29
8/9/2019 RUHSAL_ZEKA http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 1/29 RUHSAL ZEKA; Başarının Gizemli Boyutu GİRİŞ: Başarının sırrı nedir? Eğer yüksek zihinsel zekâ(IQ) ise, zihinsel zekaları yüksek pek çok insan neden son derece başarısız olabiliyor? Çok çalışmak mı? Neden bazılarının yırtınırcasına çalışmaları faydasız kalıyor; bazılarının tuttukları altının toprağa dönüşmesinin sırrı nedir? Yüksek zihinsel zekânın başarıya elbette büyük katkısı vardır. Elbette başarılı olmak için çok çalışmak şarttır. Ancak, Ruhsal Zekânızı kötü kullanırsanız, ne zihinsel(IQ) veya duygusal zekanızdan(EQ), ne de çok çalışmanızdan yarar görebilirsiniz. Başaranlar, neyi nasıl yaptıklarını, hangi teknikleri kullandıklarını bize anlatabilirler. Ancak, kasten veya bilmedikleri için bize anlatamadıkları bir sırları vardır. İşte bu kitap sizinle o sırrı, Ruhsal Zekânın sırrını paylaşmayı hedefliyor.  Neden Ruhsal Zekâ? Hayatın akışını asıl etkileyen, fiziksel değil ruhsaldır. Kalbinizi etkileyemeyenler, sizi aklınızdan çekip sürükleyemezler. Hayatı vücut organlarınızla değil, ruhunuzla yaşarsınız. Yaşadığınız Dünya, dışarıda yaşanan değil, kendi içinizde kendinize yaşattığınız dünyadır. Vücudunuzu kendi bilinciniz ve gücünüzle çalıştırmadığınız gibi, kendinizi sokaklarda yürüten de siz değilsiniz. Hayatta tesadüf, şans, talih, imtiyaz, rastlantı yoktur. O zaman, görünüşe göre rastlantı olanların ardındaki müthiş planları keşfetmeliyiz. Hiçbir güçlü bilinç, “içgüdü” veya “tabiat ana” gibi boş kavramlara terk edilemez. Bu tür kavramları çağrıştıran olaylar oluyorsa, bu olayları gerçek boyutlarından yakalama becerisini geliştirmeliyiz. Hayatınızın akışında meydana gelen en küçük olaylar bile, ya sizin ya diğer yaratıkların ya da Yaratıcının gerekçeleriyle gerçekleşiyor. O zaman, bu gerekçeleri keşfedebilecek kadar hayatın arkasına, ruhsallığın derinlerine girmemiz gerekiyor. Ruhsal Zekâ, tam olarak bu süreçtir; köklü bir  bilinç değişimidir; insanın öz doğasına dönüşüdür; küçük bedeninin arkasında gizlenen büyük  bedeniyle tanışması sürecidir. İnsan bedeni, bir kamyonun altında ezilebilecek kadar zayıftır; ama, ruhu kamyonu ezebilecek kadar güçlüdür. Kollarınızla yüz kilonun altında ezilirsiniz; ama ruhunuzla bir gökdeleni devirebilirsiniz. Dağlar, insan bedenine meydan okur; ama insan ruhu dağlara meydan okuyabilecek kadar engin yaratılmıştır. İnsan bedeni adım adım yükselir; oysa ruh, vücudu kanatlandırır. Ruhsal Zekânız, ruhunuzun derinlerinden sizi yöneten evrenin yaratıcısıyla  buluşmanızı; sizin sınırlı gücünüze değil, sizinle olan sınırsız güce dayanmanızı sağlar. Akıl, doğanın maddesel yüzeyinde çalışır. Mantık, bilmediğinizi nasıl yöneteceğinizi gösteremez. Ruhsal zekânın size yaptıracaklarını, ne akılla, ne de mantıkla açıklayabilirsiniz. Çünkü o, her ikisinden de önce ve her ikisinin de arkasındadır. Sınırsızlık, sınırlı kavramlarla açıklanamaz. Ruhsal zekâ, bir damla suya, taştan güçlü olmayı öğreten zekâdır; pamuk zayıflığındaki köklerin, taşları delip geçişinin sırrını açıklar. Ateşin içinden sağ çıkan adamın ardında, apartmanın tepesinden düştüğü halde yaralanmayan bebeğin arkasında ruhsal zekâ vardır. Ona neden Ruhsal Zekâ dedik? Çünkü akılla, mantıkla ve somut kavrayışla ilgili değildi. Ona “Evrensel Zekâ” da diyebilirdik. Oysa bu zekanın sınırları evrenin dışına, evrenin yaratıcısına ulaşıyor; evren ise, sadece aklın ve mantığın sınırları içerisinde kalıyor. O aslında yaratıcının zekâsından bir esintidir. Ona Ruhsal Zekâ dememizin sebebi, insanın o zekâyı düşünceleriyle keşfetmesi, ancak yansımalarını yalnızca ruhu aracılığıyla hayatına aktarabilmesidir. Ruhsal Zekâ, evren ötesi ve evrene hakim zekânın bir gölgesi, bir ışığıdır. Evrene, evrenin sahibinin  penceresinden bakmayı denediniz mi? Musa(as) Peygamber ile Hızır(as) arasındaki yolculukta, Hz. Hızır’ın(as) yaptıkları, Musa(as)  peygambere müthiş anlaşılmaz ve adaletsiz geliyordu(1). Biz hayata genellikle Musa(as)

RUHSAL_ZEKA

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 1/29

RUHSAL ZEKA; Başarının Gizemli BoyutuGİRİŞ:Başarının sırrı nedir? Eğer yüksek zihinsel zekâ(IQ) ise, zihinsel zekaları yüksek pek çok insan neden son derece başarısız olabiliyor? Çok çalışmak mı? Neden bazılarınınyırtınırcasına çalışmaları faydasız kalıyor; bazılarının tuttukları altının toprağa dönüşmesinin

sırrı nedir?Yüksek zihinsel zekânın başarıya elbette büyük katkısı vardır. Elbette başarılı olmak için çok çalışmak şarttır. Ancak, Ruhsal Zekânızı kötü kullanırsanız, ne zihinsel(IQ) veya duygusalzekanızdan(EQ), ne de çok çalışmanızdan yarar görebilirsiniz.Başaranlar, neyi nasıl yaptıklarını, hangi teknikleri kullandıklarını bize anlatabilirler. Ancak,kasten veya bilmedikleri için bize anlatamadıkları bir sırları vardır. İşte bu kitap sizinle o sırrı,Ruhsal Zekânın sırrını paylaşmayı hedefliyor.

 Neden Ruhsal Zekâ?Hayatın akışını asıl etkileyen, fiziksel değil ruhsaldır. Kalbinizi etkileyemeyenler, siziaklınızdan çekip sürükleyemezler. Hayatı vücut organlarınızla değil, ruhunuzla yaşarsınız.

Yaşadığınız Dünya, dışarıda yaşanan değil, kendi içinizde kendinize yaşattığınız dünyadır.Vücudunuzu kendi bilinciniz ve gücünüzle çalıştırmadığınız gibi, kendinizi sokaklardayürüten de siz değilsiniz.Hayatta tesadüf, şans, talih, imtiyaz, rastlantı yoktur. O zaman, görünüşe göre rastlantıolanların ardındaki müthiş planları keşfetmeliyiz. Hiçbir güçlü bilinç, “içgüdü” veya “tabiatana” gibi boş kavramlara terk edilemez. Bu tür kavramları çağrıştıran olaylar oluyorsa, buolayları gerçek boyutlarından yakalama becerisini geliştirmeliyiz. Hayatınızın akışındameydana gelen en küçük olaylar bile, ya sizin ya diğer yaratıkların ya da Yaratıcınıngerekçeleriyle gerçekleşiyor. O zaman, bu gerekçeleri keşfedebilecek kadar hayatın arkasına,ruhsallığın derinlerine girmemiz gerekiyor. Ruhsal Zekâ, tam olarak bu süreçtir; köklü bir 

 bilinç değişimidir; insanın öz doğasına dönüşüdür; küçük bedeninin arkasında gizlenen büyük  bedeniyle tanışması sürecidir.İnsan bedeni, bir kamyonun altında ezilebilecek kadar zayıftır; ama, ruhu kamyonu ezebilecek kadar güçlüdür. Kollarınızla yüz kilonun altında ezilirsiniz; ama ruhunuzla bir gökdelenidevirebilirsiniz. Dağlar, insan bedenine meydan okur; ama insan ruhu dağlara meydanokuyabilecek kadar engin yaratılmıştır. İnsan bedeni adım adım yükselir; oysa ruh, vücudukanatlandırır. Ruhsal Zekânız, ruhunuzun derinlerinden sizi yöneten evrenin yaratıcısıyla

 buluşmanızı; sizin sınırlı gücünüze değil, sizinle olan sınırsız güce dayanmanızı sağlar.Akıl, doğanın maddesel yüzeyinde çalışır. Mantık, bilmediğinizi nasıl yöneteceğinizigösteremez. Ruhsal zekânın size yaptıracaklarını, ne akılla, ne de mantıkla açıklayabilirsiniz.Çünkü o, her ikisinden de önce ve her ikisinin de arkasındadır. Sınırsızlık, sınırlı kavramlarla

açıklanamaz.Ruhsal zekâ, bir damla suya, taştan güçlü olmayı öğreten zekâdır; pamuk zayıflığındakiköklerin, taşları delip geçişinin sırrını açıklar. Ateşin içinden sağ çıkan adamın ardında,apartmanın tepesinden düştüğü halde yaralanmayan bebeğin arkasında ruhsal zekâ vardır.Ona neden Ruhsal Zekâ dedik? Çünkü akılla, mantıkla ve somut kavrayışla ilgili değildi. Ona“Evrensel Zekâ” da diyebilirdik. Oysa bu zekanın sınırları evrenin dışına, evrenin yaratıcısınaulaşıyor; evren ise, sadece aklın ve mantığın sınırları içerisinde kalıyor. O aslında yaratıcınınzekâsından bir esintidir. Ona Ruhsal Zekâ dememizin sebebi, insanın o zekâyı düşünceleriylekeşfetmesi, ancak yansımalarını yalnızca ruhu aracılığıyla hayatına aktarabilmesidir. RuhsalZekâ, evren ötesi ve evrene hakim zekânın bir gölgesi, bir ışığıdır. Evrene, evrenin sahibinin

 penceresinden bakmayı denediniz mi?

Musa(as) Peygamber ile Hızır(as) arasındaki yolculukta, Hz. Hızır’ın(as) yaptıkları, Musa(as) peygambere müthiş anlaşılmaz ve adaletsiz geliyordu(1). Biz hayata genellikle Musa(as)

Page 2: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 2/29

 peygamberin gözüyle baktık. Olayları, dışarıdan görünümleriyle anlamlandırdık. Bu kitaptasize Hızır(as)’ın gözüyle bakmanızı sağlayacak temel ip uçları verilecek. Bu sayede, felâketinaslında kurtuluş, kurtuluşun aslında felâket olabileceğini keşfedeceksiniz.Temel Özellikler:Ruhsal Zekâ, ruhsal güçle(2) de ilişkilidir; ama, ruhsal güç değildir. Bu kitapta ruhsal

gücünüzü nasıl geliştireceğiniz değil, ruhsal zekânızı, geleceğinizi değiştirmek için nasılkullanacağınız üzerinde duracağız.Diğer önemli nokta, Ruhsal Zekânın dış Dünyaya yönelen eylemle değil, iç dünyaya yönelentutumla ilgili olmasıdır. Bir kişinin ruhsal zekâsını kullanıp kullanmadığını, onun yaptıklarına

 bakarak anlayamazsınız. Anlamanızın tek yolu, hislerini keşfetmenizdir. Bu kitap size nasıldavranmanız gerektiğini değil, davranırken nasıl hissetmeniz gerektiğini anlatıyor. Birbirinintıpatıp aynısı olan iki davranışın derinlerinde, ruhsal zekâ açısından büyük uçurumlar oluşabilir ve dolaysıyla elde edecekleri sonuçlar da çok farklı olacaktır. Bu kitapta, örneğinGüzel Konuşma için hangi egzersizleri yapmanız gerektiğini değil, bu egzersizleri yaparkennasıl hissetmeniz gerektiğini göreceksiniz.

 Ne kadar akıllı hareket ederseniz edin, ne kadar çok çalışırsanız çalışın, ruhsal zekânızı

kullandığınız ölçüde başaracaksınız. Pek çok insanın yırtınırcasına çalışmasının sonucu boşçıkmıştır. Yüksek zekâlı çocuklardan pek çoğu, hayatı kendilerine ve çevrelerine zehir etmişlerdir. Zihinsel zekâ ve çok çalışmak başarının önemli faktörlerindendir; ama, ruhsalzekâ tüm bu faktörlerden de önemlidir. Ruhsal Zekâ bir yaşama biçimidir; hayatınızın her saniyesini dolduracak bir hissediş ve tutum şeklidir.İstemek ve Ruhsal ZekâRuhsallığın tüm boyutlarını birleştiren tek kavram “istemektir.” Yani duadır, yalvarmaktır,arzulamaktır, ihtiyaç duymaktır. İstemek yoksa, vermek yoktur. Tüm yaratıklar istemeninürünüdür. Eğer yaratıcı, tanınmayı ve bilinmeyi istemeseydi, biz var olmayacaktık.Eğer kimse istemeseydi, ihtiyaç hissetmeseydi, elbisenizden tırnak makasına, arabanızdansaatinize kadar hiçbir şeyiniz olmayacaktı.İstemek öylesine engin ve kapsayıcı ki, o her yerde, her şeyin içinde, her oluşun öncesinde vesonrasında gizleniyor. O yüzden, bu kitap boyunca onu her yerde, her tekniğin içerisindekullanacağız.Hamuru “istemekle” yoğrulan kâinat bir ışıktır, bir bütündür. Hayat ve içinde olup biten her şey, bu ışığın akışından ibarettir. Birlikte bu ışığın içine gireceğiz, evrene hâkim olan zekânınsırrını keşfedeceğiz; sonra da, ruhumuzu kullanarak bu zekânın her bir kıvrımını kendikimliğimize transfer edeceğiz. İşte, insanı zafere ve sonsuz huzura taşıyacak olan ruhsallık 

 boyutundan uzanan adımlar. Bu adımları doğru atanların ruhsal zekâları yüksek olacaktır:Önce İman Gücü: İstediğinizden emin misiniz? Sonra Gerekçe Gücü: Niçin istiyorsunuz?Sonra Duygu Gücü: Derin duygularla istiyor musunuz? Sonra Israr Gücü: Sonuna kadar 

isteyecek misiniz? Sonra Kanaat Gücü: Çabalarınız sonuçsuz kalsa da, hâlâ isteyecek misiniz?Sonra Ruhsal Etkileşim Gücü: Evren ve içindekilerle uyum içerisinde isteyebiliyor musunuz?Sonra Kanun ve İrade Gücü: İsterken evrenin yaratıcısının kanunlarının ve iradesinin farkındamısınız?Temel Bölümler:Ruhsal Zekânın temel çıkış noktaları, bu kitabın ayrı bölümlerini oluşturmuştur. Size yeditemel ruhsal zekâ geliştirme alanı sunuyoruz. Işık yedi ana renkten oluşsa da, bunlarınyoğrulmalarından oluşan yüzlerce farklı renkler ve tonlar vardır. Bunun gibi, Ruhsal Zekânın

 bu kitapta yer almayan, detayda çok farklı yansımaları olduğunu da bilmemiz gerekiyor.1.İstemek ve İnanma Gücü: Bir yola girdiğinizde, sonucuna ulaşacağınızdan hangi düzeydeeminseniz, o sonuca ulaşma ihtimaliniz, o kadar yüksek olacaktır. Emin olduğunuz ölçüde,

tüm evren, gizliden gizliye sizin emrinize sunulacak, tesadüf görüntüsü altında, evrenle birlikte ilerleyeceğinizi göreceksiniz. İman, ruhsal güce dayanmanın en önemli aracıdır.

Page 3: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 3/29

2.İstemek ve Gerekçe Gücü: Geleceğiniz üzerinde belirleyici olan ne yaptığınız değil, niçinyaptığıdır. Sadece gerekçelerinizin, niyetlerinizin sonuçlarını yaşayacaksınız. Gerekçeler yüzünden, iyiliklerden kötülükler, kötülüklerden iyilikler çıkacak; gerekçelerin derinliği,küçük bir işten dağlar kadar büyük sonuçlar çıkaracaktır.3.İstemek ve Duygu Gücü: Duygular, bir defa istemenin gücünü, bir milyon kez istemek 

kadar büyütebilir. Duygu, maddeyi şah damarından yakalayan ruhsal alandan gelen bir esintidir. Bir insanı bin insan kadar güçlü yapar; insan bedenini aşarak ona ruhundan nüfuzeder. Hayatınızı olumlu duygularla ne kadar beslerseniz, eylemlerinizin olumlu sonuçları okadar katlanacaktır.4.İstemek ve Israr Gücü: Israr, ilerlemenin sürekliliğini sağlayan tek tutumdur. Israr sayesinde, bir damla su bir taştan güçlü olabilir. Bir kartopunun çığa dönüşmesini, suyunokyanus hâline gelmesini sağlayan, sadece ısrardır. Israrlı insanın çevresine toplanan ruhsaldestek, her geçen gün katlanarak artar; öyle bir an gelir ki, merkezinde tek bir insanın

 bulunduğu hareket, artık durdurulamaz. Dağlar dağlardan değil, kum taneciklerindenyaratılmıştır.5.İstemek ve Kanaat Gücü: Hırslı insanlar, anîden çekerek koparırlar; birden eğerek kırarlar.

