha Orhannes Pamukyan ile bu soysuz güruhuyla bu Ermenici güruhla alakalı bir şeyler de sormuş olabilirim. Bunda da anormal bir durum yok yani bizim insani münasebetlerimize de mi ambargo konuluyor Sayın Başkanım?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Tabi ki iki meslektaşın birbirini aramasından daha makul bir şey olamaz ancak.”

11

Page 12: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:12

Sanık Fuat Turgut:”Bende size Sayın savcım cevap vermek zorunda değilsiniz.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sormak istediğim şu.”Sanık Fuat Turgut:”Tabi ki ben haşa hesap soramam.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sormak. Hayır soru.”Sanık Fuat Turgut:”Ama ben Kemal Kerinçsiz ve Sayın Nusret Senem ile bir araya gelip

Veli Küçük’ü mahkemeye verseydim siz buna hesap sorma konusu yapar mıydınız?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sorumu bir dinle.”Sanık Fuat Turgut:”Niye Türk düşmanlarıyla niye uğraştınız. Böyle bir sonuç çıkıyor

bundan.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”İki meslektaş birbirini arayabilir burada sormak

istediğim yani sınırlı onun altında bir görüşme demesine mukabil maddi gerçek olarak yüzden fazla görüşmenin olmasını ben sordum.”

Sanık Fuat Turgut:”Keşke bin defa görüşseydik.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yoksa tabi görüşebilirsiniz o normaldir.”Sanık Fuat Turgut:”Keşke bin defa görüşseydik yani aramışımdır doğrudur aramışımdır

benim İstanbul da Kemal beyin birkaç yanında avukat da çalışıyordu. Bazen İstanbul’daki şu veya bu mahkemedeki dosyalarıma şuna uğra duruşma zaptını alsın bana göndersin gibi sebeplerle de aramışımdır Kemal beyi. Ben çok hatırlamıyorum yani niye aradığımı bilmiyorum. Ama bilmiyorum derken tamamen insani münasebetlerle mesleki münasebetlerle aramışımdır. Ha bu Türk düşmanlarıyla ilgili bir şeyler de konuşmuşuzdur ben bu ülkenin evladıyım. O da bu ülkenin evladı. Konuşmayacak mıyız? Benim soyumu soykırımcılıkla suçlayan bir, bir soysuz bir onun bunun çocuğu hakkında hiç bir şey kendi aramızda konuşmayacak mıyız Sayın savcım? Tabi ki konuşacağız.”

Sanık Fuat Turgut müdafi Av. Zeynep Avcı söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı:" Konuşmalar konuşmalar hakkında herhangi bir şey söylenmedi size

yani. Sorulmadı size yani şunu konuştun niye konuştun diye yani sayısal olarak sadece.”Sanık Fuat Turgut:”Efendim bin defa da arayabilir insanlar birbirini bu örgüt çerçevesinde

mi ben kültür insan hakları Türk dünyası insan hakları derneği genel Başkan yardımcısıyım. O büyük hukukçularda Başkanı ve sizi şerefimle temin ederim Sayın savcım dernekler adı zikredilerek bir tek konuşmamız olmamıştır. Sayın Kerinçsiz’e ben şuna da katılmak istiyorum buna da şuna da katılmak istiyorum dediğimde Sayın Başkanım takdiri bana bırakmıştır.”

Mahkeme Başkanı:" Bu kadar, bu kadar kolay bu bu kadar kolay işte bu. bu kadar kolay ya.”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı:" Efendim lütfen hayır efendim savunma hakkınızı çok rahat bir şekilde

kullanıyorsunuz lütfen. Lütfen avukat hanım. Lütfen burada hiç kimsenin savunma hakkı kısıtlanmıyor lütfen. Burada derseniz yanlış söylersiniz. Bu, bu salonda asla kimsenin, asla kimsenin savunma hakkı kısıtlanmıyor. Efendim kısıtlanmıyor lütfen buyurun.”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Efendim iddianamede yok. Ben buna göre nasıl savunma yapacağım.”

Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi, verildi:”Değerli Başkanım,”Mahkeme Başkanı:" Savunma hakkı burada kısıtlanıyorsa vah vah. Vah vah yani. Lütfen.

Lütfen hayır.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı söz almadan konuştu:”İddianamede olmayan

bir şeyi ( bir iki kelime anlaşılamadı) savcılık makamı.”Mahkeme Başkanı:" İddianamede değil cevaplamıyorum dersiniz efendim burada

iddianamede yok böyle bir şey cevaplamıyorum der çok basit çok kolay. Çok kolay. Celallenmeye gerek yok. Buyurun.”

12

Page 13: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:13

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Değerli Başkanım, iddianamemiz 10.7.2008 tarihlidir. Mahkemenize de 14.7.2008 tarihinde teslim edilmiştir. O iddianamede kısa bir süre sonra bizlere tebliğ edilmiştir. Ben o söz konusu savunmamda beyan etmiş olduğum telefonları tamamen iddianamedeki iddialara ve sayılara göre konuşup cevap vermişimdir. Neden.”

Mahkeme Başkanı:" Sayının artması.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Ha tabi değil ama efendim burada Sayın savcının biraz titiz

dikkatli olması lazım ben üzülüyorum, yapmaması gerekir bunları. Bakın benim iddianamenin 1850. sayfasında üç tane telefon görüş. Üç tane telefon numarası var Sayın Fuat Turgut’un. Aynen şöyle diyor iddianameden Fuat Turgut’un 506 numaralı telefonu ile bir kez, Fuat Turgut’un 542 numaralı telefonu ile 13 kez, yine 536 numaralı telefonuyla 3 kez olmak üzere Fuat Turgut ile 17 kez görüştüğü. Şimdi telefon kayıtları bize daha sonra verildi. Ben baktım inceledim gerçekten 17 kez görüşmediğim ve daha fazla sayıda görüştüğüm ancak bu görüşmelerin bir çoğu mesaj ve aramaların birçoğu da Sayın Fuat Bey tarafından yapılmış ama ben tabi savunmamda bu telefon sayılarını bilmediğimden Sayın savcının bu sayılarını ciddi olarak algılayıp doğru olarak algılayıp bunun üzerinden kurmak durumundayım. Ama telefon görüşmemin 17 mi 37 mi veya 47 mi olduğunu benim bilmem burada elbette mümkün değil, teknik bir olaydır. Birçoğu dediği gibi cevapsız aramalarda şu da bu da olabilir. Yani matematiksel olarak ben 80 kez veya 17 kez görüştüğümü söyleyemem. Bu sizin sayılarınız ben sizin sayılarınıza göre savunma yaptım. Ama gelip de burada sanki bir çelişki varmış gibi veya Sayın Fuat bey ben saklıyormuşum gibi sual sorulamaz. Doğru değil. Lütfen istirham ediyorum sizler hukukçusunuz. Önce şu iddianamede yazdıklarınıza bir bağlı kalın. Önce bu sözünüze bakın. Şu sözler size ait değil tabi biliyorum. O yüzden bilmediğinizden bundan incelemiyorsunuz. Teşekkür ediyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı:" Efendim konu anlaşıldı buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet duruşmadaki beyanınızı okudum birkaç.”Sanık Fuat Turgut:”Sayın Başkanım ben Kemal beyle ilgili.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Birkaç görüşme dışında dediğinizi okudum

yani ondan sonra sordum dikkat ederseniz.”Sanık Fuat Turgut:”Sayın Başkanım, ben Kemal beyimle ilgili bizzat kendilerinin aldığı

ifademle Kemal beyin beyanları benim beyanlarım arasında en küçük bir çelişki gerçekte yoktur. Yani düşünebiliyor musunuz büronuz.”

Mahkeme Başkanı:" Yalnız bu konu, bu konu anlaşıldı. Bu konu anlaşıldı yani.”Sanık Fuat Turgut:”Evet yani bunda çelişki yok ne arıyorlar ben bunu anlayamadım.

Buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Doğu Perinçek ile tanışıklığınız ne zamana

dayanmaktadır açıklar mısınız?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim Sayın Perinçek’i buradalarsa burada değillerse gıyaplarında

saygıyla selamlıyorum. Sayın Perinçek’i doğrusu seksenli yıllar seksen öncesinde seksenli yıllarda sevmediklerim arasındaydı. Ancak bu yakın zaman önce bir epeyce rahmetli Hasan Yalçın’ın rahmetli olmasından birkaç ay önceydi sanırım. Milli hükümet programı yayınladılar. Ben bunu okudum çok heyecanlandım kendi adıma yani işçi partisinin Marksist lenininst bir çizgiden diyelim ki bir Maoist bir çizgiden Atatürkçü bir çizgiye bir zemin arayışı hoşuma gitti bizzat Ankara’daydım tesadüfen genel merkezlerine çıktım Doğu bey burada mı dedim. çıktım ziyaret ettim beni Türk misafirperverliğinin bütün gereklerini yerine getirerek karşıladı kapıda karşıladılar. Bir saatlik bir sohbetimiz oldu ve o sohbetimiz sırasında Sayın Başkanım benim İmralı da bu Agop Artinyan yani namı diğer Agop Artinyan Abdullah Öcalan diye bilinen bu asker bebek katili ermeni pisliğine yönelttiğim sorular tek tek hafızasındaydı. Müthiş bir hafıza var Sayın Perinçek de. O an benim Apo duruşmasından sonra Mudanya’daki açıklamalarımı tek tek bana söyledi yani canlı yayında söylediklerimi. Tebrik etti beni. İşçi partisinin milli hükümet

13

Page 14: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:14

programı yayınlamasının sebebini bana söyledi. Şunu söyledi; bir milletin yabancı bir milletin aklımdadır aynen yabancı bir milletin liderlerini izleyerek kalkınması büyümesi mümkün değildir. Bizim Atatürk’ümüz var biz kendi aramızda öz eleştiri yaptık ve milli hükümet programını yayınladık. Bu bunun millet tarafından halk tarafından takdir göreceğine inanıyoruz dediler ve bana bir kitap hediye ettiler. O kitap Yusuf Akçura’nın Türkçülüğün tarihi adlı kitabı bunu babamın vasiyeti olarak bastırdım bir tane de sana hediye ediyorum dediler. Kalkıp beni uğurladılar. Sayın Perinçek ile bütün görüşmem budur. İlk ziyaretim budur. İlk tanışıklığım budur. İşçi partisinin ondan sonra da çeşitli gösteri mitinglerde hep Türk bayrağı taşımaları hep Sayın Perinçek’in söze Türk milleti diye başlaması hoşuma gitmiştir. Onu eskiden olduğu gibi sevmeyenlerden değil seven bir Fuat Turgut olmuşumdur bu doğrudur. İşçi partisine de 1 Mart 2006 veya 2007, 2006 yada 2007 yılında benim ev sahibim yani evimin sahibi işçi partisinin konak ilçe Başkanı yıllarca bana baskı yaptı ille partiye gir, partiye gir getir imzalayacağım dedim. İmzaladım tamam dedi sana katılım töreni yapacağız arkasından 9 Martta müracaat ettim sanıyorum 9 Martta imzaladım onların iş yerinde imzaladım benim ev sahibimin iş yerinde imzaladım. Ev sahibimin de şöyle bir renkliği var. Babası milliyetçi hareket partisinin il yönetiminde oğlu işçi partisinin konak ilçe Başkanı. İyi dostlarımdırlar. İyi insanlardırlar. Onların isteği üzerine yani oğlunun isteği üzerine hatta babası bana espriyle çattı niye bizim partiye değil de onlara gidiyorsun. İşte sen eski ülkü ocaklısın falan dediğinde 30 Martta ben Yasin Hayal’ın avukatlığını üstlendiğimi açıkladığımda işçi partisi gece yarısı, gece yarısı ki ben o gün o dostumun evindeydim ev sahibimin oğlunun evindeydim. Altlı üstlüydü evlerimiz zaten. O üçüncü kattaydı ben zemin katta. Telaşlı gördüm seni dedim. Dedi ki, yani ben dedi çok kızgınım çok üzgünüm ama parti böyle bir karar aldı. Sen Yasin Hayal’ın avukatlığını üstlendiğini Trabzon’da basın toplantısında açıklayınca o gün de uçmuştum İzmir’e sanıyorum. Parti böyle bir karar aldı. Canları sağ olsun kısmet değilmiş dedim. hiç üzülmedim.”

Mahkeme Başkanı:" Nasıl karar aldı?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim?”Mahkeme Başkanı:" Nasıl karar almış?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim Fuat Turgut’un Fuat Turgut partimize girmek üzere müracaat

etmişte sabah dokuzda ertesi sabah dokuzda da basın toplantısıyla açıkladılar. Gece yarısı alınan kararın ne olduğunu bilmiyorum yani hangi şeyler konuşuldu onu bilemem tabi kendi aralarında. Ancak sabah dokuzda İzmir il Başkanı yani bana da defalarca partiye gir diyenlerden biriydi şöyle bir açıklama yaptı. Sayın Fuat Turgut’un müracaatını uygun görmedik.”

Mahkeme Başkanı:" Görmedik.”Sanık Fuat Turgut:”Evet hepsi bu kadar. Ondan sonra da Sayın Perinçek’i bir vefa borcu

olarak hatta ben akabinde Trabzon da bir daha basın toplantısı yaptım. Bir toplantıda gene konuştum Sayın Perinçek’in ve işçi partisinin beni partilerine kabul etmemesi benim onların Ermenilerin biz Türkler aleyhindeki uluslar arası boyutlu iftiralarına karşı mücadelesine destek vermeme engel değildir diye bir açıklama yaptım. Ondan sonra da kendilerine manevi desteğim sürdü. Bugün de onların milli bütün şeylerini alkışlıyorum, destekliyorum, Ermeniler aleyhindeki bütün faaliyetlerini destekliyorum.”

Mahkeme Başkanı:" Buyurun savcı bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Tam olarak ilk tanışma tarihinizi söyleyebilir

misiniz?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Tam tarihini söyleyebilir misiniz?”Sanık Fuat Turgut:”Ziyaret ettiğim tarih mi efendim?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet ilk kendisiyle tanıştığınız tarih?”

14

Page 15: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:15

Sanık Fuat Turgut:”İşte Hasan Yalçın rahmetlinin ölmesi trafik kazasında rahmetli olmasından birkaç ay önceydi hatırlamıyorum. Çünkü ben önceden verilmiş bir karar değildi Ankara’daydım girdim Sayın Perinçek ile tanışmak istedim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”2004 yılında tanıyor muydunuz kendisini?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”2004 yılında?”Sanık Fuat Turgut:”2004 yılında olabilir doğrudur belki o tarihte ziyaret etmişimdir

bilmiyorum keşke not etseydim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Şimdi size ait, size ait olan 536 868 12 58

numaralı telefonla Doğu Perinçek’e ait olan muhtemelen evinde kullandığı sabit numara çünkü 212 288 17 99 numaralı telefonla 7.10.2004, 15.11.2004, 19.12.2004”

Sanık Fuat Turgut:”Anladım efendim hemen arz edeyim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”26 Şubat 2005, 30 Mart 2005, 31 Mart 2005

tarihlerinde görüşmeleriniz var bunlardan bir kısmı da gece saat sıfır sfır sıralarında 23:51 de yapılan görüşmeler. Bunları açıklayabilir misiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”Anladım efendim ben Doğu beyi o tanışıklığımızdan kendilerini ziyaretimiz ve o uzun bir saati aşkın sohbetimizden sonra ev numarasından evinin numarasını da bana vermişlerdi sağ olsunlar. Ev numarasından zaman zaman arayıp bazı konularda fikir sormuşumdur. Yani o an Türkiye’nin gündemine oturan bir mesele hakkında konuşmuşuzdur. Yada ben teklif etmişimdir partiniz şu konuyu gündeme getirebilir mi gibi gece aramalarımdaki sohbetler hep bu konulardadır efendim. Sayın Perinçek sağ olsun hoşgörülü davranmıştır o saatlerdeki aramalarımda bile cevaplar vermiştir. Yada benim tekliflerimi dinlemiştir hepsi budur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sanık Emin Gürses’i tanıyor musunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Kimi efendim?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Emin Gürses.”Sanık Fuat Turgut:”Emin Gürses’i ya yine iki bin kaç yılında bir kitap fuarında standına

gittim orda duruyordu ve kendisini televizyonlardan dinleyip çok sevdiğimi belirttim. Tanıştım telefonunu aldım o telefonu.”

Mahkeme Başkanı:" İstanbul’da mı İstanbul’da mı (1 kelime anlaşılamadı)?”Sanık Fuat Turgut:”İstanbul Taksim’deki Taksim değil Tepebaşı’ndaki büyük kitap

fuarında tanıştım.”Mahkeme Başkanı:" Tepebaşı’nda ki kitap.”Sanık Fuat Turgut:”Telefonunu aldım. Sanıyorum o beni unutmuştur ben onu unutmam

çünkü o sık sık medyaya çıkan biriydi. Onun dışında kendisiyle nerede bir daha görüştük mü görüşmedik mi hiç bilmiyorum. Ama çok sevdiğim gıyabında çok sevdiğim çok saygı duyduğum birisidir. Yani bir şeyi bir şeye ben gerçekten bir daha tekrar ediyorum. Buna Emin Gürses de dahil. Buna Sayın paşam da dahil. Buna Sevgi Erenerol da dahil Sayın sevgili ablam Erenerol da dahil, Muzaffer Tekin de dahil. Keşke ben bu insanlarla çok ilk gençlik yıllarımdan beri tanışsaydım. Onların her faaliyetine iştirak etseydim çok büyük şeref duyardım bundan.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kendisiyle mesajlaşmalarınız var ve duruşmada da daha önce sizi tanımadığını beyan etmiş.”

Sanık Fuat Turgut:”Sayın Perinçek mi?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Emin Gürses.”Sanık Fuat Turgut:”Emin Gürses.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sizin çektiğiniz mesajlar var kendisine.”Sanık Fuat Turgut:”Efendim telefonuma kayda aldıklarıma ben bayramda yılbaşlarında

mesaj atarım. O ana mahsus o gün mahsus bir matbu mesaj yazarım. Onu sonu da diyelim ki yeni yılınız kutlu olsun veya bayramınız kutlu diye biten. O güne mahsus bir mesaj yazar onu bin

15

Page 16: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:16

kişiye atarım. Ama bu Emin Gürses’e has bir şey değil ki. Telefonumda kim varsa herkese atarım. Sözlü savunmamda zannediyorum yada hangi vesileyle belirttim benim mesaj attıklarım milliyetçi devrimci ihtilal kaçınılmazdır mesajı dahil. Mesela o mesajımı attığım o mesajı attığım organize şube müdürü Azmi de dahil en az elli polise de atmışımdır. Ben gizlemiyorum ki. Emin Gürses’in telefonu var ona da gitmiş. Hepsi bu. hatta bazen ulaşılamadı iletilemedi diyor sonra o numarayı arıyorum eh o numara iptal olmuş ondan bile haberim olmuyor ne bileyim ben. herkese atıyorum telefonumdaki.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hayati Özcan 53. celsede şöyle diyor; Biz bir soru yöneltmişiz kendisine Fuat Turgut ile yaptığınız 21 Ocak 2008 tarihli görüşmede Hrant Dink’in bazı kasetlerinin elinizde olduğundan bahsediyorsunuz bu kasetler konusunu biraz açar mısınız şeklinde sorduğumuzda şöyle cevap vermiş. Efendim ulusal kanalda döne döne gösterdi, Hrant Dink’in Diyarbakır’da yaptığı konferanslarda, ABD bizim işimize karışmasın, biz kendi işimizi çözeriz bizim ihtiyacımız AB, ABD yok, burnunu sokmasın on beşte karıştı şeklindeki özetlenecek kasetleri gösterdi ulusal kanal, bahsedilen olay budur. Benim birebir bu kasetleri ne gördüm, ne de var keşke bende olsaydı İzmir’deki basına dağıtsaydım, keşke bende olsaydı yok yani. Biz yine sormuşuz daha sonra Fuat Turgut’a böyle bir şey verdiniz mi şeklinde. Hayır Fuat Turgut’a dedim ki bak ulusal kanal böyle program yapıyor aman bak izle, bu Hrant için işte bunu ulusalcılar yaptı falan tartışmalarını yapıyorlar, ya bu adam ulusalcı, ulusalcıymış ben de bunu yeni öğrendim adam diyormuş ki Avrupa ya batı merkezlerine bizim işimize karışma, girmeyin biz kendimiz sorunlarını çözeriz. Ermeni meselesinde 1915’lerde girdiler de ne oldu, ey PKK’lılar, ey bölücü unsurlar buna sizde dikkat edin tarihi tecrübemizden yararlanın, ulusal kanalda bu kasetleri izliyorum, sen de izle hatta aydınlıkta yer aldı mı almadı mı bilmiyorum bu anlamda haber veriyorum, davanın vekili şeklinde beyanda bulunmuş. Kendisi ifadesinde de sizi üç yıldır İzmir barosu avukatı olmanızdan dolayı tanıdığını beyan etmiş. Yapılan aramalar sırasında da Göksu yazılı ajanda kahverengi kaplı ajanda içerisinde 7 Şubat sayfasında 15-17 CD verilecek parantez içinde 25 milyon alınacak. Yine 20 Kasım sayfasında Fuat Turgut büro 441 61 91 tarih seti parası diyor. 2 Aralık sayfasında Fuat Turgut 120 milyon lira para alınacak yada tarih seti şeklinde notlar var. Kendisiyle irtibatınız nedir bu CD olayı Hrant Dink ile ilgili bahsettiği olay nedir açıklar mısınız?”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim benim kanaatime göre hani bana kızmayacağınıza söz verin öyle cevap vereyim diyecektim ama bundan da vazgeçtim Sayın Başkanım. Bu Doğu Perinçek ailece suçlu anladım çünkü eşi Şule Perinçek hanımefendi Atatürk’ün bütün eserleri diye muhteşem çok görkemli tarihe not düşen Türk milletine büyük hizmet anlamında çok güzel bir eserin yayınlanmasına öncülük ediyor. Kızı Amerika da yada burada Ermenilere çok sert cevaplar veriyor. Oğlu Ermenilerin bütün iddialarını çöpe atan altı yedi sekiz tane kitaba imza attı Mehmet Perinçek. E kendisi bu konuda uluslar arası çapta ciddi mücadeleler veriyor ki burada olmasının sebebinde ben oraya bağlıyorum, o sebeple burada olduğuna inanıyorum. Bu anlamda Doğu Perinçek çok suçlu. Kaynak yayınları diye bir yayınevi var zannediyorum işçi partisine yakın bir şey. Son derece güzel son derece faydalı kitapları yayınlıyorlar. O kitapları da işçi partisinin hangi bölgesindense ben İzmir’deyim çocuklar getirin bu kitaplar bana lazım demişimdir. Benim ödemelerim yani Hayati beye de şu o CD dedikleri de efendim Ermeniler yani ermeni iddialarına cevap niteliğinde zannediyorum 5 CD’lik bir şey yayınladılar. Atatürk ile ilgili bir CD’lerden oluşan büyük yalan mı ne öyle bir şeyler yayınladılar. Evet bana tenzilatlı verelim dediklerinde de hayır bana tenzilatlı vermeyin üzeri fiyatla verin demişimdir. O anda getirdiklerinde paramız olmamıştır onlar kayda geçmiştir hepsi bu çok büyük zevkle onlardan bu kitapları CD’leri aldım. Hemen yakın bir zamanda inşallah bir gün param olursa onar yirmişer ellişer tane yüzer tane daha alıp bütün tanıdıklarıma eş dostuma da dağıtacağım. Benim işçi partisindeki o yüz lira yüz elli lira beş yüz lira notlar hepsi bu sebepledir efendim. Yani onların yayınlarına ben aboneydim bu tip şeyler gelirse bana getirin, ben partilerine gitmemişim

16

Page 17: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:17

etmemişim yani telefon ediyordum ev sahibim ilçe Başkanı zaten. Benim evimin sahibi Ahmet Zerek konak ilçe Başkanı. Ya ona söylüyordum ya Hayati’ye. Hayati gelip benimle röportaj da yapmış olabilir. Büroma gelen gazetecilerden biriydi tanışmışızdır. Aramışımdır, aramıştır. Bize belki şu yardımı yapar mısın demiştir bilmiyorum. Yüzlerce konuştuğum binlerce konuştuğum insandan biridir. Onların yayınlarına onların yayınlarını her çıkan yayınınızdan bana getirin benim size katkım olsun bu yayınlarınızı satın alarak ben böyle güzel faaliyetler yapıyorsunuz yayınlarınızı satın alarak katkım olsun demişimdir. Hayati de getirmiştir evet bana Atatürk’ün bütün eserlerini yada başka kitapları başka yayınlarını bir kısmını Hayati’den aldım. Bazılarını ilçe teşkilatı satıyor, bazılarını il teşkilatı satıyor. İl teşkilatından gelenleri Hayati getirmiştir not almıştır hepsi budur efendim yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”21 Ocak 2008 tarihindeki bir telefon görüşmesiyle ilgili bu cevapları vermiş. Ben o nedenle sordum. Şöyle bu görüşmede.”

Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur efendim yani.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bir şahıslar ilgili konuşuluyor Doğukan Dinç

diye bir şahıstan bununla ilgili görüştükten sonra Hayati Özcan şöyle diyor. köylerde dolaştık Perinçek ile beraber. Bir haftadır köylerdeydik. Yeni geldik. Bir onların haberleriyle uğraşıyordum abi. Siz, bizim köy haberimizi dinlemiş mi Doğu Bey. Hayati Özcan, vallahi sormadın yalan söylemeyim bu haftaki aydınlıkta senin ilgini çeken haberler olacak Hrant ile ilgili. Sizinle ilgili değil Hrant’ın bazı kasetleri elimize geçti de diyor. Siz de, he çok güzel bende kullanırım mahkemede onları. Hayati Özcan, yani çok önemli Fethullah’ı kıstıracak bu şeyi kıstıracak. Ramazan Akyürek’i kıstıracak olağanüstü bilgiler bulduk yani diyor. Sizde, televizyonda röportaj vereceğim orda da kullanırım. Burada bahsedilen kaset olayı veya CD olayı nedir yani açıklar mısınız?”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim arz edeyim. Bu Hrant Dink denilen vatandaş eski provokatör eski TİKKO’cu eh sıkı da Türk düşmanı yani Urfa’daki bir konuşmasında benim bu istiklal marşına itirazım var. Bu istiklal marşı bize uygun bir istiklal marşı değil gibi işte ırktan bahsediliyor Türk ırkından Türklükle ilgili her şeye alerji duyan vatandaşlardan biriydi. Şimdi maşallah epeyce üstlerde de Türklükten rahatsız olan epeyce adam var. Bu Hrant Dink Diyarbakır da ve şeyde bir konuşma yaptı diğer konuşması da Malatya da işadamları derneğinde, ondan önce de Diyarbakır da PKK’lılar bunu protesto etti. Bende dostlarımı aradım dedim ki, yahu bunun yolda yürürken başına kiremit mi düştü ilk defa altına benim de imza atacağım güzel şeyler söyledi bu adam. Hayati de muhtemelen onlardan bahsetmiştir yani batı emperyalistleri bizi kullandı Hrant’ın söylediğinin özetini söylüyorum. Batı emperyalizmi Hınçak-Taşnak teşkilatlarını kullandırıp kullanıp ayaklandırdı başımıza gelenleri biliyorsunuz. Şimdi aynı batı emperyalizmi aynı Amerika PKK aracılığıyla siz Kürtleri kullanıyor aklınızı başınıza toplayın gibi bir açıklama yapmış. Bizim de söylediğimiz buydu. Hrant’ın ipi çekildi ve dedim ki tamam bu Hrant’ı artık yaşatmazlar bunları söyledi. Hakikatten de diaspora CIA ve içimizdeki F tipi güçler aracılığıyla infazını yaptılar. Ha infazını bu tiplerin infazı yapılırken de mutlaka bir milliyetçi bulunur. Trabzonlu gariban simitçiyle, pelitli belediyesinin çöpçüsünün oğlunu buldular. Son onlar. Biri silah temin etmiş öbürü de gidip tetiği çekmiş. Kıyametler koparılıyor milliyetçiler yaptı. E kim yaptırdı yani o iki çocuktan öncesine gelin bakalım diyorum. Başta Hrant ailesi olarak hayır diye bağırıyorlar. Peki senin kocan öldürüldü yerine kim getirildi Gregoryan ateist ermeni kocan öldürüldü kim getirildi. Vatikan’a bağlı Fethullah’a tapan Ethan Mahçupyan getirildi. Kocanın öldürülüş sebebini buralardan ara diyorum hayır kıyamet koparıyorlar. Şimdi bunlar birilerine söylediklerimiz batmış olabilir Hayati beyle de konuşmalarımız bu çerçevededir bu Diyarbakır ve şeydeki Malatya’daki konuşmaları istemiş olabilirim yani bunları e tabi ki arşivime de almak isterim. Yani benim üç bin tane kitabım var dört bin tane kitabım var. Bana bunları bul getir orada da açıklayayım kullanayım bakın sizin efendim savunduğunuz Hrant Dink devlet lehine bunları söylediği için öldürülmüş olamaz mı diye sorayım diye istemiş de olabilirim. Hayati

17

Page 18: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:18

nihayet ulusal kanalın İzmir’deki temsilcisi il yönetiminde. Çok kıymetli bir insan çok heyecanlı vatanı milleti lehine neler yapabilir diye canla başla koşturan gece gündüz koşturan Hayati’yi takdir ettiğim bir hususta şu Hayati Diyarbakır’ın Lice ilçesinden yanılmıyorsam Liceli ama Hayati bütün Kürtçülerle mücadele eder. Ulusalcı bir arkadaşımızdır. Kendisinden kitapta almışımdır CD de istemişimdir o aldığım kitapların parasını da vermişimdir not almıştır bilmem kaç lira gelir isterlerse verirdim ben kitap parası olarak. CD parası olarak. Buyurun efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu, burada Ramazan Akyürek’i kıstıracak bir takım bilgilerden bahsediyor bu nedir?”

Sanık Fuat Turgut:”E bilmiyorum onu, onu kendisine sormuşsunuzdur cevabını almıştır.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Efendim efendim bu soruya şu sebeple Hrant

Dink dosyası bir kere her şeyden önce bu dava dosyasının kapsamında değildir. Öte yandan müvekkilim zaten o dosyada vekildir. Onunla ilgili delil toplamasından daha doğal ne olabilir. Burada suç nedir biz gerçekten bu soruların amacını anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu soruların artık Hrant Dink ile ilgili soruların daha fazla sorulmamasını talep ediyoruz.”

Mahkeme Başkanı:" Efendim iddianamede geçen bir telefon görüşmesi izah ediliyor kendisine.”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Ama suç, suç unsuru taşıyan hiçbir şey yok.”Mahkeme Başkanı:" Efendim iddianamede geçtiği için soruluyor, ona iddianamede

yazılmış bu.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Bunun denetimini mahkeme yapmak

zorundadır biliyorsunuz ki, sadece delil dedi diye, biz delil olarak kabul edemeyiz.”Mahkeme Başkanı:" Efendim iddianamede yapılmış, iddianamede geçmiş, avukat hanım

iddianamede geçmiş mi bu telefon görüşmesi içeriği, içeriği.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Efendim, efendim dosyayla ne alakası var?”Mahkeme Başkanı:" Efendim geçmiş iddianameye bu iddianamede mahkeme tarafından

kabul edilmiş mi eğrisiyle doğrusuyla kabul edildi mi?”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Çok doğru söylüyorsunuz.”Mahkeme Başkanı:" Bu konu kendisine sorulmak durumunda sorulabilir.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Peki o zaman bir şeyin delil olması için

maddi ve olayı temsil eder nitelikte olması gerekmiyor mu? Bu unsurları taşıyor mu, hayır. O zaman nasıl ve bunun denetimini yapmak mahkemenin görevi değil mi? Yargılamanın özü zaten bu değil mi? Biz delil olmayan şeylerin üzerinde burada saatlerce tartışırsak bunun sonu nereye gider efendim, artı tutuklu sanıklar var. Onların hakkını da ihlal değil mi? Bu hususlar konusunda lütfen mahkememizin de daha hassasiyet göstermesini gereksiz ve ilgisiz sorularla müvekkilimi ve mahkemeyi meşgul etmemesini savcılığın talep ediyoruz.”

Mahkeme Başkanı:" Buyurun efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet Sayın müdafiinin niçin sorulduğunu

anlayamadığı sorulara bir açıklık getireyim. Sanık örgüt üyeliği ile suçlanıyor. Terör örgütü üyesi olmak. Terör örgütü üyesi olmak için o terör örgütü içerisinde faaliyet gösteren kişilerle bir irtibatının olması lazım yani tek kişinin tek başına bir kişi şu örgütün üyesi diyemezsiniz. Bu telefon irtibatı olur görüşmelerle olur faaliyetlerle olur. Yaptığı işlerle olur telefon görüşmeleri olur. Yani bunları soruyoruz ki aradaki irtibat sadece bir vekil müvekkil ilişkisi mi gazeteci avukat ilişkisi mi bunu yoksa örgütsel bir ilişki mi kendisini savunma savunabilmesi için bir imkan tanıyoruz. Kendisine soruyu soruyoruz ki açıklayabilsin. Yoksa bunlar hep böyle şey olarak kalır. İddia olarak kalır.”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Şöyle bir durum da var biliyorsunuz ki delilleri sunmak ve kanıtları ispat etmek savcılık makamının görevidir. Ama bu iddianamede bu yapılmamıştır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet görevimiz biz onu biz onu yapıyoruz.”

18

Page 19: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:19

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Sanıktan delile gidilmeye çalıştığına karinedir bu tip sorular. Dolayısıyla yasak sorgu usullerine de tabidir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yok. Yok. Evet.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Alınan cevaplar daha sonra kararda da

gerekçe olarak kullanılamayacaktır dolayısıyla boşa zaman kaybıdır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet.”Sanık Fuat Turgut:”Efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sanık Erkut Ersoy’u tanıyor musunuz Erkut

Ersoy. Özel büro?”Sanık Fuat Turgut:”Erkut Ersoy.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet.”Sanık Fuat Turgut:”Hiç hatırlamıyorum öyle birini yalnız ben ondan önce şu Erzurum’daki

Hayati’nin benden talep ettiğinin cevabını vereyim bu kayıtlara geçsin çünkü önemli buldum. Hayati bana telefon etti. Dedi ki, Erzurum’da böyle böyle bir çocuğun başına böyle böyle PKK’lı olduğu iddia edilerek çocuk bilmem ne soruşturma kapsamına alınmış ben kefilim kesinlikle ve kesinlikle PKK’lı değil. Bizim işçi partili bir çocuktur. Basası da dedi hatta MHP’ye mi yakındır hatta hatırlamıyorum ben bin defa kefilim şu çocukla ilgilenecek bir avukat söyle dedi yani bende dedim bir arkadaşımıza söyleyim rica edeyim hakikatten rica ettim gitti çocukla ilgilendi. Sonucu da ne oldu onu da bilmiyorum. Hayati gariban kendilerine sempati duyduğunu bildiği üstelik bu PKK ile mücadele eden bir babanın PKK ile mücadele eden PKK’ya düşman bir evladıdır dedi. Kesinlikle buna kim bu iftirayı atmışsa hapiste yatmasından çok temize çıkması adına bununla bir avukat ilgilensin askeri mahkeme de gidip davasına girsin. Bende ordan Ercüment Şenol adlı arkadaşımı aradım sağ olsun ilgilenmiş ama sonucu ne oldu bilmiyorum. Yani Hayati’nin benden bir ricasıdır bu Erzurum da işte Ağrı’daki bir askerin başına böyle bir şey gelmiş.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet. Erkut.”Sanık Fuat Turgut:”Ha bende ona demişimdir. Aman ha bak PKK’ya yakınsa ben imha

edilmesinden yanayım. Aynen cevabım da böyle bir cevabım da var o da kayıtta mı bilmiyorum. PKK’ya selam dahi veriyorsa imha edilmesinden yanayım ben kefilim bütün bizim mitinglerimizde Türk bayrağı taşıyan bir çocuktur dedi. Hepsi bu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet özel büroyu sormuştum. Özel büro Erkut Ersoy.”

Sanık Fuat Turgut:”Tanımıyorum. Öyle bir özel büro neredeymiş efendim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kuvai milliye bünyesinde oluşturulan özel

büro.”Sanık Fuat Turgut:”Ha ben hiç.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”İnternet siteleri var ve orada değişik istihbarı

çalışmalar yaptığı iddia ediliyor.”Sanık Fuat Turgut:”Hiç öyle bir şeyden haberim bile yok. Ya haberim olsaydı yazı

yazardım. Öyle bir şeyden yani internet sitesi falan bilseydim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Size ait olan 546 237 43 00 numaralı

telefonla.”Sanık Fuat Turgut:”Bana ait.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Erkut Ersoy’a ait olan 543 533 17 69 nolu

telefona 12 Haziran 2006 tarihinde bir mesajınız var.”Sanık Fuat Turgut:”Şimdi Erkut Ersoy diye birisi aklıma gelmiyor ama tanıyor da olabilirim

bilmiyorum yani hani ille de tanımıyorum hatırlamıyorum diyorum. Kimmiş bu Erkut Ersoy efendim ya ben ne için.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Dava sanıklarından tanımanız gerek.”Sanık Fuat Turgut:”Ne özelliği varmış efendim yani o da mı asker?”

19

Page 20: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:20

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Efendim?”Sanık Fuat Turgut:”Asker birisi mi efendim?”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Tanımıyorsanız niye mesaj attınız. Bir mesaj

atmışsınız telefon görüşme irtibatınız var bir tane?”Sanık Fuat Turgut:”Kim bu Erkut Ersoy gerçekten bilmiyorum ve hatırlamıyorum daha

doğrusu bilmiyorum değil de hatırlamıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet, evet.”Sanık Fuat Turgut:”Yani tutuklu sanık mı tutuksuz sanık mı onu bile bilmiyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Tutuklu sanık.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı söz almadan konuştu:”Tanımanız lazım

şeklindeki ifadelerden (1-2 kelime anlaşılamadı) memnun oluruz.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani açıklamayı biz sizden istiyoruz yani ben

kimmiş falan bize sorunca.”Sanık Fuat Turgut:”Ne demişim efendim neyi demişim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Telefon görüşmenizin olduğunu söylüyorum.

Oktay Yıldırım size sorulmuş savcılık ifadenizde. Kendisini Orhan Pamuk aleyhine avukat Kemal Kerinçsiz’in şişli asliye hukuk mahkemesinde görülen tazminat davasına katıldım. Orada bulunanlar arasında bir kişi çıkarak konuşma yaptı. Konuşma içeriği Ermeni faaliyetleri aleyhine idi. Ermeni faaliyetleri aleyhine idi. Oradakiler bu kişinin Oktay Yıldırım olduğunu söylediler. Bu olay yaklaşık bir buçuk yıl kadar önce olan hadisedir. Ben evveliyatında Oktay’ı tanımıyordum ilk defa orada gördüm. Tam olarak hatırlamıyorum aynı gün veya bir gün sonra avukat Kemal Kerinçsiz’in bürosuna uğramıştım. Oktay Yıldırım oradaydı. Ayaküstü kendisiyle konuştuk. Bana telefonunu verdi. Belki selamlaşma babında görüşmüş olabilirim ama hatırlayamıyorum. Muhtemelen birkaç ay sonra telefonumdan bu şahsın telefon kaydındaki rehberdeki kaydını sildim. Yani bu kişi sizinle tanışmış Kemal Kerinçsiz’in bürosunda da görmüşsünüz daha sonra kaydını sildim diyorsunuz. Bunun nedenini açıklayabilir misiniz niçin bu şahsın telefon numarasını kaydınızdan sildiniz. Sizde sürekli ermeni faaliyetleri aleyhine çalışan bir kişisiniz o da o şekilde konuşmalar yapmış daha sonra sildim diyorsunuz. Bunu açıklayabilir misiniz?”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı söz almadan konuştu:”Bu konuya açıkça cevap vermişti.”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim. Bir savunmamı yaptığım gün ayrıntılı cevap verdim savcım da.”

Mahkeme Başkanı:" Vermiş miydiniz?”Sanık Fuat Turgut:”Evet efendim vermiştim.”Mahkeme Başkanı:" Mesele yok buyurun savcı bey.”Sanık Fuat Turgut:”Oktay bey hakkında o gün belirttiğim olumsuz kanaatten dolayı da

Oktay beyden özür dilemiştim. Oktay beyin sonra adam gibi bir adam çok kıymetli bir vatan evladı olduğunu öğrenince de üzülmüştüm sildiğime. Yani ayrıntılı cevapta vermiştim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sizin yılbaşı mesajı olarak telefonunuzda kayıtlı altı yüz yedi yüz kişiye gönderdiğinizi beyan ettiğiniz R.T.E”

Sanık Fuat Turgut:”Milliyetçi, milliyetçi devrimci ihtilali niçin istediğimi de açıkladım ben savunmamda.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Abdullah G ve şürekası eliyle parçalanma sürecine itilen T.C.ni korumak için milliyetçi devrimci ihtilal kaçınılmazdır. Bayramınız 2008’iniz kutlu olsun kutlu şeklinde bir mesaj çekmişsiniz.”

Sanık Fuat Turgut:”Bizim okulda pısırık o.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Burada açılımını da yaptığınız şu şekilde

Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ve ortakları şürekası eliyle parçalanma sürecine itilen Türkiye Cumhuriyetini korumak için milliyetçi devrimci ihtilal kaçınılmazdır şeklinde mesaj

20

Page 21: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:21

çekiyorsunuz. Bu mesajınızda ihtilalin ne olduğunu iddianamede de Türk dil kurumu sözlüğüyle açıkladık.”

Sanık Fuat Turgut:”Bir tanesi de köklü değişimdir.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Buradaki amacınız buradaki amacınız özellikle

Sevgi Erenerol ve Fuat Turgut’un telefonlarında da bu kayıtlar mesaj çektiğiniz telefon dinlemeleri sırasında düşmüş. Bu konuyu açıklar mısınız? Niçin böyle bir mesaj çekme ihtiyacı hissettiniz?”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı söz almadan konuştu anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı:" Verdiniz mi cevap burada kendisi. Burada kendisi burada avukat

hanım. Yani o da avukat.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Asil ( bir kelime anlaşılamadı).”Mahkeme Başkanı:" Lütfen.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Efendim biliyorum ama bende bu makamı bu

amaçla işgal ediyorum biliyorsunuz.”Mahkeme Başkanı:"Lütfen yani. İyi ama yani bırakın cevap vermek istiyor müvekkiliniz

sus deyin ona.”Sanık Fuat Turgut:”Efendim Salı günkü savunmamda yazılı savunmamda.”Mahkeme Başkanı:" Konu açıklandı mı?”Sanık Fuat Turgut:”Milliyetçi devrimci ihtilalin ne olduğunu niçin istediğimi.”Mahkeme Başkanı:" Tamam açıkladınız.”

Sanık Fuat Turgut:”Evet ben bugün de milliyetçi devrimci bir ihtilal istiyorum ama benim istediğim milliyetçi devrimci ihtilalin bütün unsurlarını yazılı savunmamda açıkladım sözlü savunmamdaki yani, ayrıca Sayın vekalet eden Başkanımız o gün başkanlığa vekalet eden Sayın üye ifademi okurken onları vuzuha kavuşturdum ancak bir daha da söyleyeyim bir şey söylemek istiyorum daha doğrusu ham bizim okulda böyle korkaklığı, pısırıklığı.”

Mahkeme Başkanı :”Susturacaksınız müvekkilinizi (bir iki kelime anlaşılmadı).”Sanık Fuat Turgut:”İle meşhur biri vardı şimdi milletvekili. Evet ben hukuk fakültesinde

okurken korkaklığı ile pısırıklığı ile onu bunu ihbar etmesiyle pek meşhur biri vardı. Şimdi müstakbel adalet bakanı adayı mıdır nedir bilmiyorum Burhan Kuzu diye biri. O Burhan Kuzu bile o Burhan Kuzu bile ihtilal isteyebilir bir insan eylem yapmıyorsa diye bir açıklama yapmıştı. Velev ki askeri ihtilal istemiş olsam hangi faaliyete katılmışım, elimde hangi kuvvet şeyi var emrimde hangi kuvvet komutanlığı var? Ayrıca, ayrıca iddianameyi hazırlayanlar Türk dil kurumu ansiklopedinden alıyorlar ihtilalin tanımlarını bir tanesi de daha var orda 4. madde köklü değişim ki ben bunun bütün teferruatını izah ettim neden yani Allah’ın peygamberi bile diyor hüsnüzanla bakın, suizanla bakmayın. Ama siz Türk olan Türk milliyetçisi olan Türk vatanseveri olanlara özelliklere suizanla bakmaya hazır ve nazır olarak elinize kalemi aldığınızı düşünüyorum o sebeple olabilir ben izah ettim efendim ayrıntılarını. Ben o milliyetçi devrimci ihtilali yine istiyorum gerçekleşmesini de umut ve temenni ediyorum Putin örneğini verdim açıkladım teferruatıyla ben niye askeri ihtilal isteyeyim? Ama ekledim benim ülkem sudan aşağıya gidecekse devletim, rejimim, kurumum bu askerde kışlasında arazi olma hakkına sahip değildir dedim. Bu kadar açık cevaplar verdim daha nasıl söyleyeyim?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”19 Mart 2008 tarihinde Safranbolu’dan aradığı anlaşılan bir şahısla yaptığınız telefon görüşmesi var bu telefon görüşmesinin sonuna doğru şöyle diyorsunuz. Artık bir Türk kelimesi içinde Türk kelimesi bulunmayan Anayasa kaldı birde Fethullah’ı papaz Fethullah’ı halife olarak çağırmak kalmıştı. Bizi aldığında malum Tayyip Efendi devlet çalışıyor demişti şimdi de devlet çalışıyor Mustafacığım. Yani AKP kapatılmazmış. Niye mahallede çok sevilen adam cinayet işlerse olmaz tutuklanmamalı, dava açılmamalı lafa bakın yani. Menderes’in partisi de devrildiğinde 450, 400 küsur milletvekili vardı şeklinde beyanınız var. Bu beyanınızı açıklar mısınız?”

21

Page 22: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:22

Sanık Fuat Turgut:”Evet Menderes’in partisi devrildiğinde.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Menderes’in devrilmesiyle bu AKP’nin

kapatılması arasında.”Sanık Fuat Turgut:”Evet, bu halk arasında Amerika’ya kulluk partisi yine halk arasında

Arapçı Kürtçü parti ve daha birçok şeyle anılan AKP mahallenin efendim çok taraftarı var diye hapse girmeyecek gibi bir anlam çıkmaz, anlam çıkmaz onu izah etmişimdir. Eh devletin Anayasa mahkemesi diye bir kurumu var Yargıtay Başsavcılığı diye bir kurumu var. Bunu kabul ediyorsak onlara da kapatma davası açılır AKP’ye kapatma davası açıldığı günlerde Mustafa’yla fikir jimnastiği yapmışız. Yani inşallah kapanır şu günde diyorum inşallah kapanır hepsi birden Yüce Divan’a o Yüce Divan’ın adı da inşallah İstiklal Mahkemesi olarak değişik ve inşallah bende orda müdahil avukatı olurum yani bir fikir jimnastiğinde hangi suçu arıyorsunuz Sayın savcım? Kardinal papaz Fethullah’la ilgili bütün görüşlerim de apaçık yani CİA casusu Fetoşla ilgili her türlü görüşüm, beyanımda apaçıktır hiç gizlemedim, hiç gizlemedim. Ben Atatürk evladıyım. Cemaat papazlarının bu ülkenin başına bela olmasını istemiyorum o günde istemiyordum bu günde istemiyorum.”

Mahkeme Başkanı :”Buyurun savcı bey.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine dosyanız içerisinde klasör 104 sayfa

335’de sizin el yazınızla yazmış olduğunuz Hüseyin Kocadağ, Korkut Eken, Muzaffer Tekin, Fikret Emek şeklinde notlarınız var. Bu notları ne amaçla aldınız açıklar mısınız?”

Sanık Fuat Turgut:”Acaba o gün o günlerde Hrant Dink davası devam ediyorduysa sözü de geçmişse not almış olabilirim yani isimlerini not almışımdır ki unutmayayım yani bu meseleler bittikten sonra onlarla tanışma umudu da taşıyor olabilirim onun içinde not almış olabilirim. Yani Fikret Emek’i şu anda tutuklu mu değil mi bilmiyorum ama hakikaten fırsat imkanı olsa onu da tanıdım burda diğerlerini tanımak şerefine nail oldum ne yazık ki Hüseyin Kocadağ o özel harekatı kuran büyük kahraman merhum rahmetli oldu. İnşallah öbür Dünyada Tanrı dağında inşallah bir araya geliriz onunla da uçmakta bir araya geliriz. Olmadı tanışmak üzere not almış olabilirim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sanık Taner Ünal’ı tanıyor musunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Çok iyi tanıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”İrtibatınız nedir açıklar mısınız?”Sanık Fuat Turgut:”Ankara’da, İzmir barosu benim hakkımda o zaman İzmir barosu da

böyle PKK sevdalılarının yönetimde çok yer aldığı bir dönemdi. İzmir barosunun çok önemli bir işi vardı o yıllarda 95 yılından bahsediyorum Fuat Turgut’la uğraşma birimi kurmuşlardı adeta. Fuat Turgut’la uğraşma birimi gerçekten söylüyorum. Sonra Rize’den bir bahane ile efendim 105 gün zarfında 105 gün içerisinde Rize cezaevine 35 kez ziyaret ettiği anlaşıldığından bu da devamlılık sayıldığından ifadesinin alınmasına gerek olmadan levhadan silinmesine ifadesinin alınmasına gerek olmadan yasaklanmasına gibi bir ucube karar çıkarmışlardı. Merhum Nevzat Erdemir bu karara isyan edince de sen nasıl işte sosyalistsin, sosyal demokratsın efendim bir faşistten yana oluyorsun diye adamcağızı rahmetliyi dışlamışlardı sonradan da karşılarına çıktı aday oldu kazandı bir seçim sonra kazandı. O yıllarda Ankara’da bende Ankara barosuna müracaat ettim ya lanet olsun bunlardan uzak olayım diye. Fakat hakkımdaki soruşturmalar devam ederken nakil veremeyiz dediler o arada sürekli işte bana cezalar geliyordu arka arkaya Ankara’da Taner’in bürosunda bilgisayar bulmak istedim. Türkeli gazetesine gittim Türkeli gazetesinin barolar birliğine itirazın son 3 saatiydi. 3 saat içinde bitirip itiraz yazımı bitirmem lazım. Hatta tam 1 saat kala veya 40 dakika kala benim itiraz yazım çok sayfalı bir itirazım vardı Yunan harfleri ile çıktı Yunan harfleri ile hatta biz orda gülüştük bunların anladığı dil demek ki Yunanca başka Türkçe’den başka dil diye. Son anda biri geldi bilgisayarı yaptı yetiştirdik Türkçe’sini yetiştirdik Taner beyin oraya gider gelirdim Türkeli gazetesini severek okurdum. Onu çıkarmasından dolayı kendisine destek olunması gerektiğini hep söylemişimdir kendisiyle de

22

Page 23: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:23

zaman zaman oturur sohbetler ederdik. Çok çok çok çok kaliteli düşünen üreten sürekli düşünen cebinde 10 lirası olsa 9 lirasını vatana millete harcamayı göze alan bir kıymetli kardeşimizdir Taner Ünal.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Halit Bozkurt ismindeki şahısı tanıyor musunuz?”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Halit Bozkurt”Sanık Fuat Turgut:”Çok iyi tanıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Taner Ünal’la irtibatını biliyor musunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Hiç bilmem. Benimle irtibatını soruyorsanız söyleyeyim büromuz

Ankara’da ev adı altında tuttuğum Necatibey’de yani resmi büro kaydına geçemiyorum çünkü hani kaydım kabul edindiğinde Ankara’ya naklim kabul edilirse diye elimde hazır tuttuğum ev olarak tuttuğum Necatibey 19/29’daki büroma zaman zaman ziyaretime gelirdi. İyi bir ağabey olarak tanıyorum. Kültür bakanlığında çalıştığını biliyorum. Sohbet ederdik otururdu ben biraz Türkçü Turancıyım o biraz daha dindar bir ağabeydi. Şakalaşırdık hepsi budur münasebetlerimiz bundan ibaret.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bürosunda Kastrokonca yazılı bir takım fotoğraflar ele geçirilmiş, bunlarda ellerinde kaleşnikof silah bulunan şahısların fotoğrafları var.”

