Upload
trinhcong
View
236
Download
2
Embed Size (px)
Citation preview
8ÖĞRETİM YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
290
Sınıf yönetimi, öğrenme- öğretme sürecinin belir-
lenen hedefler doğrultusunda düzenlenmesini sağlayan
ve öğretim sürecini etkili ve verimli kılan uygulamalar
bütünüdür. Sınıf yönetiminden sorumlu olan kişi öğret-
mendir.
Sınıf Kavramı
Sınıf, benzeri olmayan çeşitteki bir alandır, için-
de öğretmen ve öğrencilerin hergün saatlerce birlikte
yaşamaları,belli yeterlilikleri öğrenmeleri, belli bilgile-
ri edinmeleri için oluşturulmuş bir insanlar düzeneğidir.
Sınıf, yapay olarak oluşturulmuş bir topluluğun bulun-
duğu cansız bir ortam değildir. Sınıf, sosyal ve psikolo-
jik yapısı etkin olan, kendine özgü dinamiklere sahip bir
ilişkiler sistemidir.
Sınıf Yönetimi
Öğrenme için uygun ortamın sağlanması ve sür-
dürülmesidir. Öğretmen ve öğrencilerin çalışma en-
gellerinin ortadan kaldırılması, öğretim zamanının uy-
gun kullanılması, öğrencilerin etkinliklere katılımının
sağlanması,sınıftaki kaynakların, insanların ve zama-
nın yönetilmesidir.
Sınıf yönetimi, sınıf yaşamının bir orkestra gibi yö-
netilmesidir .Sınıfı yönetmek, sınıftaki farklılıkları kabul
ederek geliştirmek ve orkestra şefinin yaptığı gibi fark-
lı seslerden bir armoni çıkarmak, yani; amaçlara ulaş-
mayı sağlamaktır.
Farklı sosyo-kültürel ve ekonomik çevrelerden ge-
len öğrencilerin birarada bulunduğu ortamlar olan sınıf-
ların etkili yönetilmesi öğretimin başarısında çok etkili-
dir. Bu yüzden sınıf yönetimi öğretmen ve öğrencilerin
çalışma engellerinin en aza indirilmesi, öğretim zama-
nının uygun kullanılması, etkinliklere öğrencilerin katılı-
mının sağlanmasıdır.
Sınıf yöneticisi, bir zaman dilimi içinde belirli
amaçlara ulaşmak için her türlü maddi kaynaklarla bi-
reyleri bir araya getiren ve onlar arasında uygun bir bi-
leşimi ve uyumlaşmayı sağlayan kişidir. Sınıf yönetimiy-
le öğretmenlerin öğrencilerinin öğrenmeye olan yakla-
şımlarını düzenledikleri ve sınıfı da bu öğrenmeye yar-
dımcı olacak şekilde düzenledikleri etkili bir yol kastedil-
mektedir. Öğretmenler iyi bir yönetimle kendilerini ifade
edebilir ve öğrencilerde istenilen bilişsel gelişmeleri or-
taya çıkartacak görevleri ortaya koyabilirler.
UYARIUYARI
Sınıf yönetiminde sorumlu olan dersin
öğretmendir. Bir orkestra şefi gibi öğret-
men, farklı özellikteki öğrencileri yöne-
terek hedeflere ulaşırlar. Sınıf yönetimi-
nin amacı öğretim sürecini etkili ve ve-
rimli kılmaktır.
A) SINIF YÖNETIMININ BOYUTLARI
Sınıf yönetimi tek tip uygulamalar bütünü değildir.
Farklı boyutları bulunmaktadır. Bu boyutlar kendi içinde
etkileşim içerisindedir.
1. Fiziksel Düzen
2. Plan - Program Etkinlikleri
3. Zaman Yönetimi
4. İlişki Düzenlemeleri
5. Davranış Düzenlemeleri
8 Sınıf Yönetimi
291
1. Fiziksel Düzen
Sınıf yönetimi etkinliklerinin bir boyutunu, sınıf or-
tamının fiziksel düzenine ilişkin olanlar oluşturur: Sını-
fın genişliği, sınıf alanının çeşitli etkinliklerin yapımı için
bölümlenmesi, ısı, ışık, gürültü düzenekleri, renkler, te-
mizlik, estetik, eğitsel araçlar, oturma düzeni, öğrenci-
lerin gruplanması, bunların başlıcalandır. Fiziksel dü-
zenlemeler, öğrencinin rahat etmesini sağlamak, okul
ve sınıfın çekiciliğini artırarak öğrencinin okula isteye-
rek gelmesini gerçekleştirmek öğrenmeyi kolaylaştır-
mak amaçları için yapılır.
2. Plan - Program Etkinlikleri
Sınıf yönetiminin ikinci boyutunu plan-program et-
kinlikleri oluşturur. Amaçlar esas alınarak, yıllık, ünite,
günlük planların yapılması, kaynakların belirlenip dağı-
lımının sağlanması, iş ve işlem süreçlerinin belirlenmesi,
araç sağlama, yöntem seçme, öğrenci özelliklerini belir-
leme, gelişimlerini izleme ve değerlendirme, öğrenci ka-
tılımını düzenleme, bu grupta ele alınabilir. Bu etkinlikler,
geçmişi ve var olan durumu ele alarak geleceği görme
ve şekillendirme amaçlı çabalar olarak görülebilir.
3. Zaman Yönetimi
Üçüncü boyut, zaman düzenine yönelik etkinlikler-
dir. Etkili öğretim, öğrenmeye ayrılan zamanın çokluğu-
na ve etkili kullanımına bağlıdır. Sınıf içinde geçirilen
zamanın çeşitli etkinliklere dağılımı, zamanın ders dışı
ve bozucu etkinliklerle harcanmaması, sıkıcılığın önlen-
mesi, öğrencinin zamanının çoğunu okulda-sınıfta ge-
çirmesinin sağlanması, devamsızlığın ve okuldan ayrıl-
maların önlenmesi, bu boyut içinde görülebilir.
4. Ilişki Düzenlemeleri
Sınıf yönetiminin dördüncü boyutunu ilişki düzen-
lemeleri oluşturur. Sınıf kurallarının belirlenip öğrencile-
re benimsetilmesi, sınıf yaşamının kolaylaştırılmasına
yönelik öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretmen ilişki düzen-
lemeleri, özellikle, bir sonraki boyut olan davranışı da
şekillendirici etkinliklerdir.
5. Davranış Düzenlemeleri
Beşinci boyut, davranış düzenlemelerinden olu-
şur. Sınıf ortamının istenen davranışı sağlayabilir hale
getirilmesi, sınıf ikliminin olumlulaştırılması, sorunların,
ortaya çıkmadan önce tahmin edilmesi yoluyla istenme-
yen davranışların önlenmesi, sınıf kurallarına uyulma-
sının sağlanması, yapılmış olan istenmeyen davranış-
ların değiştirilmesi bu boyuta ilişkin olarak söylenebilir.
Sınıf yönetimi, başka açılardan da boyutlanabilir.
B) SINIF YÖNETIMI YAKLAŞIMLARI
Sınıf yönetimi etkinliklerini amaca konuya öğren-
cilerin düzeylerine ve ortamın özelliklerine göre fark-
lı yaklaşımlarla yürütülmesi gerekebilir. Buna göre sı-
nıf yönetimi yaklaşımları geleneksel ve çağdaş olarak
iki başlık altında incelenebilir.
292
Sınıf Yönetimi
1. Geleneksel Yaklaşım
Öğretmen sınıfın mutlak hakimidir. Sınıf kuralla-
rı öğretmen tarafından belirlenir ve bu kurallara öğren-
cilerin sorgulamadan uyması beklenir. Sınıf ortamında,
öğretmenin beklentileri ve istekleri öncelik taşır. Öğret-
men bilgi aktarır, öğrenci ezberler. İki yaklaşımı vardır;
< Tepkisel model
< Önlemsel model
2. Çağdaş Yaklaşım
Çağdaş bir anlayıştır. Öğretmenden ziyade öğ-
renci merkezlidir. Geleneksel yaklaşımdaki otoriter an-
layış yerini etkileşime bırakmıştır. Esnek ve katılımcı bir
şekilde yapılandırılmıştır. Demokratik bir sınıf ortamı
söz konusudur. Öğrenci davranışlarında serbestlik, gü-
düleme yönlendirme, söz hakkı verme ve kendi koydu-
ğu kurallara uyması söz konusudur. İki yaklaşımı vardır;
< Gelişimsel model
< Önlemsel model
A. Geleneksel Yaklaşım
– Tepkisel model
İstenmeyen bir düzenleniş sonucuna veya bir dav-
ranışa tepki olan sınıf yönetimi modelidir: amacı, isten-
meyen durum veya davranışın değiştirilmesidir. İsten-
meyen davranışın yok edilmesinde ödül ve ceza caydı-
rıcı rol oynar. Etki genellikle gruba değil bireye yönelik-
tir. Model, gelebilecek tepkiler düşünülerek dikkatli kul-
lanılmalıdır. Bu modele sık başvurmak zorunda kalan
öğretmenin, sınıf yönetimi becerilerinin yüksek olmadı-
ğı, diğer modeli gereğince kullanmadığı söylenebilir. Bu
modele başvuran bir öğretmenin sınıf yönetme beceri-
leri yeterince gelişmemiştir.
Sınıf içinde istenmeyen bir davranış, açığa çık-
mış ise bu model kullanılabilir. Etki-tepki prensibinden
hareketle her davranışın karşısında da bir karşı davra-
nışın oluşabileceği göz önünde bulundurulmakdır. Ör-
neğin, öğrencinin yapmış olduğu bir davranış karşısın-
da, öğretmenin, o öğrenciyi azarlaması, ceza verme-
si, vb. davranışlarda bulunması, öğrencinin tepki gös-
termesine neden olur. Bu tepki direk öğretmene karşı
olabileceği gibi, sınıf arkadaşlarına, okula, derse ya da
okul araç-gereçlerine de olabilir. Buna rağmen yapıla-
cak bazı etkinliklerde bu yönetim modelinden yaralan-
mak gerekebilir.
Örnek: Öğretmenin öğrencisine “Ahmet sus ar-
tık demesi”
Örnek: Öğretmenin tebeşiri tahtaya fırlatması.
Örnek: Öğretmenin sınıfın tamamına “arkana
yaslan ve sadece dinle” şeklinde bağırması
– Önlemsel Model
Planlama düşüncesine bağlı, geleceği kestirme,
istenmeyen davranışı ve sonucu olmadan önleme yö-
nelimlidir. Amacı, sınıf sorunlarının ortaya çıkmasına
olanak vermeyici bir düzenleniş ve işleyiş oluşturula-
rak, tepkisel modele gereksinimi azaltmaktır. Öğretmen
sınıf içerisinde oturma düzenini; öğrencilerin sınıf içeri-
sinde yapabileceği olumsuz davranışları önceden he-
sap ederek olumsuz davranışın gerçekleşmesine mey-
dan vermeden önlemini almasıdır.
Etkinlikler daha çok gruba yöneliktir. Amaç sınıfta
sorunların ortaya çıkmasına olanak vermeyen düzenle-
meleri oluşturmaktır. Bu yaklaşımla sınıfta istenmeyen
davranışlara fırsat vermeyen bir sosyal sistem oluştu-
rur.
Örnek: Öğretmenin derse geç kalmayı önlemek
için geç kalan öğrencilerden bir lira alması
Örnek: Sınıf kurallarını duvara asmak.
293
Sınıf Yönetimi
Örnek: Öğretmenin kopya çekmeyi önlemek için
sınavda öğrencileri A ve B gruplarına ayırmak ya da gö-
zetmen sayısını artırmak
A. Çağdaş Yaklaşım
– Gelişimsel Model
Sınıf yönetiminde öğrencilerin, fiziksel, duygusal,
deneyimsel gelişim düzeylerinin gerektirdiği uygulama-
ların gerçekleştirilmesini esas alır; bu uygulamaya ge-
çilmeden önce, öğrencilerin ona bu açılardan hazırlan-
masını öngörür. Bu modeli dört basamaktan oluşturur.
Birinci basamak, onuncu yaşa kadar süren, nasıl öğ-
renci olunacağının öğrenildiği zamandır, öğretmenin
yükünün fazla olduğu dönemdir. İkinci basamak, on-
oniki yaş arası dönemdir. Sınıf yönetimine verilen ağır-
lık azalır, öğrenciler olgunlaşma yolunda, sınıf düzenine
uymaya, öğretmeni hoşnut etmeye isteklidir.
Öğretmenin yükü azalır daha rahattır. Üçüncü ba-
samak, oniki-onbeş yaşları arasıdır. öğrenciler, zevk
ve destek almak için birbirlerine bakarlar, yetke görün-
tüsü verirler. Öğretmenin sabrını deneyebilirler, bunun
sonunda arkadaşlarının beğenisini ve desteğini de ka-
zanabilirler. Sınıf kurallarının sebeplerini de sorgularlar.
Dördüncü basamak lise yıllarıdır. Öğrenciler, kim ol-
duklarını, nasıl davranmaları gerektiğini anlamaya baş-
larlar, sosyalleşir, akıllanırlar, yönetim sorunları azalır.
