85
SORUMLULUK SİGORTALARI SEMİNER AÇIŞ - TEBLİĞ - PANEL İSTANBUL, 2006 1 2006/185

SORUMLULUK SİGORTALARI- Karayolları Trafik Sigortası, olmak üzere 13 seminer gerçekleştirilmiştir. Bugün ele alınan “Sorumluluk Sigortası” semineri 14. olmaktadır. Ve

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

SORUMLULUK SİGORTALARI

SEMİNERAÇIŞ - TEBLİĞ - PANEL

İSTANBUL, 2006

1

2006/185

İşbu kitap, 7 Nisan 2006 Cuma günü, Güneş Sigorta A. Ş. Konferans Salonu’n dagerçekleştirilen Seminerin açış konuşmaları, tebliğ, panel konuşma ve tartışmalarınınY. Temel ENDEROĞLU tarafından derlemesidir.

Her hakkı İktisadî Araştırmalar Vakfı’na ait olup, adı geçen Vakıf’tan yazılı izin alınmadıkça,aynen veya kısmen iktibas edilemez. Kitap, Vakıf merkezinden temin edilebilir.

İKTİSADÎ ARAŞTIRMALAR VAKFI

19 Mayıs Cad. No: 1 Golden Plaza Kat: 834460 Şişli / İSTANBULTEL : (0212) 233 21 07 (pbx)FAX : (0212) 233 21 96TELG : FOUNDATION - ISTANBULE-mail : [email protected] : www.iktisadiarastirmalar.org

İÇİNDEKİLER

2

Seminerin Takdimi.................................................................................................................................................................... 5

AÇIŞ OTURUMU

İ.A.V. Başkanı Prof. Dr. M. Orhan DİKMEN.............................................................................................. 9Güneş Sigorta Genel Müdürü Mehmet AYDOĞDU........................................................................ 15Hazine Müsteşar Yardımcısı Burhanettin AKTAŞ.............................................................................. 17Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK........................................................................................................................................ 21

TEBLİĞ OTURUMU

Başkan : Selçuk MARUFLUİ.A.V. Y.K. Üyesi - E. Parlementer

Tebliğci : Prof. Dr. Samim ÜNANGalatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi

Tebliğ : Türk Sigorta Hukuku Bakımından Sorumluluk Sigortalarının Değerlendirilmesi........................................................................................................................ 29

PANEL.................................................................................................... 53Sorumluluk SigortalarındaAna Strateji Ne Olmalıdır?

Başkan : Y. Temel ENDEROĞLUİ.A.V. Y.K. Üyesi ve Genel Sekreter

Üyeler(*) : Dr. Ahmet GENÇHazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü

: Zihni METEZADETürkiye Sigorta ve Reasürans

3

Şirketler Birliği Y.K. Müşaviri: Prof. Dr. Saibe Oktay ÖZDEMİR

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

: Mahmut SARAÇOĞLUKoç Allianz Sigorta A.Ş.Endüstriyel Kaza ve HasarSorumluluk Müdürü

PANEL 2. TUR............................................................................................................................................................................. 79

PANEL 3. TUR............................................................................................................................................................................. 83

4

SEMİNERİN TAKDİMİ

Genel ekonomik konular yanında, Türkiye’nin ekonomik sorunlarını ince-lemek, bunlara karşı alınabilecek tedbirleri araştırmak amacı ile 1962 yılın-da kurulmuş olan İktisadî Araştırmalar Vakfı (İ.A.V.) faaliyetlerini daha çokseminerler düzenlemek şeklinde yürütmektedir.

Türkiye’nin hemen her tarafında Edirne’den Ardahan’a, Sinop’tan Ha-tay’a kadar gerçekleştirilen seminerler bugünkü dahil 185 adedi bulmuştur.

Bunlar arasında yurtdışında Paris, Bakü, Bükreş, Sofya, Hartum ve Üs-küp’te 6 seminer/konferans düzenlenmiş, ayrıca K.K.T.C de 4 seminer ger-çekleştirilmiştir. İ.A.V. Sigorta sektörüne de özel bir ilgi ile yaklaşmıştır. 1983yılındaki ilk semineri,

Türkiye’nin Sigorta Kesiminin Ekonomik Gücü ve Gelişmesini, takiben,- Sigorta Tarifelerinde Serbesti,- Türkiye’de Hayat Sigortaları,- Türkiye Sigortacılığında Liberalleşme,- Türk Sigortacılığında Yeni Gelişmeler,- Türk Sigorta Sektörünün Avrupa Birliği Karşısındaki Durumu,- Türk Sigorta Sektörünün Son 10 Yılı,- Sigorta Şirketleri - Acente İlişkileri- Özel Emeklilik Sigortaları,- Mevduat Sigortaları,- Deprem Sigortası,- Bireysel Emeklilik,

5

- Karayolları Trafik Sigortası, olmak üzere 13 seminer gerçekleştirilmiştir.Bugün ele alınan “Sorumluluk Sigortası” semineri 14. olmaktadır. Ve

kuşkusuz sigorta sektöründe önemli bir konudur. Seminerde görev kabul et-miş olan değerli uzmanlar, konuyu çok yönlü olarak ele alacak, tartışmayaaçacak ve en etkili gelişme yollarının belirlenmesine katkıda bulunacaklar-dır.

Seminerde konuşmacı, oturum başkanı, tebliğci ve panelist olarak görevüstlenmiş bulunan değerli kişilere, seminere fikri ve maddi katkıları dolayı-sıyla Güneş Sigorta yönetimi ve özellikle Genel Müdür Sayın Mehmet Ay-doğdu’ya teşekkürlerimizi ifade etmek isteriz.

Ayrıca Ankara’daki yoğun çalışmalarından vakit ayırıp İstanbul’a gelme-yi ve bir açış konuşması yapmayı kabul buyurmuş olan Adalet Bakanı Sa-yın Cemil Çiçek’e de şükranlarımızı sunarız.

İKTİSADÎ ARAŞTIRMALAR VAKFI

6

AÇIfi OTURUMU

- İ.A.V. Başkanı Prof. Dr. M. Orhan DİKMEN’in Konuşması- Güneş Sigorta Genel Müdürü Mehmet AYDOĞDU’nun

Konuşması- Hazine Müsteşar Yardımcısı Burhanettin AKTAŞ’ın

Konuşması- Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK’in Konuşması

7

8

İ.A.V. BAŞKANIPROF. DR. M. ORHAN DİKMEN’İN KONUŞMASI

Sayın BakanSaygıdeğer DavetlilerSeçkin Medya Mensuplarıİktisadî Araştırmalar Vakfının, Güneş Sigorta ile ortaklaşa düzenlemiş ol-

duğu seminerimize hoş geldiniz. Varlığınızla değer kattınız. Teşekkürlereder; hepinizi saygı ile selâmlarım.

Açış konuşmamı, başlıca 4 bölüm olarak tasarlamış bulunmaktayım. Bubölümlerde sırası ile, a) İktisadî Araştırmalar Vakfının çalışmalarına; b) Vak-fın sigorta seminerlerine; c) sorumluluk sigortalarına; d)sigorta klübü girişi-mine değineceğim. Son olarak da, (belki bir beşinci bölüm diyebiliriz) bu se-minerin gerçekleşmesine çeşitli şekillerde katkıda bulunanlara teşekkürleri-mi sunacağım.

Çoğunuzun bildiğini tahmin etmekle beraber, İktisadî Araştırmalar Vakfı-nın 1962 de kurulmuş olduğunu ve bugüne kadar geçen 44 yıllık süre için-de, hiçbir politik etki altında kalmadan, sadece doğru bildiği çizgide, kuruluşamacı olan araştırma ve bilgilendirme çalışmalarını sürdürdüğünü bir keredaha belirtmekte fayda görmekteyim.

İktisadî Araştırmalar Vakfı, kuruluşundan başlayarak uzun yıllar sadeceseminerler tertibi şeklinde çalışmıştır. Ancak faaliyet kapasitesinin gelişme-si ile, 1996 yılında konferanslar dizisini başlatmış, ayrıca yazılı açıklamalar,demeçler, özel yayınlar, röportajlar, konulu sohbet toplantıları ve televizyonprogramları ile faaliyetlerini çeşitlendirmiştir. Son olarak da, yetkili jürilercekabul edilmiş ancak yayımlanmamış doktora ve master tezlerini yayımla-makla faaliyet yelpazesini daha da genişletmiştir. Bu yıl başında 5 doktorave 5 master tezi yayımlanmıştır. Bundan sonra da her yıl 10 tez yayımlana-caktır.

İktisadî Araştırmalar Vakfının bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğu se-minerlerin sayısı, bugünkü ile beraber, 185’e ulaşmıştır. Bu seminerlerin

9

(bugünkü hariç) hepsi, açış konuşmaları, tebliğleri, panel sunuş ve tartış-maları ile, tam metin halinde yayımlanmış bulunmaktadır. Kitapların ortala-ma sayfa adedi 200 olarak düşünüldüğünde, sadece seminer yayımı ola-rak Türk ekonomi literatürüne 37.000 sayfalık bir katkı sağlanmış olmakta-dır. Konferans kitapları ve yayımlanan tezlerle bu sayı 40.000’i geçmekte-dir.

Vakfın düzenlediği seminerlerde, ekonomik hayatın çok çeşitli alanlarıele alınmaktadır. Bunların içinde, banka, leasing, factoring, borsa gibi malîkonular, soya ve kanola’nın da ele alındığı yağlı tohumlar, zeytinyağı, tütün,çay, fındık gibi ziraî konular, serbest bölgeler, transit ticareti, gümrük birliği,ihracat gibi ticarî konular, çimento, petrokimya sanayileri gibi sınaî konular,ayrıca ulaştırma ve devlet maliyesi ile ilgili çeşitli konular sayılabilir.

Bu arada, sayısı 40’a yaklaşan vilâyet seminerleri yapılmış olduğunu dakaydetmek yerinde olur. Bu seminerlerde, esas itibarile, idarî bir bölüm olanvilâyet, ekonomik bir birim olarak ele alınmakta ve kalkınması, gelişmesiiçin izlenmesi gereken strateji ile uygulanması gereken tedbirler araştırıl-maktadır.

“Sigorta” konulu seminerlerin sayısı da, bugünkü dahil, 14’ü bulmaktadır.İktisadî Araştırmalar Vakfı, kuruluşundan başlayarak, Türkiye’de sigorta ke-simine yakın ilgi duymuş ve ilk olarak, bu sektörün Türkiye ekonomisi bakı-mından arz ettiği önemi ortaya koyacak bir seminer tertibine çalışmıştır. An-cak bütün gayretlere rağmen, ilk sigorta semineri, Vakfın kuruluş yılı olan1962’den ancak 21 yıl sonra 1983’de gerçekleştirebilmiştir.

1983 seminerinde, Türkiye’de ilk defa olarak, sigorta kesiminin ekono-mik gücü, dolayısile millî ekonomi bakımından önemi ele alınmıştır. Gerçek-ten o vakte kadar sigortacılık, sadece kâr amacına yönelik alelade bir faali-yet olarak düşünülmüş, sigorta kesiminin, millî ekonomi bakımından değerive önemi üzerinde durulmamıştır.

İkinci sigorta semineri, birinciden 7 yıl kadar sonra, sigorta kesimindeserbesti konusunda yapılmıştır. Bundan sonra, vakıf ile sigorta kesimi ara-sında daha yakın bir ilişki kurulmuş ve aralarında hayat sigortaları, Türk si-gortacılığının Avrupa Birliği karşısında durumu, sigorta şirketleri-acentelerilişkileri, özel emeklilik sigortaları, deprem sigortası, bireysel emeklilik, kara-yolları trafik sigortaları olmak üzere 11 seminer yapılmıştır.

Bugünkü seminer, sigortacılığın önemli dallarından biri olduğu halde,yurdumuzda, istenilen ve gereken düzeye ulaşmamış olan “sorumluluk si-gortaları” konusunu işlemek amacı ile tertiplenmiştir.

Sorumluluk sigortaları, gerçek veya tüzel kişiyi, gündelik hayatında veyaişletme içinde, yahut mesleğini icrası sırasında meydana gelebilecek olay-

10

ların yol açtığı bedenî veya malî zararlara karşı korumaya yönelik sigorta-lardır.

Sorumluluk sigortaları çok çeşitlidir. Türkiye’de uygulamaya sunulmuşolan sorumluluk sigortaları arasında, asansör kazalarında üçüncü şahıslarakarşı sorumluluk sigortası, eğitim kurumları sorumluluk sigortası, otel so-rumluluk sigortası, halka açık eğlence yerleri için sorumluluk sigortası, teh-likeli maddeler mecburi sigortası, tüp gaz mecburi sigortası, garaj, otopark,ve tamirhane sorumluluk sigortası, işveren sorumluluk sigortaları, işletmeve ürün sorumluluk sigortası ve mesleki sorumluluk sigortası sayılabilir.

Bugünkü seminerde, daha çok, Türk sigorta hukuku bakımından, bu si-gortaların değerlendirilmesi üzerinde durulması öngörülmüştür. Özellikle degörüşmelerin, yeni belirlenen mesleki sorumluluk sigortaları üzerinde odak-lanacağını tahmin ediyorum. Çok değerli tebliğ sahibi ile yine çok değerlipanel üyeleri, konuyu çeşitli yönleri ile ele alacaklar ve derin bir vukuf ile iş-leyeceklerdir. Bu sebeple, benim bu konulara girmeme gerek görmüyorum.

Türkiye’de sigorta kesimi, son 15-20 yılda büyük gelişmeler kaydetmiş-tir. Bu günün sigortacıları, yarım yüzyıl önce üstat sayılan sigortacıları fer-sah fersah geçmiş durumdadır.

Kurumlar bakımından da, yönetici ve uygulayıcılar bakımdan da büyükgelişme olmuştur. Ancak, bazı sigorta kurumlarının bu genel gelişmeyeayak uydurmuş olduğunu söylemek kolay değildir. Bugün Türk sigorta kesi-minde, doldurulması gereken boşluklar (esas itibarile mevzuat boşlukları)değiştirilmesi gereken politikalar ve bunlara dayalı uygulamalar devam et-mektedir.

Bunlara geniş yer vermeme gerek yoktur. Sadece, kurumlar arasındakirekabetin ağırlıklı olarak fiyat kırma şeklinde olmasına, hasar tespitlerindegerçek hasar değerinin tam olarak belirlenmemesine, hasar ödemelerindeyavaştan almaya, sigorta primini arttırmak amacile oluşturulan, fuzulî veyaolmayacak rizikoları içeren paket programlar yapılmasına, rizikoyu ispatkülfetinin tamamen sigortalıya yüklenilmesine değinmekle yetiniyorum. Bugibi uygulamaların, etik olmaması yanında, halkın sigortaya karşı güveninisarstığı ve dolayısile sektöre zararlı olduğunu da önemle not etmek isterim.

Bu uygulamaları, birer anakronizm olarak düşünmek ve biran önce vaz-geçmek, çok isabetli olacak diye düşünüyorum.

Bu kısmî olumsuzluklara rağmen, Türkiye’de sigorta sektörü, bütün altkesimleri ve ilişkileri ile, iyileşmeye yönelik bir oluşum halindedir. Sigortacı-lıkla ilgili kurum ve kuruluşlar gözden geçirildiğinde, bu oluşum daha iyi an-laşılabilir.

11

Bu kurum ve kuruluşlar: a) resmi kurumlar, b) ticarî kurumlar, c) sosyalkurumlar, d) medya kurumları olarak sıralanabildiği gibi, bunlara beşinci birkategori olarak e) sigorta yaptıranlar (sigorta hizmet alıcıları, kısaca müşte-riler) katılabilirler.

Resmi kurum olarak, Hazine Müsteşarlığı Sigorta Genel Müdürlüğü veSigorta Murakabe Kurulu, meslek kurumu olarak Sigorta ve Reasürans Şir-ketleri Birliği, ayrıca Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Türkiye Motor-lu Taşıtlar Bürosu sayılabilir.

Ticari kurumlar, sigorta şirketleri (reasürans şirketleri dahil), brokerlik şir-ketleri, acentelik şirketleri, ferdi acenteler, ekspertiz şirketleri, asistans şir-ketleri olarak sıralanabilir.

Sosyal kurumlar, esas itibarile, sigorta kesiminde çalışan tarafların kur-dukları dernek ve vakıflardır. Bunlara misal olarak, Genç Sigortacılar Birliği,Acente ve Broker dernekleri, Sigorta Hukuku Türk Derneği, Sigorta Aracıla-rı Derneği, Sigorta Tatbikatçıları Derneği gösterilebilir.

Medya kurumları olarak, başta sigorta dergileri; ayrıca ekonomi gazeteve dergilerinin sigorta konularındaki yayınları düşünülmelidir. Bunlara, ba-ğımsız olarak sigorta konularını işleyen yazarlar da katılabilir.

Bu kurum ve kuruluşların hepsi çok değerlidir; hepsinin kendi alanların-da ciddi çalışmaları vardır. Ancak, bu beş kategori arasında, hatta aynı ka-tegoriye giren kişi ve kurumlar arasında iletişim kopukluğu veya hiç değilseyetersizliği olduğu da bir gerçektir. Bir başka ifade ile, Türkiye Sigorta kesi-minin çeşitli çarkları, birbirinden pek haberli olmadan dönmektedir. Çarklardönüyor, ama bunların birbirinin tamamlayıcısı olması için gereken işbirliğişuuru ve sosyal iletişim bağları, en hafif bir deyimle, yeter düzeyde değildir.

Sigorta konularına yakından ilgi duyan ve bugünkü ile beraber sigortacı-lığın çeşitli yönlerini ele alan ve inceleyen İktisadî Araştırmalar Vakfı, bu ye-tersizliği, mütevazı bir ölçüde olsa da, gidermek, sigorta kesiminin bütün ça-lışanları ve müşterileri arasında bir iletişim sağlamak amacile; bir “SigortaKulübü” kurulmasının faydalı olacağını düşünmüş ve bunu peyderpey dev-reye sokmaya karar vermiştir.

Şu hususu hemen belirtmek isterim: İktisadî Araştırmalar Vakfının “Sigor-ta Kulübü”, az önce sözünü ettiğim resmi, ticari, sosyal, medyatik kurum vekuruluşlar gibi tüzel kişiliğe sahip bir kurum değildir. “Sigorta Kulübü” nün,resmi hüviyeti olmadığı gibi, şirket dernek veya vakıf statüsü de yoktur.

“Sigorta Kulübü”, esas itibarile bir fikir Kulübüdür. Amacı, sigorta konula-rını görüşmek, bunu yaparken de sektörün çeşitli kolları arasında aktif biriletişim kurmaktır. Akşam saatlerinde, Vakıf merkezinde, sigorta kesimi ile

12

şu veya bu şekilde ilişkili olan kişilerin bir araya gelmesi, bir kokteyl hava-sında görüşmesi, karşılıklı fikirleri serbestçe tartışılması ve gereken haller-de, belli araştırmalar yapılarak sigorta kesimi için Ankara’da girişimlerde bu-lunulması “Sigorta Kulübü”nün esas hedefleridir.

Bu klüp, başarılı olabilir mi? Başarılı çalışmalar yapabilir mi? Kulübünbaşarısının, sigorta kesiminin bu kuruluşa göstereceği ilgiye bağlı olduğunudüşünüyorum. Bu bakımdan şimdiden kesin bir şey söylemek kolay değil.Ama etkili çalışmalar yapacağını umuyorum. Yapmasını temenni ediyorum.Bu amacı hangi ölçüde gerçekleştireceğini zaman gösterecektir.

Bu arada, Sigorta Kulübü’ne benzer bir başka girişim olduğunu da kay-dedeyim. İstanbul Underwriting Center (IUC) adındaki bir kuruluş tarafındanyürütülen bu paralel girişim’in açılış törenine katılmam için gönderilen dâvetyazısında; IUC’nin “Sigorta sektörü ile ilgili bütün kurum ve kuruluşları birçatı altında birleştirme amacile kurulduğu” ifade edilmiştir. Kendilerine başa-rılar dilerim. Kurdukları merkezi, rakip olarak görmediğimi, paralel kulvardakoşan potansiyel bir amaç ortağı olarak düşündüğümü kaydetmekte faydagörmekteyim.

Konuşmam galiba biraz fazla uzadı. Sigorta kesimine atfettiğim önemdolayısile beni mazur göreceğinizden eminim. Bunu kaydettikten sonra,müsaadenizle konuşmamın son kısmına, yâni seminere şu veya bu şekildekatkıda bulunmayı kabul etmiş olan değerli kişilere teşekkür bölümüne ge-çiyorum.

Seminere, konuşmacı, oturum başkanı, tebliğ sahibi, panel üyesi olarakgörev kabul etmiş kişilere ve panelin serbest tartışmaya ayrılmış bölümün-de söz alacaklara teşekkürlerimi sunarım.

Seminere fikrî ve maddi katkıda bulunan, ayrıca bu güzel salonu tahsiseden Güneş Sigorta Yönetimine ve özellikle Genel Müdürü Sayın MehmetAydoğdu’ya teşekkür ederim.

Ayrıca, Adalet Bakanlığı ve Hükümet Sözcülüğü gibi iki yüklü görevi bü-yük bir başarı ile yürüten Sayın Cemil Çiçek’e, yoğun çalışmalarından vakitayırarak İstanbul’a gelmeği ve açış konuşması ile seminere ayrı bir değerkatmayı kabul ettiği için şükranlarımı ifade etmek isterim.

Bu arada, mutlu bir tesadüften söz etmenin yerinde olacağını sanıyo-rum. Şu anda kürsüde yan yana oturan Sayın Cemil Çiçek’in İstanbul Hu-kuk Fakültesinden, Sayın Mehmet Aydoğdu’nun da İstanbul İktisat Fakülte-sinden hocaları olmakla iftihar ettiğimi söylemek istiyorum. Bir hoca için, bune büyük bir mutluluktur; takdirlerinize arz ediyorum.

Konuşmama son verirken, hepinizi tekrar en iyi dileklerimle ve saygı ile

13

selâmlıyorum.

_________________

14

GÜNEŞ SİGORTA GENEL MÜDÜRÜMEHMET AYDOĞDU’NUN KONUŞMASI

Sayın Bakanım, Sayın Müsteşar Yardımcım, Sayın Genel Müdürüm, Sa-yın Başkan, Değerli misafirler, İktisadi Araştırmalar Vakfı ve Güneş Sigor-ta’nın birlikte tertiplediği Sorumluluk Sigortaları toplantısına katılımınızdandolayı hepinize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Sorumluluk sigortaları, teknoloji ve buna bağlı olarak, ekonomide yaşa-nan gelişmeler sonucunda toplumlarda refah seviyesinin yükselmesi ve so-rumluluk hukukunda meydana gelen değişiklikler ile birlikte yaygınlaşmayabaşlamıştır. Günümüzde, özellikle gelişmiş toplumlarda bireyler, kaderci biryaklaşımla zararlarını kabullenmek yerine, bu zararlarının tazminini talepetmektedirler. Bireylerin haklarını arama arzuları ve değerlerdeki kökten de-ğişim, meslek odaları, ticaret odaları, dernekler ve çevre korumacılar gibigruplar tarafından da fazlasıyla desteklenmektedir. İleri teknolojiyle üretilenyeni, ancak karmaşık ürünlerin günlük hayata sağladıkları katma değer top-lumlar tarafından ne kadar çok takdir toplamaktaysa da, bunların olumsuzetkileri dolayısıyla meydana gelen zararlar bakımından tazminat beklentile-ri de bir o kadar artmaktadır. Bugün artık, bazı gelişmiş ülkelerde, üçüncüşahısların zararını yalnızca bu zarara yol açan taraf gidermemektedir. Eko-nomik ve sosyal dengeleri bozmak pahasına yargı makamı sorumluluğu ba-zen zararı ilk tetikleyen olayla hiçbir ilgisi olmayan kimseleri de kapsayacakşekilde geniş çevrelere atfedebilmektedir.

