6
S ay ^ 2 de nu anlaym t ^ulUn^aklaS “akat BumPi r 1 a. v f gerek df*r^) kolonilerin '^tu k daha e e r i l naîl firaktadır r S P‘,an ük sejjj n te*rii mecftl ’? lek« i n y İS nTsi e? " « ^ Endone2yad « Partiler ve ç l a s s -'A s p s S S iri, sene sonu,,,/ : an’a karşı isy^ l »mıştı. y% f Bu darbenin bir | federasyondaki en k imsele V* YIL 1 S A Y I ; 71 SAHİBİ : HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU İDARE MECİDİYE SOKAK 11-13 TEfe: 2824 BASIMEVİ GİRNE YOLU LEFKOŞE TEL: 73838 6 Temmuz 1963 Cumartesi HERGüN SAYFA Lefke Susuz Bırakılamaz Hükümet Yanlış C. M. C. den bu konuda Anlayış ve Davranış Politikasına Bekliyoruz Son Vermeli ektirm esi v ı j j Lefke tabiat bakımından A- ^sıkıntısı içinde bulundukları Kuzey Borneo J danın en şirin bir kasabasıdır halde, Hükümet bu konuyla a k la birleşmesi! Ylllar ylh Lefke’de yetiştiri- her nedense gerektiği bir şe- e inanmast oldu len Portaka1’ mandalin menı- kilde ilgilenmemekte ve bu Ne de Olsa, hiflıt,,cket için bir gelir kayna6‘. yüzden köyden köye, kasaba- ın Burnei, Fede»daha dogrusu bir döviz kay dan kasabaya göçler olmakta lil edilmeye zor1 ! nagl olmu§tur Her yı1 mi|y°n dır. Bunun en acı örneğini stı. Malaya bask ,arca P°rtaka*’ mandalin ve Gıme’nin batısındaki Temp- ır»L- 1 . A k j* limnn nkaran hıınıı Hıe r-------- * .............. ki yaratmağa yeterli olmuş. İSTEKLİLER ÇOĞALIYOR Lefke Maden Bölgesinde bu haberden sonra bir ekibimiz Lefke’yi ziyaret etmiş, su ile çok yakından ilgilenmiş ve gerçekten bugüne kadar Lef- |lunan su ile bir çok Rumla ke’de bulunan suların en kuv vetlisinin maden bölgesinde maydana çıkan su olduğunda en küçük bir tereddüt dahi rır da ilgilendiği, hattâ bazı manastırların bu işe el attığı- ı nı öğreniyoruz. Fakat Lefke'- ,de bulunan bir suyun Rumla- u A M ul R â S C 10" 5 ara"' bunu dlş ımem vermiştir. Diğer yer göstermemiştir. 'ra verilmesi, Manastırlara ve- ırnei i s t e m e s e ere sev_^ .en, V .e sa 'nle ı*el'dek> durum da aşağı yuka İlk zamanlar sunun kullanıl rilmesi hiç şüphe yok ki, na- rasyonun yalna^T tamamen r u unan bir rı aynıdır. mazlığı üzerinde durulmuş, a- hoş bir durum yaratacak kasaba hiçbir zaman susuz b: LEFKE’DE BULUNAN SU Bundan bir süre önce Lef- ışeceğini acıklJ__., k ' i ’ ■'ununda rasyona dahil ok ^0n zaman'arda su konusu ke’nin maden bölgesinde, bü- buletti. Adanın her tarafında haklı tün Lefke’ye yeterli olabile- bir problem halini almaktadır cek, büyük bir sunun bulun- ve cı olduğundan, tuzlu olduğun C. M. C. bu durum karşısında dan bahsedilmiş. Fakat dahi çıkmaza girecekti, sonra durumun hiç de öyle ol Ohalde ne yapılması gere- madığı anlaşılmış ve hasıl o- kiyordu? Bir formül bulmak, lan bu son durum Lefke hal- suyu ortadan yok etmek. Alla .jjk Çok kasaba ve köyler su duftunu haber vermiştik. Bu k: üzerinde çok müsbet bir et hin ve tabiatın insanlara balı- iaânKıbrıs Merkez Bankası M Müdürler Heyetinin ilk K ü b a lı liderltriı ne göre 1953 areyi ele alan & d e l Castro’nuntı n b u g ü n e kadir) sn fazla Kvbıfyt t i r d iğ i soylenmm Kıbrıs Merkez Bankası MU dürler Hey’eti, Bankanın Genel MlldUrU Harri Gavrielidis in baş anlında ilk toplantısını yap mıştır. Heyette Genel Md. Y ar- dımcısı Özalp Sanca ve Fuad Sa m> de vardır. Toplantısı Dün Yapıldı te Başkan toplantıyı açarak Mu dürlere beyanı hoşamedide bu- lunmuş, ilk Genel Müdür sıfat-y le, Banka nın Müdürler Hey'eti- nin ilk toplantısına başkanlık et mekten memnunluk ve şeref duy buğunu beyan etmiştir. Genel '»llldllr Gavrielidis, hepsinin, ken dilerine düşen ve gayet hassas olan görevleri, daima Kıbrıs hal kının refahını kendi düşünce, l.a rar ve davranırlarında ölçü ola ıiıııımnınııımıwnııi[nınınunıımıınnımmnınmınıııınınınınınınımnınınının'n'n'l*"tl BAŞYAZI irtibat ve İKASI Kahpece Saldırışlar Nerede bir Tilrk damgası varsa, oraya saldırmayı Rum | lar kendilerine bir Adet edinmişler, hatta bu hareketlerini | bir meziyet saymışlardır. Tarihi bile inkâra kalkışanlar, ta | rihi bile yalanlamak yönüne gidenler, hiçbir zaman samimi | değillerdir ve TUrklUğe karşı samimi olamazlar. Fakat iyi s bilsinler ki, bu kahpece saldırışlar karşısında her ne pa- | hasına olursa olsun, susmıyacağız, bu ne idlğü belirsiz in- 1 sanlara karşı elimizde en büyük silâh olan tarihi siper ede J rek konuşacağız. Kilisenin sesi, Rum iktidarının organı olan Fllelefte- : ros gazetesi 1570 fütuhatını ve Lala Mustafa Paşa kuman- ^ dasınkl kahraman Türk ordusunu "hordes” olarak kötU- | temeğe çalışmaktadır. Herkesçe bilindiği gibi “hordei" | sürü ve gürüh anlamına gelmektedir. Fakat tarih boyuncu TUrk ordusu hiçbir zaman hordes olmamış, hordes oları.U kabul edilmemiştir. Türke düşman olanlar, Türklüğü dtirı- ' ya üzerinden silip süpürmek istlyenler bile, Tiirke karşı, ! TUrk ordusuna karşı bu şekilde konuşmamışlar, TUrk ordu i sunu bu şekilde kötUlememişlerdir. Fakat bir avuç levaıı- tln, diline geldiği bir şekilde küfürler savurararak, genel ef kârda hak kazanmağa çalışmaktadır. Bunun korkudan gel- diğini, TUrk ordusunun azmi, İradesi ve cesareti karşısın- da tiril tiril titremenin bir sonucu olduğunu biliyor ve bu yüzden de onlara hak veriyoruz. Fakat unutmasınlar ki, 1 Temmuz 1570 de başlıyan fü tUhatın torunları halâ daha dimdik ve capcanlı olarak a- vakıadırlar ve hiç kimseden korkmamaktadırlar. Türkün yüreğine ne düşman korkusu, ne de canavar korkusu İşli- ye bilir. TUrk yalnız Allah’tan korkar, Allahtan gelecekle- re karşı boyun eğer. Bunun dışında TUrkUn boyun eğdiği görUlmUş bir olay değildir. Her alçakça davranış daima karşısında TürkUn göğsü nU, Türkün lymanını ve süngUsUnU bulmuştur. TUrk süngü sU, TUrk göğsU gittiği her yere huzur götürmüş, âdalet gö- türmüş, insanlara yaşamak, özgür nefes almak İmkânlarını bahşetmiştlr. (Bu konuya yarınki yazımızda da devam edecek ve la . rlhln sayfalarını açarak sözde Rum dostlarımıza bir der; « daha vereceğiz.) DEVRİM. ,Ullıaıl«H|ll|l!|l!|ligl!|ll|ll|ll|ll|nvnw,l „ l l [|Ualıaıj|{|||l|||||||||gı||!itlllll|tllllllll|l l ||l l ,l " l | l l |>IHINa rak kullanarak, bir işbirliği ru- hu içinde başaracaklarına inan dığını söyemiş, Bankanın kurul- masında sarfetmiş oldukları gay retlerden ötürü, yabancı müşa- virlere teşekkürlerini beyan et miştir. Başkanın açış konuşmasına ce /aben Sir Panayotis Kakoyann;s Müdürler Hey’eti mensuplarının, sorumlu görevlerini tamamen müdrik bulunarak. Bankanın ba- şarı sağlaması için kendi hizmet lerini vermiye hazır olduklarına dair Genel Müdürü temin etmiş tir. Uluslararası Para Fon’unda Kıbrıs’ı temsil eden Dr. M Wyczalkowski de buna uygun cevabi bir konuşma yapmıştır Müdürler Hey'etine verdiği ilk demecinde Genel Müdür Gavrie- lidis, Merkez Bankasının, Cum huriyetin ekonomik kalkınması- na tesirli bir şekilde yardımda bulunması için, memleketin eko nomisini benimsemesi ve ekono mik mekanizmanın bir parçası haline gelmesi gerektiğine işa- ret etmiş, Bankanın bütün fonk siyonlarını uygun bir şekilde ifa edebilmesi için tecrübe ve zama na ihtiyaç olduğunu bildirmiştir. şettiği bir lûtfa karşı isyan e- dercesine, insanları böyle bir niymetten yoksun etmek, her halde yerinde bir hareket, in- -anca bir davranış olmasa ge - rek. HÜKÜMETİN MÜDAHALESİ Bu durum karşısında yapı- labilecek yegâne iş, Hüküme- te kalıyordu, yani Hükümet müdahalesine. Fakat bu da nasıl yapılabilirdi? Kitaba uy duruldu ve Hükümet müdaha le etti. Niçin mi müdahale etti? Lefke Türk halkına Allahın verdiği bu niymeti ortadan kaldırmak, Lefke için parlak bir gelecek vadeden durumu ortadan kaldırmak için. Çün kü Lefke sakinleri Türktür. Türkler niçin böyle bir sudan faydalansınlar, niçin inkişaf etsinler? Niçin geleceğe daha kuvvetli bir umutla bakara'., geleceklerini teminat altına ılsınlar? Mademki Maden Kumpan- yası bu suyu Rumlara, Manas tırlara veremiyor, ohalde bun Jan Türkler niçin faydalansın lar? En iyisi suyu ortadan kal ri'rmak, faydayı yoketmek. İşte bu yapıldı. Hükümet Tiüdahalesiyle su yokedildi, Lefke büyük bir inkişaftan trıhrum bırakıldı. ZİHNİYET DEĞİŞMEDİKÇE İşbirliğinden, eşitlikten balı sedenlerin yeni bir mânevra- 9i bu. Fakat ne derlerse de- sinler, ne şekilde yorumlarlar sa yorumlasınlar, Türke ait herşeye düşmandırlar ve bu düşmanlık yıllar yılı devam edip gitmektedir. Bunun so- nu gelmiyecek mi? Bu zihni- yet devam ettikçe "son” diye birşey kabul edemeyiz. Bu de- vam edip gidecek. Çünkü gö- •ünmiyen, fakat aslında bü- tün çıplaklığıyle ortadan bu- lunan bu gibi davranışlar. Türkü yoketmekten başka birşey değildir. iKumpanyasından insanca bir anlayış ve davranış bekliyn- I BEKLEDİĞİMİZ Lefke Maden Kumpanyası nm bu konuyla gerektiği bir ruz. şekilde ilgilenmesini bekliye- I YALANLANACAĞIZ z. Hükümet müdahalesine | Bu konunun gene resmen rağmen - Ki biz bunu sözde yalanlanacağını biliyoruz. Fa bir müdahale olarak kabul e- kat ister Polisten, ister jan- diyoruz - Lefke Maden Kuııı- darmadan, ister İçişleri Ba- panyası arzu ettiği takdirde kanlığından, isterse bir bütün bu konuyu müspet bir sonu- olarak Hükümetten bir tekzip ca bağlıyabilir. 'gelsin, bunlar bizi ilgilendir- Lefke için bulunan suyun mez, çünkü biliyoruz ki, her ne kadar mübrem ihtiyaçlara tekzibin altında bir gerçek cevap vereceği aşikârdır. Bu gülümsemektedir ve tekzip bakımdan bir Lefke Maden olunanlar yalnız gerçeklerdir. Bayındırlık Bakam Kıbrıs'tan Memnun Mahkûmlar Hapisten Kaçabiliyorlar Leymosun Haqishanesinden iki Mahkum Kaçtı Leymosun Hapishanesinde nıan kûm bulunan Incirlili Teohar.s Lazaru, namı diğerle "Karıcıs'’ birkaç gündenberi Leymosun Hı pishanesinden kaçmış bulunmrık tadır. Firar eden Teoharis Lazaru po 'is tarafından her yerde aranma- sına rağmen henüz yakalanmi'- mıştır. Lazaru ambar açmak su- çundan 1 yıl hüküm giymiş bu- lunuyordu. Diğer taraftan soygunculuk suçundan 10 yıl hüküm giymiş bulunan Panayotis Mateu, namı diğerle "Yallûris" Leymosun ha Çiriş imtihanında Başarı Kazanan Tiirkler ERKEKLER Yusuf K. Haşan, Tunç Bal- man, üstün başarılarından do layı ikinci sınıfa alınmışlard'r. ’oner A. Reşat, Hüseyin Şe- nol, Tugay K. Celâleddin, Meh met Ahmet (Aşağı Binatlı), Haşan Halil Ruso, Şemi Şa- hap, Halil Aras, Rifat İsmet, Hâşan Ramadan Cemil, Vol- kan O. Yusuf, Tevfik Macıt, Nabi H. Behçet, Kozan M. ö- zel, İbrahim Hakkı Mustafa, Ulvi Fuad Sami, Raif Rauf Denktaş, Ersin Orhan Arı, Ba sim Abdullah, Şükrü Necat. KIZLAR 1. Havva Y. Ali Bey 2. Ülkü Fikri 3. Sezgin Mehmet 4. Suzan Ahmet 5. Emine Mehmet Aksoy 6. Işılay E. Hüseyin 7- Funda Keus 8. Dilek Gözmen 9. Gülşen Süleyman 10. Emine Nilgün özer. Kendisini Atina tarikiyle geri memleketine götürecek olan Kıb rıs Hava Yollarına bağlı “Co- •net" tipi bir uçağa bugün (5 tem ıruz) binmeden önce Britanya Bayındırlık Bakanı Mr. G. Rip lpon M.P., Kıbrıs’a yaptığı kıs-ı ziyaretten çok memnun kaldığı- nı ve her gittiği yerde Kıbrıs hal kının nezaket ve misafirperver- liğinden ötürü çok mütehassıs olduğunu söylemiştir. Mr. Rippon Kıbrıs Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanı Andress Papadopoulos ile tanışmak fırsa tının kendisine verilmesinden büyük bir memnunluk duyduğu nu söylemiştir. Kıbrısta bulunduğu müddet zarfında Mr. Rippon Britanya Ordu ve Kraliyet Hava Gücü üs- lerini teftiş etmiş ve Dikelya, Piskobu ve Ağrotur üslerini zi- yareti esnasında Bakanlığına bag lı kıdemli memurlarle tanışmıştı Britanya Bayındırlık Bakanı Atinada inşası tasarlanan yem Büyük Elçilik binasının arsasını teftiş edecektir. Britanya Yüksek Komiseri Mu- avini Mr. Deniş Cleary ve Kıb Mr. Rippon’u bugün Hava A'a j rıs Hükümeti adına Mr. G. Pela,! nından uğurlayanlar arasında [hias vardı. Kıbrıs Konusunda Türkiye, Amerika ve İngiltere Arasında Tam Bir Mutabakat Var I Antalya’dan 39 Kişilik Bir Katile 6eldi DEVRİM Zeki Bir Türk Çucuğunu Himayesine Aldı Hüseyin Salih Resme Meraklı Bir kabiliyet Dün öğleden sonra Hülya ya- tıyla 39 kişilik bir turist kafileş1 adamıza gelmiştir. Kafilenin büyük bir kısmı 10 pishanesinden firar eden ikin'-i mahkûmdur. Diğer mahkûm gibi Mateu da polis tarafından aranmaktaysa da bugüne kadar yakalanamamış tır. futbolcu kaptan, kafile başkanı ve iki idareciden kurulu Yenika pı Su Spor Kulübü meydana ge tirmektedir. Kendisiyle hususi su rette görüştüğümüz kafile başıca nı Yılmaz Badur bu yılın Kıbrıs Lig Şampiyonu Kaymaklının da- vetlisi olarak geldiklerini belirt- miştir. Yeni Kapı Su Spor, Kay- maklı ve ismi henüz tesbit edil- miyen bazı kulüblerle muhtelif temaslar yapacaktır. Başta kilise organı Filelefteros gazetesi olmak üzere, bazı Rum- ca gazeteler, Birleşik Amerika ile İngiltere Hükümetlerinin, be lediyeler konusunda Rum görtı şünü desteklediğine dair, bir ta kim yalan, yalan olduğu kadar da hayret uyandıran haberler, yorumlar yayınlamaktadır. Hergün gerek Kıbrıs TUrk top lumu aleyhinde, gerekse Türkiye aleyhinde yalan haberler yayınlı yan Rumca gazeteler, bu yeni uy durma haberleriyle, yalan zincir lerine bir yenisini daha eklemiş lerdir. Türk Hükümetinin bu konuda İngiltere ve Amerika tarafından telkinler yapıldığına dair ileri sü rülen fikir ve mütalâalardan hiç bir haberi yoktur. Ve Türkiye, bu yolda kendisine telkin yapıl- dığını da bilmemektedir. Kıbrıs konusunda ve bilhassa belediyelerle ilgili olarak TUrki ye, İngiltere ve Amerika arasın da tam bir mutabakat mevcut tur ve TUrk görüşü her iki Hü- kümet tarafından da hararetle samimiyetle desteklenmektedir. Rumca gazeteler hayal içinde yüzerek, realitelerden uzaklaşa- caklarına TUrk toplumunun, |Türk Hükümetinin ve Türk ba- sınının nasıl bir gerçekçi olduğu nu idrak etsinler ve bu yalanlar dan vazgeçerek, memlekete fav dalı olmağa çalışsınlar. Güven Sigorta Güvenilebilen Sigortalarda GÜVEN TÜRK ANONİM SİGORTA ŞİPKETİ başta gelir. Umumi Acentelik Lefkoşa TUrk Bankası Ltd., Lefkoşa. Tel: 74474 ........... ...................... ............. ....... ............................................................... Bize Hüseyin Salih adında ze- ki, fakat çok fakir bir Türk ço- cuğundan söz edildi. Daha doğ- rusu Leymosun ilçesine bağ'ı Çamlıca (Plâtanisya) köyü Baş- öğretmeni Hüseyin D. Süleyman bize gönderdiği bir mektupta HU şeyin Salih'in “DEVRİM” tara- fından okutulmasını rica etti. “DEVRİM" maddi imkânları nisbetinde, bu teklifi memnuni- yetle kabul etti ve her bakımdan zeki ve kabiliyetli bir çocuk olan Hüseyin Salih'in Leymosun 19 Mayıs Lisesinde eğitimini, eği- tim masraflarını büyük bir anla- yış içinde kabul etti. Devrim bu genç kabiliyetin bir yıllık okul ve koğuş masraf- ları olan altmışbeş lirayı öde- mekle büyük bir haz ve memn.ı niyet duyduğunu kaydederken, teplum yönünden üzerine düşe ni yapmanın derin bir memnum yetini, gururunu ve sevincini duymaktadır. HÜSEYİN SALİH KİMDİR? HUseyin Salih l Mart 1951 ta- rihinde Leymosun ilçesine baç- lı Çamlıca (Plâtanisya) köyünde doğmuştur. Halen 13 yaşındadı**. Çamlıca ilkokulunu 1962 - 63 ders yılında başariyle bitirmiş- tir. Ailede yedi kardeşten birl- idir. Kardeşlerin en büyüğü 19 ve en küçüğü ise 2 yaşındadır. Babalan odunculuk yaparak ailesini geçindirmeğe çalışmak- tadır. HUseyin de boş vakitlerin de babasına yardım etmektedir. Resim ve güzel yazıya karsı kabiliyeti olan HUseyinin yaşın- dan beklenmiyen olgun hareket- leri kendini okulda herkese sev dirmiştir. Bu mutlu olayla ilgili olarak HUseyin şunları söylemiştir: "Hayatta en çok arzu ettiğim şeye kavuştuğum için çok me.t nunum." De Gaolle’ le Adenauer Anlaşamadı Dün Bonn’da resmen açıklan dığına göre, Ortak Pazar ile İn- giltere arasındaki münasebetle- Devamı Sayfa 6 da MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR

