127
SINIF TEORİSİ DEVRİMCİ TEORİ OLMADAN, DEVRİMCİ PRATİK OLMAZ! 2005 n OCAK-ŞUBAT n 2 AYLIK TEORİK DERGİ n FİYATI: 3 YTL- 3.000.000 TL 4 2004 GENEL DEĞERLENDİRMESİ 4 ÇARPIK DEMOKRASİ BİLİNCİ VE GRUPÇULUK (2) 4 TEORİDE DOĞRULTU’NUN TROÇKİZMİ VE İDEOLOJİK SEFALETİ! (2) 4 TİKB, İŞLEDİĞİ “BÖLÜCÜLÜK” SUÇUNU BAŞKALAR- INA YÜKLEYEREK TEMİZE ÇIKAMAZ! 4 BİR KEZ DAHA GENEL ELEŞTİRİ! (2) 10

Sınıf Teorisi - Sayı 10

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2002’den bu yana yayınlanan, Marksist-Leninist-Maoist teorik dergi.

Citation preview

Page 1: Sınıf Teorisi - Sayı 10

SSIINNIIFFTTEEOORRİİSSİİDDEEVVRRİİMMCCİİ TTEEOORRİİ OOLLMMAADDAANN,, DDEEVVRRİİMMCCİİ PPRRAATTİİKK OOLLMMAAZZ!!

22000055 n OOCCAAKK--ŞŞUUBBAATT n 22 AAYYLLIIKK TTEEOORRİİKK DDEERRGGİİ n FFİİYYAATTII :: 33 YYTTLL-- 33..000000..000000 TTLL

2200

0055

POO

CCAAKK

--ŞŞUU

BBAA

TT P

22 AA

YYLLII

KK TT

EEOORR

İİKK DD

EERRGG

İİ

4 2004 GENEL DEĞERLENDİRMESİ

4 ÇARPIK DEMOKRASİ BİLİNCİ VE GRUPÇULUK (2)

4 TEORİDE DOĞRULTU’NUN TROÇKİZMİ VEİDEOLOJİK SEFALETİ! (2)

4 TİKB, İŞLEDİĞİ “BÖLÜCÜLÜK” SUÇUNU BAŞKALAR-INA YÜKLEYEREK TEMİZE ÇIKAMAZ!

4 BİR KEZ DAHA GENEL ELEŞTİRİ! (2)

10

10SI

NIF

TEOR

İSİ

Page 2: Sınıf Teorisi - Sayı 10

3

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

‹Ç‹NDEK‹LER

SINIFTEOR‹S‹

2 ayl›k teorik dergi

2005 .10. Ocak-fiubat

KARDELEN BASIM YAYIM REKLAM GÖSTER‹ORGAN‹ZASYON LTD. fiT‹. Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Erdal GÜLER Yönetim yeri: Millet Cad. Nevbahar Mah. F›nd›kzadeSaray Apt. No:57 D:11 K:5 F›nd›kzade/‹ST.Tel: (0212) 584 18 04Fax: (0212) 584 18 05Dizgi: Kardelen Yay›nc›l›kBask›: KAYHAN MATBAASI * Adres: DavutpaflaCad. Güven Sanayi Sit. D Blok No:134 Topkap›/‹ST

2004 GENEL DE⁄ERLEND‹RMES‹................................................ 7

Devrim Cephesini Zay›flatan Hastal›k: GRUPÇULUK.....................................................27

Parti ve Araç-Amaç ‹liflkisi............................................................................................32

‹dealizmin De¤iflik Bir Tezahürü: Yekpare Parti Anlay›fl›...............................................34“Farkl› Çeliflkiler Farkl› Yöntemlerle Çözülür”...............................................................36

Amaca Göre fiekillenme; Araçlar› Da Gerçek Gücüne Kavuflturur................................39

TD, Kemalizm Ve Faflizm Konusunda Sa¤ Oportünizmin Teorisini Yap›yor!.................42

TD, Dimitrov’un Faflizm Tahlilini Revize Ediyor!...........................................................45

TD’nin Faflizm Tahlili, Kemalist Diktatörlü¤ün Askeri Faflist Karekterini Aklamaya HizmetEdiyor!................................................................................ .......................................50

TD’nin Ne Oldu¤u Belirsiz “Demokratik Devrim” Anlay›fl›!..........................................54

“Milli Burjuvazi Karfl›-Devrimcidir”................................................................................60

PKK/Kongra-Gel Kuyrukçulu¤una Devam!..................................................................67

“‹deolojik Kriz Var”! Çözecek Anahtar: MLM’yi Avunmakt›r!......................................72

ÇARPIK DEMOKRAS‹ B‹L‹NC‹ VE GRUPÇULUK (2).............................27

TEOR‹DE DO⁄RULTU’NUN TROÇK‹ZM’‹ VE ‹DEOLOJ‹K SEFALET‹ (2) ....................................................................42

Girifl.....................................................................................................................7Dünya..................................................................................................................9AB Anayasas› Ve AB Ordusu...............................................................................14S›n›fsal Kurtulufl Hareketleri................................................................................18Ülkede...............................................................................................................21

Page 3: Sınıf Teorisi - Sayı 10

4

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

MLM Temel Halkad›r...................................................................................................82

Denge Ve Tam Uygunluk Mu, Çeliflki Mi?...................................................................89

Partizan Dergisi Ve Yeni Demokratik Devrim................ .............................................95

Partizan Dergisi Ve BPKD.........................................................................................100

Yalan Ve Abart›larla ‹nfla Edilmifl ‹bretlik Üç Belge, Üç Söylem.................................108

Büyük Bir Demagoji..................................................................................................116

Oral Çal›fllar Cumhuriyet Gazetesi’nin Sesini Dillendiriyor, Ya T‹KB Kimin Sözcülü¤ünüYap›yor?...................................................................................................................117

Oral Çal›fllar Ve Selim Açan’a Soruyoruz: Görüflme Diyalo¤unu Kesen Kim? AnlaflmaYapmaktan Kaçan-Kaç›nan Kim?..............................................................................119

T‹KB Ve Selim Açan Demagojide S›n›r Tan›m›yor!.....................................................123

Gerçekten H. Selim Açan Ne Yapmak ‹stiyor?..........................................................125

19 Aral›k Bir Tarihti; Önlenemezdi!..........................................................................128

Sonuç Yerine............................................................................................................129

Hangi “Özgün Teori”?................................................................................................76

Sonuç Yerine..............................................................................................................80

B‹R KEZ DAHA GENEL ELEfiT‹R‹ (2).............................................82

T‹KB, ‹fiLED‹⁄‹ “BÖLÜCÜLÜK” SUÇUNU BAfiKALARINAYÜKLEYEREK TEM‹ZE ÇIKAMAZ!...............................................105

Page 4: Sınıf Teorisi - Sayı 10

5

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Yeni bir say› ile karfl›n›zday›z. Dergimizde dünyadave Türkiye-Kuzey Kürdistan’da yaflanan önemli güncelgeliflmelere mümkün oldu¤unca de¤inmeye çal›fl›yor,MLM teorinin klavuzlu¤una baflvuruyoruz.

Bu say›m›z›n ilk yaz›s› 2004 y›l›nda yaflanan önemligeliflmeleri ve bu geliflmelerin de¤erlendirilmesini ele al-makta. S›n›f mücadelesi aç›s›ndan h›zl› ve hareketli ge-çen yeni bir mücadele y›l›na girerken, 2004 y›l›nda yafla-nan önemli politik geliflmelerin de¤erlendirilmesi, önü-müzdeki süreci kavramak ve devrimci müdahalelerdebulunmak aç›s›ndan önem arz ediyor.

Gerek dünyada, gerek Türkiye-Kuzey Kürdistan’daönemli politik geliflmeler yaflan›yor. Fakat, belli bir to-parlanma yaflamas›na karfl›l›k, komünist ve devrimci ha-reket hali haz›rda halk kitleleri içerisinde yeterli düzey-de bir politik güç olabilmifl de¤il. Bu, halk kitleleriningünlük yaflam›n› ve gündemini as›l olarak egemen s›n›f-lar›n belirlemesine, sanal gündemlerle gerçek gündem-lerin üzerinin örtülmesine yol aç›yor.

2004 y›l›nda burjuva medya ve reformist bas›n ta-mamen AB’ye üyeli¤e kilitlendi.Tüm geliflmeleri bu ek-sende ele ald›. Deyim yerindeyse, reformistlerin deönemli katk›lar›yla egemen s›n›flar halk kitlelerini tatl›bir rüyan›n içine hapsetmek istedi. Somut baflka bir al-ternatif halk kitlelerinin gündemine sokulamad›¤›ndan,AB kurtulufl umudu olarak görüldü.

Bizler ise, bunun bir rüya oldu¤unu ve halk kitlele-rinin buna hapsedilerek uyutulmak istendi¤ini çok iyi-biliyoruz. Türkiye-Kuzey Kürdistan halklar› Türki-ye’nin AB’ye girmesiyle sömürü ve zulümden, kötüyaflam flartlar›ndan kurtulamayacakt›r. Zaten, AB’liemparyalistlerin Türk egemen s›n›flar›na sunduklar›AB üyeli¤i uzun, ince bir yoldur ve üstelik sonu da be-lirsizdir. Amaç, Türk egemen s›n›flar›n›n eflit koflullar-da AB’ye al›nmas› de¤il, AB kap›s›na demirlenerekAB’li emperyalistlerin politik ç›karlar› için bölgemizdekullan›lmas›d›r. Ucuz iflgücünden yararlanmak istiyor-lar. Sömürüden daha katmerli bir pay almak derdin-deler. Türk ordusunu Ortado¤u ve Kafkaslar’da ken-di ç›karlar› do¤rultusunda koçbafl› olarak kullanmakistiyorlar vs. Sonuç, Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n sö-mürgelefltirilmesi olacakt›r.

Yine, 2004 y›l›nda emperyalistler aras›ndaki çeliflki-ler de, emperyalizme karfl› dünya halklar›n›n mücadele-si de yükselme e¤iliminde. 2004 y›l›n› ele alan genel de-¤erlendirmemizde, bu ve bir dizi temel konulara de¤inil-mekte ve gelecek için perspektifler sunulmaktad›r.

“Devrimci harekette kronik bir illet: Çarp›k de-mokrasi bilinci ve grupçuluk” bafll›kl› yaz›m›z, 2 bölümü-nün bu say›da yay›nlanmas›yla birlikte sona eriyor. Em-peryalizm ve ufla¤› Türk hakim s›n›flar› “böl-parçala-yö-

net” stratejik politikas›n› her daim kullanmakta ve halkkitleleri, ezilen uluslar aras›nda var olan çeliflkileri kulla-narak birbirine k›rd›rmakta. Bu politikay› bofla ç›karacakolanlar öncelikle komünistler ve devrimcilerdir. Ne varki, kronik bir illet halini alm›fl olan grupçuluk ezilen halkkitlelerinin ve ezilen Kürt ulusunun mücadelesinin dahaderli toplu ve güçlü bir flekilde yürütülmesinin önünüalan en büyük engellerden biri durumunda. Devrimcilerve halk aras›nda birlik söylemi s›kça kullan›lmas›na kar-fl›n, buna z›t pratiklerde ›srar genel e¤ilim durumunda.Grupçulu¤un neden ve niçinleri ve nas›l afl›laca¤›na ilifl-kin yaz›m›z› okurlar›m›z büyük bir dikkatle okumal›d›r.

“Teoride Do¤rultu’nun Troçkizmi ve ideolojik se-faleti” bafll›kl› yaz› dizimiz de bu say›da yay›mlanan 2. bö-lümü ile sona erdi. “TD, Kemalizm ve Faflizm Konusun-da Sa¤ Oportünizmin Teorisini Yap›yor!, TD Dimit-rov’un faflizm tahlilini revize ediyor!, TD’nin Ne Oldu-¤u Belirsiz “Demokratik Devrim” Anlay›fl›!, PKK/Kong-ra-Gel Kuyrukçulu¤una Devam!, “‹deolojik Kriz Var”!Çözecek Anahtar: MLM’yi Savunmakt›r!” ara bafll›klar›-na yer verilen yaz›, umar›z muhattaplar›n›n kolayc›-abar-t›l› elefltiri tarzlar›n› sorgulamalar›na ve düzeyli bir ide-olojik mücadeleye yol açar.

“Bir kez daha genel elefltiri” ve “T‹KB iflledi¤i ‘bö-lücülük’ suçunu baflkalar›na yükleyerek temize ç›ka-maz!” bafll›kl› yaz›lar›m›za da bu say›m›zda yer verdik. ‹l-giyle okunaca¤›n› ve gerekli derslerin ç›kar›laca¤›n› dü-flünüyoruz.

Düzeltme ve Özür

Daha önce 7. Say›m›zda yer alan “28 Mart YerelSeçim Sonuçlar› Üzerine” bafll›kl› yaz›n›n içinde “Komü-nistlerin Tutumu Ve Ö¤renilmesi Gereken Dersler” altbafll›¤›yla yer verdi¤imiz yaz›da yapt›¤›m›z hatay› düzel-terek özür dileriz. Yaz›da yer alan “... Partiler nezdindeyap›lan tart›flmalarda belli bir mesafe katedildiyse de vehatta bu noktada SHP’nin ‘Demokratik Güçbirli¤i’ne da-hil edilmesine ra¤men, birli¤i bozmama noktas›ndaadaylar›n hangi partiye ait oldu¤una bakarak lokal uygu-lamalar yap›labilece¤i noktas›nda bir esneklik gösteril-mesi fleklindeki bir tutumla ilerlenmesine ra¤men DE-HAP, EMEP, ÖDP ve SDP gibi partilerin SHP ile ittifak›,SHP çat›s› alt›nda birleflme gibi ‘teknik’ bir boyuta var-d›rm›fl olmas› bir yol ayr›m›na neden oldu” ifadelerindeEMEP, ÖDP ve SDP ile ilgili bölümde pratikte yaflananatezat ifadeler yer alm›flt›r. EMEP, ÖDP ve SDP yerel se-çimlerde SHP ve DEHAP’›n da içinde yer ald›¤› Demok-ratik Güç Birli¤i’nde yer alm›fl ancak seçimlere SHP’ninçat›s› alt›nda girmemifllerdir. Seçimlere SHP çat›s› alt›n-da giren partiler ideolojik ve politik olarak ayn› kulvar-da yer alan DEHAP ve ÖTP’dir.

SU

NU

Page 5: Sınıf Teorisi - Sayı 10

7

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

2004 Genel De¤erlendirmesi

Girifl

Yeni bir mücadele y›l›na girerken geride b›rakt›¤›m›zy›l›n politik geliflmelerinin temel bafll›klar itibariyle de¤er-lendirilmesi önümüzdeki politik geliflmeleri kavramak vepolitik müdahalede bulunabilmek için faydal› olaca¤› inan-c›nday›z. Gerek dünyada, gerek Türkiye-Kuzey Kürdis-tan’da çok önemli politik geliflmeler yaflanmaktad›r. Ancakkomünist ve devrimci hareketin hali haz›rda kitleler içeri-sinde politik nüfuzu yeteri boyutta olmad›¤›ndan, dolay›-s›yla sözkonusu politik geliflmeler halk›n gündemine deoturmuyor. Reformist parti ve ak›mlar bu önemli geliflme-leri bir iki makale ve bas›n aç›klamas› ile geçifltirirken dev-rimci ve komünist hareketin var olan örgütlü-pratik gücübu geliflmeleri gündeme tafl›makta yetersiz olmakta. Özel-likle de egemen medyan›n sansürcülü¤üne reformist bas›-n›n sansürcülü¤ü de eklenince halk, bu önemli politik ge-liflmelerin b›rak›n do¤ru yorumunu bir yana günlük yaflamtelafl› içerisinde ne olup bitti¤ini bile do¤ru dürüst takipedememekte. Egemen komprador medya ve reformist ba-s›n aç›s›ndan 2004 y›l› AB üyeli¤i ve Türk devletinin buüyelik çerçevesinde yeni ç›karm›fl oldu¤u baz› yasalar›nyorumlanmas›ndan ibaret oldu. Hemen hemen her geliflmede bu ba¤lamda ele al›n›p de¤erlendirildi ve deyim yerin-deyse genifl halk kitleleri tatl› bir rüyan›n içerisine itildi.Oysaki bu de¤erlendirmemizde görülece¤i gibi Türkiye-Kuzey Kürdistan halk›n› bekleyen ne AB üyeli¤idir ne de

2004, bir yan-da Pazar dalafl›

kaynakl› emper-yalistler aras› çe-liflkiler keskinlefl-

meye ve hege-monya mücade-

leleri artmaya de-vam ederken öteyanda buna kar-

fl›l›k ezilen ulusla-r›n ve halklar›n

devrimci mücade-lelerinde de em-

peryalizme ve ya-r›-sömürgelerdeki

uflak iktidarlarakarfl› savafl›m›n

yükseldi¤i bir y›loldu

Page 6: Sınıf Teorisi - Sayı 10

bu üyelik çerçevesinde kazanaca¤› bir ta-k›m haklard›r. Yani “sessiz devrim” olaraktan›mlanan ve adland›r›lan bu süreç do¤rubir bak›flaç›s›yla de¤erlendirildi¤inde tamtersine Türkiye-Kuzey Kürdistan halk› içintam bir y›k›m süreci olmufltur ve olacakt›r.

Bu, sadece Türkiye-Kuzey Kürdistanhalk› için geçerli de¤il, genel olarak tümdünya halklar› için de geçerlidir. Benzer birsüreç Avrupa’dan Amerika-Japonya’ya ka-dar tüm dünya halklar›n› bekliyor-bekle-mektedir.

Bu ba¤lamda geçmifl y›l›n bir de¤erlen-dirmesini yapmak ve baz› önemli geliflme-lerin yeniden yorumunu yapmak belirtti¤i-miz gibi önümüzdeki y›l›n geliflmelerinikavramak ve politika üretmek aç›s›ndanfaydal› olacakt›r.

2004, bir yanda Pazar dalafl› kaynakl›emperyalistler aras› çeliflkiler keskinleflme-ye ve hegemonya mücadeleleri artmayadevam ederken öte yanda buna karfl›l›k ezi-len uluslar›n ve halklar›n devrimci müca-delelerinde de emperyalizme ve yar›-sö-mürgelerdeki uflak iktidarlara karfl› savafl›-m›n yükseldi¤i bir y›l oldu. Ortado¤u, Kaf-kaslar ve Latin Amerika’da ezilen uluslar›nve halklar›n mücadeleleri hem yayg›nlaflt›hem de derinleflti. Ancak ezilen uluslar›nve halklar›n bu yayg›nlaflan ve fliddetlenenmücadelelerinde önderlik sorunu, ideolojikproblemler büyük oranda afl›lamad›. Özel-likle Ortado¤u ve Kafkaslarda, anti-emper-yalist mücadelenin islami, gerici feodal-burjuva önderlikler taraf›ndan yürütülüyorolmas› dünya genelinde halklar›n, silahl›mücadele sorununda hakl› savafllar›n des-teklenmesi ile emperyalistlerin terör dema-gojisini ayr›flt›racak bir netlik yaflanmad›.Baflta da emperyalist metropollerde halk-lar, hakl› savafllar› ve proletarya önderliklis›n›f savafl›m›n› da içine katan bir flekildegenel bir bar›fl söylemiyle emperyalist sal-d›rganl›¤a karfl› tav›r koymalar› yaflananideolojik karmaflan›n en tipik göstergesi ol-mufltur. Hatta bu ideolojik karmafla o kadar

kaotik bir hal ald› ki anti-emperyalist mü-cadele anti-ABD’cilikle ve anti-Bush’çu-lukla s›n›rlamaya kadar götürdü. Saddamm›, Bush mu, El-kaide mi, ABD iflgali miikilemleri ulusal ba¤›ms›zl›k ögeleri dahigözden ›rak tutularak kötünün aras›ndaniyinin tercih edilmesi gibi bir politika vedüflünüfl tarz› sürekli olarark gündemde tu-tulmufl ve reel politika ad›na baflka alterna-tiflerin olmad›¤› gösterilmeye çal›fl›lm›flt›r.

2005 Ocak ay› içerisinde beflincisi Bre-zilya’da düzenlenen dünya sosyal forumu2004’te ise Hindistan’da düzenlenmiflti.Dünyan›n birçok ülkesinde ve genel olarakreformist çizgideki politik ak›mlar›n önder-li¤inde gerçeklefltirilen bu etkinlikler enter-nasyonal dayan›flma ve dünyan›n gerçeksorunlar›n›n gündeme tafl›nmas› anlam›ndabir bak›ma faydal› olmakta. Ancak 2004’te-ki Hindistan sosyal forumu, bir yandaABD’nin Irak iflgaline karfl› büyük bir pro-testo alan› haline dönüflmesine ra¤men fa-kat öte yanda bu forumlar›n sonucunda or-taya ç›kan politik bilinç yukar›da ortayakoydu¤umuz ideolojik kaosun çözülmesinede¤il aksine daha da bulan›kl›¤a hizmet et-mifltir.

Nepal, Filipinler ve Peru’da Maoistlerönderli¤indeki ya da Kolombiya’dakiFARC gibi küçük burjuva devrimci politikyap›lar önderli¤indeki silahl› mücadelelerise alt›n› çizdi¤imiz ideolojik kaosu gider-mede önemli politik rol oynamakla birlikteancak ne yaz›k ki yeterli olduklar› da söy-lenemez. Ki bu etkisizlikte emperyalistmedyan›n sansür rolünü de göz ard› etme-mek gerekmektedir. Bu durum, Nepal HalkSavafl› konusunda kendisini çok bariz birflekilde göstermektedir. Nepal halk savafl›iktidar› ele geçirmenin ön günlerini yafla-mas›na ra¤men oysa emperyalist medya te-kelleri söz konusu geliflmeleri ya gizle-mekte ya da s›n›rl› bir flekilde aktarmakta-d›r. fiüphesiz ki her fleye ra¤men Nepalhalk savafl› ve yeni demokratik devrimi ön-celikle ön Asya’da olmak üzere baflar›l› bir

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

8

Page 7: Sınıf Teorisi - Sayı 10

flekilde ilerledi¤inde ve iktidar› tümüyleele geçirdi¤inde dünyadaki s›n›f savafl›m-lar›n›n boyutu de¤iflecektir ve Nepal devri-mi birçok ülke halk›na esin kayna¤› ola-cakt›r. Ki bu di¤er ülkelerdeki s›n›fsal kur-tulufl mücadelerinin niteli¤inden de önemlide¤ifliklikler gündeme getirecektir. T›pk›Ekim ve Çin kültür devrimi gibi. Bu dev-rimler nas›l ki di¤er ülekelerde yürütülen s›-n›fsal kurtulufl mücadelelerine Marksist-Leninist-Maoist önderlik karakteri verdiyse,Nepal devriminin dünya üzerindeki politiksonuçlar› da bu minvalde olacakt›r.

Ülkemizde de politik geliflmeler dünyagenelinde yaflananlardan çok farkl› de¤ildir.Türkiye-Kuzey Kürdistan’da s›n›f dinamik-leri gün geçtikçe daha bir a盤a ç›karak yük-selmekte ve devrimci hareket her geçengün biraz daha kendisini toparlay›p ilerle-mektedir. Tüm bu geliflmelere ra¤men an-cak reformist politik ak›mlar›n halk üzerin-deki ideolojik-politik etkisi henüz yeterlioranda k›r›labilmifl de¤il. Türkiye-KuzeyKürdistan’da devrimci durum, Maoist ko-münistler ve devrimci yap›lar›n ilerlemek-te olan devrimci hareketin yan›s›ra halensilahl› gücünü koruyan Kongra-Gel’in var-l›¤› da s›n›f savafl›m›nda halk kitlelerinebelli bir avantaj sa¤lamakta. Bu dinamikleraras›nda nicel ve ayn› zamanda politik ba-k›mdan güçlü olan Kongra-Gel’in ulusal

burjuva önderlikli çizgisi Türkiye-KuzeyKürdistan devrimi aç›s›ndan dezavantajl›bir durum yaratmaktad›r. Bu dezavantajKongra-Gel’in son y›llarda daha da derin-leflen “reformist” ideolojik hatt›yla dahabir olumsuz boyut almaktad›r. Yani biryanda devrim cephesinin silahl› güçlerininyeterince var olmas› ama öte yanda buönemli ve büyük gücün burjuva önderliklibir yap› taraf›ndan kumanda ediliyor olma-s›, özellikle de milliyetçi ve a¤›rl›kl› olarakda dar ulusal talepli bir hatta yürümesi Tür-kiye-Kuzey Kürdistan s›n›fsal kurtulufldevriminin en belirgin dezavantajlar›ndanbirisini oluflturmaktad›r.

Dünya

2004 y›l› ABD için son y›llarda en faz-la teflhir oldu¤u y›l olarak geçti. Dünyadevrim cephesindeki politik geliflmeleredamgas›n› vuran en belirgin iki olay ise hiçkuflkusuz Irak ulusal direniflçilerinin ABDve iflgal ordular›na karfl› yürüttü¤ü flanl›ulusal direnifl ve Nepal’daki Maoistler ön-derli¤inde yürütülen Halk Savafl›’d›r.

ABD, Irak iflgalini Irak’ta düzenledi¤isay›s›z operasyon ve vahfli katliamlarla de-vam ettirdi. Bu teflhirlik Ebu Garip hapis-hanesindeki tutsaklara yönelik baflvurduk-lar› insanl›k d›fl› iflkencelerle daha bir ay-yuka ç›kt›. ‹flkence görüntüleri ve itiraflar›-n›n bas›na yay›lmas› üzerine ABD emper-yalizmine yönelik nefret dünya halklar›n›nbilincinde daha bir art›fl gösterip kökleflti.“Irak’ta varoldu¤u” iddia edilen kitle imhasilahlar›n›n bulunmay›fl›n›n netleflmesi veresmi raporlara geçmesi üzerine ABD’ninIrak’› iflgal için ileri sürdü¤ü tüm senaryo-lar ve projeler, tümüyle meflruiyetini yitir-mifl oldu. ABD ve uflak iktidarlar› Irak’taya da Afganistanl› tutsaklara uygulad›¤›sistematik iflkence suçlamalar›ndan s›yr›la-bilmek için her zaman baflvurduklar› yön-teme yine baflvurdular: iflkencecilerden bir-iki kifliyi cezaland›rarak iflin içinden ç›k-maya çal›flt›lar. Yapt›ran-emir vereni de¤ilyapan› cezanland›rd›lar. fiüphe yok ki di-¤er iflkence olaylar›nda oldu¤u gibi bu kla-sikleflmifl kurtarma operasyonu ABD em-peryalizmini iflledi¤i insanl›k d›fl› suçlar-dan kurtarmaya yetmedi. Ayn› vahfli iflken-celeri ‹ngiltere’nin de Irak’›n baflka hapis-hanelerinde yapt›¤›n› bu arada not düflelim.Bu barbarl›klar, bas›na da yans›d›. Baflkaülkeler yap›nca “insanl›k suçu iflliyorlar”diye suçlayanlar, ama ifl kendilerine geldimi en pervas›z iflkenceyi yapmaktan geridurmuyor.

Hat›rlanaca¤› gibi 2004 Mart ay›n›nsonlar›na do¤ru ABD’li “dört sivil” Irakulusal direniflçileri taraf›ndan öldürüldü vecesetlerini halk direklerde salland›rd› diyeemperyalist medya tekellerinde ve Türk

9

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 8: Sınıf Teorisi - Sayı 10

komprador medyas›nda haberler ç›kt›. ÖlenABD’lilerin bir “inflaat flirketinde çal›flt›¤›”ilk etapta söylendi. Ama bu haberin yalanoldu¤u çok k›sa zaman içerisinde anlafl›ld›.Öldürülen ABD’lilerin Amerikan istihbara-t›ndan oldu¤u a盤a ç›kt›. Öldürülen CIAajanlar›n›n araçlarda salland›r›lma görüntü-lerini kendi lehinde dramatize ederek kul-lanmak isteyen ayn› ABD emperyalizmiFelluce’ye karfl› büyük bir y›k›m ve yoket-me operasyonuna giriflti. Ve Felluce’degünler süren iflgalci bir kuflatma gerçeklefl-tirdi. Felluce’de “1500’ün üzerinde direnifl-çi öldürdü¤ünü” söyleyen ABD iflgal güç-leri ne yaz›k ki bu iddialar›n› da ispatlaya-mad›. Onca yasa¤a, sansüre ve yönlendir-meli yalan habere ra¤men felluce’de sade-ce binlerce sivilin öldürüldü¤ü a盤a ç›kt›.Kuflatma alt›nda kalan Felluce’de halk aç-l›ktan ve susuzluktan da k›r›ld›. ABD iflgalordular› direniflçilerin Musul’a kaçt›¤›n› id-dia etti ve ard›ndan da Musul’a yönelik a¤›rve barbar bir operasyona giriflti.

Belirtmek gerekir ki Irak genelinde ulu-sal direnifl daha çok Sünni Arap direniflçilerönderli¤inde devam etti, etmeye devamediyor. Fakat direnifl sadece Sunni araplartaraf›ndan de¤il fiii Araplar içerisindekibelli bafll› gruplarca da desteklenmektedir.Ki bir dönem Necef’te fiii Araplar taraf›n-dan gösterilen direnifl çok büyük darbe vur-du iflgalci ordulara. Fakat fiii gericili¤ininbafl› Fistani iflgalci ordularla teslimiyetçiuzlaflmaya girerek direnifle son verdi. Böy-lelikle direnifl cephesi belli bir zay›flamagösterdi. Fakat hiç durmad›. Ki iflgalci or-dular ve emperyalist medyan›n da kabul et-ti¤i gibi direnifl her geçen gün daha bir yay-g›nlaflarak yo¤unlaflt›. Öyle ki ABD iflgalgüçleri hemen her gün yeni sald›r›larla kar-fl›laflmakta ve a¤›r kay›plar vermekte. Bilin-di¤i gibi daha önce bu sayfalarda “as›l venitelikli ulusal direnifl 9 Nisan’dan sonrabafllayacak” diye saptamalarda bulunmufl-tuk. Ki aradan geçen iki y›ll›k zaman dilimibu politik öngörülerimizin ne denli bilimseloldu¤unu ortaya ç›kard›. Öyleki gelinenaflamada ABD iflgal güçleri düzenli savafl

döneminden kat be kat daha fazla kay›p ver-di¤i gibi Irak genelinde ne denetim ne degüvenlik sa¤layabilmekteler. Kaçmak isti-yor Irak’tan. Fakat bunu tam ekonomik il-hak ve siyasi mandac›l›kla pekifltirmedengitmez. Bunun için de ilk olarak 2005Ocak’›nda seçimlerle ifle bafllamak istedi.Seçimler, ABD iflgalcili¤ine yasal düzlemdebir resmiyet kazand›rman›n manevras›ndanbaflka bir amaç tafl›m›yordu.Yap›lmak iste-nen “demokratik” görünüm alt›ndaABD’nin Irak’› askeri iflgalinin resmileflti-rilmesidir.

Bunun yan›s›ra gerçeklefltirilen göster-melik seçimlerin sonucundan bile geliflme-ler gösterdi ki Irak siyasi dengelerinde dehenüz bir a¤›rl›k sa¤layabilmifl de¤iller.Kürt ve fiii hakim s›n›flar›ndan herhangibir kanat ço¤unlu¤u sa¤layamad›¤› gibiaralar›nda, özellikle de Kürt sorunu nokta-s›nda ciddi politik çeliflkilerin oldu¤u da birgerçektir. Bu çeliflki, Kürt yöneticilerinin“federasyon” vb. yönlü taleplaeeri do¤rul-tusunda çözülmezse hem kukla hükümetinkurulmas›n› engelleyecek geliflmelere hemde ciddi çat›flmalara gebedir. Bu seçimlermeflru bir seçim de¤ildir. Zorla, dahas› sö-mürgecili¤i ve kukla hükümeti meflrulaflt›r-mak için iflgalci ordular›n dipçi¤i alt›ndayap›lm›fl seçimlerdir.

Seçimlerde ço¤unlu¤u kazanan fiii ha-kim s›n›flar›n›n kurulacak kukla hükümetive anayasay› “islami fleriat yasalar›yla fle-killendirece¤i” anlay›fl›n›n ise sözkonusugüçler aras›nda ayr› bir önemli-derin politikçeliflki yaratt›¤›n› da belirtelim.

Kerkük’ün Kürtler taraf›ndan yönetilmeiste¤i ise mevcut çeliflkilerin baflka bir bo-yutunu oluflturuyor. Bu konuda sorunluolan esasta Türkmenlerdir. Kerkük Kürtle-rindir. Bunu, dünya alem de biliyor. Körfezsavafl›ndan sonra Saddam taraf›ndan zorla-katliamla göçertilen Kürtler bugün kendiyurtlar›na dönüyor. Bunda karfl› ç›k›lacakbir fley yok. Ama Türkmen gerici s›n›flar›Türk devletinin de floven-›rkç› k›flk›rtmala-r› sonucu göçedenlerin Kerkük’e dönüflleri-

10

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 9: Sınıf Teorisi - Sayı 10

ne karfl› ç›k›yor. Türk devleti burada Türk-men kart›n› oynayarak Kürtlerin genifl kap-saml› hak almas›n›n önüne geçmek istiyor.Ama esas amac› olas› genifl kapsaml› Kürtulusal hakk›n›n elde edilmesinin önünegeçmektir. Çünkü Güney Kürdistan’daKürtler lehine geliflecek bir hareket ve sta-tü do¤rudan Kuzey Kürdistan’› da etkile-mifl olacakt›r. Türk devletinin esas sorunubudur. Türk devletinin gücü yetse ve ulus-lararas› destek almas› durumunda, özelliklede karfl›lar›nda ABD gibi bir emperyalisthaydut olmasa do¤rudan Kürtlerle çat›flma-ya, hatta Kerkük’ü iflgal etmek için bir gündahi beklemeden iflgale yeltenecektir.

Irak’ta siyasi istikrar seçimlerle de sa¤-lanmad›-sa¤lanamaz. ‹flgalcilik ve onunkukla hükümetleri devam etti¤i müddetçebir kez de¤il 50 kez dahi seçim yap›lsa yi-ne de siyasi istikrar sa¤lanmayacakt›r. Çün-kü ulusal direnifl devam edecektir.

Tüm bunlar›n sonucu olarak ABD iflgalgüçleri için geriye tek fley kal›yor, o da kat-liamlar düzenlemek ve iflkencelerle Irakulusal direniflini bast›rmaya çal›flmak. Fel-luce’den sonra Bakuba’ya topyekün sald›-r›lar› bunun aç›k göstergesidir. Hem de se-çim sonras› ve fiubat sonlar›nda yapt›larbunu.

ABD ve di¤er iflgalci güçlerin hiç birpolitik manevra ve vahfleti dün oldu¤u gibibugün de Irak ulusal direniflinin h›z›n› kes-meye yetmedi-yetmeyecek. Taa ki iflgalciordular Irak’tan çekilinceye dek de bu du-rum devam edecektir. “Seçim” sonras› di-reniflçilerin sald›r›lar›n›n daha fazla art›flgöstermesi bunu çok somut bir flekilde or-taya koymaktad›r.

Irak ulusal direniflçilerinin savafl›m› hiçflüphe yok ki sadece askeri hedeflere sald›-r›yla s›n›rl› olamazd›. Bu askeri savafl› güç-lendirmek için ekonomik kaynaklara dasald›r› yapmak flartt›. Ve öyle de yapt›lar.2004 y›l› boyunca, Irak’ta iflgalci güçlerleticari iliflkisi olan birçok flirket de hedeflen-di. Bu hedefler aras›nda çok say›da Türkflirketi ve çal›flan› da vard›. Özellikle Türk

floförlerine yönelik onlarca sald›r› oldu. Busald›r›lar sonucu baz› Türk flirketleri Irak’taifl yapmama kararlar› ald›. Eylemler geril-letti, Türk devleti ve flirketlerini. Asl›ndaTürk flirketleri ABD’nin tafleronlu¤unuyapmaktayd›. Belirtmek gerekir ki eylem-ler esasta amac›na ulaflt›. Fakat sözkonusueylemler içerisinde zaman zaman afl›r›ya dakaç›ld›. S›radan kamyon ya da t›r floförleri-ne yönelik yap›lan hedefsiz sald›r›lar Irakulusal direniflinin Türkiye-Kuzey Kürdis-tan kamuoyunda sorgulan›r hale gelmesinede yol açt›. Türk hakim s›n›flar›n›n sözko-nusu yanl›fl eylemler üzerine yapt›¤› dema-goji halk y›¤›nlar› nezdinde özellikle de ge-ri kesimler üzerinde etkili oldu.

Ancak bilinmelidir ki bu olumsuz tepki-ler ABD’nin 2004 Kas›m ay› ortalar›ndaFelluce’yi yeniden kuflat›p yak›p-y›kmas›üzerine yerini tekrar olumlu tepkilere b›-rakt›. Felluce, Hitlerin ‹spanya’da yaratt›¤›GUERN‹KA katliam›ndan, yak›p-y›kma-s›ndan farks›z oldu. Vahfli kapitalizmin tan-r›s› ABD bir kez daha suç üstü yakaland›.Bu durum dünya kamuoyunu daha üst bo-yutta ABD iflgaline yöneltti ve dünyan›nbirçok köflesinde ABD karfl›t› kitlesel gös-terilere yolaçt›.

Bu katliam ve barbarl›k üzerine hükü-met partisi AKP milletvekillerinden baz›la-r›n›n ABD’nin Felluce’de çizdi¤i siyasitabloyu “soyk›r›m” olarak nitelendirmesive baflbakan Recep Tayip Erdo¤an’›n ölen-leri “flehit” ilan etmesi üzerine ABD ileTürk devlet iliflkilerinin gerilip-bozulmas›-na yolaçt›¤›n› da not düflelim.

Ayn› süreçte Birleflmifl Milletlerin deABD’nin Irak iflgaline karfl› aç›klamalaryapmas› ABD’yi en az›ndan diplomasi ala-n›nda da yaln›zlaflt›rd›. Ancak tüm bunlarABD emperyalizmini sald›rgan politikalar-dan vazgeçirme ya da engellemeye yetme-di. Yetmedi¤i gibi ABD emperyalizmi bukez hedef tahtas›na ‹ran’› oturtan aç›klama-lar yapt›. ABD’de yap›lan Kas›m baflkanl›kseçimlerinden hemen sonra görevinden is-tifa eden Colin Powell’›n görevini b›rak-

11

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 10: Sınıf Teorisi - Sayı 10

mas›ndan önce yapt›¤› aç›klamalarlagündeme gelen ‹ran meselesi öncele-ri Bush yönetimince Powell’›n gaf›olarak nitelendirildi. Ama k›sa birsüre sonra 2005 Ocak’›nda, yanihaydut bafl› Bush’un ikinci dönemeresmen bafllad›¤› günlerde yapt›¤›konuflmalarda ‹ran’a yönelik sald›r-ganl›k politikas› resmen bafllat›lm›floldu. Bush ve hükümetinin ne kadaryalan söyledi¤i ve yalan üzerine po-litika yapt›¤› bir kez daha gözlerönüne serildi. fiüphesiz ki katil vevahfli kapitalizmin bafl› ABD emper-yalizminin sald›rganl›k politikalar›yaln›zca bununla da s›n›rl› de¤ildi.2004 y›l›n›n Haziran ay›nda ‹stan-bul’da düzenlenen NATO zirvesindedi¤er emperyalist devletleri ve NA-TO üyelerini Büyük Ortado¤u Proje-si (BOP) için ikna etmek için geçirenABD, y›l›n ilk yar›s›n› Irak iflgali ilebirlikte bu tart›flmalara ay›rd›. Zirveöncesinde, özelliklede d›fl iflleri ba-kan› Colin Powell, savunma bakan›Donald Rumsfeld ve yard›mc›s› PaulWolfowitz ile birlikte BOP olarakadland›r›lan politikalar›n› di¤er dev-letlerle ve bas›nda tart›flt›rmak istedi.Ancak ABD, mevcut sald›rganl›kpolitikalar›n›n yürütücüsü ve ide-ologlar›ndan olan bu üçlü içinde,özellikle son iki isim alt›n› ne kadar

doldurmaya çal›fl›rsa çal›fls›n BOPiçin do¤ru dürüst bir aç›klama yapa-mad› ve BOP’un Ortado¤u içinABD’nin yeni emperyalist hege-monya planlar›ndan baflka birfley ol-mad›¤› bir kez daha a盤a ç›km›fl ol-du.

fiubat ay› içerisinde yap›lan NA-TO zirvesinde de BOP projesi, di¤eremperyalist haydutlar taraf›ndandestek görmedi. ABD, NATO zirve-sinden bir kez daha bu yönüyle elibofl dönerken, zirvede Irak’ta kuklayönetime ba¤l› silahl› güçlerin NA-TO taraf›ndan e¤itilmesi karar›n› ç›-kartt›rarak sözde Irak iflgaline karfl›ç›kan Fransa ve Alman emperyaliz-mine bu iflgali kabul ettirmifl oldu.Ayn› zamanda NATO üyesi birçokAB ülkesi daha sonra Irak silahl›güçlerinin e¤itimine fiilen kat›lma-yacaklar›n› aç›klasalar da NATObünyesinde bu görevi dolay›s›yla daiflgali kabul etmifl oldular.

Büyük Ortado¤u projesi, ABD ta-raf›ndan Ortado¤u ülkelerine “öz-gürlük ve demokrasi götürme ope-rasyonu” olarak lanse edilmeye çal›-fl›ld›. Ancak Irak’ta ve Afganistan’das›ca¤› s›ca¤›na meydana gelen gelifl-meler, ABD’nin bu demagojisininipli¤ini oldukça erken pazara ç›kar-m›fl oldu. Oysa ABD’nin iste¤i veamac› aç›kt›. Ortado¤u’da, hem depetrol yataklar›n›n en zengini olanIrak’› önce askeri yolla iflgal etmek,arkas›ndan siyasi ve ekonomik ilha-k›n› gerçeklefltirmekti. 25 fiubat gü-nü Colin Povell’in “Irak’a sald›r›yapmakla hata yapt›k, Bush’u iknaedemedim” fleklindeki günah ç›kar›-c› söylemi, her fleyi tüm ç›plakl›¤›y-la ortaya koyuyor. Önce “kimyasalsilah var” bahanesi, arkas›ndan bututmay›nca “Özgürlük ve demokrasigötürüyoruz” yalan›n›n arka plan›n-da yatan tek bir neden var, o da Or-

12

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

ABD ve di¤er iflgalci güçlerin hiçbir politik manevra ve vahfleti dün

oldu¤u gibi bugün de Irak ulusal di-reniflinin h›z›n› kesmeye yetmedi-yet-

meyecek. Taa ki iflgalci ordularIrak’tan çekilinceye dek de bu du-

rum devam edecektir. “Seçim” son-ras› direniflçilerin sald›r›lar›n›n dahafazla art›fl göstermesi bunu çok so-mut bir flekilde ortaya koymaktad›r

Page 11: Sınıf Teorisi - Sayı 10

tado¤u petrol ve enerji kaynaklar›n› yeni-den paylaflmak ve pazar› ele geçirmek. Bu-na ba¤l› ikinci bir neden ise krizde olanekonomisini savafl harcamalar› ile rahatlat-mak ve bu harcamalar›n faturas›n› flimdiIrak’ta oldu¤u gibi iflgal edilen ülke halk›-n›n s›rt›ndan ç›karmak. Bundand›r kiABD’nin salt ele geçirilecek pazara ihtiya-c› yok. Ayn› zamanda s›cak savafl yapabile-ce¤i durumlar da yaratmas› laz›m. Bununiçin de yeni tehdit hedefleri belirlemesiflartt›r. Hat›rlanaca¤› gibi Körfez savafl›n-dan sonra 13 y›l boyunca ufak çapl› da olsaIrak’› bombal›yordu. Irak, Afganistan ya dadaha önce S›rbistan’a oldu¤u gibi büyük ifl-gal ve sald›r› operasyonlar› düzenlemesi la-z›m. Çünkü ABD ekonomisinin önemli birbölümünü de savafl üzerine kurulu ekonomioluflturmaktad›r. Buna ekonomisinin ihti-yac› var. Durgunluk içerisinde olan ABDekonomisi ancak bu flekilde durgunlu¤unuaflabilecek ve yeni yat›r›m alanlar›n› iflgaledilmifl y›k›nt›lar içerisinde yaratabilecek.

ABD emperyalizmi 1990 Birinci Körfezsavafl› ile birlikte yürüttü¤ü sald›r› savaflla-r›n› TV’ lerden canl› bir flekilde izlenilecekseyirlik bir olay haline getirmek çabas› içe-risinde. Bunu, Birinci Körfez savafl›, arka-s›ndan Yugoslavya (S›rbistan) operasyonla-r›nda baflard›¤› da söylenebilir. Evlerinden,do¤rudan savafltan etkilenmeyen bafltaABD halk› olmak üzere dünya halklar› sa-vafllara karfl› yani bu seyirlik gösterilerekarfl› ciddi bir yabanc›laflma yaflamaktayd›.Emperyalizm lehine olan bu durum k›smenAfganistan, daha çok da Irak iflgali ile bir-likte tersine iflledi. Sadece hava bombard›-man› ile iflgali devam ettiremeyen iflgalcilermecburen karaya inmek zorunda kald›larve ciddi bir direniflle karfl›laflt›lar. Ve yineözellikle ABD’ye dönen ABD askerlerinincenazeleri, dünyan›n birçok yöresinden ge-lip de Irak’ta ya asker ya da iflgalcilerinkurdu¤u ekonomi içerisinde yer alanlar di-reniflin sonuçlar›ndan do¤rudan etkilendilerve bu barbar emperyalist savafl›n canavargerçekli¤i ile de do¤rudan etkilenme duru-munda kald›lar.

Hiç flüphe yokki baflta ABD’nin savaflcanavarl›¤› olmak üzere bu tür geliflmelerinpay›yla birlikte son iki y›l içerisinde dünyagenelinde anti-emperyalist bilinçte önemlibir geliflme sa¤land›. ABD nezdinde anti-emperyalist bilincin ivme kazand›¤› ülke-lerden birisi de Türkiye-Kuzey Kürdistanoldu.

Irak’›n iflgali ekseninde gündeme gelenbir di¤er önemli politik geliflme de Japonyacephesinde gerçekleflti. II. Emperyalistpaylafl›m savafl›ndan yenik ç›kan Japonemperyalizmi o dönemden bu yana bar›fl(!)amaçl› görevlerin d›fl›nda ilk defa bir iflgalharekat›na kat›ld›. Alman ve Japon emper-yalizminin askeri alandaki geliflimleri1990’l› y›llara kadar ‹ngiltere, Fransa,ABD ve SSCB taraf›ndan denetlenmektey-di. Ki uluslararas› iflgal ve istila harekatla-r›na da sadece bu devletlerin denetimindeasker gönderme haklar› olan sözkonusu ikiemperyalist devlet SSCB’nin da¤›lmas›n-dan sonra bu denetim de kalkm›fl oldu. Al-manya askeri aç›dan uluslararas› iflgal hare-kat›na ilk kez Yugoslavya bölünüp-parça-lanmas› savafllar›nda kat›l›rken, Japonya daIrak’la birlikte siftah yapm›fl oldu. Böyle-likle kendi askeri güçlerini gelifltirme vekendi iradesiyle kullanma hakk›na kavufl-mufl oldu.

K›sacas›, bu geliflmeyi emperyalistleraras› çeliflkilerin alm›fl oldu¤u boyutun d›-fl›nda de¤erlendirmek mümkün olmayacak-t›r. Çünkü ABD emperyalizmi II. Emperya-list paylafl›m savafl›ndan sonra ittifak› ola-rak gördü¤ü Japonya’n›n geliflmesindenyana. Birinci körfez savafl›nda do¤rudanasker almad›¤› Japonya’dan büyük birmaddi yard›m alm›fl ve deyim yerindeysesavafl›n sponsorlu¤unu Japonya’ya yapt›r-m›flt›. Japonya’n›n Irak’a asker göndermekarar› almas› ve iflgale kat›lmas› Japon ana-yasas›na ayk›r›. Ancak hükümetteki partiABD emperyalizminin de deste¤i ile buad›mlar› att›. Japon halk› ve muhalefet par-tilerinin tüm karfl› ataklar›na ra¤men Japonegemenleri dünya halklar› için yeni bir teh-dit oluflturan bu ad›m› atmaktan çekinmedi.

13

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 12: Sınıf Teorisi - Sayı 10

ABD emperyalizmi, Birleflmifl Milletleribirinci körfez savafl›ndan bu yana gerçek-lefltirdi¤i tüm emperyalist sald›rganl›k ope-rasyonlar›nda kendisine engel olarak gördü.Bu nedenle Afganistan sald›r›s›nda NATOkararlar› çerçevesinde kendisine ittifak ara-y›fl›na girerken, Irak sald›r›s›nda bu deste¤ide bulamad› ve ‹ngiltere ile birlikte göster-melik bile olsa hiçbir uluslararas› hukuk ku-ral› tan›madan pefline takt›¤› devletlerlekorsan bir flekilde Irak’a sald›rd›.

‹fline geldi¤i zaman Birleflmifl Milletleride yan›na alan, gelmedi¤i zaman ise devred›fl› b›rakan-b›rakmak isteyen ABD emper-yalizmi uluslararas› planda tümden tecrit ol-mamak için Birleflmifl Milletleri yenidengüçlendirmek istemekte ve bu nedenle beflidaimi (ABD, Rusya, ‹ngiltere, Fransa veÇin) üye olmak üzere onbefl geçici üyedenoluflan güvenlik konseyinin yap›s›n› de¤ifltir-mek istemekte. Kendi yandafllar›n› güvenlikkonseyine, daha do¤rusu G-8 ülkeleri içeri-sinde olan ama güvenlik konseyinde yeral-mayan devleteleri tafl›mak isteyen ABD, Ja-ponya’n›n da güvenlik konseyine daimi üyeolmas›n› istemekte. Ancak buna Japon ana-yasas›n›n d›fl ülkelere asker “göndermeme”kanunu engel. Dolay›s›ylad›r ki ABD bu en-geli kald›rmak için Japonya’n›n Japonya’n›nanayasa de¤iflikli¤ini flart koflmakta.

Alman devletinin de güvenlik konseyin-de daimi üye olmak istedi¤ini belirtelim.Çünkü Almanya uluslararas› diplomasi are-nas›nda daha fazla söz sahibi olmak iste-mekte. Bu nedenle sözkonusu emperyalistdevletler Birleflmifl Milletler güvenlik kon-seyinin yap›s›n› tart›flmak istiyorlar. II. Em-peryalist paylafl›m savafl› sonras› oluflan si-yasi dengeleri yans›tan güvenlik konseyi-nin ve Birleflmifl Milletlerin yap›s›n› de¤ifl-tirerek mevcut siyasi flartlara uyarlamak is-temekteler. Fakat evdeki hesap çarfl›ya uy-mamaktad›r. Her emperyalist devlet kendiç›karlar› cephesinden soruna yaklaflt›¤›n-dan dolay›s›yla sözkonusu sorunlar›n nas›lafl›laca¤› konusunda henüz netleflmifl birdurum ortada yok.

AB anayasas› ve AB ordusu

2004 y›l›n›n önemli politik geliflmele-rinden birisini de AB’nin kendi anayasas›n›oluflturmas› ve üye devletlerin siyasi tem-silcilerinin bu anayasay› imzalamas› olufl-turdu. 29 Ekim tarihinde ‹talya’n›n baflken-ti Roma’da tarihi capitol saray›nda törenleimzaya aç›lan AB anayasas› 25 üye ülke vearalar›nda Türk devletinin de bulundu¤uaday ülkelerle birlikte 29 devlet temsilcisiAB anayasas›n› imzalad›. 2007 y›l›na kadarüye devletlerin tümünde referanduma su-nulacak anayasas›n›n tüm üye ülkeler tara-f›ndan referandumla kabul edilmesi gereki-yor. Bir ülke sözkonusu anayasay› e¤er “bi-rinci referandumda kabul ettiremezse ikin-ci kez referandum yapabiliyor ya da üyelik-ten çekilebiliyor.” Bunun d›fl›nda anayasamaddelerine itiraz da bulunabiliyor. Sözko-nusu anayasaya itiraz üye ülkelerin halkla-r›ndan evvel ABD emperyalizminden gel-di. Çünkü sözkonusu AB anayasas›ABD’nin ç›karlar›na ayk›r›. Avrupa’n›n gü-venli¤i gerekçesi ile kurulan, dolay›s›ylaNATO’yu bofla ç›karacak ve ifllevsizlefltire-cek bir AB ordusu kurulmas›n› öngören buanayasa ile AB, art›k ABD ile askeri (özel-likle bu) ba¤lar›n› kopar›p tek bafl›na aske-ri stratejik merkezi bir güç-blok olmak iste-mekte. Mevcut durumda AB’nin bafl›n› çe-ken Fransa-Almanya merkezli devletlerinABD’ye kafa tutmas› zor. Ancak belirtme-liyiz ki ABD’nin itiraz› AB’nin sözkonusustratejisini durduracak ya da yavafllatacakgibi de gözükmüyor. Her ne kadar Alman-ya-Fransa ile ‹ngiltere aras›nda bir rekabetve çekiflme olsa da, özellikle de Almanya-Fransa iflbirli¤i içerisinde ABD emperya-lizmine karfl› k›ta avrupas›n› kendi arkalar›-na almak istiyorlar. Rusya ile de iliflkileriniiyi tutan bu ikili AB ordusunun olufluturul-mas›n›n da bafl›n› çekmek istiyor.

ABD ise AB’nin bu ataklar›na karfl› av-rupan›n do¤usundaki sömürgeci operas-yonlar›na devam ediyor.

2003 Kas›m seçimlerinde GürcistanDevlet Baflkan› Eduard fievardnadze ilk se-

14

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 13: Sınıf Teorisi - Sayı 10

çimleri kazand›¤›n› aç›klay›p koltu¤undadirenece¤inin mesajlar›n› verince ABD em-peryalizmi fievardnadze’ye karfl› Gürcis-tan’daki büyükelçili¤i arac›l›¤›yla operas-yon bafllatt› ve fievardnadze’nin seçimler-deki rakibi ABD’li avukat Mikail Saaka¤-vili’nin taraftarlar› sokaklara dökülerek“kadife devrim” ad› verilen bir operasyon-la gerçeklefltirilen ikinci seçimlerin sonu-cunda kaybetti¤ini aç›klayarak baflkanl›k-tan çekilmek zorunda kald›. fievardnadzeasl›nda Gürcistan’› ABD’ye peflkefl çek-mekte geri durmamas›na ra¤men Rus-ya’n›n bölgedeki politakalar›na direnemezduruma gelince ABD taraf›ndan gözden ç›-kar›ld› ve yerine do¤rudan ABD’den ithalsaaka¤vili getirilmifl oldu. Bu arada 4 fiubat05’te ise Saaka¤vili’nin sa¤ kolu Gürcistanbaflbakan› Zurab Jvan›ya ziyaret için gitti¤ibir arkadafl›n›n evinde ölü bulundu. Dahado¤rusu Rusya taraf›ndan kadife devriminhesab› sorulmufl oldu.

‹kinci operasyon ise Ukrayna’da ger-çekleflti. “Kadife devrim” Gürcistan’da bi-rinci y›l›n› doldururken Ukrayna’da seçim-ler gerçeklefltirildi ve Rusya’n›n aday› olanViktor yerine ABD’nin aday› seçimleri ka-zand›. Bunun ad›na da “turuncu devrim”dediler. Ayn› flekilde Kas›m 2004’te ger-çeklefltirilen ilk tur seçimlerin sonucundaRusya yanl›s› Viktor Yanukoviç seçimler-den galip geldi¤ini aç›klam›fl ama ViktorYuflenko’nun taraftarlar› soka¤a dökülünceikinci kez seçimlerin yap›lmas›n› kabulederek ikinci seçimlerin sonucunda ayr›l-mak zorunda kalm›flt›r. Medyaya yans›d›¤›ve iddia edildi¤i kadar›yla Rusya bu seçim-lerin de hesab›n› Viktor Yuflenko’yu zehir-leyerek alm›fl. “Ma¤luptur bu yolda galip”hesab› Yuflenko’yu daha seçimleri kazan-madan zehirleyerek öldürmeye çal›flm›flt›r.

fiüphesiz bölgedeki ABD Rusya hega-monya kap›flmas› bu kadarla da s›n›rl› de-¤il. Bölgede yeni bir Amerikan Devrimibeklenen ülkeler Ermenistan ve K›rg›zis-tan’d›r. Bu noktada ilk sinyaller AB’dengeldi. Avrupa Karma Parlamenterler mecli-si ald›¤› bir kararla Ermenistan Yukar› Ka-

raba¤ konusunda uyar›ld›. Bu karar önerisi-nin bir ‹ngiliz milletvekilinden gelmifl ol-mas›n› yeni bir “Amerikanc› devrimin” sin-yali olarak alg›lamak gerekiyor. Çünkü budevrimleri AB’nin de destekledi¤ini belirt-mek gerekiyor. AB, Rusya’y› yan›nda gör-mek istiyor ama kendi denetiminde olan birRusya’y›. ABD-Rusya’n›n kap›flmas› ve ar-kas›ndan Rusya’n›n kendi arka bahçesindegüç kaybetmesi daha çok AB’nin ifline gel-mektedir.

2004 Mart ay›nda K›rg›z muhalefet li-derlerinin ABD D›fliflleri Bakanl›¤› taraf›n-dan Washington’a ça¤r›larak “rejimin de-¤iflmesi gerekir” bafll›kl› toplant›larla böy-lelikle K›rg›zistan’daki Amerikan Devri-mi’nin ilk ad›mlar› at›lm›fl oldu.

ABD’nin Ortado¤u ve Kafkaslardakisömürgeci operasyonlar› bunlarla da s›n›rl›de¤il. Suriye ve ‹ran’› hedef tahtas›na ko-yan ABD emperyalizmi, Bush’un yenidenseçilmesiyle sald›rganl›k politikalar›na, bü-yük Ortado¤u projesi diye nitelendirdi¤ipolitikalar›na devam etmekte. Suriye’yi“terörist örgütlere yard›m yapmakla”,‹ran’› da “nükleer silah gelifltirmekle” suç-layan ABD, bu ülkelere yönelik savafl teh-ditlerine devam etmekte. Ortado¤u d›fl›ndaKuzey Kore ve Küba’ya yönelik de tehdit-lerde bulunmakta ve kendince dünyaya ye-ni bir düzen vermeye devam etmeye istek-li. Bu sald›r› politikalar›n›n yürütücüsüolan Bush ekibinin yeniden seçilmesi ABDemperyalizmi aç›s›ndan sadece bir üslupfark› yaratmaktad›r. Çünkü Kas›m seçimle-rinde her kim seçilirse seçilsin ABD’ninsald›rganl›k ve sömürgeci savafl politikala-r›nda esasta birfley de¤iflmeyecekti. Birbaflka ifadeyle 2004 Kas›m seçimlerindeBush de¤il, Demokrat Parti’nin aday› JohnKerry de seçilmifl olsayd› ABD’nin sald›r-ganl›k politikalar›nda esasta bir de¤ifliklikolmayacakt›. Tersi anlay›fl ve yorumlar em-peryalizmin karakterini anlamamak de-mektir. Kim bafla geçerse geçsin onlar em-peryalist tekelci burjuvazinin ç›karlar› do¤-rultusunda hareket etmek zorundad›r. Da-has› Bush mu Kerry mi ikilemli bir tercihli

15

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 14: Sınıf Teorisi - Sayı 10

tart›flma yürütmek emperyalist ideologlar›nifline yarar. Çünkü John Kerry’nin de d›flpolitika aç›klamalar› Bush’unkinden farkl›de¤ildi. Ve emperyalizm sömürgesiz, yar›-sömürgesiz ve savafls›z (bölgesel veya ye-rel) yaflayamaz. Bunu kan›tlamak için fazlateorik tart›flmalara girmeye gerek yok. Se-çimlerden birkaç gün önce Usame Bin La-din’in ABD kamuoyuna yönelik yay›nla-nan video aç›klamas›ndan sonra Kerry’ninyapt›¤› aç›klamalara bakmak yeterli olur.K›sacas›, bu tür yorumlar›n ve bilinç bulan-d›r›c› görüfllerin sahipleri olsa olsa ancakemperyalist ideologlar ve onlar›n ideolojikipli¤inden dokunan reformist çevreler ola-bilir. Onlar sahte gündemler ve ikilemleryaratarak dünya halklar›na sahte umutlaryaymaya çal›flt›lar-çal›fl›rlar. Yoktur birbir-lerinden fark›. Kerry ile ABD sald›rganl›¤›-n› flekere bulanm›fl mermi gibi göstercek-lerdi, ama olmad›.

Görünen o ki AB ve Rusya ABD’ninSuriye-‹ran’a yönelik sald›rganl›k politika-lar› karfl›s›nda bundan böyle özellikle Irakdeneyimini yaflad›ktan sonra daha aktif roloynama çabas› içerisine girecekler. Çünkükendi pazarlar›n› daha fazla kaybetmek ist-meyirlar-istemezler. Bilindi¤i gibi Suriyeve ‹ran’da en güçlü pazara sahip olan em-peryalist devletlerin bafl›n› Fransa-Alman-ya ve Rusya çekmektedir. Bu Pazar dala-fl›ndan dolay› da ABD’nin ‹ran’› hedef yap-mas›ndan sonra AB ve Rusya ‹ran’a dahaaktif bir flekilde sahip ç›kmaya bafllad›.Özellikle AB deyim yerindeyse ‹ran’a kolkanat gerdi ve onun ad›na aç›klamalar yap-maya kadar ifli vard›rd›. ABD bu neden veIrak’ta yaflad›¤› tecritli¤i ve içine düfltü¤übatakl›¤› da hesaba katarak ‹ran’a kolaykolay sald›ram›yacakt›r. ‹ran’dan çok Suri-ye’ye sald›rma olas›l›¤› daha yüksek gözü-küyor. ‹ran’a ise flu aflamada daha çok ha-vadan ufak çapl› taciz bombard›manlar›yapmaya çal›flacakt›r. Bununla bir tarafta‹ran’› içten içe çökertmeye çal›fl›rken, di¤ertarafta emperyalist devletler ve kamuoyu-nun genifl tepkisini çekmemeye çal›flacak.

ABD’nin ‹ran’a yönelik olas› sald›rganl›¤›‹ran halk›n›n anti-emperyalist bilincini da-ha da gelifltirip pekifltirecektir. ABD için‹ran’›n en zay›f halkas› Kürtler ve Azeriler-dir. Bir di¤eri ise ‹ran hakim s›n›flar› içeri-sindeki liberal kanad› oluflturanlard›r. Dola-y›s›yla ABD olas› bir iflgal sald›r›s›nda söz-konusu uluslar›n hakim s›n›flar› ve liberalkanat üzerinden amac›na ulaflmaya çal›fla-cakt›r. Daha önce de belirtti¤imiz gibi ABD,flu aflamada yeni bir ›rak batakl›¤›n› yafla-mak istemiyor. Olas› bir sald›r›da Irak ulusaldirenifl cephesi daha bir güçlenece¤i gibi‹ran ulusal direnifli de güçlenecektir. Savaflgenifl alanlara ve cepheye yay›lm›fl olacak.Direnifl cephesi her bak›mdan güçlenecek.Bu da askeri ve siyasi aç›dan ABD’nin zordurumda kalmas›n›, dahas› yenilgisini kaç›-n›lmaz k›lacakt›r. Hem de çok büyük kay›p-lar vererek. Evet ABD, ‹ran üzerinde hege-monya kurmak istiyor. Amaç bu. Bunun içinde flu an öncelikle uluslararas› ittifak cephe-sini geniflletmek istiyor. Tabii bunu ‹ran’atehditler savurarak yap›yor.

16

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

ABD’nin Ortado¤u ve Kafkas-lardaki sömürgeci operasyonlar›bunlarla da s›n›rl› de¤il. Suriye ve‹ran’› hedef tahtas›na koyanABD emperyalizmi, Bush’un yeni-den seçilmesiyle sald›rganl›k poli-tikalar›na, büyük Ortado¤u pro-jesi diye nitelendirdi¤i politikalar›-na devam etmekte. Suriye’yi “te-rörist örgütlere yard›m yapmak-la”, ‹ran’› da “nükleer silah gelifl-tirmekle” suçlayan ABD, bu ülke-lere yönelik savafl tehditlerinedevam etmekte. Ortado¤u d›fl›n-da Kuzey Kore ve Küba’ya yöne-lik de tehditlerde bulunmakta vekendince dünyaya yeni bir düzenvermeye devam etmeye istekli

Page 15: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Bir kez daha belirtmek isteriz kiABD’nin Irak’ta içine düfltü¤ü batakl›k Vi-etnam sonras› ikinci büyük batakl›kt›r. Heriki ülkede yürütlen ulusal savafl ABD’yeunutamayaca¤› derecede askeri ve siyasidarbe vurmufltur-vurmaktad›r. Her iki ulu-sal direniflin ortak özellikleri var. Her ikiulusun da iflgal alt›nda olmas› ve dolay›s›y-la yürüttükleri savafl›n hakl› ve meflru ol-mas›d›r. Fakat daha öncede belirtti¤imiz gi-bi Irak’ta düfltü¤ü batakl›¤› Vietnam’dadüfltü¤ü batakl›ka ayn›laflt›rmak do¤ru birtespit olmaz. Baflka farklar› bir kenara b›ra-k›yoruz. En önemli ve tayin edici olan farkVietnam ulusal kurtulufl savafl›na önderlikeden s›n›f ve partilerin niteli¤iyle Irak sa-vafl›na önedrlik edenlerin birbirinden farkl›olmas›d›r. Vietnam savafl›na önderlik eden-ler komünistlerken, Irak ulusal direniflineönderlik edenler ise komünistler de¤il geri-ci ‹slami feodal burjuva hareketlerdir. Biri-si s›n›fsal kurtulufl eksenli savaflken di¤erisadece ulusal kurutulufl (iflgalden) eksenlibir savaflt›r. Savafl taktikleri ve askeri he-defler noktas›nda da birçok farkl›l›k vard›r.Vietnam savafl›nda hedefsiz bir savafl yürü-tülmüyordu. Onlar amaca ulaflmak için heryol mubaht›r askeri-siyasi stratejisini izle-miyordu. Ama Irak ulusal direniflçileri içinayn› fleyi söylemek mümkün de¤il. Tama-m›yla “kurflun adres tan›maz” burjuva sa-vafl taktikleriyle hareket etmektedirler. Di-¤er farklar› ise s›ralamaya gerek görmüyo-ruz. Çünkü her iki savafl›n niteli¤i ve gidi-flat›na iliflkin detayl› analizi dergimizinikinci say›s›nda (Haziran-Temmuz 2003)ortaya koyduk. Genifl bilgi için ayn› say›yatekrar bak›labilir.

ABD’nin Irak’› iflgal savafl› sadeceABD’yi bozguna u¤ratmad›. Onun ve di¤eremperyalist haydutlar›n 11 Eylül senaryosusonras› komünist, devrimci ve ilerici ulusalhareketlere karfl› “antiterör dalgas›yla” bafl-latt›¤› yalan ve demagojiyi de yerle bir etti.Terör edebiyat› tutmad›. Afganistan iflgaliy-le bir nebzecikte olsa tuttu. Fakat bu teröredebiyat› Irak iflgaliyle geri tepti. ABD’nin“terör” edebiyat›yla ülkeleri iflgal etmek is-

tedi¤i bir bir a盤a ç›kt›. ABD, dünya halk-lar› nezdinde teflhir oldu. Hem de çok yay-g›n ve yo¤un bir flekilde.

ABD’nin Afganistan ve Irak’› iflgal, Su-riye ve ‹ran’› tehtid savafllar›, Leninist em-peryalizm tezinin ne denli bilimsel oldu¤u-nu bir kez daha ortaya koydu. Leninist em-peryalizm tezinin “eskidi¤ini” savunan bi-lumum emperyalist teorisyenler ve onlar›nkuram›ndan g›das›n› alan reformist-reviz-yonistler ABD’nin sald›rgan ve iflgalci sa-vafllar›na ne diyecekler acaba? Daha öncede bir çok ülkeyi iflgal edip yerinde yönet-meye çal›fl›yordu emperyalistler. 2.Dünyasavafl› sonras›nda Kore, Vietnam, Cezayir,Çad, Libya, Balkanlar, kafkaslar, Zaire,Çad, Panama, Grenada, Fankland ve dahabir çok ülkeye yönelik yap›lan do¤rudan ifl-galci sald›r›lar emperyalizmin sömürgecili-¤i ifline geldi¤i gibi kulland›¤›n› gösteriyor.Bir baflka ifadeyle bu somut örnekler degösteriyor ki emperyalizm klasik sömürge-cilikten vazgeçmifl de¤il. Ç›karlar›na veuluslararas› güç dengesi denk düfltü¤ü an fi-ili iflgal ve istilaya baflvurmaktan çekinmi-yor. fiüphesiz ki emperyalist sald›rganl›¤›nbafl›n› dünya halklar›n›n can düflman› vedünyan›n bafl jandarmas› ABD çekiyor. Do-lay›s›yla mevcut durumda halklar›n en bü-yük tepkisini de bu haydut devlet çekiyor.

ABD’nin Irak’› iflgal ve sömürgelefltir-me savafl› son 40 y›l›n en güçlü anti-ABD’ci tepkinin ortaya ç›kmas›na yol açt›.Bu ba¤lamda anti-emperyalist bilinç gelifl-ti. Özellikle de bu durum dini aç›dan müs-lüman olan ülkelerde katlanarak geliflti.

Anti-emperyalist bilinç kendine koflutolarak reformist-tasfiyeci dalgan›n önemliderecede k›r›lmas›na da yolaçt›. Bu kuflat-ma hala da ve esasta varl›¤›n› sürdürmekte-dir. ABD’nin haks›z savafl›, Irak’›n hakl›ulusal direnifli, en önemlisi de her geçen budireniflin ABD ve iflgalci ordulara flok dar-beler indirerek büyüyor olmas› uluslararas›düzlemde emperyalist patentli reformist,revizyonist ideolojik ak›mlara da darbelerindirmekte oldu¤unu görmezlikten gelmekolmaz.

17

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 16: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Vurgulamak gerekir ki bu savafl ve onakarfl› yürütülen ulusal direnifl savafl› ger-çekli¤i içerisinde dünya çap›nda derleniptoparlanan islami ideolojiyi kendisine reh-ber alan siyasi ak›mlar olmufltur. Bu hare-ketlerin ço¤unlu¤unun önderli¤i gericidir.Fakat emperyalizme vurduklar› darbedendolay› da ilerici rol oynamaktad›rlar.MLM’ler olarak bu tür hareketlerin anti-emperyalist, anti-iflgalci yönlerini destek-lerken fakat gerici siyasi niteliklerini iseteflhir etmeyi devrimci bir görev biliriz.

Dünya çap›nda politik gündemin ön s›-ralar›nda yer alan bir di¤er geliflme ise Fi-listin ulusal kurtulufl savafl›yd›. Bu savafl›nbirinci derecede önder ve lideri Yaser Ara-fat öldü. Ve arkas›ndan yeni lider olarakMahmut Abbas seçildi. Filistin-‹srail sava-fl› ve sorunu tüm h›z›yla hala ortada duru-yor. Diplomatik alanda masa bafl› belli gö-rüflmeler ve ad›mlar at›lsa da ancak buad›mlar›n Filistin ulusal sorununun yak›ngelecekte çözülece¤i iflaretini vermiyor. Fi-listin ulusal sorununun çözümü ya iki ulus-lu tam ba¤›ms›z devlet, ya da tek bir devletfakat her iki ulusun da somutta tam hakeflitli¤ini ifade edecek olan “bölgeselözerklik” fliar›n›n gerçekleflmesiyle olur.Tersi “çözüm” formülleriyle Filistin ulusalsorunu hep varl›¤›n› koruyacakt›r.

Afganistan’da da 2003 y›l›na oranla ifl-galci ordulara yönelik ciddi vurufllar gün-deme geldi. ‹flgalci ordular›n ifli bu ülkedede zor. Önümüzdeki süreçte anti iflgalciulasal mücadelenin daha bir ivme kazana-ca¤›n› söylemek için insan›n fazlaca kahinolmas›na gerek yok. Ba¤›ms›zl›¤› ve öz-gürlü¤ü zorla gasbedilmifl bir ulusun diren-memesi ve iflgalci güçleri kovmamas› diyebir fley düflünülemez.

Bu ülkedeki Maoist örgüt ve gruplar›nbir toparlanma süreci içerisinde olduklar›n›da ayr›ca belirtmek isteriz. Ki Maoist grup-lar›n tek Maoist bir parti alt›nda birli¤inisa¤lamalar› ise Afganistan proletaryas› vehalk› için oldukça önemli bir geliflme oldu-¤unu da vurgulamak isteriz.

S›n›fsal Kurtulufl Hareketleri

Dünyan›n k›rlar›, eskiden oldu¤u gibiyine s›n›fsal kurtulufl hareketlerinin çekimmerkezi olarak varl›¤›n› devam ettirmekte-dir.

Avrupa, özellikle de Bat› Avrupa’da em-peryalist ülkelerdeki ekonomik ve sosyalhaklar alan›ndaki k›s›tlama, en önenmliside iflsizli¤in her geçen gün katlanarak ivmekazanmas›, tabandaki faflist-›rkç› hareketle-rin büyümesi emekçi s›n›flar›n mücadelesi-ne belli bir ivme katsa da ancak bu hareket-ler siyasi iktidar› devrimci anlamda sarsa-cak bir boyuta evrilmifl de¤il. Bu ülkelerde-ki iflçi s›n›f›n›n en büyük dezavantaj› sub-jektif koflullardan yoksun olufludur. Mevcutpartilerden bir kaç› hariç (onlar›n da politikgücü oldukça zay›f) hemen hepsi revizyo-nist-reformist veya euro komünist partiler-dir. Bu ülkelerde en ciddi ve radikal tepki-leri anarflist gruplar göstermektedir. Baz›yanl›fl ve hatal› eylem biçimleri olsa da an-cak mevcut durumda öne ç›kan ve gelifl-mekte olan ak›m daha çok anarflistlerdir. Ki“anti küresel hareketlere” damgas›n› da buak›mlar vurmaktad›r.

Maoist parti ve ak›mlar bu ülkelerde yaörgütlü de¤il ya da örgütlüyse politik etkigüçleri zay›ft›r. Küçük burjuva ara ak›mdevrimci partileri de ayn› durumu yafl›yor.Bu durum, gerek emperyalist gerekse yar›-sömürge kapitalist Avrupa ülkelerinin hep-si için geçerlidir.

Dünyan›n k›rlar› dedi¤imiz Asya, Afri-ka ve Latin Amerika ülkelerinde s›n›fsalkurutulufl mücadelesi aç›s›ndan öne ç›kanülke ise Nepal’dir. S›n›fsal kurtulufl özneliak›mlar içerisinde öne ç›kan hareketlerinbafl›n› ise Maoist Partiler önderli¤inde yü-rütülen Halk Savafllar› çekmektedir. Ne-pal’da Maoistler önderli¤inde yürütülenHalk Savafl› 2004 y›l›nda da en öne ç›km›fls›n›fsal kurtulufl hareketi olarak varl›¤›n›sürdürdü. Hem de daha ileri mevziler kaza-narak ilerledi. Savafl stratejik sald›r› aflama-s›nda seyrediyor. Kral›n askeri darbesiningücü de bu mücadelenin ve kazan›lm›fl

18

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 17: Sınıf Teorisi - Sayı 10

mevzilerin h›z›n› kesmeye yetmeyecektir.Savafl, emin ad›mlarla ilerliyor. Hem deülkenin tüm genelinde iktidar› ele geçir-menin efli¤inde. Dünyan›n çat›s›ndaki budevrim dünya halklar›na gülümsüyor. Veuzak olmayan bir gelecekte Nepal YeniDemokratik Devlet’i kuraca¤›n›n mufltu-sunu veriyor.

Hindistan’da önemli geliflmeler oldu.Bu ülkede Halk Savafl› geçmifl y›llaraoranla daha bir ivme kazand›. Bu ülkedeHKP (ML) Halk Savafl› ile MKM(MaoistKomünist Merkez)’nin birli¤i sa¤lamas›(birlik kendi içinde baz› ciddi ideolojikproblemler tafl›sa da) olumlu bir geliflmeolarak tarihe geçti. Bu iki örgütün birliksonras› devlete yönelik ciddi askeri sald›-r›lar›n›n devam etmesi ise apayr› olumlubir geliflmedir.

Peru’daki Halk Savafl›nda geçmifl ony›la oranla ciddi bir toparlanma gözük-

mektedir. Ve bu toparlanmaya koflut ola-rak da düflmana yönelik ciddi askeri sald›-r›lar düzenlenmektedir.

Filipinlerde Halk savafl› kendi mevzi-lerini koruyarak devam etmektedir.

Küçük burjuva önderli¤i halk hareket-lerinin bafl›n› Kolombiya çekmektedir.FARC, önemli ve büyük bir politik gücesahip, fakat küçük burjuva ideolojik yap›-s›ndan dolay› iktidar› alamadan sistemleuzlaflmaya giriyor. Bu durum 1960’lardanbu yana Kolombiya da bir kaç kez tekrar-lanm›flt›r. Bu örgüt ve cephe örgütlenmele-ri daha çok Kastrocu küçük burjuva ide-olojik çizgiden hereket etmektedirler. La-tin-Amerika’daki s›n›f özneli devrimci ha-reketler içerisinde ve politik olarak etkiliolan hareketlerin hemen hepsi (PKP veKolombiya’daki küçük bir Maoucu grupgibi parti ve örgütler hariç) Kastrocu çizgi›fl›¤›nda hareket etmektedirler. Ve bu hare-ketlerin hiç biri iktidar› almadan düzenleuzlaflarak onun yede¤ine düflerek tasfiyecirol oynam›fllard›r. Latin Amerika ülkele-rinde TUPACAMARO diye ifade edilenörgütlenmelerin tümü güzergahta hareketetmifltir. Peru’dan Honduras’a kadar buçizgide yürümüfllerdir.

Enver Hoca’n›n revizyonist-troçkistçizgisini takip eden partilerin hemen hep-si ise (ülkemizdeki bir-iki örgüt hariç) bi-rer yasalc›-tasfiyeci parti haline dönüfl-müfllerdir. Bu çizgi do¤rultusunda yürü-yen partilerin kendi ülkelerinde politik et-ki gücü oldukça zay›ft›r. En etkili olanla-r›n bafl›n› Ekvator çekmektedir.

Troçkizm dünya çap›nda nüfuz alan›n›Rus sosyal emperyalizminin kendi yüzün-deki maskeyi atmas› ve di¤er demokratik-Sosyalist ülkelerin kapitalizme restorasyonsüreçlerini aç›ktan tamamlamas›yla birlik-te ilk y›llarda belli bir geliflme kaydetmiflolsa da ancak son y›llarda bu geliflim sey-rini kaybetti. Ve geriledi. Bu çizginin poli-tik bak›mdan en güçlü oldu¤u ülkelerin ba-fl›nda ise Arjantin gelmektedir.

19

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Dünyan›n k›rlar› dedi¤imiz As-ya, Afrika ve Latin Amerika ülke-

lerinde s›n›fsal kurutulufl mücade-lesi aç›s›ndan öne ç›kan ülke ise

Nepal’dir. S›n›fsal kurtulufl özneliak›mlar içerisinde öne ç›kan hare-ketlerin bafl›n› ise Maoist Partilerönderli¤inde yürütülen Halk Sa-

vafllar› çekmektedir. Nepal’da Ma-oistler önderli¤inde yürütülen

Halk Savafl› 2004 y›l›nda da enöne ç›km›fl s›n›fsal kurtulufl hare-

keti olarak varl›¤›n› sürdürdü.Hem de daha ileri mevziler kaza-

narak ilerledi. Savafl stratejik sald›-r› aflamas›nda seyrediyor. Kral›n

askeri darbesinin gücü de bu mü-cadelenin ve kazan›lm›fl mevzile-

rin h›z›n› kesmeye yetmeyecektir.Savafl, emin ad›mlarla ilerliyor

Page 18: Sınıf Teorisi - Sayı 10

K›sacas›, Marksizmden etkilenmifl amaona yabanc› ideolojik ak›mlar içerisindedünya çap›nda hala da hakimiyetini sürdü-ren yasalc›-reformist ak›mlard›r.