Modem sigortacılığın ilk zamanlarında, sorumluluk riskinin devri olaraktesis edilen sorumluluk sigortaları, zaman içerisinde farklı ihtiyaçlara cevapverecek şekilde, endüstriyel alanda üçüncü şahıs ve çevre sorumluluğu, ça-lışanların mesleki faaliyetleriyle ilgili olarak işveren sorumluluk, üretilen mal-larla ilgili olarak ürün sorumluluk ve geri toplama, sunulan hizmetlerle ilgiliolarak mesleki sorumluluk, yöneticilik sıfatıyla yürütülen faaliyetler bakımın-dan direktör ve yöneticilerin sorumluluğu gibi ürünlerle sigortacılar tarafın-dan çeşitlendirilmiştir.

Ülkemizde sorumluluk sigortaları, ilk kez 1953 yılında yürürlüğe giren

15

16

6085 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile birlikte uygulanmaya başlanmıştır.Bunu, işçilerle ilgili Sosyal Sigortalar Mevzuatında işverenlerin mali sorum-luluklarının düzenlemesiyle işveren sorumluluk sigortası ve genel şartları ile1959 yılında yürürlüğe giren üçüncü şahıslara karşı mali mesuliyet sigorta-sı izlemiştir.

Yalnızca sigorta ettirenin değil, aynı zamanda sigorta ettirenin faaliyetle-ri sonucunda meydana gelen üçüncü şahıs zararlarının da giderilmesi ama-cıyla yapılan sorumluluk sigortalarının ülkemizde de giderek yaygınlaşma-sı, özellikle globalleşen ekonominin, gelişen uluslararası ticaretin bir gereğiolarak ve Avrupa Birliği’ne uyum çalışmaları çerçevesinde hiç kuşkusuz ka-çınılmazdır Nitekim, oto branşını konu dışı bırakacak olursak, sorumluluk si-gortalarına bakıldığında, 2005 yılında Zorunlu Sertifika Mali Sorumluluk Ge-nel Şartları ve Özel Güvenlik Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarınınardından son olarak 16.03.2006’da Mesleki Sorumluluk Sigortası GenelŞartlarının yürürlüğe konması ve halihazırda yasal bir düzenleme bulunma-yan sorumluluk sigortalarına Türk Ticaret Kanunu Taslağında ayrıca yer ve-rilmesi (Madde 1473) bu yöndeki alt yapı çalışmalarını yansıtan olumlu ge-lişmelerdir.

Diğer taraftan, sorumluluk sigortalarının tazminat ve hukuki korumafonksiyonlarını yerine getirerek, hem sigorta ettiren, hem de üçüncü şahıszararlarının eksiksiz giderilmesini teminen ilgili Mevzuatta gerekli düzenle-melerin yapılmasının yanı sıra, etkin bir şekilde bu sigortaların yaygınlaş-ması için, uluslararası piyasalardaki uygulamalara paralellik arz eden, si-gortacılık tekniği ile örtüşen Genel Şartların yürürlüğe konması ve halihazır-da kullanılmakta olan Genel şartların ise çağın gereklerini yansıtacak şekil-de revize edilmesi büyük önem taşımaktadır. Aksi taktirde, sigortacılık faali-yetlerinin temelini oluşturan reasürans desteğinin sağlanması mümkün ola-mayacak ve dolayısıyla bu sigorta türleri ya hiç uygulamaya konulamaya-cak ya da çok kısıtlı alanda uygulama bularak, bireylerin ve toplumun ihti-yaçlarını karşılamaktan uzak kalacaktır.

_________________

HAZİNE MÜSTEŞAR YARDIMCISIBURHANETTİN AKTAŞ’IN KONUŞMASI

Sayın Bakan, saygıdeğer hocam, değerli misafirler, sigortacılık sektörü-nün çok değerli mensupları. Öncelikle bu programı hazırlayarak, sigortacı-lık sektörünün en önemli konularından biri olan sorumluluk sigortaları konu-sunun tartışılmasına imkan sağlayan, İktisadi Araştırmalar Vakfı’na ve Gü-neş Sigortaya teşekkür ediyorum. İktisadi Araştırmalar Vakfı’nın sigortacılık-la ilgili geçmiş faaliyetlerine baktığımızda ki, hocam biraz önce örnekleriniverdi. Sektörün birçok konusunun gündeme getirildiği, çok önemli platform-lardan biri haline geldiğini görüyoruz. Sektörümüzün geliştirilmesi ve men-suplarının görüşlerini dile getirecekleri bir imkan sağlaması bakımındanVakfın bu tür faaliyetlere katkıda bulunmasına devam etmesini temenni edi-yor ve yürekten destekliyoruz.

Katılımcıların ağırlıklı olarak sigortacılık sektöründen olması nedeniyle,Hazine Müsteşarlığı olarak devam ettirdiğimiz sektörü yakından ilgilendirençalışmalarımız ve bazı gelişmelerden bahsetmenin faydalı olacağını düşü-nüyorum. Öncelikle hemen hemen her toplantıda bahsi geçen ve ilgili ola-bilecek bütün taraflarla görüşülerek hazırlanmış olan sigortacılık kanunu ta-sarısının İnşallah bu pazartesi Bakanlar Kurulunda imzaya açılmaya hazırhale geldiğini haber vermek istiyorum. Tasarının biran önce kanunlaşmasıiçin Sayın Bakanımızın desteklerini esirgemeyeceğinden eminim. Birçokaçıdan artık hayati önemi haiz tasarının biran önce yasalaşmasını da ümitediyorum. Bir diğer önemli çalışmada sermaye yeterliliği ile ilgili olan düzen-lemenin tamamlanarak yürürlüğe girdiği haberidir. Bunu hepiniz takip edi-yorsunuz. Bu düzenleme ile, bu alanda hem Avrupa Birliği normlarına vehem de uluslar arası standartlara haiz bir düzenleme elde etmiş olduk. Busektöründe kendisini değerlendirmesi açısından önemli bir etken oluştura-cağını biliyoruz.

2006 yılının bir çok gündem maddesi var. Ancak, bunlardan iki tanesisektör içinde, bizim içinde oldukça önem arz ediyor. Birincisi, şuanda IMFve dünya bankasıyla ortaklaşa yürütülen çalışma, yani finansal sektör de-

17

ğerlendirme programı. Bu çalışma her iki kurum tarafından Türkiye’de yılboyunca sürdürülecek ve ülkemizin sigortacılık sektörünü bir bütün olarakdeğerlendirecek piyasa yapısı, gelişmişliği, denetim seviyesi, düzenlemele-rin uluslar arası standart ve uygulamalar karşısındaki durumu gözden geçi-rilecek ve sonucunda bir anlamda sağlam ve eksik yönlerimiz ortaya konu-lacaktır. En sonunda ise ileriye dönük olarak elimizde neler yapacağımızailişkin, neler yapmamız gerektiğine ilişkin bir liste oluşacaktır. Biz de bu lis-teyle plan ve programlarımızı yapacağız ve sektörün ihtiyacı olan eksikliği-ni hissettiği düzenlemeleri biran önce tamamlamak için gayret göstereceğiz.

İkinci gündem maddesi ise belki gazetelerden takip ettiğiniz Avrupa Bir-liği tarama süreci çerçevesinde, mali hizmetler başlığı altında yine tüm sek-törün Avrupa Birliği standartları, normları karşısındaki durumu nedir, bugözden geçirilmiş olacak. Bu çerçevede şu anda en azından hazine içeri-sinde, sigortacılık genel müdürlüğü bünyesinde çok yoğun bir çalışma varve bir ay içerisinde ayrıntılı taramada, sunumlar yapılmak üzere konuya gi-rilmiş olacak.

Değerli katılımcılar, bugünkü programın konusu olan sorumluluk sigorta-ları elbette hem ülkemiz sigortacılığının gelişimi ve hem de insanlarımızınmuhtelif riskler nedeniyle uğrayacağı zararlar için bir garanti sistemi oluştur-masından dolayı en az diğer konular kadar önemlidir. Gelişmiş ülkelere bak-tığımızda gerek iş hayatında ve gerekse sosyal hayatta var olan riskler vebu risklerin neden olacağı zararların belli bir sistem dahilinde karşılanmasıiçin uygun hukuk sistemleri ve buna paralel sigorta sistemleri geliştirilmiştir.Hepimizin bildiği gibi sorumluluk sigortalarının gelişimi, ülkelerin ekonomik,sosyal ve kültürel gelişimi yanında, sorumluluk hukukundaki gelişme ile bir-likte çeşitlilikle yaygınlık göstermektedir. Diğer sigortalarla karşılaştırıldığın-da, sorumluluk sigortasının toplumsal boyutu daha çok ön plana çıkmakta-dır. Sorumluluk sigortası, sigortalının üçüncü şahıslara vereceği zararlar so-nucu karşılaşacağı tazminat taleplerini karşılamak üzere yapılmaktadır.Böylece bu sigorta ile bir yandan sigortalının zararını karşılama, yada taz-minat ödeme riski bertaraf edilmekte, bir yandan da zarara uğrayan üçüncüşahsın zararı sorunsuz bir şekilde tazmin edilebilmektedir. Hem sigorta sek-törünün gelişimi ve hem de sorumluluk sigortalarının önemini dikkate alarakHazine Müsteşarlığı olarak son iki yıl içerisinde bu alanda birçok çalışmayapılmıştır. Bu çalışmaların sonucu olarak geçtiğimiz bir yıl içerisinde özelgüvenlik mali sorumluluk sigortası genel şartları, zorunlu sertifika mali so-rumluluk sigortası genel şartları ve mesleki sorumluluk sigortası genel şart-larının resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe konulması mümkün olmuş-tur. Hazine Müsteşarlığı olarak sorumluluk sigortalarının geliştirilmesi veyaygınlaştırılması yolunda yapılan çalışmalarımız daha da ileri seviyelerdedevam edecektir. Nitekim, mesleki sorumluluk sigortaları ile ilgili klozlara

18

ilişkin çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca ürün sorumluluk sigortaları ile il-gili çalışmalarında bu yıl içerisinde başlatılması planlanmaktadır.

Değerli misafirler, bu noktada kısaca ülkemizde sorumluluk sigortaları-nın gelişiminin önündeki engeller olarak gördüğüm bir iki hususa da değin-mek istiyorum. Bugünkü panellerde bunların ayrıntılı bir şekilde tartışılaca-ğından eminim. Sorumluluk sigortaları sisteminin iyi çalışabilmesi için önşart, o alana ilişkin sorumluluğu ayrıntılı ve somut bir biçimde tanımlayan biryasal altyapının bulunmasıdır. Bu şekilde bir yasal altyapının varlığı sigortauygulamasını teşvik edecek, hem de kolaylaştıracaktır. Nitekim sorumluluksigortaları uygulamalarının tarihinde hep öncelikli olarak sorumluluğu geti-ren yasalar bulunmaktadır. Bu yasaların uygulamaya girmesinin akabinde,sorumluluk sigortası uygulamaları devreye girmektedir. Örneğin mesleki so-rumluluk sigortaları ele alındığında, öncelikle o mesleği icra edenlerin so-rumluluklarının net bir biçimde yasalarda ifade edilmesi gerekmektedir. Me-sela doktorlar, avukatlar bunların mesleklerini icra ettikleri sıradaki ortayaçıkan sorumlulukları nelerdir diye ortaya çıktığımızda, mevzuatın buna netbir cevap vermesi gerekmektedir. Aksi takdirde, net olmayan bir alan üzeri-ne sigorta inşa etmek pek mümkün olmamaktadır. Bu konudaki bir diğer so-run ise aslında sigortacılık sektörünün genel bir sorunudur, sigortacılık bilin-cinin yeterince gelişmemiş olması. Bu çerçevede sigorta şirketlerine, aracı-lara, meslek örgütlerine ve hepsinden önemlisi devlete, tüm aktörlere birçok görev düşmektedir. Bu bağlamda olmak üzere, bugün İktisadi Araştır-malar Vakfı bu programı düzenleyerek sigortacılık bilincinin gelişmesinekatkıda bulunduğunu düşünüyorum. Bu görüş ve düşünceler içerisinde bugünkü program ve panelde bildirilecek görüşler ve yapılacak tartışmalarınsorumluluk sigortalarına önemli katkılar sağlayacağına inanıyor, panelinfaydalı ve verimli geçmesini temenni ediyorum. Saygılar sunuyorum.

_________________

19

20

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK’İN KONUŞMASI

Sayın başkan, çok değerli hocam, değerli konuklar ve katılımcılar, de-ğerli basın mensupları, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Toplantı benim bakımımdan birkaç sebeple önemli. Evvela, böylesineseçkin bir topluluğa hitap etme imkanı buldum. Onun için sayın hocamın be-şinci bölüm olarak söylediği hususu, ben birinci bölüm olarak müsaadeederseniz belirtmek isterim. Fırsat verildiği için İktisadi Araştırmalar Vak-fı’na, Güneş Sigortaya ve emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum.

İkincisi, ekonomik ve ticari hayatımız bakımından, sosyal açığımız bakı-mından sigortacılığın ne kadar önemli olduğunu her geçen gün biraz dahaanlıyoruz, yada anlamalıyız. Bu anlayış ve kavrayışla ne kadar acele ede-bilirsek geride kaybettiğimiz zamanı bir an evvel telafi etme imkanımız ola-bilir. Modern toplum bir ölçüde sigortacılık üzerine inşa edilir dersek, müba-lağlı bir laf etmiş olurmuyuz onu bilemiyorum. O sebeple bu toplantı belki bi-raz evvelde ifade edildiği gibi sigortacılık bilincinin gelişmesi, öneminin top-luma ifade edilmesi, duyurulması açısından önemli bir fırsatı teşkil ediyor.Notlarım arasında bir hususu tespit etmiştim ama birazda tereddütle. Amadeğerli hocam ifade edince anladım ki, böyle düşünen yalnız ben değilim.Türkiye’de bir çok alanda belki bazen aynı konuyla ilgili birden fazla yasa,tüzük, yönetmelik olduğu halde, bu alan hukuken yeterince doldurulmamış,yeteri kadar hukuki altyapısı olmayan bir alan. Demek ki, bunu daha yükseksesle söyleme imkanımız var. Yani tabiri caizse suyu, kanalizasyonu, elekt-riği, altyapısı yapılmamış bir arsa üzerine gökdelen inşa ediyoruz. Sigorta-cılık alanında önemli bir gelişme söz konusu olduğuna göre, bunu hepimizkabul ettiğimize göre, çünkü hepimizin her geçen gün sigortacılığın belli biralanıyla yüz yüzeyiz. En azından arabamız varsa sigortamız var, telkinlere,tavsiyelere uyuyorsak, Allah göstermesin ama evimiz varsa deprem sigor-tası dahil olmak üzere hepimizin bir şekilde sigorta hizmetleriyle bu anlam-da ilişkisi var. Ama bunlarla ilgilide yeteri kadar mevzuat yok. Tabi mevzuatyoksa bu biraz gayri nizami bir gelişme. Bu alanda doğabilecek sorunlardaileride gürültüsü, patırtısı daha fazla olabilecek demektir. O sıkıntılarla kar-

21

şı karşıya kalmadan bu alandaki düzenlemelerin bir an evvel yapılması ge-rekiyor.

Bu toplantının bizim bakımımızdan üçüncü önemi şuradadır. Bu ihtiyaç-ları duyarak, zaten Türkiye Avrupa Birliği süreciyle de bağlantılı ve iç tale-binde tabi sorumlu olarak mevzuatımızda önemli değişiklikler yapılmakta,önemli adımlar atılmaktadır. Biraz evvel değerli Müsteşar Yardımcımızın ifa-de ettiği, bir taraftan Hazine Müsteşarlığı’nın bu alanda çalışmaları var, öbürtarafta da Türk Ticaret Kanunu yeni baştan ele alınmıştır. Beş yılı aşan birçalışmanın sonucu olarak biz iş başına geldiğimizde de o komisyonu değiş-tirmedik. Gene değerli bilim adamları ve konuyla alakası olanlar bu komis-yona dahil edilmek suretiyle yepyeni bir Türk Ticaret Kanunu tasarısı hazır-landı. Bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de sevk ettik. Bu Türk TicaretKanununun bir bölümü sigorta hukukuyla alakalıdır. Yürürlükteki Türk Tica-ret Kanununa nazaran daha kapsamlı, yeni özellikleri, yeni açılımları olanyeni ilkeleri ve bakış tarzı olan yepyeni bir Türk Ticaret Kanunu, şu andaadalet alt komisyonunda. Konuya ilgisi olanlar varsa, yasa çıktıktan sonraburası eksik falan demeyelim, tamda zamanıdır. Dolayısıyla, böylesine hemAvrupa Birliği müzakere süreci içerisindeki başlıklar açısından bakalım, is-terseniz o süreç olmasa dahi kendi hukukumuzu yeni baştan gözden geçir-mek açısından, bu önemli düzenlemelerin yapıldığı bir dönemde böyle birseminerin yapılmış olması hiç şüphesiz önemli katkılar sağlayacaktır. Eğerbu toplantısının sonuçları kısa sürede bastırılabilirse, metin haline getirile-bilirse bizde adalet komisyonuna, o komisyonda görev yapan millet vekille-rimize ve diğer katılımcılara bunları ulaştırma imkanı olur. Böylece en azın-dan eksiği biraz daha az bir yasayı bu dönem içerisinde çıkarma imkanınıbulabiliriz.

İfade ettiğim gibi Türk Ticaret Kanunda tartışılan konuda dahil, müzake-re edilecek konuda dahil önerinin açılımları var. Kapalı ekonominin şartları-na ve beklentilerine uygun bir Türk Ticaret Kanunu yerine artık rekabeteaçık, dış dünyaya açık, ekonomik ilişkilerin her geçen gün giderek yoğunlukkazandığı bir dönemin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere hazırlanan Türk Ti-caret Kanununda sigorta hukuku ile ilgili düzenlemelerin olmaması büyükbir eksiklik olurdu. Ya bunu müstakil bir yasa olarak çıkarılması gerekiyorduyada Türk Ticaret Kanunu içerisinde bunun ifade edilmesi gerekiyordu. Bizgöreve geldiğimizde bu bütünlük içerisinde konu ele alındığı için çalışan ko-misyonun ezberini bozmamak, sistematiğini bozmamak adına mademki sizböyle öngördünüz, bu çerçeve içerisinde biz bu yasayı değerlendirelim veT.B.M.M’nden de şu dönemde çıkarma imkanını bulabilelim dedik. Buradaönemli açılımlar var. İfade ettiğim gibi, bir; bugüne kadarki tecrübelerden,eksikliklerden, aksaklıklardan istifade ile Türkiye’nin sigortacılık alanındakikazanımlarını yasalaştırmaya, yasa metni haline getirmeye çalışıyoruz.

22

Öbür taraftan fiili durumlarla ilgili olarak da neler yapılabilecekse bunlarımümkün olduğu kadar şimdiden öngörmeye gayret ettik. Dolayısıyla bu top-lantı, bu seminer, bu açıdan fevkalade bizim içinde faydalı olacaktır. Bu se-beple değerli hocama teşekkür ediyorum, sizlere teşekkür ediyorum. Butoplantının başarılı geçmesi dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum.

_________________

23

24

TEBL‹⁄ OTURUMU

Başkan : Selçuk MARUFLUİ.A.V. Y.K. Üyesi - E. Parlementer

Tebliğci : Prof. Dr. Samim ÜNANGalatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi

Tebliğ : Türk Sigorta Hukuku Bakımından Sorumluluk Sigortalarının Değerlendirilmesi

25

26

BAŞKAN: SELÇUK MARUFLU

Sayın Samim ÜNAN Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi.Sizlere sunacağı tebliğin konusu; “Türk Sigorta Hukuku Bakımından So-

rumluluk Sigortalarının Değerlendirilmesi.”Şimdi sözü sayın hocama bırakıyorum. Buyurun efendim.

27

28

TÜRK SİGORTA HUKUKU BAKIMINDANSORUMLULUK SİGORTALARININ

DEĞERLENDİRİLMESİ

Prof. Dr. Samim ÜNANGalatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Sigorta Hukuku Öğretim Üyesi

29

30

I. GENEL OLARAK SORUMLULUK SİGORTALARISorumluluk sigortaları, sigortalının malvarlığının hukuki sorumluluk se-

bebiyle kötüleşmesi rizikosunu temin eden sigortalardır. Sigortacı tarafın-dan üstlenilen edim, malvarlığındaki kötüleşmeyi gidermedir. Bu bakımdansorumluluk sigortaları, “zarar sigortası” niteliğini taşırlar. Dolayısıyla zararsigortalarına hakim olan ilke ve kurallar bu sigorta bakımından da geçerli-dir. Mesela, meblağ sigortalarında uygulanmayan “sigortacının yasal halefi-yeti” ilkesi, sorumluluk sigortalarında da geçerlidir.

Gerçek veya tüzel kişiler çeşitli sebeplerle başkalarının uğradığı zararla-rı tazmin etmekle yükümlü hale gelmiş olabilirler. Malvarlığının bir tazminyükü altına girmiş olması “pasifin artması” demektir. Sorumluluk sigortaları,malvarlığının pasifinde meydana gelen artışların karşılanmasını konu aldık-ları için zarar sigortalarının “pasif sigortası” türüne dahildirler. Bu sigortalar-da kural olarak menfaat değeri söz konusu değildir. Bu açıdan da aşkın si-gorta, menfaat değeri altında sigorta gibi menfaat değerini esas alan kural-lar burada geçerli olmazlar.

Bu sigortalar bakımından temel kural, bir sorumluluğun -en fazla- kanun-da veya uluslar arası sözleşmelerde düzenlendiği şekliyle temin edilmesidir.Sigortalının sorumluluğunu sözleşme ile genişlettiği haller sigorta kapsamı-na dahil edilmez (Mesela, kara taşıyıcısının CMR hükümlerinden kaynakla-nan sorumluluğu sigorta edilecekse, bir yandan sigortalı taşıyıcının CMR’deöngörülen brüt kg. başına 8,33 ÖÇH sınırının uygulanmasına ilişkin hakla-rından vaz geçmesi halinde dahi, sorumluluk sigortacısının ancak bu sınırdahilinde ödeme yapacağı; diğer yandan da sigortalı taşıyıcı -mesela per-vasızca ve muhtemelen zarar meydana geleceği bilinciyle yük zararına yolaçtığı için- sorumluluğu sınırlama hakkını kaybetmiş olsa bile sigorta temi-natının en fazla sorumluluk sınırına kadar mevcut olacağı poliçede belirtilir).