SAHİBİ : HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU Lefke Susuz ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/... · Nabi H. Behçet, Kozan M. ö- zel, İbrahim Hakkı Mustafa, Ulvi

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • S a y ^ 2 de

    nu a n laymt ^ulUn^aklaS “a k a t B u m Pi r 1 a. vf gerek df*r̂ ) kolonilerin '^tu

    k daha eerilnaîl firaktadır r S P ‘ ,a n ük s e j j j n te*rii mecftl ’ ? le k « i n y İ S

    nTsi e? " « ^

    Endone2yad ■« Partiler ve ç la s s - ' As p s S Siri, sene sonu,,,/ :

    a n ’a karşı isy^ l»mıştı. y% fBu darbenin bir | f e d e r a s y o n d a k i en k imsele

    V*YIL 1 S A Y I; 71 SAHİBİ : HİKMET A FİF MAPOLAR FİA TI: 15 MU

    İDAREMECİDİYE

    SOKAK 11-13 TEfe: 2824

    BASIMEVİGİRNE YOLU

    LEFKOŞE T E L : 73838

    6Temmuz

    1963Cumartesi

    HERGüN

    S A Y F A

    Lefke Susuz BırakılamazHükümet Yanlış

    C. M . C . den bu konuda Anlayış ve DavranışPolitikasına

    BekliyoruzSon Vermeli

    e k t i r m e s i v ı j j Lefke ta b ia t b ak ım ın d an A - ^sıkıntısı iç in d e b u lu n d u k ları

    K u z e y B o rn e o J danın en şirin bir kasabasıdır halde, Hükümet bu konuyla a k la birleşmesi! Ylllar ylh Lefke’de yetiştiri- her nedense gerektiği bir şe-

    e inanm ast oldu len Portaka1’ mandalin menı- kilde ilgilenmemekte ve bu Ne de Olsa, hiflıt , ,cket için bir gelir kayna6 ‘. yüzden köyden köye, kasaba-ın B urnei, Fede»daha dogrusu bir döviz kay dan kasabaya göçler olmaktal i l edilm eye zor1! nagl olmu§tur Her yı1 mi|y °n dır. Bunun en acı örneğini stı. M alaya b a s k ,arca P°rtaka*’ mandalin ve G ım e’nin batısındaki Temp-ır» L -1 . A k j * l im n n n k a r a n h ı ı n ı ı H ıe r-------- * ..............

    ki yaratmağa yeterli olmuş. İSTEKLİLER ÇOĞALIYOR

    Lefke Maden Bölgesinde bu

    haberden sonra bir ekibimiz Lefke’yi ziyaret etmiş, su ile çok yakından ilgilenmiş vegerçekten bugüne kadar Lef- |lunan su ile bir çok Rumla ke’de bulunan suların en kuv vetlisinin maden bölgesinde maydana çıkan su olduğunda en küçük bir tereddüt dahi

    rır da ilgilendiği, hattâ bazı manastırların bu işe el attığı- ı nı öğreniyoruz. Fakat Lefke'-

    ,de bulunan bir suyun Rumla-u A M ul R â S C 10" 5 ara" ' bunu dlş ımem vermiştir. Diğer yer göstermemiştir. 'ra verilmesi, Manastırlara ve-

    ırn ei i s t e m e s e ere sev_^ .en, V.e sa 'nle ı*el'dek> durum da aşağı yuka ■ İlk zamanlar sunun kullanıl rilmesi hiç şüphe yok ki, na- ra sy o n u n yalna^T tamamen r u unan bir rı aynıdır. mazlığı üzerinde durulmuş, a- hoş bir durum yaratacak

    kasaba hiçbir zaman susuz b: LEFKE’DE BULUNAN SUBundan bir süre önce Lef-

    ı ş e c e ğ i n i ac ı k l J _ _ . , k 'i ’ ■'unundara sy o n a dahil ok ^0n zaman'arda su konusu ke’nin maden bölgesinde, bü- b u le t t i . Adanın her tarafında haklı tün Lefke’ye yeterli olabile-

    bir problem halini almaktadır cek, büyük bir sunun bulun-

    vecı olduğundan, tuzlu olduğun C. M. C. bu durum karşısında dan bahsedilmiş. Fakat dahi çıkmaza girecekti, sonra durumun hiç de öyle ol Ohalde ne yapılması gere- madığı anlaşılmış ve hasıl o- kiyordu? Bir formül bulmak, lan bu son durum Lefke hal- suyu ortadan yok etmek. Alla

    .jjk Çok kasaba ve köyler su duftunu haber vermiştik. Bu k: üzerinde çok müsbet bir et hin ve tabiatın insanlara balı-

    iaânKıbrıs M erkez Bankası M Müdürler Heyetinin ilkK ü b a lı liderltriı n e g ö re 1953

    a r e y i ele alan &

    d e l Castro’nuntı

    n bu gün e kadir)

    sn fa z la Kvbıfyt t ir d iğ i soylenmm

    Kıbrıs Merkez Bankası MU dürler Hey’eti, Bankanın Genel MlldUrU Harri G avrielidis in baş a n lın d a ilk top lantısın ı yap

    mıştır. Heyette Genel Md. Y a r dımcısı Özalp S a n ca ve Fuad Sa m> de vardır.

    Toplantısı Dün Yapıldı

    teBaşkan toplantıyı açarak Mu

    dürlere beyanı hoşam edide bulunmuş, ilk Genel Müdür sıfat-y le, Banka nın Müdürler H ey'eti- nin ilk toplantısına başkanlık et mekten memnunluk ve şeref duy buğunu beyan etm iştir. Genel '»llldllr Gavrielidis, hepsinin, ken dilerine düşen ve gayet hassas olan görevleri, daima K ıbrıs hal kının refahını kendi düşünce, l.a rar ve davranırlarında ölçü olaıiıııım nınııım ıw nııi[nınınunıım ıınnım m nınm ınıııınınınınınınım nınınının 'n 'n 'l* " t l

    BAŞYAZI

    ir tib a t ve

    İ K A S I

    Kahpece SaldırışlarNerede bir Tilrk dam gası varsa, oraya saldırm ayı Rum

    | lar kendilerine bir Adet edinm işler, hatta bu hareketlerini | bir meziyet saym ışlardır. Tarihi bile inkâra kalkışanlar, ta | rihi bile yalanlam ak yönüne gidenler, h içbir zaman samimi | değillerdir ve TUrklUğe karşı samimi olam azlar. Fakat iyi s bilsinler ki, bu kahpece sald ırışlar karşısında her ne pa- | hasına olursa olsun, susm ıyacağız, bu ne idlğü belirsiz in- 1 sanlara karşı elim izde en büyük silâh olan tarihi siper ede J rek konuşacağız.

    Kilisenin sesi, Rum iktidarının organı olan F llelefte- : ros gazetesi 1570 fütuhatını ve Lala M ustafa Paşa kuman-■ ̂ dasınkl kahram an Türk ordusunu "h ord es” olarak kötU-

    | temeğe çalışm aktad ır. H erkesçe bilindiği gibi “ h o rd e i" | sürü ve gürüh anlam ına gelm ektedir. Fakat tarih boyuncu

    TUrk ordusu h içb ir zaman hordes olm amış, hordes oları.U kabul edilm em iştir. Türke düşman olanlar, Türklüğü dtirı-

    ' ya üzerinden silip süpürmek istlyenler bile, T iirke karşı, ! TUrk ordusuna karşı bu şekilde konuşm am ışlar, TUrk ordu i sunu bu şekilde kötUlem em işlerdir. Fakat bir avuç levaıı-

    tln, diline geldiği b ir şekilde küfürler savurararak, genel ef kârda hak kazanm ağa çalışm aktad ır. Bunun korkudan geldiğini, TUrk ordusunun azmi, İradesi ve cesareti karşısın da tiril tiril titrem enin bir sonucu olduğunu biliyor ve bu yüzden de onlara hak veriyoruz.

    Fakat unutm asınlar ki, 1 Tem m uz 1570 de başlıyan fü tUhatın torunları halâ daha dimdik ve capcanlı olarak a- vakıadırlar ve hiç kim seden korkm am aktadırlar. Türkün yüreğine ne düşman korkusu, ne de canavar korkusu İşliye bilir. TUrk yalnız A llah’tan korkar, A llahtan gelecek lere karşı boyun eğer. Bunun dışında TUrkUn boyun eğdiği görUlmUş bir olay değildir.

    Her a lçak ça davranış daima karşısında TürkUn göğsü nU, Türkün lym anını ve süngUsUnU bulm uştur. TUrk süngü sU, TUrk göğsU gittiği her yere huzur götürm üş, âdalet g ö türmüş, insanlara yaşam ak, özgür nefes alm ak İm kânlarını bahşetm iştlr.

    (Bu konuya yarınki yazımızda da devam edecek ve la . rlhln sayfaların ı açarak sözde Rum dostlarım ıza bir d er;« daha vereceğiz.)

    DEVRİM .

    ,U llıa ıl«H |ll|l!|l!|ligl!| ll |ll|ll|ll|n v n w , l „ l l [|Ua l ıa ıj |{|||l |||||||||gı||!itlllll|tllllllll|l l ||l l , l " l |l l |>IHINa

    rak kullanarak, bir işbirliği ruhu içinde başaracaklarına inan dığını söyem iş, Bankanın kurulm asında sarfetm iş oldukları gay retlerden ötürü, yabancı m üşavirlere teşekkürlerini beyan et m iştir.

    Başkanın açış konuşmasına ce /aben S ir Panayotis Kakoyann;s Müdürler Hey’eti mensuplarının, sorumlu görevlerini tamamen müdrik bulunarak. Bankanın başarı sağlam ası için kendi hizm et lerini verm iye hazır olduklarına dair Genel Müdürü temin etmiş tir.

    U luslararası Para Fon’unda K ıbrıs’ı temsil eden Dr. M W yczalkow ski de buna uygun cevabi bir konuşma yapm ıştır

    Müdürler H ey'etine verdiği ilk demecinde Genel Müdür Gavrielidis, M erkez Bankasının, Cum huriyetin ekonom ik kalkınm asına tesirli bir şekilde yardımda bulunması için, mem leketin eko nomisini benimsem esi ve ekono mik mekanizmanın bir parçası haline gelm esi gerektiğine işa ret etm iş, Bankanın bütün fonk siyonlarını uygun bir şekilde ifa edebilmesi için tecrübe ve zamana ihtiyaç olduğunu bildirm iştir.

    şettiği bir lûtfa karşı isyan e- dercesine, insanları böyle bir niymetten yoksun etmek, her halde yerinde bir hareket, in- -anca bir davranış olmasa gerek.HÜKÜMETİN MÜDAHALESİ

    Bu durum karşısında yapılabilecek yegâne iş, Hükümete kalıyordu, yani Hükümet müdahalesine. Fakat bu da nasıl yapılabilirdi? Kitaba uy duruldu ve Hükümet müdaha le etti.

    Niçin mi müdahale etti? Lefke Türk halkına Allahın verdiği bu niymeti ortadan kaldırmak, Lefke için parlak bir gelecek vadeden durumu ortadan kaldırmak için. Çün kü Lefke sakinleri Türktür. Türkler niçin böyle bir sudan faydalansınlar, niçin inkişaf etsinler? Niçin geleceğe daha kuvvetli bir umutla bakara'., geleceklerini teminat altına ılsınlar?