Çocukta ana-baba ve yetişkinlerin etkisi, yirmi yaş do-
laylarına kadar gittikçe azalır, bu da sınıfta baskıya kar-
şı daha isyankar bir tepki gösterilmesine neden olabilir.
Bu etki daha sonra tekrar artar.
Örnek: Ergenlik dönemindeki öğrencileri ile diya-
log yolu ile iletişim kurma ve sınıf kurallarına ikna etme
Örnek: Okul öncesi ve ilköğretim birinci kademe
öğrencilerinin gelişimsel özelliklerini göz önüne alarak
gerekli düzenlemeleri yapmak
Örnek: LYS’ye girecek Lise dördüncü sınıf öğren-
cilerine stres ve gerginliklerini göz önüne alarak davran-
mak
– Bütünsel Model
Sınıf yönetimi algılarını bütünleştiren bütünsel sı-
nıf yönetimi modelinde önlemsel sınıf yönetimine önce-
lik verme, gruba olduğu kadar bireye de yönelme, iste-
nen davranışa ulaşabilmek için, istenmeyenin neden-
lerini ortadan kaldırma vardır. İstenen davranışın uy-
gun ortamlarda gerçekleşeceği bilincine dayanarak or-
tam düzenlemeye, bütün önlemsel yönetim çabalarına
karşın oluşabilecek istenmeyen davranışları düzeltmek
amacıyla tepkisel yönetim araçlarından yaralanmaya
çalışır. Öğretmen sınıfta sadece bir bölümü değil bü-
tün bireyleri göz önünde tutarak etkinlikleri uygulama-
lı buna rağmen bir sorun çıktığında tepkisel modeli uy-
gulayabilir.
Örnek: Sınıfında ders esnasında sürekli konu-
şan öğrenciye tepkisel bir modelle yaklaşan öğretmen,
daha sonra bunun tüm sınıfa yayıldığını gördüğünde
önlemsel modeli, daha sonra öğrencilerin yaşları itiba-
riyle derste sıkıldıklarından konuştuğunu görerek tedbir
alırsa gelişimsel modeli uygular.
294
Sınıf Yönetimi
SINIF YÖNETIMI YAKLAŞIMLARI ÖZET TABLO
GELENEKSEL YAKLAŞIM
Öğretmenin tek başına belirlediği sınıf kurallarına öğrencilerin sorgulamadan uymaları beklenir. Öğretmen bilgi aktarır, öğrenci ezberler.
Tepkisel Model Önlemsel Model
< Sınıf içinde oluşan istenmeyen durum ya da davranışların değiştirilmesi amaçlanır. İsten-meyen davranış ortaya çıktığında hemen tep-ki verilmesi söz konusudur.
< Öğretmenin sınıfta ortaya çıkabilecek istenmeyen durum ya da davranışları önceden kestirerek önlem-ler almasını içerir.
ÇAĞDAŞ YAKLAŞIM
Demokratik bir süreçtir. Öğrenciden hız alınır. Önemli olan öğrencilerin özellikleridir. Esnektir değişebilir. Öğ-
renci ile birlikte kural konulur.
Gelişimsel Model Bütünsel Model
< Öğrencilerin fiziksel ve ruhsal gelişim düzeyleri göz önünde bulundurularak gerçekleştirilen sınıf yöneti-mi yaklaşımıdır. Kurallar seçilirken bu ilke göz önün-de bulundurulur.
< Sistem yaklaşımı olarak da bilinir. Yerine göre tüm yaklaşımların kullanılmasıdır. Ayrıca bu yaklaşım-da çevrenin sınıfa etkisi göz önünde bulundurularak okul, aile ve arkadaş çevresi de dikkate alınır.
C- ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARI VE TIPLERI
Bu sınıf yönetimi modellerini uygulayacak olan kişi
öğretmendir. Bu yüzden öğretmen tiplerinin incelenme-
si gerekmektedir. Öğretmenler davranış örüntülerine
göre çeşiti tiplere ayrılır.
1. Demokratik (Hoşgörülü) Öğretmen
2. Otoriter (Katı - Sert) Öğretmen
3. İlgisiz (Bırakınız Yapsınlar) Öğretmen
4. Duygusal (Anne - Baba) Öğretmen
1. Demokratik (Hoşgörülü) Öğretmen
Bu sınıf yönetimi anlayışında öğretmen sınıfın
üyelerinden birisidir. Bu anlayışta, sınıftaki yönetim sis-
temiyle ilgili kararlar verilirken öğrenci aktif olarak yöne-
time katılır. Öğrenci davranışlarının sebebini anlamak,
öğrenciye temas etmek, öğrencinin kazanacakları şey-
ler hakkında bilgilendirmek, öğrenciye sorumluluk duy-
gusunu aşılamak ve onu yetişkin bir insan olarak kabul-
lenmek, öğrencilerin neyi, niçin ve nasıl öğrendiği ko-
nusunda onlarla yakından ilgilenmek, doğru davranış-
lara karşı övgüde bulunmak, işbirliği becerilerini destek-
lemek ve geliştirmek, onları merkez kabul ederek bütün
etkinlikleri onlara faydalı olacak şekilde tertip etmek de-
mokratik yönetim anlayışına sahip öğretmenlerin gös-
295
Sınıf Yönetimi
terdiği davranışlardır.
Demokratik bir sınıf ortamında, öğretmenler iyi bir
rehberlik yaparak sınıfta oluşabilecek karışıklığın önü-
ne geçerler. Demokratik süreçte, amaçların grup içeri-
sinde tartışılması ile oluşturulur daha sonra grup etkin-
likleri başlar.
Demokratik (Hoşgörülü) öğretmenin bu-lunduğu sınıflarda ;
< Öğretmenini sever.
< Öğrencide güven oluşur.
< Öğrenmeye ve araştırmaya karşı ilgi duyar.
< Öğrencide planlama, çalışma ve karar verme
yeteneği gelişir.
< Sorumluluk almaya daha isteklidirler. Aldıkları
işlerde de sorumluluk duyarlar.
< Öğrencide gerçek anlamda bir disiplin oluşur.
(İç disiplin) Öğretmen sınıfta olmasa bile yapı-
lan iş, görev; miktar ve kalitesinde önemli bir
düşme görülmez.
< Grupla çalışma, yardımlaşma ve kişiler arası
ilişkiler beklenen bir düzeydedir.
< Anlayarak öğrenme, tartışma ve yapıcı eleşti-
ri anlayışı gelişir.
2. Otoriter (Katı - Sert) Öğretmen
Belirlenmiş davranış kalıpları ve kurallar çerçeve-
sinde hareket edilir. Ödül ve ceza sistemine göre ha-
reket edilir ve bunu öğretmen belirler. Bu model güce
dayalı bir modeldir. Öğretmen dersin tamamında hakim
olan tek kişidir.Bu modelin olumsuz tarafı şudur: Öğren-
ci otoriter davranışlara karşı otoriter davranışlar sergi-
leyebilir. Ders sırasında kayırsız şartsız itaat ister. Der-
si yürütebilmek için sık sık cezalardan, düşük not ver-
mekten dayaktan söz eder Otokratik yönetim anlayışın-
da öğretmenler, belirledikleri sınırlar içerisinde özgür-
lük hakkı tanırlar. Sınıftan çıt çıkmaması, ödev yapma-
yan veya geç kalan öğrencinin derse alınmaması, öğ-
rencilerin birbirleriyle karşılaştırılması, öğrencinin suç-
lanması, fiziksel cezaya başvurulması, eleştirilerde ai-
lenin, geçmişin, etnik kökenin eleştiri kapsamına alın-
ması, öğrencinin ailesine veya okul yönetimine şika-
yet edilmesi gibi davranışlar bu kapsamda değerlendi-
rilmektedir.
Otoriter (Katı - sert) öğretmenin bulundu-ğu sınıflarda;
< Öğrenci derse zoraki katılabilir.
< Suni ve geçici bir disiplin oluşabilir.
< Öğrenciler itaatli, fakat öğretmenlerinden nef-ret etme temayülü içindedirler.
< Ortak savunma davranışı olarak “Suçlama” görülür.
< Öğrenci, genellikle korkak ve çekingendir.
< Öğrenci derste aktif değildir.
< Grup ruhu yerine bireysellik ön plana çıkabilir. Kişisel arkadaşlık ilişkileri zayıf olur.
< Öğrencide bağımsız düşünce ve karar verme davranışları geç oluşabilir.
< Öğrenci öğrenmeye ve okula karşı bir soğuk-luk hissedebilir.
< Öğretmen başlarındayken başarı ve disip-lin iyi, ancak uzaklaştığı zaman durum değiş-mektedir.
3. Ilgisiz (Umursamaz) Öğretmen
İlgisiz öğretmenlik, sınıf içindeki etkinliklerde be-
lirsizliği, kontrolsüzlüğü, düzensizliği, başıboşluğu ve
yönlendirme yetersizliğini ortaya çıkaran yönetim anla-
yışını tamımlamaktadır. Bu tür yönetim, sınıf içi etkileşi-
min öğretimsel değerinin farkında olmayan, öğretmen-
lik meslek yeterlikleri açısından tartışmalı konumda bu-
lunan öğretmenler tarafindan sergilenir
Öğretmenler sınıf üzerinde çok az bir kontrol ku-
rarlar. Öğrenciler tam bir özgürlük havasındadır; fa-
kat öğrenciler yaş ve gelişimsel olarak bu özgürlüğü
296
Sınıf Yönetimi
kötü yönde kullanabilirler. Kuralları çiğneme, olumsuz
davranışlar sergileme şeklinde sonuçlar verir. Bu anla-
yıştaki öğretmenler öğrenciyle fazla ilgilenmez, onlara
zaman ayırmazlar. Bu sınıfta eğitim-öğretim ve olum-
lu davranış adına pek bir şey gerçekleştirilemez. İlgisiz
(umursamaz) öğretmen, öğrencinin gereksinme duy-
duğu “olumlu otorite”yi kuramaz, otorite boşluğu yara-
tır. İlgisizdir, “ne halleri varsa görsünler” anlayışı içinde-
dir, umursamaz. Ögretmenin yetkilerinin tamamını öğ-
renciye devrettigi söylenebilir. Öğrenciler davranışların-
da kararsızdır. Çalışmalarında amaçsızlık ve plansızlık
egemendir. Notu fazla vererek bu açığı kapatır.
İlgisiz öğretmenlerin bulunduğu sınıflarda;
< Grup çalışması;gelişi güzel ve düşük düzey-de olduğu için, öğrencilerin morali de çok dü-şüktür.
< Öğrenciler arasında dikkat çeken bir biçim-de kızgınlık ve sorumluluğu diğerine yükleme vardır.
< Yakın ilişkiler gelişmemiş, iş birliği de gelişme özelliği göstermemiştir.
< Kimse tam olarak ne yapacağını bilmediğin-den, öğrenciler zamanı başa harcama eğili-mindedirler.
< En düşük başarı burada görülür. (Otoriter sınıf ortamında değil.)
< Motive kaybolduğu için, disiplin problemi ya-şanır.
< Öğrenci derste başarısız olabilir.
< Sınıfta çalışma atmosferi zayıfladığı için, amaçlara ulaşmada güçlük çekilebilir.
4. Duygusal (Anne - Baba) Öğretmen
Duygusal öğretmen profili, büyük ölçüde etkinlik
ve etkileşimlerde öğrencilerin davranış ve performans-
larından ziyade onların duygularını temel almaktadır.
Kural ve yönetmelikler çoğunlukla duygusal yaklaşım-
ların gerisinde kalmaktadır. Örneğin, öğrencilerin duy-
gusal olarak iyi olması sınıfın kontrolünden daha önem-
lidir. Genellikle bu tür sınıflarda sınıf yönetim ilkeleri dik-
kate alınmadığından sorunlar çıkması ve çözümlene-
memesi olası durumlardır. Bu öğretmenler anne-baba
gibi davranır. Öğrencilerini kendi çocukları yerine ko-
yar. Onlarla duygusal bir bağ kurar. Bu durum öğrenci-
ler tarafından çok kolay suistimal edilir. Öğrenciler ken-
dini acındırmaları ve yalan söylemeleri olasıdır.
Duygusal (Anne - Baba) öğretmenlerin bu-lunduğu sınıflarda;
< Kurallar aşınır ve değişebilir.
< Öğrenci çok kolay izin alır ve öğretmeni suis-timal eder.
< Sınıf yönetimi ilkeleri duyguların etkisindedir.
< Bilimsel yönetim değil duygusallık hakimdir.
< Öğretmen olası durumlarda kırılır.
< Öğrenciler öğretmeni kandırır
297
Sınıf Yönetimi
ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARI VE TIPLERI ÖZET TABLO
ÖĞRETMEN DAVRANIŞI ÖZELLİKLERİ
Demokratik (Hoşgörülü) Öğretmen
< Öğrencilerin düşünce ve duygularına önem verir ve sınıftaki öğrencilerine güven duyar.
< Eleştirilere önem vererek bu davranışı teşvik eder.
< Değerlendirmelerinde nesnel kalır.
< Dersin asıl hazırlayıcısı ve yürütücüleri öğrencilerdir, öğretmen bu konuda sadece yar-
dımcıdır.