Sorumluluk sigortaları, esas olarak ile-sorumluluk bakımından korumasağlar. Bunun anlamı, sigortacıya ait olan sigortalının malvarlığını korumayükümlülüğünün, ilk olarak zarar gören üçüncü kişi alacağını elde etmeküzere harekete geçip talepte bulunduktan sonra yerine getirilmesidir. Sigor-tacı bir tazminat talebi ileri sürülmeden evvel somut olarak herhangi biredimle yükümlü bulunmamaktadır. Sadece tazminat yükümlülüğünün doğ-muş (den-sorumluluğun gerçekleşmiş) olması (mesela sigortalının üçüncü

31

kişiye zarar vermesi), üçüncü kişi bu zarar sebebiyle sigortalıdan tazminatistemedikçe, sigortacının devreye girip ödeme yapmasını gerektirmez.

Sorumluluk sigortalarında sigorta teminatı, poliçede “riziko” olarak ta-nımlanan ve sorumluluk sürecinin aşamalarından birini (veya birkaçını) teş-kil eden bir olgunun sigorta süresi içinde gerçekleşmiş bulunması kaydıylaişlerlik kazanacaktır. Sorumluluk uzun bir süreçtir.

• Bunun başlangıç noktası, sorumluluğu gerektiren (hukuka aykırı)davranıştır (mesela mesleki kusur = cerrahın ameliyat sırasında birsiniri yanlışlıkla kesmesi yahut mali müşavirin vergi beyannamesiniyanlış düzenlemesi).

• Zarar bu davranışın hemen akabinde meydana gelebileceği gibi(ameliyat sırasında siniri kesilen hastanın felç olması), ileride de or-taya çıkmış olabilir (vergi beyannamesinin verilmesinden üç senesonraki vergi denetiminde beyannamedeki yanlışlığın belirlenerekmükellefe ceza uygulanması) .

• Zarar gören, zamanaşımı süresi (mesela beş yıl) dolana kadar tazmi-nat isteyebilecektir.

• Zarar görenin tazminat elde etmek üzere dava açması (veya icra ta-kibi başlatması) halinde, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen sigor-talıdan tazminat tutarının tahsil edilebilmesi aşamasına gelinmesi deen az bir-iki yıl alacaktır.

• İlk derece mahkemesinin verdiği karar aleyhine sigortalının -teminatyatırıp icranın tehirini sağlayarak- temyiz yoluna başvurması da ola-sıdır. Bu halde, kararın kesinleşmesi de bir süre (günümüz koşulla-rında ortalama bir yıl) alabilecektir.

Yukarıda önemli aşamaları kısaca belirtilen sürecin hangi aşamasındarizikonun gerçekleşmiş sayılacağı ve sorumluluk teminatının işletileceği sonderece önemli bir konudur. Soruya verilecek cevap, rizikonun tanımlanma-sı ile ilgili ve ona bağlıdır.

• Bazı sorumluluk sigortalarında riziko sorumluluğa yol açan hukukaaykırı davranışın vuku bulduğu anda gerçekleşmiş sayılmaktadır; busigortalarda mezkûr anın sigorta süresi içinde olması aranmaktadır.

• Bazı sorumluluk sigortalarında da riziko zararın meydana gelmiş ol-duğu anda gerçekleşmiş sayılmaktadır.

• Bazı sorumluluk sigortası sözleşmeleri ise, sorumluluğu gerektirendavranışın veya zararın sigorta süresi içinde meydana gelmiş olma-sını yeterli görmemekte; ayrıca zarar gören üçüncü kişinin sigortalıyayönelik tazminat talebini de aynı süre içinde veya (sorumluluğa yol

32

açan davranış ve zarar poliçede yazılı süre içinde vuku bulmuş olmakkoşuluyla) o sürenin bitmesinden sonra işletilecek (mesela altı aylıkyahut bir senelik) ek bir süre (uzatılmış bildirim süresi) içinde ileri sür-müş olmasını şart koşmaktadırlar. Bu tür sorumluluk sigortalarına“claims made” (zarar esasına dayalı) sigortalar adı verilmektedir.“Claims made” sigortalar, sigortacıların uzun süre boyunca teminatıişler vaziyette tutmak zorunda kalmamaları için, onlar yararına öngö-rülmüş sigortalardır.

Günümüzde, sorumluluk sigortası sözleşmesinin hangi esasa dayalı ola-rak kurulacağı, tarafların seçimine bırakılmaktadır.

II. YÜRÜRLÜKTEKİ MEVZUATÜlkemizde, şimdiye kadar sorumluluk sigortalarına gereken önemin ve-

rilmiş olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu sigortaların nitelik ve özellik-lerinin pek anlaşılmadığı görülmektedir.

Türkiye’de yasal açıdan ilk düzenlenen sorumluluk sigortası, motorluaraç işleteni tarafından zorunlu olarak yaptırılması gereken trafik sorumlu-luğu sigortasıdır. Bu sigorta, uluslararası sözleşme paralelinde KarayollarıTrafik Kanunu içinde ve İsviçre Karayolu Trafik Kanunu esas alınarak dü-zenlenmiştir. Ancak, bu sigortada dahi, birçok hatalı hükme rastlanmaktadır.

Türk Ticaret Kanunu ise, sorumluluk sigortaları konusunda maalesef çokyetersiz kalmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nda mevcut olan yegâne hüküm,çağdışı ve yanlış bir hükümdür. Bu hüküm şu anda dahi yasada yer alma-ya ve uygulamayı olumsuz etkilemeye devam etmektedir.

TTK m. 1292’ye göre, iki ayrı tür sorumluluk sigortası söz konusudur: - zarar gören üçüncü kişinin sigortalıya (sorumluluğu sigorta edilen ki-

şiye) dava açması halinde, sigortacıyı savunmaya yardımcı olmayamecbur tutan sorumluluk sigortaları

- sigortalının ödeyeceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesini ön-gören sorumluluk sigortaları

Günümüzde, sigortacının savunmaya yardımcı olması esas olarak huku-ki koruma sigortalarının konusudur. Ancak sorumluluk sigortaları da genellik-le hukuki koruma teminatı içermektedirler (mesela Zorunlu Trafik Sorumlulu-ğu Sigortası Genel Şartları m.12 fk.4; Üçüncü Şahıslara Karşı SorumlulukSigortası Genel Şartları m.9 fk.2 ; İşveren Sorumluluk Sigortası Genel Şart-ları m.9 fk.3 ve 4 ). Ancak sadece “hukuki yardım teminatı” söz konusu oldu-ğunda, bu sigortaya sorumluluk sigortası demek yanlış olur. Sadece hukukiyardım içeren sigorta hukuki himaye (hukuksal koruma) sigortasıdır.

Buna karşılık, sigortalıya düşen tazminat yükümlülüğünün sigortacı tara-33

fından yerine getirilmesini öngörmeyen sorumluluk sigortası mevcut değil-dir.

Bu sebeple sorumluluk sigortalarını sınıflandırırken - sigortalı aleyhine tazminat davası açılması halinde hukuki yardım te-

minatı içeren sigortalar, ve- üçüncü kişiye ödenecek tazminatın sigortacı tarafından karşılanaca-

ğı sigortalarşeklinde bir ayırım yapılması (daha doğrusu kanunda yapılmış olması)

elma ile armutu toplamaktır.TTK, hatalı sınıflandırma yapmakla kalmamış, sorumluluk sigortalarında

rizikonun ne zaman gerçekleşmiş olacağı hususu da tamamen hatalı (arka-ik, nesli tükenmiş) bir tercihe konu olmuştur. Kanundaki düzenlemeye göre

- sigortalı aleyhine dava açılması halinde hukuki yardım teminatı içe-ren sorumluluk sigortalarında riziko tebligat ile davanın öğrenildiği

- üçüncü kişiye ödenecek tazminatın sigortacı tarafından karşılanaca-ğı sorumluluk sigortalarında ise riziko

• sigortalının hakkındaki mahkeme kararını öğrendiği veya • eğer sigortalı dava olmaksızın veya dava sonucunu beklemeksizin

tazminat ödemişse, paranın ödendiği anda gerçekleşmiş sayılacaktır.Günümüzde bu gibi bir sorumluluk sigortası yoktur. Şöyle ki:- Sadece hukuki himaye teminatı içeren bir sorumluluk sigortasından

bahsedilemeyeceğini (bu tür bir sigortanın sorumluluk sigortası ola-rak değil, hukuksal koruma sigortası olarak adlandırılacağını ve de-ğerlendirileceğini) az önce vurgulamış idik. Sorumluluk sigortasınınaynı zamanda hukuki koruma teminatı içerdiği hallerde ise, rizikonunteminat dahilinde gerçekleşmiş sayılması, hemen daima sorumluluğayol açan davranışın (hukuka aykırı eylemin) veya bu davranıştankaynaklanan zararın sigorta süresi içinde vuku bulmuş olması koşu-luna bağlı kılınmaktadır. Sadece talebin dava yoluyla ileri sürülmesi-ni esas alan ve rizikonun bu anda gerçekleşmiş olacağını öngören birsorumluluk sigortası ise uygulamada mevcut değildir.

- Hukuki koruma teminatı içermeyen sorumluluk sigortalarında riziko-nun mahkeme kararı anında gerçekleşmiş sayılması da yine yukarı-da açıkladığımız sebeplerle söz konusu değildir.

- Hele sigortalının üçüncü kişiye dava olmaksızın veya davanın sonu-

34

cunu beklemeden -kendi takdiri doğrultusunda- ödeme yapması, gü-nümüz sorumluluk sigortalarında hiç mümkün değildir. Bu gibi birödeme ancak sigortacının onayı ile olabilir (mesela, Üçüncü Şahısla-ra Karşı Genel Sorumluluk Sigortası m.8 fk.2; Zorunlu Trafik Sorum-luluğu Sigortası m.12 fk.2 bunu açıkça hükme bağlamaktadır. )

Son zamanlarda çıkarılan bazı özel yasalarda veya hazırlanan yasa ta-sarılarında sorumluluk sigortalarıyla ilgili hükümlere yer verilmektedir. Me-sela, Elektronik İmza Kanunu, Karayolu Taşıma Kanunu, Yapı Denetimi Ka-nunu, Özel Güvenlik Kanunu.

Türkiye, Anayasal düzenle hiç bağdaşmayan bir biçimde Yönetmelik ilesorumluluk sigortası zorunluluğu getirmeyi de sürdürmektedir (Sigorta bro-kerlerinin yaptırmaya zorunlu oldukları sorumluluk sigortası yönetmeliktedüzenlenmiştir -Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği m.26).

Sorumluluk sigortalarında ana kural, bir sorumluluğun önce yasada dü-zenlenmesi ve sonra da yasada düzenlendiği şekliyle sigortaya konu yapıl-masıdır. Türkiye ise, tarihsel perspektif içinde, bu temel ilkeyi zaman zamangöz ardı etmiştir. Ülkemizde yasada özel olarak düzenlenmeyen, hatta mev-cut olmayan sorumluluklar için sigorta zorunluluğu getirilmiş olduğu vakidir(Meselâ, Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası; Tehlikeli Maddeler ZorunluSorumluluk Sigortası. Bu sigortalar ilk olarak yürürlüğe girdikleri sıradamevzuatta bulunmayan bir “kusursuz sorumluluk” için sigorta teminatı ön-görmekte idiler. Oysa bu tamamen yanlış bir hal idi. Olmayan sorumlulukiçin sigorta teminatı düşünülmesi abes bir husustur).

Türkiye’de sigorta genel şartları da tatmin edici olmaktan çok uzaktır. Bugenel şartlar Devlet tarafından hazırlanmakta ve bütün sigorta şirketleri dekanun uyarınca bunları kullanmak zorunda bulunmaktadırlar. Ancak, Devletbunların hazırlanmasında hem yetersiz kalmakta hem de gecikmektedir. Busatırların yazarı, bundan onbeş sene kadar önce bir sigorta şirketinin talebiüzerine hem işletme ve ürün sorumluluğu sigortası, hem de (her mesleğeözgü özel klozlar da dahil olmak üzere) mesleki sorumluluk sigortası genelşartları metni hazırlamış ve bunlar Devlete sunulmuştur. Devlet ise, sadecebunları arşivine kabul etme lütfunda bulunmuştur. İşte o kadar. Fakat, ürünsorumluluğu sigortası genel şartları hala yoktur. İşletme sorumluluğu sigor-tası genel şartları da hala yoktur. Mesleki sorumluluk sigortası genel şartla-rı yeni çıkmıştır (ancak başarılı hazırlanmamıştır); bu sigortada gereksinimduyulan her meslek için ayrı özel klozlar belirtildiğine göre yoldadır; dahabizlere ulaşması mümkün olmamıştır (chi va piano va sano e va lontano manon arriva mai).

Sorumluluk sigortaları hakkında düzenleme yapılırken, rizikonun hangianda gerçekleşmiş olacağı hususunda emredici bir düzenleme getirmekten

35

kaçınmak ve taraflara rizikoyu gereksinimlerine göre serbestçe belirlemefırsatını vermek gerekir. Bu çerçevede

- bazı sorumluluk sigortalarında riziko sorumluluğa yol açan hukukaaykırı davranışın vuku bulduğu anda

- diğer bazı sorumluluk sigortalarında ise, bu davranıştan kaynaklananzararın meydana geldiği anda

gerçekleşmiş sayılabileceği gibi- başka bazı sorumluluk sigortalarında da, teminatın işlerlik kazanma-

sı sorumluluğa yol açan davranış veya bu davranıştan kaynaklananzarar sigorta süresi içinde meydana gelmiş bulunmak kaydıyla, zarargörenin tazminat talebini yine sigorta süresi içinde veya sözleşmedekararlaştırılan ilave süre (uzatılmış bildirim süresi) içinde sigortalıyayöneltmiş (ve sigortalının da bundan sigortacıya haber vermiş) bulun-ması

koşuluna bağlanabilecektir.Kanımızca ülkemizde de, Almanya’da olduğu gibi, her ayrı tür sorumlu-

luk sigortası bakımından, sigorta genel şartlarında rizikoyu tanımlamak ge-rekir. Meselâ, “Bu sigorta bakımından riziko, sigortalının sorumluluğuna yolaçan hukuka aykırı davranışın vuku bulduğu anda -veya sigortalının sorum-luluğunu gerektiren zararın meydana geldiği anda- gerçekleşmiş sayılır” ya-hut “Bu sigorta bakımından riziko, sigortalının sorumluluğuna yol açan hu-kuka aykırı davranış ve/veya bu davranıştan kaynaklanan zarar sigorta sü-resi içinde meydana gelmiş bulunmak kaydıyla, zarar görenin tazminat ta-lebini yine sigorta süresi içinde veya sözleşmede kararlaştırılan ilave süre(uzatılmış bildirim süresi) içinde sigortalıya yöneltmiş (ve sigortalının dabundan sigortacıya haber vermiş) bulunmasıyla gerçekleşmiş sayılır”.

Çok uzun zamandan bu yana sürekli ileri sürdüğümüz bu temel düşün-cenin nihayet Ankara tarafından da paylaşılmaya başlandığını görmekteyiz.Yeni yayınlanan Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda rizikonuntanımlanması -belirli kalıplar içinde kalınmak şartıyla- ilgili taraflara bırakıl-mıştır.

Ülkemizde zorunlu sorumluluk sigortaları, Sigorta Murakabe Kanunum.29 fk.4 uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile öngörülebilmektedir. Belirt-mek gerekir ki bu yöntemin hukuka (Anayasa’ya) uygunluğu da halen tartı-şılmaktadır. Getirilen bazı zorunlu sigortalar ise, primi, yürüttüğü faaliyet do-layısıyla zarar görenlere karşı sorumluluk altına girmesi olası kişi (meselakarayolu yolcu taşımacısı) tarafından karşılanan kaza (koltuk) sigortası ni-teliğindedir. Türkiye’nin, yürürlüğe koyduğu zorunlu kaza sigortalarını “so-rumluluk sigortası” haline dönüştürmesi veya en azından, sorumlu kişinin36

tazminat yükünün bu zorunlu kaza sigortaları kapsamında yapılan ödeme-ler kadar azalmış olacağı yolunda (yasal) düzenleme yapması gerekir. Ak-si halde, sorumlu kişiye kendisine hukuken herhangi bir yarar sağlamayan(sorumluluğunu azaltmayan) sigortaların primini ödemek gibi, açıklanmasımümkün olmayan -angaryaya benzeyen- bir külfet yüklenmesine devamedilmiş olacaktır.

Sorumluluk sigortalarında sigortacı, sorumluluğunu sigortalamış bulun-duğu kimseye (sigortalıya) karşı bir üçüncü kişi tarafından tazminat talebin-de bulunulması halinde, sigortalının malvarlığını bu tazminat talebindenkaynaklanması mümkün olumsuz sonuçlara karşı koruyacaktır. Başka biranlatışla, sigortalının malvarlığı, sorumluluk sebebiyle eylemsel olarak kö-tüleşeceği andan önce sigortacı müdahale edecek ve bu kötüleşmenin önü-ne geçecektir. Buna, gerektiğinde uygulanan ihtiyati hacizler veya tedbirle-rin kaldırılması için teminat verilmesi de dahildir.1

Sigortacı, sigortalıya karşı ileri sürülmüş olan bir tazminat talebi kendisi-ne bildirildiğinde, bu talep hakkında bir değerlendirme yapacak ve

- eğer talep haklı görünmekte ise (ve teminata dahil bulunuyorsa) butalebin karşılanması (zarar gören üçüncü kişiye ödeme yapılması)

- eğer talep haksız veya aşırı görünmekte ise, bu takdirde de talebekarşı savunma yapılması ve davanın en azından önemli bir kısmı iti-bariyle reddettirilmesine çalışılması

yolunda karar verecektir.Bu hususta karar verme yetkisinin sigortacıda olması normaldir. Çünkü,

sonunda tazminat ödemesini o yapacak; bu ekonomik yük onun omzundaolacaktır. Sigortalı ancak istisnaen (sorumluluğu red ve inkâr etmesi dürüst-lüğe aykırı düşecek kadar açıksa) inisiyatif kullanabilir ve re’sen ödemedebulunabilir.

Kararının hatalı olması halinde, sigortacı bunun sonuçlarına katlanmakdurumunda kalacaktır. Eğer sigortacı, sorumluluğunu sigorta etmiş olduğukişiye karşı ileri sürülen bir tazminat talebinin (mesela sorumluluk şartlarıgerçekleşmemiş olduğundan) yersiz veya (mesela gerçek zararın üç katınınistenmiş olması dolayısıyla) aşırı olduğu kanısına varmış ve bu sebeple taz-minat ödenmemesini ve talebe karşı savunma yapılmasını kararlaştırmışsa,ileride dava kaybedildiği takdirde, faiz ve yargılama giderlerini, sigortalıaleyhine hüküm altına alınmış olabilecek icra inkâr tazminatını ve sigortalı-nın maruz kalmış olabileceği sair zararları -teminat limitini aşsa dahi- karşı-laması lazımdır. Burada, sigortacının sözleşmeden kaynaklanan bir yüküm-

37

1 Alman VVG § 150 Abs.3 bunu açıkça hükme bağlamaktadır.

lülüğüne aykırı davranması söz konusudur. Bu açıdan sigorta teminat limi-tini aşan zararlardan da sorumlu olması gerekir.

Sorumluluk sigortalarında önem taşıyan bir diğer husus da, zarar görenüçüncü kişinin konumudur. Sigortalının sigortacıya karşı ileri sürebileceği(sorumluluk sigortası teminatının işletilmesini istemeye yönelik) alacağı, ku-ral olarak üzerinde tasarruf edilmesi (başkasına devri veya rehnedilmesi)mümkün bulunan bir alacaktır. Sigortalının bu gibi tasarruf işlemlerinin za-rar gören üçüncü kişiye karşı etkisiz olması gerekmektedir. Bunu çeşitli hu-kuk sistemleri farklı yöntemlerle sağlamışlardır:

- Alman hukukunda, sigortalının işlemlerinin -ve sigorta ettirenin iflası-nın- zarar gören üçüncü kişiye karşı geçersiz olduğu öngörülmüştür(Alman VVG Art.156 ve 157);

- İsviçre hukukunda ise zarar görene sigortalıya ait alacak üzerinde re-hin hakkı tanınmıştır (İsviçre VVG Art.60).

- Fransız hukukunda ise zarar görene doğrudan doğruya sigortacıyıdava etmek hakkı verilmektedir.

- Ülkemizde Yargıtay, Yangın Sorumluluğu Sigortasındaki (zorunlu tra-fik sorumluluğu ve isteğe bağlı trafik sorumluluğu sigortasında daaçıkça yasada öngörülmüş olan) kuralı bütün sigortalara yaymakta2ve zarar görenlerin sigortacıya karşı doğrudan doğruya dava açabi-leceğini kabul etmektedir.

Zarar gören üçüncü kişiye doğrudan doğruya dava açmak hakkı tanındı-ğı vakit, zarar gören kişi tarafından açılan davada sigortacının hangi savun-maları ileri sürebileceği önem arz eder. Trafik sorumluluğu sigortalarında si-gortacının

- sigorta sözleşmesine ilişkin yasal hükümlerden veya- sigorta sözleşmesindendoğan ve tazminat yükümlülüğünün kalkmasına veya azalmasına imkân

veren savunmaları ileri sürmesi yasaklanmıştır (KTK m. 95 ).Trafik sorumluluğu sigortasında sigortacının hareket alanı yasa tarafın-

dan bilinçli şekilde çok fazla daraltılmıştır. Çünkü o sigortada amaç, zarargören üçüncü kişileri en geniş şekilde korumaktır. Ancak bu çözümün iste-ğe bağlı sorumluluk sigortalarında aynen geçerli olması düşünülemez. Kal-

38

2 Yargıtay, yangın dolayısıyla sorumluluk sigortasına ilişkin (yürürlükteki) TTK m. 1310hükmünü genelleştirerek, bütün sorumluluk sigortalarında sigortacının doğrudan doğruyadava edilebileceğine hükmetmiştir (bkz. Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku Mal VeSorumluluk Sigortaları, 4. Baskı, 2005, s. 646 v.d.’ındaki HGK’nun 31.1.1996 gün ve1995/11-980 esas ve 1996/18 sayılı kararı).

dı ki, trafik sorumluluğu sigortalarında dahi, zarar gören üçüncü kişiye kar-şı savunma imkânları kısıtlanmış olan sigortacı, ona ödemek zorunda kala-bileceği tutarları, aynı savunmaları kanun veya sigorta sözleşmesi hüküm-lerine göre kendisine karşı ileri sürme hakkına sahip olduğu sigorta ettiren-den geri isteyebilmektedir. Sigortacının ileri sürebileceği savunmalar bakı-mından, zorunlu sorumluluk sigortalarıyla isteğe bağlı sigortalar arasındaayırım yapılması ve savunma sınırlamalarının sadece zorunlu sigortalardageçerli kılınması gerekir.