    Mademki Maden Kumpanyası bu suyu Rumlara, Manas tırlara veremiyor, ohalde bun Jan Türkler niçin faydalansın lar? En iyisi suyu ortadan kal ri'rmak, faydayı yoketmek.

    İşte bu yapıldı. Hükümet Tiüdahalesiyle su yokedildi, Lefke büyük bir inkişaftan trıhrum bırakıldı.ZİHNİYET DEĞİŞMEDİKÇE

    İşbirliğinden, eşitlikten balı sedenlerin yeni bir mânevra- 9i bu. Fakat ne derlerse de

    sinler, ne şekilde yorumlarlar sa yorumlasınlar, Türke ait herşeye düşmandırlar ve bu düşmanlık yıllar yılı devam edip gitmektedir. Bunun sonu gelmiyecek mi? Bu zihniyet devam ettikçe "son” diye birşey kabul edemeyiz. Bu devam edip gidecek. Çünkü gö- •ünmiyen, fakat aslında bütün çıplaklığıyle ortadan bulunan bu gibi davranışlar. Türkü yoketmekten başka birşey değildir.

    i Kumpanyasından insanca bir anlayış ve davranış bekliyn-

    I BEKLEDİĞİMİZLefke Maden Kumpanyası

    nm bu konuyla gerektiği bir ruz. şekilde ilgilenmesini bekliye- I YALANLANACAĞIZ

    z. Hükümet müdahalesine | Bu konunun gene resmen rağmen - Ki biz bunu sözde yalanlanacağını biliyoruz. Fa bir müdahale olarak kabul e- kat ister Polisten, ister jan- diyoruz - Lefke Maden Kuııı- darmadan, ister İçişleri Ba- panyası arzu ettiği takdirde kanlığından, isterse bir bütün bu konuyu müspet bir sonu- olarak Hükümetten bir tekzip ca bağlıyabilir. 'gelsin, bunlar bizi ilgilendir-

    Lefke için bulunan suyun mez, çünkü biliyoruz ki, her ne kadar mübrem ihtiyaçlara tekzibin altında bir gerçek cevap vereceği aşikârdır. Bu gülümsemektedir ve tekzip bakımdan bir Lefke Maden olunanlar yalnız gerçeklerdir.

    Bayındırlık Bakam Kıbrıs'tan Memnun

    Mahkûmlar Hapisten KaçabiliyorlarLeymosun Haqishanesinden

    iki Mahkum KaçtıLeymosun Hapishanesinde nıan

    kûm bulunan Incirlili Teohar.s Lazaru, namı diğerle "K a rıc ıs '’ birkaç gündenberi Leymosun H ı pishanesinden kaçm ış bulunmrık tadır.

    F irar eden Teoharis Lazaru po 'is tarafından her yerde aranm asına rağmen henüz yakalanmi'- m ıştır. Lazaru am bar açm ak suçundan 1 yıl hüküm giymiş bulunuyordu.

    Diğer taraftan soygunculuk suçundan 10 yıl hüküm giymiş bulunan Panayotis Mateu, namı diğerle "Y a llû ris" Leymosun ha

    Çiriş imtihanında Başarı Kazanan Tiirkler

    ERKEKLER

    Yusuf K. Haşan, Tunç Bal- man, üstün başarılarından do layı ikinci sınıfa alınmışlard'r. ’oner A. Reşat, Hüseyin Ş e nol, Tugay K. Celâleddin, Meh met Ahmet (Aşağı Binatlı), Haşan Halil Ruso, Şemi Ş a hap, Halil Aras, Rifat İsmet, Hâşan Ramadan Cemil, Volkan O. Yusuf, Tevfik Macıt, Nabi H. Behçet, Kozan M. ö - zel, İbrahim Hakkı Mustafa, Ulvi Fuad Sami, Raif Rauf Denktaş, Ersin Orhan Arı, Ba sim Abdullah, Şükrü Necat.

    KIZLAR1. Havva Y. Ali Bey2. Ülkü Fikri3. Sezgin Mehmet4. Suzan Ahmet5. Emine Mehmet Aksoy6. Işılay E. Hüseyin 7- Funda Keus8. Dilek Gözmen9. Gülşen Süleyman

    10. Emine Nilgün özer.

    Kendisini A tina tarik iy le geri m em leketine götürecek olan Kıb rıs Hava Y ollarına bağlı “Co- •net" tipi bir uçağa bugün (5 tem ıruz) binmeden önce Britanya Bayındırlık Bakanı M r. G. Rip

    lpon M .P., K ıbrıs’a yaptığı kıs-ı ziyaretten çok memnun kald ığını ve her gittiği yerde Kıbrıs hal kının nezaket ve m isafirperverliğinden ötürü çok m ütehassıs olduğunu söylem iştir.

    Mr. Rippon K ıbrıs U laştırm a ve Bayındırlık Bakanı Andress Papadopoulos ile tan ışm ak fırsa tının kendisine verilmesinden büyük bir memnunluk duyduğu nu söylem iştir.

    K ıbrısta bulunduğu müddet zarfında Mr. Rippon Britanya Ordu ve K raliyet Hava Gücü üslerini te ftiş etm iş ve D ikelya, Piskobu ve A ğrotur üslerini z iyareti esnasında Bakanlığına bag lı kıdemli m em urlarle tanışm ıştı

    Britanya Bayındırlık Bakanı Atinada inşası tasarlanan yem

    Büyük E lçilik binasının arsasını te ftiş edecektir.

    Britanya Y üksek K om iseri Muavini Mr. D eniş Cleary ve Kıb

    Mr. Rippon’u bugün Hava A'a j rıs Hükümeti adına Mr. G. Pela,! nından uğurlayanlar arasında [hias vardı.

    Kıbrıs KonusundaTürkiye, Amerika ve İngiltere Arasında Tam Bir

    Mutabakat Var

    I

    Antalya’dan 39 Kişilik Bir Katile 6eldi

    D EVRİM Zeki Bir Türk Çucuğunu Himayesine AldıHüseyin Salih Resme Meraklı Bir kabiliyet

    Dün öğleden sonra Hülya yatıyla 39 kişilik bir turist kafileş1 adamıza gelm iştir.

    K afilenin büyük bir kısmı 10

    pishanesinden firar eden ikin'-i mahkûmdur.

    Diğer mahkûm gibi Mateu da polis tarafından aranm aktaysa da bugüne kadar yakalanam am ış tır.

    futbolcu kaptan, kafile başkanı ve iki idareciden kurulu Yenika pı Su Spor Kulübü meydana ge tirm ektedir. K endisiyle hususi su re tte görüştüğümüz kafile başıca nı Y ılm az Badur bu yılın Kıbrıs Lig Şam piyonu Kaym aklının d avetlisi olarak geldiklerini belirtm iştir. Yeni Kapı Su Spor, K aymaklı ve ismi henüz tesbit edil- miyen bazı kulüblerle m uhtelif tem aslar yapacaktır.

    Başta kilise organı F ilelefteros gazetesi olm ak üzere, bazı Rum ca gazeteler, B irleşik Amerika ile İngiltere H üküm etlerinin, be lediyeler konusunda Rum görtı şünü desteklediğine dair, b ir ta kim yalan, yalan olduğu kadar da hayret uyandıran haberler, yorum lar yayınlam aktadır.

    Hergün gerek K ıbrıs TUrk top lumu aleyhinde, gerekse Türkiye aleyhinde yalan haberler yayınlı yan Rum ca gazeteler, bu yeni uy

    durma haberleriyle, yalan zincir lerine bir yenisini daha eklem iş lerdir.

    Türk Hükümetinin bu konuda İngiltere ve Am erika tarafından telk in ler yapıldığına dair ileri sü rülen fik ir ve m ütalâalardan hiç bir haberi yoktur. Ve Türkiye, bu yolda kendisine te lk in yapıldığını da bilm em ektedir.

    Kıbrıs konusunda ve bilhassa belediyelerle ilgili olarak TUrki ye, İngiltere ve A m erika arasın

    da tam bir m utabakat mevcut tu r ve TUrk görüşü her iki Hükümet tarafından da h araretle sam im iyetle desteklenm ektedir.

    Rumca gazeteler hayal içinde yüzerek, realitelerden uzaklaşacaklarına TUrk toplumunun,

    |Türk Hükümetinin ve Türk b a sınının nasıl b ir gerçekçi olduğu nu idrak etsin ler ve bu yalanlar dan vazgeçerek, m em lekete fav dalı olmağa çalışsın lar.

    Güven SigortaGüvenilebilen Sigortalarda

    GÜVEN TÜRK ANONİM SİGORTA ŞİPKETİ başta gelir.

    Umumi Acentelik Lefkoşa TUrk Bankası L td ., Lefkoşa.

    T e l: 74474........... ...................... .................... ...............................................................

    Bize Hüseyin Salih adında zeki, fak at çok fak ir bir Türk ço cuğundan söz edildi. Daha doğrusu Leymosun ilçesine bağ'ı Çam lıca (P lâtanisya) köyü B aşöğretm eni Hüseyin D. Süleym an bize gönderdiği bir m ektupta HU şeyin Salih 'in “ D EVRİM ” tara fından okutulm asını rica etti.

    “D EV R İM " maddi im kânları nisbetinde, bu teklifi memnuniyetle kabul etti ve her bakımdan zeki ve kabiliyetli b ir çocuk olan Hüseyin Salih 'in Leymosun 19 M ayıs Lisesinde eğitim ini, eğ itim m asraflarını büyük bir a n la yış içinde kabul etti.

    Devrim bu genç kabiliyetin bir yıllık okul ve koğuş m asrafları olan altm ışbeş lirayı ödemekle büyük bir haz ve memn.ı niyet duyduğunu kaydederken, teplum yönünden üzerine düşe ni yapmanın derin bir memnum yetini, gururunu ve sevincini duymaktadır.

    H ÜSEYİN SALİH KİM D İR?

    HUseyin Salih l M art 1951 ta rihinde Leymosun ilçesine baç- lı Ç am lıca (P lâtan isya) köyünde doğmuştur. Halen 13 yaşındadı**. Çam lıca ilkokulunu 1962 - 63 ders yılında başariy le bitirm iştir. Ailede yedi kardeşten birl

    idir. K ardeşlerin en büyüğü 19 ve en küçüğü ise 2 yaşındadır.

    B ab a lan odunculuk yaparak a ilesin i geçindirm eğe ça lışm ak tadır. HUseyin de boş vakitlerin de babasına yardım etm ektedir.

    Resim ve güzel yazıya karsı kabiliyeti olan HUseyinin y aşın dan beklenm iyen olgun h arek etleri kendini okulda h erkese sev dirm iştir.

    Bu m utlu olayla ilgili olarak HUseyin şunları söylem iştir:

    "H ay atta en çok arzu ettiğim şeye kavuştuğum için çok m e.t nunum ."

    De Gaolle’ leAdenauerAnlaşamadı

    Dün Bonn’da resmen açıklan dığına göre, Ortak Pazar ile İng iltere arasındaki m ünasebetle-

    Devamı Sayfa 6 da

    MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR

  • Sayfa 2

    GDRUŞLER g : y t ^ r . HastalarımızınDurumu

    Her yerde böyle oluyor ama, has. talik konusunda da fânatiklik, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş bir olay değildir. H astalıkta fânatiklik de ne diyeceksiniz? Biraz garip ama, Rumların hastalara karşı takibettikleri siyasete başka diyecek bir ad bulamıyoruz.

    Her işde fânatikler. Her hareketlerinde, her davranışlarında, bilhassa Türklere karşı olan tutumlarında mu. hakkak surette fânatiklik göze çarpmaktadır. Hattâ çoğu zaman bu fâna- tlklik açık olarak kendini göstermekte, elle tutulur bir şekil almaktadır.

    Herkesin bildiği gibi Ciberunda'- da bir sanatoryum var. Buradaki hastaların ne kadar hassas, ne kadar çelimsiz, ne kadar alıngan oldukları belli bırşey. Heışeyde titizlik gösterirler ama, gene de bir türlü hayatlarını düzenleyemezler. Bu durum bir bakıma hastalığın icaplanndandır. Bu hastalık böyle başlar, böyle devam eder ve böyle biter galiba.

    Kan kusan insanların durumla- riyle yakından ilgilenenler için bu has talığın taşıdığı anlam ortadadır. Bunıı gidermek için hasta bakıcısından tutunuz da, hekimine, aşçısına, hademe sine kadar, her sınıf halkın onlara karşı hassas davranması gerekm ektedir. Peki, Ciberunda sanatoryumunda ki hastalar için bunlar yapılmıyor mu? Kesin olarak söyliyemiyeceğiz ama, Türk hastalar için galiba yapılmıyor? Neden mi, kör bir hırs, kör bir ihtiras daha doğrusu çirkin bir' fânatiklik. Hastalara karşı fanatik olmak, hele bir sanatoryum hastasına karşı bu şekilde hareketlerde bulunmak, insanlık la telif edilemez.

    Ciberunda Sanatoryumunda yirmiyi aşan Rum hemşireye karşılık, an can dört, beş Türk hemşire bulunuyor. Buradaki aşçı Rum. Türklerle Rumlar arasında yemek konusunda bi le bir ayrılık var. Meselâ Türkler canavar eti yemiyorlar, fakat Rumlar canavar eti yiyorlar. Böyle ahvallerde

    Türklere pek tabii başka başka yemekler veriliyor. Fakat Türk hastalarına verilen yemeklerin çoğu zaman ■sıltılmadan verildiğine dair şikâyetler var. Bu durum karşısında Rum aşçının verdiği cevap daima şu oluyor :

    “Beğenmiyorlarsa, dışarıdan yemek getirip yesinler. Lûkantalar var, oradan istedikleri yemekleri, parala- rıyle getirebilirler.”

    Hayır aşçı bey, Türk hastalarına verilecek cevap bu değildir. İster sa- nataryum olsun, isterse bir başka klinik veya hastahane.. Her hastaya ihtimam göstermekle görevli aşçtdır, hekimdir, hemşiredir. Eğer bir hastahn- nenin hekimi, hemşiresi, hattâ aşçıst bu gibi hastalara gereken ihtimamı göstermezse, bu zavallı insanların durumları ne olur?

    Bundan bir süre önce Lefke Türk İşçi Birliğine vaki bir müracaat üzerine, Türk İşçi Birliğine mensup bir heyet Ciberunda Sanatoryumundaki hastaları ziyaret etmiş. Manzara yukarıda izahına çalıştığımız gibi. Oza- man gerekli müracaat yapılmış, fakat bir sonuç alınamamış, bugüne kadar da durum kendini muhafaza ediyor; herhangi bir değişiklik söz konusu i)i le değilmiş.

    Ciberunda Sanatoryumundaki Türk hastaların içinde bulundukları bu durumu gidermek için elblrliğiyle faaliyet gösterilmesi kanısındayız. Bu yapılmadığı takdirde, bu zavallı hastalar, hayatlarını daha büyük bir acı, daha korkunç bir ızdırap içinde tüketeceklerdir. Bu tükenişten insanlığın büyük dersler alacağı, fakat son peşi- mancılığın hiçbir kâr sağlamıyacağı muhakkaktır.

    Temennimiz ilgili makamın Ciberunda Sanatoryumundaki durumla çok yakından ilgilenmesi ve gerekeni en kısa bir zamanda yapmasıdır. Bu konuda kaybedecek bir zamanın mevcu diyetine inanmıyoruz. Bunun içindir ki, derhal harekete geçilmesini faydalı buluyoruz.

    Oavid Niven Oscar’ ıyla iftihar ElliyorHOLLYWOOD — Yeti i

    memlekette yedi film çeviren ünlü aktör David Ni ven şimdi de yeni bir kor delâda oynamak üzere Hollyvvood’a geldi. Daima her yerde hazır ve na zır bulunan Niven, 1958’- de çevirdiği “Separate Tables” (Ayrı Masalar) filmindeki başarısı dolayı

    tabiî, prodüktöre de paha lıya mal olurum haa... Sonra, Temmuz ve Ağus tos aylan da çok yüksek ücret talep ettiğim bir devreye rastlar, çünkü o zaman ailece İsveç’e gidip bol bol balık yemekten hoşlanırız. Ayrıca, yaz mevsiminin büyük bir kısmını Akdeniz sahille-

    siyle kazandığı Oscar’ını rinde su altında yüzüp ba yanından eksik etmiyor, lık tutmakla geçiririm,‘King of Mountain” (Da

    ğın Kralı) adlı filmin secinden aynlırken şöyle diyordu : "Nereye gitsem Oscar’ımı da beraberim

    Nis’te bir evimiz var, ora ya gideriz. Yazın sıcağın da Nis’ten ayrılmak hakikaten zor. Noel yortusu zamanı da film çevir-

    de götürürüm. Bu gayet mekten hoşlanmam çün- tabiî bir şey. Başkaları gi kü Noel’de ailece beraberbi ‘amaan, ne olacakmış sanki’ demem. Ayıp değil ya, iftihar ediyorum Oscarımla...”