Sanık Fuat Turgut:”Kim o ben miyim efendim bende kaleşnikofla fotoğraf çektirmiştim Hakkari’de onlar mı yakalamışlar?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Dosya içerisinde var kastrokonca yazıyor üzerinde bu kaleşnikof.”

Mahkeme Başkanı :”Kastrokonca dediği Ahmet Türk’ün (bir kelime anlaşılmadı).”Sanık Fuat Turgut:”Ha anladım anladım Ahmet Türk’ün şeyini terör merkezlerinden.”Mahkeme Başkanı :”Artık ne olduğunu ne olarak kullanmış?”Sanık Fuat Turgut:”Ben biliyorum, ben biliyorum.”Mahkeme Başkanı :”Bilmiyoruz biz bilmiyoruz.”Sanık Fuat Turgut:”Ben biliyorum 15 senedir Güneydoğunun dağını bağını her tarafını

gezerim 15 gün öncede yine çukurca Şırnak’taydım.”Mahkeme Başkanı :”Biz bilmiyoruz o yöreyi.”Sanık Fuat Turgut:”Şimdi söyleyeceğim Derik’te 2 kez Derik’e gittiklerimle Derik’te

Metinan aşireti reisi bu Leyla Zana ve şürekasını işte 10 sene hapis yattıkları hadisede ilgili belgeleri mahkumiyetlerine sebep olan belgeleri devletimize veren büyük kahraman aşiretinden, yeğenlerinden, kardeşlerinden çok sayıda şehidi olan Şerif Temelli’yi ziyarete giderim davaları olur giderim. İki kezinde iki kezinde oraya gittiklerimin iki kezinde Apo’nun Apo denilen pisliğin Agop Artinyan’ın yakalanma yıl dönümlerine denk geldi. Beni korumaya aldılar hemen yani o günlerde yapılacak havlamalara karşı oradaki Jandarma Komutanlığından bir astsubay hatırlamıyorum. Ben jandarmada korumaya aldılar beni yani içeride tutuyorlardı beni. Dışarıya yürümeye bırakmıyorlardı çünkü bunlar işte Apo’nun Apo denilen Ermeni pisliği yakalanmış o günün protestolarından dolayı o günleri koruyorlardı beni. Bana bir astsubay Ahmet Türk’ün evinde çekilmiş terörist fotoğraflarından bir miktarını da ben istedim. Birkaç tane bana verebilir misin dedim? Şöyle çıkarttı bir tepe adata bir tepe kadar yani bizzat orda çekilmiş bizzat orda çekilmiş Kastrokanca’da çekilmiş o fotoğraflardan birkaç tane aldım büromda duruyor birkaç tane daha var istiyorlarsa onları da vereyim. Ha ilerde bir şeyler yazar çizersek bunları belge olarak da o yazımıza konu yapalım diye ya da bir kitap yazası olursam konu yapayım diye almışımdır. Yani büromda tutmuşumdur gizlisi kapaklısı yok. Bende keleşle fotoğraf çektirmiştim o da suç oluyor mu efendim? Suç oluyorsa vermeyeyim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Size mi aittir keleşler?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim”

23

Page 24: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:24

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Keleşler size mi aitti?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır bana ait değil devletime ait ama şey yani çokta iyi keleş

kullanırım ayrıca gerçekten özellikle nokta atışlarını çok iyi yaptığım için keleşle fotoğraf çektirdim. Yani Güneydoğuya gittiklerimle Çukurca’nın dağlarında bir yerlerde çektirdiğim oldu. Şimdi onları da inşallah suç saymazsınız yani ele geçirilmiş (bir kelime anlaşılmadı).”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım sorularım bu kadar.”

Mahkeme Başkanı :”Savcı bey var mı sizin?”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Benimde birkaç kısa sorum olacak Sayın Başkan.”Mahkeme Başkanı:" Buyurun buyurun.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”El yazısı telefon defterinizde Burhan Yılmaz isimli

birisinin numaraları kayıtlı bu kişi kimdir, tanışıyor musunuz, bağlantılarınız nedir, açıklar mısınız?”

Sanık Fuat Turgut:”Konyalı, efendim hazırladığınız iddianamede onun kitaplarından istifade ediyorsunuz. Çok kıymetli bir yazar arkadaşımız Konya’dan. Bana yolladığı kitaplar arasında Bilinmeyen Mevlana. Bu Ergenekon’a uydurmasına konu edilen işte 600 yıllık geçmişi var gibi bir iddialar konusunda onun kitaplarından alındı yaptığınız da gerçeğini de hatırlatıyorum size. Burhan yılmaz Konya’dan e bizim biz partiler üstü bir Türkçü arkadaşlarımız vardır onlardan biridir. Kendisini zaman zaman Konya’da ziyaret ederim. Çok sevdiğim eli kalem tutan, hiç boş durmayan, Konya Bozkır hastası, Bozkır’ı Türkiye’ye Dünya’ya tanıtma sevdalısı bir arkadaşımız. Yazar bir arkadaşımız çok sayıda da kitabı var.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bahsettiğiniz konuda bilginiz var mı?”Sanık Fuat Turgut:”Hangi konuda efendim?”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ergenekon konusunu kitabında yazdığından

bahsettiniz bu konuda bilginiz var mı?”Sanık Fuat Turgut:”Bu Ergenekon uydurması çıktıktan sonra Burhan o kitabı bana

gönderdi ama.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Hayır önceki Bilinmeyen Mevlana isimli kitabı.” Sanık Fuat Turgut:”Yani o ne adını bile hatırlamıyorum bir kitabı var bir hayli bu

iddianamede faydalanılmış.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Şu şekilde size açıklayayım Sevgi Erenerol’da Derin

Ergenekon isimli bir belgenin çıktığı iddia ediliyor ve bunun örgüt dokümanı olduğunu iddianamede.”

Sanık Fuat Turgut:”Bir başka yerlerde de o belgeleri birilerinin koyduğu iddia ediliyor efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Evet bunu kendi savunmasında buradaki belgenin Burhan Yılmaz isimli yazar arkadaşının kitabı olduğunu söyledi.”

Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ancak bu Derin Ergenekon belgesinde kitap zaten bu

kitabı ibrazda etti mahkemeye.”Sanık Fuat Turgut:”Ettiler mi mahkemeye efendim.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Evet”Sanık Fuat Turgut:”Tamam”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yani yalnız bu belgede kitaptaki bölümlere ekleme

yapılmış bu bölümler ekleme bölümler kitapta yok burda Ergenekon’dan bahsedilen bölümler. Bu konuda siz her iki kişiyi de tanıdığınız için size soruyorum bilgi sahibi misiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”Hayır o belgeyle hiç siz söylüyorsunuz haberim oluyor belgeden hiç haberim yok ama Burhan benim kardeşim mesafesindeki arkadaşımdır gittiğimde evinde kaldığım da olmuştur Konya’ya gittiklerimde. 2005 yılında Konya üniversitesinde verdiğim

24

Page 25: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:25

konferansa da katılmıştır. Kon TV’de canlı yayında konuşmamı da hemen kapıda sağ olsun beni bekleyerek ya da dışarıda beni bekleyerek dinlemiştir, bana refakat etmiştir. Çok sevdiğim kardeş saydığım bir dostumdur.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Sevgi Erenerol’la bağlantısı konusunda sizin bir bilginiz var mı?”

Sanık Fuat Turgut:”Hiç bilmem, tanıştıklarını biliyorum yani kendi aramızda konuştuklarında o da Sevgi ablayı tanır hatta ben konferansa çağırıldığımda Sevgi abla sen gelmeseydin Sevgi abla gelecekti gibi bir sohbetimiz de olmuştu. Yani ikinizden biriniz sizi muhakkak bu konferansa bekliyorduk sana kısmet oldu gibi sohbetler de oldu ama tanıştıklarını biliyorum yani Türkçü düşünceye sahip insanların birbirleri ile tanışmasına tabi ki yasak konulmamalı. Allah korusun Kardinal papaz Fetoş diktatörlüğü bu ülkeye hakim kılınsa demek ki biz herhalde su içerken de izin alacağız.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Evet ben bu Derin Ergenekon isimli örgüt bölgesi olduğu iddia edilen belge kapsamında size sordum bunu.”

Sanık Fuat Turgut:”Bilmiyorum efendim.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Taner Ünal’la tanıştığınızı söylediniz savunması ve

sorgusu sırasında da hazır bulundunuz. Burada çok sık olarak Halit Bozkurt ismi ve onun hakkındaki iddialar gündeme geldi bunların bir kısmı dosya içerisinde de var. İddianame içerisinde de sanıkların telefon görüşmeleri arasında yazılı, ne diyorsunuz siz bu kişiyi iyi tanıdığınızı bahsettiniz sizin bağlantınız irtibatınız bu iddialar konusunda beyanınız nedir?”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim Ankara’da işte bu ev 5. katta yeri kiraladıktan sonra birtakım örgütlerden ben tehdit alıyordum Yüksekova çetesi davalarındaki eh birilerinin pervasız açıklamalar dediği Diyarbakır DGM’nin önünde Hakkari adliyesinin önünde yaptığım açıklamalardan sonra büroma birileri geldi biz seni koruyoruz sana yönelik işte birtakım şeyler var seni öldürmek ortadan kaldırmak için bu PKK örgütünün veya başka bizim söyleyemeyeceğimiz yerlerden sana yönelik bir şey olabilir düşüncesiyle biz seni koruyoruz haberiniz olsun. O da şundan çıkmıştı. Büromdan çıktığımda her gün ama her gün bakıyorum burada bir ağaç var büromun hemen işte kaldırım ağaçlarından orda biri duruyor bende galiba bir heybetle gel bakalım sen neyin nesisin diye yakasını tuttuğumda sonra karşıdan sonra bir başka yerden üçüncü bir kişi geldi beni koruduklarını söylediler. Tabi kimliklerini de gösterdiler ama ben ayrıntılı not almadım kimseyi bilmem hatırlamam Necatibey caddesindeki ondan sonrada Halit bey daha sonrasında Halit bey demek ki milliyetçi camiadan e benim milliyetçilik adına az çok bir eskiden kalem oynatmışlığım vardır. Bir 7, 8 sene çeşitli dergi, gazetelerde veya gazete denilebilecek mevkutelerde yazı yazmışlığım vardır. Bunlara arasında Kavgamız Turan, Orkun, Tanıtım gibi dergilerde yazdım, belki başka yerlerde de yazmışımdır. Halit beyde benim Ankara’ya yerleştiğimi ya da gelmek istediğimi duyup gelmiştir. Tanışmışızdır büromu 15 günde ayda ziyaret eder oturur çay içerdi kahve içerdi. Çıkıp giderdi hepsi bu. Yani ülke meseleleri hakkında o da konuşmuş olabiliriz. Ben Halit Bozkurt’un bir kötülüğünü görmedim aman aman bana bir iyiliği de varsa gıyabımda olmuştur sağ olsun derim yani.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”El yazısı telefon defterinizde Ölmez soy isimli kişilerin kayıtları var.”

Sanık Fuat Turgut:”Müvekkillerimdir Kemal Ölmez, İsmet Ölmez Yüksekova çetesi davası o da uydurma bir davaydı yani koruculuk ve özel harekat müesseslerine karşı PKK’nın başlattığı kampanya çerçevesinde uydurulmuş bir davaydı o davalarda ben, Kemal Ölmez, İsmet Ölmez, Ali İhsan Zeydan 3 tane özel harekatçı ve daha başkalarının avukatıydım, 6 buçuk yıl sürdü o davalar, Hakkari, Van ve Diyarbakır’da sürdü e tabi ki müvekkillerimin adlarını not almış olabilirim üçü her iki kardeşte müvekkilimdir her iki kardeşte PKK’ya karşı amca çocukları veya kardeştirler çok ciddi mücadeleler yapmışlardır, şehitler vermişlerdir şu anda da Hakkari’de yaşıyorlar.”

25

Page 26: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:26

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bu dava sanıklarından Erol Ölmez ile nezarette tanıştığınızı söylemiştiniz bu kişilerle bir ilgisi olup olmadığını soracaktım açıklama.”

Sanık Fuat Turgut:”Erol Ölmez’le mi efendim?”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Evet”Sanık Fuat Turgut:”Şu bizim gariban Erol Ölmez’le benim hücre arkadaşım.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Evet.”Sanık Fuat Turgut:”Onlarla onların hiçbir alakası yok efendim.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”El yazısı telefon defterinizde Hüseyin Mümtaz isimli bir

kişinin kaydı var. Bu kişinin bazı dosya sanıklarıyla da bağlantıları dosya içerisinde gözüküyor sizin tanışıklığınız bağlantınız nedir?”

Sanık Fuat Turgut:”Hüseyin Mümtaz bey çok kıymetli yazılarından tanıyorum. Özellikle dış politika konularında fevkalade güzel tespitleri olan bir kalemşorlarımızdan biri ciddi bir yazar. Bana Yüksekova çetesi davalarına baktığım günlerde Diyarbakır’da duruşmadan çıktım bir telefon geldi telefonum nerden alınmıştır? Telefonu kimden almıştır? Trabzon Türk ocağından almış olabilir başka bir yerlerden almış olabilir bilmiyorum, sormadım, sormak gereğini duymadım. Fuatçığım çok iğneleyici açıklamalarda bulunuyorsun. Dikkat et Allah korusun başına bir şey gelmesin. Bütün münasebetimiz budur, ha birde birileri seni hedef gösteriyor bazı basının organlarının senin hakkındaki yazdıklarını ben hedef gösterme olarak niteliyorum dikkat et. Ondan sonra da yüz yüze gelmedik yine de tanışmakta yani tanışmadığım için üzüldüklerimden biridir Hüseyin Mümtaz Bey. İnşallah Trabzon’da oturuyormuş oraya gittiğimde Türk ocağına gidip kendisini buldurtacağım ve onunla da inşallah tanışacağım.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Son olarak savcılık ifadenizde geçen bir konuyu açıklamanızı istiyorum. Bu ifadenizde Diyarbakır’dayken polis korumanızın dönemin emniyet müdürü Gaffar Okkan tarafından kaldırıldığını size subayların refakat ettiğini ve onların size Gaffar Okkan tarafından organize edilecek bir suikastın hedefi olabileceğinizin ima edildiğini söylüyorsunuz. Nedir bu konu açıklar mısınız?”

Sanık Fuat Turgut müdafi Av. Zeynep Avcı söz almadan konuştu anlaşılmadı.Sanık Fuat Turgut:”Sayın Başkanım, şu kadarını söyleyeceğim benimle yapılan röportajı

yazılı savunmamın eki olarak söyledim. Ölmüş gitmiş, vurulmuş gitmiş, günahım kadar sevmem kendisini günahım kadar da sevmedim. Sevmediğimi de rahmetlinin yüzüne karşı en az 2, 3 kez söyledim. Yani polisevinde kaldığımda bile kendisine sen tam bir Saddam lafarsın diye yüzüne söylemiş bir adamım. Evet, sevmiyorum ama emniyet teşkilatından da bir tanede sevenini bulursanız Allah aşkına, getirin bende tanıyayım. Gaffar Okkan’la ilgili bütün münasebetlerimi de benimle yapılan Hüseyin Atılgan’ın yaptığı söyleşide ayrıntılarını ortaya koydum bunu ayrıca soru konusu yapıp yapmanızı ben anlayamadım. Orda ayrıntıları var ondan fazlasını bende bilmiyorum. Evet birileri bir havaalanına indim daha doğrusu inmeden önce bana bir telefon geldi hangi gün hangi saatte iniyorsun çünkü duruşmaya önce geliyordum sonra geliyordum geç geliyordum. Beni havaalanından uçağın merdivenlerinden 4 tane subay aldı. Beni korumaları gerektiğini söyledi Gaffar Okkan’ın beni polisevinden atmasından sonraki bir günlerdeydi ha beni niye attı bilmiyorum ne onu rahatsız etti de beni attı bilmiyorum. Kendisi hakkındaki bütün iyi dileklerimi iyi olmayan dileklerimi içeren ayrıntılı beyanlarım benimle yapılmış röportajda, söyleşide vardır bugünde yaşasaydı selamlaşmaktan hiç de şeref duymayacağım birisi olurdu.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ayrı konu burda ciddi şey var suikastın bir devlet görevlisinin.”

Sanık Fuat Turgut:”Ha o suikastı devletin birimleri bilir beni korumaya alanlar bilir bilmiyorum onu bilmiyorum. Yani 4 tane insan uçağın subay, astsubay uçağın merdivenlerinden aldılar. Evet günlerce korudular yattığım yere Mehmet Ali Altındağ tesislerinde yattığım odanın kapısında bile 1 subay bekledi. İma ettikleri bana suikastı yapacak kişinin yaptırtacak kişinin ima ettikleri Gaffar Okkan oldu ama doğrudur yanlıştır bilemem. Yani devletin oradaki emniyet

26

Page 27: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:27

müdürü niye bunu düşünür, niye böyle bir şey yapılır ya da emniyetin içinde başka bir birim mi, bir hain sızma varda onlar mı beni öldürtmek istedi? Ben bunu bilemiyorum. Sormam da zaten beni korumaya alanlara niye, kimmiş, ne diye beni konuyorsunuz, niye beni öldürecek kimmiş? Beni bunları niye sorayım? Sormam için bir sebep yok Allah razı olsun beni korudular. Ha Gaffar Okkan niye korumaları mı kaldırdı, niye beni polis evinden gecenin 11’inde attı onu da bilmiyorum yani 100 metre yürüyecek can güvenliğim olmayan bir dönemde benim polis evime girişimi, kalışımı yasakladığını duydum. Üstelik o hadiseyi duymadan öncede ben çantamı havaalanından gelip bırakmıştım. Beni hem koruyan hem de benimle ilgilenen polisler beni hatta yemeğe götürmüşlerdi geldiğimde de hani çok özür dilerim Sayın heyetinizden bağışlayın beni sap gibi açıkta kaldım. Mehmet Ali Altındağ’a telefon ettim o beni aldı tesislerine gittim orada da baktım ki askerler var beni korumak üzere asker de var. Şaşırmıştım ama bunların karşı suallerini de sormamıştım bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Başka sorum yok teşekkür ederim Sayın Başkan.”Sanık Fuat Turgut:”Ha öldü gitti bilmiyorum.”Mahkeme Başkanı :”Efendim sualiniz var mı?”Sanık Fuat Turgut:”Sayın Başkanım, ben çok özür dileyerek bir şey söyleyeceğim Kemal

bey sorusunu gene sorabilir. Ben geçen gen Ergenekon uydurmasından veya bu Ergenekon’dan dolayı yargılanmaktan utanmıyorum, bizi burda yargılatanlar utansınlar diye bir cümle kullanmıştım. Tabi internet sayfalarına hep utanıyorum diye geçmiş Allah’a şükür ben vatan satmadım Telekom’u satmadım, bankaları satmadım niye utanayım?”

Mahkeme Başkanı :”Düzelttik onu, düzelttik işte düzelttik şimdi onu yani duruşma sayesinde düzelttik onu.”

Sanık Fuat Turgut:”Evet düzeltiyorum ben yargılanmaktan utanmıyorum bizi burda yargılatanlar utansınlar evet. Yargılayanlar demiyorum Sayın Başkanım onu size de söyleyeyim.”

Mahkeme Başkanı :”Avukat hanım sizde müvekkilinizi susturacaksınız yani.”Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi:”Değerli Başkanım, Sayın Fuat Turgut

meslektaşımdır bir avukattır. Kendisiyle görüşmemde son derece tabi ve doğallık vardır o bakımından ve hoşsohbet bir insandır. Her şeyinden de zevk almışımdır o bakımdan sanki aramızda örgütsel bir ilişki var da özellikle telefonlar konusu işlenerek ortaya konuluyor Değerli Başkanım 3 aylık süre zarfında dinleme sürelerinde dikkat ederseniz ne benim bölümüm de ne Sayın Fuat Turgut’un bölümünde ikimizin tek bir telefon görüşmesi yoktur. Peki, madem sözde örgüt ilişkisi var. Bu 3 aylık süre zarfındaki görüşmelerin yarısı bu süre zarfında yapılmış. Neden bir tek telefon görüşmesi koymadınız? Öncelikle ona bakın kaldı ki az önce Sayın savcının kendi yaptığı yanlışlıktan sonuç çıkarmak için efendim 17 görüşmeyi iddianameye yazıyorsunuz sonra diyorsunuz ki hayır efendim siz 17 defa görüşmemişsiniz çok görüşmüşsünüz. Bu bir saklama gizleme anlamındadır şeklinde benim kendi savunmamdaki beyanlardan bir netice çıkarılmaya çalışılmaktadır ki lütfen istirham ediyorum ben birçok defa bu telefon kayıtlarında hataların yapıldığını burada dile getirdim. Sayın savcılık makamı acaba şöyle dönüp bakıp da bu telefon kayıtlarındaki hataları düzelttiler mi, beyanda bulundular mı? Ama buradan da bir netice çıkarmanın gayretinde ben telefonlarımı hiç gizlemedim. Sadece savunmamda benim iddianamemde belirtilen 17 telefon görüşmesinden bahsettim. Ama 27’de olabilir, 37’de olabilir ben bunları saymadım o yüzden efendim bu hususu biz kez daha belirtmekte fayda görüyorum. Yine Sayın Fuat Turgut’a ilk sorum olarak bu telefon görüşmeleri nedir efendim, içerikleri bir kez daha beyan eder misiniz? Sayısı kaç olursa olsun 100’de olabilir ama 200’e çıkardılar 17’den onu da hemen ilave ettiler mükerrer de olabilir dediler. Bakın Sayın savcı burada 200 derken hemen arkasından mükerrer sözcüğünü de getirebiliyor. Nasıl iddia makamısınız siz? İddia da bulunuyorsunuz suçluyorsunuz görüşme sayıları sizler için o kadar önem arz ediyor ama kendi söylediğinizin arkasında duramıyorsunuz. 200 ama mükerrer olabilir hayır efendim mademki

27

Page 28: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:28

çalışıyorsunuz ciddi bir çalışma koyun ortaya, deyin ki 100 görüşmeniz var 20’si mesaj şu kadarı cevapsız arama, bu kadarı şudur bunları neden ciddi olarak ortaya koymuyorsunuz? Bulanık suda balık avlamak başka bir şey değil kafa karıştırmak şüpheyi mahkeme nezdinde devam ettirmek bütün amaçları bu. Değerli Sayın Fuat Turgut, bu görüşmelerin içeriğini lütfen burada bir zikreder misiniz, neler görüşmüşüz biz sizinle genel olarak?”

Sanık Fuat Turgut:”Anadolu’da bir söz var her şeyde bir hayır vardır diye Sayın Başkanım. Tabi ki bu Türk tarihini hiç değilse en azından en azından 100 yıl boyunca insanlarımızın kafasında Türk tarihinin bir kutsalını Türklüğün Kabe’sini milli Kabe’sini aşağılayacak karalayacak bir ad verilmesi üstelik bunu bir terör örgütü uydurması tırnak içinde terör örgütü uydurmasıyla Ergenekon’un kullanılmasını savunmamı yaparken unutmadan öyle şiddetle bütün benliğimle protesto ettiğimi bunu nefretle kınadığımı özellikle belirtiyorum çünkü artık Anadolu’da birçok yerde o Türklüğün milli Kabe’sini anlatma imkanını adeta ortadan kaldırdılar. Bir zamanlar ilk gençlik yıllarımda işte bu ülkenin en kötülerini komünistler olarak görürdüm, tabi ilk gençlik yılları. Yani onları tertemize neredeyse çıkardılar bu Allah’ın dininin ticaretini yapanlar Allah alıp Muhammed satanlar ve bundan rant sağlayanlar kir akıtanları öbürleri, öbürleri, öbürleri kim varsa hepsi. Onların bu ülkeye kötülük edeyim bu etnik ayrıştırmaları bütün Vatanseverleri içeri tıkıp kafamızdaki etnik ayrıştırmaları tamamlayayım diye uydurdukları, Ergenekon tırnak içinde Ergenekon bir hakikati ortaya koymuştur. 12 Eylül’den önce kavgalarımız olan karşı karşıya geldiklerimiz gelmiş insanlar, değişik fikir kulvarlarından insanlar burada aynı sebeplerle yargılanıyorlar. Evet bu fotoğraf şunu ortaya koydu söz konusu vatansa gerisi teferruattır. Fuat Turgut öbürü, öbürü, öbürü işte ben hani kendimi saymayayım bu yiğit insanlar burada tutuklananlar henüz burda olmayanlar, bakıyorum ben Fuat Turgut olarak yani Apo’ya dokunanlardan tutuksuz yargılanan tek kişi benim. Kenya’dan getirenler içerde sorgulayanlar içerde. Eh Apo’yu yerle bir eden avukat Apo’ya felsefesini yediren avukat diye başlıklar atılan Fuat Turgut’a işte yargılanıyor. Bir şeyi de cevap vermek zorunda değil hiç birinizi cevap vermek zorunda değilsiniz ama diyelim ki yani ben bu Orhannes Pamukyan, Elif şey işte Recep Tayyip Erdoğan hakkında şehitlere kelle Apo’ya Sayın dediği için ve daha birçok. Leyla Zana’nın malum kocası eski kocası halen kocası mı bilmiyorum Mehdi Zana mı ne pislik onun hakkında benzeri kişiler hakkında bir hukuk süreci başlatmak arzusu taşımasaydım. Bunun için kalem oynatmasaydım savcılıklara dilekçelerde bulunmasaydım, Yüksekova çetesi davalarını kardeşimin varını yoğunu efendim sattırıp borçlarını ödeyecek noktaya kadar her şeyi harcayıp 6 buçuk sene o davalara koşmasaydım. İmralı’da Apo’nun canına okuyan meşhur sualleri sormasaydım, ben burda olur muydum, ben niye buradayım, ben niye buradayım? Tabi ki bu insanlar da niye burda ama onları da kendileri sorsunlar. Ben niye buradayım bunları yapmasam ağırlaştırılmış müebbet artı 15 yılla ben yargılanacak mıydım? Apo’ya dokunanlardan olmasaydım yargılanacak mıydım? ABD’nin İsrail’in yani bu devletimin Cumhuriyetimi koruyan savcılar Cumhuriyetimi koruyan savcılar Orhannes Pamukyan’ın malum evinde 6 buçuk yıl boyunca Atilla İlhan rahmetlinin ortaya koyduğu üzere aralıksız 6 buçuk yıl bir MOSSAD ajanı niye kaldı bunun devletimize zararı mı faydası mı karı mı bunu araştırmadılar da bizimle niye uğraşıyorlar?”

Mahkeme Başkanı :”Fuat Turgut soruyu anladınız mı?” Sanık Fuat Turgut:”Efendim sorudan önce bu açıklamayı yapmak gereği duydum keşke.”Mahkeme Başkanı :”Lütfen soruya, soruya da bir cevap verir misiniz?”Sanık Fuat Turgut:”Bunları da arasana, ama tabi biz onlardan onu beklemiyoruz yani tabi

ki beklemiyoruz Cumhuriyetin savcılarından bekliyoruz. Efendim bu konuşmalarımızın içeriği ekseriyetle ben aramıştım. Söylenenlerin söylendiği gibi 200 arama tahmin etmiyorum. Yani o kadar birçok sık görüşmemiz olmamıştır. 20 olmuştur, 30 olmuştur. Bir kısmı İstanbul’da bir dosyam olmuştur Kemal birini yolla şuna girsin ya şu duruşmaya girsin mazeret bıraksın ya şu faksı ulaştırsın gibi taleplerim olmuştur. Hal hatır sormak için olmuştur. Orhannes Pamukyan

28

Page 29: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:29

yada Elif şey denilen o Hollanda Ermeni enstitüsünün yetiştirdiği pislikle ilgili bir şey sormuşumdur. Buna bende katılmak istediğimi söylemişimdir. O da takdir senin bakınız asla Kemal bana telefon açıp gel şu eyleme katıl bu şeye katıl bu girişimde birlikte yapalım diye bir talepte bulunmamıştır. Talep benden gelmiştir o da nihai özet takdir senin sen bilirsin. Yani İzmir’den kalkıp gelmek sana külfet bilmem ne hatta sana külfet olur yazık ordan buraya gelme burada bir sürü arkadaşımız var çok sayıda arkadaşımız zaten var katılan olur demiştir. Yani birde beni televizyon programına davet etmiştir. O televizyonda malum bu Allah alıp Muhammed satmakla meşgul hükümetin reklam ambargosundan dolayı diye ben öyle biliyorum battı.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Değerli Başkanım, Sayın savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in duruşmalar safahatında ve gittikçe hukuk dışı tutumlar sergilediğini görüyorum ve üzülüyorum oysa bir savcıya yakışan vakur ve adil davranışı sürdürmesi gerekir. Çünkü bunu söylerken şundan diyorum Değerli Başkanım; cümleleri keserek ve insanlar arasında olmayan bir husumeti yaratarak buradan bir sonuç çıkarma gayretine gidiyor. Ben Sayın Fuat Turgut’la ifadem de beyan ettiğim olay şudur ilişkimiz ikincil derecede olan biri kişi olarak alt kademede bir ilişki olarak söylemişimdir. Sayın savcı az önce orda ki bir sözü kesmiş kasıtlı olarak alt kademede bir avukattır demiştir, üzülüyorum.”

Sanık Fuat Turgut:”Yok, yok beni iyi bir avukatım hiç öyle algılamam adam gibi bir avukatım iyi bir avukatım öyle algılamam Kemal rahat ol:”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Üzülüyorum öyle bir şey değil söylemediğim bir şeyi ama söylemişim gibi burada ifade ediyor. Yine Sevgi Erenerol konusunda yine cümleyi kesti kendisine selam göndermişimdir şeklindeki beyanının hemen arkasında konusu Sevgi Erenerol değildir görüşmelerimizi, onu da bir kenara itip sanki bütün konuşmalar Sevgi Erenerol hakkında yapılıyormuş gibi gösterilmiştir. Benim bütün ifadelerimde A’sından Z’’sine kadar ne Sayın Fuat Turgut hakkında ne de bir başka kişi hakkında asla yanlış yönlendirici ve doğru olmayan bir beyanım yoktur. Asla da olamaz Fuat Turgut hakkında da olamaz. Başkalarının beyanları ile tutup da husumet oluşturmanın gayretini ben sadece bir savcı olarak üzülerek buradan seyrediyorum.”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim birde fırsat bu fırsat buradaki.”Mahkeme Başkanı :”Fırsat değil henüz henüz fırsat yok devam et sen.”Sanık Fuat Turgut:”Değil mi özür dilerim.”Mahkeme Başkanı :”Bekle biraz az bekle.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Efendim, efendim iddianamemizin Sayın Fuat Turgut

iddianamemizin 15. sayfasında hukuk departmanı diye şöyle bir cümle sarf edilmiş okuyorum efendim. Şüpheliler Kemal Kerinçsiz, Nusret Senem ve Fuat Turgut’un avukat oldukları ve örgütün tüm faaliyetlerini hukuk kuralları çerçevesinde yapılması için gerekli yasal zemini oluşturmaya çalıştıkları, örgütün amacı doğrultusunda gerçekleştirilen tüm eylem ve faaliyetlere ilişkin davaları meccanen takip ettikleri anlaşılmıştır. Siz böyle bir hukuk departmanını duydunuz mu, görev aldınız mı herhangi bir işlem ve faaliyette bulundunuz mu efendim?”

Sanık Fuat Turgut:”Ben okurken sinirlendim ama sonra güldüm geçtim sen niye öyle yapmadın?”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Ben tutukluyum. Bunlardan ötürü tutukluyum.”Sanık Fuat Turgut:”Yani cevap bu kadar ben okudum önce sinirlendim sonra güldüm

geçtim sen niye gülüp geçmedin diyorum sen öyle yapmadın mı?”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Ben tutuklu olduğumdan gülüp geçemiyorum Fuat bey. Peki

meccanen herhangi bir dava aldınız mı efendim yani bu örgüt sözde örgüt faaliyetlerinden ötürü bu hukuk departmanına havale eden güya sözde örgüt yöneticileri tarafından meccanen davalar takip ettiniz mi ettiyseniz (bir kelime anlaşılmadı) ettiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”Sayın Başkanım, ben bu ülkede batı emperyalizminin kuşatma, işgal, ekonomik, sosyal, kültürel işgal anlamında bütün arzularının gerçekleştiğine tek eksiğin askeri

29

Page 30: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:30

işgal olduğuna inanıyorum. Yani bu emperyalistlerin sokağa çıktığımızda askerlerinin dolaşmadığını görüyorum o kadar, bunu da ordumuza borçlu olduğumuzu yazılı savunmam da ayrıntıları ile söyledim. Eğer Cumhuriyetimi, devletimi, vatanımı bu emperyalist pisliklerden süpürmek maksatlı bir örgüt kurulursa ilk gireni ben olacağım. Haberim olursa ilk gireni ben olacağım ve çıkın lütfen dışarı Muzaffer Tekin, öbürü, öbürü hemen harekete geçin çıktığınızda böyle bir şeyler yapalım el birliği ile yapalım. Ama haberim yok yani olsa memnuniyetle gireceğim öyle bir örgüt olsa gizli de olsa gireceğim açıkta olsa gireceğim, vatanım tehlikede benim. Ben öyle inanıyorum. Yani Hasan Kürşat Tüzmen gibi Hasan Sabah’ın askeri değilim ki filan kişi derse ki atlayın atlarız diye. Falan filanın şeyi değiliz ki biz.”

Mahkeme Başkanı :”Evet buyurun.” Sanık Kemal Kerinçsiz:”Fuat bey meccanen bir dava yürüttünüz mü? Çünkü bunları

somut olarak cevap vermekte de fayda var çünkü biz bu suçlamalarla buradayız. 2 buçuk yıldan beri tutukluyum.”

Sanık Fuat Turgut:”Hangi davada böyle bir yani özel talepli özel organizasyonlu bir dava hiç yürütmedik Kemal’le.”

Mahkeme Başkanı :”Evet buyurun.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Yine cevap verdiniz ama somutlaştırmakta fayda var çünkü

iddianamede özellikle altları kırmızı çizilerek değişik bir yazı stili ile belirtilmiş. Çünkü sözde örgüt ilişkisini bu cümleye dayandırıyorlar Fuat bey iddianamede benim sizlere, Orhan Pamuk ve Elif Şafak davalarına müdahil olarak katılmanızın uygun olduğunu söylediğim sizlerinde bu sebeple bu davalara katıldığınız ifade edilerek bir hiyerarşik ilişkinin varlığı kanıtlanmaya çalışılmıştır. Size bu davalara katılmanız konusunda bir teklifim, ısrarım ya da talimatım asla talimat olamaz 2 avukat arasında ama kullanılan sözcükler bunlar olduğundan zikrediyorum kusura bakmayın.”

Sanık Fuat Turgut:”Estağfirullah.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Oldu mu olmuş mudur efendim?”Sanık Fuat Turgut:”Katiyen uygun görürsen katıl dermiştir takdir senin demiştir uygun

görürsen katıl demiştir teklif benden gelmiştir uygun görürsen katıl demiştir. Sen uygun görüyorsan katıl evet o cümleler yani oradaki cümleler bana ait. Bir kelime eksikte geçmiş olabilir ama maksat budur orda Sayın bizzat Sayın Pekgüzel’e verdiğim ifade de söylediğim de budur. Yalnız bir şeyi daha ben burada açıklamak istiyorum, bizim hakkımızda o tarihlerde bu soruşturma gizli değil miydi Başkanım? Benim Sayın Pekgüzel’e verdiğim ifade tamı tamına 1 saat sonra internetteydi.”

Mahkeme Başkanı :”1 saat sürdü mü?”Sanık Fuat Turgut:”Yok sürmedi ben 1 saat.”Mahkeme Başkanı :”Buyurun”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Sayın Fuat bey sizinle ilk görüşmemiz şu şekilde cereyan etmiştir.

Bu davalar konusunda ilk defa beni aradığınızda bu davaların devam ettiğini basından duydum ve kendisini aradım. Kendimi tanıttım ve tebrik ettim şeklindedir sizlerin yapmış olduğu hadiseler. Duyarlı bir avukatın yapması gereken hukuki müracaatlardır şeklinde konuştunuz.”

Sanık Fuat Turgut:”Evet”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Ayrıca bu davalara iştirak edip edemeyeceğiniz sordunuz bende

sizlere İzmir’in uzak olduğunu zahmet olacağını.”Sanık Fuat Turgut:”Nasıl katkıda bulunabilirim dedim.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Evet, zahmet olacağını burada İstanbul’da davayı takip eden

avukatlar olduğunu bende sizde bu duruşma tarihlerinde İstanbul’da olabilirseniz katılmak istediğinizi ifade ettiniz doğru mudur efendim bu beyanlar?”

Sanık Fuat Turgut:”Aynen doğru aynen doğru efendim.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”İlk tanışmamızda bu telefonda mı olmuştur?”

30

Page 31: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:31

Sanık Fuat Turgut:”Sanıyorum, sanıyorum evet ben aradım büromdan aradım bizzat büromdan cep telefonumla aradım ama sanıyorum evet siz bana aynı bu beyanda bulundunuz doğrudur.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Aramızda bir sözde örgüt ilişkisi ya da hiyerarşik bir ilişki altlık, üstlük ilişkisi mevcut mudur var mıdır?”

Sanık Fuat Turgut:”Benim üstüm var Allah, Hazreti Muhammed Atatürk’ün manevi huzuru ve devletim benim başka üstüm yok hiç olmadı.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bunu soruyorum çünkü kendilerine göre bir departman yaratmışlar bu departmanda da bir hiyerarşik ilişki oluşturmuşlar o yüzden bu suali sordum Fut bey. Herhangi bir.”

Sanık Fuat Turgut:”Ama siz değilsiniz veya başkası değil bu saydıklarım.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Mutlaka efendim zaten avukatlar köle kullanmazlar kölede

olmazlar. Duruşmalara veya herhangi bir etkinliğe bir duruşmaya veya etkinliğe katılma konusunda size bir talimatım oldu mu?”

Sanık Fuat Turgut:”Asla”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Benimle birlikte bu güne kadar kaç etkinliğe katıldınız efendim?”Sanık Fuat Turgut:”Hiçbir etkinliğe bir tek Şişli’de bu Orhannes Pamukyan’la ilgiliydi

galiba yada Elif Şafak’la ya birde Beyoğlu adliyesinde o ikisi dışında ikisine de ben katıldım Beyoğlu adliyesinde siz girmediniz duruşmaya hatırladığım kadarıyla dışarıda durdunuz, hatta o Lagandik denilen Brüksel soytarısı da ordaydı ben ona bazı laflar da söylemiştim onun etrafına o manda memuru yani şeyleri mankurtlaştırdıklarıdan Lagandik’in etrafına etten duvar örmüşlerdi. Söyleyeceği söyledim mahkemede reddetti çıktık. Hepsi bu sizinle münasebetim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Orhan Pamuk davasında var mıydım ben?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır hatırlamıyorum hayır hayır yoktunuz siz.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bir de İzmir’deki etkinlikte beraber miydik?”Sanık Fuat Turgut:”Evet doğrudur, benim mitingde konuşma benim konuşmam talebi

merhum Nevzat Erdemir’den gelmiştir senin hitabetin kuvvetli çıkıp konuşursan iyi olur, bende bunu Kemal bey konuşmacılar arasına lütfen beni de not edin Nevzat ağabeyim böyle istiyor dedim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bu etkinliklere birlikte karar verildiği şeklinde iddianame bir sav var biz bu etkinliklere birlikte mi karar verdik?”

Sanık Fuat Turgut:”Keşke birlikte karar verseydik çok kötü şeyler değil yani Bertelemo denilen Fener papazının dışarıya atılması inşallah bir gün olur dışarıya atılır ama öyle bir kararımız yok tabi öyle birlikte karar vermedik ama birlikte de karar verseydik güzel olurdu.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Siz burada 2 duruşmaya katıldığınızı söylediniz bir tanesi Elif Şafak diğeri Orhan Pamuk. Siz bu duruşmalara gelirken bizzat bu duruşmalara katılmak için mi geldiniz yoksa burda da hukuki işleriniz olduğundan ötürü mü aynı günlere rastlığından mütevelli mi katıldınız?”

Sanık Fuat Turgut:”Kendimle şeref duymam için şöyle söyleyeyim yani o konuda senden müsaade istiyorum bizzat o işler için geldim diyeyim ki.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tabi soyut cevabınız (bir kelime anlaşılmadı).”Sanık Fuat Turgut:”Yani en azından kendime de pay çıkarayım. Yani onlar vatanım

devletim aleyhinde havlarken ben bir şeyler yapmışsam suç mudur? İyi ki gelmişim.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Orhan Pamuk duruşmasında ben yoktum, benim başka yerlerde

duruşmalarım olması sebebiyle katılamadım. Duruşma çıkışından sonra kimler, kimler adına basın açıklaması yaptı? Siz oradaydınız orayı görmüşsünüz anlatmışsınız bir daha ifade eder misiniz efendim? Bir avukat hukukçular birliği adına mı yaptı, bir şehitler gaziler derneği adına mı yaptı bir anlatabilir misiniz onu?”

31

Page 32: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:32

Sanık Fuat Turgut:”Hiç kimse hiçbir kuruluş adına açıklama yapmamıştır ne şehitler adına ne gaziler adına ama açıklamayı Oktay bey mi yaptı Sevgi abla mı yaptı vallahi hatırlamıyorum ya hatırlasam söylerim. Hatta orda Beyoğlu adliyesinden çıkarken bu Lagandik ve benzerlerinin mankurtlaştırdıkları saldırdılar bize.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Beyoğlu değil Orhan Pamuk, Orhan Pamuk soruyorum efendim. Orhan Pamuk’u soruyorum efendim Orhan Pamuk davası benim olmadığım duruşma Şişli’deki tazminat davası.”

Sanık Fuat Turgut:”Şişli’de Oktay bey açıklama yaptı ama kimin adına yaptın falan filan dernek adına değil yani bir gazi vatansever olarak gazeteciler bir şeyler sordu. Oktay beyde cevap verdi hepsi bu.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Ahmet Ülger isimli bir avukat açıklama yaptı mı?”Sanık Fuat Turgut:”Evet Ahmet Ülger Allah rahmet eylesin İmralı’da da birlikteydik

tanırım. Mekanı cennet olsun o da vardı o da açıklama yaptı galiba veya konuşmuş olabilir ama yanlarında yörelerinde tam içinde değildim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Siz efendim Büyük Hukukçular Birliğinin üyesi misiniz?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır keşke olsaydım niye beni bana forum göndermedin?”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Derneğin yönetim merkezini biliyor musunuz hiç gördünüz mü?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Hiç geldiniz mi?”Sanık Fuat Turgut:”Bilmem, bilmem hayır gelmedim yani forum gönderseydin yönetim

yerini de tanırdım ama göndermemişsin suç senin.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki herhangi bir yönetim kurulu toplantısına vesaire iştirak ettiniz

mi?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır, hayır ne işim var.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Burada sözde Ergenekon davasından yargılanan sanıklardan

herhangi birinin davasını meccanen yürüttünüz mü?”Sanık Fuat Turgut:”İleri de bu meseleler bitip bana avukat olarak ihtiyaçları olursa

kendilerinin avukatlığını yapmaktan hepsinin de şeref duyacağım, ama bu güne kadar olmadım.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Avukat Kemal Kerinçsiz’le hukuki konularda sözde örgüt adına bir

görev paylaşımı, görev paylaşımı yapıldı mı sizle ikimiz arasında? İddia bu çünkü görev paylaşımının yapıldığından bahsediyor.”

Sanık Fuat Turgut:”Valla Kemal beycim önce örgüt olacak ki öyle bir görev paylaşımı olsun. Yani yalnız ben şeyi biliyorum Sevgi Erenerol’un bütün suçlarını biliyorum bir cümleyle biraz sonra söyleyeceğim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Efendim iddianamede şehit ve gaziler adına yapılacak hukuki faaliyetler noktasında avukat Kemal ile fikir alışverişinde bulunduğunuzdan bahsedilmiştir. Bu konuyu açar mısınız?”

Sanık Fuat Turgut:”Yani normal bir şeyler gündem o günkü gündemle ilgili seninle sohbet ettiğimizi kastetmişimdir yani başka neyi kasetmiş olabilirim?”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bu kelle davasıyla veya Sayın davasıyla alakalı görüşmelerimiz oldu mu sizinle?”

Sanık Fuat Turgut:”Kim hangi?”Sanık Kemal Kerinçsiz:” Şehide kelle diyen başbakana karşı açılan dava konusunda.”Sanık Fuat Turgut:”Hayır ben zaten ayrıca müracaatta bulunmuştum. Yani seninle o

konuda niye görüşeyim? Yani bende şikayet etmiştim hatta dilekçeyi de Ortaca’dan vermişim o gün Ortaca’daydım ordan vermiştim yani ben o dediğimiz zatın aleyhine veya şürekasın aleyhine Yüce Divan’da yada İstiklal Mahkemesinde de avukatlık yapmaya hazırlanıyorum ve yüzlerce, binlerce soru hazırlıyorum. Şimdi şu anda ki tek işim o. Yani o zamanda şikayet etmiştim suç duyurusunda bulunmuştum kabul de gördü zannediyorum.”

32

Page 33: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:33

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Efendim Yeniçağ televizyonunda sizlere bir program yaptırdığım doğru mudur efendim? Davet ettiğim diğer konularla beraber geldiniz.”

Sanık Fuat Turgut:”Evet doğru Fuat bey katılır mısın bu Orhan Pamuk’la Hrant Dink davası çok dedikodu malzemesi yapılıyor sana yönelik çok işte basında suçlamalar yapılıyor. Tezbirat cinsinden haberler okuyorum katılır bu konuyu vuzuha kavuşturur musunuz diye beklinde bulundum bende memnuniyetle kabul ettim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Efendim sizler aynı anda bizler gözaltına alındık 22’sinde ben tutuklandım sizler 26’sında zannediyorum veya 25’inde tutuksuz olarak yargılanmak üzere salıverildiniz ve arkasından 15, 20 gün sonra Hrant Dink duruşması vardı ve o duruşmada şöyle bir beyan kullanmışsınız. Can dostum Kerinçsiz şeklinde bu da tutanaklara geçmiş.”

Sanık Fuat Turgut:”Canım hücrelerimiz birleşikti orda, dost olmadık mı ?”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bunu kullanmamızın sebebini söyler misiniz?”Sanık Fuat Turgut:”Hücrelerimiz bitişikti orda, dost olmadık mı? Yani aynı hücreye

konulmadık, ama dost saymıyorsan geri çekebilirim dostluk şeyimi.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bunu bir sözde örgüt ilişkisi olarak değerlendirilmiş o bakımdan

sordum.”Sanık Fuat Turgut:”Örgüt ilişkimiz hücrede olmuş olabilir mi komşu hücreden bağırarak

çağırarak seslenerek?”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Yani bu beyanda bulunmanızın sebebi olarak ben sordum nedir

bu beyanınız?”Sanık Fuat Turgut:”Sende gül geç.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Sizinle bir amaç birliğimiz var mı efendim veya ortak

yürüttüğümüz bir faaliyet?”Sanık Fuat Turgut:”İkimizde Türkiye’nin parçalanmasını istemiyoruz ikimizde vatan,

bayrak, millet, devlet kaygısı olmayanların bu ülkenin başından başına gelmemelerini herhalde aynı bir duygu ve düşünce olarak paylaşıyoruzdur böyle amaç birliklerimiz var Kemal niye inkar ediyorsun?”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Yok ben inkar etmiyorum da Sayın savcının iddianamede yazdığı iddialar yine buna da cevap verdiniz ama şöyle bir iddia da var efendim.”

Sanık Fuat Turgut:”İkimizde Atatürk sevdalısıyız.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Şöyle diyor siz Doğu Perinçek’ten, Sevgi Erenerol’dan, Kemal

Kerinçsiz’den örgüt adına talimat aldığınız iddia ediliyor, böyle bir talimat aldınız mı hiç bu kişilerden?”

Sanık Fuat Turgut:”Bana 2 merci talimat verebilir biri Allah biri devlet onun dışında kimsenin talimatını dinlemem.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Efendim benim büroma bir defa geldiniz.”Sanık Fuat Turgut:”Bir defa geldim çok meşguldün çıktım gittim.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Oradaki atmosferi bir anlatabilir misiniz çünkü Oktay Yıldırım’ında

büroda olduğu iddia ediliyor o beyanınızda sanki şöyle bir havada sergilenmek isteniyor. Orada avukat bürosunda bir sözde örgüt toplantısı varmış gibi bunu orda gördüğünüz manzarayı anlatırsanız Sayın Değerli Heyette Sayın Değerli heyette ikna olsun nedir gördüğünüz o ne oldu orada?”