Sorumluluk sigortalarında önem taşıyan konulardan biri de zamanaşımı-dır.

Bazı sigortalarda özel hükümler mevcuttur. Mesela, Karayolları Trafikkanunu’nda trafik sorumluluğu sigortaları için özel düzenleme getirmekte vezamanaşımının iki sene olduğunu (m.109 fk.1) ve sigortalı işletene veya si-gortacıya karşı kesilen zamanaşımının diğerine karşı da kesilmiş sayılaca-ğını hükme bağlamıştır.

Özel düzenlemenin söz konusu olmadığı hallere ilişkin olarak Yargıtay - sigorta ettiren/sigortalı - sigortacı ilişkisinde zamanaşımının TTK

m.1268 uyarınca 2 sene olduğuna- buna karşılık zarar gören üçüncü kişinin taleplerinin genel hükümle-

re tabi bulunduğuna

karar vermiştir.3

Bu kararda benimsenen çözümler şu gerekçelere dayandırılabilir:- Sigortacıya karşı sigorta ettirenin/sigortalının sahip olduğu talep hak-

ları sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı için, bunlara TTKm.1268’deki 2 yıllık zamanaşımının uygulanması lazım gelmektedir.Bu 2 yıllık süre muacceliyet tarihinden itibaren hesaplanacaktır. Mu-acceliyet ise en erken üçüncü kişinin sigortalıdan tazminat istediğianda söz konusu olabilir. Çünkü sigortalıya ait malvarlığını sorumlu-luktan kaynaklanabilecek olumsuz sonuçlara karşı koruma gereksini-mi ilk defa zarar görenin tazminat istemesi ile ortaya çıkacaktır. Buandan daha önce sigortacının -sigortalısını korumak üzere- devreyegirmesi gerekmez. Diğer taraftan, belirtmek gerekir ki, sigortacıyakarşı sigorta ettiren tarafından ileri sürülebilecek taleplere ilişkin za-manaşımı çoğu halde tazminat talebinin zarar gören tarafından ilkolarak ileri sürüldüğü andan itibaren değil fakat daha ileriki bir andanitibaren hesaplanacaktır. Şöyle ki: Sigortacı, tazminat talebi kendisi-ne bildirildikten sonra bu talep hakkında inceleme yapacak ve

39

3 ULAŞ, a.g.e., s. 653 ve orada zikredilen kararlar.

• ya yerinde olduğunu (ve teminata dahil bulunduğunu) saptayaraködeme yapmaya

• ya da bu talebi haksız veya aşırı gördüğü için, buna karşı savunmayapılmasına karar verecektir.

İşte bu son olasılıkta (sigortacının talebe karşı savunma yapılmasına ka-rar vermiş olması halinde) zamanaşımının zarar gören kişi tarafından açı-lan tazminat davasında verilen sigortalı aleyhindeki karardan itibaren işle-mesi gerekir. Bu karar üzerine sigortacının ya tazminat ödemesi veya kararaleyhine temyiz yoluna başvurulursa, sigortalı aleyhindeki icra takibini dur-durmak üzere teminat yatırması gerekecektir. Eğer ilk derece mahkemesisigortalı lehine (üçüncü kişinin tazminat talebinin reddi yönünde) karar verirve bu karar Yargıtay’ca bozulursa; zamanaşımı ilk derece mahkemesinin si-gortalı aleyhine hüküm kurmasından itibaren hesaplanmalıdır.

- Yukarıdaki açıklamalarımız zarar gören üçüncü kişinin sigortacıyı da-va etmediği ve sadece sigortalıyı dava etmiş (ve davasını kısmen ya-hut tamamen kazanmış) olduğu varsayımına dayanmaktadır. O var-sayımda zarar görenin başlatacağı icra takibi yalnızca sigortalınınmalvarlığı üzerinde gerçekleşecektir. Fakat, Yargıtay’ın zarar görenüçüncü kişiye doğrudan doğruya sigortacıyı dava etmek hakkını tanı-dığından bu yana, zarar görenler sorumluluk sigortacısını da dava et-mekte ve kazandıkları takdirde tazminat alacağını tahsil etmek için si-gortacıya başvurmaktadırlar. Zarar görenlerin zarardan sorumlu si-gortacıya karşı ileri sürecekleri talepler hakkında uygulanması gere-ken zamanaşımı, tazminat alacağının tabi olduğu zamanaşımıdır. So-rumluluk sigortacısının, zarar gören tazminat alacaklısına karşı dahakısa bir zamanaşımından yararlanabilmesi doğru bir tercih olmayaca-ğı gibi, tazminat alacağı zamanaşımına uğradıktan sonra sorumluluksigortacısının hala dava edilebilmesi de mümkün görülemez.

Bu saptamalardan sonra, şimdi de hukukumuzdaki yeni gelişmelere de-ğinelim. Kuşkusuz en büyük gelişme, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nınTBMM’ne sunulmuş olmasıdır. Aşağıda bu satırların kaleme alındığı sıralar-da (2006 Nisan ayı başı) Meclisin ilgili komisyonlarında ele alınan metinesas tutularak bazı eleştiriler getirilecektir.

III. TÜRK TİCARET KANUNU TASARISIA. Sorumluluk sigortaları hakkındaki genel hükümlera) Sözleşmenin konusu ve kapsamıTasarı’nın 1473. maddesine göre sigortacı aksine sözleşme yoksa, si-

gortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta

40

süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniylezarar görene, tazminat ödeyecektir.

Madde metnindeki “aksine sözleşme yoksa” kelimeleri Tasarı’da sorum-luluk sigortalarında rizikonun ne zaman gerçekleşmiş sayılacağı hakkındabağlayıcı (emredici) tanımlara yer vermekten kaçınıldığını ve bu hususunsigorta genel şartlarına bırakıldığını göstermektedir. Bu doğru bir tercihtir.

b) Hukukî korumaTasarının 1474. maddesi uyarınca sigortalı aleyhine bir istem ileri sürül-

düğünde, talebe ilişkin makul giderler sigortacı tarafından karşılanacaktır;bununla birlikte, sigorta bedelini aşan giderlerin ödenebilmesi için sözleş-mede hüküm bulunması gerekmektedir.

Bu düzenleme ile Tasarı, savunma giderlerinin, kural olarak poliçede ön-görülen teminat limitine kadar sorumluluk sigortası kapsamında olacağını;ancak fazlasının karşılanması için özel sözleşme yapılmış olması gerektiği-ni hükme bağlamaktadır. Şu halde, savunma giderleri yasal olarak temina-ta dahil bulunacaklardır.

c) Sigortacının yardımlarıTasarının 1476. maddesinde, sigortacının - Kendisine (tasarı’nın 1475. maddesine uygun şekilde) yapılacak bil-

dirimden başlayarak, beş gün içinde, zarara uğrayanın taleplerinekarşı, gerekli hukukî işlemlerin gerçekleştirilmesini, kararların alınma-sını ve savunmaya yardımda bulunmayı üstlenip üstlenmeyeceğinisigortalıya bildireceği

- Aksi halde sigortalı aleyhine kesinleşen tazminatı ödeyeceği; - Ancak, sigortalının sigortacının onayını almadan bağıtladığı sulhün,

bildirimden itibaren onbeş gün içinde icazet verilmemişse, geçersizolacağı

Hükme bağlanmıştır.Bu düzenleme ile sigortacının, tazminat talebi hakkında değerlendirme

yapacağı öngörülmüş olmaktadır. Fakat bu düzenleme eksik ve hatalıdır.Şöyle ki

• Atıf yapılan Tasarı’nın 1475. maddesi hem sorumluluğu gerektirecekolayların (fk.1) hem de üçüncü kişinin tazminat isteminin (fk.2) sigor-tacıya bildirileceğini öngörmektedir. Sigortacının değerlendirme yap-ma yükümlülüğü tazminat talebinin ileri sürülmesi üzerine söz konu-su olmak lâzım gelir. Bu bakımdan, Tasarıda 1475. maddenin tama-mına değil, sadece ikinci fıkrasına yollama yapılmış olması gerekirdi.

41

• Tasarıda sigortacının sadece hukuki yardımda bulunup bulunmamakonusunda karar vereceği hükme bağlanmaktadır. Oysa, sigortacı ilkönce ileri sürülen tazminat talebinin yerinde olup olmadığı ve karşıla-nıp karşılanmayacağına ilişkin olarak karar vermekle yükümlü olma-lıdır. Hukuki yardım, esas olarak talebin karşılanmasına karar veril-mezse gerekli hale gelecektir. Sigortacının asıl yapması gereken ise,haklı (görünen) tazminat taleplerini ödeme yaparak sona erdirmektir.Tasarı bu asıl yükümlülükten hiç bahsetmemektedir.

• Sigorta ettirenin sadece sulh olması değil, fakat sorumluluğu (tazmi-nat yükümlülüğünü) kabul ve ikrar etmesi veya davayı kabul yolunagitmesi de sigortacının durumunu ağırlaştıran ve ona zarar veren hu-suslardır. Bunların da yaptırıma bağlanması gerekirdi.

d) Doğrudan doğruya dava hakkıTasarı’nın 1478. maddesi zarar görenin uğradığı zararın sigorta bedeli-

ne kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşı-mı süresi içinde kalmak kaydıyla, doğrudan doğruya sigortacıdan tahsil vedava edebileceğini hükme bağlamaktadır.

Bilindiği gibi, Yargıtay, bütün sorumluluk sigortalarında sigortacının doğ-rudan doğruya dava edilebileceğini kabul etmektedir.4

Zarar görene doğrudan doğruya sigortacıyı dava etmek hakkının veril-mesi çözümü benimsendiğinde, sigortacının, aleyhine açılmış olan davadahangi savunmalarda bulunabileceğini de belirlemek gerekir. Tasarı bu boş-luğu kısmen doldurmaktadır. Tasarıdaki düzenlemeye göre, zorunlu sorum-luluk sigortalarında

- Sigortacı, sigorta ettirene karşı ifa borcundan tamamen veya kısmenkurtulmuş olsa dahi, zarar gören bakımından ifa borcu zorunlu sigor-ta miktarına kadar devam edecektir

- Sigorta ilişkisinin sona erdiği zarar görene karşı ancak sigortacınınsözleşmenin sona erdiğini veya ereceğini yetkili kamu otoritesine bil-dirmesinden bir ay sonra hüküm doğuracaktır.

İsteğe bağlı sorumluluk sigortalarında ise bu kurallar geçerli değildir. İs-teğe bağlı sorumluluk sigortalarında çözümün ne olacağı belirsizliğini koru-maktadır. Oysa kanunda bunun da mutlaka açık şekilde düzenlenmesi ge-rekmektedir.

e) Sigortacının zarar görenden bilgi alma hakkıTasarı’nın 1479. maddesi uyarınca sigortacı, zarara sebep olan olayın

42

4 Bkz. yukarıda dipnot 2’de zikredilen HGK kararı.

ve zarar miktarının belirlenmesi amacıyla, zarar görenden bilgi isteyebile-cektir. Zarar gören, sağlanması mümkün ve talep edilmesi haklı görülebile-cek ilgili tüm belgeleri sigortacıya vermek zorundadır. Zarar gören aksi hal-de meydana gelecek sonuç hakkında yazılı olarak uyarılmış bulunmasınakarşın bu zorunluluğa uymadığı takdirde, sigortacı, bahse konu zorunlulukyerine getirilmiş olsaydı ödemek zorunda kalacağı miktarı ödeyecektir.

Tasarıda benimsenen çözüm doğrultusunda zarar gören sigortacıya kar-şı doğrudan doğruya dava açabilecektir. Bu davada esasen tazminat iste-minin haklılığını kanıtlamak zorundadır. Bunu başarabildiği oranda da lehi-ne hüküm kurulacaktır. Sigortacıya dava öncesinde bilgi ve belge vermiş ol-masının ise yargılama giderleri ve vekalet ücreti dışında onun ödemek zo-runda kalacağı miktar üzerinde etkisi olmayacaktır. Bahse konu yargılamagiderleri ve vekalet ücreti ise HUMK kapsamında çözümlenmesi daha doğ-ru olan bir husustur.

Diğer taraftan, zarar görenin sigortacıya belge verme görevi, belgelerinaslını değil örneklerini kapsar. Zarar gören, aleyhine açacağı davada delilolarak mahkemeye sunacağı belgelerin asıllarını sigortacıya neden versin?Dolayısıyla hüküm, belgeleri gösterme veya birer örneğini verme şeklindedeğiştirilmelidir.

f) TakasTasarı’nın 1480. maddesine göre sigortacı, zarar görene ödeyeceği si-

gorta tazminatını, sigorta sözleşmesinden doğan alacakları ile takas ede-meyecektir.

Oysa, isteğe bağlı sigortalar bakımından tam tersi çözüm benimsenme-lidir. Sigortacı, isteğe bağlı sorumluluk sigortalarında prim alacağı veya si-gorta sözleşmesinden doğan diğer alacakları ile sigorta sözleşmesindendoğan borçlarını mahsup edebilmelidir. Takas mahsup yasağı sadece zo-runlu sorumluluk sigortalarında söz konusu olmalıdır.

g) HalefiyetTasarı’nın 1481. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta tazminatını ödedik-

ten sonra hukuken sigortalı yerine geçecektir. Sigortalının gerçekleşen za-rardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı var ise bu hak, tazmin ettiği be-dele kadar sigortacıya ait olacaktır.

Fıkranın taslaktaki ilk şekli “sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten son-ra hukuken sigortalı veya zarar gören yerine geçer” şeklinde idi. M. 1481’deyer alan sigortacının zarar gören kişinin yerine geçeceğine ilişkin hüküm is-teğe bağlı sigortalar bakımından yanlış, zorunlu sigortalar bakımından isekabul edilebilir nitelikte idi.

43

Sigortacının zarar görene halef olması ancak, zorunlu sigortalarda zarargörenin sigorta ettirenden olan tazminat alacağı bağlamında mümkün görü-lebilir (Alman VVG § 158 f, bizim KTK’ndaki sistemi bütün zorunlu sigorta-lar için benimsemiş ve sigorta ettirene karşı edim yükümlülüğünden kurtul-ması söz konusu olduğu halde, bu durumu zarar gören kişiye karşı ileri sür-mesi yasaklanmış olduğu için, zarar görene karşı sorumlu kalmaya devameden sigortacının; ona ödediğini “zarar görene halef olarak” sigorta ettiren-den geri alabileceğini hükme bağlamıştır). Bunun dışında, sigortacının za-rar gören üçüncü kişiye halef olmaması icap eder. Tasarıda, bu hükme (si-gortacının zarar görene halef olmasına) Alman düzenlemesinde olduğu gi-bi zorunlu sigortalara ilişkin hükümler arasında sigorta ettirene karşı mevcutolan alacaklar bakımından yer vermek gerekirken, isteğe bağlı sorumluluksigortalarına da uygulanacak hükümler arasında yer verilmiş idi. Tasarınınson şeklinde ise, tamamen çıkarılmış ve bu sefer, sigortacının istisnaen si-gorta ettirene rücu edebileceği haller düzenleme dışı kalmıştır. Şu an, tas-lakta bu yönden eksik bir düzenleme söz konusudur. Doğru düzenleme, si-gortacının zarar görene halef olmasını, zarar görene karşı ileri sürülmesiyasaklanan savunmalar bağlamında mümkün kılmaktır. Sigortacı, sigortaettirene karşı ileri sürebilme hakkına sahip bulunduğu bir savunmayı zarargörene karşı ileri süremediği hallerde zarar görenin halefi olarak sigorta et-tirene rücu edebilmelidir.

h) ZamanaşımıTasarı’nın 1482. maddesindeki düzenlemeye göre sigortacıya yöneltile-

cek tazminat talepleri, sigorta konusu olaydan itibaren beş yılda zamanaşı-mına uğrayacaktır.

Tasarı’nın gerekçesine göre “sorumluluğun doğumunun ve zararın taz-mininin uzun zaman alıyor olması nedeniyle iki yıllık zamanaşımının yeter-siz olacağı” düşünülerek öngörülmüştür. Bu gerekçe ve bundan hareketlegetirilen çözüm -bir kısmını yukarıda açıklamış olduğumuz sebeplerle- ye-rinde değildir. Şöyle ki:

- Yukarıda da vurgulamış olduğumuz üzere, sigortacıya karşı zama-maşımı muacceliyet anından itibaren işlemeye başlayacaktır. Muac-celiyet anı (sigortalının sigortacıdan edimini yerine getirmesini talepedebileceği an) ise, sorumluluk sigortalarında, en erken “zarar görenüçüncü kişinin sigortalıdan talepte bulunduğu an”dır. Talep somutlaş-tıktan sonra, dava yoluna gidilmesi halinde zamanaşımının dava so-nunda verilen kararın kesinleşmesi üzerine işlemeye başlaması ge-rekir. Bu çerçeve içinde, sigortacının tabi olacağı zamanaşımını (si-gortacı ile sigorta ettiren arasındaki ilişkide) iki sene olarak belirle-mekte herhangi bir sakınca yoktur.

44

- Ancak Tasarı’da zamanaşımının “olaydan itibaren” işleyeceği ve“beş senede dolacağı” benimsenerek sigorta ettirenler bakımındanoldukça tehlikeli bir düzenlemeye gidilmiştir. Zira, zamanaşımınınbeş sene olması sigortayı tamamen lüzumsuz hale getirebilecektir.Eğer, zarardan sorumlu sigorta ettirenin tabi olduğu zamanaşımı 10,buna karşılık sigortacının tabi olduğu zamanaşımı 5 sene ise, beşsenelik sürenin bitiminde sigortacı zamanaşımından yararlanmayabaşlamasına rağmen sigorta ettiren sorumlu olmaya devam edecek-tir.

- Zorunlu sigortalarda, sigortacının zarar gören üçüncü kişiye karşı 5senelik zamanaşımını ileri sürebilip süremeyeceği sorunu karşımızaçıkmaktadır. Bütün sorumluluk sigortalarına uygulanması gerekentaslak m.1478’de, zarar gören üçüncü kişinin sigortacıyı doğrudandoğruya dava etme hakkı düzenlenirken, bu hakkın “sigorta sözleş-mesi için geçerli olan zamanaşımı süresi içinde kalmak kaydıyla” kul-lanılabileceği hükme bağlanmıştır. Ancak, bu düzenleme ile zorunlusigortalara ilişkin m.1484 fk.1 hükmü uyum halinde değildir. Taslakm.1484 fk.1, sigortacının borçtan kurtulmuş olduğu hallerde dahi za-rar görene karşı zorunlu sigorta limitine kadar sorumlu olmaya devamedeceğini öngörmektedir. Zamanaşımı da sorumluluktan kurtulmakapsamında değerlendirilebilir (bkz. Römer/ Langheid, VVG Kom-mentar, § 158 c rn.2).

- Aslında, sigortacının sorumluluğunun kısa sürede (sigorta konususorumluluğun tabi olduğu zamanaşımı süresinin dolmasından dahaönce) son bulacağı yolundaki çözüm, sorumluluk sigortacısının uzunsüre hasar dosyasını açık tutmamasına hizmet eder. “Claims made”esasına tabi poliçelerde benzer bir durum söz konusudur. Bu esasınbenimsendiği hallerde, üçüncü kişinin tazminat talebi belirli bir zamandilimi içinde (uzatılmış bildirim süresi -extended reporting period- ola-rak adlandırılan ve genellikle sigorta süresinin bitimini izleyen 6 ilâ 12aylık bir süre zarfında) sigortacıya ulaşmamış olduğu takdirde, sigor-tacının edim yükümlülüğünden kurtulmuş olacağı kararlaştırılmaktave böylece sigortacının hasar ihtiyatı ayırmasına da gerek kalma-maktadır. Buna karşlık “act committed” veya “loss occurrence” esası-nın benimsenmiş olduğu hallerde, sorumluluğa yol açan davranışınveya zararın sigorta süresi içinde meydana gelmiş olması kaydıyla,sigortacının teminat yükümlülüğü sigorta ettirenin sorumluluğunun ta-bi olacağı zamanaşımı süresinin dolmasına kadar devam edeceğin-den, ileriki senelerde ileri sürülecek taleplerin karşılanabilmesi içinhasar ihtiyatı ayrılması zorunluluğu söz konusu olacaktır. Sigortacıla-rı hasar ihtiyatı ayırmaktan kurtarmak üzere, sigorta ettirenleri koru-

45

masız bırakmak uygun bir tercih değildir.- Diğer taraftan, eğer somut bir olayda sigortacı zamanaşımından ya-

rarlandığı halde sigorta ettiren aynı imkandan yararlanamazsa, o si-gorta ticari açıdan önemli ölçüde zayıflar.

B) Zorunlu sorumluluk sigortalarıa) Sözleşme yapma zorunluluğuTasarı’nın 1483. maddesi uyarınca diğer kanunlardaki hükümler saklı

kalmak kaydıyla, sigortacılar, faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bu-lunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacaklardır.

b) Zarar görenle olan ilişkide ifa yükümlülüğüba) Tasarı’nın 1484. maddesinin ilk fıkrası uyarınca sigortacı, sigortalıya

karşı ifa borcundan tamamen veya kısmen kurtulmuş olsa dahi, zarar görenbakımından ifa borcu, zorunlu sigorta miktarına kadar devam edecektir.

Sigortacının, aralarındaki sözleşme uyarınca sigorta ettirene karşı ilerisürebildiği tazminat yükümlülüğünden tamamen veya kısmen kurtulmasısonucunu doğuran savunmalar, zarar gören üçüncü kişiye karşı etkisizdir.Ancak sigortacının da bu gibi bir halde, üçüncü kişiye ödemek zorunda ka-lacağı tutarı sigorta ettirenden geri alabilmesi icap eder. İşte bu sebeple, si-gortacıya, zarar gören üçüncü kişiye halef olma imkanı tanınmaktadır. Fa-kat Tasarı, bu hususta yukarıda da belirttiğimiz üzere eksik bir düzenlemeiçermektedir.5

bb) Tasarı’nın 1484. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sigorta ilişkisininsona erdiği, zarar görene karşı ancak, sigortacının sözleşmenin sona erdi-ğini veya ereceğini yetkili yerlere bildirmesinden bir ay sonra hüküm doğu-racaktır.

bc) Tasarı’nın 1484. maddenin üçüncü fıkrası uyarınca zarar, sosyal gü-venlik kurumları tarafından karşılandığı ölçüde sigortacının sorumluluğu so-na erecektir.

Bu hüküm Alman VVG § 158 c fk. 4’ten alınmıştır. Hükmün uygulanma-sında konuluş amacının gözden kaçırılmaması gerekir. Kendi sözleşeninekarşı edim yükümlülüğünden kurtulmuş olan sigortacı, zarar gören üçüncükişiye karşı ancak “son çare” olarak sorumlu kalmaya devam edecektir. Busebeple eğer, zarar gören üçüncü kişi, zararını başka bir sigortacıdan veyabir sosyal güvenlik kurumundan alabilecek ise, sigorta ettirene karşı ifa bor-cundan kurtulmuş olan sigortacıya artık başvurma hakkı olmamalıdır. Tasa-rı m.1484 fk.3

- Sadece sigortacının sigortalıya karşı edim yükümlülüğünden kurtul-

46

muş olması halinde uygulama alanı bulacaktır; - Ancak, mezkûr hüküm, zarar görenin zararını yalnızca sosyal güven-

lik kurumundan değil fakat başka bir sigortacıdan alabileceği haller-de de geçerli olmalıdır.