Kanaat, ilerlemeyi istikrarlı sürdürmenin tek yoludur. Başarmak, çok ilerlemek değil, az daolsa sürekli ilerlemektir. Dünya, hırs gösterenlerin sırtında, kanaat gösterenlerin ayaklarınınaltındadır. Dünyayı sırtında taşıyan, Dünyanın üzerinde yürüyenden güçlü olamaz. Evren

 bencilliğin düşmanıdır. Her şeyi yalnızca kendine isteyene hiçbir şey verilmez; her şeyidağıtmak isteyene her şey sunulur. Felaket bölgesine bir tır yardım malzemesiyle gitseydiniz,teslim etmek için kimi arardınız? Yaratıcı vermek için sizi niçin arasın?6.İstemek ve Ruhsal Etkileşim Gücü: Evren etkileşimli yaratılmıştır. Sadece verenler alır,sevenler sevilir; paylaşanlarla paylaşılır. İnsan bedeni, fiziksel çevresinden nasıl etkileniyorsa;ruhu, ruhsal çevreden öyle etkilenir. Çevresini kaplayan ruhsal enerji, insanı ya çökertir, ya dayüceltir. Ruhlarıyla dayanışmış on kişi, birbirlerinden tüm yönleriyle kopuk yaşayan bir milyon kişiden daha güçlüdür. Ruhsal dayanışmayı kullanıyor musunuz?7.İstemek ve İlahi İrade Gücü: Evren, kendi başlarına rasgele hareket eden bağımsızzerrelerden değil, hakim bir sultanın kanun ve iradesine göre çalışan askerlerden oluşur. Buyüzden, bir atom tek başına evren kadar, bir insan tek başına tüm insanlar kadar güçlü olabilir.Ardında büyük bir ordunun desteğiyle hareket eden tek bir zerre, o ordu kadar güçlüdür.İnsan, evreni kuşatan kanun ve iradeyi tanır da, hareketlerini onunla uyumlu yönlendirirse,ardındaki yenilmez orduya dayanarak, evrene tek başına meydan okuyacaktır.Ruhsal Zekânın FaydalarıRuhsal zekâ ile hayatınızı nasıl değiştireceksiniz? Ne gibi faydalarla karşılaşacaksınız? Nasıl

 bir devrim ve değişim yaşayacaksınız?-Ruhsal zekâ, sizi iç ve dış çatışmalardan uzaklaştırır. Böylece iç huzurunuz, duygusal

coşkunuz gelişir.-Başarıyı, diğerlerine rağmen ve diğerlerine karşı olmaktan çıkarır; diğerleri için ve diğerlerisayesinde başarıya dönüştürür.-Sizi Yaratıcınızla ve onun tüm yaratıklarıyla dost yapar; sevgi ufkunuzu evrenin en ücraköşesine kadar taşır, her şey tarafından sevilmenizi sağlar.-Çalışmalarınızın verimliliğini arttırır; emeklerinizden umduğunuzdan fazla ve hızlı sonuçlar üretir.-Gelişmenizin, ilerlemenizin sürekliğini sağlar; fiziksel zevkleri ruhsal zevklere dönüştürerek,üretkenliği hayatınızın eğlencesi haline getirir.-Her türlü faydasız ve değersiz çabadan nasıl kurtulacağınızı, yakın çevrenize ve tüminsanlığa unutulmaz katkılar sağlamayı nasıl başaracağınızı gösterir.

-Ruhsal Zekâ sizi görebildiğiniz maddesel dünyanın ardındaki ruhsal dünya ile tanıştırır.Evrenselliğinizin boyutlarını evrenin ötesine, göremediğiniz evrenlere taşır.

Page 4: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 4/29

-En önemlisi, Ruhsal Zekânızı kullanmaya devam ederseniz, size vaat edilen sonsuz hayatı vesınırsız coşkuyu araştırmanızı sağlayacak büyük bir merak geliştirirsiniz.İNANMA GÜCÜ• • • • Bir yetenekteki eminlik düzeyi ne kadar güçlenmişse, onun gerektirdiği emek o kadar azalacaktır.

I-Neden İnanma Gücü?İstekler eminlik duygusuyla birleşirse ne olur?(Ruhsal Zeka kitabının birinci bölümüdür.)Giriş:İman yapma, şüphe yıkma gücüdür. İnanmadığınızı gerçekleştirmeye hazır değilsiniz ve tümkimliğiniz inanmadığınıza karşı, yıkılamaz bir direnç gösterir. Ruhsal zekânın en önemli aracıimandır.Başarabileceğinize ne kadar inanıyorsanız, başarma ihtimaliniz o kadar fazladır. Çünküinancınız ne kadar güçlüyse, a)ruhunuza o kadar güç verilecek; b)o kadar az emekle aynı işiyapabileceksiniz; c) çevresel faktörler o kadar yardımınıza koşacak; c) kaderiniz o ölçüdeisteklerinize göre belirlenecektir.

1. İnanç ve Derinleşme:

a) Eminlik Nedir?Şu inanca bakın: “Ateş yakar.” Ateşin yaktığından ne kadar eminsiniz? Kimse, ateşte yanankadar emin olamaz. Çocuk bu bilgiyi sadece telkinlerin etkisiyle bilir. Elinizi ateşeyaklaştırırsanız biraz daha iyi bilirsiniz. Eliniz ateşte cayır cayır yanarsa, o zaman dahayüksek bir düzeyde bilirsiniz. Herkes ölümün gerçekliğine inanır. Ama kimse ölümsaniyelerini yaşayan kadar bu inanca sahip olamaz.Konuya inancın güçlendirilmesi açısından bakalım: “Ben ölmeye karar verdim ve şimdioturduğum yerde zihinsel bir emirle öleceğim” diyerek ölemezsiniz. Ama, eminlik durumunuen üst düzeye çıkarmış Afrikalı bir büyücü, bu kararı verir, oturduğu yerde gerçekten de ölür.Bu, onun isterse ölebileceğine ilişkin inancının, tabiat kanunlarına meydan okuyabilecek kadar güçlü olduğunu gösterir.Başaracaklarına inananların başarmasının nedeni, sadece, inançlarının onlara verdiği cesaretleçok çalışmaları değildir. İnanmanın tüm evreni, tüm iç ve dış şartları insana destek olacak şekilde harekete geçirmesidir. Mutluluğun bir büyüklüğü olduğu gibi, inanmanın da bir 

 büyüklüğü vardır. Mutluluklarımıza yatırım yaptığımız kadar, inançlarımızı da besleseydik,hayatımız çok farklı olacaktı.Size, “inanırsanız başarırsınız” denildiğinde kast edilen inancı, kendi zihninizde şimdiyekadar taşıdığınız “inanç” kavramıyla karıştırmayın. Birisi dal budak salmış bir ağaç, diğeri

sadece bir çekirdektir. Evrenin bir yaratıcısı olduğuna inanıyor musunuz? Emin misiniz?Gerçekten emin misiniz? Eğer içimizdeki bu çekirdek inanç, burada kast ettiğimiz ölçüde“gerçek” inanca dönüşebilseydi, yaratıcının huzurunda olma inancının etkisiyle kalbimizinyaşayacağı duygu patlaması, göğüs kafesimizi çatlatırdı. “Eğer Allah’ı hakkıyla tanısaydınız,duanızla dağlar yerinden oynardı.(3)”İnanç üç farklı düzeyde olabilir: Bilgi düzeyi, şahit olma düzeyi, içselleştirme düzeyi.(4)Ateşin yakacağını, okuyarak, dinleyerek veya uzaktan görerek bilmek bilgi düzeyi; ateşindokunabileceğiniz kadar yakınında, yananların dehşetini hissetmek şahit olma düzeyi;alevlerin içerisinde yanıp tutuşmak da içselleştirme düzeyidir. İman, inancın en güçlendirilmişdüzeyidir. Biz “ateşin yakacağı” inancını doğuştan ruhsal bir kalıp olarak getirdik. Eğer inancımızı tersine çevirerek, “ateş beni yakmaz” inancını tam olarak içselleştirseydik, ateş

 bizi yakamazdı. İddia bu kadar ciddidir. İmanın, insan üzerindeki etkisi bu kadar büyüktür.

Page 5: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 5/29

Kendimizle ve başarımızla ilgili olumlu inançlarımız genellikle bilgi düzeyindedir. Buinançları içselleştirebilirsek, neler olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz?

 b) Ruhsal Kalıplar:İnsan ruhu bir eminlik durumudur. Ruh, yüzeyden derine doğru güçlenen inanç kalıplarından

yaratılmıştır. Bu kalıpların temeli doğuştan, gelişme biçimleri sonradandır. Eminlik durumunun derinleşmesi, inancın, ruhu oluşturan dairelerin derin noktalarına doğruilerlemesidir.Derinlikler Psikolojisinin üstadı Carl Gustave Jung’un tezinden yararlanarak ruhsal

 bütünlüğünüzü, iç içe geçen daireler hâlinde dört düzeydeki kalıplar bütününeayrıştırabilirsiniz. En iç düzey en derindedir, değişmesi en zor olanıdır ve hayat üzerinde enfazla etkilidir. Dairelerin dışına çıkıldıkça kalıpların sonradanlık düzeyleri artar: 1) Kişisel öz,ruhu oluşturan çekirdektir. 2) Üzerinde, bu özü şekillendiren beşeri kalıplar tüm insanlardaortak, 3)daha üzerinde sosyal kalıplar ırklarda veya kültürlerde ortak, 4) ve en üst düzeyde ise

 bireysel kalıplar kişiseldir, sadece kişiye özeldir. Bireysel kalıpların gelişimi, sperminyumurtayla buluşmasından itibaren devam etmektedir; oysa diğerleri anne rahminden de önce

 belirlenmiştir.Ruhsal kalıbımızın temeline doğru inildikçe, diğer insanlarla ortak yönlerimiz artar, yüzeyeçıkıldıkça farklılıklarımız artar. Bireysel kimliklerini henüz geliştirmemiş olan yeni doğanlar,

 birbirleriyle daha çok benzeşirler.Her insan bu dört daire arasındaki ilişkinin şekillendirdiği bir ruhsal yapıya sahiptir. Bir insanın ruhsal enerjisinin boyutları, bu yapı içerisindeki değişime göre değişim gösterecektir.Bu değişimi üretmenin tek yolu kimliği değiştirmektir; kimliğin değişmesi demek, kişininkendi hakkında emin olduğu anlamların değişmesi demektir.Sözünü ettiğimiz ruhsal kalıplar, bilincimiz tarafından iman veya eminlik duygusu olarak algılanırlar. Erkek olan ruhsal kalıbın sahibi, “erkek olduğu hissinden emindir.” Bu hissinsebebi vücudunun şekli değil, ruhsal temeldir. O ruhu insandan alıp bir aslanın bedenineaktarsanız, kendini yine erkek bir insan olarak algılayacak, ancak bedeniyle çatışmayaşayacaktır. Bir erkeğin beynini bir kadına aktarsanız, kendini hâlâ erkek olarak algılayacak;ama, ruhuyla vücudunu savaştıracaktır. Çünkü ruhları transfer edemiyorsunuz.Bu durumda, mantık şunu söyleyecektir: Bir konuyla ilgili ruhsal kalıp, o konuyla ilgili fizik 

 bir varlık değil, sadece soyut bir “emin olma” duygusudur. O zaman, “emin olma duygusu” bir ruhsal kalıptır. O zaman, yeni emin olma duyguları geliştirebilirsek, yeni ruhsal kalıplar geliştirmiş oluruz. Vücudumuzun çevresel şartlardan etkilenme biçimini ruhsal kalıplarımız

 belirlediğine göre, dolaylı şekilde emin olma duygumuz da belirlemiş olmaktadır. Dolayısıyla,yeni eminlik duyguları, bizim için yeni yaşama biçimleri belirlenmesine neden olacaktır.Ruhsal kalıp, sadece ruhumuzda ve bedenimizde nelerin olup bittiğini belirlemiyor. Ruh ve

 bedenin çevresel faktörlerden nasıl etkileneceğini de belirliyor. Nitekim, “ateşteyanmayacağınıza inanırsanız, yanmazsınız” derken kast ettiğimiz gerçek budur. Buradanmüthiş bir başarı kuralına ulaşıyoruz: İçinizdeki veya dışınızdaki iş ne kadar zor olursa olsun,onu yapabileceğinize emin olmuşsanız, yapabilirsiniz.

c) Bilgiden Eminliğe:İmanın derinleşmesi düşünceden başlayan bir yolculuktur. İman her an meyve veren bir ağaç,düşünce ise kök salmaya çalışan bir çekirdektir. Yenilginin veya zaferin tohumunu bir tek düşünceyle üretebilirsiniz.a)Olayları anlatan bilgiyi gözlemlersiniz, öğrenirsiniz, kullanırsınız, tekrarlarsınız. Bir süresonra bu bilginin yapısı güçlenir ve b) kapsayıcı düşünceyi üretir. Düşünceyi inşa etmeye ve

 beslemeye devam edersiniz, güçlenen düşünce ciddi bir c) kanaate(zayıf inanç) dönüşür. Belli bir düşünce tahminlerinize göre doğrudur.(5) Kanaati beslersiniz, kendinize ait bir d) inanca

Page 6: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 6/29

dönüşür. Ona inanıyorsunuz, sorgulamaya gerek duymadan onu kullanıyorsunuz. Ancak inançyine de sarsılabilir. Karşısına çıkacak çok güçlü bir karşı inanç, onu birkaç vuruşla devirebilir.İnancı da yoğunlaştırdığınızda, o sizin e) imanınız hâlini alır ve iman düzeyinin f) korundukça

 beslenebileceği yüksek eminlik, kesinlik düzeyleri vardır.Bilgi ve düşünce, imanın ilimle bilinme düzeyini; kanaat ve inanç, şahit olma düzeyini; iman

ve yüksek eminlik, içselleştirme düzeyini ifade eder.Bir yüksek eminlik durumu, doğrudan saldırılarla yok edilemez. O her yerde, o şahdamarınızda, o genetiğinizde... Her yerinizi, her atomunuzu mekan tutmuş bir olguyasaldırmanız mümkün değildir.Öylesine derine girer ki onun farkına varmazsınız. Sınırları kendi sınırlarınızı öylesine kuşatır ki, onu tanımlayamazsınız. Otomatikleşmiştir, görünüşe göre kendiliğindendir. Sorgulanmasıgülünçtür. Size fark ettirmeden, ne yapılacaksa yapar.Örnek : ilhan irem’in sevgi üzerine söylediği şarkıları üst üste durmadan dinlersen ve kendidüşüncelerinle onu beslersen bir süre sonra sevgi kavramı senin ruhunun derinliklerineyerleşir. Sevgi üzerine olumsuz şeyler de yaşasan örneğin bir kızı çok sevsen fakat o senikabul etmese de senin sevgi üzerine olan inancın asla değişmez

yazan : ömer vural

d) Sınırsızlık Aynasıİman, Yaratıcının sınırsızlığına ayna olmak için insanın başvurabileceği tek kaynaktır. İnsanalan, yaratıcı verendir. İnsan sınırlı; ama yaratıcısı sınırsızdır.Bedeninizde ve ruhunuzda yansıyan, hayat, güzellik, zekâ, zenginlik gibi tüm değerlerinkaynağı, evrenin yaratıcısıdır. Bu değerleri ne kadar gelişmiş düzeyde elde etmişseniz,Yaratıcıdan o kadar almışsınız demektir. Diğer deyişle, Yaratıcının sıfatları üzerinizde nekadar parlamışsa, size o kadar destek sunulmuştur. Yaratıcı, insanlardan gelen talepler arasında ayrım yapmıyor; insanlara dinlerine göre farklı davranmıyor. Çünkü yarattığı sistemikanunlarıyla yönetiyor.Yaratıcı sınırsız bir eminlik düzeyindedir. Bu yüzden, “bir şeyi dilediği zaman, onun buyruğusadece o şeye ol demektir ve hemen olur(6). Bize nasıl davranacağını, “ben kulumun zannıüzereyim; zannı iyi ise iyi muamele ederim, kötü ise kötü muamele ederim(7)” sözüyleaçıklamıştır. Yani, yaratıcının zekânızı daraltacağını sanıyorsanız, zekânız daraltılıyor. Kendihakkınızda yaptığınız değerlendirme, hakkınızda bir duaya dönüşüyor: “Ben üzüntülüyüm”demekten, “üzüntülü olmak istiyorum” duası çıkıyor.Yapabileceğinizden ne kadar emin olursanız, Yaratıcının gücü o kadar desteğinizde olacaktır.Yaratıcının “eminlik” sıfatını ne kadar içinizde keskinleştirirseniz, o sıfat, üzerinizde vegeleceğinizde o kadar etkili olur.Bir askerin gücünü, arkasındaki ordunun gücü belirler. Tek başına kendi silâhıyla askercilik 

oynayan çocuk, büyük bir orduyu esir alamaz. Dolayısıyla “yapabilirim” derken, askercilik oynamayalım; bizim gücümüze değil, bizimle olan güce dayanacağız.İslâm Peygamberi(asm) bizi emin olmaya davet eder: “Allah’a, kabul edileceğine kesinşekilde inanmış olarak dua edin. Şunu da bilin ki, Allah kendisinden gâfil ve başka işlerlemeşgul bir kalbin duasını kabul etmez(8).” İstemekle, kabul edileceğine-gerçekleşeceğine-kesin emin olmak arasındaki ilişkiyi(9) vurgulayan bu söz, başarının heyecan verici bir 

 boyutunu asırlar önce dile getirmiştir.

e) Önce Emin Olİstanbul’da açılan bir sınava başvuran yüzlerce kişiden dördüyle, başvuru kuyruğunda yapılanröportajı TGRT’de izledim. Söylediklerine bakın: “Şansım milyonda bir de olsa denemek 

istedim. Kazacağımı hiç sanmıyorum. Türkiye’de dayın yoksa kazanamazsın. Ne yapıp ediptorpillileri kazandıracaklardır. Şans işte, bakarsın kazanırım.”

