2
Çobani, Princi i Perfolur Leke Dukagjini, Tirane 2003). tefsir ilgili yüksek lisans tezleri Abdülhalim Koçkuzu, Giritli ve Telsirdeki Metodu ( 1992, Sosyal Bilimler Enstitüsü); Ekrem Gül- Giritli ve Tefsir deki Yeri ( 1992, Sosyal Bilimler Ens- titüsü); Borlak, Giritli ve Tefsir Yeri ( 1994, Sos- yal Bilimler Enstitüsü; bk. Abay, sy. 611999], S. 293) : Mektabat, 1315-16, ll-lll, tür.yer.; a.mlf., Tabakat ve Müfessirin, 1312, Mehmed Ali Ayni'nin biyografi ya- s. 26-30; Sicill-i lll, 15-16; Müellifleri, ll, 246-248; Ali KemaiT Aksüt, Profesör Mehmed Ali Ayni, ve Eserleri, 1944, s. 55-67; Gövsa, Türk s. 356; Son I, 1194; a.mlf .. Son Hattatlar, s. 755-756; a.mlf .. Son Türk leri (haz Ankara 2002, lV, 2189- 2195; Leyla Saz, Harem'in içyüzü (haz. Sadi Bo- rak), tür.yer.; Mehmet Müs- Reddi- yeler ve Konya 1989, s. 103- 1 04; Nezih N eyzi, 1993, s. 49-56, 70-72, 97; Öztuna. Devletler ve Hanedanlar, ll, 689-692; Nesimi Pa- ve Gazeteleri", AÜiFD, XXXVI ( 1997), s. 223-231; Selim Özarslan, Giridi ve Nak- Üniversitesi ilahiyat Fakül- tesi Dergisi, sy. 3, 1998, s. 237-264 ; Mu- hammedAbay, Döneminde Tef- sir ile ilgili Eserler Divan: ilmi sy. 6, 1999, s. 293; Cemal Kurnaz, "Giritli Eserleri, leri", ilmi sy. 9, 2000, s. 133-160; Mustafa Özel, "Son Dönem Tefsir Tarihinden Portreler II", DÜiFD, XVI (2002), s. 122-123; K. Süssheim. "Arnavutluk", iA, 1, 577-578; TA, XXVlll, 534; Mustafa S. Kaçalin , "Galat", DiA, Xlll , 302; Çelebi. a.e ., XXV, 246; Nuri Özcan, "Leyla a.e., XXVII, 158. IMI CEMAL KURNAZ . 1111/1699) L Divan Girit _j olup mah- Kaynaklarda oldu- belirtilir. Hediyyetü'l -'arifin ' de {1, 37) yer alan Rumi b. Abdullah dan Maliye katiplerinden ve bir müddet bu kalemden tarihlerinin göreviyle (tarihçilik) bilin- mektedir. Kasidelerinde sosyal hic- vetti, bu arada dile getirdi; cahillerin yüksek mevkilerde tutul- kendisine itibar söy- teyerek her devlet destek umdu. Buna Merzifonlu Kara Mustafa Ahmed Amcazade Hüseyin gibi vezlriazam- lara kasideler onu müreffeh bir hayata yetmedi. ya- kaleme bir akar ve zeamet istemekte, bir kasidesinde kendisine geliri olan bir ve- ancak bunun bütün mül- künü sebep olan bir bela ol- söyleyerek kanun ve göre geri verilmesini ve bu hak- düzeltilmesini istemektedir. Rel- sülküttab Ram! Mehmed ile Amca- zade Hüseyin kasidele- rinde evini rehin ka- söylemektedir. rinden göre lar geçici oldu ve kur- Bu durum hiciv yazma- sebep görünmektedir. Girit'in 1111 (1699) üze- rine buraya defterdar tayin edilen ay- vefat etti. onun Gi - rit defterdan iken görevi ise Üsküdar'da söylemektedir (bk. bibl) ilgili so- nuçsuz söz eden bü- tün kaynaklar onun Ali Canip Yöntem, tamamen olan bir en biri hak- övgü dolu sözlerin hiç de ifade etmektedir. Ne- nüktedan ve sebebiyle Nasreddin Hoca ile benzerlikler kurulan Salim tezkiresinde iki ve bu yönüyle Nef'l, Mezaki Süleyman Efendi, Vecdl, gibi ve onlar- dan etkilenen Efendi Mezaki, Sükkerl , Ram! Mehmed Nabl gibi birbirlerine nazlrel er yaz- Kasidelerinde girift anlamlar, kuru ve soyut yoktur. bir diline sahiptir. Pek çok gazelinde sebk-i Hindl'nin tesiri görülmektedir. fazla sözden ve ter- cih kafiye düzeninde yenilikler or- taya ölümün- den sonra da seviterek bir yer al- için irlerin güfteleriyle ri'nin Yahya muhayyer da "Gönül glsQ-yi SlRRI yara hisar dil zülfün kemahl boynuna"; Post'un "Dile maye-i hat-i rüy-i yar derler" ve hüseynl "Leb-i peymane-i gam terdir." Eserler i. 1. Divan. Üzerinde dok- tora göre (bk bibl) divanda on yedi kaside, iki tahmls, 123'ü Türkçe, Farsça olmak üzere 128 gazel, ta- rih sekiz rubal, bir mesnevi mevcut- tur. Belli Üniversi- tesi Kütüphanesi'yle {TV, nr. 32/2, 358, 819, 2842, 2844/1, 5540), Süleymaniye (Ham idi- ye, nr. 21) ve Müzesi (Ha- zine, nr . 967/2; Revan nr. 782/2) kü- tüphanelerinde z. Medhi'n-nebi. Milli Kütüphane'de Üskü- "müellif müsveddesi" ola- rak (nr. Yz. A 3446) ilk üç sayfaya ya- mensur 639 beyitlik bir eserdir. 260 beytimesnevi (379 beyit) kaside vegazel Eserde yer alan kelimelerin bir ar- kaik olup ise halk gibi Sayfa daki "minhü" ibaresiyle lar müellifin tasavvufta yeni açan ortaya Eserin büyük bir nasihat ve tembihlere ay- 3. Tarih-i Sultan Sa- ni. ll. Mustafa'ya sunulan eser onun Ce- maziyelahir 11 06'daki 695) cü!G- sundan Reblülewel 1111'de (Eylül Edirne'den sona er- mektedir. lll. Mustafa ve mahkeme görevinde bulunan (ö. 729) Tarih Ahval-i Nadir eseriyle bu eseri bir- birine Franz Babinger'e gö- re Nadir burada ve gördüklerini yerde olan geçen eseri de Tekir- Eserin iki bilinmektedir (Millet Ktp., Re- Efendi, nr. 992/1 138). : Eserleri, Edebf ve Tenkidli Metni (haz . Halime Öz- yüksek lisans tezi , 1995), Sosyal Bilim- ler Enstitüsü; Eserleri, Edebi (Metin-inceleme) ile Medhi'n-Nebi (haz Kazan, doktora tezi, 2003), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü- sü; Mustafa Safayi Efendi, Tezkire (haz. Pervin Çapan), Ankara 2005, s. 285-289; Nuhbe- tü'I-asar (haz. Abctutkerim An- kara 1999, s. 143-161; Vekayiu'l-fuzala, ll, 323; Salim, (h az. Adnan ince), Ankara 2005, s. 393-396; Müstakimzade Süley- 129