< Öğrencilerin gruplar halinde çalışmalarını sağlar.
Otoriter (Katı - Sert)Öğretmen
< Öğrencinin düşünce ve görüşlerine hiç önem vermez.
< Sınıfta baskı havası yaratır.
< Değerlendirmelerinde tarafsız kalmaz.
< Sürekli olarak ilişkilerinde serttir.
< Dersin hazırlanma ve yürütülmesinde tek sorumlu kendisidir.
< Ders sırasında kayıtsız şartsız itaat ister.
< Dersi yürütebilmek için sık sık cezalardan, düşük not vermekten dayaktan söz eder.
İlgisiz (Bırakınız Yapsınlar) Öğretmen
< Öğrencilerle ilgilenmez rehberlik yapamaz.
< Kararsız ve hareketsizdir.
< Çalışmalarında amaçsızlık ve plansızlık egemendir.
< Değerlendirmeleri tutarlı değildir.
< Öğrenciler arasında huzursuzluk ve kararsızlık ortamı yaratır.
Duygusal (Anne - Baba) Öğretmen
< Öğrencilerini kendi çocukları gibi görürler.
< Öğrencileri ile özdeşim kurarlar.
< Bu özellikleri ile öğrenci üzerinde kontrol kuramazlar.
< Bu öğretmen tipi öğrenciler tarafından kolayca suistimal edilir.
< Kurallar yerini duygulara bırakmıştır.
D. ÖĞRETMENIN SINIF IÇI DAVRA-NIŞLARI
Öğretmen davranışlarını inceledikten sonra ideal öğretmen davranışlarının belirlenmesi gerekmektedir. Öğretmen, sınıfta yönetim sistemini kuran, lider, reh-ber, sınıfta demokratik ortamı oluşturan ve sınıf kültü-rünü oluşturan kişidir. Sınıf kültürü, öğretmen ve öğren-cilerin nasıl davranışlar sergilemeleri gerektiğini, birbir-lerine karşı nasıl davranmaları gerektiğini ve işlerin na-sıl yapılacağını şekillendiren beklentiler olarak açıkla-nabilir. Sınıf kültürü öğrencileri etkilediği gibi öğretme-ni de etkilemektedir.
Sınıf içi ideal öğretmen davranışları
< Öğretmen, önyargılardan uzak eleştiriye açık ve karşıt düşüncelere saygılıdır.
< Öğretmen, duygusal ve düşünsel açıdan tu-tarlı ve sağlıklı bir kişilik görüntüsüne sahiptir.
< Öğretmen, toplum ve dünya ile barışık insan-dır.
< Öğretmen sürekli öğrenen, öğrendiklerini pay-laşan ve yaşama etkin bir biçimde katılan in-sandır.
< Öğretmen, siyasal örgütler ve baskı grupları-nın etkilerinden uzaktır.
298
Sınıf Yönetimi
< Öğretmen, insanı, doğayı ve yaşamı sever.
< Öğretmen, insan ilişkilerinde başarılı, bilimsel gelişmelere ve sanatsal etkinliklere duyarlıdır.
< Öğretmen, kollektif çalışmaya yatkın, üretken, güdüleyici ve bilgilidir.
< Öğretmen, düşünme ve gözlemlerinde nes-neldir, yargılarında yanılabileceğini kabul ede-rek esnek ve akılcı davranır.
< Öğretmen, demokratik yaşamın ilkelerine ve insan haklarına saygılıdır.
< Öğretmenlerin sınıf içi bu özellikleri aslın-da öğretmenlik mesleğinin etik gerekleridir. Bir öğretmen etik standartlara sahip olmalı-dır. Öğretmenlik mesleğini diğer mesleklerden ayıran en önemli yönü etik özelliğidir.
E. ÖĞRETMENLIK MESLEK ETIĞI
Öğretmenlik mesleği, insan ilişkilerinin yo ğun ol-duğu ve ahlaki sorumlulukları bulunan etik bir mes-lektir. Öğretmenlerin, öğrencileriyle ilişkilerinde ahla-ki kurallar mevcuttur. Öğret menler, öğrencilerine, ve-lilere, okul yöneticile rine, kısacası tüm toplum üyeleri-ne karşı dü rüst, saygılı, adil, eşit, tarafsız, sorumlu ve sev gi dolu olmalıdır. Genel olarak öğretmenlik mesle-ğinde etik; öğretmenlik mesleğini icra ederken, öğ-renciler, toplum ve meslektaşları ile olan ilişkilerde yerine getirilmesi gereken sorumluluklar, uyulması gereken kurallar ve il keler bütünüdür. Özetle öğret-menlik meslek etiğinin temel şartı: İnsan onuruna say-gı göstermedir.
Öğretmenlik mesleği etik ilkeleri şu şekildedir (Aydın, 1998):
< Bütün karar ve eylemlerinde öğrencilerin iyili-ğini temel değer olarak kabul ederler.
< Mesleki sorumluluklarını doğruluk ve dü-rüstlükle yerine getirirler.
< Bütün bireylerin yurttaşlık ve insan hakla rını gerektirdiği gibi korur ve destekler.
< Mesleki etkililiklerini artırmak için sürekli araş-tırma yaparlar ve mesleki gelişme sağla manı
kural ve düzenlemelerini uygularlar
< Eğitim amaçları ile tutarlı olmayan yasa, siya-sa ve düzenlemelerin düzeltilmesi için uy gun önlemlerin alınmasının yollarını ararlar.
< Politik, toplumsal, ekonomik veya diğer tür ka-zançlar sağlamak için mesleki konumlarını kullanmaktan kaçınırlar.
< Yasalara uygun davranır ve doğrudan ya da dolaylı olarak devleti yıkıcı ve bozucu örgüt-lere katılmaz ve desteklemezler.
< Eğitim kurulunun eğitim politikaları ile yö netsel kural ve düzenlemelerini uygularlar.
< Mesleki nitelikleri hakkında yanlış bildirim de bulunmazlar.
< Bir meslektaşı hakkında yanlış ve kötü ni yetli açıklamalar yapmazlar.
Yukarıdaki ilkeler genel anlamda öğretmen lik mesleğinin etik sınırlarını belirlemektedir. Öğretmenle-rin en sık iletişim kurduğu ve za manın çoğunluğunu bir-likte geçirdiği ve toplu mun etkili birer üyesi olmalarını, kendi potansi yellerinin farkına varmalarını sağladıkları öğ rencilerine karşı da etik ilkeleri vardır. Bu ilke ler özet-le şu şekilde sıralanabilir:
< Öğrenciyi, öğrenme sürecindeki bağımsız ey-lemlerinden geçerli olmayan gerekçelerle alı-koyamazlar.
< Öğrencilere ve velilere kesinlikle yalan söyle-mezler.
< Öğrencilerine eşit muamelede bulunurlar.
< Makul olmayan gerekçelerle, farklı bakış açı-larına sahip öğrencilerin görüşme talepleri ni geri çeviremezler.
< Öğrencinin gelişmesiyle ilgili materyali ka sıtlı olarak gizleyemez ya da çarpıtamazlar.
< Öğrencilerin fikirlerine saygı duyarlar.
< Öğrencileri, öğrenim, sağlık ya da güven-liklerine zarar verebilecek koşullardan korur-lar.
< Öğrenciyi kasıtlı olarak mahcup edecek yada küçük düşürecek davranışlara maruz bıra-kamazlar.
299
Sınıf Yönetimi
< Öğrencilere, ırk, din, renk, milliyet, medeni du-rum, politik ya da dinsel inançlar, toplumsal ya da kültürel kimlik veya cinsiyete dayalı ay-rımcılık yapamazlar.
< Kişisel çıkarları için öğrencilerle profesyo nel ilişkilerini kullanamazlar.
< Öğrencilere ilişkin gizli bilgileri yasal ge-reklilikler olmadıkça ya da profesyonel hizmet- lerce gerekmedikçe açıklayamazlar.
< Öğrencileriyle açık, güvenilir ve saygıya daya-nan ilişkiler kurarlar.
< Mesleki etkinlikler nedeniyle öğrenciler hak-kında edindiği gizli bilgileri, yasal ve mesle ki zorunlulukların dışında kimseyle paylaşmaz-lar.
< Öğrencilerin başarılarını ve yeteneklerini tak-dir ederler.
< Öğrencilerin hayat boyu öğrenmeyi ger-çekleştirmelerini sağlarlar
UYARIUYARI
Öğretmen andı aynı zamanda bir etik anlaşmadır. “Türkiye Cumhuriyeti anayasasına, Atatürk inkılâp ve ilkeleri-ne, anayasada ifadesini bulan Türk mil-liyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygula-yacağıma; Türk milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştir-mek için çalışacağıma; İnsan haklarına ve anayasanın temel ilkelerine dayanan millî, demokratik, lâik bir hukuk devle-ti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı gö-rev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namu-sum ve şerefim üzerine yemin ederim.”
F. SINIF IÇI ILETIŞIM
İletişim genel olarak insanlar arasındaki düşün-ce ve duygu alışverişi olarak ele alınmaktadır.İletişimin amacı, alan ve veren arasında bilgi, düşünce ve tutum ortaklığı yaratmaktır. Eğitim süreçleri de iletişim temelli-dir. Öğretmen ve öğrenci arasındaki iletişim düzeyi öğ-retim kalitesini etkilemektedir. Bu yüzden öğretim sürç-lerinde ve sınıf yönetiminde iletişim önemli bir süreçtir.
Genel anlamda iletişim süreci, insan davranışları-nı değiştirmek, örgütte bir haberleşme ağı kurmak, kişi-ler ve gruplar arası ilişkileri geliştirmek, yetkinin görev-lerini gerçekleştirmek ve etkili bir koordinasyon sağla-mak amacıyla kullanılır.
İletişimi açıklamak için beş temel öge kullanılır:
< Kaynak (Gönderici- Öğretmen)
< Alıcı (Öğrenci)
< İleti (Mesaj- Bilgi ve beceriler)
< Kanal (Araç gereçler, sınıf ortamı)
< Dönüt (Geri bildirim-ölçme ve değerlendirme)
Iletişim Süreci
1. Kaynak (Gönderici - Öğretmen): Bir iletişim sürecinde hedeflediği kişi ya da grupta davra-nış değişikliği oluşturmak üzere iletişim süre-cini başlatan kişidir. Eğitim sürecinde, öğren-cilerde davranış değişikliği oluşturmak üzere bu görevi üstlenen kişi öğretmendir.
2. Alıcı (Öğrenci): Kaynağın gönderdiği mesaj-lara hedef olan kişi ya da kişilerdir. İletişim sü-recinde istenen tepkiyi vermesi beklenenler, süreçte “alıcı” rolünü üstlenirler. Mesajı ve-ren öğretmense istenen tepkiyi vermesi bek-lenen öğrenci, mesajı veren öğrenciyse iste-nen tepkiyi vermesi beklenen öğretmendir.
3. İleti (Mesaj- Bilgi ve Beceriler): Kaynağın alıcıyla paylaşmak istediği düşünce, duy-gu ve davranışları temsil eden sembollerdir. Kaynak, sahip olduğu bir fikri ya da onunla il-gili davranışları alıcısı ile paylaşmak isterse öncelikle hareket, jest, mimik, söz, yazı gibi
300
Sınıf Yönetimi
ww
w.y
akla
sim
kita
p.co
m
unsurlardan en az biri ile yapılmış bir mesaj hâline getirmelidir. Eğitim sürecinde mesajı; ders kitabı, program içeriği ya da öğretmenin yaptığı konuşmalar oluşturmaktadır.
4. Kanal (Araç gereçler, sınıf ortamı): İletişim sürecinde kaynağın amaçları doğrultusun-da alıcıya gönderdiği mesajları taşıyan araç-gereç, yöntem ve tekniklerdir. Eğitim sürecin-de öğretmenin konuşması, kullanılan tekno-lojik araç-gereçler, ders kitapları, bilgisayar yazılımları kanallara örnek olarak verilebilir.
5. Dönüt (Geri bildirim-ölçme ve değerlen-dirme): Kaynak, alıcısına gönderdiği mesaj-ların alınıp alınmadığını, alındıysa anlaşılıp anlaşılmadığını ya da ne derece anlaşıldığı-nı alıcıdan kendisine gelen tepkilerden anla-yacaktır. Alıcıdan kaynağa yönelen bu tepki-lere “dönüt” denilmektedir. Öğretmen tarafın-dan sorulan bir soruya verilen yanıt veya öğ-rencilerin mimiklerinden konunun anlaşılıp, anlaşılmadığının sezilmesi dönüte örnek ola-rak verilebilir.
Etkili Sınıf Içi Iletişim Yolları
1. ETKIN DINLEME
Bir kimsenin ilettiği sözlü mesajların arkasında-
ki sözel olmayan mesajları da doğru olarak anlayabil-
mek olarak tanımlanabilecek etkin dinleme becerisini
kazanmak, öğretmenlerin öğrencilerini anlamasını ko-
laylaştıracaktır.