Sanık Fuat Turgut:”Valla odan Kemal beyin odası Sayın Başkanım Kemal beyin odasında 15 dakika herhalde oturdum müvekkil girdi çıktılarından avukatların müvekkillerle ilgili dilekçe trafiğinden yani zaten herhalde 10 cümle ancak konuşmuşuzdur veya 5 cümle dışarı çıktığımda da Oktay bey galiba oradaydı. Orada tanıştık herhalde yüzyüze telefonunu da orada aldım çok kıymetli bir arkadaşımız olduğunu sonradan keşfettim. Onun dışında da Kemal beyin bürosuna hiç gitmedim.”

33

Page 34: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:34

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Elif Şafak davasında sizde müşteki vekili olarak katıldınız. Davadan sonra davaya katılan müşteki avukatların sanığı desteklemeye gelen gruplara karşı en ufak bir hakaretlerini, sövmelerini ya da fiziki bir hareketlerini tahrike yönelik söz ve eylemlerini gördünüz mü efendim?”

Sanık Fuat Turgut:”Sayın Başkanım, o manzaraları inşallah bir daha olmaz Türkçe’de 1 tane güzel kelime var biri Mankurt, biri Köskamam. Kendi arzusu ile bir başka kültüre başka medeniyete başka bir millete mensup olmaya karar verenlere eski Türkçe’de Köskaman denir, eh birazda zorlanarak yapılanlara Mankurt. Bunlara Mankurt deyin yada Köskaman deyin bilmem ben karışmam. Bu Elif Şafak Hrant Dink davalarında ve Osman Nespamukyan davalarında işte bu malum düşüncede olanlardan yana yani Lagendik’in yanında eğilip büyülen o Mankurt, Köskaman tipleri bu ülkede bolca var olduğunu gördüm. O günde vardı Beyoğlu adliyesinden çıkarken saldırıya uğrayan müdahil olmak isteyen avukatlardı çok ciddi saldırıya uğradılar bu Köskaman Mankurtlar emperyalist Avrupa Birliğinin Soros vakıflarının yetiştirmesi cinsinden güruhlar meslektaşlara saldırdılar. Tesadüf tam 5 metre arkada 2 tane beni Güneydoğu’dan tanımış polis beni o saldırıya uğrayan arkadaşların arasına katılmak üzereyken beni etrafımı çevirdiler bırakmadılar yani ben biraz geride kalmasaydım saldırıya uğrayanlar arasında bende olacaktım. O polislerin benim tanımadığım polislerin o anda beni tanıyıp korumaya almaları sayesinde ben o tekmeleri yumrukları yemedim ama epeyce meslektaşımız o Köskaman, Mankurt uşak ruhlular tarafından ciddi saldırılara uğradılar.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Aksine bu müşteki avukatların herhangi bir fiziki saldırısı oldu mu (bir iki kelime anlaşılmadı)?”

Sanık Fuat Turgut:”Kendilerini korumaya çalıştılar zaten o kadar çok saldıran vardı ki birkaç avukat yani dayak yememek için kaçışmak kendilerini koruma telaşındaydılar.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Siz benimle birlikte 3 etkinliğe katıldınız bu 3 etkinlikte benim herhangi bir sözlü yada fiili en küçük bir taşkınlığım veya tahrik edici bir beyanım gördünüz mü şahit oldunuz mu efendim?”

Sanık Fuat Turgut:”Hiç olmadım.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bu İzmir’de sizlerinde katıldığı Patrikhanenin Yunanistan’a

gönderilmesi konusundaki mitingi kimin organize ettiğini biliyor musunuz efendim?”Sanık Fuat Turgut:”Billahi bilmiyorum kim organize ederse etsin güzel bir iş yapmış bende

zevkle katıldım zevkle konuşma yaptım.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Şu beyanınız var efendim bu ifadenizi bir defa daha teyit

ediyorum yaklaşık 2 yıldan beri tanıyorum kendisini arayıp bulan benim. Basına yansıyan etnik kişiler aleyhine yaptığı yasal faaliyetleri nedeniyle dikkatimi çekmiş. Doğru mudur beyanınız efendim?”

Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur, doğrudur.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Efendim iddianamenin sizinle ilgili bölümün çünkü bu katıldığınız

etkinliklerle alakalı o yüzden benimle de ilgili 1881. sayfasında şahsım sizinde üyesi olduğu iddia edilen sözde Ergenekon örgütünün hukuk birimi sorumlusu olarak gösterilmişim.”

Sanık Fuat Turgut:”Böyle bir birim olursa ben 2. adam olmazdım ama Kemal yani bende derdim ki başa beni yaz. Yani eğer başta kendimi yazdırmamışsam yada ben baş sırada değilsem böyle bir birim yok demektir hiç sorma bence.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bu sözü edilen iştirak ettiğiniz 2 dava ve 1 miting de savcıların iddiasına göre bu davaların görülmesi sırasında ve sonrasındaki eylemlerde, ülkedeki etnik ayrımcılığın körüklendiğini, Türk-Ermeni Türk-Kürt gibi ırkçılığın ön plana çıkarıldığını ve buna benzer sizlere karşı müşterek yapılan suçlamalar var. Bu 2 davada ve etkinlikte bu tür ayrımlar yapıldı mı? Nasıl bu şekilde karar verdiklerini bilemiyoruz tabi ama yani Türk-Kürt ayrımı Ermeni-Türk düşmanlığını körükleyen tavır ve davranışlardan bahsediliyor. Siz bunlara şahit oldunuz mu?”

34

Page 35: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:35

Sanık Fuat Turgut:”Savunmam yani yazılı savunmamı okuduğumda burda idiniz eğer Türk-Kürt ayrımı konusunda ayrıntılı bilgi verdim. Ayrıca yazılı savunmamın eki röportajda da Kürtler için ne düşündüğümü ayrıntılarıyla 2005 yada 2006 yılında benimle yapılan röportajda açıkladım. O röportajdaki o bölümü sadece okudum mahkemeyi meşgul etmemek için. Türk-Ermeni ayrımı konusundaki görüşlerimi de ayrıntıları ile açıkladım. Bu ülkede biz Türk milliyetçilerinin, biz Türk vatanseverlerinin etnik ayrımcılıkla suçlanması garabettir, utanç vericidir. Ama Türkiye’nin bugün başında bulunan Recep Tayyip Erdoğan adlı vatandaşın hangi etnik ayrımcılıktan yargılanacaklarını notlarını kendi kendime tutuyorum yani günü gelince tabi. Etnik ayrımcı arıyorlarsa iyi bir etnik ayrımcı Başbakan Tayyip Erdoğan var bizden ne istiyorlar? Ben Türk milletinin birliğinden yanayım, bu ülkenin bölünmelere ayrılması etnik gruplara ayrılması 36, 26 şu kadar etnik grup var, Türkler de bu etnik gruplardan biri, bunu başlatanı da Tayyip Erdoğan söyleyeni de Tayyip Erdoğan. Bu konuda bu suçlardan gelecekte yargılanacak olan da Tayyip Erdoğan bizim ne işimiz var etnik ayrımcılık davayla?”

Mahkeme Başkanı :”Efendim sorar mısınız sualinizi?”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Şöyle dedim son sualim efendim bitiriyorum. Bu 2, 3 etkinlikte

yani 2 duruşma 1 etkinlikte siz böyle ayrımların yapıldığına ilişkin beyanlar, tavırlar gördünüz mü efendim?”

Sanık Fuat Turgut:”Benim böyle bir ayrımlar tavırlar karşı taraftan Hrant’ın avukatlarından onların beyanlarından bolca duydum. Onlar tarafından yapılan açıklamalarda bolca duydum ama ben bu ülkenin asli sahibi kurucusu bir Türk olarak böyle bir ayrım yapmaktan ar ederim utanırım, reddederim. Yapanların da karşısına ilk dikilen olurum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki Büyük Hukukçular Birliğine üyelik konusunda size bir teklifte bulundum mu efendim ben?”

Sanık Fuat Turgut:”Katiyen bulunmadın, bulanmadın yani yok öyle bir şey üye forum gönderseydin üye olurdum dedim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki İzmir’de herhangi bir şube açma tekliğinde bulundum mu size?”

Sanık Fuat Turgut:”Hayır”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bunu neden sordum Değerli Başkanım.”Sanık Fuat Turgut:”Bulunsaydın memnuniyetle hemen öncülük eder yapardım.”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Mademki hukuk departmanındayız mademki sözde örgüt

üyesiyiz. O İzmir’de avukat ben İstanbul’da. Pekâlâ diyebilirdim ki siz de orada hukukçular birliğini açın, gelin bir hukukçular birliğine üye olun o bakımdan sordum teşekkür ediyorum efendim.”

Duruşmaya 14:00’a kadar ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu arada tutuklu sanık Osman Yıldırım rahatsızlığı sebebiyle huzurdan ayrıldı.Tutuksuz sanık Güler Kömürcü Öztürk ile bir kısım sanıklar müdafileri Av. Zeynep Küçük,

Av. Vural Ergül, Av. Hikmet Fırat Arslan ve Av. Selin Deviren Tahtabiçen’in de geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık Fuat Turgut tekrar huzura alındı.Çapraz sorgusuna devamla.Sanık Muzaffer Tekin söz istedi, verildi:” Sayın Başkanım, ismim geçtiği için kısa bir

müsaade ederseniz soru sormayacağım açıklama yapacağım.”Mahkeme Başkanı:"Buyurun.”Sanık Muzaffer Tekin:”Şimdi savcılarımızın mantığıyla kurmuş oldukları irtibat mantığıyla

bu irtibat Obama’ya kadar gider Başkanım. Şimdi 2 gün önce Mehmet dediler Mehmet Bey Fuat beyi aramış Hayrettin Ertekin’i aramış filan ben dinlemedim, sonra dediler ki İstanbul kuyumcular derneği başkanı. Tanımıyorum ama ne olabilir düşündüm, şimdi zatıalinizin makamına veya iş

35

Page 36: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:36

yerine birisi gelse şuradan birisini arayacağım dediği zaman engel olmazsınız Başkanım. O şekilde aranmış olabilir o kişiyi tanımıyorum. Fuat beyle ilgili Sayın Başkanım bana deselerdi ki terörle mücadele veya savcılık sorgumda hiç düşünmeden tanımıyorum derdim. Sorgular başladığı zaman zatıaliniz Fuat Turgut’u tanıyor musunuz deselerdi tanıyordum derdim ki şöyle cevap verirdim. Hrant Dink davasında baktım Tekirdağ cezaevinde 600 tane avukat 10000 kişi hepimiz Ermeni’yiz filan 1 kişi çıkmış mücadele ediyor ve kendi adıma da dedim ki takdir ettim gıyabında o şekilde. Ama bende kendilerini ile ilgili nasıl bir doküman telefonumu var onu bile bilmiyorum ama bugün ne derlerse Fuat Turgut’la ilgili şimdi atın iyisine doru insanın yiğidine deli denir. Tam benim kafamda bir adam Başkanım çıkınca da Allah nasip ederse yasal zeminde her türlü görüşmeyi kendisi ile arzu ederim. Arz ederim.”

Sanık Fuat Turgut:”Bende bundan şeref duyarım.”Mahkeme Başkanı :”Avukat arkadaşlardan var mı kimse sorusu olan? Hakim Bey

buyurun.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Fuat bey savcılıktaki ifadenizde Türk Dünyası Kültür

ve İnsan Hakları derneğinin Genel Başkanlığı görevini yürüttüğünüzü söylemişsiniz.”Sanık Fuat Turgut:” Genel Başkan yardımcılığı.” Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Başkan yardımcılığı görevini yürüttüğünü

söylemişsiniz. Ne zaman bu derneğin üyesi oldunuz, amacı nedir, faaliyetleri nedir bahseder misiniz?”

Sanık Fuat Turgut müdafi Zeynep Avcı söz istedi verildi:” Bu derneğin bu dosyayla hiçbir ilgisi yok.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Efendim lütfen.”Sanık Fuat Turgut müdafi Zeynep Avcı:”İlgisi yok efendim.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Susma hakkı var isterse cevap vermeyebilir savcılıkta

ifadesinde bahsetmiş ben bu derneğin üyesiyim demiş genel başkan yardımcısıyım demiş. Ben bununla ilgili soruyorum iddianamede de bahsedilmiş avukat hanım. Lütfen:”

Sanık Fuat Turgut:” Efendim cevap veriyorum Sayın Başkanım, bu dernek İzmir’de Fevzi paşa bulvarında bir iş hanının 7. katında 5-6 metrekarelik ya da 10 metrekarelik bir odada eczacı emeklisi Celal Öcal’ın ve arkadaşlarının kurduğu bir dernek. Ben Apo davasına namı değer Agop Artinyan davasına müdahil avukatı olarak katılmaya karar verdiğimde İzmir şehit aileleri derneği, Türk Dünyası insan hakları derneği o zaman onların da vekaleti zannediyorum vardı. Çok hatırlamıyorum ama zannediyorum onların da vekaleti vardı ve Güneydoğu’dan 100 civarında şehit ailesinin gazinin vekaleti ile ben İmralı davasına katıldım. Bu derneği de Celal Öcal’ı ben Buca eğitim enstitüsü Türkçe bölümü mezunuyum. Celal Öcal kardeşimin eşi benim sınıf arkadaşım okul arkadaşım o Matematik bölümündeydi yanılmıyorsam yada Fen bölümünde ben Türkçe bölümündeydim. Bizim okuldan birisi ile evlenmesi vesilesi ile Celal beyi 80 öncesi itibariyle tanırım. Gerçekten adam gibi adamdır eli kalem tutan bir adamdır. Araştırma çok nadiren araştırma makaleler yazar, Türk tarihi ile ilgili ciddi makaleler yazar kültürel zeminde bu tip faaliyetler yapmak onun işlerinden biridir. O kardeşim bana derneğin avukatı sıfatıyla Orhannes Pamukyan Elif şey gibi bu vatan haini tipler aleyhine müdahil katılmak istediğimde, bizim dernek adına da katıl dedi yani bizde dernek olarak bir Türk sivil toplum örgütü olarak bizde bu söylemlerden rahatsızız bizde vekalet vermek istiyoruz. Kendi adına ve dernek adına bana vekalet verdi. Sonra ki bir kongrede ama hangi kongrede beni Genel Başkan yardımcısı yapmak istediler hatta genel başkan yardımcısı yapmak istedikleri yaptıkları kongrede ben seyahatteydim bulunamadım. O derneğin bugün daha sonra kongre yaptılar da benim o görevim düştü mü düşmedi mi ondan bile şu sıralarda haberim yok. Yani bilmiyorum Celal Bey İstanbul’a taşınmış gördüğümde sorarım. Bu derneği bu derneğin üyesi olmak ben ancak şeref verir çok güzel çalışmalar yaptılar. Bütün bilumum vatan hainleriyle Ermenicilerle, Rumcularla,

36

Page 37: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:37

pontusçularla yasal zeminde güzel mücadeleler yaptılar. Bende onlara katkı sağladıysam son derece güzel işler yapmışım demektir.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bu derneğin başka faaliyetleri var mı toplantıları veya gösteri gibi veya herhangi bir yayın organı var mı?”

Sanık Fuat Turgut:”Yunanistan’da Pontus heykeli açılmasına aleyhinde faaliyette bulundular yani bir toplantı yürüyüşü yaptılar. Mesela bu derneği suçlarını sayıyorum tırnak içinde suçlarını, yine Orhannes Pamukyan’ın Türkler 1 milyon Ermeni’yi 30 bin Kürdü kesti diye havladığı kuduz köpekçe havladığı iftira attığı zamanda da bu dernek ayağa kalktı ve bu iftiraya karşıda bir toplantı yaptı. Küçük 10, 15 kişilik 50 kişilik bir toplantı yaptı. Ben bunlara katılamadım fırsatım olmadı çünkü çok seyahat ediyordum. Bu gibi şeylerini biliyorum yani faaliyetleri de hep bu çerçevede olmuştur ha yine ağır suçlarından söylüyorum Türklere uygulanan geçmişteki Bulgaristan’da başka yerde işte çeşitli ülkelerde Türklere yönelik uygulanmış soykırımları protesto maksatlı resim sergileri de açtılar. Yani Belene kampı ile ilgili bir resim sergileri açtıklarını biliyorum. Böyle ağır suçlar işlediler tırnak içinde ağır suçlar diyorum. Bende onlara inşallah katkı sağlamıştır ama beni yanında hissettiklerinden eminim.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bu derneğin herhangi bir yayın organı var mı?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bir dergi gazetesi bir yayın organı var mı?”Sanık Fuat Turgut:” Yok öyle bir güçleri yok çünkü kirayı bazen ben veriyordum yani

param olduğu zaman 100 liralık 150 lira kiraları vardı onu ödeyemiyorlardı 1, 2 defada kirayı benden aldılar.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Milli Güç Platformu ile bir ilginiz var mı?”Sanık Fuat Turgut:”Keşke olsaydı yok.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Veya böyle bir şey duydunuz mu?”Sanık Fuat Turgut:”Tabi ki duydum tabi ki duydum Milli Güç Platformunu ama ilgim yok.

İlgim olmadığı içinde yine kendime kızıyorum. Niçin bunlarla birlikte hareket etmedim diye. Keşte etseydim.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Evet yanılmıyorsam bu İzmir’de düzenlenen gösteriyi Milli Güç Platformu organize etmiş. Sizde katıldığınızı söylüyorsunuz.”

Sanık Fuat Turgut:” İnanın kimin tertip ettiğini bilmiyorum ama kim tertip etmişse Allah razı olsun. Şu Bartelemo dışarı mitingini diyorsunuz değil mi Sayın Hakimim.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bu İzmir’de bir 2006 yılında zannediyorum yapılan bir miting var.”

Sanık Fuat Turgut:”Evet Bartelemo dışarı mitingi yapıldı evet. Onun kim tertip et.” Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Gösteriye Sevgi Erenerol katıldı.”Sanık Fuat Turgut:” Onlar mı tertip etmiş Milli güç platformu? Yani ben o kadar Sevgi ile.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”O olay 2006 yılında Milli güç platformunun İzmir’de

yapmış olduğu bir miting veya gösteri türü bir şey.”Sanık Fuat Turgut:” O kadar sevgiyle o kadar heyecanla karşıladım ki kimin tertip ettiğini

bile sormadım çok büyük zevkle isteyerek gittim. Mitingde de konuşmacı oldum o konuşma metnimi de zannediyorum yanılmıyorsam ben konuşurken sivil polisler de kayda alıyorlardı benim diğer konferanslarım olduğu gibi. Her yerde bir tip farklı bir kamera sürekli kayıtlara alıyordu benim üniversitelerdeki konuşmalarımı da başka yerlerdekini de orda da alıyorlardı. Benim merak ettiğim bir şey var yani ben o benim gerek Konya üniversitesinde Akdeniz üniversitesinde diğer televizyon konuşmalarımdaki şeylerim bugün suç olarak karşıma çıkarılıyorsa acaba yasal süreleri içerisinde o zaman niye suç duyurusunda bulunulmadı benim bu faaliyetlerim, konuşmalarım? Yani Allah’a şükür böyle düşündüğünü her yerde fazlada sözünü esirgeyen birisi de değilim o zaman hiçbir suç duyurusu gelmedi. Ne röportajım konusunda ne paşalar 2. iddianameye konu paşalar tutuklandığında Hakkari’de İhlas haber

37

Page 38: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:38

ajansına verdiğim halen internette video olarak dolaşan da konuşmam dahil hiç birisi suç diye önüme getirilmedi sonradan toplanıyor torlanıyor sen filan zaman böyle demiştin iyi demişim yani iyi şeyler söylemişimdir eminim çünkü vatanım milletim aleyhinde bir şey söylemedim. Mesela mesela mesela Ne Mutlu Türküm demek ahlaksızlıktır diye bir şey söylemedim. Hani Kasımpaşalının birisi söylüyor ya öyle bir ara sıra mesela Türkiye 36 etnik gruptan oluşur Türklerde bu etnik gruptan sadece biridir gibi bir laf söylemedim. İyi şeyler söylemişimdir mutlaka.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”19.12.2007 tarihinde size biraz önce soruldu birine çekmiş olduğunuz bir mesaj var.”

Sanık Fuat Turgut:”Özür dilerim Sayın hakimim anlamadım.” Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Tekrar okuyayım isterseniz metni, RTE / a be dullah

G ve şürekası eliyle parçalanma sürecine itilen Türkiye Cumhuriyetini korumak için milliyetçi devrimci ihtilal kaçınılmazdır bayramınız 2008 yılınız kutlu olsun kutlu Avukat Fuat T diye. Biraz evvel soruldu size.”

Sanık Fuat Turgut:” Aynen bana aittir efendim.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Evet, bunu 700, 800 kişiye.”Sanık Fuat Turgut:”Attım”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Gönderdiğinizi söylüyorsunuz ve savcılıkta ifadenizde

de şu şekilde cevap veriyorsunuz sorulan soruya. İhtilalde askeri ihtilali kastetmediğinizi söylüyorsunuz. Bu kelimeyi mecazi olarak kültürel iktisadi, siyasi düzeltme ve düzenleme ve Türkiye’nin sırtındaki boş kamburun kaldırılmasını maksatlı olarak kullandığını.”

Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Söylüyorsunuz, kendisinin yani sizin şahsen askeri

darbelere karşı olduğunuzun mesajdaki ihtilal kelimesiyle halkın uyanmasını bilinçlenmesini kastettiğinizi.”

Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Milliyetçi devrimci bir tavırla vaki olabilecek bütün

girişimlerin şuurlarında hareket edilir hale gelinmesini kastettiğinizi söylüyorsunuz.”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur efendim.” Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Şimdi bunu okudum mesajın metnini.”Sanık Fuat Turgut:” Evet.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”700, 800 kişiye göndermişsiniz. Size karşı bir mesaj

geldi mi o gönderdiğiniz kişilerden? Yani bu mesaja karşılık herhangi bir mesaj geldi mi?”Sanık Fuat Turgut:”Yaşı benden büyüklerden gözlerinden öpüyorum aynı kanaatteyiz

diyenler oldu. Yine yeni yılını kutluyorum bende karşı olarak yeni yılını kutluyorum diyende oldu. Bir akrabamda uzak akrabamdan da şöyle bir şey geldi birçok sevdiğim bir ablamdan. Aman Fuatçım bizi de Ergenekoncu diye tutuklarlar ne olur bu tip mesajları bana bir daha atma diyende oldu. Yani tabi ki olumlu tepkiler aldım genelde. O ablamdan da öyle esprili bir cevap aldım.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Şimdi bu ihtilal:”Sanık Fuat Turgut:” Ama kimse bu 700, 800 kişiden mesela 10 kişisi bir araya gelip hadi

şu Fuat Turgut’un yazdığının heyecanıyla bir örgütlenelim bir şey yapalım diyende hiç olmadı haberim de olmadı yani böyle bir şeyden.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Şimdi ihtilal kelimesini bu şekilde açıklıyorsunuz savcılık ifadesinde ifadenizde.”

Sanık Fuat Turgut:”Evet”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Peki gönderdiğiniz kişiler bu şekilde mi anladı acaba

yani siz anlatmak istediğiniz şekilde mi anladı?”Sanık Fuat Turgut:”Nasıl anlarsa anlasın banane benim ne anladığım önemli.”

38

Page 39: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:39

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Yani ihtilali kelime anlamı ile mi anladılar, yoksa sizin anlatmak istediğiniz şekilde mi anladılar?”

Sanık Fuat Turgut:” E Türkiye’de tabi ki lise mezunu, üniversite mezunu oranlarını iyi bilmek lazım, okuryazar oranını iyi bilmek lazım. Yani gönderdiklerim arasında ilkokul mezunu da vardır ortaokul, lise, üniversite mezunu da vardı. E gönderdiklerim arasında mesela organize şube müdürü Hasmi de vardı kim nasıl anlarsa anlasın banane. Benim ne anladığım önemli ve evveli gün burada duruşmada ihtilalden ne anladığımı Putin’in halkın desteğiyle Rusya’yı nasıl toparladığını, Putin’in halk desteğini alıp batılı emperyalistlerin satın aldığı Rusya’dan satın aldığı bütün büyük kuruluşları satın almasını bir milliyetçi devrimci ihtilal olarak gördüğümü. Ben şimdi Türkiye’de işgal edilmiş siyasetten kültürel olarak iç ve dış politika olarak ekonomi olarak mandalaştırılmış Türkiye’de ki bankaların yüzde 52’si yabancıların elinde bunların tamamının millileştirilmesi bana göre milliyetçi devrimci bir ihtilaldir. Yahudilerin Urfa’da, Mardin’de, Hatay’da, Kilis’te, Konya ovasında aldıkları toprakları tekrar devletleştirmek milliyetçi devrimci bir ihtilaldir. Bu ülkede yi 600 küsur milyar dolar 21 milyar dolar daha bu yıl eklendi. Borçtan azat etmek milliyetçi devrimci bir ihtilaldir. Ben niye askeri ihtilal isteyeyim? Ama ekliyorum bir daha tekrar ediyorum Türkiye Cumhuriyeti devleti, Türkiye Cumhuriyetinin değişmez değiştirilmez ilkeleri değiştirilmesi teklif edilemez ilkeleri Türkiye Cumhuriyetinin bütünlüğünü, Türk milletinin birliği bütünlüğü tehlikeye düştüğünde de bu asker orda arazi olsun diye kışlasında arazi olsun diye beslenmiyor. Kimsede kışlasında arazi olacak aman aman aman askeri ihtilal olmasın diye de kışlasında arazi olmasını hoş göremez, bende hoş görmem. Gereği neyse yapılacaktır ama benim anladığım ihtilal yani askeri müdahale askeri darbe Kenan Evren gibi birikimi bilgi birikimi çok zayıf bir generalin yapacağını bir askeri darbeyi tabi ki askeri darbeyi tabi ki kastetmedim. Ben ülkemin emperyalizmin bütün unsurlarından temizlenmesi olarak alıyorum bakın burda Sevgi Erenerol diye bir hanım kardeşimiz var ablam var. Hem Hıristiyan hem Türkçü hem de birilerinin kardeşim Kostas deyip sarılıp öpüşüp koklaştığı Kostas Karamanlis’in burada olduğu günlerde kalkıp misyonerlikle mücadele ediyor. Fener fitneliği ile mücadele ediyor. E tabi ki burda olacak yani burada yargılanacak başka başka bir çıkar yolu yok ki. Türkiye’yi 36, 46, 56 etnik parçadan ibaret gören ve Türk milletinin kurucu unsuru bu etnik gruplardan sadece biri gören zihniyet Sevgi Erenerol’u yargılamayacakta ne yapacak? Onun için ben bunları kaale almıyorum.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Peki.”Sanık Fuat Turgut:” Benim ihtilalden kastım benim ihtilalden kastım bakın Sayın savcılar orda 4 tane madde yazmışlar. 4.’su, 4.’sü şuydu köklü değişiklik. Benim şeker fabrikalarım dahil geçen Akmerkez gibi bir yeri basit bir yeri sordum ona da yabancılar ortak olmuş. Market yok bakın Kıbrıs Rum kesimini hiçbir bir yerden 20 kuruş geliri olmasa Migros ve Tansaş’lar besleyebiliyor. Kıbrıs Rum kesimini Türkiye besliyor. Tansaş ve Migros aracılığıyla biz besliyoruz. İngiliz vatandaşı bir Kıbrıslı Rum’a satılıyor benim marketlerim ama Fransa’da, Yahudi asıllı Sarkozy’nin Fransa’sında yoğurt fabrikası yoğurt fabrikası Danone satılacağı zaman ayağa kalkıldı bütün Fransa ayağa kalktı bu Fransa’nın milli kimliklerindendir satılamaz diye. Benim ülkemin bütün her şeyi toprakları satılıyor 3000 Rum’un bulunduğu Türkiye’de 70 tane Rum vakfı olmuş sürekli de mantar gibi bitiyor devamlı bitiyor çünkü neden? Çıkarılan vakıflar kanununa göre dış ülkelerden rahatça yardım alabilir ticaret yapabilir istediği miktarda toprak alabilir. Siz böyle bir kanun çıkarsanız elin Rum’u da gelir satın alır gayet normal. Çıkaranları yargılayacağız. Millet olarak yargılamalıyız bu kanunları gel bakalım niye çıkarttın yani boynunda iki tane dünya Siyonizm’ine en büyük hizmetleri yapan kişilere verilen madalyayı taşıyan adam, Yahudilerin ebedi dostu madalyasını taşıyan adam bu kanunları adeta Hasan Sabbah’ın adamları misali. Kürşat Tüzmen’in deyimiyle atla derse atlarız, uçurumdan atla derse atlarız denilen milletvekili tayfasıyla bu kanunları çıkaracak e bizde seyredeceğiz. E meclis çıkartıyor e milli irade çıkartıyor. Bende bunu milli irade olarak görmeme hakkına sahibim, bu kanunlarla

39

Page 40: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:40

mücadele hakkına sahibim. Ben bunlara ihanet kanunları diyorum. Yani meclisten çıkmış diye atam Atatürk mecliste bir gün ihanet edebilir diyor. milletini uyarıyor buna karşı da dikkatli olun, o benim yüce Atatürk Türklüğün ebedi başbuğu Atatürk benim mecazi söylüyorum Allah’a şükür inanmış bir Müslüman’ım mecazi söylüyorum. Türk milletinin milli peygamberi Atatürk’ün söylediği her şey benim için her şey kanunların önünde geliyor. Bunlara aykırı ise o kanunu da kanun olarak tanımama hakkına sahibim. Burada Taner Ünal kardeşim iyi bir araştırmacıdır, iyi bir yazardır, on lirası olsa dokuz lirasını vatan millet aşkına harcar. Bursa Nutku yok dedi Türk tarih kurumu da var diyor. Türk tarih kurumuna değil Taner’e inanacak değilim. Taner’in araştırmasından önce ben Türk tarih kurumuna inanırım. Orda Bursa Nutku dururken kimse bu kanunları çıkaranlara efendim alkış tutun diyemez bana. Burhan Kuzu kuzu imza atabilir, Kürşat Tüzmen hasan Sabbah’ın askeri anlamında uçurumdan atlayabilirim Tayyip için diyen arkasından onun o atla dese atlarım diyebilen emir erleri tipinde milletin vekili değil de mübarek Tayyip’in eri sanki bu tiplerin çok olduğu bu tiplerin eliyle imzasıyla çıkan her kanunu ben tanımak zorunda mıyım. Ha uymak zorundayım, ama kabullenmek zorunda değilim

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Beğenmediğiniz kanun olabilir, biraz önce mücadele edeceğinizi söylediniz nasıl mücadele edeceksiniz yani bu beğenmediğiniz kanunlara karşı işte, vatan ve Türkiye için uygun görmediğiniz kanunlara karşı nasıl mücadele edeceksiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”Ha nasıl mücadele edeceğim, Eğer Türkiye’de tabi Türkiye’de Türklere medya kapandı yani medya Türklere kapandı yani Türküm diyenlere medya tamamen kapandı. İşte 3 tane gazete var bu ülkede biliyorsunuz; Cumhuriyet, Yeniçağ, ve Sözcü dışında Türklerin medyası yok, bir de şey var bir iki televizyon. Ulusal Kanal, Yeniçağ’da kapandı televizyonu Başkent TV, başka var mı? Bilmiyorum ha bir de ART var onunda kurucusu tutuklu. Eğer konuşacak yer bulursak ki bulamıyoruz yok, yani mesela Kon TV bana bir saat on beş dakika beni 2005’te konuşturmuştu sen niçin Fuat Turgut’u konuşturdun diye 6 ay reklam alamadılar az daha batıyorlardı. Zavallılar benimde o Fuat Turgut olduğumu bilmeden konuşturmuşlardı yani. Eyvah ne halt ettik diye şimdi gitsem kapıya koymazlar beni yani zaten çağırmazlar e çağırılmayan yere de ben gitmem. Nasıl mücadele edeceğim kaç kişiye ulaşabilirsem. Kaç kişiye anlatabilirsem ev sohbetlerinde, Facebook’ta, internette, bana soru soranlar, Allah’a şükür soru soran çok sayıda genç var bana internette başka yerlerde gittiğim yerlerde. Ben geçen hafta Çukurca’nın sıfır noktasındaydım elli metre ötede şu postal yalayıcı Barzani’nin devlet başkanı statüsü ile karşılanan postal yalayıcı Barzani’nin peşmergelerinin karakoluna 50 metre mesafedeki köyde kaldım. Her gittiğim yerde anlatıyorum, bu ihanetleri anlatıyorum. Ve bu ihanetleri yapanların yüce divanda adının değiştirilip istiklal mahkemesi yapılmasını da arzuluyorum orada yargılanmaları gerektiğini de söylüyorum. Söylemeye de devam edeceğim benim düşüncem ama ben keleşi elime alıp meclise kurşun mu sıktım. Hiçbir şey yapmadım yapmamda böyle bir şey yapacak zamanda değilim. Adamın biri çıkıyor Danıştay üyelerini yerin dibine batıran bir konuşma yapıyor, yerin dibine Danıştay’ı adeta hedef tahtası yapıyor, tarıyor Danıştay’ı. Aradan iki ay geçmeden üç ay geçmeden Alparslan Arslan diye bir meczup Danıştay’ı basıp o kıymetli hâkimlerimizi öldürüyor. Azmettirici o mu, ben mi? Buradan samimiyetle bir şey daha söylüyorum ben Tayyip Erdoğan’ın suçları arasında Danıştay baskınını azmettirici olarak sorgulanmasını gerektiğini de düşünüyorum. Şimdi bunları düşünüp benim düşüncem niye suç sayılıyor düşünüyorum.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:” Bununla ilgili somut bir bilgileriniz var mı, bilgi belge veya herhangi bir deliliniz var mı?”

Sanık Fuat Turgut:”Ben öyle değerlendiriyorum. Bu ülkenin başbakanı kalkar bir devletin yargı kurumuna o kadar ağır lafları söylerse e bir kendisini sevende çok ya hani yine benzetme yapıyorum. Hasan Sabbah’ın askerleri misali kendisine bağlı çok şey var ya şimdi Türkiye’de biliyorsunuz gruplar var. Hazreti peygamberin hadis-i şeriflerini buraya koyun, kardinal papaz fetoşun havlamalarını buraya koyun. Fetoşun havlamaları daha doğru diyecek bir sürü

40

Page 41: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:41

cemaatler tarafından narkozlaşmışlar var. Tayyip’in her söylediğini din zannedenler var. Muhtemelen birileri etkilenmiştir diye düşünüyorum benim elimde somut kanıt olsa zaten hemen Cumhuriyet savcılığına başvururum. Ama somut kanıt aranıyorsa Tayyip Erdoğan hakkında kalpazanlıktan var, sahte evraktan var, dolandırıcılıktan var, hepsi mecliste duruyor kendi imzasıyla duruyor, kendisi hakkındaki şeyler kendi imzasıyla duruyor. Dokunulmazlıklarını kaldırabilecek kadar mert değiller ki. Önce dokunulmazlıklarını kaldırsınlar bakalım kim hangi mahkemede yer alacak, benim elimde somut kanıt olsa derhal derhal bizzat Fuat Turgut imzasıyla başvurusunu yaparım. Somut kanıt vardı şehidime kelle dedi. Apo’ya Sayın dedi, başvuru yaptım ceza aldı, çok büyük haz duyuyorum gurur duyuyorum. Ama Danıştay baskınının azmettiricisi bakın Ergenekon. E Cumhuriyet tarihindeki işlenmiş bütün cinayetleri şimdi ben göz ameliyatına gittim Bursa’da bir vatandaş beni tanıdı, 10 dakika sonra göz ameliyatına gireceğim sen bu Ergenekoncu Fuat Turgut değil misin dedi kalktı adam heybetli bir dövmediği kaldı beni 70 yaşlarında cami cemaati olduğu belli bir vatandaş. Elinde yandaş basından Yeni Şafak o gün AKP’nin kapatılmadığı açıklanmış basına. Evet dedim sen tehlikeli bir adamsın senden uzak oturacağım. Dedim gel bakayım amca niye siz dedi; TİKKO’yu da siz kurdunuz, DEVSOL’u da siz kurdunuz, PKK’yı da siz kurdunuz, sayıyor bütün örgütleri, bütün örgütleri bu Ergenekoncular kurmuş bu ne demektir? Terör örgütlerinin işlediği, terör örgütleri işlediği bütün cinayetlerden masumdurlar. Bu cinayetler taraf gazetesi de başlık atmıştı ya 1923’te kuruldu 2008’de arınıyor. Şimdi bütün bu, bu ihanetleri bu uydurmalara inanan bir kitle var bu ülkede, Alparslan Arslan’da bakın şimdi deli numarası yapan Alparslan Arslan’da inanmıştır hemşerim muhtemelen. Ben öyle yorumluyorum, Tayyip Erdoğan’ın Danıştay üyelerini yerin dibine sokan adeta hakarete varan suçlamalarına, suçlamalar içeren konuşmasından sonra bu baskın oldu benim dikkatimi çekiyor. Sizin çekmemiş olabilir bu da benim yorumum buyurun efendim.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:” Beyanlarınızda F tipi güçlerden bahsettiniz.”Sanık Fuat Turgut:”Evet İçişleri Bakanlığı'nı ele geçiren, bütün her yeri ele geçiren

güçler.”Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:” Bu güçlerle ilgili bildiklerini açıklar mısın? Yani nedir,

ne amaçları vardır, ne yaparlar?”Sanık Fuat Turgut:”ama ben kendi görüşlerimi açıklayacağım değil mi Sayın hâkim.”Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Yani bir şahısla orda da 18.03.2008 tarihinde X erkek

şahısla yapmış olduğunuz bir telefon görüşmesinde kardinal papaz Fettullah’ın polisleri duysun şeklinde beyanınız var.“

Sanık Fuat Turgut:”Evet.”Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Buna benzer beyanlarınız var bununla ilgili açıklama

yapar mısınız yani nedir neyin nesidir?”Sanık Fuat Turgut:”Şimdi Amerika’nın işi çok malum. Dünyanın her tarafında askeri

birlikleri var, üstleri var, dünyanın tek hâkimi olmaya yolunda ciddi eşkıyalıklar yapıyor. Yani Irak’ta 3 milyon 1 milyonu erkek genç çocuk olmak üzere 3 milyon insana tecavüz edilmiş. 3-3,5 olduğunu söyleyenler de var. 1,5 milyon insan öldürülmüş, 4 milyon sakat var, 3,5 milyon mülteci var. Şimdi orada uygulanan soykırımlar yapmak gibi, tecavüzler yapmak gibi, işleri var. Tabi biliyorsunuz bizden birilere de kahraman Amerikan askerlerinin Irak’ta bir an evvel kayıp vermeden kahramanca işlerini bitirip geri dönmeleri için dua ediyorum diyenler şimdi Çankaya’da oturuyor, Başbakanlıkta oturuyor duakarları da var. Böyle bu tip işlerinin arasında bir de eleman yetiştirme işleri de var tabi ki eleman yetiştirme işlerini de ihale etmişler. Mesela temizlik iş ihalesi olur ya onun gibi, e Fethullah gibi emir eri buluyorlar. 1962’de İzmir’de diyorlar ki senin hitabetin kuvvetli her ne kadar ilkokul mezunu efendim, tahsilin yok işte medrese ilkokul eğitim görmüşsün. İlkokul diplomasını da dışarıdan mı içerden mi almış birisin ama çok iyi bir hitabetin var, seni beğeniyoruz. Dost olalım ahbap olalım diye iki Amerikan casusuyla sohbetten sonra

41

Page 42: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:42

karşılıklı bir mutabakat galiba sağlanıyor. Çok kıymetli bir yazarımız bunun ayrıntılarını açıklamıştı. Sonra hele sen bir Erzurum’a git taban yap diyorlar Erzurum’dan adamın yıldızı yükseliyor ne yapıyorlar ondan sonra da sen eğitime ağırlık ver dünyanın her yerinde, dünyanın her yerinde okullar açma önce buralarda. Bu okulların bir özelliği var, ülkemizin içinde açılan okulları dışarıdakileri bilmiyorum. Ülkemiz içindeki okullar hayata kapatılıyor. İçerde ne oluyor ne bitiyor nasıl bir eğitim veriliyor nasıl sohbetler ediliyor bilmiyorum. Ama benim bir ya Allah rızası için okumalarına yardım ettiğim öğrenciler var. Bir tanesi diyelim ki Ortaca’da bir dershaneye gidiyor kardinal papaz Fethullah’ın sevdalısı öğretmenlerin başında bulunduğu bir dershane. Dedim ki tam bir ay sonra sana şunu söyleyecekler, çocuğa dedim tam bir ay sonra sana diyecekler ki; bu dershaneyi tercih etmekle Fethullah Hoca efendimizin dualarını aldın cenneti garanti ettin. Sizi bütün inançlarım üzerine yeminle temin ederim. Çocuğa aynen onu söylemişler. Sonra abiler ablalar devreye girmiş. İşte Fethullah Hoca efendinin nasıl bir mehdi mübarek bir adam olduğunu anlatmışlar. Tabi ki bu, bu nedir bir de bu cemaatlerle ilgili benim bir iddiam var, yani sokaktaki insanlara diyorum ki bir gidin o cemaatler bir kendilerine küfredin bir de Amerika’ya bakın hangisine kızacaklar. Ben ettim bir defa Amerika’ya küfredilmesine daha çok kızmışlar. Yani böyle enteresan. Bu başka ülkelerin başka ülkelerin Amerika’nın isimlerini verdiği devlet yöneticilerini buluyorlar sistemlerini söylüyorum. O kişi aracılığıyla okullarını kuruyorlar, sonra Amerika’nın global politikasına uygun mantalite de öğrenciler yetiştiriyorlar ve mezun olan herkeste de Amerika’ya mutlaka eğitime gidiyor. Türkiye’deki okullarından da olduğu gibi, mutlaka ama mutlaka bir iki yıl Amerika’ya gidiyor. Ondan sonra dönüyor diyelim ki Afrika’nın hangi ülkesiyse Moğolistan’ın, Ukrayna’nın ya da Zambiya’nın hangi ülkesiyse ve ne tesadüf mutlaka ve mutlaka bürokrat oluyor, politikacı oluyor, devletin başına geçiyor bir yerlerine geçiyor. Evet Fethullah Amerika’ya mankurt yetiştirmekle görevlidir. Ben buna inanıyorum. Göz kaman yetiştiriyor, mankurt yetiştiriyor, bu görevini de mükemmel yapıyor gerçekten mükemmel yapıyor. Eh Türkiye içerisinde ülkemin kamuoyunu uyutmak içinde çok güzel bir taktikleri var. A ne mübarek adam efendim bakın Afrikalıya istiklal marşı söyletiyor. Valla bende lisedeyken marsa yese ezbere biliyordum ama Türklüğümden hiçbir şey kaybetmedim şükür Allah’a. Yani marsa yese Fransız milli marşını ezbere bilmek beni nasıl ki Fransızlaştırmadıysa Afrikalı birinin de istiklal marşı söylemesi de onu Türkleştirmez Türk’e sevdalı yapmaz bu inançtayım. Yani adam görevini yapıyor işte bakın CIA’in keskin nişancılarının korumasında, CIA’in kucağında sıcak kucağında gayet rahat oturuyor imam efendi. E batı ülkelerindeki bütün yayın organlarından Muhammed-ün Resul-Allah’ı da çıkardı, çıkar dediler çıkardı. Şimdi ben bunun Vatikan’daki papayla konuşmasını biliyorum. Papa diyor ki, papa diyor ki Jan Pol yani son iki papanın bundan önceki papa yani hem Mason, hem de CIA casusu oldukları buradaki Hıristiyan Vatikan araştırmacı bir yazarımız tarafından açıkça kitaplarında zikredilen Jan Pol. Bu Fethullah denilen herifi karşıladığında aynen şunu söylüyor; biz dinler arası diyalogdan insanlığı yeniden kiliseye kazandırmayı anlıyoruz, biz dinler arası diyalogdan insanlığın eline yeniden İncil verilmesini anlıyoruz, cümleleri aynen söylüyorum birinci bin yılda Pagan, Avrupa’yı Hıristiyanlaştırdık, ikinci bin yılda Afrika’yı Hıristiyanlaştırdık, üçüncü bin yılda hedefimiz Asya’yı Hıristiyanlaştırmaktır. Kardinal Fetoş’ta çıkıyor cevaben aynen cevabı kendi dergileri aksiyonda tam metin olarak yayınlandı. Papa’ya sunduğu mektubun içeriğini kendi dergilerinde ve bütün mektubun tam metnini kendi dergilerinde yayınladılar. Fetoş’un verdiği cevapta aynen şu; muhterem papa cenapları, sizin bu kutsal misyonunuzun naçiz birer hizmetkârı olarak buradayız. O Fetoş bu Fetoş. İçeride de Amerika talimat verdiği zaman garip organizasyonlar yapılıyor yani bu herif tarafından yapıldığından eminim. Ama kime yaptırılıyor son. Bizim simitçi Yasin’e garibim, çöpçünün oğlu Ogün’e, evet silahsız terör örgütüdür. Bütün unsurlarıyla bu ülkenin başına beladırlar, din maskesiyle beladırlar, iman maskesiyle beladırlar, cemaat maskesiyle beladırlar. Bütün unsurlarıyla bu ülkeye tasallut ettikleri bütün noktalardan derhal temizlenmeleri gerektiğine inanıyorum. Terör örgütü aranıyorsa

42

Page 43: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:43

silahsız terör örgütü Fethullah’ı iyi bilsinler örgütlenmesini bu devlet iyi bilsin, tabi ki bilenler var ama bilenler şimdilik burada. Yani Ergenekon çerçevesinde burada yatıyorlar inşallah o bilenler bir gün bu silahsız terör örgütü F tipi örgütün hakkından geleceklerdir. Şimdi onlar bizim hakkımızdan geliyor. Bakın ben buraya gelmeden önce Sayın Başkanım, onun yerinizde oturduğunuzda açıkladım. Yani bir önceki gelişimde 30 tane 40 tane silahlı sivil ve resmi polisin benim büromu basması ne demek. Pazar günü, bir vatandaş ısrar ediyor Sayın Başkanım, niye ne oldu efendim Tayyip Bey Yunanistan’dan İzmir’e geldi. İzmir’den de Bayındır’a geldi, Tire’ye gelme ihtimali var. Bu bana yapılabilecek en büyük hakaret, bu bana yapılabilecek en büyük kötülük. O küçücük ilçede beni şaibeli duruma düşürmek bu F tipi güçlerin işi mi olmalı? Yani Tayyip gelsin Tire gezse bende arkamı dönerim Apo’yu ne kadar seviyorsam Tayyip’i o kadar seviyorum. Yani ben sevmek zorunda değilim ki ama ben ona kurşun sıkmaya ne tevessül ne tenezzül ederim ne bir böyle bir teşebbüste bulunurum. Ben Fuat Turgut olarak onun yüce divanda benim verdiğim adla benim değiştirilmesi gerektiğini söylediğim adıyla istiklal mahkemesinde yargılanması zevkini tatmadan onun öldürülmesinden de doğrusu yana değilim. Hiç korkmasınlar benim büroma ta İzmir’den 40 tane polis gönderip Tayyip’in Tire’ye gelme ihtimali var diye benim büromu ablukaya alıp biz onu telefonundan takip ediyoruz ama ola ki telefonunu İstanbul’da açık bırakıp İstanbul’daymış intibaını verip tekrar dönmüş olabilir, Tayyip’in de buraya gelme ihtimali var diye bana yapılan zulüm değil mi manevi zulüm değil mi? Ben bir avukatım bu insanlar bana iş getirecek bir daha iş getirirler mi? F tipi güçlerin elinde olduğu için dünlerde daha dünlerde Güneydoğuya adımı attığımda etrafımın da etten duvar ören polis teşkilatının yerinde yeller esiyor. Şimdi Hakkâri’ye gidiyorum tam aksine etrafımı boşaltıyorlar. Yani orada PKK’ya kurşun atan yiğit sivil insanlar olmazsa ben oralarda 100 metre gezemem derhal öldürülürüm derhal. O emniyet gitmiş yerinde yeller esiyor emniyetin. F tipi güçler Amerika’ya mankurt yetiştirmekle görevli, içerde ve dışarıda mankurt yetiştirmekle görevli bir büyük örgütlenmedir. Hakkından derhal gelinmelidir. Ha kim gelecek bunlar mı gelecek bunlar zaten onlarla iç içe. Yani kardinal papaz Fetoşun Amerikan memuru Fetoş’un güçleriyle zaten bu hükümet iç içe gayet iyiler, Allah muhabbetlerini arttırsın diyelim inşallah birlikte yargılandıklarını görüceğiz.

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”18 Mart 2008 günü Ufuk isimli şahısla yapmış olduğunuz telefon görüşmesi var şöyle diyorsun. Devlet çalışıyor devlet direniyor bizde seyrediyoruz Uğur, Ufukta olabilir. Benim o röportajım yayınlanmadı değil mi demişsiniz yani burada devletten bahsediyorsunuz. Kastınız nedir?”

Sanık Fuat Turgut:”Ufuk, ufuk.”Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”18 Mart 2008 tarihinde 15.32’de Ufuk evet

zannediyorum.”Sanık Fuat Turgut:”Ulusal kanal muhabiri şuanda cezaevinde olan bir kardeşimizle o

konuşmayı yaptım devlet çalışıyor. Tabi ki devlet çalışacak, yani Ergenekon uydurması ve vatanseverleri içeri tıkanlar çalışıyor da devlet çalışmayacak mı? Anayasa Mahkemesi’nin kapatma davası açmasını kastetmişim. Anayasa Mahkemesi devletin bir organı değil mi. organı inşallah kapatılır inşallah yeni kapatma davası gelir. Ve bu işlem o videoda Hakkâri’de yaptığım konuşmadaki beş metre yanımda iki polis vardı. Konuşmam bittikten sonra ben onlara söyledim yani böyle takip edip rahatsız edeceğine gelin Cumhuriyetin polisiyseniz gelin size çay ısmarlayayım dedim, ikisi de geldiler. Yani onlarla sohbet ettik. Niye bunu yapıyorsunuz valla böyle görev veriyorlar dediler. Orda da söylemişim devlet çalışıyor, çalışacak. Yani devlet deyince Tayyip ve şürekâsı mı anlaşılıyor yani.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Ben de onu soruyorum devletten neyi kastediyorsunuz (bir kelime anlaşılamadı)

Sanık Fuat Turgut:”Tabi devletle Anayasa Mahkemesini, devletle Danıştay’ı, devletle sizi. Kendinizi bu devletin bir hakimi kabul ediyorsanız sizi de kastediyorum. Bakın başkanım bir

43

Page 44: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:44

devlet. Devletle milletin teşkilatlanmış şekli, milletin teşkilatlanmış şeklini henüz tam olarak ele geçirememişler. Devlet çalışıyor tabi aslan gibi Abdurrahman Yalçınkaya var çalışıyor. Yani aslan gibi Anayasa Mahkemesi üyeleri var başkanı değil, başkanı Tavacı Receple AKP’lilerle yemek yiyor, ama üyeleri çalışıyor devlet bu. Ordu çalışıyor vatanı koruyorlar devlet bu yani devlet deyince Tayyip’in 300 bilmem kaç tane Hasan Sabbah askeri cinsinden milletvekili midir devlet yani, hayır. Devletle neyi kast ettiğim belli hükümet başka şey devlet başka şey. Ben hükümetler aleyhinde konuşma serbestiyetine sahibim. Allah ve devlet aleyhine konuşmak haşa haşa günah, günah sayarım. Dinim aleyhinde konuşmak kadar günah sayarım devletim aleyhinde konuşmayı. Devlet şuurun taşıyan bir insanım ben nasıl devletimi, devletsiz devletsiz bir toplumun namusu da olmaz, haysiyeti de olmaz, şerefi de olmaz hiçbir şeyi olmaz. Devlet Allah’a şükür ki var. Bu devlet her zamanda var olacak. Yani Ankara’nın neydi şeyi bir kulesi var şeyi var Çankaya’da bir yüksek kule var ben çıkıp yemek yemiştim. Orda bile orda bile korkularından efendim sivil silahlı adam bekletenler Çankaya köşkünün tarihi pencereleri, dışarıya bakan her penceresini bilmem kurşun geçirmez şeylerle kapatanlara da sormak lazım devlet nedir diye. Ben ne bileyim onların anladığı başka olabilir ama benim anladığım bu.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Hayır siz bahset, bende onu soruyorum yani siz neyi kast ettiniz onları ne kastettiğini değil de.”