Page 7: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 7/29

İnanmadığınızı başarabileceğinizi ümit ederseniz, emeğinizi lüzumsuz yere sarf edersiniz.Tereddüt içinde büyük bir iş yapmaktansa, emin olarak küçük bir iş yapın. Daha başarılıolacağınızı garanti edebilirim.Arzularken, arzularınızın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda şüpheli veya kayıtsız bir durumda mısınız? Bazı dualar ve arzular müthiştir: “Kilo kontrol hapları yüzünden annesinin

ölümünden etkilenen ve sağlıklı bir diyet sistemi geliştirmeye kendini adayan küçük çocuk Mark Hudges’in duası. Çocuğunun tedavisi için çok büyük para kazanmak zorunda kalanmühendis Jim Dornan’ın duası. Kendini aşağılayanları utandırmaya adanan üniversiteliEinstein’in duası. Birincisi dev bir şirketin, diğeri Dünyayı saran bir pazarlama örgütünün,üçüncüsü de kuantum fiziğinin temelini oluşturmuştur.Hayatımızda büyük izler bırakan, büyük eserler üreten herkesin böylesine keskin ve duyguluçok büyük duaları vardır. İnanmışlardır ve kaderlerinin sahibi inandıklarınıgerçekleştirmelerine izin vermiştir. Eğer bir gün siz de unutulmaz bir eser üretirseniz, bunukesin bir inançla yaptığınız duanıza borçlu olacaksınız.Bir itiraz duyuyorum: “iyi de, bana çok duyduğum şeyleri söylüyorsunuz. Ben

 başarabileceğime inanıyorum; ama yine de olmuyor, inanmama rağmen başaramıyorum.”

Bir tuzaktır bu söz. Gerçekten başaracağınıza inansaydınız, bu sözü söyleyemezdiniz.İnanmak kelimesini GÜNEŞ kadar büyütün. Gerçekten inanıyor musunuz? Sözünü ettiğinizinanç, bizim anlatmaya çalıştığımız iman mı?Akıllı olduğuna inanan bir deli, “ben deliyim, bir türlü akıllı olamıyorum” diyebilir mi?Sağlıklı olan insan, “ben hastayım” diyebilir; ama, sağlıklı olduğuna inanan hasta, “benhastayım” diyemez. Mantık size şöyle der: Eğer hastaysanız, sağlıklı olduğunuzainanamazsınız. Eğer başarısızsanız, başarılı olduğunuza inanamazsınız. Neden öne sağlığıveya başarıyı alıyorsunuz? Öne inancı almayı denemenizi öneriyorum. İddia şudur:“Sağlıklıyım” inancının nedeni sağlıklı olmak değil, sağlıklı olduğuna daha önce inanmışolmaktır.Cemil Tokpınar’dan dinlemiştim: Hoca vaazında, “bismillah diyerek yürürseniz, suyunüzerinden batmadan geçersiniz” der. Bu söze inanan bir köylü, artık köprü yerine nehirdengeçmektedir; bir gün Hocayı evine davet eder. Birlikte giderken, nehir karşılarına çıkar veadam nehrin üzerinden yürüyerek karşıya geçer. Ama Hoca suya girmeye cesaret edemez;şaşkın adam, “hocam sen böyle dememiş miydin, geçsene” diye seslenir. Akıl ve mantık süzgeci, bazen inancınızla savaşacak ve yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi, sorgulamadaninanmak, başarmanın en büyük nedeni olacaktır.Köylü, su üzerinden yürüyerek geçebileceğine, geçmeden önce inanmıştır. İnancın güçalanına daha fazla girmek istiyorsanız, başaracağınıza, başarmadan önce inanmalısınız.İnanç sağ beyin tarafından, mantık sol beyin tarafından yönetilir. İnanç ruhsal evrenin, mantık maddesel evrenin sınırları içerisindedir. Henüz başaramadığınız işle ilgili inancı, mantıkla

sorgularsanız, birbirleriyle savaşacaklardır. Mantık size engellerinizi, inançsa desteklerinizigösterir. Aslında mantık, ruhsal evreni kuşatabilecek kadar gelişebilir; ama, biz tabiatkanunlarının gösterdikleriyle sınırlanan mantıklar geliştiriyoruz. Daha doğrusu bizimmantıklarımız, bilinenlerle ilgilidir. Bilinmeyeni, basit mantıklar her zaman reddetmiştir.Bir zamanlar, Ay’a çıkmak hayali ne kadar mantıksız gelmişse, henüz geliştirmediğinizzekâyı geliştirebileceğinizi sanmak da, o kadar mantıksızdır. Dolayısıyla imanı da, mantığı dakullanın; ama, sonucunu bilmediğiniz bir başarı yolculuğuna çıkarken, mantığınızdan çok imanınıza dayanın. “Bunu yapamayacaksınız” diyen mantığı susturun, “bunu başaracaksınız”diyen inancın sesini haykırışa dönüştürün.“Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir” der Bediuzzaman. Sizinle,yaratılmışlar dünyasına meydan okumanın formülünü paylaşıyorum: Hiçbir şey yokken iman

vardı, yani ruh vardı. Kadın bedeni yokken kadın ruhu, erkek bedeni yokken erkek ruhu vardı.Hastalık gelişmeden önce, hastalık inancı gelişti. Başarısızlık yokken başarısızlık inancı

Page 8: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 8/29

üretildi. Hiçbir komutan, yenileceği endişesine kapılmadan önce yenilmemiştir. Daha dakötüsü, Yıldırım Bayezit’in dediği gibi, “yenileceğinden korkan daima yenilir.”Her başarının öncesinde, başarma inancı gelişmiş; başarı, bu inancın eseri olmuştur. KolombAmerika’ya varmadan önce, Dünyanın öteki tarafından Hindistan’a geçen bir yol olduğunainanmıştı. Elias Howe dikiş makinesini bulmadan önce, bu makinenin varlığına inanmıştı.

Edison ampulü bulmadan önce onun var olduğunu biliyordu. Başaranlar, önce inandılar, sonrayaptılar; başaramayanlar ise, önce yapıp sonra inanmayı deniyorlar. 2. İman Kolaylaştırır:Geliştirdiğiniz eminlik düzeyi, hayatınıza müthiş kolaylıklar kazandırır. Başaracağınıza nekadar derin inanırsanız, o kadar çok destek size yardımcı olacak ve o kadar kolay

 başaracaksınız. Öyle ki, aç kalmayacağından emin; ama, mutfağında bir lokma ekmek saklayamayan serçe gibi, yola çıktığınızda, yiyeceğinizi gözlerinizin önünde, hedefiniziayaklarınızın altında görebileceksiniz.Eminlik durumunun ne tür destekler üretebildiğine tek tek bakalım:a) Daha Az Bilinç:

Bilincinizi ne kadar kullanmanız gerekiyorsa, o kadar enerji harcarsınız. Örneğin daktiloyazarken, hangi tuşa dokunmanız gerektiğinin ne kadar az bilincine varıyorsanız, o kadar hızlıve düzgün yazarsınız.Araba kullanırken ne kadar otomatik davranabiliyorsanız, şoförlüğünüz o kadar kolayolacaktır. Otomatikleşmiş her davranış, eminlik düzeyine yükselmiş davranıştır.Henüz yürüme inancını tam geliştirmemiş bebek, tüm bilinci ve kaslarıyla yürümeyeçalışırken, yetişkin insan birbirini takip eden adımlarına dikkat etmek zorunda değildir.Dolayısıyla bir yetenekteki eminlik düzeyi ne kadar güçlenmişse, onun gerektirdiği uyanık 

 bilinç o kadar azalacaktır. Başarabileceğinize ne kadar az inanıyorsanız, o kadar çok çalışmak zorundasınız. Kaybetmekten korkmayan öğrenci, günde 30 dakika çalışarak çok yüksek notlar alırken; kaybetme korkusuyla çalışan öğrenci, aynı başarı için günde 5 saat çalışmak zorundakalır.

 b) Daha Az Mantık:Eminlik düzeyine ulaşmış yetenek, daha az mantık gerektirir. Bir yetenekten eminseniz, onudaha az mantık kullanarak yaparsınız. İman mantığın arkasına gizlenir ve onu derindenyönetir.Farkında olmadan ateşe basarsanız, otomatik bir refleksle ayağınızı çekersiniz. Ateştenkaçınmanız gerektiğini biliyorsunuz; ama, böyle ani bir durumda, ayağınızı çekmenizgerektiğinin mantığınızca kararlaştırılmasını beklemeye vaktiniz yoktur. İşte çok güçlenmişeminlik durumu, yaptığınız işi böylesine otomatik ve hızlı yönetmenizi sağlayacaktır.

İnancını kullanan, evrenin ışığıyla; mantığını kullanan, kendi ışığıyla aydınlanır. Kişisel ışık,zifiri karanlığa tutulan el fenerinden daha zayıftır; karanlık çevredeki gölgelerin sizi parçalamaya hazırlanan ejderhalar olduğunu sanırsınız. Bildiğiniz yol, sadece görebildiğinizyoldur. Oysa evrenin sahibinin mantığıyla ilerlediğinizde, tüm evren haritasının avucunuzuniçine sığdırılabildiğini göreceksiniz. Onun mantığıyla ilerlemenin tek yolu, sizi doğru yoldailerleteceğine inanmanızdır.c) Ruhsal Destek:Başaracağınızdan emin olduğunuz bir iş üzerinde çalışırken, değişen şartlara göre neyapmanız gerektiği konusunda yardım alırsınız.

 Ne kadar eminseniz, sezgileriniz, tahminleriniz veya rasgele tercihleriniz o kadar isabetliolacaktır. Bir anlamda, kendinizi derin bilincin yönetimine terk ediyorsunuz ve o, sizi

ihtiyacınız olan yere sevk ediyor.

Page 9: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 9/29

Şu örneğe bakın: Sarımsak yağının faydalarıyla ilgili bir yazı okudum. Nereden satınalabileceğimi tahmin etmişsem oraya gidip sordum; aradan geçen üç ay boyunca bulamadım.Bir gün sarımsak yağını ararken yoruldum; eninde sonunda bulacağımdan emin olarak,dinlenmek amacıyla bir dostumun bürosuna girdim.Sohbet ederken oradaki misafir öğretmenin konuşması ilgimi çekti. İngiltere’den sarımsak 

yağı ithal ediyormuş. Görüyorsunuz; derin bir bilinç, aradığımı, tahmin etmediğim yerdeönüme koymuştur. Öğretmeni o büroya gönderen kudret, beni de oraya sevk etmişti.

d) Dış Engellere Karşı:İnsan vücudu tabiat kanunlarıyla yönetilen çevrenin etkisi altındadır. İnanç düzeyiniz,üzerinizdeki olumsuz çevresel etkileri en aza indirebilir. Çevreyi oluşturan faktörlerin sizi nekadar engelleyeceğine inanıyorsanız, o kadar engellenirsiniz.İman gücünde gelişmiş bir inanç, gerekirse tabiat kanunlarına bile meydan okumanızı sağlar.En güçlü imana sahip Peygamberin(asm) on parmağından on çeşme su akmasını sağlayan;onun yağmur dileyen duası daha bitmeden bulutu aniden gönderip yağmuru sel gibi indirengüç, yaratıcının gücü hakkındaki eminlik hissinin şiddetinden doğar. Kalbindeki iman veya

eminlik duygusu karşılığında, Yaratıcının Peygamberine ihsan ettiği, diğer deyişle,Peygamberi aracılığıyla kullandığı güçtür.İnanç, büyük direnç gösteren tabiat kanunlarına bile meydan okuyabiliyorsa, basit engellereneden meydan okuyamasın? “Kazanamayacağınıza inandığınız” sınav için(10) neden boşunaemek harcıyorsunuz? Dâhi de olsanız, inanmadığınız sınav size kazandırılmayacaktır.Fakirliğe mahkûm olduğunuzdan eminseniz, neden boşuna çalışıyorsunuz? Fakirliği dinleiçselleştiren Hinduların fakirliğe mahkûmiyetlerinin ardındaki nedenleri görebilmelisiniz. e) Gizli destek:Başaracağınıza emin olabilirseniz, kaderin sahibinden gizli destekler alırsınız. Görünüşe göreişi yapan sadece sizsiniz; ama, öyle şeyler yapılır ki, tesadüf olduğunu sandığınız o şeyler,kaderin sahibi tarafından ya size ilham edilmiş; ya da melekleri aracılığıyla bildirilmiş olur.Şu hikâyeye bakın: Doktora sınavına giriyorum. Sadece iki üniversite doktora sınavı açtı.Birinde yabancı dili kazanan tek öğrenci olmuştum; tek öğrenci için doktora programıaçamayacakları söylediler. Diğer üniversiteye yöneldim. Ankara’daki tek sınav ve kazanmak zorundayım. Bana düşen, bütün gücümle çalışmak, yakıcı arzuyla başarıyı dilemek, sonuçhakkında yaratıcının hükmüne razı olmaktır. “Düşün ve Başar” kitabındaki stratejilere uygunolarak üzerime düşeni yaptım.Gerçekler şöyle söylüyordu: Ben siyaset bilimci değilim ve siyaset bilimi alanında çok yetersiz durumdayım. Böyle bir sınavda başarılı olabilmem için bir ay içinde en az yüz kitapokumak zorundayım.

Aldığım yardımın çarpıcı biçimine dikkatinizi çekeceğim. Yunan site devletlerindekidemokrasi uygulamasını iyi bilmiyordum. Sınavdan bir gün önce, bu konuyu iyi bilmemgerektiği, garip bir sezgiyle, inatçı şekilde zihnime takıldı. Ankara Üniversitesinde master yapan bilgi birikimi müthiş Fahri Bakırcı’dan, bir saat boyunca sorular sorarak o konuyuöğrendim ve kendisinden o konuyla ilgili bir kitap alıp okudum. Aynı gün akşam,üniversitede okuduğumuz iki kitaptan birer bölümü iki saat içerisinde inceledim. Sınavdaçıkabilir düşüncesiyle değil, sadece biraz daha bilgili olmak için. İçimden akıp geçensezgilere, uyarılara teslim olmuştum.

 Ne kadar birikimsiz olduğumu tahmin edebilirsiniz. Şuna bakın: sınavda dört soru soruldu.Hangi soruların sorulacağını kesinlikle bilemezdim. Bir sorunun cevabını arkadaşımla soru-cevap yoluyla öğrenmiştim. Diğer iki soru ise akşam çalıştığım o iki konuydu. Son soru

literatürdeki genel kavramlardı.

Page 10: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 10/29

Çok ciddi bir sınavı kazanmayı hak etmişim. Elbette her zaman bu kadar basit değil. Ama,üzerime düşeni bütün içtenliğimle yaptım. Özel arabamda, kırmızı ışıkta bile ders çalışacak kadar sınavı kazanmayı istiyordum.Eğer tereddüt ederseniz, başaracağınıza dair inancınızı sarsarsınız. Hayatın akışına teslimolmazsanız, sezgiler veya ilhamlar size böylesine inanılmaz ölçülerde destek veremez.

Rasgele yaptığınız işler bile, inancınızın şiddetine göre, amaçlarınıza paralelşekillendirilecektir.

f) Çevresel Destek:Eminlik düzeyiniz, diğer insanlardan alacağınız desteğin miktarını da belirler. Yaptığınız işene kadar çok inanıyorsanız, o kadar çok destek size sunulacaktır.Büyük başarılar için başkalarının desteğine de ihtiyacımız var. İnsanlar bize ne kadar inanıyorlarsa, o kadar destek vereceklerdir. İnsanların bize ne kadar inanacaklarını belirleyen,kendimize ne kadar inandığımızdır.Ayağınız kayar, elinizdeki ekmek düşer ve onu çöpe atarsınız. Saatlerdir ilerideki köşede aç

 bekleyen küçük kediyi doyuracak bir ekmeğin sizi ve onu izleyen Yaratıcı tarafından

elinizden alındığını bilmezsiniz. Uzaklaşırsınız ve yavrularını emzirebilmek için kendini beslemek zorunda olan kedi oraya yaklaşır. Böyle manzaraları çok gördüm.Ankara-Samsun yolunda Siteler’e doğru eşimle birlikte yol alıyorduk. Bu beton yığınlarıiçerisinde yüzlerce güvercinin nasıl beslendiğini siz de merak eder misiniz? Önümüze bir kamyon geçti, buğday veya arpa taşıyordu. Güvercinler kamyonun sırtına doluştular. Onlarıizleyebilmek için bir süre kamyonun ardından ayrılmadık. Kilometrelerce uzaklardakigüvercinlerin bize doğru uçtuklarını gördüm. Geldiler, kamyonun sırtına bindiler, doyanlar 

 birer birer ayrıldı. İnanıp teslim olursanız, kör bir kuyuya düşseniz de, böylesine ilginçyardımlar size gönderilecektir.İnsanlar, çoğu zaman bize niçin destek verdiklerini de bilmezler; kaderin sahibi onları sevk eder; desteklerini bize cömertçe sunarlar. Bazen yardımlarını bize yönlendirdiklerininfarkında bile olmazlar.Bu kitabı yazmaya başladığım sıralarda Kur’an’daki “dua ayetlerini bulup çıkarmak istiyordum. Kur’an mealini okumaya çalıştım. Bir program aracılığıyla bilgisayardan taramak istedim. Birisi çok zamanımı alıyordu, diğeri sağlıklı bir tarama sistemine sahip değildi.Hedefime mutlaka ulaşacaktım. Geçici bir süre askıya aldığım bu konuda, bir ay içinde ilginç

 bir destek aldım.Değerli Berna Okudan böyle bir arayışım olduğunu bilemezdi. Eline bu konuda geçen bir dosyayı internet aracılığıyla bana gönderdi.Benzer bir olayı daha önce yaşadım. Hipnoz uygulamalarında seminerde kullanabileceğimgüçlü bir animasyon programı arıyordum. Bunu bazı arkadaşlara yaptırma çabalarım boş çıktı.

