2
CEZERf KASIM CAMii Cezeri Camii'nin sol unda ver alan Ka be tasv irli pan o lu'nun tesbitine göre Kefe'de de bir camii Ayvansarayf, Se latln, s. 79; a.mlf .. Hadikatü '/-ceuarni', 1, 280 -281 ki cami için b k. s. 79 -80); Si cill-i Osma- n[, I V, 47; Halil Ethem [Eid em]. Camilerimi z, is- tanbul 1932, s. 48-49; a.e.: Nos mosquees de Stambou/ (t re. E. Mamboury), istanbul 1934, s. 70- 71, res . 20'de caminin eski bir Baykal, Bur sa ue Bur sa 1950, s. 147 ; Gökbilgin. Edirne ue s. 433-435; Semavi Eyice. Istanbul, Petit gu ide il trauers /es monumen ts byzantins et turcs, istanbul 1955, s. 100, nr. 152 ; Tahsin Öz, istan- bul Cami/eri, Ankara 1962, 1, 39; Yüksel, Os· Mi'marisi V, s. 432-434; A. Gabriel. "Les M osqu ees de Constantinople", Syria, VII, Pa· ri s 1926, s. 370; K. Erdmann. "Ka'bah Fli- esen" , Ars Orienta lis, lll, Washington 1959, s. 193-197 ; Sa bi h Erken. "Türk Ka- be Tasvi rleri" , VD, IX (1 97 1) , s. 314 ·315, rs . 30; Göktürk. "Cezeri Ca - mii", ist.A, VII, 3539; C. Orhonlu. Pa sba" , E/ 2 (ing). IV, 722. G.:l . - IMI (bk. L b. AMiR (Beni Cezime b. Amir) Y. Adniiniler'e mensup bir Arap kabilesi. L Cezfme b. Amir b. Abdümenat b. Kina- ne'nin soyundan gelen bu kabile, Hz. Pey- gamber Mekke'nin güneyin- de Yelemlem Gumeysa denilen yerde ikamet ediyordu. Hz. Peygamber Mekke'nin fethinden sonra çevredeki kabileleri islam'a davet seriyyeler göndermeye Bu arada Halid b. Velfd 'i de ensar, muhacir, Beni Süleym ve Beni Müdlic'e mensup askerlerden 3SO bir seriyyenin Cezfme kabilesi- 508 ne gönderdi 630) Halid b. Velid Gumeysa'ya Cezime ka- bilesinin gördü. islamiyet'in Arap kabileleri la söyleyerek onlardan silah- müslüman iste- di. Bir iste- halde buna Ancak geçen bir sonra ve "Dinimizi "sa- be'na" ( L;l...) dediler. Fakat Halid b. Ve- lid bu sözlerinden müslüman ol- kani Sert ve disiplinli bir kumandan olan Halid b. Velid , onla- vaktiyle islam birli- da kendileri- ni esir ve askerler ertesi sabah da öldürülmelerini emret- ti. Bunun üzerine ellerin- deki otuz kadar esiri öldürdüler. Fakat Abdullah b. Ömer ve EbO Huzey- fe'nin Salim olmak üzere ensar ve muhacirler bu emre is- Iamiyet'i kabul ettiklerini söyleyerek on- serbest Hatta saha- biler Halid b. Velid'i, Cahiliye dönemin- de Yemen'e bir seferden döner- ken Cezime kabilesi öldürü- len Fakih b. MugTre'nin almak için esirleri öldürtmekle itharn ettiler. Bu haber Medine'ye Hz. Pey- gamber çok üzüldü; Halid b. Velid'i on- müslüman olup tes- bit hususunda acele etmekle ve. ben Halid'in be- rfyim !" diyerek onun bu tas- vip belirtti. Bununla birlik- te Halid'in müslüman ifade etmedikleri için kal- makta direndiklerini sanarak öldürttü- ve kabul et- ti. Kabile Cahiliye dönemin- den kalma bir intikam hissiyle öldürme- yemin eden Halid'i acele etmesin- den beraber cezalan- ve görevinden de azletmedi. Hz. Ali'yi Cezfme kabi- lesine gönderip öldürülenlerin diyetleri- ni ödetti ve tazmin etti. Halid b. Velid. kabile hiçbir te 'vile yer bir de "Müslüman olduk" ( U..t ) de- melerini halde onlar Buharf'deki hadisten de üzere ("Megazi", 60, "Ahkam", 35) bunu net olarak ifade edemediler veya kasten "sabe' na " dediler. Halid ise bunu yeterli görmedi. Nitekim Hz. Ömer müslüman za- man Cemfl b. Ma 'mer el-Cumahf'nin Ka- be önünde olan halka hitaben. "Ömer din ( t,..., .;,1 'il) diye üzerine Hz. Ömer itiraz ederek. yalan söylüyor. ben müs- lüman oldum" ( .::..Lt ) ki Hi- 348-349) bu olay kelimenin Arap- lar manada ve Hz . Ömer'in de bu kelimeyi Halid b. Velid 'in göstermektedir. Caetani'nin bu istismar ederek Halid'i islamiyet'i henüz samimi olarak benimsernemekle ve onu için de- islam'a davet için gönderen Hz. Pey- gamber'i de talimat vermemesin- den suça etmekle itharn etmesi (islam Ta rihi, V, 387). Weir'in de Halid'in bu hareketini "hainane bir dar- be" olarak nitelemesi (iA, llL 52) : Bu ha ri. "Megiizi", 60, "Ahkam", 35; el -Megazf, lll , 875-884; ibn 348-349 ; I V, 428·436; Sa'd, et-Tabakat, ll , 147 -148 ; Belazüri. Ensab, 1, 381 -382 ; Taberf. Taril] (Ebü'I- Fa zl ). lll, 66-69 ; Yaküt, Mu 'ce- mü'l-büldan, IV, 214; Kesfr, el· Bidaye, I V, 312-316; Aynf, Kahire 1392 / 1972, XIV, 327 -328 ; Diyarbekri. Taril]u'l-l]a· mis, ll, 97-99; L. Caetani. islam Tarihi (tre Hü- sey in Ca hid ), istanbul 1924-27, V, 386-395; Hamlduila h. islam Peygamberi, 1, 307, 51 3; W. Montgomery Watt, Muhammad at Madina, New York 1981 , s. 70 , 84, 257 ; Kehhale. Mu'ce· kabii'ili'l-'Arab, Beyrut 1402 / 1982, 1, 176; Köksal. islam Tarih i (Medine), VIII , 380-395 ; Mustafa Fayda , Allah Halid b. Velid, istanbul 1990, s. 184-204; T. H. Weir, "Cezi - me", iA, lll, 152 ; L. Veecia Vaglieri. "Qiadhlma b. 'Amir", E/ 2 ll, 365 -366. L liJ ÖzAYDIN ( J..r.'i'l ) Ebu Malik Cezime b. Malik b. Fehm (el-Vazzah) et-Tenuhi el-Ezdi (ö. 268 [?]) Irak' ta hüküm süren Tenuhi Devleti'nin üçüncü Milattan sonra 30 hüküm- dar kaynaklarda zikredil- mekte ise de miladi lll. bölgesindeki TenOhi Devleti'nin en güçlü hükümdan Hire ve Enbar ile yöredeki ri sürede idaresine ileri gö- ve cesur ve bir kral olup

