Saldırganlığın Önlenebilirliği ve Değerler-Dergi Nüshası

Embed Size (px)

Citation preview

  • 8/18/2019 Saldırganlığın Önlenebilirliği ve Değerler-Dergi Nüshası

    1/8

    ‹nsan, medenilefltikçe ve teknolojiyi günlük hayatta daha fazla

    kulland›kça sald›rganl›k ve fliddetin azalaca¤›n›, yerini hoflgörü-nün, diyalogun ve bar›fl›n alaca¤›n› düflünmüfl ve umut etmifl-

    tir. Fakat dünya tarihine göz att›¤›m›zda ne yaz›k ki tam bir ha-

    yal k›r›kl›¤› yaflad›¤›m›z› söyleyebiliriz.

    “Kiflinin, kendisine, bir baflka insana, di¤er canl›lara ve fizik-

    sel çevresine yönelik zarar verme amac› güden davran›fl” ola-

    rak tan›mlanabilen (Hogg ve Vaughan 2007: 486) ‘sald›rgan-

    l›k’, insan›n do¤umundan itibaren tüm hayat› boyunca iç içe

    yaflad›¤› bir olgudur. Çocuklar ana-babas›n›n, çevresindeki di-¤er kiflilerin dayak ve kaba kuvvetine maruz kalarak ve insan-

    lar›n birbirine uygulad›¤› sert muameleye flahit olarak büyü-

    mektedirler. Dolay›s›yla, insan fliddet ve sald›rganl›kla kuflat›l-

    m›fl bir ortamda yaflamaktad›r. Her gün televizyon, gazete,

    dergi gibi medya organlar› vas›tas›yla sald›rganl›k ve fliddet içe-

    rikli haber bombard›man›na u¤ramaktad›r; cinayet, terör, sa-

    vafl, gasp, olayl› gösteriler, çocuk istismar›, tecavüz, soygun ve

    linç haberleri gündemden hiç düflmemektedir.

    Kuflkusuz bu tablo kifliyi, sald›rganl›k ve fliddetin sürekli art-t›¤› düflüncesine ve dünyan›n her geçen y›l daha güvensiz hâ-

    le geldi¤i karamsarl›¤›na götürmektedir. Sald›rganl›¤a do¤ru-

    dan maruz kal›nmasa bile, toplumsal düzeydeki bu fliddet art›-

    fl›n›n insan psikolojisi üzerine bir tak›m etkileri olmaktad›r. Ar-

    t›k günümüzde sald›r›ya u¤rama korkusu nedeniyle kifliler zo-

    runlu olarak yaflam tarzlar›nda gün geçtikçe daha fazla de¤i-

    fliklik yapmaktad›r. ‹nsan, belli zamanlarda belli sokak ve böl-

    gelerde yürümekten, belli mekânlara gitmekten ya da belli fa-

    aliyetlere kat›lmaktan çekinmekte, korunmas›z kalmamak içinözel tedbirler almakta, ev ve ifl yerlerine güvenlik sistemleri

    kurdurmakta, güvenlik görevlileri olan sitelerde yaflamay› ter-

    Murat Y›ld›z

    Sald›rganl›¤›n Önlenebilirli¤i

    ve De¤erler

    Doç.Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi Din Psikolojisi 

     Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi 

    [email protected] 

  • 8/18/2019 Saldırganlığın Önlenebilirliği ve Değerler-Dergi Nüshası

    2/8

    cih etmekte, silahlanmakta ya da savunma kurslar›na kat›lmaktad›r.

    Bir baflka aç›dan bak›ld›¤›nda, ço¤u insan zaman zaman farkl› dü-

    zeylerdeki sald›rganl›k duygular›n›, avc›l›k, at›c›l›k, boks, uzak do¤u

    sporlar› yapmak ve seyretmek; hatta bilgisayar oyunlar› oynamak su-retiyle yönlendirmekte ve bunlardan büyük bir keyif almaktad›r.

    O hâlde, sald›rganl›¤›n insan hayat›n›n her alan›na nüfuz etmifl ve

    belirleyici bir parças› oldu¤u sonucuna varmakta bir sak›nca yoktur.