 Nasıl yapabileceğimi düşünürken, bir gün sevgili dostum Tevfik Bilgin, “böyle şeylere ilgiduyuyorsun” diyerek, tam aradığım animasyonu yine internet aracılığıyla gönderdi.Geçmişime dikkat ettiğimde bu şekilde inanılmaz destekler aldığımı görüyorum.Bir gün Tülay Ersoy hanımefendi, ihracat ithalat konularıyla ilgilendiğini, bu konuda iyi bir rehber bulamadığını söylüyordu. Kendisine “eğer çok istiyorsan ve bulacağına inanıyorsan,

 bulacağından emin ol; bunun için kütüphanelere veya en iyisi İhracatı Geliştirme Merkezinegitmelisin. İnancını ve ısrarını çok güçlendirirsen, ayağına bile gönderilebilir” dedim. Aradan

 bir ay geçmişti. Büromuza bir kitap geldi, kapağında “İhracat Mevzuatı 2000” yazıyordu.Kitap kişiye gönderilmemişti; ama, kaderin sahibinin o kitabı Tülay Hanım içingönderttiğinden eminim. Size burada anlatmaya çalıştığım inancımın bir kez dahadesteklendiğine şahit olmuştum.

Bir şirket kurdunuz ve ortak arıyorsunuz. Kazanacağınızdan eminseniz, ortaklığa davetettiğiniz insanlar daha cesur şekilde sizinle aynı riske atılırlar. Haşim Bayram’ın

Page 11: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 11/29

Kombassan’la birlikte başaracağından emin olan pek çok kişi, evini arabasını satmış, kurduğuşirkete ortak olmuştur.Siz söyleyin: Ben kapınızı çalsam, yapacağınız yatırımın bir yıl içinde on kat değer kazanacağına sizi kesin olarak inandırsam, tüm varlığınızla ve hatta borçlanarak bana ortak olmak istemez misiniz? En büyük etkileme inandırmaktır; inandırmanın en büyük adımı

inanmaktır.

g) Daha Az Emek:İnanma şiddeti ile emek gücü arasında zıt bir ilişki vardır. Ne kadar fazla inanıyorsanız, okadar az çalışma size yeterli oluyor.Yazmak için oturduğunuzda ilham geleceğinden eminseniz, kelimeler zihninizde akarlar.Hayalleriniz, rüyalarınız, düşünceleriniz, üzerine odaklandığınız sorunun çözümünü işbirliğiyaparak önünüze dökerler.Mastır tezimin bazı bölümlerini rüyamda yazdığımı söylediğimde, şaka yaptığımı sanıyorlar.Sürem o kadar kısalmıştı ki, tüm saniyelerim düşünmekle ve üretmekle dolmuştu. Bilinçlizamanlarda yaptığım çalışma, bir tezi iki ayda yazmama yetemezdi. Ama rüyamda

düşündüklerimi, uyanır uyanmaz kâğıt üzerine aktardığımda, bunun bir rüya değil, kesinliklemantıklı bir bilinç olduğunu gördüm.Batmanlı bir öğrenci kardeşim Ankara’nın Maltepe semtinde ölümüne çalışıyor, üniversitesınavını kazanmayı ölümden kurtulma meselesi görüyordu. Sınavı kazacağından şüpheettiğini anladım. Şüphesi yüzünden kendini sıkıyor, çalışmayı işkenceye dönüştürüyordu.“Böyle çalışırsa, her şeyi hafızasına yazsa da kazanamayacağını” söyledim. Önerilerimidinlemedi, inancını geliştirmeden, çabalarına güvendi ve üzgünüm, sınavı kaybetti.Sınav derdine düşmeyen öğrencilerin daha az çabayla bizden başarılı olabildiklerine bakarak,kaderi veya sistemi suçlamayalım. Bir öğrenci sınavlar hakkında endişe ederek çok çalışırken,hiç endişe etmeden az çalışan öğrenci daha başarılı oluyor. Demek ki doğru olan farklı bir şeyyapıyor. Eğer çok çalışmanın yanı sıra, başaracağımızdan emin olabilirsek, dâhi olacağız,haberimiz yok.3. İman Değiştirir:Emin olduğunuz yargılar, zaman içinde hayatınızda çok büyük etkiler ve değişiklikler meydana getireceklerdir:

a) Ruhsal enerjiRuhsal enerji, ruhtan inançlar aracılığıyla yayılır. Şifaya aracı olduğunuza inandığınız ölçüde,aracı oluyorsunuz. Bir insanın ruhsal enerji potansiyeli, inanabilme genişliği kadardır; ama,

 bu potansiyelin açığa çıkan miktarı, sadece inandığı kadardır. Tabiatın, hayat yolculuğunuzunhizmetine ne kadar sunulabileceğine inanıyorsanız, size o kadar hizmet edecektir. Star r 

Jordan’ın, “nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir” sözününanlamı budur; sadece yol açmak için bir yana çekilmez, destek olmak için ardından yürür.Enerjilerini tüketerek çökenler, ümitlerini yitirenlerdir, karamsarlığa kapılanlardır. İnsanıyıldıranın, taşıdığı maddi yükün ve maddi işlerin ağırlığı olduğunu sanmayın. Eğer öyleyseneden bazıları dehşet verici işkencelerin altından ezilmeden kalkıyorlar? Neden bazıları,sadece düşük karne notuna veya bir hakarete yenik düşerek intihar ediyorlar?

 b) Savunma SistemleriHastalıkların yayılmasının asıl nedeni vücudun savunma sisteminin zayıf kalmasıdır.Vücudunuz bakterilerin, virüslerin sürekli saldırısı altındadır. Savunma sisteminizçöktüğünde, bu saldırılar mağlup edilemez ve küçük bir mikrop, bulduğu boşluğu kullanarak ilerler. Bildiğiniz AIDS virüsünün tek düşmanı savunma sistemidir. İnsan bu virüsten değil,

 bu virüs yüzünden meydanı boş bulan basit bir mikrobun meydan okumasından ölür.

Page 12: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 12/29

Ruhsallığımızın da bir savunma sistemi vardır. Ruhsal olarak ayakta ve diri olmak istiyorsak,dışarıdan gelen ruhsal saldırıları mağlup edecek bir güç düzeyine sahip olmamız gerekir.Saldırılar: Hakkınızdaki nefretler, öfkeler, telepatiyle gelen kötü mesajlar, nazar veya büyügibi ruhsal etkiler; kendi karamsarlığınız, öfkeniz, intikam duygunuz, kıskançlığınız,lânetiniz, bedduanız. Bunun karşısında destekleriniz de vardır: Size yönelen sevgiler, dualar,

dostluklar; sizin ürettiğiniz ümitler, sevgiler, yardımlar, ruhsallığınızı güçlendirecektir. Siz buçatışma alanı içerisinde yaşıyorsunuz.Eğer güçsüz düşüren duygu ve tutumları üreten eminlik durumları geliştirmişseniz, azalanruhsal enerjiniz, belli bir eşiğin altında kontrolünüzü kaybetmenize neden olur. Enerjinizeşiğin altına düşerse, küçük bir sinek vızıltısı, en basit bir gerginlik, fırtına koparmanızaneden olur. Musluktan sızan bir damla suyu, başınıza damlayan koca bir tokmak gibialgılarsınız.Ruhsal savunma sisteminiz çöktüğünde, bedeninizi oluşturan sistemi kontrol eden fizikselsavunma sisteminiz de çöker veya paralel olarak zayıflar. Ruhsal hastalıklar beraberindefiziksel hastalıkları da taşır. Gerçek güçsüzlük ruhsaldır ve güçsüz insan başarılı olamaz.

c) Duygular Davranışlarımızı duygularımıza, duygularımızı da inançlarımıza borçluyuz. İnsanıntercihlerini belirleyen acı ve zevk duygusunun tepesinde, neyin acı ve neyin zevk olduğunutanımlayan inançlar vardır.Zarar verici inançlar sürekli zarar veren duygular üretirler; zarar veren duygular, hayatın her saniyesini işkenceye dönüştürür. Güçlendirici inançlarsa, olumlu duygular üretirler ve olumluduyguların hâkimiyeti altındaki hayatın her saniyesi mutlu geçer.Mutluluk veya mutsuzluk hayatın nasıl geçtiğiyle, insanın neler elde ettiğiyle ilgili değildir;insanın neler hissettiğiyle ilgilidir. Bosna’da savaş çocukları kurşun yağmurlarının altında,olup bitenlerden habersiz oynuyorlardı. Anne babaları, yıkılan binalarının yanında,geleceklerini yeniden nasıl inşa edeceklerinin acısıyla gözyaşı dökerken, olup bitenlerdenertesi gün ilgilerini koparan masum deprem çocukları, çadırların etrafında eski oyunlarınısürdürüyorlardı. Bir çocuk çamurların arasında mutluyken, bir kral tahtında mutsuz olabilir.

d) Davranışlar Eleştirildiğinizde öfkelenmeniz; akşam salonunuza girer girmez televizyonunuzu açmanız; acıveren bir olayı tekrar tekrar hatırlamanız; işe gitme saatiniz gelince kendiliğindenyatağınızdan kalkmanız; araba kullanabilmeniz, yazabilmeniz, okuyabilmeniz. Herkeshayatını, farklı alışkanlıkların yönetimine terk etmiştir.Seminerlerde, vücut dili üzerinde çalışırken, arkadaşlara, “sürekli tebessüm edin” deriz.Sözleşiyoruz ve çalışma başlıyor. Bir dakika sonra bazıları tebessümü bırakmış, otomatik 

somurtkanlıklarına ısrarla geri dönmüş oluyorlar.Bilincinizi kullanarak nasıl davranırsanız davranın, belli aralıklarla bilincinizdenkopacaksınız; inanç kalıplarınızın belirlediği derin bilincinizin yönetimine terk edileceksiniz.İşte dalgın aralıklarda yaptığınız, derin bilincinizin size asıl yaptırdığıdır. Davranışlarımızınçoğunun otomatik olduğunu görüyorsunuz. Zararlı inançların ürettiği davranışlar da zararlıolacaktır.Bir insanın gerçek yüzü, dalgın zamanındaki yüzüdür. Yüzü taş gibiyken sizi görünce birdentebessüm eder; siz ayrıldığınızda eski haline döner. Gerçek mutlu yüz, sadece dalgın zamandatebessüm edebilen yüzdür. Bilinçli zamanlarda, acıya ağlamakta, sevince gülmekteserbestsiniz; bilinçsiz zamanlarda ne yapıyorsunuz? İnançlarınız size ne yaptırıyor? 

e) Fizik Vücut

Page 13: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 13/29

Her alışkanlık, insan vücudunda farklı bir şekil ve biçim üretir. Belki boyunuzun uzunluğunudeğiştiremeyeceksiniz; ama omuzlarınızın dikliği veya kamburluğunuz geçmişinizi eleverecektir.Şu hikâyeyi hafife almayın: Kambur bir kral kamburluğundan çok eseflenmiş, bu sorununuyok etmeyi yıllar boyunca hayal etmiştir. Sonunda kambur olmayan bir heykelini yaptırıp

sarayının kapısına diktirmiştir. Her sabah erkenden o heykelin karşısına geçip, kendisinidimdik hayal etmiş, yıllar sonra kamburluğu yok olmuştur.Bu gerçeği fark ettiğim 1994 yılında, “Pencere” köşemde yayınlanan bir deneme, “Nasıl güzelolunur?” başlığını taşımıştır. Fiziğiniz kendiliğinden değişmiyor, onu değiştiren ruhunuzdakideğişimdir. Çirkin olduğuna inanarak üzülenin yaratıcısına gösterdiği nankörlüğünkarşılığında çirkinliği arttırılıyor; güzel olduğuna inanarak sevinenin gizli şükrü karşılığındada güzelliği arttırılıyor.Aynı anne babanın çocuklarının birbirlerine veya akrabalarına ne kadar benzediklerininfarkındasınız. Çünkü ortak genetik kodları taşıyorlar. Ama farklı yaşantılarının gelecektefiziklerini değiştirdiğinin de farkında mısınız? Aynı köyde doğarlar, birisi şehre göçer, sanatve edebiyatla dolu 40 yıl yaşar. Diğeri, yakıcı Güneşin altında toprakla meşgul olmuştur. 40

yıl sonra simalarını bir araya getirdiğinizde, aralarındaki büyük görünüm farklılığı dikkatiniziçekecektir. Bu farklılık, basitçe saçlarından veya bıyıklarından kaynaklanmaz. Cildin rengineve yüz kaslarının yapılanmasına kadar işlemiştir.Uzun yıllar uyumlu bir evlilik sürdüren eşlerin birbirlerine ne kadar benzediklerine hiç dikkatettiniz mi? Eğer aralarında tam bir davranış ve düşünme uyumu varsa, zihinsel ve duygusalolarak 30 yıl boyunca birbirlerini kopyalamışlarsa, kesinlikle birbirlerine benzeyecekler.Yalnızca duygusal olarak değil, fiziksel olarak da. Eğer bu tür aileleri karışık sıralardaoturtursanız, dikkatli bir bakışla eşlerini tespit edebilirsiniz. Bülent Ecevit’le Rahşan Ecevit’i,cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le eşi hanımefendiyi yan yana getirin.1998 yılında Hürriyet gazetesinde ilginç bir haber okudum. Amerika’da “kedi güzeli”yarışması yapılmış ve kazanan kedilerin, sahipleriyle birlikte çektirdikleri resim gazetedeyayınlanmıştı. Haberin başlığında, kedilerin sahiplerine benzemelerindeki ilginçlik vurgulanıyordu. Resme dikkat ettim: İnanamazsınız, kedinin yüz hatları insanı veya insanınyüz hatları kediyi bu kadar andırabilir mi?Her fizik bir inancın ürünüdür. Değişen inançlar, fizikleri de değiştirecektir. Çünkü insanfiziği o insanın ruhunda neler olup bittiğini anlatacak şekilde yaratılmıştır. Bir insan, ruhundaolup bitenleri değiştirdi mi, fiziğinde olup bitenler de değişmek zorunda kalacaktır.Güçlü inançları ve derinlikli ruhları olan insanların yüzlerinde, saygı ve sevgi şimşekleriçaktıran bir şeyler vardır. İçlerindeki ruh, vücutlarının en küçük hareketini çarpıcı şekildeyapılandırmıştır. Fiziğin değişimi budur; birisinin yüzüne baktığınızda, cesedinden çok ruhunu görürsünüz.

4. Tereddüt Yıkıcıdır İman yapar, şüphe ve tereddüt yıkar. İnanç üretmenin, şüphe tahribatın çekirdeğidir. Her çekirdek, dal budak salmanın sürekli bir yolunu arar. Gerçekleşmeyeceğine inandığınızhedefin(11) gerçekleşmesi imkânsızdır. Endişe ve şüphe, başarılarla perde ardında savaşan engüçlü savaşçıdır.Beni sevmezse, terk ederse, fakirlikten kurtulamazsam, iş bulamazsam, hastalık ömür boyusürerse... Böyle endişelerin ruhunuza hâkim olmasına izin verirseniz, terk edecek,sevmeyecek, kurtulamayacaksınız. Hayallerinize saldıranlar, aslında kaderinizle savaşıyorlar.Dale Carnegie’nin anlattığı bir hikâyede, yıllarca iplerde dans eden bir ip cambazının aklına

 bir gün, ”ipten düşüp öleceği gelmiş,” bu endişeyle yaşarken çok geçmeden düşüp ölmüştür.

Türkiye’nin bir numaralı komedi ustası Kemal Sunal, uçakla ilişkilendirdiği ölüm korkusunuyıllarca ruhunda canlı tutmuş; bu yüzden, uçağa bindiği gün, hayata veda ettiği gün olmuştur.