    Hollyvvood’dan üç yıl ayrı kalan İngiliz aktörü “Bir aktör iş neredeyse oraya gitmeli,” diyor. Niven, iş imkânlarındanmümkün olduğu kadar is İsviçre’de de bir evi var. tifade ederek Israel’e, Is Orası için “guguklu saa- panya’ya ve İtalya’ya git- te benziyen bir yer. Zama t! oralarda sırasiyle “Two nı geçti mi, kapısını kit-

    ,bulunmak isteriz. Lâfın kısası, beni angaje etmek ıiçin en münasip zaman ii kbaharın sonu ile sonbaharın başıdır. O vakit ücret bakımından hiç zorluK çıkarmam, çok uysal olu rum.”

    Niven’in Nis’ten başka

    Enemies” (İki Düşman), "55 Days at Peking” (Pe- kin’de 55 Gün) ve "The Pink Panther (Pembe Pan ter) filmlerini çevirdi. Bütün kaliteli aktörler gibi Niven de hemen daima en iyi senaryoları tercih ediyor ama, bununla beraber işinin, keyfine ve eğ

    leyip anahtarı mahallenin bekçisine teslim ederiz,” diyor.

    Fakat Niven’in Avrupa daki evlerine ve eğlencesine rağmen HolIywood’ la da sıkı bağlan var.

    Bilhassa Dick Poîell'in ölümünden sonra Niven i le Charles Boyer dört yıl

    lencesine müdahale etme dızlı film prodüksiyonla- jsine tahammülü yok Ba- n hakkında daha fazla ka kın ne diyor : Ararlar almağa başladılar.

    “Yılın muay\en ayları İNiven : “önümüzdeki se vardır ki, muhakkak gere-,zon televizyonda haftada kirse çalışınm, fakat o va likişer saatlik shovv’larda

    görüneceğiz,” diyor.Hollyvvood’dun yaban

    cı memleketlerde film çe virme hevesinin geçtiği-

    kit ben ski yaparım. Ama ne işaret eden aktör, şinı ısrar ederlerse çalış'rım di dış memleketlere, yal-

    kit ücretim çok yükselir.^ Meselâ senenin ilk ayları çalışma bakımından münasip değildir, çünkü o va

    |mz harici sahnelerin çevrilmesi için ikinci derece- Ide ekipler gönderildiğini ve filmlerin esas konusu nu teşkil eden sahnelerin Hollywood’da daha ucuza maledildiğini, dolayısiyle bundan böyle kendisinin Hollyvvood’da daha sık film çevireceğini söylüyor. “Mike Todd ‘80 Gün de Devriâlem’i de öyle çe virmemiş miydi?” diyor.

    MiinhallerTürk Cemaat Meclisi K o

    operatif İnkişaf Dairesinde münhâl 5 istajiyer Kooperat f Müfettiş Muavinliği için dilek ;e kabul olunur.

    Mevkiin yıllık maaşı :Sabit £360’dır.

    Altı aylık deneme devresin ie başarı gösteren istajiyerler

    yıllık £426x24-642 maaş baremiyle İkinci smıf Kooperatif Müfettiş Muavini olarak istihdam edileceklerdir.

    Vazife ve Mes’ullyetler : Bölge Kooperatif M üfettiş

    lerine veya muavinlerine mu. rakabe, teftiş ve eğitim husufunda ada dahilinde (umumiyetle köylerde) yardım ve Da irenin görevleri ile ilgili sair işleri ifa etmek.

    Evsaf : En az lise tahsili ve ya muadili bir tahsil görmüş }lmak, yüksek İngilizce, Türk çe bilmek, Muhasebe vc Rum- :a bilenler tercih edilebilir.

    Dilekçeler en geç 16 Temmuz, 1963 tarihine kadar Türk Kooperatif İnkişaf Dairesine /asıl olmalıdır.

    H.C. TİLKİ Türk Kooperatif İnkişaf

    Dairesi Mildür Vekili.

    Y A K U TSABAH YA Y IN I

    06.29 A çılış ve program0 6.30 Sabah m elodileri0 7 .00 H aber Bülteni07.15 Sevim Tanürekten şarkı

    lar0 7 .40 Sabah konseri08.15 Şükrü T u n ar ve arkadaş

    lanndan oyun havaları08 .30 Kapanış

    İİĞLE Y A Y IN I

    11.59 A çılış ve program12.00 K arm a T ü rk müziği12.30 yaylı sazlar geçidi 12.57 Nurten Erp ek’ ten şarkı

    lar13.30 H aber Bülteni13.45 Kapanış

    A K ŞA M Y A Y IN I

    16.59 A çılış ve program17.00 B o lero ve Rum balar17.30 E rkekler topluluğu prog

    ram ı18.00 Fransız bestecilerinden

    m üzik18.30 M ustafa G ece Yatm az

    dan türküler18.45 K o k a — K o U program ı19.00 San Rom odan şarkılar

    19.10 Türkân D izer’den şarkı lar

    19.25 A ra müziği19.30 H aber Bülteni19.45 Lânitis program ı20 .00 Sp or Dünyasından ha

    berler20.15 K â m ra n Aziz ve a rk a

    d a lla r ın ın D rogram ı2 0 .30 M üzikli bulm aca2 1 .00 B . M illetler haberleri2 1 .1 0 G önül A kın ’dan şarkı

    lar21 .30 Londra M ecmuası21.45 Saz eserleri2 2 .0 0 H aber Bülteni22.15 T atil müziği2 J .0 0 Kapanış.

    T E L E V İ Z Y O N

    1 ̂.30 A çılış 19.32 Ç ocuk köşesi 20.15 A bbot ve C astello 2 0 .42 D r. Kildore21 .30 A ralık ve Pazar prog. 21 .34 Yunanistandan gönderi

    len aktüalite2 1 .30 A ralık ve Pazar progra

    mı2 1 .4 6 G izli Vazife

    Ü M İ T D E N İ Z

    '•M****

    İ d ı z , f a i > • -k l ı - . * . . »

    i

    K O Ç B U R C U : (21 M a n — 20 Nis»n) — Si/in yanılmadığım/ m uhakkak am a onun doğru düşündüğü bt-

    I raz şüpheli.B O ö A B U R C U : (21 Nisan — 20 M ay ıs) Y anılm a

    m ak için en m ühim çare tesir altında kalm am aktır.

    İK İZ L E R B U R C U : (21 M ayıs — 20 H aziran) — Y in e birtakım sâbit fikirlere saplanmaya başladığınızın farkında mısınız?

    Y E N G E Ç B U R C U : (21 Haziran — 2 0 Temmuz) M eçhul şahsın kim olduğunu anladığınız için memnun* ı

    nuz.ASI.AN B U R C U : (21 Temmuz — 20 Ağustos) —

    Karakterinizin gayet kuvveti olduğuna ?üphe yok. Fakat kalbiniz çok yumuşak.

    BAŞAK B U R C U : (21 Ağuatm — 20 Eylül) — U - çüneü şahıslardan kendinizi korumak için her türlü ç a reye başvurmak zorundasınız.

    T E R A Z İ B U R C U : (21 Eytûl - 20 Ekim) - Kendi »ururunuzun kırılmasını i s lo n iy o r M » . evvdS onun guruıunu kırmam aya gayret etm eh ııeu .

    A K R E P B U R C U : (2 ! Ekim — 20 K m * n ) Mev%wı giz arzularla yersiz temayüllerden bir an evvel kendin./,

    kurtarm aya bakın.Y A Y BU R C U : (21 Kasrnı — 2 0 Aıaltk) Kendinizi

    olayların akıntısına kaptırmış »ıdiyorsurııı. l Mcaydinın bu derecesi de biraz fazla.

    | OGI AK B U R C U : (21 Aralık — 20 Ocak) — Sinı-ı dı çok dalıa rahatsınız. Kendinııe karşı güveniniz de art

    | m ış durumda, KOVA B U R C U : f21 Ocak — 20 !>iibal) — Onun, da »ize karşı her bakımdan samimi olduğu muhakkak

    BA LIK B U R C U : (21 Şubat — 20 M art) Kanilikli itimadın şart olduğunu yine unulmu şgıbı görünüyorsu-

    ♦i¥**

    Şu anam, bana ne zaman çocuk muamelesi yapmaktan vazgeçecekti, kestiremedim gitti.

    Yemeğimin sonuna doğru telefon çaldı. Elimi silip, Ta- hir ağaya, tepsiyi götürm esini işaret ederken, ahizeye u- zandım :

    — “ Efendim ?...”— “ Murat sen misin oğ -

    lum ?...”— “ Benim hocam buyu -

    run...”— " Geçmiş olsun, nasılsın

    Demin Aslan söyledi, şimdi de Necdet’le konuştum. Tehlikeli birşey yok ya ?...”

    — “ Sağol hocam, birşey değil, ufak bir sıyrık...”

    — “Doktor filân göndereyim mi ?..”

    — “ Teşekkür ederim. Bütün o işleri hallettim.”

    — " Başka birşeye ihtiya - cin var mı ?...”

    — “ Yok hocam, sağolun varolun !...”

    Bizim patron burada da ba balığını göstermiş, hemen ilk fırsatta beni aramıştı. Şimdi onu, masası başında boynunda, yakalarının arasına terlememek için sıkıştır dığı mendili ile görür gibi o- luyordum.

    — “ Aslan size bütün hik'ı yeyi nakletti mi, Naci bey ?”

    — “ Evet , evet... Hem hay ret ettim, hem de endişe...’

    — " Hayreti anladım ama endişe neye?...”

    — “ Senin için oğlum, se - ’ nin için... Eğer böyle devam ederse, seni bu işten çekmek zorunda kalacağım.”

    — “ Ne yapacağız o zaman — “ Ne yaparlarsa yapsın

    lar... Ben, gazete uğruna se ’ ni feda edemem !...”

    Gözlerim yaşardı. Kendisi gençliğinde, mesleği uğrum hayatını istihkardan çekinme miş, kaç kere ölüm tehlikesi geçirmişti. Gazetecilik, onun için daima birinci plânda gelirdi. Buna rağmen beni korumaya çalışıyor, mesleğine bir nevi ihanetten çekinmı - yordu.

    — “ Necdet’le konuştum dediniz ; neler anlatıyor ?”

    O, mağrur ve meşhur kahkahalarından birini salıverdi:

    — “ Hiç sorma... Sana ateş püskürüyor.”

    — “ Neşriyatı kesmemiz i- çin bana rica etti."

    Bayağı heyecanlandım :— “ Peki , ne dediniz ? Siz

    ne cevap verdiniz ?”Tekrar güldü :— “ Ne diyeceğim, hiç...

    Ben karışmam ., dedim. Ço - cuklarla konuş, bu işle onlar meşgul oluyorlar, dedim. Siz gazetenin sahibisiniz, ister - şeniz neşriyatı kesebilirsiniz diye İsrar etti. O zaman da, yapamam, sonra beni Basın Haysiyet Divanına sevkeder ler, dedim.”

    Bu sefer ben gülmeğe baş- lamışdım. Bizim Naci babayı bir Necdet değil, bin tanesi bir araya gelse, yine de kün deden aşıramazdı.

    — “ Ama biliyormusun, sa na çok kızıyor. Her mikrop- luk o domuzun başının altın dan çıkıyor, diyor. Çocuk bir satır yazı bile yazmadı kaç gündür, dedim. Ben biliyo - rum işin içyüzünü. Aslana her malumatı o veriyor, dedi

    Tefrika No. 69

    Yâni , senin anlıyacağın, eline düşmemeye bak ! Ha...Bu sabah İçişleri Bakanı Is- tanbula geldi. Kendisiyle telefonla konuştum. Bizim ne} riyatımız üzerine, muhalefet partisi asayiş durumu hak - kında hükümete sözlü sor ı vermiş. Bakan da tahrikatı bizzat yapmak üzere gelmiş. Seııi tebrik ederim"

    — “ Aman hocam, vazifemi yapıyorum I”

    — “ Yok , yok... Lüzumsuz tevazuun yeri değil... Demin Burhan’ın çektiği resimleri gördüm. Müthiş şeyler... S eni Allah korumuş... Aman ev lâdım dikkat e t ! Yaran ne zaman geçecekmiş ?”

    — “ Doktor, bir iki gün° kadar kalkabilirsiniz, dedi."

    — “ Dinle Murat, istersen bu işi b>rak ! Önümüzdeki ay kadınlar kongresi toplanacak Seni Paris’e göndereyim.”

    — “ Sağol hocam, o zamana kadar bu işler de hallo - lur zaten...”

    — “ Hayır, hayır... Seni şimdiden göndereyim, böyle likle biraz da istirahat eteiş olursun...”

    Ah koca kurt!... Elimdeki işe, kadınlardan da, paris’ten

    DENİZCİLİK BANKASI T.A.O., KIBRIS ACENTLİGİNDEN

    “İSTANBUL" vapuru 6 Temmuz, 1963 tarihinde Cumartesi günü (bugün) saat 13.00 de Limasol’a gelip ayni gün saat 19.00 da Hav- fa, Napoli, Cenova, Marsilya ve Barselona’ya müteveccihen hareket edecektir.

    Yolcu ve yük kabul edilir.GENEL ACENTE

    Lefkoşa Türk Bankası Ltd., Lefkoşa — Kıbrıs

    T e l :

    Lefkoşa : 74474 Mağusa : 2389

    Lârnaka: 2435 Lim asol: 3834

    B af: 2382

    Gençlerden biri öğretmeniyle konuşuyordu, Ku lak konuğu oldum. Delikanlı şiir yazıyormuş, rendim ilkin. Biraz sonra konu futbola geldi, olanların rahat yaşadıklarım, buna karşılık şairi aç öldüğünü söyledi öğrenci.

    Delikanlıya “Öyleyse niçin şiir yazıyorsun ye sormadım. İnancını değiştirmeğe de çalışmaı sil olsa İnanmış bir kere, blı İnancını değiştirmek olmazdı. Boşuna olurdu çabam.

    Fakat üzüldüğüm bir şey varsa o da bu iı delikanlıya ve benzerlerine aşılayanlardır. Bunlar güne kadar bu toplumda söz sahibi olmuş kişilerdir. Her zaman sanattan söz ederler ve sanatın boşluğundan, sanatçının aç öldüğünden dem vururlar.

    Buna rağmen bu inancı aşılayanlar gene de hayat kırının belirli dönemlerinde sanatın bir dalına olsun d atmamışlardır çokça. Atmışlardır ama başan elde ede. memişlerdir. Bu başarısızhklarını önlemek kendilerini avutmak için her önlerine gelene aynı nakaratı tekrar, layıp dururlar.

    Diyelim ki dedikleri doğru. Ne olmuş yani? Bundan İnsanlık adına utanç duymaları gerekmez mi ? Ge rekir ama duymazlar. Çünkü bu denli duygulaıı çok . tan harcamışlardır.

    İşte delikanlıya bu duyguyu ve bu İnancı da böy. leleri aşıladı. Halbuki böyle davranmaları boşuna. Ne derlerse desinler sanat gene ilerliyor ve bu kişilerin farkında olmadıkları bir şekilde bilimin İlerlemesine de etki ediyor.

    Delikanlının karşısındaki üstelik bir şairdi de, Öj retmeniydl ve bir aylık geliri vardı. Bunu belirtmedim bu gence, Mademki bunca yıllık %eni> minde öyle ufak noktalan olsun göremlyordu; boşuna olurdu bunu göstermem.