SlRRI · 2021. 1. 27. · Devletler ve Hanedanlar, ll, 689-692; Nesimi Yazıcı, "Sım Pa şa ve Vılayet Gazeteleri", AÜiFD, XXXVI ( 1997), s. 223-231; Selim Özarslan, "Sım Giridi

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: SlRRI · 2021. 1. 27. · Devletler ve Hanedanlar, ll, 689-692; Nesimi Yazıcı, "Sım Pa şa ve Vılayet Gazeteleri", AÜiFD, XXXVI ( 1997), s. 223-231; Selim Özarslan, "Sım Giridi

Çobani, Princi i Perfolur Leke Dukagjini, Tirane 2003). Sırrı Paşa'nın tefsir çalışma­larıyla ilgili yüksek lisans tezleri hazırlan­mıştır : Abdülhalim Koçkuzu, Giritli Sırrı Paşa ve Telsirdeki Metodu ( 1992, SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü); Ekrem Gül­şen, Giritli Sırrı Paşa ve Tefsir İlmin­deki Yeri ( 1992, MÜ Sosyal Bilimler Ens­titüsü); İsmail Borlak, Giritli Sırrı Paşa ve Tefsir İlmindeki Yeri ( 1994, AÜ Sos­yal Bilimler Enstitüsü; ayrıca bk. Abay, sy. 611999], S. 293)

