30
1 Tarih: Temmuz 2009 Millî Reasürans T.A.Ş. adına sahibi H. Hulki YALÇIN İnceleme Kurulu BAŞKAN Barbaros YALÇIN ÜYE Hüseyin YUNAK ÜYE Ali N. YÜCEL ÜYE Feridun ÖZÜNAL ÜYE Güneş KARAKOYUNLU Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Y. Kemâl ÇUHACI Basın Yayın Koordinatörü Ebru FERAY Dizgi Ebru FERAY Kapak Dizaynı Umut SİLE Renk Ayrımı FİLMEVİ Baskı CEYMA MATBAASI Matbaacılar Sitesi Yüzyıl Mah. 4. Cad. No. 123 Bağcılar - İstanbul Yönetim Yeri: Merkez Maçka Cad. 35 34367 Şişli / İstanbul Tel : 0-212-231 47 30 / 3 hat E-mail : [email protected] Internet : http://www.millire.com.tr Yayın Türü: Yaygın süreli yayın 3 ayda bir yayınlanır. Dergide yer alan yazıların içeriğinden yazı sahipleri sorumludur. İÇİNDEKİLER Kuruluşundan Bugüne Millî Reasürans T.A.Ş. …………………………………………………………………... 4 Maliyet Açısından Sigorta Hizmetinin Fiyatlandırılması ………………………………………………………… 5 Solvency II’de Modelleme: Standart ve İç Modeller……………………………………………………………… 16 Niyetin Gerçeğe Aykırı Şekilde Beyan Edilmesi: İki Trete ve Bir Zeyilname …………………………………… 21 Hasar Tasfiye Sürecinde Sigorta Şirketinin İhmali ve İyi Niyetli Olmamasının Neden Olabileceği Sonuçlar…… 24 Kirli Sular …………………………………………………………………………………………………………. 27 REASÜRÖR

REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

  • Upload
    vuque

  • View
    221

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

1

Tarih: Temmuz 2009

Millî Reasürans T.A.Ş. adına sahibi

H. Hulki YALÇIN

İnceleme Kurulu BAŞKAN

Barbaros YALÇIN ÜYE

Hüseyin YUNAK ÜYE

Ali N. YÜCEL ÜYE

Feridun ÖZÜNAL ÜYE

Güneş KARAKOYUNLU

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Y. Kemâl ÇUHACI

Basın Yayın Koordinatörü

Ebru FERAY

Dizgi Ebru FERAY

Kapak Dizaynı

Umut SİLE

Renk Ayrımı FİLMEVİ

Baskı

CEYMA MATBAASI Matbaacılar Sitesi

Yüzyıl Mah. 4. Cad. No. 123 Bağcılar - İstanbul

Yönetim Yeri:

Merkez Maçka Cad. 35

34367 Şişli / İstanbul

Tel : 0-212-231 47 30 / 3 hat E-mail : [email protected] Internet : http://www.millire.com.tr Yayın Türü: Yaygın süreli yayın

3 ayda bir yayınlanır.

Dergide yer alan yazıların içeriğinden yazı sahipleri sorumludur.

İÇİNDEKİLER

Kuruluşundan Bugüne Millî Reasürans T.A.Ş. …………………………………………………………………... 4 Maliyet Açısından Sigorta Hizmetinin Fiyatlandırılması ………………………………………………………… 5 Solvency II’de Modelleme: Standart ve İç Modeller……………………………………………………………… 16 Niyetin Gerçeğe Aykırı Şekilde Beyan Edilmesi: İki Trete ve Bir Zeyilname …………………………………… 21 Hasar Tasfiye Sürecinde Sigorta Şirketinin İhmali ve İyi Niyetli Olmamasının Neden Olabileceği Sonuçlar…… 24 Kirli Sular …………………………………………………………………………………………………………. 27

REASÜRÖR

Page 2: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

3

Reasürör Gözüyle

Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin ülke içerisinde kalmasını sağlamak amacıyla, 19 Temmuz 1929 tarihinde faaliye-tine başlayan ve 80. yılını tamamlayan Millî Reasürans T.A.Ş., Standard&Poor’s’un, net prim bü-yüklükleri itibarıyla 150 reasürörün sıralandığı 2007 yılı tablosunda, 58. sırada yer almaktadır ve dünyanın hemen her bölgesinden iş kabul edebilir güçte bir şirket haline gelmiştir. Özellikle ulusla-rarası alanda elde ettiği prestijli konumu ile kuruluş amacının ötesine geçebilmiş olan Şirketimizin bu başarısı, sadece bizim açımızdan değil, ülkemizdeki tüm sigortacılık sektörü ile ilgili kişiler için de son derece anlamlıdır. Ulaşmış olduğumuz bu son durum hakkında bir fikir verebilmek amacıy-la, 10 yıllık dönemler itibarıyla Şirketimize ait bazı rakamları, Dergimizin sayfaları arasında bula-bileceksiniz.

Bilindiği gibi, sigorta şirketlerinin başta gelen amacı, müşterilerine en iyi hizmeti sunmak ve his-

sedarlarına en yüksek kârı sağlayabilmektir. Bu kârlılığı sağlayabilmeleri için, sigorta şirketlerinin finansal yeterliliğin temelinde yatan teknik fiyatlandırmayı çok iyi yapmaları, müşterilerine en iyi hizmeti sunabilmeleri içinse, teknik ve finansal açıdan sağlam bir bünyeye sahip olmaları gerek-mektedir. Sağlam bir mali bünyeye sahip olmanın ana koşulu ise, yine sigortalanacak rizikonun doğru ve rasyonel bir şekilde fiyatlandırılmasından geçmektedir. Dergimizin bu sayısında, Sayın Mehmet Kahya’nın, sigorta hizmetinin fiyatlandırılması konusunu gerek kavramsal, gerekse uygu-lamaya yönelik boyutlarıyla değerlendirdiği bir çalışmaya yer verilmektedir. Sektörümüzde uzun bir süredir devam eden ve son yıllarda ciddi boyutlara ulaşan rekabet olgusunun, sigorta şirketleri-ni zaman zaman teknik yaklaşımdan uzaklaştırdığı dikkate alınırsa, söz konusu çalışmanın, okuyu-cularımız için faydalı olacağı düşüncesindeyiz.

Risk yönetiminin son on yılda, global ekonomide yaşanan değişimin ve piyasalardaki yükselen

volatilitenin etkisiyle, bankacılıkta olduğu kadar sigortacılık sektöründe de büyük önem kazanması gerekçesiyle, Avrupa Komisyonu tarafından poliçe sahiplerini korumak ve istikrarlı bir sigorta sek-törü oluşturmak amacıyla hazırlanan Solvency II projesini, bir ihtiyati kurallar ve denetleyici dü-zenlemeler bütünü olarak tanımlamak mümkündür. Dergimizin bu sayısında, Sayın Pınar Çobanoğ-lu’nun, Solvency II’de yer alan Standart Modelin yanı sıra, bu modele alternatif olarak gösterilen iç model ve kısmi iç model yaklaşımlarını incelediği bir çalışma yer almaktadır.

Yabancı Basından Seçmeler bölümünde ise, hasar tasfiye sürecinde sigorta şirketlerinin sigorta-

lılarına iyi niyetle yaklaşmamalarının neden olabileceği sonuçların yanı sıra, sigorta ve reasürans aracılarının sözleşmenin diğer tarafına, riziko hakkında bilgi aktarımında bulunurken, ne denli dik-katli davranmaları gerektiğinin altını çizen iki ayrı makalenin çevirilerine yer verilmektedir. Bu bö-lümde ayrıca, son yıllarda deniz nakliyat şirketlerinin korkulu rüyası haline gelen korsanlık olgusu-nun, sigorta sektörüne yansımalarının ele alındığı bir makalenin çevirisi yer almaktadır.

REASÜRÖR

Page 3: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

4

Kuruluşundan Bugüne Millî Reasürans T.A.Ş.

Yıllar Öz Kaynaklar Aktif Büyüklük Brüt Prim

1929 2.154.709,46 4.482.523,70 2.343.539,80

1940 1.029.239,32 3.898.577,34 2.085.171,14

1950 1.230.501,70 9.827.627,68 5.381.572,95

1960 1.452.100,77 16.289.530,64 8.675.542,60

1970 1.316.681,93 16.987.990,67 16.074.349,07

1980 840.960,73 53.798.639,65 90.536.092,41

1990 30.054.625,55 153.895.501,69 172.318.827,97

2000 36.407.076,95 194.610.455,86 256.245.599,52

2008 485.094.978,48 918.646.546,21 561.437.718,67

19 Temmuz 1929 tarihinde kurulan Millî Reasürans, dünya üzerinde bütün sigorta branşla-rında zorunlu reasürans devrini işleten ilk şirket olmuştur. Bu uygulama, takip eden dönem-lerde özellikle Üçüncü Dünya Ülkeleri tarafından örnek alına-rak geniş bir yayılma göster-miştir.

1960’lı yıllardan itibaren si-gorta ve reasürans havuzları do-layısıyla yurt dışından iş kabul etmeye başlayan Millî Reasü-rans, 1972 yılında Asya ve Af-rika Sigorta ve Reasürans Şir-ketleri Federasyonu (FAIR) ta-rafından kurulan sigorta ve rea-sürans havuzunun 1974 yılından

itibaren yöneticiliğini yapmak-tadır.

Zorunlu reasürans devirleri-nin sona ermesinden sonra, si-gorta şirketlerine ek kapasite ve ihtiyari kapasite sağlayarak ve şirketlerin dış reasürans anlaş-malarına doğrudan katılarak pi-yasanın reasürans ihtiyacını kar-şılamıştır.

Ağırlıklı olarak faaliyette bu-lunduğu yerel piyasadan kabul ettiği işleri dengelemek amacıy-la uluslararası piyasalardan doğ-rudan iş kabul etmek stratejisini benimsemiş ve 80 yılda edinmiş olduğu tecrübelerden yararlana-rak, başta Asya ve Afrika olmak üzere dış piyasalara yönelmiştir.

Bu piyasalarda fiilen bulunma-nın büyük yarar sağlayacağı dü-şüncesiyle Singapur şubesi, ye-rel otoritelerden alınan izinle 2007 yılının Kasım ayında res-men faaliyete başlamıştır.

Başlangıçta yurt dışına prim çıkışını önlemek ve piyasanın millileştirilmesine ortam hazır-lamak amacıyla kurulan, bu-gün ise net prim itibarıyla dün-yanın önde gelen 150 reasürörü arasında 58. olma başarısını gösterebilmiş olan Millî Reasü-rans, güçlü bir yerel reasürör olma özelliğinin yanı sıra, ulus-lararası alanda da sahip olduğu saygın konumunu devam etti-recektir.

REASÜRÖR

Page 4: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

5

Maliyet Açısından Sigorta Hizmetinin Fiyatlandırılması

1. Giriş

erçek şu ki, sigortacı-lıkta fiyatlandırma çok teknik bir konu-

dur. Zaman, çevre, insan ve risk faktörleri değişken ve önemlidir. Risklerin türüne gö-re deneyim sonucu elde edile-cek bilgiler için uzun zaman dilimlerine gereksinim vardır. Bu zaman dilimlerinde derle-nen istatistikî veriler bilgi de-polarının oluşmasını sağlarlar. İşte bunlar fiyatlandırma için birer kaynak ve araç sayılırlar. İstatistikî veriler, matematik-sel modeller, iş kabul politika-ları, rekabet koşulları, fiyat-landırmayı yönlendirici unsur-lardır. Sigorta fiyatının belirlen-mesinde aslolan maliyet unsur-ları olup, maliyet unsurlarını esas alarak yapılan fiyatlan-dırma çalışmaları her zaman olumlu sonuç verecektir. Geçmişte kamu otoritesi tara-fından yapıldığı üzere, sigorta şirketlerinin de tarife tespitin-de mevcut verileri kullanarak gerekli yüklemeleri yapmak

suretiyle tarife prim oranlarını hesaplamaları ve tespit edilen bu oranlardan fazla uzaklaş-mamaları gerekmektedir. Liberal ekonomilerde mal ve hizmet fiyatlarının arz ve talebe göre belirlendiği nazarı dikkate alındığında, bazı zo-runlu sigortalar dışında serbest fiyatlandırma uygulanmakta olan sigortacılık sektöründe ri-ziko fiyatının saptanması aktü-el bir hale gelmiş olup; bu bağ-lamda, sigorta sektöründe baş-layan serbesti ile birlikte, si-gorta şirketlerinin hangi risk için ne tür ve nasıl bir fiyat uygulamaları gerektiği, başka bir ifadeyle maliyet hesapla-maları ve rizikonun değerlen-dirilmesi önem kazanmaktadır. Sigortacılık tekniğine aykırı fiyat uygulamalarının önüne geçilebilmesini teminen, şir-ketlerin fiyatlarına baz teşkil edecek rasyonel bir tarife yapmaları ve bu bağlamda; her ne şekilde olursa olsun, sigorta tarifelerinin, rizikoların üstle-nilmesine olanak sağlayıcı ya-ni rizikoyu karşılayabilir şe-kilde uygun ve yeterli olmaları

gerekmektedir. Basit bir ifa-deyle, gelecekte meydana gelmesi olası rizikoların ger-çekleşmesi halinde ortaya çı-kacak hasar tazminatlarının karşılanması olarak tanımlana-bilen sigortada, hasarların ger-çekleşme zamanı ve tutarları-nın ne boyutlara varacağı bi-linmemektedir. Oysa sigorta-cının amaçlarından biri, her bir sigortalıdan tahsil edilecek primlerin, üstlenilecek riziko-lara tam anlamıyla uygun ol-masını sağlamaktır. Elbette sigorta şirketlerinin başta gelen amacı, müşterileri-ne en iyi hizmeti sunmak ve hissedarlarına en yüksek kârı sağlayabilmektir. Ancak, bu kârlılığın sağlanabilmesi için finansal yeterliliğin temelinde yatan fiyatlandırma olgusunun çok iyi yapılandırılması; sigor-ta şirketlerinin müşterilerine bu hizmeti tam olarak vere-bilmeleri için ise, özellikle teknik ve finansal açıdan sağ-lam bir bünyelerinin olması gerekmektedir. Bu sağlam bünye için gereken ilk şart ise sigortalanacak rizikonun doğru

G

REASÜRÖR

Page 5: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

6

ve rasyonel bir şekilde fiyat-landırılmış olmasıdır. 2. Fiyat, Fiyatlandırmanın

Kavramsal Çerçevesi, Sigorta Teminat Fiyatının Hesaplanması İle Tehlike Payı (Riziko Primi Payı) ve Uzantıları

A. Fiyat, Fiyatlandırmanın

Kavramsal Çerçevesi

Bilindiği gibi, yaşamımızın tümüyle her yanını kuşatan fi-yat dinamik bir kavramdır. Dar anlamda fiyat, bir mal ya da hizmetin parasal karşılığıdır. Geniş anlamda ise, mal ya da hizmetin elde edilmesi ya da kullanımı sonucu elde edilen yararlar için mübadele edilen değerler toplamıdır. Fiyat de-ğeri yansıtır. Değer, satıcıların sattıkları, alıcıların ise satın aldıkları ürünlerin sahip olduk-ları nitelikler olarak tanımla-nabilir. Fiyatlandırma ise hem ekonomi hem de işletmeler için çok büyük bir önemi haiz-dir. Ekonomide bu mekaniz-ma, alternatif kullanımlar ara-sında kaynakların tahsis edil-mesinde kullanılır. İşletmeler-de ise, fiyat, kâr yaratmak için temel bir unsurdur. Ekonomik açıdan bakıldı-ğında “fiyat”, “alım veya sa-tımda bir şeyin para karşılığın-daki değeri, eder, paha”, bir sözleşmenin tamam sayılabil-mesi için öngörülen esaslı öğe-lerden bir tanesidir. “Prim” ik-tisatçıların terminolojisiyle söy-

lenecek olursa “fiyattır”.1 Üre-tici ve tüketicilerin hareketle-rinin tam bir özgürlüğe sahip olduğu tam rekabet piyasala-rında, piyasa fiyatı bu üretici ve tüketicilerin kararlarının uyuştuğu noktada sonuçlanır. Fiyatlandırmanın ise bir işlet-menin en önemli gelir kaynağı olma özelliğinden dolayı fiyat-la ilgili kararı alacak olan yö-neticinin; maliyet, talep, tüke-tici kitlesinin geliri, rakip fir-maların konumu ve benzeri birçok parametreyi değerlen-dirmesi gerekmektedir. B. Sigorta Teminat Fiyatının