    Böylesi İnançları yoklaştırmak İçin yoksa bir kültür savaşı mı açmak gerekiyor? Bunun üzerinde uzun boylu düşünmek gerekli. Bu hemencecik çözümlenecek bir sorun olamaz, ö n ce toplumumuzun sosyal ve

    Amerika’nın t

    mjtı. Hanın»-Cu,nt v e B a y a n ın

    | „ b e ? y « ındakl

    kültürel durumuna hiç olmazsa en azından bir güz at- k ma|(ineler ne kadarmak şart. Dahası da var ama bunla» araştırmanın ye. ri değildir burası şimdilik. Bu konuyu önümüzdeki günlerden birisinde ele alıp uzunboylu üzerinde şünmek ve sîzlerle tekrar konuşmak isteğindeyim.

    Siz ne dersiniz bilmem ama bence hiç bir şair açlıktan ölmz. Hem eğiliniz de kulağınıza bir şey daha diyeyim : v

    — Bu dünyada açlıktan çok azı ölmüştür ve bun lar arasında sayılarına göre bir oran kursak bile şair ler devede kulak gibidir.

    Yanlış mı söz ediyorum?

    Amerika’nın eninik uzmanı kabul e(^ \Vienner kendisi

    gazetecilere 195i «iı şöyle demişti:

    I L E F K K ’D E N

    S

    i de daha fazla ehemmiyet ver i diğimi biliyordu. Taş çatla

    sa, bu hâdiseleri artaya çı - | karmadan gitmiyeceğimi bil- 1 mez mi idi hiç ?...

    — “ Hele bacağım iyileş - j sin de Naci bey, matbaaya I gelirim, görüşürüz...”

    — “ Peki oğlum. Ne zaman ihtiyacın olursa, bana tele - fon e t ! ”

    — “ Teşekkür ederim. Y alnız benim sizden bir ricam var I”

    — “ Nedir , çabuk söyle ?... — “Abdürrazzak Paşa’nın

    ve ailesinin mâzisi hakkında etraflı bir rapor istiyorum. Bunu, bizim hiçbirimiz yapa mayız. Sizin hükümette çok tanıdıklarınız var. Dışişlerinden mi olur, Millî Emniyet - ten mi, yoksa Emniyeti Umu miyeden m i?... Nereden bulursanız bulun, bana lütfen paşanın ailesi hakkında e t raflı bir rapor temin edinr/ i Hatta, hanımefendinin bile belki bu mevzuda malûmatı vardır.”Kısa bir müddet cevap v er

    meden durdu, sanra -

    — “ Pek kolay olacaiını zannetmiyorum ama, deriyi yim bir kere I” dedi.

    — “ Zahmet olacak arn-ı hocam, bu çorbada sizin de tuzunuz bulunsun !... ’

    — “ Bu raporun fazla işine yarıyacağını zannetmiyorum bununla beraber, hatırın için soruşturayım bakalım. Küf - tehor, bu yaştan sonra beni yine muhabirliğe taşU ıty orsun !”

    — “ Gazeteciliğin Jzü m ı- habirliktir. diyen siz değil - misiniz, hocam? yoksa rnes lekten istifa mı ettiniz?”

    — “ Ah seni çapkın ah! Peki, birkaç güne kadar sa - na kat’I neticeyi bildireceğimi umuyorum.”

    — “ Teşekkürler ederim, hocam. Hanımefendiye hürm etler ederim.’

    — " Bilmukabele... Hadi Al laha emanet oll...”

    Devamı Var

    Gene Ekmek MeselesiBundan bir müddet önce, -sanlarıdırlar. Onların nwdl

    aynı konuya temas etmiş, hal jkayıplariyle de Hükümet «i veryM ̂k m en büyük ihtiyaçlarından kadar olmak ^orundadır, F( inlışlanm da düzeltivor b ir i olan ekmek üzerinde dur ıkat Hükümet ekmek mesela 14emektir ki anık ™_ _ _ _ _ _ 1_ _ _ »t_ _ 1_ _ _ J _ _ i « i fımn/ıllov mocolpcitll VÜ'W m L... t

    rtffse gelişsinler g en e d sum onlara b azı b ilf

    i gerek ecek tir . B olarak da ken di

    M değil b ir in san ın z i çalıjmak zorundadır!. 19(0 yılında M osko va

    ipinin M illetlerarası Dcgrede ise aynı N erb er

    fim lan sö y led i: “Son içnde elektronik a lî

    ksint bir gelişme oldu » i başaranlar dahi buki yük bir değişme bekle • M ı. Şurası bir gerçe . günümüzün elektronik »eleri sadece son derecs I * matematik problem i iletmekle kalmıyorlar,

    insanlar a ra fır

    muş ve bugüne kadar ekmek konusunu Hükümetin gerekti ği bir şekilde ele almadığından şikâyetle, fırıncıların için de bulundukları durumu anlatmağa çalışmıştım.

    Fakat aradan hayli bir za man geçtiği halde, Hükümetten ne bir ses çıkmış, ne de fırıncıların içinde bulunduğu çıkmazı tamir edebilecek bir karara varılmıştır.

    B ir hakikattir ki, bütün f ı rıncılar bugünkü şartlar altın da en küçük bir kâr sağlama dan çalışmakta, hatta işçisine ödediği gündelik parayı bile çıkaramamakadır. Bu bakım dan Hükümetin sürüncemede bıraktığı bu meseleye bir hal çaresi bulmasını ve ekmek ko nusunu neticelendirmesini beklemekteyiz.

    İşi bu şekilde sürüncemede bırakarak uzatmakla, herhan

    Igi bir fayda mülâhaza edilemez. Hergün zarar gören firm alar da bu memleketin in

    ni, fırıncılar meselesini j t ü bırakırsa, bu Jıırum hu memleketin lehine değildir

    En basit bir konuyu ele larak bir neticeye bağlama»

    : için bukadar uzatmaktaki nay* bir türlü anlıyamıyortu "gm d e

    konusu b«M em lek e tin en b ulu nd uğu ekmek k a d a r sürüncem ede kalır« b iı n e tice y e baglannıa!S.v d1

    ğ e r kon u ların ne kadar «*■ d ığ ı, n e kad ar askıda bırak"1 ğ , kendiliğinden ortaya Ç>

    m ak tad ır .S o n söz olarak Hükümet'*

    bu kon u y la icabettigi bir k ild e ilgilenm esini ve en b ir zam and a fırıncılar m**

    sin i e le a larak bir k*™™ . lam sın ı bekliyoruz. Aksi M

    bugünkü durumdan hem

    hem de fırın cılar kayb^ , te devam edecek ve bu h iç b ir zam an mı n e o lm ıyacaktır.

    Mithat

    tarafından d.yönetiln

    Her."

    ‘»o yılından buyan; *** Bir'eşik D evleti " W * Birligind,

    • - - j f ç s a -büyük

    - . vler sa; - N orben N Viener’e ,

    0 6 k r o n i k b ir

    J et tir .

    Kitap Sarayı pucıADANIN EN BÜYÜK TÜRK KİTAPl*1

    Mecidiye Sokak 11-13Lefkoşa , tı

    Uzun yıllardan beri Türk kültürüne 1 mekte olan KİTAP SARAYI b eğ en eceğ im ^ tercüme romanlar deposudur. Onbinlarcc c> dan siz de beğeneceğiniz kitapları seçebj irs

    KİTAP SARAYI aynı zamanda TUrklV®hal

  • 1 fi t e m m u /. l9ft} )Z 19(43

    ipline Kennedy'ye tinli Bebek Gönderildi

    233 Ton ParaYakıldı

    Sayfa 3

    6 k °n u Şu yordu kı y iy o r m u ş B ’ Kü , t b o l a g e ld i 'l a I r o ___ _ . l b ° lc u'a k a rş ıla

    Şairleri]

    İİ‘r y a2|yorsun ?- >di* e “ e ça lıŞmad ' *pnu desistîrn, .

    8 , s t , rn ıek kolay

    I * ® 0 da bu inanç, k

    K rd,r- B- * £,b l ° lm u ş k iş i jerd, rve sanatın boşıugUn.

    "> vururlar.•yanlar gtne de hava, t,n bir da''na olsUn e! ’ ama başar, elde ede. ı önlemek kendilerini aynı nakaratı tekrar.

    Ne olmuS yani? BUn. »n gerekmez mi ? Qe denli duyguları çok

    ve bu inancı da boy- ranmaları boşuna. Ne lyor ve bu kişile,4„ bilimin ilerlemesine

    teUk bir şairdi de. ÖJ iri vardı. Bunu dâ

    bunca yıllık öğreni- göremiyordu; boşuna

    ak için yoksa bir kül- Bunun üzerinde uzun m encecik çözümlene- (umumuzun sosyal ve sn azından bir göz atıllan araştırmanın ye. konuyu önümüzdeki ınboylu üzerinde dil- ;mak Isteğindeyim. bence hiç bir şair aç-

    lağımza bir şey daha

    c azı ölmüştür ve bun oran kursak bile şair.

    Caroline Kennedy, bebek koleksiyonuna bir yenisini katmıştır. Son bebeği, jBeytüllâhimli bir kızı tem sil etmekedir.

    Takriben 61 santimetre boyunda olan bebeğin al- |m Osmanlı altın liraları i- le süslenmiştir. Bu bebek Caroline’e, aslen Yafa’lı olan, fakat şimdi Beyrut ta Birleşmiş Milletlerde çalışan Bayan Thurayya

    A m e r i k a ’ n ı n birinci ‘kü Nakhleh zakharia tarafın çük" Hanımı, Cumhurbaş dan gönderilmiştir.

    hassa tarihî kukla ve be - beklere ayrı ithina göster mekte, onların kıyafetleri ve yüz hatlarını aslına uy gun bir şekilde yapmaya çalışmaktadır.

    Gerek oryental gerekse batı tipi bebekler üzerinde başarı gösteren Ba

    kanı ve Bayan Kennedy’- nin beş yaşındaki kızları

    Normal Bir insana Ele ktro nik leyin Takılm ası

    r

    Meselesi

    ele!

    ınutoa

    a r ıd ır la r . O n ların maddi p la r iy le d e Hükümet

    a r o lm a k zorundadır. H ü k ü m e t ekm ek meseli

    f ır ın c ıla r m eselesin i j ı r a k ı r s a , ’du Jurum hu; n le k e t in leh in e değildir,

    n b a s i t b ir konuyu k b ir n e tic e y e bajb u k a d a r uzatmaktaki

    , b ir tü rlü anlıyamıyoı

    n le k e t in en ‘ azla u n d u ğ u ek m e k konusu a r sü rü n cem ed e kalır n e t ic e y e b a ğ l a n m a z ^ k o n u la r ın n e kadar

    ı, n e k a d a r askıda bırak* k e n d iliğ in d e n ortaya

    k ta d ır . „;o n sö z o la r a k Hüküm

    k o n u y la icabettığ ı

    , a la ra k b it n sın ı b ek liy o ru z- A to

    ünkü durumdan hem

    , d e f ır ın c ıla r ka^

    d e v a m ed ecek ■bir z a m a n m em' o l m ı y a c a k t ı r .

    EKİ

    Amerika’nın en ünlü elektronik uzmanı kabul edilen Norbert W ienner kend isi ile görüşen gazetecilere 1955 yılında şöyle dem işti : :‘Elektro nik makineler ne kadar gel i şirlerse gelişsinler gen e de bir insanın onlara bazı bilgileri vermesi gerekecektir. Buntn sonucu olarak da kend i başla nna değil b ir insanın zekâsı ile çalışmak zo ru n d ad ırlar.”

    1960 yılında Moskova’da toplanan M illetlerarası bir kongrede ise aynı Nerbert W ı ener şunları söyledi : “Son beş yıl içinde elektron ik alanda öylesine bir gelişm e oldu ki, bunu başaranlar dahi bukadaı büyük bir değişm e beklemiyorlardı. Şurası b ir gerçektir ki, günümüzün e lek tro n ik mu kineleri sadece sorı dçrece ka nşık matematik problemleri halletmekle kalm ıyorlar. Da-

    insanlar arafmdan erilen bilgilerin

    düzeltiyorlar, tir ki, a rtık makim-

    tarafın dan değil le yönetilmek

    Caroline, mektup yaz - mağı tam olarak bilmediğinden, annesi bebeğin a- tındığını bildirmiş ve ken disi ile kızının teşekkürle rini sunduktan sonra, Ca- rolin’nin bu bebeği koleksiyonu arasında en kıy - metlisi olarak telâkki etti ğini söylemiştir.

    Bayan Kennedy aynı zamanda, Zakharia’ya im

    ^alı bir resmini yollamıştır.

    Bayan Zakharia yıllardan beri bebek yapmaktadır. Bu maharetini ilim haline getirmiştir. Bebeklerinde ölçü esastır. Bil -

    yan Zakharia daha fazla Arab örneklerini tercih et mektedir. Bilhassa Lüb - nan köylü kadın örnekle-

    ! ri ve Mukaddes Toprak* - larda yaşıyan kadınları bebeklerinde temsil ettirmek onun için büyük bir zevk olmaktadır.

    yılından bu yana da Birleşik Devletlerin

    Birliğinde ve nik alanda

    yapılmış ve ler sağlan

    Wiener’e göre tronik bir ma

    kine ile yaşayan bir organiz ma arasında sadece bir tek fark vardır o da elektronik ma kineler şimdilik kendiliklerin den “haber” yaratamıyorlar. İnsanların verdikleri bilgileri son derece geniş olarak araş tırmaya tabi tutuyorlar, onla rı derinleştiriyorlar ve mükem mel hale getiriyorlar. Fakat bu görüşünde tam anlamında doğru olduğunu kabul etmek biraz zor, çünkü 1962-yılında iMonterey (ABD), deki “Cev iberton” adlı elektronik maki ne bulunduğu yerin gece man zarasını ifade eden 29 kelime

    jlik bir şiir ortaya koyuvermiş :t; Aslına bakılırsa bu makine İde kendisine verilen harflerle bu işi başarm ıştı ama şiiri ya zışı doğrudan doğruya dışarı dan aldığı “ilham”la olmuştu. Bu denemeden sonra elektro nik makinelerin suni olarak “yaratıcı bir düşünme” siste mine de sahip olacakları ileri sürülmektedir.

    Bu arada iki Amerikan bilgini yepyeni bir alanda çalış maya başladılar. Biri kimya-

    GÜNEŞ Sigorta Ltd . Şti.m al v e c a n i n i z i n k o r u y u c u s u d u r

    G ü n e ş SigortaEMNİYETTİR. GARANTİDİR SÜRATTİR

    Mithat Naz'm ı

    H U *:a k İ l - » 8

    r k k ü ltü r ü n e JI b e ğ e n e c e ğ i J

    L. O n b i n l e r c 1

    apları segeb ^ n in ^ J Ma m a n d a Tur ^ f .b r ıs Mümessili :

    amannzl yalnız Kü

    -iAy i n a s »

    CAN KARDEŞLER LTD. ŞTl.*0, A tatürk Meydanı, Lefkoşa. TEL : G351

    5«68 p. K. 885

    MAGU3A : Otello Seyahat Bürosu. TEL :

    IAKA : JET Seyahat Bürosu. TEL :, 3 1 0 1 , 3170 .: 2 3 1 0 .

    ger, diğeri ruh bilim uzman, olan bu bilginler normal bir insana elektronik beyin takmak istiyorlar. Bu insan - ma kine karışımı varlığın adı “Ci borg” olacak. Cyborg’un özel likle kozmik dünya üzerinde kolaylıkla büyük keşifler yapacağı sanılıyor. Cyborg yapabilmek için normal bir insa na elektronik beyin takılacak Meselâ, bir uzay araştırmasında bir noktaya kadar nor mal insan beyni çalıştıktan sonra, idareyi elektronik beyin ele alacak ve takıldığı insanın bütün hareketlerini o düzenlemeye başlayacak. Böy

    lelikle et ve kemikten yapıl — mış bir insanın güneş sistemi

    'dışında yaşaması da imkân 'dahiline sokulmuş olacak.

    Böylelikle bir imkânın doğ muş olması Amerika’da büyük

    'akisler ortaya atmış ve hemen bütün bilim adamları bu konuda çalışmaya başlamışlar dır. Bazıları bunun şimdilirf limkânsız olduğunu ileri sürer ken diğer bazıları bunun pek yakında gerçekleşebileceğine inanandıklannı iddia »diyorlar. Gerçek olan şu ki, bu ger

    'çtkleştiği zaman otomatikleş me ve elektronik beyin alanın da son adım atılmış olacakur.