    Ço¤umuzun davran›fllar›n›n flu ya da bu flekilde sald›rganl›k taraf›n-

    dan etkilendi¤ini düflünmek insana çok flafl›rt›c› gelmemektedir (Hogg

    ve Vaughan 2007: 484). Fakat bununla birlikte, insanlar›n kendi tür-

    lerine karfl› neden sald›rgan davrand›klar›n› ve onlar› birbirlerine karfl›

    hayvanlarda görülmeyen tarz ve fliddette bir k›y›c›l›k ve gaddarl›kla

    davranmaya iten etkenleri anlamaya çal›flmak eskiden beri pek çokspekülasyona neden olmufltur. Sald›rganl›¤a iliflkin aç›klamalar, -bu

    tasnif çok sa¤lam kabul edilmemekle birlikte- biyolojik ve sosyal ol-

    mak üzere iki ana kategoriye ayr›l›r. Bunlardan hangisinin asli bileflen

    oldu¤u tart›flmas›, klasik kal›t›m-çevre tart›flmas› çerçevesinde yap›l-

    maktad›r. Sald›rganl›¤›, biyolojik faktör aç›s›ndan ele alan bafll›ca üç

    temel görüflten söz edilebilir. Bunlar›n hepsi de, ikna edici bir biçim-

    de, sald›rgan davran›fl›n insan do¤as›n›n genetik bir parças› oldu¤unu

    ve do¤ufltan bu flekilde davranacak biçimde programlad›¤›m›z› iddiaederler. Sald›rganl›¤›n temel bir insani içgüdü, di¤er türlerle paylaflt›-

    ¤›m›z sabit bir davran›fl kal›b› oldu¤unu öne sürerler. Dolay›s›yla, sal-

    d›rganl›k hayat›m›z›n kaç›n›lmaz yans›malar›ndan biridir. Bu görüfller-

    den en eskisi psikodinamik görüfltür ve kökeni yirminci yüzy›l›n baflla-

    r›na gider. Bunu k›sa bir arayla etologlar›n (örne¤in, Lorenz 1966, Ar-

    drey 1966, Morris 1967) hayvan davran›fl› incelemelerine dayanan fi-

    kirleri izler. Daha yeni olan üçüncü görüfl ise, as›l olarak evrimsel psi-

    kolojiden do¤ar (Hogg ve Vaughan 2007: 488).

    Tart›flman›n di¤er taraf›nda, sald›rganl›¤›n karmafl›k bir olgu oldu-¤u ve genifl bir alana yay›lan faktörlerden pek çok de¤iflik flekilde et-

    kilendi¤i ileri sürülmektedir. Bu görüfle göre, Freud, Lorenz, Ardrey ve

    di¤erlerinin öne sürdü¤ü tezlerin aksine, “sald›rganl›k do¤ufltan geti-

    rilen bir özellik de¤ildir” sonucuna iflaret eden çok say›da gösterge

    vard›r. Yani, sald›rganl›k ö¤renilmifl bir toplumsal davran›fl biçimi gibi

    gözükmekte ve tüm di¤er faaliyet türlerinde oldu¤u gibi ayn› biçim-

    de edinilmektedir. Dolay›s›yla toplumsal, durumsal ve çevresel faktör-

    lerden etkilenmektedir. Özellikle çocuk ve gençlerin televizyon veya

    di¤er yayg›n iletiflim araçlar› vas›tas›yla say›s›z fliddet olay›na tan›k ol-mas›n›n ve bu yolla baflkalar›na zarar verme konusunda epey farkl›

    tekniklerle donat›lmas›n›n, onlarda benzer sald›rganl›k ve fliddet dav-

    Baflka Psikiyatri ve Düflünce Dergisi, A¤ustos 2009   211

  • 8/18/2019 Saldırganlığın Önlenebilirliği ve Değerler-Dergi Nüshası

    3/8

    ran›fllar›n› art›rd›¤› art›k bilinmektedir (Archer ve Gartner 1996).