C) Sorumluluk sigortalarına uygulanacak maddelerTasarı’nın 1485. maddesi uyarınca genel hükümlerle birlikte, (başkası le-

hine sigortaya ilişkin) 1454., (geçmişe etkili sigortaya ilişkin) 1458. madde-lerle, (müşterek sigortaya ilişkin) 1466. maddenin birinci fıkrası ve (zarar gö-ren mal ve zararın gerçekleştiği yerde değişiklik yapmama görevine ilişkin)1471. madde sorumluluk sigortalarında da uygulanacaktır.

Gerekçede “sorumluluk sigortalarında belli bir sigorta değerinden ve be-delinden bahsetmenin mümkün olmadığı” açıklaması mevcuttur. Sorumlu-luk sigortalarında kural olarak sigorta değerinin söz konusu olmayacağısaptaması doğrudur. Buna karşılık her sigortada olduğu gibi bu sigortalardada sigorta bedeli bulunacaktır. Sigorta bedeli, sigortacının sorumlu olacağıazami tutarı ifade etmektedir. İllimite teminat veren sigortalar hariç, bütünsorumluluk sigortalarında da bu anlamda (en az) bir teminat limiti olacaktır.

Gerekçe’de de vurgulandığı gibi sorumluluk sigortalarında sigorta değe-ri (başka bir anlatışla menfaat değeri) kural olarak yoktur. Buna karşın,menfaat değerini esas alan ve bu değere dayalı olarak dayalı düzenlemegetiren müşterek sigortaya ilişkin 1466. maddenin ilk fıkrasının uygulanmaolanağı da olmayacaktır.

D) Emredici hükümlerTasarı’nın 1486. maddesi uyarınca • (Rizikonun kasten gerçekleştirilmesine dair) 1477. madde hükümleri-

ne aykırı yapılan sözleşmeler bütünüyle geçersiz olacak;• (Sigortacının zarar görenden bilgi alma hakkına dair) 1479, (sigorta-

cının tazminat borcuyla prim alacağını takas edemeyeceğine dair)1480, (sigortacıya yönelik taleplere uygulanacak ve olaydan itibarenhesaplanacak beş senelik zamanaşımına dair) 1482, (zarar görenleolan ilişkide sigortacının ifa yükümlülüğüne -sigortalıya karşı borçtankurtulmanın zarar görene karşı ileri sürülemeyeceğine; sigortanın so-na ermesinin zarar görene karşı ancak yetkili mercilere yapılacak bil-dirimden bir ay sonra hüküm doğuracağına ve zararın sosyal güven-lik kurumları tarafından karşılandığı ölçüde sigortacının sorumluluğu-nun sona ereceğine- dair) 1484 ve (başkası lehine sigortaya, geçmi-şe etkili sigortaya, müşterek sigortaya ve zarar gören mal ve zararın

47

5 Yukarıda Tasarı’nın 1481inci maddesine ilişkin açıklamalarımıza bkz.

meydana geldiği yerde değişiklik yapma yasağına ilişkin hükümlerinsorumluluk sigortalarına da uygulanacağına dair) 1485. maddeler hü-kümlerine aykırı sözleşme şartları geçersiz olacak, ve

• (Hukuki giderlerin sigortaya dahil bulunacağına dair) 1474, (sigortalı-nın sorumluluğunu gerektiren olayları ve aleyhindeki tazminat talep-lerini sigortacıya bildirme görevine dair) 1475 ve (sigortacının tazmi-nat talebi hakkında değerlendirme yaparak savunmayı üstlenip üst-lenmeyeceğini bildirme yükümlülüğüne dair) 1476ıncı maddeler hü-kümleri sigortalı aleyhine değiştirilemeyecek; değiştirilirse kanun hü-kümleri uygulanacaktır.

Takas yasağı hakkındaki m.1480 aslında yanlış düzenleme içermektedir.Bu hüküm sadece zorunlu sigortalar için doğrudur. Bu bakımdan, isteğebağlı sigortalar için geçerli olmayacağı öngörülmelidir. Şayet bu yapılmazsahiç değilse isteğe bağlı sorumluluk sigortaları bakımından emredici olma-malıdır.

Beş senelik zamanaşımına dair 1482. maddenin de hiç değilse sigortaettiren aleyhine değiştirilemeyeceği öngörülmelidir.

Başkası lehine sigortaya (doğrusu: “başkası hesabına sigorta”dır), geç-mişe etkili sigortaya ve müşterek sigortaya dair hükümlerin sorumluluk si-gortalarına da uygulanacağını öngören hükmün emredici olması gereksiz-dir. Çünkü bu sayılan hallerde esasen ilgililer arasında önceden anlaşmayapılması gerekmektedir. Meselâ, eğer taraflar sorumluluk sigortasını geç-mişe etkili olarak düzenlemek istemiyorlarsa, bu konuda anlaşma yapmaz-lar. Geçmişe etkili sigorta hususunda anlaşmışlar ise, bunun yaptıkları so-rumluluk sigortasına uygulanmayacağını kararlaştırmazlar.

IV. MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARININ ÖNGÖRDÜĞÜ TEMİNAT ESASLARI

En son yürürlüğe giren sorumluluk sigortası genel şartları (Mesleki So-rumluluk Sigortası Genel Şartları) Türkiye’nin sorumluluk sigortaları alanın-daki tercih ve yaklaşımlarını yansıtması açısından önem taşımaktadır. Aşa-ğıda bu genel şartlarda öngörülen teminatın işlerlik kazanma koşullarını kı-saca ele alacağız.

Yürürlüğe giren Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.1 veB.1 maddeleri incelendiğinde sigorta teminatının aşağıdaki gibi iki değişikşekilde tasarlanmış olduğu saptanmaktadır:

1) Teminatın işlerlik kazanması için sorumluluğa yol açan olayın sigortasüresi içinde meydana gelmiş olmasını yeterli gören sigortalar (olayesasına dayalı sigortalar)

48

2) Teminatın işlerlik kazanması için sigortalıya karşı zarar gören üçüncükişi tarafından tazminat talebinin sigorta süresi içinde ileri sürülmesi-ni şart koşan sigortalar (talep esasına dayalı sigortalar)

A- Olay esasına dayalı sigortalarOlay esasına dayalı sigortalarda- Sorumluluğa yol açan olayın (mesleki hatanın) sigorta süresi içinde

gerçekleşmesi gerekmektedir (A.1.a) - Bu olaydan (mesleki hatadan) kaynaklanan (üçüncü kişinin uğradığı)

zarar, sigorta süresi içinde gerçekleşebileceği gibi, sigorta süresi so-na erdikten iki sene sonra da gerçekleşmiş olabilir (B.1)

- Zararla ilgili tazminat talebi, sigorta süresi sona erdikten sonra ilerisürülmüş olabilir. Tazminat talebinin en geç hangi süre içinde ileri sü-rülmesi gerektiği hakkında genel şartlarda herhangi bir sınırlamamevcut değildir. Şu halde tazminat talebi, hukuk düzeninin bu talephakkında öngördüğü zamanaşımı doluncaya kadar ileri sürülebile-cektir. Seneler sonra ileri sürülen bir tazminat talebinin sigorta temi-natı kapsamında sayılması için a) sorumluluğa yol açan olayın (mes-leki hatanın) sigorta süresi içinde; b) bu olaydan kaynaklanan zararında en geç sigorta süresinin bitimini izleyen iki sene içinde meydanagelmiş olması yeterlidir.

- Yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, yukarıda da açıkladığımız üzeresigortacının olaydan başlayarak beş senelik bir süre sonunda (zama-naşımı sebebiyle) sorumluluktan kurtulmuş olacağını hükme bağla-maktadır (Tasarı m.1482).

Olay esasına dayalı sigortalara bir örnek vermemiz gerekirse:Yeminli Mali Müşavir M, 1.1.2000-31.12.2000 arasını kapsayan olay esa-

sına dayalı bir sorumluluk sigortası yaptırıyor. Mart 2000 içinde müvekkili şir-ket için yanlış bir beyanname düzenleyerek Maliye’ye veriyor. Maliye 2002senesi Haziran ayında bu yanlışlık sebebiyle şirkete para cezası uyguluyor.Şirket M’den 2004 senesinde ödediği ceza tutarını geri talep ediyor.

Bu misalde sigortacı, şirketin talebine karşı M’yi korumalıdır. Çünkü:- Olay (mesleki hata) sigorta süresi içindedir- Zarar (Maliye’nin para cezası uygulaması) sigorta süresinin bitişini is-

leyen iki senelik süre içinde ortaya çıkmıştır.- Müşterisi şirket, M’ye karşı tazminat talebini sigorta süresinin bitme-

sini müteakip üç seneden fazla bir zaman geçtikten sonra ileri sür-müş olmakla birlikte, bu husus, genel şartların ilgili hükümlerine gö-

49

re, teminatın işlerlik kazanmasına engel oluşturmamaktadır.B- Talep esasına dayalı sigortalarTalep esasına dayalı sigortalarda- Sigortalının sorumluluğunu doğuran olay (mesleki hata) sigorta söz-

leşmesinin yapılmasından önce veya sigorta süresi içinde meydanagelmiş olmalıdır (sözleşmede öngörülecek geçmişe etki tarihinin si-gorta sözleşmesinden önceki en az bir yıllık süreyi kapsaması lazım-dır)

- Bu olay sebebiyle sigortalıya karşı zarar gören üçüncü kişilerce taz-minat talebinin sigorta süresi içinde (bitmeden önce) ileri sürülmüş ol-ması gereklidir. Genel şartlar (A.1.b) “tazminat talebinin ileri sürülme-si” deyimi yerine “tazminat talebinin doğması” deyimini kullanmakta-dır. Talebin doğması, tazminat alacağının doğması anlamına gelir.Bunun için zararın meydana gelmiş olması (ve sorumlu kişinin bilin-mesi) yeterlidir. Talebin ileri sürülmesi ise şart değildir. Fakat düşün-cemize göre, genel şartlar, tazminat talebinin doğması deyimini kul-lanırken, tazminat talebinde bulunulmasını kastetmektedir (aksi hal-de bu şıkta ele aldığımız sigortanın olay esasına dayalı sigortadanfazla bir farkı kalmaz)

- Genel şartlar, talep esasına dayalı sigortalarda zararın ne zamanmeydana gelmiş olması gerektiğine dair herhangi bir hüküm içerme-mektedir. Bununla birlikte, tazminat talebinin sigorta süresi bitmedenönce ileri sürülmesi şart olduğuna ve tazminat isteyebilmek için dezararın meydana gelmiş olması lazım geldiğine göre, zarar da -zo-runlu olarak- sigorta süresi bitmeden önce ortaya çıkmış bulunacak-tır.

Talep esasına dayalı sigortalara bir örnek vermemiz gerekirse:Yeminli Mali Müşavir M, 1.1.2000 geçmişe etki tarihini içeren ve

1.1.2001-31.12.2001 arasını kapsayan talep esasına dayalı bir sorumluluksigortası yaptırıyor. Mart 2000 içinde müvekkili şirket için yanlış bir beyan-name düzenleyerek Maliye’ye veriyor. Maliye 2001 senesi Haziran ayındabu yanlışlık sebebiyle şirkete para cezası uyguluyor. Şirket M’den 2002 se-nesinde ödediği ceza tutarını geri talep ediyor.

Bu misalde sigortacı, şirketin talebine karşı M’yi korumayacaktır. Çünkü:- Olay (mesleki hata) öngörülen geçmişe etki tarihinden sonra vuku

bulmuştur (bu açıdan teminatın işlemesine engel bir durum yoktur)- Zarar (Maliye’nin para cezası uygulaması) sigorta süresi içinde orta-

ya çıkmıştır (bu da teminatı engelleyen bir sebep değildir).50

- Ancak, müşterisi şirket, M’ye karşı tazminat talebini sigorta süresininbitmesinden sonra ileri sürmüştür. Bu husus, genel şartların ilgili hü-kümlerine göre, teminatın işlerlik kazanmasına engeldir. Teminatadahil sayılması için, tazminat talebi, sigorta süresi içinde (en geç31.12.2001 günü akşamına kadar) ileri sürülmüş olmalıydı.

C- Olay esası ile talep esasının kombine edilmesi imkanıGenel Şartlar (A.1) sigortacı ile sigorta ettirenin yukarıda sayılan her iki

esası da içerecek şekilde sözleşme yapabileceklerini hükme bağlamakta-dır. Bundan kanımızca anlaşılması gereken, olay esasına dayalı sigortala-ra (sözleşmeden en az bir sene öncesine kadarki süreyi kapsayan) bir geç-mişe etki tarihi konması ve bu tarihten itibaren sigorta süresi sonuna kadarmeydana gelmiş olabilecek mesleki hataların sigorta teminatı altına alınma-sıdır.

D- Genel şartların B.1 maddesindeki “rizikonun gerçekleşmiş ola-cağı ana” ilişkin düzenleme

Kanımızca B.1 maddesindeki“Rizikonun • Sigortacının bilgi ve muvafakati dahilinde olmak kaydıyla sigortalı ta-

rafından ödeme yapılması • Hukuki yardım teminatı içeren sigortalarda, tebligat üzerine sigortalı

tarafından dava veya icra takibinin öğrenilmesi• Sigortalının sorumluluğunun mahkemece karar altına alınmasıHallerinde gerçekleşmiş olacağı”Yolundaki düzenleme, aslında rizikonun ne zaman gerçekleştiğine değil,

sigortacının ödeme yükümlülüğünün ne zaman yerine getirilmesi gerektiği-ne ilişkindir.

___________________

51

PANEL OTURUMUSorumluluk SigortalarındaAna Strateji Ne Olmalıdır?

Başkan : Y. Temel ENDEROĞLUİ.A.V. Y.K. Üyesi ve Genel Sekreter

Üyeler(*) : Dr. Ahmet GENÇHazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü

: Zihni METEZADETürkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği Y.K. Müşaviri

: Prof. Dr. Saibe Oktay ÖZDEMİRİstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

: Mahmut SARAÇOĞLUKoç Allianz Sigorta A.Ş.Endüstriyel Kaza ve HasarSorumluluk Müdürü

(*) Üyeler, soyadlarına göre alfabetik sıra ile.

52

53

BAŞKAN: Y. TEMEL ENDEROĞLU

Sayın başkanlar, Sayın genel müdürler, Sayın bürokrat ve akademisyen-ler, sigorta sektörünün değerli mensupları hepinizi saygı ile selâmlayarak,seminerimizin panel bölümünü açıyorum.

Panelde Sorumluluk Sigortalarının ana stratejisi tartışma konusu olacak-tır. Her biri konularında ehliyetli panelistlerin yararlı görüşlerini dinleme fır-satımız olacaktır. Ben konuya girmiyorum. Panel tekniği hakkında kısacabilgi sunduktan sonra, panelistleri takdim edeceğim ve sözü onlara bıraka-cağım.

Panel üç bölümden oluşacak. Birinci bölümde sayın panelistlerin onbe-şer dakikalık sunuşları olacak, ikinci bölümde siz değerli katılımcıların soru-ları, varsa katkılarını alacağız. Üçüncü bölüm, yine panelistlerin sorulara ce-vapları ve de birinci kısımda değinemedikleri konular varsa onları tamamla-yacaklar. Bu kısa teknik bilgiden sonra alfabetik olarak Sayın panelistleritakdim ediyorum.

Sayın Dr. Ahmet Genç Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü.Sayın Zihni Metezade Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği Yöne-tim Kurulu Müşaviri. Sayın Prof. Dr. Şaibe Oktay Özdemir İstanbul Üniver-sitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Sayın Mahmut Saraçoğlu, Koç Alli-anz Sigorta A.Ş. Endüstriyel Kaza ve Hasar Sorumluluk Müdürü.

Buyurun Sayın Ahmet Genç.

54

55

DR. AHMET GENÇ

Sayın başkan, değerli misafirler, öncelikle bu saate kadar sabırla bekle-diğiniz için teşekkür etmek istiyorum. Hakikaten haftanın son iş günü, öğle-den sonra ve saat dörtten sonra gerçekten zor olmalı. Tabi konuyu, olabil-diğince hafif geçmeye çalışacağım.

Bu panelin konusu sorumluluk sigortalarında ana strateji ne olmalıdırdanaçıkçası kendimce anladığım, yani bunu geliştirmek için, yaygınlaştırmakiçin daha fazla sigortalıya sahip olabilmek için etkin olarak uygulamaya ko-yabilmek için neler yapmalıyız manasına tabi bende bu noktada anlatacak-larımı birkaç bölüme ayırdım.

Bir kere mevcutta sorumluluk sigortalarımız var zaten. Mevcutlarla ilgilistrateji farklı olmalı ve yeni gelenlerle ilgili strateji farklı olmalı. Bir de genelolarak hem mevcutlar, hem de yenilerle ilgili genel bir strateji olmalı diye dü-şünüyorum. Mevcutlarla ilgili şu olabilir; mevcutların ne olduğu zaten sayıl-dı burada. Zorunlu trafik sigortası başta olmak üzere, bugün itibariyle en bü-yük prim üretimini zorunlu trafik sigortası üretiyor mevcutlar arasında. Geri-ye kalanlar çok büyük değil prim üretimi bakımından zaten sayıldı.

Bunlarla ilgili belki sorunların giderilmesi bir strateji olabilir. Örneğin zo-runlu trafikte biliyorsunuz TRAMER sistemi getirildi.

Mesela tehlikeli maddeler, tüp gaz veya karayolu taşıma sigortalarında-ki sigortalılık oranları artırılabilir. Samim hoca bir yasal dayanağın olmadı-ğından bahsetti. Açıkçası ben bilemiyorum belki Zihni Bey biliyordur şu an-da bir kanun, bir düzenleme var mı, belki bir Bakanlar Kurulu kararı var yan-lış hatırlamıyorsam. Bakanlar kurulu kararıyla ihdas edilebiliyorlar. Ama bu-ralarda çok açık noktaların olduğunu düşünüyorum. Mesela mevcutlarla il-gili stratejinin içerisinde tanıtım, bilgilendirme ile birlikte reklam nasıl olabi-lir. Birkaç sene önce hatırlarsanız, Ankara’da bir benzin istasyonu yandı. Veyan tarafta bir düğün salonu varmış. Bir sürü insan dumandan zehirlendi,yaralananlar oldu. Hatta o yangının sirayet etmesiyle sanıyorum birkaç günsonra birkaç kişi de öldü yanlış hatırlamıyorsam. Mesela orda, ben açıkça-sı hiçbir bilgi alamadım. Bir sigorta varmıydı, bir yerlerden ödeme yapıldımı, yapılmadı mı hiç haberimiz olmadı. Yani açıkçası tehlikeli maddeler si-gortası kapsamında bir yerdi orası. Dolayısıyla mesela bunlarla ilgili bir stra-teji yani tanıtım, daha doğrusu nasıl ulaşılabilir, ulaşmak ve bunun bilincinevardırmak bunlar çok çok önemli. Elbette ki kontrol mekanizmaları, biz bu-nu tabi ki yeni kanun tasarısında kontrol mekanizmalarını koyduk. Şöyle birhüküm getirdik. Zorunlu sigortalarla ilgili olarak kim neyi denetleyecek bunu

56

belirlemeye Hazine Müsteşarlığı yetkilidir diye bir hüküm getirdik. Bu tabi bi-zim açımızdan iyi bir görev değil ama, en azından bir merci göstereceğiz.Şu merci, şu zorunlu sigortaları denetleyecek diye. Örneğin belediye zabı-taları tehlikeli maddelerle ilgili sigortanın yapılıp yapılmadığını belediye sı-nırları içinde denetleyecek. Dolayısıyla belki onun bir faydası olacak. Çün-kü bu hakikaten insani bir şey, sosyal boyutu olan bir şey.

Tazminat ödemeleri noktasında da daha iyi organize olmuş ve hızlı öde-meye yönelik bir tazminat ödeme sistemi bir strateji olabilir. Bu noktada çokiyi yol alındı elbette, hizmet bakımından son yıllarda. Bunlar tabi en azındanmevcutları da daha fazla kapsama almamızı sağlayacaktır.

Yeni sorumluluk sigortaları alanında ne yapabiliriz. Yenilerde yasal altyapının iyi olması çok önemli. Samim hoca vurgu yaptı. Daha önce Burha-nettin Bey, Müsteşar Yardımcımız da bahsetti. Hakikaten ben de sigortacı-lığın tarihçesine baktığımda örneğin İngiltere’de önce kişisel sorumluluk ve-riyor, 1800 lerde iş yeri sahiplerine diyor ki, işçi iş kazasından ölürse 300sterlin ödeyeceksin yakınlarına, sakat kalırsa haftada 1 sterlin ödeyeceksinömrü boyunca diye yükümlülüğü getiriyor. Aynı sene hemen ilk sorumluluksigortası şirketi kuruluyor onun akabinde. Bu tipik bir örnek, dolayısıyla ka-nuni altyapının güzel yapılması lazım. Açıkçası özel güvenlik şirketleri ile il-gili kanun tam ismini şu anda hatırlayamıyorum. Özel güvenlik hizmetleri ileilgili sorumluluklar kanunda ne kadar tanımlandı. Biz genel şartını yaptıkama, bazen de tabi genel şartı yapıyorsunuz yasal altyapı çok iyi olmayın-ca, ayrıntılarıyla düzenlenmeyince o zaman da sorun ortaya çıkabiliyor.Mesleki sorumluluk sigortalarıyla ilgili tabi Samim hocanın eleştirilerini dik-kate alırız, bakarız onlara da. Önce uygulamayı tabi klozlarıyla beraber ic-raatı bir görebilmemiz lazım. Ondan sonra mutlaka aksaklıklar çıkacaktır.Tabi zaman içerisinde düzeltilebilir.

Bu noktada strateji anlamında bir hususu belirtmek istiyorum. Şu andagünlerden Cuma ve saat dörtten sonra olduğu için, bir filmden bahsedece-ğim. Biliyorsunuz “Geleceğe Dönüş” diye film var. Üç tane yapıldı seri hal-de. Belki çoğunuz seyretmiş olabilirsiniz. Zamanda yolculuk yapıyor bir bi-lim adamı, 1800’lü yıllara gidiyor. Orada nalbant bu bilim adamı. Bir tane dehaydut var bunu öldürmeye çalışıyor. Öldürme nedeni de nalbant bunun atı-na nalı çok iyi takmamış, bir tanesi düşmüş nalın. Şimdi ben o filmin ilginç-

57

tir tamamını seyredemedim ama bir kısmında televizyonda kanallar arasın-da gezinirken, bir bölümünde haydut uzaktan bağırıyordu. Diyor ki, “seni vu-racağım”, “beni neden vurmak istiyorsun” diyor nalbant, haydut cevap veri-yor “senin yaptığın nallardan bir tanesi düştü, “ne olmuş düştüyse” diyornalbant, “o nal düşünce benim at tökezledi ve beni düşürdü ondan sonraatın bacağı kırıldı, benim kolum kırıldı. Bir tane viski vardı heybede viski kı-rıldı, ondan sonra ben atı vurmak zorunda kaldım. Toplam yetmiş dolar bor-cun var sen sorumlusun bu işten” diye cevap veriyor haydut. Toplam yetmişdolar borcun var bana. Ya bunu ver diyor, yada vuracağım seni. O tarihteyetmiş dolar büyük paraymış, öyle bir hava, izlenim ediniliyor.