    Federal Almanya'da yUz I marklık bir banknot meselâ jbir köpeğin eline geçer de kö i pek bunu yemeğe başlarsa, pa ra sahibinin hemen paranın hiç olmazsa bir parçasını kurtarıp Federal Alman Bankası na götürmesi icabeder. Banka

    j husule gelen zararı “kanaatı- na göre” tazmin eder. Federal Banka kanunu böyle demekte dir.

    Fakat sözde parçalanmış ve ya yanmış banknot parçasını vererek bir banknot yerine birkaç tane alabileceğini zan nedenler ise umumiyetle yanılmaktadırlar. Çünkü Federal Alman Bankasının Frankfurt merkezinde hususi surete yetiştirilmiş uzmanlar çalışmak tadır. Bunlar, paramn kaza ile mi yoks^ kasten mi yırtılmış olduğunu kolaylıkla tesbit e- debilirler. Şüpheli hallerde ise

    Federal Banka, polisi haberdar ederek, banknot numara- 1 arını kontrol ettirir. “Y anmış” veya “köpek tarafından yenmiş” bazı banknotların bu suretle “ortaya çıkarıldığı” çok olmuştur.

    Batı Alman banknotlarının ömürleri hakkında Federal Banka çok enteresan bir rapor yayınlamıştır. Raporda bil dirildiğine göre, yukarıda bah s-' geçen "tesadüfi" kayıplar hariç, banknotların ömrü çok kısadır. Bilhassa beş, on, yirmi ve elli marklık banknotlar

    jçok çabuk eskir. Bunlar 17 'ayda tedavülden kaldırılır, ye İrine yenisi çıkarılır. 100 mark ılık banknotlar ise 20 ay yaşar : Banknot ne kadar kıymetli o- jlursa o kadar dikkatle muha faza edilmektedir. Bu sebeple

    11963 yılı sonbaharında tedavü le çıkarılacak 1000 M arklıkla, rın ömrü en az 3 yıl olarak tahmin edilmektedir.

    Bu türlü spekülasyonların sadece nazari bir kıymeti olmayıp, iktisadi bakımdan da önem taşıdığını şu rakkamlar göstermektedir: 1948 yılından beri Federal Almanyada cem’ an 87,3 milyar D. Marklık banknot tedavüle çıkarılmış, 58 milyarlık kısım tedricen te davülden kaldırılmıştır. Ha

    llen tedavüldeki paranın mik tarı 26 milyar D. Marktır.

    Fakat tedavülden çekilen para ne yapılır? Harpten son raki ilk yıllarda eski banknot lar bir kâğıt değirmeninde ö- ğütülür, elde edilen kâğıt hamuru ham madde olarak tek rar satılırdı. Fakat bu ham madde bazan zennedildiğinden daha pahalıya geliyordu. Bu sebeple kâğıt değirmeni tama men durdurularak, banknotla r imha edilmeğe başlandı. O zamandan beri eski banknotlar modern petrol ocaklarında yakılmaktadır. Bu suretle 1960 yılında 169, 1961 de 233 /e 1962 yılında da 161 ton banknot imha edilmiştir. İmha edilen miktarın azalması, paranın kâğıt kalitesinin düz»1! meşinden ileri geliyor.

    ‘Hususî olarak” imal edilen banknotlar imha edilmez sak

    jlanır. Bunların miktarı gittik içe azalmaktadır. Son 8 yıl i- jçinde Federal Almanya’da ıcem’an 218.500 Dm. kıymetin İde 5875 sahte banknot kayde jdilmiştir. A n l a ş ı l a n modem teknik devirde para

    '^kazanmak, para basmaktan daha kolay olmuştur.

    HanımlaraMüjde

    § .Başaran Ticarete vi iftiharla Sonare — Binbir çeşitte ve desende yazlık, ciponlu kadın

    ve genç kız entarileri* — BEYRUT ve Hongkong’tan ithal ettiğimiz çeşit

    li desenlerde kadın blûzlan* — Kolyeler, Robalar, son moda kadın çantaları,

    pik-nik çantaları, seyahat çantaları v.s. v.s.— Kadın mayoları, blise entariler (düz renk, etek

    -blûz çeşitleri)* — Portatif hasır ithal malı sandalye ve masalaır

    (çeşitli renklerde)* — Her türlü kırtasiye eşyaları ve romanlar* — Deniz topları (her topun çantası vardır) Deniz

    yatakları, maskeler, deniz tüfekleri v.s v.s.Müessesemizi bir defa ziyaretiniz menfaatiniz

    icabıdır.TEL : 74152

    TÜRK LİSESİ KARŞISI (Dianellos Sigara Fabrikası yanında)

    İ İ I I I I İ I I İ ' in | l l l ı l l l in » l l l M « l l l l l l l l l l l| I I I H I I I l» l l l l l l» H ll l l l l l l l l i l lH l l l | l l| i l« I l l l l l l l » l , l l l| l !| « ı| > H i:n n .

    Türk Deniz Ticaret filosu

    736.600 Gros Too’ a UlaştıTürk Deniz T icare t filosu ı karılm ak su retiyle 37 p a rç j

    ilk m akineli gem isi S w iffte n \ 116’093 « ros tonluk « emi kad bu yana, 136 yıl içinde g eren i r° dMİ> bırakılm ış, buna muka

    bünye ve gerekse tonaj bakı-

    İÇİN İZD EN B İR İ

    içimizde Bir Gök BiiyiimesiF ikret D EM İRA G

    Y ıllar önce okuduğum, okuduktan sonra da dilini den düşürem ediglm bir koşuk (şiir)u andım bugün. Şö y le diyordu Ronsard, b ir yerinde :

    B ereket gönlüm rahat, tertem izsinKan, kin, zeh ir kanşm am ış içine

    H erkes gibi düşm em işsinŞan , şeref derdine m al, mülk peşine

    Deyip kestim , yolcu var g it işine B ırak uyusun R onsard , rah at etsin .

    Y ü ce, soylu b ir nenlerden söz ed iyor, büyük Fıran sız ozanı Ronsard . G erçek ten güzeldir k işin in cüm le kirlerinden, ikiyüzlüklerinden, kötülüklerinden arın mış olm ası . R onsard , bu köğükleri göm üt-taşına y az . dırdı mı, bilm iyorum . Bu, onun gökm avisi ruhuna ne güzel yaraşırd ı.

    B ir an kapayın gözlerin izi ve düşünün :Y ılla r, yü zyıllar ön cesi, büyük savaşlar olm uş. Kargı

    lar, kalkan lar, gürzler, ağzı köpüklü a tla r ş a h ı kalm ış. Y iğ it sav aşçılr kanlarıyla ıslatm ış m erm er sa ray ları, ovaları.

    Niçin ? İnsanlığın kurtu luşu , m utluluğu, esenliği için. Yenen de yenilen de belli olm azm ış. Z aten her savaş, herkes için biraz yenilgidir. Ezilm iş, kötülüğün açlığ ın , korkunun kucağına atılm ışız gene.

    Sev i yalvaçları (Peygam berleri), güneşin, gerçeğin ilk vurduğu, aydınlattığ ı yüce dağ doruklarından, in - san lara inm iş. İn anlar olm uş. İn kâra y elten en ler ol-» muş. G ene tu fanlar olm uş. A rta kalanlar, insanlığına varacak, umudu büyüm üş yüreklerde. O lm am ış, K ötü lük, h ırs, söm ürm e, yeni k aran lık larla beslenen pis su larca köpürm üş bentlerin i yıkm ış, basm ış kentlerim izi.

    Y ü zyıllar akm ış, gelm iş. 1963 lere dayam ış sırlın ı 1963 lerde, İnsanın insanı ezm esi, yok etm esi sü regelmiş.

    Ve b ir ulu kişi ç ık m ış : A tom u p arçalam ış. B ir baş ka sivri akıllı ç ık m ış : Bu korku nç gücü, insanlığın ya rarına sunacağına ; D em okles’in kılıcı gibi baş ucuna asm ış utanç duym adan. İnsanlık , büyük insanlık , açlık tan kaburgaları çıkm ış insanlık ; hastalığa, b ilinçsizliğin karanlığına itili verirken , sülük gibi söm üm eğe, vurup yıkm ağa devam etm iş. Z enciler, H arlem , A labama sokaklarında kan içinde bırakılm ış. Çin, M açin , bir uçtan , b ir uca, k ırılm ış gitm iş.

    V e bir ozan çıkm ış, bakalım ne dem iş:Ağlam a Ahm et ağlam aAnam avradım olsun bu k ara günlerin sonu gelir Büyük balık küçük balığı y u ta r dem işler Bok Y e m iş le r !Bağışlayın b e n i , ozan h a k l ı !Neden bu? İnsanlığım ızdan.O ktay A kbal ne dem iş :“Suçum uz insan olm ak.”N eredesin Ronsard? Uykuda esen lik te m isin? San

    mıyorum.

    bil bir kısmı kendi tezgâhlan ^ek teşkilât ve donanıma sa- mzda olmak üzere 204.500 jhip olan tersanelerimiz Türk ?ros ton tutarında çoğu yeni deniz ticaret filosunu hedefi- oimak üzere 61 parça gemi hr: miz olan 1 milyon gros tona -nete girmiştir. kısa zamanda ulaşıtınlacak -

    Bugün 3500 gros ton’a kx- tır.dar her türlü gem i yapabile- I

    i K itap... K itap...| Türkiyenin en tanınmış yazarlarının, en son

    yayınlanan romanları Kitabevimize vasıl olmuş ve hemen satışa arzedilmiştir.

    Her 100 Kuruşluk Kitap YALNIZ

    50 MilYüzlerce kitap arasında herhalde sizin ara

    dığınız kitaplar da bulunmaktadır. Arzu ettiğiniz her kitap için derhal bize müracaat ediniz.

    NİYAZİ AHMET UZUNOGLU KlTABEVl L E F K E

    mından büyük ilerlem eler kav detm iştir.

    Türk Deniz T icareti b ir bu çuk asra yakın bir tairihi i- çinde daha fazla inkişaf edememişse bunun sebebi ka- pitilâsyonlar olm uştur

    K apitilâsyonların kaldırıl - ması ve Deniz T icare t filomu zu, yabancıların elinden kurtararak TUrk arm atörlerine geçm esini sağlayan A tatürk böylece kabota j hakkının Türk halkına a it olduğunu ileri sür müş ve bunu 815 sayılı k anunla sağlam ıştır.

    1 Tem m uz 1926 tarih i D enizcilik tarihim izin bir dönüm noktası olm uştur. Bu ta rihden önce TUrk lim anları arasında yolcu ve yük ta ş ımak yabancılara açık tı. Aküe niz ve Karadeniz lim anlan -

    İmiz arasında A vusturya, lta l .ya, Fransa ve Rus bayrağı ta- [şıyan gem iler m untazam se ferler yaparlardı. H atta Boğ.v ziçindeki iskeleler arasında çalışan Rus gem ileri bile mev cuttu.| 1 Tem m uz 1962 dan önce Türk Deniz T icare t filosu sa dece 35 parça yolcu ve Şehir hattı gem isi ile b ir kaç tane şi lepten ibaretti .

    Bunda, gem iciliğim izin m azisi çok eski olm akla beraber gelişm esindeki ağ ır tempo, Osm anlı İm paratorluğunun en büyük hâtalanndan biri oi-

    [ m uştur.K abotaj hakkının alınm asın

    dan bu yana gerek devlet eli i ile ve gerekse özel sek tör eli ile TUrk deniz işletm eciliği, iftihar edebileceğiniz b ir h ızla ilerlem ektedir. Deniz t ic a ret filom uz bugün dUnya d eniz ticaretin d e 23 üncü sıravı işgal etm ektedir.

    Bugün 308 parça ve 736.606 (gros tonluk gemi hizm ettedir.

    G eçen Uç yıl içinde altısı batm ak ve 31 ’i de hurdaya çı

    m

    Na z/h , Çama sjb l ar/niz,;/c/m Gu V̂nl £ TEMİZ

    w

    K ul

    TEMİZ//e p ?

    T e A f T E M /Z

    jDİKKAT: Her üç paket TEMİZ Çamaşır Tozuna süslü bir su bardafe

    HEDİYE verilir.

    MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR

  • Sayfa 4

    Bir Aktör N am zedi:

    Erol ÇetindağD EV R iM ’ in Hikâyesi

    HayalKurm ak

    £ İR I)O K U N

    * — Küçüklüğümden beri a r tistliğe özenirim. Zaten hayatım bir film kadar hareketli geçti. Kavboy filimlerindeki gibi ata biner manevralar ya-

    Ipardım.. Köyümüzün çok güzel manzaraları vardı. Dağ te pe demez gezerdim. İşte bu at mosfer, bende bir artist olma fikrini doğurdu.

    — Arkadaşlarınız arasında bu yarışmaya katılanlar oldu mu ?

    — Birçokları katıldılar.— Onlar arasında artist ola

    cak kabiliyette olanlar var mıydı?

    ' — Hayır yoktu.( — Ses mecmuasında diğer [finalistlerin resimleri çıktı. [Bunlar arasında size rakip ola cak olanlar var mı ?

    — Hiç birinde bendeki me - ziyetlerin olacağını sanmıyorum.

    — Bu meziyetleriniz nelerdir.

    — Kabiliyet . cesaret, ata

    SE S Mecmuasının Kapak Yıldızı Müsabakasının finalist terinden bir tanesi de Kıbrıs’- lı Erol Çetındağ’dır. Erol Çetindağ Oı ta köyün hemen yanında bulunan Işık oto boyalın nesi nin sahibidir. Y ıllar yılı boyacılık yapmış , küçüklü - günden beri birçok maceralar geçirmiş Erol. Hayatı bir film kadar haraketli geçmiş.. At’a binmiş, her nevi araba kullan mış, güreşmiş, yüzme yarışla- ■'■na katılmış ve arkadaşları ta rafından rock- and roll kralı i- lân edilmiş

    Bir gün yine arkadaşlarıyla toplanmış konuşuyorlardı. Söz dönmüş dolaşmış, Ses Mecmuasının müsabakasına gelmiş. Arkadaşları hemen teşvik et - mişler Erol’u bu yarışmaya ka tılmak için. Erol’da kılmamış onları, kırmamak için bu yarış maya katılmış. Hazırlıksız olmasına rağmen finalistler arasına girmeğe muaffak olmuş.

    Bunun üzerine hemen faali

    yete geçmiş Türkiyeye gitmek için. Fakat finalisler arasına giren Erol'un şansı açılmıştı biı defa. Bu defa iş hayatında gelişmeler olmuş , işler art - mıştı. Bu yüzden Türkiyeye gitmeyi biraz geriye almıştır Fakat niyeti k a t i ; Türkiyeye gidecek ve mutlaka bir film çe virecek.

    O’nu boyahanesinde ziyaret jettik. “DEVRlM adına röpor - taj için geliyoruz” deyince “bu yurun”, dedi, yer gösterdi. Bir hayli kibar ve centilmendi.

    (Belirli sohbetten sonra :\ — Daha evvel her hangi birjyarışmıya katılmış mıydınız '

    — Hayır. İlk defa olaraki Ses mecmuasının yarışmasına Katılıyorum.

    — içinizde finalist olacağım za dair bir his varmı id i1

    — Evet, vardı. Kendimden Emindim.

    — Sizde artist olma fikri na jsıl doğdu ?

    binme, araba kullanma, yüzme dans, rol yapma, bunların hep Şsinin üstesinden gelirim.

    — Bu meziyetlerinizle mi ar ıtist olacaksınız?

    — Pek tabiî.j — Artist olursanız hangi ar ıtist’i yardımcı artist'i seçeceksiniz.

    — Hem arkadaşım, hem de [iyi bir artist olduğundan Suphi Kaneri seçeceğim.

    — En beğendiğiniz kadrn ar tist ?

    — Belgin Doruk— Hangi roller daha çok ho

    şunuza gidiyor ?— Bir soför’ün gizli defte •

    rinde Eşref Kolçak’ın canlan - dırdığı rolü hiç unutamadım. Bu nevi den hareketli rolleri tercih ederim.