‹deolojik ak›mlar içerisinde geliflmekteolan ak›m ise MLM ak›md›r. Bu ideolojikak›m uluslararas› düzlemde gün geçtikçe po-litik nüfuz alanlar›n› daha bir geniflletiyor.Bu genifllemenin birinci ve temel aya¤›n›Maoist ak›mlar›n DEH gibi bir çekirdek ör-gütü oluflturmalar› ve bunun çizgisi etraf›n-da ideolojik netliklerini sa¤lam›fl olmalar›iken, di¤er aya¤›n› ise Peru, Nepal, Filipin-ler, Hindistan, Türkiye-Kuzey Kürdistan gi-bi yar›-sömürge yar›-feodal ülkelerde halksavafl›n›n geliflerek boyutlanm›fl olmas›oluflturmaktad›r.

Uluslararas› genel çizgide netlik sa¤la-mak hiç flüphe yokki tek tek ülkelerde dev-rim mücadelesini daha emin ve kal›c› birflekilde ileri tafl›r. Bir baflka ifadeyle ideolo-jik bak›fl aç›n net de¤ilse yürütece¤in birsavaflta kör topal yürür.

Kuruluflu itibar›yla 20 y›ll›k bir tarihesahip olan Devrimci Enternasyonalist Ha-reket (DEH)’in geldi¤i aflama küçümsen-memeli. fiüphesiz ki bu örgütlülük henüzuluslararas› düzlemde bütün ülkelerde ör-gütlenmifl de¤il. Dünyan›n ço¤unluk ülke-sinde henüz MLM komünist partiler teflek-kül etmifl de¤il. Maoistlerin parti ve örgütolarak örgütlendi¤i ülkelerin isimlerini ka-ba taslak sayarsak flunlard›r:

Nepal, Hindistan, Peru, Bengladefl, Af-ganistan, ‹ran, Türkiye-Kuzey Kürdistan,‹talya, Fransa, Almanya, ABD, Kanada,Kolombiya ve daha bir çok ülkede grup veçevre fleklinde örgütlenmenin oldu¤u ülke-lerden sözedilebilir.

Ayr›ca DEH örgütlülü¤ü içerisinde yeralmayan fakat çizgisi bak›m›ndan ona ya-k›n olan bir k›s›m partilerin de (Filipin KP,TKP/ML gibi) oldu¤unu da belirtelim. Buuzakl›k, söz konusu örgüt ve partilerdenkaynakl›d›r. DEH ve Maoizme yaklafl›mla-r›ndaki eklektik görüflleri, onlar› halihaz›r-da DEH ve çizgisinden uzak tutmaktad›r.

Daha öncede vurgulad›¤›m›z gibi Ma-oist ak›mlar güçlenmektedir. Dünya çap›n-da hakim ve ayn› zamanda geliflmekte olanesas ak›m devrim ak›m› oldu¤u gibi s›n›fsavafllar›ndaki yükseliflte bir kaç y›l öncesi-ne k›yasla daha da yükselifl göstermektedir.

ABD, dünya halklar›n›n bafl düflman›olarak varl›¤›n› devam ettiriyor. Gidiflat da-ha uzun y›llar dünya jandarmal›¤›n› kimse-ye b›rakmayaca¤›n› gösteriyor.

Marksist görüntülü ideolojik ak›mlariçerisinde en tehlikeli olan ak›m refor-mizmdir. Dolay›s›yla okun sivri ucunu re-formizme yöneltmeliyiz. Dini-islami ide-olojiyi kendisine rehber alan gerici feodalideolojilere karfl› mücadeleyi de küçümse-memeliyiz. Bu ak›mlar ve mücadeleleri si-yasi olarak kendi ba¤r›nda her ne kadar an-ti-emperyalist özellik tafl›sa da ideolojikaç›dan oldukça gericidirler. Ki söz konusuhareketler Marksizm kaynakl› sol kategori-de de¤erlendirilemez. Ayn› durum di¤ermilliyetçi burjuva hareketler için de geçer-lidir. Hiçbirisi sol kategoride ele al›namaz.Sol kategorideki hareketler ancak mevcutiktidar› de¤ifltirmeyi hedefleyen ve kendisi-ne nihai olarak komünizmi hedef alanMarksizmden etkilenmifl hareketler olur.Yoksa ulusal Pazar› için, daha do¤rusuuluslara göre örgütlenmeyi esas alan bir ha-reket sol hareketler kategorisinde de¤erlen-dirilmez. Çünkü onun program› ve hareketçizgisi biçimde de olsa komünist de¤il. Fa-kat bu, o hareketin devrimci ve ilerici ka-rakter tafl›mad›¤› anlam›na gelmez. Dev-rimci ve ilerici karakter tafl›mak farkl› solkategoride yer almak farkl›d›r. Birisi direktolarak Marksizm ve ideolojiyle iliflkili söy-lem iken di¤eri siyasi durufl ve tutumlarlailiflkilidir. Bir hareket ideolojik çizgisi ba-k›m›ndan reformist ve revizyonist olabilirama siyasi olarak devrimci güçler içerisin-de yer al›r-alabilir. Ya da reformist-revizyo-nist olan bir parti belli tarihi-siyasi koflullaralt›nda karfl›-devrimci de olabilir. Ayn› du-rum ulusal hareketler için de geçerlidir. Ya-ni ulusal burjuva hareketlerde kendi içinde

20

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 19: Sınıf Teorisi - Sayı 10

devrimci ve reformist diye ikiye ayr›l›r.

Günümüzdeki ulusal hareketlerin he-men hepsi, özellikle de geriye dönüfllerdensonra sosyalizmin güçlerine yak›n durmak-tan çok emperyalist ve gerci devletlere da-ha fazla yak›n durmakta ve onlarla uzlaflmayollar›n› aramaktad›rlar. Kendisiyle do¤ru-dan çeliflkili olan güçler d›fl›ndakilerle “de-nize düflen y›lana sar›l›r” misali erken uz-laflma yollar›n› ararlar. PKK ve Kongra-Gel’in 1990 sonras› uzlaflmac›l›¤›n› h›zlan-d›rmas›n› uluslararas› geliflmelerden ayr›düflünmek, diyalektik bir yaklafl›m olmaz.PKK, 1990 öncesi Rusya sosyal emperya-listte olsa ona çok güveniyordu. PKK, Rus-ya’y› soyalist de¤erlendiriyor, onun iflgalcihareketlerini “sosyalizm” ad›na yap›yor di-ye destekliyordu. Ne zamanki Rusya Gor-baçov’la birlikte yüzündeki maskeyi ç›kar-d›, iflte o zaman PKK’de kuruluflu itibar›y-la kendi ba¤r›nda tafl›d›¤› reformist ideolo-jik hatt›n› daha da derinlefltirdi. Ve bu kezAvrupa-ABD emperyalist kap›lar›n› çala-rak destek bulman›n yollar›n› arad›. Bu,ciddi bir ideolojik sorundur. ‹deolojik alan-daki uzlaflmac›l›k siyasi alanda do¤al ola-rak erken k›r›lma ve teslimiyeti getirir.Kendi ba¤›ms›z siyasi gücüne ve gerçekdostlar›na güvenmek yerine d›fl-gerici em-peryalist güçlere güvenerek siyaset yapma-n›n sonucu da pek tabii ki Kongra-Gel’indurdu¤u yer olur. Ki bu çizgi terkedilmedi-¤i, özellikle de Apo’dan devrimci anlamdakopuflu sa¤lamad›klar› müddetçe daha daolumsuzlu¤a evrilecektir. O durumda sade-ce ideolojik olarak de¤il, siyasi olarak dareformist olup ç›kacaklard›r. E¤ilim onado¤rudur.

Ülkede

Ülkede ekonomik durum hiç iyi gitmi-yor. Tam tersine her geçen gün daha da kö-tülefliyor. Hükemitn “ekonomi iyileflti”söylemleri kocaman bir demagoji ve palav-radan ibarettir. Bir ülkenin ekonomisininiyileflmesinin en belirgin özelli¤i o ülke

halk›n›n gelir da¤›l›m›ndaki ald›¤› paylaorant›l›d›r. Al›m gücü her geçen gün düflü-yor. YTL; ise göz boyamaktan öte bir an-lam ifade etmiyor. ‹fade etmedi¤i gibi hal-k›n cebini daha da kötü etkiledi. Bu durumt›pk› AB üyesi ülkelerin kendi ulusal para-lar› yerine 2002 y›l›nda Euro’ya geçiflinebenzedi-benziyor. Her fleyi bir kenara b›ra-kal›m ulusal paralardan Euro’ya geçiflle na-s›l ki halk›n ekonmik durumu düfltü,YTL’ye geçiflle de ülke halk›n›n ekonomikdurumunda iyileflme de¤il kötüleflme oldu.Küsurlu kurufllar›n halka geri verilmedi¤i-ni, düz hesaplarla halk›n cebindeki parala-r›n çekildi¤ini pazarda-ma¤azada al›veriflyapan halk›m›z çok iyi bilir. Bunu da birkenara b›rak›yoruz. Son bir y›lda, yani2004 y›l› itibar›yla bu ülke insan›n, dahas›yeni do¤an bir bebe¤in 2003 y›l›na oranladaha fazla borçland›r›ld›¤›n› söylersek,orada milli gelirdeki art›fl›n de¤il düflüflünoldu¤unu herkes anlar.

Bu hükümet ifl bafl›na geldi¤inde kiflibafl›na düflen borç miktar› 3086 dolarken,bu miktar 2004 y›l› itibar›yla 4200 dolar ol-mufltur. Yani iki y›l içerisinde kifli bafl›nayaklafl›k 1200 dolar daha fazla borçlanmaalt›na girilmifltir. Bu, TC tarihi boyunca re-kor borçlanma olarak de¤erlendirilmekte-dir.

Emperyalistlere, IMF ve dünya bankas›gibi emperyalist sermaye kurulufllar›naolan d›fl borç miktar› 35.4 milyar dolar,

Açl›k s›n›r› 514 milyon TL,

‹flsizlik resmi rakamlara göre % 13,gayriresmi % 20’nin (do¤ru olan budur.Çünkü hükümet kendisini iyi göstermekiçin gerçek rakamlar› gizliyor) üzerinde,

Tar›m ve köylülük her geçen gün tambir çöküfl yaflayarak yoksullaflmaktad›r.

Küçük ve orta ölçekli esnaftan binlerce-sini iflas ederek yoksullaflm›fl;

2004 itibar›yla 17271 küçük esnaf dük-kan› ve 7600 flirket kapanm›flt›r.

Borcuna borç ekleyerek ve bu borcu dadaha yüksek faizlerle emperyalist devletle-

21

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 20: Sınıf Teorisi - Sayı 10

re ödemeye çal›flan bir ekonominin iyileflti-¤ini ve iyi oldu¤unu söylemek için insan›nya politikadan anlamamas› ya da burjuva-zinin kiral›k kalemflörü olmal›d›r. Emper-yalizme göbekten ba¤›ml› bir ekonominingeliflece¤ini ve bunun da halk›n refah›n›yükseltece¤i tezini, emperyalist ideologlarve ulusal bak›mdan ihanetçiler d›fl›ndakimse savunamaz. Halk›m›zn geri kesimiburjuvazinin ekonomi politikalar›ndan an-layamad›¤› için devlet ve onun siyasi alan-daki borazanlar› siyaseten daha fazla yalanve demagoji yapabiliyor. Halk kitlelerinimanipüle edebiliyor. Halk›m›z›n önemli birkesimi sisteme alternatif politik önderliktenyoksun oluflu ve geçmifl hükümet krizlerin-den çok çektikleri için bu hükümetin yap-t›klar›n› sineye çekmeye çal›fl›yor. Yoksamemnun olduklar›ndan de¤il. flüphesiz hal-k› hükümet lehinde en çok manipüle edenbir kurum da yaz›l› ve görsel kompradormedyad›r.

Açl›k, h›rs›zl›k, fuhufl, sokak çocuklar›gibi toplumsal olaylar›n her geçen gün 盤gibi büyümesi bu sistem ve hükümetin eko-nomisinin iyi yolda oldu¤unu de¤il, kötüyolda oldu¤unu gösterir.Bu tür toplumsalolaylar›n 盤 gibi büyümesinin bir nedenivarsa o da sistemin mevcut ekonomik, siya-si ve kültürel yap›lanmas›d›r. Burjuva ide-ologlar› ve medyas› ekonomik tabloyu nedenli toz pembe bir flekilde göstermeye ça-l›fl›rsa çal›fls›n ancak bu yalan balonlar› hergeçen gün biraz daha patlayarak siyasi tep-kilere yol aç›yor.

Ekonominin iyi gitmedi¤i bir yönetimpekala siyasi erkini de iyi yönetemez. Evethala hükümet düzleminde de olsa belli birsiyasi istikrar söz konusu. Ki 2004 yerel se-çimlerinde oylar›n› art›rmas› da bunu gös-teriyor. Ancak vurgulamal›y›z ki bu oy ar-t›fllar› mevcut hükümetin ekonomik ve si-yasi alanda iyi fleyler yapt›¤›ndan de¤il,halk›n do¤ru bir önderlikten yoksun olu-flundan kaynaklad›r. Ki seçim tarihlerinebir bakal›m bir o partiye bir bu partiye oyak›fl›n›n sa¤lanmas›n›n ana nedeni alterna-

tifsiz olufllar›d›r. yoksa bu ülkenin gelmiflgeçmifl sistem partisi, hükümet ve iktidar-lar›n›n halka verdi¤i daha fazla sömürü vezulümden baflka bir fley de¤il. Ayn› durumAKP ve hükümeti için de geçerlidir. Dola-y›s›yla, yani bu sistemsel gerçeklikten do-lay›d›r ki bu hükümet ve partinin ömrü deuzun sürmeyecektir.

Hükümet Avrupa Birli¤ine üyelik nok-tas›nda 17 Arayl›k 2004 günü 3 Ekim2005'te bafllamak üzere "müzakere tarihi"ald›.. Ve bunu zafer sarhofllu¤uyla kutlama-ya çal›flt›. Fakat dü¤ün-bayram flenlikleripek uzun sürmedi. Çünkü gerek AKP için-de gerekse di¤er parti ve hakim s›n›f klikle-ri aras›nda 17 Aral›k zirvesini pekte olum-lu karfl›layanlar olmad›. Hakim s›n›flar›nMHP’sinden di¤er CHP’sine kadar tümparti ve klikleri AB üyeli¤ini hareretle sa-vunuyor, fakat gerek hükemete muhalefetbab›nda gerekse Kemalist devlet ve Misak-› Millicilik bab›nda karfl› ç›kt›¤› noktalar dasözkonusudur. Örne¤in, Kuzey K›br›s soru-nu çözülmeden Güney K›br›s'›n tan›nmas›,“Kürt, alevi ve az›nl›klar” sorunu, “tamüyelik de¤il özel statü”, "serbest dolafl›mhakk›n›n tan›nmamas›" gibi önemli politikkonularda yo¤un çeliflkiler sözkonusudur.Bu çeliflkili durum AKP ve hükümetiniönümüzdeki süreçte siyasi olarak daha dazorlayaca¤a benziyor.

Hükümetin ve partinin kendi içinde sa¤-lad›¤› iki y›ll›k balay› süreci de h›zla bitme-ye do¤ru yüz tuttu. Turizm bakan› Erkanmumcu ve onu takip eden bir kaç milletve-kilinin hükümetin icraatlar›n› ve AKP’yielefltirerek istifa etmesi ve yeni parti aray›fl-lar› içerisinde olmas› gibi geliflmeler hükü-metin kendi içindeki klik dalafl›n›n daha dak›z›flaca¤›n› gösteriyor.

Türban vb. sorunlar da hükümeti veAKP içi kanatlar çat›flmas›n› zorluyor. Bi-lindi¤i gibi AKP, 3 Kas›m seçimleri önce-sinde “hükümet olunca türban sorununuçözece¤iz” vb. yalan üzerine kurulu propa-gandalar› sonucu oldukça fazla oy topla-m›flt›. Aradan iki y›l geçti ama sözünü yeri-

22

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 21: Sınıf Teorisi - Sayı 10

ne getirmedi. Dolay›s›yla busözkonusu taban AKP’yi, dahado¤rusu ‹slami milli görüflçükanat AKP’yi zorluyor. Ayn›flekilde 1 Mart tezkeresi veFelluce katliam›na karfl› gerekbaflbakan gerekse AKP millet-vekillerinin “flehit”, “soyk›-r›m” vb. gibi ifade ve tutumlaralmas› da ABD ile hükümetaras›nda ciddi so¤ukluklar ya-ratm›fl durumda. Bu da sadeceABD’yi de¤il gerek AKP için-deki gerekse ABD’ci di¤erklikleri rahats›z etmektedir. Kison zamanlarda ABD emper-yalist kalemflörlerinin AKP vehükümet karfl›t› yaz›lar yaz-mas› bunun göstergesidir.

Dahas› ABD, ülkede yük-selen anti-ABD’ci bilinçtenoldukça rahats›z. Bundan sa-dece ABD rahats›z de¤il, onunülkedeki paral› yazarlar› veklikleri de rahats›z. ABD flu andurumu kendi lehine nas›l çe-virece¤inin hesab›n› yap›yor.Bunun için önce yerli kiral›kulusal hain kalemflörlerinidevreye sokuyor. Arkas›ndangörsel bas›n arac›l›¤›yla “anti-ABD’ci” kampanya ve yükse-lifli durdurmak için tart›flmaplatformlar› düzenlemek içindü¤meye basm›fl durumda.Son bir kaç haftad›r görselmedyada bunun yo¤un tart›fl-malar› yap›lmaktad›r. ABD bugidiflat› durdurmak için heryola baflvuruyor. Bu araçlar-dan birisi de yerli televizyonkanalar›ndan birisini do¤rudankullanmak için yasa ç›kartmabask›s›n› uyguluyor.

Evet AKP ve hükümetesasta bütünlü¤ünü koruyor.Mevcut durumda olas› bir ge-

nel seçim olsa tek bafl›na hü-kümet olma olas›l›¤› çok yük-sek olmasa da var. Ki bu du-rum AKP kurmaylar› taraf›n-dan da tart›fl›l›yor. Daha fazlateflhir olmadan bir erken seçimdüflünüyorlar. Çünkü önümüz-de gerek ekonomik gerekse si-yasi bak›mdan AKP ve hükü-metini çok zor dönemler bekli-yor. AKP’nin söz konusu so-runlar› çözmesi de zor. Çelifl-kiler daha da derinleflecek. VeAKP teflhir olacakt›r. Dolay›-s›yla yeniden hükümet olmas›veya en az›ndan parlamentodaço¤unlu¤u sa¤lama olana¤›n›yitirecek. Hatta parti olarak bi-le siyasi sahneden silinebilir.Bunun için AKP bu süreci ya-flamadan erken seçim hesapla-r› yapmaktad›r.. Tabii bu hesapiçerisinde Tayyip’i Cumhur-baflkan› yapmada var. Haz›rAKP parlamentoda Cumhur-baflkan› seçecek ço¤unlu¤a sa-hipken Tayyip de cumhurbafl-kan› olmak ister. Tabii ki bunahakim s›n›flar, özellikle de or-du kanad› müsaade ederse.Tayyip o durumda Sezer son-ras›n›n cumhurbaflkan›d›r di-yebiliriz.

Hakim s›n›flar›n TUS‹ADkanad› hükümeti ekonomi-po-litikalar›n› özellefltirme ve ABgibi konularda “a¤›r” gitti¤inedair elefltirmeye bafllad›.AB’ye üyelikte ifli yavafl ald›-¤›, “müzakareci” vb. heyetinhenüz atanmamas› konusundaelefltirilerini aç›ktan dillendir-diler. Onlar›n seçim vb. kayg›-lar› olmad›¤› için emperyalistefendilerinin buyurduklar› po-litikalar› bir an önce uygulan-mas›n› isterler. Daha fazla ba-

23

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

AKP d›fl›ndakidi¤er düzen par-tileri henüz AKPve hükümetine

alternatif olacakbir güce sahip

de¤iller. ÇünküAKP’nin politika-lar› yerine koya-caklar› yeni poli-tikalar yok. Art›

olarak di¤er par-tiler hükümet ol-

duklar› dönem-lerde y›prand›k-

lar› için güçlümuhalfette yürü-

temiyorlar. fiudönem sar›ld›k-

lar› daha çokK›br›s vb. sorun-

lard›r. Ki o daAB’ye karfl› ol-

duklar›ndan kay-nakl› de¤il, K›b-

r›s’taki iflgalcistatülerini koru-mak ve AB’dentaviz koparmak

içindir

Page 22: Sınıf Teorisi - Sayı 10

¤›ml›l›k için daha h›zl› ekonomik ve siyasikararlar al›nmas›n› isterler. Fakat hükümet-ler için durum ayn› de¤il. Çünkü partilerinseçim kayg›lar› var. Seçim dönemlerindehalka bir çok vaatlerde bulundular.Yenidenseçilme kayg›lar› oldu¤u için do¤rudan ka-muoyunu karfl›lar›na almak istemez-ler.Onun için emperyalist efendileri ve yer-li hakim s›n›flar›n dayatt›¤› kararlar› hemenuygulamazlar. Yavafl yavafl uygularlar. Ta-bii ki bir de bu politikalar›n karfl›s›nda halkmuhalefeti güçlü ise o zaman istedikleri ya-salar› daha uzun ve zorlukla ç›kartabilirler.

‹flin bir baflka boyutunu da klikler aras›çeliflkinin kendisi oluflturmaktad›r. Örne¤indevlet merkezli Kemalist politikalar› bir-den bire ve k›sa sürede de¤ifltirmelerimümkün olmaz. Bunun karfl›s›nda ordununbir kanad› ve kat› Kemalist parti olan CHPgibi parti ve onun temsil etti¤i hakim s›n›fklikleri sözkonusudur. Bu çeliflki ve sorun-lar önümüzdeki süreçte de devam edecek-tir.

AKP d›fl›ndaki di¤er düzen partileri he-nüz AKP ve hükümetine alternatif olacakbir güce sahip de¤iller. Çünkü AKP’nin po-litikalar› yerine koyacaklar› yeni politikalaryok. Art› olarak di¤er partiler hükümet ol-duklar› dönemlerde y›prand›klar› için güç-lü muhalfette yürütemiyorlar. fiu dönem sa-r›ld›klar› daha çok K›br›s vb. sorunlard›r.Ki o da AB’ye karfl› olduklar›ndan kaynak-l› de¤il, K›br›s’taki iflgalci statülerini koru-mak ve AB’den taviz koparmak içindir.

Merkez sa¤ faflist partiler da¤›n›k. Hiçbirisi de anti-emperyalist olmad›¤› gibi an-ti-AB’ci de de¤il. MHP’nin zaman zamanç›k›fl yapmas› tamam›yla taban›n bask›lan-mas› sonucudur. Yoksa MHP’nin kendiside 1990-2002 y›llar› aras› hükümet döne-minde en koyu AB’ci ve AB kanunlar›n›nalt›na imza atan uflak bir partidir.

Ayn› durum merkez sol faflist partileriçin de geçerli. Bunlar›n hiçbiri de AB kar-fl›t› partiler de¤il. CHP’den SHP’ye kadarhepsi de AB çizgisinde yürümektedirler. Vede koyu AB’cidirler. Baz› noktalarda sesle-

rini ç›karmalar› ise tamam›yla KemalistMisak-i Millicilik ve devlet politikalar›n-dan kaynakl›d›r. Bir kez daha vurgulama-m›z gerekir ki Kemalist devletçilik konu-sunda merkez sol partiler sa¤ merkez parti-lerden daha tutucu ve gericidirler.

Bu kesim içerisinde de yeni parti aray›fl-lar› söz konusu. Deniz Baykal’›n bafl›n›çekti¤i CHP’de yeni kopufllar ve bu kopufl-lar sonucu yeni parti kurma aray›fllar› söz-konusudur. Mantar gibi düzen partisi üre-mektedir.

Bu da hakim s›n›flar›n siyasi ba¤lamdamevcut iktidarlar›n› istedikleri gibi yönete-memelerinin göstergelerinden birisini olufl-turmaktad›r. Ki bu durum sadece partilerleba¤›nt›l› de¤il mevcut devlet sisteminin1923 y›l›ndan bugüne kadar kuruluflunayön veren Kemalist ideolojik-siyasi çizgi-sinden kaynakl›d›r. Öyle ki bir çok yasayla,AB’ye üye olma aya¤›yla da olsa Kemalistdevlet çizgisi önemli derecede parçaland›diyebiliriz. Fakat Kemalist devlet çizgisibaflta devletin anayasas› olmak üzere halada üçlü (yasama, yürütme ve yarg›) aya¤›nyönetilip yönlendirilmesine karakterinivermektedir. Bu konudaki hakim s›n›f klik-leri aras› çeliflkiler önümüzdeki süreçte dedevam edecektir. Hatta bu çeliflkinin kendi-si AB’ye üyeli¤i redde kadar da götürebilir.Bu olas›l›k var.

Bu durum kendi içerisinde farkl› neden-lerle de olsa ancak nesnel olarak AB karfl›t-l›¤› cepheyi geniflletecektir. Bu ba¤lamdave her nedenle olursa olsun Kemalist kli¤inAB karfl›tl›¤› söylem ve olas› tepkileri ABkarfl›t› anti-emperyalist kampanyalar›n ifli-ne yarayacakt›r. Bu, nesnel olarak böyledir.Bu durum farkl› sözkonusu parti ve s›n›f-larla ittifak yapmak farkl› fleydir. Bunlar›birbirine kar›flt›rmamal›y›z. Sözkonusu s›-n›f ve partilerle devrimimizin mevcut afla-mas›nda herhangi bir ittifak iliflkisine giri-lemez. Hepsi de stratejik s›n›f düflmanlar›-m›zd›r. Bu ittifak politikas› sadece düzenpartileri için geçerli de¤il, orta burjuva sa¤-sol kanat partilerinden baz›lar› için de ge-

24

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 23: Sınıf Teorisi - Sayı 10

çerlidir. Örne¤in milli burjuvazinin sa¤ ka-nad›n› temsil eden Refah partisi veya günü-müzde ulusalc›l›k ad› alt›nda daha çok ordueksenli politika yürüten ‹flçi Partisi (‹P) içinde geçerlidir. Örne¤in bir ÖDP gibi AB’yeüyeli¤i savunan partilerle de do¤al olarakanti-AB kampanya yürütülemez. Keza DE-HAP gibi partilerle de ayn› düzlemde kam-panya yürütmenin koflullar› yoktur.

K›sacas›, AB üyeli¤i vb. gündemlerlehalk›n bilinci kuflat›l›p buland›r›lmaya çal›-fl›l›yor. Denilebilinir ki ne kadar anti-ABD’ci tepki varsa tersinden de o kadarAB’ye sempatiyle yaklafl›l›yor. Hakim s›-n›flar ve kimi orta burjuva partiler y›llard›rAB rüyalar›yla yat›p kalk›yor. Bu yat›p kal-k›fllar hiç flüphesiz ki kitlelerin genifl kesi-mini etkiliyor. AB üyeli¤ine adeta kurtuluflgözüyle yaklafl›l›yor. Bunun ideolojik pro-pagandas› alabildi¤ine yayg›n ve yo¤un birflekilde yap›l›yor. Kitleler mevcut sisteminekonomik ve siyasi bask›s›ndan kurtulmas›için AB sistemi fl›r›nga ediliyor. Tamam birABD gibi ortada Irak’›n iflgali ve türk ordu-sunun kafas›na çuval geçirme yok. Bu an-lamda AB’nin hegemonyas› derinden vesessiz bir flekilde ülkeyi ve kitleleri kuflat›-yor. T›pk› flekere bulanm›fl mermi gibi. Da-ha önce belirttik ki AB tart›flmalar› önü-müzdeki süreçte daha da yo¤unlaflacak.Komünist ve devrimci güçler Irak iflgali vesonras›nda Anti-ABD’ci kampanyalardaepeyice etkili oldular. Baflta iflgalin etkisiolmakla birlikte bu devrimci aktiviteler an-ti-ABD’ci bilinci gelifltirmede tayin edicioldu. Bu önemli seviyeyi daha da ileri tafl›-mak gerek. ABD karfl›t› bilinci AB karfl›-s›nda da yakalayabiliriz. Az önce belirtti¤i-miz dezavantajlar olsa da bunu yaratmakmümkündür. Bu konuda genifl ittifakl› veuzun süreli kampanyalar sürdürülebilinir.Aç›lan kampanya ile yetinmemeli, tam ter-sine bunu bir ön ad›m olarak ele almal› veuzun y›llara yaymal›y›z. Anti-AB’ci, dahado¤rusu yukar›da alt›n› çizdi¤imiz güçlerd›fl›nda kalan tüm parti ve örgütlerle genifl

cepheli ve merkezi bir AB kampanyas› yü-rütmenin koflullar› mevcuttur. Güçleri bir-lefltirmek için özel çaba harcanmal›. Eylemve ittifaklar konusunda genel perspektifi-miz belli. Dolay›s›yla ayn› fleyleri tekrarla-mayaca¤›z.

Bu süreç bir yandan anti-AB bilinci ge-lifltirirken di¤er yandan birlikte ifl yapma vedevrimci hareketin daha bir derlenip topar-lanmas›n› sa¤layacakt›r. Irak iflgali devrim-ci hareketin nefes al›p toparlanmas› içinönemli bir avantaj oluflturdu. Dolay›s›ylabaflta komünistler olmak üzere tüm devrim-ci hareket do¤an f›rsatlar› kaç›rmamal›d›r.Bunu devrim lehine kullanmal›d›r. Zatenönderlik denen fley de devrim için do¤anf›rsatlar› do¤ru ve yerinde de¤erlendirmekde¤il midir?

Devrimci harekette önemli bir toparlan-ma oldu¤u göze çarpmaktad›r. Ki devrimcidurumda da gözle görülür bir yükselifl vedinamizm söz konusu. Devrimci durum da-ha da iyiye do¤ru gidecektir. Yukar›da orta-ya koydu¤umuz ekonomik koflullar bunudaha da elveriflli k›lacakt›r.

Devlet her ne kadar reformist-tasfiyeci-lerin önünü belli boyutlarda açsa da, ancakbilinmelidirki bu politik aç›fllar geçicidir.Çünkü bu ülkede devrimin objektif koflul-lar› daha çok komünist ve devrimci parti veyap›lanmalar›n lehinedir. Mevcut feodalburjuva sistemin güçsüz ekonomik durumuve demokrasi d›fl› faflist rejimden dolay› re-formlar yap›lmas›na müsait de¤il. Evetdevlet bu güçlerin önünü baz› dönemler aç-maya çal›fl›yor. Bu durum farkl› fakat re-formlar yap›lmas› farkl›d›r. Reformist-tas-fiyecili¤in devrimci-ilerici kitle üzerindehala da ciddi etkisi var. Fakat bu, bu kuflat-man›n etkisi her geçen daha fazla k›r›lmak-tad›r. Bu k›r›lma devrimci durumun yüksel-mesi ve Maoist hareketin Halk savafl›n›yükseltmesi durumunda daha güçlü bir fle-kilde k›r›lacakt›r. Ki önümüzdeki süreç bu-nu k›rman›n daha güçlü dinamizmini kendi

25

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 24: Sınıf Teorisi - Sayı 10

içinde tafl›yor. Gerilla savafl›n› bir kenarab›rakal›m. ‹zmit-SEKA iflçilerinin yakt›¤›devrimci atefl bu ülke iflçi s›n›f› ve halk›için büyük bir meflaledir. Yeterki baflta bizMaoistler olmak üzere devrimciler objektifkoflullar›n bilimsel analizini yaparak bun-dan do¤ru sentezlere vars›n. En önemlisi desubjektif güçlerini do¤ru ve yerinde hare-kete geçirebilsin. K›sacas› geliflmelerin yö-nü devrim ve komünistlerin lehinedir. Buf›rsatlardan do¤ru bir flekilde yararlanmak,biz Maoistler aç›s›ndan daha önemlidir.Çünkü di¤er devrimci hareketlere oranlaçok büyük avantaj›m›z var. Her fleydenönemlisi ulusal ve uluslararas› ideolojik-si-yasi çizgimiz bilimsel, do¤ru ve nettir. Bu-nun uluslararas› düzlemde yaflanm›fl somutsahalar› da var. Nepal, Peru, Hindistan, Fi-lipinler ve daha bir çok ülkede yürütülenHalk Savafllar› bunun somut kan›t›d›r. Onedenle ülkemizdeki Maoist hareketin herzamankinden daha fazla koflullar› mevcut-tur. Bu ba¤lamda Kaypakkaya’n›n 1972’deortaya koydu¤u Komünist Manifesto dünegöre daha fazla yolumuzu ayd›nlat›yor. Bu-gün yap›lmas› gereken ana görev Kaypak-kaya çizgisinde daha sebatl› ve kararl› birflekilde halk savafl› prati¤ine yüklenmek,onun ilkelerine sar›lmak ve da¤›n›k durum-daki Maoist güçleri bir çat› etraf›nda derle-yip toparlamakt›r. Bu görev lay›k›yla yeri-ne getirildi¤i durumda reformist-tasfiyeci-li¤in politik-ideolojik etki gücü uzun sür-mez. Bu tür çizgiler her zaman olur. Fakattoplum üzerindeki nüfuzlar› devrimci duru-mun geriledi¤i, devrimci hareketin ise da-¤›n›k ve iyi olmad›¤› dönemler kadar etkigüçleri olmaz. Tam tersine bu güçler dev-rimci durum ve hareketin geliflmesi duru-munda sisteme daha fazla yaklaflmak yeri-ne ondan uzaklaflmaya do¤ru meyil göste-rirler.

Dünyada oldu¤u gibi ülkemizde de ide-olojik mücadelede okun sivri ucunu yasal-c›-tasfiyeci reformistlere yöneltmeliyiz.

26

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 25: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Devrim Cephesini Zay›flatan

Hastal›k: Grupçuluk

Emperyalizmin en etkili si-lah› hangisidir? Büyükekonomik gücü, devasa sa-vafl teknolojisi vb maddiolgular m›? yoksa, enter-

nasyonal proletarya ve dünya halklar›nakarfl› kulland›¤› “böl-parçala-yönet” stra-tejik politikas› m›d›r? Elbette ekonomikgücü ve devasa savafl teknolojisi, küçüm-senecek fleyler de¤ildir. Ama bunlar, do¤rubir politika ile kuvvetli bir yumruk halinegetirilmifl ezilen milyonlar karfl›s›nda ye-nilmeye mahkumdurlar. Yoksul ama güçlü

bir yumruk fleklinde birleflmifl Vietnamulusu, dünyan›n en büyük ekonomik ve as-keri gücüne sahip ABD emperyalizminiyenilgiye u¤rat›p bu gerçekli¤in en çarp›c›örne¤i olarak tarihe not edilmedi mi? Do-lay›s›yla bu konuda baflka örnek vermeyegerek yok san›r›z.

Emperyalizm “böl-parçala-yönet” stra-tejik politikas› ile uluslar aras›nda yapayçeliflkiler ç›kar›p k›z›flt›rarak uluslar›,halklar› birbirine k›rd›r›yor. Emperyalizmbunu yapar da uflaklar› geri durur mu? El-bette hay›r. Onlar da amaçlar›na ulaflmakiçin envai çeflit yöntemlere baflvuruyor,kitlelerin geri de¤er yarg›lar›n› her günbesliyor ve böylece dünya çap›nda genelhakim bir kültür oluflturuyor.

27

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Çarp›k Demokrasi Bilinci VeGrupçuluk

(2)

Devrimci hareketin, ken-di geçmiflini ele almadada grupçu ve tek yanl›davranmaktad›r. Kenditarihini özetlerken, bunudo¤ru-yanl›fl, olumlu-olumsuz yönleriyle birbütün olarak de¤erlendi-rip gerekli dersleri ç›kar-mak yerine, olumlulukla-r›na methiye düzmeninötesine geçmeyen birajitasyon diliyle iflin için-den s›yr›lmaya çal›fl›yor

Page 26: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Ülkemizdeki hakim s›n›flar da emper-yalizmle iflbirli¤i içinde ayn› politikay› uy-gulamaktad›r.

Bu ideolojik ve siyasi hakimiyet sonucuyarat›lan kültür, on milyonlarca insan› nehale getiriyor? Dini bak›mdan Alevi-Sünni,dahas› bunlar› da kendi içinde tarikatlara-postlara fleklinde ayr›yor, ilaveten laik, an-ti-laik olarak bölüyor; Hemflericilik fleklin-de Sivasl›-Kayserili, flural› bural›, o mahal-leden bu mahalleden, beri köylü öteki köy-lü olarak; flu bu futbol tak›m›n›n, CHP'liAKP'li taraftar› vb. vs olarak bölünme uza-y›p gidiyor... Nereye kadar? “her koyunkendi baca¤›ndan as›l›r” veya “gemisinikurtaran kaptand›r” fleklinde sözlerde ifa-desini bulan bireysel kurtulufl üzerindenhegemonik olarak gelifltirilen bireycili¤in“köfleyi döndün mü, paçay› kurtard›n de-mektir” felsefesi bafl tac› edilerek milyon-larca insan birbirinin aya¤›n› kayd›ran, bir-birin k›skanan, birbirinin mutsuzlu¤u üze-rine mutluluk kurmaya çal›flan, k›saca bi-rey de olamayan, kiflilikleri parçalanan, bir-birine has›m, zalim sömürücü sisteme itaat-kar kullar haline getiriliyor.

Tabii ki bu geri ideolojik hegemonya vehakim kültür ve anlay›fl›n karfl›t› da birliktevar. “Yarin yana¤›ndan gayr› her fleyde hepbirlikte” diyen Bedrettin de bu topraklar›ninsan›yd›. “Komflu, komflunun külünemuhtaçt›r” özdeyifli de bu halk›nd›r, imecekültürü de. Keza, faflizm taraf›ndan boyun-lar›na ilmek geçirilen siper yoldafllar›n›kurtarmak için kendi yaflam›n› feda eden,diktatörlük taraf›ndan infaz edilen devrim-ci dostlar›n›n intikam›n› alan devrimci, ko-münist önderler de bu halk›n evlatlar›d›r.Yine, bu halk›n devrimci evlatlar›n›n ayn›siperlerde düflmana karfl› direniflleri, savafl-lar› var; kanlar› birbirine az kar›flmad›, bir-birleri için az ölmediler...

Ne var ki, halk›m›z›n ve devrimci ko-münist hareketin olumluluklar›yla övün-mekle yetinemeyiz. Bu olumluluklar›n bizeemretti¤i, onlar› daha da güçlendirerek bü-yütmektir. Bunun için de olumsuzluklar›n

üstüne yürüme cesaretine sahip olunmal›-d›r. Aç›kça kabullenmek gerekir ki, dev-rimci hareketin bugünkü durumu bu ba-k›mdan hiçte iç aç›c› de¤il. Grupçuluk ala-bildi¤ine yayg›n. Ve bu, salt bugünün soru-nu de¤il, geçmiflten beridir yaflana gelen birsorundur. Dönem dönem olumlu geliflmeleryafland›ysa da bunlar k›sa süreli geliflmelerolmaktan öte gitmedi. Öyle ki, birbirlerinekarfl› fliddet kullanmaya ve bunun da pekistisna olmayan bir yayg›nl›kta cereyan et-ti¤ine, spotlar halinde de olsa yaz›m›z›n ilkbölümünde vurgu yapm›flt›k. Bu nedenler-ledir ki bu önemli sorun üzerinde durmakve tart›flmak zorunday›z.

Grupçulu¤a çarp›c› bir örnek olarak 1May›s 1996 Kad›köy Mitingindeki flu olay›ele alal›m: Bilindi¤i üzere bu miting, 1977y›l›ndan sonra ilk kez yüz binlerin bir ara-ya geldi¤i en kitlesel miting olmufltu. Ayn›zamanda devrim ve demokrasi cephesinde-ki tüm güçlerin bir arada oldu¤u bir alan ol-du. Miting alan›ndaki kürsü, T‹KB taraf›n-dan, bütün bu güçler ve yüz binlerce kitlehiçe say›larak iflgal edildi. Bu grubun ama-c›, örgüt propagandas› yapmakt› ve yapt›.Ve bunu da iyi bir fley yapm›fl gibi yay›nla-r›nda savundu.

Oysa o özgülde amaç, kürsünün herhan-gi bir gurubun propagandas› için kullan-mak olamazd›. 1977 y›l›ndan o tarihe kadar1 May›s kutlamalar›n›n tekrar meflrulaflt›r›-l›p kitlelere mal edilebilmesi için uzuncay›llar yo¤un bir çaba verilmifl, büyük be-deller ödenmifl ve sonuçta bu baflar›lm›flt›rda. Art›k orada kitlelerin s›n›fsal ve ulusaltaleplerinin devrimci bir tarzda ifllenmesi,kitlelerin bu vesileyle bir ad›m daha ileritafl›nmas› somut hedeftir. Ancak, küçükburjuvazi kitlelerin taleplerini devrimcitarzda ifllemeyi, bir ad›m ileri tafl›yarak si-yasallaflt›rmay› esas almak yerine kürsüyüiflgal edip kendi örgüt bayra¤›n› açmay›,yani örgüt propagandas› yapmay› esas al›-yor. Kitlelerin uzun vadeli kazan›mlar› ye-rine, benim ad›m duyulsun, örgütümünpropagandas› yap›ls›n dürtüsüyle hareket

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

28

Page 27: Sınıf Teorisi - Sayı 10

ediyor. Büyük hedef ve görevler yerine budenli küçük hesaplar yap›yor.

Üstelik tüm bunlar›, o s›rada dahil ol-du¤u platformun iradesini çi¤neye-rek yap›yor. Dostlar›yla vard›-¤› ortak tutumu bir kenaraatarak grupsal ç›karlar›-n›n esiri oluyor. Gene-le zarar veren bir tu-tumu sergilemektenzerre kadar tered-düt duymuyor.Bununla, nas›lbir demokrasianlay›fl›na sahipoldu¤unu da or-taya koymufloluyor. Demekki herhangi birsüreçte, alandaortak bir devrim-ci otorite kurul-mufl olsa, ilk f›r-satta darbeci birmant›kla onu tekeli-ne almaya çal›flacakt›r.Hay›r, abartm›yoruz, bumant›¤›n kaç›n›lmaz do¤alsonucu olarak bu ortaya ç›kar.Anlay›fl, oraya götürür. Ki, zatenmeselemiz, her hangi bir örne¤in salt o anki durumuyla ilgilenmek de¤il. Daha ötesi-dir. O anki prati¤in neye hizmet etti¤i, al-t›nda yatan anlay›fl›n ne oldu¤udur. E¤erburalar eflilmezse, yüzeysel bir yaklafl›mlaele al›n›rsa, gerçekten de kime hizmet etti-¤i, alt›nda yatan anlay›fl›n ne oldu¤u ve va-rabilece¤i sonuçlar› kestirebilmek de önle-mek de olanakl› olmaz.

Devam edelim.

Ayn› grupçu anlay›fl, ayn› y›l hapishane-ler cephesinde devrimci tutsaklar›n devle-tin hücre sald›r›s›n› püskürttü¤ü genel dire-niflte de tamamen grupçu hesaplar›n birürünü olarak kendini “ayr›” ve “öncü” gös-terebilmek için olmad›k gerekçeler üretme-ye yöneltmifl ve kendinden menkul bir ön-

cülükle ayr› davranm›fl, bununla da kalma-yarak ölüm orucu aleyhinde propagandayapmaya kadar ifli götürmüfltür. Keza, ayn›prati¤in ve anlay›fl›n sahipleri, F tiplerine

karfl› direnifl sürecinde ise bütün sa¤duyu çeperini parçalayarak, burju-

va bas›n›n›n kendilerine açt›¤›sayfalarda devrimci tutsakla-

r›n direnifline aç›ktan diluzatmaktan ve direniflindestek güçlerinin direniflemesafeli durmalar›n›,bundan kendi dar grupç›karlar› için faydalan-may› umut etmektengeri kalmam›fl, gelinenaflamada ise, daha daileri giderek, aç›ktando¤ru söylemeyerekgerçekleri çarp›tmaktahiçbir sak›nca görme-

yen bir “rahatl›k” örne¤isergileyebilmifltir. Bu

grubun söz konusu etti¤i-miz bu prati¤i, öncesi ve

sonras› ile birlikte etrafl› ola-rak belgeleri ve bütün gerçe¤i

ile beraber bu say›m›zda ve ayr›bir yaz›da oldukça kapsaml› bir flekil-

de ifllendi¤i için, burada ayr›ca tekrara gir-meyece¤iz. Burada sadece grupçulu¤a birörnek teflkil etmesi bak›m›ndan de¤inip ge-çiyoruz.

Bir dernekten tutal›m da askeri bir alanakadar hemen her yerde grupçuluk hastal›-¤›yla karfl›laflmak mümkün. PKK/Kongra-Gel'lin Kürt illerinde kendi grubu d›fl›nda-kilere hayat hakk› tan›mama prati¤i ile herhangi bir kitle örgütünde, dernek, sendikavb. yerlerde yönetime baflka yap›lardan birkifli fazla koyabilmek için parmak ›s›rtanmanevralara giren anlay›fllar veya her han-gi ortak bir eylem program›n› illa kendi is-tedi¤i biçime büründürmek için ifli oldu-bittilere getiren pratik ve anlay›fllar aras›n-da özünde bir fark var m›? Yok. Çünkü,özünde hepsi de grupçuluktan kaynakl›d›r.

29

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Fel-sefi aç›dan, tari-

hin olumluluklar›n› in-kar eden tutum ile olum-

suzluklar›n› sahiplenmeyen tu-tum aras›nda özde bir fark yok-tur. ‹kisi de öznelci, tek yanl› bir

tutumdur. Siyasal anlamda durumbiraz farkl›. Biri geçmifli tümden in-kar eden bir tövbekarl›kta konakla-

m›fl oluyor. Öteki ise bir bütün inkar-c› davranm›yor, hiç olmazsa olumlu-luklar›n› sahipleniyor. Ama, bu sa-hiplenifl tek yanl› oldu¤u, olum-suzluklardan ders ç›karmad›¤›için alttan alta olumluluklar›n›

da kemiren-tüketen birmecraya do¤ru akmak-

tan kurtulamaz

Page 28: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Propaganda/ajitasyon dilinde dahi buhastal›k kendini gösterebilmektedir. Legalbir bildiri da¤›t›m›n› bile yere gö¤e s›¤d›r›-lamaz bir ”savaflç›l›k” , “hücum ruhu” ör-ne¤i olarak verenler var. Ama, diyelim ki,kendi d›fl›nda bir yap› çat›flmada düflmana8-10 kay›p verdirten bir darbe indirdi¤i hal-de buna gözlerini kapayabiliyor, olmam›flgibi davranabiliyor ve haber de¤eri olarakbile görmeyebiliyor. Oysa “savaflç›l›k” ,“hücum ruhu” düflmana indirilen her dev-rimci darbeden coflar, sahiplenir. Ama neyaz›k ki küçük burjuva grupçu anlay›fl,devrimci de¤erler bizimdir diye sahiplen-meye girmiyor. Fakat silahl› mücadele-ey-lemler kitlelerin ileri kesimini ve devrimcihareketin taban›n› coflturan, egemenlerekarfl› öfkelerini d›fla vuran bir manivela ifl-levi gördü¤ünden, ordu örgütlenmesini be-nimsememesine karfl›n kitlelere yönelikajitasyonda “tugaylar” , “müfrezeler” gibikavramlar› eksik etmiyor. Biraz dikkatli birokur, bunun hem abart›c›l›k hem de grupçubir tarz oldu¤unu ve abart›c›l›k ile grupçu-lu¤un da birbirini besledi¤ini rahatl›kla gö-rebilir.

Baflka bir örnek daha verelim: Bir kitlegösterisine tafl›yabildi¤i kitle oran›n› olma-s› gerekenle k›yaslama yerine kendinden azkatm›fl olan grup veya gruplarla k›yaslaya-rak “ben flu kadar katt›m, senin katt›¤›n sa-y› ne ki konufluyorsun” türünden söylem-lerle durumu idare etmeye çal›flan tutum.Düzene karfl› kitleleri seferber etme, alter-natif bir tutarl›l›kla bunu uygulamak yerinesanki kendisini di¤er gruplardan daha çoksay›ya sahip oldu¤unu kan›tlamakla s›n›r-land›rm›fl bir “devrimcilik”, devrimin dostgüçleriyle dayan›flmay›, ortak eylem birlik-lerini örme iste¤i hiçbir tutarl›l›k arzetmez.Bu, baflkaca ideolojik zaaflar›n yan› s›ra,ayn› zaman da rekabetçi bir reflekstir.Oluflmufl eylem birlikleri içinde dahi bu re-kabetçili¤i elden b›rakmaz. Di¤er gruplaranazaran es kaza bir kitle fazlal›¤› oluflmufl-sa, bunu, di¤erleri üzerinde bas›nç olufltur-mak, hegomonik bir güç olma hevesiylekullanma e¤ilimi gelifltirmenin ötesinde bir

fleye hizmet etmez.

Devrimci hareketin, kendi geçmiflini elealmada da grupçu ve tek yanl› davranmak-tad›r. Kendi tarihini özetlerken, bunu do¤-ru-yanl›fl, olumlu-olumsuz yönleriyle birbütün olarak de¤erlendirip gerekli dersleriç›karmak yerine, olumluluklar›na methiyedüzmenin ötesine geçmeyen bir ajitasyondiliyle iflin içinden s›yr›lmaya çal›fl›yor. El-bette, olumluluklar kitlelere tafl›nmak duru-mundad›r. Bunlar› k›skançl›kla sahiplen-mek gerek. Hele de reformizmin, tasfiyeci-li¤in revaçta oldu¤u dönemlerde tarihseldevrimci de¤erleri daha da güncellefltirmekihtiyaçt›r. Bunu, yapmal›y›z.

Fakat, kendi tarihini “analiz” iddias›ylayap›lan de¤erlendirmeler tamamen farkl›bir kategoridir. Tarih, tek yanl› olarak nesadece olumluluklardan oluflur ne de olum-suzluklardan. ‹yi-kötü, do¤ru-yanl›fl, ileri-geri, hakl›-haks›z aras›ndaki mücadele bü-tünüdür tarih. Onun içinde iflinize gelenial›p gelmeyeni yok saymak gibi keyfi birtutumu reddeder s›n›f mücadelesi tarihi.Gerçekçi olmak, gerçekleri her yönüylegörmek ve geri-yanl›fl yönlerden gereklidersleri ç›karmakla ileri-do¤ru olan büyü-tülebilir ve ancak o zaman tarih sahiplenil-mifl olunur.

Felsefi aç›dan, tarihin olumluluklar›n›inkar eden tutum ile olumsuzluklar›n› sa-hiplenmeyen tutum aras›nda özde bir farkyoktur. ‹kisi de öznelci, tek yanl› bir tutum-dur. Siyasal anlamda durum biraz farkl›.Biri geçmifli tümden inkar eden bir tövbe-karl›kta konaklam›fl oluyor. Öteki ise birbütün inkarc› davranm›yor, hiç olmazsaolumluluklar›n› sahipleniyor. Ama, bu sa-hiplenifl tek yanl› oldu¤u, olumsuzluklar-dan ders ç›karmad›¤› için alttan alta olum-luluklar›n› da kemiren-tüketen bir mecrayado¤ru akmaktan kurtulamaz.

Ben hep iyi yapar›m, benim örgütümhep do¤ruyu yapar, iyi fleyleri hep ben-be-nim örgütüm yaratt›, tarih benimle bafllar,benimle biter yaklafl›m›, ben-merkezci biryaklafl›md›r. Bu, grupçulu¤u büyüten, ör-

30

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 29: Sınıf Teorisi - Sayı 10

gütlerin içinde, devrimin dost güçleri ara-s›nda ve halk içinde birli¤in zeminini dina-mitleyen, parçal› durufllar› ço¤altan, dev-rim saflar›nda kan kayb›na neden olan biry›¤›n yanl›fl prati¤in de ortaya ç›kmas›nayol açan bir anlay›fl› güçlendirir.

Ortak faaliyetlerde, kendi olumluklar›,baflkalar›n›n da olumsuzluklar› üzerindepolemik yürüten yaklafl›mlar da grupçulu-¤un de¤iflik bir türevidir. Halk›m›z›n güzelbir sözü var: Önce i¤neyi kendine bat›r,sonra çuvald›z› baflkas›na. Bu çok do¤rubir sözdür. Ama grupçulu¤un gözleri köretti¤i küçük burjuva yap›larda özelefltiri,adeta kendini küçük düflürme gibi görülü-yor. Elefltiri ise, bir gurur vesilesi olmakta-d›r. Böyle olunca da burnundan k›l ald›r-mayan bir kibirlilikle herkes birbirine veripverifltiriyor. Sonuç? Benzer olaylar›n ya-fland›¤› k›s›r döngü oluyor.

Birlikte hareket etme, sa¤l›kl› ve nispe-ten uzun sürebilecek eylem birlikleri olufl-turma ihtiyac›, hemen herkesçe kabul edil-mesine karfl›n, ifl bunun pratik ayaklar›n› ör-meye geldi mi an›nda de¤iflivermekte. Di-yelim ki bir hareket ortaya böyle bir öneriatt› ve bunun u¤rafl›na girdi. Bakm›fls›n›z kibaflka bir yap›n›n yay›n organlar›nda önerisahibi yap›ya yönelik oldukça kaba ve o ya-p›yla aras›ndaki mesafeyi daha da açmay›hedefleyen polemik yaz›lar› yay›nlamayabafllam›fl. Devrimci bir yap›n›n önerisinindo¤rulu¤u ve yanl›fll›¤› üzerine tart›flma yü-rütmesi gerekirken, bunu bir tarafa b›rak›pkaba bir polemik üslubuyla ka¤›da kalemesar›l›yor

Yar›nlara, do¤ru bir mecrada akabilmek,bugünün ihtiyaçlar›na devrimci temelde ya-n›t olabilmek için grubun ç›karlar› de¤il,devrimin ihtiyaçlar›n› esas alan bir siyasetgelifltirme ihtiyac›n›n ne denli gerekli oldu-¤unu uzun uzad›ya anlatmaya gerek yok sa-n›r›z. Bunun için de, öncelikle devrimin dostve ittifak güçlerini do¤ru tan›mlamak ve bukonuda sa¤lam bir perspektife sahip olmakflartt›r. Hangi s›n›flar devrimin dostudurlar,hangi politik güçler ittifak güçleridir vb. vs.

Kendine “komünist” s›fat›n› yak›flt›r›pproletaryan›n en yak›n müttefiki olan köy-lülü¤ü yok sayan, devrimin dostlar›yla bir-likte sadece hareket etmeyi de¤il, onlarlaiktidar› paylaflmas› gerekti¤ini de kavra-mayan, dolay›s›yla proletaryan›n s›n›fsalç›karlar›na ayk›r› davranan anlay›fllar›,proletarya ideolojisiyle kötürümlefltirmekflartt›r. Çünkü, Marks'›n dedi¤i gibi, prole-tarya yaln›zca kendisini de¤il, bütün insan-l›¤› kurtarmas› gereken bir tarihsel misyonasahiptir ve e¤er insanl›¤› kurtaramazsa ken-disini de nihai kurtulufla kavuflturamayacak-t›r. Bu, devrimci s›n›f mücadelesinin temelperspektifidir. Bunu kavrayamayan bir yak-lafl›m, bugünden yar›nlara do¤ru ne dostdüflman ayr›m›n› ne temel ve taktik ittifak-lar›n› ne de devrimden menfaati olan s›n›f-lar ve onlar›n politik örgütlülükleriyle ikti-dar› paylaflmay› ve dolay›s›yla bu s›n›f vegruplara karfl› proletarya demokrasisiyleyaklaflmay› becerir. Bu meselelerin hiç bi-rinde tutarl› ve do¤ru bir politika gelifltiripuygulayamaz ve kal›c› baflar›lar elde ede-mez.

Devrimin dost güçleri, yar›n›n devrimciiktidar›n›n da ortak güçleridir. Bunun ye-rine siyasal rakip olarak görmek, ise dev-rimci ittifak politikas›nda ciddi bir sapma-y› ifade eder. Böylesi sapmalar da devri-min dost güçleri aras›nda pek çok olumsuzgeliflmeyi kaç›n›lmaz hale getirir, getiriyorda. Çünkü, ideolojik rakip olarak görmekfarkl›d›r, siyasi rakip olarak görmek ise ta-mamen farkl›d›r.

Bir örgüt kendi d›fl›ndaki örgüt ve parti-leri küçük burjuva vb olarak tan›mlad›¤›n-da, bu, ideolojik bir farkl›l›kt›r ve rakipideolojik ak›mlardan biri olarak de¤erlen-dirilebilir ve bar›flç›l yöntemlerle ideolojikmücadelesini sürdürür. Bunun da aralar›n-daki devrimci dostlu¤u zedeler hiçbir yan›yoktur. Aksine, yarar› vard›r. Ama, devri-min dostlar›na karfl› siyasal mücadele ve-rilmez, onun için de siyasal rakip olarakgörülemez. Çünkü siyasal mücadele, ikti-dar mücadelesidir. S›n›f düflmanlar›na kar-fl› yürütülür; fliddet dahil her mücadele

31

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 30: Sınıf Teorisi - Sayı 10

yöntemine bafl vurulur. Fakat, devrimindost güçlerine karfl› olsun, parti-örgütleriçinde olsun, siyasi mücadele yürütülmesi-ni savunmak, yanl›flt›r. Siyasi mücadele,sadece s›n›f düflmanlar›m›za karfl› yürütü-lür. Parti-örgüt içinde ve partiler aras›nda,yani halk içi çeliflkilerde geçerli tek do¤rumetot ideolojik mücadeledir ve de bar›flç›lyöntemlerle yürütülür.

Dolay›s›yla, devrimci parti ve örgütlerbir birlerinin siyasal rakipleri de¤ildir. Fa-kat, bir kez böyle görülmeye baflland› m›,yukar›daki örneklerde de görülece¤i üzerepek çok yanl›fl›n, olumsuzlu¤un ortaya ç›k-mas›na vesile olunur. 12 Eylül öncesi ve

sonras› bir çok devrimci örgüt aras›nda burekabetten ve çarp›k demokrasi anlay›fl›n-dan kaynakl› olarak birçok olumsuzlu¤unyafland›¤› ve bu olumsuz geliflmelerin yeryer flu veya bu biçimiyle çat›flmaya dönüfl-tü¤ünü bilmeyen yoktur. Bu handikap he-nüz afl›lm›fl de¤il. Dahas›, hala benzer olay-lar gündeme gelebilmektedir. Aflmak için,her fleyden önce, meseleyi sa¤l›kl› olaraktart›flabilmek gerekiyor. Çok ac›d›r ki böy-lesine hayati önemde olan bir meseleyi,devrimci olgunlukla tart›flabilme kültürübile henüz yeterince sa¤lanabilmifl de¤il. Ohalde, önce bunu sa¤layacak duyarl›l›klameseleye e¤ilmek gerekti¤i, apaç›k ortada-d›r. Sorunu geçifltiren bir mant›kla davran-mak, bilinmeli ki, ayn› k›s›r döngünün sü-regitmesini çaresiz olarak kabullenmek an-

lam›na gelir. Kendi ad›m›za, böyle bir lük-se sahip de¤iliz ve böyle de davranmayaca-¤›z. Grupçulu¤u besleyen, çarp›k bir de-mokrasi kültürüne neden olan en önemlinedenlerden biri de, hiç kuflku yok ki araç-amaç iliflkisinin pratikte nas›l kavrand›¤›ile do¤rudan ilgilidir. Meselenin bu yönünües geçemeyiz.

Parti ve Araç-Amaç ‹liflkisiS›n›f mücadelesinde Partinin araç m›

amaç m› oldu¤u ve bunlar aras›ndaki iliflki-de hangisinin öncelikli oldu¤u, bu önceli-¤in neye göre belirlenmesi gerekti¤i gibitemel sorunlar, çok aç›k ki proletarya ide-

olojisinin emretti¤i muhtevada kavranma-m›flt›r. Ne neyin hizmetinde, hangisi di¤eriiçin var, hangisinin ötekine feda edildi¤inihem net olarak anlayabilmek, nedenlerini bi-limsel olarak tahlil edebilmek ve ard›ndan dado¤ru ve berrak bir sonuca varabilmek içinbu konuyu derinli¤ine ele almak gerekmek-tedir.

Partiler nedir, niye ortaya ç›km›fllard›r, ifl-çi s›n›f› partilerini di¤er tüm partilerden ay›-ran temel özellikler nelerdir? Halk ve dev-rim için yola ç›kan, hatta bu u¤urda önemliifller yapan, çeflitli zaferler kazanan, önemlide¤erler yaratan, daha da ötesi devrimlereönderlik yapan-gerçeklefltiren partiler bile,nas›l oluyor da yenilgilere, de¤erlerin deje-nere olmas›na ve hatta karfl›t›na dahi dönüfle-bilmekteler?

Bilinmelidir ki, hiçbir fley birden bire

32

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Amaçtan sapma düzeltilemedi¤i taktirde, iflçi s›n›f› veemekçi halk›n bafl›na yeni belalar›n aç›lmas›yla sonuçlan›r.

‹flçi s›n›f› ve halklar›n can›-kan›-al›n teriyle elde edilmifl kazan›mlar›nkayb›na yol açar. T›pk›, geçmiflin sosyalist ve demokratik cumhuriyet-lerde yeni tipte burjuvalar›n peydahlan›p iktidar› ele geçirerek yeni-den kapitalizme dönüflleri gibi... Bütün bunlar, do¤ru bir çizgi izleyipizlememe sorunudur. Yani, niyet olarak komünizmi isteyip istememesorunu de¤ildir, nas›l bir çizgiyle bu mücadelenin sürdürüldü¤üdür.Bu, tayin edici noktad›r ve asla ak›llardan ç›kar›lmamal›d›r

Page 31: Sınıf Teorisi - Sayı 10

ortaya ç›kmaz ve yine öyle de ortadan kalk-maz. Yeryüzünde her politik ve fleyin bir ta-rihsel geliflimi var; önce oluflurlar, ifllevleri-ni yerine getirirler ve yerlerini baflka fleyle-re b›rakarak hayattan çekilirler... Gezegeni-mizde, bafllang›çta organik madde de yoktuama zamanla olufltu... Maymunlar›n bir tü-rünün insana dönüflerek insanl›¤›n ortayaç›k›fl›ndan bu yana kaç yüz bin y›l geçti?‹nsan, önce do¤aya karfl› savaflarak kendinivar etmeye çal›flt›. Bu sürecin belli bir afla-mas›ndan sonra, do¤al ifl bölümü yerini zo-runlu ifl bölümüne b›rakt›... Derken, ilkelkomünal toplumdan ilk s›n›fl› toplum olanköleci topluma geçildi. ‹nsanl›¤›n s›n›fl›toplumdan önceki serüveni, öylesine uzunbir tarihi kapsamaktad›r ki, bunun yan›ndas›n›fl› toplumlar›n tarihi henüz çocuklukaflamas›nda denecek kadar azd›r. Ancak, s›-n›fl› toplumlar da ortaya ç›kt›klar› gibi kal-mad›. Köleci toplumdan sonra feodal vekapitalist toplumlar... Bunlarla da s›n›rl›kalmayacak; zorunlu olarak nitel s›çrama-larla, devrimlerle sosyalist ve komünisttopluma do¤ru gidecektir...

Burada flu soru karfl›m›za ç›k›yor: Mad-de bir biçimden baflka bir biçime; insanl›k,s›n›fs›z toplumdan s›n›fl› topluma ve s›n›f-l› toplum da ayn› kalmay›p de¤iflikliklerdengeçerek sürekli ilerlerken, insan düflüncesihangi mecralarda ak›yor? Hep ayn› m› ka-l›yor yoksa o da m› de¤iflikliklere u¤ruyor?

Düflünce alan›nda da durum; dura¤ande¤ildir, sürekli bir geliflim göstermifltir. ‹n-san›n, ilkin do¤aya karfl› verdi¤i var olmamücadelesi, onu, zamanla do¤a hakk›ndabirçok fleyin bilgisine sahip olma durumu-na getirdi. S›n›flar›n ortaya ç›k›fl›yla birlik-te, her toplumsal gerçekli¤e uygun dünyagörüflü ve düflüce metotlar› olufltu. Amabunlar da olduklar› gibi kalmad›lar. MaoZedung'un ifade etti¤i gibi; “ Antikça¤›ndiyalekti¤i ortaça¤lar›n metafizi¤ine, orta-ça¤lar›n metafizi¤i de modern zaman›n di-yalekti¤ine dönüfltü.”

Çok aç›k ki, bütün bunlar; insan›n ilkelkomünal dönemden s›n›fl› topluma, s›n›fl›

toplumlar›n da ayn› kalmay›p de¤iflik afla-malarda geçmesi ve düflüncenin de ilerleyi-fli, tek düze olmad›. Karfl›tlar›yla girdiklerimücadeleler ve bu mücadelelerin tarihselgeliflimi ile gerçekleflti. Hiçbir fley karfl›t›olmaks›z›n ne var oldu ne de geliflti. Herhangi bir nesneden tutal›m da, bütün canl›varl›klara, s›n›flara ve düflünceye de¤in herfley karfl›t›yla birlikte vard›r. Ba¤r›nda kar-fl›t›n› tafl›mayan tek bir fley gösterilebilirmi?

‹flte, parti ve Marksizm'in ortaya ç›k›fl›ve geliflimi de böyledir. Tarihsel bir kesitteortaya ç›kt›klar› gibi, geliflimlerinin de ta-rihsel bir süreci vard›r. Proletarya, burjuva-ziyle birlikte tarih sahnesine ç›kt›. Bu s›n›f-lar›n ideolojileri ve partileri de öyle flekil-lendi. Her daim de mücadele halindeler.Burjuvazi, kendi iktidar›na ve bunu koru-mak için bir y›¤›n araca sahip. Proletaryaise henüz kendi iktidar›na sahip de¤il. Siya-si iktidarlar› ele geçirmek için her ülkeninkoflullar›na uygun de¤iflik mücadele araçla-r›na ihtiyaç duyar ki, bunlardan en önemli-si ve baflta geleni, partidir. Çünkü, parti ol-maks›z›n proletarya ve halklar›n nihai kur-tuluflu sa¤lanamaz. Ama, öyle böyle birparti de¤il, bilimsel bir dünya görüflüne,do¤ru bir siyasal çizgi ve örgütsel politika-ya sahip bir parti. Dolay›s›yla, s›radan biraraç de¤il, stratejik bir araçt›r. Ama nihaye-tinde bir araçt›r.

Tam da burada, proletarya ile burjuvazive dolay›s›yla partileri aras›ndaki temel ay-r›m›n alt›n› çizelim: Burjuvazi, sömürü vebask›ya dayanan kendi iktidar›n› ebedi ola-rak korumak ister. Ama proletarya, sadecesiyasi iktidar› ele geçirmek için mücadeleetmez. Çünkü onun nihai amac›, kendisiylebirlikte bütün s›n›flar› ve s›n›f mücadelesiaraçlar›n› (devlet, parti vb. gibi) ortadankald›rarak s›n›fs›z, sömürüsüz, bask›s›z,s›n›rs›z bir dünya için dövüflmektir. Prole-taryan›n temel amac› budur. Bütün araçlar›( parti, ordu, devlet, vb.) bu amaç do¤rultu-sunda kullan›r. Onun için parti-örgüt, ikti-dar her fley de¤ildir. Onun için, kendisiylebirlikte bütün insanl›¤› komünist topluma

33

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 32: Sınıf Teorisi - Sayı 10

götürmek her fleydir. ‹flte, proletaryan›n,ça¤›m›z›n en devrimci s›n›f› olmas› bura-dan gelir. ‹deolojisinin bilimsel do¤rulu¤uda bu topraktan beslenir. Her fleyi onun ni-hai ç›karlar›na göre, onun bilimsel ideoloji-siyle ele alman›n temel kriter olmas› da busebepledir. Araçlar da buna hizmet etmekzorundad›r ve asla bu amaca gölge düflür-memelidir.

Esas amac›, kendisiyle birlikte bütün s›-n›flar› ortadan kald›rmak iken, onun, bumücadele için kulland›¤› araçlar› amac›nönüne ç›karmas›, nereye götürür?

Hedeften sapmaya...!

Amaçtan sapma düzeltilemedi¤i taktir-de, iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n bafl›na yenibelalar›n aç›lmas›yla sonuçlan›r. ‹flçi s›n›f›ve halklar›n can›-kan›-al›n teriyle elde edil-mifl kazan›mlar›n kayb›na yol açar. T›pk›,geçmiflin sosyalist ve demokratik cumhuri-yetlerde yeni tipte burjuvalar›n peydahla-n›p iktidar› ele geçirerek yeniden kapitaliz-me dönüflleri gibi... Bütün bunlar, do¤ru birçizgi izleyip izlememe sorunudur. Yani, ni-yet olarak komünizmi isteyip istememe so-runu de¤ildir, nas›l bir çizgiyle bu mücade-lenin sürdürüldü¤üdür. Bu, tayin edici nok-tad›r ve asla ak›llardan ç›kar›lmamal›d›r.Bu noktada tam bir bilinç aç›kl›¤› olmal›-d›r. Çünkü, bu çok önemli tayin edici birhusustur.

Çizgi do¤ru olmazsa ne olur? Devrimin,halk›n ç›karlar›, sosyalizm ve komünizmiçin çaba harcanabilir, birçok de¤er ve kaza-n›m da yarat›labilir ve hatta iktidar da oluna-bilir ama asla iflçi s›n›f›n›n nihai kurtuluflusa¤lanamaz ve karfl›t›na dönüflmesi önlene-mez. Bunlar, sadece muhtemel olas›l›klarde¤il, s›n›f mücadelesi taraf›ndan ispatlan-m›fl tarihsel tecrübelerdir. Sovyetler Birli¤i,Çin, Arnavutluk ve daha baflkalar› sosyalistve halk demokrasileri ile yönetiliyorlard›.Ama nas›l ki do¤ru çizgiden sapt›lar ve bu-nu da düzeltmek yerine sistemlefltirdiler, if-lah olmaz iktidarlar ve partiler haline geldi-ler; birer gerici iktidar ve partilere dönüfltü-ler. Bu tarihi tecrübe unutulmamal›d›r.

Bir dönem bask› ve sömürüye karfl›mücadeleye önderlik eden bu partiler, neoldu da zamanla karfl›tlar›na dönüfltüler?Yanl›fl olan neydi? Marksizm miydi yoksabunlar›n Marksizmi terk etmesi mi? Elbet-te, Marksizmi terk etmeleriydi. Ama hiç bi-ri, bafllang›çta Marksizmi terk etme niye-tinde de¤ildi. Çünkü Marksizm, s›n›f vehalk›n ç›karlar›n›n ideolojisiydi ve bunuaç›ktan söylemeleri, alafla¤› edilmelerineyol açard›.

‹nsanlar, Marksizmi terk etmek için miMarksist olurlar? Tabi ki hay›r. ‹nsanlar,Marksizme sar›larak s›n›f ve halk›n kurtu-luflu için savaflt›lar-savafl›yorlar. ‹deoloji-den sapmad›klar› ve sapmaya düfltükleridurumda da bunu fark ettiklerinde düzel-tenler, devrimi sonuna kadar sürdürdüler.Ancak sapmay› derinlefltirenler, iflah ol-mazlar Marksizmden kopup yeni burjuva-lara dönüfltüler ve parti ve devlet kontrolü-nü ele geçirerek kapitalizme dönüfl yapt›lar.Onlar için art›k amaç, komünizm de¤ildi.‹ktidar ve partileri ele geçirdikten sonra vargüçleriyle bütün çabalar› bu araçlar›-ikti-darlar›n› korumak oldu. Ancak Çin, K.Ko-re gibi birkaç istisna d›fl›nda iktidardaki re-vizyonist KP’leri kapitalist dönüflümünbelli bir aflamas›nda ya kendilerini feshetti-ler ya da bürokrat-sosyalist maskeyi at›pgerçek yüzüyle a盤a ç›kan burjuvazi tara-f›ndan yasad›fl› ilan edilerek kapat›ld›lar.Yani, araçla amaç yer de¤ifltirdi.

‹dealizmin De¤iflik Bir Tezahürü:

Yekpare Parti Anlay›fl›

fiu meseleler üzerinde biraz dural›m.

Sosyalist ve halk demokrasilerini geri-sin geriye dünya kapitalist-emperyalist sis-teme entegre eden kapitalist yolcu kadrolarnerede ve nas›l ortaya ç›kt›lar? D›flardanm› geldiler? Hay›r. Hepsi de istinas›z o ül-kelerin içindeki insanlard›. Peki bunlar bir-den bire mi ortaya ç›k›p o partileri ve ikti-darlar› ele geçirdiler? Hay›r. Hepsi de uzuny›llard›r o partilerin kadrolar›yd›lar. Üstelik

34

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 33: Sınıf Teorisi - Sayı 10

baz›lar›, devrim öncesi de mücadele yürüt-müfl ve devrime birçok hizmette bulunmuflkadrolard›. O zaman, nas›l oluyor da bunlarkarfl›t›na dönüflebiliyor? ‹flte meselenin candamar› da buras›d›r! Evet, nas›l?...

Kimileri diyebilir ki“devrime inançlar›n› yi-tirmifllerdi de ondan.”Bu, as›l sorunun üzerin-den atlamak d›fl›nda biranlam ifade etmez. Hay›r,iflin özü öyle de¤il. ‹flinözü, çizgi meselesidir. ‹n-sanlar komünist olabilir-ler. Hatta çok sa¤lam ko-münist de olabilirler.Ama bu demek de¤ildirki burjuva ideolojisindenhiç etkilenmezler. Dahada ötesi, ayn› beyinink›vr›mlar›ndan burjuvaideolojisini de tafl›rlar. Buiki ideoloji sadece iki karfl›t s›n›f›n aç›ktansiyasi mücadelesi fleklinde cereyan etmeklekalmaz. Bireylerin beyinlerinde de süreklimücadele halindeler. Sözün özü; bir kezdevrimci, komünist olduktan sonra art›k oinsan hep komünist, devrimci kalacakt›ranlam›na gelmez. Öyle olsayd›, komünistpartilerin içinde yeni burjuvalar ç›kmazd›.

Ülke tarihimizde de buna benzer pekçok örnek vard›r. Yaflamlar›n›n sonuna ka-dar iyi birer komünist ve devrimci olarakkalmay› baflaranlar oldu¤u gibi, bir dönemmücadele içinde yer alm›fl baz› kimseler,daha sonra s›n›f mücadelesini b›rakt›lar.Baz›lar› ise karfl› devrime iltihak ektiler.Aralar›nda fiemsi Özkan gibileri ise polistaraf›ndan göz alt›na al›nan devrimcilerinsorgular›na bile kat›ld›lar. Bu, olumluluk-tan olumsuzlu¤a do¤ru bir dönüflmeyi ifadeeder. Tersi örnekler de mevcut. Gerilemifl,b›rakm›fl, poliste çözülüp bir daha devrim-cilik yapmayaca¤›n› söyleyen pek çok in-san, hatalar›n› gördükten ve yard›m edil-dikten sonra tekrar toparlan›p iyi birer dev-rimci olmay› baflarm›fl ve mücadeleye pekçok hizmette bulunarak flehit düflmüfllerdir.

Bu da olumsuzluktan tekrar olumlu¤a do¤-ru bir dönüflmedir. Bütün bunlar birden bi-re olmuyor. Bireylerin kafalar›nda ileri vegerinin, do¤ru ve yanl›fl›n aras›nda sürenfliddetli ve karmafl›k bir mücadelenin sonu-

cu olarak ortaya ç›k›yor.

Demek ki, mücadele,sadece karfl›t s›n›flar ara-s›nda sürekli olmakla s›-n›rl› de¤il, bireyin içindede sürekli cereyan eder.Çünkü, komünist de olsa,insanlar, toplumdan yal›-t›lm›fl de¤iller; içinde ya-flad›klar› toplumun kültü-ründen, al›flkanl›klar›ndanetkilenirler. Bu bizi flu so-nuca götürür; demek ki bi-rey çeliflkisiz bir varl›k de-¤ildir. Parti ve örgütler in-sanlardan meydana geldi-¤ine göre, bu çeliflkili du-

rum kaç›n›lmaz olarak örgüt ve partilere deyans›r. Bu da flunu gösterir: Parti, yekparede¤il, çeliflkili bir birliktir. Birinci nokta,bu.

‹kinci önemli nokta; burjuva ve komü-nist ideoloji her bireyin kafas›nda da sürek-li mücadele halinde oldu¤una göre, bunla-r›n toplam›n›n yans›mas› olarak partileriçinde bu mücadele kaç›n›lmazd›r. Bu, ira-demiz d›fl›nda bir olgudur. ‹ste¤e ba¤l› birdurum de¤ildir. D›fl›m›zdaki dostlar›m›z,tamamen bu nesnellikten hareketle iki çiz-gi mücadelesini savunuyor olmam›z› “bun-lar parti içinde ikinci bir çizginin olmas›n›istiyor” yönlü söylemlerle meselenin özüüzerinden atl›yorlar. Oysa, savunulan, “içi-mizde ikinci bir çizgi de olursa, iyi olur” de-¤ildir, zaten tamamen irade d›fl›nda bir nes-nellik olarak örgüt içinde zuhur eden bu du-ruma karfl› iki çizgi mücadelesinin kaç›n›l-maz oldu¤u gerçekli¤ini kabul etmek ve bu-nun da do¤ru yöntemlerle verilmesi gerekti-¤idir. E¤er gerçekleri olgularda arayacak-sak, bu meselede durum tam da böyledir.

Parti denen canl› mekanizma, çeliflkili

35

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Yanl›fl fikirlere karfl› mü-cadele, idari tedbirlerle ol-maz. Yanl›fl düflüncelerinfark edilebilmesi, insanlar›tamamen veya büyükoranda etkisi alt›na alama-mas› için, insanlar›n kafala-r›n›n içindeki düflünceleritereddütsüz ortaya koyabi-lecekleri canl› bir siyasal at-mosferin yarat›lmas› gere-kir ve bunu sa¤lamak esas-ta önderliklerin görevidir

Page 34: Sınıf Teorisi - Sayı 10

bir birlik oldu¤una göre, bundan ürkmelimiyiz? Kesinlikle hay›r. Çünkü, çeliflki ol-maks›z›n geliflme olmaz. Önemli olan, çe-liflkiyi geliflmenin motoru olarak ele al›pgereklerini yerine getirmektir. Bu yap›ld›k-ça, devrim ilerler. Ama keyfi bir tutumlaonu yok saymak, tersi sonuçlar do¤urur.Çünkü, bir olguya gözlerini kapatmak, onuortadan kald›rmaz. Nesnelli¤in d›fl›na ç›k›pidealistçe çeliflkiyi reddetmek, onun do¤u-raca¤› sonuçlar› engellemez. Devrimci, herfleyden önce, gerçekçi olmak zorundad›r.S›n›f mücadelesi ideolojik boyutuyla partiiçinde ve bireylerin beyninde de süreklivard›r. Bu gerçekli¤i sadece kabul etmeyipdo¤ru bir anlay›fl ve yöntemde ifadesini bu-lan iki çizgi mücadelesiyle kesintisiz birhalde yürütülmedi¤i takdirde, bireyin departilerin de kazan›ld›¤› zaman iktidarlar›nda konaklayaca¤› minder; burjuvazininminderi olur. S›n›f mücadelesinin tarihitecrübeleri, bunu unutmamam›z gerekti¤iniemreder.