Şimdi basın mensubu arkadaşlar için belki, sigortacılık tekniği açısındanfazla ayrıntılı bilgisi olmayanlar için, çok basit bir sorumluluk tanımı var buörnekte. Bu sorumluluğu karşılayan bir sigorta olsaydı buna o nalbandınmesleki sorumluluk sigortası denilebilirdi. Yani önce sorumluluğu haydut ta-nımlıyor güzel bir şekilde. Bunu bir sigorta şirketi eğer sigorta etseydi senintaktığın nallardan dolayı olabilecek bir takım şeyleri garanti ediyorum diye,bizim zaman makinesini icat eden bilim adamı orada vurulma tehlikesiylekarşı karşıya kalmayacaktı.

Tabi genel çerçeve içerisinde başlangıçta doğru ve ayrıntılı bilgilendirmeyapılmalıdır diye düşünüyorum. Sigorta yapılırken, satış sonrası hizmet çokçok önemlidir. Satış sonrası hizmetten kastım hem poliçe devam ederkenverilecek olan ilave bilgilendirmeler, hem de hasar olduktan sonraki hasarihbarının alımından ödeme noktasına kadar doğru, hızlı ve iyi hizmet yapıl-ması çok çok önemli.

Bir başka çok önemli bir husus aslında hepimiz bu işleri öğreniyoruzaçıkçası. Bilenlerimiz var tabi ama her sektörde de tabi çok iyi bilenler mut-laka var. öğreniyoruz, diğer ülke örneklerini çok iyi incelememiz gerekiyor.Dolayısıyla daha çok bilimsel çalışma, daha çok oturum yapmamız dahaçok okumamız, daha iyi öğrenmemiz ama Türkiye’ye özel, Türkiye’ye özgüürünleri de göz ardı etmememiz gerekir diye düşünüyorum. Dinlediğiniz içinhepinize teşekkür ediyorum.

58

59

ZİHNİ METEZADE

Sorumluluk sigortalarında ana strateji ne olmalı konusundaki panelde busigortaların sorunlarının ve gelişmesi için alınacak önlemlerin ne olabilece-ğinin vurgulanmasının gerektiğini düşünüyorum.

Sorumluluk sigortalarının Türk Sigorta Sektörü içindeki payı oldukça dü-şük, Neden önemli bir payı yok. Zira tüm sigortalarda olan sıkıntılar buradada mevcut. Avrupa Komisyonunun hazırladığı bir raporda, Türkiye’de sigor-tada yeterli denetimin olmadığı, tarifelerin tasdike tabi tutulduğu, haksız re-kabetin olduğu şeklinde sigortayla ilgili bir sürü endişe dile getiriliyor. So-rumluluk sigortalarında da bu endişeler mevcut.

Sorumluluk sigortaları içinde büyük pay trafik sigortalarına ait. Bu sigor-taların payı gerek poliçe sayısı, gerek prim, itibariyle %17-18 nispetinde.Esasen tüm sorumluluk sigortalarının payının %21 civarında olduğu dikka-te alınırsa, tehlikeli maddeler, karayolu taşımacılığı, ihtiyari mali sorumluluk,asansör sorumluluğu, sigortaları gibi diğer sigortaların payı %2,5-3 civarın-da kalıyor. Bu nedenle, bu küçük sigortalar istatistiklerde bile yer almıyor.Bir örnek verecek olursam, 2004 yılında yapılan asansör sorumluluk sigor-talarında poliçe sayısı 1088. Oysa bu toplantının yapıldığı ilçedeki gayri-menkullerde bunun üstünde asansör vardır, düşüncesindeyim. Tüpgaz so-rumluluk sigortasında ise durum daha çarpıcı, 2004’de düzenlenen poliçesayısı 65. Bu durumda Trafik Sigortaları hariç, sorumluluk sigortalarının ge-lişmiş oldu söylenebilir mi?

Bu geri kalmışlığın nedenlerini irdeleyecek olursak, bunun en baş nede-ni, tüm diğer sigortalarda olduğu gibi sigorta bilincinin yerleşmemiş olması.Bunun en bariz örneğini zorunlu olmasına rağmen hemen hemen her yıl%25-30 arasında trafik sigortasının yapılmamasında görüyoruz, şimdi nis-pet azalmış olmakla beraber, %15’lere yaklaşan yapılmamış trafik sigortasımevcut. Bunun dışında bir başka örnek DASK dediğimiz zorunlu deprem si-gortası. Burada da 12 milyonun üzerinde mesken olmasına rağmen poliçesayısı 2.5 milyonu aşmadı.

Bir başka örnek, Tüpgaz sorumluluk sigortası, bu sigorta ile kullanıcı ku-surlu olsa dahi zararı ödeniyor. Ne yazık ki tüketici bunu bilmiyor. Bu neden-lerle, sigorta bilinci yerleşmemiş. Ne yapmak lazım. Yapılacak şey tüketici-

60

nin aydınlatılması. Nitekim yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarısında sigortalıveya sigorta ettirenin aydınlatılmasına ilişkin hükümler var. Bu aydınlatılma,sigorta şirketi ve acenteleri tarafından, sigorta sözleşmesinin yapılmasın-dan önce bu sözleşmenin devamı süresince yapılacak; sözleşmenin yapıl-masına etkin ve rizikoya ve sonuçlarına ilişkin bilgi verilecek. Aynı hükümHazine Müsteşarlığınca hazırlanan 7397 sayılı Kanunun yeniden düzenlen-mesine ilişkin Tasarı’ya da konuldu.

Aydınlatma yükümlülüğü yanında önemli konulardan biri de sigorta eği-timi. Bu eğitimin, ilk ve orta eğitimde yaygınlaştırılması lazım. 2918 sayılıkanunda da trafik sigortasını tanıtıcı eğitim yapılması yolunda hüküm var.Buna göre, medya kuruluşlarının haftada 30 dakika eğitim vermesi gereki-yor. Gecenin geç saatlerinde ve ne derece yapıldığı tartışılır olan bu eğiti-min faydalı olup olmadığı konusunda tereddütüm var.

Sorumluluk sigortalarında, sigortanın yapılıp yapılmadığının takip ve de-netimi, özellikle zorunlu sigortalarda çok önemlidir. Biraz önce Ahmet beybu konuda 7397 sayılı kanunla ilgili Tasarıya hüküm koyduklarım belirtti.Esasen mevcut kanunda da bu konuda hüküm var. Kanunun 29’uncu mad-desi hükmüne göre bir faaliyetin icrası veya bir şeyin kullanılması için izinve ruhsat vermeye ve denetlemeye yetkili merciler, bu işlerle ilgili zorunlu si-gortaların yaptırılıp yaptırılmadığını araştırmak ve denetlemekle yükümlü-dürler. Ancak bu kanunun, özellikle ilgili belediyelerce gereği gibi takip edil-diğini zannetmiyorum.

Bir başka önemli konu, mevcut sorumluluk sigortalarının dayandığı üçana kanun. Bunlardan biri 7397 sayılı Kanunun 29uncu maddesi. Bu mad-deye göre Bakanlar Kurulu kamu menfaati açısından zorunlu sigorta ihdasedebilir. İkinci Kanun Türk Ticaret Kanunu ki, sorumluluk sigortasına ilişkinhükümler oldukça kısıtlı. Bu nedenle yeni TTK tasarısında sorumluluk sigor-taları ayrı bir bölüm halinde düzenlenmiş. Üçüncüsü de Borçlar Kanunu hü-kümleri. Dikkat edilirse her üç kanun da tasarı halinde, yasallaşmamış; do-layısıyla yerleşmiş bir sorumluluk hukuku da yok.

Samim Hoca, sorumluluk sigortalarında, zarar görenin doğrudan doğru-ya sigortacıya başvurabileceğinden bahsetti. 2918 sayılı Trafik Kanununun97nci maddesinde de zarar görenin doğrudan doğruya sigortacıya başvu-rabileceğine dair hüküm var. Zarar gören isterse sigorta şirketine müraca-

61

at eder, isterse sigortalıya gider. Ama bunun çok farklı uygulandığını gör-dük. Özellikle, iflas eden sigorta şirketleri nedeniyle, bazı sigorta şirketleri,rücu yolu ile sigortalının üzerine gittiler. Bunun öyle olmaması lazımdı. Si-gortalı sigorta yaptırıyorsa, teminat altına alınıyorsa, öncelikle teminatı ve-ren sigorta şirketinin üzerine gitmek lazım. Etik olan budur. Ne var ki, doğ-rudan doğruya sigortalının üzerine gidilmesi, icrai takibata maruz kalması,sektör için de kötü bir tanıtını oluyor. Bu nedenle, gerek Trafik Kanununda,gerek Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılırken, bu husustaki hüküm-lere, “öncelikle sigorta şirketlerine gidilir”, şeklinde hüküm ilavesi yerindeolacaktır.

Sorumluluk sigortaları, zorunlu ve isteğe bağlı sigortalar olarak ikiyeayrılır. Zorunlu sigortalarda, sigortanın yapılmasını denetimler sağlar. İste-ğe bağlı sigortalarda ise bu sigortanın yapılmasına olan ihtiyacın hissedil-mesi lazımdır. Örneğin, doktor, avukat, noter gibi meslek sahipleri, faali-yetleri nedeniyle verdikleri zararın sigorta şirketince karşılanmasının fay-dasını hissetmeliler ve buradaki zarureti hissetmeliler ki sigortayı yaptıra-bilsinler.

Ülkemizde zorunlu sorumluluk sigortalarında teminatlar oldukça düşük.Avrupa Birliğine göre bu teminatların artırılması gerekecek. Ancak şunu dabelirtelim ki, Avrupa Birliğine girilse dahi bu teminatlara hemen uyum müm-kün değil. Nitekim AB’ne sonradan giren İspanya, Portekiz gibi ülkeler de,bu uyumu belirli süreler içinde yaptılar.

Mevzuatta Okul Servis Araçları ile ilgili bir yönetmelik var. Bu yönetme-lik gereği, bu araçlara zorunlu sorumluluk sigortası yapılıyordu. Bu suretlearaçla taşman öğrenciler yanında, sürücü ve öğretmenler de teminat altı-na alınmış idiler. Daha sonra yönetmelikte yapılan değişiklikle, ilgili madde,“okul servis araçları Trafik Kanununa göre trafik sigortası yaparlar” şeklin-de değişikliğe uğrayarak sigorta kalktı. Okul araçları zaten Trafik Kanunu-na göre sigorta yaptırmak mecburiyetinde olduğundan değişiklik anlamsızoldu, öğrenci, öğretmen ve sürücü, ayrıca özel bir teminattan mahrum kal-dı.

Sigortalarda, önemli bir husus, sigortalıyı memnun etmek; hasar ödeme-lerini mümkün olduğu kadar gecikmeksizin yapmaktır. Bu nedenle, kanun-larda ve genel şartlarda tazminat ödeme süreleri saptanmıştır. Örneğin Tra-fik sigortasında tazminat ve tedavi giderlerinin 8 gün içinde ödenmesi öngö-rülmüştür. Oysa, uygulamada buna dikkat edilmemektedir. Sigortalıyı mem-nun etmek için uyulması gereken hususlardan biri de tazminat ödemelerinizamanında yapılmasıdır.

Sigortacılığın geliştirilmesinde acentelerin büyük önemi vardır. Sigortasektörünün dayanaklarından biri olan acenteler, sigortayı tanıtmakta, sigor-

62

tacı sigortalı bağını oluşturmakta, sektör priminin %80’e yakın bir kısmınınoluşumunu sağlamaktadırlar. Bu nedenle acentelerin eğitimine önem ver-mek lazımdır. Ne var ki halen bir Acentelik Yönetmeliği yoktur ve acentele-rin hangi kıstaslara tabi olduğu belirsizdir.

Sorumluluk sigortalarına ilişkin hükümlerin kanunlarla veya yönetmelik-lerle düzenlenmesi yapılırken kamu kuruluşları arasında tam bir işbirliği veuyumun olduğu da söylenemez.

Örneğin Bayındırlık Bakanlığınca hazırlanan Yapı Denetimine ilişkin ka-nunların ve halen bu konudaki son Tasarının hazırlanmasında Hazine veBirlik ile gerekli işbirliği sağlanmamıştır.

Oysa, son Tasarıda dört türlü sorumluluk sigortası öngörülmüştür. Mes-leki sorumluluk sigortası, mali sorumluluk sigortası, doğal afetler sigortası,yapı kusur sigortası gibi, Tasarıda bu sorumlulukların içeriği belirtilmemiş,madde gerekçesi olmadığından bu sigortaların ayrıca kapsam ve vasıflarıhakkında yeterli bilgiye sahip olunamamıştır.

Yapı Denetimine ilişkin çalışmalar 1992 gibi çok eski yıllara dayanır. Ba-yındırlık Bakanlığınca bu konuda KHK ve Kanunlar çıkarıldı. Ancak her de-fasında, Bayındırlık Bakanlığı doğal afetler gibi riskleri, yapının inşasındandoğan riskler içine sokarak, bunların da mali sorumluluk sigortası gibi dik-kate alınmasını istedi. Bu durum sigorta şirketlerinin ve yabancı reasürörle-rin aksi görüşlerine rağmen, konunun bugüne kadar sonuçsuz kalmasınaneden oldu.

Ülkemiz sorumluluk sigortalarının gelişmemesi nedeniyle çok acılar ya-şadı. Zorunlu Doğal Afetler Sigortasının gündeme girmesi de 1999’da yaşa-nan deprem faciası sonucundadır.

Geçmişe baktığımızda, yanan eğlence yerleri ve sinemalarda boğulanveya yaralananlar, hızlı tren faciası, Bandırma’da deniz otobüsünün yan-maya maruz kalması, küçük deniz araçlarından doğan zararlar, kamping-lerde yangınlar ve bir sürü benzeri olaylar teminatsız kalmış; sorumluluk si-gortalarının olmaması nedeniyle mağdurların büyük bir kısmı tazminat al-maktan mahrum olmuştur. Bugün, çevre kirliliği, bu konuda en önemli risk-lerden biridir ve sigorta teminatına bağlanmalıdır. Örneğin, Yatağan’dakiçevre kirliliği ile ilgili şikayetler halen devanı etmektedir. Bu kirlilikten doğanzararlar maddi olabileceği gibi manevi de olabilecektir. Nitekim, bu konudaYatağan’da yaşayan bir kişinin bu yerde yaşamaktan mütevellit, bütün ha-yatının bozulduğuna ve manevi tazminat isteğine ilişkin davasının, Yargı-tay Dördüncü Dairesince tetkikinde manevi zarar olmadığı yolunda kararverilmiş ise de, aynı Daire Başkanının bu karara koyduğu muhalefet şerhidikkat çekicidir. Başkan, bu muhalefetinde “insanın kendisini rahat hisse-

63

deceği yerde yaşaması gerektir. Bunu hissetmediği takdirde, bu durumonun hayatını özellikle etkiler. Stockholm Anlaşmasında da buna dair hü-kümler vardır. Bu nedenle, manevi tazminatın ödenmemesi kararına katıl-mıyorum, “meşruhatını koyarak genelde maddi zararların karşılandığı so-rumluluk sigortalarında yeni bir anlayışa adım atmıştır.

Teşekkür ederim. İleride daha fırsat olursa tekrar konuşurum. Çünkü sü-re doldu.

64

65

PROF. DR. SAİBE OKTAY ÖZDEMİR

Sayın misafirler, sayın başkan, ben bu panele sorumluluk hukukununana hatlarını anlatmak üzere katılmış bulunuyorum. Borçlar hukuku ve di-ğer ilgili mevzuat yönünden sorumluluk hukukunu çok genel hatlarıyla ka-rakterini belirlemeye çalışacağım. Süre gördüğüm kadarıyla çok kısa.

Borçlar hukuku anlamında sorumluluktan bahsettiğimiz zaman iki kav-ram anlaşılır. Bir ile sorumluluk dediğimiz bir kimsenin hukuka aykırı bir fiil-den sorumlu olması ki, bu bir sözleşmeye aykırılık şeklinde tezahür edebi-leceği gibi, haksız fiil dediğimiz hukuka aykırı bir harekettir. Bir başkasınazarar verme şeklinde de tezahür edebilir. İkinci anlamı, hukuka aykırı fiilleverilen zararın tazmin edilmesi sorumluluğudur. Buna da Samim Beyin debahsettikleri gibi den sorumluluk denir. Bir kişi mal varlığıyla sorumludur veeğer kanun veya sözleşmeyle bir sınırlama getirilmemişse bu sorumluluktasınırsızdır. Sorumluluk acaba ne zaman vardır. Sorumluluk hukukunun mer-kezine kusurumu yerleştirmek gerekir, zararımı yerleştirmek gerekir, bu birbakış açısı. 18. yüzyılda ve 19. yüzyılın başlarına kadar, bu merkeze kusuroturmuş durumda idi. Ve deniyordu ki, bir kişi kural olarak zarar gördüysebuna katlanmak zorundadır. Bundan sorumluluk ancak kusur var ise doğar.Bir kişi kusurlu ise bu zararı tazmin etmek zorunda olur. Belki 18. yüzyılınyaşam şartlarında bu çok rahatsız edici bir durum değildi, ama hepimizinbildiği gibi sanayiinin, tekniğin, bilimin gelişmesi bir sürü yeni ürünün çokkarmaşık proseslerden geçerek üreticiye sunulması, gene hizmet sektörün-de bir sürü aşamanın birbirini izlemesi, organize iş bölümleri, organize birişletme sisteminin olduğu günümüzde eğer kusur aramaya kalkarsak, bukusuru hiç kimseye yükleyemeyiz. Ve dolayısıyla zarar gören zararıyla dabaş başa kalabilir. İşte bu sonuç, hukukçuları kusursuz sorumluluk sistemi-ni kanunlara sokmaya itti. Ve yüzyıl gibi bir geçmişle yavaş yavaş ve gide-rek artan dozda kusursuz sorumluluk esasları kanunlara girdi. Gerek anakodlara, gerekse daha da yoğun olarak özel kanunlarla kusursuz sorumlu-luk esasları getirildi.

Biraz sonra size bizim hukukumuz bakımından da örnekler vereceğim.Ama şimdiden söylemek gerekirse Türkiye bilimin, tekniğin gelişmesinerağmen kusursuz sorumluluk ihdas etmek konusunda gelişmiş ülkeleri izle-miş bir durumda değil. Hatta Samim Beyde bahsettiler, kanunla kurulmasıgereken kusursuz sorumlulukların zaman zaman ihtiyaçlar nedeniyle Ba-kanlar Kurulu kararıyla, tüzükleriyle ihdas edildiğini de görüyoruz. Özelliklede, sigorta sistemi kurulsun diye bu yapılıyor zannediyorum. O halde, şöy-le bir sonuca varabiliriz; bugünkü modern sorumluluk hukuku genel eğilim

66

itibariyle bir kimseyi kusuru nedeniyle sorumlu kılmaktan ziyade, gerçekle-şen zararı giderme ve bir denkleştirme sağlama, bu denkleştirmeyi de, hembireysel hem de kolektif sorumluluk üreterek sağlama yolunda ilerlemekte-dir. Sigorta sistemi de buna çok yardımcı olmaktadır. Benim bakış açımagöre ikisi birbirini besleyerek gidiyor. Sorumluluk ihtiyacı yada sorumlu kıl-ma ihtiyacı sigortayı besliyor, sigortanın olması da kusursuz sorumluluklarıihdas etme cesaretini veriyor yasa koyuculara. Böyle bir sonuç çıkarmakmümkün.

Gelelim bugünkü hukukumuz itibariyle acaba sorumluluk ne şekilde dü-zenlenmiş. Bizim borçlar kanunumuza baktığımızda sorumluluğun şu ne-denlerle doğabileceğini görüyoruz. Bir, sözleşme yaparsanız sorumlu olur-sunuz. İki, haksız fiil dediğimiz, hukuka aykırı bir hareketiniz varsa sorumluolursunuz. Üç, kanun eğer hiçbir şey aramadan sizi sorumlu kılıyorsa bazınedenlerle gene sorumlu olursunuz. Kusursuz sorumluluklar bunun neresi-ne girmek zorunda, kusursuz sorumluluklar haksız fiil sorumluluğunun birtürü olarak da algılanıyor. Kusur aranmayan bir haksız fiil sorumluluğu dadeniyor. Ama belki daha doğru olarak deniyor ki, bu sistemin haksız fiilleçokta alakası olmayabilir. Kusursuz sorumluluk ayrı bir sorumluluk sebebiçeşitli mülahazalarla getirilmiş. Önce sözleşmeye bakalım, bu sempozyumbakımından önemli olan birkaç noktaya değineceğim. Bende bu sempozyu-ma hazırlanırken sigorta şirketlerinin hangi tür sigortalar yaptıklarını araştır-dım. Ve mesleki sigortalar isimli bir sigorta durumu karşıma çıktı ve birazönce sayın Müsteşar Yardımcısı da bahsettiler. Özellikle hekimler, avukat-lar, bankacılar gibi özel sorumluluk, özel risk taşıyan meslekleri ifa edenlerbakımından bu tabi ki bir ihtiyaç. Bunlarla ilgili bir sorumluluk mevzuatı, özelolarak bir avukatlar kanunu var, bankalar kanunu var ama örneğin hekim-lerle ilgili bir mevzuat gerçektende yok. Ama günümüzde o kadar çok çeşit-li meslekler doğabiliyor ki, ekonomik ihtiyaçların getirdiği. Bunlar için ayrıayrı sorumluluk kuracak bir sitem kurmak, bunun hızına yetişmekte belkimümkün değil. Bu tip iş görme edinimini doğuran sözleşmeleri biz hukukçu-lar vekalet sözleşmesi altında değerlendiriyoruz ve bunlara atipik vekaletsözleşmeleri kapsamında ele alıyoruz. Atipik vekalet veya vekalet sözleş-meleri vekile yani iş görene özen borcu yükleyen sözleşmelerdir. Özelliklimeslekler bakımından da bu özen borcunun nitelikli bir özen borcu olduğu-nu ağırlaştırılmış bir özen borcu olduğunu söylüyoruz ve objektif kriterlere

67

göre sorumluluğun belirlenmesini istiyoruz. Yani bir hekim şahsen sahip ol-duğu nitelikler, özellikler, bilgiler nedeniyle sorumlu değildir. Bir hekimin ob-jektif olarak sahip olması gereken niteliklere göre yaptığı bir iş nedeniyle so-rumlu kılınıp kılınmayacağını belirlemek gerekir. Yani sonuç olarak şunusöylüyorum. Vekalet sözleşmelisi ile ilgili genel kurallar, genel bilgiler bu tipsorumluluklar kurulurken iyi işlenmek suretiyle yardımcı olacak mevzuatıdır.Hepsi için bir sigorta üretilirken yeni bir sorumluluk kuran bir kanun aranma-sına kanaatimce gerek yok. Vekalet sözleşmesinin genel boyutlarının veözellikle yüklediği edimin ve bu ihlalin ne zaman olabileceğinin iyi çalışılma-sıyla bu şartlar zannediyorum hazırlanabilir. Gene belirtmek gerekir ki, mes-leki sorumluluk bakımından bir özellikli durumda şu; borçlar kanunu 100.maddesinde yardımcı olarak kullanılan kişilerin eyleminden de kusursuzolarak o yardımcıyı istihdam eden kişiyi sorumlu kılıyor. Buda büyük bir risk,sigorta kapsamı bakımından göz önünde tutulmalı.