    Ayr›ca, toplumsal kurallar çerçevesinde, sald›rgan davran›fl›n ne

    zaman, nas›l ve kime karfl› uygun oldu¤unu taklit ve pekifltirme yoluy-

    la ö¤reniriz. Bu kurallar, sald›rganl›¤› d›fla vurma ya da onu bast›rmakonusunda büyük ölçüde belirleyici olurlar. Yine bu kurallar sald›rgan-

    l›¤›n hangi türlerinin düflmanca, hangi türlerinin izin verilmifl ve hangi

    türlerinin olumlu oldu¤unu belirler (Taylor ve di¤. 2007: 424).

    Özetle sald›rganl›¤›n ortaya ç›kmas›nda birçok etkenin varl›¤›ndan

    söz edilebilir: ‹klim, ses ve gürültü gibi ‘fiziksel çevre faktörleri’; hor-

    monlar, genetik yap›, ilaç ve di¤er maddeler gibi ‘biyolojik faktörler’;

    örf, gelenek, töre, kentleflme, göç, medya, din, gibi ‘sosyo-kültürel fak-

    törler’ ve kiflilik özellikleri, psikolojik hastal›klar gibi ‘bireysel faktörler’.

    Özellikle sosyo-kültürel faktörler ba¤lam›nda sald›rganl›k ve fliddetolgusunun irdelenmesi ve çözümler üretilmesi üzerine düflünmek, de-

    ¤erler e¤itimi aç›s›ndan daha mümkün gözükmektedir. ‘‹nsanl›k tari-

    hinde son as›rdaki kadar h›zl› bir de¤iflim veya dönüflüm yaflanmam›fl-

    t›r’ denilirse abart›lm›fl olmaz. Özellikle son k›rk y›l içinde bilgi ve tek-

    nolojide yaflanan bafl döndürücü geliflmeye ba¤l› olarak baflta ekono-

    mik ve siyasal de¤erler olmak üzere, toplumsal ve kültürel de¤er ve

    inançlar kökünden sars›lm›flt›r. ‹nsan sadece zekây› ve üretti¤i tekno-

    lojiyi en önemli ölçüt almakla ve ürettiklerinin bir k›sm›yla ne yaz›k kiinsanl›¤a zarar vermektedir. Ne yaz›k ki ak›l, tek bafl›na bu üretilenle-

    rin bütünüyle insanl›¤›n hayr›na kullan›lmas›n› sa¤layamam›flt›r. Nük-

    leer ve kimyasal silahlar telafi edilemez yaralar açm›flt›r. Günümüzde-

    ki savafllar›n sebep oldu¤u ac›lar, sefalet ve y›k›mlar da bu tür tehlike-

    lerin insanl›¤› tehdit etti¤ini göstermektedir. Küresel tehdit düzeyine

    ulaflan bir baflka önemli problem, çevre kirlili¤i ve küresel ›s›nmad›r.

    fiu hâlde insan›n hem çok de¤erli bir varl›k, hem de ayn› zamanda tut-

    kular›n›n esiri çok tehlikeli bir varl›k oldu¤u düflünülebilir (Tozlu ve

    Topsakal 2007).Sonuçta, emniyetli ve huzurlu bir ortam için farkl› nedenlerden

    kaynaklanabilen sald›rganl›k ve fliddet

    davran›fllar›n› kontrol alt›na almak ve

    azaltmak, dikkatle üzerinde düflünül-

    mesi gerekli toplumsal bir problemdir.

    Savafl, çat›flma, terör eylemlerinin yan›

    s›ra aile içi ve kifliler aras› fliddet davra-

    n›fllar›n› önleyip bar›fl›, huzuru sa¤laya-

    bilmek için insan› merkeze alan veonun duygular›n› iyiye do¤ru yönlendir-

    meyi amaçlayan çözüm önerileri üze-

    Y›ld›z, Sald›rganl›¤›n önlenebilirli¤i ve de¤erler 212

  • 8/18/2019 Saldırganlığın Önlenebilirliği ve Değerler-Dergi Nüshası

    4/8

    rinde durmak gerekir. ‹ç ve d›fl teh-

    ditlere karfl› sadece silahlanmaya, sa-

    vunmaya yap›lan harcamalar›n ve gü-

    venlik güçlerinin say›s›n› art›rma gibifiziki lojistik tedbirlerin art›k tek bafl›-

    na yeterli olmad›¤› aflikârd›r (Y›lmaz

    2007).