Page 14: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 14/29

Şüphe ne kadar fazlaysa, iman gücü o kadar azdır. İman, ruhsal gücünüzü artırırken, şüpheazaltır. Eminlik durumuyla size sunulacak tüm destekler, şüphe durumuyla tahrip edilir.Şüphenin en büyük nedenlerini merak ediyorsunuz. Şüphenin asıl kaynağı, gerçek imkânlarımızın sınırlı olması değil, potansiyeli sınırsız olan imkânlarımızı kendimize malederek sınırlandırmamızdır. Arkasındaki orduyu göz ardı ederek, tek başına hâkim olmaya

kalkan bir asker gibi davranmamızdır. Bakalım:

a) Yaratıcıyı Küçümseme:“Acaba yapabilir miyim” demek, “acaba Yaratıcı yapmamı sağlayabilir mi” demektir.Farkında olmadan kudretini sorguladığınız Yaratıcının, neler yapabildiğini ilân eden Güneşinaltında yürüyorsunuz. Bize düşen yapmaya kalkışmak ve Yaratıcımızın hizmetimize sunduğutüm imkânları amacımız uğrunda sevk etmektir. Einstein’a atfedilen şu söze, ebedi hayatla

 birlikte düşünüldüğünde katılıyorum: “İnsanın kaderi, hak ettiğidir.” İnanmadığınızı hak etmezsiniz. Sınırsız kudretin yapabilme gücünden şüpheye düşen, kendinden de şüphe etmeyemahkûmdur.

 b) Yaratıcılığı Üstlenme:Başarabileceğinizden şüphe etmenize neden olan düşünce, kendinizi gücün kaynağısanmanızdır. Eğer kendinizde aradığınız sınırsız gücü göremiyorsanız, başarabileceğinizenasıl inanırsınız?Biz neyi hak ettiğimize bakacağız, ne kadar güçlü bir dâhi olduğumuza değil. Güneşle ilişkisikopan Ay karanlık; Yaratıcıyla bağı kopan insan yokluktur. Nemrut kadar güçlü bir kralıdemir kapının anahtar deliğinden odasına girip, burnundan beynine tırmanan bir sinek devirdi.Kendimizi gücün yaratıcısı gibi gördüğümüzde, zaman zaman yaşayacağımız çaresizlikler,tüm başarı inancımızı sarsacaktır.Ayçiçeğinden ders almalıyız. Yaşadığı her gün boyunca, sabahtan akşama kadar, Güneşedönmeye bıkmadan devam eder. Kurak günlerde sararan ve hatta kısmen kuruyanyapraklarına rağmen, her gecenin serinliğinde yeniden dirilir; yağmursuz göklere eseflenmez,intihara kalkışmaz. Damarlarında bir damla can kalsa da, ilk fırsatta onu evrene sunar.Bıkmaz, korkmaz, vazgeçmez.Oysa insan, varlığına can katıldığında, müthiş bir coşkuya girer; harekete geçer ve “evetyapıyorum” diye haykırır. Sonra da karanlık bastırır, şiddetli bir yorgunluğun veya ihanetlerinaltında kalır; “hayır, yanılmışım, yapamıyorum” der.Eylemlerinizi yaratan siz misiniz? Neyi kendi başınıza başardınız ki, neyi başaramayacağınızısanıyorsunuz? Lokmayı bile siz çiğnemiyorsunuz. Yaratıcının sinir sisteminize yerleştirdiğikanunlar sayesinde çiğnemeye niyet ediyorsunuz, sizin adınıza çene kaslarınıza beyninizdenelektro-kimyasal emirler gönderiliyor ve çiğniyorsunuz. Dişlerinizin sertliğini siz mi

yarattınız? Lokmayı ağız içinde çeviren dilinizin kaslarını gerçekten siz miyönlendiriyorsunuz? Ya yuttuktan sonra olup bitenler? Bu kadar basit işi bile kendi kudretiyleyaratmayan, elbette hiçbir şeyin yaratıcısı değildir.O zaman dayanacağımız güç, kendi imkânlarımız değil, çünkü tam olarak kendimize ait hiçbir imkânımız yok. Ama evrene sınırsız işler yaptıran kudretin bunu bize de yaptırabileceğini

 bileceğiz.c) Görevleri Karıştırma:İnsan kendi göreviyle Yaratıcının işini birbirine karıştırabilir. Yapamayacağımızı sandığımız,kendi görevimiz mi, yoksa Yaratıcının işi mi? Korktuğunuz nedir: Buğday ekememek mi;Yoksa buğdayın başak vermesini sağlayamamak mı? Ekini siz ekeceksiniz, mahsulü de siztoplayacaksınız; ama mahsulü yaratmaya gücünüz asla yetmeyecektir. Yeryüzüyle tanışalı

asırlar geçti ve insan bir tek buğday tanesi yaratamadı.

Page 15: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 15/29

Yani ders çalışamamaktan mı, yoksa sınavı kazanamamaktan mı korkuyoruz? Yanılıyoruz; bizim görevimiz sınavı kazanmak değil, sınavı kazanmayı hak edecek bir bilgi ve tecrübe birikimi üretmek ve sınava girmektir. Başardığımızda, sonucu yaratan zaten biz olmayacağız.“Ben yaptım” diyenler kasıtlarında dikkatli olsunlar. Sorumlusu olmadıkları sonuçlarıüstlenirlerse, inançlarını sarsarlar.

 d) Olumsuz Genelleme:Şüphe, bireysel olaylardan genel hükümler çıkarmamıza neden olur. Bir şeyi şimdiyapamamayı, hiçbir zaman yapamamak olarak tercüme eder.Şimdi yapamamak, hiç yapamamayı gerektirmez. Bir arkadaşım, “ben şair olamam” demişti;acaba bebekken ona sorulsaydı, “ben yürümeyi öğrenemem” diyecek miydi? Bugünyapamayacağını düşünen, yarın yapamamasına destek oluyor. Bugün başaramayacağınıinanan, yarınki başarısıyla savaşıyor.Kaybettiren tuzak tam burada işte: İki farklı “yapamamak” vardır; birisi, şu andayapamayacağını bilmek, diğeri hiçbir zaman yapamayacağına inanmaktır. Hayatınız,yapamayacağınıza inandıklarınızla hapsedilecektir. Hayali sınırlarınızı asla aşamayacaksınız.

Acı olan, yapamamak olgusunu genelleyerek kabul etmemiz, hiç yapamayacağımızı sanarak,tüm hayatımızı ipotek altına almamızdır. Tüm genellemeler, karşıt düşünce çekirdeklerininaraya girerek kök salmasına engel olurlar.İnsan şimdi yeterince zeki olmayabilir; ama, “ben zeki olamam” derse, zekâsının gelişiminidurdurur. Bir yıl boyunca her gün kendinize zeki olduğunuzu söylerseniz, zekânızdakigelişmelere şaşıracaksınız.Her zenginin fakir olduğu yılları vardır. Sabancı’nın geçmişine bakın. Her zekinin zekâsındanşüphe edildiği zamanları vardır. Einstein’ın çocukluğuna bakın. Eğer o zamanki durumlarınıgenelleselerdi, bu zamanki durumlarına geçiş yapamayacaklardı. 5. Somut Tecrübeler:Buraya kadar gelen bölümler boyunca size çeşitli örnekler sunmaya çalıştım. Bu bölümde,iman gücünün üretebileceği sıradan veya sıra dışı bazı deneyimlerle, anlatımı daha da anlaşılır hâle getirmek istiyorum: a) Popüler Deneyimler:Türkiye’de çok kişi İsviçre’den gelen bir gurubun şovunu izledi. Uzun bir inşaat demirinin ikiucuna gırtlaklarını dayandırıyorlar, gırtlaklarının gücüyle demiri eğiyorlardı. Sonra daateşlerin üzerinde dans ediyorlardı. “İnanırsanız, yaparsınız” mesajını veriyorlardı.Arkasından Hollanda’lı Emile Ratelband, verdiği seminerde, inanmanın etkisini gösterileriyleanlattı. Ateşin üzerinde yürüyen adam, seminere katılan bazı kişilerin kırık cam parçaları

üzerine atlamalarını sağladı. Ayaklarının altında ezilen camın ayaklarını kesmemesi şaşırtıcıgeliyordu.ATV ana haber bülteninde, Yahudi asıllı İngiliz, Uri Geller, bir telepati gösterisi yapmıştı. AliKırca, kimseye göstermeden kağıdına bir şekil çizmiş, sonra da Geller’den, çizdiği şekli,telepatiyle keşfedip çizmesini istemişti. Canlı yayında Geller’in çizdiği şeklin ve boyutlarınınKırca’nınkiyle tıpa tıp aynı olduğunu gördüğünde, Kırca ikna olmanın şaşkınlığını yaşıyordu.Bu anlattıklarımın hepsini izledim.

 b) Bilimsel Deneyler:İnsan ruhunun doğa kanunlarını aşabileceğini anlatan, California Üniversitesinden Prof.Robert E. Ornstein’in kitabından, onun itibar ettiği deneyleri örnek göstereyim(12) Menninger 

Vakfı’nın desteğiyle yapılan bir çalışmada, bir Yoga ustası aynı elinin iki farklı noktasındavücut ısısını zihin gücüyle kontrol edebilmiş ve aradaki ısı farkını 11 dereceye kadar 

Page 16: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 16/29

çıkarabilmiştir. Tibetli bazıları, telkinler yoluyla vücut ısılarını buzları eritebilecek kadar yükseltebiliyorlar.Bir inanç düzeyi vardır ki, bilinçli tekrarlanması güçtür; ama, mümkündür. İnsanın ebedihayatta tam olarak eline verilecek olan ruhsal yeteneklerin Dünya hayatında bile nasıl kontroledilebildiğini görmek için size Marlo Morgan’ın Avustralya’nın yerli Aborijin kabilelerinden

 biriyle birlikte geçirdiği dört aylık yolculuğu anlattığı “Bir Çift Yürek” romanını okumanızıöneririm(13) .O kitapta göreceklerinizden daha olağanüstü örnekleri İslam tarihinde görebilirsiniz.Abdülkadir Geylani(ks), sofrada kemikleri kalan tavuğa, şahitlerin huzurunda, “Allahınizniyle kalk” demiş; tavuk yeniden ete kemiğe bürünerek sofradan kalkıp yürümüştür.(14)Ornstein, bilimin henüz yabancı olduğu bu gerçeklerden bir senteze ulaşmaya çalışırken, şuçelişkili itirafta bulunuyor: “Son zamanlarda bazı araştırmalar, her ne kadar etkileri daha

 parlak olgularca sık sık engellense de, bâtıni geleneklerin, gizli çevresel güçlerin bizietkilediği şeklindeki düşüncesini onaylamaktadır.”(15)Sıradan hayatı derinden etkileyen çevresel güçler mi var? Hayır, sadece tek kaynaktan doğan

 bir güç var ve bu, Kudret ışığına ayna olan ruhunuzdan maddesel âlemin işleyişine sürekli

devşirdiğiniz güçtür. Yaratıcının gücüdür.Bu gücü, melekler, Hz. Hızır, veliler ve hatta hayvanlar bile kullanabildiği gibi, siz dekullanabilirsiniz. Ancak Dünyadan ayrıldıktan sonra, temiz yaşamışsanız zaten kavuşacağınız

 bu gücü geliştirmek amacıyla, özellikle Dünyanın bu son asırlarında hayatınızı tüketmemeniziöneririm.

c) Kimyasal İlaçlar:Amerika Birleşik Devletlerinde, Üniversite Öğrencileri üzerinde yapılan bir deneye dikkatedelim: Öğrenciler iki guruba bölünüyor. Bir guruba, uyarıcı ilaç veriliyor ve bu ilacınsakinleştirici olduğu söyleniyor. Diğer guruba ise sakinleştirici ilaç veriliyor ve uyarıcı olduğusöyleniyor. Bu ilaçları alan öğrencilerden, üzerlerindeki etkiler hakkında bir anket formunudoldurmaları isteniyor.Sonuç: Öğrenciler ilaçların gerçekte ne yaptığından değil, ne yapacağına inandıklarındanetkilendiler. Uyarıcı ilacı alanlar, onun gevşetici olduğunu sandıklarından, gevşemişlerdi.Diğer gurup da inandıklarını yaşadı. Dikkat edin, burada kullanılan ilaç bir plasebo(16) değil,gerçek bir kimyasaldır. İnanç maddeye meydan okumuştur.İşin başında olduğunuzdan veya fakirlere yardımı terk ettiğinizden dükkanınıza az müşterigelir; müşteri gelmiyor dersiniz, dedikçe inanırsınız. İnancınız yüzünden, gelen müşteriler kapınıza uğramadan geri döndürülürler. Küçük bir hastalığa yakalanırsınız, belki de ilgitoplamak veya gerekçe niyetine kullanmak için “hastayım” dersiniz. Siz söyledikçe –yalan dasöyleseniz- hastalığa inancınız gelişir, gerçekten de hasta olursunuz. Neye inandığınız bu

kadar önemlidir.d) Kilo Kontrolü:Hürriyet Gazetesindeki bir haberde, Mayo Clinic tarafından İngilteredeki Daily Telegraphokurları arasında gerçekleştirilen bir deneyin sonuçlarını okudum. Gazete, aynı gün ülkenindeğişik yerlerinde iki farklı baskı yaptı. Bir baskıda, okuyuculara kilo verdirmek için çeşitli

 psikolojik telkinler kullanıldı; bir ay boyunca kilo verdiklerini hayal etmeleri istendi. Diğer  baskıda ise spor yapmaları, asansörleri değil, merdivenleri tercih etmeleri gibi bedenselegzersizler önerdiler. Deneye katılan okuyucuların bir ay sonra anket sorularına verdiklericevaplar ilginçti. Her iki yöntemi kullananlar da aşağı yukarı aynı oranlarda kilo vermişlerdi.

e) Vahşi Hayvanlar:

Diyarbakırlı bir aile, yılanların asla kendilerini ısıramayacağına inanmıştır. Pek çok kişi buiddiaların gerçek olduğunu televizyonda canlı yayında izledi. Yılanlar bebeklerinin en yakın

Page 17: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 17/29

oyuncağı oluverir. Böyle bir inanç içerisinde büyüyen bebeğe yılanlar gerçekten de zarar vermez. Ailenin babası, televizyon ekranında elini zehirli bir yılana ısırttırmış ve zehir onazarar vermemiştir. İnsan fizyolojisinin savunma sistemi, inanç sisteminden etkilenerek şekillenir.Bir başkası akrebin kendini sokamayacağına inanır, inancı iman derecesinde güçlüdür. Bu

yüzden akrep onu sokamaz. Eğer inancı çok güçlü ise bu inancının etkisini bir başkasınınruhsal kimliğine transfer edebilir. “Efsunlama,” “el alma” veya “el verme” dedikleri buyöntemlerle, ruhsal yeteneklerin bir başkasına transfer edilmesi mümkündür. Nazar gerçeği ve

 büyü olayları bu transferin değişik yansımaları olarak asırlarca karşımızda duruyor. f ) Su Bulmak:Malatyalı asker arkadaşım Bayram Karaahmetoğlu çalı parçasıyla yer altındaki suyun yerini

 bulma yeteneğini bana öğretmek istedi.Ruhsal bir pratiği “başaracağıma iman gücünde inanırsam” gerçekleştirebileceğimi

 biliyordum. İnancımı Bayram gibi iman derecesinde güçlendirmek için onunla birlikteçalışarak üç adımlı bir yol izledim:

a)Önce yaptıklarını keskin bir dikkatle gördüm, her şeyi tüm canlılığıyla dinledim ve elindekigücü hissetmek için çalıya dokundum. Yaptığını iyice algıladıktan sonra,

 b)Kendim yapmaya başladım ve aynı görüntüyü, sesi, dokunsal algıyı canlandırdım. Bunu başardığımda inancı kavramıştım ve sıra onu geliştirmeye gelmişti,c)Çalışırken aynı görüntüleri, sesi ve dokunsal algıyı zihinsel olarak tüm canlılıklarıylaruhumun derinlerinde görmek için elimden geleni yaptım.Israrlı denemelerim sonucunda, aynı çalı benim elimde de suyun olduğu yeri gösteriyor;suyun akış yönüne göre çalı, hissedilebilir bir güç tarafından aşağıya veya yukarıya doğruhareket ettiriliyordu. İlk sıralarda benim elimde üretilen güç, Bayram’ın elinde üretilen güçtençok daha zayıftı. Ama denedikçe yapabildiğime dair imanım besleniyor ve gittikçe, elimdekarşı konulmaz bir güç üretiliyordu. Diğer arkadaşlardan bazıları da aynı şeyi denediler; ama

 benim ulaştığım sonuca ulaşamadılar. Çünkü ben inanmıştım.Bu gerçeğin sırrını tabiat kanunlarına odaklanan maddeci bilim açıklayamaz. Bu örneğe

 benzer şekilde, ellerini yaprakları üzerinde gezdirerek, yerin altındaki patateslerin yeterinceolgunlaşıp olgunlaşmadıklarını ellerindeki ısıyla anlayan Aborjinlerin yaptıkları da tamamenruhsaldır.

II-İmanı Nasıl Geliştireceksiniz?İman gücünü nasıl kullanacaksınız? 

1. Engel Kaldırma:Yeni bir inanç geliştirmek veya eski bir inancı değiştirmek istediğinizde, sizi engellemek isteyecek çok güçlü iç ve dış mesajlarla karşılaşacaksınız. İlk adım bu engelleri kaldırmaktır.Engelleyici dış mesajlar: Diğer insanların size veya ortama söyledikleri, yazdıkları her olumsuz söz, bilincinize saldıran bir telkindir. Ayrıca diğer insanların hayatlarındagördüğünüz olumsuzlukları da kendinize kıyaslarsınız, onları kopyalarsınız; aynı çerçevedekendinizin de başarısız olacağınızı sanırsınız. Örneğin: “Torpili olmadığı için kaybetti; benimtorpilim yok, ben de kaybedeceğim.”Engelleyici iç mesajlar: Kendi geçmişinizin ve tecrübelerinizin etkisiyle kendinizi sınırlayıcısözler söyleyebilir ve bu sözleri, zamanla emin olduğunuz doğrular hâline getirebilirsiniz.Somut geçmişinize ilişkin sınırlar ve onlar hakkında kabullendikleriniz, geleceğiniz için

 büyük bir çelik kafese dönüşebilir. Örneğin: “İki defa bu sınava girdim ve kaybettim. Demek ki hiç kazanamayacağım. Ben kaybetmeye mahkumum.”