    — Başka bir diyeceğiniz ?— Pek yakında Türkiye'ye

    gidiyorum. İnşallah muaffak olup öyle döneceğim. Gösterdiğiniz yakın alâkadan dolayı hepinize teşekkürler.

    Yazan O HENRYMıss Martha Meecham’ın

    köşebaşındaki bir ekmekçi dükkânı vardı. (Hani o önünde üç basajnak olan ve kapı - smı açtığınız zaman küçük bir çıngırağın çaldığı yer).

    Miss Martha kırk yaşında i- di, banka defteri iki bin doları olduğunu gösteriyordu ; iki takma dişi, bir de şefkatli kal-

    Ibi vardı. İmkânları Miss Mart Iha’nın kilerden kat kat aşağı olan bir çok kimseler evlene- bilmişlerdir.( Alâka duymağa başladığı bıı- Irr.üşterisi v ard ı; haftada iki üç kere gelirdi. Orta yaşlı, kumral sivri sakallı gözlüklü bir adamdı.

    lngilzceyi bariz bir Alman şivesi ile konuşuyordu. E b ilsi seleri eski, yamalı ve bumburu

    jşuktu. Fakat tertemiz bir ha!i- i vardı. Çok terbiyeli idi de ! 'Yalnız bayat ekmek alırdı. Ta |ze ekmeğin somunu beş sent ti. Halbuki bayatın çifti beşe satılıyordu. Adam bir kere olsun tazeden almamıştı.

    Miss Martha onun parmak larında kırmızı kahverengi bir boya izi gördüğü gün, onun bir ressam, hem de çok fakir bir ressam olduğuna kanaat tirdi. Herhalde bir tavanarasm da yaşıyor, tablolarını yapıp bayat ekmeğini yerken şüphe siz. Miss Martha’mn dükkânın

    (daki iyi yiyeceklerini düşünüyordu.

    I Miss Martha, reçeline, taze somunlarına, çayına oturduğu zamanlar içini çeker, o kibar tavırlı ressamı cereyanlı oda ■ sında bayat ekmeğini yiyeceği yerde kendiyemeğini pay - laşmasını arzuladı. Yukarıda da söylediğim gibi Miss Mart ha’mn şefkatli bir kalbi vardı

    i Adamın mesleği hakkmdaki tahminlerini ispat için evvelce bir müzayedede satın aldığı bir tabloyu odasından g. ve sudan ibaret öğle yemeğine İdi hazırlanacaktı. Kkmeği kese - cek...

    Miss Martha kızardı. Y er - ken, onu oraya süren eli düşü riecek mi idi? Acaba...

    Ön kapının çıngırağı huys1 :z bir şekilde çaldı. Biri gürültü- ilt geliyordu.

    Miss M artha koştu. İki a - dam gelmişti. Biri şimdiye ka dar hiç görmediği pipolu genç bir adamdı. Öteki ise ressam idi.

    Gözlükleri arkasındaki ı»'gözlerinden ateşler pli5® ‘ jyordu:

    — Beni mahvettin, d ive haykırıyordu, t _ “Söyîiyecegim iste ni, her işe burnunu sokanı tiyar cadı seni.

    Miss Martha zayıf t*1' 1

    Derviş L a t i f jtirdiği e n i; rdan b ir id ir , ndığı g ib i T i sin m iştir. Ş. tbolcu o la n

    futbola 8 y dı ve 15 y a ş r y aratm ağ a akın zam and aptı. İlk ta k por B irliğ i ic ibi K ıbrıs 'ta ' nda ilk bu ta mştur. İk inci letinkayadır. f bütiln futb a takımda oy. etçe kaptanlı! i| kıymetli er şcumuzla ro

    gerekli g ~ Ne zamaı

    başladın: ~ Sekiz ya

    aren topa vuı ad‘m. kald ığlr ek‘ Çocuklar!. °P yaparak f t ık.

    ' Hk defa han fr aldınız?

    Hk defa alle"ide k u n ‘5 takımında

    E« çok ha

    MİSS M a ruıa w j , bla arkasındaki rata , e °ynania\'

    hunekli İPe* ’' — « i . . .

    Buzlu «Güneş» limonatası için iz

    bir elini mavi benekli jj* zu üzerinden geçirdi, dnn, ressamın kolunu y

    Haydi yürü

    dedi- , «hvitf— Kâfi miktarda

    K ızgın adam, sürttkleytp̂rı kald ırım ın Üstüne Sonra geri geldi

    — Öğren rırıı madam.

    — O mimif Ayni a tel yede

    — Üç ayd*t> diye binasının $Jde ç a l ış ıy o rd u

    yist' En Ç o k sa

    Siz' futbo

    5evk ed en se' Ben futbo

    Ressamın yüzü kıpkırınv y- İkaya o da dı, şapkası başının arkasına a 'mürekkeplen^18® tılm ış, saçları karm akarışıktı, 1 Yumruklarnı sıkıp vahşi bir ta vırla Miss M arfha’ya salladı Miss M artha’ya!

    Bar bar bağırarak— “Dummopf ’

    diye haykırdı. Soııra— “Tavsenderdonfer"

    yahut da ona berzer Almanca bir şey söyledi.

    Genç adam onu geri çekm eye çalışıyordu.

    | O, h id d etle :— “Söylemeden gitmiyece-

    ;ğim, dedi.Miss M artha’nın tezgâhı

    şunkalem i yat ekmek k ıljB i detiydi. Bu, siler.

    _ Blum M M Bburadan alıyor*'^ gerisini biliy* o tereyeğı 1 berger’in Plân' 5‘' j sarmaktan

    Miss Marti*, git ti. Mavinu Ç ıkararak,^* rkahverengi Sonra dır k(

    leJ1 "e

    ı^'tı •

    H k S"

  • İM « TEMMJJZ 19̂

    TMİYF.LİMlara bürünen ir,, erine saldırdık! 4 :danlarda yer p', ^ İyi özellik,e . ran meziy0t|eri. r. Eakiyj yaşa . öğrenm i, |)uiu_ ieyler vardır. r her gün arad;.. 8*ride kalmak-

    kat bir türlü eli- tli hatıralar ola tu zaman bu ha- •lyor. Çünkü ha-dünyasında gö -

    »t» «ıf«ra indirme nrnıyan bir şeyelığını veya tak .I etmek, pek fa„

    la herkes tarafın /le olmakla be - {örülen İnsanlık rdlği başdönme- u az da olsa tah- erlne kapılmıyan lüne kendini kap :i, herhangi bir İr fedakârlık bel; r ; İnsanlık dere - îen fırsatları kii- ıbis ruhları ken- rlü kıskançlıktan t davranışta ken î elinden gelen ı de, karşısındaki «nnın ne o!duu-

    sinden olan di • ilçülerine göre nsanların şu ve - ve ırk ayrılığı yii lan, nekadar cır-

    plar devamlı bir ni tahrik yolun - anyalar açabilir- ıdan okunabilir, ıhasında bunların ın sebeplerini 3 - -ında görülen hüs uvvetli bir egoiz- nış oluruz. mİ bir plâjda, mil denleri kovmıya etine bakmadan işiler doğru yola rin esiri olanları, işiler kendi görüş ın. Ancak o za - mıya değer geniş Müşterek, sıcak

    JlİNLE

    Sayfa S

    D e v r i m 1966Dünva Futbol “S S S a m p iy o n u Kim

    ■ w O l a c a k ? Yazan : H. Utkanyokluğuna bin amatör dır. Bulgar Kolev vemasına rağmen takımın kollektif oyununun kifayetsizliği başarıları imkân

    mukabil 115 sız kılmaktadır. Bulgaris- oyuncu var- tan Dünya Kupasında yal millî takımı nız 1962 de finallere işti-

    Naidenov gibi rak edebilmiştir.

    üçün-cü olabilen Fenerbahçe gelen yıl daha iyi derece transfer**hızlı başlamıştır. Beş günde 3 as transfer ederek da isbat-lamıştır.

    , Fenerin transfer ettiği 3 as görülüyor.Birol - Şenol • A. lhsar.

    idarecileri halen Aydın ve Ogün’üntransferiyle uğraşmakta-

    Futbolcularla Röportajlar No. 1erviş Latif Kibrisin ye

    en iyi futbolcu - ridir. Kıbnsta ta

    Türkiyede do Şahane bir

    ı olan Derviş La- yaşında baş-

    aşında harik ı başladı ve |

    a şöhret il TUrk

    idi. Bilindiği Türkler ara

    i takım kurul- ı»ci takımıyse

    Ur. Derviş La- futbol hayatın , oynadığı mtiü

    kaptanlık yapmışıı. li emektar fut

    ropörtaj yap- gördük.

    i zaman topa vur- iınız?

    kiz yaşından iti topa vurmağa baş kaldığım mahalle

    i Çocuklarle

    R öportaj : G öksel AltınUlke

    1966 Dünya Kupasına hayli zaman olmasına rağ men geçen yıl bu Unvanı kazanan Brezilyanın başa rısız Avrupa turnesi herkeste şampiyonluğun yakında el değiştireceği kanaatim uyandırmıştır. Lâ kin Avrupada da herhangi bir takımın belirli bir futbol üstünlüğü kurama 'mış olması bu cihetteki i- potezleri hayli çoğaltmış tır. Kanaatimce ortaya her hangi bir idda atm adan evvel 1966 yılında oy nanacak müsabakalara iş tirak edecek takımların oyuncu kontenjanlarını ve futbollerinin durumlarını gözden geçirmek şüp hesiz ki çok faydalı olacaktır.İSVEÇ (Stockholm) :

    kardöfinalist, 1950 yılında üçüncü ve 1958 yılında ikinci..BELÇİKA (Brüksel) :

    9 milyon nüfuslu bu memlekette 2131 kulüp bulunmaktadır. 9950 “yarı profesyonel” oyuncuya mukabil 70.000 amatör futbolcu vardır. Belçikalılar bilhassa son maçlarda iyi bir milli takıma sahip olduklarını açıkça gös terdiler. Ayrıca bu onbi- rin daha ziyade genç elemanlardan kurulu olması idarecileri ümide sev- ketmektedir. Belçikanın finallere yükselmesi akla uygun bir ihtimaldir. İSVİÇRE (Bern) :

    5,2 milyon nüfuslu ts- viçrede 800 kulüp 3640 a- matör oyuncu ve 450 pro

    8 milyon nüfuslu İsveçin f^yon^ futbolcu vardır. 2937 kulübü vardır. Ama İtalyanların “Catanaccio- tör oyuncularının sayısı suna» benzer bir müda. 150 bini aşmaktadır. Bu- faa sjstemi tatbik eden İs na mukabil profesyonel |viçre millî tak,mınm de.oyuncular yok denecek kadar azdır. İsveç futbo-

    mode bir futbolü vardır. Finallere kadar yüksele-

    Resim Ankarada Çetinkaya ile Ankaragücü ara sında oynanan maçta takım kaptanları bayrak te atisinde. Solda Çetinkayanın eski antrenörlerinden j Şeref, Çetinkayanın kaptanı Derviş Latif, hakem ICezmi Başar ve Ankaragücü kaptanı.

    İverim ve futbolu zevk i- çin oynarım.

    — Sizi şöhrete ulaştıran maç hangisidir?

    — Beni şöhrete ulaştı ran maç, Leymosunda ta kımım Türk Spor Birliği

    çapıttan [ile AEL oynuyordu ben> yaparak futbol oynar

    dik.~ İlk defa hangi takımda >«r aldınız?

    —1 lik defa kendi ma hailemde kurulan Kabataş takımında yer aldım

    H M S n d i a i l i l l l l l l l l l l l l U I I I I I I I K I . ' I M

    ıkleri arkasındaki mavi rınden ateşler püskürü ı :Beni mahvettin l a y k ı n y o r d ""Söyliyecefeım iste,»! ^ _

    r işe burnunu sokan i*1 £°k hangi mevki-c a S S ^ ® oynamayı severdiniz?

    Martha r- ' u' f ~~ En Çok sağiç mevkiı s M a r m " 1 Java,«ırkinde oynamayı severdimLajjnda*^'1,1 ^ ıpeiii>a| — sizi futbol oynam:>-

    t ;--nc ya sevk eden sebep nedir?,ıui*T . r -

    I IM a n ı ■ . u

    «nı m.vi-e r in d e n ^ c ı r d ır e s s a m ın kolunu yı

    rda st»

    H aydi yürfi

    K â f. m ik t^ r . evlp(M‘ın »darm sunık ;k,ra jd.rım m üstüne

    agCfİ lâf* * * ö ğ r e n m e n i / 1,1m ad am " dediO m im ir B!umber8

    i • « * * * E r i y e n i

    Üç aydan Anlan »binas'nm P a ^

    a ' ^ y ° r£luraK' £ *ı o da 1511 bitirdi-ekkeplenmey gVuÇ

    il' * ,s t r s s - - '

    ~~ Ben futbolu çok se II

    bu maça yedek olarak git tim fakat bir oyuncumuzun kötü oynaması üzerine yerine beni koydular ve bu maçta iki -şahane gol atarak takıniımın 2-0 galip gelmesini sağladın..

    — Unutamadığınız büyük maç hangisidir?

    — Apoeli knock - out ettiğimiz maç. Bu maçta takımımın kupayı kazanmasını sağladım ve bu maçta şahane bir voleyle

    takımımı 1 - 0 galip getirdim.

    — Şahane goleriniz olduğuna göre en güzel golünüzü hangi takıma attınız?

    — En güzel golümü 1950 de Apoele knock - /da 6 - 0 galip geldik. Ma-

    'out ettiğim maçta attığım \çı kazanmamız üzerine

    lu, birçok as oyuncuları- bilmesi büyük bjr başan nın Avrupaya ve bilhassa oIarak vasıflandırılmak.. Italyaya gitmelerinden Şimdiye kadar elde ettiği sonra hayli zayıflamış ve netiCeler şunlardır: eski beynelmilel önemini , 934 1938 ye 1954 yıJ kaybetmiştir. Bu memle ,annda kardöfina,ist. ket gelecek şampiyonada FRANSA (Paris) iddia sahibi değildir. Şim 50 müyonu aşkm bir diye kadar iştirak ettiği nüfus jçin 850fi ku,üp“Jules Rimet” turnuvalarında şu neticeler elde et miştir:

    1934 ve 1938 yıllarında

    'şahane volle gol.I — Kıbrıs’ta şimdiye ka dar gelmiş, geçmiş en iyi futbolcu sizce kimdir?j — Bence en iyi futbolcu Moreket’dir. i — Oynadığınız en mühim maç hangisidir?| — Mağusada Anorto- sise karşı oynadığımız maçtır, Anortosisle iki maç yaptık, ilk maçta 4-0 yenildik, ikinci maçımız-

    a. üıamberg- ıdan a l f l ^ ' 2 m»' sini re> ‘

    alıyord.ı işte , biliyorsunuz n fit pek de...

    Witı plânı şimdi s*nd*Q naktan bankı işe Usa Martha. arka «W*İ- Mavi benekli ipek

    tarak, hergünkiielb’v sini g 'î j ıra ayva ç e k ird e ğ i il* "ı kariı,ıf>ım da pencereli nekesine att’ I

    çıkarıverem*1

    ÇTSB nin Ankaradaki maçın birinde sahaya çıkarken. Ortada D tan, soldan önd-j kaleci Naim, lskeleli Derviş, Ali Fikret, Selçuk, Li

    Derviş, sağdan önde Vedat Cipsi, Hüseyin Zâbit, Defteralı, Se

    •skeleli, kaleci E tem ve Erol.

    Rum oyuncular sahayı terkettiler.

    — O zamanın seyircile ri nasıldı?

    — O zamanın seyircile ri tamamiyle spor ruhu ta Işırlardı hiç bir zaman küfür savurmazlardı.

    — O zamanın en iyi ka lecisi ve en iyi golcüsü kimdir?

    — En iyi kaleci Hacıba |ba ve en iyi golcü More- ;kettir.

    — İlk atrenörlük yaptığınız takım hangisidir?

    — ilk defa Çetinkaya- da antrenörlük yaptım ve Çetinkayayı üç sene çalış tirdim.

    — Futbol oynadığınız müddetçe kaç tane gol attınız?

    — Yüzleri aşan şahane goller attım.

    — Hiç ceza aldınız veya sahadan atıldınız mı9

    — Ne ceza aldım ne de sahadan atıldım.