Hesaplanması

Bir sigorta şirketinin temel ürünü verdiği teminattır. Prim ise, sigortacının riziko taşıma ediminin karşılığıdır ve sigorta ettirenin ödeyeceği ücretin toplamıdır. “Net prim”, esas rizikonun karşılığını oluşturur. Bu amaçla alınan prime “rizi-ko primi” denir. Sigortacı, “ri-ziko primi” dışında acente komisyonlarını, genel giderleri ve sigortacılık hizmetinin ve-rilmesi karşılığında katlanılan benzer diğer maliyetleri de karşılamak üzere makul bir kâr sağlanmasına imkân verecek bir kâr payını da dikkate alarak toplam “sigorta primini (ücre-tini)” belirler. “Sigorta fiyatı” belli ölçüt-

1 Dr. Mahmut Yavaşi, Ticaret Huku-ku Doktoru, Rekabet Hukuku Açısın-dan AB Sigorta Pazarındaki Blok Muafiyet, Reasürör Dergisi, Tem-muz 2004.

lerle tespit edilebilen bir be-deldir. Bu bedel, şirketin liki-ditesini zaafa düşürmeyecek ve şirket faaliyetlerini sarf ve tahsilât yönlerinden dengele-yecek bir ödeme gücünü sağ-layıcı teknik kârı ortaya çı-karmak zorundadır. “Sigorta primi”nin değişik biçimlerde belirlenmesi mümkündür. Bu alanda iki ana sistemden söz edilebilir. 2 Bu sistemlerden birincisi, bugünkü modern si-gortacılıkta pek fazla uygula-ma değeri olmayan “paylaş-tırma yöntemi”dir. Bu yön-temde, belirli bir süre (genel-likle bir yıl) içinde karşılaşılan hasarlar ile yapılan masrafların tutarı, poliçe sahibi sayısına bölünerek bunlardan her biri-nin ödeyeceği prim tutarı bu-lunur. Sistemin gerçeklik ka-zanabilmesi için rizikoların az çok benzer (homojen) nitelikte olması gerekir. “Paylaştırma yöntemi”nde genellikle teknik rezerv ayrılmaz ve sigortalıla-rın ödeyeceği katkı payının ke-sin miktarı, ancak ilgili döne-min bitiminden sonra belli olur. Dönem içindeki hasarları karşılayabilmek için sigortalı önce bir ön ödeme yapar ve bu ön ödeme tutarı, dönem so-nunda ayarlamaya konu olur. Poliçe sahiplerinin ödeyeceği prim, aynı riziko için, hasar miktarına göre bir dönemden öbürüne farklılık gösterebilir. Bugün üzerinde durulan ve uygulanan sigorta priminin be- 2 Cahit Nomer, Hüseyin Yunak, Si-gortanın Genel Prensipleri, Mart 2000, s. 57.

REASÜRÖR

Page 6: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

7

lirlenmesine ilişkin ikinci yön-tem ise “prim saptama yönte-mi”dir. Bu yöntemi de “orta-lama” ve “hususi prim yönte-mi” olarak iki bölümde ele al-mak mümkündür. “Ortalama prim yönte-mi”nde, prim, belirli bir grup riziko için ortalama olarak ön-ceden belirlenir ve poliçe sa-hiplerinden sigorta döneminin başında peşin alınır. Bu uygu-lamada iyi risk, kötü risk ay-rımı yapılmaz. Bu yöntem, özellikle iyi ve kötü rizikolar-dan aynı primin alınmasını ön-gören Sosyal Sigortalar’da uy-gulama alanı bulur. “Hususi (özel) prim yönte-mi”nde ise, prim, her bir rizi-konun özelliğine göre, örneğin otonun cins ve modeli yanında sürücünün yaşı, mesleği ve di-ğer özelliklerine göre ayrı ayrı belirlenir. Böylece iyi risk için kötü riskten farklı prim öden-mesi sağlanır. Doğaldır ki, her rizikonun özelliklerini dikkate alabilecek bir tarife sistemi or-taya koymaya teknik olarak olanak bulunmadığından, ister istemez riziko grupları oluştu-rularak bir tür ortalama yön-temine gidilmesi burada da ka-çınılmaz olmaktadır.3 Sigorta priminin hesaplanmasında çe-şitli unsurların göz önüne alınması gerekir. Bunlar aşağı-da “C” başlığı altında irdelen-miştir.4 3 Cahit Nomer, Hüseyin Yunak, age, 2000, s. 58. 4 Cahit Nomer, Hüseyin Yunak, age, 2000, s. 58.

C. Tehlike Payı (Riziko Primi Payı) İle Tehlike Payına Yapılan Yüklemeler, Sigorta Fiyatının Maliyet Unsurları ve Piyasa Fiyatı

a. Tehlike Payı (Riziko

Primi Payı) “Brüt prim”in, yani “piyasa fiyatı”nın birincil kısmıdır. Bu kavram, bir sigorta dalındaki hasar tazminatlarının karşılanma oranını ifade eder. Hasarlar si-gortacı için ürünün gerekli olan masraflarındandır. Bu oranın bir anlam taşıyabilmesi için, en azından 15-20 yıl gibi bir dö-nemin sonuçlarını yansıtması gerekir. Başka bir deyişle, “rizi-ko primi”nin yeterince uzun bir süre içinde meydana gelen ha-sarları karşılayabilmesi gerekli-dir.5 Sigortanın temel işlevinin teminat kapsamına giren hasar-ları tazmin etmek olduğu düşü-nülürse, “riziko primi”nin ola-bildiğince doğru olarak belir-lenmesi, primin, hasarları karşı-layabilecek birikimi sağlayacak düzeyde saptanması için ön ko-şuldur.6 Bunun için bu primin belli standartlara göre hesap-lanması ve tam olarak sigorta primine yansıtılması gerekir. b. Tehlike Payına Yapılan

Yüklemeler - Üretim Masrafı Payı: İlgili

5 Ergin Gediz, Mal Sigortalarında Riziko İstatistikleri, Çeviri, TSEV Yayınları, 1998, s. 24. 6 Cahit Nomer, Hüseyin Yunak, age, 2000, s. 58-59.

sigorta dalında verilen acente komisyonu vb. mas-rafların, prim gelirine olan oranı bu payı ifade eder.

- Umumi Masraf (Genel

Giderler) Payı: Sigorta şir-ketlerinin faaliyetlerini yü-rütürken katlanmak zorunda oldukları personel ücretleri, işyeri kirası, reklâm giderle-ri vb. genel nitelikteki gi-derlere karşılık olarak ko-nulan paydır.

- Emniyet (Katastrof) Payı

(Güvenlik Marjı): Deprem gibi olağan dışı felaketlerin gündeme getireceği hasarlar için de prim içinde bir pay olmalıdır. Çünkü “güvenlik marjı” olmadan bir sigorta şirketi bazı zamanlarda beklenmedik yıkıcı durum-larla karşılaşabilir. “Güven-lik marjı”, “risk primi” üze-rindeki hasarları temin eder ve beklenen hasarlardaki herhangi bir dalgalanmayı karşılayabilecek bir güven-lik fonunu finanse eder. “Güvenlik marjı” genelde basitçe, örneğin “risk pri-mi”nin bir yüzdesi veya ha-sarların standart sapmasının veya varyansının bir oranı olarak belirlenir.

- Kâr Payı (Marjı): Dar an-

lamda bir işletmenin ikti-sadi amacı ve fonksiyonu kâr elde etmektir. Bu bağ-lamda, sigorta şirketlerinin de sermaye sahiplerine kar-şı kâr sağlama yükümlülük-

REASÜRÖR

Page 7: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

8

leri vardır. Kâr, bir işletme-nin kuşkusuz başarısının en önemli ölçütüdür. “Kâr mar-jı”, çoğu zaman, faaliyetlere bağlı sermayenin denk ma-liyetini karşılamak için bir katkı olarak yorumlanır. Bazı işletmeler tatminkâr bir kârlılık oranı ile yetinir-ken, bazıları maksimum kâ-rı hedef alabilirler. Likidite sıkıntısı çeken şirketler, hizmet kalitesizliği ile yo-ğun rekabet koşullarında “risk primi” yüklemesi yapmadan nakit amaçlı ya-zım faaliyetine gittiklerin-den ödeme zafiyetine düş-mektedirler. Kâr ise, port-föyün daralması riskine karşı bir tür prim sayılmak-tadır. Dolayısıyla, primin, makul bir kâra olanak vere-cek düzeyde olması gerek-mektedir.

Bu sıralamada yer alan ve uygulamada “safi prim”, “riziko primi” ya da “risk primi” olarak adlandırılan “net prim” “sigorta fiya-tı”nın esas unsuru, diğerleri ise fiyatı etkileyen yani “sa-fi prim”e yapılacak yükle-melerdir. Yüklemeler (mas-raf marjları) tazminatlarla ilgili olmayan tüm maliyet-leri karşılamalıdır. Tarifeler tanzim edilirken, maliyet hesapları, şirket yönetici ve personelinin bilgi ve dene-yimlerinin ölçüsü oranında etkilenmektedir. Şirket or-ganizasyonu tarifenin gö-rünmeyen unsurudur. Diğer taraftan, uzmanlarca riziko

prim payı tarifenin değişken maliyet unsuru, üretim mas-rafları payı, umumi masraf-lar payı, emniyet payı ile kâr payı da sabit maliyet unsurları olarak ifade edil-mektedir.

c. Riziko Priminin Tespiti Literatürde genel kabul görmüş kanıya göre, “prim, sigortacının sağlamış olduğu sigorta teminatına karşılık ol-mak üzere, sigortalı ya da si-gorta ettiren tarafından, sigor-tacının hasar tazminat giderle-ri ile diğer işletme giderlerine katılmak amacıyla, belirli sü-reler sonunda ödenen bir meb-lağdır”.7 Primin bu kısmı si-gortacının meydana gelen ha-sar tazminat ödemelerini karşı-lamaktadır. Gerçekte “risk primi” net bugünkü değer esa-sına göre hesaplanmaktadır. “Risk primi”ni hesaplaya-bilmek için “hasar sıklığı (po-liçe başına beklenen hasar sa-yısı)” ile “ortalama hasar bü-yüklüğünün” hesaplanması ge-rekir. “Risk primi” bu ikisinin çarpımı ile bulunur. “Sigorta primi”nin hesaplanışı, bir ba-kıma sigorta teminatına ait fi-yatın tespiti anlamına gelmek-tedir. “Net prim (riziko primi)”; “ticari primden (brüt prim-den)” farklıdır. “Riziko primi” başlıca iki öğeden oluşur. Bi-rincisi, geçmişteki istatistikî 7 Prof. Dr. Kamuran Pekiner, Si-gorta İşletmeciliği, İstanbul, 1974, s. 141.

kanıtlara (hasarların sıklığı ve miktarı) dayanarak sigortala-nan şeyin değerini karşılamayı amaçlayan “net prim”dir. Di-ğeri ise, gelecekle ilgili çalış-ma sonuçlarını (hasarların sık-lığı ve miktarı üzerine etki yapmaya uygun genel koşul-lar) değerlendirerek “net prim”in yükselme ve düşmele-rini ayarlayan bileşimdir. “Net prim”, tam anlamıyla riziko-nun gerçekleşmesi halinde si-gortacının ödeyeceği tazmina-tın veya sigorta bedelinin kar-şılığıdır. Bir bakıma, üretim, pazarlama, sigorta vergileri, kâr payı ve yönetim giderleri gibi ikincil giderler hariç, çıp-lak prim tutarıdır. “Riziko primi”, genellikle tüm sigorta-cılar için eşdeğerdir.8 Bunun ne kadar olacağının belirlen-mesinde, tamamen teknik konu olarak, her şeyden önce sigorta konusu üniteler, üzerinde risk derecelerine ve risk arttırıcı veya azaltıcı olarak etkide bu-lunan subjektif ve objektif kri-terler, rizikonun gerçekleşme olasılığı, zararın ne olabilece-ği, sigorta bedeli, sigorta süre-si, yürürlükteki faiz oranları, enflasyonist gidiş etkili olur. Sigorta sektörü dışında ka-lan diğer sektörlerde, imal edi-len ya da satışa sunulan her mal ve hizmetin bir maliyet

8 Esin Gürbüz, Güngör, Araştırma Görevlisi, Ege Üniv. İİBF, İşletme Böl. Tic. Huk. AB Dalı, Türk Hukuku ve AB Hukukuna Göre Sigorta Sektö-ründe Rekabetin Korunması, Reasürör Dergisi, İstanbul, Ocak 2000, s. 19.

REASÜRÖR

Page 8: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

9

bedeli ve bu bedeli oluşturan unsurlar olduğu gibi, sigorta işleminin de bir maliyeti ve bunu meydana getiren bazı un-surlar vardır. Bu sektörlerde fiyatın oluşumunda göz önün-de tutulan maliyet unsurları üretim, sürüm ve idare ile ilgili giderler olup, varsa olası risk ancak küçük bir zam ile fiyata yansıtılmaktadır. Hâlbuki si-gortacılıkta risk, fiyatın belir-lenmesinde göz önünde tutu-lan en önemli unsurlardandır ve fiyatın oluşumunda üretim, satış (pazarlama) ve yönetim giderleri ikincil derecede etki-lidir.

Sigorta işletmelerinde üre-tim, acente komisyonu, pazar-lama ve genel yönetim giderle-rinin büyük bir bölümü perso-nel giderlerinden oluşmakta-dır. Ayrıca acente komisyonu ve pazarlama giderleri dışında söz konusu giderler prim artı-şıyla karşılıklı değişmez bir özelliğe sahiptirler. Diğer bir deyişle işletmenin üretim mik-tarının bu giderlerin miktarı üzerinde önemli bir etkisi yok-tur.9 Sigortacı primi hesaplarken normal şartların gerçekleşmesi olasılığı ile yetinmez. İş hac-minin düşmesi, hasar oranları-nın yükselmesi ve riskin iyi dağıtılamaması gibi nedenlerle beklentilerde sapma olabilir. Bazen hiç beklenilmeyen ola-

9 Erdal Küçükkavruk, Sigorta Denet-leme Uzmanı, Sigorta İşletmelerinde Fiyat-Maliyet Analizi ve Ölçek Eko-nomileri, Uzmanlık Tezi, İstanbul, 1994.