Sanık Fuat Turgut:”Devlet çalışıyor Anayasa Mahkemesinin kapatma davasını olumlu karşıladığımı, kapatılması yerle bir edilmesi gerektiğini bu şey Ceferemomerandumuyla kurulan Türkiye’ye paramparça etme görevi verilerek ceferemomerandumu partisinin tüzüğü ve programı yaparak kurulan ve iktidara getirtilen AKP’nin yerle bir edilmesini hukuken yerle bir edilmesini kast etmişim. Bugünde aynı kanaatteyim inşallah yakında yeni bir kapatma davası gelir biran önce hukuki yoldan cehennem olup giderler.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Sorum şimdilik bu kadar başkanım.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Fuat Bey benimde sorularım var size.”Sanık Fuat Turgut:”Buyurun efendim.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Geçiminizi avukatlıkla sağlıyorsunuz değil mi?”Sanık Fuat Turgut:”Evet efendim.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Savunmanızda Güneydoğu ve diğer illere yoğun bir

şekilde gidip geldiğinizi hatta ayın 15 gününü bu şehirlerde geçirdiğiniz beyan ettiğiz.”Sanık Fuat Turgut:”Uzun seneler öyle oldu evet.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Nedir bu gidiş gelişlerinizi sebebi, mesleki bir gidip

geliş mi yoksa başka bir sebep mi?”Sanık Fuat Turgut:”Şimdi bunu izah edebilmem için sizi İzmir’de büromda misafir etmem

lazım o da bu hükümet döneminde öyle bir hata yaparsanız sizi derhal hakimlikten atarlar efendim. Yani yüzlerce dosyam var o bölgeden o şehirlerden. PKK yanlısı olmayan kurucu, PKK ile gönüllü savaşanlar, bir problemleri olduğunda o bölgeden avukat tutmazlar beni çağırırlar, çok yoğun şekilde orda davalarım var gidip geliyorum. Ama Yüksekova çetesi davalarındaki sanıkların avukatı olduğum dönemde de zorunlu olarak hatta 15 günü değil bazen 20-25 günü orda geçiyordu. E iki dosya Diyarbakır’daydı, iki dosya Van’daydı, iki üç dosya da Hakkari’deydi. Yani birinden diğerine birde ben karayoluyla gidip gelemiyordum yani bir defa Van’dan Diyarbakır’a otobüsle gitmek gibi bir gaflete düştüm. Allah’a şükür bir on saniye farkla kurtuldum. Yani o bana Diyarbakır garajında bana karşı eylemde bulunacaklarının birisi de sonra gebertildiğini duydum. “

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mesleki saikle gidiyordunuz oraya.”Sanık Fuat Turgut:”Kesinlikle mesleki saikle. Ama şimdi öyle bir hal de aldı ki şimdi

Hakkari’nin dağlarını özlüyorum gidiyorum öyle de oluyor. Yani canım sıkılıyor gidiyorum Hakkari’nin dağları çok güzel Şırnak’ın dağları çok güzel ve oraları seyredip yarım saat bir saat konsantre olup evet hatta orada tanıdığım Hadeplilere PKK’lılara böyle dışarıda olanlara

44

Page 45: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:45

diyorum ki; buraları size aldığımız fiyata vereceğiz o cümleyi söylemenin zevkini tatmak üzere de gidiyorum.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Zeynep adlı muhabirle görüşmenizde bu davalardan birine değiniyorsunuz Yüksekova Çetesi olarak bilinen davaya değiniyorsunuz ve kendi cebinizden 400.000 dolar harcadığınızı beyan ediyorsunuz.”

Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani normalde dava, para kazanmak için, hayatınızı

devam ettirmek için alınır, bu dava da 400.000 dolar cebinizden harcamanızın sebebi nedir?”Sanık Fuat Turgut:”Bu davalar o yazılı savunmamın eki olarak sunduğum Hüseyin

Atılgan’ın benimle yaptığı röportajda ayrıntılarını yani bu davalar hakkındaki kanaatlerimi ayrıntılarıyla ortaya koydum. Bu kadar param yoktu, gerçekten benim hiçbir zaman öyle bir param olmadı. Cebimden 400.000 dolar da borçlandım, cebimde olanı harcamadım sürekli borçlandım evet doğru. Sürekli borçlandım sonra benim zavallı kardeşim, bitmek üzere olan 3 katlı bir villa yaptırıyordu, bu İstanbul’un güzel bir yerinde sanıyorum 250-300.000 dolara onu sattı, zaten o kadar ediyordu bir o kadar benim borçlarımı ödedi garibim. Bütün ömrümle yüz tane daha 99 tane ömür yaşasam kardeşim Suat’ın benim için yaptıklarını zaten ödeyemem. İnşallah helal eder abisiyim ne de olsa kandaşıyım karındaşıyım. Evet kardeşim bütün servetini satarak benim borçlarımı ödedi sebebi de şudur; Yüksekova çetesi davası bu yandaş medyanın memurlarından Brüksel’in, bir ara İngiltere’nin, Amerika’nın, Avrupa Birliği’nin, özel memurlarından Mehmet Ali Brand ve benzerlerinin. PKK’nın korucular ve özel hareket aleyhindeki ortak kampanyaları yani bu içerdeki köşe başlarını tutmuş hainlerle PKK’nın bu talebine olumlu yazılarıyla olumlu cevaplar veren hainlerin uydurdukları bir davaydı. Ergenekon uydurmasına benziyor yani şuan.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu davanın sonucu ne oldu?”Sanık Fuat Turgut:”Söyleyeceğim.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sanıklar müdafiiydiniz değil mi siz?”Sanık Fuat Turgut:”Sanıklar müdafiiydim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Evet.”Sanık Fuat Turgut:”Sonuç 3 özel hareketçi 14,5 buçuk sene ceza aldılar, o davadan çıkan

kararı söylüyorum. Kemal Ölmez, İsmet Ölmez ceza aldı. Hepsi Yargıtay’da beraat etti, ama hepsine de yazık oldu çünkü hepsi perişan oldular bana para vermediler değil Ali İhsan Zeydan’ın avukatıydım en zenginleri oydu. Uçak biletlerimi filan alırdı, bazen 1000 dolar 5000 dolar 3000 dolar verirdi. Kemal Ölmez zengindi az çok mal varlığı vardı. sanmıyorum 3-4000 dolar o verdi amma ben bu davaları üstlendikten sonra bana para verecek özel hareketçinin hiçbir şeyi yoktu. Hatta o zaman Gaffar Okkan’la bir tartışma yapmıştık. Niçin bu polislerin ailelerine yardım etmiyorsun? Tamam edim adreslerini ver dedi, tabi ki bir yardım etmedi. Onlar çocuklarını görmeye dahi gidip gelemiyorlardı birisi yanılmıyorsam Edirne’den bir aile, bir aile Erzurum’dan bir aile Adana’dan gelip Midyat’ta yatan çocuklarını görmeye geldiklerinde bazen bazen bir iki defasında bende onlara para verdim dönebilmeleri için, yoktu imkanları bunların hepsi sonunda beraat etti. Ama bu dava şu açıdan hedefine ulaştı yani hainler açısından hedefe ulaşıldı. Hafta da basında bu merhum Atilla İlhan’ın deyimiyle Türk olmayan basında işte özel hareketle, korucular aleyhinde sürekli yazılar çıktı, haberler çıktı, işte çete çete çete çete şimdi de Ergenekon dedikleri gibi. Bu 6,5 sene boyunca bu propagandayı yoğun bir şekilde yaptılar. PKK’ya dolaylı şekilde yardımcı oldular. Ama o insan, ama o insanlar hepsi de perişan oldu.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu dava mekanen mi siz yani o 400,000 bin doları harcadınız geriye dönüş oldu mu size 400.000 dolardan.”

Sanık Fuat Turgut:”Nasıl olacak efendim ben uçakla gidiyorum. Ankara’da işte Ankara barosuna kaydımı alma mücadelesi verdiğim sürece orda da ikinci büro tuttum ev tabi ama. Orayı da kullanıyordum evimi de kullanıyordum. Kim kim nerden geri dönüşü olacak o 3 tane

45

Page 46: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:46

polis, birisi atıldı polislikten ikisi görevlerine döndü o gün döndüklerinden beri görmüyorum. Ali İhsan Zeydan dâhil hiç kimseden daha sonrasında beş kuruş almadım hepsi benden gitti. Ha gitti derken bende yoktu sürekli borçlandım dostlarımdan kardeşim bir öğrendi ki filanı 50.000 dolar borcum var, filana 70.000 dolar işte o villasını bitmek üzere olan villasını sattı benim borçlarımı ödedi.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Buralara gittiğinizde polis ve asker tarafından korunduğunuzu söylediniz bunun sebebi nedir?”

Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Polis ve asker tarafından siniz korunmanız?”Sanık Fuat Turgut:”PKK’nın hedefiydim, yani bir ara boş vaktiniz olursa Sayın yargıç PKK

sitesine girin orda resmim vardır üstünde de çarpı işareti vardır yani.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Korunmanız resmi bir kararla mı olmuştur yoksa (bir

kelime anlaşılamadı) nedir korunmanız?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır koruma, korunmalarımın tamamı gayri resmidir. Mesela Gaffar

Okkandan önce Diyarbakır’da, Diyarbakır’ı söylüyorum. Gaffar Okkandan önceki emniyet müdürü oradaki bütün birimlere emir vermişti hangi dakika ara isterse, hangi dakika polis isterse, derhal en az iki kişi dört kişi nereye gidiyorsa hatta emniyet müdürlüğü o zaman Diyarbakır’ın DGM’ye 100 metreydi o mesafeye bile beni korumasız yollamıyordu. Gayri resmi korunuyordum.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mülakatınızda Hüseyin Atılganla yaptığınız mülakatta bunun sebebini hala bilemiyorum diyorsunuz korunmanızın sebebini.”

Sanık Fuat Turgut:”Ama ben havaalanından alındıktan bana yönelik bir suikast olma hadisesinden olması ihtimaline binaen askerlerin beni korumaya almasından sonra sebebini bilemiyorum. Sebebini bilemediğim şey bana yönelik suikast planı onun sebebini bilemiyorum dedim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”PKK dışında da mı suikast planları gündemdeydi?”Sanık Fuat Turgut:”Sanıyorum yani herhalde o hadise öyle bir şey. PKK dışındaydı ama.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bilemiyorum dediğiniz, bilemiyorum dediğiniz korunma

sebebiniz bu mudur?”Sanık Fuat Turgut:”Askerlerin beni birden bire yani Gaffar Okkan’ın beni polis evinden

gece 11’de atmasından sonra Mehmet Ali Altındağ beni tesislerine aldı. Tesislerine gittiğimde askerler vardı. Odamın kapısında asker sabaha kadar kalmış ben sebebini sorduğumda söylemediler. Ama bir sonraki Diyarbakır’a gelmeden önce bana bir telefon geldi. O röportajda galiba isminin baş harfini söylemişim veya kod adını biliyordum ben veya ismini biliyorum o kod adımı gerçek adımı onu da bilmiyorum hangi gün geleceğini sordu bana bende şu gün şu saatte şu uçakla dedim. arkadaşlarımız seni havaalanında alacak dedi. Aldılar birisi ikisi uçağın kapısındaydı ikisi aşağıdaydı. Bende 4 tane silahlı subayın korumasında ama niye beni korumaya aldıklarını ısrarla sormalarıma rağmen söylemediler. “

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bunlar sizin iradeniz dışında gayri resmi olarak size yapılan korumalar.”

Sanık Fuat Turgut:”Sağ olsun demek ki devlet çalışıyor. Devlet çalışıyor.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Apo davasıyla ilgili Zeynep’le konuşmanızda

sorgulamasına katıldım diyorsunuz buradaki kastınız müdahil olarak davadaki sorgulamasına mı katılmaktı?”

Sanık Fuat Turgut:”Tabi yani müdahil sıfatıyla, müdahil avukat sıfatıyla katılmamı söylüyorum. O zaman ben katıldığımda da. Ben katıldığım gün bir makale çıkmıştı Hasan Tekin Fuat Turgut’un katılacağı gün, bu davanın o gün o günün özellikle çok keyifli geçeceğini düşünmüştüm yanılmamış diye bir makale de yazmıştı. Bir takım o Türk düşmanı sevdasındaki gazetelerde işte Apo’ya niye bu soruları sordu ki zorda kalsın. Yine Güneydoğudan duyduğum

46

Page 47: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:47

mu söylüyorum. Ben Güneydoğuya gittiğimde mesela Apo duruşmasından hemen sonra Diyarbakır’a uçtum. O zaman Gaffar Okkan beni dışlamıştı bir grup polis DGM’nin tam karşı sokağında ben yürürken bir grup polis arabadan olduğu gibi inip bana sarıldılar bir bayan ve bir erkek poliste bana ağlayarak sarılmıştı çok iyi hatırlıyorum. Bunlar benim gurur notlarımdır burada açıklıyorum dedim ki çocuklar Gaffar Okkan sizi de şuraya buraya tayin eder benden uzak durun diye şaka da yaptım. Senin sayende dedi PKK’lar birbirlerini öldürüyorlar. Niye Apo’ya Türkçüyüm dedirttin Ziya Gökalp’in çizgisini beğeniyorum. Bende Atatürkçüyüm bende Türk milliyetçiliğini değil ama Atatürk milliyetçiliğini kabul ediyorum. Kürtlerin Türk ırkından geldiğini kabul ediyorum cümleleri Apo’ya söyletmem dağlarda tartışma konusu olmuş. Duyduğuma göre bir hafta birbirini vurmuşlar başkanın bir bildiği vardır diyenlerle başkan bizi sattı biz o zaman niye dağlardayız diyenler arasında keyifli çatışmalar çıkmış yani inşallah hepsi birbirini temizler. “

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizin sorgulanmanız özeti bu söylediğiniz konular mıydı yani belli konu, şeyleri söylettirdim diyorsunuz sorgulamanızı özet (Bir iki kelime anlaşılamadı)”

Sanık Fuat Turgut:”Ben soru efendim müdahil avukat olarak sorduğum soruları kast ediyorum tabi ki.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Onu diyorum yani özetleyecek olursanız bu ifade ettiğiniz şeyler midir?

Sanık Fuat Turgut:”Evet evet benim Apo’ya örneğin yani mesela babasının Ermeni asıllı olduğunu kabul ettirmiştim ona, itirazda etmedi adamcağız. Yani nihayetinde orta üçe kadar ismi Ago Bartinyan bu adamın itiraz etmemek mertliğini gösterdi yani ona benzer sorularımı verdiği cevaplar günlerce gerçekten gündem yaratmıştı o zaman 10-15 gün gazetelerde bende okudum arşivlerimde de var. “

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yine soruşturma aşamasında 1970’lerden beri Ergenekon’u duyuyordum diye bir ifadenize var. Ne şekilde duyuyordunuz, nasıl duyuyordunuz, açar mısınız bu ifadeyi?”

Sanık Fuat Turgut:”Şu Avrupa Birliği’nin yemlemesi ile “Mustafa” diye haince bir filmin yapan bir oğlan var neydi yazar bozuntularından, bazen iyi yazılarda yazıyor ama şey “Mustafa” filmini yazan bir yazar var. O’nun yazdığı bir kitabı var onu kast etmişim, yani Ergenekon diye duyduğum o. Ama Ergenekon diye huzurdaki çoğunluğu kast ediyorum çok büyük çoğunluğu kastediyorum. Burada ki ve devamı iddianamelerdeki yargılananların kurduğu gerçekten Ergenekon adlı bir örgüt olsaydı ilk girenlerden olurdum. “

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizin yetmişlerden beri duyuyordum ifadeniz nedir 70’lerden o kitap sonradan yazılmış ya.”

Sanık Fuat Turgut:”Duyuyorum. İşte o dedim ya o “Mustafa” filmini yapan Avrupa Birliği’nden aldığı parayla “Mustafa” filmini yapan oğlanın yazdığı bir kitaptan duymuştum hepsini de okumamıştım.”

Üye Hâkim Hasan Sedat Sami Haşıloğlu:”Kitap sonradan 90’lı yıllarda yazılan bir kitap?”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur 70’li yıllarda da dedikodusu yapılırdı. Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”nedir?”Sanık Fuat Turgut:” Yani nihayetinde ben aktif biriyim girip çıktığım yerler sadece

amelelerin bulunduğu yerler değil ki böyle sohbetler olmasın olur 70’li yıllarda duymuş.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Nedir yani sizin bildiğiniz duyduğunuz Ergenekon

örgütü nedir, kitap dışında 70’li yıllardan beri duyduğunuz onun şeyi nedir?”Sanık Fuat Turgut:”Amerikalıların böyle bir iddiası olmuştu o tarihlerde galiba bir

Amerikalı birinin bir havlaması olmuştu oradan aklımda kalmış olabilir. Yoksa nerden bileceğim diyorum ya olsaydı bilseydim içlerinde de diyelim ki kurucuları da böyle muhterem muhteşem görkemli isimler olduğunu bilsem öyle bir isimlerinde kurduğu böyle bir örgüt olduğunu bilsem

47

Page 48: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:48

zaten ben girerdim. Yani sadece duyumla kalmış. Bilsem orda olurdum, orda değilsem demek ki sadece duyumla kalmış. Bir Amerikalının öyle bir iddiası olmuştu galiba, bir gazetenin bir şeyinde okumuşumdur o oradan biliyorum. Bir de o dediğim gibi işte o Brüksel lahanacılarından aldığı parayla “Mustafa” adlı ihanet filmini yapan atamızı küçük gösterme operasyonun aktörlüğünü yapan bir yazar bozuntusu oğlanın kitabından da biliyorum hepsi o.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Halit Bozkurt isimli kişiyi tanıdığınızı beyan ettiniz. Taner Ünal’ın savunması sırasında da bu kişi hakkında nitelemelere de şahit olduğuz kendisinin derin devlet olarak.”

Sanık Fuat Turgut:”Onun kanaatidir.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kanaatten öte sözlerini aktardı. Derin devlet olarak

tanıttığını derin devletin önemli bir konumunda bulunduğu söylediğini, vesair konularından bahsettiğini beyan ettiniz. Sizinle ilişkileri esnasında, teması esnasında bu gibi konular gündeme gelir miydi? Kendisi herhangi bir şekilde derin yapılanmanın elemanı olarak lanse eder miydi?”

Sanık Fuat Turgut:”Halit Bey, benim tanıdığım Halit Bozkurt’u söyleyeyim. Çok dini bütün ancak din tüccarı olmayan, Atatürk’ü ciddiyetle seven, eşi de MHP Çankaya kadınlar kolunda görevli olduğunu söyleyen ki ben bilmiyorum onu da bilmiyorum. Çok iyi bir ağabeyde benim onunla münasebetlerimde ben Halit Beyden hiç öyle bir cümle duymadım 15 gün hafta bir ay bir arada İngiltere’ye gitti görevli olarak kültür bakanlığının görevlisi olarak 8 ay 9 ay hiç gelmedi. Benim Necati Bey 19/29’daki büroma gelirdi sohbet ederdik, çay kahve içerdik giderdi ve bana hiçbir zaman derin devletini elemanı görüntüsü vermedi, öyle cümleler söylemedi. Ancak Taner kardeşimle münasebetlerinde öyle cümleler söylemişse ayıp etmiş. Çünkü Taner’de çok kıymetli bir kardeşimizdir daha doğrusu öylesine vatan millet konusunda fikir birliği olması gereken insanların kendi aralarında dalaşmaları zaten hoş bir şey değil. Ben Halit Beyi de kıymetli bir insan olarak tanıdım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bahsi geçen Mustafa Alpay diye birisi vardı Mustafa Alpay’ı tanır mısınız?”

Sanık Fuat Turgut:”Mustafa Alpay.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Evet.”Sanık Fuat Turgut:”Şimdi bizim Elazığ’da bir Alpaylar vardı. Orhan Alpay, Burhan Alpay

onların akrabası ise bilmiyorum Mustafa Alpay diye.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”İstanbul’da mukim olan.”Sanık Fuat Turgut:”Hayır hiç tanımam.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”öyle birisi tanımıyorsunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır tanımam efendim. Yani benim Orhan Alpay, Burhan Alpay’da

Elazığ’dan ülkü ocaklarından arkadaşlarımdı liseli yıllarımda.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Abdülkadir Erdil’i tanır mısınız?”Sanık Fuat Turgut:”Abdülkadir?”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Erdil.”Sanık Fuat Turgut:”Hayır.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”İzmir’de yapılan bir miting münasebetiyle kemal

Kerinçsiz’le tanıştığınızı ifade ettiğiz.”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur efendim.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Savunmanızda bu miting öncesinde de telefon aştığını

söylediniz değil mi?”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur. Ben açtım evet.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Siz açtınız. Ne zamana tekabül ediyor yani mitingden

ne kadar önce bir telefonlaşma başladı sizin açınızdan?”Sanık Fuat Turgut:”Belki en fazla bir yıl yani altı ay yedi ay bir yıl hiç hatırlamam ki

efendim.”

48

Page 49: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:49

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Nasıl.”Sanık Fuat Turgut:”İlk açtığım telefonun tarihi neyse kemal Bey’e açtığım telefonun tarihi

neyse kardeşim ben Fuat Turgut’um. Senin bu tip faaliyetlerini bu hukuki mücadeleni takdirle karşılıyorum. Ben ne yapabilirim bende bir şeyler yapmak istiyorum bu hain takımı, Ermenici takımı aleyhine dediğimde de. Takdir senin sende İzmir’de kendi başına hukukçu olarak müracaat edebilirsin demiştir bana Kemal Bey. Yani tanıştığım ilk telefon açtığım tarihtir. Daha öncesinde tanımam.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bizdeki kayıtlara göre 04.11.2005 tarihinde.”Sanık Fuat Turgut:”Doğrudur. Doğrudur.Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”İlk telefonunuzu açıyorsunuz.”Sanık Fuat Turgut:”Demek ki bakın söylediğim doğru çıkıyor yani.Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Nasıl temin ettiniz telefonunu Kemal Kerinçsiz’in?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim Fuat Turgut’un telefonlarını bulmak isteyen İzmir barosuna

telefon ettiği zaman oradaki baro levhasından ve bilgisayardan hepsi çıkar aynen İzmir Barosunu aradım. Kemal Kerinçsiz’in telefonunu verin dedim hemen bana cebini verdiler. Her avukatın telefonunu mensup olduğu baronun kayıtlarından, barolar birliği kayıtlarından da bulmak mümkün.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani cep telefonuyla mı kendisine ulaştınız?”Sanık Fuat Turgut:”Evet cep telefonuyla aradım. Barodan cep telefonunu aldım.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kendiniz cep telefonuyla mı irtibat kurdunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Evet ben cep telefonumla irtibat kurdum. Büro telefonuyla telefon

etmek pek tarzımda değildi zaten.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Alparslan Arslan ile herhangi bir yerde tanıştınız mı

veya karşılaştınız mı, Elazığlı kendisi de?Sanık Fuat Turgut:”Çok şükür o onursuzluğu hiç duçar olmadım efendim. Bir insanın

Elazığlı da olması beni hiç ilgilendirmez hemşerici değilim. O lokal milliyetçilerin işidir yani ben bütün Türk dünyasının milliyetçisiyim bir Türk milliyetçisiyim. İyi Türk’se farklı şehirden olursa benim için daha kıymetlidir. Nitekim Trabzonlular beni Elazığlılardan daha çok seviyorlar. Trabzon’a gittiğim zaman çok daha iyi ağırlanıyorum Elazığ’dan Yasin Hayal’ın avukatı olmamın da payı var Sayın başkanım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Dosyamız sanıklarından Bekir Öztürk’le tanışıyor musunuz?”

Sanık Fuat Turgut:”Tanışmıyorum.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bekir Öztürk Kuva-i Milliye derneği kurucusu Mersin’li.”Sanık Fuat Turgut:”Gerçekten tanışmıyoruz.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tanımıyoruz.”Sanık Fuat Turgut:”Yok. Kuvai Milliye derneğini de böyle basından duyduğumda yani eğer

böyle hadiseler olmasaydı mutlaka irtibat kurardım yani şeyler yaptıkları için kendilerine takdir hislerimi bildirirdim ama herhalde bu hadiselerden sonra demek ki arama imkanım da olmadı gerekte olmadı.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Hatice Şahinler adlı birini tanıyor musunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Evet tanıyorum. İşçi Partisi Buca kadın kollarında galiba görevli. Bu

kardeşim İşçi Partisi' ne girmem için bu hanım kardeşimiz çok ısrarlı davrananlardandı. Hatta seni bizzat benim imzamla partiye takdim edeceğim diye 2-3 sene boyunca bir de bana kitap getirdi benim İşçi Partisi'nin kaynak yayınlarının kitaplarını satarlardı bu hanım kardeşlerimiz Aydınlık Dergisi. Ben onlardan kitap alırdım, halende Hatice Hanım kardeşimle birbirimize selam göndeririz.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu kişi aracılığıyla Bekir Öztürk diye birisiyle tanıştınız mı?”

49

Page 50: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:50

Sanık Fuat Turgut:”Olabilir bilmiyorum ki Hatice Hanım kardeşim birileriyle geldiği de oldu dergi kitap getirirken. Yani ben tanımıyorum derken tanışmış olabilirim ama bilmiyorum. Tanıdığım kaydımda beynimdeki kayıtlarda bu yok.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bekir Öztürk’e Hatice Şahinler tarafından gönderilen bir e-mail dokümanı var. Şöyle diyor Hatice Şahinler; Merhaba Bekir Bey kendinizi tanıtma nezaketini gösterdiğiniz için teşekkür ediyorum. Ben 1958 İzmir doğumluyum. Bir kamu kuruluşundan emekliyim. Kendimi hep sol diye tanımladım şimdiye kadar ama temelinde sosyalizmi değil de Atatürkçülüğü benimseyen bir Kemalizm fanatiğiyim. İşçi Partisi’nde yönetici olarak 5 yıldır vatan savunması yapıyorum. Neden İşçi Partisi derseniz şuanda Atatürk’e ve devrimlerine en çok sahip çıkan tek parti diye düşünüyorum. Benim adresimi sanırım avukat Fuat Turgut’undan almış olabilirsiniz. Yada kendisi vermiştir sanıyorum benim bir vatansever olduğumu bilir, sizi bir milliyetçi olarak ve vatan savunmasının bir neferi olarak görüyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum sağlıkla sevgiyle kalın. Böyle bir e-mail var Bekir Öztürk’e. Bekir Öztürk’ü tanımıyorsunuz değil mi?”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim tanımıyorum şöyle olabilir bakın sadece olabilirini söylüyorum. Hatice Hanım kardeşim bazen 2-3 kişi ile gelirdi. Kitap getirirken Aydınlık Dergisi, Teori Dergisi getirirken ki arşivimin en kıymetli kitaplarındandır onların yayınladıkları kitaplar. Bunlarla gelmişse sonrada Bekir Öztürk ayrıca bir yerde bana rastlamışsa Hatice Hanımın telefonu var mı sende demişse o anda vermişsem öyle bir şey olabilir hiç hiç hatırlamıyorum hatırlasam söylerim. Bu Bekir Öztürk de mi tutuklular arasında efendim?”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şu anda tahliye edilenler arasında. Siz özellikle asılsız Ermeni soykırımı iddiaları konusunda açıklamalarınızla belli tavırlarınızla göze çarpıyorsunuz. Bu ermeni soykırımı iddiası sizin tepki göstermenizdeki iddia nedir? Bir sayı verdiniz çünkü Orhan Pamukla zaten meselenin özünde de bir sayı telaffuz edildiği için tepki gösteriliyor buna, Orhan Pamuk bağlamında asılsız Ermeni soykırım iddiaları konusu nedir, bir açıklar mısınız kısaca? Orhan Pamuk’un hangi sözünden dolayı Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili hangi sözünden dolayı?”

Sanık Fuat Turgut:”Bu Orhannes Pamukyan İsviçre’deki bir gazeteye beyanat vermişti kimse söyleyemiyor bari ben söyleyeyim. Türkler bir milyon Ermeni’yi 30.000 Kürdü katletti diye bir soykırıma tabi tuttu diye bir cümlesi var. Onu zaten o havlamasından kısa bir müddet sonra tahmin ettiğimiz üzere nobellendirildi. Yani CIA’in kontrolündeki Nobel ödülü ona da verdiler. Orhannes Pamukyan’ın hani Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünden mezunum demiştim ya ortaokulda mesela. Ortaokul talebesi olarak öğrencim olsaydı onun kullandığı Türkçe’den dolayı kompozisyondan edebiyattan benden geçemezdi. Türkçe’nin gerçekten da zır cahili yani zır zır cahili zır kere zır zır cahili. Bir o Elif şeyde öyle aynı şekilde Türkçe’yi kullanma konusunda rezil, bırakın Nobellik kompozisyon notu bile alamayacak derecede seviyesiz bir Türkçe’yle uyduruk bir Türkçe’yle yazdığı kitaplara Nobel verilmesi sebebi Türk’e düşman olmasıdır. Kendisini evinde Atilla İlhan’ın tespit edip yazdığı üzere 6,5 yıl boyunca bir MOSSAD ajanının kaldığı dönemde de abisi Tel Aviv Üniversitesinde Şevket öğretim üyesiydi bunların tesadüf olmadığını düşünüyorum. Kendisinin bu İsviçre’deki havlamasına ben bir Türk olarak tabi ki tepki gösteririm. Çünkü ben çok iyi biliyorum ki tarihen kayden sabittir ki; Kafkaslar, Azerbaycan ve Anadolu dahil iki buçuk milyon Türkü soykırıma tabi tutan Ermenilerdir. Biz Türkler onları hiç dokunmadık yani soykırıma tabi tutmadık, vatan savunması yaptık. Ayaklandılar efendim ayaklanmalarını belki bastırmışızdır bir 50-60.000 tane de o ayaklanmalarını Hınçak-Taşnak ayaklanmalarını bastırma sırasında 50-60.000 tane Ermeni de itlaf edilmişse ayaklanan Ermeni itlaf edilmişse çokta kötü bir şey değil, bu soykırımda sayılmaz. Soykırıma uğrayan millet biziz hesabını da er geç sormalıyız.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizde bildiğiniz gibi özellikle Diaspora Ermenilerinin iddiası belli bir sayıyla da gündeme getiriliyor.”

50

Page 51: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:51

Sanık Fuat Turgut:”Evet bir buçuk milyon Orhannes Pamukyan onu unutmuş bir milyon demiş.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Orhan pamuk’un da böyle bir söylemi olduğu ifade ettiniz.”

Sanık Fuat Turgut:”Evet.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu yüzden de özellikle tepkinizi çektiğini beyan ettiğiz.”Sanık Fuat Turgut:”Şimdi bir, bir ülkeden Nobel almış bir Nobel yani bu ülkenin sokağında

yürüyemeyen adam bu ülkenin adamı olabilir mi?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tamam, anlaşıldı o konu.”Sanık Fuat Turgut:”Çok erkeklerse çok yürekleri varsa mesela ben Orhan Pamuk’a hiçbir

ceza verilmesinden yana değilim. Ama, ama Kızılay’da 500 metre yürüsün yüzündeki tükürükten şey kalır mı? Benim halkımın cezalandırılması daha güzel. Ben İmralı’da Apo içinde teklif ettim Apo’ya Kızılay’da 150 metre yürüme cezası verelim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizin biraz bir önce beyanınız oldu belli yayınları kütüphanemin en muteber köşesinde, tutuyorum saklıyorum dediniz.”

Sanık Fuat Turgut:”Okuyorum saklamıyorum sadece.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Okuyorum. muhakkak yani okumuşsunuzdur. Siz, size

verilen asılsız Ermeni soykırımı iddialarını çürütücü mahiyette olduğu söylenen tüm kitapları okudunuz mu?"

Sanık Fuat Turgut:”Tümünü okumamış olabilirim ama kaynak yayınlarından gelen sevgili Mehmet Perinçek’in ne yazık ki yüz yüze tanışmak şerefine nail olamadım Mehmet’le de inşallah bir gün tanışırım. Mehmet’in çabalarıyla hazırlanan kitaplar benim arşivimde var, çok sayıda satın aldım. Yani çok sayıda genç insana dağıttım bedava olarak dağıttım. İşçi Partisinden satın aldım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kitapları okudunuz mu?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu kitapları bahsettiğiniz kitapları okudunuz mu?”Sanık Fuat Turgut:”Kaças Nuni’nin kitabını okudum. Yani Kaças Nuni’nin açıklamalarını

içeren kitabı okudum diğerlerini de okudum bir kaçını okudum evet.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Taraflı tarafsız tüm tarihçilerin ortak görüşüdür ki;

600.000 bir rivayete göre de 1.200.000 Ermeni Türkler tarafından katledilmiştir. Ama bu katledilme sebebi emperyalist güçlerin tahriki ve oyuna getirmesiyle olmuştur. Böyle bir ifade hatırlıyor musunuz?”

Sanık Fuat Turgut:”Çok hatırlamıyorum öyle bir ifade ama öyle bir şey yapmışsak vatan savunmasında öyle bir şey yapmışsak iyi şey yapmışız demektir. Bu da soykırım sayılmaz. Yani ama Mehmet’in öyle bir ifadesini şu anda hatırlamıyorum.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mehmet Perinçek’e ait bir ifade değil, kitapları kastettim zaten.”

Sanık Fuat Turgut:”Ama şey var zaten o dönemin kilise kayıtlarında yani kilise de Türkiye’de kaç Ermeni var kilise de kayıtları var. Kendi kiliselerinde mesela, Bogosnuvar Paşa’nın söylediğine göre o dönmede 600-700.000 bin Ermeni var Anadolu’da. Kendi kilise kayıtlarına göre de kendi kilise kayıtlarına göre de 1.200.000 Ermeni var Türkiye’de o zaman Anadolu’da. E bu bir buçuk milyonunun 300, 400, 500, 600.000’i de uzaydan getirip mi öldürdük? Bunlar boş şeyler kendi arşivlerini açacak cesareti olmayanların iftiraları bunlar.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Böyle bir Türkler tarafından katliam olmuş mudur size göre?”

Sanık Fuat Turgut:”Kesinlikle bana göre öyle bir şey olmamıştır. Ama vatan savunması yaptığımızda dediğim gibi devletin devletin bilgi ve kontrolü dışında vatandaşa tarafından

51

Page 52: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:52

yapılan lokal eylemleri bende biliyorum. Bitlis’te de biliyorum, benim memleketim Elazığ’da da biliyorum.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”50-60.000 gibi bi kendinize göre bir rakam telaffuz ettiniz.”

Sanık Fuat Turgut:”Ben 50-60 58.000 diye biliyorum.”Sanık Fuat Turgut müdafii Zeynep Avcı söz istedi, verildi:"( 4-5 kelime anlaşılamadı)

Tavsiye edeceğim. Çünkü bu soruların konuyla alakası yok bildiğim kadarıyla düşünce suçu diye bir şey söz konusu değil. Kaldı ki bu düşüncelerin suç olduğu konusu ayrıca tartışılır bu konunun niçin bu kadar irdelendiği dosya kapsamında olmadığı için dediğim gibi hiç anlaşılamıyor gereksiz yere uzatma olduğunu düşünüyorum, bu sorulara artık müvekkilimin cevap vermemesini tavsiye ediyorum.”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim bakın Zekeriya Öz’ü askere gönderme fırsatımızda var sağ olsun bizim Vural başvurmuş. Asker kaçığıymış neyse. Buyurun efendim ben cevap vereceğim. Yine vermemi istediğiniz bir şey varsa yine de vereyim.”

Mahkeme Başkanı:"Avukat hanım müvekkilini susturamazsınız mümkün değil yani. Onun için fazla çabalamanıza gerek yok yani bırakın istediği konuşsun bitirsin.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Hayrettin Ertekin ile tanışır mısınız?”Sanık Fuat Turgut:”Hiç tanışmam.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Semih Tufan Gülaltay ile nasıl tanıştınız?”Sanık Fuat Turgut:”Ayrıntılarını yazılı savunmamda açıkladım efendim.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tanışma şeyinizi ben tanışma zamanınız olarak yani

kim vasıtasıyla nasıl ne şekilde tanıştınız, 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyadan bir kısım zaten evrak var dosyanız içerisinde.”

Sanık Fuat Turgut:”Benim kardeşimin bir ortağı vardı Kemal isminde ama soyadı Kerinçsiz değildi emin olabilirsiniz. O onun babası ya da kendisi Semih Tufan Gülaltay ile iyi dostmuş ben işte sık sık Anadolu’ya Doğu Anadolu’ya gittiğim bir geldiğimde şirkete kime kemal dedi ya bir başkan var çok muhterem çok kıymetli adam böyle iyi adam şöyle iyi adama hadi seni de götürelim. Gittim zaten Kemal gibi ni kultura Rusların deyimiyle sıfır kültür birinin gözünde demek ki çok bilgili, çok kültürlü sayılıyor. Bir yarım saat filan bir saat konuştuk ve tabi benden hoşlanmadı sorduğum sorulara kendi kitaplar.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kardeşiniz vasıtasıyla mı tanıştınız?”Sanık Fuat Turgut:”Kardeşimin ortağı vasıtasıyla, ama o gittiğimde kardeşimde geldi ben

derhal kardeşimi uyardım bundan uzak durması.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kemal Bubliş mi?Sanık Fuat Turgut:”Bubliş evet. Bubliş o şovmen sonra işte babasıyla birlikte onun yanına

gidip gelmeye devam etmiş kendisini dövmüşler, babasını dövmüşler yine de gidip onun yamanmış duyduklarımı söylüyorum ben kardeşimi oradan uzak tutunca birde öğrendim ki kardeşimden yüklü paralar almış yani, yüklü sayılabilecek işte reklam yaptırmış. İşte arsa satıyormuş falan öyle tanıştım kardeşimi de uzak tutunca bana hin hınç kin duydu. Bir sene aşağı yukarı 3-4 tane köpeğini yolladı beni dövdürmeye mi artık şeyi mi öyle bir talihsizliğe düşer oldum. kendisi yakından tanıma fırsatın o zaman buldum.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kardeşiniz İstanbul’da oturuyor değil mi Suat Turgut?”Sanık Fuat Turgut:”İstanbul’da oturuyor evet.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”İstanbul’da mukim ticari münasebetle tanışmışlar sizde

Kemal Bubliş ve kardeşiniz vasıtasıyla Semih Tufan Gülaltay’la tanıştınız?”Sanık Fuat Turgut:”Evet. Ama ismini biliyordum tabi nasıl bildiğimi de dün hepsini izah

ettim evvelki gün savunmamda efendim.”

52

Page 53: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:53

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Zaman olarak bir boşluk kalmıştı onu ifade ettim. Susurluk davası sanıklarından Hüseyin Kocadağ ile tanıştığınızı beyan ettiniz yanlış anlamadıysam değil mi?”

Sanık Fuat Turgut:”Hayır efendim ben tanıştığım söylemedim. Ben Hüseyin Kocadağ’ı televizyondan özel hareketin Diyarbakır’daki bir toplantısında ya da ilk kuruluşunda ya onuncu yıl marşını ya da özel hareketçilerle birlikte bir marşı herhalde ama onuncu yıl marşıydı. Söylenirken onu ağlarken gördüm milli duyguları sağlam bir yiğit olarak gördüm. Allah rahmet eylesin öldü hiç tanışmadım. Çok üzülüyorum tanışmadığım için orada da kahramanlıklarını duydum Güneydoğuya gidip gelmelerimde, özel hareketi kuranların ilklerinden birincisi belki de bizzat kendisi olduğunu hep söyleyenler oldu. Ne yazık ki tanımadım. Gıyabında dua okudum.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sami Hoştan’la tanışır mısınız?”Sanık Fuat Turgut:”Burada tanıdım.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Burada?”Sanık Fuat Turgut:”Evet burada tanıdım.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Daha önce bir tanışlığınız?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır, hiçbir tanışıklığım yok.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sedat Peker’le?”Sanık Fuat Turgut:”Sedat Peker’le mi yani yerde gökte hiçbir yerde bir araya gelmedik.

Ha Sami Hoştan’ı burada dedim ya efendim ben Beşiktaş’ta adliye de tanıdım yani gözaltına alındığımızda.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Emin Gürses’in bir mülakatında bir kısım sanıkların savunmalarında Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek yanlış hatırlamıyorsam. Hrant Dink için milli güçlerden yani biraz önce sizinde değindiğiniz kasetlerde, kasetlere de değinilerek milli güçlerden olduğuna dair beyanlar var. Yani milli güçlerden, ulusal güçlerden olduğunu söylüyor Emin Gürses. Siz şimdi bu davada.”

Sanık Fuat Turgut:”Emin Hoca.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:” Yasin Hayal’in savunmanlığını üstlenmişsiniz ve

Hayati Özcan’da sizinle telefon görüşmesinde bahsettiği kasetlerin içeriğini açıklıyor.”Sanık Fuat Turgut:”Evet.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Diyarbakır’daki, Malatya’daki, görüşme nedeniyle.Sanık Fuat Turgut:”Ülke konuşması bende dostlarımı arayıp bunun kafasını yürürken

kiremit mi düştü. İlk defa benimde altını imza atacağım güzel şeyler söylemiş diye bir şey.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Size bu şekilde Hrant Dink’in milli güçlerden olduğuna

dair bir şeyler söylendi mi?”Sanık Fuat Turgut:”Hayır. Bunu yani Emin Gürses hocamızın kendi kanaati olabilir. Onun

biri hakkındaki kanaatine yüzde yüz iştirak etmek zorunda değilim. Yalnız Hrant Dink başına geleceğini hissetmiş olmalı ki yani. Diaspora’nın kendisinin ipini çektiğini CIA’in kontrolündeki Diaspora’nın kendisinin ipini çektiğini herhalde hissetmiş olmalıydı ki artık Diyarbakır ve Malatya’daki konuşmaları yapmakta beis görmedi. Diaspora Hrant Dink’in bir açıklamasından dolayı Hrant Dink’in ipini çekmişti bana göre.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani CIA bir anlamda.”Sanık Fuat Turgut:”O da 300.000 kripto Ermeni var Türkiye’de ben bunların listesini

çıkarıyorum beyanatından sonra Diaspora’dan şöyle bir itiraz gelmişti. Sen 300.000 kripto Ermeni var dersen demeye devam edersen bizim bir buçuk milyon Ermeni soykırıma uğradı iddiamız suya düşer. O da ben bunu araştırmaya tespite devam edeceğim dedi yani Diaspora ile ters düşmesi de böyle. Hatta Fransa’da galiba konuşturmadılar ben Türkiye’de daha rahat konuşuyorum dedi.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani Diaspora ve dolayısıyla CIA ile ters düştüğü için öldürüldüğü düşüncesindesiniz.”

53

Page 54: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:54

Sanık Fuat Turgut:”Evet evet doğru.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Netice de sizin yani bu düşüncesinden dolayı doğal

olarak.”Sanık Fuat Turgut:”F tipi bir cinayet olduğunu düşünüyorum.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Efendim?”Sanık Fuat Turgut:”F tipi bir cinayet olduğuna inandığımı açıklamıştım.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:” O beyanlarınız var fakat Hrant Dink ile alakalı bu

düşüncelerinizden dolayı Hrant Dink’in savunmanları arasında da olmanız gerekmez mi? doğal olarak yani olağan bir.”

Sanık Fuat Turgut:”Allah korusun ben inançları gereği intihar ettim. Allah’ı inkârdan sonra en büyük günah intihardır. Yani Allah’tan umut kesilmesini Allah kabul etmediği için 2. büyük. Tabi ki ben onun avukatlığı bana şeref vermezdi o ailenin. Çünkü kendi eşinin yani kardeşlerinin eşinin Diaspora tarafından öldürüldüğünü o aile kendi ailesi çok iyi bildiği halde çünkü yerine getirilene bakın. Vatikan’a bağlı Katolik Ermeni’yi Hrant’ın yerine oturttular. Fettullah’ın Gazetesi’nde saman, yalanyolu şimdi TRT’ye çıkıyor artık terfi etmiş. TRT’nin maaşlı konuşmacılarından Etyan Mahçupyan’ı getirdiler Vatikan’ın, CIA’in casusu son ikisi CIA casusu olan Papaları son iki Papası CIA casusu olan Vatikan’ın bağlısı Etyan Mahçupyan’ı getirdiler. Kimin öldürtmüş olabileceği de öldürtmüş olabileceği dolaylı bir şekilde apaçık ortada. Ben bu konudaki fikrimi beyan etmişim. Ben Hrant Dink’in milli güçlerden olduğuna inanmıyorum. Ama Diyarbakır ve Malatya’daki konuşmalarını olumlu buluyorum. Yani ilk defa bir doğru söyledi.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani siz CIA ve Diaspora’yla ters düşmesinden dolayı öldürüldüğü beyanınızla ilgili herhangi bir çalışma, herhangi bir bu konuda aydınlatma görevi üslendiniz mi?”

Sanık Fuat Turgut:”Yo mantık yürütüyorum.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Efendim.”Sanık Fuat Turgut:”Mantık yürütüyorum, düşünce üretiyorum kanaat olarak bildiriyorum.

Ama bir şey daha biliyorum, ben bundan bir, bir buçuk yıl önce Datça’dan geliyordum. Birisi gene beni tanıdı meşhur bir avukatım ya az çok. Ben dedi İstanbul’da kitapçıyım adımı söyleyemem. Niye dedim söylemiyorsun. Dedi ben Hosrov’un arkadaşıyım. Hrant Dink’in kardeşinin içki arkadaşlarından, bir yayın evim var Hosrov sık sık gelir. Hrant Dink da benim iyi arkadaşımdı dedi. Hrant öldürülmeden 3 ay önce 2 ay önce Hosrov orda ağlamış içki masasında yani yayın evinde içiyorlarmış. Abimi öldürecekler abi demiş, iyi kimin öldüreceğini kimin öldüreceğini söyle tedbir alalım. Söyleyemem. Peki, buradan mı hayır hayır demiş Hosrov. Ama orda cinayeti Türkler katil, Türk devleti katıl, Türkler soykırımcı demek için can atan kardeşi. Abisi öldürülmeden iki ay evvel abisinin hangi güçler tarafından öldürüleceğine dair o adını bilmediğim kendisini tanıtmayan sadece Marmaris’e kadar oturduğum onunla. Vatandaş tarafından bana söylendi. Benim Yasin Hayal’in avukatı olduğumu medyadan aklında kalmış. Bana o söyledi o aile çok iyi biliyor abilerinin kim tarafından öldürüldüğünü.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yasin Hayal’in avukatlığını üstlenmeniz size nasıl teklif mi edildi siz mi üstlendiniz, bunun şeyi nedir hikâyesi?”

Sanık Fuat Turgut:”Onu açıkladım efendim yani ayrıntılarıyla evvel gün açıkladım sizde buradaydınız zannediyorum. Yani heyette miydiniz bilmiyorum efendim. Çünkü ben simalarınızı.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Basın biraz sorgudaki beyanınızla tam uyuşmadığı için soruyorum.”

Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Çelişkiyi noktayı açıkça söylersiniz soruyu o şekilde cevaplasın.”

Sanık Fuat Turgut:”Şimdi ben Hrant Dink öldürülünce. Hrant Dink’in ölüsü üzerinden şov yapılacağını tahmin ettim. Öngörü olarak bu aile içerdeki etnikçi hainler, işbirliği ile orada bir şov

54

Page 55: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:55

yapacaklar. Bu çocuklardan birinin avukatlığını üstlenip en azından bu şova engel olmam gerektiğini düşündüm. Ben aradım ailesiyle görüştüm ailesi memnuniyetle kabul etti üstlendim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Siz aradınız aranmadınız çünkü öyle bir?”Sanık Fuat Turgut:”Evet ben aradım. Evet, ben aradım telefonum bu istiyorlarsa beni

arasınlar. Aradılar ondan sonra ben Trabzon’a uçtum gittim evlerine misafir oldum. Bana şerefle vekâlet vereceklerini o şey inşaat işçiliği yapan babası söyledi kardeş de evdeydi şey inşaat işçiliği yapan babası söyledi. Kardeşiyle evdeydi abisi böyle bir uzun boylu abisi daha var onun. O da evdeydi anneleri evdeydi. Avukatlığımı o şekilde üstlendim çokta iyi ettiğimi düşünüyorum. Çünkü ben olmasaydım oradaki altı üç tane değişken avukat Ermeni şovcuları daha çok şov yapacaklardı. Epeyce iyi şeyler yaptığımı düşünüyorum o davada zabıtları da var zannediyorum sizde.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bağımsız Türk Ortodoks Patrik hanesinde herhangi bir toplantıya katıldınız mı?”

Sanık Fuat Turgut:”Çok üzülüyorum katılmadığım için ben Trabzon’dayken Sevgi Ablam beni aradı. Ya patrikhanenin yıl dönümüne ya özel bir törene beni davet etti. Abla Trabzon’da işim erken biterse memnuniyetle geleceğim dedim ne yazık ki işim erken bitmedi ve katılamadım. Ama inşallah hayırlısı çıktıktan sonra tertip edecekleri her toplantıya katılmak istiyorum. Bir Müslüman olarak, bir Türk olarak, bir Türkçü olarak onların faaliyetlerine iştirak etmek istiyorum. Çünkü dedelerinin bu vatana hizmetlerini amcasının babasının bu vatana hizmetlerinin şuurunda biriyim. Ama tabi burada olmak Sevgi Hanıma bir şeyler öğretmiştir. Fener fitne ocağı fenerle uğraşanlar böyle çarpılıyorlar içeri atılıyorlar. Hem de Kostas Karamanlis Türkiye’deyken. Yani ona da şu mesaj verilmiş oldu Sevgi Hanım içeri alınınca bakın sizinle mücadele edenleri içeri tıkıyoruz diye.“

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu kamuoyuna bir açıklamanız var 09.07.2007 tarihli avukat Fuat Turgut olarak.”