Etkin dinleme öğrencinin ilettiğini, öğretmenin doğ-
ru olarak anlamasını sağlar, aynı zamanda da öğrenci-
ye, öğretmeninin de onu anladığını gösterir, öğrencinin,
öğretmen tarafından algılanan sözel ve sözel olmayan
mesajlarını, öğretmenin kendi sözcükleriyle öğrenciye
geri iletmesi esasına dayanan etkin dinleme tekniği ile,
öğrencileri doğru olarak anlamak kolaylaşacaktır.
Etkili dinleme becerisini kazanan öğretmenler, öğ-
rencilerin düşünme, tartışma, soru sorma ve araştırma-
da kendilerini özgür hissedecekleri bir ortam yaratarak,
öğrenmeyi kolaylaştırmaktadırlar.
2. SEN DILI - BEN DILI
İletişimde kullanılan dil kurulacak ilişkinin ve me-
sajın etkisini belirler. Buna göre sen dili ve ben dili ol-
mak üzere iki dil yapısı genelde kullanılır.
İLETİŞİM SÜRECİGeri - Bildirim
< Duygu
< Tutum
< Bilgi
< Duygu
< Tutum
< Bilgi
Hangi Kanala?
< Görme
< İşitme
< Hissetme
< Hangi etki ile?
< Hangi tepki ile?
Kim ?Kaynak
(Öğretmen)
Ne Dedi?mesaj
Kime?Alıcı
(Öğrenci)
301
Sınıf Yönetimi
– Sen Dili
Sen dilinin kullanıldığı mesajlar, çoğu kez mesajın
yollandığı kişileri doğrudan suçlayıcı ve olumsuz olarak
yargılayan bir ifadeyi içerir. Bu yüzden mesajı alan ki-
şilerin savunucu bir tutuma girmelerine ya da kendileri-
ne olan güvenlerinin sarsılmasına neden olur. Oysa öğ-
retmenler sen diliyle öğrencilerini eleştirirken, öğrenci-
lerde gözledikleri istenmedik davranışları ortadan kal-
dırmayı amaçlarlar. Ancak sonuçta, sen diliyle gönde-
rilen ifadenin, istenmeyen davranışın ortadan kalkma-
sında çok az olumlu etkisi olmasına karşın, öğrencinin
benlik sayısını zedelemesi ve öğretmeni ile olan iletişi-
mini bozması açısından, olumsuz etkilerinin çok daha
fazla olduğu görülmektedir.
Özellikleri
1. Suçlayıcıdır.
2. Davranıştan çok kişiliğe yöneliktir.
3. Kişiye anlaşılmadığını hissettirir.
4. Yeniden konuşma isteğini engelleyicidir.
5. Neye kızıldığının anlaşılmamasına neden olur.
6. Kişiyi incitir, kırar.
7. Kişinin direnmesine, yani savunucu iletişime neden olur. “Yeterince açık konuşmuyorsun.”
< “Derse hep geç giriyorsun.”
< “Çok fazla gürültü ediyorsun.”
< “Dikkatini derse vermiyorsun.”
< “Arkadaşlarına haksızlık ediyorsun.”
– Ben Dili
Sen dili yerine ben dili kullanıldığında ise, öğren-
ciyi olumsuz olarak yargılayan mesajlar yerine, öğret-
menin sorun karşısındaki duyguları dile getirilir. Böyle-
ce öğrenci, doğrudan kendi kişiliğine yönelik olumsuz
bir yargıyla karşı karşıya kalmadığı için, öğrenciyle öğ-
retmen arasındaki iletişim bozulmaz.
Ben dilinin kullanıldığı mesajların etkili olabilmesi
için üç ögeyi içermesi gerekmektedir:
(I) Sorun olan davranışın açık bir tanımı yapılma-lıdır,
(II) Sorun olan davranışın, öğretmen üzerindeki et-kileri belirtilmelidir,
(III) O davranışa yönelik duygular ifade edilmelidir.
Örnek: “Ben ders anlatırken, arkadaşınla konuş-
ma” yerine,“Ben ders anlatırken kendi aranızda konu-
şursanız dikkatim dağılıyor, rahatsız oluyorum” denile-
bilir. Yüksek sesle konuştuğunuz zaman dikkatim dağı-
lıyor .Böyle olunca da gerginleşiyorum.
Özellikleri
1. Savunmaya itmez.
2. Suçluluk hissettirmez.
3. Duygunun nedeni anlaşıldığı için iletişim sağ-lıklı olur.
4. Ben iletisi alan kişi başkalarını düşünmeyi de öğrenir.
5. Yakınlaşmayı sağlar.
6. Anlaşmazlıkları azaltır.
7. Konuşan kişiyi rahatlatır.
3. GÖZ TEMASI
Kişiler arası ilişkilerde, iletişim kurulan kişinin doğ-
rudan gözlerine bakmak, genellikle “Sana ve senin an-
lattıklarına önem veriyorum” mesajını, sözsüz bir biçim-
de diğer kişiye iletir. Öğretmenlerin de öğrencileriyle ile-
tişim kurarken, öğrenciye doğru yönelmiş bir beden du-
ruşu ve ilgili bir yüz ifadesiyle birlikte onların gözleri-
nin içine bakması, öğrenciye “Ben ve benim anlattık-
larım dinlenmeye değer” mesajını vererek, öğrencilerin
benlik saygılarını artırıcı etkiler yaratabilir. Ders anlatır-
ken öğrencilerle gözle iletişim kurma, öğrencilerin konu
üzerinde dikkatlerini toplamalarını da kolaylaştıracaktır.
302
Sınıf Yönetimi
4. BEKLEME SÜRESI
Öğretmenlerin bazıları ders anlatırken konunun
anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmek ya da öğrencile-
rin dikkatini toplamak için öğrencilerden herhangi birine
sorular sorarlar. Ancak sorunun cevaplanması için çoğu
kez birkaç saniye kadar kısa bir süre bekleyerek, cevap
gelmeyecek olursa hemen bir başka öğrenciye yöne-
lirler. Öğretmenin bu tutumu, öğrenciler tarafından da
model alınabilir. Onlar da içlerinden birine soru soruldu-
ğunda yeterince beklemeden, cevaplamak için söz iste-
meye başlarlar. Bu durum, özellikle kendine güveni az
ve sıkılgan öğrencilerin iyice kilitlenerek, bildikleri konu-
larda bile cevap verememelerine yol açabilir. Oysa ya-
pılan araştırmalar, öğrencilere cevaplamaları için daha
uzun süre tanındığında, verilen cevapların daha açık-
layıcı ve üst düzeyde olduğunu göstermektedir . Öğ-
retmenlerin hem kendilerini, hem de diğer öğrencileri,
soru yöneltildiğinde cevaptan önce bir süre beklemele-
ri için“ eğitmeleri”, gerekir. Bu tutum verilen cevapların
daha nitelikli olmasını ve öğrencilerin kendilerini daha
iyi ifade edebilmelerini kolaylaştıracaktır. Bunun sağla-
nabilmesi için öğrencilere “Söze başlamadan önce her-
kes içinden 10’a kadar saysın” gibi yönergeler vermek
yararlı olabilir. Öte yandan, öğrencilerin tartışmalar sı-
rasında birbirlerinin sözünü kesmeleri de önlenmelidir.
Öğrencilerin başkalarını dinleme alışkanlığını kazan-
malarına yardımcı olmak, sınıf içi iletişimi olumlu yön-
de etkileyecektir.
5. KIŞILER ARASI - SOSYAL MESAFE
Birbirleriyle iletişim kuran kişiler, algıladıkları ya-
kınlık derecelerine göre, aralarında “sosyal” bir mesa-
fe bırakırlar. Araya konulan mesafe arttıkça, iletişim ku-
ran kişiler arasındaki ilişkinin resmîleştiği varsayılabilir.
Öğretmen-merkezli geleneksel eğitim anlayışı, günü-
müzde yerini öğrenci-merkezli çağdaş eğitim anlayışı-
na bırakmıştır. Ancak çoğu okullarımızda sınıflarımızın
düzenlenişi, hâlen geleneksel eğitim anlayışının izleri-
ni taşımaktadır. Öğrencilerden uzak, yükseltilmiş bir set
üzerindeki öğretmen masasında oturarak ders anlatan
bir öğretmen “eğitimin merkezi öğretmendir”; mesajını,
sözel olmayan bir biçimde vermeye devam etmektedir.
Öğretmenin dersleri işlerken, öğrenciyle arasına sürek-
li sosyal ilişkiye işaret eden bir mesafe koyması, “Ben
sadece ders veririm, sizin yakınınız olamam” mesajını
da sınıfa iletmektedir. Kuşkusuz öğretmenin masasın-
dan ya da tahtanın önünden hiç ayrılmadığı bir sınıf or-
tamında, sağlıklı bir öğretmen-öğrenci iletişiminden söz
edilemez. Ders işlerken sık sık öğrencilerin arasında
dolaşmak, dikkati dağılmış öğrencilere daha da yakla-
şarak, rastlantıymış gibi öğrencinin sırasına ya da omu-
zuna dokunmak, öğrencinin dikkatini öğretmen üzerin-
de toplamasına; daha da önemlisi, kendisini öğretmene
daha yakın hissetmesine yardımcı olacaktır.
Mesafe ve Yakınlık Ilişkisi
< Samimi alan (yaklaşık 50 santim altı)
< Kişisel alan (yaklaşık 50 ila 150 santim arası)
< Toplumsal alan (150 ila 360 santim arası)
< Herkese açık alan, ya da kaçma uzaklığı (> 360 santım).
6. ILETIŞIM ENGELLERI
1. Emir Vermek, Yönlendirmek:
Bu iletiler, öğrenciye duygularının, gereksinimleri-
nin ya da sorunlarının önemsiz olduğunu anlatır. Öğren-
ci, öğretmenin duygu ve gereksinimlerine göre davran-
mak zorundadır: “Senin susamış olman beni ilgilendir-
mez, yerine otur ve cezan bitinceye kadar bekle.” Bun-
lar öğrenciye o andaki davranışının kabul edilemez ol-
duğunu söyler: “Sızlanmayı kes, bebek değilsin.”Böyle
iletiler öğretmenin gücünü korkuya dönüştürür. Öğret-
menin söylediklerini kendilerinden daha büyük ve güç-
lü bir tarafından verilen gözdağı olarak algılarlar: “Sınıf-
tan çık.”Öğretmenler bu tür davranışları ile öğrencilerde
karşılık verme, direnme, bağırıp çağırma gibi olumsuz
davranışlar ve düşmanca duygular yaratabilirler. Bu ile-
tiler, öğretmenin,öğrencinin karar ve yeteneğine güven
duymadığını gösterir.”Bu akşam bir çalışma çizelgesi-
yap, yarın bana göster.”
303
Sınıf Yönetimi
2. Uyarmak, Gözdağı Vermek:
Bu iletiler emir verme ve yönlendirmeye benzer,
ama çocuğun vereceği yanıtın karşılığı olacak tümcele-
ri de içerirler:”Ağlamayı kes, yoksa seni gerçekten ağ-
latacak bir şey yaparım” Bunlar, öğretmenin, öğrencile-
rinin isteklerine ve gereksinimlerine saygı duymadığını
anlatır: “Yazını zamanında bitirmezsen bitirinceye ka-
dar burada kalırsın”Öğrenciyi korkutur ve sindirir: “Kıya-
fetlerini temiz kullanmazsan, anneni çağıracağım”Emir
verme, yönlendirme gibi uyarı ve gözdağı vermek de
düşmanlık yaratır. Öğrenciler bazen uyarı ve gözdağı-
na şöyle karşılık verirler: “Ne olacağı umurumda değil,
ben yine bildiğimi yaparım” Bazen de yalnızca öğretme-
nin vereceğini söylediği cezayı uygulayıp uygulamadı-
ğını görmek için yapmaları yasaklanan şeyleri yaparlar.
3. Öğüt Vermek, Çözüm ve Öneri Getirmek:
Bu tür iletiler öğretmenin, öğrencilerin sorunları-
nı kendi kendilerine çözebilme yeteneği olmadığına
inandığının kanıtıdır. Bunlar, bazen öğrenciyi öğretme-
ne bağımlı yapar, kendisi için düşünmesini engeller ve
her sorununda, çözümü kendi dışındaki bir otoriteden
beklemeye başlatır. Öneri, üstünlük tavrı olarak görülür.
Bu da bağımsızlık elde etmeye uğraşanlar için çok sinir
bozucudur. Önerme, önerenin üstünlüğünü gerektirdi-
ği için, öğrenciler kendi kendilerine düşünce geliştirmek
yerine, önerene karşı çıkarak çok gereksiz zaman har-
carlar. Onlara göre zaten öğretmen öğrenciyi anlasa,
çözüm önermezdi. Öğrencilerin genel düşüncesi şudur:
“Benim ne hissettiğimi, ne düşündüğümü gerçekten an-
lasanız, böyle saçma önerilerde bulunmazsınız.”