ğanüstü hasarlarla karşılaşıla-bilir. Bu nedenlerle sigortacılar “net prim”e bir “güvenlik mar-jı” eklemektedirler. “Güvenlik marjı”, “brüt prim”in hesap-lanmasında “net prim”e ekle-nen ve diğer işletmelerde pek rastlanılmayan özel gider un-surlarındandır. “Risk primi”nin hesaplanmasında kullanılan ha-sarların meydana gelme sıklığı ve ortalama hasar yüksekliği unsurları geçmişte elde edilen istatistikî verilere göre hesap-lanmakta ve bu unsurların za-manla değişmediği varsayıl-maktadır. “Güvenlik (emniyet) payı”, “net prim”in hesaplanmasında hasarın meydana gelme sıklığı ve ortalama hasar yüksekliği-nin değişmediği kabul edil-mekle birlikte, değişmesi so-nucu acı tecrübelere ve bek-lenmedik yıkıcı durumlarla karşılaşılmasına hazırlıklı ol-mak gereksinmesinden doğ-muştur. Çünkü beklenmedik sürprizler olağanüstü hasar ya da tazminat ödemelerine neden olabilmekte, bu nedenle de si-gorta işletmeleri “net prim”e belirli oranlarda yapılacak ek-lemeler ile “emniyet payı (katastrof payı)” adı verilen bir ihtiyat oluşturmak zorunluluğu duymaktadırlar. Özetle “emni-yet marjı” adı da verilen “em-niyet payı”; hasar ihtimalinde-ki olağan dışı dalgalanmaları karşılamak üzere, aslında “ri-ziko primi” niteliğinde bulu-nan, ancak, meydana gelişi is-tatistiklerle belirlenemeyen deprem, fırtına gibi doğal afet-

leri ya da katastrofik bir veya birkaç hasarı karşılamak üzere ilave edilen bir paydır.10 Bundan başka, sigorta iş-letmesinin net primden brüt prime ulaşırken göz önüne ala-cağı ve brüt prim oranı içinde yer alması gereken diğer bir unsur da “kâr payı”dır. Ülke-miz uygulamasında prim yü-künün içerisinde gider vergisi vb. gibi devlete ödenecek ver-giler de bulunmaktadır. Uygulamada “safi prim” olarak da adlandırılan “riziko prim payı (net prim)”, sigorta şirketlerinin en önemli teknik gelir unsurudur. Bu aynı za-manda sigorta hizmetinin net fiyatı olup, sigorta hizmetinin kalitesi ile yakından ilgilidir. Çünkü sigortalı sayısı arttıkça prim geliri de artacaktır. Bu da sigorta hizmetinin kalitesine bağlıdır, diğer bir deyişle si-gorta hizmetinin kalitesinin arttırılması ile değişkendir. Sigorta fiyatının belirlen-mesi, gerek sigorta tekniğinde ve gerekse uygulamada en güç sorunlardan birisidir demiştik. Herhangi bir mal veya hizme-tin maliyet değerini ve bu de-ğere göre satış fiyatını tespit etmek için az çok belirli ve ge-rekli bir takım verilerin esas alınarak hesaplama yapılması yeterli olabilir. Örneğin bir imalatçı ürettiği mamulün ma-liyetini; o mamul için harcadı-ğı hammadde (direkt madde- 10 Uğur Özer, Sigorta Denetleme Uzmanı, Hizmet İçi Eğitimi Ders Notları, 1998.

REASÜRÖR

Page 9: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

10

ilk madde) ve yardımcı madde bedellerini, kullandığı iş gücü-nün bedelini, çalıştırdığı maki-ne ve teçhizatın amortisman giderlerini ve genel üretim gi-derleri biçiminde yaptığı har-camalarını göz önünde bulun-durmak sureti ile gerçeğe ol-dukça yakın bir seviyede tespit edebilir. Bir tüccar satmak üzere satın aldığı malın kendi-sine kaça mal olduğunu kesin-likle bilmektedir. Malların bir yerden diğer bir yere taşınma-sını üzerine alan bir taşıyıcı, bu hizmeti yapmak için örne-ğin, 1 ton malın taşınması amacı ile katlanacağı harcama-ların tutarını kolaylıkla sapta-yabilir. İmalatçı ürettiği ma-mule, tacir satacağı mala, taşı-yıcı yapacağı hizmete karşılık müşterisinden isteyeceği fiyatı, maliyetler hakkında sahip ol-duğu bilgilerine dayanarak be-lirleyebilir. Mal ve hizmetin satış fiyatlarının tespitinde uzun vadeli öngörülerde bu-lunmaksızın, olasılıkları göz önüne almaksızın hareket et-mek, bir başka ifade ile sadece maliyet ve satış giderleri ile kâr payını dikkate almak, fi-yatlandırmada yeterli olabil-mektedir. Ancak, fiyatlandırma sigor-tacılık yönünden ele alındığın-da, maliyet hesaplamalarının hiç de o kadar basit olmadığı görülmektedir. Sigortacılıkta satışa konu olan, önceden be-lirli bir mamul veya emtia ol-madığı gibi, sigortacılık maddi nitelikte olan bir hizmet de de-ğildir. Sigortacılıkta satışa ko-

nu olan, gelecekte gerçekleş-mesi olası bir olayın gerçek-leşmesi ile sigortalının veya sigorta ettirenin uğrayacağı maddi zararın karşılanması yani tazminatın sigortacı tara-fından ödenmesidir. İşte sigor-ta hizmetinin fiyatlandırılma-sında karşılaşılan en önemli sorun sigortanın konusunu oluşturan olayın bu belirsizlik halidir. Sigorta tekniği, bu so-runa bir taraftan istatistikî me-totlar ve olasılık hesapların-dan, öte yandan da “Büyük Sayılar Yasası”ndan yararlana-rak çözüm bulmaya çalışmak-tadır.11 Serbest rekabet ve serbest fiyatlandırma ortamında, “Bü-yük (Yüksek) Sayılar Kanunu” ve olasılık hesaplarının yanı sı-ra zaman içinde elde edilen is-tatistikî sonuçların veri olarak kullanıldığı matematiksel mo-dellerle belirlenen fiyat; sigor-ta ettiren/sigortalı sayısını maksimuma çıkaracak ödene-bilir prim tutarı, hasar tazmi-natlarını karşıladıktan sonra en çok kârı sağlayacak prim tutarı olmalıdır.12 Sigortacılıkta ista-tistikî veriler yardımıyla rizi-konun fiyatlandırılması formü-lasyonu Tablo 1’de verilmiştir. “Risk primi”, hasar tutarı olarak bilinen ve beklenilen hasarları karşılayan bir prim-

11 Prof. Dr. Mehmet Özkan, Sigorta İşlemleri ve Muhasebesi, Bilim ve Teknik Yayınevi, İstanbul, Ocak 1998. 12 Dr. Şebnem Uralcan, Sigortacılık Uygulamaları, AÜ AÖF Yayınları, Eskişehir, 2005, s. 44.

dir. Hasar maliyeti ise sigorta-cı için ürünün gerekli olan masraflarındandır.13 Bunun i-çin diğerlerine göre ayrı stan-dartlara göre hesaplanmalı ve tam olarak prime yansıtılmalı-dır. Bu bağlamda hasar mali-yeti başlıca iki kısımdan olu-şur. Bunlar, ödenen hasarlar (tazminat) ve ödenecek hasar-lar yani muallâk hasarlardır. Bu şekildeki istatistikî veriler dikkate alınarak yapılan prim ayarlamaları yanıltıcı olabil-mektedir. Çünkü muallâk ha-sar tutarları söz konusu hesap-lamalarda dikkate alınmamış-tır. Gerçek “hasar/prim ora-nı”nı tespit etmek amacıyla be-lirli bir dönem içerisinde ger-çekleşen hasarların aynı dö-nem içerisindeki kazanılmış primlere oranlanması gerek-mektedir (“Net Hasar / Prim Oranı = Gerçekleşen Hasarlar/ Kazanılmış Primler” formülü-ne göre hesaplanmaktadır).

Bu bağlamda; net “ha-sar/prim oranı”, cari yıl içinde ödenen net tazminatlara, ayrı-lan net muallâk tazminat karşı-lıklarının ilavesi ve bundan, devreden net muallâk tazminat karşılıklarının düşülmesi sure-tiyle elde edilecek neticenin, cari yıl net yazılan primlerine, devreden net kazanılmamış primler karşılığının ilavesi ve bundan dönem sonu ayrılan net kazanılmış primler karşılı-

13 Yasemin Soysal, Sigorta Denetle-me Aktüeri, Rekabetçi Davranış ve Poliçe Fiyatının Belirlenmesi, Çeviri, Sigorta Denetleme Kurulu Bülteni, Sayı 11, Kasım 1999.

REASÜRÖR

Page 10: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

11

ğının düşülmesinden sonra bu-lunan miktara oranlanması ile elde edilen orandır.

Bu formülden hareketle, x sigorta şirketinin çeşitli branş-lar bazında x ve x+1 yılları iti-barıyla net “hasar/prim oranla-rı” hesaplanarak bu oranların karşılaştırmalı analizi yapıl-mıştır. X şirketinin karşılaş-tırmalı hasar (tazminat)/prim oranları, yıllara göre Tablo 2’de gösterildiği gibidir. 14

14 Mehmet Kahya, Sigorta Denetleme Uzmanı, Sigorta ve Reasürans Şir-ketlerinde Finansal Analiz, Sentez

Genel ortalama, x yılında %52,51; x+1 yılında ise %49,86’dır. Görüldüğü üzere, x şirketinin “hasar/prim oranla-rı” bir önceki yıla göre yüksel-mekte, ancak, anılan oranın ge-nel ortalaması düşme göster-mektedir.

Tarife primleri ileriye dö-nük olarak, “hasar/prim oranı” tahminleri ise hasarın değişim şekli ve hızı dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Burada esas olan ilgili dönemde üretilen primin yine ilgili dönemde Reklam ve Danışmanlık, İstanbul, 2001, s. 243-244.

oluşan hasarı karşılama oranı-dır. Bu nedenle uygulanması gereken en doğru metot gün esası üzerinden “Kazanılmış Primler Karşılığı (KPK)” ayrı-larak hesaplanacak “hasar/ prim oranı”dır. Ancak, burada yine de bir sorun bulunmakta-dır. Çünkü hasarı ödenen poli-çelerin o döneme ait poliçeler-den oluştuğunu söylemek ola-naklı değildir. Yani birebir il-gili poliçelere gelen hasarların değerlendirilmesi daha uygun olacaktır. Fakat bir poliçenin hasarı vadesi dolduktan yıllar sonra da gelebileceği için ko-

Tablo 1

20)- (%1515) - (%108) -(%7 KomisyonPayıKâr Masraflar]

v)(11PrimiRisk [PrimBrüt +++

+

=

Formülde yer alan sembollerden; “v”, emniyet marjını (prim yükleme katsayısını), “Risk Primi”, “hasar adedi x hasar şiddeti”ni ifade etmekte olup; formül kısaca şu şekilde de ifade edilebilmektedir:

])(1

PrimiRisk [PrimBrüt α−

=

0 < α <1 olmak üzere; “α ”, emniyet (güvenlik) marjını, genel gider şarjmanını, komisyonları ve kâr marjını (beklenti-sini) içermektedir. (∗) (*): Dr. Ali İhsan Doğan, Sigorta Denetleme Aktüeri, Sigortacılıkta İstatistik ve Portföy Yönetimi, Hizmet İçi Ders Notları, s. 26, 2008.

REASÜRÖR

Page 11: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

12

nuya ilişkin doğru sonuca var-mak yıllar alacak, sonuç alın-dığında bir eylem yapmak ge-rekir ise artık çok geç kalınmış olacaktır. 3. Sigorta Fiyatının Maliyet

Unsurları ve Piyasa Fiyatı A. Sigorta Fiyatının Maliyet

Unsurları

“Bilindiği üzere, ekonomide her mal veya hizmetin bir fiya-tı vardır. Bu fiyatlar belirli un-surlardan oluşur. Örneğin ku-maş fiyatının tespitinde iplik, boya gibi maddelerin maliyeti ile işçilik, kira, elektrik v.s. gi-bi masrafların payı dikkate alınır, buna bir de kâr unsuru ilave edilerek nihai satış fiyatı bulunur.” 15

Daha önceki bölümlerde yer verilen irdelemeler sırasında da değinildiği gibi, sigorta fiyatı-nın tespitinde “riziko primi” ve “ekler” veya “yüklemeler (şarjmanlar)” olmak üzere baş-lıca iki unsur dikkate alınır. Örneğin aynı riziko ve aynı ya-pı grubuna giren 1.000 adet bi-na bulunduğunu ve her birinin sigorta değerinin 10.000 TL ol- 15 Cengiz Akatlı, Yangına Karşı Si-gorta ve Yangın Reasüransı, İstanbul 1985.

duğunu varsayalım. Bir yıl içinde bunlardan 10 tanesi tam hasara uğrarsa toplam hasar 10.000 x 10 = 100.000 TL ola-caktır. Toplam hasardan beher binaya düşecek pay 100.000/ 1.000 = 100 TL’dir. Yani her binanın maliki 100 TL ödediği takdirde, toplam hasar karşıla-nabilecektir. Bu örnekte, bütün binaların eşit değerde olduğu ve hasarlananların tam hasara uğradığı kabul edilmiştir. Hâl-buki gerçekte binaların kıyme-ti ve hasarların sonuçları deği-şiklik gösterir. Bu bakımdan, yukarıda da izah edildiği gibi, “riziko primi”nin tespiti için, belirli bir zaman birimindeki (bir yıl) toplam hasarın toplam sigorta bedeline oranı esas alı-nır. (Tablo 3)

Burada beher 100 TL’lik sigorta bedeli için alınacak 1 TL, sadece hasarları karşıla-maya yetecek olan “riziko primi”dir. Bu konuda tarafı-mızca da benimsenmiş olan “riziko primi (prime de risque)” 16 kavramının yanı sı-ra literatürde “net prim (prime

16 P. Blanc, Qu’est-Ce Que La Réassurance, Société D’editions L’assurance Française, Paris 1977 (s. 48).

nette)” 17 “safi prim (prime pure)” 18 gibi terimlerin de kullanılmış olduğuna bir kere daha işaret edelim. Eğer sigor-talı bina sayısı 1.000 adet yeri-ne 2.000 adet ve yangın hasarı gören bina sayısı da değişme-miş olsaydı, yani 10 adet ola-rak kalsaydı, bu kez riziko primi %0,5 (binde beş) ora-nında hesaplanacaktı.

Diğer taraftan, daha önce yeri geldikçe temas edilmiş olan sigortacının hasar dışında yapmak zorunda olduğu bazı masrafları ve bazı yükümlü-lükleri olup, sigortacının yap-tığı bazı masrafları ve yüküm-lülüklerinin mahiyetleri ve oranları ülkeden ülkeye değiş-tiği gibi, sigorta dalları bakı-mından da zamanla değişiklik arz edebilmektedir. B. Piyasa Fiyatı

İktisadi varlıkların fiyatları, piyasadaki arz ve talebe göre belirlenir. İktisat teorisi, fiya-tın tespitinin pazarın yapısına bağlı olduğunu ifade etmekte

17 E. Rychen, Assurance De Chose, Librairie Payot Lausanne 1967 (s. 64). 18 A. Besson, M. Picard, Les Assurances Terrestres En Droit Français, Paris 1964 , Tome I, s. 40)

Tablo 2

Yıllar Yangın Nakliyat Kaza Mühendislik Dolu

X Yılı %21,84 %32.20 %54,13 %239,58 %56,12

X+1 Yılı %47,73 %79,65 %56,64 %112,04 % 76,22

REASÜRÖR

Page 12: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

13

ve bu yapıya bağlı olarak fiya-tın değişeceğini ileri sürmek-tedir. Piyasanın yapısı da bi-lindiği gibi başta alıcı ve satı-cıların sayısına bağlıdır.19 Üre-tici ve tüketicilerin hareketle-rinde tam bir serbestiye sahip olunan piyasalarda, piyasa fi-yatı, üretici ve tüketicilerin ka-rarlarının uyuştuğu noktada sonuçlanır. Sigortacılıkta ise, sigortacının kesinleştirdiği fi-yat ile potansiyel sigortalının bunu kabul veya reddetmesi sık görülen bir durumdur.20 Yine arz ve talep eğrisinin ke-sişme noktasındaki bir temel fiyat modeli halen sigortacılık sektöründe uygulanabilir nite-liktedir.