    Buradan hareketle, Ayd›n’›n da

    ifade etti¤i gibi, genel olarak güç dü-

    zeniyle de¤erler düzeninin birlikte ol-

    mamas›n›n en büyük küresel sorun

    oldu¤unu söyleyebiliriz. Çünkü güç düzeniyle de¤erler düzeni birlikte

    yürümedi¤i, güce de¤erler öncülük etmedi¤i ve ›fl›k tutmad›¤› zamangüç, kaba bir güçten, y›kan, döken, k›ran bir güçten ibaret olmakta-

    d›r (Ayd›n 2007).

    Evet, insan›n, sahip oldu¤u gücü insanl›¤›n hayr›na olabilecek fle-

    kilde yönetecek bir de¤erler sistemine ihtiyac› vard›r. Asl›nda her dö-

    nemde toplumlar›n veya güç sahiplerinin birtak›m de¤erleri olmufltur.

    Fakat zaman göstermifltir ki, daha çok, ‘bilim ve teknolojide geliflmifl-

    likle birlikte demokrasi, ço¤ulculuk, küreselleflme gibi siyasi de¤erleri

    baflka ülke ve topluluklara egemen olma ve onlar› sömürmenin araç-lar› olarak görme’; ‘nas›l kazan›l›rsa kazan›ls›n daha fazla para, mal,

    mülk edinme’ gibi bir de¤er anlay›fl›, toplumsal çat›flma ve fliddeti

    azaltmadan ziyade daha fazla problem üretmifltir.

    Örne¤in bu görüflü destekleyen ve kendi yaflad›¤› dönemin de¤er

    sistemini tasvir eden Jung flöyle demektedir:

    “…Uygar dedi¤imiz flu dünyam›zdaki ak›l almayacak vahfletlere

    bak›n, bütün bunlar insanlar›n ve zihnî durumlar›n mahsulü. Bak›n flu

    fleytans› y›kma araçlar›na, bunlar, hepimizin özendi¤i, kimseye zarar›

    dokunmayan beyler, akl› bafl›nda, sayg›de¤er vatandafllar taraf›ndanicat edilmifltir. Sonunda her fley birden patlak verince ve her yer anla-

    t›lamayacak derecede bir y›k›nt› cehennemine dönünce, kimse sorum-

    lulu¤u almak istemeyecek. …Kimse kendisinin ne kadar ve nerede

    fleytan içinde bar›nd›rd›¤›n› bilmeden, kifli tutuyor, kendi durumunu

    baflkas›na yans›t›yor, böylece en büyük toplar›, en zehirli gazlar› bu-

    lundurmak kutsal bir ödev oluyor. ‹flin kötü yan› kiflinin kendini hakl›

    görmesidir.” (Jung 1965: 55).

    Jung, günümüz insanlar›n›n ve toplumlar›n›n düfltü¤ü manevi bofl-

    luklar›, manevi yaln›zl›¤›, güvensizli¤i, duyduklar› tasa ve kayg›lar› ogünlerde görebilmifl, tespitlerini aç›k bir dille ifade edebilmifltir. Onun

    belirtti¤i gibi günümüz insan›n›n huzursuzlu¤unun esas sebebi, aflk›n

    Baflka Psikiyatri ve Düflünce Dergisi, A¤ustos 2009   213

    Özellikle sosyo-kültürel faktör- 

    ler ba¤lam›nda sald›rganl›k ve fliddet olgusunun irdelenmesi ve çözümler üretilmesi üzerinedüflünmek, de¤erler e¤itimi aç›s›ndan daha mümkün gö- 

     zükmektedir.