Page 18: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 18/29

Bir iman geliştirmek istediğinizde, öncelikle bu iki olumsuz alanı zihninizden silmenizgerekir. Her iki alanı, “telkinler ve olaylar” açısından ele alacağız: a) Dış Mesajlar:aa) Dış Telkinler:

Gelişimimize yönelen en büyük saldırının kaynağı, kendilerini başarısızlığa mahkûm etmişolan diğer insanlardır: “Yapamazsın, başarılamaz” derler. Çünkü onlar pek çok başarısızlık yaşadılar, kendi sınırlarını biliyorlar ve herkesi o sınırların içine hapsetmek istiyorlar.İyi bir insansanız, size “kötüsünüz” denildiği için kötü olur musunuz? Katile, “kahraman”demek, onu kahraman yapar mı? Başkalarının yorumu ve telkiniyle kimliğimiz değişmediğinegöre, “başaramazsın” diyenlere niçin inanacağız?Bizim topluluğumuzda özgüven zayıftır. Çocuklukta kendimizi anne babamızın yorumlarınagöre anlamlandırarak dış referansın altında ezildik. Çocuğuna elbise alan anne, ilk aşıyıyapıyor çocuğuna; “hemen gidip babamıza gösterelim, bakalım beğenmiş mi?” Neden önce,“sen beğendin mi, bunu alalım mı” diye sormuyorlar? Liderler, iç referansları kuvvetli olanlar arasından çıkmıştır.

Denge kuracağız. Kimseyi dinlemeden burnunun ucuna gitmek de doğru değil. Orta yoluşudur: Çevreden gelen sınırlayıcı yorumların tümünü dışlayın. Sizi aşağılamaları veya taktir etmeleri önemli değildir.Önümüze çıkan tüm engeller aşılabilir engellerdir. Engelleri ve imkânsızlıkları dinledikçe, buişin imkânsız olduğuna dair inancınız pekişir. Dikkate almak için sadece bir defa dinlemenizyeter. Bundan sonraki her dinleyiş, zararlı bir telkine dönüşecektir. Sınırlayıcı telkinlerinhepsi tecrübelere; ama, başarısızların tecrübelerine dayanır. Kötü tecrübelerinden ders alalım,ama onları kopyalamayalım.Onlar, “o okul çok zor; yüksek zekâlı öğrencileri alıyorlar, sen ise o kadar iyi değilsin” derler.Siz, “olabilir, ama ben en zeki öğrencilerden daha zeki olmanın bir yolunu kesinlikle

 bulabilirim, aradıkları yüksek zekâlı kişi olmamı, benden başka hiç bir şey engelleyemez”deyin.Şimdiye kadar sınırlayıcı pek çok sözü söylenirken duydum: “Ne kadar çabuk unutuyorsun,

 boşuna uğraşma, hayallerine acırım, hayatını boş işlerde heba ediyorsun, herkes kendini şair sanıyor, yazarlığı da çocuk oyuncağı yaptılar, Karadeniz’de gemileri batmış gibisin, çok yaşlanmışsın, çökmüşsün, kimse onu yenemedi, can sıkıyorsun, sorumsuzsun...” Buyorumlardan bazıları, hakkımızdaki bir gerçeğin ifadesi olabilir. Eğer öyleyle onlara teslimolmamalı, bu tür özelliklerimiz varsa, değiştirmeye adanmalıyız. Hakkımızdaki yorumlarakayıtsız kaldığımızda, zaman içerisinde bizi gerçekten söyledikleri gibi yapacaklardır.Reddetmemek kabul etmektir; yok etmezseniz var olurlar. Onların farkına varmanız; gerçeğiifade etmiyorlarsa, bilinçli ve kasıtlı şekilde kendi zihninizde reddetmeniz gerekir.

ab) Dış Olaylar Dış dünyada somut başarısızlık örnekleri gözlemleyeceksiniz ve onları kendinize nispetedeceksiniz. Onlara bakarak “filân şirketin patronu şu kadar yetenekli ve güçlü olduğu haldeiflas etti; ben ondan daha güçsüz olduğuma göre, kesinlikle kaybederim” diyebilirsiniz.Seyrettiğiniz filmler, sokaklarda gözlemledikleriniz, gazete sayfalarında okuduğunuzhaberler, bilincinizi yoğuran telkinlerdir.Herkes kaybederken kaybedenler, sıradan insanlardır. Beyaz koyunlar ileri doğruyürütülürken, kırmızı koyun da ileri doğru yürür. Oysa çoban köpeği etrafta dolaşır. Başarı,herkes gibi olmayı değil, hiç kimse gibi olmamayı gerektirir. Yani özgün olmayı, taklitetmemeyi, farklı olmayı gerektirir. Yüzlerce sanatçı arabesk okur; ama, Orhan Gencebay gibikimse yoktur. Binlerce siyasetçi arasında Tayyip Erdoğan gibi kimse yoktur. Karl Marks’ın

tam bir kopyası olan kimse gösteremezsiniz.

Page 19: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 19/29

Birisi kaybetmişse, bir yerlerde hata yapmış olmalıdır; bize düşen, onlardan ders alıp ohatadan kurtulmaktır; kaybedişlerine bakarak vazgeçmek değil. Başarı hikâyelerinden çok,

 başarısızlık hikâyelerine itimat ediyoruz. On kişinin “işe yarıyor” dediği yöntem hakkında birisi “işe yaramıyor” dediğinde, tüm inancımızı sarsıyoruz. Çünkü geçmişte hedefimize biziulaştırmayan tecrübeler, bizi başarısızlığı kabullenmeye ve meşrulaştırmaya hazır tutuyor.

“Bir durum gerçekse, onu kabullenmemiz gerekmez mi” diyorsunuz. Kabullenmek istediğinizin, değişebileceğini iddia ediyorum. Gerçek olan, evrensel olandır. Bir işi başarabilen en az bir kişi varsa, o işi başaramamak evrensel bir gerçek olamaz. Amacınızsınırlarınızı aşmayı başarmak değil mi? Yenilgiyi kolaylaştırmak mı istiyorsunuz? Belkisınırları tamamen aşabilecek kadar yaşayamayacaksınız; ama size aktardığımız gibidüşünürseniz, en azından başarısızlığa mahkûmiyetten kurtulacaksınız; önünüzü açık tutacaksınız. Başaracağına inanmak, belki kesin başarıyı getirmeye yetmeyebilir; ama,

 başaramayacağına inanmak, kesin başarısızlığı getirecektir.Üniversite sınavını kaybedenlerden etkilenerek, sizin de kaybedebileceğiniz inancınıgeliştirmeyin. Çünkü bazıları hâlâ kazanıyor. Bütün öğrenciler Türkiye üniversitelerinesığmazsa, herkesin başarısı, sistemi yeni üniversiteler açmaya zorlar. Ülkenizdeki sistem

tıkanmışsa, Dünya üniversiteleri sizi bekliyor. Bütün üniversiteler kapanmışsa, hayatınızı bir üniversiteye çevirmenize ne engel olabilir?Ekonominin bozulması yüzünden şirketler birer birer iflâs ediyorsa, iflâs edeceğinizendişesine kapılmayın. Çünkü bu ortam sayesinde daha da büyümeyi başaranlar var. Kansereyakalanmışsanız, yakalananların çoğunluğuyla aynı sonucu paylaşacağınız inancınakapılmayın. Çünkü kanseri aşmayı başaranlar var.Değiştiremeyeceğiniz inançlar, hiç bir istisnası olmayan evrensel durumlar üzerine kuruluinançlardır: Yaşlanacaksınız ve öleceksiniz. Cinsiyetiniz doğuştan ne ise odur. Herkesisınırlayan sınır, onunla mücadele edilemeyecek sınırdır. Bunun dışında, başarı yolculuğusınırsızdır. 

 b) İç Mesajlar: ba) İç Telkinler:Bunlar kökleşmiş yıkıcı inançlarımızın kendimize ifade ettiğimiz biçimleridir: “Bu kötüalışkanlıktan kurtulamam, hafıza sorunumu çözemem, onunla barışamam, hastalığımıyenemem.” Bu ifadeleri gördüğünüz yerde öldürün.Biyolojik ve zihinsel sınırlarımızın varlığı inkâr edilemez. Doğrudur, 80 yasında bir insan 20yaşında bir genç gibi hızlı koşamayabilir. Ama 80 yaşında bir dervişin, odasından kalkıp bir gecede dünyanın arka tarafında dolaşması mümkündür. Mevcut sınırlarınızı kalıcı ve asladeğişemez görürseniz, o sınırları aşmanız engellenir. Telkinlerle ürettiğiniz zihinsel sınırlarıkaldırdığınızda, belki hayallerinizden geçen her mümkün olayı gerçekleştirebilecek kadar 

uzun yaşamayacaksınız; ama, elde edeceğiniz ilk fayda “sınırlarınızı sürekli aşmanız”olacaktır. Hedefe ulaşmanın bir yolu kapanmışsa, açılabilecek başka bir yol vardır.Yürüyerek Dünyayı dolaşmak amacıyla yola mı çıktınız? İşin zorluğunu boş verin, karar vermişseniz, yürüyün. Zorluğu düşünmek kapasitenizin çok küçük bir bölümünükullanmanıza izin verecektir.Temel ile Cemal yüzerek Amerika’ya gitmek üzere Trabzon’dan yola çıkarlar. İstanbul,Çanakkale ve nihayet Cebelitarık boğazından geçerek okyanusa açılırlar. New York yakınlarındaki Hürriyet Anıtı göründüğü sırada,Temel Cemal’e seslenir: “Cemal benyoruldum, geri döniyrum.” Biz çoğu zaman, hedefin tam kapısından geri dönen insanlarız.Eğer zorluğu düşünecekseniz, neden böyle bir yolculuğa çıkıyorsunuz? Ya yapın, ya dayapmayın. Biz hem yapmaya kalkışıyoruz; hem de kendimize engel oluyoruz; bu mantıklı

değil. bb) Kişisel Olaylar 

Page 20: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 20/29

Elli defa devrilen bir güreşçi, artık hep devrileceğini sanır. Kimse 30 gün sonra yağmur yağıpyağmayacağından emin değildir; ama, 30 gün sonra sabahın mutlaka Güneşle birlikteaydınlanacağını biliriz. Çünkü Güneşi her sabah orada görerek emin olduk.Bugünkü olumsuz inançlarımızın temelinde geçmiş tecrübelerimiz gizleniyor. Yıllardır yaptıklarımıza razı olursak, yıllarca neler yapacağımızı belirleriz. Eğer geçmişin şimdiki

gününüzü ve inançlarınızı belirlemesine izin veriyorsanız, bu yolla geleceğinizi de belirlemişoluyorsunuz. Çünkü insan nasıl yaşarsa, öyle yaşamaya davam eder ve nasıl devam ederseöyle ölür. Gelecek, varlığını geçmişe dayandırır. Kendi akışına terk edildiğinde, kötü geçmişkötü gelecek; iyi geçmiş de iyi gelecek üretecektir. Gidişat iyiyse harika; ama, değilse çizgiyihemen şimdi kırmak zorundayız.Ondan nefret ediyorsunuz. Çünkü yıllardır küçük hatalarına odaklandınız ve odaklandıkça

 büyüdüler. Korkuyorsunuz; çünkü önce karanlıktan, sonra gölgeden tedirgin oldunuz; böcekten çekindiniz ve gün geldi korkunuz dev gibi bir ağaç oldu. Çin işkencesidir bu:Kurbanı sabit bir yere bağlarlar ve başının üstüne koydukları depodan, her saniye bir damlasuyun başının tepesine damlamasını sağlarlar. İlk sıralar suyun damlayışı eğlencelidir. Ama600 veya 800 damladan sonra işin rengi değişir; her damla su, kurbanın beynine balyoz gibi

iner. Sonunda kafa kemiği çatlar.Pek çok insanın yaşadığı depresyon patlamasının altında, su damlası kadar ince, basit ve hafif 

 problemler vardır. Ama o problemlerin binlerce kez zihinlerinden geçmesine izin verirler.Altında inledikleri acının gerçek dünyada var olmadığının, sadece kendi zihinlerindeüretildiğinin farkında değiller. Dertlerini anlattıklarında, ne kadar küçük problemlerin onlarıtank gibi ezdiğine şaşarsınız. Oysa gülüp geçilecek kadar basit olduğunu gördüğünüz o

 problemleri, aynı süreklilikle siz de yaşasaydınız, aynı patlama sizin dünyanızı da kuşatacaktı.Adam, istediği televizyon kanalını açmadı diye eşini öldürmüştür. Bir köylü, komşununçocuğu horozunu kovaladı diye, çocuğu öldürmüş; çıkan kan davası üzerine iki aileden dörtkişi ölmüştür. Bir tane dersi zayıf geldi diye küçük kız intihar etmiştir. Ev yansa, deprem olsa,dağlar patlasa, bir cana değer mi? Asıl sorun yılların içinde damla damla biriktirilmiştir.Sorun damlalarından, sorun okyanusları çıkmıştır. 2. Eylem ÜretmeHakkımızda emin olduğumuz inançların gelişiminde, defalarca yaptığımız eylemlerin büyük 

 payı vardır. Defalarca yaptığınız şeyin sabit bir özelliğiniz hâline geldiğinden emin olursunuz.Şimdiye kadar size gelen her soruyu çözmüşseniz, bundan sonra gelecek soruları daçözeceğinizden emin olursunuz. Bu eminlik duygusu geçmişteki eylemlerinizden beslenerek gelişmiştir ve gelecek eylemlerinizi de belirleyecektir.Şu hâlde, büyük inançlar geliştirmek için, işe küçük eylemleri tekrar ederek başlayacağız.Küçük eylem büyük benzerinin örneğidir ve zihinde oluşturacağı etki, büyüğünden farklı

olmayacaktır.

a) Basit Eylemler:Küçük başarılar, büyük başarıların üreticisidir. Denediğinizde başardığınız her şey, sizeyapabileceğinizi söyleyen bir telkindir. Yaptıkça yapabildiğinizi görürsünüz. Her başarı daha

 büyük başarıyı üretecektir.Derin bilincimizdeki iman buzdağının önemli bir parçasını tecrübelerimiz oluşturur. Her şeyden ve herkesten çok, yaptıklarınıza inanırsınız. Telkinlerle yetinmeyin, yapın. İp cambazıolmak için kontrollü olarak ipte yürümeniz gerekir. Çıtayı gittikçe arttırırsınız. Her defasındasize güven gelir, yapabildiğinizi görürsünüz ve bir üst düzeye geçmeye cesâret edersiniz.Yazar olmak istiyorsunuz: Bugün bir cümle yazın, yarın ve ertesi gün bir paragraf yazın.

Takip eden iki gün bir sayfa yazın. Her hafta yazdığınız miktarı arttırın. İlk başladığınız andan

Page 21: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 21/29

geliştiğiniz her düzeye kadar sürekli, ne yapabildiğinizin farkında olun. Kısa süre içerisinde“yazabileceğiniz” inancının geliştiğini göreceksiniz.Hafızanızın kötü olduğuna mı inanıyorsunuz? Bu hafta boyunca her gün bir vecize ezberleyin.Gelecek hafta sayıyı günde ikiye, sonraki hafta dörde çıkarın. İki ay sonra hafızanızaşaşıracaksınız; kazandığınız güvenin ürettiği iman, kendi içinden hafızanızı besleyecektir.

Geliştirmek istediğiniz inançları tespit edin. Sonra da çok küçük örnekleriyle yola çıkın. Enalt düzeyi çok iyi yaptığınızı anladığınızda çıtayı yükseltin.

 b) Tekrarlı Eylemler Tekrar ettiğiniz her eylem zaman içinde mükemmelleşir. Bir iş size zor ve can sıkıcı gelebilir;üzerine gidin ve onu tekrar yapın. Her defasında kolaylaştığını göreceksiniz. Dost FMstüdyosuna ilk girdiğim gün, hata yapma korkusuyla nefesim kesiliyordu. Şimdi ağzımıaçıyorum ve kelimeler dökülüyor.İyi yapamadığınıza inandığınız bir yetenek mi var? Onu bir daha yapın. Aynısını bir daha.Bıkmayın ve tekrar edin. Bu tekrarlar, gerekli olan eminlik duygusunu yakın gelecekte inşaedecek ve endişeleriniz sizi rahat bırakacaktır.