Gelelim haksız fiil sorumluluklarına, haksız fiil sorumlulukları işte tipikhaksız fiil dediğimizde kusur, zarar, hukuka aykırı fiil ve illiyet bağı unsurla-rı gerçekleşince onu yapan kişi o zararı ödemekle mükellef olacaktır. Eğersigortası varsa sigortası da buna yardımcı olacaktır. Kusursuz sorumlulukolarak borçlar kanunumuzda bir takım kusursuz sorumluluk halleri ihdasedilmiştir. Fedakarlığın denkleştirilmesi, hakkaniyet esası veya yararlanmailkesi ve tehlike esasından yola çıkılarak bir takım kusursuz sorumluluk hal-leri var. Hukukçu olanlar hemen anlayacaklar ama, hukukçu olmayanlar ba-kımından zamanda yok izah etmeye ama şöyle bir deyineyim. İstihdamedenin sorumluluğu dediğimiz de anlaşılması gereken şu, yanınızda çalış-tırdığınız kişinin, işi ifa ederken üçüncü kişilere zarar vermesi halinde sizonu istihdam ettiğiniz için kusurunuz aranmadan sorumlusunuz. Gene hay-van idare edenlerin sorumluluğu, bir hayvana sahip olanlar o hayvanınüçüncü kişilere verdiği zararlardan sorumlu, ev reisinin sorumluluğu dediği-miz, gerek aile bağları gerek sözleşmeyle herhangi bir topluluğa başkanlıkyapar durumda iseniz o kişilerin üçüncü kişilere verdiği zararlardan kusuru-nuz olmadan sorumlusunuz. Bina malikinin sorumluluğu, bir binanın maliki,o binanın kusurlu yapılmasından veya muhafazasından ki, bakımındaki ek-siklikten dolayı kusursuz olarak sorumlu. Zihni Bey bahsettiler, asansör bi-zim bu mevzuatımız gereği bir bina sayılıyor, toprağa bağımlı olduğu için.Ve oradaki sigorta işte bu kusursuz sorumluluğu kapsamış oluyor. Çünkü oasansörün herhangi bir eksikliğinden dolayı o üçüncü kişilerin göreceği hertürlü zarar malikin hanesine yazılıyor. Gene gayrimenkul malikinin sorumlu-luğu vardır. Bir gayrimenkulun aşkın kullanımından doğan, üçüncü kişileregelen her türlü zarar kusursuz olarak malike yazılır. Örneğin bir inşaat yapı-yorsunuz kendi gayri menkulünüzde yan gayri menkule zarar verdiyseniz,hakkaniyet esasına dayanan sorumluluklar olarak meşru müdafaa ve ıstırarhali dediğimiz kendi canınızı veya başkasının canını kurtarmak için bir baş-

68

kasının malına zarar verirseniz o zararı kusursuz olarak ödemek sorunda-sınız. Buda fedakarlığın denkleştirilmesi esasına dayanan bir sorumluluktur.Borçlar kanununda düzenlenmiş kusursuz sorumluluk halleri bunlar.

Birde özel kanunlarda düzenlenmiş tehlike sorumluluğu dediğimiz yapı-lan işin tehlike yaratmasından dolayı özel olarak kanunlarca kusursuz me-suliyet ihdas edilen haller var. Onlara çok kısa değineceğim. Mesela petrolkanununda böyle bir hüküm var. Petrol arama sırasında üçüncü kişilere ve-rilen zarardan kusursuz sorumluluk esası vardır. Bahsedildi, patlayıcı mad-de, tüp gazla ilgili zararlardan kusursuz olarak sorumlu. Bu alışılmadık birşekilde Bakanlar Kurulu kararıyla ihdas edilen bir sorumluluk. Ne kadar hu-kuka uygun, yani normlar hiyerarşisine tabi ki tartışılır. Çevre kanunundaçok önemli bir sorumluluk var. Çevreyi kirletenlerin kusursuz olarak sorum-luluğu var. Tüketici kanununda kusursuz sorumluluk öngörüldü. Bunlar çokönemli sorumluluklar. Birde 2001 yılında çıkarılan ürün güvenliği dediğimizbir kanun var. Bir ürünün teknik mevzuatına uygun olmaması nedeniyle olu-şan her türlü zarardan sorumluluğu üreticiye veren bir kanun bu. Bu çok bi-linmiyor uygulamada. Ama tüketici kanunundan daha elverişli hükümlerivar, kusursuz sorumlu tutmak için üreticiyi. Bu kanun sadece üreticiye yö-nelik. Aslında tüketici sözleşmeleri için kaleme alınmış gibi görünüyor amakanunun amacı sadece tüketim malları için değil bütün mallar için bu so-rumluluğun öngörülmesi gerektiği yönünde bir yorum yapılabilir.

Tüketici kanununda da biliyorsunuz, ayıplı bir malın bir ölüm bir yaralan-ma gibi zararlara sebebiyet vermesi halinde tüketiciye gelene kadar zincir-de olan herkes sorumlu tutulabilir. Yani o malının tüketiciye gelme aşama-sına kadar olan, o malla ilgili olan herkes sorumlu tutulabiliyor. Bir ilginç ta-sarı var, bilmiyorum daha önce gözünüze çarptı mı basında. Ulusal biyo gü-venlik kanunu tasarısı isimli bir tasarı var şu anda gündemde tartışılıyor da.Bu tasarıyla genetik yapısı değiştirilmiş organizmaların yol açacağı zararlar-dan kusursuz sorumluluk ihdas edildiğini görüyoruz. Bunları, bir kere kullan-mak için belli izinler usuller getiriliyor. Eğer izin almadıysanız, gerekli prose-düre uymadıysanız sizinle ilgili olsun olmasın, bu tür ürünlerin verdiği hertürlü zarardan kusursuz olarak sorumlu tutuluyorsunuz, bu tasarıya göre.Şimdi gördüğünüz gibi örnekleri biraz daha çoğaltmak mümkün.

Birde nükleer tesislerle ilgili onu da söylemeden geçmeyeyim. Bir kusur-suz sorumluluk esası var ki, Türkiye içinde galiba giderek önem kazanacakbir konu. Orada da çok ilginç, atom enerjisi kanunun verdiği yetkiyle çıkarı-lan bir tüzük var. Nükleer tesis işletmek için belli lisanslar alınmasını öngö-rüyor ve orada çok kısa bir hükümle şöyle bir atıfta bulunuyor. Bu konuda1961 tarihli uluslar arası antlaşmanın koyduğu bütün sorumluluk esaslarıgerçekleşmesi şartıyla lisans verilir. Yani sorumluluğu bir uluslar arası ant-laşmaya atıf yaparak düzenleyen bir tüzük, bırakın kanun değil, hadi tüzük

69

diyorsunuz tüzükte düzenlenmiyor, bir uluslar arası antlaşmaya atıf yaparaksorumluluğu düzenleniyor ki, nükleer tesisten bahsediyoruz. Diğer Avrupaülkelerinde bu konuda özel kanunlar var. Şimdi bu sözlerimden de anlaşıla-bileceği gibi teknoloji, bilim vs. geliştikçe tehlike esası artıyor, yada tehlikeriski artıyor. Tehlikeli iş önü kapalı olmayacak bir şekilde her an karşımızaçıkabilir. Bazı ülkelere bakıyoruz. Genel bir normla tehlikeli iş yapanların buiş için üçüncü kişilere verdiği zarardan sorumlu olacağına ilişkin bir esaskoyduklarını görüyoruz, bazı ülkelerin. Bazı ülkeler ise böyle yapmıyorlar,tek tek kanunlar çıkarıyorlar. Biz ikinci sisteme dahiliz şu anda, ama yeniborçlar kanunu tasarısının 70. maddesi bu konuda bir ilke getiriyor ve tehli-ke sorumluluğu ve denkleştirme isimli başlıklı bir maddeyle eğer diyor; birişletmenin mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme araç yada güçlergöz önünde tutulduğunda bu işlerde uzman kişilerden beklenen tüm özeningösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli ol-duğu sonucuna varılırsa bunun önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmeolduğu kabul edilir ve buna da şu sonucu bağlıyor; Eğer önemli ölçüde iş-letme arz eden bir tehlike varsa, o işletmenin üçüncü kişilere yol açtığı hertürlü zarar işletme sahibi tarafından kusursuz olarak karşılanmak zorunda.Şu anda tasarı bu düzenlemede kanunlaşırsa demek ki, böyle bir genel il-kemiz olacak bu tabi sigortacılar bakımından önemli bir ilke olacak. Ama budoğru bir düzenlememi, yani tek bir madde de tehlike sorumluluğunu böylegeniş çapta düzenlemek elverişlimi, değil mi oda tartışılır. Bunu iyi bulma-yan, yerinde bulmayan hukukçuların olduğunu da söyleyeyim.

Bir küçük eklemeyle bitiriyorum. Acaba kanunda olmasa, hiçbir mevzu-atta olmasa tehlike sorumluluğu yada kusursuz sorumluluk içtihat yoluylayaratabilir mi yada hakim tarafından hukuk yaratma yöntemiyle Medeni Ka-nununun 1. maddesinde öngörülen hukuk yaratma yöntemiyle yaratılabilirmi. Bu konuda iki görüş var. kusursuz sorumluluk için mutlaka kanun olma-sı gerekir diyenler var, birde hukuk yaratma veya içtihatla yaratılabileceğinisöyleyen görüş var. Yargıtay’ın tutumuna geldiğimizde iki tane örneği sizezikredebilirim. Yargıtay sosyal sigortalar kanununun verdiği tazminatı aşanzarar bakımından işvereni içtihat yoluyla sorumlu tutmuştur. Mesleki hasta-lık ve iş kazalarında yani Yargıtay içtihat yoluyla kusursuz sorumluluk yarat-mıştır. İçtihatlarında bunun bir kusursuz sorumluluk olduğunda açık açıkvurgulamıştır. Birde İsviçre Federal mahkemesinin bir kararı var. Oda geneiçtihat yoluyla ruhsatlı bir inşaat yaparken ruhsatlı yani hakkınızda her türlühukuka uygunluk durumu var. Diğer insanlara verdiğiniz zarardan kusursuzolarak sorumlusunuz diyor. Biraz önce Metezade Beyin verdiği örneğe uy-gun bir yorum. Yargıtay’ın bir kararı vardı. Bir yangını söndürmek için itfaiyekomşu daireye girerse, yani yangın olmayan sadece söndürmek için gidendairenin zararı yangından zarar gören daire sahibi tarafından giderilmek zo-runda diye ilginç bir kararda saptamış bulunuyorum. Sabrınız için çok teşek-

70

kür ederim. Saygılar sunarım.

71

MAHMUT SARAÇOĞLU

Sayın Başkan, değerli misafirler. Sorumluluk kavramının ülkelerde yer-leşmesi ve gelişmesinde rol oynayan önemli etmenler incelendiğinde, çeşit-li ülkelerin sorumluluk kavramına ve dolayısıyla sorumluluk sigortalarınayaklaşımındaki farklılıkların sebepleri de daha kolay anlaşılacaktır.

Bu bağlamda, Türkiye ile Avrupa ülkelerindeki en temel farklılık olarak,kişilerin haklarını savunma yönünde gösterdikleri duyarlılık göze çarpmak-tadır. Bilindiği üzere Avrupa ülkelerinde haklar, halkların bu yoldaki savaşı-mı ile ve nice zorluklarla kazanıldığı için, ne kadar değerli oldukları daha iyibilinmekte ve bu yüzden bireyler bu hakların savunulması yönünde dahaduyarlı ve daha istekli hareket etmektedir. Oysa ülkemizde hakların kazanı-mı için bir savaş verilmemiş, tam tersine Cumhuriyet’in ilk yıllarıyla birliktebu haklar ülkeyi yönetenler tarafından Türk toplumuna verilmiş ve bunlarınne kadar değerli olduğu öğretilmeye çalışılmıştır. Oysa bilindiği gibi en iyiöğrenme yolu yaşayarak öğrenmedir ve Türk toplumu böyle bir süreç yaşa-madığı ve genel yapısı itibariyle tembel bir öğrenci olduğu için bu sistem pe-kiyi çalışmamıştır. Bunun doğal bir sonucu olarak da, kişilerde sorumlulukbilinci malesef tam olarak yerleşememiştir.

Bir başka önemli etken de, Avrupa’da millet-devlet ve özgürlük akımları18. yy. ile birlikte yayılmaya başlamışken, 20.yy. başlarına kadar toplumu-muzun imparatorluk sınırları içinde “ümmet-toplum” ve “teba” anlayışınıözümseyerek yaşamış olmasıdır. Öyle ki imparatorluk toprakları içinde ya-şayan bütün azınlıklar kendi özgürlükleri ve millet-devlet hedefleri için sava-şıp, birer birer bu hedeflerine ulaşırken; Türk toplumu malesef bu gelişim-den kendi payına düşeni alamamıştır. Tam tersine bu akımlar sonucu impa-ratorluk sınırlarının daralması ve kopmalar yaşanması ile halkta genel an-lamda bu akımlar yönünde olumsuz bir yargı da gelişmiştir.

Mesleki Sorumluluk Genel Şartları’nda dikkat çeken ve uygulamada ak-samalara sebebiyet verecek çeşitli maddeler bulunmakla birlikte en önemligördüğüm hususun altını özellikle çizmek istiyorum:

1. Teminatın verilmesi anında claims made esası tercih edilirseotomatik ve zorunlu olarak minimum l yıl geçmişe dönük temi-nat sağlanması.

Bu durum, sigortacının teminat başlangıç tarihinden önce gerçekleşenrizikoları bilmeden ve istemeden teminat altına almasına yol açacağından;sigortacının aleyhine ve sigortacılık mantık ve esaslarına aykırı olarak de-

72

ğiştirilemez bir hüküm sunmakla birlikte, iyi niyetli olmayan bir sigortalınınpoliçe başlangıç tarihinden önce gerçekleşen bir rizikoyu, bilerek ve isteye-rek ve ayrıca sigortacının haberi olmadan sigorta koruması altına aldırma-sına imkan tanıyacaktır. Sigortacılığın en önemli prensiplerinden bir diğeririskin belirsiz ve beklenmedik olmasıdır, bu nedenle bu durumun hem temi-nat sağlanırken hem de sonrasında çeşitli sorunlara yol açabileceğini düşü-nüyorum. Örneğin hatalı bir tıbbi müdahalede bulunan hekim “claims made”esaslı Sigorta poliçesi alternatifini tercih ederek, risk gerçekleştikten sonrasigorta mekanizmasını kullanma şansını elde edebilecektir. Sigortacılarınbu rizikodan kurtulması ancak “claims made” alternatifli teminat sunmama-sı ile mümkün olacaktır ki, bu da Genel Şartlar oluşturulurken öngörülenamaca ters düşen bir durum olacaktır.

2. Teminatın verilmesi anında hem claims made hem de occurren-ce esasının bir arada kullanılması.

Bu da çok nadir de olsa bir başka yerde kolay kolay karşılaşamayacağı-mız bir durumdur. Bilindiği üzere, “claims made” esası özellikle Mesleki So-rumluluk, Recall, D&O tarzı poliçelerde riskin büyüklüğü ve zamana yayıl-ması sebebiyle sigortacıların üstlenmek durumunda kaldığı ilave önlemlerve belirsizlikler karşısında daha uygun koşul ve şartlarla ve ilgili riski dahakolay control altına alabilmek için dünya genelinde uygulanan ve esas ola-rak “occurrence”ın alternatifi olan bir uygulamadır. Bu iki alternatifi bir ara-da uygulamak hem “claims made” esasının uygulanma ihtiyacının arkasın-da yatan sebebpleri tatmin etmeyecek hem de anlaşılması zor bir durumyaratacağı için, bu hüküm pratikte pek uygulanabilir olmayan bir durum ola-rak GŞ’da yerini alacaktır.

Bilindiği üzere son dönemde AB ile tam üyelik hedefimiz gereği uyum ça-lışmaları çerçevesinde kanunlarımızda AB müktesebatı çerçevesinde deği-şiklikler yapılıyor. Sorumluluk sigortaları itibariyle bir başka önemli hususunise özellikle son dönemlerde bu uyum çalışmaları sonucunda sorumluluklar-da yeni değişiklik ve gelişmeler ve bunlardan kaynaklanacak yeni sorumlu-luk sigortaları veya varolanlardaki değişiklikler olduğunu düşünüyorum.

Özellikle, halihazırda varolan sigorta poliçelerimiz çok eski yıllarda hazır-lanan Genel Şartlara bağlı olarak temin edilebildiği için bu genel şartlarınhem dilinin anlaşılabilir olması, hem eksiklerinin giderilebilmesi hem de on-

73

yıllar içinde gelişen ihtiyaçlar ve değişen konjonktüre ve ticarete uyum sağ-layabilecek hale getirilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğine inanıyo-rum. Belki de önümüzdeki yıllarda uyum çalışmalarının bir sonucu olarakGenel Şartların zorunlu tek tip bir şart olmasından da çıkılarak, AB’nde ol-duğu gibi, sigortalı ve sigortacının karşılıklı anlaşarak oluşturduğu ve şirket-ten şirkete verilen hizmete göre değişen ve fiyatlandırılan sözleşmeler hali-ne dönüştüğünü de göreceğiz. Ancak, o zamana kadar varolan Genel Şart-larda düzenlemeler yapma ve bunları iyileştirme ihtiyacı kaçınılmaz.

Özellikle genel şartlarımızda tanımlar gibi çok önemli olan ve sigortasözleşmesinin taraflarının bu akit itibariyle aynı dili konuşmasına yardımcıolan ve bir mahkeme sürecinde de tarafların ve mahkemenin işini kolaylaş-tıran bir bölümün olmaması büyük bir eksiklik. İlginçtir ki bu eksiklik sadeceeski genel şartlarda değil yeni genel şartlarda da aynen bulunmaktadır. Ye-ni bir genel şart oluşturulurken, örneğin geçtiğimiz günlerde uygulamayageçen Mesleki Sorumluluk sigortası genel şartlarında böyle bir bölüm bu-lunmamaktadır. Kaldı ki bu GŞ, “claims made” yani yönlendirilmiş talep esa-sı, geçmişe dönük işlerlik tarihi gibi oldukça önemli, yeni ve mutlaka tanımı-nın ne anlama geldiğinin belirtilmesi gereken durumları da içermektedir. GŞmetni içinde bu terimler net bir şekilde ifade edilmemiş ama çok kısa olarakbu hususlara değinilmiştir. Bu esasların özelliği itibariyle net ve açık bir şe-kilde ve tanımı yapılarak metin içinde kullanılması ilgili bütün taraflar itiba-riyle oldukça yararlı olacaktı.

Bilindiği üzere AB 1980’li yıllarda objektif sorumluluk ilkesini topluluk ge-nelinde benimseyerek uygulamaya geçirdi. 1987 yılında ilk olarak İngilte-re’den başlayarak diğer AB ülkeleri zaman içinde 1985 tarihli AB direktifinikendi milli hukuklarına adapte edip uygulamaya başladı. AB genelindeki buuygulama gelişen pazarlarda da etkisini gösterdi. Örneğin Japonya hemenhemen AB direktifinin aynısını kendi milli hukukuna adapte etti. Benzeri du-rumlar latin Amerika ülkelerinde de görüldü. Biz de o dönemde gümrük bir-liği anlaşması ve tam üyelik hedefimiz çerçevesinde 1995 yılında 4077 sa-yılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu AB direktifinin çevirerek veürün garantisi esasıyla da birleştirerek Türkiye’de bu esasları daha da ge-niş tutarak uygular hale geldik.

Küreselleşmenin etkileri ile son dönemde tüketici bilinci dünya genelin-de olduğu gibi bizde de hızlı bir şekilde artmaya başladı ve son yıllarda Türkhalkı geçmişe göre daha fazla hakkını arar, daha fazla talepte bulunur halegeldi. Bunun doğal sonucu olarak da sorumluluk sigortaları alanında dahafazla hasar talebi ve daha fazla tazminat kararı hem de yüksek rakamlarlagörmeye başladık. İlginçtir ki son bir kaç yılda sektör genelinde risk değer-lendirme ve fiyatlandırma açısından bu gelişmenin tam tersine bir gelişimyaşandı. Sektörün ağırlıklı olarak kasko ve yangın poliçeleri tarafından do-

74

mine edilmesine bağlı olarak, kaskonun genel hasar yükü ağır performansıve diğer poliçelerde artık oturan fiyat anlayışı ve tarife sistemiyle, şirketlerinrekabeti, özellikle sorumluluk sigortalarına kaydı. Bu alanda bu riski karşıla-yamayacak prim seviyeleri ile rekabet avantajı yaratılmaya çalışılmasınıngenel anlamda sektör açısından kötü bir gelişme olduğunu düşünüyorum.Bu poliçelerin uzun soluklu poliçeler olmasını da gözönüne alarak ve özel-likle IBNR ve RBNE gibi sonradan bu branşlarda hasar / prim oranlarını cid-di anlamda etkileyecek fenomenleri de düşünerek sektörün sadece bugünüdeğil geleceği de düşünerek sorumluluk sigortalarında daha dikkatli birstrateji izlemesinin şart olduğunu düşünüyorum. Özellikle ülkemizde en çokhasarın yaşandığı İşveren Sorumluluk sigortaları itibariyle...

AB UYUM ÇALIŞMALARI VE YENİ SORUMLULUKLARAdaylığımızın söz konusu olduğu AB ülkelerine baktığımızda sorumluluk

sigortalarının payının oldukça yüksek olduğunu görüyoruz.Swiss Re kaynaklarına göre 2003 yılı verileriyle dünya genelinde gelişen

pazarlardaki sorumluluk sigortaları primine baktığımızda toplam primin 2,8milyar $ seviyelerinde olduğunu ve bunun % 50’sinin de Asya ülkelerindengeldiğini görüyoruz. 2004 yılı verileri itibariyle Tükiye’nin toplam hayat dışıprim üretiminin 3,76 milyar $ ve % 2,6’lık payla gelişen pazarlar arasında10. sırada yeraldığını görüyoruz. Bu rakamın içinde ne kadarının net olaraksorumluluk sigortaları priminden geldiğini bilmemekle birlikte az öncekiverilerden hareket edecek olursak gelişen marketlerde de sorumluluk sigor-taları prim üretimi açısından çok iyi bir konumda olmadığımızı düşünebiliriz.Yine de son yıllarda bu alanda gelişmeler kaydettiğimizi ve gerek çeşitlilikgerekse prim üretimi açısından bir artış trendine girdiğimizi söyleyebiliriz.