Sanık Fuat Turgut:”Birkaç tane var efendim.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Evet.”Sanık Fuat Turgut:”4-5 tane vardır.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Genelde kelimeleri seçerek kullanıyorsunuz (bir iki

kelime anlaşılamadı).”Sanık Fuat Turgut:”Türkçe’yi iyi kullanırım. Orhannes Pamukyan gibi Türkçe cahili değilim

ben.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mesela abede ullah, yani bir şekilde demek istediğiniz

kelimelerle ifade ediyorsunuz değil mi? Ben yani öyle gördüm doğru mudur?”Sanık Fuat Turgut:”Evet. Türkçe’yle mecaz yapmak, Türkçe’yle köşe kapmaca oynamak

çok keyiflidir efendim, size de tavsiye ederim. Türkçe antrenmanı yapın, bakın o matematikçiler arasında da modadır yani Türkçe’yle oynamak hoşuma gider.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”İfadenizle şöyle geçiyor son saygılarımla ifadesinden bir önceki paragrafta; zira ihanet içerisinde oldukları Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti’ni onlara dar kılmakta tereddüt etmeyecektir.”

Sanık Fuat Turgut:”Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti ile onlara dar kılmakta.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Zira ihanet içerisinde oldukları Türk milleti, Türkiye

Cumhuriyeti’ni onlara dar kılmakta tereddüt etmeyecektir. Bu dar Apostrof içerisine alınmış, büyük harfle yazılmış, bu cümlenizi açar mısınız?”

Sanık Fuat Turgut:”Efendim bir dar ağacı vardır bilirsiniz bir de dar yerin dar olması. Hani şu anda bize yeri dar ediyorlar ya, yani takip ediyorlar bilmem ne telefonumuzdan, evimizden, her şeyde nasıl ki Türkiye’yi bize dar etmeye kalkıyorlar. Tersi bizim onlara Türkiye’yi dar etmemiz gerektiğini millet olarak, Türk milleti e yani o anlamda hareket sınırı bırakmamak onlara Ermenicilik yapma imkânı bırakmamak, yerlerini dar etmek tabi ki cehennem olup bu ülkeden

55

Page 56: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:56

def olur giderlerse çok büyük daha keyif duyarım yani öyle vatandaş bize lazım değil topluca Ermeni vatandaşı olsalar daha iyi olurdu daha iyi olur.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kuva-i Milliye derneğiyle İstanbul’daki Kuva-i Milliye 1919 derneği ile herhangi bir temasınız ilişkiniz?”

Sanık Fuat Turgut:”Hiçbir temasım yok, hiç hiç hiç hiç.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Fikri Karadağ’la ve Hüseyin Görüm’le tanışır mısınız?”Sanık Fuat Turgut:”Hiç tanışmam, orda da söyledim Hüseyin Görüm’ü bir tek

televizyonda gördüm. Mehmet Fikri Karadağ'la da tanışmadığım için tabi ki üzüldüklerimden bir tanesi de o. Burada tanıdım efendim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Zihni Çakır’ı tanır mısınız?”Sanık Fuat Turgut:”Valla Zihni Çakır’ı bir kitap yazmış Ergenekon diye iki ciltlik benimle

ilgili ne var diye baktım. Havaalanındaydım hatta baktım havaalanının kitap satışlarından birinde benim bir fotoğrafımı koymuş. Allah razı olsun bayağı yakışıklılarından seçmiş koymuş. Ne diyor Hrant Dink davasında Yasin Hayal’ın avukatı Yüksekova Çetesi davasının avukatı sanki çok ayıp etmişim gibi. Onun dışında benim hakkımda bir şey yok çok kızdım. Yani bu kadar bir silik biriyim ki hiç yer vermemiş sadece fotoğrafımı koymuş diye kızdım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tanık olarak alınan ifadesinde biraz daha somutlaştırmış bazı şeyleri Fuat Turgut’u 1996-97 yılında Taner Ünal’ın inşaatla iştigal eden şirketlerinde alacağı ile ilgili konularda çok yakın arkadaşım diyerek Kızılay’da Karamürsel’in arkasında şehit Adem Yavuz sokak üzerinde Turan Yapı AŞ ve Osmanlı Yapı AŞ’ye ait olan büroda kendisiyle görüştük. Ben o zaman Fuat Turgut’u sadece avukat olarak biliyordum kendisi o dönemde ideolojik nedenlerden dolayı İzmir Barosu’nun kendisini barodan atmak istediklerinden bahsediyordu. Ancak operasyon yapıldıktan sonra Ergenekon ile bağlantılı olduğunu öğrendim diyor, buradaki beyan doğrumudur?”

Sanık Fuat Turgut:”Ancak ancak onu anlamadım efendim son cümleyi rica ediyorum.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ancak operasyon yapıldıktan sonra Ergenekon ile

bağlantılı olduğunu öğrendim.”Sanık Fuat Turgut:”Ha operasyon. Ergenekon hakkında kitap yazacak kadar bilgiliyse o

zaman niye haberi yokmuş madem Ergenekon içindeydiysem efendim.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Efendim ayrıca bu soru son derece kendi

içerisinde yönlendiricidir ve bu bizim dilekçemizde de var. Savcılık makamı bu soruyu yönlendirme amaçlı sormuştur, açıkça söylemiş orda tanık tek tanık, bizim hakkımızdaki tek tanık Zihni Çakırdır zaten onun beyanı da bundan ibarettir. Ve diyor ki bu dava açıldıktan sonra bu örgüte üye olduğunu öğrendim. Yani öncesinde öyle bir bağlantı olmayacağı açık.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Zihni Çakır’ı tanıyor musunuz herhangi bir şekilde?”Mahkeme Başkanı:"Hiç meraklanmayın sizden daha net daha rahat cevap verir

meraklanmayın.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Efendim o da kaydetsin o zaman çünkü sizin

biraz önce yaptığınız tespit.”Mahkeme Başkanı:" Buyurun, kaydoldu. Kaydoldu, isteğiniz kaydoldu zaten kayda geçti.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Zihni Çakır diye birisini tanıyor musunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Efendim. Ankara’da işte o tarihlerde İzmir Barosunun o uyduruk zulüm

kararından sonra, işte nereye idare mahkemesine başvurmuştum. İdare mahkemesi hâkimleri de nasıl böyle bir rezalet karar veriyorlar diye oy birliği ile tabi benim lehime karar vermişti. Hatta başkanda çok kızmıştı çünkü aynen ifade şuydu; ifadesinin alınmasına gerek olmadan levhadan silinmesine yasaklanmasına ifadesinin alınmasına ya Madagaskar’da da yoktur herhalde böyle bir karar. Kabilelerde de yoktur. İzmir Barosu öyle bir karar vermişti. Bir buçuk yıl elimi kolumu bağladılar o dönemde, Ankara’ya barosunu başvurmuştum dediğim gibi yedek büro ev olarak tutmuştum. Orayı işlerim içinde kullanıyordum evim bir türlü kabul edilemedi. İzmir Barosu

56

Page 57: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:57

kaydımı vermediği için Ankara barosu da kaydedemedi. O mücadelenin içerisindeyken Taner’in Türkeli Dergisine bir vesile ile gitmişimdir. Taner’i de orda tanıdım çok çok çok kıymetli bir vatansever kardeşimiz canla başla bu ülke için ne yapabilirim diye düşünenlerden. Bir şeyler üretmeye çalışanlardan bir kardeşimiz. Zihni Çakır demek ki çok silik bir tipmiş ki aklımda kalmamış. Yani Taner’le oturup görüşürken sohbet ederken orda olduğunu bile hatırlamıyorum. Yani böyle herhalde hakikaten silik bir tip olmasaydı demek ki kişilikli yani böyle bir özelliği olan bir tip olsaydı aklımda kalırdı. Kendisine o kadar sene bir özelliği olmamış bari birilerine iftira kabiliyetinden bir kitap yazayım diye bir şeyler yazmış çizmiş olabilir hiç hatırlamıyorum, o herifi kimse.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tarkan Toper ile tanışıyor musunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Hiç tanımam. Yani O’nu da Zihni Çakır gibi tanımışsam aklımda değil

onu tanıdığım gibi yani.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Avukat Nusret Senem ile tanışıyor musunuz Dosyamız

sanıklarından?”Sanık Fuat Turgut:”Şu Ergenekon örgütünün hukuk departmanı diye 3. sırada adı geçen

mi?”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şemada birlikte gösteriliyorsunuz?”Sanık Fuat Turgut:”Evet şemada görünce fotoğrafını o zaman gördüm. Burada da

gördüm bir iki defa başka tanımam.”Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yargılamadan önce tanımıyorsunuz ?”Sanık Fuat Turgut:”Nerden tanıyayım. Keşke tanısaydım çok iyi bir insanmış.”Mahkeme Başkanı:" Efendim.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bir iki sorum var Başkanım. Fuat bey bazı telefon

numaraları var onları soracağım size mi ait? 542 465 37 15 size mi ait?Sanık Fuat Turgut:”542?Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”465 37 15?”Sanık Fuat Turgut:”Olabilir hakim bey bilmiyorum. Hiç hatırlamıyorum bu numarayı.”Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”542 467 64 15.”Sanık Fuat Turgut:”Hatırlamıyorum bu numarayı da hatırlamıyorum.”Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”544 967 95 23 size mi ait?”Sanık Fuat Turgut:”İnanın bu numarayı da hatırlayamadım efendim. Bir ara çok telefon

değiştim doğrudur hatırlayamıyorum. Bazılarını hatırlıyorum onu da söyledim savcı beyde sordu.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”533 592 36 97 size mi ait?”Sanık Fuat Turgut:”Benim değil hayır. Benim olmaması lazım yani bunların adıma kayıtlı

olup olmadığı belli değil mi efendim bunları araştırmamışlar mı?”Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Bunlar e-mail numaralarından çıkabiliyor bazen bazı

yerlerde kayıtlı olup oradan bulduklarımız. Mesela bu 36 97 ile biten klasör 297 PDF sayfası 332’de bahsediliyor. Yani Fuat diye geçiyor size mi ait ona bahissen soruyorum.”

Sanık Fuat Turgut:”Hatırlamıyorum. Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”542 203 78 16.”Sanık Fuat Turgut:”Halen kullanıyorum. Bana ait:”Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Bu kadar teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı:"Sanık müdafii efendim buyurun sorunuz yok ise oturtacağım

müdafiinizi.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Sorum yok efendim.”Mahkeme Başkanı:" Buyurun oturun.”Sanık Fuat Turgut:”Başkanım ben 3 dakika izin rica edebilir miyim, dışarı çıkabilir miyim?

yani mahsuru yoksa.”

57

Page 58: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:58

Mahkeme Başkanı:"Müvekkilinizi dinleyeyim de ondan sonra. Avukatınız dinleyeyim.”Sanık Fuat Turgut:”Avukatım izin verirse.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Tabi efendim. Olmazsa bir 10 dakika ara da

verebiliriz isterseniz.”Sanık Fuat Turgut:”Bir 10 dakika ara verseniz.”Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Sanık Fuat Turgut müdafii savunmasında.Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Efendim öncelikle sizinde çapraz sorgu

esnasında tespit ettiğiniz üzere müvekkilim örgüt üyesi profiline uyacak bir karakter değil. Bunu tespit etmek için konunun uzmanı olmakta gerekmiyor. Kendisiyle birkaç saat geçirmek yeterli. Emir almaz, alsa da uygulamaz. Son derece baskın bir karakterdir. Tek silahı da dilidir. Onun dışında herhangi bir silahla illiyeti bağlantısı da söz konusu değildir. Genel olarak dava ile ilgili itirazlarımızı toparlamak istiyoruz. Öncelikle bu mahkemenin olağanüstü bir mahkeme olduğu konusunda son derece belirleyici veriler bulunmaktadır. İnsan hakları evrensel beyannamesi 11. maddesi 3. fıkrasına göre bir suç işlemekten sanık herkes savunması için kendisine gerekli olan bütün tertibatının sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe masum sayılır. Sanıklar hem de son derece ağır suçlamalar karşısında vekillerinden olması gibi gerektiği gibi yararlanamamakta, itirazlar zamanında yapılamamaktadır. Ve bu şekilde uzak bir yerleşkede üstelik de cezaevi gibi insanları psikolojik olarak da yıpratacak bir ortamın yargılamaya uygun görülmesiyle de birleşince, artık bu durumun sakıncalarının önceden kestirilmemesi mümkün olmadığına göre sanıkların haklarının ihlali son derece açıktır. Böyle bir anlayış içinde tüm ilkeler ihlal edilerek gerçeğe ulaşmaksa mucize olacaktır. Hiçbir hukuk devleti hiç kimse hakkında hem kendisine karşı suç işlediğini iddia edip terörist olduklarını kamuoyuna lanse ederek hatta tutuklayarak hem de aynı kişileri ve yargılamaya katılacak kurumlarına hukukçusuna hakim savcı ve avukatına adil savunma koşullarına uygun bir mekan ve koşullar temin etmeme ayrıcalığına sahip olamaz. AHİM kararlarında da fiziksel koşulların öneminin altı çizilmiştir ve bunların sanık haklarından ve adil yargılanma koşullarından olduğu tespiti yapılmıştır. Bir cezaevinde duruşma yapılmasıyla ilgili olarak Olivereypın Avusturya’ya karşı kararında Avrupa insan hakları mahkemesinin çeşitli içtihatlarında duruşmanın cezaevi içinde yapılmasının adil yargılanma ilkesinden hareketle halkın kolayca ulaşamayacağı bir yerde yapılmasının duruşmanın kamusal niteliğine engel teşkil edildiği tespit edilmiştir. Yine Zimmer Maynşıtaynır İsviçre’ye karşı kararında AHİM mahkeme ilk olarak sözleşmenin devletleri mahkemenin davaları uygun sürede görmek dahil hukuk sistemlerini sözleşmenin 6. maddesi 1. fıkrası gereklerine uygun bir biçimde yapılandırmak yükümlülüğü altına soktuğunu belirtir. Adil yargılanma güvencesini gerçek kılmak için sözleşmeye taraf devletler gerekli önlemleri almak zorundadır. Sözleşmenin 6. maddesinin sağladığı yargı güvencesinden herkesin faydalanması bir zorunluluktur. Ancak ne yazık ki burada unutulan en önemli, en önemli şeylerden biri de bu sanki, burada uygulayıcı da belirleyici de hükümet değil biziz hukukçular. Onların ise bizimle tek ilişkisi bile adil ve dürüst yargılanma koşullarına sağlama yükümlülüğüdür. Başka bir hak ve yetkisi burada bulunmamaktadır. Yani bunun dışında ne savcı ne bir mübaşir olamazlar. Bizler hukukçular olarak devletin bize sunduğu imkanlara uygun uygulamalar yapmaya çalışmamalı kanunlarına uygun koşulları devlet bize sunmalıdır. Devletin bize alın giyin dediği elbisenin içine girmeye çalışmayıp çalışmayacağız ölçülerimiz belli. Devlet buna uygun elbiseyi dikip vermek zorunda. 120 kiloluk bir adama 36 bedeni sokmaya çalışıyoruz ve buna daha bunu daha fazla yapmamalıyız. Adil yargılanma hakkının içini biz hukukçular uygulamalarımızla doldurmak yükümlülüğündeyiz. Dolayısıyla adil ve dürüst yargılanma koşullarının bu davada sağlanması için hakim savcı ve avukatlar olarak bir ihtilal yapmamız kaçınılmaz. Tüm bunlara dair talepler incelenirken değerlendirilirken ise sanıkların mağdur edilmemesi veya mağduriyetlerinin

58

Page 59: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:59

artırılmaması bu konudaki sürecin faturasını sanıklara kesilmemesi en öncelikli konu ve yükümlülüktür. Bir hukuk devletinde hem adil yargılanma koşullarını oluşturmayıp hem de kişilileri böylesine ağır suçlardan yargılama hak ve yetkisini kimse sahip olamaz. Bu konularda taviz verdiğinde ise o devlet hukuk devleti olamaz. Yine bu dava nedeniyle 13. Ağır ceza mahkemesi heyeti diğer davalara bakmayı bırakarak sadece bu davaya tahsis edilmesi zorunlu hale getirilmiş usule uygun olmayacak şekilde ikinci bir 13. Ağır ceza mahkemesi kurulmuştur. 5235 sayılı yasanın 9. maddesi 3. fıkrası ağır ceza mahkemesinde bir başkan ve yeteri kadar üye bulunur demektedir. Mahkemenin bir başkan ve iki üye toplanacağı belirtilmiştir. Aynı maddenin 6. fıkrasında iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde ceza mahkemelerinin birden fazla dairesini oluşturacağı ve bu dairelerin numaralandırılacağı belirtilmiştir. Aynı numaradan iki mahkemenin olması ise usul ve yasaya uygun değildir. Bu durumda son derece olağan dışı bir uygulamadır. Duruşmaların kesintisizliği konusu CMK 190. maddede düzenlenmiştir kuraldır fakat tek uygulandığı dava bu davadır. Kaldı ki uzak bir yerleşkenin söz konusu olduğu da düşünüldüğünde burada kanunun amacı da son derece önemlidir. Öncelikli amacın sanıkların haklarının bertaraf edilmesi değil korunması olması gerekmektedir. Kanunlar insanlar için çıkartılır toplumun belli bir hukuk düzen içinde yaşamını idame ettirmesi için düzenlenir ve bu amaca hizmet ederler. Bu sebepler kanun sadece hukuk devletinde yazılı bir araçtır. Amaç veya baskı aracı olarak kullanılamaz. Kanun kullanılarak temel hak ve özgürlüklerin ihlaline sebep olunamaz. Yüzmek sağlık için yararlıdır cümlesinden hareketle bir kişiyi en yakın karaya uzaklığı 100 kilometre denizin ortasında bıraktığımızda artık asıl amacımızın bu şahsın sağlıklı yaşaması olmadığı boğulup gitmesini hedeflediğimiz son derece açıktır. Burada yapılanın da çok çok farklı olmadığını düşünüyoruz bu anlamda amacına hizmet kanunun amacına hizmet etmediğini düşünüyoruz. Bu da son derece ayrıca olağandışı bir uygulamadır. Yine çok daha hafif cezaları gerektiren suçlamalarda dahi mahkemenin tarafsızlığına gölge düşürmemek için hakimin reddi talebi kabul görürken Hoşit Danimarka’ya karşı davasında olduğu gibi mahkeme başkanı yargıcın aldığı tutukluluk kararında özellikle güçlü bir şüphe var olduğuna değinmesinde dahi duruşmada karara bağlanacak meselenin örtüştüğüne ve başvurucunun korkusunun haklı olduğuna karar verilmiştir. Buna rağmen asrın davası şeklinde lanse edilen bir davada reddi talep edilen yedek hakim Ömer Diken’in arama ve gözaltı kararlarında hem de fiillerin işlendiği “anlaşılmıştır” şeklinde şüpheden de uzak kanaatini belirtir ihsası rey sayılacak bir gerekçeyle karara bağlamasına rağmen itirazların reddi de düşündürücü ve son derece sıra dışıdır. Bu konuda pek çok karar vardır. Bu durum ile ilgili AHİM mahkemenin tarafsızlığına gölge düşüreceğini de gösterdiği tespitinde bulunmuştur. Mahkemeye duyulan güven olgusunun objektif tarafsızlık anlamında kurumun üyelerinden soyutlanarak bir bütün olarak verdiği nesnel görünüme bağlı olduğu aşikardır. Bununla ilgili de branstatlar Avusturya kararı vardır. Yine Fayfıretblenk Avusturya kararı da ilk soruşturmada görevli sorgu yargıcının daha sonra mahkeme üyesi olarak esas hakkındaki karara katılmasını objektif tarafsızlıkla bağdaşmaz bulmuştur. Yine AHİM hakkında tarafsızlığından korku duyulması için meşru neden bulunan tüm yargıçların çekilmesi gerektiğini açıkça belirtmiştir. Pearcing Belçika’ya karşı davasında yine buna benzer Ferrantelli Santangelli İtalya kararı da bu yöndedir. Yani bu yönde pek çok AHİM kararı da bulunmaktadır 6. madde ihlalidir aynı zamanda. İtiraz konusunda da mahkemenin olağanüstülüğünü göstermesi açısından sanıklar tarafından yapılan itirazları değerlendiren mahkemeye bakıldığında bu husus açıklıkla görülmektedir. Suç duyuruları yine olağandışı bir uygulama ile Silivri de yapılmaktadır. Öte yandan mahkeme heyetinin davadan çekilme ve reddine dair itirazları inceleme merci de 13. Ağır ceza mahkemesini duruşmaya çıkmayan heyeti tarafından karara bağlanması da ayrıca usule aykırı ve emsalsiz bir uygulamadır. Yine davayı uzatmaya ve yargı sürecinde cezalandırmaya sebep olan olağandışı uygulamalardan biri 2455 sayfalık iddianame ve ek klasörlerden bahsetmiyoruz bile son derece sıra dışı ve gereksiz uzatma ve tekrar ve detaylarla dolu ve adil yargılama ilkesinin ihlaline ve savunma hakkının

59

Page 60: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:60

kısıtlanmasına sebep olacak iddianamedir. Hukuk tarihimizdeki en uzun iddianamedir. Çok daha fazla sanıklı davalarda bile bu denli uzun iddianameler düzenlenmemiştir. Ayrıca bu davada dikkat çeken bir husus özel yetkiden gücünü alan ve bu davaya başından bugüne dek hakim olan tek elden soruşturmayı yürütme tekniğidir. Yine bu uygulamanın da ek getirisi soruşturma sürecindeki gözaltıların uzaması olmuştur. Soruşturmada dikkat çeken bu özellik Yargıtay 9. ceza dairesinin 2008/874 esas 2008/22381 kararlı iletişimin tespiti ve kayda alınması dair kararındaki kararı çok tartışılmadı talepte bulunan kolluk yetkililerinin bulundukları yerler itibarıyla yetkili olan ve ağır ceza mahkemesi üyelerinin kendi yargı çevreleriyle ilgili karar vermeleri gerekir demiş diyerek bu konunun da altını çizmiştir. İddianame anayasa ve CMK 170 ve Avrupa insan hakları sözleşmesi 6. maddesine aykırı olarak tanzim edilmiştir. İddianame de suç tarihleri sanıkların yakalanma tarihleri olarak gösterilmiştir. Suç tarihine tekabül eden zaman dilimleri gösterilmemiştir. Soruşturmanın zaman mevhumu yok edilmiştir. Bu şekilde sanıkların hakları kısıtlanmıştır. Müvekkilim hakkında iddianamede suç tarihi ve yeri İzmir 22.1.2008 gözaltı tarihi 22.1.2008 25.1.2008 şeklinde düzenlenmiştir. Buna nasıl bir anlam yüklememiz gerekecek meçhul suç mu diyeceğiz. Bu tarihte ne olmuştur. Baktığımızda arama ve gözaltına alma işlemi yapıldığını görüyoruz. Arama sonucunda suç unsuruna rastlanmadığını ve gözaltı sonucunda da tutuklusuz yargılamaya karar verildiğini görüyoruz. Bu durumda iddianamenin tanzim edilmemesi çok daha uygun olurdu. İddianame itham usulüyle yazılmıştır. Bir kısım sanıklarla ilgili olarak soruşturmanın çok önceden başladığı hatta dinleme izleme işlemlerinin yapıldığı tanık ve gizli tanıkların dinlendiği anlaşılmıştır. CMK madde 8’e aykırı şekilde aralarında hiçbir bağlantı olmayan kişiler gözaltına alınmış tutuklanmış haklarında dava açılmıştır. Soruşturmayı yürüten savcıların bizzat tanık sıfatıyla çağırmış oldukları bazı kişilerin ifadelerini önce şifai alıp yine usule aykırı şekilde şüpheliler lehine olduğunu anlayınca söz konusu ifadeyi zapta geçirmemesi durumu da ne yazık ki bu davada söz konusu olmuştur. Hatta emekli Albay Erdal Sarızeybek bu şekilde soruşturmayı yürüten savcının usulsüz işlemi nedeniyle hakim savcılar yüksek kuruluna şikayet etmiştir. Kaldı ki, kaldı ki tüm bu tutumlar Budapeşte ilkelerinin de ihlalidir. Bu dava da artık çok daha net anlaşılmıştır ki iddianamenin 12 günde okunması dahi mümkün değilken 2455 sayfalık iddianamede 14 Temmuzda İstanbul 13. Ağır ceza mahkemesine gönderilen iddianame 12 günde kabul edilmiş bunun ise fiilen imkansızlığı açıkça ortaya çıkmıştır. Ancak kanun düzenlemeyle bir itiraz mercii de mevcut değildir. Burada yargı yerine erişim kuralının da ihlali söz konusudur. Bu durumda Avrupa insan hakları sözleşmesi 6. maddesi ve 13. maddesinin ihlali açıktır. Yani başvurucunun yetkili bir yargı yerin ulaşma hakkının bu aşamada çiğnendiği açıktır. Sözde örgütün varlığına delil olduğundan bahsedilen deliller hükme esas alınamayacak yok sayılması gereken deliller basılmış kitap sözde örgütle nereden bağlantısının olduğu kanaatinin hakim olduğu anlaşılmayan belge dava ve mitinglerden oluşmaktadır. Dolayısıyla örgütün varlığı dahil ispatlanamamış ve ilk iddianamede delil olduğu iddia edilen tüm deliller çürütülmüş veya çürük çıkmışken hala tutuklu sanıkların varlığı dosyadaki en maddi ve tartışmasız veridir. Bu davanın hala varlığını koruyan tek değişmezidir. Hukukçular da hakim olan görüşe göre adil ve dürüst yargılanma farklı ilke ve kavramlardır. Profesör Dönmezer ve Fevzioğlu bu konunun altını şöyle çizmişlerdir; Adil yargılanma neticesi adalete uygun yargılama demektir. Neticesi adalete uygun hüküm bir takım usulsüzlükler yapılarak da elde edilebilir. Kişiyi döver doğruyu söyletirsiniz buna göre de hükmü verirsiniz. Netice adil olur ama dürüst yargılama olmaz. Onun için dürüst yargılama sözcükleri tercih edilmelidir. Fevzioğlu dürüst kelimesi yalnız adli yolla ve hileye başvurmaksızın ulaşılan adalettir. Muhakeme kelimesi ise yalnız yargılama yapan yargılama makamını değil iddia makamının da dürüst olması gerektiğini vurgulamak amacıyla söylenmiştir demiştir. İddianameyi hazırlayan Cumhuriyet başsavcısı Zekeriya Öz tarafından 30.1.2004 tarihli Bigadiç Cumhuriyet savcısıyken hazırladığı çalışmada madde 6 incelemesi yapılmış burada adil parantez içinde veya dürüst yargılama kavramları farklı kavramlar olmasına rağmen birlikte kullanılmıştır. Uygulamaya

60

Page 61: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:61

yansıtılırsa elbette ideal olan budur. Ancak bu iddianamede de çok dikkat çektiği üzere adil ve dürüst yargılama ilkelerinin farklı şekillerde ve defalarca ihlal edildiğini görüyoruz. Bu konuda mahkemenin bu yüzden çok daha hassas davranması gerektiğini talep ediyoruz. Möri Birleşik Krallık davasında şüphenin dürüstlük ve iyi niyet ilkelerinin aranmasının şüphenin makul olmasının ayrılmaz bir unsuru olduğuna işaret edilmiştir. Ancak yine bu karara göre söz konusu şüphenin makul olabilmesi için şüphelenilen kişiyle söz konusu suç arasında objektif bilgilere ve gerçeklere dayalı bir ilişki olması gerekmektedir. AHİM de Fevzioğlu hocamız gibi bu kriterlerle dürüstlük ilkesinin şüphe de dahil olayın en başından itibaren davaya hakim olması gerekliliğinin altını çizmiştir. Çünkü bir delilin elde ediliş biçimi hakların ihlalini ifade etmekteyse toplumun menfaati zaten ihlal edilmiş demektir. Çünkü toplumun menfaati kimsenin insan haklarının çiğnenmemesi merkezindedir ve bu kimse de deyimine sanık da dahildir. Bu Erman’ın hukuka aykırı deliller seminer ve sempozyumu 95 tarihli sempozyumundan alınmış çok güzel bir tespittir. Bu nedenle sayın mahkemenin dürüst yargılama konusunda daha önce de talep ettiğimiz gibi özellikle iddia makamının ihlalleri konusunda ayrıca hassasiyet göstermesini talep ediyoruz. Böylesine ağır suçlamalara rağmen bu da yapılmamış ucu açık bir soruşturma süreci başlatılmış zaman mevhumu yok edilmiştir. Dolayısıyla bunun bir diğer getirisi de sanıklara karşı aydınlatma yükümlülüğünün dahi halen yerine getirilmemiş olmasıdır. Ki aydınlatma yükümlülüğü sanığın asgari haklarındandır bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi savunma makamı üzerindeki yarattığı baskı da son derece ağırdır. Bir soruşturma toplumu sürekli tedirgin edecek bireyleri endişeye sürükleyecek yaygınlık genişlik ve süreklilikte yapılamaz. Ceza davaları her türlü anayasal ve yasal güvence sağlanarak en kısa sürede bitirilmelidir. Aylarca tutuklu kalınarak duruşma beklemek adil yargılama hakkıyla bağdaşmaz. Türkiye Cumhuriyetinde herkes huzurlu güvenli geleceğinden emin bir şekilde yaşama hakkına sahip olduğuna temel haklarının devletin koruması altında bulunduğuna inanmalıdır. Bireylere bu güveni verecek olan yürütme ve yargıdır. Kurallara uyulmadığı kişi hürriyeti ve güvenliği keyfi bir şekilde ihlal edildiği takdirde hukuk devletine duyulan güven kaybolacaktır. Kişiler haklarındaki suçlamalar ayrıntılı olarak işlendiği iddia olunan fiil yani yaptıkları iddia edilen davranışta yer ve zaman da içerecek şekilde bildirilmelidir. Suçlamalar suçlanan kişiye mutlaka somut deliller gösterilerek açıklanmalıdır. Davanın bu aşamasında halen sanığın asgari haklarının olmasına rağmen aydınlatma yükümlülüğü iki farklı şekilde ihlal edilmiştir. Öncelikle matbu kararlar ve uygulanan tedbirlerle müvekkilimin ne sebeple suçlandığını illiyet bağını anlamamız mümkün olmamıştır. Oysaki kişilere haklarındaki suçlamalar ayrıntılı olarak işlendiği iddia olan fiil yani yaptıkları iddia edilen davranışlar yer ve zamanda içerecek şekilde gerekçeleriyle bildirilmelidir. Suçlama suçlanan kişiye mutlaka somut deliller gösterilerek açıklanmalıdır. Bu iddianamede kesinlikle bunlar söz konusu değildir. Yine AHİM’in Barbara Mesako Vejebardo ispanya davasında masumiyet karinesinin diğer bazı gerekliliklerin yanında bir mahkemenin üyelerinin sağının kendisine isnat edilen suçu işlemiş olduğu ön yargısıyla yola çıkmamalarını güvence altına alan bir ilkedir, ilke olarak tanımlamıştır. Kanıt yükü iddia makamının üzerindedir ve herhangi bir şüpheden sanık yararlanır. Diğer yandan sanığın savunmasının hazırlanabilmesi ve sunulabilmesi için kendisine karşı yürütülen davadan haberdar edilmesi ve suçluluğunu kanıtlamak için yeterli derecede kanıt gösterme görevi de yine iddia makamına düşmektedir şeklinde tanımlanmıştır. Burada aydınlatma yükümlülüğünün ikinci şekilde ihlali ucu açık bir soruşturma ve örgütle ilgili bir suçlama söz konusudur. Bu durumda ikinci ve üçüncü ve kim bilir kaçıncı iddianame ile gelecek sanıkların şu aşamaya geçen yargılama sürecindeki haklarının akıbeti şimdiye dek tutuklu veya tutuksuz yargılanan sanıkların hangi suçlardan yargılandığını bilmemesi ve daha ne kadar süre tam olarak bu konunun aydınlatılacağının da meçhul olduğunu olduğu da ve bunun da sanıktan delile gidilmesine yol açacağı da açıktır. Tüm bu kurallar gibi pek çok kanun maddesi ve ilkesi bu davada sanıklar için bir türlü hayata geçirilmeyerek sanıkların hakları ellerinden alınarak psikolojik işkenceye maruz bırakılmışlar ve halen de bırakılmaktadır. Süreç başlayalı üç yıl

61

Page 62: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:62

olmasına rağmen bu kural hala tam olarak yerine getirilmemiştir ve halen de alınan ifadeler bu koşullarda alınmakta ve sanıklar üzerinde psikolojik baskı oluşturulmaktadır. Kaldı ki savcılık makamının hayatın olağan akışına ters ve şüpheden sanık yararlanır ilkesini bertaraf eder yorumları da düşünüldüğünde bu durum çok daha büyük tehlike arz etmektedir. Ceza muhakemesinde ispat için kullanılmak istenen bir vasıtanın delil olarak nitelendirilebilmesi için ceza muhakemesinde delil olarak nitelendirilebilmesi için olayı temsil etmesi akla maddi gerçeğe uygun olması yetmez. Bütün bunların yanında hukuka uygun olması da gereklidir. Olayı, zira Yargıtay’ın 19.4.93 tarihli bir kararına göre ceza yargılamasının amacı hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır bu aşamada yani gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. Gerçek akla uygun ve realist olayın bütün ve bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır. Yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması ceza yargılamasının amacına kesinlikle aykırıdır. Bununla ilgili somut örnekleri ilerleyen süreçte vereceğiz efendim. Bu davanın başından beri en ağır şekilde ve her aşamasında ihlal edilen ilkelerden biri de masumiyet ilkesidir. Anayasanın 15. ve 38/4. maddesinde temel hak olarak düzenlenmiştir. Ancak bu sadece iddia makamı tarafından değil aynı zamanda basın yoluyla da ihlal edilmiştir bu davada bir özelliği de budur. Bu bununla ilgili de yine bir kararda asıl olan suçluluk gibi bir ilkenin değer kazanmaması hususunun altı çizilmiştir. Yine çapraz sorgu sırasında davayla ilgili olmayan hatta alakasız sanıklara uzun uzun sorulup irdelenen sorularla kendisini aklamaya çalışan sanıklardan psikolojik baskı ortamı yaratılarak sanık olma zafiyetleri kullanılarak iddianamede dikkat çeken delil acziyetini gidermeye halen açık olan soruşturmaya sanıktan delil toplanmaya çalışıldığını, bu sorularda itirazlara rağmen savcılık makamınca ısrar edildiğini ve açıkça CMK 148. maddesinin ihlal edildiğini de görmekteyiz. Bu şekilde davranarak aynı zamanda tutuklu sanıkların tahliye incelemesinin ifadelerinin alınmasının gerekçesiyle sonraki tarihlere atıldığını da izlemekteyiz. Bütün bunlar da bize yine adil ve dürüst yargılama ilkelerinin yargılama sürecinde bertaraf edilmeye çalışıldığına delil olmaktan başka bir anlam ifade etmemektedir. Oysa bu kanıtlardan bu kayıtlardan yola çıkılmak suretiyle şüpheli ve sanıktan ifade alınmaya ve sorgusunun yapılmaya çalışması ifade alma ve sorguda yasal usuller başlıklı CMK 148’in ihlali anlamına geleceğinden herhangi bir şekilde kullanılamayacaktır aynı zamanda. Ankara 11. ceza mahkemesince yargılanmış bir davaya Nebis in İdem kuralın ihlali söz konusudur. Ankara 11. Ağır ceza mahkemesince yargılanmış bir davayı ek failleri gelerek yeniden İstanbul da açılması da istisnai ve Nebis in İdem kuralına aykırı bir uygulamadır. Nebis in İdem failin fili muhakeme edilmiş ve mahkemenin sonunda verilen hükümle kesinleşip yargı halini almışsa aynı fiil ve aynı fail hakkında aynı türden bir dava açılmaması açılırsa reddedilmesi anlamına gelir. CMK 223 7. fıkrası aynı konuda aynı sanık için evvelce verilmiş bir hükme açılmış dava varsa davanın reddine karar verilir. Yine 7 nolu protokol 4. maddesi aynı suçtan iki kere yargılanmama ilkesini getirir. Oysa bu davada bir kısım sanıkların çok önceki yıllarda haklarında açılan ve hatta takipsizlikle sonuçlanan davalar yapılan yargılamalar suç delili olarak gösterilmeye çalışılmış sanıklara sürekli suç işleyen kişiler muamelesi yapılarak suçsuzluk ve masumiyet ilkesi karinesi bu şekilde de ihlal edilmiştir. Mahkemenizin CMK 170/h bendine göre yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri gereği sayın savcılık makamı iddianame yoluyla yollanan ( bir kelime anlaşılamadı) suç ve bazı davalar bakımından örneğin Hrant Dink cinayeti, Danıştay cinayeti, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması davalarının da bu soruşturma kapsamına alınmasını sağlamaya çalışmaktadır ve fakat bu durum Nebis in İdem kuralının da ihlalidir. Ayrıca CMK 170/h de aykırıdır. Kaldı ki halen Hrant Dink ve Orhan Pamuk davası resmi şekilde dosya kapsamına dahi alınmış değildir. Ancak buna rağmen iddianamede sanki sözde örgütle bağlantısı kurulmuş ve delilmiş gibi kullanılmaktan çekinilmemiştir. Çapraz sorgu sırasında da bunu yine tekrar yaşadık. Danıştay davasında da yıllardır görülmesine rağmen telefon kayıtları da açıkça belli ve bağlantı ve illiyetlerin 650 ve 1400 kere yapılan aramaların üzerinde durularak

62

Page 63: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:63

örgüt bağlantısı araştırılmak yerine iki kere çekilen cep telefonu mesajlarına bazı sanıklar hakkında hiç aramaması da dahil delilmiş illiyetmiş gibi sunulmaya çalışılmaktan da çekinilmemiştir. Ben girdiğim duruşmada Muzaffer Tekin’in ifadesini hatırlıyorum. Önce Alparslan Arslan ile aynı iş hanında olmalarına rağmen mesaj çekmiş diye yargılama iddianameye alınmış daha sonra da çekmemiş psikolojik olarak hazırlamıştır çünkü diye yorumları yapılmıştır. Yine benim müvekkilimle ilgili de hiç aramadığı ve hiç tanışmadığı insanlarla ilgili illiyet bağlantısından söz edilmiştir. Ancak 650 ve 1400 kere yapılan telefon görüşmeleri Danıştay duruşması yargılaması başlayalı beş yıla yakın zaman olmasına rağmen daha burada aslında buradan her şerden bir hayır vardır da demek gerekiyor galiba. Burada tespit edilmiştir. Kaldı ki Tuncay Güney ifadesinde Fethullah Gülen cemaatinden bahsetmesine hatta örgütün alt birimiydi demesine ve bu telefon kayıtları da burayı işaret etmesine rağmen bu hususların şimdiye dek irdelenmemesi özellikle ciddiye alınan veriler düşünüldüğünde daha da dikkat çekici hale gelmektedir. Müvekkilimin Hrant Dink davasında tevsi-i tahkikat davalarının önemi burada bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu davada bu telefon görüşmelerinin aydınlanması sebebiyle. Yine burada ilginç yüzdelik fotoğraftan teşhis tutanakları ve raporlar düzenlenmiştir. Tüm bu verilerde görünen köye göre benzer akıbet korkarız ki diğer Hrant Dink ve Orhan Pamuk dosyalarında da yaşanacaktır. Danıştay cinayeti davası ve sanıkların ifadesindeki tutarsızlık ve çelişkilerle gerekçeye esas alınamayacak tevili ikrar niteliğini aşamayan ifadeleri ve Nebis İ İdem kuralı gereği bu dosyayla birleştirilmemesini de talep ediyoruz. Yine savunma için giren vekillerin gözaltına alınması. Efendim ben hatırlarsanız girdiğim ilk duruşmalarda buraya baroları davet etmiştir. Hakim savcılar yüksek kurulundan gözlemcileri davet etmiştim. Riskin büyüklüğünü öngörmekle demek ki bu biraz onunla alakalıydı ve en son yaşadığımız olay Avukat Mehmet Cengiz, Tülay Bekar olayı da ortadadır. Sanıkların ifadesi alınırken ve sorgusu yapılırken örtülü ve asıl gelen savunma avukatlarının gözaltına alınması çok istisnai bir şekilde bu dosyada söz konusu olmuştur. Sanıkların ifadesi alınırken ve sorgusu yapılırken örtülü veya açık baskıya tabii tutulmaması gerekir. Aksi halde bu ifadeler korkuyla ve baskı altında alınmış hukuki geçerliliği olmayan ifadeler olmaktan başka bir anlam ve değer taşımazlar. Hele ki en son bu davada vekil olarak katılan avukatların ifadelerinin alınması tutuklanması ne yazık ki dosyadan çıkarılan ilk izlenimin burada sanıkları savunmaları nedeniyle yargılanmaları olması çok korkunçtur. Savunma hakkının kısıtlanmasıdır. Baskı, baskı oluşturulmasıdır. Bu yöntem alınan tedbirlerin hukuki dayanaktan yoksunluğu ve gözaltı sürelerinin haksız uzunluğuna da sebebiyet vermektedir tüm bu yöntemler. Tüm bunlardan sonra özetle bu davaya vekil olarak katılacağım zaman bana ikinci bir okul gibi olacak demiştim. Şimdi ise umarım bildiklerimi de unutmam diyorum. Ceza yargılamasının temel taşlarından olan doğal hakim prensibi de olağan dışılıklar bununla kalmamaktadır. Doğal hakim prensibi de genel olarak müşahhas davalar düşünülmeksizin gösterilen hakimdir. Anayasamız madde 37/2. fıkrasında kanuni hakim güvencesini getirir. Yine 38. maddesi ve Avrupa insan hakları sözleşmesi 7. maddesi suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca sanığın suçun işlendiği sırada var olan görevli ve yetkili mahkemeden başka bir mahkemede yargılanmamasını gerektirir. Anayasa ikinci maddesindeki hukuk devleti kavramı yargı birliğini ihtiva eder. Yine 142. madde de mahkemelerin kuruluş ve görev ve yetkileri işleyiş ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir hükmüne yer vermiştir. Burada, burada hak olarak tanımlanan husus yasayla yapılan düzenlemeyle hak doğmazdan yada suç işlenmezden önce davaya bakacak mahkemenin görev ve takip edilecek usulün belirlenmesi düzenlemelerin genel olarak yapılması kişiye veya olaya göre muhakeme yapılmaması keyfi uygulamaların önüne geçilmesidir. Savcılıklar kural olarak mahkemelere bağlı olarak oluşturulurlar. Bugün sözde DGM’ler kaldırılmış ama ne olduğu hukukçular tarafından da tam olarak tespit edilemeyen bu nedenle tarafsız ve bağımsızlığı şüpheli kötüye kullanıldığında demokrasi için tehdit olabilme riski çok büyük olan ve bu nedenlerle hukuk düzeninde yeri olmayacak bir özel yetkili savcılık ve mahkemeler statüsü getirilmiştir. DGM’lerin ismen kaldırılıp

63

Page 64: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:64

cismen varlığını sürdürmesi gibi bir uygulama özel yetkili savcılar ve mahkemeler aracılığıyla söz konusu olmuştur. 5190 sayılı kanunla DGM’lerde DGM’lerle aynı yapıda olan bu mahkemeler CMK sistematiği içine yerleştirilmiş halbuki bu mahkemeler genel mahkemelere nazaran farklı suçlardan doğan yargılamaları farklı usullerle yürüten özel nitelikli mahkemelerdir. Bunların genel mahkemeler sistemine katılmasıyla aynı alanda farklı usullerin uygulanması gündeme gelmiştir. Aynı görevleri üstlenen mahkemeler arasında yetki farkı yaratılmıştır. Bu mahkemelerin yargılama usulleri hala anayasaya aykırı yönler ihtiva etmektedir bu mahkemeler eşitlik yargı birliği gibi anayasal ilkeleri ihlal etmektedir. Ayrıca bu konuyla ilgili akademisyenler tarafından terörle mücadele kanunu taslak aşamasındayken doğal yargıçlık ilkesini ortadan kaldırıldığı tespiti yapılmıştır. Kanunun bu ve diğer pek çok sakıncalarından özel hayatın gizliliği haberleşme düşünce ifade toplantı özgürlüğünün ihlali anlamına geleceği ve toplumsal muhalefetin baskı altına alınmasına kadar gidebileceğinden bahsedilmiştir. Bu suçlar ve bunlara bakacak mahkemelerle ilgili olarak öngörülmüş bu sakıncalar madde madde sayılmış eksiksiz olarak bu davada tüm bu taslak aşamasındaki sakıncalar olarak akademisyenlerin tespit ettiği tüm hususlar bu davada uygulamaya yansımıştır. Yine bu davayla ilgili delillere bakıyoruz. Gizli tanık statüsü 5271 sayılı kanunun 58 maddesi 2. fıkrasıyla düzenlenmiştir. Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması tehlikesi yaşanıyorsa kimliğin saklı tutulması için tanığa ait kişisel bilgiler Cumhuriyet savcısı hakim ve mahkemeler tarafından muhafaza edilir denilmiştir. Daha sonra 5726 sayılı tanık koruması kanununun 5 Ocak 2008 de resmi gazetede yayınlanarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi söz konusu olmuş ve AKP hükümeti tarafından yasallaştırılmıştır. Ve ne yazık ki bu dönemde en çok tartışılan konu olmuştur. Çünkü gizli tanık statüsü adil yargılanma ilkelerinin ihlali açısından çok hassasiyetle ele alınıp düzenlenmesi ve uygulama da bu şekilde yer verilmesi gerekirken ne yazık ki böyle olmamış tam tersine spekülasyonlara yol açan davalarda mutlaka yerini almıştır. Bunun ardından her dava sanki bu yasayı beklermiş gibi iki gizli tanıkla ağır suçlamalar ardı ardına eklenince durum son derece vahim bir boyuta gelmiştir. Oysa özellikle siyasiliği tartışılan bu tip davalarda bu kurum ve diğer delillerin sağlam ve somut olması halkın güven duygusu ve toplumda hukukun kullanılması olarak değerlendirilmemesi ve hukukun bu şekilde yıpranmaması için ayrıca önem ve hassasiyet arz etmektedir. Kaldı ki suçlamaların hedefi insanlar özellikle yargı ordu toplumsal örgüt liderleri gibi pozisyondaysalar en az iki düşman edinmemeleri mümkün değildir. Yargılama sürecinin başlamasına yeter iki düşman edindiklerinde ise yargılama süreçleri başlamış olurmuş gibi bir kanaat oluşturulmuştur. Bu durum bu kişilerin işlerini doğru şekilde yapmalarına engel ve tehdit oluşturmamalıdır. Bu davalarda bu yasayı düzenleyen hüküm hükümetin taraf olması zaten olayı yeterince rahatsız edici bir kıvama getirmektedir. Oysa gizli tanık beyanları adil yargılamayı etkileyecek şekilde kullanılamaz. Gizli tanığın beyanını yalnızca yan delil olarak başvurulabilir. Tanıkların dinlenmesi ve sorguya çekilmesinde hak eşitliği de ayrıca önemlidir Kostavsaki Hollanda davasında savunma sorgulamak istediği kişinin kimliği belirsizse bu kişinin önyargılı düşmanca veya güvenilmez olduğunu gösterebileceği en temel bilgilerden mahrum kalır. Bir sanığı suçlayan tanık veya başka beyan türleri gerçek dışı düzenlenmiş veya hatalı olabileceği gibi savunma eğer bu ifadenin sahibinin güvenilirliğini sınayabileceği veya itibarına şüphe düşürebileceği bilgilerden mahrum bırakılırsa bunları aydınlatma ihtimali çok zayıf olur ve bu durum sanık için belirgin tehlikeler oluşturur diyerek 6. madde ihlali tespit etmiştir. Yine burada devlet sırrı diye sanıklara verilmeyen bilgilerin bir süre sonra gazetelere servis edilmesi hem iç güvenlik ve hem de yargılama sürecinde savcılık makamının güvenilirliğini sarsmadığından bahsetmek de artık çok mümkün olamaz diye düşünmekteyiz. CMK 47 ve 125. maddelerin ihlali söz konusu olmuş devletin gizli belgelerinin sanıkların bilgisine sunulmasından imtina edilmesi mümkün olmadığı halde gizli belgelerin heyet ve sayın hakimler tarafından özetlerinin yapılarak sanıklara sunulması gerekirken bu yönde silahların eşitliği ilkesi uzun süre ihlal edilmiştir. Yine davanın başından dillendirilen ve endişe veren hususlardan biri de duruşmada pek çok sanık ve