“Birlikten söz etti¤imiz anda ayr›l›k damevcuttur; ayr›l›k mutlakt›r... Durmadanbölünmez birlikten söz etmek ve mücadele-yi a¤z›m›za almamak, marksist-leninist birtutum de¤ildir. Birlik, mücadeleden geçerve sadece bu yolla sa¤lanabilir. Parti için-de, s›n›flar konusunda ve halk içinde de bugeçerlidir... Çeliflmeler ve mücadele olma-sayd›, dünya olmazd›, ilerleme olmazd›, ha-yat olmazd›, hiçbir fley olmazd›. Durmadanbirlikten söz etmek 'durgun bir göl'e benzer;cans›zl›¤a yol açar. Birli¤in eski temeliniy›kmal›, bir mücadeleden geçmeli ve yenibir temel üzerinde birleflmeliyiz. Hangisidaha iyidir; durgun bir göl mü, yoksa coflupkükreyerek akan bitmez tükenmez Yangzemi? Parti içinde ayn› fley geçerlidir, s›n›flarve halk için de. Birlik-mücadele-birlik: Bu,görevimizi yerine getirmifl oldu¤umuzu gös-terir.” ( Mao Zedung, cilt 6, sf 68 )

Bütün bunlar, bizi flu noktaya götürmek-tedir: Sosyalist toplumda kapitalist yolcularpartinin içinden ç›kt›klar›na göre, geriyedönüfller için en ciddi tehlike, parti içi ide-

olojik mücadelenin do¤ru, sistemli ve etki-li yürütülememesi oluflturur. Bu, art›k s›n›fmücadeleleri tarihi taraf›ndan kan›tlanm›flbir olgudur.

E¤er bu mücadele do¤ru çizgi ve yön-temlerle yürütülürse, esasta geliflme olumluyönde olur ve baflar›ya gidilir, devrim kaza-n›r. Yanl›fl çizgi ve yöntemlerle yürütülürse,tersi sonuçlar kaç›n›lmaz olur. Peki bu mü-cadeleyi hangi mekanizma sa¤layacakt›r?Birey salt kendi bafl›na m› yapacakt›r? El-bette de¤il. Partiler organize edecektir. Par-ti denen mekanizma, sonuçta tek tek bireyve organlar›n toplam›ndan oluflmaktad›r.

Bu durumda da önderlik çizgisinin be-lirleyici fonksiyona sahip oldu¤unun alt›n›çizelim. Zira, partiler içinde de irademizd›fl›nda do¤ru ve yanl›fl olaca¤›na göre,do¤ru ile yanl›fl aras›ndaki mücadelenindevrim lehine sonuçlar do¤urmas› için, bi-limsel anlay›fl ve yöntemlerle bu mücadele-nin de icra edilmesi gerekmektedir. Bunakim önderlik edecek? Parti önderlikleri.Ama nas›l?

“Farkl› Çeliflkiler Farkl›

Yöntemlerle Çözülür”

Bu konuyu biraz deflelim.

Her geliflme, genelden ba¤›ms›z olma-makla birlikte kendine has özellikler ihtivaeder. Yine, genel durum ve geliflmeler deöyle; birbirlerinden farkl›l›klar arzedebilirve bunlar aras›ndaki farkl›l›klar kimindenitel, kiminde ise nicel muhtevada olurlar.Bu genellemeden bile flu sonucu ç›karmakmümkün: Her farkl›l›k bir çeliflkiye tekabüleder. Birbirinden farkl› olan çeliflkiler iseancak farkl› yöntemlerle çözülebilir. Bun-dan hareketle;

Parti içinde do¤ru ile yanl›fl aras›ndakimücadelede temel metot ne olmal›d›r? Bu-nun için önce flu temel ayr›m yap›lmak zo-rundad›r. ‹ki farkl› olguyu kesinlikle birbi-rinden ay›rmal›y›z; Do¤ru ile yanl›fl aras›n-daki iliflki ve devrimle karfl›-devrim aras›n-daki iliflki. Devrimle karfl›-devrim aras›n-

36

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 35: Sınıf Teorisi - Sayı 10

daki çeliflkinin çözüm yöntemi, fliddettir.Do¤ru ile yanl›fl aras›ndakinin ise bar›flç›l-d›r; ikna, e¤itim, elefltiri-özelefltiriyle yürü-tülmek zorundad›r. Bunlar asla birbirinekar›flt›r›lmamal›d›r.

Yanl›fl fikirlere karfl› mücadele, idari ted-birlerle olmaz. Yanl›fl düflüncelerin fark edi-lebilmesi, insanlar› tamamen veya büyükoranda etkisi alt›na alamamas› için, insanla-r›n kafalar›n›n içindeki düflünceleri tered-dütsüz ortaya koyabilecekleri canl› bir siya-sal atmosferin yarat›lmas› gerekir ve bunusa¤lamak esasta önderliklerin görevidir.

Bu sadece örgüt içinde de¤il, örgüt d›-fl›nda devrimin dost güçleri ve halka karfl›da uygulanacak biricik do¤ru yöntemdir.Çünkü, gerek örgüt içinde olsun gerekseörgüt d›fl›nda devrimin dost güçleri ve halknezdinde olsun, nihayetinde bütün bunlarhalk içindeki çeliflkiler kapsam›ndad›r vebu çeliflkiler, kesinlikle do¤ru ile yanl›flaras›nda tamamen bar›flç›l metotlarla yürü-tülerek çözüme kavuflturulmak zorundad›r.Bu kategorideki çeliflkileri flu veya bu ge-rekçeye s›¤›narak zorla-fliddetle çözmeyeçal›flmak, halk›n menfaatlerine zarar verenbir tutumdur. Zira, halk saflar›ndaki do¤ru-yanl›fl aras›nda süren bir mücadeledir bu.

Do¤ru ve yanl›fl. Her politik düflünce,sonuçta bir ideolojiye tekabül eder. Esastaya proletarya ideolojisine ya da burjuvaideolojisine. Dolay›s›yla, do¤ru ile yanl›flaras›ndaki mücadele, asl›nda ideolojik mü-cadele demektir. Bir di¤er ifadeyle, iki çiz-gi mücadelesidir. Geliflmenin motoru dabudur. Örgüt içinde do¤ru-yanl›fl çizgi mü-cadelesi olmazsa, örgütte geliflme de ol-maz. fiayet bu çeliflki olmasayd›, parti veörgütler çok donuk ve cans›z olurlard›.

Bu mücadelenin metodu, as›l olarak ik-na, e¤itim, dönüfltürme, elefltiri-özelefltiri-dir demifltik. Örgüt içinde buna yön vere-cek olan ilke, demokratik-merkeziyetçilik-tir. Politikalar›n belirlenmesi ve kararlar›nal›nmas›, tart›flma yoluyla kolektif olarakyap›lmak zorundad›r. Önderliklerin seçimide öyle. Bu, demokrasi demektir. Politika-

lar belirlenip kararlar al›nd›ktan sonra daart›k bunlar› uygulamak esast›r. Bu damerkeziyetçi yöndür.

“Demokrasi olmadan do¤ru bir merke-ziyetçilik olamaz, çünkü insanlar›n düflün-celeri farkl›d›r ve fleyleri kavray›fllar›ndabirlik yoksa, o zaman merkeziyetçilik ger-çeklefltirilemez. Merkeziyetçilik nedir?Merkeziyetçilik, kavray›fl, siyaset, planla-ma, kumanda ve hareket birli¤inin sa¤lan-mas› temelinde do¤ru fikirlerin merkezilefl-tirilmesidir. Buna merkezi birlefliklik ad›verilir. ...merkezi birlefliklik nas›l gerçek-lefltirilebilir? Demokrasi olmazsa, tecrübe-leri do¤ru bir flekilde özetleyemeyiz. De-mokrasi yoksa, kitlelerden fikir gelmiyorsa,iyi bir çizgi, iyi genel ve özel siyasetler veyöntemler ortaya koymak imkans›zd›r.” (

Mao, cilt 6, sf 256)

Her konuda insanlarda anlay›fl birli¤inibeklemek, idealizmdir. Tart›flmalar sonu-cunda insanlar ikna da olmayabilirler. Amaço¤unlu¤un oluflturdu¤u irade taraf›ndanal›nan kararlar› uygulamak zorundad›r.Kendi düflüncesini ise koruma ve mücade-lesini verme hakk› vard›r. Ço¤unluk ve ön-derlik ise sadece bu hakka sayg› duymaklakalmayacak, az›nl›¤›n bu hakk›n› garantialt›na almakla mükelleftir. ‹rade ve eylembirli¤ini bozmadan az›nl›¤›n bu hakk›n›kullanabilece¤i mekanizmalar yaratacakt›r.Bu, do¤ru fikirlerin mücadele yoluyla dahada güçlenmesine, geliflmesine hizmet eder.

Bir örgüt içinde ayr› fikirlerin ortaya ç›-kabilece¤ini kabul etmek ve ama ikna ol-mad›klar› durumda o fikrin etkisinde olaninsanlar›n üzerinde bas›nç oluflturmak ya-hut tasfiyeye yönelmek, yanl›fl ve zararl›bir mücadele metodudur. ‹nsanlar irade veeylem birli¤ini bozmad›klar› sürece, farkl›fikirlerinden dolay› hiçbir iradi tedbir uy-gulamas›na maruz kalmamal›lar. Farkl› fi-kirler üzerinde bas›nç oluflturmak, insanla-r›n kafas›n›n içindeki düflünceleri ortadankald›rmaz, kald›ramaz. Hiçbir partinin yek-pare olmad›¤›, çeliflkili bir birlik oldu¤unuve bunun isteklerle alakas›z tamamen nes-

37

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 36: Sınıf Teorisi - Sayı 10

nel bir durum oldu¤unun alt›n› çizmifltik.E¤er böyle olmasayd›, birey, parti ve ikti-darlar›n geriye dönüflleri mümkün olurmuydu? Elbette olmazd›. Ama ne oldu?

K›sa ve özet olarak olan flu idi:

Özellikle Sovyetler Birli¤inde, ideolojive siyasetten çok teknik ilerleme ve ekono-minin geliflmesine a¤›rl›k verildi. Teknik veekonominin geliflmesine çal›flmak yanl›flde¤ildi. Yanl›fl olan, bununla birlikte ide-oloji ve siyasete gerekli önemin verilme-mesiydi. Bu yanl›fl, komünist çizgiden çokher hangi bir alanda uzmanlaflman›n dahafazla prim etmesine yol açt›. Üretimin ge-lifltirilmesinde siyasete de¤il maddi teflvik-lere öncelik verildi. Zamanla uzmanl›k-uz-manlar her fley, çizgi ise tali bir duruma dü-flürüldü. Yönetenlerle yönetilenler aras›n-daki çeliflki, görülmek istenmedi veya yete-rince do¤ru yöntemlerle mücadele edilme-di. Bunun yerine, idari tedbirler devreyegirdi; merkezin görüfllerinden farkl› görüflve çizgiye sahip olanlar› mücadele yoluyladönüfltürmek yerine özelefltiriye zorlamave özelefltiri yapmayanlar› partiden tasfiyeetmek, “partiyi oportünizmden ar›nd›rma”ad›na baflvurulan esas yöntem haline geti-rildi. Kitle inisiyatifi harekete geçirilmiyor,kitlelerin sosyalizmin meselelerine aktifkat›l›m› yeterince sa¤lanam›yordu. Bu, ön-derli¤i partinin, partiyi de kitlelerin ç›ka-r›ndan kopmaya götürerek, parti içinde bü-rokratik yap›n›n güçlenmesine, yeni burju-valar›n ortaya ç›kmas›na yol aç›yordu. Ye-ni burjuvazi güçleniyor, parti ve devletiçinde kilit noktalar› ele geçiriyordu. Bu-nun böyle oldu¤u fark edildi¤inde, art›kçok geçti. Zira, 20. kongre ile yeni burju-vazi parti ve devlet kontrolünü ele geçir-miflti. Onlar için art›k amaç flu idi: Ele ge-çirdikleri parti ve devlet iktidar›n› koru-mak! Hem de kitlelere karfl›!

Mao, SBKP'nin 20. kongresinden, hattaStalin yoldafl›n ölümünden önce bu tehlike-yi fark ediyor, uyar›larda bulunuyordu. 20.kongre sonuçlar› durumu bütün ç›plakl›¤›y-la gözler önüne sermifl ve Mao'nun uyar›la-

r›n›n ne kadar hakl› oldu¤unu teyit etmiflti.Stalin yoldafl›n ölümünden sonra ise, art›kzamanla SBKP revizyonistlerine karfl› aç›kideolojik mücadeleye giriflmesi kaç›n›lmazhale gelmiflti.

Tabii ki sadece SBKP revizyonistleriyles›n›rl› de¤ildi mücadele. Çin'de, Parti vedevletin bafl›nda bulunan çok say›da reviz-yoniste karfl› da mücadele etmek zorunday-d›. Ama bu, öyle idari tedbirlerle üstesin-den gelinebilecek bir durum de¤ildi. Kitleinisiyatifini harekete geçirmeli, alttan yu-kar›ya do¤ru parti ve devleti elefltirme, de-netleme ve iflah olmazlar› kitle inisiyatifiy-le alafla¤› etmeliydi. Zira, hedef, kitlelerindevrimcilefltirilmesi, do¤ru çizginin kitlele-re mal edilmesi idi. Devrim, tam da buydu!Bunun için de, demokratik bir ortam›n ha-kim olmas› gerekmekteydi. Kitlelerin hare-kete geçip parti kadro ve önderlerini eleflti-riye bafllamas›yla birlikte, bu kitle selininönüne gerici bentler oluflturmaya yeltenenkadrolar da hareketlendi. Mao'nun tavr›, te-reddütsüz olarak kitlelerden yana oldu vemerkezi kadrolara flunu ö¤ütledi;

“Bürolarda oturup rapor dinlemeninbir yarar› yoktur. Tek yol kitlelere dayan-mak, kitlelere güvenmek, sonuna kadar mü-cadele etmektir. Devrimin bize karfl› çevril-mesine haz›rl›kl› olmal›y›z. Parti ve hükü-met önderli¤i ve sorumlu partili yoldafllarbuna haz›rl›kl› olmal›d›rlar. fiimdi devrimisonuna kadar sürdürmek istiyorsan›z, ken-dinizi disipline sokmal›, geride kalmamakiçin kendinizi yenilemelisiniz. Aksi halde,sadece devrimin d›fl›nda kal›rs›n›z.

“Atefli kendi vücutlar›n›za yanaflt›rmak,yanmas› için alevleri körüklemek sizin gö-revinizdir. Buna cesaret edecek misiniz?Çünkü atefl, kafalar›n›z› da yakacakt›r.” (

cilt 6, sf 365)

Görüldü¤ü gibi, modern revizyonistle-rin aksine, Mao, gerekti¤inde partiye karfl›da devrimin örgütlenmesi ve gerçeklefltiril-mesinden yanad›r. Bafl›nda bulundu¤u par-ti için kitlelere “Karargah› bombalay›n!”tarihi ça¤r›s›n› yap›yordu. ‹flte aradaki nite-

38

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 37: Sınıf Teorisi - Sayı 10

lik fark! Çünkü, o, partinin bir araç oldu¤u-nu ve amaçla çeliflir hale geldi¤i zaman,kitlelerin nihai ç›karlar› u¤runa onun dadevrilmesi gerekti¤ini, devrimin esas oldu-¤unu en billur haliyle çözümlemiflti. BüyükProleter Kültür Devrimi'nin gerçek mahi-yeti buradad›r.

Parti, örgüt, önderlerin ç›karlar› de¤il,s›n›f ve halk›n ç›karlar› esast›r. Parti, örgütve önderlerin ç›karlar› ile kitlelerin s›n›fsalç›karlar› çeliflti¤i durumda, korunmas› ge-reken kitlelerin s›n›fsal ç›karlar›d›r. Gerçekve tutarl› devrimciler ile komünistlerin ter-cihi bu olur. Parti, örgüt, önder fetiflizmiyaratarak her fleyi bunlar›n ç›karlar›na göredüzenlemek, bunlarla kitlelerin s›n›fsal ç›-karlar› aras›nda çeliflki olufltu¤unda bunlarakarfl› mücadele etmek yerine “kul” misalihizmet etmek, ne ad›na yap›l›rsa yap›ls›n,s›n›f ve halktan yana tutarl› devrimci bir ta-v›r olmaz.

Parti, örgüt ve önderler, kendilerine yö-nelik kitlelerin elefltiri ve denetimini sa¤la-makla görevlidirler. Halk›n, taraftar, sem-patizan, militan ve üyelerinin elefltiri ve de-netimine aç›k olmayan, bizatihi bunu ör-gütlemeyen, buna önderlik etmeyen vekendisine karfl› da devrim yapmayan parti,örgüt ve önderlikler önünde sonunda devri-min d›fl›nda kal›rlar. Çünkü mutlak ve kal›-c› olanlar bunlar olmayacak, sürekli olandevrimdir ve her devrim, kendini yenileye-rek, kendi ba¤r›ndaki geriliklere karfl› dev-rim yaparak ilerler. S›n›f mücadeleleri tari-hi bunu yeterince ortaya koymad› m›?

Bu tarihi tecrübeye dayanarak flunu söy-lemeliyiz ki, enternasyonal proletarya ola-rak siyasi iktidarlar›m›z› geçici olarak kay-bettik. Bir dönemin güçlü ve do¤ru bir çiz-giye sahip partilerimizi de kaybettik. Yenil-ginin a¤›r tahribatlar›yla yüz yüze kald›k.Ama meseleye derinden vak›f olursak, sözkonusu geçici kay›plar›m›za ra¤men ayn›zaman da çok güçlü oldu¤umuzu da göre-biliriz. fiimdi, olabildi¤ince zengin bir tec-rübe haznesi önümüzde duruyor. Bunu kav-

rarsak, emperyalizm ve dünya gericili¤ikarfl›s›nda yenilmez bir silah›m›z olacak,kavrayamazsak, bu, kendimizi vuran bir si-laha dönecek. Mesele bu kadar berrak!

Peki, s›n›f mücadelesinin bu tarihi tec-rübesinden devrimci hareket gerekli dersle-ri ç›karabilmifl midir? Dahas›, kendi tarihibirikimlerini olumlu ve olumsuz yönleriyletahlil ederek do¤ru bir senteze ulaflabilmiflmidir? Tek kelimeyle, hay›r. E¤er ç›karabil-mifl olsayd›, parti ve araç-amaç iliflkisindehalen bu denli bir bozulma yaflan›yor olurmuydu? Özürlü bir demokrasi anlay›fl› vegurupçuluk illeti halen çok güçlü olarakkendini var edebilir miydi? Kuflkusuz kibu sorunlar› yine tart›fl›yor olurduk amamücadelede böylesine a¤›r ve derin tahri-batlar yarat›r düzeyde olmazd›. Bu kadars›k aral›klarla ve yayg›n olarak ortaya ç›k-mazd›. Tahribatlar› daha az olur ve nispetendaha kolay giderilirdi..

Amaca Göre fiekillenmek;

Araçlar› da Gerçek Gücüne

KavufltururAraçlar›n amaca uygun olmas›, amaç

esasl› bir siyasal kültürü de gerektirir. Ya-y›n organlar›na flöyle genel anlamda tahlil-ci bir gözle bak›ld›¤›nda, bu siyasal kültü-rün yeterince ifllenmedi¤i, bunun yerinearaçlar› yücelten bir kültürün yayg›nlaflt›¤›rahatl›kla görülebilir. Mesela; “her fley par-ti için” , “her fleyim partiye-harekete fedaolsun” , “önderlik her fleyimizdir” vb gibisöylemlerle çokça karfl›lafl›lmaktad›r. El-bette bir devrimci, yoldafllar› ve örgütünükorumak ve gerekti¤inde de bunlar için herfleyi göze almak zorundad›r. Fakat bunu,asla s›n›f ve halk›n nihai menfaatlerininönüne ç›karacak denli yanl›fl bir söylemleifade etmemelidir. Bunlar yerine flu söy-lemler daha do¤ru olmaz m›? “Her fley dev-rim ve halk için” , “ her fleyim s›n›f ve hal-

39

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 38: Sınıf Teorisi - Sayı 10

ka feda olsun.” Parti-örgütler de devrimin,s›n›f ve halk›n gerçek menfaatleri için ça-balad›klar› durumda anlam bulduklar›na gö-re, her fley s›n›f-halk-devrim için ve her fle-yim bunlara feda olsun demek, daha do¤ruve kapsay›c› bir ifadedir. Ki, bu, zaten yol-dafllar› ve parti-örgütleri de içine alan bir ifa-dedir. Ama tersi söylem ayn› kapsay›c›l›ktaolmad›¤› gibi, niyetlerden ba¤›ms›z olarakörgüt ve önder fetiflizmine kap›lar› aralayansöylemlerdir. Kifliler putlaflt›r›lmaz!

Örgütler büyük kay›plara u¤rad›¤›, a¤›rtahribatlar yaflad›¤› veya önderleri düflmankarfl›s›nda beklenmeyen bir olumsuzlu¤adüfltü¤ü yahut da mücadeleyi terk ettiklerizamanlarda, genelde, o saflarda y›llar› kap-sayan bir bunal›m yaflanmaktad›r. Umut-suzluk, karamsarl›k ciddi boyutlara var-maktad›r. Fakat, saflardaki insanlar amaçmerkezli perspektifle biçimlenirlerse, bugibi durumlar›n tahribat› asgariye indiril-mifl olunur. Örgütler-partiler yenilebilir, tektek insanlar yenilebilir ama devrim asladurmaz, yaralar›n› sararak yürüyüflüne da-ha güçlenmifl olarak devam eder. Çünkü,s›n›flar var oldu¤u sürece s›n›f mücadelele-ri kaç›n›lmazd›r ve ne denli tersliklerle kar-fl›laflm›fl olsa da devrim önünde sonundamuzaffer olacakt›r... ‹flte, bu bilimsel ger-çekli¤i felsefi, politik-ekonomi ve bilimselsosyalizm boyutlar›yla kavratmak mümkünk›l›nd›¤›nda ifller daha düzgün olarak yo-lunda gider. Bu, amaca kilitlenmifl bir yürü-yüfl olur. Ancak, bunun yerine, araca-kiflile-re endeksli bir flekillenifl; örgüt ve kifli feti-flizmine dönüflür.

Böyle bir fetiflizm yarat›ld›¤›nda art›körgüt ve önderler dokunulmaz mabetleredönüflür. Kürt hareketinde bunun en tipikörne¤i, A. Öcalan ve PKK/Kongra-Gel fe-tiflizmidir. Bunlar ortaya ç›k›fllar›ndaki he-defleri ba¤›ms›z Kürdistan iken gelinenaflamada bu hedefi aç›ktan reddettikleri vebunun birinci dereceden siyasetini yapan›nda A. Öcalan olmas›na ra¤men hala A.

Öcalan için “Güneflimiz” denmesi, “savafl-ta da bar›flta da seninleyiz Öcalan” denerekÖcalan taraf›ndan ortaya konan teslimiyet-çi çizginin gözü kapal› onaylanmas› neyigöstermektedir? Kürt ulusunun gerçek ç›-karlar›n› ve çizgiyi esas alan bir flekillenmede¤il, önderi esas alan bir kültürel flekillen-me oldu¤u ortadad›r. Ve önder, ç›k›fl›n›n tamtersi bir rotaya-hem de aç›ktan- girdi¤i haldehala “günefl” olarak kabul görüyorsa, dev-rimci bir siyasal kültürden çok yüzeyde dev-rimci ama özünde tap›nmac› bir siyasal kül-türel flekilleniflin oluflturuldu¤u apaç›kt›r.

Baflta ortaya “ba¤›ms›z Kürdistan” he-defi konmufl. Silahl› mücadele bunun içinbenimsenmifl. Sonra ne olmufl? Zamanla,silahl› mücadele düflman› masaya oturtmakve baz› anlaflmalar yapmak amac›yla yürü-tülür hale gelmifl. Ama kimse, bu politikaba¤›ms›z Kürdistan hedefimize hizmet miediyor yoksa zarar m› veriyor diye tart›fla-mam›fl. Sonras›nda ise, A. Öcalan o günekadar ileri sürdü¤ü hemen her fleyi mah-kum eden ve mevcut devlet yap›s›ndaki“baz› bozukluklar›n” giderilerek devletingüçlendirilmesine yönelik bir çizgi olufltur-du. Örgüt bu çizgiyi, “Manifesto” diye sa-hiplendi. Örgütte, “bu nas›l ifl?” sorusunuçok az insan sorabildi. Bunlar› saymazsak,herkes yine yönünü bu mabede çevirdi. Bu-nun nedenlerinden biri söz konusu yap›dademokratik bir iflleyiflin olmamas› iken,ikinci nedeni de oluflturulan önder fetifliz-min bir sonucu olarak “Serok böyle diyor-sa bir bildi¤i vard›r” fleklinde dile gelen ta-p›nmac›l›kt›r.

Bu durum sadece Kürt hareketine mimahsus? Bizce de¤il. Elbette bir Kürt hare-keti kadar geliflmifl de¤il ama, var. E¤erdevrimci hareketin kimi bölükleri bu musi-betten gerekli sonuçlar› ç›karmazsa, farkl›tarihsel koflullarda yeni Öcalan ve Kongra-Gel örneklerinin yaflanmas› iflten bile de¤il.

Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci ha-

40

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 39: Sınıf Teorisi - Sayı 10

reketine musallat olan çarp›k demokrasi bi-linci ve gurupçulu¤u tart›flmaya açma ihti-yac›n›n ne kadar gerekli-nesnel oldu¤u, ya-z›m›z›n bu ikinci bölümünü yaz›yorken,Kongra-Gel'in Yunanistan'da DHKC taraf-tarlar›na, ard›ndan da DEHAP'›n ‹stan-bul'da HÖC'lülere yönelmesi ile de do¤ru-land›. Bu üzücü geliflmeler, böyle bir ko-nuyu tart›flmaya açma gereklili¤ini ne ya-z›k ki bir kez daha gösterdi.

Hemen belirtelim ki; bu olaylardan bir-kaç ay önce de Kongra-Gel Dersimde Ma-oistlere sald›rd›¤›nda, Maoistler bu tutumuteflhir etmifl ve meselenin do¤ru ele al›nma-s› yollar›n› göstermifl, bunlardan bir yön-tem olarak da devrimci yap›lardan teflekkülolacak bir komisyon önermifllerdi.. Bu öne-ri o s›ralar hayata geçmediyse de, ‹stan-bul'daki söz konusu olaylar ard›ndan böylebir komisyonun oluflmas› ve taraflar›n dakomisyonun varaca¤› sonuçlara sayg›l› ola-ca¤›n› beyan etmifl olmalar›, sevindirici veolumlu bir geliflmedir. Bu olumlulu¤u vur-gulamakla beraber, flunun alt›n› çizmekteyarar var: “Olumlu bir ad›m at›ld›, böylefleyleri tart›flmaya gerek yok” gibisindenmazeretlere s›¤›n›larak, devrimci harekette-ki çarp›k demokrasi anlay›fl› ve gurupçulu-¤u ön yarg›s›z tart›flmaktan kaç›n›l›rsa, bu-gün de¤ilse de yar›n, yaz›m›zda de¤indi¤i-miz türden geliflmeler ve geliflmelerin dev-rim saflar›nda yol açt›¤› tahribatlar›n ben-zerleriyle karfl›laflmak, önlenemez. Zira, so-runlara neden olan anlay›fllar yerli yerindedurdukça, bu yaklafl›mlar asgari oranda daolsa giderilmedikçe, ortaya ç›karaca¤›olumsuz sonuçlardan kaç›nmak, hayaldir.Böyle bir yan›lsamaya düflülmemeli.

41

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 40: Sınıf Teorisi - Sayı 10

TD, Kemalizm ve Faflizm

Konusunda Sa¤ Oportünizmin

Teorisini Yap›yor!

Belirtmek gerekir ki ülkemizde Kema-lizm ve Kemalist devletle ideolojik-siyasiaç›dan köklü kopuflu sa¤layamayan bütünküçük burjuva hareketler ülkemizdeki fa-flizmin iktidara gelifli konusunda da sa¤oportünizmden kurtulam›yor. Ülkemizdekifaflizmin 1923 sonras› infla edildi¤ini inkar-dan geliyorlar. 1950 öncesinde faflist dikta-törlük yok. Faflizmin iflbafl›na geliflini ya1950’li ya da 1970’li y›llar›n bafl›nda baflla-t›yorlar. Kimisi bunu, ülkede “kapitalizminhakimiyetine”, kimisi ise sadece askeridarbelere (hem de 1970 sonras›) ba¤laya-rak teorilefltirmeye çal›fl›yor. Yine bu ikisa¤ fikrin ideolojik olarak kesiflti¤i di¤er te-mel noktalardan birisi de Kemalizm ve Ke-malist diktatörülü¤ün “küçük burjuvazininradikal kesimi” veya “milli burjuvazinin si-yasi temsilcisi” olarak tan›mlanmas›d›r. Birbaflka ifadeyle sözkonusu oportünist görüflsahipleri “bizimki gibi yar›-feodal yar›-sö-

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

42

TEOR‹DE DO⁄RULTU’nun Troçkizmi ve ‹deolojik

Sefaleti! (2)

TD’ye göre “e¤er bir ülkedekapitalist üretim iliflkileri ha-kim” de¤ilse o ülkenin siyasiyönetimi ne denli “floven” ve“›rkç›” olursa olsun yine defaflist olarak nitelendirile-mez. Yine bu anlay›fl sahiple-rine göre büyük toprak sa-hipleriyle komprador burju-valar iktidar› birlikte yönete-mez-bir arada duramaz. Ve-ya yar› feodal iliflkiler dedinmi bununla kat› feodalizmanlafl›l›r-anlafl›lmal›d›r. Dolay›-s›yla buradan hareketle debizi “Osmanl› dönemini defaflist diktatörlük olarak ta-n›ml›yoruz” diye ithamda bu-lunarak demagoji yapmak-tan geri durmuyor

Page 41: Sınıf Teorisi - Sayı 10

mürge ülkelerde faflizmin iflbafl›na geleme-yece¤ini” savunman›n yan›s›ra Kemalizmve Kemalist diktatörlü¤ü milli ve küçükburjuva hareket olarak tan›mlay›p flirin gös-termeye çal›fl›yorlar. Yine bu oportünist gö-rüfllerin sonucu olarak içine düflttükleri de-rin politik yan›lg›lar›ndan birisini de Türki-ye-Kuzey Kürdistan’da hüküm süren aske-

ri faflist diktatörlü¤ün 1923 y›l›ndan günü-müze (80 y›ld›r) devam etti¤i gerçekli¤inigörememeleri oluflturmaktad›r. Oportüniz-min mevcut faflist rejimin Türk Genel Kur-may› taraf›ndan yönetilmesinin tarihi olarak“12 Mart 1970’i” belirlemesi ise onun dahada sa¤-uzlaflmac› fikirlere savruldu¤una ay-na tutuyor. Hem daha derin bir sa¤ oportü-nizm fleklinde! Dolay›s›ylad›r ki bu yaz›m›-z›n ana konusunu, ad›geçen konularda sa¤oportünist bak›flaç›s›na sahip Teoride Do¤-rultu’nun elefltirisi oluflturacakt›r. fiüphesizki TD’ya yönelik yürüttü¤ümüz elefltirilerayn› siyasi çizgiye sahip di¤er ak›mlar içinde geçerlidir.

Faflizmin tan›m›, tarihi ve iflbafl›na geliflbiçimlerine iliflkin yap›lan teorik tart›flmalaryeni de¤il. Bunun tarihi, onlarca y›l öncesi-ne kadar gitmektedir. Ki sözkonusu pole-miklerin en yo¤un bir flekilde yafland›¤› dö-nem ise 1970’li y›llar›n ortalar›d›r. Bu türkonular üzerine polemik yapmak iyidir. Da-ha do¤rusu teorik mücadele yürütmek iyi,yürütmemek kötüdür. Hem de bunu keskinve amans›z bir flekilde yürütmeliyiz. Hat›r-lanaca¤› gibi Kongre’nin yapt›¤› tarihi mu-hasebede, özellikle de 1980’li y›llar ve son-ras› için teorik alanda mücadelenin yeterin-ce yap›lmad›¤›na dair dikkatleri çekmiflti.Bu bilinçten hareketle kongre sonras› bualan üzerinde önemle yo¤unlaflm›fl durum-day›z. Bunu, yeter ki ideolojik mücadeleninruhuna uygun yapal›m. Verimini süreç içe-risinde alaca¤›m›z kesindir. Bu yöntemindo¤ru ve bilimsel bir flekilde uygulanmas›teorik netlik-ayr›flma ve bilinç zenginli¤i-ayd›nl›¤›n› daha fazla pekifltirecektir. S›n›fmücadelesinin siyasi ve ekonomik, özellik-le de siyasi mücadeleye daha fazla katk› su-nacak, onun yolunu daha net bir flekilde ay-

d›nlatacakt›r. Unutulmamal›d›r ki herhangibir politik soruna iliflkin bak›fl aç›s› ne kadardo¤ru ve bilimsel ise siyasi duruflu da o ka-dar do¤ru mecrada yürüyecektir. Teorikalandaki mücadelenin s›n›f mücadelesininönemli üç aya¤›ndan birisini oluflturdu¤unuher Marksist bilir. Elbette ki bu mücadele-deki amaç dar ufuklu küçük burjuva grupyap›s›n› tatmin etmek için de¤il, ikna olmakve etmek için olmal›d›r. Bu, ayn› zamandakendimizi iknay› da içerir. Tersi sidik yar›fl›olur. Bu tür yöntemlerin s›n›f mücadelesineyarar› de¤il, zarar› dokunaca¤› kesindir. Bizbu tür tart›flmalarda yokuz ve olmayaca¤›zda. Sözümüzü daha fazla uzatmadanTD’nin faflizm tahlili ve ülkemizdeki fafliz-min iflbafl›na gelifline iliflkin söyledikleriniaktaral›m:

“...mali sermayenin var olmad›¤›, tekel-ci kapitalizmi bir yana b›rak›n, daha kapita-lizmin dahi hakim olmad›¤›, (abç) hala top-rak a¤alar› s›n›f›n›n iktidar› alt›nda ‘yar›fe-odal’ekonomik yap›daki bir ülkede nas›l fa-flist diktatörlük olabilir?”

“Bu topraklarda faflist diktatörlü¤ü, biryar› askeri diktatörlük olarak infla eden 12Mart ve 12 Eylül darbelerinin tekelci kapi-talizmin geliflimiyle ve ona karfl› geliflendevrim tehdinin bertaraf edilmesi karfl›dev-rimci giriflimiyle ba¤l› oldu¤u aç›kt›r.”(abç) (TD. Say› 15, Sf; 61)

TD oportünizminin tezlerinin özü ne-

dir? Önce bunlar› özetleyelim:

* Kapitalist iliflkilerin hakim olmad›¤›hiç bir ülkede faflizm ve faflist diktatörlük ol-maz.

* Bir ülkede faflizmin iflbafl›na gelmesiiçin illa da o ülkede tekelci kapitalizm veyakapitalizm hakim olmal›d›r.

* Komprador kapitalist iliflkilerle feodaliliflkilerin iç içe geçti¤i, dahas› kompradorburjuvazi ile büyük toprak a¤alar› s›n›f›n›nbirlikte devleti yönetti¤i veya bu iki s›n›f›nortak diktatörlü¤ü alt›nda yürütülen diktatör-lük faflizm olmaz. ‹lla da tekelci kapitalizm,

43

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 42: Sınıf Teorisi - Sayı 10

illa da tekelci burjuvazi tek bafl›na iktidar›-devleti yönetmelidir!

* Yar›-feodal ekonomik iliflkilerin hakimoldu¤u ülkelerde faflizm ve faflist diktatör-lükten söz etmek yanl›fl ve hatal› bir görüfltür.

* Türkiye-Kuzey Kürdistan’da kapita-lizm hakimdir. Bu ülkedeki tekelci kapita-lizmin geliflimiyle orant›l› olarak faflizm ifl-bafl›na gelmifltir.

* Ülkede, 1970’ler öncesi kapitalizmde¤il feodalizm hakimdi. 1970 öncesi M.Kemal dönemi de dahil devlete sadece bü-yük toprak a¤alar› s›n›f› hakimdi.

* Ordu-MGK, Türk devletini 1970 son-ras› yönetmeye bafllam›flt›r.

* Bu ülkede faflist diktatörlük, 12 Mart1970 ve 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle in-fla edilmifltir.

* Faflizm, ancak askeri darbelerle iflba-fl›na gelir-gelebilir.

* Parlemanter maskeli faflizm olmaz.

* M. Kemal’in partisi CHP vb. gibi “sos-yal demokrat” parti ve hükümetler iflbafl›n-da oldu¤u zaman o rejim faflist olmaz.

* Faflizm, sa¤ parti ve hükümetlere özgübir ideolojik-politik rejimdir!.

* 1970’ler öncesi askeri darbe hiç olma-m›flt›r. Olmuflsa da bu, “sol” ve “demokra-tik”tir veya feodal karakterli askeri darbeleroldu¤u için faflist de¤il.

* Kemalizm, faflist ideoloji, M.Kemaldönemi ise askeri faflist diktatörlük olamaz.

* Kemalizm ve Kemalist diktatörlükmilli veya küçük burjuva bir s›n›f›n ve ha-reketin ideolojisi ve diktatörlü¤üdür.

* 1923-1970 aras› devleti yöneten ege-men s›n›flar feodal a¤alar, milli burjuvaziveya küçük burjvazidir.

* Devlet için komünizm ve devrim teh-didi sadece 1968’ler sonras› bafllam›flt›r.Devlet daha önce komünist, devrimci veulusal hareketi tehdit unsuru olarak görmü-yordu. Ya da bu güçler devleti tehdit etmi-yordu.

* En ›rkç›, floven ve gerici devlet terörü

ilk olarak 12 Mart 1970 yar›-askeri darbe-siyle infla edilmifltir.

* Kemalist devletin 1930’larda ‹talya-Musolini’den alarak infla etti¤i “anayasa”,12 Mart 1970 öncesine kadar faflist de¤il.

* Kemalist diktatörlük askeri bir dikta-törlük de¤il.

* 1960 askeri darbesi faflist de¤il, gericiveya demokratiktir.

* Faflizmi, bir baflka ifadeyle faflist dik-tatörlü¤ü bizimki gibi ülkelerde tüm ege-men s›n›flar de¤il, sadece tekelci burjuva-zinin bir kanad› (sa¤) uygular. Onu da sa¤›n“en gerici” kanad› MHP gibi partiler iflbafl›-na geldi¤inde uygular.

Teoride Do¤rultu’nun konu hakk›ndasa¤ oportünist tezlerinin özet sonuçlar› bun-lard›r. Böyle oldu¤u, kaynak vererek yapt›-¤›m›z aktar›mlar›n özünü deflifre etti¤imiz-de görülecektir.

TD’nin sa¤ oportünist tezlerini analiz et-mek için fazla ayr›nt›lara girmeye ihtiyaçyok. Bu, HÖ (Haydar Özkan)’nün yaz›s›n-dan yapt›¤›m›z aktar›mlarla da ortada. Kal-d› ki TD, sözkonusu tezleri yeni savunmu-yor. Bu görüflleri öteden beri savunmaktay-d›. Öyleki bu tezlerin tarihi ve teorik esinkayna¤› fiefik Hüsnü, Hikmet K›v›lc›ml›,M. Çayan ve Deniz Gezmifl’lere kadar git-mektedir. Dahas› ayn› sa¤ oportünist görüfl-leri Do¤u Perinçek ve ‹flçi Partisi de savun-maktad›r. Bu, vb. konularda fiefik Hüs-nü’den M. Çayan ve Deniz’lere, oradan daD. Perinçek ve TD’ye kadar (1923’ten gü-nümüze) bilumum küçük ve orta burjuvahareketlerin hemen hepsi ayn› teorik eksen-de buluflmaktad›r. Ve ayn› küçük burjuvakökenli hareketler aradan 30 y›l geçmesinekarfl›n hala da Kemalizm ve faflist diktatör-lük konusundaki sa¤ görüfllerinden vazgeç-mifl de¤iller. Ülkedemizdeki faflizmi, Ke-malist ideoloji ve Kemalist askeri diktatör-lükten hep ay›rd›lar. Yoldafl Kaypakkaya veonun kurucu önderi oldu¤u Partimiz d›fl›ndakalan bütün (M. Suphi dönemi TKP’si dedahil)sol hareketler Kemalizm ve Kemalistdiktatörlü¤ü faflizmden apayr› bir iktidar

44

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 43: Sınıf Teorisi - Sayı 10

olarak ele al›p de¤erlendirdiler. ‹kisini karfl›karfl›ya koydular. Yoldafl Kaypakkaya’n›n“Kemalist diktatörlük ayn› zamanda bir as-keri faflist diktatörlüktür,” tezine hep s›rt dö-nerek derin bir politik körlük ve Kemalizmuzlaflmac›l›¤› içerisinde oldular.

Dimitrov’un faflizm tahlilini

revize ediyor!

TD, Dimitrov’un emperyalist devletleriçin geçerli olan faflizm tahlilinin ayn›s›n›bizimki gibi yar›-sömürge yar›-feodal ülke-lere indirgeyerek mekanizme düflüyor. Me-kanikli¤e düflmesinden öte onun görüfllerinitahrifata u¤rat›yor. Teorik demagoji yap›-yor. Dolay›s›yla bir türlü gerek teorik gerek-se pratik oportünizmden kurtulam›yor. Bumekanik tespitleri sadece faflizm tespitleriy-le s›n›rl› kalmay›p baflka politik-ideolojikkonulara da yans›yor. Tam bir dogmatiklikve flablonculuk içerisinde MLM’i ters-yüzediyor.

fiüphesiz ki Dimitrov’un faflizm üzerinesöylediklerini çarp›tan sadece TD de¤il bü-tün küçük burjuva oportünistleridir. Bütünküçük burjuva oportünistleri yaz›dan aktar-d›¤›m›z gibi bizimki gibi ülkelerde faflizminiflbafl›na gelmesi için “kapitalizmin hakimolmas›” flart›n› kofluyor.

TD’ye göre “e¤er bir ülkede kapitalistüretim iliflkileri hakim” de¤ilse o ülkeninsiyasi yönetimi ne denli “floven” ve “›rkç›”olursa olsun yine de faflist olarak nitelendi-rilemez. Yine bu anlay›fl sahiplerine görebüyük toprak sahipleriyle komprador burju-valar iktidar› birlikte yönetemez-bir aradaduramaz. Veya yar› feodal iliflkiler dedin mibununla kat› feodalizm anlafl›l›r-anlafl›lma-l›d›r. Dolay›s›yla buradan hareketle de bizi“Osmanl› dönemini de faflist diktatörlükolarak tan›ml›yoruz” diye ithamda buluna-rak demagoji yapmaktan geri durmuyor. K›-sacas› TD, hangi ülkede faflist diktatörlük-ten sözedilirse o ülkelerin hepsinde de kapi-talist iliflkiler hakim demektir teorisini sa-vunuyor. Bu hakimiyet olmadan o ülkelerde

faflist diktatörlükten söz edilemez diyor.Böylelikle o, Dimitrov’un emperyalist ülke-ler için ileri sürdü¤ü tezlerin ayn›s›n› yar›-feodal yar›-sömürge ülkeler için de geçerli-dir deyip bir ç›rp›da sözkonusu ülkeler ken-di aras›ndaki ekonomik-siyasi farklar› daortadan kald›r›yor. TD’ ye, ‹spanya, Porte-kiz, Polonya, Finlandiya, Yunanistan, Ar-jantin gibi yar›-sömürge ülkelerdeki bir dö-nemin faflist diktatörlüklerini bir kenara b›-rakarak soral›m; devrim öncesi Arnavutluk(Ahmet Zo¤o rejimi) ve Küba (Batista dö-nemi rejimi), Endonazya’da Suharto, Fili-pinlerde Marcos, Panama’da Noriega, Ni-karagua’da Somaza, fiili’de Pinochet, Irak(Saddam dönemi), ‹ran(1980 öncesi fiah R›-za Pehlevi dönemi), Uganda (‹di Amin dö-nemi), Afganistan, Pakistan gibi ülkelerde-ki askeri faflist diktatörlükler için ne diyor?Bunun gibi yar›-feodal üretim iliflkisinin ha-kim oldu¤u daha onlarca ve ayn› zamandafaflist, hem de askeri diktatörlüklerin iflba-fl›nda oldu¤u ülke ismi sayabiliriz. Yoksa buülkelerde de mi kapitalizm hakimdi? Bu ül-kelerdeki üretim iliflkisi yar›-feodal. Bu ül-kelerin üretim iliflkisinin yar›-feodal oldu-¤unu (TD ve onunla faflizm konusunda ayn›oportünist görüflleri savunanlar› saymaz-sak) dünya alem biliyor. ‹nsaf!!! Bu kadaröznelci tahlile de pes do¤rusu!

Dahas› da var: 1920-30’lar›n Güney Av-rupas›, Balkan ülkeleri ve Macaristan’da dam› burjuva demokartik devrim yap›ld› veyakapitalizm hakim hale geldikten sonra m›faflist diktatörlükler iflbafl›na geldi?

TD teorik tutarl›l›k aç›s›ndan günümüz-de, hatta 1920’li y›llardan bu yana dünyadakapitalist üretim iliflkisinin hakim olmad›¤›hiç bir ülkeden söz etmemelidir. 1950’leröncesini bir kenara b›rak›n. Günümüzde da-hi Latin Amerika’dan Afrika’ya, oradan daAsya’ya kadar uzanan üç k›tada yüz’ünüzerinde yar›-feodal iliflkilerin hakim oldu-¤u ülke ismi sayabiliriz.

Kald› ki yazar›n kendisinin de, Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki faflizmin tarihini 12Mart 1970’le bafllatmas›n›n teorik arka pla-

45

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 44: Sınıf Teorisi - Sayı 10

n›n› da ülkenin kapitalist de¤il yar›-feodaliliflkilerin hakim oldu¤u teorisi anlafl›lmakta-d›r. Kendi oportünist teorisini sa¤lama almakiçin önce ülke kapitalisttir tezini getiriyor,sonra faflizmin inflas›n› 12 Martla birliktebafllat›yor. Tabii ki bu teorisi tutmuyor. Teori-si t›pk› “yamal› bohça gibi” yama tutmuyor.

TD, 1970’le birlikte faflizmi bafllat›rkenayn› zamanda Kemalizm ve Kemalist dikta-törlü¤ü feodal ideoloji ve diktatörlük olaraktan›mlad›¤›n›n ay›rd›nda de¤il. Oportünizmbudur iflte. Nereye çekersen oraya gider.Onun için ilkelerin önemi yoktur. Öyle de-¤ilse, 1923-1970 aras› iktidara hangi s›n›fve s›n›flar hakimdi? Egemen s›n›f›n veya s›-n›flar›n ad›n› koymal›d›r! A¤alar m›? Milliburjuvazi mi? Küçük burjvazi mi? Yoksakomprador burjuvazi ve büyük toprak a¤a-lar› s›n›f› birbirine kopmaz ve içiçe bir fle-kilde mi yönetiyor? Sorular› daha da uzata-biliriz. Ama ihtiyaç yok.

TD oportünizmini daha yak›ndan ve de-rinli¤ine alg›lamak için Dimitrov yoldafl›nfaflizmin s›n›f niteli¤i ve ideolojik aç›dan

özellikleri üzerine söylediklerini özetlemek-te fayda var. Dimitrov yoldafl›n bu iki noktave onunla ba¤›nt›l› olarak yapt›¤› aç›l›mlarkavran›rsa, TD vd. oportünistlerin faflizmüzerine yapt›¤› teorik demogojiler de dahakolay alt edilmifl olur. Bu kavray›fl “yok te-kelci kapitalizm, yok kapitalizm hakim ol-duktan sonra ancak faflizmden sözedilir-edi-lebilir” söylemlerinin ne denli anti-bilimselve demagojik tezler oldu¤u anlafl›l›r.

Sözü Dimitrov yoldafla b›rakmadan fa-flizmin emperyalizm ça¤› ve emperyalist si-yasi gericili¤in bir sonucu olarak ortaya ç›k-t›¤›n› bir kez daha vurgulamak isteriz. Vebuna ek olarak iktidara geliflinin ise ilk ola-rak emperyalist ülkelerde de¤il, Bulgaristangibi henüz tekelci kapitalizmin hakim olma-d›¤›, dolay›s›yla burjuva demokratik devri-min yap›lmad›¤› yar›-sömürge bir ülkede ifl-bafl›na geldi¤ini (1923) bir kez daha belirt-mek isteriz.

Dimitrov yoldafl ideolojik aç›dan fafliz-mi flöyle tan›ml›yor:

“‹deolojik aç›dan faflizm, esas olarakmilliyetçilik ve flovenizm fikirlerine sar›l-maktad›r. Bunun için, yerli iflçileri, di¤erülkelerden gelen iflçilere karfl› ç›karmaya,özellikle iflsizleri aldatmaya ve kitlelerindikkatini iç siyasi meselelerden d›fl siyasimeselelere çekmeye çal›flmaktad›r. Bununiçin kitleleri di¤er halklara karfl› k›flk›rt-makta, milli floven duygular› körüklemekteve iflçi s›n›f›n›n durumunun komflu bölgele-rin ve topraklar›n fethedilmesiyle düzelece-¤ini söylemektedir.” (abç) ( Savafla ve Fa-

flizme Karfl› Birleflik Cephe. Sf,27)

Dimitrov faflizmin s›n›f temeline iliflkinise flu tan›mlama ve vurgular› yapmaktad›r:

“Faflizmin s›n›f niteli¤i

... Komünist Enternasyonal Yürütme Ko-mitesi’nin 13. Oturum’unda do¤ru olaraktan›mlad›¤› gibi iktidardaki faflizm, finanskapitalin en gerici, en floven ve en emper-yalist unsurlar›n›n aç›k terörcü diktatörlü-¤üdür.”(abç)

“Faflizmin en gerici türü, Alman tipi fa-flizmdir. Alman faflizmi, sosyalizm ile hiçbirortak yan› olmad›¤› halde, kendisine nasyo-nal-sosyalist ad›n› verecek kadar yüzsüzdür.Hitler faflizmi, yaln›zca burjuva milliyetçi-li¤i de¤il, ayn› zamanda gaddar flovenizmdemektir.O, siyasi haydutlu¤un yönetimsistemidir. ‹flçi s›n›f›, köylülü¤ün devrimciunsurlar›, küçük burjuvazi ve ayd›nlar›nüzerinde bir provokasyonlar ve iflkencelersistemidir. O, ortaça¤ barbarl›¤› ve cana-varl›¤›d›r, di¤er halklara karfl› doludizginsald›r›d›r.” (abç)

“Faflizm, finans kapitalin iktidar›n›n takendisidir. Faflizm, iflçi s›n›f›n›n ve köylülü-¤ün devrimci kesimlerin ve ayd›nlar›n flid-detle ve kanla ezilmesinin örgütlendi¤i dü-zendir. Faflizm, d›fl siyasette, di¤er halklarakarfl› hayvanca nefreti körükleyen flove-nizmin en vahfli biçimidir.”(abç)

(age.Sf,59)

Dimitrov ve Komüntern faflizmin ide-olojik ve s›n›fsal nitelik-özelliklerini busözlerle aç›kl›yor.

fiimdi ise Dimitrov yoldafl›n sözleriyle46

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 45: Sınıf Teorisi - Sayı 10

TD’nin ileri sürdü¤ü, hatta Dimitrov’a atfensavundu¤u tezleri karfl›laflt›ral›m:

TD’nin konuya iliflkin söylediklerinikarfl›laflt›rmak için bir kez daha aktar›yoruz:

“E¤er faflizm, Dimitrov’un (sizin de ka-bul etti¤iniz) tan›mdaki gibi ‘mali sermaye-nin en gerici, en terörist, en floven kesimle-rinin diktatörlü¤ü ise, tekelci kapitalizmi biryana b›rak›n, daha kapitalizmin dahi hakimolmad›¤›,... ‘yar›feodal’ ekonomik yap›dakibir ülkede nas›l faflist diktatörlük olabilir?”

Bir kere daha alt›n› çizerek vurgulamakisteriz ki biz, faflizmin tan›m› noktas›nda,özellikle de bizimki gibi ülkeler aç›s›ndanTD ile ayn› düflünceleri paylaflm›yoruz.

‹kinci olarak TD’nin, Dimitrov’a ait ola-rak t›rnak içinde verdi¤i al›nt›y› eksik veyanl›fl verdi¤ini belirtmek isteriz. Do¤rusuyukar›ya aktard›¤›m›z gibidir. Ve orada fa-flizmin tan›m›n› yaparken bu tan›m› bütünülkeler için de¤il, emperyalist ülkeler için,baflta da Almanya için yapmaktad›r. Yazaral›nt›y› bir kez daha ve do¤ru okuma zah-metine katlan›rsa yanl›fl aktard›¤›n›n fark›navar›r. “Emperyalist unsurlar›n›n” vurgusunuunutuyor. Ya da unutkanl›ktan geliyor. Çün-kü oportünist teorinin ifline gelmiyor.

Lütfen demogoji yapmay›n! Dimitrovyoldafl, faflizm üzerine olsun baflka konulumakelelerinde olsun hiç bir zaman faflizminiktidara gelmesi veya faflizm tan›m› için TDgibi illa da “kapitalist iliflkiler hakim olma-l›d›r” flart›n› koflmuyor. Bu, TD’nin Dimit-rov’u tahrifata u¤ratarak yorumlamas›d›r.Dimitrov’un söylediklerini yukar›ya aktar-d›k. O, faflizm; ideolojik olarak dokusunumilliyetçi ve flovenist fikirlerden al›rken, s›-n›fsal (faflist) niteli¤ini ise tamam›yla bu fi-kirler üzerinden karakterize eder diyor.Hangi s›n›flar? Emperyalist bir ülkenin te-kelci burjuvazisinin (finans kapital) bir ka-nad› için bu tan›m› yap›yor. Faflist ideoloji-ye sahip bir kanad›n parlemento-hükümetyoluyla (kitleler içerisinde tabandan tavanado¤ru örgütlenerek) iktidara gelmesindensonra onun uygulayaca¤› diktatörlük de pektabiiki “en gerici, en floven ve en aç›k terör-

cü diktatörlük,” diye tan›mlad›¤›m›z faflistdiktatörlükten baflkas› olamaz. Her siyasikurum ve iktidar savundu¤u ideoloji do¤-rultusunda siyasi flekillenmesini yarat›r. Fa-flist ideoloji de burjuva idelojisidir. Ama or-taya konuldu¤u gibi onun “en gerici, en flo-ven ve ›rkç›” halidir. Ayn› flekilde burjuvademokrasisinin hüküm sürdü¤ü rejimler detekelci burjuvazinin diktatörlü¤üdür ve ge-ricidir. Fakat faflist de¤ildir. Yoksa her ikidiktatörlü¤ün beslendi¤i ideoloji ayn›d›r ves›n›f olarak burjuvazidir. K›sacas›, faflizmins›n›fsal niteli¤ine iliflkin aktard›¤›m›z pa-sajdan da anlafl›laca¤› gibi Dimitrov, emper-yalist ülkeler için geçerli olan s›n›fsal temel(finans kapital) olgusunu bütün ülkelerdekifaflizm için flart koflmuyor.

Dimitrov ne diyor? “‹ktidardaki faflizm,”diyor. Kimdir bu ülkeler? Faflizmin iktidar-da oldu¤u üç emperyalist ülkeden sözedi-yor. Bunlar Almanya, ‹talya ve Japonya’d›r.Kald›ki bu devletler aras›nda da ayr›m yap›-yor ve “en gerici türü” olarak da Alman-ya’y› gösteriyor.

Faflizimin en gerici türü diyor? Kimiçin, Almanya için!

Ne diyor “en emperyalist unsurlar›n›n”diyor!

Yar›-sömürgelerdeki faflist diktatörlüklerveya TD’nin söylemiyle “mali sermaye” sa-hipleri “en emperyalist unsurlar” m›d›r?Yoksa ülkenin kompradorlar› ve büyük top-rak a¤alar› m› bu mali sermayeyi elinde bu-lunduruyor?

Sözün özü, hiç kimse Dimitrov’dan“emperyalist ülkelerdeki (iktidardaki) fafliz-min s›n›fsal temeli için yapt›¤› tan›m› yar›-sömürge yar›-feodal, hatta yar›-sömürge ka-pitalist ülkeler için de yap›yor” fleklinde birkan›t gösteremez. Onun s›n›fsal niteli¤i ola-rak ortaya koydu¤u “ en gerici emperyalistunsurlar” flart› emperyalist ülkelerin d›fl›ndahiç bir ülke için geçerli olamaz. Çünkü böy-le bir ekonomik gerçeklik yok. Tekelci kapi-talizm ülkemize hakim de¤il. Tekelci kapi-talizmin hakimiyeti demek o ülkenin em-peryalist ülke olmas› demektir. Dolay›s›yla

47

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 46: Sınıf Teorisi - Sayı 10

TD’nin, emperyalist ülkeler için ileri sürülen “s›n›fsal

temel flart›n› bizimki gibi ülkeler için de geçerlidir”fleklinde ele alarak bizi elefltirmesi, kendi oportünistteorisini meflrulaflt›rma amaçl›d›r.

Çünkü faflizm, bir ideolojidir. Bu ideolojinin anadokusunu milliyetçi ve floven fikirler oluflturur. Konu-muzun daha bir netlikle alg›lanmas› için bir kifli “eko-nomik-s›n›fsal bak›mdan iflçi olabilir ama siyasi niteli-¤i bak›mdan faflist olabilir” kuram› üzerinde birazc›k-ta olsa dural›m:

Bilimsel sosyalizmin kuramc›lar› bir kiflinin ekono-mik durumu farkl› ama politik durumu farkl› olabilirdiyor. Bunlar birbiriyle tezatl›k gösterebilir. Çünkü po-litik duruflu ald›¤›-savundu¤u ideolojiden ayr› düflünü-lemez. Daha aç›k bir söylemle üretimde oynad›¤› rolbak›mdan iflçi olan her insan için politik olarak komü-nist denemez. Bir iflçiye, bir kifliye komünist demekiçin iflçilerin Komünist ideolojiyle donanmas› flartt›r.Kim komünist ideolojiyi teori-pratik diyalekti¤i içeri-sinde savunup uyguluyorsa ancak o kifliler komünistolabilir. Ancak flunu da bilmeliyiz ki s›n›fsal bak›m-dan, bir baflka ifadeyle s›n›f nesnelli¤i bak›m›ndan ifl-çi s›n›f› gerici bir s›n›f de¤il ilericidir. Tarihsel olarakböyledir. Bu s›n›ftan tek tek insanlar›n faflist ç›kmas›o s›n›f›ngenel karekterine damgas›n› vurmaz. Ayn› du-rum tersi için de geçerlidir.

Elbette ki ulus milliyetçili¤i, ›rkç›-flovenist ve anti-komünist fikirler kapitalizm ve emperyalizmle birlikteortaya ç›k›p geliflti. ‹flin bu boyutunu reddeden yok.Kald› ki dünyada kapitalizmin girmedi¤i bir ülke deyok. Dolay›s›yla dün oldu¤u gibi bugün de dünyan›nbütün ülkelerinde hem milliyetçilik hem de ›rkç›l›k(flovenizm) vard›r. Burada kavranmas› gereken ana

halka bir devlet ve onun mevcut siyasi iktidar›n›n

faflist ideolojiyle flekillenip flekillenmemesi gerçekli¤iolmal›d›r. Bundand›rki biz bir iktidar, bir devlet ve bi-çimini veya bir partiyi tan›mlarken o parti ve devletin-iktidar›n, özellikle de devleti tahlil ederken mevcutanayasas›n›n hangi ideolojik-siyasi çizgiyle donan-d›¤›na bakmal›y›z. Di¤er yaklafl›m tarzlar› biçimseldir.Devletin ve mevcut diktatörlük biçimini görmezdengelen sa¤ oportünist fikirlerdir. Bu ideolojik berrakl›ksa¤lanmadan hiç bir gerici sistem ve devlete karfl›uzun ve kal›c› siyasi mücadele yürütülemez!

Dimtrov yoldafl›n söyledikleri aç›k ve net bir flek-linde ortada. Sözkonusu tan›m› yar›-feodal yar›-sö-mürgeler için yapmad›¤›n› faflizmin emperyalist ülke-

48

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

TD, illa da tekelcikapitalizmin hakimi-yetini ar›yor. O, ara-maya devam etsin.

Ve bu oportünist an-lay›fl›yla 1970 öncesi-

ni kurtarmaya çal›fl-s›n. Bizimki gibi ülke-lerde faflizmin s›n›fsaltemelini tekelci kapi-talizm olarak ararsanoportünizmden kur-

tulamazs›n! Daha ön-ce ve söz konusu ya-

z›da (program aç›l›-m›) belirtti¤imiz gibi

bizimki gibi ülkelerdefaflizmin s›n›fsal te-

meli de¤il sosyal da-yana¤› s›n›flar mev-

cuttur. Bunlar dakomprador bürokrat

burjuvazi ve büyüktoprak a¤alar› s›n›f›-d›r. “Feodal faflizm”

ifadesini de tamam›y-la bu gerçekli¤in so-

nucu kulland›k

Page 47: Sınıf Teorisi - Sayı 10

lerde iktidara gelifl biçimiyle bizimki gibiülkelerde gelifl biçiminin farkl› oldu¤u te-zinden dahi anlayabiliriz. Faflizm, üçlü fa-flist kamp› oluflturan emperyalist ülkelerdetabandan tavana (afla¤›dan yukar›ya) do¤ruörgütlenerek iflbafl›na gelirken, oysa bizim-ki gibi ülkelerde yukar›dan afla¤›ya do¤ruiktidara gelir diyor. Faflizmin iktidara geliflbiçimindeki farkl›l›k dahi sözkonusu ülke-lerin ekonomik ve siyasi bak›mdan farkl›oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Bu nesnelekonomik farkl›l›ktan dolay›d›r ki Dimit-rov’un iflaret etti¤i gibi birisinde afla¤›danyukar›ya do¤ru “bar›flç›l”, di¤erinde askeridarbe, bir baflka ifadeyle yukar›dan afla¤›yado¤ru iktidara gelmektedir. Konuya iliflkinsözü Dimitrov yoldafla b›rak›yoruz:

“Faflizm, burjuvazinin s›n›f egemenli¤i-nin son aflamas›d›r. Bütün burjuva ülkeleri,birbiri ard›na, er geç darbe veya ‘bar›flç›’yollarla faflizme geçmektedir. Bu geçiflinyöntemlerinin vahfli veya yumuflak olmas›önemli de¤ildir ve yaln›zca söz konusu ülke-deki durumun özelliklerine, s›n›f ve siyasigüç iliflkilerinin sosyal yap›s›na ba¤l›d›r.”

“... bir dizi kendine özgü tarihsel, ekono-mik ve siyasi nedenlerin burjuvaziyi kaç›n›l-maz olarak faflizm yoluna sürükledi¤i gü-neydo¤u Avrupa, Balkan ülkeleri, Macaris-tan ve di¤er ülkeler için daha çok geçerlidir.Bu nedenlerin en önemlileri flunlard›r:

“Balkanlar’da ve Macaristan’da henüztamamlanm›fl bir burjuva demokratik dev-rim yoktur. Burjuvazi, geçmiflte halk y›¤›n-lar›n›n feodalizme ve mutlakiyete karfl› mü-cadelesinde kendisini önder olarak ön pla-na ç›kartan, onu ideolojik ve siyasi bak›m-dan kitlelerle s›k›ca birlefltirecek devrimcigörevlerini yerine getirmemifltir. Köylüler,burjuva demokratik devrim sayesinde top-rak sahibi olmam›flt›r. Tersine, onlar yal-n›zca, sermayenin ilk birikim amac›na hiz-met eden s›n›rs›z sömürü ve talana hedefolmufllard›r. Feodalizm nihai olarak yokedilmemifl, milli mesele çözülmemifltir.

“Balkan ülkeleri ve Macaristan, emper-yalizmin yar› sömürgeleri durumundad›r.

Bunlar ço¤unlukla emperyalist ülkelerdekiçok geliflmifl kapitalizmin fliddetli rekabetialt›nda ezilen c›l›z sanayiye sahip tar›m ül-keleridir.

“Balkan burjuvazisi ve bütün güneydo-¤u Avrupa burjuvazisi, özellikle Balkan vedi¤er güneydo¤u Avrupa ülkelerinin emper-yalist ve Sovyet düflman› savafl›n haz›rl›kla-r›na kat›lmalar› için emperyalizmin yapt›¤›bask› sonucunda, kaç›n›lmaz olarak bu yo-lu izleyeceklerdir. Proletaryan›n, köylülü-¤ün ve ezilen milliyetlerin devrimci hareke-tinin bast›r›lmas›, da¤›t›lmas› ve zay›flat›l-mas›, bu savafl›n önkofluludur.

“Ancak Güneydo¤u Avrupa ülkelerinde-ki özel koflullar faflizme, kendine özgü ka-rakter vermektedir. Bu özellik, öncelikle, ör-ne¤in ‹talyan faflizminden farkl› olarak, fa-flizmin bu ülkelerde alttan, bir kitle hareke-tiyle, devlet ve hükümet biçimi olarak de-¤il, tersine yukar›dan gelmesinde yatmak-tad›r. Gasp edilmifl bir devlet iktidar›na,burjuvazinin askeri gücüne, banka sermaye-senin mali gücüne dayanan faflizm, kitlelerenüfuz etmeye ve kendine kitleler aras›ndaideolojik, siyasi ve örgütsel bir dayanak ya-ratmaya çal›flmaktad›r. Bulgaristan’da bu, 9Haziran askeri faflist darbesiyle oldu. Yu-goslavya’da faflizmin tezgahlay›c›s› ve ör-gütleyicisi, monarflizm, militarizm ve bankasermayesinin ittifak›d›r. Romanya ve Yuna-nistan’da küçük de¤iflikliklerle ayn›s› oldu.”(abç) (Dimitrov. age, Sf; 23-24-25-26)

Al›nt›lar› ço¤altabiliriz. Dimitrov’un fa-flizm üzerine söyledikleri aç›k ve net. AmaTD gibileri kendi sa¤ oportünist fikirlerinehakl›l›k kazand›rmak için Dimitrov’u tahrifederek soruna yaklafl›yorlar.

Dimitrov’un emperyalist ve yar›-sömür-geler için söyledikleri bunlar. Yar›-sömür-gelerdeki faflizm için “kapitalizm hakim ol-mal›” flart›n› kofluyor mu? Tam tersine ora-larda burjuva-demokratik devrimin yap›l-mad›¤›n›, feodalizmin tasfiye edilmedi¤inive milli meselenin çözülmedi¤ini aç›k aç›kortaya koyuyor. Tar›m ülkeleri ve toprak so-runu gündemdedir, köylülü¤ün toprak soru-

49

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 48: Sınıf Teorisi - Sayı 10

nu çözülmemifltir diyor. Dimitrov’un bizim-ki gibi ülkelerdeki faflizm üzerine söyledik-leri bu kadar net ve aç›kken, buna karfl›nTD’nin kalk›p ülkemizde faflizmin iktidarolmas› için “kapitalizm egemen olmal›d›r”flart›n› ileri sürmesi, teorik demagoji yap-maktan baflka bir anlam ifade debilir mi?Hay›r!

Faflizm Tahlili, Kemalist Dik-

tatörlü¤ün Askeri Faflist Ka-

rakterini Aklamaya Hizmet

Ediyor!

Daha önce de iflaret etti¤imiz gibi TD fa-flizm tahliliyle, 1923’le birlikte tam anla-m›yla iktidara oturan M. Kemal ve devam-c›s› hükümet ve iktidarlar›n 12 Mart 1970’ekadarki faflist karakterini gizlemeye hizmetediyor.

Kemalist diktatörlük, bafl›ndan sonunakadar askeri bir faflist diktatörlüktür! Sava-fl›n bafl›nda yer alan askeri komuta kademe-sinin hemen hepsi oldu¤u gibi Ankara hü-kümeti ve iktidar›na da önderlik yapm›flt›r.Onun en üst yöneticisi, bakan ve bürokrat-lar› olmufltur. Hat›rlatmaya gerek yok ki TC1945’lere kadar tek parti (M. Kemal’in par-tisi CHP) ve tek “milli flef” taraf›ndan yöne-tildi. Her türden demokrasi d›fl› bir yönetimflekli!

Tek parti ve tek flef taraf›ndan yönetilenbir iktidar, faflist de¤il de nedir?

Bu dönem içerisinde bir-iki parti kurul-duysa da ancak bunlar›n ömrü çok k›sa ol-du. Çünkü sözkonusu partiler kuruldu¤ugibi M. Kemal ve iktidar› taraf›ndan kapa-t›ld›!

Mustafa Suphi ve 14 Yoldafl› 1920 y›l›n-da M. Kemal’in bafl›nda bulundu¤u Ankarahükümeti taraf›ndan katledildi!

14 Kas›m 1922 tarihli ‹zvestia gazete-sinde geçti¤i gibi “Kemalist hükümet, ko-münistleri takip ettirerek, emperyalist dev-letlerin teveccühünü kazanmak emelinde”yürüdü!

Komünist Partisi’ni ve Komünizm pro-pagandas›n› yasaklayan maddeleri(141,142. maddeler) anayasaya yerlefltirenM. Kemal’in bafl›nda oldu¤u hükümettir.

Mevcut “anayasa” ve faflist maddeler1930-35 y›llar› aras›nda M. Kemal hüküme-ti taraf›ndan faflist Mussolini’nin (‹talyan)anayasas›ndan al›nm›flt›r.

1 May›s’›n iflçi bayram› olarak kutlan-mas›n›n yasaklanmas› 1923 y›l›ndan k›sabir süre sonra gerçekleflti.

Hemen hemen bütün sendikalar kapat›ld›!

‹flçi s›n›f› hareketini ezmek için her türlüyola bafl vuruldu?

1927 y›l›nda Frans›zlara ait Adana-Nu-saybin demiryolunda çal›flan iflçilerden bay-ram arifesinde avans almak için greve giden700 iflçiyi katleden M. Kemal hükümetidir!

Hükemeti elefltiren, hatta elefltirme ihti-mali bile olan gazeteler kapat›lm›flt›r!

Yüzlerce komünist, ayd›n, demokrat,ilerici ve yurtseveri iflkencelerden geçirte-rek zindanlara t›kanlar›n bafl›nda M. Kemalhükümeti ve diktatörlü¤ü vard›r!

Kemalist diktatörlük, “Bir Türk dünyayabedeldir,” “ne mutlu Türküm diyene”, “herTürk asker do¤ar,” “Türkçe konufl, çok ko-nufl”, “Türk övün, çal›fl güven”, vb. gibi ›rk-ç›-floven sloganlar› ülkenin her köflesine,okullara, dairelere, her yere soktu.

Ermeniler ve Kürt ulusu en vahfli ve bar-bar bir flekilde M. Kemal ve diktatörlü¤ü ta-raf›ndan katledildi!

1925 y›l›nda kurulan ‹stiklal mahkeme-leri ve iki y›l süren s›k›yönetim dönemindeyüzlerce, binlerce Kürt idam edilip zindan-lara t›k›ld›.

Yüzlerce Kürt ayd›n› ve yurtseveri M.Kemal ve onu takip eden CHP hükümetleridöneminde iflkenceden geçirilip zindanlarat›k›ld›!

Kemalist diktatörlük milli meselede tambir Türk flovenistidir! “Bütün milletlerinTürklerden türedi¤i” fleklinde ›rkç›-faflist te-oriyi piyasaya sürdü. Di¤er az›nl›k milliyet-

50

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 49: Sınıf Teorisi - Sayı 10

leri ise tamamen tarihin sayfalar›nda sildi.Bütün dillerin “Türkçeden do¤du¤unu” ilerisürerek Günefl Dil Teorisi safsatas›n› yayd›.

‹kinci dünya savafl›nda Hitler faflizminidestekleyen Kemalist devlet veonun CHP hükümetidir!

Ki devletin ayn› ide-olojik-siyasi çizgisi veuygulamalar› (hatta birde askeri darbe yap›-larak)1970’lere ka-dar devam etmifltir.Tüm bunlar›n ya-n›nda 1960 askeridarbesiyle orduyadevleti daha fazlayönetmesi içinözel yetkiler ve-rilmifltir. Ve buyetkiler anayasamaddesi halinegetirilmifltir. Ki buMilli Birlik Komi-tesidir. Bugünküad›yla Milli Güven-lik Kurulu(MGK)’dur.

Tüm bunlar Dimit-

rov’un “faflizm, iflçi s›n›-f›n›n ve köylülü¤ün devrim-ci kesiminin ve ayd›nlar›n flid-detle ve kanla ezilmesinin örgütlendi¤i dü-zendir. Faflizm, d›fl siyasette, di¤er halkla-ra karfl› hayvanca nefreti körükleyen flove-nizmin en vahfli biçimidir,” tan›mlamas›n›

do¤rulam›yor mu?

M. Kemal ve devam› hükümet-iktidarla-r›n›n yapt›klar› ortada. Kemalist diktatörlü-¤ün yapt›klar› tarihe not düflülmüfl belgelifaflist uygulamalard›r. O halde Kemalist re-jimin 1970 öncesi sürecini faflist olarak ni-telendirmemek için geriye Kemalizm kuy-rukçulu¤u ve faflizmi kapitalizmin hakimi-

yetine ba¤lamaktan hiç bir fley kalm›yor!

Kemalizm ve kemalist diktatörlü¤ün ni-teli¤ine iliflkin dün oldu¤u gibi bugün deyo¤un tart›flmalar yaflanmaktad›r. Kema-

lizm kuyrukçulu¤u had safhada. Ki bu sa¤liberal anlay›fllardan hareketle de bir çokküçük burjuva hareket devletin en tayin edi-ci hakimiyet arac› olan beyaz orduyu, aske-

ri-siyasi hedef olarak belirlememek-te, ona karfl› mücadele yürütme-

mektedir. Adeta ordunun solaya¤›n› oluflturmaktad›rlar.

Daha önce alt›n› çizdi¤i-miz gibi yine bir çok kü-çük burjuva sol hareke-tin sisteme erken de-mirlemesinde bafll›carol oynayan fikirler-den birisi de Kema-lizm ve Kemalistdiktatörlük hayranl›-¤› de¤il mi? Dolay›-s›ylad›r ki oportü-nizm ülkemizdekifaflizmi M. Kemaldöneminden bafllat-maz.

Kemalizm ve Ke-malist diktatörlü¤e ilifl-

kin söyleyeceklerimizidaha fazla uzatmadan sözü

Yoldafl Kaypakkaya ve finu-rov yoldafla b›rak›yoruz.

“Kemalist Diktatörlük ‹flçiler,köylüler, flehir küçük burjuvazisi, kü-

çük memurlar ve Demokrat ayd›nlar üzerin-de Askeri Faflist bir diktatörlüktür.” Yoldaflkaypakkaya bu belirlemeyi yapt›ktan sonrao da sözü finurov’a b›rak›yor:

“Her ne kadar baz› görüntüsel demok-ratik flekiller mevcutsa da (seçimle meyda-na getirilen parlamento v.s) Türkiye’debugün (1920) mevcut olan düzenin özü,bütün demokrasilerden uzak bir diktator-yad›r(abç) (yani faflizmdir). Egemen partid›fl›nda hiç bir parti örgütü yoktur ve hiç birpartinin de meydana gelmesine imkan veril-memektedir. Sosyal demokrat parti bile ya-saklanm›flt›r. Gazete ve dergiler, bir an dahigevflemeyen s›k› bir kontrol alt›ndad›r. Hat-ta bu gazete ve dergilerde hükümet aleyhi-

51

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

TD, demok-ratik devrim ve

onunla do¤rudan iliflkiliolan çeliflkiler sorununda

tam bir idealizm örne¤i sergi-lemektedir. Ne oldu¤u belirsiz

bir demokratik devrim teorisi vetemel çeliflki savunuyor. Bir yandakapitalizm hakim diyor ama öte

yanda demokratik devrimi savunu-yor. Bir yanda devrimin temel çelifl-kisi olarak emek sermaye çeliflkisi-

ni belirliyor, ama di¤er yanda“anti-emperyalist demokratikdevrim” diyor. Bir tarafta “de-mokratik devrim” diyor, ama

di¤er tarafta bu devriminalt›n› “siyasi özgürlükle-

ri kazanma” olarakdolduruyor

Page 50: Sınıf Teorisi - Sayı 10

ne, ileride herhangi bir makalenin ç›kabil-mesi ihtimali dahi, bunlar›n kapat›lmas›nayetiyor”.(Türkiye Proletaryas›. sf.21)

“Bugünkü Türk hükümeti bir diktatorya(faflizm olmal›) hükümetidir. Çünkü egemenolan Türk burjuvazisi tamamen güçsüzdürve geliflebilmek için emekçi halk› ezmek zo-rundad›r.” (age. Sf,22)

“... sendikalar hemen hemen yasaklan-m›flt›r; kurulmas›na izin verilen federasyonve dernekler, hay›r iflleriyle yetinip devletkontrolü alt›nda çal›flmak zorundad›r”(age.sf, 24). “her türlü iflkolu dernekleri vedernek birlikleri yasakt›r...” (age. sf.25) “...kanuna göre, ‘memur ve iflçi iflini terkede-bilir, fakat her türlü gösteri, eylem ve ifl öz-gürlü¤üne halel getiren hareketler yasakedilmifltir’” (age. sf, 26)

“... Kemalistler de, Jön Türkler gibiyaln›z emekçi kitlelerinin deste¤i ile iktida-ra gelebilirdi. Jön Türkler gibi, Kemalistdevrimin ilk aylar›nda milli burjuvazi, iflçiörgütlerinin kurulmas›na engel olmad›.Ancak, bu sendikalar s›rf s›n›fsal niteliktede¤ildi; baz›lar› burjuvazinin etkisi alt›n-dayd›” (afe.sf,42)

“Kemalist burjuvazi emperyalistlerlebar›fl pakt›n› imzalad›ktan sonra (...), bur-juvazinin art›k emekçi kitlelerinin deste¤ineihtiyac› kalmam›flt›. S›n›f kavgas›n›n büyü-mesine engel olmak laz›md›; öyle ya, yerliolsun yabanc› olsun, bu kavga bütün sömü-renlere, bütün kapitalistlere karfl› aç›k birsavafl halini almak üzere idi.

“Kemalistler, Komünist Partisi’nin veiflçi hareketinin can›na okudu. KomünistPartisi yeralt›na inmek zorunda kald›. Bir-çok ünlü üyesi, bu arada Mustafa Suphihunharca öldürüldü, hayatta kalanlar taki-be u¤rad›, hapislere at›ld›. 1923 senesinde‹stanbul Milletleraras› ‹flçi Birli¤i kapat›l-d›. Kapat›lmas› için 1 May›s gününün kut-lanmas› ile ilgili bildirilerin da¤›t›lmas› ba-hane edildi. Birli¤in ileri gelenleri tutuk-land› ve t›pk› vaktiyle Jön Türklerin prole-tarya s›n›f hareketinin ‘hesab›n›’ gördükle-ri, burjuvazi kontrolünde sözümona iflçi ör-

gütleri kurmaya koyulduklar› gibi, flimdi deKemalistler, kendi burjuva sendikalar›n›,iflçi eylemine karfl› mücadele arac› olarakkulland›lar”. (age. sf, 43)

Amele Teali’nin ya¤ma edilmesi üzerineyay›nlanan Komintern Yönetim Kurulu bil-dirisinde flöyle deniliyor:

“Halk Partisi hükümeti (Kemalistler),uzun zamandan beri sendika eylemini elinegeçirip faflist bir örgüt haline getirmeye ça-l›flt›lar”. (age. Sf,47)

“Türkiye, iflçi hareketinin en zalim taki-bata u¤rad›¤› ülkelerden biridir. Komün-tern’in III.Kongresi (1924 y›l›nda) özel birkararda Türkiye iflçi s›n›f›na yap›lan bubask›lar› fliddetle protesto ederek flu bildiri-yi yay›nlam›flt›:

“ ‘Komüntern’in III. Kongresi, Türk Ke-malist hükümetinin Türkiye devrimci iflçiörgütlerine yapt›¤› bask›y› ve iflçileri u¤rat-t›¤› kovuflturmay› fliddetle protesto edi-yor!...’” (age. Sf; 59)

“...Kürt isyan›ndan sonra 1925 senesin-de ‹stiklal Mahkemeleri kurularak, yine ikiy›l müddetle s›k›yönetim ilan edilmiflti. Buolay vesile edilerek iflçi, köylü ve genelliklebütün emekçi kitleleri a¤›r takibata u¤rat›l-d›. Ayd›nl›k ile Orak-Çekiç gazeteleri kapa-t›ld›. Türk iflçi liderleri, türlü iflçi birliklerive bu gazeteleri ç›karan yay›nevleri sorum-lular› ‹stiklal Mahkelelerinde 10-15 senehapis cezalar›na mahkum oldular.”