Bir piyasada sigorta talebi, alıcıların fiyat tavanlarını gös-terirken, sigorta arzı bütün arz edenlerin fiyat tabanlarını gös-terir. Alıcının fiyat tavanı si-gorta almak için ödemeye ha-zır olduğu maksimum tutar olarak tanımlanabilir. Bir si-gortacının fiyat tabanı da aynı şekilde bir sigortacının riski kabul edeceği en düşük prim olarak ifade edilebilir. Bir ev sahibinin, evinin yangın nede-niyle zarar görmesinden kaygı-landığını ve bu yüzden de tam 19 Prof. Dr. Ali İhsan Karacan; Mali Aracı Kurum Olarak Sigortacılık Ve Sigorta Şirketleri, Bağlam Yayıncı-lık, İstanbul, 1994. s. 71. 20 Yasemin Soysal Ag Çeviri, 1999.

bir sigorta korumasına karşılık düşen sabit primli bir sigorta sözleşmesi teklifi aldığını farz edelim. Bu, bir yangın duru-munda, sigortacı tarafından ödenecek tazminatın hasarı tam olarak karşılayacağı anla-mına gelmektedir. Öyle ki, yangın sonucunda ödenecek tazminatın evin yenilenmesini tam olarak karşıladığını ve da-ha fazla verilmediğini farz edersek, ev sahibi bundan bir yarar veya kazanç sağlama-maktadır. Sigorta şirketi kesin prim kayıplarına ilişkin olarak riskli durumları değiştirmeyi teklif edebilir. Fiyat tavanı, yangın sonucu kişi varlığında oluşacak olası fakat belirsiz bir azalışa karşılık (bu, tazminatla aynı düzeyde bir miktardır) olarak görülen varlıktaki kesin azalışı (prim ödemesi) ifade etmektedir.21

4. Sonuç

Ülkemizde tarifelerin kamu otoritesi tarafından belirlendiği ve denetlendiği dönemlerde, sigorta şirketleri, Avrupalı şir-ketlerin aksine tatminkâr tek-nik kârlarla yaşıyor ve hayati-yetlerini bu sayede sürdürü-yorlardı. Finansal yatırımlar ve gelirler, yazılan primlere göre

21 Yasemin Soysal Ag Çeviri, 1999.

yetersiz bir düzeyde idi. Daha sonraları yıllarca süren yüksek enflasyon sebebiyle pek çok sektör gibi sigorta sektörü de asıl iştigal konularından değil, bilakis, finansal gelirlerinden kâr elde etmeyi tercih eder bir hale gelmiş, bu durum, ülke-mizde faaliyet gösteren şirket-lerin teknik kâr yönünden ye-tersiz kalmalarına sebep ol-muştur. Özellikle doksanlı yıl-ların sonlarına gelindiğinde, ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, diğer sektörleri olduğu gibi sigortacılık sektörünü de olumsuz yönde etkilemiştir. Bu bağlamda, teknik ve finan-sal açıdan zafiyete düşen bir-çok sigorta şirketi iflas etmiş veya gelinen bu nokta sebebiy-le bazıları tasfiye edilmiş, ba-zıları da satışa çıkartılarak el değiştirmiştir.

Gerçek şu ki, yaşanan bu durumun en büyük sebebi si-gorta şirketlerinin bu güne ka-darki, serbest fiyatlandırmada sergiledikleri tutum ve davra-nışlar, fiyatlandırmalardaki ras-yonel olmayan yaklaşımlar ve fiyat politikaları olmuştur. Uy-gulanan bu fiyat politikaları hiçbir reel yaklaşıma dayan-madan, rakip şirketlerden daha düşük fiyat vermek şeklinde bir gelişim göstererek o za-manların meşhur tabiri ile “pastadan daha fazla pay al-ma” yaklaşımına dönüşmüştür. Kamu otoritesinin yaptığı rutin denetimlere rağmen, zaten po-tansiyel kitleye tam anlamıyla ulaşamayan Türk sigortacılık pazarında uzun yıllar bu man-

Tablo 3

Riziko Primi

=

10x10.000 (Toplam Hasar) 1.000 x 10.000 (Toplam Sigorta Bedeli)

=

%1’dir.

REASÜRÖR

Page 13: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

14

tıkla hareket edildiği için ol-dukça vahim durumlara ge-linmiştir. Bu duruma, son za-manlara değin teknik ve finan-sal güçten yetersiz şirketlerin var olduğu gerçeği eklenirse durumun vahameti daha da iyi anlaşılır.

Bu durumun önüne geçe-bilmenin tek ve en akılcı yolu doğru bir fiyatlandırmadan, akılcı ve doğru fiyatlandırma-nın en kolay yolu ise, sigorta hizmet maliyetinin rasyonellik ilkesine göre hesaplanmasın-dan geçmektedir. Sadece üre-timi arttırmak amacıyla fiyatı düşürmek akılcı bir davranış değildir. Fakat sigorta sektörü-nün bu konudaki en büyük so-runu satılan bir ürünün (poli-çenin) gerçek maliyetinin satış sonrasında, belki de satıştan uzun zaman sonra ortaya çık-masıdır.

Bir sigorta poliçesinin te-mel maliyeti o poliçeye gele-cek hasarlardan oluşur. Doğal-dır ki, bu durumu önceden ke-sin bir şekilde saptamak, fiya-tın maliyeti karşılayıp karşıla-madığını hasarlar ödenmedik-çe bilmek olanaklı değildir. Belki de sigorta sektörü mali-yetlerin sonradan hesaplandığı tek sektördür. Bunun için daha önceki dönemlere ilişkin veri-lerden faydalanarak geleceğe yönelik tahmin yapmak en akılcı yöntemdir. Bunu sağla-mak için ise, geçmiş dönemle-re ait verilerin doğru ve kont-rol altında tutuluyor olması ge-rekmektedir.

Bilindiği gibi, sigortacılıkta

fiyatlandırma, kendine has özellikleri olan ve işletmeyi teknik kâra ulaştıracak fiyatla-rın belirlenmesi işlemine da-yanan bir konu olup, sigorta şirketlerinin teknik kâr elde edebilmelerini temin eden te-mel faktörlerden en önemlisi ise, yapılan bir dizi hesaplama-lar sonucu oluşturulan sigorta tarifeleridir. Tarifelerin hazır-lanmasında sigorta şirketleri-nin istatistikî verilere dayana-rak gerçek “risk primi”ni tespit etmeleri ve daha sonra tespit edilen bu “risk primi”nin üze-rine “yüklemeler” adı verilen masraf paylarını, aracılık ko-misyon tutarını, emniyet mar-jını ve kâr payını ilave ederek sigortalıdan veya sigorta etti-renden alınacak prim tutarını belirlemeleri, elde edilmesi düşünülen teknik kârlılık için şarttır.

Her ne kadar sigorta şirket-lerinden yeterli riziko seleksi-yonu yapmaları beklenilse de, etkin bir fiyatlandırma politi-kası sayesinde “hasar/prim oranı” yüksek olan sigorta branşlarında da teknik kâr elde edilmesi olanaklıdır. Ancak, serbest fiyatlandırma ortamın-da, sektörde yaşanan aşırı fiyat rekabeti nedeniyle, maliyet un-suru ikinci plana itilerek, bazı branşlarda çok düşük fiyatlan-dırmalardan ötürü bazı şirket-ler teknik zarar yazabilmekte-dirler. Bu nedenle, sigorta şir-ketlerinde fiyatlandırma politi-kalarının, rakiplerin fiyat poli-tikalarının izlenerek bu sigorta şirketlerinin, varsa kendileri-

nin, yoksa diğer şirket veya kurumların istatistikî verileri-nin kullanılarak gerçek “risk primleri”nin hesaplanması, bu-nun üzerine diğer gerekli “yük-lemeler”in yapılması suretiyle alınacak brüt prim tutarlarının tespit edilmesi esasına göre yapılandırılmaları gerekmek-tedir.

“Sigorta fiyatı”, sigortacılı-ğa özgü belli ölçütlerle tespit edilebilen bir orandır. Bu ora-nın, sigorta şirketlerinin likidi-telerini zaafa düşürmeyecek şekilde sigortacılık faaliyetle-rini sarf ve tahsilât yönlerinden dengeleyici düzeyde olmasının yanı sıra, ödeme gücünü arttı-rıcı bir teknik kârı sağlaması da lazımdır. Zaman, çevre, in-san ve risk faktörleri değişken ve önemlidir. Risklerin türüne göre deneyim sonucu elde edi-lecek bilgiler için uzun zaman dilimlerine gereksinim vardır. Bu zaman dilimlerinde yapılan istatistikî kontroller, bilgi de-polarının oluşmasını sağlarlar. İşte bunlar fiyatlandırma için birer kaynak ve araç sayılırlar. İstatistikî veriler, matematiksel modeller, iç koşullara göre oluşturulan maliyet+kâr’a, iş kabul politikalarına, başka bir ifadeyle müşteri gereksinimine göre fiyat saptama, rekabet ko-şullarına göre, yani rakiplerin fiyat politikalarını izleyerek fiyat saptama, fiyatlandırmayı yönlendirici diğer unsurlardır.

Ama burada aslolan sigorta şirketlerinde fiyatlandırma po-litikalarının nasıl yapılandırı-lacağıdır. Bu yapılandırmada

REASÜRÖR

Page 14: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

15

yer alması gereken en önemli husus, sigorta şirketlerinin amaçlarına en iyi yoldan ulaş-maları için ideal bileşim ora-nında bir ideal tarife fiyatını nasıl ve ne şekilde belirleyebi-lecekleri olarak karşımızda durmaktadır.

Ülkemizde bazı zamanlar tek haneli de olsa varlığı eksik olmayan enflasyonist gidişe paralel olarak, hesaplanacak primlerin doğruluğu da olduk-ça önem arz etmektedir. Ma-demki o canavar hala var ve yaşıyor, o halde onunla yaşa-mayı ve ondan gelecek eroz-yonu azaltmayı öğrenmemiz gerekmektedir. Ancak bu ras-yonel yaklaşımlar sayesinde teknik yönden ayağını yere sağlam basan şirketler oluşabi-lir. En temel amaç kâr elde etmek olduğuna göre, şirketin sunduğu hizmeti ideal bir bile-şim oranında maliyetinden da-ha yüksek fiyattan satması ye-rinde bir yaklaşım olacaktır.

Bu bağlamda; sektörde faa-liyet gösteren sigorta şirketle-rinin, sigortacılık işletme tek-niğine göre hesaplanan fiyatla-rına baz teşkil edecek kendi sigorta tarifelerini rasyonel bir şekilde yapmaları ve her ne şekilde olursa olsun, hazırla-nan bu sigorta tarifelerinin, se-çilen rizikoların üstlenilmesine olanak sağlayıcı, başka bir de-yişle, rizikoları karşılayabilir şekilde uygun ve yeterli olma-ları gerekmektedir. Aksi tak-dirde, prim düşük olursa teknik olarak rizikoların sigorta şirket-lerince üstlenilmesi mümkün

olmayacak, ya da şirketler da-ha başlangıçta düşük ücretle sigorta taahhüdünde bulunmuş olacaklardır. Her iki durumda da, bu husus toplam prim hacmini olumsuz yönde etki-leyecektir.

Özetle; eğer maliyetten da-ha düşük bir fiyatla hizmet sa-tışı yapılırsa sigorta şirketleri zarar edecekler, maliyetten yüksek bir fiyatla hizmet satışı yaparlarsa kâr edeceklerdir. Bu bağlamda, anılan şirketlerin fi-yatlandırmalarını makul bir kârlılık ölçüsü doğrultusunda yapmaları, bunun için de gerek uygulanabilirlik açısından ge-rekse sonuçların güvenilirliği bakımından en uygun yöntem olarak “riziko primi” bazlı fi-yatlandırma yolunu seçmeleri ve bu yoldan sapmamaları ge-rekmektedir.

Kaynakça: - Besson, M. Pıcard, Les Assurances

Terrestres En Droit Français, Paris 1964.

- Dr. Ali İhsan Doğan, Sigorta De-netleme Aktüeri, Sigortacılıkta İs-tatistik ve Portföy Yönetimi, Hiz-met İçi Ders Notları, s. 26, 2008.

- Prof. Dr. Ali İhsan Karacan, Mali Aracı Kurum Olarak Sigor-tacılık ve Sigorta Şirketleri, Bağ-lam Yayıncılık, İstanbul, 1994.

- Cahit Nomer, Hüseyin Yunak, Si-gortanın Genel Prensipleri, Mart 2000.

- Cengiz Akatlı, Yangına Karşı Si-gorta ve Yangın Reasüransı, İs-tanbul 1985.

- Ergin Gediz, Mal Sigortalarında Riziko İstatistikleri, Çeviri, TSEV Yayınları, 1998.

- Sigorta Denetleme Uzmanı, Er-

dal Küçükkavruk, Sigorta İşlet-melerinde Fiyat-Maliyet Analizi ve Ölçek Ekonomileri, Uzmanlık Tezi, İstanbul, 1994.

- E. Rychen, Assurance De Chose, Librairie Payot Lausanne 1967.

- Araştırma Görevlisi, Esin Gür-büz, Güngör, Ege Üniv. İİBF, İş-letme Böl. Tic. Huk. AB Dalı, Türk Hukuku ve AB Hukukuna Göre Sigorta Sektöründe Rekabe-tin Korunması, Reasürör Dergisi, İstanbul, Ocak 2000.

- Dr. G. Şebnem Uralcan, Sigorta-cılık Uygulamaları, AÜ AÖF Ya-yınları, Eskişehir, 2005.

- Prof. Dr. Kamuran Pekiner, Si-gorta İşletmeciliği, İstanbul, 1974.

- Prof. Dr. Mehmet Özkan, Sigor-ta İşlemleri ve Muhasebesi, Bilim ve Teknik Yayınevi, İstanbul, Ocak 1998.

- Dr. Mahmut Yavaşi, Ticaret Hu-kuku Doktoru, Rekabet Hukuku Açısından AB Sigorta Pazarında-ki Blok Muafiyet, Reasürör Der-gisi, Temmuz 2004.

- Sigorta Denetleme Uzmanı, Mehmet Kahya, Sigorta ve Rea-sürans Şirketlerinde Finansal Analiz, Sentez Reklam ve Danış-manlık, İstanbul, 2001.

- P. Blanc, Qu’est-Ce Que La Réassurance, Société D’editions L’assurance Française, Paris 1977.

- Sigorta Denetleme Uzmanı, Uğur Özer, Hizmet İçi Eğitimi Ders Notları, 1998.

- Sigorta Denetleme Aktüeri, Ya-semin Soysal, Rekabetçi Davra-nış ve Poliçe Fiyatının Belirlen-mesi, Çeviri, Sigorta Denetleme Kurulu Bülteni, Sayı 11, Kasım 1999.