İlk başlarda yaşadığınız zorluklar zaman içerisinde tamamen ortadan kalkacaktır. Bu yüzdenönünüze çıkan her fırsatı değerlendirin. Her göreve gönüllü olarak koşun, her hizmetiomuzlamaya hazır olun. Çevrenizde çeşitli sosyal hizmetlerle, vakıf veya dernek faaliyetleriyle karşılaşacaksınız. Çoğu zaman amatör insanların desteklerine muhtaçtırlar.Hiçbir karşılık beklemeden çalışın. Alacağınız en büyük karşılık, geliştireceğiniz yetenekler olacaktır. İyice geliştiklerinde, artık sizi aranan bir insan hâline getireceklerdir.3. Hayal Üretmeİnsan zihni, hayalle gerçek arasındaki ayrımı zamanla kaybeder. Adam bir yalan söylemiş,herkes onu tekrar etmiş, sonra kendisi de yalanına inanmış. Bu doğrudur. Zihninizde yeterinceuzun süre tuttuğunuz hayal, zamanla derin bilincinize iner ve onu gerçek sanırsınız. Gerçek sandığınız şey ise, gerçekten de gerçekleşir.Eminlik durumunun geliştirilmesi için zihinsel gerçek kurgulamalar ve tekrarlı düşünmeler yapmanızı, bedensel yoğunlaşmaya başvurmanızı önereceğim.

a) Gerçek KurgulamaArzularınızı yaşadığınızı hayal ederseniz ne olur? Görüntüleri, sesleri, kokuyu ve tadı hayalendefalarca yaşayın. Gerçek kurgulama, gerçekten de sahip olmak istediğiniz, karar verdiğinizve başarmayı hedeflediğiniz konular üzerinde olmalıdır.Hayal, telkinin en kolay biçimidir. Aslında zihninizde dolaşan her şey, kendinize yapılmasınaizin verdiğiniz birer telkindir. Sadece kelimelerle değil, görüntülerle ve duygularla da telkinyaparsınız. O zaman geleceğinizi ve yapmak istediklerinizi beş duyunuzu kullanarak hayal

edin.Hepimizin her dalgın zamanında yaptığı, daldan dala, kontrolsüz ve çağrışımların yönettiğihayali kast etmiyorum. Sizin kendi bilincinizle yaptığınız ve odaktan sapmadan, ne kadar süreceğini sizin belirleyeceğiniz hayalden söz ediyorum. Kontrolsüz hayal, zihin içinöldürücü bir düşmandır; düşünce ve analiz yeteneğini köreltir. Ama hayali bir kontrolünüzealdığınızda, tüm yeteneklerinizin temeli hâline geliverir. Hayal sürekli bombardıman eden bir silahtır. Onu elinize aldığınızda yalnızca düşmanlarınıza ateş eder; onu kendi başına

 bıraktığınızda, bombalanacakların başında siz gelirsiniz. Einstein’in, “bilimden önemlidir”dediği hayal, kontrollü, kasıtlı ve bilinçli hayaldir.Hayaliniz tam ve canlı olmalıdır; ne istiyorsanız onu alabildiğince net ve açık görüntüleyin.Harika bir eviniz olsun istiyorsunuz: İki katlı, dik yapılı kiremit çatısı olan. 150 metrekare

zemin üzerine kurulmuş, sekiz pencereli, dört odalı. Dış duvarlarının rengi pembe, içduvarları krem rengi, pencereleri ahşap. Bahçenizde beş tane 30 metre uzunluğunda kavak 

Page 22: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 22/29

ağacı var, çimler beş santim ve yemyeşil, gül çiçekleri açtığında her yer kıpkırmızı oluyor. 20metrekare bir havuz yapmışsınız, fıskiyenizden bir metre yüksekliğe fışkıran suyun sesinidinliyorken, sağ taraftan hafifçe esen rüzgârla dans eden uğultulu ağaç yapraklarınıseyrediyorsunuz. Tertemiz bahar ve ot kokusu bahçenizdeki güllerin kokusuna karışıyor.Serçe kuşlarını görüyorsunuz, ağaçlarınızın dallarında cıvıldaşıyorlar. Ne kadar net

canlandırabilirseniz, o kadar güçlü telkin edersiniz. Hayatınız, en güçlü telkinin yönetimialtında geçecektir.Özetle: Kurduğunuz hayallerde tüm renkleri görün, eşyalara dokunun, hayali ortamdakisesleri işitin, onları koklayın, yenebilir şeylerse, onları hayalen tadın. Dahası, kurgunuzunsabit bir resim değil, sürekli hareket eden bir film olmasını sağlayın. Filmi hayalinizde ileriyeve geriye doğru kare kare sarın.Diyelim ki, toplum önünde cesaretle konuşabildiğinize dair bir iman geliştireceksiniz:Kendinizi binlerce insanın huzurunda konuşurken hayal edin. Kendi sesinizi yakından vedinleyiciler tarafından, ağzınızdan ve mikrofondan dinleyin. Kendinizi yanınızdan vedinleyiciler tarafından, üstten, arkadan ve yandan görün. Dinleyicilerdeki hareketleri, sizinsahnedeki hareketlerinizi canlandırın. Ne kadar rahat ve başarılı konuşabildiğinizi hayal edin.

Filmi baştan sona, sondan başa izleyin.Geliştirmek istediğiniz tüm iman alanlarında kuracağınız bu tür hayaller, sizi çok derinlerinizden besleyecek, içten içe büyük bir cesaret ve özgüven geliştirdiğinizigöreceksiniz.Yalnız, sözünü ettiğimiz hayali ne kadar canlandırabildiğiniz çok önemlidir. Eğer boyutlar hayal meyal beliriyorsa, ortamı siyah beyaz görüyorsanız, hayalinizin imanınız üzerindekietkisi zayıf kalır. Bu durumda aynı hayale daha fazla başvurmanız ve onu daha çok tekrar etmeniz gerekir. Etkin canlandırma yeteneğini öğrenmek için NLP’nin Duyusal Alt Biçemlerigeliştirme tekniklerini uygulayabilirsiniz.(17)Herkesin hayali ve arzuları farklıdır. Neyi kazanmak istiyorsanız, nereye gitmek ve nerede,kiminle olmak istiyorsanız, “sanki olmuş gibi” geleceğinizi görün. Hayalinizde gördüğünüzü,gözlerinizle de göreceğinizden eminim. İnsan inandı mı, artık kaderin sahibi onundurdurulmasına izin vermez.

 b) Kurgulama OyunuHayal edebileceğiniz bazı gelecek kurguları vardır ki, onları gerçekten de yaşamayacaksınız.Onlara adanmayı ve hedef seçmeyi düşünmüyorsunuz. Ama onlar üzerinde yapacağınızkontrollü hayaller, inanma ve hayal etme gücünüzü arttıracak, keşfedici zekânızı ve başarıisteklerinizi geliştirecektir.Farklı hayat çizgilerinde ilerleyen insanların ve canlıların yerinde kendinizi hayal edin. Hayatıhayalen onların gözünden görün, onların kulaklarıyla dinleyin, onların kalpleriyle hissedin.Okyanusun derinlerinde gezen Kaptan Cousteau veya Ay’da yürüyen Armstrong olabilirdiniz;

olun. Aynı bilgiye ve tecrübeye sahip olsaydınız onların yaptığını yapamaz mıydınız?Bir kelebek gibi, çiçekten çiçeğe, arı gibi vadiden vadiye gezinin. Hayalinizde bir ağaç olun,yapraklarınız rüzgârda dans etsin, dallarınızda kuşların ötüşünü izleyin. Bir yağmur damlasıolup toprağa, nehir olup denize akın. Güneşin yerine geçip, aydınlattığınız Dünyayı seyredin.Başlangıçta gülünç gelecek olan bu hayallerin derinlerine daldığınızda, ne kadar ciddi bir sanal ortama girdiğinize şaşıracaksınız.İnternetin sanal dünyasında, sadece iki boyutlu görüntü ve ses vardır. Oysa sizin hayaldünyanızda görüntü üç boyutludur; orada tat vardır, dokunsallık vardır, hepsinden önemlisi

 bin bir çeşit duygu vardır.Potansiyel olarak ne olabilirim veya ne yapabilirim: Cumhurbaşkanı, vali, bilim adamı, kâşif,seyyah, Ay’a gitmek, ışınlamayı keşfetmek, zengin olmak... Hayatta somut olarak ne

gözlemliyorsanız, onların hepsini yapabileceğinizi görün. Adandığınız konulardaki imanınızıgeliştirmeniz için iman yeteneğinizi alabildiğince kontrol altına almalısınız. Temel hedefinize

Page 23: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 23/29

odaklandığınızda canınız sıkılırsa, kurgulama oyununun sizi müthiş bir neşeye ve isteğe boğacağını göreceksiniz.

c) Tekrarlı SöylemeBir şeye inanmanın yollarından biri, onu defalarca söylemektir. Tekrarlamak sayesinde onu

derin bilincinizde ve ruhunuzda iyice inşa edersiniz.Bir adam kendisine, 100 gün boyunca “ben deliyim” derse gerçekten delilik belirtilerigeliştirir. Zeki çocukların çoğu, zekâlarındaki gelişmeyi büyüklerinin telkinlerine

 borçludurlar. “Aferin, ne kadar zeki çocuk” dediler; bu sözü on yıl boyunca hatırladılar vegerçekten de zeki oldular.Başarısızlıklarımdan birini size söyleyeyim: İyi resim çizemem ve seminer verirken çizdiğimgrafikler inanılmaz derecede çocukçadır. Öğrenci arkadaşlarımı şaşırtırım; çizdiğimgrafiklerin basitliğine anlam vermekte güçlük çekerler. Neden?Babam bana büyük bir iyilik yapmış, okula başlamadan önce resim defterleri satın almıştı.İlkokul öğrencisi olduğum yıllarda, başarılı resimler çizerdim. Bir gün, öğretmenimizarkadaşların resimlerini, onları taktir etmek için duvara asarken, beni ve resimlerimi nasıl bir 

gerekçeye dayanmışsa, kasten yok saydı. Şiddetli bir üzüntüye, öfkeye ve küskünlüğekapıldım. O andan itibaren resim çizmekten nefret ettim. Bu nefreti, zaman içinde tekrar ederek beslemeye devam ettiğim için, öylesine gelişti ki, yıllar boyunca resim çizmedim veşimdi aksine bir çaba göstermediğim için bu hâldeyim. Resim konusunda yeteneksizdeğildim; ama, aldığım ve kendi kendime tekrar ettiğim telkin gerçekten de resim yeteneğimiköreltti.Ruhunuzdan, hayalinizdeki kendinizi haykırın, yıllarca yapın bunu, bıkmadan yapın: “Ben

 başarılıyım. Zekiyim, çalışmayı seviyorum, hafızam güçlü, konuşma ve öğrenme yeteneğimmükemmel, ben zengin, sağlıklı ve mutlu bir insanım. Şükürler olsun.” Başarı hikâyeleriniküçümseyenler, hiçbir zaman ortalamanın üzerine çıkamazlar.

d) Bedensel Yoğunlaşma:Size hızlı ve kalıcı etki bırakacak bir teknik önereceğim. Kullandım ve müthiş etkisinigördüm. Bilincinizde geliştirmek istediğiniz inançla ilgili derin izler bırakacak bir eylemideneyeceksiniz.Bedensel sabitlikler oluşturun. Beklediğiniz süre boyunca, geliştirmek istediğiniz imanı

 beslediğinizi veya değiştirmek istediğiniz alışkanlıktan kurtulduğunuzu hayal edeceksiniz.Bu çalışmayı yaparken ne kadar yorulursanız, zihninizde bırakacağınız iz de o kadar güçlüolacaktır. Saatlerce hareketsiz televizyon seyretmeye dayanabilen insanın, bir saat hareketetmeden bir hayale veya inanca odaklanması zor mudur? Sonucunu görmek istiyorsanız buzorluğa katlanın.

Bedensel sabitlik, değişik biçimlerde olabilir. Lotus oturuşu, namaz oturuşu, secde durumu,ayakta duruş, sırt üstü uzanma. Biraz yorucu olması, zihninizde daha kalıcı izler bırakmasınaneden olacaktır. Kendinizi zorlayın; ama, dayanma sınırınızı aşmayın.

Deneyim sırasında hiçbir harekette bulunmamanız, hiçbir işin çalışmayı bölmemesi şarttır.Eğer küçük bir kesinti oluşturursanız, eyleme en başından başlamanız gerekir. Bunun içingerekirse telefonunuzun fişini çekin, kapınızı kilitleyin.Bedensel sabitliğiniz sırasında, her hangi bir soruna çözüm arayabilir, geleceğinizle ilgiliistediğiniz gerçek ve oyun kurgular yapabilirsiniz. Bitirdiğinizde üzerinizde çok dahaetkileyici bir iz bıraktığınızı fark edeceksiniz.En etkili biçimi gözlerinizin kapalı olmasıdır. Gözlerinizin açık olmasını tercih ediyorsanız,

tek ve sabit bir noktaya bakmalısınız. Bir saatlik süre çok geliyorsa, ilk uygulamalarda yarımsaat sürdürebilirsiniz.

Page 24: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 24/29

Bıraktığınız iz sizi bir süre uyaracaktır. Uyarıların azaldığını fark ettiğinizde yeniden deneyin.Kısa süre sonra uyarıların etkisi kalıcı olacak, o zaman başka bir konuda çalışmayageçebileceksiniz.Sadece şuna dikkat edin: Her çalışmada sadece bir konu üzerinde odaklanın. Yani zihniniz,tüm isteklerinizi yarım yarım sayıp geçmesin. Odağınızda tek bir konuyu tutun.

 e)Duygusal Yoğunlaşma:Tüm tekniklerin ardında gizlenen duygular vardır. “Duygu Gücü” bölümünde anlatıldığı gibi,duyguları güçlü insanlar, meydan okurlar. Fırsatı ve cesareti olanlar için sıra dışı bir yöntemdaha önereceğim:Sizi duygusal olarak ne etkiler? Ölüm mü? Hastalık mı? Doğum mu? Hayatınızı anidensarsabilir ve hızla değiştirebilirsiniz. Yusuf İslam’ın öldürücü bir dalgayla boğuşurken yaptığıdua tüm hayatını değiştirmiştir. Aşağıdaki önerilerden hangisini yapabilirseniz, deneyin.Bunlara benzer etkiler meydana getiren farklı uygulamalar da keşfedebilirsiniz:-Bir deniz gözlüğü, bir de nefes alabilmek için ağızlık alın. Duru bir denize girin, denizintabanını, ileriye doğru uzanan derinliğin heyecanını, mümkünse sürüler halinde dolaşan

 balıkları izleyin. O anda inanılmaz bir duygusal ürküntü ve heyecan yaşayacaksınız. Şimdiyaratıcıdan ne istiyorsanız, isteme vaktidir. İzmir Çandarlı sahilinde bu inanılmaz heyecanıyaşadığımda dalgıç olmadığıma üzülmüştüm.-Sessiz ve ışıksız bir köye gidin. Ormana veya bozkıra doğru sessizce ilerleyin. Gölgeleriseyredin, doğanın sesini dinleyin. Gökyüzüne dizilen yıldızlara dakikalarca bakın. Sessizlik,ışıksızlık ve yalnızlık çok önemlidir. Orada yapayalnız kalın, bir saat boyunca ve her saniyenasıl bir hayat yaşamak istediğinizi düşünün.-Lunaparka gidin ve size büyük heyecan vereceğini tahmin ettiğiniz bir oyuncağa binin. Hızladönerken, ilerlerken veya yükselirken tüm duygularınız uyanık olacak, o an düşündüğünüzher şey, hafızanıza sökülemez şekilde çakılacaktır. O anı yaşayın ve neyin çakılmasınıistiyorsanız tüm saniyeleriniz boyunca çekicinizi ona vurun.-Erkek okuyucular için öneriyorum; çok hareketli olduğunu tahmin ettiğiniz bir acil servisinkapısında bekleyin. Bazıları sırtında bıçakla, bazıları kolları bacakları kesilmiş haldegelecektir. Ürkmeyin, ibret oradadır. Ekranlara veya gazete sayfalarına yansıyan çıplak vücutlar hayatımızın gerçeğini gölgeleyebilir, ama yok edemez. Sağlık memuru bir arkadaşım, sarhoş olduktan sonra birbirlerini bıçaklayan iki kişinin yere dökülen

 bağırsaklarına basa basa acil servise getirilişlerini anlattığında, dehşete kapılmıştım. Bizimduygusal sarsılmaya ihtiyacımız var; eğer onu beynimizi zonklayıncaya kadar zorlayarak üretemiyorsak, izin verelim, ibretli olayları seyrederek açığa çıksın.Dikkat edelim, bu öneriler sıra dışıdır. Dalgıç, okyanusun derinlerinden; köyüler ıssızkaranlıktan, sürekli lunaparkta dolaşan kişi, hareketli oyunlardan; doktorlar da parçalanmış

vücutlardan ürkmezler. Sürekli yaşadıkları olaylar, konuya ilişkin duygusal hassasiyetlerinikaybetmelerine neden olmuştur. Siz başka bir dünyaya aitsiniz. Amerika, orada yaşayan içinsıradandır; ama, ben oraya gittiğimde Mars’a gittiğimi sanmıştım.Arada sırada, ayda bir de olsa, bu tür aşırı sarsıcı olaylara tanıklık etmemizin bizi inanılmaz

 bir uykudan uyandıracağını ve gerçekle yüzleştireceğini göreceksiniz. Gerçekle yüzleşmek.Gerçekle. Beyler, hanımefendiler; dünya yolculuğunuzun bitmek üzere olduğunun farkındamısınız? Daha ne duruyorsunuz? Bu ufka hangi güzel resimleri çizeceksiniz; ardınızdainsanlık için ne bırakacaksınız?Ben daha çok genç miyim? Erken ayrılışlarına gözyaşı döktüğüm yüzlerce çocuk bilirim.Bunlardan beşi, benim öz kardeşimdir. Bu ömrü nasıl bir çırpıda yaşamışsanız, öylesine bir çırpıda bitireceksiniz. Vicdanınıza sorun; sonsuzluğun şefkatli sahibiyle buluşmaya hazır 

mısınız?4. Güven Üretme

Page 25: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 25/29

İman geliştirmeye çalışırken, saldıracak olan tereddütlere karşı güven üretmelisiniz. İş,yapılamayacak kadar büyük geldiğinde, aslında dikkate aldığınız kendi gücünüzdür. Kendigücünüze güvenemediğinizde yenilgiyi kabullenirsiniz.

a) Yaratıcıya Güvenme

Gücü sınırsız olan siz değilsiniz; ama, sınırsız bir güce dayandığınızı biliyorsunuz.Olağanüstü vücudunuzu yöneten güce dayanabilirseniz, yapabileceğiniz işlerin de olağanüstüolabileceğini tahmin edebilirsiniz. Ona dayanan her şeyin başardığı gibi, siz de

 başarabilirsiniz.“Ya başaramazsam” diyerek endişe ediyor musunuz? Siz yaratıcı değilsiniz, kendikudretinizle başaracağınızı mı sanıyorsunuz? Size gücümün asla yetmeyeceği işleriolağanüstü biçimlerde başardığımı gösteren onlarca örnek verebilirim.Bahçeye ektiğiniz ekinin mahsul vermesini siz mi sağlıyorsunuz, yoksa Yaratıcı mı? Sizedüşen sadece yapabileceğinizi yapmaktır. Yapabileceğiniz sınırlı belki; ama, istemeyeteneğiniz de mi sınırlı? Başarının asla unutulmaması gereken kuralı şudur: Yapabildiğininen iyisini yap. Gücünün maksimum kapasitesini kullanarak iste, eyleme geç ve kadere teslim

ol. O zaman senden daha güçlü, zeki ve sağlıklı insanları geçeceğinden emin olabilirsin.Süper başarılara ulaşanların hiçbir olağanüstü dehâları olmadığını görmezlikten geliyoruz.Hâlâ örnek mi vereceğiz? Amerikalı Thomas J. Stanly, toplumun %1’lik kesimini oluşturanen zengin 1300 kişiyi araştırmış ve “Milyarder Kafası” isimli kitabı yazmıştır. Kitabında,zenginlerin, hiç de üstün ve farklı bir zekâları olmadığını, okul başarılarının zenginlikleriyleilgisiz olduğunu, analitik zekâlarının da çok iyi olmadığını tespit ediyor. Ama, çok önemli bir farklarını, bir hedefe kilitlenip risk üstlendiklerini ve istikrarlı yaşadıklarını tespit ediyor.(18)Kurnazlığa girişmiyorlar, inandıklarını ısrarla yapıyorlar.Sonuçları elde etmek konusunda endişe eden, Yaratıcının sahasına girmiş olur. Yaratıcı,sonucu verirken, sizi kapasitenizin üzerinde sorgulamaz veya zorlamaz. Sonucu sadeceheyecan duymak ve ona ulaşmaya istekli olmak için isteyin, onu yaratmaktan sorumlu olmak için değil. Kâinatın Sultanına güvenen mahcup edilmeyecektir. Eğer sonucu kendi başınızaüreteceğinizi sanırsanız, aradığınız imanı geliştirmeniz imkânsız olur. Çünkü kapasiteniz veyapabileceğinizi sandıklarınız, her zaman karşınıza büyük bir engel olarak dikilecek ve “banayalan söyleme” diyecektir.