64

Page 65: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:65

vekilince açıkça belirtildiği üzere ifade vermek için saatlerce beklenmesi üzerine bekleme sebebi vekiller tarafından sorulmuş ve bizzat savcı tarafından emniyetten soruların gelinmesi beklendiği söylenmiştir. Bu ifade farklı sanıklarca ve vekillerince mütemadiyen televizyonlarda da tekrarlanmıştır ki bu durumda hiçbir şekilde hukuki yasal ve adil bir soruşturmaya uygun olduğundan bahsedilemez. Kaldı ki bize öğretildiği kadarıyla kolluğun yetkileri iki tanedir kimlik sorabilir, yakalama yapabilir. Yine eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından bu dosyada savcının üç kez aranarak dosya ne hızla gidiyor şeklinde sorulduğu da tespit edilmiştir. Bu durum daha sonra bu davayla birlikte telaffuz edilen savcı Cihaner soruşturmasında da gündeme gelmiş ve Cemil Çiçek tarafından savcı soruşturmayla ilgili olarak arandığı iddia edilmiş, edilmiştir korkarız bu hükümet tarafından yasayla yasaklanan bu uygulama bir gelenek alışkanlık haline getirilmektedir. Oysa 2992 sayılı Adalet Bakanı kuruluş kanunu açıktır. Adalet bakanı bir dosyada ancak şikayet varsa savcıdan dosyayla ilgili bilgi isteyebilir. Aksi halde yürütmenin yargı üstündeki etkisi söz konusu olacağından bu şekilde dosya ile bakan tarafından savcının aranması da kanunen yasaktır. Kaldı ki kamuoyunda bu durumda ne çok tartışılan konulardan olup ne yazık ki belki hiçbir davada olmadığı kadar savcılık ve emniyet kamuoyunda zan altında kalmış ama daha da acı olan kısmı hala ısrarla sonucu etkileme kamuoyu vicdanı tatmin eder bu konuda hiçbir işlem yapılmamıştır. Tüm bu konularda hükümet emniyet ve savcılık makamı üzerindeki şüphe perdesinin kalkması yargılamanın adilliği ve güvenilirliği için son derece elzemdir. Ve bu konuda sayın mahkemece gerekli araştırma ve soruşturmanın ivedilik ve titizlikle yapılmasının sağlanması kendi yargılaması içinde bu davanın olmazsa olmazlarındandır diye düşünmekteyiz. Öte yandan Ergenekon rapor ve şemalarını imzalayarak kullanıma sunan Şenkal Atasagun’un ifadeleri söz konusudur bilindiği üzere Şenkal Atasagun şema teşkilat içinde hazırlanmıştı bunun altına imzamı koyup yetkililere bildirmeye mecburdum. Yoksa bana da Ergenekoncu derlerdi diyerek böyle bir işlemin nasıl oluştuğunu bu delilin nasıl oluştuğunu itiraf etmiş ve Ankara Cumhuriyet başsavcılığı da Atasagun hakkında Ergenekon rapor ve şemalarını hazırlayarak görevini suiistimal ettiği gerekçesiyle soruşturma açabilmek için başbakanlıktan izin istemiştir. Yine ilginç bir zamanlama ile albay Durmuş Çiçek’in irtica eylem planı hakkındaki raporu açılım infiallerinin sonrasında açıklanma sonrasındaki açıklamasına benzer bir şekilde MİT müsteşarı Şenkal Atasagun’un açıklaması Ergenekon sonrası hakkında suç duyurusunda bulununca Genelkurmay başkanlığı milli istihbarat daire başkanlığına imzasız gönderilmiş altı CD mahkemeye gönderilmiştir. İşçi partisinin suç duyurusundan sonra MİT eski müsteşarı Şenkal Atasagun 16 ve 17 Mart 2009 tarihli basında yer alan açıklama ve röportajlarındaki nitelemede saçma sapan komik iddialar soruşturma dosyasına giren 24.4.2009 tarihli başbakanlık yazısı ile bu kere bilgi kirliliği ve maksatlı propaganda izlenimi veren belgeler olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca dosyaya delil olarak sunulmasına rağmen Ümraniye bombaları bizzat savcılık tarafından hukuken ve fiilen imha edilmiştir. Tüm alınan raporlarla Eskişehir bombalarının bu dosya ve örgütle bağlantısı kurulamadığı gibi yine bu raporlarla örgütün varlığı da tespit edilememiştir. Sanıkların aleyhine delil olduğu iddia edilen miting toplantı yasal izin toplantı miting ve toplantılar yasal izinli toplantılardan oluşmaktadır ve delil olduğu iddia edilen, iddia edilen gizli denilen pek çok belgenin basılmış kitap olduğu ortaya çıkmıştır. Tüm bunların adil yargılanma ilkesi gereği aslında dosyadan ivedilikle çıkarılması kararını talep etmek gerekmektedir ancak bu hukuka aykırı delilleri dosyadan fiilen çıkartmak kanunen yargılama sürecinde mümkün olmasa da bunları ayıkladığımızda çok daha net olarak şu tablo karşımıza çıkacaktır. Bu dosyada sanıklar aleyhine bir delil kalmamıştır. Buna rağmen bu davada başından beri varlığını koruyan tek somut gerçeklik biraz önce de belirttiğimiz gibi tutuklu sanıklar ve var olmayan delillerle devam eden bir yargılama sürecidir. Ve yine tekrarlıyoruz ki, koşullar düşünüldüğünde yargısız infazlara son verilmesi ve hak ihlallerinin önlenmesi için derhal gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Yine tanık ifadelerinde sanık ifadelerinde yine bu davaya özel olarak tek olmayan ikrar Ergenekon terör örgütü diye bir örgütün varlığını hiçbir sanığın

65

Page 66: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:66

kabul etmemesidir. Yine bu iddianamede bazı dernekler sayılmış ama yine bu kuruluşların faaliyetleri tümünün de yasaya aykırı olduğu iddia edilmediği iddianamede belirtilmiş buna rağmen kamuya herkesin internetten ulaşabildiği iddianameyi alınmış burada suç örgütüyle bağlantısı olmayanların da ne amaçla dosya içeriğine alındığını anlamak mümkün olmamış. Ancak iddianamede buna benzer şekilde bireysel isimler de geçmiş iddianamede hiçbir şekilde ifadesi alınmamakla beraber adı iddianameye yazılmış şahıslar vardır. Bu kişiler Türkiye de güçlü aileler tabir edilen yada toplumun önde giden isimlerinden veya lider grubundan kişilerdir. Örneğin Banu Avar, Ömer Koç, Ali Nesin, Osman Pamukoğlu gibi isimler bu iddianamede konu ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen yerini almıştır. Akabinde yine dikkat çeken bir şey Osman Pamukoğlu’nun partisinin durdurulması konusunda son Avrupa Birliği raporu tahsisi de yine tuhaf bir tesadüf olarak karşımıza çıkmıştır. Bu davanın bağımsız bu mahkemenin bağımsız mahkeme olmadığına dair özellikle belli kriterler vardır. AHİM burada üyelerin atanma ve görevden alınma usulüne görev süresine üyeler emir verme yetkisine sahip bir makamın mevcut olup olmadığına üyelerin dışarıdan baskı garantilerinin varlığına her türlü etkiden korunmasını sağlayacak tedbirlerin alınıp alınmadığına ve mahkemenin bir bütün olarak bağımsız görünüm verip vermediği hususlarını da göz önünde bulundurur. Bununla ilgili pek çok karar vardır. Sıramek Avusturya, entel otre Hollanda, kempıl etfel İngiltere, doğer mayır Avusturya kararları vardır. Yine bu ilkeler ışığında AHİM bir memurun üye olarak görev aldığı bir yargı makamı önünde amirin davacı olarak yer alması bu merciinin yeterli bağımsızlık görüntüsü vermediği için mahkeme sayılmasına engel denilmiştir. Burada yine başbakanın savcı kendisini ilan etmesi de bu mahkemenin bağımsızlığına zarar vermektedir. Bu mahkemenin bağımsız bir mahkeme görüntüsü verip vermediği konusunda sokakta bir anket yapılsa diyebilir misiniz ki çoğunluk evet bu davada hakimler baskı altında değildir der. Yine tarafsızlık konusunda bağımsızlık kavramı ve ilkesiyle yakından ve doğrudan ilgili olan tarafsızlık davanın esasına sonucuna etki edebilecek önyargı yokluğu mahkemenin tümünün veya üyelerinin bazılarının taraflar düzeyinde onların leh ve aleyhinde bir önyargı duyduğuna duygu veya menfaate sahip olmaması demektir. AHİM pek çok kararında adaletin yerine getirilmesi yetmez aynı zamanda yerine getirildiğinin görülmesi de lazımdır diyerek objektif tarafsızlık değerlendirilmesinin organik ve fonksiyonel açıdan yapıldığını belirtmiştir. Bütün bunlar bu mahkemenin olağanüstü bir mahkeme olduğuna dair elimizdeki verilerdir. Örgütün varlığına dair terörün tanımı bilindiği üzere birinci madde de yapılmıştır. Terörle mücadele kanunu birinci maddesinde ve yine Löşeye göre terörizm bir organize grubun kural olarak kamu gücünü ve devlet iktidarını temsil eden kişi veya şeylere yönelik sistematik şiddet kullanımı veya şiddet tehdidiyle amaçlarına ulaşmaya çalıştığı metotlar olarak tanımlanmıştır. Löşenin tarifi terörizmin iç unsurunun bulunduğunu gösterir. Organize olmuş bir örgütün varlığı devlet düzeninin hedef alınması sistematik plan içinde cebir ve şiddetin veya şiddet tehdidinin bulunması. Ancak burada terörizmin özelliklerinden kişi yada kişilere cebir veya şiddet kullanılması veya cebir veya şiddetin kullanılacağına ilişkin güncel tehditlerin bulunması bunların siyasi bir maksada dayanması gerekmektedir. Ancak siyasilik konusunu nispi bir kavramdır. Terör faillerinin yaptıkları cebir ve şiddet veya cebir ve şiddetin kullanılacağına ilişkin güncel tehdit fiilleri ülke içi ve uluslar arası politikalarda benimsenen siyasi görüşe göre değerlendirilmektedir. Buna göre bu tür fiiller bazılarına göre aynı devlette terör fiili olarak algılanmakta bazılarına göre ise meşru müdafaa özgürlük savaşı olarak nitelendirilmektedir. Tarih bunu bizim ülkemizde de pek çok örnekle göstermiştir ama bu aralar çok gündemde olduğu içinde de ben İsrail’den bir örnek vermeyi uygun buldum. Irak’ta kitle imha silahları var diye Irak savaşı başlatılmıştı hatırlarsanız. Ortadoğu da kimyasal silahların varlığı müdahale edilmesi gereken büyük bir tehlikeydi gerekçe olarak bu gösterilmişti. Ama acaba gerçekten Ortadoğu da tek silahlanan yada ilk silahlanan Irak mıydı? Morde Hayvanunu adında bir mühendisin durumu söz konusu burada. Bu İsrail’deki bir merkezde çalışıyor ve dimona nükleer santralinde çalışıyor ve burada iki yüz tane atom başlığını olduğunu kamuoyuna açıklıyor.

66

Page 67: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:67

Vatana ihanetten ve casusluktan yargılanıyor, 18 yıl hapis yazıyor ve 2004 yılında bırakılıyor nükleer teknisyen ve 11 yıl tecrit hücresinde kalarak Guinnes rekorlar kitabına da geçiyor bu adam ve ilk iki buçuk yılında her hareketin izlenmesi için ışıklar hiç kapanmadan tecrit hücresinde yaşıyor ve daha sonra Hıristiyanlığa geçip John Grosman adını alıyor ve ülkesine vatan haini olarak ilan ediliyor. Ancak buna rağmen tüm dünyada hakkında kampanyalar düzenlenerek uluslar arası barış harekatının sembolü haline getiriliyor. Bu adamın açıkçası ben tamamen kendi ülkesi kanunları içinde suç işlediğini düşünüyorum. Ancak burada yargılanan sanıkların çoğu öncelikle müvekkilim için bu dahi söz konusu değildir. Müvekkilimin savunduğu şeyler hükümet eleştirilerinin ötesine gitmemektedir ve buradaki pek çok kişinin de ortak özelliği zaten budur. Kanunen de herhangi bir suç unsuru yapılan müvekkilimin sözlerinde mitinglerinde vesaire de söz konusu değildir çünkü herhangi bir örgütün varlığı ve bu örgütle müvekkilin illiyeti de tespit edilememiştir. Yine suçsuzluk eylemlerde süreklilik ve sistematik hareket etme toplumu korkutup sindirme yıldırma çalışmaları terör örgütünün özellikleri arasında terörizmin özellikleri arasında sayılmıştır. Düşünce açıklamalarının şiddet çağrısı olduğu ve eyleme döküldüğünün somut verilerle ispatı olmadığı sürece ise burada bir terör örgütünden veya suçundan bahsetmek mümkün olamaz. Yine iddianamede 3713 sayılı kanunun 7. maddeden bahsedilmemiştir. Hem sanıklar terör örgütü olarak nitelendirilmiş birinci maddedeki şartları taşıyan bir örgüt olduğu belirtilmiş verilecek olan cezalar beşinci maddede ki artırımın uygulanacağından bahsedilmiş hakkında ama iddianamenin herhangi bir yerinde 7. maddeden kesinlikle bahsedilmemiştir. Yani sanıklara siz teröristsiniz denilememektedir. 3712 sayılı kanunun 7. maddesi terör örgütü kurmak üye olmak yönetme ve propaganda yapma suçlarını düzenlemektedir. İddianamede 7. maddeden bahsedilmemesi son derece anlamlıdır. Gerçek terör örgütlerinde sanıklar örgütün varlığını inkar etmezler bilakis örgütün adını duyurmak için örgütün varlığını ve gücünü abartarak ifade etmeye çalışırlar oysa yargılanan sanıkların hiçbiri bunu yapmamıştır. Dünyada terör örgütü olduğunu inkar eden tek terör örgütü yine pek çok diğer olağanüstülük gibi bu davada söz konusu olmuştur. İddianamede yasaların izin verdiği faaliyetlere değil suç sayılan eylemlere ve bu eylemlerin delillerine yer verilmesi gerekir. Sözü edilen delillerin hiçbirinde suç unsuru yoktur. Yasaların izin verdiği faaliyetlerde bulunan gerçek ve tüzel kişiler terör faaliyeti içerisinde gösterilemezler. Örneğin burada iddianamede adı geçen dernekler yasalara uygun şekilde tescil edilmiştir derneğin üye listesinin bilgisayarda bulunması terör suçunun deliline olarak değerlendirilmiştir. Oysa dernekler yasası 9. yasası 2. fıkrası ve 32. maddesine göre üye listelerinin tutulmasını zorunlu kılmıştır kanunen tutulmaması halinde ceza verileceği hükme bağlanmıştır. Tam tersine bu kayıtların olmaması kanuna aykırıdır ama burada yine bizler savcılık tarafından devlet güvenliğini tehlikeye soku, tam tersi bir yorum yapılarak bunlar delil statüsüne sokulmuştur. Yasal delil yasal faaliyetleri terör örgütünün eylemi olarak kabul etmek bunlarla varlığı ispatlanamayan bir örgütün doğal olarak illiyetini de kuramamışken açıkça demokrasi ve hukuk devletini hiçe kuramamak ve buna rağmen cezalandırmaya çalışmak hukuk devletinin bir tür hiçe sayılmasıdır. Düşünce ve ifadeyi cezalandırmaktadır. Yargıtay görüşlerine göre TCK 313 anlamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için sanıkların düşünce ve eylemlerinde süreklilik bulunması, düzenli ve planlı ortaklık olması yönetim ve dayanışma ve disiplin bulunması gerekir. TCK 312. maddesi yönünden yine aynı zamanda Avrupa insan hakları mahkemesiyle açıklanan düşüncelerin şiddete teşvik ve somut bir tehlike yaratmadıkça ifade özgürlüğünün sınırları içinde mütalaa edilmesi gerekmektedir. Burada bunun aksini gösteren herhangi bir şey olmamasına rağmen müvekkilim hakkındaki bütün düşünce ifade açıklamaları katıldığı yasal mitingler suçmuş gibi gösterilmiştir. Hatta mesleğini ifa edip davalara girmesi. Dosyada bu kastın ve unsurların varlığını ortaya koyan inandırıcı bir delile hatta müvekkilim hakkında herhangi bir aleyhe delile rastlamak söz konusu olmamıştır. Ancak buna rağmen savcılık makamı bu açıklamamız ışığında şüpheli Fuat Turgut’un yasadışı terör örgütü mensuplarıyla fikir ve amaç birlikteliğinde bulunduğu kendisine örgütün tevdi ettiği

67

Page 68: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:68

görevleri yerine getirdiği ve getirmeye hazır olduğu her zaman ve zeminde örgütün amacını dile getirmekten geri durmadığı böylece şüphelinin Ergenekon terör örgütüyle süreklilik çeşitlilik ve yoğunluk arz eder organik bir bağ kurarak örgüt üyesi olmak ve halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik etmek suçlarını işlediği yönünde kamu davasının açılmasını gerektirecek derecede şüphe teşkil eden yeterli delil elde edildiği kanaatine varıldığından 314, 314/2, 313/1 ve terörle mücadele kanunu 5. maddesi 53, 54, 58, 9, ve 63. maddesine göre cezalandırılmasını talep etmiştir. Bilinçsiz itham hukuk devletinin kabul etmediği ve reddettiği bir yöntemdir. Bu yorumlar gerçeğe tersinden bakmak ve aksini göstermeye çalışmak için kullanılan sözler hiçbir şekilde AHİM’in kastettiği anlamda hukuki ve inandırıcı delil olarak vasıflandırılamaz. Müvekkilimin Cumhuriyete karşı iddianamede iddia edilen hukuki somut hiçbir eylemi ve hukuki olmayan bir faaliyetle ilgisi ve organik bağı söz konusu değildir. Silahlı örgüt üyesi olduğu iddia edilen müvekkilimin tek silahı hukuki eylemleri ve sözleridir. Bunun aksini ispatlayan bir delil olmaması bir yana buna bizzat müvekkilime dair net bir iddia ve buna bağlanmış somut delil hatta müvekkilimin hangi tarihte örgüte üye olup ne şekilde örgüte hizmet ettiği gibi çok basit ama cevaplanması böyle bir suçla ithamda bulunmak için cevaplandırılması şart olan sorular bile cevapsız kalmıştır. Kanunsuz suç ve ceza olmaz bu ilke burada ihlal edilmiştir. İddianamede örgütle ilgili son derece ilginç tanımlamalar vardır. İddianamede bu örgüt bildiğimiz terör örgütlerinden değil diyerek eylemsiz silahsız suçla doğrudan illiyeti kurulamayan bir terör örgütü tanımlaması sonucuna varılmıştır. Yine iddianamede soruşturmaya 12 Haziran 2007 tarihinde kollukça alınan bir telefon ihbarıyla yapılan Ümraniye’deki bombalar 27 adet el bombası ele geçirilmiştir. Bunlarla ilgili MİT müsteşarlığına vesaire yazılan yazılarda delil olduğu iddia edilen verilerin gelen cevaplarla delil olmadığı ortaya çıkmıştır. Sevgi Erenerol’dan elde edilen derin Ergenekon isimli belgenin Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olmadığı hatta yargılama sırasında basılmış bir kitap taslağı olduğu ortaya çıkmıştır. Dernek üyeleri ile ilgili yasal zorunluluk sanki suçmuş gibi tanımlanmıştır ha yine burada tanıklardan Ali Yiğit daha doğrusu sanık Ali Yiğit’in ifadesinde menfaat teminine dair ciddi şüpheler uyanmış bu davadan sonra aldığı krediler ve edindiği malları açıklayamamıştır. Bunlara dair şikayetlerini yapmamış olmasını korku olarak açıklamasına rağmen duruşmada pek çok tehdit aldığını korkmadan ısrarla söylemesindeki ve her ifadesinin öncekilerle çelişmesi ve samimiyetsizliği bombalar evinde bulunmasına rağmen diğer sanıklardan farklı suç maddeleriyle ithamı kısa zamandaki tahliyesi de yasak sorgu yöntemlerinin uygulandığı kuşkusunu da güçlendirmiştir. Eskişehir de bulunan bombalarla ilgili 415 klasör 30. sayfa şube müdürlüğü yazısına göre eğitim amaçlı dahi kullanılamayacak bombalar üstelik Fikret Emek’in örgütle bağı kurulamadığında emniyet müdürlüğünün raporları ile tespit edilmiştir. Bombalar üstelik de CMK madde Ümraniye’deki bombalar 137’ye göre yani iletişimin tespitine dair kayıtların imhasıyla ilgili maddeye göre bulunduktan 13 gün sonra silahların eşitliği ilkesi de ihlal edilerek imha edilmiştir ve dolayısıyla bu dosyada bombalar dolayısıyla delil olarak kullanılamaz gerçeğe esas hale esas alınamaz hale geldikten sonra sözde terör örgütünün silahı da kalmayınca halkı silahlı isyana tahrik ama ortada silah yok pozisyonuna düşülmüştür. Yine Adil Serdar Saçan ve İlhan Cihaner gibi yine bu dosyayla ilgili adı telaffuz edildiği için söylüyoruz bu da Ergenekon davasıyla ilgili ilk taşı koyan savcı ve polis müdürleriyken bunlar şu an sanık olarak yargılanmaktadır. Bu da çok olağandışıdır. Vatan Bölükbaşı msn’den katil ve silah aramakta uygun vasıta ve uygun vasıta kriteri düşünüldüğünde terör suçu olması için bu denli korkunç ve neredeyse tüm faili meçhullerden sorumlu bir örgütle ilgili bunu nasıl değerlendirmek gerekir açıkçası biz tespit edemedik. Gerçekten inanılması güç tuhaf bir örgüt ile karşı karşıyayız. Ancak bu sonradan çıkan silahlar ve iddialar da zaten bu ikinci ve üçüncü iddianameler de bu dosyayla birleştirilmemiştir ve ayrıca bunu da belirtmek istiyoruz. Oysa hali hazırda bu dosyada ne örgütün silahı ne üyeler arasında bağlantılı bağlantı ne eylemlerle üyeler arasında bağlantı ne örgütün temelini oluşturan belgeler kalmamıştır. Fakat sanıkların haklarında teröristmiş gibi yayınlar ve hatta tutuklu sanıklar dediğimiz gibi halen

68

Page 69: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:69

vardır. Bu kabul edilebilir bir durum olmamalıdır. İddia makamının Cumhuriyete karşı eylemleri delil olarak gösterdiği şeyler açılan davalar yasal mitinglere katılım, müvekkilimin cep telefonundan çektiği suç unsuru taşımayan mesaj ve söylemlerine yüklenen anlam ve yorumlardır. Bunlardan başka delil olmadığına ve bunların da hukuken delil sayılması mümkün olmadığına ve anayasanın teminatı altında olan düşünce açıklamaları olmaktan öte anlam yüklenemeyeceğine göre Cumhuriyete aykırı eylem olarak iddianameye konulan ifadeler de Cumhuriyete insan haklarına demokrasi ve hukuk devletine vurgu yapılmaktadır. Bu beyanların hepsi anayasa ve Avrupa insan hakları sözleşmesi ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü kapsamındadır. Bunun dışında burada çok dikkat çeken bir başka şey daha birkaç şey daha var. Örgütle ilgili silah bittiği anda diğer dosyayla ilgili hem de bütün Türkiye’yi yıllardır ne kadar faali meçhulü varsa suikast düzenlemiş bir örgütten bahsediyoruz. Ama masaların üzerinde kasalarda bulunan silahla, silah haritaları söz konusu olmuştur bu da ilginç bir zamanlamadır diye düşünmekteyiz. Özellikle ileride bu 2 dosya birleştirilirse çok daha ilginç olacaktır. Yine iddianamede örgütle ilgili yapılan bazı tespitlerde sanıkların kendini ifşa etmesinden bahsediliyor. Müvekkilimi biraz önce tanıdınız, gördünüz zaten dikkat çekmeyi seven baskın bir karakter. Kaldı ki devamı basında gündemde olan bir kişi, bu örgüt düzenlenen örgütün mantığına göre müvekkilim zaten şimdiye kadar katledilmesi gerekiyordu örgüt içinde imha edilmesi gerekiyordu. Yine burada iddianamede örgüt ve sanıkların örgüt üyesi olduğuna dair unsurlardan aynı anlatım dilinden bahsetmiş. Hatta bunu bazı belgelerde giriş, gelişme, sonucu bile aynı anlatım diline dilinin delili olarak sunmuştur. Bu açıkçası ister istemez yine zorlama bir yorum olmanın ötesine geçememektedir. Efendim bu kısaca örgütle ilgili durumla durumda benim aklıma ister istemez bu örgütün ortaya atılması kamuoyuna atılması ve bununla gündem yaratılması Orsun Welson Amerika’da 1930’larda radyodan uzaylılar Dünya’yı işgal etti anonsuyla bunun ne kadar ciddiye alındığına dair bir psikolojik tez söz konusudur. Yine delil olarak da sundum üniversiteli gençlerin yakın tarihlerde internette yaptığı Lienchıestan işgali teorisine verilen tepkiler psikolojik taktikler insanların nasıl etkileneceğine dair çok vurucu deneme ve örneklerdir ve çok yakın bir tarihte de Gürcistan televizyonunda yapılmıştır benzeri bir bir şey. Her ne kadar yani ne kadar gerçeğe uygun olmasa da bir de bu örgütün üstelikte hemen basında yer alması ve bu kişilerin hedef olarak gösterilmesi terörist olarak yaftalanması durumu söz konusu olmuştur. Bu son derece büyük bir hak ihlalidir. 1970’den beri tüm suikastları hatta mizahçılarımız bile Bülent Arınç suikastı bu örgütle ilgili son gelişmelerden olan Bülent Arınç suikastı ile ilgili iddialar hakkında bizim ekleme yapmamıza gerek yok olay anlatıldığı kadarıyla yeterince komik demiştir bildiğiniz gibi. Bu davada hükümeti korumak adına hükümeti yönetenlerin şahsi Dünya görüşleri ile ilgili kaygı ve paranoyalarına toplumun ortak edilmesinin söz konusu olduğuna dair bu dosyada var olduğu iddia edilenden çok daha güçlü veriler söz konusudur. Bu mahkemenin görevi bu iddiaların gerçeklikle ilgili ve toplum için tehlike ve suç oluşturması söz konusu olmuş mudur tespit etmektir. Bunu yaparken de sanıkların tüm haklarını korumak zorundadır. Ama bu şekilde bir uygulama topluma büyük bir zarar verecektir bu şekilde devam ettiği takdirde ve vermektedir. Yargılama sürecinde sanıkların lehlerinde hiçbir gelişme ifade ve basında yer almazken bu davada hukuki mesnetten yoksun çelişkili ifadelerle yapılan yorumlar dev puntolarla ilk sayfalardan manşet olmaktadır. Yine terör suçları ile ilgili son bir şeyden bahsedeceğiz Amerika’da metro saldırısında ardından Metro’ya yetişmeye çalışan elinde çanta olan bir Arap başından vurularak öldürüldü. Yine böyle bir paranoya hali var toplumda ve bu iddianameden sonra ne yazık ki oluşmuştur ve buna dayanakta bazı kısıtlamalar oldu özgürlüklerde devletlerde, hükümetlerde buna can simidi gibi sarıldı. Bu 10.12.2005 tarihli bir panelden alınmış bir konuşmadır ve terör suçlarının riskini anlatması açısından önemlidir uygulamasında dikkat edilmesi hassas davranılması konusunda. Yine böyle bir paranoya var hali var toplumda. Buna dayanarak da bazı kısıtlamalar oldu özgünlüklerde, devletlerde, hükümetlerde buna can simidi gibi sarıldı ve hepsinde bunu gösterip belli bir paranoya yaşadık

69

Page 70: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:70

toplumlarda. Yani bir terör örgütünden bahsediliyor. Ne olduğu belli değil bu gösterilip sürekli kısıtlamalar yapılıyor insanlar psikolojik olarak baskı altına alınıyor. Yani artık herkes İngiltere ve Avrupa’da böyle Arap görüntülü insanlara terörist gözü ile bakıyor ki Londra’daki metro saldırısının arkasından Amerika’da metroya yetişmeye çalışan bir elinde çantası olan iş adamı görüntülü bir adam ensesinden vurularak polis tarafından dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle ki muhtemelen işe yetişmeye çalıştığı için duymamıştı, öldürüldü. Bunun bize getirebileceği sonuçlar gerekçen çok korkunçtur. Yine İstanbul barosu insan hakları merkezi toplantıları terör ve insan hakları konusu 10.12.2005 günü sempozyumunda Doçent Doktor Ümit Kocasakal’ın belirtildiği üzere belirttiği üzere bir kez şunu söylemek gerekir ki terörün tam tanımı ne yazık ki yapılabilmiş değil yani üzerinde bir takım tanımlar var ama üzerinde herkesin ittifak ettiği ciddi düzgün belirgin bir tanım yok. Bu tanım yapılamadığı için mi acaba acaba yok hayır. Bu özellikle ve kasten yapılıyor bu tamamen benim düşüncem peki neden? Bu da gerçekten herkesin dilediği gibi doldurabileceği bir açık çek gibi bir bakıyorsunuz birilerine göre terörist oluyor ama diğerlerine göre özgürlük savaşçısı oluyor. Bu hep böyle dolayısıyla ısrarla tam bir tanım verilmekten kaçınılıyor. Bu konuda çok ciddi çalışmalar yapılıyor bunlardan biri de Ankara Hacettepe üniversitesinde 2004 yılı Eylül ayında yapıldı ve kitaplaştı, kitaplaştırıldı. İnsan haklarının önündeki en büyük tehditler nelerdir yüzyılımızda diye bunlar hep 2004 yılında ve önceki tarihlerde yapılmış çalışmalar. 21. yüzyılda en büyük tehdit terörden dolayı sanki insanların yaşama hakkını koruyormuş gibi ifade hakkını koruyormuş gibi davranıp aslında onun önüne en büyük engeli çekmek oluşturmak gibi böyle bir kısır döngüye gidilmiş olduğunu söyleyebilirim demiş. Yine Profesör Doktor Betül Çutuksöken. Yine tasarı halindeyken terörle mücadele kanunu yine akademisyenler çok ilginç tespitlerde bulunmuş. Ayın içtihatlarına göre alınacak tedbirin güdülen amaçla orantılı olması gerekir ancak tasarı metninde oransallık ilkesi en başta aşılmış durumdadır. Terör suçlarında çifte standart uygulanmaktadır. Toplumda muhalefet susturulmakta tehdit edilmekle başlığında bir paragrafta bu tespitler sonunda Anayasanın 26. maddesinde ki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine getirilen bir sınırlama niteliğinde olan terörle mücadele kanunu 8. maddesinin Anayasamızın 26. maddesinin 2. fıkrasındaki sınırlama sebepleri kapsamında kalmadığı terörle mücadele kanununun 8. maddesinin yürürlükten kaldırılmasıyla Anayasanın 14. maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamayacağı ilkesine aykırı eylemlerin ortaya çıkmasına yol açmayacağı ve ülke ve ulus bütünlüğünü bozucu eylemlere karşı gerekli önlemleri alma konusunda devlete Anayasa ile verilmiş görevin ihmalinin söz konusu olacağı açıktır, demiştir. Pek çok hakkın ihlal edileceğini belirtmiştir itirafçı ve iftiracı uygulamalarının artacağı tespitinde ajan provokatörlüğünün özendirileceğini tespitinde bulunmuştur ve yargısız infazlara davetiye çıkarılacağı tespitinde bulunmuştur. Bütün bunlar ne yazık ki bu davada bütün bu öngörüler yaşanmıştır. Yine bütün bunlardan sonra tüm unsurlarının yanında mahkemenin tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda gözden uzak tutamayacağımız diğer olaylar ve beyanlarda Türkiye’deki gelişmelerde ne yazık ki söz konusu olmuştur. Bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu davada kendisini ve dolayısıyla yürütmeyi taraf gösteren hatta savcı ilan eden malum söylemleri, yine bir dönemin bir hakimin baskıya dayanamadığı için istifa ettiğini açıklaması. Dönemin adalet bakanı Mehmet Ali Şahin’in bu davada savcı Cemil Çiçek’in tutuklanmadan önce savcı İlhan Cihaner’i aradığı sabittir. Eski ve yeni baro başkanları mahkeme DGM başkanları, Yargıtay başkanları, savcıları, Cumhurbaşkanları, Başbakanları hakim bağımsızlığı var diyen varsa doğru söylemiyor. Türkiye’de tarafsız ve bağımsız bir yargıdan bahsedilemez 12 Eylül’den daha da kötü bir dönem hukuk ayaklar altına alınıyor şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır. Ben 20 yıl Yargıtay’da görev yaptım böyle bir iddianamede görmedim umarım savcı ne yaptığını biliyordur. Bu iddianamede bizzat savcılar suç işlemektedir şeklinde eski Yargıtay Başsavcıları ağır eleştiriler yapmıştır. Bu ülkede Atatürkçüyüm diyenin yargılanacağı hiç akla gelir miydi diye soracak noktaya gelmiştir hukukçular. Barolar akademisyenler hukuk devletinde olması gerekenleri bildiri ile hatırlatma

70

Page 71: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:71

gereği duymuşlardır. Bu bildiriden 1 yıl sonra endişeler azalmayıp arttığından olsa gerek YARSAV’da çok ağır bir bildiri yayınlama gereği duymuş ve hatta Miloseviç listelerinin hazırlanmasından duyduğu endişeleri dile getirmiştir. Cumhurbaşkanı, Başbakan hakkında işlem yapan mahkemeler cemaatlere dava açan hakim ve savcılar soruşturma geçirmeye başlamış. En hafif cezalandırma yöntemi olarak sürgün tayinlere maruz bırakılmaları tüm toplamda dikkat çekerken, bir savcının soruşturulması için üstelik de şikayetçi olduğu bir savcı özel yetkilerle donatılıp soruşturmanın başına getirilmiş. Daha sonra bu özel yetkili Cumhuriyet savcısının yerine gelen Cumhuriyet savcısı aynı delillere tutuklamaya itiraz dilekçesi üzerine tutuksuz yargılanması yönünde mütalaa vermiştir. Elbette hukukta insan faktörü söz konusu olduğundan her olayın özellikleri farklılıklar gösterir ve 2+2 her zaman 4 etmez. Ama aynı dosya ve delillerle bu denli uzak ve çelişkili kararlarda son derece anormaldir. Savcı İlhan Cihaner 26 yıldan yargılanmasına rağmen aylarca görevinde kalmaya devam etmiş hakkında görevden uzaklaştırma kararı alınmasına bile gerek görülmemiş derken birden aylar sonra tutuklamaya sevk edilmiş. Ve tutuklanmış terör örgütü üyesi olmasına ve 26 yıldan yargılanmasına rağmen Cumhuriyet savcılığında kalmaya aylarca devam etmesinde mi sorun vardır yoksa aylar sonra birden hem de ilk telaffuz edilenden daha az maddeden iddianame düzenlenmişken, soruşturmanın tutuklanmasını gerektirecek ciddiyeti kazanmasında mı sorun vardır? Cemaat soruşturması akabinde bunların yaşanması tesadüf ve gelişmelerden bu gelişmelerden bağımsız mıdır? Savcıya açılan içeriği günlerce muhatabı Cemil Çiçek tarafından yalanlanmayan nedense daha sonra yalanlanan telefon görüşmeleri ile bu davada adalet bakanının savcılara açtığı telefonları da bu hükümetle hukuk devletinde yeri olmayacak kanunlarla yasaklanmış bir uygulamaya gelenekselleşiyor mu sorularını akla getirmiştir. Bu dönemde İsmail ağa cemaatinden açıklama gelmiş AKP bizi korumak zorunda denmiştir. Ayrıca bu davada başlangıç noktalarından olduğu belirtilen Tuncay Güney ifadesindeki Fethullah Gülen cemaati bu örgütün alt birimi iddiaları yanında Danıştay davasına yıllardır görülmesine rağmen telefon kayıtlarında açıkça belli bağlantı ve illiyetlerin 650400 kere yapılan aramaların üzerinde durularak örgüt bağlantısı araştırmak yerine 2 kere çekilen cep telefonu mesajlarının delili olarak dosyaya sunularak illiyet bağı kurulmaya çalışılması ve sanıklar hakkında kuvvetli şüphe oluşturması dikkat çekmiştir. Savcı İlhan Cihaner soruşturmayı ilk başlatan komiser Adil Serdar Saçan gibi JİTEM hakkında ilk soruşturma yapan ve Ergenekon sürecine ilk taşı koyan savcılardandır. Buna rağmen Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ve irtica ile mücadele için yapılan planları uygulamakla itham edilerek örgüte üye olmaktan tutuklanmıştır. Tıp ki Hrant Dink davasında müvekkilimin vekil olarak duruşmaya katılmasındaki ve soruşturmanın genişletilmesi taleplerinde ki gibi hayatın olağan akışına ters bir kamikaze mantığı buraya da hakim olmuştur. İnsan kendi içinde olduğu örgütle ilgili bir davada niçin tevsi tahkikat talep etsin? Tüm bunlar halkın adalete olan inancını daha da zedelemekte ve korku ve baskıya neden olmaktadır. Yine bu davada Şenkal Atasagun’un Ergenekoncu derlerdi beyanları akla gelmektedir. Bakan telefonları, cemaat soruşturmaları tahliye isteyen hakimlerin Ergenekoncu hakim başlıkları ile gazetelere yansıtılarak halka lanse edildiğini de düşünülünce yargıya mütemadiyen aba altında sopa gösterilmesi şüphesi çok daha yoğunlaşmamakta mıdır? Ama tabi ki artık burada söz konusu şüphe sanıklara dair oluşmamaktadır. Yektiler aşılarak kişiye göre muamelelerle tıpkı çadır mahkemeleri kurularak pişman olmayan teröristlerin pişmanlık yasasından yararlanmasının ayarlanması gibi, tuhaf bir mantık silsilesi ile olayların üzerine gidilir olmuşsa ama bu mantıkla birileri aklanıyor birileri fena halde karalanıyorsa, burada tüm sanıklar için 3, 4 gün yetkili hakim önüne çıkartmak ve ifade amacıyla uygulanması gereken gözaltı sürelerinin savcılar hakimler sınıra yollanarak 3, 4 saatten kısa sürede alınabileceği ve kişiye göre muamele yapıldığı hususu bizzat hükümet uygulaması ile ikrar edildiyse. Arkasından bu sürelerin çelişikliğinin telafisi gibi gözüken medyaya yansıyan davalarda uyuşturucu madde kullanma suçları da dahil 4 günlük gözaltı süresi makul alıkonma süresiymiş gibi sonuna dek

71

Page 72: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:72

kullanılmaya başlaması yeni bir makul süre kriteri uygulaması mı başladı sorusuna neden oluyorsa bu davada avukatlar iddianameyi görememişken tüm kamuoyu görebilmişse, her nasılsa Deniz Feneri davasında sanıkların aylarca ülkeyi dolandıran hırsızlar diye tek tek afişe edilmesi söz konusu olmamışsa, bu bize davaların basına sızdırılmasının engellenmesinin de mümkün olduğunu da hatırlatıyorsa yine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kendisini savcı sanıkları terörist ilan eder hedef gösterirken. Deniz Feneri davasında hassasiyet gösterilmesini istiyorsa Deniz Feneri davasının Türkiye’de yargılama sürecinin başlaması döneminde hukukun tartışılmamasını isteyerek bu tartışmalara bizim açımızdan ekmeğinizden çalıyor diyerek hem Deniz Feneri davasını gündemden uzak tutulmasını hem de hükümetin uyguladığı yanlış politikalarla açlık ve işsizlik artmıyor da sanki ama sadece belli zamanlarda bunlar tartışıldığında ülke felakete gidiyormuş gibi bir algılamaya sebep oluyorsa oysa Başbakan ciğerine kan doğrandığını söylerken cübbelerini çıkarıp yönetmelerini istemekle en ağır eleştirileri yargıya bizzat kendisi yapıyorsa, yapmıyor mu soruları akla geliyor. Tam da bu kişiler tutuklanmış ve yargılanmaktayken bunlarla ilgili sivil toplum örgütleri susturulmuşken yerlerine yeni ve olaylar olur olmaz jet hızı ile hem de kostümleriyle tam teşekkülü eylemler yapan ve fakat nedense hep hükümet taraftarı hatta onların sözcülüğünü ve destekçiliğini yapan sivil toplum örgütleri ve bunların eylemleri gündemde yer alıyor haber oluyor da hükümeti sorgulamaya neden olan gündemlerin derhal değiştirilmesi. Başbakanın bu durumda önce o gazeteleri almayın dan o yazarları kovuna kadar şeklinde yorumlanan söylemleri şiddetini artırarak devam etmekte ise, ama ne acıdır ki böyle söylemlerin bile şakşakçıları oluşturulabilmişse. İnsanlar cep telefonlarından korkar hale gelmiş Yargıtay’ın da dahil dinlendiği ortaya çıkmış. Böylece bu endişelerin aslında paranoya olmadığı da anlaşılmış ve toplumda asıl infial bu dönemde yaşanmışsa. Hakim savcılar yüksek kurulu değişikliğinin içeriği bu dönemde gündeme alınmışsa yine ve halen de gündemde olan anayasa değişikliğinde de en çok tartışılan maddeler yine kuvvetler birliğinin hedef alınması bu endişelerin artmasına sebep olmuşsa. Her açılımın ardından sloganların aksine gelişmeler, olaylar ve uygulamalar oluyorsa Anayasayı değiştirmeye aday olan partinin laikliğe karşı faaliyetleri sabit olduğu tespit edilen parti tarafından yapılmak istemesi insanları huzursuz ediyorsa. Öte yandan bu davadaki savcılarla ilgili şikayetlerin bir kısım medyanın bu dava sanıkları ile ilgili terörist ilanları ve yargısız infazları ile masumiyet ilkesini ihlal eden haberleri hala hala fütursuzca yayınlanması ile ilgili kayda değer sonuca etkin caydırıcı bir ceza ve işlem söz konusu olmamışsa. Hatta hala bunların failleri afişe edilmek şöyle dursun telaffuz dahi edilmiyorsa Türkiye sınırları içinde ayrı bir ülke veya ölüm gösterip sıtmaya razı etmek felsefesi ile federe devlet ile bölünmelerden bahsediliyor ve halka ağır vergiler gelirken benzin, elektrik, suyun en pahalısı satılırken, Türk işletmecisi üreticisi bankalara ve sermayeye köle doktorlara dahil tüm serbest çalışanlar emir kulu yapılmaya çalışılıyorsa. Karteller vergi ve stopajdan muaf tutuluyor dengeyi ve adaleti sağlamaya çalışan yargıya çıkart o zaman cübbeni de gel ülkeyi yönelt deniliyorsa. İşçi hakkını isteyince gazlanıyor, tekmeleniyorsa. Yeni Anayasada sendikaların dava açma hakkının elinden alındığı işçilerin grev hakkının bertaraf edildiği görülüyorsa banka ve kartellerin imtiyazları her geçen gün artıyorsa kanunlarla, tarihimiz bile yabancıların talepleri ve memnuniyetleri doğrultusunda şekillendirilmeye çalışılmasına engel olunmuyor tedbir alınmıyor üstelik de bu durum işselleştiriliyorsa halkımız tarafından işselleştirilmesine çalışılıyorsa. Kendi halkımız dışında herkese karşı bir duyarlılık hali hakim olmasına karşın ki olayları insanlara ayrımsız duyarlı olmak gerekir zaten ama. Buna karşılık kendi halkımıza ise tarihin karanlık ve kanlı değerlerin anlamsız sen değersizsin algısı verilmesi çabaları her gün daha da yoğunlaşıyorsa ana muhalefet partisi başkanı ve Başbakanın savcı söylemine karşılık bu davanın avukatım diyen Deniz Baykal kaset skandalı ile istifaya zorlanıyorsa. Burada sanıkların başından beri yüksek sesle dile getirdiği sistem ve hükümetle ilgili endişeleri ve endişelerin akla gelmemesi mümkün olamaz. Ve tüm bunlarla birlikte artık bu davaya olağan bütün bunlara da tesadüf demek hayatın

72

Page 73: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:73

olağan akışına ve akla uygun olmayacaktır. Tüm bu sebeplerle öncelikle bu mahkemenin olağanüstü bir mahkeme ve davanın da siyasi bir dava olduğuna dair bu dosyada var olduğu iddia edilenden çok daha kuvvetli bir şüphe ve bu şüpheyi destekler somut deliller mevcuttur. Ve bu iddianamenin müvekkilimin örgüt üyesi olup halkı isyana teşvik ettiği iddiasından çok daha hayatın akışına olağan akışına uygun ve hukuki mesnede dayanır bir yorum olacaktır demek sanıyoruz çok çokta haksız olmaz. Efendim ben ara istesem bir 10 dakika birde kalan kısmı da özetleyecek şekilde toparlamak istiyorum yoksa uzayacak diye düşünüyorum.”

Mahkeme Başkanı :”Peki efendim.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Teşekkür ederim.”Duruşmaya kısa bir ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu. Sanık Fuat Turgut müdafi savunmasına devamla.Sanık Fuat Turgut müdafi Av. Zeynep Avcı:”Efendim izninizle oturarak devam etmek

istiyorum.”Mahkeme Başkanı :”Tabi buyurun.”