“Tarihin tekerürü! T›pk› bunun gib,devrimin sonunda emekçi kitlelerinin s›r-t›ndan iktidara gelmifl olan Jön Türkler deayn› fleyi yapm›fllard› vaktiyle. Fakat ne ol-du? Jön Türkler eninde sonunda Almanemperyalizminin itaatkar aleti haline gel-diler” (age. sf,59-60)

“...‹flçi hareketini ezmek için Kemalisthükümet her araca baflvuruyor, her fleyimübah görüyor. ‹flçi örgütlerinin ilericiüyelerini polis gece yar›s›ndan sonra, flafakvakti evinden al›p karakola götürüyor. Bir-kaç gün tutuklu tutuyor... Sebep? Hiç. Filantarihte, falan günde kravatlar›n rengi ne

52

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 51: Sınıf Teorisi - Sayı 10

imifl. Kasketlerinde nas›l iflaretler varm›fl,ne konuflmufllar acaba?”

“Kemalistler baflka görüfl aç›s› olankimseleri iflten kovuyor...” (age. Sf, 67)

“...1925 y›l›nda birkaç flehrin telgraf(telsiz) memurlar›n›n maafllar›na zam ya-p›lmas› için girifltikleri grev de bast›r›ld›.Hükümet bu iflin arkas›nda yine komünistle-rin bulundu¤unu ileri sürerek grevcileritutklad›. Adana’da bu emir yerine getirildive birçok grevci telgrafç› Ankara’ya istiklalmahkemesine sevkedildi. Suçlar›, hükümetaleyhine bir komplo imifl.” (age.sf;68-69)

(‹. Kaypakkaya. Seçme Yaz›lar. Sf, 129-

130-131-132-133)

Kemalist diktatörlü¤ün uygulamalar›nailiflkin daha çok örnekler var. Fakat bu ka-dar› yeterlidir. TD’ye sormal›? Kemalistdiktatörlü¤ü faflist olarak nitelendirmemekiçin geriye herhangi bir argüman kald› m›?Vahfli miliyetçilikten-›rkç›l›¤a, gaddar anti-komünist bask›lardan tüm demokratik hak-lar›n k›s›tlanmas›na, oradan da tek parti vemilli flef yönetimine kadar, tüm bunlar biriktidar› faflist de¤erlendirmek için yeterlipolitik argümanlar de¤il midir?

Ülkemizde tekelci kapitalizm hakim de-¤il. Faflizmi tan›mlamak veya bir iktidarafaflist demek için bundan baflka argümanlararan›r m›?

TD, illa da tekelci kapitalizmin hakimi-yetini ar›yor. O, aramaya devam etsin. Vebu oportünist anlay›fl›yla 1970 öncesini kur-tarmaya çal›fls›n. Bizimki gibi ülkelerde fa-flizmin s›n›fsal temelini tekelci kapitalizmolarak ararsan oportünizmden kurtulamaz-s›n! Daha önce ve söz konusu yaz›da (prog-ram aç›l›m›) belirtti¤imiz gibi bizimki gibiülkelerde faflizmin s›n›fsal temeli de¤il sos-yal dayana¤› s›n›flar mevcuttur. Bunlar dakomprador bürokrat burjuvazi ve büyüktoprak a¤alar› s›n›f›d›r. “Feodal faflizm” ifa-desini de tamam›yla bu gerçekli¤in sonucukulland›k. Yani bizdeki faflizm ayn› zaman-da bütün demokrasilerden uzak olan feodalkarakter tafl›maktad›r. Bunu da feodal s›n›f-larla komprador burjuvazi birlikte uygulu-

yor.Yoksa Osmanl› dönemi için veya em-peryalizm öncesi faflizmden söz eden yok.Bunu, TD de biliyor ama demagoji yap›yor.

Mao, Çin’in 1928-49’lar aras› diktatörlü-¤ü için “feodal faflist diktatörlük” tan›mlama-s› yap›yor. Bunu söylerken ortaça¤ Çin’indefaflizmin oldu¤unu mu kastediyordu?

Lenin bir çok makalesinde Rusya için“feodal emperyalist” devlet ifadesi kullan-maktad›r. Acaba Lenin bu ifadeyi kullan›r-ken emperyalizm tan›m›n› bilmiyor muy-du? Bu konunun teorisyeni cahillik mi yap-t›? Demagoji yapmaya gerek yok. Bu ifade-lerle kastedilen bellidir. Rus imparatorlu¤usömürgecilik ba¤lam›nda emperyalist özel-lik tafl›d›¤› için bu vurgu yap›l›yor.

Bizim de “feodal faflizm” ifadesini kul-lanmam›zdaki amaç bellidir. Böyle olma-sayd›, bizim ülkemizde de faflizm afla¤›danyukar›ya do¤ru kitle temeli yaratarak gelir-di. Yani tekeleci kapitalist iliflkiler hakimolsayd› Almanya ve ‹talya da oldu¤u gibikitleler içerisinde örgütlenerek, onlara eko-nomik k›r›nt›lar vererek parlemento ve hü-kümet yoluyla iyiden iyiye iktidara oturur-lard›. Ama ekonomik olarak oldukça güçsüzve emperyalizme göbekten ba¤›ml› bir ül-kede kitleler ancak “cebir-sopayla susturu-labilir”! Nitekim bütün yar›-sömürgelerdebu yolla faflizm iktidara oturmufltur. Bu daflunu aç›kça göstermiyor mu? Bir ülke fe-odalizme ne kadar yak›nsa o ülkedeki eko-nomik durum o kadar geri ve kötüdür. Ki si-yasi rejimler de o kadar gaddar ve vahfliolur. Yoksa TD, “siyasetin ekonominin yo-¤unlaflm›fl ifadesi” oldu¤unu veya “siyasiüst yap›n›n alt yap›n›n bir ürünü oldu¤u”Marksist kuram›n› unuttu mu?

K›sacas› TD, bizim do¤ru bir flekildekulland›¤›m›z “feodal faflizm” ifadesi üze-rinde demagoji yapaca¤›na faflizm ve Ke-malizm’e iliflkin savundu¤u sa¤ oportünistfikirleri üzerinde kafa yorsun. Bu oportünistgörüfllerinin özelefltirisini yaps›n.

TD, Kemalizm ve faflizm konusunda içi-ne düfltü¤ü sa¤ oportünizmden kurtulmad›-¤› müddetçe onun da ak›beti di¤er tasfiyeci

53

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 52: Sınıf Teorisi - Sayı 10

küçük burjuva hareketler gibi ayn› limanademirlemesi olacakt›r. Çünkü Kemalizm veKemalist diktatörlü¤ü do¤ru tahlil etmeyenbir hareket uzun vadeli radikal mücadeleyürütemez. Bu, ideolojik bir sorundur, hemde çok ciddi bir sorundur. Mevcut devlet veonun sistemine yön veren paradigmay› yan-l›fl ortaya koymak ondan kopmay› de¤ilkopmamay› getirir.

TD’nin Ne Oldu¤u Belirsiz

“Demokratik Devrim” Anlay›fl›!

TD, demokratik devrim ve onunla do¤-rudan iliflkili olan çeliflkiler sorununda tambir idealizm örne¤i sergilemektedir. Ne ol-du¤u belirsiz bir demokratik devrim teorisive temel çeliflki savunuyor. Bir yanda kapi-talizm hakim diyor ama öte yanda demokra-tik devrimi savunuyor. Bir yanda devrimintemel çeliflkisi olarak emek sermaye çelifl-kisini belirliyor, ama di¤er yanda “anti-em-peryalist demokratik devrim” diyor. Bir ta-rafta “demokratik devrim” diyor, ama di¤ertarafta bu devrimin alt›n› “siyasi özgürlük-leri kazanma” olarak dolduruyor. Bir yandademokratik devrim diyor, ama öte yandasosyalist devrim-toplu ayaklanmac› müca-dele yolu izliyor. Gelece¤in iktidar›n›n is-mini demokratik mi yoksa sosyalist mi diyekoymuyor? TD, bilimsel bir yöntemle baflçeliflki, bafll›ca çeliflki tespiti yapm›yor, bubilimsel yöntemi hiç kullanm›yor. Kullan-mad›¤› gibi ortaya koydu¤u temel çeliflkitespitinde de tam bir paradoksluk içerisin-de bo¤uluyor. Velhas›l çeliflkiler, demokra-tik devrim ve gelece¤in iktidar› konusundaparadoks yafl›yor. Bir söyledi¤i di¤eriyleçelifliyor, di¤eri ise bir baflkas›yla çelifliyor.Yaln›zca bu konularda de¤il yaflad›¤› para-doks. Hemen hemen tüm temel konulardaayn› paradoksu sergilemektedir. Oportünist-te olsa oturmufl tutarl› bir düflüncesi yok.Hiç flüphesiz bunun nedeni, daha önce deparmak bast›¤›m›z gibi TD’nin içinde bu-lundu¤u ideolojik krizdir.

‹flte TD’nin söyledikleri:

“Ancak ST ‘toprak devrimi sorunu’ kav-ram›yla ortaklaflt›rmaya çal›flsa da feodalköylülü¤ün toprak sorunuyla ‘yoksul köylü-lü¤ün topraks›zl›¤›’ sorunu bambaflka ikifleydir. Birincisinin kayna¤› feodalizmdir.Çözümü, topra¤›n köylülere da¤›t›lmas›d›r.‹kincisinin kayna¤› kapitalizmdir. Çözümüburjuva s›n›f iktidar›n›n devrilmesi, fabri-kalara el konulmas› ve kapitalist topraksahiplerinin elindeki arazilerin kolektiflefl-tirilmesidir. ST’nin bahsetti¤i ‘toprak dev-rimi sorunu’ köylü s›n›f›n›n toprak a¤as›nakarfl› mücadelesine de¤il; proleter ve yar›-proleter köylülü¤ün toprak için; küçük-ortaköylülü¤ün ise topraklar›n› yitirmemek içinbanka tekellerine ve kapitalist toprak sahip-lerine karfl› direnifline ve mücadelesine yolaçar.” (abç)(TD. sf,63)

“... Türkiye, iflbirlikçi tekelci kapitaliz-min egemen oldu¤u, emek sermaye çelifl-mesinin temel çeliflme haline geldi¤i ... birülkedir” (abç) (Garbis Alt›no¤lu’nun der-

ledi¤i TK‹H ve TKP/ML Hareketi Birlik

Kongresi Belgeleri. Sf, 50)

“Türkiyenin emperyalizme ba¤›ml› biryar›-sömürge olmas›, faflist diktatörlük al-t›nda bulunmas›, Kürt ulusunun (ulusal vedinsel az›nl›klar›n) vahfli bir boyundurukalt›nda tutulmas›, yar›-feodal iliflkilerin ih-mal edilemez varl›¤› nedenleriyle devrimi-mizin ilk ad›m› anti-emperyalist demokratikdevrimdir. Bu devrimin özü politik özgürlü-¤ün kazan›lmas›d›r.” (abç)(agb.sf,51)

Oportünist tezleri özetleyelim:

* ‹flbirlikçi tekelci kapitalizm hakimdir.

* Burjuva demokratik devrim yap›lm›flt›r.

* Köylülü¤ün toprak sorunu yoktur. Fe-odalizm tasfiye olmufl, dolay›s›yla köylülü-¤ün geriye kalan di¤er sorunlar›n›n çözümüde tekelci burjuvaziyi iktidardan alafla¤›edecek sosyalist devrime ba¤l›d›r.

* Ülke, emperyalizmin yeni-sömürgesikapitalist bir ülkedir.

54

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 53: Sınıf Teorisi - Sayı 10

* Yar›-sömürge kapitalist toplumun te-mel çeliflkisi emek-sermaye çeliflkisidir.

* Temel çeliflkiyi meydana getiren sü-reçten do¤an bafll›ca çeliflkiler tesbiti yap-maya gerek yok. Temel çeliflki tespiti yap-mak yeterlidir.

* Temel çeliflkinin s›n›fsal planda tem-silcileri hangi s›n›flard›r vb. yönlü tespityapmaya gerek yok.

* Temel çeliflki emek-sermaye çeliflkisi-dir ama bu çeliflkinin çözümü sosyalist dev-rimle de¤il, demokratik devrimle çözülür.

* Bafl çeliflki tespiti yapmak do¤ru de¤il.

* Emperyalizm ile ülke ulusu veya halk›aras›ndaki çeliflki tespiti yapmak do¤ru de-¤il. Ya da milli çeliflki diye bir çeliflki tespi-tine gitmeye gerek yok.

* Günümüz feodalizmini temsil edenbüyük topraka¤alar› s›n›f› emperyalizminsosyal dayana¤› bir s›n›f de¤il. Bunlar›nhepsi de kapitalist çiftlik beyleri olmufltur.

* Demokratik devrimin özü, feodalizmitasfiye edilmesi ve bu ba¤lamda toprak dev-rimi de¤il, “politik özgürlükleri kazan-

ma” sorunudur.

* Politik özgürlüklerin önünde engel fa-flizmdir. Faflizm y›k›l›nca demokratik dev-rim sorunu da hallolur. Sorun, demokrasisorunudur.

* Anti-feodal mücadeleyle anti emper-yalist mücadele içiçe de¤il.

*Anti-feodal demokratik devrim müca-delesinin faflizm veya y›k›lmas›yla alakas›yoktur.

* Faflizmin, feodalizm veya yar›-feodaliliflkilerle iliflkisi yoktur. Anti-feodal müca-delenin anti faflist mücadeleyle iliflkisi yok-tur. Veya anti-feodal, anti emperyalist mü-cadelenin s›n›f bileflenleriyle anti-faflist mü-cadelenin s›n›f bileflenleri bir ve ayn› de¤il.

* Egemen s›n›flar›n tümü faflizmi uygu-lamaz, sadece hükümette olanlar uygular.

* Faflizm, bir iktidar biçimi de¤il, bir hü-kümet biçimidir.

* Demokratik devrimle milli devrim içi-çe de¤il.

* Milli demokratik devrim diye bir ifa-de, bir süreç yoktur.

* Milli Demokratik Devrim formülasyo-nu Mao’ya ait oldu¤u için kullanm›yoruz.

* Demokratik Devrim sonras› iktidar›nbiçimi ve ad›n› koymaya gerek yok? De-mokratik Halk ‹ktidar› veya Sosyalist ola-rak nitelemek do¤ru de¤il! ‘‹flçi-EmekçiSovyetleri’ demek yeterlidir!

* Bu iktidar›n burjuva m› yoksa proletermi oldu¤unun önemi yok.

* ‹flçi-Köylü temel ittifak› m›? O da ne?Bu gibi sorunlar bizi pek ilgilendirmez.

Yar›-troçkist TD’nin tezlerinin özetibunlar.

fiimdi ise bu tezlerin elefltirisine geçelim.

Hemence belirtelim ki TD, yak›n dev-rim, çeliflkiler ve ittifaklar noktas›nda tambir ideolojik kaos yaflamaktad›r!

Ne diyor?

Ülke “yar›-sömürge kapitalisttir” diyor,ama temel çeliflki tespitini buna uygun yap-m›yor. Bu konuda dahi ciddi bir felsefi ide-alizm ve tutars›zl›k içerisindedir. Temel çe-liflkinin ne oldu¤u-ne anlama geldi¤i nokta-s›nda bilinç aç›kl›¤› yok. Bir kez daha temelçeliflkinin tan›m›n› yapal›m:

Temel çeliflki, bir ülkenin sosyo ekono-mik yap›s›n›n bafl›ndan sonuna kadar hiçde¤iflmeden varl›¤›n› sürdüren çeliflkidir.Bir baflka ifadeyle temel çeliflki, bir toplum-sal sürecin bafl›ndan sonuna kadar o sürecedamgas›n› vuran ve kendi ba¤r›nda bir diziönemli çeliflkiyi tafl›yan ana çeliflki demek-tir. Süreç de¤iflmedikçe temel çeliflki de¤ifl-mez. Her toplumsal sürecin ancak bir temelçeliflkisi olur. Yine bafl çeliflki de¤iflir amatemel çeliflki de¤iflmez.

Yar›-sömürge yar›-feodal sosyo eko-

nomik yap›ya sahip olan ülkemizin temel

çeliflkisi emperyalizm, komprador bü-

rokrat kapitalizm ve feodalizmle genifl

halk y›¤›nlar› aras›ndaki çeliflkidir.

55

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 54: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Fakat TD b›rakal›m ülkemizin sosyoekonomik yap›s›n› bizim gibi de¤erlendir-mesini bir kenara, yanl›fl ve hatal› tespitinera¤men kendi anlay›fl› do¤rultusunda temelçeliflki tespitini dahi do¤ru yapm›yor.

Ne diyor?

Bir yanda ülke için “yar›-sömürge, kapi-talist” tespitini yap›yor, ama öte yanda te-mel çeliflkiyi belirlerken de mevcut toplum-sal sürecin yar›-sömürge boyutunu görme-den yap›yor. TD, “ülkeyi yar›-sömürge”olarak tan›mlamad›¤›n› da itiraf etmelidir.“yeni-sömürge” vb. ifadeleri ifl olsun diyekullan›yor. Gerçekte ise ülkenin emperya-lizmin bir yar›-sömürgesi oldu¤unu savun-muyor.

TD’nin temel çeliflki tespiti ancak em-peryalist ülkeler için geçerli olabilir. Çünküemperyalist ülkelerde iflgalin olmad›¤› ko-flullarda temel çeliflki ve bafl çeliflki bir veayn›d›r. Bu ülkelerde “emek sermaye” çe-liflkisi hem temel hem de bafl çeliflkidir. TD,kendi içinde tutarl› olmak için temel çeliflkikonusunda “emperyalizm, iflbirlikçi tekelcikapitalizm ve büyük toprak sahipleriyle, ge-nifl halk y›¤›nlar› aras›ndaki çeliflki” tespitiyapmal›d›r.

Bu tespitiyle ya ülkenin milli ba¤›ms›z-l›k sorunu oldu¤unu unutmufl ya da t›pk›emperyalist ülkeler gibi ba¤›ms›zl›k diyebir sorunu yoktur tezini savunuyor. ‹kincitezi savunuyorsa, o zaman bunu, sa¤a-solamanevra yapmadan aç›ktan söylenmelidir.O zaman da teorik tutarl›l›¤› sa¤lamas› aç›-s›ndan “anti-emperyalist demokratik dev-rim” söyleminden vazgeçmesi gerekir.

Yoksa emperyalizm, yar›-sömürge süre-cin ana yan›n›, bu ba¤lamda da milli yan›n›oluflturmuyor mu? Ne oldu¤u belirsiz “de-mokratik devrim” dedi¤iniz fleyin milli yan›yok mu? Varsa, yani milli ve demokratikdevrim iç içe ise o halde bu sürecin, eflde-yiflle milli demokratik devrim sürecinin tekbir temel çeliflkisi olur. Onu da az önce be-lirtti¤imiz flekilde tespit etmeniz flartt›r.

Bu tespiti bafl çeliflki olarak belirleyebi-lirsiniz. Ancak o zaman teorinizde tutarl›olabilirsiniz. Fakat o durumda, yani emeksermaye çeliflkisini bafl çeliflki olarak tespitetmeniz durumunda, bunun s›n›fsal düzlem-deki ifadesi de proletarya ile burjuvazi ara-s›ndaki çeliflki fleklinde olmal›d›r.

Temel çeliflki “emek sermaye çeliflkisi-dir” deyip iflin içerisinden ç›kamazs›n›z.Ana süreç ve bu sürece ba¤l› ara aflamalaryok mu? Bu temel çeliflkinin ekonomik, s›-n›fsal düzlemdeki yans›mas› ne? Bu, hangis›n›flar ve hangi süreci temsil ediyor? Busürecin aflamalar› yok mudur? Bu süreciniçerisinde öne ç›km›fl baflka çeliflkiler yokmudur? Öne ç›km›fl çeliflkilerden herhangibirisi bafl çeliflki olarak tespit edilmez mi?

Milli veya demokratik yan›n a¤›rl›kta ol-du¤u koflullarda nas›l bir çeliflki tespiti ya-pacaks›n›z? ‹çinden geçti¤imiz aflaman›nbafl çeliflkisi ne? Bu çeliflkinin düflman vedost kutbunu hangi s›n›f ve güçler olufltur-maktad›r? Çeliflkinin ana ve ikinci yönünühangi güçler oluflturuyor? Milli veya halk›nbirleflik cephesi diye bir anlay›fl›n›z yokmu? Varsa, bu, hangi dönemde nas›l bir an-lay›fl ve hangi s›n›flara dayanarak oluflturul-mal›d›r?

Onun için bu gibi çok önemli teorik, fel-sefik sorunlar Marksizmin sorunlar› de¤il.Bu gibi sorunlar üzerinde kafa yormaya ge-rek yok diyor.

TD, bu tutumunu sürdürdükçe Bernste-in’in “amaç hiç birfley, hareket herfley-

dir” revizyonist ideolojik hatt›ndan aslakurtulamayacakt›r. ‹deoloji (MLM) yerinegünü kurtarma siyaseti esas al›n›rsa ne geri-ci sistemden ne de Bernstein revizyoniz-minden köklü kurtulufl olur.

Temel, bafll›ca ve bafl çeliflki gibi kav-ramlar; bunlar aras›ndaki iliflki ve ayr›mnoktalar›n› felsefik aç›dan en kapsaml› vederinlikli bir flekilde ortaya koyan Mao’dur.TD de bundan olsa gerek ki, yani Maoizmvirüsü kendisine bulaflmas›n diye bu kav-ramlar›n yan›ndan dahi geçmek istemiyor.Geçmeyince de iflte böyle oportünizmin

56

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 55: Sınıf Teorisi - Sayı 10

ideolojik girdab›ndan kurtulam›yor.Bu, bafll› bafl›na ideolojik bir sorun-dur. Bilim ve bilimsel teoriyi k›lavuzalmayanlar›n siyasi sonu burjuvazininyan› olur.

TD, kendi sosyo ekonomik yap›anlay›fl›na uygun temel çeliflki tespitiyapmad›¤› gibi, önüne koydu¤u “ya-

k›n devrim” tipini de do¤ru tespit et-miyor.

Bir yandan kapitalizm hakim ve bu-na ba¤l› olarak yanl›fl da olsa emek-ser-maye çeliflkisini temel çeliflki olarak be-lirliyor, ama öte yandan “demokratik

devrim” tespitini yap›yor. Üstelik de-mokratik devrimin özünü de “politiközgürlükleri kazanma” olarak belirleye-ceksin. Neresinden tutarsan tut elindeoportünizmden baflka bir fley kal›r m›?

Diyalektik yöntem bilimine sahipolan her Marksist çok iyi bilir ki “fark-l› çeliflkiler farkl› yöntemlerle çözü-lür.” Dolay›s›yla bu kuram› bilincindeyer edinen bir hareket “kapitalizminhakim oldu¤u” bir ülke için “demok-ratik devrim” tezini savunmaz. Buradasavunaca¤› do¤ru tez sosyalist devrimyöntemi olur. Bafl çeliflkiyi proletarya

ile burjuvazi aras›nda tespit eder, dola-y›s›yla bu çeliflkinin mant›ksal sonucuolarak da sosyalist devrim modelinisavunursun. Ama TD öyle yapm›yor.Di¤er konularda oldu¤u gibi bu nokta-da da tam bir oportünizm örne¤i sergi-liyor.

TD’nin bu konudaki anlay›fl› da tu-tars›zl›klarla doludur: fiöyle ki; TDgerçekte sosyalist devrimi savunuyor,fakat her ne hikmetse bunu aç›ktan sa-vunmuyor. Proletarya ile burjuvaziaras›nda bafl çeliflki tespiti yapm›yorve yak›n devrimin ad›n› sosyalist dev-

rim olarak koymuyorama gelece¤in iktida-r›n›n alt›n› doldurur-ken Sosyalist devrimve sosyalist devletmodelini savunuyor.

T›pk› Troçki gibi‹flçi-Köylü temel itti-fak›n› savunmuyor.‹flçi-Köylü iktidar›n›ise hiç savunmuyor.Hangi s›n›flar gelece-¤in iktidar›nda yeralacak? Bu nas›l birdemokratik iktidar?

Fazla örnek sun-maya gerek yok. Öy-le ki TD, baz› dö-nemlerde iflçi sözcü-

¤ünü dahi unutmufltu. Emekçi s›n›flardeyip geçiyordu. Ki ayn› elefltirilerikendileri de kendi iç belgelerinde yap-m›fllard›. Onlar için Marksist-Leninstliteratür ve terminolojinin art›k birönemi kalmam›flt›. Hepsi tek bir s›n›folmufltu. O da halk ve “emekçi s›n›f-lar”! ‹flçi de, köylü de, küçük burjuvada emekçi s›n›f›ndand›r ama bunlar›nhepsi de ayr› ayr› s›n›f ve ara tabaka-lard›r. Öyle ki son zamanlarda “emek-çi” söyleminden dahi neredeyse vaz-geçmifl durumdad›r. Bunun yerine ço-¤unlukla “ezilenler” ifadesini kullan-

57

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Bir kez daha tekrarlamak isteriz ki biz ne söz konu-su yaz›m›zda ne de baflka yaz›lar›m›zda milli burjuvas›n›f›n›n tümü için “devrimcidir” nitelendirmesi yap-mad›k. Yapmay›z da. Bizim teorik esin kayna¤›m›zMLM’nin kuramc›lar›d›r. Marks-Lenin-Mao’dur. TD,Mao’nun milli burjuvazi için söylediklerini do¤ru gör-meyebilir. Ama TD’ye Lenin yoldafl›n ezilen ulusunburjuva hareketlerini “devrimci” ve “reformist” diyeikiye ay›rd›¤›n› hat›rlamas›n› isteriz. Gerçi MLM’ninkuramc›lar›n›n milli burjuvaziye iliflkin ne söyleyip söy-lemedi¤i TD’yi pek ilgilendirmedi¤i için Lenin’in söyle-mini de hat›rlatman›n pek de¤eri olmaz. Dün oldu¤ugibi bugün de milli burjuvazinin iki kanad› oldu¤unusavunduk-savunuyoruz.

Page 56: Sınıf Teorisi - Sayı 10

maktad›r. TD, unutmamal›d›r ki “ezilenler”ifadesiyle “emekçiler” ifadesi bir ve ayn›fleyler de¤ildir. Her bir emekçi ayn› zaman-da bir ezilendir ama ayn› fley her ezilen içinsöylenemez. “Ezilen Milletler” ve halk kav-ram›n› göz önüne getirerek düflünün! “Ezi-len milletler” kategorisi içerisinde bir ulu-sun emekçi halk› yer ald›¤› gibi sözkonusuulusun burjuvazisi ve toprak a¤alar› da yeral›r. Bu ba¤lamda ç›karlar› kesiflmektedir.Fakat s›n›fsal bak›mdan ç›karlar› kesiflmez.Özcesi, “emekçi s›n›flar” ifadesiyle “ezilen-ler” ifadesini bir ve ayn› ifadelermifl gibi elealmak veya kullanmak do¤ru bir anlay›fl de-¤il. Bu, akla karay› birbirine kar›flt›rmak gi-bidir. Bu, Marksist literatürde yer edinmifls›n›f kavramlar›n› “ortadan kald›rmaya” ça-l›flan emperyalist ideologlar›n de¤irmeninesu tafl›r.

Oportünizmin en karakteristik özellikle-rinden birinin de kitlelerin bilincini bulan-d›rmak için kavram kargaflal›¤› yaratmakoldu¤unu bilmek-kavramak zorunday›z.

TD’nin bilinç buland›ran tezlerinden bi-risini de “demokratik devrimin özünü poli-tik özgürlükleri kazanma” olarak lanse et-meye çal›flmas›d›r.

Demokratik devrim dedin mi ilk akla ge-lecek olan toprak devriminin kendisi olma-l›d›r. Bir baflka ifadeyle bu, feodalizmin tas-fiye edilerek köylülük sorunun çözülmesidemektir. Bu devrim, serbest rekabetçi dö-nemde burjuvazi önderli¤inde yap›l›rken,emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›ndaise proletarya önderli¤inde yap›lmaktad›r.Burjuvazi, ça¤›m›zda devrimci barutunu yi-tirdi¤inden, dolay›s›yla bu iflin çözümü pro-letaryan›n omuzlar›na binmifl durumdad›r.Bunu, sadece Mao de¤il Lenin ve Stalinyoldafllar da belirtir. Ama TD, teorisinde il-ham kayna¤›n› söz konusu ustalardan alma-d›¤› için, kerameti kendinden menkul birflekilde demokratik devrimin özünü “politiközgürlükleri kazanma”ya indirgiyor. Yenioportünist teoriler yaratma peflinde kofluyor.

Bugüne kadar demokratik devrimin özü-nü, dahas› bu teorinin dayand›¤› ana zemi-

ni feodalizmden ayr› olarak ele alan bir us-taya daha denk gelmedik. Demokratik dev-rim ekonomik alt yap›da öncelikli olarak fe-odalizmi hedef al›r. fiüphesiz ki bunun biryan›n› da komprador kapitalizm ve emper-yalizme karfl› olmak oluflturur. Günümüzdebu üçü birbirinden ayr›lmaz. Bu üç da¤›n it-tifak› sonucu üst yap› flekillenerek varl›¤›n›sürdürmektedir. Bunu söylerken hiç kimseortaça¤a özgü feodalizmden sözetti¤imizisanmas›n. TD, bu konuda demaogoji yap›-yor. Bizim dedi¤imiz yar›-feodalizm, kapi-talist iliflkilerle feodal iliflkilerin birçok bi-çimde içiçe geçti¤i, fakat feodal iliflkilerina¤›rl›kta oldu¤u ara-geçiflli bir ekonomikyap›lanmad›r.

Mevcut ilerici üretici güçlerin önünde en-gel teflkil eden en gerici güçler bu üç da¤ ol-du¤undan, temel çeliflki de bu üç da¤ ile ge-nifl halk y›¤›nlar› aras›ndaki çeliflki olur. Gü-nümüzde yar›-sömürgelikle yar›-feodallik vebunun siyasi ifadesi olan milli ve demokratikyanlar birbirine kopmaz bir flekilde ba¤l›d›r.Dolay›s›yla anti-feodal mücadeleyle anti-emperyalist mücadele hiçbir zaman birbirin-den ayr›lmaz bir bütünü oluflturur.

‹flgalci koflullarda anti-emperyalist mü-cadelenin öne geçmesi, ayn› zamanda baflçeliflkinin de yer de¤ifltirimesi demektir. Birbaflka söylemle, iflgalci koflullarda feoda-lizmle genifl halk y›¤›nlar› aras›ndaki çelifl-ki yerini emperyalizmle ülke aras›ndaki çe-liflkiye (milli) b›rak›r.

Bir di¤er önemli nokta: Bizim ki gibi ül-kelerde anti-feodal mücadelenin s›n›f bile-flenleriyle anti faflist mücadelenin s›n›f bile-flenleri bir ve ayn›d›r. Bu ba¤lamda Halk›nBirleflik Cephesi’yle anti faflist cephenin bi-leflenleri de bir ve ayn›d›r. Fakat TD’nin“demokratik devrim” ve faflizm teorisinegöre bir ve ayn› de¤il. TD aç›s›ndan faflizm-le günümüzün feodal iliflkileri birbiriyleba¤daflmaz. Faflizm, feodalizmin ekonomikgericili¤inden beslenmez. Sadece tekelcikapitalistlerin bir kanad›ndan g›das›n› al›r.Dolay›s›yla bir hükümet de¤iflikli¤iyle defaflizm y›k›l›r. Bu anlay›fl faflizmi, bir iktidar

58

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 57: Sınıf Teorisi - Sayı 10

de¤iflikli¤inden öte hükümet de¤iflikli¤i de-rekesine indirgemektedir.

Feodalizm, politik özgürlüklerin önündeengel de¤il mi? Faflizmin, feodal üretim ilifl-kileriyle iliflkisi yok mu? Ülkemizdeki ce-bir-sopan›n bu kadar vahfli olmas›n› geri fe-odal ekonomik iliflkilerden nas›l ayr› düflü-nebilirsiniz?

Milli demokratik devrimin tamamlan-mas› faflizmi, bir baflka deyiflle emperya-lizm, feodalizm ve komprador kapitalizminsiyasi iktidar›n› y›k›p yerine demokratikhalk iktidar›n› kurmak de¤il mi?

Kapitalizm hakim olmadan da, yani ya-r›-feodal yar›-sömürge iliflkilerin hükümsürdü¤ü ülkelerde devleti tehdit eden komü-nist, devrimci geliflmeler olmaz m›? BugünMaoistler önderli¤inde Halk Savafl›’n›n yü-rütüldü¤ü Peru, Nepal ve Hindistan gibi ül-kelerde, dahas› geçmiflte demokratik ve sos-yalist devrimini yapan ülkelerin birço¤undageri feodal iliflkiler hakim de¤il miydi?

Öyle ya Troçkist görüfl sahipleri geri fe-odal iliflkilerin hakim oldu¤u tek tek ülke-lerde demokratik, sosyalist devrimler ger-çekleflmez diyor. Bunun için illa da kapita-lizmin hakimiyetini ve ayr›ca bütün ülkelertoptan devrim aflamas›nda olmal›d›r flart›ar›yor. Köylülü¤ün sosyalizmi benimseye-ce¤ini reddetmektedirler. ‹flçi-köylü temelittifak›n› reddediyorlar. TD de reddediyor.O da yar›-feodal iliflkilerin hakim oldu¤uülkelerde faflizm diye bir olgudan sözedile-mez diyor. Ancak kapitalizm hakim olduk-tan sonra faflizm iktidara gelir diyor. Bu, enözlü ifadeyle ne demek? “Yar›-feodal iliflki-lerin hakim oldu¤u toplumlarda proletaryave halk›n, devleti tehdit edecek örgütlü gü-cü ve ›rkç›l›¤›n güçlü zemini yok”, demek-tir. Dolay›s›yla bu gibi ülkelerde faflizm ik-tidara gelmez.” Bu teori, ne ad›na infla edi-lirse edilsin sonuçta yar›-feodal yar›-sömür-ge ülke devrimlerini reddetmektir! Bu, ayn›zamanda “dünya devriminin f›rt›na merkez-lerini Latin-Amerika, Afrika ve Asya ülke-leri oluflturmaktad›r”, bilimsel tezini reddet-mek de¤il midir?

TD, sosyalist devrime önce hangi ikti-dardan geçerek varacak? Bunun ad› demok-ratik iktidar de¤il mi? Bu iktidar›n s›n›f bi-leflenlerini kimler oluflturuyor? Bu iktidar,biçimde burjuva özde proleter de¤il mi?

TD’nin “yak›n devrim” teorisinin

Sovyet devrim modeliyle de alakas› yok.

Görülmemifl-iflitilmemifl ucube bir devrimteorisi modeli! Politik özgürlüklerin önündehangi s›n›flar engel teflkil ediyor? Üç büyükda¤ de¤ilse, dahas› sizin faflizm tan›m›n›zagöre sadece bir kanat (“ülkemizdeki faflizmitekelci burjuvazinin sadece bir kanad› uy-gular” tezinize göre) faflist ise, söz konusukanad›n hükümetten gitmesiyle “faflizm dey›k›l›r”. Bu de¤iflikli¤in ad›n› niye-nedendemokratik devrim olarak koyuyorsunuz?Bildi¤iniz gibi emperyalist ülkelerde faflizmdevrimle y›k›lmad›. Keza ‹spanya, Portekiz,Yunanistan gibi kapitalist ülkelerde de fa-flizm, demokratik veya herhangi bir devrim-le y›k›lmad›. Burjuvazinin faflist olmayankliklerinin iktidara hakim olmas› ve halkmuhalefetiyle y›k›ld›.

Oysa Demokratik Devrim, ad› üzerindes›radan bir demokrasi sorununa indirgene-mez. Bu bir devrim sorunu, hem de burju-vaziden proletaryan›n omuzlar›na devredi-len bir devrim sorunudur. Bu, ekonomik an-lam›n› alt yap›daki en gerici üretim iliflkile-rini temsil eden feodalizmin politik bir dev-rim yoluyla tasfiye etmesinden al›r. Dayan-d›¤› s›n›f ise köylülüktür. Toprak esastaköylülü¤ün sorunudur. Sözün özü, toprakdevrimi eflittir demokratik devrim. Toprakdevrimi elbette ki ayn› zamanda bir demok-rasi sorundur. Ondan hiç ayr›lmaz ve ayr›ele al›namaz. Çünkü feodalizm, demokrasive demokratikli¤in reddidir. Ayn› flekildefaflizm de öyle. Fakat TD soruna bu do¤rubak›fl aç›s›yla yaklaflmak yerine görüldü¤ügibi demagoji yaparak yaklafl›yor. Faflizmibir kenara, feodalizmi ise di¤er kenara ata-rak birbirinden ba¤›ms›z bir flekilde ele al›-yor. Siyasi gericili¤i sadece tekelci kapita-listlere özgü bir fley olarak ele al›yor. Feodalgericili¤i faflizmle ba¤daflt›rm›yor. Özcesi

59

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 58: Sınıf Teorisi - Sayı 10

TD, proletarya önderli¤indeki demokratikdevrimin içini boflaltarak dejenere ediyor.‹çeri¤ine göre de¤il görüntüsüne göre teoriüretiyor. Ona, ad›ndan baflka hiç bir iliflkisiolmayan anlamlar yükleyerek teorik dema-goji yap›yor. Bu da kitlelerin bilincini bu-land›rmaktan baflka bir amaca hizmet etmi-yor. Bilerek veya bilmeyerek yap›ls›n so-nuçta tüm politik çarp›tmalar devrime hiz-met etmez. Çünkü hedef flafl›rt›yor! Kitlele-ri, devrimin do¤ru mecras›na de¤il yanl›flyoluna sevkediyor. Toprak devriminin, iflçi-köylü temel ittifak›n›n savunulmad›¤› birdevrim modeli için, “demokratik devrim”tan›m› yap›lmaz. TD, kendi içinde tutarl› ol-mak istiyorsa, zaman geçirmeden düflünda-fl› (ayn› genel siyasi siyasi çizgiyi savunan)TK‹P gibi aç›ktan “sosyalist devrim” tezinisavunmal›d›r.

“Milli Burjuvazi

Karfl›-devrimcidir”!

TD’nin teorik oportünizmi di¤er konu-larda oldu¤u gibi ülkemizdeki milli bujru-vaziye (Türk veya Kürt) iliflkin yapt›¤› sap-tamada da kendisini göstermektedir. Hemde kendi içinde bir dizi çeliflkili yanlar tafl›-yarak. Kald› ki TD’nin gerçek siyasi çizgiside bu de¤il mi?

TD, Türk ve Kürt milli burjuvazisi içinsa¤-sol kanat ayr›m› yapmadan hepsini birtorbaya koyarak ya “karfl›-devrimci” ya dadevrimci ilan ediveriyor. Üstelik bunun(Türk milli burjuvazisini) tart›flmas›n›, sa-

dece Refah ve ‹flçi Partisi üzerinden yap›-yor. Türk milli burjuvazisi denilince onunakl›na sadece bu iki parti geliyor. Ve Türkmilli burjuvazisinin ilerici ve devrimcili¤i-nin kriteri olarak “Kürt sorununa” yaklafl›-m›yla s›n›rl› bir flekilde ele al›yor. O, s›n›f-lar› ekonomik durumuna göre de¤il flu veyabu partinin siyasi e¤ilimine göre tespit edi-yor. Küçük burjuva dar ufkuyla tahlil etme-ye çal›fl›yor: O, Türk milli burjuvazisinintümünü karfl›-devrimci ilan ederken sol-sekterizme, Kürt ulusal burjuvazisinin tü-

münü ise devrimci ilan etmekle sa¤-liberalanlay›fl ve prati¤e düfltü¤ünün bilincinde ol-mad›¤› gibi, çok bariz bir flekilde teorik se-falete ve çifte standartç›l›¤a da düflüyor.Milli burjuvaziyi tan›mlama konusunda içi-ne düfltü¤ü teorik cehaletini örtüfltürmekiçin ST’ye sald›r›yor. Onun literatüründeTürk-Kürt milli burjuvazi içerisinde sa¤-solkanat ayr›m› yap›lamaz! Türk veya Kürtmilli burjuvazisinin tek bir kanad› var o daya karfl›-devrimci ya da devrimcidir. Milliburjuvaziyle ittifak› stratejik de¤il, taktikbir sorun olarak de¤erlendiriyor. Milli bur-juvazi noktas›nda TD’nin görüflleriyle “kar-fl›-devrimci” olarak nitelendirdi¤i ‹flçi Parti-si’nin görüflleri ters orant›l› olsa da ancaközünde çak›flmaktad›r. Birisi sa¤, birisi solyaklafl›m içerisinde olsa da ancak her iki an-lay›fl da ideolojik özü bak›mdan ayn›d›r.Her ikisi de düflünce yöntemi olarak öznel-cilikten beslenmektedir. Kald› ki TD, Türkve Kürt milli burjuvazisini de¤erlendirirkeniki yönden oportünizme düflmektedir. Me-sele daha iyi anlafl›ls›n diye ayn› konu üze-rine yoldafl Kaypakkaya’n›n dönemin reviz-yonisti, günümüzün ise milli burjuva parti-lerinden ‹flçi Partisi’nin lideri D. Perin-çek’le yapt›¤› polemikleri de aktaraca¤›z.

1.) TD’dan Türk ve Kürt milli burju-

vazisi için seçme tezler:

“Milli burjuvazi’ye gelince... Büyük bur-juvaziyi tan›mlayamad›¤›n›z (ST kastedili-yor-stn.) için orta burjuvaziyi de tan›mlaya-m›yorsunuz. Ekonomik bak›mdan tekelcibüyük burjuvaziye ba¤lanm›fl, emperyalistküreselleflmenin emegin kazan›lm›fl haklar›-n› gasp etmesinden (Kölelik yasas› vb.) ç›-kar sa¤layan, tekelleflmeye çal›flan, amaemperyalist küreselleflmeden zarar gördü-¤ünde de ba¤›r›p ça¤›ran bir s›n›ft›r ortaburjuvazi. Ama nihayetinde halka karfl› te-kelci burjuvaziyle birleflmekte tereddüt et-mez. Dahas›, Türk orta burjuvazisi, Kürdis-tan’›n sömürgelefltirilmesinden de ç›kar sa-hibidir ve floven politikada tekelci burjuva-ziyle kaynafl›r. Refah partisi hükümeti örne-

60

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 59: Sınıf Teorisi - Sayı 10

¤inde gördü¤ümüz gibi, bu s›n›f iktidar ola-naklar›n› eline geçirmeye bafllad›¤› anda,bundan antiemperyalist tedbirler almak içinde¤il, tersine, bizzat tekelleflmek için faydala-n›r ve emperyalizme de boyun e¤er. Bu olgu,iflçi Partisi’nin Rus-Çin emperyalizmi yanda-fl› politikalar›ndan veya geçmiflin Refah Par-tisi’nin hükümet prati¤inden görülebilir.”

“ ... sonuçta ‘k›z›lelma ittifak›n›’ olufltu-ran MHP, BBP, ‹P, Ülkü Ocaklar› gibi partive örgütler ‘milli burjuva ak›mlar’ olarakilan edilmifl oluyor. ST’ye göre milli burju-va ak›mlar karfl›devrimci de¤ildir. Tek tekbaz› karfl›devrimci politikalar› vard›r. MHPve BBP’ye uyguland›¤› anda, ST’nin tezitüm ak›l s›n›rlar›n› zorluyor. E¤er MHPkarfl›devrimci de¤ilse bu memlekette karfl›-devrimci kimdir soras› geliyor insan›n!”

“Di¤er yandan, ST’nin Kürdistan’dakimilli burjuvaziyle ilgili ... taktik ittifaklar›nolanakl› oldu¤u tespitleri do¤ru ve yerinde-dir. Ancak bu olgu Kürdistan üzerindeki sö-mürge boyunduru¤uyla ba¤l›d›r ve ayn› ile-rici rolü Türk orta burjuvazisi oynayamaz.Sömürge bir ülkenin orta burjuvazisiyle, ulusdevletini kurmufl, ama sonradan emperyaliz-min yeni sömürgesi olmufl bir ülkenin ortaburjuvazisi ayn› kategoriler içinde de¤erlen-dirilebilir mi?” (abç) (TD. sf,62-63)

2.)Do¤u Perinçek’in milli burjuvazi

üzerine söyledi¤i:

“12 Mart’tan sonra dünyada ve Türki-ye’de Siyasi durum” broflüründe flöyle di-yorlar:

“ Büyük burjuvazi ve orta burjuvazi birarada duramaz.” (‹brahim Kaypakkaya.

Seçme yaz›lar.sf.420)

3.) ‹brahim Kaypakkaya’n›n söyle-

dikleri:

“Bu, bir genellemedir. Baz› özel flartlar-da do¤ru olabilecek olan bir ifade, genelen-di¤i zaman tamamen yanl›fl olur. Bu, ortaburjuvazinin s›n›fsal karakterinin inkar›d›r.Bu revizyonistler, Marksizm-Leninizm’inorta burjuvazi hakk›ndaki yarg›s›n› bilmi-

yor olamazlar. ‘Orta burjuvazi’ zaman za-man devrim saflar›na, zaman zaman karfl›-devrim saflar›na kat›l›r. Bir kanad› devrimsaflar›na kat›l›rken, bir kanad› da karfl›-devrim saflar›na kat›labilir vb”. Revizyo-nistler bir ç›rp›da dünya tecrübesini çi¤ne-yip geçiyorlar ve onun yerine kendi gericiütopyalar›n› koyuyorlar. Ülkemizin gerçek-leri de, milli karakterdeki orta burjuvazisi-ni, güçlü bir devrimci siyasi hareket olma-d›¤› dönemlerde, uzun y›llar, kompradorbüyük burjuvazi ve toprak a¤alar› kliklerineyaltakland›klar›n›n say›s›z örneklerini ver-mektedirler. ‘Büyük burjuvazi ve orta burju-vazi bir arada duramaz” ifadesi, ülkemizingerçeklerine de ayk›r›d›r. Çin’de orta bur-juvazinin, bir çok defalar Guomindang’›npeflinden gitti¤ine Mao Zedung iflaret et-mektedir.

Orta burjuvaziye lay›k olmad›¤› bir nite-lik atfetmek, revizyonist hainlerin orta bur-juvaziye bel ba¤lama e¤ilimlerinin baflkabir görüntüsüdür.” (age. Sf,420)

Okur milli burjuvaziye iliflkin söylenenher üç görüflü de karfl›laflt›rs›n. Biz TD’ninsöylediklerini özetleyelim:

1.) Milli burjuvaziyi sa¤-sol veya dev-rimci karfl›-devrimci diye kanatlara ay›rmakyanl›flt›r.

2.) Türk milli burjuvazisi her durumdakarfl› devrimcidir. Hiç bir durumda ilerici vedevrimci yan tafl›maz. Bu s›n›f› siyasal alan-da Refah ve ‹flçi partisi temsil etmektedir.

3.) Kürt milli burjvazisi her koflul alt›n-da devrimci ve ilericidir. S›n›f olarak Kürtburjuvazisi içerisinde veya bu burjuvaziyisiyasal alanda temsilen hiç bir parti ve grupgerici, karfl›-devrimci olamaz. Ve hiç bir za-man karfl› devrimci politika izlemez.

4.) Kürt ulusal burjuva hareketi içerisin-de devrimci veya reformist ayr›m› yap›la-maz! Hepsi de devrimci kategoridedir.

5.) Dolay›s›yla Lenin yoldafl›n “Refos-mist ulusal hareketler” diye bir ifade kullan-mas› yanl›flt›r. Bunun için de Kürt ulusalhareketi gibi hareketler her halükarda des-teklenmelidir.

61

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 60: Sınıf Teorisi - Sayı 10

6.) Türk milli burjuvazisi emperyalizm,komprador veya tekelci burjuvaziyle iliflkive ittifak kurar, fakat Kürt burjuvazisi hiçbirzaman kurmaz. Kürt burjuvazisi her koflulalt›nda anti-emperyalist ve anti-sömürgeciilerici-devrimci politik durufla sahiptir.

7.) Türk milli burjuvazisi emperyalizmve onun yerli uflak s›n›flar›yla her zamaniçin bir arada dururken, Kürt milli burjuva-zisi ve partileri sözkonusu karfl›-devrimgüçleriyle hiç bir koflul alt›nda birarada du-ramaz.

8.) Devrimci ve ilerici bir parti hiç birzaman ve hiç bir koflul alt›nda karfl›-devrim-ci bir politika izleyemez. Bir politikada kar-fl›-devrimci durufl sergilemesi, o hare-ket/partiyi karfl›-devrimci olarak nitelendir-mek için yeterli bir ölçüttür.

TD oportünizminin milli burjuvazi üze-rine söylediklerinin özet sonuçlar›n› dahada uzatabiliriz. Fakat bunlar konunun anla-fl›lmas› için yeterlidir.

Öncelikle TD’nin milli burjuvaziye ilifl-kin söylediklerimizi çarp›tt›¤›n› vurgula-mak isteriz.

Bir kez daha tekrarlamak isteriz ki biz nesöz konusu yaz›m›zda ne de baflka yaz›lar›-m›zda milli burjuva s›n›f›n›n tümü için“devrimcidir” nitelendirmesi yapmad›k.Yapmay›z da. Bizim teorik esin kayna¤›m›zMLM’nin kuramc›lar›d›r. Marks-Lenin-Mao’dur. TD, Mao’nun milli burjuvazi içinsöylediklerini do¤ru görmeyebilir. AmaTD’ye Lenin yoldafl›n ezilen ulusun burju-

va hareketlerini “devrimci” ve “reformist”diye ikiye ay›rd›¤›n› hat›rlamas›n› isteriz.Gerçi MLM’nin kuramc›lar›n›n milli burju-vaziye iliflkin ne söyleyip söylemedi¤iTD’yi pek ilgilendirmedi¤i için Lenin’insöylemini de hat›rlatman›n pek de¤eri ol-maz. Dün oldu¤u gibi bugün de milli burju-vazinin iki kanad› oldu¤unu savunduk-sa-vunuyoruz. Söylediklerimiz bu kadar aç›kve net. Sa¤ ve sol diye iki kanada ayr›l›r.Sa¤ kanat gerici, karfl›-devrimci iken, solkanat ilerici- devrimcidir.

‹kinci olarak bizim milli burjuvaziyle(sol kanad›yla) ittifak›m›z›n “taktik” de¤ilstratejik bir sorun oldu¤unu bir kez dahaalt›n› çizerek belirtelim.

Üçüncü olarak tekrar vurgulamak isterizki herhangi bir s›n›f- s›n›flar, parti veya ör-gütlerin siyasi e¤ilimi baz al›narak analizedilmez. Bir s›n›f ve s›n›flar “ekonomik

durumuna göre tahlil edilir.” fiüphe yok kiher s›n›f›n siyasi e¤ilimi de ekonomik duru-muna göre flekillenir. Bunun için fazla ayr›n-t›ya durmaya gerek yok. Siyaset ekonomiiliflkisini bilenler bu konuyu fazla tart›flmaz.

TD, s›n›flar› tahlil sorununa bu Marksitkuramdan hareket ederek de¤il önce “hangiparti siyasi temsilcisidir?” sorusuyla yakla-fl›yor.

Bir parti veya örgütte ekonomik duru-muna göre de¤il savundu¤u siyasi programve eylem çizgisine göre de¤erlendirilir. An-lafl›lmas› için bir partinin baflkan›, dahas›yönetimi ekonomik bak›mdan komprador,büyük toprak a¤as› veya TD’nin söylemiyle“iflbirlikçi tekelci kapitalist” olmayabilir,fakat o parti, egemen s›n›flar›n siyasi tem-silcisi bir parti ve ayn› zamanda faflist olabi-lir. Bunlar birbiriyle çeliflmez. Ama flu çeli-flir: ekonomik bak›mdan komprador, tekelciveya a¤a olan bir s›n›f, bir insan proletar veyoksul köylü gibi düflünemez. O ne zamandüflünebilir? Ekonomik olarak yoksullafl›pproleterleflti¤i zaman. Ki bu da birden bireolmaz. Süresi olur.

TD, ideolojik olarak do¤ru-sa¤lam birgörüfle sahip olmad›¤› için s›n›f ve partileritahlil yönteminde de teorik oportünizmdenkurtulam›yor. flüphesiz ki bu oportünizmkendisini Türk milli burjuvazisinde sol,Kürt milli burjuvazisinde ise sa¤-liberal fle-kilde gösteriyor.

fiüphe yok ki TD’nin Türk milli burjuva-zisi karfl›s›nda sol-sekter, Kürt milli burju-vazisi karfl›s›nda ise kuyrukçu bir çizgi izle-mesinin arka palan›n› vurgusunu yapt›¤›m›zöznelci oportünist teori oluflturmaktad›r.

62

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 61: Sınıf Teorisi - Sayı 10

TD, eklektik oportünizmin içerisinde

bariz bir flekilde kulaç at›yor:

Bir yandan milli burjuva s›n›f› içerisindesa¤-sol, devrimci karfl›-devrimci kanat ayr›-m› yapm›yor, ama di¤er yandan ise Türkmilli buruvazisinin tümü için karfl›-devrim-ci, Kürt milli burjuvazisinin tümü içinsedevrimci tan›m›n› yapmaktan geri durmu-yor. TD, böylelikle kald›rd›¤› tafl› aya¤›navurdu¤unun fark›nda de¤il.

Birincisi, ister Türk isterse Kürt olsunher iki ulusun da milli burjuvazisi içerisindesa¤-sol, bu ba¤lamda devrimci, karfl›-dev-rimci kanatlar vard›r.

‹kincisi, her iki ulusun milli burjuvazisiaras›nda fark vard›r, ama bu “ayr›m” birisi-nin tümüyle karfl›-devrimci, di¤erinin isetümüyle devrimci oldu¤u fleklinde de¤ildir.

Üçüncüsü, milli burjuvazinin veya onutemsil eden partilerden birisinin (‹flçi Parti-

si gibi) faflist veya TD’nin deyifliyle karfl›-devrimci s›n›flar veya onlar›n siyasi temsil-cisi partilerle bazen ayn› politikalarda bu-luflmas›, ya da belli dönemlerde ittifak (k›z›lelma gibi) yapmas›, o parti veya partilerikarfl›-devrimci ilan etmek için yeterli poli-tik nedenler olamaz.

Bu tür durufllar milli burjuvazinin sade-ce sa¤ kanad›na özgü de¤il bazan sol kana-d›na da uygun düfler. Özellikle de devrimcephesinin zay›f-geri oldu¤u dönemlerdeb›rakal›m sa¤ kanad› bir kenara sol-devrim-

ci kanat dahi komünist-devrimci güçlerinyan›nda yer almaz. Almakta zorlan›r. Yer al-mas› tamam›yla komünist ve devrimci hare-ketin do¤ru bir siyaset izlemesi ve devrimmücadelesinin seyrine ba¤l›d›r.

Daha önceleri de iflaret etti¤imiz gibi birparti sadece bir veya bir-kaç politikas›nagöre de¤erlendirilmez. Buna göre de¤erlen-dirildi¤inde toptanc› sol-sekter Troçkist an-lay›flla karfl›-devrimci nitelendirip ç›kars›n.

TD’nin anlay›fl›na kal›rsa EMEP, ÖDP,SDP ve DEHAP, hatta Kongra-Gel’i de kar-fl›-devrimci olarak nitelendirmek gerek. Bupartiler CHP veya SHP ile ittifaka gidiyor-lar m›-gittiler mi? Gittiler! Hem de seçimlerdöneminde.

TD, ‹P’nin karfl›-devrimci olmas› içinMHP vb. partilerle ittifak›n› görürkenEMEP, ÖDP, DEHAP, SDP gibi küçük veorta burjuva partilerinin CHP ve SHP ile it-

tifak›n› niyeg ö r m ü y o r ?Yoksa CHP veSHP karfl›-dev-rim partisi de-¤il mi?

E¤er karfl›-devrimin parti-leriyse, o haldeTD’nin tutarl›olmas› için ad›geçen partileride karfl›-dev-rimci olarak ni-te lendi rmesi

gerekmez mi?

TD, ‹P üzerinden bizi elefltirirken ne di-yor? “MHP karfl›-devrimci”, o halde bu kar-fl› devrimci partiyle ittifak yapan (k›z›l elmaittifak› da olsa) partiler de karfl› devrimcidir.

TD’ye göre devrimci-ilerici bir parti kar-fl›-devrimin paritileriyle hiç bir zaman itti-fak yapmaz, bir arada duramaz. Onun içinmilli burjuvazinin emperyalizm, feodalizmve komprador kapitalizm taraf›ndan ezilme-sinin hiç bir önemi yok. Dahas› bu nesnel

63

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

TD, ulusal sorundaki bak›flaç›s›n›n sonucu olarakPKK/Kongra-Gel’e kuyrukçuluk yapmaya devam ediyor.Daha önce belirttik: TD ve öncelleri gerek PKK gerekse de-vamc›s› Kongra-Gel konusunda genel olarak do¤ru bir si-yaset izlemedi-izlemiyor. TD, ulusal sorun ve PKK karfl›s›n-da 12 Eylül Askeri cuntas› öncesinde bir yan›yla sol-sekterdi¤er yan›yla ise esasta sosyal floven siyaset izlerken, an-cak bu çizgi 1980’li y›llar›n ortalar›yla birlikte (silahl› mü-cadeleyi bafllatmas› ve bir güç haline gelmesi) sa¤-libaralkuyrukçu bir hatta dönüfltü

Page 62: Sınıf Teorisi - Sayı 10

gerçeklik milli burjuvaziye, özellikle de solkanada devrimci-ilerici bir siyasal e¤ilimkazand›rmaz. Tabii bunu Türk milli burju-vazisi için yap›yor. Ama ifl Kürt milli burju-vazisine geldi mi bir anda her fley unutula-rak soruna yaklafl›l›yor. Keskin solcu anla-y›fltan sa¤-liberal oportünist anlay›fla savru-luyor.

‹flte tamda bu noktada ‹brahim’in D. Pe-rinçek revizyonisti için söylediklerinin ay-n›s› TD için de geçerlidir. Do¤u Perinçekrevizyonisti dönemin milli burjuvazisi veyapartisinin devrimci ve ilericili¤i için tek

kriter olarak savundu¤u (yukar›da da aktar-d›¤›m›z gibi) “karfl›-devrim partileriyle itti-fak kuramaz, bir arada duramaz” anlay›fl›n-dayd›. TD ise bunun soldan yorumunu Türkmilli burjuvazisi için sa¤dan ise Kürt milliburjuvazisi için yapmaktad›r. O da ittifakkurarsa karfl›-devrimci olur. Dolay›s›yla bunoktada D. Perinçek’le görüflleri çak›fl›yor.D. Perinçek, “milli burjuvazi hiç bir koflulalt›nda karfl›-devrim partileriyle bir aradaduramaz-ittifak kuramaz, kurarlar ise dev-rimci ve milli olamazlar derken, TD de ay-n› görüflleri ‹P örne¤inde görüldü¤ü gibi“karfl›-devrim partileriyle ittifak kuran par-tiler devrimci de¤il karfl›-devrimcidir” di-yor. Tabii bunu da sadece MHP, BBP gibipartilerle ittifaka indirgiyor. TD’ye göre ‹P,e¤er bu “k›z›l elma” ittifak›n› MHP gibi fa-flist partilerle de¤il de CHP, DYP, ANAP,DSP ve SHP gibi partilerle kurmufl olsayd›,“karfl›-devrimci” olmayacakt›.

Bunu söylerken eklektik oportünizmingirdab› içerisinde oldu¤unu ise farketmiyor.Veya ifline gelmiyor. Türk milli burjuvazisiiçin söylediklerini Kürt milli burjuvazisiiçin söylemiyor. Toptanc› mant›kla birisiyap›nca karfl›-devrimci, di¤eri yap›nca dev-rimci oluyor.

Soral›m;

CHP ve SHP, hatta ANAP ile ittifak›oluflturmak veya savunmak devrimci bir po-litika ve durufl mu?

Bu ülkede en devletçi ve ayn› zamandaen Kemalist partinin CHP’nin oldu¤unu tar-

t›flmaya gerek var m›?

fiovenizmin suç ortakl›¤›n› yapmak kar-fl›-devrimci bir politika oluyor da, AvrupaBirli¤i’ne (AB) üyeli¤i savunmak ve bununçabas› içerisinde bir siyaset izlemek dev-rimci-ilerici politika m› oluyor?

AB ve di¤er emperyalist devletlerin buülkenin milli kaynaklar›n› sömürmesi yokmu? Bu karfl› devrimcilerin milli görevi ol-maz m›?

ABD’nin Irak’› iflgaline karfl› sessiz kal-mak veya bu iflgali alk›fllamak-desteklemekdevrimci-ilerici bir durufl ve politika m›?

Rus sosyal emperyalizminin ideolojik-siyasi savunuculu¤unu (DDKD, ÖzgürlükYolu (PSK), gibi reformist ulusal hareketlersavunuyordu) yapmak, devrimci-ilerici du-rufl mu? Dahas› bu çizgi sonucu onlarca ko-münist ve devrimcinin öldürülmesi mi dev-rimcilik ve ilericilik? Hem de bu hareketle-rin reformist çizgileri sonucu TD’nin bildi-¤i düflündafllar› katledildi.

Rusya’n›n Macaristan, Çekoslovakya veAfganistan müdahalelerini desteklemek midevrimci ve ilerici politika?

Komünist ve devrimcileri katletmek,devrimci-ilerici politika ve durufl mu?

Demek ki bir hareket, bir parti sadece fluveya bu karfl›-devrimci politikay› savundu-uygulad› diye hemen karfl›-devrimci ilanedilmez. O özgülde savundu¤u ve uygulad›-¤› politikalar› karfl›-devrimci ve gerici olurama bu, o hareketin karfl›-devrimci de¤er-lendirilmesi için henüz yeterli argümanlarolmaz. Sistemleflmifl bir çizgi ve bütünlükarz etmesi gerekir. Milli burjuvazinin sa¤kanad›n› tart›flm›yoruz. Bu kanat bafl›ndansonuna kadar karfl›-devrimcidir. Ve sadecefiili iflgal koflullar›nda milli devrim saflar›n-da yerini al›r. Dolay›s›yla tart›flma konumuzburas› de¤il. Kald› ki zaman zaman karfl›-devrimci politikalar izlemek sadece Milliburjvazinin sol kanad›na özgü bir fley de¤il.Bu tür durumlara komünist ve küçük burju-va parti ve hareketler de düflmüfltür. Bununörnekleri hem ülkemiz devrimci hareket ta-

64

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 63: Sınıf Teorisi - Sayı 10

rihinde hem de di¤er ülkelerin tarihindeçokçad›r. ‹sterseniz bunu da tart›fl›r›z!

Bilinmelidir ki Türkiye-Kuzey Kürdis-tan Komünist ve devrimci hareketinin ide-olojik hastal›klar›ndan birisini de bir partianaliz edilirken genel siyasi çizgisi ( ulusalve uluslararas› çizgisi) de¤il bir-iki politika-s›n›n baz al›nmas› oluflturmaktad›r. Bak›fl a-ç›s› bu olunca elbetteki tam bir ideolojik ka-os olur. Bu bak›fl aç›s› do¤al olarak örgütselayr›l›klardan tutal›m da kuyrukçulu¤a, ora-dan da sekter-kaba yaklafl›mlara kadar birçok yanl›fl› beraberinde getiriyor. Hatta butek yanl› oportünist görüfl aç›s› örgütleri da-ha da olumsuzlu¤a iterek ölümlere varançat›flmalara sürüklüyor. Komünist-devrimcive ulusal hareketin 30 y›ll›k tarihine bir gözat›n, bunun örneklerini çok bulursunuz.TD’nun kendisi de hat›rlar. Karfl›l›kl› çat›fl-ma ve ölümlerin arka plan›nda oportünisttezlerin yatmakta oldu¤unu görürsünüz.Öyle ki bir dönem Kürt ulusal hareketinekarfl› “hep mücadele, ittifak ve uzlaflma hiçyok” sol-sekter siyaset tarz› izleyenler amabir baflka dönem (ulusal hareket güçlü oldu-¤u) hep ittifak, mücadele hiç yok sa¤-kuy-rukçu çizgiyi izlemifl-izlemektedirler. Buçizgi sahiplerinden birisini de TD ve öncel-leri oldu¤unu belirtelim.

Ezilen ulus hareketlerinin her halükarda“demokratik” muhtevas›n›n olmas› farkl›fley, ama bu haraketlerin tümünün devrimci-ilerici olmas› ise farkl› fleydir. ‹flte TD’nunakl›n›n elvermedi¤i nokta buras›d›r. Leninmilli bask› alt›ndaki uluslar›n (sömürge ve-ya ba¤›ml›) milli burjuvazisinin kendi içeri-sinde ekonomik-siyasi bak›mdan iki ayr›gerçekli¤i görmemifl olsayd› bu hareketleri“devrimci” ve “reformist” diye ikiye ay›r-mazd›. Ve bunlardan “devrimci” karakterdeolan hareketleri destekleriz derken ama “re-formist” karakterde olanlar› ise “destekle-meyiz” tespitine gitmezdi. TD’nun oportü-nizmi ya Leninist söylemden habersiz olu-flundan ya da “güçlü” olan karfl›s›nda opor-tünist bir flekilde boyun e¤mesindendir. So-nuçta her iki siyasi olumsuzlu¤un da nedeni

ideolojiktir. Do¤ru bir analiz bilimsel birdünya görüflüyle do¤rudan orant›l›d›r. S›n›f-lar› tahlil ederken bak›fl aç›n do¤ru de¤ilsepratikte de ya sol ya da sa¤ bir çizgiye sav-rulursun. Bilinir ki her bir siyasi çizgiyi be-lirlemede tayin edici olan unsur siyaset de-¤il ideolojidir. Hangi ideolojiyi savunursano siyasi çizgi do¤rultusunda yürürsün. Herbir siyasi çizgi bir ideolojinin, her ideolojibir s›n›f›n, her s›n›f da bir ekonomik zemi-ne ba¤l›d›r. Tersi düflünceler idealizmdir.

Kald› ki Türk milli kapitalizmi, emper-yalizm, komprador kapitalizm ve büyüktoprak a¤alar› s›n›f›n›n ekonomik ve siyasibask›s›na maruz kalm›yor mu? Ayn› durumKürt milli burjuvazisi için de geçerlidir.Yaln›z o, bu üçlü bask›ya ek olarak bir demilli bask›ya maruz kal›yor. Bu anlamdaezen ulus burjuvazisiyle aras›nda çeliflkimevcuttur. Ki ulusal mücadeleyi de kendipazar›na sahip ç›kmak için yürütüyor.

Yaln›z burada bir noktan›n alt›n› önemleçizmek istiyoruz: Kürt ulusu demek veyaKürt ulusal burjuvazisi demek tek bafl›na nePKK’dir, ne de di¤er Kürt ulusal hareketle-ridir. Kürt ulusal burjuvazisi bu hareketlerles›n›rl› de¤il. Bir çok egemen s›n›f partisimilli burjuva sa¤ partiler içerisinde örgütlü-dürler. Ki bu hareketlerin ulusal bask›yakarfl› ç›kt›klar› ve bu yan›yla reformist veyadevrimci mücadele yürüttükleri do¤ru, fa-kat bu hareketlerin anti-emperyalist yanlar›-n›n güçlü oldu¤u ne yaz›k ki söylenemez.Bunu ABD ve AB’ye karfl› tutumlar›ndaçok somut bir flekilde görebiliriz. Fakat ay-n› fley Türk ulusal burjuvazisi için söylene-mez. Belirtmek gerekir ki bu gibi çok ulus-lu yar›-sömürge ülkelerde ezilen ulusunulusal burjuvazisinin anti-emperyalist yan›ezen ulusun ulusal burjuvazisi kadar güçlüde¤ildir. Çünkü ezilen ulus ad›na yola ç›kanburjuva hareketler kendi pazaran›n önündeengel güç olarak emperyalizmi de¤il, ezenulusun burjuvazisi ve devletini görmekte-dirler. Dolay›s›yla bu güçler do¤rudan em-peryalizme yönelmek yerine egemen ulusburjuvazisine yönelmektedir. Yönelirken de

65

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 64: Sınıf Teorisi - Sayı 10

denize düflen y›lana sar›l›r misali emperya-list devletler baflta olmak üzere bir çok geri-ci devletle iflbirli¤i, ittifak yolunu ararlar.Dolay›s›ylad›r ki bu tür ulusal hareketlerinanti-emperyalist yanlar› güçlü de¤ildir. An-cak bu ulusun milli burjuvazisi devriminiçinden geçti¤imiz döneminde milli bask›-dan kaynakl› olarak komünist ve devrimci-lere daha yak›n durur, durmaya çal›fl›r.

TD’ye göre Türk milli burjuvazisi üze-rinde emperyalizmin ve yerli egemen s›n›f-lar›n›n bask›s›-sömürüsü yoktur. Onu dev-rimci-ilerici k›lacak hiçbir faktör yoktur.Ama Kürdisdan ulusal burjuvazisi “ulusalboyunduruk (kendilerinin deyifliyle “sö-mürge”) alt›nda oldu¤u için tümden dev-

rimci-ilericidir.

Bu ne demektir? Bu, Türkiye’yi tama-men emperyalizmden ba¤›ms›z olarak gö-ren bir anlay›flt›r. Öyle ya, Türk milli burju-vazisi üzerinde emperyalizmin bask›s› yok-sa veya buradaki milli kapitalizmin gelifl-mesi önünde emperyalizm engel de¤ilse ohalde neden Türkiye için emperyalist nite-lendirmesi yapm›yorsunuz ki? Tersi durum-da, yani emperyalizmin baflta ekonomik il-hak› olmak üzere siyasi bask›s› da varsa, pe-kala Türk milli burjuvazisinin bu olgularlaçeliflkisi yok mu?

Ayn› flekilde komprador kapitalizm vefeodalizm milli kapitalizmin geliflmesiönünde engel de¤il mi? E¤er engeldir diyor-san›z, o zaman bu nesnel ekonomik gerçek-likten kaynakl› olarak Türk milli burjvazisi-nin sözkonusu güçlerle siyasi çeliflkisi ol-maz m›? Onlara karfl› mücadele yürütmezmi? En az›ndan bir kanad›? Peki bu da onadevrimci-ilerici karakter vermez mi? Dahaaç›k bir deyiflle Türk milli burjuvazisininanti-emperyalist, anti- feodal ve anti-komprador kapitalist mücadelesi proletar-yan›n önderli¤inde yürütülecek olan de-mokratik devrimine güç katmaz m›, onu ge-lifltirip güçlendirmez mi?

Bir nokta daha: TD’nin unuttu¤u, yaniher ne kadar Kürdistan için “sömürge” vb.tezleri savunsa da ancak bu, onun Kürt so-

runu karfl›s›nda do¤ru bir anlay›fl ve duruflasahip oldu¤unu göstermez. O, Kürdistan’›“sömürge” olarak de¤erlendirmekle yanl›flyapt›¤› gibi, ayn› zamanda pratikte kimi za-man sa¤ kimi zaman ise sol çizgi izlemekte-dir. ‹flte bu zigzagl› oportünist çizgileri neKürt ulusunun gerçek ba¤›ms›zl›¤›na ne debütün uluslardan halk›n gerçek kurtuluflmücadelesine hizmet etmiyor.

O, emperyalizmin sömürgesi uluslar›ndurumuyla, yar›-sömürge ülkelerdeki ezen-ezilen ulus iliflkisi ve buradaki s›n›flar›nmevzilenmesini birbirine kar›flt›rarak derinbir teorik oportünizme düflmektedir.

Birinci yanl›fl›; Kürdistan’› sömürge ola-rak tan›mlamakla, ikinci yanl›fl› Kürt ulusalburjuvazisinin tümünü devrimci ilan et-mekle, üçüncü ve en ciddi yanl›fl› ise tümü-nü devrimci ilan etti¤i bir burjuvaziyle itti-fak› stratejik de¤il “taktik” bir sorun olarakele almakla yapmaktad›r.

‹flte ne savundu¤unu, ne yapt›¤›n› bilme-yen flaflk›n bir insan gibi bir sol’a bir sa¤’apolitik yalpa yapma buna derler.

TD’nin di¤er konularda oldu¤u gibi bukonuda da kafas› hayli kar›fl›k. fiüphesiz kiTürk milli burjuvazisinin de ulusal bask›dabelirleyici olmasa da pay› var. Türk milliburjuvazisi ezen-ezilen ulus iliflkisinde“milli misak-i”cidir ve bu anlamda sosyalfloven ve s›n›f iflbirlikçidir. Ama bu s›n›f›nemperyalizm karfl›s›ndaki tutumu öyle de-¤ildir. Onun en güçlü yan› anti-emperyalistolufludur. Bu burjuvazi ABD’nin Irak’› ifl-gali, AB üyeli¤i konusunda sözü geçen Kürtburjuva reformist veya devrimci kanat par-tilerinden daha ileri ve devrimci durufl ser-gilemifltir-sergilemektedirler. K›sacas›, du-rumu her iki ulusun milli burjuva partilerisomutunda ve özgün sorunlar› ba¤lam›ndade¤erlendirmek gerek. Yoksa tüm ezilenuluslar›n (ister sömürge, ister ba¤›ml›, ister-se yar›-sömürge olsun) milli burjuvazisiiçin ayn› MLM kuram geçerlidir. Birisi içinfarkl› di¤eri için farkl› bir milli burjuva ta-n›mlamas› yok Marksizm’de.

Türk Milli burjuvazisinin milli bask›da

66

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 65: Sınıf Teorisi - Sayı 10

suç ortakl›¤› yapt›¤› noktas›ndaki görüflleri-miz yeni de¤il, yoldafl Kaypakkaya’dan gü-nümüze kadar savunagelmekteyiz. Ama bu,birinin tümden karfl›-devrimci di¤erinin isetümden devrimci olarak de¤erlendirilmesi-ni getirmez. Yukar›da ortaya koyduk. Heriki ulusun da ulusal burjuvazisinin hemdevrimci hem de karfl›-devrimci kanatlar›var. Bu da öncelikli olarak söz konusu s›n›-f›n ekonomik yap›s›ndan kaynakl›d›r. Dola-y›s›yla her iki ulusun ulusal burjuvazisininDemokratik devrim karfl›s›ndaki durufl vepaydalar› esasta ayn›d›r.

Sözün k›sas›, TD’nin gerek milli burju-vaziye iliflkin teorisi gerekse bu ba¤lamdabize yönelik yürüttü¤ü elefltireler ideolojikg›das›n› eklektizmden almaktad›r.

TD, MLM’nin kuramc›lar›na göre de¤ilonun karfl›t› düflünce ak›mlar›n›n kuramc›-lar›na göre teori üretiyor. MLM kuramc›lardi¤er konularda oldu¤u gibi bu konuda dapek ilgilendirmiyor. Böyle olunca da bir tür-lü oportünizmden kurutulam›yor. ‹deolojiyigünü birlik siyaset yapmaya feda ederekpragmatist hat izliyor. Devrimci teori ›fl›¤›n-da hareket etmedi¤i için de pratikte kör-to-pal yürüyor. Dolay›s›yla bir yerde sol-sek-ter, di¤er yerde ise sa¤-liberal çizgi izle-mekten kurutulam›yor. Bütün küçük burju-va hareketlerin en belirgin ve ayn› zamandaortak siyasi e¤ilimi de budur.

PKK/Kongra-Gel

Kuyrukçulu¤una Devam!

TD, ulusal sorundaki bak›flaç›s›n›n sonu-cu olarak PKK/Kongra-Gel’e kuyrukçulukyapmaya devam ediyor. Daha önce belirt-tik: TD ve öncelleri gerek PKK gerekse de-vamc›s› Kongra-Gel konusunda genel ola-rak do¤ru bir siyaset izlemedi-izlemiyor.TD, ulusal sorun ve PKK karfl›s›nda 12 Ey-lül Askeri cuntas› öncesinde bir yan›yla sol-sekter di¤er yan›yla ise esasta sosyal flovensiyaset izlerken, ancak bu çizgi 1980’li y›l-lar›n ortalar›yla birlikte (silahl› mücadeleyibafllatmas› ve bir güç haline gelmesi) sa¤-li-

baral kuyrukçu bir hatta dönüfltü. TD’ninKürdistan’› “sömürge”, “seksiyon”, “ PKK,küçük burjuva bir harekettir,” “ulusal de-mokratik mücadele yürütüyor”, “Kürdistandevrimini PKK’ye havele etme,” “iktidariçin mücadele eden güç”, “üst düzey veuzun vadeli çeflitli ittifaklar”, “Apo içinölüm orucu eylemi yapma”, “canl› kalkanolarak savafl› engelleme prati¤i” gibi belir-leme ve pratiklerin tümü PKK’nin 1984sonras› geliflimiyle koflutluk sa¤layan sa¤-liberal teorisinin sonucudur. Bu, küçükburjvazinin “güçlü” karfl›s›ndaki politik e¤i-limidir. Hemen hemen tüm küçük burjuvahareketler PKK güçsüzken (12 Eylül cuntaöncesi) sald›rm›fl, ama güçlü oldu¤u dönemise onun kanatlar› alt›na, hem de sa¤ prag-matist bir anlay›flla kuyrukçu olarak girmifl-tir. Hat›rlan›rsa kendi iç belgelerinde de“PKK kuyrukçusu siyaset izlediklerine”

dair özelefltiri vermifllerdi. Üstelik sözkonu-su özelefltiri PKK’nin ulusal devrimci ka-rakterinin güçlü oldu¤u dönemde (1999 ön-cesi) verilmiflti. O gün bile “kuyrukçulukyapt›klar›n›n” özelefltirisini yapan TD, geli-nen aflamada, özellikle de “canl› kalkan”vb. gibi ittifak ve pratikleriyle daha sa¤kuyrukçu bir hat izledi¤ini görmelidir. Kiayn› TD, tam da bu sa¤ kuyrukçu ittifak veçizgiyi sergilerken, PKK Maoist ve devrim-ci harekete sald›rd›-sald›r›yordu. Daha aç›k-ças›, PKK’yi “küçük burjuva devrimci ha-reket” olarak tan›mlad›¤› bir dönemde“kuyrukçuluk yapt›k” özelefltirisini, “küçükburjuva reformist hareket” tan›mlamas›n›yapt›klar› PKK’ye endeksli sergiledikleripratiklerinin hayli hayli kuyrukçu bir çizgioldu¤unu bilmek zorundad›rlar. Devrimcisürecinde yapt›¤›n kuyrukçuluksa “refor-mist” de¤erlendirdi¤in dönemde yapt›¤›nise kuyrukçulu¤un daniskas› olur!

TD, Kürdistan devrimini PKK, Türkiyedevrimini ise kendi düflündafllar› yapacakteorisini y›llarca yapt›. Kuzey Kürdistanhalk›n›n ve ulusunun gerçek kurtuluflunubirlikte ve komünist partileri önderli¤i alt›n-da örgütlemeyle de¤il de PKK’ye haveleederse, tabii ki sa¤ kuyrukçu olur. Çünkü

67

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 66: Sınıf Teorisi - Sayı 10

TD’nin Türkiye-Kuzey Kürdistan iflçi s›n›f›ve halk›n›n kurtuluflu için savundu¤u tezoportünisttir. Bu ideolojik-teorik oportü-nizm “güçlü” karfl›s›nda her türden kuyruk-çulu¤u getirir.