t,, · 2020. 8. 28. · A' la~u'l-l].atfre, Ili/ ı, 4-7) aksine Makdisi Musul'u, hatta Tikrit'i bu bölgeye dahil eder (A/:ısenü't-tekiisfm, s. 136-151 ). İs lam tarihçilerine

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: t,, · 2020. 8. 28. · A' la~u'l-l].atfre, Ili/ ı, 4-7) aksine Makdisi Musul'u, hatta Tikrit'i bu bölgeye dahil eder (A/:ısenü't-tekiisfm, s. 136-151 ). İs lam tarihçilerine

CEZERf KASIM PAŞA CAMii

Cezeri Kası m Paşa

Camii'nin mihrab ın ın

solunda ver alan Ka be tasvirli pano

lu'nun tesbitine göre Kasım Paşa ' nın Kı­

rım'da Kefe'de de bir camii vardı .

BİBLİYOGRAFYA:

Ayvansarayf, Ve{eyat-ı Selatln, s. 79; a.mlf .. Hadikatü '/-ceuarni', 1, 280 -281 (Cağaloğlu ' nda­

ki diğer cami için b k. s. 79-80); Sicill-i Osma­n[, IV, 47; Halil Ethem [Eidem]. Camilerimiz, is­tanbul 1932, s. 48 -49; a.e.: Nos mosquees de Stambou/ (tre. E. Mamboury), istanbul 1934, s. 70- 71, res. 20'de caminin eski bir fotoğrafı

vardır ; Kazım Baykal, Bursa ue Anıt/an, Bursa 1950, s. 147 ; Gökbilgin. Edirne ue Paşa Liuası, s. 433-435; Semavi Eyice. Istanbul, Petit gu ide il trauers /es monuments byzantins et turcs, istanbul 1955, s. 100, nr. 152 ; Tahsin Öz, istan­bul Cami/eri, Ankara 1962, 1, 39; Yüksel, Os· man / ı Mi'marisi V, s. 432-434; A. Gabriel. "Les M osquees de Constantinople", Syria, VII, Pa· ris 1926, s. 370; K. Erdmann. "Ka'bah Fli­esen", Ars Orientalis, lll , Washington 1959, s. 193-197 ; Sa bi h Erken. "Türk Çiniciliğinde Ka­be Tasvirleri" , VD, IX (197 1), s. 314 ·315, rs . 30; Hakkı Göktürk. "Cezeri Kasım Paşa Ca­mii", ist.A, VII, 3539; C. Orhonlu. "Kasım Pasba", E/2 (ing). IV, 722. G.:l . -

IMI SEMAVİ EYİCE

CEZERİYYE

(bk. ei-MUKADDİMETÜ'I-CEZERİYYE) . L ~

CEZİME b. AMiR (Beni Cezime b. Amir)

(_,..~ Y. ~~~)

Adniiniler'e mensup bir Arap kabilesi. L ~

Cezfme b. Amir b. Abdümenat b. Kina­ne'nin soyundan gelen bu kabile, Hz. Pey­gamber zamanında Mekke'nin güneyin­de Yelemlem civarında Gumeysa denilen yerde ikamet ediyordu.

Hz. Peygamber Mekke'nin fethinden sonra çevredeki kabileleri islam'a davet maksadıyla seriyyeler göndermeye baş­ladı. Bu arada Halid b. Velfd 'i de ensar, muhacir, Beni Süleym ve Beni Müdlic'e mensup askerlerden oluşan 3SO kişilik

bir seriyyenin başında Cezfme kabilesi-

508

ne gönderdi (Şewal 8/ Şubat 630) Halid b. Velid Gumeysa'ya varınca Cezime ka­bilesinin silahlanmış olduğunu gördü. islamiyet'in Arap kabileleri arasında · hız­la yayıldığını söyleyerek onlardan silah­larını bırakıp müslüman olmalarını iste­di. Bir kısmı silahlarını bırakmak iste­diği halde bazıları buna şiddetle karşı çıktılar. Ancak aralarında geçen kısa bir tartışmadan sonra silahlarını bıraktılar

ve "Dinimizi değiştirdik" anlamında "sa­be'na" ( L;l...) dediler. Fakat Halid b. Ve­lid onların bu sözlerinden müslüman ol­duklarına kani olmadı. Sert ve disiplinli bir kumandan olan Halid b. Velid , onla­rın vaktiyle islam düşmanlarıyla iş birli­ği yaptıklarını da hatıriayarak kendileri­ni esir aldı ve askerler arasında dağıttı ,

ertesi sabah da öldürülmelerini emret­ti. Bunun üzerine Süleymoğulları ellerin­deki otuz kadar esiri öldürdüler. Fakat başta Abdullah b. Ömer ve EbO Huzey­fe'nin azatlısı Salim olmak üzere ensar ve muhacirler bu emre karşı çıktılar; is­Iamiyet'i kabul ettiklerini söyleyerek on­ları serbest bıraktılar. Hatta bazı saha­biler Halid b. Velid'i, Cahiliye dönemin­de Yemen'e yaptığı bir seferden döner­ken Cezime kabilesi tarafından öldürü­len amcası Fakih b. MugTre'nin intikamı­nı almak için esirleri öldürtmekle itharn ettiler.