BİBLİYOGRAFYA :

Sırrı Paşa , Mektabat, İstanbul 1315-16, ll-lll, tür.yer.; a.mlf., Tabakat ve Adab-ı Müfessirin, İstanbul 1312, Mehmed Ali Ayni'nin biyografi ya­zısı, s. 26-30; Sicill-i Osmfıni, lll, 15-16; Osmanlı Müellifleri, ll, 246-248; Ali KemaiT Aksüt, Profesör Mehmed Ali Ayni, Hayatı ve Eserleri, İstanbul 1944, s. 55-67; Gövsa, Türk Meşhur/arı, s. 356; İbnülemin, Son Sadrıazamlar, I, 1194; a.mlf .. Son Hattatlar, s. 755-756; a.mlf .. Son Asır Türk Şair­leri (haz İbrahim Baştuğ), Ankara 2002, lV, 2189-2195; Leyla Saz, Harem'in içyüzü (haz. Sadi Bo­rak), İstanbul1974, tür.yer.; Mehmet Aydın, Müs­lümanların Hıristiyanlığa Karşı Yazdığı Reddi­yeler ve Tartışma Konuları, Konya 1989, s. 103-1 04; Nezih N eyzi, Kızıltoprak Hatıra ları, İstanbul 1993, s. 49-56, 70-72, 97; Öztuna. Devletler ve Hanedanlar, ll, 689-692; Nesimi Yazıcı , "Sım Pa­şa ve Vılayet Gazeteleri", AÜiFD, XXXVI ( 1997),

s. 223-231; Selim Özarslan, "Sım Giridi ve Nak­dü'l-kelam'ı", Fırat Üniversitesi ilahiyat Fakül­tesi Dergisi, sy. 3, Elazığ 1998, s. 237-264; Mu­hammedAbay, "Osmanlı Döneminde Yazılan Tef­sir ile ilgili Eserler BibliyografYası", Divan: ilmi Araştırmalar, sy. 6, İstanbul 1999, s. 293; Cemal Kurnaz, "Giritli Sım Paşa, Hayatı, Eserleri, Şiir­leri", ilmi Araştırmalar, sy. 9, İstanbul 2000, s. 133-160; Mustafa Özel, "Son Dönem Osmanlı Tefsir Tarihinden Bazı Portreler II", DÜiFD, XVI (2002), s. 122-123; K. Süssheim. "Arnavutluk", iA, 1, 577-578; İsmet Parmaksızoğlu, "Sım Paşa", TA, XXVlll, 534; Mustafa S. Kaçalin, "Galat", DiA, Xlll , 302; İlyas Çelebi. "Kemalpaşazade", a.e., XXV, 246; Nuri Özcan, "Leyla Hanım", a.e., XXVII, 158. r:;ı;:ı

IMI CEMAL KURNAZ

sıRRI (ö . 1111/1699)

L Divan şairi, Girit defterdarı. _j

Asıl adı İbrahim Sırrı olup "Sırri" mah­lasını almıştır. Kaynaklarda Üsküdarlı oldu­ğu belirtilir. Hediyyetü'l-'arifin'de {1, 37) yer alan Sırri-i Rumi b. Abdullah kaydın­dan babasının adı öğrenilmektedir. Maliye katiplerinden olduğu ve bir müddet bu kalemden çıkan yazıların tarihlerinin atıl­ması göreviyle (tarihçilik) uğraştığı bilin­mektedir. Kasidelerinde sosyal hayatı hic­vetti, bu arada gördüğü haksızlıkları dile getirdi; cahillerin yüksek mevkilerde tutul­duğunu, kendisine itibar edilmediğini söy-

teyerek her övdüğü devlet büyüğünden destek umdu. Buna rağmen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Fazı! Ahmed Paşa. Amcazade Hüseyin Paşa gibi vezlriazam­lara sunduğu kasideler onu müreffeh bir hayata kavuşturmaya yetmedi. Yetmiş ya­şında kaleme aldığı bir şiirinde akar ve zeamet istemekte, bir başka kasidesinde kendisine yıllık geliri olan bir mansıb ve­rildiğini, ancak bunun bütün malını mül­künü harcamasına sebep olan bir bela ol­duğunu söyleyerek kanun ve şeriata göre harcadıklarının geri verilmesini ve bu hak­sızlığın düzeltilmesini istemektedir. Rel­sülküttab Ram! Mehmed Paşa ile Amca­zade Hüseyin Paşa'ya sunduğu kasidele­rinde evini rehin verdiğini, borçluların ka­pısında beklediğini söylemektedir. Şiirle­rinden anlaşıldığına göre yapılan yardım­lar geçici oldu ve sıkıntılı hayatından kur­tulamadı. Bu durum ayrıca hiciv yazma­sına sebep olmuş görünmektedir.