TD, neredeyse PKK’nin her savundu¤u-nu ve yapt›¤›n› savunur duruma gelmiflti.Bu kuyrukçulu¤unun sonucu olarak daPKK’nin 1999 öncesi ilan etti¤i, hem de tektarafl› tüm “ateflkesleri” do¤ru bir politikadeyip hararetli bir flekilde savunmufl-des-teklemifltir. Ayn› süreçte politika yap›fl tar-z›nda dahi PKK’den oldukça etkilenmifl veona özenmifltir. “‹deoloji hiçbir fley politikaher fley” deyip, ideolojiyi politikaya yedire-rek günlük-k›sa vadeli hesaplara göre poli-tika yapm›flt›r. Ayn› ideolojik etkileflimleayn› tarihi kesitlerde “iflçi s›n›f›” söyleminidahi neredeyse a¤z›na almaz olmufltur.PKK’nin politik etki gücü bir çok küçükburjuva hareketi, ideolojiyi bir kenara b›-rakmas› için sersemlefltirmifltir. “Ne ideolo-ji”, “politika politika” deyip adeta “tarihinsonu” teorisini gelifltiren emperyalist ide-olog Fukuayama’lara güç kat›lm›flt›r. ‹flçis›n›f› söylemi yerine “emekçi s›n›flar” kav-ram›n› kullanm›flt›r. Kald› ki bu elefltiriyisadece biz yapm›yoruz-yapmad›k. Kendi içtart›flmalar›nda dahi bu durum gündeme ge-tirilerek elefltiri konusu yap›lm›flt›r. Belirt-mek gerekir ki sözkonusu ortayolcu küçükburjuva ak›mlardaki ideolojik k›r›lmalarGorbaçov’un reformist ve neo-libaral söy-lemleriyle daha bir h›z kazand›. Ki bu ide-olojik dalgadan sadece PKK gibi ezilen ulusmilliyetçisi hareketler de¤il, TD gibi E. Ho-cac› ak›mlar da etkilendi. MLM söylemler-kavramlar yerine neoliberal ve popülist söy-lemler tercih edildi. Amaç (ideoloji) de¤il,günü kurtarma üzerine politikalar yapmah›z kazand›. TD, bu günübirlik oportünistçizgisini hala da devam ettiriyor. Bundankurtulamaz da. Kurtulmas› için öncelikleideolojik hatt›n› de¤ifltirmesi flartt›r. Kendi-sinin de yerinde tespit etti¤i gibi izinde yü-rüdükleri “uluslararas› Komünist hareket

ideolojik ve örgütsel bir kriz yaflamak-

ta”d›r.(abç)(agd.sf,53) Bu, Hocac› çizgi et-raf›nda yürüyen siyasi ak›m ve hareketeriçin do¤ru bir tespittir. Fakat ayn› tespitikendisi ve savundu¤u siyasi hareket içinyapmamas› tutars›zl›kt›r. Bir yandan “ulus-lararas› komünist hareket ideolojik ve ör-gütsel kriz yafl›yor” diyeceksin, ama öteyandan bu krizin neresinde oldu¤unu, on-dan nas›l etkilendi¤ini ortaya koymayacak-s›n. Böyle teori olmaz!

Bilinmelidir ki tek tek ülkelerdeki reviz-yonizm veya oportünizm, dahas› MLM’yeyabanc› bütün ideolojik ak›mlar uluslarara-s› revizyonizm, reformizm, Troçkizm veyaanarflizmden ayr› olarak ele al›namaz. E¤erHocac› ak›mlar uluslararas› düzlemde “ide-olojik kriz” yafl›yorsa, ayn› krizi TD de ya-fl›yor demektir. Bunlar birbirinden ayr›lmaz.TD ve düflündafl› hareketler bize göre zatenderin bir ideolojik kriz yafl›yor. Ama buradameselenin kilit noktas› bu krizden TD’ninde etkilendi¤idir. Bu, normal etkilenme de-¤il. Ciddi boyutta bir etkilenmedir. TD, isterkabul etsin isterse etmesin, daha önce de birçok kez iflaret etti¤imiz gibi derin bir ide-olojik kriz yaflamaktad›r. Bu ideolojik kri-zin do¤al sonucu olarak da devlet, devrim,parti ve sosyalizm sorunlar›nda oportünistfikirler savunuyor. PKK gibi hareketlerinkuyru¤una tak›labiliyor.

TD’nin ulusal sorun konusunda oportü-nistli¤ini kan›tlamak için fazla örnek sun-maya, san›r›z gerek yok. Tutars›zl›¤›n› gör-mek isteyenler için PKK’ye iliflkin yap›lanMarksizm d›fl› tespitlere, dahas› flu anki tes-pitleriyle prati¤ini karfl›laflt›rmalar› yeterliolur.

TD, ne diyor?

“Öcalan’›n ‹mral› çizgisi, ideolojik tesli-miyet, politik irade k›r›lmas›, yenilgi ve tas-fiyecilik çizgisiydi. PKK bunu, 7. Kong-re’de onaylayarak, küçük burjuva ulusal

devrimci çizgiden, küçük burjuva ulusal re-formcu çizgiye geçti. Bu tasfiyeci çizginingere¤i olarak gerillalar Güney’e çekilmifl vesilahl› mücadeleden vazgeçildi¤i aç›klan-

68

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 67: Sınıf Teorisi - Sayı 10

m›flt›. 8. Kongre’de PKK’nin tasfiye edile-rek yerine KADEK’in kurulmas› ile yenilgihukukilefltirildi, ulusal devrimci hareketin,ulusal reformcu bir harekete dönüfltürül-

dü¤ü resmen ilan edildi.”

“‹ktidar talep eden çizgisiyle”“Leninizm emperyalizmle uzlaflan ulusal

hareketlerin reformist karakterini aç›klaya-rak, Kongra-Gel gerçe¤ini teflhis etmemizisa¤layacak ideolojik donan›m› haz›rlam›flt›.Bu nedenledir ki, küçük burjuva ulusal dev-rimcili¤inden küçük burjuva reformculu¤u-na k›r›l›p savrulurken oldu¤u gibi, bundanburjuva reformculu¤una do¤ru gerilerkende Leninizm aleyhtarl›¤›n›n güncellefltiril-mesi oldukça anlaml›d›r.” (abç) (agd. sf,

25-26-27)

‹lk olarak TD’nin gerek PKK’yi gereksedevam› olan Kongra-Gel’i “küçük burjuvahareket” olarak tan›mlamas›n›n, do¤ru vebilimsel bir tespit olmad›¤›n› belirtelim. NePKK ne de Kongra-Gel Kürt küçük burjuvabir hareket de¤il, Kürt milli (orta) burjuva-zisinin (devrimci) siyasi temsilcilerindenbiri olan milliyetçi bir harekettir. Bu,PKK’nin ç›k›fl›ndan beri böyledir. Bir baflkaifadeyle PKK, siyaset sahnesine ç›kt›¤›ndangünümüze kadar Kürt ulusal burujuvazisi-nin talepleri ve amaçlar› do¤rultusunda ör-gütlenmifl bir harekettir. Onun ideolojik-programatik ve örgütsel hatt› kuruluflundanbugüne proletaryaya, dahas› s›n›fsal kurtu-lufla göre de¤il, uluslara göre örgütlenmeyiesas alan milliyetçi burjuva bir harekettir.

‹kinci olarak Öcalan’›n “ideolojik çizgi-sindeki teslimiyeti” ‹mral› süreciyle bafllat-m›fl oldu¤u düflüncesi, TD’nin Leninist dev-rim ve örgütlenme anlay›fl›ndan ne denliuzak oldu¤unu gösteriyor. Yukar›da da vur-gulad›¤›m›z gibi, e¤er Öcalan’›n ideolojikteslimiyet çizgisinin tarihi aran›yorsa, bu-nun en do¤ru tarihi 1999 ‹mral› sonras› de-¤il, ilk kuruldu¤u dönemdir. Çünkü bu hare-ket ç›k›fl› itibar›yla her ne kadar Mark-sizm’den etkilenmifl olsa da, ancak bu çizgimilliyetçi burjuva ideolojisinin hakim oldu-¤u bir çizgiydi. Ki PKK’yi siyasi olarak bu-

raya kadar getiren de bu milliyetçi burjuvaideolojisiydi. Milliyetçili¤in beslendi¤i ide-olojinin burjuva ideolojisi oldu¤unu vurgu-lamaya gerek yok.

Kald› ki bu gibi milliyetçi ak›mlar Mark-sizm içinden ç›km›fl ve onu revize eden sa¤veya sol oportünist küçük burjuva bir hare-ket ve ak›mlar de¤il. Dahas› bu gibi hare-ketler ve ideolojik ak›mlar “sol” hareketlerkategorisinde de¤il, burjuva hareketler ka-tegorisinde de¤erlendirilir. Çünkü onlar›nprogram› ve amac› komünizmi hedef almaküzerine de¤il, kendi ulusal devletlerini kur-maya yönelik ulusal burjuva karakterlidir.

Stalin yoldafl bu tür hareketleri keyfi için“burjuva karakterli hareketler” olarak nite-lendirmiyor.

Üçüncü olarak, PKK iktidar hedefli, ya-ni mevcut iktidar› y›k›p bunun yerine iflçis›n›f›n›n veya kendi ulusal burjuva iktidar›-n› geçirmek için de¤il, ulusal devletini (ulu-sal bayra¤›n›) kurmaya yönelik bir mücade-le yürüten bir hareketti-harakettir. Onunderdi hiçbir zaman mevcut siyasi iktidar›de¤ifltirmek de¤il. Öyle olsayd› ayr› örgüt-lenmeyi (ulusa) esas alarak de¤il birlikte ör-gütlenmeyi esas al›rd›. Ancak o zaman PKKiçin siyasi iktidar mücadelesi yürütüyor be-lirlemesi do¤ru olurdu.

Bu konuda teorik oportünizm içerisindeolan yaln›zca TD de¤il, Maoist hareket d›-fl›nda kalan bütün hareketlerdir.

Ki bu hatal› teorik bak›flaç›s› sonucu ola-rak da yukar›da alt›n› çizdi¤imiz gibiPKK’yi “sol hareketler” kategorisinde de-¤erlendirmektedirler. Bu yanl›fl teorileri so-nucudur ki ‹mral› sonras› PKK’ye yönelikbir uçtan di¤er uca yanl›fl de¤erlendirmeleryap›ld›.

Dördüncüsü, PKK “silahl› gücünü Gü-ney’e çekmekle teslimiyetçi ve reformist”oldu, ya 2004 Haziran’›ndan sonra savafl›bafllatmakla ne oldu? Dün Güney’e çekildireformist, bugün silahlar› patlatt› devrimcimi oldu? Ne kadar basit ve ucuz, bir o kadarda s›¤ bir de¤erlendirme!

69

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 68: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Beflinci olarak, Lenin yoldafl›n “devrim-ci” ve “reformist” ulusal hareketler tan›m›-n› tahrifata u¤rat›yor. TD, Lenin’itahrifata u¤ratt›¤› gibi teorisi ve prati¤iylede uyum içerisinde hareket etmiyor. Tam birtezatl›k içerisinde hareket etmektedir. Biryandan ulusal hareketi “reformist” de¤er-lendir, ama öte yandan destekler. Leninböyle yorumlanmaz-alg›lanmaz! Bu, Leni-nist bir anlay›fl ve tutum de¤il. Tam tersineonun ad›na tezlerinin içini boflaltarak hare-ket etmektir. Ki bu konuda sadece küçükburjuva oportünizmi yanl›fl hareket etmiyor.Ayn› hatal› tespitler ve pratikler Maoist ha-reket saflar›nda (TKP/ML) da var. Leninyoldafl bu kadar hem de aç›ktan çarp›t›laraksorunlara yaklafl›lmaz. Lenin yoldafl uluslarve sömürgeler sorununu tart›fl›rken ulusalhareketler içerisinde “devrimci” ve “refor-mist” ayr›m›n› keyfi olarak yapm›yor. Birteoriye uygun pratikte hangi siyaset izlen-melidir tezini de ortaya koyuyor. Sözü Le-nin yoldafla b›rak›yoruz:

“..., dikkatleri özellikle geri kalm›fl ülke-lerdeki burjuva demokratik hareket sorunuüzerine çekmek istiyorum. Aram›zda baz›görüfl ayr›l›klar›na neden olan sorun, ifltebudur. III. Enternasyonal’in ve Komünistpartilerin geri kalm›fl ülkelerdeki burjuvademokratik hareketi desteklediklerini ilanetmelerinin, ilkelerde ve teoride do¤ru olupolmad›¤›n› aram›zda tart›flt›k; bu tart›flmasonunda ‘burjuva demokratik’ hareket te-riminin yerine ‘devrimci-ulusal hareket’terimini kullanmay› oybirli¤iyle kararlafl-t›rd›k. Kuflkusuz, her ulusal hareket, ancakburjuva demokratik bir hareket olabilir,çünkü geri kalm›fl ülkelerin nüfusunun bü-yük kitlesi, burjuva ve kapitalist iliflkileritemsil eden köylülerden meydana gelmekte-dir. Bu ülkelerde, genel olarak kurulduklar›-n› kabul etsek bile, proleter partilerininköylü hareketiyle belirli iliflkiler kurmadan,köylü hareketini eylemde desteklemeden, bugeri ülkelerde sosyalist bir taktik ve siyasetizleyebileceklerine inanmak, hayale kap›l-mak olur. Ama flöyle itirazlar olmufltur: E

¤er biz, burjuva demokratik hareketten sö-zedersek, reformist hareketle devrimci ha-reket ars›ndaki ayr›m silinmifl olacakt›r.Oysa, son zamanlarda, bu ayr›m, geri kal-m›fl ülkelerde ve sömürgelerde bütün aç›kl›-¤›yla belirli bir hal alm›flt›r, çünkü emper-yalist burjuvazi bütün araçlara baflvurarak,reformcu hareketi, ezilen halklar aras›na daekmeye çal›flmaktad›r. Sömürücü ülkelerinburjuvazisiyle sömürgelerin burjuvazisiaras›nda bir ölçüde yak›nlaflma olmufltur,öyle ki, s›k s›k ve belki de ço¤u durumda,ezilen ülkelerin burjuvazisi, bir yandan ulu-sal hareketleri desteklerken, ayn› zamanda,emperyalist burjuvaziyle anlaflma halinde-dir, yani emperyalist burjuvaziyle birliktedevrimci hareketlere karfl› ve devrimci s›n›f-lara karfl› savafl›m vermektedir. Bu, komis-yonda yads›namaz bir biçimde tan›tlanm›fl-t›r; ve bu yüzden, bu ayr›m›n gözönünde tu-tulmas›n›n ve hemen her yerde ‘burjuva de-mokratik’ terimi yerine ‘devrimci-ulusal’ te-riminin kullan›lmas›n› tek do¤ru davran›flsayd›k. Bu terim de¤iflikli¤inin anlam› flu-dur ki, biz, sömürge ülkelerin burjuva kur-tulufl hareketlerini, ancak bu hareketlergerçekten devrimci olduklar› taktirde, buhareketlerin temsilcilerinin o ülkelerdekiköylülü¤ü ve sömürülen genifl kitleleri,devrimci bir ruhla örgütlendirmemize en-gel olmad›klar› taktirde desteklemeliyiz vedestekleyece¤iz. E¤er bu koflullar yerinegetirilmezse, bu ülkelerde reformcu burju-vaziye karfl› (...) savafl›m veririz.”(abç)(Lenin,UKTH. Sf, 222-223)

TD’nin Kongra-Gel’e iliflkin yapt›¤› tes-pitleri (“küçük burjuva reformist”, “burjuvareformist”) yukarda aktard›k.

Daha önce belirttik: Kongra-Gel çizgisikendi ba¤r›nda çok ciddi boyutta reformistözellikler tafl›sa da ancak bu çizgi hala dahakim durumda de¤ildir. Yani Kongra-Gel’e damgas›n› vuran yön reformist de¤ildevrimci ulusalc› çizgidir.

Önemli bir vurgu: Bir hareketi “devrim-ci ulusalc› hareket” olarak de¤erlendirmek

70

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 69: Sınıf Teorisi - Sayı 10

demek ayn› zamanda onun her türlü harake-tini de “destekleriz-desteklenmelidir” anla-m›na gelmez-gelmemelidir. Çünkü bir ulu-sal hareketin devrimci karakter tafl›mas› de-mek o hareketin her yapt›¤› politikan›n dev-rimci-ilerici oldu¤u anlam›na gelmez.

Tersi durum “reformist ulusal hareketler”için de geçerlidir. Bir hareket reformisttir di-ye bu, art›k o hareketin hiç ilerici-devrimcipolitika izlemedi¤i-izlemeyece¤i anlam›nagelmez. Bu ba¤lamda “reformist ulusal ha-reketlerin” de destekleyece¤imiz yönleriolabilece¤ini ak›ldan ç›karmamal›y›z.

Bu iki önemli vurguyu yapt›ktan sonraTD’nin tutras›zl›klar›n› elefltirmeye döne-lim:

TD, Kongra-Gel’i “reformist ulusal ha-reket” olarak tan›ml›yor. Bir yandan bu ta-n›mlamay› yap›yor ama öte yandan Kong-ra-Gel’i destekliyor. Hem de bunu, tasfiye-cilik ve reformizme kan tafl›yan “canl› kal-kan” örne¤inde ve Kongra-Gel’in kuyru¤u-na tak›larak yap›yor.

“Bu ne perhiz, bu ne lahana turflusu!”

Do¤rusu böylesi oportünizme flapka ç›-kar›l›r!

Lenin ne diyor? “Reformist ulusal hare-ketler desteklenmez” diyor! Lenin mi do¤rusöylüyor yoksa TD mi do¤ru yap›yor?

Bir yandan “reformist” de¤erlendir, amaöte yandan seçimlerde DEHAP’› destekle-mek veya onunla ittifak yapmak için didinipdur.

Bir yandan reformist de¤erlendir, amaöte yandan savafl› durdurmak için “canl›kalkan” siyaseti izle!

Bir yandan “tasfiyeci ve burjuva refor-mist” de¤erlendirmesini yap, ama öte yan-dan tasfiyeci-reformizmin de¤irmenine sutafl›!

Bu, ne yaman çeliflki?

Bu, nas›l bir Leninist yaklafl›m?

Bunun neresinde devrimci tutarl›l›k?

Bir komünist, bir devrimci sözüyleözüyle bir oland›r. Ama TD’de bunu gör-

mek mümkün de¤il. TD için Lenin yoldafl›n“reformist ulusal hareketlere” iliflkin yapt›-¤› de¤erlendirme ve görevlerin hiç önemiyok. Onun için Lenin’i pragmatist bir flekil-de sömürmek önemlidir. Ki ayn› pragma-tizm Kongra-Gel’e yaklafl›mda da kendisinigösteriyor: “Ben canl› kalkan siyasetine ka-t›laca¤›m, sen de bana etkili oldu¤un yerler-de imkan sa¤layacaks›n”. Onun için MLMilkeler ve do¤rular önemli de¤il. O, siyaset-te “do¤rulardan hareket etmeyi de¤il, nefaydal›ysa o do¤rudur”, ilkesinden hareketetmeyi amaç edinmifltir. ‹flte bu, pragma-tizmdir. Pragmatizm amaca ulaflmak içinher yolu mubah görür. Pragmatizm nereyekadar götürür? Ancak s›n›rl› bir yer ve geçi-ci baflar›lar elde etmeye kadar götürür. Sonuhüsrand›r!

TD’nin özden çok biçim a¤›rl›kl› siya-

set tarz› PKK’nin ismini de¤ifltirmesi

karfl›s›nda gösterdi¤i tepkiden de anlafl›-

l›yor:

“PKK’nin K’si, en az›ndan Kürt sömü-rücü s›n›flar›n›n de¤il Kürt ezilenlerinin vesömürülenlerinin damgas›n› tafl›yan bir ulu-sal hareketi simgeliyordu.” (agd.sf,30)

Bir partinin, bir hareketin kendisini “ifl-çi”, “komünist”, “Emek” vb. olarak adlan-d›rmas›ndan hareketle bir partiyi “ezilen vesömürülenlerin damgas›n› tafl›d›¤›” fleklin-de göstermek, tamam›yla ideolojik bir ya-n›lsamad›r.

Sadece isimden hareketle bir parti ezi-lenlerin, hele hele sömürülenlerin hiç mi hiçtemsilcisi olamaz. Bugün dünyada kendisi-ni iflçi, komünist, emek vb. isimler alt›ndatan›mlayan partiler oldukça fazla. Ama bupartilerden MLM ideolojiyi savunanlar›nd›fl›nda kalanlar›n hiçbirisi komünist de¤il.Kimisi küçük burjuva devrimci partiler, ki-misi karfl›-devrimci partiler durumundad›r.Hatta kimisi “‹ngiliz ‹flçi Partisi” somutun-da görüldü¤ü gibi devlet-iktidar, dahas› em-peryalizmin temsilcisi durumunda gericipartilerdir. Geçmiflin Komünist s›fatl› amasosyal faflist partilerini hat›rlatmaya gerekgörmüyoruz. Euro komünist partileri de.

71

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 70: Sınıf Teorisi - Sayı 10

TD’nin PKK için “en az›ndan” da olsa“ezilen-sömürülenleri simgeledi¤i” tan›m-lamas› yapmas› do¤ru de¤il. Bu, “e¤er dev-rimci güç” anlam›nda söyleniyorsa, bu nite-lik ismini de¤ifltirmesinden dolay› ortadankalkmad›. Çünkü devrimci karakterini halakoruyor. Yok PKK e¤er Kongra-Gel önce-sinden “devrimcu ulusalc›” hareket de¤ilse,geriye ya komünist olmas› ya da halk hare-keti olmas› kal›yor. TD, aç›ktan söylemesede ancak gerek isim de¤iflikli¤i noktas›nda-ki hay›flanmas› gerekse “Kürdistan devri-mini PKK’ye havale” etmesinden de anlafl›-l›yor ki PKK’yi Komünist hareket olarakbelirlemektedir. TD, isim de¤iflikli¤ine ha-y›flanaca¤›na PKK için yapt›¤› yanl›fl sapta-ma ve kuyrukçu siyasetinin özelefltirisiniyapmal›d›r.

TD’nin “reformist” tan›m›na göre Kong-ra-Gel devrimin de¤il karfl›-devrimin güçle-ri aras›nda olmal›d›r. Ama TD’de bu tutarl›-l›k nerede? Görüldü¤ü gibi TD, PKK veKongra-Gel konusunda o kadar yanl›fl tes-pitler ve birbirini tutmayan pratikler sergili-yor ki, hangi yaklafl›m›na el atsak orada birtutars›zl›k ve eklektik oportünizm hemenkendisini a盤a vuruyor.

Sözün özü, TD’nin Kongra-Gel’e yöne-lik yapt›¤› tespitler subjektif ve bir o kadarda çeliflkilerle doludur. Pratikte sol subjektiftespitine dahi uygun hareket etmiyor. Bununz›dd› sa¤ kuyrukçuluk yap›yor. fiüphesiz buda TD’nin eklektik oportünist çizgisindenkaynakl›d›r. TD ve TD gibi ara-orta ak›mla-r›n genel siyasi çizgisi de zaten budur.

Belirtmek gerekir ki TD’nin Kongra-Gelgüdümlü sa¤ kuyrukçu bir siyaseti, devrim-ci çizgiye de¤il yasalc› tasfiyeci, revizyo-nist-reformist ak›mlar ve karfl›-devrimin sa¤uzlaflmac› çizgisine kan tafl›yor. Bu tav›r,devrimci fliddet, silahl› mücadele gibi anla-y›fl, eylem ve hareketlere karfl› ideolojik-si-yasi sald›r›lar›n doluduzgin bir flekilde yü-rütüldü¤ü süreçte daha fazla güç katmakta-d›r. Ezilen ulus hareketleri gözü kapal› vebasit pragmatist ç›karlar peflinden koflularakdesteklenmez. PKK’nin veya baflka bir ulu-

sal hareketin dar milliyetçi ve sa¤-uzlaflma-c› yanlar› desteklenerek devrim ve devrimcicephe güçlendirilemez. Siyasette kuyrukçu-luk ba¤›ms›zl›k ve baflar›y› de¤il, teslimiyetve tasfiyecili¤i getirir.

“‹deolojik Kriz Var”!

Çözecek Anahtar: MLM’yi

Savunmakt›r!TD, “Uluslararas› ideolojik kriz var,”

tespiti yap›yor. Bu tespiti bir bak›ma do¤rubir tespittir. Bir bak›ma diyoruz, çünkü kriziçerisinde olan Marksizm-Leninizm-Ma-oizm ideolojisi de¤il, ondan etkilenen kü-çük burjuva ideolojik ak›mlard›r. ‹flte kriziçerisindeki ideolojik ak›mlardan birisi deTD’nin alt›n› çizdi¤i gibi Enver Hoca tara-f›ndan yar›-Troçkist, yar›-revizyonist görüfl-lerin sentezi olarak infla edilen küçük burju-vazinin ideolojisini savunan TD ve onundüflündafl› olan siyasi hareketlerdir. Evet,TD do¤ru bir noktaya iflaret etmifl. Fakat bunokta sadece buzda¤›n›n görünen yüzü. Bi-çimden hareket edip sorunun özünden kaç-m›fl. “‹deolojik ve örgütsel kriz” hangi ide-

oloji ve siyasi çizginin sonucu olarak orta-ya ç›kt›? Bunun arka plan› ne? Bir baflkaifadeyle sözkonusu “kriz” herhangi bir siya-si çizgiden ba¤›ms›z bir flekilde mi ortayaç›kt›? Bu “kriz” gökten zembille mi indi?Bu, vb. gibi “kriz” sorunsal›n›n ana kayna-¤›n› oluflturan temel noktalar› yan›tlama-m›fl. Yan›tlamaktan kaçm›fl. TD, bu krizdenkurtulmak için eski görüflleri tekrar m› ede-cek, yoksa ondan kurtulmak için köklü birflekilde özelefltiri vererek MLM ideolojiyemi sar›lacak? Ancak gidiflat o ki ve ilerideaktaraca¤›m›z gibi TD, geçmiflin yar›-troç-kist, yar›-revizyonist çizgisinden kurtulma-y› de¤il, onda ›srar etmekte kararl› gözükü-yor. Bu düflünüfl yöntemiyle TD vd Hocac›ak›mlar de¤il 50 y›l, yüzlerce y›l dahi geçse“ideolojik ve örgütsel kriz”den asla kurtula-mayacakt›r. Tam tersine bu ideolojik hatlar›

72

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 71: Sınıf Teorisi - Sayı 10

onlar› geçmiflte oldu¤u gibi siyasi olarakdaha da olumsuz kulvarlara savuracakt›r.Bunun için fazla örnek sunmaya gerek yok:Hocac› çizgide yürüyen TDKP ve kardeflpartilerinin durdu¤u yer ortada. TD’nin deayn› çizgide yürümesi onu EMEP’in yan›n-dan baflka yere götürmeyecektir. Çünkü Ho-cac› çizginin bundan baflka buyurdu¤u yolyoktur. Konumuzun daha bir alg›lanmas›için TD’nin soruna iliflkin savundu¤u tez-lerden özet aktar›mlar yapal›m:

“1990’da SB ve Do¤u Avrupa ülkeleri-nin çözülmesi, sosyalist Arnavutluk’un em-peryalist kuflatma karfl›s›nda diz çökmesi,zaten da¤›n›k ve parçal› olan UKH saflar›n-da ‘ideolojik belirsizlik ve kargaflal›¤›’dahada derinlefltirdi. Sadece revizyonist ve ortayolcu ak›mlar de¤il, baz› komünist, devrim-ci parti ve örgütler de reformizm veya tasfi-yecili¤in yolunu tuttular, reformist ve sosyaldemokrat partiler haline geldiler.”

“...2002 y›l›nda gerçeklefltirdi¤i 3.Kongresiyle, ‘uluslararas› komünist hare-ketin ideolojik ve örgütsel bir kriz yaflamak-ta’ oldu¤unu tespit etti.”

“... tek tek ülkelerde ve dünyada komü-nist hareketi etkisiz, marjinal k›lan neden-lerden biri olan bu krizden ç›k›fl, ancak,devrimci siyasal savafl›m› ilerletme ve etkinbir ideolojik mücadele yürütmekle müm-kündür.” (agd.Sf,52-53)

TD, sorunun ad› ve çözümünü do¤rukoymuyor. Analiz yöntemi hatal›. Sorununkayna¤›n› içte aramak ve ideolojik-siyasinedenlerine inmek yerine d›flta arayarak fel-sefi idealizmin teorisini yap›yor.

Sovyetler Birli¤i (SB) ve Do¤u Avrupadevletlerinin yüzlerindeki sosyalist maskeyiç›kar›p atarak burjuvazinin kamp›na aç›ktaniltihak etmesi, MLM’in geliflmesi aç›s›ndanolumsuz de¤il, olumlu ve iyi bir ad›m oldu.O güne kadar, özellikle de 1960’l› y›llarlabirlikte, daha do¤rusu SB ve onun güdü-mündeki Do¤u Avrupa ülkeleri yüzlerinde-ki “sosyalist”, “marksist” söylemlerle kitle-lerin politik bilincini buland›r›yordu. Kitle-

ler, gerçek MLM’lerle sahte Marksistle-ri’leri ay›rt edemiyor, en önemlisi de SovyetRusya’n›n dünya çap›ndaki siyasi gücündendaha fazla etkileniyordu. Dolay›s›ylad›r ki1990 y›l›nda Gorbaçov’la birlikte aç›ktanyüzdeki maskenin ç›kar›l›p at›lmas› “ide-olojik belirsizlik ve kargaflal›¤› art›rmard›”,tam tersine daha bir netlik ve berrakl›k ka-zand›rd›. Bu geliflme Mao’nun, özellikle deSosyalizm sorunlar›na iliflkin bilimsel sos-yalist tezlerinin ne kadar do¤ru ve bilimseloldu¤unu bir kez daha gözler önüne serdi.Onun bilimsel tezlerinin daha anlafl›l›r birflekilde kitlelere nüfuz etmesinin yolunu dö-fledi. O tarihe kadar modern revizyonist dü-flünce ve ak›mlar›n kitleler içerisindeki ide-olojik-siyasi nüfuzunu k›rmak daha zordu.Çünkü marksist maskeli sahte sosyalist güç-ler ne kadar fazlaysa “ideolojik belirsizlikve kargaflal›k” o kadar daha fazla olur. ‹de-olojik aç›dan gizli düflmanlar› alt etmekaç›k düflmanlardan daha zordur.

fiüphesiz ki bu sosyalist maskeli gericigüçlerin aç›ktan karfl›-devrime iltihaklar›n›ndevrim güçlerini siyasi aç›dan etkiledi¤inigörmezlikten gelemeyiz. Karfl›-devriminideologlar› bunu, “ideolojiler öldü”, “tarihinsonu” vb. tezlerle teorilefltirmeye çal›flt›.Fakat bu tezlerin ömrü de marksizm karfl›t›di¤er “yeni” tezler gibi uzun olmad›. Ara-dan on y›l gibi bir zaman bile geçmedenburjuva ideologlar birbirine girdi. Girmekzorundayd›lar. Çünkü, tarihin yarat›c›s› s›-n›flar mücadelesi nesnelli¤ini korudu¤umüddetçe bu gerici tezler hangi ad alt›ndaortaya ç›karsa ç›ks›n onun Marksizm karfl›-s›nda hiç bir hükmü yoktur. Onun dayand›-¤› temel güçleri ancak geçici olarak etkile-yebilirler. Ama asla tarihin ak›fl›n›,MLM’nin bilimselli¤ini engelleyemezler.‹flaret eti¤imiz gibi revizyonist-reformisttezler her dönem tasfiyeci dalgan›n dahafazla geliflmesine hizmet eder. Fakat bu sa-nal teorilerin etki gücü her zaman için geçi-ci olmufltur. Öyle olmasayd› emperyalistideologlar Marks’tan bu yana MLM’in kar-fl›s›na “yeni,” “yeni” teorilerle ortaya ç›k-mazlard›-ç›kmazlar.

73

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 72: Sınıf Teorisi - Sayı 10

K›sacas› TD, bu durumdan savundu¤uHocac› ideolojiden dolay› karamsarl›k veumutsuzlu¤a kap›lm›flt›r. Bu geliflmeyi veyönünü do¤ru de¤erlendirmedi¤i gibi, onakoflut olarak MLM’ye karfl› umutsuzluk vekaramsarl›¤a kap›lm›flt›r. “Yeni hocac› tan-r›lar” bulman›n peflindedir.

Hocac› ak›mlar›n 1990’l› y›llarla birlikteideolojik deprasyon geçirmeleri normaldir.Çünkü onlar E.Hoca ve Arnavutluk yöneti-mine dini bütün bir flekilde ba¤lanm›fllard›.E. Hoca’n›n Mao’ya ölümünü takip edeny›llarda (1977-78) Troçkist-revizyonist cep-heden sald›r›lara geçmesiyle birlikte yolunubulan TD ve di¤er ara-orta ak›mlar 1990 y›-l›nda Arnavutluk’un kendi yüzündeki sos-yalist maskeyi aç›ktan atmas›yla floka gir-diler. Bu geliflmeden birkaç gün öncesindeArnavutluk’u kurtarmak için kitap yazanTD teorisyenleri, Arnavutluk depremiyletam bir depresyon geçirdiler. T›pk› Modernrevizyonizmin güdümündeki ideolojik-si-yasi ak›mlar gibi, onlar da Arnavutluk floku-nu yaflad›. Oysa bilmiyorlard› ki, Arnavut-luktaki geriye dönüflün ideolojik-siyasi te-meli ve tarihi E. Hoca’n›n Mao’nun tezlerinezdinde MLM’ye yönelik yapt›¤› sald›r›-larla do¤umdaflt›r.

Maoistler bunun bilincindeydi. Arnavut-luk’un üst yap›s›nda (parti yönetiminde)1976’lar sonras› bafllayan süreci modern re-vizyonizmin “yeni” bir versiyonu olaraktespit etmiflti. Bunu, bir baflka ifadeyle Ar-navutluk Emek Partisi(AEP)’nde hakimolan çizgiyi ise 1981 y›l›nda gerçeklefltirdi-¤i 2. Konferans’ta “revizyonist” olarak de-¤erlendirmiflti. Dolay›s›yla 1990 y›l›ndakiArnavutluk görüntüsü iflleyen ve tamamla-nan bir sürecin patlama noktas› oldu. Hepsio kadar. Fakat TD Arnavutluk’taki geliflme-leri her fley 1990 y›l›nda bafllam›fl gibi gös-teriyor. Tarihten ve mevcut Arnavutluk ikti-dar›na yön veren partiden; partinin ideolojikve genel siyasi çizgisinden kopuk metafizikbir anlay›flla soruna yaklafl›yor.

“Emperyalist kuflatma karfl›s›nda dizçökme”.

Bir iktidar, bir devlet emperyalist kuflat-ma karfl›s›nda neden-niçin diz çöker? Bununideolojik-siyasi arka plan› yok mu? Dahas›bu diz çöküfl birden bire mi ortaya ç›kt›? Bu-nun tarihi geçmifli yok mu? 1990 öncesihangi parti ve çizgi iktidara önderlik yap›-yordu? Birden bire veya bir-iki ay içerisindemi Arnavutluk karfl›-devrimin bayra¤› alt›nageçti? TD, bu gibi soru ve sorunlar› yan›tla-maktan kaç›yor. Bu, düpedüz felsefi ide-alizmdir. Arnavutluk böyle savunulmaz!‹deolojik kriz böyle giderilmez. Tam tersinedaha da ideolojik batakl›¤a savrulursun.

TD, bu sorular› yan›tlamaktan kaçmaya-cak! Sorun ve sorular›n do¤ru ve bilimselyan›t›n› bulmaya çal›flacak. Bunun do¤ruyan›t›n› da ancak MLM bilgi teorisini sa-vunmakla verebilir. Baflka bir tarih bilinciy-le de¤il, ancak materyalist tarih bilinciyleArnavutluk sürecini de¤erlendirebilir. Yok-sa, oldu bittilerle 1990 y›l›ndaki Arnavutlukgeliflmesini ne de bunun sonucu ortaya ç›-kan “ideolojik belirsizlik ve kargaflal›¤›”aflabilir. Daha önce belirttik ki, Maoistler budönemeçler içerisinde “ideolojik ve isayasideprasyon” geçirmemifltir. Tam aksine dahagüçlü ve sa¤lam bir flekilde ç›km›flt›r. Ma-oist partiler önderli¤inde yürütülen HalkSavafllar› bunun en somut yan›t›n› olufltur-maktad›r. Ama Hocac› partiler öyle de¤il.Hemen hepsi birer yasalc›-reformist partiolup ç›kt›lar. Bu süreç E. Hoca dönemindebafllam›flt›. Çünkü onun çizgisi bu tür siyasiörgütlenmeleri emrediyordu. 1990 y›l› aç›kpatlamas› ise bu iflin tuzu-biberi oldu. Yok-sa Hocac› partilerin ideolojik deprasyonlar›Mao’nun de¤il E. Hoca çizgisi ›fl›¤›nda ro-talar›n› çizmekle bafllam›flt›r. Bundand›r kiTD’nin yapmas› gereken ilk fley önce ide-

olojik-siyasi çizgisini sorgulamak olmal›-

d›r. Bunun yolu da MLM ideolojiyi olmaz-sa olmaz bir ilke olarak savunmaktan geçer.Yoksa verece¤i “ideolojik mücadelenin” hiçbir k›ymeti harbiyesi olmaz. ‹deolojik kriz-den kurtulmak için önce bilimsel bir idelo-jiye sahip olacaks›n. Buna sahip olman du-rumunda ancak o zaman do¤ru bir ideolojik

74

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 73: Sınıf Teorisi - Sayı 10

(teorik) mücadele yürütebilirsin. Aksi du-rumda ne “ideolojik belirsizlik ve kargafla-l›ktan” kurtulur ne de do¤ru bir fikir müce-delesi yürütürsün. Bir sa¤’a bir “sol”a sap-man kaç›n›lmaz olur. Bir gün gelir PKK, birgün gelir DHKP/C, bir gün gelir EMEP’liçizgide olursun. ‹deolojinin ve onun emret-ti¤i ilkelerin sa¤lam ve bilimsel olmay›ncado¤ru bir siyasi çizgi de tutturamazs›n. Ho-cac› çizgi ›fl›¤›nda yürüyenler için söyledik-lerimiz tarihi kan›tlar›yla da ortadad›r. Ek-vator, Brazilya vd. ülkelerdeki AEP’çi par-tilerin akibetlerine iliflkin örnek vermeyegerek yok. Bunun için EMEP’in geldi¤i ye-re bak›n yeter.

Tek bir cümleyle sözlerimizi ba¤layacakolursak, TD’nin teorisine, siyasi çizgisineyön veren, onun savundu¤u yar›-Troçkist,yar›-revizyonist dünya görüflüdür. Ki ide-olojik sefaleti de tamam›yla anti-MLM dün-ya görüflünden kaynakl›d›r. Bir hareket ne-den-niçin ideolojik olarak sefalet içerisindeolur? ‹ki ideoloji (burjuva ve proletarya)aras›nda bocalarsa! Dahas› bu iki ideoloji-iki çizgi aras›nda kal›n çizgilerle net ve ke-sin bir ayr›m yapmazsa-yapamazsa siyasiolarak da sa¤ ve sol oportünizmden hiç birzaman kurtulamaz. TD’nin bizi elefltirirkende ortaya att›¤› fikirlerdeki Troçkizm veideolojik sefaletin kendisi de anti-MLMideolojiden kaynakl›d›r.

Hiçbir siyasi olgu herhangi bir ideoloji-den ba¤›ms›z olarak ortaya ç›kmaz. ‹deolo-jiler s›n›flarla birlikte ortaya ç›km›flsa, hersiyasi olgu da diyalektik olarak bir s›n›fa veonun ideolojisine ba¤l› olarak geliflir. Bafla-r›l› veya baflar›s›z olsun, her siyasi olgununkayna¤›nda mutlak bir flekilde ideoloji var-d›r. TD, her ne kadar Arnavutluk’taki gelifl-meleri bunun d›fl›nda göstermeye çal›flsa daama gerçekleri-gerçek sebepleri örtemez.Çünkü politik baflar›s›zl›klar›n ana nedeninid›flta arayanlar, hiçbir zaman gerçek diya-lektikçi olamad›-olamaz. Onlar olsa olsa di-yalektikten etkilenmifl idealistler olur.

Ne demek “emperyalist kuflatma alt›ndadiz çökme”? Komünistler hiçbir gerici ku-flatma alt›nda diz çökmez! Ama Arnavutluk

Emek Partisi komünist bir siyasi çizgi do¤-rultusunda yürümedi¤i için emperyalizmkarfl›s›nda diz çöktü. Lenin ve Mao’nun,özellikle de Mao’nun vurgulad›¤› gibi do¤-ru bir ideolojik ve siyasi çizgiye sahipsenhiçbir gerici güç seni yenilgiye u¤ratamaz.

Elbetteki emperyalizm ve tüm gericilikkaybetti¤i siyasi iktidar mevzilerini tekrarele geçirmek için her yola baflvuracakt›r.Hem de daha h›rç›n ve pervas›z bir flekilde.Bu, bilinmeyen fley de¤il. Mesele do¤ru birsiyasi çizgiye sahip olup olmama meselesi-dir. Soruna bu görüfl aç›s›yla yaklaflmad›¤›nzaman üretti¤in teori bir “mazeret” teorisin-den öteye geçmez. TD, mazeret teorileriyleyaklafl›yor. Niye orada duruyor KomünistPartisi? Onun ideolojik-politik görevi yokmu? Bürokratlaflm›fl Komünist Partisi kitle-lere önderlik yapabilir mi? Kitlelere nüfuzetmeyen bir siyasi güç iktidarda kalabilirmi? Kalamaz! Çünkü o komünist maskelipartiler zaten burjuvalaflm›flt›. Dolay›s›ylaburjuvalaflan bir parti ve iktidar›n 1990 y›-l›nda yapaca¤› tek bir fley geriye kal›yordu,o da Gorbaçovlar gibi yüzündeki sosyalistmaskeyi ç›kar›p atmak!

Sözün özü, TD soruna materyalist de¤ilidealistçe yaklafl›yor. Neden-sonuç diyalek-tik iliflkisini do¤ru kuram›yor. Sonuçtan ha-reket ediyor. Arnavutluk ne yapsayd› da yi-ne “emperyalist kuflatma alt›nda diz çöke-cekti”, Troçkizmin teorisini yap›yor. Geriyedönüflün temelinde AEP’in yar›-Troçkist,yar› revizyonist siyasi çizgisi oldu¤u ger-çekli¤ini görmezden geliyor. Böylelikle“tek ülkede devrim yapma” anlay›fl›n› red-deden Troçkizm’e savruluyor. Troçki de

“tek tek ülkelerde sosyalizm zafere ulafl-

maz” diyor. TD de, aç›ktan savunmasa da,savunduklar› ayn› kap›ya ç›k›yor. Durumböyle olunca, yani “tek ülkede sosyalizminzafere ulaflaca¤›” Leninist devrim teorisinisavunmad›¤›n zaman, pek ala devrimin veiktidar›n baflar›s›zl›¤›n›n esas nedenini deizlenen yanl›fl siyasi çizgiye ba¤lamazs›n.Politik yenilgi, baflar›s›zl›k ve geriye dönüfl-lerin temelinde MLM d›fl› siyasetler yat-maktad›r. MLM ideoloji yenilmez. Ne za-

75

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 74: Sınıf Teorisi - Sayı 10

manki ona uygun siyaset izlemezsen iflte ozaman baflar›sz›l›k ve yenilgi de kaç›n›lmazolur. ‹flte Arnavutluk’tan Çin ve Sovyetler’ekadar geriye dönüfllerin temelinde ora ko-münist partilerinin revizyonistleflmesi yat-maktad›r. Bu ülkelerdeki geriye dönüfllerlebirlikte siyasi yenilgiler al›nm›flt›r, fakatideolojik yenilgi al›nmam›flt›r. MLM ide-olojiyi yenecek hiçbir ideoloji yoktur veolamaz. Çünkü o nesnel gerçeklerden ç›kanbilimsel dünya görüflüdür. Bu bilimselli¤esahip olmayanlar 1990’la birlikte bir kezdaha ideolojik deprasyon geçirdi. Yenilgi vegeriye dönüfllerin nedenini Komünist parti-lerinin revizyonistleflmesinde de¤ilMLM’de arayarak MLM ideolojiye sald›r›-ya geçtiler. TD de ayn› öznelci düflünceyöntemiyle “ideolojik belirsizlik ve karga-flal›k var” tespitini yap›yor. Bu, olsa olsa an-cak TD ve savundu¤u Hocac› ak›mlar içingeçerli olabilir. Kald› ki bu ak›mlar da “ide-olojik belirsizlik ve kargaflal›ktan” hiç kur-tulamayacakt›r. Çünkü ara s›n›f ideolojileribafll› bafl›na bir ideoloji ve siyasi merkezde¤il. Dolay›s›yla ara s›n›flar varoldu¤umüddetçe bu ara ak›m, bir baflka ifadeyleorta yolcu ak›mlar hep varolacakt›r. Ama iki(proletarya, burjuvazi) ideoloji aras›nda hepzigzagl› olacakt›r.

Tercih TD’nindir! “‹deolojik belirsizlikve kargaflal›ktan” kurtulman›n iki yolu var:ya MLM ideolojiyi k›lavuz edinecek, dolay›-s›yla kendi siyasi tarihini ve teorisini sorgu-lay›p MLM saflara kat›lacak, ya da ayn› be-lirsiz Hocac› çizgide yürümeye devam ede-cek. Baflka yolu yok. TD’nin ikinci yolu de-¤il birinci yolu tercih etmesini isteriz. Çünküikinci yolun sonunda kurtulufl de¤il eskiyitekrar etmek ve en iyi halle EMEP’in yasal-c›-tasfiyeci liman›na demirlemek var. Belkiondan da olumsuz bir siyasi savrulufl?!

Hangi “Özgün Teori”?

TD, “dogmatizmi y›kmak” ve teoride“de¤iflim” ad›na MLM’nin can›na okuma-m›z› buyuruyor. Bunu da ancak “‹. Kaypak-kaya’n›n 1972 y›l›nda ortaya koydu¤u genelsiyasi çizgiyi reddetmekle” bafllatabilirmi-

fliz. Niye mi? ‹brahim’in 1972 manifestosu“dogmatik” oldu¤u için.

TD, ne diyor-ne yapmam›z› istiyor?

“Gerçeklik ne ölçüde de¤iflirse de¤iflsin,onlar Kaypakkaya’n›n 1972’de yazd›klar›n›savundular. Sonuçta hem 1972’ye çak›l›p

kald›lar ve de¤iflime gözlerini kapad›lar,hem de zihinlerindeki formülleri gerçe¤in

yerine ikame ettiler. Böylece teori, dev-rimci prati¤in önün açan bir anahtar olmak-tan ç›kt›, tersine bu siyasi hareketleri bakar-kör haline getiren bir pasl› kilide dönüfltü.Siyasi özgüvensizli¤e kaynakl›k etti. Ülke-nin maddi gerçekli¤i zemininde politika ya-pan, ama bu gerçekli¤e dair özgün bir teori

gelifltirmek için yap›lan her sorgulamay›‘Maoizmden sapma’ olarak gören bu yön-tem, giderek büyüyen bir krize kaynakl›ketti. Sorun her seferinde ‘oportünist önder-likler’e mal edildi.” (TD. say›15-sf,64)

Bu tezleri özetleyelim:

* Kaypakkaya ve Kaypakkaya’n›n1972’de ortaya koydu¤u manifesto oportü-nisttir. Çünkü Kaypakkaya gerçeklere uy-gun teori üretmemifltir.

* S›n›f Teorisi, Kaypakkaya’n›n 1972manifestosunu savundu¤u için dogmatikoportünisttir.

* Kaypakkaya de¤il, onun teorisini de-¤ifltirmek isteyenler, daha aç›kças› Kaypak-kaya’n›n teorisi ve siyasi çizgisinden kopa-rak “özgün teoriler gelifltiren önderlikler veoluflumlar ML’dir.

* Kaypakkaya ve S›n›f Teorisi’nin “yön-tem krizinin” nedeni Mao’yu ve Maoizm’isavunmas›d›r.

* ST’nin ‘yöntem krizinden’ ve oportü-nizmden kurtulmas› için Maoizm ve Kay-pakkaya’y› reddetmesi flartt›r.

Bu oportünist tezlerin özet sonuçlar›n›daha da uzatabiliriz.

Biz TD’nin tam tersini söylüyor ve savu-nuyoruz: Bir kez daha söylüyor, bin kez da-ha vurguluyoruz ki bizim yolumuz Mao ve‹brahim Kaypakkaya’n›n yoludur. MLM ve

76

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 75: Sınıf Teorisi - Sayı 10

‹. Kaypakkaya’dan ne kadar uzaklaflm›flsak-uzaklafl›lm›flsa o kadar da sapma içerisinegirmifliz-girilmifl demektir. Dün de bugünde bunu savunuyoruz. Bunda garipsenecekbir fley yok. Tam tersine bu yolu benimse-memek anti-bilimselliktir. “Dogmatizmi”elefltirme ad› alt›nda Marksizm’e sald›r›laramüsaade etmeyece¤iz. Bunu formüle etmekçok zor de¤il. Ya da söyledi¤imiz çözülme-yecek bir denklem de¤il. Bir kez daha;MLM ilkeleri uygulad›¤›n zaman baflar› uy-gulamad›¤›n zaman ise baflar›s›zl›k kaç›n›l-mazd›r diyoruz. Bu, MLM’nin evrensel ku-ram›d›r. Ve flunu diyoruz ki bütün ara ak›m-lar bu gerçeklik ve bilimselli¤in bilincindeolmad›klar› içindir ki, dolay›s›yla içindebulunduklar› “ideolojik kriz ve kragaflal›-¤›n” nedeninin de “MLM’den uzaklaflmak”olarak alg›lamamaktad›rlar. Bunu somutla-mak için uluslararas› planda canl› örnekvermeye gerek yok. Buna, en canl›, yal›n veyak›n tan›kl›¤› partimiz tarihi ayna tutmak-tad›r. TD, e¤er kendi siyasi tarih bilinciniyoklay›p 1976 Koordinasyon Komitesi(KK) dönemine kadar giderse, o zamanKK’n›n Kaypakkaya’y› reddedifliyleMao’yu reddediflini atbafl› bir flekilde yürü-dü¤ünü görür. Ki Mao’dan ve Kaypakka-ya’dan uzaklaflma ayn› zamanda TD’ninideolojik k›r›lmas›n› da h›zland›rm›flt›r. Bu-nun doru¤una ise Enver Hoca’n›n a¤z›ndanMao’ya yönelik ç›kan her sözü itirazs›z birflekilde kabul edip sald›r›ya geçmeleriyleulaflm›flt›r. TD ve öncelleri, “do¤matikli¤i”elefltirme ad› alt›nda MLM’ye sald›rd›lar.Hem de dolu dizgin bir flekilde. TD ve ön-celleri en büyük ideolojik k›r›lmay› Hocac›çizgiye entegre olmakla yaflad›lar. ‹lk bü-yük k›r›lmay› Kaypakkaya’n›n k›z›l mani-festosunu reddetmekle, ikincisini iseAEP’in kuyru¤unda Mao’ya cepheden sal-d›r›ya geçmekte yaflad›lar. Yoksa Hocac›çizgi sahiplerinin 1990 y›l›nda yaflad›¤›“ideooljik kriz ve kargaflal›k” bir sonuçtur.Dedi¤imiz gibi bunun tarihi kökleri eskiye,ideolojik kayna¤› ise E.Hoca’n›n revizyo-

nist-Troçkist çizgisine dayanmaktad›r. Hocane dediyse bir koro fleklinde Mao flahs›ndaMLM’ye sald›ran bu ara ak›mlar, böylelikleen büyük dogmatik ve flabloncu olduklar›n›da ortaya koydular.

MLM’den uzaklaflmak oportünizm de¤ilde nedir? Bu, iki flekilde kendisini gösterir:birincisi, genel ideolojik-siyasi çizgi bak›-m›ndan uzaklaflma, ikinci olarak ise günceltaktik-politikalar boyutuyla uzaklaflmakt›r.

Birinci uzaklaflma o partinin niteli¤inibelirler, ikincisi ise o partinin niteli¤ini de-¤il baz› dönem ve durumlarda taktik oportü-nizme düflüflünü ortaya koyar. Sistemleflmiflçizgi (program, platform) boyutuylaMLM’den uzaklaflan bir parti MLM de¤ilsa¤, sol oportünist, revizyonist veya refor-mist olur ç›kar. Ayn› akibete önderlikler deu¤rar. Nitekim “KK” ve Bolflevik Partizan’›(“yurtd›fl› hizbi”) oluflturan kadrolar›n aki-beti bu mecrada seyir etmifltir.

Bu önderlikler (1976=tam ve 1978-81=esasta) d›fl›ndakiler için Maoistlerinyapt›¤› belirleme s›r de¤il. E¤er yüzlercesayfal›k “tarihi muhasebe” kitab›n› oku-muflsan›z, orada var. Hem de detaylar›ylaortaya konulmufltur. Hangi alanda ve hangitarihi koflullarda ve nas›l bir oportünizmedüflüldü¤üne dair kapsaml› ve derinlikli ide-olojik analiz yap›lm›flt›r. Bunlar; iç ve d›fl,subjektif ve objektif flartlarla birlikte ele al›-narak senteze gidilmifltir. Hatalar›n ideolo-jik, s›n›fsal ve tarihsel kökleri analiz edil-mifltir. Biz söylemiyoruz. Lenin ve Mao di-yor ki; “her politik baflar›s›zl›¤›n arka pla-n›nda mutlak olarak bir ideoloji yatar”. Bu-na göre bir önderlik taktik-politik hata yap›-yorsa, demekki orada MLM ilkelere görehareket etmemifltir. Bu, o özgülde felsefiolarak idealizme, düflünce yöntemi olarakise öznelcili¤e düflmek demektir.

Felsefi idealizmden beslenen öznelciliktek yanl›l›k de¤il mi? Her hangi bir politiksoruna yaklafl›rken e¤er orada tek yanl› birtutum sergilenmiflse, bu, baflar›s›zl›k olmazm›? O halde o özgülde diyalektik yöntemyerine metafizik tek yanl›l›¤a düflmek

77

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 76: Sınıf Teorisi - Sayı 10

MLM düflünce yönteminden sapmak de¤ilmidir? Bu da, yani en küçük bir politik-tak-tik olay özgülünde dahi geliflse düflülen ha-tan›n ideolojik adland›r›lmas› sapma olarakyap›lmaz m›? Bu, sa¤ veya sol olur, fark et-mez.

TD, böylesi olaylara MLM bilgi teori-siyle yaklaflmad›¤› için, dolay›s›yla o birönderlik bir dönem hata yapm›fl veya bafla-r›s›z olmuflsa bunun ideolojik adland›r›lma-s›n› da yapmaz. “Baflar›s›z” deyip iflin içeri-sinden ç›kar. Bu siyasi baflar›s›zl›¤›n ideolo-jik ve s›n›fsal kayna¤› yok mu? BununMarksizm’de adland›r›lmas› yok mu? Ken-di iç belgelerinde “bir dönemin önderlik fa-aliyetini baflar›s›z” de¤erlendiriyor, ama bu-nun ideolojik ad›n› koymuyor. Niye baflar›-s›z oldun? Bunun siyasal, örgütsel, askerive ideolojik nedenleri yok mu? Yan›lg› vehataya düflmedin mi? Düfltüysen, bu tekyanl›l›¤›n sonucu de¤il mi? Dahas› baflar›-s›zl›k ve yenilgilerin s›n›fsal ve tarihsel do-kulardan uzak, ilahi bir flekilde mi gelifl-iyor? “Baflar›s›z” deyip iflin içinden ç›ka-mazs›n. Bu, en ucuz ve ayn› zamanda enbürokratik siyaset tarz›d›r. Lenin der ki ko-münistli¤in en ciddi yan› kendi hatalar›nakarfl› dürüst yaklaflmakt›r. Dürüstlük, bilim-selliktir-aç›kl›kt›r. Kendi hatalar›na karfl› bi-limsel yaklaflmayanlar›n komünist ciddiyetve dürüstlükle uzaktan-yak›ndan alakas› ol-maz. Ancak onun lafz›ndan hareket ederler.

Olur ya, yani sözkonusu politik baflar›-s›zl›klar›n ideolojik kayna¤› ve adland›rma-s›n› yaparlarsa, bu da “örgüt içerisinde ikiçizginin varl›¤›” tezini savunmaya kadargötürür. Oysa onlar örgüt içerisinde “iki çiz-gi, iki farkl› görüfl olmaz,”diyor. Bu kabul-lenme Hocac› idealist parti anlay›fllar›n›parçalam›fl olacak. Statükolar›na dokunmakistemiyorlar. Bundand›r ki “baflar›s›zl›¤›n”ideolojik arkaplan›n› MLM’den sa¤ veyasol sapma olarak koymazlar. Ama gerçekleröyle de¤il! Parti içerisinde iki çizgi yok mu-dur? Parti içinde iki farkl› görüflün varl›¤›n›kim ortadan kald›rabilir? Veya onu görmez-

likten gelir-gelebilir? Bu da nereye kadargötürüyor? Örgütsel ayr›l›k ilan edenlerekarfl› kaba ve sekter politika izlemeye kadargötürüyor. Hatta bu monolotik parti anlay›-fl› bir çok devrimcinin ölümüne de yolaç-m›flt›r-açmaktad›r. Oysa bilinmelidirki s›-n›flar ve s›n›f mücadelesi ortadan kalkmad›-¤› müddetçe parti içinde iki çizginin varl›¤›ve mücadelesi de devam edecektir.

Fazla uzaklara gitmeye gerek yok: Birdönem “PKK kuyrukçulu¤u” yap›ld›¤›nadair özelefltiri vermediniz mi? “Kuyrukçu-lu¤un” Marksist literatürdeki ideolojik ar-ka plan› ne? Bu, sa¤-liberal anlay›fllardankaynakl› de¤il mi? Sa¤-liberal siyasetler“kuyrukçulu¤u” getirirse, o halde bu siya-sete yol açan anlay›fllar Marksizm’densapma de¤il mi?

TD’nin iki çizgiyi reddetmesinden tuta-l›m da politik-örgütsel baflar›s›zl›klar›n ide-olojik arka plan›n› ortaya koymaktan kaç›n-mas›na kaynakl›k eden ideolojik doku hiçflüphesiz Hocac› monolotik (tekçi; farkl› fikiryok tek fikir, z›tlar›n birli¤i yok yek pare)parti anlay›fl› ve yap›s›d›r. Dolay›s›ylad›r kibizim “önderlik vb. sorunlara iliflkin analizetme yöntemimizi” do¤ru karfl›lamaz.

Ayr›ca bizim kendimize karfl› “siyasi öz-78

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

TD’nin iki çizgiyi reddetme-sinden tutal›m da politik-örgüt-sel baflar›s›zl›klar›n ideolojik ar-

ka plan›n› ortaya koymaktankaç›nmas›na kaynakl›k eden

ideolojik doku hiç flüphesiz Ho-cac› monolotik (tekçi; farkl› fikiryok tek fikir, z›tlar›n birli¤i yok

yek pare) parti anlay›fl› ve yap›-s›d›r. Dolay›s›ylad›r ki bizim

“önderlik vb. sorunlara iliflkinanaliz etme yöntemimizi” do¤-

ru karfl›lamaz

Page 77: Sınıf Teorisi - Sayı 10

güvensizli¤imizin” olmad›¤›n› bilmelidir.Bunun için kendimizi fazla anlatmaya ihti-yaç duymuyoruz. Buna tarihimiz tan›kt›r.E¤er öyle bir güvensizli¤imiz olsayd›, yuka-r›da iflaret etti¤imiz uluslararas› ideolojikkargaflal›klarda bizde en az TD vb. gibi sar-s›l›r ve yolumuzu flafl›r›rd›k. En olumsuz(yenilgi vb.) dönemlerimizde bile MLM’yekarfl› güvensizli¤imiz geliflmedi, bir o yanabir bu yana rota k›rmad›k. Öyle olsayd›k“ideolojik belirsizlik ve kargaflal›k var” tes-pitini biz de yapard›k. Biz önderliklerimizisorgulad›k. Bu sorgulama bazan yan›lg›l› daolabilir. Yan›lg›l› sorgulamalar›m›z dahikendi içinde bizi gelifltirecek ö¤eler tafl›d›.Bunlardan ö¤renmesini bildik. Fakat hiçbirzaman “siyasi özgüvenimizi yitirmedik”! Yahep ya hiç düz mant›¤›yla hareket etmedik.Siyasi özgüvenlerini yitirenler MLM ideolo-jiye sald›r›r. Hatalar ve baflar›s›zl›klar›n ne-denini kendisinde de¤il d›fl faktörlerde arar.‹dealistçe düflünüp metafizikçe analiz yapar.

Sözlerimizi daha fazla uzatmak istemi-yoruz. TD’nin analiz “yöntemindeki mark-sistli¤inden” hiç geçilmiyorki hangisini

kendimize rehber(!)alaca¤›m›z› flafl›rd›k!Hangi tez ve elefltirisine el atsan oradaMarksizm’den etkilenmifl küçük burjuvazi-nin idealist dünya görüflünü bulursun. Ana-liz yöntemin felsefi idealizmden g›das›n›alan öznelcilik olursa pek tabii ki do¤ru birsenteze ulaflamazs›n. Kald› ki TD’nin yak›ndevrim teorimizi “Maoculu¤un yöntem kri-zi” olarak tan›mlamas›n›n ana nedeni deiçinde bulundu¤u “ideolojik kriz ve karga-flal›k”tan ayr› düflünülemez. Dolay›s›yla“yöntem krizi” içerisinde olan biz de¤ilTD’nin kendisidir.

Biz Mao’nun ve Kaypakkaya’n›n yolun-da yürümeye devam edece¤iz. Hem de herzamankinden daha kararl› ve ›srarc› bir fle-kilde. Ve flunu da belirtmek isteriz ki, bugü-ne kadar her kim veya kimler bizi “dogma-tik ve revizyonist”likle elefltirmiflse, tarihonlar›n, en az›l› dogmatik ve revizyonist ol-du¤unu kan›tlam›flt›r. Fazla söze gerek yok!‹flte ideolojimiz ve siyasi çizgimizin kan›t›:Peru, Nepal, Filipinler, Hindistan, ‹ran, Af-ganistan, ABD, ‹talya ve daha nice ülkeler-de kurulu ve gün geçtikçe daha da art›fl gös-teren Maoist partiler ve önderli¤inde yürü-tülen halk savafllar›! Ya Hocac›lar ne yap›-yor/nereden nereye kofluyor? Onlar›n kofl-tuklar› kulvar ve demirledikleri liman refor-mist-revizyonist cepheden radikal devrimciçizgi ve durufllara sald›rmaktan baflka biryer olmad›. Halk savafllar› ve silahl› müca-dele yürüten parti ve hareketleri “terörist”olarak nitelendirip burjuvazinin ideolojik-siyasi de¤irmenine su tafl›d›lar-tafl›yorlar.EMEP’in Evrensel’i bunu yapm›yor mu?Bu reformist savrulufllar›n› Hocac› revizyo-nist çizgiden ayr› düflünebilir misiniz? ‹de-oloji d›fl› m›? Yasalc›-tasfiyeci çizgiye sav-rulmalar› ideolojiktir-siyasidir ve evrensel-dir. Evrenseldir çünkü, bir ülkedeki devrimciveya revizyonist, reformist ya da baflka biroportünist çizgi olsun hepsinin de beslendi¤iuluslararas› bir çizgi vard›r. Özgül ve evren-sel olarak biribiriyle ba¤›nt›l›d›r. Komünistveya reformist, revizyonist çizgiler bir ülkey-le s›n›rl› de¤il. S›n›rl› olmad›¤› gibi bu çizgi-ler ana dokusunu uluslararas› çizgilerden

79

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Biz Mao’nun ve Kaypakkaya’n›nyolunda yürümeye devam edece-

¤iz. Hem de her zamankinden da-ha kararl› ve ›srarc› bir flekilde. Veflunu da belirtmek isteriz ki, bugü-ne kadar her kim veya kimler bizi

“dogmatik ve revizyonist”likle elefl-tirmiflse, tarih onlar›n, en az›l› dog-matik ve revizyonist oldu¤unu ka-

n›tlam›flt›r. Fazla söze gerek yok! ‹fl-te ideolojimiz ve siyasi çizgimizinkan›t›: Peru, Nepal, Filipinler, Hin-

distan, ‹ran, Afganistan, ABD, ‹tal-ya ve daha nice ülkelerde kurulu ve

gün geçtikçe daha da art›fl göste-ren Maoist partiler ve önderli¤inde

yürütülen halk savafllar›!

Page 78: Sınıf Teorisi - Sayı 10

al›r. Her çizginin uluslararas› boyutu oldu¤ugibi yine her çizginin evrensel ölçekte bir ki-flide billurlaflmas›ndan dolay› onun ad›ylaan›lmas› gerekir. Baflka bir ifadeyle her belir-gin ideolojik ak›m bir kiflinin ad›yla an›l›r.T›pk› di¤er mucitler gibi, ideoloji alan›ndakiçizgiler ve ak›mlar da Marksist, Leninist,Maoist veya Troçkist gibi kiflilerin ad›ylaan›l›r-sembolleflir. TD vb. gibi ara-siyasiak›mlar›n izinde yürüdü¤ü çizginin mimar›da Enver Hoca’d›r. Dolay›s›yla TD’nin Troç-kizmi ve ideolojik sefaleti tamam›yla hocac›bak›fl aç›s›n›n sonuçlar›d›r.

Bizim siyasi hatalar›m›z›n arka plan›ndayatan ana neden ise dünden bugüne Ma-oizm ve Kaypakkaya çizgisini lay›k›yla sa-vunup uygulayamay›fl›m›zd›r. TD vars›nanaliz yöntemimizi Maoculuktan kaynakl›“yöntem krizi” olarak nitelendirsin. Biz be-lirlemeden gocunmuyoruz. Tam tersine bu-nu bir iltifat olarak kabul ediyoruz. Fakatgerçek öyle de¤il. Yani gerçekte lay›k›ylaMaoizm’i ve Kaypakkaya çizgisini heralanda (teori ile pratik, bilme ile yapma,subjektif olanla objektif olan›n birli¤i) sa-vunup uygulayamad›k. TD’nin deyifliyle“ideolojik belirsizlik ve yöntem krizine” gi-riflimiz onlara yak›nlaflt›kça de¤il, uzaklafl-t›kça kendisini gösterdi. TD’nin bir kanad›baflta olmak üzere saflar›m›zdan gerek hi-zipsel gerekse baflka oluflumlar fleklinde ay-r›larak kendisini ifade edenlerin vard›klar›son dura¤› hep birlikte görüp yaflad›k. Bu-nun örneklerinden birisini de TD’nin çokyak›ndan tan›d›¤› 1976’n›n oportünistKK’s› önderli¤inde kurulan TKP/ML Hare-keti’dir. TKP/ML-Hareketi’nin bugünüylegerçek TKP(ML) ile aras›nda devrimcilikd›fl›nda hiç bir ideolojik ba¤ var m›/kald›m›? “‹brahim’i aflma” ad› alt›nda yola ç›kt›.Sonra “Maoyu aflt›”, daha sonra “aflmalar”derken son durak olarak Hocan›n revizyo-nist liman›na s›¤›nd› kald›. Oysa “dogma-tizmi aflma” maskesi alt›nda yapt›¤› ‹brahimve Mao’yu inkar etmekti. Unutmayal›m kiBernstein’den günümüze “dogmatizmi afla-l›m” ad› alt›nda teori üretenlerin hemenhepsi kaflarlanm›fl revizyonist ve oportünist-

ler olup ç›km›fllard›r. Kautsky (Lenin’e kar-fl›), Troçki, Buharin (Lenin ve Stalin’e kar-fl›), Kruflçev, Brejnev ve Enver Hoca(Mao’ya karfl›) farkl› tarihsel-siyasi koflul-larda yaflam›fllar fakat hepsi de birbirini ta-kip eden reformist-revizyonistler olarakMLM’nin “yeni dönem” sembolleflmifl kar-fl›tlar›d›r. TD’nin de tarihi boyunca yapt›¤›budur. fiüphesiz ki revizyonizmin götürece-¤i durak t›pk› SBKP modern revizyonistçizgisinde yürüyen “komünist partilerinin”1990 y›l›nda yaflad›¤› flokun ayn›s› oldu-olacakt›r.

TD’nin bize yönelik ideolojik sald›r›lar›-n›n kayna¤›nda da bu ideolojik revizyonizmyatmaktad›r. Ki Maoizm’in dünya çap›nda-ki nüfuz alanlar›n›n gün geçtikçe yayg›nla-fl›p genifllemesi de sözkonusu oportünistle-rin ideolojik sald›ralar›n›n daha da artmas›-na vesile olmufltur-olmaktad›r. Çünkü hertürden oportünizm MLM’nin nüfuz alanla-r›n› geniflletmesini istemez. fiüphesiz kiuluslararas› oportünizmin ülkemizdeki aya-¤› da var. ‹flte bunlardan birisini de TD olufl-turmaktad›r. Yine ayn› ve birbirini takipeden süreçte Kongra-Gel’den DEHAP’a,oradan da EMEP’e kadar kimi reformistparti ve ak›mlar›n Maoist partiye karfl› haç-l› seferi bafllatmas› tesadüfü de¤il. Bir yan-dan faflist diktatörlük siyasi, askeri ve psi-kolojik sald›r› yürütürken öte yandan refor-mizm-revizyonizm ve mililyetçilikten g›da-s›n› alan kimi kurum ve hareketlerin ideolo-jik-siyasi sald›r›lar›ya geçmesi Maoist Par-ti’nin yanl›fl yolda de¤il do¤ru mecrada yü-rüdü¤ünü gösterir.

Sonuç Yerine

TD’nin elefltirilmesi gereken yönleribunlarla s›n›rl› de¤il. Burada elefltirisiniyapt›klar›m›z d›fl›nda daha esasl› oportünisttezleri söz konusu. Parti, devlet, devrim vesosyalizm sorunlar›na iliflkin savundu¤utezlerin tümü elefltirilmesi gereken nokta-lard›r. Tüm bu konular› ele al›p elefltirmekbu yaz›m›z›n kapsam›n› aflmaktad›r. O ne-denle biz elefltirilerimizi TD’nun sözkonusu

80

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 79: Sınıf Teorisi - Sayı 10

elefltiri yaz›s› ve bununla ba¤›nt›l› olan bir-iki nokta üzerinde s›n›rl› tutup yürüttük. TDile genel siyasi çizgimiz bir bütün olarak te-zatl›k teflkil etmektedir. Mücadele biçimle-rinden örgüt biçimlerine, Parti içi demokra-siden iki çizgi mücadelesine, sosyalizm so-runlar›ndan devrimimizin özü ve biçimine,oradan da uluslararas› komünist hareketinbir merkez etraf›nda örgütlenece¤i ba¤lay›-c› ilkeler ve daha bir çok temel konudafarkl› teorilere sahibiz. Dolay›s›yla iki parti-nin ne örgütsel ne de uluslararas› bir komü-nist hareket etraf›nda merkezi bir birli¤isözkonusu olamaz. Çünkü ikisi de hem özhem de nitelik bak›m›ndan birbirinden fark-l› komünist, devrimci partilerdir. BirisiBernstein’den Enver Hoca’ya uzanan Troç-kist-revizyonist ideolojik hat etraf›nda fle-killenen küçük burjuva devrimcisi bir hare-ket iken, di¤eri Marks’tan Mao’ya uzananbilimsel sosyalist çizgi etraf›nda flekillenenkomünist bir harekettir. Bundand›r ki ST veTD’nin dünyay› yorumlamas› ve olgular› çö-züm yöntemi de farkl›d›r. Birisi (ST) diyalek-tik ve tarihsel materyalizmin ›fl›¤›nda hareketeden, di¤eri ise bu (TD) ›fl›ktan etkilenen an-cak hakim politik çigisi metafizikçilik ve ide-alizm üzerine kurulu olan bir hareket ve çiz-gidir. TD’nin “‹deolojik kriz ve kargaflal›-¤›”da bundan ba¤›ms›z de¤il.

TD’nun siyasi çizgisine yön veren ide-olojik hat Hocac› Troçkist-revizyonist k›r-mas› bir çizgidir.

Eklektik, oportünist fakat ayn› zaman-da küçük burjuvazinin sol kanat devrimci-si bir harekettir.

Analiz yöntemi metafizik, felsefi bak›-flaç›s› ise öznelciliktir.

Tarih anlay›fl› idealist, günlük siyasetyöntemi ise pragmatisttir.

Parti anlay›fl›, iki çizgiyi reddeden Ho-cac› monolitizm (tekçilik) ve anti-demok-ratiktir.

81

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 80: Sınıf Teorisi - Sayı 10

MLM TEMEL HALKADIR

Genel elefltiri bafll›kl› yaz›m›z›nbirinci bölümünde flimdiki Par-tizan dergisinin proletaryan›n

ustalar›n› eflitleyerek ayn› seviyede göster-me ve birbirlerinden “nitel farklar› yok”anlay›fl›yla takdim etme yanl›fl yönelimiüzerinde durmaya çal›flm›flt›k... Bilimimi-zin nitel aflamalar›n› kavramak flöyle dur-sun, onu geriye çeken ve bunu da “Ma-oizm” ad›na yapan bir anlay›fl sadece yan-l›fl de¤il, ayn› zaman da tehlikelidir ve tabiiki üzerinde durmam›z gerekirdi.

Marksizim-Leninizim-Maoizm 3. nitelaflamas›n› (bilimimizde) yads›yan popülerçizginin elbette felsefi bir temeli vard›r...Kominizme yürüyüflte, proleteryan›n tecrü-besinin nicel ve nitel anlamda günümüzde-ki en ileri seviyesini oluflturan ve her alan-da (hem de nitel ilerlemelerle) daha da yük-seklere tafl›mam›z gereken Büyük Proleter

Kültür Devrimi’nin evrensel dersleri (yaniMLM), ustalara yaklafl›mda, kaba eflitlikçibir anlay›flla uygulanamaz. Partizan dergi-si, bilimimize Büyük Proleter Kültür Dev-rimi’nin yani MLM’nin enternasyonal pro-leteryaya kazand›rd›¤› donan›m›n bilincinene yaz›k ki ulaflamam›flt›r. Temel meselebudur.

Çeflitli savrulufllarda kendisini gösterenolumsuz sonuçlar, y›¤›naktaki bu temel ha-tadan yani hatal› ideolojik zeminden ötürü-dür. Bilimde nitel geliflme gerçe¤ini anla-mayan, gelifltirme sorumlulu¤una karfl›oluflan yönelim, statükocu-metafizik birPartizanc›l›kt›r. Böyle bir yönelim; ideolo-jik içerikte do¤mato-revizyonizm, metottametafizikten köklü kopmamay› ifade eder.Bu, ayn› zamanda dinsel-felsefi bir yakla-fl›md›r. UKH’n›n do¤rular›na de¤il, hatala-r›na sar›lan, do¤rular›n gelifltirilmesini de-¤il, objektif geliflmelere ba¤l› olarak geç-miflte do¤ru olsa da eskiyen yanlar›n› tekrareden statükocu Partizanl›¤›n, Maoist Ko-

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

82

B‹R KEZ DAHAGENEL ELEfiT‹R‹!

(2)

Page 81: Sınıf Teorisi - Sayı 10

ministleri “döneklik” ve “inkarc›l›k”lasuçlamas› diyalektik felsefeye ulaflamayanmetafizik yaklafl›m›n›n sonucudur. Do¤ma-to-revizyonist hatalar›n felsefi temeli bu-dur. Partizan dergisi, do¤rular›n› sahiplene-rek Maoizm’le nitel olarak ileriye tafl›nm›flKomüntern ve Stalin miras›n›n tali hatalar›-na Mao’nun yöneltti¤i elefltirileri paylafl-mam›za ...diyor ki; (pzn 51 )

“MKP teorisyenleri her f›rsatta Komün-tern’i de elefltirmekten geri durmuyorlar..

(…)Bunlar da …ABD/RCP’in çok bü-yük teorisyen önderinin Komüntern’e ge-tirdi¤i Troçki k›rmas› elefltirileri aynen ka-bullenmifl olmal›lar ki al›nt› bile gösterme-ye gerek duymam›fllar .

(…) Darbecilikten (…) yar› Troçkizm’ebir evrilifl..

(…) MKP teorisyenleri devrim s›ras›ndaBolfleviklerin emperyalist kuflatmaya karfl›izledi¤i takti¤in ‘yanl›fl’ oldu¤unu ileri süre-rek emperyalistlerin ve gericilerin devrimibo¤ma u¤rafllar›n› göz ard› etmekte.”

Proleter dünya devrimi bugün iki bafll›-ca bileflenden oluflur: Sömürge, yar›-sö-mürge yar›-feodal ülkelerde Yeni Demok-ratik Devrim, emperyalist-kapitalist ülke-lerde ise Sosyalist Devrim! Troçki, her yer-de özü-içeri¤i-biçimi-niteli¤i ayn› tek tipdevrim teorisini savunuyordu. Sürekli Dev-rim Teorisi denilen idealist-metafizik vedolay›s›yla asl›nda devrimden vazgeçençizgisi yanl›flt›. Elbette her yerde her za-man, proletaryan›n devrim mücadelesine,enternasyonal proletaryan›n tecrübesiningünümüzdeki doru¤u olan Büyük ProleterKültür Devrimi ve onunla ulafl›lm›fl MLMrehberlik etmelidir. Bu rehberlik, MLM’yisomut koflullarla birlefltirmeyi gerektirir.Evrensel Proleter devrim teorisi, farkl› ko-flullar yüzünden özelde somut farkl› biçim-ler al›r. Özgülde farkl› karakter-nitelik al›r.Biçimde de¤ifliklikler gösterir. ‹flte, Troçki,yanl›fl çizgisi yüzünden bu hakikati anlaya-m›yordu, anlayamazd›. Dolay›s›yla Çindevrimine formel-biçimci bir yaklafl›mgösteriyor ve “proleter de¤il” diyerek sal-

d›r›yordu. Köylülü¤ü temel al›yor, sosya-list biçim içermiyor sebepleriyle karal›yor-du. Emperyalist boyunduruk, yar›-feodalyap› dolay›s›yla devrimin anti-emperyalistgörevleri, toprak devrimi meselesi ve köy-lülü¤ün böyle bir durumda temel düzeyde-ki önemi onu ilgilendirmiyordu. Çin koflul-lar›na ba¤l› olarak devrimin görev ve nite-li¤ini kavramayan Troçki, Çin Yeni De-mokratik Devrimi’nin biçimdeki farkl›l›k-lara ra¤men, komünizm-Proleter DünyaDevrimi'nin bir parças› oldu¤u gerçe¤ini demekanik yaklafl›m›yla reddediyordu... Bukonularda al›nt› vermedik. Partizan dergisi-nin itiraz› varsa, Mao'nun Çin Yeni Demok-ratik Devrimi'nin niteli¤i-karakteri-görev-leri-hedefleri-itici güçlerini konu alan ma-kalesini, Komüntern ve Stalin Troçki iletart›flmalar›na yeniden bakmal›d›r.

Proletarya Diktatörlü¤ü meselesiniMarksist-Leninist-Maoistlerin nas›l ele al-d›klar›, Partizan’›n "nitelik" sorununa yak-lafl›mdaki yanl›fllar›na verilebilecek birbaflka örnektir. Komün, Sovyetler veÇin’de biçimde farkl›yd›lar. Fakat bu fark-l›l›¤a ra¤men hepsi de içerikte-özde prole-tarya diktatörlü¤üdür.

Neden özleri ayn›yd›?