  • 8/18/2019 Saldırganlığın Önlenebilirliği ve Değerler-Dergi Nüshası

    5/8

    de¤er buhran›d›r. Mutlak varl›k ile iliflki-

    nin kopmas›yla, insanlar ve toplumlar

    yeni de¤erler, yani insan›n var olufl

    amac›yla örtüflmeyen de¤erleri arama-ya yönelmifl; kapitalizmin ve sömürge-

    cili¤in geliflmesi ise maddi ve geçici de-

    ¤erlerin hâkimiyetini getirmifltir. Bu de-

    ¤erlere s›k› s›k›ya ba¤lan›p kendisini

    kapt›ranlar, servetin, maddi zevklerin

    kölesi hâline gelmifller, manevi dünyalar›n›n boflalmas›yla tatminsizli-

    ¤e ve huzursuzlu¤a düflmüfllerdir. Bu da onlarda bir bunal›m› do¤ur-

    mufl, iflte bu da, aflk›n de¤er buhran› denilen fleydir (Bolay 2007).

    Peki de¤erler dedi¤imizde ne anlamal›y›z? Asl›nda, ‘de¤er’ konu-sunun bilimsel aç›dan ele al›n›fl sürecini 20. yüzy›l›n bafllar›na kadar

    götürebiliriz. ‘De¤er’ kavram›n›, ilk kez (1918’de) sosyal bilimler lite-

    ratürüne kazand›ran kiflinin Znaniecki oldu¤u ileri sürülmektedir (Za-

    valloni 1980). “Rokeach’e göre de¤er, ‘kiflisel ya da toplumsal olarak

    z›t ya da farkl› bir davran›fl biçimi veya yaflam amac›na karfl› tercih edi-

    len, belirli bir davran›fl biçimi ya da yaflam amac› fleklindeki kal›c› bir

    inançt›r’. Daha k›sa bir tan›mla de¤erler ‘ideal davran›fl tarzlar› veya

    yaflam amaçlar› hakk›ndaki inançlard›r.’” Ona göre de¤erler, davran›-fla farkl› tarzlarda rehberlik eden çok yönlü standartlard›r. Onlar bire-

    yi, sosyal konularda belirli bir pozisyonu almaya sevk eder ve sosyal

    konularda belirli bir politik veya dini ideolojinin bir di¤erine tercihi yö-

    nünde etkiler; bireyin kendini ve di¤erlerini de¤erlendirmesinde ve

    yarg›lamas›nda, kendini ve di¤erlerini övmesi veya kusurlar bulmas›n-

    da kriter rolü oynar; karfl›laflt›rma sürecinde merkezî konumu nede-

    niyle bireyin kendini di¤erleri kadar ahlakl› veya yeterli olup olmad›¤›-

    n› de¤erlendirmesinde ölçü olarak kullan›l›r (Rokeach 1973, 1980;

    akt.: Bilgin 1995: 83-84).Birey ve toplum hayat›nda sadece bir de¤er alan›ndan de¤il bir-

    den fazla farkl› de¤er alanlar›ndan söz etmek gerekir. Allport, Vernon

    ve Lindzey’in (1960) estetik (veya sanat), teorik (veya bilimsel), eko-

    nomik, dinî, siyasal ve sosyal olmak üzere ‘alt›l› de¤erler’ tasnifine

    Güngör, ‘ahlaki de¤erler’ kategorisini eklemek suretiyle, de¤erler ala-

    n›n› yediye ç›karm›flt›r. Ona göre, “herkes kendi de¤er profilinde en

    yukar›da olan de¤er konusunda çok hassas bulunmakla beraber, han-

    gi de¤eri ön planda tutarsa tutsun hemen herkesin ortaklafla hassasi-

    yet gösterdikleri bir de¤er var ki, bu da ahlakt›r.” (Güngör 1993: 60,61 ve 88). Bu ba¤lamda, ahlaki de¤erlerin önemini vurgulayan ünlü

    filozof Aristo’ya göre insan, düflünce ve zekâ gibi tehlikeli olabilecek

    Y›ld›z, Sald›rganl›¤›n önlenebilirli¤i ve de¤erler 214

    ‹nsan davran›fllar›n› düzenleyen

    ‘Do¤al Normlar’ farkl› cins vedüzeylerde reddedilebilir, yani de¤erler aras›nda da bir üstün- lük ve öncelik iliflkisi vard›r 

  • 8/18/2019 Saldırganlığın Önlenebilirliği ve Değerler-Dergi Nüshası

    6/8

    iki güce sahiptir. E¤er insan ahlaki bir e¤itim almazsa, ahlaki de¤er-

    lerden yoksun olursa hayvanlar dünyas› içinde en tehlikeli bir varl›k

    hâline gelebilir (Aytaç 1980).