Sanık Fuat Turgut müdafi Av. Zeynep Avcı:”Herhangi bir konuda yapılan işlemin savcı işlemi veya alınan kararın hakim kararı olması onu doğrudan doğruya hukuka uygun hale getirmez hukuka aykırı hakim kararından hukuka uygun delil oluşmaz. Delil hukuka uygun şekilde edilmiş ise Türk Ceza edilmemiş ise Türk Ceza Hukukunda hiçbir şekilde kullanılamaz. O zaman öncelikle bu konudaki denetimi yaparak bu delilleri yargılamada kullanabilmek için hakim o kararı savcı o işlemi kanundaki şartlara uygun mu vermiş sorusuna evet cevabını vermeliyiz. Ceza hukukumuzdaki önleme dinlemesi önleme araması kavramları ister istemez akla suçları önleyeceğiz ama nereden biliyorsun suç işleneceğini veya kimi dinleneceğinin sorusunu getirir. Dolayısıyla bu çok riskli bir kavramdır. 1953’de Başkan Ayzınavır önleyici savaş kavramını Hitler’in keşfettiğini söylemiş ve açıkçası gelip bana böyle bir şeyden bahsetmeye kalkışan hiç kimseyi ciddiye almam demiştir ve fakat bugün bakıyoruz Amerika Birleşik Devletlerinin dış Dünya politikası bunun üzerinde kuruldu ve verdiği acılarda tüm Dünya’nın gözü önünde yaşanmakta. Bu kavramların keyfi kullanımı her boyutta büyük ve geri alınmaz acılara barış temsilcisiyim diye dünya’nın Azrail’i olup adalet için yapıyorum deyip ise korumakla yükümlü olduğunuz hakları bizzat ihlal ederek kişilerin hayatlarını mahvetmenize sebep olabilir. Hiç kimse o işlemden yetkili ama hem de o işlem ve kararın sonucundan uğranılan zarardan sorumsuz olamaz. Her hak yanında ağır sorumlulukları da getirir. O zaman yetki ve gücü elinde tutan kişiler öncelikle başlangıçta, başlangıçta da bu sorumluluklarını taşıyorlar mı bakmak ve bunun denetimi her aşamada her şekilde yapmak gerekir. Aksi halde adalet, hukuk, özgürlük demokrasi çığırtkanlığı yaparak tam tersi uygulamaların kaynağı olabilir. İnsanların haksız şekilde elinden alan özgürlüğünü elinden alan bir kuruma dönüşebilirsiniz. Bu durum ise haklarını elinden alan bir kuruma dönüşebilirsiniz. Bu durum ise toplumda bu kavramlara olan inancı azaltıp yok edecek kadar tehlikelidir AHİM İrlanda’nın İngiltere’ye karşı açtığı davada kişinin hakkında suç işleme şüphesi olmaksızın sadece düzenin ve barışın korunmasını amacıyla yakalanmasını 5. maddeye aykırı bulmuştur. Burogan ve diğerleri İngiltere 1988 tarihli kararı Mahmut Esat Bozkurt savcı ve hakimlerin yetki ve sorumlulukların tarihe geçen şu özdeyişle değerlendirmiştir. Türk savcıları, Türk hakimleri Meriç kıyısında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanından tutunuzda bu vatanda yaşayanların uğrayacağı en ufak bir haksızlıktan hatta Bingöl dağlarının ıssız kuytularında bekleyen öksüzlerin gözyaşlarından siz sorumlusunuz demiştir. Çorlu’da bu yaşanmış bir olaydır Çorlu’da jandarma hakime gidiyor ve yakın tarihte gerçekleşmiştir. Bir ihbar geldi rüşvet operasyonu yapacağız dinleme kararı istiyoruz diyor hakim soruyor başka türlü delil elde imkanınız var mı? Araştırdınız mı? Gidiyorlar 24 saat sonra geliyorlar ve efendim yapılan tüm aramalara rağmen herhangi bir delile rastlanmadı diyorlar. Ne yazık ki bu uygulamadaki vahameti göstermesi açısından son derece

73

Page 74: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:74

önemli bir olaydır. Erman 1995’de İstanbul’da verdiği hukuka aykırı deliller konulu seminerde biraz öncede bahsetmiştim bir delilin elde ediliş biçimi bu hakların ihlalini ifade etmekteyse toplumun menfaati zaten ihlal edilmiş demektir. Çünkü toplumun menfaati kimsenin insan haklarının çiğnenmemesine herkesin nedir ve bu kimse deyimine sanıkta dahildir demiştir. Tedbir, tedbirin özellikleri vardır ve bu özellikler konusunda hassasiyet gösterilmesi çok çok önemlidir tedbir en son uygulanacak istisnai bir faaliyettir. Başka çözümler bulunuyorsa örneğin olay yeri araştırmaları fenni bulgular gibi hak ve özgürlükleri kısıtlamayan özgürlüklere müdahale etmeyen teknoloji sayesinde elde edilen tüm delillerle önce delillere öncelikle ulaşmalıyız ve bunlara üstünlük vermeliyiz. Erman konuyla ilgili aynı seminerde özetle hukuka aykırılığın derecesi olmaz ve ağaç zehirliyse meyvesi de zehirlidir. Çağımızda maddi hakikate ulaşmak açısından olay yeri araştırmaları fenni bulgular ve teknoloji sayesinde elde edilen deliller üstünlük kazanmalıdır demiştir. Yürürlükte olan CMK’da yer alan düzenlemelere baktığımızda tedbirleri alma konusunda yetki temel olarak hakime verilmiştir. AHİM (bir iki kelime anlaşılmadı) Hollanda 1997 tarihli davasında demokratik bir toplumda savunma hakkını kısıtlayacak bir önlemin kesinlikle gerekli olmasını daha az kısıtlayan önlem bulunduğu halde o önlemin uygulanması gerektiğini yani tedbirin istisnailini belirtmiştir. Adı üzerinde tedbir geçici orantılı ve amacına uygun olmalıdır. Tedbir geçici bir haldir muhakemede hedef yada amaç değildir. Amaç veya hedef sağlıklı bir delile ulaşmaktır tedbir sadece bir araçtır yine terörle mücadelede alınması gereken tedbir adı tedbir olup da gerçekte cezayı nitelikte taşımamalıdır. CMK’da suçun işlenmiş olması halinde delil toplamaya yönelik olarak bu tedbirlere müracaat edilecekken tedbir amacıyla bu yöntemlere daha suç işlenmeden önce başvurulması temel hak ve özgürlüklerin herhangi bir somut nedene dayanmadan kısıtlanmasına, koruma tedbirlerinin suçun müeyyidesiymiş ve dolayısıyla kişilerin hakkında herhangi bir muhakeme yapılmadan hüküm verilmeden cezalandırılmasına ve haklarının ihlaline dene olacaktır. Yargıtay 4. ceza dairesinin 24.05.2007 tarihli kararında Cumhuriyet savcısı savunmaları alınmak amacıyla şüpheliyi gözaltına almış ama şüpheli susma hakkını kullanmış ve buna rağmen 2 gün şüpheli susma hakkını kullandığından hiçbir işlemde yapılamadığı halde daha 2 gün gözaltında kalmaya devam etmiş. Koruma tedbiri suçun müeyyidesiymiş gibi uygulanış gerekçesiyle savcı hakkında Yargıtay eski TCK 181’e tekabül eden madde 109’daki hürriyeti tahdit suçunun işlendiği tespitinde bulunmuştur. Burada aynı durum müvekkilim açısından da söz konusudur AHİM ölçülülük, ölçülülük denetimde değişik unsurları göz önünde bulundurmak gerektiğinden bahsetmiştir. Ölçülülük tedbirlerinin alınmasında son derece önemlidir. Ancak en başta tedbir kararına yazılan şüphenin hukuki anlamda hiç olmadığı veya kararda bahsedilen seviyede olmadığı anlaşıldığı takdirde alınan bu kararlar ve ilgili şahısla ilgili yapılan tüm işlemler toplanan tüm deliller hukuka aykırı hale gelecek hatta bu kişiye karşı hem de bizzat savcılık makamı tarafından suç işlendiği ortaya çıkacaktır. Bu şekilde suçların cezalandırılması ve adaletin yerini bulması da ne yazık ki mümkün olmayacaktır ve bu suçların faali ise görevini hukuk ve kanun çerçevesinde yapmayan savcılık makamı olacaktır. Nöry Birleşik Krallık davasında şüpheli dürüstlük ve iyi niyet ilkesinin aranmasını şüphelinin makul olmasının ayrılmaz bir unsunu olduğuna işaret etmiştir. Ancak yine bu karara göre söz konusu şüphenin makul olabilmesi için şüphelenilen kişi ile söz konusu suç arasında objektif bilgilere ve gerçeklere dayalı bir ilişki olması gerekmektedir. AHİM’de Fevzioğlu hocamız gibi bu kriterlere dürüstlük ilkesinin şüphe de dahil en başından itibaren davaya hakim olması gerekliliğinin altını çizmiştir. Öte yandan söz konusu tedbirin gizlilik niteliği taşıması bireyin hak ve temel özgürlükleri açısından ciddi sorunların ortaya çıkmasına yol açacaktır. Bu yüzden bir taraftan organize suçlulukla mücadele konusunda kamuoyuna ve diğer bireylere ait menfaatleri olabildiğince bağdaştırmak gerekir. Suç örgütleri ile mücadelede her yolun mubah olduğu anlayışı geçerli olamaz. Hukuka aykırı olarak elde edilen bilgiler duruşmada delil olarak kullanılamasalar da Alman hukuku bunların şüphe sebebi olarak hazırlık soruşturması açısından değerlendirilmesini kabul etmiştir, ancak Türk

74

Page 75: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:75

hukukunda bu görüşte kesinlikle kabul edilmemiştir. Türk hukukunda Avrupa hukukundan ileri gidilerek şüpheli haline gelmiş kişiler için kuvvetli şüphe söz konusu ise tedbirin alınmasına yetki verilmiştir. Bu nedenle bu tedbirler istenirken savcıların önyargısız hareket etmesi kararı verirken hakimlerin gerekçeleri bir kat daha fazla önem taşımaktadır. Somut verilerle desteklenmiş şüphenin kuvvetli olması ve kararın matbu olmaması ise yapılan işlemin kanuniliği ve keyfilikten uzaklığını ispat için savcı ve hakim açısından çok daha fazla önem arz etmektedir. Aksi halde savcılık makamına medyum muamelesi yaparak kovuşturmaya devam etmeniz söz konusu olur ve bu koruma tedbirlerinin lanetinden bu koşullar altında kimseyi koruyabilmekte mümkün olmaz. Tüm bunlar bizi olayın başlangıç noktasına ve kanunen tedbirlerle ilgili ilk şarta ön şarta şüpheye götürüyor. O zaman şüphe konusunu biraz irdeleyelim. Şüphe 5’e ayrılır endikatör derecesinde şüphe, umma derecesinde şüphe, makul şüphe, CMK 160’da düzenlenmiştir, endikatör ve umma derecesinde şüphe elimizde varken herhangi bir savcılık makamı işlemi yapılması söz konusu değildir. CMK 161 gereği maddi gerçeği araştırmaya başlamak için gerekli olan suç işlendiğini izlenimi edinilmesidir makul şüphe. CMK 116’da düzenlenen arama için gerekli olan şüphedir. Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi madde 6’da makul şüphe hayatın olağan akışına göre somut olaylar karşısında genellikle duyulan şüphedir der. AHİM kararlarına göre de makul bir kuşkuya sahip olmak kişinin suç işlemiş olabileceği konusunda objektif bir gözlemciyi inandırabilecek olayların ve bilginin varlığını gerektirir. Makul olarak görülebilecek şey ise olayın bütün koşullarına dayanır. Makul şüphede ihbar veya şikayeti destekleyen emarelerin var olması gerekir. Kuvvetli şüphe vardır 4. olarak. Özgürlüğün kısıtlanması tedbirlerinin uygulanması için gerekli olan şüphedir. Gözaltına alma, tutuklama, telefonların dinlenmesi için gerekli suç şüphesi, kuvvetli şüphedir CMK 140. maddede teknik araçlarla izleme için kuvvetli şüphe ve başka suretle delil elde edilememesi şartı aranır. Sanığın gözaltına alınması ve tutuklanması gibi özgürlüğü kısıtlayan tedbirlerin uygulanması için bunu gerektirecek güçte delille kuvvetli şüphe ve ayrıca başka seçenek olmaması ve olağanlılık ilkelerine uygun olması şartı da aranır. Yeterli şüphe CMK 170’de iddianame tanzimi hususunda aranmaktadır bunların sonucunda somut delil elde edilmesi söz konusu olursa iddianame düzenlenerek dava açılabilecek delillerin bulunması halinde yeterli şüphe vardır. Feridun Yenisey bu konuda elde edilen bütün şüphe sebeplerinin bir araya getirildiğinde bir savcının yüzde 90 mahkumiyet kararı alabilirim diye düşündüğü durumda yeterli şüphe vardır. Yeterli şüphe olmadan savcıların kamu davası açmaması gerekir fakat ülkemizde adalet müfettişlerinin zorlamaları ile her dava bir de mahkemeden aklansın düşüncesiyle çoğunlukla mahkemeye götürülmekte ve mahkemelerin işi artmakta insanlar aleni duruşmalarda sefil olmaktadır. Mahkumiyete gitmeyecek bir davanın açılmaması gerekir buna yeterli şüphe diyoruz demektedir. Şüphe ve dereceleri ulusal mevzuatta veya yargısal içtihatlarda tanımlanmamıştır çünkü belli bir olayda şüphe olmadan gözaltına alma bulunup bulunmadığı sorunu Türk yargı mahkemelerinin önüne getirilmemektedir. Amerika Birleşik Devletleri Yüksek mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmeye göre basit şüphe herhangi bir düşük oranda şüphedir kimlik tespiti amaçlı yapılabilir. Yeterli şüphe yüzde 90’dan az olmayan kuvvetli şüphe yüzde 90 ve üzeri bir oran için geçerlidir. Ve nihayet kanaat dediğimiz hakimin bütün bir hüküm verebilmesi için vicdanen yüzde 100 kanaat getirmesi gerekir. Eğer şüphe varsa sanığın fiili işlemediğine karar verilmelidir buna şüpheden sanık yararlanır kuralı diyoruz. Anayasa 19. maddesi 2. fıkrası bir kimsenin özgürlüğünün kısıtlanabilmesi için şekil ve şartları kanunda gösterilen terimine yer vermektedir. O halde şekil ve şartları kanunda gösterilmeyen bir gözaltı ve tutuklama hukuki ve kanuni olmayan keyfi bir özgürlükten yoksun bırakma olup anayasaya aykırılık ve savcılık makamı tarafından sanığa karşı işlenmiş bir hürriyeti tahdit suçunu oluşturur. Ayrıca Anayasa madde 141 mahkemelerin her türlü kararı gerekçeli olarak yazılır bu gerekçelerin ve yeterli ve olayla ilgili olması yani matbu olmaması gerekmektedir demektedir. Yine CMK 34, 1 fıkrası 230. maddesi kararların gerekçe olması gerektiğinden bahsetmektedir ve fakat ne yazık ki uygulamada pek çok tedbir matbu kararlar ve gerekçelerle

75

Page 76: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:76

ve bazen de yönetmeliğin kanunu ilga etmesi mümkün gibi algılanarak uygulanmaktadır. Özellikle arama, dinleme, gözaltı gibi temel insan haklarının kısıtlanmasını gerektiren tedbirler alınırken olayın dayanak noktası ve esası olan şüphe konusu ise uygulama da önemsiz bir detay muamelesi görmektedir. Oysa tüm tedbirlerde illa ki makul ve kuvvetli şüphe varlığından bahsedilmektedir ancak bazen yönetmelikten kaynaklı başka suretli delil elde etme imkanı olmadığı hususu buna eklenmekte ve matbu gerekçelere dayanılarak talepler yapılmakta kararlar alınmaktadır. Uygulamada makul veya kuvvetli şüphe şartı kaldırılmış gibi sadece ve sadece başka suretle delil elde edilmesi imkanının olmaması yeterli olan uygulamalarla tedbirler alındığı ve sanıklar hakkında delil toplandığını görüyoruz. Genelde gerekçe soruşturmada suç işlendiğine dair kuvvetli şüphe oluştuğu ancak başka suretle delil elde etme imkanı olmadığı anlaşıldığından şeklindedir. Bu durumda şüphe konusunda başlangıcın dayanak noktası olması sebebiyle hassasiyet kat ve kat ağırlaşmaktadır aslında. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 6 makul şüphe hayatın olağan akışına uygun somut olaylar karşısında genellikle duyulan şüphedir demiştir. Makul bir kuşkuya sahip olmak ise kişinin suç işlemiş olabileceği konusunda objektif bir gözlemciyi inandıracak olayların ve bilginin, bilginin varlığını gerektirir demektedir. Makul şüphede ihbar veya şikayeti destekleyen emarelerin var olması gerekir. Belirtiler konularda şüphenin somut olgulara dayanması şarttır burada önemli olan olgu ve bilgilerin mevcudiyetinin bulunması tedbirin keyfi olmamasıdır. Foks Campell kararı burada dikkat edilecek kriterin altını çizmesi açısından da önemlidir. Bu kararda ancak terör suçları ile mücadele etme sorunluluğu makullük kavramının madde 5. madde 5 bir C bendinde sağlamlaştırılmış güvencenin özünü zayıflatacak kadar gevşetmeyi haklı çıkarmaz demektedir iddianamede zaman mefhumunun yok edilmesi sanıkların ne zaman ne şekilde hangi suçu işlediklerinin dahi meçhul olması şüphenin ne zaman ne şekilde hangi derece oluştuğunu tamamen engellediği gibi sanıktan delile gidildiğine delil olmaktan dışında bir anlam ifade etmemektedir. Ayrıca iddianameden yine bu delillerle ortaya çıkan bir başka durumda aslında sanıklarla ilgili haklarını kısıtlayan bu tedbirlerin çok daha önce alındığını ve delillerin çok daha önce toplandığına dair şüphenin yoğunluğudur. AHİM kararları gereği iletişimin dinlenmesi kararının verildiği ilk aşamada ilgili kişilerin henüz şüpheli konumuna girmiş olmamaları hatta bir tanesinin müşteki konumunda olması ve telefon dinleme kararının kurucu unsurlarından olan başka suretle delil elde etme imkanının olmaması unsurlarını gerçekleşmediği ve suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphelerin şüphe sebeplerin nelerden ibaret olduğunun da gösterilmediği için hakim tarafından verilmiş bir karar olsa da iletişimin denetlenmesi kararın hukuka aykırı olduğunu gösterir. Dava dosyasındaki tüm arama ve dinleme kararlarındaki gerekçe matbu şekilde Ümraniye’deki bombalar ve 2007 1536 sayılı dosya kapsamında yapılan soruşturmadır ve fakat iddianamede bu bombalarla sanıktan sanıklar ve özellikle müvekkilim arasında illiyet nasıl kurulmuş kısmını tamamen izahtan vareste bırakmıştır. Savcılık makamının örgütle ilişkiyi bu davaların iddianamede belirtildiği gibi şüpheliler Kemal Kerinçsiz, Nusret Senem ve Fuat Turgut’un avukat oldukları ve örgütün tüm faaliyetlerini hukuk kuralları çerçevesinde yapılması için gerekli yasal zemini oluşturmaya çalıştıkları, örgütün amacı doğrultusunda gerçekleştirilen tüm eylem ve faaliyetlere ilişkin davaları meccanen takip ettiklerini savcılık makamı olayı temsil akla, maddi gerçeğe ve hukuka uygun somut delillerle hayatın olağan akışına uygun şekilde ispatlaması şarttır. Lukanov Bulgaristan davasında başvurucunun hakkında hükümet üyesi olarak suçlamalara yol açan sebepler, bazı ülkelere yardım ve kredi verilmesine yol açan kararlara katılmasıdır. Ne var ki tutmayı haklı göstermek için dayanılan ceza yasanının ilgili maddeleri bir kimsenin bu tür toplu bir karara katılmakla cezai sorumluluk altına girdiğini belirtmemekte hatta ima dahi etmemektedir. Bu tür kararların hukuka aykırı olduğuna veya yetki aşımı suretiyle alındığına yada ulusal bütçenin kanuna aykırı olduğuna dair ise hiçbir delil yoktur. Bu duruma göre mahkeme başvurucunun eyleminin bir suç oluştuğuna ikna olmamıştır denmiştir. İddianameden anlaşıldığı kadarıyla müvekkilim hakkında savcılık makamında oluşan

76

Page 77: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:77

şüphenin sebebi müvekkilimin iki davaya müdahil olması 2 mitinge katılmasıdır. Bilindiği üzere bunlar hukuki dayanağı olan suç olarak tanımlanmayan hatta insan temel hak ve özgürlükleri ve avukat olan müvekkilimin hakkı ve mesleğini icrası kapsamında değerlendirilmesi ve hatta korunması gereken faaliyetleridir. Müvekkilimin aynı zamanda meslektaşı olan Kemal Kerinçsiz’le arkadaşlığı veya hiç görüşmediği Veli Küçük’e hayranlığına dair bulgulara ise hakkında ki tedbirler uygulanınca müvekkilimin ifadesinden ulaşılmıştır. Ki bu bir suç oluşturur diyebilmek ve herhangi bir kişiye hayat görüşü ve sosyal hayatına dair ilişkileri ile yargılayabilmeniz için önce örgütün varlığını, sonra bu kişilerin suçla ve örgütle illiyedini sonrada şüpheli dediğiniz şahsın bu kişilerle ilişkinin suç işlemek amaçlı olduğuna dair elinizde maddi verilerin olması gerekmektedir. Aksi halde kişilerin özel hayatlarını dünya görüşlerine bu şekilde müdahale etmek kimlerle görüşüp görüşmeyeceğine karar vermek yetkisi hukuken kimseye verilmemiştir. Şüphe yoktur diyoruz gerçekten de müvekkilim aleyhine delil olduğundan bahsedilen tüm mesajların ve telefon konuşmalarının tarihi hakkında uygulanan gözaltına alma ve arama işlemlerinden sonraki tarihlere rastlamaktadır. Müvekkilim ile ilgili dinleme ve iletişim tespit tapeleri incelendiğinde bu dinlemelerde örgütle ilgili bir bağlantı tespit edilemediği gibi müvekkilimin özel alanında yaptığı hükümet eleştirileri dışında bir veri de elde edilememiştir. Öte yandan müvekkilim müvekkilleri ile görüşmeleri de dahil gereksiz şekilde iddianameye alınarak mesleğiyle ilgili olarak da hakları ihlal edilmiştir. Ama sözde örgütle ilgisi bağlantısı olduğu iddia edilen kişilerle yaptığı 1 tane dahi telefon görüşmesi müvekkilimin suçla illiyedinin kurulması için iddianame kapsamına alınamamıştır. Bunlar olanlar, olmayanlar ise var olduğu iddia edilen bir örgütün varlığı ve bu örgütün müvekkilimin illiyedi dosyada suçmuş delilmiş gibi gösterilen ama dosyada davayla illiyedi hukuken kurulmamış davalardan bahsedilmesi gibi. Amiyane tabirle çok affedersiniz laf ola beri gele anlatırsınız ama bu anlattıklarınızın dedikodunun ötesine geçmesi ve iddianamede yer alabilmesi için hukuken bir anlam ifade etmesi yani hukukun unsurları ve koşullarını taşıması şarttır. İddianame düzenlenirken bu durumu görmezden gelip atlayamazsınız. Bertaraf edemezsiniz savcılık makamı delil muamelesi yaptı diye bunlar delil de olmazlar. Müvekkilim hakkında delil gibi yapılan delilmiş gibi yapılanlar müvekkilimin yasal hakları ve korunması gereken özgürlükleridir. Daha önce yani tüm bu kişilerle tanışmadan önce müvekkilimin röportajlarında hayata dair görüşleri duruşu bellidir. Dolayısıyla bununla ilgili mitinglere katılmasından daha doğal bir şey düşünülemez. Mitinglere katılma ve davalara girmek için örgüt üyeliği şartı ne zamandan beri vardır? Peki insanların kime hayranlık duyacağına özel yetkili savcılık makamımı karar verecek bundan sonra? Bireysel eylem ve faaliyetler düşünce ve kanaatlerin terör örgütselleştirilmesi ve yargılanması için çok daha maddi ve illiyet bağını kurar delil aramaz mı? Aramalı, bir hukuk devletinde aramalı aksi halde sanıktan delile gidip daha nice örgütlerin kurulması hiç zor olmayacaktır. Ayrıca bu şekilde kuşkunun varlığını kabul edersek tüm ilke ve kanunları çöpe atmış olmaz mıyız? Kullanmayacağız kanun ve kurallara ihtiyacımızda olmaz alınan tedbirlerde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin zırhını delebilecek önkoşul şüphedir bu deliller eğer şüphelilerle ilgili hak icrası anlamında toplantı ve miting hakkı düşünce özgürlüğü ve düşünceyi açıklama hakkı mesleğini icra şeklindeki eylemlerinden oluşuyorsa bu yeterli görülemez. Suç ile delil ve fail arasında somut bir bağ kurulmalıdır ki makul şüphenin varlığından bahsedilebilsin. İşte o zaman savcılık makamı tarafından bu müvekkil aleyhine delil olduğundan bahsedilen bulgulara bu delillere ne zaman ulaşılmıştır, mitinglere müvekkilim dışında yüzlerce insan katılmışken içlerinden neden müvekkilim seçilmiştir sorularının cevabını bizim iddianamede bulmamız gerekirdi. Şüphe daima geçerli bir sebebe dayanmalıdır. AHİM Möry birleşik krallık davasında şüphede dürüstlük ve iyi niyet ilkelerinin aranmasına şüphenin makul olmasının ayrılmaz bir unsuru olduğuna işaret etmiştir. Söz konusu şüphenin makul olabilmesi için şüphelenilen kişi ile söz konusu suç arasında objektif bilgilere ve gerçeklere dayalı bir ilişik olması gerekir. Dolayısıyla kişiyi doğrudan suçla ilişkilendirecek fiillere ait kanıtlar, belge yada bu tür adli bulgular olması gerekir. Yani bir kişinin bir suç işlemesi bir

77

Page 78: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:78

gösterge olarak ne kadar güvenilir olursa olsun duygu, içgüdü, varsayım yada etnik dini yada diğer önyargılara dayanılarak bir gerekçeyle özgürlükten mahrumiyet gerçekleştirilemez. Dolayısıyla tek başına kişinin geçmişte bir suç işlemiş olması da benzer bir suç olsa dahi yeterli şüphe ve tedbir uygulanmasını gerektirmez şeklinde AHİM’in Foks Campell İngiltere davası söz konusudur. Kaldı ki benim müvekkilimin şu ana kadar bu anlamda herhangi bir sabıkası da söz konusu değildir. Şüphenin kişinin mevcut fiili ile ilgili olması da şarttır sadece güvenilir ancak gizli bilgi olduğu öne sürülerek Foks davasında olduğu gibi özgürlükten mahrumiyet uygulamasının hukuka uygun olup olmadığını inceleyen mahkemeye bu bilgilerin iletilmemesi durumunda makul bir şüphenin bulunduğunun kabul edilmesi için yeterli bir gerekçe söz konusu olmayacaktır. Kamu adına görev yapan bir yargı mensubunun böyle bir iddiada bulunurken açık ve somut tehdit örnekleri vermesi gerekirken bunun yerine genel ve soyut kategorik ifadelerin arkasına ifadelerle, yorumlarla ve müvekkilime karşı kastını aşan anlamlar yüklenmeye çalışarak yargıda bulunmaması gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Barbara Mesekoe Je Bardo İspanya davası bu konuyu en güzel şekilde özetlemektedir. Yani bu durum suçsuzluk karinesini zedelemekte savcılık makamının çapraz sorguda sanıklardan muhtemelen ucu açık soruşturmasına delil sağlama kaygıları ve bu dosyadaki delil hazziyetini giderme çabaları da fazlasıyla dikkat çekmekte ve tutuklu sanıkların tutukluluk sürelerini yine bu şekilde haksız şekilde kısıtlamaktadır. Bu tür ihlallerden kaçınmak için mahrumiyet tedbirinin de aynı düzeyde şüphenin mevcudiyetini kanıtlaması şarttır. Tedbirlere gerekçe teşkil eden belirli bir fiile ilişkin herhangi bir açıklama olmaksızın bu uygulamadan etkilenen kişi bu doğrultuda kullanılan yetkinin haklı olup olmadığını da belirleyemez. Savcılık makamı lehimize olan bir kısım delilleri toplayarak örgütle müvekkilimizin bağını ispat, imkansızlığını bu iddianameyle ispatlamakta ve fakat ne yaman bir çelişkidir ki bu delilleri kullanarak ispatladıklarının aksini iddia etmektedir. Müvekkilim ile şiddet veya herhangi bir hukuka aykırı eylem arasında hiçbir bağ kurulmamışken iddianamede yer verilen ve bünyesinde ciddi bir mantıksal çelişki barındıran bu ağır suçlamanın kabulünün imkansız olduğu ve bu ve müvekkilimin kişisel haklarını ihlal eder noktada olduğu açıktır. Bu kararların ve iddianamenin kabul edilmiş olması bunların mahkemede tartışılamayacağı anlamına gelmez. Tam tersine mahkemenin bu iddianameyi bu haliyle kabulü iddianamede savcılarda olan sorumluluğu Sayın mahkemenin omuzlarına da yükler. Kaldı ki CMK madde 216 delillerin tartışılmasını düzenlemiş ve ortaya konan delillerle ilgili tartışmada katılına savcı ve sanığa da söz vermektedir hükmüne yer vermiştir. Şüphenin varlığı ve şüpheliler hakkında tedbir uygulanması için yeterliliği ve delillerin hukukiliğinin denetimi Sayın mahkeme tarafından yapılarak maddi gerçeğe ulaşılması yargılamanın özünü oluşturur. Aksi halde alınan tedbirler keyfi, hukuki dayanaktan yoksun birer hak ihlalinden başka bir şey olmayacaktır. Bunun dayanak yapıldığı işlemler ne kadar uzar hele ki takipsizlik yerine yargılama sürecine denk uzanırsa hak ihlalinin boyutu verdiği mağduriyette bu denli ağır olacaktır. Üstelik bu şekilde oluşan delileri de kararda kullanmak mümkün olmayacaktır ve hukuk sisteminde bu tip uygulamaların yeri olmamalıdır. Efendim aramayla telefon dinlemeleri ve gözaltı ile ilgili de tek tek irdeleme yaptık ama ben onun özetini vereyim. Arama sonucunda müvekkilim aleyhine herhangi bir suç deliline rastlanamamıştır. Ayrıca müvekkilim avukattır ve CMK madde 130 hükmü gereği aramanın yine yönetmeliğin 13. maddesi gereği aramanın mahkeme kararı tarafından alınması gerekmektedir. Ancak müvekkilim hakkında alınan arama kararı bu koşulları da ihtiva etmemektedir. Dolayısıyla burada savcılık makamı tarafından haksız arama ile ilgili kişi hürriyetini ihlal ve konut dokunulmazlığı ihlal etmeleri nedeniyle görevi kötüye kullanma suçu işlendiği bize göre sabittir. Gözaltı ile ilgili kanuni düzenlemeye baktığımızda da yine müvekkilim hakkındaki gözaltı süresi son derece uzundur. Kişinin özgürlüğünün sınırlanması için işlemin ulusal hukuka ve Avrupa insan hakları sözleşmesine uygun olması keyfi olmaması gerekir. Supnasyonel yani ulusal üstü bir kavram olarak yorumlanmalıdır. Buragan kararına göre 4 gün 6 saati aşan bir gözaltı süresinin ulusal mevzuatta düzenlenmiş olması ihlali

78

Page 79: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:79

ortadan kaldırmaz. Yine Klas ve diğerleri Almanya davasında öncelikle terör şiddeti ve organize terörün insanların hayatı ve bir bütün olarak demokratik toplum üzerinde oluşturduğu tehditle mücadelede gizli bilgilerin kullanılmasının gerekli olduğunu kabul ettiğini bir kez vurgulamış ancak bu durum 5. madde hükümleri çerçevesinde soruşturma makamlarının ellerinde bir terör eylemine karşı karşıya olduklarını düşündükleri her zaman ulusal mahkemelerin yada Avrupa insan hakları sözleşmesinin etkili kurumsal denetiminden uzak bir şekilde şüphelendikleri kişileri sorgulama amacıyla yakalayabilecekleri biçiminde bir açık çek bulunduğu anlamına gelmez. Lukanov kararından biraz önce bahsetmiştik yine Foks an Campell Hartly kararları bu doğrultudadır. Bilindiği gibi kişinin özgür iradesini ile ifadesinin alınması gerekmektedir. Kişinin işkence görmesini önlemek ifadesinin baskı ve yanılmayla kırılması işkence izlerinin silinmesini önlemek açısından yargıç önüne hızlı bir şekilde çıkarılması gerekmektedir. Burada gözaltı süresinin uzunluğu en azından sanığın yorulması yönteminin yasak sorgu yönteminin uygulandığını göstermektedir. Kısa sürede bitirilebilecek işlemler 3 veya 4 güne yayılarak kişinin son gün son saate uykusuz, yorgun ve aç bir şekilde ifadesini almak kötü muameledir veya 2 saatte alınacak ifadeler için şüpheliler İzmir’den İstanbul’a getirilerek 2, 3 gün bekletilip 3. ve 4. gün ifadesinin alınması halinde sanığın sinirlerini bozmak, germek ve yormakta üstelik tüm bunları yapmanıza rağmen tam olarak neyle suçlandığınızın dahi bildirilmemesi halindeyse artık hukuka uygun bir gözaltı değil hukuka aykırı ve keyfi bir uygulama ve özgürlükten mahrum bırakma fiili söz konusudur. AHİM içtihatlara göre gözaltında geçen sürenin uzunluğu bildiğiniz üzere sanıktan delile ulaşılmaya çalışıldığına karine oluşturur. Türkiye’de son uygulamalara bakarak bir kriter belirlememiz gerekirse burada makul sürenin aşıldığının kriteri olarak PKK’lı militanların ifadesinin alınma usul ve süresinin dikkate almamızı öneriyorum bu kriteri bizzat hükümet belirlemiştir hükümet bu haktan bir kısım vatandaşları yararlandırıp eşitlik ilkesine aykırı şekilde diğer kısmını ayıramaz. Tam tersine makul süre kriteri oluşturulmuş olur ve bu ise tüm şüpheli ve sanıklara hak olarak sirayet eder ve artık 3 saat dışında kalan müvekkilimle ilgili 2 gün 18 saatlik sürede müvekkilime karşı kamu görev ve yetkilisinin görevini kötüye kullanarak TCK madde 109’da kişiyi hürriyetinden mahrum bırakma suçunu işlediği sabittir. Hatta daha sonra biraz öncede bahsetmiştik bir ünlünün Tarkan’dan bahsediyoruz uyuşturucu kullanmak gibi bir suçta ve özellikle hep gazetelere geçecek haberlerde konu olacak bir şekilde gözaltıların artık 4 günlüğüne çıkarılması da bu anlamda bir hükümete veya yargıya ek bir hak tanımamaktadır. İşlem bittiği halde bir kişinin keyfi tutulması veya işlemin çok daha kısa sürede yapılması mümkün iken bu sürecin çeşitli mazeretlerle uzatılması hukuka aykırıdır ve tazminat sebebidir. Birleşmiş milletler insan hakları beyannamesi 9. maddesine göre hiç kimse keyfi tutulamaz alı konamaz veya sürülemez. Davada olan bu ifadeler bu şekilde alınarak bu sürecin uzunluğundan anlaşıldığı üzere yasak sorgu yöntemlerinden şüphelileri yorma ve psikolojik baskı yöntemleriyle kötü muameleye tabi tutulmuşlardır. Bu şekilde alınan hiçbir ifade de hukuken geçerli değildir. Buna rağmen böyle bir delil hükmü esas alınacak olursa Yargıtay söz konusu hükmü bize göre bozacaktır. İletişimin dillenmesiyle ilgili, telefon dinleme tedbiri kişilerin özel hayatına bir müdahale olduğu için kanundaki şartların tamamı oluşmadan uygulanmamalıdır. Dinlemeyle ilgili kanuni düzenlemeye bakıyoruz CMK madde 135’e göre gözaltı tedbirinin uygulanması için şüpheli hakkında başka türlü delil elde etme imkanı olmayacak katalog suçlardan olacak ve suçluluk hakkında kuvvetli şüphe olacak denilmektedir. Uygulamada suçta üç kişi olduğunda istediğiniz kadar katalog yapın örgüt kapsamına giriyor olay bitmiştir, her türlü tedbiri uygulayabiliriz noktasında bir algılama söz konusudur ama bu nedenli hukuka uygundur. CMK madde 135 6. fıkrasında katalog suçlardan birinin işlendiğine dair kuvvetli şüphe sebepleri olmalı başka surette delil etme imkanı olmamalı. Burada şüphe maddi somut biraz önce belirttiğimiz gibi deliller ile olgulara dayanmalı. Burada da önemli olan olgu ve bilgilerin mevcudiyetinin bulunması işlemin keyfi olmamasıdır, bunu değerlendirilmesi de Cumhuriyet savcısının görevidir. Yine tedbirin son çare olduğu unutulmamalıdır. Biraz önceki

79

Page 80: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:80

buna dair açıklamalarımızda söz konusudur. Adil yargılama yapıldığını kabul edilmesi için savunma makamının da bağımsızlığı teminiz altında bulunması gerekir. Burada müvekkilimin avukat olması söz konusudur. Profesör Sulhi Dönmezer savunma makamının bağımsızlığının unsur ve koşullarını şu şekilde sıralamıştır, avukatın mesleğini toplumun hiçbir kesiminden ve herhangi sebeple doğrudan veya dolaylı olarak hukuk dışı bir sınırlamaya etkiye tahrike baskıya tehdide uğramadan ve böyle bir korku altında girmeden icra etmesi, avukatın bütün insanlar gibi inanç ifade hareket edebilme ve toplantı özgürlüklerine sahip olabilmesi, meslek standartlarının ihlali halinde uygulanacak soruşturma usullerine avukat bakımından adil yargılama hakkını saklı tutması. Müvekkil ile arasındaki mesleki ilişkilerin ve bunların içeriğinin gizliliğinin mutlak olarak sağlanması örneklenebilir. Bu ilkeler düşünüldüğünde müvekkilimin mesleği kendisine karşı işlenen suçları daha da ağırlaştırmıştır. Danıştay’ın telefon dinleme kararında avukatlar hakkında özel düzenleme yapması söz konusu olmuştur. Avukatlar hakkında suç şüphelisi olmasalardı ilişkisi ve bağlantısı görüldüğünde kayda alındığına dair yönetmenlik hükmü uygulaması durdurulmuştur. Kaldı ki, daha da önemlisi böyle bir uygulama herkesin keyfi şekilde dinlenmesine yol açar ki bu özel hayatın ve pek çok korunan hakkında ihlali olacaktır. Yargıtay ve Danıştay bu tehlikeyi görerek telefon dinleme konusunda son aldığı kararlarda bu konudaki hukuksuzluğu gidermeye çalışmıştır. Biraz önce bahsettiğimiz 9. ceza dairesinin 2008/874 esas ve 2008/22381 karar sayılı 2008 tarihli kararında özetle; amacı ne olursa olsun hiçbir kuruma demokratik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan insanlar şüpheli görülerek ülke genelini kapsayacak şekilde telefon dinleme yetkisi verilmez, talepte bulunulan kolluk yetkililerinin bulundukları yerler itibariyle yetkili olan ve ağır ceza mahkemesi üyelerinin kendi yargı çevreleriyle ilgili karar vermeleri gerekir denmiştir. Bu kararlarla da müvekkilim aleyhine olduğu iddia edilen mesajların, telefon dinlemelerinin delil olarak değerlendirilerek karar gerekçe olması söz konusu olamayacağı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu şüphe konusunda iki farklı karar alınmıştır Cumhuriyet başsavcısı Zekeriya Öz tarafından. 7.2.2008 ve 6.2.2008 tarihli 7.2.2008 tarihli kararla 6.2.2008 tarihli karar düzeltilmiş, yanlışlıkla iki kez fakslandığı belirtilmiştir. İlk kararda Ümraniye’de ele geçen bombalar gerekçe olarak gösterilmiştir. İkinci kararda ise 2007/1536 sayılı dosya kapsamında yapılan soruşturmayla ilgili olarak denmiş ve gerekçe olarak bu gösterilmiştir. Düzelttik de yollamadık demek. Bu denli ağır suçlamalarda ne denli anlamlı bir mazeret olabilir? Ancak ilk aşamada sanıktan delile gidilirken amiyane tabirle ayağına dolaşma şeklinde görülen bu yanlışlıklarda bizzat iddianameyi sanıklar lehine delil haline getirmekte ve ulaşılan delillerle hukuk devleti ilkelere çerçevesinde ve kanuni yollarla ulaşılmadığını göstermekte makbul gerekçelerle delil elde edilmeye çalışıldığına dair delil oluşturmaktadır. Buna rağmen böyle bir iddianamede neden suçlandığını ve neden sanık olduğu konusunda sadece sanıkların tereddüt yaşamadığı gösteren, yaşamadığını gösteren bu delillere rağmen, dosyada halen tutuklu sanıklar mevcuttur. Yasanın açık ve kesin ifadesinde kural, hukuka uygun yargılama ve delil toplama konuları ise buna aykırılık mutlak bir hukuka aykırılıktır. Bu aykırılığın sonuca etkili olduğu tartışılmaz bu şeklide elde edilen delillerde yargılamada kullanılamaz. Bilindiği gibi anayasa 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına saygılı demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Anayasa 12. maddesine göre her Türk vatandaşı kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak hürriyetlere sahiptir. 13. maddesine göre bu temel hak ve hürriyetler maddede sayılan sebeplerle anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak özlerine dokunmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerle ve ancak kanunla sınırlandırılabilir. 14. madde, temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmasını düzenlemiştir. Yine 17., 21. maddeler, 34., 25. maddelerde toplantı kanaat. 26. maddede düşünceyi açıklama ve yayma. 40. maddede sağlanan temel hak ve hürriyetlerin korunması istisnasız olarak düzenlenmiştir. Burada tek anlaşılmayan husus müvekkilimin bu hakları istisnası olarak suç işlediğinin niçin tespit edildiğidir. İddianamede müvekkilimin sayfalarca hiçbir şekilde ismi geçmezken kendisine ne şekilde ulaşıldığına dair

80

Page 81: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:81

herhangi bir delilden bahsedilmeyerek, iddianamenin 116. sayfada direk müvekkilimin ismi hukuk departmanı bölümünde yer almıştır. 116. sayfaya kadar müvekkille ilgili hiçbir suçlama, hiçbir delil, hiçbir şeyden bahsedilmemektedir. Aynı şekilde devam eden açıklamalarda da bu konuda şüphenin nasıl ve zaman ne şekilde ne derecede oluştuğunu bu yüzden anlamak mümkün olmamıştır. Çünkü savcılık makamı bu konuda da tüm açıklamalarını yaparken sadece önyargıları yorumlarını iddianameye yansıtmakla yetinmiştir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 8. maddesiyle herkesin özel hayatı, aile hayatı, konutu ve haberleşmesi koruması altına alınmış bunlara getirilecek sınırlamaların sebep ve ölçülerin kanunla düzenleneceği kanunla belirtilmiştir. Bununla ilgili pek çok Yargıtay kararı da bulunmaktadır. Dolayısıyla delil niteliği taşımayan verilere delil denilmesi onları delil yapmamaktadır. Yargıtay hukuk genel kurulu 25 Eylül 2002 tarihli kararında, ceza yargılamasında olduğu gibi hukuk yargılamasında da hukuka aykırı yoldan elde edilen delillerin değerlendirmeye alınmamasını ve yargıda kullanılmaması gerektiğinden bahsetmiştir. Yine dinlenen tesadüfen elde edilen delillerin kararı esas alınamayacağından bahsetmiştir, bununla ilgili dilekçemizde de yazdık pek çok Yargıtay kararı söz konusudur ve bu kararların anayasayla da birlikte anayasanın 15. ve 38. maddelerinde suçluluğu hükümle belli edilinceye kadar kimse suçlu sayılamaz, hükmü ile de birleştiğinde hukukun üstünlüğünden yana Yargıtay reyini kullanmıştır. Böylece kanunumuz delilin değil hukukun üstünlüğünü kabul etmiştir. Ayrıca ceza kanunumuz madde 206 ikinci fıkrası A bendinde delil hukuka aykırı ise ikame edilemez. 217. maddesinde yüklenen suç hukuka uygun şekilde elde edilmiş delillerle ispatlanabilir hükümlerine yer vermiştir. Böylece her türlü takdir yetkisini ortadan kaldıran mutlak bir delil ve değerlendirme yasağı söz konusu olmuştur. Bu dava da sanıklar ve özellikle müvekkilimin aleyhine kantırın topuzu kaçmış bu dengeler kurulamamış telafisi imkânsız zararlar meydana gelmiştir. Ceza yargılaması bakımından mesleki davranış kuralları ceza yargılaması çerçevesini görev yaparken savcılar her zaman insan hakları temel özgürlüklerin korunması için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6. madde ve aynı içtihatların da açıkça kabul edilen adil yargılama ilkesini desteklemek, görevini adil, tarafsız, objektif ve hukuk kuralları çerçevesinde bağımsız şekilde icra etmek ceza adalet sistemini mümkün olduğunca süratli işletmek, adalet yararına davranmak, tutarlı olmak masumiyet karinesine saygı duymak. Tüm inceleme ve soruşturmaların dava açılması veya açılmaması kararında veya adaleti etkileyebilecek diğer kararlardan önce olmasının veya yapılmış olmasının sağlanmasının çalışmak. Ne olursa olsun şüpheyi etkileyecek son leh ve aleyhte şartlar dâhil bir dava ile ilgili tüm şartları göz önünde bulundurarak tarafsız bir soruşturma sorumluluğunun temelsiz olduğunu gösterdiğinde dava açmamalıdır. Müvekkilimin hakkında tek bir, tanık beyanı söz konusudur. O da tanık Zihni Çakır’ın beyanıdır. Biraz önce de çapraz sorguda üzerinde duruldu. Bu beyanda da müvekkilimin aleyhinde yine hiçbir husus söz konusu değildir. Herhangi bir irtibatı bulunduğuna dair zaten müvekkilimin herhangi bir beyanı olmamıştır. Tanığın ifadesinde biraz önce çapraz sorulduğu üzere müvekkilimin hakkında nasıl bir şüphe oluştuğunu neden bu şekilde sorulduğunu düşünmeden edemiyoruz. Çünkü tanığın verdiği cevap bu operasyondan sonra Ergenekon’la bağlantısı olduğunu öğrendiği şeklinde. Soru tarzının yönlendirici ve taraflı olduğunu düşünmekteyiz buna rağmen verilen cevap açıktır. İfadenin sonunda belirttiği operasyon sonrasında Ergenekon’la bağlantılı olduğunu öğrendiği ibaresi ise çok çarpıcıdır. Ve sadece kamuoyunda müvekkilim aleyhinde bir önyargı oluşturarak yargısız infaz yapıldığı ve kişilik haklarının zedelendiği ve savcılığın müvekkilimin haklarını ihlal ettiği dışında bir vakıa ve eyleme delalet etmemektedir. Ayrıca Taner Ünal’la zaten bu tanığın ifadesinde geçen Taner Ünal’da 1995 yılından beri Fuat Turgut’la görüşmediğini açıkça belirtmiştir. İddianamede pek çok dernek sayılmış bunların bir kısmının iddianamede bu kuruluşların faaliyetlerinin tümünde yasaya aykırı olduğu iddia edilmemektedir. Burada suç örgütüyle bağlantısı olmayanlarla ne amaçla dosya içerisine alındığını anlamak mümkün olmamıştır. Ancak iddianamede buna benzer şekilde biraz öncede belirttiğimiz gibi bireysel

81

Page 82: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:82

isimlerde geçmiştir. Bütün bunlar sanığın sanıkların haklarını da ihlal etmektedir. Yine iddianamede 1796 ve 1797. sayfalarda yine 1840. sayfada sanığın Kemal Kerinçsiz’le ifadesi ve aynı zamanda Kemal Kerinçsiz’in diğer şüphelilerle örgütsel irtibatı başlığı altında şüpheli Fuat Turgut ile birlikte İzmir’de düzenlenen mitinge iştirak ettiği, kendisinin hazırlayıp sunduğu programa Fuat Turgut’u konuş olarak alıp konuşturduğu şüpheli Kemal Kerinçsiz’in Orhan Kemal, Elif Şafak aleyhine açılan davalara şüpheli Fuat’ın katılmasının uygun olacağını söylemesi üzerine Fuat’ın davaya katılma talebini bulunduğu, sürekli irtibatlarının olduğu anlaşılmaktadır. İddianamede dava ile şeklinde bir tespit yapılmıştır. İddianamede davayla ilgisiz iki davadan bahsedilerek yapılan süreklilik tespiti yine dikkat çekmektedir. Bu gerçekten mümkün olabilir mi olması suç oluşturabilir mi? Yine 1850 ve 1862. sayfalarda Kemal Kerinçsiz’le defaten telefon görüşmesi yapıldığından bahsetmiş sonrasında 1874. sayfasından itibaren müvekkilim savcılık ifadesine geçilmiş ve müvekkilimin hakkında yine iddianamede 1875’te açıkça ifade edilmiştir ki; aramalarla hakkında herhangi bir suç unsuruna rastlanmamıştır. Türk dünyası kültür ve insan hakları derneği genel başkanı yardımcılığı yürüttüğü belirtilen müvekkilim bu derneği iddianamede yer almamaktadır. Bu derneğin suç işlediği iddiası yoktur. İllegal olduğundan bahsedilmemektedir. Delilden sanığa gidildiği hiçbir şüphe olmaksızın tedbirlerin uygulanmadığı ise iddianame kapsamında açıkça anlaşılmaktadır. Müvekkilimin katıldığı eylemlerle ilgili iddianameyi incelediğimizde; müvekkilimin hakkında dosyada sabit olan unsurlardan biri yasal eylemlere katıldığıdır ki, bir şüpheye sebep olur mu ancak iddianamede şehit cenaze törenleri ve şehit ailelerinin dayanışma ve yardımlaşma dernek toplantıları da bulunmaktadır. Yine bu düşünce tarzına göre sürekli açık hava toplantılarına ve basın açıklamalarına katılan avukat Fuat Turgut ile insani ilişkileri olan herkesin örgüt üyesi olarak kabul edilip binlerce insan hakkında örgüt davasının açılması uygun olduğu elbette ki savunulamaz. Aksi halde bu konu toplumsal yaşamda her miting arkadaşını ve sosyal ilişki kurduğun insanı örgüt üyesi yapmak zorunluluğunu doğurur. Ceza sorumluluğunun bireyselliği böyle bir anlayışı savunmayı asla müsaade edemez. Yasalara uyan suç işlenmemiş hiçbir eylemden ötürü hiçbir kimsenin suçlanması da mümkün olamaz. Hukuk çerçevesinde faaliyet gösteren bir terör örgütü de olamaz. Terörle mücadele yasasının 1. maddesi terör örgütünü tanımlarken, doğrudan doğruya suç teşkil eden eylemlerden bahsetmiştir. Müvekkilim hakkında bu delillerle iddianameden anlaşıldığı kadarıyla avukat Kemal Kerinçsiz’in hakkında, 22.01.2008 tarihinde aramalarda ele geçen 18 nolu CD’den ulaşılmıştır denmiştir. Bu CD’de, aleyhine delil olarak hiçbir şey bulunmaması da iddianamede kullanılan şaşırtmalı yoku varmış gibi gösterme delilin sonucudur. Burada toplantı özgürlüğünün ihlali dışında nasıl bir suç deliline işaret olduğunu anlamak mümkün değildir. Kaldı ki savcılık makamı iddianamede şehit aileleri derneği tarafından düzenlenen yasal mitinglere ve açılan davaları dâhil suç deliliymiş gibi saymaktan çekinmemiştir. Buradan nereye gittiğimiz konusu ayrıca şüphelidir. Dosyanın akıbeti halen devam eden delil toplama eylem ve işlemleri ve soruşturma nedeni de tamamen müphemdir. Bu dava tüm kurallar ihlal edilerek daha önce hiç yapılmamış uygulamalarla, bu dava tam bir sürpriz konusu halin dönüştürülmüştür. Bu aşamada hangi suçlardan suçlandığımız konusunda halen tam olarak bilgi edinmemiz mümkün olmamıştır. Burada asıl sorun böyle bir uygulama ve muamelenin kabul edilmemesi özellikle bir hukuk devletinde mümkün olabilir mi sorusu sorulmasıdır. Bu şekilde zaten basında müvekkilime yeterince zarar verilmiş tüm kişilik hakları basın aracılığıyla ayrıca ihlal edilmiştir. Dava devam ettiği sürece iddianamenin hala kim tarafından basına servis edildiğinin ortaya çıkarılmaması ve ile müvekkilimin daha ne kadar terörist damgalı lanse edileceği sorusunun cevabı ayrıca endişe uyandırmaktadır. Müvekkilime ne şekilde ulaşıldığının hakkındaki delillerin iddianamede belirtilmesi, açıklanması ve illiyet bağı kurulması gerekirken bu hususlar hiçbir şekilde açıklanmamış, adil ve ayrıca dürüst yargılama ilkesi ihlal edilmiştir. Bu aşamaya kadar dernekler sayılmış, örgütün pek çok illegal faaliyetinden, ele geçirilen belgelerden, gizli tanıklardan, verdikleri isimlerden bahsedilmiş ve fakat

82

Page 83: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:83

müvekkilimin ismi bunların hiç birisinde geçmemiştir. Hakkında beyanda bulunan tek tanık, biraz önce belirttiğimiz gibi Zihni Çakır'dır. Herhangi bir suçla ilgili illiyedinden bahsetmemiştir. Sonuç olarak bu tedbirlerin bu şekilde uygulanması formel hukuki zemini var olduğu durumlarda bile yetkinin keyfi kullanımı ve hukuka aykırılık olarak değerlendirilmesi kaçınılmazdır. Müvekkilim lehlerinde dosyaya hiçbir delil dosyaya ibraz edilmemiş olması da bu aşamada şaşırtıcıdır. Bundan sonrasında ise müvekkilim hakkında deliller yoruma dayalı olarak delil olduğu ileri sürülen yasal enstrümanlar ve yine bu davalarda savunma ve yasal görüşlere katılmasından ibarettir. AHİM 11. madde dernek kurma ve toplantı özgürlüğünü düzenlemiştir. Anayasada da biliyorsunuz ki karşılık hükmü vardır. Kaldı ki tüm toplantı ve dernekler yasal olup buna dair bir iddia da yer almamasına rağmen yine illegal, legal enstrümanlardan, nasıl oldu da illegal bir beste ortaya çıktı anlamamız mümkün olmamıştır. Bu şekilde iddialarda bulunmak için önce bunların koruma sınırının dışına çıktığını ve örgütün amaçları doğrultusunda yapılan eylemler ve kurulan dernekler olduğunu illiyet bağlarının somut delillerle açıkça ve savcılık makamı tarafından ispatı gerekmektedir. Oysa iddianamede pek çok dernek toplantı sayılmış ve hepsinin suç unsuru taşımadığı belirtilmiş ama hangilerinin tam olarak ne şekilde suç illiyedi olduğu da açıklanmamıştır. İlk çıkış noktamız bu olmalı bir yasal toplantıya katılım ki, katılan bir teröristte olsa katıldığı toplantı da bir suç işlemişse bu toplantı ve bu toplantıya katılım herhangi bir suçun unsuru olarak mahkeme huzuruna sanık aleyhine delilmiş gibi olarak sunulamaz. Bunun aksinin iddiası ise somut ve olaya uygun delillerle mümkün olacaktır. İlliyet bağı da unutulmamalıdır. Bir toplantı bu toplantıda suç işlenmişse suç işleyenler cezaların şahsiliği ilkesine göre yargılanmalıdır. Çünkü bu tür yürüyüşlerde özellikle bu grupları provoke etmek amaçlı insanların katıldığı yasal eylemi illegalleştirmeye çalışmaları ihtimali her zaman yüksel olduğunu da değerlendirmek gerekir. Öte yandan yasal izinli gösterilerle, benzer dünya görüşünde bulunduğunuz insanlarla bir araya gelmeniz, bu dünya görüşü çerçevesinde başka yasal faaliyetler bulunmanızda suç unsuru oluşturmaz. Hatta tam tersine burada yoruma açık olmayan kısım, kişinin toplantı hakkı vardır ve yasallarla korunur kısmıdır. Burada bununla ilgili riskler sadece sanıklara değil tüm toplumu zarar, bu şekilde yorumlandığı takdirde tüm topluma zarar verici olacaktır. Şöyle ki; bu davada savcılık makamı tarafından iddianamede yasal mitingler, yürüyüşler, yasal dernekler, belli sivil toplum örgütleri sözde örgütle illiyet kurulmaksızın delilmiş gibi sunularak aynı zamanda belli sivil toplum örgütleri susturulabilir. Protesto için eylem yapmak şiddet içermediği sürece cezalandırılamaz. İlliyet bağı kurulmaksızın terör örgütü güdümlüdür protesto edenler örgüt üyesidir denilemez ama protesto da demokratik toplumlarda, en doğru eleştiri yöntemlerindendir ve yapılmalıdır. Ancak sözde sivil toplum örgütleri topluma hâkim olduğunda protestolar anlamını yitirecektir. Çünkü bu örgütlerin asıl amacı kuruduğu hak değil güç olacaktır. A pardon hükümet güdümlü protesto örgütleri topluma hâkim olursa. Kaldı ki, tam da bu kişiler tutuklanmış ve yargılanmaktayken bunlarla ilgili sivil toplum örgütleri susturulmuşken yerlerine gelen sivil toplum örgütlerinin ortak savunduğu hükümet politikaları daha da kötüsü, aslında sermaye olduğunu görmek. Tüm bu endişelerin haklılığını pek kısa sürede ortaya çıkartmıştır. Eğitim sisteminin durmadan değişmesi, sınav sisteminin tamamen allak bullak edilmesi ve cehaletin esas alınması. Paraya dayalı bir eğitim sistemiyle yönlerildirmeye müsait bir toplum söz konusu olduğu da düşünüldüğünde tablo çok daha ürkütücüdür. İşte bu yüzden halk için var olan güdümsüz sivil toplum örgütleri çok önemlidir. Özgür ve tarafsız sadece halkın tarafında olan basın çok önemlidir. Hükümet politikaları korkmadan eleştirebilmek ve hükümetinde bu sorulardan korkmaması, rahatsız olmaması, çok önemlidir işte bu nedenle demokrasinin değişmez koşulu; düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı özgürlüğü olmalıdır. Aydın rahatsız etmelidir. Bunun bizi götüreceği diğer bir nokta ise Avrupa Birliği güdümlü ve ayrıca Fettullahçı yapılanmanın propagandasını yapan hükümet tarafından yönlendirilen parasal kaynağını vergilerimizden alan, halkın menfaatini esas ve hedef almayan hükümet teşvikli belli zümreyi ve daha da kötüsü emperyalizmin menfaatleri için gösteri yapılan