Girit'in 1111 (1699) yılında alınması üze­rine buraya defterdar tayin edilen Sırri ay­nı yıl vefat etti. Kaynakların çoğu onun Gi­rit defterdan iken görevi başında, Şeyh! ise Üsküdar'da öldüğünü söylemektedir (bk. bibl) Mezarıyla ilgili araştırmalar so­nuçsuz kalmıştır. Sırri'den söz eden bü­tün kaynaklar onun şairliğini övmüştür. Ali Canip Yöntem, tamamen unutulmuş olan Üsküdarlı Sırri'nin bir zamanların en meşhur şairlerinden biri olduğunu, hak­kında söylenmiş övgü dolu sözlerin hiç de abartılı sayılmadığını ifade etmektedir. Ne­şeli, nüktedan ve şakacı kişiliği sebebiyle Nasreddin Hoca ile arasında benzerlikler kurulan şair hakkında Salim tezkiresinde iki şakasını aktarmış ve bu yönüyle tanı­nıp sevildiğini belirtmiştir.

Nef'l, Rüşdl, Mezaki Süleyman Efendi, Vecdl, Şehri gibi şairleri beğenen ve onlar­dan etkilenen Sırri Efendi Rüşdl, Mezaki, Sükkerl, Ram! Mehmed Paşa. Nabl gibi çağdaşı şairlerle birbirlerine nazlreler yaz­mışlardır. Kasidelerinde girift anlamlar, kuru ve soyut abartılar yoktur. Konuşma tarzına yaklaşan bir nazım diline sahiptir. Pek çok gazelinde sebk-i Hindl'nin tesiri açıkça görülmektedir. Çoğu şiirinde fazla sözden kaçınıp kısa ve manalı söyleyişi ter­cih etmiş, kafiye düzeninde yenilikler or­taya koymuştur. Sırri'nin şiirleri ölümün­den sonra da seviterek okunmuş. bunların bir kısmı bestelenmiştir. Divanında yer al­madığı için aynı mahlası taşıyan başka şa­irlerin güfteleriyle karıştığı düşünülen Sır­ri'nin bestelenmiş şiirlerinden bazıları şun­lardır: Yahya Naiim'ın muhayyer makamın­da bestelediği , "Gönül düşüp ham-ı glsQ-yi

SlRRI

yara kalmıştır"; hisar makamında, "Aldı dil endişe-i zülfün kemahl boynuna"; Hfıfız Post'un rehfıvl makamında bestelediği, "Dile maye-i safadır hat-i rüy-i yar derler" ve hüseynl makamında, "Leb-i peymane-i gam neş'emiz bi-şu'leden terdir."

Eserleri. 1. Divan. Üzerinde yapılan dok­tora çalışmasına göre (bk bibl) divanda on yedi kaside, iki tahmls, 123'ü Türkçe, beşi Farsça olmak üzere 128 gazel, beş ta­rih kıtası, sekiz rubal, bir mesnevi mevcut­tur. Belli başlı yazmaları İstanbul Üniversi­tesi Kütüphanesi'yle {TV, nr. 32/2, 358, 819, 2842, 2844/1, 5540), Süleymaniye (Ham idi­ye, nr. ı ı 21) ve Topkapı Sarayı Müzesi (Ha­zine, nr. 967/2; Revan Köşkü, nr. 782/2) kü­tüphanelerinde bulunmaktadır. z. Şerhu Medhi'n-nebi. Milli Kütüphane'de Üskü­darlı Sırri adına "müellif müsveddesi" ola­rak kayıtlı (nr. Yz. A 3446) ilk üç sayfaya ya­kım mensur 639 beyitlik bir eserdir. 260 beytimesnevi nazım şekliyle , diğerleri (379 beyit) kaside vegazel şeklinde yazılmıştır.