4. Öğretmek, Nutuk Çekmek, Mantıklı Dü-şünceler Önermek:
Öğretmen-öğrenci ilişkisinde sorun olmadığı za-
manlarda öğretme, nutuk çekme, öğrenciler tarafından
kabul edilebilirken, sorunlu dönemlerde kabul edile-
mez. Sorunu olan öğrenciler “öğrenmeye” aşağılık duy-
gusu, yetersizlik duygusu ile tepki gösterebilirler. Man-
tık ve gerçekler öğrencinin mantıksız ve bilgisiz olduğu-
nu hissettirdiği için, genellikle içe kapanıklık ve küskün-
lük ortaya çıkar. Öğrenciler de yetişkinler gibi yanlışları-
nın gösterilmesinden hoşlanmazlar. Sonuna kadar dü-
şüncelerini savunurlar. “Ben haklıyım ve bunu kanıtla-
yacağım” diye düşünürler. Nutuk çekme etkisiz bir öğ-
retim yöntemidir. Uygun kullanılmadığı zaman yalnız-
ca etkisiz olmakla kalmaz, nefret edilen bir yöntem olur.
Öğrenciler sıkılır ve dinlemeyi bırakırlar.
5. Yargılamak, Eleştirmek, Suçlamak, Aynı Düşüncede Olmamak:
Bu iletiler, öğrenciler üzerinde öbürlerinden daha
olumsuz etki yapar. Benlik kavramı,çocuğu yetiştiren ve
onun yaşamındaki en önemli yetişkinler olan ana-baba
ve öğretmenlerinin yargı ve değerlendirmeleri ile biçim-
lenir. İşte bu nedenle, olumsuz değerlendirmeler çocu-
ğun benlik saygısının aşınmasına neden olur ve karşı
eleştiri için onu kışkırtır.
Sonuçta öğrenciler de öğretmenlerine aynı biçim-
de tepki verir. Öğrencilerin saygısızlığından yakınanlar,
çoğunlukla olumsuz değerlendirmeleri çok sık kullanan
öğretmenlerdir.
Değerlendirme yapmak öğrencileri çok etkiler. De-
ğerlendirilme korkusu ile duygularını saklar ve yardım
için başkalarını ararlar. Bu tür iletilere kendilerini koru-
mak için kızgınlıkla karşılık verir ve katı bir savunuya
çekilirler. Bir öğrenciye tembel olduğunu söylemek onu
kızdırır ve hiçbir zaman çalışmaya yüreklendirmez. En
kötüsü de olumsuz değerlendirmelerin yinelenmesidir.
Sık sık olumsuz değerlendirilen öğrenciler sevilmedik-
lerini, işe yaramadıklarını ve hiçbir şeyi hak etmedikle-
rini düşünürler.
304
Sınıf Yönetimi
6. Övmek, Aynı Düşüncede Olmak,Olumlu Değerlendirmeler Yapmak:
Öğretmenler, genel inancın tersine, övmenin
olumsuz değerlendirme kadar zarar verdiğini duyunca
inanamazlar. Öğrencinin iç dünyasına uymayan olum-
lu bir değerlendirme kızgınlık uyandırır. “Ben iyi bir öğ-
renci değilim” Öğrenciler bu iletileri, öğretmenin ken-
dilerini yönlendirme v e istediğini yaptırma girişimi için
kurnazlık olarak yorumlarlar: “Siz böyle söyleyince
sanki ben daha çok mu çalışacağım?”Öğrenciler hak-
lı olarak, öğretmen olumlu yargılıyorsa başka bir za-
man da olumsuz yargılayabilir sonucunu çıkarır. Ayrı-
ca yargılamanın, üstünlüğü hissettirdiğini de düşünür.
Övgünün çok sık kullanıldığı bir sınıfta, övgünün yoklu-
ğu eleştiri olarak yorumlanabilir:“Resmim hakkında iyi
bir şey söylemediniz, demek ki beğenmediniz” Başka-
larının yanında övmek, öğrenciyi utandırır. Öğrencile-
rin çoğu “iyi örnek” olarak gösterilmeyi, “kötü örnek”gibi
aşağılayıcı bulur. Çok fazla övülen öğrenci ise buna alı-
şır hatta övülmeye gereksinim duymaya başlar:”Bakın
öğretmenim, benim kağıdıma bakın. Resmim ne gü-
zel, değil mi?”, “Öğretmenim bakın krakerimi Ayşe ile
paylaşıyorum”Öğrenciler, övgüyü sık kullanan öğretme-
nin gerçekte kendilerini anlamadığını ve bu olumlu de-
ğerlendirmeleri, onları anlamak için yitirecekleri zamanı
kazanmak için kullandıklarını düşünürler.
7. Ad Takmak, Alay Etmek:
Öğrencilerin benlik imajları üzerinde olumsuz etki
yapar. Öğrenciler bu tip iletilere genellikle aynı tür ileti
ile tepki verir. Öğrencileri etkilemede bu tip iletileri kulla-
nan öğretmenler hayal kırıklığına uğrar. Öğrenciler öze-
leştiri yapacakları yerde, özürlerini kapatmak için öğret-
menlerinin kullandığı iletileri kullanır: “Ben bebek deği-
lim; bebekler böyle davranmaz. Ben böyle davranırım.”
8. Yorumlamak, Analiz Etmek,Tanı Koymak:
Bu tip iletiler öğrenciye, davranışının nedenlerinin
öğretmeni tarafından bilindiğini anlatır: “Bunu başkala-
rının ilgisini çekmek için yapıyorsun.” Bu amatörce ya-
pılan pisikanaliz öğrenciye gözdağı gibi gelebilir ve sı-
kıntı verir. Öğretmenin çözümlemesi doğruysa, öğren-
ci kendini çıplak olarak açıkta kalmış hisseder ve uta-
nır. Eğer yanlışsa, ki çoğunlukla böyledir, öğrenci yersiz
suçlandığı için kızar.
9. Güven Vermek, Desteklemek,Avutmak, Duygularını Paylaşmak:
Yüzeyde bu iletiler sorunlu öğrencilere çok yarar-
lıymış gibi görünür, ama gerçekte böyle değildir. Öğret-
menin karmaşık duygular yaşan öğrencisine güven ver-
meye çalışması onda anlaşılmadığı izlenimini uyandıra-
bilir. Öğretmenler, öğrencilerin olumsuz duygularından
etkilenmediklerinden onları avutmaya çalışırlar. Böyle
durumlarda güven verici ve destekleyici iletiler öğrenci
tarafından,6 öğretmenin onun duygularını değiştirmesi-
ni istediği biçiminde anlaşılır: “her şey düzelecek,yarın
kendini daha iyi hissedeceksin.”Öğrenciler öğretmenle-
rinin bu çabalarının kendilerini değiştirmek için olduğu-
nu sezer ve onlara güvenmezler. Acıma öğrencinin duy-
gularını incitir ve iletişimi bozar, çünkü öğrenci öğretme-
nin, duygularını değiştirmeye çalıştığının farkındadır.
Hiç kimse, kendisine gerçeği algılayamadığının söyle-
nilmesinden hoşlanmaz. Güven vermenin her türü, so-
runlu kişinin abarttığını, gerçekte ne olup bittiğini anla-
madığını ve bir bakıma “gerçek dışı” duygular taşıdığı-
nı hissettirir. Bu nedenle öğrenciler de kendilerine des-
tek veren öğretmenlerin çabasına düşmanca tepki verir.
10. Soru Sormak, Sınamak, Çapraz Sorgu-lamak:
Sorunlu olduğu zaman öğrenciye soru sormak
onda güvensizlik ve kuşku uyandırır. “ödevini sana söy-
lediğim gibi yaptın mı?” Öğrenciler bazı soruların, on-
305
Sınıf Yönetimi
ları tuzağa düşürmek ve eksiklerini bulmak için sorul-
duğunu düşünür: “Ne kadar çalıştın? Bir saat mi? O
zaman iyi bir notu hak etmiyorsun” soruların neden-
lerini anlamayan öğrenciler, onları gözdağı aracı ola-
rak algılar ve soruya soru ile tepki verir. “Niçin bilmek
istiyorsunuz?”Sorunu olan öğrenciye sorununu çözme
amacı ile sorulan her soru, onun konuşma özgürlüğünü
sınırlar ve bir sonraki iletisini sanki dikte ettirir. “Bu duy-
guyu ilk ne zaman fark ettin” diye sorarsanız, öğrenci
yalnızca bu duygunun ilk ortaya çıkışını anlatacak, baş-
ka hiçbir şey anlatmayacaktır. Avukatlar gerçeği sakla-
maya çalışan sanıkları konuşturmak için çapraz sorgu-
lama yöntemini öğrenir. Ancak yine de konuşmak iste-
meyen sanıktan yeterli bilgiyi alamazlar. Demek ki sor-
gulama, açık ve yapıcı iletişimi kolaylaştırmak için ya-
rarlı değildir.
11. Sözünden Dönmek, Oyalanmak, Alay Et-mek, Şakacı Davranmak:
Böyle iletiler yüzünden öğrenci, öğretmenin onun-
la ilgilenmediğini, duygularına saygı göstermediğini
,belki de onu dışladığını düşünür. Öğrenciler sorunla-
rını dile getirmek istediklerinde çok ciddidirler. Şakay-
la, espriyle karşılık vermek onları incitebilir ve itilmiş-
lik, bir kenara atılmışlık duygusunu uyandırır. Öğrenci-
leri başından savmak, o anki düşüncelerinden saptır-
mak, ilk başta başarılı gibi görülebilir. Ancak kişinin üze-
rinde konuşulmayan duyguları yeniden ortaya çıkacak-
tır; çünkü ertelenen sorunlar çözümlenmemiş sorunlar-
dır. Öğrenciler saygıyla dinlenilmek ve anlaşılmak ister-
ler. Alay eden, oyalayan öğretmenler,onları sorunlarının
çözümünü başka kişilerde aramaya iterler. Böyle öğret-
menleri yardım için danışabilecekleri, güvenebilecek-
leri ve iletişim kurabilecekleri kişiler olarak görmezler.
(www. belemir. com)
H. SINIF IÇI ILIŞKILER
Öğretmenler sınıfa ilk girdikleri derste sınıf içi
ilişkileri düzenlemeye başlamalıdır. İlk izlenim sonraki
bütün davranışların temelidir. Öğretmen kendi özellikle-
rini öğrenciye hissettirmelidir. Öğretmenlerin öğrencileri
ile beraber oldukları ilk birkaç ayda öğrencilere hisset-
tirmeleri gereken kendilerine yönelik bilgiler;
1. Yapmalarını isteyeceği şeyler
2. Onlar için yapacakları
3. İnanç ve değerleri
4. Onlar için yapmayacakları olarak açıklan-maktadır
5. Kim olduğu
Etkili bir öğretmenin görevi, sınıftaki öğrencile-
rin çoğuna danışmanlık yaparken uygulaması gereken
hem küçük hem de büyük olaylar için, yüzleşmeyi uy-
gun bir biçimde sağlamasıdır Öğrencilere neyle kar-
şı karşıya oldukları somutlaştırılarak anlatılmalı ve ge-
reken açıklamalarla öğrenciler aydınlatılmalıdır. Öğren-
cilerin, derslere devamı sürekli olmalı ve gerekli çalış-
maları yapmaları, öğretmenin anlattıklarını dinlemesi
ve gerekli kurallara uyması beklenir; Ancak herzaman
böyle olmayabilir. Öğrenci, arkadaşlarıyla konuşur, ders
dışı kitaplarla ya da başka şeylerle ilgilenebilir. Bu ör-
nekleri artırmak mümkündür.
Etkili bir sınıf yönetiminde öncelikli gerekli olan et-
kili bir sınıf kontrolüdür. Bir sınıfın kontrol edilebilmesi-
nin bazı göstergeleri vardır.
Bunlar şu şekilde sıralanabilir;
1. Yalnızca yakındaki öğrencilere değil, sınıftaki tüm öğrencilerle göz iletişimi kurmak.
2. Sınıf çalışması sırasında sınıfı dolaşmak ve her bir öğrencinin ilerleyişini kontrol etmek.
306
Sınıf Yönetimi
3. Diğer öğrencilere yardıma geçmeden önce her bir öğrenciye aşırı değil, küçük yardımlar-da bulunmak.
4. Sınıfı gözetim altında tutmak. Ders anlatırken sadece tahtaya değil öğrencilerle göz temasını sürekli kurmaktır.
5. Başarısızlık korkusu, eleştirilme korkusu ya da herhangi bir şeyden duyulan korku, yap-mak istediklerimizin önünde bir engel oluş-turabilir . Öğrenci ile olumsuz yönde kurula-cak herhangi bir iletişim, onun farklı alanlara kanalize olmasına sebep olur. Dayak çocuğa davranışı, etkileri ve sonuçları üzerinde dü-şünmek, yani vicdan ve ahlak geliştirmek ye-rine saldırgan olmayı, işini kaba kuvvetle hal-letmeyi, öç almayı öğretir.
1. SINIFTA DISIPLIN SAĞLAMA VE ISTEN-MEYEN DAVRANIŞLARIN ENGELLENMESI ve KURALLAR
Öğretimsel hedeflere ulaşabilmek için gerekli tüm
tedbirlerin alınması sınıf yönetiminin önemli bir amacı-
dır. Sınıf içinde akışı engelleyen her türlü davranış is-
tenmeyen davranışlardır. Bu davranışların giderilmesi
için de sınıf kuralları oluşturulur.