Bu haber Medine'ye ulaşınca Hz. Pey­gamber çok üzüldü; Halid b. Velid 'i on­ların müslüman olup olmadıklarını tes­bit hususunda acele etmekle suçladı ve. "Allahım , ben Halid'in yaptıklarından be­rfyim !" diyerek onun bu davranışını tas­vip etmediğini belirtti. Bununla birlik­te Halid'in onları. müslüman olduklarını aÇıkça ifade etmedikleri için müşrik kal­makta direndiklerini sanarak öldürttü­ğünü ve ictihadında yanıldığını kabul et­ti. Kabile mensuplarını Cahiliye dönemin­den kalma bir intikam hissiyle öldürme­diğine yemin eden Halid'i acele etmesin­den dolayı kınarnakla beraber cezalan­dırmadı ve kumandanlık görevinden de azletmedi. Ayrıca Hz. Ali'yi Cezfme kabi­lesine gönderip öldürülenlerin diyetleri­ni ödetti ve uğradıkla rı zararı fazlasıyla tazmin etti.

Halid b. Velid. kabile mensuplarının

hiçbir te 'vile yer bırakmayacak bir şekil­de açıkça "Müslüman olduk" ( U..t ) de­melerini istediği halde onlar Buharf'deki hadisten de anlaşılacağı üzere ("Megazi",

60, "Ahkam", 35) bunu net olarak ifade edemediler veya bazıları kasten "sabe'na" dediler. Halid ise bunu yeterli görmedi.

Nitekim Hz. Ömer müslüman olduğu za­man Cemfl b. Ma'mer el-Cumahf'nin Ka­be önünde toplanmış olan halka hitaben. "Ömer din değiştirdi " ( t,..., ..li~ .;,1 'il)

diye bağırması üzerine Hz. Ömer itiraz ederek. "Hayır, yalan söylüyor. ben müs­lüman oldum" ( .::..Lt ) demişti ki ( İbn Hi­şam. ı. 348-349) bu olay kelimenin Arap­lar arasında aynı manada kullanılmadı­ğını ve Hz. Ömer'in de bu kelimeyi Halid b. Velid 'in anladığı şekilde yorumladığı­nı göstermektedir.

Caetani 'nin bu olayı istismar ederek Halid'i islamiyet'i henüz samimi olarak benimsernemekle ve onu savaş için de­ğil islam'a davet için gönderen Hz. Pey­gamber'i de açık talimat vermemesin­den dolayı suça iştirak etmekle itharn etmesi (islam Tarihi, V, 387). Weir'in de Halid'in bu hareketini "hainane bir dar­be" olarak nitelemesi (iA, llL ı 52) doğru değildir.

BİBLİYOGRAFYA :

Bu ha ri. "Megiizi", 60, "Ahkam", 35; Vakıdi. el -Megazf, lll , 875-884; ibn Hişam. es -Sfı·e, ı , 348-349 ; IV, 428·436; İbn Sa'd, et-Tabakat, ll , 147 -148 ; Belazüri. Ensab, 1, 381 -382 ; Taberf. Taril] (Ebü' I- Fazl ). lll, 66-69 ; Yaküt, Mu 'ce­mü'l-büldan, IV, 214; İbn Kesfr, el·Bidaye, IV, 312-316 ; Aynf, 'Umdetü '/-~arf, Kahire 1392 / 1972, XIV, 327 -328 ; Diyarbekri. Taril]u'l-l]a· mis, ll , 97-99; L. Caetani. islam Tarihi (tre Hü­seyin Cahid ), istanbul 1924-27, V, 386 -395; Hamlduila h. islam Peygamberi, 1, 307, 51 3; W. Montgomery Watt, Muhammad at Madina, New York 1981 , s. 70, 84, 257 ; Kehhale. Mu'ce· mü kabii'ili'l-'Arab, Beyrut 1402 / 1982, 1, 176 ; Köksal. islam Tarih i (Medine), VIII , 380-395 ; Mustafa Fayda, Allah 'ın Kılıcı Halid b. Velid, istanbul 1990, s. 184-204; T. H. Weir, "Cezi­me", iA, lll , 152 ; L. Veecia Vaglieri. "Qiadhlma b. 'Amir", E/2 ( İ ng.), ll , 365 -366.