Çünkü, içerikte ayn› genel özellikleriyans›t›yordu. Sosyalizm ve komünizmamac›na yöneliyorlard›. Bunun için iktidar-da proletaryan›n egemen rolüne sahiplerdi.Amaçlar› temelinde her özgülün koflullar›-na göre biçimlenmifl özel bir ittifak için-deydiler. Proletarya iktidar›n›n farkl› koflul-larda yol ve yöntemlerle ald›¤› özgün biçi-mi-özgün niteli¤i anl›yorsak, proletaryadiktatörlü¤ü, her bir koflulda ayn› biçim al›rdiyebilir miyiz? Özgün nitel farklar (koflul-lardaki) gere¤i, proletarya iktidar›n›n ald›¤›özgül biçimler, proletarya diktatörlü¤ününayn› öze sahip oldu¤unu yads›maya götür-mez. Geçmiflte bunu anlamayanlar, iflçi-köylü hükümeti biçimini, proletaryan›n yö-netici-egemen rolüne, sosyalizm ve komü-nizme yürümesi gerçe¤ine ra¤men, prole-tarya diktatörlü¤üyle ba¤daflt›ram›yorlard›.

83

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 82: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Zinovyev-Troçki'nin düz mant›¤›n› Stalindeflifre ediyordu ve Leninizm'i savunuyor-du. Demek ki Partizan dergisi flunu da anla-mal›d›r; öz ayn› olsa da proletarya diktatör-lü¤ü farkl› koflullarda de¤iflik biçimler ala-biliyor.

Nicel-nitelik tart›flma meselesinde, birbaflka örnek olarak; Milli Meselenin eko-nomik özü ve de¤iflik koflullarda sosyal-si-yasal çözüm yolu konular›nda de¤iflenözellikleri de k›saca ele alal›m..

Milli mesele, milli bask› her yerde ayn›ortak öz içerir. Fakat her bir bölgede top-lumsal-siyasal-tarihsel-sosyal koflullardakendine has baz› özellikler alabilir, alm›flt›r.Milli bask›, tarihsel–ekonomik bir katego-ridir. Uluslar›n do¤ufluyla, bir baflka deyifl-le kapitalizmin flafa¤›yla birlikte ulusalbask› ve eflitsizlikler de gündeme geldi. S›-n›fsal bask›n›n tarihi s›n›flar›n ortaya ç›k-mas› ile bafllam›flt›r. Bask›n›n bu iki biçimi(s›n›fsal-ulusal) nitel olarak farkl›d›r. "Eze-nin ezilene bask›s›d›r" biçimli "bask› bask›-d›r nitel fark yoktur" diyemeyiz. Cins bas-k›s› da bunlardan nitel olarak farkl› bir öz-günlüktedir. Kar›flt›r›lamazlar!

Her bir bask›n›n niteli¤i, amaçlar› fark-l›l›klar tafl›r. Kar›flt›ranlar milli bask›y›, s›-n›fsal bask› fleklinde ele alanlar, s›n›fsalkurtulufl ad›na, Uluslar›n Kendi KaderiniTayin Hakk›’n› çarp›tmakta, onun tarihselmeflruiyetini (ezilen uluslarda) tan›may›p,sosyal flovenizme düflmektedirler. Ayn› ha-tay› cins bask›s›na karfl› mücadele nokta-s›nda da erkek egemen flovenizmi ile tek-rarlamaktad›rlar.

Uluslar, kapitalizmin flafa¤›n›n ürünüy-düler. Kapitalizm meta üretiminin zaferiiçin yurt içi pazar› ele geçirme, ayn› dili ko-nuflan halk› siyasi olarak birlefltirmek zo-rundayd›. Ulus da, onunla iliflkili ulusal ha-reket de pazarda do¤du.

Ancak milli hareket bu ortak iktisadi te-mele ra¤men Avrupa ve Asya'n›n farkl› ko-flullar›nda sosyal-siyasal farkl› geliflme sey-ri izledi. Bunlar biliniyor. MKP kongre bel-geleri de konuyu etrafl›ca açm›flt›... Ekim

Devrimi’yle milli meselenin ele al›n›fl veçözüm yolunda köklü nitel de¤iflikliklergündeme geldi. fiu aç›kt›r ki, nitel de¤iflik-lere ra¤men onun ekonomik özü yine pazarsorunuydu. ‹brahim Kaypakkaya'n›n yakla-fl›m› da böyleydi. Öz-biçim, içerik-nitelikz›tlar›n birli¤idir. Kar›flt›r›lamazlar. Evetiliflkilidirler ancak ayn›laflt›r›lamazlar. Ka-pitalizm ile emperyalizmin özü farkl› de¤il-dir. Temel çeliflki ayn›d›r. (üretimin top-lumsall›¤› ile özel mülkiyet aras›ndaki çe-liflki) kapitalizmin üst seviyesi, en yüksekaflamas› olan emperyalizm dönemi dahaöncesine göre nitel farklarda gösterir. Le-nin bunlar› izah etti. Yetmez mi?..

Partizan'›n nicelik-nitelik meselesineyaklafl›m›, bu meseleleri do¤ru flekilde izahedemez. Felsefi sapmas›, bilimimizi, em-peryalizmi, devrimi, ulusal sorunu ele al›fl-ta olgular› "hay›r biz öyle de¤iliz" deselerde, yerli yerine oturtamaz durumuna götür-mektedir. Teorinin diyalektik sistemati¤iböyle bir yaklafl›mda yamal› bir bohçayadönüflür...

Proletarya diktatörlü¤ünün özü ve de¤i-flik somutlarda ald›¤› özgül biçim, kezaProleter Dünya Devrimi'nin farkl› iktisadi-siyasi-sosyal koflullarda özde de¤il, biçim-de gösterdi¤i zorunlu de¤ifliklikler ve di¤erörnekleri Partizan Dergisi'nin nicelik-nite-lik sorununu ele al›fltaki felsefe sapmas›n›göstermek içindir. Bu örnekler kesinlikleçarp›t›lmamal›d›r. Maoizm, Marksizm'inÇin koflullar›ndaki, Leninizm Rusya somu-tundaki uyarlanmas› fleklinde de s›n›rland›-r›lamaz. MLM, komünizm mücadelesindeenternasyonal proletaryan›n günümüzdekidoru¤udur. Proletaryan›n evrensel ideoloji-si-teorisinin 3. yeni-nitel aflamas›d›r.

Bir baflka nokta...

Partizan dergisi, Stalin yoldafl›n tali dü-zeydeki hatalar›na yönelik Mao yoldafl›nileri sürdü¤ü elefltirileri benimsiyor olma-m›z›, “bunlar Troçki k›rmas› teorilerle Sta-lin’e sald›r›yorlar” fleklinde bir kurguya dö-nüfltürerek sözüm ona bizi “mahkum edi-yor. Oysa, özünde Stalin’in tali yanl›fllar›na

84

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 83: Sınıf Teorisi - Sayı 10

sar›larak Mao’nun teorisine sald›r›yor. Bu-nunla Stalin savunuculu¤u yapt›¤›n› san›-yor. Ama Stalin’in do¤rular›na de¤il, ta-li yanl›fllar›na sar›larak! Hey-hat!...

Stalin’in do¤rular›n›nde¤il, tali hatalar›n›n savu-nulmas› orta-yolcu ek-lektizmin itiraf›d›r. Biryar› Enver Hoca'c›l›k-tan muzdarip olma du-rumudur. Enver Hocane yap›yordu? Stalinve Komüntern mira-s›n›n esas›n› olufltu-ran do¤rular›n›n de-¤il, hatalar›n›n bayra-¤›yd›. Kruflçev veDeng’te öyle. Bilindi-¤i gibi bu çizgi, ulus-lar aras› komünist hare-ket saflar›nda çok önem-li tahribatlara yol açt›...Partizan dergisini vuran butahribatt›r. Maoizm'i, Mar-kizm-Leninizm'in nitel olarakyeni bir aflamaya ulaflt›r›lm›fl gerçe-¤ini adeta " ustalar› birbiri karfl›s›na koy-mama" (!) ad›na yads›maya götüren budur.Komüntern ve Stalini sözde müdafaa biçi-miyle bofl veren bu oportünizm, Maoizmbilimimize nitel katk›lar›n›n objektif olarakreddidir. Büyük Proleter Kültür Devrimi'neobjektif olarak sald›r›d›r. 25. Y›ldönümüvesilesiyle Muhasebe eksenli bir doküman-da TKP/ML flöyle diyordu:

"Sadece Marksizm-Leninizm'i (...) tan›-mak yeterli de¤ildir. Maoizmi de tan›yarakbu kavray›fl› bir ad›m ileri götürmek önem-lidir"(17) "Yeterli de¤il", "Bir ad›m ilerigötürmek önemli" demek olumlu ancak ek-siktir. Aç›k söylüyoruz. Biz Mao'yu, Sta-lin’le ayn› seviyeye koymuyoruz. Diyoruzki, bilimimizin bafll›ca kilometre tafllar›olarak esasta Marks-Lenin-Mao taraf›ndannitel düzeyde gelifltirildi. Bu, proletaryan›nbüyük ö¤retmenlerini karfl› karfl›ya koy-

mak de¤ildir. Nesnel bir durumun tespiti-dir. Ve bu ilerleme, nitel bir aflama olarakkristalize olmufltur. Nas›l? Hem kendinden

öncekilerden ö¤renerek, hem de hata-lardan köklü koparak. Bu gerçe¤in

izahat›, “ustalar› karfl› karfl›yagetiriyorlar” kabilinde geri

duygulara hitap eden popü-list argümanlara tenezzületmek yerine, iflin teoriközü üzerine kafa yorma-tart›flma ciddiyet ve so-rumlulu¤u ile davran›l-mal›.

Anlamak istemeyen-ler için bir kez daha vur-gulayal›m. Maoizm el-bette, Marks-Engels-Le-nin-Stalin'den ö¤rendi.

Hem do¤rular› nitel olarakgelifltirerek (prati¤e ba¤l›

olarak) ve hem de hatalar-dan köklü koparak ö¤rendi.

Kaba tekrarla yetinmedi. Bili-mimizi yeni bir aflamaya ulaflt›r-

d›. Öyleyse, Maoizm, bilimimizi,"bir ad›m ileriye götürmek" de¤il, yeni-

nitel 3. aflamaya ulaflt›rman›n ifadesidir.Dahas›, Maoizm, TKP/ML'nin dedi¤i gibi,"Mao, s›n›f›n dört büyük ustas›n›n bafllatt›-¤› ifle devam etti." (18) fleklinde sadece birdevaml›l›k de¤il, ayn› zamanda hatalardanköklü kopufl, do¤ru temelde nitel ilerleme-dir. "Ustalar› savunma, birbirlerinin karfl›-s›na koymama" ad›na nitel geliflme aflama-lar›n› ortaya koymaktan kaç›nmak, hep ay-n› de¤erlendirme, MLM'yi tahrif etmektir.Bu tahrifat MLM formülasyonu cilas›ylakurtar›lamaz. Bilimimizdeki yeni-nitel biraflama olan Maoizm'in mahiyetine vak›folunmaz, uygulama sadece vitriner bir for-mülasyon olarak sözde sahiplenilirse, hiçtedo¤ru yap›lm›fl olunmaz. ‹deolojik oportü-nizme kap›lar aralanm›fl olur.

Yaz›m›zda, felsefi alanda k›sa Stalinde¤inisin de göstermeye çal›flt›¤›m›z,Mao'nun da elefltirdi¤i metafizik sapma,

85

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Parti-zan dergisi,

Stalin yoldafl›n talidüzeydeki hatalar›na

yönelik Mao yoldafl›n ilerisürdü¤ü elefltirileri benimsi-yor olmam›z›, “bunlar Troçki

k›rmas› teorilerle Stalin’e sald›-r›yorlar” fleklinde bir kurguyadönüfltürerek sözüm ona bizi

“mahkum ediyor. Oysa, özündeStalin’in tali yanl›fllar›na sar›la-rak Mao’nun teorisine sald›r›-yor. Bununla Stalin savunu-

culu¤u yapt›¤›n› san›yor.Ama Stalin’in do¤rular›-

na de¤il, tali yanl›fl-lar›na sar›larak!

Page 84: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Stalin yoldafl›n sosyalizme diyalekti¤i kök-lü uygulamamas›, sosyalizmde antagonists›n›f çeliflkisi niteli¤ini görememesi ve bukonudaki tali hatalar›n›n felsefi temelidir.

S›n›fs›z, burjuvas›z sosyalizm teorilerizaten iflas etmifltir. Maoizm'in ideolojik,teorik do¤rulu¤u kan›tlanm›flt›r. Stalin yol-dafl›n do¤rular› de¤il, tali olan felsefi-ide-olojik-politik hatalar› ise Sovyetler Birli-¤i'nde yeni burjuvazinin iktidar› gasp et-mesinde fevkalade kullan›lm›flt›r. Proletar-yan›n siyasi iktidar› kaybetmesinde rol oy-nam›flt›r. MLM'nin ise ideolojik do¤rulu¤uortadad›r. Görmemeyi avantaj telaki eden-ler, büyük bir ideolojik gaflet içindeler.

Çok aç›k ve nettir. Sosyalizmde üretimaraçlar› mülkiyetinin sosyalist dönüflümüsonras›nda da kimin kazand›¤› kesin an-lamda yine belli de¤ildir. Kapitalizmden,Komünizmn'e geçifl dönemi olan sosyalistdönemde hala burjuvazinin topra¤› mev-cuttur. Çünkü, proletarya devrimi ile siya-sal iktidar›n ele geçirilmesi, mülkiyet biçi-minin sosyalist devlet mülkiyetine dönüfl-türülmesi durumunda da tüm sosyalizmboyunca, antagonist s›n›f çeliflkileri ve mü-cadele mevcudiyetini sürdürür. Sosya-lizm'de burjuva sosyal iliflkilerin temsilcisiolan yeni burjuvazi, esasta parti ve devletiktidar› içinde kümelenir. Esasta önemli birad›m olmas›na ra¤men, mülkiyet iliflkileri-nin sosyalist dönüflümü, problemin kesinçözümü demek de¤ildir. Bahsi geçen ka-mulaflt›rma zorunlu olarak, toplum ad›naparti ve devletin kontrolünü içermektedir.Bu, henüz kelimenin tam anlam›yla gerçekbir toplumsallaflt›rmay› ifade etmez. Keyfiolmayan ve atlanamaz bu zorunlu durum,sosyalizmde kapitalizmin topra¤›n›n mev-cudiyetini de beraberinde tafl›r. Toplumdagerek devrilen eski s›n›flar ve gerekse yeniburjuvazinin dayand›klar› ve eskinin arma-¤an› olan nesnel çeliflmelerin sosyalizmdede varl›¤›n› gösterir. Sosyalizmde parti vedevlet gerçe¤i, yöneten-yönetilen, kafa-kol, k›r-flehir çeliflkisini anlamak içinde ye-terlidir. "Herkesin yetene¤i, herkesin eme-¤i kadar" da¤›l›m›, sosyalizmde de zorunlu

bir burjuva hukuktur. Öyleyse, yeni burju-va hukuku esas tehlikedir ve yabanc›lafl-man›n sosyalizmde de kuvvetli temelinikavramak hiçte zor de¤ildir. Proletaryadiktatörlü¤ü alt›nda devrimi komünizmekadar mütemadiyen sürdürme gereklili¤i-ni, parti ve devleti devrimi sürdürmeninarac› olarak kavray›p kuflanman›n önemive böyle olabilmesi için do¤ru çizginin ha-yati rolünü, yani Büyük Proleter KültürDevrimi'nin evrensel derslerini kavramakdurumunday›z. Bu aç›dan diyoruz ki, Ma-oizm'i savunmayan komünist olamaz! Pro-letarya diktatörlü¤ü alt›nda tüm sosyalizmdönemi boyunca devrimi sürdürebilmekiçin gerekli donan›m› Büyük Proleter Kül-tür Devrimi yani MLM ile sahip olabiliriz.Maoizm savunulmadan ML savunulamaz.Partizan dergisini yönlendiren k›lavuz do-kümanlar diyor ki, "Stalin savunulmadanML savunulmaz" (Partizan say› 13.14.15)Bu doküman›n müdafaa etti¤i, Stalin'inilerletilmesi gereken do¤ru de¤il. Öyle ol-sayd› MLM'e ç›k›l›rd›. Bekçili¤i yap›lan,Stalin'in tali plandaki hatalar›d›r. Yukar›daaktard›¤›m›z Partizan dergisi fliar›, ML'i sa-vunmas› bu hatalar› savunmaya indirgen-mektedir. Bunun içindir ki, Partizan dergi-sinin bu konulardaki ideolojik durumu ol-dukça vahimdir. Göstermek istedi¤imiz buvahim durumdur ve yapmak istedi¤imiz buhastal›¤›n tedavisine yard›mc› olmak, dö-nüfltürmektir. Maoist komünistleri Stalinve Komüntern'e "her f›rsatta" sald›rmakla,"Yar› Troçkizm'e evrilmek"le (Bkz. Pzn.Say› 51 sf. 46.46.49) suçlayan Partizandergisi, asl›nda MLM’yin reddini seslendi-riyor. Sosyalizm ve Stalin konusundaMao'nun dedikleri flunlard›:

"Stalin, sosyalist sistemde üretim iliflki-leri ile üretim güçleri aras›nda ve üst yap›ile ekonomik temel aras›nda çeliflmeler ol-du¤unu uzun zaman reddetti. Sosyalist üre-tim iliflkileri ile üretim güçleri aras›ndakiçeliflmeden ilk olarak ölümünden bir yolönce SSCB'de Sosyalizm'in Ekonomik So-runlar› adl› yaz›s›nda tereddütlü bir flekildesöz etti. Ve hatal› siyasetlerle yanl›fl düzen-

86

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 85: Sınıf Teorisi - Sayı 10

lemelerin ilerde mesele ç›kara-ca¤›n› kabul etti. ...sosyalist sis-temde üretim iliflkileri ile üreticigüçler aras›nda ve üst yap›ylaekonomik temel aras›ndaki çe-liflmeler meselesini en önemlimeseleyi el almad›. Bunlar›nsosyalist toplumu ileriye götü-ren temel çeliflmeler oldu¤unuda kavramad›"( Mao Seçme

Eserler 5. sf. 432.)

Demek ki sosyalizmin çelifl-melerini 1936'daki sosyalist dö-nüflümler gerçe¤inde reddedenStalin, ölümünden bir y›l öncebunlardan tereddütlü bahsetmiflolsa da bu çeliflmeleri esastakavramadan, Mao'nun deyimiy-le; "önemli mesele olarak ele al-mad›" bu hata, felsefi alandametafizik bak›fl aç›s›n›n küçüm-senemez düzeydeki mevcudiye-tinden kaynaklan›yordu. Bununiçin Mao diyor ki;

"Marksist karfl›tlar›n birli¤iteorisi, s›n›f çeliflmesi ve sosya-list toplumda s›n›f mücadelesikonusunda ve uluslar aras› mü-cadele konusunda ortaya ç›kanyeni uygulanmal›d›r."(age.sf.439.)

Peki, Partizan dergisi ne di-yor? Birlikte okuyal›m:

"... 1936 y›l›ndaki Rapo-

ru’ndaki bunlar aras›ndaki çe-liflkiler yok sayan Stalin,SSCB'de Sosyalizmin Ekono-

mik Sorunlar› adl› önemli ese-rinde bu yan›lg›s›n› ya da bu ya-n›lg›ya yol açan eski formülünüyetersiz ve belirsiz görerek dü-zeltir" (Partizan say› 15.sf.21,alt›n› çizen Partizan dergisi)

"Stalin 1936 y›l›ndaki çö-zümlemesini 1952 y›l›nda yap-t›¤› ikinci çözümlemeyle ada-mak›ll› yerli yerine oturtur. Do-

lay›s›yla birinci yan›lg› yine Sta-lin'ce afl›lm›flt›r" (age. Sf. 22)

fiimdi soral›m:

Stalin sosyalizm çeliflkileri-ni görmüfl, çeliflmelerini "çö-zümleyerek" adamak›ll› yerliyerine oturtmuflsa, Sosyalizm-s›n›flar, s›n›f mücadelesi yeniburjuvazi, sosyalizm dönemiboyunca komünizm do¤rultu-sunda toplumu de¤ifltirmek içindevrimi devam ettirmek(BPKD)vb. konularda Mao'nunkatk›lar› ne ola ki! Bu durumdaMao’dan geriye ne kal›r? Olsaolsa “Marksizmin Çin somutu-na uyarlanmas›” kal›r. ‹flte Par-tizan dergisinin Maoculu¤u!Maoizmi yeni nitel aflama ola-rak tespit etmifl olmam›za karfl›ç›kmas›n›n anlatt›¤› zaten tamda bu de¤il mi?

Asl›nda, Partizan dergisi, bi-zim üzerimizden Mao ve Ma-oizm’i tart›fl›yor. Elbette tart›fl-ma hakk› ve özgürlü¤ü vard›r.Ama bunu dürüstçe yapm›yor.Yani aç›ktan, ben Maoizm’i tar-t›fl›yorum demiyor ve bunuaç›ktan yapm›yor ama bizi vesi-le ederek Maoizm’e sald›r›yor.‹deolojik sald›r›n›n en tehlikesi,bizzat o formülasyonu yahutformülasyonun somutlaflt›¤›flahsiyeti savunur gözükerek onayap›lan sald›r›d›r. ‹flte, konuyuetrafl› ifllememizin gereklili¤ide buradan kaynakl›d›r.

Devam edelim...

Stalin 1936’da flunlar› söy-lüyordu

"... iflçi s›n›f› ile köylülükaras›ndaki, ayn› flekilde bu s›-n›flar ile ayd›nlar aras›ndaki s›-n›r çizgisinin silindi¤ini, ve es-ki tdoplum ve eski s›n›f tekelci-

87

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Proletarya dik-tatörlü¤ü alt›nda

tüm sosyalizmboyunca temelgörev devrimisürdürmektir.Üretici güçleri

gelifltirecek, üre-timi art›racak

olan da budur.Ancak devrimi

sürdürmeninmant›¤› esastaüretici güçleri

gelifltirmek, üre-timi art›rmak

meselesi de¤il-dir. Komünizmdo¤rultusunda

toplumu heryönlü dönüfltür-mektir. Partizandergisinin yapt›-

¤› nedir? “Bazenmakine-kadro-

teknik gibi ö¤e-ler”i “sosyaliz-

min zaferini güç-lendirmek için”

öne ç›karmak

Page 86: Sınıf Teorisi - Sayı 10

li¤inin yok oldu¤unu gösterir. Bu demektirki, bu toplumsal gruplar aras›ndaki mesafegit gide azal›yor. (...) bu toplumsal gruplararas›ndaki politik çeliflkilerin de yok oldu-¤unu, silindi¤ini gösterir.” (Leninizm’insorunlar› sf. 625)

Kendisini dayatan pratik gerçekler karfl›-s›nda formül olarak söylemenin yetersizli¤i-ni görmesi problemlerin oldu¤unu alg›lan-m›fl olmas› bilinçli kavram düzeyinde bir te-orik s›çramay› hiçbir flekilde ifade etmiyor-du. Hatalar› köklü aflam›yordu. Partizan der-gisinin aktard›¤›m›z al›nt›lar›nda söylenen,"adamak›ll›" aflt›¤›d›r. Mao'nun elefltirisininhaks›z oldu¤udur. Yani Maoizmi yeni nitelaflama göstermenin "abartma" oldu¤u, Sta-lin'in meseleyi çözerek "yerli yerine oturt-tu"¤udur. Bu kökten ve tamam›yla yanl›flt›r.Partizan dergisinin "yerlini yerine oturttu"dedi¤i Stalin'e, Sovyet ‹ktisad›n›n Elefltirisiadl› eserinde Mao flöyle diyordu.

"Stalin sadece üretim iliflkilerinden sözediyor, üst yap›dan ve üst yap› ile iktisadi te-mel aras›ndaki iliflkiden söz etmiyor"

"Stalin siyasete de¤il, sadece ekonomiyede¤iniyor"

"Stalin sadece teknoloji ve teknik kadro-yu vurgulad›. (...) Siyaset yok, kitleler yok"(Sovyet ‹ktisad›n›n Elefltirisi sf.139.140.141)

"Onlar teknolojinin, kadrolar›n her fleyibelirledi¤ine inan›yorlar, her zaman k›z›ldande¤il, uzmanlardan, kitlelerden de¤il, kadro-lardan sözediyorlar" (agf.146.147) do¤rudurve bu elefltirileri yapan da Mao'dur.

"... sosyalizmin kurulufl sürecinde maki-ne, kadro, teknik vb. gibi ögeler zaman za-man göreli olarak öne ç›kar›lm›flsa, bu, yal-n›zca sosyalizmin zaferini perçinleme süre-cinde proletaryan›n siyasal taktiklerinin busüreçte ald›¤› biçimdir.

Bu demektir ki, Stalin'e bu bazda yöne-len elefltirilerin alt›ndaki toprak da kurudur "(Pzn. 14. sf. 38)

Sözde amac›m›z "komünizm" demekleekonomizm hakl› ç›karmaz. Üretici güçlerteorisi Komünizm itibariyle meflru k›l›n-maz. Proletarya devrimini sürdürme de¤ilde, böyle "taktik"lerle, Partizan’›n bahset-ti¤i gibi, "sosyalizmin zaferi perçinlen-mez." Partizan dergisi ise üzerine komü-nizm etiketi as›ld›ktan sonra her fley ta-mamd›r, her fley komünizme hizmet edi-yor pragmatizmini savunuyor. Deng,"önemli olan fareyi yakalamakt›r. Fareyiyakalayan kedinin beyaz ve siyah olmas›fark etmez" pragmatizminden bu kopma-ma hastal›¤›, aç›k yanl›fl hatalara ra¤mensöz konusu anlay›fllar o süreçte "proletar-yan›n siyasi taktiklerinin(...) ald›¤› biçim"fleklinde meflrulaflt›r›l›p bayraklaflt›r›l›yor.Mao'un aç›k elefltirisini "Stalin'e ....yöne-len elefltirilerin alt›ndaki toprakta kupku-rudur" diyerek yads›yor. Maoizm'i savun-mak bu mudur? De¤ildir ve aç›kça söyle-nen fludur; Mao'nun Stalin elefltirilerinin"alt›ndaki toprak kupkurudur."

“.... ilk elefltiri –iddia düzeyinde- ger-çekten Stalin üretici güçlerle üretim ilifl-kileri aras›nda çeliflmenin sosyalist birtoplumda ortadan kalkt›¤›n› savundu mu?‹ddia sahiplerine ancak kargalar güler”(Pzn Sf 51)

Al›nt›n›n dedi¤i öz olarak fludur. Ma-on’un elefltirisi haks›zd›r, kuru bir iddiad›r,kargalar›n gülece¤i kaale al›nmaz bofl birsözdür. Asl›nda haks›z olan tabii ki Partizandergisidir. Notki’nin sorular›na verdi¤i ya-n›tta Stalin sosyalizmde (Pzn dergisinin dü-zeltmiflti dedi¤i dönemde de) bizzat Parti-zan dergisinin dahi bir yerde itiraf etmekzorunda kald›¤› gibi “Üretici güçlerle üre-tim iliflkilerinin niteli¤i aras›nda tam biruygunluk oldu¤unu söylüyor. (Sosyalist re-jimde) Ancak Stalin Notki’ nin yanl›fl yak-lafl›mlar›n› düzeltmek için ‘tam uygunluk’sözcükleri diyor ‘kesin anlamlar› içinde eleal›namazlar’ (Pzn 14 sf 36) Durum aç›kt›r!

88

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 87: Sınıf Teorisi - Sayı 10

DENGE VE TAM UYGUNLUK

MU, ÇEL‹fiK‹ M‹?

Kendi söyledi¤ini (Stalin üretici güçler-le üretim iliflkileri aras›ndaki iliflkiyi sosya-lizmde red etmedi fleklindeki kendi sözleri)Notki nin sorular›na verdi¤i cevapta Sta-lin’in “tam uygunluk” ama “kesin anlamla-r› içinde ele al›namaz” sözlerini aktararakbizzat kendileri de bofla ç›karan Partizandergisinin yapt›¤›, Mao’ya karfl› Stalin’inhatalar›n›n savunulmas›d›r. Bu noktalardaMLM’nin reddidir. . Sosyalizmde de üreti-ci güçlerle üretim iliflkileri aras›nda ne tamne de çeliflkisiz uygunluk bulunur. Her fley-de ve sosyalizmde de çeliflki esast›r. Diya-lekti¤i kabul edenler bunu bilir. 1936 çö-zümlemesinde yoldafl Stalin’in aktard›¤›-m›z pasajlar›nda iflçiler ile köylüler ve bun-larla ayd›nlar aras›nda “s›n›r çizgisi silin-mifltir” ekonomik ve politik çeliflkiler “yokolmufltur” anlay›fl›, çeliflkiyi yads›yan diya-lektik olmayan metafizik uygunluk teorisi-dir. Denge teorisidir. Her madde bir çeliflki-dir. Hareket-mücadele-dönüflüm çeliflkininsonucudur. Çeliflki esast›r.Denge gibi görü-nümler geçicidir. S›n›flara bölünmesi anla-m›nda de¤il ama Komünizm de çeliflkidir.Çeliflki-hareket-mücadele-dönüflüm, hiçbirfleyde ve hiçbir zaman bitmez. Her madde-deki harekete neden olan çeliflkidir. Mutlakolan dengesizliktir. Diyalekti¤i sosyalizmeuygulam›fl olsayd› (her fley gibi partiye)Stalin, sosyalizmi, partiyi metafizik hatas›dolay›s›yla monolotik ele almazd›. Sadecetek yanl› birlik-uyum-denge olarak ele al-mazd›. Yada sorunlarla yüz-yüze gelindi¤inde partiyi-sosyalizmi çeliflki d›fl›nda telakkieden anlay›fl›n›n sonucu olarak meseleyiemperyalizm taraf›ndan d›flar›dan dayat›l-m›fl bir ajanl›k sorunundan ibaret görmezdi.

Baflkan Mao, Sovyetler’de sosyalist in-flada Stalin’in hatalar›n› elefltirerek ve buhatalardan koparak ilerledi. Marksist eko-nomi politi¤e tayin edici bir nitel katk› ol-mas›na ra¤men ekonomi politi¤e katk› sa-dece sosyalist infla meselesinden ibaret de-¤ildir. Bu çok önemliydi ama yaz›m›z›n il-

gili bölümlerinde, yeni demokratik iktisatve buradan sosyalizme geçifl dinami¤i, so-runun ele al›n›fl› üzerinde de ayr›ca durma-ya çal›flaca¤›z.

Mao her bafll›ca konu gibi sosyalizmmeselesinde top yekun nitel bir ilerlemey-di. O güne kadar ki do¤rular›n ne sadecekaba devam› ve ne de bu do¤rular›n nicelbir gelifltirilmesinden ibarettir. Tecrübeler-den ö¤renerek bilimin di¤erleri gibi bu ko-nuda da yeni bir aflamaya tafl›nmas›yd›.Mao öncesi elbette genel do¤ru aç›mlama-lar vard›. Ancak her fley hatas›z de¤ildi.Her fley eksiksiz-tam de¤ildi. Olamazd›.Baz› fleyler tecrübe s›n›rl›l›¤› v.b aç›dan an-lafl›lmas› flimdi zor olmasa da eksikti-yeter-sizdi. Engels’in dediklerini ele alal›m.

“Üretim araçlar›na toplum taraf›ndan elkonulmas›yla meta üretimi ve bunun sonu-cu, ürünün üreticiler üzerindeki egemenli¤iortadan kalkar. (Anti- Dühring sf 447) Sos-yalizmde böyle olmad›¤› görüldü. Sosya-lizm de toplum ad›na, parti ve devletinkontrolüyle, sosyalist devlet mülkiyeti olandönüflümlerle Engels’in dedi¤i noktaya va-r›lamayaca¤› görüldü. Sosyalist dönüflüm-ler esas› önemli bir ad›m olsa da halen ger-çek bir toplumsallaflmay› ifade etmez. Bu-radaki toplumsallaflma parti ve devlet kont-rolünü içerir. Dolay›s›yla burjuva bir yöntafl›r. Üreticilerin kendi aralar›ndaki iliflki-lerin-eflitsizliklerin köklü çözümüne götür-mez. Yani Engels’in dedi¤i gibi sorun kök-lü kalkmaz. Kapitalizmden komünizme birgeçifl evresi olan sosyalizmde köklü çö-zümlenmemifl bu sorunlar v.b hem üst yap›hem de alt yap›n›n de¤ifltirilmesinde prole-tarya devriminin sürdürülmesinin gereklili-¤ini anlat›r. Engels bunu Mao gibi ortayakoyamad›, koyamazd›. Mao bu eksikli¤itecrübelerin ve prati¤in yard›m›yla gördü,Marksizmi do¤ru uygulayarak nitel olarakaflt›. Sosyalizmde toplum ad›na üretimaraçlar›n›n parti ve devlet taraf›ndan kont-rol edilmesiyle “meta üretimi ve bunun so-nucu olarak ürünün üreticiler üzerindekiegemenli¤i” ortadan kalkmaz. ‹flte Mao bu

89

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 88: Sınıf Teorisi - Sayı 10

noktada Çin ve Sovyet tecrübesinin yard›-m›yla hatalar›n-eksiklerin nitel düzeydeafl›lmas›n› ifade eder. Marks’›n EkonomiPoliti¤in Elefltirisine Katk›’s›n›n önsüzündeEngels flöyle der. “‹nsanlar her fleyi, ünlü‘de¤er’in ifle kar›flmas› olmaks›z›n çok ya-l›n biçimde düzenleyeceklerdir” (Sf 483)Sosyalizmde böyle olamayaca¤› flimdi art›kbellidir. Yaflanan sosyalizm pratikleri degösterdi ki, de¤er yasas› hiçte öyle kolayortadan kalkmad›, tarih olmad›, olmaz!...Yoldafl Lenin de Engels’in ayn› içerikdekial›nt›s›n› vererek (Devlet ve Devrim eserin-de) sosyalizm ve buna tekabül eden prole-tarya diktatörlü¤ü evresini çok k›sa bir dö-nem olarak ele almaktayd›. Engels’ten flunuaktar›yordu. “Proletarya iktidar› ele geçirirve üretici güçleri ilk etapta devlet mülkiye-tine dönüfltürür. Bunu yerine getirerek pro-letarya kendisine proletarya olarak son ve-rir. Tüm s›n›f çeliflkilerine ve antagonizma-lar›na son verir.” Böyle olmad›¤›n›, olama-yaca¤›n› görmedik mi? Gördük ve sosya-lizmin ne oldu¤u, sorunlar› ve neler yapma-m›z gerekti¤ini de kavramak durumunda-y›z. Gerçi Lenin, sonra sosyalizmin sorun-lar›yla ilgilendi, meselenin basit olmad›¤›n›belirtti. Sosyalizmin çeliflkileriyle ilgilendi.Rus Komünist Partisi’nin Taktikleri Üzeri-ne Rapor ‹çin Tezler bafll›kl› Komüntern’ esunulan görüfllerde flunlar› söyledi.

“Tar›m› yeniden örgütlemeye muktedirbir genifl ölçekli makine sanayi sosyalizmiçin mümkün olan yegane maddi temeldir.Fakat kendimizi bu genel tez ile s›n›rlaya-may›z bu daha somut hale getirilmelidir.Teknolojinin en son baflar›lar›n› temel alanve tar›m› yeniden örgütlemeye muktedir,genifl ölçekli endüstri tüm ülkelerin elekti-rifikasyonu anlam›na gelir.”

Sosyalizm esas olarak a¤›r endüstri, ma-kine sanayi, modern teknoloji, elektirifi-kasyon de¤ildir. Bunlar› önemser ama esasolarak bu de¤ildir. Komünizme yürüyüfliçin devrimi sürdürmeyi esas almakt›r. ‹de-olojik ve siyasi çizginin tayin edicili¤inikavramak ve uygulamakt›r. Devrimi esas

alarak üretimi art›rmakt›r. Marks, Engels,Lenin ve Stalin elbette revizyonist üreticigüçler teorisine karfl›yd›lar. Ayn› zamandairadecilik ve idealizme de karfl›yd›lar. Neki, bu, onlarda “her fley tamamlanm›fl-hiçhata yok” noktas›na götüremez. Genifl öl-çekli makine sanayi-a¤›r sanayi, ileri tek-nolojiyi, sosyalizm elbette önemser. Ancakbunlar› sosyalist inflan›n mutlak vazgeçile-mezi göremeyiz. (Devrimi sürdürmenin,bunun için ideolojik ve siyasi çizgiyi esasalman›n önüne ç›karamay›z) Mao, Leniniçin flöyle diyordu “Lenin der ki ‘bir ülkene kadar geri olursa, kapitalizmden sosya-lizme geçifl o kadar güç olur’ bu gün bu id-dia do¤ru görülmemektedir. Asl›nda eko-nomi ne kadar geri olursa, geçifl o kadar da-ima az zordur, çünkü halk ne kadar yoksulolursa devrimi o kadar çok ister” (Sovyet‹ktisad›n›n Elefltirisi sf 46)

Proletarya diktatörlü¤ü alt›nda tüm sos-yalizm boyunca temel görev devrimi sür-dürmektir. Üretici güçleri gelifltirecek, üre-timi art›racak olan da budur. Ancak devrimisürdürmenin mant›¤› esasta üretici güçlerigelifltirmek, üretimi art›rmak meselesi de-¤ildir. Komünizm do¤rultusunda toplumuher yönlü dönüfltürmektir. Partizan dergisi-nin yapt›¤› nedir? “Bazen makine-kadro-teknik gibi ö¤eler”i “sosyalizmin zaferinigüçlendirmek için” öne ç›karmak. Yaniproletarya diktatörlü¤ü alt›nda devrimi sür-dürmekten vazgeçmek. Madde-bilinç, üstyap›-alt yap› iliflkileri ve sosyalizmdeki öz-günlükleri konusunda Maoist nitel s›çrama-n›n bilincinde olmayan Partizan dergisi,üretici güçler teorisi kaynakl› hatalardanmuzdariptir.

Bu yanl›fl çizgiye MLM ile meydanokuyuflumuzu, üretici güçler-Avrupa mer-kezci anlay›fllara Maoist çizgide karfl› geli-flimizi “Troçkizm” olarak damgalayan Par-tizan Dergisi’ne, Troçki’nin ne dedi¤i vekendileriyle ortakl›klar›n› göstererek, afl-malar›na yard›mc› olmay› da görev biliyo-ruz. Sosyalist infla konusunda genelde hata-l› çizgisinin bir yönü de fluydu, Troçki, Par-

90

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 89: Sınıf Teorisi - Sayı 10

tizan dergisinin de “Göreli olarak esas al›-nabilir” dedi¤i ve sosyalizmi makine-tek-noloji-sanayi den ibaret görüyordu. Devri-mi sürdürme de¤il, h›zl› bir sanayileflmeprogram› öneriyordu. ‹flçi-Köylü temel itti-fak›n› reddediyordu. NEP politikas›n› sollafazanl›kla yads›yordu. Marksizmin özünede¤il, lafz›na sar›l›yordu. Bu laf›zla “tek ül-kede sosyalizm mümkün olmaz, dolay›s›y-la genel bir Avrupa devrimi olmadan, Sov-yetler birli¤inde sosyalizmin inflas› olanak-s›zd›r” diyordu. Baz› tali hatalar yapsa dayoldafl Stalin Leninizm’i savundu. Dünyadevriminin hizmetinde sosyalist infla prati-¤ine girildi. Köylülü¤ü-tar›m› hesaba kat-mayan h›zl› sanayileflme tek yanl› projesiy-le, NEP’e karfl› ç›kan Troçki dönemin ko-flullar›n›n bu zorunlu siyasetinin daha bafl-ka koflullarda eskidi¤ini de anlamaktanuzakt›. Sol lafazanl›¤› sa¤c›l›¤a dönüfltü.NEP’in terk edilmesi gereken dönemde,yap›lmas› gereken zengin ve orta köylülü¤eyönelme, tar›m›n kolektiflefltirilmesi müca-delesine karfl› ç›kt›. Buharin gibi kapitaliz-min unsurlar›n›n korunmas›, Nepmanlar-Kulaklar›n hedeflenmemesi gerekti¤inisöyledi. Troçki ve Buharin’in çizgisi yan-l›fl, baz› tali hatalar içerse de Stalin’in çiz-gisi do¤ruydu. On büyük iliflkide Mao’nunda izah etti¤i gibi Stalin’de hata olan kolek-tiflefltirme siyaseti de¤il, baz› ideolojik si-yasi çizgi problemleri ve kitle çizgisindekimeselelerdi. Bu problemler, köylülü¤ü zorasokan uygulamalara götürdü. Troçki’nin“olamaz” dedi¤i sosyalizmin inflas›n›n tekülkedeki zaferinin mümkün oldu¤u görül-dü. Eskiden mümkün görülmeyen “tek ül-kede sosyalizmin inflas›” eksik anlay›fl›1915 y›l›nda ki Avrupa Birleflik Devletleriadl› makalesinde Lenin flöyle aflmaya çal›fl-m›flt›. Demiflti ki; kapitalizmin eflitsiz poli-tik gerçekli¤i tek ya da birkaç ülkede sos-yalizmin zaferini mümkün k›lmaktad›r.Troçki, Marksist teorinin özünü de¤il, laf-z›n› ald›¤› için eskimifl formülasyonlara ta-k›l›p kal›yordu. Troçki, bilimin, yeni gelifl-melerle eskiyen baz› anlay›fl ve formülas-yonlar›na bir bekçi misali sar›l›yordu. Hat-

ta Lenin’den bile al›nt›lar veriyordu. Evet,Lenin Rusya’da “Aral›k ayaklanmas›” son-ras› Avrupa devrimi imdada yetiflmezse, tekbafl›na Rusya proletaryas›n›n kavgas›n›nzaferinin mümkün olmayaca¤›n› söylemifl-ti. (1905’ lerde) Bilimin özüyle (koflullaraba¤l› geliflmesiyle) de¤il, lafz›yla ilgiliTroçki bu eskimifl ve afl›lmas› gereken for-müle sar›l›yordu. Rusya’n›n ekonomik ge-rili¤ini gerekçe göstererek, üretici güçlerteorisi eksenli bir yaklafl›mla, sosyalist in-flaya karfl› ç›k›yordu. 2. enternasyonal re-vizyonizminin yapt›¤› da buydu. OnlardaMarksizmin özüne düflmand›lar, ama lafz›-n› al›yorlard›. Bat›da sanayi devrimlerininortaya ç›kard›¤› tarihsel rolüyle de oldukçagüçlü iflçi s›n›f› gerçekli¤i ve Avrupa çap›n-daki güçlü devrimci dalga ortam› üzerin-den yükselmifl dönemin Marksist devrimstratejisini o koflullarla iliflkisi içerisindeele alm›yorlard›. Biçimsel yaklafl›yorlard›.Çarp›t›yorlard›. Devrim ancak üretici güç-lerin geliflkin oldu¤u Avrupa’n›n ifli olarakgörüyorlard›. Rusya’daki devrimi-sosyalistinfla mücadelesini “sen de nereden ç›kt›n”misali ve geleneksel formüllere uymuyor-du. Bu yüzden küçümsüyor, reddediyorlar-d›. Devrimin f›rt›na merkezinin, eskinintersine, Rusya’ya kayd›¤› gerçe¤ine ›srarlakarfl› ç›k›yorlard›. Bilimin özde de¤il sözdeve biçimci bu sahiplenifli, kapitalizmin em-peryalizm aflamas›n›n ortaya ç›kard›¤› yenigerçeklere ve çeliflkilerin nas›l bir hal ald›-¤›na revizyonist çizgileri gere¤i vak›f ola-m›yorlar. Partizan dergisine hat›rlat›r›z ki,Üretici güçler teorisi ve Avrupa merkezci-lik hem Troçki ve hem de bir 2. Enternas-yonal hastal›¤›d›r. MKP’nin bunlara eleflti-risinden Partizan dergisi niye rahats›zd›r?2. Enternasyonal’in revizyonist üretici güç-ler teorisinin elefltirilmesinden, Leninistemperyalizm tahlilini ve Leninist devrimanlay›fl›n›n savunulmas›ndan niye rahats›z-d›r. Marks döneminin aksine Avrupa de¤il,devrim oda¤›n›n Rusya gibi emperyalizminzay›f halkalar›na kayd›¤›n› belirtmemiz-den, buna karfl› ç›kan revizyonist üreticigüçler teorisine Maoist meydan okuyuflu-

91

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 90: Sınıf Teorisi - Sayı 10

muzdan niye rahats›zd›r? fiunu söyleye-lim, revizyonist üretici güçler teorisi afl›l-masayd›, Ekim Devrimi’nin zaferi müm-kün olmazd›. Sosyalizmi üretici güçlerinyüksek derecede geliflme seviyesine ba¤la-d›klar› içindir ki, hem Troçki ve hem de 2.Enternasyonal revizyonizmi Ekim devriminekarfl› durdular-küçümsediler-reddettiler. Busaçmal›klar› deflifre eden Leninist çizgi Ekimdevrimi ile taçland›. Sosyalizm üretici güç-lerin geri oldu¤u ülkelerin ifli olamaz diyenTroçkizm ve 2. Enternasyonal revizyonizmi,yenildi! Bu yenilgiyi gösteren Leninist çizgi-yi bilinçli savunuflumuzu Partizan dergisiflöyle de¤erlendiriyor. “‹flçi s›n›f›n›n bilimseldünya görüflüne olan düflmanl›¤› d›fla vur-makt›r. Marksizmi ‘Avrupa Merkezci’ birdüflünce tarz› olarak göstermeye çal›flanlar,Troçkistler ve Marksizmi revize etmeye çal›-flan MKP gibi küçük burjuva oportünistak›mlard›r” (Pzn say› 51 sf 46-47)

Üretici güçler teorisini elefltirmek prole-tarya bilimini savunmakt›r. Revizyonizmekarfl› ç›kmakt›r. Avrupa Merkezci olanMarksizm de¤il, Troçkizm ve 2. Enternas-yonal revizyonizmidir. Onlar›n üretici güç-ler teorisi savunuculu¤udur. Bunlar› elefltir-mifl olmam›z› “Troçkist”likle suçlamak, if-tira ve rasgele damgalamay› siyaset halinegetirmektir. Hem düflünce ve hem de metotolarak bu Partizan dergisi duruflu Marksiz-me yabanc›d›r. Partizan dergisi bize Troç-kizm, oportünizm çamuru ataca¤›na onla-r›n ne oldu¤u ve hangi tarihsel süreçlerdeve nas›l ortaya ç›kt›klar›n› kavramaya ça-l›flmal›d›r. ‹flçi aristokrasisinin ç›karlar›n›teorilefltiren ve bu ç›karlar yüzünden em-peryalist sömürgecili¤i “barbarl›¤a karfl›medeniyet” olarak destekleyen revizyo-nizmdi. Ezilen ulus ve halklar›n devrimmücadelesine “sosyalizm barbarlar›n ifliolamaz” anlay›fl›yla karfl› ç›kan revizyo-nizmdi. Sömürgeleri sanayilefltiriyor ge-rekçesiyle emperyalist boyunduru¤u övenrevizyonizm, ezilen ülkelerde devrimeaç›ktan karfl› ç›k›yor, kapitalist ekonomiyegeçebilmeleri için “modern bat› devletleri-nin” boyunduru¤unu kabul etmeye, onlara

entegre olmaya ça¤›r›yorlard›. Üretici güç-ler teorisi savunuculu¤u “Avrupa Merkez-ci” emperyalist flovenist 2. Enternasyonalihanetini MLM’nin rehberli¤inde y›rtanMaoist komünistleri Troçkizmle suçlayanPartizan dergisi, flunlar› bilmiyor mu? “sü-rekli devrim” dedi¤i teorisiyle Troçki, pro-leter dünya devriminin bir bilefleni olarakezilen ülkelerde Yeni Demokratik Devrimmücadelesine karfl›yd›. Köylülü¤ün dev-rimci rolünü anlamaktan uzakt›. Bu ülke-lerde demokratik devrimin ve niteli¤ini an-lamak durumunda de¤ildi. Buralarda prole-taryan›n “ço¤unluk” de¤il zay›f oldu¤u vekapitalist geliflme seviyesinin “gerili¤i” ge-rekçesiyle devrime karfl› ç›k›yordu. Ezilenülkelerin emperyalistler taraf›ndan talan›n-dan edilen karlar›n k›r›nt›lar›yla beslenen-sat›n al›nan iflçi aristokrasisinin ç›karlar›n›nsavunulmas›n› temsil eden revizyonizm,emperyalizm ve kapitalizm kuyrukçulu-¤uydu. Bernfltayn-Kautskici emperyalizmeyedeklenme stratejisi bu durumla alakal›-d›r. Sosyalizmi yüksek kapitalist geliflmeseviyesi dedikleri esas›nda barbar uygarl›k-la eflitleyen revizyonizme Troçkizm özdekarfl› de¤ildi. Kendisi de Avrupa merkez-ciydi. Ekonomistti. Çin devrimine bununiçin karfl› ç›k›yordu. Marksizm-Leninizmdüflman› Troçkist “vulger Marksizm”emeydan okuyuflumuz ve Marksizm’in eko-nomizme indirgenmesi safsatas›na, devri-mi-sosyalizmi üretici güçlerin yüksek ge-liflme seviyesine ba¤layan, dolay›s›yla, Av-rupa d›fl›ndaki devrimi, cahillerin reaksiyo-nu fleklinde damgalayan revizyonizme kar-fl› mücadelemiz Partizan dergisini niye ra-hats›z ediyor? Sebep, elbette bilimimizinMaoizmle katetti¤i yeni nitel geliflme afla-mas›n›n kavranmamas›yla ilgilidir. Diya-lektik de¤il, bu mekanik-ekonomist kabamaddecilik ve bu kaba pozitivizm, bir re-vizyonizm niflanesi olarak, proletarya dev-rimini (özellikle ezilen ülkelerde) reddedi-yordu. Marksizm Avrupa merkezci de¤ildi.Marks›n kendi koflullar›nda genel Avrupadevrim beklentisi o objektif koflullardado¤ruydu. Emperyalizm ile birlikte baflka

92

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 91: Sınıf Teorisi - Sayı 10

koflullar ortaya ç›kt›. Eski formülle hareketedenler bir geleneksel yerleflik al›flkanl›kyaratma durumundayd›lar. Bunu yarat›rkenMarksizm’in özüne de¤il, lafz›na dayan-maktayd›lar. Marks dönemi objektif koflul-lar›n›n sonucu ve tecrübelerin s›n›rlamalar›vesilesiyle durumu anl›yoruz. Maoizm ön-cesi anlam›fl olsak da baz› tali hatalar› Ma-oizm seviyesiyle ele alma ve aflma duru-munday›z. Mao da böyle yapt›. Partizandergisi bize sald›r›rken asl›nda Mao’ya sal-d›r›yor. Sovyet ders Kitab› ve Siyasal ‹kti-sat Üzerine Notlar’da Mao flöyle diyordu.“Devrim kapitalist üretkenlik düzeylerininyüksek ve proletaryan›n çok oldu¤u bat› ül-kelerinde de¤il de, kapitalist üretkenlik dü-zeyinin görece düflük ve proletaryan›n gö-rece zay›f oldu¤u do¤u ülkelerinde baflar›l-d›” (sf 151). Yanl›fl olan Marksizm de¤il,koflullarda meydana gelen de¤iflikliklerinobjektif sonucuydu bu. Strateji ve taktikle-ri koflullarla iliflkisi içerisinde ele almay›p,her durumda mutlak izlenmesi gereken kut-sal kanunmufl gibi addedenler revizyonist-lerdi. Mao revizyonizme meydan okudu.“Bat›n›n kapitalist ülkelerinde istihdam veücret düzeyi görece daha yüksektir. Bu ül-kelerdeki iflçiler burjuvaziden derin bir fle-kilde etkilendiklerinden, sosyalist dönüflü-mü tamamlamak o kadar kolay olmasa ge-rekir. Ayr›ca makineleflme derecesi yüksekoldu¤undan baflar›l› bir devrimden sonrabafll›ca sorun makineleflmek de¤il, halk›dönüfltürmek olacakt›”(Seçeme Eserler 6,sf 167) Peki Mao’nun bu söyledikleriMarksizm’in reddi miydi? Hay›r, ilerletil-mesiydi! Objektif s›n›rlamalar›n yol açt›¤›zay›fl›klar ve geliflmelere ba¤l› olarak eski-yen ve de¤ifltirilmesi gereken önceki öngö-rülerle Lenin de u¤raflt›. Elefltirdi. 1920’deKomüntern’le Milletler Ve Sömürgeler So-runu yaz›s›nda flunlar› diyordu: “fiimdi ku-rulufllar›na do¤ru yol almakta olan, savafl-tan beri de ilerleme yönünde belli baz›ad›mlar att›klar› görülen geri kalm›fl ülkeleriçin kapitalist ekonomik geliflme aflamas›-n›n kaç›n›lmaz oldu¤u iddias›n› do¤ru bu-luyor muyuz? Buna olumsuz cevap verdik

(....) enternasyonal, geri kalm›fl ülkelerin(...) kapitalist aflamadan geçmek zorundankalmadan, Komünizme varabilecekleri te-zini de teorik gerekçesini göstererek savun-mal›d›r” (Toplu eserler 31 Sf 340-345)

Demek ki geçmiflte devrim için belli birkapitalist geliflme aflamas›n›n zorunlu oldu-¤u fleklinde bir yön içeren geleneksel biryaklafl›m mevcuttu. Lenin’de bunu elefltir-di, Mao da! Yine eski yaklafl›m seviyesin-de, “tek ülkede sosyalizmin zaferi” müm-kün görülemiyordu. Lenin önderli¤indekiKomüntern 4. kongresi bu konudaki Mark-sist tezi flöyle ifade ediyordu: “4. Dünyakongresi, bütün ülkelerin proletaryalar›na,proletarya devriminin tek bir ülkede aslabütünüyle zafer kazanmayaca¤›n›, zaferindünya devrimi olarak uluslar aras› alandakazan›lmas› gerekti¤ini hat›rlat›r” önceleri,Lenin ve Stalin’in görüflü böyleydi. Onlaraflt› ama, Troçki bu görüflte çak›l›p kald›.Komünizm elbette flu veya bu ulusal s›n›r-lar içinde kazan›lamaz. Enternasyonal pro-letaryan›n dünya çap›ndaki mücadelesiylekazanaca¤› nihai hedeftir. Komünizminhizmetinde flu veya bu halkada sosyalizminkesin de¤il ama zaferinin mümkün oldu¤u-nu pratik hayat ispatlad›. Troçki Komü-nizm’le sosyalizmi ayn›laflt›r›yordu. Dola-y›s›yla birkaç, ya da tek ülkede sosyalizminzaferini olanaks›z görüyordu. Onun süreklitek tip devrim teorisi yanl›flt›. Troçki, Sos-yalizmin zaferini ancak “Avrupa’da birdenve efl zamanl› olanakl›” görüyordu. Rus-ya’da sosyalist inflay› bofl ve umutsuz birçaba olarak de¤erlendiriyordu. Tek ülkedesosyalizm olmaz anlay›fl›yla Sovyetler desosyalist inflaya karfl› ç›k›yordu. Ekim dev-rimi ve sonras› bilinen olumsuz rotas›n›nnedeni, savundu¤u bu yanl›fl çizgiydi.Troçki’ye karfl› Stalin çizgisi do¤ruyduama hatas›z da de¤ildi. Sosyalizmin zaferimümkündü ama bunu yoldafl Stalin gibi“kesin zafer” fleklinde sunmak yanl›flt›.Stalin sosyalizmin kesin olmayan Rusya’daki bu zaferini “sosyalist toplumun inflas›n›ntamamlanmas› (....) herkese ihtiyac›na göre(...) komünist topluma girmifl olma”

93

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 92: Sınıf Teorisi - Sayı 10

(SBKB Tarihi, k›sa ders Sf 4189) fleklindegösteriyordu. Hatas›n› daha da ileriye götü-rüyor, devletin Komünizmde de var olaca-¤›ndan bahs ediyordu. “Devlet komünizmdöneminde varl›¤›n› sürdürecek mi? Evet,e¤er kapitalist kuflatma ortadan kald›r›l-mazsa, e¤er d›fl sald›r›, askeri sald›r› tehli-kesi yok edilmezse sürdürülecek” (Leniniz-min sorunlar› Sf 731-732)

Kapitalist kuflatma alt›nda ve bir ülkedeKomünizm olmaz. S›n›fs›z toplum olanKomünizm devletle ba¤daflmaz. Devlet, s›-n›f karfl›tl›klar›n›n ürünüdür. Stalin sosya-lizmle Komünizmi kar›flt›rman›n yan› s›raLeninist devlet ö¤retisinde bir k›r›lma içinegiriyor. Sosyalist inflada müdafaa edilmesigereken zaferi savunmak “kesin zafer” flek-lindeki Stalin’in teorik sapmas›n› elefltir-meyi de gerektirir. Mao da öyle yapt›. PekiPartizan dergisi Mao’ya ne diyor?

Önce Mao’nun dedikleri:

“A¤›r sanayi ve hafif sanayi ve tar›msorununa gelince, Sovyetler birli¤i son iki-sine yeterince önem vermedi (...) halk›n k›-sa ve uzun vadeli ç›karlar›n› birlefltirmedebaflar›l› olamad›lar. Çeli¤in temel makine-nin de yürek ve ruh oldu¤unu söyleyerek,a¤›r sanayinin önemini büyüttüler. Stalinbir yandan üretim araçlar›n›n devletin mül-kiyetin de oldu¤unu söylüyor, di¤er yandanise köylülerin onu sat›n alacak güçlerininolmad›¤›n› söylüyor. Asl›nda Stalin kendi-sini aldatmaktad›r. Devlet köylülü¤ü çoks›k› hiç esnek olmayan bir flekilde kontroletti. Stalin iki geçifl için uygun yol ve araç-lar› bulamad›.

(....) üst yap›dan ve üst yap› ile iktisaditemel aras›ndaki iliflkiden söz etmiyor .....sadece ekonomiye de¤iniyor. ....halk›n rolü,emekçinin rolü, bunlara de¤inmiyor” (Sov-yet iktisad›n›n Elefltirisi Sf 139-140-141)

fiimdi de Partizan dergisine bakal›m.

Partizan dergisine göre ise fl›pka geçi-dinde her fley yolunda. Maoizm’de ne ki,Mao’nun Staline elefltirileri ne ki? Var olanbaz› ufak tefek sorunlar› da (!) 1950’lerdeStalin bizzat kendisi aflm›fl zaten. Diyorlar

ki “Stalin’e bu konuda hiçbir hakl› temeledayanmayan elefltiriler yöneltilmektedir”“buna ancak kargalar güler” (Partizan 14 Sf36) demektedirler. Hadi bunlar neyse ama,ya fluna ne dersiniz;

“Mao Stalin’in ekonomik-teorik çö-zümlemelerini paylaflt›” (age. sf 44). Buy-run! Hem de Mao’nün yukar›ya aktard›¤›-m›z onca elefltirisine ra¤men! Bu kadar›nada pes do¤rusu!

Hay›r, kesinlikle paylaflmad›! Bu, Parti-zan dergisinin konuya iliflkin soyut teorile-rine Mao’yu alet etme seviyesizli¤i d›fl›ndabir fley de¤ildir. Mao, burjuva hukuku veideolojisini y›kmam›z gerekir dedi. Bununmahiyetini, dayand›¤› toplumsal çeliflkileriaç›klad›. Diyordu ki: “Meta üretiminin varolmas› m› daha iyi yoksa olmamas› m›?Herkes bunu incelemeli, Stalin’in son mek-tubundaki görüfl aç›s›, hemen hemen tü-müyle yanl›fl. Temel yanl›fl köylülü¤e du-yulan güvensizliktir. (Seçme Eserler 6,sf.103) Yeterince aç›k de¤il mi? Bu, apaç›kdurum neyi gösteriyor? Durum; Stalin’leMaonun her konuda hem fikir olmad›klar›-n› anlat›yor. Göstermeye çal›flt›¤›m›z gibidi¤er konular›n yan› s›ra, meta üretimi-planlama-de¤er yasas›-sosyalizmde bafl çe-liflki meselelerinde Mao, Stalin’le hem fikirde¤ildi. Mao sosyalizmde de proletaryaburjuvazi bafl çeliflkisini ele al›yor, do¤rusiyasi çizginin önemine ve bu temelde kit-lelerin proletarya devrimine seferberli¤inedikkat çekiyor, Stalin’in hatalar›n› paylafl-m›yordu. Kapitalist ülkelerle aradaki uçu-rumlar› kapatmak için a¤›r sanayi yar›fl›n›,h›zl› sanayileflmeyi siyasi çizginin önünegeçirmiyordu, proletarya devrimini sür-dürmeyi esas al›yordu. Partizan dergisi butemel ay›r›mlar› yok farz ediyor. Örne¤ingeriye dönüfl sorununda Mao Stalin’le hemfikir miydi? De¤ildi. Maoizm’e ulaflmakyerine “Stalin savunulmadan ML savunula-maz” demek Stalin’in do¤rular›n›n de¤ilhatalar›n›n savunuculu¤udur. Maoizm’inreddidir. Maoizm flahs›nda MLM’ye sald›r-makt›r.

94

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 93: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Günümüzde, tüm sosyalizm dönemi bo-yunca proletarya ve burjuvazi aras›ndakiçeliflkiyi, bunlar aras›ndaki sürekli s›n›fmücadelesini ve toplumdaki nesnel çelifl-melerden kuvvet alarak parti ve devlet ikti-dar›n›n beyninde kümelenen yeni burjuva-ziyi görmemekte inat eden, dolay›s›yla,proletarya diktatörlü¤ü alt›nda devriminmütemadiyen sürdürülmesi konusundaBPKD’ nin evrensel derslerini yads›yan ya-ni bilimimizin Maoizmle ulaflt›¤› yeni nitelaflama ile bütünleflmeyen her kim olursa ol-sun, Komünist de¤ildir. Stalin’in tali hata-lar›n› savunan Partizan dergisi, bilimi eskiseviyede bile tekrar etmemekte, daha daötesi, bir k›r›lma durumu içinde oldu¤unugöstermektedir. “Stalin savunulmadanMarksizm Leninizm savunulamaz” fliar›hatalar› yüklenen partizan dergisininMLM’ye karfl› inatç› bir ayak direyiflidir.Proletarya bilimi böyle savunulamaz-uygu-lanamaz-gelifltirilemez. Devrimci proletar-ya biliminin her alanda topyekun ilerletil-mifl olmas›n› temsil eden Maoizm’in savu-nulmas› proletarya biliminin di¤er ustalar›-n›n savunulmas›n› da kapsar. Bu, en yüksekseviyeyi savunmay› esas almak yerine, ob-jektif koflullar-s›n›rlamalar v.b aç›s›ndangeçmiflte savunulmas› mümkün olmayanaflamalar›n seviyesinde kalmak bir yanaonu bile k›ran Partizan dergisi yürüyüflü,proletarya bilimini savunma de¤ildir. Do¤-ru fludur. Maoizm savunulmadan ML savu-nulamaz! Sosyalizmde iktisadi-siyasi-sos-yal nedenlerini eski tecrübe ve pratik yo-luyla ulafl›lm›fl yeni nitel ilerleme seviye-siyle izah ederek, BPKD çözümünü göste-ren Maoizm’in katk›lar›n› Partizan Dergisiobjektif olarak reddetmektedir.

Partizan dergisinin söylediklerine birdaha bakal›m.

“En nihayeti revizyonizm tehlikesini,Yareflenko ile girdi¤i polemikte de geri dö-nüfl sorununu ana hatlar›yla ele al›yor”(Pzn 14 Sfç 42). Yani Stalin yoldafl sosya-lizmde geri dönüfl sorununu ve buna karfl›mücadelenin derslerini özetlemifl. Sorunu

çözmüflse Partizan dergisine sormak isteriz.O zaman nedir Mao’nun katk›s›? Bazendillendirdi¤iniz “katk›” kelimeleri bu du-rumda ölü bir sözcükten öteye bilimsel her-hangi bir de¤er tafl›yabilir mi? Oysa gerçekfludur. Tar›m ve endüstride sosyalist dönü-flümlerin gerçeklefltirilmifl olmas›ndan son-ra, Stalin sosyalizmin “Antagonist çeliflki-lerden ar›nd›¤›” görüflündedir. Tehlikeninsadece devrilmifl eski sömürücü güçlerinkal›nt›lar›ndan ya da emperyalist müdahaleve komplolardan, kendi deyimi ile “d›fl teh-like”den gelece¤i düflüncesindedir. Tehli-kenin esasta parti ve devlet içinde kümele-nen yeni burjuvaziden geldi¤ini ve toplum-sal sebeplerini görememektedir. Mülkiyetiliflkilerindeki sosyalist dönüflümlere ra¤-men, devam eden eme¤e göre iflleyifli içer-di¤i problemleri, üretim iliflkilerinden üre-ticilerle-yöneticiler, üreticilerin kendi ara-s›nda ve kafa-kol, k›r-kent çeliflmelerininve s›n›f karakteri proleter olsa da “burjuva-s›z burjuva devlet” gerçe¤inin dolay›s›yladevrimi sürekli devam ettirme ihtiyac›n›nteorisi yoktur. Hatalar ise vard›r. Demekte-dir ki, sosyalist dönüflümlerin tamamlan-mas›ndan sonra “kapitalizmin basit resto-rasyonu art›k olanaks›zd›r.” Pratik, bu yak-lafl›m›n yanl›fll›¤›n› gösterdi. Partizan der-gisi görmemekte niçin direniyor? Ma-oizm’i savunmadaki kavray›fls›zl›k, seviyegerili¤i ve eski hatalar› paylaflt›¤› için.

PART‹ZAN DERG‹S‹ VE

YEN‹ DEMOKTRAT‹K

DEVR‹M

Lenin-Stalin yoldafllar ve Komüntern,emperyalist kapitalist ülkelerle sömürge-yar› sömürge ülkelerde devrimin koflullaraç›s›ndan görevler itibar›yla, biçimde varolan ay›r›m çizgilerini genelde do¤ru orta-ya koydular. Troçkist sürekli devrim vitrin-li tek tip devrim teorisi bundan ayr›yd›.Troçki ezen ezilen ülkeler ay›r›m›n›, iktisa-di-siyasi-sosyal koflullardaki farkl›l›klar›dolay›s›yla amaçta de¤il, objektif koflullar-

95

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 94: Sınıf Teorisi - Sayı 10

daki farkl›l›klar ve bundan kaynaklanangörevler gere¤i devrimin biçimde ayr›l›klargösterebilece¤ini yads›yordu. Stalin yol-dafl, Troçkist çizgiye hakl› olarak karfl› ç›k-t›. Genelde do¤ruydu. Do¤rular›, bayra¤›-m›zd›r. Ancak Komüntern ve Stalin yol-dafl’ta bu noktada tali hatalar da vard›. Bun-lar› da görece¤iz. Bayrak edindi¤imiz do¤-rular›n bizlere yükledi¤i komünist sorum-luluk gere¤i görmek zorunday›z ki, bu, neStalin yoldafl›n do¤rular›n›n önemini azalt›rne de proletaryan›n befl ö¤retmeninden birioldu¤u gerçekli¤ini ortadan kald›r›r. Bu, bukadar aç›k ve kesin. Gerisi laf-ü güzaft›r!

Çin’de Vang Ming’ler do¤rular› de¤il,bu bahsetti¤imiz hatalar› temsil ediyorlar-

d›. Sovyet devrimi kopyac›l›¤› yap›yorlar-d›. Do¤matiklerdi. Daha Çin devrimininseyri içinde Mao, yanl›fl çizgilere karfl› mü-cadele içerisinde, yeni demokratik devrim-iktidar-iktisat-birleflik cephe ve bu görevle-ri icra etmenin yolu olarak Halk savafl› ko-nular›nda nitel katk›larla bilimimizi ilerleti-yordu. “Yeni bir fley yok-fark yok ne niteli”misali yaklafl›mlarla Partizan dergisi, far-k›nda m› de¤il mi bilinmez ama Mao’yu in-kar ediyor, Mao’nun bu bilimsel ve pratiknitel katk›lar›na karfl› geliyor. Diyor ki:

“Lenin ve Mao’yu karfl› karfl›ya getirensol oportünist, inkarc› bir yaklafl›md›r.Bunlar›n s›k s›k Mao’ya ‘yeni nitel’ yak›fl-t›rmas›n da bulunmas› sonradan dönmele-rin marifetleri” (Pzn 51 Sf. 49)

Bin kez tekrar etsek de azd›r, bir kez da-ha diyoruz ki yoldafllar: Mao, Marks-En-gels-Lenin-Stalin’in ö¤retilerine dayand›.Uygulayarak gelifltirdi. Ayn› zamanda za-

y›fl›klar› pratik tecrübelerin yard›m›yla afl-t›. ‹ki çizgi mücadelesi yoluyla hatalardankoparak do¤rular› yeni bir nitel aflamayaulaflt›rd›. Hatalara karfl› mücadeleyi niyegörmek istemiyorsunuz. Partizan dergisicevap vermelidir. “Çin devrimi Stalin’iniradesine karfl› gelerek zafer kazand›” di-yen Mao de¤il midir? Önceleri sol, sonrasa¤ oportünist Vang Ming’lerin çizgisindeKomüntern ve Stalin yoldafllar›n da rolü ol-du¤unu Mao belirtiyordu. Diyordu ki:

“Devrimimiz baflar›ya ulaflt›¤›nda Sta-lin bunun sahte bir fley oldu¤unu söylemifl-ti (....) Amerikaya karfl› direnme ve Ko-re’ye yard›m etme savafl› verdi¤imizdedevrimimiz (onun gözünde) gerçeklik ka-

zand›. (....) biz meselelerin üzerine gittikama onlar bunun sözünü bile etmediler”(Yay›mlanmam›fl yaz›lar Sf.51)

1943’te Stalin, Çan Kay fiek’e karfl› içsavafl› onaylamad›. Çan Kay fiek’le ifl birli-¤i önerdi. Bu, o dönem izledi¤i ve bir stra-tejik yönelime dönüfltürdü¤ü, faflist kampakarfl› ittifak siyasetinin her yerde aynen uy-gulanmas›n› isteyen anlay›fl›n›n sonucuy-du. Uygulayan Fransa-‹talya-‹spanya dev-rimlerini yenilgiye götüren sonuçlar›n› gör-dük. Karfl› ç›kt›¤›m›z Sovyetlerin korun-mas› görevi de¤ildir. Di¤er ülke devrimle-rinin tek yanl› Sovyet d›fl politikas›na en-dekslenmesidir. Proleter dünya devriminindiyalektik ele al›nmamas›d›r. Tek yanl›Sovyetler birli¤ine tabi k›l›narak her ülkedevriminin körü körüne bunu takip etmele-ri gerekti¤i yanl›fl anlay›fl›d›r. Bu hatal› te-orinin temelleri Komünternin 1928 6.kongresinde at›lm›flt›r. Bu hatay› 1927‘ler-

96

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Partizan dergisi bilimimizin BPKD ile ulaflt›¤› yeni nitel ç›k›fl nok-tas›n› kavramamaktad›r. Böylece, asl›nda BPKD’nin gerçek mahiye-tini de yeterince bilince ç›karamam›fl oldu¤unu da gösteriyor. Ola-bilir. Ama devrimci teoride muhafazakarl›k, bunlar›n giderilmesinehiç mi ama hiçbir olumlu katk› sunmayaca¤› gibi, daha geri pozis-

yonlara sürüklemeyi de kaç›n›lmaz hale getirir

Page 95: Sınıf Teorisi - Sayı 10

de Stalin formüle etti ve diyordu ki, kimSovyetleri “koflulsuz” destekliyor, kim “ka-y›tlar” koymadan her durumda mutlak veelefltirisiz savunuyorsa o “devrimci”dir.Proleter “enternasyonalist”tir .Merkezi gö-revi her bir yerde mutlak olarak böyle orta-ya koymak, proleter dünya devriminin iler-letilmesini diyalektik ele almaktan uzakt›r.Devrimi böyle mutlak reçetelere hapsedenmekanizm ve idealizmi elefltiriyoruz. Ta-rihsel koflullar ve zorunluluklarla ilgili si-yasetleri-taktikleri teorilefltirme hatas› 7.kongrede daha da uç boyutlara götürüldü.Geçici ittifaklar olmaz, böyle taktik birplan savunulmaz demiyoruz. Elefltirdi¤i-miz yanl›fl bir çizgi ile bunun stratejik bire¤ilime-teoriye dönüfltürülmesi hatas›d›r.

Troçkizme Mao’da ve Mao’nün ö¤ren-cileri olan bizler de karfl›y›z. Stalin ve Ko-münternle de Partizan dergisi gibi her ko-nuda hem fikir de¤iliz. Genelde do¤ru çiz-gilerine ra¤men Stalin ve Komüntern yenidemokratik devrim ve Halk Savafl› konusu-nu bütünlüklü anlam›fl de¤illerdi. Çin’deKomüntern’in temsilcisi Brodoni’nin rolü,Stalin ve Komüntern’den ba¤›ms›z de¤ildi.Sovyetler ve Komüntern’in uluslar aras›strateji ve taktik siyasetlerinin de bir gere¤iolarak Brodin, Mao’nun çizgisine ra¤men,Gomindang ve Çan Kay fiek’le birli¤i herfleyden önde tuttu. Komünternin hatalar›n›çok daha sa¤da yorumlad›. Peki bunda ÇanKay fiek’i Komüntern yürütme kurulu fah-ri üyeli¤i ile taltif eden Stalin ve Komün-tern’in rolü yok muydu? Çan Kay fiek’inihanetinden sonra bile yoldafl Stalin onuküçük burjuva dost görüyordu. Sonra gerialsa da yoldafl Stalin, 1926 telgraf›ndaÇin’de k›rdaki devrimci köylü hareketininsilahl› bafl kald›r›fl›na olumsuz tutum ald›.Sol oportünist Vang Ming’in sa¤a çark ede-rek Mao’nun 1935’lerdeki halk demokrasi-si ça¤r›s›na Sovyetlerin d›fl politika strateji-sine endeksli karfl› ç›k›fl›, Komüntern’in1935 7. kongresinin sa¤ hatalar›ndan ba-¤›ms›z de¤ildi. Mao bu hatalara meydanokudu. ‹yi yapt›. Stalin ve Komünterne kö-

rü körüne ba¤l› kalsayd› Çin devrimi zafe-re ulaflamazd›. Bu ve di¤er noktalardakielefltirilerimizi anti Komünterncilik, “Troç-kizm k›rmas›” “yar› Troçkizme evirilifl”olarak gösteren Partizan dergisine sorar›z.Ayn› elefltirileri Mao da yapmad› m›? NiyeMao’ya aç›kça Troçkist demiyorsunuz? As-l›nda bize sald›rarak diyorsunuz. Partizandergisinin elefltiri konusu yapt›¤›m›z savru-lufllar›n›n temelinde, Maoizm’e sözde“evet” dese de gerçek anlamda savunma-mak yatmaktad›r. Mao ile Stalin’in hatala-r›n› uzlaflt›rma gayreti ve do¤mato revizyo-nist Enver Hoca’dan köklü kopmama ›sra-r›, yoldafllar›m›z›n temel hastal›¤›d›r. Esasmesele olan Maoizm’e sar›lmadan, Envercihat ile sonuçlar üzerine cebelleflmek, onundo¤mato revizyonizminden köklü kopuflagötürmez. Parti tarihimizin de anlatt›¤› bu-dur. Partimizi geçmiflte zincirleyen bu ek-lektik oportünizmdi. Partizan dergisi bu ek-lektik oportünizmden köklü kopmamaktadirenmektedir. Bize Troçki çamuru f›rlatsada bizzat kendi çizgisinde kökleri eskiden-de mevcut, Mao’yu fiziken kaybetti¤imiz-den sonraki Enver Hoca çizgisinin yükünüs›rtlamaktad›r. Partizan dergisi bu yönüyleKruflçev ve Deng Siao Ping modern reviz-yonizminden de kopamamaktad›r. 1. Kon-ferans›m›z›n esasta do¤ru-Komünist nite-likli miras›n› de¤il, reddedilmesi gerekenolumsuzluklar›n› s›rtlamaktad›r. Ne kadarkeskin karfl› ç›k›yor görünürse-görünsün, 1.Konferans›n bu olumsuz topra¤›ndan bes-lenerek eklektik-oportünist çizgiye evirilen1. MK’m›z›n hatalar›na sar›lmaktad›r. 1.Konferans›m›z›n temel hatas›, Mao’nun bi-limimize nitel katk›lar›n› anlamamas› vebunun içindir ki Maoizm’i reddetmesiydi.Konferans›m›z flöyle diyordu...

“Her ne kadar Engels, Stalin, Dimitrof,Enver Hoca ve Mao Ze Dung büyük ö¤ret-menler olmakla birlikte, teoriye yeni temel-de bir katk› yapmam›fllard›r”

Mao’nun nitel fark› yok anlay›fl›yla Par-tizan dergisi yukar›daki al›nt›da ki de¤er-lendirmelerin devam›d›r. Mao’ya “usta”

97

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 96: Sınıf Teorisi - Sayı 10

deyip “Maoizm” formülasyonunu sözdekabul ederek ayn› anlay›fl› sürdürmektiryapt›¤›. Böyle bir yönelimle 1. MK’sini(özü atlayarak sadece sonuçlar› itibariyle)yanl›fl çizgisine karfl› ç›kman›n köklü birde¤eri olamaz. 1976 Koordinasyon Komi-tesinin hatal› çizgisiyle sonuçlar üzerinesözde hesaplaflman›n köklü bir k›ymeti ola-maz. Çünkü; Koordinasyon Komitesi ve 1.MK’n›n savruluflunun, halk savafl› çizgisi-ne karfl› duruflun temelinde Maoizme ya-banc›laflma vard›r. 1. MK 7. toplant›s›ndabu aç›kça ifade edildi. “parti çizgimiz MaoZedung’un eserleri temelinde yükselmifltir(...) 1. Konferansta reddedilen anlay›fllarMao’nun eserlerinde mevcuttur (....) bu ya-z›lar›m›zda eklektik bir durum yaratmakta-d›r.” Do¤ru söylüyor. Partimizi yaratanMaoizmdi. 1. Konferans bu noktada bir k›-r›lmay› da temsil eder, zira o zaman “MaoZedung Düflüncesi” formülasyonun redde-dilmesinin nedeni de buydu. K›r›lma orta-yolcu merkezci eklektik bir çizgiye yol aç›-yordu, Mao savunuculu¤u güdüktü. Biryandan sözde Mao savunuculu¤u bir yan-dan da en temel nitelik katk›lar konular›ndakarfl› durufl. Stalin’in hatalar›n›n tekraredilmesi. Maoizm ile Stalin’in hatalar› ba¤-daflt›r›lamaz. Ba¤daflt›rma bir eklektizm ör-ne¤i ve asl›nda Maoizm’in utangaçça red-didir. Söz konusu eklektizm Partizan dergi-sinde de mevcuttur.

BPKD yani MLM, yeni-nitel bir evre-dir. Maoist nesil ve onun bir parças› olanpartimiz bu aflaman›n ürünüdür. Partizandergisi evrensel tarihi öneme sahip bu yeniç›k›fl noktas›na karfl›, kendili¤indenciliktedirenen muhafazakar mevzileniflte ç›kma-ma inad›d›r. Y›¤›naktaki temel hatas› bu-dur. Maoist bilimsel ç›k›fl› bizim nezdimiz-de “inkarc›l›k”la suçlamaktad›r. Bilim ken-disini elefltiriden muaf tutmaz. Kendisinede diyalekti¤i uygulamak durumundad›r.Bilimi elefltiriden-diyalektikten muaf tut-mayanlar, geliflmelere ba¤l› olarak, eskiye-ni-s›n›rlamalar vesilesiyle geçmiflte görül-mesi mümkün olmayan meseleleri pekalakavrayabilirler. Maoizme ulaflma, savun-

ma, uygulama çizgisi ve prati¤ini “Troç-kizm” olarak suçlayan muhafazakarl›k bil-melidir ki, Stalin ve Komünternin hatala-r›ndan kopulmadan Maoizme ç›k›lamaz.Ç›kamayan Partizan dergisi, Hocac› külfet-le yüklüdür. Enver Hoca da Maonun Stalinve Komünterne elefltirilerini Partizan gibireddetmekte, onlar›n hatalar›n› teorilefltir-mekteydi. Bu temelde Mao’yu “Marksizmedüflman” gösteren Hoca gibi Partizan der-gisi de do¤rudan Maonun flahs›na sald›rma-sa da, Maoizm’i savundu¤umuz için bizi“sonradan görme ve dönek” fleklinde de-¤erlendirmektedir. Enver Hoca daha aç›kdavran›yor. Maoizme aç›ktan bayrak kald›-r›yordu. Partizan dergisi ise Komüntern veStalin’in hatalar›n› savunurken bir yandanda Maoizm’i sözde savunmaktad›r. Yanido¤mato revizyonist anlay›fl eklektizm ileharmanlanmaktad›r.