İstenmeyen davranış, sınıfta duruma veya orta-
ma uygun olmayan, bilinçli olarak yapılan davranışlar-
dır. Davranış bilimcilere göre öğretmenlerin şikayet et-
tikleri beş tür sınıf içi istenmeyen davranış, önem sıra-
sına göre şunlardır;
1. Saldırı: Öğrencilerin, öğretmen veya diğer öğrencilere fiziksel veya sözlü saldırıları.
2. Ahlaksızlık: Kopya çekmek, yalan söylemek, hırsızlık.
3. Otoriteye karşı gelme: Öğretmenlerin kendi-lerinden yapmalarını istedikleri şeylere itiraz etme.
4. Sınıf içi saygısızlıklar: Yüksek sesle konuş-ma, tuhaf davranışlar, sınıfta dolaşmalar.
5. Zamanı boşa geçirme: Verilen görevi yerine
getirmeme, dersle ilgilenmeme, ders dışı iş-lerle ilgilenme.
Ayrıca öğrencilerde görülen istenmeyen davranışlar;
< Bireysel davranışlar,
< Öğrencilerin arkadaşlarıyla olan ilişkisi ve
< Öğrencinin öğretmeni ile ilişkisi adı altında üç başlıkta incelenebilir.
Bireysel Davranışlar
1. Derse hazırlıksız gelmek
2. Dersle ilgilenmemek
3. Derste söz almadan konuşmak
4. Derste başka derslere çalışmak
5. Derse geç gelmek
6. Gerçek olmayan konuşmalar
7. Başarısızlıkları için sürekli mazeret ileri sür-mek
8. Sınıfta gereksiz konuşmak
9. Nezaket kurallarına uymamak
10. Sıralara yazıp çizmek
11. Argo konuşmak
12. Kişisel temizliğine dikkat etmemek
13. Kılık kıyafetine özen göstermemek
Arkadaşlarla İlişkiler
1. Arkadaşlarının başarısını kıskanmak
2. Arkadaşlarını öğretmenine şikayet etmek
3. Arkadaşlarına lakap takmak
4. Arkadaşlarını küçük görmek
5. Arkadaşlarını rahatsız etmek
6. El şakası yapmak
7. Başkalarının eşyasını izinsiz almak
8. Arkadaşlarıyla sağlıklı iletişim kuramamak
307
Sınıf Yönetimi
Öğretmenle İlişkiler
1. Verilen görevi yapmamak
2. Verilen ev ödevini yapmamak
3. Öğretmenine karşı gelmek
4. Öğretmenini ailesine şikayet etmek
5. Sınıfta oturma biçimine dikkat etmemek
6. Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramamak.
İstenmeyen davranışların oluşma nedenleri
şunlardır;
1. Sınıf Dışı Etkenler
a. Okul:
Sınıfın en yakın çevresi okuldur. Okulun fiziksel
özellikleri, durumu, öğrenci sayısı, kuralları, yönetim
yapısı gibi birçok değişken sınıf içine yansıyarak öğren-
cilerin tutum ve davranışlarını etkiler.
Okul, öğrenciler için uygun ve ilgi çekici olmalıdır.
Temiz, bakımlı, iyi donanımlı okullar, yalnız morali değil
davranışı da etkiler. Okuldaki öğrenci sayısının artması
demek disiplin sorunlarının da artması demektir.
b. Çevre:
Öğrencinin ve okulun içinde bulunduğu çevre,
sınıfın yapısını etkiler. Çevrede rastlanılan bir takım
olumsuz davranışlar doğrudan ya da dolaylı olarak sı-
nıf içine yansıyarak eğitim öğretim faaliyetlerini engel-
ler. Arkadaş grupları öğrenci davranışlarının kazanılma-
sında oldukça etkilidir.
c. Aile:
< Ailedeki birey sayısı
< Ailenin sosyoekonomik düzeyi
< Ailenin eğitim durumu
< Ailenin bütünlüğü
< Anne baba tutumları
< Ailelerin çocuklarından aşırı beklentilerinin ol-ması
2. Sınıf Içi Etkenler
a. Öğretmen:
< Öğretmenin öğrencilerini yeterince tanıma-
ması
< Öğretmenin davranışlar konusunda öğrencile-
ri bilgilendirmemesi
< Öğretmenlerin yetersizlikleri
< Öğretmenin kullandığı öğretim yöntemleri,
araç-gereç ve materyallar
< Tekdüzelik
< Öğretmenin öğrenci ile alay etmesi, öğrencile-
re kaba davranması, öğrenciler arasında ay-
rım yapması, öğrencilerle iletişim kuramaması
< Öğretmenlerin düşünce ve eylemlerinde açık
olmaması
< Öğretmenin öğrencileri ile göz teması kurmak-
tan kaçınması, yüzünü tahtaya dönerek ders
anlatması
< Öğretmenin söz ve davranışlarında tutarsız ol-
ması
< Öğretmenin beklentileri
< Öğretmenin model olmaması
b. Öğrenci:
< Öğrencinin duygusal problemleri
< Öğrencinin başarısızlık duygusu ve korkusu
< Öğrenci dikkatini toplamada güçlük çekiyorsa
< Öğrencinin zekâ düzeyinin yüksek ya da dü-
şük olması
< Öğrencinin öğretmeni ve arkadaşlarıyla etkile-
şim düzeyinin düşük olması, sosyal beceriler-
de yetersiz olması, arkadaşlarının olmaması,
okulu sevmemesi, sosyal doyumsuzluk için-
de olması
308
Sınıf Yönetimi
c. Fiziksel Ortam:
< Sınıftaki öğrenci sayısı
< Sınıfın ışığı, aydınlığı
< Sınıfın ısı düzeni
< Sınıf ölçülerinin normal olması, duvarların bo-yalı badanalı olması, pencerelerin geniş olma-sı, masa, sıra, pencere, duvar ve yerlerin temiz olması
< Oturma düzeni
< İstenmeyen davranışların engellenmesi için sınıf içinde disiplinin sağlanması gerekmek-tedir.
DISIPLIN NEDIR?
Disiplin, bir amaç için bir araya gelmiş insan grup-
larının düzen içinde yaşamalarını sağlamak amacıyla
seçilip konulmuş kuralları, hükümleri ve bunlara uyul-
ması için alınan önlemleridir.
Disiplin denildiğizaman katı kurallar ve tutumlar
akla gelir. Sınıf yönetiminde disiplin kavramı bu şekil-
de algılanmamalı daha esnek olmalıdır. Disiplin kavra-
mı öğretmenin ceza yöntemi değil öğretmenin sınıf dü-
zeninde sağlıklı bir yönetimi sağlama yöntemi olarak
anlaşılmalıdır.
Öğretmen, sağlıklı ve yapıcı bir disiplin anlayışıy-
la öğrencilerine yaklaşmalıdır. Disiplin sağlıklı tutum ve
kuralları içerir, özünde özgürlük ve otorite birlikte yer
alır. Öğretmen, yasal konumundan kaynaklanan gücü-
nü kullanırken, ilişki koparıcı, kırıcı davranışlardan sa-
kınmalıdır. Öğretmen, bu gücü kullanırken, açık, içten,
dürüst, yanılabileceğini kabul eden, iyi ilişkiler kurarak,
sınıfın havasını sosyal açıdan iyi yapılandırarak kullan-
malıdır.
2. SINIF IÇI DISIPLINININ SAĞLANMASI
Öğretmenin sınıfta disiplinin sağlamasında önce-
lik sorun ortaya çıkmadan önce alınacak önlemlerdir.
Disiplin Sorunu Çıkmasını Önleyici Yöntemler:
Önleyici yöntemler, öğretmenlerin istenmeyen
veya sınıf düzenini bozucu davranışlar meydana gel-
meden önce aldıkları önlemlerdir. Olumsuz davranışla-
rın henüz daha oluşmadan önlenmesinde veya en aza
indirilmesinde rol oynayan yöntemlerden bazıları şun-
lardır:
1. Planlı çalışmak
2. Akıcı etkinlik
3. Tutarlılık
4. Öğretmen Kontrolü
5. Öğrencilerle iletişim
6. Kuralları belirlemek
1. Planlı Çalışmak:
Yapılacak çalışma planıyla sınıf içinde oluşacak
karmaşıklıklar önlenebilir ve öğretmen sınıftaki zamanı-
nı daha etkili kullanabilir. Planlı çalışmada, ihtiyaç duyu-
lan materyaller zamanında sağlanır, öğretme-öğrenme
sürecinde öğrencilerin neyi, nasıl, ne zaman, ne kadar
yapacakları belli olur. Öğretmen nasihat eden kişi ol-
maktan çok planı üzerinde yoğunlaşır.
2. Akıcı etkinlik:
Öğrencilere hiçbir şey yapmadan geçirebilecekleri
birkaç dakika bile süre tanınmamalıdır. Örneğin; sınıfa
girer girmez tepegözle bir matematik problemi tanıtan
bir öğretmen, öğrencilere susun, derse başlıyoruz gibi
uyarılarda bulunmak zorunda kalmayacaktır.
3. Tutarlılık:
Öğrenci göstermesi istenilen davranışlar konusun-
da öğretmenin tutarlı olduğunu bilirse öğretmenin iyi di-
siplin sağlama şansı daha fazla olur. Tutarlılık, sınıf ve
okul kurallarının uygulanmasında çok önemlidir.
309
Sınıf Yönetimi
4. Öğretmen Kontrolü:
Sınıfta neler olduğunun farkında olmak , önlemek
için oldukça önemlidir. Dikkatli bir öğretmen, yardıma
ihtiyacı olan öğrencileri fark edip onlara yardım eder ve
öğrenci davranışlarını yapıcı şeylere yönlendirip isten-
meyen durumların ortaya çıkmasını engeller. İyi kontro-
lün göstergeleri şunlardır:
a. Yalnızca yakındaki öğrencilere değil, sınıftaki tüm öğrencilere bakmak
b. Sınıf çalışması sırasında sınıfı dolaşmak ve her bir öğrencinin ilerleyişini kontrol etmek
c. Öğrencilere kısa yardımlarda bulunmak
d. Öğrencilerle göz teması kurmak
5. Öğrencilerle Iletişim:
Öğretmenin öğrencilerle kurmuş olduğu sözlü-
sözsüz iletişim davranışları öğrencinin kişiliği ve okul
başarısı üzerinde etkili olmaktadır. Öğretmen öğrenci-
leriyle ilişkilerinde olumlu bir durum yarattığı zaman öğ-
rencilerin daha girişimci oldukları, problemleri çözmek
için daha fazla çaba gösterdikleri ve öğrenmeye iliş-
kin motivasyonlarında önemli bir artışın meydana geldi-
ği görülmektedir. Bununla birlikte iletişim zayıflığı isten-
meyen davranışların ortaya çıkmasına kaynaklık eder.
Öğrenci rolünün sadece sınıfta sessizce oturmak ve
öğretmeni dikkatle dinlemek olarak belirlendiği ve öğ-
rencilerin bir iletişim ögesi olarak algılanmadığı ve tek
yönlü iletişimin esas alındığı sınıflarda, öğrencinin dik-
kat süresi ve motivasyonu düşer, istenmeyen davranış-
lar ortaya çıkabilir.
6. Kuralları belirlemek:
Sınıf içinde istenmeyen davranışları önleyici en
önemli tedbir kurallar oluşturmaktır. Uzun uzun öğütler
vermek, nasihat etmek, öğrencileri suçlu hissettirmek
öğrenciler arasında kızgınlık ve düşmanlık duygularını
güçlendirir. Öğretmen basitçe ve nazikçe kuralı ve bo-
zulduğunda doğuracağı sonuçları açıklamalıdır. Öğret-
men öğrencilere kurallara neden ihtiyaç duyulduğunu
bir tartışma ortamı içinde anlatmalıdır. İhtiyaç kalmayan
bir kural gerektiğinde atılmalı ya da değiştirilmelidir. Öğ-
rencilere kuralları kendilerinin oluşturmaları için fırsatlar
tanınmalıdır. Öğrenciler oluşturdukları kuralları sahiple-
nirler, uygularlar ve ihlal edildiğinde kendilerine uyarı-
da bulunurlar.
Kurallar, önceden verilmiş hazır kurarlardır. Dene-
yimlere dayanarak, gelecekteki belirli durumlarda nele-
rin nasıl yapılmasının iyi olacağını, nelerin beklendiği-
ni, uyulmadığında nelerin olacağını açıklayarak, yöne-
ticinin işini kolaylaştırır. Kendisinden nelerin beklendiği-
ni, neleri yapmasının istenmediğini, bunların sonuçları-
nı önceden bilen öğrenci, davranışlarını düzenlemeye
yönelecektir. Sınıftaki ilişkilerin karmaşıklığı, onları, ku-
ral koyarak düzene sokmayı gerekli kılar.
Kurallar herkes için olduğundan, yansızlığı
sağlar,kişisel isteklerle ilgili sapmalara hayır deme ola-
nağı verir. Bireysel üstünlüğe gerek kalmadan, yöne-
ticinin yetkisinin benimsenmesini kolaylaştırır, astla-
rın, eziklik duymadan emirleri kabul etmesini olası kılar.