YENİ TRENDLERSon on yılda etkilerini her alanda ciddi ölçüde hissettiğimiz küreselleş-

me sayesinde dünya genelinde bazı kavramlar ve yaklaşımlar hemenhemen her ülkede önem kazandı ve dolayısıyla bunların etkileri sigor-tacılık sektöründe de görülmeye başladı. Özellikle tüketicinin korunması il-kesi ve buna bağlı sorumluluk düzenlemeleri ABD’de 1960 ve 1970’lerdenitibaren artan bir trendle kusur sorumluluğundan ziyade kusursuz sorum-luluk ilkesini gündeme getirdi. ABD’de bu ilke 1990’larla birlikte birçokeyalette bir adım daha ileri giderek “Girişim sorumluluğu” (“EnterpriseLiability”) veya pazar payı sorumluluğu (market-share liability) olarak ad-landırabileceğimiz bir sorumluluk esasına dönüşmüş durumdadır. Buteoriye göre, bir haksız fiilin oluşumunda, hazırlanmasında aktif görevalan, yardım eden, teşvik eden veya kendi menfaatleri dolayısıyla bu fiilionaylayanların haksız fiil faili ile eşit derecede sorumlu olacağı kabul edil-mektedir. Bu bağlamda, eğer zarar faili (üretici) açık bir şekilde belir-

75

lenemiyor ancak aynı nitelikteki ürünlerin üretimini ve/veya da ğıtımınıkontrol edenler belirlenebiliyorsa, zarar görenin zararını bu firmalara taz-min ettirebileceği savunulmaktadır.

Avrupa ülkelerinin Osmanlı İmparatorluğu’na göre çok daha erkenyaşamış olduğu Sanayi Devrimi, bu ülkelerde - özellikle başta Almanya veİngiltere olmak üzere - sorumluluk bilincinin ve öncelikle çalışanlar olmaküzere genel çerçevede bütün bireylerin korunması yönünde bir toplumsalpaydanın oluşup yerleşmesinde etkin bir rol oynamıştır. Osmanlı İmparator-luğu ise, Sanayileşme Devrimi’ni yakalayamamış, bu yönde ciddi adımlarise ancak genç Türkiye Cumhuriyeti yıllarında atılabilmiştir. Sanayileşmesonucu bireylerin karşı karşıya kaldıkları tehlikelerin bertaraf edilmesiyönünde diğer toplumların vermiş olduğu savaşım ise, az önce belirttiğimizsebeplerle malesef yaşanmamış, bu yöndeki oluşumlar kanun zorlamalarıy-la bireylere verilmeye çalışılmıştır.

Sigorta mekanizmasına temelde gerek dini yönden, gerekse gelenekselkadercilik, boşvermişlik ve önemsemezlik çerçevesinde çok sıcak bak-mayan bir toplumda, sorumluluk sigortaları, sorumluluk kavramının otur-mamış olmasına da bağlı olarak pek gelişme şansı bulamamıştır. Türk top-lumunun “mal canın yongasıdır” anlayışı çerçevesinde sigorta kuvertürleriiçinde daha çok aktif sigortalarına yönelmesiyle, sorumluluk sigortalarıekonomik tercihler sıralamasında zaten sonlarda yeralan sigorta kalemiiçinde de ancak son sıralarda kendine yer bulabilmiştir.

SEKTÖRDEKİ KONUMSigorta sektörümüzün büyüklük açısından genel verilerine bakacak olur-

sak 2005 yılı toplam prim istihsalinin 5,75 milyar YTL olduğunu görüyoruz.Bu rakamın içinde Yangın branşının 1,135 milyar YTL Kaza branşının payı3,96 milyar YTL, Kazanın içinde de kasko branşının payı 2,1 milyar YTL’dir.Trafik (1,179 milyar YTL) görüleceği üzere sektörümüz genel anlamda otobranşı tarafından domine edilen bir sektördür. Harici sorumluluk primlerininpayının olsa olsa % 3’ler veya azâmi %4’ler gibi seviyelerde kalacağı tah-min edilebilir. Oysa bu tablo gelişmiş ülkelerde oldukça farklıdır. Özellikletam üyelik bu anlamda belki de Amerika’yı yeniden keşfetmek yerine dün-ya genelinde kabul görmüş sistematik yaklaşımları inceleyip bunları değiş-tirip bozmadan adapte etmemizin en uygun çözüm olacağını düşünüyorum.Zaten ülke genelinde AB uyum çalışmalarımız çerçevesinde de benzeri birsistematiği uyguluyoruz. Bu çalışmalar çerçevesinde yeni sorumluluklartesis edileceğini de gözönüne alarak önümüzdeki dönemde bu hususlaradikkat etmemizin ve bu konuda işbirliğini imkanlarını geliştirmenin gerek-tiğine inanıyorum.

Teşekkür ederim.

76

PANELİKİNCİ TUR

BAŞKAN: Y. TEMEL ENDEROĞLUBiz teşekkür ederiz. Bu şekilde panelin birinci bölümü sona eriyor. Şim-

di sizden katkı ve sorularınızı alacağım. Herkes lütfen önce ismini vekurumunu belirtsin.

ALİ ERSOYDemir Hayat A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. Ben öncelikle tüm konuş-

macılara bizi bilgilendirdikleri için teşekkür ediyorum. Ahmet Bey ve ZihniBeyle paylaşmak istediğim ayrı ayrı iki tane sorum olacak, küçük birde açık-lama yapmak istiyorum izin verirseniz. Şimdi bu denetim mekanizmasındakizafiyeti aşmak adına diyorum ki, yerel ve merkezi teşkilatların hizmet ver-medeki savunma mekanizmaları diye bir savunma vardır biliyorsunuz. Buyerel ve merkezi teşkilatların hizmet vermedeki aksamayı kaynak yetersiz-liğinden savunma mekanizmaları geliştirilmiştir. Ben diyorum ki, nasıl yan-gın sigorta mamul emeklisinde ve ........................... ile ilgili kaynaklar oluş-turuluyorsa, getirilecek olan sorumluluk sigortalarına bu konulardaki, yanipoliçenin primine göre bir takım kamu kuruluşlarına kaynak yaratılabilir mi.Yani bir kaynak yaratmak poliçe primi üzerinden olabilir gibi geliyor bana.Bu konudaki sizin fikrinizi almak istiyorum.

Zihni Bey’e de, trafik poliçelerini çıkardığınız zaman sorumluluk sigor-talarının priminin %17 civarında kaldığını söylüyor. Acaba yine muhtelifgetirilecek mesleki sorumluluk sigortalarının katılması halinde bu meslek-lerin bağlı olduğu birlikleri de devreye sokarsak tabipler birliği gibi, eczacılarbirliği gibi veya mühendisler birliği gibi bu birliklere bir vazife verilirse ve on-lara da aynı şekilde bir kurumsal portföy, bir potansiyel çıkmaz mı. Benim-de naçizane merakım şuradan. Yine Zihni Bey Yatağan termik santrali esasıhalinde oradaki bireyin uğradığı mağduriyeti Yargıtay’a kadar taşımış, gay-ret görmüş. Ben diyorum ki bugün nasıl bir bireyin anayasal hakları varsa,seçme seçilme hakları varsa bence artık biz çevre hakkından da bahset-memiz gerekiyor. Yani anayasal bir hak olmalı çevre hakkı. Bu çevre hak-kını ihlal ettiğimiz takdirde, beraberinde sorumluluğu da getirecektir ve busorumluluk sigortalarının bence yasal bir kaynağı olacaktır. Müsteşar yar-dımcımız olsun, Ahmet Bey olsun diyorlar, olayın önce kanuni bir boyutu ol-ması gerekir diyor. Evet bence Anayasa bundan daha güzel bir kaynak

77

olamaz diyorum. Teşekkür ederim.TEMEL ENDEROĞLUBiz teşekkür ederiz. Başka.ÖZTÜRK ERYALÇINGıda Sanayi İşverenleri Sendikasındanım. Ama ben bir şahıs olarak

soru soracağım. Yani mesleki değerlendirme içinde değil. Konu şu, kendibünyemizde zorunlu deprem sigortası yapılmış ve bugünkü rayiçle 500.000YTL’ye yaklaşık olan bir poliçe tanzim edilmiş ve bu deprem sigortası çık-tığından beri süregelen bir poliçe, bunu bir not alın lütfen.

Yürürlükte olan poliçe yeniden vakti gelince ikame edilmiş, uzatılmış,devam ettirilmiş. Fakat binanın, önümüzdeki x ay süre içerisinde yıkımı sözkonusu. Şimdi ben geçmişten gelen böyle bir yükümlülüğümü, vecibelerimiyerine getirirken, primlerimi öderken, önümüzdeki sürece doğacak olantotal bir rakamı da acenteye ödemiş iken, üç ay sonra binam yıkılıncaparamı kıstelyevm usulü geriye kalan miktarımı talep ediyorum. Bu konudaiki tane ayrı, isim vermeyeceğim bağışlayın, farklı sigorta şirketi biri git mah-kemeye gibi, diğeri de bir daha soralım biz bunu, sorduk ben bunu acenteolarak sorumluluğunu üstlenerek yapacağım, hiç tatmin olmadım. Yani ikiara bir derede kaldım. Değerlendirmenizi istirham edeceğim. Saygılarımısunuyorum.

DAVİD KOHENKofitaş Brokerlik. Teşekkür ederim hepinize. Şimdi Avrupa Birliğinden

bahsetti Mahmut Bey. Siz hepiniz Avrupa Birliği’nden bahsediyorsunuz. Buanda Avrupa Birliği’nde sorumluluk olarak mademki olay, zarar ve talep.Olay, Hollanda’da olabilir, zarar Hamburg Almanya’da ve talepte İtalya’da.Bu sınır ötesi bugün Avrupa Birliği’nde böyle şeyler olabiliyor ve oluyor.

İkincisi, üç tane dünyada bugün bu 6 milyarlık nüfusu olan dünyamızda2 milyarı Asya’dadır. 1.5 milyar Çin, 1 milyar Hindistan yarım milyar Sibirya,Rusya vs. Japonya haricinde bunlar ayrı ayrı bir hukuk, sorumluluk hukukuapayrı. Sizin bildiğiniz sorumluluk, bizim bildiğimiz sorumlulukla bitmiyor. Budünyanın yarısı. Öbür Anglosakson sisteminde yahut konseptinde AmerikaBirleşik Devletlerinde, Kanada apayrı bir sorumluluk hukukuyla çalışıyorlar.Hatta poliçelerimizde Kanada ve ABD hariçtir diye daima zikrediyorlar.Demek ki, ikinci bir dünya sorumluluk dünyası. Üçüncü dünya tabi ki AvrupaBirliği dünyasında. Buna yavaş yavaş Türkiye tabi bugün yarın öbür günRomanya, Bulgaristan bunlarda Avrupa Birliğine girince yavaş yavaş sizinçalışmalarınızla bu üçüncü dünyaya gireceğiz. Tabi başka bir konsept dahavar. Oda bu kapitalist sistemindeki sorumluluk felsefesi. Birde kapitalist ol-

78

mayan sorumluluk felsefesi ki buda daha çok Asya’dadır. Şimdi bunu daçalışmamız lazım. Yani ben soru sormuyorum. Bir fikir teatisi yapıyorum.Biz çok dar bir sistemde, çünkü Türkiye bugün 5 milyar Euro’luk bir sigortaüretiminde. Bu 5 milyar Euro maalesef dünyada sayılmıyor. Türkiye büyük-lüğüyle, büyüklüğüne layık olmayan bir sigorta üretimidir. Gerçekten bugünTürkiye’nin dünyada ekonomik hakimi dünyanın yirmibirinci ülkesidir. Sigor-tacılıkta ellibirinci. Bu yirmibirler ellibirler arasındaki farkı nasıl büyütebiliriz.Bütün çalışmamızın o yönde olması lazım. Bu tabi ki kasko yönetimiyledeğil bu primitif yani sigortacılıktan olan çalışmalardır. O kasko ve trafikbunlar gerçekten Kongo’da olur, Uganda’da olur ama Türkiye’de olmamasılazım. Teşekkür ederim.

ERAY TÜRKERTeşekkür ederim. Barış Brokerlikten katılıyorum. Bir sorum var benim.

Yeni çıkan mesleki sorumluluk genel şartları ile ilgili. Ve aynı zamanda TürkTicaret Kanununun yeni tasarısı ile ilgili. Tasarıda sorumluluk sigortalarınıtanımlarken sigortacının olay olduktan sonraki beş yıl içerisinde sorumlu ol-duğunu ifade ediyor. Fakat yeni genel şartlarda, mesleki sorumluluk genelşartlarında ..................... yapılırsa, talep esasına göre yapılırsa, bu poliçepoliçenin dönemi içerisinde talebin yapılmış olması gerekiyor. Yani esasın-da Türk Ticaret Kanununda bu şekilde yasalaşırsa kanunun öngördüğütanımdan daha dar bir tanım söz konusu oluyor. Böyle bir tespit yapıyorumben. Doğrumu yapıyorum yanlış mı yapıyorum. Onu da sizden yardım is-tiyorum.

İkincisi de şuanda mesleki sorumluluk sigortaları var. Çeşitli mesleklerleilgili ve genel şartlar olmadığı için üçüncü şahıs sorumluluk dahilindeyapılıyordu. Bu poliçeler ne olacak. Mevcutta yürürlükte olan poliçelerindurumu ne olacak. Onu sormak istiyorum. Teşekkür ederim.

PEKER ÇUMRALIMarmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitü ve Yüksek Okulu

Öğretim görevlisiyim. Ben sayın Özdemir hanımefendiden rica edeceğim birkavram üzerinde. Objektif veya kusursuz sorumluluk dediğimiz zaman bukavram bugün yabancı dilde yani İngilizce’de bir eşanlamı geliyor mu. Bir-de kusursuz sorumluluk dediğimiz zaman mutlaka, mutlak bir sorumluluk

79

mudur. Yoksa ki bunun örneği işte borçlar kanunumuzun 100. maddesindeki....................... den dolayı sorumluluk mutlaktır. Ondan sonra birde binasahibinin sorumluluğu bunlar mutlaka var. 55. maddesinin istihdam edilmesisorumluluğunda bir kurtuluş .................. getiriyor. Yani kusursuz sorum-lulukta deyince mutlak bir sorumluluk mu yoksa hakikaten zarar verininsorumluluktan kurtulma olasılığı, imkanı var mı. Onu rica edeceğim. İkincisorumda şu olacak. Trafik sigortasında bugün trafik kanunundaki sorum-luluk salt bir kusur sorumluluğumu yoksa bir kusursuz sorumluluk mu. Çün-kü ortada bir işletme, bir ................. kurtulabiliyor bazı şartları kanıtladığıtakdirde. Mutlak mıdır değil midir. Kusursuz sorumlu deyince ne an-layacağız. Bunu rica edeceğim. Teşekkür ediyorum.

80

PANELÜÇÜNCÜ TUR

DR. AHMET GENÇBen öncelikle bir özeleştiri yapmak istiyorum. Sanıyorum stratejiyi pek

fazla tartışamadık. Daha çok varolan konulan tartıştık. Bir daha açıklamayapmak istiyorum. Müsteşar Yardımcımızın söylediği, yani kanun olmasıgerekir konusuna sayın hocamız esasında var dedi kanunlar. Ama buradakastedilen özellikle şu idi. Eğer siz yasal düzenlemeyle tabiri caizse “etekemiğe büründürmezseniz” uygulama zor olur. Şimdi sayın hocamınanlattıklarından ben şu noktaya geldim.

Tamam sigortasını yapabiliriz fakat herkes mahkemeye gider. Şimdi etekemiğe büründürmezseniz özel hükümler içermezse o düzenleme,sigortayla ilgili herkes mahkemeye giderse, o zaman sigorta yaptırmaktanistediğiniz amaca pek de ulaşamazsınız. Örnek alın, trafik sigortasını 2918sayılı kanun belli ölçüde ete kemiğe büründürmüş. Arkasından genel şartıvar, tarifesi var. Bugün yüz hasardan zannediyorum ki doksanı doksanbeşimahkemeye gitmiyordur. Dolayısıyla amaçlanan husus mahkeme yolunabaşvurulmadan çözümdür. Buralara hiç uğranılmadan kestirme bir şekildeyani zaten sigortanın amaçlarından birisi de odur. bunu sağlamaktır. Esaskastettiğimiz oydu. Yoksa tabi ki o kadar çok yerde o kadar çok sorumlulukhükmü getiren yasal düzenlemeler var ki çok fazla yerde var. Ben bir onuaçıklamak istedim.

Bir başka konu, sorular vardı. Ali Ersoy diyor ki, bu denetim için fonoluşturulabilir mi. Esasında benim aklıma da bu geldi, güzel bir fikir aslındabu strateji açısından da. Güvence fonu adıyla değiştiriyoruz bizim klasikgaranti hesabım. Ve bütün zorunlu sigortalar için getiriyoruz. Hangihallerde, sigortasızlık hallerinde bedeni zararlar için insani amaçla. Darkapsamlı hala aslında. Yeni kanundan bahsediyorum. İflas hallerinde hertürlü zarar için getiriyoruz. Oradan harcama yapılmasına bir engel olmazdiye düşünüyorum. Çünkü denetim arttıkça o fonun gideri azalacak. Yaniöyle bir mantık olabilir.

David beyin sınır ötesi örneği var. O doğru ama daha henüz biz oradanuzağız. Bu arada bir açıklama yapayım. Tam üyelikten sonra beş yıllık süretanıyor trafik sigortasıyla ilgili. Biz iki hafta önce Avrupa Birliğinde taramatoplantısındaydık. Açıkçası çok fazla açık nokta çıkmadı ama mesela

81

konsolide denetim bizde yok. Onun gibi açık yerler çıktı. Tarifeleri tasdiketabi kılıyoruz veya tarifeyi biz yapıyoruz. Oralar bizim eksik noktalarımız. Birde pazarın açılmasıyla ilgili konular var. O da zaten tam üyelikle beraberolacak.

Var olan poliçeler ne olacak deniliyor mesleki sorumluluk sigortaları ileilgili. Poliçeler süre sonuna kadar mecburen geçerli olacak. Ondansonrakiler herhalde yeni genel şartlara göre yapılacak. Ben bu arada bir şeyvurgulamak istiyorum. Mesleki sorumluluk sigortaları genel şartlarıyla ilgilibana göre ayrı bir sektör toplantısı yapılsaydı yararlı olur diyedüşünüyorum. Kimlerle, komite vardı biliyorsunuz. Değerli arkadaşımız dakomitedeydi, kendisi onun için eleştirilerini belirtebiliyor. Konuya dahahakim. Tüm sektörü daha fazla aydınlatma bakımından hem hazinedenarkadaşlarımız gelirler hem komite gelir. Yani bir tartışma daha çokbilinçlendirme olabilir diye düşünüyorum.

ZİHNİ METEZADEYalnız garanti fonu ile ilgili bir şey, garanti fonu diyorum. Şimdi Avrupa’da

ki tabiri böyle zorunlu sigortalar yapılırken zorunlu sigortaların bir takım kıs-tasları vardır. Örneğin risk kamu menfaati için olmalıdır. Risk çok iyi,.................. riskin dışında kalanlar çok iyi bilir. .................... bununda dahaartıya gelen şartları var. Zorunlu sigortanın muhakkak bir başka teminatlada temin edilmesi mümkündür. Banka teminatıyla vs. en önemli şartlarındanbir tanesi zorunlu sigorta için muhakkak bir garanti fonunun olması lazımdır.Yani garanti fonu o sigortayı yaptırmamış olanlar ve yahut ta o sigortayıyaptırmamış olan kimseden dolayı zararı muhtel olanlar bunun için garantifonu şarttır. Yani bunu unutmamak lazım. Bir sorumluluk sigortası konuldumu bu sorumluluk sigortasının yapılmaması halinde bundan doğacak zarar-ları karşılayacak bir fonun muhakkak öngörülmesi gerekir. Buda anakaidelerden bir tanesidir.

SAİBE OKTAY ÖZDEMİRKusursuz sorumluluk dediğimiz zaman anlamamız gereken şey, haksız

fiilin diğer unsurlarının var olup sadece kusuru aranmayacağı haller. Eğerhukuka aykırı, fiilin meydana gelmesinde sorumlu tuttuğumuz kişininkusurunu aramıyorsak, bu bir kusursuz sorumluluk halidir. Kanun getirdiğibazı kusursuz sorumluluk hallerinde özellikle hakimiyet esasına dayanankusursuz sorumluluk hallerinde kurtuluş beyineleri getirerek örneğin 55’teolduğu gibi, bu kurtuluş beyinesinin varlığını ispat eden sorumlu tutulacakkişinin sorumluluktan kurtulmasını öngörüyor ama bu sorumluluğu kusursuzsorumluluk olmaktan çıkaran bir durum değildir. Diğer yandan, bütün buşartlar aranıyor ama sorumluluğu kaldıran genel bir sebep varsa o zamangene sorumluluğun kusursuz sorumluluk olması esası da değişmiyor. Ör-

82

neğin mücbir sebep varsa. Örneğin üçüncü kişinin kusuru varsa. Sorum-luluk gene kusursuz sorumluluk olmakla birlikte tabi sorumluluk olmayacak-tır. Çünkü illiyet bağını kesen faktör devreye girdiği için. Dolayısıyla trafikkanunundaki durumu da böyle değerlendirmek lazım. İlliyet bağını kesensebepler düzenlendiği için Olmasa da zaten gene hükümler gereği o sonuçdoğacaktır.

ZİHNİ METEZADEBu konu hakikaten tartışılan bir konu. Kusursuz sorumluluk mu yoksa

tehlike sorumluluğumu diye nitekim biraz önce hocamın da temas ettiği gibitrafik kanunu 87. maddesinde bir hüküm var. 87. maddesindeki hüküm diyorki; işleten kendisinin veya istihdam ettiği kimselerin kusuru olmaksızın veyakazanın mücbir sebepten olduğunu veyahut karşı tarafın ağır kusurundandoğduğunu ispat edecek olursa yani aynımı bu şartlar, bu sorumluluktankurtulabilir mi.

BAŞKAN: Y. TEMEL ENDEROĞLUTeşekkür ederim. Bu şekilde seminer sona ermiş oluyor. Öncelikle siz

değerli katılımcılara sabırlarınız için çok teşekkür ediyorum. İkinci olaraksayın panelistlere çok değerli katkıları için şahsım ve İktisadi AraştırmalarVakfı olarak şükranlarımı sunuyorum. İnşallah hayırlı olur teşekkür ederimiyi akşamlar.

83

84

85