Eserde yer alan kelimelerin bir kısmı ar­kaik olup çoğu ise halk arasında kullanıl­

dığı gibi kaydedilmiştir. Sayfa kenarların­daki "minhü" ibaresiyle yapılan açıklama­lar müellifin tasavvufta yeni kapılar açan düşüncelerini ortaya koymaktadır. Eserin büyük bir kısmı nasihat ve tembihlere ay­rılmıştır. 3. Tarih-i Sultan Mustafa-yı Sa­ni. ll. Mustafa'ya sunulan eser onun Ce­maziyelahir 11 06'daki (Şubat ı 695) cü!G­sundan başlamakta, Reblülewel 1111'de (Eylül ı699) Edirne'den çıkışıyla sona er­mektedir. lll. Mustafa zamanında yaşayan ve mahkeme katipliği görevinde bulunan Tekirdağlı Sırri'nin (ö. ı 142/ı 729) Tarih der-Beyan-ı İcmal-i Ahval-i Nadir Şah adlı eseriyle Üsküdarlı Sırri'nin bu eseri bir­birine karıştırılmıştır. Franz Babinger'e gö­re Nadir Şah 'la yapılan savaşlara katılan

Sırri burada yaşadıklarını ve gördüklerini anlatmıştır. Aynı yerde kaydedilmiş olan İbrahim Sırri'nin adı geçen eseri de Tekir­

dağlı Sırri'ye atfedilmiştir. Eserin şimdilik iki nüshası bilinmektedir (Millet Ktp., Re­şid Efendi, nr. 992/1 ı, ı 138).

BİBLİYOGRAFYA :

Üsküdarlı Sırri, Hayatı, Eserleri, Edebf Kişili­ği ve Divanının Tenkidli Metni (haz. Halime Öz­yılmaz, yüksek lisans tezi , 1995), SÜ Sosyal Bilim­ler Enstitüsü; Üsküdarlı Sırrı Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği, Divan'ı (Metin-inceleme) ile Şerhü Medhi'n-Nebi (haz Şevkiye Kazan, doktora tezi, 2003), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü­sü; Mustafa Safayi Efendi, Tezkire (haz. Pervin Çapan), Ankara 2005, s. 285-289; Beliğ, Nuhbe­tü'I-asar (haz. Abctutkerim Abdulkadiroğlu ), An­kara 1999, s. 143-161; Şeyh!, Vekayiu'l-fuzala, ll, 323; Salim, Tezkiretü'ş-Şu'ara (haz. Adnan ince), Ankara 2005, s. 393-396; Müstakimzade Süley-

129

Page 2: SlRRI · 2021. 1. 27. · Devletler ve Hanedanlar, ll, 689-692; Nesimi Yazıcı, "Sım Pa şa ve Vılayet Gazeteleri", AÜiFD, XXXVI ( 1997), s. 223-231; Selim Özarslan, "Sım Giridi

SIR Ri

man Sadeddin, Mecelletü'n-nişab,Ankara 2000, vr. 253b; Muallim Naci, Osmanlı Şairleri (haz. Ce­mal Kurnaz). İstanbul 1995, s. 323; Sicill-i Osma­ni, lll, 14; Osmanlı Müellifleri, ll, 230-231; İbnü­lemin, Son Asır Türk Şairleri, s. 1729-1738; He­'diyyetü'l-'ari{in, 1, 37; Karatay, Türkçe Yazma/ar, ll, 513; TYDK, ll, 507-511; Hilmi Yücelen, Türk Mali Tarihine Toplu Bir Bakış ve Maliyeci Şair­ler Antolojisi, İstanbul 1973, s. 191-192; Babin­ger (Üçok). s. 311; Ali Canip Yöntem'in Eski Türk Edebiyatı Üzerine Makaleleri (haz. Ahmet Sevgi­Mustafa Özcan). İstanbul 1996, s. 125-130; Milli Kütüphane Yazmalar Kataloğu (haz. Müjgan Cun­burv.dğr.) , Ankara 2001, VI, 162; Şevkiye Kazan. "Üsküdarla Anılan Büyük Bir Şair: Sırri", Üskü­dar Sempozyumu 1: 23-25 Mayıs 2003: Bildiri­ler, İstanbul 2004, ll, 329-344.

liJ ŞEVKİYE KAzAN

ı ı

SIRRİ-i GiRiDi

L (bk. SlRRI PAŞA).