Ödül ve cezayı kişisellikten çıkarır, kabul edilebilir hale
koyar. İnsanları göreve yöneltir, değerlendirme ölçütü
olurlar. Kurallar, sınıfta öğretmenin karar gereksinimini,
öğrencinin yönlendirme aramasını azaltırlar. Genel ve
kesin kurallar bir liste halinde belirtilebilir.
Sınıf kurallarına örnek olarak;
a. Bir şey sorulduğunda parmak kaldırmak
b. Konuşmadan veya kalkıp gitmeden önce izin almak
c. İtme, vurma, yaralama ve benzeri davranışlar için yasaklara uymak
d. Kitap, defter, kalem ve benzeri ile sınıfa hazır olarak gelmek
e. Başkaları konuşurken dinlemek vb.
310
Sınıf Yönetimi
Sınıf İçi Kuralların Belirlenmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:
< Sınıf kuralları okul kuralları ile uyumlu olma-lıdır.
< Sınıfta beklenen olumlu davranışlar tanımlan-malı, olumlu ifadelerle kural cümlesi haline ge-tirilmelidir.
< Kurallar öğrencilerin anlayabileceği bir biçim-de ifade edilmelidir. Yalın, net ve anlaşılabilir olmalıdır.
< Kurallar belirlenirken, öğrencilerin görüşleri alınmalıdır. Çünkü öğrenciler kendi koydukları kuralları daha kolay benimserler.
< Kural sayısı çok fazla olmamalıdır. Kurallar belirlenirken sınıf düzenini en çok bozan dav-ranışlar göz önünde bulundurulmalıdır.
< Öğrencilere kuralların neden önemli olduğu ve bu kurallara uymanın kendileri için yararla-rı anlatılmalıdır.
< Kurallar öğrencilerin görebileceğidir yere asıl-malıdır.
< Kural sayısı az olmalıdır. İdeal kural sayısı 4 - 6 arasındadır.
< Kurallar gözlenebilir davranışları belirtmelidir.
< Kurallara uyma ya da uymama davranışının sonucu belirlenmelidir.
Istenmeyen davranışların engellenmesi için şunlar yapılmalıdır;
Öğretmen sınıfta olumsuz bir öğrenci davranışı ile
karşılaştığında sorunu aşağıdaki stratejileri kullanarak
çözebilir:
1. Sorunu anlamak
2. Görmezden gelmek
3. Uyarmak
4. Derste değişiklik yapmak
5. Sorumluluk vermek
6. Öğrenciyle konuşmak
7. Okul yönetimi, aile ve rehber uzman ile ilişki kurmak
8. Ceza vermek
1. Sorunu Anlamak
Davranışın tanınması, belirlenmesi, yorumlanma-
sı aşamalarını içerir. Tanıma ile, davranışın türü ve is-
tenmedik düzeyi belirlenir. İstenmeyen öğrenci davra-
nışları karşısında, öğretmenin yapması gereken ilk iş,
sorunu anlamak olmalıdır. Sorunun doğru bir biçimde
anlaşılması, doğru bir yaklaşımla çözülmesi için ön ko-
şuludur. Öğrenci, son beş dakikada başkasının sözü-
nü kesti ise, bu davranışın türü, başkasına saygısızlık
mı, yardım mıdır? Eğer söz kesme, tam sözün kesildiği
noktaya yerinde bir katkı yapıyorsa bu davranış saygı-
sızlık değil, yardım olarak adlandırılabilir.
2. Görmezden Gelmek
İstenmeyen davranış o an için hemen olup bitiyor-
sa, süreklilik göstermiyorsa görmezden gelinebilir. Bazı
sorunların görülmesinden ve onlarla uğraşılmasından
daha iyidir. Sorun fazla bozucu değilse, hemen olup
bitiyorsa, bu yol, soruna gereğinden fazla önem veri-
lip büyütülmesini önler, onu söndürür. Öğretmen, han-
gi davranışın görmezden gelineceğini kestirmek için
ipuçlarına bakmalıdır. Bozucu davranışlara yol açma-
yan, uğraşıldığında ilgi çekip yinelenebilecek olan kü-
çük sapmalar görmezden gelinmelidir. Bozucu davra-
nışlarla uğraşmaktan çok, akademik etkinliklere yöne-
len, ufak dikkatsizlikleri görmezden gelen öğretmenler,
daha etkili olmuşlardır.
3. Uyarmak
Öğrenci, yalnızca yaptığı davranışın istenmezliği-
nin değil, o anda o davranışı yaptığının da bilincinde ol-
mayabilir. Burada bilincinde olma, ne yaptığının farkın-
da olma, yaptığının diğer eylemlerden farklı taraflarını
anlayabilme anlamında kullanılmıştır. Bilgi olarak sahip
olma olan bilmek, anlamaktan farklıdır. Öğrenci dav-
ranışını biliyor olsa bile, anlamamış olabilir. Özellikle
gençler yaptıklarının yeterince farkında olmayabilir, kül-
311
Sınıf Yönetimi
türleriyle bağımlı olarak, yanlış bilgilerle beslenmiş ola-
bilirler. Uyarma, hem bilmeyi, hem anlamayı sağlayıcı
olarak kullanılabilir. Öğretmen, bu nedenlerle, her yan-
lış davranışı bilinçli ve kasıtlı olarak algılanmamalı, bu
peşin yargıya göre davranışta bulunmamalıdır. İsten-
meyen davranışa karşı öğretmenin beklemeden uyar-
ma eylemine geçmesi önerilmektedir.
4. Derste Değişiklik Yapmak
İstenmeyen davranış, derse ilginin azaldığını, kop-
tuğunu gösterir. Ders öğrenci için ilginç olmaktan çık-
mıştır, öğretmenin sınıfı ilginç bir yer yapması gerekir.
Dersin düzeni, akış hızı ve yönetsel basan ile ilgili ka-
rarsızlık ve gecikme, ders dışı davranışı artırmaktadır.
5. Sorumluluk Vermek
Özet çıkarma, rapor yazma, kayıt tutma, derste-
ki sunu sırasını yazıp sırası geleni duyurma, araç ge-
tirip götürme ve kullanma konularında yardım etme,
karartma-aydınlatma görevi, kura çektirme gibi sınıf
içinde yaptırılabilecek işler, sınıf dışında, eğitsel kol et-
kinliklerinde daha geniş seçeneklerle, öğrencinin işe
yöneltilerek istenmeyen davranışını değiştirmede kulla-
nılabilir. Öğretmenler, sınıfın en yaramazına sınıf baş-
kanlığı görevi verip onu izleyerek, başkalarına örnek ol-
ması gereken sınıf başkanının, önce kendisinin uygun
davranışlara yönelmesini sağlama yolunu bilmektedir.
6. Öğrenciyle Konuşmak
Öğretmenle öğrenci arasında işaretler dışında, so-
runu dolaylı yollarla çözme girişimleri istenen sonucu
vermezse, veya sorunun önemi nedeniyle veremeyece-
ği baştan belli olursa, sorunu konuşarak çözmeye çalış-
mak gerekir. Konuşmanın amaç, diğer yöntemlerle yan-
lışlığını anlayamayan öğrencinin bu anlayışa ulaşması-
nı, öğretmenin kararlılığını bilmesini sağlamak, davra-
nışının düzelmesine yardım etmektir.
7. Okul Yönetimi, Aile ve Rehber Uzman Ile Ilişki Kurmak
Bazı sorun davranışların boyutları, öğretmenin üs-
tesinden gelemeyeceği kadar büyük olabilir. Böylesi du-
rumlarda öğretmenin okul yönetimi ve rehberlik servisi
ile işbirliği yapması gerekir. Öğretmen sınıf içinde sıkın-
tı yaratan, eğitim öğretimi engelleyen davranışlarla baş
edemediği durumlarda okul yönetimi, aile veya bir uz-
mandan sorunun çözümü için yardım isteyebilir.
8. Ceza Vermek
Diğer yöntemleri kullanmasına rağmen öğretmen
hâlâ öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş ede-
miyorsa, göstermesi gereken en son tepki ceza vermek
olacaktır. Ceza, davranışla orantılı olarak, o davranışın
yinelenmesini engelleyecek şekilde uygulanmalı, bu-
nun için de öğrenci neyi, nasıl yaptığı için ceza aldığını
bilmelidir. Neden ceza aldığını bilmeyen öğrencinin eği-
timin amaçları doğrultusunda istenen davranışları gös-
termesi mümkün değildir.
Ceza, istenmeyen davranışları önleme, düzeni
sağlama araç olarak da kullanılabilir . Ceza, istenme-
yen davranışlara karşı en son başvurulabilir olmalı, di-
ğer seçenekler işe yaramadığında düşünülebilmelidir.
Öğretmen, cezadan çok önleyici yöntemlere başvurma-
lı, ama ceza vermemeye çalışmak uğruna dersin en-
gellenmesine de izin vermemelidir Karşı Eylemler Sıra-
dizini istenmeyen davranışlara karşı eylemlerin seçimi,
eylemin türüne, şiddetine, başkalarını etkileyişine, eyle-
min amaçlarına ve olası sonuçlarına göre değişir. Yine
de bu eylemlerin bir sıraya göre yapılması önerilmek-
tedir . Yapılacak her tür eylemin ilk basamağının, anla-
maya çalışmak olduğu söylenebilir. Eylemin nedeni ve
öğrencinin niyetine uygun yöntemin seçimi buna bağlı-
dır. Örneğin arkadaşı ile konuşan biri için, eylem kısa
sürüyorsa görmezden gelmekle başlanabileceği gibi,
kitap-defter getirmeyen için dersten sonra konuşmak-
la işe başlanabilir.
312
Sınıf Yönetimi
SINIF YÖNETIMINDE ETKILI OLMA KURALLARI < Dakik olun: Çoğu sınıf problemleri öğretmenin
sınıfa geç gelmesi ile başlar. Derse zamanın-da gelmeniz öğrenciyi ve dersi önemsediğiniz görüntüsünü verir.
< İyi hazırlanın: Derse iyi hazırlanmak öğretim hedeflerine ulaşmak için önemlidir. Öğrenci öğrenmek için oradadır. Öğrenme hedeflerine ulaşılması sizin derse etkili bir biçimde hazır olmanıza bağlıdır.
< Hızlı bir şekilde derse başlayın: Öğrencilerin dikkatini ve katılımlarını sağlayacak yöntem-lerle başlayarak derse hızlı ve kararlı bir baş-langıç yapın.
< Tüm sınıfın katılımı konusunda ısrarcı olun: Konuyu açıklamaya başlamadan tüm sınıfın dikkatini derse toplayın.
< Sesinizi etkili bir biçimde kullanın: Ses, öğ-retmenin sınıfla olan etkileşiminde en önem-li öğedir. Sesini etkili kullanan bir öğretmenin öğrencinin dikkatini toplamada, sesini etki-li kullanamayan bir öğretmene nazaran daha avantajlıdır.
< Karışıklıklarla uğraşabilmek için açık strateji-leriniz olsun: Beklenmeyen bir durumda nasıl davranılacağı bilinirse sorunlar kolayca halle-dilebilir.
< Karşılaştırma yapmaktan kaçının: Öğrenci performansları hakkında karşılaştırma yap-mak sınıfta bölünmelere neden olabilir. Düşük performanslı öğrencilerin tamamen kaybedil-mesine yol açabilir.
< Verdiğiniz sözleri tutmaya dikkat edin: Verilen sözlerin tutulmaması sınıfta güveni zedeleye-bilir.
< Sınıfı amacına uygun bir biçimde organize edin: Oturma düzeni, araç ve gereçlerin uygun bir biçimde yerleştirilmesi iyi bir organizasyon için gereklidir.
< Öğrencilerin problemleri ile ilgilenin: Öğren-cinin ders içi ve ders dışından kaynaklanan problemleri ile ilgilenmek öğrencinin derse ka-tılımını artırabilir.
3. SINIF IÇI FIZIKSEL DÜZENLEME - OTU-RUŞ BIÇIMLERI
Sınıflar, eğitim ve öğretim ortamlarının, öğrenci-
lerin her yönden kendilerini rahat ve huzur içinde his-
sedecekleri yerler olması gerekir. Fiziksel ve psikolojik
yönlerden öğrencilerin kendilerini rahat hissetmedikle-
ri ortamlarda etkili eğitim ve öğretim gerçekleştirilemez.
Öğretim ortamlarının uygun bir fiziksel düzene sahip ol-
masının üç genel fonksiyonu söz konusudur.
1. Öğrencilerin daha kolay öğrenmesini sağla-mak
2. Öğrencileri fiziksel olarak daha rahat hisset-tirmek
3. Öğrencileri derslere karşı motive etmektir
Sınıf Ortamının Özellikleri Şu Şekilde Sıra-lanabilir:
1. Çok boyutluluk: Öğrencilerin, farklı yaşama biçimleri olarak sınıfa getirdiği, kökleri sınıf dışında olan bir olgudur. Öğrencilerin çoklu-ğu ve farklılığı nedeniyle, bir tek olay bile, öğ-rencilerin özelliklerine göre değişen çok so-nuca yol açar.
2. Eşzamanlılık: Sınıfta aynı anda birden çok şey olur. Öğretmen bir öğrenciyi dinlerken öbürünü izler, yeni bir soru düşünür, zamanı kontrol eder.