Enver Hoca flöyle diyordu.

“Mao Ze Dung önderli¤indeki ÇKP ileStalin önderli¤indeki SBKP aras›ndaki çelifl-kiler, ÇKP ile Komüntern aras›ndaki çeliflki-ler, ilkeler üzerine, (....) çeliflmelerdir. Örne-¤in ÇKP MK, Komüntern’in Çin’de devri-min (....) hakk›ndaki tezlerini benimsemedi”(Emperyalizm ve Devrim Sf 348-349)

Tahrifatlar› bir yana, Enver Hoca do¤-mato-revizyonist görüfllerine Stalin ve Ko-münternin tali hatalar›n› da gerekçe yap-maktad›r. Onlar›n hatalar›n› savunmaktad›r.Bu tali hatalar› savunmada Partizan dergiside, Enver Hoca ile ortak durumdad›r. Ko-müntern ve Stalin, esasta (devrim aflamas›ve görevleri, köylülü¤ün rolü, gibi) EnverHoca’ n›n aksine Mao ile içerikte ayn› yö-nelime sahipti. Troçkist çizgiye karfl›yd›.Mao da biz de karfl›y›z. Devam edelim.Mao Stalin’e ne diyordu. “Çin’de yeni de-mokrasi meselesini tam anlamad›, iktidar›almam›za karfl› ç›kt›” (Yay›mlanmam›fl ya-z›lar Sf169) Stalin’in böyle yapmas›n›n se-bebi izledi¤i uluslar aras› ittifak siyasetiniher bir ülke için stratejik bir aflamaya dö-nüfltürmesiydi. Yeni demokrasi stratejisi

98

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 97: Sınıf Teorisi - Sayı 10

böylece buland›r›l›yor, “Burjuva demokra-sisi” yeni demokrasiye geçmeden mutlakizlenmesi gereken stratejik bir aflama ola-rak ele al›n›yordu (objektif olarak). Bunu,al›nt›y› verdi¤imiz yerde Mao ile diyalo¤içinde Kay fieng aç›kça flöyle ifade ediyor-du. “Yeni demokrasi üzerine, dünya komü-nist hareketi aç›s›ndan çok önemlidir. ‹s-panyol yoldafllara sordu¤umuzda kendileriiçin meselenin yeni demokrasiyi de¤il, bur-juva demokrasisini kurmak oldu¤unu söy-lediler. Kendi ülkelerinde, üç noktayla: or-duyla, köylük bölgelerdeki siyasi iktidarlailgilenmediler. Kendilerini tamamen Sov-yet d›fl politikas› ihtiyaçlar›na uyarlad›larve hiçbir fley baflaramad›lar” (Age Sf 169)

Çan Kay fiek’in diyalo¤daki bu sözleri-ni Mao flöyle noktal›yordu. “Bunlar CenDu Sio’nun politikalar›yd› (...) bu tamamenyanl›flt›r.”

“Bunlar ayn› zamanda ne siyasi iktidar›istiyor ne de köylülü¤ü seferber ediyorlar-d›. O s›rada Sovyetler Birli¤i onlara flöylededi. E¤er proletarya önderli¤ini kabul etti-rirseniz, ‹ngiltere ve Fransa buna karfl› ç›-kabilir ve bu Sovyetler Birli¤i’nin ç›karla-r›na uygun düflmez.” (Age S.f 169)

Kaçak davranmaya gerek yok, aç›k ola-l›m. Partizan dergisi, ne diyorsunuz? Bun-lar “mülteci görüfller” midir? Popülistçegeri duygular› okflayarak siyaset yapmak,evet makyavelist bir siyasettir, pragmatistfelsefenin siyasetidir, ekonomizmin cilve-sidir, ama Maoist siyaset de¤ildir. Bilimselyöntem ise hiç de¤ildir. Mao’nunda yukar›-da söyledi¤i gibi ‹spanya devriminin yenil-mesinde, Komüntern-Stalin ve Sovyetlerbirli¤inin rolü vard›. Yanl›fl direktifler ver-diler. Çin’e de vermifllerdi. Mao kabul et-medi, uygulamad›. Devrim bu hatalara ita-at etmemekle iyi yapt› ve Çin’de zafer ka-zand›. Do¤rular› savundu¤umuz için bizi“döneklikle” damgalayanlar, bu konulardaMao’ya ne diyecekler? Ak›ma karfl› yüzmecesareti gösterilmelidir. Partizan dergisi bu-nu yapam›yor. Mao ak›ma karfl› yüzmedeörnektir. Ve diyordu ki, “3. Enternasyonalin

da¤›lmas›ndan önce bile, biz 3. Enternas-yonalin emirlerine bile itaat etmiyorduk.(...) On y›l boyunca onlara hiç itaat etme-dik. (Age. S.f 170)

Maoizm’in rehberli¤inde bizde hatalaraitaat etmiyoruz. Partizan dergisi bundanötürü bizi “döneklikle” suçlamas›, Ma-oizm’in reddine baflka bir örnektir. Hatala-ra hürmet göstermeyece¤iz. Boyun e¤me-yece¤iz. Zay›fl›klar› elefltirmekten korkma-yaca¤›z. Bilimin böyle geliflece¤ini bilece-¤iz. Bu suç ise Mao gibi bu suçu ifllemeyedevam edece¤iz.

Proleter dünya devriminin bir üssü ola-rak Sovyetler birli¤inin korunmas›na du-yarl›l›k reddedilemez bir gereklilikti. Böy-le bir gereklilik, her parçada proletaryayakendi burjuvazisinin hesab›n› görmedekiesas rollerini unutturmaya götürülemez.ABD-‹ngiltere-Fransa ile 1946 Sovyet uz-laflmas›na (Taktik olarak anlafl›labilir)Mao’nun yaklafl›m› ö¤reticidir.

“Böyle bir uzlaflma, kapitalist dünya ül-keleri halklar›n›n ayn› flekilde davran›pkendi ülkelerinde uzlaflmalar›n› gerektir-mez.”

Oysa Komüntern ve Stalin uluslar aras›ittifak›n zarar görmemesi kayg›s›yla heryere uzlaflma telkin ediyorlard›. Kurtuluflsavafl› s›ras›nda Mao, Stalin için flöyle di-yordu. “Devrime h›z vermemizi istemedi”yani telkin edilen devrim de¤il, burjuva de-mokratik cumhuriyet siyasetidir. Yeni de-mokrasi genel program› de¤il, uluslar aras›Sovyet ittifak siyasetinin Çin’de bir stratejiolarak ele al›nmas› talimat›d›r. Bu talimat›Mao reddetti, bizde reddediyoruz. Elefltir-di, bizde ondan ö¤renerek elefltiriyoruz,elefltirece¤iz.

Çin’e Marksizm Lenizmi getiren ekimdevrimiydi. ÇKP, onun ürünüdür. Marks,Engels, Lenin, Stalin elbette proletaryan›nevrensel ö¤retmenleriydiler. Mao’da onlar-dan ö¤renerek, uygulayarak ve prati¤in or-taya ç›kard›¤› sorunlar› çözüp yeni katk›-larla gelifltirerek ilerleme çizgisindeydi.Yeni Demokratik Devrim, Yeni Demokrasi,

99

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 98: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Sosyalizm ve di¤er konulardaki nitel ilerle-me, geleneksel mülkiyet, geleneksel fikir-lerden t›pk› Marks ve Lenin ve metotlar›gibi köklü kopufltu. Ne Yeni Demokrasi, nede Sosyalizm kutsanan-mutlaklaflt›r›lanfleyler de¤ildir. Tarihsel zorunlu görevlerdi.Amaç Komünizmdi. Bu perspektifle “yenidemokrasi”yi sa¤lamlaflt›rman›n ötesinegeçmeyen burjuva demokratik ideallerle s›-n›rl› burjuva devrimcili¤i deflifre edildi.Sosyalizme gitmeyen, komünizme yürü-meyen toprak reformunu her fley zannedenburjuva çerçeveyi sonuna kadar yaflatmayakendilerine hasredenlerin sözde bilimselli-¤i ancak dinsel olmay› hak ediyordu. De-mokratik Devrim’den sonra derhal sosya-lizme yürüme, proletarya iktidar› alt›ndadevrimi devam ettirme konusunda eriflilenyeni-nitel teorik aflama, Komünist partisi-devlet iktidar› içinde kapitalist yola koyul-mufl yeni burjuvay› rahats›z etti. ‹leri git-mek istemeyen geçmiflin bu devrimci de-mokratlar›, geçmiflte de komünist de¤il,saflara komünist ideolojiyle kat›lmam›fl,burjuva toplum özlemleriyle yer alm›fl vesosyalizme, komünizme yürüyüfle engel ol-maya çal›flan gerici rolleriyle sahneye ç›k-m›fllard›. Mao’nun Yeni demokratik devrimteorisi ve stratejisi de bilimimizde yeni-ni-tel evrensel önemde bir ilerlemeydi. YeniDemokratik devrim-Yeni demokratik ‹kti-sat, kendi bafl›na ba¤›ms›z de¤il, sosyaliz-me yürüyüflte zorunlu-aflamal› bir diyalek-tik iliflki içinde ele al›nd›. Yeni DemokratikDevrim’in iktisadi-siyasi politikas› ile HalkSavafl› Stratejisi aras›nda da do¤rudan biriliflki vard›r. ‹lgisiz ve her biri kendi bafl›naö¤eler de¤ildir. Hepsi icra edildikleri tarih-sel koflullarda da dünya devriminin, onunKomünizm amac›n›n hizmetindeydiler. ‹tti-faklar (Cephe) politikas› da öyle. Öyle ol-masayd›, Komüntern-Stalin ve Dimitrof’unda hatalar›n›n rol oynad›klar› ve ‹spanya-‹talya-Yunanistan partilerinin yapt›klar› gi-bi, yeni demokrasiyi yads›yan ve burjuvademokrasisini mutlak-zorunlu stratejik biraflama olarak kabul edip yenilgiye yol açanhata afl›lamazd›. DHD-DH‹-Halk Savafl›

konular› da bunlarla iliflkili Cephe-ittifaklarkonusundaki Maoist görüfllerin muhtevas›da evrensel yeni nitel bir aflamay› temsileder.

PART‹ZAN DERG‹S‹ VE

BPKD

Partizan dergisi bilimimizin BPKD ileulaflt›¤› yeni nitel ç›k›fl noktas›n› kavrama-maktad›r. Böylece, asl›nda BPKD’nin ger-çek mahiyetini de yeterince bilince ç›kara-mam›fl oldu¤unu da gösteriyor. Olabilir.Ama devrimci teoride muhafazakarl›k,bunlar›n giderilmesine hiç mi ama hiçbirolumlu katk› sunmayaca¤› gibi, daha geripozisyonlara sürüklemeyi de kaç›n›lmazhale getirir. Dolay›s›yla, muhafazakarl›k vekibirlikten uzak durarak ö¤renmeye çal›fl-mak, her zaman için en devrimci yoldur.Ö¤renmemek için ç›k›fl noktam›z ise yineher zamanki gibi proletaryan›n ö¤retmenle-ri olmal›. O halde birlikte kulak verelim:

Marks 1871 tarihinde Kugelman’aonun Paris Komün’ünü herhangi bir güncelgeliflmeyle bir tutarak tarihsel önemini yad-s›yan anlay›fl›n› elefltiren bir mektupta flöy-le diyordu: “13 Haziran 1849 vb. küçükburjuva gösterilerini, Paris’teki güncel sa-vafl›mla karfl›laflt›rman› hiç anlam›yorum....

Paris taraf›ndan verilen kavga sayesindeiflçi s›n›f›n›n kapitalist s›n›f ve kapitalistdevlete karfl› savafl›m› yeni bir evreye gir-mifltir. Bu kavgan›n sonucu ne olursa olsunevrensel tarihi önem tafl›yan yeni bir ç›k›flnoktas› elde etmifl oluyoruz”

Marks’tan sonra, Ekim devrimi-Leni-nizm yeni-nitel bir evre ve ç›k›flt›. BPKDMaoizm’le evrensel tarihi önem tafl›yan ye-ni bir ç›k›fl noktas›yd›. Yeni bir aflamayd›.Partizan dergisinin bilinci bu de¤ildir. Ken-dili¤indencidir.

Bir örnek verelim. Mustafa SuphiTKP’si döneminde bilimimiz, MLM afla-mas›na ulaflamam›flt›. Yani o dönem bilin-di¤i gibi BPKD’mi söz konusu de¤ildi, ya-flanmam›flt›. Bilimimiz Leninizm aflama-

100

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 99: Sınıf Teorisi - Sayı 10

s›ndayd›. Ve Mustafa Suphi TKP’si de Le-ninizm’in yani Ekim Devrimi’nin evrensel-nitel derslerinin ürünüydü. O zaman niyeMaoizm seviyesine ç›kamam›flt› diye suç-lanamaz ve bundan ötürü elefltirilemez. An-cak, BPKD ile enternasyonal proletaryan›nevrensel ö¤retisi baflka nitel yeni bir afla-maya yükseldi. MLM’ye ulaflt›. Yeni MLMpartiler bunun ürünü olarak ortaya ç›kt›lar.Ulafl›lan bu yeni ç›k›fl evresiyle bütünlefl-meyip, bilimi eski seviyede tekrar edenlerebu gün MLM diyemeyiz. Mustafa Suphiyaflad›¤› dönem gere¤ini yapt›. ML idi. Or-taya ç›kmam›fl PBKD’nin do¤al olarak g›-yaptan bilinmesi imkans›z seviyesini yaka-layamazd›. Kimse o dönemler yakalayama-d›. Bunun için hiç kimse suçlanamaz, suç-lamad›k. Ama ondan seksen y›l› aflk›n birzaman sonra bile ve Büyük Proleter KültürDevriminin evrensel tarihi dersleri orta-m›nda, Mustafa Suphi seviyesinde kalmakkomünist olmaya yetmez. Bilimimizinikinci kilometre tafl› Leninizm aflamas›n›tekrarla yetinmek, komünist olmaya yet-mez. Partizan dergisi sadece bu yetmezlikdüzeyini de¤il, hatta o aflamadan da k›r›l-malarla uzaklaflan çizgi hatalar›ndan muz-dariptir. Bilimimizin, Marksizm LeninizmMaoizm gibi 3 bafll›ca aflamas›n› ve MLMgibi ulafl›lm›fl 3. nitel doru¤unu görmemek-te inat eden Partizan dergisi, her bir dönem-deki Komünist Parti’lerin geliflme seviyele-rinin, nitel farkl› aflamalar›n› ayn› göstermemarifetinden vazgeçmelidir. Bize bilimimi-zin geçmiflinden “piflmanl›k” duyma yafta-s› asan Partizan dergisi bu tutumuyla Ma-oizm’e tövbeyi dillendiriyor. Bu kötü dil-lendirifle iliflkin ünlü tezini aktarmakta fay-da var.

“Kaypakkaya’n›n kurdu¤u TKP/ML ileMustafa Suphi TKP’si aras›nda nitel birfark yok. (...) nitel fark koymak bir önceki-nin komünist olmad›¤› anlam›na gelir”(Partizan 51 Sf 46)

‹tiraf edilen fludur: BPKD bilimimizdeyeni nitel bir aflama de¤ildir. Yeni nitel biraflama görmek, bilimimizin eski seviyeleri-ni Komünist görmemek anlam›na gelir. Bu

bilimsel de¤il, tarihi yozlaflt›rmaya hizmeteder. Ekim devriminin ürünü olan o parti-lerle, BPKD’nin eseri olan partiler biribiri-lerinden elbette kopuk de¤illerdir. Ancak,sadece birbirilerinin kaba tekrar›ndan daibaret de¤illerdir. Nitel düzeyde ileriye git-meyi de temsil ederler. (Bilimin geliflmeaflamalar›na ba¤l› olarak) “Nitel fark konu-lamaz-ayn›d›rlar” anlay›fl› tam bir kaba ev-rimcilik ve kaba mekanizm flaheseri (!) dir.Partizan dergisinin yapt›¤› TKP(ML)’ninBPKD’nin ürünü oldu¤u gerçe¤inin reddi-dir. Kaypakkaya çizgisi, BPKD’nin yaniMLM’nin ürünüydü. MLM’nin evrenselderslerinin Türkiye Kuzey Kürdistan co¤-rafyas›na uygulanmas› ve devrimimizin ön-der çizgisinin tesisiydi. Koordinasyon Ko-mitesi ve 1. MK’n›n ekletik çizgisi gibi,Partizan dergisi de, MLM’den kopuk-BPKD’den azade bir Kaypakkaya güzerga-h› resmi çiziyorlar. Bu tamam›yla yanl›flt›r.“Hareketimizin BPKD’nin ürünü oldu¤ubelirtilmeli” diyen Yoldafl Kaypakkaya’n›nsadece ismi de¤il, onu yaratan bu içeri¤inkavranmas› flartt›r. Enternasyonal proletar-yan›n dünya çap›ndaki komünizm mücade-lesinde BPKD yeni nitel bir aflamad›r. VeTKP(ML)’de bu aflaman›n ürünüdür. Dola-y›s›yla TKP(ML) Türkiye-Kuzey Kürdis-tan devrim tarihinden Komünist hareketinsadece kaba bir devam› de¤il, yeni-nitel bir盤›rd›r. Hem bilimimizdeki nitel geliflmeseviyesi ile bütünleflmek ve hem de geçmiflhatalardan köklü kopufl aç›s›ndan bu, böy-ledir. Ki hatalardan kopufl MLM ile bütün-leflme sayesinde olmufltur. Mustafa SuphiTKP’sini Ekim devrimi yaratm›flt›. MustafaSuphi TKP’sinin niteli¤i Komünistti. (Ha-talar› vard› ve bunlar› yaz›m›z›n baflka birbölümünde ele alaca¤›z. Kaypakkayac› ge-liflme temeline dayanmay›p bu hatalar› ak-layan Partizan dergisinin durumunu ayr›cagöstermeye çal›flaca¤›z) Partizan dergisi,yaflayan-canl›-geliflen proletarya biliminidonduruyor. Din derecesine düflürüyor.Kaypakkaya’n›n BPKD’nin ürünü olarakkurucu önderli¤ini yapt›¤› TKP(ML) Mus-tafa Suphi TKP’sinin Komünist miras›n›

101

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 100: Sınıf Teorisi - Sayı 10

savundu. BPKD sayesinde onuyeni bir aflamaya ulaflt›rd›.BPKD’ne ra¤men bu yeni afla-maya ç›kmasayd›, eskinin kababir tekrar›ndan ibaret olsayd›aç›k söylüyoruz Komünist ola-mazd›. Partizan dergisine göreBPKD mi hiçte çok fley de¤ildir.Zira, partimizin do¤uflundaBPKD’nin tayin edici rolünüreddetmesi, onu s›radan bir me-sele gibi göstermesi baflka neyianlat›r ki? Daha önceki yay›n or-ganlar›m›zdaki dizi yaz›lar›m›z-da Partizan dergisinden al›nt›lar-la meseleleri ele alm›flt›k. Parti-zan dergisinin “‹brahim’denMehmet’e” bafll›kl› yaz›s›ndakiasl›nda geriye gidiflten de ibaretolmayan bilimimizin eski seviye-sini de k›ran yönelimini elefltir-mifltik. Partizan dergisi, damga-lamalar› bir kenara b›rak›p bukonular üzerinde kafa yormal›-

d›r. Duygular› pragmatistçe ok-flama “marifeti” devrimin sorun-lar›n› halletmiyor, edemez de.Bunu, görmelisiniz.

Komünist partisinin objektiftemeli proletarya s›n›f›d›r. Prole-tarya olmasayd› komünist partisiolmazd›. Fakat proletarya parti-leri kendili¤inden do¤maz. KPbilinçli bir organizmad›r. Bu or-ganizma, baflta Maoist ideolojiktemel olmak üzere, Marksist Le-

ninist Maoist genel siyasal çizgive program d›fl›nda ortaya ç›ka-mazlar. MLM donan›m› ifadeeden her Komünist partisinin bubafll›ca bileflenlerine proletarya-n›n kendili¤inden mücadelesiiçerisinden eriflilemez. Partizandergisi çizgisine göre ise eriflile-bilir. Ona göre 15-16 Haziran ifl-çi s›n›f›m›z›n kendili¤indencili¤iaflmayan flanl› mücadelesi parti-nin yarat›lmas›nda “tayin edici”faktördü. Kaypakkaya güzerga-h›na BPKD ile de¤il, bu kendili-¤indenci mücadele ile ulafl›ld›.Bunlar› daha önceki yaz›lar›m›z-da al›nt›lar vererek ele alm›flt›k.Partizan dergisi bu ideolojik si-yasi meselelerle di¤erleri gibi ce-belleflmedi. Onlar› sessizce ge-çifltirirken bol miktarda küfüredebiyat› ile idare etti. Küfürleu¤raflacak zaman›m›z yok.

Partizan dergisi ekonomist-kendili¤endenci sapmay› düzelt-mek, özelefltiriyle köklü aflmakgörevini üstlenmiyor. Aksine2003 Eylül-Ekim tarihli 51. say›-s›nda ayn› sapmada devam bay-ra¤› kald›r›yor. Marksizm’in ç›-k›fl›na iliflkin bu say›da söylenen-ler tam da bu kendili¤endencili¤ek›skançl›kla sar›lma durumudur.Diyorlar ki:

“Proletarya ile burjuvazinin,ezenler ile ezilenler aras›ndakiantagonist çeliflmenin ve kapita-list üretimdeki anarflinin bir sonuolarak ortaya ç›km›flt›r. (...)Marks ve Engels (....) burjuvaziile iflçi s›n›f› aras›ndaki uzlaflmazkarfl›tl›¤›n, yani s›n›f mücadele-sinin bir ürünü olarak ortaya ç›k-t›lar” (Pzn 51 sf. 47)

Ne “flahane” teoriler de¤ilmi? Proletarya burjuvazi aras›n-daki çeliflki kendili¤inden Mark-

102

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Partizan dergisi ekonomist-kendili¤enden-ci sapmay› düzeltmek, özelefltiriyle köklü afl-mak görevini üstlenmiyor. Aksine 2003 Eylül-Ekim tarihli 51. say›s›nda ayn› sapmada de-vam bayra¤› kald›r›yor. Marksizm’in ç›k›fl›nailiflkin bu say›da söylenenler tam da bu kendi-li¤endencili¤e k›skançl›kla sar›lma durumudur

Page 101: Sınıf Teorisi - Sayı 10

sizmi ç›kar›yor. 15-16 Haziran Kendili¤in-den ‹brahim’ler ç›kar›yor. Böyle ne bilimne de onun rehberlik etti¤i devrimci komü-nist bilinç ç›kmaz. Marksizm “usta beyin”lerin toplumsal koflullara ra¤men k›ymetikendinden menkul “deha” lar›n›n elbettekeyfi bir icatlar› de¤ildir. ‹nsan bilincinintoplumsal koflullarla iliflkisini idealistlerreddederler. Marksizm s›n›f mücadelesininyine kendili¤indenci bir sonucu de¤ildir.S›n›f mücadelesini ve burjuvazi proletaryaçeliflmesini Marksistler keflfetmediler. Bu-nu onlardan önce söyleyenler vard›. Komü-nist ideoloji Marks ve Engelsin de manifes-toda ifade ettikleri gibi, ne toplumsal pra-tikten soyut, ne de deha beyinlerin kendin-den menkul bir sonucu de¤ildi. Gözlerininönünde cereyan eden gerçek hareketti. Buhareketin kendili¤inden sonucu da de¤ildi.Hareketin Bilinçli analizi ve senteziydi. S›-n›f mücadelesinin objektif kanunlar›n›nkavranmas› bilinçli müdahale ile denetimalt›na al›nmas› ve proletarya diktatörlü¤üve komünizme gidifl bilimsel kavray›fl›yd›.Yani Partizan dergisi gibi bir kendili¤in-dencilik meyvesi de¤ildi. Marksist bilinceproletarya burjuvazinin kendili¤inden mü-cadelesi çerçevesi ile kendili¤inden ç›k›l-maz. Bunu yaz›m›z›n birinci bölümündeanlatmaya çal›flm›flt›k. Daha önceki diziyaz›lar›m›zda da ›srarla gösterme çabas›içerisinde olmufltuk. Partizan dergisi anla-mamakta ›srar ediyor. Enternasyonal prole-taryan›n ortak evrensel rehber ideolojisi-bi-limi-teorisi Marksizm Leninizm’e ulaflm›flolmam›za yol açan BPKD’ni bir “d›fl olgu”,bir “Çin ifli” telakki etmeye devam ediyor.dolay›s›yla “‹ç çeliflkiler tayin edicidir” ge-rekçesiyle partimizin kuruluflunda KültürDevrimi de¤il 15-16 Haziran kendili¤indeniflçi hareketi tayin edici faktördür diyor.Marksizm’in do¤uflunu ele al›flta yukar›yaald›¤›m›z Partizan al›nt›s›nda da görülebi-lece¤i gibi, kavram düzeyinde bilgiye-te-oriye kendili¤inden mücadele çerçevesindeulafl›labilece¤i hükmünü veriyor. Yanl›fl!Proletarya enternasyonal bir s›n›ft›r. Prole-tarya dünya devrimi onun ortak görevi, ko-

münizm onun dünya çap›ndaki ortak müca-delesinin nihai amac›d›r. Marksizm Leni-nizm Maoizm hangi parçada olursa olsunproletaryan›n “d›fl” de¤il ortak ideolojik te-meldir. Her halkada somut koflullardakifarkl›l›klara daha önce iflaret etmifltik. Buaç›dan sadece biçimde ayr›l›klar gösterengörevleri evrensel ö¤retinin rehber ve pro-leter enternasyonal içeri¤ini yads›madan veher yerde görevleri dünya devriminin hiz-metinde do¤ru ele almam›z› gerektirir.Ekim, Çin ve BPKD’nin dersleri evrensel-dir. Proletaryan›n teorisi evrenseldir. Öy-leyse bu evrensel ö¤reti hiçbir yerde prole-tarya için bir d›fl olgu de¤ildir. Hiçbir yerdeMarksizm Leninizm Maoizm flimdi de¤il,yar›na ertelenecek bir mesele de¤ildir. Kül-tür devrimi, Marksizm- Leninizm-Ma-oizm’dir. Kültür devrimi, yani Maoizm herbir durum ve zamanda rehberdir. fiimdi za-man› de¤il, gelince düflünebiliriz fleklindeele al›namaz. Bugünden her bir fleye her birgöreve, BPKD yani Maoizm önderlik et-mezse komünizme ç›k›lmaz. Deng Sia Pingniye burjuva devrim aflamas›na çak›l›p kal-d›? Çünkü ona komünizm ö¤retisi de¤ilburjuva ideolojisi rehberlik ediyordu. Bu-gün bize kültür devrimi laz›m de¤il dersek,burjuva devrimcili¤i aflamay›z. Yeni de-mokratik devrime de sosyalizme de gide-meyiz. Ki bizim yetinece¤imiz hedef yenidemokrasi ve sosyalizm de de¤ildir. Komü-nizme gitmek istiyoruz. Komünizme git-mek için bugünden ve her fleye BPKD reh-berlik etmelidir. Bugünden Komünist hare-ket ancak bu rehberlikle yani Maoizm’leinfla edilebilir. Aksi halde komünist strate-jik devrimcilik terk edilmifl, konjoktürelburjuva devrimcilikle yetinilmifl olur. Parti-zan dergisi bu meseleleri anlamamaktad›r.Parti tarihimizde 1.MK’s›n›n sistemlefltir-di¤i ve BPKD’ni evrensel görmeyen sade-ce bir “Çin” özgüllü¤ü ve sadece ancakbelli koflullarda “geçerlidir” fleklinde sunanyaklafl›mla hareket etmektedir. 9. Toplant›-s›nda 1. MK’s› flöyle diyordu:

“Mesela Çin’in özgül flartlar›n›n ürünüolan, Çindeki geliflti¤i flekliyle BPKD’nin

103

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 102: Sınıf Teorisi - Sayı 10

evrensel bir ilke imifl gibi ortaya koymakteorik do¤ma yaratmakt›r.” Partinin kurulu-flunun ideolojik temeline bu karfl› koyufldo¤al olarak Maoizm’i reddetti. Sol ve sa¤savrulufllar Maoizm’in reddi temelinde ce-reyan etti. 1. MK’s›n›n sa¤ ve sol siyasetle-rine itiraz ederken bile, Partizan dergisionun ideolojik temellerimize meydan oku-yan yönelimini paylaflmaktad›r. Böyle ol-maz, olmamal›d›r. BPKD’mi “bir özgülflartlar” meselesi de¤ildir. “Bir özel koflul-lar ilkesi” de¤ildir. Evrensel ve her durum-da yürüyüflümüze yön vermesi gerekenproletaryan›n rehber ideolojisidir. YaniMarksizm Leninizm Maoizm’dir. Parti tari-himizde, 1-2. MK- Konferans-DABK-son-ras› önderliklerin bu konudaki k›r›lmalar›-na MKP kongresi Maoist bir neflter vurdu.Silahl› mücadele, Halk Savafl› bu ideolojiktemele oturtulamazsa Maoist yönelim tem-sil edilemez.

Devam edece¤iz. Maoist parti, iki çizgimücadelesi ve Partizan dergisi üzerinde du-raca¤›z. Partizan dergisinin yanl›fl çizgisi-nin toplumsal ve parti tarihimizdeki kökle-ri, partizan dergisinin eklektik oportünistenternasyonal çizgisini ve di¤er baflka me-seleleri ele alaca¤›z. Partimizin ismi, HalkSavafl›, kitle çizgisi gibi meseleler üzerindede duraca¤›z.

104

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 103: Sınıf Teorisi - Sayı 10

20 Ekim 2000 Ölüm Orucu(ÖO) direniflinin 4. y›l›n› ge-ride b›rakt›k. Bu eylem herne kadar taktik bir yenilgiyle(kazan›lm›fl haklar›n birço-

¤unun kaybedilmesi ve ileri sürülen talep-lerin esas›n›n elde edilmemesi bak›m›n-dan) sonuçlanm›fl olsa da ancak ideolojik-politik durufl ve özellikleri (ilkler) bak›-m›ndan oldukça büyük-tarihi zaferlere detan›kl›k yapt›. fiüphesiz ki bu tarihi direniflkendisine iliflkin çok çeflitli yorum ve elefl-tirileri de beraberinde getirdi. Çokça yaz›-l›p çizildi. Daha da yaz›lacak. Düflman dadostta kendi s›n›f penceresinden saptama-lar yapt›. Kald›ki direnifl üzerine yap›lande¤erlendirmeler-tart›flmalar sadece ülke-mizdeki s›n›f ve ak›mlarla s›n›rl› kalmad›.Ülke s›n›rlar›n› aflarak dünyaya taflt›. Tafl-mamas›n›n da mümkünat› yoktu. Direnifl

üzerine ama yanl›fl ama do¤ru politikaylailgilenen herkes konuflup yorum yapt›. El-bette bunu, direniflin politik etki gücününbüyüklü¤ü yaratt›. Bilinirki bu uzun sürelitarihi direnifl diyalektik ba¤r›nda büyük

bir direnifle daha tan›kl›k etti. ‹flte bu, dire-niflin politik nüfuz alan›n› daha da yayg›n-laflt›r›p geniflletti. Bu, 19-22 Aral›k aras›günlerde 28 flehit, yüzlerce yaral›n›n kanla-r›yla yaratt›¤› destans› kahramanl›k direni-fliydi. Bu, söz konusu tarihi sürecin kanlayaz›lmas›n›n ikinci dönüm noktas›yd›.

Dünya halklar› ve devrim tarihi bu den-li uzun süreli ve özellikleri bak›m›ndan ol-dukça genifl ve büyük olan bir ölüm orucudirenifline ilk kez tan›kl›k ediyordu-etti.Evet bir 1996 ölüm orucu eylemi gibi ta-lepleri bak›m›ndan istenen hedefe ulafl›pzaferle sonuçlanmad›. Ancak tarihi haf›za-s›n› yoklayanlar iyi hat›rlar ki bu eylem ve

105

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

T‹KB, ‹flledi¤i“Bölücülük” Suçunu

Baflkalar›na YükleyerekTemize Ç›kamaz!

Bu yaz›m›zla bir yanda H. Selim Açan’n›n Radikal gazetesinden UfukÇizgisine uzanan röportajlar zinciriyle ortaya att›¤› yalan, iftira ve dema-gojileri deflifre etmek iken öte yanda ise baflta HSA olmak kayd›yla T‹KBve onunla ayn› çizgide olan kendi hatal› yanlar›n› göstermek için aynatutmakt›r. Dolay›s›yla yapaca¤›m›z elefltiriler herfleye ra¤men bu dostla-r›m›z›n devrimci kalmas› için gösterdi¤imiz çaba olarak alg›lanmal›d›r

Page 104: Sınıf Teorisi - Sayı 10

o sürecin bir sonucu olan 19 Aral›k direni-fli dünya çap›nda halklar›m›z›n dima¤›naunutumayaca¤› çok çeflitli ve etkili ilkleri

yazd›rd›. ‹ster dost ister düflman olsun herkesim bilir ki Ekim ÖO direniflimiz halkla-r›m›z›n devrim tarihine birden fazlailk(ler)i yazd›rd›. Hiç flüphesizki bu ilkle-

rin ve büyük tarihin yarat›lmas›n›n birin-ci derecedeki faktörü ÖO direnifliyken ikin-ci derecede ise 19 Aral›k Kahramanl›k dire-niflidir.

K›sacas›, bir kez daha belirtmemiz gere-kirse Ölüm Orucu eylemimiz taktik yenil-giyle sonuçland›. Ancak politik-ideolojiksonuçlar› bak›m›ndan halklar›m›z ve dev-rimci hareketin tarihine çok önemli diyebi-lece¤imiz ilk(ler) ve kazan›mlar›n yaz›l-

mas›na da tan›kl›k etti. Direniflin bu bo-yutunu görmeden bir de¤erlendirme yap-maya kalk›flmak do¤ru ve bilimsel tutumolmayacakt›r. Baflar›s›zl›k deyip o büyükeylemin olumluluklar›n› bir ç›rp›dan göz-den ç›kar›p inkardan gelemeyiz. Sonuç“baflar›s›zd›r” deyip o önemli tarihi sürecibir ç›rp›da kenara atamay›z. Neden-sonuçdiyalekti¤i içerisinde çok yönlü yaklaflma-l›y›z. Tersi, tarihi inkarc›l›k ve tarihi de¤er-lere gölge düflürmek ve ihanet etmektenbaflka bir prati¤e hizmet etmez.

Hemence belirtelim ki konumuz, bu ta-rihi direnifli detaylar›yla (tarihçesi, nedenve sonuçlar›) ele al›p irdelemek veya anlat-mak de¤il. Hat›rlanaca¤› gibi bu sürece ilifl-kin daha önce özlü bir flekilde yap›lan mu-hasebe dergimizin sayfalar›nda da yeriniald›. Dolay›s›yla sürece iliflkin geçmiflteyapt›¤›m›z analizimiz bugün de geçerlidir.Tekrarlamak gerekirse, sözkonusu süreceiliflkin yap›lan özlü muhasebe hakk›nda bil-gi edinmek isteyenler Maoist Komünistle-rin kamuoyuna sundu¤u; “ ... Bu Tarih Bi-zim” adl› belge (Kardelen Y›y›nc›l›k) vedergimizin 2. say›s›n› okuyabilirler.

Öyleyse neden böyle bir yaz› kaleme al-d›k? Efldeyiflle böyle bir yaz›n›n yaz›lma-s›ndaki amaç ne olabilir? Bu, bafll›ktan daanlafl›laca¤› gibi ÖO direnifli boyunca ba-

zan fazla bazan az “bölücü” durufluyla dire-niflin sekteye u¤ramas›nda pay sahibi olan;yalan ve demagoji üzerine siyaset yapmay›,dahas› sa¤ uzlaflmac› çizgisini “düflmanladiplomasi yap›l›r” k›l›f› alt›nda gizlemeyibir erdem sayan devrimci ama oportünistküçük burjuva bir hareketin elefltirisi ola-cakt›r. Üstelik elefltirisini yapaca¤›m›z ha-reket ve çizgi sahipleri, Ekim ÖO direnifli-ne belli bir tarihi kesitten sonra (19 Aral›k)sürüklenme fleklinde de olsa kat›lan ve ay-n› zamanda 19 Aral›k süreci boyunca dev-rimci bir durufl sergileyen harekettir. Eleflti-rilerimizin muhatab› T‹KB, H. Selim Açanve onlar›n yalan ve iftiralar›na çanak tutanAl›nteri ve devamc›s› Ufuk Çizgisi adl› ga-zetelerdir.

Tarihi bilincini canl› tutanlar hat›rlaya-ca¤› gibi sözkonusu hareketin, hapishanedireniflleri karfl›s›ndaki bölücü durufllar› sa-dece 2000 Ölüm Orucu direnifliyle s›n›rl›de¤il. Bu hareketin belirgin bir flekilde d›-flavuran bölücülü¤ünün tarihi 1996 ÖO’nakadar dayanmaktad›r. Bu de¤erlendirme-mizi yeni de¤il daha önce gerek 96 ÖO sü-recini de¤erlendirirken, gerekse de¤iflik ya-z›lar›m›zda belgeleriyle ortaya koymufltuk.Elefltirilerimiz içerisinde 2000 Ölüm Oru-cu’nun bafllamas›na iliflkin yap›lan dema-goji ve yalanlar›n (Radikal gazetesiyle

yapt›¤› röportaj) yan›t› da yer almaktayd›.

Gerçe¤i söylemek gerekirse gelinenaflamada ad› geçen hareketi ve söyledikleri-ni gündemimize al›p tart›flmay› gereksizbulmaktay›z. Fakat söz konusu hareketyapt›¤› yalan ve demagojilerle had s›n›r›n›aflt›. ‹fli z›vanadan ç›kard›. ‹fli ideolojik mü-cadele yürütüyorum ad› alt›nda bin bir tür-lü yalan ve komplo teorileri üretmeye ka-dar götürdü. 20 Ekim Ölüm Orucu direniflidenilince her gün yeni yeni yalanlar üret-meye bafllad›. Dostça elefltirilerini ve elefl-tirilmemizi sayg›yla karfl›lar›z. Dostça elefl-tirilerin bizi gelifltirece¤inin de bilincinde-yiz. Bugüne kadar buna çok büyük bir de-¤er de verdik. Buna, tarihimiz tan›kt›r. Ta-rihi muhasebede ortaya koyduklar›m›z bu-

106

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 105: Sınıf Teorisi - Sayı 10

nun canl› tan›¤›d›r. Ama “elefltiriler” yalan-dedikodu, dahas› komplo teorileri üzerin-den infla edilirse, bunu da hofl karfl›lamam›-z› kimse bizden beklemesin. Çünkü söyle-nenler, ortaya at›lan iddialar öylesine es ge-çilecek küçük ve basit fleyler de¤il.

Bilinmelidir ki dostlu¤un en temel kri-teri birbirinin haklar›n› gözetmek ve s›n›r-lar›n› aflmamak demektir. E¤er bir hareketkendi dostlar›n› elefltiri yap›yorum ad› al-t›nda had s›n›r›n› aflarsa, yani bu elefltirileriyalan-demagoji ve iftirayla örüyorsa, o du-rumda sözkonusu dost güç sadece ideolojikbak›mdan de¤il siyasi bak›mdan da “dibevuruflu” yafl›yor demektir. Yaz›m›z›n ak›fl›içerisinde ortaya koyaca¤›m›z gibi T‹KBve Selim Açan elefltiri s›n›rlar›n› aflt›. Hemde fazlas›yla! ‹fl, sadece basit kuramsal bir-iki yalanla s›n›rl› kalmad›: “Devlet anlafl-mak istiyordu ama onlar anlaflm›yordu” di-yerek aç›ktan yalan söyledi. Bununladakalmad›. 19 Aral›k katliam›n›n esas sorum-lulu¤unu MKP ile DHKP-C’ye yükleyerekkarfl›-devrimin ifline yarayan ajitasyon vepropagandaya giriflti. Geçmiflteki “sol”söylemlerini üstlenmek yerine bunu MKPve DHKP/C’nin üzerine atma pervas›zl›¤›-n› gösterdi. 360 derecelik sa¤ bir manev-rayla inkara kalk›flt›. Dahas› da dört y›ld›rÖlüm Orucu direnifline yönelik yalan söy-leme ve karaçalmaya doymad›. Gelinenaflamada ise iyice zivanadan ç›k›p pervas›zbir flekilde “19 Aral›k bask›n›nda MKP veDHKP-C’nin haberi vard› ama kimseyesöylemediler,” iftiras›na baflvurdu.

K›sacas›, ufuksuzluk ve umutsuzluk te-orisini yapmakta olan yar›-Troçkist “UfukÇizgisi” gazetesi ve onun H. Selim Açan’la(HSA) yapt›¤› son röportaj ve de¤erlendir-meler, yan›t vermemiz için barda¤› tafl›ranson damla oldu.

‹deolojik, politik ve örgütsel aç›dan “di-be vurmufl” bir hareket kendisini nas›l va-retmeye çal›fl›r? Onun için iki yol vard›r: yamevcut hatal› politik çizgisini tüm boyutla-r›yla sorgulay›p aya¤a kalkacak ya da ken-di hatalar›nda ›srar etmeyi sürdürecek.

Bunlardan birinci yol devrimci yol ikenikinci yol ise hiç kuflkusuz gerici ve yanl›flyoldur. ‹kinci yolda ›srar edenlerin sonuyoktur. Onlar›n gidecekleri son nokta yakendilerini tümden tasfiye etmek olacak yada siyasi olarak reformist-tasfiyeci limanademirlemek olacakt›r. Bu gibilerin geçmifl,hem de yak›n örnekleri (Dev-yol’dan Kur-tulufl’a, TKEP’ten TDKP’ye kadar) çoktur.Elbette ki bu oportünistleri batakl›¤a sürük-leyen ana doku o harekete yön veren genelideolojik-siyasi çizgileridir. Bir baflka söy-lemle kendi hatal› politik çizgilerini ve ta-rihlerini MLM bilimin terazisine vurma-makt›r. Bu tür hareketler yer yer de olsa,yani hatalar›na iliflkin bir söz etmifllerse bu-nun da esas nedenini kendi ideolojik-poli-tik veya taktik çizgisinde aramak yerined›flar›ya ba¤lam›fllard›r. Hatalar›n›n esasnedeni olarak her halükarda kendi d›fl›nda-ki güçleri görür ve onun üzerinden siyasetyapmaya çal›fl›r. Yaz›m›z›n muhatab› T‹KBde bu ikinci yolda yürümekte ›srar edendevrimci örgüt ve partilerden birisidir.“Devrimci hareketin dibe vuruflundan” sö-zediyor, ama kendisini buna katm›yor. Bu“dibe vurufl” tespitini baflta kendisi içinyapm›fl olsayd› daha do¤ru-bilimsel olurdu.Ancak o zaman geliflirdi. Kendisine hiç do-kunmuyor. Burnundan k›l ald›rm›yor. Bur-nundan k›l ald›rmad›¤› gibi baflka örgütlereyalan ve iftira atmay› erdem sayarak kendi-sini ayakta tutmaya çal›fl›yor. “UÇ” gazete-sine yans›yan karamsar ve umutsuz ruh ha-lidir. fiimdiden söyleyelim: T‹KB, UÇ ga-zetesi ve HSA izledikleri bu yanl›fl ve gerisiyaset tarz›yla do¤ru mecraya de¤il dahaolumsuz mecraya akacaklard›r.

Bu yaz›m›zla bir yanda HSA’n›n Radi-kal gazetesinden Ufuk Çizgisine uzanan rö-portajlar zinciriyle ortaya att›¤› yalan, iftirave demagojileri deflifre etmek iken öte yan-da ise baflta HSA olmak kayd›yla T‹KB veonunla ayn› çizgide olan kendi hatal› yanla-r›n› göstermek için ayna tutmakt›r. Dolay›-s›yla yapaca¤›m›z elefltiriler herfleye ra¤-men bu dostlar›m›z›n devrimci kalmas› içingösterdi¤imiz çaba olarak alg›lanmal›d›r.

107

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 106: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Biz burada T‹KB’ye yönelik elefl-tiri yapmakla yetinmeyece¤iz. Bu-nunla birlikte HSA’n› ve onun yalan-lar›na çanak tutan ufuksuzlu¤un te-orisini yapan Ufuk Çizgisi (UÇ) ga-zetesini, ortaya att›¤› iddialar› kan›t-lamaya davet edece¤iz. Aksi haldeHSA ve ufuksuzluk çizgisini yayma-

ya çal›flan “UÇ” gazetesini “yalan-c›” ve “iftirac›” olarak teflhir etmeyeçal›flaca¤›z.

Okur, HSA ve “UÇ” gazetesi için“yalan söylüyor” diye bir tabir ku-land›¤›m›z için kusura bakmas›n. Butabirleri kullanmak zorunda kald›k.Çünkü Hasan Selim Açan ideolojikolarak fikir mücadelesi ve elefltiriyapm›yor, aç›ktan yalan söylüyor. Oda yetmiyormufl gibi komplo teorile-ri üretiyor. Bunlar› belgeleriyle orta-ya koyup tart›flaca¤›z. HSA ve UÇgibi belgesiz ve yalana-dolana göretart›flmayaca¤›z. Somut tart›flaca¤›z.Hem de yalan söylediklerini kendibelgelerinden ortaya koyarak kan›t-layaca¤›z. Bunlar› ortaya koydu¤u-muzda okurun kendisi de bize hakvermifl olacakt›r. Ve okur, T‹KB-HSA için “yalan” söylüyor”dan bafl-ka bir ifade kullanmay› uygun bul-mayacakt›r. Dolay›s›yla elefltirimizüçüne yöneliktir. Yaz›m›z›n ak›fl› içe-risinde aktaraca¤›m›z al›nt›larda dagörülece¤i gibi dün söyledi¤ini bafl-ka bir gün 180 derece inkardan gele-rek ifli iftiraya kadar götüren bir ha-

reket, bir gazete ve kifliyle tart›flmayapm›fl olaca¤›z. “Bölücülük” ve“dibe vurmufllu¤unu” gizlemek için“yavuz h›rs›z ev sahibini bast›r›r” mi-sali MKP, DHKP/C ve TK‹P’e sald›-ran ufuksuz, umutsuz ve takats›z kal-m›fl küçük burjuva oportünist bir ha-reketle tart›flaca¤›z. Dolay›s›ylad›r ki

d e v r i m c io k u r l a r › -m›z ad› ge-çen oportü-nist hareke-tin gerçekyüzünü da-ha iyi vey a k › n d a nt a n › m a kiçin gerek

T‹KB belgelerinden gerekse di¤erbelgelerden aktard›klar›m›z› ve yo-rumlar›m›z› iyiden iyiye karfl›laflt›ra-rak okumal›d›r.

Yalan ve Abart›larla ‹nfla Edil-

mifl ‹bretlik Üç Belge=Üç Söylem!

Belge 1: T‹KB’nin 2000-2001

Ölüm Orucuna Bak›fl Aç›s›.

Yaz›l›fl tarihi: 04.12.2000

“ ‘‹nfla edilmekte olan F tipi bi-nalar›nda k›smi tadilat yap›larak 12kiflinin-o da gündüzleri- birlikte ya-flamas›na imkan verecek bir hale ge-tirilmesini’ yeterli gören”,

“... bu tür öneriler, liberal demok-ratlar veya sa¤ tasfiyeci bir yaklafl›-m›n sahipleri taraf›ndan daha önce-leri de dillendirilmiflti.”

“... bafllam›fl olan ÖO eylemi,e¤er böyle bir ‘çözüm’le noktalana-cak olursa, o zaman, koflullar vedengelerdeki elveriflsizlikten ya daÖO eylemcisi devrimcilerin kararl›-¤›ndaki bir zay›fl›k vb.’den dolay›

108

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Biz burada T‹KB’ye yönelik elefltiri yapmakla yetinmeyece-¤iz. Bununla birlikte HSA’n› ve onun yalanlar›na çanak tutanufuksuzlu¤un teorisini yapan Ufuk Çizgisi (UÇ) gazetesini, orta-ya att›¤› iddialar› kan›tlamaya davet edece¤iz. Aksi halde H.Se-lim Açan’la ve ufuksuzluk çizgisini yaymaya çal›flan “UÇ” gaze-tesini “yalanc›” ve “iftirac›” olarak teflhir etmeye çal›flaca¤›z

Page 107: Sınıf Teorisi - Sayı 10

de¤il, tamamen eyleme yön veren politikperspektifteki k›r›lma ve zaafiyetten dolay›politik-tarihsel anlam ve sonuçlar› bak›-m›ndan iddias›n›n tam tersi bir rol oynam›flolacakt›r.”

“Sizler sözünü etti¤imiz temelde bir ‘çö-züm’ü kabul edecek olsan›z dahi, kendiad›m›za biz bu uzlaflmay› kabul etmeyece-¤iz. Faflizmin tecrit ve izolasyona dayal›sald›r›s›na karfl› mücadeleyi, ‘F tipleri ka-pat›ls›n, F tipi projesinden vazgeçilsin’ te-mel talebi ekseninde sürdürmeye devamedece¤iz. Ama sizlere dostça önerimiz, böy-le bir tavizi sizlerin de vermemesi, cezaev-lerindeki bütün devrimcileri ve devrimcihareketin gelece¤ini ilgilendiren böyle birkonuda kendi bafl›n›za hareket ederek so-nuçlar› herkesi ba¤layacak ad›mlar atma-man›zd›r. Böyle bir geri ad›m› atmaktan-sa, yeni revize edilmifl F tiplerinin flimdidenbir biçimde kabul edildi¤i fleklinde bir so-nuç ve görüntü yaratmaktansa, ÖO eylemi-ni uygun bir biçimde bir süreli¤ine durdur-ma-erteleme formülünü düflünmeniz dahado¤ru olacakt›r.” (abç)

Belge 2; Radikal Gazetesi. 18 Haziran

2001. Gazeteci Nefle Düzel’in H. Selim

Açan’la yapt›¤› Röportajdan

Nefle Düzel (ND):

“... Adalet Bakan› ölüm oruçlar›n› dur-durabilmek için isteklerin büyük bir k›sm›-n›n kabul edildi¤ini aç›klad›. Birçok insa-n›n hayat›n› kurtarmak mümkünken, nedenölüm oruçlar›n› o zaman b›rakmad›n›z?”

H.Selim Açan (HSA):

“Bana göre de politik bir hata yap›ld›.O noktada, ‘her ne kadar devletin verdi¤isözleri tutaca¤› konusunda güvensizlikiçindeysek de, Adalet Bakanl›¤›’n›n top-lumsal bir mutabakat sa¤lanmadan hücretipi cezaevlerine geçilmeyece¤i sözüne birflans tan›mak için eylemimizi ask›ya al›yo-ruz ve geliflmeleri gözleyece¤iz’ denebilir-

di. Ama arkadafllar›m›z, devletin sözlerineolan güvensizli¤i daha öne ç›kararak soru-nun di¤er yönlerini gözden kaç›rd›lar. O dö-nemde ölüm oruçlar› genel de¤ildi. Ölümorucunu yürüten üç örgüt vard›. Onlar›n ta-leplerini paylafl›yorduk ama, onlar bu eyle-me zamanlama bak›m›ndan erken ve isa-betsiz bir tarihte bafllam›fllard›.” (abç)

ND: “Sanki Adalet Bakan›’n›n önerile-rinin reddedilmesi kamuoyunun bu olayagösterdi¤i dikkatin da¤›lmas›n›n dönümnoktas› oldu. Bu saptamaya kat›l›yor musu-nuz?”

HSA: “Evet. 19 Aral›k’ta insan›n tüyle-rini her yönüyle diken diken edecek bir kat-liam yafland› ve ne ac›d›r ki toplumdan bu-na do¤ru dürüst bir tepki, gür bir ses bileç›kmad›. Tabii ki söyledi¤inizin pay› oldu,ama bu duyars›zl›¤›n bütün sorumlulu¤uda içeridekilere y›k›lmamal›.(abç) Ayd›n-lar ve sivil toplum örgütleri bu trajediyekay›ts›zlar. Bizim hatalar›m›z› öne ç›kara-rak vicdanlar›n› rahat ettiriyorlar”

ND: “O s›rada, ölüm orucunun düzen-leyicileri aras›nda, ‘bu önerileri kabul ede-lim, insanlar›n hayatlar›n› da kurtar›r›z’diyenler olmad› m›?”

HSA: “Oldu. Tan›¤›y›m. Di¤er örgütlereylemin ask›ya al›nmas›n›, e¤er sözler tu-tulmazsa birlikte eyleme bafllanmas›n›,ölüm oruçlar› 40’c› gündeyken, can kay›p-lar› henüz olmam›flken önerdiler.”(abç)

Belge 3, Ufuk Çigisi gazetesi, say›-4:

Hasan Selim Açan’la yap›lan röportaj.

Tarih: Aral›k 2004

Ufuk Çizgisi (UÇ): “..., 19 Aral›k ope-rasyonunu önlemenin mümkün olup olma-d›¤›... Daha önceki röportajlar›n›zdan bi-rinde, ak›lc› bir manevrayla bunun ihtimaldahilinde oldu¤unu hizssettirmifltiniz. Sonolarak bu konuyu da biraz açar m›s›n›z?”

HSA: “Bu konuda dün ne diyorsak bu-gün de ayn› görüflteyiz.”

“19 Aral›k operasyonunun önünü almakmümkündü! Bu f›rsat hem de iki kere geldi

109

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 108: Sınıf Teorisi - Sayı 10

‘sol’ tasfiyecilerin önüne. Birincisini 4 Ara-l›k tarihinde yapt›¤›m›z bir öneriyle biz sun-duk kendilerine; ondan bir hafta kadar son-ra da arabulucu heyetlerle yapt›klar› görüfl-meler s›ras›nda bizzat kendilerinin önce‘tamam’ dedikleri bir formülün sonucu ol-du¤unu daha sonra ö¤rendi¤imiz bir gelifl-me yaratt› bunun elveriflli zeminini. Amaikisini de de¤erlendiremediler, çünkü duru-mun ve gidiflin fark›nda de¤illerdi.” (abç)

“Üzerinde çok demagoji ve spekülasyonyap›laca¤›ndan ad›m›z kadar emin oldu¤u-muz halde, 4 Aral›k 200 tarihli mektubu-muzda, erken ve zamans›z buldu¤umuz ÖOeylemine ‘ara vermeleri’ önerisinde bulun-duk! ... ‘ 9 kifli mi yoksa 12 kifli mi?’ teme-lindeki pazarl›klar›n taraf› olmufllard›!!!‘Eylemi böyle sürdürece¤inize flimdi araverin, yar›n bir gün hep birlikte daha güç-lü bir biçimde tekrar bafllar›z’dedik. ...Bundan bir hafta kadar sonra, döneminAdalet Bakan› o bilinen demecini verdi. Nediyordu o demeçte? ‘F tiplerinin aç›l›fl›n›erteleyece¤iz! Toplumsal mutabakat sa¤-lanmadan, demokratik kurulufllar›n da ka-bul edip onaylayacaklar› düzenlemeleri ya-pana kadar F tiplerini açmayaca¤›z! ... Budemeç üzerine bir parça ak›l ve ferasetgösterilse, ... bir flans tan›mak amac›ylaeylemimizi ask›ya al›yoruz!’ fleklinde biraç›klama yap›lsayd› kim ne kaybeder-di?”(abç)

T‹KB ve HSA’n›n söyledikleri belgele-riyle birlikte orta yede duruyor. Ki bu bel-geleri biz yazmad›k. Söylenenler T‹KB veHSA’n›n yazd›klar› ve yapt›¤› iki röportaj-dan al›nm›flt›r. Ortada bir yalan ve çarp›tmavarsa bunlar›n hepsi belgelerde mevcuttur.HSA’n›n söylemiyle “bir parça akl› ve fera-seti” olan, ama sorunlara dürüst yaklaflanherkes HSA’n›n ne denli demagoji yap›p veiki yüzlü oportünizm içerisinde k›vrand›¤›-n› görmüfl olur.

Biz HSA için bunlar› söylerken “bir par-ça akl›” ve “feraseti” var m› yok mu tart›fl-mas›n› yapmayaca¤›z. Ama HSA için flunurahatl›kla söyleyebiliriz ki onun hem bir

parça akl› hem de feraseti vard›r. Ancak be-lirtmek gerekir ki HSA bu sorunu irdeler-ken akl›n› ve ferasetini yanl›fl yönde kulla-n›yor. Bu ba¤lamda da HSA için ferasetsiz-dir diyoruz. Çünkü onun sorunlara yakla-fl›mda baz ald›¤› ölçüt proleter dürüstlük vebilimsel dünya görüflü de¤il küçük burjuvaideolojisi ve bireycili¤inin yön verdi¤igrupçuluk, yalan ve abart› üzerine siyasetyapma tarz›d›r. Bu, bir çizgi sorunudur. Kü-çük burjuvazinin bak›fl aç›s›yla siyaset yap-ma ve olaylar› analiz etme tarz›d›r.

Baflka söylemleri bir kenara b›rak›rsakT‹KB’nin 4 Aral›k günü “ara verin, b›ra-k›n” diye yapt›¤› öneriyle Adalet Bakan›n›n9 Aral›k günü yapt›¤› aç›klama ve flartlararas›nda bir ba¤ kuran var m›?

Dahas›, T‹KB ve HSA, hem de ND ileyapt›¤› röportajda efendim biz “Adalet Ba-kan›’n›n yapt›¤› aç›klama sonras› devlete-bakana “bir flans tan›mak için, eylemi ask›-ya al›n önerisi götürdük”, diyor. Böyle biröneri yok. Do¤ru söylemiyor! Ama o, ak-l›n› ve ferasetini o kadar kaybetmiflki buuydurmas› yetmiyormufl gibi di¤er örgütle-rinde “flans tan›mak için eylemi ask›yaal›n” önerisi götürdü¤ünü söylüyor. Bu bil-gi de kesinlikle do¤ru de¤il. O dönem ölümorucu d›fl›nda duran örgütlerin temsilcilerive yetkilileri sa¤. Varsa böyle bir fley kalk›psöylesinler. Yok böyle bir öneri! O haldeT‹KB ve HSA neden-niçin böylesine koca-man yalanlar üretiyor? Yalanlarla nereyevarmak istiyor?

HSA’n›n dahas› da var: Adalet Baka-n›’n›n ça¤r›s›na bir “flans tan›y›p eylemi as-k›ya almayanlar›” ak›ls›zl›k ve ferasetsiz-likle itham ediyor. HSA, kendisini ak›ll›baflkalar›n› aptal yerine koyaca¤›na öncekendi akl› ve anlay›fl›n› sorgulas›n!

HSA, ya akl›n› kaç›rd›¤›n›n ya da tambir iki yüzlü küçük burjuva gibi hareket et-ti¤inin fark›nda de¤il. fiöyle ki; bir yandabizleri “sol” bir söylemle “9-12 kiflilik ko-¤ufllar›” dillendirdi¤imiz için “bu siyasetleF tiplerini kabul etti¤imizi,” “sa¤ uzlaflma-c› davrand›¤›m›z›”, elefltirerek ve daha kö-

110

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 109: Sınıf Teorisi - Sayı 10

tü sonuçlar do¤mas›n diye “eylemi b›rakma-m›z›, ara vermemizi” önerisi ve anlay›fl›n›savunacaks›n, di¤er yanda ise “sol” önerile-rinden 5 gün sonra (9 Aral›k) Adalet Baka-n›’n›n ça¤r›s› ve aç›klamas›na “bir flans tan›-mak ve eylemi ask›ya almad›¤›m›z için” bi-zi ak›ls›zl›k ve feratsizlikle suçluyor.

Bunlar› söylerken her ne hikmetse bi-zim için “arabulucu heyetlerle yapt›klar›görüflmeler s›ras›nda bizzat kendilerinin

önce ‘tamam’ dedi”¤imizin de vurgusunuyapmaktan da geri durmuyor. Burada far-k›nda olmadan da gerçe¤i söylüyor!

Öncelikle tüm kamuoyunun ve okurla-r›n bilgisi için bir kez daha önemle tekrar-lamak gerekir ki HSA’n›n iddia etti¤i gibiT‹KB’de dahil CMK (Cezaevleri MerkeziKoordinasyonu) üyesi herhangi bir örgütAdalet Bakan›’n›n “9 Aral›k aç›klamas›”sonras› “flans tan›mak için eylemi ask›yaal›n” yönlü bir öneriyi ne do¤rudan ne dedolayl› böyle bir flekilde dilendirmifltir. Buiddia ve söylem tamam›yla hiç bir gerçek-lik pay› olmayan tamam›yla soyut bir uy-durmad›r!

Bunun yalan oldu¤unu ispatlamak içinfazla uza¤a gitmeye gerek yok. Konuyailiflkin üç belgede “b›rakmak” ve “ara ver-mek” için T‹KB’nin hangi amaçla söz ko-nusu öneriyi ileri sürdü¤ünü ve bunun tari-hi gözönüne getirilirse T‹KB’nin AdaletBakan›’n›n aç›klamas›ndan sonra “flans ta-n›mak için ask›ya al›n” yönlü öneri sun-duk” söyleminin yalan ve demagoji oldu¤ugün gibi ortadad›r.

Bizleri Adalet Bakan›’n›n ça¤r›s›ndan 5gün öncesinde “9-12 kiflilik ko¤ufllara raz›-l›kla, dolay›s›yla “sa¤ uzlaflmac›l›kla” elefl-tiren “sol” söylemli bir T‹KB, Adalet Baka-n›’n›n aç›klamas›ndan sonra “flans tan›makiçin eylemi ask›ya al›n, b›rak›n” gibisindenbir öneri getirir mi? Getirmez-getirmedide! Çünkü o zamana kadar laftan ibaretyapt›¤› “sol”culu¤un alt›nda yatan sa¤c›l›¤›bütün aç›kl›¤›yla ortaya ç›kar; ki bunu aslayapmazlar-göze almazlar..

Öyleyse bir HSA ve T‹KB o günün ko-

flullar›nda bir yanda ‘sol’ bir söylem alt›nagizlenirken ama öte yanda 18 Haziran günüN. Düzel’le yapt›¤› röportajda 180 derece-lik bir manevra yapt›? Hem de yalan söyle-me ihtiyac›n› duydu? Bundand›r ki öncelik-le T‹KB’nin o günün görünürde sol, amaözünde sa¤ uzlaflmac› söylem ve durufllar›-n›n politik nedenleri ve ideolojik kayna¤›üzerinde durmak flartt›r.

‹lk olarak direniflin 4 Aral›k 2000 önce-si, bir baflka ifadeyle direniflin 45’li günler-de ald›¤› boyut-nitelik ve dönem itibar›ylaT‹KB’nin politik bak›mdan haleti ruhiyesi-ni ortaya koymak gerek. Çünkü söz konusupolitik-tarihi süreç bilinmeden hemT‹KB’nin Radikal ve UÇ gazetesi üzerin-den yayd›¤› yalan haber ve iftiralar›n ama-c› ve neden-niçinleri anlafl›lamaz. Direnifleve önderlerine karalama ve çamur atmalar›hiç de amaçs›z de¤ildi! Her bir politik tav-r›n bir nedeni oldu¤u gibi amac› da vard›r.Bu, z›tlar›n birli¤inin vazgeçilmez yasas›-d›r. Bunun gibi her yalan, dahas› her bir po-litik yalan da amaçs›z söylenmez. Her poli-tik yalan da bir ideolojik bak›fl›n-duruflunsonucu olarak söylenir. Direniflin taktikaç›dan yenilgi ve baflar›s›zl›kla sonuçlan-mas› ve aradan geçen dört y›ll›k zaman di-limi içerisinde kimi ak›mlar ve kiflilerin ta-rih bilinci iyiden iyiye çarp›klaflt›¤›ndan,dahas› baz› küçük burjuva ak›mlar›n küçükburjuva grup hesab›yla direnifle yaklaflma-laran›n da pay›yla birlikte direnifl ve örgüt-leyicilerine olur olmaz soyut ve kaba sald›-r›lar›n artmas›n› da beraberinde getirdi. Buba¤lamda devrimci tarih bilincini tazele-mek ve okurun do¤ru analiz yapmas› içinsöz konusu tarihi süreci ve öne ç›kan özel-liklerini sat›rbafllar›yla özetlemek gerekir.

Önce flu noktan›n alt›n› bir kez daha çiz-mek isteriz: Direnifl sadece somut taleple-

ri bak›m›ndan do¤ru de¤ildi. Bafllang›ç za-manlamas› da ba¤r›nda baz› dezavantajl›(CMK üyesi di¤er örgütlerin ve PKK’ninkat›lmamas› gibi) yanlar tafl›sa da esastado¤ru ve yerindeydi. Bu zamanlaman›n nedenli bilimsel ve somut oldu¤u direniflin

111

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 110: Sınıf Teorisi - Sayı 10

30’lu günlerinde çok çarp›c› bir flekilde or-taya ç›kt›. 30’lu günlerde ne oldu?

Birincisi, direnifl 30’cu güne kadar Sü-resiz Açl›k Grevi (SAG) biçiminde sürdü-rülürken bu tarihten sonra ölüm orucunaçevrildi.

‹kincisi, direnifl ölüm orucuna evrilir-ken kendi beraberinde devasa bir sahiplen-meyi de beraberinde getirmifl oldu. Direni-fle sadace ülkemizin ileri kesimi (yurt içi ved›fl›yla birlikte) ve kitleler sahip ç›kmad›.Di¤er ülke devrimcileri ve ilericileri de sa-hip ç›kt›. Öyle ki komprador medya direni-fli birinci haber olarak geçmeye bafllad›. Budireniflin devasa bir boyuta yükselmesindeönemli bir pay›n da dönemin ‹stanbul BaroBaflkan› Yücel Sayman’›n yaz›l› ve görselmedya arac›l›¤›yla devlete ve halka yönelik“önce ölümleri durdural›m” ça¤r›s›n›n dabüyük bir pay›n›n› da oldu¤unu bir kez da-ha hat›rlatmak isteriz.

Hiç flüphesiz ki direniflin ölüm orucunaevrilmesi, özelikle de 35’li günlerle birlik-te devasa bir kamuoyu deste¤ini arkas›naalmas›n›n en önemli politik nedenlerindenbiri kitlelerin ölüm orucu gibi bir eylem vesonuçlar› noktas›nda yak›n tarih bilincine

sahip olmas› gerçekli¤idir.

Neydi bu etkiyi yaratan yak›n tarih bi-linci?

Bu, 4 y›l öncesinin ölüm orucu direni-flinden baflkas› olamazd›. Hat›rlanaca¤› gibi1996 May›s-Temmuz Ölüm Orucunda 12flehit ve onlarca gazi vermifl, direnifl ise herbak›mdan zaferle sonuçlanm›flt›. Ayn› za-manda direnifle kamuoyu taraf›ndan ileridüzeyde, özellikle de flehitlerle birlikte kit-lesel olarak sahip de ç›k›lm›flt›. Söz konusudirenifl kitlelerin bilincinde çok derin vekapsaml› etki yaratt›. ‹flte tüm bu politik et-kileflim; çok say›da flehit ve gazinin veril-mifl olmas›, en önemlisi de direniflin kitle-lerin bilincinde henüz canl›l›¤›n› korumuflolmas› gibi önemli politik faktörler 2000ölüm orucunun k›sa sürede genifl kamuoyudeste¤ini arkas›na almas›n› sa¤lam›fl oldu.

Tarih bilinci derken, bununla do¤ru birtarih bilincini kastediyoruz. Do¤ru bir tarihbilinci, halk›n ve devrimcilerin kan ve al›n-terleri sonucu yaratt›¤› devrimci de¤erlerindiyalektik ve tarihsel materyalist görüfl aç›-s›yla analiz etmektir. Bu, hangi devrimciörgüt ve parti taraf›ndan yarat›l›rsa yarat›l-s›n hiç bir ayr›m gözetmeden sahiplenmekkomünistlerin görevidir. Ben yoksam, yanibenim partim yoksa o eylem yanl›fl veya ode¤er benim de¤il deyip iflin içerisindenç›kmak komünist ve devrimcilerin ifli ola-maz. Halk›n yaratt›¤› (bu, ister devrimci“sol” politik örgütler baz›nda geliflsin, isterdevrimci ulusal haraketler, isterse halk›nkendili¤inden gelme hareketeleri sonucugeliflsin farketmez) s›n›fsal ve toplumsalde¤erlerin hepsi bizimdir. Ve hepsine degöz bebe¤imiz gibi sahip ç›kmal›y›z. Tarihdedi¤imiz nedir ki? Halk›n, ezen ve sömü-renlere karfl› verdi¤i mücadele de¤il midir?Dahas› tarih, s›n›f mücadeleleri sonucu ya-rat›lmad› m›? Komünistler olmadan da ta-rih yarat›ld›-yarat›l›yor. Ki komünistlerinöncülü¤ü ve önderli¤i alt›nda yarat›lan tari-hin geçmifli yüzelli y›l› geçmez. Dolay›s›y-la tarihe sahip ç›kmak sadece “komünistle-rin öncülü¤ünde” yarat›lan tarihle s›n›rl› tu-tulamaz. Böyle bir s›n›rland›rmaya gitmekancak kendi bulundu¤u da¤›n tepesindenöteyi görmek istemeyen küçük burjuvaben-merkezcilerin ifli olur.

Bu, ayn› zamanda tarihi inkarc›l›k de-mektir. Çünkü tarih, az önce de vurgulad›-¤›m›z gibi sadece bir parti, bir örgütle yara-t›lmaz. Tarihi inkarc›l›¤›n bafllad›¤› yerde,bir baflka söylemle halk güçlerinin yaratt›¤›tarihe sahip ç›kmamak halka ve dost dev-rimci güçlere yabanc›laflmak demektir. Buda elbette ki ideolojik aç›dan komünist vedevrimci çizgi olamaz.

‹flte T‹KB’nin 2000 ölüm orucu direniflineyaklafl›m›nda izledi¤i siyaset tarz› da budur.Tek kelimeyle tarihi inkarc›l›k ve çarp›t›c›l›k-t›r. Ve o, bu küçük burjuva siyaset tarz›ndandolay›d›r ki 4 Aral›k önerilerinin arkaplan›n-da yatan gerçek niyetlerini de gizlediler.

112

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 111: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Neydi gerçek niyetleri? Gerçekte MKPile DHKP-C’nin “9 ile 12 kiflilik ko¤ufllar›kabul etme” vb. gibi sa¤-uzlaflmac› söylemveya durufllar› m›yd›, yoksa baflka nedenlermi?

T‹KB, direniflle ba¤›nt›l› olan di¤er ko-nularda samimi davranmad›¤› gibi MKP-DHKP-C ve TK‹P’in CMK üyesi di¤er ör-gütlere 2 Aral›k günü yapt›¤› “ölüm oucunakat›l›n” ça¤r›s›na verdi¤i yan›tta da gerçek-leri söylemiyor-samimi davranm›yordu.Günefl balç›kla s›vanmaz! Üç örgütün öne-risine kay›ts›z kalanlar, 10 Aral›k’ta 1 haf-tal›k açl›k grevi yapmay› “zorunluluk” ola-rak görmüfllerdir. Üstelik, bu bir haftal›kaçl›k grevinin ad›n› ve amac›n› nas›l koya-caklar› noktas›nda ilginç tart›flmalar yap-m›fl, ama bir isim bulamam›fllard›r. Dahas›“3-4 gün sonra ölüm orucunun bitece¤i-ka-zan›mlar-fleklinde bir fikirle açl›k grevininsüresiz olaca¤›ndan netleflmifl ama “destekaçl›k grevi” demeye de dilleri varmam›flt›r!

Yukar›ya direniflin 4 Aral›k öncesi ald›-¤› boyutu aktard›k. T‹KB ve CMK üyesi

di¤er örgütler 30’lu günlere kadar direniflaleyhinde (“erken ve zamans›zd›r”) yönlüaç›ktan ajitasyon-propaganda yapt›lar. Kal-d› ki T‹KB, Eylül sonlar›na kadar “ölümorucuna var›z” diye de di¤er örgütler üze-rinden “solculuk” yap›yordu. MLKP gibiörgütler iflin bafl›nda, yani 2000 Ocak-fiu-bat’›nda tart›flmalara baflland›¤›nda “ölümorucunda yokuz” diyordu. Bunu, “esas ola-rak içerideki güçler üzerinden de¤il d›flar›-daki güçler üzerinden yapmal›y›z ve devletbizi F tiplerine götürse de yine de bu eyle-min ad› “ölüm orucu direnifli de¤il fizikiolarak kurallara uymamak fleklinde olmal›-d›r” vb. yönlü siyaset savunuyordu. 19 Ara-l›k bask›n› sonras›na kadar da bu anlay›fl vesiyaset tarz›n› izledi. Yine oportünistlik ya-parak söylediklerinin ve savunduklar›n›narkas›ndan durmad›. Ve 2001 Ocak ay› içe-risinde sürdürdükleri açl›k grevini ölümorucuna dönüfltürdüler.

‹flaret etti¤imiz gbii T‹KB’nin solculu¤u30 Eylül 2000 öncesine kadar baflta MLKPolmak üzere ölüm orucunu savunmayan di-¤er örgütleri “sa¤c›” vb, nitelendirme veavunmalarla devam etti. Nas›l ki MKP veDHKP-C hapishaneler cephesinde eylemibafllatman›n zaman› gelmifltir karar›n› aç›k-lay›nca, T‹KB’nin solculu¤u bu kez yerini“erkendir-zamans›zd›r”a b›rakt›. Dahas›,“d›flar›s› bu ifli götürüyor, hapishaneleriniflin yükünü üzerine almas›n› do¤ru bulmu-yoruz” gibisinden bir anlay›flla eyleme ka-t›lmad›lar. K›sacas›, tam bir oportünizm ör-ne¤i sergilediler.

Bu aç›klamalar›nda da samimi de¤iller-di. Gerçek hesaplar› af üzerineydi. Çünkü odönem af tart›flmalar› yo¤undu. “Af ç›karsaç›k›p gideriz.” Arkada üç befl kifli kal›r. Ge-risi tufana m› tutuluyor ne olursa olsun he-sab› içerisindeydiler. Eyleme geçmemeleri-nin gerçek nedeni buydu. Ki onlar gibi di-¤er örgütler de ayn› düflünüyordu. Ama dü-rüst davran›p bunu aç›ktan dillendirmiyor-lard›. Olmaya ki kendilerine “sa¤c›” denil-sin! Bu siyasetle kendi sa¤c›l›klar›n› m›kurtard›lar? Tek kelimeyle hay›r!

113

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

‹flaret etti¤imiz gibi T‹KB’ninsolculu¤u 30 Eylül 2000 öncesinekadar baflta MLKP olmak üzereölüm orucunu savunmayan di¤erörgütleri “sa¤c›” vb, nitelendir-me ve avunmalarla devam etti.Nas›l ki, MKP ve DHKP-C hapis-haneler cephesinde eylemi bafl-latman›n zaman› gelmifltir karar›-n› aç›klay›nca, T‹KB’nin solculu¤ubu kez yerini “erkendir-zaman-s›zd›r”a b›rakt›. Dahas›, “d›flar›s›bu ifli götürüyor, hapishaneleriniflin yükünü üzerine almas›n›do¤ru bulmuyoruz” gibisindenbir anlay›flla deyip eyleme kat›l-mad›lar. K›sacas›, tam bir oportü-nizm örne¤i sergilediler

Page 112: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Direnifl niye erken ve zamans›zd›? Nezaman bafllayacak-bafllat›lacakt›? Üstelikaradan y›llar geçmesine karfl›n hala da flutarih ve koflullarda eylemi bafllatmak do¤-ruydu, vb. yönlü sorular› yan›tlayan bir ör-güt var m›? ‹flte oportünizm budur. Öngörü-süzlük; politik geliflmelerin yönünü önce-den görüp tav›r almak yerine geliflmeleringerisinde kal›p kuyru¤una tak›lmak, kendi-li¤indenci bir hareket tarz› izlemek,... ifltetüm bunlar sa¤ oportünizmin daniskas›d›r.

T‹KB, 1995 sonras› hep ayn› çizgiyi iz-lemifltir. 1995 y›l› sonras›nda gündeme ge-len tüm uzun süreli SAG ve ölüm orucu di-reniflleri için ya “hükümet yok, hükümetbofllu¤u var” deyip eylemlere kat›lmam›fl(‘95 Ekim-Kas›m SAG’da böyle yapm›flt›r)ya da “erken deyip” eylemlere sonradankuyrukçu bir flekilde kat›lm›flt›r. 1996 ve2000 ölüm orucuna kuyrukçu bir flekildekat›lm›flt›r. K›sacas›, T‹KB’ye göre 1995sonras› gündeme gelen eylemlerden hiçbiri-nin zamanlamas› do¤ru de¤ildi? Büyük tak-tiksiyenlere sormak laz›m? “Hükümetsiz”ve “erken” bafllayan 45 günlük 1995SAG’si nas›l baflar›ya ulaflt›?

Ayn› flekilde “zamans›z” dedikleri 1996ölüm orucu direnifli nas›l zafere ulaflt›?

Ki 2000 Ölüm Orucu da öyle. 19 Ara-l›k’tan bir hafta öncesine kadar direnifl tamda zaferin ufkunda yürüyordu. Hem de geniflkamuoyunu arkas›na alarak. O halde “er-ken”, “zamans›z” ve “hükümet bofllu¤unu”gerekçe gösterip eyleme kat›lmayanlara ve-ya kat›l›p da elefltirenlere sormak laz›m?

Zamans›z bafllat›lan bir eylem kendili-¤inden baflar›y› getirir mi? Somut durumdedi¤imizde bunun içerisinde zamanlamakriteri yok mu? O halde somut duruma uy-gun olmayan bir eylemi bafllatmak baflar›y›getirir mi? Yoksa sözkonsu baflar›lar tesa-düfü mü oldu? Subjektif niyetler gerçekle-rin yerine konularak taktik belirlendi miorada baflar› elde edilmez. Öyleyse T‹KBbu yanl›fl teorileri üretmek için kendisinineden o kadar zorluyor? fiüphesiz bununpolitik nedeni de ideolojiktir. Amaç belli:

“sol” görünüm alt›ndaki kendili¤indencisa¤ oportünist çizgisini gizlemek!

Direnifl, gerek zamanlama gerekse ta-lepler bak›m›ndan do¤ru ve yerinde baflla-d›¤› için 40’l› günlerle birlikte doru¤a ulafl-t›. Bu günler gelip çatt›¤›nda 20 Ekim’dedireniflin bafllamas›na karfl› ç›kan tüm ör-gütlerin bu anti-propaganda faaliyetleri bo-fla ç›kt› ve tersine döndü. Her fleyi bir kena-ra b›rakal›m PKK dahi resmi düzeyde ça¤-r› yaparak içeride ve d›flar›da destek sundu.Kamuyonunun direnifli devasa sahiplenifliCMK’n›n eyleme kat›lmayan di¤er örgütle-rini zorlad›. Onlar üzerinde bas›nç yaratt›.Art›k “erken ve zamans›z” gibi söylemleride unuttular. Direnifl ve eylemin pratik gü-cü susturdu. Çünkü geriye direnifl için söy-leyecekleri fazla bir söz kalmam›flt›. Pratikve direniflin ald›¤› boyut tüm demagojiksöylemleri alt üst etmeye yetti. Öyle ki bugeliflim, direnifl d›fl›nda kalan örgütlerin ey-leme neden-niçin kat›lmad›klar›n›n soyutve demagojik gerekçelerini bile tuzla buzetmeye yetti. Sesleri soluklar› kesildi. Söz-konusu örgütlerin taban kitlesi bu kez ör-gütlerine eyleme kat›lmalar› için bas›nçoluflturmaya bafllad›. Bu tarihi kesit ayn› za-manda direniflin maddi(talepler) kazan›mlarbak›m›ndan da baflar›ya ulaflmas›n›n öngün-lerini yaflamaktayd›.