Mehmet KAHYA

Sigorta Denetleme Uzmanı T.C. Başbakanlık

Hazine Müsteşarlığı

REASÜRÖR

Page 15: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

16

Solvency II’de Modelleme: Standart ve İç Modeller

isk yönetimi son 10 yılda, global ekono-mide yaşanan değişi-

min ve piyasalardaki yükselen volatilitenin etkisiyle, bankacı-lıkta olduğu gibi sigortacılık sektöründe de büyük önem ka-zanmıştır. Sigortacılar için risk yönetimini önemli kılan diğer bir unsur da kontrol edileme-yen risklerin, özellikle doğal afetlerin, bilanço dengelerini bozması ve teknik karşılıkların hesaplanmasını zorlaştırması niteliğidir. Risk yönetiminin temel amacı, şirketlerin ser-maye yeterliliklerinin belli bir seviyenin altına düşmesini en-gelleyici tedbirler getirerek, poliçe sahiplerinin ve hissedar-ların korunmasını sağlamaktır. İşte bu doğrultuda karşımıza çıkan Solvency II projesi, Av-rupa Komisyonu tarafından, poliçe sahiplerini korumak ve istikrarlı bir sigorta sektörü oluşturmak amacıyla hazırla-nan, ihtiyati kurallar ve denet-leyici düzenlemeler bütünüdür. Solvency II üç ayaktan oluşmaktadır. İlk ayakta ser-maye yeterliliğinin hesaplan-dığı Standart Model, ikinci ayakta denetim mekanizmaları

ve risk yönetimi gereklilikleri, üçüncü ayakta ise finansal tabloların açıklanmasına iliş-kin raporlama standartları an-latılmaktadır. Bu çalışmada, Solvency II’nin birinci aya-ğında (Pillar I) yer alan Stan-dart Model, bu modele alterna-tif olarak gösterilen iç model ve kısmi iç model yaklaşımları incelenecektir. Modellerin tek tek açıklamalarına geçmeden önce, her üç yaklaşımda da bu-lunması gereken temel pren-siplerin altını çizmek faydalı olacaktır: - Bütünlükçü Bilanço Yakla-

şımı (Total Balance-Sheet Approach): Bilançoda yer alan tüm varlık ve yükümlü-lükler piyasa değerleri ile değerlendirilmelidir. Piyasa değeri saptanamayan kalem-lerin ise nakit akışı projeksi-yonları yardımıyla “en iyi tahmini değerleri” kullanıl-malıdır. (Aktüeryal teknik-lerle −zincirleme merdiven metodu gibi− gelecekteki nakit akışlarının projeksiyo-nu ve bu nakit akışlarının risksiz faiz oranıyla bugün-kü piyasa değerlerine ıskon-

to edilmesi “en iyi tahmin” yöntemlerinden biridir)

- Mevcut Sermaye (Available

Solvency Capital): Varlıkla-rın piyasa değerinden yüküm-lülüklerin piyasa değeri çıka-rılarak hesaplanmaktadır.

- Gerekli Sermaye (Solvency

Capital Required - SCR): Solvency II’ye ilişkin “Ge-rekli Sermaye” bir yıllık süreçte %99,5 güven aralı-ğında risk çeşitlendirme et-kisi dâhil edilerek hesapla-nan “Riske Maruz Değer (Value-at-Risk; VaR)” ola-rak tanımlanmaktadır. Baş-ka bir deyişle SCR, bilan-çodaki teknik karşılıklara ilave olarak ayrılan ve bir yıl içerisinde 200’de 1 ihti-malle teknik karşılıkları aşa-cak bir yükümlülük meyda-na gelmesi halinde devreye sokulacak sermaye tutarını ifade etmektedir.

1. Standart Model Standart Model, Solvency II kapsamındaki risk kategorile-rine ilişkin “Gerekli Sermaye

R

REASÜRÖR

Page 16: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

17

(SCR)”nin hesaplanması için oluşturulan ve tüm şirketlerin kullanımına sunulan bir mo-deldir. Söz konusu hesaplama, belli formülasyonlar, sabit kat-sayılar ve spesifik parametreler içermektedir. Her bir risk kate-gorisi için ayrı ayrı hesaplanan SCR değerleri kendi alt risk sı-nıfları arasındaki çeşitlendirme etkisini yansıtan korelasyon kat-sayıları 1 ile çarpılarak toplan-makta ve nihai olarak bu risk kategorileri arasındaki korelas-yonların da dâhil edilmesi sure-tiyle toplam SCR’ye ulaşılmak-tadır. Standart yaklaşımın ça-lışma prensibi Şekil 1’de şema-tik olarak gösterilmektedir. 2. İç Model Şirketler, Standart Model yerine kendi içlerinde geliştir-dikleri ya da satın alınan li-sanslı bir yazılım yoluyla kur-dukları ve ilgili denetim kuru-munun onayladığı modellerden faydalanmak konusunda ser-best bırakılmıştır. Yukarıda de-ğinilen temel prensiplerin uy-gulanması koşulu ile Solvency II kapsamında tanımlanan tüm risk kategorileri için ayrılan “Gerekli Sermaye”, iç model 1 İş Kabul Riskinde yer alan Hayat, Sağlık ve Hayat Dışı Riskler ile Pi-yasa Riski için SCR hesaplanırken, her birinin kendi alt risk sınıfları arasındaki çeşitlendirme etkisini dâ-hil eden korelasyon matrisleri oluş-turulur. Ayrıca Hayat Dışı Riskler için iş kollarına göre de (kaza, yan-gın, mühendislik gibi) korelasyon katsayıları belirlenir.

kullanılarak da hesaplanabil-mektedir. Ancak şirketlerin iç modellerinin ürettiği datanın güvenilirliğini test etmeleri için öncelikle Standart Model ile karşılaştırma yapmalarında yarar görülmektedir. İç mode-lin özellikle Standart Model’de yer alan tanımlar, varsayımlar ve uygulanan katsayılar açı-sından değerlendirilmesi esas-tır. Model sonuçları arasındaki önemli farkların altı çizilerek yorumlanması ve QIS çalışma-larını yürüten CEIOPS2 ile paylaşılması beklenmektedir. İç modelin yararlandığı ista-tistiksel tahmin yöntemlerinin, olasılık dağılımlarının ve simü-lâsyonların Solvency II’de be-lirtilen teknik karşılıkları he-saplamaya uygun olması ge-rekmektedir. Kullanılan mo-delde risk yönetimi prensiple-rine göre doğru risk sınıflan-dırması yapılması, iş ko-lu/branş ayrımının sektörel özelliklere uyumlu olacak şe-kilde belirlenmesi, risk sınıfla-rının ve iş kollarının kendi iç-lerinde ve aynı zamanda bir-birleriyle ne kadar ilişkili ol-duğunu yansıtan korelasyon ölçümlerinin eksiksiz yapılma-sı, data girdilerinin sıklığı (frekansı) ve dönemi itibarıyla yeterli düzeyde oluşturulması ve reasüransın yanında diğer risk azaltımına ilişkin teknikle-rin de hesaplamalara dâhil edilmesi esastır. 2 CEIOPS : Committee of European Insurance and Occupational Pensions Supervisors

3. Kısmi İç Model Solvency II kapsamında sı-nıflandırılan risklere ilişkin SCR’nin tamamı iç modelle hesaplanabileceği gibi, Stan-dart Model ve iç model birlikte kullanılarak da hesaplanabilir. Şirketler istedikleri risk sınıf-ları, alt risk sınıfları veya iş kolları için kendi içlerinde ge-liştirdikleri ya da dışarıdan te-min ettikleri lisanslı yazılım modellerinden, geri kalanlar için ise Solvency II’nin şirket-lere sunduğu standart for-mülasyonlardan faydalanabile-ceklerdir. Bununla birlikte kısmi iç modeller Standart Model’in gerektirdiği data set-lerinin hazırlanmasında da kul-lanılabilmektedir. Kısmi iç model özellikle “hayat dışı iş kabul riski” ve bu riskin alt sınıflarından biri olan “afet riski” ile “piyasa riski” için tercih edilmektedir. Bu konuda bir örnek, Munich Re tarafından geliştirilen ve tüm şirketlerin kullanımına açık web paylaşımlı bir yazı-lım olan “The PillarOne Proje-si”dir. Bu yazılım “hayat dışı iş kabul riski”nin alt sınıfların-da “prim ve rezerv riskleri” için gerekli olan ve zincirleme merdiven metoduyla hesapla-nan data setlerinin oluşturul-masına hizmet etmektedir. 4. Standart Model ile

İç Modellerin Karşılaştırılması

Standart ve iç modellerin tek

REASÜRÖR

Page 17: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

18

Şekil 1

Varlık ve Yükümlülüklerin Değerlendirilmesi

Risk Türlerine Göre Gerekli Sermaye Hesaplaması

Risklerin Toplamı Risk Azaltıcı Unsurların Dâhil Edilmesi

Varlıklar İş Kabul (Underwriting) Riski Brüt Gerekli Sermaye Net Gerekli Sermaye SCR

Yükümlülükler Piyasa Riski Risk Çeşitlendirme(-)

Kredi Riski *Korelasyon Matrisi

Operasyonel Risk

Kaynak: CEA Working Document on the Standard Approach for Calculating the SCR, by Comité Européen des Assurances

Toplam SCR Hesaplaması (Quantitative Impact Study 4_QIS 4’e göre) :

Korelasyon Matrisi:

CorrSCR= SCR_ piyasa SCR_kredi SCR_hayat SCR_sağlık SCR_hayat dışı

SCR_piyasa 1SCR_kredi 0,25 1SCR_hayat 0,25 0,25 1SCR_sağlık 0,25 0,25 0,25 1SCR_hayat dışı 0,25 0,5 0 0,25 1

veya birlikte kullanım seçe-neklerinden hangisinin daha uygun olacağıyla ilgili yorum ve kanaatler her şirket için farklılık arz edecek bir konu-dur. Bununla birlikte aşağıda

bazı genel değerlendirmelere yer verilmiştir: - Standart Model, iç modele

göre daha basit ve anlaşılır bir metodoloji uygulamakla

beraber, şirketin sermaye ihtiyacını doğru yansıtma-yabilir; gereğinden daha fazla sermaye ayrılmasına neden olabilir. Diğer taraf-tan iç modelin şirketin ku-

SCR = crrxc

rxc SCRSCRCorrSCR ••∑ + SCRoperasyonel

rxcCorrSCR = Matrisin Hücrelerinde Yer Alan Korelasyon Katsayıları rSCR = Matris Satır Sırasına Göre Her Bir Risk Kategorisi İçin Ayrılan Gerekli Sermaye

cSCR = Matris Sütun Sırasına Göre Her Bir Risk Kategorisi İçin Ayrılan Gerekli Sermaye

loperasyoneSCR = Operasyonel Risk İçin Ayrılan Gerekli Sermaye (QIS4’de Çeşitlendirme Etkisine Dâhil Edilmemektedir)

REASÜRÖR

Page 18: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

19

rumsal yapısını göz önüne alarak oluşturulması veya modifikasyon imkânı sun-ması nedeniyle, şirketin risk profilini ve sermaye gerek-sinimini daha isabetli analiz etmesi beklenmektedir.

- Şirketler, Standart Mo-

del’de belirtilen risk türleri ve iş kolları dışında farklı riskler taşıyor veya farklı branşlarda iş yazıyor olabi-lirler. Bu durumda, bu risk türlerine ve/veya iş kolları-na özel geliştirilmiş model-lerden faydalanmaları söz konusu olacaktır.

- Standart Model’in, iç mo-

dellere göre daha yakla-şık/ortalama sonuçlar ver-mesinden dolayı daha ihti-yatlı tahminler üretmesi beklenmektedir.

- İç modellerin geliştirilmesi

veya lisans haklarının kulla-nılması ve üretici firmadan teknik destek alınması için yapılan masraflar açısından bakıldığında, Standart Mo-del’e göre daha yüksek maliyet doğuracağı açıktır.

- İç modellerin geliştirilme-

si/temin edilmesi ve uygu-lanması idari bakımdan daha büyük yükler getirecektir.

- İç modellerin kullanımı,

teknik bilgi bakımından da-ha donanımlı personel ihti-yacı doğuracağı için ekstra maliyet oluşturacaktır.

5. Hangisi Tercih Edilmeli? Swiss Re ve Munich Re’nin Yaklaşımları

Swiss Re, sermaye yeterli-liğini kendi yaklaşımıyla mo-delleyen bir test uygulamıştır. “Swiss Solvency Test (SST)”, standart yaklaşımın ve iç mo-delin bir kombinasyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna göre SCR, “minimum gerekli sermaye” ve “hedef sermaye” olmak üzere ikiye ayrılmış-tır. “Minimum gerekli serma-ye” Solvency I’deki gibi gele-neksel yöntemle hesaplanır-ken, “hedef sermaye” piyasa değeri üzerinden değerleme yöntemiyle hesaplanmaktadır. SST’nin Solvency II’ye para-lellik gösteren tarafı “hedef sermaye hesabı”dır; ancak bu da kendi içinde iki parçaya ay-rılmaktadır: Tail-VaR’a 3 daya-lı standart veya iç modelle ya-pılan hesaplama ve öngörülen senaryoların set halinde uygu-landığı hesaplama. Solvency II’den farklı olan diğer yönleri, her risk türü için ayrı olasılık dağılımları kullanılması ve kredi riski için Basel II’den faydalanılmasıdır. Ayrıca çe-şitlendirme etkisinin yansıtıl-ması için korelasyon matrisleri yerine bütün olasılık dağılım-larının bir araya getirildiği bir modelleme yapılmıştır. 3 Tail-VaR: Belli güven aralığını aşan durumlarda gerçekleşen kayıp-ların beklenen değeri, kuyruk hasar-lar.

Sonuç olarak, Swiss Re’ye göre sigorta şirketleri hedef sermayenin ilk parçası için standart yaklaşım ve iç model seçeneklerinden istediklerini tercih edebilirler; ancak her iki yöntemin de 1 yıllık süreçte %99 güven aralığında hesap-lanan Tail-VaR’a dayalı olma-sı gerekmektedir. Bununla bir-likte Swiss Re, reasüransın karmaşık yapısından dolayı, reasürör şirketlerin standart yaklaşımı kullanmamalarını, onun yerine kendilerine özgü iç modeller geliştirmelerini tavsi-ye etmektedir. (Şekil 2) Benzer şekilde Munich Re de, Standart Model ve sto-kastik iç modelin4 birlikte kul-lanımını tavsiye etmektedir. Munich Re tarafından geliştiri-len ve web üzerinden herkese açık bir kaynak olarak sunulan “The PillarOne Project”, Solvency II’nin “hayat dışı iş kabul riski”nin alt sınıfları olan “prim ve rezerv riskleri” için Standart Model’in gerektirdiği data setlerinin oluşturulmasına, başka bir deyişle “en iyi tahmin-lerin” hesaplanmasına hizmet etmektedir. Ayrıca bu yazılım, şirketlerin kendilerine özgü iç model geliştirmelerinde de fay-dalı olacak teknik hesaplamaları sağlamaktadır. PillarOne spesi-fik olarak, muallak tazminat karşılıklarının, “aktüeryal zin-cirleme merdiven metodu” yo- luyla oluşturulan hasar üçgenle-riyle projeksiyonunu yapmakta 4 Stokastik Model: Rastsal değişken-lerin kullanıldığı simülâsyonlara da-yalı model.

Page 19: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

20

ve cari değerlerini (discounted current value) hesaplamaktadır. Munich Re, Standart Model’de reasüransın SCR’ye etkisinin yeteri kadar yansıtılamamasın-dan dolayı kısmi iç modelin kul-lanılmasını tavsiye etmektedir. Ayrıca, reasüransın dâhil edildi-ği bir kısmi iç model kullanıldı-ğında, “Mali Yeterlilik Rasyo-su (Öz Kaynaklar / SCR)”nun Standart Model’e göre daha yüksek çıktığının altını çizerek, kısmi iç modelin daha düşük bir sermaye maliyeti doğurduğunu belirtmektedir.