    Bu nedenle, ahlaki davran›fl bak›m›ndan de¤er kavram›, bir kimse-nin çeflitli insanlar›, insanlara ait nitelikleri, istek ve niyetleri, davran›fl-

    lar› de¤erlendirirken baflvurdu¤u bir ölçüt olarak tan›mlanmaktad›r.

    De¤er bir inanç olmak aç›s›ndan, dünyam›z›n belli bir k›sm›yla ilgili id-

    rak, duygu ve bilgilerimizin bir kar›fl›m› demektir. Fakat de¤er, inan-

    c›n çok özel bir flekli olmak itibariyle ondan daha yukar›da bir zihin or-

    ganizasyonudur. Yani bir de¤er bir tek inanca de¤il, bir arada organi-

    ze olmufl bir grup inanca karfl›l›k gelir. Örne¤in, insanlara yard›mc› ol-

    man›n iyili¤i hakk›ndaki de¤er, “bizim insan iliflkileriyle ilgili çeflitli ha-

    yat tecrübelerimizden do¤mufltur ve bunun içinde birden fazla inan-c›n -insan›n k›ymetine olan inanç, iyilik yapman›n vicdan huzuru vere-

    ce¤ine olan inanç, yard›mseverli¤in bar›fla yol açaca¤›na olan inanç,

    Tanr›’n›n yard›m edicileri sevdi¤ine olan inanç vs.- katk›s› vard›r” (Gün-

    gör 1993: 19).

    De¤erler, bilimden farkl› olarak iyi-kötü, güzel-çirkin, yarg›lar›n›

    kullan›r. ‹yi, güzel dedi¤imiz fleyler bir seçici sistemin kabul etti¤i, kö-

    tü ve çirkin fleyler ise reddetti¤i fleylerdir. ‹nsan davran›fllar›n› düzen-

    leyen ‘Do¤al Normlar’ farkl› cins ve düzeylerde reddedilebilir, yani de-¤erler aras›nda da bir üstünlük ve öncelik iliflkisi vard›r (Güngör 1993:

    22-23).

    Dolay›s›yla de¤erleri alan benimseyip yaflayan ve yaflatan insand›r.

    ‹nsan ve de¤erler tarih içinde yaflan›p, flekillendi¤i için her ikisinin de

    tarihî bir derinli¤i ve temeli vard›r. Bu nedenle insan ve onun ba¤lan-

    d›¤› manevi de¤erler, tarihî ba¤lar›ndan ve köklerinden kopar›ld›¤› za-

    man, de¤erler ask›da kal›r, insan ve de¤erleri de köksüzleflir, dolay›-

    s›yla de¤erler bunal›m› kendisini gösterir. Yani toplum, en güçlü sos-

    yal ve oto kontrol arac›n› kaybetmeyebafllar. Bunun sonucu olarak da birey-

    ler ve toplumlar ba¤nazl›k, sald›rganl›k,

    terör, bask›, fanatizm, manevi buna-

    l›m, soygun, hortumlama, kapkaçç›l›k,

    h›rs›zl›k ve anarfli gibi olumsuz hâllerin

    bulundu¤u bir ortamda yaflamak zo-

    runda kal›rlar (Bolay 2007).

    O hâlde ne yap›lmal›? Gelecek nesil-

    lerin de¤iflime haz›r olmalar›, de¤iflimlegelen kültürel ve toplumsal de¤iflmenin

    muhtemel olumsuzluklar›n›n (yabanc›-

    Baflka Psikiyatri ve Düflünce Dergisi, A¤ustos 2009   215

  • 8/18/2019 Saldırganlığın Önlenebilirliği ve Değerler-Dergi Nüshası

    7/8

    laflma, taklit, özenti, nihilist ve anarflist e¤ilimler, anlams›zl›k, amaçs›z-

    l›k, güvensizlik, sosyal fobi, sevgisizlik gibi sosyo-psikolojik sorunlar›n)

    giderilmesi için de¤erler e¤itimine önem verilmelidir (Do¤an 2007).