    — Takımımzle Türkiye ye gittiniz mi?

    — Evet gittim. Ankara da Gençlerbirliği, Ankara gücü ve Hava Gücüyle maçlar yaptık, bu üç maç ta iki gol attık ve bu iki golü de ben attım. Bun dan başka Lefkoşa karma siyle Beyruda gittik.

    560 profesyonel oyuncu ve 600.000 amatör futbol cu bulunmaktadır. Geniş ölçüde bir gençleştirilme hareketine tabi tutulan Fransa millî takımı henüz istenilen kıvama gelememiştir. Lâkin istikbal oldukça ümit vericidir. Fran sa bugüne kadar 1938 de dömifinalist ve 1958 yılın da üçüncü olmuştur. Bu memleketin finallere yük selmesi şarttır. BULGARİSTAN (Sofia):

    Bu memleketin nüfusu 8 milyonu aşmaktadır. Profesyonel futbolcuların

    klâs futbolculara sahip ol 1 Devamı yarınŞ I I I I H I I I I I « l » l l ! l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l * l l l l l l l l H l l l l l l l l l l l l l l l « l l l l » « l l « I I I I H I l i H « l l l l l « l l l l l l l l * t l H |l |H |*| l,* ,* * , , * l l , , , * ll* l l , , , * I I I I I B I I , , l , , l l , , * l , , l l , l ,B I I ,| !|

    LİMASOL TÜRK KADINLAR BİRLİĞİNE

    AÇIK TEŞEKKÜR

    Ortaokul ve lise tahsilimiz, boyunca okul taksit lerimizi muntazaman Öde yen, kitaplarımızı ve buna ilâveten son yılda ihtiyacımız olan giyim eşyasını temin eden birliğimize, o- kulu bitirdiğimiz bu güzel günümüzda bir defa daha en içten şükranlarımızı bildirmeyi bir borç sayı - yoruz.Sonsuz saygılarımızla Ondokuz Mayıs Lisesi

    6. Ed. 679.Hakkı İsmail

    6. Fen. 632Kıymet Enver

    DİZGİ BASKI VE KLİŞE DEVRİM BASIMEVİ

    LEFKOŞA.

    DEVRİMY I L I N

    8EN B f i y i i K Y E N İ L İ K L E R İ N İ

    T EM M U Z GÜNÜ S U N U YO R1 — İki Genç Elemanımızı yılın en büyük röportajını yapmak için I

    görevlendirdik: |

    Destanlar Ozanı A Y N A L I \Röportaj: Ertogrul TüRKBiLEGi - Romans MAPOLAR

    2 — Bin ayak toprak altında çalışan insanların enteresan hikâyeleri: I

    Y e r a l t ı i n s a n l a r ıLefke Türk İşçisini dile getiren bu enteresan röportaj

    A F İ F M A P O L A R hazırladı.serimizi

    3 — Fikret Demirağ’ın Büyük ilgiyle takibettiğinize inandığımız ilâve romanımız birkaç güne kadar tamamlanıyor. Hemen bunun akabinde tarihî romanlariyle çok yakından tanıdığımız Oğuz Oz deş’in en güzel, en çok beğenilen tarihî romanlarından biri olan

    Tona Nehri Akmam DiyorAdlı romanını “DEVRİM”in ek romanı olarak okurlarımıza sunmağa

    başlıyacağız.

    4 — Adadaki bütün spor kulübleri ve sporcularımızla hazırlamakta olduğumuz büyük röportaj serisinin ilki:

    Leffcede Türk Spor Kulübü Oyuncolarıyle özel Röportajlar

    Hazırlıyanlar: Romans MAPOLAR - Ertugrul TüRKBiLEGi5 __“DEVRİM’i Siz Hazırlayınız” Anketimize gelen yazıları

    sız, şartsız ve aynen olarak yayınlamıya başlıyoruz :kayıt-

    Devrim Okorları Konuşuyor 8 T EM M U Z P A ZA R T ES İ GÖNÜ M U T LA K A

    .Devrim " Alınız!&:iııııııııaııaıııııaıııtııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııaııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııtııııııııııııııııııııııuıııııııııııııııııııııııııııııı =

    ı i B i i B i ı ı u a ı i B i i B i i B i ı ı ı ı a ı ı ı ı i B i ı ı i ! i ı ı ı ı ı ı ı ı a ı ı a ı ı a ı ı ı ı i B i i B i i B i ı a ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı i B U B i i a ı İ B i ı a ı ı a ı i B U B i ı a ı ı a ı ı a ı ı ı ı ı a ı ı a ı ı a ı ı ı ı ı a ı i B i ı ı ı i | i t ı ı ı i M B i i B i ı a t ı a ı ı a ı t B H a ı ı a ı ı a n a ı , * < t i ş

    jUEVRiM Okurları Arasında

    jCazip Bir Anket)İ Kıbrıs’ ın en yaslı Kadını ile en yaşlı Erkeğini İp Tesbit Etmek istiyoruz

    Bu anketimizi bir fotoğraf ve yazı yarışması olarak hazırlamış bulunu-1 | yoruz. Kıbnsm en yaşlı erkeği ile en yaşlı kadınının birkaç poz resmini ve ha | | yat hikâyelerini bize gönderecek olan “Devrim” okurunu “YILIN FOTOG- | İ RAFÇISI ve YAZARI” olarak ilân edeceğiz.İ Kibrisin en yaşlı erkeği ile en yaşlı kadınını tesbit edip onlarla en orijinal | | röportajı yapacak olan “Devrim” okuruna, aynca burada açıklamıyacağımızi İ çok değerli bir hediye vereceğiz.

    1 Bu Yarışma 15 Temmuz Tarihine Kadardır iİ Yukarıdaki tarihe kadar “Devrim” okurlarından en yaşlı kadın ile en yaşlı •| erkeğin birkaç poz fotoğrafını ve onlarla yapılacak en orijinal röportajı bek-| - liyoruz.

    t B i ı a ı ı a ı ı ı ı ı a ı i B i ı a ı i B i i B i ı a ı ı a ı ı a ı ı a ı ı ı ı ı ı i ı B i ı ı t ı ı ı ı a n a ı i B i ı a ı ı ı ı i B i ı a ı i B i i B i ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı a ı i B i ı a ı ı ı ı i B i i B i ı a ı i B i i B i ı a ı i B i i B i i B i i B i ı ı ı ı ı t ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı a ı ı a ı i B i ı a ı ı ı ı ı ı ı ı a i i B i ı a ı ı a ı ı a ~

    1

    t

    MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR

  • B A S IN ... B A S IN ... B A S IN .Vatanı yapmışlardır. Heyecanlı hitaplarıyle kendi ırkdaşlannı heyecana ge tiremiyen bu Tür kmeslek idalet tevziiyle

    Sayfa 6

    Limasol’un TUrkler Tarafından Fethi

    Elefteria gazetesi, şu yorumu yayınlamaktadır:

    “Bir Türk gazetecisinin, Türk sakinlerinin, Li masol’un Türkler tarafın dan fethi münasebetiyle yapılan kutlama törenlerine gereken ilgiyi göster memelerinden üzüntü duyması doğrusu hoşumu za gitmiştir. Bir Türkçe gazete, “maalesef halkımız bu kutlama törenlerine gereken ilgiyi göstermedi” diyor. Yine ayni ga zete, ‘maalesef biz de bu törenle gerekli şekilde ilgilenmedik’ ibaresini ekliyor. Bu yazara göre Türk selefleri 1570 ’de A- daya medeniyet, hürriyet ve adalet getirmişlerdir.Bu toprakları kanla yo- ^umu yayınlamaktadır: ğurmuşlar ve Adayı Türk “Burada kalacağı kısa sü

    ' I I I I I I I I H I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I M I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I U I I I I I I I I I I I I I I I I I I I U I I I I I I I I I I I I I I I I I I I . ' I I I I I I I I I I I İ İ . ' I I I

    DEVRİM e I F-MMUZ I

    başkaları tarafından empoze edilen rejimi konu sunda, kendisine herhan-

    re zarfında, hiç şüphe yok gi bir memorandum sunuıtur ki, Amerikalı Başha- kim Warren, Kıbrıs’ta a-

    taşımızı nasıl teskin edelim? Kendi şövenizminin tesirsiz olduğunu, dolayısıyla hitap ettiği kimseler üzerinde istediği neticeyi alamadığını anlamalıdır. Sultanlık devrinde yapı lan eski fetihler, bugünkü Türklere, yabancı toprak lar üzerinde hak iddiasın da bulunmak hakkını ver miyor. Bu gerçeği iyice be nimsesin ve üzüntü duymaktan vazgeçsin. Amerikalı Baş Hakim ve

    Kıbrıs’ta Adalet

    i ilgilenecektir.yakından

    YüksekMahkeme ile başsız Yük sek Anayasa Mahkemesi ne yapacağı ziyaretlerle bu ilgisini açığa vuracaktır. Bu, Kıbrıs Hakimler ve Hukukçular Camiasına, Adada adaletin üçe bölünmesi konusundaki görüşlerini Başhakim W arren’e açıklamaları ba kımından büyük bir fırsat olacaktır. Hukukçular camiası bu konuda W arren’e tahlil edici bir de vesika sunabilir. Baş-

    LEFKOŞA TÜRK AVCILAR KULÜBÜNDEN : —ANAVATAN GEZİSİ

    Kulübümüzün Anavatana yapmağı tasarladığı gezi hakkında son yaptığı toplantıda aşağıdaki karar îar alnımıştır.

    1 Eylül sabahı hususi bir yat ile Silifkeye müteveccihen Girne limanından hareket edilecektir; dönüş 11 Eylül’de Girneye müteveccihen Silifkeden o- lacaktır. Navlun £5 olup iştirak etmek istiyen üye arkadaşlar en geç 7 Temmuz akşamına kadar £2 pey vererek isimlerini kulüp sekreterine bildirmelidirler. Navlunun diğer kısmı en geç Temmuz sonuna kadar ödenmelidir.

    Transit olarak gümrüksüz fişek götürebilmemiz için gereken müracaatlar yapılmış, bu hususta son ge üşmeler basın vasıtasiyle duyurulacatır.

    Ekip kırk kişiden ibaret olup onar kişilik guruplar halinde Adana, Gaziantep ve Alanya bölgeleri gezilecektir.

    7 Temmuzdan sonra yapılacak müracaatlar muteber sayılmıyacaktır.

    Müracaatlerin lütfen şahsen yapılması rica olunur.

    Cahit Hüseyin,Sekreter

    Elefteria gazetesi şu yo hakim Warren, Atmadakikonferans sırasında yaptığı konuşmada. Kıbrısta- ki adaletin de bir kurban olduğu pazarlık politikası m takbih etmiştir. Herha) de Warren’in ilgisizlik göstermiyeceği Kibrisin

    FEV K A LA D E PİYA N G O Ç E K İL İŞ İ

    Türk Cemaat Meclisi Piyan go Biletleri satışa arzedilmiş- tir. Beher bilet 100 m il’dir. Bi rinci ikramiye £2,000 liradır. Bayinizden arayınız.

    R Ü ST EM K İT A B E Y İ

    masına hacet yoktur. Mr. Warren’e sadece Kıbrıs Anayasasının metninin bir suretinin verilmesi kâ fidir. Bu, politik ve hukuki bilgisini artırmada ken dişine yardımcı olacaktır”

    İngiltere - Kıbrıs Münasebetleri

    Elefteria gazetesi, Ingi liz Ulaştırma Bakanı Rib bon tarafından, Ingiltere Hükümeti adına Cumhur başkanı Makarios’a hediye edilen gümüş masa kü resinin verilmesi münase betiyle yapılan karşılıklı konuşmalara işaret ederek şöyle demektedir:

    “Kıbrıs halkı, İngiltere nin liberal ve demokratik halkına saygı ve sevgi beslemektedir. Kıbrıs hai- kı, kendine yapılan haksızlığın kaldırılması için İngiltere halkının müzahe retine sığınmaktadır. Küre dönüyor ve Kıbrıs konusu da dönecektir. Ingil terenin Kıbrıs'a vermiş olduğu hediyeye biz bu manayı vermek istiyoruz. Tahminlerimizde yanılmı-

    lyacağımızı ümid ederiz.”'■ w 'A v w w w w / y w y w w w / w > fi

    " İLK SAHNE „ Tiyatro Topluluğu6 Tem m uz 1963 C um artesi saat 21 .00 de

    A ta tü rk ilkokulu salonunda T .C . Büyükelçisi Ekselâns Dr. M azhar ö z k o l’un him ayelerinde “F a k ir öğrenciler yararına v ere cek tir “D U V A RLA RIN Ö T E S İ”

    tem silin in galasına teşrifin iz i rica ederler.NOT : a - Y e r le r num aralı değildir

    b ■ 12 yaşından aşağı çocuk getirilm em esi r ica olunur.

    Teberrü : 150 mil.B ile tle r Ö zker Y aşın ve Vedia B aru t T icareth an esin den tem in edilebilir

    ÜSLER BÖLGESİ TÜRK MEMURİN VE POLİS BİRLİGİ’NDEN :

    Ç A Ğ R I7 Temmuz 1963 Pazar günü ö.s. saat 10

    00 da Mağusa’da Türk Gücü loka’linde umumi bir toplantı yapılacağından bütün adadaki ü- yelerimizin iştirak etmesini ısrarla rica ederim

    Genel Başkan C. İRFAN

    ÇAĞRIAnkara, Kıbrıs Türk

    Kültür Derneği Gençlik Kolu Yönetim Kurulu Ü- yelerinin 18 Temmuz Çav şamba günü saat 2 de Kıb rıs Milli Türk Birliğinde hazır bulunmaları rica o- lunur.K.T.K.D

    Gençlik Kolu Başkanı Ahmet H. TERALI

    ALENİ TEŞEKKÜR29 Haziran, 1963 Cuma

    ertesi günü fakir çocukların sünnet edilmesi hususunda göstermiş olduğu yüksek hamiyetperverlik ten ötürü Sünnetçi Bay Mehmet Ali’ye kulübü - müz adına en derin teşekkürlerimizi sunarız. Çetinkaya Türk Spor Birliği

    İdare Kurulu.

    Adanauer Anla;

    TEŞEKKÜR

    Llm asol T ürk Yardım Seven

    ler D erneğinin 3 Tem m uz 963

    Ç arşam ba günü T A K SİM S i

    nem asında tertib led lk leri 40

    fa k ir çocuğun m uvaffakiyetli

    sünnet düğününde kıym etli

    yardım ları geçen :

    1. 40 ç ift terlik v eten L efko

    şa eşrafından G arip Efendiye,

    2. 40 adet a tle t fanellâ ve

    ren L efkoşa tüccarlarınd an Oz

    kan M. Salih B eye,

    3. 3 düzine çorap veren L l

    m asol çorap fabrik ası Müdür

    lüğü ve Türk u sta başı Adem

    beye,

    4. Sü nnet am eliyesin i ehven

    o la ra k yapm ayı deruhte eden

    M u stafa Turgut v e K em al Şah

    Beylere ,

    5. Hüküm et hastahanesiıı-

    den ik i Türk hem şire gönder

    m ek lûtfunda bulunan baş

    hem şire B ayan Şelise ,

    6. A m eliye esnasında ça lış

    m ak nezaketini gösteren iki

    Türk hem şire kızım ıza,

    7. Sinem asını düşük b ir fi-

    a tla veren T aksim Sinem ası

    sahibi M ustafa Osm an beye.

    8. Ü cretsiz ik i otobüs veren

    LOZAN nakliyat şirketine,

    9. Y in e otobüsünü ücretsiz

    veren Barudi’ye,

    10. 4 0 önlük alıp d iktiren Y ö

    netim Kuruluna,

    11. Ç ocuklara lokum İkram

    eden N ecm i Cam beye,

    12. Ç ocu klara M .O .L ikram

    eden M OL fabrikasına,

    13. Ç ocuklara Tom pala ve

    jdondurm a ikram eden C ahit

    Sayfa 1 den kalan jG uenther Votı Hasse, _rin şekli hususunda Fransız C um .yapılacak Ortak PaMr~' hurbaşkam De Gaulle ile Alman larında müzakereŞan sö lyesi A denauer araşın ca bir an laşm aya varılm ış