Kaynakça: - “Risk Management for Insurers:

Risk Control, Economic Capital and Solvency II”, René Doff, 2007.

- “CEA Working Document on the Standard Approach for Calculating the Solvency Capital Requirement”, Comité Européen des Assurances, Mart 2006.

- “Solutions to Major Issues for Solvency II”, Comité Européen des Assurances, Chief Risk Officer Forum, Şubat 2006.

- “Quantitative Impact Study 2, Technical Specification”, CEIOPS, Ağustos 2006.

- “Quantitative Impact Study 4,

Technical Specifications”, CEIOPS, Aralık 2007.

- “Solvency Consulting Knowledge Series”, Munich Re Group-Solvency II Workshop in Greece, Ekim 2008.

- “Avrupa Birliği Solvency II Pro-jesi”, Onur Acar (TSRB), Ocak 2008.

- http://www.pillarone.org/

Pınar ÇOBANOĞLU Millî Reasürans T.A.Ş.

Şekil 2: Swiss Solvency Test

Model Senaryolar

Fina

nsal

Ris

kler

Sigo

rta R

iski

Kre

di R

iski

Kaynak: Risk Management for Insurers, by René Doff

Toplam

Hedef Sermaye

Standart veya İç Model Şirkete Özgü Spesifik Senaryolar

REASÜRÖR

Page 20: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin
Page 21: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

22

az 500,000 £ (745,000 $), ter-cihen 1 milyon £ olmadıkça, inşaat işi yazmamaktadır” ifa-desine yer verdiği ön kapakla birlikte, söz konusu doküman-ları reasürörlere fakslamıştır. Nitekim bu ifade, ne 1997 ta-rihli zeyilname düzenlendiğin-de, ne de 1998 Tretesinin şart-ları üzerinde mutabık kalındığı sırada tekrarlanmıştır. NMB, sedanın enerji risklerini yal-nızca tanımlanmış yüksek mu-afiyetler dâhilinde yazmak ni-yetinde olduğunu beyan etmiş-tir. Ne var ki, bu ifadenin doğ-ruluğu tartışmalıdır, çünkü o günün mevcut piyasa koşulla-rında yüksek muafiyetli enerji işlerinin artık yazılması söz konusu değildir. Sedan Tem-muz 1996 öncesinde, belirtilen muafiyetlerle iş yazmış olsa da, tretenin akdedildiği Tem-muz 1996 itibarıyla, bu tür iş yazmaya devam etme niyeti ortadan kalkmıştır. Bunun yanı sıra, Limit No. 2 tarafından yazılan işlerin çoğunda muafi-yetlerin 100,000 £ ila 200,000 £ arasında olduğu netlik ka-zanmıştır. Mahkeme Kararı Yargıç Jonathan Hirst QC, broker’ın faks sayfasında yer alan ifadesinde, beyanın niyeti yansıtmadığı ve bu durumda 1996 Tretesinin feshedilebile-ceğine karar vermiştir. 1996 Tretesinin feshine bağlı olarak, 1996 Tretesinin süresini uza-tan 1997 tarihli zeyilnamenin de feshedilebileceği hükmüne

varılmıştır. 1998 Tretesine gelince, hâ-kim, beyanın geçerliliğinin de-vam etmekte olduğuna ve aksi-ne bir kanıt bulunmadıkça, reasürörlerin, muafiyetlerle ilgili prensibin 1998 yılında da de-ğişmediğini kabul etme hakkına sahip olduklarına hükmetmiştir. Reasürörler, bu durumda, 1996 Tretesini, 1997 Zeyilnamesini ve 1998 Tretesini feshetme hakkını elde etmişlerdir. Gerçeğe Aykırı Beyan Temyiz Mahkemesi, dava konusu olabilecek gerçeğe ay-kırı bir beyan için gerekli ko-şulları şöyle sıralamıştır: 1. Mevcut bir beyanın olması

−Bu davada sendikanın be-lirtilen muafiyetlerle iş yaz-ma niyetinde olduğuna dair ifadesi−

2. Beyanın, ilgili sözleşmenin

kurulması aşamasında ger-çeğe aykırı olması

3. Gerçeğe aykırı beyanın

esaslı hususlara ilişkin ol-ması. −Ne var ki, bu davada beyana konu olan bilgilerin önem derecesi temyizin esas konusu değildir. −

Mahkeme, kanıtlar adil bir biçimde yorumlandığı takdir-de, beyanın yanlış olduğuna kanaat getirmenin acımasız bir sonuç olduğuna hükmetmiştir, nitekim inceleme sonucunda beyanı gerçekleştiren tarafın

yalnızca broker olduğu ve bu-nun müşterisi Mr O’Farrell’ın niyeti ile ters düştüğü ortaya çıkmıştır. Temyiz Mahkemesi ifadenin gerçeğe aykırı bir be-yan olduğuna kanaat getirerek, ilk sözleşmenin geçersiz oldu-ğuna hükmetmiştir. Bilgilerin açıklanmaması iddiasına iliş-kin gerçeğe aykırı beyan konu-su ile ilgili mahkeme kararları hakkında araştırma yapmak is-teyenler, Crane ile Hannover Ruckversicherungs AG arasın-daki 2008 tarihli davada (Crane v Hannover Ruckversicherungs AG ([2008], EWHC 3165 (Comm)), Ticaret Mahkemesi-nin verdiği son kararı incele-yebilirler. Niyet Beyanı Ardından Mahkeme, niyet beyanının gerek 1997 zeyil-namesinin düzenlenmesi, ge-rekse 1998 Tretesinin mutaba-katı sırasında hala geçerli olup olmadığını mütalaa etmiştir. Lord Justice Longmore, yap-mış olduğu değerlendirmede, niyet beyanının tanımlanması güç bir kavram olduğunu, çünkü kişilerin niyetlerinin sü-rekli değişme eğiliminde ola-bileceğini ileri sürmüştür. Mahkeme, zeyilnameyi 1996 sözleşmesinin bir parçası ola-rak görmüş ve söz konusu ze-yilnamenin 1996 sözleşmesi-nin süre maddesini değiştir-meye yönelik bir anlaşma ol-masından ötürü, onu yeni bir sözleşme olarak değerlendir-menin gerçeğe aykırı olacağını

REASÜRÖR

Page 22: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

23

ifade etmiştir. 1998 Tretesinin düzenlendiği tarihte, beyanın tekrarı söz konusu değildir ve Yargıç Longmore niyet beya-nının sonsuza dek geçerli ola-mayacağını ve dolayısıyla sa-dece yapıldığı tarihle ilişkilen-dirilebileceğini ifade etmiştir. Bunun yanı sıra, Yargıç Longmore bir niyet beyanının, üstünden 19 ay geçmiş olma-sına karşın hala geçerli olacağı yaklaşımıyla, bu kadar önem-senmesine karşı çıkmıştır. Bu-na göre, 1996 Tretesi ile birlik-te, Zeyilname de geçersiz hale gelmiştir, ancak 1998 Tretesi iptal edilemeyecektir ve sendi-kanın temyizi hiç değilse bu açıdan başarılı olmuştur. Sigorta ve reasürans söz-leşmelerini feshetme hakkının katı uygulanabilir olma özelli-ği çok fazla eleştiri ve tartış-maya konu olmuştur. Yargıç Longmore, pek muhtemel ki, fesih yolunun sigortacı ve reasürörlerin elinde nasıl bu denli güçlü hale gelebileceğini düşünerek, bir mahkemenin, sözleşmenin başında ifade edi-

len her şeyin, yenileme zama-nında da zımni olarak geçerli olduğuna hükmetmeye çalış-maması gerektiği sonucuna varmıştır. Yorum Bu dava, niyetin gerçeğe aykırı şekilde beyan edilmesi hususunun sözleşme yenileme-leri açısından etkisini, bir de-receye kadar açıklığa kavuş-turmuş olup, yapılmış bir niyet beyanının zamanaşımına uğ-raması için ne kadar süre geç-mesi gerektiği hususunda da yol gösterici olmuştur. Şüphesiz ki, bu durum da-vanın kendine has koşullarına göre farklılık arz edecektir; ancak fesih hakkının katı bir şekilde kullanılma ihtimali, Yargıç Longmore’un 1998 Tretesinden 19 ay önce yapıl-mış bir niyet beyanına verece-ği önemi azaltan bir faktör ol-muştur. Söz konusu karar, aynı za-manda, broker’lara temsil aşamasında müşteri adına bilgi

ekleme yetkilerinin olup ol-madığından emin olmaları ko-nusunda da bir uyarı niteliği taşımaktadır. Sedan adına be-yanda bulunurken, azami özen gösterilmelidir. Şüphesiz ki, temsil olunan kimsenin temi-nattaki bir eksiklikten ötürü uğrayacağı zararın hesabı bro-ker’dan sorulacaktır. Tüm beyanların geçerliliği-nin yenileme zamanında da devam etmeyeceği açıktır, ne var ki, uzatma zeyilinin kendi-sinin veya uzattığı orijinal söz-leşmenin, bilgilerin beyan edilmemesi veya gerçeğe aykı-rı şekilde beyan edilmesi sure-tiyle temin edilmiş olmaları halinde, iptal edilmeleri müm-kün olabilmektedir.

Insurance and Reinsurance Review

Mart 2009

Çeviren: Burcu AYTEN

REASÜRÖR

Page 23: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

24

Hasar Tasfiye Sürecinde Sigorta Şirketinin İhmali ve İyi Niyetli Olmamasının Neden

Olabileceği Sonuçlar

BD’nin bazı eyaletle-rinde, genellikle, “usu-le ilişkin kötü niyet”e

isnat edilebilecek bir haksız fiil olgusuna yer verilmekte-dir. Haklı bir hasar talebini reddetmek gibi, başlı başına (müstakil olarak) gerçekleşmiş “kötü niyet”in aksine; usule ilişkin kötü niyet, herhangi bir hasarın tasfiye sürecinde sigor-tacının kötü niyetine bağlı ola-rak sigortalının tazminat arayı-şına girmesine bir dayanak oluşturmaktadır. Basit şekliyle ifade edildiği takdirde, bir si-gorta şirketi, teminata girme-yen bir hasarı uygun bir şekil-de incelemediği veya adil ol-mayan bir şekilde reddettiği takdirde, söz konusu hasara ilişkin herhangi bir yükümlü-lüğü olmadığı halde, sadece kötü niyetli yaklaşımı nedeniy-le tazminatı ödemek durumun-da kalabilecektir. Washington Yüksek Mah-kemesi’nin, Saint Paul Fire and Marine Ins. Co. ile Onvia Inc. arasındaki dava dolayısıy-la vermiş olduğu karar, usule ilişkin kötü niyet olgusunun varlığını destekleyecek ve de-vamlılığını sağlayacak nitelik-

te bir karar olmuştur. Söz ko-nusu anlaşmazlıkta davacı ta-raf olan sigortalı, kendisinin ilgili olduğu hukuk davasında-ki sorumluluğunu kendi sigor-tacısına yönlendirmiştir. İddi-aya göre, sigortalı daha önce sigortacısına iletmiş olduğu mektubu 6 ay sonra tekrar göndermiş, çok kısa bir süre sonra ise, son duruma göre re-vize etmiş olduğu şikâyet mek-tubunu sigorta şirketine ilet-miştir. Sürecin başlangıcından itibaren 9 aylık sürede herhan-gi bir cevap vermeyen sigorta şirketi, nihayet, sigortalının söz konusu sorumluluğunun teminatın kapsamında olmadı-ğı yönünde sigortalısına bir bildirimde bulunmuştur. Bu-nun üzerine, kötü niyet ve söz-leşmenin ihlali nedenlerinden dolayı sigortalı, sigorta şirketi-ne karşı hukuk davası açmış, ancak Eyalet Bölge Mahkeme-si, sigorta şirketinin, teminatın olmadığı yönündeki savunma-sının haklı olduğu yönünde bir karar vermiştir. Ancak, Washington Yüksek Mahkemesi, Eyalet Bölge Mahkemesi’nden gelen kararı yeniden incelemiş ve bir sigor-

ta şirketinin, üçüncü şahıs so-rumluluğu çerçevesinde, diğer tüm görev ve sorumlulukların-dan ayrı olarak, hasarın tasfiye sürecindeki kötü niyetinin, kendisine karşı dava açma ko-nusunda dayanak oluşturduğu-na karar vermiştir. Mahkeme, Washington Bölgesi Hukuk Sistemi’ne göre sigortacıların, sadece genel mahiyette değil, hasar ihbarı aldıktan sonra ha-sarın araştırılması ve sigortalı ile iletişimde makul bir zaman-lamayla hareket etmek gibi spesifik konularda da iyi niyet-li olmak zorunda olduğunu, “iyi niyet”in hasarın ödenmesi gibi konuları değil her hususu kapsayacak ölçüde geniş kap-samlı bir yükümlülük olduğu-nu ifade etmiştir. Washington Yüksek Mah-kemesi, bu davadan daha ön-ce, Coventry Associates ile American States Ins. Co. ara-sındaki dava dolayısıyla ver-miş olduğu kararda (ancak bu kez üçüncü şahıs değil, sigor-talının uğradığı maddi kaybı telafi etmeye yönelik bir sigor-ta sözleşmesi −first party− söz konusu), poliçede zımni ola-rak yer alan iyi niyet ve adil