    De¤erlerin oluflumu ve e¤itimi ailede bafllar, yayg›n ve örgün e¤i-tim vas›tas›yla bir kültür dünyas› içinde geliflir, tamamlan›r. fiüphesiz,

    her toplumun tarihinden getirdi¤i kendine özgü sosyo-kültürel de¤er-

    leri olmakla birlikte evrensel nitelikteki de¤erlere de sahiptir. Bu nok-

    tada önemli olan, bireylere kazand›r›lmas› istenen de¤erlerin insan ru-

    hunun özüne ters düflmemesine, insan›n var olufl amac›yla örtüflme-

    sine mümkün oldu¤unca dikkat edilmesidir. Çünkü daha önce de be-

    lirtildi¤i gibi, insani niteliklere ters düflen de¤er yarg›lar›n›n ülkelere ve

    dünyaya huzur, istikrar, bar›fl getirmesi düflünülemez. De¤er dünyas›-

    n›n oluflumu demek, kendisini, di¤er insanlar› ve evreni alg›lama, an-lama ve yorumlama biçimi, bir hayat felsefesi demektir. Bu nedenle,

    de¤er dünyas› sadece bilgi ezberletmek ve bilgi yüklemekle oluflmaz.

    Bu alan bir aksiyon, bir iletiflim alan› oldu¤u için, birey, büyüdü¤ü top-

    lumun de¤er yarg›lar›n› yaflayarak, tecrübe ederek kazan›r. Dolay›s›y-

    la, örgün ve yayg›n e¤itim bireyler için, kendilerini ve zamanla içinde

    yaflad›klar› toplumu dönüfltürebilecek yeterlilikte, özümsemeyi hedef-

    leyen ve insan›n var olufl amac›na paralel bir modeli gelifltirmeli ve uy-

    gulamal›d›r. Asl›nda bu medyas›yla ve tüm kurumlar›yla millî bir poli-tika olmal›d›r. Bir taraftan, okullarda, ‘çal›flarak para kazanman›n’

    olumlu bir davran›fl oldu¤u ö¤retilirken, öte yandan yaz›l› ve görsel

    medyada, ‘çal›flmadan, k›sa yoldan zengin olan kiflilere’ s›kl›kla yer ve-

    rilmesi gibi çeliflkili durumlarla, çocuk ve gençlerin kafas› kar›flt›r›lma-

    mal›d›r.

    E¤er tüm dünya ölçe¤inde düflünürsek, küreselleflmeyle co¤rafi s›-

    n›rlar›n ortadan kalkmas›n›n de¤erler üzerinde h›zl› bir de¤iflime yol

    açt›¤› ve geleneksel de¤erleri dönüfltürdü¤ü bilinen bir olgudur. Kü-

    resel düzenin, uyuflturucu, çevre kirlili¤i, nükleer felaketler, savafllar,terör, fliddet gibi beraberinde getirdi¤i pek çok soruna, bireyler veya

    toplumlar tek bafllar›na çözüm üretebilecek durumda de¤illerdir. Bu

    sebeple ortak çözümlere ihtiyaç vard›r. Bütün bunlar geleneksel ahlak

    anlay›fllar›ndan ve de¤erlerinden farkl› olarak dünyadaki bütün insan-

    lara hitap edebilecek ve temel bir uzlaflmay› sa¤layacak küresel ahlak

    anlay›fl›n› ve küresel de¤erleri gündeme getirmektedir (Oktay 2007).

    Y›ld›z, Sald›rganl›¤›n önlenebilirli¤i ve de¤erler 216

  • 8/18/2019 Saldırganlığın Önlenebilirliği ve Değerler-Dergi Nüshası

    8/8

    Kaynaklar

    1. Allport G.W., Vernon P.E. ve Lindzey G. (1960). A Study of Values. Boston:

    Houghton-Mifflin.