L

liJ ABDÜLKERİM ÖzAYDIN

CEZİME ei-EBRAŞ

( J..r.'i'l 4:<.~ ) Ebu Malik Cezime b. Malik

b. Fehm el - Ebraş (el-Vazzah) et -Tenuhi el-Ezdi

(ö. 268 [?])

Irak'ta hüküm süren Tenuhi Devleti'nin üçüncü hükümdarı.

Milattan sonra 30 yıllarında hüküm­dar olduğu bazı kaynaklarda zikredil­mekte ise de miladi lll. asırda yaşadığı anlaşılmaktadır. Aşağı Fırat bölgesindeki TenOhi Devleti'nin en güçlü hükümdan olmuş, Hire ve Enbar ile yöredeki şehirle­ri kısa sürede idaresine almıştı. ileri gö­rüşlü, kararlı ve cesur ve bir kral olup

Page 2: t,, · 2020. 8. 28. · A' la~u'l-l].atfre, Ili/ ı, 4-7) aksine Makdisi Musul'u, hatta Tikrit'i bu bölgeye dahil eder (A/:ısenü't-tekiisfm, s. 136-151 ). İs lam tarihçilerine

çevredeki bölgeleri vergiye bağlamıştı.

İslam öncesi Arap tarihinin önemli bir şahsiyeti olduğu ve kendisiyle ilgili riva­yetlerin efsanevi unsurlar taşıdığı görü­len Cezime, o sıralarda Suriye'de hüküm süren Tedmür (Palmyra) Krallığı'na saldı­rarak melikini öldürdü ve onun yerine geçen kızı Zebba ile evlenip iki hüküm­darlığı birleştirmek istedi. Babasının in­tikamını almak için bunu fırsat bilen Zeb­ba evlilik teklifini kabul etti ve bir müd­det sonra az bir kuwetle ülkesine gelen Cezime'yi tuzağa düşürerek öldürttü.

Alaca (baras) hastalığına yakalanmış ol­duğu için ei-Ebraş veya ei-Vazzah (tl:.)\) lakabı ile anılan Cezime'nin kendisine başkalarından farklılık sağladığını söy­leyerek hastalığı ile övündüğü rivayet edilir. Son derece kibirli olduğu için iş­

ret arkadaşlığına kimseyi layık görmez, sadece ed-Dayzenan denilen iki putu ya­nına alarak eğlenir, kendisi bir kadeh içince birer kadeh de bu putlara dökerdi.

Hükümdarlığının 60 veya 120 yıla ya­kın sürdüğü söylenen ve oldukça uzun yaşadığı anlaşılan Cezime ei-Ebraş'ın ke­hanetle de uğraştığı. hatta peygamber­lik iddiasında bulunduğu rivayet edilir. Araplar arasında mancınığı ilk defa onun bulduğu, pabuç ve mumu ilk defa onun kullandığı söylenir. Maceralı hayatından birçok unsur Arap şiiri ve darbımeselle­

rine yansımıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Cahiz. Kitabü'l-f:layeuan, V, 167; İbn Kutey­be, ei -Ma'arif(Ukkaşe) , s. 108, 554, 580, 618, 641, 645-646; Ya'kübf. Tarf!J, I, 208-209; Ta­beri. Tarfl] (Ebü'l-Fazl), bk. İndeks; İbn Düreyd. el-işti~a~. s. 378, 543; Mes'üdf, Mürücü'?·?e­heb (Meynard). lll, 181·194; İbn Hallikan, Vefe­yat, VI, 18; İbn Haidün, el-'iber, ll, 259-261; Mahmüd Şükrf ei-Aiüsf, Bülagu'l -ereb, ll, 175, 177-182, 338; Cevad Ali, el-Mufassal, lll, 104-106, 167-168, 178-183; Ziriklf, e l-A' lam (Fet­hullah). ll, 114; Fr. Buhl. "Cezime al-Abraş", İA, lll, 152; i. Kawar, ")2iadhima al-Abrash",