A

REASÜRÖR

Page 24: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

25

yaklaşım gibi hususların, hasa-rı reddetmeden önce yeterli bir süre dâhilinde makul bir araş-tırma yapılmasını gerektirdiği-ni, bunlardan birinin yapılma-ması halinde, sigortacının, iyi niyet ve adil yaklaşım kavram-larını, dolayısıyla sözleşmeyi ih-lal etmiş olacağını belirtmiştir. Connecticut Eyalet Mah-kemesi’nin almış olduğu ben-zer bir karar hakkında Connecticut Yüksek Mahke-mesi henüz bir görüş belirt-memiş olmakla birlikte, usule ilişkin kötü niyeti haksız fiil olarak kabul eden ilk eyalet Washington değildir. United Technologies Corp. ile American Home Assurance Co. arasındaki davada Eyalet Mahkemesi’nden, bir sigorta poliçesi kapsamındaki hasarın haksız bir şekilde ödenmeme-sinin, Yüksek Mahkeme tara-fından usule ilişkin kötü niyete bağlı bir dava konusu olarak kabul edilip edilmeyeceğinin tespit edilmesi talebinde bulu-nulmuştur. Davalı sigorta şir-keti, haklı bir hasar talebini reddetme durumu söz konusu olmadıkça, hasarın ele alınma sürecindeki kötü niyetin dava konusu olamayacağını ileri sürmüş, Eyalet Mahkemesi ise, Connecticut Yüksek Mahke-mesi’nin, emsal kararları ay-rıntılı bir şekilde inceledikten sonra, kötü niyet haksız fiilini makul olmayan veya haksız olarak ödenmemiş hasarlarla sınırlandıramayacağı, sigorta şirketinin, teminatın olmadığı hallerde de iyi niyet ihlalinde

bulunabileceği şeklinde bir yo-rumda bulunabileceği sonucu-na varmıştır. Usule ilişkin kötü niyet haksız fiili, Wyoming Yüksek Mahkemesi’nde de bir dava dolayısıyla incelenmiş ve be-nimsenmiştir. Aslında, hasarın incelenme usulünün kötü niye-te esas oluşturup oluşturama-yacağı konusu ilk kez, bir “first party” poliçesi dolayısıy-la (Hatch ile State Farm Fire and Casualty Co. Davası, Wyoming-1992) Wyoming Yüksek Mahkemesi’nin önüne gelmiştir. Mahkeme, sigorta şirketinin, yangından sonra ha-sar talebinde bulunan sigorta-lıdan, yangın sırasında evdeki eşyaların ayrıntılı bir envante-rini, ayrıca, yangından önce mutfakta ne kadar cornflakes, tuzlukta ne kadar tuz olduğuna dair son derece ayrıntılı bilgi talep etmesini, usule ilişkin kötü niyet haksız fiili olarak kabul etmiştir. Wyoming Yük-sek Mahkemesi, daha sonra, State Farm Mut. Auto Ins. ile Shrader arasındaki davada, usule ilişkin kötü niyet eyle-minin sadece, teminata girip girmeyeceği belli olmayan ha-sarlarda değil, kesin olarak teminat harici hasarlarda da söz konusu olabileceği kararını vermiş ve bu kararını aşağıda-ki gerekçeye dayandırmıştır: “Sigortalı kişi, sözleşme şart-larının ihlal edilmiş olmasını ve hasarın iyi niyetli ve dürüst bir şekilde ele alınmamış ol-masını dava açma gerekçesi olarak beyan etmiş olmakla

birlikte, bu iddialarında haklı-lığını ispat için, hasar talebi-nin haklı bir nedene dayandı-ğını ispat etmek zorunda de-ğildir.” Arizona Yüksek Mahkeme-si de, Deese ile State Farm Mut. Auto Ins. Co. arasındaki dava dolayısıyla vermiş oldu-ğu kararda, teminat harici ha-sarlar için de usule ilişkin kötü niyet haksız fiilinin gerçekle-şebileceğini, şu gerekçeyle be-lirlemiştir: “Karşı tarafın kötü niyetine bağlı olarak dava açabilmek için sözleşme şartı-nın karşı tarafça ihlal edilmiş olması, mutlaka olması gere-ken bir ön şart değildir. Dava-cı, sözleşme şartının ihlal edilmiş olması ve karşı tarafın kötü niyetli hareket etmiş ol-ması gibi, her iki durum nede-niyle de dava açma hakkına sahiptir ve karşı tarafın iyi ni-yetli olmadığını ve dürüst ha-reket etmediğini ispat edebil-diği takdirde, kendi hasar ta-lebinde haklı olduğunu ispat etmek durumunda değildir.” Ancak, hasar poliçe kapsa-mına girmedikçe, usule ilişkin kötü niyete dayanarak dava açmanın mümkün olmadığı Kaliforniya gibi eyaletlerde dahi mahkemeler, olağanüstü şartlar söz konusu olduğu tak-dirde, kötü niyetin hukuki açı-dan geçerli bir dayanak olabi-leceğini kabul etmektedirler. Avery Dennison Corp. ile Allendale arasındaki davada verilmiş kararın gerekçesinde, olağanüstü şartlar hariç olmak kaydıyla, usule ilişkin kötü ni-

REASÜRÖR

Page 25: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

26

yetin, hasar ödenebilir nitelikte olmadıkça, hasarın tazmin edilmesi bakımından bir daya-nak olamayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde, Murray ile State Farm arasındaki dava dolayı-sıyla verilmiş kararın gerekçe-sinde, hasarın poliçe teminatı-na girmediği hallerde dahi, si-gorta şirketinin, kötü niyetli haksız fiili nedeniyle sigortalı-sına karşı sorumlu olabileceği olağanüstü şartların bulunabi-leceği, ancak bu olayda olağa-nüstü şartların bulunmadığı ifade edilmiştir. Poliçe teminatının, hasara neden olan riski kapsamadığı halde, usule ilişkin kötü niye-tin dava açma nedeni olarak kabul edildiği eyalet sayısı faz-la olmamakla birlikte, tüm eyaletlerdeki sigortacıların, böyle bir taleple karşılaşabile-cekleri gerçeğini göz ardı et-memeleri gerekmektedir. Kötü niyete ilişkin bir dava, sigorta-lının adresi ya da hasarın mey-dana geldiği yer gibi hususlar göz önüne alınmaksızın farklı yargılama yetkilerinin söz ko-nusu olduğu hukuk sistemle-rinde açılabilmektedir. Böyle-ce, sigorta şirketi açısından kö-tü niyet haksız fiilinin söz ko-nusu olmadığı bir eyaletteki olağan bir hasar, bu haksız fii-lin tanındığı başka bir eyalette kötü niyet davasına dönüşebi-lecektir. Ayrıca, sigorta şirketlerinin, usule ilişkin kötü niyetten kaynaklanan haksız fiilin, ken-dilerine, sigortalıya yasal ko-ruma sağlayan benzer durum-

ların ortaya çıkardığından çok daha büyük sorumlulukların kapısını açabileceğini unut-mamaları gerekmektedir. Bir-çok eyalet, hasar tasfiye işlem-lerinin adil olmayan bir şekilde yapılmasına karşı sigortalıya yasal koruma mekanizması sağlamakla birlikte, bazı eya-letlerde sigortalıya, yasanın ih-lali dolayısıyla dava açma hakkı verilmemekte, diğer bazı eyaletlerde ise yasanın münfe-rit ihlali halinde (ihlalin sürekli olması gerektiği vurgulanmak-ta) söz konusu yasal koruma mekanizmasının işletilmesine müsaade etmemektedir. An-cak, buna rağmen, usule ilişkin kötü niyeti haksız fiil olarak tanıyan eyaletlerde de sigorta şirketlerinin, hasar tasfiye sü-recindeki olumsuz yaklaşımla-rı nedeniyle, münferit dahi ol-sa, sigortalıya karşı sorumlu duruma düşme ihtimali söz konusudur. Diğer taraftan, sigorta şir-ketleri, hasar tasfiye işlemle-rinde masum gibi görünen bir takım aksiliklere de dikkat et-mek durumundadırlar. Sigorta-lı, usule ilişkin kötü niyet iddi-asındaki haklılığını ortaya ko-yabilmek için hasar tasfiyesi işlemlerinin “çok kötü” veya “olağandışı” olduğunu ispat etmek durumunda olmakla bir-likte, bazı durumlarda, örneğin St. Paul ile Onvia arasındaki davada söz konusu olduğu üzere, hasarın prosedüre uygun bir şekilde reddinin karşı tarafa geç bildirilmesi gibi masum bir neden de, usule ilişkin kötü

niyet sonucunu doğurabilmek-tedir. Hasar tasfiye işlemleri-nin itinasız yapılması dışında hiçbir nedenin bulunmadığı, üstelik hasarın kapsam dışı ol-duğu usule ilişkin kötü niyet davalarında dahi, sigorta şirke-tinin iyi niyeti ortaya çıkıncaya kadar, maalesef uzun ve pahalı bir hukuki süreç yaşanmaktadır. Sözleşmenin sigortacı tara-fından ihlal edildiğini veya si-gortacının hasar tasfiyesi hak-kındaki yasaya aykırı davran-dığını başka bir şekilde ispat etme imkânı olmayan sigortalı açısından bu haksız fiilin son derece cazip olması ve Washington Yüksek Mahke-mesi’nin bu konuya olan ilgisi nedeniyle, hâlihazırda bu ko-nuda herhangi bir hareketin görülmediği eyaletlerde de si-gorta şirketlerinin benzer da-valarla karşılaşacağı ihtimal dâhilindedir. Sigorta şirketleri, hasar talebinin haklı olup ol-madığına bakmaksızın, hasa-rın kesinlikle teminat kapsa-mına girmediğinden ne kadar emin olurlarla olsunlar, usule ilişkin kötü niyet haksız fiili dolayısıyla dikkatli olmak zo-rundadırlar. Mahkemeler bu konu hakkında karar verdikleri sürece, usule ilişkin kötü niyet olgusu özenle takip edilmesi gereken bir konudur.

Insurance and

Reinsurance Review Mart 2009

Çeviren: Y. Kemal ÇUHACI

REASÜRÖR

Page 26: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

27

Kirli Sular

çık denizlere bir kez daha yelken açan kor-sanların, çakmak taşlı

tabancalar ve ucu hafif kıvrık tipik korsan kılıçları yerine ar-tık kalaşnikof tüfekler ve roke-tatarlar kullandıkları görül-mektedir. Genellikle Somalice konuştukları için 17. yüzyıla özgü anlamsız çığlıkları da ar-tık duyulmamaktadır.

Ancak, en az kabadayı ön-cüleri kadar tehlikeli oldukla-rını kanıtlayan günümüz kor-sanları, dünya deniz ticaretinin en yoğun kanallarından biri olan Aden Körfezi boyunca te-rör estirmektedirler. Uluslara-rası denizcilik sektörüne yöne-lik tek tehdit Somalili korsan-lar değildir. Uluslararası De-nizcilik Bürosu (International Maritime Bureau-IMB) tara-fından verilen bilgiye göre En-donezya ve Nijeryalı korsanlar da büyük bir tehlike teşkil et-mektedirler.

Ayrıca belirtmek gerekirse, modern çağ korsanlığı gülüne-cek bir konu olmayıp, roman-tizmle de uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. 2008 yılının ilk 9 ayında korsanlar toplam 115 gemiye saldırmış, 31 gemiyi

zorla kaçırmış ve 23 gemiyi ateşe vermiş olup, 581 gemi personelini esir alarak bunlar-dan dokuzunu öldürmüşlerdir. 7 gemi personelinin ise halen kayıp olduğu bildirilmiş olup, öldürüldükleri tahmin edil-mektedir.

Somalili korsanlar, Suudi Arabistan’ın günlük petrol üre-timinin neredeyse dörtte birine denk gelen, 100 milyon $ de-ğerindeki toplam 2 milyon va-ril petrol taşıyan Sirius Star adlı tankeri Kasım ayında ka-çırarak dünyanın dikkatini çekmişlerdir. Kaçırılan gelmiş geçmiş en büyük petrol tankeri olan Sirius Star, donatanların nakit 1.95 milyon £’lık fidyeyi paraşütle gemiye bırakmak su-retiyle ödemelerinin ardından Ocak ayında serbest bırakıl-mıştır.

Denizcilik dünyasında endi-şe yaratan bu yeni gelişme, sa-dece gemi ve mürettebatına, taşınan mallara ve donatanlara bir tehdit oluşturmakla kalma-yıp, aynı zamanda sigorta şir-ketlerini de zor duruma sok-muştur. Sektör bu gelişmelere karşı yeni poliçe şartları oluş-turmak durumunda kalmıştır.

Lloyd’s Market Association (LMA)’da üst düzey sigorta (underwriting) yöneticisi olan Neil Smith, korsanlığın yeni bir konu olmadığını şöyle a-çıklamaktadır: “Korsanlık, de-niz ticaretinin başladığı ilk yıl-lardan günümüze nakliyat si-gortacıları tarafından bir sigor-ta riski olarak kabul edilmiş ve geleneksel tekne ve nakliyat poliçeleri ile teminat altına alınmıştır. Ancak bu sefer farklı olan husus, korsanların eski günlerdeki gibi taşınan emtiayı hedef almamaları, fid-ye için mürettebatı kaçırmala-rıdır.”

Ayrıca Smith, modern çağın korsanlarının her geçen gün daha donanımlı hale geldikle-rini belirtmektedir: “Eskiye göre daha örgütlü çalışan ve çok daha iyi ekipmanlara sahip günümüz korsanları, aynı za-manda daha bilgili ve hiç ol-madıkları kadar esnektir. Kor-sanlık, değeri milyonlarla öl-çülen kârlı bir iş kolu olmuş-tur.”

Sirius Star gemisi serbest bırakıldıktan sonra da saldırı-lar devam etmiştir. Eyl ve Haradheere limanlarında, ara-

A

REASÜRÖR

Page 27: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

28

larında Sovyet dönemine ait 30 adet tank taşıyan ve Güney Sudan’a giden Ukrayna bandı-ralı yük gemisi Faina’nın da bulunduğu bir düzineden fazla gemiye fidye için korsanlar tarafından el konulmuştur. 250’den fazla mürettebatı re-hin alınan bu gemiler için 2008 yılında toplam 30 milyon $’dan fazla fidye ödenmiştir.

Korsanların fidye için talep ettikleri tutarlar genelde 50 milyon $’ın üzerinde olmakta-dır, ancak bazı durumlarda bu rakam gemi başına 3 milyon $’a düşebilmektedir.

Donatanlar, korsanlık sebe-biyle ortaya çıkan maddi zıya ve hasarları için, mevcut tekne ve harp klozları dâhilinde za-ten tazminat talebinde buluna-bilmektedirler. Ancak fidye ta-leplerini karşılamak üzere ya özel bir teminat almak duru-mundadırlar, ya da bu tutarı “dava say masrafları” adı al-tında poliçelerinden tazmin edebilmektedirler.

Ancak iş durması veya kâr kaybının neden olduğu finan-sal etki için sektörde bugüne kadar hiçbir teminat verilme-diğini belirten Aon yetkilileri, gemileri korsanlar tarafından kaçırılabilecek gemi kiracısı, donatan ve yük malikleri için kâr kayıplarını teminat altına alan yeni bir sigorta poliçesini 2008 yılının Aralık ayında pi-yasaya sunmuştur.

Ortalama bir geminin tu-tulma süresi 60 gün olup, gemi kiracılarının kira bedelini (charter) bu süre içinde gemi-

nin kontrolünü kaybetmiş olsa-lar bile mutlaka ödemeleri ge-rekmektedir. Üstelik gecikme nedeniyle mevcut anlaşmaları-nı kaybetme riskleri de mev-cuttur.

Korsanlar tarafından kaçırı-lan bir geminin kiracılarının yanı sıra, kira sözleşmesinin feshi veya değiştirilmeye zor-lanması sebebiyle kira gelirle-rini kaybetme riski bulunan donatanlar ile özellikle belirli bir mevsime özgü malların planlanan varış limanına geç veya bozulmuş veya kullanı-lamaz durumda ulaşması du-rumunda iptal edilmiş anlaş-malar ile karşılaşabilecek mal sahipleri de bu poliçeden ya-rarlanabilecektir.

Geminin korsanların elinde bulunduğu süreyi kiralama dö-neminden hariç tutmaları için gemi sahiplerini ikna edeme-yen kiracılar oluşan zarara kendileri katlanmaktadır. Ge-milerin iki veya üç ay boyunca korsanların elinde bulunması nedeniyle korsanlık oldukça pahalı bir tehlike haline gel-mektedir.

Aon poliçesi ile sunulan teminat, saldırının başladığı ilk günden itibaren muafiyetsiz olarak devreye girmektedir ve mevcut tekne, harp, emtia ve P&I sigortalarını tamamlayan ancak bunlardan bağımsız bir poliçe niteliğindedir.

Aon’da nakliyat tekne si-gortalarından sorumlu Peter Townsend, son zamanlarda or-taya çıkan yoğun korsan saldı-rılarının gemi sahiplerini ve ki-

racılarını sigorta kapsamında olmayan ciddi masraflarla kar-şı karşıya bıraktığını söyleye-rek şöyle devam etmektedir: “Saldırılardan etkilenen tüm tarafların kâr kayıplarını telafi edebilmelerini sağlamak ama-cıyla denizcilik sektörü için bir şeyler yapmaya karar verdik.”