_j

ı ı

SIRRÜ'l-FESAHA ( 4>L.:ı.iJIY,. )

İbn Sinan el-Hafaci'nin (ö. 466/1073)

belagat ve özellikle fesahat konusundaki eseri

L (bk. HAFACİ, İbn Sinan).

_j

ı ı SMŞ YILI

Osmanlı maliyesinde hicri ve mali yıllar arasında

eşitliğin korunması için her otuz üç yılda bir düşülen

hicri senenin adı

L (bk. TAKVİM).

_j

ı SiBAK

ı

L (bk. MÜSABAKA).

_j

ı SiBEVEYHİ

ı

("-!~)

Ebu Bişr (Ebu Osman, Ebü'l-Hasen, Ebü'l-Hüseyn) Stbeveyhi Amr b. Osman

b. Kanber el-Haris! (ö. 180/796)

Arap dili gramerine dair zaınammıza ulaşan

ilk hacimli eserin yazarı ve Basra nahiv mektebinin

L en önemli temsilcisi.

_j

135-140 (752-757) yılları arasında Şiraz yakınlanndaki Beyda köyünde Farisi bir an-ne babadan doğdu. İlk bilgileri bu çevre-de aldı. Daha sonra ailesiyle birlikte Bas-

130

ra'ya göç etti. Eserinde Farsça'yı çok iyi bil­diğini gösteren pasajlara bakılarak bu gö­çün on dört yaşından sonra gerçekleşti­ğini söylemek mümkündür. Beni Haris b. Ka'b b. Amr veya bunun bir kolu olan Al-i Rebia b. Ziyad'ın mevlası olup lakabı olan Sibeveyhi kelimesinin aslı Farsça "sibôyeh" olup "küçük elma" anlamına gelir. Çocuk­ken yanaklarının kırmızı olması veya "sibe­veyhi" denilerek okşanması dolayısıyla ken­disine bu lakabın verildiği kaydedilir. Bas­ra'da önce Hammad b. Selerne'nin hadis derslerine katıldı. Bir gün Hammad'ın hu­zurunda okuduğu hadisin bir kelimesin­de yaptığı i'rab hatasından duyduğu üzün­tü sebebiyle nahiv tahsil etmeye karar ve­rerek on beş yıl kadar Halil b. Ahmed'in derslerine devam etti; nahiv, sarf, fone­tik ve lugat konularında büyük mesafeler aldı. el-Kitdb'ındaki bilgilerin çoğunu on­dan yapılmış alıntılar teşkil eder. Eserde açık veya kapalı şekilde 608 yerde Halil b. Ahmed'e yönelik referanslar tesbit edil­miştir. el-Kitdb'da 217 yerde adı geçen YO.nus b. Habib kendisinden nahiv okudu­ğu hocaları arasında ikinci sırada yer alır. Bunlardan başka Ahfeş el-Ekber'den lu­gat, EbO. Amr b. Ala ile lsa b. Ömer es­Sekafi'den nahiv ve kıraat. HarO.n el-Karl'­den kıraat dersleri aldı. Müerric es-SedO.­si'den şiir ve lugat, EbO. Zeydel-Ensari ile Nadr b. Şümeyl'den lugat ilmi alanında fay­dalan dı (Lugavl, s. ı 08-1 09; En bari, Nüz­

hetü'l-elibba', s. 62). Zekası, çalışkanlığı, genç yaşına rağmen geniş bilgisiyle çevre­sinin alaka ve takdirini kazanan Sibeveyhi, hacası Halil b. Ahmed'in vefatından sonra nahivde zamanının en yetkili alimi kabul edildi. Kendisinden istifade edenlerin ba­şında Ahfeş el-Evsat ile Kutrub gelir. Ders­lerine sabahın alaca karanlığında gelen Muhammed b. Müstenir'e "kutrub" (gece böceği, yıldız böceği) lakabını Sibeveyhi ver­di. Ahfeş el-Evsat ise Basra ilim çevresin­de Sibeveyhi'nin yerini aldı ve el-Kitfıb'ı ilk defa o okuttu.