E/2

(Fr.), ll, 375. Iii AHMET ÖN KAL

CEZİRE

('..r.~l )

İslam coğrafyacıları tarafından Yukarı Mezopotamya'ya verilen ad.

L ~

Ceziretü Asür, İklimü Asür da denilen bu bölge Dicle'nin doğusunda kalan Mey­yafarikin (Silvan). Erzen, Siirt, Zap hav­zası ve Fırat'ın batısındaki Adıyaman böl­gesini de içine alır. İbn Havkal (Saretü ' l­

ari, s. 204) ile izzeddin b. Şeddad'ın (et­

A' la~u'l-l].atfre, Ili/ ı, 4-7) aksine Makdisi

Musul'u, hatta Tikrit'i bu bölgeye dahil eder (A/:ısenü't- tekiisfm, s. 136-151 ). İs­lam tarihçilerine ve Tevrat'a göre Nuh'un gemisi bu bölgede toprağa oturmuş, yer­yüzünde ilk şehirler bu bölgede meyda­na gelmiş, İbrahim peygamber bu böl­geden Filistin'e gitmiştir. Tevrat'a göre cennet bu bölgededir. Bazı hadisiere gö­re bölgeyi sulayan nehirlerden Fırat cen­net ırmaklarındandır.

el-Cezire çok yüksek olmayan bir böl­ge olup Fırat-Diyarbekir arasındaki Ka­racadağ, Mardin ve Cizre arasındaki Tür Abdin, Belih ve Habur ırmakları arasın­daki Cebeliabdülaziz, Habur ile Dicle ara­sındaki Sincar dağı, Musul'un güneyin­deki Cebelimekhül bu bölgede yer alır. Bu dağlardan çıkan akarsular arasında Fırat'a karışan Belih ile Habur, yöredeki Harran ve Re'sül'ayn'dan {Ceylanpınar) çıkar. Habur' a katılan Hirmas çayının

kaynağı ise Tür Abdin bölgesindedir. Sin­car dağından Sarsar ırmağı doğar ve çöl­de kaybolur.

ei-Cezire'nin batısında Suriye, kuzey­batısında Gaziantep, Maraş ve Malatya yer alır. Bölgenin doğusunda Doğu Ana­dolu, güneyinde Irak bulunur. el- Cezi­re İslam'dan önce ve İslam tarihinin baş­larında bu bölgeye yerleşen Arap kabi­lelerine göre "Diyarımudar", "Diyarıre­

bia" ve "Diyarıbekr" olmak üzere üç ta­rihi bölgeye ayrılmıştır. Eskiçağ'da böl­gede Araplar yaşıyordu. Nusaybin İran­lılar tarafından Arvastan. Ermeniler ta­rafından Bes Arabaya diye adlandırılıyor­

du. İslam tarihinin başlarında bu bölge­de Araplar'dan başka Aramiler de var­dı. Abbasiler devrinden itibaren bölgeye Türkler de gelmeye başlamışlar, Selçuk­lular'dan sonra bölgede birçok Türk dev­leti kurulmuştur. Haçlı seferleri sırasın­da bu bölgede oturan Türk kabileleri bü­yük bir askeri potansiyel teşkil ediyor­lardı.