Gemi sahipleri kredi krizi ile yükselen tekne fiyatları se-bebiyle daha sıkı kâr marjları tutmak zorunda kaldıklarından teminat her geçen gün daha önemli hale gelmektedir. Söz-leşme düzenlemek ve gerekli sigorta desteği bulmak için ye-terince güce sahip olan broker şirketi Aon, gemi kiracılarına korsanlık teminatı veren tek firma değildir. Deniz ticareti-nin zorlaşması konusunda uz-man Transmarine şirketi de geçen Aralık ayında kiracıların bir korsan saldırısı sonrası do-natana kira ödeme yükümlü-lüklerini tazmin eden bir poli-çe piyasaya sunmuştur.

Transmarine şirketinin sa-hibi olan Michael Else& Company Genel Müdürü Christopher Else tarafından yapılan açıklamaya göre: “Bu gibi zor zamanlarda kiracıların istediği en son şey, yüz binler ve hatta milyon dolarlarla ifa-de edilen kirayı, kiraladıkları gemi korsanların elinde iken ödemek zorunda kalmalarıdır.”

Risk danışmanlık şirketi International Security Solutions Ltd (ISSL) ise Aralık ayında, kaçırılan gemi mürettebatı için talep edilebilecek fidyeyi te-minat altına alan bir sigorta

REASÜRÖR

Page 28: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

29

poliçesi piyasaya sunmuştur. Adam kaçırma ve fidye te-

minatı, bu konuda sorunlu ol-duğu bilinen Mexico City ve diğer Latin Amerika ülkeleri gibi yerlerde yaşayan üst dü-zey yöneticiler ile şöhretli kişi-lerin poliçelerine, talep üzerine dâhil edilebilmektedir ve bu yıllardır yapılmakta olan bir uygulamadır. Teminat, normal gemi mürettebatından ziyade, genelde şöhret ve servetleri nedeniyle hedef olabilecek ki-şilere satılmıştır.

ISSL şirketi, kaçırılan gemi mürettebatını kurtarmak için ödenmesi gereken fidye masrafına karşı dona-tanları teminat altına almakta ve aynı zaman-da fidyenin bilfiil doğru kişilere ulaşmasını sağ-lamaktadır ki, bu da ko-lay bir iş değildir. Zira bazı güvenlik firmaları herhangi bir fidyenin kaçıran kişilere ulaşma-sını sağlama almak için 1 milyon £’a varan üc-retler talep etmektedir.

ISSL şirketinin sigorta pla-nında, tek başına gemiler veya filonun tamamı olay başına 2 milyon £’a varan teminat li-mitleri dâhilinde sigortalan-maktadır ve sigorta süresi içinde tazminat talebi olmadığı takdirde ödenen primin %12,5 - %25 arasında anlaşılan bir oranı geri iade edilmektedir. ISSL şirketinin, ayrıca gemile-rin korsanlara karşı savunul-masını sağlamak amacıyla, mürettebatın eğitilmesi ve

alınması gereken diğer önlem-leri içeren bir risk yönetimi danışmanlığı hizmeti sunması planlanmaktadır.

Bir güvenlik danışmanlığı şirketi olan BGN Risk, korsan-lık olaylarında görülen drama-tik yükselişin global iş dünya-sına fidye talepleri dışında yıl-da ekstra 267 milyon £’lık ve hatta daha fazla bir sigorta ma-liyeti yükleyebileceği konu-sunda uyarıda bulunmaktadır. BGN Risk danışmanları, kor-sanlık açısından dünyanın en tehlikeli bölgelerinden geçmek için talep edilen ek sigorta te-

minat primlerinin toplamının beher araç ve sefer başına ge-çen sene 500 $ olduğunu, an-cak aynı rakamın bu sene orta-lama 20.000 $’a fırladığını ve buna rağmen şirketlerin kendi-lerini bu gerçek riske karşı ha-la koruyamadıklarını gördükle-rini belirtmektedir.

“M/S Nautica” adlı Ameri-kan yolcu gemisine, Aralık ayında, içinde 656 yolcusu ve 399 kişilik mürettebatı ile Ro-ma’dan Singapur’a giderken

yapılan ve başarısızlıkla so-nuçlanan korsan saldırısı, he-men akıllara bireysel seyahat sigortası primlerinin yanı sıra, seyahat ve kruvaziyer (turistik gezi) işletmecilerinin sigorta masraflarının artabileceğini düşündürterek büyük korku yaratmıştır. Ancak belirli li-manlar arasında düzenli sefer yapan kruvaziyer gemilerinin, tatil yapan yolcularını kaçırıl-ma riskine maruz bırakmak ye-rine tehlikeli sulardan uzak durmayı tercih etmeleri bek-lenmektedir. Ayrıca bu tip gemiler, 30.000 tonluk m/s

Nautica’nın gösterdi-ği üzere, korsanlardan kaçmak için ticari gemilerden daha hız-lıdır.

Somalili korsanla-rın bugüne kadar ka-çırdıkları gemilere za-rar vermemeleri, si-gorta şirketi masrafla-rının kısıtlı kalması-na yardımcı olmuştur. Ancak, örneğin kor-sanlar Sirius Star gibi

bir petrol tankerini havaya uçur-salardı, böyle bir katastrofik olayda durum hemen değişebi-lirdi. Ayrıca kıyıya yaklaşırken mürettebatının yüksek derece-de denizcilik yeteneklerine sa-hip olmasına ve deneyimli kı-lavuzluğa (piloting) ihtiyaç duyan böyle bir geminin kaza-ra karaya oturması da tama-men ihtimal dâhilindedir.

BGN Risk firması ortakla-rından Liam Morrissey, kor-sanların global tedarik zinciri-

Somali’de, Korsanları

Tutuklamaya İstekli veya Buna Muktedir Herhangi Bir

Otoritenin Bulunmaması Nedeniyle Uluslararası

Topluluklar Çalışmalarını Hızlandırmıştır.

REASÜRÖR

Page 29: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

30

nin tamamını vurduğunu ve teslimatları bozarak masrafları arttırdığını belirterek uyarmak-tadır: “Deniz nakliyat şirketle-rinin %90’ından fazlası daha şimdiden yüksek yakıt giderle-ri ve katı rekabet koşulları al-tında ezilmeye başladığından uygun sigorta teminatı alama-makta ve bu sebeple gemileri-ni, mürettebatını ve varsa taşı-nan emtiasını artık çok belirgin bir şekilde var olan saldırı ve-ya kaçırma girişimlerine karşı maalesef savunmasız bıraka-bilmektedirler.”

Somali’de korsanları tutuk-lamaya istekli veya buna muk-tedir herhangi bir otoritenin bulunmaması nedeniyle ulusla-rarası topluluklar çalışmalarını hızlandırmışlardır. BM Güven-lik Konseyi yakın bir zaman önce, ülkelere, korsanları ha-vada, karada ve denizde takip etme yetkisi vermiştir ve Ara-lık ayında Çin, korsanları dur-durmaya yönelik uluslararası faaliyetlere katılmak amacıyla Aden Körfezi’ne bir savaş gemisi göndermeyi kabul et-miştir.

Ancak Morrissey, 2,5 mil-yon mil karelik bir alana ya-yılmış ve 550 mil uzunluğunda çok büyük bir kanal olan Aden Körfezi’ne yakın zamanda destek amaçlı gönderilen aske-ri birliklerin gerekli güvenliği tam sağladığını düşünen dona-tanları uyarmaktadır: “5 tane savaş gemisi güvenliği tama-mıyla garanti edememektedir. Bölgede lojistik halen kolay değildir ve çevrede devam

eden istikrarsızlık özel güven-lik firmalarını zor durumda bı-rakmaktadır”

Morrissey’e göre deniz nak-liyat şirketleri, tehlikeleri azaltmak amacıyla özel güven-lik personeli istihdam etmek, düzenli risk değerlendirmele-rini yapmak, Uluslararası De-nizcilik Bürosu’nun korsanlık rapor merkezi ile bağlantıyı sağlamak ve uygun sigorta te-minatlarını satın almak gibi bir takım gerekli önlemleri almak zorundadır.

Donatanların bir kısmı, ge-milerinin savunmasız noktala-rına tazyikli su topları yerleşti-rerek, borda sathı etrafını di-kenli teller ile örterek, yağla-yarak veya parmaklıklara elektrik vererek gerekli güven-lik önlemlerini almaktadırlar. Ancak büyük çoğunluğunun yük ve yolcu gemilerine muha-fız koyma uyarılarına halen uymadığı görülmektedir. Bu-nun sebebi yabancı limanlara girerken silah taşımanın ne ka-dar yasal olacağı konusunda duyulan endişe ile birlikte bazı ülkelerin kendi bayraklarını ta-şıyan gemilere güvertelerinde küçük silahlar taşıma iznini vermemesidir. Ayrıca donatan-lar korsanlara silahla karşılık vererek, onları bir sonraki sal-dırılarında şiddet kullanmaya teşvik etmekten ve iki taraf arasında bir silah yarışının baş-lamasından endişe etmektedir.

Ancak savaş zaten hararet-lenmeye başlamıştır. Kasım ayında HMS Cumberland sa-vaş gemisinde bulunan İngiliz

Kraliyet Deniz Kuvvetleri, Doğu Afrika sularında Somali-li üç korsanı öldürmüştür. Ara-lık ayında Zhen Hua 4 adlı gemiye yapılan saldırıda 30 gemi mürettebatı bira şişeleri, ev yapımı yangın bombaları ve su topları ile karşı koyarak Somalili korsanları kahraman-ca gemilerinden uzaklaştırmış-tır. Sayıları 9 olan ve füzeatar ile makineli tüfekleri bulunan korsanlar, geminin imdat çağ-rıları bölgeyi koruyan Malezya bandıralı bir savaş gemisine ulaştığında geri çekilmiştir.

Tehlike arttıkça giderek da-ha çok gemi sahibi güverte üs-tü güvenliğini sağlamak ama-cıyla özel güvenlik firmalarına başvurmaktadır. Bu firmalar arasında 2007 yılında Irak’ta 17 sivilin öldürülmesi nede-niyle halen soruşturma içinde olan Blackwater güvenlik şir-keti de bulunmaktadır. Şirketin kısa bir süre önce gemilere tehlikeli bölgelerden geçerken refakat etmek için bir helikop-teri silah ve korumalar ile do-nattıklarını açıklaması büyük ilgi görmüştür.

Gemilerinde güvenlik ele-manı çalıştıran donatanlar daha az sigorta primi ödeme şansına sahiptir. Kasım ayında Lloyd’s broker şirketi Swinglehurst ta-rafından piyasaya sunulan, Aden Körfezi içindeki seferler için geçerli olan ve korsanlık riskini de içeren harp sigortası teminatı, gemilerin deniz gü-venliği konusunda uzman Hart Security firması personeli tara-fından korunması koşuluna sa-

REASÜRÖR

Page 30: REASÜRÖR - millire.com · 3 Reasürör Gözüyle Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans ihtiyaçlarını karşılamak ve o yıllarda son derece ye-tersiz olan dövizin

31

hiptir. Bu koşulu yerine geti-ren donatanların sigorta prim-lerinde indirim yapılmaktadır.

Diğer bir seçenek ise, Aden Körfezi’nden tamamen uzak durmaktır ki, bu da Süveyş Kanalı’ndan geçmek yerine Afrika çevresini uzun süre do-laşarak yolu uzatmak demek-tir. Yolun uzaması sefer süre-sine en az 20 gün eklemekte ve aynı zamanda yakıt, maaş ve teslimat süresinin uzamasından kaynaklanan maliyetleri yük-seltmektedir. Bu sebeple dona-tanların büyük çoğunluğu bu-

güne kadar şanslarını deneme-yi ve korsanlara meydan oku-mayı tercih etmiştir.

Konteyner taşımacılığı şir-keti CMA CGM, 1 Ocak 2009’dan itibaren Aden Kör-fezi üzerinden taşıdığı tüm konteynerlar için 20 Teu (20 ft’e eşit bir birim) başına 23 $ daha fazla navlun almaya baş-lamıştır. Şirket, korsan saldırı-sı tehlikesine açık olduğu tayin edilen bölgeden geçiş süresi için iki kat fazla ücret isteyen mürettebatının bu talebini ka-bul etmiştir. Dünyanın en bü-

yük deniz nakliyat şirketi olan Maersk ise 50 adet büyük pet-rol tankerinden oluşan filosu-nun rotasını, ilave masraf ve zamana rağmen değiştirerek güzergâhı Ümit Burnu (Cape of Good Hope) üzerinden be-lirlediğini açıklamıştır.

LMA’dan Neil Smith, So-malili korsanların faaliyet a-lanlarını genişlettiklerini söy-leyerek uyarıda bulunmakta-dır: “Korsanlar artık daha bü-yük ana gemiler kullandıkla-rından daha geniş bir alanda etkili olabilmektedirler. Aslında Sirius Star gemisi de ele geçiril-diğinde Ümit Burnu’nun (Cape of Good Hope) güney kıyılarını dolaşmak üzere Aden Körfe-zi’nden çıkmak üzereydi.”

Neil Smith, “Somalili kor-sanlar” sorununu denizcilik ve sigorta sektörlerinin çözeme-yeceğine inanmaktadır: “Sorun politik bir çözüm gerektirmek-tedir. Sigorta şirketleri, riskleri değerlendirerek ve primleri buna göre belirleyerek deniz taşımacılığı sektörünü teminat altına almaya devam edecektir. Ayrıca gemi sahipleri Güney Afrika üzerinden daha uzun bir güzergâhı tercih etmek isterler-se, sigorta şirketleri onlara bu kararlarında destek olacaktır.”

The Journal Şubat, Mart 2009

Çeviren: N. Esra KULAN

Entelektüel Korsanlık Günümüzde korsanlık açık denizler ile sınırlı değildir. Örneğin,

telif hakkı ve fikir hakları korsanlığı, DVD’ler, bilgisayar yazılım-larının yanı sıra, moda, giyim ve saat gibi lüks mallar da dâhil, çe-şitli sektörleri etkileyen ciddi bir problemdir.

Entelektüel korsanlığın büyük bölümü arkadaşlara diskleri ödünç vermek, evde kullanmak için iş yerindeki programları kopya-lamak veya internet üzerinden müzik ve filmleri indirmek suretiyle bireyler tarafından yapılmaktadır. Bu bilgileri kopyalamak çok ko-lay olmasına karşın, yapanları tespit etmek bir o kadar zor ve pa-halıdır. Dolayısıyla, korsanlık yapan kişilerin peşine düşmek çok yaygın bir uygulama değildir.

Fikir hakları korsanlığı oranı İngiltere ve ABD gibi gelişmiş ül-kelerde azalmaktadır. Business Software Alliance tarafından açık-lanan rakamlara göre, dünya genelinde kullanılan yazılımların %38’i korsandır, ancak bu oran geçen sene %1 azalarak İngilte-re’de %26’ya, ABD’de ise %20’ye inmiştir. Korsan yazılımların çoğu gelişmekte olan ülkelerde kullanılmaktadır. Örneğin Ermenis-tan’da korsanlık oranı %93’dür.

Risk danışmanlığı ve sigorta brokerliği şirketi Marsh, büyük şirketlerin fikir haklarına ilişkin risklerini teminat altına alan ve onları patent, telif ve ticari marka hakkı ihlallerine veya ticari sır-ların çalınmasına karşı koruyan bir sigorta poliçesi sunmaktadır.

Entelektüel korsanlık ile savaşın daha çok uzun yıllar süreceği öngörülmektedir. ABD uluslararası korsanlığın 2007 yılında eko-nomisine 58 milyar $’a ve 273.000 kişinin işini kaybetmesine mal olduğunu açıklamıştır. Bu tür korsanlık, haber başlıklarını Somalili korsanlar kadar işgal etmese de, iş dünyasına çok daha pahalıya mal olmaktadır.

REASÜRÖR