83

Page 84: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:84

sözde sivil toplum örgütlerinden oluşan organizasyonlar olmamalıdır. Yapılan miting ve gösteriler gaz alma operasyonu ötesinde bir anlam bir ifade etmez hale getirilmemelidir. Veya benzin fiyatlarını protesto edelim diye bisiklete binelim, toplu taşıma araçlarına yönelelim demek yerine. Trafiğe çıkalım farları açık kapatalım, benzin harcaya harcaya eylem yapalım şeklinde biri bizimle dalga mı geçiyor hissine kapılabilecek türden eylemlere sebep olmamalıdır. Böylece işçiyi savunması gerekirken sendikanın işverenin temsil etmesi mümkün olacaktır. Sanki üretici yararına kurulmuş gibi başına fabrikatör bir milletvekili getirildiği ulusal üretici örgütleri desteği ile hazırlana kanunlarla aslında üreticinin sonu hazırlanacaktır. Bunun bizi götüreceği yer işsizler ordusu artacak, üretilen her şey kartellerin ve şirketlerin elinde olduğundan ve iş gücünüz emrine verildiğinden minimum maaşla maksimim fiyata ekmek almak zorunda kalıp yaşamak için her şeyimizi satmak zorunda kalmak ve köleleşmek noktası dahi olabilir. Kaldı ki devlet okul ve hastaneleri dahi ihaleyle özel şirketlere satışın hükümet tarafından planlandığı ve cennetmiş gibi gösterildiği böyle bir dönemde. Bu örgütlerin önemi daha arttırmaktadır ve sindirilmesinin çokta masum olmadığı kanaati güçlenmektedir. Çünkü bu şekilde tek amacı daha fazla kar etmek olan şirketlere sağlığımızın, eğitimimizin, devredilmesi tamamen geleceğimizi çocuklarımızın geleceğini bu şirketlerin olmayan insafına bırakmak olacaktır. Bu kişiler hapse atıldıktan sonra düğmeye basılmışçasına eleştirdikleri konularda gündeme oturmuştur. 2009 yıllarının sonunda Avustralya’da Osmanlı imparatorluğu zamanında Süryanilere yönelik sözde soykırım uygulaması nedeniyle Sydney kendi belediye meclisi 1. dünya savaşı sırası ve sonrasında öldürülen Süryanilerin anasına anıt inşa edilmesini gündeme almıştır. Amerika Birleşik Devletleri parlamento kararı ile Ermeni, Süryani, Pontus, Ansur katliamı yaptığımıza dair karar alınmıştır. Ve ses getiren bir doğru dürüst eylem ve mitingde yapılmamıştır. Kemal Kerinçsiz bu noktada ister istemez akla gelmez diyebilir miyiz? Gerçekten hukuki olanı illegal, illegal olanı hukuki diyen gizlilik kararı olan dosyalarla ilgili protestolar yapan ve olaylar nerdeyse olmadan hem de kostümleriyle tam teşekküllü eylemler yapan ama nedense hep hükümete taraf olan örgütlerse 20 kişilikte gösteri yapsalar gazeteler manşet olmaktadırlar. Ama bu yeni sivil toplum örgütleri soykırımla ilgili mitinge vakit bulamamaktadırlar. Oysa protesto, demokratik toplumlarda en doğru eleştiri yöntemlerindendir ve yapılmalıdır. Ancak sözde sivil toplum örgütleri topluma hâkim olduğunda protestolar anlamını yitirecektir. İşte bu yüzden halk için sivil, var olan güdümsüz sivil toplum örgütleri biraz önce belirttiğimiz gibi çok çok önemlidir. İddianamede müvekkilimin sanık vekili ve müdafii olarak girdiği iki davadan bahsedilmiştir. Bunlar; Hrant Dink davası ve Orhan Pamuk davasıdır. Bunların dosyaya delil olarak alınması bize bir kez daha burada masumiyet ilkesinin ihlal edildiğini açıkça ispatlamaktadır. Kaldı ki bunlarla ilgili yeterli veri olsaydı zaten dosya kapsamında olurlardı ancak değiller. Bu hususta çapraz sorgu sırasında hiçbir şekilde gözetilmemiştir. Anayasanın 36. maddesi ve bu konuda her vatandaşa yasal bir imkân vermektedir dava açma yolunda. Yasaların verdiği imkânı kullanarak TCK 26. maddesinde de müvekkilim hakkın icrası olarak kabul edildiği bu davalara avukat olduğu da düşünüldüğünde vekil olarak girdiği dışında bir veri elimizde bulunmamaktadır. Kaldı ki avukatların yine Zeynep Güven’in “zor davaların avukatları” adlı başlıklı makalesi de oldukça belli noktaların altını çizmesi noktasında son derece önemlidir. Burada bir hususu daha dikkati çekmektedir. Ayrımcılık ilkesi çok ilginç bir şekilde işte bu Türklerle ilgili hikâye boyutuna gelmiş ve ayrımcılık ilkesi çoğunluk aleyhine çok istisnai olarak şuan ülkemizde ihlal edilir hale gelmiştir. Eleştirileri artık yükselmektedir. Bu çok ilginç, ayrımcılık ilkesinin istisnai olarak ihlal edildiği ender rastlanır trajikomik gibi bir trajikomik sonuç şuanda ne yazık ki söz konu, yaşanmaktadır. Müvekkilimin ikrarı sosyal ilişkileri, mesaj ve telefon dinlemeleri ile ilgili olarak da bir kez bile görüşmediği kişilerle müvekkilim arasında örgütsel irtibat tespit edilmiştir iddianamede. Bu irtibat ne şekildedir ve nasıl kurulmaktadır bu konu tamamen müphemdir. Öte yandan savcılık makamı iddianamede müvekkilimin ifadesi hakkında sanki ikrarda bulunmuş gibi yorumlar yapmaktan da çekinmemiştir. Şüphelinin irtibatta bulunduğu fikir ve amaç birlikteliği olan kişiler irdelendiğinde,

84

Page 85: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:85

şüphelinin beyanlarının çokta basite alınacak beyan olmadığı anlaşılacaktır, şeklinde yorumlar yapmıştır. Bu yorumla dahi aslında şüphelinin beyanlarının basit olduğu, esas kabul edilmiş savcılık makamı tarafından da bunun esas olduğu kabul edilmiştir. Müvekkilimin herhangi bir suçu kabul etmediği, söz konusu kişilerle irtibatının hiçbir şekilde suç kapsamında algılamayarak, tam tersini bunlara suç yüklenemeyeceğini düşünerek sorulara cevap verdiği son derece aşikârdır. Bu durumda savcılık makamınca müvekkilimin ve örgütün irtibatının mesnetsiz kabul edildiği ve hatta ne olduğu da netleşmeyen suçlarını itiraf etmiş gibi iddianameye geçirildiği tespiti çok daha doğru ve hayatın olağan akışını uygun bir yorum ve mantık ve çıkarım olacaktır. Yine bu ifade de bir noktanın da altı çizilmiştir aslında. Sanık ile suç teşkil eden olaylar arasında bir ilişki olduğu yanında aynı zamanda bu olayların iddia edilen suçlar, suç kapsamına girdiği gösteren hayatın olağan akışına uygun ve maddi deliller olması gerektiği ama iddianamede bunlara yer verilmediği. İddianamede yine bu çelişkili ve anlamamız mümkün olmayan mantıkla, müvekkilimin ile ilgili birkaç kez normal bir davranış olmadığı değerlendirilmesi yapan savcılık makamı müvekkilimin özel günlerde, bayramlarda, düzenli olarak cep telefonunda kayıtlı kişilere cep telefonu mesajı ile darbe çağrısı yaptığı iddiasında bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyetini korumak için milliyetçi, devrimci ihtilal kaçınılmazdır, şeklindeki mesajı ise; Cumhuriyeti yıkmak için darbe yapmak şeklinde yorumlamakta bir sakınca görmemiştir. Ki iddianamede tanımlarda bile bir husus dikkat çekmektedir o da masumiyet ilkesi esas alınmalı. Şüpheden sanık yararlanma ilkeleri hâkim olmalıyken, tüm yorumların sanıkların suçlu olduğu esasına dayandırılmasıdır. Biraz önce müvekkilim de bahsetti. 4 tane madde saymış en şiddet eylemi içerikli, en suçla irtibatlı tanımı savcılık makamı seçip bunun üzerinden yorum yapmayı tercih etmiştir. Müvekkilim yine ihtilalle ilgili gerekli açıklamayı yapmıştır. İhtilal darbeyle çok karıştırılan bir kavramdır. Sözlüklerde de böyle geçmektedir ihtilal; ancak köklü bir değişiklikten bahsetmesi söz konusudur hukuka aykırı değildir genel olarak şiddeti bu kavramı barındırmaz. Kavramla ilgili açıklamalar zor kullanma şartı olmadığı üzerinedir. İddianamede buraya zor kullanma eklenilerek anlam olduğu gibi olumsuzlaştırılmıştır. Devletin mevcut yapısını ve iktidar düzenini değiştirmek amacıyla zor kullanarak yapılan halk hareketi anlamına gelen ihtilal isteği ve bu isteğin 700-800 kişiye gönderilerek çağrı yapılması masum bir düşünce açıklaması olarak değerlendirilemez ibaresine iddianamede yer verilmiştir. Savcılık makamına neden sadece şiddet çağrıştıran tanımlarda yoğunlaştığı hususun sorulması gerekmektedir. Çünkü bunlara suç delili olarak sunulan verilen tamamen yasal faaliyetlerdir. Vekil olarak katıldığı davalar biraz önce bahsettik ve yasal yürüyüşlerdir. Kaldı ki iddianamede bahsedilen hiçbir şiddet eylemi silah ve eylemli, müvekkilimin arasında organik bir bağ kurulamamıştır. Buna rağmen bu şekilde yorum yapılmıştır. Bunun yerine burada iddianameye hâkim olan itham usulü önyargılı ve zorlama yorumlarla dahi bir bağ kurulamamışken direk suç isnadında bulunulması dikkat çekicidir. Öncelikle kanunun koruduğu bu mesajı irdelememiz gerekirse kanunun koruduğu rejim Cumhuriyettir. Halı hazırda yönetim şeklimiz yani iddianamede ifade edildiği şekliyle devletin mevcut yapısı da Cumhuriyettir. Bu mesaj lehine olarak kabul ediliyorsa tamamen müvekkilimin lehine bir delildir. İddianamede bahsedilen mesajda hiçbir yoruma açık olmayan kısım TC kısaltmasıdır yani Türkiye Cumhuriyeti kısaltmasıdır. Bu mesajın iddianamedeki yorumun yapılması mantıken mümkün değildir. Mesaja savcılık makamı tarafından yapılan yorum son derece zorlamadır, hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu mümkün değilken iddianame imkânsızı başarmış beyazı ispatlayan delille siyahı iddia etmekte son derece ısrarcı davranmıştır. Yine iddianameye göre şüpheli Fuat Turgut’un kaçınılmaz olarak ifade ettiği milliyetçi, devrimci ihtilal beklentisi aynı zamanda örgütün beklentisi ve amaçlarından biridir, mesajla korunmak istenen amaç bu denli açıkken iddia makamı tarafından yapılan yorum tam anlamıyla şaşkınlık yaratıcıdır. Yine iddianamede mevcut anayasamızda bir hükümetin ne şekilde kurulacağı ve ne şekilde görevinin sona ereceği kurallara bağlanmıştır. Demokratik bir sistemde halkın iradesi sandıktan belirleneceği, her kesin malumudur. Ancak şüphelinin

85

Page 86: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:86

milliyetçi, devrimci bir ihtilal istemesinin düşünce özgürlüğü içerisinde mütalaa edilmesi mümkün değildir, düşünceye açıklamak suç değildir. Ancak yakın ve açık tehlikeye oluşturan şiddet çağrıştıran düşünce açıklamalarını ifade özgürlüğü içerisinde değerlendirmek mümkün değildir. Devletin mevcut yapısı ve iktidar düzenini değiştirmek amacıyla zor kullanılarak yapılan halk hareketi anlamına gelen ihtilal isteği, bu isteğin 700-800 kişiye gönderilerek çağrı yapılması masum bir düşünce açıklaması olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir. Ve buna gerekçe olarak da mevcut anayasal sistem içinde (bir kelime anlaşılamadı) mevzuat hükümleri çerçevesinde demokratik seçimle iktidara gelen bir hükümetin ihtilalle yok edilmesini istemek ve bu yönde ortam hazırlanması için girişimleri olan bir şahıs veya örgütün geçmişinde birçok geç askeri müdahalelere maruz kalmış ülkemizde normal karşılanması düşünülemez. Şüphelinin yaptığı çağrı bireysel bir bağrı olmayıp örgütün amaçlarına ulaşmak maksadıyla yapılmış genel eylem planının uygulamaya konmasıdır denmiştir. Aslında burada ilk dikkati çeken husus bizzat savcılık makamının yorumlarındaki önyargılarının kaynağı ile birlikte ikrar etmesidir. Müvekkilimin hakkındaki itiraf iddiasından çok daha gerçekçi bir itiraf burada söz konusu olmuştur. İddianamedeki bu cümleler, paranoyanın yargıya yansımasının taraflı ve önyargılı abartılı yorumların ikrarı hatta açıklaması gibidir. Çünkü burada iddia makamı çok darbe görmüş ülkemiz hususunu illegal yorumlara meşruiyet zemini gibi görmüştür. Yan kesiciye cüzdanını çaldıran savcı, yolda yürürken her çarptığı adama hırsız muamelesi yapma hakkını kazanmaz. Bu şekilde yorumlarla düzenlenmiş bir iddianamenin bizzat kendisi asıl toplumda infial kaynağı olabilir. Bu noktaya gelirsek hiçbir özgürlük eylemi, özgürlük sınırlarında zaten değerlendirilemez. Tıpkı iddianamedeki gibi ancak, şüphelinin milliyetçi, devrimci bir ihtilal istemesi düşünce özgürlüğü içerisinde mütalaa edilmesi işte o zaman gerçekten mümkün olamaz. İşte bu noktaya geldiğimizde her şeyi suçlayabilir, böyle abartılı ve şiddet eylemine anlamlar yüklememiz mümkün olabilir. Bizzat iddianameyi hazırlayan makamlarında yani yargının da korumakla yükümlü olduğu Cumhuriyetin korunmasına dair bir düşünce açıklamasından ibaret olan bu mesaj, üstelikte özel alanda yollanmış olan bir mesajdır. Bugün 3 yıl önce sanıkların eleştirdiği savundukları ülkemizin gündeminden düşmemektedir. Toplumda paranoya ve güvensizlik hiç olmadığı boyutlara ulaşmış, benim müvekkilim sadece farkı sadece endişelenmeye biraz daha önce başlamış olmasıdır. Yine bu mesajla ilgili müvekkilimin alternatif bir rejim ve kanlı bir faaliyet ve isyan önermediği de son derece açıktır. Düşünce hürriyeti şeklinde mütalaa edilmelidir. Ayrıca yine burada savcılığın darbeler görmüş bir ülke olmamızı bu şekilde yorumlaması da çok ilginçtir. Çünkü biz evet gerçekten darbeler görmüş bir ülkeyiz ve biz bunun sıkıntılarını milletçe çok büyük acılar şeklinde yaşadık. Ve 12 Eylülden sonra yakın tarihimizde bildiğiniz gibi 12 Eylülden sonra yaşadık. 12 Eylülün peki bu ülkeye verdiği en büyük zarar ne olmuştur. Bu bütün televizyonlarda bütün aydınların tartıştığı ve hemfikir olduğu nokta şu olmuştur; 12 Eylülden sonra bütün özgürlüklerin kısıtlandığı, iki kişi bir araya gelemez olmuştur. Ben bunu çok net hatırlıyorum televizyonda izlediğimi. İki kişi bir araya gelip de herhangi bir konuyu konuşamaz hale geldiler. Oysa bizim yargı makamları olarak bu özgürlüklerin bu şekilde kısıtlanmasına cevaz vermememiz gerekiyor. Tam tersini bu şekilde kısıtlanmasını engellememiz gerekiyor. Yani bu yorum mantığı da açıkçası benim şahsi kanaatimce de çok ters, tam tersi şeklinde algılanması gerekiyor ki özgür, demokratik bir hukuk devleti olabilelim. Aksi halde bir polis devletine gideriz. Biz neden çünkü biz darbeler görmüş bir ülkeyiz dediğimiz noktada artık her şeyi yapma hakkımız ne yazık ki geliyor bu bu çok riskli. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sözleşmede sayılan meşru nedenlere dayalı olarak, yapılacak sınırlamada düşüncenin gerçek bir tehlike yaratıp yaratmadığının belirlenmesinde 4 ayrı noktayı dikkate almaktadır. Açıklamanın içeriği, açıklamayı yapan kişi, açıklamanın yapıldığı ortam, açıklamanın şekli olarak sıralanmaktadır. Bu durumda telefon rehberine kayıtlı kişilerin cep telefonuna mesaj çekerek, bu unsurların oluştuğundan bahsetmek mümkün olamaz. Ama mümkün olduğun iddia ediliyorsa da ispatlanmalıdır. Bu durumda savcılık makamı olayda bu

86

Page 87: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:87

unsurların gerçekleştiğini düşündüğü takdirde mesaj çekilen kişilerinde bu yorumla darbeye katılacak teröristler olduğunu kabul etmesi gerekir. Ancak iddianameye bu isim ve telefonları açık kişileri sanık hatta tanık olarak dahi almamıştır. Yine demokratik bir sistemde halkın iradesinin sandıktan belirleneceğini herkesin malumudur denmiştir, iddianamede. Ama mesajda bahsedilen ihtilalin sandık dışında nerede ve ne zaman yapılacağını hatta sandığın dışında yapılacağına dair deli olarak hiçbir iddia ve delilden bahsedilmemiş yine yorum yapılıp geçilmiştir. Kaldı ki, bu da bana göre dar bir bakış açısıdır. Hatta AHİM kararlarıyla yasaklandığı üzerine önyargılı bir değerlendirmedir. Demokratik bir hukuk toplumunda halkın iradesi sadece sandıkta gösterilmez halkın iradesini beyan etmek için özgürlükler kapsamında pek çok enstrümanı vardır. Bu davada müvekkilimin kullandığı ve herkesinde kullanması gereken enstrümanlar işte bunlardır; mitingler, toplantı ve ifade özgürlükleri. Sandık dışında halkın iradesini göstermesi için açısından kullanması gereken enstrümanlardır ki, bunlar demokratik toplum göstergeleridir aynı zamanda. Darbe görmüş toplumuz diyerek bertaraf edilemeyecek özgürlüklerdir bunlar ve bu nedenle istisna en kısıtlanırlar. Ya bir cennet resmi yaparsınız ya da bir cehennem, boya fırçalar elinizde ne yazık ki resim yapanlar artık hep cehennem resim çiziyor. Bizde ise elimizde boya ve fırçaların olduğunun farkında bile değiliz. Bizim geldiğimiz nokta çizmek yerine sadece çizilende yaşamayı hayal edilebilir noktası olmamalıdır. Ve iddianamede belirtildiği üzere tarihimizde darbeler yaşandığı paranoyası ile halkın sesleri duyuracağı tek yer seçim sandığı olmamalıdır. Devlet görevini yapmalı, düşünce, ifade, toplantı özgürlüğünü korumalı belli zümrelere hasretmemeli. Hükümet kendinden başka kimsenin sesine tahammül edemeyip benim düşündüğüm gibi düşündüğün sürece özgürsün, özgürlüklerde sınır tanımayıp sonrada bu hukuk devleti yolunda büyük adımdır, demokratik ortamda yaşıyoruz diyememeli. İfade özgürlüğü demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden biri ve toplumun ilerlemesi ve her bireyin özgüven için gerekli temel taşlarından birini teşkil eder. 10. madde 2. paragraf uyarınca bu kabul gören ve zararsız ve kayıtsızlık içeren bilgiler ve fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar içinde geçerlidir. Bunlar bir demokratik toplumun olmazsa olmaz çok seslilik, tolerans ve hoşgörüsünün gerekleridir. Burada düşüncelerin masum olması gibi bir zorunlulukta söz konusu değildir. Tam dersini iddia makamının ve yargılama makamının masumiyet ilkesinin esas alınması bu bir kuraldır ve zorunluluktur.

Mahkeme Başkanı:"Avukat hanım her halde anlaşılacağı kadarıyla uzun sürecek?”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Aslında artık ben yine 10 dakika ara alıp

hemen toparlayayım mı?”Mahkeme Başkanı:"Efendim bu toparlanmayacak bir öyle gözüküyor.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Toparlayabilirim.”Mahkeme Başkanı:"Efendim?”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”Toparlayabilirim. Diye düşünüyorum.”Mahkeme Başkanı:"Ne kadar toparlayıp da ne kadar sürecek ona göre.”Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”10 dakika aradan sonra bir saatte bitireceğim

garantisi versem.”Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Sanık Fuat Turgut müdafii savunmasına devamla.Sanık Fuat Turgut müdafii Av. Zeynep Avcı:”İddianamede görüldüğü üzere müvekkilimin

açıklamaları uygulamaların ve iktidarın izlediği politikaların müvekkilimin gördüğü tehlikenin vahametini eleştirisi ve değerlendirmesi mahiyetinde olup hiç birinin muhatabı Cumhuriyet veya devlet değildir. Hükümeti eleştirmek de suç değildir. Tam tersine AHİM kararlarının en geniş yorumlandığı düşünce açıklamalarıdır. Tüm bunlar savunmanın gözüyle bakılınca tamda bu iddianamenin özüdür. Çünkü burada gerçekten somut delillerle bu sanıklar arasında bağlantı

87

Page 88: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:88

kurulamazsa bu suçtan kim yararlandı ve halende yararlanmakta. Koyubono sorusunun cevabı cevabının aramak gerekecektir. Madalyonun iki yüzü var diyerek madalyonun karanlık yüzünü gösterip risklere karşı insanları uyararak birde üstüne üstlük kral çıplak diyebilmek. Her geçen gün daha çok cesaret istemektedir ve bu kişileri neden yargıladığımızı nasıl yargıladığımızı sorularına da göğsümüzü gere gere somut delillerle cevap verebilme hükümlülüğü sayın mahkemenin üzerindedir. Birbirine bu denli aykırı görünen bu insanların ortak özellikleri nelerdir; bu sorulara genel olarak en yüksek sesle verilen cevap, burada yargılananların ortak özelliği hükümet ve emperyalizme karşı durmalarıdır. Ulusalcı veya milliyetçi kimlikleriyle ön plana çıkmalarıdır teorisidir ki. Hala kamuoyunda, halk arasında ve medyada hemen her gün tartışılmaktadır. Bir kısım sanıkların geçmişlerine ve kamuoyuna daha önceden nasıl yansıdıklarına bakalım. Sanıkların bir kısmı asker kökenli olup çok önemli hatta en stratejik görevlerde vatanlarına hizmet etmişlerdir. Onları o gün en güvenilir ve kahraman bugün suçlu yapan nedir. Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ı Türkiye’ye getiren askerlerin hepsi bu soruşturma kapsamında yargılanmaktadır. Ama tabi Apo’nun tavsiye alınacak kişi Habur sınır kapısından giren teröristlerin çiçeklerle barış elçisi olarak karşılanması durumunda doğal olarak onlarla savaşan askerlerin terörist olması gerekir. Terörle mücadele etmiş madalyalar almış. Komutanlar kahramanlıkları nedeniyle halk tarafından tepelere adları verilmiş askerlerdir. Görev yaptıkları bölgelerde halk tarafından kahraman olarak anılmaktadırlar. Yazar, parti mensupları ve akademisyenler ise hali hazırda hükümete, türbana muhalif olan, bir cemaate, fuhuşu ifşa eden veya teröre karşı duran, yabancı tehlikelere karşı kamuoyunu devamlı açıkça uyarmaktan, yazmaktan fikirlerini alenen söylemekten kaçınmayan ulusalcı şahsiyetlerdir. Avukatlar demokratik bir toplumda 21. yüzyılda medeniyete eleştiri yöntemlerini kullanarak hükümete ve dış güçlere muhalefet eden, eleştirilen getiren, davalar açan vekillerdir. Sevgi Erenerol, Emin Gürses gibi dedesi, amcası, babası kurtuluş savaşında madalyalar almış vatanseverlikleriyle adlarını tarihe yazdırmış kişilerdir. Türk Ortodoks Patrikhanesi Atatürk’ün kurduğu patrikhane olup Sevgi Erenerol'un dedesi Eftim’in çıkardığı gazetede Fener Rum Patrikhanesinin millicilere ihanet ettiğini yazmış ve Türk Hıristiyanlarda topladığı erzakı yerel yöneticilerin vasıtasıyla Çolak İbrahim’e ulaştırmıştır. Papa kendisi ile ilgili Eftim’in yaptığı bir ordunun yaptığına bedeldir demiştir. Sevgi Erenerol ise farklı dine mensup olup televizyonda ve seminerleriyle birlik mesajları veren şahsiyetlerdir. Emin Gürses ordu’da dahil seminerler veren dış tehditlere karşı daima açıkça uyarılarda bulunmaktan çekinmeyen insanlardır. Müvekkilimse hükümet politikalarından endişelenerek bunun için demokratik platformda kaygısını dile getirme çabasında bir avukattır. İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve arkadaşları her zaman 3. seçenekleri gösteren emperyalizme karşı duruşuyla da tanınan düşünce özgürlüğünü adına defalarca yargılanan buna rağmen konuşmaktan ve düşünmekten vazgeçmeyen değerlerimizden, aydınlarımızdan değildir diyebilir miyiz. Bu insanların endişelerinde haksız olduklarını söylemek son gelişmelerde düşünüldüğünde mümkün olabilir mi. tam tersine öngörülü oldukları tespitinde bulunmak daha yerinde olmaz mı, insanlar savundukları şeylerle nereye kadar çelişebilir. Hatta savundukları şeylere ihanet nereye kadar edebilir. Dedelerinin kahramanlık hikâyeleri ile büyüyen, önce vatan, Cumhuriyet, ne mutlu türküm diyene diyen insanların füruları ne kadar Cumhuriyeti yıkmaya meyilli olabilir. Bu sorulara asla demek tabi ki mümkün değil. Ama bu insanlar bırakınız o kadar geçmişi 3 gün önce o kadar güvenilirdi de. Bugün ne oldu ve 10 Şubat 2010 Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit bu suikast iddialarına hem de suikast hedeflerinden olduğunu söylemelerine rağmen hem de en güzel cevabı vermiş ve ismi geçen iki albay bana bir hücum olsa bana bir mermi sıkılsa bana göğsünü siper edecek arkadaşlardır demiştir. Peki ya bugün iddianamede hükümetin korunduğundan bahsediliyor. Bugünkü hükümeti oluşturanların bir zamanlar söyledikleri akla gelmiyor mu? Bülent Arınç’ın, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül’ün yıllar önce söyledikleri unutuldu mu? Gerçek hangisi acaba ceza kanununda daha ilk maddesinde bu kanunun amacı belirlenirken kişi hak ve özgürlüklerinin

88

Page 89: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:89

korunmasına vurgu yapılıyor. AKP’nin kapatma davasında AKP adına Cemil Çiçek Ankara milletvekili ve MKYK üyesi olarak savunma yaparak düşünce ve ifade özgürlüğünün önemini ısrarla vurgulamıştır. İddia makamının bu iddialarda çok dikkatli olması gerektiğini aksi halde hakkında iddianame düzenlediği kişileri hedef göstermesi ihtimalini sorgulamıştır savunmasında. Kamu adına görev yapan bir yargı mensubunun Cemil Çiçek’in savunmalarından hemen tamda bu dava ile çok oturan savunmasından bahsetmek istiyoruz. Kamu adına görev yapan bir yargı mensubunun böyle bir iddiada bulunurken açık ve somut tehdit ve hakaret örnekleri vermesi gerekirken bunun yerine genel ve soyut kategorik ifadelerin arkasına sığınarak yargıda bulunması kabul edilemez. Ayrıca her siyasi parti gibi AKP’de savunduğu temel ilkelere aykırı bulduğu yargı kararlarını eleştirmiştir. Demokratik rejimlerde yargı kararlarına uymak farklı bu kararı eleştirmek farklıdır. Unutulmamalıdır ki, eleştirinin olmadığı yerlerde dogmatizmin saltanatı vardır. İddia makamının bu nedensellik mantığı bizi kabul edilmeyecek sonuçlara götürür. Sözgelimi hakkımızda düzenlenen ve partimiz laikliğe aykırı eylemlerin odağı ve demokrasiye yönelik tehdit olarak gösteren iddianameden sonra partimiz mensuplarına karşı bir saldırı olduğu takdirde bunu iddia makamını cesaretlendirmediği söylenebilir mi? ve hatta unutulmamalıdır ki, eleştirinin olmadığı yerde dogmatizmin saltanatı vardır demiştir ve bu tür eleştirilerin demokratik bir toplumun vazgeçilmez bir unsuru olduğuna deyinmiş ve olaya böyle bakmaz isek her konuşmadan, her, talepten her tenkitten, rejime yönelik bir tehdit algılaması yapabiliriz ama bu ne kadar doğrudur diyerek bu konuda sınırların genişliğini vurgulamıştır. Hatta cemil Çiçek, neredeyse bu davada bizzat müvekkilimi ve tüm sanıkları savunmuş bugün hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu vatandaşlarıyız. Vatandaşlık aslen verilenle yetinmeyip talep eden, tenkit eden, itiraz eden, protesto eden, yargılayan aktif bir aidiyeti ifade eden statüdür. Bugün hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız bu sıfatla eğer mevcutlar yetmiyorsa yeni talepte buluyorsunuz diyemeyiz. Yani vatandaşa tebaa muamelesi yapamayız bu çağ dışılıktır, çağı anlamamak, onun gereklerini iyi kavramamaktır. Bugünü yaşayanlara dünün hak ve özgürlüklerin yetmiyorsa elbette yenileri isteyecektir. En başta siyasi haklar ve kültürel haklar olmaz üzere vesaire vesaire ve bunu ilişkin Cemil Çiçek’in çok daha sert ithamları savunmasında yer almıştır. Bu durumda iddianamede hükümeti koruma altına alındığına göre burada hükümetin mahkeme tutanaklarına geçen resmi görüşü bu yönde ikin tüm bu suçlamalar ve deliller, iyice anlamsızlaşmaktadır. Bir zamanlar bugünkü hükümeti oluşturan isimlerin çok daha düşmanca ifade ettikleri söylemlerden çok daha sınırlı ve özel alanda kalan ve düşmanca olmayan halini niçin şimdi hükümete tehdit gibi algılanmaktadır. Suriye sınırındaki arazilerin mayınlarını temizleme karşılığında yarım asır yabancıya devreden mayın yasasının muhalefetin ve kamuoyunun tepkisine rağmen hiç beklemeden onaylayan cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 15 yıl önceki söyledikleriyle tezada düştüğü gerçeği ortaya çıktı. Bu bir haberdir, delillerimizin arasında da vardır. Refah Partisi’nden Kayseri milletvekili olarak parlamentoya giren Abdullah Gül çekiç güçten rahatsızlık duyduğunu ifade ederek ülke topraklarını Yahudilere teslim edileceğini söylemişti. Emperyalistlere, emperyalist güçlere hayır diyelim. Avrupa bölücülük için hürriyet istiyor, şeklinde başlıklarla. Avrupa Birliği’ni ve İsrail’i yerden yere vurmuştur. Ve çok çok ağır ithamlarda bulunmuştur, dememiş bunları söylememiş midir ve tekrar düşününce burada yargılanan insanların ortak özelliği bugün kendi söylemleriyle eski düşmanlarının dost ve akıl hocası ilan eden hükümete ve karteller ve vahşi kapitalizme yabancı egemenliğine muhalif olmak ise burada bir durup düşünmek gerekmez mi? Başbakan için o kadar geriye gitmeye de gerek yok. Daha birkaç ay önce siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz demedi mi İsraillilere. Peki ülkedeki tüm banka, limanlar, iletişim, satabildiği kadar toprakları, bir yönetimsiz öldürmeyi iyi bilirsiniz dediği adamlara neden satar. Sınırdaki mayınları temizleme işini neden onlara vermeye bu kadar heveslidir. Neden değişti diye düşünmeliyiz ve bu ülkenin halkı olarak tatmin edici cevapları da aramalıyız. Bu aşamada bunu yapmamak anormallik olur. Her ne kadar 1. iddianamenin kapsamında olmamakla birlikte savcılık makamı iddiaları doğrultusunda örnek olarak verebileceğim birisi de

89

Page 90: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:90

Turhan Çömez. Çünkü şahsın bu teoriye göre buna aykırı duran en belirgin simadır Turhan Çömez diye düşünmüştüm. Gerçekten ortak özelliklerinden biri hükümete ve kartellere karşı duruş ise aynı hükümetin milletvekilinin bu tabloda olmaması gerekiyordu. Ancak internet girip adını yazdığımda Turhan Çömez’in İngilizler ve Yunanlılar Kurtuluş Savaşında silahla yapamadıklarını şimdi Edirne’de çiftçiyi kendi bankalarına borçlandırarak 65.000 dönüm araziyi ipotek ederek yapıyor. Başlığı ile verilen konuşmasında, sermayenin riskini açıkça anlatarak nedenli tehlikeli olabileceğine dair yaptığı ve bu konuda tedbir alınmasının öneminden bahsi ile tabloya oturduğunu görüyoruz. Bunun üzerine gerçekten durum bu denli vahim mi diye düşünüyorum ve Sarıgöl’de de arazimizin yüzde 80’ının bankalara ipotekte olduğunu dünyanın en ağır vergilerinin en pahalı benzin, su ve elektriği kullandığımızı emlak vergisine yüzde 500 zam yapıldığını, yabancı bankaların kendi ülkelerinde yaklaşık yüzde yedi olarak uyguladıkları faizi bize en az yüzde 22 olarak uyguladıklarını aynı bankalarca bizde çokta ağır şartlarda kredi verildiğini, hiçbir Avrupa ülkesinde devletin vatandaşını bir yıl iki yıl üç yıl vadeli kredi kartlarından yararlandırmadığını. Çünkü o ülke hukukçularının devletimiz vatandaşımız geleceğini bu kadar uzun süre ipotek altına aldıramaz dediğini, işçiyi köleleştiren Bazel Anlaşmaları süreci için tüm dünya gibi ülkemizde de start verildiğini öğreniyorum, düğmeye basıldığını öğreniyorum. İhtiyacımız olmayan her şey üstelikte üzerine para verip almamızı sağlayan sigara gibi bir zehri bile satan, alıcısını oluşturan bir sermayenin yapabileceklerinden. Cennet vaatleriyle cehennemin kapılarını aralayacaklarından ister istemez korkuyorum. Menıtın’ın Kızılderililerden bir tüccar tarafından 21 dolara satın alındığını. Filistin-İsrail sorununun kökeninin Filistin topraklarının yöneticiler tarafından Yahudilere satılması olduğunu. Hatta o kadar uzağa da gitmeye de gerek olmadığını. Makedonya’nın bir kısmının da bugüne benzer koşulların oluşturulmasıyla o zamanki yabancı dostlarımızın tavsiyesiyle kaybettiğimizi hatırlıyorum. 5 Ağustos 1919 Salı tarihli İstiklal Savaşı Gazetesi İstanbul halkına şu çağrıda bulunmuş; toprak ve mülk satmayınız bugün vergisini veremediğiniz toprak yarın servet getirecektir satmayalım mümkünse alalım. O tarihte Akşam Gazetesi bu konuda hükümetin dikkatini çekmekte bütçe açığının kapatılması için emlak vergisine yapılması kararlaştırılan zamdan vazgeçilmesini istemekte. Gazete şu noktaları açıklamakta; Son istatistikler her gün İstanbul’un Müslüman ve Türk halkının yığın yığın emlak ve arazi satmakta olduğunu göstermektedir. Türk ve Müslümanların birçoğu zaten İstanbul şehrine işleriyle bağlı değillerdir. Yalnız bir kısmının toprakları ve binaları vardır eğer bunları da elden çıkarırsak kupkuru nüfus olarak kalacağız. Zaten bizi istemeyenlerinden istedikleri budur bize şimdi bol bol para veriyorlar veya verilen parayı fırsat sanıyoruz. Bu manevra karşısında şaşırmayalım evinizi, arsanızı, iradınızı yabancıya satan her Türk şehrinin bir parçasını satıyor demektir bu 1919 tarihli gazetemizdir. Bugün bakıyoruz hiç tartışılmadığı halde vergiler son derece ürkütücü oranlarda ve hatta duruma göre silah gibi kullanılmakta. 57 çeşit vergi 130 çeşit 430 çeşit harca tabi tutulan ve toplumun bel kemiğini oluşturan serbest meslek erbaplarının yüzde elli vergi ile ezilmesi iyileştirilmiyor. Yüzde 500 emlak vergisi zammı yapılmış, ordu yıpratılmış, iletişim, sağlık her şey başbakanımızın siz öldürmeyi iyi bilirsiniz dediği Yahudi veya diğer yabancı sermayeye satılmış. Küçük işletmeci üretici ve Türk sanayicileri iflas ve intihar etme ve yabancı sermayeye ortak olma seçenekleri arasında bırakılıyor. Vatandaş bankalara yem ediliyor, intihar vakalarının çoğu haber bile olmuyor ama rekor düzeyde ve psikologlar toplumsal hastalık umutsuzluk diyor. Çünkü halk her gün fakirleşiyor toprağı da dâhil elindekileri satmak zorunda kalıyor ve gelecekten de umudunu kesiyor. Mustafa Kemal Atatürk 31 Temmuz ( Bir kelime anlaşılamadı) Afyonkarahisar Kolordu dairesinde subaylara hitaben yaptığı konuşmasında; akla ordunun yıpratılmasının nedeni hakkında fikir veriyor. İngilizler milletimizi istiklalden mahrum etmek için pek tabi olarak evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine tevessül ettiler. Mütareke şeriatın tatbikatıyla silahlarımız cephanemiz bir cümle vesait müdafaamızı elimizden almaya çalıştılar. Dememiş midir, bizi uyarmamış mıdır? Makedonya’da, Selanik, Manastır ve

90

Page 91: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:91

Kosova’da 1904'te yapılan nüfus sayımında, 1,508507 Türk, 896497 Bulgar, 307000 Rum, 100717 Sırp, 99000 Balak vardı. O zamanki yöneticileri, ıslahat, reform ve proje adı altında topraklarımızı Sırp, Bulgar, Rum çetelerine tahsis edip, ordumuzun elini konulu bağlamışlardı. Tüm bunlara rağmen jandarma birlikleri çetelere göz açtırmıyordu. Ta ki jandarma reformuna kadar askerin çeteleri yok ederek hukuk dışı yollara sapmasına engel olmak, bölge insanına eziyet edilmesini önlemek için müttefikimiz Almanlarında baskısıyla Sırp, Bulgar ve Rumlarından oluşan jandarma birliklerinin kurulmasına karar verilmiştir. Çetelerle mücadele artık onlara emanettir yakalanan çete üyeleri mahkemeye bile çıkarılmadan salıverilmeye başlamıştır. Bu reformdan önce iki kez çetelere af çıkarılmış ancak sadece bu kadarıyla 110 Bulgar, 80 Rum, 30 Sırp ve 5 Balak çetesinin sayısını artırmaktan başka bir işe yaramamıştır. Tam tersini bu dönemde bizzat bizim kanunlarla yaptığımız jandarmayı devre dışı bırakma ordunun eline ayağını bağlayan uygulamamız olaya son noktayı koymuştur. Bu reformlarından üç ila sekiz yıl sonrasında Bulgarlar, Sırplar, Rumlar bağımsızlıklarını ilan etmişler, Makedonya tek kurşun atılmadan yabancılara teslim edilmiştir. Ve dün Veli Küçük’ün söylediği bir şeyi not almışım buraya ve jandarmanın özelliği milli bir kuruluşumuz olması demişti. Bu da bunlara bu tarihe cuk oturuyor ve bugün Kürt açılımının hemen ardından belki mecliste Kürtleri temsil ettiğini iddia edenlerin çoğu da onlardan oluştuğundan, ağalığa son verecek ekonomik dengeyi sağlayacak tek yol olan toprak reformu asla gündeme dahi alınmayarak. Konuşulan Kürdistan veya federe devlet alternatifleri oluyor Kürt, Türk, Ermeni, Alevi etnik ayrımlarının ucu bilenmekte ve hep birlikte milletken her konuda siz biz olma yolunda hızla ilerleyip her şeye güven ve inancımızı yitirerek paranoyak bir halde yaşamaya başladık. Bunları da düşününce özellikle yargılamanın başında burada sanıkların söylediklerini hatırlayıp bugünkü Türkiye tablosuna bakınca burada yargılanan insanlar ve bahsettikleri riskleri dillendirmek bir kat daha anlam ve önem taşımıyor mu? bunları yaşayıp hala hiç ders almamak kendimizi güvende hissetmek mümkün mü bunlar tarihte geçmişte mi kaldı ya kalmadıysa ne olabilir? Sadece Ekümenlik hikâyesinin riskleri bile bu olayda yine bu şekilde vahim durumdadır. Bu riskler gerçekleştirildiği takdirde yine çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalacağız ve bugün itibariyle ruhban okulunun açılması konusunda da Bülent Arınç’ın en son gazeteler yansıyan haberini görünce yine bu da cuk oturuyor diye düşünüyorsunuz. Ve bugüne bakıyorsunuz düşünmeden endişeye kapılmadan edemiyorsunuz. Devlet bakanı ve başbakan yardımcısı Heybeli Adada Ruhban Okulu açılacak sözü veriyor. 7 Mayıs 2006’da Ayasofya Meydanında Atatürk’ün doğduğu evin yakınına dizilen bronz bir ağlayan kadın heykelinden oluşan anıtın açılış töreninde konuşan Selanik Belediyesi meclis başkanı Sotiris Kapatenepulos bu anıtla Selanik Belediyesinin soykırımı tanıdığını söyledi. Selanik Belediye başkanı Vasilis’in Selanik ile İzmir’in kardeş kent ilan edileceği tören için bir ay sonra Türkiye’ye gideceği ve dostluk mesajı vereceğini de söyledi. Anıtın vatan sevgisini ve şanlarını kaybedenleri anmak için yapıldığını belirtti. Yunan parlamentosu 1994 yılında 19 Mayıs gününü sözde Pontus Rum soykırımı anma günü ilan etmişti. Selanik Belediye meclisi 2001 yılında oybirliği ile kent merkezinde bir soykırım anıtı yapılması yönünde karara almıştı. Yine aynı şekilde 2009 yıllarının sonunda Süryani anıtı da gündeme gelmiş ve Avustralya da Osmanlı İmparatorluğu zamanında Süryanilere yönelik sözde soykırım uygulaması nedeniyle Sydney kendi belediye meclisi 1. Dünya Savaşı sırası ve sonrasında öldürülen Süryanilerin anısına anıt inşa etme gündeme almıştır. Kötü bir şaka gibi ama gerçek ve bakıyorsunuz Amerikan parlamentosunun son aldığı kararı aldığı kararı görüyorsunuz. Ansur kısmını cidden merak ediyorum şikâyetçi kim çünkü bildiğim kadarıyla bir Ansurlu kalmadı. Ama onları bile soykırım yaptığımıza dair karar alınıyor. Kâbus sanki uyanacaksınız bitecek zaten gerçek olamayacak kadar komikti aslında diyeceksiniz. Tüm bunlar şüpheye sebep olmamalı mı tesadüf müdür insanlar endişelenmemeli midir. Yabancı milletlerin ilginç dostluk anlayışları olduğu da dikkat çekiyor bu durumda, katliamcı Türkler soykırım yaptığınız anıtı dikmeyi veya soykırım kampanyasına imzanızı atmazsanız dostum olamazsınız önce ben katilim diyeceksiniz sonra

91

Page 92: T · Web viewHukukçular platformunda departmanında güya bana bağlı üye ya görüştüğüm belli buraya katıldığı dava sayısı Elif Şafak’ın davasına katılmış burada

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 10.06.2010 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:151 Sayfa:92

halkını askerini şehit eden köylerini kana bulayanları yücelteceksin ben suçluyum onlar mağdur demelisin demeyi dostluk ve kardeşlik mesajı verme şekli veya belki de şartı olarak algılayan ilginç bir dostluk anlayışı. İşin ilginç tarafı bu şartın Avrupa Birliği ve Amerika tarafından bu günah çıkartılmanın dayatıldığı tek ülke Türkiye. Belki asıl sorun bizim dostluk kriterimizdedir. Ermeni ayaklanması binlerce Müslüman ve Kürt ve Türk’ün ölümüyle sonuçlanmıştır. Fakat Ermenilerin yaptıkları yerel şiddet özellikleri taşıyor diyor soykırım yaptık diyen Türkler. Ermenilerin savaş sırasında Türkler yedi cephede savaşırken iş ayaklanma çıkarıp yüzlerce köyü yakıp süngülerinin ucuna çocuklarını takarak öldürmeleri gibi detaylara girmese de aslında tarihçi olmayan ve bu konuyu gündeme taşıyan isimler bile Ermenilerin Türkleri katletmesini kabul ediyor ama yerel isyan diyerek bunu pek önemli bulmuyor. Hala hatta ilginçti ki bu dönemde Ermeniler sadece Türkleri değil Kürtleri de katlediyor ama Türkler tarafından verilen bir zarar konusu olmadıkça katliamda olsa konuşulmuyor nedense. 1915 yılında Anadolu’daki katliamları 1. Dünya Savaşında Osmanlı’ya karşı savaşan Rusların desteğini arkasına alan Ermenilerin Osmanlıya karşı ayaklanmasının sonucu olarak yazıyor Osmanlı yetkililer. Ayaklanmaya Ermeni nüfusunu zorunlu göçe zorlayarak yanıt veriyor. Ermeniler ise bu söyleme göre tehcir esnasında salgın hastalık ve açlık sonucu hayatın kaybediyor. 1980 darbesinin hemen sonrasında henüz 1985’de Dış İşleri Bakanlığı Müsteşarı Kamuran Gürün Ermeni dosyası kitabında belirttiği gibi 1 milyondan fazla Ermeni’nin tehciri hemen her devletin alacağı türden bir karardı. Ermeniler tehcire zorlanmıştı çünkü düşman sathına geçmişlerdi. Sivil olmaları durumu değiştirmezdi 2. Dünya Savaşı sırasında Hiroşima ve Nagazaki’de öldürülenler de sivildi. Türkiye öldürmek yerine yerleri değiştirmeyi uygun gördü. Mevcut koşulların dâhilinde dahi iyi bir çözüm sunmak imkânsız olduğundan zorlu yolculuğun koşullarına dayanamayıp ölenlerden Türkiye’yi sorunlu tutmak kabul edilemez. Eski Türk büyükelçisi Gündüz Aktan’ın vurguladığı üzerine Ermeniler kendi başlattı iş savaşı kaybeden taraftı diyor ve işin ilginç tarafı Avrupa Konseyi de bu konuda benzer gerekçelerle kara veriyor. Ve Ermenilerin soykırım iddialarına dayanak delil olmadığını söylüyor. Efendim biraz önce söylemiştiniz katliam demiştiniz katliam olduğunu Avrupa Konseyi kabul etmiyor. Avrupa Konseyi 29 Ekim 2004 tarihli kararında Avrupa Parlamentosu konuy ile ilgili Marsilya Ermeni derneğinin başvurusu üzerine ve üstelik Avrupa Parlamentosunun 1987 aldığı Türkler soykırım suçunu kabul etmedikleri sürece Avrupa Birliği’ne giremez kararına da dayanarak, Türklerin soykırımcı olduğuna dair karar istemiş ve Avrupa parlamentosu bu karara Avrupa Parlamentosunun aldığı karar bizi bağlamaz. Avrupa Konseyi bu kararı Avrupa parlamentosunun aldığı karar bizi bağlamaz hiçbir parlamentonun aldığı karar bizi bağlamaz. Çünkü parlamentolar siyasi organlardır, siyasi karar alırlar. Oysa bir fiilin soykırım olup olmadığı hukukun vereceği karardır. Siyasetin vereceği bir karar değildir. Bu konuda ancak mahkemeler yetkilidir parlamentolar değil. Hiçbir parlamento hiçbir milletin tarihini yazmak yetkisine sahip değildir. Dernek olarak ileri sürdüğünüz kanıtlarında hiçbir önemi yoktur. Hukuken geçerli kanıtlar değillerdir. 1915 bugüne kadar Türklerin yaptığı bu eylemlerin soykırım olduğunu kanıtlar hiçbir mahkeme kararı yoktur. Bu nedenle davanın reddine 30.000 Euro tazminatın ve mahkeme masraflarının Marsilya Ermeni Derneği tarafından ödenmesine karar veriliyor, bu karar hiç gündeme taşınmıyor. Tıpkı tarihin.”

Mahkeme Başkanı:" Avukat hanım nokta koyar mısınız lütfen? Bu bitiremeyeceğiz bunu.”Saatin 19:30 olması karşısında sanık müdafiinin savunmasının tespiti işlemine bugünkü

oturuma mahsus olmak üzere son verildi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Oturuma 11.06.2010 günü saat 09.00’da kaldığı yerden devam edilmek üzere ara

verilmesine oy birliğiyle karar verildi. 10.06.2010.

BAŞKAN 20909 ÜYE 28298 ÜYE 37266 KÂTİP 128002

92