ei-Cezlre Anadolu-Irak-Suriye bölge­lerini birbirine bağlaması itibariyle bü­yük bir tarihi ve stratejik öneme sahip­tir. Bugün bölgenin kuzey yarısı Türki­ye, güney yarısı ise Suriye ve Irak top­raklarında bulunmaktadır. Bağdat de­miryolu buradan geçer. burası aynı za­manda Münbit Hilal'in orta kısmını teş­kil eder. ei-Cezire'nin Diyarımudar kıs­mında Urfa, Harran, Rakka (Suriye). Sam­sat, Re'sül'ayn; Diyarırebia kısmında Mu­sul, Nusaybin, Sincar (Irak). Dara, Cizre; Diyarıbekr kısmında Amid (Diyarbakır). Mardin, Meyyafarikin, Hasankeyf gibi önemli merkezler yer alır. Bu bölgeye İs-

CEZIRE

lam'dan önce sırasıyla Babilliler, Asurlu­lar, Hititler, Persler, Büyük İskender, Se­lefkiler. Romalılar, Bizans ve Sasaniler sahip olmuşlardır. ei-Cezire bölgesi lll­VI. yüzyıllarda Romalılar'la Sasaniler ara­sındaki mücadelelere sahne olmuştur. İs­lamiyet ortaya çıktığı sırada bölge önce Sasaniler'in, sonra Bizanslılar'ın eline geçmişti. Bizans Re'sül'ayn'dan Tür Ab­din'e kadarki sahayı, Sasaniler ise Nu­saybin ile Tür Abdin'in güneyindeki böl­geyi ellerinde tutuyorlardı. Sınır Nusay­bin ile Dara arasından geçiyordu. Suriye ve Irak'ın müslümanlar tarafından fet­hedilmesi üzerine bölgedeki Bizans ve Sasani kuwetlerinin devlet merkezleriy­le irtibatı azalmıştı. Bu sırada · 17 (638) yılında Hz. Ömer ile Suriye'deki kuman­danlar arasında Cabiye'de yapılan top­lantıdan sonra Suriye ve Mısır bölgeleri­nin emniyetini sağlamak için ei -Cezi­re bölgesinin fethine karar verildi. 18 (639) yılında Hz. ömer Suriye Valisi Ebü Ubeyde b. Cerrah'a bir mektup yazarak ei-Cezire bölgesinin fethine girişilmesi­ni emretti. O da İyaz b. Ganm' i SOOO ve­ya 6000 kişilik bir kuwetin başında ei­Cezire bölgesine gönderdi. iyaz Rakka'­dan bölgenin fethine başladı. 18-19 (639· 640) yıllarında batı kısımlarını zaptetti. Musul ve Dicle'nin doğusundaki yerler ise 20 (641) yılında EbO Musa ei-Eş'arr­nin de bulunduğu Irak ordusu tarafın­dan fethedildi. İyaz b. Ganm 20 (641) yı­lında vefat edince Humus-Kınnesrin-ei­Cezire valiliğine Hablb b. Mesleme, on­dan sonra da Umeyr b. Sa'd tayin edil­di. 26 (647) yılında Muaviye Suriye- el ­Cezire valisi oldu. Muaviye Hum us - Kın­

nesrin ve ei-Cezire'ye Habib b. Mesleme'­yi tayin etti. Daha sonra ei-Cezire'yi onun elinden alarak Dahhak b. Kays ei -Fihrf­ye verdi. Dahhak Hz. Osman'ın öldürül­mesine (35 1 656) kadar bu görevde kal­dı. Hz. Ali halife olunca ei-Cezire'ye Ma­lik ei-Eşter'i tayin etti. Fakat Dahhak Malik'e karşı geldi ve Muaviye'nin yar­dımıyla onu Musul'a püskürttü. Bu dö­nemde bölgede meydana gelen en önem­li iki olay Sıffin Savaşı ve Hz. Ali'nin öl­dürülmesidir. Muaviye halife olunca Suri­ye ve el-Cezire'ye Nu'man b. Beşir'i vali tayin etti. Onun valiliği Muaviye 'nin ölü­müne {60 / 680) kadar devam etmiştir.

Emeviler devrinde ei -Cezire Suriyeli­ler'le Iraklılar arasındaki mücadelelere sahne oldu. Kaysiler tarafından destek­lenen Süleyman b. Surad, Re'sül'ayn ya­kınındaki bir savaşta Ubeydullah b. Zi­yad'ın bir kumandanı tarafından öldü-

509