Sözünözü, direnifl, 40’c› günlere vard›-¤›nda herkesi etkiliyor ve di¤er örgütlereart›k eyleme geçin ça¤r›s› yap›yordu. ‹fltetam da bu aflamada T‹KB bu büyük gelifl-meleri hazmedemedi! Direnifle ve büyükzaferin öngünlerini yaflayan direnifli sahip-lenmek yerine, onu bofla ç›kartmak en az›n-dan kendi taban›n›n kendi üzerlerinde ya-ratt›¤› bask›lanmay› bofla ç›kartmak için“bunlar 9-12 kiflilik ko¤ufl sistemini pazar-l›k yaparak F tiplerini kabul ediyorlar,”vb.yönlü demagojik sol söylemlerle ken-dince direnifli gölgelemeye çabal›yordu.Dahas› kendilerininde 4 Aral›k mektupla-r›nda ifade ettikleri gibi bu “9-12 kiflilikko¤ufllar kabul edilerek eyleme son verilir-se, bunu kabul etmeyeceklerinin” sol söy-

114

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 113: Sınıf Teorisi - Sayı 10

lemlerine yaz›l›-sözlü devam ettiler. Onunda ötesinde 9-12 kiflilik ko¤ufllar› kabuledece¤imize “eylemi b›rakmam›z-ara ver-memiz” için öneride bulunma küstahl›¤›n›da elden b›rakm›yordu!

Asl›nda kendileri de bu düzlemde biranlaflman›n yap›lmas›n› çok istiyordu. Ama“solculuklar›na helal gelmesin”, diye bu is-teklerini aç›ktan dillendirmediler. Keskin“anti-F tipici” olduklar›n› dillendirmektengeri durmad›lar. Öylesine ileri gittiler ki bi-zim F tiplerini kabul etti¤imizi-sa¤ uzlafl-mac› oldu¤umuzun propagandas›n› yapt›-lar. Bizlere nisbet olsun diye Al›nteri’nde“talep net: F tipleri kapat›ls›n!” solgan›n›,manfletten att›lar. Küstahl›k ve bölücülük-lerini o kadar ileri götürdüler ki bunu 1996gazisi C. Gürbüz arac›l›¤›yla görsel ve ya-z›l› bas›n üzerinden “bu eylem ve talepler-le baflar›ya var›lmaz, sonuç al›nmaz” vb.yönlü anti-ajitasyon ve propaganda yapma-ya kadar vard›rd›lar.

Direniflin devasa büyüklü›¤ünü hazme-demiyorlard›! Haz›ms›zlard›! Haz›ms›zl›k-lar›n› gidermek için baflka araçlar› kalma-m›flt›. Ama ne bölücü tutumlar› ne de bur-juva medya üzerinden yapt›klar› anti-pro-paganda faaliyetleri direniflin kendi yata-¤›nda emin ad›mlarla yürümesini etkiledi.

Üst perdeden solculuklar›, eylemin ola-s›, hem de ufukta görünen baflar›s› karfl›s›n-da kendi tabanlar›n› ayakta tutma-tatminetmek için her zamanki gibi üretilmifl opor-tünist manevralardan baflka bir amaç tafl›-m›yordu.

Sa¤c›l›klar›n› gizlemek için “sol” söy-lem alt›na gizlendiklerini 18 Aral›k Radikalve UÇ gazetesinin HSA ile yapt›¤› röpor-tajda da somut olarak görebiliriz.

Ne diyor HSA?

“Eylemi ask›ya almalar›n›, dahas› Ada-let Bakan›’n›n 9 Aral›k ça¤r›s› sonucu “ey-lemi b›rakmalar›n›n önerisini götürdük”,diyor.

HSA, ne kadar desteksiz yalan söylüor?Belgeleri ve söylenenleri aktard›k. Bu bel-

geleri tarihleriyle birlikte herkes karfl›laflt›r-s›n. O belgelerde HSA’n›n ve T‹KB’nin A.Bakan›’n›n 9 Aral›k aç›klamas› sonras›

“eylemi ask›ya al›n veya ara verin” yönlübir önerisinin oldu¤unu okuyan oldu mu?Böyle bir öneri yok. Büyük bir yalan varortada. Kald› ki at›lm›fl bu yalan, HSA’n›n5 gün önce ölüm orucu örgütlerini “sa¤c›-uzlaflmac›”olarak de¤erlendirmesinin tutar-s›zl›¤›n› da ortaya koyan belge niteli¤inde-dir. Bu, bir itiraft›r! ‹flte bilinciyle ayaklar›ayn› anda yürümeyen oportünistler HSAörne¤inde oldu¤u gibi mutlak bir gün ken-dini ele verir. Çünkü çarp›k düflünüp çarp›kyürüyorlar. Bu yalan, her ne kadar lafta “9-12 kiflilik ko¤ufl sistemini kabul etmeyisa¤-uzlaflmac›” olarak nitelendirse de an-cak özünde dillendirilen ko¤ufl sisteminikabul etmenin itiraf›d›r. ‹flte sahte solcula-r›n marifetleri ancak böyle olur! Önceleribaflkalar› üzerinden çokça solcu hesaplaragireceksin ama ifl gelip kap›ya dayan›ncat›pk› T‹KB’nin yapt›¤› gibi bin bir deredensu getirereceksin, üstelik en geri talep vehaklarla uzlaflmay› kabul edeceksin. Bununneresinde devrimci Marksist politika? Bun-dan sapt›n m› daha da ileri giderek yalvaryakar olursun. Radikal ve UÇ gazetesi rö-portaj›nda HSA’n›n yapt›¤› gibi devlete fli-rin gözükmek için yalan söylemek zorundakal›rs›n. Çünkü bu çizgi sahipleri kendi po-litik güçlerine güvenmiyor. Çünkü bu çizgisahipleri gerçeklere göre siyaset yapm›yor.Çünkü bu çizgi sahipleri büyük düflünmekyerine kendi küçük dükkanlar›n› kurtarmakiçin küçük hesap peflinde koflarlar. Çünküonlar için önemli olan halk›n genel ç›karla-r› de¤il kendi küçük burjuva ç›karlar›d›r.Bunun için de geçmifllerinin muhasebesiniyapmazlar. Hatalar›n› görmezler-görmekistemezler. Geçifltirirler-unutturmaya çal›-fl›rlar. Ama gerçeklerin üstünü örtmeye hiçkimsenin gücü yetmez. T›pk› güneflin bal-ç›kla s›vanmayaca¤› gibi! HSA’ da yalansöylemekle veya bir dönem sol kesilmeklekendi sa¤-uzlaflmac› siyaset tarz›n› gizle-yemez. Yalanlar›n›n ömrü de ancak “yats›-ya kadar” sürer!

115

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 114: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Bu “zeki” ve feraseti genifl(!) olan arka-dafllara sormal›? Madem ki söz konusu ör-gütlerin akl› ve feraseti k›tt›ysa, o halde sizyaman zeki insanlar ve taktiksiyenler ne-den-niçin “eyleme ara verebilirsiniz, flanstan›yabilirsiniz” önerisinde bulunmad›n›z?O zaman olmayan ak›l ve ferasetiniz bir ve-ya dört y›l sonra m› akl›n›za geldi?

“Minareyi çalan k›l›f›n› da bulur!”T‹KB kendisini ak›ll› baflkalar›n› aptal ola-rak de¤erlendirmekle tam da kendi siyasimiyoplu¤unu ortaya koymaktad›r. Dahaönce bir çok kez vurgusunu yapt›k.T‹KB’nin Adalet Bakan›’n›n aç›klamas›üzerine “bir flans tan›mak için eyleme araverin” yönlü ne sözlü nede yaz›l› bir öneri-si olmam›flt›r. Dolay›s›yla T‹KB’nin “biz,b›rakmalar› için öneri götürdük” söylem veiddias›n›n kocaman bir yalan ve demagojioldu¤u a盤a ç›kt›.

‹kinci olarak T‹KB o koflullarda böylebir öneri getirmezdi. Niye mi? 5 gün önceen uçtan sol görünerek bizleri “9-12 kiflilikko¤ufllara tav oluyorlar” fleklinde sa¤ tesli-miyetçilikle suçlayan bir hareket 5 günsonra kalk›p söylediklerinin tersi yönde biröneri ile ortaya ç›kmaz. Hele ki T‹KB gibibir hareket hiç mi hiç ortaya ç›kmaz. Çün-kü son 30 y›ll›k Türkiye devrimci hareketiiçerisinde kendi hatalar›na karfl› T‹KB ka-dar tutucu bir harekete daha denk gelme-dik. Burnundan hiç mi hiç k›l ald›rtmaz! O,ne savunmuflsa ne yapm›flsa hepsini do¤rusavunup do¤ru uygulam›flt›r iddias›ndad›r.Dahas› da baflka örgütlerin baflar›l› olmas›-n› asla istemeyen kibirli küçük burjuva birhareketin, hem de direniflin zafer an›n›n ön-günlerinde kalk›p böylesine bir öneriyle or-taya ç›kmas› hiç düflünülemez. Yaflad›k-gördük. O, taban›n›n bu büyük direnifl kar-fl›s›nda etkilenmemesi için her türlü yalanve demagojiye baflvuruyordu. Hala da de-vam ediyor. K›sacas›, sald›r›lar›n›n üç bo-yutlu amac› vard›. Bunlar; birincisi direni-flin zaferin öngünlerini yafl›yor olmas›,ikincisi direniflin devasa bir boyut kazan-m›fl olmas›n›n haz›ms›zl›¤›, üçüncü ve ayn›

zamanda bunlara koflut olarak da bir yan-dan sa¤ uzlaflmac› durufllar›n› (eylem bafltakat›lmamalar›) kamufle etmek di¤er yan-dan ise direniflin kendi tabanlar› ve geniflkitleler üzerinde yaratt›¤› politik etki gü-cüydü.

Tüm bu nedenler, HSA’n›n dedi¤i gibiA. Bakan›n›n 9 Aral›k aç›klamas› sonras›“flans tan›y›n, eyleme ara verin” vb. öneri-sini götürdük iddia ve söylemlerinin tama-m›yla uydurulmufl kocaman bir yalandanibaret oldu¤unu ortaya koymak için yeterargümanlard›r. Kald›ki söyledikleri yalan-lara sadece MKP-DHKP/C tutsaklar› de¤il,tüm CMK bilefleni örgütler ve tutsaklar ta-n›kt›r. Bir ço¤u hala yafl›yor. Belgeler orta-dad›r. Tersini iddia eden varsa buyrun ka-n›tlas›nlar!

Büyük bir demagoji!

Gerçi yalan söylemek demagoji yap-maktan daha olumsuz ve kötü bir tarzd›r.yalan söyleyen pekala demagoji de yapar.Hem de daha kolay. Çünkü HSA gibileriçin yalan ve demagoji üzerine siyaset yap-mak kendilerinin iki yüzü gibidir. O, bu so-run özgülünde MKP ve DHKP-C ile tart›-fl›rken torbas›n›n yar›s›n› yalan yar›s›n› dademagojiyle doldurmufltur.

9 Aral›k sonras› “eyleme ara verin öne-risi götürdük” söylemiyle HSA’n›n yalansöyledi¤ine dair belgeleri ortaya koyduk.Bu konuyla ba¤›nt›l› yapt›¤› demagoji isebize “ara verin, b›rak›n” vb. söylem ve“önerilerinin” yer ald›¤› “4 Aral›k” tarihlimektupta yazd›klar› ve düflündüklerinin A.Bakan›’n›n 9 Aral›k aç›klamas›yla ba¤ ku-rulmas›d›r. Birisi 4 aral›k, di¤eri 9 Aral›k. 4Aral›k mektubunda solculuk var. Ve bunailiflkin belge var. Ama 9 Aral›k sonras› ça¤-r› yapt›klar›na dair hiç bir belge ortada yok.Nereden bunu uyduruyor? Öyleyse 4 Ara-l›kta söylediklerini (“b›rak›n, ara verin”)neden-niçin 9 Aral›k bakan›n aç›klamas›n-dan sonra “yapt›k” demagojisine bafl vur-dular? Neden ve amaç belli: bir yandan üç

116

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 115: Sınıf Teorisi - Sayı 10

örgütü devlete daha fazla hedef göstermek(hiç bir zaman anlaflmaz-uzlaflmaz gibisin-den), öte yandan kendilerini flirin göster-mek çabas›d›r. Dahas› amaçlar› 19 Aral›kkatliam›n›n esas sorumlusu olarak üç örgü-tü hedef gösterip teflhir etmekti. Bir çok ya-lan ve demagoji sa¤ uzlaflmac› durufllar›n›gizlemek için yap›ld›. Hem de geçmiflte ba-z› kurumlar›n “9-12 kiflilik ko¤ufllar›” dil-lendirmesine sol bir tarzla karfl› ç›kanlar,bu kez “9 kiflilik-12 kiflilik ko¤ufllar”› b›ra-kal›m bir kenara ondan daha geri taleplerleanlaflmaya raz› olduklar›n› yalvar-yakar birflekilde bas›na-devlete ilettiler.

Belgeler her fleyi kan›tl›yor. T‹KB’nino tarihi koflullarda (40’l› günlerde) olas›bir anlaflmadan yana olmad›¤›n› tam tersi-ne sol söylemler ad› alt›nda eylemin gücü-nü zay›flatmak ve baflar›s›z k›lmak içinher türden bölücü bir çaba içerisinde ol-duklar›, 1996 Ölümü Orucu gazisi C. Gür-büz üzerinden yaz›l› ve görsel medyaya;“bu eylem, ileri sürülen taleplerle baflar›yaulaflmaz-ulaflmayacakt›r” vb. yönlü ileti-len mesajlarla da sabit ve somuttur. Bu bö-lücü tav›rlar tarihe belgeli bir flekilde notdüflülmüfltür. Dolay›s›yla bunlar› kim ta-rihten silebelir ki? Direnifl karfl›tl›¤› bölü-cü söylem ve durufllar›n hepsi de tarihenot düflülmüfltür.

Bölücü olduklar› ve olas› bir anlaflma-dan yana olmad›klar› kendi belgelerindende aktard›¤›m›z gibi aç›k ve net bir flekildeorta yerde duruyorken art›k Selim Açan’›nkalk›p MKP ve DHKP-C’yi A. Bakan’›naç›klamas›na güvenmeyip “eylemi b›rak-mad›lar”, “flans tan›mad›lar”, dahas› “ak›l-s›zl›k ve ferasetsizlik yapt›lar” vb. yönlü it-ham etmesinin anlam› ve amac› ne olabilir?Düflmana yaranmak! Teslimiyet ve boyunbükmeyi emretmek! Komünist ve devrim-cilerin söz ve davran›fllar›ndan çok düflma-na güvenmeyi tavsiye etmek! Düflman›nsözünü teminat olarak almak! Hem deT‹KB bunu, bakan›n “9 Aral›k aç›klamas›-n›n” oyun oldu¤u tüm boyutlar›yla a盤aç›kmas›na karfl›n yap›yor!

Oral Çal›fllar Cumhuriyet

gazetesinin sesini dillendiriyor,

Ya T‹KB kimin sözcülü¤ünü

yap›yor?

Selim Açan’la Oral Çal›fllar ayn› dili ko-nufluyor. Her ikisi de eylemi b›rakmak içindönemin Adalet Bakan›’n›n 9 Aral›k aç›k-lamas›n› teminat olarak al›nmas›n› buyuru-yor. Dahas› ikisi de, MKP-DHKP/C veTK‹P’li tutsaklardan katil bakan›n aç›kla-malar›n› güvence olarak al›p eylemi b›rak-mad›klar› için özelefltiri istiyor. Emirleriolur(!) Kendi ad›m›za konufluyoruz: Bir ha-tam›z› gördü¤ümüz yerde özelefltiri veririz-verdikte. Ama bu konuda verilmesi gere-ken bir özelefltiri yok. Bir özelefltiri veril-mesi gerekiyorsa (vermeleri de gerekir) oda O. Çal›fllar ve Selim Açan gibi sözkonu-su tarihi büyük direnifl karfl›s›nda bölücü-lük yapanlar ve gerçekleri halka aç›klama-yanlard›r. Direniflçilerin sözü ve pratik du-ruflunu teminat olarak almak yerine siste-min siyasi sözcüsü ve katil A. Bakan›’n›nsözlerini güvence alarak eylemin gücünübozmaya çal›flanlar özelefltiri vermelidir!

O. Çal›fllar’›n eylem bafllamadan önceA. Bakan›’n›n ne kadar “iyi niyetli” oldu-¤una dair tutsaklar› ve kamuoyunu ikna et-meye çal›flt›¤›n› hat›rl›yor ve biliyoruz. O.Çal›fllar’›n hangi amaçla Bayrampafla ha-pishanesine gitti¤ini Selim Açan veT‹KB’de iyi hat›rlamal›d›r. O. Çal›fllar,ÖO’nun bafllamas›n› önlemek için ziyaretkabinlerine kadar gidip-geçmiflteki prestiji-ni de kullanarak- kimi tutsaklar ve temsilci-leriyle görüfltü. “Eyleme bafllamay›n” dedi:“ Eyleme bafllarsan›z ülke ve hükümet Av-rupa birli¤i karfl›s›nda kötü bir imaj edin-mifl olur, dolay›s›yla AB’ye almazlar,” vb,yönlü AB’ci olmam›z› da buyurdu.

O, bir yanda A. bakan›n›n sözcülü¤ünüyaparken öte yanda ise zay›f halka olarakgördü¤ü T‹KB ile direnifl karfl›t› ittifak kur-maktan da sak›nmad›. Ayn› fleyi T‹KB desergiledi. O gün bugündür de ittifaklar› hiçbozulmuyor ve direnifl karfl›s›nda ayn› dili

117

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 116: Sınıf Teorisi - Sayı 10

konuflmaya özen gösteriyorlar. Birisi A.Ba-kan›’n›n resmi-aç›ktan sözcüsü di¤eri iseteslimiyet ve boyun bükmenin politik söz-cülü¤ünü yaparak bugüne kadar geldiler.

O. Çal›fllar, direnifl boyunca A. Baka-n›’n› savunmakla büyük bir hata yapt›¤›n›görmek ve bunun özelefltirisini tarihe-halkavermek zorundad›r. Hiç flüphesiz onun di-renifl özgülünde iflledi¤i en büyük hata A.Bakan›’n›n yapt›¤› 9 Aral›k aç›klamas› son-ras› Y. Kemal ve di¤er ayd›nlar› direniflaleyhinde örgütleyip yönlendirmesidir!“Bakan›n›n aç›klamas›n› güvence olarakal›n ve eylemi b›rak›n” kendi anlay›fl ve si-yasi durufluna Y. Kemal’lerin de imza at-mas›nda bafl rolü oynad›. Daha da ileri gi-derek kamuoyu ve tutsak ailelerini “bakananlaflmak istiyor ama tutsaklar anlaflm›yor”deyip, direniflçiler aleyhine k›flk›rt›p hedefflafl›rtt›. Oral Çal›fllar’da Selim Açan’da çok

iyi biliyor ki anlaflmak istemeyen direniflçi-ler de¤il bakan ve devletin kendisidir. OralÇal›fllar direniflçiler aleyhinde gelifltirdi¤ipropaganda sonras›nda üç temsilcinin ken-disine “tarafl› davranma” diye yazd›¤›mektubu iyi ve do¤ru hat›rlamal›d›r. O. Ça-l›fllar’a tüm direniflçileri temsilen Ayd›nHanbayat, Ercan Kartal, fiadi Özbolat 16Aral›k tarihli mektuplar›nda flöyle sesleni-yordu:

“Do¤rular›, gerçekleri saklamak hak-s›z olandan yana ‘TARAF’ olmak anlam›-na gelir. Haks›z olan›n istedi¤i gibi halk›flekillendirmesine izin vermek, buna mü-saade etmek demektir. GERÇEKLER‹AÇIKLAYARAK, HALKI B‹LG‹LEND‹-REREK ‘TARAFSIZ’ KONUMUNUZUSÜRDÜRMEN‹Z‹ BEKL‹YORUZ.”

‹flte direniflçilerin ve temsilcilerinin iyi-niyeti ve dürüstlü¤ü bu!

Bu mektupta çok aç›k ve net bir flekildeO. Çal›fllar’a “tarafl› davranmamal›s›n”ça¤r›s› yap›l›yor! “Gerçekleri halktan giz-leme, oldu¤u gibi aktar, dürüst ol, davetiyap›l›yor!”

O. Çal›fllar’›n devlet-bakan yanl›s› tutu-mu sadece 19 Aral›k öncesiyle s›n›rl› de¤ilelbette. O, liberal-reformist ayd›n çizgisini-duruflunu 19 Aral›k sonras› da sürdürdü.Hiç bir gün kalk›p gerçekleri halka aç›kla-mad›. Gerçekleri gizleyerek hep bakan› ko-rurken, tutsaklar› suçlad› ve suçlamaya dadevam etti. Ölüm Orucu direnifli ve 19 Ara-l›k katliam› karfl›s›nda duyarl› olan herkes19 Aral›k sonras›, dönemin ‹stanbul barobaflkan› Yücel Sayman ve Mehmet Beka-ro¤lu’nun bas›na yapt›klar› flu önemli aç›k-lamay› hat›rlar: “Kendilerinin devlet tara-f›ndan oyuna getirildi¤ini, oyun oynad›¤›-n›, anlaflma diye bir niyetin olmad›¤›n›,”vb.yönlü aç›klamalarda bulundular. FakatO. Çal›fllar tüm bu aç›klamalar ve de devle-tin 19 Aral›k katliam›na ra¤men yine de ba-kan ve devlet lehine hamasi konuflmalaryapma ve yaz› yazmaya devam etti. O dayetmiyormufl gibi bakan› “bar›fl güvercini”

118

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Söylendi¤i gibi d›flar›da baz› ku-rumlar›n “12 kiflilik ko¤ufllar›” dil-lendirdi¤i do¤rudur. FakatT‹KB’nin bu söyleme karfl› ç›k›fltakiamac› üzüm yemek de¤il ba¤c›y›dövmektir. Daha önce T‹KB’nin“12 kiflilik” ko¤ufllar söylemine,karfl› ç›k›fl›n›n neden-niçinlerini or-taya koyduk. ‹fl olsun, kendisinitatmin, dahas› varetmenin bir kal-d›rac› olarak karfl› ç›k›yordu. YoksaT‹KB’nin kendisi de iyi hat›rlar kiCMK bileflenleri May›s-Haziran top-lant›lar›nda da yerald›¤› gibi mese-lenin özü; “F tiplerini kapat›p ka-patma olarak de¤il veya ko¤uflla-r›n kaç kiflilik (16 veya 30 olsunfarketmez gibisinden) olup olma-mas› olarak de¤il, bu stratejik sal-d›r› plan›n›n özünü nas›l bofla ça-kart›r›z” odakl› ele al›nmaktayd›

Page 117: Sınıf Teorisi - Sayı 10

olarak ilan etmekten geri durmad›. Oral Ça-l›fllar, “güvercinler” olarak nitelendirdi¤i A.Bakan›’n›n sa¤ kolu olan Ali Suat Erto-sun’un “yüksek hizmet madalyas›yla”ödüllendirildi¤ini de hat›rlamal›d›r. Neden-niçin bu “yüksek hizmet madalyas›” veril-di? Bunun muhasebesini hiç yapt› m›? Bil-miyorsa, biz söyleyelim: Yüzlerce insan›nkatledilmesinin bafl figüranlar›ndan birisioldu¤u için! F tiplerine geçiflte katlimac›bafl aktörler aras›nda yer ald›¤› için müka-fatland›r›ld›. O. Çal›fllar bu geliflmelerdenhabersiz olamaz. Habersiz de¤il. Ama söz-konusu geliflmeleri do¤ru bir flekilde yo-rumlamaktan-kamuoyuna aç›klamaktan çe-kinir. Çünkü onun bu olay özgülünde ger-çekleri halka aç›klama diye bir derdi yok.Onun derdi bakan› korumak ve temize ç›-kartmakt›r.

‹flte o bu tutumuyla bir kez daha gerçek

bir ayd›n olmad›¤›n› ortaya koydu. Gerçekbir ayd›n, hiçbir zaman gerçekleri halktangizlemez; onun en büyük görevi her türlübedeli göze alarak gerçekleri halka aç›kla-makt›r.

O. Çal›fllar gerçek bir ayd›n olma göre-vini ilk olarak D. Perinçek ve partisiyle bir-likte hareket etti¤i süreçte b›rakt›. ‹kinci

olarak ise Cumhriyet gazetesinde yazarolarak çal›flmaya ad›m atmakla, bir baflkadeyiflle ‹lhan Selçuk’un ideolojik-siyasitornas›na girmekle b›rakt›.

Bilindi¤i gibi burjuva medyada köfle ya-zarl›¤› yapmak için ilk ifllem sözkonusu ga-zetenin ideolojik ve siyasi bak›mdan tamyetkili patronunun karfl›s›na ç›kar›larak ba-z› sözler al›n›r. Bu sözleri vermeyenler ga-zeteye köfle yazar olarak al›nmaz. Bununörnekleri çokçad›r. Kan›tlamak için de faz-la örnek sunmaya gerek yok. Bunu, bir dö-nemin Ayd›nl›kç› kadrolar›ndan olan GülayGöktürk’ün (flu an Nazl› Il›cak’›n “DB.Ter-cüman’”›nda köfle yazarl›¤› yap›yor) GüneflGazetesinde yazarl›¤a “hangi aflama ve ifl-lemden sonra al›nd›¤›” iyi bilinmektedir. G.Göktürk 1980’li y›llar›n bafl›nda Günefl Ga-

zetesine yazar olarak çal›flmak için bafl vur-du¤unda, önce gazetenin birinci derecedesiyasi patronu Güneri Civao¤lu’nun karfl›-s›na ç›kart›l›r. G. Civao¤lu herkese karfl›uygulad›¤› siyasetin ayn›s›n› Gülay Gök-türk’e de uygular ve ona; “gerçekleri yaz-maktan, devrimci söylemlerden, yani ‘sol-cu’luktan uzak duraca¤›na” dair yemin etti-rir. O da yemin etmekten çekinmez. Böyle-likle geçmifl teslimiyetçi çizgisini üç-beflkurufl paraya satarak daha da derinlefltirir.Bu bilgiyi, “Yar›lma” adl› kitab›nda GünZileli, bu geliflmeleri oldu¤u gibi aktar-maktad›r.

O. Çal›fllar, ‹. Selçuk’un siyasi patronlu-¤unu yapt›¤› Kemalist Cumhuriyet gazete-sinin liberal kanad› içerisinde yer alan yar›-ayd›n reformist bir yazard›r. Hat›rlanaca¤›üzere bir dönem A. Bakan› da Cumhuriyetgazetesinde yazarl›k yapmaktayd›. O daKemalist cumhuriyetçilerdendir. Dolay›-s›yla her ikisinin de ideolojik-siyasi çizgisiesasta ayn›d›r. Önemli bir nokta daha: O.Çal›fllar da t›pk› H.Sami Türk gibi, AB’ci-dir. AB flakflakç›l›¤›n› yapmaktad›r. Ülke-nin, AB’ye sömürgeci ba¤›ml›l›¤›n› savun-maktad›r.

O. Çal›fllar ve Selim Açan’a so-

ruyoruz: Görüflme diyalogunu

kesen kim? Anlaflma yapmak-

tan kaçan-kaç›nan kim?

9 Aral›k sonras› heyetlerle ( ki O. Çal›fl-lar’›n kendisi de bu heyet içerisinde yer al-maktayd›) yap›lan son görüflmede: “anlafl-ma yap›l›rsa, bu anlaflmay› tan›mam, ka-muoyuna tekzip ederim” dayatmas›n› ya-pan kim?

O. Çal›fllar söz konusu heyet içerisindede¤il miydi? Üstelik bu görüflmeye 9 Ara-l›k açaklamas›n› desteklemesi ve kamuoyu-nu yanl›fl yönlendirmesine karfl›n arac› he-yet içerisinde gelmesi kabul edilmedi mi?

Var›lan aflamada direnifl temsilcilerinin

119

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 118: Sınıf Teorisi - Sayı 10

talebi; “görüflmelerin devam etmesi ve an-laflman›n sa¤lanmas› için “Adalet Baka-n›’ndan olas› bir anlaflmay› tekzip etmeye-ce¤ine dair sözün al›nmas›” de¤il miydi?Bu konuda M. Bekaro¤lu kaç kez Bakanlatelefon görüflmesi yapt›? Ancak katil A. Ba-kan› “olas› bir anlaflmay› tan›may›p kamu-oyuna tekzip edece¤ini” her defas›nda söy-ledi ve bunda da diretti. Bu dayatma üzeri-ne baflta arac› heyet olmak üzere görüflme-ler kesilmedi mi?

O. Çal›fllar, bu gerçekleri unuttu mu? Bugerçekleri nas›l unutabilir? Görüflmelerinhangi aflamada neden-niçin ve kimler tara-f›ndan kesildi¤inin canl› tan›¤› de¤il mi?

O, unutabilir ama tarih asla unutmaz! Kitarih, gerçeklerin üstünü örtenleri asla af-fetmemifltir!

Baflta M. Bekaro¤lu olmak üzere heyet-ten di¤er arac›lar görüflmelerin hangi afla-mada ve neden kesildi¤inin canl› tan›¤› de-¤il mi?

9 Aral›k sonras› görüflmeler (12 Aral›kgünü yap›lan) A. Bakan›n›n dayat›c› tutu-mu üzerine kesilmedi mi?

K›sacas›, gerçekler bu kadar aç›k ve netbir flekilde ortada yerde duruyorken O. Ça-l›fllar’›n hala da kalk›p bu ç›plak tarihi in-kardan gelerek temsilciler “anlaflmaya ya-naflmad›” yönlü de¤erlendirmelerde bulun-mas›n›, nas›l yorumlamal›?

Gerçekleri neden aç›klam›yor, tarih kar-fl›s›nda dürüst davranm›yor? Dürüstlük ger-çekleri oldu¤u gibi aktarmakt›r.

Neden, devlet ve hükümeti de¤il de di-reniflçileri hedef gösteriyor?

Direniflçiler kötü niyetli olsayd›, birbaflka ifadeyle direniflçiler anlaflmadan ya-na olmasayd› üç temsilci ad›na 16 Aral›kgünü O. Çal›fllar’a “gerçekleri halka ol-

du¤u gibi aktarmal›s›n” yönlü mektup,

yazarlar m›yd›? Tarafs›zl›¤a davet eder

miydi?

Dahas› da var: Görüflmelerin direniflçi-ler taraf›ndan de¤ilde devlet ve onun bora-

zan› A. Bakan› taraf›ndan kesildi¤ini ikitemsilcinin ‹stanbul Cumhuriyet Bafl savc›-s› Ferzan Çitici ve ‹. Baro baflkan› Y. Say-man’la 17-18 Aral›k gecesi yapt›klar› gö-rüflme somut bir flekilde ortaya koymuyormu?

“Temsilciler, görüflmeyi kesen biz de¤i-liz bakand›r” diye söz konusu arac›lara bil-dirmediler mi? Bu mesaj ve görüflmelerüzerine 18 Aral›k (Pazartesi) günü M. Be-karo¤lu görüflmeleri sürdürmek için Anka-ra’dan yola ç›kmad› m›?

M. Bekaro¤lu yola ç›karken ayn› gündevletin hükümetinde üçlü zirve yap›lmak-tayd›. Bu görüntüyü herkes görsel medya-dan izledi. Bu üçlü zirve içerisinde yeralanlardan birisi katil S. Tantan iken di¤eriise H. Sami Türk de¤il miydi? Devlet, bas-k›n için bütün haz›rl›klar›n› tamamlam›flt›.Sadece dü¤meye basmak kalm›flt›. Ve söz-konusu üçlü zirvede de bask›n dü¤mesinebast›lar. Bunu, dönemin ‹çiflleri bakan› olanS. Tantan katili de 19 Aral›k sonras› yapt›-¤› bas›n toplant›s›nda itiraf etmedi mi?

Her fley bu kadar bariz bir flekilde orta-da olmas›na karfl›n S. Açan ve O. Çal›fl-lar’›n anlaflmayan taraf olarak devrimcilerisuçlamas›, iyi niyetli bir tutum olabilir mi?

Bu da gösteriyor ki, yani OÇ ve HSAhiç bir talep üzerinden anlaflma yapmadandireniflin bafllad›¤› gibi b›rak›lmas›n› isti-yor. Hay›r! Koflullar, direniflin lehineydi.Dolay›s›yla bu koflullar alt›nda direnifli ta-lepler konusunda anlaflma yapmadan b›rak-mak do¤ru bir taktik olamazd›. Kaybettirir-di. A. Bakan›n›n dan›flman› O. Çal›fllar re-formisti ve S. Açan oportünisti gibi sonuç-

tan hareket ederek o tarihi koflullar› de¤er-lendirmeye kalk›flmak, devrimci taktik vepolitikan›n zerresini anlamamakt›r. Bazanöyle anlar olur ki anlaflmas›z da eylemi b›-rak›l›r. Taktikler, özellikle de askeri taktik-ler yüzde yüz baflar›lar üzerine belirlenmez.Dolay›s›yla baflar›s›z oldu¤umuz bir taktik-te ›srar etmeyiz. Yani “ya hep ya hiç” top-tanc› mant›¤›yla bir eylem çizgisi belirlen-mez. Bundan öte hiç bir maddi kazan›m el-

120

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 119: Sınıf Teorisi - Sayı 10

de etmeden de eylemler b›rak›labilinir veyageri çekilinir. Bu tür taktileri gütmek sava-fl›n yasalar› içerisindedir. Bunlar iflin abcsi-dir. Fakat o tarihi koflullar (iç ve d›fl), özel-likle de direniflin ald›¤› boyut direnifli an-

laflmas›z b›rakmay› de¤il b›rakmamay›

emrediyordu.

Kald›ki bu noktada bir bak›ma O. Çal›fl-lar’›n konuflmaya hakk› var. Ama SelimAçan’›n hakk› hiç yok. Çünkü O. Çal›fllar,tarih ve direnifl karfl›s›nda suç ifllemifl olsada en az›ndan o A. Bakan›’n›n aç›klama-s›ndan sonra “bakana güvenip eylemi b›ra-k›n” ça¤r›s›nda bulunmufltu. Ya SelimAçan? Onun böyle bir ça¤r›s› ve önerisiyoktu? Tam tersine yüksek perdeden solcu-luk yap›p direniflçileri sa¤c›l›kla suçluyor-du. Bir kez daha alt›n› çizerek vurgulamakistiyoruz ki HSA’n›n iddia etti¤i gibi A.ba-kan›n›n “9 Aral›k aç›klamas›ndan” sonrakendileri de dahil hiç bir örgüt “eylemin as-k›ya al›nmas›n›, e¤er sözler tutulmazsa bir-likte eyleme bafllar›z” önerisini getiren ol-mad›. Bu, H. Selim Açan’›n devlete fliringözükmek için uydurdu¤u kocaman bir ya-lan ve demagojiden ibarettir. Onun için S.Açan’›n bu konuda konuflmaya hiçbir hak-k› yoktur.

Sözün özü, tarih bilinci dumura u¤ra-mayan ve artniyetli olmayan herkes, görüfl-melerin kesilmesinde tek suçlunun A. Ba-kan› oldu¤unu söyler.

Direniflçilerin süreci daha fazla uzat›ppropaganda yapma diye bir derdi ve amac›da yoktu. Çünkü buna ihtiyaçlar› yoktu.Örgütlerin propagandas› direnifl boyuncayeterince olmufltu. Geriye direnifli sürdür-mek için sadece ileri sürülen talepler üze-rinde anlaflma sa¤lamak kalm›flt›. Bilindi¤igibi onun da son aflamas›na gelinmiflti. Fa-kat bu son aflamay› A. Bakan› ve devlet en-gelledi. Dolay›s›yla “ direniflçiler örgütpropagandas›na ihtiyaç duyduklar› için an-laflmaya yanaflmad›lar,” vb. yönlü yorumla-r›n hepsi, subjektif ve demagojik söylem-lerden ibarettir.

Her fley ortada. Politik olaylar› tarihi

koflullar›yla birlikte ele al›p de¤erlendirme-yenler tarihi inkarc›lar ve politik olarak körolanlar olur ancak.

Özcesi, devletin ve hükümetin anlaflmayapma diye bir derdi-niyeti yoktu. 9 Aral›kaç›klamas› kamuoyunu oyalama amaçl› birtaktikti. Bask›n ve katliam› meflru k›lmak,dahas› F tiplerine geçmek için bir yandangeri cepheyi sa¤lama almak di¤er yandanise bask›n›n haz›rl›klar›n› tamamlamak içinbaflvurulan zaman kazanma takti¤iydi. Butakti¤in oyalamak amaçl› oldu¤unu S. Tan-tan’›n aç›klamalar› somut bir flekilde gözlerönüne serdi. Dönemin katil ‹çiflleri Bakan›S. Tantan 19 Aral›k bask›n›n›n hemen arka-s›nda yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda; “bu opa-rasyon plan›n› aylar öncesinde haz›rlama-ya-tamamlamaya bafllam›flt›k”, demedi mi?

Yoksa O. Çal›fllar ve S. Açan bu aç›kla-malar› da m› unuttu?

Burdur-Bergama bask›nlar› F Tiplerinegeçiflin alt provalar› olarak yap›lmad› m›?

Uflak vb. adli hapishanelerde olaylaroluyor, ama devrimcilerin bulundu¤u ha-pishaneler gündeme al›narak hedef gösteri-liyordu. Devletin adli hapishaneler üzerin-den dahi hedef göstermesi bofluna de¤ildi.D›flar›da “ha flu gün ha bugün bask›n yap›-lacak” söylentileri dolaflm›yor muydu?Hatta olas› bir bask›nda devletin “200 ka-dar tutsa¤› öldürmeyi göze ald›¤›n›” iflitme-yen yoktu. Tüm bunlar ifl olsun diye mi ya-p›ld›? Ya da F tiplerine bofluna m› para ya-t›rd›lar?

Di¤er söylemleri bir kenara b›rakal›mflimdiki A. Bakan› C. Çiçek’in “F tipleriniAB ve ‹MF istedi biz de yap›p-uygulad›k”yönlü aç›klamas›n› da m› iflitmediniz? Budenli politik miyopluk olur mu? Grup he-sapl› sa¤-teslimiyetçi teoriler üretmeye pesdo¤rusu!

Tüm bu geliflmeler belgeleriyle somutve sabit olmas›na karfl›n hala da S. Açan veO. Çal›fllar gibilerin komünist ve devrimci-lerden “anlaflmaya yanaflmad›lar” diye öze-lefltiri istemelerinin, amac› ne olabilir?Amaçlar› aç›kt›r ki direnifl boyunca içine

121

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 120: Sınıf Teorisi - Sayı 10

düfltükleri olumsuzlu¤u gizlemek istiyorlar.

O. Çal›fllar’›n amac› belli: O, A. Baka-n› ve onun flahs›nda devleti hakl› ç›kartmakistiyor. O, Adalet Bakan›’n›n bas›n alan›n-daki sözcüsü durumundayd›. Bu anlamdaO. Çal›fllar’›n devletin yetkili a¤›zlar›n›ndahi yapt›¤› “tarihi” itiraflar› ve oynamakistedikleri oyunlar› unutmak-unutturmakiçin özel çaba sarf etmesi normal karfl›lana-bilir. Çünkü o’nun bu konudaki siyasi duru-flu ideolojik-siyasi bak›mdan g›das›n› libe-ral kemalist çizgiden almaktad›r. Tabiikibunu da “sol” ayd›n-demokrat sosu vererekyap›yor. Ama tarih O. Çal›fllar’› asla affet-meyecek! Halk ve devrimciler aç›s›ndan,özellikle de ideolojik aç›dan en tehlikeliolan da bu tür “ayd›n”lar›n söylemleridir.Bir baflka ifadeyle “reformist ayd›nlar”›nsöylemleri t›pk› “flekere bulanm›fl mermi”gibi tehlikelidir. Onlar, öncelikli olarak ide-olojik olarak insanlar›n bilincini kuflatma-ya-hegamonya alt›na almaya çal›fl›r. Bunu,baz› politik geliflmeler karfl›s›nda ilerici si-yasi durufllar göstererek güçlendirmeye ça-l›fl›rlar. Daha çokta kendilerini “insan hak-lar› ve demokrasi” söylemleriyle halka ka-bul ettirme yolunu seçerler. Ama gerçekteise bu olay özgülünde de görüldü¤ü gibidevlet ve onun hükümetlerinden, özelliklede “sosyal demokrat” görünümlü düzenpartilerinden tam kopuflu sa¤lamazlar. K›-sacas›, mevcut gerici sistem ve emperyaliz-me karfl› radikal bir durufl göstermeyen birinsan gerçek bir ayd›n olamaz. O, olsa olsaancak “ayd›nc›k” olabilir. Dolay›s›yla halk›-m›z› O. Çal›fllar gibi yar›-ayd›nlar›n ideolo-jik kuflatmalar› karfl›s›nda daha fazla uyan›kk›lmak ve bilinçlendirmek zorunday›z.

Ya Selim Açan ve T‹KB ne yap›yor?

Neden-niçin gerçekleri halktan gizle-yip-tarihi inkardan geliyor?

Tarihin ve direniflin gerçeklerini O. Ça-l›fllar gibi çarp›t›yor?

Onun diliyle konuflup direnifl ve direnifl-çilere sald›r›yor?

fiüphesizki her fleyin bir nedeni oldu¤u

gibi her bir politik duruflun da bir nedeni,bir amac› vard›r. Dolay›s›ylad›rki S.Açan’›n O. Çal›fllar’la ayn› dili konuflmas›tamam›yla savundu¤u ideoloji ile do¤rudaniliflkilidir. Bu durufl ve söylemleri daha çokküçük burjuvazinin sa¤ kesimi üretir-temsileder. Bu politik durufl ve e¤ilimler, esasolarak dönemin politik zorluklar› sonucuortaya ç›kan küçük burjuvazinin sa¤-libe-

ral politik ruh halidir. Bilindi¤i gibi kü-çük burjuvazinin sa¤ politik ruh hali kendi-sini daha çok devrimci durum, devrimci ha-reket, politik yenilgi ve örgütün moral ba-k›m›ndan geri oldu¤u flartlarda gösterir. Bubilinçten haraketle T‹KB ve Selim Açan’›nsa¤-libaral ideolojik bak›fl aç›s› ve siyasiduruflunu da gerek Ölüm Orucu direnifli

gerekse devrimci hareketin “dibe vuru-

flu” hakk›nda yapt›¤› analizlere (bunlarayaz›m›z›n ak›fl› içerisinde daha da de¤ine-ce¤iz) bakarak tespit edebilirsiniz.

Yaz›m›z›n ak›fl› içerisinde belgeleriyleortaya koyaca¤›m›z gibi S. Açan’›n sa¤-uz-laflmac› ruh hali kendisini öylesine belirginbir flekilde d›fla vurmufltur ki 19 Aral›k bas-k›n›n›n esas sorumlusu olarak komünist vedevrimcileri göstermeye kadar gitmifltir.

T‹KB, sald›rd›kça sald›r›yor. Tam birhezayan içerisinde sald›r›yor. Ama sald›r›-lar› tutmuyor. Her “yeni” sald›r› ata¤›nakalkt›¤›nda ise daha da oportünist pozisyonal›yor.

Büyük tarihi olaylar karfl›s›nda bölücü-lük yapanlar›n devrimci hareketin tarihikarfl›s›ndaki durumu T‹KB örne¤inde gö-rüldü¤ü gibi her geçen gün daha da dibedo¤ru gidifltir. Çünkü s›n›f mücadelesi bö-lücü durufllar› asla affetmemifltir. Ya öze-lefltiri yap›p düzeleceksin ya da daha da ba-takl›¤a do¤ru gideceksin. Baflka yolu yok.

T‹KB’nin direnifl boyunca bir ‘sa¤’a birsol’a manevra yap›fl›n›n ideolojik aç›danbafll›ca nedenlerinden birisi de direnifl öz-gülünde halka, tarihe ve kendi taban›nakarfl› düfltü¤ü aymazl›ktan ileri geliyor.T‹KB’nin direnifl öncesinden bugüne kadarsöyledikleriyle yapt›klar› hiç biribirini tut-

122

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 121: Sınıf Teorisi - Sayı 10

mad›. Kah sol, kah devlete flirin gözükmekiçin sa¤-uzlaflmac› kesildi. Ama hepsi deözünde sa¤c›l›klar›n› kamufle etmek içinbaflvurdu¤u oportünist manevralard›. T‹KBve S. Açan dürüst de¤il! Sorunlara yakla-fl›m tarz› artniyetli ve bir o kadar da dargrupçudur. Üstelik bu siyaset tarz›n› onbinlerin gözünün içine baka baka yalansöyleyerek yap›yorlar.

T‹KB ve Selim Açan

Demagojide S›n›r Tan›m›yor!T‹KB, “9-12 kiflilik ko¤ufllar dillendiri-

liyor” meselesinde de demagoji yapt›-yap›-yor!

Söylendi¤i gibi d›flar›da baz› kurumlar›n“12 kiflilik ko¤ufllar›” dillendirdi¤i do¤ru-dur. Fakat T‹KB’nin bu söyleme karfl› ç›-k›fltaki amac› üzüm yemek de¤il ba¤c›y›dövmektir. Daha önce T‹KB’nin “12 kifli-lik” ko¤ufllar söylemine, karfl› ç›k›fl›n›n ne-den-niçinlerini ortaya koyduk. ‹fl olsun,kendisini tatmin, dahas› varetmenin bir kal-d›rac› olarak karfl› ç›k›yordu. YoksaT‹KB’nin kendisi de iyi hat›rlar ki CMKbileflenleri May›s-Haziran toplant›lar›ndada yerald›¤› gibi meselenin özü; “F tipleri-ni kapat›p kapatma olarak de¤il veya ko-¤ufllar›n kaç kiflilik (16 veya 30 olsun far-ketmez gibisinden) olup olmamas› olarakde¤il, bu stratejik sald›r› plan›n›n özünü

nas›l bofla çakart›r›z” odakl› ele al›nmak-tayd›.

Do¤rudur, sözkonusu toplant›lardaDHKP-C “ko¤ufl sistemini de¤il, F tiplerinikapatmay›” savunuyordu. Ama bu, neyi de-¤ifltirir? Meselenin özünü de¤ifltirir mi? Yada DHKP/C’nin önce “F tipilerini kapat›l-mas›n›” sonra “ko¤ufl sistemini savunma-s›”, F Tipleri konusunda savundu¤u ana po-litikan›n özünü-esas›n› de¤ifltirir mi? Hay›r,de¤ifltirmez! Kald› ki görüflmelerde “12-16veya 18 kiflilik ko¤ufllar” önerisini ilk ola-rak tutsaklar de¤il, arac› heyetler sundu.Baflta da TMMOB’un kendisidir.

TMMOB, mimari yap› “18 kiflilik ko¤ufllariçin müsaittir” demiflti. K›sacas›, “kaç kifli-lik ko¤ufllar olsun” vb. tart›flmalar arac› he-yetler taraf›ndan çözüm önerileri olaraköneri sürülmüfltür. Hem direniflin ana ama-c› hapishanelerin üzerinde “F tipi” yaz›pyazmamas› de¤il buna yüklenen politikmisyonun önüne geçmekti.. Bizim tart›flt›-¤›m›z ana konu budur. Dolay›s›yla buradaherkesin temel ald›¤› F Tipleriyle yapmakistedi¤i politik-örgütsel tecriti ve teslim al-may› önlemek, bir baflka ifadeyle devletinTREATMENT (tretman) politikas›n› boflaç›kartmakt›. Tersi durumda, yani sorunu sa-

dece ko¤ufllar›n nicelik say›s›yla s›n›rla-mak yanl›flt›-yanl›fl siyaset olurdu. Mesele-nin özü politik direnme, teslim olup olma-ma fleklinde ele al›nmal›d›r. Yoksa ko¤uflsistemi cunta döneminin Diyarbak›r ve Ma-mak Özel Tip Askeri hapishanelerinde ol-du¤u gibi 40-50 kiflilik ko¤ufllar fleklindeolsa ne ifle yarar? Ki sözkonusu hapishane-lerde ko¤ufllar 50-100 kiflilikti. Fakat bilin-di¤i gibi tutsaklar her iki hapishanede depolitik olarak teslim olmufltu. Dolay›s›ylabu süreç boyunca söz konusu hapishanelertam bir politik tabutlu¤u and›r›yordu.

Ayr›ca bilinirki Özel Tip hapishanelerde politik tutsaklar› teslim almak ve izoleetmek amac›yla yap›lm›flt›. Devletin özeltipler üzerinden gerçeklefltirmeye çal›flt›¤›politik teslim alma projeleri büyük direnifl-ler sonucu geri püskürtüldü. Buna karfl›nhapishanelerin tabelas›ndaki “özel tip” ifa-desi duruyordu. Demek ki bu gibi konular-da bilince ç›kar›lmas› gereken ana halkapolitik tabutlu¤a geçit verip vermemekolmal›d›r. Kuflkusuz sorunun di¤er boyutuda (ko¤ufl kapasiteleri vb.sorunlar) önemli-dir ama bu, olmazsa olmazlar›m›z aras›n-da ele al›namaz-al›nmamal›d›r. Bir komü-nist için olamazsa olmazlar ancak alt›n›çizdi¤imiz ilkesel sorunlar olur. ‹lkesel ko-nularda taviz verilmeyece¤ini her komünistve devrimci bilir-bilmek zorundad›r. Bunund›fl›ndaki konularda duruma göre taviz ve-

123

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 122: Sınıf Teorisi - Sayı 10

rilir veya verilmez. Politikada karfl›l›kl› ta-vizler vermek mücadelenin vazgeçilmezyasalar› içerisindedir.

Sözün k›sas›, T‹KB kendisinin de sa-vunmad›¤› bir konuda DHKP/C’yi elefltir-mesi demagoji yapmaktan baflka bir anlamifade etmiyor. Bir yanda daha önce kendinko¤ufl sistemini savunacaks›n, ama di¤eryanda ise ayn› görüflleri (“ko¤ufl” sistemi-ni) ÖO’nun 40’l› günlerinde savunmayakalk›flt›¤›nda onlar› sa¤-uzlaflmac›l›klaelefltireceksin. Bunun neresi devrimci tu-tarl›l›k ve dürüstlük? Gerçekleri oldu¤u gi-bi halka ve devrimci kamuoyuna aç›klama-yan, üstelik kendi gerçek düflüncelerini bi-le halktan gizlemeyi bir erdemlik gösterisisayanlar demagojiden baflka bir fley yapm›-yor demektir. Siyasette demagoji yapmakkomünistlerin siyaset tarz› olamaz. Bu yön-temi siyaset haline getirenler ya burjuvapolitikac›lar› ya da onlar›n ideolojik ipli-¤inden dokunmufl küçük burjuvalard›r.

Yapt›klar› demagojilere kendileri deinanmam›fl olacaklarki HSA’n›n kendisi bi-le Radikal gazetesiyle yapt›¤› röportajla-r›nda; “9-12 kiflilik ko¤ufllar üzerinden an-lafl›r›z” vb.yönlü söylemleri a¤z›na dahi al-m›yor-almak istemiyor. O çok zeki ve anla-y›fll› (!) dostumuz bu röportaj›nda her nehikmetse talepler noktas›nda dün sa¤-uz-laflmac› olarak elefltirdiklerinin çokça geri-sine düfltü. Anlaflma olsunda nas›l olursaolsun yalvar-yakar bir tavur sergiledi. Dilitutuldu-lal oldu. Öyle ki 4 Aral›k günü solperdeden söyledikleri sözlerden eser kal-mam›flt›. 180 derece tornistan yaparaközündeki sa¤’› d›flavurdu. Oportünizmböyledir. Nerede kendi ç›kar› varsa ona gö-re görüfl de¤ifltirir. Onun için genelin ç›kar›önemli de¤il. T›pk› Bukalemun gibidir.‘Sol’la sa¤ düflüncelerin ikiz kardefl oldu-¤unu ise belirtmeye gerek yok. Birbirindenkopmazlar, birbirini beslerler. Her ikisi deMLM düflünce ve siyasi çizgiler için tehli-keli düflünce ak›mlar›d›r.

‹ftira!

Selim Açan demagoji ve yalan marifetiüzerine infla etti¤i “elefltirilerini” iftira at-maya kadar vard›rd›. H›z›n› yalan söyle-mek ve demagoji yapmakla alamam›fl ola-cak ki iftira atma marifetini devreye soktu.

HSA 19 Aral›k bask›n› için UÇ gazete-siyle yapt›¤› röportajda ne diyor, hangi id-diada bulunuyor? Önce HSA’n›n yeni inci-lerini aktaral›m:

UÇ: “ ‘ Rendavulu bask›n’ diye bir de-yim kulland›n›z. Bunu biraz açar m›s›n›z?”

HSA: “19 Aral›k sald›r›s›, öyle beklen-medik bir zamanda gerçeklefltirilen ‘ani’bir bask›n falan de¤il! Göstere göstere gel-di. Ayr›ca böyle bir oparasyona giriflilmesi-nin kesin oldu¤u istihbarat› DHKP/C ve Ozamanki TKP(ML) temsilcilerine önceden

iletilmifl.(abç) Ama onlar, ... kendilerineiletilen bu bilgiyi ne di¤er devrimci örgüt-lerle paylaflt›lar ne de kendileri ciddi önlemalm›fllar!”

“... arabulucular, bu konuda ald›klar› is-tihbaratlar› da aktararak kesinlikle bir opa-rasyon yap›laca¤›n› ›srarla ve defalarca söy-lüyorlar. ‘bizim yapabilece¤imiz bir fley kal-mad›. flimdi biz gidiyoruz ama bundan son-ra gelenler art›k operasyon için geleceklerve flunu da bilin, bunun da eli kula¤›nda. ...”

fiimdi Selim Açan’›n yan›tlamas› ge-

reken sorular:

1.“Oparasyona giriflilmesinin kesin ol-du¤u istihbarat” bilgisinin önceden sözüedilen örgütlere iletildi¤i bilgisi ve iddias›-n› kim veya kimler söyledi-ileri sürdü?

2. HSA, böyle “bir bilginin verildi¤i”iddias›n›n do¤ruluk derecesini ilgili örgütve temsilcilerinden ö¤renme ihtiyac›n› ne-den-niçin duymad›?

3. “... fiimdi biz gidiyoruz ama bundansonra gelenler art›k operasyon için gelecek-ler ve flunu da bilin, bunun da eli kula¤›n-da” diyenler kimler?

4. 17-18 Aral›k gecesi Y. Sayman ve F.Çitici ile yap›lan görüflmede “operasyon

124

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 123: Sınıf Teorisi - Sayı 10

olur mu, olmaz m› sohbeti içerisinde F.Çi-tici’nin “ben burada oludu¤um müddetçeoparasyon olmaz-müsaade etmem” diye birsöylemde bulundu¤unu iflitti mi?

5. 19 Aral›k’tan yaklafl›k bir hafta önce-sinde bafllayan çeflitli geliflmeler üzerineara maltan›n iflgal alt›nda tutulup nöbet tu-tuldu¤unu ve gardiyanlar›n say›ma dahigelmedi¤ini-al›nmad›¤›n› hat›rl›yor mu?Dahas›, bask›n sabah› düflman›n avukat gö-rüfl yerinden nöbetçileri görür görmez G-3’lerle tarad›¤›n› ve bu tarama s›ras›ndaÖlüm Oruçcular›n›n oldu¤u ko¤uflun önün-de nöbet tutan DHKP/C’li Mustafa Y›l-maz’›n yaraland›¤›n› iflitti mi-hat›rl›yormu?

6. HSA, bu direnifl ve onunla ba¤›nt›l›söylentiler boyutuyla devrimci siperlerdeomuz omuza savaflt›¤› devrimci parti ve ör-gütlerin söyledi¤i ve yapt›klar›na m› yoksareformist yar›-ayd›n çizgi sahiplerine migüvenecek?

7. Ölüm Orucu bafllamadan önce tümhapishanelere “efl zamanl› ve efl güdümlübir flekilde bask›n yap›laca¤›n› ve bu bas-k›nlarda 200 tutsa¤› öldürmeyi göze ald›k-lar›na” dair tehdit ve söylentilerin ortal›ktadolaflt›¤›n› iflitip-hat›rl›yor mu?

Tüm bu önemli soru ve sorunlar›n yan›-t› ve kan›tlanmas› Selim Açan’› bekliyor!

Hemence belirtelim: “Operasyona giri-flilmesinin kesin oldu¤u istihbarat›n›”n›nMKP ve DHKP/C’ye verildi¤i iddias›n› ko-caman bir yalan ve bir o kadar da iftira ola-rak de¤erlendiriyoruz. ‹ddia sahipleriylekamuoyu önünde yüzleflmeye de haz›r›z.Özellikle de S. Açan ve bilgi kayna¤›n› buiddialar›n› kan›tlamaya davet ediyoruz.Çünkü bu iddia öylesine yenilir-yutulur biriddia de¤il. Selim Açan ispatlamal›d›r iddi-alar›n›. Bu, s›radan bir iddia de¤il do¤rudansözkonusu örgütleri ve temsilcilerini flaibealt›nda b›rakmakt›r.

Elefltiri böyle yap›lmaz. Bu, elefltiri de-¤il do¤rudan iftira atmakt›r. Daha önce deparmak bast›¤›m›z gibi “devletin tüm ha-

pishanelere efl zamanl› bir flekilde bask›nyapacak” vb. yönlü söylentileri, ölüm oru-cu bafllamadan önce de ortal›kta dolafl›yor-du. Bu söylentileri de sadece MKP veDHKP/C de¤il dünya alem iflitmiflti. Hat›r-lanaca¤› gibi Burdur ve Bergama bask›nla-r›, devrimci örgütler taraf›ndan F tiplerinegeçiflin alt provalar› olarak de¤erlendirili-yordu. Bunun tart›flmalar› ve yorumlar›kendi gazetelerinde de var!

Özcesi, oparasyonlar konusunda dünyaalemin iflittikleri d›fl›nda MKP veDHKP/C’nin ayr›ca özel bir bilgisi olma-m›flt›r. Her kim ki “özel ve kesin bir bilgivermifliz” diyorsa, o kifli veya kiflileri söy-lediklerini kan›tlamaya davet ediyoruz! Busözlerinin arkas›nda durmayanlar tarih ta-raf›ndan birer iftirac› olarak an›lmaktankurtulamayacakt›r.

Gerçekte H.Selim Açan ne

yapmak istiyor?19 Aral›k katliam›n›n arkas›ndan dört

y›l geçti. Bugüne kadar iddia etmedi¤i birfleyi dört y›l sonras›nda ileri sürmesindekiamac› ne olabilir? Tek cümleyle bunun an-lam› “çamur at izi kals›n”!

Selim Açan, sözkonusu örgütlerin “bas-k›ndan kesin bilgileri var” iddias›n› ilk kezgetiriyor. Bu bilgi özgülünde “olabilirlik”kuram›n› dahi akl›na hiç mi hiç getirmiyor.Net ve kesin bir flekilde konufluyor. Verilenbilgide yan›lg› b›rakm›yor. O, her kim söy-lemifl veya böyle bir iddia ortaya atm›flsabu bilginin do¤rulu¤u- yanl›fll›¤›n› bile tart-madan kapitalist spekülatörler gibi piyasa-ya sürüyor. Anlat›lan bilgilere kendisini okadar tek yanl› bir flekilde kapt›rm›flt›r kibilimsel flüphecili¤in b’sini bile akl›na ge-tirmeyerek hemen iflin siyasi ticaretini

yapmaya koyulmufl. Verilen bilgi do¤ru muyanl›fl m›, abart›l› m› gibi yan›lg›l› paylar›nolabilece¤ini araflt›r›p ve düflünme zahme-tine kap›lmadan hemen sald›r› malzemesiyapmaya koyulmufl.

125

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 124: Sınıf Teorisi - Sayı 10

Selim Açan, Marksizm’in bilimselli¤inisa¤layan temel argümanlardan birisinin bi-limsel flüphecilik oldu¤unu bilir. Bilimselflüphecilik, tüm bilgileri(do¤ru da olsa) ya-n›lg› pay› b›rakarak ele alan bir düflünce-in-celeme yöntemidir. Selim Açan, edindi¤ibilginin kayna¤›na tam güvenmifl olsa bileyine de bu bilginin yan›lg›l› olabilece¤inidüflünerek haraket etmeliydi. Fakat ne ya-z›k ki Selim Açan bu bilimsel yöntemi ter-cih etmedi. O, di¤er bir çok olay› de¤erlen-dirmede içine düfltü¤ü felsefi idealizme buolay özgülünde de düflmekten kurtulamad›.Öznelci düflünce yöntemiyle kaba ve sektersald›r›ya geçti. Olay›n bir taraf› bilgiyi ak-taran ise di¤er taraf›n› ise iddian›n muha-tablar› oluflturmaktad›r. Kald› ki ikinci tarafdediklerimiz kendi dostlar› ve ayn› zaman-da y›llarca omuz omuza mücadele yürüttü-¤ü arkadafllar›d›r.

‹ddia, çok ciddi ve boyutlu bir iddia!Olay, ufak ve s›radan bir sorun de¤il kiyapt›¤›n-yapaca¤›n yanl›fll›k da ufak olsun.Do¤rudan do¤ruya örgütleri ve temsilcile-rini zan alt›nda b›rak›yorsun. Operasyon-dan kesin bilgileri var ama tedbir almad›lar.Dolay›s›yla insanlar› bilinçli olarak ölümeterk ettiler. Dahas› araflt›rma yapmadan, enönemlisi olay›n iddian›n muhataplar›na bi-le sorma gere¤i duymadan 19 Aral›k’› “ran-devulu bask›n” olarak de¤erlendirmek birdevrimcinin ifli olmasa gerek.

Elefltiri yapabilir. Buna her zaman oldu-¤u gibi bugün de a盤›z. Ama yalan ve de-magoji üzerine elefltiri infla edilmez. ‹ftiraat›larak ideolojik mücadele yürütülmez!Çizgisi yanl›fl olabilir. Politikas› yanl› ola-bilir, hatt› bu yanl›fl politikalar sonucu birörgüt zarar da görebilir. Dahas› yenilgi dealabilir. Ama bir devrimci, hem de on y›lla-r›n› devrimci mücadele içerisinde geçirmiflbir insan elefltiri yürütürken bunu iftira at-maya kadar götürmez. Araflt›r-sor. MKP veDHKP/C’nin verece¤i yan›tlar seni tatminetmeyebilir. Ama önce araflt›r ve sor. Tektaraftan ald›¤›n bilgileri yan›lmaz-mutlakbir bilgi olarak ele al›p hemen sald›r›ya

geçme. Bilgi kaynaklar›n› yan›lmaz otoriteolarak görme. Ne olursa olsun, yani karfl›taraf ne kadar olumsuz olursa olsun yinede diyalekti¤in yasas› gere¤i az›c›kta olsagüven duy. Güven-güvensizlik bir madal-yonun iki yüzü gibidir. Senin bilgi kayna-¤›n örgütleri-dostlar› birbirine düflürmekiçin kötü amaçl› da olabilir. Öfkeyle-tep-kiyle do¤rular› yakalayamazs›n. Dostlukla-r› pekifltirmek yerine zay›flat›rs›n. K›saca-s›, küçük burjuva grup ç›karlar›n› bilimseldüflünmenin yerine geçirdin mi hem dostla-r›na hem de kendi örgütüne zarar vermiflolursun. ‹ftira atarak dostluklar› pekifltire-mezsin. Bu pasl› silahla baflta kendi örgütü-nü vurmufl olursun.

Hiç flüphesiz bu kadar kötü duruma düfl-meyi küçük burjuvazinin grup ruhundanayr› düflünebilir miyiz? Grupçu ruh hali ge-rek örgüt içinde gerekse dostlar aras› so-runlar›n çözümünde olsun devrimi de¤ilkarfl›-devrimi besler. ‹flte Selim Açan’› dabu direnifl özgülünde yalan ve iftiralara sü-rükleyen ideolojik doku grupçulu¤u öne ç›-kartarak sorunlara yaklafl›m tarz›d›r. Çare-siz ve umutsuz bir halde sald›r› yap›yor.Dostlu¤u ve halk›n ç›karlar›n› düflünerekde¤il kendi grup ç›karlar›n› öne ç›kartaraksald›r› yap›yor. Bu da örgütler aras› iliflkile-ri olumlu de¤il olumusuz etkiliyor. Bu türiliflkiler de do¤al olarak devrimi de¤il kar-fl›-devrimi güçlendirmifl olur.

Kimse S. Açan için bizim gibi düflün-sün, bizim gibi analiz etsin beklentisi içeri-sinde olamaz. Bu kuram sadece S. Açaniçin geçerli de¤il ayn› örgüt içerisinde olan-lar için de savundu¤umuz bir düflencedir.Bir baflka ifadeyle b›rakal›m S. Açanla ay-n› görüflleri savunmay› bir kenara ayn› ör-güt içerisindeki insanlar için dahi her konu-da ayn› fikirleri savunma flart› koflulmaz.Kald› ki bunun imkan› da yoktur. Bu ba¤-lamda S. Açan ÖO direnifli ve direniflle ba-¤›nt›l› di¤er geliflmeleri yanl›fl analiz edebi-lir. Bunu hoflgörüyle karfl›lamak gerek.Ama S. Açan bunu yapm›yor. O, yalan veiftiralar üzerinden siyaset yap›yor. Elefltiri

126

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 125: Sınıf Teorisi - Sayı 10

de¤il dedikodu yap›yor. Elefltiriyi karfl› ta-raf› ikna etmek ve ayn› zamanda kendisininikna olmas› için de¤il küçük burjuvazininöç alma h›rs›yla yap›yor. Direnifl aleyhindesöylenen her bir söz ve iddian›n onun içingerçek olup olmamas›, kayna¤›n›n sa¤lamolup olmas› hiç önemli de¤il. Yeter ki MKPile DHKP/C aleyhinde bir söz söylensin, o,bu sözlere “denize düflen y›lana sar›l›r” mi-sali, hemen kurtar›c› olarak sar›l›r. Onuniçin do¤rular› yakalamak önemli de¤il.Önemli olan direnifl boyunca içine düfltü¤ü“bölücülük” vb. gibi olumsuz tutumlar›n›gizlemektir. Çünkü onun için özelefltiriyapmak büyük bir suç say›l›r. T‹KB’nin 30y›ll›k tarihine bak›n. Örgütün, önderlik ka-demesi olarak kendi hatalar›ndan sözetti¤i-

ne dair elle tutulur tek bir cümle-söz bula-mazs›n›z. Hata varsa bunu alt kademelereyükler. Önderlik hep do¤ru söylemifl veyapm›fl ama alt kademeler yerine getirme-di¤i için baflar›s›zl›k olmufl. Kendi hatalar›-n› hep mazeret teorisi üreterek örtmeyeçal›flm›flt›r. Dolay›s›yla kendisinin bafl›ndaolmad›¤› Ekim ölüm orucu direnifli için deolumlu demesi düflünülemez! “Ben varsamher fley iyi, yoksam her fley kötü” ben-mer-kezcili¤i üzerinden siyaset yapmaya çal›-flan bir hareketin sadece bu konuda de¤ildi¤er hatalar›na dürüst yaklaflmas› da bek-lenemez. Ekim ölüm orucu karfl›s›nda tambir paranoyak gibi hareket ediyor.

Bu konu üzerine tart›flmay› daha fazlauzatmak istemiyoruz. Bu süreçle ba¤›nt›l›olarak halktan ve kamuoyundan gizlenenhiç bir fley olmad› ve olmaz da. Fakat SelimAçan gibi küçük burjuva unsur ve siyasi

ak›mlar›n bu halka ve tarihe karfl› aç›kla-mas› gereken birçok fley vard›r. Çünkü on-lar direniflin bafllang›nc›ndan bugüne kadartarih karfl›s›nda demagoji ve yalanlarla ha-reket ettiler. Do¤rular› ve gerçekleri halkaoldu¤u gibi aktarmak yerine yalan ve de-magojiyle iflin üzerini örtmeye çal›fl›p bölü-cü-y›k›c› durufl sergilediler. Selim Açan di-renifl karfl›t› bölücü; sekterat ve y›k›c› tav›r-lar›n› iftira atmakla birlefltirdi. Doru¤a var-d›rd›. Çürük ve kof kaynaklar› kendisinedayanak yap›p komünist ve devrimcileresald›r›y› bir erdem-bir siyaset haline getir-di. Bir haraket, bir insan bir direnifl içinideolojik söylemlerinde ancak bu kadar di-be vurabilir.

Yalan ve iftirac›l›k bir örgütü, bir politik

kurumu ve flahsiyeti siyasi çöküfle götürür.Ki bir örgüt veya parti gerek politika üret-me gerekse fikir mücadelesi alan›nda nekadar yalan ve iftira at›yorsa o kadar da si-yasi çöküntü içerisinde demektir. Abart›,yalan ve iftira üzerine siyaset yapmak ide-olojik-siyasi güçsüzlü¤ün sonucudur. Abar-t›, yalan ve iftira üzerine siyaset yapma tar-z› burjuvaziye aittir. Bu araçlarla ayaktadurmaya çal›fl›yorlar. Fakat görelidir ikti-darlar›. Nihayetinde çökmeye mahkumdur-lar. Çünkü feodal-burjuvazi tüm üst yap›kurumlar›yla (ideoloji, siyaset, kültür, ah-lak vb. gibi alanlar) çürümüfl ve çökmüfller-dir. Dolay›s›yla hangi haraket ya da politikkifli burjuvazinin dikkat çekti¤imiz siyasettarz›ndan beslenerek politika yaparsa o ha-reket taa bafltan kaybetmifltir. ‹deolojisi bi-limsel olmayan›n genel siyasi çizgisi dedo¤ru olamaz.

127

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

T‹KB’nin kendi defterinde hatalar›n karfl›s›nda “özelefltiri yap” di-ye bir kanun yoktur. Özelefltirinin yan›nda geçilmez. Ne söylemifller-se do¤ru söylemifller, ne yapm›fllarsa hep do¤ru yapm›fllar. Bir bafl-ka ifadeyle T‹KB, “ne bilinirse ben bilirim, ne varsa benim bahçemdevar”, diyen tipik benmerkezci bir harekettir. Burnundan k›l ald›r-maz! Bu, monolotik(tekçi) parti ve örgütlerin ortak özelli¤idir!

Page 126: Sınıf Teorisi - Sayı 10

19 Aral›k Bir Tarihti;

Önlenemezdi!

HS. Açan bilerek veya bilmeyerek 19Aral›k katliman›n sorumlusu olarak devletide¤il MKP, DHKP/C ve kahramanca dire-nenleri gösteriyor.

Ne diyor?

“19 Aral›k operasyonunun önünü almakmükündü! “Bu f›rsat hem de iki kere geldi‘sol’ tasfiyecilerin önüne!”

(Ufuk Çizgisi. Say›.4)

Daha önce aktard›k. ‹ki kere f›rsat elle-rine geçti dediklerinden birisi kendilerinin‘sol’ perdeden at›flla 4 Aral›k günü eylemi“sa¤ uzlaflmac›l›k bir flekilde sürdürece¤i-nez b›rak›n” ça¤r›s› iken di¤eri ise A. Ba-kan›’n› 9 Aral›k aç›klamas›n› güvence ola-rak al›p eylemi b›rakmay›fl›m›zd›r.

Özet olarak HSA’n›n burada söyledi¤i-söylemek istedi¤i flu: 19 Aral›k bask›n› vekatliman›n sorumlusu devlet de¤il MKP veDHKP/C’dir.

Bu, ne demektir?

MKP, DHKP/C ve TK‹P her iki ça¤r›yauyup eylemi b›rakmad›¤› için 19 Aral›kbask›n› oldu?

Buraya kadar bir anl›k da olsa HSA’n›ndediklerini do¤ru oldu¤unu kabul edelim.Bir baflka ifadeyle söz konusu üç örgüt ey-lemi b›rakma yerine sürdürdü¤ü için devlet19 Aral›k günü oparasyon yapmak içindü¤meye bast›.

Ya 19-22 Aral›k günü yap›lan katlimala-r›n sorumlusu kim?

Barikat arkas›nda teslim olmadan diren-mek mi? Yoksa PKK tutsaklar› gibi “bizekar›flmay›n, biz bu iflin içerisinde yokuz”deyip elleri yukar› kald›rarak d›flar› ç›kmakm›?

HSA’n›n o büyük zekas› ve ferasetin-den(!) hareket edilirse, 19-22 Aral›k günübarikat arkas›nda direnifli de¤il teslim ol-may› tercih etmeliydik.

Öyle ya 19 Aral›k bask›n› ölüm orucu

devam ettirildi¤i için, katliam ise barikatarkas›nda direnifl sürdürüldü¤ü için meyda-na geldi. Her ikisi de tarihi bir eylem. Herikisinin de özünü oluflturan direnmek veteslim olmamakt›r! Her iki durumda dadevlete teslim olmay›p direnildi¤i için bas-k›n yap›ld›-katledildiler.

HSA, bilmelidir ki direnmeyenler veteslim olanlar de¤il direnenler tarih yarat›r.Siz hiç has›mlar›na karfl› direnip-savaflma-yanlar›n devrimci tarih yaratt›¤›n› iflittinizmi, gördünüz mü? 19 Aral›k gibi büyük birkahramanl›k günü yarat›lm›flsa hiç kuflku-suz bunun ana kayna¤› komünist ve dev-rimcilerin direnme bilinci ve cüretine sahipolufllar›d›r. Bu bilinç ve cüret olmasayd› 19

Aral›k gibi kanla yaz›l› bir tarih yarat›-

lamazd›! Dolay›s›yla 19 Aral›k diye birgünden de sözedilmemifl olurdu.

Devlet, niye-neden sald›rd›?

F tipleri stratejik plan›n› gerçeklefltir-mek için!

Devlet, silah ve bombalarla karfl› konul-du¤u için bombalad›, yak›p- yakt›?

Teslim olmad›klar› için!

Devlet ne zaman sald›rmaz?

Onun saf›nda yer tuttu¤un zaman!

Düflman ne zaman katletmez?

Politik olarak direnip savaflmad›¤›n za-man!

K›sacas›, devlet niye katletti?

Direnifli k›rmak ve F tiplerine geçmekiçin!

Her halükarda da iki güç karfl› karfl›yaçat›fl›yor:

Biri, direnen ve teslim olmayan devrim-ci güç, di¤eri ise bu güçleri teslim almak is-teyen düflman-devlet güç. O halde diren-mek ve savaflmak m› suç, yoksa teslim ol-mak m›?

‹flte, HSA’n›n “19 Aral›k’› önlemekmümkündü” sözünü gerçekli¤e dönüfltür-mek için geriye tek bir fley kal›yor? O dadirenmemek ve teslim olmak!

128

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat

Page 127: Sınıf Teorisi - Sayı 10

HSA, her iki durum için de direnifli vesavaflmay› de¤il teslimiyeti öneriyor. Bunuyerine getirmedikeri için de sözkonusu üçörgütü “tasfiyeci” ve 19 aral›k katliman›nsorumlusu olarak nitelendiriyor. Evet 19Aral›k’›n yarat›lmas›nda baflta söz konusuüç örgüt olmak üzere direnen örgütlerinhepsi sorumludur. Ama bu destans› direnifliyaratt›klar› için. Devlet ise katliamdan, ya-k›p-y›kmadan sorumludur. Hem de tek so-rumlu.

19 Aral›k’› 19 Aral›k yapan da ölümünegösterilen kahramanca direnifltir. Bu an-lamda HSA, “19 Aral›k’› önlemek müm-kündü” sözünün tek bir geçerli yan› vard›r,o da her iki süreçte direnmeden teslim ol-mak! Bu anlay›fl ve duruflla ancak 19 Ara-l›k önlenirdi. Yoksa direndi¤in ve savaflt›-

¤›n müddetçe o gün de¤il baflka bir zaman19 Aral›k gününü yaflam›fl olurdun. Çünküdüflman hiç bir anlaflmaya yanaflm›yordu.Tek yöntemi vard› operasyon! O gün olma-sa baflka zaman yapacakt›! Bundand›r kikomünist ve devrimcilerin o tarihi günü ya-ratmas› kaç›n›lmazd›. Çünkü düflman ko-münist ve devrimcileri direnmeye mahkumetmiflti! Sözünözü, anlaflmaya yanaflmayandüflman, bask›n yap›p katleden düflman!Komünist ve devrimcilerin tek suçu ise di-renmek! Baflka suçlar› yok. Ki bu suçu dadün oldu¤u gibi bugün de seve seve kabulettik-ediyoruz-edece¤iz!

Sonuç Yerine

T‹KB, süreci çok boyutlu analiz etmekve buradan do¤ru-devrimci sonuçlar ç›kar-mak yerine sonuçtan hareket etmeyi, yalanve iftiralarla örülü burjuva, küçük burjuvasiyaset yöntemini tercih ediyor.

Do¤rular› de¤il grubunun ç›karlar›n›esas alarak pragmatist siyaset izliyor. Bilin-di¤i gibi pragmatist siyaset izleyenlerinamaca ulaflmak için bafl vurdu¤u önemliaraçlardan birisi de yalan ve iftirac›l›kt›r.“Araç herfley amaç ise hiçbir fley” pragma-tist felsefesinin buyurdu¤u siyaset tarz›n›

izledin mi yalan söyleme ve iftira atmaya damecbursun.

Yalan ve iftirac›lar ne olur? Ayn› za-manda büyük bir bölücü olur!

Hiç kuflku yokki bu bölücüler bölücü-lüklerini gizlemek için hep baflkalar›n› “bö-lücü” olarak suçlarlar.

T‹KB’nin, tarihi ölümü orucu direnifli ve19 Aral›k için söylediklerini de felsefi ola-rak pragmatizm, düflünce yöntemi olaraköznelcilik, pratik-politik çizgi olarak sa¤-li-beral uzlaflmac› çizgisinden ayr› düflüneme-yiz.

Bu çizgi sahipleri bazan sol görünselerde ancak bu, sa¤ çizgilerini gizlemek için-dir. T‹KB’nin 1995 sonras› hapishanelercephesinde izledi¤i çizgi (CMK üyesi ola-rak) kendili¤indenci sa¤ oportünist çizgidir.Direnifllerin bafllamas›na flu veya bu gerek-çeler ileri sürerek hep karfl› ç›km›flt›r, amadirenifller bafllay›nca veya belli bir kesitin-de direnifle kat›lmak (1995 SAG’si hariç)zorunda kalm›flt›r.

T‹KB’nin kendi defterinde hatalar›n kar-fl›s›nda “özelefltiri yap” diye bir kanun yok-tur. Özelefltirinin yan›nda geçilmez. Ne söy-lemifllerse do¤ru söylemifller, ne yapm›fllar-sa hep do¤ru yapm›fllar. Bir baflka ifadeyleT‹KB, “ne bilinirse ben bilirim, ne varsa be-nim bahçemde var”, diyen tipik benmer-kezci bir harekettir. Burnundan k›l ald›r-maz! Bu, monolotik(tekçi) parti ve örgütle-rin ortak özelli¤idir!

Bu ben-merkezci anlay›fllar› onlara bafl-ka devrimci örgütlerin baflar›s› karfl›s›ndasevinmeyi de¤il sevinmemeyi getirir. Kendiörgütleri d›fl›nda sa¤lanan baflar› karfl›s›ndahaz›ms›z olurlar. Onu baflar›sz göstermekiçin binbir türlü oportünist teori üretmeyeçal›fl›rlar.

129

SINIF TEOR S2005 *10* Ocak- ubat