    2. Archer D. ve Gartner R. (1996). Bar›fl dönemi kay›plar›: Savafla kat›lmayanlar›n fliddet 

    içeren davran›fllar›nda savafl›n etkisi. Çev. A. Babacan, Cogito, say›: 6-7, ss. 237-251.

    3. Ardrey R. (1966). The Territorial Imperative. New York: Atheneum.

    4. Ayd›n M. (2007). Günümüzde de¤erler ve siyaset. De¤erler ve E¤itimi (Eds.R.

    Kaymakcan ve di¤., ‹st.: DEM Yay›nlar›, 2007) adl› eserin içinde, ss. 29-41.

    5. Aytaç, K. (1980). Avrupa E¤itim Tarihi. Ankara: A.Ü.D.T.C.F. Yay›nlar›

    6. Bilgin N. (1995). Sosyal Psikolojide Yöntem ve Pratik Çal›flmalar. ‹stanbul: Sistem

    Yay›nc›l›k.7. Bolay S.H. (2007). Aflk›n de¤erler buhran›. De¤erler ve E¤itimi (Eds.R. Kaymakcan ve

    di¤., ‹st.: DEM Yay›nlar›, 2007) adl› eserin içinde, ss. 55-70.

    8. Do¤an ‹. (2007). Türk e¤itim sisteminde de¤er sorunu. De¤erler ve E¤itimi (Eds.R.

    Kaymakcan ve di¤., ‹st.: DEM Yay›nlar›, 2007) adl› eserin içinde, ss. 615-634.

    9. Güngör E. (1993). De¤erler Psikolojisi. Amsterdam: Hollanda Türk Akademisyenler 

    Birli¤i Yay›nlar›.

    10. Hogg M.A. ve Vaughan G.M. (2007). Sosyal Psikoloji. Çev. ‹. Y›ld›z ve A. Gelmez.

     Ankara: Ütopya Yay›nevi.

    11. Jung C.G. (1965). Psikoloji ve Din. Çev. E. Gürol, ‹stanbul: Olufl Yay›nlar›.12. Lorenz K. (1966). On Aggression. New York: Harcourt, Brace and World.

    13. Morris D. (1967). The Naked Ape. New York: McGraw-Hill.

    14. Oktay A.S. (2007). ‹slâm düflüncesinde ahlaki de¤erler ve bunlar›n global ahlaka

    etkileri. De¤erler ve E¤itimi (Eds.R. Kaymakcan ve di¤., ‹st.: DEM Yay›nlar›, 2007) adl›

    eserin içinde, ss. 131-144.

    15. Rokeach M. (1973). The Nature Human Values. New York: Free Press.

    16. Rokeach M. (1980). Some unresolved issues in theories of beliefs. Nebraska

    Symposium on Motivation, 1979, vol. 27, London: University of Nebraska Press

    17. Taylor S.E., Peplau L.A. ve Sears D.O.(2007). Sosyal Psikoloji. Çev. A. Dönmez.

     Ankara: ‹mge Kitabevi.

    18. Tozlu N. ve Topsakal C. (2007). Avrupa Birli¤i’ne uyum çerçevesinde de¤erler e¤itimi.

    De¤erler ve E¤itimi (Eds.R. Kaymakcan ve di¤., ‹st.: DEM Yay›nlar›, 2007) adl› eserin

    içinde, ss. 177-202.

    19. Y›lmaz H. (2007). Ortaö¤retim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ünite konular›n›n

    bar›fl e¤itimi aç›s›ndan de¤erlendirilmesi. De¤erler ve E¤itimi (Eds.R. Kaymakcan ve

    di¤., ‹st.: DEM Yay›nlar›, 2007) adl› eserin içinde, ss. 697-714.

    20. Zavalloni M. (1980). Values. Handbook of Cross-Cultural Psychology: Social Psychology, (Eds. Triandis ve Brislin), Vol. 5, Allyn and Bacon, Inc.

    Baflka Psikiyatri ve Düflünce Dergisi, A¤ustos 2009   217