Muhtemelen Halil b. Ahmed'in vefatının ardından Bağdat'a davet edilerek KO.fe na­hiv mektebinin lideri ve HarO.nürreşld'in saray hacası olan Ali b. Hamza el-Kisai ile münazarada bulundu. Vezir Yahya b . Ha­lid el-Bermekl'nin huzurunda yapılan mü­nazara başlamadan önce Sibeveyhi, Kisai'­nin öğrencileri Yahya b. Ziyad el-Ferra, Mu­hammed b. Sa'dan, Hişam b. Muaviye ve Ali b. Mübarek el-Ahmer tarafından yönel­tilen soruları cevaplandırdı; asıl münaza­rada ise Kisai, Arap atasözünde geçen bir ifadenin i'rabını sordu. "el-Mes'eletü'z-zün-

bO.riyye" adı verilen bu meselde Sibevey­hi birçok ayeti şahid olarak zikretmesine rağmen dilleri Basralılar'ca fasih kabul edil­meyen, muhtemelen Emin ile Me'mO.n'un hacası olması sebebiyle Kisai'nin itibarını koruma gayreti olarak önceden ayarlan­mış olan bedevilerin hakemliğiyle müna­zarada Sibeveyhi mağ!O.p ilan edildi. Bu haksızlığı vicdanen kabul eden Kisa! bir te­lafı mahiyetinde Yahya el-Bermekl'den Si­beveyhi'ye 10.000 dirhem verilmesini iste­di. İki otoritenin meseledeki ifadeyi farklı yorumlamasını dayandıkları lehçelerin fark­lılığına bağlayanların yanı sıra Sibeveyhi'­nin başarısızlığını dilindeki tutuklukta, ay­rıca alışmadığı ve tanımadığı bir muhitte bulunmasında görenler de olmuştur. De­rin bir üzüntü içinde Bağdat'tan Basra'ya dönen alim öğrencisi ve arkadaşı Ahfeş'e olup bitenleri anlattı, kendisiyle vedalaşa­rak Fars, Ahvaz veya Şiraz'a gitti; ağır üzün­tüye bağlı mide hastalığına yakalanarak az sonra vefat etti. Kabrinin Şiraz'da olduğu kaydedilir (Lugavl, s. 65; Slrali, s. 50; Zü­beydl, s. 49; vefatında yaşı ve tarihiyle il­gili çeşitli rivayetler vardır) . Muhtemelen nahiv alanındaki şöhretleri sebebiyle Sibe­veyhi'ye benzetilerek aynı lakabı almış baş­ka alimler de vardır. Muhammed b. MO.sa el-Mısri, Muhammed b. Abdülaziz el-İsfa­hanl, İbnü'd-Dehhan, Sibeveyhi es-Sincari, Ali b. Abdullah el-Mağribi, Ebü'l-Hasan es­Sabiri, İbrahim eş-Şebüsteri, Abdurrahman b. Abdülaziz el-Medainl bunlardandır.

Eseri. el-Kitfıb. Arap dilinin nahvi, sar­fı ve fonetiği alanında ölümsüz bir eser­dir. el-Kitfıb'ın ana malzemesi Halil b. Ah­med'in vefatından ( ö. ı 75/79 ı) önce tasni­fe hazır vaziyette mevcuttu. Onun vefa­tından hemen sonra Slbeveyhi Halll'in il­mini ihya etmek amacıyla eseri kaleme al­mıştır. Eserde Halil adının geçtiği yerler­de kaydedilen, "Allah rahmet eylesin" sözü de bunu teyit etmektedir. Telifın ana mal­zemesini Halil b. Ahmed'in fikirleri oluş­turmakla birlikte YO.nus b. Hablb, Ahfeş el-Ekber, E bO. Amr b. Ala, lsa b. Ömer es­Sekafı, İbn EbO. İshak el-Hadrami ve HarO.n el-A'ver el-Kari gibi dil, gramer ve kıraat alimlerinin görüşleri de kitabın oluşmasın­da önemli katkılar sağlamıştır. Aslında el­Kitfıb, başta müellifin Ham b. Ahmed'den okuduğu lsa b. Ömer es-Sekafi'ye ait el­Cami' ile el-İkmfıl olmak üzere yaklaşık bir buçuk asırlık nahiv, sarf, kıraat ve fone­tik alanlarındaki gelişim ve birikimin özeti­dir. Eserde yer alan bazı ayrıntılar da böy­le bir geçmişi düşündürmektedir. Nitekim KO.fe nahiv mektebi lideri Ebu Ca'fer er-