3. Anındalık - çabukluk özelliği: Kısa sürede çok sayıda olayla karşılaşmak, sınıf ortamının anındalık-çabukluk özelliğidir. Sınıftaki olay-lar beklemez, anında yanıt ister.
4. Kestirilemezlik: Olayların en beklenmedik za-manlarda ortaya çıkması, sınıf ortamının kes-tirilemezlik özelliğidir.
5. Açıklık: Sınıf olaylarına öğrencilerin çoğu, ba-zen hepsi tanık olur. Gizli saklının yer alama-yacağı bir ortam olması, sınıfın açıklık özel-liğini oluşturur. Yanlışlar, beceriksizlikler, or-tamda oluşan her şey sınıftakiler tarafından görülür.
313
Sınıf Yönetimi
6. Uzun sürelilik: Bütün bir dönem boyunca, her gün sınıf içinde bulunulur. Bu özellik, dav-ranışları yönlendirici normlar ve deneyimler oluşturmak için öğretmene fırsat sağlar. Bu oluşumlar gelecekteki eylemleri etkiler.
Fiziksel Ortamın Değişkenleri
1. Öğrenci Sayısı:
Bir sınıfta şu kadar öğrenci olmalıdır demek ger-
çekçi olmaz. Bu sayının belirleyicilerinden biri sınıfın
düzeyidir. İlk yıllarda öğrenciler öğretmenin yardımına
daha çok gereksinim duyarlar, ilgi çevreleri dardır. Bu
nedenlerle ilk sınıflarda öğrenci sayısı az tutulmalı, ge-
rekiyorsa sınıf düzeyi ile birlikte yükseltilmelidir.
Öğrenci sayısının on altının altında olan sınıflara
küçük, on altı ile yirmi beş arasındakilere orta, daha faz-
la sayıda öğrencinin bulunduğu sınıflara büyük sınıf de-
nebilir. Sınıftaki öğrenci sayısının azlığı ile öğretmen ve
öğrenci başarısı arasında ilişki bulunmuştur.
2. Isı:
Sınıf ısısının normal oda sıcaklığında olması ge-
rekir. Sıcak ve soğuk sınıf ortamları öğrencileri olum-
suz yönden etkiler. İdeal sınıf ısısının 19 C ile 21.5 C
arasında olduğu kabul edilmektedir. Isının aşırı yüksel-
mesi, fiziksel rahatsızlıklara, ilginin dağılmasına, zihnin
gevşemesine yol açar. Düşük ısı, çabaları ısınmaya yö-
neltmekte, zihnin odaklaşmasını güçleştirmektedir.
3. Işık:
Işıktaki değişmelerin öğrencilerin psikolojik yapı-
larını etkilediği belirlenmiştir. Öğrenci sınıf ortamında
tahtayı rahatça görebilmeli ve yazılanları okuyabilme-
lidir. Bunun için sınıftaki ışıklandırmanın uygun düzey-
de olması gerekir. Işığın az veya çok olması öğretmen
ve öğrencinin çalışmasını güçleştirir. Yetersiz ya da aşı-
rı aydınlatma, gözü yorar, dikkatsizlik ve sinirliliğe yol
açar.
4. Renkler:
Renkler öğrencilerin psikolojisini etkilemektedir.
Sınıf duvarlarının rengi ve sınıftaki araç gereçlerin ren-
gi, öğrenci davranışları üzerinde etkide bulunmaktadır.
Her rengin kendine özgü bir dili vardır.
< Siyah gücü ve tutkuyu ifade eder.
< Mavi sakinliği ifade eder ve dinlendirici bir renktir.
< Yeşil güven veren bir renktir.
< Lacivert otoriteyi ve verimliliği simgeler.
< Pembe rahatlatıcı bir renktir.
< Sarı, geçiciliği ve dikkat çekiciliği ifade eder.
< Kırmızı uyarıcı bir renktir. Kırmızı rengin kan akışını ve tansiyonu yükselttiği düşünülmek-tedir.
Sınıf duvarları boyanırken açık renkler tercih edil-melidir. Liseye kadar olan sınıflarda açık renklerden sarı, pembe ve turuncu renkleri; daha sonraki sınıflarda mavi ve mavi yeşil karışımı renk tonları kullanılmalıdır.
5. Temizlik:
Sınıfta yerlerin, duvarların, pencerelerin, sıra ve
masaların, eşyaların, havanın temiz olması, sağlık, kul-
lanım isteği, fiziksel ve düşünsel rahatlık açısından ge-
reklidir. Öğrenciler sınıfı temiz bulmalı, temiz terk etme-
yi öğrenmelidir.
6. Gürültü:
Gürültü, rahatsız edici, işitmeyi engelleyici, dikkati
dağıtıcı, fiziksel ve ruhsal sağlığı bozucu bir değişken-
dir. Sınıf dışından gelen gürültünün engellenmesi daha
güçtür, bu iş okul yapım sürecinde düşünülmelidir. Sınıf
içinde gürültüyü azaltmanın temel yolu sınıf kurallarına
özenle uyulmasıdır.
Gürültülü bir sınıfta öğrenci söyleneni yanlış ya da
eksik anlayabilir. Öğretmenin söylenenleri yinelemesi
zamanı iyi kullanmasını engeller. Gürültü var diye öğ-
retmen sesinin yükseltmemelidir. Bu gürültüyü daha da
artırır. Kısa bir süre sessiz kalmak, varlığını hissettirici
bir davranış yapmak veya söz söylemek yararlı olabilir.
314
Sınıf Yönetimi
7. Görünüm:
Sınıf ölçülerinin uyumu, tavanın basık olmaması,
duvarların boyalı, badanalı, eşya ve duvar renklerinin
uyumu, pencerelerin geniş, perde, çiçek, masa örtüleri
albenili bir sınıf ortamı yaratmalıdır. Öğrenci sınıfta ra-
hat bir ev ortamı bulabilmeli, sınıfa-okula isteyerek gel-
melidir. Sınıf görünümünde güzellik ve uyum öğrencinin
moral ve enerjisini artırır.
4. SINIF YERLEŞIM DÜZENI
Öğrencilerin sınıf içindeki oturma biçimi, sıra ve
masaların yerleşim durumu, sınıf içindeki öğrenci-
öğretmen etkileşimini etkileyen önemli bir faktördür.
Öğretmen, oturma düzenine göre öğrencilerle iletişim
kurar. Yerleşim düzeni, öğretmen-öğrenci, öğrenci-
öğrenci arasında çok yönlü etkileşimi sağlayacak bi-
çimde düzenlenmelidir.
1. Geleneksel (sıralı) yerleşim düzeni:
Eğitim sistemimizde en çok kullanılan yerleşim dü-
zenidir. Öğrenci sıralarının dikey ve yatay bir düzene
göre oluşturulduğu ve öğrencilerin birbirlerinin ensesi-
ni gördüğü bir oturma düzenidir. Bu oturma düzeninde,
öğrencilerin yüzleri aynı yöne dönüktür. Sıralı yerleşim
düzeninde, öğrenciler arası etkileşim çok düşük düzey-
de kalmaktadır. Öğretmen merkezli öğretim yöntemle-
rinin uygulandığı sınıflarda kullanılır. Kalabalık sınıfla-
rın yapısına uygun bir yerleşim düzeni biçimidir. Bu dü-
zen dinleme-not alma türü etkinlikler için uygundur. Ön
sıralara doğru gidildikçe öğrencilerin birbirlerinden ha-
berli olma düzeyi düşer, ders dışı ve bozucu davranış-
lara eğilimleri artar.
Yararları:
< Sınıfın küçük ve öğrenci sayısının fazla oldu-ğu durumlarda etkilidir.
< Tek öğretmenin bulunduğu birleştirilmiş sınıf-larda etkilidir.
< Araç - gereç, kaynak, eksikliğinin olduğu ya da bunlara çok fazla gereksinim duyulmayan ders içeriklerinin bulunduğu durumlarda kulla-nılabilir.
2. Bireysel yerleşim düzeni:
Sıralara ve masalara bağımlı olmadan, kendi baş-
larına kullanabilecekleri tek kişilik masa ve sandalyeler-
le sağlanabilen oturma düzenidir. Bilgisayar ve yaban-
cı dil laboratuarları bu düzene uygun olarak oluşturulur.
Bu oturma düzeninde, öğrenciler değişik şekillerde otu-
rabilirler. Bireysel öğretim düzeni, her öğrencinin kendi
hızında öğrenmesine imkan hazırlar. Bireysel öğrenme-
yi ön planda tutan bir yerleşim düzenidir.
3. Çok gruplu yerleşim düzeni:
Sınıf ortamında, birden fazla küçük çalışma grup-
ları oluşturularak gerçekleştirilen sınıf yerleşim düzeni-
dir. Öğrencinin ve dersin özelliklerine göre sınıfta deği-
şik gruplar oluşturulabilir. Çok gruplu yerleşim düzeni,
öğrencilerin yardımlaşarak öğrenmesine, liderlik özel-
liklerini geliştirmesine, işbirliğini, yardımlaşmayı, katıl-
mayı, yaparak ve yaşayarak eğitilmesine imkan sağlar.
Kalabalık olmayan sınıflarda daha rahat uygulanabilir.
En fazla uygulanan biçimi, ortada birleştirilen ma-
saların çevresinde ikişer grubun yerleştirilmesi, diğer
kenarlara da grup çalışmasını gözlemleyecek grupla-
rın yerleştirilmesidir.
4. Tek grup yerleşim düzeni:
Bu düzende sınıfın tamamı bir grup olarak ele alı-
nır. Öğrenciler, daire, kare, köşeli U ya da V şeklinde
oturabilir. Öğrenciler, öğrenme sürecine aktif olarak ka-
tılır. Öğrenci herkesi görebildiği için beden diliyle ile-
tişim kurma dahil olmak üzere çok yönlü bir etkileşim
içinde bulunur. Öğrenciler birbirinin yüzünü görür. Bu
düzende istenmeyen davranışlara yönelen öğrenciler
kolay belirlenir.
315
Sınıf Yönetimi
< Sınıfın tamamı tek bir grup olarak ele alınabilir.
< Öğrenci herkesi görebildiği için, içersinde bu-lunur.
< Grup tartışmaları için ideal bir yerleşim şekli-dir.
5. Konferans Masası Yerleşimi
Bu yerleşimde öğretmenin önemi minimuma iner-
ken sınıfın önemi ön plâna çıkar. Öğretmenin masanın
bir tarafında oturduğu yerleşimde daha resmî bir ileti-
şim ortamı yaratılmış olur
< Öğretmenin masanın ortasında oturduğu yer-leşim de ise öğrenciler öğretmen ile daha ko-lay iletişim kurabilirler.
< En önemli sınırlılığı daha resmi bir iletişim or-tamı yaratmasıdır.
6. Proje veya Özel Çalışma Grupları Yerle-şim Şekli
Bu yerleşim oldukça büyük çalışma alanı bulunan
sınıflar için derslerde veya toplantı salonlarında uygu-
lanabilecek bir yerleşimdir. Ders dışı etkinlikler için de
kullanılabilir. Grup projelerinin hazırlanarak tartışmaya
açılacağı çalışmalar için idealdir.
< Bu yerleşim oldukça büyük alanı bulunan sı-nıflar için veya toplantı salonlarında uygulana-bilecek bir yerleşimdir.
< Ders dışı etkinlikler için de kullanılabilir.
7. Çalışma Istasyonu Yerleşim Şekli
Aktif laboratuvar çalışmaları için uygun bir yerle-
şimdir. Her laboratuvar masası veya çalışma istasyo-
nu çevresine iki öğrenci yerleştirilir. Öğretmen tarafın-
da nelerin yapılması gerektiği uygulama ile öğrencile-
rin işbirliği yaparak verilen çalışmayı yapmaları istenir.
Sıraların düzenlenmesinde dikkat edilmesi gereken özellikler:
1. Sıraların etrafında öğrencinin kolaylıkla hare-ket edebileceği, yanındaki arkadaşını rahat-sız etmeden çalışabileceği bir boş alan bu-lunmalıdır. Bu boş alan aynı zamanda öğret-menin öğrencilere yakınlaşmasını ve onların çalışmalarını kontrol etmesine de yardımcı olur.
2. Sıralar sınıfta kullanılan öğretim yöntem ve tekniklerine uygun olarak düzenlenmelidir. Küçük grup çalışmaları ve işbirliğine dayalı öğretim yöntemleri kullanılacağı zaman sıra-lar gruplar halinde birleştirilmeli, anlatım, de-mostrasyon gibi tüm gruba yönelik yöntem-lerde, sıra, daire ve U biçimi tercih edilmelidir.
3. Sıralar öğretmenin eylem sınırları içinde ol-malıdır.
4. Sıralar, öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci etkileşimi göz önünde bulundurularak düzen-lenmelidir.
5. Sıralar öğrencilerin sınıfta sunulan uyarıcıları görebilecekleri biçimde düzenlenmelidir. Öğ-renci ile sunulan uyarıcı arasında hiçbir engel olmamalıdır.
6. Sıralar öğrencilerin tahta, kütüphane, çöp ku-tusu gibi sık kullandıkları eşyalara kimseyi ra-hatsız etmeden ulaşabilecekleri bir biçimde düzenlenmelidir.