 Ne kadar ciddi bir iddia ile karşılaştığınızı anlamak için şu iki sözü okuyun: “Allah sizeyardım ederse, sizi yenecek yoktur; eğer sizi yardımsız bırakıverirse, Ondan başka sizeyardım edecek kimdir? İnananlar yalnız Allah’a güvensinler.(19)” “Eğer Allah’ı hakkıylatanısaydınız, duanızla dağlar yerinden oynardı.(20)”Görünür nedenlerin sınırlarına aldanmayın. Hizmetinize sunulabilecek güç ve enerjininsınırları ve kapasitesi, gözlemlediklerinizin inanılmaz derecede ötesindedir. İnsanların

hayatlarında mucize gibi binlerce olay yaşanır; bir türlü akıl edip de, bunların hangi enerjiylegerçekleştiğini sorgulamazlar. Bu yüzden zihinlerine çizilen kalıplardan kendilerinikurtaramıyorlar.

 b) Modelleri İnceleme:İMAN GELİŞTİRME TAKTİKLERİEngel Kaldırma Dış Mesajlar Dışardan hangi olumsuz sözleri alıyorum? Hangi olayları

 başarısızlık olarak yorumluyorum? Bunları kaldıracağım.İç Mesajlar Geçmişimde hangi başarısızlıkları görüyorum. hangi açılardan sınırlı ve

 başarısız olduğumu sanıyorum? Bunları değiştireceğim.Eylem ÜretmeBasit Eylemler Başarmak isteğime katkı sağlayacak basit eylemler 

nelerdir? Şu anda bunların hangilerini uygulayabilirim?

Page 26: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 26/29

Tekrarlı Eylemler Geliştirmek istediğim yetenek konusunda ilk tekrar fırsatınınerede yakalayabilirim?Hayal Üretme Gerçek Kurgulama Gerçek hedefimle ilgili inancımı şimdi hayalimdenkurguluyorum, canlandırıyorum.

Kurgulama Oyunu Hayali olaylarla ilgili zihinsel oyunlar oynuyorum.

Hedeflemediğim işleri bütün canlılığıyla yaptığımı hayal ediyorum.Tekrarlı Söyleme Kendimi nasıl görmek istiyorsam, öyle tanımlıyorum.Hakkımdaki bu tanımı yüzlerce kez tekrarlayacağım.

Bedensel Yoğunlaşma Hangi inanç için ne zaman bedensel yoğunlaşmaçalışması yapacağım?

Duygusal Yoğunlaşma Hangi sıra dışı, sarsıcı olayı ne zaman gözlemlemeyi planlıyorum?Güven Üretme Yaratıcıya Güven Kendi sınırlarımı Yaratıcının sınırsızlığıylaaşıyorum. Şüpheye düştüğümde onun gücüne güveniyorum.

Modelleri İncele Diğer insanların başarılarını örnek alıyorum. Onlar  başarmışlarsa ben de başarabilirim.

Güveninizi güçlendirmenizin diğer yolu, başaranları iyice gözlemlemek ve onlarındünyalarına girmektir. Yapabildiklerini seyrettikçe, yapabileceğinize ilişkin inancınız vegüveniniz beslenir.Bir karıncanın kendisinden yirmi kat büyük ve ağır bir yaprağı taşıyışını seyrettim. Yüzlercekez denedi ve başardı. O denemekten bıkmadı; ama, ben seyretmekten bıktım. Kaderin sahibisizi deneyecektir. Yeterince istiyor musunuz? Yeterince isteyinceye kadar denemek zorundasınız. Eğer o ateş gibi yakan arzu, daha ilk deneyişte ruhunuzu kuşatmışsa, hızla

 başaracağınızı biliyorum. Ama insanlar gerektiği kadar keskin duygularla ve inançlarlaistemeyi bilmiyorlar. Bu yüzden, arzuları yeterince gelişinceye kadar, tekrar tekrar teşebbüsetmek zorunda bırakılıyorlar.Başarılı insanların hayatları basit biyografiler değildir. Onları incelemeyi ciddiye almalı,onlardan alacağımız dersleri kendi hayatımıza aktarmalıyız. 5.Aktif Eylem PlanıAşağıda size bir aktif eylem planı verilmiştir. İman geliştirme çalışmalarınızda bu tablodakitemel başlıklara bakarak hangi çalışmaları yapabileceğinize karar verebilirsiniz.

Özetle Ne Yapmalı?1.İman Engellerini Kaldırın:

İman geliştirmek istediğinizde, çeşitli alanlardan bilincinize saldırılar göreceksiniz: Diğer insanların olumsuz sözleri ve kendi başarısızlıkları dış mesaj; kendi geçmişinizdeki, başarısızlık olarak gördüğünüz eylemleriniz ve kendinize söylediğiniz olumsuz sözler, içmesajdır. Tüm olumsuzlayıcı mesajların gerçek dışı ve sınırlayıcı olduğunun bilincinevarmanız gerekiyor.2.Eylemlerinize Başvurun:Eminlik durumu geliştirmek için başvuracağınız basit ve küçük eylemler, büyük örneklerineilişkin inançlarınızı geliştireceği gibi, tekrar ettiğiniz bir eylem de, içerisinde barındırdığıinancı geliştirir.3.Hayallerinizi Kullanın:Eminlik durumunun geliştirilmesini sağlayacak güçlü yollardan biri, yapacağınız hayali ve

zihinsel çalışmalardır. Hedeflediklerinizi sanki yaşıyormuşçasına kurgulama, ilgi alanınızagirmese de değişik hedeflere ilişkin kurgulama oyunları, sahip olmak istediğiniz özellikler 

Page 27: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 27/29

hakkında kendinize ısrarla söyleyeceğiniz olumlayıcı sözler, bedensel ve duygusalyoğunlaşma çalışmaları, kullanabileceğiniz en etkin yöntemlerdir.4.Güven Üretin:Güveniniz ve inancınız yine de sarsılabilir. Yukarıdaki çalışmaları güveninizi geliştirerek desteklemelisiniz. Bunun için sınırsız kudrete dayanma ve örnek insanların başarılarını

inceleme yollarına başvurabilirsiniz.Özetleyen Sözler:• Tereddüt içinde büyük bir iş yapmaktansa, emin olarak küçük bir iş yapın.• Bir yetenekteki eminlik düzeyi ne kadar güçlenmişse, onun gerektirdiği emek o kadar azalacaktır.• Bir insanın ruhsal enerji potansiyeli, inanabilme genişliği kadardır; ama, bu

 potansiyelin açığa çıkan miktarı, sadece inandığı kadardır.• İnanç üretmenin, şüphe tahribatın çekirdeğidir.• Hayallerinize saldıranlar, aslında kaderinizle savaşıyorlar.• Hayatınız, yapamayacağınıza inandıklarınızla hapsedilecektir.• İman her an meyve veren bir ağaç, düşünce ise kök salmaya çalışan bir çekirdektir.

• İman, Yaratıcının sınırsızlığına ayna olmak için insanın başvurabileceği tek kaynaktır.• Kendi hakkınızda yaptığınız değerlendirme, hakkınızda bir duaya dönüşüyor.• sizin gücünüze değil, sizinle olan güce dayanacaksınız.•• Başaranlar, önce inandılar, sonra yaptılar; başaramayanlar ise, önce yapıp sonrainanmayı deniyorlar.•• Başaracağına inanmak, belki kesin başarıyı getirmeye yetmeyebilir; ama,

 başaramayacağına inanmak, kesin başarısızlığı getirecektir.1. Bu hikayenin bir kısmını, “İlahi İrade Gücü” bölümünde, “Yardımlar” başlığı altında

 bulabilirsiniz.2. Ruhsal güç, insanların kalplerinden geçeni somut olarak okuma, uzaktaki insanlarla

 bilinçli şekilde telepatik iletişim kurabilme, gerekirse nazar örneğindeki gibi psikokinezik güçle insanlar veya nesneler üzerinde somut güç kullanma, zaman içerisinde zaman yaşamaveya mekanlar arasında mekan engelini kaldırarak anında istediği yere gidebilme ve hattaaynı anda birden fazla yerde bulunabilme gibi yetenekleri içerir. Bu yetenekler tüm ruhlara

 potansiyel olarak verilmiştir; uzun çilelerle Dünyada geliştirilebilirler; ancak ruhlarınıtemizleyen insanların hepsi ebedi hayatta bunları yaşayacaktır. Her potansiyelin çevresindekiçember, bir gün Yaratıcı tarafından kaldırılacaktır. Yanıltıcı olmasın; ruhsal güç, başarınınönemli bir faktörü değildir ve hatta kaldıramayanlar için son derece tehlikelidir. İnsanlarınkalplerinden geçenleri okusaydınız, yer yüzünde bir tek dost bulabilir miydiniz?

3. Hz. Muhammed(asm); Cami’u’s-Sağir 5:319, Hadis No:74484. Bu bilgiyi B. Said Nursi’nin “ilmel yakin, aynel yakin ve hakkal yakin”kavramlaştırmalarından alıyorum.5. Doğru-yanlış ayrımı sonradan öğrenilmiş değildir. Her insan böyle bir ayrımı doğuştanruhunda hazır bulur. Sonradan öğrenilen, bu ayrıma, olayların, nesnelerin yerleştirilme

 biçimidir. Herkesin doğrusu ve yanlışı farklıdır; ama, herkesin doğrusu ve yanlışı “vardır”.6. Kur’an; 36:827. Cami’u’s-Sağir 2:312, Hadis No:19348. Tirmizi, Daavat:65;Müsned, 2:779. İtirazlarınızı algılıyorum. Emin olduğunuzda kabul edilecek olan şey, kalbinizdengeçirdiğiniz veya dilinizle söylediğiniz değil, “Gerekçeler” bölümünde anlatıldığı gibi, asıl

isteklerinize uygun olan şeydir. İsteklerinizin üreteceği sonuç, isteklerinizin ifadesine değil, o

Page 28: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 28/29

isteklerin gerekçelerine paralel yaratılacaktır. Sınırlarınız, “Kanun ve İrade” bölümündeanlatılan sınırlardır.10. “Kazanamayacağınıza inanmakla”, “kazanacağınıza inanmamak” farklı şeylerdir.Başarabileceğine inanmayan, yani başarabileceğinden emin olmayan, başarmanın enindesonunda bir yolunu bulabilir; bir gün başarabileceğine inanmayı başarabilir. Ama insan

 başaramayacağına inanmıyorsa, daha işin başında kendisini kilitler. Sonunun felâketegittiğinden emin olduğunuz yolda yürümezsiniz. Bu iki durum arasındaki fark, “tanrı yoktur,yok olduğundan eminim” demekle, “tanrının var olup olmadığını bilmiyorum veya var olduğundan emin değilim” demek arasındaki fark gibidir. Bilmeyen veya ilgisiz olanöğrenebilir; ama, aksini kesin olarak iddia eden değişemez. Adam sigaranın ölümesürüklediğinden emin değil. Ona anlattığınız ölüm istatistiklerini dinlerken sigaraya rağmenyaşamaya devam eden milyonlarca insana bakar. Ne zaman akciğer kanserine yakalanırsa ozaman iddianın gerçekten de doğru olduğundan emin olur, sigarayı bırakır; ama, iş iştengeçmiş olur. Zulme, işkenceye, baskıya, ahlâksızlığa karşı insanların uyarıcı ve hassasdavranmaları gerektiğini, bu hassasiyetin yitirilmesi durumunda toplulukların büyük felâketler gördüğünü tarihten ve dini kaynaklardan gelen bilgileri kullanarak anlatırsınız. Sonra da

ortamı tarif ederek benzerlikleri ortaya koyar, yapılması gerekenleri söylersiniz. Dinlemezler,inanmazlar; Ne zaman depremler, seller, trafik kazaları, terör, boğucu sıcaklar veya yangınlar “kendilerine doğrudan dokunursa” o zaman farkına varırlar; yine geç olmuştur.11. Bu ifade doğru anlaşılmalıdır. “Başınıza gelmeyeceğine inandığınız olaydankurtulursunuz” demiyoruz. İmanla ilişkilendireceğiniz gelecek, sizin üreteceğiniz gelecektir.Kâinatın yaratıcısının tüm varlıklar için kesin olarak taktir ettiği geleceği, ondan başkasıdeğiştiremez. Her varlığın eminlik düzeyi Yaratıcının eminliğinden bir gölgedir. Hiçbir zenginlik kendini besleyen hazineyi aşamaz; insanın inanç dairesi ne kadar genişlese de, ounuyaratan yaratıcının inanç dairesinin dışına çıkamaz. Şunu söylemiyoruz: “Bu dünyada hiçölmeyeceğinize inanırsanız, hiç ölmezsiniz.” Buna gerçek yollardan giderek inanamazsınız,inanmanıza izin verilmez.12. Bu örnekler tamamen deneysel bir ortamda, ilgili kişiler tarafından tekrarlanabilen ve

 bilimsel aletlerle ölçülebilmiş olaylardır. California Üniversitesinde beyin üzerindekiinanılmaz araştırmalarını yürüten Ornstein’in Türkçe’ye tercüme edilip İnsan Yayınlarıtarafından yayınlanan “Yeni Bir Psikoloji” isimli, doğu ve batı psikolojilerinin bir sentezigirişimi olan kitaptan alınmıştır. Pozitivizmden, somut delillerden ve ampirizmden asla tavizvermeyen, ama bilmediğimiz gizli güçlerin de var olduğuna ikna olan bir bakış açısının ürünüolan bu kitap, gelecek asrın ruhu keşfedeceğimiz asır olacağının ilk işaretçilerinden birisidir.Mutlaka okumalısınız.13. Yüzlerce gerçek dışı felsefe ile donatılmış kitabın sadece pratiklerine dikkatiniziçekiyorum. Telepatiyi, şifacılığı, sezgiyi nasıl etkin kullanabildiklerine bakın.

14. Marifet Yayınlarından çıkan, “Ladikli Ahmet Ağa” isimli kitap, ruhsal derinliğin,İslâmî açıdan, akıl almaz boyutlarını sezinlemenize katkı sağlayacak çok önemli bir  belgeseldir.15. Age, s.185. Açıkçası, görmeyenlerin fili tanımlaması gibi bir hata, sınırlı aklın

 bulgularından yola çıkanlar için her zaman var olmaya devam edecektir. Çevresindeki suyutanıdığını iddia ettikleri gibi, suyun dışında olup bitenleri de gördüklerini iddia eden balıklar gibiyiz. Tabiat kanunlarına hükmeden bir gücün varlığını yeni keşfeden bilimin eski

 paradigmaları, hâlâ zihnimizi şekillendirmeye devam ediyor.16. Farmakolojide, hiçbir etkisi olmayan, hastayı ilaç aldığına inandırmak için üretilenuydurma ilaçlara plasebo deniyor.17. Bu konuda Anthony Robbins’in “Sınırsız Güç” isimli kitabında verdiği bilgiler yeterli

olacaktır.18. Radikal Gazetesi, 8 Şubat 2000

Page 29: RUHSAL_ZEKA

8/9/2019 RUHSAL_ZEKA

http://slidepdf.com/reader/full/ruhsalzeka 29/29

19. Kur’an; 3:16020. Hz. Muhammed(asm); Cami’u’s-Sağir 5:319, Hadis No:7448

Muhammed Bozdağ || Yüksek Yetenek 

Muhammed Bozdağ || Yüksek Yetenek